Professional Documents
Culture Documents
Cağaloğlu 1 İSTANBUL
Tel: 0212 526 39 75
Belgegeçer: 0212 526 39 76
W>l'w.ilg iyayinevi.com
ilgiyayinevi@gmail.com
"Allah'a Aşk İle Ulaş"
i l g i kültür sa n a t
İÇİNDEKİLER
Hikmetlerden Seçmeler
Bismillah ............................................................................ lll
Bismillah ...................................................................................... 113
Türkçe Söyledim ................................................................ ı ı 5
Türk Dili ...................................................................................... 11 7
A1lah'a Giden Yol ............................................................... 119
İnsan ............................................................................................. ll9
Kullannın Kulu 0 1... ................................................................... 121
All ahı Görmenin Yolu ............................................................... 122
Garip, Fakir, Yetiınler ........................................................ ....... 124
4
Aşk Yolları ......................................................................... 125
Aşk ve Mela.ınet.. ......................................................................... l27
Sonsuzluk Dersleri ..................................................................... 128
Tevbe Kılan Aşıklar .................................................................... 130
Aşık Ol Sen .................................................................................. l31
Aşk Derdini Herkese Deme ...................................................... 132
SevenlereDidar Var ................................................................... 133
Aşık Ol ......................................................................................... 134
Tanrı Arifişık ile Söyleşir. ......................................................... 135
5
Yalan Şeyhler .............................................................................. 176
Yalancı Şeyh ................................................................................ 177
Hakk'a Rakip Şeyh ...................................................................... l78
Gösterişçi Son Demi .................................................................. ı 79
Son Zaman Şeyhi. ....................................................................... ıso
Gösteri~te n Uzak Ol ................................................................... 18ı
Dünya Benim Diyenlcr .............................................................. 182
Yalancı L:akirlcr ........................................................................... ıs4
Gıybct Rüsva Kıl ar...................................................................... 185
Göste rişç i Dcrvişler .............................................. .................... 186
6
Muhabbet lvleydanı .................................................................... 225
Muhabbetten ıvıarifete ............................................................... 226
Bu Yollar Pirsiz Olmaz ............................................................... 228
Muhabbet Deryası ...................................................................... 230
Pirsiz Girme ................................................................................ 231
Kılavuz Gerek .............................................................................. 232
Alimler ......................................................................................... 233
Şeriat, Tarikat, Hakikat .............................................................. 234
Dört Kapı ..................................................................................... 236
7
Pak Olana LütufVar ................................................................... 270
İman İslam ................................................................................... 271
Helal Lokma ................................................................................ 272
Riyazet Gerek .............................................................................. 273
Zikreden Yakın Olur .................................................................. 274
Namaz .......................................................................................... 275
Namaz-Oruç ............................................................................... 276
Halka içre .................................................................................... 277
Raks ve Sema ............................................................................... 278
Aşık Ruhun Gıdası Çeng ve Rebab .......................................... 280
Azizierin Cemi ............................................................................ 28l
Kıyamette ..................................................................................... 282
Kaynakça............................................................................ 309
8
GİRİŞ
9
"Söz yok" Fuat Köprülü'nün eseri kendi alanında tar-
tışmasız değerlibir kitaptır. Ancak kitabın yazıldığı yıllar
dan bu yana çok zaman geçmiştir. Yeni bilgiler elde edil-
miş, yeni kaynaklara ulaşılmıştır. Ahmet Yesevi'nin baş
eseri Divan-ı Hikmet defalarca yayınlanmıştır. Şimdi yeni
bir zaman gelmiştir. Yeni zamana göre Ahmet Yesevi'nin
söyleyeceği sözler nelerdir? Bu sorunun da tam zamanıdır.
İşte bu çalışmanın asıl amacı da budur. Ahmet
Yesevi'nin bugünkü durumda milletimize ve insanoğluna
söyleyeceği sözler nelerdir.
Baştaki
konumuza dönüp söylersek, milliyetimizi asıl
onda bulacağımız"ulu kişinin" milliyetimizin içinde bu-
lunduğu sorulara cevapları ne olacaktır.
10
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetleri... Rusya Federasyonu içinde "federe dev-
let" olarak varlığını sürdüren Tataristan, Başkurdistan,
Çuvaşistan, Saha (Yakut), Altay, Tuva, Hakas, Karaçay-
Çerkes Cumhuriyetlerini ek1eyelim ... Kuzey Kafkasya'da;
Dağıstan, Kabartay-Malkar, Adigcy, Kuzey O set, Çeçen ve
İnguş'u da kardeş cumhuriyetler olarak hatırlayalım. Çin
içindeki Özerk Uygur Bölgesi denilen Doğu Türkistan'ı,
Afganistan'ın Kuzeyini oluşturan Güney Türkistan'ı,
İran'daki Azerbaycan, Horasan ve Kaşkay Tiirklerini,
Irak'ta Türkmenleri, Suriye'deki Türkmenleri, Kırım
Tatarları denilen Türkleri, Moldovya'daki, Ukrayna'daki,
Bulgaristan'daki, Yunanistan ve Polanya'daki Türkleri,
Rusya Federasyonu'nda başta Moskova olmak üzere çeşit
li şehir ve bölgelerde yaşayan Türkleri, Avrupa Ülkelerine,
Amerika Ülkelerine, Afrika'ya, Avustralya'ya yayılan
Türkleri ve şimdi yeniden Türk olduğunu öğrenmeğe baş
layan Amerika yerlilerinden kimilerini de unutmazsak
"Türk Dünyası Kavramına" yaklaşmış oluruz.
Türk Dünyası haritasıüzerine yerleşen Türklerin ana
birleşme noktası "ana dil'ö.ir. Türkçelerini koruyanlar
kimliklerini lcorumuşlar; ötekiler eriyip gitmişlerdir.
Bugün dünya yüzünde yaşayan Türklerin büyük ço-
ğunluğu İslam dinine bağlıdırlar. Müslüman olmayan
Türklerden bir kısım ortodoks, bir kısmı budist, bir kıs
mı ise mu sevidir. Musevi olanlar Kırımçak'lardır. Karayim
ll
tir. Saha ve Altay ise yarı eski Türk dini, bu-kanlık biraz
ortodoksluk ve karncılık uygulaması içindedirler.
Bir gerçek, müslüman olanların aralarında dil bakı
mından da anlaşma sıkıntısının az olduğu, müslüman
olmayanlarla anlaşmak için daha çok çaba gerektiğidir.
Gagauzların bu kuralın dışında oluşları vaktiyle ınüslü
manken sonradan ortodoks oluşlarındandır.
Şimdi isterseniz tarihte ve günümüzde Türk'ü tanımla
yalım: "Türkçe konuşan ve çoğunluğu müslüman olan in-
sanlar topluluğu ..." Her tanımın tartışmalı yönleri olabilir
ama gerçeğe en yakın tanım budur.
Bu durumuyla Türklük yeryüzünün geçmişinde ve bu-
gününde eşi ve benzeri olmayan bir güzelliktir. Türk'e aşık
olanlar bu güzelliği görebilenlerdir.
12
Sonradan öğrendiklerimi o anda bilseydiın, şaşmnaz
dım. Kazakistan'ın uzun yıllar Komünist Partisi Liderliğin i
yapan ve ülkeyi yöneten Kuneyef'in Ahmet Yesevi'nin tür-
besinin yakınından her geçişinde içeri yalnız girerek "hür-
met'' görevini yaptığmı birçok kişiden işittim. Ne oluyor-
du? Sovyetler Birliği döneminde neler olmuştu? Olan
şuydu: "Resmi görüşe uyarak ateist görünen birçok kişi
Ahmet Yesevi'nin ruhaniyetine olan bağlılıkları ve bu yol-
la kimliklerini korumuşlardı:'
Rejim Ahmet Yesevi'yi karalıyordu. itibarını ve etki-
sini ortadan kaldırınağa çalışıyordu ama başaramıyordu.
Sözgelimi Özbekistan'da ve Ulu Türkistan'ın birçok yerin-
de kadınlar haftada bir gün evlerde toplanıyor ve "Divan-ı
Hikmet"ten kıtalar okuyorlardı. Okullarda dinsizlik ders-
leri veriliyor ama evlerde Ahmet Ycscvili dualar ediliyor-
du.
1993 yılında Ahmet Ye sevi yılı dolayısıyla Azerbaycan,
Türkınenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'a
gezileriın oldu. Buralarda toplantılarda konuşmalar yap-
tım. Her yerde yanıma uzmanlar katıldı. Türkmenistan'da
Ahmet Yesevi Hikmetlerini, çevresine topladığı gençlere
ezberletmeyi "hayatının işi" haline getiren insanlar gör~
düm.
Tataristan ve Başkurdistan'da geçmişte de ve şimdi de
Ahmet Yesevi adının ve hatırasının, hikmetlerinin ve etki-
lerinin dipdiri olduğunu tesbit ettim.
Makedonya'da, Kalkandelen'de, Harabati Baba Tekke-
sinde toplanan Bektaş ilerio "baba''sı olan dost, benim
Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde görevli olduğumu öğren-
13
diğinde ilk tepkisi "Ahmet Ycsevi ... Pirimizin piri... Hacı
Bekiaş Veli'nin piri..:' olmuştu.
Ahmet Yesevi'nin adını bilsin bilmesin Dünya
Türklüğünün tamammda ya doğrudan ya da dotaylı ola-
14
ALLAH'A GİDEN YOL
~
• nsanoğlu'nun
I
yaşarken ulaştığı en yüce yükseliş
Mirac'dır.Mirac, Allah elçisinin Allah'a eriştiği an-
dır. Orada "an" var mıdır, yok mudur? Zaman hala ora-
ıs
Allah, Elçisine kendisi ile elçisiz doğrudan görüşme
fırsatını ıüçin vermişti?
O'nu en yüce noktaya, Cehrail'in
bile yücelemediği noktaya niçin yiiceltmişti?
