You are on page 1of 7

BEKTAŞILiK

A) Teşekkül Devresi. Bektaşiliğin teşek­ !arına giden diğer meslektaşları gibi o


BEKTAŞI TACI
külünün, XIII. yüzyılda Anadolu'da orta- da Osmanlı Beyliği'ne gitti. Burada ba z ı
(bk. TAÇ ). ya çıkan şiddetli sosyal ve dini, kısmen fetihlere katılarak Hacı Bektaş menkıbe­
L ~
de siyasi hareketlerle, başka bir deyişle lerinin gaziler arasında yayılmasını sağ­
Babal isyanı ve hareketiyle sıkı sıkıya ladı. Bir müddet Bergama ve Manisa
BEKTAŞILİK bağlantılı olduğu daha Fuad Köprülü' - dolaylarında da bulunan Abdal Musa.

XIII. yüzyılda
Kalenderilik içinde den itibaren görülmüş (bk. ilk Mutasau· daha sonra Elmalı yakınlarındaki bir kö-
teşekküle başlayıpXV. uı{lar, s. 207-209). ondan sonra yapılan ye (Tekkeköy) gelerek kurduğu zaviye-
yüzyılın sonlarında Hacı Bektaş-ı Veli araştırmalarla bu bağlantı daha açık bir sinde öldü.
an'aneleri etrafında şekilde belirmiştir.
Abdal Musa'ya bakılarak Hacı Bektaş
Anadolu'da ortaya çıkan bir tarikat. Tacü'l-arifin Seyyid Ebü'l-Vefa el - Bağ­
L ~ Zaviyesi'nden yetişen Rum abdallarının
dadl'nin (ö . 50 ı 1 II 07) kurduğu Vefaiy- (Kalend erTier. HaydarTier) yayılma sahaları
Yeniçeri Ocağı'nın kuruluşundaki rolü ye tarikatının Anadolu'daki şeyhi olan ve yürüttükleri propagandanın genişliği
dolayısıyla Osmanlı imparatorluğu tari- Baba İlyas-ı Horasanl öncülüğünde mey- az çok tasawur edilebilir. Abdal MOsa
hi boyunca nüfuzunu koruyan Bektaşi­ dana gelen Babal isyanı. XIII. yüzyıl orta- gibi yüzlerce Rum abdalı Anadolu'nun
lik, gerek oynadığı siyasi roller ve arzet- l arına doğru yeni bir "syncretique" gayri çeşitli yerlerinde, özellikle Batı Anado-
tiği farklı dini inanç ve telakkileri bir- Sünni hareketin doğuşuyla sonuçlandı. lu ' da kurdukları zaviyelerde adını koy-
leştirici (syncretique) yapı, gerekse dev- Babailik adını taşıyan bu hareket Vefal- madan Bektaşiliğin temellerini attılar .
letin XVI. yüzyıldan itibaren resmen ta- ler'den başka Anadolu'daki Kalenderiy- Hacı Bektaş -ı Veli menakıbnamesinde

nıdığı tek gayri Sünni (heterodoxe) ta - ye, Haydariyye, Yeseviyye zümrelerince (Vilayetname) adları geçen Hacım Sul-
rikat olması sebebiyle en çok ilgi çeken de benimsendi ve XIV. yüzyılın başların­ tan. Sarı ismail, Pirabi Sultan gibi Ka -
ve en çok araştırılan tarikat olmuştur. dan itibaren abdalan-ı ROm yahut Rum lender]- Haydarl şeyhlerinin de henüz
Georg Jacob'un Beitrage zur Kenntnis abdalları adı altında sürdürüldü. Çeşitli Bektaşi adını taşımayan bu ilk nesil Bek-

des Derwischordens der Bektaschis siyası mülahazalarla uç bölgelerindeki taşi şeyhlerinden sayılması doğru ola -

(Berlin 1908) ve Die Bektaschijje in ih- Türkmen beylerinin desteğini sağlayan caktır. Zira bunların hepsi Hac ı Bektaş

rem Verhaltnis zu Verwandten Erchei- ve daha çok Kalenderl, Haydarl ve VefaT an·anesine bağlı olan kimselerdiL Bun-
dervişlerinin hakimiyeti altında bulunan ların Bektaşilik adını kullanmadan ta-
nungen (M ünehen I 909) adlı kitapları ve
bu zümre mensupları bütün Orta ve Ba- rikat şeklinde teşkilatlanmalarının XV.
Clement Huart'ın "Les Dervisches Bek-
tı Anadolu'da ve sonra da ilk Osmanlı yüzyılın sonlarına doğru gerçekleştiği
tachis" (RMM, IX 11 9091. s. 235-246) adın ­
fetihleriyle birlikte Rumeli'de faaliyetle- Vilayetname'nin tahlilinden anlaşılmak­
daki makalesiyle Avrupa şarkiyat alemin-
rini devam ettirdiler. Abdal KumraL Ab- tadır.
de tanınmaya başlayan bu tarikat. Tür-
kiye din tarihinde daima ilgi çekici bir dal Mehmed ve bilhassa Abdal MOsa Yukarıda Rum abdalları zümresinin
yere sahip olmuştur ve daha uzun müd- gibi bazılarının tarihi şahsiyetleri bili- başlangıçta tek bir tarikatın mensubu
det bu yerini koruyacağa benzemekte- nen bu Rum abdalları , bir manada belki
"ilk Bektaşller" diyebileceğimiz Kalende-
dir. Zira kuruluşundaki sosyal ve diıil
rL VefaT ve Haydarl dervişleri idi. Ancak
amiller. bünyesindeki inanç unsurları­
o zaman bunlara Bektaşi denilmiyordu.
nın menşe ve mahiyetleri. gelişme saf- Hatı Be ktaş -ı Veli' nin xv. yüzy ıl da yapı l m ı ş kök boya res-
Bu şahsiyetler kendilerine "Baba İlyas
haları ve bunlardaki muhtelif tesirler. m i ( H acı Bektaş Müzesi· H ac ı be kta ş /Nev şehir)
müridi" diyorlar, yahut "Seyyid Ebü' l-
tarih boyunca oynadığı siyasi roller, sos-
Vefa" tarikinden olduklarını söylüyor-
yal ve iktisadi yapısı. kültür hayatında­
la rd ı (Aş ı k paşazade, s. 46). Aralarındaki
ki yeri. edebiyatı, sanatı ve nihayet gü-
ortak özellik, kuwetli bir Hacı Bektaş
nümüzdeki durumu gibi meseleler son
an'anesinin mevcudiyeti idi. Muhteme-
yıllardaki ciddi çalışmalara rağmen he-
len XIV. yüzyılın başlarından itibaren Ha-
nüz tam manasıyla ortaya konu labilmiş cı Bektaş an'aneleri, daha doğrusu Hacı
değildir.
Bektaş kültü bunlar arasında iyice geli-
Tarih. Bektaşiliğin mahiyetini. yapısını şerek yayıldı. Bunda da en önemli rolü,
ve tarihi inkişafını iyi anlayabilmek ve hiç şüphesiz vaktiyle Babal hareketinin ·
doğru teşhiste bulunabilmek için. tarih- en kuwetli temsilcisi Hacı Bektaş-ı Ve-
çesini a) XIII. yüzyıldan başlayıp XIV. yüz- , ll'nin yaşadığı Sulucakarahöyük'teki (bu-
yılda gelişerek süren ve XV. yüzyılın son- günkü Hacıbektaş) Hacı Bektaş Zaviyesi
larına kadar uzanan teşekkül devresi; b) (tekkesi yahut derga hı) oynadı.
XVI. yüzyılın başından yani Balım Sul- Bu vakıanın en müşahhas delili. Hacı
tan'dan zamanımıza kadar devam ede- Bektaş'ın yakını olup onun vefatından
gelen ve asıl bilinen Bektaşlliği temsil sonra zaviyenin başına geçtiği rivayet
eden devre olmak üzere iki safhada ele edilen ve baciyan-ı ROm'dan olduğunda
almak gerekir. Çünkü dikkatle bakıldığı şüphe bulunmayan Hatun Ana'nın mü-
zaman bu iki safhanın pek çok bakım­ ridi Abdal Musa'nın faaliyetleridir. Sulu-
dan açık bir şekilde birbirinden farklı cakarahöyük'te yetiştikten sonra henüz
olduğu görülür. fetihlerin devam ettiği Batı Anadolu uç-

