Professional Documents
Culture Documents
(1883-1961)
ısbn: 975-6698-26-8
1. basım
k asım, 200 1
is tanbul
oriji nal ad :
ı felsefe-i kadime islam alemine ne şekilde ve hangi tarik ile girdi
ki tabın ad ı: antik felsefe'nin isldm dünyasına girişi
ki tabın yaza rı: şemsettin günaltay
k ak nüs yayınlan
k ızk ulesi k ültür merk ezi
selman ağa mah . , se lami ali efend i cad . , no: 1 1 , üsk üd ar, İ stanbul
www k
. izk ulesi . net i nfo@ki zk ulesi . net
tel: (O 216 ) 341 08 65 - 492 59 75
fak s: (O 2 1 6 ) 334 61 48
Antik Felsefe'nin İslam
Dünyasına Girişi
Giriş Yolları ve Şekilleri
M. ŞEMSETTlN GÜNALTAY
Osmanlıcadan Sadeleştiren
l RFAN BAYIN
İçindekiler
Alem Ezeltdir ............ . ... . ............ . . . . . . . . . .. ... ..... . ....... . ...... ............ ... 18
Alem Ebedidir ......... . .... . .......... ...... . . . ............. ............ . ..... . .
..... . . . . 19
Allah'ın Bilgi ve iradesi . . . . .
.... ............... ................. .. . . . ..... . ..... . . .. .
19
insan Ruhu .
............ ...................... ..... ................... ... . . .................. 19
BiRiNCi BÖLÜM
Antik Felsefe Tarihi'ne Genel Bakış
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Antik Felsefenin lslam Dünyasına Girişi
l Doğu Düşüncesi hakkında geniş b ilgi çi in Bkz: Rene GUENON, "Doğu Me
tafiziği'', Çev Mu stafa Tahr alı, MÜlFD . Yıl 1985, s . 3 , sh 1 03 -1 22 Ayr ıca
Bkz: S eyyi d Hüseyin NASR. "Bilgi ve Kut.sal" (Gele nek Nedir7 b ölümü), Çev:
Yu su f Yazar, l z Yay. sh:75- 102, l stanbu -
l 1999
9
A N T i K FEL SFFE' N I N I SL A M D U N Y AS I N A G l Rl � l
2 Bkz: Prof.Dr Mahmud KAYA, "Felsefe", T.DV lslam Ans. c.12, sh:3ll-319
3 Bkz !.Bölüm, sh:20
10
�ADELE�TIRfNIN ONSOZU
11
A NT i K F E LS E F E ' N I N I S L A M D U N Y A S I N A G i R i Ş i
1 Bkz: Ahmet DAVUTOGLU, " İslam Düşünce Geleneğinin Temelleri, Oluşum Sü
reci ve Yeniden Yorumlanması" Divan Dergisı yıl:l996 s.l sh:l
12
S A D E L E ŞT i R E N I N 01\i SOZ L1
13
A N T i K F E L S E F E N I N I SLA M D U NY A'.>I N A G i R i Ş i
14
S A D E L EŞ T I RE N I N O NS O ZU
iRFAN BAYIN
BURSA 2000
15
Kelamcılar tle Filozoflar
Arasındaki İhtilaflar
1 O Nazar: Kel.am'da teknik bir terim olarak nazar; bilınmeyeni elde etmek ıçin
17
A N T i K fEL.5EFE N l N ! �L A M D Ü N Y A S I N A G I R l �l
Alem Ezelidir
dir. Allah, llk lllet (lllet-i Üla) olması itibarıyla maddenin yaratı
cısıdır (Sani'). Fakat tık lllet'in eseri olan madde - diğer bir ifa
deyle alem - zaman içinde olmuş ve bir zamanda başlamış değil
dir. Allah ile alem arasındaki ilişki, illet ile illetin sonucu (ma'lul)
arasındaki ilişkinin aynıdır. Bu yüzden aralarında zaman açısın
dan öncelik ve sonralık yoktur. Allah'ın belirli bir zamanda ve
bir maksada göre iradesiyle alemi yaratmış (halk) olduğu varsa
yılırsa, iradesini tamamlama (ikmal) ve maksadını gerçekleştir
mesinden önce eksik olması gerekirdi. Bu ise kemalde mutlaklı
ğa aykırıdır. Allah ise Kamil-i Mutlak'tır.12
12 lslarn Filozofları alemin ezeliliği hususundaki iddialarını başlıca üç delile
dayandırmışlardır. Tehafıltıl'l-Feldsife'de Gazali tarafından eleştirilen bu üç
delilden en kuvvetlisi şudur: "Alem ezeli (kadim) değilse yaraıılrnış (hadis)
olması gerekir . Halbuki yaraıılrnış olanın vasıtasız olarak ezeli olandan
sudoru imkansızdır. Alemin yaraıılrnışlığı iki şeklin dışında olamaz. Bu
yaraıılrnışlık ya bir tercih edene (mılreccih) bağlıdır ya da değildir . Eğer
yaraıılrnışlık tercih edene bağlı değilse alemin yaraıılrnarnış olarak, sırf
rnürnkin (varlığı zorunlu olmayan) olması gerekirdi. Zira bir tercih edici
olmazsa tercih de olamaz. Eğer alemin yaraıılrnışlığı bir tercih edene bağlı
ise şu sorulara cevap bulmak gerekmektedir: O tercih edeni ortaya çıkaran
kirndir7 O tercih eden niçin sonradan ortaya çıkıı da önceden çıkmadı.
