Professional Documents
Culture Documents
Insan Bir Makine PDF
Insan Bir Makine PDF
T ü r k ç e s i : EHRA B a y r a m o ğ l u
HAVASS YAYINLARI
M A C H I N E.
A L E r D E,
Db t ’ iM P . d’ ELIE LUZAC, F ıts .
M O C CX LVin.
www.felsefegrubu.gazi.edu.tr
Apople.\i ; kom a h a li (ç .n .)
22_______________________________________________________________
* P y lo re b ö l g e s i : m idekapısı (ç .n .)
** B u b ö lü m İn gilizce m etninde atlan m ıştır. F ra n sız c a m etni
ta m o la ra k şöyledir :
L a grossesse, cette âm ule desiree des p â le s couleurs, ne
se con ten te p a s d ’am en er le plus souvent â sa süite les goûts
depraves q u i acco m p agn en t ces d e u x etats : elle a qu elq u efo is
fa it ex ecu ter â l ’âm e les plus a ffr e u x com plots; e ffe ts d ’u n e m a -
nie subite, q u i âto u ffe ju s q u ’â la loi naturelle. C ’est a in si que
le cerveau, cette m atrice de l ’esprit, se pervertit â sa m an iâre,
avec celle du corps. (ç.n .)
insan. Bir M akina 25
miştir!
W illis çocuklarda, yavru köpeklerde ve kuşlarda
beyin iliğin in yum uşaklığından başka corpus striata’nm
da silik ve renksiz gözüktüğünü gözlem lem i ş.ayrıca çiz
gilerinin (stries) de felçlilerdeki gibi tam oluşmamış
olduklarını saptamıştır. W illis insanın anüler çıkıntısı
nın (protuberence annulaire) büyük olduğunu doğru bir
şekilde gözlemlemiş; m aym un ve diğer yukarıda saydı
ğım hayvanların anüler çıkıntılarının derece derece kü
çüldüğünü göstermiştir. Bu kısım ları çok küçük olan
dana, sığır, kurt, keçi, domuz gibi hayvanların ise tersi
ne teftişlerinin çok büyük olduğunu ifade etmiştir.
Sinirlerin, dam arların çeşitlilik biçim lerine ilişkin
gözlemlerden çıkan sonuçlar hakkında ne kadar sakı-
nım lı ve ölçülü olursak olalım , bu kadar fa zla değişikli
ği doğanın basit bir oyunu olarak göremeyiz. Bunların
en azından düzenli ve geniş bir örgenlenm enin sonucu
olduğu kesindir. Gerçekten de tüm hayvan aleminde ruh
beden ile birlikte sağlam laşarak güçlendikçe büyük bir
anlayış, öngörü kazarur.
Hayvanların değişik eğitilebilirliklerin i incelemek
için biraz duralım. En iy i analoji, aklı, demin sıraladığı
m ız nedenlerin hayvanlar ve insanlar arasındaki ajn:ı-
lıklan meydana getird iği savına inanm aya vardırtır. F a
kat bizim en kaba gözlem lere dayanan zayıf kavrayışı
mızın bu alandaki neden ve sonuç ilişkilerini çözümle-
yem iyeceğini de itira f etm eliyiz. Bu, filozofların hiç bir
zaman tanıyam ıyacakları türden bir uyumdur.
H ayvanlar arasında bazıları konuşmasını ve şarkı
söylemesini öğrenebilirler; bir takım m elodileri akılla
rında tutabildikleri gibi bir müzisyenin yapabileceği ka
dar doğru bir şekilde değişik tonları çıkarabilirler. Bu
na karşılık, maymun gibi çok daha ak ıllı görünen bazı
hayvanlar ise, bir türlü bu işin üstesinden gelemezler.
Bu eksiklik konuşma organlarının bir aksaklığından
30
O n la r (h a y v a n la r -ç .) y ü k h a y v a n ı o lu rie n , O (in s a n -ç .) y a
ra tıc ı oldu. M e tn in İn g iliz c e çevirisinde bu cüm le b u şek il
de geçm ektedir, (ç .n .)
ü
G ü n ü m ü z d e d ah i, d a h a fa z la im leri o lm a d ığ ın d a n sadece
yirm iye k a d a r s a y a b ils n h a lk la r vardır, (y a z . n .)
36
lam aktadır” .
