You are on page 1of 119

MAĤALMİCE - TÜRKÇE

SÖZLÜK
ÖNSÖZ: Mahalmice, sözlü aktarım yoluyla kuşaktan kuşağa iletilmiş doğal bir dildir. Bu yönüyle
dilbilimciler için mükemmel bir çalışma sahasıdır. Sanırım üzerinde yapılacak ayrıntılı bir çalışma
Mahalmilerin tartışmalı kökenini de şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatacaktır. Malesef çeşitli
sebeplerden dolayı bugün yok olmaya yüz tutmuş bu dilin bilhassa yazılı olarak öğretilme imkânının
olmayışı, sadece ana- babadan sözlü olarak aktarılması; bazı sözcüklerin unutulmasına, kendini yenileme
imkânının oluşamamasına, baskın kültürün dili olan Türkçe’den hali ile etkilenerek aslının bozulmasına
sebep olmuştur. Sonuç itibariyle özellikle yeni nesil bu dili hakkıyla öğrenememiş, günlük hayatta saf
haliyle kullanamamıştır.
Seksenlerde Mhalmilerin % 99’u Mahalmice’yi günlük hayatta konuşurken, 2012’ye geldiğimizde
bozuk şekilde kullanımı dâhil en iyimser tahminle % 75’i bu dili konuşuyor. (Yaşlılar ortalama en az
beşbin kelimeyle konuşurken geçler bin-ikibin kelimeyle konuşmaktadır.)Yeni neslin dil tercihlerine
bakarak bu oranın yirmi yıl sonra % 55, elli yıl sonra ise birkaç kuşak geçeceği için % 15-20 gibi oldukça
olumsuz bir rakam olacağını öngörebiliriz. İşte sırf bu sebeple yeni nesle bir kaynak olması amaçlanarak
bu sözlük hazırlanmıştır. Tabii ki bu dil kurtarılacaksa günlük hayatta kullanılması; yani konuşulur olması
zorunludur. Bilhassa anne ve babalara bu konuda büyük görev düşmektedir. Anne ve babalar eğer
çocuklarının yararını ve de Mahalmi kültür ve kimliğinin korunmasını gerçekten istiyorlarsa mutlaka
küçüklükten itibaren bu dili çocuklarına öğretmeleri elzemdir.
Arapçanın kıyıda kalmış bir şivesi olan Mahalmice’nin tam kurallı bir dil olmayışı; aynı coğrafyayı
paylaştığı Osmanlıca,Türkçe, Süryanice, Kürtçe dillerinden doğal olarak etkilenmesi ve bu dillerden
kelimeler almasından dolayı Arapça’da olmayan birçok ses içermektedir. Bazı seslerin ne Arapça ne
Türkçe’de karşılığı yoktur. Arapça harflerin kullanılmasında dahi eksiklikler oluşturacağı için ve de
özellikle kullanım rahatlığı olsun diye kelimeleri yazarken Latin harflerini kullandık. Latin harfleriyle
yazımı da oldukça zor, hatta imkânsız olmuştur. Yazarken bu imkânsızlığı kısmen azaltmak amacıyla bazı
işaretler konulmuştur.
Faydası gözetilerek sözlüğe kelimelerin dışında Mahalmilerin yaşadığı yerleşim yerleri, günlük
hayatta sıkça kullandığımız sözcük grupları ile bazı ifadeler de eklenmiştir. Ancak daha özenli bir çalışma
gerektiren, içerik olarak hayli zengin bir birikimi olan Mahalmi deyimlerine yer verilmemiştir. Bununla
birlikte daha yazılmayı bekleyen belki binlerce kelime mevcuttur. Mahalmilerin yaşadığı iki komşu köy
arasında bile dil bazında nüans farklar mevcutken; birbirinden daha da uzak yerleşim yerlerinde doğaldır
ki sözcük ve telaffuz olarak belirgin farklar olacaktır. Bu sözlük hazırlanırken Midyat civarı esas
alınmıştır. Daha kapsamlı bir çalışma olursa Mahalmice’nin dil zenginliği daha da ortaya çıkacağı
şüphesizdir.
Sözcükleri yazarken fiillerin yazımı oldukça sorun olmuştur. Mahalmice’de kelimenin kökünü
bulmak oldukça zor; bazen de kökü diye bulunan sözcük anlamsız olabilmektedir. Fiilleri yazarken
Arapça kalıplarla yazmamamızın sebebi bu kalıbın bizde kullanılmamasıdır. Bunun yerine kelime
kuruluşu olarak Osmanlıcayla benzerliği bulunan Mahalmice’de özellikle konuşma dilinde kullandığımız
fiillere mastar (-mek, -mak) anlamı katan – ên ekini kullandık. (Örnek: Şırbên : İçmek ) örnekte olduğu
gibi –en eki fiile mastar anlamı katıyor. – ên ekini kaldırdığımızda fiil kökü olan şırb kelimesi
kalmaktadır. Bilindiği gibi Arapça’da kelime kökünü bulurken esas alınan sessiz harflerdir. ( Örneğin; şa-
ri- be) Fiiller okunurken buna dikkat edilmesi karışıklığı ortadan kaldıracaktır. Ayrıca Arapça'da bazı
sözcükler bayan ya da erkeğe göre farklı ek aldıklarından aynı sözcüğü iki defa yazmak gereksiz olacağı
için biz sözcükleri sadece müzekker (erkek) çekimli yazdık.
Önemli bir emek ve zaman harcadığımız bu çalışmamızda saydığımız şartlar göz önüne alınarak
hatalı bir yazım varsa eksikliklerin hoş karşılanmasını temenni ederiz. Ayrıca bu çalışma amatörce bir
sözlük denemesidir. İleride profesyonelce ele alınıp geliştirilmesi temennimizdir.Mahalmi kültürüne biraz
bile katkımız olursa bizim için yeterlidir. Bu çalışmamızda emeği geçen ve yardımı dokunan herkese
teşekkür ederiz.
Yahya OĞUZ
HARFLER VE SÖZLÜK SIRALAMALARI:

ABCÇDEÊFḞG‫ﻉ‬ĞHĤXIİJQKLMNOPRSŜŞTUVYZŽ

SÖZLÜKTE GEÇEN BAZI HARFLERİN KARŞILIĞI OLAN SESLER VE


MAHREÇLERİ ( DİL ÇIKIŞ YERLERİ)

Ê - ê : Bu sesin Türkçede karşılığı olmadığı için bu karakteri uygun gördük. Bu ses Türkçe ve
Arapçadaki ‘e’ den biraz farklıdır. ‘e’ ile ‘ı’ arasında bir sestir. Söylenirken ağız ‘e’ harfine
nazaran ağız daha dar açılır, dişler hafif birleştirilir. Dil, ön alt dişlere dokundurularak boğazdan e
ile ı arasında ses oluşturulur. Mhalmice’de çok kullanılan bir sestir.

I - ı : İki çeşit ‘ı’ sesini karşılamak için kullanılmıştır. Birincisi Türkçedeki normal ‘ı’ sesidir.
Diğeri biraz farklı olup söyleyişi daha yuvarlak ve hafif ‘e’ ye yakındır. Türkçedeki ‘ı’ sesinden
ayrımını çok gerekli bulmadık. Okunurken buna dikkat edilmesi sözcüklerin okunuşunu daha
doğru kılacaktır.

‫ ﻉ‬: Ayn Arapçadaki Ayn harfi olarak kullanılmıştır. Ağız açık şekilde boğazdan oluşturulan bir
sestir. Türkçede bu ses olmadığı için Arapçadaki ‘‫ ’ﻉ‬karakterini direkt ayn olarak kullandık.

Ḟ- ḟ : Peltek F Arapça ve Türkçede karşılığı olmayan bu sesin mahreci: Üst dişler alt dudağa
bastırılarak uzunca üfleyip dudak arasında titreşim oluşturarak peltek bir f sesi çıkarılır. Nadiren
kullanılan bu ses için ‘ḟ ’ karakteri kullanılmıştır.

Ĥ - ĥ : Ha ( ‫ ) ﺡ‬Arapçanın altıncı sesidir. Boğaz tamamen açıkken ses telleri sıkıştırılarak boğazı
biraz sıkmak suretiyle gırtlaktan çıkarılır. Kalın bir sestir. Yorgunken nefes nefese kaldığımızda
çıkan veya boğazda gıcık oluştuğu zaman gayrı ihtiyari çıkardığımız kalın ‘H’ sesidir. Üstü
şapkalı h harfi ( ĥ ) ile gösterilmiştir.

X- x : Hı ( ‫‘ ) ﺥ‬K’ harfi ile ‘h’ harfinin karışımı bir sestir diyebiliriz. (kh) Arapçanın yedinci
sesidir. X şeklinde yazılarak gösterilmiştir. Boğazı hırıldatmak suretiyle çıkarılan kalın bir sestir.
Horlarken boğazda oluşan sestir. Türkçe’de olmayan bu ses ‘ĥ’ ile karıştırılmamalıdır. Zira ikisi
tamamen farklı seslerdir.

Ŝ - ŝ : Se ( ‫ ) ﺙ‬Arapçanın dördüncü sesidir. (peltek se). Dilin ucunu dişlerin arasına alarak
sürekli üflenir. Bu harfi ‘s’ sesinden ayırmak için üstü şapkalı olarak ‘Ŝ’ karakteri kullanılmıştır.

Q - q : Kaf ( ‫ ) ﻕ‬Arapçanın yirminci sesi olan ‘kaf’ harfidir. Kalın ‘k’ harfidir. Türkçedeki ince
‘K’ harfinden ayırmak için bu sese yakın Q- q harfi bu ses için kullanılmıştır.

Ž – ž : Zel ( ‫ ) ﺬ‬Arapçanın dokuzuncu sesi olan peltek z’dir. Dilin ucunu üst ve alt dişlerle hafif
bastırarak genizden üflemek ve dilin ucunda titreşim oluşturmak suretiyle bu ses oluşturulur.
Üstü şapkalı olarak ‘Ž’ karakteri ile ifade edilmiştir.

Diğer harfler Türkçedeki seslerdir.


MAHALMİCE - TÜRKÇE SÖZLÜK
A

Abraş : 1. Hastalıktan dolayı cildinde açık renkte lekeleri olan, alaca benekli. 2. Albino
Abyaž : Beyaz
Aḟiyyê : Çiy, sabahları dışarıda bitki ve yüzeylerin üzerinde oluşan nem
Afraž : Öncelikli, daha şart
Afžal : Daha faziletli, daha önemli
Ağlebiyyê : 1.Çoğunluk 2.Genelde
Aĥmar : Kırmızı
Akŝar : Daha fazla
Akŝariyyê : Çoğunluk, çoğunlukla
Alla icir mın akbar : Allah beterinden saklasın
Alla ihennik : Allah neşe versin
Alla ikun mu‫ﻉ‬in : Allah yardımcı(ları) olsun (zor durumdaki kişiler için)
Alla irabbıĥkın : Allah sizi bu işte kazançlı kılsın. Hayırlı olsun. (Alışveriş sonrasında veya
nikahtan sonra tarafları kutlamak ve hayırlı olmasını dilemek için kullanılan ifadedir.)
Alla iveffıqık : Allah seni muvaffak etsin
Alla ixellik : Allah ömür versin ( Manasında söz )
Alla izeyyıd : Allah ziyade etsin (Ziyade olsun )
Alla i‫ﻉ‬efik : Allah esenlik versin
Alla i‫ﻉ‬in : Allah yardımcı olsun
Alla leyfellıĥık : Allah seni iflah etmesin
Alla me‫ﻉ‬ık : Allah seninle olsun (Güle güle benzeri, uğurlarken söylenir. )
Alla vekil : Allah vekilim, şahidim olsun ki (yemin)
Alla yınsırık : Allah yardımcın olsun
Alla yıqbele : Allah ( bunu ) kabul etsin
Alla yıqlekırzıb ‫( ﻉ‬Alla iqış bızrık ) : Allah senin soyunu kurutsun (beddua)
Alla yırĥam : Allah rahmet eylesin
Alla yırĥam veldeyk : Allah ana babana rahmet etsin ( Allah razı olsun)
Alla yırža ‫ﻉ‬eleyk : Allah senden razı olsun
Alla yıslaĥık : Allah seni ıslah etsin
Alla yıstırık : Allah seni korusun
Alla yıs‫ﻉ‬ıd : Allah mesut etsin
Alla yı‫ﻉ‬mır beytık : Allah evini mamur etsin ( Allah razı olsun manasında)
Alla yı‫ﻉ‬tik ıl xeyr : Allah sana hayır versin
Alla yı‫ﻉ‬tik ıl ‫ﻉ‬ımır : Allah uzun ömürler versin
Alla ‫ﻉ‬elım : Allah bilir
Allahımmet‫ﻉ‬efi : Allah’ım bizleri koru
Allahu e‫ﻉ‬lem : 1.Allah daha iyi bilir 2. Zannedersem
Allat‫ﻉ‬ele : Allahu Teâlâ
Almas : Elmas
Amır : Amir, emreden
Amma : Anne
Amr : Emir
Amralla : Allahın emri, kader
Anqas : Daha az
Aplax : Hantal
Appa : 1. Baba 2.Dede
Apsar : 1. Acaba 2. Bir de baktım ki, bunun üzerine
Aqra‫ ﻉ‬: Kel
Arayt : 1.Gördün ( mü ) 2.Biliyorsun
Arbitaş : Ondört
Arb‫ﻉ‬a : 1. Dört 2. Bineğin dörtnala koşması 3. Çarşamba günü
Arb‫ﻉ‬êniyyê : Kışın en soğuk kırk günlük vakti (Aralık, Ocak aylarından kırk gün)
Arb‫ﻉ‬iyn : Kırk
Armalê : Dul kadın
Arnab : Tavşan
Arvaĥ : Daha rahat
Arž : 1. Yeryüzü, taban 2. Arazi, toprak
Arži : Yer seviyesinde, zeminde
Aržiyyê : 1. Taban kısım, zemin 2. Hububatların taneleri elenip toplanırken tabanda kalan iyi
olmayan ufak taneleri 3. Düzlük kısımdaki tarla, arazi
Asfar : Sarı
Asfarani : Sarımsı
Asiyb : Acaba
Asiyl : Asil
Asl : Soy
Aslaĥ : Daha doğru, daha sağlam
Asliyyê : Asıl olan, gerçekte
Asmar : Esmer
Asqat : Sakat
Aşqar : Açık tenli, sarışın
Atraş : Sağır
Avfar (evfer) : Daha uygun
Ax : Keşke
Axžar : Yeşil
Ay : Ah (acı ünlemi)
Ayyar : Mayıs
Ažar : Mart
Ažrab : Daha kuvvetli
A‫ﻉ‬var : Tek gözlü

Baba : Baba
Babbor : Gaz ocağı
Bacari : Mardin yerlisi
Bağon : Bavul
Baĥar : Deniz
Baĥs : Mucur
Bakâra : İplik makarası
Balla vekil : Allah vekilim olsun ki (yemin )
Ballot : Palamut
Balona : Balon
Banadora : Domates
Baqara : İnek
Baqboqa : Kabarcık, baloncuk
Baqora : Büyükbaş hayvan sürüsü, inek sürüsü
Barakê : Bereket
Baras : Ciltte yer yer beyaz lekeler oluşturan bir cilt hastalığı
Barbor : Çok küçük, yuvarlak tohumları bulunan dikenli küçük bitki
Barbunıs : Pelitli Köyü (Midyat)
Barmê : Dönüş
Barmil : Varil, kazan
Barra : 1. Dışarı 2.Tuvalet
Bartil : Rüşvet
Baruvmê : Dönemeç
Baruvt : Barut
Basalê : 1.Soğan 2. Uyluk kemiğinin uç toparlak kısmı
Basiyrê : Basiret
Bassa(bassosa) : Misket, bilye
Bassos : Parlak
Bast : Serilmiş
Baş : İyi
Başar : Beşer, insan
Bat (batta) : Delik
Batal : 1.Yiğit, kahraman 2. Yorgunluk
Batal ıl fılım : Başrol, film kahramanı
Batıl : Batıl
Batın : 1.Karın 2. Gizli
Batta : Ördek
Battêxa : Kavun
Baycar : Ekinlere, bağlara zarar veren bir ot
Baydar : Harman yeri
Bayır : Solmuş ( kumaş v.b. eşya için )
Bayıt : Bayat
Baytar : Baytar, veteriner
Bayyoži : Beyazlaşmaya yüz tutmuş
Bayža : 1. Beyaz renkli olan 2. Yumurta
Bê edep : Edepsiz
Beb : Kapı
Bêbaḟ : Zalim, merhametsiz
Bêbext : Müfteri
Bêbextiyyê : İftira atılma durumu
Bedel : Bedel, karşılık
Beden : Beden, gövde
Bedlê : Takım elbise
Befun : Alüminyum
Beg : Bey, ağa
Beğe : Haddi aşmak, azgınlaşmak
Beğıl : Katır
Beği : Azgın
Behdêlê : Sıkıntılı ve yorucu
Beĥĥoĥ : Kısık (ses)
Bêhış : 1.Şuursuz 2.Baygın
Bêkêf : 1.İyi değil, halsiz 2. Hasta
Bêkêr : İşin üstesinden çıkamayan, başarısız, beceriksiz
Bekûv : Ağlamak
Bel : 1. Hafıza, akıl 2. Merak
Belbulê : Dar ağızlı kapların ağız kısmı ( musluk gibi ağzı olan ibrik benzeri kaplar için)
Bele : ( -siz ) Olumsuzluk ön eki: Olumsuzluk, yokluk anlamı katar ( bele nevm : uykusuz )
Bele : Bela
Belê : Evet
Bele amr : Bilmeden, istemeden
Bele levn : Renksiz
Bele mınnê : Minnetsizce
Bele nevm : Uykusuz
Bele sebeb : Sebepsiz, boşuna
Bele şığıl : İşsiz
Bele zıvec : Bekâr, evli olmayan
Beled : Memleket, ülke
Belediyyê : Belediye
Belekê : Siyah beyaz renkli inek, hayvan
Beleqefê : Kötü anlamı hariç ( Müstehcen anlama gelebilecek sözlerin başında kullanılır.)
Belğem : Balgam
Belığ : Buluğa ermiş, ergen
Bellemeyê : Hayvanlara takılan boğazlık
Bello‫ ﻉ‬: Mercimekli köfte ( Köftelik bulgurun üstüne sıcak mercimek çorbası dökülerek
yoğrulması ile yapılan salçalı, soğanlı, maydanozlu yemek)
Bêlome : Bizden uzak olsun, Allah esirgesin manalarında kullanılan kelime
Bel‫ﻉ‬unê : Küçük dil
Bêmıcel : Çaresiz, zavallı
Bêmınnê : Minnet etmeyen
Benc : Uyuşma (hissetmeme durumu)
Bendê : Dal
Benefseci : Mor renk
Bênemus : Namussuz
Bênexvê : Akılsız
Beniedem : İnsanoğlu
Benqe : Banka
Bense : Pense
Benzên : Benzin
Beq : Sivrisinekler
Beqçe : Bahçe
Beqdunıs : Maydanoz
Beqe : 1. Demet 2. Bundan sonra 3. Kaldı
Beqıl : Yenilebilen küçük otlar, sebzeler
Beqısme : Peksimet
Beqi : Kalan
Beqiyyê : Geri kalan
Beqleve : Baklava
Beqqeyê : Sivrisinek
Beqsuseme : Kar helvası
Beq‫ﻉ‬e : Kesim, bölüm
Berberiyyê : Siyaset
Berd : Soğuk
Bergil : Erkek at
Bergilê : Dişi at
Berğuz : Pire
Bêrıd : Soğuk (sıfat)
Beri ı : Suçsuz, masum
Berq : 1. Şimşek 2.Kıvılcım
Berri : Hayvanın, önündeki bir şeye çarpmaması ve yana yanaşması için hayvana verilen komut
Berriyyê : Ova
Beryoz : Balyoz
Bes : 1.Yeter 2. Ancak, sadece
Besım : Güleryüzlü
Beşqe ( beşıq ) : Atmaca kuşu
Beşqed ( beyş ): Kaça
Beşşê ( bışşêyê) : Saçtaki aklık veya yüzdeki leke, sakarlık
Beşuş : Güleç yüzlü, sosyal ve kafa dengi insan
Betuşê : Bengisu Köyü ( Savur- Mardin)
Bêvar : Baştansavma iş yapan, düzensiz
Bevl : İdrar yapma
Bevlê : İdrar
Bevsê : Öpücük
Bexbiyş : Bahşiş
Bexel : Cimrilik
Bêxeyr : Hayırsız
Bexiyl : Cimri
Bext : Baht, talih
Beybunê : Tomurcuk
Beyceme : Pijama
Beydıncen aĥmar : Domates
Beydıncen ısvıd : Patlıcan
Beyıx : 1.Solgun 2. (mec.) Belirsiz
Beyn : İki şeyin arasında
Beyş : 1. Neye (kaça) 2. Neyle
Beyt : 1.Ev 2. Sülale
Beyt ıl may : Tuvalet
Beytıbyut : Evcilik oyunu
Bey‫ ﻉ‬: Satış
Bey‫ﻉ‬e : Satışta ön ödeme, kapara
Bez : Kartal veya doğan kuşu
Bezıl : İshal olma, altına yapma
Bezqe : Tükürük
Bezuvl : 1. (dışkısını) Altına kaçıran 2. Çok korkak, ödlek (mec.)
Be‫ ﻉ‬: O halde, madem
Bê‫ﻉ‬ar : Arsız
Be‫ﻉ‬de : Sonra
Be‫ﻉ‬dên ( Be‫ﻉ‬dê ) : Bundan başka, bir de
Be‫ﻉ‬ed : 1. Daha 2. Sonra
Be‫ﻉ‬ed ğedê : Yarından sonraki gün (iki gün sonra)
Bê‫ﻉ‬eqıl : Akılsız
Be‫ﻉ‬iyc : 1. Çatlama 2. Kahrolma (mec.)
Be‫ﻉ‬mo : Çünkü
Be‫ﻉ‬ŝ : Diriliş
Bı : İle (Vasıta anlamı katan ön ek) (Örn: Bı sıkkiyn : Bıçakla )
Bı amr ( Bamr ) : İsteyerek
Bı zetuhu : Bizatihi, bizzat
Bıdeyê : Başlangıç
Bıdyên : Başlamak
Bıḟ (bıḟḟe) : ( Çocuk dilinde ) tehlikeli, cızz
Bığrên : Kilitleme
Bığrêyê : Küçük taş
Bığyên : Azıtmak
Bığžên : Buğzetme, nefret etme
Bıhedê : Şaşkınlık verici, şaşılacak durum
Bıĥĥên : Sesin kısılması
Bık : 1. Bir meyvenin çekirdeğinin iç kısmı, kabuklu yemişlerin içi 2. Kemiğin içi vb. 3. Beyin
Bık ıl ras : Beyin
Bıkır : İlk çocuk
Bıkyên : Ağlamak
Bıl evvel : İlk önce
Bıl ıfraĥ : Mutluluklara ( kahve, çay içtikten sonra söylenen ifade )
Bıl meliĥ : İyilikle, güzellikle
Bıl meqlub : Tersine
Bıl mısĥaf : Kur’ana (yemin ederim)
Bıl pır : Saçı açık şekilde
Bıl qazdin ( bılqast ) : Kasıtlı, isteyerek
Bıl qeçım : Şakacıktan
Bıl qur‫ﻉ‬ân : Kur’anıma
Bılbıl : 1. Bülbül 2.Takla
Bıleş : Bedava
Bılleh : Billahi
Bıluğ : Buluğ, ergenlik
Bılxas : Bilhassa, özellikle
Bılxeyr : Hayırlısıyla
Bıl‫ﻉ‬eks : Bilakis, tam tersine
Bıl‫ﻉ‬ên : Yutmak
Bım : Somurtkan, konuşmayanlar için kullanılan ifade
Bındeq : Fındık
Bındeqeyê : 1. Fındık tanesi 2. Mermi, kurşun
Bıng : Vaktinde, esnasında
Bınnefs : Bizzat kendi, kendisi
Bınni : Kahverengi
Bınt : Kız
Bıqqel : Bakkal
Bıqs : Yumruk
Bıqyên : Kalmak
Bıraa : Beraat
Bırbışê : Hayvanlara dadanan kenegillerden asalak bir böcek
Bırbıx : Su deliği
Bırdên : 1.Üşümek 2. Soğumak
Bıren : Koç
Bıren ıl ĥeriyrê : Eskiden çocuklar için asma çubuklarından koça benzetilerek yapılan, pestil
bulamacına batırılan oyuncak
Bırğıl : Bulgur ya da bulgur pilavı
Bırğızeylê : Süsen (Bir kardelen çeşidi)
Bırği : Vida
Bırkê : Su birikintisi, havuz
Bırmên : 1. Dönmek 2. Çevirmek
Bırqên :1. Parlamak 2. Kıvılcım çıkması 3.Şimşek çakması
Bırrad : Buzdolabı
Bırrani : Dıştaki
Bırreşê : Rende
Bırreyê : Kalemtıraş
Bırtêl : Atlet
Bırzenê : Çimen
Bısbas : Sim
Bıskılêt : Bisiklet
Bısmar : Çivi
Bısmılleh : Bismillah
Bıssayê : Köz, kor parçası
Bıssên : Parlama
Bıssıqt : Gerçekten
Bısten : Bostan, sebze bahçesi
Bıstên : Sermek
Bıtanê : Astar
Bıtata : Patates
Bıtın : Melengiç, fıstığa benzer ama meyvesi çok küçük olan bir ağaç ve meyvesi
Bıtlan (bıttal) : Yorgun
Bıtlên : Yorulmak
Bıttal : İşsiz, boşta duran
Bıttaniyyê : Battaniye
Bıttariyyê : Pil, batarya
Bıttên : Delmek
Bıttılaq : Boşanmaya (yemin ederim)
Bıvêhir : Temmuz’un sonlarındaki ile Ağustos’un başındaki çok sıcak birkaç gün
Bıvêsir : Basur
Bıxş : Delik
Bıxşên : Delmek
Bıxve : Ta kenedisi, tam o, bizzat
Bıyaž : Beyazlık
Bıyye‫ ﻉ‬: Satıcı
Bızır : 1.Tohum 2. Çekirdek
Bızrên : Tohum serpmek
Bızriyyê : Kavun, salatalık, kabak benzeri meyvelerde yenmeyip tohumu için iyice olgunlaşması
beklenen, saklanan meyve
Bızzên : Dağıtmak
Bızzılt : Çıplak bir şekilde
Bı‫ ﻉ‬: Bö (korkutma sözü)
Bı‫ﻉ‬d : Uzaklık
Bı‫ﻉ‬rên : Böğürme
Bı‫ﻉ‬ŝên : Gönderme
Bı‫ﻉﻉ‬o : Öcü
Bibi ‫ﻉ‬eyn : Gözbebeği
Bitaqa : Kart, kimlik kartı
Biyr : Büyük kuyu, artezyen kuyusu
Biyžên : Yumurtlama
Biy‫ﻉ‬ên : Satmak
Bobo kış : İbibik, hüdhüd kuşu
Budara : Pudra
Bumê : Baykuş
Buşar : Patlamış mısır
Buvlên : İşeme
Buvz : Buz
Buvze : Dondurma
Buxar : Buhar

Cancar : Patoz görevi gören, ucunda keskin demirlerden tekerleği olan hayvanların çektiği araç
Capsin : Alçı
Car : Komşu
Carab : Uyuz hastalığı
Caras : Zil
Carĥa : Yara
Caror : 1. Çekmece 2. Şarjör
Carra : Testi
Caru : Köpek yavrusu
Caruşê : El değirmeni
Carut : Faraş
Car‫ﻉ‬a : Cüret, cesaret
Casur : Cesur
Cat : Leğen
Cavharayê : Değerli süs taşı, mücevher
Cavrabê : (tek) çorap
Ce : Geldi
Cebel : Dağ
Cebeli : Dağlı, yabani
Ceblê : 1.Yarı sıvı kütle 2. (mec.) dışkı
Cebleqe : Alın
Cêcê : Tavuk
Ceciyq : Cacık
Ceddê : Cadde
Ceddulê : Cimcime
Ceflê : 1.Aniden korkma, ürkme 2. Yüzde oluşan uçuk
Cehd : Gayret
Ceĥem : Yaramazlık, yerinde durmama
Cêhıl : 1.Genç 2. Cahil
Cehınnem : Cehennem
Ceĥş : Sıpa
Ceĥş ıl kevi : Ütü masası
Ceĥşê : Yavrusuz dişi eşek
Cêlıd : Buz gibi, çok soğuk
Celi : (bulaşıkları vb.) yıkama, parlatma
Celiyd : Buz
Celled : Cellât
Cem : Cam
Cemelê : Deve
Cêmıd : Donuk
Cêmı‫ ﻉ‬: Cami
Cemi‫ ﻉ‬: Herkes, bütün
Cemsê : Askeri jip, askeri araç
Cemus : Camız, manda
Cen : Can, ruh
Cenb : Yanında
Cenbê : Küfe, asma çubuklarından yapılmış, üzüm taşımakta kullanılan derince sepet
Ceniyn : Cenin
Cennê : Cennet
Cenuvb : Güney
Cephê : Cephe
Cerbo‫ ﻉ‬: Büyük kertenkele
Ceredon : Büyük sıçan, lağım faresi
Ceriy : Akan, akıcı
Ceriydê : Gazete
Ceriymê : Suç
Cerri : Yap, yerine getir
Ceryê : Cariye
Ceryen : Elektrik
Cesus : Ajan
Ceŝvê : 1.Tarla veya arazi sınırı 2.Sınır taşı
Cev : Gökyüzü
Ceveb : Cevap, karşılık
Cevf : 1. İşkembe 2.Göbek, karın
Cevzê : Tokluca köyü (Savur - Mardin)
Cevzê : Ceviz
Cevzê : Tokluca Köyü (Savur- Mardin)
Cevzıt ıl seq : Ayak bileği
Cev(‫ﻉ‬oC) ‫ ﻉ‬: Açlık
Ceyb : Cep
Ceyb ıl xeten : Gelincik çiçeği
Ceyb ıl ‫ﻉ‬arus : Gelincik çiçeğinin pembesi
Ceyız : Caiz
Cêyi : Gelen
Cežbê : Cezbe
Ceze : Ceza
Cezu : Cüz (Kuran-ı Kerim )
Ce‫ﻉ‬dê : Cadde
Cıb : Kuyu
Cıbbê : Aba, cübbe
Cıbbelê : Harç yığını
Cıbnê : Peynir
Cıbra : 1. Mecburiyet 2. Zorlama
Cıbrên : Mecbur etmek
Cıd : Dede
Cıddo : (ey) dede
Cıderi : Cüzzam
Cıdi : (erkek) oğlak
Cıfetê : Topluluk, toplum
Cıfın : Kirpik
Cığara : Sigara
Cıhd : Gayret
Cıĥê : Nasrettin Hoca olduğu zannedilen fıkralarıyla ünlü fıkra kahramanı
Cıhelê : Cehalet
Cıheti : Çevik, gayretli, işten kaçmayan
Cıjjê : (çocuk dilinde) et
Cıld : 1. Deri, post 2.Ten
Cıldê : 1. Deri parçası 2.Etteki pişmeyen, damarlı tabaka 3. Lastik conta
Cılledê : Buzluk
Cılleyê : Yer örtüsü, halı
Cıltên : Kabuğu veya derisi çıkma
Cılyên : Durulama, parlatma
Cımcımê : Kafatası
Cımdên : 1. Donmak 2. Donuklaşmak
Cıme‫ﻉ‬e : Cemaat, topluluk
Cımlê : Beraber, hep beraber
Cımrayê : 1. Kor, ateş parçası 2. Cemre
Cım‫ﻉ‬e : Cuma
Cım‫ﻉ‬ıt Meryem : Hıristiyanların paskalya bayramı
Cım‫ﻉ‬iyyê : 1.Toplanma maksatlı yer 2. Dernek
Cın : Cin
Cıncıl : 1. (çan şeklindeki küçük ) Zil 2. Lambanın sarkıtılmış duyu
Cınebê : Cenabet
Cınezê : Cenaze
Cınĥ : Kanat
Cınnên : Delirmek
Cınni : Erkek cin
Cınniyyê : Dişi cin
Cıns : 1. Cins, tür 2. Etnik köken
Cırab : Deri çuval
Cıradê : Çekirge
Cırbê : Uyuz olan
Cırbêni : Güneş görmeyen
Cırĥên : Yaralamak
Cırım : Cürüm
Cırn : Dibek taşı
Cırrafê : Kepçe, dozer (iş makinesi)
Cırraĥ : Cerrah
Cırrên : Çekmek
Cırş : İri bulgur
Cıryên : 1. Olmak, meydana gelmek 2. Akmak (sıvılar için)
Cısara : Cesaret
Cısım : 1. Cisim 2.Vücut, beden
Cısır : Köprü
Cıssê : Cüsse
Cıssên : Elle yoklamak, ellemek
Cıvemêr : Cömert
Cıvêrıb : Çoraplar
Cıxve : Zaten
Cızara : Havuç
Cı‫ﻉ‬dê : Sancı gibi durumlarda ağrı kesici etki yapan, beyaz çiçekler açan faydalı bir ot
Cihed : Cihat
Cihez : Cihaz
Cile : Cila
Ciybên : Getirmek
Ciyd : (elbise, ayakkabı vb. için) Düz taraf, ters olmayacak şekilde
Ciyfê : Cife, leş
Ciyhê : Cihet, yön
Ciyl : Kuşak, nesil
Ciyran : Komşu
Cora : (küçük) çukur
Co‫ ﻉ‬: Açlık
Cumê : 1. Göl 2. Halı, kilim tezgâhı
Cumhuriyyê : Cumhuriyet
Cuvd : Cömertlik
Cuvve : İç, içeri
Cuvvêni : İçteki
Cuv‫ﻉ‬en : Acıkmış, aç

