Professional Documents
Culture Documents
ISBN 978-99#84-018-7
Hitit Hukuku
Ofset Hazırlık
Güncel Yayınalık Ltd.
Baskı ve Cilt: Kayhan Matbaaalık
HiTiT HUKUKU
--------------
Belleklerdeki "Kayıp"
ERDAL DOCAN
,...""'GÜNCEL
� YAYINCIUK
TEŞEKKÜR
SUNUŞ.................................................................... ...... 11
GİRİŞ ................. ........................................................
. 25
Başlarken ........................................................... . . 25
Roma Hukuku ...... ............. .... ........ .............. . . 27
Roma Hukuk ve Düşüncesinin Edinimi 33
HİTİT ÜLKESİ VE
1-
TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ ................... 53
Hitit Ülkesi ve Tarihi ... . .......... ....... ......................
. . . . 53
Hitit inanç Dünyası ............... ..... ...... ...................
. . 55
Ekonomik ve Sosyal Yaşam...................................... 57
Hitit Siyasi Tarihi ...................... ........................
. 62
D- HİTİT HUKUKU ................................ ... .......... . . 69
Hitit Hukukuna Giriş . ...... ............ ..................... .. ..
. . . 69
Hak Arama Özgürlüğü, Mahkemeler
ve Mahkemelerin Yapılanması 71
Bilinen En Eski Siyasi Vasiyetname,
Anayasa ve Mahkemesi . ................ ...............
. 81
Vasiyetname ... . ...... .... ... .. . .. ....................................
. 81
Telipinu Fermanı ve Tu/ija(s) veya Panku(s) .... .. ... . 90
Suç Kavramı; Gelişim ve Dönüşümü ..... ................. 98
Hitit Yasaları ..... ............................ ................... .. ....
. . . 104
İnsan Yaralama ve Öldürmeye Dair Hükümler....... 104
İnsan İlişkilerine Dair Hukuk (Medeni Hukuk) .. .. .. 116
Ticaret , Borçlar, İş,
İdare ve Ceza Hukukuna Dair Hükümler........ 126
Diğer Devlet ve Halklarla,
Hititler Arasındaki Hukuk ve Diplomasi ......... 139
Hitit Devlet/erarası Hukuku ve Kapsamı ........ .... .... . 139
Antlaşma/ar . . ..... .... ... . ..... .. ....... .. .... ... ..... .... ..... .
. . . 145
Hitit Suç ve Ceza Hukukunun,
Asur ve Sümer Hukukuyla Karşılaştırılması... 164
SONUÇ ......... .... ....... ......... ...........................
.. . . . 193
İlerlemeci Tekçi Tarih ve Hukuksal "Gelişim"....... 193
Modem Avrupa Hukuku . ............ ..... .... .......
.. . . 200
Yeniden Düşünme . ... .... ............ ..... .
. . . . .. ... . . .......... 200
KAYNAKÇA . .. . .
. ....... ..... ... . . ...... . . . .. . . ... ....... ..
. .. . .... . . . .. 225
SUNUŞ
" Bey için iltimas yapmasın, erkek kardeşine, kız kardeşine, arka
daşına iltimas yapmasın. Hiç kimseden rüşvet almasın. Haklı bir
davayı kaybettirmesin, haksız bir davayı da kazandırmasın. Dog
ru ne ise onu yap."
Basl a rke n
Roma H u ku ku
Notlar
(1 ) "Bazı tarih leri n hayatım ızda birer dönüm noktası oldugunu söylemek·
ten keyif almaktayız, tıpkı tari hçileri n bazı medeniyetlerin yıkılış ya da
yükseliş tarihleri ni kesin olarak 1 850, 1 500 ya da l 066 d iye tayi n et
meleri gibi; oysa gerçek tari h bundan çok daha geride ya da ileride ola
bilir. Modern çag diye adlandırılan dönemlerde bile sanayi öncesi köyle
rin kalıntılarına rastlanabil iyordu. Örneg i n, bir i m paratorl u k elli yıl daha
erken yok olması, yeri ni başka bir devlete bıra kması gereki rken hatırı sa
yı l ı r bir direnç göstererek yı llarca hüküm sürebil iyord u." (Alain de Bot
tan, Öp ve Anlat. 1 7 l}
(2) Filippo Gramatica, Toplumsal Savunma İlkeleri, s 50, 56.
(3) "Burada önemli olan şey, san ıyorum, haki kati n-dogrunun güç-i ktidara
kapalı bir şey olmamasıdır; tarihi ve fonksiyonları i lave incelemeleri
öd üllendirilecek olan bir miti n tersine haki kat-dogru ne özgür ruhların
Notlar / 47
ödülü, ne programlanmış bir yal nızlıgın çocugu ne de kendi kendileri n i
özgürleştirmeyi başaramamış olanların i mtiyazıdır. Hakikat bu dünyada
bir şeydir; o yalnızca tok sayıda sı nırlama formu yoluyla üretilebilir. Ve
bu düzenli güç etkilerine neden ol ur. Her toplumun bir hakikat rejimi,
hakikatle ilgili bir 'genel siyaseti' vardır; başka bir söyleyişle dogru say
dıgı ve hakikat olarak fon ksiyonel hale geti rdigi söylem tipleri; insanı
dogru olanı yanlış olandan ayırmaya muktedir kılan mekanizmaları ve
örnekleri, her bir önermenin onayından gettigi mekanizmaları; hakikatin
kabul edilmesi dahilinde degerlere a kort edilmiş prosedürleri ve teknik
leri; hakikat sayılan şeyi dile getirmekle yükümlü olanların statüleri.
Bizimki gibi toplumlarda, hakikatin 'politik ekonomisini beş öneml i
özellik karakterize eder. 'Hakikat', bilimsel söylem ve o n u üreten kurum
larda merkezileşir; o sürekli bir ekonomi k ve politik teşvike tabiidir (ekono
mik üretim itin oldugu kadar politik güç-iktidar itin de hakikat talebi); sı
nırsız yayı lma ve tüketimin nesnesidir (çapları sosyal yapıya göre degişen
egitim ve enformasyon aygıtları vasıtasıyla dagıtı lan bir yayılma ve tüke
ti min); birkaç pol iti k ve ekonomik aygıtın (üniversite, ordu, yazarlık ve
medya), istisnai degi lse bile egemen kontrolü altında üretilerek aktarılır;
son olarak o, bütünüyle politi k tartışmanın ve sosyal karşılaşmanın ('ide
olojik mücadeleler') konusudur." (Focuault, Power/Knowledge, 1 3 1 -1 32.)
(4) Erdogmuş, Roma Hukuku, l 09.
(5) Phil i pe Aries-Georges Du by, Özel Hayatın Ta ri hi l -Roma İ m paratorlu
gu'ndan l 000 Yıl ı na, 85.
(6) Hegel, bu durumu, biraz da hayal kırıklıgı barı ndıran degerlendirme ile;
'objektif ahlak kurallarını en it, en rakik yanından vuran bir il let olarak
bunu, Roma H u kukunun en kara lekeleri nden biri olarak 'tanımlamakta'
ve bu durumu da ' Romalıların dünya ta ri hi itinde karakterleri ve hukuki
formalizme olan düşkünlüklerinin sonucu olarak' görmektedir. Hegel'in
objektif ahlak düşüncesiyle, evrensel bilinç ve iradeye ulaşma idesi bag
lamındaki degerlend irmesi nde haklı tek tespiti Romalıların hukuki for
mal izme olan düşkünlügü noktası ndaki degerlendi rmesidir (bak: Hegel,
Hukuk Felsefesinin İlkeleri, 1 53-1 58).
(7) Philipe Aries-Georges Duby, 40-45, 1 8 1 .
(8) Aries-Duby, 47-50, 84.
(9) Aries-Duby, 1 82-1 84.
( 1 0) "Yeni bir dönem, öyleyse, modernligin karakterini oluşturur ve bunun
48 / Hitit Hukuku
H itit Ü l kesi ve Ta ri h i
H itit i n a n ç D ü nya s ı
Fiziksel Ölçüler
Hitit l mparatorluQu
1 460 - 1 440 i l . Tuthal iya ( i l . H uzziya'nın torunu?)
1 440 - 1 420 1. Arnuwanda (damat, evlatl ık)
1 400 -1 38 1 1 1 1 . Tuthaliya (ogul)
1 38 1 · 1 380 Gene: Tuthaliya
1 380 ·1 345 1. Şuppiluliuma (ogul)
1 346 -1 345 il. Arnuvanda (ogul)
1 345 - 1 3 1 5 i l . Murşil i (kardeş)
H itit Ülkesi ve Tarihine Genel Bir Bakış / 63
1 3 1 5 -1 282 Muvattalli (ogul)
1 282 -1 2 7 5 1 1 1 . Mursil (-U rhi-tesup) (ogul)
1 27 5 -1 2 50 1 1 1 . Hattusi l i (amca)
1 2 20 -1 2 1 5 Kurunta? (ku2en, il. Mwattal li'nin oglu)
1 2 50 -1 220 iV. Tuthaliya ( 1 1 1.Hattusili'nin oglu)
1 2 2 0 -1 200 l l lArnuvanda (ogul)
1 200 -1 1 90 i l . Şuppiluliuma (kardeş)
Notlar
( 1 ) Anadol u'nun tarih içindeki özgün yeri her geçen gün daha da bel i r
ginleşmektedir. Roma Ün iversitesi ' La Sapienza'dan bir ekiple birlikte
Prof. Dr. Marcella Frangipane'nin Dogu Anadolu'da Malatya-Arslante-
H itit Ülkesi ve Tari hine Genel Bir Bakış / 67
pe (yazı öncesi toplum, dagılmakta olan H ititlerin yerleştikleri Gec H i
tit ve son olarak da Roma-Bizans dönemi olmak üzere üç ayrı tarih ve
uygarl ı k katmanını içinde barındıran) sit alanı üzerinde sürdürd ükleri
arkeolojik kazılarda elde ettikleri verilerle Anadol u'nun bilinmeyen öz
gün kültürlerinden birinin daha ortaya çıkması na ve i l k devlet organi
zasyonu acısı ndan Mezopotamya merkezl i bilgileri mizi de yeniden sor
gulatarak, Anadol u'nun tarih içindeki yerine yeni boyutlar kazandır
maktadır.
"Tarımsal ekonominin yerleşmesi ile birl i kte hep degişimlerle ilerle
miş bir sürecin izleri bulunmuştur. Bu degişimler; işbirligi ilişkileri nden,
toplumsal bütünlügün akrabal ı k, al ışveriş, din, kent yöneti mi ndeki de
netim gibi önde gelen görünümlerle ve gittikçe genişleyen topl umsal
ve kültürel dizgeleri n icinde karar verme yetkesinin, bir 'yaygın güç'ten
bir merkezse! yönetime geçişinde görülen degişimlerdir. Tüm bu dönü
şümlerin, bir yandan birincil ekonominin ve el sanatları etki nlikleri nin,
bir toplulukça, bir aile tarafından ya da bir merkeze baglı olarak yü rü
tülen el sanatları işleyişi ile öte yandan gösteriş metalarının çeşitleri n
deki deri n degişi kli klerle, birl i kte gittigi görülmüştür. Bu çözümlemeler
le; besi n leri n ve evsel, uzmanlaşmış ya da standartlaşmış el sanatları
üreti minin özelli kleri, ürünlerin dolaşım ve tüketi m biçi mleri, örnegin
a m barlama tipleri, merkezde toplanma ve yeniden dagıtı l ma il işkileri,
grupların aile düzeni, örnegin ev içi uzamın dagılımı, konutların iç ya
pıları, politik gücün ve 'bürokrasi nin' kendileri ne özgü çal ışma yerleriy
le ortaya çıkışı, müh ürleri n ceşitl iligi ve mühür kullanımındaki gelişme,
ideolojinin işlevi, yeni ortaya çıkmakta olan politi k egemenlik, di nsel
güç ve ekonominin deneti mi arasındaki ilişki leri (resmi yapılarla di nsel
ya pıların özellikleri), bunların ic etki nliklerinin birbirine oranı, kazı larda
yazı öncesi (prehistori k) dönem olan MÖ 4. bin yı l sonlarından kalma
kamusal nitel i kteki büyük bir merkezi n ortaya çıkarılmış olması, çok es
ki merkeziyetçi bir toplumun niteli kleri ni ve işleyişi ni deri nlemesi ne in
celen mesi ile ortaya çıkan hususlar sayesi nde, bu topl umun, bugün ar
tık, devleti n gerçek Mezopotamya çekirdegi denilen şeyin dışında do
guşunun en bol belgeli tanıkl ı kları a rasında sayabiliriz (Marcella
•
H iTiT H U KU KU
H itit H u ku ku n a G i riş
H a k Ara m a Özg ü rl ü g ü ,
M a h ke m e l e r v e M a h ke m e l e r i n Ya p ı l a n m a s ı
Vasiyetname
"İşte siz onun Panku üyeleri, söyleyin ona, bu kan dökme konusu
nu tablette görsün (=tabletten okusun): Eskiden Hattuşa'da kan
dökme artmıştı ve tanrılar bunun için kral ailesini cezalandırdı."
H itit Yasa l a rı
461
93. maddef "Eğer özgür bir adamı eşikte yakalarlarsa,
evin içine henüz gitmemiştir, on iki şekel gümüş versin. Eğer
bir köleyi eşikte yakalarlarsa evin içine henüz gitmemiştir, al
tı şekel gümüş versin. "
7. madde .ı471 "Eğer özgür bir kişiyi bir kimse kör ederse
.
27. madde: "Eğer bir adam karısını alır (onu evine) gö
türürse, onun çeyizini de kendisi için oraya taşır. Eğer kadın
orada ölürse o zaman adamın malı yanar, adam onun çeyizi
ni kendisi için alsın. Ve eğer o babasının evinde ölürse ve
kendi çocukları varsa onun çeyizini adam almasın . "
32. madde: "Eğer bir erkek köle bir kadını karısı olarak
alırsa, hukuk kuralı onlar için aynı şekildedi··. "
33. madde: "Eğer bir erkek köle bir kadın köle alırsa ,
hukuk kuralı onlar için aynı şekildedir. "
l ı8/ Hitit Hukuku
34. madde: "Eğer bir erkek köle, bir kadın için başlık
öderse, ve onu kendisi için karısı olarak alırsa o zaman onu
(=kadını) hiç kimse dışarı çıkarmaz. " Buradaki kadın özgür
kadındır.
36. madde: "Eğer bir erkek köle özgür bir genç için baş
lık öderse ve onu evlenmiş damat olarak evine alırsa, o za
man onu kimse dışarı çıkarmaz. "
"Eger bir kimse bir kadın ile birlikte olacaksa, o, tanrıların iba
detini ne şekilde düzenlerse ve tanrıya yiyecek ve içecek ne şe
kilde verirse, kadının yanına da aynı şekilde gitsin." (64)
7 72. madde: "Eğer özgür bir adamı bir kıtlık yılında biri
besleyip bakarsa, o zaman (yardım gören kimse) kendinin ye
rine geçen birini versin, ama eğer bir erkek köle ise on şekel
gümüş versin" şeklindedir.