Ve hemen can yakıcı ikinci soru... Yüce l'vfuhamıncd'in
yolundan gidenlere de aynı yücelik verilecek mi? Yani
Allah'ın didarı, cemali, Allah ilc kavuşma, O'na inanan-
lar için mümkün mü? Mümkünse nasıl, hangi yol ve han-
gi yöntemle?
Bu soruların karşılığını Ahmet Yesevi, Hikmet'inin
hemen başında veriyor.
İşte Hikmet:
16
Nerde görsen gönlü kırık merhem ol!
Öyle mazlum yolda kalsa hemdem ol!
Mahşer günü dergahına mahrem ol!
Hikmet:
Hikmet:
17
Resul dedi ben de bir yetimim
Yetimlik ve gariplik/e yetişdiın
Muhammed dedi ki kim ki yetimdir
Biliniz o benim has ümmetimdir
Yetimi görsen iz ineitmeyiniz
Garibi görseniz küstürmeyiniz
18
İnsan sordu:
- Ey Rabbim ben seni nasıl doyururum? Sen alemie-
rin Rabbisin.
Allah buyurdu:
- Falan kulum senden yemek istedi; sen yedirmedin ...
Bilemedin mi? Ona yedirseydin beni yarıında bulacaktın.
Allah buyurdu:
- Ey insan su istedim; vermedin.
İnsan sordu:
- Ey Rabbim sana nasıl su vereyim? Sen alemierin
Rabbisin.
Allah buyurdu:
- Falan kulum senden su istedi; vermedin. Ona su ver-
seydin; Beni yanında bulacaktın ... Bunu da mı anlayama-
dın?"
19
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ... Onlar namazla-
rından gafildirler... Onlar gösterişçilerin ta kendileridir...
Zekatı da menedenler onlardır."
İşte Yüce Kur'an-a göre münkir ve münafığın özellik-
leri:
1- Yetimi itip kakmak
2- Yoksulu doyurmayı özendirmernek
3- Namazdan gafil olmak
4- Gösterişçi olmak
5- Zekatı menetmek
Yakındaki yetime
Toprakta sürü ne n bir yoksula
Sonra da iman edenlerden birbirine sabrı ve merhameti
tavsiye edenlerden olmaktır."
20
İşte en-Nur 22. ayet:
"Sizden erdem ve servet sahibi olanlar, akrabasına,
21
Yine Yüce Kur'an'a bakalım. el-İnsan ed-Dehr surcsi:
"Sevdiklerinden vererek yoksulu, yetimi, tutsağı doyu-
rurlar. Biz ancak Allah'm cemali için yediriyoruz, sizden
karşılık da bckkıniyor, alkış da ..."
22
ALLAH'A AŞK İLE ULAŞ
•*
llah'a ulaşmak, Allah'a erişmek, Allah'a yücelmek,
A Allah ile buluşmak. .. Din yolunda olan
yüce ereği ... Yani AŞK ...
insanın en
23
Aşk yolunda yok olayım l-fa k bir ve var
Ne eylersen aşık ey! e ey Allah'ını
Aşk gelince neier olur?
''A.şksızların
ne dini var ne imaı·ıı
Allah Elçisinin sözleri anlam kaynağı
Nasıl desenı anlayan bilen hani
Bilmeyene des em gönlü katı olur"
24
Aşkın Kaynağı Nedir?
Aşk gelince mi BİRLİK BİLİNCİ doğar, BİRLİK
BİLİNCİ mi AŞK'ı oluşturur. İkisi de olur. Bir gerçek var...
AŞK ile BİRLİK BiLİNCi bir arada olur.
25
iyilik, SONSUZ hoşluk, SONSUZ hoşnutluk, SONSUZ
DİNGİNLİK, SO:.JSUL: mutluluk... Sonsuz boyutla son-
suzluk ..
26
Miskin Hoca Ahmet canı
Hem gevherdir hem kaynak
Cümle O'nun mekanı
O mekô.nsızlık içinde"
İşte Hikmetler:
27
İşte Hikmet:
Evvel H u, Ahir Hu deyip sarsıl
Hak cemalini göstermese ne olur
Zahir Hu, Biitın H u deyip yola gir
Hak cemalini göstermese ne olur.
28
İHLAS, İÇTENLİK
~
29
Hikmetler Divanı'nda bunlar nasıl anlatılıyor. İşte göste-
rişçi dervişler:
Candan geçmeden "HCı, H Cı" demenin hepsi yalan
Bu arsızdan sonnayın soru, yolda kalan
Pir hizmetini yaparız biz dervişiz derler
Haram, rnekruh ayırmaz torba doldurup yerler
Gözlerinde yaş yok zikir halkasma girerler
Görünüşleri derviştir hesap gününden korkmazlar
Kötii işler işlerler haramlardan ürkmez/er
Gösteriş tesbihi ellerinde gözyaşı dökmezlcı:
30
Bir de gösterişçi,
yalan şeyhler var... Yalan yanlış bir
şeyler öğrenir, kendilerini halka "şeyh" diye satar ve bunu
bir "geçim yolu" haline getirirler. Bazen de "seçim yolu"
yaparlar... En tehlikelisi de bunlardır. Gösterişçi derviş
kendisini yakar. Gösterişçi şeyh ise kendisiyle birlikte baş
kalarını da ... Gösterişçinin sözünün etkisi yoktur. Boşuna
insanlara vakit kaybettirir.
Hikmet:
Zalimlerden şikayet etme, sen zalimsin.
Gösterişçisin,
sözlerinin yok etkisi ...
Dünya malını yığarsın doymaz gözün.
Böylelerinin yeridir Siccin cehennemi...
31
met ettirenler, halkın dünyasını da, ukbasını da bozarlar.
Bunun adı şirktir. Allah'a eş koşmaktır. Tasavvuf yolunun
en tehlikeli sapma noktalarından birisidir. Ayaklar burda
kayabilir. Sonu uçurum dur. Allah'a aşk ile ulaşmak isteyip,
yol gösterici arayanlar, gerçekle yalancıyı iyi ayırınalıdır
lar. Bakınız ne diyor, Hikmet:
32
Tasavvuf yolunda bir yol gösterici gereklidir. Çünkü
yolun incelikleri vardır. Tehlikeleri vardır. Ayakların kay-
dığı yerler vardır. Yol gösterici bütün bu konularda yolcu-
yu, yani dervişi uyaracaktır.
Ancak! .. Kimi yol gösterici geçinenlerin kendileri de
"tehlike" olabilirler. Geçimini yol göstcrişçilikten sağla
yanlar tehlikelidir... Yolculardan yararlananlar, onlarla
dünyalığını düzeltenler tehlikelidir... Yolcuları çalıştırıp
kendisini zenginleştirrnek tehlikelidir... Yolcuları sömür-
mek tehlikelidir... Yolcuları ticaret ve siyaset amacı ile kul-
lananlar tehlikelidir...
Yani "Şeyh'im deyip başka bina kuranlar" tehlikelidir.
"Merdiven, üzerinde oturmak için değil, yükselınek
içindir" sözüne dikkat edilmelidir. Tasavvuf yolculuğunda
yollar çeşitlidir. İnsanların yapısına ve seçimine göre yol-
lar çeşitlenmiştir. Tasavvuf yollarına "tarikat" denir. "Yol"
demektir. Tarikat vardır, olacaktır. Ama tarikat amaç de-
ğil, araçtır. Amaç durumuna gctiriimesi "tehlike"dir.
Tarikat adı altında teşkilatlanmak, teşkilatı ticarette ve
siyasette kullanmak tasavvufyolunda önemli ve sık görü-
len bir sapnıadır. Böyle olunca artık şeyh ve çevresi "yol
gösteren" olmaktan çıkar, "yol kesen" olurlar...
Tarikat adı altında başlayıp, teşkilatlananlar hal-
kın dünyasını da ahiretini de zindan haline getirirler.
Sömürme kurumlarının en korkutucusu dini ve tasavvufu
kullanarak kurulanlardır. Böyle oluşuıniara karşı insanları
uyarmak, aklı başında herkesin görevi olmalıdır.
Bakınız Fakrname'de Ahmet Yesevi böyle şeyhler için
ne diyor:
33
"Şeyh eğer bir şey alırsa bu hak edenlere vermek için
olur. Eğer alıp kendileri yerlerse ımırdar et yemiş gibi
olurlar. Eğer giyecek alırlarsa, o giyecek eskiyineeye ka-
dar Hak, namaz ve oruçlarını yok sayar. Eğer alıp yerlerse
türlü azaba uğrarlar. Böyle şeyhlere inananlar kat:ir olur-
lar... Böyle şeyhler lanetlidir. Onların fitnesi Deccal'dan da
kötüdür. Şeriatta, tarikatta, hakikatta ve marifctte bunlar
dinsizdirler."
Bilmiyorum bundan daha açık ve daha ağır nasıl söy-
lenebilirdL ..
Kc ramete veya benzeri durumlara kanarak böyle şeyh
lcre bağlananların uyanınalarını dileyelim. Keramet nedir,
Hi nd mistiklcrinde, cincilerde çok daha ilerileri yok mu?
Gerçek yol gösterici, dirıin dış ve iç bilgilerinden bilgin
ve uygulayıcı olmalıdır; yokuluğunu tamamlamış olma-
lıdır; kendisine başvurularda hiçbir şekilde yaradanınağa
Melaınet
34
"kendini aşağı görme ve halkın aşağılamasını istemek"
diye anlatılabilir. Kendini beğenmemeli ve halkın da be-
ğenmemesinl sağlamalı ki; "bi.iyüklenme ve gösteriş" tu-
zaklanna düşüp Hak yolundan uzağa düşülmesin ...