Bu sorulara, tercih edeni ortaya çıkaran Allah, tercih eden de Allah'ın irade
si olduğu şeklinde verilen cevap tutarsızdır. Çünkü bu cevap; 'Allah bu
alemi yaratmadan önce alernın varlığını irade etmediği için alem önceden
yaraıılrnadı. Bir irade sonradan ortaya çıkıı alem de bu irade ile var edil
di' dernektir . Halbuki bu cevapla Allah'ın iradesinin ezeli olmadığı kabul
edilmiş olmaktadır. Fakat Allah'ın yaratılmışlara mahal olması yanlış
olduğundan iradesinin sonradan ortaya çıkmış olması Allah için
imkansızdır. Alemin yaratılmışlığı imkansız olunca ezeliliği kesinleşılıiş
olıır" [ Gazali ,bu delili lslarn Filozoflarının görüşü olarak nakletmektedir.
Bkz: GAZALİ, Tehıifüt El-Feldsife, Çev Bekir KARLICA, sh: 17-46, Çağrı
Yay. lst- l 98 1Sad. Nı]
18
KELAMCILAR i L i: F I LOZOHAR ARASI N D A K I iHT i LA FL AR
Alem Ebedidir
İnsan Ruhu
19
A N Ti K F E LSE F E 'NIN l � L A M D U N Y ASINA G I R l � I
20
KHA M C I L AR i L E F i LOZO F L A R A R AS I N DA K i i H Ti L A FLA R
H Müellifin 'ls\am Felsefesi adıyla meşhur fikri akımı tahlil ederken belirtmiş
olduğu "Asıl lslami Felsefeyi muhtelif Kelam ekollerinde aramak gerekir"
şeklindeki yaklaşımı bize göre tartışmaya açık bir konudur. Her ne kadar
tartışılan konulann bazen Kelamcılar ile Filozoflar arasında ortak payda arz
ettiği söz konusu olsa da, amaçlan, kullandıkları yöntemler ve daha da
önemlisi hareket noktalanndaki farklılıklar dikkatlerden uzak tutulmama
lıdır. Kelam - Filozoflann itibar ettiği ismiyle llahiyat ya da Batı Felsefesi
-
durumda 'ls/am Felsefesi' ile kastedilen lslam Dini'nin felsefesi değil, lshlm
coğrafyası dahilinde yaşayan, Müslüman filozoflarca temsil edilen felsefi
akımlardır. Şu halde lslam'a dayanarak üretilen her fikre 'felsefe' olarak ba
kılamayacağı açıktır. Müslüman filozoflar ile Kelamcılar arasındaki ihtilaf
ları bizzat kendisi de vurgulayan Müellifın, Kelamı lslami Felsefe olarak de
ğerlendirmesi umarız ki dikkatinden kaçan hır nokta olmuştur. (Sad.Nt)
21
A N Ti K F E LSE F E ' N I N l SLA M D lJ N Y ASl N A G i R i Ş i
mine dair bir fikir edinebilmek için Antik felsefe'nin lslam Dün
yasına ne şekilde girdiğini birinci bölümde, hangi yollarla girdi
ğıni de diğer bölümlerde araştıracağız.