Aynca idari bir düzenleme ve yine eşya hukukuna ilişkin
olmak üzere iç içe geçen iki ayn madde düzenlemesi şöyledir:
197. madde: "Eğer bir adam bir kadım dağda alırsa, suç
adamındır ve o ölsün. Ama eğer onu evde alırsa, suç kadının
dır ve kadın ölsün. Eğer adam (o koca) (onları) bulursa ve
onları öldürürse, onun eylemi cezaya değer değildir. "
D i g e r Devlet ve H a l kl a rl a ,
H ititl er Aras ı n d a ki H u ku k v e D i pl o m asi
Ant/asmalar
&2 (B 1 2-1 4)
Eskiden atam Labarna, Arzawa ülkelerinin tamamı ve Wilusa Ül
kesiyle savaşmıştı. Ve onları köle yap(mış)tı. Sonradan Arzawa
ülkesi tekrar düşman oldu. Ve Wilusa ülkesini, Hatti Ülkesinden
ayırdı. Fakat mesele uzun zaman(dır bilinmemektedir). Hangi
kraldan oldugunu (bilmiyorum). [Ve] Wilusa ülkesi, Hatti Ülke
si'den ayrıldıgında, Hatti Ülkesi kralları onun halkı ile barış için
deydiler. [Ve onlar elçilerini (düzenli olarak) onlara] gönderdi.
Fakat Tuthaliia, Arzawa ülkesine karşı [ ............. ] geldiginde, o,
[Wilusa ülkesine] girmedi. Onunla barış içinde idi. Ve düzenli
olarak ona [elçiler] gönderdi. Ve Tuthaliia [Ar]zawa ülkesindeki
1 48 / Hitit Hukuku
ataları [ ........... ].
Bı3 (B 1 1 5-20)
Wilusa ülkesi kralı onunla barıs itinde [idi. Ve] onun kendi ülke
sine [girme]mesi için, ona (düzenli olarak) [elçilerini] gönderdi.
Ve Arzawa ülkesi bir kez daha savaşa basladıgında, büyükba
bam Suppiluliuma geldi ve [Arzawa ülkesini yendi]. [Wilusa] ül
kesi kralı Kukkunni [onunla barıs itinde idi). Ve o, ona karsı gel
medi. [Ancak büyükbabam Suppiluliuma'ya (düzenli olarak)] el
çiler [gönderdi).
8ı4 (A 1 35-34)
&9 (A il 34-57)
(Şimdiye kadar nasıl Majestemin tarafında olduysan], bundan
sonra da [Majestemin yanında yer al. Majesteme tüm] gücünle,
kuwetinle yardımcı ol. [Sen Alaksandus, senin çocukların, soyun,
sopun, Majestemin çocuklarına güçleri ile] yardımcı olsunlar.
(Ve başka birini bey olarak arzulama. [soy]un sopun (ya da biri
Majesteme] karşı kötü bir olay [planlarsa ve benden] kaçarsa,
[sana gelirse.onu bana gönde]rmezsen [ya da ona destek olur
san, gözlerini daga] çevirirsen [ve şöyle söylersen "Git Herhangi
bir yerde] kendini kurtar", [İşte bak, sen Alaksadus] tanrılar hu
zurunda [suç işlemiş olacaksın. Tanrı yeminini bozaca k]sın. Ye
min tanrılar [sürekli kovalasınlar].
&1 0 (A il 58-74)
[Üstelik eger herhangi biri, bazı yabancı ülkelerde, Majesteme
karşı] düşmanlık yapıp, [Hatti Ülkesine karşı kötü] bir isyan çı
karırsa [fakat her şey Majesteme iyi ise, Majestemden (gelecek)
sözü bekle. Ve Majestem] sana (yazdıgımda], (uygun bir şekilde
yanıt ver). [Fakat eger ister yüksek rütbeli bir memur, ister yaya
ve arabalı savaşçıların bir birligi], Majesteme karşı [bir isyan çı
karırsa], [Majesteme] isyan [çıkaran] kim olursa olsun, eger ben
Majestem haklı olan şeyleri açıklarsam, sonra o kişiyi ya da [o
Hitit Hukuku / 1 5 1
yaya ve arabalı birligini yakalayacagım). Fakat eger ben, sen
Alaksandus'a (şöyle) yazarsam: • Yaya ve arabal ı savaşçıları öne
sür. Onları derhal yarıdım[ıma] gönder." Sonra onları derhal ba
na gönder. Fakat eger ben, sadece sen Alaksandus'a (şöyle) [ya
zarsam] "Tek başına buraya gönder", sonra tek başına buraya
gönder. Fakat eger ben Majestem, [bu isyan meselesini sana]
yazmazsam fakat sen önceden [işitirsen], sen onu gözardı etme.
Eger senin itin [mümkünse], yaya ve arabalı savaşçıları öne sür.
Onları Majestemin derhal [yardımına] gönder. Bu mesele itin,
sen, herhangi bir kuş fal ı tutma.
Bı 1 1 (A il 75-81 )
Ve eger şimdi, senden bagımsız olan ya Seha Nehri Ülkesi ya da
[Arzawa] Ülkesi halkının [isyan çıkartacakları (konusunda)], kö
tü bir plan kurduklarını işitirsen ve sen önceden meseleyi bilir
sen fakat Majesteme bu konuda yazmazsan ve her nasılsa bu
adamların (eylemlerini) gözardı edersen ve şöyle söylersen "Bu
kötülük olsun", sen bu meseleyi işittigin zaman, Majesteme te
redd ütsüz önceden yaz.
Bı 1 2 (A il 82-85)
Böyle bir meseleyi işittigin an, sen, mesele hakkında sesiz kal
ma. Geriye dönme. Ve sen bizzat kendin böyle bir şahsa yardım
saglama. O, nasıl Majestemin düşmanı ise, aynı şekilde, senin
de düşmanın olsun.
Bı 1 3 (A il 86-111 2)
Fakat eger sen Alaksandus, böyle bir meseleyi iştirsen ve [son
ra] mesele hakkında sessiz kalırsan ve bizzat sen o şahsa yardım
saglarsan, işte bak, sen Alaksandus yemin tanrıları huzurunda
suç işlemiş olacaksın. Yemin tanrıları seni sürekli kovalasın.
Bı 14 (A 111 3-5)
Yaya ve arabalı savaşçılarınla ilgili olarak senin antlaşman şöy
le yapılmış olsun. Eger ben Majestem ya Karkisa, Masa, Lukka
ya da Warsiila şehirlerinden askeri bir sefere git dersem, sen de
yaya ve arabalı savaşçılarınla bi�likte benim askeri sefere katıl.
Ya da eger ben, bu ülkeden askeri bir sefere gitmek itin bazı
1 52 / Hitit Hukuku
yüksek rütbeli memurları gönderirsem, sonra sen onunla birlik
te askeri sefere git Fakat Hatti Ülkesinden senin için askeri yü
kümlülükler vardır. Majesteme eşit olan krallar, Mısır kralı, San
hara kralı, Hanigalbat kralı, Asur kralı(dır). Eger bunlardan [bi
ri], savaşa giderse ya da Majesteme karşı dahili bir isyan çıkar
tırsa ve ben Majestem [yaya ve] arabalı savşçılar için sana ya
zarsam, sonra derhal yardımıma [yaya ve] arabalı savaşçıları
gönder.
Bı 1 5 (A 111 1 6-25)
üstelik insanlar hain oldukları için, eger dedikodular dolaşırsa
ve biri gelir ve senin huzurunda (şöyle) fısıldarsa: "Majestesi se
nin aleyhinde şöyle şöyle yapıyor ve senden ülkeyi alacak ya da
sana şöyle kötülük yapacak." Majesteme bu mesele hakkında
yaz. Ve eger mesele dogru ise, ben Majestem sana tekrar yazdı
gımda, sen acele etme. Ne de ... yapma. Ve sen, Majesteme kar
şı kötülük yapma. Sen, Majestemin yanında durdugun gibi, (sa
dece) Majestemin yanında du�maya devam et).
Bı 1 6 (Alll 25-30)
Eger biri, sen Alaksandus'un huzurunda, Majestemle ilgili kötü
bir söz söylerse ve sen Majestemden onu gizlersen ve acele ha
reket edersen ve Majesteme karşı suç işlersen, işte bak, sen
Alaksandus yemin tanrıları huzurunda suç işlemiş olacaksın. Ye
min tanrıları seni sürekli kovalasın.
8ı1 7
Üstelik Arzawa ülkelerinde olan sizler, Alaksandus, Manapa-Ku
runta, Kupanta-Kurunta ve Ura-Hattuşa, dört kralsınız. Şimdi
Kupanta-Kurunta'nın erkek nesli, Arzawa Ülkesi kralının soyu
dur. Fakat kız nesli, Hatti Ülkesi kralının soyudur. O, Hatti Ülke
si kralı Büyük Kral Babam Mursuli'nin kız kardeşinin ogludur. Ve
ben Majestemin kuzenidir. Onun köleleri ve Arzawalı adamlar
haindir. Eger biri Kupanta-Kurunta'ya karşı kötü (bir plan) hazır
larsa, sen Alaksandus, Kupanta-Kurunta için etkili ve güçlü bir
yardımcı ol ve onu koru. Ve o, seni korusun. Eger onun kölele
rinden herhangi biri, Kupanta-Kuruntuya karşı isyan ederse ve o
Hitit Hukuku / 1 53
sana gelirse, onu yakala ve Kupanta-Kurunta'ya onu geri ver. Bi
ri d igeri itin etkili ve güçlü bir yardımcı olsun. Biri digeri n i koru
sun. Üstelik Majestemin sana verdigi ve Hatti Ü l kesinin sınırla
rını oluşturan ü lkelere, eger herhangi bir düşman, (girerse) ve
bu sı nır (bölgelerine) saldırmak itin gelirse ve sen onu işitirsen
ve ü lkeye el koyan beyi önceden yazmazsan ve yardım etmez
sen ve kötülügü gözardı edersen ya da eger düşman saldırır ve
hazır (güçleri?) tutarsa ve önceden sen yardım etmezsen ve düş.
mania savaşmazsan ya da eger d üşman seni n ülkene giderse
sen onunla savaşmazsan ve ona şöyle söylersen: "Saldırmak itin
git, (gan imeti) al götür! Ben bu konuda herhangi bir şey bilmek
istemiyorum." Bu tan rı yemi n i altına konsun. Yemin tanrıları se
n i kovalasın. Ya da eger sen, Majestemden yaya ve arabalı sa
vaşçıları sana verirse fakat sen, i l k fırsatta d üşmana onları belli
edersen, (bu mesele) tanrılar yemi n i altında konsun. Yemin tan
rıları sen Alaksandus'u sürekli koval asın .
&1 8 (A 111 6 1 -72)
Sen tan rı yem i n i altında, tutsak(ların) meselesini şöylece yerleş.
tirdim: Eger bir tutsak, Hatti Ülkesinden [kaçıp] gelirse, [onu]
geri versinler. Hatti Ülkesinden bir tutsagın [veril mesi] uygun
degildir. Fakat eger bazı zanaatkarlar kaçar[ ... ] ve o, işini tesli m
etmezse, [onu yakalsınlar ve] sana döndürsünler. [Eger] düş
man bir ü l keden olan [herhangi bir tutsak] yakalanırsa [ve o,
Hatti Ülkesinden kaçarsa] ve senin ülkene [giderse ve sen onu
yakalamazsan] ve onu bana göndermezsen [fakat] düşmana
[onu] geri verirsen, bu da tanrı yemini altına konsun.
& 1 9 (A 111 73-83)
üstelik sen Alaksandus için yaptıgım bu tableti, her yıl üç kez
seni n h uzurunda okusunlar. Sen Alaksandus onu bil. Hatti Ülke
sinden çıkan bu sözlerin h içbir surette karşılıgı yoktur. Şimdi sen
Alaksandus, Majesteme karşı kötülük yapma. Hatti Ülkesi, sana
karşı [kötülük] yapmasın. Şimşegin Fırtına Tanrısı'nın sevgilisi,
Büyük Kral ben Labarn:ı bu [mesele] için şimdi [Bin Tanrıyı] ça
gırdım. Ve onları tanık yaptım. Onlar işitsin ve tanık olsun.
1 54 / Hitit Hukuku
8ı20 (A fV 1 -30)
Ülkelerin Kralı, i nsanoglunun Çobanı, Gögün [Güneş Tanrısı],
ülkelerin [Kraliçesi] Arinna'nın Güneş Tanrıçası, Majestemin
(baştanrısı) Şi mşeginin Fırtına Tanrısı, [Ülkelerin Kralı] Güçlü
Fırtına Tanrısı, Ülkelerin Kralı [Hatti Ülkesi'nin Fırtına Tanrısı],
Şimşegin Fırtına Ta nrısı, Zippalanta şehri n i n Fırtına Ta nrısı [Ne
rik şehrinin Fırtına Tanrısı], Halep şehrinin Fırtına Tanrısı, Pana-
yırın(?) Fırtına Ta nrısı, [ ............ ] Fırtına Tanrısı, Arinna şehrinin
Fırtına Tanrısı, Hisashapa şehrinin Fırtına Tanrısı, (Şapinuwa]
şehrinin Fırtına Tanrısı Şamuha şeh ri n i n Fırtına Tanrısı, H u ma
şehrinin Fırtına Tanrısı, Sarissa şeh ri n i n Fırtına Tanrısı, Lihzina
şehrinin Fırtına Tanrısı, Uda şehri n i n Fırtına Tanrısı, Şa hpina
şeh rinin Fırtına Tanrısı, Yardımın Fırtına Tanrısı, Tanrı Seri, Tan
rı Hurri, Nanni Dagı, Hazzi Dagı, Gögü n Kraliçasi Hepat, Koru
yucu Tanrı, Hatti şehrinin Koruyucu Tanrısı, istar, Kırın istar'ı,
Ninnuwa şehrinin İstar'ı. Hattarina şeh ri n i n İstar'ı. Tanrı Alla
tum, Ta nrı EA. Tanrı Til i pinu, Tanrı Ninatta ve Kul itta, Yem i n
Kraliçesi İshara, Savaş Tanrısı, Hatti şehri n i n Savaş Tanrısı, İ l l i
aia şehrinin Savaş Tanrısı, Hatti şeh rinin Savaş Tanrısı, İ l laia
şehrinin Savaş Tanrısı, Arziia şehri n i n Savaş Tanrısı, Ta nrı iarri,
Tanrı Zappana, Şamuha şehrinin Tanrı Abara'sı, H uma şehri n i n
Ha ntitassu'su, Ankuwa şehrinin Tan rıça Katah ha'sı Katapa şeh
rinin Kraliçesi, Tah u rpa şehri nin Tanrıça Ammam ma'sı, Dunna
şehrinin [Tanrı ] Hallara'sı, H u pisna şehri n i n Ta nrı H uwassa
na'sı, Lulahi ve Hapiri Tanrıları, tüm erkek ve dişi tanrılar, [tü m
ilk tanrılar]: Nara, Namsara, Amm unki, Tuhusi, [Minki], Ammiz
zadu, Alalu, Kumarbi, EN.LI L, N I N LI L, Hulla Dagı, Zaliianu Da
gı, Taha Dagı, Hatti Ülkesi'nin dagları, nehirleri, pınarları; Bü
yük Deniz, Gök, Yer, Rüzgarlar ve Bulutlar. Wil usa Ülkesi'nin
tüm [tanrıları]: Kara rgah ı n Fırtına Tanrısı [Tanrı]-Appaliuna, Wi
lusa Ülkesi' nin erkek tanrıları, dişi ta n rıçaları, ( Dagları, Nehirle
ri, Pınarları], Yeraltı Kaynakları(?). Si mşegi n Fırtına Tanrısın ı n
sevgilisi (Büyük] Kra l ben Majestem, onları b u mesele için (top
lantıya) c:agırdım.