Yine Hikmet:
Saç sakalım güzel ağardı gönlü ın kara
lvfahşer günü rahmetınezsen halim kötü
Sen bilirsin am elim yok günah ım çok
Cümle melek yanlışlarımı biliyor dostlar
Alunet Yesevi yüz yirmi altı "hicri yıl" yaşadı. Yüzyir-
mibeş yaşı için diyor ki:
35
Erenlerden feyz ve fetihler alıımadım
Yüzyirmibeşe girdim bilemedim
Hakk'ı teala ibadetlerimi yapamadım
İşitip okuyup yere girdi Kul Hoca Ahmet
İşte Hikmet:
A.şı klar
rnelametten kaçnıazlar
Bilmez/ere gizlileri açmazlar
Anlamaza inci cevher saçmazlar.
36
"Gözünü aç halis din Allah'ındır:'
37
HANGİ HOŞGÖRÜ?
~
38
layışı yoktur. Esas olan "insan"dır ve "inançlar da insanlar
içindir" anlayışı vardır.
Yüce Yaratıcı ademoğullannı böyle yaratmıştır. Diller,
renkler ve inançlar ayrı ayrı olacaktır. I\u da yaratılışın bir
sırrıdır. Bu sırra saygılı olmak Yaratıcı'ya saygının bir ge-
reğidir.
Ancak!
Ahmet Ye sevi yolundaki insan başka dinden ve inanç-
tan insana hoşgörüyle bakarken kendi inancını ve anla-
yışı korumak ve yaygınlaştırınak çabalanndan da hiçbir
zaman geri durınayacaktır. Başka dinlerin ve anlayışların
saldırılarına, çeşitli adlarla kurdukları tuzaklara karşı da
uyanık olacaktır.
39
Ve Yunus Suresi 99. ayet:
"Eğer Rabbin dileseydi yer yiizündeki insanların hep·
si iman ederdi. Öyle ise sen, inanmaları için insanları zor·
luyor musun?"
Peki öyleyse "cihat ne oluyor" mu diyorsunuz. Cihat
eğer zor kullanmak ve savaş anlamında kullanılıyorsa,
müslümanlara sadece kendilerini, dinlerini ve ınançlan·
nı "savunmak" amacıyla savaş izni verilmiştir. Yani din yo·
iunda ve savaş anlamında "cihat" sadece savunma amaçlı·
dır. Ondan ötesi din dı~ı amaçlarla yapılan savaşlara kut·
sallık katmak için "cilıat" adını takmaktan ibarettir.
İslam tarihi diye söylenen, yöneticileri ve halkları
müslüman olan devletlerin tarih] erindeki savaşlar ise dev·
letlerin çeşitli sebeplerle birbirlerine zor kullanarak istek-
lerini dayalmaları veya topraklarını ellerinden almaları
amacıyla yapılan savaşlardır. Bu savaşlarda "din" kurumu·
nun da kullanılıyor olması bu savaşlan İslam dininincihat
kavramının içine sokmaz. Bu savaşlar sonunda elde edi-
len zaferieric o ülkelerde müslüınanlığm yaygınlaşmış ol-
ması da sonucu değiştirmez. Çünkü "işler niyetiere göre·
dir" hükmü, İslam'm ana iikelerindendir ve "dinde zorla-
ma yoktur."
Sözgelimi, Eınevi sultanlannın müslümanhklarında
öyle çok fazla "ciddiyet" yoktur. Hatta Yezit örneğinde ol-
duğu gibi müslüman olmadıkları bilinenler vardır. Amaç
İslanı'ı yaymak olsa önce kendi içlerinde islanı'ı yaymalı
değiller miydi?...
Yani...
Yani İslam'da din bahsinde esas olan hoşgörüdür.
Yani Ahmet Yesevi bu konuyu çok açık bir şekitde an·
latrn ış ve öğretmiştir.
40
Şimdi bize düşen yeniden Ahmet Yesevi anlayışındaki
hoşgörü yü yaşamak ve bütün insanlığa yaymaktır. Çünkü
bütün insanlığa en ivedi gereklilik budur...
41
YESEVİ YOLUNDA KADlN NEREDE?
~
42
Beyzavi, Baba Maçin'e kavrayacağı dilden konunun an-
latıldığını anlatıyor. Öyle veya değil ama anlaşılan Baba
yanlışını anlıyor:
43
için İslam kurallarından sapmış mıdır? Yoksa İslam'a bu-
laştırılmışve kural durumuna getirilmiş Arap kültürünün
etkilerinden kurtulmuş bir "saf İslam"ı mı uygulamıştır.
"Saf İslam"ı anlamanın en doğru yolu Yüce
Muhammed'in dönemine bakmak değil midir? Dr. Rıza
Savaş'ın "Hazreti Muhammed Devrinde KADIN" adıyla
44
"Hazreti Peygamber kadınların mescide gitmelerinin
engellenmemelerini emreder. Hatta gece namazları için
mescide gitrneğe izin isteyen kadınlara bunun sağlanma
sını ister:'
45
edenleri cezalandırdığı zikredilen Şifa bin Abdilialı adın
daki bir kadın, bugünkü anlamda bir denetleme ve za-
bıta görevi yapmaktaydı. Bu olay kadının sosyal ve ida-
ri hayatta üstlenebileceği rol açısından tarihi bir hadise-
dir. Hazreti Peygamber döneminde, güvenirlilik, ehliyet,
İcra yeteneği, estetik ve ahlaki yapı yönünden kadın-erkek
ayrımı yapılmadan, iş ehline verilmekteydi. Ne var ki, ta-
rih bugüne doğru hep böyle akıp gelmemiştir. Tarihi doğ
ru okumak ve eleştiri süzgecinden geçirmek, elbette bizim
görevlıniz olmalıdır.))
46
Kuranı Kerim'de En-Nahl Suresi 58-59 ayetlerde bu
durum anlatılır:
47
- Hazreti Ömer:
- Allah'ın kitabı ne diyor? Dedi.
- Biraz önce müslümanların kadınlara fazla m ehir ver-
melerini yasaklamıştın. Halbuki Allahü Teala Kur'an-ı
Kerim'in de: Bir zevce yerine başka bir zevce almak isterse-
niz, birine bir kantar altın vermiş olsanız bile, hiçbir şeyi
geri almayın, buyurulmaktadır.
48
ki boşanmanın farkını ve bu farkın kaynağını araştıra~
bilirler.:.
Kadını dışlayan bir toplum hayatı çağın gelişmesini
yakalayabilir mi~ Kadın ile erkeğin birbiriyle karşılaşma
masını amaçlayan bir anlayıştaki toplum, ruh sağlığını ko-
ruyabilir mi?
Sayın Yavuz'un eserinde, başka bir açıklama ise çok
49
EMEK SÖMÜRÜSÜ YOK
~
so
Hikmetler içinde yer alan ve Yesevi yolunun bu konu-
daki hükmünü çok açık ortaya koyan bir hikmet:
keli ne olacaktır.
kurduğu tuzaktır."
leınemclcrini dilerim.
Ahmet Yesevi binlerce öğretmen yetiştirip, Türk
Dünyası'nın her yerine gönderirken, kendisinin ve çoluk
sı
çocuğunun geçimini; ürettiği tahtakaşık ve kepçeyi sata-
rak sağlıyordu... Daha ne diyelim...
Bir de şu kaşık işine dikkatimizi verelim mi? Dokuz
yüz yıl önce müslümanlar kaşıkla yemek yesin diye kaşık
yapan Ahmet Yesevi nerede; bugünkü çağda bile elle ye-
meyi sünnet sananlar nerede?
Yesevi yolunda dünyaya tapmak yok. .. Ama üretmek-
ten, çalışmaktan kesilip dilencilik de yok.
Hilc,.net:
Derviş olmayıp neylesin, evde yapacak işi yok.
Dervişim der durur da halka verecek aşı yok.
Ah vah eder de gözünde damla yaşı yok.
Görünüşün derviş de asla müslüman olmadın.
Yani ...
Yani kişioğlu önce çalışacak, üretecek, halka aş vere-
cek... Sonra halka gösteriş yapmayacak. .. Allah için Allah
yolunda olacak. ..
Yesevi yolunun büyük ustası Yunus Emre ne demişti:
52
YOLUN TEMELi BİLİMDİR
~
53
* Yumuşak söylemek
* Dini; Tanrı Elçisinin yolundan yaşamak
* iyiliği dilemek
* Kötülüğü önlemek
* BİLİM'le uğraşmak
Yumuşak söylemek niye dinin 10 temelinden birisi ol-
sun sorusunun cevabı, Yüce Kur'an'ın Ali İmran Suresinin
159. Ayetinde: ''Allah'tan bir rahmet sayesinde sen onlara
yumuşak davrandın. Kaba saba, katı yürekli olsaydın se-
nin çevrenden kesinlikle giderlerdi. O halde onları bağış
la, onlar için bağış dile ve yönetim konusunda onlara da-
nış:'
54
İşte başka bir hikmet
sıdır.
55
DeğerliKur'an'da 750 ayetin inançiriara bilimi ve araş
tırınayı emrettiğini Nobel kazanmış bilgin Abdüsselam,
Türkçe'ye "İdealler ve Gerçekler" adıyla kazandırılmış ese-
rinde söylüyordu.
Kur'an'da inançlılara, "göklere, yere, gök olaylarına,
gece ve gündüzün birbirini izlemesin e, insaniann doğuşu
na ve oluşumuna, gemilerin denizlerde yüzmesine, insan-
ların renklerinin ve dillerinin ayrı olmasına, geçmiş top-
lumların tarihlerine ve yaşadıklan şimdi ıssız kalmış yer-
lere" bakmaları buyurulurken, herhalde bu "boş boş göz-
lerle bakmak" anlamında söylenmiyordu.
