You are on page 1of 587

İSTANBUL ANSİKLOPEDİ S

t
l
$ -

Bu cildi fahraetfi arkadaşlarım ftfıraJiijn Muzaffer Eden, Heykeltıraş Râlib §ir Acudoğu ve Muallim
Silim Turgud AkLaaserin aziz hâîıralârma ithaf ediyorum.
R. E- Koçu

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
İSTAN BULUN; C A M İ M ESCİD. M EDRESE, MEKT&B. KÜTÜBHÂNE. TEKKE, TÜRBE. K İLİSE AYAZ­
MA, ÇEŞME, SEBlL, SARAY, VALİ. KONAK, KÖŞK. HAN, HAM AM- TİY ATRO, KAHVEHANE, MEYHANE..
BÜTÜN YAPILA RI... D EV LET A D A M f, ÂLİM , ŞAİR , SANATKÂR. İŞ ADAM I. HEKİM , MUALLİM. HOCA,
DERVİŞ. PAPAZ* KEŞİŞ, MECZUB. NEVCİVAN, NİGÂR* HAN EN D E. SAZENDE, ÇENGİ. KÖÇEK, AYYAş!
DERBEDER, PEHLİVAN, TULU M BAC I, KABADAYI» KUM ARBAZ, HIRSIZ. SERSERİ, DİLENCİ, KAATTU
BÜTÜN ŞÖ H R ETLER İ D A Ğ !, B AYtRİ, SUYU, HAVASI» M ESİRE YERLEJÜ. BAHÇELERL BOSTAN LARf VE
İLAH.. BÜTÜN TA B tA T G Ü Z ELLİK LE Rİ V E C O Ğ R A FY A SI... SOKAKLART. M A H A LLELER İ SEMTLER j_
YANGINLARI, SALGINLARI, ZELZELELER İ, İH TİLÂ LLE Rİ. CİNAY ETLER İ. VE DİLLERE DESTAN OLAN
AŞK M ACERALARI.,. İSTA N B U L HAU O N TN DEV İR DEV İR Â D ET. A N 'Â N E, GİYİM VE KUŞAMI... İSTAN­
BUL ARGOSU., İSTANBULA A İT R ESİM LER. ŞİİRLER. KİTAPLAR, ROM ANLAR. SEYAHATNAMELER...
İSTANBULA GELM İŞ YABANCI ŞÖHRETLER..

REŞAD EKREM KOÇU

Bu cildde: Sftim T u rp a l AKTANSEL, fierm-et M uhtar A LLS, M. N aci ECER. Owm HAMA M İOĞ LU, Vâsıf
HİÇ, Resad M İM AROĞLU. Aziz OĞA N, A li ORTA, N lh id S im ÖR İK , M ahm ud YESARİ merhum Uu-Lu Mch-
med AU AKflAY, Ekrem Hftkkı AYV ERD İ. B. ALACALI, R«WI BARAZ, N aitd BAYLAV, Şükrü NaÜ BAY-
KAK DAR, Pertev N ailî BORATAV. MÜoir Süleyman ÇAPANOÖLU» Riîşdi DAÖLAROĞLU. Feridun DİRİM-
TEK İN , Behççj EVLER, Osmım N uri ER G İN . Umaİİ ERSEVİM . Semavi EY İCE, AU G EN CELİ. Ali Nüîfcei
GÖKSEL, Hakkı GÖKTÜRK, Reşkl H aiid G Ö N Ç . M. Bhha KÂH YAOĞLU, Hman KOCAM AN. B. OLKER.
N ejat Halil ÖZKAN, M ahraud ÖZLÜ. T . Yılroıu ÖZTU N A , Kevork PAMUKCUYAN» Neoklis SARRİS. Mîdhat
SERTOÖLU. H. Y, ŞEHSUVAROĞLU, Haili T A M ER . İbrahim Hîimî TAN IŞIK, Osman TOLGA, Tartddin
TOPAÇ, Atî VEREN kalem arkadaşlığı etm işlerdir.

S*Wha BOZCALI. Behçet CANTOiK, O. Zeki Ç AKALOZ. H. ÇİZER, H . Hüsnü, Nezih İZM İRLİÜĞLlf.
A. m kfaA KOÇU. Resad SEVİNÇSOY, Salih SfcNAN, A bdullah TOM RUK. Kemal ZEREN resim, harita, kroki
vb plünJarı ylifmişîardtrı

176 mim, 28 pULa. hjfeita ve roetm dışnul# 6 yaprvfc ıtnfcsn. i yoprak renkli rtsiars.v* I v*pf»k ynv llâ*(si.

ÜÇÜNCO CİLD

\> İK K T M EKTEBİ — BABA

Keçari Ekrem Kaçı n M«kmt Ati Akbsj1


İSTANBUL AN5İKtOFEHtSr
v* Noriyrt KolfeUff Şfrtoti
İSTANBUL» İH O

:o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
i

Yabancı dillere lerceme hidckı vç liirkçe baskı t^kJü yalnız Rcsad Ekrem Koçunundur.

NUBGÖK MATBAASINDA BASILMIŞTIR.

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le ,
Ayasofjs
(Besin: KcçıO Seriaçuy)

■A
» n e ve sadakat şıarane ifa ile hakkuıızdaki
teveccühatı (şahane) n ln bir kat daha teza-
yüdüne sarfı mesai edeceğiniz ve hemşehri
ve hem s inlerinizden pek çoğunun sizi görüp-
te sizin gibi sayei (şâhane) de tahsili ulûm
ed erek (eyziyab olm ağa... çalışacakları me-
m uli âlidir...*
AŞİRET MEKTEBİ HÜMAYUNU —
ikinci Abdülhamid zam anında ve 1306 Bu zabitler piyade ve süvari mülâzımı
sanllikteri rütbelerile çıkarılmış ve her birer-
11890) senelerine doğnı arablarla aşiretlere
lerine üstelik olarak hüküm darın yaverliği
karşı (kuvvetli b ir tem sil siyaseti projesi ha­
ziranmış ve evvelâ) çocukların harbiye rütbesi ve üniform ası da verilerek bulunduk­
ları m em leketlerdeki askeri m ıntakaiara gö­
mektebinde (okutulm ası düşünülm üştür).
re gönderilm işlerdir. Harbiye mektebinin
6- Temmuz 1306 (1886) fu rfh i Tercüm a­ 1307 (1891) senesi m ezunlan arasında bun­
nı hakikatin başm akalesinde okunduğuna gfi- lardan 55 zabitin adı ve gönderildikleri yer­
re: 1302 (1886) senesinde Hicaz, Yem en ve
ler yazılıdır.
Trablusgarb evlâdı ara bundan 48 kişi getiri­ İki sene sonra arablann Harbiyede oku­
lip Harbiyede tah sil ettirilerek ü ç senede za­ tulm asından vaz geçilerek onlar için hususi
bit çıkarılıp m em leketlerine gönderilm iştir. b ir m ektep açılması düşünülmüş ve işte Aşi­
Bu » b itle r b ir cum a selâm lığından sonra Pa­ re t Mektebi o maksatla ortaya çıkm ıştır. Aşi­
dişahın huzuruna kabul olunm uşlardır. re t çocuklarım okutmak için hususî b ir mek­
Arab zabitler gördükleri teveccüh ve 11- tep açılmasını ilkin AbdüHnmid II düşünü
tUata karşı padişaha b ir teşekkür arızası tak­ yor, bunun hakkında ikinci karin fahri yaver
dim etmişler, padişah da m em nuniyetini baş- ve ferik Osman N uri Paşaya direktifler veri­
Mtıbl vasıtasile onlara yazı ile bildirm iştir. yor ve buna göre bir lâyiha yazıp takdim edil­
Bu yazıda şu cü m leler bilhassa kayda mesini emrediyor. Osman Nuri Paşanın yaz­
deler: mış olduğu 9 Haziran 1303 (1892) tarihli lâ­
«... Memleketlerinize avdetinizde memur yihanın programa ait bir fırkasını (Tarih
olacağınız hidem atı askeriyeyt askerlik Şanı dersleri hakkında) Olduğu gibi alıyorum:
«Selâtini izamı osmaniyenin şevket ve
jf r ğ f s y M m & g v s r *
AŞIIIJÎT MEKTEBİ — 1158 — ISTAJJBtn.

re'fet ve adaleti jami leşini VB dini ve siyasi A şiret Mektebi namile b ir mekteb tesisi ve
muvaffak buyurulduktan tesisatı hayriyye ve müdüriyetine Moktcbi Mülkiye m üdür mua­
nafıayı Ve hıltai Mısriyyel şahanenin Dev­ vinliği uhdesinde kabnak ürare Recal Efen­
leti Aliyyei Osnıaniyyo hükümeti adilcsine di tnyin edilerek Beşiktagda vâki Akaretler,
dâhil oLn)azd&ıı evvelki vo sonraki ahvalini, de 1310 Bencıi RebiUlevvelitıln 12 sine müsa­
velhasıl Uovleti Aliyyel Osmaniyeııitı milleti dif 21 Eylül 13DB (18S2) tarihinde Maarif
islâmlyye ve milleti snire içinde bihakkın Nazırı hazır olduğu halde resm i kilçadı icra
haiz olduğu mevkii sıam et ve ultivvişan ve olunm uştur.
m enzildi biletraf tarif eder su retle mahsa- A şiret M ektebinin 1310 (18812) senesi
san bir tarih kaime aldırılıp bir hey’eti muk­ Rebitilevveliııin 12 sine düşen 21. EylOL
tedire m arifetlte muayene ve tetkik aluiKİtıiî- 1308 (İ892J tarihinde açıldığı resm î bir ©ser
tan sonra taboluııarak kitabı niczburdan ted­ olan M aarif Tarihçesinden anlaşılm akla bera­
ris edilmelidir.» ber ancak İki sene sonra açılabilmiş olduğu-
Bu tarzda hususi b ir iılâm tarih) yazıl­ nn da arşivde görülen aşağıdaki vesikadan
iğreniyoruz.
mış ve ıııııktedlr bir hey’et_ tarafından teikiF;
edilip bastırılmış mıdır? Öğrenemedim. Fa­ A nlaşılan 21. Eylül. 1308 (1892) de şöy-
kı^ bu lâyiha Üzerine çıkan padişahın ira­ Icce bir başlanm ış olsun diye akaretlerdeki
desini! Babıâlice iktifa olunarak mektebin evlerde üstün körü bir açılış töreni yapılmış
ders programı ve idaresi için nizam nam esi La- ve fakat billün h azırh k lar yapılmeıya ve ta­
zırlatuyor ve 14 Haıdraıı 130S 11692) tarih in ­ lebe gelinceye k a d ar aradan İki sene kadar
de takdim ediliyor ve Beşikta^ta A k aıstlerd e vukit geçm iştir.
birkaç bina Maarif N ejaretiııee kiralanarak A rabistan ve K ürılistandan seçilip pey­
mektebe tahsil olmımak isteniyor. E iitüıı d erpey İstan bu la gönderilen talebeyi rıhtım ­
bunlardan bahseden Meclisi Vükelâ m azbata­ da M ektebi M ülkiye talebesi karşılam ış ço­
sında $üyle bir fıkra da gilze çarpıyor: cu k lar A şiret M ektebi açılıncaya k ad ar Mek­
♦Dariişşefakaııııı ıısuli İdaresi m azbut ve tebi M ülkiyede m isafir kalm ışlar v e salim en
m asarifi- mekSübî saire ınuhassesaünın n ısfı­ gelip m ektebe yerleştirild ik leri ailelerine tel*
na muadil almasına nazaran işbu m ektep ta ­ g rafla bildirilm iştir.
lebesini sureti iaşesinin dahi D arüşşafakava H alb u ki arşivdeki kayda göre: A şiret
tevfik edildiği halde tasarru f ve m azbutiyeti M ektebinin 11. R ebiülevvel. 1312 y e yani 1.
nuıeib olacağı...ı Eylül 1310 (1804) ta rih in e diişen velâdetine-
Şu izahata göre A rabistan m h er köşe­ bevt gö nünde açılm ası Padişaha ara edilm iş
sinden • bilhassa m uteber ailelere m ensup - ve P ad işah b u tarzda yapılm asını irade et­
Arab gençleri getirilerek bm ada o kutturula­ m ekle b e ra b er «zikrolıınan m ekteb için b ir
rak, kendilerine Türkçe ile birlik te OsmanlI m a h a l li m absus tedariki lâzimeden olduğun­
Terbiyesi ve mem leket idaresi u sulleri h a ttâ dan ve devletrn ism etlü Esm a Sultan hazret­
askerlik gösterilecek, böyleoe on yeni bilgiler­ lerin in elyevın ikam et buyurm akda oldukla­
le tecilin edildikten sonra A rabistanda açıla­ rı K abataşda kain saray (İnönü Kız Lisesi)
cak mekteplere muallim, kazalara kaymakam yokuş üzerine m ebni olmasile araba ile amed
ve taburlara zabit olarak gönderileceklerdi. ve şüdde m üşkilât bulunduğu gİW sair ci­
Bu cihetleri m aarif tarihçesindeki şu ka­ hetlerle dahi saray ittihazına pek de elverişli
yıtlardan da iğreniyoruz. olm adığından biri sultanı m üşarünileyhe
«Urbanı aşair evlâdının talim ve te rb iy e ­ hazretlerinin ve dikeri hanım sultan lar haz­
lerine ve m ektepler tesisine mukaddeme ol­ retlerinin ikam etlerine tahsis olunm ak üzere
mak iirere Halep, Suriye, Bağdat, B asra, Mu­ m ütevalfa Hüseyin Avni ve Ali Paşaların sa-
sul, Diyarbekir, Trablusgarb vllSyetlerile bilhanelerinin hazinei mâliyece mtibayasile
Bingazi, Kiidiis ve Zor sancaklarından dör­ K abataştaki mezkûr sarayın tesis ve küşadı
der; Yemen ve Hlcoz vilâyetlerinden beşer mıısaınmen alan A şiret M ektebine te rk ve
ki cem'an elli nefer şakirdin aşair ve urban tahsisi» lüzumu 11. Temmuz 1308 (1892) de
evladının en muhterem ve m uteberanından BabıAliye em ir ve tebliğ edilmiştir.
kıır’a He bilintilıab Dersaaadete izamlarile A rab çocukları burada beş sene okututa-

http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — 11» — A3İHET MEK7B8I

fik ve -Aşır halkını fiiyuıı m arifet ve mc- İle tezyin zat ve sıfat eylemesini aran cimi-
rfoniyotden behremend ptnırk ve hllSfotl Ilı­ yecek dûrendi; bir peder tasavvur olumuna;
mayı islâmlyyc te saltanatı seniyyet asmanly- Halbuki e k th lrl Yetnanîyenln birka< sene-
yeyc derkâr olan meyil ve muhabbeti tabily- denberl şu fırsatdan İstifade hususunda pek
yeleri bir kal daha tezyld ve bunların. şer'an ağır davrandıkları kemali teessüfle görül­
ve kanunen mükellef oldukları sııdakatl kal- mektedir.
biye ve vezaifi dlniyeleri takviye ve te'kid* Y em enlilerin sayei sema payet hazreti hi­
edilecekti. lâfet penahide herveçhile istihsali saadeti İn ­
Aşiretler arasından seçilecek çocuklar liye veâtiyclert için imali teda birden bir an
«cismen ve zihnen kabiliyetli ve oldukça m u­ hail kalm am alıda olan zatı şamil hazreti vi-
teber »İtelere mensup ve yasları 12 den aşa­ liyetp enahl bu defa şu vesile ile de va -yayı
ğı ve 16 dan yukarı olmamak» şa rt konul­ lâzınıc ve m üessire olmasını sureli mahsusa-
m uşu da olarak m ülhakat' memurini mUlkiyesine
Bu âdeta Osmaıılı İm paratorluğunun ilk m u fassalın tavsiye ve ihtar buyurmuşlardır».
kuruluşunda islâm olmayan u nsurların ço­ A şiret M ektebi ilk açılışında yalnız arab
cukları devrişilerelî hüktlm et merkef.ine ge­ (ocuklarına tahsis olunmuş ise de sonraları
tirilil) acemi oğlanlar kışlasında islâm terb i­ şark vilâyetlerindeki kiırdlerin ve güçebele-
yesi Üzerine asker, labil ve m em ur y etiştiril­ rln çocuklarına da kapılar™ açmış olduğu­
mesi usulüne benzer k i bu defa da »rab ço­ nu görüyoruz.
cukları Türkleştirm ek gayesi gözetilmiş o lu ­ 380 sayılı ve İL Ha?.iran 1314 (1893)
yordu. tarihli Serveti fiinunda şark vilâyetlerinden
Aşiret Mektebine ilk senesi eLli çocuk getirilip evvelâ aşiret sonra harbiye ve m ül­
alındı ve 5 inci sene sonunda m ekteb m evcu­ kiye m ekteplerinde tahsil ettirilerek yüzba­
du 250 ye çıkarıldı. M ekteb yatılı idi, Talebe­ şılık ve fahri yaverlik rütbelerile çıkarılmış
sinin cicili bicili bir de ü n ifo rm a lın vardı. olan 13 gencin kendilerine m ahsus üniforma
Aşiret Mektebi talebesinin g rup halinde ve ile re sim le ri g örülm ektedir B unlardan 12 si
üniformalı bir resmi 30 sayılı ve İS K ânunu­ yiizbaşı ve ask er birisi rab ia rütbesinde ve
sani 131G (1900) ta rih li M usavver M alûm at üniform ası da sivildir. Resim o zam an ordu
gazetesinde görülm ektedir. Bu k adar gayrete m erkez) o lan Erzincanda bulundukları b ir sı­
ve bu derece m asraf ih tiy ar d o n m a sın a ra ğ ­ rad a çıkartılm ıştır. Daha sonra Arnavutluk-
men arablan n bu işe ehem m iyet ve kıym et dan gelen 18 çocuğun A şiret M ektebine ka­
vermedikleri San’a gazetesinden nak len 1 b u lleri arşiv de görülen 10 Eylül 131& (19021
Ağustos 1311 (1895) tarih li Tercem anı H aki­ tarih lî vesikadan anlaşıldığı gibi Malûmat ga­
kat gazetesinde şu fıkradan anlaşılıyor: zetesinde C avadan gelip A şiret M ektebine Gir­
»Sayei kem alât vayei hazreti padişahide m iş olduğu beyanile resim leri görülen talebe­
merkezi hilâfeti kUbrayı islâm lyede te sis ve le re d e k ap ılarını açm akla m ektebin hizmeti
teşkil buyurulm uş otan A çiret M ektebi için İm p aratorlu k hududu dışarısına k adar aşma­
sinleri 12 den ve 14 den akal olm am ak ve s ı ve taşm ış dem ek olur.
terbiye ve tahsile mUsteld ve teb ed d ü lâtı ha- A şiret M ektebinin ehem m iyetle kayde
vaiyyeye müteham m il olm ak ve asalet ve iti­ d eğ er b ir hususiyeti de talebeyi h e r iki sene­
barca birinci dereccde rOesa ve m eşayih ev­ d e b ir büyük m asraf ihtiyar edilerek m em ur­
lâdından ve bulunmadığı halde o nların y e r­ la rın nezareti altında m em leketlerine gön­
lerine dunundaki zevat evlâdından o larak 4 derm ek ve te k ra r getirm ektir
nefer çocuğun biliotihab Ağustos evailinde O sm an N u ri P aşanın lâyihasında h e r s»
Dersaadeite bulnmak üzere iuum Dahiliye ne talebe m em leketlerine gönderilirse kendi
Nezareti celilesinden şeref m evrnd te lg ra f na­ çocuklarına \a p ıla n dikkat vc itinayı görecek­
mede iş'ar buyurulm akla keyfiyet ta ra fı alii le ri ve bunun a şiretler üzerinde iyi tesir bı­
hazreti viltyetpenahtden elviye m utasarrıflık­ rakacağı gösterilm iş fakat hu mtttalea *ife'
larıyla kazalar kaymaklıklarına em ir ve iş’a r senede bir» kavdile usul ittihaz olunmuştu!
buyurulınnştu. Aşağıya su reti Konulmuş olan 12 Haziran
Alemde evlâdının iktisabı ulum ve fünun 1318 (İVOO) tarih li arz tezkeresi bu sıla k*y-
o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AŞİfcET MEKTEBİ — 1160 — İSTANBUL

fiyctini İzah etmekte vc beher çocuk için gi­ doriiensk bir sene de orada okuduktan sonra
dip gelme masrafı olârfık 4 liradan fazla bir mülkiye kaymakamı olarak Afabistana gön­
paya sarf edilmekle olduğunu göstermekte­ derilmek istenilmiştir.
dir. Maarif salnamesinde bu suretle Mülkiye-
*Agiret Mektebi hümayunu talebesinin de okuyup çıkanların adlarına, memleketleri*
her ski sonede bir sılaya gönderilmeleri ne ve tayin olunarak gittikleri yerlerin kay­
usuli mevzua iktizasından olduğu halde uç dına rastgelinir. Bu kayda göre Aşiret ve
seneden beri gönderilmemiş olduklarından MüHüye mekteplerinden çıkanlar doğrudan
lebdiJî havaya İhtiyaç hasıl etmekte olmala­ doğruya kaymakam olmayıp önce vilâyet ma­
rına rnebni talebei mumaUeyhimdeo 89 nefe­ iyetlerine memur edilirler ve orada Mr müd­
rin bu’diye-tî mevkileri hasebile vaktilc gidip det staj görürlerdi.
senei haliye eylülü- iptidasında avdet ettiril­ Aşiret mektebinden gelenlerin tahsil se­
mek üzere sılaya feamJjırı zjummda sarfı lâ* viyelerde mülkiyeliler arasında çok fark var­
zrmgelen 40000 kuruşun mektebi mezkûrun dı.
iajımiye tertibinden îesviyesi hususunda* Aşiret Mektebi gibi orta derecede bile
Mekteb talebesine ayda 30 kuruş harçlık bir tahsil veremiyen bir miiessesedûn yüksek
yerilmekte idi. tahsil veren mülkiye mektebine gelen talebe­
Aşiret Mektebinin ders programı şudur: nin bir senede oranın programını takip ve
1 inci sene: Kuranı kerim, elifba, ulumi ikmal edemiyeeeği tabii olduğundan bunlar
dJnjye, kıraati tiirkîye, imlâ, talîm. sınıfı mahsus adı altında mülkiyelilerden ay­
2 İnci sene: Kuranı kerim, tecvid, utumi rı bir program dairesinde okutulurlardı.
diniye, kıraati tür-kiye, lügat, imlâ, hesab. Sınıfı mahsus programı şudur:
hlisui bat, taLim. Ulum; diniye, kavaidi cısmaniye ve kita*
3 üncü sene: Kuran: kerîm, tecvid, ulum! bet, mecelle, arabl, farisî, ilmi ahİâk, kava*
diniye, kısası enbiya, sarfı lürki, kıraati tür* nin, ilmi servet, usuli idare, hüsni hat rık'a
i-tıye, lügat, hüsni hal, hesab, soğrafya, Eran- ve divani.
sızca, hüsni haltı fransevl, tâlim. Aşiret çocuklarının bahriye mektebine
4 üncü sene: Kuram kerim, toevjd, ulu­ yani denizcilikle ne alâkası vardır? anlaşıla­
mi diniye, sarfı arabl, nahvi tü r kî, farisî, ta­ mıyor!
rihi islâna, kitabeti türkiye, coğrafya, hesab, Bu işde gözetilen maksadı Arab şeyhle-
hüsni hat, malûmatı mütenevvıa, resim, rile, Krüd ve Aroavud sergerdelerinin çocuk­
fransızca, hüsni battı fransevl, talim. larını okutup onlara rütbeler vererek, ma­
5 inci sene: Kuranı kerim, tecvid» ulu­ aşlar bağlıyarak ve askerî mülkî memuriyet-
mi diniye, nahvi arabî, farisî, tarihi osmanî. lere tayin edilerek memleket idaresine işti­
kavaidi Osmaniye, kitabeti türkiye maa kıra- rak ettirilerek bu yüzden çıkmakta olan is*
at, mükâlemei türkiye, coğrafya, hesap hen­ yanlardan ve gaidelerden kurtulmak olduğu
dese, hüsni hat, malûmatı münevviâ, hjfzıs- halde serbestçe ve serkeşçe yaşamak istiyen
sıhha. usuli defteri, £ransızca, hüsni hat, hus- şeyhlerle sergerdeler çocuklarım rehine gi­
ni hattı fransevl, resim, ayak talimi. bi tatanbula göndermece yanaşmamışlar ve
Şu programa göre Aşiret Mektebi rüşti­ tstanbul bu mektep için kendilerinden tale­
ye İte beş senelik İdadi, bugünkü tabirile o r­ be istedikçe eşraftan olmıyan şunun bunun
ta mektep arasındadır. Orta mekteplerden çocuklarım göz boyama kabilinden gönder­
ayrddığı -noktalar mükâlemei türkiye gibi bir mişlerdir.
dersin mevcudiyeti, kuran ile tecvidim Jıer Bu çocuklar biraz okuyup. Öğrenip gü­
sınıfta okutuluşu ve bir de yine her sınıfta zelce giyinip kuşanıp memleketlerine dön­
talim mecburiyeti bulunuşudur. Bu mecburi* dükleri zaman içtimai mevkilerinin a^ağı olu­
yet çıkanları kısmen Harbiye ve Bahriyede şu yüzünden âyan ve egraf arasnda itibar
okutularak askeri rütbe vb askerî üniforma görememişler ve hükümetçe gözetilen gaye
vermek fikrinden ileri gelmiştir. de bu yüsden husule gelmemiştir.
Daha sonra ittihaa olunan bir kararla Nihayet bu baldırı çıplak arab, göçebe,
buradan çıkanlar Miilkiye mektebine de gön- arnavud ve kürd çocukları n&zü ciem için­

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
•'NSJIOOPEDtSt — ııe ı — AŞIYAN

d e b a h m d u k la n sa ra y d a g iln ü n b irin d e v e . Bebekten gelindiğine köre. Kayalar me­


rile n yem eği beğenm eineaU k e d e re k id a r e zarlığının başından oldukça dik ve yılankavi
aley h in e isy an e tm e le ri ü z e rin e 1323 <ıflfxv> b ir yol 11c çıkılır; yol. Belediye tarafından
şu b a t j so n u n d a m ek te p k a p a tılm ış, ta le b e paket taşı » e döşenmişUr. Afiy&tt, büyük de~
jn em JekeU erlne g ö n d e rilm iş vc b in a sı da o s ı­ n ilem iy « *k b ir bahçe içimle üç katlı roiUe-
rad a yen! a ç ıla n K a b a ta ş id a d is in e tah sis vasl b ir yapıdır; bodrum katı ve şimale bakan
o lu n m u ş tu r duvarı kAgîr. iisi uırafı ahşaptır.
Bu lağıv keyfiyeti 1908 İnkılâbından 14 İçinde sahibinin oturduğu zamanlardaki
ay öace olmuştur.» Ajiyanı, Ruşen Eşref. Iflio da Südl KOHıp.
Osmnn Nuri Ergin hanesi tararından neşredilen «Tevftk Fik­
re!» inde şu satırlarla tasvir ediyor.
VşİYAN, AŞİYAN MÜZESİ — Rume»
lihisannda. kayalar mmarlığnun üstüne «Demir parmaklıklı ufak kapınuı yanın­
da sizi evvel* o tombul ağaç karşılın hatH
rastlıyan sırtta, Hisarın cenup bedeni dışın­
ıtri, müebbed yediliğiyle genç bir ada çamı!
da Edebiyatı Çedldenin en parlak siması bü­
A ryanın Hisara nâzır duvarı • taçları lltiza-
yük şair Tevfik Fikretin evi; îstanbu Bels- ml bir kabalıkla yontulup UstOjte yığılmij
diycai tarafından zevcesi Fatma Nizijrıc lîa-
gibi duran koyu gümüşi duvar • içini» va-
nu»orendid«n ou bir. liraya satırı alınmış ve huş bir kavuğa ' girecekmişsiniz duygusunu
1946 yılında bir müze olarak açılmıştır; için­ vorir. Hayâlinizi msâniyetln iplldal devrine
de. Edebiyatı Cedide sairleri ile miibeşşirlo- çıkana: Yalnız bir tepe üstünde, hayatın
rinin hâtıraları, metrûkâtı toplanmakladır, maddi İhtiraslarına yabancı U r raûtekif 6m-
Fikret, Âşiyanda Ömrünün son dokuz yılını ril süren, eski kâhinlerden birinin m&beâlne
geçirmiş ve bu fcökşkle ölmüştür. uîaştınn sanırsınız. Sâde, fakat nezirtU btr
güzelliği bulunan bahçenin ince
kumlu yollarını biraz kırıp çiğner­
siniz. Eliniz çıngırağa hafifçe do­
kunun., Kapının ününde epeyi
ayakta kalacaksınızdır. Rüzgârlarla
ataçların sesinden başka, biç bir
sese alınmamı; tenha Ajtyan çın­
gırak ihtizazlarına geççe cevap ve­
rir: llîmal belki sîze o (fthikadan
Boîazın en seyrine doyulmaz tür
parçasını, boklum büklüm suları,
yer y er nefti, kızıl yamaçları, ba­
sık kllçltk yalıları, açılmış birer
zambak gibi iki sarayı - Beylerbeyi
ve Göksu - ile en zengin parçasını
göstermek içindir.
.«Nihayet çekingen bir el ka­
pıyı açar. Küçük k u sizi salona
alır. O kum her evdeki hizmetçide
rastgellnmiyen temiz bir giyinişi,
dikkatle iaranuıiî saçları, yliztiniin
daim i b ir tebessüm ü vardır.
.Hiç ıınıulmıyan ta n ı tefrişi,
teıyiniyle her ziyarette «he ilk de/a
gürüyormuşnınuz hissini veren sa­
A ylftn yolunun sonu ve A tfyuı lonun neresinde yer bejenecnglnl-
(Resim: K tfM fleftaçsoy# tayinde acemileşirsiniz Güzelliğe
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
tatYAK — 1192 — İSTANBUL

Aşina yt FikreÜo elifle dlMlğt fatjk Çâ»i. lW7


(Kerim: Abdullah Tomrak)

meşhut bir ruhun tekemmül etmiş in'ikaçı »Duvarlar tablolarla örtülmüştür. Müna­
oten s&Iobüü fcaa* noktası, zihni saatlerce yo?’ sip yerlere »efis dJdler, içlerinde her £tin
tından düşündürür: tâ*e çiçekler yaşayan Sevr vazoları konul­
^Rengârenk camlan gotik mÂbeilen ha- muştur: öteye beriye heykeller, çevreler aer
t ırlatır. Sâde, çiçek gırlaatlı duvarları, ha- piştirilmiftir. Hasılı hu yer. tenevvü içinde
lif inhinan tavam kadim Yunan evlerini an­ bir vahdet misali, imtizaç etmiş bir âhenk
dırır. Sedef kakmalı, kadife döşeli sediri, âlemi, bütün bîr hüsün İklimidir. Denilebilir
kanapeleri bundan yirmi sene evvelki İstan­ kİ hakikatte birbirine u t, takip milletlerin •
bul zevklal uyandırır. Cilâlı tahtalara serilmiş yüzlerce senedir yürütüp gelindikleri - sa­
tarif seccadeler hayalinizi Buhâraya, Irana natları bu âsödc salonda uyuşmuşlar! Ve o
kaçırır. Şu yüksek tirşe lâmba, şu fağfur beynelmilel güzellikler, şairfn, ruhunda ya­
Kâseler İhtiyar Çinin metildir; siyah zemin şattığı banşüc insaniyet hayalinin bir timsah
itatrlne san Kırma kartal işlemeli paravana, grbi bu tâneyi süslemiştir! Kuradaki cn
ince m im li ltlipler, volkanlar ve padgoda- ehemmîyetalz şeyin üzerinde biit derin bir
far adalarına mensuptur. Loş, minimini bîr rukufi sanat titiz titiz işfemfftfr. Sİ£ otur-
girintinin bir tarafındaki ocak, karşısındaki duğunuz fekemleyi kıpırdatmağa fwle kail ota­
utun minderi, şal örtüleri, işlemeli yastıkla» mazsınız: fakat her gün bir yenilik arayan
n . ayet levhaları, tavandan sarkan Arabesk sahibinin elleri alUnda o nefls hurdalar ytr*
lâmbasiyle zihninizi su rla r arasında dolaştı­ terini sık sık değiştirir.
rarak tâ kurunu vusta İslam, şarkının efsanevi Ertmtmd Hostand'uı Kambo'daki aayfl-
adatenna gâtilrür. Sedefli, oymalı sigara İs­ yesin! ziyarete çıkan bir muharrir, Hcnri
kemleleri Bftfctladı, Şamı düşündürür. Bordeau. kaarüerine: 'S airin UbUcrce meç
n ttp ://g r o u p s .g o o g lc .c o n :
A K î^ m u s i — 1163 -

b ul t( r mühim eseri de A rnaga villâsıdır, ■ P arm aklarını kenetler. Ellerini U |u |tu ru r. V*


diyor, 0 m u h arrir güzelilk arayan ruhunu nazarlarını a n ân e eğerek o vücutta biç um-
hirksç zam an da sehhar Şarkım ızın firö ıe m adiğiniz nâzik b ir sesle h a tırın ® sorar.
seması allm da sevdirip A b ra n a ön yolu düş­ «A şiyanda zevkten ringan bir zenginlik
seydi. «Bu vakur m ü n îtv io in . V j (« H at m ef­ var. B ir zenginlik k i liraların m ahsulünü »ol­
tunu şairin herkes ta n rın d a n billnm lyeıt bir g u n laştırıy o r. M eseli o r u d a n&rin bir sec­
fttıescri de A jiyandır» derdi. cade ö rtü lü m asada Japonfciri yüksek tiı^e
Ajivaam mimarı Fikret, odalarının nâzı b ir lim b o d u ru y o r. K ıratında donuk siyah
mı Fikret, duvarlardaki tabloların ressam ı lıınçtan b ir çem b er var. Ç em berin U r k«M-
pikret. ejyasuıı intihap eden, bahçesi»!" ta r­ rın d an jln< tu n ç h lr k urb ağ a tirşe le re doğru
hım çia>n Fikret, ruhu, h er şeyi F ikrettîr. tırm anıy o r. F akat « k a d ar san atla yapılmış
tSiz. muhayyilenizi kam aştıran bu sü- İd... ly ic c görm ek için 1} yanına gittim . Me­
kim. bu saadet penâhında dalm ışken o. geniş ğ e r hakiki b ir kurb ağ a kurusuym uş. Muhak­
Eiğsü, parlak siyah gözleri, açık alniyle ka­ kak y a b ir yol kıyısında bulm uştur, ya b ir ça­
pıların birinden yavaşça görünür. P ek bü­ t ı kenarınd a.. F a k a t onu buraya koyabilmek
yük bir adam huzurunda bulundu iseniz, fcal- için bu adam ın zihninde eşyast, teferruatına
binizi alam etle kanşık bir hicap îçiode çır­ k ad ar; n e k a w < tie y e r tutuy o r. Gezdiği ıa -
pındıralı o tesiri eğer duymuşsanız Kikrcll m an lard a b ile beyni nasıl san a tU ra n e Slıeıık-
gördüğünüz vakit m evcudiyetinin yapılan o l e r a rıy o r, düşünüyor, gürliyor, buluyor. Yi­
risey» bakiciyle anlarsınız. O. kuvveti ifham n e ayni m asan ın ü stü n d e bazı y erleri hafifçe
eden seri adımlarla yaklaşır, - tom bul p ar­ y o sun tu tm u ş b ir la s v ar. Öyle laflard an bir
m aklaman uca sivri - elini size uzatır, ve eli­ çoğunu d e n il k ıy ıların d a gezdikçe a it d e ben
nizi aamûneytle sıkar. Kanapesine oturur. d e görm üşüzdür; Takat hiçbirim iz onun bir
k e n arın a tu n çtan küçücük b ir heykel
* i • ' koyuverm eyi, o incecik yosunlar arası­
n a d a çty d a n elerl gibi gayet kttçük bir
iki inci kırıntısı serp iştin vermeği dü­
şünmeyi*. Bu güzel ve ucut biblo yalnız
onu UıhnyyUl edebilen sfoScâya m er’ud-
dur. Köşede a b sn o ı renkli, s-fde[ mene-
rişll bir Stnca Mht var. ü s t kenarların­
d ın büzme biizmo şallar sarkıyor. HcJe
o türlji yollu yollu,'koyu çubuklu çatlar
bana tabutları ve cenazeleri hatırlatır da
hiç sevmem. F ak at orada o sedefle o tah­
taya o k ad ar uygundu ki.. Sonra ince yu­
varlak sütuna kabzası beyaz, kıvrık bir
eski zam an kılı asmış, fevkalâde arif.
Koyu mavi tem in üzerine yaldızla ya­
sılm ış sültla levha lora tahini ipekten
büzme bii/m e çerçeveler yaptırmış. Ma-
am afih İHI güzel şeylerin yanında İnsanı
jtfiliiınsclen lııhaf, yapmacık iayler de
var, Mcsclı'ı karşılıklı iki camekâmfl
iyinde iki tujur yetiştiriyorlar. Saksının
orta yerine, nebatı düz lutsun diye bir
kamış dikmişler. Ucunda da yt yajan*
ya da dolma bir kuş oturuyor. O kav da.
Agiy»tl, lemln kala Cemil Paşaıun ııedh bahçesindeki tela
<*Mıı: Rrgad BrrtatMyl feti t»rba< eden o iki s u ıl ' » !*>'•
ı/g r o u p /m e r o k e d iy o r u m
AghTAN — İIM — İSTANBUL

lek gibi sinirime dokundu Fnfcıt


umumi Ahengin içinde bu tefer­
ru a t o kadar göze çarpmıyor. Zi­
ra oda o kadar m inidar ki. Yal­
ın ı ev vc ıfis aşkının değil, aile
ve ahlUc aşkının da iyi bir nu­
munesi. Tahtın yanı başındaki
fümineli hac leyi babasının hâtı­
rasına hasretmiş. Yağlı boya ile
baba&mın resmini yapmış... Bel­
ki oradaki örtüler, levhalar, be-
y ai dal İşlemeli pembe atla»
seccade, küçük sedef çekmece
hep pederinden yadigârdır. Az
ötede baba aşkına hoca aşkı re­
fakat ediyor. Hecai zade Ekrem
Beyin buruşuk mavi bir pas par-
tu içinde bajı açık bir fotoğrafi-
si asılı. Kitap dolabının üstünde­
ki vazoda her vakit o resme doğ­
ru uzayan zarif ve taze bir de­
met bulunur. Şatonun b ir kö­
şesini de Halûk’un çocukluk hâ­
tırası, refikasının oğlu İle bir
arada çıkarttığı resim ler işgal
ediyor. Fikret bize mektepte
edebiyat dersi vermişti. B ura­ A'iyan, arta kat
da da salonu bir ev ve bir aile (Flân: Resad SevluçMy)
aşkı, bir ahlâk ve terbiye dersi
veriyor. yor Biraz ılıtıp d a mı getiriyorlar, yoksa bi­
«Kendisi yanımıza biraz geç geldi. Bah­ zim hüsnü kuruntum uz mu?
çe ile uğraşıyormuş.
— Meşguldüm. Çabuk kurtulacağım «Evinin h e r tarafı salonu ,gibi, Bizim
zannediyordum. Sizden m ahrum ' kalm ak da memleketimizin sanayiine çok m eftun. O es­
istemiyordum. Onun için alıkoydum... diye ki gümüş el aynalan, eski sırm a ve ipek is­
özür diledi. lemeli yastıklar, abâni kum aştan perdeler,
«Ne kadar munis adam! Kendisi söyle­ eski divitler, kalem datılar, kalem tıraşlar,
miyor ama anlaşılıyor ki bu yalnız y erde ya­ rahleler, arabesk sandalyeler, el yazısı kitap­
lam aktan biraz canı sıkılıyor. Kendisi Âçiyanı la r A şiyanın h er tarafında görülür. Fakat en
«meşguliyeti! bir inziva» diye ta rif ediyor. çoğu salonun yanındaki küçük odada, tavanı
eski Türfc evlerinin tavanları gibi müdevver,
üstü enginar gibi n eb atlar resmedilmiş kah­
ıGtimiiş zarf fincanlarda kahve geldi. ve rengi kâğıt kaplı o oda çok koyu, ve il
Fakat Aşiyanda işler o kadar mımUzam, o hamkâr. Gayet b a sit b ire r rafa eski d ille r
kadar sessiz görülüyor ki, içinde canlı mah­ içinde e l yazısı divanlar, farisi, arab i kitaplar
lûk yok gibi... Ayak se n , fincan şıngırtısı bi­ dizilini;... Salonun kapısından o odanın du­
le duyulmuyor... Sonra ne kadar tertip var. varındaki kalkan, karğı, m iğfer, zırhlı kol­
Bu evde erkeğinin a n u tu n a refakat eden tn- luklar gayet heybetli gözüküyor. Fakat be­
tizam perver b ir kadın ruhu seziliyor. T uhaf nim en ziyade, kitap odası hoşuma gidiyor.
b ir rşey söyleyim. Gümüş zarflar ekseriya İn­ Meyilli, dirsekleri çıkık, h â re h lre zeytuni bo­
sanın elini yakar degU mi? Ariyanda yakmı- yalı b îr tavan; koyu vijne rengi duvarlar; OT