Müslümanların felsefi araştırmalara başladığı zamana kadar,
Yunan ve lskenderiye felsefeleri birçok safhadan geçmiş ve me
tafiziğin en ciddi problemlerine özgün bir şekil verilmişti . Bu
şekli anlayabilmek için Antik Felsefe (Felsefe-i Kadime) Tari
hi'ne genel bir bakış gerekmektedir.
22
BİRİNCİ BÖLÜM
Antik Felsefe Tarihi'ne Genel Bakış
Felsefi Problemler
25
A N T i K F Eı:>EfF.' N I N I S L A M D U N Y A � I N A G I R l '.;ıl
26
B iRi NCi BOLUM
27
A N T i K F E L S E F E ' N I N I S L A M D U N Y A � I N A G l R l'.;ıl
1 5 Akli istidlal• Kısaca akla dayalı delillendirme yöntemi demektir. Genel ola
rak Kelamda bir fikrı akla uygun , mantıki deliller onaya koyarak temellen
dirme şeklinde uygulanır. (Sad. Nt.)
28
B iRi N C i B OLUM
29
A N T i K FE L S EFE ' N I N I S LAM DUN Y A S I N A GiR i Ş i
30
Antik Felsefenin Dönemleri ve
lskenderiye'ye Geçiş
31
ANT i K F E LS E FE' N I N l�lA M D U N YA S I N A CilRl�l
1 6 istikra : Bir konu hakkında geniş bilgi edinmek için yapılan araştırma an
lamına gelen lstiha, müellif tarafından Felsefi terminolojideki tümevarım
yönteminin karşılığı olarak kullanılmıştır istidlal ise yukanda da değindi
ğimiz gibi bir fikri akla dayalı delillerle temellendirme yöntemidir.
(Sad.Nt.)
17 Bilinmeyenlerin keşfi ile kastedilen. nazar yönteminin uygulanması yanı bi
linmeyenı elde etmek için bilinenleri uygun bır şekılde işlemektır. (Sad.Nı .)
12
B iR i N C i B O LÜ M
14
B i R i N C i B O L. l.! M
35
A N T iK F E LS E F E ' N I N I S L A M D U N Y AS I N A G i R i Ş i
vufun üzerinde gelişim açısından diğer dış etkenler gibi antik felsefenin
(özellikle de Aristoteles ve Platon'un) etkisi olduğu tartışmasız bir konudur.
Ancak Kelam ve Tasavvufun ortaya çıkışlan sadece dış etkenlere bağlı de
ğildir. Bilakis lslam dünyasının kendi içinden kaynaklanan nedenler, dış et
kenlerden öncedir ve daha da etkili olmuştur. Önsöz'de Kelam'\a ilgili ola
rak ifade ettiğimiz gibi Tasavvuf da öncelikle lslam coğrafyasında ortaya çı
kan nedenlere bağlı ve dış etkenlerden bağımsız olarak doğmuştur. Antik
felsefenin ve özellikle Platon'un, Tasavvuf üzerindeki etkisi, daha sonra ge
lişim süreci için söz konusudur. Bu nedenle de Tasavvuf Felsefesi'nin izle
rini sadece Platon ve/veya diğer dış unsurlarda aramamak gerekir. (Tasav
vuf Felsefesi'nin kaynakları için müracaat edilebilecek kaynaklardan bazıla
rı şunlardır:
Toshihiko IZUTSU, lbn A rabi'nin Fusasu'ndaki Anahtar Kavramlar, Çev: Ah
met Yüksel Özemre, sh:235-239, Kaknüs Yay lstanbul-1 998
Macid FAHRi, lslam felsefesi, Kelamı ve Tasavvufu'na Giriş, Çev: Şahin Fl
LlZ, insan Yay. lstanbul- 1 998
Ebu'\ Ala AFiFi. Muhyiddin lbn A rabi 'deTasavvuf Felsefesi , Çev : Mehmet
DA(;, Kırk Ambar Yay. lstanbul- 1 999
Ebu'\-Ala AFiFi, lslam Düşüncesi Ozerine Makaleler, Çev:Ekrem DEMIRLl,
17 Yay. lstanbul-2000
Ebu'l-Ala AFiFi, Tasavvuf: lslam'da Manevi Hayat, Çev: Ekrem DEMiRLl
Abdullah KARTAL, iz Yay. lstanbul- l 997) Sad. Nt.