Hitit Hukuku / 1 55
&2 1 (A iV 3 1 -46)
Eger sen Alaksa ndus, bu tablet üzerinde bulunan sözleri bozar
san, sonra bu Bin Tanrı seni sahsın, karın, ogulların, ülkelerin,
şeh i rleri n, üzü m bagların, harman yerlerin, tarlaların, sıgırları n,
koyunların, malın ve mülkünle birlikte mahvetsin. Onlar karan
l ı k toprakta senin nesli n i yok etsin. Fakat eger sen bu sözleri ko
rursan, Majestem Büyük Kral ben Labarna Muwattali'nin (top
la ntıya) çagırdıgı Hatti'nin, Wilusa şehrinin bu Bin Tanrısı ve
Majestemin (baştanrısı) şi mşegi n Fırtına Ta nrısı seni karı n, ço
cukların, torunların, şehirlerin, harman yerin, üzüm bagların, tar
laların, sıgırların, koyunların, malın ve mülkünle birl i kte iyi bir
şekilde korusun. Sen Majestemin elinden iyilik gör ve sen Majes
tem i n elinde yaşlan.
A 47
Alaksandus'un i l k tableti.
B 51
Alaksandus Antlaşması tableti.
C 18
Alaksandus Antlaşaması'nın ikinci tableti.
Friedrich: "[Eg)er bir insan -erkek ya da kadın- başka bir kentte öldü
rül ü rse, öldü rüldügü mülkün {Gemarkung) üzerinde (o) 1 00 El len(?)
alan ayırır, ve onu kendisine alır."
(38) Harry Angier Hoffner, The Laws of Hittites, 1 68, 1 69.
(39) Johannes Friedrich, Die Hethitischen Gesetze, 90.
(40) l mparati, 1 9 1 .
(41 ) Friedrich, 89.
(42) l mparati, 1 92 .
(43) Belkis Dinçol, National Geographfic, Ocak 2006, s . 84.
(44) Günümüz adli sicil kayıtlarında uzunca bir zaman tutulan ve sonrasın
da zorluklarla silinen veya hiç silinmeyen, kişiyi neredeyse ömür boyu
"suçlu" yaftası ile cezalandırma yönüne giden pratik hukuk uygulama
sı ve mantıgı, kişinin tekrar sosyal yapı içerisinde yer edinmesi, barışçı l
yaşam ve özgüvenini kazanarak üretkenlige dönmesinde büyük engel
lerden birisidir. Bugünün modern sistemi, kişileri uzun dönem sabıkala
ma ve karalama hukuku ile, kişilerin birbi rleri ve toplumla ilişkisini düş
manca bir hat üzerinden, yabancılaştırıp i ktidarını daim kılmaktadır.
(45) Gurney, 87.
(46) Madde 93, Hoffne r: "Eger özgür bir adamı eşikte yakalarlarsa (öyle
ki) eve henüz girmeden 1 2 seke/ gümüs öder. Eger bir köleyi esikte ya
kalarlarsa, henüz eve girmeden 6 seke/ gümüş öder. ·
Friedrich: "Eger özgür bir adam önceden (?) yakalanırsa (ve) henüz
evin içine girmemişse, 1 2 seke/ gümüs verir. Bir köle önceden (?) yaka
lanırsa (ve) henüz evin içine girmemişse, 6 seke/ gümüs verir. ·
(47) Madde 7, Hoffner: "Eger özgür bir kisiyi bir kimse kör ederse ya da bir
dişini vurup dökerse, eskiden 40 seke/ gümüş veriliyordu. Ama simdi
20 seke/ gümüs verir ve bunun için onun evine baksın. •
Friedrich: "Eger özgür bir insanı bir kimse kör ederse ya da dişini vu
rup dökerse, eskiden 1 mina gümüs veriliyordu, simdi ise 20 seke/ gü-
1 76 / Hitit Hukuku
müs verir. ve o (onu) evine iter de. •
Madde 8, Hoffner: "Eger bir erkek köleyi ya da kadın köleyi bir kim
se kör ederse ya da bir disini vurup dökerse, 7 O seke/ gümüs versin, ve
bunun icin onun evine baksın. •
Friedrich: "Eger bir erkek köleyi ya da kadın köleyi birisi kör ederse
ya da onun disini· vurup dökerse, 1 0 seke/ gümüs verir. ve o (onu) evi
ne iter de. ·
Madde 9, Hoffner: "Eger bir kisinin basını bir kimse yaralarsa, eskiden
6 seke/ gümüs veriliyordu: yaralı taraf üc seke/ gümüs alıyordu, ve saray
icin üc seke/ gümüs alınıyordu. Ama simdi kral sarayın payını-vergisini
kaldırdı, böylece sadece yaralı taraf kendi için 3 seke/ gümüs alıyor. •
Friedrich: "Eger bir insanın basını birisi yaralarsa, eskiden 6 seke/ gü
müs veriliyordu, ve yaralı 3 seke/ gümüs alıyordu, saraya 3 seke/ gü
müs .alınıyordu. Simdi ise kral saraya vergiyi-teslimatı kaldırdı, sadece
yaralı 3 seke/ gümüs alıyor. •
Madde 1 0, Hoffner: "Eger (özgür) bir kisiyi bir kimse yaralarsa ve
onu gecici olarak kötürüm ederse (aciz bırakırsa?), o zaman onun bakı
mını üstlensin. Onun yerine bir kisi versin ki, o iyi/esene kadar onun
malikhanesinde çalıssın. O iyilestigi zaman, (ona saldıran kisi) ona 6
seke/ gümüs versin ve hekimin ücretini de versin. •
Friedrich: "Eger bir insanı birisi yaralarsa ve onu hasta ederse, o za
man sözü edilenin bakımını üstlenir, onun yerine bir kisi verir ki, o iyi·
/esene (kadar) onun evinde çalıssın. O iyilestigi zaman, ona 6 seke/ gü
müs verir. Hekimin ücretini de o verir. ·
Madde 1 1 , Hoffner: "Eger özgür bir kisinin kolunu ya da bacagını bir
kimse kırarsa, ona 20 seke/ gümüs versin, ve bunun için onun evine
baksın. ·
Friedrich: "Eger özgür bir kisinin elini ya da ayagını birisi kırarsa, o
zaman ona 20 seke/ gümüs verir; o (onu) evine iter de. ·
Madde 1 3, Hoffner: "Eger özgür bir kisinin burnunu bir kimse ısırıp
koparırsa, 40 seke/ gümüs versin, ve bunun için onun evine baksın. ·
Friedrich: "Eger özgür bir kisinin burnunu birisi ısırır(da koparır)sa, 7
mina gümüs verir; o (onu) evine iter de. ·
Madde 1 7, Hoffner: "Eger özgür bir kadının cocuk düsürmesine bir
kimse sebep olursa, [eger] onuncu ayındaysa, 7 O seke/ gümüs versin,
eger besinci ayındaysa, 5 seke/ gümüs versin. Bunun için onun evine
Notlar / 1 77
baksın. ·
Friedrich: "Eger birisi özgür bir kadının vücut me[yves]ini iterek dü
sürürse, {eger] onuncu ayı (ise), 10 seke/ gümüs verir; eger 5. ayı (ise),
5 seke/ {gümüs] verir; o (onu) evine iter de. ·
(48) Madde 23, Hoffrıer: ( 2 3. madde Hoffner'da 2 3/a ve 2 3/b şeklinde
iki ayrı madde şeklinde yer almaktadır.)
23/a: "Eger bir köle kaçarsa ve luwiya ülkesine giderse, kim onu ge
ri getirirse, (sahibi) ona 6 seke/ gümüs versin. •
23/b: "Eger bir köle kaçarsa ve düsman bir ülkeye giderse, kim onu
geri getirirse, onu kendisi için alabilir. •
Friedrich: "Eger bir erkek köle kaçarsa ve luwiya ülkesine giderse,
kim onu geri getirirse, o zaman ona 6 seke/ gümüs verir. Eger bir köle
kaçarsa ve düsman bir ülkeye giderse, kim onu geri getirirse, o zaman
onu kendisi için alabilir. •
Madde 24, Hoffrıe r: "Eger bir erkek köle ya da kadın köle kaçarsa,
sahibi onu kimin ocagında bulursa, o kisi bir aylık ücretleri versin: 1 2
seke/ gümüs bir erkek için, 6 seke/ gümüs bir kadın için. ·
Friedrich: "Eger bir erkek köle ya da kadın köle kaçarsa, sahibi onu
kimin ocagında bulursa, (ona) bir erkegin 1 yıllık ücreti olarak {.. mi
na(?)J gümüs verir, ancak bir kadının 1 yıllık ücreti olarak 40(?) seke/
gümüs verir. •
(49} Madde 26, Hoffner'da üç ayrı madde seklinde çevrilmistir:
§ 26/a: Eger bir kadın bir erkegi red{dederse], {adam] fona .. .} verir,
ve {kadın] tohumu için bir ücret [alır]. Ama adam [topragı] ve çocuk
ları [alır]. [...]
(Dikkat: "her" seed diyor)
§ 26/b Ama eger bir adam bir kadını bos[arsa], [ve o ..... r ise o onu
] s[atar.] Onu kim alırsa [ona ] 12 seke/ gümüs ve[rir].
§ 26/c Eger [bir adam bir kadını] bos[arsa onu satar.] {Onu alan]
kisi ona 1 2 seke/ gümüs ve[rir].
Madde 26: Friedrich silik okunmayan bu maddeyi, dipnotta iki kısım
da yorum ve tercümede bulunmustur;
( ..................................................] tarla [ ........ ]
[ .................................................. ] .. [ ....... }i (ismin -i hali anlamında çevir-
•
menin notu)
( .................................................. ] ...... [ ............. )
1 78 / Hitit Hukuku
[ ....................................... ........... ] ......... [ ........ ]
[ .................................................. ] ..... adam ( ........ )
Maddenin yorumu;
B'de de A'da anlaşılır bir metin kurmaya müsaade etmeyen izler ola-
rak kalmışlar sadece. A 1 60 ffde okunabilen şu:
( ............................................... ) kötü birisi .. ( .......... ] .. ediyor.
( ........................................................ .............................. ]
( ............................................ ) ....................... [ .................... )
( ......................................................... ] ve de(r...................... )
( ........................................................ ] 1 2 şekel g[ümüş .......... ) .
(der-Artikel, burada ·o· yerine kullanılıyor - çevi rmenin notu)
Burada yeri gelen J fragmanında § 26 yeri ne § "26/a" (Z.1-3) ve
"26/b (Z.4-5) var ki bunların ikinci leri buraya konan C il 2-3'te de
muhtemelen korunmuştur. J'de şöyleler:
§ ·2s;a•
Eger bir kadın erkegi red [ ederse(?) ........... ]
veri r, ve evlatlara[ .................................. )
ve çocuklar-?ı [alır(?)) sadece adam ( ..................... ]
§ ·ıs/b·
Ve eger adam kadını boş[ arsa ................... )
Ve o onu satabilir [ ..................... )
C l l'de § "26/b" şöyle (J'ye göre tamamlanmış):
[Ve] ege(r adam kadını] boşarsa [ ................. ]
... . .... ( ........... ) 1 2 şekel gümüş v[erir).
Madde 27, Hoffner: "Eger bir adam karısını alır ve [onu] evine götü
rürse, onun drahomasını-çeyizini (evine) alsın. Eger kadın or[ada ölür
se] (adamın evinde), o zaman adamın şahsi mallarını yaksınlar, ve
adam onun drahomasını-çeyizini alsın. Ve eger kadın babasının evinde
ölürse ve o[nun] çocukları [varsa], adam onun drahomasını-çeyizini
[al]masın. ·
Friedrich: "Eger bir adam karısını alır ve [onu evine] götürürse, onun
drahomasını-çeyizini kendine-evine alır götürür. Eger kadın or[ada ölür
se] ve adamın mal-mülk-çiftligini yakarlarsa, adam onun drahomasını
çeyizini kendine alır. Ve eger kadın babasının evinde ölürse ve on[un]
ogulları [varsa], adam onun drahomasını-çeyizini [al]maz. •
AygOI Süel: "Eger bir erkek kansını kendi evine götürürse kadın çeyi-
Notlar / 1 79
zini de beraber alır. Eger bir kadın kocasının evinde ölecek olursa, ko
casının mal, mülkü yanarsa, erkek, kadının çeyizini kendine alır. Eger
kadın babasının evinde ölürse ve çocukları varsa kocası çeyizi alamaz. ·
Madde 28/a Hoffner. •Eger bir kız (veya: gene kadın) bir adama söz
lenmisse, ama bir başka (adam) onla kacarsa, onla kactıgı anda, birin
ci adamı, v{erdigi] şey her ne idiyse onun için tazmin-telafi etsin. (Ka
dının) baba ve annesi tazmin etmezler. •
28/b: ·Eger ebeveyni onu başka bir adama verirlerse, o zaman (onu)
ebeveyni yerine koyar. •
28/c 'Ve eger ebeveyn reddederse, o zaman onu adamdan ayırırlar .. •
Friedrich, 28/a: •Eger bir kız bir adama sözlenmiş (söz veri/mis?)
{ise], (ve eger) bir başkası onu kacınrsa, onu kacırdıgı anda, birinci
adam (ona) ne {vermişse], onu ona tekrar yerine koyacak, ve ebeveyni
(onu) yerine koymaz{lar]. •
28/b: •Eger ebeveyni onu başka bir adama verirlerse, o zaman (onu)
ebeveyni yerine koyar. •
28/c 'Ve eger ebeveyni reddederse, o zaman onu adamdan ayırırlar..
Madde 29, Hoffner. •Eger bir kız bir adama nisanlanmıssa (kelime
ten: baglanmıssa) ve onun için o baslık parası ödediyse ama ondan
sonra baba ve anne buna karşı çıkarlarsa (sc. anlaşma), onu adamdan
ayırabilirler, ama baslıgın iki katı tazminat verirler. •
Friedrich: •Eger bir kız bir adama ·baglanmıs· (ise) ve o onun için
baslık parası öderse-arz ederse (ve eger) sonradan ebeveyni buna itiraz
ederse, o zaman onu adamdan ayıracaklar, ama başlık parasını iki ka
tıyla yerine koyacaklar. •
Madde 30, Hoffner. ·Ama eger erkek kızı almadan (cinsel olarak) ön
ce onu reddederse, ödedigi baslık parasını geri alma hakkını kaybeder. •
Friedrich: 'Ve eger erkek kızı (cinsel olarak) henüz almadıysa, onu ge
ri çevirebilir, ama ödedigi-arzettigi baslık parasından vazgeçecek. ·
Madde 3 1 , Hoffner. •Eger özgür bir adam ve bir kadın köle sevgili(?)
iseler ve bunlar bir araya gelirlerse (i. e., birlikte yaşarlarsa), ve adam
onu karısı olarak alırsa ve bir ev kurup çocuk yaparlarsa, ama (eger)
sonradan ya birbirlerinden sogur ya da her biri yeni bir es bulursa, evi
eşit olarak bölsünler, ve adam çocukları alsın, kadın ise bir çocuk alsın. ·
Friedrich: •Eger özgür bir adam ve bir kadın köle (birbirlerine) asık(?)