Nitekim daha İslam'ın ilk yüz yılından başlayarak
müslümanlar, Kur'an'ın bu hükümlerini doğru anlamışlar;
"hikmet müminin yitiğidir, nerede bulursa alır" demişler;
düşünmüşler ve araştırmışlardır. İşte İslam Medeniyeti
böyle oluşmuş ve vurduğu sert darbelerle Avrupa'yı uyan-
dırmış, dünyayı etkilemiş ve bugünkü medeniyetin oluş
masını sağlamıştır.
56
yi tekfir eden, bağnazlığı din durumuna getiren, üretilmiş
bilgiler ile yetinip onları tekrarlamayı marifet sanan anla-
yışlar, İslam toplumlarını kaplamıştır. Bunun sonunun ge-
rilik ve gerilernek olacağı belliydi. Olmuştur.
Uluğ Türkistan'da Uluğ Bey "gök bilimin gökleri-
ne çıkarken'', oğulları kurduğu gözlemevini yıkmışlardır.
Aynı dönemlerde Türkiye'de bilim aşığı ve bilgin Fatih
Mehmet'ten sonra torunu Selim Han döneminde başla
yan bilinç daralması, ülkeyi Akşemsettin'in ak iklimin-
den, Ebussuud karanlığına getirmiştir. Bu gidişin sonu-
nun Kadızadeliler olması kaçınılmazdı. 4. Murat gibi güç-
lü Han'ı etkileyebilecek bir ortama ulaşan Kadızadeliler,
medreselerden "bidattır, günahtır" diyerek fen bilimleri-
ni kaldırtmayı başardılar.
İlginçtir ki bunlara karşı direnip, selim aklı, sanatı, bi-
limi ve geniş düşünmeyi savunan yine bir tasavvuf bilgi-
niydi. Sivaslı Abdülaziz Efendi... Ama yenildL
Müslüman toplumların geri kalışlarının sebebini baş
ka yerlerde aramağa gerek var mı?
Bunlar bilinenler... Yeri gelmişken hatırlatmadan geçe-
medim. Çokça hatırlamalıyız, diye düşünüyorum.
Diyorum ki; yol bilim yolu, gerçeğe ulaşmak için izlen-
mesi gereken yöntem bilim yöntemleri olmalıdır.
Evet "Hayatta en hakiki mürşid bilimdir:'
57
AHMET YESEVİ KİM?
~
58
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tataristan, Baş
kurdistan, Tacikistan, Afganistan'da söylenen bir söz:
"Peygamberi Sani:' Bu sözü Tanrı Elçisi'nden sonraki kişi
anlamında anlamak gerek. ..
Ulu Türkistan alanında Ahmet Yesevi'nin İslam'ı
Türkistan'a yayan insan olduğuna inanılır.
19. yüzyılda Ulu Türkistan'ı dolaşan Macar Prof.
Vamberi Arınin seyahatnamesinde anlatıyor: "Her geç-
tiğim Türk obasında Ahmet Yesevi'nin Hikmet ve
59
le doğan çatışmaların ve insanlık dışı durumların ayn de-
ğerlendirilmesi gerekir.
60
AHMET YESEVİ ve TÜRKÇE
~
61
Selçuklu'yu kuranlar Türklerdi. "Selçuk" hakan soyuna
adını verdi. Dukak oğlu Selçuk. ..
Çağrı
ve Tuğrul kardeşler, devleti yerine oturttular.
Alpaslan ve oğlu Melikşah büyüttüler, geliştirdiler.
ı 040 yılında Dandanakan Zaferi ile Tuğrul bey
"Hakan" oldu. 1157 yılına kadar Büyük Selçuklu Devleti
sürdü. ll 7 yıl... Anadolu Selçukluları ı 077-1308 arasın
da sürdü ... 23ı yıl...
Selçuklu büyük ve güçlü devletti. Ne yazık. .. Bu büyük-
lük ve güç, bir dönem sonra Türklüğe karşı oldu.
Türklüğe karşı
oldu. Çünkü din ve ilim dili olarak
Arapçayı; devlet ve edebiyat dili olarak Farsçayı benim-
sediler. Büyük Selçuklularda, Nizarniye Medreselerinde
Arapça ve Farsça egemendi. Bu medreseleri yani bugün-
kü anlamda üniversiteleri kuran kişi Nizarn'dı ve Nizarn
Fars'tı. ..
62
Selçuklu aydınları, edebiyatçıları, yazarları Türkçe de-
ğil Farsça yazmışlardır...
Orkıın, Yenisey yazılarında, Dede Korkut hikayele-
rinde, Kutadgu Bilik'de, Atabetül Hakayık'ta ortaya ko-
nulan Türkçenin gücü küçümsenmiştir. Karahanlı aydını
Kaşgarlı Mahmut, araplara Türkçe öğretmek için Divan-ı
Lügati't-Türk'ü yazacak bir bilinç düzeyi ortaya koyarken,
Selçuklu Hakanları Türkçeyi dışlayan bir bilinçsizlik için-
de olmuşlardır. Bu tarihimizin karanlık yönlerinden biri-
dir.
Selçuklu yoğunluğunun yaşandığı dönemlere bakınız.
Türkçe yazan bir şair, bir yazar, bir bilgin göremezsiniz.
Allah aşkının dorıık noktalarında sözler söyleyen,
Mesnevisi, Divanı, Rııbaiyat'ı Fibi ma Fihi ile bir başka şa
ire "Ben o yüce tabiatlının nesini öveyim? Peygamber de-
ğilse de kitabı vardır" dedirten Mevlana Celalettin bütün
eserlerini Farsça yazmıştır.
Büyük şairimiz, övünç kaynağımız, insan aşkının en
güzel aniatıcısı Geneeli Nizarnİ de Farsça yazmıştır.
Nizami de, Mevlana da bizim kayıp değerlerimizdir.
Bizim, yani Türkçemizin ... O iki deha ve daha birçok cia-
himiz keşke Türkçe yazacak bir ortamda ve bir bilinçte ol-
salardı. Bakmız uzun süren Anadolu Selçuklu egemenli-
ğinin sonuçlarına ... Çağn'nm, Tuğrul'un, Alpaslan'ın so-
yundan gelen Anadolu Selçuklu Hakanlarından üçünün
adı Key-Hüsrev, ikisinin adı Key Kavüs, üçünün adı Key
Kubat'tır.
63
şahlarının adlarıdır.Yani, Selçuklu Hakanları çocukları
na ad ararken Fars tarihine başvuruyorlar... Bilinç kayma-
sının bundan daha açık göstergesi ne olabilir? Alp-Arslan
değil Key-Hüsrev...
Sevmiyarlar bilginler
Sizin Türkçe dilini
Bilgelerden işitsen
Açar gönül ilini
64
Hoca Ahmet 126 yıl yaşadı... Binlerce öğretmen yetiş
tirdi.
Yetiştirdiği öğretmenleri Türk dünyasının her bucağı-
65
Yunus Emre ortaya geldi ... Aşık Paşa onun yolundan gel-
di... Gazi Bürhanettin onların ardından geldi... Dehkani,
Ahmet Dai, Nesimi, Hacı Bayram Veli ve daha niceleri ...
On beşinci yüzyıla gelindiğinde Türkistan'ın bü-
yük şairi Ali Şir Nevai Türkçe ile Farsçayı karşılaştıran
"Muhakemetül Lügateyn"ini yazacak ve Türkçenin üstün-
lüğünü ortaya koyacaktır.
66
Sonraki yüzyıllarda Türkçeye sokulan çokça Arapça
ve Farsça sözler bir başka gerçektir. Öyle de olsa artık
Osmanlı'da sonuna kadar devletin bilim ve edebiyat dili
Türkçe olmuştur.
Türkistan'da kurulan devletlerde devletin bilim ve ede-
biyat dilinin artık Türkçe olması Ahmet Yesevi'nin büyük
ve doğru seçimi ile olmuştur.
Evet Yahya Kemal doğru söyledi: "Ahmet Yesevi bizim
milliyetimizin yeniden kurucusudur:'
Çünkü Türkçemizin koruyucusudur.
67
AHMET YESEVİ ve TÜRKLERDE
İSLAM'IN YAYILMASI
~
68
dir. İşin ilginç yanı Türkler hangi dine girederse girsinler
bu yöntem o dinin içine sızarak ya da yanında yürüyerek
varlığını sürdürmüştür. Bugün de öyledir...
69
nı Nogay'ı da yine Sarı Saltuk müslümanlığa ısındırmış
tır. Bugünkü Özbek halkına adını veren Cuci'nin taru-
nu Özbek Hana İslam bilincini ve bilgisini veren ise Baba
Tüklü diye bilinen Yesevi öğrencisidir.
Bizans egemenliğindeki
Anadolu'ya yerleşen hıristi
yan Kıpçak ve Oğuzlar arasında İslam'ı yayan yine Yesevi
dervişleridir. Anadolu'nun ve Rumeli'nin birçok köyün-
70
TASAVVUF NEDİR ve NEDEN
TASAVVUF?
~
D
oğmadan önce neredeydik? Ölünce nereye gidece-
ğiz? Varlık nasıl var oldu? Varlık neden var? Varlığı
bir var eden var mı? Var eden ile varlık arasındaki iliş
ki nedir< Var eden, varlığı neden var etmiş? Var edenin
varlıktan beklediği nedir? Var eden, varlığı var edip son-
7T
yabilirsiniz... Yüce Yaratıcı'yı, Mutlak Varlık'ı gökyüzünün
bir yerlerinde, etrafında melekleriyle oturan, çok kuvvet-
li görme, işitme, hissetme duyularına sahip olan, ezelden
beri var olan ve hiç yok olmayacak olan, her şeyi bilen,
dünyaya ara sıra elçiler gönderip insanlara kanunlar koyan
ve melekleri vasıtasıyla da insanların bu kanunlara uyup
uymadığını denetleyen bir Tanrı olarak kavrayıp, böyle-
ce inancııuzda rahatlayabilirsiniz.... Ama herkesin de sizin
gibi olmasını isteyip, başka türlü arayışlar içine girenlere
kötü gözle bakarsanız olmaz. Çünkü Yüce Yaratıcı zihinle-
ri başka başka yaratmıştır. O zihinler, Peygamberlerin gel-
dikleri yo1ları merak ederler. Gerçeği bir de kendileri bil-
mek isterler, düşüncelerinin derinliklerine dalarak, derin
tefekkürler içinde olarak... Düşüncelerin kaynağına ulaş
mak ve düşünceyi aşıp parça aklı arkalarda bırakarak ak-
lın bütünlüğüne yönelmek isterler. Bunun için teknikler
geliştirirler, geliştirilmiş teknikleri değerlendirirler ve se-
nin, benim bilemediğimiz gerçekiere erişip "Erenler"e ka-
rışırlar. İşte tasavvuf budur...