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
ANtlKtOTEblSI _ U #5 — As IYav

ta kapıya karçı geni] m inderin ü stü nd e dar. ki zam anlardaki gibi kayalar içine sedirler
u n ın, cam lan rengârenk bîr pencore ve al* oymuş. T a j la f ü stüne koyup kaya parçala­
tın da k ılip dolu latr r a ; Sonra bahçeden Uç rından m asalar, k a n ip e le r yapm ış O nların
cephedeki balkona ve kilnn odasına meliha! civarında sıra ile dikili iiç n ârin s e n i var­
olan, köprüye karşı geniş, her yanı aç üt g a­ ılırı. O nlara « U » Trois-Grâces» diyor. Salo­
yet sade U r vazdıane, arkalığı oym alı geni;, n un yanındaki küçük odaya ÜÇÜ Anatloluhi-
u n b ir sandalye, etrafla yine Ula]] dolu ra f­ sa n n a , Uçu de Beylerbeyi tarafına n irır çı­
la r ve bahçeye n fa ır kanman İki tarafın d a (la kıntılı ve dılılı allı pcnccre yaptırm ış. Onları
dört m aini d irek arasına dizilm iş şık v e basit b ire r panoram a gibi telâkki ediyor Hangi
raflarda kitaplar... Yemek odası en alt k a tta ­ birini açsanız Boğazın a y rı b ir köşesini gü­
dır. Pencereleri yüksekte kalır. Üçlerinden lüyorsunuz. H asılı Aşiyan biraz oyuncaktı,
b irer saksı fu je r salkıyor, B üfesi, du v arların fa k a t o k a d ar y e k ti, o kadar nezih b ir şey kİ
içine yapılmış k ab arık gül oym alı, fevkalâde o nu size benim acem i kalem im değil, kuv­
zarif ve boydan boya u a m b ire r y e rli dolap­ vetli b ir sa n a tk â r kalem i iy i anlatabilir. Hep­
tır. Sofrası son derece tem iz, büsIü, tertip li... sinden iyisi, kendiniz görm elisiniz.
Ifzun b ir sofradır. Cidden bu ad am ev h ay a­
tına tapıyor. H e r tarafın a b ire r İsim bulm u?.
Meselâ şatona girilecek dış kap ının sa h a n lı­ «R enklerden tirşey i pek severdi, Salon­
ğı altuıda sarm aşıklara b iirü lü, ifiri taşlı daki « e k ita p odasındaki lam baları, abaju r­
bîr püncere vardır. O na S o kratuı penceresi la rı tirşeyd i. Y ol h alıları lirşe, yemek tabak­
demi;. Bahçede Boğaziçirsc n âzır sed le re es­ ların ın çiçekleri tirşe idi. Salonon duvarları
tirşe y e yakın bir renktedir. Ba
zevkini evinden m ektebe de tef-
mil etm işti. M ektebi Sultaninin
ınuslki salonundaki duvar d a tir­
şeyi a n d ırır b ir renktedir. K apılar
d a o renge yakındır. T irşenin im­
tizacından hâsıl olan açık ve knyu
re n k le ri, - donuk, yeşillere k ad ar-
d iğ erlerin e tercih ederdi. Kumaş­
lard an da kadifeyi sevdiği aşikâr­
dı. Zira salonunun döşemesi kadi­
fe, yeleği kadife, köşe yastıklann-
den bazıları kadife, evde giydlli
takke kadife, göm lek kadife idi.*
 flyan İstanbul Ansiklopedisi
adın a 1947 de ve 1959 da iki defa
ziyaret edilm iştir; aşağıdaki notlar
bu ziy aretlerd e tesbit edilmiştir.
Aglyan bina olarak taravetini
muhafaza etm ektedir; fakat, Râşen
E şrefin tasvir ettiği F ikretin eliyle
tanzim edilm iş olan içi. b ir kaç
p arça eşya m ılstesnâ, tamamen de­
ğişm iştir. bu değişiklik de şiirin
ütümü ile Âşlyanın İstanbul Bele­
diyesince satın alınarak bir m Ih*
haline getirildiği zaman arasında
olm uştur.
Ariyan, Kıt kal Eski gaz Umbalramra yerini
(H u Rctml SerâıcMy) elektrik tesisatı almıştır.

ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AstVAN — İM — ISTAftBUl

Şâirin kütüphanesi de yok'ur. Maarif İ tlin kıl b i r i m ı q bDyllk ııf rı Ikllnah?


Vekili Necati Beyin İmzası ila şâirin zevcesi Seo U ri tn M ıa mı. n*ı> ty M U u tm ur
U rp U f y ürekleri* w yır M rm ıle n u lu l |R V U GirV
N ââm e Hanıma günderilmiş b ir teşekkür
mektubundan kitapların Galatasaray! Lisesi­ İM7 d e Aşlyan İstanbul Ansiklopedici
ne bağışlandığı anlaşılıyor; fak»l mozkflr lise­ adına gezilirken yazı ailemizi nezaketle kar­
nin kütüphane kayıtlarında bunn d a ir hiç bir şılayan in lilerin eski m em ura Bay Zeki A r
işaret. yoktur; kalb huzuru için Galatasoyı Li­ çin Tevfik Fikrelin Eyyubda bulunan kemik­
sesi kütüphanesinde um um i tasnife tSJ»i tu tu ­ lerinin de Aşiyaııın bahçesine nakledileceği
larak damıtılmış almaşım kabul etm ek 1âlim ­ tasavvurundan bahsetm işti ayni düşüncenin
dir, şunun bamın eliııdo k ald ıjın ı düşliımıek 1059 da da devam ettiği fiörülrolişlUr. Ariya­
de pek hâzindir. nın lügat m ânası düşiinülUrse bahçesinde ve­
Binanın miıze olarak açılan yarleri bi­ lev ki sahibinin dahi olsa hır kabrin bulun­
rinci kattaki salon ve bir oda İle ikinci k ı t ­ ması herhalde şairane güzelliğine halel ve­
taki yatak odası ve m e sti odasıdır. rir. Tevfik Flkrctin rııhu liyyubsuitandan
Bahçedeki İki şam fıstığı için zevcesiyle hoşlanır denebilir. Bahçeyi daha ziyade tunç­
şâirin diktiği sfiylcnir; havuz kenarındaki ka­ tan dökülm üş b ir heykel süsleyebilir.
ba tafttan masa ve sedir eski halindedir. Ha­ İstanbul Ansiklopedisi müzenin 1947 dekf
vuzu u arkasındaki kayalıkta şâirin kendi eli memuru çok nazik Bay llayruilahm adını
ile yazıp (anıy a oydurduğu m ısralar k ırım a buraya kaydetmekten b ir zevk dymuştur;
boya İle boyanmıştır. Rübabı Şikeste'nin ikin­ 1959 da Belediye müzeleri müdürü ve vazi­
ci tab'iDda mcvcul n]an bu m ısralar, Balkan fesinin ehli sayın Ethem Sezdi ite müzenin
Harbinden evvel söylendiğini güatorir. pek ayduı memuru Bayan Jalenin ve müzede
Halbuki 1947 de milze gezdirilirken çalışan değerli şâir Ali Vecdi Bingölün İstan­
Balkan harbinde Edlrnenin Bulgurlar tarafın ­ bul Ansiklopedisini tenvir için gösterdikleri
dan işgalinden duyduğu t «K ürle yazılm a yakınlığı da şükran ile kaydetmek bu ansiklo­
oldutu aulatılnııştı. Bizce böyle bir rivâyet pedinin şiârİDdandır.
varan İni kayanın üetiine kazılmasının o kara Aşiyan'Miizcsl — Aşiyanın. Boğaza ba­
güne rastlamasından doğduğudur. Maftkûk kan kapısından girildiğimle, alt kattaki sa­
mısralar şunlardır: lon AMUlhak H im id'e tahsis edilmiştir. Bu­
Ey Uf! S tn ey kil İtici lensini kün tekil!
rada bulunan eşyanın hemen hepsi bliyiik
I1İP i» r şlkflshı Jıçvkrll n ü lh .vli üadıraa şâirin sou rcfikul hayatı Lüsyen Hanım ta­
V aı’ın lı npyri hilkat illersin |ılir iştibâh rafından verilmiştir. Hu hSlıralar 1947 de
şöyiace lesbit edilmişti:
Duvarlarda asılı resimler: Ka­
pıdan girince sağdaki fotoğraf H â-
ınid'in etrafında toplanmış Türk
edebiyatım » beş g iiz i d a si.ııSsı;
Âkil, Cenab> Süleyman ıNy.^il', Sami
Paşazade Seza-i, Midhal Cemal ve
Mldlıat Cemalin yanında küçllk
Oflu.
S3|dald bölmenin k arjı duva­
rında Lüsyen Hanımın portesi,
kapının karşısındaii bölmenin bü­
yük orta duvarında Halife Abdiil-
medetin Şâiri&zama hediye edilmiş
yağlı tıoya Kurbağalıdere peizajı
(Bu tablo için Göksu diyenler te
^lyan bnbçrrinte las masa *b feride, üstüne l'ıkrcllıı vardır.) Yazıhanenin üstünde Oç
ıniKmları kasıtmış ultıo kaya lotağral: Bebekte Hekimbaşı köş­
tltorinr. Reşad 8Evlnç(M>y> künde Tahran elçisi müverrih Hay-

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
ANSİKLOPEDİSİ 1167 AşIVAS

rullab Efenıtı ve kaıçısıınla haruz basında iki sahi/e. 4— Ruhlar, ilk müsvedde İki defter­
otlu. Nusuhi Bey ve yedi yaşınıU llam id Bey. de elli yedi sahile. İIKrnlıiiıı yat isiyle. uçlln.
.-tlHMilınpeldi» IırcaBimlantıkmıs v e aynı ssln- cü defler başkası tarafından tebyiz »dllml;.
nun diğer bölmesinde bulunan yağlı boya B— Ilhan, lam müsveddesi 160 sahlfe. 6—
Ab<IQIhak Ilârakl portresinin fokıgrgf riipro- A r* ilo r. la n ı m ils v e d d e s t 73 sa h ile . 7__ Ib n i
düksiyonu. Üst sel kilende ressamın el yazısı Musa, son ıleflor 220 uncu sahlfeden 200 inci
ite 'K avuk lUnıld'e.» ibircsı ve im a sı; af- Kabileye kadar. B»- t-ınU-n müsveddesinden
lınrto şu «ıtırlar; şiir Tevnk Flkretindlr: miisvoıMesînrfen liç sahlfe. D— Te/er. tam
müsveddesi M sahlfe. 10— Yabancı dostlar,
Pflıil; ev nrvylrf rsrArı f b h ı t d n lllıâmın
Senin iılonil llnmM «M ir l'Vnuım arinımT baştan on İki «»hilesi m ükerrer olmak ürere
caier. e j Hohil .Aı.mı. (îcrin fcrtl»** ecraımn yelmiş küçük sahife. II— Zeyııeb. ilk müs­
Olur ik ;IiuiII Fikrim yiıfc «İdlkcF »»yalı namın vedde 114 sahife. 12— Zeyneb. l»m ve kati
İlerin Mr cvrvl Inhııti, Reni; bir darbel *eltlırr m üsvedde İki yüz dö rl sahife 13— Tayıllar
Üçüncü fotoğraf on b ej en a ttı yaşla­ geçidi, tik müsvedde 99 sabite. 14— Torban.
rındaki Hânıid, ailesi arasında; babası, iki İkinci defter 56 ıncı sahîfeden 104 üncü sa­
teyze bamın, annesi, kızkardegi Fahrünnisa hneye kadar. 15— Tezor ve Sahranın ilk
Hanım. m üsveddeleriyle M utekit vc Miltehassir man­
zum eleriyle sair birkaç manzume. I l t sahife..
Bu bölmeyi soldaki bölmeden ayıran d u ­
V itrinin bu ü st katında Ittm ide gönderi­
varın oniindc heykcltraş Ntjart'ın Ahdiilhak
len b ir iki telgraf, şâire ait birkaç perakende
EÜmiıt başı. Soldaki bölmenin sağ duvarın­
m ektup ve manzume ve bu arada Hâmidin
da şâire öliimiyle Makberi yasdırtan Fatm a
e l yazısı ile genç yaşında vefat eden Türko­
Hanımın büyütülmüş fotoğrafı: bu ince vo
log K ip hakkında b ir kıt’ayı ihtiva eden bir
harlkulâde dilber genç kadın resm inin a ltın ­
kâğıt vardır, k ıl’a şudur:
da Beypııttakl kabrinin fotoğrafı: hu bölmenin
karsı duvarında HAmidin Fatma Hanımdan Ciuule «örfim vefasıyla ederken fıtylp»
lîoğımtş çoraklan. Hüseyin Beyle, 1948 rta Kem li ilm rtlnıle vefa RfirmoH ol xatl cdlıı,
yelmiş iki yaşlarında vefat eden MSmlde H a­ tozıp rken «Im as iril ev ri fcemSJe vesıl
Ne oturdu yafam ı; olsa MI m isler Ki|i
nımın fotoğrafları ki bu hsnım fendi P ro fe­
sör Fihlrln annesidir; Hıiseyin Bey İse Şâi- Bu vitrinin alt kısm ında İlintide ait bazı
rliıam ın hayatında genç ya}inda vefat etini■ 05ya teşhir edilm iştir: Y an hokkası, y an ku­
tir. Ayni bölmenin sol duvarında Halife Ab- rutm a tamponu kalem ler nişanlar, küçült bir
dillmecidln büyiik yapılı boya ve tam boy Ah- tiyatro dilrhini, tek gözlüğü, teşbihi, saali,
diillıak îlâm id porterl lyazıMıie üstündeki fo­ kartvizitleri r e mebusluk lıiiviyfi varakaları,
to ğ ra fa aslıl, ressamın imzası ve 1333 tarihi gayet zarir ve ktiçücük bir dama takımı, son
vardır. Ayni duvarda Abdülbak Mümidiıı hastalığında verilen İliç ve Ölümünden bir­
Fatma Hanımdan sonra evlendiği İngiliz Net­ kaç saniye evvel bu ilâçla doldurulup ağzı­
li Hanımın ve Lonrtıadaki kabrinin fotoğraf na götürülen kaşık.
lan; soldaki odanın kapı yanındaki duvarın­ Salonun m ethal kapısından girildiğine gö­
da iki yağlı boya portre; Şnirut babası Hay- re karcıdaki bölmede şöminenin yanında bir
rullah Efendi ve dedesi Hekimbaşı Abdiilbak salranç masası vc: satranç taktını, orta du­
Molla. Salonun methal kapısının soluna dü­ varın ününde Ş â ir ta m ın yazıhanesi, sol du­
şen küçiik duvar parçası üzerinde Eıniıı Şü- varın önünde bir etajer.
lıtıhl Bey, kapının lıcnıan solundaki duvarda Soldaki bölmenin orla duvarının önün­
Belıçot Efendi. deki vitrin: R&iritaımn esvapları, sağda lâ­
Salounun ortasındaki vitrin: Üst gözde civert bir kostüm, ceketin üst nebinde beyaz
Abdiilhak Hâmidin eserlerinin orijinal müs­ keten mendil, alt cebinde beyaz eldivenler,
veddeleri: (sıra num araları eserleri ayırt et­ sa£ kenarında fes. Ortada Bâlâ üniformanı,
mek için konulmuştur) 1 — Cttnıınu aşk, ilk göğsünde nişanlar, belinde kılıç, solda kadi­
müsveddeden altmış iki nahife ve içinde bir iki fe yakalı lâcivert paltosu, köşede silindir şap
not. 2-— Hâk a ıl. ikinci defter, seksen sekiz ka; vitrinin alt kısmında bir çift rugan iskar­
sahife. 3— biberle, natamam nıiisvodrlc 47 pini. şemsiyesi ve kamty bastonu.

,m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AçİYAN — 1168 ___ ISTANBtn.

Salonun methal kaplından girildiğine yük konsol saati Terfik Fikretin ölüm anın­
göre «ağdaki bölme içinde gflmBfl semin üze­ da durdurulmuştur, alaturka o* Utlyl on
rine çiçekli İtalyan kadifesinden İki koltuk ki* geçe.
«e U r kanape, Şftİrlâzamı» Londrada ikamet Salonun sagımLki yıkıntı önünde ısırin
elUgi sıralarda kullanıldığı rivayet edilmek­ büyük yan masası ve yerinde Mr tibir İte
tedir. fUr lahit olan gayet geniş, rahat kolluğu.
Aryanın «İt katındaki soldaki oda Ab- Vaktiyle şilte ve yastıklar ito döşendiği mu­
diiUıak IJtmıd salonuna nisbetle pek fakir­ hakkak otan koltuk çıplaktır, üzerine ktıçttk
dir. Buradd kaydedilmece değer hemen ye- bir meşin yastık konmuştur. Y a» m arnı cid­
gâe kıymet. Recaizâdc Ekrem fibrin Halife den zariftir. Cayel gonlş olup üreri bir hay­
Abdtilmecid tarafından yapılmış büyük yağlı li evrakı perişan taşıyabilir, orta kısmını Mı­
5oya portresidir. Bir duvarda Edebiyatı Ce­ sır hasın İle kaplatmiştır. Rivayet edildiğine
dide $air ve ediplerinin el yazılarını ihtîva göre bu koltuk ve masa vaktiyle Edebiyat
eden küçük bir vitrin vardır ki bu arada Ce- Fakültesine hediye edilmiş. Fakülte binadan
nab’ın. Süleyman Nazif'in, Saffeti Ziya'nuı, binaya göçüp dolaşırken menşei unutulan bu
Halid Zira'ıun, Fail: Ali’nin yazı ve imzaları iki kıymetli hâtıra b ir ara ambara atılmış,
ile haftalık Servetifunun garttarnin bili müd­ uzun zaman orada kalarak bir hayli yıpran­
det kapatıldığım sahibi imtiyazı Ilışan Beye mış, Aşiyan müze haline konulurken Flkre-
bildiren LQ teşrinievvel 13 İT tarihlî bir teb- tin arkadaşlarından biri tarafından hatırla­
1:ğnâme görülmektedir. (B.: Serveti FÜrtUii) narak haber verilmiş vc Edebiyat Fakültesi
Âşiyanın iist katı tamamen Tevfik Fik- dekanı Profesör Hâmid Ongunsun’nun araş-
rete tahsis eriiîmlşlir. Bu kat da müze halino tırmasıyle meyadana çıkarılmış ve eski ye-
konulan üç bölmeden mllrekkep bir mesai rioe konutmuştur.
odası He bir yatak odasıdır. Mesai odasına Mesaî odasının bu bölmesinin sol köşe­
girilince hemen karşıda Hâlife Abdütmeeidln sinde tunç taklidi boyanmış Fikretin alçı
fırçasından çıkmış yağlı boya büyük bir sis büstü rivayet edildiğine göre: Robert Kollejli
peizajt vardır. Prens ressam ilhamını sairin bir Bulgar gend tarafından yapılmıştır Bu
meşhur şiirinden almış ve tablosunu #Muhib­ bölmenin duvarlarında Tevfik Fikretin fırça­
bi aziaim Tevfik Fikret Beye* cümlesini ya- sından çıkmış yağlı boya İki natürmort var­
zarak imzalamıştır. 1326 tarifemi taşıyan bu dır kİ birinde ayvalar, diğerinde şeftaliler
tabloda Abdülmecid muvaffak olmuş bir sa­ vardır. Biri hattat Saminin- dileri Yesârizâ-
natkârdır; duman altında râkit bir deniz, du* denin. siyah üzerine yaldızla yazılmış iki tâ-
man ansından sıynür gibi olan belirsiz gü­ Sik levha vardır.
neş, durgun sularda uçucu akisler, bir balık­ Mesai odasının solundaki bölme şöylece
çı kayığı, kayığın öttnde elini siper ederek tanzim edilmiştir:
ferisini seçmece çalışan bir adam. Duman Orta duvarın merkezinde şairin, zevcesi
içinde gfiriinüp kaybolur gibi İstanbul silueti. Fatma Nâzİme Hanımefendi ile çekürttiği bir
AbdSİmecidiB tablosunun üstünde ressam boy fotoğrafının büyütülm üş. Hanımefendi
Blihrl Hanımın Tevflk Fikret portresi, Türk çarşaflıdır. Onun üstünde şâirin babası Hüse­
edebiyatı tarihinin en kıymetli vesikalarından yin Efendiula portresi: sağında ve sohında
birindir. şairin fırçasından çıkmış iki küçük «Çocuk
Huşun Eşref nakleder, Fikret son gün­ Halûk» portresi. Halûkun portrelerinin ya*
lerinde bn profil portre hakkında: «Bakın nında yine şairin fırçası eseri Ski kopya yağ­
bu ne güzel resim, benim baytını ne barikıt- lı boya manzara.
lâde gösteriyor, göylo buruna doğru geldikçe Bu bölmenin sağ duvarında, Fikretin
incele bir baş. şu burnum biraz daha uzarsa eliyle yapılmış üç resim: Fatma Nteiıuo Ha­
bir fil başı gibi olacağım!» der imiş. nımefendinin portrasi; Aşiyan civarında Bo»
Duvarda sis tablosunun iki yanına rast- tazın görünüşü (bu yağlı boya peyzaj tered*
lıyan yerinde iki küçük niş ve bunların ar­ dttlsüz bir nefisedir): bir çamın altında otur
kasında İki küçük camlı dolap vardır. Bu muş otan çarşaftı hanun fşâjriu zevcesidir):
nişlerden sagdakiıtin üzerinde fanuslu bü­ kara kalemle genç balıkçı portresi (bu r«tfm
nfrp://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ AStYAN

de şairin bayalı hâtûnundan kıymetlidir; Fik­ şâirin, sou hayal deminde bu bardak İle lur-
ret bu resmi Galatasaray Sultanisinin son sı­ 5u suyu içtiği söylenmektedir. Karyola, ft>*
nıfında iken yapınılır. üst sol kaşesinde lograf karşitorida kıymetini kaybedince, ga­
«Mehmet TevfiJt* Jauasiyfe su satırlar okun­ yet ağır ve kenarlan çok kalın olan bu bar­
maktadır: TccrUbei kotem ohnak vc sûn se­ dak da müzeye İfiübAU eller tarafından <ko(uO-
ne İmtihan salonuna vazolunouk üzere dflprc muş şüphesini veriyor; Âşlyamn haresinden
natUı tersim kılınırn^r. Mekicbi Sultani ziyade bir turşucu dükkânında bulunacak ley­
1888 ], dir denilebilir; büyük şiirin ateşle kavrulmuş
J3tı bulmeıılü sol duvarında F ik re lin İki dudaklarına .sunulacak birkaç yudumluk tur­
yajflj b o y w : «F ırtınalı bir gü n d e B o g a t v® şu suyu, her halde W fincan veya küçücük
A a adaluhlsam . g it» ! bir peyzaj; ve bir n a- ve ioce bir bardak içine konmuş olacaktır.
tü r raort; M andalinalar. Fikretin son günlerini tesbit eden Ruşen
Moaal Odasının solundaki h a bölm e ö n ü n ­ Eşref, bu turşu suyu fıkrasını kaydetmiyor
de iki katlı bir v itrin v a rd ır; v iti'inin ü st, gü­ (B.; Tevfik Fikret).
zünde. F ik ret'in üç küçük foto ğ rafı İle b ir Bu odada» karyolanın baş ucuna rastla*
h â tıra (tefleri, kıym etli vesik alard ır. Bu d e f ­ yan duvarda, şairin eliyle ve kurşunkalemiy­
terin , aç:k sahifesinde .3u s a tırla r o k u n m ak ­ le yapılmış babası Hüseyin Efendinin, bir
ladır: portresi vardır, altında şu satırlar yazıtadır
«İD Ağustos )9ib pazartesi tavalı tahatturuntlo Meteif babacığım
btllUHRIftkla mubah i perestijkâram Fikret. «Benim JüürtlıM f bdgil* balzi gehadetsia
Faik Ali, Süleyman Nafiz, M. K«n>îıl*. flebiti ndfc-e taasfryet, çthMf flurtelılfl.»
S oöuûcu imza, A ta tü rk 'ü n , L â tin h arf- Onun altında, küçük bir vitrin içinde
!e rin in kabulünden evvelki im zasıdır İU, S a ­ fesi teşhir edilmiştir; deniz tarafıdaki du­
karya m uhareb esinden so n ra k e n d ile rin e vara da, ölüm döşeğinde iken Ressam Mİhrt
«Gazi» unvanı verild iğ in d e bu imzanın m — Hanım tarafından alınmış masksın bir kop*
mlaı h a rfinden evvel u n v a n la rım yazarlardı* yası vardır; bu maskın asimin Profesör Ad­
Vitrinle alt katında, şaire ait ufak tefek nan Adıvar'da olduğu rivayet edilmekle idi;
eşya, bu arada kalemleri, yan takımları. ka­ bıı satırları yazıldığı sırada tahkikine imkân
lemtıraşları, resim fırçaları ve paleti bulun­ bulunamadı.
maktadır. Gazanferağa Belediye Müzesinin deterlî
.\$iyBüın bıı üst katında yatak odasına Müdürü Edhem Sezdi 1953 yılı ortasında be­
gellllco: lediyeye bağlı bütün, müzelerin bu arada Aşi*
Kapıdan girilince, hemen solda bîr ko­ yan Müzesinin de başına getirildikten sonra
modin ve bir ağaç karyola vardır- bu karyo­ asla küçümsentniyecek işler başarmıştır, 1956
la. müzeye, sadece bir dekor tamamlamak da vukua gelen ve Âşiyan için müstakbel bü­
için koulnrjştur; baş ucunda, duvarda asılı yük bnr tehlike teşkil eden dağ kaymasını on*
duran lxt fotoğrafı da pek ay dm şehadet el­ temek üzere 400.000 liralık tahsisat alarak
liği güi, ki şairi öliliD döşeğinde göstermek­ beyellna karşı takviye duvarı yaptırmıştır.
tedir, Filtrelin içinde öldüğü uymalı ceviz Binanın t âmiri için de 1959 mâH yılı hüdce*
karyola değildir. Aslı bulunamadığına güre, şinHff 150.000 liralık yeni b ir tahsis temin
karyolanın. bu fotoğrafa göre yeni olarak etmiştir; Âşiyana şehir telefonu almış. para*
yaptırılması, muhakkak ki çok daba uygun toner in;«ah yaptırmıştır. Yine onun himme­
bir iş olurdu. ti île Aşiyanda Edebiyatı Cedide şUr ve nâ-
Fikretin, ÖliİmUne takaddüm eden gün­ sirlerloin şimdilik yahu* fotoğraf portrelerini
lerden birinde, asabi bir kriz anında elini ihtiva eden yeni bir oda açılmıştı ki. ileride
karyolanın demirine çarptığı bir hakikati ta­ Edebiyatı Cedide Sımalarının bütün hâtıra­
rihiyedir. Fotoğraftaki karyolaya teslimi ruh larının Aşiyanda toplanması şayanı temenni*
ettikten sonra yatırıldığı kuvvetle tahmin olu­ dir
nabilir. Seçkin kadın şiirlerimizden Nİgâr Muti
Komodinin üzerinde büyük ve saplı biı Osman Hanımefendi Âşjyanın komşusu İdi;
bardak yardır ki. müzeyi ziyaret edenlere. 1 nisan 191» de vefat etti (B.: NİgAr binti Os*

m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
1170

m an Ilanunl, >-^]u Kr-'idun Nijçâr Bey muh :ır T iflannı karşıla* ~ lı, g«“ î mf :
--' idi :Jn 100C rllrflih !. jtUfıhDfK" Iili kupam!)
hediye etmiştir. H-mırm ft-ndUıln ol « « l ı HlılfTmıl
yazısı üc blj hAMro âcüt-r. cin kilidli vo mü­ A şIV A N MECMUAM — IMS İnkıUtain
hürlü bir velüneee-snntluîtı-p İçimle yi İH' ogul- dan sonra .ikilin edebi, i l m i ' abUki bir bal­
II rı FVridu-ı S ig ir ve Sıilih Kerimet Nlgûr talık mecmuadır: ilk ■ ■■; ı*. 27 uül* 10C-J
bejler tarafından Âşiyan? verilmiştir ki sahi­ (13241 de intişar etm iştir, M plrri lblıu
besinin vnsiyi?!l üzerine ölümünden elli sene Aiımert Cevdet Bey merhumla kardeş 1: 1
■■ i l nisan 1SGU tarihinde anılacaktır. lın Mııslafa Namık Beydir, i.i ■
İçrden Kemal Salih Sel’in ağabeyleridir. ".
ÂŞİVA.V İDADİSİ — Birinci f il a n Harbi
yanın bir nüshası 10 24 eb'adında 32
.-■nundn kuru'arı hususi mekteplerdendir:
olup fiyrılı G0 pann -di Ödüncü sayıdan itiba­
kurulu; tarihi İRİ8. kurucuları da. Meşruti­
ren. edebiyata hevesli nençlerin yazıları i‘ !i.
y d in ilâmnda Âşiyan mecmuasını çıkaran
dürt sahilelik bir il&ve koymağa da ba;lan- t
Ahmed Cevdet ve Mustafa Namık kardeşler­
m .'ıir kİ. Meşrutiyet devrinde heveskâr ■
dir.
lemiere ilk defa olarak kıymet veren Âş j.n
Aşiyan İdadisinin tedrisata başladığı ilk olmuştur
bina, 1059 da Milli Türk T alebi Birliğinin
Bu mecmuaya adını koyan Tevfik t’ıkret-
bulunduğu i 1950 ye kadar Cumhuriyet Halk
lir; mecmuada neşredilecek şiirlerine karşılık
PjrtLsi İstanbul Merkezi) eski Divanı Mııha-
bir telif hakkı teklifini de şiddetle reddetmiş,
bat dairesinin yanındaki sokakta Keçecizâde tir. Aşiyanda en üstün yazı bedeli de AMU-
K Fdad Boyin konağının karşısında idi; bu ha!t Kilitlide ödenmiş, her şiirine beş alim
binada devrin kıymfltll ıtıunllimlerlnoM Ah-
telif hakkının lütfen kabutii rica edilmiştir.
med Edibin tesis ettiği »Biçki Yurdu» vardı,
Ahmed Edip, yer bulamıyan arkadaşlarına Afiyftnın aneîak 28 niishalık bir ftmrii
burasım kiralamış ve Âşiyaa İdadisi bu su­ olm uştur. İlk iki nüshası Şirketi Mûrctlibiye
m atbaasında, diğer say ılan da Matbaa! Âmıre-
retle açılabilmişti; Mektebin ille m üdürlüğü­
ne de Ahmed Edip tayin edilm işti ki sonra d e basılm ıştır. Devrin c n kıym etli kalemleri
bu vazifeyi müessiflerden M ustafa Namık m ecm uanın yazı ailesi içinde bulunmuştur:
Tevfik Fikret. A li SBaıl. Ahmed Şuaib. İsmail
kendi üzerine aldı. )lk talebesi, on beşi ley
Miiştak. Ali Kâmı, Celâl S ih ir, Aynizâde Ha­
I) olmak iizere altm ış çocuktu. 1919 d ers yı­
lı başında Âşiyan İdadisi b ir talebe atanına şan Tahsin, Hüseyin Sîrel. Süleyman Fehmi
uğradı; m ektep de Fazlıpaşada Tefeyyüz (bir edebiyat muallimi. Dahiliye Nezareti kale­
Mektebinin bulunduğu konağa taşındı. Ted­ mi m ahsus m üdürü oldu, aslen A rnavut olup
ris ve terbiye program ları garb m em leketle­ Arnavutluğa gitti. M aarif N azırı oldu ve
rinden riddi etüdleric hazırlanmış olan Âşi­ orada öldürdüler), Faik Âli, Ahmed Haşim
Menemeneloglu Edhem, Doktor Ali Süha,
yan İdadisi, idaresinin ciddiyeti ile bilyUk
bir şöhret kazandı, öylesine ki. Kadıköylü- R aif Necdet. Enis Avnl (Aka Cündllz), Ali
ler. Sadaret Müsteşarı Emin Beyin riyasetin­ Fuad (m atbuatta Köse İmam diye meşhurdu,
de bir heyet göndererek, mokiep müessislc- eski mülkiye kaymakamlarından, 1940 - İM İ
rinden, Kadıkbyünde de b ir şube atm alarını arasında 61dü).
rica ettiler. Bina bulunamayınca. £nıin Bey, Hllitılr Süleyman CaptnoiJu
kendi konağım verdi-, 1919 yılında Ariyan A.ŞKt [Komamı — ikinci Sultan Abdül-
İdadilerinin talebe sayısı 800 ii buldu, hamid devrinde Ayvansarayıîa Lonca'da ye­
Aşiyaıı İdadisi, tedrisatına 1022 yılına tişen s&zenrielcrdcndlr- piyasanın ikinci de­
kadar devam edebildi Mektebin başlıca ge­ rççe kemancılarındandı. ÜstadkSri eski bev
lir kaynağı, Anadoludan gelen yatılı talebe­ telcri, kârları, peşrevleri pek beceremez fakat
lerden alınan Dcrel idi. Milli Mücadele ban­ kiriz havaları denilen oyun havalarında, k&*
layınca, Anadoludan çocuk gelmedi; nlharl çekmelerde, kabadan çiftelli ç.ılışıta yayı («*
talebeden alınan Ücretler de mektebin ağır curcunalı ve şakraktı.