Çakêta : Ceket
Çalis : Düzgün kılıklı
Çantayê : Çanta
Çapar : 1. Avcıların ava pusu kurmak için saklandıkları taştan örme sütre 2. Düşmanı gözetleme
yeri
Çaqqılmaz : İçine ekmek katılmış ayran
Çegun : Baston
Çeĥufê : Kar küreme aracı
Çek : Dik
Çekkê : Daldırmak, batırmak
Çekûç : Çekiç
Çêlê : İnekler için kullanılan bir ifade
Çeltukê : (çikolata v.b.) ambalaj
Çemçê : Kepçe
Çemê : Çam
Çempuŝê : Çiçeğin tomurcuğu
Çep : Sol
Çepen ( Çapan ) : Kaput bezi
Çepliyyê : 1.Mavzer 2. (mec.)Tehlikeli nazar
Çeppi : Solak
Çeqmuzê : Kanatlı hayvanların kuyruk kısmı eti
Çeqzê : Zıplayış
Çer : Yırtık
Çerçef : Çarşaf
Çerçufê : 1.Çarşaf parçası 2. Eskiden iç kapı
Çere : Çare
Çeroq : Çarık
Çerx : Bilemek
Çey : Çay
Çeyden : Çaydanlık
Çez : Çeyiz
Çezme : Çizme
Çıççê : Meme
Çıḟḟên : Çarçabuk, koşarak hareket etme
Çıĥfên : 1. Sürükleyerek çekme 2.Karı vb. küreme
Çıkâlata (çaqqol) : Çikolata
Çıkkên : 1.Saplamak 2. Daldırmak
Çıl : Aç gözlü
Çıleqe : Patavatsızlık, aşırı serbest konuşma
Çılığlığê : Küçük bir kuş çeşidi
Çılıngê : Acurun iyice olgunlaşıp kavun haline gelmiş olanı
Çılıq (meçloq) : Patavatsız, aşırı serbest konuşan
Çıllegê (fetuvlê) : Otları eğirip fitil haline getirmeye yarayan çatal şekilli odun alet
Çılleq : Yalaka
Çımınto : Çimento
Çıng : Favori( saç ile sakalın ayrıldığı bölüm)
Çınnıfs : Açgözlü
Çınqel : Ağzı çengel biçimindeki sürgü görevi gören kilit
Çıqçeqe : Mandal
Çıqmeq : Çakmak
Çıqqên : (Sesin sert şekilde) yankılanmak
Çırmê : Hayvanlarda genital bölgelerden dışarı sarkan bağırsak kısmı
Çırpen (çelepen) : Kırlarda yetişen, yenilebilen bezelye benzeri yabani ot (Çeşitleri: Çırpen ıl
baqara, çırpen ıl ‫ﻉ‬afsor, çırpen ıl fara )
Çırpeqe : Kırbaç, kamçı benzeri eşya
Çırrên : Yırtmak
Çırxen : 1.Bilemek 2. Yarışmada rakibini aşırı farkla geçmek
Çır‫ﻉ‬eyê : Büyükbaş hayvan dışkısı
Çıxxên : Kesilme
Ço : Deh
Çoço : (çocuk dilinde ) eşek, binek

Daftar : Defter
Damiyr : Vicdan
Dangor : Yuvarlanabilen, küreye benzer büyük kaya
Dangorılxara : Bokböceğinin küreye çevirdiği hayvan pisliği
Dangor‫ﻉ‬eli: Tespih böceği, kendisini top şekline sokan böcek
Dar : Evin etrafında kalan duvarlarla çevrili alanı, avlu ya da bahçe
Darac : Sabit merdiven
Daracê : 1.Derece 2. Basamak
Darvê : Sağanak yağış
Davaran : Dolaşma, gezip tozma
Davr : Sıra
Davrışşıms : Ayçiçeği
Dê : Haydi
Deb : Vurma, dayak
Debbê : Merkep
Debbıt ıl arž : Dabbetülarz
Debbovqe : Saç örgüsü
Debbuz : Toplu iğne
Debeq : Şeker artığı yapışkanlık
Debiyb : Zararlı haşerat
Dedê : ( kız ) Kardeşim
Dedo : (erkek ) kardeşim
Deeyım : Devamlı
Def : Tef
Defe : Sıcaklık
Deḟerê ( deverê ) : 1. Harçsız taştan örülü duvar arasında açılan geçit 2.Saçta traş esnasında
kesme sonucu oluşan derin açıklık
Defın : Defin, gömmek
Defiy : Sıcak
Defle : Tükürük
Def‫ﻉ‬e : 1. Ödeme 2. İteleme
Değıl : Bütün dal halindeki çalı, çırpı
Deĥĥe : ( çocuk dilinde ) iyi, güzel
Dehi : Dahi
Dehiyn : Yağlı
Deliyl : Delil
Dellê : Üzerine üzümleri dizerek taşımaya yarayan kavis şekline getirilmiş asma çubuğu
Deluv : Kuyu kovası
Dem : 1. Kan 2. Kan parası
Dem ĥıluv : Sevecen, cana yakın
Dem mır : Sevimsiz
Deme : Dama
Demekê : Tomar
Demğe : Damga
Demmê : Belli bir süre
Demmevi : Kan kırmızısı
Dem‫ﻉ‬e : Gözyaşı
Denê : Yarım gün
Deng : Buğday dövmeye yarayan, hayvanların çekerek çevirdiği büyük değirmen taşı
Deni : Alçak, rezil
Deqêq : Un
Deqêq ĥınta : Buğday unu, kepekli un
Deqêq xas : Kepeksiz un
Deqın : Sakal
Deqoq : Tokmak, kuru besinleri ufalamak, ezmek için kullanılan geniş ve ağır tahta araç
Deqqe : 1. Dakika 2.Melodi 3. Benek 4. Özellikle kadınların vucutlarına yaptığı benek benek
mavi dövme
Derbekkê : Darbuka
Derd : Dert
Derekê : En aşağı tabaka
Deremeytê : Dinamit
Dereng : Dar vakit
Derexe : Genişçe yığın
Derfê : Dolap, pencere v.b. kanatları
Derguşê : Beşik
Dêrındıp : Yolağzı Köyü ( Gercüş-Batman )
Dêrızbine : Acırlı Beldesi (Midyat)
Dêri : Diğer
Ders : Ders
Derviyş : Derviş
Derzê : Dikiş
Deşt : ( kapının) sonuna kadar açık olması
Deşvê : Geğirme
Deve : İlaç
Deve celi : Bulaşık deterjanı
Deve xesiyl : Çamaşır deterjanı
Devğe : Dağlama, yanık izi
Devğeniŝe : Tuzlu erimiş tereyağı
Devlê : Devlet, ülke
Devmê : Ağaç
Devqe : Yufka
Devsê : 1.Ayak izi 2.Evin ya da arazinin yolu
Devş : Ön bacak etleri
Devxe : Baş dönmesi
Dexes : Kıskançlık
Dexıl : Dâhil
Dexiylık : Ocağına düştüm, yalvarırım
Dexus : Kıskanç
Deyım : Devamlı, sürekli
Deyn : 1.Borç 2. Ödünç
Deyr : Manastır
Deyrê : Daire, büro
Deys : Meme
Deyyus : Namusunu kıskanmayan, ailesinin namussuzluklarına göz yuman erkek
De‫ﻉ‬e : Dua
De‫ﻉ‬eyê : Söylenti, uydurma
De‫ﻉ‬i : 1. Davet 2. Ziyafet
De‫ﻉ‬s : Ezme
De‫ﻉ‬ve : Dava
De‫ﻉ‬vê : Düğün
Dıbbê : Ayı
Dıbbebê : Tank
Dıbbên : 1.Vurmak 2. Dövmek
Dıbbeyq : Pembe çiçek açan, hafif yapışkan bir ot cinsi
Dıblên : Güreşte yenmek
Dıbs : Pekmez
Dıd (dıddê): ( çocuk dilinde) dövmek
Dıffeyê : Isıtıcı
Dıffeyıt ceryen : Elektrikli ısıtıcı
Dıflên : Tükürmek
Dıfqên : Dökmek
Dıfrên : Örgü örmek
Dıfşên : İtmek
Dıfyên : Isınmak
Dıf‫ﻉ‬ên : 1.İtmek 2. Ödemek
Dıgdıgen : Çok eskiden kullanılan taştan yapılmış ocak
Dığım : Başkasını rahatsız eden, başkasına zarar veren
Dığmên : Başkasını dövmek, zarar vermek, rahatsız etmek
Dıhın : 1.Yağlı 2. Kolestrol
Dıhnê : Yağ, katı yağ
Dıhnên : 1.Yağlama 2. Merhem sürmek
Dıhnıt ĥıvêvin : Hayvansal yağ, tereyağı
Dıkkê : 1.Evin önünde yapılan yerden hafif yüksek oturmalık 2. Binek (eşek)
Dıkken : 1.Dükkân 2.Market
Dıllên : Delalet etmek, tarif etmek, yol göstermek
Dılyên : (derin bir yere bir nesne ) sarkıtmak
Dımbılê : Çok kötü, şişkin yaralar oluşturan sivilce
Dınfış : Şişkince, şişman
Dıngeyrê : Tohumları yuvarlak, sarmal olup kuruyunca diken gibi olan küçük bir ot çeşidi
Dıngır dıngeyrê : Meşe vb. ağaçların yuvarlak tohumlarıyla eğimli yüzeylerde oynanan
yuvarlama oyunu
Dıngudêllê : Eski masallarda bir masal kahramanı
Dınĥudenoĥ : Hafif doluya benzer sert kar çeşidi
Dınyê : Dünya
Dınyıt lıx : Öteki dünya, ahret
Dıqqên : 1. Dokunmak, değmek 2. Çalmak (kapı, davul, telefon, enstrüman vb.)
Dıqqên : 1.Ezmek, dövmek 2. Çakmak (çivi vb.)
Dıqrên : Dayamak
Dıqşên : Çarpma, toslama
Dırdır : Diş eti
Dırebeyê : Kepenk
Dırkêyê : Birbirine yapışmış olan sert kütle
Dırmala : Kışlık et ihtiyacı için beslenen hayvan
Dırmen : İlaç
Dırs : Diş
Dırxış : Dal
Dıst : Derin kazan
Dıxın : Darı
Dıxlên : Girmek
Dıxul : Giriş
Dıxxen : 1.Duman 2. Sigara
Dı‫ﻉ‬sên : Ezmek (ayaklarla)
Dı‫ﻉ‬yên : 1.Davet etmek 2. Dua etmek
Dik : Horoz
Diyn : Din
Diyq : Çocuk dilinde bakmak (ce e)
Diyr belık : Dikkat et, göz kulak ol
Diyrên : Bırakmak
Doğri : Doğru
Dolmiş : Dolmuş, minibüs
Donde : Soy, tohum
Duḟe : Omurganın kuyruk sokumundaki son kemiği, düştüğü (yerinden oynadığı) zaman bel
ağrısına sebep olduğu söylenen kemik
Dulep : Dolap
Dusên : Basmak, ayağıyla ezmek
Duvayra : Daire
Duvdê : 1. Kurtçuk, larva 2. Solucan
Duvdıl : Kararsız, aşırı şüpheci
Duvmên : Devam etmek
Duvvar : Çok gezen, dolaşan

Eb : Baba
Ebed : Ebediyet
Ebeden : Ebediyen, kesinlikle
Ebleh : Alık
Ebleq : 1.Karışık renkli, grimsi 2. Ne olduğu belli olmayan renk
Ebu ğennuç : Közlenmiş patlıcanla yapılan bir yemek
Ebuy : Babam
Ecel : Ecel, ölüm vakti
Ecır : Ecir, sevap
Ecme‫ﻉ‬iyn : Cümleten
Ecnebi : Yabancı
Eççeğ : Hangi vakitte
Edeb : Edep, terbiye
Edemi : Efendi
Efê : Afet
Eftıl ĥevlık : Etrafında tur döneyim (Kurban olayım manasında)
Eğe : Ağa
Eĥbeb : Sevilen kişiler
Ehbel : Bön bön bakan kişi
Eĥed : 1.Pazar günü 2.Kimse
Ehıl : Aile, akrabalar
Eĥle : Daha iyi, daha tatlı
Ehle u sehle : (Yerine göre ) 1. Safa geldiniz 2. Güle güle
Ehlıssınnê : Ehlisünnet (dört hak mezhep)
Ehli ( ehliyyê) : 1.Evcil 2.Uysal
Ehliyyê : Ehliyet
Eĥmedi : Başkavak Beldesi (Savur- Mardin)
Eĥmeq : Ahmak, sersem
Eĥsen : Daha iyi
Eĥvel : Yamuk
Ehven : Daha kolay
Ekıl : 1.Yiyecek 2. Yemek yeme
Ekuvl : Çok yemek yiyen, obur
Ekves : Daha güzel
Elê : Alet
Elemênyo : Alüminyum
Elf : Bin (sayı)
Elif bê tê: Elif ba, arap alfabesi
Eliyyê : Taraf
Ellef : Çok eskidi ( bin yıllık oldu)
Emel : Umut
Emen : Güven, güvenlik
Emêrke : Amerika
Emiyr : Prens
Emiyn : Güvenilir, dürüst
Ems : Dün
Enbiye : Enbiya, peygamberler
Enceğ : 1. Ancak 2.Habire
Ene : Ben
Enequl :, 1.Bence 2.Zannederim ki
Engeri : Tabak
Epqen : Daha sonra
Eprex : Sarma yemeği
Epriyyê : Düğünlerde kullanılan süslü mendil
Epşê : Şenköy Beldesi (Midyat )
Eqel : Daha az, en az
Eqelliyyê : Azınlık
Erbil : Koşuyolu Köyü ( Savur – Mardin)
Ercel : Daha cüretli, çok cesur
Ergilê : Nargile
Ertıci : Rica ediyorum, ne olur
Eŝer : Eser, kalıntı
Esiyr : Esir, tutsak
Estel : Estel (Midyat )
Esterc : Cesaretim var
Eşqed : Kaç, ne kadar
Eşşen (eşven) : Ne durumda, nasıl
-et,- at : -ler, -lar çoğul eki ( semeket : balıklar)
Evle : Yoksa
Evliye : Evliya, veliler
Evqet : Bazen, kimi zaman
Evvel : İlk, birinci
Evvel şi : İlkin, ilk olarak
Evvel u êxır : Eninde sonunda
Evvel levenmı‫ﻉ‬: İki sene önce
Evvelems : Evvelsi gün (iki gün önce)
Ex : Erkek kardeş
Exeyr : Daha hayırlı, daha iyi
Exi : Kardeşim
Exrê : 1. Ahret 2. Sonunda
Exres : Dilsiz
Exuy : Kardeşim
Exveŝ : Şaşkın, bön gibi bakan
Eymed : Ne zaman
Eyn : Nere, nerde
Eyne : Hangisi
Eyngıs : Nerede
Eynu (eyni) : Hani, nerede
Eyr : Penis, erkek cinsel organı
Eyş : Ne
Eyş ısmu : İsmi neydi, o şey
Eyş lı ken : Her şey, ne ararsan
Eyş raĥılli : Bana ne
Eyş ‫ﻉ‬ınek : Sana ne
Ezel : Ezel
Ežiyyê (eže) : Eziyet
Ezreq : Mavi
Ezyed : Daha fazla
E‫ﻉ‬del : Daha dolgun
E‫ﻉ‬le : Daha neler (manasında şaşkınlık belirten ünlem)
E‫ﻉ‬mi : Kör
E‫ﻉ‬rec : Topal
E‫ﻉ‬vec : Eğri, yamuk

Ê (êh) : 1.Evet 2. Ta 3. Tamam, yeterli


Ê levn : Buraya kadar
Ê leymet : Ne zamana kadar
Ê leyn : Nereye kadar
-ên : mastar eki (- mek, -mak)(örn: ziydên : eklemek)
Êxır : 1. Son, sonda 2. Neyse
Êxırşi : En sonunda
Êxırvext : Geç vakit
Êxrê : Ahiret

Ḟ (PELTEK F) HARFİ ÜSTÜ NOKTALI OLARAK (Ḟ ) GÖSTERİLMİŞTİR

Ḟırḟara : Rüzgar gülü


Ḟırrên : Atmak

Faĥĥol : Derin olmayan çukur veya kuyu


Fakiyĥ : Fıkıh alimi
Fanêra : Kazak
Fanos : Fanus
Fara : Fare
Farac : 1.Rahatlama, kurtuluş 2. Hapşırana ‘çok yaşa’ yerine kullanılan ifade
Faraĥ : Mutluluk
Faras : (dişi ) At
Faraža : Faraza, mesela
Farfora : Bir fırt
Farman : Ferman
Farruc : Genç horoz, pilicin erkeği
Farž : 1. Farz, 2.Gerekli, şart
Fas : Dilim
Fasiyĥ : Açık, anlaşılır bir dille konuşma
Fasuliyyê : Fasulye
Fatêr : Mayalanmamış, mayası tutmamış (Ekmek vb.)
Fatır : Oruç bozan, oruçsuz
Fatiys : Nefessiz kalmak, boğulmak
Fatora : Fatura
Fatsokê : Boğmaca, boğucu öksürük yapan buaşıcı hastalık
Fattoĥ : Kurumuş tezek, çürümüş odun
Fattot : Eskiyip yıpranmış, çürümüş
Faxfaxa : Elindekiyle ( mal, mülk) böbürlenme
Faxıž : 1. Bacak, 2.But
Faxr : Böbürlenme
Faxxox : (kaynatmaktan vb.) çok yumuşak, kırılgan
Faži : Boş
Fažiy : Cömert
Fažiyĥa : Rezalet, skandal
Fažiylê: Fazilet, üstünlük
Febriyqe : Fabrika
Fecır : Tan, tan vakti
Feçxe : Uzunca adım
Feĥım : Köz
Fehiym : Akıllı, çabuk anlayan
Fek : Çene
Fêkhê : Meyve
Fel : Fal
Feleqe : Falaka
Felıci : Felç
Felite : Başıboş (dolaşan)
Felog : İsabet ettiremeyen, beceriksiz
Fen : Fen
Fene : Fena, kötü
Feqiyr : Fakir
Feqiyre : Miskin, Zavallı
Feqqe : Din talebesi
Ferd : Bir kişi
Ferdê : 1.Paça 2. İki eş parçadan biri
Fergonê : Vagon
Ferığ : Boş
Ferq : Fark
Ferşê : Özellikle mezar taşı olarak kullanılan ince, yassı ve uzun kaya
Ferx : Yavru
Fes : Baltalı kazma
Fesıd : Fasid
Fesıq : Fasık, günahkâr
Fessus : Dövüşmekten kaçan, ödlek (argo söz)
Fesud : İspiyoncu, laf taşıyan
Fesvê : Yellenme
Fetĥ : 1. Açma 2.Fethetme
Fetĥe : 1. Fatiha 2. Üstün (Kuran işareti )
Fêtıĥ : Açık (renkli)
Fêtır : Ilık
Fetun : Fitneci, gammaz
Fetuvlê : Otları fitil halinde sarmak için kullanılan çatalımsı ağaç parçası
Fetvê : Fetva
Fey : Gölge
Feydê : Fayda
Feyın : Fani, geçici
Feyıt : Geçen
Feylesof : Filozof
Feze(e‫ﻉ‬zef) ‫ ﻉ‬: Korku
Fezo‫ ﻉ‬: Korkak
Fê‫ﻉ‬ıl : İşçi, çalışan
Fı : 1.İçinde 2. –de, -da eki (bulunma anlamı katan ön ek. Örn: fılbeyt : evde)
Fı bextık : Bahtına düştüm, ne olur
Fı sebiylılleh : Allah yolunda, hayrına
Fıcıl : Turp
Fıcrên : Patlama
Fıdden : 1. İkibin metrekarelik alan, tarla 2. Çift sürmek için kullanılan hayvanlar ( öküz vb.)
Fıdê : Feda
Fıdei : Fedai
Fıdğên : Kafa yarılması
Fıdi ‫ﻉ‬eynık : Canın sağolsun
Fıdyê : Fidye
Fıdyên : 1.Feda etmek 2. Hakkından vazgeçmek
Fıhım : Anlayış, anlama kabiliyeti
Fıhmên : Anlamak
Fıĥmêyê : Köz parçası
Fıkır : Fikir, düşünce
Fıkkên : Sökmek, ayırmak
Fıl mıyye… : Yüzde…
Fılefıl : Ezilmiş nohutla yapılan bir yemek çeşidi
Fıleĥ : Kurtuluş, necat bulma
Fılekê : 1. Felaket 2. Çok iyi, harikulade (mec.)
Fıleno ( fılenkes ) : Filan kişi, filankes
Fılet : Ayrılma, boşanma
Fılgên : İsabet ettirememe, becerisizlik
Fılĥel : Derhal
Fılım : Film
Fılleĥ : Çiftçi
Fılm : Film
Fılti fılti : Telaşla, aceleyle, çabucak
Fıncen : Fincan
Fıne : Öğle yemeği
Fıqır : 1. Pislik 2. Kirli, çirkin
Fıqr : Fakirlik
Fırcê : Seyirlik
Fırcên : Seyretme
Fırçe : Fırça
Fırer : Firar, kaçak
Fıresê : Feraset (anlama, kavrama sezme kabiliyeti)
Fıreyığ : Yemek kapları
Fırferê : Kelebek
Fırĥan : Sevinçli
Fırĥên : Sevinmek
Fırıc : Ferah, geniş (ortam)
Fırk : Badem
Fırkê : 1.Badem ağacı 2.Badem
Fırkên : Ovmak
Fırn : Fırın
Fırq : 1.Ayrı 2.Seyrek aralıklı
Fırqe : Grup
Fırqên : 1.Ayırmak 2. Farkına varmak
Fırran : Fırıncı
Fırrên : Uçmak
Fırse : Fırsat
Fırşên : Döşemek
Fırtên : Förtleyerek içmek
Fır‫ﻉ‬avn : Firavun
Fısal : Şekil, görüntü
Fısed : Fesat, bozulma
Fısqıyyê : Fıskiye
Fısten : Fistan
Fısteq : Fıstık
Fısteqeyê : 1.Fıstık ağacı 2. Fıstık tanesi
Fısxên : 1.Kırmak, yarmak 2. Anlaşmayı bozmak
Fışşên : Delmek, patlatmak
Fıtĥên : Açmak
Fıtlên : Otları saklamak için fitil halinde sarma işi
Fıtmên : Sütten kesme
Fıtnê : Fitne
Fıtqên : (dikişi) sökülme, yırtılma
Fıtra : 1. Fitre 2. Mantar
Fıtsên : Havasız bırakmak, boğmak
Fıttên : (ekmeği vb. ) ufalamak, parça parça etmek
Fıttên : Yıpranıp çürüme
Fıxxe : Kapan, tuzak
Fıžža : Gümüş
Fızzên : Fışkırmak
Fıze‫ﻉ‬n (bıze‫ﻉ‬n) : Korkak
Fız‫ﻉ‬ên (bız‫ﻉ‬ên) : Korkmak
Fı‫ﻉ‬ıl : Amel, iş
Fi : Var
Fil :1. Fil 2. Tarlada kötü kökler salarak verimi düşüren zararlı bir ot
Foq : Yukarı, üst taraf
Foqıl‫ﻉ‬edê : Fevkalade
Frensevi : Fransızca
Frêz : Tarladaki ekili hat
Fuvrên : 1. Köpürerek taşma 2. Arıların topluca saldırması
Fuvtên : 1.Geçmek, yenmek 2. İçeri girmek

Gab : Şişlik
Gabbop : Şişkin
Gabra : (bir parça) bez
Galona : Bidon
Garbota : Paçavra
Gazoza : Gazoz
Gebus ıl leyl : Karabasan
Geb‫ﻉ‬e : Bir yudum
Gedduşê : Dürüm
Gedım : Hayvanın ısırması
Gello : Acaba
Gengeşê : Kargaşa
Gêrê : Ekinleri (patosla v.b.) öğütüp samandan ayırma faaliyeti
Gerrê: Koşuşturma, kalabalık
Gerzel : Asma çubuklarından örülmüş büyük ve derin sepet
Geskê : Bir yıllık keçi
Getto : Kek
Gevr (gevrê) : Siyah beyaz karışımı, kır renk
Gez : Gaz
Gezınê : Şikâyetler etme, sitem
Gezzê : Isırık
Gıbara (gıbra) : Kibir, büyüklenmek
Gıbbên : Şişkinleşmek
Gıbra : Kibir
Gıbsên : 1.Basmak, bastırmak 2. Daldırmak
Gıbşên : Örtmek
Gıdmên : (eşek, inek vb. ) hayvan ısırması
Gıdrên : Bir maddeyi topluca boşaltmak, boca etmek
Gıdyê : Dilencilik
Gıĥĥên : Kuruyup sertleşme
Gıllabiyyê : Aba
Gımgım : Güğüm
Gıngırês : Dağdağan
Gıngırêsê : Dağdağan ağacı
Gırrecê : Tekerlekli sandalye
Gırrên : 1.Koşmak, yetişmek 2.Tutuşmak, yanmak
Gıryên : Konuşmak, çok konuşma
Gıžb (kıžb) : Yalan
Gıžbên : Yalan söylemek
Gızım : Sert dokulu, sert kumaşlı
Gıžžeb : Yalancı
Gızzên : Isırmak
Gogê : Bir taş oyunu
Gohbel : Hayvanlarda şişkinlik oluşturup kırımlarına sebep olan bir hastalık
Gor : Sülale, asıl
Gujên : Sürekli dönüp dolaşma
Gumen (gomen) : Sanma, zannetme
Guneh : Günah
Gurrê : Kumru, güvercine benzeyen yabani bir kuş