(iseler) ve an/asır/arsa ve adam onu karısı olarak alırsa ve kendilerine
1 80 / Hitit Hukuku
bir ev(durumu) kurup çocuk yaparlarsa, (ve eger) sonradan ya birbirle
riyle da/asır ya da birbirlerinden uzak/asıp ayrılırlar ve ev(durumunu)i
ikiye bölerlerse, çocukları adam kendine alır. bir çocugu kadın alır. ·
Aygül Süel: "Eger hür bir erkek, köle bir kadını sevecek olursa ve onu
es yaparsa ve beraber bir evde otururlarsa ve çocukları olursa ve son
radan araları bozulup birbirlerinden ayrılırlarsa, her biri mal ve mülkün
yarısını alır. Erkek, çocuklarını alır, kadın sadece bir tanesini alır. •
Madde 32, Hoffner, 32/a: "Eger bir erkek köle (özgür) bir kadını (ka
rısı olarak) [alırsa], [ve çocukları olursa, evlerini böldüklerinde,] mülkle
rini {esit olarak] bölsünler. [ve özgür kadın çocukları]n çogunu [alsın,}
{erkek köle] ise bir çocuk [alsın]. ·
32/b: "Eger bir erkek köle ö[zg]ür bir kadını (karısı olarak) alırsa, on
ların durumu da aynen böyledir. •
Friedrich'de, 3 1 . ve 32. maddelerde yer alan madde:
(3 1 ): "Eger özgür bir adam ve bir kadın köle (birbirlerine) asık(?) (ise
ler) ve an/asır/arsa ve adam onu karısı olarak alırsa ve kendilerine bir
ev (durumu) kurup çocuk yaparlarsa, (ve eger) sonradan ya birbirleriy
le da/asır ya da birbirlerinden uzak/asıp ayrılırlar ve ev(durumunu)i iki
ye bölerlerse, çocukları adam kendine alır. bir çocugu kadın alır. •
(32): "Eger bir erkek köle bir kadını karısı olarak alırsa, onların hak
durumu da aynen böyle(dir). •
Madde 33, Hoffner, 33/a: "Eger bir erkek köle bir kadın köleyi (ka
rısı olarak) alırsa, ve [çocukları olursa, onlar] evlerini böldüklerinde,
mülklerini es{it} olarak bölsünler. ve [kadın köle çocukları]n çogunu
[alsın,} erkek köle ise bir çocuk alsın. •
33/b: "Eger bir erkek köle bir kadın köleyi (karısı olarak) alırsa, on
ların durumu da tıpkı böyledir. •
Friedrich: "Eger bir erkek köle bir kadın köleyi kendine alırsa, onların
hak durumu da aynen böyle(dir). •
Madde 34, Hoffner: "Eger bir erkek köle bir kadın için baslık parası
verir ve onu karısı olarak alırsa, hiç kimse onun sosyal statüsünü degis
tiremez-degistirmeyecektir. •
Friedrich: "Eger bir erkek köle bir kadın için baslık parası öder-arz
eder kapar ve onu karısı olarak alırsa, bu seki/de onu hiç kimse onun
elinden alamaz(?). •
Madde 35, Hoffner, 35/a: "Eger bir çoban özgür bir kadını (karısı
Notlar / 181
olarak) [alırsa], o üç yıl için bir köle haline gelir.
35/b: ·Eger bir kahya veya bir çoban özgür bir kadın ile gizlice ka
çarsa ve onun için baslık parası vermezse, o üç yıl için bir köle haline
gelir:
Friedrich: ·Eger bir kahya veya bir çoban özgür bir kadını ka[çı]r[ır]
(ve) onun için baslık parası ödemezse-arz etmezse kapamazsa, bu du
rumda o 3. [yı}I iç[inde} kö{le} olur. •
Aygül SOel: •Eger bir kahya veya bir çoban hür bir kadını kaçırırsa ve
ona baslık vermezse o zaman o kadın 3. yılda özgürlügünü kaybeder. ·
Madde 36, Hoffner: •Eger bir köle özgür bir genç adam için baslık
parası verirse-öderse ve onu evinde yatılı kalan damat olarak isterse,
hiç kimse onun sosyal statüsünü degistiremez. •
Friedrich: ·Eger bir erkek köle özgür bir genç adam için baslık para
sını ö{de]rse-arze[der]rse- ve onu iç evlenen damat olarak tutarsa, bu
seki/de {hiç} kimse onu elinden alamaz(?). ·
Madde 37, Hoffner: •Eger biri bir kadınla kaçarsa, ve bir grup des
tekçi onların arkasından giderse, e{Jer 3 adam veya 2 adam öldürülür
se, bu durumda tazminat-telafi olmayacaktır: ·sen bir kurt oldun. •
Friedrich: "E{Jer birisi bir kadını kaçırırsa, ve bir yardım birligi-bir grup
destekçi onların arkalarından giderse, (ve) eger 2 kisi veya 3 kisi ölür
se, 'Sen bir kurt oldun, ' diyerek bunun tazminatı yoktur. ·
Aygül Süel: "Herhangi bir kimse hür kadını kaçırırsa ve arkasından
ona yardım edenler giderse iki veya üç kisi (olayda) ölürse, ceza yok
tur·. Fakat kaçırana 'Sen kurt oldun, • denir. •
Madde 1 7 1 , Hoffner: "Eger bir anne oglunun giysilerini toplayıp gö
türürse o oglunu reddeder. Eger oglu (eve) (geri gelirse; eski haline dö
nerse) , o (anne) kapının kanadını alır ve onu götürür, o onu alır .... ve
... ve onları geri götürür, oglunu yeniden evlat olarak alır. ·
Friedrich: "Eger bir anne oglunun elbiselerini dışarı çıkarırsa, böylece
oglunu evlatlıktan reddeder. Eger o{Jlu tekrar içeri girer ve onun kapı-
sını alıp dısarı çıkarırsa, onun ........ (ve) onun ........ alıp dısarı çıkarırsa, o
zaman o onları tekrar geri geti rebilir ve oglunu tekrar ogulluga alır."
Madde 1 92, Hoffner: "Eger bir erkegin karısı ölürse [onun kız} karde
sini [es olarak} {alabilir}. Bu bir suç degildir. •
Friedrich: "Eger bir kadının kocası ölürse, adamın (miras-)payını-his
sesini karısı alır.
1 82 / Hitit Hukuku
(silinmiş)
(silinmiş) sebep yok(tur)."
(50) Süel, 240, 241 .
(5 1 ) Gurney, 89.
(52) Süel, 242.
(53) 1 6-2 2 Eylül 1 996 tarihinde gerçekleşti rilen 1 1 1 . Uluslararası H ititoloji
Kongresine, Koloni Çagında Yerli Bir Bayan "Madawada", başlıgıyla
Dr. irfan Albayrak'ın sunmuş oldugu bildirisinden ögrendigimiz kada
rıyla. irfan Albayrak, 1 1 1 . Uluslararası H ititoloji Kongresi Bildiri leri, s. 1
·
1 1 , Ankara 1 998.
(54) irfan Albayrak, 1 1 1 . Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri, s. 1 - 1 1 ,
Ankara, 1 998.
(55) Süel, Hitit Kaynaklarında Tapınak Görevlileriyle İlgili Bir Direktif Met
ni, 1 5 5.
(56) Kraliçe Puduhepa'nın tapınaklardaki bu çal ışma alanlarına özel likle
zor durumda bulunan dul kadınları, çocukları ile birlikte isdihdam et·
miş oldugu ve onları sütçülük ve süt mamülleri imalatında çalıştırdıgı,
genç kızları evlendirdigi, dönemin "Adak Belgelerinden· bizlere ulaşan
bilgilerdir. Bir nevi bugünkü sosyal hizmet işlevine karşılık gelen hiz
met yaklaşımlarıdır (Muhibe Darga ile Söyleşi, İdol, s. 7, Ocak-Şubat
Mart 2006 ve Muhibe Darga, Eski Anadolu'da Kadın, İstanbul Edebi
yat Fakültesi maatbaası, 1 976).
(57) Belkis Dinçol, Eski Önasya ve Mısır'da Müzik, Eskiçag Bilimleri Ensti
tüsü Y., Sayı 1 1 , 1 999, İstanbul. Tahsi n Özgüç, İnandıktepe Eski H itit
Çagında Önemli Bir Kült Merkezi, TTKY V. Dizi, Sayı 43, 1 988, Ankara.
Tayfun Yıldırım, "H üseyindede Tepesinde Bulunan Yeni Bir Kült Va
zosu" V. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri, s. 7 6 1 7 79, 2005,
-
Ankara.
(58) Anaerkil tarihsel bir sürecin yaşandıgı çok şüpheli ise de, yine de ya-
zarın neden ilkel sistem olarak nitelendirdigi anlaşılmamaktadır.
(59) Gurney, 88, 89.
(60) Ediz, 1 1 , 1 2 .
(61 ) Darga, 1 00, 1 0 1 .
(62) Aygül Süel, " H itit Kadınının Hukuki Durumu", 244-2 5 1 .
(63) Brandau-Hartmut, 1 48, 1 49 · Süel, " H itit Kadınının H ukuki Durumu",
243.
Notlar / 1 83
(64) Aygül Süel, Hitit Kaynaklarında Tapınak Görevlileriyle İ lgili Bir Direk·
tif Metni, 1 98, 1 99.
(65) Ahmet Ü nal, Hititler Devrinde Anadolu, 3.cilt, 49.
(66) Madde 1 25, Hoffner: "Eger bir kimse sarayın girisinden bir tahta san
dalye(?) çalarsa 6 seke/ gümüs öder. Eger bir kimse sarayın girisinden
bronz bir mızrak çalarsa o öldürülür. Eger bir kimse bakır bir igne ça
larsa 25 litre arpa (- 1/16 seke/ gümüs) verir. Eger bir kimse bir top
kumasın ipliklerini (veya yün tellerini) çalarsa bir top yün kumas verir. ·
Friedrich: "Eger birisi bir su borusu çalarsa, /? seke/ gümüs verir. Eger
birisi bir...... veya bir ..... çalarsa, /? seke/ gümüs verir. ·
Madde 1 2 1 , Hoffne r: "Eger özgür bir adam bir saban çalarsa ve sa·
hibi onu bulursa (sahip) {(suçlunun) boynunu] (sabanın bir parçası
nın?) üstüne koyar ve {o,) öküz ile {ölüme(?) kosulur]. Eskiden böyle ya
pılırdı. Ama simdi 6 seke/ gümüs öder ve bunun için onun evine bak
sın. Bir köle ise 3 seke/ gümüs {öder]. ·
Friedrich: "Eger özgür bir adam bir pulluk-saban (?) çalarsa, sahibi
onu bir ..... üstüne oturtur ve {.............]. Eskiden böyle yapılırdı. 5imdi ise
6 seke/ gümüs verir. O (onu) evine iter de. Eger (o) bir köle (ise), 3 se
ke/ {gümüs verir]. •
Madde 1 08, Hoffner: "Eger bir kimse çitle çevrili bir bagdan asma
da/(/ar)ı (çalarsa), eger 100 asma-meyve (agacı) çalarsa 6 seke/ gümüs
öder ve böylece sucu evinden uzak/astırır. Ama eger (bag) çit ile çevri
li degi/ ise ve asma dal(/ar)ı çalarsa 3 seke/ gümüs öder. ·
Friedrich: "Eger birisi çitle cevri/mis bir bagdan asma cubuk(ları)u ça
larsa, eger (bunlar) 1 00 sırık (ise), 6 seke/ gümüs verir. O (onu) evine
iter de. Ama eger (o) çitle cevri/mis degil (ise) ve o asma cubuk(ları)u
çalarsa, 3 seke/ gümüs verir. ·
(67) Harry Hoffner, Agricultural Perspectives on Hittite Laws § 1 67-1 69,
1 1 1 . U l uslararası H ititoloj i Kongresi Bildiri leri, 3 1 9, 320.
(68) Madde 1 47, Hoffne r: "{Eger] bir kimse vasıfsız bir kimseyi satısa çıka
rırsa ama baska bir (satıcı) önce an/asma yaparsa(?) sucunun cezası
olarak 5 seke/ gümüs öder. •
Friedrich: "{Eger] birisi egitilmemis bir {insa]nı satısa sunarsa {ve
baska birisi] (bunu) engellerse(?), su{cun-cürümün (kefareti-cezası ola
rak)] 5? seke/ gümüs verir. ·
Madde 1 49, Hoffner: "Eger bir kimse egitimli bir kisi{yi] satarsa ve
1 84 / Hitit Hukuku
(daha sonra teslimattan önce) söyle derse: ·o öldü " ama onun (yeni)
sahibi onun izini bulursa onu kendisi için alır ve buna ek olarak {e!]i
timli kişiye) (satıcı) 2 kisi (kelimeten: bas) verir. Ve bunun için onun evi
ne baksın. •
Friedrich: "{E!]}er birisi bir ...... mus s{ı!Jır} satarsa ve: ·o öldü" derse
(ve e!}er) sahibi bunun izini takip eder bulursa, onu kendine alır. Ve bu
na karsılık ona 2 kisi verir. O (onu) evine iter de. ·
Madde 1 5 1 , Hoffner: "Eger bir kimse bir saban öküzü kiralarsa bir
ay için bir seke/ {gümüs] {öder]. {Eger] bir kimse bir [inek] bir ay için
yarım seke/ gümüs {öder].
Friedrich: "Eger birisi bir pulluk-saban sıgırı kiralarsa, bir ay için 1 se-
ke/ {gümüs verir. Eger] birisi [. ........] kiralarsa, bir ay için _ seke/ g[ümüs
verir]. •
Madde 1 52, Hoffner: "Eger bir kimse bir at. bir katır veya bir esek ki
ralarsa bir ay için bir seke/ gümüs verir. • Friedrich; "Eger birisi bir at. bir
katır (veya) bir esek kir[atarsa, bir ay için] 1 seke/ gümüs verir. •
Madde 1 57, Hoffner: "Eger bronz bir balta 1,54 kg (degisik: 0,5 1 3
kg) agırlıgında ise kirası bir ay için bir seke/ gümüştür. Eger bakır bir
balta O, 77 kg (degisik 0,25 kg) agırlıgında ise kirası bir ay için 1/2 se
ke/ gümüştür. Eger bronz bir tapufli aleti 0,54 kg agırlıgında ise kirası
bir ay için _ seke/ gümüstür. •
Friedrich: "Eger bronzdan bir balta 1 mina agırlıgında, bir ay için
onun ücreti 1 seke/ gümüs(tür). Eger bir balta _ mina agırlıgında, bir
ay için onun ücreti 1/2 seke/ gümüs(tür). Eger bir ......... 1 mina agırlı
gında, bir ay için onun ücreti 1/2 seke/ gümüs(tür). •
Madde 1 58, Hoffner: "Eger (özgür) bir adam hasat mevsiminde üc
ret -karsılıgında ise girıp, demetleri baglar (onları) yük arabasına yük
ler. ambara boşaltır ve.harman yerini temizlerse ücreti 3 ay için 1, 500
litre arpadır (=3, 75 seke/ gümüş). § 1 58/b Eger bir kadın hasat mev
siminde ise girerse ücreti 3 ay için 600 litre arpadır (= 1 seke/ gümüs). •
Friedrich: "Eger bir adam demet(ler)i (?) baglamak, (onları) arabaya
koymak, samanlıgı kilitlemek, harman yerini süpürmek gereken bir üc
ret ilişkisine girerse, 3 ay (için) onun ücreti 30 yarım ölçü tahıldır. Eger
bir kadın hasatta bir ücret ilişkisine girerse 2 ay için 1 2 yarım ölçü ta
hıl verir. ·
Madde 1 59, Hoffner: "Eger bir kimse çift öküzlerini bir günlügüne
Notlar / 1 85
boyunduruga koşarsa kirası 25 litre arpadır. ·
Friedrich: "Eger birisi bir çift sıgıra kosum takarsa, onun ücreti _ ya
rım ölçü tahıl(dır). •
Madde 1 60/a, Hoffner. "Eger bir demirci 100 mina agırtıgında ba
kır bir kap yaparsa ücreti 5,000 litre arpadır (- 1 2,5 seke/ gümüs). •
1 60/b: "Eger 2 mina agırtıgında bronz bir balta yaparsa ücreti 50
litre bugdaydır (=<J,33 seke/ gümüş). •
Friedrich: "Bir demirci 1 _ minalık bronzdan bir boru yaparsa, ücreti
1 00 yarım ölçü tahıl(dır). Kim 2 mina agırtıgında bronzdan bir balta
keser yaparsa, onun ücreti 1 yarım ölçü Spelt (Almanca) (dir). •
Madde 1 6 1 , Hoffn er. "Eger bir mina agırlıgında bakır bir balta ya
parsa ücreti 50 litre bugdaydır (=0, 1 25 şekel gümüş). ·
Friedrich: "Eger (birisi) 1 mina agırtıgında bir balta üretirse, ücreti 1
yarım ölçü tahıl(dır). •
Madde 1 69 Hoffner. "Eger bir ekin alanı satın alır ve onun sınırları
nı ihlal ederse kalın bir somun ekmek alır ve onu Güneş Tanrısı için b�
/er ve "Sen yeryüzünde benim terazimi topraga ... tın " {der}. Ve şunu
söyler: "Güneş Tanrısı, Fırtına Tanrısı. Hiçbir kavga (niyeti olmamıştır). ·
Friedrich: "Eger birisi bir tarla satın alırsa ve sınırı asarsa kalın bir ek
mek alır ve onu Güneş tanrısına kırar ve der ki 'Sen benim terazimi dün
yaya diktin ' . ve sunu söyler 'Günes tanrısı(mı) (veya) Fırtına tanrısı(mı)
hiçbir kavga nedeni degildir. ' •
Madde 200/a, Hoffner. "Eger bir kimse oglunu, marangoz. demirci,
dokumacı, deri işçisi veya çırpıcı olarak egitilmek üzere verirse, egitim
(gideri) olarak 6 şekel gümüş verir. Eger ögretmen onu bir usta yapar
sa (ögrencinin ailesi) ona (ögretmene) bir kisi verir. ·
Madde 200/a, Friedr!ch: "Eger bir kimse bir oglanı dogramacı-dül
ger, demirci, dokumacı, deri işçisi veya çırpıcı olarak e�itilmek üzere ve
rirse, egitimin (ücreti olarak) 6 şekel gümüs verir. Eger onu {usta] mü
kemmel egitirse, o zaman o ona bir kişi verir. •
(69) Hoffner'in The Laws of Hittites adlı eseri nden yararlanılmıştı r.