Demek ki evrenin yükü gerçek bir tanrıtanım azı ez
mek şöyle dursun sarsamaz bile. Bir yaratıcının v a rlığ ı
na işaret eden ve binlerce kez tekrarlanmış olup bizim g i
bilerin düşünce tarzının çok üstünde tutulan tüm kanıt
lar, ne kadar çoğaltılırlarsa çoğaltılsınlar, sadece anti-
îjyrrhon’cuların veya bir takım görünümlere dayanarak
yargılara varabilecek kadar akıllarına güvenenler için
apaçıktır ("■'), bunlara da, gördüğünüz gibi, tan rıtan ı
mazlar bsiki onlarınki kadar güçlü ve tam am en karşıt
savlarla karşı çıkabilirler. Zira yine natüralistlere kulak
verecek olursak, çeşitli karışımların bir rastlantısal so
nucu olarak bir kim yagerin elinde ilk aynayı oluşturan
aynı nedenlerin, doğanın ellerinde basit bir çoban kızı
nın işine yarayacak saf suyu oluşturduklarını söyleye
ceklerdir: (dola\ısıyla -ç) Dünyanın varlığın ı sürdü
ren aynı hareketin onu yaratmış olabileceğini; her cis
min kendi doğasının ona ayırdığı yeri aldığını; havanın
yeryüzünü, demir ve diğer madenlerin onun bünyesin
den çıkmalarıyla aynı nedenden dolayı, çepeçevre sar
dığını; güneşin tıpkı elektrik gibi doğal bir ürün oldu
ğunu onun zaman zaman yakıp kavurduğu dünyayı ve
insanlarını daha çok ısıtmak için; yağmurun ise çoğu
zaman bozduğu tohumları daha çok yeşertmek için ya
pılmış olmadıklarını; ayna ve suyun diğer aynı n itelik
leri taşıyan cilâlı cisimlerden daha çok görüntülerim izi
yansıtmak için olmadıklarını: Gözün, gerçekte, ruhun
nesnelerin imgelerini, cisimlerin onları kendisine gös
terdiği gibi seyredebileceği bir tür pencere (trum eau)
olduğunu; ancak bu organın ne özellikle bu seyir için
yapılmış ne de kasten göz yuvalarına yerleştirilm iş ol
m adığını; nihayet Lucrece(^"), tıp adamı Lamy(5«) ve
tüm diğer eski ve modern Epiküryenlerin, gözün yalnız
ca bu biçimde oluştuğu ve yerleştiği için görebildiğini
("O iddia ederlerken haklı olabileceklerini; doğanın ci
54
sıcaklığı yeterlidir.
Böyle (^) ve Stenon benzer deneyleri, yürek par
çaları tıpkı tam bir yürekte olduğu gibi kıpırdanan gü
vercinler, köpekler, tavşanlar üzerinde uygulamıştır.
Aynı hareketler köstebeğin kopartılmış ayaklarında da
görülmektedir.
8) Tırtıl, solucanlar, örümcek ve sinek de aynı ola
yı sergilemektedirler; kesilmiş parçaların hare
ketleri içlerinde bulunan ateşten dolayı sıcak
'suda artmaktadır.
9) Sarhoş bir asker bir kılıç darbesiyle bir hint
horozunun kafasını koparttı. Hayvan ayakta
bir süre durdu sonra koşmaya başladı; bir du
varla karşılaşınca geri döndü, koşmaya devam
'ederek kanatlarını çırptı ve sonunda yere düş
tü. Yerde uzanmış yatarken tüm kasları hala
kıpırdanmaktaydı. îşte şahit olduğum olay; bu
nun gibi olaylara kafaları kesilen küçük kedi
lerde veya köpeklerde rastlamak kolaydır.
10) Polipler kesildikten sonra kıpırdanmakla kal
mazlar, 8 gün içinde kesik parçaların miktarı
kadar hayvan üretirler.
Bu gerçeklerin natüralistlerin üreme sistemlerini
çürütmesi beni üzüyor veya gerçekte memnun ediyor,
çünkü bu buluş, bize en bilinen ve kesin deneylere da
yanarak da olsa hiç bir zaman genel bir sonuca varma
mak gerektiğini öğretm ektedir!
İşte her küçük lifin veya örgenlenmiş beden parça
sının kendine has bir ilkeyle hareket ettiğini ve eyle
min istemli hareketlerde olduğu gibi (zira sözü geçen
hareketler, bunları yapan beden parçalarının dolaşımla
hiç bir alışverişleri olmaksızın, kendilerini gösterirler)
kesinlikle sinirlere bağlı olmadığını kuşku götürmez bir
biçimde kanıtlam aya yarayan gerektiğinden fazla olgu.
Oysa eğer bu güç kendini lif parçalarında gösterebili-
58
L A M E T T R IE ’N İN H A LE F VE SE LE FLE R İYLE İL İŞ K İS İ
www.felsefegrubu.gazi.edu.tr
B Ü Y Ü K F R E D E R IC K ’İN Y A Z IS I Ü ZE R İN E N O T
İN S A N , B İR M A K İ N A ’N I N NOTLARI
< •
(1) “M a n M o re t h a n a M a c h in e ,” (M a k in a n ın ö te s in d e İ n
s a n ), ss^ 10, 12.
İn san , B ir M a k in a 99
(2) L o c k e ’u n “E ssa y C o n c e rn ln g H um an U n d e r s t a n d in g ”
(t n s a n A n la y ış ı Ü z e rin e D e n e m e ) I I . K it a p , X X I I I . B ö
lü m , 15. p a r a g r a f.
(^ ) A g y . 31. p a r a g r a f.
(■*) L a G r a n d e E ncyclopĞ die’d e n özetlen erek çevrilm iştir.
26. cU t.