16
B i R i N Ci B O L U M
37
Problemlere tlişikin
Çözümlerin Değerlendirilmesi
39
A N T i K F E LS E F E ' N I N ! � L A M D U N YA S I N A G i R i Ş i
40
BiRiNCi BÖLÜM
41
A N T i K F E L S F. H N l N l S L A M D U N Y A S I N A G I R l � l
42
B i R iNCi B O i UM
43
A N T i K F E L S E F E N I N I S L A M D U N Y A S I N A li l R 1 $ 1
44
B i R i N C i BOL U M
Ruhun Mahiyeti
45
A N T i K F E L SE F E ' N l N l SLAM D Ü N Y A S I N A G l R l Ş l
25 Vahime ; insanın, hayal kurma veya kuruntu üretme yetisi olarak Türkçe'ye
çevrilebilir (Sad. Nt.)
46
BiRiNCi BOLUM
47
ANTi K F E LS E F E ' N I N T S LAM DU NYASINA G i R i Ş i
Hakikatin Kriteri
48
BiRiNCi BOi Ü M
49
A N T i K F E l q: F F N 1 N I S L A M D U N Y A S 1 N A Ld R I Ş 1
50
İKİNCİ BÖLÜM
İslam'dan Önce Felsefi Hareketlilik
2 8 Aramiler; üç büyük ırktan biri olan Silm!lcr'in önemli bir kolunu oluştur
maktadırlar . Aramiler, önceleri Irak ve Suriye çöllerinde göçebe olarak
yaşıyorlar, savaş ve yağmacılıkla geçiniyorlardı. lrak'ın asıl ev sahipleri,
Samilerin bu bedevi koluna, 'suçlular' anlamına gelen Aramiler adını ver
mişlerdi. Sümerler ise Samilere Fırat'ın batısında göçebe yaşadıkları için
'batılılar' anlamında 'amuru' adını vermişlerdi. Aramiler zamanla bu böl
geden belli bir süre sonra doğuya doğru yayılarak Sümerlerin devamı ol
muşlar ve Akadlar adını almışlardır. Keldaniler , Süryaniler , Asurlar da
Arami kökenlidirler. (Aramiler hakkındaki bu kısa bilgi, Müellifin daha ön
ce sadeleştirilen 'Csldm Oncesi Araplar ve Dinleri' adlı eserinde kendisi
tarafından verilmiştir. Bkz : sh 33-34, Ankara, 1 997.) [Sad nt. ]
2 9 Pechito (Peşitta): M.5. 5.yy.'ın başlarından sonra Süryanice konuşan Hıris
tiyanlar arasında revaçta olan Kitab-ı Mukaddes'in Süryanice çevirisi. (Bkz :
Şinasi GÜNDÜZ, Din ve inanç Sözlügu. Vadi Yay Ankara 1 998) [Sad. Nt l
53
A N T I K F E l. <, E F E N 1 N I S l. A M D lJ N Y A S 1 N A (; IR I Ş I
54
i K i N C i BOL U M
55
A N T i K F E L S E F E ' N I N I SL A M D U N Y A S I N A G iRi Ş i
56
I K I N l. I B ı.H U M
57
ANTiK FELSHE N I N I SLAM DU NYAS!NA G I RISI
58
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Antik Felsefenin İslam Dünyasına Girişi
tık Felsefi Hareketler ve
Tercüme Faaliyetleri
61
A N T i K f' E L � E f E . N I N I S L A M D U N Y A S I N A C.; t R J Ş I
62
l' ( l ' N C U B O LU M
63
A N T i K F E L S E F E ' N I N I S L A M D l! N Y A S I N A li l R I Ş I
64
Ü ( lJ N C U B O L U M
65
A N T i K F E LS E F E ' N I N I S L A M D Ü N Y A S I N A G I R I S I
66
UÇUNCU BOLUM
4 9 Beytü'l -Hikme bağımsız bir yapı olmayıp saraya bağlı ve idari yapılanması
olan bir kurumdu. Başında "Sahibu Beytü'l-Hikme" adı verilen bir müdür
bulunurdu. Çeşitli görevleri olan çeşitli görevliler bulunurdu . Bunlardan
"Hazinler" ise çalışmamızla direkt ilgili olan görevlilerdir. Hazinler, idari
görevden ziyade tercüme, tercümelerin kontrolü, redaksiyon gibi görevleri
yanı sıra en önemlisi olarak bazen "kültür elçiliği" denebilecek bir sıfatla
başka ülkelere, oralardaki kütüphaneleri inceleyerek Bağdat'ta bulunmayan
eserlerin teminini sağlarlardı. Nitekim Halife Me'mun, yukanda adı geçen
Selm El- Harrani, Yahya lbn Batrik , Haccac b. Matar ve Huneyn b. ishak
gibi bazı mütercimleri Bizans gibi önemli kültür merkezlerine göndermiş ve
özellikle Bizans lmparatoru'ndan , bazı kitapların kendisine gönderilmesini
rica etmişti. (Bkz: Prof.Dr. Mahmut KAYA, Beytü'l-Hikme, T.D.V. lslam Ans.