(70) Egil mez, Hitit Ekonomisi, 1 2- 1 7 .
(7 1 ) "Bundan dört bin yı l önce m i l attan önce üçüncü b i n i n sonları ve ikin
ci binin baslarında Anadol u ' da çok yaygı n bir Asur ticareti vardı. Asur
l u tüccarlar Anadolu halklarıyla yaygın bir ticareti n içine girm işlerd i .
Anadol u ' da As u r ticaret koloni leri vard ı . Bu kolonilerin merkezi Kayse-
1 86 / Hitit Hukuku
ri yakınlarındaki Kültepe ' de bulunan Neşa (ya da Kaneş) Karumu 'ydu.
Anadol u ' da yapılan kazılarda o döneme ilişkin ticari ilişkileri açıkla
yan pek çok tablet bulunmuştur. Bu tabletlerden anlaşıldıgı kadarıyla
Asurlu tüccarlar Mezopotamya ' dan çogunl ukla tekstil ürünleri ve ka
lay getiriyorlar, bunun karşılıgında altın, gümüş ve bakır alıyorlardı.
özellikle Kapadokya bölgesi altın ve giimüş madenleri açısından zen
gin bir bölgeydi. Asurlu tüccarlar getirdi kleri malların bir bölümünü
kredili olarak sattıkları için bunların kayıtlarını tutmak zorundaydılar.
Ticarete ilişkin tablet bollugu buradan kaynaklanıyor.
Asurlu tüccarlar içi n Anadolu çekici bir yerdi. Her şeyden önce bi rbi
rine yakın birçok kent krallıgı vardı. Dolayısıyla nihai hedefe gidene ka
dar gündüzleri yolculuk yapıp geceleri konaklayacak güvenli kentler
bulunuyordu. Kentlerin kralları, kendi haraçlarını aldıkları sürece tüc
carlara karşı barışçıl bir yaklaşım içindeydiler. Asurlular satış için Ana
dol u ' ya getirdikleri mallarını eşeklerle taşıyorlardı. Eşeklerin iki yanın
da tekstil ürünleri ya da teneke taşınan agzı kapalı heybeler vardı. Sır
tında ise yol boyunca yenilecek yemekleri saklayan bir başka heybe.
Asurlu tüccarların ol uşturdugu tica ret kervanları içinden geçtikleri
kentin kralına geçiş vergisi ödüyorlardı. Bu vergiler genellikle taşınan
malın cinsine göre oransal olarak hesaplanıyordu. Bu tür vergi leri öde
meden kentten geçmek ve malını satabilmek olanagı yoktu. Vergiden
kurtulmanın iki yolu vardı: İ l ki, vergiden kaçınma biçi m i nde çıkıyordu
ortaya. Kentin içinden geçmeyip dışarıdan dolaşı lırsa vergi ödeme yü
kümlülügü dogmuyordu. Buna karşın kent dışında özellikle geceleri
kervanın saldı rıya ugraması her an söz konusu olabiliyordu. İ kincisi,
vergi kaçakçılıgıydı. Bunun yolu ise malları kente, nöbetçilerle anlaşıp,
gizlice sokmaktı. Nöbetçilere verilecek pay, vergiden düşük oldugu sü
rece bu çekici bir seçenekti. Ama riski çok fazlaydı. Bunu yapan tüccar
yakalanırsa, kent kralının onun mallarının tümüne el koyma hakkı d�
guyordu. Anadol u ' da bulunan Asur tabletlerinden tüccarların hangi
kentte daha kolay vergi kaçakçılıgı yapıldıgı konusunda bi rbirleriyle
yazışmalar yaptıgı anlaşıl ıyor.
Asurlular, Hurriler, Hattiler, o dönemde Anadol u ' da yerleşik diger
kavimler ve sonraları H ititlere, kredili olarak sattıkları mallar içi n çok
yüksek oranlı faiz uyguluyorlardı. Bulunan Asur ticaret tabletleri nden
anlasıldıgı kadarıyla faiz oranları yüzde 30 ile yüzde 1 80 gibi yüksek
Notlar / 1 87
oranlar arasında degişiyordu. Borçlarını ödeyemeyen yerel halk kralla
ra şikayette bulunuyordu. Kötü hasat yıllarında borcunun tem inatı
olan ürünü elde edemeyen i nsanlar son derecede güt durumlara düşü
yorlardı. Ya ailesinden birisini tüccara köle olarak veriyor, ya da bazen
kendisi de dahil olmak üzere bütün ailesi köle oluyordu. Bazen yerel
krallar bu tür borç-alacak i lişkilerini çözmek iti n borçların silinmesi hak
kında yasalar çıkarıyorlardı. Söz konusu yasalar dogal olarak borçl uyu
kurtarırken alacaklıyı sıkıntıya sokuyordu. O nedenle de alacaklı, bu tür
bir sıkıntıya düşmemek itin kredili satış yaptıgı kişin i n ödeme yapma
ması halini engellemek itin başka kişilerin kefaleti ni alıyordu.
Aşagı yukarı 4000 yıl öncesinde Anadol u ' da Asurl uların katkısıyla
da gelişen bir rüşvet, vergiden kaçınma, tefecil i k d üzeni kurulmuş oldu
gu a nlaşılıyor.
M ilattan önce l BOO ' lerde Anadol u ' nun ortasında nereden ve nasıl
geldikleri henüz tam ve doyurucu olarak açı klanamayan H ititler orta
ya tı ktılar. H ititler i l k ve ikinci kralları Pithana ve Anitta ' nın önderligin
de Asur ticaret kolonisinin merkezi olan Neşa 'yı ele geçirdi ler. Ne
şa ' nı n ele geçirilmesi Asurluların uyguladıgı tefeciligin sonunu geti r
miş olsa gerek. Bu gelişme Asur ticaret ve tefecil i k sömürüsü altında i n
leyen komşu kent krallıklarında da H ititlere karşı bir sempati dogması
na yol açmış olsa gerek. Çünkü Neşa ' nın ele getiri l mesi sonrasında Hi
titler, Anadol u ' nun büyük böl ümüne egemen oldular.
H ititleri n, ekonomik sorunu dogru bir çözüme kavuşturmak suretiyle
Anadol u 'ya egemen olmaları bugün itin de öneml i bir gösterge olarak
kabul edilebilir." (Egilmez, http;l.lwww mahfieQilmez.nom.tr.web)
(72) Brandau-Hartmut, 1 49.
(73) Aygül Süel, " H itit Kaynaklarında Tapınak Görevli leriyle İlgili Bir Di rek·
tif Metni", s. 50 vd.
(74) Madde 1 72, Hoffrıer. "Eger bir kimse bir kıtlık yılında özgür bir ada
mın hayatta kalmasını saglarsa (kurtarılan adam) kendi yerine gececek
birisini verir. Eger o bir köle ise 1 0 seke/ gümüs verir. ·
Friedrich: •Eger birisi özgür bir adamın kıtlık olan bir yılda hayatta
kalmasını saglıyorsa, kendi yedeklerini verir (desteklenen kisinin des
tekcisine daha sonra yiyecek maddelerini tüm degeriyle telafi etmesi
gerekir) Eger (o) bir köle (ise), 10 seke/ gümüs verir. ·
Madde 1 62, Hoffrıer. "Eger bir kimse bir sulama hendeginin yönünü
1 88 / Hitit Hukuku
asagıdan yukarıya dogru(?) kısmen (?)degistirirse o insan/hayvan ... ır.
Eger (yolu belli bir noktada) asagı alırsa (digerinin kolu) onun (kullanı
mı) içindir. •
Friedrich: "Eger birisi bir su yolunun rotasını arkada degistirirse, 1 se
ke/ gümüş verir. Birisi bir su yolunun rotasını arkadan yukarıya dogru
çevirirse, o zaman zor olur (karar vermesi) (??). Ve o (onu) asagıya alır·
sa, o zaman o onun(durr
Madde 1 63, Hoffner: "Eger bir kimsenin hayvanları bir tanrı tarafın·
dan (bir hastalıkla) çarpılmıssa ve (hayvanların sahibi) onlar için arın·
dırma töreni yaparsa ve onları eve götürürse ve çamuru(?) (ayinde kul
lanılan) çamur yıgınının (?) üstüne koyarsa ama bunu is arkadaş/arına
söylemezse, is arkadaşı da -bunu bilmeksizin- kendi hayvanlarını ora·
ya götürürse ve hayvanlar ölürse tazminat söz konusudur. •
Friedrich: ·Eger birinin hayvanları tanrı tarafından (bir hastalıkla)
çarpılırsa ve o onları ortalıkta serbest (do/asmaya) bırakırsa ve onları
sürmeye devam ederse, ancak bulasıcılık(??) etkili olmaya(??) baslarsa,
ama o bunu arkadasına-yoldasına söylemezse ve arkadası-yoldası (bu·
nu) bilmezse (ve) hayvanlarını (oraya) sürerse ve onlar ölürlerse, ta�mi·
nat ödemesi (gerçek/esir). • .
Madde 1 73, Hoffner: •Eger bir kimse kralın kararına karsı çıkar5a
onun evi harabe yıgını olur. Eger bir kimse saygıdeger kisinin-yargı� ·
(magistrate) kararına karsı çıkarsa bası kesilir. •
Friedrich; § a: "Eger birisi kr{al]ın bir kararına itiraz ederse, evi ...... edi·
lir. {E)ger birisi "saygıdeger·in kararına itiraz ederse, ka[fa]sı kesilir. • §
b. •Eger bir köle sahibine karsı ayaklanırsa, tencereye gider. •
Madde 1 96, Hoffner: •Eger bir kimsenin erkek ve kadın köleleri yasak
bir cinsel bir/esme yaşarsa ve (sehir halkı?) onların başka yere taşınma·
sını (kararlastırırsa) birini bir kente ötekini başka kente yer/estirirler ve
birinin yerine bir koyun digerinin yerine bir (başka) koyun koyarlar. •
Friedrich: "Eger insanın köleleri (ve) kızları (hizmetkar kızları?)
z{ul]üm-kıyıcılık yaparlarsa-isler/erse, onlar uzaklastırılır ve biri bu seh·
re, digeri başka bir [seh]re yer/estirilir. Biri yerine(?) biı koyun, digeri ye
rine(?) 1 koyun yetiştirilir-büyütülür. ·
Madde 1 99, Hoffner: •Eger bir kimse (cinsel olarak) bir domuzla (ve
ya) bir köpekle günah islerse o öldürülür. Onu Sarayın kapısına (Kralın
Mahkemesine) götürürler. Kral onları (insanı ve hayvanı) öldürebilir ve-
Notlar / 1 89
ya hayatlarını bagıslar ama (insan) krala bir daha gözükmez. Eger bir
öküz bir adamın üzerine (cinsel olarak) atlarsa öküz öldürülür, erkek öl
dürülmez. Erkegin yerine bir koyun koyarlar ve o ölür. Eger bir domuz
(cinsel olarak) bir erkegin üzerine atlarsa bu suç degildir. •
Friedrich: "Eger birisi domuz ile (ve) köpek ile günaha girerse, öldü
rülür. O (onu) sarayın kapısına getirir. Kral onları öldürebilir, kral onla
rı hayatta bırakabilir. Ama o kralın yanına giremez. Bir sıgır bir adama
dogru harekete geçerse, sıgır öldürülür ve adam ö[ldü]rülm[ez]. Ada
mın yerine (?) 1 koyun yetistirilir-büyütü/ür ve öldürülür. Eger bir do
muz bir adama dogru harekete geçerse, sebep yok(tur). .
Madde 200/a, Hoffner: "Eger bir erkek bir atla veya katırla (cinsel
olarak) günah işlerse bu suç degildir ama o krala gözükmez ve de din
adamı olamaz. Eger bir kimse düzenli olarak bir arnuvalas kadınla bir
likte yaşıyorsa ve onun annesiyle ve kız kardesi ile cinsel ilişkiye giriyor
sa bu suç degildi r."
Friedrich: "Eger bir adam bir at ya da katırla günaha girerse, sebep
yok(tur). Ama kralın yanına girmez. papaz da olmaz. Eger birisi bir sür
gün kadınla yatarsa [(ve) bir de] annesini cinsel olarak kullanırsa, se
bep yok(tur). •
Madde 1 97, Hoffn er: "Eger bir erkek bir kadına dag(lar)da sahip
olursa (ve ona tecavüz ederse) bu erkegin suçudur ve öldürülür, ama
eger ona (kadınının) evinde sahip olursa bu kadının suçudur kadın öl
dürülür. Eger (kadının) kocası (kelimeten: adam) onları (suç is/erken)
yakalarsa onları öldürür bu suç degildir. •
Friedrich: "Eger bir adam bir kadını daglarda yakalarsa (tecevüz
ederse), (bu} adamın suçu-cürümü(dür) ve öldürülür. Ama eger o (onu)
evde yakalarsa (tecevüz ederse), (bu) kadının suçu-cürümü(dür); kadın
öldürülür. Eger adam onları bulur ve onları öldürürse, onun sebebi
mevcut degil(dir). •
Madde 1 98, Hoffn er: "Eger onları sarayın kapısına getirirse (Kralın
Mahkemesi) ve şöyle derse: "Karımı ölüme mahküm etmeyin " ve karısı
nın hayatını bagıslarsa onun asıgının da hayatını bagışlamak zorunda
dır. Sonra onun (karısının) basını örtebilir. Ama eger derse: "İkisi de öl
sün " "tekerlegi çevirirler· kral onları öldürebilir veya hayatlarını bagıs
lar. •
Friedrich: "Eger o onları sarayın kapısına getirirse ve derse ki: "Karım
1 90 / Hitit Hukuku
ölmemeli! � böylece karısını hayatta bırakabilir (ve) (böylece) asıgı da
hayatta bırakır. Ve onun kafasını giydirebilir (muhtemelen zinacı için
onur kmcı-serefini lekeleyici bir isaret). Eger: "İkisi de ölsün! " derse, o
zaman onlar tekerlegirı-carkın önünde diz çökerler. Kral onları öldüre
bilir, kral onları hayatta bırakabilir. •
(75) Dinçol, 1 6.