373
BEKTAŞILiK

olmadıkları, bu zümrenin Vefaf, Kalen- Bektaş Zaviyesi'nin, dolayısıyla tarikatın tan'dan sonra bu niteliğini değiştirdiği­
derf, Yesevf ve Haydarf dervişlerinden şeyhliğine getirilmesiyle birlikte o za- ni farzedenler vardır. Ancak bunlar. Bek-
meydana geldiği bilhassa belirtilmişti. mana kadar Kalenderilik'te mevcut teş­ taşfliğin menşeini oluşturan Babaf ha-
Böyle olunca bütün bu zümrelerin Bek- kilat. doktrin, ayin ve erkanın ne ölçü- reketinin hangi şartlarda ve hangi te-
taşiliğin kuruluşunda pay sahibi olmaları de değişikliğe uğradığı meselesidir. Bu- sirlerle, hangi zümreler arasında ortaya
tabiidir. Nitekim Hacı Bektaş'ın bir Ve- na ilaveten Balım Sultan'ın hangi saik- çıktığını ve bu zümrelerin içtimal-kültü-
fal şeyhi olan Baba İlyas'ın halifesi ve lerle hareket ettiği. hangi kaynaklardan rel durumlarıyla bunlar arasındaki dinf-
aynı zamanda bir Haydarf şeyhi bulun- faydalandığı ve asıl önemlisi bu değişik­ tasawufi cereyanların ve özellikle Ka-
duğu asla gözden kaçırılmamalıdır. ikin- liği ne maksatla yaptığı da ehemmiyet lenderfliğin mahiyetini iyice araştırma­
ci olarak Vilayetname'de Ahmed Yese- kazanmaktadır. Bu konunun yeterince yanla rdır (mesela bk. Yaşar Nuri Öztürk,
vf ve Kutbüddin Haydar'ı anlatan men- aydınlandığını söylemek güçtür. Bununla Tarihi Boyunca Bektaşflik, İstanbul 1990).
kıbeler, Bektaşiliğin teşekkülünde Ye- beraber, Balım Sultan'ın faaliyet ve uy- Bunların dayanağı Hacı Bektaş-ı Veli'ye
sevilik ve Haydariliğin hisselerini belge- gulamaları sonunda Bektaşfliğin Kalen- aidiyeti ilmen kesin olarak ispatlanma-
lemektedir. Ancak bunların hepsinden derflik'ten tam anlamıyla ayrılarak iyice miş Makiilô.t adlı eserle. adı geçenin XV.
de çok Kalenderiyye'nin bu teşekkülde derlenip toparlandığı. tarikatın merkezi yüzyıldan sonra yazılmış kaynaklarda çi-
en önemli rol oynadığı. gerek Vilayet- olan Hacı Bektaş Zaviyesi'ne bağlı sağ­ zilen portresidir. Makiiliit gibi, aşağı ka-
name gerekse diğer Bektaşi menakıb­ lam bir taşra teşkilatının kurulduğu mu- demedeki müridier için yazılmış eserle-
namelerinin mukayeseli tahlilinden an- rin daha ince ve karmaşık birtakım iti-
hakkaktır. Nitekim bunun sonunda ta-
laşılmaktadır. Bektaşiliğin teşekkülünde kadf meseleleri yansıtmak zorunda ol-
rikat iktisadi bakımdan da güçlenmiş
en önemli hizmetlerden birini yapmış madıkları bir yana, XIII. yüzyılda Anado-
ve bağlı zaviyeler üzerinde bir kontrol
olan Abdal Müsa başta olmak üzere, . lu· da kaynayan gayri Sünni hareketle-
mekanizması kurabilmiştir. Böylece Bek-
XIV-XV. yüzyıllarda yaşamış olup abdal* rin ortaya çıkardığı Babaf hareketinden
taşilik. ll. Mahmud tarafından 1826'da
lakabını taşıyan ve bugün Bektaşi ola- kaynaklanan Bektaşfliğin daha başlan­
Yeniçeri Ocağı'yla birlikte ilga edilineeye
rak bilinen şeyhlerin çoğu aslında Ka- gıcında bu karakteri taşıması kadar ta-
lenderf ve Haydarf idiler. Bektaşi edebi- kadar varlığını kesintisiz sürdürmüştür.
bii bir şey olamazdı . Aksi halde tek ba-
yatının kurucusu sayılan Abdal Müsa·-
imparatorluktaki bütün Bektaşi tekke- şına bir Balım Sultan'ın , o kadar zaman
nın halifesi Kaygusuz Abdal da bir Ka-
lerini Nakşibendf tarikatının emrine ve- sonra, içeriden hiçbir tepki görmeden
lenderf şeyhinden başka bir şey değil­ ren ll. Mahmud bununla hiç şüphe yok tarikatı nasıl birdenbire gayri Sünni bir
dir. Nitekim Bektaşi adıyla anılmadıkla­ ki Bektaşflik gibi gayri Sünni bir tarika- yapıya kavuşturduğu ve bu sürecin na-
rı kesin olan Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli ). tı bu koyu Sünni tarikat bünyesi içinde sıl başlayıp geliştiği sorusunun cevabını
Sultan Şüca ve Otman Baba (Hüsam Şah) . zamanla eritmeyi düşünüyordu (b k. Bir- vermek imkansızdır.
gibi XIV- XV. yüzyıllarda Osmanlılar'ın ge, s. 78) Ne var ki ll. Mahmud bu he- A) Huriifi ve Şii Tesirler Öncesi Devre.
Rumeli fetihlerinde bulunmuş meşhur define pek ulaşamadı. Abdülaziz zama- Bu devre XIII. yüzyıldaki Babaf hareke-
birtakım Kalenderf şeyhlerinin de bü- nında Bektaşilik yeniden eski haline dön-
tiyle başlar. Bu hareketi meydana geti-
yük Bektaşi evliyası arasında gösteril- me yoluna girdi. Tahrip edilen bazı za- ren Türkmen zümrelerinin daha Anado-
mesi, Kalenderiyye'nin Bektaşiliğin te- viyeler onarıldı. Fakat bu defa Yeniçeri lu'ya gelmeden önce mensup bulunduk-
şekkülündeki tesirini ortaya koyması ba- Ocağı'nın güçlü desteğinden mahrum bu- ları gayri Sünni inançlar çevresi, eski
kımından önemlidir. O kadar ki bunla- lunuyordu. Türk inançlarından Budist ve Maniheist
rın menakıbnameleri bile Bektaşiliğin tesiriere kadar pek çok ve çeşitli dini
1908'deki Il. Meşrutiyet inkılabından
teşekkülünden sonra bu tarikat çevre-
sonra da faaliyetlerine devam eden Bek- unsurlardan oluşan "syncretique" bir ma-
lerinde kaleme alınmıştır. Kalenderfliğin hiyet arzediyordu (mesela bk. Köprülü ,
taşTiik, 1925'te bütün tarikatların, tek-
Bektaşilik'le sıkı münasebeti XVI. yüz-
ke ve zaviyelerin kapatılmasıyla Türki- DEFM, s. 305-309, 405-408; a.mlf, TY, s.
yılda da bir müddet daha sürmüş, me- ı 3 ı- 140; İA, ll, 46 ı -464; daha yeni bir in-
ye'de resmen ortadan kalkmış ise de
sela Hayretf gibi tanınmış Kalenderf şa­ celeme. Melikoff, Memoriae Alexii Bom-
gerçekte bütün öteki tarikatlar gibi gü-
irler kendilerini aynı zamanda Bektaşi baci Dicata, s. 379-395; a mlf, Turcica,
nümüze kadar varlığını sü rdürmüştür.
olarak tanıtmışlardır. XIV [ı982]. s. 142-1 54; Bektaşi doktrini-
B) Balım Sultan'la Başlayan Esas Kuru- Doktrin. Bektaşfliğin doktrini mesele-
nin özellikle eski Türk inançlarıyla alakası
luş ve Gelişme Devresi. Bugünkü hüviye- sinde Hurüfi ve Şii tesirlerden önce ve için bk. Eröz, s. 257-396).
tiyle bilinen asıl BektaşTiik, 922 ( 1516) sonra olmak üzere iki ana devreyi he-
Moğol işgalinin sebebiyet verdiği kar-
yılında öldüğü ileri sürülen Balım Sul- saba katma mecburiyeti vardır.
gaşadan faydalanarak Selçuklu hüküme-
tan'ın tarikatın başına geçmesiyle şekil­ Bektaşi zümrelerin kendileri başta ol- tinin takibatından kurtulan Babaf hali-
lenmiştir. Zaten Bektaşi an'anesi de Sa- mak üzere bazı araştırmacılar tarafın­ felerinin çeşitli yörelerde kurdukları za-
lım Sultan'ı ikinci pir kabul etmekle bu dan da Hurüfi ve Şii tesirler daha tari- viyeler faaliyetlerine XIII. yüzyıl boyunca
tarihi vakıayı tescil etmiştir. katın teşekkül döneminden beri var ka- devam ettiler. Babaf hareketi içinde yer
Bektaşfliği Kalenderflik'ten ayırarak bul edildiği için bu durumun birtakım alan Kalenderf, Vefaf, Yesevf ve Haydarf
ona bugünkü yapısını kazandıran Balım yanlış anlarnalara zaman zaman yol aç- dervişlerine ait bu zaviyelerde ikinci ve
Sultan'ın şahsiyetiyeteri kadar aydın­ tığı görülmektedir. Bunun tersi sadece üçüncü nesil artık Rum abdalları diye
lanmış değildir.Ancak burada önem ka- Balım Sultan'dan önceki dönemi esas anılıyordu. Bunlardan bazılarının XV. yüz-
zanan husus Balım Sultan ' ın 1501'de ri- alarak Bektaşiliğin Sünni bir tarikat ola- yıl ortalarından sonra, yani Şii tesirierin
vayete göre ll. Bayezid tarafından Hacı rak teşekkül ettiğini. fakat Balım Sul- nisbeten kendini göstermeye başladığı