Geliniz isterseniz bir büyük olayı birlikte düşünelim...
Var edilmişlerin en yüksek bilinç düzeyi olan Görklü
Güzel Muhammed, "Oku" diye başlayan ilk vahye nere-
de ulaştı? Bu sesieniş karşılaştığı zaman ne yapıyordu?
Hurma ağaçlarıyla mı uğraşıyordu? Ticaret mi yapıyor
du? Evinde hanımı ve çocuklarıyla yarenlik mi ediyordu?
Dostlarıyla sohbet mi yapıyordu? Yoksa, Hıra Dağı'ndaki
mağaraya çekilmiş, derin düşünceler içinde, tasavvufyol-
lannın inceliklerinde gerçeği mi arıyordu? Bu yollar, en
yüce insana velilik ve nebilik yolunu açtıysa, başkalarına
72
da velayet yollarını neden açmasın? Tasavvufun kaynağını
eski Yunan'da yahut Hint'te arayanlara konuyu bir de böy-
le düşünmelerini salık versem bir yararı olur mu acaba?
73
Tasavvuf yolunda yol göstericisi olgun olmayanın aya-
ğı kayar, uçurumlardan yuvarlanır. Yolunu şaşırır, sapıtır,
yolunu sarpa uğratır.
Tasavvuf yolunda düşülen yanlışlıklardan birisi, yolu
amaç sanmaktır. Yolda toplanıp, yolda oturup, yolu teş
kilatıandırmak olumsuz anlamda "tarikatçılığa'' yol açar.
Halbuki yol aşılmak içindir. Yol, vardırıcı, erdirici, olduru-
cu olmalıdır. Durdurucu değil. Yol gösteren öğretınendir,
amaç değil. Amaca giden yolda yardımcıdır sadece. Bunu
unutanlar "şeyhçilik, evliyacılık" çıkmazına saplanırlar.
Bilmeden, şeyhlerini Yüce Tanrı yerine koyup "şirk" ba-
tağına saplanırlar.
Hangi Tasavvuf
Allah'ı
görür gibi ibadet eder hale gelmek Hadis-i
Şerif'te"ihsan" diye adlandırılır. Tasavvufunun amacı ih-
sandır. Yani insanı "olgun insan" haline getirmek, netsin
74
fıfleştirmek, varlığın sırlarına eriştirınek ve Allah'a ulaş
tırmaktır.
Tasavvufta Varlık
İnsan zihninintemel sorularından birisi varlığın esası
nın ne olduğu sorusudur. Felsefe bu sorunun cevabını ver-
75
meye çalışır iken aklın gücünü ve imkanlarını değerlendi
rir. Tasavvuf ise aynı sorulara "aşkın akıl'' gücü ile yani aklı
genişletme yöntemi ile cevap bulmaya çalışır. Bulduğu ce-
vapları akıl penceresinden takdim eder.
Tasavvufun varlık
sorusuna çeşitli açılardan ve anla-
yışlardan verdiği cevaplar çok olsa da ortalama bir anla-
yış ortaya koymak da olabilir. Biz bu yazıda bunu yapma-
ya çalışacağız.
Cevabı istenen sorulardan birincisi "varlığın nasıl var
oldugu''dur. Yani varlığı kim "var" etmiştir. İkinci soru ise
varlığın görünmeyen yönü olduğu var sayılan "ruh"un ne
olduğudur. Üçüncü soru maddenin "kökü ve anlamı" ile
ilgilidir. İslam tasavvufunun birinci soruya verdiği cevap
varlığı var eden, varlığa hayat veren ve varlığın hayatta
kalmasını sağlayan "hayyü1 kayyum" yani "diri ve diri tu-
tan" bir Allah'ın "var"lığıdır.
Allah "var"dır. Ve yarattıkları da "var"dır. Bu iki var-
lık biçimi de aynı "var" sözü ile anlatılır. Ancak mahiyet
açısından birbirinden çok farklıdır. Allah'ın varlığı sonsuz
76
şadığımız yeryüzünün nisbi gerçeklerinden etkilenen ak-
lımızı zorlayan birifade olsa da duyuların ve dünyanın sı
nırlarından çıkan akıl için anlaşılınayacak bir durum yok-
77
Yaratıcı "varlığı" isimlerinin ve sıfatlarının "nur" larının
İnsan
"İnsan benim sırnındır ben de onun sırnyım." Kutsi
hadisi insanın önemini aniatma bakımından yeterlidir.
Mevlana bir coşku halinde "insanın ne olduğunu bana an-
lattırmayın, ben de yananın siz de .. :' demişti.
78
İnsanın "letayifı" de denilen nurdan varlığının birin-
cisi kalp, ikincisi ruh, üçüncüsü sır, dördüncüsü hafı, be-
şincisi ahfa olmak üzere beş bölümü vardır. Maddeler ale-
79
Nefs için Kur'an-ı Kerim'de kullanılan yedi deyim nef-
sin yedi kademesini gösteriyor. Nefs-i Emmare, Nefs-i
Levvame, Nefs-i Mühimme, Nefs-i Mutmainne, Nefs-i
Raziye, Nefs-i Merziye, Nefs-i Safiye ...
Nefs eğitimi
tasavvufun ana konularından biridir. Bu
bakımdan nefs bahsini açmakta yarar vardır.
80
işte
tasavvufun en önemli amacı insanın nefsini eğit
mek sureti ile insan onuruna yakışır hale getirmektir.
Nefsin eğitiminde iki ayrı yöntem tasavvuf yolları ara-
sındaki farklılığı da ortaya koymaktadır.
Bazıyollarda bedeni zayıftatmak yani açlık, uykusuz-
luk, bedeni rahatsız edecek durumlar oluşturmak sureti
ile nefsi ezerek eğitmek yöntemi uygulanır.
81
AHMET YESEVİ veTASAVVUF
~
82
tamamlanmıştır da sonradan yürüdüğü uzun yolda işin
dış görünüşü gerçekleşmiştir. Bu anlamda akıl bilimle-
ri konusunda eğitimini büyük felsefeci bilgin Fahrettin
Razi'den, tasavvuf eğitimini ise Yusuf Hemadam'dan aldı
ğı yaygın görüştür.
in anmak,
2. Namaz kılmak
3. Oruç tutmak
4. Hacca gitmek
5. Zekat vermek
6. Sözü yumuşak söylemek
83
7. Bilim öğrenmek
8. Dini yüce Tanrı Elçisinin yaşadığı gibi yaşamak
9. Dinin emirlerini yerine getirmek
10. Yasaklardan kaçmak
Şeriat
kelimesinin hangi anlamda kullanıldığını belir-
ledikten sonra konu ile ilgili Yesevi hikmetinden söz ede-
lim;
84
ı. Günahlardan tevbe etmek
2. Tarikata bir yol gösterici ile girmek
3. Korku
4. Ümit
5. Görevini yerine getirmek
6. Yol göstericisinin dediklerini yapmak
7. Yol göstericisinin meclisinde ondan izinsiz söz
söylememek
8. Sohbetlerde nasihat dinlemek
9. Tecrit olmak
10. Tefrit olmak
Keramet
Fuat Köprüiii'nün büyük eseri olan Türk edebiyatmda
ilk Mutasavvıflar adlı kitapta Ahmet Yesevi'nin Menkıbevi
hayatı üzerinde çokça duruluyor. Burada Büyük
Öğretmeninin kerametlerinden söz ediliyor. Ahmet
Yesevi hakkında yazılanbirçok yazıda da Köprüiii'den alı
narak kerametler anlatılır duruluyor...
Ahmet Yesevi'nin tarih içindeki büyük işinden daha
büyük bir keramet olabilir mi?
İnsanların zihinlerinden geçenleri bilmek; geçmişte
ki, bugünkü veya gelecekteki bilinmeyenlerle ilgili bilgi-
ler ortaya koyabilmek; sıradan insanların dayanamayacağı
85
şartlara dayanabilmek; biraz daha ileri noktada su üzerin-
de yürümek; aynı anda birden fazla yerde bulunabilmek;
tasavvuf büyükleri için de anlatılan keraınet örnekleridir.
Bedeni güçleri zayıflatmak; ruhani güçleri parlatmak
yöntemleri ile insandaki denge, ruhani güçlerin lehine bo-
zuldu ğu zaman olağanüstü bazı yetenekierin ortaya çı
kabildiği bilinen bir konudur. Dolayısıyla İslam tasavvu-
fu yolunda yürüyenlerde de; diğer dinlerin mistik tecrü-
belerinde de böyle durumlar ortaya çıkabilir. Bunlar asla
amaç değildir. Bu olağanüstü haller o insanın ermiş ve ol-
muş bir insan olduğunun da göstergesi değildir. İmaın-ı
Rabbani Mektubat adlı eserinde büyük velilerin keramet
göstermekten kaçmdıklarını; kerametin istemeden zuhu-
ra çıktığını ve keramete önem verilmemesi gerektiğini ıs
rarla belirtiyor. Bu gibi durumlarm Hint fakirlerinde de
görüldüğünü; İslam evliyalarında görülmesinin de önem-
li olmadığını söylüyor.