(5) A s s e z a t ’ın “tn sa n . B i r M a k in a " d a k i b ir n o tu n d a n çev
rilm iş tir. ' \
100_____________________ ■___________________
o la ra k y a y ın la n a n L a M e ttrie ’n in “İn s a n , B ir M a k in a ”s m -
d a y er alm ak tadır. A ssâzat b ir F ra n s ız yayın cısı ve y a z a rıy
dı. B ir z a m a n la r A n tro p o lo ji D e m e ğ i ’n in S ek reteri olm uş,
“L a R evu e N a tio n a le ”, “L a R e v u e de P a r is ”, ve “L a P e n -
s e e ' N ou velIe”in y a y ın la n ış ın d a d iğ e r y a z a rla rla b irlik te
çalışm ıştı. “İn sa n , B ir M akin a.”y a ek led iği n otlar, fizy o lo jik
k o n u la rd a d erin b ilg i sa h ib i o ld u ğ u n u gösterm ek tedir. D i-
d e ro t’n u n bütiün eserlerini y a y ın la m a y ı d ü şü n ü y o rd u , a m a ’
b u kon u dak i a ş ın çalışm ası s a ğ lığ ım e t k ile d i'v e eseri ^ta
m a m la y a m a d ı. («)
(4 ) T o ric e lli 1608-1647 y ılla rı a r a s ın d a y aşam ış .b ir fizik çi ve
m atem atikçiydi. G a lile o ’n u n -ö ğ re n c is iy d i ve o n u n ö lü m ü n -
^ d en önce üç ay o n u n sır k a tib i (a m e n u e n s is ) o la ra k ç a lış-
* tı. S o n ra F loreh tin e A k a d e m is i’ne b ü y ü k d ük m ate m a tik ç i
ve m atem atik p ro fesörü o la ra k a ta n d ı. 1643’de en ü n lü b u
lu şu n u gerçekleştirdi. K a p a lı b ir tü p te bir sıv ın ın erişece
ği yüksekliğin, sıvın ın özgül, çek im gü cü n e (g r a v it y ) b a ğ lı
o ld u ğ u n u b u ld u ve b u ra d a n a tm o s fe r b a sın c ın ın sıv ı k ü t
lesini. etkilediği son u cu n a v a rd ı. B u buluşu, c a h ilc e fu g a
v a c u i düşüncesini ç ü r ü t t ü 'v e cıv a b a ro m e tre sin in te m e l-
le n d irild iğ i ü k ey i ortay a çık arttı. C ıv a term om etresin e
u z u n süre “T o ricelli tü b ü ” a d ı v e rild i; b a ro m e tre n in i ç i n -
deki boşluk h a le n “T o ricelli b o ş lu ğ u ” a d ın ı a lır.(7 )
(5 ) “B u k o n u d a k on u şm a h a k k ın a y a ln ız c a ta b ip le r s a h ip tir.”
' L u z a c şöyle diyor: “T in in m a d d e s e lliğ i-k a n rtla h s a y d ı, (o
zam an) onurt h a k k m d a k i b ilg in in d o ğa fe lse fe sin in bir
nesn esi o la c a ğ ı doğru du r. V e biz a z b ir ak ıl k alın tısıy la,
b u bilim d e n ç ık a rsa n m a y a n t ü m ak si sa v la rı r e d d e d e b ilir
dik. A n c a k tin m a d d î değiise, d o ğ a s ın ın , a ra ş tırılm a s ı do
ğ a felsefesin e değil, m e tafizik çi a d ı verilen ve o n u n y e ti-,
le rin i a r a ş tıra n la ra aittir. (S) -
(6 ) “ İn s a n ... b ir m a k in a d ır.” B u , k ita b ın a d ın ın d a g ö sterd iği
g ib i eserin m erkezî d o k trin i o l a n 'b u teorin in ilk a çık i f a
desidir. D escartes in sa n ı m a k in a o la ra k k a v r a m a o la s ılığ ı-'
n ı şiddetle reddetm işti. “S özcük k a lıp la n n ı, ye h a t t a dış
n e sn e le rin o r g a n la rın d a d e ğ işik lik y a p a n etk ilerin e u y g u n
( ’ ) “D isçourse on M e th o d ,” (Y ö n t e m Ü z e rin e S ö y le v ), V .
K ısım .. ' •
(>o) agy. IV . K ısım !
(" ) “M ed itatio n s,” 11.
(>^) "T ra ite des S e h sa tio n s,” (D u y u m la r Ü z e rin e İr d e le m e ),
IV . K ısım , .IX . B ölü m , 5. p a r a g r a f.
(•3) “System e de la n a tu re ” (D o ğ a n ın S is te m i), I. cilt, I.
Bölüm . . . ' -
102 _____________________ ______________ ;
m a la r ı L o n d r a ’d a 'K r a l i y e t K u r u m u ’n a ü y e ' ve P a r is B i
lim le r A lîa d e m is i’n e m u h a b ir (c o rre s p o h d e n t) seçilm esin i
sa ğ la d ı. 1775’d e n 1782’ye dek d o ğ a l d in ü ze rin e b irk a ç eser
ve. T h ilo s o p h ic a l T ra n s a c tio n s ’d a (1742-57) d o ğ a ta rih i
ü ze rin e rh a k a le le r y a y ın la d ı. E n ö n e m li y ap ıtı, ‘M e m o ire s
p o ü r s e ry ir â T h istc ire d ’u n g e h re de p o ly p e d ’eau d o u c e ’
(B i r ta th s u p o lip i c in sin in ta rih in e k a t k ı için y a z ıla r) idi.-
(L e y d e n , 1744; P a ris , 2 c i lt ).” (3>)
(2 8 ) “S ö z c ü k le rin b u lu n m a s ın d a n ve dillerini ö ğ re n ilm e sin d e n
önce in s a n d a sad ece k e n d i tü rü n d e b ir h a y v a n d e ğ il m iy
di? ” B u n u H o b b e s ’u n sö y led ik leriy le k a rş ıla ş tırın ; “T ü m ü
arş,sın da e n so y lu ve y a r a r lı bu lu ş, işim ve a t ıfla r d a n ve
b u n la r ın b ir b ir in e b a ğ la n m a e ın d a n o lu ş a n K o n u ş m a ’n ın
b u lü n m a s ıy d ı... bu p lm a s a y d ı in s a n la r a r a s ın d a n e r e fa h ,
n e top lu m , n e a n la ş m a ne d e b a rış o la c a k tı; tıpk ı a r s la n -
1ar, a y ıla r v e k u r t la r a ra s ın d a k i d u r u m g ib i.” ( “ )
(2 9 ) F o n te n e lle . B k z . 22. not.