http://gr0ups.g009 le.
-F.DİSİ — 1171 — AŞKI EFEr-îTV

Kel Haşanın lulûat tiyatrosunda oyun re k le ra ra i nihayetindeki Fcvıiye kıraetha-


baçlâmadan evvet ve perde aralarında beş ki­ neleriDİn k*h birinde, kâh ötekinde meddah­
şilik (akimiyle fasıllar yapar, Apukurya zama­ tık eder, yazuı Kavuklu ilamdfnln orta oyun­
nında Odeon ve Konkordlya tiyatrolarının ların dı, Merdivenkoy civarındaki Mama.
maskeli balolarında, ayn bir salonda yine la- Çamlıca eteklerindeki Libâde gibi mesireler­
kimiyle birlikte ahengi tutturur, yan sokak de acem taklidine çıkar, Iranl salcı olurdu,
yosmalarından knlkjp kıvır kıvır kıvıranlar kısa boylu, tıknaz, yakışıklıca, 3^-40 lık bir
OÎUT. aoau-.dı. Sanatında yavan, nükteleri, esprileri
.Senaed NfuMar M im a»lı Eski m eddahları dinlemiş «lanlar, Aştcl
A$Rİ (CJsfcitdörlıl — Onaltmcı asır şâir­ Efendiyi beğenm ezler, m uasırlarından med­
lerinden. Humelthisara olmakla da meşhur, dah t=mel ile kabili kıyas butnuular, naklet­
asıf adı liyssdır; Büyukgtehfre devşirme oğla­ tiklerinden zevk duymazlardı.
nı olarak g«Uniç, Yeniçeri Ocağından yetiş­ Silindiıli fonografla pl&kli gramofona
miştir: 1538 den evvel ocakdan emekli olup Külhanbeyi. Erm eni dudusu, Yahudi, Acem
1576 da muhakkak ki çok yaşlı olarak öldü­ vesaireye alt b ir çok tak litler vermişti».
ğüne göre gençliğinde acemioğlanı ve yeniçe­ M ünir Süleyman Çapanoğlu da, İstanbul
ri olarak Yavuz Sultan Selimin İran ve Mısır A nsiklopedine verdiği notlarda, meddah Aş­
seferlerine. Kanunî devrinin ilk büyük sefer­ kı E /endi hakkında su m alûm atı veriyor;
lerine işfirâk etmiş, Tebrize, Hemedarıa, Kaz- «B urdurludıır, asıl adı M ustatadır, babası Şa-
vlne, Kahireye, Budûıe, Viyanaya yaya gidip k ir Efendi isminde bir zât olup Burduıda
gelmiştir. Ocaktan çıktıktan sonra Bayrami- m ahkem e m übaşiri im i;; A$kl Muştala; 1866
ye tarikatine intisap etmiş, uzunca b ir müri- da sekiz y aşlarında b ir çocuk iken Istanbula
det de defterdarlık kaleminde kâtiplik yap­ gelmiş, bir m ahalle m ektebinde yarım yama­
mıştır. Ocaktan bekâr hayatına alışık olduğu lak tah sil g ö n n ü j, 187$ Rus harM ne gönüllü
î^iu muhtemeldir ki evlenmemiş, ü sk ü d ard a olarak iştirâk etm iş; harp d3ni);ii başından
bir yalı satın alarak yerleşm iş, yalısı içki ve b ir aşk m acerası geçmiş, o zam anlar, orta
2c?k erbabıma toplandığı rindler, k alend er­ boylu, eşine n a d ir rastlan ır erkek gözetlerin­
ler mahfîü olmuş, saz ve söz, mey ve m ahbub d en im i;, son y ılairında aşağıya sarkık |h k
ile gırtlağına kadar borca batm ış, yalısı ve bıyıkları gençliğinde kıv ır kıvır, ince b ir ka-
eşyası alacaklıları elinde ___ ran fil bıyık imi}.. Kılık
satılarak âhir öm ründe Bu* kıyafetçe İse, efendiliğe
mçlihisarma hicret elmiç- d e jil, omuzdaşlığa özenir­
Ür. Şu beyit Lâtifi Tezkire­ im ;.. Meddahlığa, kargılık
sinde şiir diline örnek ola­ görm iyen bu a ; yüzünden
rak gösteriliyor: a tılın ı; ve o devri» dörtle­
B*o onun m ih rlu fe n ıh îv , ol rin d en saray m efruşatçısı
tefede pcydâüır hetıifcz meddah Şükrü Beye çırak
Zerrede gffr mibri* emvftn hû* olm uş ve «Aşkt» mahlasını
Ycydüdır henüz alroif.
flibl.: Lfilifl Tezkiresi; İnÜ
«A;kl Efendi, 1931 de
öldü; ki olum a anında, Bli-
AŞKI EFENDİ — Son yükşehir meddahlarının
meddah ve orta oyuncula­ has m ânada piri olm u; bu­
rından; merhum Senned
lunuyordu. ö m rü n ü n son
M uhtar Alus İstanbul An­
dem ine kadar meddahlık
siklopedisine verdiği n ot­ etti, hayli ya$tı olduğu hal­
larda bu sanatkâr hakkında
de sorulduğunda «Turp gi­
j|U satırları yazıyor; «Kjs
biyim» derdi. Son yıllan
geceleri Divanyolundaki
bir müzayaka ve çetin ha­
Arif, Beyazıttaki Merkez.
M«M«k AfU y at mücadelesi içinde geç­
Veznecilerdeki Şems, Di- Nm Ui ) ti. o r t a o y u n u ve

I o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
Vıftl E fE îfD l ıT ajjh) — 1172 İST « .'B in .

karag ü lle b erab er roeıldahlıkda eski p ar­ •il/m ln ci ad id e Ve sinini m edirtedenberi fenni
lak rağbetini kaybettiğinden, Açki ilfcncll, Culflhate İştigal ile tahsili v ukuf ve ju tır e t­
k en ar kahvelerde dolasmnŞs başlamış, lükâ m ekle y a d lg irı rfeıigdt olm ak için ol jviküfeı
ye ve fıkralarından sonra da, elin d e tab ak W nazirln tâ rtfa ı ve m u h assen atu ı beyan ve
p arsa toplam ıştır. M u h a k k a k Ki, devrinin şöh­ hu ru fu lıeca ü zere esm a ve sahibi tohum ve
retlerin den m eddah S ürurlnln m ertebesine resini ve m izacini d e re ile a lâ sebilül ihtisar
ySkselem em işti, bunu kendisi dc itira f eder. cedvel tarik i üzere sebil sahifei is â r ve Tak-
«Slirurt eşsiz b ir sau alk ârd ır, bezi ta k litle ri­ vimi L âle ism iyle na m d a r olundu > diyor, Bu
ne bayılırın, derdi. N aşid h akkında ise: satırla rd a n d a an laşılacağ ı ü zere tohum dan
»Meddah değil, m ukallittir am a istevse m ed­ e led e edilen lâ le le ri, çiçek lerin tescil edilen
dahlık da yapabilir» devdi. Aşkı Efendi en az isim lerine go rc a lfa b e tik b ir c e d v tl lam ım
iki viız hikâye, tü; yüzden fanla ela monofag etlen Aşki Efendi, lalelerin re n k ve nakıslan
re tekerlerce bilirdi. K endisinin en çok sev ­ ve şek iller: hak kınd a h u rd a lafallât verdik­
diği hikâyeleri: « P o rtak a la Y ahudi», »Sür ten so n ra başka lolıuır. sah ip lerin i n de ismini
pik dudu ile B elâlı bıçkın», «Sulukule k a v ­ k ay b ed iy o r ve l>u m e şh u r çiçeği i l i , evsat ve
gası», «Ramazan beyin ahretliği», «Süleym s- cd n â olm ak ü zere Uç sınıfa ay ırıyo r. Risale­
tıiye batakhanesi» ve «Acemin şal satm ası» sin ilen öğ ren ild iğine g ö te bu nam lı çlçekç
idi. kendi to h u m u n d a n yüz on .sekiz çeşit lâje ye
«Qria oyununda en m uvaffak olduğu Sal­ tigtirm lştîr.
c ı Hacı A ü iu s rolüdür; sırtına menevişti k u ­
A Ş K !t KAOÎM — O nbeşlncı asır p i r ­
m aştan entari, başuıa siy ah acem pap ağı gi­
le rin d e n ; fe tih d e n so n ra U tan bu ld a ilk yer’
y er, avucunu yanağına dayayarak o d e v irle r­
leğ en lerd en , a slın ın n e re li olduğu, doğum ve
de pek m eşhur olan ve ısfah an m akam ında
ö lü m ta rih le ri b ilin m iy o r; şiirle ri soğuk w
bestelenm iş şu tü rk ü y ü okurdu:
d e ğ ersiz o ld u ğ a h a ld e h e r n asılsa bü yü k pâ­
İsfahanda b ir kıl yıl var d işâh ın fev k alâd e tev eccü h ü n ü kazanm ış, yüz
İçinde lallı soyu vur ak çe y evm iye ile htanbulıfo mansıb sahİM
H er ffvllfJııı bir huyu vur
o lm u ştu r kİ p e k m ü re ffe h b ir h a y at sürdüğü
Ne yam an » e m güreli!..
m u h a k k a k tır; k en d isin i çekem eyen m uasırla­
K ıraathane sahipleri, m eddah g etire c ek ­ r ı ikbâlini b a h t y ıldızının p a rlak lığınd an bil­
leri zam an gazellere ilân verirlerdi; şu ilân da m işle rd ir, şu beyit o yolda sö y len m iştir
AşkI Efendi hakkında 27 kân u n u san i lÜOtt
AşMyl tâiUdne aşk olsun
tarihli Sabah gazetesinde çıkm ış b ir ö rn e k ­
C c rç l n u m İD kûtii, sifâ re n iy i.
tir; «Lâlelide YeşiHtriumbada Süleym an E fen ­
dinin kıraathanesinde m eddah A şki Kfendi Bibi.: Lfitili Tezkiresi.
tarafından «ayanı tem aca g arip tûbiyat ve hi­ AŞK-1 MEMNÜ — T ü rk edebiyatında
kâyeler icra k ılın acağ ın d an ...v m o d ern ro m an yolunu açan H âlid Ziya Uşak-
AŞKİ EFENBİ (Tıbih Mehmedl — Üçüncü Ugil'in e n d eğ erli, k e nd isin in de en beğen­
Selim devrinin namlı çiçekçilerinden; «Tak­ diği eseri. N akledilen İstanbullu b ir ailenin
vimi lâle» müellifi: 1801 IH 3216) da telif edi­ hayatıdır; vak’a Boğ&ziçinde geçer.
len l»ı esere, devrin şairlerinden Riza şu tak­ E serin k ah ram an ların dan b iri olan Ad­
riz-tarih i yaznıçtır n an Bey, 2engin, o rta y aşü. kibar, yakışıklı
KteodlnUk kalemi çfsnifcl liilâl b ir a d ım d ır. Genç yaşında karısını kaybet­
O A M td H m a'rtle n r n m l b n M tik ten sonra b ü tü n sevgisini iki evlâdına ver­
Ahvali Ulc( biteyim dEfw ebll dil m iştir; kızı N ihal anncsizliğîni kardeşi Bü-
A liyi n v u ıı M er a a M e lnilk»! lend ile babası A danan Beye olan derin sev­
T «'111 Idince M ylt- xQıiâe rl<|Iey) gisi ile unutm aya çalışıyor, gönül yarasını bu
K ıldıuı tafaecrDhea ant ta k riri b l m lıâl sevgi il» b ir dereceye k ad ar ted&viye İmkân
T jtrtk ypıclt hlubiil «lub U m ey Rina buluyordu. A danan Beyin yalısında uşaklar,
TKVlınl Lâfe olda blMn giilMlkt kemil
lalalar ve m ürebbiyelerle' oldukça kalabalık
Kendisi dc devrin bokum dan Sultan Se­ bir aile dekoru arasında hepsi meaud, (emiz
lime ittıat ettiği eserinin mukaddimesinde: vc güzel b ir hayat yaşam akta idiler. Adnan
»m/group/merakediyorum
A,'.iJKU>pr..K» — 1173 — AŞIU HEKNV

Bey ı ı l u t çocuklarını mahun sandala alarak der. Bir gün adada, kendisini Bchltıl İle ni­
Bogıaçinde deniz safisi sürerlerdi. Biytcce ş a n s a k istediklerini duyar, önce kızar, is­
yıllar gelip geçer. Bir g(in Göksün un tanınmış yan eder, fakat babasının telkini ile yumu­
bir ailesi olaa Firdevs Harııra takımı İle k a r' şar, razı olur. M izadan birbirine uymayan
şılaşırlar. Flrdevs hanımlar serbest yakarlar, bu kardeş çocukları araaında, farkına yarma­
kofl ve eğlenceye d ü şü n d ü rle r, yirmi İki dan bir aşkda başlar. Delikanlı da lik deta
yallarında İti k u lan Bilileri Adnan Bey çok ciddi bir sevginin ruhunda yarattığı heyeca­
beğenir, o gündea sonra tesadüfler sıklaşır, nın zevkini duymağa başlar. Fakat Bihter bu
sandallar birbirlerine yaklaşır, göz âşlnilık- izdivaca m in i olacaktır, Behlûl'un kendisin­
larım tebessümler, selâmlar, onlan da konuş­ den usandığını ve kaçm akta olduğunu görün­
J malar takip eder. Bu işde ilk ümide düşen se delikanlıya bir tehdit mektubu yazar. Zeki
gen; yasta iken dul kalmış olan kırk beşlik çocuk küçük B eşir Bihter ilanım ın da peşin­
.5 Firdevs Hanım olur, faka! çok geçm eden A d­ dedir, bu mektubu ele geçirir, adaya gidip
nan Bey LU Bihterl istediğini öğrenir, çok küçük hanım ına verir, Nihal bu silâhla yalıya
çanı sıkılır, Adnan Beyin yaşını ileri sürerek döner, yalıdaktlerin k um geldiğinden haber­
inini olmak ister, lâkin kızı B ihterin bilâkis leri yoktur, vakit akşam dır, b ir odada Bili­
bu izdivaca rizası ile karşılaşır. Aslında ise lerle Beblûl münkaşa etm ektedirler, kadın,
BîhLer, Adnan Beyin yaşını değil, servetini N ihal ile evlenm e işini katiyen bırakmasını
düşünmektedir, İzdivaca engel olarak gör- ve kendisine dönmesini ısrarla istemektedir,
diljü de sâdece Adnan Beyin ik i çocuğudur. ikisi İşledikleri günahın ağır m esuliyetini
Kız, bu meselenin hallini ileriye bırakarak birb irlerin e yüklem ektedirler. Konuşulan­
Adnsn Beyle evlenir. ları kapı arkasından dinleyen Nihal teessü­
Bihter Adnan Beyin yalısına gelince yalı­ rü nd en bayılır, Kızın yere düşmesi ve Be-
nın asil sükûneti bozulur. Yeni hanım gelin­ şirin feryâd ed erek koşması üzerine odasın­
ce yalıda bir de Behlûl Bey p ey d i olur, Ad­ dan A dnan B ey çıkar v e kızını kucaklıyarak
nan Beyin bir yeğeni, yine odasına götürür.
Bihter d a h i Uk aylarda evin küçük h a ­ Bu beklenmedik hâdise Adnan Beyi cid­
nımı Nihali gölgede bırakarak yalının hâkim i di olarak düşündürür, karısı B ihter ile kay­
kesilir, her kanaya kilid v u ru r, b u tahakküm nanası Firdevs Hanınım görünnıeyişleri de
ailenin em ekdarlannı gücendirir, b ire r b ire r mânâlıdır. O sırada Beyin odasına muzdarip
uzaklaşırlar. Bu arada Adnan B ey oğln Bü- yüzü ile küçük Beşir g ire r
iendi de, B ihterin tazyiki He yatılı m ektebe — Ktttiik hanımı öldrüyorlar, artık hep­
verir. Evin tenhalaşm ası, bilhassa k ardeşinin sini söyliyeceğlm..
uzaklaşması Nihal! son derecede üzer, baba­
sına boş yere derd yunur. diyerek hâdisenin 1$ yüzünü bütün çıp­
laklığı ile anlatır. Çocuk h er şeyi teferruatı
Beklenmedik b ir hâdise daha olur, Fir-
ile bilm ektedir, soğuklarda, yağm ur altında,
devs Hanım kendi takım ı ile A dnan B eyin
yalısına yerlerir. Anası geldikten sonra, y a­ karan lık köşelerde gizlenerek, şahnişlerde
saatlerce bekliyerek, amansız ısrarla tâkip
vaş yavaş B e te rle BefcJOl arasında m enüm
e d e rd e 'h e r şeyi İşitmiş, gSrmdştiir. Şimdiye
bir aşk başlar. Biri kocasına diğeri dayısına
ih&net ederken mukaddes aile çatısının çök­ k a d ar susm ası, Beyefendiye söylemek için
kendisinde kuvvet bulam ayışındandır. Ad­
mekte olduğunu ilk gören N lhalin m iirebbl-
yest matmazel De Courtan olu r, b ütlin sev­ nan B ey çocuğun karşısında ezilir, fakat ken­
gisine rağmen kızı bırakıp P atise gider. Ni- disini çabuk toplar, hiddetle Bihtere sesle­
halin yanında gölgesi gibi dolayan te k sâdık n ir, fakat ona B ihterin kendi beynine sıktığı
5lma küçük uşak Beşir oğlan kalır, mOnaae- tabancanın seei cevap verir. G ünahkâr kadın
.betsiz havadan o da bizardır, fakat küçük ha­ kıvrama kıvrana can verir, onun ölüm ü ile de
nımı yalnız bırakamaz. Adnan Bey yalısındaki aile dram ı sona arer.
Nihal evlerinde garib U r şeyler dönmek­ Faciayı unutm ak içi baba ile cvlâdlar daha
te olduğunu sezer, sıkılır ve «ık sık aile yu­ çok sevişme ihtiyacını duyarlar.
vasından kaçışı adadaki halasının yanına gi­ ah m u * c*k»ı

î le .c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AJKÎ.V ıK rM ) — 1174 — UTASBUl

AŞKIN (Krmslt - Yükıek mühendis, «Bir muhabbotaâroe ele Geçirdim; tbu.


İsianbulun ilk neınlı futbolcularından, 1803 içinde birçok şeyler bulunan bir kesedir. Sıra­
ıltf KaıtıküyUııde Kıışdilinric tlogdu, dcn.lt lı ile çıkarılacak şeylere gorc) tercümesini
binbaşısı KapIjn Aşkın Ht-ym oğludur. Tah- yazayım-
siJini Sİ. Josjjıh Fraıısıı Limir.rle ve Mühen­ Incd — Şensin güzellerin ganci
dis Mektebi Âlisinde yaptı; futbola da lise Karanfil - Karanfilsin k a m ın yok
talebesi Utça iMfladı, J910 yılında g irdi# Gonca gülsün ti m irin yok
Fenerbahçe Kulübünde pek çubuk seçkin Ben «eni çoktan severim
oyuncu oldu, samanının yeğin» «çalım yut Senin benden haberin yok
nıaz hafi* olarak lanındı, 22 haziran 1913 de Pul — Derdime derm en bul
İzmir karmasına karşı kurulan ilk İstanbul Kâgat - Bayılırım saat saat
muielitinde sag haf yerinde oynamıştır. Armut -- Ver bana bir um ul
1911 yılıılUa talebesi bulunduğu Miihen. Sabun A cunla oldum zabun
dis Mektebinde de yine fenerbahçeli mektep Kömür — Ben Öleyim, size öm ür
vc takım arakaşlan kalevi Âli Sait! ve bek Gül -= Ren öğlayun, sen gül
Emirzâde Arif ile beraber m ektep müdürü Jlasır ^ Olayım sana esir
Refik Beyin !H. Fenmen) muzâheretiııi temin Çuha Ü stüne bulunmaz baha
ederek bordo renkli forma ile bir spor k ulü­ Darçm Sen gel- ben çekeyim senin bar
bü tesis etmişti. cin
Çıra - Aşkınla oldum çıra
19U de mühendislik ihtisası İçin Ame-
Sırma Gözünü benden ayırma
rikaya gitti, 1823 yılına kadar Detroit eyâle­
Saç - Başıma seıısin taç
tinde sekiz sene kaldı, hem tahsil ve hem de
Üzüm A benim iki gözüm
futbolla meşgul oldu, Amerikada futbol oy­
Tel - Ölüyorum tez gel
nayan İlk Türk gencidir, 1922-1924 yılları
Biber — B ana yok mu bir haber
arasında da Nikaragua'nın .\fangava getirinde
bulundu, orada dıı lop oynadı, ve futbol ve­ «G örilyorsunuî. bu m uhabbetnim e m an­
silesi ile nikaragualılara T ürkü ve TUrkiyeyl zum dur. Zannediyorum k i T ürk erkeklerin­
(anıttı. de, bu çeşit m uhabbetnâm elende kullanılmak
Kurbağalı Deredeki Aşkm bey Sokağı adı­ üzere b ir milyon m ısra var. R enk, çiçek, ot,
nı bu namlı sporcunun babasına n is betle ta ­ meyva, çalı, çakıltaşı, tüy y oktur ki hususi­
şır, Kaptan Aşkin Bey bu sokak özerindeki yetini göstererek tanzim edilm iş b ir mısraı
evlerinin bağçesinde bulunan b ir bahçıvan olm asın. B ir dam la m ürekkebe m uhtaç ol­
kulübesini 1910-1911 arasında Fenerbahçe m adan bu suretle, serzenişlerde bulunmak,
Kulübünün em rine vermiş, bu kulübecik, b u ­ dostluk ve aşk m ektupları göndermek, yahut
gün pek şanlı bir tarihçeye sabip tstanhulun sadece b atır sormak, h attâ havadislerle dolu
bu biiyük kulübünün ilk lokali olmuştu, F e­ m ektuplar gönderm ek mütnkUndür.» (B .:
nerbahçeliler için Aşkın adı unutulm a: isim ­ Moiıtagu, Laydy Mary).
dir (B.: Fenerbahçe Spor Kullibii), Yine ayni büyük m uharrir, Londra d aki
itli çili O ljla r o iiu
dostlarına gönderdiği diğer bir mektupta şun­
ları yazıyor,-
AŞK MUHABERELERİ — A sırlar bo- «Kadınlar, âşıklarına buluşma yeri ola­
yuıua birbirlerine glinUl vermiş İstanbullula­ rak ekseriya Yahudi dükkânlarım tayin edi­
rın aşk muhabereleri, Büyüşehir hayatının ih­ yorlar. Burada Y ahudiler her yola geliyorlar.
tişamına ve Tiirk dilinin İstanbul ağzı zara­ B irçok erkekler, hiçbir şey almağa ihtiyaçla­
fetine denk zenginliktedir. Eski güzel örnek­ rı olmadığı halde sırf kadın yakalamak için
lerden bir tanesini, on sekizinci asır ortaların­ bu dükkânlara girip öteberi alıyorlar. Kibar
da İngiliz elçisini zevcesi olarak tatanbulda kadınlar İşıklarına pek seyrek görünüyorlar.
bulunmuş Lady Montagu naklediyor, bu seç­ Ekseriya b ir erkek hir kadın İle altı ay m ü­
kin İngiliz edibesi Londradaki dostlarından nasebette bulunuyor da kim olduğunu öğre­
birine gönderdiği bir mektupta şunları ya­ nemiyor..
zıyor: Aşağıdaki satırlarda. Ahmed Raslmln

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
a n s ik l o p e d is i — 1175 — A$K JTUHABEIlF.İJ'i:

lw mevzu üzerine kaleme alınmış hdUralnn- re yoktur. Dil, hâkipSye her b ir arıza takdim
dan derlenmiştir: etmek diler. Fakat sureti takdim inde talim a­
«Elti yıl evvellerine gelinceye kadar, tınıza m üracaat eylerim. Dua ve hayaliniz ile
âfik ile ma’şukamn, yollarda, mesire yerle­ kesbi lbtlhaç vc bekaayi tcveccilbatı kalbiye-
rinde, tramvaylarda, vapurlarda, kaş ile göz nlze ı n İhtiyaç eylerim. H er halde merhamet
ile. (eşitli e$ys diliyle, hulâsa, İstanbul ktil- efendimizîndlr.
hanilerinin «işınar; dedikleri pandomima İmza
(B,; tşmar) ile birbirlerine bütün hislerini U ftâdeniî
d&kt tikten sonra, buluşmaları, başbaşa b ir­
Mukaddr-3H anım .lâf) Vur] Beye
kaç gece geçirmeleri, (.idden zor, hattâ baz an
imkânsızdı, her iki taraf için de büyük teh ­ Miirüvvetkârım efendim
like ve felâketleri gözo a b n a k ile ancak ta ­ Lûtufnam eniz bâisı memnuniyet, tervici
hakkuk edebilen bir saadetti. Âşık ile raâ?u- iltim asınız ise sahih olsun cana minnettir.
ta arasında, «Posl restant» la n n ve Telefon­ İnşallah düşünüp buna b ir çâro bulur ve ta ­
ların bulunmadığı o devirlerde, canlı m uha­ ralınıza ta h riren arz ile nezdi vefakârılerinde
bere vasıtaları vardı, ta n la r da, pek çoktu, m akbul olurum . Olbabda m ürüvvet efendi-
ba?lıcaları şunlardı: «Süt nineler, kalfalar, inindir.
her eve girip çıkan bohçacı kadınlar, hanen ­
imza
de ve silende karılar, bildik hamam ustaları,
Muhibbeniz
hamam natırları, evdeki beslem eler, dışardan
gelen kolacı, gSmlekçi, terzi dudular, vaktiy­ Makıddes Hanımdan Vslfl Beye
le başından aynı haller geçmiş m uhibbeler, V efakarım efendim
sır a;ılan hemşireler, siyah bacılar, işgüzar
Cuma günkü verdiğim vâad üzerine mu­
komşu hanımlar, büyücü, k urşuncu, okuyu­
h abere için o k a d ar düşündüm o k adar dü­
cu kadınlar, çarjı İçinde bu İşlerin ustası
şündüm b ir { ir e bulam adım . Az kaldı ki bu
dlifckân sahipleri».
yüzden nazarınızda m ahcup kalacaktım . H eie
Hicri 1290 (M. 1874) yılında İstanbulda
b erek et versin o yolda düşüne düşüne gece­
besılmış Emin Nilıadm M üsam eretnâm e a d ın ­
le ri tftbeseher uykum kaçm ası dadım a aşırı
daki hikâye serisinin altıncı ve yedinci çözü­
halde m erak v ererek m ü b re m în e halim i sual
len ni testnl eden «Vasfi B ey ile M ukaddes H a­
e ttird i ve kendisi g erçek ten hay u hâh u n ve
nınım sergüzeşti» adındaki hikâyesinde, ge­
h e r veçhile m ahfazai râz ve esrarım olduğun­
çen asır sonlarının günlük h ay attan alınm ış
d an , endişei kalbim ise ketm olunam az dere­
bir muaşaka faslı ve o d e v rin m uaşaka m ek­
ceye geldiğinden a rtık o halde bende lıir tür-
tupları Sineklen vardır. Bu vak’an ın kah­
til dayanam ıyarak kendisine biraz keşfi zamir
ramanlarından biri de, V asfı B eyin m uhab­
ile hâli piirm elâiim e açındırıp pek çok rica­
bet ulaklığını yapan Husrev adında b ir u;ak-
larla işbu arizaı cariyânem i desti maJıremâ-
köleıiir. Mektup Örnekleri ş u n la rd ır
nesiyle takdim eyledim. İşte ta ra fı vefakSrile-
Kök Hllsrevden Vıstt Beye
rinden dahi vâad olunan lûtufnâm enin kendi­
Beyim etendim sine teslirnen irsalini rica vc bekaayı tevec-
Tahkikime güre bugün K âathaneye azi­ cUhatı kalhdyenize iltica eylerim . Olbabda
met efk&nnızca bâist m uvaffakiyet olacağın­ inayet efendim indir.
dan keyfiyeti tebşir ile bu saat A ksarayda fınza
mâhud pi'rükârda teşrifinize ınuntazır oldu­ U ecbureniz
ğumu arzederlm. Olbâpta irade efeodim îndîr.
Vnt.fi Beyden Muludrirs ilanımı
Köleniz
HOsrev Çaresizim efendim
V s ıtl Beyden M u kad du Hamrna Gönül ki zgU ismetinize bend oldu, o bir
hümS idi ki evci m elâhatde k a ra rın buldu.
Hayatı cin im efendim LSkin ilfîideniz ki böyle perişan halimdir,
N azan iffetinize arzedeeek h lc e t yok, lâ­ şehberi Jûtfunuz y â r olmadıkça zirvei nlâk-
kin derdi dile d&rftyi iltifatınızdan toaçka ça­ sürfe vusulü muhaldir. MaunafÜı

_ o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
A5K MUHABEHELEKİ — ıııa — İSTANBUL

Umitvanm. ynksa çoktan heîâk olurdu dili tlevaıııı toveceilhitl luitliyenizi İstida ederim
îin[7i Mademki rahmü şefkatinizden kat i herhalde lütuf ve kerem cfondiınlndir.
İJmiıl I'tnıem can tonde oldukça derbfinı ol­ İmza
duğum bâbı raerhaıııetlnüdeo ayrılıp bir yere Muhibbe tas
gitmem. İşte iâlil finını budur ««eyleyecek, 1047 yılında onbeş OtlilU yaslaruıd« Y4-
rnflriîvveti kalbiyenlze dehaletten başka yok­ kul) adında bir şerbetçi çırağının yine aytıl
tu r söyîiyecek. Ancak munlazırı lQCfıı hâsınız yağlarda Şükran İsmindi? bir zarfcı-fcutucu
vc ümilvan vâatlı visâilnîii olduğumu arz ile çırufına gönderdiği manzum aşk nâmesi bu
İktifa ederim. Herhalde İhsan efendimindir. ansiklopedinin y:1?l erkânından B urhan Ül­
İmza ker'in armağanı olarak arşivimize girmiştir:
Biçareniz m uharririn tasvir ettiği şirin bir siline ile
şehir kütüğüne mal ediyorıu:
Mukaddes H aaım ılu Vuttl Beye
«O yıl haziranının tatlı bir ikindi vakll,
Mürev ırici arzuyu cinini elendim oıı altı yaşlarında, koyu kum ral «ıçb, büyük
Fransız ressam ı W. Bouguereau'nun Eros'
Ifcfnrt tezklrmizdu müjde veren tevee-
lan n a benzeyen hakikaten gilzel bir oğlan,
cüillt! kalbiyeniz m teıı hakkı vcfakârılermde
sırtında kolları dirsek üslüııc kadar kıvrılıp
asla zcvalpezlr olmayan şem'l itim adım a bir
sıvanmış beyaz mintan, açık Diûvi bez panta-
kaç derece daha revnakbshs oldu. Bu yilıde»
lonun paçaları ayak bileklerini örtemeyecek
aşın miiftehir bulunduğum gibi süreli mlhrü kadar kısalmış, tertem iz çıplak ayaklam a
vefâda olan milsfibekaatinize dahj ne veçhile ökçeleri basık yemeni geçirmiş, telin de kıı-
teşekkür edeceğimi bilemem. Çünkü muhlb-
U1121bir peştem al. dükkândan sokağa çıkarken
beniî gönlümün en kıymetli bir şerefi olan
büküp toplam ış, beline kuşakvkri dolamı}-bü­
teıııayiilâlı kalbiyenizi kazandığım günden- yükçe vc uzun uzun parm aklı elleri belli ki
beri kendimi o kadar mukbil ve o kadar dâim a su içinde, kızarmış, kendisi de hırçın,
bahtiyar addederim ki eğer cihanda benim gazablı, yalın ayak ve tü lü kafa bir oğlancığa
için b ir b ili saadet »ar ise o da ancak hak- b ir kâğtd verdi.
kunda£i bekaayi teveccühünü 2dür. Bu sebep­
— Koş, bunu ver, hem söyle ona, na
ten câriyetüz şimdiye kadar vetâsuıdan şü p­ İstemem, dükkânın ününden her gün mek­
he etmediğim kalbi sid ik aan en u e itim aden tepli kızlar geçiyor, çekerim onlardan birini,
tarafınızdan zuhûrâta m untazır olm uş ve lif­ konuşurum, ben çıraksam o da hanım de­
li dili senelerce o bâzicei üitnid İte oyala­ ğil ya, kolunu çırağı!., dedi.
nıl} durmuştum. Nihâyet n im e tte sad ü f m u­
«Çarşı boyu yol dik bir yokuştur, mab-
kaddemi K i r t i l i n e yokuşunda ettiğim te- bûbc yokuşun üst başında, p ırp ın oğlandan
şerrüi der&Dnmda hUzican gibi sakladığım güzel şerbetçi çırağının mektubunu aldı ve
ümidimi tecdid eylediği gibi andan sonra açm adan yürüdü. Giizellüclen yana kız. şer­
a ra sın penceremizin önünden geçmeğe rağ­ betçinin eline değil ayağına su dökeouyecek,
bet ile mecbürenizi memnun ve m üstelid et­ otuz, k ırk adu» k ad ar sonra nâmeyi açtı,
menize takdiri kıymetten âclzlm ve ben de okudu. H erhalde mektepli kızlarla kendisi­
vakti bUiıuoiyen teşrifinize ihtiyaten her ne m eydan okumasına kızmış olacak, mek­
a n t iDiuOuir olduğum halde ya pencereden tubu y ırttı, yırtık ları buruşturdu ve bir du­
arzı rOyu şükraniyet etmek veya hiç olmaz­ v a r kenarına çarparcasına attı. Yetijdlm, tek
sa muntazir buluduğnımı kafes ardından ol­ parçası kaybolmadan topladım, cebime koy­
sun bildirmek vazlfel memlılkiyet ise de ne dum, kız koşa koşa döndü, gözler yaşlı ve ne
çâre k i bildiğiniz veçhile nazarı rekabetinde k ad ar gariptir ki ağlayınca güzelleşmiş, azı­
bulunduğum üvey vâUdeıui'D asla halden an­ cık evvel attığı kâğıtları yerinde bulamayın­
lamaması ve haabelgaraz babbeyl kubbe etme­ ca şaşırdı, yoldakilero de bir şey soramadı,
si şerrinden temkin ve giiMUıete mecbur ve yutkuna hıçkıra giderken dayanamadım, sır­
işte bundan dolayı nazarı artınızda, pürkumır tım okşayarak:
bulundum ve yine cUrmilmün affını rica ve
A ' SfKLOFEDlSÎ — 1177 — A tll Sü\

bctçı gü zeli alffi& dı.ben aldiffl. am a sana ver* 5a edilen Kandilli Ermeni Kilisesi fan zatin
mi/ecegim ... hayır yardımı eseridir
rYüıtfme bir ‘■ahşi flhû gibi boktıH bu K e tırk Paaıafctupu
bakış ile d aha daha güzel leçdl ve sonra AŞIIRKAIIIS rEŞVESl — Yenlçprtlef
kaçtı» Caddesinden Bayazula cidarken meydan agzm-
Masum aşk nâmesi aydın atarak göster­ da. sol kolda, hu m idenin Tabanca uıkagı ile
mektedir ki «orbeCçi çırağı Yakub'jfa körel «lan kavlağı k ü llin d e d ir çimento İle tamir
megc mahkum bir şiir isüdAdj vardır. Bü- rdilnıiy teknesi derince kemeri itinde, ayna
yükşebrin günlük hayatının binbir cilvesin­ taşı mermer, sarı pirinç İtileli. Lâle devrin­
d e n kifiuclii bir vesiln olan bu a$k zıâmcsi- de yapılını; bir akar çeşmedir: bayır aablbi.
Din imlâsını aynen muhafaza ediyoruz: üçiincıi Ahmcdin k ın Patıma Sultanın ket­
fUkriM M «ol «cviyonm Çek a n a p*kçok hüdası Aşub Kadındır. Kemerin üçlündeki
sroln bal serdl&iadeıt b i t e r j a k manzum kitabesi ş u d u r
hru t i r fakir Çotm n am a gilıriını « 0 4 İ9
« d a f r v |tıık demiz fb l derin K ıu rttü l ayni saadet |o h İ bürci » k a n a t
DuhtoH H 'd t k tn i Han AKfliCdi çarb ifiy tn
Mektepli ^ «ko r y a n a n *
şerbetfİfİB /« H u r rm n a u | u » ı n F itin se Sollan] U isani z e h ri b ilkaüa
ömorllfı e fıu n îde ı d â l filo) rabbi mOnteaa
sal firfto ce n e r İtfamda yeller Kethüda U n u (y i) serayi devleti Âfub Karim
fireadln kt D*na » k ı M * r Oldu saltam gibi c fttfjn hayratı batsan
«o S(* y n fia ıd aîm h f p ıU tü K lîn ı YUmntte tarhU tkeni hflnyâd d ııp bn fegmayv
ş a b a n ın (M in k «evselim f m d i n Hak yoluna m ilin i bedevindi M im tinaa
f i n n ||l a r ın e e k baaa ZİbO dA rİyitfe vJnU öyle ftbi t ib )dm
fyte bende haber f e r d a a n a D İr tem ftsi cy k y ilp nllg eyledikçe tefnogâıi
rrn f espaplam uda gyerim A yni ib İbayâü n y i a y â p tavsartn
ir i farfr kaps u d a s a t antla bekletin Selsebtll bagi c e n n e ttir ya içenim i cmam
faktan frin «w ıı b ra n ç a n n sent* M evkiinde böyle b ay rat olmaz m üyesser bor k c «
bea Kıtları dalga geçtirm em 1>*oIe Hu&nü taliki h u lfa i k albe m ebm dir beman
başka gli»1 K » bulnım knasunıen Hak taalfi eyleyûp siy a n ı dergâh! kabul
bana şerbetçi yakızp dlmlşJer yavrum Masdfirı 6sâri hayr îrfç vSriMtm h e r a m a n
h«(n 5^ıtını hem şiirim ben Tai&i didün sitâjd» birle târihin görüp
blliıira sefersin bilide sen Oldu n h â çeşme? Asubdcn Zcmzeo revan
gelm nsea fu la yalvarmam 1122 Ü Î10)
sni bentle hiç a ram an
EetaeMen artık geçme ctlikan ünilnden Çeşmenin kemeri alımda bir madalyon
oamıjflsuıum bakm an yü ine kes umudu benden içinde Şükrü ketebeli şu kîtâbe vardır kr son
{eoelm güzelim hana Kjc çok tamirfnde konm uştur «Merhume, Tayyibfl
ama ssa 5«hc(d yakup fok Hanım ruhtı için elfatihs 1340 (’192S>* Bu
çuknmcımâ bu m ektup Tayyibe Hanım ]ıiç kimsesiz zengin bir ka-
yiiıo Şerbetçi yakup
dindir ki olümündeıv evvel haylt yekûna ba­
AŞNANYAN' (Bogosl — Geçen asrın liğ olan servetini muhtelif hayır islerine tak­
n^mlı Ermeni sakatlarındandır. Eğinli A§- sim etmiştir.
nanyan im iralann ahfadındandır ve m uhte­ Bibi, r EBK, Muzaffer Etten, Geai notu. .
melen geçen asrın Ermeni ricalinden M ika- AŞŞUM DEDE — Oıı yedinci asır orta­
diç Afutn’ın oğludur. 1842 de teessüs eden larında yaşamış, İstanbulin namlı mec-îub-
Anadolu kumpanyasının ilk âzalarından bi­ lanndandır. Saraçhânebaşmda dolaşırdı; ifl
ri olmuştur. Aynı yılın Kasım ayında Patrik­ glicü, yolcuların ayağına çarpmasın dîye so­
hanede yapılan bir meclisden sonra, fakir­ kaklardan kırıntı taşları toplamak ve birer
ler. yetimler ve dullar teşkilâtının baçıııa köşeye yığmak idi.
geLİrilmiştir. 1853, 1855 ve 1856 yıllarında Bibi.; Evliya Çetebi, I.
Patrikhane Cisnünı Meciİ&ine A&a sevilmiş­
tir. 1863 de Ermeni cem aatının yeni nizam- AŞUR AĞA (Kcmençed) —■ Oü yedinci
namesini icra komisyonuna ve 1869 da P a t­ asır ortalarında yaşamış namlı bir sazende;
rikhane Ruhani ve Cismani m uhtelit Mec­ hayatı haklımda haaka bir kayda rastlana­
lisine âza olarak iştirâk etnaiçtir. 1845 dc in* madı Bibi fcMiya ç«f«U> l