Teknolojinin büyük patlamalar ortaya koyduğu günü-
müz insanına; her gün olağanüstü hallerin içinde yaşayan
bilgi çağının bireylerine keramet denilen hallerin ne anla-
tacağını da yeniden değerlendirmek gerekir.
86
Yol Gösterici
Tasavvuf yollan ulaştıran ama zor yollardır. Bu yol-
lar daha önceden aynı yolculuğu yapmış ve yol gösterici-
lik icazeti almış olgun insanlarla yapılırsa ulaştırıcı olur.
İşte bu yol göstericilere pir, mürşit veya şeyh gibi ünvan-
lar verilir.
Tasavvuf yoluna Pir'siz girmektense, girmeınek daha
iyidir.
Divan-ı Hikmet'ten:
Ey kardeş bu yollara pirsiz girme
Hakk'ı anmaktan bir an bile kesilm e
Tanrı'dan başkasına gönül verme
Lanetlenmiş şeytan öz yoluna sa/ab ilir.
87
Yol göstericinin, dinin dış hükümlerini bilen ve onla-
ra uyan bir kişi olması ve böyle bir kişiden de "el almış" ol-
m~sı gerekir. Aksi halde gösterdiği kerametierin hiçbir de-
ğeri yoktur.
Divan-ı Hikmet'ten:
Ondan sonra bir er gerek iradeli
Olmuş olsa o da bir erden izinli
Dine doğru uyan, kerametli
Öyle erin eteğirıderı tutmak gerek.
Divan-ı Hikmet'ten:
Şeyhim diye böbürlenen Hakk'a rakip
Benlik eder Yaratana olmaz yakın
Bidar olup dertsizlere tabib olur
Bu dünyayı mürninZere zindan eyler.
88
Divan-ı Hikmet'ten:
Kendini şeyh sanı ı; bilgisi yoktur
Yirmi beşe yetmemiş daha yaşı
Nasihatlar eder yaşlıya, gence
Kendisi bilmez iyi ne kötü ne.
89
Alayından al eyler,
Malı alır mal eyler
Sahipsiz ömrünü yel eyler
Ahir zaman şeyh/eri.
Hazrete eriştirir
Aş vermez bağrı taştır
Yolcu
Tasavvuf yollarına gidip bir yol göstericinin gözeti-
minde, nefsini eğitmek ve gerçeğe ulaşmak çabası içinde
olanlara mürit, derviş, sufı gibi adlar verilir. Derviş sözü
yaygın olarak kullanılır. Dervişlerin gerçeği olduğu gibi
sahtesi de vardır.
korkular da ...
90
Ne dilese o olur
Dervişler sohbetinde;
Her bir sır açık olur
Dervişler sohbetinde
91
YESEVİ TASAVVUF YOLU
.m.
9i
Yüce Muhammed'e miraçta da "yar olan" Allah'ın
Arslanı Ali ise "Hoca Ahıned'in" mededkarıöır. Yani yar-
dım edicisi...
"Hem miraçda yar bolgan şir-i Hudıi Ali'dür
Hoca Ahmed'e mededkô.r şi r-i Huda Ali'dür."
93
Hikmet! erde:
Allah'ı anmak gönüllere sevinç verir
Belh ülkesini dışiadı ve aba giy di Ethem.
94
Şıbli 945 de göçtü. Hikmet:
"Şıbli gibi aşık olup sema vursam"
Ve Mansur...
"Ve Mansur" diyorum. Çünkü Hikmetler Divanında
İşte hikmetler:
Mansur gibi başımı verip aşk darında
Zatı ulu sahibim sığınıp geldim sana.
95
Aşık Mansur Enel Hakk'ı dile aldı
Cebrail geldi Enel Hak birlikte dedi
96
HAYAT
~
97
Ahmet Yesevi yetim büyümüştür. Abiası Gevher Ana
ile çocuk yaşta Yesi'ye yerleşmiş ve burada yedi yaşınday
ken büyük mürşidi Arslan Baba ile karşılaşmış, ondan
Yüce Muhammed'den gelenemaneti almış ve onun eğiti
mi altına alınmıştır.
98
olmuş ve dergahın piri durumuna gelmişken, dönüp gel-
miş ve Yesi'ye yerleşmiştir.
Yesi'de yolu yeniden oluşturmuştur. Türkçe temelinde
ve Türk ruhuna uygun olarak ilk Türk-İslam tasavvuf yolu
böylece adı sonradan Türkistan olan Yesi şehrinde başla
mıştır.
99
hikmet de alçak gönülle ve melaınet yolunun gereği ola -
rak diyor ki:
Yolundan Yürüyenler
Ahmet Yesevi'n in yolu sağlığında ve göçmesinden
sonra da!lanıp buda!danmı ş; yoldan yeni yo!başcılan çık
mış; türlü adlarla Tur k Dünyasında yaygınlaşm ış ve günü-
müze kadar ulaşmıştır.
Yolun ilk halifesi Arslan Baba'nın oğlu Mansur Ata'dır.
Mansur Ata'dan sonra Abdül Melik Ata sonra Tae Hoca
sonra Zengi Ata görev yapmışlardır.
İkinci halife Harezmli Sait Ata'dır.
Üçün cü halife Süleym an Hakim Ata, Yesevi yolunun
Tü rkler arasında en tanınmış şeyhi sayılır.
100
O zaman ki adıyla Rum'da yani Roma coğrafyasında,
en tanınmış yol büyükleri Hünkar Hacı Bektaş Veli, Sarı
Saltuk, Ahi Evran, Edebali ve sonraki dönemlerde Hacı
Bayram ve Akşemsettin'dir.
Türkiye'de Siraçlar arasında yaygın adıyla "Hubyar"
ve Anadolu ve Rumeli coğrafyasında adı bilinen ve bilin-
meyen çok sayıda horasan ereni, alperen, gazi derviş hep
Yesevi yolunun yaylCıları ve uygulaylCıları oldular. Şimdi
bize düşen onları araştırmak ve gelecek nesillere tanıt
maktır.
1 Ol
YOLUN İŞLERi
~
İşi
olan işini geliştirmeli, kazaneını arttırmalı ve halka
"aş" verecek kadar varlığı olmalıdır.
102
İşi olmalıdır ki; halka aş verebilsin. Yani en yakınlaştı
ncı ibadet olan "garip, yetim ve yoksullara" yardım edebil-
sin. Yesevi yolcusu "alan el" değil "veren el"dir. Bunun için
de "olan el" olmalıdır.
Yesevi yolcusu "Allah aşkı"na isteklidir; ihlası arar;
emeği ile geçinir; başka inançlara hoşgörülüdür ve bilim
arayıcısıdır. Bilim yolunda gerçeği arar.
Halka gösteriş yapmad<tn namaz ve oruç temel ibadet-
lerdir. En çok sabah namazı üzerinde durulur.
zikri de denilir.
103
Yesevi yolunda zikrin anlamı bilinecektir. Yani ibadet
eden kişi ne dediğini bilecek, anlam zihninde canlanacak
ve böylece yarar doğacaktır.
Sohbet yolun esaslarındandır. Bilenler ve olgunlar söy-
leyecek, kalanlar dinleyecektir. Sohbet, adabıyla yürüye-
cektir.
Ne dilesc o olur
Dervişler sohbetinde
Her bir sır açık olur
Dervişler sohbetinde
104
Ancak sema dünya için olmamalı. Yani gösteriş için,
yani dünyalık için.
105
haınıned'i teflerle, şarkılada karşılamıştı. Ne de hoş karşı
lamışlardı...