‫( ﻉ‬AYN) : ARAPÇADAKİ AYN HARFİYLE BAŞLAYAN KELİMELER

‫ﻉ‬accora : Acurun şişkince olanı


‫ﻉ‬afak : Aferin
‫ﻉ‬afra : Büyükçe ısırık
‫ﻉ‬afsa : Meşe ağacında oluşan içi delikli misket şekilli şey
‫ﻉ‬am (‫ﻉ‬ammê) : Haam (Çocuk dilinde yemek)
‫ﻉ‬aqrab : Akrep
‫ﻉ‬arabi : 1.Arapça, 2.Arap
‫ﻉ‬aramê : Büyükçe yığın
‫ﻉ‬arasa : Arsa
‫ﻉ‬arêž : Enli, geniş
‫ﻉ‬arıf : Bilen, bilgi sahibi
‫ﻉ‬ariyža : Arıza, bozukluk
‫ﻉ‬arus : Gelin ( düğünde )
‫ﻉ‬arž : Irz, namus
‫ﻉ‬asabi : Sinirli
‫ﻉ‬asfor (‫ﻉ‬afsor ) : Serçe, küçük kuş
‫ﻉ‬asır : İkindi
‫ﻉ‬asi : 1.Asi, isyankâr 2.Kolay pişmeyen, sert 3. Büyük günah işleyen
‫ﻉ‬asiyr : Sıkma
‫ﻉ‬askâr : Asker
‫ﻉ‬askar taxlis : Asker kurtarma oyunu
‫ﻉ‬askariyyê : Askerlik
‫ﻉ‬as‫ﻉ‬os : 1.Kuyruk 2. Sebze sapı
‫ﻉ‬aşır : Onuncu
‫ﻉ‬aşra(‫ﻉ‬aşara ) : On
‫ﻉ‬ataş : Susuzluk
‫ﻉ‬atzê : Hapşırık
‫ﻉ‬avra : Avret
‫ﻉ‬ažamê : Azamet, büyüklük
‫ﻉ‬ažım : Kemik
‫ﻉ‬ažiym : 1. Azametli, çok büyük 2. Çok önemli
‫ﻉ‬ažmıccu‫ﻉ‬en : Kaval kemiği
a‫ﻉ‬zrail : Azrail
‫ﻉ‬ebd : Kul
‫ﻉ‬ebus : Somurtkan
‫ﻉ‬ecelê : Acele
‫ﻉ‬ecemi : Acemi
‫ﻉ‬ecep : 1.Garip, ilginç 2.Acaba
‫ﻉ‬eceq : 1. İşe yaramaz öteberi, dağınıklık 2. Ekinler arasında oluşan yabani otlar
‫ﻉ‬ecez : Sıkıntı, iç darlığı
‫ﻉ‬ecıl : Acil
‫ﻉ‬ecız : Aciz
e‫ﻉ‬ciyb : Acayip, ilginç
‫ﻉ‬eciyn : Hamur
‫ﻉ‬ecqe : Kalabalık, insan topluluğu
‫ﻉ‬ecuvl : Aceleci
‫ﻉ‬edê : 1. Adet 2.Alışkanlık
‫ﻉ‬eded : Miktar, adet
‫ﻉ‬edele : Bacanaklar, bacanaklık durumu
‫ﻉ‬edıl : Adil
‫ﻉ‬ediyl : Bacanak
‫ﻉ‬edu : Koşmak
‫ﻉ‬eduv : Düşman
‫ﻉ‬eeqıl : Akıllı
‫ﻉ‬efe : Afiyet, sağlık
‫ﻉ‬efenê : Küf
‫ﻉ‬efriyt : İfrit
‫ﻉ‬efu (‫ﻉ‬efvê) : Af
‫ﻉ‬egid : Yiğit
‫ﻉ‬ehd : Ahit, söz verme, vaat
‫ﻉ‬eilê : Aile
‫ﻉ‬ekfê : Eğrilik, büküm
‫ﻉ‬ekrut : Utanmaz (benzeri küçümseyici bir hitap)
‫ﻉ‬eks : İnatçı
‫ﻉ‬eksiyyê : İnatçılık
‫ﻉ‬el barakê : Bereket olsun (manasında söz)
‫ﻉ‬el ferığ : Boşuna
‫ﻉ‬el ĥekiy : Söylenenlere göre
‫ﻉ‬el moda : Modaya uygun
‫ﻉ‬el qırqızê : Milimetrik dengede durma, düşmeye ramak kalma
‫ﻉ‬el riq : Aç karna
‫ﻉ‬el tevkeli : Tevekkülvari, rastgele
‫ﻉ‬el tıppayş : Görmeden, el yordamıyla yön bulma
‫ﻉ‬el xeyr : Hayırlı olsun
‫ﻉ‬el ‫ﻉ‬edê : Adet üzeri, sıradan
‫ﻉ‬ele : 1.Üstünde 2. Hakkında
‫ﻉ‬ele ehd : (ona) nazaran (karşılaştırma)
‫ﻉ‬ele ğeflê : Aniden, sezdirmeden
‫ﻉ‬ele ĥarriyıta : Sıcağı sıcağına
‫ﻉ‬ele mehıl : Yavaşça, sakince
‫ﻉ‬ele qahir : (filanca kişiyi) kahretmek amacıyla
‫ﻉ‬ele rasi : Başım üstüne
‫ﻉ‬ele tuvl : 1. Sürekli 2. Uzunlamasına
‫ﻉ‬ele žahır xatır : Ezberden ( bilmek, okumak)
‫ﻉ‬ele ‫ﻉ‬eyni : Gözüm üstüne
‫ﻉ‬elem : Alem, insanlar
‫ﻉ‬elemê : Alamet
‫ﻉ‬elenen : Aleni, açık açık
‫ﻉ‬eleqe : 1.Suda oluşan küçük canlılar, kurtçuklar 2. Alaka 3. Hücre
‫ﻉ‬elevi : Alevi
‫ﻉ‬eleyş : 1. Ne hakkında 2. Ne için
‫ﻉ‬elım : Âlim, ilim sahibi
‫ﻉ‬elım ıl ğeyb : Gaybı bilen (Allah)
‫ﻉ‬êliy : Yüksek
‫ﻉ‬elli nexxi : Tahterevalli
‫ﻉ‬elo (‫ﻉ‬elokê) : Hindi
‫ﻉ‬elq : 1.Yakma 2. Bulaştırma
‫ﻉ‬elqe : 1.Yakmalık, tutuşturmalık 2. Takılmak
‫ﻉ‬em : Amca
‫ﻉ‬eme : Körlük
‫ﻉ‬emel : 1. İş 2. Amel 3. İshal
‫ﻉ‬emeliyyê : Ameliyat
‫ﻉ‬êmır : Sık
‫ﻉ‬emiyq :1. Derin 2.Koyu
‫ﻉ‬emlê : Yapılmakta olan meşgale, iş
‫ﻉ‬emmê : Hala
‫ﻉ‬emmo : (ey) amca
‫ﻉ‬emud : Kolon, sütun
‫ﻉ‬encebu‫ﻉ‬eleq : Dev, çok uzun boylular için kullanılan ifade (masallarda dev varlık)
‫ﻉ‬end : Yanında
‫ﻉ‬enguz : Başı yumru biçimli asa
‫ﻉ‬enit : İnatçı
‫ﻉ‬enkebutê : Örümcek
‫ﻉ‬enqud : Salkım
‫ﻉ‬enterik : El feneri
‫ﻉ‬eqdê : Odun, çalı vb. malzemelerin saklandığı evin dışındaki kemerli yapı
‫ﻉ‬eqebê : Sarp geçit, zor yokuş
‫ﻉ‬eqıb : 1.Kıç, kıç taraf 2.Kök tarafı
‫ﻉ‬eqıd : Birbirine kenetli taşlardan oluşan, tavanı kubbemsi, kemerli yapı
‫ﻉ‬eqıl : Akıl
‫ﻉ‬eqiydê : İtikat, inanılan bilgiler
‫ﻉ‬eqiyq : Akik taşı
‫ﻉ‬eqroqe : Kurbağa
‫ﻉ‬eqsê : Ense
‫ﻉ‬equvlê : 1.Çatalımsı şekilli odundan yapılan eşya 2.Sapan ağacı
‫ﻉ‬ereq : 1. İçki 2. Ter
‫ﻉ‬eresin : Sincap
‫ﻉ‬êri : Çıplak
‫ﻉ‬es : 1. Madem, öyleyse 2. Niye ki
‫ﻉ‬esel : Bal
‫ﻉ‬eseli : Bal rengi
‫ﻉ‬eşen : İçin
‫ﻉ‬eşıq : Âşık
şe‫ﻉ‬q : Aşk
‫ﻉ‬eteb : Azar, kınama
‫ﻉ‬etiyq : Eski
‫ﻉ‬ets : Mercimek
‫ﻉ‬etsiyyê : Tüm mercimekten yapılan bir mercimek yemeği
‫ﻉ‬eyb : Ayıp
‫ﻉ‬eyış : Hayatta
‫ﻉ‬eyn : 1. Göz 2. Su kaynağı, pınar
‫ﻉ‬eynê : 1.Bazı eşyalarda göz 2.Avcıların avlarını yakalamak için avın yuvasına vb. kurdukları
ipten ya da kıldan bağ şeklindeki tuzak
‫ﻉ‬eyn ıccu‫ﻉ‬enê : Açgözlü
‫ﻉ‬eyneyn lımğevzeliyn : Şaşı göz (lü)
‫ﻉ‬eyni : 1.Tıpkı, aynı 2. (Buyur) gözüm
‫ﻉ‬ežeb : Azap
‫ﻉ‬ežıl : Ayrılma
‫ﻉ‬eziym : Azimli
‫ﻉ‬eziyme : Yemek daveti
‫ﻉ‬eziz : Aziz, çok değerli
‫ﻉ‬ıb : Elbise ile göğüs arasındaki kısım
‫ﻉ‬ıbbara : Abbara (Evlerin altından geçen kemerli, tünelimsi yol)
‫ﻉ‬ıbedê : İbadet
‫ﻉ‬ıbra : İbret, ders
‫ﻉ‬ıcbên : Beğenme
‫ﻉ‬ıccê : Maydanoz, yumurta, un karışımı yumuşak hamur kızartılarak elde edilen yiyecek
‫ﻉ‬ıcıl : Tosun, dana
‫ﻉ‬ıclê : Düve, yavrusuz inek
‫ﻉ‬ıcvêyê : Meyve çekirdeği
‫ﻉ‬ıczen : Canı sıkkın
‫ﻉ‬ıczên : Sıkılmak
‫ﻉ‬ıddên : Saymak
‫ﻉ‬ıdelê : Adalet
‫ﻉ‬ıdıl : Kiloluluk, şişmanlık
‫ﻉ‬ıdmên : Kirletmek
‫ﻉ‬ıdyên : Koşmak
‫ﻉ‬ıfrên : Büyükçe ısırmak
‫ﻉ‬ıkfên : Bükmek, eğmek
‫ﻉ‬ıkkên: 1.Çiğnemek 2.Çitilemek
‫ﻉ‬ıkkesê : Koltuk değneği
‫ﻉ‬ıks : Dirsek
‫ﻉ‬ılbê : 1.Kutu 2. Şinik (tahılları ölçmekte kullanılan aşağı-yukarı 20 litrelik demir kap)
‫ﻉ‬ılem : Sala
‫ﻉ‬ılemê : Alamet, belirti
‫ﻉ‬ıleqe : Alaka
‫ﻉ‬ılk(êklı‫ )ﻉ‬: Sakız
‫ﻉ‬ıllê : İllet, hastalık
‫ﻉ‬ılleqe : Askı
‫ﻉ‬ılm : İlim
‫ﻉ‬ılmên : 1.Sala okunması 2.Bilmek 3. Bir haberi duyurmak
‫ﻉ‬ılqên : 1. Takılmak, tutulmak 2. Hastalık kapmak 3. Yakmak
‫ﻉ‬ılu : Yükseklik
‫ﻉ‬ımec : Taşları üst üste koyup karşılıklı uzaktan vurarak devirme oyunu
‫ﻉ‬ımır : Yaş, ömür
‫ﻉ‬ımlên : Yapmak, etmek
‫ﻉ‬ımmar : İnşaat ustası
‫ﻉ‬ımnevel : Geçen yıl
‫ﻉ‬ımq : Derinlik
‫ﻉ‬ımra : Umre
‫ﻉ‬ımrên : İnşa etmek
‫ﻉ‬ımyên : Kör olmak
‫ﻉ‬ınbêyê : Üzüm tanesi
‫ﻉ‬ınet : İnat
‫ﻉ‬ınıb : Üzüm ( Çeşitleri: Zeyti, Mazruna, Kerkuşi, Qarfoki, Sebeqi, ‫ﻉ‬atf, Zeynebi, Bayžılhımem,
Xıžrani, Şıtvi, ‫ﻉ‬eynverdêni, Ĥebdırêc, Sudeni, ‫ﻉ‬ınıbılkelbê, Sıncêri, Ĥeseni, Ĥımrani)
‫ﻉ‬ınkef : Kayapınar (Gercüş-Batman)
‫ﻉ‬ınno : (çocuk dilinde ) üzüm
‫ﻉ‬ıqdê : 1.Düğüm 2. Ağaçtaki yumru 3. Derideki yumru, ur
‫ﻉ‬ıqdıt ıl reqbê : Âdem elması
‫ﻉ‬ıqqê : Hıçkırık
‫ﻉ‬ıqra : Binek hayvanların sırtında oluşan yara
‫ﻉ‬ırayıs : Gelinle damat
‫ﻉ‬ırbeyşê : Sarmaşık
‫ﻉ‬ırcên : Ayağı aksamak
‫ﻉ‬ıreq : Irak
‫ﻉ‬ırf : İbik
‫ﻉ‬ırfên : 1.Bilmek 2. Tanımak
‫ﻉ‬ırfên : Burun kanaması
‫ﻉ‬ırkên : Çitilemek
‫ﻉ‬ırq : 1.Damar 2.Kök
‫ﻉ‬ırq : Millet, soy
‫ﻉ‬ırqên : Terlemek
‫ﻉ‬ırqen : Terli
‫ﻉ‬ırs : Düğün
‫ﻉ‬ırvê : Düğme iliği
‫ﻉ‬ırž : En
‫ﻉ‬ısa : Sopa, değnek
‫ﻉ‬ısabê : Grup, çete
‫ﻉ‬ısafir : Kuşlar
‫ﻉ‬ısbê : Sülale
‫ﻉ‬ısrên : Sıkma
‫ﻉ‬ıssara : Sıkma aleti
‫ﻉ‬ıŝŝên : Tıkınmak (genelde hayvanlar için kullanılan yeme tabiri)
‫ﻉ‬ısyên : 1.)Sıkışıp kalma 2.) Terafetini yitirme (bitki) 3.)Benimdir diye ayak diretme (mec.)
‫ﻉ‬ış : Yuva
‫ﻉ‬ışe : Akşam yemeği
‫ﻉ‬ışê : Yatsı
l teşı‫ﻉ‬ımvet : Ölünün ruhuna hayra dağıtılan yemek
‫ﻉ‬ışriyn : Yirmi
‫ﻉ‬ıtfên : Büküp kısaltmak
‫ﻉ‬ıtım (‫ﻉ‬ıtmê) : 1.Karanlık 2. Kapalı renk
‫ﻉ‬ıtla : Tatil
‫ﻉ‬ıtşan : Susamış
‫ﻉ‬ıttar : Seyyar satıcı
‫ﻉ‬ıtyên : Vermek
‫ﻉ‬ıveqiyl : Çalı, ot vb. yükleri hayvana asarak yüklemeye yarayan çatalımsı araç
‫ﻉ‬ıžayê : Kertenkele ( derisi yumuşak ve pürüzsüz kertenkele)
‫ﻉ‬ızeviyyê : Taziye
‫ﻉ‬ıžır : Özür, mazere
‫ﻉ‬ızran : Alıç
‫ﻉ‬ızranê : Alıç ağacı
‫ﻉ‬ıžžên : (köpeğin v.b.) ısırması, dişlemesi
‫ﻉ‬ızzên : İzzeti ikramda bulunmak
‫ﻉ‬ir : Kesintisiz veya uzun süre ağlama için kullanılan ifade
‫ﻉ‬iyd : Bayram
‫ﻉ‬iyd lıgbir : Kurban bayramı
‫ﻉ‬iyd lızğeyyır : Ramazan bayramı
‫ﻉ‬iyd miled : Doğum günü
‫ﻉ‬iydên : Tekrar etmek
‫ﻉ‬iydeniyyê : Bayram harçlığı
‫ﻉ‬iyfên : Bırakmak, rahat bırakmak
‫ﻉ‬iysebegi : İsa bey fırkasına bağlı olan ( Ağalık döneminde Midyat çevresinde İsa ve Halil
adlarındaki birbirine muhalif ağaoğlu iki kardeş kendilerine taraftar toplayarak nüfuzlarını
artırmış ve halkın birbiriyle çekişen iki fırkaya ayrılmasına sebep olmuşlardır. Onlar öldükten çok
sonraları bile yeni nesil insanlar bu tarftarlığı soy kütüğü ve parti gibi devam ettirmişlerdir.)
‫ﻉ‬iyşê : Yaşam
‫ﻉ‬oŝmeniyyê : Osmanlılar
‫ﻉ‬ud : Değnek, sopa
‫ﻉ‬ud sivek : Misvak
‫ﻉ‬umum : Genel
‫ﻉ‬umumi : Genel olarak
‫ﻉ‬uvfên : Bıkmak, usanmak
‫ﻉ‬uvzên : İhtiyaç duymak

Ğaddar : Gaddar, zalim


Ğalat : Yanlış
Ğalêž : Kalın ( Silindirimsi varlıklar için kullanılır)
Ğar : Tur
Ğarabê : Kalas, tahta direk
Ğarğara : Gargara
Ğaruf : Dibi düz olan ve derin büyük kepçe
Ğata : Kapak
Ğažab : Sinir, kızgınlık
Ğebiynê : Yazık
Ğedê : Yarın
Ğediyr : Derenin belli yerlerinde oluşan su birikintisi, gölcük
Ğefi : Yatan
Ğeflê : Gaflet, dalgınlık
Ğefu : Uyku
Ğel : Pahalı
Ğelbê : Yenme, galibiyet
Ğelem : Küçükbaş hayvan, keçi sürüsü
Ğelemê : Keçi
Ğelıb : Galip
Ğeli : 1.Kaynar durumda 2. Kaynatmak
Ğeloq : Sahipsiz (hayvanlar için yapılan lanet olası benzeri sövme )
Ğem : 1.Üzüntü, gam 2.Kaygı, tasa
Ğêmık : Kapalı ( renk )
Ğemzê : Gamze
Ğene : Zenginlik
Ğeni : Zengin
Ğeniymê : Ganimet
Ğenni : Şarkı söyle
Ğerb : Batı
Ğerbul : Sineklik
Ğerib : Garip, yabancı
Ğerq : Batma
Ğerz : Yeni bağ
Ğerzel : Küfe, asma çubuklarından yapılan büyük ve derin sepet
Ğeşim : Saf, bilgisiz
Ğeyb : Gayb
Ğeybê : Gurbette kalınan süre, görüşülmeyen süre
Ğeyê : Gaye, maksat
Ğeyıb : Gurbetteki, uzun süre görüşülmeyen kişi
Ğeym : Bulut
Ğeyr : Başka
Ğez : Gaz, gaz ocağı
Ğezi : Gazi
Ğezlılbınet : Pamuk şekeri
Ğezuvlê : 1.Girdap şekilli şey 2. Kirmen, elde yün eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç
Ğezvê : Gazve
Ğıbnê : Küslük, dargınlık
Ğıde : Kahvaltı
Ğıdrên : Mağdur etmek
Ğıfyên : Uyumak
Ğılbên : Yenmek
Ğıllên : Pahalılaşmak
Ğıltan : Hatalı
Ğılyên : Kaynamak
Ğılž : Kalınlık
Ğımzên : Göz kırpma, yumma
Ğınnoyê : Şarkı
Ğırbê : Gurbet
Ğırbêl : Elek
Ğırê : Tutkal
Ğıreç : 1. Terminal 2. Garaj
Ğırfê : Oda, bölüm
Ğırfên : Bir sıvının içine avuç ya da kap daldırıp bir miktar almak
Ğırğara : Yükleri yüksek yerlere çıkarmaya yarayan makara
Ğırmên : (zararı) ödemek, ödetmek
Ğırqên : Batmak
Ğırra : Kâkül
Ğırrên : Zarara uğratmak
Ğışşên : Aldatmak, kandırmak
Ğışşêş : Sahtekar
Ğıtsên : Suya dalmak
Ğıttên :1. Dalmak 2.Batmak
Ğıžban : Kızgın
Ğızelê : Geyik, ceylan
Ğızlên : Dönmek, dolanmak
Ğiybên : 1.Batmak, 2.Kaybolmak
Ğiyrê : İffet, namus
Ğulê : Geceleyin atların yelelerini karıştırdığı, ördüğüne inanılan esrarengiz mahlûk, bir çeşit dişi
cin
Ğuvrên : Batmak
Ğuvsên : Dalmak

H ARAPÇADAKİ 27. HARFİ (HE) İLE BAŞLAYANLAR

Habra : Bir elin en fazla tutabileceği miktar


Habta : İrkiliş, çok korkma
Hadm : Sindirmek
Hafıž : Hafız, Kuran ‘ı ezberleyen
Hafiza : Hafıza
Hak : O
Hak ıddınyê : Öteki dünya, ahret
Hak ılvext : Az önce, demin
Hak ılyevm : Geçen gün
Hak ıssenê : Birkaç sene önce
Hakê : O şey, o nesne
Harıb : Kaçan
Haşkara : Aşikâr, açık
Havadariyyê : Taraf tutma, adam kayırma
Havk : Onlar
Havnak : Orası
Hebvê : Kar
Hebvıt ıl qıra‫ﻉ‬ê : Çocukların yağan ilk sert kara verdikleri ad
Heddi : Dur
Hedef : Hedef, amaç
Hêdiy : Yavaş
Hêḟiyyê : Ümit, güven
Heg : Böyle
Heme : 1. Bari, hiç olmazsa 2. Öyleyse
Heme heme : 1.Neredeyse 2. Yakaşık olarak
Hemis : Soğanlı et haşlaması
Hene : Saadet
Heniyyê : 1.Afiyet olsun 1.Ne mutlu
Henkuf : Yaşıt, akran
Herib ( heriybê ) : Kaçak
Hetiykê : Rezalet
Heve : 1.Hava 2. Gökyüzü 3.Rüzgâr
Heveıcnun : Delilik havası
Hevezec : Meyilli yüzey
Hevın : Havan
Heviyyê : Hüviyet, kimlik
Hevnê (Hevn) : Burası
Hevžê (Hevž) : Bunlar
Hey : Bu ( işaret sıfatı, işaret zamiri)
Heyecen : Heyecan
Heyloo : Vay ( ne olmuş)(şaşırma, garipseme ünlemi)
Heyyın : Kolay
Hezzê : Sallantı, deprem
Hı : Ne (seslenen kişiye cevap olarak kullanılan ünlem)
Hı ı : Hayır anlamına gelen ünlem
Hıbbên : Esmek
Hıbrên : Avuçlamak
Hıbşên : (tutmak için) atılmak
Hıbvên : (kar) yağmak
Hıcmên : Saldırmak
Hıcra : Hicret
Hıcrên : Hicret etmek, göçmek
Hıddên : Yıkmak ( duvar, ev vb. yapılar için)
Hıdeyê : Hidayet
Hıdmên : 1.Sindirmek 2. Yıkmak ( mec. dünyasını yıkmak)
Hıdrên : Yıkmak ( duvar, ev vb. yapılar için)
Hıdyên : 1.Durmak 2. Dinmek, sakinleşmek 3. Hidayete ermek 4. Hediye etmek
Hılek : 1. Helak, mahvolma 2. Çok zor durumda olma (mec.)
Hıllık : Al, al sana
Hımmê : Himmet
Hımmên : Önemsemek
Hınnê : Onlar
Hırban : Kaçan, kaçak
Hırbê : Kaçış, firar
Hırbên : Kaçma
Hırım : Yaşlı (erkek)
Hırmê : Yaşlı ( kadın)
Hırrên : Dökülmek
Hırsên : Ayaklarla ezmek, çiğnemek
Hıryên : Eskitmek, yıpratmak
Hış : 1.Şuur 2. Sus (emir)
Hışşên : 1. İyice ıslanmak 2. Korku veya şaşkınlıktan yerinde kalakalmak 3.Susmak
Hıvvê : O (erkek)
Hıyyê : O (kadın)
Hızzên : 1.Sallamak 2. Sarsmak
Hilel : Hilal
Hollê : Misketleri eğimli yüzeylerden yuvarlayarak birbirine çarptırma oyunu
Hucên : 1. Gitmek 2. Dolaşıp durmak
Hucuvm : Saldırı
Huver : Yardım çığlığı, yardım isteği
Huvervê : Yardım edin, imdat

ĤA ( ‫ ) ﺡ‬ARAPÇANIN 6.HARFİ OLAN ‘‫ ’ﺡ‬HARFİ İLE BAŞLAYANLAR

Ĥacar : Taş
Ĥacar qatori : Katori taşı
Ĥacar rasif : Parke taşı
Ĥafıž : Hafız
Ĥafiža : Hafıza
Ĥamıž : Ekşi
Ĥamıž ĥıluv : Ekşi ile tatlı arası tad
Ĥamra : Kırmızı olan (müennes)
Ĥar : Sıcak
Ĥara : Mahalle
Ĥarb : Savaş
Ĥarbê : Şiş
Ĥarf : Harf
Ĥarriyyê : Hararet, sıcaklık
Ĥasiyr : Hasır
Ĥasra : Hasret
Ĥaşara : Böcek, haşera
Ĥatabê : Odun
Ĥavra : Havra, Yahudilerin ibadet yeri
Ĥavsalê : Kuş kursağı
Ĥavž : Yalak
Ĥayır : İkilem içindeki, ne yapacağını bilmez
Ĥažır : Hazır
Ĥažiran : Haziran
Ĥažuvnê : Sarılış
Ĥazzora : Bilmece
Ĥebbê : Tane
Ĥebbıt ıssevde : Çörek otu
Ĥebbovqe : Çocukları sırta alıp eğilip kalkarak sallamak
Ĥebbuvb : Sevimli, sevecen
Ĥebıl : Urgan
Ĥebi : Emekleme
Ĥebiyb : (erkek ) Sevgili
Ĥebiybê : (kadın ) Sevgili
Ĥeblê : Atlama ipi
Ĥecci : Hacı (bay)
Ĥecciyyê : Hacı (bayan)
Ĥecê : 1. İhtiyaç, 2. Eşya
Ĥecelê : Keklik (dişi)
Ĥecım : Hacim
Ĥeco : Kabadayı manalı bir ifade
Ĥecuc mecuc : Yecüc mecüc
Ĥecz : Haciz
Ĥedd : Sınır
Ĥediyd : Demir
Ĥediydê : Demir parçası
Ĥediyŝê : Olay
Ĥeed : 1. Acı (biber acısı) 2. Keskin
Ĥeffê : Kenar kısım
Ĥêfır : Toynak
Ĥêfiy : Yalınayak
Ĥefte : Hafta
Ĥefteviyyê : Haftalık
Ĥekem : Hakem
Ĥekım : Hâkim
Ĥekiy : Konuşma
Ĥekiym : Doktor
Ĥekukê : Spatula veya bir şeyi kazımaya yarayan spatula benzeri alet, özellikle ekmek
kazımakta kullanılır.
Ĥel (ĥelê) : Hal, durum
Ĥel : Hal
Ĥeldeĥ : Sarıkaya Beldesi (Midyat)
Ĥeleqe : 1.Küpe 2.Halka
Ĥelezunê : Salyangoz
Ĥeliyb : Süt
Ĥellıq : At
Ĥelq : Tıraş
Ĥelqe : 1.Halka 2.Dizi filmin bölümü
Ĥemd : Hamd, şükür
Ĥemê : Kaynana
Ĥemi: Koruyucu, bekçi
Ĥemlê : 1. Yük 2. Elin sarabileceği miktarda ot
Ĥemo : Kayınpeder
Ĥenefi : Hanefi mezhebinden olan
Ĥenefiyyê : Musluk
Ĥenek : Çene
Ĥenuvn : Şefkatli
Ĥeps : Hapishane
Ĥepsınes : Mercimekli Köyü (Midyat)
Ĥeq : 1. Hak 2. Fiyat, kıymet, eder
Ĥeq beyt lı zırtu : Ziyaret ettiğim evin -Kabe’nin- hakkı için veya ona yemin olsun ki (yemin)
Ĥeq tırbıt ebuk : Bananın mezarı hakkı için veya ona yemin olsun ki (yemin)
Ĥeqiybê : 1.Heybe 2. Çanta
Ĥeqiyqi : Hakiki, gerçek
Ĥeqqevi : Hakkı söyleyen
Ĥerekê : 1. Hareket 2. Davranış 3. Kuran-ı Kerim’de harflerin üstündeki işaretler
Ĥeriyq : Yangın
Ĥeriyr : İpek
Ĥeriyrê : Pestil
Ĥerq : Yanma, yanık
Ĥerşefê : Kenger
Ĥesed : Çekememezlik, kıskanarak başkasında olan bir şeyin ondan gidip kensinde olmasını
istemek
Ĥesenê : İyilik, sevap
Ĥesenkêf : Hasankeyf
Ĥesıs : Uyanık
Ĥesses : Hassas
Ĥesud : Haset eden, çekemeyen, başkasında olan bir şeyin ondan gidip kensinde olmasını
isteyen
Ĥesvê : Bir kaşık lokma
Ĥeşe : Hâşâ
Ĥeşiyş : Hayvanların yediği otlar
Ĥeşiyşê : Esrar
Ĥeşri : 1. Kimsesiz, sahipsiz 2. Usandıran, çok kızılan bir şey için kullanılan ifade (lanet olası
benzeri)
Ĥeşu : Dolgu malzemesi (Dolma, sarma, içli köfte vb.)
Ĥevcebê : Kaş
Ĥevdel : Pelte ( kaynamış üzüm suyu, un bulamacı)
Ĥeviys : Kıyafet
Ĥevl : Çevre
Ĥevle : Yamuk olan
Ĥevqe : Çukur, su birikintisi
Ĥey : Diri, yaşayan
Ĥeyalla : Rastgele, herhangisi
Ĥeye : Utanma
Ĥeyet : Yaşam
Ĥeyf : Öç
Ĥeyl : Güç, kuvvet
Ĥeyt (ĥayıt) : Duvar
Ĥeyven : Hayvan
Ĥeyyê : Yılan
Ĥeyyıt ıl ‫ﻉ‬emye : Kör yılan ( bir yılan çeşidi)
Ĥež : Kenar
Ĥezbê : Kızamık
Ĥeziyn : Hazin, acıklı
Ĥeziyq : 1.Sıkı 2.Sert
Ĥıbbên : Sevmek
Ĥıbbeyê : 1. Tane 2. Hap
Ĥıberê : Toy kuşuna benzer ağırlığı 8-10 kg’a kadar varan büyük bir kuş çeşidi
Ĥıbır : Mürekkep
Ĥıblê : Gebe
Ĥıbsên : 1. Hapse atmak 2. Birini bir yere kapatmak
Ĥıc : Hac
Ĥıccê : Bahane
Ĥıccên : Haccetmek
Ĥıcra : Hücre, oda
Ĥıdded : Demirci
Ĥıddên : Bilemek
Ĥıdfên : Hemen, aceleyle kalkma, doğrulma
Ĥıdud : Sınır
Ĥıfêfiz : Çömelmiş vaziyette kullanılan bacak kısımları
Ĥıffên : Ovarak kazımak
Ĥıfra : Çukur
Ĥıfraf : İnce yaprakları olan, yenebilen küçük bir ot
Ĥıfraf ıl ĥeyyê : Ĥıfraf bitkisinin yenmeyen bir cinsi
Ĥıfrên : Kazmak
Ĥıfžên : 1.Ezberleme 2. Koruma
Ĥıkım : Hakimiyet, yetki
Ĥıkkê : 1.Kaşıntı 2. Aşırı merak (mec.)
Ĥıkkên : 1.Kaşınmak, kaşımak 2.Kazımak
Ĥıkkoyê : 1.Hikâye 2.Fıkra
Ĥıkmê : Hikmet
Ĥıkmên : 1.Rastlamak 2. Yönetmek
Ĥıkuvmê : Hükümet
Ĥılbên : Sağmak
Ĥılê : Tatlılık
Ĥılel : Helal
Ĥılevê : Helva
Ĥılevê : Ödül
Ĥılfên : Yemin etmek
Ĥıllên : 1.Çözmek ( bağlı olan bir şeyi çözmek ) 2.Halletmek 3.Çözülmek, erimek
Ĥılleq : Berber
Ĥılli : Geçenlerde
Ĥılolo bılolo : Kendine huni şekilli çukur kazıp toprağa kendini gömerek avlarını tuzağa düşüren
bir böcek türü
Ĥılqên : Tıraş olmak
Ĥıluv : Tatlı (erkek)
Ĥılvê : Tatlı (bayan)
Ĥılveniyyê : Tatlılık
Ĥılyên : 1.Tatlılaşmak 2.Güzelleşmek
Ĥımar : Kızıllık
Ĥımaž : Ekşilik
Ĥımdên : Hamdetmek, şükretmek
Ĥımê : Koruluk, ağaçlı geniş alan
Ĥımemê : Güvercin
Ĥımeqe (ĥımq) : Ahmaklık
Ĥımeyê : Himaye, koruma
Ĥımĥım : Mavi çiçekler açan, geniş yapraklı, dikenli bir bitki
Ĥımıl : Yük
Ĥımlên : Yüklenmek, taşımak
Ĥımmê : 1. Sıtma nöbeti 2. Ateşli hastalık ve titreme
Ĥımmel : Hamal
Ĥımmem : Hamam, banyo
Ĥımmên : 1. Aşırı ateşlenme ve titremeye tutulmak 2. (mec.) Çok korkmak, çekinmek
Ĥımmıs : Nohut
Ĥımra : Ruj
Ĥımsara : Dolu
Ĥımsayê : Nohut tanesi
Ĥımyên : 1.Aşırı ısınmak, kaynamak 2. Korumak
Ĥımžên : Ekşimek
Ĥınentiyyyê : Şefkatli olmak
Ĥınnê : Kına
Ĥınnên : Şefkat göstermek, yufka yürekli olmak
Ĥınta : Buğday
Ĥıntavi : Buğday tenli
Ĥıntiyyê : Bir buğday yemeği
Ĥıqara : Hakaret
Ĥır : Özgür, serbest
Ĥıram : Haram
Ĥırami : Hırsız
Ĥırara : 1. Ateş 2. Sıvılardaki çökelti
Ĥırmê : 1.Evli erkekler için kadın, eş 2. Hürmet, saygı
Ĥırnên : Yerinde kalmak, gitmemekte ısrar etmek
Ĥırqên : Yakmak
Ĥırqıs bırqıs :1.Baharda ortaya çıkan bir tırtıl çeşidi 2. Çok hareketli, yerinde duramayanlar için
kullanılan ifade
Ĥırriyyê : Özgürlük, hürriyet
Ĥırsên : 1.Korumak 2.Bir şeye aşırı sarılmak
Ĥırşefê : Yarasa
Ĥıs : Ses
Ĥısa : Çakıl
Ĥısayê : Çakıl tanesi
Ĥısbên : Hesap etmeki, ölçmek
Ĥısdên : Biçmek
Ĥıseb : Hesap
Ĥısın : Güzellik
Ĥıskêyê : Kürdan, kürdan inceliğinde bitki sapı
Ĥıslên : 1. Olmak 2. Ulaşma, kazanmak
Ĥısrım : Koruk (üzümün olmamış, ekşi hali)
Ĥıssa : Hisse, pay
Ĥıssên : 1.Uyanmak 2. Farkına varmak
Ĥıssesiyyê : Hassasiyet, alerji
Ĥışe : Hâşâ, onun gibi değil
Ĥışkên : Sokmak, sokulup sıkıştırmak
Ĥışrên : Sıkıştırmak
Ĥışşên : 1.Doldurmak 2. Tıkınmak
Ĥışşeş : Esrarkeş
Ĥıttên : 1. Koymak, bırakmak 2.Yağmak
Ĥıvêcıp : Kaşlar
Ĥıveli : 1. Civar, civarında 2. Takriben
Ĥıvêvin : Hayvanlar
Ĥıveyıc : İhtiyaçlar, eşyalar
Ĥıvveqe : Çepeçevre sarma
Ĥızın : Hüzün
Ĥıžnên : Kucaklamak, sarılmak
Ĥıznen : Üzgün
Ĥıznên : Üzülmek
Ĥızqên : Germek, sıkmak
Ĥıžrên : 1. Hazır bulunmak 2. Görmek
Ĥiylê : Hile, oyun
Ĥorên : İkilem içinde kalmak, ne yapacağını bilememek
Ĥukuvmê : Hükümet
Ĥuvşên : Koparmak
Ĥuvtê : Balina

X - x ( ‫ ) ﺥ‬: ARAPÇADAKİ 7. HARFİ ‘HI’ İLE BAŞLAYANLAR, KARIŞTIRILMAMASI


İÇİN ‘X’ KARAKTERİ KULLANILMIŞTIR.