içinde, c.6, sh:BB-89) ISad.Nt 1
67
A N T i K F E L S E F E N ! N l S L A M D U N YA S ! N A G i R i Ş !
50 Harranlı Sabiiler hususunda Bkz :Şinasi GÜNDÜZ, Mitoloji ile inanç Arasın
da - Ortadoğu Dinsel Gelenekleri üzerine Yazılar, 5. ve 6. Bölümler (Sad.Nt.)
5 1 Babası Sabit b. Kurra'ya ait olduğu sanılan "Reisu'l-Etibba ve'l-Felasife /
Hekimlerin ve Filozofların Reisi" unvanının Sinan b. Sabite ait olması daha
muhtemeldir. Çünkü Abbasi halifelerinden El-Muktedir, 31 9/93lyılında
onun aracılığı ile Bağdat'ta hekimlik yapan tüm tıpçıların imtihanını yap
tırtmıştır. Bu durum da Sinan b. Sabit'in resmi konumunu tahmin etmeye
daha uygundur. (Bkz : Hilmi Ziya ÜLKEN, a.g.e. sh:84-85)
52 Müellifimiz , lbn Ebi Usaybia'nın , tercüme faaliyeti yapan mütercimlerin
sayısının 30 olduğunu ifade etmektedir. Ancak biz bu çalışmayı yaparken,
lbn Ebi Usaybia'nın söz konusu olan, Uyünü'l-Enba Ft Tabakati'l-Etıbba
adlı eserinde mütercimler listesinın 47 isimden oluştuğunu gördük. (Bu 47
mütercimin isimleri için Bkz: lBN EBI USAYBlA, Uyünü'l Enbii Fi Tabakdti'l
Etıbba, Thk: Nızar Rıza, c. 1, sh . 1 1 6, Daru'l-Mektebetü'l-Hayat, Beyrut
tarihsiz) Tespit ettiğimiz bu bariz farklılığın nasıl açıklanabileceği ise
okuyucunun takdirine bırakıyoruz. (Sad.Nt.)
68
UÇU NCU BOLUM
69
İslam Düşünürlerinin
Felsefeye Karşı Tavırları
71
A N T i K f E LS f F E ' N I N ! S LA M D U N Y A S I N A G i R i Ş i
72
UÇÜNCU B O L U M
T3
A N Ti K F E L S E F E ' N I N I S L A M D U N Y A S I N A G I R ! ::> !
74
Aristoteles ve Yeni-Platonculuğun
İslam Felsefesi'nin Oluşumundaki Etkisi
Aristoteles'in Etkisi
75
A N T i K F E L S E F E N I N I S L A M DU N Y AS I N A G i R i Ş i
Yeni-Platonculuğun Etkisi
76
UÇUN C U BOLUM
77
A N Ti K F E L S F H N I N I S L A M D Ü N Y A S I N A c; t R ! Ş l
78
lslam'da Felsefi Akımlar:
Meşşailik ve lşrakilik
79
ANl l K F E L S E F E ' N I N I S LAM D U NYASI NA G i R i Ş i
80
U(UNCU BO L U M
60 Farabi ve lbn Sina, Aristoteles'in "Bir'den ancak bir çıkar" fikrini kabul et
tiklerinden, lslam ltikadındaki yoktan yaratma inancını açıklamakta zorluk
çekmişler ve Allah-Alem ilişkisini, yani varlıkların meydana gelişini açık
lamaya yönelik olarak, yeni-platonculuğun temsilcilerinden Plotinus'un
kozmolojisindeki sudoru alıp geliştirerek söz konusu kozmik akıllar
teorisini (uhul-i aşın) ortaya atmışlar ve böylece lslam inancındaki yaratma
ile Aristoteles kozmolojisini uzlaştırmaya çalışmışlardır. (geniş bilgi için
Bkz: PLOTlNOS, Enneadlar, Çev: Zeki ÔZCAN , Asa Yay . Bursa- 1 997,
Süleyman Hayri BOLAY, a.g. m . , ProfDr. Necip TAYLAN , lsldm Düşüncesin
de Din Felsefeleri, MÜlFV. Yay. lst) Sad .Nt.