ım /g r o u p /ın e r a k e d iy o r u m
*51HZ — 1178 — İSTANBUL

AŞVRE — Nuh Peygamberin gemili larak yine sandal iie Beylerbeyi sahllsarayına
Tûfsmfan kurtulduğunda, gemide kalan e r­ indiler. Yeni yapılmış ba£ kasrında dinlendik­
zakın toplanıp IcarıştırrJmasiyte pSşirilen açın ten sonra sabilsaraym haremindeki bölme de­
hâtırası olarak Hicri takvim Ue Muharremin nizin ayna gibi mficellâ ve du ru suyuna ay an
onuncu günü pişirilen aşurenin, Istanbulda hâlU altınlar atıp güzde nedimleri ve dilsiz
dia başta Sarayı Hümâyun gehnek üzere asır­ ve cüce kullarına kapışm aları işaret olundu,
larca devanı etmiş zengin b ir an'anesi vardı; nnların suya atılm aları pâdişâhı kahkahalarla
en yoksul aile ocağına varınca. Muharremin gttldürdll.
onıuıdsıı bu ayın sonuna kadar aşure pişerdi. «ikindiden sonra, âşure günü olduğun­
An'ane perest U r tstanbııl konağında dan, biri nefsi nefisi hüm âyunları, diğeri de
a?nre merasimi şudur: m aiyetleri için, harem den iki biiyülk maşraba
Aş pişip de katan ocaktan yere indiril­ anberli ve miskli aşure getirildi. Yenilip sev-
diğinde, evin en yaşlısı kazam karıştırarak ku sata buyurulduktan sonra yine filikalarına
bir vâsini şerif okur, kasanın üstüne fitler ve binip saraya döndüler».
kalaylı tarafı iğine gelmek özene kazanın
üstüne b ir tepsi kapar. Küseler hazırlanıp d a AŞÛRE BAKLASI — Aşûre yenilirken,
Aşure üleştirilmesine başlandığında; kazanın kaşığa gelen ilk bakladır; ağızdan yalanıp çı­
bu£ıısu Ue terlem iş olan tepsi kaldırılıp: ev k arılır, sofradan kalkınca güzelce yıkanır ve
reli erin beyine, hanım ına ve çocuklarına ku rutu ldu k tan sonra p a ra kesesine bereket td
götürülecek k&seler doldurulur ve bu te rli suni olarak atılırdı. Kesesinde üşüre parası
tepsi il« beraber fifitÜrtNiir; bey, hanım , evin bulunduram ayanlarda, muhakkak ki b ir a ştre
çocukları sıra ile b irer salâvatı şerife getire­ baklası bulu nu rd u (B .: A şûre parası).
rek o terden birer parm ak alıp göz kapak­
la n sın üstüne sürerler, yılıma k ad ar güz ve ÂŞUR EFEN D İ (B asriride) — Geçen
baş ağrısı çekilmez derler; aşçıya ve yam ak­ asırd a yaşam ış seçkin miiceUid ve müzehMp-
larına yshsıt o giia İçin ijııre y i pişirene ve lerden; m uasırlarının tâbiriyle cgajret tuhaf
yardımcılarına bahşişler verilir; bunda» so n­ ve nâd ire gûy* b ir zât imiş; hayatı hakkında
ra d lerli tepsi, bütün ev halkına dolaştırılır. başka b ir kayda rastlanam adı.
Aşure ailenin hal ve vaktine göre, güJ B İ İ jL ; Hat re Haltâlm
mü} veya ktaylaı baksr tepsilere dfeilrotş ve
AŞÛRE İBRİĞİ — K ibar ve ricâlin mu­
üzerine sırmalı, islemeli peşk irler örtülm üş
h arrem lerd e yekdiğerine âşftre gönderdikleri
porselen, gümüş veya kalaylı b a k ır k âselerle,
porselenden mamul, um um iyetle çift olarak
konu kamşudan başlanıp akraba ve eşe dosta
bu lu n an ve gaayet kıym etli sanat eseri olan
üleştirilir. A şure kteeleri. b ir berek et inam
(izerî renkli ve yaldızlı zemin üzerine çiç«k
olarak yer'.ne, yıkanmadan İade edilir. K apı­
nakışlı, kapakları yine porselenden m ta u l,
ya gelen fakir fukara, kendi kâselerini geti­
rirler. çiçek kabartm alar ve kuşlarla tezyin edilmiş
İbriklerdir. Zamanımızda bir çift âşûre ibri­
Birinci Matımudım aırkâtib! olan Salâhi
ği bir salonun vitrinini, zengin bir büfenin
Brendi, bu hüküm darın hayatına alt 1148 (M.
üstünü, m azinin ihtişam ım h atırlatarak tez­
l"35ı muharreminden b u la m a k üzere d ö rt
yin eden eşyaların başında gelir, R ic il ko­
senelik bir hâtıra d efteri tutm uş olup on se­
kizinci asrın İkinci yarısındaki Osmanlt sara­ naklarında âşû re ibrikleri, gönderilecekleri
yı hayatı bakımından çok kıymetli b ir vesika y erlerin derecelerine göre, çeşitli kıym ette
bırakmıştır; Bu defterin 11 m uharrem 1148 sekiz on çift, belki daha fazla olarak bulu­
tarihine rastlıyan vukuat sahifesinde şöyîece nur; bu nların içinde y erleri m üzeler olan
bir kayıt vardır; m urassa ibriklere de rastlanırdı.
«Sandal ile Beylerbeyi sahilsarayına git­ Aş û r e PARASI — Â şftre pişirilirken
tiler; yolda Beşiktaş* uğrayıp Harem deki ye­ b ir kaç tan e delikli giimiiş p ara kepçenin
n i ta şırd a kahve içip dinlendiler. Nâdidc bir ağzı dibine bir ibrişim le bağlanır, âşûre piş
şekilde Unrim edilmiş olan has bahçedeki tik ten sonra bu paralar yıkanır ve p ara ke­
çiçekler! iemâşi ettiler, gfânöileri *a( kat açı­ selerinin dibine bereket tılsım ı olarak dikilir­

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
A N SlK LO PK D tüt — U«9 — ATABEK « M i (UıV

di. Eskiden BDySltşchlrde, kesesinde aşû re yat arasındaki tezad, o meclisde hazır bulu­
p ırasl buiurım ıyan yok gibiydi. nan Ahmed R ülcnd'e de şu satırları yazdır­
AT.İ (Tabak) — Ü çüncü Selim devrinde m ıştı:
yaşamış nam lı b ir çiçekçidir; bilhassa Mle- P ırp ırı
teri meşhur o lup seksen k a d a r lâle çeşidi e l­ Y alın a y a k la n h a f ttlı
de ctm i?U r ki «ErJkeı Elm as*. «Şâhidi K ud­ Y alın a y a k la n n ın »lünıi»
A lilli, ta ı. toprak M k a U ıf
ret», «Feyzi R ahm an» v e «Nolicr.i Zer» ad ın ­ t |,r k M r lıııll.
daki lâ le le r btı a ra d ad ır. H ay atı h ak k ın d a Htiaftfcr (» ra r kiküUlAb
başka b ir k ayda rastlan am ad ı. Bıı t ı | (İM ( M lliv a ! .
B ibi. - T ak v im i L âle.
P ırp ın
A TAAYKUT (M uradı — 19S6 son baha­ Y atın a y a k la rı büyUk, k a lım ııa m a k lı
V alin ay a k ta n ım atlın da
rında onbes y aşın d a güzel yüz çizgileri ite A srall. tas to p ra k « o lu k lar
çok d eğerli yaban cı b ir re ssa tn tn n azarı dik­ Y aprak y ap rak , çiçek çiçek b ir halı.
katini ç ek erek y ağ lı boya p o rtre si Büyiikgeh Yağmur yıkar bağını
riıı san at şah e se ri b ir kaç â b id e sin in ta b lo ­ Bu »«lak «İM çocuğ#»’....
ları arasın d a A rja n tin e g itm iş gazete mttvez- P ırp ın
Zİİ b ir İsta n b u l ç o c u ğ u ; bag açık , y a lın ayak, Vjlm ayaklan çalınırla, kumla kııuJı
sırtın d a beyaz ü stü n e k ırm ızı çu b u k lu b ir m in­ Valin ayaklarımı) atlında
Asfalt. la*. loptak «akaklar
tan İsta n b u l so k ak la rın ı k o ç a n ad ım la rla do­
Miiaehkeb bir balı
laşır iken ev lû l a y ın ın o n b iıin c i g ü n ü . b ir dev­ Güncı hnyar cildini
ri ile n i sey ah ati iç in d e İsta n b u la u ğ ra m ı; o la n Ba başak glM çotuğun!...
A rjantin li ressam D r. S anıu- M urad A taaykut Büyük
el Mallo Lopez He Y enikap ı- şeh rin günlük h a la tın d a mü­
rın deniz kıy ısınd aki b ir ba- him b ir yer (utan yüzlerce
iık jı kah v eh an esin d e k a rş ı­ gazete satıcı çocuğu, bu şe­
laşmış, zeki ve güzel ço cu k ­ h ir kütüğünde, Tazı Aii Sala-
la alâkadar o la n s a n a tk â r iki­ haddın gibi (E.-. Ali, Tazı) tem ­
şer saat siiren ik i gü n lü * b ir sil etm eğe lâyıktır
çalışma ite y a lın ay ak lı k ü ­
ATABEK (AU Refik) —
çült iDÜvczztin 2 8 X 4 0 e h 'a -
A srım ızın ilk yarısında Is­
dında b ir boy p o rtre s in i şa ­
tan bulun en nam lı m anifatu­
heser o la ra k ib d â e tm iştir. ra tüccarlarından; 1865 de
6 a güzel re sm in a y n i san a t- Selanjkte doğdu «e ticaret
k iı tarafın d an yıpılm ış bir hayatına 1905 yılında orada
kopyası R.E, K o ç u n u n e lin ­ atıldı; 1911 dc istanbula hic­
dedir. O ğlancığın çıp lak ay ak ­ re t ederek evveli K atıraoğlu
ları altın d a Y en lk ap ı sah ili­ Hanında bir mağaza açtı, ça­
nin kum ları, M arm aran ın , ya- lışkanlığı vc doğruluğu ite
kında [ it e yeşili, u zak ta P r u s ­ işini sfir'atle genişletti. 1914
ya m ivisi d a lg a lı s a th ı, v e dc (Hamdibey Geçidi) Topa-
Çok buluttu, b u lu tla rı rü zg âr­ yan H anına nakletti, manifa­
la uçan b ir gökyüzn... Sol turacılığın yanına h a tır d b i-
koltuğunun a ltın d a k i gazete­ seciüği de koydu, 1919 da
leri taşıyabilm ek için gövde Sııraski nıüesscsesinm yanın­
•ağ yana ta tlı b ir k ıv raklık la da yeni ve biiyiik b ir mağaza
biikübnUf, b ir güzel yüzdeki açtı; ipekli, yünlü fantezi ku­
meşakkatli b ay atı te sb it eden marların toptan ve peraken­
sanat ku d reti, kırm ızı çub u k ­ de ticaretiyle meşgul olarak
lu beyaz m intan ın ın u çu rtm a Mıırpd AlJUtyknt iş hacmi bir kat daha geniş­
hafifliği ile bu m erüreti h a ­ (Resim? Fa A.) ledi; Nihayet 1632 dc Şamlı
— uao — lE T A N ll’L
ATABEK HANİ
annesi itana Hanımdır, tik okulu Kadlköy'ta
lUnırti safm fildi; bu
okuduktan Ronra babasının memurtyetf dola-
s u re tle «yrıua şöhretti
yusiyle Orta ve Lise tahsilini Bursa'da ikmJl
bîr müessese olan
etmiştir. 1931 senevinde «ivil olarak Tıbbiye-
«Şamlılar mağazası»
um ca halefi gibi ol­ ye ginni», Ttb Fakültesi Hay darp adan Istan-
du hanın adını da de* bula nnkledîllnce üçüncü sınıflan sonra as­
piştirerek A t n b o k keri tıhbiycyc intisap elmiş vc 1937 senesin*
Hanı ko.vdıı ve Ala­ de ınejsün fllmuştur. JD37- 1938 senelerinde
lar MiieMçselerini Gulhane Askerî Akademisinde stajyer o alarak
kurdu. Son hiiyal de­ çalışmış ve imtihanı kazanarak nisâlye ati.-
mine kadar İşinin ton: olmaya hak kazanmışttr. İki sene Trak*
basından ayrılmadı. yada aakerl kıt’alarüa Tekirdağ vc Çorîu As­
İstanbul piyasasının keri hastahanelerlnde çalılık ta n sonra 1939
örnek i? adam ı ola­ senesinde Gülhane Askeri llastahaneslnde ni­
rak 1945 de Seksen saiye ihtisasına banlamış ve 1942 senesinde
yaşında vefat etli, Ati Refik Atabek ihtisasını tamamîamtş, bir sene Ankara Mevki
(Resim: Nedh) Hastahanesinde nisâiye mütehassısı olarak
{fekki GnktOrk
çalıştıktan sonra ayrılm ış ve iki sene Gülha-
ATABEK HANİ — Eminönü tlçesi dahi­ ne askeri akademisinde baş asistan olarak bu­
linde şehinah Pchlsvl Caddesi fYenipostabâ- lunm uştur Gülbaueden ayrılarak iki sene İz­
ne Caddemi) Uç FındıkçıremzJ Sokağı k&vuşa*
mir Askeri hastahaneainde çalışmış bu arada
ği kösesindedir; yerinde Şamlı Hanı vardı, askerlikten ayrılarak, görgü ve ihtisasınm art­
namlı manifatura tüccarı Atû Beftic Atabertt
tırm ak üzere İngiltere'ye gitm iştir, t İd bu­
tarafından 1932 de satın alındı ve adı Atabek çuk sene İngiltere'nin m uhtelif tıastahanele
olarak değiştirildi, 1939 da içinden çıkan bir
rinde ç a k m ış. «Gebe kadm larda vaginal froî
yangınla tamamen yandı, 1940 -1941 yılanlı­
ti ilo ölü çocuğun teşbisi» îeanJ hazırlamış ve
da Fevzi Atabek tarafından mimar Pistikos's
yurda avdetten sonra İstanbul Üniversitejı
zamanımızdaki Atabek Hanı yaptırıldı. Altı»
1 İnci kadın-doğura kliniğinde Doçent olmuş­
daki Ud kat mağazalardan gayri dört katlı bü­
tur. 1952 senesine -kadar Ut klinikte çalı$roı$
yük bir binadır; her katında 13 odadan 52
ve aynı sene Zcyneb Kâmil Hastanesine Baş­
odadır. Kapısı Fındıkçıremzi Sokagmdadır:
hekim ve klinik şefi tayin edilmiştir.
beton ve halk aj^ında «kübik» denilen üs­
1952 senesinden beri aynı hastanede ça
lûpta bir yapıdır. Altındaki iki katlı mağaza­
lışan Doç. Dr. Fahri Atabey 1860 senesinde
lar Alalar müeasesesi tarafından işgal edil
kurulm uş olan Zeynep Kâmil Hastabanesin-
mJftir; mağazaların ikinci katının caddeye
restore ederek m odern bir bale sokmuş ve
bakan cephesi boydan boya camla kapanmış­
1953 senesinde Zeynep Kâmil azıa ve çocuk
tır.
sağlığım korum a cemiyetini kurm uş ve bu
Han kapısından girilince evvelâ genişçe cemiyetin m arifetiyle Zeynep K im i] H arta
parke döşeli bir medhalden geçirilir v« Sekiz hanesine 200 yataklı çocuk ve 150 yataklı
mermer busamaklı bir merdivenden çıkılır, kadın hastalıkları paviyonunu İlâve etm iş, ha­
sag tarafta banın birinci katma çıkan m er- len de 100 talebelik bir hem şire okulunun ik ­
d'iven vardır, solda da asansör ile A talar mü- maline çalışmaktadır.
osseseslnin ikinci katına girilen bir kapı - ge­ Mttgfîk, âlicenab, sempatik, Türk hekirn-
çit bulunmaktadır. îigııvn yüz akı olan bîr sîmâdır. Üniversite
Hanın elli iki odası 1959 da muhtelif şir- Tıp Fakültesi Mecmuasında mesleki etüdleri
küllerle ig adamlarının yazıhaneleri olarak, iş­ neşredilmiş, 1956 ve 1959 yıllarında da «Zev*
gal edilmiş bulunuyordu. neb Kâmil Hastahânesi» adı ile iki bülten
H*Uu Göktürk yayınlnmtştır.
Hakkı Göktürk
ATABEY |Drr Fahzil — Seçkin hekim-
lerimizden; 1913 de İstanbul'da doğmuştur. ATABEY (Eşref Şefik) — Namlı m uhar­
Babası orman baş müdürlerinden Ziya Bey, rir, eski sporculardan, çok sevilmiş Radyo

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c
ANSİKLOPEDİSİ — Ilf ll — ATA BEY (Toıryınid')

konferansçısı, sohbet vc meclis adamı, pek çıkıyordu, tcrceınenin doğruluğundan şılphe


namlı amatör balıkçı: İstanbul Ansiklopedisi edenleri fraımzca metni araştırmak zahmetin­
hal torcomislnin tespiti için İstanbul Rad­ den kurtaracak olan bu nm ir lam . müterci­
yom vasıtasiyle yolladığı iki mektuba maale­ min kendi lcrccınc«iıırlen tıe karlar cinin ol­
sef cevap alamamış, muhabirimi?, llaltkı Cb't- duğunu gösteren haklı ve yerinde bir gıiTUrun
litrk'ila müracaatına da evvelâ Radyo evi ka­ İfadesidir; yine bıı sıralarda Guflü Şenid isim­
pıcısına bir iıal tercemesl notu bırakacağını li şarkkâri hikâye kitabiyle popüler Kransız
söylemiş sonra yazlığa çıkını; olduğu halde muharrirlerinden terceme ettiği romanları İse
kışlık apratmanında randevu vermiş, ve pek o devirde namuslu bir memurun yakasını ko­
büyiik hüsnü nivet sahibi muhabirimiz bize lay kolay kurtaramadığı zarureti b ir parça
İstediğimiz antları getirememiştir. Başka bir olsun önlemek maksadiyle. tabilerin arzulan
yerde de bir hal tercem esi yazmağa medar üzerine terceme ve neşredilmiş kitaplar say
olabilecek herhangi bir kaydı' rastlanam adı nıak yanlış olmaz.
guıdaıı bu şehir kütüğünde bu satırlarla ikti
Ala Beyin son devlet memurluğu. 1913
fa olundu. m ütarekesini takip eden felâket vc buhran
ATA BEY (Haııınıer Mütercimi Metuned) devrinde sık sık değişen kabinelerin birisin
__Çeten asrın sonlarında yaşamış seçkin dev­ de ancak b ir hafta kadar Maliye Nazırlığı­
let adamlarından, 1856 d a H alebde doğdu. dır. 1919 da ölen Hammer Mütercim Âta
Çocukluğundan itibaren şark ve garb kül- Beyin en güzel eserleri arasında fikir, irfan
lilriyle yakından alâkadar oldu; arapçayı. ve k ü ltü r hayatımızda mümtaz birer sfmâ
vo fransızcayı çok kuvvetli öğrendi; devrin ulan Dr. Galip Ataç ve muallim, muharrir,
an'aneslne uyarak h e r m ünevver g ib i devlet m ütercim ve e stet Nurullah Ataç Ue adını
hizmetine girdi, derece derece yükselerek Ma­ m aalesef tigrenemedigimiz Çanakkalede je-
liye Nezareti mektupçuluğuna k adar te rfi hid olan üçüncü oğlunu da hatırlamak lâzım­
etti. Devlet hizmetinde çalışırken b ir taraf­ d ır (B.: Ataç, Calip; Ataç, Nıınrtlah).
tan kalemiyle de çalışmayı ihmal etmedi. H u u t l r r Cara
«Iklltaf » isminde dürt cilddeıı ibaret edebi
ATÂ BEY (Tayyerzade Ahnıcd) — Ken­
bir kıraat kitabı neşretti. Zamanına nlsbetle
di artma nispetle veyahut «Enderun Tarihi»
mütekâmil bir düşünceden doğan bu kitabı,
diye anılan m eşhur eserin müellifi (B .: Âta
evvelâ edebi eserleri tetkik etmek, bu yazı­
tarihi): 1810 (H. 1223) da tstanbulda doğdu:
lardan çıkan neticelerle sanatkârın ilini hü­
babası, İSnderuni Hümâyundan yetişmiş ve
viyetini tanımak yolunda hazırlanmış ilk eser
lîçiincü Selini tarafd arlıjı ile tanınmış Tay­
olarak symak yerinde olur.
yar Agn'dır (B .: Tayyar Afia), Atâ Bey. he.
IflOB İnkılâbı Â ta Beyi maliye mektup­
nüz dört yaşında iken malıallo mektebine
çuluğunda buldu, daima vazifesini iyi yap­
verilerek «taallüml hıırûlil heca» ya başla­
mış. namuslu kalmış bu devlet adamını ken­
mış ve henüz beş ya­
disine daha lâyık bir makama, Islahatı Mali­
şında iken de, 18İS
ye Komisyonu âaalıgma getirdi, ilâve ve lıa-
ı;H. 1231) da muhase­
îlyelerle beraber on d ld lik llam m er Tarihi
be lıalemine bir kitin
tcrcemeslni bu sırada neşretti. OsmanlI İm­
fidesl olarak a l ı n ­
paratorluğu Tarinin m uteber kaynakların-
mı şt ı : 1Bİ3 (H.
d*n olan Haınmer Târihinin böyle salâhiyeti!
12 3 0 ) de. on Uç
bir kalemle tercemesl milli kütüphânemiz
İÇİH büyük kazançtı. yaşında da Tophane
1008 d en evvel ve sonra A ti Bey muh­ kalemine kâtip olılıı.
telif gsüele ve mecmualarda çeşidll mevzu­ Burada, devrin de­
da yazı yazdı, terceme yaptı. 1800 da MaarH ğerli kalem memur­
larından Beylerbeyi!
Mecmuasında Bernarden de Salnt Pierre'ln
«Paul ot Virglnie» sini tercümeye başladı. Hasar. Efendi ve bi­
Bu tefrika Maarif M ecm uasında bir slltUn raderi Hulll Efendi. Tayyunidc B#y
IranaiîBB. karşısındaki siHmıda türkçe olarak Hilmi Efendi iKctlıHi U. O * ''
:o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATA BEY — lt*Z — İSTANBUL

Kereslecizâde Arif Efendi gibi zevatın him­ ğu tebşiri hosııııdı velinimetin dâvet eyledi
metiyle. ftir buçuk senede .-usulü kaleme me­ jji glryei ıztırarı ve kemâli şevk ve şâdi 11e
leke • hâsıl elti ve 1D25 ie (Hicri 1240 Rama İ m olan sürür vc hayret, mesyü harekete
tanında); tesadüf e.-ierir babasının yetiştirdiği mecalden bi kudret bırakıp hemen oradaki
Enderujıi HOujâvuna alındı ki. Atâ Bey on (tütüncü dükkânına girip ve kentlisini top­
beş yaşında idi. hayatının bu dönüm noktasını, layıp) hanesine avdet etmiştir -
yıllarca sonra, ihtiyarlığında yazmağa başla­ Edesi günü Sil&hdar Giridli Ali Ağanın
dığı meşhur esprinde şöyle nakleder: «saka» tâbir edilen gedikli hizmetkârı Yakub
»Kırk tarihi Ramazanında bir gün pede­ Aga gelip Âta Beyle biraderinin Enderun!
rimin Ayasofya Camii şerifine esnâyi azime­ Hümâyunda Kileri Hâs koğuşuna kabul edil­
tinde Divanyolundaki Acı Kamam hizalarına diğinin puslasını ve otuz bir kuruş çıraklık
vusulünde, cennetmekân Sultan Mahmud Han akçesini getirir. B ir harta sonra da çocuklar
Efendimiz kitip kıyafetinde ve yanlarında saraya giderler. Tayyarzâdeleıjn Enderuna
bulunan meşhur müsahib Sald Efendi zaim girdikleri zaman Enderun teşkilâtının kökten
heyetinde tebdil oldukları halde tılrlikte Sul­ değiştiği devre rastlar. A la Bey b ir müddet
tan Bayazid Camii şerifine müteveccihen teş­ Asâkiri Mansürei Muhammediyeye zâtûl yetiş­
rif buyulurlar iken tesadüfen rast gelip pe­ tirilm ek üzere ayrılan ağalar arasına katılır,
derim Zâü Hümâyunu gSrdügii gibi gayet m eydanlarda, kırlarda, bizzat padişahın nezâ­
temkin ve meskenetle kaldırımdan aşağı bir retinde talim ler yapılır. Bu arada sarayda bir
tarafa girin etmek istediğini gösterir b ir hal bando teşkil edilir, kardeşi H alil Bey de
alup edebi ubudiyeti arz ettikle H akanı huld bandoya ayrılır. E nderun takım ının ekserisi
âşiyan karşısına teşrife rağbetle: — Said ötedenberi clindüik ve tokıııakba/.iık Ue meş­
Efendi: Maaşallah Tayyar Efendi pek ihtiyar­ g u l «ve bu /en lerd e çapik ü eesüur olduk­
lamamı;, gördüğüme bâz ettim! iltifatı âliy- larından» piyade talim inden ziyade süvari ta­
ycsiyle levaltSuIen isticvabı ı’şrâb ed er tü r lim ine heves ve istidatları nazara dikkate
hal irae buyurduklarında, pederim kaldırım­ alınarak sarayda iki süvari b ö lü p ta l i p
dan aşağıda durarak: — Efendimi bu iltifatı olunur. Bu sefer A tâ Bey de süvari olur ve
şahanenizin, ve peyderpey müstagrak oldu­ m eşhur Fransız Rüstem Bey kendilerine mu­
ğum alâyâyı nülûkânenizin teşekkür ve ce­ allim tiy i» edilir |B . : Rüslem Bey). Süvari
vabım ılıer seher) huzur; hazreti bâride arzi talimim le epeyce tahsil ve melekeye muvaf­
ır.Linâent ile İEâdaa gayri sermayei teşekküre fak ve; «ortası tugraiı fimden nıamûl riairel
raaliit ıdeğit Ikon) nefes İltifatı seniyyal mü- şemsin nısfı resm inde olan bir çift ni;an ile*
lûkSnetıizle [lisanı ubûfliyet nisanım lâ! oldu), süvari onbaşısı vekili olui. SiivaH talimi
Rabbim kiffei dllhâhı hümâyununuzun ihsa- arasında, ekseriya cumartesi günleri tebdili
niyle osdıkai bendegânı şâhinenizi müftetair kıyafet ederek mesire yerlerinde dolaşan
ve jjd an buyursun! sözünü arz ettiğini mü­ İkinci Mabıımda. kavas kıyafetinde refakat
teakip: — ü ç evlâdın olduğunu İmam AbdUl-
eder. İkinci Maiıznuduıı Râjsi K alasında bir
kerim Efendi sriyienıiştl, onları saraya ala­
yıl İkameti esnasında, (B .: Malınıud II; Asâ-
lım! Buyurduklarına cevaben:
■kiri M ansürei Mııhaınmediye; Bânıl kışlası: Tâ­
— Rabbim fendimize müebbeden öm ür ve rihi Ltvâ). A tâ Bey de bir süvari olarak maiyeti
Afiyet ihsan buyursun, en sonraki evvelce seniyede bulunur. 1828 IH. 1244) yılında Rami
gitti, İkisi ber afiyettir, dedikte: İstersen on­ Kışlası hayatından bahseden Tayyarzâde Atâ
ları Sarayı hümâyuna çırağ edeyim., buyıır- Bey, cçapiksüvaranı meydanı btiııerverl tiren-
dutlarında, çünkü ol vakit doksan dört ya­ dâzıde yegâne) rüzigâr olan dindi ve Keman­
şında olmakla her ne kadar d in; ve tâmüş- keş üstadım Şişman Mehmed Efendiden edin-
şutır ise de muktczayı sinnü sâl bu iltifatı iliğim talini ile hemen yedi ylla adııua k a­
velinimet kendisini kemâli sürunından meb- rlar ok atmağa meleke iıâsıi OİreıUf idK diye
but ettiği mauzûri hümâyun oldukta bin n ıb ’ bir hâtıra kaydediyor, ve, o zaman arkadaş­
iyye atiyye ihsanını emir ile vedâ buyurduk­ larından olup Baş Çuhadar bulunan Damad
ları gibi sokakta bu- miidfletcejjlz İram ı hü- Said Paşa, Çavuş Haşini Bey, sonr» Mabeyin­
nı Uyun Ue âlâmelainnas fevkalhad nâil oldu­ ci olan Selim E fen d i Kırımlı Mustafa Ag«

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .e e
A.VrfKLOf*ETİ5l - 1183 _ ATA BEY ıTajT^TT.i»:.

( t Çerk» Abdi Paşa ile birlikte pâdişâhın Tayyar Paşaya sokakla rastlamış, açıkla ol
(îuiyeunde Okmeydanı Tokkesiııe giderek dudunu öğrenilire Atâ Beyi alıp Serasker ka­
huîura hiioıüyıında kabıe kavrayıp atıcılık pısına giVllirmUş. Halil Paşanın huzuruna çı­
müsabakası yaplıklarını naklediyor. karm ış. devrin seçkin simalarından İlacı Bc-
Kini i kışlası dünüşllnde. Enrtoruni Hü­ şid Paşa da Seraskerin yanında imiş ki: bu
mâyun Ağaları -iltifatı velinimetten nıehcur> atını İlmiyeye mensup olan babasının mil-
olmuşlar. üstlerinden asker esvaplar! alın­ dcrrlslijje tâyinine vaktiyle AtS Beyin baba»
mış. Sunun üzerine, AM Bey, bazı arkadaş Tayyar Kfemll delâlet etmiş imiş, İlacı Keşld
larfyle blrlcşek arapça uktımaia karar ver­ Paşa bunu unutmamış, Serasker Pahaya u da
miş; devrin ulemasından olup halk ağzında ayrıca rica etmiş ve A li Bey Meride açılması
evliyalığı süylenen Zihnoll Ömer Efendiden karar altına alınmış olan D iri Şûrayı Aske­
haftada üç giin ders vermesi rica edilmiş, riye, beş yüzden yllzii açıldığı zaman öden­
<sarf*l bitirdikten sonra mahlv» e h a rlan ır­ mek üzere flört ytİ7. kuru; maaşla mukayyit
lar. bir taraftan da yazı dersi almışlar. Bir tâyin edilmiş; pek aı sonra da DSrl Şûrayı
kaim arkadaşları ise askerliğe heves edip Askeri teşekkül ederek vazifesine baklamı'
Asikiri M anslreye kıiçuk zabit kaydolunmuş­ 1837 (H. 1253) de Kürdistanda çıkan bir
lar ve az samanda ilerleyip yükselm işler; bir isyanı bastırmağa m em ur Hafız Paşaya p ırlan-
sene sonra, hocaları Ömer Eefendi ölmüş; tali Tasviri H üm âyun nişanını götürmeğe
febat d iter saray hocalarından ve bu arada memur edilen Hüseyin Paşanın maiyetinde
bilhassa tsraetbeyzlde Ahmed Arif Hikmet deııiz yolu ile Samsuna ve oradan beş giinde
Bey il< Hafız Mehmed Emin Efendiden ta h ­ Malatyaya giderek bu şehirde llafız Paşaya
sillerini ikmâl elm işler (B.: A rif Hikmet Bey). mül&ki olduktan sonra D irende, Sivas, To-
Denizlili Yahya Efendiden de «Ilalebl» ve kod, Turhal. Amasya. Merzifon, ve tzmil Üze­
«Mültekaa» okumuşlar: rinden yedi günde Ü sküdaara dönmüş, yoiıia.
ju rn a l tarzında yazdıklarını tebyiz Ue Seras­
1249 Ram ssanındatt biı gün m e l Tay­
yar Efendi ölmüş (1833). ev halkından «alil k e r Paşaya takdim etm iş ve 1840 IH. 12S8ı
da gayret ve hizmetini lakdiren mücevherli
ve alile bir takım ihtiyar ve am elimânde y ir­
mi kadar biçaregân» Atâ Beyin eline baka hir kıta Hamse nişanı ile ta ltif edilmişti.
1839 İH. 1255) da Tayyar Paşa maiyeti­
kalmış. A tî Bey de 1250 saferinde (İkincikâ-
nnn 1834) hazine kethüdası B ekir Efendinin ne m em ur edilerek Nizib muharebesi arife­
ruhsal tezkeresini alarak saraydan çıkmış ve sinde O rduyu Hümâyunda bulundu; bu arada
Üskiidarda akrabasından bir zatuı bânejjrae orduda yakalanan Mısırlı iki casus yüzünden
misafir olarak kalabalık aile efradını geçin- S erdar Hafız Paşanın haksız olarak sert bir
hitabına maruz kaldı, ki tslanbulda da bir
direşilecek bi iş kollan»?. O zam anlar Top­
hane Müşliri olan Ali lliza Efendinin A ti Be­ hayli faaliyet göstermiş olan Mısırlı İbrahim
ye teveccühü varmış, ki bu 2al Ayasofya Ca­ Paşanın casusları hakkında, A tâ Bey, tari­
miinde esrarengiz bir cinayete kurban ol- hinde şu notları tesbit etmiştir:
muştur; efendinin dBİSletiyle Koca Yusuf Birecik yanından Murad suyunu geç­
Paşa blrsderzâdesi Sadreddln Beyin dostluğu­ m işler, İsmail Paşa livasında kaymakam olan
nu kalanmış, iltizam işleriyle meşgul olan Kavaklı Mehmed Bey çadırına akşam yeme­
Sıilreddln Beyin yanında Ar.adomya giderek ğine davet etmiş, arkadaşlarından Nedim
Amasya, Keban Madeni, H arput, Malatya, Efendi. Emin Bey vc Zarif Efendi de orada
Dirende, Sivas, Maraş, Elbistan, Tokad, T u r­ imiş... O gün ardıımın karakol zâljiti Mehmed
hal, Zile, Ankara, Çankırı, Tosya. Osmancık, Rey imiş.. Yemek esnasında bir çavuş gelip:
Çorum, Sinop, Ereğli, Şile. Amasra, Bafra, — Karakol merkebine İki çıplak adam gel­
Samsun, Mftnifon, Lâdik, İskilip, Sungurlu, di, Serasker Paşayı görmek isliyorlar, ne em ­
Sandıklı, Kaymana, Nallıhan, VerfrköprU, riniz olıır? diye sormuş...
Boyabat) ve daha bir çok Anadolu küy ve ka­ Ata Bey merak edip sflze karışmış:
sabalarını dolaşmış ve bu âtfcen&p hâminin Haydi çavuş ağa o çıplakları buraya ge­
vefatından sonra İstanbul? dönmüş. B ir kaç tir, Hafız paşaya ben gütUrocoJim! demiş .
gün sonra, devrin vozirltsrinden Mehmcd Kaymaklın Mehmed Bey bu teklifi red.
ım /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATA BEY ITaryurıld*) — 11B4 —

dedemamış, çıplaMar gelmiş, fakat içeri günle­ öderler de maiyetlerinize böyle çoluk çocuğu
yip çadır kapmada eturmuşkr. rhîrksç fprırr katarlar, anlar da Devleti Aliyycnin bizim
filetinde a ra lehçe ve endam «Imei istemle- gibi emektar adamlarına ıkıl öğretmeğe ça­
diklerini ««cm Atâ Boy: lışır, ne garip şeydir: der
— Ata b ira d e rle r, beriye gelin! deyince şa­ AtA B ey dc:
kırmışlar v e sıcak birer adım atmışlar. Bu­ — Mükâfata mukabil tahkire duçar olduğu­
lum üzerine Alâ Bey kalkmış. çıplaklar ve mu ma mtiteesslf oldum amma bu elemi dahi mu-
hafızları ile beraber Hafıı P a ş a n ın çadırına kiMİılerala hamledenin' deyip huzurdan çık­
doğru yürümeğe bastımı?... Serasker (a d ın mış.
civarında b:r maş'ale yamyormıif A ti Bey, Bu villadan birkaç gün sonra Hafız Fa-
mej'ale ışığında çıplakları dikkatle muayene şa ordusu Niribdeki bozguna uğramış... Ara­
etmiş., vücutları o taraf ahalisi gibi esmer dan yıllar geçmiş, Mısır meselesi kapanmış.
olmayıp beyaz imiş., ve teodürilst imiş... Bu Mısır ordusundan bir çok zib itler Osmanlı
«tamların, Mısırlı İbrahim Paşanın casusları ordusuna geçmişler... AU Bey Üskûdarda
olduğu hakknvdaki şüphesi kuvvetlenmiş.*. Mirahorda oturuyormuş- komşularından Der­
Pajanın huzuruna girip keyfiyeti arzetmlş. viş İsminde b ir zât kızını Mısırlı zabitlerden
Tayyar Paşa ile Birecik mütesellimi Ayıntab- hâline vermiş, AtĞ Beyi dc düğüne davet et­
lı Battal Bey de Seraskerin yanında imişler... miş, fakat bey U r öşür dileyip düğüne git­
Verilen emir ve müsaade üzerine Çıplaklar memiş.. B ir cuma günü, o semtteki Hacıah-
da çadıra alınmış ve bir tanesi şöylcce nak­ mcdpaşa Hamamına gitm iş... Hamamın 50-
letmiş; Cıdduğunda oturup dinlenirken çıplak bir
— Efendim, Mz buraya iki saat me­
adamın endamı gözüne yabancı gelmemiş., ve
safede Mezar kariyesi ahalisindeuiz, değir­ güderini o adam a dikm iş... Beriki bunu far-
mene un övütmek iizero gelmiştik. M ısır o r­ kedinee renkten reng e girmeğe başlamış ve
dusunun atlılan yolumuzu kesti, z&bitieri l i ­ nihayet tahammül edem iyerek Atâ Beyin ya­
re OsmanlI askeri Murad suyunu beri tarafa nm a gleip dehalet ve eski cürümlerinin at-
geçti mi diye sordu; geçtiler dedik, ne kadar fivle şefaat rica etmiş.. Derviş Ağanın kızını
asker olduğunu İşittiniz mi dedi, suyu bu ta ­ alan kendisi İmiş, Mısır ordusunda kayma­
rafa geçenler elli bin ve geriden gelmekte kam olup adı da flurşid Bey İmi;.. Hafız Pa­
Olup geçecekler yüz elli bin olduğunu tevâ- şa Halobe doğru İlerlerken bir binbaşı ile be­
iüren İşittik dedik; bunun Üzerine Mısırlılar raber İbrahim Paşa tarafından casusluğa
unumuzu düktüler, hayvanimizi aldılar, bi­ m em ur edilmiş.. Köylü kıyafetinde Malatya-
zi de soyup dövdüler., demi;,.. ya gelmişler.. Kendisi gözlemcilik, arkadaşı da
Bunun üzerine Faşa elini kesesine atıp börekçilik sanatlarını bildiklerinden ve yap­
çıplaklara bir Avuç altın İh tın etmig ve: tıklarını da gayet ti£ut sattıklarından «ca­
— Evlâdım, ben sizin ziyiaünızı yakın nım bizim İzzet Ağanın gözlemesi veyabııl
vakitte onlardan ziyadesiyle alırım. Biz hemen Abmed Ağanın böreği pek güzeldi» diyen
kSyiinifee dfjjıün ve pâdişâhımıza dua ile meş­ ordu zâbitaniyle temas etm işler... Kendi
gul olun!., demiş... kendilerini soyup Birıcek civarında da ordu­
Bunun üzerine Atâ Bey kendisini tuta­ ya girm eğe m uvaffak olmuşlar, fakat. Hafız
mamı;: Paşanın huzurunda A li Beyin şüphesi üzeri­
— Efendim, vukuat dedikleri gibi ise. mağ­ ne korkarak ertesi sabah alaca karanlıkla
duriyetlerine mukabil lutuf ve ihsan buyur­ kaçm ışlar...
muş oldunuz, ancak irid e buyurur iseniz bu Atâ Bey. b ir müddet C âri Şürayi Aske­
gece Birecik mütesellimi Battal Bey bende­ rid e la ld ı; Halil Hifat Paşanın reisliğinde
nizin yanında misafir olsunlar, yarın ahval- m aaşı 800 kuruşa çıktı, tayın bedeli İle eli­
ieri b ir soruslurulsa münasip olur gibi gell- ne. fi zam anlar İçin miiMm sayılabilecek
y o r.. demiş. 1500 kuruş geçti. Girid valisi Mustafa Pa­
Hafız Paşa hiddetlenmiş. Tayyar Paşa­ şaya divan kâtibi tâyin edildi. C iritte birkaç
ya hitaben: dola eşkıya muharebelerine iştirâk etti; fa­
P a fî Hazretleri! Sîzler gibi kıy­ kat 1843 İH. 1259) de. münafıklar yfizünden
metli zevatı böyle nizlk işlere memur f ili p«ş« ile arası açıldı, paşanın suikastın-