(76) Çıg, 75.
(77) Mantık, empati, matematik, teknoloji, strateji, güçlü bir devletlerara
sı antlaşma ve diplomasi hukuku gelenegine dayalı bu savaş başarı la
rının, modern algılama ile algılanmasının zorlaştıgı anda bu algının H i
titlerin ne kadar savaşçı bir uygarl ı k oldugu şeklinde ilanı ve sunul ma
sı gibi sonuçlarla karşılanmaktadır ki, bu da o dönemin ve özelde H itit
uygarlıgının karakteristik özgünlüklerinin bir bütün olarak kavranma
sından uzak olundugunun şaşı rtmayan ve tahmin edilen sonuçların
dandır.
(78) Günümüz modern uluslararası hukuk mevzuatı nda yer alan, savaşan
devlet ve tarafları uymaya zorunlu kılan ve i nsancıl savaş hukuku ola
rak adlandırılan (Cenevre konvansiyonu gibi) yükümlülüklerin, H itit
devletlerarası hukuk ve savaş hukuku pratigi ile bir nevi hayata geçi ril
digine şahit olmaktayız.
(79) İsabelle Klock-Fontanıille, Hititler, 1 07, 1 08, 1 47, çevi ri N uriye Yigit-
ler.
(80) Süel, "Hititlerde Suç ve Ceza", 1 2.
(81 ) Brandau-Hartmut, 99-1 02.
(82) Karauguz, 2 5 7-262.
(83) Antlaşmalar oldugu gibi Güngör Karauguz'un Hitit Devletinin Siyasi
Ant/asma Metinleri adlı çalışması ndan alınmıştır (s. 1 39-1 50, 244-
248). Antlaşma metinleri aktarılırken metin içerisinde kullanılan işaret
ve kısaltmalara olabildigi nce sadık kalınmıştır. İşaretlerin anlamları ise
aynen şöyledi r: [ ]: Tabletin o kısmının kırık oldugunu,
( ): çevirinin anlaşılması için yapılan ilaveyi, (?): çevirideki kelimenin
şüpheli oldugunu, göstreri rler. Ayrıca; . : Sümerce birden fazla işaretler
den oluşan kelimelerde işaretlerin arası na konur, ... : Metinde çevrile
meyen kelime ya da cümleyi, < > : Metni yazan H ititli katip tarafından
yanlışlıkla unutul muş olan kelimeyi, § :Paragraf başı nı, ± : Yaklaşık ola
rak, Akn. : Alt kenarı, Ay.: Arka yüz, öy.: Ön yüz, Kn.: kenar, bel i rtirler.
Notlar / 1 91
(84) Ayrıca ilgilililerin yukarıda tarafları geçen diger antlaşmaların içerik
ve ayrıntıları için bu bölümde degerli çalışmasından sıkça yararlandıgı
mız Güngör Karauguz'un Bogazköy ve Ugarit Çivi Yazılı Belgelerine Gö
re; Hitit Devletinin Siyasi Ant/asma Metinleri isimli kitabına başvurma
ları tavsiye olunur.
(85) CTH: E. Lorca, Catalogue des Tektes Hittites, Paris, 1 97 1 ; "Catalogue
des tektes Hittites, Primer Supplement", RHA. XXX. 1 972, 94-1 33.
(86) Diger devletlerle yaptıgı siyasi ve hukuki antlaşmalar da benzerdir.
(87) H ititlerin, Troya'yı diger devletlerin baskısı ve saldırısından korumayı
misyon edindigini ve Troya'nın da H ititlerle sürekli barış içinde olma
çabası dikkat çekicidir.
(88) Bu m isyonu Wilusa Ü l kesi için kendisi bir garantör devlet konumun
da yüklenmişti r.
(89} öyle olmadıgı tarihleriyle verilen diger H itit devletlerarası antlaşmay
la bellidir.
(90) Sedat Alp, Hitit Çagında Anado/U.Çiviyazılı ve Hiyeroglif Yazılı Kay
naklar, l 08-1 1 5.
(91 ) Bu antlaşma Bogazköy'de bulunmuştur ve kil tablet üzerine çiviyazısı
ile yazılmış olan kopyası ista n bul'da Eski Şark Eserleri Müzesi'inde ser
g ilenmektedir.
(92} Türkçe çevirisi için bakınız. Sedat Alp, Hitit Çagında Anadolu- Çiviya
zılı ve Hiyeroglif Yazılı Kaynaklar. 1 1 5-1 2 5 .
(93} Alp, Hitit Güneşi, 7 8 , 90.
(94) horkia temnein, syyntheke kai horkos, filia kai symmachia, amicitia et
societas, parabaineinde/lesasthai, rampere/fragere
(95) Karauguz, 40,4 1 .
(96) Parha (Perge)'dan Anadolu'nun g üney sahilleri ile Kizzuwatna'yı da
kontrol ederek, Konya-Kulu'ya kadar uzanan cografi bölgedi r.
(97) Karauguz, 1 2, 72, 8 1 .
(98) H ititlerin yukarıda ismini andıgımız hükümdarlar ve devletlerle yap
tıkları antlaşma metinlerinin tüm ayrıntıları için lütfen bakınız ; Gün
gör Karauguz'un Bogazköy ve Ugarit Çivi Yazılı Belgelerine Göre; Hitit
Devletinin Siyasi Ant/asma Metinleri adlı eserine.
(99} Süel, Hititlerde Suç ve Ceza, 1 2 .
( 1 00) Dinçol, Önsöz Vl l, Vl l l .
(1 01 } Dinçol, l , 2 .
1 92 / Hitit Hukuku
(1 02) Hukukta her vakayı münferit olarak ve ona i l işkin ir;eri kle hükme
baglama metodu, yani tek tek sur; sayılan eylemleri art arda sıralayan
yasa sistemi.
(1 03) Gözü baglanmış eline kılır; tutturulmuş adalet simgesi tanrır;a misali.
(1 05) H itit, Eşnuna ve Orta Asur yasaları dışında, prolog/önsöz, maddeler
ve epilog/sonsözden ol uşa n kalı plaşmış düzeni ve bazı maddelerin
benzerli kleri
(1 05) Roma H ukukunun On İ ki Levha Yasaları'nda da, taksi rle (kazayla)
adam öldürme kavramı H ititr;edekine benzer şekilde si teleum manu
fugit magis quam iecit atmaktan r;ok, silah eli nden kar;arsa' olarak ta
'
nımlanmıştır.
(1 06) Dinr;ol, 4, 5, 7.
(1 07) Dinr;ol, 4 3.
(1 08) Fransız Devrimi'nin yasalar karsısı ndaki herkesin eşitligi savun usu ve
ül küsünün dalga dalga günümüz Modern Hukuk ve hak kavram ı üze
rindeki nüfuzu, sorgulanmaksızı n vazger;i lemez m utlak bir adalet anla
yışı olarak kabullenilmiştir. Bu nitel iksel bir;i m lenme durumu, i nsan
bellegi üzerinde Roma H u kukundan sonraki en etkili bilinr; yan ılsama
sıdır. Eşitl i k vurgusuyla amar; adil bir karara, süreciyle birl i kte varmak
ise; öncel ikle taraflar arası nda bi rr;ok konuda eşit koşulları n var ol ma
sı gerekir. Aksi halde hak arama sürecinde, kişilerin toplum, devlet ve
hatta uluslararası düzeydeki kon um, mevkii ve sınıfsal statüleri n i n tüm
yargılama sürer;lerini nası l etkilemiş oldugu, ne yazık ki bugün artık
tartışılmamaktır dahi. Adalet simgesi gözleri baglı, bir eli nde terazi, di
ger elinde kılır; ve bazı zamanlarda bu kılıcı terazin i n ortasında tutan
Yunan-Roma antik adalet tanrır;ası ile simgeleni r. Adalet dagıtıcısı tan
rır;anın tarafların h ir;bir subjektif somut hal ve farklı l ıklarını gözetme
den (Bu durum ise adaleti n tecell isi ir;i n mutlak usul olarak görülüp be
nimsetil mektedir) önüne gelen vakayı soyut norm kal ı bına vurarak, var
dıgı karar, düzenin, statükonu n devamından başka bir şeyi ifade et
mez. Kendi ir;inde eşitsizl i kler barındıran statünün devamı ir;in elzem
olan bu tarz adli kararların icrası ise simdi ger;misten daha örgütlü ve
donanımlı olan devlet kollugunca itina ile icra olunmaktad ı r. C. W. Ce
ram, Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler, 265, r;ev. H ayrullah Örs.
SON UÇ
"Bundan başka büyücü yag, bal, somu n ekmegi (ve) şarap kase
sini alır (ve) daga çıkar. (Daglara) şöyle hitap eder: 'Ey yüce dag
lar huşu veren vadilerin sayısız çocukları ! Ben (size) acaba n iye
geldim dersiniz? Çünkü ben artık bittim tükend i m, çünkü i nsan
lık bir inek gi,bi ahırda hapis kalmıştır. Şimdi sizi n yard ı m ı n ıza
çok ihtiyacım var, ey daglar! ' Daglar şöyle yanıtlarlar: 'Sen hiç
korkma ! Biz sana yardım ederiz. Agaç kendi dalları n ı kırar mı
hiç? Maki kendi büyümesi ne engel olur mu hiç? Geyik kendi
yavrusunu, d ünyaya getirdigi yaratıg ı öldürür m ü hiç?' •<27l
Notlar
(1 ) "Fakat henüz tam anlam ıyla insanın nasıl tanımlanması gerektigi ko
nusundaki sorunların halen çözümlenememesi nedeniyle, genell i kle 3
Notlar / 213
milyon yıl öncesi dikkate alınmaktadır. 3 milyon yıllık süreni n ne kadar
uzun olduQunu ilk anda tassavur edebilmek oldukca güçtür. 3 milyon
yıllık süreyi, 24 saatlik tam bir gün olarak var sayarsak, $Öyle bir görü
nümle belki anlaşılabilir. Tam gün içinde şu anın, gece yarısı olduQu
nu kabul eyleyelim. Bu duruma göre İsa 57 saniye önce doQmus, ilk ya
zılı tarih 2 dakika 20 saniye önce başlamıştır. 23:57'den önceki her
olay da tarih öncesiyle baglantılanaca ktır. 3 milyon yıllık zaman uzun
lugunu kuşak olarak ele alırsak eger, bili necegi üzere tari h öntesi ola
rak nitelenen dönemde insanlar daha erken evlenip çocuk sahibi olma
egiliminde olduklarından, 20 yılı ortalama bir kuşak oldugu kabulü ve
oranlamasıyla 3 milyon yıl 1 50.000 kusaQa tekabül edecektir. Bu tak
vime göre; Amerika Birleşik Devletleri kuruldugundan beri yalnızca l O
kuşak geçmiş, 20 kuşak öncesi ise �izleri Kristof Kolomb'tan önceki dö
neme götürür; l 00 kuşak öncesi Jü l Sezar'ın yasadıQı Roma'ya, 2 50
kuşak öncesi ise yazılı tarihin başlangıcına götürür. Yazı lı tarih başla
madan önte ise 1 49.750 kuşak gecmiştir. Bizler ilk i nsanlar olan aust
ralopitekuslar'dan yalnızca yaklaşık 1 50.000 kuşak sonrasıyız." ( Ro
bert J. Braidwood, Tarih Öncesi İnsan, 1 3)
(2) Bu küçümseme i ronik bir biçimde Batılı olmayan entelektüellere de si
rayet etmiş, kendi toplumları üzerine çalışan sosyal bilimci lere 'yerli',
'taşralı' konumu atfedilerek hafif yukarıdan bakılmıştı r.
(3) N i lüfer Göle, Melez Desenler, 1 68.
(4) C. W. Ceram, Tanrılar Mezarlar ve Bilginler, 342.
(5) ioanna Kuçuradi, Cogito, sayı: 4 1 -42, 2 38.
(6) Gramatica, 48.
(7) Paul Guyer, Cogito, sayı: 4 1 -42, 483.
(8) Manfred Baum, Cogito, sayı: 4 1 -42, 482.
(9) "Ekstra modernlik ancak her ne kadar analiz perspektifimizi Avrupa
merkezli bilgiden ve tek g üzargahlı modernlik anlayışı ndan çogul mo
dernliklere dogru genişletse de, Batı ile Batı-dışı toplumlar arası tam
bir simetriden, tam bir göreceli farkl ılıktan söz etmek mümkün degildir.
Es zamanlılık, eş gerçeklilikler anlamına gelmemelidir. Eszamanlılık
modernitenin paylaşılan bir olgu olduguna, ancak farkl ı konumlarda
ve farkl ı biçimlerde yansıma bulduguna, carpıtıldıQına ya da yeniden
şekil bulduguna işaret eder. ÇoQul modernlik kavramı yerine Batı-dışı
modenlik kavramının kullanımı asimetrik yönleri daha aydınlatmakta-
214/ Hitit Hukuku
dır cünkü konumlar arası farklılıklara, iktidar ve güc il'şikilerinin tanım
lanmasına olanak saglamaktadır. Çogul modernlikler kavramı tekci ge
lişim modellerinin eleştirisini yapar; ancak Batı lı olmayan toplumları
yalnızca göreceli farklılıklar tezinden hareketle anlamak, güc, egemen
lik, iktidar i l işkilerini yadsımak anlamına gelecektir. Bir kere Batı-dışı
toplumların tarihsel güzergahları, toplumsal muhayyilleri, politik ku
rumları, bilim anlayışları, Batı'nın yörüngesi nde yol almıştır. Batı-dışı
toplumların ortak özellikleri Batı modernligine olan bu bagımlılıkları
dır. ister sömürgeciligin zorlaması altında, ister gönüllü modernizasyon
aracılıgıyla, bu toplumların tarihi Batı'nın izdüşümüne yeniden yazı l
mıştır. Zayıf tarihsellik, nitekim bu bagımlılıgı, ekonomik ilişkileri n öte
sinde kavramsallaştırmayı amaçlamıştır; Batı bagımlılıgının toplumsal
muhayyile ve toplumsal eylem üzerindeki izdüşümünü tasvi r edebi lir.
Modernlige öykünme yani Batıcı lık ya da modernist tutum Batı-dışı
topl umların ortak özelligidir. Batı modernliginin zaman ve mekana ba
gımlı olarak nasıl tekrar kurgulandıgı, Batılı olmayan aktörler tarafın
dan Batı modernliginin hangi özelliklerinin seci lerek digerlerinin gözar
dı edildigi asimetrik modernlik üzerine i p ucları vercektir. Batı-dışı top
lumlarda modernlik, Batı ile simetri ya da tam bir dışardanlık ve farklı
lık icerisinde degil, ama yarattıgı ekstra modernl i k diyecegimiz, aşırı
modernlik ya da modernlik fazlasında anlaşılabilir. "Ekstra modernl i k"
Batılı olmayan toplumların modernlik istenci ni dile getiriyor. "Ekstra"yı
hem (Batı'nın) dışında hem fazladan anlamıyla d üşünebiliriz. Batılı ol
mayan toplumları geri kalmış (zaman acısı ndan) ve Batı'ya yetişeme
miş, böylelikle bir şeylerin gerisinde kalmış bir "eksik modernlik" olarak
tanımlamaya alışkınız. Bazı alanlarda modernlik fazlası olabi lcegini ta
sawur edemeyiz (Şerif Mardin'in, Tanzimat Dönemi modernleşmesin
deki "aşırı Batılılaşma" tezi bu yönde bir ilk teşhistir: Mardin 1 992).