Xabar : Haber
Xabot : 1.Tokmak 2. Kürek kemiği
Xalas : Yeter artık, bitti
Xalıs : 1. Bitmiş, 2. Saf
Xamır : İçki
Xancar : Hançer
Xara : Dışkı, bok
Xariyta : Harita
Xarora : Kayılan yer, mekân veya kaydırak
Xaruf : Koyun cinsinden erkek yavru kuzu
Xarufê : Koyun cinsinden dişi yavru kuzu
Xasa : Kaput bezi
Xasra : 1. Yan taraf 2.Bel
Xassatan : Özellikle, hele
Xat : Hat, çizgi
Xata : Hata
Xatar : Tehlikeli, riskli
Xatıb : Hatip
Xatır : Hatır
Xatıra : Anı
Xatiyb : Nişanlı (erkek)
Xatiybê : Nişanlı (kız)
Xatiyyê : Yazık
Xatiyyê fı reqbıtık : Günahı boynuna(şunu yapmasan darılırım)
Xatvê : Adım
Xayt : İp
Xažra : Yeşil (olan)
Xebeŝ : Bencillik
Xebiyŝ : Bencil ve kindar
Xed : Yanak
Xedım : Hizmet eden, uşak
Xêdır : Halsiz, uyuşmuş
Xeffuf : Hafif
Xefiyf : Çabuk, acele
Xefiyr : Muhafız, bekçi
Xefiyrakfarĥuvar : Hasat vakti ortaya çıkan oldukça büyük bir çekirge türü
Xel : Dayı
Xelê : Teyze
Xelef alla ‫ﻉ‬eleyk : Allah her işinde vekilin olsun (Allah razı olsun manasında kullanılır)
Xelf : Arka, kıç
Xelıq : Yaratıcı
Xeli : Boş
Xelilbegi : Halil bey fırkasına bağlı olan ( Ağalık döneminde Midyat çevresinde İsa ve Halil
adlarındaki birbirine muhalif ağaoğlu iki kardeş kendilerine taraftar toplayarak nüfuzlarını
artırmış ve halkın birbiriyle çekişen iki fırkaya ayrılmasına sebep olmuşlardır. Onlar öldükten çok
sonraları bile yeni nesil insanlar bu tarftarlığı soy kütüğü ve parti gibi devam ettirmişlerdir.)
Xeliyfê : Halife
Xelli : Bırak
Xem : Ham
Xemıs : Beşinci
Xemiyrê : Maya, ekmek mayası
Xemo : 1.Yoksa 2. Sakın 3.Ne olmuş ki
Xemsê : Beş
Xemsiyn : Elli
Xemstaş : Onbeş
Xen : Han
Xendeq : Hendek
Xenım : Hanım
Xenok : Buğday gibi sümbülü olan, boğaza kaçtı mı insanı boğabilen bir ot
Xenq : Boğma, boğulma
Xenzir : Domuz
Xerç : Harç
Xerezê : 1.Boncuk tanesi 2. Kuyu taşı
Xerıc : Dışarı, dışında
Xeriyr : Su arkı, oluk
Xeruz : Badem, ceviz içi vb. ipe geçirerek pestil peltesine batırılan ve kurutulan tatlı yiyecek
Xeryuvl : Suçiçeği hastalığı
Xeŝır : Yoğurt
Xesiyl : 1.Yıkamak 2. Yıkamalık çamaşır
Xesiys : Cimri
Xetem : Mühür
Xetım : Yüzük
Xetmiyyê : Hatmi çiçeği
Xevf : Korku
Xevruz : Ortada fare oyunu
Xevsunışşeb : Yay ve ok
Xevx : Şeftali
Xeyel : Hayal
Xeyın : Hain
Xeymê : Gölgelik (yağmurdan ve güneşten koruyan çarşaf, tente ya da saçak)
Xeyr : Hayır, iyilik
Xeziynê : Hazine
Xeznê : Hazne
Xezoq : Kazık
Xezzê : Marul
Xıbbez : Ebe güneci bitkisi
Xıbbezê : Ekmek pişiren kadın
Xıbyên : Saklamak
Xıbzên : (ekmek) pişirme
Xıclên : İrkilme
Xıddem : Hizmetçi
Xıdemê : Hizmet
Xıdmên : Hizmet etmek
Xıdrên : Uyuşma (hissetmeme)
Xıdren : Uyuşuk
Xıd‫ﻉ‬ên : Aldatmak
Xıffên : Hafiflemek, kütlesi azalmak
Xıfyê : Gizlilik
Xıfyên : Gizlemek
Xılas : Bitim
Xıld : Köstebek
Xılef : Hilaf
Xıllık : Al sana, al senin
Xıltên : Karıştırmak
Xılqe : Yaratılış
Xılqên : Yaratmak
Xılyên : Boşalmak
Xımden : Çok yorgun, bitkin halde
Xımdên : Çok yorulmak, bitkin düşmek
Xımmên : Bozulup kokusu çıkmak
Xımrên : Mayalanma
Xınfıze : Bir böcek çeşidi
Xınqên : Boğmak
Xırab : 1.Bozuk 2.Çürük
Xırab beyt : Ocağın sönmesi ( başa gelen büyük felaketler için kullanılan ifade)
Xırbê : Harabe
Xırbên : Bozulmak
Xırbıt ıl gıngırês : Alıçlı köyü (Ömerli- Mardin )
Xırbıt ıl ĥecci : Gölbaşı köyü ( Savur-Mardin)
Xırbıt Tavq : Yaylatepe Köyü (Savur- Mardin)
Xırcên : 1.Dışarı çıkmak 2. Harcamak
Xırdıq : Havalı tüfek
Xırexiş : İnci boncuk
Xırfên : Bunama, mantıklı düşünme melekelerini kaybetme
Xırm : İğne deliği
Xırq : Küçük mağara, yeraltında küçük delik
Xırqe : Bez
Xırqên : 1.Yarmak 2.Karşıya geçmek
Xırramê : Fırlatılabilen büyük taş
Xırrên : 1. Akmak 2.Kaymak
Xırtên : 1. Tamamıyla indirmek, çıkartmak 2. Ağacın meyvelerini bütünüyle koparmak 3. (mec.)
Kafadan sallamak
Xıryên : Kazuratını, dışkısını yapmak
Xıslê : Salkım
Xıslên : Yıkamak, yıkanmak
Xısrên : Kaybetme
Xısren : Zararda, kaybeden
Xısselê : Çamaşır makinesi
Xısvê : Taşak
Xısyên : Hadım etmek
Xışeb : 1.Ahşap 2. Ahşap kara saban
Xışın : İri
Xıtbê : Hutbe
Xıtbên : Hutbe okumak
Xıtmê : Tarikatlarda namazdan sonraki vird, zikir
Xıtmên : 1.Bitirmek 2. Kapatmak
Xıtrên : Hatırlamak
Xıtta : Plan
Xıtyên : Hata etmek, yanlış yapmak
Xıyenê : Hainlik
Xıyyat : Terzi
Xıžar : Yeşillik ( alan)
Xıžır xıžžayr : Arı kuşu (Yeşil sarı renkleri olan, arılarla beslenen bir kuş çeşidi)
Xıznên : Birikme, depolanma
Xıžra : Yeşillik (sebze, meyve)
Xıžrên : 1.Yeşermek 2. Yeşile dönmek
Xıžžên : Çalkalamak
Xitanê : Ayakkabı bağcığı
Xiybên : Ortadan kaybolmak, yok olmak
Xorde : Hurda
Xort : Genç
Xosa : Yüzük, taşlı yüzük
Xunŝê : Çift cinsiyetli
Xurma : Hurma
Xusumê : Husumet
Xusuvsi : Özel
Xuvfên : Korkmak
Xuvžên : Suda yürüme

I : BU SES TÜRKÇEDEKİ ‘I’ SESİNDEN BİRAZ FARKLIDIR. SÖYLEYİŞİ DAHA


YUVARLAKTIR. OKUNURKEN BUNA DİKKAT EDİLMESİ SÖZCÜKLERİN
OKUNUŞUNU DAHA DOĞRU KILACAKTIR.

Ibdi : Başla
Ibın : Erkek çocuk, oğul
Iblat : Fayans, karo
Ibleyquniyyê: Kayalıklarda yuva yapan bir kuş çeşidi
Iblis : İblis, şeytan
Ibnêt(i) : Canı gönülden ister(im)
Ibnızzınê : Veled-i zina
Ibrê : İğne
Ibrıt benc : Uyuşturucu iğne
Ibrıt qıfıl : Çengelli iğne
Ibrıt ‫ﻉ‬arab : Çuvaldızdan biraz küçük iğne
Ibrisem : İpek
Ibriq : Sürahi
Ibriz : Piriz
Ibruvdê : Soğukluk
Ibsat : Yaygı, kilim
Ibşara : Müjde
Ibxiyrê : Baca
Ibxor : 1. Tütsü 2. Buharlar
Ibyar : Sürülmemiş ya da nadastaki tarla
Ibyaža : Boyama
Ib‫ﻉ‬iyd : Uzak
Icbariyyê : Zorlama
Icdet : Ecdat, dedelerimiz
Icdiyd : Yeni
Icfen il ‫ﻉ‬eyn : Kirpikler
Iclêl : Elbiseler
Icnun : Delilik
Icra : 1.Kira 2. Ücret
Ictım‫ﻉ‬ên : Toplanmak
Içnug : Favoriler
Idfinê : Define
Idras : Dişler
Idvar : Vadi
Iflen : Filan
Ifrata : Bozuk paralar
Ifreğ : Yemek kapları
Ifrıngiyyê : Kilidin dili
Iftıker : Düşünme
Iftıkrên : Düşünmek
Iftıxrên : İftihar etmek, övünmek
Iftil : Hayvanların kışın yemeleri için örülerek bağ şekline getirilen ot
Iftixar : İftihar, övünme
Iftiylê : 1. Fitil 2. Hayvanın omuz bölgesindeki yumuşak et
Ifved : Kalp
Igbêş : Çarşaf (giymelik )
Igbir : Büyük
Iğbar : Toz
Iğlem : Köle
Iğranê : Taş yığını
Iğraž : Eşyalar
Iĥcoq: 1.Kalın bağırsaklar 2. Bumbar yemeği
Iĥdaş : Onbir
Ihdiyyê : Hediye
Iĥfaž : Bebek bezi
Iĥloq : Bademcikler
Iĥmar : Eşek (erkek)
Iĥmara : Dişi eşek
Iĥmaž (ıĥmoža ) : Ekşilik, ekşime
Iĥram : 1. İhram 2. Kundak, bebeği sarmada kullanılan bezler
Iĥsad : Hasat
Iĥsêb : Hesap
Iĥsenetiyyê : İyilik, ihsan
Iĥtıfel : Merasim, tören
Iĥtılel : İhtilal
Iĥtımel : İhtimal
Ihtımem : İhtimam, önemseme
Ihtımmên : 1. Önemsemek, ehemmiyet göstermek 2.Özenmek
Iĥtıram : Saygı, hürmet
Iĥtırqên : Yanmak
Iĥtışkên : Dar bir yere sokulmak, araya sıkışmak
Ihyay : Oh ne mutlu, ne güzel
Iĥyet rasık : Başının sağlığına ki ( yemin )
Ijjeen : 1.Yazıklar olsun nasıl yapamazsın (manasında söz) 2. Kahretsin
Ijlêl : Elbiseler
Ikbir : Büyük
Ikfuf : Eldivenler
Iklên : Yemek yemek
Iknefê : Künefe
Ikniysê : Kilise
Ikram : İkram
Ikŝir : Çok
Iktêb : Kitap
Iktiybê : Muska
Ikvara : Tahılların saklandığı, depo edildiği özel yapılmış zahire odacığı ya da bölme
Ikve : İşte burada
Ikveyyıs : Güzel
Ikya : İşte orada
Il : Belirtme ön ekidir. ‘Olan’ manası katar (ıl beyt : ev, ıl ıgbir: büyük olan)
Il bıbs : Karasabanın pulluğunun takıldığı kısım
Il ıqbel ‫ﻉ‬endık : Darısı başına
Ilbês : Uzun don
Ilcêm : Dizgin
Ilĥêf : Yorgan
Ilĥemdılılleh : Elhamdülillah, Allah’a çok şükür
Ilĥemdılle ‫ﻉ‬es sıleme : Şükür ki hayırla sonuçlandı (Hayırla biten bir olayın sonunda; gurbetten
dönme, hastalıktan iyileşme vb. söylenir.)
Ille : 1.Yoksa 2. Kala (ılle se‫ﻉ‬e : 1 saat kala) 3. İlle de, muhakkak
Ille bılle : İlle de
Illeylê : Bu gece
Illızyara : Ziyaret Köyü ( Midyat - Mardin)
Ilsên (ınsel ) : 1.Dil organı 2. Konuşulan lisan
Iltıbkên : 1.Uğraşmak, didinmek 2. Oyalanmak
Iltıcyên : Sığınmak
Iltıheb : İltihap
Iltıhyên : Bir işle uğraşmak, işle zaman geçirmek
Iltıqyên : Karşılaşmak, rast gelmek
Ilyevm : Bugün
Il‫ﻉ‬iynalla : Allah yardımcı olsun (Çok kötü durumları anlatırken kullanılır.)
Im : Anne
Im exxer : Gecikmiş
Imbalqat : 1. Benekli 2. (mec.) Çok korkmuş
Imbarık :1. Mübarek 2. Hayırlı olsun, mübarek olsun
Imbayyaž : Boyalı
Imbehdel : 1.Sıkıntılı, perişan 2. Özürlü (mec.)
Imbelqeh : Lekeli, karalı
Imbennec : Uyuşturulmuş, uyuşmuş
Imbêrĥe : Dün akşam
Imberreq : Parlak, parlatılmış
Imbeşşır : Müjdeleyici
Imbexxeş : Delikli
Imbezbez( Imberbez ) : Dağınık, dağılmış
Imbežžır : Müsrif
Imcavraş : Şekerlenmiş, şekere dönüşüp bozulmuş
Imceddere : Mercimekli buğday pilavı
Imceffel : Bir şeye karşı korkusu olan
Imcehhez : Teçhizatlı
Imcerrıb : Tecrübeli
Imce‫ﻉ‬lek : Kırışık
Imçenneq : Başı dik ( kendini beğenmiş)
Imçeqleb : Doğru dürüst olmayan, yarım yamalak olan
Imçerçer : Yırtık pırtık
Imçermeq : Bollaşmış ve kırışışmış
Imçevlex : Tiksindirici derecede karmakarışık
Imçevreq : Çekiştirilerek veya kullanımla genişletilmiş, bol (elbise, kumaş)
Imdarmal : Besili olan
Imdarras : İyice sıkışık halde olan
Imdavvar : Yuvarlak, dairemsi
Imdeldeĥ : Sarkık
Imdellel : Şımarık, nazlı
Imdenger : Küremsi şekilli
Imdeqmeq : Tıknaz, kısa ve cüsseli
Imdêre : Besili, iyi yetiştirilmiş (hayvan)
Imderrıs : Dersi veren, öğretici
Imdevdel : Şüpheci
Imdevleb : Her konuştuğunda başka başka yalanlar söyleyen
Imdevved : Kurtlu
Imdevves : ( ayakla) ezilmiş, sıkıştırılmış
Imdeyyen : Borçlanmış, borçlu
Imde‫ﻉ‬bel : Kısa ve tombul
Imenê : Emanet
Imfaltaĥ : Yayvan
Imfelfel : (pilav için) Tane tane
Imfellet : 1.Bırakılmış 2.Başıboş 3. Terk edilmiş (boşanmış)
Imfessır : Müfessir
Imfeşkel : 1.Dağınık, darmadağın 2. Sakar
Imfettış : Müfettiş
Imgabbar : Kibirli
Imgafran : Çok eskimiş, yıpranmış ve kirli
Imgammar : Kokuşmuş, bozulmuş
Imgebbes : Sıkıştırılmış, sıkışık
Imgeddi : Dilenci
Imgercem : Pürüzlü, girintili çıkıntılı
Imgevmej : Sersemleşmiş, stresten vb. kafası darmadağınık olan, bunalan
Imğara : Mağara
Imğebbeş : Kararmış, bulanık (görüntü)
Imğerbel : Elenmiş
Imĥammaž : 1.Ekşimiş 2. (mec.) Kızgın, küskün olup kızmak için bahane arayan
Imĥarramat : Dinen kişinin evlenmesinin yasak olduğu birinci dereceden akrabaları
Imharval : Elbisesine dikkat etmeyen, elbisesi sarkan, aşırı düzensiz
Imĥažžar : Hazırlanmış
Imĥebbê : Aşk, sevgi
Imĥeccec : Bahane arayan
Imĥed : Masat, bileme aleti
Imĥellef : Yeminli
Imĥelmi : Mhalmi ırkından olan
Imhendıs : Mühendis
Imĥevger : Kovulmuş
Imĥevĥel : Yamulmuş, eğri büğrü
Imĥevveq : Kuşatılmış
Imkeĥĥel : Sürmeli
Imkelles : Sıvalı
Imkemmel : Tamamlanmış
Imken : İmkân
Imken mele : İmkanı yok
Imkerked : (sıvıda) Bulanık
Imkerkem : Eğri büğrü, girinti çıkıntılı yüzeyli olan
Imkerseĥ : Kötürüm
Imke‫ﻉ‬pel : Toparlak şeklinde buruşturulmuş olan
Imlebbes : Giyinik
Imleŝŝem : Giysisine bürünmüş, yüzünü örtmüş
Imlevven : Renkli
Imlevves : Kirlenmiş
Imlezzeq : Yapışık
Immallas : Yalama yapmış nesne
Immardal : Necis, mundar
Immarran : Antremanlı, kondüsyonlu
Immê : Ümmet
Immedden : Medenileşmiş, medeni
Immekken : Uygun pozisyonda
Immelles : Pürüzsüz, kaygan
Immeŝŝıl : Film oyuncusu
Immi : 1.Annem 2.Ümmi, okuma yazma bilmez
Immiyyê : Ana (kraliçe) arı veya karınca
Imnabbar : Tüyü çıkmış, pamuklanmış
Imnavvar : Nurlu
Imnavvas : Kısık (ateş, ışık)
Imneddem : Pişman
Imneffes : İnik, havasız ( tekerlek, balon vb.)
Imneğneğ : Kolay beğenmeyen, burnu havada
Imnexreb : Harabeye dönmüş (yapı)
Imnezzeğ : İçi yeşerip kök salmış (meyve – sebze)
Impartan : Tüylü
Impeltes : Parçalanmış, paramparça
Impe‫ﻉ‬çek : Ezik (meyve, sebze)
Imqambar : Kibirli
Imqammar : Kızartılmış
Imqas : Makas
Imqas ıl ıkseĥ : Budama makası
Imqas žafir : Tırnak makası
Imqattaş : Kesik kesik
Imqed (qed) : Kadarında
Imqellıd : Taklitçi
Imqermeç : Kırışık
Imqeşşê : Delikli kepçe
Imqevbên : Pasaklı, aşırı kirli
Imrabba : Reçel
Imrabba‫ ﻉ‬: Dört köşeli, dörtgen, kare
Imravvas : Sivri
Imrêqeb : Takip edilen, gözetlenen
Imretteb : Tertipli, düzenli
Imreypen : Dalavereci, üçkâğıtçı
Imsakkar : Kapalı
Imsallaĥ : Silahlı
Imsallat : Yüksek bir yerin kenarında
Imsallıĥ : 1.Tamirci 2. Arabulucu
Imsalli : Namazlı
Imsammat : Pişik olmuş
Imsaxxar : Musahhar, emir altında
Imseclê : Teyp
Imsek : İmsak
Imsellê : Çuvaldız
Imsemmem : Zehirli
Imsen : Masat, bileme aleti
Imserseb : Dengesiz (kişi)
Imsevves : 1.Kurtlanmış ( tahıl) 1. Hafif delilenmiş, psikolojisi bozuk
Imseyyeb : Başıboş
Imsinê : Ağzı dar ibrik
Imşarşat : Sarkık
Imşattaĥ : 1.Uzanmış 2.Yayvan
Imşavrat : Boyca çok uzamış (kişi)
Imşaxxat : Çizgili
Imşeddet : 1.Bağlanmış, bağlı 2.Bir yere gitmeye hazır
Imşelhem : İştahı aşırı kabarıp yemeğe saldıran, hızlıca yiyen
Imşellef : Dilimlenmiş
Imşelleĥ : Soyunmuş, çıplak
Imşellıĥ lıqbor : Mezarlık soyguncusu
Imşemmer : Paçalarını veya kollarını sıvamış şekilde
Imşemme‫ ﻉ‬: Muşamba
Imşeqqeq : Çatlaklı
Imşevvek : Dikenli
Imşevveş : 1. Şaşıran, kafası karışan 2.Hata yapan
Imşevveşê : Mercimek çorbası
Imşexveŝ : Bön
Imtabbaqa : Hayvanlardaki kat kat biçimli mide bölümü
Imtahhar : Sünnetli
Imtahhır : Sünnetçi
Imtangar : (mecaz)Dopdolu
Imtavfaĥ : Ağzına kadar dolu
Imtaplax : Dolgun, kilolu
Imtebbel : Nohut ezmesi
Imtercım : Tercüman
Imtıĥen : Sınav
Imvažžaf : 1.Vazifeli 2. Memur
Imvessex : Kirlenmiş, kirli
Imvesves : Hastalık derecesinde aşırı şüpheci
Imvežžın : Müezzin
Imxabara : Haberleşme
Imxallıs : 1.Kurtarıcı 2. Kavga ayıran
Imxat : Sümük
Imxavvas : Kıvırcık
Imxeddê : Yastık
Imxeddır : Uyuşturucu
Imxeffır : Muhafız, koruyan, korkan birine eşlik eden
Imxemmesê : Boyna asılan, beş tam altın gramajlı altın
Imxerbeq : Birbirine karışmış (ipler, teller için)
Imxerrıb : İşleri bozan, bozucu
Imxeşniyyê : Yenilmez Köyü (Savur - Mardin)
Imxeşveş : Aptal, aptal gibi davranan
Imža : İmza
Imzallat : Açılmış, saçılmış
Imzangar : Paslı
Imzaqqat : Sürgü çekilmiş, kilitli
Imžarrabê : Döşek
Imzevvec : Evli
Imzeyyen : Süslü
Im‫ﻉ‬ambas : Tıka basa dolu
Im‫ﻉ‬ammır : Tamir eden, tamirci
Im‫ﻉ‬arram : Ağzına kadar dolu
Im‫ﻉ‬asmas : Sıska
Im‫ﻉ‬assab : 1. Sinirli 2.Yobaz, tutucu
Im‫ﻉ‬ebbe : Dolu, doldurulmuş
Im‫ﻉ‬ecceb : Kolay beğenmeyen, her şeyde kusur arayan, kendini beğenen
Im‫ﻉ‬eccıl : Aceleci
Im‫ﻉ‬eddel : Kilolu, dolgun
Im‫ﻉ‬eddıl : 1.Hayırlı bir işin olması için uğraşan kişi, iş bozmayan
Im‫ﻉ‬effen : Küflü
Im‫ﻉ‬efleg : İşe yaramaz, hurdaya çıkmış
Im‫ﻉ‬ekkem : Kötürüm, eli ayağı tutmayan
Im‫ﻉ‬ellem : (öğrenmiş) alışkın
Im‫ﻉ‬ellım : Öğretmen
Im‫ﻉ‬emelê : Tutum, davranış şekli
Im‫ﻉ‬eqqed : 1.Düğümlü 2. İçinde fazla yumru olan meyve - sebze
Im‫ﻉ‬eş : Maaş
Im‫ﻉ‬evenê : Yardımlaşma
Im‫ﻉ‬evın : Muavin
Im‫ﻉ‬evqel : Çarpık
Im‫ﻉ‬evveq : Gecikmiş
Im‫ﻉ‬eyenê : Muayene
In : Edilgenlik anlamı katan ön ek ( Inqetel : öldürüldü)
Inbıhdên : Hayret etmek, çok şaşırmak
Inbıtĥên : Yerde uzanmak
Incara : Talaş
Incas : Erik
Incırrên : 1.Çekilmek 2. Çekinmek
Incızmên : Cezbeye kapılmak, tarikatta coşup şuurunu kaybetmek, bir çeşit bilinçaltı boyutuna
geçmek
Incil : İncil
Inçımkên : Hiç hesapta yokken ortaya kendini koymak, araya dalıp oturmak
Inçırmen : (Çırmê kelimesinden mec.) Çok aşırı yorulup dağılacak gibi bir hal almak
Indıqrên : 1. Dayanmak 2.Hafifçe çarpmak veya dokunmak
Indıxsên : Kıskanmak
Infılşên : Kopmak, kırılmak
Infısdên : Bir şeye alışıp her gün istemek
Infıtmên : Sütten kesilmek
Infıtqên : Sökülmek, dikişleri çıkmak
Infıtsên : 1.Havasız kalıp boğulmak 2.Çok kirli havaya maruz kalmak
Ingılizi : 1.İngiliz 2.İngilizce
Ingılşên : Kötü bir şeye, pisliğe basmak, saplanmak
Inğıbnên : Darılmak, küsmek
Inğılbên : Yenilmek
Inğırrên : Zarara uğratılmak
Inğıssên : Yutkunanmamak, lokmanın yemek borusunda bir miktar takılması
Inğışşên : 1. Aldatılmak, kandırılmak 2. Aldanmak, yanlış karar almak
Inhar : Gündüz, gün
Inhariyyê : Yevmiye, günlük ücret
Inĥeq : Haksız
Inĥes : Bakır
Inhıdrên : Yıkılmak (yapılar için)
Inhıdyên : 1.Hediye edilmek 2. Hidayete erdirilmek
Inĥısrên : 1.Sıkışmak 2. Zor durumda kalmak 2. Çok üzülmek
Inhızzên : Sallanmak
Inkıplên : Aniden düşmek, yere kapaklanmak
Inkırşên : 1. (Bir yapı için) Çökmek, yıkılmak 2.Üst üste dizili nesnelerin yıkılması
Inkışfên : Açılmak, açığa çıkmak
Inlıkmên : Ayağı takılıp düşmek
Inmekmek : Ağzına kadar dolu
Inmıĥyên : Silinmek
Innê şi : Güya, sanki öyleymiş gibi
Inneqlê : Bu kez
Innevb : 1.Bu defa 2.Sonrasında
Inpılxên : Parçalanmak
Inqara : Ana kaya oyularak çıkarılan beyaz toprak
Inqıhrên : Kahrolmak
Inqılbên : 1.Devrilmek 2. Ters dönmek
Inqıl‫ﻉ‬ên : 1.Sökülmek 2.Defolmak
Inqırfên : 1. Çatlayıp kırılmak 2. Tiksinmek, iğrenmek
Inqışıt : Sökül (defol)
Inqıtlên : Öldürülmek
Inqıt‫ﻉ‬ên : Kesilmek
Inqıžyên : Tükenmek, bitmek
Insab : Sap (kazma, kürek gibi aletler için)
Inŝê : Dişi
Insêbiyn : Nusaybin ilçesi (Mardin )
Insêcê : Örgü
Insen (ıns) : İnsan
Insenetiyyê : İnsaniyet
Insırqên : 1.Çalınmak 2. Kaybolmak, kendini kaybettirmek, kaçmak
Int (ınte) : Sen (erkekler için)
Int u kêfık : Keyfin bilir
Intem : Bitti
Intıbhên : Dikkatli olmak
Intıfqên : Anlaşmak, uyuşmak
Intıfxên : Şişmek
Intıfyên : Sönmek
Intıfzên : Dökülmek
Intıĥem : Sınav
Intıĥrên : İntihar etmek
Intıhyên : Sona ermek
Intıklên : İşini başkasına havale etme, onun yapacağına güvenme
Intıkyên : 1.Dayanmak, 2.Uzanma
Intıl‫ﻉ‬ên : (biriyle, bir şeyle) karşılaşmak
Intımrên : Gömülmek
Intın : Siz
Intıqem : İntikam, öç
Intıqlên : Taşınmak
Intıqmên : İntikam almak
Intıq‫ﻉ‬ên : Islanmak
Intırfên : Göze bir şeyin çarpıp incitmesi
Intırkên : 1.Vazgeçilmek, bırakılmak, 2.Modası ve devri geçip kullanılmaz olmak
Intıvyên : 1. Bükülmek 2. (mec.)İnatçılığı geçmek
Intıxeb : Seçim
Intıxmên : Çok yemekten şişip patlama durumuna gelme
Inti : Sen (bayanlar için)
Intiĥar : İntihar
Invıcdên : Bulunmak
Inxelê : Kepek (tahılların)
Inxırtên : 1. Dalmak 2.Saldırmak
Inzırbên : Vurulmak
Inzırtên : Sert bir şekilde çıkışmak
In‫ﻉ‬ıcnên : 1.Yoğrulmak 2. Bir işten bitkin duruma düşmek
In‫ﻉ‬ıfsên : (metal türü şeyler için) darbe yemek, bükülüp yamulmak
In‫ﻉ‬ıqrên : Binek hayvanlarında baskıdan ve yükten dolayı sırtta yara oluşması
In‫ﻉ‬ısmên : Kabız olmak ( yediği besinleri çıkaramama )
In‫ﻉ‬ıtbên : Aşırı korkma
In‫ﻉ‬ızlên : Ayrılmak
Ipsiysê : İçine ekmek ufalanmış süt
Ipşen : İçin
Iptıde : Başlangıç
Iqbor : Mezarlar, mezarlık
Iqleyl : Az
Iqmar : Kumar
Iqran : Akran
Iqtêl : Kavga, dövüş
Iqvakalla : Allah kuvvet versin (kolay gelsin)
Iqvem : Boyut, büyüklük
Iqyaža : 1. Değişdokuş 2. Berdel
Iqyemê : Kıyamet
Iqzêz : Cam, cam eşyalar
Ircêl : Adamlar
Ircultiyyê : Erkeklik
Irden : Giysi kolları
Irğif : Yuvarlak ekmek
Irmadê : Kül
Irmêdiy : Kül rengi, gri
Irmuş ıl ‫ﻉ‬eyn : Kirpikler
Irsas : 1. Kurşun 2. Kurşunkalem ucu
Irtıf‫ﻉ‬ên : Yükselmek, yücelmek
Irtıĥlên : 1.Saplanmak 2.Takatten kesilmek
Irtıxyên : Gevşemek
Irtuvbê : Rutubet
Iryê : Buluntu
Iryên : Bulmak
Isbat : İspat
Iŝbat : Şubat
Ises : Temel
Isfarnê: Taş yapılarda köşe taşı
Isfercelê : Ayva
Isfıncê : Sünger
Isĥab : 1.Akrabalar 2. Dostlar
Isĥor : Sahur
Isım : İsim
Isken : Oturma
Iskıffê : Kapı eşiği
Iskıt : Sus
Islaĥ : Silah
Islem : İslam
Isleymuniyyê : Bir çeşit kertenkele(derisi pürüzsüz, çizgili, küçük bir kertenkele çeşidi )
Iŝmen : Para, paralar
Iŝmeynyê : Sekiz
Iŝmeynyin : Seksen
Iŝmıntaş : Onsekiz
Ismıt : Sus
Ismiyk : (eni) kalın
Iŝnaş : Oniki
Iŝneyn : İki
Isneyneviyyê : Kırlangıç
Isqaqa : Sokak
Isqatat : Sakatatlar
Israfa : Bozukluklar
Israr : Israr
Issen‫ﻉ‬essı) ‫ﻉ‬ê) : Şimdi
Isse : yevşı nım ‫ﻉ‬Az önce
Istabıl : Ahır
Isted : Usta
Istediyyê : Ustalık
Isteĥel : El koydu, ele geçirdi
Istehve : Rutubet kaptı, küflendi
Istıbrên : Sabretmek, beklemek
Istıfedê : İstifade
Istıhlên : Haketme
Istıĥqên : Hak etme
Istıĥqeq : İstihkak
Istıĥyên : Utanmak
Istılqe : Havada tutma, yakalama
Istılqên : Haşlanmak
Istıntên : Dinlemek
Istıqbel : 1. İstikbal, gelecek 2. Karşılama
Istıreĥe : İstirahat, dinlenme
Istışara : İstişare, fikir alışverişi
Istıvyên : 1. Pişmek 2.Meyvelerde olgunlaşmak
Istıxbar : Soruşturma, haber alma
Istı‫ﻉ‬mel : Kullanma, kullanım
Istoĥ : Damın yüzü, teras
Isvara : Bilezik
Isvıd : Siyah
Is‫ﻉ‬ud : Şans
Işĥar : İs karası
Işkelê : Ayakkabı
Işmar : Kadın şalvarındaki elbise lastiği
Işmil : Bir demet ot ya da bitki
Işqevlıt … : …dediği gibi
Işşoşş : Çüş
Iştaĥ : Eğimli yamaçlardaki tarla
Iştıbhên : Şüphelenmek
Iştıhyên : 1.Canı istemek, arzulamak 2. İştahlanma
Iştıkyên : Şikâyet etmek
Iştılşên : Telaşlanma, panik yapma
Iştıqyên : Özlemek
Iştırkên : 1.Karışmak, 2.Müdahale etmek
Iştı‫ﻉ‬len : Tutuşmak
Iştihe : Can arzusu, iştah
Iştum : Sövmek, küfür (etmek)
Işvey : Az
Işvey ışvey : Az az, yavaşça
Işveyyıtlıx : Biraz sonra
Işveyyunê : Azıcık
Işyar : Şuuru yerinde, uyanık
Işyexê : Şeyhler, evliyalar
Iş‫ﻉ‬ir : Arpa
Iş‫ﻉ‬ireye : Şehriye
Itbax : 1.Pişirme 2.Pekmez yapma faaliyeti
Itfal : Çocuklar
Itfažžal : Buyur
Itfêyê : Kazanın oturacağı yer için üç yana taşlardan kurulmuş ocak
Itfıngê : Tüfek
Itĥêl : Dalak
Itĥiynê : Tahin
Itlaq : Salıverme
Itrab : Toprak
Itrayyê : Avize
Ityar : Ev önündeki küçük bahçe
Ixbar : Haberler
Ixbeyz : Ekmek
Ixlas : İhlas, samimiyet
Ixleq : Huy, ahlak
Ixneq : Boğaz
Ixsara : Zarar
Ixt : Kız kardeş
Ixtıfyên : Kaybolmak
Ixtılef : İhtilaf, uyuşmazlık
Ixtılfên : Uyuşamamak, anlaşmazlık çıkmak
Ixtıltên : Birbirine karışmak
Ixtımel : İhtimal
Ixtımrên : Mayalanmak
Ixtınqên : Boğulmak
Ixtıre‫ﻉ‬e : Buluş, orijinal yeni fikir
Ixtır‫ﻉ‬ên : Buluş yapmak
Ixvê : Kardeşler
Ixvel : Dayılar, dayının sülalesi, dayıoğulları
Ixverz (xıverzê) : Kız kardeşin çocuğu
Ixyara : Salatalık
Ixyata : Dikim
Ixžên : Almak
Ixzeynê : Elbise dolabı, gardırop
Izbelê : 1. Hayvan pisliği dökülen yer 2. Çöplük
Izbib : Kuru üzüm
Izdiĥem : İzdiham
Izğeyyır : Küçük
Izhorat : Gül yaprağı, nane gibi faydalı bitkiler kaynatılarak yapılan içecek
Ižın : 1. Kulak 2. İzin
Ižla‫ ﻉ‬: Kaburgalar
Izlem : Adamlar
Iznud : Kadınların namaz kılarken kollarına giydikleri kolluklar
Ižra‫ ﻉ‬: Metrenin üçte biri, parmak uçlarından dirseğe kadar olan uzunluk ölçüsü
Izreq : Morluk
Izyara : Ziyaret
Izya‫ ﻉ‬: Köyler
Izyêdê : 1.Fazlalık, 2.Apandis
Ižyel : Kucak
Izyen : 1.Hata, 2.Ziyan
I‫ﻉ‬qar : Tarla
I‫ﻉ‬mara : İnşaat
I‫ﻉ‬mem : Amcalar, akrabalar, sülale
I‫ﻉ‬rok : 1.Kökler 2. İçli köfte
I‫ﻉ‬şar : Gebe (hayvanlar için)
Iarıt‫ﻉ‬ž : İtiraz
I : deqıt‫ﻉ‬İtikad, inanılan dini bilgi
I‫ﻉ‬yar : Ayar
I‫ﻉ‬yêdê : Ot yolma, ot toplama
I‫ﻉ‬yel : Aile efradı
I‫ﻉ‬yunet : Gözlük

İ : Şaşkınlık belirten ünlem


İcezê : İcazet, olur belgesi
İdara : İdare
İfedê : İfade
İhavk : İşte onlar
İheg : İşte böyle
İĥelê : İhale
İhenniykın bıl ğıyyeb : (Allah ) gelenlerle neşenizi arttırsın (gurbetten gelen kişinin ailesine
söylenir)
İhevn : İşte burası
İhey : İşte bu
İkun : Eğer, şayet
İle : Şayet
İmem : İmam
İmemê : İmame, tezbih başlığı
İmen : İman
İradê : İrade
İser : Olur
İsot : İsot, biber
İşara : İşaret
İta‫ﻉ‬a : İtaat
İtêq : 1.Yapabilir 2.Yenebilir
İxenê : İhanet
İyd : El, kol
İže : Eğer, şayet
İ‫ﻉ‬edê : İade, geri verme