106
BANA GELİNCE
~
107
HiKMETLERDEN
SEÇMELER
109
110
BİSMİlLAH
111
112
BiSMİLLAH
113
TÜRKÇE SÖYLEDİM
115
TÜRKDİLİ
Sevmiyarlar alimler
Sizin Türkçe dilini
11rij7erden dinlesen
liçar gönül iZini
117
118
ALLAH'A GİDEN YOL
İNSAN
119
120
KULLARININ KULU OL
121
ALLAHI GÖRMENİN YOLU
122
Ümmet o/san garipZere uyar ol sen
Ayet hadis kim söylese duyar ol sen
Günlük rızık ne verirse doyar ol sen
Doyar oldum şev k şambın içtim işte
123
GARİP, FAKİR, YETİMLER
124
AŞKYOLLARI
125
AŞK ve MELAMET
127
SONSUZLUK DERSLERİ
128
Aşk belası başa düşse in ler eyler
Aklı alır, şaşkın kılar hayran eyler
Gönül gözü açılırda ağlar eyler
Sonsuzlukta Hak'dan dersler aldım işte
129
TEVBE KlLAN AŞlKLAR
Tevbe kılıp
Hakk'a yanan aşıklara
Uçmağ içre dört kaynakta şerheti var
Tevbe kılmaz Hakk'a yanmaz gafi/lere
Dar kabirde katı azab hasreti var
130
AŞlKOLSEN
131
AŞK DERDİNİ HERKESE DEME
132
SEVENLERE DİDAR VAR
133
AŞIKOL
134
TANRI ARİF IŞIK İLE SÖYLEŞİR
135
AŞIKLIK DAVASI
136
Himmet bağı can beline bağlamazsan
Masiva sevgisini içten atmazsan
Göz yaşıyla niyaz edip yalvarmazsan
Sırlar ya lım merdanlardan bilmek olmaz
Şeriatıngiyimini giymeyince
Tarikatın burağına binmeyince
137
AŞIKODUR
Gerçek aşık
daim diri ölen değil
Ruhlarıda yer altına giren değil
Zahid abid bu manayı bilen değil
Gerçek aşık insanların Hızrı olur
138
Gizli yürür kime baksa aşık eyler
Lutf eylese yalancıyı sadık eyler
Hak'tan korkan dergahına layık eyler
Dışı görmez b atın içre gözü olur
139
AŞIKLARIN İŞLERi
140
Bele himmet bağlayan
Yürek bağır dağiayan
Feryad edip ağlayan
Giryan olan aşıklar
141
AŞIKLARIN
142
AŞKSIZLAR
143
AŞKINYOLU
144
Mürşit/erin söylediği yolları seç
Bildiğimce yola girdim deme sakın
İyi bilsen tarikatta tehlike var
Kılavuzsuz bu yollar girmen dostlar
145
AŞIKLARIN KABİR HALİ
146
Yedi adım atıp sonra A1ünker-Nekir
Heybet ile girip gelir kahırlıcn
İki gözü ateş gibi bakıp durur
Nuru görür saygıyla kucaklar dostlar
147
TAATKIL
148
AŞKATEŞİ
149
AŞKTAN HABER
ıso
Allahın sevdiği daim ağlar yürür
Hak'tan korkar razın söylerseher durur
Yahya gibi durmaz ağlar matem tutar
Bu dünyayı arkalara atar olur
151
AŞIKLAR YOLU
152
Kul olursan ben-benliği sakm dışla
Seherlerde canına kıy durma işle
Yoldan çıkıp sapanları yola başla
Bir nazarda dillerini safa kıldım
153
GERÇEK AŞIKLAR
154
Selim olup saf oldu Cüneyd, Şıbli
Nefsi tepti yok etti Hasan Basri
Halkı koyup fani oldu Zünnun Mısri
Azizierin yoluna girmek isterim
155
KİM AŞIK KİM SEVİLEN
156
AŞ/KLAR CEHENNEMİ SÖNDÜRÜR
157
AŞIKEYLE
158
I-fiis aşkını göster bana şükredeyim
Zekeriya "erre"siyle zikredeyim
Eyyub gibi belalara sabredeyim
Her ne kılsan aşık eyle ey Allah'ım
159
AŞKIN
160
Alimiere kitap gerek
Sofulara mescid gerele
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
161
AŞK'SIZ YOL ALMAK OLMAZ
162
Taı·ikatın yolıı katı,
tuhaf, şaşttm
Başım katı Olgun Pire doğru kaçtım
Pir eteğin tutup gizli gözü açtım
Rüsva olup yolları yürüdüm işte
163
MANSUR
164
Enel Hakk'ın manasını bilmez ncidan
Bilgin gerek bu yollarda pak-ı merdan
Akıllı kul Hakk'ı yadını dedi candan
Candan geçip Cananeyi sevdim işte
165
MANSURA FERYAD
Bilmediter mollalar
Enel Ha kk'ın manasın
Kiil ehline hill ilmin
Hak görmedi münasip
166
Rivayetler yazıldı
Onun halin bilmedi
1\!Iansur gibi evliya
Koydular dara asıp
O gündeki o derya
Kıldı efgan vaveyla
Aşık/ara Allahım
Kılsın didarın nasip
167
GERÇEKAŞ/K
168
Gerçek gönülle yanana didar ata
Yalan aşık yola girse hepsi hata
Gerçek aşık gözü yaşlı öne eğik
Eğilerek yer altına girdim işte
169
170
GÖSTERİŞTEN UZAK OL
171
172
YALANAŞlK
173
ZALİMLER ve BİZLER
174
Ey habersiz Hakka gönül yürütmedin
Dünya haram ondan gönül soğutmadın
Nefsten geçip Hakk'a doğru yönelmedin
Bu nefs için zar ve hayran oldum işte
175
YALAN ŞEYHLER
176
YALANCI ŞEYH
177
HAKK'A RAKİP ŞEYH
178
GÖSTERİŞÇi SON DEMİ
179
SON ZAMAN ŞEYHİ
180
GÖSTERİŞTEN UZAK OL
181
DÜNYA BENİM DİYENLER
182
Ji!IıUınff.n kiUE'N~:r; ıioğruda,r
girmişsira
girerıier
183
YALANCI ZAKİRLER
184
GIYBEY RÜSVA KILAR
185
GÖSTERİŞÇi DERViŞLER
İşitiniz saygıyla
Gözlerinde ııemi y ok
Hafka içre girerler
ATs-ir:n Bab:::L7t si3z!erin
İşitiniz saygıyla
186
Oyun hile kurarlar
ı\falum Tannya işi
187
HARAMCILAR
188
YALANALİM
189
AlliELSİZ ALİl\UE.R
190
Zavallı alim amelsiz yolda kalır
Okur s inmez dünya malı ele alır
Benlik ile zavallı ömrünü harcar
Can gönülde Hayy zikrini deyin dostlar
191
NA.DANLAR (KARA CAHİLLER)
192
GERÇEKALİM
193
KİMKALICI
194
MELAMET YOLU
195
D IŞIN SOFİI"E BENZER
Görüniişün safi de
A sla İslam olmadın
196
Safi olsan saf ol da
Suç ve isyan almasm
Taat ve takva kıl da
Dil perişan olmasın
Can ve dilden ağla da
A'iahşerde yalan olmasın
Görünüşürı safi de
Asla İslam olmadın
Görüniişün safi de
Asla İslam olmadın
Sofi ibadet/erin
Hepsi kibir ve riya
Can ve gönlün dünyada
Dillerinde ah la vah
Can verirken olursun
İman nurundan uzak
Görünüşün sofi de
Asla İslam olmadın
197
Safi olmaz ne yapsın
Evde yapar işi yok
Safilik dava kılar
Görünüşün safi de
Asla İslam olmadın
Görünüşün safi de
Asla İslam olmadın
Görünüşün safi de
Asla İslam olmadın
198
Safi gamsız yürürsün
Dane tesbifıi alıp
Dünyaya mağrur olup
Dini arkaya salıp
Kork artık gel kork şimdi
Gel Tanrıya yalvarıp
Görünüşün sofi de
Asla jslam olmadın
Görüniişün sofi de
Asla İslam olmadın
Görünüşün safi de
Asla İslam olmadın
199
Ey safi öz tavrınla
Yalnız Allaha kulsun
Aslma bakarolsan
Alem içinde birsin
Günahlı ve hatalı
Hem asi ve mahcupsun
Görünüşün safi de
Asla İslam olmadın
Başkasmda n uzak ol
Uykuyu eyle haram
Gece de uyanık ol
Derdi yok dertsizlerden
Görürsen uzakta ol
Görünüşürı safi de
Asla İslam olmadın
Görüniişü n safi de
Asla İslam alnıadın
200
HOŞGÖRÜ
201
202
HOŞGÖRÜ
203
MUHAMMED NURU
205
206
MUHAMMEDİN NURU
207
HAKMUSTAFA
208
Üm m et olup Resul kadri bildiniz mi
Canla başla sünnetleri yaptınız mı
Resul için ağlayarak geçtiniz mi
Kirn/er için geldi Resul bildiniz mi
209
MUHAMMED ÜMMETİ
210
Ümmetim der yürürsün
Buyruğunu tutmazsan
Nasıl umut tutarsın
Çetindir asi ku la
Ümmet demese arda
Rüsva olur mahşerde
Ümmet demez Muhammed
211
MİRAÇ'DAN HABER
Aksa varıp
indi görün arda Server
Toplandılar cümle ruhlar ol Peygamber
Mübarek yel kıldı ruhlar arda yekser
Ümmetisen sa/at selam deyin dostlar
212
Israfil O'nu alıp uçtu cennete
O makamda Resul kıldı aceb sefer
Israfil kaldı makamında kıldı ejgan
Ümmet isen sa/at selam deyin dostlar
213
OLGUN MÜRŞİT: HAK MUSTAFA
214
GERÇEK ÜMMET
215
216
KAPlLAR VE MAKAMLAR
217
218
TECELLİ MAKAMI
219
ARiFLER
220
Böyle erler sohbetini bulan kişi
Mest ve hayran olup yürür yaz ve kışı
Seherlerde göğüs döğmek onun işi
Dışı neşe içierini gizli eyler
221
MUHABBET YOLLARINDA
222
"Rica/ün la tulhihim" söyledi Tanrı
Öyle erler masivaiian olur uzak
Zikir söyler her nefeste olur ayık
Bulur her dem gavslar gavsı celaletin
223
ARİFLERSOHBETİNDE
224
MUHABBET MEYDANI
225
MUHABBETTEN MARİFETE
226
Bu yollarda hor/anma var ağlama var
Tesbih tehlil oruç namaz vermez yarar
Yalandansa Allah, Resul şikayetçi
Yalan namaz gösterişi dışlasam ben
227
BU YOLLAR PİRSİZ OLMAZ
Sırsız yüz
bin taat kıldım yoldan çıktım
Kılavuzsuz yola girdim şaşkın oldum