Modernligin fetişleşti ril mesi, gösterişçi bir tutkuya dön üşmesi Batı-dışı
modernligin bir özelligidir. Din degişti renlerde oldugu gibi, yüzünü mo
dernlige dönenlerin de aidiyetlerini sergilemeye, ispatlamaya calıştık
larını söyleyebiliriz.• (Göle, Melez Desenler. 1 69, 1 70)
( 1 0) "Marx ve Engels'in, Asya üreti m tarzı dedikleri kavramın inceleme
sinden edinilen diger bir intiba, topl umların devirleşmesinde bu tarihi
aşamanın hangi sı rayı işgal ettigi sorusudur. Özellikle, Asya üretim tar
zının feodal üretim tarzı ile olan il işkisinin aydınlıga kavuşması, tarihi
Notlar / 21 5
devirlesme konusunda muhakkak halledilmesi gereken bir meseledir.
Çünkü, Asya üretim tarzı ile feodal üretim tarzı arasında tespit edile
cek yakınsallık ve ıraksaklıklar, toplumlann gelişme kanunlarının tek
dogrusal mı, yoksa çok dogrusal mı olarak belirlendigine cevap vere
cektir." ( Divitçioglu, 1 29.)
(1 1 ) Asya üretim tarzı konusundaki titiz çalışmasıyla bilinen Marksist d ü
şünür ve eylemci Dr. H ikmet Kıvılcımlı'yı burada anmamak haksızlık
olacaktır. Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın Mezopotamya ve Kuzey Afrika co!}
rafyası üzerinde 7000 yıllık tarihi kapsayan araştı rmasının sonucunda
yayınladıgı eserler ve özellikle -rarih Tezi' başl ıgı altında yayımlanan
çalışmasının özgünlügünü belirtmekte yarar var. Marks ve Engels'in
kendi aralarında üzerinde tartıştıkları ve tarihin hangi aşamasını işgal
ettigi konusunda bir çözüme varamadıkları, bu alanla ilgili Kıvılcım
lı'nın Sümerler, Asurlar ve diger uygarl ı klar ve halklar üzerindeki çalış
masıyla vardıgı sonuçlar öneml i oldugu kadar çok da çarpıcıdır. Göce
be topluluklar, barbarlar, i l k kent devlet ve uygarlık i lişkileri, yine ken
dine özgü tefeci bezirgan ekonomi k yapının tespit ve analizleriyle, Av
rupa ve diger kıta tarihlerinde benzerine rastlanmayan şekildeki eker
nomi k, sosyal ve siyasal farklılıklann gün ışıgına çıkartılması bakımın
dan tarihin düz (lineer) bir çizgi hattı üzerinde oluşmadıgı veya geliş
mediginin tespiti açısından dikkate degerdir. Fakat Kıvılcımlı'nın bu ka
dar öneml i ve şahsına münhasır çalışmasının, yine de diyalektik mater
yal izmin modern kalıp ve biçimleri çerçevesi nde alt ve üst başl ıklar ve
adlandırmalarla tarihi d üz. yalınkat bir dogrusallıkla yine ve yeniden sı
nıflandırma çabası, modernitenin o büyüleyici, ama o kadar da dogma
tikleştiren ve standardize edici biliminin "çekiciligi" ve "pragmatizmin
den· kendisini ve çalışması nı kurtaramadıgı gözükmekted ir.
H ikmet Kıvı lcımlı'nın çalışmasının sonrasında yani 1 9 50'1i yıllarda
elde edilen arkeolojik bulgu ve bilgiler ışıgında, Hititlerin hukuk, siya
set, sosyoloji ve kısmen de ekonomi bakı mından çagdaşı olan Sümer
ve Asurlardan çok farklılıklar taşıdıkları bugün artık bili nmektedir.
(1 2) C. W. Ceram, Tanrılar Mezarlar ve Bilginler. 264.
(1 3) Bacon, Novum Organum, Cogito, 28. sayı, 34, 35.
(1 4) Friedrich Nietzsche, Tarih Üzerine, 1 1 5, çev. Nejat Bozkurt.
(1 5) Braidwood, Tarih Öncesi insan, 1 4.
(1 6) "i nsan, yaşamının ilk çagında bilgisizl ik içerisindedir; ancak gelisimi
216/ Hitit Hukuku
içerisi nde sürekli bilgilenir. Çünkü o, daima, kendi kazandıgı ve eskile
rin geriye bıraktıgı kitaplarla ona sundugu bilgi leri bellegi nde muhafa
za ettigi için yalnızca kendi deneyiminden degil, dahası selefleri n i n ki n
den de fayda saglar. Bu bilgileri muhafaza ettigi nden, kolayca arttı ra
bilir de; öyle ki bugün i nsanlar bu eski filozoflarla bir bakıma aynı du
rumdalar; eger onlar günümüze kadar yaşayıp gelebilselerdi sah i p ol
dukları bilgilere gecen onca asırda yaptı kları i ncelemelerle kazandıkla
rını ilave etmiş olacaklardı zi ra. Demek ki söz konusu olan ayrı ayrı her
bir insanın bilimlerde günbegün ilerleme kaydetmesi degil sadece; şu
da var ki .b i r bütün olarak tüm insanlık, evren yaşlandı kça, bilimler de
sürekli bir i lerleme gösteri r; biri digeri nden farkl ı çaglar söz konusu ol
dugunda vuku bulan şey i nsanların birbiri ardı sıra gelişinde de aynen
vuku bulur. Öyle ki insanlar ögrenen aynı bir adam olarak düşünül me
lidir: Böylece fi lozofları itibariyle antikiteye nasıl bir haksızl ı kla saygı
duydugumuz görülür; zira yaşlı l ı k, çocukluktan en uzak çag olduguna
göre, bu evrensel i nsandaki yaşlılıgı, onun dogumuna yakın zamanlar
da degil de oradan en uzak zamanlarda aramak gerekmez mi?" Pascal,
Cogito, 28. sayı, 35, 36.
(1 7) Bacan tarafından başlatı lan ve Pascal tarafından yeniden ele alınan
zaman-dönem eleştirisi Ankite'nin i l k vakanüvistlerinden bu ya na ka
bul görmüş kuramları n ı ters yüz etmektedir.
( 1 8) Bildirgeni n hararetli tartışmalarla kabul edildigi 1 0 Ara l ı k 1 948 ta
rihli oturumdaki, devlet delegasyonları n ı n karşı oy, kabul ve çeki mser
oy ve beyanlarının ayrıntıları için lütfen bakınız BM resmi İ nternet site
sindeki İ ngil izce ve Fransızca olarak yer veri len tutanak. Son oturumun
İngilizce ve Fransızca karşılaştırmalı Türkçe çevirisi için de lütfen bakı
nız Humanite, 9. sayı, s. 1 1 6-1 44, çev. Selina Özuzun.
(1 9) Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-Oguz Sancaktar, AİHS lşıgında
Türkiye'nin İnsan Hakları Sorunu, 34.
(20) Erdal Dogan, "Müdafi l i k ve Sanık Hakları," 73.
(2 1 ) Bu d üzen birinci kuşak haklarla örü l ü olarak tanımlanmaktadır.
Dogan, "Müdafilik ve San ı k Hakları", 62.
(22) 04. 1 1 . 1 950 tarih inde Roma'da i mzalanan sözleşmen i n 1 1 . Protokol
ile degiştirilen ve yeniden d üzenlenerek yürürlüge giren 1 Kasım 1 998
tarihli sözleşme metnine göre.
(23) "( ... ) Ülkeden ülkeye degişebilen ama yine de yerel ölçekte de olsa be-
Notlar / 217
lirligi olan siyasal sut kavramının, yerine tamamen popüler, muglak,
keyfi, faşizan, egemen yapının ideolojik degerlendirme ve cezalandır
ması ile karsıl ı k bulan "terör ve terörisr kavramı yerleştirilmiştir. "Ön
alıcı savaş doktrini-terörle mücadele ideolojisi veya terör hukuku", ola
rak anabilecegimiz bu yaklaşım, bilinç çarpıtması ve yok ettigi bellek
lerle fobik egemenl igini tüm sivil söyleme de yayagelmektedi r. Artık
bundan böyle $okaktaki herkese "terörist" oldugu paranoyasıyla yak
laşmamız. daha da öneml isi kendi mizden dahi şüphelenmemiz gerek
tigini yasam görevi olarak ögütleyen bir ceza anlayışıyla karsı karşıya
yız. i nsani tüm bagların tözüldügü, hakim, ögretmen, avukat, savcı, iş
siz. polis, vs. tüm kisiler olarak mahküm alındıgımız yerküre "Guanta
namo"sunda zaman ve uzamı yaşamaktayız. George Orwell'in 1 984
adlı roman kurgusu tüm dünyaya başarıyla uyarlanmış ve büyük bira
der herkesi gözetlemektedir!
Bu gözetleme ve mahküm olunma isi o kadar hızla devam etmekte
dir ki, adi veya adli suçlar kategorisi olara k bilinen "suçlarda" da, suç
lu yaratıp yogun bir artışa sebep olmanın karsılıgında, ('modern' ve
'modernleşmekte' olan tüm ülkelerde hemen hemen böyledir) tözüm
yeni hapishanelerin atı lması ile sonuçlanmaktadır. Siyasi tutukluların
ceza infazları, 'yogun g üvenlikli tecritle' yaşamlarını sonlandırmayı
amaçlarken (bedenle birl i kte aklın da hapsini saglamayı hedefleyen,
Türkiye'de de traji komik adlandırıl ısla F, D, H ve L tipi cezaevlerinin ya
pım ve açı l ışlarının ardı arkası gelmezken), diger suçlardan hapishane
lerde tutulanlar ise, bugünün ve gelecegin ucuz işgücü potansiyeli ola
rak görülmekte, serbest ekonomi k piyasanın en kar getiren projeleri
içerisine dahil edilmektedi rler. Bu köleler patronlarına yüksek karlar
sag layacak infaz mahkümu yasal kölelerdir! Şu an ABD hapishanele
rinde tutulanların sayısı 2 milyonun üstünde oldugu ve sayı nın son 1 3
yı lda d üzenli olarak artış gösterdigi dikkate alınacak olunursa, yeni
d ünya d üzeninin bu alana özel bir önem verdigi atıkta görülmektedir.
Artan yoksull ukla beraber (ki tüm dünyada yükseliş bu yöndedir) yuka
rıda anlatılan çerçeve baglamında uyuşturucu kullanımının fazlalaş
ması ve bu 'suçlarda' artışla birl i kte, son yasal degişikliklerle "halkı us
lanmaz suçlardan korumak itin" California'da çıkarılan 'üt hata' yasa
sı ile basit hırsızl ı k suçlarından dolayı insanların 25 yıl hapisle cezalan
dırılması gündeme gelmişti r. New York'ta iki ons (bir ons 2B.3 gram)
2 1 8 / Hitit Hukuku
uyuşturucu satmaktan mahküm olmuş biri 1 5 yıl hapis cezası almakta
dır ki; bu, bir insan öldürene verilen cezanın da aynısıdır. Bugün uyuş
turucu yüzünden sadece New York eyaleti nde hapsedi lenlerin sayısı,
1 978 yılında tüm suçlardan dolayı hapishanelerde bulunanların iki ka
tından daha fazladır. l 990'dan bu yana kadın hükümlü sayısı ndaki ar
tış yüzde 92'dir. Çogu anne olan bu kadınlar çocuklarını ya akrabala
rına ya da devletin bel irledigi bakıcı ailelere bıra kmak zorundadırlar. is
tatistiklere göre, annesi babası hapishanelere girmiş çocukların kendi
lerinin aynı kaderi paylaşmaları kuwetle muhtemeldi r. Önce 'suç' orta
mı yaratılmakta, sonra 'suçlular' ve agır hapishane cezaları. "Birleşik
Devletler Adalet Bakanlıgı'nın NCJ l 7 5687 numaralı bültenine göre,
1 998 yı l ı sonu itibariyle hapishanelerde tutu l a n ların sayısı
l .82 5.400'dür. ( ... ) Yükselme devam ediyor. William Blum, Rogue Sta
te: A Guide to the World's Only Superpower (Serseri Devlet: Dünyanın
tek Süpergücü'nün Rehberi) adlı kitabında, ' 1 99 1 -1 999 yılları arasın
da Birleşik Devletler hapishanelerindeki insan sayısı nın %50'nin üze
rinde artış gösterdigini' yazıyor. Yani mevcut hücreler şimdiden dol muş
durumda. Durmadan yeni hapishaneler acıl ıyor.
"Uluslararası Af Örgütü'ne göre: 'Devletler, maliyetlerini d üşürmek
için artan bir bicimde çeşitli tesislerin ve saglık gibi hizmetlerin yöneti·
mini özel firmalara devrediyor. Bunun sonucu hapishaneler yarattıkla
rı büyük karlarla Birleşik Devletler'de en hızlı büyüyen iş alanlarından
biri oluyor.' Bu endüstride kar etmek, hücrelerin insanlarla dolu olma
sına baglı. Bu yüzden cezaevleri ne düzenl i bir mahküm akışı gerekmek
tedir. Özel cezaevi işletmeleri kar edebil mek için yüzde 90-95 doluluk
oranını tutturmak zorundadırlar. Cezaevlerinde tutuklu insanların saati
45 sentten günde 9 saat çalıştırılmaları ise yaygın bir uygulama. Ha
pishanelerdeki mahkümlara dogrudan veya aracıları yol uyla iş veren
şirketler arasında; AT&T, Bank of America, Boeing Chevron, Costco,
Deli Computers, Eddie Bauer, I BM, Microsoft ve Starbucks gibi tanın
mış büyük şirketler bulunuyor. Cezaevlerinin özelleştirilmesi hakkında
Texas'ta Aralık 1 996 yılında yapılan bir konferansın broşüründe şun
lar yazmaktadır: Tutuklamalar ve mahkümiyetler sürekli artarken kaza
nabilecek karlar var. Suçlardan kazanılacak karlar bunlar. Siz de patla
ma yapan bu endüstride şimdiden yerinizi alın.'
Türkiye' deki durum ise: 2002 yılında Ceza i nfaz Kurumları ve İş
Notlar / 219
Yurtları, mahküm basına günlük 4 milyon TL vererek 1 2 .5 trilyon lira
"kar" etmiş oldugunu övünerek açıklamıştır. Türkiye bu konuda da üs
tadının yol undan hızla ilerlemekte olusunun sinyallerini vermekte ge
cikmemiştir. Yakın zamanda cezaevlerinin özelleşti rilerek içerisinde tu
tulan insanların (kölelerin), vahşi liberal ekonominin hizmetine sunul
masını savunacak akademik hizmetlilerin hukuk dünyamızda mantar
gibi patlaması şaşırtıcı olmayacaktır ! " ( Erdal Dogan, Humanite, 5. sa
yı, 94, 95)
(24) Dogan, Yeni CM K Nereden Nereye?, Ülkede Özgür Gündem,
03.05.2005.
(25) "Küresellik Batı'nın tüm d ünyaya ithal edilmesidir." Baudri llard
(26) "Adalet arayışında aynı zamanda gerçekligi olan insancıl ve degerli
adalet, nezaket, sevgi, şefkat ve sempati kavram ve olguları da el yor
damıyla da olsa hedeflenmelidir" Noam Chomsky, insan Dogası: İkti
dara Karşı Adalet-Michel Foucault'la Tartısma-1 97 1 , 58, çeviren Tun
cay Birkan.