374
BEKTAŞILiK

bir devirde yazıya geçirilmiş menkıbele­ Timur yönetimi tarafından takibata uğ­ tarikat kabul etmek yerine Bektaşilik'­
rinde bile ateş kültü ve diğer tabiat kült- rayınca Anadolu'ya da nüfuz ederek XV. te Şii tesirlerden söz etmek daha ger-
leri. kalıp değiştirme (metempsycose), te- yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rume- çekçi bir ifade tarzı olur.
nasüh ve hulül gibi Şifliğe dahi yabancı Ii topraklarına geçti. Hatta Fatih Sultan Avrupa'da yapılan ilk araştırmalardan
bazı inançların kuwetle yer bulduğu ve Mehmed zamanında saraya kadar sıza­ beri Bektaşilik' te bazan hıristiyan unsur-
nisbet itibariyle yüksek bir toplama ulaş­ bilen Hurüfilik, ancak vezfriazam Mah- lar görülmek istenmiş , "Hak - Muham-
tığı görülür (bk Ocak, B elctaşf Menalcıb­ mud Paşa'nın gayretleriyle engellenebil- med - Ali" telakkisi, "on iki imam " ve
namelerinde islam Öncesi inanç Motif/e- di (bk . MecdT. s. 82-83). Bunun netice- "on iki post"un on iki havari ile müna-
ri, s. 133 -194 ve sonuç kısmı) Nitekim sinde pek çok Hurüfi. Kalenderr tekke- sebeti vb. meseleler Hıristiyanlık tesir-
bu tür itikadlarını zaman zaman açığa lerine sığınarak bu tarikatın bünyesin- lerine bağlanmış ise de bu görüşlerin
vurmaları sebebiyledir ki Rum abdalları de kendisine yer buldu. Bunlar kısa za- doğru olmadığı M. F. Köprülü, Saha Sa-
Osmanlı hükümdarları tarafından fetih- manda inançlarını yaydılar. Fazlullah Ka- id ve A. Gölpınarlı tarafından ortaya ko-
lerdeki yardımiarına rağmen teftiş ve lenderller aracılığıyla en yüksek Bektaşi nulmuştur.
hatta sınır dışı ediliyorlardı (bk reva- evliyası a rasına girdi ve takdis edilme-
Bektaşilik doktrinine kendine mah-
rfh-i Al-i Osman, vr. 42b)_ Bu inançları yü- ye başlandı. Hurüfiliğin Bektaşi doktrini
sus hüviyetini kazandıran ve yukarıda
zünden daha ilk zamanlardan itibaren üzerinde ne ölçüde derin tesirler bırak­
sözü edilen "syncretique" yapıyı bir ara-
bunlar Sünniliğin hakim bulunduğu şe­ tığını anlayabilmek için Bektaşi edebi-
da tutan harç tasawuf olmuştur. Daha
hir ve kasabalardan ve kısmen köyler- yatını incelemek yeterlidir.
Yeseviiik'le birlikte başlayan ve Kalen-
den uzak bölgelerde yerleşmişlerdi. Biz- XV. yüzyılın özellikle son çeyreğinde , deri telakkileriyle gelişen Bektaşi tasav-
zat Hacı Bektaş'ın Konya, Kayseri veya Hurüfi tesirierin arkasından muhtelif vufunun kendi yapısına uygun bir ren -
Kırşehir içinde değil Görerne yöresindeki kanallarla Anadolu'ya sızmaya başlayan, gi vardır. islam dünyasında umumi ola-
Türkmen aşiretleri içinde Sulucakarahö- özellikle son on yıl içinde Safevller'in sis- rak tasawufa damgasını vuran vahdet-i
yük'te zaviye açmasının sebebi de bun- temli propagandası ile yoğunlaşan Şii
dan başka bir şey olmamalıdır. Rum ab- vücud * sistemi Bektaşfliğin tasawuf an-
tesirler öne geçti ve böylece Bektaşfli­ layışını da tesir altına almış, ancak bu
dallarının yahut henüz Bektaşi adını al- ğin bugün tanıdığımız çehresi belirme-
mamış bu ilk Bektaşller' in çok etkili bir
sistem Bektaşilik'te hulül itikadıyla bir-
ye başladı. Muhtemelen 907 ( 1501) yı­ leşerek esas mahiyetinden uzaklaşmış­
propaganda güçleri vardı (bk. Birge, s. lında Balım Sultan Dimetoka'daki meş­
tır. Bektaşi edebiyatı, bilhassa nefesler,
5 ı -5 3: Vryonis, s. 336- 373) . Bunun sebe- hur Kızıldeli Dergahı'ndan alınıp Anado-
bi, daha sonraki asırlarda bile hala tesi- bu hadisenin tipik ve çarpıcı örnekleriy-
lu'da Hacı Bektaş Dergahı'nın -dolayı­
rini icra edecek olan. her türlü mahallf le doludur.
sıyla tarikatın- başına getirildiği zaman
inançları kolayca bünyesine mal edebi- Bektaşilik doktrini günümüzde de ye-
Bektaşflik artık Hurüfi ve Şii tesiriere
len bir inanç yapısına, daha doğrusu bir yabancı değildi. Balım Sultan böyle bir
ni yorumlar ve te'villerle kendisini za-
"inançlar halitası"na sahip olmalarıydı. ortamda "Hak-Muhammed-Ali" tarzın­ mana uyarlama çabaları içinde bulun-
Bu yüzden Osmanlılar' ın Rumeli'deki fe- da ifade edilen ulühiyyet mefhumunu ve makta. bunda da eskiden olduğu gi-
tihlerine paralel olarak Bektaşi derviş­ on iki imam kültünü Bektaşfliğin esasla- bi fazla güçlük çekmemekte, Bektaşi
leri bu yeni topraklarda kendilerini ka- rı arasında en baş yere yerleştirdi. Bek-
"syncretisme" i yine canlılığını sürdür-
bul ettirebilmek için fazla bir güçlükle taşller'in "teslim taşı" dedikleri boyuna
mektedir.
karşılaşmadılar. Bunun tipik bir misali- takılan on iki köşeli yıldız biçimindeki Ayin ve Erkan. Kalenderilik'ten doğ­
ni Sarı Saltuk zaviyeleri teşkil eder. Bu kolye on iki imamı temsil eder. Bununla muş olması sebebiyle Bektaşiliğin daha
zaviyeler Yunanistan, Arnavutluk, Ro- birlikte başta "tevella ve teberra düstu- başından beri Sünni islam ' ın itikad ve
manya ve Bulgaristan'da bulundukları ru" olmak üzere öteki Şii unsurlar da ibadet esasları karşısında genellikle ka-
yerlerdeki mahallf aziz kültlerini kendi- sistemleştirildi (Baha Said, s. 321-332) . yıtsız bir tutum içerisinde olduğu tarihi
lerine mal ederek İslamlleşti rmişler ve Ancak bu konuda gözden kaçınlmaması bir gerçektir. Bu konuyla ilgili ip uçları­
böylece yerli hıristiyanları zahmetsizce lazım geldiği halde çok defa ihmal edi- na muhtelif Bektaşi menakıbnamelerin­
ihtida ettirebilmişlerdir (bk Hasluck, II, len bir nokta vardır : Sözü edilen bütün de ve nefeslerinde rahatça rastlanabil-
429-439) . Bu niteliği dolayısıyla Bektaşi Şii unsurlar Şiflik 'te olduğu hüviyetleriy- diği gibi meşhur Bektaşi fıkraları da
doktrini giderek zaman ve mekan için- le Bektaşfliğe geçmemiş, daha başından ayrı bir delildir. Bektaşilik, isıarn 'ın mü-
de daha da zenginleşmiş ve her çevre- beri mevcut İslam öncesi inançlarla mez- kelleflerini mecbur tuttuğu namaz; oruç
den. her inançtan insanlara hitap ede- cedilerek onların yapısına uygun bir ma- gibi ibadetleri açıkça olmasa bile çeşit­
bilen bir doktrin haline gelmiştir. Nite- hiyet kazanmışlardır. Mesela böylece, za- li te'villerle red yolunu tercih etmiş ; bu-
kim 14SO'Ii yıllardan başlayarak Bekta- hirde üçlü bir ulühiyyet telakkisi gibi gö- na karşılık İslam öncesi eski Türk dinle-
şi doktrini geniş çapta Hurüffliğin tesir- rünerek yanlışlıkla Hıristiyanlık'taki tes- riyle Şamanizm , Budizm ve İran dinleri-
lerine maruz kalacak, aradan fazla bir lise benzetildiği için eski şark.iyatçıları nin bakiyelerine dayanan birtakım ayin
zaman geçmeden de Anadolu'da yoğun­ yanıltan "Hak-Muhammed-Ali" ifadesi, ve erkan geliştirmiştir. Bunlara İslami
laşan Şii propagandası Bektaşfliğe nü- tamamıyla hulül kalıplarına girerek sa- bir çehre kazandırmak maksadıyla bazı
fuz edecektir. . dece ilahiaşmış bir Hz. Ali'yi gösterir ol- tasawufl mefhum ve telakkiler kulla-
B) Hurfifi ve Şii Tesirler Sonrası Devre. muştur. Bu bakımdan imam Ca'fer mez- nılmış, Hz. Peygamber zamanına kadar
XIV. yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan'- hebine mensubiyet iddia etmesine rağ­ götürülen bazı menkıbeler teşekkül et-
da doğan ve yayılan Hurüfilik, kurucusu men Bektaşfliğin gerçekte Şiilik'le ilgisi tirilmiştir. Bütün Bektaşi ayin ve erka-
Fazlullah-ı Hurüfl'nin idamından sonra yoktur. Bu yüzden de Bektaşfliği Şii bir nı. "dört kapı-kırk makam " şeklinde ifa-