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
. - >.rJ » ra k b ir gece, H indiye lim aınndıp van a tatmak a ru re tin d e kaldı, levkaMde
u r î-'r* * atlajnp adadan kaçtı. <m tıkıntı çekti; 18M IH. 1280ı da lim it muta
gC\ f a i z d e çaMcanarak ve o l a n tehlike- »am fi oldu, fakat ancak iki ay kalabildi, has-
; s 'U 'j r a k İzaure, oradan bir F ran iız p at­ atlandı, utifa etti, aynı yıl İçinde aekb ay
lı vapuru ile îjtanö u la jcld l. B ir ey kadar kadar da Karasi mutasarrıflığında bulundu,
evioU^ do oturdu; b ir gün. âeraakerllk ka­ fakat B una valilerinin «İltifatları ile tahsili
fi . yoibm ı kalcını M tiplerindrft A n? Efeo- rızalarına» muvaffak olamadı; nıhlyet m rr
di ŞHİdi: «D iri Ş û ra M lu tefan Bo*tancıb«;ı t.aır.niı celbedsrek 5WH> k u nı; mizüliyel ma-
jid» Hetı Erttmm tfc n d l, G ırid c n belki av asıyla inzivaya çekildi ve eserini yazmağı
det edersiniz diye m a a j ve tayınatınuı ha- hafiadı,' itmamından bir müddet sonra 1877
am yı. alıkovm ıış Idit d edi. A t» Bey, b u tu - (11- 12113) de Haremi Nebevi müdürlüsüne
retlr Mki m e m u riy e tin e dânriü iso de, reis tayin edildi. Hicaza gitti ve orada öldü.
ijiK iç i O sm an P aşan ın s e r t m u am elelerin e
dayanamadı, İstifa cîfnedı ise de memurlye* ATABKYOÛLU ıS alah ad d İD Çala) —
tıoc de devam etm ed i: aç ık ta k ald ı, 1045- UilyiUt romancı, hikayeci, gazeteci; Tilrk r t c
184ı! ı II. 1283] ara sın d a Adana M alm üdüflü- biyatında realizmin öncUlorinden mUmUz tnr
giinıiı, b ulundu. I M î dc ila le b m a lm ü d ü rü kalem slhibi; İstanbul’un nev'i şahım a mün­
,.;ju L • de Vâli Z arifi P a ja ile geçinem ed i, ts- hasır sim alarından biri; 1892 yılında, U r jan
uiiuula dön d ü, 1848 II 1262)de İs ta n b u l o r ­ darm a tubayı olan babası Ahmet Enis Beyin
dusu muhasebeciliğine tâyin edildi; 1852 tH vazifesi icabı bulunduğu Antalya'da dünya­
126Îİ de m em uriyeti üzerinde kalm ak üzere ya gclmiglir. Jandarm a albaylığından emrhll
Tunus Vallssl Ahmed Paşanın hastalgı mü­ merhum Enis B e j aslen Artvinli olup Gür
nasebetiyle d e rle t n a n u ıa is tif tin h ilır» d s ta n 'ın Atabek hinedanındandır. Annesi
memur edildi. Ayni yıl içinde Rusya barbl N'aime Hanım ise İzmirin Çeşme eşrafmdan-
tnjlavm cj Rumeli ordusu muhasebecisi ol­ dır. M ej'um Sevr muahedesini Şûrayı Sal­
du; fakat, m üdahaleler yüzünde vazifesine tanatta reddeden tek rfroâ Ayan Mec­
devam unlcinuu bulam adı; do rt yıl atıkta lisi izazından Topçu Feriki rahm etli Ali
kaldı; ailesi kalabalık olduğundan, her ay Rıza Paşa, S alilad d in Enia'in amcası olur.
15.000 kuruş alm ak üzere sarraf Aslanoğîu Ayrıca kalemi ve radyo konuşmaları ile mi-
Avanes» 3000 kese borçlandı; borcuna kar­ puf kıymetli spor adamımız Eşref Şefik Ata­
şılık babadan kalm a b a tın ı ve evini sarrafa bey ile kardeş çocuklarıdır; Zeynep tUmü
lerketti; Sadrazam M ustafa Re$id Paşayı zi­ hastahanesi Başhekimi Dr. Fahri Atabey d t
yaretinde Cebeli Lübnan m u tasarrıfı tâyin ayni ailenin kökünden gelmektedir. Salibad-
edildi ve bir m üddet sonra vezirlik rütbesiyle din Enis ailesinin üç çocuğundan ortancası­
Haleb Valiliğine tayin edileceği vadini aldı, d ır Küçük kardeşi
fakat bir h alta sonra büyük devlet adamının Yahya pek küçtik bir
ölümü ile hu vaad yerin e getirilemedi. y a ş ta v e fa t etmiştir.
1856 d i. 1273) da B eyrula giden AU Ablası Erlise Hanım
Bey 1859 ı II. 1278) d a C ezaylribabrâefld mu- d a kendisinden çok
ta a m lı oldu ve m utasarrıflık m erkezi otan evvel hayata güzleri­
Rodos adasına gitti; Adada otuz dokuz ay n i kapamıştır.
kaldı. Ordu m uhasebecilikleri zamanında yol­
suzluklar olduğu ihbarı ile mahkemeye ve­ Çocukluk yılları­
rildi. azledilip tsU obula çağırıldı. Uzun ve n ı babasının vazifesi
üzücü bir muhakemeden sonra beraet etti. ie a b ı A n a d o ­
1805 (H. 1282) de Filibe m utasarrıfı oldu, l u n o n m uhtelif
burada da otuz üç ay çalıştı, birçok im ar I5- şehirlerinde geçiren
In i arasında bilhassa, Bulgaristanda gülyağ- SaUhaddin Eni* pek
cıhgı tim im elti; fakat halk Özerindeki nü­ küçük ya;ta muharir-
fuz v« itibarını çekemeyenlerin feaadı ile lige m erak sarmif ve
azledildi. Bir yıl açıkla kaldı; biriionif parası henüz 11 yatında &^ tu in H h
yoktu, elinde avucunda p ara edebilecek nesi iken Konyanın «Ana- (m im : » « » i
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATA&İNEN İRegld SafvH) — 11SS — İSTANBUL

dolu* gazetesinde ilk yazısı intişar etmiştir; sedilen ve tstanbulun unutulmaz bir siması
ilk romanını da İT yaşında İken kaleme al­ olmuştur
mıştır; yirmi yaşında iken kitap hâlinde bas­ 1023 yılında, emekli alay kumandan­
tırdığı hu romanının ismi ı.Yeriınan* ılır. larından Mustafa Beyin kızı ve Vehbi Paşa­
I 912 yılında «Tanin- gazetesine girereknın torunu Suat İlanım İle evlenen SaiShad-
gazeteciliğe hamlamı; ve tam oluz yıl mil d üin Enisin 1925 yılında bir Oğlu Olmuştur. Tek
det'le B abıüi/o empJc v-nrnıJjfir. Salâlı&ddin evlâdı olan Cem, ekmeğini baba mesleği Dian
Enis sırası ile tlktlam*, 'İleri*. -Vakit*. gaztftodllkto aramıştır. Babasının vefatım
•Son Sast», 'Payitaht», «Cumhuriyet» ve müteakip henüz 18 yaşında iken «Son Pos­
«Son Poa'o. gazetelerinde çalışmıştır. 1M2 ta» ya iıılisEnıla bu mesleğe a tıla n Cem Ata-
yılında vefat ettiüti 2aman da «Son Posta* beyogiu İB lj ile «Cumhuriyet* $ geçmiştir.
gazetesinde çalışmakta idi. Miilâreke yılla­ Hâlen bu gazetenin Y aıılşleri Müsür mua­
rında «Kaplan» adında bir mecmua neşret­ vinliğini yapmaktadır.
miş ise de dolu dizgin giden bu mecmuayı İstanbul basınının g e n ; nesli arasında
sansürün devamlı tazyiki karsısında kapat­ velsan ve temiz ruhu Ue tanınan Cem Ata-
mak jiicbnriyetir.de kalmıştır. beyoHünu, bir baba dostu olarak yetiştiren
İstanbul basınına otuz yıl m uharrir, mu­ tanınm ış gazetecilerden Cevad Fehm i Başkut
habir. musalıih, yazıisieri m üdürü ve pat­ olm uştur ki zamanımızda uutulm uş bilinen
ron Olarak emek veren Salâhaddln Enis sıdkü vefanın clhak en n e d b eserini göster­
şöhretini romanları ile yapmış, nesli arasın ­ miştir.
da «Türkiyenin Zola’sı» nâmiyle şöhret bul­ Salâhaddin Enis 1942 yılı haziran ayın­
muştu. da yakalandığı Zatiirrledeıı kurtulamıyarak
bu ayın o nbirind günü Cağalağlundakl evin­
«ZânJye», <S£râ>. «Cehennem yolcuları».
de ölm üştür.
«Orta malı», rBataktık çiçeği», «Endam ay­
Feriköy m ezarlığında «Salihaddin Enis
n a s ı. «Ayan bozuklar» ve «Mahalle», edebi­
A tabeyoflu - 1892-1942» yazılı mütevazı hir
yatımızda realizmin ilk şaheserleridir.
taşın altında ebedi uykusunu uyumaktadır.
Salihaddin Enis’in ayrıca m ulıtelif ga­
zete ve mecmualarda m ünteşir birbirinden ATABİNEN (Reşid Safvet) — Muharrir,
güzel yüzlerce hikâyesi vardır. diplom at, T ürkiye Otomobil ve Turlng Ku­
ru m u Reisi; a silet,
Hukuk Fakültesini bitiren edibin gazete­
necâbet ve zerâfet
cilik ve romancılık bayalı Ue b irlik te götür­
tim sali bir İstan­
düğü bir de memuriyet hayatı vard ır. Bir
bullu; Sarıyerde.
müddet Âyân meclisinde kâtiplik yaptıktan
an a tarafından bü­
sonra SeyriseFain’e intisap etm iş ve öm rü­
yükbabası B edeste­
nün sonuna kadar bu müessesede hizmet
n i M ustafa E ten ­
görmüştür ; son vazifesi Devlet Denizyolları
s in yalısında 4 ey­
Neşriyat Müdürlüğü İdi,
lül 1884 de doğdu;
O devrin Istan bulurum tipik bir şahsi­ babası, Mızıkal h ü ­
li olan Salâhaddln Etil; giyimi İle de hayli mâyun atik m ira­
atftka toplamıştır. Dar kısa paçalı ve yukarı layı Safvet Beydir
tarafa doğru gittikçe genişleyen pantalonu kİ bu zât da Da-
ve kalın bastonu Ue İstanbul» yepyeni bil1
ni$mendleritı Tos­
moda getirmiştir. Kocaman tabakaları, boy Rotld Safvet Alabiaen
ya kolundan Ata- (Resini H. ÇİMT)
boy ağızlıkları ve ceblerinl dolduran dolma­ binenoglu Doktor
kalemleri de pek meşhurdur. Ayrıca kadın­ A li Beyle Şetnseddlnl Sivast ahfadından H i­
lar aleyhine yazdığı yazılarla U r ara «kadın çim Efendinin kızı Fatm a Hanımın oğludur
düşmanı» diye anılmış; daha sonraları spor (B.ı Abdülmecid Sivasl; Şemseddin Slvâsl).
aleyhtarı yazıları onun adını «1 num aralı Pek ktlçtik yaştan itibaren, seçkin hu­
spor düşmanı» na çıkarmıştır. Kısacası Sa- susi muallim ve m ürebbiler elinde itlnâtı bir
lifcaddm Enis uzun yıllar kendisinden b ah ­ tahsil ve terbiye gürdü; sonra Kadıköyün-

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le
- 1197 \TABtNEN lB*ı*ASaf**t>
^ Fr rlcr k o" _>ı*5e verilerek bu mektep- devrelerinde Kocaeli mebusluğuna seçildi;
îrT !9oc de diploma aldı v r ldo4 de F ru ı- Mülefvekllliği samanında Londra. Patis. Ama*
id», güç elde edilen vp bcyncl- terdam, Berlin. Roma, Milâno. Bükreş Peşte
bir kıymet olan Ec»>le libre de Science* Helsinki. Kraltovi. Atina, StoUnli» Moskova,
p»»İii*j- • iıntihaıilarıni verdi ki henüz yirmi Harkof’da müteaddit ilmi, iktisadi ve siyart
a$mda bulunuyordu; 1906 d a Tütûıı Rrjbd kongre ve konferanslara Türkiye murahhası
Ku.tıserlik kalemi mütercimliğin* (ayin edil­ sıfaliyle iştirâk ettt. Aynı zaınand»Ttirk Ocak­
di; jyaİ » m and a traıısjzca ve İngilizce Le­ ları Hars Heyeti umumi kâtipliğini yaptı
vanı Herald r;âîPte»i başm uharrirliğini ve Bu satırların yazıldığı sırada mürrOsi ol­
52, i ; j u n Avlooyalı F eiid Paşanın husıu! ka­ duğu Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu-
tipliğini yaptı; Babıâli T ah riratı H ariciye ka­ nun Reisi, Milletlerarası Olympiyad
lemi hutefâlığia alındı. 1907 d e T ü rk iy e - âzası. 40 seneye yakın devamlı neşrolunan
Romanya M uhtelit komisyonu başkâtibi 190B Economlsie d'Orient mecmuasının Başmuhar­
de Bükreş sefareti başkâtip vekili, sonra riri ve müesslslerinden olduğu Türk Tarih
sırasiyle Vaşington- Madrid ve T ahran sefa­ Kurumu iıyesi bulunmaktadır Meşrutiyette
retleri başkâtibi, 1912 de, büyük elçilik tesis olunup 1915 denbeıi faaliyetini tatil et­
müsteşart piyesiyle Malîye kalem i mahsus miş olan İstanbul Muhibleri Cemiyetini «Is-
müdürü oldu: Londrada toplanan B alkan lanbulu Sevenler Grupu» adı altında ihya Be
sulh konferansına m utahassıs olarak gönde­ Istanbulda harap olmakta bulunao yüzü mü­
rildi ve r e ’sen Paris ihzari mükAlemeierine tecaviz büyük küçük âbideler üzerinde tetkı-
ntemur edildi. 1913 de D ahiliye N azırı Talât katta bulunarak bunlardan bir takımının ihya
B«y tarafından Edirne K urtuluş H eyeti Reis­ ve tâm irine ve bir çoğunun durumlarının tes-
liğiyle Londra ve Komaya gönderildi ve bu bitine delâlet ederek İstanbul hemşeritigi yâ­
büyük Avrupa şeh irlerin d e devrin İngiliz ve nına lâyık hizmetlerde bulundu.
Italyan diplomatları ite tem as e til ve Türk Burada İstanbul Ansiklopedisi de şu
baklamı bu m em leketlerin efk ârı umumiye* notu teshil etmeği bir borç bitir ki. iUc teb­
üne arzeden konferanslar verdi; kendiline rik mektubunu, tertemiz bir vicdanın tercü­
Edime fahri hem şehriliği verildi. 1914 İle manı. sevgi dolu, m etanet ve gayret tavsiye
1915 arasnda, Maliye N azın Cavid Beyin ya­ oden sözlerle, bu necip İnsandan almıştır.
nında Viyana ve Ş erlinde b e; de£a mal) mil- Hususi hayatında. Reşid Safvet Atabinen,
^ te re le re iştirak ottL sağlam ve zengin hir kültürün hâlesi İçinde
1918 - 1920 seneleri arasında lsvi;rede câzip bir sim adır; 4000 kadarı Türkiye ve
Milli İstiklâl propagandası için m üteaddit ki- T ürklelre ait olmak üzere 12.000 ni müteca­
laplar ve bir çok m akaleler yazdı v e kon viz kilap ve risaleyi ihtiva eden zengin hir
feranslar verdi; Lucerne sosyalist konferan­ kütüphane sahibidir ve Türkiyeye ait tarihi
sında Türkleri tem sil etli. tablo ve estam p ve gravürlerden mürekkep
1021 de Tevfik Paşa sadâretinde Saded­ b ir kolleksiyonu vardır.
i n Arcl'in reislik e ttiti Şûrayi Devlet Tan- Yüksek kıym ette b ir viyolonisttir: meş­
rimat Dairesi âıalıgında bulundu; 1922 de h u r kemani W ondra Beyden meşkederek 6
Gazi Mustafa Kemal'in bizzat İntihabı ile Lo­ yaşından 22 yaşına kadar o rkestrada vazife
zan Sulh Konferansı Upıumİ Kâtipliğine ta­ alacak dereceye terakki île kemana heves
yin edildi. etm iş ve Bcyruth ve Salzbourg Musiki Pes*
1923 den 1927 ye kadar Memafiki Şarki­ tuvallerinde devam etmek suretiyle musikiye
ye Fransız Bankası' Müzevirliğinde. Anadolu- m erak sarmıştı.
Ba|dat Demiryolları reis vekilliğinde ve bir Sayılı Avrupa scyyahlarındandır: telan*
Çok şirketlerin idare heyetlerinde. Sıhhiye da dahil olmak üzere Avrupada gezmemiş,
'e k ili ite tik Saydam'uı lensibl ile Hudud görmemiş, olduftu y erler azdır. Fakat no ka»
Sıhhiye Tasfiye Komisyonu âzalıklarinda, ve d ar yazıktır kİ zengin seyahat notlarm ış pek
Cenevre Beynelmilel İktisat konferansların­ cUz*i bir kısmı m ünteşirdir.
da bulunduktan sonra BÜyiik Millet Meclisi­ Avrupada irfanımızın yüz akı bir Türk
nin 1927 de üçüncü ve 1931 d e Dördüncü şöhretidir: 1907 İle 1939 seneleri arasında

.c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATABİHES «Rt«d Safvtlj BTA.NBLL
— 1188 ■—

Avnıpaam siyasi ve edebi en bttydk şahai- 4v Les Turcs de Perse, Ed. Revue de
yellprini tanına!. AentiUfri ile dosMne mü­ Honffrie. fiııdapest (1911);
nasebetler tesis etmek fırsatını bulmuştur. &} Knqi!clc 6coaomique en Anatalie, en
Bunlarla kıymetti muhabereleri vardır. He- cellaborallon avec II. Phllouze ■ tstanbul
şid Safvet Atabinenin portresini U m unla- (1912):
m al için, burada. edip. şair, m uharrir vû 6) La İtbersUon d'A ndrlnople. Home
diplomat ağzından çıkmış siteler kaydetmek (1913);
Haradır. Omın halikında H ilid Ziya Uşaklı- T) Lettres ouverles â ClemeDceaııs. Ce-
gil: «Bâlân hir k a im in işini tek başına çıka­ niv e (1919);
rın lstihzalı. zehirli sütleri Ue iyi dostlarını S) Lıu Turcs et le Panhclltalsm e. Ge­
kırar»; Alınıed HAşlflı de: «Heşld Safvet'le, rit*ve (191tt>:
dosttuk da, dllfmalı*; da bir meseledir» de­ 9ı Le Proletariat turc a ta G onternae»
mişlerdi. Sadrâzam Tevfik Paşa, acelecilijı- Sociallste lııtı-ınationale. Berne ÜÛISf-,
ni telmih ederek; «Torpido mizaçlı» hükmün'1 10) L'islam , les Tıırcs e t la S o c tttt des
vermişti. Lozan Konferansında Rusya mu­ Natlons, Genevt? (1919);
rahhası Çiçeria. çapraşık müzakerelerde te- 11) L’Occupatîon de Smyme, Gen£ve
iif-ibeyn edfcl formülleri bulmasını takdiren (1919);
Reşld Safvet Beyi: ıl'hom m e aux formules 12) Turcs e t Armfenie™, 2 voluıoes, Ge-
apaisantes» diye tarif etmişti. nive (1919).
Bir gün de Maurice Barres, Paris elçisi 13) Biian £conomique et fin a n â e r de U
Naucıpoşazâde Said Beye: «Ahmed Riza Be» Turquie, A nkara (1927);
ye söyleyiniz! artık onun zamanı geçmiştir. 14) Les Tiirk - Odjaghis, tstanbul (1931J;
Tui'kjyL'rıin kalkınması Reşid Safvel gibi tam
İS) La pclitjqııç fc<M>noıtıique de la Tuı-
Avrupa zihniyeti! gençlwle olabilir* demişti,
quie Kemallste, Lihr. Fresco, Paris (1931);
Reşid Safvet Atabinen hakkında en za-
19) C ontribution a rtıisto iıe d’Attila, Libr.
rif sözlerden biri de Cavid Beye hitaben Ta­
Fresco, Paris (1934);
lât Faşa merhumundur; Paşa, onun, Avrupa
17) B ulletins econocniqueı e t flaanciers
kültürü ile koyu Tül* milliyetçiliğini ve an’a-
— Gazette Financiere e t Eeonomiste d'Oerl-
neperesUiğini telmih ederek: «O gâvur müs-
net (1912 -1939);
lüman:» demişti.
18) Les Caracterisltques de l’architec-
Reşid Safvet Atabinen m uharrir olarak
tü re turıjue. Lib. Presçe, P aris (1939).
di. velûd bir kalem sahibidir: 1902 den IM S
19) Souvcnijrs turc* en İUİle;
e kadar Fana matbuatında Temps, Figaro,
20) Lam artine (fervent a mi des turcs)
Eclair. Ere Nouvelle, Patrie, Inform ation
İstanbul 1940;
gazveleri İle, Mercure de France, Revue de
Hongrie mecmualarında; Türk m atbuatında 21) Les Turcc en Europe depuits a*
Levand Herald, tstanbul, Jeune Turc, Beyoğ­ siicles;
22) Les Turcs su r les câtes d'A ngleterre:
lu, İkdam, Sabah, Turan, Hâkimiyeti Milli­
ye gazeteleri ile Tlirk Ocağı, Ülkü, Aydabir la base de Lundy; N. H. de Hongrie. Budapest
mecmualarında bine yakın makale nşretmlş- (18441.
tir. 23) P ie rre Loti, İstanbul (19Î0);
Kitap şeklinde neşrodilmiş eserleri de 24) C ontribution tıırgues â la S ecu riti
şunlardır; e t i la Clvillsation M £diterran£ennes, Paris
(1961).
Fransızca:
25) L es A pports tu rts dans le peuple-
1) L'Effort Öttoman, Rudeval ItL Paris m ent e t la clvillsation d e l’Gurope Oriental,
(1906):
İstanbul (1952);
2) L'Agiıallon Butgarc, Rudeval M . Pa­ 26) Les Turcs i ConstanUnople d u V ı ı ı
ris (11)07); XVe. S ite d e , P aris (1964);
S) M6langes iittiraiıes et polltlques, 3 57) La Quention de Cbypre, İstanbul
Vol.- Ed. Levaut-Herald (1906 -1911); (1930):

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
ANSfKLÖFEDtaJ — 1189 — ATAÇ (Dr. Galip)

2fi) Les Turcs Ocddentau* «t la Medl- e n e s k i v e s ik a la rın d a n b ir ta n e s t, D iv a n ı h ü ­


Ifliranöe (1953); m â y u n d a n İstanbul K a d ısı ile ç in g e n e s u b a -
29) Rovision hlaîöriı’jues (1958); şısınn g ö n d e rile n b ir f e r m a n d ır k i b u g ü n k ü
Türkçe: y azı d ilim iz e ç e v ri İm iş h ü lâ s a s ı ş u d u r:
S0j OsmanlI tarilıi mail dersleri, İstan­ «Çingene tâifcsinin ata binmesi ve kıs*
bul UÖ13): rak beslemesi yasak edilmiş olup ttzımgel-
31) Siya&i levhalar {Turan vo Snbab) İs- dikle eşeğe ve arabaya bineceklerdir; muha­
Unbuî lif hareket edenler siyâset olunurlar. Ona
32) Umumi harbin meöşeieri, İstanbul göre tenbih vc ilân eyleycsiniz. Sene 933 (M
(\m y, 1585]».
33) Kafkas etekleri Türk lioaret yolları, Bu yasak Islanbula m ünhasır kalmamış,
İstanbul (1918); bütün Rumeline dc teşm il edilmişti ki, ayni
34!» Türklük ve Türkçülük İzleri (Türk fermanda, sebep olarak, atlı çingenelerin
Ocakları neşriyatı) A nkara (1B31); yollara ve bellere inip fesad vc şenaat işte-
35) Avrupada eski Türkler (T. Tarih Ce- dikîcri gösterilmiştir (B.: '"Çingeneler).
yeli neşriyatı) Ankara (1931); ATAÇ (Dr. Galib) — Kalemini her çe­
36) Çekeller ve Tuna Türklcri, A nkara
şit mevzu üzerinde muvaffakiyetle yürütm üş
(1934); hekim, seçkin m uharrir, bilgisini halk ve
37) Hazar Türkleri Avrupa Devleti, İs­ memleJcet faydasında kullanm ış tam münev­
tanbul (1034); ver, bilgi âlemimizde kıymetli fikir eserleri
38) Turizmin Faydaları, İstanbul (1934); kazandırmış kuvvetli mütercim» bütün mem»
39) Kaybolan Tiirkler, A ydabir neşriyatı, lekelin sevgisini kazanmayı bilmiş radyo bâ-
İstanbul (193fl). tibi. Galip A taç 38BO de fctanbulda doğdu,
40) Şarkî Avrupada Türk kanı ve m e­ babası dilimize büyük te r m uvaffakiyetle çe-
deniyeti İzleri (10465. vlrd ği H am m erin Osmanlı Tarihi tercüm e­
Keşid SafveL A tabinen 1053 de İstanbul sinden ötü rü H ammer M ütercimi lâkabını
fethinin begyüzüncü y ü dönüm ü münasebe­ hakkiyle kazanmış olan A tâ Beydir {B.; Atâ-
ti Ue Venedik, Roma, Napoli, Marsilya, B ar- bey H am m er Mütercimi). M ünevver bir aile
celone, Madrid, Lizbon, I/m tfra, B İn n t L a Ra- m uhitinde büyüdü, tahsilini Fransada Mcmt-
ye ve Zürich üniversiteleri île tam 29 mayıs pellier Ü niversitesi Tıp Fakültesinde yaptı,
1953 günü Paris’de Sorbonue'da, Fran sa Ens­ doktor olarak tstanbula döndükten sonra bir
titüsü âzasından Lucien F ab re'in riyasetinde müddet Tıp Fakültesinde çalıştı. İlk Cihan
verdiği konferans üzerine, bu m eşhur F ra n ­ H arbine Kızılay bastahanesiyle işlfrdk etU.
sız müverrihi: «Resid Safvet ALabinen’in ese­ Medine* Amman, Şam hastahanelerinde çok
ri Umum Dünya T arihinin lüzumlu tashihi güç şartla r içerisinde Başhekimlik yaptı.
sabasında ilk safhaya geçecektir» dem iştir. 1918 de Mondros m ütarekesinin İmzasından
1956 da Reşid Safvet A tabinen ü ç asır evvel sonra da İstanbul Tip Fakültesinde tıp tari­
tesis olunan Fransa E nstitüsünün «Acade- hini okuttu.
roie des Scienccs MoraJes et Poütique£» in Çalışmak için sonsuz bir irâde sahibi olan
tarih şubesine ilk defa T ü rk m uhabir âza in­ Doktor A taç m em leketin cn uzak köşelerin­
tihap olunm uştur ki, Fransız gazeteleri İle, de çok ağır olan vazifesini yaparken okumağı,
dünya tarih mecmuaları bunu memleketimiz tetebbu etmeği de bırakmamıştı, uykusuzlu­
için bir iftihar vesilesi telâkki etm işlerdir. ğun sıhhat için sanıldığı kadar 2ârarlı olma­
dığını iddia eder, buna misal olarak yıllar-
ATA B İN ^ E YASAĞI — <B.: Arabaya,
danberi gecede dört saatten fazla uyumadı*
ve ata binme yasağı).
ğını söylerdi.
ATA BİNME YASACl (Çingenelere) — Galip Ataç Tıp Fakültesinden sonra bu*
Tanzimattan evvelki eski tstanbul hayatının dud ve Sahiller Sıhhiye M üdürlüğünü, Hay­
türlü kayd ve yasaklarından biri de, çingene­ darpaşa tutaniye Hastahancsi Başhekimliği­
m in, Büyükşehirde ata binmesinin ve atla n i de yaptı, fakat bütün bu resm i vazifeleri
dolaşmasının menedilmiş olmasıdır. Bunun bildiğini halk arasında yaymasına mâni ol-
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
İSTANBUL

.r.ıdı muhtelif gjısctelrde sajlilt NlgJsine ki kalmağı bilmiş h a ; »adalardan biri ola­
dair yanlar yazdı. Halka anlatılman (ok güç, caktır
haltû İnkinsız fiöriinen mevzular bile onun lialip Ataç’ın yu rt kütüphanesine bırak­
zekasının süzgecinden geçtikten sonra hem tığı kitaplar arasında Pnslör'Un hayatı. Ctaude
çok Lallı okunan.. Iıem çok kolay anlaşılan lu Bernard'dan Tıpta Deney'in tetkikin* giriş
sît bir {ey oluveriyordu En çok okunmuş İsmi ile tercem e eltigi • L'introducllon a l*e-
b ek in yararımız olmuştur. lude dc la m edetine e*p6rim cnlalI. bilhassa
Galip Atnç'ın m uharrirlik jöh rell yalnız anılmağa değer.
bu sıhhi «Jütlerinden gclm i; değildir. Onun Doktor Galip A taç lltiyük Millet Mecli­
birçok gazellerde, mecmualarda en basit sinin Yedinci devresinde İstanbul Milletve­
mevzularda!), en çapraşık m eselelere varın­ killiğine seçildi. D ö rt seneye yakın milletve­
caya kadar h e r seyl bahis mevzuu eden yüz­ kili olarak da çalıştı, fakat 194ü temmuzun­
lerce makalesi, fıkrası vardır Pek ta d ı bir da yenilenen m illetvekilleri seçiminde aday
üslûpla yazılmış ve zarif nüktelerle süslen­ gösterilm ediği için te k ra r radyodaki işine,
miş olan bu yantohn, ömiirlcri b ir günlük kitaplarının arasına döndtl. 1M6 yılının son
samları b ir mevzuda alanlarını bile ne vakit günlerini hasta geçirm işti, 1M 7 nin ilk günün­
vc nerede okunursa okunsun İlk okunuşun­ d e hayata hiçbir zam an ihtirasla bakmıyan te­
da verdiği tevki v erir ki bu h er m uharrire ki gözlerini kapadı.
nasib olan saadetlerden değildir. Muzaffer Em
Calip Ataç to k tatlı konuşurdu, sözleri
daima tasvirler, nüktelerle süslü idi. fakat ATAÇ (N unıllah) — H am m er Müterci­
bunların hiçbiri evvelden hazırlanmış, hesap­ mi M ehmed A tâ B eyin küçük oğlu. Dr. Galip
lanmış değildi, o bunları kolayca bulur, kul­ A taç'ıo kardeşi; m uallim , m u h a rrir. csseisl;
lanır, maksadını d al» kolay, dalıa zarif an­ pç s ıla tiyle de. asrım ızın fik ir ve edebiyat,
latır, dinleyenlerin istifadesine olduğu ka­ san 'at bay atın da îistû n kıym etlerden; 1898 de
dar zevkine de yaramayı bitirdi, İstan b u id s doğdu; G alatasaray Lieslni bitir­
Omı bir m uharrir, bir A nkara Caddesi di; Ü niversiteye gitmedi, fakat h e r kolunda
adamı olmaktan memleket çapında halkçı bir kıym etler y etiştirm iş bîr ailenin münevver
münevver yapan radyo oldu, Haydarpaşa İn­ muhitinde otodidakt olarak yetlgtl, ki Nurul-
taniye hastabanesi baghektınliğinden A nkara laJı A taç'n jâ h eserl, kendi şahsiyetidir; kale­
radyosu redaksiyon şeflififle geçti, B ir ta­ minin sınırsıı hü rriy eti, onun hiçbir ekole
raftan da radyoda "Evir saati» ve «Posta ku­ mensup olmayışıdır; kendisinin bir ekol ku­
tusu» saatlerinde bütün memlekete hitab e t­ rucusu olmayışı, genç nesillerden, onu ta.
ti. Bu tatlı konuşmalar A nkara radyosunun kip edebileceklerin çıkabilmesi imkânsızlığı­
çok beğenilen, çok sevilen saatleri oidu. dır; fransızcariaki karşılığı edebiyatımızda ay­
tEvin saatiı konuşmaları kitap halinde de ni kıymeti almıg olsaydı kendisine pek yakı­
basıldı, muvaffakiyet şacak olan bir sıfat ile
kazandı ve kısa u m a n ­ «Genç Ataç», bir fasü
da tükendi. Evin saatin­ edebiyi açm ıj ve kapa­
de olduğu kadar Posta mıştır.
kutusunda da Galip 1920 den sonra yaz­
Ataç kırmadan BğretU, mağa başlamış olan Nu-
gücendirmeden yanlış­ ru llah Ataç'ın ilk yazısı,
ları düzeltti, incitmedi)!! «NuruUah Ata» imBa-
kabalıkları törpüledi, Biyle Uerfiuh mocmua-
hem irfan, hem de mu­ Emda çıkmıştır. Fransız­
aşeret dersleri verdi. O- ca muallimi, olarak ma­
arife intisap etti, bir kaç
mı dinleyen neslin k u ­
Nunıilalı Ataç yıl taşrada dolaştı, A fu­
laklarında çınlıyacak bu {RfıİRj; Ila}üt itfccmuun u^vljıılnhi karada bulundu, sonra
tatlı ses bu kubbede ba­ felairBfındBiı Nttdh eli h tan b u ld a Pertcvüjyil