(27) Ahmet Ünal, Hititler Devrinde Anadolu, 2. cilt, 1 83.
(28) Bilinen ilk beled iyecilik uygulamalarının yasama geçtigi Hititlerde,
uzun ömürlü saglam alt yapı inşaatlarının günümüze kadar uzanan iz
leri, benzer şekilde kaldırım, cadde ve konut alanlarının kullanım ama
cına uygun, işlevsel ve kendine özgü matematiksel plan ve estetigi içe
ren, yalın ve sade yapı mimarisi ile günlük yasamda kullanılan eşyal a
rın aynı şekilde sanatsal ve işlevsel tasarımlarının hepsi bir bütün ola
rak degerlendirdigiride; Hitit dünyasının idari ve sosyal işleyişinin, ya
sam kültürüne dogrudan bir yansıma olarak hayat buldugu görülmek
tedir. Ya da belki de tam tersidir veya karşılıklı bir etkileşim söz konu
sudu r.
H itit m imari ve sanatsal yasamına dair daha fazla bilgi için lütfen
bakınız Tahsin Özgüç'ün Masat Höyük Kazılan ve Çevresindeki Araştır
malar ile Masat Höyük il Bogazköy'ün Kuzeydogusunda Bir Hitit Mer
kezi isimli çalışması yanında Muhibe Darga'nın H itit MimarlıgVl , Ya
pı Sanatı, Arkeolojik ve Filolojik Veriler adlı çalışmaları önemli eserler
dir. Buma ek olarak ayrıca Şapinuva'da (Ortaköy) ortaya çıkan yapı
kompleksleri tapınak, kütüphane, surlar ve diger yapılar mimari este
tikte ve yapı saglamlagında güdülen kaygı ve amaçlara oldukça güzel
örnek oluştururlar.
2 20 / Hitit Hukuku
(29) Bir bütün olarak yaşanması gereken yaşamı, Romalılar, Ahmet Ham
di Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eserindeki deyimiyle
"zamanı iki hadde ayırarak" yaşamaktadırlar.
(30) Philippe Aries, Batılının Ölüm Karşısında Tavırları, 1 3, l 4.
(3 1 ) Ahmet Ünal, Hititler Devrinde Anadolu, 3. ci lt, 76
(32) Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa Birligi'ne aday Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin tam üyeli k için birlikle müzakere süreci ndeyken, Avrupa Bir
ligi'ne uyum amacıyla, insancıl ve özgürlükçü felsefe ve güvencelerden
yoksun, kutsal devlet doktrinini kutsayan, yasakçı ve güvenlikçi zi hni
yetle 01 .06.2005 tarihinde çıkarıp yürürlüge soktugu, yeni Türk Ceza
Yasası, Ceza Muhakemesi Yasası ve Ceza İ nfaz Yasa'larını, kendi kamu
oyu ve ilgililerinin tartışma ve gündemine sokmaya dahi gerek görme
den (aynı mantıkla 2006 yılında degişiklige gittigi Terörle Mücadele
Yasası'ndaki gibi), toplumsal yaşamın ve hukukçuların gündelik ruti n
işleri arasında normalize edivermiştir. Bu normalize etme hali tüm dün
yada o kadar yaygınlaşmıştı r ki, toplumsal muhalef gücünün etkili ve
güçlü oldugu kabul edilen ülkelerde dahi, muhalefet reflekslerinin san
ki igdiş edildigi izlenimini vermektedi r.
(33) Dünya halklarının barışçı özlemine, insan haklarının özünün ve doga
nın korunmasına karşılık gelebilecek ve herkesin üzeri nde ortak muta
bık kalabilecegi bir " terör " tanımlanması yoktur ve yapılamaz da. "Te
rörün" uluslararası hukuk baglamında tanımlaması için 1 996 yılında
BM insan Haklarının Gelişti ril mesi ve Korunması Alt Komisyonunun
yaptıgı girişimde, özel raportör Kalliopi Koufa'ya hazırlattıgı ve 200 1
yılında açıklanan gelişme raporunda • 'terör' kelimesinin tanımlanma
sının mOmlciln olamayacagını, yogun duygusal ve siyasi anlam içer
mekte oldugunu• cok acıkça kayıtlamış ve raporlamıştır. Bu nedenle
"terör" kavramına her degişik kişi, grup ve devlet farklı anlam ve tanım
lamalar yükleyebilmektedir. Kavramın subjektif algılana ra k tanımlan
ması, buna baglı yaptı rımları dogurur ki, bunun da normatif uluslara
rası hukuk ve ceza hukuku baglamında hic bir gecerliligi bulunamaz.
Aksine uygulama ve anlamlandırmalar gücün ve keyfiyeti n hukuku
olur. l rkcı ve sınıfsal sömürgeci bu yaklaşı m neticesinde, hedef seci len
kesimlerin, önce sosyal ve ekonomik yaşamda, ardından yasal ceza sis
temi ile infazsal linç hükümleri ya uygulanmakta ya da hali hazırda
bekletilmektedir. Bu anlayış uluslararası hukuk anlayışı na da evrilerek,
Notlar / 221
günümüzün "terOrle mOcadele lconsepti ne• dönüşmüş, güçlünün huku
kunun uygulanmasını hedefleyen uluslar arası önalıcı savaş doktrini
nin rahatlıkla uygulanmasını saglamıstır.
İdeolojik bu hazırlıgın onlarca yıla dayanan gecmisi ile cok ustalıkla
örüldügü görülmektedir. İdeolojinin üreti m, yayılma ve uygulamaya
başlangıç konagı ve merkezi 1 970'1i yıllarda İngiltere i ken birikim ve
üs olma bayraktarlıgı 1 980'1i yıllarda ABD'ye devredilmiştir. Pax Ame
rikan emperyal ideolojisi de, akademisyenleri, kütüphaneleri, strateji
üreten düşünce merkezleri ve sinemasıyla cok başarıl ı şekilde bu yeni
yaklaşımı dolasıma soktu ve sokmaya devam etmektedir. Böylel i kle bi
l ine, dil ve h ukuk, bellekleri yavaş yavaş kemirilerek yok edildi. Sonuc
olarak da, sogu k savaş sonrası boşalan "mücadele edil mesi gereken
düşman hattı" yen i dünya düzeninin de ideolojik tasanmı ve argüman
larını çoktan hazırlamıştı. Bu yeni ideolojik atılım ve saldırganlık eski·
sinden daha tehl i keli ve yıkıcıdır. Tek kutuplu, subjektif yaklaşımların
yogunca yaşanacagı ve en temel uluslararası hukuk standartlarının da
hi altüst olacagı yeni dönemin arac ve argümanlarıyla, ilk 1 99�9 1
I rak-Körfez saldırısı ve işgaliyle baslayan sürecin, strateji k müteffik İs
rail'le birl i kte Lübnan'la devam edilerek, hedefe Suriye ve İ ran'ın yerles
tirildigi malumunuzdu r. ( Erdal Dogan, Jineps, Agustos 2006).
(34) Modernite ve Marksist teori, tarihin, bazı geri düşüşlere ragmen, hep
ilerledigi iddiasındadır. Halbuki Mekodanyalı İskender ve Roma İmpa
ratorl ugu'ndan sonra tarihin, bu tezin a ksine bir hareket icinde oldugu
nu söyleyebilirim. Ne yazık ki, 2000 yıllık veri li ve ezber bilgilerle teori
üretilip ve hareket edildigi içindir ki bu sürec hızla devam etmektedir.
Yakın zamanda halkın ve aydınların büyük bir cogunlugu bu hukuk si
yasetini kabullenme yoluna giderek, sonuçlarını tartışamayacak nokta
ya geleceklerdir. Ve nihayetinde sorumlularını büyük olası lıkla magdur
larında arayacaklardır. Zaten bu da terör ideolojisinin en büyük başa
rısıdır. Yani bellek yitimini sagl ayarak, linc ve imha anlayışı na hukuki
form hazırlamak, baskı ve iktidar odaklarının gücüne güc katmak. (Do
gan, Jineps).
(35) "Otorite, tahakküm ve erk cogu zaman aynı anlamda kullanı lsa da,
birbirinden farklı ancak aynı zamanda birbirine göbekten baglı kav
ramlar ve olgulardır. Nasıl ki hukukun toplum tarihi nden bagımsız bir
tarihi yoksa, hukukun da temel konularından olan otorite, tahakküm
222 / Hitit Hukuku
ve erkin de toplum tarihinden bagımsız bir tarih i düşünülemez. Otori
tenin de, tahakkümün de kaynagında eşitsizlik vardır. Eşit ol mayan il iş
kiler, otorite ve tahakkümü beslemektedir. Otorite, tahakküm; güven
sizlik, korku, korkutmak, sindirmek figürlerini sürekli üretmek durumun
dadır." ( Kanar, Humanite 2. sayı, 33, 34.)
(36) Gramatica, 64, 93.
(37) Noam Chomsky, İnsan Dogası: İktidara Karşı Adalet-Michel Fouca
ult'la Tartışma, 1 97 1 , 69, çeviren Tuncay Birkan.
(38) "Tabii hukukçular da pozitivistler de hukuk ve hakların kaynagında
bir yaratıcı ararlar. Bu, onların ortak yanıdır. Aralarındaki pek de önem
l i olmayan fark ise yalnızca birinden ötekine merkezin degişmesidir. Ta
bii hukukçular kaynaga Tanrı ya da Tabiat'ı oturturken, pozitivistler
kaynaga devleti, sentezci "eti k görüş" yanlıları da moral haklarla do
nanmış "birey"i oturtacaklardır. Ama kaynak ne olursa olsun, başvuru
lan yöntem farksızdır. Kaynak arayışı, kendisine kaynak arananla kay
nak arasında bir meşruiyet il işkisi kurmaktı r. "A", "B"ye gönderilerek
aoklanır ve anlamlandırılır. Ama "A"yı dogrulamak icin "B"ye yapılan
gönderme aynı zamanda bir aşkı nlaştırmadır. Örnegin hakları Tanrı'ya,
devlete ya da bireye göndererek açıklama ve anlamlandırma cabası,
açı klanmaya çalışılanı açıklayan karşısında i kincil kılan bir yüceltme iş
lemidir. Hakkı hak yapan, kend iligi nden sahip oldugu bir özell i k degil,
gönderildigi kaynagın önemidir. Bu baglamda göndermeler, kayna k
farklı olsa bile, o farklı kaynagın aynı bicimde kutsallaştırı ldıgını göste
ri r. Bu yüzden pozitivistlerin devleti Tanrı'nın yeri ne oturturken yaptık
ları da etik görüş yanlılarının bi reyi kutsarken yaptıklarından farklı de
gildir: Aşkınlaştırma işlemi. ( ...) Spinoza bunun karşısında, ickinlikci
yaklaşı mıyla, göndermesiz açıklamalarıyla başka bir yolu seçecekti r.
G/Jndenne modellerinin aşJfamaması modemit.enin tamel sorunudur.
DofaylSlyfa, modemit.enin bir s1n1n vaısa, insan haldanm geleneksel re
feranslann wı üç ana ya/daşJm1n {il) d1$1nda yeniden diisünmek mDm
lcDn olabilecelctir. Yoksa modem mantlk içinde yeni bir hak lcuramı ara
f1$1 cok mantlldı olmayacaktır, yôntam aym ka/acagı için, farldı tasa
nmlar olsa olsa g6ndermesiz bir hak lcuram1na ilişkin olabilir. Bu, hak·
lan kaynagma ilişkin gelenekse/ araytŞtn sonu demektir. Bundan b6yle,
halda kendisiyle açJ/dama çabast, haldan somut/aştınfması, maddi/esti·
rifmesi ama bu yapılırlam de belki onun yerine bir başka kavramm ge-
Notlar / 223
çirilmesi demek olacaktır. Dogtudan dognıya tekil hayatı, yasama is
tendni ya da bedenin varo/ma 1Stannda be/iten gDdi dile gtJliten bir
kavram." bu bir yandan insanı başka tekil vatlıldan da içenm biçimde
aşan bir hak gDç- beden r.erreı;esi o/uşturulmasma -yol açarak, tilm var
lıldann -hak w IJzgDtlD/derinden çok- 6zJetfdilderinden si1z edilebilme
sini saglayacalctır.
Öznenin yok oluşunu düşünmek, geleneksel hak ve özgürlük anlayı·
şından mutlak bir kopuşu ifade eder: Soyut insan yoktur, herkes itin
herkes tarafından inşa edilmiş (toplum ve tabiatla özdeşleşmiş) bir i n
sanlık vardır." (Akal, Varolma Direnci ve Özerklik·Bir Hak Kuramı icin
Spinoza'yla, 2 20, 2 2 1 .)
(39) "Deger monizmi ve bu monizmin yarattıgı simgeler tiranlıgı, özgür bi
reylerden oluşan toplum paradigmasına yabancıdır. Bu daha c:ok, birey
varlıgının itinde eriyip yok oldugu, kendi başına bir organizma olarak
kurgulanan 1 9. yüzyıl Alman topl u m projelerini anımsatır. Toplumu or
ganizma teorileriyle açıklamaya çal ışan bu anlayışın sonucu 20. yüzyıl
da ortaya tıkan Nazi felaketidir.
İ nsanın yabancılaşması yalnızca Marksist anlamda üretim i lişkilerine
dayalı olarak ya da Tocqueville'nin beli rtti gi gibi siyasal katılımdan dış
lanması nedeniyle gerçekleşmez. İ nsanın yabancılaşması, her ne şekil
de olursa olsun, i nsanın kendi yarattıgına tabi olmasıyla, kendi dışın
da olana varlık kazandırıp ona tapınmaya başlamasıyla gerçekleşir.. ."
(Can, "Simgeler Tıranlıgı", Radikal İ ki.)
(40) "Pinturas Nehri'ndeki bir magaranın derinliklerinde bir avcı, kandan
kıpkırmızı olmuş elini taşa bastırdı. Adam elini orada bıraktı, öldürme
nin aciliyeti ve ölüm korkusu arasındaki bir ateşkeste. Bir süre sonra,
bir başka avcı bu elin yanına, kurumdan simsiyah olmuş kendi elinin
baskısını yaptı. Ve daha sonra başka avcılar da taşın üzerine kandan,
kurumdan, topraktan ya da bitkilerden gelen farklı renklere bulanmış
ellerinin izlerini bıraktılar.
On üç bin yıl sonra, Pinturas Nehri yakınlarındaki Perito Moreno şeh
rinde, birisi bir duvara şunu yazdı: 'Ben buradaydım '. • Galeano, Zama
nın A{Jızları, 1 59.
(41 ) Nietzsche, Tarih Üzerine, 1 28, 1 2 9.
/ 225
KAYNAKÇA
Cemal Bali Akal, Varolma Direnci ve Özerklik-Bir Hak Kuramı için Spino
za 'y/a, Hukuka Karsı Haklar. 2 20, 2 2 1 , Dost Kitabevi Yayınlan, Ekim
2004, Ankara.
İktidarın Üç Yüzü, Dost Kitabevi, 2. baskı, Ocak 2003, Ankara.
Bedia Akarsu, Kant'ın Ahlak Felsefesi, İ nkılap Yayınevi, 1 999.
Ali Akay, Dogu-Batı Dergisi Agustos-Eyl ül-Ekim 2004 tarihli 28. sayı, "Dün
Bugün Yarın İdeolojiler l , "Moderniteyi Yeniden Ele Almak: İdeoloji-
"