375
BEKTAŞILiK

de edilen tasawufl telakkiye da-


meşhur Bu iki büyük ayinin dışında muhar- tı ve bu bölünme günümüze kadar de-
yandırılır.
Kul ancak şeriat, tarikat, ma- rem matemi, baş okutma ve düşkünlük vam etti.
rifet ve hakikat kapılarını ve her kapı­ gibi muhtelif vesilelerle icra edilen daha BalımSultan'la birlikte tarikatın hiye-
daki on makamı geçerek Hakk'a ulaşır. başka ayin ve erkanlar da vardır. Bekta- rarşisi tesis edildi (geniş bilgi için bk. Bir-
Bütün ayin ve erkan kulun bu yolculu- şilik' le ilgili hemen her kitapta bu ayin- ge, s. 56-58, 81-83) Hacı Bektaş Zaviye-
ğunu temsil eder. lerin nasıl yapıldığına dair bilgi mevcut- si'nde oturan ve bütün Bektaşfler'in şey­
Bektaşfliğin ibadet anlayışı, en eski ve tur. Bütün bu ayinler sırasında saz re- hi mevkiini işgal eden zat "dede-baba "
temel ayin olan ayfn-i Cem'de kendini fakatinde nefes denilen ilahiler söylenir. diye anılır oldu. Ondan sonra her tekke-
gösterir. Bunun esası, İslamiyet'e gir- Ayrıca kurban kesme, dolu içme, lokma nin başkanlığı demek olan "baba lık" ma-
meden önceki devirlerde Türkler ara- yeme vb. birtakım erkanlara mahsus kamı geliyordu. Bunlar arasındaki liya-
sında çok yaygın olan. evli çiftierin ka - "terceman" ve "gülbank" adı verilen se- katiiierden dede- babayı temsil etmek
tıldığı, çok sıkı disiplin kaideleri içerisin- cili dualar okunur (bunlara hemen her ki- üzere halifeler seçilmekteydi. Her zaviye-
de cereyan eden içkili (kımız) dinf top- tapta rastlamak mümkün olmakla beraber de diğer tarikatlarda olduğu gibi "can-
lantıya dayanmaktadır (bk. Potapov, s. bir misal olarak şu esere bakılabiLir: Ulu- lar" denilen dervişler vardı. Bunlar zavi-
71-85 ; Köprülü, İlk fvlutasavvıflar, s. 33- soy, s. 263-290). Bunlarla eski şaman yelerdeki çeşitli hizmetleri ifa ederler-
34) . Eski Türkler'in bu ayinleri Mavera- duaları arasındaki çok yakın benzerlik- di. Canlar "muhib" tabir edilen müridier
ünnehir'de göçebe Türkmenler vasıtasıy­ ler, Bektaşilik'teki Şamanizm tesirleri- arasından seçilirdi. Tarikata henüz res-
la Yesevfliğe sokulmuş ve bu yolla Ana- ni belgeleyen noktalardır (bu konuda bk. men kabul edilmemiş olanlara da "aşık"
dolu'ya gelerek Babaf muhitlerinde icra inan, s. 120-146). adı veriliyordu.
edilmeye başlanmıştır (bk. Elvan Çelebi, Kısaca zikredilen bu ayin ve erkan- Pfr evinde, on iki imamı temsilen her
s. 23; Köprülü, İlk fvlutasavvıflar, s. 33- lar ve daha başkaları daima mevcut ol- biri, başta Hz. Muhammed olmak üzere
34; daha geniş bilgi için bk. Birge, s. 175- makla birlikte Bektaşfliğin kasaba ve şe­ büyük peygamberler ve büyük Bektaşi
20 ı ; Melikoff. Turcica, VI 119751. s. 49-67; hirlere de yayılmaya başladığı XVI. yüz- evliyasına izafe edilen on iki post (ma-
Ocak, Bektaşi fvlenakıbnamelerinde İslam yıldan itibaren Bektaşi ayinlerinin esas kam) bulunur. Bu post geleneği Hz. İb­
Öncesi İnanç fvlotifleri, s. 125-129). En az icra edildiği meydanın yanında tekke- rahim'in kestiği kurbanın postuna da-
bunun kadar önemli bir temel ayin de ler ve mescidler de görülmeye başlamış­ yandırılır.
"ikrar ayini" denilen tarikata giriş mera-
tır.
Bektaşilik'te tarikatın
maddi teşkilatı­
simidir. Maniheizm 'deki dine kabul (ini-
tiation) ayini ile çok kuwetli benzerlikle- Az da olsa Sünnf İslam ' ın ibadet esas- nı aksettiren bu silsile-i meratibden baş­
larına zaman zaman riayet eden Bekta- ka tasawufl silsile-i meratibe de temas
ri olan bu ayin, tarikata kabul edilmeye
ehil olan kadın ve erkekleri eski men- şfler'e her zaman rastlanmıştır. Bu du- etmek lazımdır. İrşad müessesesinin ba-
suplara tanıtan önemli bir merasimdir. rumu Sünnf çevrelerle kaçınılmaz temas- şında bulunan ve manen en yüksek de-
la rın bir tesiri olarak kabul etmek yan- receyi kazanan şahıs " mürşid"dir. On iki
Maniheizm'in eski Türk dinleri vasıta­
lış olmaz. posttan birincisi Hacı Bektaş-ı Veli' nin
sıyla BektaşTiiğe tesiri bundan ibaret kal-
mamış, meşhur "eline, diline, beline sa- Teşkilat. Bektaşflik teşkilat bakımın­ temsil ettiği pfr postudur, ikincisi mür-
hip olma" düsturu da (bk. Maniheizm'de- dan genel görünüş itibariyle diğer tari- şid postu olup Hz. Muhammed'i temsil