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
ANSİKLOPEDİSİ — 1191 — A T A EFEN T5İ ( B e j l e r b e r l l )

Lisesi Fransızca m uallim liğine tayin edildi. 1946-1950 arasında C um huıbaşkanlıiı


Günlilk gözetlerden Akşam’a intisap e ttt ve fransm ıa m ütercim liğinde bulundu, Demok­
meşhur «Sohbet» Itrin i yazmağa başladı ki Dil ra t P a rti iktidara geçince emekliye ayrıldı,
inkılâbından sonra hu yazılarının haslığını Ulus Gar.ctesi yazı erk&ru arasında çalıştı.
«Konuşma» ya tahvil elli. Hiç tered dü t e t­ A nkarada yerleşdikten sonra, bastonu­
meden «Çetin b ir dil »e kalem im tihanıdır» nu te rk etli, kelebek gollüğünü kulaktan a t­
hükmti verilebilecek Gujlnv Falu bcrt'd o n ma bağa çerçeveli gözlük, sarma tütününü de
ıM.ıriaate Etovary» yi ve S tendhol’den «K ırm ı­ pipo ile değiştirdi. M akalelerini çantasında
zı ve Siyah» ı tercüm e etti; bunu diğer te rc ü ­ taşıdığı m ürekkep şişesine batırdığı sap]; ve
meler takip etti. M urad U raz, «Şair ve edip­ dem ir uçlu kalem le yazarken yazı maklnası
lerin hayatı» adındaki risalesinde: «Bu sa ­ kutlanm aya başladı, yalnız makineyi kendi
mimi m uharrir, doğruyu, kendi aleyhine o l­ zevkine râm etm esi, yatağında bağdaş kurup
sa hile birçok yazılarında söylem ek meziye­ önüne yerleştird iğ i iki köşe yastığının üstüne
tini gösterm ektedir» diyor; b ir m ü tercim o la ­ koydu.
rak da, N urııllah Ataç, ancak sevdiği e se rle r U lusdaki m a k a le le rin i «ivedelikli, yan­
üzerinde em ek sarfetm işlir; bu bakım dan, kılı, kıvançlı», kurum yapısı sözlük dili ile
tercüm eleri, zevkinin ıniyârıdır, yazm ağa başladığından hem en hem en okun­
N uru llah Ataç, m uallim lik yaptığı m ek­ maz olm uştu.
teplerde, daim a, b ir ş e ta re t havası içlinle s e ­ 17 m ayıs 1957 d e öldü. Y eri doldunılm a 2
vilmiş, hir nadide biblo gibi, kim se, onu k ır­ adam dır.
mak değil, re n cid e e tm e k istem em iştir. Eski
ATÂ E F E N D İ — Matbaam; Çem berlitaş-
talebeleri, hâtırasın ı lâ tif M eralarla a n la tır­
ta Vezir H anındaki Şirket] Sahhafiyei Osma­
lar.
niye m atbaası m üdûrii; (H. 1317) de bayatta
Dilinde b ir rek& kel vardı, asabi an ların , idil h ak k ın d a başka b ir kayda rastlanam adı.
da lam kekelem e olurdu, dolaşan diliyle k ö ­ Bibi.: Bcsffli N u ıll Salnâmesi.
pürüp coşm ası hak ik aten şâh âne idi. Istan-
toulda iken kal:p cıgarası içmez, tü lü n sa ra r­ ATÂ E F E N D t (Beylerbeyi!) — ikinci
dı; Tavlîl oyununu, ak silik le ri tu ttu ğ u zam an A bdültıam id d ev rin d e b u Boğaz köyünün
zarlarla konuşacak k a d a r sev e rd ir; te le fo n n a m lı b ir m eczubu; vüoud yapısı heybetli,
Ele m uhabereden haz etm ez, gizlisi olm adığın­ şişm an, g eniş p eaıb e yüzünü p erişan bir sa­
dan. bulabilirse, h ir d o stu n u k o n u ştu ru rd u . k al ile aln ın a dök ülen kâküller çevirm iş se­
Tıklım tıklım k itap ve k âğ ıt dolu U r fa n ta , vim li b ir zât olup yaz ve taş başında bir
şapkasının önünden la jm ış b ir tu ta m perçem , keçe külâh, sırtın d a b ir aha, göğüs b ağır açık
ekseriya koluna asılm ış baston k en d isine pek dolaşır; kışın, o rta lık kar, buz içinde Üten
yaraşırdı; ku laktan atm a gözlüğe kelebek denize g irerdi. Köy halki k eram etine inan­
gözlüğü te rc ih ederdi. Y azısını Standard k â ­ mış, İstavrozda bir ku lüb ed e otururdu. Has
ğıtlara, çantasından çık ard ığı hokka ve kalem do stların d an b iri köyde A cem lâkabı ile ta ­
ile yazardı. E ski ve yeni h a rfle rle yazısı in ­ nınm ış b ir kahveci idi, kahvehânesi Beyler­
ci dizileri gibiydi; m üsv edd elerin de k a ra la n ­ beyi C am ünin k arşısına düşen köşede küçük
mış satırlar hem en hem en görülm ez, güzel b ir dükkân idi, şim di o rada köyün en meşhur
başr mevzuunu düşünm üş, h ü k üm lerini v e r­ b ir kahvahânesi vard ır. Acemin asıl geçimi
miş, k elim elerini seçm iştir, k alem , te re d ­ tü tü n kaçakçıbğı idi. B ir a ra elinde hayli mal
dütsüz sürçm eden y ü rü rd ü . İk inci C ihan kalm ış, kendisinden tü tü n sorup arayan çık
H arbi başlangıcında. A nkarada Gazi E nstitü­ nıam ış. B ir gün A ta E fedi dükkâna gelip:
mü Ci'ansuca m uallim liğine tayin edildi. Ak- — B ana p a ra ver! demiş. A cem de çek­
sarayda Pertevniyal Lisesi b ir sanatkârdan, mecesini açıp m evcudunu efendiye verdik
BabIâli Caddesi b ir büyük kıym etten, Baya- te n başka kesesine b ir m ik ta r da tütün koy
s tta E m in den di Lokantası ağzının tad ını muş.. Erendi dükkândan çıkar çıkmaz da
bilir d lm e rt b ir m üşteriden vc Büyükçehir, m ü şteriler sökün etm iş... Acem akşama ka­
kendisini çok seven bir hem şehriden m ahrum dar alindeki m alı satıp tüketm iş..
kaldı. B eylerbeyinde h er nedense uzun zaman

m/q ro u p /m e ra k e d iy o ru m
ATa EFENDİ iScttniUI Mctuord) — JİBÎ —
fS T A ^O L

terfi odsmijen kaymaktın riMbcsindc U r as­ tanbul Ansiklopedisinin nesri haarbgı meş­
keri doklar varanı ... Bir kıç gecesi kapısı galesi bu satırların yazıldığı zamana Kadar
çalınıp komşulardan biri: bu nefte kabir taşının unutulmağına sebep
— Atâ Efendi luuta İmiş «v&bntiM olmuş. 1347 dc ise resminin yapılması için
bir baksana diye rica etmiş.. Doklar Efen- gldUdlgindc kaybolduğu görülmüştür. Mahal­
diye gidecken içinden «Mübarek adtıra. lıas- linde yapılan soruşturmada o civarda yerde
talanacnk zamanı bulmuşsun ya.'» diye getir tmtanan bazı taşların kırılarak mezarlık dcı-
mfç,. Kulübeye vardıklaroıd* A ti Elendi: vartamın tamirinde kullanıldı^ imrenilmiş-
— Allah ra a olaıuı. gelmişsin.. Bir de tir. Aşağıdaki satırlar IM 2 de İstinsah edil­
ifln lemte gelseydin pasa olurdan! demi}.. miş kitabesidir:
Ertesi iabaiı doktora nlralnyhga terfii müj- «HavoSbâki
delenroij.. «Ey *âir! Şu nazeninin kabri ününden
güzftr eylerken bir vakfei dua İle pederin
Meczup AU Efendinin kabri, bugün bir
dümuu firak ile nakşeyledigi güllere n a u t
harabe halinde bulunan tstivroz dergâhı me-
eyle, sinini vetireden beri İrd i em rine mu ta­
jarlıgındadır.
Re&H Burai vsat eyleyen otü’mînin ve m ü'nıinatm kabil
pü r covarlan içün fatihabâ» olarak taşlar
ATA EFENDİ (Selânikli Mehmed) — On naht eden bu fakir bir gün ömrü baharının
sekizine! asır «diplerinden; İstanbul tarihinde on beşinci sâlinde bir gül-ü nâzikler iken so­
^Yedinci Cîball yangım» diye anılan Hicrî lan ogUı içttn dahi &hır Ömründe kalem ura-
12SS (M. 1782} Ramazanındaki büyük ateş cagım teemmül eytemezdû H er yaprağı bir
ifetini tasvir eden bir mektubu. İstanbul ta­ âbı dngtidaz ve har b ir düteni dili mecra-
rihi kaynakları arasında benzeri olmayan bir hum d a birer tlrî firaktır,
vesikadır [B.: Cfbâli Yangınları). «Taşçı At$ Efendinin mahdumu Mektebi
ATA EFENDİ (Taşçı) — Geçen asır son­ Bahriye! Şâhâne ş&klrdanmdan Ahmed. Nec-
lanm a seçkin kabir taşı ustalar ut dan; Eyyub- meddln Efendi ru h u n a rizaonliöiih fâtiba
tan Piyer Loti kahvesine doğru çıkarken, yo­ Sene 1303 Şevvâli n ü k e rre m 5»
B ibi.: REK, Muyıtfer Esen, G«tl nota.
lun sol kenarında, dfcrt adım kadar* içeride.
Mektebi Bahrtyede talebe iken on beş yaşın­ ATAERKİN (Keki A rifl — Musiki bilgi»
da vefst eden oğlu Ahmed Necmeddin Efetı* ni ve seçkin bestekâr; bal terlem esini Musta­
dinin kabri için yaptığı bbr taş 1942 d a yere fa Rona’nm <90 yıllık T ürk Müziği» adındaki
devrilmiş olarak görülmüştü. Yüksek kabart* antolojisinden alıyoruz:
ma güller İle teorin edilmiş olan bu taş Is* «1806 da lstanbulda dünyaya gelmiştir.
tonbul taş EgçSiğfoİn b ir bedfesı idi/K itâbe- M eşhur musikişinaslardan kanuni Hacı Arif
sinde bu çiçekleri gö* yaşlarîyle sularay&k Beyin oğludur (B :
oydu^uıu «iyiİyen sanatkâr baba, tâbir caiz­ ArU Bey, Kanımı
se. toykdtr&ştde natürm ortun zirvesine yük- Hacı).
felmJştir; usta bir tas kalemi güllerin kele­ «İlk tahsilini Be-
lerinde, tÖ7eyçleriude, yapraklarında hattâ şiktaştakl ACİtâbı Ma­
incecik saklerioi donatan dikenlerinde m er­ arif okulunda, orta
meri bir kuyumcu inceliğiyle oymuş ve bu
tahsilini Vefa Sulta.-
surette kürk beş parça gülden mürekkep b îr
nişinde yaptıktan son­
çerçeve ibda etmiştir. O zaman bu şâfaeserin
y«r1 tsUm ve Şark e m le ri müzesi olduğu ra H ukuk Fakültesi­
düşünülerek müzenin müdürü merhum Atv n e girerek o ra d a n '
dOUudir Erdoğan'a haber verilm iş mufate* mezun olmuştur.
rem 41im Eyyuba götürülerek taş gösteril* «tik. musiki d e r­
düş ve müzeye akledJleceÜ v&diyle derin bîr sini pek küçük yaşta
meserret duyulmuştu. Maalesef üst&dın has­ iken babasından alan
talığı bir müddet sonra emekliye ayrılması sanatkâr, çok güael ^ AlU A(J,MUll
teşebbüsün tahakkukuna imkân vermemiş, İs­ sesiyle öğrendiği jar- ««Mim: n«Mu

h t t p : / / g r o u p s . g o o g l e .c <
AfiSJKLOPEDt&i — 1103 - ATAMYAJf ( B e to ı

k ıla n , m u h itin in ta k d ir v c h a y ra n lıû ım cel m «K olon Ccrrâhisl»


bodeceJc s u r e tte okiLOtaga b a jla u ııg v e bıı a ru (İstanbul 1054) adın*
da ytlıe-'H ieriıu m b a b a sın d a n a y r ı t a k a tu ııı ila tld kıymetli eacrtn
d ersi d » a lm ıştır. müellifidir 1933 d«»
«Z ekî A rif B ey fa m d a n s o n ra sa m a n ın ın D r Ahmed Ihsan
büyük v e m e ş h u r m u sik i îîs la d la rın d a n J îa c ı Akson ve Dr. Şerir
K lrdinl E fe n d iy e in tis a p e d e re k m us'ıki bilg i- Korltud'ln berabrr
sin i İle rle tm iş tir. Konyada neşretmeğe
İ « M u sik id e o k u m a s a n a tın d a h a şlı b a şın a banladığı »Anadolu
b ir e d ay a m a lik o la n ils ta d . h a iz o ld u ğ u yük* kliniği» adındaki tıbbi
i sek k a b iliy e ti İle b e s t e k i r li k v â d iiln e g irm iş mecmuanın sahihi ve
ve ilk d e fa m ây e m a k a m ın d a v e a k s a k u su -
neşriyat mlidiini ol
lunrie: m u; ve mecmuasını D r. Aidi A la ta m
Istanbtılda da IB55 ( I mIik Nrtlh>
Avilcfı b a h ^ d e g iilir r
yılına kadar devam ettirmiştir. Muhtelif Türk.
m u ra t ile b a şla y a n ş a rk iy i v ü c u d a g e tir m iş ­ Amerikan ve Avrupa mecmualarında da lıbb)
t ir k i b u g ü fte y i İk in c i d e fa o la r a k dilkeş h â - makaletorl İntişar etm iştir. 1943 4e tzmirde
v ç ra n m a k a m ın d a d a b e s te le m iş tir. B u s u r e t­ müttefik devletlerin yaralılaraıa gösterdiği ih­
le h cstek& rî& h a y a tın a a lıla n A taerkin h e r timam ve alâkadan dolayı İngiltere Kraliyeti
biri ço k yükâC k b ir z e v k v e in e ç b ir h is m a h ­ tarafından O.B.E. (Order Biritsh Empire) ni
su lü o lan ş a r k ıla r ım m e y d a n a g e tir m e ğ e b a ş - sanı ite taltif edilmiştir.
in m iştir. U aU ı C âU H k
»Bilhassa peaendlde, siplhra, dîlkcşhâve-
ATAKÖY — (B.: Bakırköy; Baruthane):
ran ve mâye gibi dar ve âz işlenmiş m alam -
^ larıla* bu güzide sanatkâr harlkulâde denite- ATAMAN (Sidi Yâver) — (B.: SJdl Yâ
A eek kadar ktyroeüi e serler verm iştir. Çok v e r Ataman).
velûd olan östad Zeki A rif Beyden Türk mu-
ATAMYAN (Brdros) — Tlirk sahnen-
sürt âlemi daha daha kıym etli eserler bekle-
niu yetiştirdiği Erm eni ırkırıılajı beynelmilel
Dektedir. Evli, dördü kız b ir erkek beş evlftd
ölçüde büyük aktör. 1849 da Kadıköyünde
sahibidir.»
doğdu; babası Heroninıos, anası Pcpronc’dir.
ATA KAM (Dr. O peratör Asil Mukbll) — Çocukluk yıllarau mesleğini fen di arayan bir
«Seçkin operatör; 1 9 0 5 d e Beyogluda Nlşan- kütiik maceraperest olarak geçirdi; ilk tah ­
taşında doâdu, Şûrûyi D evlet azalnrmdan Ab- silini Kadıköydeld Katolik Surp P ırgif ve
dûlkerim Paşanın oğludur. N işantaşı Nûznu- M ıbıtaryanlar m ekteplerinde yaptı; henik on
ne Mektebinde ve N işantaşı Sultanisinde iki on üç yaşlarında iken sahne bayatı-
okudu, 1920 de henüz on beş yaşında iken n a atıtabilnıek için fınsat gözledi; babası,
Tlb Fakültesine girdi, fakülteden 1925 de devrin bir (ok in san lın gibi, istikbalde ne
diploma alarak Güllüme Tıb Tatbikat öku- vâdodroe etsin, aktörlümü afif bir meslek
lufida stajını ve askerlik ödevini yaptı, 1926 olarak görmüyordu:
da Bozkır hüküm et tabiblifjne tayin edildi, baba oğul A tarayan­
üç «ene orada kalarak 1929 da A nkara NG- lar arasında bir m ilr
mune Küstaha nesine operatör muavini oldu, cadele başladı; Bed-
1932 de Konya Memleket HaalahâneSt ope­ ros sırası ile saatçi
ratörlüğüne tayin edildi: 1939 yılına kadar ve kuyumcu çırağı,
kaldığı Konyada aynı zamanda Kız Muallim sonra bir mağaza t er­
Mektebinin doktorluğunda ve hıfzsssthha mu­ g itilen oldu ve her
allimliğinde haininin; 1939 d? İzmit Memle­ seferinde isini lıe-
ket Hastah&neaine n a k le d ild i, a r a d a n d a 1947 ninuemlyerek kovul-
d* Belediye HastahÂneei Operatörlüğü İle t*- madan evvel kaçtı;
tanbula geldi; 1959 ağustosunda bu vazifede bâ iıadei setliye aske- Bedre* Atmmyam
rî mekteplerden biri- itm i» * Ndh)
) m / g X F ^ r S M ^ Ö h { i*,dt' ml)
ATASVAN I M n ) — 1194 İSTANBUL

ne ImI» zoru Ue kaydedildi; buradan katmak GuUkonıın U r'.y sl • • • ' um , Ciyakııottt:'


saç aldujuoa g5re tardedilmsk (çln elinden nln Mahkûmun Alh ini oyı -M R usyann bu
galeni yspıp muvaffak oldu; nlhiyct , günahı, bUyiık şı M i b . :..ı’n l* ı •• ••
boynuna:» diyen baha mağlûbiyeti kabul «de­ karfitaıulı; alkışlan 11* t), rah: r * artık Rus.
n k O flu n u başı boş birikil Berin» Atamyan yası a d rg in m ın ve ■ ilk ■ burjuuı r,:r, kıy.
on dürt yayında iken S. Hekiınyan kumpan­ metil hediyelerini topladı, la k » Ruay- K ;
yasına kulis hizmetleriyle girdi: U r müddet |Ş h n t ve aerv»'! '* beraber . -feır, ■ Sıv
sonra Naıun tiyatrosunda Giyom Tel piyesi­ olan amansız b ir d e hastalık e<-!.f,!i İ n e ..
nin küçük bir ztbil rolünde sahneye çıktı. Bu linin kânunuevvelinin »turanda yirmi fe-
küçük bir rolünde sahneye çıktı. Bu küçük yıllık sanat hayatının jübi:< , yapıldı v.
ilb il bir düelloda hasımın (Udttrecek ve sâ­ mirden vâki hir d&voti kabul «-derek Tu," ■
dece <— Geber hain!» diye bağıracaktır. Kii- yenin o devirde en zengin beldelerinden Nrt
çük Atamyan sahnede bu Jkl kelimeyi öyle olan bu şehre gitti-, tik in ancak İki İt,» ;:
bir ed i ve öyle bir sesle taSâltuz etm iştir ki. verebildi; hastalığının ıstırabına d a y an ;.--
bir anda o gün tiyatroda bulunanların na­ yarak İstanbul» dûndii; sahnenin kaul!
zarı dikkatini Üzerine çekivermfştir; bu ara­ ebediyen kapandığın» gBrcn büyük aktör re
da Hassa mimari Hagop Bey Balyan kuliade ■fan ve şiir ile iştigale haşladı. 1890 da bogu
kendisini tebrik etini; «Yavrum, himâyeml kaserıne bir akciğer verem i inzimam etti,
kabul etmeni rica ederim, sende istikbalin 1801 şubatında istanbuldaki Rus elçisinin
baytik bir alttürünü görüyorum!» demiştir. em riyle Sen NikoU Rus kastahanesine yat­
1863 de geçen bu vak'adan sonra Atamyan rıldı; üç ay sü ren to k dikkatli h ir tedavi ne­
mesleki tahsil ve terbiyesi için bazı mürşid- ticesinde kendisini tam am en şifâyab olnmş
ler aramakla beraber şahsiyetinin sâdece ken­ sanan Atamyatı hastahaneden (d u ra k Büyük-
di gayret vc aşkına dayandığını da anlıyor; deredeki evine gitti; lâkin 0ç hafta sonn
bir müride! Ekşiyan'u? eii altında bir staj dev­ şiddetli ve ini bir k riz neticesinde vefat rtıt
resi geçiriyor, geçim icabı küçük kumpanya­ Atamyan, büyük eserlerin büyük roOtri-
lara intisap ediyor, ISB9 da da Güllüye geçi­ ni harikulâdc b ir m aharetle temsil eden bir
yor: fakat birkaç ay sonra Güllü Agop’u bıra­ aktör olmakta kalm am ıştır; insan tiplerin!
karak Fasulyeciyanls beraber turneye çıkıyor yer ve zaman kıym etlerinden sıyırarak MtBa
ve Nahclvana gidiyor. İki ay kadar sonra çıplaklığı ile sahnede yaşayan hir adjatte;
Istanbuldan aldığı bir mektupta evlerinin yan- şu veya bu piyesin çerçevesi içinde Atanıysa
digutı öireniace alelacele vatanına dönüyor. karşısındakilere zam an zam an kendilerinin
Bu tarihten itibaren de Şeksptr'in hayranı ne olduğuna g&stermi.şlir. Denilebilir ki bu
olarak trajedilerinin edicilerine başlıyor, Bil büyük akttir. hayranlıkla beraber biraz da
UUbbu ve mütalâalar 'derin bir vecd ve aşk kendisinden ürküterek alkışlanın ıştır; butum
içinde 1879 a kadar on yıl sürüyor. içindir ki bu adam hakkında dünya ölçüsü
1879 da Tiflis'e dâvet ediliyor. 1880 de ite asırlar boyunca yerine konulmaz büyük
kiiçük bir heyetle beraber Aialska, Abalka- bir fin i denilirse mübalâğalı konuşulmamı;
bak, Aleksandropol Lurnesinl yapıyor; 1881 de olur. Çarlık Rusyasının münevver tabakalı­
Cansak (Gence) ve Şuşi, 1882 de Kişnef, 1883 nı, geçen asrın ikinci y a n sı için, kıymet tak­
de Moskova ve Nijni Novgrod, 1884 de Pcters- dirinde hasas bîr m iyâr olarak kabul etmek
burg (iki defa). Ejderhan, Hostof vc Harkof, lâzımdır. Atamyan'ın Rusya turnesindeki mu­
1383 de Kiyef, Fetersburg ve Moskova, 1B86 vaffakiyeti her aklttre nasib olacak şeyler-
da Bakb, Tiflis, Viladt Kafkas, Nazdak, Piati- değildir.
gorak, Yegoderumadar, Poltava, Teodoaya,, Otodidakt olarak yetişen Atamyan'm
Tiflis, 1867 de Battım ve Odesa, 1880 dc kondi şahsiyetlini yapan 1869 - 1779 arasın­
Elizabstgrad ve Moskova, Kazan şehirlerini da geçen on yıldır denilebilir. Heniiz şöhre­
dolaşıyor, 1888 haziranında da Istanbula dö­ tinin ilk basamaklarında bulunan aktör dill-
nüyor. Dokuz yıl sür«n bu uzun ve yorucu tevaziane şartlar içinde Akdeniz va Avrupa
turnede Şekaplr'iu Kıral U r, Hamlet ve Otel- seyahatlerini yapmak fırsatını buldu. Atam-
lo'sunnn LermondaVuc Maskeli Baio'sunu, yan’ın temsillerini seyreden m uharrir AdoU

h t t p : / / g r o u p s . g o o g |e
ANSİKLOPEDİSİ
— U 95 — I ATANA*YAN iM adatn)

I TSlassû onu muasırlarından ve Komedi Fran- makta idi Müverrih MeshopoUU Demttrlos
şetto yıldıklarından Mûunet S u ll/n i/ı *ark!a Prekoplu bu zatı Yunan ve Lâtin dillerine
bir eşi kabul eder. Ölümünü Türk Uyetrosu vftkjf bir şâir, edip ve fUoeof ve büyük bir
jçJn C b ü y ü k bir kayıp ojaraft belirttikten hatip olarak gösterir. Fakat keyfi İdaresi,
sonra 'Bolünü oynamadan eserdeki vakala­ kilise muhitinde hoşnutsuzluk uyandırmış
rın cereyan etliği yerlere gider, oralon gö» ve intihabından kırk gün «onra azledilmiş,
riiı. kendisini tıayâlen o vakaların cereyan Selântge kaçmıştır. Oradan Papaya müracaat
eltıği zamanlara götürür,, o devirlerde ve va* etmiş. Patrikliğe yeniden intlhjbı için tavas^
tûlnnn içinde yaşar, o hayat vc tahassüsle sutuntı rica etznlş, Papa tarafından, Katolik
dolu döndükten sonradır ki piyesi oynardı. Kilisesine girdiği takdirde böyle bir tavatsut-
Atamyan Venedik ve Kıbrısta Otello !te. Ve* ta bulunulabîlecegi şart koşulunca, bu teklifi
rona'da Romeo ile, Elsenor'da Hamletme baş* şiddet ve nefretle reddetmiştir. Bir müddet
başa yaşar gibi oldu ve omdan sonra bu kah­ Eflâk ve Bugdanda dolaşmış, Ömrünün son
ramanları tem sil etti.> diyor. yıllarını İstanbulda geçirmiştir.
Atamyan'ın öliimü üzerine hakikatten A li O rta
uzak bir de masat nakledilir:
ATANASİOS IV — Fener Rum Ortodoks
Bîr akşam A ktör K in piyesini oynarken Patriklerinin ikt yüz aJtıncisı; 2 ağustos 1679
eserin sonunda rol icabı: ‘— Ben b ir paiyoço- da Tekirdağ] ^piskoposluğundan Patrik se­
wm, diye bağırır ve y e re düşer. Yine piyes çilmiş ise de, seçimde hile yapıldığı ve cebir
icabı suflör deliğinden sahneye çıkarak se- kullanıldığı tddiaaıyLe Patrikliği Seneslnod
I yircilere hitaben: — Efendiler, A ktör Kin âzaU nndan bir ekseriyet tarafından kabul ve
vefat etti. Der ve perde kapanır. F ak at Ak­ tasdik edilmemiş, sekizinci günü makamın­
tör üilçttlgii yerden hakikaten kalkamaz Atam- dan indirilm iştir- au Orta
yan’ı sahneden kaJdınp ölüm döşeğine yatı­
rırlar. Böyle son hakikat olmasa d a Atam- ATANSİOS V — Fener Hum Ortodoks
yan'a yaraşır. Patriklerinin İki yüz oo üçüncûsu; 1700 da
Edirne m etropolitlığinden p atrik seçilmiştir.
BibL: Aşot Madalyamı İstanbul AasJktopedi*
sine bilvasıta tevdi edilmiş ûOtlan. Aslen giritli olup âlim bir râ t îdi, yunanca, Lâ­
tince ve arapça bilirdi. Kilise musikisi ile uzun
ATANASİOS I I — F e n e r Rum Ortodoks yıllar uğraşm ış kıym etli bir bestekârdı; ahlâk
patriklerinin yüz elli yed in d si; B üyükşehrin ve fazilet sahibi İdi; bu kıymetleriyle Fener
TüıU er tarafından fethinde patrik bulunan Patrikhanesinde b ir yıldız gibi parladı, fakat
sattır; 1450 tarihinde P a trik seçilm iştir. Ko­ Fener Kilisesinin, o asırdaki cahil, basud,
yu Ortodoks hissiyatiyle roeşbû îdi. Daha ev­ m ünafık mubiti. Atanasios’u eçkemedi* ru-
vel* Patrik Grigoriyî agletmig olan Sensinod hap] kisvesinin şerefini korum ak için maiye­
Meclisi, İkinci Atana&ios zam anında, Floran- tinden talep ettiği disipline tahammül edile­
sada toplanuış olan yalancı Sensinod Ifledi medi; «Frenklerİn m usir eserlerini mütalâa»
sinin kararlarım tetkik ederek bir k ararların * suçu ü e ilham edilerek 1711 d e azledfldi.
hepsini nakzetmiş. ınHfffcfır k a ra rla n imza e t­ Meniskinin d ört Usan üzerine tertip edilmiş
miş olan S aik Kilisesine m erbu t m etropolit lügatim rum caya tercüm e etm iştir ki. Yunan
ve rahiplerin göz y aşlan dökerek gösterm iş kültürüne buyilk hizm et sayılır.
oldukları netiâmeti kabul ile bunları da at­ AU O rta
fetmiştir.
ikinci Atana&ios, fetibde idam edilmiş­ ATANAŞYAN (Madam) — tstanbulun
tir. İlk karfın tabiplerinden; 1291 (M. 1879) de in­
AU O rta tişar eden «Kahkaha» mizah gazetesinde ilan­
ları vardır. Viyanada ve Kumanyada hayli
ATANASİOS 111 — Fener Rum Ortodoks müddet hekimlik ettikten sonra Istan bula
Patriklerinin yüz birincisi; asfetL Gi* gelmiş. Bayoglunda. Sakızağacı sokağında
fitlidir; Selânik piskoposluğundan 1634 de 1 num aralı hanede köstebek, fistul. mesane­
Patrik seçilmiştir. de taş, sıraca illetlerini tedavi edermiş-
. Patrik olmadan Patelario* adm ı taşı» ıS e rn rd Afiıblar A)u*
com/group/meraKeaıyorum
ATAMK - 1196 - »STANBOl

ATAM K — İkinci Abdılthamid devrin­ h a tıl ekseriya kira bile almazdı Paralı, tık ır
de, Kuyumcu çarşısının en nam lı kuyum cu­ tık ır liraları a y a r a k boroj, bilezik, küpe ala-
larından biriydi. l?f»k tefecik, cılız, Stıf bı­ cak yabancı m üfterilere, kcyli y erinde değil­
yıklı bir adamdı. U un b u l hanım larınca İU se, hiç latifini hotm ayıp.
lâkabı v a rd ı: <Buctir» ve «Ölmez». 1B94 bii~ llegoııecegln gibisi bentle yok hanım,
yük zeheleslnde. çarşıdan dışarı kaçarken. yı. cığırn, başka y erlere bak! yollu b altan savı»
talan duvarların altında kaim i;; mucize ka­ b ir cevap verirdi.
b i li n d e n kurtulmuş. Küçük d lik k in t arada bir kapalı d u ru r,
Kuyumcu' çarşısındaki vc bitişik han lar­ kepengi itlik g ö ren ler derhal anlarlardı:
daki kuyumcu Şahbazyan. Çuhukcuyan, No- — M utlaka Sultanlardan biri çağırdı da
şastaciyan, Tolayan gibi geniş dükkânı, m üş­ oraya gitti. Y arın gelelim! Y ani, sahtiyan
terileri oturtacak kadife kaplı kanepeleri çantasını eline alıp Û rtaköy, D e ftc rd a ıtu r-
koltukları, vitrinli masaları, koca koca kasa­ nu, Divanyolu, M ercandaki saraylara gider,
ları yok. Dapdaracık, ilt d ü rt kişi ancak sı­ elm asları sa tıp torba dolusu lirala rı cebine
ğacak küçiik bir dü ktü n: içinde, üstüne eski koyup dönerdi.
bir batı parçası serilir, tahta kerevet, ö n d ek i, S p rrn e d M a h U r A îıu
kapıdaki cam lar kirden, toz topraklan buzlu
ATASEVEN (Vicdani) — Lise kiraya
cara halini dlmıs.
m uallim lerinden. 1959 da Vefa Lisesinde bu­
Gel gelelim, gaz sandığı kadar, k illto tttt
lunuyordu; ark adaşları arasında ciddiyeti, ve­
kasasını açsın, neler yok. neler; Badem k a­ fakârlığı, dürîislisı ile ve Örnek b ir aile reisi
dar, tındık kadar, o n o d he? kıratlık p ırla n ­
olarak tanın m ıştır. T aleb elerine karşı şefkat
talar; damla yakutlar, gök yakutlar, züm rüt­ alâkası çok kuvvetlidir, rahlci tedrisinde yıl­
ler... larca c w e l o lu rm u ş çocuklar, b ir gün her­
Sultan efendilerin baş harem ğalan; bii- hangi b ir d arlık ve sıkıntı içinde k alır ve Vic­
tûn vükelâ, vilzeri, küberâ fam ilyaları hep dani A taseven bundan h a b erd ar olursa, kendi.
ana başvurmada; zira en ş&hâne, en nâdide İşini ve g ü cünü b ırak arak eski talebelerinin
m ücevherler onda. Hem, ötekilerde bulu n an ­ d e rtle rin e d e rm a n aram ağ a kokm akta aslâ
lardan daha üstün, hem de Fiyatça ehven. te re d d ü t etm ez; bu h alleriyle aşağıdaki ter-
Yağlı kuyruk m üşterilerine karşı pek cüm ei hal satırla rı karşılaştırılırsa, Vicdani
ikramcıydı, şakacı ve lâtlfeci idi de Böyle- A laseven’J» çocukluk g ü n le rin in , acı hâtıra­
lerden biri gözükür gözükraeE ların ı aslâ unutm am ak asaletine sahip olduğu
~ Gülü seven dikenine katlanır.. Şu be­ g örülür.
nim kıyak sedirim e y erleş efendiciğim ' d e ­ 1901 d e Ç atalcada doğdu, babası Zaptiye
dikten sonra y a s a , yakınındaki sucudan buz­ çavuşluğundan tek a ü t olmuş Ali Çavuştur. İlk
lu sular, limonatalar, şerbetler; çarşının Mu- tahsilini bu kasabanın İptidai vc Itiigdt m ek­
ru o sm n ly e kapısındaki m ahallebici B u ra lı tep lerind e gördii. B alkan H arbi hicretinde on
Ahmed Ağadan dondurm alar g etirtir, kışsa b ir yaşlarında idi, o felâket içinde b irbiri a r­
ta h v e k r, çaylar, tavukgöğtlsler, keşkülü ft- kasından hem anasını hem babasını kaybetti;
karalar taşırdı U nkapanı civarında Seyyid Buharf tekkesinde­
Gelenler dükkânın içini kalabalık görtince- ki m uhacirler arasında bulunurken üvey ağa­
«Blraz dolaşalım da yine uğrarız* deyip çe­ beyisin! buletu ve ona sığındı, onunla beraber
kilirler, ba$ka yere gitmezlerdi. Tanıdığı, o t­ K asunpaşada Kulaksıza g itti ve bir m üddet
ta halli hâtûnlar, jayed o hafta düğüm: mü Kulaksız m ahalle m ektebindeki hocaya kalfa­
ğüne dfivatülerse ondan elmas kaldırırlardı; lık etti; bu tesad ü ftü r ki, kiiçük Vicdanl’ye ilk
yani yüz yazısı, perşembe günü, ertesi paça mürebbitlk ve m uallim lik aşkını aşıladı. Ma­
günü, o elması iğretiden takacaklar; görenler hallenin iteri gelenleri çocuğun zekS ve gay­
kendilerinin sanacak; cumartesi götürecek ku­ retiyle alâkadar oldu, kendisini B ahriye has-
yumcuya teslim edecekler. Kuyumcu çarşı­ tahanesi civarındaki Nümıınc m ektebine kay­
sında böyle elmas kaldıracaklardan kefil is- dettirdiler; kısa bir zam an sonra bu mektebin
m et. Uç beş mecidiye k ıra almak âdetti. Ata- başımıallimlntn nazarı dikkatini çekti, leyli
Dik, emin bildiği kadınlardan kefil istemez, m ekteplerden birine yerleştirilm esi düjunül-
h t t p : / / g r o u p s .g o o g le .c
»y: i & o p e d Ls I — H 97 — A T * TARİHİ