J-j

Jeddê : Açıkgöz
Jeĥer : Zıkkım ( benzeri anlamlarda kul.)
Jıhveriyyê : Zıkkımlanma

Q – q ( ‫ ) ﻕ‬ARAPÇADAKİ ‘KAF’ (KALIN OKUNUŞLU ‘K’) ‘Q’ HARFİ İLE


BAŞLAYANLAR

Qabır : Mezar
Qabıž : Kabızlık
Qabor : Kahrolası şey ( insanı kabre koyan)
Qadar : Kader
Qaddor : Erzak saklamaya yarayan çamurdan büyük silindirimsi kap
Qadenge : Tuvalet
Qafas : Kafes
Qaffora : Ĥımĥım denen bitki ezilip şekil verilerek yapılan sepet
Qahır : Kahır
Qamar : Ay (dünyanın uydusu )
Qaran : Don olayı
Qari : 1.Okuma yazması olan 2.Okumuş, kültürlü, (kişi) okur
Qarrot : Kıkırdak
Qarsa : Çimdik
Qartmin : Yayvantepe köyü (Midyat)
Qar‫ﻉ‬a : 1.Kabak, 2. Kel kafa
Qasabê : Ciğer
Qasabıt ıl ĥamra : Akciğer
Qasabıt ıssevde : Karaciğer
Qasal : Buğday, arpa kamışı
Qasaliyyê : Dirgen
Qasbın ‫ﻉ‬ennu : İstese de istemese de
Qasêr : Kısa
Qasır : Saray
Qassa : 1. Ana kaya 2. Kaya
Qast : Kasıt
Qastaluvnê : Ovabaşı köyü (Midyat)
Qatbê : Dikiş
Qatır : Şıra, şerbet
Qato‫ﻉ‬a : Testere
Qatra : Damla
Qatramiz : Kavanoz
Qat‫ﻉ‬a : Kestirme
Qaža : 1. İlçe 2. Kaza
Qaži : Kadı, eskiden hâkim
Qažiyb : 1.Çubuk 2. (mec.)Penis
Qebbê : Yaka
Qebıl : 1.Karşı 2.Önceleri, eskiden
Qebiylê : Kabile
Qeble (Qebıl) : 1.Önce, 2. Önceleri
Qebul : Kabul
Qeçım : 1.Şaka 2. Konuşmak, muhabbet
Qeçum : Şakacı, espritüel
Qed : Otur
Qeddum : Keser
Qedeĥ : Bardak
Qedıĥ : Romatizma
Qedifê : Kadife
Qediydê : Pekmeze batırılarak kurutulmuş kavun, acur parçaları
Qediym : Kadim, eski
Qeffe : Temin etti, buldu
Qefilê : Kafile
Qeflê : Kolların sarabildiği ölçüde kadar ( ot, saman… )
Qefzê : Adım, sıçrayış
Qeĥbê : Kahpe
Qeĥlê : Öksürük
Qeĥvê : 1. Kahve 2. Kıraathane
Qeĥven : Beyaz papatya
Qelb : Yürek
Qelb qasi : Taş kalp
Qelb reqêq : Yumuşak kalp
Qelbê : Ters çevirme, çeviriş
Qelem : 1.Kalem 2. Kaya kazmakta kullanılan kama, murç
Qeleq : Telaş
Qelıb : Kalıp
Qeliy : 1.Kavurmak 2. Kızartma yemekleri
Qeliyyê : Kavurma
Qelo : Yağlı et
Qelo‫ ﻉ‬: Uğursuz
Qelo‫ﻉ‬e : 1. Afet 2.Uğursuz durum
Qelukılt : Karşılıklı ‘Sen böyle demişsin!’ diye tartışma, uyuşmazlık
Qelyon : Pipo
Qel‫ﻉ‬e : Kale
Qemê : Kamet, boy
Qemiys : Gömlek
Qemiys ıl nevm : Gece kıyafeti, gecelik
Qemle : Bit
Qemşê : 1.Bir avuç miktarı, el ayasının alacağı miktarda olan 2. Bir tutam
Qemyon : Kamyon
Qenniynê : Şişe
Qenqeris : Siyah olup sırtında beyaz çizgi olan büyük bir kuş çeşidi
Qenun : Yasa, kanun
Qeprexeyê : Kaburga dolması
Qeput : Kaban, palto
Qereçi : Çingene
Qereçiyyê : Çingene kadını
Qeresye : Kiraz, kiraz ağacı
Qerişê : Kemer, kayış
Qeriyb : Yakın
Qerko‫ ﻉ‬: Gök gürültüsü
Qerşê : Kapı, pencere üstü uzun kesme taş ya da kirişi
Qerujiyyê : Yassı ve düz fırlatılabilen küçük taş
Qeşef : Kepek (saçta)
Qeşmer : Değersiz kişi için kullanılan aşağılayıcı söz
Qeşmuşê : Ekmeğin dış, yanmış, sert kısmı
Qetıl : 1. Katil 2. Adam öldürmek
Qetlê : Dayak
Qetuliyyê : Öldürücü
Qevbenê : Kirlilik, pislik
Qeve : Güç, kuvvet
Qevi : Güçlü
Qevl : Söyleyiş
Qevlê : Söz, ifade, deyim
Qevm : Kavim
Qevs : Kavis, yay şeklinde olan
Qevsê : Kavis şeklindeki kiriş taşı
Qevsuqedeĥ : Gökkuşağı
Qev‫ﻉ‬e : Yuvarlağımsı boşluk ya da leke
Qey : Niye
Qeyd : Kayıt
Qeyım : 1.Ayakta, 2. Dik
Qeymo : Değil mi
Qeyyeg : Ne oldu, niye
Qezez : Tiksindirici şey
Qezziyz : Tiksindirici
Qe‫ﻉ‬ıd : Oturur vaziyette
Qe‫ﻉ‬ide : 1.Kaide, kural 2. Temel
Qıbban : Kurban (olayım)
Qıbbê : 1.Kubbe 2. Yaka
Qıbbelê : Dolap
Qıbeĥe : Kabahat
Qıbelê : Bir işi toptan alma, toptan üstlenme
Qıbıĥ : Saygısızca konuşan, yüzsüz
Qıblê : Kıble yönü, güney
Qıblên : Kabul etme
Qıbrên : (mezara) gömmek
Qıbžên : Sıkıca tutmak
Qıccê : Kumbara
Qıccên : Biriktirme
Qıçeğ : Kaçak
Qıçmên : 1.Konuşmak 2.Şakalar yapmak 3.Şaka amaçlı yalanlar söylemek
Qıddê : Çok sıkı, taş gibi sert
Qıddeĥe : Çakmak
Qıddem : 1.Ön 2.İleri
Qıddên : Biriktirme
Qıdeyıf : Kadayıf
Qıdĥên : Çakma, kıvılcım çıkarma
Qıdra : 1.Kadir, kıymet 2. Kudret 3. Çömlek
Qıffê : Küfe
Qıfıl : Kilit
Qıflên : 1.Üşümek 2. Kilitlemek
Qıfyên : Arayıp bulmak
Qıfzên : (bir şeyin üstünden) atlama
Qıĥf : Pişmiş çamurdan yassı, ince ve küçük taş
Qıĥfar : Dağlarda toprak altında yetişen, yenilebilen soğanlı bir bitki
Qıĥfên : Yerden küreyerek söküp almak
Qıĥlên : Öksürme
Qıhrên : Kahretme, çok üzme
Qıĥt : Kuraklık
Qılbên : 1.Devirme, devrilme 2. Çevirme, tersyüz etme 3. Ayak,el burkulması 4.Fikir değiştirme,
vazgeçme
Qılefê : Cüsse
Qılf : Kılıf
Qıllê : Azlık
Qıllên : Azalmak
Qıllıŝ : Dereiçi Köyü (Savur- Mardin)
Qıl‫ﻉ‬en : 2. Bir şeyi tamamen yokeden afet 2.Soyun kurusun manasında söz
Qıl‫ﻉ‬ên : Söküp çıkarmak
Qılyên : (yağda) Kavurmak, kızartmak
Qımı‫ ﻉ‬: Huni
Qımqım : Kertenkele (derisi sert ve pürüzlü kertenkele)
Qınbılê : Bomba
Qındara : Kundura
Qındeğ : Kundak
Qındıž : Kunduz
Qıne‫ﻉ‬e : Kanaat
Qınfıž : Kirpi
Qıppê : Anaç tavuk
Qıppeçê : Çıtpıt
Qıppên : Anaç tavuk olmak, yumurtaya oturmak
Qıppen : Büyük terazi
Qıpqep : Takunya
Qırayê : 1.Okuma 2.Okula gitme
Qırayıb : 1. Yakınlar 2. Dünürler
Qırb : Yakınlık
Qırban : Kurban
Qırbên : Yakın olma, akraba olma
Qırd : Maymun
Qırebi‫ ﻉ‬: Ivır zıvır
Qırfên : 1. Tiksindirme 2. (Metaller için) çatlama veya kırılma
Qırıf : Tiksindirici
Qırıĥ : Aşırı tatlı
Qırmê : Odun kütüğü
Qırn : Boynuz
Qırnên : Donmak
Qırniyyê : Köşe
Qırrasa : Manivela, bir şeyi yerinden oynatmak için kullanılan demir çubuk
Qırrên : Suçluyu bildirmek veya suçu itiraf etmek
Qırruqıhf : Ivır zıvır
Qırs : Petek
Qırsên : 1.Çimdiklemek 2. Bir cismi oynatmak için manivela ile kenarından baskı uygulamak
Qırş : Kuruş
Qırta : Topluluk
Qırtıb : Pıtrak, dikenli tohumları elbiseye yapışan küçük dikenli bitki
Qır‫ﻉ‬a : Kura
Qısdên : 1.Şiddetli arzuyla isteme 2. Birisine yalvarma
Qısım : Kısım
Qısır : 1. Kısalık 2. Kısır yemeği
Qısır nefes : Nefes darlığı
Qısmê : 1.Paylaştırma, miras taksimi 2.Kısmet
Qısmên : Bölme, bölüştürme
Qıssa : Kıssa, hikâye
Qıssab : Kasap
Qıssên : Kesmek
Qısur : Kusur
Qışle : Kışla
Qışrê : Kabuk
Qışşên : Süpürmek
Qıştên : Sıyırmak, bitişik iki tabakadan veya iki maddeden üsttekini sökerek çıkarma
Qıştêyê : İnce tabaka
Qış‫ﻉ‬ên : Görmek
Qıt : Hiç
Qıt : Ufak, kısa boylu
Qıt şi : Hiçbir şey
Qıtfên : Koparmak
Qıtın : Pamuk
Qıtlên : 1. Öldürmek 2. Dövmek, pataklamak
Qıtrên : Damlatmak
Qıt‫ﻉ‬a : Bölüm
Qıt‫ﻉ‬ên : 1. Koparmak, 2. Kesmek
Qıvvê : Kuvvet, güç
Qıvved : Kavat, pezevenk
Qıyemê : Kıyamet
Qıymê : Kıymet, değer
Qıžame : Leblebi
Qıžyên : Bitirmek
Qı‫ﻉ‬dên : Oturmak
Qı‫ﻉ‬vara : Bir cisimde açılmış daire şeklinde delik
Qitanê : Astar
Qiyneğe : Orakla buğday ve arpa biçerken parmaklara takılan, daha çok ekin tutmaya yarayan
deri ve demirden uzatma
Qiyr : Zift
Qot : Dişi cinsel organı
Qotzırqıt : Elinin körü (Benzeri ifade, konuşulan ve hoşa gitmeyen sözlere tepki olarak söylenen
argo söz)
Qovlenc : Sancı
Qum : Kalk
Qureyde : Greyder
Qur‫ﻉ‬a : Kura
Quvakalla : Allah kuvvet versin (kolay gelsin)
Quvbê : Pislik, kir
Quvlên : Söylemek

( K - k ) KEF : ARAPÇADAKİ ‘KEF’ HARFİ (İNCE OKUNUŞLU ‘K’) İLE BAŞLAYAN


KELİMELER

Kafarĥuvar : Gelinkaya Beldesi (Midyat)


Kafar‫ﻉ‬ılleb : Yolbaşı Beldesi (Midyat)
Kafarzota : Kayalar Köyü (Midyat)
Kafır : Kâfir
Kahrab : Kehribar
Kahraba : Elektrik
Kahrabiyyê : Lüks lambası (tüplü ışıldak)
Kakav : Kakao
Kamira : Kamera, fotoğraf makinesi
Karam : Kerem, cömertlik
Karb : Aşırı sıcak hava
Karbonat : Karbonat
Karm : Bağ
Karmê : Asma
Karra : Kere
Karrat : Kimi zaman, bazen
Kartlıx : Bir daha
Kaŝra : Çokluk
Kedi : Uysal
Kêf : 1.Nasıl 2.Keyif
Kef : Büyükçe kaya
Kefen : Kefen
Keff : 1.Avuç içi 2. Eldiven 3. Tokat 4. Bükme, büküm
Keffiyyê : Başörtüsü
Kefiyl : Kefil
Keğıt : Kağıt
Kejjê : Kızıl bir keçi türü
Kelb : Köpek
Kelbuniyyê : Aşırı cimrilik, varyemezlik
Kele : Zira, çünkü
Keleb : Kudurmak, azmak
Kelef : Hamilelikte yüzde oluşan çiller
Kelson : Kilot
Kem : Kaç, ne kadar
Keme : Gibi
Keme ba‫ﻉ‬ža : 1.Birbirinin aynı, tıpkısı 2. Farketmez
Kêmıl : Tamamlanmış
-ken : -idi, -di’ li geçmiş zaman eki( Fılbeytken : Evdeydi)
Keneb : Nasır
Kenun : Eski evlerde odanın bir köşesine yapılan dar banyo yeri
Kenzê : Kazak
Kêr : Yetecek kadar
Kerkuvmê : Eğri büğrü, çıkıntılı taş
Kerton : Karton
Kervê : Kira
Ker‫ﻉ‬uvb : Hayvanlarda diz
Kesê : Kâse
Kesel : Üşenme, tembellik
Kesır : 1.Kırık 2.Sapma
Kesiyre : Sakat
Kesre : 1.Esre ( Kuran işareti )2. Kırık
Kesuvl : Üşengeç, tembel
Keşf : Keşif
Keşkuvl : Kurutulan üzüm ayıklandıktan sonra kalan sap kısımları
Keşşê : 1.Yığıntı ( çokluk belirtir) 2. Bir tutam uzunca saç
Keşşe : Papaz
Ket : -idi ( ketce : gelmişti )
Ketıb : Kâtip, yazıcı
Keviy : 1.Bükmek, 2.Ütülemek
Kevkeb : Yıldız
Kevkelê : Dağlarda, tarlalarda özellikle gölgeden korunmak için taşlardan harçsız kubbemsi
şekilde örülen küçük barınak
Kevmê : Küme, yığın
Kevn : Âlem
Keyf : Keyif
Keykun : Olsaydı
Keylê : Ölçü, ölçü aleti
Keys : Taraf(a), yöne
Ke‫ﻉ‬b : Topuk
Ke‫ﻉ‬bê : Kabe
Ke‫ﻉ‬kê : Çocuklar için yapılan simit büyüklüğünde küçücük ekmek
Kıbara : Büyüklenmek, kibir
Kıbayır : 1. Büyükler 2.Büyük günahlar
Kıbbê : Yumak
Kıbbên : Atmak
Kıbbeyê : Bardak
Kıbeni : Aşçı
Kıbır : Büyüklük
Kıbyên : Eğilme
Kıdo : Yazık, zavallı
Kıffar : Kâfirler
Kıffara : Kefaret
Kıffên : Büküp katlamak
Kıfĥên : 1.Kokuyu yaymak, dağıtmak 2. (mec.) osurmak
Kıfır : 1.Dinden çıkma, 2.Kâfirler
Kıflê : Geçimiyle yükümlü bulunulan kalabalık aile
Kıflên : Kefil olmak
Kıfriyyê : Küfür, imansızlık
Kıfyên : Yetmek
Kıĥıl : Sürme
Kıĥli : Lacivert
Kıl : Ye
Kıl şi : Her şey
Kılbıten : Kerpeten
Kılem : Söz
Kıll : 1.Bütün 2.Her
Kıllu fı kıllu : Topu topu
Kılmê : Kelime, söz
Kıls : Kireç
Kılvê : Böbrek
Kılyevm : Her gün
Kım qasêr : Kısa kol (giysi)
Kım taviyl : Uzun kol (giysi)
Kımmê : Takke, şapka, bere vb.
Kımmıt ılra‫ﻉ‬i : Bir çeşit mantar
Kımmmıŝrê : Armut
Kındêrip : Söğütlü Beldesi (Midyat )
Kınnê : Gelin
Kınnevb : Her zaman
Kıraha : 1.Maskaralık 2. Şakacılık
Kıramê : Keramet
Kırdi : 1.Kürt asıllı 2. Kürtçe
Kırhên : Sevmemek, hoşlanmamak
Kırıb : Bunaltıcı sıcak
Kırıh : 1. Nahoş 2. Laubali hareketler yapan
Kırrên : (dokuma ürünlerini ipinden çekerek ) sökmek
Kırsıben : Asma ağacının yakacak olarak kullanılan kurumuş dalları
Kırşên : Üst üste yığmak
Kısben : Kazançlı
Kısbên : Kazanmak
Kısdên : Besinleri turşu, salamura vb. yöntemlerle saklamak
Kıŝır : Çokluk
Kısrên : 1.) Kırmak 2.) Saatin geçmesi
Kısseĥ: (bağ) budayan, budama ustası
Kısvê : Nevresim, mitil, özellikle yorgan için kılıf
Kısyên : Dolmak, kapanmak,
Kışfên : Açmak, örtüyü kaldırmak
Kışın : Burçak
Kışyên : Üst üste istiflemek
Kıtbên : Yazmak
Kıtebê : Yazı
Kıtêli : ( haşlanmış ) içli köfte
Kıtfên : Dikmek, dikiş
Kıtıf :1.) Omuz 2.) Kol
Kıtlê : Kitle
Kıttê : Helal (benzeri öksürene söylenen söz)
Kıttên : Suyu kurumak
Kıttenê : Keten, sargı bezi
Kıves : Güzellik
Kıvyên : Ütülemek
Kıx : (çocuk dilinde )Pis
Kıžb : Yalan, yalancılık
Kızbara : Kişniş
Kıžê : Şöyle, bu şekilde
Kix : Siyah beyaz renkli bir kuş çeşidi
Kiylên : Ölçmek
Kiylo : Kilo
Kiysê : 1.Torba, poşet 2.Çuval
Kliyçe : Adet üzeri merhumun ruhuna hayra dağıtılan sütlü, şekerli ekmek
Koçer : Göçebe
Koḟê : Kulübe, barınak
Kolonya : Kolonya
Komırê : Kömür
Konê : Çadır
Ko-pen-yo : Ebeyi seçmek için elleri üst üste koyarak kullanılan söz (ay- may- kumay benzeri
tekerleme)
Kor : Ateş ocağı
Kox : Kümes
Kun : Eğer, şayet
Kun emin : Emin ol
Kura : Top, küre
Kurki : Göz kapaklarında oluşan sivilce, göz arpacığı
Kursi : Sandalye
Kut : (-miş ) başkasından duyma anlamı katan geçmiş zaman ön ek (kut ce : gelmiş)
Kuves : Güzellik

Lafž : Lafız, söz


Lampa : Lamba
Lanbıt ıl gez : Gaz lambası
Lappê : Bir lokmalık
Latxa : Leke
Lavo : Ulan benzeri manaya gelen kaba hitap
Lê : ‘Be!’ benzeri ünlem ( bayana hitap)
Le : 1. Hayır 2. Olumsuzluk bildiren fiillere getirilen bir ön ek ( letqul : deme)
Lebbê : Buyur, emredersin
Lebboqe : Lakap
Lebekê : Uğraşı, meşgale
Leben : Ayran
Lebeniyyê : Ayran aşı, yoğurt ve buğdaydan yapılan bir yemek
Lebib : Bilgili ve konuşkan
Lebnê : Süzülmüş yoğurt
Lecvê : Rüzgârdan korunaklı yer
Leffê : Sarılı bez, sargı
Leftê : Dönemeç
Legen : Leğen
Lehbê : Alev
Leĥım : Kaynak yapma
Leĥmê : Et
Leĥmê ışriyĥe : Kırmızı, yağsız et
Leĥmê maŝruvmê : Kıyma
Leĥmê meksudê : Tuzlanmış et
Leĥmuni : Tüysüz, tüyü çıkmamış yavru ( kuş, tavşan gibi hayvanların daha tüy çıkmamış
halleri)
Lehuv : Oyalanma
Lekmê : Çelme
Lem : Toplama
Leme : -dığında (vaktinde)(leme yıc : geldiğinde)
Lemmê : Toplanan şey, para
Lem‫ﻉ‬e : Lema, parlama, parıltı
Leqĥe : Leke
Leqqe : 1.)Teprenme, hareketlenme 2.)Sarsıntı
Lêş ( leyş ) : Niye, neden
Leşê : 1.) Leş 2.)Beden
Lev : Şayet, eğer
Levĥ : Kalıp
Levĥe : Levha
Levn : Renk
Lex : Öteki
Ley : Bunun
Leyhımmık : Tasalanma
Leyıq : Layık
Leykun : 1.(Öyle) olmasaydı 2.Yoksa
Leyl : Gece vakti
Leylê : Gece
Leylıt ıl qadr : Kadir gecesi
Leymunê : Limon
Leyn : Nereye
Leyyın : Yumuşak
Lezım : Gerekli
Lezqe : Yara bandı
Lı : 1. Aitlik anlamı katan ön ek ( Örneğin; Lı Hasan: Hasan’ın ) 2.Yönelme ön eki ( Lı Ahmet :
Ahmet’e)
Lı qıddem : İlerde
Lı veĥdu : Tek başına
Lıb : Öz (Çekirdeğin içi, özü)
Lıbbed : Keçe
Lıbbên : Alev alma
Lıbê : Hayvanın ilk sütü kaynatılarak yapılan yiyecek
Lıbkên : Uğraşmak
Lıbs : Giysi
Lıbsên : Giymek
Lıdğên : Zararlı hayvan sokması
Lıffên : Sarmak
Lığğe : Dil, lehçe
Lıĥmên : Kaynak yapma
Lıĥqên : Yetişmek
Lıĥyê : Sakal
Lıhyên : Oyalamak
Lık : Sana, senin
Lıl bey‫ ﻉ‬: Satılık
Lımmên : Toplama
Lımmenê : Karınca
Lımneyzıl : Kayatepe Köyü (Savur- Mardin)
Lım‫ﻉ‬ên : Parlamak
Lıppên : Çarçabuk yeme
Lıqmê : 1. Lokma 2. Bir parça
Lıqqên : Oynama, yerinde sallanma
Lıqtên : Kapmak, yakalamak
Lıqyên : Karşılaşma
Lıtmên : Tokatlamak
Lıtxên : Yapışma
Lıtyên : Pusuda durmak veya gizlice izlemek
Lıt‫ﻉ‬ên : Yalamak
Lıveşê : Pide
Lıvvê : Olan
-lıx : 1. Daha (Örnek: Kartlıx: Bir daha) 2. De bağlacı (Heylıx: Bu da)
Lıx( lex) : Öteki, diğer
Lıxatır : Hatırına
Lıxatıralla : Allah hakkı için
Lıxatırık : Alasmarladık ( izninizle)
Lız ( lızzê ) : Telaş
Lıžmên : 1. İlikleme 2. İpe geçirme 3. Bitiştirme
Lızqên : Yapışmak
Lıžžê : Lezzet
Lızzeyq : Bant, yapıştırıcı
Lı‫ﻉ‬b : Oyun
Lı‫ﻉ‬bê : Oyuncak
Lı‫ﻉ‬bên : Oynamak
Lı‫ﻉﻉ‬eb : Oyuncu
Li : Benim
Lireyê : Cumhuriyet altını
Liven : Avlu içindeki üstü kapalı, yan tarafı açık oda, bölüm
Liyfê : Lif
Liyqen : Yakışmak
Lo : ‘Be!’ manasında bir ek ( Roĥ lo : Git be)
Lollê : (Çocuk dilinde) uyumak
Lubyê : Taze fasulye yemeği