(3 0 ) “R u h u n t ü m yetileri, b u n la r ın h e p s in i o lu ştu ra n im g e le
m e in d ir g e n e b ilir .” B u n u L a M e ttrie ’n in “L ’h istoire n a t u -
relle de l ’â m e ” d a sö y led ik leriy le k a rş ıla ş tırın : “İn s a n tü m
zih in sel y e tile ri in celedikçe, tü m ü n ü n d u y u m yetisinde^ iç e -
rild iğ in e ik n a oluyor. B u y e tile r o n a öylesih e te m e ld e n b a
ğ ım lı ki, o o lm a k sızın r u h iş le v le rin d e n h iç b irin i y e rin e
g etirem ez.” (^^) B u , C o n d illa c ’ın d u y u m öğretisin e b e n ze r:
“Y a r g ı, d ü şü n m e , istekler, ih tira s la r, vb. çeşitli b iç im le r
de d ö n ü ş ü m e u ğ ra m ış d u y u m u n ta k e n d is id ir.” (^4) H e lv e - -
tius d a d e r - k i : “A k lın tü m işle m le ri d u y u m a in d ir g e n e
b ilir.” (^s).
(3 1 ) “D ilin k ö tü y e k u lla n ım ın m bizi n e re y e v a r d ır d ığ ı o r t a d a
d ır.” H o b b e s ’la k ıy a s la y ın : “İ n s a n la r ru h / tin ve. m a d d i-
- o lm a y a n g ib i çelişik a n la m lı sözcü k leri b ir a ra y a g e tire
b ilirle r; a n c a k b u n la r ın k a rş ılığ ı o la b ile c e k h iç b ir şeyi i m -
g e le y e m e z le r.” ( ^ )
(57) “M a n M o re th a n a M a c h in e ,” s. 25.
( ^ ) agy. s. 26. .
(39) B a ld w in ’in D ic tio n a ry o f P h ilo s o p h y ’sin d e n a lın m ış -
■tır. IJ. cilt. . . • . , ■
İnsan, B ir M ak in a - ‘ . 109 _
(36) Y a ş lı A rn o b iu s M .S . 3. yü zyılın ik in ci y a n s ın d a N u m id ia ’
d a Sicca V e n e re a ’d a doğdu. jBaşla:ngıçta H ris tiy a n lık ’a k a r
şıydı, a n c a k s o n ra d a n bu d in i b e n im se d i ve H ris tiy a n lık ’
ın b ir apolojisi o la ra k “A d v ersu s G e n te s ” i kalerpe ald ı. B u
eserinde, z a m a n ın fe lak etlerin e H r is t iy a n lâ r ın im a n sız lı
ğ ın ın n ed en o ld u ğ u y o lu n d ak i şik a y e tle re y a n ıt v erm eye
çalışır, İ s a ’n ın k u tsa llığ ı (u b u d iy e ti) d a v a s ın ı g ü d er, ve
İn san ru h u n u n d o ğ a sın ı tartışır. R u h u n ölü m sü z olm adığ4
' son u cu n a varır, ç ü n k ü ru h u n ö lü m sü zlü ğ ü in a n c ın ın a h la k
üzerinde bozucu b ir etki y a p a c a ğ ın a in a n m a k ta d ır. E s e -
. rin in çevirisi İçin “A n te -N ic e n e - C h ris tia n L i b r ^ ’’n in
XD<[. cildini karşılaştırınız. (''0)
(37) “P işm a n lık ta n y o k su n h iç b ir r u h vey a d u y a rU m a d d e y o k
tu r.” C o n d illa'c.şöyle dem işti: “H a y v a n la r d a h a re k e tin y a -
, n ışıra birşey d a h a vardır. O n la r m a k in a d a n ib a re t d e ğ ild ir
l e r : H issederler.” ( « ) L a M e ttrie de h a y v a n la r ın p iş m a n h k
, . d u y d u k la rın ı söyler, a n c a k o n la rın y in e d e m a k in a o ld u ğ u
n a in an ır. Luzac, y o ru m u n d a şöyle d e m e k te d ir: “B u siste m
leri tüm üyle g ü lü n ç kılan, in s a n h ğ ı m a k in a ila n e d e n le
rin, o n la ra k en d i söylediklerini y a la n la y a n özellik ler y a
k ıştırm alarıd ır. V a r lık la r m a k in a d a n iba,i:etseler, neden
o n la r d o ğ a l yasa,, içsel duyum , b ir çeşit d eh şet (g ib i t e p
k iler —rç.) gösterebiliyorlar? B u n la r, d u y u m la rım ız ı h a r e
kete geçiren n e sn e le rin u y a ra m a y a c a ğ ı fik irle rd ir.” ( « ) .