Olgun Pirim nazar kıldı sezip bildim
S ezmek olmaz pir dediğin yapmayınca
228
Ey istekli ölmeden önce öl de gör
İyi/erin ayak toprağı ol da gör
Toprak olup feyiz ve jütulı al da gör
Almak olmaz pir dediğin yapmayınca
229
MUHABBET DERYASI
230
PİRSİZ GİRME
231
KILAVUZ GEREK
232
ALİMLER
233
ŞERİAT, TARİKAT, HAKİKAT
234
İradeni vergil ehil icazette
Devam eyle tünü günü riyazette
Sunup ona kulluğunu ibadet/e
Ku/lu ğu da bele bağlar durmak gerek
235
DÖRTKAPI
236
YOLLAR ve KAPILAR
237
BU YARİKAT
238
Kamu aza dertlerinden geçmeyince
"Mutu kable en temutu" olmayınca
Zahirinde baş gözünü yummayınca
Batınında iç gözüyle görünmez o
239
DERVİŞLER
Asaları elinde
Himmet bağı belinde
Tanrı yadı dilinde
Allah diyen dervişler
Hırkaları solgundur
Gönülde yüzbin ayan
Riliniz iki cihan
Göze almaz dervişler
240
Günahım çok yol vermez
Dostlar de rm a rı bulamaz
Gözde yaşı kurutmaz
Yaşı akan dervişle r
lt nefsini öldürür
Kızıl yüzü soldurur
Hoca Ahmet ku l durur
Satıp yesin dervişler
241
YOLLAR ve KAPILAR
242
HAKKULLARI
Hakikatı bilmişler
Hakk'a aşık olanlar
Hak yoluna girmişler
243
DERVİŞLER
Heybeleri solgundur
Gönülde yüzbin dilek
Bu dünya kaları değil
244
Heybeleri sırtında
Asaları elinde
Allah yadı gönülde
Allah diyen dervişler
245
RUHALKASI
Hu halkası kuruldu
Ey dervişler geliniz
Hu erre'sin alarak
Nefs başına salarak
Gece gündüz talipler
Canı kurbarı kılınız
246
Halka içre Hu deyin
Aşk odıınq yanınız
Rahmetinden alınız
247
HAKYADI
248
ALLAH YADI ANLAM İLE
249
HALKA İÇRE ZİKREDELİM
250
Zakirieri her nefeste zikir söyler
Tevbe kılıp eğri yoldan doğru döner
Zikr dese yavaş yavaş şevki artar
Gelin yığlın zakir kullar zikr edelim
251
ALLAHYADI
252
LAİLAHE İLLALLAH
253
OKUŞ
O kuş
der ki dinlenmeden ben bir zaman
VermeyinceKadir bana güvenli yer
Hiç kalmazsa bu gönülde zerre kuşku
Ondan sonra karar bulup konarimiş
254
Oruç namaz kılıp tevbe eden
Seher kalkıp Allah diye kulluk eden
Mürşitlerirı dediğinitamam eden
Öyle kullar Hak did!irım görür imiş
255
LA İLAHE İLLALLAH
Allahımı ararım
İzi bulur giderim
Daim seni söylerim
La ilahe illailah
256
HAYYZİKRİ
257
NASIL BULAYIM SENİ
258
Maruf gibi bu yollara ayak atsarn
Mansur gibi candan geçip dara konsanı
Dar üstünde coşup taşıp Hakk'ı desenı
Bu işlerle ey Rab seni bulur muyum
259
ERENLER SOHBETİ
Ne dilese o olur
Dervişler sohbetinde
Her bir sır açık olur
Dervişler sohbetinde
Her kim sohbete geldi
Erenlerden pay aldı
Yabancı tamş oldu
Erenler sohbetinde
260
Kibir ve haset ölür
İçine mana dolar
Göz açıp Hakk'ı görür
Erenler sohbetinde
261
İÇİNDE
Yaratanı ararım
Üçyüzaltmış su geçtim
Dörtyüzkırkdört dağ aştı m
Birlik şarabın içtim
Düştün-ı meydan içinde
Dalgıçdenize girdim
Vücut şehrin i gezdim
Sedefte inci gördüm
Cevheri kan* içinde
262
Arş ve kiirsü yürüdüm
~evh ve kalemi gördüm
\Jücut şehrini gezdinı
Dedim bu can içinde
Hoca Ahmed'in dm ı
Hem cevherdir hem kanı
Her şey O'nun m ekam
Lıımekan içinde
263
SIRDAN NASİP
264
TALEPYOLU
265
EVVEL O, AHİR O, ZAHİR O, BATIN O
266
TARi KATI N İŞ LERİ
267
268
İHLASGEREK
269
PAK OLANA LÜTUF VAR
270
İMANİSLAM
271
HELALLOKMA
272
RİYAZET GEREK
273
ZİKREDEN YAKIN OLUR
274
NAMAZ
275
NAMAZ-ORUÇ
276
HALKAİÇRE
277
RAKSVESEMA
278
Şıbli aşık sema vurdu ışık görüp
Mustafayı hazır gördü sual sorup
Dünya öte arka koyup gözün yum up
Öyle kullar raks ve sema vurdu dostlar
279
AŞIK RUHUN GIDASI
ÇENG VE REBAB
280
AZİZLERİN GEMİ
281
KIYAMETTE
282
HÜSEYNGİBİ
283
AŞTIMİŞTE
284
Nam ve nişan hiç kalmadı "la ... Ia"oldum
Allah adı diye diye "illa" oldum
I-Icllis olup muhlis olup "!il/ah" oldum
"Fena fillah" makamına aştı m işte
285
286
ÖMRÜM GELDi GEÇTi
287
288
TÜRKİSTAN'A HASRET
289
ÖMRÜM NASIL GEÇTİ
290
ÖMOR GEÇER YEL GİBİ
291
CAN GİDER OLDU
Bu kafesin bülbülü
Kanat vurup uçmağa
Bir karanlık ışıksı z
Yere gider dostları m
Ey benim yaraniarım
Yardım et imanıma
Düşmanım imanıma
292
Bu benim aza/arım
CanımZa mutluydular
Can çıkarken tamamı
Titreşirler dostlarım
293
OLURMU
294
Aklı m hayran gözü m ağlar evim viran
Hak yolunu bilemedin özüm nadan
Ey talipler takatı m yok nerde ca nan
Canrmımdan kimler haber bilir mi ki
295
BANA KULUM DER Mİ
296
KABİRHALİ
297
NEEDEYİM
298
Alıp yerekoyunca
Yedi atım atınca
Sorgucu/ar girince
Ne edeyim ey Allah
Ne edeyim ey Allah
299
SEHERDE
Estagfir ve istigfar
Uzak eyle şeytandan
Şeytan beni azdırır
Yanına al seherde
300
Baştan ayak günahım
İki cihana sığmaz
Kulun asi günahkar
Gizli eyle seherde
Günahımı bilirim
Hazırsın ve nazırsın
Elimi al ey Cabbar
Yola salgıt seherde
Caribirn. kimsesizim
Çaresizi m fakirim
Senden başka kimim var
Rahm eylegil seherde
301
DUAMSANA
302
HOCAAHMET
Kalıredici kalırından
Korkup ağ la
Hoca Ahmet
Ralımedicirahminden
Umut tutar Hoca Ahmet
Münafıklar yürürler
Kötülükler kılarlar
Haram şüpheyi yerler
Korkup ağlar Hoca Ahmet
Tarikatı bilmedim
Hakikat e girmedim
Pir buyruğun tutmadım
Özrü çoktur Hoca Ahmet
303
YER ALTINA GİRDİM İŞTE
304
Şeyhim deyip da'va kılıp yolda kaldım
305
BAGIŞLA
306
Allah ey herkesin feryadrna yet
Kamu çaresizlerin yardımınayet
307
RUHUMDAN DA DiLEYEREK OKUYUNUZ
308
KAYNAKÇA
309
İhsan Özkes, Peygamberimiz (S.A.) Döneminde Kadınlar, İstanbul1998.
İlhan Özalp, Yesevi'den İlhaınlar.
Kemal Eraslan, Yesevi'nin Fakr-Namc'si, İstanbul Üniv. Edebiyat
I'ak. Yay., İsta nbul I 977.
M.Yusuf Kandehlevi, Hadislerlc H7-. Peygam ber ve Eshalıının
Yaşadığı Müslümanlık, Cilt 1-2-3-5, Divan ilmi Araştırma Müessesesi
Yay., İstanbul 1977
Milletlerarası Ahmed Yesevi Sempozyumu Bildirilcri, Kültiir
Bakanlığı Yay., Ankara 1992.
Milletlerarası Hoca Ahmet Yescvi Seınpozyuınu Bildirilcri,
(Hazırlayanlar: Doç.Dr. Abdülkadir Yuvalı, Yrd.Doç.Dr.Mustafa
Argunşah, Doç.Dr.AliAktan), F.rciyes Üniv. Yay., Kayseri 1993.
lvlustafa Uslu, Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yescvi, Gökçen Yay.,
Yozgat 1997.
Nainı-Bek :.!u rmu haınmedoğlu, Hoca Ahmed Yesevi Türbesi,
(Yayma Hazırlayan: Dr. Hayati B ice), Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1991.
Ncfahat'ül- Üııs Min Hazarat'ıl-Kudüs, (Sadclcştiren: Abdulkadir
Akçiçck), Sağlam Kitabcvi, İstanbul
Neseh-Name Tercümesi, (Hazırlayan: Prof.Dr.Kemal Eraslan), Hoca
Ahmet Ycscvi Vakfı Yay., İstanbul 1996
Ord. Prof Dr. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıf!ar,
Diyancı İşleri Başkanlığı Yay., 8. Baskı, Ankara 1993.
Prof. Dr. Agah Çubukçu, Türk-İslam Dü~ünurlcri, Türk Tarih
Kurumu Yay., Ankara 1989.
Prof. Dr. Ö.L. Barkan, Kolonizatör Türk Dervişleri , Hamle Yay.,
istanbul.
Prof.Dr.W.Barthold, Prof.Dr.Puad Köprülü, İ slam Mcdeniyeti
Tarihi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara 1977.
Prof.Dr.Yunus Vehbi Yavuz, Kur'an'da Kadın Hak ve Özgürlüğü,
Bayrak Yay., İstanbul 1999.
Tasavvuf, İlmi ve AkademikAraştırma Dergisi, ı. Sayı, Ankara 1999.
Vilayetname, (Hazırlayan: Alıdülbaki Gölpıııarlı), İııkılap Kitalıevi,
İstanbul.
Vihiyet- naıne, Ab dülbaki Gölpınarlı. İnkıl ap Kitapevi, İstanbul.
Yaşar Nuri Öztürk, Hallac-ı Mansur ve Eseri, Yeni Boyut Yay., 4.
Baskı, İstanbul 1997.
Ycsevilik Bilgisi, (Hazırlayanlar: Prof.Dr.Mustafa İsen, Prof. Dr.
Cemal Kurnaz, Yrd. Doç. Dr. l'v!ustafa Tatcı) , Ahmet Yescvi Vakfı Yay.,
Ankara 1 998.
310