Mabbaxiyye : Tencere
Mabğor : Kilitli
Mabrad : ( tahta, demir vb. eşyaları) törpü aleti, eğe
Mabruk : Hayırlı, mübarek olsun
Mabrum : 1. Arkasını dönmüş 2.Oval şekilli
Mabtot : Delinmiş, patlamış
Macbur : Mecbur
Macroĥ : Yaralı
Macrud : Faraş
Madrus : Ezilmiş
Mafqor : Yokluk içinde
Mafrok : 1.Ovulmuş 2. Darılmış
Mafsal : 1.Eklem 2.Yol ayrımı
Maftum : Sütten kesilmiş
Mafžoĥ : Rezil
Mağdor : Mağdur
Mağnatis : Mıknatıs
Mağrafê : Büyük ve derin tahta kaşık
Maĥfuž : Kötülükten korunmuş (iyi kişi)
Mahır : Tay
Mahra : Kısrak
Maĥrum : Mahrum
Maĥsor : 1.Sıkışık 2. Kahır dolu
Makroh : 1.Mekruh 2.Hoşlanılmayan
Maksor : Kırılmış
Malqat : Mandal
Mam : Anneciğim
Mama(amma) : Anne
Mambar : Minber
Mammê : (çocuk dilinde) Su
Mamor : Memur
Manfaža : Kül tablası
Manqo‫ ﻉ‬: Islanmış, ıslak
Manşar : Üzerine elbise asılan araç ya da ip
Mantara : Tarlalardaki bekçi klübesi
Mantıq : Mantık
Mantiqa : Mıntıka, bölge
Manžar : Manzara
Manžara : Damın yüzü
Maprot : (Tüyü) yolunmuş
Maptot : Delinmiş
Maqbara : Mezarlık
Maqhor : Kahrolmuş, ızdıraplı
Maqrof : Tiksinmiş
Maqrož : Ezilmiş (bir organın derisinin ağır cisimlerin darbesinden ezilmesi)
Maqruf : Kırık, kırılmış
Maqsad : Maksat
Maqsof ıl ‫ﻉ‬ımır : Ömrü(n) kısa( olsun) manasında, kızgınlık belirten hitap
Maqsos : Kesilmiş
Maqto‫ ﻉ‬: Kesilmiş, kesik
Mar : Bel ( toprağı kazımakta kullanılan alet)
Mara : Kadın
Maraž : Hastalık
Marêž : Hasta
Marĥaba : Merhaba
Marĥalê : Merhale, aşama
Marham : Merhem
Marĥamê : 1.Tülbent 2. Merhamet
Marĥum : Rahmetli (erkek)
Marĥumê : Rahmetli (kadın)
Marhun : Rehin
Marra : Kere, defa
Mart xelo : Dayımın karısı (hitap)
Mart ‫ﻉ‬emmo : Amcamın karısı (hitap)
Mar‫ﻉ‬â : Mera, otlak
Maslaĥa : Menfaat, fayda
Masmot : Kaynar sıvıyla yanıp kızarmış
Masoyê : Süzgeç
Masraf : Masraf, gider
Mastara : Örnek, şablon
Mastor : Çarpılmış, kaza yapmış
Mastovra : Korunmuş ve temiz bayan ( hitap)
Maşhor : Meşhur
Matar : 1.Yağmur 2. Hava alanı
Matariyyê : Matara
Matbax (mabbax): Mutfak
Matmor : Gömülü
Matoyê : Sapan
Matrok : Terk edilmiş
Matrud : Kovulmuş
Mat‫ﻉ‬am : Lokanta
Mavrub : Kavisli
Mavsalê : Karasabanın uç tahtası
Mavžu‫ ﻉ‬: Mevzu, konu
Maxbot : Karmakarışık
Maxlot : Karışık
Maxlota : Karışım
Maxta : Sümük
May : Su
May fırınci : Domates salçası
May zemzem : Zemzem suyu
May ‫ﻉ‬asir : Meyve suyu
Mažbut : Doğru
Mažĥakê : Gülünç durumda, maskara
Mažluvm : Mazlum
Mazot : Mazot
Mazra‫ﻉ‬a : Çiftlik
Mazro‫ﻉ‬a : Ekili
Mažruvb : Vurulmuş
Ma‫ﻉ‬mor : İmar edilmiş, abad
Ma‫ﻉ‬rakê : Muharebe meydanı, çarpışma yeri
Ma‫ﻉ‬ruf : Tanınmış, meşhur
Ma‫ﻉ‬sara : Üzüm sıkmak için yapılmış alan, tekne
Ma‫ﻉ‬siyê : Günah
Ma‫ﻉ‬sum : Masum
Ma‫ﻉ‬tob : Aşırı korkak
Ma‫ﻉ‬žor : Deli tavırlı, çıldırmış
Me (mo) : Ön olumsuzluk eki (örn: me beq : kalmadı )
Me raĥılli : Beni ilgilendirmez, ben karışmıyorum
Me ‫ﻉ‬eleyş : Bişey olmaz, sorun değil
Mebleğ : Meblağ, tutar
Mebvelê : Hayvanların soluk borusu
Mecez : Mecaz
Mechuvl : Meçhul
Mecle : Mutfak tezgâhı
Meclıs : Meclis, cemaat
Mecnuvn : Deli
Mecre : Mecra
Mecvê : Geliş
Meçrur : Yırtık
Meddê : Madde
Medem : Madem
Medeni : Medeni, şehirli
Medfun : Defnedilmiş, ölü
Medĥ : Methetme
Mediyĥe : Birini methetmek için söylenen, genelde dini ezgi
Medqoq : Ezilmiş, ufalanmış
Medresê : Medrese
Medrut : Dertli
Medxel : Giriş
Medyun : Borçlu
Mefçox : Çarpık bacaklı
Mefi : Yok
Mefroq : Ayrılmış, ayrık
Mefruş : Döşenmiş
Meftoĥ : Açık
Meftoq : Sökük
Megbuş : Örtülü
Megzun : Orak
Meğbun : Dargın, küsmüş
Meğlub : Mağlup, yenik
Meğluf : Karışmış
Meĥbes : Evlilik ve nişan yüzüğü
Meĥbus : Tutuklu, (bir yere) kilitlenmiş
Meĥcuz : Hacizli
Mehdum : Yıkılmış, zavallı (manasında hitap)
Meĥkemê : Mahkeme
Meĥkum : Mahkûm
Meĥleb : Mahlep ağacının meyvesi, yabani kiraz
Meĥlebeyê : Mahlep, idris ağacı, endirez, yabani kiraz, endiro adıyla da bilinir. Beyaz çiçekler
açan, tatlı-acımsı tadı olan küçük, kırmızı meyvesi olan ağaç
Meĥmel : Yorganlık, odalarda yorganların konulduğu özel bölüm
Meĥmulê : Hamile
Meĥşum : Haşa, söz meclisten dışarı
Meĥşum ıl ĥızzar : Hazır bulunanları tenzih ederim
Mehtuk : Rezil olmuş
Meĥzun : Mahzun
Meken : Mekân
Mekkine : Makine
Mekkuk : Mekik
Meknê : Pozisyon, duruş
Meknesê (Meksenê): Süpürge
Mekseĥ : Tara, ağaçları budamaya yarayan ağzı çengel biçimindeki keskin demir alet
Meksud : Turşulanmış
Mekteb : Okul
Mektub : Mektup
Mel : Mal
Melalla : Allah’ın hakkı, zekât
Melbuk : Meşgul, uğraşta olan
Meleḟi : Söz dinle anlamında bir hitap
Mêlıĥ : Tuzlu
Melık : Kral
Mêlıs : 1.Kaygan 2. Pürüzsüz
Meliĥ : İyi
Meliyyê : Maliye
Melle : İmam
Melloĥ : Haşlanmış nohut
Melş : Bir işi önemsemeden yapma
Melyon : Milyon
Melzeqe : Yakı
Melzoq : 1.Yapışık 2. Bitişik
Melzuz : Aceleci, telaşlı
Mel‫ﻉ‬eb : Oyun alanı
Mel‫ﻉ‬ebê : 1.Oyuncak, oynanılan şey 2. (mec.) Alay edilen, kandırılan, değersiz görülen kimse
Mel‫ﻉ‬enê : Melanet
Mel‫ﻉ‬un : Lanetli
Memleĥe : Tuzluk
Memlekê : Memleket
Memnuvn : 1. Memnun 2. Teşekkür
Memnu‫ ﻉ‬: Yasak, engellenmiş
Memseĥe : Paspas, yerleri silmeye yarayan bez
Memsuk : Tutuklu
Memşe : Yerden yüksek bir yere çıkmak için (eve vb.) geçiş yolu
Menbe : ‫ﻉ‬Memba
Menceliq : Motorlu kaldırma aracı
Menderunê : Loğ taşı, toprak damı düzlemek ve pekiştirmekte kullanılan taş silindir.
Mendiylê: Mendil
Menfe‫ﻉ‬e : Menfaat
Menfox : Şişirilmiş, şişkin
Menı‫ ﻉ‬: Engel
Meni : Meni, cinsel sıvı
Menqel : Mangal
Mensub : Mensub
Menşefê : Havlu
Menşeı : Menşei
Mepŝuŝ : Parçalanmış
Meqbul : Makbul
Meqem : Makam, mevki
Meqful : Kilitli
Meqlê : Tava
Meqlub : 1.Altüst olmuş 2.Ters
Meqsum : Bölünmüş
Meqşerê : Patates soyacağı
Meqtul : Öldürülmüş
Meq‫ﻉ‬ed : Oturmalık
Mêrdiyn : Mardin
Mereqe : Sulu yemek
Merkez : Merkez
Merme‫ﻉ‬uvnê : Toza toprağa bulanmış şekilde
Merş : Kilim
Mertebê : Mertebe
Merzib : Oluk
Mes ul : Mesul, sorumlu
Mes uliyyê : Mesuliyet, sorumluluk
Mesboğ : Boyalı
Mescıt : Mescit
Mese : Gece
Mesel xeyr : Hayırlı akşamlar
Meselê : Sorun
Meselen : Mesela
Mesĥ : Silme
Mesĥor : Büyülenmiş, büyülü
Meskê : Kulp
Mesken : Ev
Meskun : İskan edilmiş
Mesloq : Haşlanmış
Mesmum : Zehir katılmış zehirli
Mesned : Dayanak
Mesnun : Bilenmiş
Meŝqeb : Matkap
Mesviyyê : Geceleyin
Mesdu‫ ﻉ‬: Mesut, mutlu
Meşdut : Bağlanmış, bağlı
Meşe : Maşa
Meşğul : Meşgul
Mêşi : 1. Yayan 2. Yürüyor, iyi durumda
Meşkê : Yayık
Meşneqe : Darağacı ( ipi)
Meşqoq : Çatlaklı
Meşuv : Yürümek, yürüyüş
Metfunê : Türlü yemeği
Methuvm : İtham edilmiş, suçlanılmış
Mevc : Dalga
Mevco‫ ﻉ‬: Ağrılı, hasta
Mevcud : Mevcut
Mevde‫ ﻉ‬: Fol, yumurtlama yeri
Mevqı‫ ﻉ‬: Mevki, yer
Mevt : Ölüm
Mevzê : Muz
Mexcul : Ürkmüş, korkmuş
Mexef : Ne çabuk
Mexluk : Mahlûk
Mexrec : Çıkış yeri
Mexselê : Lavabo
Mextum : Kapalı (kutu, yumru, bez vb. için)
Mexzen : Mahzen
Meydê : 1.Kesme tahtası 2. Yufka tahtası
Meyl : 1. Taraf 2. Meyil, sapma
Meyleyn : İki taraf
Meymê : Nine
Meyyıl : Çekil
Meyyıt : Ölü
Mežbeĥe : Mezbaha, hayvan kesim yeri
Mezbeĥe : Tespih
Mezbelê : 1.Hayvan pisliği dökülen yer 2. Çöplük
Mêzên : Tartı
Mežheb : Mezhep
Mezıĥ : Mizah, alay
Mezro : Metre
Me‫ ﻉ‬: Beraberinde, ile
Me‫ ﻉ‬cenb : Sırayla, bir şey atlamadan
Me‫ﻉ‬cun : Macun
Me‫ﻉ‬cun ıdras : Diş macunu
Me‫ﻉ‬cun ıĥlêqe : Traş macunu
Me‫ﻉ‬dum : Kirlenmiş, kirli
Me‫ﻉ‬ıl esef : Maalesef
Me‫ﻉ‬ısselemê : Sağlıcakla, selametle
Me‫ﻉ‬kerunê : Makarna
Me‫ﻉ‬kuf : 1.Eğilmiş 2. Kambur
Me‫ﻉ‬leqe : 1.Kaşık 2.Mala
Me‫ﻉ‬leqıt ıl qındara : Kerata
Me‫ﻉ‬lum : Malum, belli
Me‫ﻉ‬ne : Anlam
Me‫ﻉ‬nege : Eyer
Me‫ﻉ‬qudê : Haşlama yemeği
Me‫ﻉ‬qul : Makul, akla uygun
Me‫ﻉ‬sertê : Ömerli ilçesi (Mardin)
Me‫ﻉ‬yub : Kusurlu, ayıplı (mal)
Me‫ﻉ‬zum : Davetli
Mıbarık : Mübarek
Mıcrım : Mücrim, suçlu
Mıddê : Müddet, süre
Mıddên : Uzatmak
Mıddı‫ﻉ‬i : İleri süren, hak iddia eden
Mıdexele : Müdahale
Mıdın : Medeniler, şehirliler
Mıd‫ﻉ‬i : Davetli
Mıflıs : İflas eden
Mıfsıd : Fesatçı, arabozucu
Mıftêĥ : Anahtar
Mıftıhım : 1.Akıl, bilgi sahibi 2. Söylenenleri anlayacak yaşta
Mıfti : Müftü
Mığğayt : Lastik ip
Mığrıp : Akşam
Mıhdi : Mehdi
Mıĥeĥe : Yumurta sarısı
Mıĥĥeyê : Silgi
Mıĥkên : Sürtmek
Mıhlê : Mühlet
Mıĥşi : 1.Doldurulmuş 2.Dolma
Mıĥtec : Muhtaç
Mıĥtel : Sahtekâr
Mıhtıdi : Hidayete eren
Mıĥtırım : 1.Saygılı 2.Muhterem
Mıĥyên : Silmek
Mıkrifon : Mikrofon
Mıkveyê : Ütü
Mılfıt : Dönemeçte
Mılĥ : Tuz
Mılĥêb : Yaba ( çok ince bir işçilik gerektiren bölgemize has bir yaba çeşidi)
Mılk : Mülk
Mıllê : 1. Toplum, insanlar 2. Halk 3.Köz
Mıltıhi : Meşgul
Mılyar : Milyar
Mımlık : Nişanlı (erkek)
Mımlıkê : Nişanlı (kız)
Mın : -den, -dan (mın Ali : Ali’den)
Mın : Kim
Mın ĥıll : (tamamen) baştan
Mın ızmen : Çoktan beri, eskiden
Mın kisi : Kendi cebimden, benden
Mın qebıl : 1. Daha önceleri, eskiden 2.Karşılığında, mukabili olarak
Mınefıq : Münafık
Mınefı‫ ﻉ‬: Tuvalet ile banyo
Mıneg : Bundan dolayı
Mınem : Rüya
Mıneqiş : Za‫ﻉ‬tar denen baharatın yağla olan karışımı sürülerek pişirilen kahvaltılık pide
Mıneyn : Nerden
Mınkarra : Tamamıyla
Mınnara : Minare
Mınnê : Minnet
Mınnın : Bazıları, bir kısmı
Mınnu : Bundan
Mınqar : Gaga
Mınqeç : Cımbız
Mınqel : Mangal
Mınşar : Testere
Mınvê : Kim o
Mıqdar : Miktar
Mıqlıb : Bir yerin arka tarafı
Mıqli : Kızartılmış
Mıqŝêyê : Bostan (acur, kavun, karpuz, kabak tarlası)
Mıqtıdi : Uyan, tabi
Mırara : Safra kesesi
Mırê : Ayna
Mırhi : Aşınmış, eskimiş
Mırqe‫ ﻉ‬: Taş fırlatmak için kullanılan deriden yapılan alet
Mırr : Acı (biber acısı olmayan acı )
Mırrayr : Dikenli bir bitki
Mırted : Mürted, dinden çıkan
Mırteĥ : Rahatlamış, dinlenmiş
Mıru : Çok sert bir taş türü
Mırxi : Gevşemiş, gevşek
Mırzıb : Oluk
Mısariyn (mısran) : İnce bağırsaklar
Mısebeqe : Müsabaka, yarış
Mısefê : Mesafe
Mısefır : Misafir
Mıse‫ﻉ‬ede : Müsaade, izin
Mıse‫ﻉ‬ıd : Müsait, uygun
Mısĥaf : Mushaf, Kur’an
Mısĥên : Silmek
Mısk : Misk
Mıskên : Tutmak, yakalamak
Mıskin : Miskin, zavallı
Mıslım : Müslüman
Mısrı‫ ﻉ‬: Süratli
Mıssasa : Emzik
Mıssên : Emmek
Mısses : Üvendire (Çift sürenlerin sürerken hayvanların ayağına veya sabana takılan çamuru
çıkarmak için kullandıkları tahtadan uzun çubuğu olan ucu spatulaya benzer demirli alet)
Mısse‫ ﻉ‬: Şimdiden
Mıse‫ ﻉ‬u rayıĥ : Bundan sonra, artık
Mısteĥe : Utanma, çekinme
Mıstehvi (hevi): Rutubetli
Mısteşfe : Hastane
Mıste‫ﻉ‬cıl : Aceleci
Mıste‫ﻉ‬mel : Kullanılmış
Mıstıĥi : Utangaç
Mıstıreĥ : Rahat, rahatlamış (kişi)
Mıstıvi : 1. Pişmiş 2. Olgunlaşmış
Mısveddê : Müsvedde
Mışavara : Danışma, meşveret
Mışmış : Kayısı
Mışmışiyyê : Kayısı hoşafı
Mışreqe : Güneş vuran yer
Mışşeyê : Terlik
Mışt : Tarak
Mıştara : Satın alma
Mışteke : Şikâyet
Mıştel : Bir kenara ayrılmış, saklanmış (eşya, para)
Mışteq : Müştak, özlemiş olan
Mıştıki : Şikâyetçi
Mıştıri : Müşteri
Mışyên : Yürümek
Mıtır : Metre
Mıtırbi : Düğünlerde çalgıcılık yaparak para kazanan kişi
Mıtli : Dolu
Mıtveĥĥış : Vahşileşmiş, vahşice
Mıtyên : Esnetmek, uzatmak
Mıt‫ﻉ‬assıb : Mutaassıp, bağnaz
Mıx : Baş, kafa
Mıxbır : Muhbir
Mıxbi : Gizlenmiş, gizli
Mıxfi : Gizlenmiş, kayıp
Mıxsi : Hadım edilmiş
Mıxşıb : Ahşap tavanli yapı
Mıxtar : Muhtar
Mıxtên : Sümkürmek
Mıxtıbiy : Saklı, saklanmış
Mıxtıboyê : 1.Saklambaç oyunu 2. Saklanan şey
Mıxti : Hatalı
Mıxžên : (ayran gibi sıvıları) karıştırmak için iyice sallamak, çalkalamak
Mıžğên : Çiğnemek
Mızni : Zinakar
Mızvar : Binekteki yüke bağlı urganı çevirerek gerginleştiren odun parçası
Mıžyên : İmzalamak
Mıžyež : Midyat
Mı‫ﻉ‬dê : Mide
Mı‫ﻉ‬den : Maden
Mı‫ﻉ‬emelê : Muamele
Mı‫ﻉ‬lıf : Hayvanlara yem konulan kap
Mı‫ﻉ‬rec : Miraç
Mı‫ﻉ‬tez : Muhtaç
Mı‫ﻉ‬tıdi : Başkasının özel alanına giren, eziyet eden haksız ve saldırgan
Mı‫ﻉ‬yar : Ayıpları faş eden, ayıplayan
Miretê : 1. Sahipsiz, kimsesiz 2. Kahrolası şey manasındaki ifade
Miteyn : İki yüz ( sayı )
Mitor : Motor
Miyden : Meydan
Miyl : Mil
Miyyê : Yüz (sayı)
Mo (me) : 1. Değil ( örnek: Mo hak : o değil) 2. -me, -ma olumsuzluk ön eki (örnek ; mo ec :
gelmiyorum) 2.Olmaz
Mo heg : Öyle değil ( mi?)
Mo yeqqın : İnanmam, zannetmem
Mo yıxle : Boş olmuyor
Moku : Yalnız, ama
Mokveyyıs : Güzel değil, çirkin
Morıf : Bilmiyorum
Morıf eyş : Bilmem ne
Mosterc : Cesaretim yok
Moşi : 1.İyi değil 2. Bişey yok
Moycuz : Caiz değil
Moyhım : Önemli değil, etkilemez
Moylêq : Yakışmıyor
Moysêr : Olmaz
Moyžır : Zararı yok
Moža‫ ﻉ‬: Yer
Mucedelê : 1.Mücadele 2.Tartışma
Mucehıd : Mücahit
Mudiyr : Müdür
Muebbed : Müebbet, sonsuza kadar
Muessesê : Müessese
Muĥasara : Abluka
Muĥeqqeq : Muhakkak, kesin
Muĥıb : Seven
Muhım : Önemli
Munê : Zahire, azık
Munesebê : Alaka, ilişki
Munesıb : Uygun
Muqevemê : Direnç, direniş
Murece‫ﻉ‬e : Müracaat
Mureqebê : Murakabe, izlenme
Muriyd : Mürit
Musiybê ( Imsibê): Musibet
Muşehedê : Müşahade, gözetim
Mutebessım : Güleç, gülümseyen
Muvcên : Kımıldama, yerinden hareket etme
Muvefeqe : Anlaşma
Muvlıd : 1.Mevlit 2.Mevlit yemeği
Muvs : Ustura
Muvži : 1. Başkasına zarar veren 2. Haşarı
Muxelefê : Muhalefet
Muxelıf : Muhalif
Mužaharat : Tezahürat
Mužır : Zararlı
Mu‫ﻉ‬arıž : Muarız
Mu‫ﻉ‬cizê : Mucize
Mu‫ﻉ‬emelê : Tutum, insanlarla geçinme

Nahır : Nehir, akarsu


Naĥovra : Kemençe benzer bir çalgı
Namır : Kaplan
Naqıs : Eksik
Naqor ıddevm : Ağaçkakan
Naqsiyyê : Eksiklik, yoksulluk
Nar : 1.Ateş 2. Cehennem
Nasiyb : Nasip
Nasiyĥa : Nasihat
Naşot : Tırtıl
Naşta : Çözülmesi kolay bağ (ayakkabı bağı benzeri bağ)
Nator : Bekçi
Nayıs : Kısık (ateş, ışık )
Nažar : Görme yeteneği
Nažiyf : Temiz
Nažra :1. Bakış 2. ( bir yapının veya varlığın baktığı yön ) cihet
Nebet : Bitki
Nebi : Peygamber
Nebriş : Hortum
Nebun : Bir dediği diğerine uymayan, sözüne güvenilmez kişi
Nediy : Islak
Nefelê : Yonca
Nefes : Nefes
Nefoxe : Balon
Nefs :1. Nefis 2. Zatı 3. Gurur
Nefxe : 1. Üfleyiş 2.Şişkinlik
Nef‫ﻉ‬e : Fayda, yarar
Negzê : Isırık
Neĥid : Yontma
Nehiy : Engelleme
Neĥlê : Bal arısı
Nemus : Namus
Neqıd : Mehir
Neqlê : Kere
Neqş : Nakış
Nequs : Çan
Nêri : Teke
Nês : İnsanlar
Nesc : Örgü
Neseb : Soy
Nesıl : Nesil
Nêsi : Unutan, unutkan
Neşef : Kuraklık
Nêşıf : Kuru
Nêtın : Bozuk, çürük, kokuşmuş
Netiycê : Netice
Nevbê : 1. Nöbet 2. Bir kere
Nevl : Çene kemiği
Nevm : Uyku
Nev‫ ﻉ‬: Çeşit
Nêxi : Alçak
Nexvê : Akıl
Nexzê : Koşarken göbek yanlarında oluşan kramp
Neyer : Düşman
Nêyım : Uykuda
Neyk : Cinsel ilişki
Neylo : Naylon
Nezuvlê : İniş, yokuşun tersi
Ne‫ﻉ‬cê : Koyun
Ne‫ﻉ‬ıl : Nal
Ne‫ﻉ‬ılbend : Nalbant
Ne‫ﻉ‬iym : Ufak
Ne‫ﻉ‬lê : Lanet
Ne‫ﻉ‬li ‫ﻉ‬eşşeytan : Şeytana lanet olsun
Ne‫ﻉ‬muç : Ufacık, minicik
Ne‫ﻉ‬nê : ( kız ) bebek
Ne‫ﻉ‬no : ( erkek) bebek
Ne‫ﻉ‬sê : Uykusu gelmek, uyuklama
Nıbbeş : Kazıcı
Nıbrên :Yolmak, kopartmak
Nıbşên : Kazmak
Nıbuvvê : Nübüvvet
Nıb‫ﻉ‬ên : (su) akmak, sızmak, fışkırmak
Nıccar : Marangoz
Nıcĥên : Amaca ulaşmak, başarmak
Nıcın : Zira
Nıcıs : Necis, necaset bulaşmış
Nıcmê : Yıldız
Nıçxên : Dürtmek
Nıdemê : Pişmanlık
Nıfxên : 1. Üflemek 2. Şişirmek
Nıfžên : Silkelemek
Nıf‫ﻉ‬ên : Faydası dokunmak
Nıgıl : Metal
Nıhbên : 1.Çalmak 2. Yağmalamak
Nıhcên : Soluk alıp vermek, soluk soluğa kalmak
Nıheyê : Bitim, son
Nıhheb : 1.Hırsız 2. Yağmacı
Nıĥĥed : Taşları yontan, şekil veren kişi
Nıĥnê : Biz
Nıĥrên : Kesmek
Nıhyên : Nehyetme, men etmek
Nıkrên : İnkâr etmek
Nımra : Numara
Nıqbên : 1. Hafifçe delmek, kazımak 2. Kurcalamak, araştırmak
Nıqlên : Taşımak
Nıqqara : Davul
Nıqqên : Zırlamak, isteğinin olması için konuşarak ayak diretmek
Nıqqeş : Nakkaş
Nıqra : Çukur
Nıqrên : (çukur) kazmak
Nıqsên : Azalmak
Nıqşên : Nakşetmek, süslemek
Nıqta : Nokta
Nıqtayê : Bir damla
Nıqtên : Damlamak
Nıq‫ﻉ‬ên : Islatma
Nıs : 1.Yarım, 2.Orta kısım
Nıs ılleyl : Gece yarısı
Nısara : Hıristiyanlar
Nısbê : Göre (karşılaştırma edatı)
Nısbên : Kurmak
Nıscên : Örgü örmek
Nısĥên : Nasihat etmek
Nısrani : Hıristiyan
Nıssêni : Ortada kalan
Nısven : Kadınlar
Nısxe : Nüsha
Nısyên : Unutmak
Nışfên : Kurumak
Nışrên : Sermek
Nışşeb : Derin kökleri olup tarla ve bağlara zarar veren bir ot
Nışşebê : Ok
Nıtĥên : Boynuzlama, toslama
Nıtnên : Bozulmak, kokuşmak
Nıtrên : Beklemek
Nıtşên : Çekip almak, kapmak
Nıttên : Atlamak
Nıtteşê : Tırnak etrafı deride oluşan deri çekilmesi
Nıvvasa : Gece lambası
Nıvyên : Niyet etmek
Nıxyên : 1.Alçalmak, inmek 2. Eğilmek
Nıyyê : Niyet
Nıžafê : Temizlik
Nızekê : Nezaket
Nıžır : Adak
Nızlên : İnmek
Nıžžara : Gözlük
Nı‫ﻉ‬lên : 1.Hayvana nal takma 2. Lanet etme
Nı‫ﻉ‬mê : Nimet
Nı‫ﻉ‬ne‫ ﻉ‬: Nane
Nı‫ﻉ‬sen : Uykulu
Nı‫ﻉ‬sên : Uykusu gelmek
Nikeĥ : Nikâh
Nisen : Nisan
Nişen : 1. Nişan 2. İşaret
Niynên : İnleme
Nižam : Düzen
Nunıb : Yenice köyü (Gercüş- Batman)
Nuniyyê : Lazımlık, oturak
Nunu : Azıcık, çok az
Nur : Nur, ışık

Oceğ : Ocak
Odayê : Oda
Oĥe : Oha
Ohoo : 1.Daha neler var bimiyorsun 2. Böyle olmaz (Verilen cevaptan ve durumdan hoşnut
olmadığını göstermek için kullanılan ünlem)
Olçek : İki şinikten oluşan tahıl ölçü birimi (yaklaşık olarak 40 litre)
Ooo : Hey (seslenme, çağırma ünlemi)
Otağ : Otak, toplanma merkezi
Otêl : Otel

Palox : Hantal
Pantolon : Pantolon
Papırrê : Kargaşa, içinden çıkılması zor büyük karışıklık
Papo : ( çocuk dilinde ) ayakkabı
Parakêtê : Piriket taşı
Parşê : Bir lokmalık
Pax : Serpinti, çiseleme
Peçik : Kırmızı darı
Peĥĥe : (çocuk dilinde) bitmek, tükenmek
Pehliven : Pehlivan
Peĥŝ : Bahis, konuşma
Pelutê : Kalabalık, topluluk
Pempuçê : Yanma vb. sebeplerden deride oluşan kızarıklık ve şişkinlik
Peppuk : Kimsesiz, zavallı (acıyarak hitap)
Per : Uç
Perdeyê : Perde
Pere : Çelik- çomak oyunu
Perpuŝê : Kırıntı
Peruŝ : Dayanıksız, kolayca ufalanan
Pespusê : Birkaç tane kıl
Peŝŝuŝ : Dayanıksız, kolay dağılıp ufalanan
Peşşunê : 1.Pisicik 2. Pamukçuk (Sonbahara doğru havada uçuşan kışın habercisi tüycüklü bitki
tohumları )
Pıççên : 1. Delmek 2. Büzülmek
Pıĥŝên : Eşelemek
Pılestık : Plastik
Pırç : Saç, erkek saçı
Pırêsto : Düdüklü tencere
Pırparê : Semizotu
Pırrıkê : Pekmez kaynatılırken oluşan köpük
Pırs : Küçük canlıların, böceklerin iç organları
Pırt : Kuş tüyü
Pırtên : Yolmak
Pırteqel : Portakal
Pırteqeli : Turuncu, portakal rengi
Pır‫ﻉ‬ê : Küçükbaş hayvanların(keçi, koyun vb.) dışkısı
Pıskıvit : Bisküvi
Pıŝŝên : Parçalayıp ufalamak
Pışşo : Pisicik
Pıştımalê : Peştamal
Pıştoyê : Tabanca
Pıxxên : 1.Suyu serpmek, çiselemek 2. Ani gülmek
Pıs‫ﻉ‬ên : Ezmek, çarparak ezmek
Pis : 1. Kötü, iyi olmayan 2.Kirli
Polıs : Polis
Potin : Bot
Puleŝ : Çelik
Puş : Kurumuş ot
Puz : Burun

Ra y : Görüş
Rab : Büyüten, Allah
Rabıĥ : Kazançlı
Rabıž : Çömelmiş vaziyette, çömelen
Rabı‫ ﻉ‬: Dördüncü
Rabi‫ ﻉ‬: 1. Çimen 2. İlkbahar mevsimi
Rabta : Demet
Rabyê : Tepe
Racım : Taşlama
Racmê : Taş yığını
Raddê : Dönüş
Radıd : Geri dönen
Radım : Taş toprak yığını, moloz
Rafi‫ ﻉ‬: İnce
Rafş : Kürek
Raĥa : 1. Rahatlık 2. Lokum
Rahıb : Rahip
Raĥıl : Semer
Raĥım : Rahim
Rahiyn : Rehin
Raĥmê : Rahmet, merhamet
Rahn : 1. Rehin 2. Depozito
Rajdiyyê : Üçkavak Beldesi ( Savur -Mardin)
Rakkiyyê : Kalın duvar aralarına doldurulan taş ve çamur yığını
Ramažan : Ramazan
Ramıl : Kum
Raqam : Rakam, numara
Raqs : Oynamak, dans
Ras : 1.Baş, kafa 2.Reis 3.Zirve, uç
Ras ıccebel : Dağbaşı
Ras ıl mel : Ana sermaye
Ras ıl yêbıs : Kalın kafalı ve inatçı
Ras ıssenê : Yılbaşı
Ras u ‫ﻉ‬eqıb : Baş taraf ile başkasının ayak tarafları şeklinde ters istikamette uzanma durumu
Rasiyf : Kaldırım
Rassol : Yay şeklindeki tel
Rasul : Peygamber
Raşid : Reşit
Raşmê : Dizgin
Ravbê : Yoğurt, peynir mayası
Ravĥa : Gidiş
Ravi : Rivayet eden
Ravta : Yaş daldan yapılan esnek sopa
Ravvi : Göster
Ravzanê : 1.Saman doldurulan odanın yukardan doldurma gediği 2.Soba deliği
Ray : Oy
Rayıĥ : 1.Giden, yolcu 2.Gidici
Rayyıs : Reis, başkan
Raža : Rıza
Raži : Razı
Ra‫ﻉ‬i : Çoban
Rebenê : Kimsesiz zavallı (bayana acıma anlamlı hitap )
Rebeno : Kimsesiz zavallı (erkeğe acıma anlamlı hitap )
Rece : Rica
Recfê : Titreyiş, titreme
Redyo : Radyo
Refiyq : Arkadaş
Refsê : 1.Tekme 2. Çifte
Reğvê : Köpük
Rehiyn: Rehin
Rejber : Rençper, çiftçi
Rêkıb : 1. Binmiş olan, 2.Yolcu
Rekvê : Cezve
Reqbê : Boyun
Reqêq : İnce
Reqqe : 1. Süne 2. Vuruş
Reqvê : Okutularak geçen mantara benzer çeşitli deri hastalıkları (ot kesmesi hastalığı)
Reşvê : Rüşvet
Rexês : Ucuz
Rexes : Ucuzluk
Rexuv : Gevşek
Rêz : Sıra
Rı yên : 1. Görmek 2. Bulmak
Rıbaĥa : Kazanç
Rıbê : Faiz
Rıbĥên : Kazanmak, kar yapmak
Rıbı‫ ﻉ‬: Çeyrek
Rıbyên : Yetişmek, olgunlaşmak
Rıbžên : Çömelmek, çökmek
Rıb‫ﻉ‬iyyê : Çeyreklik, çeyrek altın
Rıccel : Adam
Rıce : Rica, istirham
Rıcfên : Titremek
Rıcıl : Geniş duvar
Rıcmên : Taşlamak
Rıc‫ﻉ‬ên : Geri dönmek
Rıddên : 1.Dönmek 2. Geri çevirmek 3. Kusmak 3. Geri tepmek
Rıddên ıfved : Kusmak
Rıdın : Giysinin kolu
Rıffên : (tavuklarda, kuşlarda ) tüneme, çökme
Rıfı‫ ﻉ‬: İncelik
Rıfqe : Arkadaşlar
Rıfsên : 1.Tekme atmak 2. Çifte atmak
Rıfyên : Sürfile yapmak
Rıf‫ﻉ‬en : 1.Kaldırmak 2. Almak 3.İncelmek
Rığeyê : Taştan yapılan misket
Rığyên : Köpürmek
Rıĥa : Değirmen
Rıhlên : Gitmek
Rıhvan : Rahvan, atın hızlı bir koşma şekli
Rıhyên : Eskitme, aşındırma
Rıkbê : Diz
Rıkbên : Binmek
Rıkdên : Çökelme
Rıkın : Rükün
Rıku‫ ﻉ‬: Rükû
Rık‫ﻉ‬e : Rekât
Rımĥ : Yaş ağaç dalı
Rımmanê : Nar, nar ağacı
Rımmaydê : Yazın sonlarında ekinlerden sonra sarıçiçek açan bir bitki
Rımyên : Dökmek, boşaltmak ( pilav, kum vb. için)
Rınb : Körpe ve yeşil filiz, yeni sürgün
Rıncê : Yavrusuz inek, düve
Rınnên : Çınlamak
Rıpxên : (ağırlık altında) çökmek
Rıqmên : (kapı, pencere için ) sertçe kapamak
Rıqqasê : Dansöz
Rıqqên : 1. Vurmak 2. Yufka açmak 3. İncelmek
Rıqyên : (çeşitli deri hastalıklarını ) okutmak
Rıq‫ﻉ‬e : 1.Yama 2.Parça (arazi)
Rısasa : Kurşun
Rısfên : Yeri döşemek
Rısmên : Çizmek
Rıssem : Ressam
Rışmıl : Yeşilli İlçesi (Mardin )
Rışqên : Yansımak
Rışşaş : Makineli tüfek
Rışşên : 1. Serpmek 2.Silahla taramak
Rıtbê : Rütbe
Rıtıb : Rutubetli, nemli
Rıvayê : Rivayet
Rıxsa : Ruhsat
Rıxsên : Ucuzlamak
Rıxyên : 1. Gevşetme 2. Hayvanı birinin üstüne salma
Rız : Pirinç, pirinç pilavı
Rız bı ĥelib : Sütlaç
Rıža : Rızası olma, onaşma
Rıža‫ﻉ‬a : Emzirme
Rızelê : Rezalet
Rızq : Rızık
Rıž‫ﻉ‬ên : Süt emmek
Rı‫ﻉ‬ê : Otlatma
Rı‫ﻉ‬yên : 1.Otlamak, otlatmak 2. Mec.(örn: Ateş için) dağılmak, yayılmak
Riq : Boğaz
Riş : Düzoba Köyü ( Midyat- Mardin)
Rişê : 1.Kanatlı tüyü, telek 2. Tere bitkisi
Riveyê : Rivayet
Riydên : İstemek
Riyĥ : Rüzgar
Riyĥe : Koku
Riyĥen : Reyhan
Riypê : Üşkağıtçılık, hileli durum
Roĥ : 1.Git 2.Ruh, can
Roĥ : Kendi(roĥi : kendim, roĥu : kendisi)
Roĥaniyyê : Ölünün hayrına bütün yerleşim yerine dağıtılan yemek ve ekmek