81
A N T i K F E LSE F E ' N I N I S LAM D Ü N YAS I N A G i RiŞi
da açıkça ifade ettiği gibi, lşrakilerin yöntemi ile elde edilen bil
gi daha kesin ve daha geniş bir bilgi olarak görülüyordu. Gerçi
Meşşailere göre , Aklın Teorik Kuvvetinin derecelerindeki Müs
tefad Akıl'dan "nefse , alemdeki suretlerin gözlenmesi yoluyla
bilgilerin taşacağı" kabul ediliyordu. Bu nedenle, Meşşailerin
Müstefad Akıl derecesi, lşrakilerin Ameli Kuvvetindeki üçüncü
dereceye, yani nefsin Mukaddes Kurtancı Suretler ile tecellisi
derecesine karşılık geliyordu.
Fakat, tartışma ve karşılıklı fikir alış verişlerinde, kuruntula
rın galip gelerek insanı istila etmesi yönüyle, "Müstefad Akıl'dan
nefse taşan bilgilerin şüphelerden ve kuruntulardan arınamaya
cağı" ileri sürülerek lşrakilerin yöntemi tercih ediliyordu.
Çünkü lşrakilerin yöntemindeki ameli kuvvetin üçüncü de
recesinde, yani nefsin tecelli edeceği Mukaddes Kurtarıcı Suret
lerde böyle bir şüpheye ihtimal verilmiyordu. Gerçekte lşraki
ye sistemine göre, sezgisel güçlerin (kuvvci-i hissiye), akıl gücü
ne (kuvve-i akliye) bağlı olacağı kabul edilmiş olduğundan,
[tercih noktasında geriye] demagoj i (münazaa-i tahakküm) ih
timali kalıyordu.
Bundan başka lşrakiye yönteminin üçüncü derecesinde
"nefse taşacak (feyezcin)6I olan Mukaddes Kurtarıcı Suretler"in
bazen pek bereketli ve bol olabileceği düşünülüyordu. Gazali
[öl:SOS/1 1 1 l ] diyor ki; "Mükemmel olarak tamamiyle ciladan
yapılan bir ayna, karşısındaki birçok şekli aynı ölçüde tam ola
rak kendisinde yansıtabileceği gibi, insan da kederlerinden, saf
lık derecesine göre ve dünyaya ait kirliliklerden temizlenerek
parlaması nispetinde kendisine taşacak olan bilgiyle manevi ka
biliyetlerini artırır."
Oysa Meşşaiye yönteminin Müstefad Akıl derecesi için böy
le bir hal düşünülemiyordu. Yine Gazali diyor ki; "Müstefad Akıl
derecesinde , nefste oluşan taşma, bilinmeyenlere ulaşabilmek
için, a priori bilgilerle uygunluk arz eder. Tıpkı, ancak bir bölü-
82
UÇUNCU BOLUM
83
İslam F elsefesi'nin Sönüşü
85
A N T i K F E LS E F E ' N I N I S LA M D U N Y A S I N A G i R i Ş i
duğu mezhep, çok kısa bir zamanda başta Mu'tezile olmak üze
re diğer mezhepleri gözden düşürmüş ve süreç içerisinde muh
telif fikirleri dar ve sınırlı bir çembere almıştır. Bu çember oluş
tuktan sonra doğal olarak felsefe de zamanla ölmüştür. Bu ne
denle Doğu'da lbn Sina'dan sonra Meşşai Felsefede büyük bir fi
lozof daha yetişmemiştir. Gerçi daha sonraki dönemlerde Eş'ari
Kelam'ını güçlendirmek için filozoflann prensip ve yöntemlerin
den yararlanmak gibi bir eğilim açığa çıkmış ve bu eğilimle ki
taplar yazan müellifler de olmuştur. Fakat bu şahıslar arasında
orijinallik gösterebilen hiç kimse çıkmamış, bilakis bu eğilim
hem felsefenin hem de Eş'art Kelamı'nın yıkılış nedeni olmuştur.