ki üç mühür prensibi : Peuch, s. 89-90) söz katlara benzer. Kuruluş devresinde hiç eder. Mürşidlik en zor ve sorumluluğu
konusu Maniheist tesirlerle Bektaşfliğin şüphesiz büyük bir Vefa!- Haydarl, dola- ağır olan bir makamdır. Ondan sonra

ayıncı niteliği haline gelmiştir. yısıyla Kalender! zaviyesi olan Hacı Bek- "rehber" gelir. Rehber Hz. Ali'nin temsil
taş Zaviyesi tarikatın teşkilatianmasm­ ettiği üçüncü postun sahibidir. "Talip"

da baş rolü oynamıştır. "Pir evi" denilen denilen ve irşad edilerek tarikata alına­
bu zaviye tarikat yayıldıkça bütün öteki cak olan adayları aydınlatmak. her ba-
zaviyelere örnek olmuştur. kımdan hazır hale getirmek rehberin

Merdivenköy Şahkulu Bektaşi Asitanesi'nin içinden bir gö- Balım Sultan bu zaviyenin başına ge- görevidir. Tarikata katılma işlemi ikrar
rünüş 119851 - Göztepe 1 istanbul
çince ayin ve erkanlarda yaptığı yenilik- ayininden sonra tamamlanır. Gerek bu
lerin yanı sıra tarikatın teşkilatını da ayinde gerekse ötekilerinde her erkanı
merkeziyetçi bir anlayışla düzenledi. Bü- icraya hizmet edecek görevliler bulunur.
tün tarikatı kendisine tabi hale getirip Bunların her birinin ayrı ayrı adları var-

nizarnı ve kontrolü sağladığı gibi önemli dır.

bir iş olarak da Kalenderilik'teki mücer- Sosyal ve İktisadi Yapı. Bektaşfliğin


redlik (bekarlık) geleneğini yeniden uy- muhtelif cepheleri içinde üzerinde he-
guladı ve böylece mücerred Bektaşi der- men hiç durulmayan önemli bir nokta
vişleri zümresi ortaya çıktı. Ancak bu da sosyal ve iktisadi yapı meselesidir.
durum bir müddet sonra Hacı Bektaş-ı Bu mühim mesele. Süreyya Farukf'nin
Veli'nin soyundan geldiklerini ileri sü- geniş çapta arşiv vesikalarına dayanan
ren çelebiler (bel oğu ll arı) ile bunu red- çalışmalarıyla aydınlanmaya başlamış­
dederek hakiki Bektaşi'nin kendileri ol- tır. Bir bütün olarak Osmanlı İmpara­
duğunu iddia eden babalar (yol oğul ları torluğu'nda Bektaşiliğin sosyal ve ikti-
yani mücerredler) şeklinde ikili bir bölün- sadi yapısının tarihini yazabilmek, hiç
ıneye ve tabiatıyla sürtüşmeye yol aç- olmazsa tarikatın XVI. yüzyıldan itiba-

376
BEKTAŞILİK

ren belli başlı tekkelerinin monografile- merkezdeki devlet adamları tarafından lar karş ısında devletin mevcut pürüzle-
rinin tamamlanmasına bağlıdır . muhtelif vesilelerle yüklü miktarda ayni ri ortadan kaldırmak için elinden geleni
ve nakdi bağışlar yapılıyordu. Bir misal yaptığı da gözden kaçmamaktadır .
Bektaşiliğin sosyal ve iktisadi cephe-
si. diğer tarikatlarda olduğu gibi, tari- olarak XVI. yüzyılda Dulkadıroğulları'n­ ll. Mahmud'un Bektaşiliğe indirdiği
kat bünyesindeki vakıfların tarihi gelişi­ dan Şehsuvaroğlu Ali Bey ile Malkoçoğlu 1826 darbesi eğer başka bir tarikata in-
mi ile ilgilidir. Aslında başta Hacı Bek- Bali Bey'in Hacı Bektaş Zaviyesi'ne yap- dirilmiş olsaydı büyük bir ihtimalle o ta-
taş Zaviyesi olmak üzere Kızıldeli , Akya- tıkları bağışlar zikredilebilir.
rikatın dağılıp gitmesi veya en azından
zılı ve Abdal MOsa vb. bazı büyük zavi- Bektaşi tekkelerinin halk arasındaki zayıflaması işten bile değildi. Fakat Bek-
yeler tarikatın resmen teşekkülünden nüfuzlarını. bulundu kları yerlerde halka taşi vakıflarının merkeziyetçi yapısı ve
daha önce birer vakıf müessesesi ola- sağladıkları imkanlarla ilgili görmek la- iktisadi gücü tarikatın bu darbeyi ko-
rak ortaya çıkmış ve devletçe resmen zımdır. Bu imkanlar bir kısım maddi hiz-
layca atiatmasına ve bir müddet sonra
tescil edilmişlerdi. Bunların büyük kıs­ metlerden ibaret bulunabildiği gibi ida- yeniden belini doğrultmasına büyük öl-
mı. Selçuklular ve Beylikler devrinde te- ri mekanizma ile halk arasında müna- çüde yardımcı olmuştur. Bu sağlam ik-
sis edilmiş vakıflara sahip Rum abdal- sebet kurma şeklinde de olabiliyordu.
tisadi ve idari yapı sayesinde Bektaşilik
ları zümresine mensup Kalenderi şeyh­ Nitekim Bektaşi şeyhlerinin zaman za-
1925'e kadar varlığını muhafaza edebii-
lerinin zaviyeleriydi. Daha başlangıçta man baş gösteren ihtilafları giderme-
miştir (I 826' dan sonra Be kta şiliğin duru-
devletin tahsis ettiği güçlü vakıflara sa- de aracı rolünü üstlendikleri bilinmek-
mu için bk. Melikoff, Turcica, XV [19831, s.
hip bir tarikat olarak tarih sahnesine tedir. Böylece zaten sahip oldukları ma-
155-170)
çıkmak Bektaşiliği maddeten güçlü kı­ nevi nüfuza bir de maddi nüfuz ekleni-
Bektaşilik ve Siyaset. Bektaşilik. men-
lan bir faktördü. Yeniçeriliğin Bektaşili- · yordu. Bununla beraber bu nüfuzun hiç-
ğe dayanması, bu gücün hiç sarsılma­ bir zaman mahalli idareciyi aştığı, me- şeini teşkil eden Babai hareketinin ya-
sela bir sancak beyi ile rekabete sebe- pısı dolayısıyla her zaman siyasetle ya-
dan ll. Bayezid devrine kadar gelmesini
sağladı. Bu devirde Safevi tehlikesi Bek- biyet verecek hale geldiği görülmemiş­ kından ilgilenmiştir. Rum abdallarının