Sabaĥ ıl xeyr : Hayırlı sabahlar


Sabbê : Döküm, tablanın dökümü
Sabır : Sabır
Sabi : Genç (erkek)
Sabiqa : Sabıka
Sabitaş : Onyedi
Sabiyyê : Genç kız
Sabuvnê : Sabun
Sabuvr : Sabırlı
Sacar : Ağaçlar
Sacara : Ağaç
Sadiyq : Dost
Safar : Sefer, yolculuk
Saff : Saf, sıra
Safi : Net, saf
Safra : Sarı (olan)
Saĥar : Seher vakti
Saĥêĥ : (pilavda vb.) diri, pişmemiş
Saĥĥa : Sıhhat (öksürene, banyo yapana söylenen temenni ifadesi)
Saĥıb : 1.Sahip 2.Dost
Saĥra : Çöl
Saĥuv : Havanın açık olma durumu, bulusuzluk
Sakarat : Sekerat, ölüm anı
Sakkiyk : Takılmış, oynatılamayan
Salaĥiyye : Salahiyet
Salatan : Kanser
Salâvat : Salât
Salıĥ : Salih
Saliyb : Haç
Samıt : Yakıcı ( kaynar sıvı)
Samra : Esmer (müennes)
Sanam : Put
Sandal : Sandalet
Sannê : Sinmiş kötü koku, idrar kokusu
Sannor : Kedi (erkek )
San‫ﻉ‬a : Beceriye dayalı meslek, zanaat
Sapan(ıt) : Yerinde durakladı
Saqat : Özürlü, topal
Saqiy : Sulama
Saqi‫ ﻉ‬: Safça ve düşüncesizce hareket eden
Sarsor : Cırcır böceği
Sar‫ ﻉ‬: Sara hastalığı
Sator : Satır
Savb : Yönüne, tarafına
Savf : Yün
Savm : Oruç
Savt : Ses
Saxta : Sahte
Saxtakar : Üşengeç, tembel
Sayd : Av
Sayd ıl hellê : Kışın kar üstünde yapılan av
Sayf : Yaz mevsimi
Sayfi : Yazlık eşya
Sayım : Oruçlu
Sayır : 1.Olmuş 2. Eski tahta kapıların ayağının oturtulduğu içi oyuk taş
Sa‫ﻉ‬ıb : 1. Güçlü 2. Zor, çetin
Sebeb : Sebep
Sebıq : 1.Geçen, kazanan 2. Eski
Sebı‫ ﻉ‬: Aslan
Sebı‫ ﻉ‬: Yedinci
Sebı‫ﻉ‬taş : Onyedi
Sebil : Sebil, hayrına
Seblê : Eskiden su bidonlarını veya başka eşyaların taşınmasında binek üstüne yerleştirilerek
kullanılan, tahta veya demirden yapılan kafes şekilli araç
Seb‫ﻉ‬e : Yedi sayısı
Seb‫ﻉ‬iyn : Yetmiş
Sec : Sac
Sed : Engel, baraj
Sed : Çalpınar Köyü (Midyat)
Seddıq : İnan
Sedeqe : 1.Sadaka, 2.Hayra verilen yemek
Sedıq : Doğru sözlü
Sedıs : Altıncı
Sediq : Dost
Sêdyê : Sedye
Seffud : 1.Şiş 2. İnce demir çubuk
Seğ : 1.Sağ 2. Doğru 3. Sağlam 4.(mec.) Bulunma
Seğiyyê : Doğruluk, güvenirlilik
Sehbê : Dere
Seĥe : Alan, saha
Sêĥên : 1. Çağırmak 2.Ötmek
Seĥıl : Sahil
Sehım : Hisse, pay
Sêĥır : Sihirbaz
Seĥleb : Salep
Sehricê : Büyük su deposu
Sehvê : 1.Dalgınlık 2.Ürküntü
Sêkın : Sakin, durağan
Sekiynê : Gemi
Sekkın : Dur
Sektê qelbiyyê : Kalp krizi
Selcem : Şalgam
Selığ : Haber
Selım : Salim
Seliyq : Hedik, haşlanmış buğday
Sellê : Sele, sepet
Sem : Zehir
Seme : Sema, gökyüzü
Semekê : Balık
Semı‫ ﻉ‬ĥelq : Damak
Semmi : Besmele çek
Sem‫ ﻉ‬: Duymak
Sen : Kaya
Sendê : Destek, dayanak
Sendoq : Sandık
Senê : Yıl
Sened : Senet
Sêniyyê : 1. Sini, tepsi 2. Minare şerefesi
Seplul : Ağzı buran acısı olan bir bitki
Seq : 1.Ayak 2. Kolon
Seriğe : Eni dar, ağız kısmı uzunca olan, bineklerin üstüne konularak saman gibi yükleri
taşımaya yarayan büyük çuval
Serin : Serin
Serox : Füze, roket
Servê : Servet
Serxe : Çığlık, bağırış
Seryê : Ahşap tavanlı evlerde orta direk
Sevcê : Çalı
Sevde : Siyah (olan)
Sêvır : Bilezik
Sêvi : 1. Düz 2. Direkt, doğru
Sevq : Çift sürme
Sevvi : Yap
Sexe : Cömertlik
Sexel : Oğlaklar, yavru kuzu sürüsü
Sexi : Cömert
Sexlê : Dişi oğlak
Seyde : İmamımız
Seyf : 1.Kılıç 2. Karasabanın sap kısmı
Seyf u seqe : Yıldırım
Seyyıd : Seyit
Seyyidine : Efendimiz
Se‫ﻉ‬e : 1.Saat 2. Vakit 3. Sayaç
Se‫ﻉ‬edê : Saadet, mutluluk
Sê‫ﻉ‬ıd : Alyans
Se‫ﻉ‬ıt ıl ceryen : Elektrik sayacı
Se‫ﻉ‬ıt ıl may : Su sayacı
Se‫ﻉ‬ıt iyd : Kol saati
Sı lên : Sormak
Sıbaĥiyyê : 1. Sabah vakti 2. (evlilikte ilk) sabah
Sıbbar : Kaktüs
Sıbbat : Spor ayakkabı
Sıbbê : 1.Sebep 2.Hafta
Sıbbên : Çekiştirmek, suçlamak
Sıbbên : Dökmek (yemek ve sıvılar için)
Sıbenığ : Ispanak
Sıbğe : Boya
Sıbğên : Boyamak
Sıbĥ : Sabah
Sıbĥiyyê : Sabah vakti
Sıbı‫ ﻉ‬: Parmak
Sıbqên : Yenmek, geçmek
Sıbrên : Sabretmek
Sıccedê : 1.Namazlık 2.Halı
Sıcın : Hapis
Sıcrên : İçinde ateş yakarak iyice ısıtmak
Sıcud : Sücut
Sıddên : Örtmek, kapamak
Sıdê : Örümcek ağı
Sıdır : Göğüs
Sıdq : Doğruluk
Sıdqên : Doğru söylemek
Sıdriyyê : Önlük
Sıfar : Sarılık
Sıfara : Sefaret, elçilik
Sıfayê : Ana kaya
Sıffara : Düdük
Sıffayr : Sarı papatya
Sıffên : Dizmek
Sıfın : 1.İçinde zahire, yem vb. konulan yerden yüksek raflı oda 2. Yuvarlak tepsi
Sıfır : 1.Sıfır 2.Bronz
Sıfnêyê : Murç, odun yararken balyozla birlikte kullanılan demir parça
Sıfriyyê : Sini
Sıĥabê : Sahabe
Sıĥbê : Sohbet
Sıĥbên : Yukarı çekmek
Sıĥĥa : Sıhhat
Sıĥĥeb : Fermuar
Sıĥĥi : Sıhhatli, sağlığa faydalı
Sıĥın : Tabak
Sıĥır : Sihir, büyü
Sıĥnên : Ufalamak, ezip kırmak
Sıkek : Pulluklar: Çift sürmeye yarayan, traktöre bağlanan araç
Sıkır : Harçsız, alçak taş duvar
Sıkkâr : Şeker
Sıkkarayê : 1. Bir adet şeker 2.Bonbon şekeri
Sıkkari : 1.Krem rengi 2. Şeker hastalığı
Sıkkariyyê : Şekerlik
Sıkkê : Pulluk
Sıkkên : Takılmak, sıkışmak (kapı, pencere vb için)
Sıkkin : Bıçak
Sıkkinıt gıbbes : Bağ budama bıçağı, bağ testeresi
Sıknên : 1. Durmak, durulmak 2. İkamek etmek
Sıkran : İçkili kişi
Sıktên : Susmak
Sıkut : Susma, sessizlik
Sıla : Namaz
Sıla ‫ﻉ‬ennebi : Peygambere salât olsun ( Maşallah manasında kullanılır.)
Sılaĥiyyê : Sürahi
Sılatin : Sultanlar
Sılbên : Çarmıha germek
Sılelê : Sülale
Sılem : Selam
Sılemê : Selamet
Sılemê ciyt : Hoş geldin
Sılfê : Elti
Sılĥ : Barış
Sılk : İp
Sıllem : Taşınabilir merdiven
Sılqên : Haşlamak
Sıltan : Sultan, padişah
Sılxên : Deriyi yüzmek
Sılyên : 1.Tuzak kurmak 2. Gizli bir yerden gözetlemek
Sımbılê : Sümbül
Sımd : İrmik
Sımdên : Birikme
Sımĥên : 1. Müsaade etmek 2. Affetmek
Sımk : Kalınlık
Sımmên : Susmak
Sımmenıt ıl tarşa : Bıldırcın
Sımmeq : Sumak
Sımme‫ﻉ‬e : 1.İşitme cihazı 2.Kulaklık
Sımsar : Simsar
Sımsım : Susam
Sım‫ﻉ‬ên : İşitmek
Sına‫ﻉ‬a : Sanayi
Sındên : Destek olmak
Sıngê : Süngü
Sınnê : Sünnet
Sınnên : Bilemek
Sınni : Sünni
Sınsel : Peygamberdevesi
Sınsılê : Omurga
Sıntên : Dinlemek
Sın‫ﻉ‬ên : Sanayi ürünü üretmek
Sıpĥanalla : Suphanallah
Sıqfên : Bir yapıya tavan yapmak
Sıqım : Zıkkım
Sıqlên : Yeni dökülmüş çimento yüzeyini çimento serpmek ve düzleştirmek suretiyle parlatmak
Sıqt : Gerçek
Sıqtên : 1.Hesaptan düşmek 2. Boyun borcundan düşmek
Sıq‫ﻉ‬ên : Don vurmak
Sır : Esinti
Sır : Sır
Sırd : Tepelerdeki sırt
Sırêsir : Haşeratlar, böcekler
Sırfên : 1.Harcamak 2. Para bozmak
Sırqe : Hırsızlık
Sırqên : Çalmak
Sırra : Göbek deliği
Sırrad : Elek ( kum gibi malzemeleri eleyen)
Sırraf : Sarraf
Sırrên : (kulakta) çınlama
Sırreq : Hırsız
Sırsır : Böcek
Sırxên : Çığlık atmak
Sır‫ﻉ‬a : Sürat, çabukluk
Sıtıl : Bakır, kova
Sıtra : 1.Örtü 2.Koruma
Sıtrên : 1. Örtünerek nazarlardan gizlenme 2. Saklama, ifşa etmeme
Sıtrên : Çarpmak
Sıttara : Örtü, cibinlik
Sıttaş : Onaltı
Sıttê : Altı
Sıttiyn : Altmış
Sıve : Eşitlik
Sıved : Siyahlık
Sıvveq : 1. Çift süren 2. Sürücü, şoför
Sıxlê : Haslet
Sıxevê : Cömertlik
Sıyyad : Avcı
Sıyyara : Taksi
Sı‫ﻉ‬denê : Maymun
Sı‫ﻉ‬ır : Kıymet, değer, fiyat
Sibê : Taşınabilir merdiven
Sif : Bulaşık teli
Sim : Sim
Sineme : Sinema
Sir : Yoğurtta, sütteki ince kaymak tabakası
Six : Şiş
Siybên : 1. İsabet ettirme 2. Başına bir iş gelmek
Siybên ‫ﻉ‬eyn : Göz değmesi
Siyesê : Siyaset
Siyĥên : 1. Çağırmak, 2.Ötmek
Siyrên : 1. Olmak 2. Doğmak
Siyt : 1.Ses, 2.Kötü ün ( duyulmak )
Siyyar : Seyyar
Soba : Soba
Somya : Karyola
Soq : Pazar, çarşı
Soq ıl baqar : Büyükbaş hayvan pazarı, hayvan pazarı
Soq ıl sırsır : Bitpazarı
Sora : 1. Resim, fotoğraf 2. Kuran süresi 3.Sima
Sqiyfıt ıl beb : Kapı üstü kiriş
Stamb : Çok sert bir taş türü
Sudeni : Zenci
Suduselığ ( suselığ ) : Karayılan
Suel : Soru
Sufi : Sofu, tarikat erbabı
Suqên : 1.Sevketmek 2. Çift sürmek 3. Sürmek
Suriyyê : Suriye
Susalan : 1.Korkuluk 2.Taşları üst üste koyarak yapılan korkuluk

Ŝ ŝ ( ‫ ) ﺙ‬ARAPÇANIN 4. HARFİ OLAN PELTEK ‘SE’ HARFİ İLE BAŞLAYAN


KELİMELER

Ŝar : 1.(bir varlığa ait olan, bulunduğu ) yer, mekân 2. (bir varlığın bıraktığı)İz
Ŝavr : Öküz, boğa
Ŝêbıt : Sabit
Ŝebut : Sağlam, sıkı
Ŝelıŝ : Üçüncü
Ŝelulê : Siğil
Sêni : İkinci
Ŝeqiyl : Ağır
Ŝervê : Servet
Ŝeŝê : Üç
Ŝeŝiyn : Otuz
Ŝevb : Elbise
Ŝexiyn : Yoğun kıvamlı
Ŝe‫ﻉ‬leb : Tilki
Ŝıĥnên : Toz şeklinde ufalamak
Ŝılıttaş : Onüç
Ŝıllecê : Buzluk
Ŝım : Ağız
Ŝınteyn : İki tane
Ŝıqıd : Küçük yuvarlak meyvesi olan dikenli yabani çalılık ve meyvesi
Ŝıqıl : Ağırlık
Ŝırmên : Doğramak, çok ufak parçalara ayırmak
Ŝıŝ tırba‫ ﻉ‬: Üççeyrek ( dörtte üç )
Ŝıveb : Sevap
Ŝı‫ﻉ‬ben : Yılan
Ŝumê : Sarımsak
Ş

Şabta : Çarpma, darbe


Şacara : Ağaç
Şafra : Jilet
Şahır : Ay (zaman)
Şaĥota : Taşlara şekil vermek için kullanılan keskinin taraklı tarafı
Şahrıl ‫ﻉ‬esel : Balayı
Şahriyyê : Aylık ücret
Şaĥror : Karga
Şalpa : Eşarp
Şammos (şammosa) : (hayvanlarda) İnatçı, kafasının dikine giden
Şar : Şer, kötülük
Şaraf : Şeref
Şarak : Ağ
Şarbê : Küçük testi
Şarêt : Kaset
Şarêyt : Kablo
Şarĥ : Şerh, açıklama
Şariy : Satın alma
Şariy‫ﻉ‬a : Şeriat
Şarmota : Kahpe
Şarşora : İdrar, işeme
Şart : Bahis, şart
Şarta : Bezden bağ, çaput
Şar‫ ﻉ‬: Şer-i kanun
Şatfê : Nezle
Şatır : Zeki, uyanık
Şavra : Nasihat
Şavt : Tur
Şavta : Bir organda oluşan yanma, sızlama
Şaxır : Hasat edilen ekinleri bineklerin üstüne yükleyip harman yerine taşımaya yarayan iki
taraflı merdiven biçimli tahta araç
Şaxs : Şahıs, kişi
Şaxsi : Şahsi
Şaxta : Çizgi
Şaxtora : Gemi
Şa‫ﻉ‬ır : Kısa saç
Şeb : Genç
Şebekê : 1. Üstü açık bahçe kapısı 2. Örgüt
Şebe‫ ﻉ‬: Tokluk
Şeci‫ ﻉ‬: Şecaatli, cesur
Şeddê : 1. İlmik, bağ 2. Sargı 3. Arapçadaki şedde işareti
Şedid : Sert
Şeeq : Dal
Şefe : Şifa
Şefe‫ﻉ‬e : Şefaat
Şefı‫ﻉ‬i : Şafii
Şefqe : Şapka
Şeğiyl : Çalışan, işçi
Şeğlê : Meşgale, uğraş, iş
Şêhdê : 1.Mezar taşı 2. Bayan şahit
Şêhıd : Şahit
Şehiyd : Şehit
Şeĥmê : İç yağ
Şeĥmıt ıl ıžın : Kulak memesi
Şeĥmıt il ‫ﻉ‬eyn : Göz akı
Şehvê : Şehvet
Şek : İkilem, şüphe
Şekukê : Çatal
Şekvê : Şikâyet
Şel : Buğday, arpa nohut gibi hububatları taşımaya yarayan çok büyük çuval
Şelĥe : Kadınların üst iç giysisi, atlet
Şelliynê : Bir kök çimen, ot
Şelşê : Panik
Şeluş : Panikleyen
Şemburek ( sembusek ) : Yufka içine kıyma, soğan vb. harç doldurulup kapatılan, gözlemeye
benzer bir yiyecek
Şemê : (vücuttaki) ben
Şemıt ınnebi : Uğurböceği
Şemsiyyê : Şemsiye
Şem‫ﻉ‬e : Mum
Şenq : Asmak, idam etmek
Şenun : İştahlı, yediği halde yememiş gibi davranan
Şeq :. Yarık
Şeqo‫ ﻉ‬: Taş atmaya yarayan bez parçası
Şeqqoqe : 1.Yabani armut 2. Armut ağacı
Şequl : Çekül
Şequl bequl : Ortaklaşa olarak arada bir şeyi taşıma şekli
Şerı‫ ﻉ‬: Cadde
Şêri : Alıcı
Şerik : Ortak
Şerneqe : Burun deliği
Şerq : Doğu
Şerqılavsat : Ortadoğu
Şeş : Sarık
Şeş : Yanlış, hatalı
Şetım : Sövmek, küfür
Şetlê : Fidan
Şevbê : Nezle, grip
Şevbek : Oklava
Şevi : Közde pişirme
Şevk : Diken veya dikenli çalı
Şevkê : 1. Kazımak ve taşlara şekil vermek için kullanılan keski 2.Çatal 3. Diken parçası 4.
Kuyuya düşen kova vb. bir şeyi çıkarmaya yarayan araç
Şevket : Kuyuya düşen su kovalarını çıkarmak için kullanılan bol kancalı alet
Şevl : Düzlük arazi
Şevq : Işık, ışın
Şêx : Şeyh,dini önder
Şêxo salabo : Çocuklara, kuyuya yaklaşmamaları için kuyuda olduğu söylenen yaratık
Şeytan : Şeytan
Şeytanê : Şeytanlık, şeytanca kurnazlık
Şe‫ﻉ‬b : Halk
Şe‫ﻉ‬fê : Saç, uzun saç
Şe‫ﻉ‬fıt ıl ‫ﻉ‬ecuvz : Şifalı, güzel kokulu bir cins papatya
Şe‫ﻉ‬ır : Şair
Şe‫ﻉ‬iyl : Yakmak
Şıbbebê : Kaval
Şıbbek : Pencere
Şıbeb : Gençler, delikanlılar
Şıbır : Karış
Şıbriyyê : Genişçe büyükçe sepet
Şıbtên : 1.Sertçe çarpma, vurma 2. Bir şeyi birisinden zoraki alma
Şıb‫ﻉ‬en : Tok
Şıce‫ﻉ‬ê : Şecaat, cesaret
Şıddên : Bağlamak
Şıfe‫ﻉ‬e : Şefaat
Şıffê : Dudak
Şıfyên : Şifa vermek, iyileştirmek
Şığıl : İş
Şıhdên : Tanıklık etmek
Şıhedê : 1.Şahitlik, tanıklık 2. Sertifika
Şıĥĥata : Terlik
Şıĥĥeet : İnsanları kandırıp kötü yola sürükleyen
Şıĥnên : Göndermek, sürmek
Şıhra : Şöhret, nam
Şıkevê : Şikâyet
Şıkıl : 1.Şekil 2.Çeşit
Şıkır : Şükür
Şılĥên : Soyunmak, elbise veya ayakkabı çıkarmak
Şıllên : Dikmek
Şımel : Kuzey
Şımmemê : Avuca sığabilecek büyüklükte güzel koku veren kavuna benzer meyve
Şımmên : Koklamak
Şıms : Güneş
Şımtên : (asılı bir cisim için) kayıp düşmek
Şınqên : Asmak (dar ağacında idam etmek)
Şınunu : Azıcık
Şıqfê : ( Bir) parça
Şıqlên : Taşımak
Şıqqe : Halı
Şıqqên : Yarmak
Şıq‫ﻉ‬ên : Fırlatma
Şırab : Şarap
Şırara : Azıcık
Şıraşit : Püsküller
Şırbên : İçmek
Şırfê : Yeni evliye, ev alan, hastalıktan iyileşen kişiye vb. hayırlı olsuna gitme
Şırĥên : Açıklamak, teşrih etmek
Şırk : 1.Ortaklık 2. Şirk, Allah’a ortak koşmak
Şırkê : Şirket
Şırrab : İçici
Şırval : Şalvar
Şıryen : Atardamar
Şıtê : 1.Kış, yağışlı mevsim, 2. Yağmur yağışı
Şıtfên : Yerleri yıkamak
Şıtvi : Kışlık (eşya)
Şıtyên : (Yağmur) yağmak
Şıvyên : Pişirmek
Şıxrên : Horlamak
Şıxtên : Çizmek
Şıxxên : İşemek
Şı‫ﻉ‬ır : Şiir
Şı‫ﻉ‬lên : Yakmak, tutuşturmak
Şı‫ﻉ‬rayê : Kıl
Şi : Bişey, şey
Şi bı şi : Azar azar, yavaş yavaş
Şi la‫ﻉ‬rıf : Bildiğim kadarıyla
Şilên : 1.Çekmek, kaldırmak 2. Çekilmek
Şilıx : 1.Yine, tekrar 2.Bir de
Şiqıt (qıt şi) : Hiçbir şey
Şiy‫ﻉ‬e : Şia, şiilik
Şorba : Çorba
Şorızbaĥ : Çavuşlu Beldesi (Midyat )
Şuvêrıb : Bıyık kılları, bıyık