86
Ek: Hermes ve Hermetik Felsefe
63 Eski Mısırlı bazı düşünürler ise, Hermes'l Tufan'dan önce yaşamış nebevi
bir figür olarak takdim etmişlerdir. (Bkz: Doç.Dr. ilhan KUTLUER, /s
lam'ın Klasik Çağında Felsefe Tasavvuru, sh:34, iz Yay. lstanbul- 1 996
87
A N T i K F EL S E F E ' N l N l S L A M D U N Y A S I N A G l R l Ş l
88
EK H E R M E S V E H E R M E T I K F E LS E FE
89
A N T i K F E L S E F E ' N l N I S L A M D LI N Y A S I N A G i R i Ş i
90
Sadeleştirmede Yararlanılan Kaynaklar
91
A N T i K F E LS E F E ' N I N I S L A M D U N Y A S I N A G I R l � l
92
S A D EL E Ş T i R M E D E Y A R A R L A N I L A N K A Y N A K L A R
93
İndeks
a pnori 82 enoch 89
akıl 30, 42, 48, 73 esoterik 90
akıl dönemi 3 1 ezeli 1 9 , 35, 39, 40, 47, 89
akıl yuriıtme 32, 3 7 , 55, 72, 73, 85 faal akıl 19
akli istidlal 28, 40 felasife 17, 20, 71, 73
alem 18, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 34, 3 5 , felsefe-i diniyye 58
3 9 , 40, 4 2 , 43, 44, 45, 46, 8 1 , 82 fen bilimleri 75
alemin kaynağı 2 5 , 26, 4 1 feyezan 82
alemin yokluğu 1 9 fizik 1 7, 26
ameli kuvvet 80, 8 1 , 82 francesco Patrizzi 89
antik felsefe 10, 1 1 , 1 3 , 22, 50, 57, 66, funOn 57, 75
67, 72 gaye-i kusva 80
araz 1 9 gayr-ı mahsos 22
aristotelizm 76 gazalı 82
aritmetik 88, 89 geometri 88, 89
aryen 10, 1 1 gizli ilimler 63, 64, 90
astroloji 90 gnostik 56, 77, 90
astronomi 89 gnostisizm 54
atomlar 29, 34 gözlem 2 5 , 26, 27, 33, 37, 73, 80
ayan-ı sabite 4 1 gramer 89
batı felsefesi 1 2 , 1 3 hads-i istiğrak 81
bed!hiyyat-t akliyye 73 hakim 1 7
bi'l-fiil akıl 79 halk 1 8 , 73
bi'l-meleke akıl 79 hermeneutik 57, 58, 87
bilgi nakli 1 2 hermes 87, 88, 89, 90
bilgi teorileri 1 7 , 72 hermes trismegistos 88, 89
burhan 1 7 , 32, 72, 73, 79 hermetik felsefe 87, 89, 90
burhan-ı cedelt 72 hermetik ilimler 90
burhan-ı yakını 72 hermetik literatür 87, 89
burQz u kumOn 43, 44 heyolani akıl 79
cedel 73 hız 34, 47
cehennem 20 hikmet 1 4, 77, 87, 88, 89
cennet 20 hikmet-i halide 89
cevher 1 9 , 26, 42, 43, 46, 47 hissi bilgi 2 7
cifr 64, 90 hitabet 89
çağdaş varlık teorileri 85 hüccet 32
deney 30, 3 1 , 33, 37 hz. idris 88, 89
deneycilik 7 1 ihtibarılik 7 1
determinasyon 50 ilahiyat 73
diyalektik 72, 73 ilhad 49
dogmatizm 85 ilk akıl 4 1
düalizm 38 imkan delili 72
ebedi 40, 47 insan-merkezci 39
edebiyat-ı hikemiyye 77 irade-i kadime 1 9
edessa ilim merkezi 56. 57 iskenderiye 1 0 , 2 1 , 2 2 , 3 2 , 3 3 , 36, 37,
el-kimya 64 4 1 , 49 , 56, 57, 58, 62, 63, 65, 67, 69, 73,
elem-i mlinkadl 20 74, 75, 76, 79, 81
en yıiksek bilgi 81 islam Felsefesi 1 1 . 1 2 , 13, 2 1 , 50, 79
95
A N T i K F EL S E F E ' N I N I S L A M D U N Y A S I N A G i R i Ş i
96