(38) “D o ğ a h epim izi sa lt m u tlu o lm a m ız iç in y a ra ttı.” B u L a
M e ttrie ’n in tem el etik eseri “D isc o u rs su r la b o n h e u r”
(M u tlu lu k Ü z e rin e S ö y le v )’d e g e liş tird iğ i d o k trin in b ir
ifad elen d irilişid ir. M u tlu lu ğ u n b e d e n se l zevk ve a cıy a d a
y a n d ığ ın ı öğretir. “L ’histoire n a tu re lle de l ’â m e ”d a tü m '
ih tira s la rın d e ğ iş ik 'b iç im le ri (m o d ific a tio n s ) o ld u k la rı ik i
a n a ih tira sta n : sevgi ve n e fre t vey a a rz u ve itm e ’d e n k a y
n a k la n d ığ ım b e li r t i r .,(« ) L a M e ttrie g ib i H elvetiu s d a b e
d en sel zevk ve acıy ı in sa n ın (in s a n d a v r a n ış ın ın ) b e lir
leyici m o tifle ri o la ra k ele alır. “Z e y k v e a c ı d a im a i n s a n
d a tek eylem ilkesi o lm u ştu r ve o la c a k tır.” ('” ) . . . “İ n s a n ın
e re ğ i k e n d in i/ s o y u n u k o ru m a ve m u tlu b ir v a ro lu şa k a
v u ş m a k tır... î n s a n m u tlu lu ğ u b u lm a k iç in zevklerin i ko
ru m a lı ve a c ıy a d ö n ü şe b ile c e k o la n la r ı red d etm elid ir...
İh t ir a s la r ın h e d e fi d a im a m u tlu lu k tu r: B u n la r n o rm a l ve
d o ğ a ld ır, i n s a n la r e tk ile ri d ışın d a iy i veya kötü o larak
niteleriem ezler. İ h s a n la r ı erdem e y ö n eltm ek için, o n la ra
e rd e m li e y le m le r in y a r a r la n n ı gö sterm eliy iz.” N ih ay et
H o lb a e h , L a M e ttrie . v e y a H e lv e tiu s’d a n d a ile ri .gidçrek
sa lt m e k a n ik güd;üleri in s a n ın e y le m le rin in m o tifi ya
p a r. “İh t ir a s la r (p a s s io n s ), n e sn e le rin çek tiği veya ittiği
iç o r g a n la r ın .oluş t a r z la r ı v e y a d e ğ iş ik b içim lerid ir; b u -
; • nun so n u cu k e n d i t a r z la r ın d a fizik sel çek im ve itim y a
s a la r ın a t a b id ir le r .” (■^) '
(3 9 ) “ H ris tiy a n lık Dcion’la t ı ” , Ix io n ih a n e ti y ü z ü n d e n deli o la
r a k , E r e b u s ’a a tılm ış, b u r a d a d a y a n a n b ir ç a rk a b a ğ la
n ıp k ır b a ç la n ır k e n , “İ y ile r o n u r la n d ın lm a U d ır !” diye b a
ğ ır m a y a z o rla n m ıştı.
(4 0 ) “ în s a n ın v a ro lu ş n e d e n in in v a ro lu ş ıın ıın k en d in d e o lm a -
, d ığ ım k im b ile b ilir ? ” L u z a c b u n a şöyle i a r ş ı çık ıyor: “E ğ e r
İn s a n ın v a ro lu ş n e d e n i in s a n ın k en d in d ey se, b u varoluş,
o n u n k e n d i d o ğ a s ın ın zo ru n lu b ir s o n u c u o la c a k tır; b ö y -
lece, k e n d i d o ğ a s ı onun v a rlığ ın ın n e d e n in i içerecektir.