Tabaqa : 1.Kat 2. Tabaka


Tabarbir : Gevezelik, kafa şişiren konuşma
Tabartiyl : Rüşvet verme
Tabbiyqa : Katlanarak el büyüklüğüne sokulmuş pestil
Tabbo‫ﻉ‬a : Vücuda yapışıp kan emen sülüğe benzer küçük canlı
Tabêx : Aş, yemek
Tabĥiyr : Göz kamaşması
Tabıq : Kat
Tabiy‫ﻉ‬a : 1. Huy, mizaç 2. Tabiat
Tabiy‫ﻉ‬i : Tabii, doğal
Taboqa : Kapak
Tabtiyl : 1. İptal etmek 2. Yormak
Tabx : Aş, pişmiş yemek
Tabyiž : 1. Beyazlatma 2. Boyama 3.Makyaj yapma
Tabzê : 1.Tavşangillerden boz renkli bir hayvan 2. Tıknazlar için kullanılan benzetme
Tab‫ ﻉ‬: 1. Baskı 2.İz bırakma
Tacavriş : (pekmez, bal vb.) şekerlenme, şeker haline dönüşme
Tacır : Tüccar
Taça‫ﻉ‬mis : Ağlayacakmış gibi yüzünü ekşitme
Tadmiyr : Bombalama
Tadqiyr : Kaşlar çatarak yapılan kızgınlık ifadesi
Tadviyr : 1. Dolaşma, gezme 2. Arama
Tafarfir : Fırtlayarak içme
Tafarfiyt : Aniden can çekişme
Tafasti‫ ﻉ‬: Çalım satma, böbürlenme
Tafciyr : Patlatmak
Tafo : Erişti Köyü (Midyat-Mardin)
Tafqiyr : Boğmak, nefesini kesmek
Tafqiys : 1.(yumurtayı) çatlatma, kırma 2.Parmak şaklatma
Tafriyd : (Taneli şeyler için) taneleri koparmak, taneleri dağılmak
Tafriyĥ : Sevindirme
Tafsiyl : Detay
Tagafrin : İyice eskiyip işe yaramaz bir hal almak (eşyalar için)
Tagazvir : (saç, yünlü ve pamuklu malzemeler için) hafif yanmak
Tagbiyr : Büyütme
Tağliyt : 1.Yanlış yapmak 2.Şaşırarak karıştırmak
Tağmiyž : Gözleri yumma, kapama
Tağžiyb : Kızdırma
Taĥa : Çalı, çırpı bağı
Tahbiyt : Yıkma, çökertmek
Taĥêriyb : Savaşmak
Taĥfiyž : Alt bağlama, bez bağlama
Tahır : Necis olmayan, temiz
Taĥmiyr : 1.Kızartma 2. Ruj sürme
Taĥmiys : ( leblebi, çekirdek v.b.) kavurma
Taĥqiyr : Hakaret etme
Taĥriyc : Düelloya, dövüşe çağırmak
Taĥriyr : Sıvıdaki (kuyu v.b.) çökeltiyi temizlemek
Taĥsiyl : 1.Kaldırma 2. Kazanma
Taĥune : Öğütücü
Taĥžiyr : Hazırlama, hazırlık
Taji : Tazı
Talab : Talep, istek
Talaba : Talebe, öğrenci
Tala‫ﻉ‬bit : Kire bulanma
Talıp : Talip, isteyen
Talı‫ ﻉ‬nêzıl : İnişli çıkışlı
Talo‫ﻉ‬a ( tal‫ﻉ‬a ) : Yokuş
Talqa : Topluluk
Talti‫ ﻉ‬: Yalamak
Tamarĥib : 1.Merhabalaşma, selamlaşma 2.Tokalaşma
Tamarmir : 1. Acılaşma 2.Moral bozmak için karşıdakiyle şaka yollu eziyet etmek
Tamasxir : Alay etmek
Tamažrit : Aylak aylak gezinme
Tamazvir : Sürekli yapmak suretiyle ipi vb. aşırı sıkmak
Tama‫ ﻉ‬: Açgözlülük
Tama‫ﻉ‬kar : Tamahkâr, açgözlü
Tambal : Tembel
Tambora : Bağlama, saz
Tamı‫ ﻉ‬: Açgözlü
Tamliys : Yalama yapmak
Tamora : Gömü, toprak altına gömülen değerli eşya, yiyecek vb.
Tamr : Gömme
Tamriyn : Vücut geliştirme, antrenman
Tamşit : Tarama
Tanagê : Teneke
Tanatnit : Zıplayıp durma
Tanbiys : Bir yerden kısmen belirmek, azıcık gözükmek
Tanciyr : Yontma
Tanfiyž : Silkeleme
Tannor : Tandır
Tannora : Etek
Tanqiys : Azaltma
Tanqiyt : Damlama
Tanvis : Kısma (lamba, ateş )
Tanžiyf : Temizleme
Tapar : Kıç
Taparpit : Yolmak
Tapliyx : Kırıp parçalamak
Taq : Patlayan kısım, delik
Taqa : Soba deliği veya bu genişlikteki delikler
Taqa : Takat, mecal
Taqambir : Büyüklenme, şişinme, karşıdakini küçük görme
Taqarqiyž : (deri, naylon vb. için ) hafif ezilme
Taqpiyt : Kapatma
Taqqoz : Takoz
Taqsiyr : Kısaltma
Taqtiyb : Dikiş atma
Taqti‫ ﻉ‬: Parçalara ayırma, kesme
Taqyiž : Değiştirme, değiş tokuş etme
Tarabzin : Trabzan, merdiven korkuluğu
Taraf : 1.Koyun kuyruğu 2. Taraf, yön
Taraktor : Traktör
Taramayê : Tramvay
Taraş : Sağırlık
Tarbayê : Yetiştirmek, büyütmek
Tarboqa : Vurulunca gürültücü ses çıkaran şey, zımbırtı
Tarbuş : Fes
Tarêq : Yol
Tarfê : 1.Kısa urgan 2. Halatın ucu
Tarfiy‫ ﻉ‬: İnceltmek
Tariy : (bitkilerde) yaş ve esnek olan
Tariyqa : Tarikat
Tarviyĥ : Dinlenme, dinlendirme
Tarviyl : Salyası akmak
Tarži‫ ﻉ‬: Emzirme
Tasaddıq : Sadaka olarak vermeye niyet etme, sadaka olarak verme
Tasantiyr : Gürültüyle kulakları sağır etmek
Tasê : Tas
Tasêĥib : 1.Sahip çıkma 2.Bakımını yapma
Tasêliyĥ : 1.Barışmak 2. Fitleşmek
Tasfiyr : Islık çalma
Tası‫ ﻉ‬: Dokuzuncu
Taskiyr : Kapatmak
Tasliyĥ : Onarma, tamir etme
Tasmiyd : Biriktirme
Tasvir : Resim çekme, çizme
Tasviyl : Sudan süzerek bir maddeyi ayıklama
Tasyid : Avlama
Taşarşir : İşemek
Taşarşit : Sarkma, yerde sürüklenme
Taşaxbiyt : Karalamak
Taşa‫ﻉ‬vit : Kılları, tüyleri yakacak derecede bir şeyi ateşte yakma
Taşêrit : Şarta girme
Taşĥiyt : Kötü yollara düşürme
Taşmiyt : Asılı bir şeyi düşürme, indirme
Taşriyt : Tırmalama
Taşşiyyê : İğ (yünden, pamuktan ip yapma aracı)
Taşxiyt : Çiziktirmek, karalamak
Tatanbiyr : Bağlama çalmak
Tataptip : 1. Üst üste tap tap sesi çıkaracak gürültü yapmak 2.(topu) sektirme
Tataqtiyq : 1. Kapıyı tıklatmak 2. Patlama sesleri
Tatbiyq : Uygulama
Tatêli‫ ﻉ‬: Çıkartma
Tathiyr : Sünnet etme
Tatliyq : Boşama
Tatli‫ ﻉ‬: Bakmak
Tatviyl : Uzatmak
Tatyin : Çamurla sıvama
Tatyir : 1. Uçurtmak 2. Sıçratmak
Tat‫ﻉ‬iym : 1.Yedirme 2. Bitkileri aşılama
Tavaf : Kabeyi tavaf
Tavafan : Sel, su baskını
Tavaqviq : Gıdaklama
Tavĥanê : Kuşların gıdalarını öğüten taşlığı
Taviyl : Uzun
Tavlê : Masa
Tavq : 1.Halka 2.Karasabanın parçalarını tutan demir veya tahtadan yapılan halka
Tavqi‫ ﻉ‬: Düşürmek
Tavsayê : 1.Vasiyet 2. Nasihat etme
Tavsiyl : Ulaştırma
Tavvıl belık : Sabırlı ol, sakin ol
Tavyê : Katlama
Tavžiyf : 1. Vazifelendirme 2. Memur yapma
Tavziyĥ : Vüzüha kavuşturma, açıklama
Taxarbit : Patırtı, gürültü yapmak
Taxattir : Hatırlama
Taxavxiyž : Çalkalamak
Taxbiyt : 1.Acele etme, hızlanma 2. Çok uğraşma
Taxliys : 1.Bitirmek 2.Kurtarmak
Taxsiys : Tahsis etmek
Taxtor : Doktor
Tayıf : Taşmış olan
Tayr : 1.(büyük) Kuş 2. Erkek keklik kuşu
Tayyıb : 1. Lezzetli 2. İyi, güzel 3.Yaşayan 4. Tamam, pekala
Tazahliyt : (buzun,karın üstünde ) kayma
Tazambir : Korna çalma
Tazangir : Paslanma
Tazan‫ﻉ‬ir : Anırmak
Tažêrib : Rekabet yapma
Tazêvir : Zorlamak
Tazliyt : Bir şeyin kumaşını soyma
Tazqiyt : Sürgülemek
Tažriyt : Sesli osurmak
Tažyif : Sunmak, ikram etmek
Tažyi‫ ﻉ‬: Kaybetme
Ta‫ﻉ‬a : Taat, itaat
Ta‫ﻉ‬afrit : Isırarak yeme
Ta‫ﻉ‬artiz : Bineğin zıplayıp durması
Ta‫ﻉ‬fiyt : Bağbozumundan sonra asmalarda kalan tek tük üzüm tanelerini toplama
Ta‫ﻉ‬ım : Tat
Ta‫ﻉ‬miyr : Onarma
Ta‫ﻉ‬riyf : Tarif
Ta‫ﻉ‬riym : Üst üste toplama, yığma; tıka basa doldurma
Ta‫ﻉ‬riyt : Kemirmek, dişlerle sıyırmak
Ta‫ﻉ‬şiyr : Gebe kalma
Ta‫ﻉ‬tiyl : Gecikme
Ta‫ﻉ‬tiyz : Hapşırma
Ta‫ﻉ‬un : Taun, veba
Ta‫ﻉ‬vayê : Havlama
Ta‫ﻉ‬viyr : Yeni dökülmüş betonun yüzeyine daha kuvetli ve parlak olması için çimento serperek
düzleştirme işi
Ta‫ﻉ‬viyž : Taviz
Te cil : Tecil, erteleme
Te sir : Tesir
Te xir : Gecikme
-te, -ta : - ecek, -acak gelecek zaman ön eki ( te ec : geleceğim)
Tebdiyl : Değiştirme
Tebeddıl : Değişiklik
Tebehdil : Eziyet etme
Tebelbil : (kulakları) havaya dikme
Teberbiz : Dağılma, dağıtma
Tebergiž : Kenetleme
Tebêrik : Kutlama
Tebêşir : İnsanlarla iletişim kurma, sosyal olma
Tebêzir : Pazarlık yapma
Tebe‫ ﻉ‬: Tabiiyet, uyma
Tebı‫ ﻉ‬: Tabi, uyan
Tebliğ : Açıklamak, anlatmak
Tebliyş : Başlamak
Tebriyd : Soğutma
Tebriyq : Parlatma
Tebşiyr : Müjdeleme
Tebut : Tabut
Tebviys : Öpme, öpüşme
Tebyin : Görünme, ortaya çıkma
Tebžiyr : İsraf
Teb‫ﻉ‬iyd : Uzaklaştırma
Tec : Tac
Tecdiyt : Yenileme
Tecêdiyl : 1. Münakaşa etmek 2.Mücadele etmek
Tecriyb : Denemek, tecrübe etmek
Tecviyd : Tecvit
Teçeĥçif : Yerde sürükleme
Teçemçiq : Sallandırarak kabın kenarlarından sıvıyı dağıtmak, dökmek
Teçenqiz : (havalı bir şekilde) kafasını havaya dikme
Teçepçip : Damlamak
Teçeplix : Derin olmayan suda suya vurarak su sıçratma
Teçerçir : Yırtmak, parça parça etmek
Teçevlix : 1. Tiksinderecek derecede karıştırma, bulandırma
Teçevriyq : Giyerek veya çekiştirerek genişletme, bollaştırma
Teçpiyl : Sıçratma
Teçqiyz : Sevinçle ve zıplayarak dans figürleri yapma
Teçviyr : Kaçırma (eşya)
Tedbiyr : Tedbir, önlem
Tedêbiyl : Güreşmek
Tedêfi‫ ﻉ‬: Savunma
Tedengiyr : Yuvarlama, yuvarlanma
Tedêqiş : Çarpışma ( kafa kafaya)
Tedergiş : Ayağa rastgele bir şeyin takılması
Tedermin : İlaçlama, pansuman yapma
Tedestir : Uğurlama
Tedevlib : Her seferinde başka yalan-yanlış sözler söyleme
Tedexxıl : Müdahale etmek, karışmak
Tedfiy‫ ﻉ‬: İtme, ittirme
Tedleyê : Sarkıtma
Tedqiyş : Kafa kafaya çarpışma
Tedviyd : Kurtlanma
Tedviyğ : Dağlamak
Tedxiyn : Dumanlar çıkarma, tütme
Tedyin : Borç verme
Tedyiq : Bir yerden gözlemek, bakmak
Tefçiyx : Bacakları açmak
Tefentir : (idrarını ) akıtma, işeme
Tefeşkil : Dağıtmak
Tefêvit : Yarışmak
Teffê : İçören Köyü ( Savur- Mardin)
Tefliyt : 1.Bırakmak 2.Boşamak
Tefriyğ : Boşaltmak
Tefriyq : 1.Ayırma 2. Ayrımcılık 2. Dağıtma 3.Paylaştırma
Tefriyx : Yavrulamak
Tefsiyr : Tefsir, yorumlamak, açıklamak
Tefsiyx : (odun vb.) kırmak, parçalara ayırmak
Teftiyş : Arama
Tefviyĥ : Durulamak
Tefviyl : Kötü bir şey olacağını söyleyerek uğursuzluk getirme
Tefviyt : Geçirmek
Tefziy ‫ﻉ‬: Korkutmak
Tegbiys : Bir şeyi doldurup sıkıştırma
Tegelgil : Gıdıklama, gıdıklanma
Tegerbiz : Doluşma
Tegerbi ‫ﻉ‬: Bir sıvıyı ara vermeden içmek
Tegergir : 1. Kargaşa, kalabalık 2. Gürültü, çok konuşma
Tegevli‫ ﻉ‬: (midesi ) Bulanma
Tegevmij : Stresten, gürültüden başın zonklaması
Tegêzin : Sitemler etme
Tegriyĥ : Bir kapta kalan maddeleri kazıma
Teğbiyş : ( görüntüde ) kararma, bulanıklaşma
Teğêfil : Oyalama
Teğêlib : Yenişmek, yarışmak
Teğerbil : (elekle) Elemek
Teğeyyır : Değişiklik
Teğşiym : 1. Bilmezlikten ve duymamazlıktan gelme, 2. Haberi yokmuş gibi davranma
Teğyim : Bulutlanma, havanın bulutla kapanması
Teğyir : Değiştirme
Tehdiyd : Tehdit
Tehebhib : Yellemek
Tehêcir : Hicret etme, göç etme
Tehelhil : Zılgıt çekme
Teĥêsib : Hesaplaşmak
Teĥessın : İyileşme, ilerleme, güzelleşme
Tehevbir : Bağırıp çağırma
Teĥevgir : Kovmak
Tehḟil : Çok güzel bir iş çıkardığını zannetme ( Boşa iş yapma, doğru dürüst yapamama)
Teĥgiyr : Kıstırma
Tehiymê : İftira
Teĥkim : İsabet ettirme, tutturma
Tehlıke : Tehlike
Teĥliyl : 1. Helalleşme, helal kılma 2.Tahlil
Tehliyl : Zılgıt çekmek
Teĥliyq : Atmak, fırlatmak
Teĥmeyê : Isıtmak
Tehmiyk : Yapmaya teşebbüs etmek
Teĥmiyl : Yükleme
Teĥqiyq : Tahkikat, araştırmak- soruşturmak
Tehriyb : Kaçırma
Teĥriyk : 1. Hareket ettirme, kımıldatmak 2. Karıştırmak
Teĥsiys : Uyandırma
Tehşiyş : Islatma
Teĥt : Alt, altta
Teĥtlarž : Yeraltı
Teĥttabt : Koltukaltı
Teĥviyl : 1.Yer değiştirme 2.Gelinin damatın evine götürüldüğü düğün günü
Tehviyr : Seslenme, çağırma
Teĥviyş : Yakalama, tutma
Tekbiyr : 1. Büyütmek 2.Yetiştirmek 3.Tekbir
Tekêlim : Konuşma, konuşmaya cevap verme
Tekencil : Bir yerdeki taşları v.b. temizlemek
Teker : Tekerlek
Tekeşkiş : Yelleyerek dağıtma, kovma ( sinek, tavuk, duman…)
Tekfiyn : Kefenleme
Tekĥiyl : Sürme çekme
Tekliyf : Teklif
Tekliys : Sıvama
Tekmiyl : Bitirme
Teknis : Süpürme
Teksê : Taksi
Tekŝiyr : Çoğaltma
Teksiyr : Kırdırma
Tektiyl : 1. Hamur kıvamlı maddeyi yumru haline getirme, 2.İçli köfte yapma
Tekžiyb : Yalanlama
Têl : Tel
Telbiys : Giydirmek
Teleflif : Sarmalamak
Telemlim : Toplamak
Televfit : 1. Dolanma, yan yollara saparak yolu uzatma 2. Sözü dolandırma
Telfızyon : Televizyon
Telĥiyq : Yetiştirmek, zamanında ulaştırmak
Telifon : Telefon
Teliy : Doldurma
Telqeyê : Karşılaşma
Telqiyn :1. Telkin etme, 2. Ölüyü mezara koyduktan sonra okunan telkinler
Telyin : Yumuşatmak
Telziyq : Yapıştırma
Tel‫ﻉ‬e (tal‫ﻉ‬a) : Yokuş
Tel‫ﻉ‬ib : Oynatma
Tel‫ﻉ‬in: Lanetleme
Teme : 1.-e kadar 2.Vaktinde
Temeĥrik : Kımıldatma
Temem : Tamam
Temercil : Erkeklik taslama
Temerçiq : Ağzını şapırdatma, öperken şapır şupur sesler çıkartma
Temerdiĥ : Yerde uzanma, yayılma, yuvarlanma
Temeriyyê : Kâkül
Temermi‫ ﻉ‬: Yerlerde toprağa bulanma, yuvarlanma
Temeşriq : Güneşlenme
Teme‫ﻉ‬qil: Herkesten akıllı olduğunu göstermeye çalışma
Temliyĥ : Tuzlamak
Temliys : 1.Düzleştirmek 2. Okşamak
Temmuz : Temmuz
Temo (lemo) : …oluncaya kadar
Temsiyd : Masaj yapma
Temsiyĥ : Silme
Temsiyl : Temsil, canlandırma, rol yapma
Temvit : Öldürme
Temyil : 1. Sapma, yolu değiştirme 2. Bir yere uğrama
Tenbiyh : Uyarmak, tembih etmet
Tenêdim : Konuşma
Teneffıs : Nefes alıp verme
Tenefnif : (kar gibi şeyler için) Hafif hafif dökülme, yağma
Tenefriş : Yün gibi malzemeleri seyreltmek, havalandırmak
Teneğniğ : Büyüklenerek nimeti vb. küçümseme, beğenmeme
Tenehnih : Mırıldanma
Teneqniq : 1.Çitlemek 2.Atıştırmak
Tenetiş : (bir şeyi almak için) Kapışmak
Tenêvil : 1. Alması için birisine bir nesneyi uzatmak 2. Uzatılan bir nesneyi almak için uzanmak
Tenqeyê : Seçmek
Tenqiyb :1. Bir deliği çubukla kurcalama 2. Gizli bir şeyi inceden araştırma
Tenşiyf : Kurutmak
Tentene : Oya
Tenxiyl : Çiseleme
Tenyim : Yatırma
Tenziyğ : Kök salıp yeşermek
Tenziyl : İndirme
Tepçik : Çiseleme
Tepeltis : Parçalama
Tepempiç : Yanma vb. sebeplerden deride kızarıklık ve şişkinlik oluşma
Teperçiq : Ezmek
Teperpiŝ : Ufalama
Tepp : Beş çakıl taşıyla oynanan oyun
Teqdiym : 1. İleri alma 2.Sunma
Teqerqi‫ ﻉ‬: Gök gürlemesi
Teqeşmir : Alay etme, dalga geçme
Teqêtil : Kavga, kavga etme
Teqevqiş : Hepsini toplayıp bir şey bırakmamak
Teqiy : Müttaki, harama ve helale dikkat eden
Teqliyb : 1.Çevirme 2. Kavurma
Teqliyd : Taklit
Teqliys : Kendinden emin şekilde iddiaya çağırma
Teqliy‫ ﻉ‬: (bineği) koşturma
Teqnê : Çok fazla, bayağı
Teqni‫ ﻉ‬: İkna etme
Teqriyb : 1.Yakınlaşma 2. Yaklaşık olarak
Teqsiym : Paylaştırma
Teqşiyr : Soyma (meyve ya da sebze), kabuğunu çıkarma
Teqve : Takva
Teqviye : Takviye
Teqviym : Takvim
Teqyid : Kaydetme
Terbeyê : Terbiye
Tercume : Tercüme
Terêci‫ ﻉ‬: 1.İade etme 2. Müracaat etmek 3.Kusmak
Teriyx : Tarih
Terkiyb : 1. Yerine oturtma, montaj 2. Bindirme 3. içerik
Terkiyz : Yerine koyma, yerleştirme
Terqiy‫ ﻉ‬: Yamama
Terriyşe : Dişle koparılan bir parça et
Tertiyb : Düzen
Terxiyn : Sızdırma
Teryiĥ : Rahatlatma
Teryiz : Sıraya koyma, dizme
Ter‫ﻉ‬uziyyê : Acur
Tesbiyĥ : Tesbih etme
Teŝbiyt : Saptama
Tesciyl : Kaydetme
Tesêmiĥ : Bağışlama, hakkından vazgeçme
Tesemmım : Zehirlenme
Teŝêvib : Esneme
Tesêxil : Yük görme, rahatsızlık duyma
Tesê di‫ﻉ‬: Yardım etme
Tesĥiyr : Büyüleme
Tesliym : Teslim olma, teslim etme
Tesmiym : Zehirleme
Tesmiy‫ ﻉ‬: Duyurma
Tesveyê : Yapma
Tesviyq : Kavurmak (kuruyemiş vb.)
Tes‫ﻉ‬iyd : Yardım etme
Teşbiy‫ ﻉ‬: Doyurma
Teşdiyt : 1. Bağlamak 2. Gitmeye hazırlık yapmak
Teşêbih : Benzeme
Teşelhim : Yemeğe saldırmak veya hızlı yiyecek kadar iştahı kabarmak
Teşenĥiq : Anırmak
Teşêqi‫ ﻉ‬: Karşılıklı olarak bir şey fırlatma, birbirini taşlama
Teşerbiq : Yemek ağzında iken aniden öksürme, yemek boğazından, burnundan çıkma
Teşêviyr : 1.Danışmak, görüş almak, 2.Nasihat istemek
Teşevtil : Fırlatma
Teşexviyŝ : Bön rölü yapma
Teşğiyl : Çalıştırma
Teşĥiyr : İsle karalamak
Teşliyb : Çekilme, yerinden kopacak duruma gelme
Teşliyĥ : 1.Soymak (birinin elbiselerini çıkartma) 2.Soygun
Teşmiyr : Kolları ya da paçaları sıvamak
Teşqelê : Uğraştırıcı iş
Teşriyĥ : Açıklama, şerhetme
Teşviyş : Şaşırma
Teşxiys : Teşhis, tanı
Teşyi‫ ﻉ‬: Gönderme
Tetentin : Vızıldama, tınlama
Teterciym : Tercüme etmek
Tetertiş : ( köpek gibi yırtıcılar için) parçalama
Tetriyf : Hafif bir miktar keserek kısaltma
Tettê tettê : Yavaş yavaş (yürüme)
Tetxiyr : Geri çekilmek, hafif uzaklaşma
Tetxiytê (Tabaqa) : Tavan arası
Tevbê : Tövbe
Tevdi‫ ﻉ‬: Vedalaşma
Teveçviç : Cıvıldama
Tever : Ha unutmadan, bir de (vb. manalara gelen sözcük)
Tevesvis : Vesvese verme
Teveşviş : Fısıldama
Tevfiyq : Muvaffakiyet
Tevkif : Tavanın damlatması, su sızdırmak
Tevkiyl : Vekâlet ettirme, vekalet verme
Tevliyd : 1. Doğurma 2. Sayıca artma
Tevm : İkiz
Tevqiyf : Durma, duraksama
Tevsiyx : Kirletme
Tevsi‫ ﻉ‬: Genişletme
Tevži‫ ﻉ‬: 1. Dağıtma (bölüştürme) 2. Düzenleme, toparlama
Texdiyr : Uyuşturma
Texêfiyq : Hıçkırarak ağlamak
Texelxil : Yerinden oynamak, sağlamlığı kaybolmak
Texermiş : Tırmalamak (kedi vb. için )
Texerxiş : Çıngırdamak
Texeşxiş : Hışırtı çıkarma
Texevriz : İpe dizmek
Texêyil : 1.Hayal etme, hayali belirme 2.Anımsama
Texfiyf : Azaltmak
Texım : Takma dişler
Texliyf : Semere bırakmak, meyve vermek
Texliy‫ ﻉ‬: Oynayıp zıplama
Texriyb : Bozma
Texriyq : Sızdırma, sıvı geçirme
Texsiyl : Yıkatma
Texşiyn : Büyütme, abartma
Text : 1.Taht, 2.Tahtadan yapılan geniş oturmalık
Texteyê :1. Tahta 2.Karatahta
Texziyn : Depolanma, birikme
Teyemmım : Teyemmüm
Teyıb : Tövbekar
Tezebliq : (Bir şeye elleriyle) asılma veya sallanma
Tezeqziq : Gıcırdama, gıcırdatma
Tezerziq : Bir sıvıyı ağzı kaba dokunmadan havaya dikerek içmek
Tezerzi‫ ﻉ‬: Ezip incitme, hırpalanma
Tezevriq : Mavi ağırlıklı renk renk donatmak
Teze‫ﻉ‬viq : Bağırmak
Težqiyf (tesqiyf) : Alkışlamak
Težreyê : Samanı rüzgârda savurarak içindeki hububatı ayırma faaliyeti
Težviyq : Tadına baktırma
Tezyid : Kuru üzüm yapma faaliyeti
Tezyin : Süslenme
Tezyinê : Düzine
Težyiq : 1. Daraltma 2. Sıkıştırma
Te‫ﻉ‬ciyl : Acele etmek
Te‫ﻉ‬ciyz : Bıktırma, usandırma
Te‫ﻉ‬diyd : Ağıt yakma
Te‫ﻉ‬diyl : Onarma, düzeltme
Te‫ﻉ‬e ( te ) : Gel
Te‫ﻉ‬eb : 1. Yorgunluk 2. Emek
Te‫ﻉ‬eccub : Garipseme, hayret
Te‫ﻉ‬eddi : Başkasının özel alanına, hakkına tecavüz etme, haksızlık etme
Te‫ﻉ‬ekkıs : ( bastona vb.) dayanma
Te‫ﻉ‬êqib : Takip etme
Te‫ﻉ‬erbiş : Tırmanma
Te‫ﻉ‬er‫ﻉ‬iş : Sataşmak, kavga için bahane oluşturma
Te‫ﻉ‬êvin : Yardım etmek, yardımlaşmak
Te‫ﻉ‬kiys : İnatçılık
Te‫ﻉ‬liym : Öğretmek
Te‫ﻉ‬liyq : Asmak
Te‫ﻉ‬niyt : Nefret etmek 2. İnatçılık
Te‫ﻉ‬yib : Ayıplama
Te‫ﻉ‬yid : 1.Ot yolmak 2. Bayramı kutlamak
Te‫ﻉ‬yin : 1. Belirlemek 2. Tayin 3. Meyve ve sebzelerdeki çürüme başlangıcı
Te‫ﻉ‬yir : Ayarlama
Te‫ﻉ‬yiş : Gözetleme
Te‫ﻉ‬zeyê : Taziye
Te‫ﻉ‬žiyb : 1.Azap çektirme, eziyet etme
Te‫ﻉ‬ziyl : (evi vb.) Toparlama
Tıb : Tıp
Tıbayl : Keşke ( öyle olsa )
Tıbbax : 1.Pişiren, aşçı 2.Ağustos
Tıbbaxa : Eskiden evin dışında yemek pişirmek için yapılan mutfak görevli odacık
Tıbben : Kilot
Tıbın : Saman
Tıbırrık : Teberrük, okunmuş, bereketli
Tıbxên : Pişirmek
Tıb‫ﻉ‬ên : İzlemek, takip etmek
Tıb‫ﻉ‬ên :1. Basmak (tabetmek ) 2. İzi çıkmak
Tıcara : Ticaret
Tıccar : Tüccar
Tıccel : Deccal
Tıffeĥe : Elma
Tıfıl : (erkek) çocuk
Tıflê : (kız) çocuk
Tıfyên : Söndürmek
Tıhara : Tuvalet
Tıĥfê : Armağan, hediye, hoşa giden güzel şey
Tıĥĥên : 1.Ezme, dövme 2.Sert bir dayak yedirtme,
Tıhmên : İtham etmek, suçlamak
Tıĥnên : Öğütmek, ufalamak
Tıĥrên : Ağır bir iş yaparken hırıltı çıkarma
Tılaq : Boşanma
Tılbê : Kız isteme
Tılbên : İstemek
Tılu‫ ﻉ‬: Çıkış
Tılyên : Doldurmak
Tıl‫ﻉ‬ên : 1.Çıkmak 2. Yükselmek 3.Doğmak (Güneş, Ay, yıldız )
Tımmên : Kalmak
Tımrên : Gömmek
Tımseĥ : Timsah
Tımsên : Kapalı bir alanda yakalamak, kıstırmak
Tımtımêni : 1.Hayali bir masal yaratığı 2. Somurtkan, konuşmayanlar için kul. benzetme).
Tım‫ﻉ‬ên : Açgözlülükte bulunmak, tamahkârlık
Tınqul : Diyelim ki
Tıntenê : Çok küçük bir kuş türü
Tıppê : Top
Tıppên : Yukardan düşmek
Tıqqên : 1.Patlamak 2.(mec.) Alıp başını gitmek, kaybolmak 2. (mec.) Bir haberin herkesçe
duyulur olması
Tıraviĥ : Teravih
Tırbê : Türbe, mezar
Tırcumen : Tercüman
Tırdên : Kovmak
Tırêlle : Tır
Tırıf : Körpe, yumuşak
Tırımbêl : Motorlu araç, taşıt
Tırkên : Bırakma, terk etme
Tırki : 1. Türk asıllı 2.Türkçe
Tırkiyyê : Türkiye
Tırmıs : Termos
Tırq : Kere, katı (sebı‫ ﻉ‬tırq : yedi kere)
Tırqan : Yollar
Tırraĥa : 1. Halı 2. Şilte
Tırraşê : Palamut ağacı
Tısbıĥun ‫ﻉ‬elê xeyr : Hayırlı sabahlara erişesiniz (iyi geceler)
Tısı‫ﻉ‬taş (sa‫ﻉ‬taş ) : On dokuz
Tıs‫ﻉ‬a : Dokuz
Tıs‫ﻉ‬iyn : Doksan
Tışriyn : Sonbahar mevsimi
Tışt : Derin olmayan çok geniş kazan (pekmez yapımında kul.)
Tıtın : Tütün
Tıyyara : Uçak
Tı‫ﻉ‬am : Yiyecek
Tı‫ﻉ‬ben : 1.Yorgun 2. (mec.) Hasta
Tı‫ﻉ‬bên : Yorulmak
Tin : İncir
Tinê : İncir ağacı
Titi : ( çocuk dilinde) araba
Tiybên : 1. Güzelleşmek 2. Lezzetli olmak
Tiyn : Çamur
Tiyrên : 1.Fırlamak, 2.Uçmak 3. Fırlayıp kaçmak
Tiyz : Kıç, dübür, popo
Tiy‫ﻉ‬ên : İtaat etmek
Tolaz : Çapkın
Ton : Ton
Top : Top
Toz : Toz
Trên : Tren
-tu : -di li geçmiş zaman eki (qıltu : dedim)
Turê : 1.Hayvanların ağızlarına takılan torba 2. Çobançantası
Tuŝ : Dut
Tuŝê : Dut ağacı
Tutu : (çocuk dilinde) tavuk, kuş
Tuvfên : Taşmak
Tuvl : Uzunluk
Tuvl ıl ‫ﻉ‬ımır : Ömür boyu
Tuvvaş : Katı yağ

U : İle, beraber ( birliktelik bildiren bağlaç )


Uled : Çocuklar
Uled ‫ﻉ‬em : Amcaoğulları, aynı sülaleden olanlar
Usul : Usul, adet üzeri yapılması beklenen davranış kalıpları
Uy : Ah ( ağrı bildiren ünlem)

Vaĥ : Öyle mi (manasında şaşırma ünlemi)


Vaki : Ulan (benzeri bayanlara kaba hitap)
Valla : Vallahi
Vallahi : Allah adına yemin ederim ki
Vaqı‫ ﻉ‬: 1. Düşük, düşmüş 2. Takatten kesilmiş
Vaqur : Ağırbaşlı, ciddi
Vaq‫ﻉ‬a : Düşme, düşüş
Var : 1. Bir kişinin yaptığı işlerdeki düzeni, tertibi 2. Kişinin estetik algısı
Varb : Kavis
Vasat : Orta
Vasf : Vasıf, nitelik
Vasita : Vasıta, araç
Vasiyyê : Vasiyet
Vaslê : 1. Ek parça 2.Birden fazla parçadn oluşan çubuğun birleşen parçalarından her biri
Vata : Alçak, düzlük arazi
Vatan : Vatan
Vati : 1.Basık 2.Alçak
Vaveylê : 1. Eyvah 2. Nasıl olur 3.Yazık ( hayret ve kızma anlamı taşıyan ünlem)
Važıĥ : Açık, aşikâr
Važiyfê : 1.Vazife, ödev 2. Memuriyet
Va‫ﻉ‬ž : Vaaz
-vê : Fiillere getirilen üçüncü tekil şahıs eki
Vece‫ ﻉ‬: Ağrı
Vece‫ ﻉ‬cevf : Karın ağrısı
Vece‫ ﻉ‬ras : Baş ağrısı
Vecıb : Vacip
Veciybê : Görev
Veddi : Götür
Vede‫ ﻉ‬: Veda
Vêdi : Vadi
Veey : Vay canına (şaşırarak bir şeyi, bir durumu hayretle çok fazla görme )
Vefet : Vefat
Vehb : Alev
Vehbê : Mevhibe, Allah verisi
Vehc : Ateşin yaydığı ısı ve ışık
Vêĥıd : 1.Bir, birisi 2. Kimse
Veĥid : Tek başına
Veĥiy : Vahiy
Veĥş : Canavar
Vekiyl : Vekil
Vel : Bir oyun, bir tur
Veldeyn : Anne baba
Veled : Çocuk
Veled ıl rıža‫ﻉ‬a : Süt evlat
Veled ıl veled : Çocuğun çocuğu, torun
Veleed : Vah vah (Acıma anlamı taşıyan ünlem)
Veli : Vali
Veliymê : Yemek daveti, ziyafeti
Venoo : Zavallı, yazık vb.(Acıma ünlemi)
Veqf : Vakıf
Veqfê : 1. Vakfe 2.Arife günü
Veqt : Esna, süre, zaman 2.Çağ
Verdê : Çiçek, gül
Verdê ĥamra : Kırmızı gül
Verdiy : Pembe
Verek : Ulan (manasında kullanılan hitap)
Verem : 1. Şişlik 2. Verem
Vereq : 1. Kâğıt 2. Ağaç yaprakları 3. Oyun kağıtları
Vereqe : (Bir) lira
Vereqeyê : Yaprak, kâğıt
Vereqeyıt ıl ızın : Kulak kepçesi
Verıŝ : Varis
Vesex : Kir, pasak
Vesiylê : Vesile
Vesi‫ ﻉ‬: Geniş ( bir şeyin iç genişliği)
Vexem : Bunaltıcı sıcak hava
Vext :1. Vakit 2. Erken vakit
Vey : Vay ( şaşkınlık durumlarında kul)
Vey kedo : Zavallıcık (acıma anlamında ünlem)
Veyçê : Ne şirin, ne ufak (manalarında ünlem )
Vezın : 1.Ölçü 2.Ağırlık
Vezzê : Kaz
Ve‫ﻉ‬d : Vaat, söz
Vıcden : Vicdan
Vıcud : Varlık
Vıc‫ﻉ‬ên : Acımak
Vıç : 1.Yüz, sima 2. Kat, tabaka
Vıç ıssevde : Yüzü kara, rezil
Vıkelê : Vekâlet
Vıldên : Doğmak
Vıleyê : İl, vilayet
Vılf : Ülfet, yakınlık
Vıns : Sohbet etmek, konuşmak
Vıqeĥe : Küstahlık
Vıqfên : Durmak, duraksamak
Vıqıĥ : Küstah, hayasız
Vıqyên : Koruma
Vıq‫ﻉ‬ên : Düşmek
Vırd : Vird
Vısıx : Kirli
Vısı‫ ﻉ‬: Genişlik
Vıslên : Ulaşmak
Vıst : İç kısım
Vıst : Kadın elbiselerindeki bezden kemer
Vıstani : Ortanca
Vısves : Vesvese
Vıs‫ﻉ‬ên : Sığmak
Vıtır : Vitir
Vıxım : Bunaltıcı sıcak
Vıžen : Ezan
Vıznên : Ölçmek, tartmak
Vı‫ﻉ‬dên : Vaat etmek
Vidyo : Video
Viiy : Küçümseme bildiren ünlem
Viss : Pes, teslim oldum manasına gelen ünlem
Vužu : Abdest

Yab : (Ey) baba


Yabo : Babam (Hitap)
Yalla : Haydi
Yan : Tahtadan yapılan oturmalık
Yavo : Yahu
Ye : Ey
Ye nasiyb : Piyango
Yebes : (elin) Kurusun
Yêbıs : Sert, katı
Yed : (ey) ana
Yedê : Anacığım (hitap)
Yehuvdi : Yahudi
Yeleg : Yelek
Yemin : 1.Sağ ( taraf ) 2.Yemin, and
Yendo : Tastan derin, dibi düz, büyük kepçe
Yensun : Anason , kaynatılarak çayı içilen faydalı bir bitki
Yeqiyn : Emin olunan, kesin bilgi
Yeqqın : İnan
Yequt : Yakut
Yetiym : Yetim
Yevm : Gün
Yevm ıl arb‫ﻉ‬a : Çarşamba günü
Yevm ıl cım‫ﻉ‬e : Cuma günü
Yevm ıl eĥed : Pazar günü
Yevm ıl ıŝneyn : Pazartesi günü
Yevm ıl sept : Cumartesi günü
Yevm ıl ŝeŝe : Salı günü
Yevm ıl veqfê : Arife günü
Yevm ıl xemis : Perşembe günü
Yevm şi : Bir gün
Yevmiyyê : 1.Yevmiye 2. Günlük olarak
Yeziydi : Yezidi
Ye‫ﻉ‬q (iyya‫ﻉ‬q) : İğrenç (Tiksinme sözü )
Yıbsên : 1. Sertleşmek 2.Kurumak
Yıhuvd : Yahudiler
Yıkfe : Yeter
Yımkın : 1.Mümkün, olabilir 2. Belki
Yısve : Değer, eder
Yıtmê : Yetimlik, babasızlık
Yı‫ﻉ‬nê : Yani
Yı‫ﻉ‬tikıl ‫ﻉ‬efyê : Allah afiyet versin ( kolay gelsin manasında )

Zafra : Yağ veya yağ artıkları


Zagror : Soluk borusu
Zağor : Dar vadi
Zaĥlota : Kar veya buz tutmuş kayma yeri
Zahra : Çiçek
Zaktiyyê : Hayvanları dürtmeye yarayan ucu sivri demirli uzun sopa
Zalata : Salata
Zambora : Zırıltılı ses çıkaran düdük benzeri araç
Zanbor : Yaban arısı (Bal vermeyen arılar)
Zanbor ıl aĥmar : Kırmızı ve sarı renkleri olan eşek arısı
Zanbor ıl xara : Bokböceği
Zanbor ıl zırqıt : Kâğıt arısı
Zaqtiyyê : Çiftçilerin hayvanlarını yürütmek için kullandıkları değneğin (üvendire) ucuna takılan
ucu çivili nodul
Zar : Düğme
Zaradayê : (Tesbih gibi taneli eşyalar için)Tane
Zaradiyyê : Tavan arası
Zariy‫ﻉ‬a : Bitki, süs bitkisi
Zaruvbê : Dönemeç, büküm
Zar‫ ﻉ‬: Tohum ekme
Za‫ﻉ‬iyf : 1.Zayıf, ince 2. Güçsüz
Za‫ﻉ‬tar : Kekik ve susam içeren bir baharat
Zebeşê : Karpuz
Zebĥ : Yüzme
Zeboqe : Rampa, yokuş
Zebo‫ﻉ‬e : 1.Şiddetli rüzgâr, fırtına 2. Hortum
Zêcıl : Çift süren hayvanların boynuna takılan ağaçtan yapılmış halka
Zed : 1.Hububat, ekinlerden elde edilen mahsul 2. Azık
Zeğ : (erkek) civciv
Zeğe : (dişi ) civciv
Zeğlul : Sarkıt
Zêhiy : Berrak
Zeĥlefê : Kaplumbağa
Zeĥmê : Zahmet
Zelemê : Adam
Zeleq : Kayganlık
Zelexe : Kekliğe benzer bir kuş çeşidi
Zelıq : Kaygan
Zelı‫ ﻉ‬: Yakıcı, eritici (kaynamış su, yağ vb. sıvı için )
Zelzelê : Deprem
Zemberiyşê : Süs olarak kullanılan süslemeli küçük yastık
Zembil : Zembil
Zemğe : Bazı böceklerden çıkan yapışkan, sümüksü sıvı
Zemzoqe : Salıncak
Zeqf : Tavan
Zeqnebut : Zıkkım (zehir olsun manasında )
Zernoqe : Düzgeçit Köyü (Midyat)
Zerqe : Mavi ( olan )
Zevc : 1. Çift 2. Koca 3. Eş parça
Zevcıxtıruru : Siyah beyaz renkli bir kuş çeşidi
Zevciyyê : Bitişik iki elin avuçlarının alabileceği miktar
Zexım : 1.Çabuk, hızlı 2. Çalışkan
Zeybeqiyyê : Su terazisi
Zêyıd : Fazla
Zeyt : Sıvı yağ
Zeytun : Zeytin
Ze‫ﻉ‬qe : Çığlık
Zıb : Penis, erkek cinsel organı
Zıbbeĥ : Yüzücü, iyi yüzebilen
Zıbburrumi : 1. Tarlalarda çıkan zambakgillerden mor çiçek açan bir bitki 2. Palamuttaki acımsı
bölüm
Zıbdê : Tereyağı
Zıbıl : Hayvan gübresi
Zıccên : 1.Kusmak 2. Dökmek
-zıd : -de bağlacı ( enezıd : ben de)
Zıffên : Sözle kırmak, aşağılamak
Zıft : Zift
Zığır : Küçüklük
Zıke : Zekât
Zılf : Ambalaj
Zılqên : Kaymak
Zılt : Çıplak
Zımen : Zaman
Zımmeyt : Kırağı
Zımmeyq : Ağaçlardan elde edilen yapışkan
Zınc : Tavanı odun ve çalılarla kapatılan dağ kulübesi
Zınciyr : Zincir
Zınd : Dirsek
Zındıq : Zındık
Zınê : Zina
Zıngar : Pas
Zıngılet : Hamurlu bir tatlı
Zınnar : Elbise üzerine bele bağlanan, kemer görevi gören ip, kayış
Zınnebiyyê : Arının veya sokan canlının iğnesi
Zınxe : Yağlı (et)
Zıqqata : Sürgü
Zıqzeq : Strafor
Zıra‫ﻉ‬a : Ziraat, tarım
Zırnayê : Zurna
Zırqıtayê : Sivilce
Zırra‫ ﻉ‬: Ekici, çiftçi
Zır‫ﻉ‬ên : (ekin) ekmek
Zır‫ﻉ‬iyyê : Benekli bir tarla kuşu, toygar kuşu
Zıvec : Evlilik
Zı‫ﻉ‬lên : Üzülmek
Zı‫ﻉ‬len : Üzüntülü
Ziq : Üst
Zir : Öfke
Zirê : Cizre
Ziybêket: Şubat ayının son dört ile Mart ayının ilk üç günü olan soğuk günler
Ziydên : 1. Üstüne katmak 2. Artmak
Ziyef : Şubat’ın son haftası ile Mart’ın ilk haftasındaki soğuk günler
Ziynê : Ziynet, süs
Ziyq : 1.Üst taraf 2.İnsanın enseden aşağıya sırt boyunca inen bölümü
Zoq : Zevk
Zrediyyê : Tavan arası
Zuvrên : Ziyaret etme

Ž- ž ( ‫ ) ﺬ‬: ZEL, ARAPÇANIN 9. HARFİ OLAN PELTEK Z HARFİ İLE BAŞLAYAN


KELİMELER

Žabı‫ ﻉ‬: Sırtlan


Žahır : 1. Sırt 2. Dıştan görünen
Žakâr : Eril, erkek cinsiyetli
Žalım : Zalim
Žammê : Ötre (Kuran işareti)
Žan : Sanmak
Žarar : Zarar
Žarb : Çarpı
Žarbê : Darbe,vuruş
Žarf : Zarf
Žarot : Yemek borusu
Žarta : Sesli osuruk
Žav : 1.Işık 2. İdare lambası
Žaviy : Aydınlık
Žayf : Konuk, misafir
Žayı‫ ﻉ‬: Kayıp
Ža‫ﻉ‬af : 1. Zaaf 2. Zayıflık
Ža‫ﻉ‬if : 1. Zayıf 2. Kuvvetsiz 3. Cılız
Žebĥ : Boğazlama
Žebiyĥe : Boğazlanan hayvan
Žeheb : Altın
Žeki : Zeki
Ženb : Suç, günah
Ženebê : Kuyruk
Žerqe : Kuş, fare benzeri küçük hayvan dışkısı
Žeyyıq : Dar
Žê‫ﻉ‬a : Köy
Žê‫ﻉ‬avi : Köylü
Žıbab : Sis
Žıbabê : Atlar, eşeklere dadanan bir sinek
Žıbbeĥ : Kasap, kasaplık yapabilen
Žıbbênê : Karasinek
Žıbhên : Boğazlamak, kesmek
Žıblen : Solgun
Žıblên : Solmak
Žıbtên : 1.El koyma, ele geçirme 2. ( yapılan hesapla )Uyuşmak
Žıd : Zıt, ters
Žıfır : Tırnak
Žığyên : Meleme
Žıhır : Öğle
Žıĥkan : Güler yüzlü
Žıĥkên : Gülmek
Žıkrên : Anmak, zikretmek
Žil : -ki, ait olan (aitlik bildiren sözcük) (zili : benimki)
Žılım : Zulüm
Žıl‫ ﻉ‬: Kaburga kemiği
Žımmê : Gıybet
Žınnên : Zanda bulunmak
Žırbên : Vurmak
Žırra : Kuma (kumaların birbirlerine göre durumu)
Žırrên : Zarar vermek
Žırriyyê : Zürriyet, soy
Žıruri : Zaruri
Žıva : Işık, aydınlık
Žiyb : Kurt
Žiyqe : 1.Darlık 2. Sıkıntı, zor durum
Žiy‫ﻉ‬ên : Kaybolma
Žuvbên : Solmak, kurumak
Žuvqên : Tatmak

You might also like