taşiliği iktisacten güçlendirmeye bir ve- tir. Bu da devletin, şeyhlerin gücüne bir gerek Osmanlı Beyliği'nde gerekse öte-
sile teşkil etti. ll. Bayezid yeni imkan- yere kadar imkan tanıdığını gösteren ki uçbeyliklerinde kuruluş devrelerin-
larla vakıfları zenginleştirdi. Balım Sul- önemli bir tesbittir. de aynadıkları rol ve bu sebeple hükü-
tan'la girişilen yeni teşkilatlanma. bü- Eldeki vesikalardan. Avrupa devletle- met çevreleriyle sıkı ilişkileri hiçbir za-
tün Bektaşi zaviyelerinin vakıflarını di- ri, Rusya ve İran'la uzun süreli savaşla­ man unutulmamalıdır. İlk Osmanlı hü-
ğer tarikatlarınkinden -M evievilik hariç- rın yapıldığı XVll ve XVlll. yüzyıllarda si- kümdarlarının Abdal MOsa. Abdal Mu-
farklı olarak Hacı Bektaş Zaviyesi'nin ida- pahilerin veya diğer tarikat çevrelerinin rad, Geyikli Baba ve Postinpuş Baba gi-
resine bağladı. Bu zaviyedeki d ed e- ba- Bektaşi vakıflarına müdahalelerde bulun- bi şeyhlere zengin vakıflarla beslenmiş
banın. bundan böyle artık diğer zaviye- dukları anlaşılmaktadır. Bu durumun sa- zaviyeler açtıkları bilinmektedir (mesela
lerin şeyh ve mütevelli tayinlerinde son vaş zamanlarında veya zirai üretimin ta- b k. Aşık pa şa zade, s. 6, 46 -47; Oruç b. Adil,
sözü söyler duruma geldiği bilinmekte- bii olarak azalması sonucu vakıf gelirle- s. 8; Neş ri, ı . 25 , 47). Daha sonra XIV.
dir. Dede-babanın yaptığı tayin ve azil- rinde hasıl olan düşüklük sebebiyle mey- yüzyılın ikinci yarısında yeniçeri teşkila­
lere hiçbir devlet yetkilisinin müdahale- dana gelmiş olduğu muhakkaktır. Bu tının kendisini Hacı Bektaş an'anelerine
si söz konusu değildi. Ancak yine de bu yüzden de ortaya çıkan maddi açıklar bağlaması. XV. yüzyılda da ocağın res-
tayin ve aziller belli kaidelere göre yapı­ ya böyle haksız müdahaleler yoluyla ve- men tarikatla birleşmesi Bektaşiliği si-
lıyordu. Mesela taşra zaviyelerinin ba- ya bizzat şeyhlerin vakıf arazisinde ya- yasi faaliyetlere kuwetle bağlayan bir
balık makamı. Hacı Bektaş şeyhinin iz- şayan reayadan fazla hak talep etmele- faktör oldu ve bu durum 1826'ya kadar
nine bağlı olarak babadan oğula geç- riyle kapatılmak isteniyordu. Bütün bun- kesintisiz sürdü. Yeniçeri Ocağı ' nda Ha-
mek suretiyle dolduruluyordu.
Şehir ve kasabalardakiler hariç Ana-
dolu ve Rumeli'deki bütün Bektaşi tek-
keleri aslında birer iktisadi işletme. da-
ha doğrusu çiftlik durumundaydı. Vakıf
arazilerden elde edilen gelir her tekkenin
mütevellisi tarafından toplanıyor, bu mü-
tevelli yalnız şeyhe karşı sorumlu bulunu-
yordu. Mevcut gelirden ihtiyaçlar temin
Bekt a şilik' l e
edildikten sonra artakalanı Hacı Bektaş ilgili baz ı
Zaviyesi'ne gönderiliyordu. Bu merke- ta rika t
malzem eleri:
zi sisteme rağmen Bektaşi vakıflarının
hırka . t ae.
zenginlik itibariyle Mevlevi vakıfların­ kemer ve
dan sonra geldiği araştırmalarla ortaya teslim taşı
(istanbul
çıkarılmıştır. Bektaşi zaviyelerinin gelir-
Be lediye
leri sadece vakıf zenginliklerinden iba- Müzesi ,
Envanter,
ret değildi. Zaman zaman gerek mahal- nr. 3 129 /
li zenginler ve idari otoriteler. gerekse 1, 2, 5, 7)

377
BEKTAŞILiK

cı Bektaş Zaviyesi'ni temsil eden bir ba- dan sonra Hacı Bektaş Zaviyesi'nin ka- tür yapısını bu sosyolojik faktör tesir al-
banın bulunması ocakla tarikat arasın­ patıldığını, ancak Kan Oni zamanında ye- tına almıştır.
daki bağı hep sağlam tutmuştur. niden açıldığını nakletmektedir (bk Sü- "Syncretique" yapı Bektaşiliğin doktri-
Osmanlılar'ın XIV. yüzyıl ortalarından reyya Faruki, Türkiye İktisat Tarihi Semi· nini. ayin. erkan ve teşkilatını şekillen­
itibaren Rumeli'de başlattıkları fetih ha- neri, S. 212). Eğer bu durum vaki ise o dirdiği gibi kültürel cephesine de belli
reketlerinde devamlı olarak Rum abdal- takdirde bunu ad ı geçen padişah zama- bir hüviyet kazandırmış, Sünnilik dışı ka -
ları, XV. yüzyıldan sonra da Bektaşi der- nında Orta Anadolu 'da meydana gelen
rakteri, tarikatın dini ve tasawufi yapı ­
vişleri mutlaka vazife almışlardır. Gerek isyanlarla ilgili görmek gerekir. Bunun- sında umursamazlığa varan çok geniş
Ö. Lutfi Barkan'ın yayımladığı vesikalar- la birlikte ne olursa olsun bu gibi du-
bir müsamaha havası yaratmıştır . Bu
dan (b k. VD, Il, 305- 353), gerekse tahrir rumlarda devlet suçluları cezalandırmak ­
tavır Türk edebiyatında ince alaycı. ze-
defterlerindeki diğer zaviye kayıtların­ tan öteye geçmemiş, bütün tarikatı mu-
ki, nükteci ve hazırcevap Bektaşi tipini
dan buralardaki Bektaşi dervişlerinin bir hatap almamıştır. Hatta ll. Mahmud bi-
doğurarak Bektaşi fı kraları diye bilinen
kısmını ismen olsun tesbit mümkün ol- le tarikatı ilga ettiği zaman birkaç kü-
türün gelişmesine yol açmıştır.
maktadır. Söz konusu bu faaliyetler, fe- çük tekke şeyhinin idamından başka bir
yola gitmemiş, Hacı Bektaş Zaviyesi şey­ İslam öncesi devirde karn-azanların
tihler sırasında ve sonrasında gördük-
hi Hamldullah'ı bile Amasya'ya sürmek- kopuz refakatinde terennüm ettikleri
leri hizmetler Bektaşi dervişlerine dev-
le yetinmişti r. Fakat asıl dikkati çeken manzum sözlerden Ahmed Yesevi'nin
let nezdinde hatırı sayılır bir yer sağla­