Ş im d i, k e n d i doğası v a ro lu ş n e d e n in i içereceğin e göre,
b izza t v a ro lu ş u n u d a iç e re c e k tir: b ö y le lik le de n a s ıl çap ı
o lm a y a n b ir d a ire , b iç im i v e y a o ra n tısı o lm a y a n b ir resim
d ü şü n ü le m e y e c e k se , v a r -o lm a y a n b ir in s a n d a d ü şü n ü le -
m feyecektir... E ğ e r in s a n ın v a rlığ ı k en d in d ey se, o z am an
o, değişm ez^ b ir v a r lık o la c a k tır.” ('>«)
(4 1 ) “ F e n e lo n (F r a n ç o is d e S a lig n a c de la M o th e -F Ğ n e lo n ), 6
A ğ u s to s 1651’de F r a n s a ’d a D o r d o g n e ’d a C h â te a u de F e -
n Ğ lon’d a d o ğ d u , 7 O c a k 1715’de F r a n s a ’d a C a m b r a i’de ö l
dü. T a n ın m ış F r a n s ız p a p a z , h a tip ve y a z a n . 1689’d a F r a n
sa v e lia h tın ın (d a u p h i n ) ç o c u k la rın ın öğretm en i oldu,
1695’de C a m b r a i B a ş p is k o p o s iu ğ u ’n a a t a n d ı. E serleri a r a
s ın d a “L e s a v e n t u r e s d e T e l6 m a q u e ” (T e lâ m a q u e ’in Serü
v e n le ri: 1699), “D ia lo g u e des m o rts ” (Ö lü le r D iy a lo g u :
' 1712), “T raitĞ d e l ’Ğ d u cation des fille s ” (K ız la r ın E ğitim i
c ia te ) seçildi. A ş ın ö zg ü r dü şü n çeleti y ü zü n d e n F ra n s ız
A k a d e m is i’n in k a p ıla rı o n a k a p a n d ı; yaşı ilerlem iş o lm a -
' saydı, Y a z ıc ıla r A k a d e m isi’n d e n d e . u zak laştırılacak tı. G ö
rü ş le rin i kalem e a lm a d a n öldü.. (5S)
(51) D e n iş D id erot (1713-1784), 18. yüzyılın en tellek tü el h a r e
k e tin in ö n d erlerin d en d ir. ö n c e le r i S h a fts b u ry ’d e n e tk ile n
d i ve d o ğ a l d in i coşkuyla destekledi.- "PensĞes P h ilo s o p h i-
q u e s ”in d e (F e ls e fî D ü şü n c e le r: 1746) d o ğa b ilim in in b u l
g u la r ın ın T a n n ’n ın v a rlığ ın ın en güçlü k a n ıtla rı o ld u ğ u n u
gösterm eye ç a lışır.^ H a y v a n la rın y aşam ın ın h a r i k a la n ,a t e
izm i sonsuza dek çü rü tm eye yeterlidir. Y in e &e, ateizm e
anarşi çık ark en K ilis e ’niri h oşgörü sü zlü ğü n e ve b a ğ n a z l ı ğ ı - '
n a (b ig o t r y ) d a şiddetle k a rşı çık m a k ta n geri d u rm az. T a n -
n ’y a y a k ıştırıla n v a s ıfla r d a n pek ço ğu n u n a d il ve sev e-
;c e n b ir T a h r ı dü şü n cesin e ters d ü ştü ğü n ü id d ia eder.
D id e ro t, d a h a s o n ra L a M e ttrie ve’ H o lb a c h ’d a n etkilendi;
“L a râ v e d ’A le m b e rt” ( A le m b e rt’in D ü ş ü ) ve “Syştem e de
la n a tu re ” (D o ğ a n ın S is t e m i)’e eklediği b ö lü m le rd e de g ö
r ü ld ü ğ ü gibi, m a te ry a liz m in savunucusu oldu. D id ero t,
“E ncyclopĞ die”y i : y ay ın lam ıştır. (59)
(5 2 ) T re m b le y . bkz. 27. not. : :
(5 3 ) “ O la n h iç b ir şey o lm a m a zlık edem ezdi.” H o lb a c h ’ın İs ra rla
s a v u n d u ğ u d o k trin in b ir ifad elen d irilişi, “E v re n in b ü tü
n ü ... bize yaln ızca b ü y ü k ve kesintisiz b ir n e d e n ve sonuç
" z in c irin i g ö ste rir...” («>) “F izik î d ü n y a n ın tü m h a re k e tle
rin i, düzenleyen zoru n lu lu k , m a n e v î (m o r a l) d ü n y a n ın k i-
le ri de kon trol eder.” (^i) ,
(5 4 ) “B in le rc e kez... t e k r a r la n a n v e b ir y a ra tıc ın ın v a r h ğ ın a
işa re t e d e n tü m k a n ıt la r ... y a ln ız c a a n t i-P y r r h o n ’c u Ia r
iç in apaçıktır.” Jüa M e ttrie y aln ızca D escartes ve L o c k e ’u n
d eğil, T o la n d , H o b b e s v e C o n d illa c ’ın d a g ö rü şle rin e k a r
ş ıt b ir görü şü sa v u n m a k ta d ır, ö r n e ğ in , D e sc a rte s şöyle
sö y lü y o r: “Böylece b ilim in tü m kesin liği ve gerçek liği, y a l -
. n ızc a h a k ik i T a n r ı’n ın b ilg isin e b a ğ lıd ır.” C“ ) H o b b e s ise:
(58) a g y ’d en .ö ze tle n e re k ç e v rilm iştin 7 . -cilt.
(59) “H isto ry o f M a te ria liş m ” (M a te ry a liz m in T a r i h i ) ’d e n
( F . A . L a n g e , H . cilt, İ. B ö lü m ) ve “H isto ry o f P h İlo -
so p h y ” ( W . 'VV^İndelband, V .'K ıs ım , I, B ö lü m )’d e n özet
le n e re k çey illm iştir. ,
(«•) “System e de la N â tu re ,” I; cilt,, t. B ölü m , s. 12.
(«) a gy . n. cilt, X I . B ö lü m . Bkz. L cilt, V I L B ö lü m . '
( « ) '^ “M e d ita tio n s,” (Ö ü ş ü n c e le r ), m ' ve 'V . B ö lü m .
in s a n . B ir M a k in a 115
■ “ H e r h a n g i b ir n e d e n le h e rh â in g i b ir son u cu n o ld u ğ u n u
. g ö re n kim se, o n u n y a k ın n e d e n in i a r a m a lı, b u r a d a n d a bu
n e d e n in n e d e n in i a r a m a lı... N ih a y e t ş u n a ge le c e k tir: A y
d ın la n m a m ış/ d in siz (h e a t h e n ) filo z o fla r ın d a h i k a b u l et
tiğ i g ib i, b ir ilk h a re k e te ge ç iric i, y a n i h e r şey in ilk ye s o n
suz (e t e r n a l) b ir nedeni o lm a lıd ır. İn s a n la r ın T a n r ı is
m iyle ' k a ste ttik le ri ‘ de b u d u r .” (*î) d em ek ted ir. T o la n d ’ın
" gö rflşleri j s e şö y le d ir: “A t o m l a r ı n - t ü m ^ dü zen siz h a r e k e t - ,
leri, d ü şü n e b ile c e ğ in iz t ü m ih tim a lle r, E v r e n ’in P a r ç a la r ı
n ı şim d ik i D ü z e n ’le rin e g e tirem ez, (g e tirs e d a h i — ç .) b u
n u sü rd ü re m e z vey a b i r Ç iç e k v e y a b ir S in e k ’in ö rg e n le ş -
m esin i s a ğ la y a m a z d ı... M a d d e ’n in S o n s u z lu ğ u ... u zam lı,
cisim li b ir T a n r ı ’yı d ış ta la r, a m a sa lt R u h / T in ’i veya m a d -
desiz b ir V a r lık ’ı d ış t a la m a z ." ( ^ ) C o h d illa c ise şöyle, y a r
zıyor; “B a ğ ım sız, te k so n su z (in f in it e )' e b e d î (e t e r n a l) ^
r a h m a n ^ (o m n ip b t e n t ), d e ğ iş m e z (im m u t a b le ), a k ıU ı ( i n -
t e llig e n t ) ve ö zg ü r; r a h m e t i (p r o v id e n c e ) h e rşe y in ü s tü n
d e u z a n a n b ü y ö k n e d e n : b u h a y a t t a b iç im le n d ire b iie c e ğ i-
m iz e n ^ e t k l n T a n r ı n o s y o n u b u d u r.” (^s) L o c k e d a : “ S ö y -^
le n e n le rd e n , b ir T a n n ’h ın , v a r lığ ın ı, d u y u m la n m ız ın bize
y a k ın d a n ta n ıtm a d ığ ı h e rşe jö rı v a r lığ ın d a n d a h a k esin b ir
W lg iy le b ild iğ im iz so n u cu n a v a rıy o ru m . T a n r ı ’n ın varo l^
' d u ğ ü n u , d ışım ız d a h e r h a n g i b ir şe y in v a r lığ ın d a n daha
k esin o la ra k b ild iğ im iz i sö y le y e b ilirim .” ( “ )
(55)! “L u c re tiu s (T it u ş L u c re tiu s C a r u s ). M . Ö . .96 c iv a rın d a R o -
m a ’d a d o ğ d u , M . Ö. 15 S k i m 55’de öldü. T a n ın m ış b ir R o -
m a ’lı fe ls e fî şair. A lt ı kit&pLık d id a k tik ve fe ls e fî,ş iir o la n
‘D e r e r u m n a t u r a ’m n y a z a n d ır . Ş iird e fizik, p sik o lo ji ve
(k ıs a c a ) etik, Epifcür’c ü b ir a ç ıd a n ele a lın m ıştır. M u h te -
m'elen b ir d e lilik k riz in d e in t ih a r etti. H a lk a r a s ın d a y â y «
gın,- a n c a k k u şkusuz y a n lış o la n b ir sö y len tiy e göre, d e li
liğ in in n ed en i, k a r ıs m m k e n d is in e »v e rd iğ i b ir aşk ik s iri
d ir ." ( « )
(5 6 ) “L a m y (B e r n a r d ). 1640 s a lın d a M a n s ’d a d o ğ d u , ö n c e bu
• ş e h rin k o le jin d e ok u d u . S o n r a P a r is ’e g id e re k S a u m a r ’d
(«) “L â v ia t h a n ,” I. K ıs ım , X 3 X .B ö lü m .
(«) “L e tte rs. t o 'S e r e n a ,” V , s. .235.
(65) “T r a it â des a n im a u x ,” V I . B ö lü m , s. 585. '
“E s s a y C o n c e rn in g H u m a n U n d e rs ta n d in g ,'” IV . k ita p ,
. X . B ö lü m .
( « ) C e n tu ry D ic t io n a r y ’d e n a lın m ıştır.. I X . cilt.