nokta, tarikatın ilga edildiğini belirten hikmetlerine. YOnus Emre'nin deyişle­
mıştır.
fermanda Hacı Bektaş- ı Veli'nin ve Bek- rinden Kaygusuz Abdal'ın şiirlerine ka-
ll. Bayezid'in Balım Sultan'ı bimetoka'-
taşi tarikatının olup bitenlerden özen- dar uzanan bir tekamül zincirinin ürü-
dan alarak Hacı Bektaş Zaviyesi'nin ba-
le tenzih edilmesine dikkat olunması­ nü olan nefesler, gerek nazım gerekse
şına getirmesi, Bektaşiliğin resmen dev-
dır (ferman sureti için bk. Esad Efendi, s. mOsiki olarak son derece ilgi çekici bir
let himayesinde bulunduğunu göster-
213-221) . güzellik ve zenginlik arzeder (bu konu-
mektedir. Bu himaye politikasıyla dev-
Bektaşiliğin siyasetle yakın ilgisini gös-
da bk. Borrel. s. 157-190). Bunlar Türk
let, tarikatın hoşa gitmeyen tutumlara
teren hadiseler XIX. yüzyılda da devam tekke edebiyatının ilgi çekici bir bölü-
girmesini engelleme veya en azından
etm i ştir. Jön Türkler ile Bektaşi tekke- münü teşkil ettikleri gibi aynı zaman-
kontrol altında tutma imkanını eline al-
lerinin münasebetleri eskiden beri bilin- da Bektaşi inanç ve an' anelerinin en şaş­
mış olmaktadır. Buna ek olarak Bektaşi
mekle birlikle (bk Ramsaur, s. 7- 14). özel- maz ves i kalarıdır. Bu nefesler nağme ve
vakıflarının zenginleştirilmesi, başta Ha-
cı Bektaş ' ınki olmak üzere tamire muh- likle 1826'dan hemen sonra mason lo- ritm olarak öteki halk mOsikisi mahsul-
taç zaviyelerin onarılınası gibi planlı ve calarıyla iş birliğine girmeleri ilgi çeki- lerinden derhal ayırt edilir.
hesaplı faaliyetler. Bektaşiliği devletin cidir. İlga hadisesini müteakip Bektaşi Bektaşilik'te şeriata karş ıumursamaz-
yanından ayrılmamak gerektiği konusun- şeyhlerinin çoğunun bu localara kaydol- lığın neticesi olarak resim sanatı da ken-
da ikna etmeye yaramıştır. Safevi pro- dukları, bunun sonucu olarak Bektaşl­ dine mahsus bir gelişme göstermiştir.
pagandasının Anadolu'da yoğunlaştığı ler'in siyasi düşüncelerinde, tarikatın On iki imam. Hz. Ali ve Ehl-i beyt'i, Hacı
bu devirde ll. Bayezid'in bu tavrını akıllı ayin ve erkanında önemli ölçüde mason Bektaş-ı Vell'yi, diğer büyük Bektaşi ev-
bir siyaset olarak değerlendirmek gere- tesirlerinin belirdiği görülmektedir (bk. liyasını ve kerametierini anlatan bu halk
kir. Bu propagandanın hitap ettiği çev- Melikoff, Turcica, XV, 160-162). tipi resimlerde ilkel karakterine rağmen
relerle pek çok ortak yanı bulunan Bek- Bektaşller Milli Mücadele yıllarında özel bir üs!Op derhal göze çarpar. Bu-
taşi muhitlerinin Osmanlı Devleti'nin ya- Anadolu hükümetinin yanında yer alm ı ş­ na ilaveten muhakkak ki HurOfiliğin et-
nında yer alması küçümsenmeyecek bir lar. başta Hacı Bektaş Tekkesi şeyhi Çe- kisiyle yazı ile resim yapma sanatı ger-
kazanç olmuştur. Kan On! devrinde 1526- lebi Cemaleddin Efendi olmak üzere di- çekten önemli bir gelişme göstermiş,
1527'de çıkan Şah Kalender isyanı, bu ğer tarikat mensupları gibi onlar da Mil- çoğu Hz. Ali'yi konu edinen çok orüinal
kazancın mahiyetini anlamaya yardım ll Mücadele'yi desteklemişlerdir. Ancak yazı-resim örnekleri meydana getirilmiş­
edecek iyi bir göstergedir. Belirtilen ta- bu, mücadele kazanıldıktan sonra öteki tir.
rihte Hacı Bektaş Zaviyesi şeyhi olan ve tarikatlar gibi Bektaşiliğin de ilgasına Coğrafi Dağılış. Bektaşfliğin merkezi,
Hacı Bektaş'ın nesiine mensup bulun- · engel olamamıştır. 1271 'e kadar bizzat Hacı Bektaş- ı Ve-
duğunu iddia eden Şah Kalender'in is-
Bektaşilik ve Kültür. Tasawuf ve tari- ll' nin yaşadığı Sulucakarahöyük çevre-
yanı , Bektaşi tarikatının merkezi hükü-
katların müslüman Türk kültürüne can- sidir. Buradaki zaviyenin XIV. yüzyıldan
mete karşı tavır ald ı ğı takdirde neler ola- lılık ve renk kattığı ve zengin bir muh- itibaren önem kazanmasına paralel ola-
bileceğini gösteren önemli bir ayaklan- teva kazandırdığı bilinen bir gerçek ol- rak çevre giderek genişlemiş ve XV. yüz-
madır. Osmanlı ordularının Macaristan
makla beraber bu konuda ilk sırayı Mev- yı lın sonlarında tarikat teşekkül ettiği
içlerinde bulunduğu bir tarihte çıkarılan levilik ve Bektaşiliğin aldığını kabul et- zaman ilk nüfuz sahası da muhteme-
bu isyanı bastırmak hayli güç olmuştur. mek lazımdır. Mevleviliğin daha kurulu- len Kızılırmak yayının içi olmuştur. Bu-
Bektaşiliğin 1826'ya kadar devletle şundan itibaren geniş çapta münewer na ek olarak Baba! isyanını takip eden
arasının soğuduğu tek devre, bir ölçüde zümreler ve yüksek idari muhitler için- yıllarda bu harekete mensup şeyhlerin
Yavuz Selim dönemi olmuştur denebilir. de doğup gelişmesine karşılık Bektaşi­ uç bölgelerine dağılmaları neticesi bil-
Herhangi bir vesika bulunmamakla bir- lik yarı göçebe bir çevrede doğmuş ve hassa Batı Anadolu 'da açtıkları zaviye-
likte Bektaşi an 'anesi Yavuz Selim dev- zamanla kırsal alanlardan kasaba ve şe ­ ler, tabii olarak Bektaşiliğin ikinci de-
rinde devlet siyasetinin Bektaşller'e kar- hirlere intikal etmiştir. İşte Bektaşiliğin recede merkezleri haline gelmiştir. Te-
şı menfileştiğini , Balım Sultan'ın vefatın- bütün tarihi tekamülü müddetince kül- şekkül devrinde açılan zaviyelerle şeyh-