116 ■ ' •
_______________________________________________________________________ »______________ .
, •
. m a d d e n in n e z a m a n o rtay a ç ık tığın ı so ra n la ra on u h h er
- z a m a n v a ro ld u ğ u n u söyleyeceğiz. E ğ e r h arek etin ne z am an
. ■ m addeye d a h lo ld u ğ u d ç in e g ir d iğ i) sorulursa, a y n ı ne
denden dolayı, m a d d e n in d a im a h arek et h a lin d e olm ası
. gerek tiği, ç ü n k ü h a re k e tin m a d d e n in varoluşun un , özün ün
- ve .uzam, a ğ ırlık , k a tılık (im p e n e tra b ility ), şekil vb. gibi,
tem el (ilk > ö z e llik le rin in zo ru n lu b ir sonucu- b id u ğ u n u
söyleyeceğiz... M a d d e n in . v a ro ld u ğ u b ir gerçektir, h a re k e
tin v a ro ld u ğ u ise b ir b aşk a g erçek ." ( ’S) . • _
(8 3 ) H u y g h e n s (C h r is t ia n ), 1629’da H a g u e ’d a doğdu, 1695’de
y in e o ra d a öldii. H o lla n d a lI. fizikçi, m atem atikçi ve a s tro
n o m d u r. G e z e g e n le rin hareketin i ölçebilen sark açlı saati '
bu lm ası, telesk o b y geliştirm esi ye ışığın d a lg a .teorisini
- yetk in leştirm esiy le f;anınm ıştır. B a ş lıc a eseri: “H o rö lo g i-
, u m O s c illa to riu m ’.’d u r (1673). ( ^ ) . - . '
(8 4 ) Ju lien L e .ro y (1 6 8 6 -1759),ü n lü F ra n s ız saat yapım cısı. S a r
k a ç lı ve b ü y ü k sa a tle rin y ap ım ıy la ünlenm iştir. K im ile ri
ilk y a ta y s a a tin onun ta r a fın d a n y ap ıld ığ ın ı söylerler.
A m a bu, k u şk u lu d u r. S aatlere ilişk in pek çok bu lgu ve y e
n ile ştirm e le ri a ra s ın d a , kendi a d ın ı taşıyan sarkaç da
- o n u n b u lg u su d u r. ■(*')
(8 5 ) Jacques de. V a u c a n s o n (1709-1782), F ra n sız m ekânistiydi.
Ç o c u k lu ğ u n d a n b e ri m ekanik b u lg u la rla ilgileniyordu.
1738’de d ik k a te d e ğ e r “F lü tçü ” sü n ü F ran sız A k a d e m isi’ne-
sun du. B u n d a n k ısa b ir süre so n ra, yü^iebilen, yem ek y i-
y e b ile n ve .h azm ed ebilen b ir ördek, ve K le o p a tra ’n ın g ö ğ - <
sü n d e ıslık ç a la n ve öne a tıla b ile n bir y ıla n yaptı. D a h a
son ra, ipek im a la t ın d a m ü fettişlik görevinde bu lu n du .
1748’(3e B ilim le r A k a d e m isi’ne k a b u l edildi. M a k in a ja rı K r a -
liç e ’ye v'erilrmşti, a n c a k K ra liç e o n la r ı A k a d e m i’ye b a ğ ış
la d ı. S o n ra k i k a rışık lık dönerninde p a rç a la r, d a ğ ıla ra k
-. k a y b o ld u la r. V a u c a n so n , ‘‘M ^can ism e d ’un flu teu r a u to - -
m a te ” ı (O to m a tik bir. flü tçü n ü n m ek an izm ası) y a y ın lad ı. ^
(P a ris , 1738) m ■ ' -
(8 6 ) “ (D e s c a rte s ) h a y v a n doğasını a n la m ıştı; h a y v a n la rın sa lt'
(®5) “System e de ■la n atu re,” II. cilt, II. Bölüm , s. 32.
(^ ) C e n tu ry D ic t lo n a r y ’d en özetlenm iştir. I X ; cilt.
L a G ran d e E n cy clo p ed ie’d en - özetlenerek çevrilm iştir.
22. cilt. . • , ■
C’S) L a G r a n d e E ncyclop6 die’d en özetlenerek çevrilm iştir
31. cilt. ' .
124
b ir e r m a k in a o ld u ğ u n u m ü k e m m e l b ir b içim d e ilk k a n ıt la -
y.ân oyd u .” Bunu La M e t t r ie ’n in “L ’h istoire n a t u r e lle de
l ’â m e ” d a k i “h a y v a n la r ın sa lt b ire r m a k in a o ld u k la r ı y o
lu n d a k i o’ a n la m sız siste m ” e a tıfıy la k a rş ıla ş tırın . “B ö y -
lesi g ü lü n e c e k g ö rü şle r,” diye ek liyor L a M e ttrie , “ filo z o f
la r a r a s ın d a a s la kabul b u lm a d ı... D e n e y h a y v a n la r d a k i
d u y ü m la m a y etisin in in s a n d a k in d e n daha az o ld u ğ u n u
k a n ıt la m a z .” (95) L a M e t t r ie ’n in b u “a n la m sız sis te m ”e k a r
şı ç ık m a s ın ın -in s a n la r la h a y v a n la r a r a s ın d a k i b e jız e r li-
ğ in ü stü n d e d u rm a s ın a b a ğ l ı , o ld u ğ u açıktır. “İn s a n , B i r '
M a k i n a ” d a a y n ı ön cü lü , h a y v a n la r ın m a k in a o ld u ğ u n u , i n
s a n la r ın h a y v a n la r a b e n z e d iğ in i, d o la y ısıy la in s a n la r ın d a
m a k in a o ld u ğ u n u s a v u n u r. , . '