378
BEL BAGLAMAK

lerini zikrederek bu konuda iyi bir vesi- zaviyesinden biri kabul edilen kendi za- he is me, Paris 1949, s. 89 · 90 ; Vilayetname
ka hizmeti gören Vilayetname, tarika- viyesini kurmuştu (bk Beldiceanu, s. (haz. Abdülbaki Gölpınarlı i. İstanbul 1958 ; Ab-
dülkadir İnan , Tarihte ue Bugün Şamanizm,
tın bu erken devrindeki yayılma sahası­ 275-276)
Ankara 1972, s. 120-146; L Melikoff, "Rec-
nı tesbite yardım eder. Buna göre Kon- Fetihlerle birlikte Bektaşiliğin yayılma herches sur !es composantes du syncretis-
ya, Eskişehir ve Uşak çevresi bu sahanın sahaları da Bulgaristan, Girit ve hatta me Bektashi-Alevi", Memoriae Alexii Bom-
içindedir. Ayrıca Vilayetname'de geç- Macaristan gibi pek çok memleketi içi- baci Dicata, Napoli 1982, s. 379-395; a.mlf..
memekle beraber vaktiyle Abdal Musa'- "Le Probleme Kı zılbaş", Turcica, VI , Paris 1975,
ne aldı. Hasluck, Bektaşiliğin Arnavut- s. 49-67 ; a.mlf., "L'Islam heterodoxe en Anato-
nın zaviyesini kurduğu Antalya yöresini luk'ta ancak Tepedelenli Ali Paşa'nın ha- lie", a.e., XIV ( 1982), s. 142-154; a.mlf.. "L'ordre
de buna dahil etmek gerekir. kimiyeti ile yayılmaya başladığını ileri de Bektaşi apn§s 1826", a.e., XV ( 1983), s. 155-
XVII. yüzyılda Evliya Çelebi, Bektaşi sürerse de Köprülü Evliya Çelebi'ye da- 170; S. Vryonis, The Decline of Medieual Hel·
zaviyelerinin o zaman faaliyette olan pek lenism in Asia Minor, Berkeley 1971; 1. Sel-
yanmak suretiyle haklı olarak çok daha
diceanu. "La vita de Sayyid Ali Sultan et la
çoğu hakkında verdiği bilgilerle tarika- eski bir devirde (XVI yüzyıl) bu yayılışın conquete de la Thrace par !es Turcs", Pro-
tın o devirde Anadolu ve Rumeli toprak- başladığını belirtir (bk iA, ll, 464) ceedings of XXVII th. International Congress
larındaki yayılış sahalarını belirlemek- of Orientalists, Wiesbaden 1971, s. 275 -276;
Bektaşilik Rumeli topraklarındaki bu
tedir. 1826'ya kadar Bektaşiliğin Ana- Cahit Öztelli, Pir Sultan Abdal, İstanbul 1971;
geniş yayılma kabiliyetini ""syncretique""
dolu'daki yayılma sahası önce Hasluck, Dursun Yıldırım, Tür/c Edebiyatında Bektaşi
yapısına borçlu olmakla beraber Avrupa'- Tipine Bağlı Fıkralar, Ankara 1976; Süraiya
sonra da arşiv vesikalarına dayanarak
nın bu doğu kısmının bir özelliğini de Faroqhi, "XVI.-XVIII. Yüzyıllarda Orta Ana-
daha sağlam bir tarzda Süreyya Farukl dolu'da Şeyh Aileleri", Türkiye İktisat Tarihi
ihmal etmemek lazımdır. Suralar daha
tarafından belirlenmiştir. Farukl, Der Semineri ( 19731. Anka ra 1975, s. 197 ·229;
IX. yüzyıldan itibaren, aslında Anadolu'-
Bektaschi-Orden in Anatalien adlı ese- a.mlf., Der Belctaschi-Orden in Anatolien, Wi·
da doğmuş bir mezhep olup Bektaşili­ en 1981 ; a.mlf., "Agricultural Activities in a
rinde hem haritalarla deviriere göre bu ğin bazı yönlerini andıran bir yapıya sa- Bektashi Center: the Tekke of Kızıl Deli",
yayılışı tesbit etmiş, hem de Bektaşi tek-
hip Paulicianisme'in Balkanlar'daki de- SOF, XXXV ( 1976), s. 69-96; a.mlf., "The tek-
kelerinin bir indeksini bunlara ilave et- ke of Hacı Bektaş: Social Position and Eco-
vamı demek olan Bogomilisme'in haki-
mek suretiyle çok faydalı bir çalışma or- miyet sahaları idi. Ortodoksluğa şiddet­ nomic Activities", IJMES, VII (1976), 183 -208;
taya koymuştur. Mehmet Eröz, Türkiye 'de Aleuflik ue Bektaşi·
le muhalif olan bu mezhep mensupları li/c, İstanbul 1977; A. Celalettin U lusoy, Hünlcar
Bektaşiliğin Anadolu dışındaki dağılı­ herhalde Bektaşlliğ~ geçmekle fazla bir Hacı Beletaş-ı Velf ue Aleuf-Be lctaşf Yolu, Hacı·
mına gelince bunun başlıca şu sahaları şey kaybetmemenin yanı sıra pek çok bektaş 1980; Ahmet Yaşar Ocak, Babailer İs·
içine aldığı görülür: da imtiyaza sahip olmuşlardır. yanı, istanbul 1980; a.mlf.. "Kalenderiler ve
Bektaşilik", Doğum unun 100. Yılında Ata·
a) ei-Cezire ve Irak. Hasluck buralardaki Günümüzde sözü edilen memleketler- türlc 'e Armağan, İstanbul 1981 , s. 297-308;
tekkelerin gerçek manada tekke olma- deki siyasi rejimler dolayısıyla Bektaşi­ a.mlf., Belctaşf Menalcıbnamelerinde İslam
yıp diğer yerlerden mukaddes makam- lik her ne kadar eski durumunu muha- Öncesi İnanç Motif/eri, İstanbul 1983; Yaşar
ları ziyarete gelen Bektaşller için konak- faza etmiyorsa da kısmen Arnavutluk ve Nuri Öztürk, Tarihi Boyunca Belctaşililc, İstan·
lama tesisleri mahiyeti taşıdığını bildirir bul 1990 ; Clement Huart. "Les Derviches Bek-
Yugoslavya'da belli ölçüde de olsa mev- tachis", RMM, IX ( 19091. s. 235-246; Saha Said,
(bk. Bektaşflik Tedkikleri, s. 17) . cudiyetini sürdürmektedir. Türkiye'de "Bektaşller", TY, sy. 28 (1927). s. 314-332; M.
b) Mısır. XV. yüzyılın sonlarına doğru ise 1925'te öteki tarikatlarla birlikte res- Choublier, "Les Bektachis et la Rournelie",
Abdal Musa'nın müridi Kaygusuz Abdal men ilga edilmesine rağmen fiilen mev- RE/, 1 (1927), s. 427-453 ; Ahmed Refik, "Os-
manlı devrinde RMızilik ve Bektaşilik", DEFM,
tarafından ilk defa Kahire yakınlarında­ cuttur.
IX ( 1932), s. 29-30; E. Ramsaur, "The Bektashi
ki Mukattam dağı eteklerinde kurulan BİBLİYOGRAFYA : Dervishes and the Young Turks", The Mus-
tekke ile Bektaşilik Mısır'a girmiş olu- Elvan Çelebi. Menakıbü "l-kudsiyye (nşr. is- lim World, sy. 32, New York 1942, s. 7-14; Ö.
yordu (bk I<öprü lü , TM, s. 1-49 ) Hasluck mai l E. Erünsal - A. Yaşa r Ocak), İ stanbu l 1984; Lutfi Sarkan, "Kolonizatör Türk Dervişleri",
bu tekkenin Mısır'da tarikatın tek mü- Aşıkpaşazade, Tarih, s. 6, 46-47 ; Oruç b. Adil. VD, ll (1942), s. 305-353; E. Sorrel, "Les poets
Teuarfh ·i A l-i Osman, s. 8; Neşrf, Cihannüma Kızılbash et leur Musique", RE/, XV ( 1947), s.
essesesi olduğunu zikreder. Bu durum 157-190; L. P. Potapov, "Göçebelerin İptidru
(Taeschner), 1, 25, 47; Teuarfh·i Al-i Osman, iü
belli şartlar sebebiyle Bektaşiliğin Anado- Ktp. , TY, nr. 2438, vr. 42b; Esad Efendi. Üss-i Cemaat Hayatlarını Anlatan Çok Eski Bir
lu'daki kadar buralarda yayılma imkanı Zafer, İstanbul 1243, s. 213-221; G. Jacob, Be· Adet", TO, sy. 15 (19601. s. 71-85; F. de Jong,
bulamadığım gösterir. Bektaşilik Mısır'­ itrage zur Kenntnis des Derwischordens der "The Takiya of Abd Allah al-Mag!!awiri
Bektaschis, Berlin 1908; a.mlf., Die Bektasc- (Qayghusuz Sultan) in Cairo", Turcica, XIII, Pa·
da ancak Arnavutlar arasında tutuna-
hijje in ihrem Verhaltnis zu Verwandten Ersc- ris 1981, s. 242 vd.; J. L. Bacque-Grammont,
bilmiştir (bk. Jo ng, Turcica, XIII 11 981 J. s. "Un rapport inectit sur la revolte de 1527",
heinungen, Mü ne hen 1909; Köprülü. İlle Muta-
242 vd.) sauuı{lar, s. 33-34, 207-209; a.mlf.. "Anado-
SI, sy. 57 ( 1985), s. 71 , 155 ; Rudolf Tsehud i,
c) Balkanlar ve Doğu Avrupa. XV. yüz- lu'da İslamiyet", DEFM, sy. 4 ( 1338), s. 305· "Bekta§iyya", E/ 2 (İng .) , ı, 1161-1163; a.mlf..
"Sektaşiyye", UDMİ, IV, 702-705.
yıldaki fetihlere paralel bir şekilde Bek- 309, 405·408; a.mlf., "Bektaşiliğin Menşe'le­
taşilik Rumeli topraklarına adım attı (bk
ri", TY, sy. 8 (1341), s. 131-140 ; a.mlf.. "Mısu ' ­ ~ AHMET YAŞAR ÜCAK
da Bektaşilik", TM, VI ( 1939), s. 1-49 ; a.mlf..
Choublier, s. 427-453; Hasluck, Bektaşi· "Bektaş", İA, ll, 461 -464; Sesim Atalay, Bekta·
lik Tedkikleri, s. 17-5 2). Ancak Rum ab- şflik ue Edebiyatı, İ stanbul 1341, s. 62, 83 ; F. BEL BAGIAMAK
dalları bir asır daha ewel buralardaydı­ W. Hasluck, Bektaş fiile Tedkikleri (tre. R ag ıb Bazı tarikatlarda,
lar. Mesela Bektaşi evliyasının en büyük- Hulüsi), İ stanbu l 1928; a.mlf.. Christianity and tarikata yeni girenierin pirlerine
Islam under The Sultans, Oxford 1929, ll, 429 · bağlılığını gösteren bir kemer
lerinden sayılan Kızıl Deli (Seyyid Ali Sul-
439; J. K Birge, The Bektashi Order of Der· veya peştemalın mürid adayına
tan). daha Yıldırım Bayezid devrinde Di- uishes, London 1937; Uzunçarşılı , Kapu/cu/u kuşatılması törenine verilen ad
metoka"nın fethinde bulunmuş ve onun Ocalcları, ı , 150; Cemal Sardakçı, Kızılbaş lı/c
(bk. ŞED BAGLAMAK).
izniyle sonradan tarikatın en büyük dört Nedir?, İstanbul 1945; H. C. Peuch. Le Man ic- L _j

379

You might also like