do; fakat » sırada Balkan harbi sona erdi- yiik b ir eser olup matbu dur; müellifi Tay-
gjndcn ığabeyisi ite beraber Büyükçe İanece yarzâde Ahmed Atâ Beydir (B .: Atabey. Tay-
İ t dönmeğe mecbur oldu; bu üvey atabey, yarz&o* Ahmed).
kardeşinin bir an evvel bir ij sahibi olarak 1874-187B IH. 1201-1293) yılları arasın­
hayata atılmasını düjünrliilüıııicn. Vicdani' da fstanbulda Şeyh Yahyâ Efendi ve Basiret
aia okuma iştiyakına ehem miyet vermiyerek m atbaalarında basılmış olan «Tarihi Atâ.* nın
onu bir kahvecinin yanına çırak olarak yer orijinal kısmı, müellifin müşahede ve hâtı-
tetirdi; {Ocuk, bir müddet, uykusunu kitap- ralariyle babasından naklen yazdığı «ahife-
lanna {oda ederek çalıştı, Düyunu Umumi- lerdir kİ bunların btiyllk bir kısmı, İstanbul
vede bir memur olan bu ağabey. Büyükçe*- tarihi bakımından kıymetlidir.
meceden Çatalcaya tayin edilince, o <ta doğ­ Birinci d ld 131ü sahife):
duğu kasabaya döndü; İstanbulini eski Şeh­ Eserin en mühim cildidir, başlıca bahis­
remini Haydar Bey merhum , o sıralarda Ça­ ler şunlardır: Fatih Sultan Mehmed tarafın­
talca m utasarrıfı bulunuyordu, hem şehrileri dan lstanhulda eski ve yeni sarayların ta W
taralından tahsilini te rk etm em esi için teş­ — ikinci Bayazıt tarafından Galatasaray rnın
vik edilen Vicdani’m n b ir nıüraeaatiai bü­ te sisi— Mısırın fethi ve Em anatı celUenin
yük adam, onu Kastamonu Sultanisine leyli tstanbula nakli ve Has odanın tesisi - Ya­
mcccanl olarak kaydettirm eğe m uvaffak ol­ vuz Selim, K anuni Süleyman ve tkinci Selim
du. zam anında Enderun nizam ve teşkilâtında ve
Milli Mücadele başladığında V icdani A ta­ kıyafetinde yapılan değişiklikler — Bir ço­
seven, on Uti senelik Sultaniyi Kastamau- cuğun veya gencin saraya alınması usul ve
da birincilik ile b itim i; bulunuyordu; şöh­ nizamı — Saraya yeni alınan Ağalara eski­
reti Anadoluya yayılm ış olan D em irci Efe­ lerin tenbihatt vc lalalar, yenilerin lalalar?
nin yanında gönüllü olarak çalışm ası için hizm etleri, Enderim de tahsil ve terbiye —
Koğuş zabitleri, gedikliler, hizmetliler, koğuş­
I Mustafa Kemal Paşaya b tr m ektupla m üra­
caat etti- Şu zarif cevabı aldı: <Sizin için ce­ ların nizamları, Endcrunlujarın tenezzülden,
hil ile mücadele efdaldir.» B unun üzerine, dini terb iy e — Hazine, K ilâr ve Seferi] koğuş­
muallimlerinin kefaletiyle «Amali milliye hi­ la rı — tlim tahsil etm ek, hattatlık, hafızlık —
K oğuş hayab — Dariissaade Ağalığı — Çor­
lafına hareketlerde bulunm ıyacağuıa» b ir se­
net vererek yüksek tahsilini tam am lam ak lulu Ali Paşanın silâhdarlığt zamanında ya­
üzere tstanbula geldi. F akat Büyükşehirde pılan E nderun nizamatı — Hazine, K ilâr ve
Darülfünun tahsiline devam Imk&nuu bıı la- Sernrli koğuşlarında ocak yolu ile verilen me­
ı owdı, Çatalcaya giderek M ektebi Sultanide m uriyetler — Bu üç koğuşta, ocak yolu Ue ol­
mayıp istidat erbabına verilen m emuriyetler
bir riyaziye muallimliği buldu, kısa b ir zaman
ve sair hizm etler — Koğuşlarda kıdemler —
sonra bu mektep d e lâğvedilince açıkta kaldı;
Sermahfillik, Başçavuşluk ve Dilsizlik hizmet
uranca sayılabilecek sıkıntılı günlerden sonra
ve vazifeleri — Hazinel Hümâyun Başkolluk-
nihayet Maarif Vekili N ecati Beyin bir em ri
culuğu. Çantacı, NBbetçihaşı ve Kaftancı —
ile Öarülmuallimini Âliyeye kaydedildi; ve Hazine! Hüm&yun yazım lan — Kiler Başkol-
bu suretle meslek hayatına sağlam b ir adım
lukçusu, Ndbetçibaşı, Şerbetçi, Sırkâtibi ya­
I ile atılmış oldu. Türkiye m aarif ailesinde mağı — C üceler — Üç koğuş ağalarının maaş
kıymetli bir idareci olarak da temayüz etti
ve vazifeleri — Aşağı koğuşlardan has odaya
müdür muavinliklerinde. Muallim Mektebi nakle İstihkak kesbetme. nakil ve çıraklık usu­
VE> lise müdürlüklerindi? bulundu, İkinci Ci­ lü — Has odamı usul ve hizmetleri — BaşlaUı-'
han harbinin ilk yıllarında, Balıkesir LUesi
iıiı — Sarıkçı, kaftancı, kahveci ve berberine-
müdürlüğünden Vefa Lisesi kimya muallim­
şılar — Tırnakcılık ve hizmetleri — Hazine
liği İle tstanbula geldi. kelhüdltğı — Sır kâtipliği — Rikâbı hümâ­
ATA TARİHİ — «Enderun Tarihi* adı yun başçuhadarı — Peşkir, anahtar ve tül­
He de anılır, tstanbul sarayının Enderun bent ağaları, rlkâbdar ve çuhadar ağalar ve
tejkilitı ve hayatı ile Enderunu Hümâyun­ hizmetleri — Sllâhdar Ağa —‘ Huzur dersleri
dan yetişme devlet adam larının ve şairlerin nizamı — H ırkai saadeti merasimi — Rama-
kal tercümelerinden bahseden beş clldijk bü- a n ın on beşinde sarayda Yeniçerilere bakla-
om/group/merakedıyorum
ATA TANlllI — l lf lf l — Istan bul

va llagıt.LmaEi — K adir gecesinde PadişAhın m ankeş K ara Ali Paşa, Ç erkeş Melınıçd pa.
Aynsufyaya gitm esi — A rife m erasim i — B ay­ şa. Hafız A hm ed Paşa. H üsrcv Paşa. Sultan-
ram merasimi ve teşrifat) vc bayram alayı — zade Melıvncd Paşa, M elak Atımcd Paşa, Si­
Mevlûdu şe rif ktf^ah merasimi — S ılrrei ilü ■ y a m ; Paşa, T arh u n c a A hm ed Paşa, tb^ir
jıiiy u n em inlisi, m erasim ve te şrifa tı — V e­ TvlıısVafs Paşa, M alatyalI Süleym an Paşa, HSp-
lâdet donanması ve beşik «layı — Haztnei ı’ültl M ehmed Paça, Nişancı t.ım aij Paşa, Bı.
hüm âyun kethijdalıgı, Saşçuhsciarhk ve si- y ık lı Muslafa Paşa, Kavanoz A hmed Paşa,
lih d a riıîm tebeddül v c nizam ları — CUlfls- M orali H üseyin Paşa, Ç orlulu Ali Paşa, Aba­
iaria iıazinei iıllm âyunun m uayene nizam ı — za Süleym an Paşa, Şebid Ali Paşa, SüLihdar
Dariissaadfl ağalarının usııl ve nizam ve k a­ M ehm ed Paşa. Seyjd M ehm ed Paşa, Şehri Ali
nu nları — NSbet k alfaların ın hizm etleri, o r­ Paça, H aım a Paşa, D am ad M ehmed Paşa,
tancalıkla haslığa yükselm e — D arüssaadc Seyyid M ehm ed Paşa, S itâh dar Ali Paşa.
asalarının koğuş tertip leri, terb iy e ve nisam H üsrev M ehm ed P a şa. K ıbrıslı M ehmed Emin
]arj ■ K ızlar flğaaınuı tebdili nisam ı — Ulû- Paşa.
fc çıktığında e lji m ülakatı niM m ı ve g iydi­ Sarayın dış o c akların dan yetişmiş olan
rilen hii’stla r. Sadrâzam a k ü rk R ûııderm e sadrâzam ların h al te rc ü m e le ri: B altacı Ye­
te şrifa tı — S efirlerin nâm e takdim i, s e firle ­ m işli H aşan Paşa, S o la lı K uyucu M urad Pa­
re cevspnâm e teslim i te şrifa tı — İm âm e v s şa, B ostancıbaşı D erv iş Paşa, B altacı Nasuh
elbise tıs (ilil — Saraydan tefeyyüz edip sa ­ P aşa, B ostancıbaşı H aşan Paşa, Haseki I)[li­
ra y koğuşlarına v akıflar b ırak anlar — Saray var Paşa, B ostancıbaşı R ecep Paşa, Teber-
îfiûlâhlan — E stablı am ire lakım ı, öw;ngl d a r Tabafiıyassı M ehm ed Paşa, Hulvahaneli
ağ alan, saray ı h üm ayun kap ıları v e m e m u r­ S üleym an F a ş ı, B altacı Kalaylı Koz Ahmed
ları, tam irat a n b a n tak ım ı — Z ü lü flü b a l­ Paşa, T e b e rd a r M ehm ed Paşa, Bostancıbaşı
ta c ıla r ocağı — H aseki ocağı — Kozbekçi H alil Paşa, T e b e rd a r N e v şe h irli D am ad tb-
c csfı — Has fırın ve harci ı'ırm ocağı — rahiııı P a şa. KozbekÇİ P a n d o l Osm an Paşa,
Kuşhane. İMslvahStae, aşağı m u tb ak — Sofa B o stan eıb ajı M uldovanlı A li Paşa, Teberdar
ocağı — O dun a n b a n takım ı — K apıcı ocfl- t i i o t M ehm ed P aşa, B ostan cıbaşı Abdullah
ğt — B ostancıbaşı bostancılar ve bostancı P a şa, D am ad M ehm ed A li P aşa.
ocakları — Eski saray baltacılar ocağı — Y e­ E n d e ru n u h ü m ây u n d an y etişm iş Şeyhü­
dekçi ocağı — Saraçlıâue ocağı — K ayıkhane lislâ m la rın h a l te rc ü m e le ri: M irza Mustafa
vc sandalcı o c ak tan — Solaklar, peykler, sa­ E fendi, Ç erk eş H alil E fendi, Yâsincizâde Ab-
kalar — Saya ve te rc ile r k ârh o n esi o cakları d ü lv eb h ab E fend i.
— Y enisarayın tç ve d ış k ap ıla rı — Y eni E ısd erun u h ü m ây u n dan yetişm iş kaptan-
sarayın m aruf d aireleri ve k a srı h ilm iy u n la r. p a şa la rın h a l te rc ü m e le ri (İsim leri yanında
b ire r yıldız b ü h ta n la rın h a) tercü m eleri, sad­
ikinci clld (227 sabite):
râ z am lar cedvelindedir): * M ahm ud Paşa, *So-
Eenderunu hüm ayundan yetişm iş sad râ­ kollu M ehm ed Paşa, K ü çü k P iy a le Paşa, *Ca-
zam ların b al tercüm eleri: M ahm ud P aşa. G«- ia M d e S inan P a şa. ‘ H afız A hm ed Paşa,
dik A hmed Paşa, D avıtd P aşa. H ersekzâde • ö k ü z M ehm ed P aşa, *D avud Paşa, Canbıı-
Ahmed Pasa, Hadım Ali Paşa, Koca M usta­ ladzade M ustafa P aşa, SilShdar M ustafa Pa­
fa Paşa, Hadım Sinan Paşa, M aktûl İbrahim şa, *siyavuş Paşa, S ilâh d ar Y usuf Paşa, Bı­
Paşa. Ayas Pasa, Lûtfi Paşa, Tavaşi Süley­ yık lı M ustafa P aşa. K en an Paşa, Sllîhdar
man Paşa, Riistem Paşa, K ara A hm ed Paşa. K üçüksipahi M ustafa Paşa, M usahib Muşta/»
Semiz Alt Paşa., Soknllu M ehmed Paşa, A r- Paşa, K ö le S ü le y m a n P aşa, S ilâ h d a r Bekir
ııan ıd Ahmed Paşa, Tavaşi Sinan Paşa, Siya- P aşa, K üçllk H üseyin Paşa. B ursalı Mehmed
vuş Pa.ya, Mesih Mehmed Paşa. F erh ad Paşa. Said Paşa, K ilerli Süleym an Raf el Paşa, *Klb-
Lala Mehmed Paşa, Damad İbrahim Paşa. rıa lı M ehmed E m in Paşa.
C agalaıade Sinan Paşa, Tavaşi Haşan Paşa, Sarayın d ış ocaklarından yetişm iş «lan
Cenrah M ehmed Paşa, Yavuz A li Paşa. Lala K aptaâpaşaJarın hal tercüm eleri: *Derviş
Mehmed Paşa, ök üz M ehmed Paya. K ayseri­ M ehmed Paşa. ‘ R ecep Paşa, Bostancıbaş1
li H alil Paşa, uiU v er Paşa, o av u d P a ;a . Lef- C afer Paşa, Z ülüflü B altacı Deli Hlısoyin Par
keli M ustafa Paşa, Glircii Mehmed Paşa, Ke­ şa, Voynuk AJicjed Paşa, "Kalaylı K oz Alt

h t t p : / / g r d u p S . 9 OO 9 Je.C C
— II _ JT'lı.-.

■ ~ w- ■; p r- 5-İfi-i.j i _- *.- .. : - ı 'ı v -


' ji.. ; tr.Hilî P-r ş--,,, ft i<: M jtllllilju-, f
' -■ :•>». j i |, b t! — tî-.T‘ Mflll’ l r t ’. t'.- jr .ı j.:n
’ • •■•d A l T*»..- ‘l« »’ ■ * 3 ;-f:i;ru -u '.i' : n - ; ı ,r < . : ■. -
: . j: "r.u i. Tnr.F-1r.-r M kflrt ilv b lı ; t l c ' ■(?:(>'- ,ı :1 ri" ./
: . 1 ■ ■ lı • • •. VIt- -iirııİ^n ■^T l' ' -t -
j a • S ı t i ^ r Suley- M üellifin b a/ı ■! h - ’r ,- ~ ı ı ı
_ r • .ı j„ . Pu anın vt S‘-ı mutlun <HUmıi A M ' i . . .•! ■ i.;i
. , P--£_T.-. ' - t 1.‘- '■i.i-İBÎİSfi, tkinc. Mshnuı<tnn bal tt-r- - .
f . W ,:-" l -shlftı- b işın d a M ektebi Tıbbiyeımt î >>.ı — iv ;;.-
M ahm udun h ayran, lr~ :-i!ı Iksmm. ı '•»-
i ı ı >, » n r l i r n d a n S ırkâtlbi Mus- manzum ta rih le r — Babı fetv ı — E sn
N~ ; • ın ıı rîs k e r M ehmed Raşld
n eler — Su k em erleri — Eîvrıfcıî.
r . . . M ü - : . AbdiiUıaUtn Paşanın, V erir Said Efondly, d air baıı fık ra!?' — S^jç.-,-.
.Mt »15! f*' ;jtıiL-, Z aptiye '-.'İzm Ç e rk f. A b­ Mahmuda d a ir b a ıı fıkralar — ’dn- - t r f d
di Pisim in, ViL-eradan Osmanağszide Meh- d bı e&lAnı m iiıuA tbetiyle b»s: fıkralar
a a d PışHun Müşir H in M rbm ed M uam­ M ustafa Rc^Id Paşanın G ülhanM -1 I Lj ' }|u-
mer F a s 'ım h altere lim eler) — Tercüm e! m iy u n u k ıraati — M üteferrik fıkr» • —
halleri ı i-c edil^tniyen M üşirlerden bazıları­ M üellifin C irid valiıl .Mustafa N îllı
nın isim leri — N a k ib ü le şra f M ustafa t n e t divan k itib i tayini, G irid İsyanı — Müel' i.;.
efendinin, t m am ı evvel K ırım lı H afız A hm ed H um eil ordu su m iis ttja rlıjı, bu münaMbctU
Kimi! Efedinln, İm am ı e ır/e l AbdiÜkerim b a n fık ralar — M üellifin C ebelilübnan ta y
Efendinin. R fK ü lk ü tta b K iiçuk H ı t ı g Beyin, m a lo m lı^ j — M üellifin Cezayir) B ahri Sefid
fteisülkiittab U çanbarlı M ehm ed E m in E fen- m u tasarrıflığ ı, -Filibe m u ta s a rrıflı^ Diğer
dinin, R eîsü lkü ttab M ehm ed  rif E fendinin, so n m em u riy etleri — l a e t MoUa liy lh i-;.
D efterdar Ali R aık E fen d in in ve m ü v errih A kif P aşa reddiyesi, m üellifin V asfı Efe ıdı
N'ainumn hal te rc ü m e le ri — M üellifin b a­ ile bu h u su sa d a ir k alem m ünakaşası — Diri
bası Mehmed T ay y ar E fen d in in b a l te rc ü ­ şü ra y i a sk e ri n ia m n a m e a i - B an t a h r i r i
mesi — V ak'a Selim iye v e bu vak ay a sebep ve m e k tu p su re tle ri
olanların isim le n . Ü çüncü Selim in h ali'i. A ti ta rih in in o rijin a l t t r (uymev U f r
Top»î Şeyhülislâm ve av enesi. A y g ır İm am yan k ısım ların dan biri d e Uçüncu cilddir.
fıkrası — D ördüncü M u sta fan ın cfilfau . D örd ü ncü cild ı$23 sahife):
Üçüncü Selim ric a lin in im hası, eşk ıy an ın O sm anlı p a d işah ların ın , şehzadelerinin
i taltifleri — Ü çün cü S elim in m anzum h asb ı­ v e E n d e ru n u h ü m âyu n dan yetişm iş şiirle rin
hali ve m üellifin b ab ası T a y y a r A ğaya d a ir seçilm iş şiirle ri.
bir fırkra — O rd u n u n A le m d a r P aşa ile Je - B eşinci cild (432 sahife):
tanbula dönüşü — Ü çtincu Selim in şeh a d e ii
O sm anlı p ad işahlarının isim lerine Sun
ve ikinci M ahm udun c ü lu su — C ülus ta rih le ri T ü rk iy e ta rih i hU lisası, d ö rdü n cü elide ek
—- A lem dar M ustafa P aşa sadA reti ve m anzum
olarak toplanmış manzum re mensur p a r a ­
ta rih le r — s u lta n Selim İtaatlilerin in idam ı la r .
— V alide S u ltan ın E sk isaray d an Y eniaaraya
A tâ tarih in in kaç nüsha o la ra k ba.ıM :-ı
n i î i alayı — İzzet M ollanın ve A yn in in Se- bilinm iyor. B a b ıîli v e Bayazıd kitap çıların ı!.
lim-i aâlis m e y v e le r i — Ü çüncü Selim h a y ­
n ad iren ra stla n an e se rle rd e n idi: bir <.<S>ım:.
ratı ve bu h a y ra ta d a ir in a n ı um ta rih le r
90 -1 0 0 lira arasın d a satılm akta idi.
A yiatablı Âsim E fen d in in ta rih in d e k i h a tâ ­
lar - M üellifin babası T ayyar A&anvn F.nde ATATCRK — M idi Mticadclc y ılla rın ın
itinden çıraklığı, Bazı m em u riy etleri v e B u r­ şan lı h â tıra la rı içerisinde Gazi M ustafa Ke­
u y a sürgün gö nderilm esi valc'act — M üellifin m al Paşa, İD ]S m ü tarek esinin açtığı felâket
kendi terefim ei hali — AjtSIdri M ansıirei Mu- ve lzm fhlâli çlgnlycrek T ürkiyenln ve bu
hammediye — E n d eru n u hüm âyun m ızıkası — » rad a T ü rk Ista n b u lu n h a lts k lrı. Türkiye
İkinci M ahm udun Ram i kışlasında İkam eti — C um h uriyetinin b in iş i ve ilk fteisunım huru.
Solaklar, p e y k le r vc h a se k ile r y e rin e rik tb ı y irm inci « sır başının beynelm ilel en buyuk

n /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1200 — &TANBÇI

|Ahre(l, Türkiye IfarefaU. BÜytik Nulkfyle portre ressamının vazifeli bitmiştir diyen­
Cifem tarihi ölçüsünde futib; 1453 de Fatih i m hak vermek tem * göçtür. Şekli ^
Sulian Mehmetfiı* milletimi* hediye ettrfil mailde, ziyanın akillerine göre andan ana
ve asırlık Tllrk sanat ve İrfanının »dW bir değişir. Bu yüklen, hiçbir çehrenin, vasıflan
kaynağı o lan İstanbullu. 1 T em m uz 102? dc ntuayyen. bir tek tecellisi yoklar. Fırça ar.
İstanbul halkına hltabeo söylemin nukunda UaU reemüıl çteecegi çehre üzerinde. n^n
bu bdytlk 4dan tarif ve lavsii edebilmiştir kİ, »aman hayatın cezir ve meddini gâziemek ve
nutkun fotanbuta ait satırlariyle nutkun İçin* onu bir çok değinmelerinde yakalamak su.
de bir teldi mûmtcoi oton bu tarif aşa&ya reliyle mhayet lıakikl benlimin gbsli hatlarını
alınmıştır sezmeğe ve görmeye muvaffak olur. Fotoğ­
«İ4U cîhanuı mültekasmda, Tttrk vatanı­ raf, dimağı tahlili ve terkip kudretine malik
nın ziyneti. Titrk tarihinin serveti, Türk mil­ değildir. Onun İçin cam üzerinde gölgesi be-
letinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaş­ Uren sekle bir vesika kıymeti verilemez.
lasın kalbinde yeri olan bir şehirdir. Bu şe» «Gördüğüm fotoğraflara göre, şişman,
bir, meş'um hâdiselerle rouztarlp bulunduğu biraz yorgun» biraz hailart kalınlaşmış bir be­
amutlar, bütiia vaî&n(loşların kalblerînde denle k arlatacağım ı sanırken. kapıdan bir
kaynayan yaralar açılmıştı. Kalbi yaralı olan­ ışık dalgası halinde giren toplu bir kuvvet
lardan biri de tendim. ve hayat kaynağı îte birden gözlerini kasıaç­
«Bugün görüyoruz U geçirdiğimiz ka­ tı; bebekleri en garip ve esrarlı madenler­
ranlık gecelerin meşfttrinden kalbierinrâı den yapılma b ir çift gfciln, mavi. sarı. yeşil
sn« a r ile dolduran nurlu seherler doğdu. ışıklarla aydınlattığı asabi bir çehre... Yut
«Sekiz sene evvel mustarip. agbyan Is- dcf alında, ellerde bir asttık ve bahar ren­
Unbuldan kalbim sasıyarak çıktım, Teşyi gi... Düzgün taranmış eksiksiz, sap genç saç­
edenim yoktu. Seki* sene aonra kalbim müs­ lar... Büliin zemberekleri çelikten, ince, yu­
terih olarak, gülen ve daha güzelleşen Is- muşak, toplu, gorilmiş, taptaze bir uzviyet..
taübnla geldim. «Altıyllz senelik bir devri bir anda İh-
«Uunbulutı bediî güzellikler!, İstanbul tiysrtalafl selamın çehresi eski ilâhlarınki gi­
halkının samimi nüvazkşleri İçinde geçirece­ bi, yıpranmış bir başın hiç bir itini tanımı­
ğim gönlerin bende, yeniden unutulmaz hâ­ yor. Alevden coşkutl bir nehir halinde, eski
tıralar bırakacağına, feyiîU İlhamlar yara­ tarihîn bütün yıkıntılarım süpüren ve yeni
tacağına siiphem yoklar. Sunun İçin çok se­ bir cihanın oluşuna yol açan fikirler kaynağı
viniyorum.» 0 baş, bir yanardağ tepesi gibi, taşıdığı ateşe
A ta tü rk ’ü n m ufassal h a l te r c ü m e s i k&* kayıûıız, mavi gök altında, sessiz ve miite-
bul e tm e lid ir ki başlı başına b îr e s e rd ir; bu bessim duruyor»,
A natkloperilde k ısa b ir h al te rc ü m e s i de b ü y ü k Istan bulda geçirdiği günlerin takvimini
a d am ın şan ın a lây ık d e ğ ild ir, ts ta n b u lu n m u h ­ vermekle tarih! vazifesini yapmış olacaktır.
teşem dek o ru içinde bize o n u n güze! yü zü n ü
20 Mayjg 1453 den 1 Temmuz 1927 ye
Çizebilecek tam aalAhiyetU k a le m a ra d ık ve
kadar İstanbulda hiç bir fâni Atatürk'e ya­
M s dosilarındavı R u şe n E ş re f C n a y d a ı’t se ç ­
pılan ilk İstikbal ölçüsünde karşılanmamış vc
tik. Ü s t i d büre böyle bir yazıyı v&deltî, fak a t
Stiyilkşehrin temeli atıldığı günden Atatürk*
rah a tsH lik la n e n g e l o îd u . Buruda b ü y ü k şa ir
Un tabutu Utanbuldan ayrıldığı güne kadar,
ve edip A hm od ftâ ş lm 'in k a le m in d e n çık m ış
biç bir fâninin naşı aynı ölçüde uğurlanma-
bir A ta tü rk P o rtre sin i n a k le tm e k le ik tifa
«diyoruz:
iniştir. Birincisi neş'e ve şetaret cuşu huru-
şunun jtfrvcsl. İkincisi ıstırabın ve matemin
«Yeni h a rfle r* (lıtir tik defa f ftJ rle rir a ld en beliğ ifadesi olmuştur. On bir sena fasıl)
söylem ek için D olm ababçe S a ray ın a çıörrilan ­ ile İstanbullular, bir büyük şehir halkının ir*
lar İçinde O 'nu tâ y ak ın d a n gö rm eğ e g id en ­ fan seviyesi mahsulü aşk ve vefayı Türk tflri-
lerd e n biri do bendim .
hine altın kalemle yazdırmıştır. Bir Temtflfl*
<îleyecamm yoktu Wn alkışları ve 10 Teşrinisaninin gözyaşları
nFotoğraf camına zerre kadar lUmadım Ulan bulun gönlünrtan kopmuş vc gönlünden
yoktur. Onun için fotoğrafın buiumnsaiyie dökülmüştür. . . t
http://groups.goog le.c
^jOdOPJEDlSİ
— 1201 — a t a t O&jc.

TAKVhl I Temamı İ t t i Cdmt


«M it IJ*IW Gfinc tarafından c um hvrtrrt v* fanili» M ittf ve hltk tnl: Ankara vvpımnMta
r fi Gn®rt*l*tinden derlenm iştir). >n>0rl«r<ıı|q (flpltnit ic( m hrytcvniı ^itelerinde*
m hn h m IK7 birU l s e v im lrt**bu1 heyeti. ttb th tfUnesl k*m»
n la n n ın pencanderine mrm*<Hn ew*d. ayakta Idfr
Ortfırin hım lN ihı tcgrlf M bccklerl «ııeak «o b r lim it, uykuda* bentte «yaoıyorio
«rvellnden haber itimmiş ve BUyUkyrhİr h ar» ffamldiye, kerpm udu... HaatMiyenln a rk am ­
bir M iU nl aıtrM lııdııe hcarU am ıykr.' fnşU dan Brrir, Peyk. B»«ra, Santran w « i « r «trolleri-
K^niılıı kum andu n fttkrfl Naili h f i , Irtonbul n< ai|» ın u ın lt (vrova haltında yrkdlBerinl takiben «e
Ipj s m ty n u S p d Bay w Betedlyp Reisi Mohid nlanm iflİBr. H epsinde (rarnmalı bir k m rtık var.
4ta 9Vf bulunmak İ te r e vilftyet erkftnt, mebuslar Bahriye efradı, güvertede fu n y a bsray» kotuyarafc
prı»(<>swiftnlm ve üm ptecSentaı m ürekkep b > IM n ı işaretleri çeUyertar.
jataMt Wr İstikbal heyeti Ankara vapuru Ue feollfe Fakat çok gfecmrcU. tam ltt» de faaliyet b*f)»df
jgtnlftfe. Vapurda Sebilinin! MnhMdin Bey. VAH Beyaz 1 » y ekn au k elbiseli habriyoUlerimialn kıU
muhabiri C ev«| Frbm l 4bu M lırUrm ya- kıta dirildikleri OaaO babri kumandflnlıftı lakdesinin
«nada Ctamburiyot Ya*ı isleri NOdOriL) şu toO Oft Saat kulesi «teennin ta lk İle dftlduftu {S>
Itp M tta btdommıetür: rfiHIyonln. H eyet f a n , birer Ud«er RÖverteye &
«faanbnto kurtaran Büyük Gaziyi izaz fçln li- kıyortar
j f a rcçille I^ U b ıu ılls bulunm ak on fOode nlim - Cebrekfde. heyecan, uykuam gecen U r g«ee-
U n olamaalt. İıtanhul» ta lİ dM nım k a rp ne jrtp n nin M tdn yorKunluMannı «nuttuıacak mes’ad bir
satır rttç görülmemiş tü y le r yapmak isterdik. tehm O m kalmeHooİyot; Oetİ'yf g&ırce^it...
Zamana a d ıîı Kzi ancak bu netice ile iktifaya O sırada V a rm a n vapura da. yfe eUi kl|Uİk &a*
p H tıır etli. On günde yapılan bu şeyler fSalBmfr İıketir bpyetml A unll olarak k&T$ımuda eto.
rio gibi olmadı. H d o u netice de o m adi» Vapur, kim ilen detnedaU an, renc&reok hnyıaklar<
dm ;Qks?fcıir. t^anbslgtm uzda balunriukian b M - la «OalenmlıU. üanl tam d d e u . Gazi (tazndterinln
df4fo vsIf^mLÜD ifası için daha n e ita m sa yapma­ tireni, dokum elli geçe tzm hte bulunacak.
dı calıpeagı». lAtlbealım ın duklkam dakika%tna kaydedebil
Ayni gün çıkan îütattlml nam elerin d e. M aarif m d t için derhal İısmlte çıkmak Stomdı. Seyrlaefal’
STU.'UrÜÎR&afln gayet İri puntolarla dirilm iş olarak n ia kıymetli müdüri) Sndullab Bay, derbal U r mn-
ta IJIinı îroliinraalrtaeforr ti3rie İmdadımıza y«û«ti. Kuraya cilttik iskelede®
İataayena kadar olea mesafe, cidden mUstesna su­
tik mûhl&plare ilin
rette donatılm ış fUzergtiw alay ulieeltları, bsorrak-
UtaAbui Maarif Mürîüringüûdcn: 1er, defne dulları yeşillikler ve Garinla I t i ı y U kı­
Strçlli v« muasara fteisl Cumhurumuz Cari ?a* tada (otogfefl&riyle Bdalenmi^ti. YollArda jatıdar1
a Bjun>tler{nln tsotoıbuhı teşrifleri günönc mBsa> ma. polİKı bahriye efradı «Ufth çatmış olarak b e t
âif 1 um anız G27 cuma günü saat 11 dea İtibaren Uyeriardi. İtm ll Lslaıyonunun tarafeynini Ud bUyük
MltaKiaı rtiektopîcr talebesi zirde gtfrteritcn mera* tsfe ysptlm ı^t. T akbrdıı» U rindrioiıi U r U/afındo
İdde shti tncvM ederek vatanın büyük halâakinnı «BUydk dftbl., V atan ve m ûlet «enini» yaşar» ve
^âm lcaw k »aratiyte vazifcl istikbali ila edecek­ dlfter taraftnıfn «Yaşıt haldskfir Gfiti» ib ar^ eri Oku»
lerdir nuyotdtL
1 — Pftftdlk, K artal, M altepe vc fiostancı m e t İkinci tik in Üzerinde de «Safa geldin h altak lr
M e ri Bmtaneı aaUllnde, G td la kollm eleri vardı, ttm it istasyonunda btfkbal
t — Göztepe vo Erenköy m ektepleri Erenk&y tertibatı, şu serctle yapılmııU: Başta fctanbu] He­
sahilinde, yeti olmak üzere iurnsiyle tzm it kadın mOmeMÜlcri,
3 — Kuıltnpralr m ektepleri Feneıtahçe aaU* aokeri (ırka nbifemı, a n d k a , Wr tab ur piyade «£
llûie, radı, Hilâllalımer, Himayeletf&l, MaaUlmler BtrU*
4 — Kndıktty ve Hayıferpaşa m ektepleri Kadı» j i; T ürk Ocağı, KoJk F ırkan. Belediye bayetî.
U y âahei belediyesi ruleti M ühürdar gazinosuna b - m e k te p le r, İdman kulüpleri,, muhafaza kıteab, balk
Ö*r olan skhll toyunda, mıutikası kendD^rüıe tayin edilen nuballerde btl*
9 — ÜhkU4ar m ektepleri Şetasipoşndaa Km> f a r ediyorlardı. Tevfik Kâmil, Zlyaeddin, Akçflraofr-
kadar. lu Yuatıf, Edib ve M uhtar Beyleri* Hakkı Şînası V<
• — Beylerbeyi m ektepleri Beylerbeyi fıhtı- İhtan Paşalardan lullroltkep yedi kişilik m eb ^ n n
suoa, |]o ÎKtonbul v til ve şehfoadnl. Kalk f ır k a n m ü tat
1 ■ Çengelköy m ektepleri Çengelk&y aahllioe, tlşi ve kolordu kumandanındım mürekkep d i|e r
t — tulanbui m ektepleri Sam yburnuadûa Xö* tazimat heyeti, lataayonda, «Gnd> vagonunun te­
bara» 7enlkapqn kadar aafcile, vakkuf edM»«i m alulde abat mevki eunişi*rdi-
9 —• D t)« |In m ektepleri Xımıç*fmedeu illin* M uhtelif havaliden « u ta tn lo ıa t beyeilari d e daba
**•1 Beşiklaş itid e s in * ( |d ıi r yfttı geride, gösterilen yertete y erleşm l^enü
Vrt keırf1 itehjlierinde) talebenin m üdür ve mual- S a it ona yaUaşıyor. UUh irenden haber l®k-
Ünlerin!* nfakaU ndt ve mv*1—*m «urvtte mera- Nihayei Ud dakika coııra, n b ım d ıflı a it Uran hir
. __ . JıMS otonur.
ol ı/group/merakeaıyorum
ATATÜKR — 1202 — İSTANBUL

— ıC n l> Ain (reni, bcrbcpl ûtasronuiMta M- b*Jtrmyarlardı- Ve Gazi. hepsin* iltllat M m k , M-


m gtcJfctevk? Icpt. jandarm a ve ahali arasımdan yoUatuıa d evab
Cr*»r « n /a n . asra* nımaa sfffcemlyeeek U r dlH er. Aakert m iirra e ltfin tfuflndeo fia^erkea, |d r
halrf» t ulan fsn it ahalisf. gfinefte yaJncı to*JrinJcn hir ees vc dik h ir bnfla Sûnfn:
habersi*. sevinç içiode «Gazi* ılnf hi-kllyor*. — Nasıtsuua. aakerler7..
Dıılıo (ren in g e lm e sin e y ir m i flakJkû var. Tter Ve yine bir an«iu, fiuşkumondanuıa canla baftla
dakikası yirm i yıl k»dır ıiitun görün en bu yinni m erbut askerden vu cevabı aldı:
dakikayı na*U goçtrdCk, bunu, şfmtfi hic düsCpeırti- — V ar ol» Putam ... fytylal
yorum. Saat, onhlrf kırkbcj geçe, Gafci n a m t l e r l E r
Saat onbiri onHıi geclynr. Uzaklan b ir şimen­ tııgrul vapuruna seçm ek üzere 1? num aralı ütd)
difer dÛdft$Ü, yekdiğerini müteakip Uç kampana bahri motSrilne rakip olm u) bulunuyorlardı. Bu
s d a s ı. seri bîr, «banr olî* emri, öM b ir toplanış, sırada, fzm tlten m ufafekaüarını HJa İfin, tekrar
muhafız k ıtsın , bahriye ve jandarm a m üfrezeleri yirm i b ir pare top atıldı.
«m anda bir saniye stiıeR b tr hareket vc herkes N afıa V ekili Behı'C. Sıhhiye V ekili Beftk, Kü­
yedi yerinde, yekpare b ir sgug £İbi Gaziyi bflgnnn tahya Mebustu K u ıi, Boznk Mebuau Salih. Sinop
basmaA* hazırlandı. Mebunu Rcccp Z&hdO. Bolu Mchuau Cevad Abbaa,
$eJ ıre/n f 7iim iX 70171ın s im a sın d a m es'ırt b ir t e ­ G aziantep M ebusu Kılıç All B fyler G ad H azretleri,
b c i l i n , K âtın ı P a şa H azretleriD İtt y a s ın a y a k la şa ­ nin refakatlerin de E rtuftnıl yatına rakip oldular.
rak m u v i 53lac sa û lin i k a y fle lli; BUyük G a^m itio m üsaddel m ohsusaUriyİe bu bUyUk
— Tem onblri yirm i geçiyor- saadet, kstanbıd tfaıeteclleriftden de derlft e d llste n if.
Tren halkın: <Yana. ya>a!> sesleri. muzikanuı tir.
(aldığı selâm havası arasında ağır bJ it istasyona E rtu ftnl] yaftada: E rtugru ) yatm a, aaat onllnye
girdL çeyrek k ala, h arek et em ri verildi. Y at. imde, Hami-
Bütün götler. Gazinin çıkacağı vagona dUctl- dîye kvuvaaSrSmUa, ark a d a y a n m yollu harekete
anştiJlepiraİz. *mu araştırıyoruz. N ihayet, ijte , o . , b aşladılar. H aaüdiyeyt to rp id o lar takibediyor, Ealut-
Son asrın en bOyiik m ürizrsi: Gazı M ustafa K em al... d e b irik en ahalin in m eserrelk âr tezahürleri» v ap u r
A rkalarım , siyalı b ir redingot, a rak ların a parlak la n n dtidiik sesleri, jale le rd e n atüblt toplar, İzmit
n ia n İskarpin giymiş ?e b*ya* çiz#H *oyu renkli (Ja ^ a n n d a velvele?! aktahfer bırakıyordu.
b ir kravat bs&]&mJ?1nrdî. A!tm saçlı başı pencere- B i m son ra Ham İdiye Ü erllycrek geçti. V« Ha-
Hin ününde gfirûnür görtirjnez, sağdan, soldan coş­ m idiye 6nümU«dckî, B eriüsa^’e t sancakta, Peyki8®v.
kun sürekli bir «1 şakırtısı koptu. Ayni zam anda ke t İskelede E rlu ğ n ılu o ria la n n ı ala ra k pruva hat*
bütün LotattoUÜerin düdükleri b ir anda kesk in tın d a sey re b a s a d ıla r.
m eserret »vizeleriyle istasyonu fin la lm a ja haşladı- C a d H azretleri, doğruca vapurun arkasında k efr
U r. Büyük Gazinin tam b îr » e fe teinde o ld u k tan d ileri tetn ih zar ed ilen güverte kısm ını te ş rif et­
görülüyordu. M erdivenleri sü ra tte İn d iler İstanb ul m işlerdi. F ahreddfn P a s tı N uri Bey (K ütahya),
heyeti, başta Büyük M ittel Meclisi Beiai K&zun Pa* SaühB ey (B o ıu k ). Kıl>ç A li Bey (A yıota), KeGk
$a H azretleri ve sırasîyle diğer mebuslar* V ali, Şeh­ Bey (K onya) ile Bafk&tip T erfik v e yaverleri He-
rem ini «e fırka mUietllşi ilerleyerek Gaxl Hazret­ suhi B ey ler refak atlerin d e bulunuyor!ardı.
lerine a r a lazim al ettiler. Tazim at h e y e ti. Gaz) Haz­ Y em ekten son ra. Gazi H azretlerinin n eş'eli ve
retlerine İstanbul şe h ri " 1,nı" 1 beyanı b a s âm ed)
iltifatt ı r harek etlerin d en cesaret alarak yatta bu­
ederken ÜssQfc$hri w Donanma zabitao a ile le ri (a*
lu n an la n n k u n t t a m ı b ire r ik işer ark a güverteye
h ü ik Ic t h ir tfcek dem eti takdim edildi. G ari, aya* sokuldular. Sinem acılara ve bele Gazinin en ufak
gmi karaya atar atznaı Ü ssflbahri m erkezinden ve
h ir h arek elin i g*ıden fcacumıyan gazete fo to fn f-
donanmadan to p tu atılm ağa bnşlamhştı.
çüaruaa ottn doğm uştu. G tâ , b e b irin in eöoLltnü
Reisi Cumhur H azretleri, İstan bul hey eti âzası- kırm ıyor, iste d ik le ri gibi resim alm alarına m üsaade
na ajm e y n iltifat buyurduktan aoora h ey et ™m>ma ediyor, d İ£ cr taraftan d a sâm alanna h e r a n bafka
İstanbul Mebusu ifu h ta r Beyin fcpep h ir nu tkunu
b ir İfade veren o canlı tebessüm ü dudaklarından
ayak üzeri dinlediler.
düşürm eden etrafın d ak i gevat ite m ülfitefeler etli-
M ehtar Beyin nutka: «BUyiik mttncimİK, 8*v- yorlarâL
fiili Beisi Cumhurumuz.. İstanb ul m ebu stan, büyük Çok yakın ı e t ü | i a b io y ıla n b b irik en znüte*
b il fak ırlarına k arşı derin ve » m im i b ir mer* h a s a r halkın e t şa k ırtıların ı kolaylıkla işliyoruz.
b u tlm ve m uhabbetle m ütehassis vç büyük U r ta­ Gazi d e arastra. bu candan to p s a tezahürat ile *14-
hassür ve iştiyakla H k arar olan İstanbul hrikı&ttt kadar oluyor ve göm eriyle aık sık engin leri arastı-
bu güzel fehri tesriii rlyasetpe dahilerin den m tite- n y o r. D oncada, T a ılim n d a , Ydk& nkaya sahiüerin*
hassı) sü rü r ve şükrannu a tfe d e r v e cati aa n ülerin i d e bayınkla. düdUide, topla, alkım a, G ad y l selâm ­
kentali hürm et ve ta&m ile M li a la n . lıyorlar. Y at. gittikçe s ü ra tin i arttırd ı ve nihayet
Gazi H a s e tle ri, M uhbir Beye ve heyetin d ife r evvelft HamJdiyc, m üteakiben torjdlo lar. £ rtu ğ n *
b a sın a tefekkür ederek istasyona doğru yttrü* lu n bacasından çıkan k e sti dum an tabakaları a r*
düler. sıoda gözden kayboldutnr. 16 mil Üzerinden gidi­
Kasabanla bUtUn sırtların dan b ir alkış fırtınası yoruz tstanbula yaklaştıkça» Gazinin ncşTesi artıyor.
daha kopil). E lle r sallaruyor, bayraklar uzfttılıyor, CobM û îU ü in n d û y ii O u l, elindeki kQçOk lanelİ
iıci gençler» m ektep çocukları «Yasal.. Yaşat..» diye teşbihi m asanın Üzerine burakarak sordu:

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o n
^•SlKMJreotSI 120» — a ta t Ork.

pSyOkcta d e til miT„ Pıı csn*dj. dMkûln UMU. akşam uttnc^nln kı-
VAııı- u/alnan uzan ve slyuh b l n r kaya y itim snlıflt araaıtıda km llıftı b ir kat daha cana yakm
{Ebl *:**»*« adAİara dDrt>Onle »eçlte iM lııc n «evindi b e y r^ u n ıd a «iırit öbek I IM r r aç»
i tt)J*crk kadar y ık ın i^ m ııiık , Gml arkalarında du- m if e»atlrl b ir bahçeyi andırıyordu. Maltepe vo
1 rtP ŞphrtmtaimlM- gö lertk : BnaU nrı sahillvrioden haftayıp tV ride Safaybunul
pem rk. artık İstanbul hu lu H u n ı ( ir ly o n ll blaaama kadar Imtlıdai edon bu Kvnlf «aha dahilin*
^ j l e r ()yle ise. ıixftı hinuıyenJıdeyfe. de adetli yüzlere varan (ula, *aodı»t, yelkenli, mav­
İftanhal anlarında istik b a l: Yirm i dakika son» na, kik, röm orkör, m olorlıot vc kırkı. mtttecaviA
n , ıdAİ^rt birer b ire r trfrlk edebiliyor, j u Kınalı, «u vat»u,,l* mUtcma.1i h arekat halinde kaynuııp d u n -
t^ b e lf. ntekl llaytftızM İa. diyorduk. Bıı »ırnda, Is» yurlar. Ve Gazi, bu buftrı yanık Itn^reliiler karfi*
Uiıbulun büyük ve ş ın lı m isafirini açıklarda istik- aınrla b ir kovder k»yn«<ı gibi duruyor. Y ttkıektrn
' tel khı. bli'bfrti'Fiyfe rekab ete g irişen İki m olür mJ- ve yükseklere bnknn jefclerJnln b ir bftkışı İle yilrek-
simini buddatından dum anlar fılbıkdrcrek y ala dog> lerinıkda ateşi sönüyor. Onn bakmufiH doyamft'-ru*-
m y a k ıy o rla rd ı. Binde» Gaziyi Kordüler. A gır a ğ ır ilerU yon». T ürk Oceftl, Şirketi K«v-
* Denizin ilsltt. dnrhal baym lclnrla hilalenmlg yil* rlyc, lîm allilm ran Oemiyoti, Kabam ve tahvilat hor
lftcc motBr. j a n r knyjfcı, tak», m avna, ramoffeffir ve aacılnn, ecnebi vap o r acentalan . Tdrfeİye tdınen Ce­
tadatta doldu. Bu y lld c tcc m o t6r( p a a r kayığı, m iyetleri ile levhalarında M o r i f t l okum ağa im­
lal», mavna w m m o rk tr b ir a ğ a d a n filg ın dUdUk kân bulem adıA ım ıt diğer birçok cem iyet ve mtieo-
Meleriyle Türkün en büyük adam ını alkışlam ağa aeselerİR husus) vapurları ve bu m eyseda AmeU
toflffftılır. Arada b ir d alg aların «oryanın» k apılarak Kayut m ektepleri, d iğ er b ir çok mektejAer, yatın
la tfa ^ c a k gibi olurken yîne ile riy e a tılıy o r n geçeceıti yola dfdlmiıterrfl.
<3mJ/İ yflJtmdun, uUtniC'k İsteyen yo lcuların a ra ıs u M rrAkibi bahıiyetıln hu e in a tk vtftlyell ridden
Ho rularm üstünde bnculayurak R rtug rula yansım ağa SBrUleeok b ir m anianı te$kll ediyordu. Bujindn Fîr
ttıhuîıyortar. Gazi. n£inntUı h ir sigara, ipek mendi* tu £ ru t bulunuyor. Arkadan Hıımldly^ ve Hatnldly*-
linl sallıyarak m innetU rlıftuu ne Ue llad c odeee- yi Laklhfcn torpidolarım ız geliyordu. Sandal, mntor-
<Önl bilpmiyen b» c<ışkun k ü tle n in selâm larına m u­ bot. ram orkffr ve kttcük vapurlar, k ırk a r, ellîfcr
kabele ediyorlar. B ir nrkhV. ad a açık ların da n e ka­ m etre m esafeden y alın e tra fın ı ilıata etm işlerdi.
d ir Soyrisefsm vc Ş irket v a p u ru v a rsa b ire r Hdaer Bil seyir Üzerine yolumuza devam ed e re k AılaU r
dömptt ftjrnrflh y#tîn etrpfııoı ktıgottıUe. açtklarm dfı Keni( M r knvis g e d ik te n aonm Anadolu
ElcHttal su içe;;! nlLorinc k a d a r yolcu İle doi* ımhiUennj pek yakından takibe bsu}lndık.
mu«tu. Bir kısım ahali, güverted e y e r bulam ıyarak Vapurum u», A nadolu sahilbıe gUtlkve y a k la ş
kaptan köprülerinin iislüne. panakbklara, bacalara yordu. H attâ. M oda burnu hizasinu gcJdiftim h sa­
tırmanmışlardı. Heyecanı hiw o lu n u r derecede artan m an sahilde v e c i» w tep e le rd e toplanan balkı, hîref
bayİJc Gjid, terlerin i ınlm efte ç a lışırk e n , hepsinin b ire r tnghin etm ek b ile kabil uluyordu. G « l. Fe­
Ayrı »it» gönüllerini alm aktan d a Rert kalm ıyordu. n erbahçe 5nllnden geçerken, b ir flflrbiin iatedi ve
Urytati fitıönde polis, rüsum at, lim on ve bahrlye- F enerbahçe m esiresini b ir m üddet dürbOnle tetkik
den gönderilen niutörirp. E rtu g n ü n iltih a k e ltile r. «deruk:
Yiı* ada açıklarında C em iyeti Um ıım iyel He- Ş urası ne eUzel yerdirl HııyurUurlur.
Wlye, Türk O rağı, M atbuat C em iyeti. D ariH lttnım . G rtuftrul y atı, m üteakiben aerl b ir «eklide yan*
bcB n eni VU&yet, H alk F ırkacının İsta n b u l. Ü » dan g e ri ed e re k a ğ ır M ır S&roybumuoo d t f n ı yak-
kildir w Beyoğlu te$kttfitlar» nam ına beyanı hos laçtı. GElIhnııe bahçesinin serileri, haftahıine civan,
ta c il vb a n ı tazim ata gelen h ey etler, vapur» Bir­ dem iryolu gUasergâhı. sahildeki garlno ftıncfihmç
diler. dolmuy va battö tn îîn ljtı
barülCDnonun fak ü lteleri nam ına D oktor MU- İıU nbulun hem en y ansın ın m nrııılıoi l»uf«4etl
dtnU NeVel Ö m er, Ccm iycli Um um iye] B elediye sey rettiğ i söylenebil!rdL Cüzinin yatı. AdUye bi­
Bamına DortUtlkmm 'Emini N urpddin AUt M atbuat nam karşum dan a ^ ır aftır burnu dönerken ancak
Cemkyall nnııuna Hakkı T atlk , M uallim ler B irU # on binlerce e lin «ıkerfıMleceği «ak)rt>li bir alklf
samıoa Salih Zeki, Ytlknek m ek tep ler Rannna Tnh- bafladL
» k Halk F ırk a » iatanbu l teşk ilâ tı nam m a Şeoı- B rln tn d y a tı Saraybum undun sonra, Anadolu
" ’ddia Hoyf#T, tfcfcüdor nam ına Sflreyyp Pnfa, T O ıt sahiline teveccüh ederek, D aktidar, KuSguncuk.
Ocağı naaıuıa Naluye ilanın» gelm işlerdi. Gaxl he- Beylerbayt ve Çenüelkfiytine kadar gHmi( ve (Tü­
Mt âealanni güvertede v e . ay ak ta kubul ederek m eli sahilinden Knm ce^m e, OrtakÜy ve Bu^İkUşi
kendilerine İltifatta bulu ndular. laklbnderek Dolmabahce Sarayı plfgâhm o celmt^Ur.
Vapurtan dolduran k ütlen in b u tira d a G u iy u IslanbuM a ln ltsa r ve M İkbal: N i i Cum hur
'‘■f» K^ıierdîklOTi derin m erbutlyoU n derecennî 1Taxretlnrlnin tevriOırri mlhrnsobeMylc UUyükada-
Uym d ittik İmkftnı yoktuf. D enebilir ki, halk. Ade­ dazı (Ubarefl bnhreıt yapılacak l^tılcbn! merıaJıııini
te kendinden geçm İfti. «Y afsU diye b n iım k e iı el- İdare eden B ahriye kum andafilıftııım hazırUdıjtı
Itrinde mcndlti t ı y n İh tiy ari ftrU toiı, baylanndaki procnuna tevfikan, dün aaat I I den lUbanm Jinuı/h
WPk»yî <leotee tlUpürünler pek çoktu. Arkamıcda dn btttUn Beyrisefuio ve Ş irketi Hayriye vapurları
1>lf«kuftımu vapurların yerin i derinti Jlg orlerl ifK naferİMtinl tatfl uımiglerdl.
^ «dl»w ve dii4lkkk*rln ve a lk ifta n n a rd ı araat Ç eosoik^y lakeleıd • l)t*(terdaf burnu - âahjkt'
sarı - Sarayburnu v e Yaaaıada uraaındu hattı maf-
r /groüjft'/m &rakediyorum
ATATÜRK _ 1204 —

ruıutt pırictndaftj bâtün gem iler yerlerinden kald> Heybeli Ue Bflyllkada ırs*iDd* B ana vapuru
nlm ttU nli- bulunuyor ve b îr taralındaki levhada «Kadın Bir-
S ab ah leyin er tem d en B a h r iy e kum arıdanlıftj e m ­ lltfî. b üytk h*14*klf GaKİalnin battığı topraklan
r in e v e r ile n v e «L . K » İbaretli b a y ra k la r ı h a m il tes’ld ediyor* IbarcKİ okunuyordu.
Olan Ş eh rem an eti» S ıh h iy e . 5 * y r £ « fa lrt. U m a n şfr - B&srauiD yanından Cemiyeti Hayriye Azasım hamil
Ve ti v e T ic a r e ti B a h r iy e m ü d ü riy e ti sw 4 t)r U rl. BÛ- «Halet». Türk O ra # tarafından İsticar cdUen «Bafr
yHiadadJin itib a r en lim a n d a İntizam ı (e m in iç in dad» vupurlan vardı, M m duba ötede (berinde «İv
büyük b ir fa a liy e t jıS?torlyorîardj. S a lu th le y io e ^ tanbul MusüVİtcri Cad Paga H am illerini tayam
lu?jıd*n S c y r is e fa is ra Ş ir k e ti H a y r iy e is k e le le r i hog Amed) « d e n İbareli bir levha bulunan «Fener
istik b al m e ra sim in e igtlrûk e d c cc tt d a v e tlilo r ie le - bahçe» vapuru ahvl mevki etm lfti. Bıirgarüıama
b.ıleb dolm uştu. S aat on b ire kndnr dax-trtlileri lın* doğru Haydarpaşa vnpuru, aonra Haliç Şirketinin
m il v ap u rlarla m u h te lif ce m iy e tle r ta n ttın d a n Irtl- (hederinde -rftog geldin» İbareleri yazılı levhalar
ca r e d llta m ü tead d it v a p u rla r, kfiprOıîen dU düklcri' bulunan 7, o, 16 num am h vapurîariylc d iie r İki
ni ö ttü re re k , köprü üze rin d e b irik en İtaUc tarafın - vapuru bultmuyordiL
don alkışlannrnlc iak e ie îerd c n h a re k e t etm iş le rd ir. Ayni mahalde RU’s omat Muholaza ao m u rlan bn*
Bu v ap u rlar; b a y ra k la r, d efn e d a lla rı, e le k tr ik am ­ hınan b ir vapur, beride Şirketi llayıiyenbı 70. 71
p u lleriy le çok güw;l sü slenm lçlfrtli- numnrntı vapurları vardL
Davetlilere tah sil a dilen S^yıinefnlnin büyük Ş i r k e t i H a y r ip e n in 19 o u m a r a lı v a p u r u n d a « İs­
vapurları İle tüccar getfülerindcn b îr kısmı, bir ta n b u l ilk m e k te p le r i a av g U l m n ıo z e z G a z iy i U r -
gOn evvelden A h ır^ a p ıd a n YnsKtada İstikametine m e tle fie U m la r» İ b a r e li U r l e v h a vardL V a p u rd a
ıncysul h attt m efrus üzerinde birer gombıe «bir tttz b a n d ç a lıy o r , k ü ç ü k le r p lir n e ^ 'e d w e d iy n r -
mllİD onda biri» fiuufül&rla demirlem işlerdir. BÜI- l a r d ı. Ş i r k e t i l f a y r iy c n ln BT nun ıa z & lı v a p u ru n u tt
nihıl. Konya, Akdenb. GUlcemal vapurları da, dim ü z e r in d e « t s t a n b u l T İ e a r c l -ye S a n a y i O d a a l . T i­
b in im e halkı hamil oldukları halde, ayni hat üze­ c a r e t v e z & h îr ç B o ırsası> , 6$ m ım a r a h v a p u r d a
rinde â c ^rte m i^ lerd ir, « Ş ir k e ti H a y r iy e m U n c il 4z a m Ç e r i m i â h O n n e tle
Sa-at on Oçc teadnr istikbal m erasim ine ıçtir&k B e lâ n ıîsT » i b a r e l e r i n i h a v i l e v h a l a r v a r d i-
edferi Seyffljıefaiııln u r a h ili mtitoenvire vapurları Ue TOrkiye İdm an Cem iyetleri {tüU kı tstanbul
Şcrkctl Hayriye vo Haliç vapurları dn Bıivüİcada- Muıtiknm. 64 num aralı vapuru İftUcar etm iştir.
dan Sw shadayB kadar bJr b at B «rittde ahıj mev­ Ü zerinde « fth m a ttb ır Tahm il ve Tahliye Şir­
ki ermişlerdir. k e ti - H a U tk ir büyük Gazimiz sata g d d la l» İba­
Y ilz!en *e I ıu sy sl ü s n e n f ih m otÜ r ie ri, İstim b o ttu r resi yazılı b ir lev h a bulunan b ir vapur da Adalar
p32ar k a y ık la r ı. F e n e r b a h ç e i l e B o s ta n c ı araaittda* önünde ehzi m evki etm i) bulunuynM u.
ssyu u f ît a ia r v c ^ ıtn d a lk r F e n e r b a h ç e , Kalamit, A hirini pıdan Y tu ıa d a istikam ciinde e lli kadar
M oda, vç K a d ık ö y inlerinde btdonumrUfdL bUyflk tü cc a r ve Seyriscfain cem ileri dem irlem iş
B iltüa tertib a t alm m ıj h erk es y e rli yerine İcrdL
geçmişti- S u t on fifc on dp buçuk. n ih ay et o n d ö rt Tam <a«at 15 id i. B irdenbire b ir tnyyafe filo-
o$do. Fakat ufukta b ir ş e r gfirOnmityordti- m u t Büyukada « fak ıo d ı göründü. BUtttn ıfid e r, t »
Gtfl Tap Hazretlerine ara tazimat edecek he* m it tarafına dtiodli. Sem aya kesif U r dum an A*
yelleri hamil bulunan Seyriımfaiııln «Burgaç» va­ tu n u yQIneUyordu. B iraz m n ra beyas ietoesiyle
puru Bttyfikada isMetine jm apigb. Vapurun iki sevim li Gazimizi ham il e la n «Ertuğrul» yatı görüo-
taraftnda «İstanbul Şehremaneti» ibaresini havi dO. B unun Özerine «M üliyeU in husosi motörft,
tevhatar v*w1l Bir aralık merâlrîbi babriyenin b* bfllUn d iğ er m erskib! bahrlyeden evvel Bûyükuda
»İtten muayyen « a tindea biraz sonra ayrıldığı şa» açıklarına doğruldu v e m ümkün olduğu kadar ya­
yİ oldu. Bu şuada Buyükdanın sahilleri, Jsitele, Is* ta yafcJajt».
keleye civar çsinokr lunmluııç halk ile doldu İdL E rlu g ro lu n aricasıpda Ham ldiye knıvazdrvniDOz,
Bu meyaoda İngOiı —*irî«in zcveesj Ledi Klark da sonra » r a ito B erkicatvel, Peykişevke^ Samsun.
bulunuyordu. T a ^ tt ve B a m lo rbitolam sız, bo rd a niTammda
Bftykadanjfr SnOnde yüjtlptce amıifT müteaddit ilerliyorlar, sefain i iıarbiycyi A nkara vc Marmara
«enezattb moiüderi, istimbotlar. Gaziyi bekleyen takibeâiyordiL.
M nleree halkı ham il bulunuyorlardı. ö n direk ind e R iyaseti C um hur hayıagı hulvnan &
BOyGkade İskeleninin h ^ n ın ^ a yj»r?mi*^p bu­ ta ğ n d . e v v e li K artal istikametimde ilerlen ir* Kal*
lunan m ebusları ham il S eyı|w (aiıiiıi ■üfnw ıriU y |r te p e Önünden BOyûkadoya dfinmOstOlür.
p u ıu , b l n s Ötede İla d a , Fendik tc Özerinde «aaılH Bu «ırada, Büy&kada iskeîeJİndeki Burga* va­
T ürk Talebe Birliği büyük hal&skftn h ü rm etle fla- p u run dan A ü s i C um hur H azretlerine arzı tazimat
lam lar» v e «İstanbul D arülfünunu» ibareleri ja o lı etm ek üzere o n a ltı fcffllik Ok heyet; Şebfetnane*
levhalar bölünen K adıküy v ap u rtan v a rd ı H u n im i tin in «İstanbul» m nl Bt-ünp rakiben «JSrtU^nil» ııo
berisinde Tayyare Cem iyeti fa«»n» ham il «Yakacak» yanına gllm ig v e heyet. G ati Fava H azretleri tara*
vapınft, daha Ötede «İstanbul « A ta flh y Cemiyeti» Futdart güvertede kabul buyuTulmuştur. S aat oo b e j
levhasıyla « K ın ah ad » . yanında «Kandilli» m ekte­ boctikt*. E ıiıı£ m l Ada a p id a n n d a durdntfu mahal­
bi», «Erkek MutlUm M ektebi* «G ebnbevl O rta den h a re k e t « b n if, BüyEknda iskeletinden hareket
M ektebi» levhaları Ue «M altepe» v a p u rltn ak li eden «Burmaz». H llliyef'lfi huscid mnt6(Q ve U m u
m evki etm işlerdi. kontrol m otorleri tarafından takiben İlerlem iştir,

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
') _____________________________ - 1206 - _______________________ ATATÜRK

Fflomu* tın Karta*. Maltepe Boat»nrı


lerlodrn lUnbafi Mchmod Zty» B^yin bortme*! Nftl»
^İJEcrınf UhibMi Ucrtiyor Vi nam ldiy* k n m A r-‘r lUnımla İ U ı u t ll u Bcyts k a rtm ai Adalet ite ­
iün3a boadatu, taUkt&l m arjım terrnp üm 3t)Eyı»r nim tarafjndao k^ndUarlo* iki bulnti infaUm
tfiL MfcbasJjn ZumJ] Kocaeli >«pum. fitoaun erte* r,ari rfB^ırUeriyle beraber Gaalanlep H etm u
«oda İlertiynrdtı Kıtıç Ali, Bozok 11«tMisu Salih, ^hıop Hebııau fle-
«gfiugral» yalı. HüyQkad»drto (ilh am ı Kınalı- ''«p JtlihrtLi Hı-yicr de «NU» den çıktılar.
!İsy» kadar dinlen ratiFtMİbrlini bunfl rllfden f a t <3a*l P ^ » Mnm ilı-ri ref»kall*r)»dt, Sal^ıkeHnl
la vapnrtf va&larrada jsâh tavakkuf n h n rk «e e&h y«kahrfa yatdıftımız crk lo ı a*kerly<»ınix Ue Vali BB>
t$tr bir * r l ' ,Ic geçmiştir Ertıijjrul, her vapurun Irym an Sami R«y, Kolordu Kumandanı ŞUkvt ftaill
yanından gpçt&te vapurdaki halk tarafından bîn- FoUa MUdUrO Şerit. Ş th m p im Muhlddln Bey­
>rr* mendil sallanıyor. »Ya— (tari* avamteri orta- ler alduftu halde «arayın aelfimlık kapısına deftra
ligi çınlatıyordu. V apurlar, Erftı#™ ! geçtikçe dü­ ffortiyerek aafbestei ihtirnm duran aakerierimlzi
düklerini çalıyorlardı. teftif ettijrieg Bonra «araya dahil t»lmu«tar ve M«a*
Bore»» vapuru. Kınalı önünden E rtuğrulun ur­ yede Mİonnıııt te frif clrnislcrdtr. MDteaUbetı Uraz
lu m d an aynim i?, flfoy* iltihak clm rşür. Cstfrnhat buyurm ak (nere di£er b ir aaionu teşrif bo-
&r&tea<fcllt tayyare filolarımız, istikbal row»si- yuTmuflardır.
nılnla deva* ettiği m üddetçe ttçüg yapm ışlardır. Bıı sim da, m ebualahm ın bam il olan vapur Ue
Ettfltm l. KUıalmdadnn sonr* F enerbahçe istikame- difter davetlileri getiren vapurfar b ire r b ire r Dol-
ijfldt Herkmiş, oradaki istüu botlar, m otorlar, fu- m ahahce Sarayuııa nhlım ın a y u a y a n la n iır. Çünv
*■ a l ı r %-c eandallann Sofinden yav»$ y r r - '. y e r k e n le«i jaketatayı la b b otan mebusturınmİB uahain
fdAralanmiStır- Sonra KadıkSy ön&nden se riy e dött- e rk im n e m ıu ln ve cem iyetler m üm essilleri b in r
Jbarss tarafa geçerek büyük tü ccar ve Seyrlse* b ire r Munyedc Salomınn dahil olm uşlar ve teyriiat
filin vppıırfannın Önünden geçm iştir. E rtu ğ ra l, bü- m em tjrîarı tarafından kendllerin« g M erilen mahal­
iOn vapurların önünde tevakkuf «de erte gt-fükten lerd e ah ti m evki e h n iflerd ir.
re tu ra la n d ık ta n soora geriye dönmilg ve Ahır- Sarayda resm i kabul: Tam saat yedide solonda
kapı • Sarayburnu . Sem sipaşa - Beylerbeyi Çen- hiç h tr ıc s yok. H erkes y erin i alnııg. Büyük Gazinin
üfetMyfi s^hiiterinl hddbeıı ilerlem iş, araâ^n g eriye içeririne m u n l^ n r bulunuyor.
donarelc ftımıell sahilini takibederek D dm atn h çey e B ir zam anlar, m illeti e n n t e sevheden hodgfim
ıvdft «ltnı> ve Gazi H azretleri jftray* p k u nybr. padişahların oturm alarına tah riş edflmi} olup ealo-
E rtugnll yatı» Selim iye enlerin d e ik en Selim iye nu n tam ortacında k ım ız ı koltuk sanki, b ir zaman-
h$ia$ındaa to p lar eodaht edilm iş ve kışla finOnde b r V ürne ıG rflklesen Tflrk mltMUne b ir şeddi Ahi­
bir b t'a İ aekariyem iz resm i tazimi İfa ctnüflUr. nin gibi vOcuduıuı sip e r edea. y m ü ı f ı m urizeierte
bQyQtlİn cihanı Ul-B-efakcm bırakan BOyttk Gaziyi
bd kbal m erasim i esnasında bütün A dalar sn*
bekliyordu.
Mücri’ Fenerbahçe, Moda. Kaianu?, Kadıköy, Hay*
Saatt 7,15... Koridordan yükselen hafif ayak
darpa#*. Ş*msipa}a, Ü sküdardan çcngclköyüne fcfr
sesleri, yedi «ekit y ü t başı k ra d iıim çevirdi. C ı »
d » , t&uksbO Rum eli sahili. S»raybî»n»u ve Ahırkn-
m iz yavaş y a v if fetiy o ritrd ı. H erkes hürm et ve
piya kadar ytt* b inlerce halk, sevgili C alilerin in
m innetle bu h a rik a la r mlicidinİ sel&mltyordu. Böyük
tefriflerial görm ek İçin birikm işlerdi.
d&b), lan ı şahm ım ortasında, koltuğun başında ahzi
1 E jlugn d tam .saat Altıda 'Oolaiabııhco önünde m evki ederek Şehrem ini Beyin okuduğu nutku dilV-
demir attı. Seyri sefam İdaresin in «Nü» mugtı der- 1 « n |;k rd lr.
kal Krtagrula g itti ve GazS Paşam ın olarak Dolum- Şefcremİnl M uhiddin Beyin nu tka: «En derin ve
bakça Sarayı kapılarından birin in önündeki nlıtım n e n m rairai b ir iştiyak ile tejrifiniae a e n e le rte n te i
JWMfUr in tiz ar ed en ûeaobtı) halk aıa ta*km U r ııe^ ei «aa*
Ddm abahçe Skrayipda: D olaıabahçe Sn rayında d e t ve pek coşkun b ir beyecanı lü n ir getiren B0-
daha sabahtan hum m alı b ir frurllyet vardı. B ahçeler ySk C ad ! Sofa geld lftit
*ulW0Bî, tarh lar tem izi c a m iî velhasıl bütün wok- A nafM rtalann ve D um lupm arın böyük kahra­
*&st&r İkmâl edilm işti. S arayın içinde ahzl m evki m anına. T ürk U ıtllll v e tn k lllm u n dehakftr kudre­
edan piyade ve bahriye efradı hOytik Gaziyi selim* tin e ve TOrk ham lei tek&mül «e m edeniyetinin dihJ
laınak İçin erkenden gelerek süâh çatm ışlardı. S ^ ntİPine, b ir mUyon halkın b a U n a ı ve hUsai Jmüa»
« y i Alil Askeri â b ın d a n Çfevad, Şevki, Alî Said m m bUlOn sümulD ile a ız ve İfade edecek kelim e
Paşalarla Galib, Âswd, N lhad. P ertev . Cem il. Hfigdi. bulm aktan a c ilin . B u vazifeyi ancak b a r ftttn yeni
<*allh, SedadL. Osman P aşalar i*U ktat m erasim i için vc Ibyakâr ita d a tın ız la tekevvün etm ekte olan Türk
ö ı v i a bulunuyorfardr. tarihtnfn m a£m r aahtfolcri ifa edebilecektir.
Hlbtım kapışım a rnerdî<«ııl«riBe b p ı ıe U u !» ■ İstanbulun şim diye kadar hiç tanunadıftı ha
Iılv serildi. Bahçeden to flfim a ııapalym fîfd d e riy lo d erece serefaver ve tarih i ziyareti âliden batkın
GkTİiHİJİn Hanrafc ( c f n c j ) zem ine «Hay geldiniz» daydu&u rnMIate sevinç vo saadetin en b e li| ifadesi
cfaılerf y u ilıh . J«o cnaart dduanız hozurond!aki ifata*» h al w a a a lıd
*KİI> rıh tın » yanayı? yanaşm az bahriye mini* fevk vc $U knnlandır.
k in adlaft havaaı lenam fim ediyordu. İstanbul tiBiinnm ht«t haM ikâfinı baftram has*
Büyük Gazi to y if çehreleriyle e trafın a iltifa tla r tıftı b u jü n ta a n b a l sehriab t o bftytk hâtırası ol»'
heıl edeaek «Nil» m ufuıdaD nlıafk co Balkan ^ h lt* rofc kalacnfctır.
m/group/meraK^îaıyorum
a ta tCrk — 1206 — tSTANBUl

H unin devlctlıılıdc kendilerini temsi) (ereltjrle IsunbuMah tifctıtun etinden bufOne kadar teki:
TniıhfliKi oHugura )ehJj halkının lDtfu tq d lh iııh ıı ten» jetti. Hicran ve tabiMOrlcrle geçeli dakika
mUlavtlUd U pıjrm minnet ve gUtaanUruu m ey­ tarın trite ne kadar uzun geldiği dOsUıtlIne *Uı
ler ve bfssljretı k*lHye k « la lu ılın n terrUmmıı senelik hesnrtin. IsUnbuiuo muhterem ahalid İçin
olarak bir kere d a h i sUıluK v* saadetiniz Irm raol- ruhuıntJ» ilerlediği lftiyakm büyüklüğü kolaylıkla
ytttnı izhara müsaade buyurmaların) uiUrham edi takdir olunur.
yunun. İ li UUyUk cihanın rolUtckesmda Türk vatanıma
K urtardığın vc meVud elliğin m illetin bajm da ziyneti, Tarlt tarifemin serveti, Türk milletinin |ü »
çok yagn büyük G ul>. bebeği Ulanbul. bütün VHtaodBflann kalbimle yeri
Bundan ton ra BOytlk Otrt tarihi m ıtaklsruıı olan M r sehJretfr. Bu fchJr, hidlteJecie ana,
ifaıl buyurdular; Lartp bııluodugii z a m ^ U r btilUn v-âfcaad*#Zam Jtatt*.
Cnini* tarihi nutku; « b tu tb u l balkını, İ start- -.terfod#, kanayan yaralar nçiUtıitftt.
buldaki cemiyeti»rl ve muhteUl teşckkUUeıi heyeti K&Jfal yaralı o lu la rd a n biri de besdim. BufUo
altjrenilde selimlanrakla bahtiyarını. Aziz »«Unda*- fiSrijyona ki geçirdiğimiz ta ra d ık fiecelerbı me»l
lafımın bina karsı ölen teveccüh ve m uhabbetim nünden kafbtcrlmiri mosar Ud dolduran nurlu te­
cin bngünitl parlak l*-»hQralutdan fok mülchs.vsis b er doffdti.
oldun. fiamimt kalbimden tfîckkU r ederim. Sekiı s*ne evvel muzUrip, ağiayat l*Unbuki*n,

A.laUifk*ii Hihhatli ytllarLDd* İstanbul su ların d a gesdJm üş m oijjrjcr ve y nllarj yukarıdan ve so ld iu Mİ**’
A nkara, la ttn b ıll m oüjrlerl, Sö£litlU yatı» Sakarya m otflrti, E riu g ru l yatı*
(Rejin Ilchcet Elver)
http://groups.google.coir
jLVSİKLOPBDİSt — 1207 — ATATÜRK

kalbim u z b y ıra k ctkrm şum . Trçyl ödettim yoktu. fer, * « - tülü n . nıUskifaL m U dbrieri, «efcDeUere aaen-
je U ı m b* so m , kalbim m üsterih olatak . gülen t« m p m ü fettişler, « k i n i v lliy e t. MBflti. Jandarm a
daha fltfieJfefetı trtanlıuJâ geldrfm vc h(it(io talan ' K um aodanı. Polis MtidUrll v t k ata kaym akam ları,
buMuiana ruhum» heyecan v eren sıcak f e muhal» dev alr v» v iU yH m tM iram *m anvl e rk im İle d«>
l e t H r n en ey le k tfy tltfb m . y ılr i belediye m Odllrteriı m ektep roUdOrleri, Halk
Sekft sene, heyeti ffU m siycm lıin yen i d ah il ol- F ırkası, H are heyeti* T icaret O daıı, M atbuat Cemi­
dııt* devrin tarih i ihtiva ettiğ i İhtilâllerle, inkıU p- y e ti. HUflliahmer, T ürk Ocaftı, T ayyare Camlyetft.
lıria ve neticeleriyle aa m eşini değildir, Seki* «e- III inayet EU al, M uallim ler B irtitf. H lU llabdar. T i­
ı*da miUtUmizin siyasi, İçtim ai, m edeni in k işaf yo- c a re ti b e rriy e v e b ah riy e mUdDrleıi, T icaret B lrliH ,
h m h gösterdin kabJII/et ve liy ak atin «tarecesi kfl> Sanayi B irliği. İdm an C em iyetleri İtiU akı, Cem iyeti
jdktfir- Bo dereceyi h e r gBn daha y ü k seltm ek İçin ftayrlye rOeaan, M illi b ankalar vecair m illi mG»Ke­
çok dikkatle ve atim le çalışacağız. V atanın im a n ; s a t m üdürleri, E sn a f C em iyetleri ve ferilerle b e n
milletin refahı daha çok g ay ret ve m esai tale p e t m ah allerd en g elen tatim a t h ey etleri tarafın d an arzı
m ettedir. H issiyatı ve vicdani tele k k ly a tı. İlim v e
(tu de (ennriye ve terb iy e e d e re k hey eti İçtim aiye- K undan to o ra $ehrim î*de bulu n an ecnebi kon­
tnfein hakikî huzur ve saad etin e çalınm ak u lv i h ir solosları da R eisi Cum hurum uza arzı tazim at eyle*
nokta! nazardır. B u nofctai na&rı site, bzIz İstanbu l in işlerd ir.
halkına sekiz » n e evveline k a d a r, I p o d e y e d i w * T am saat BJ& d e m erasim İkm al edilm iş v e te ş ­
Uya kuvvetinde b ir h e y u li tasa v v u r e ttirilm e k İste* rifa ta dahil olan zeval aam yi te rk eylem işlerdir.
oileft bu sarayın içinde söylüyorum . Gazimiz bu s ıra d a selâm lık kapışm a g elerek av­
Yalnız, artık» bu saray , z ıllu lla h la rın değ il, a l d e t eden a sk erlerim iz tara fın d a n yapılan m erasim i
okuyan, hak ik at o lan m ille tin s a ra y ıd ır. (S ü re k li ih tlrtu n iy ey l g ö rm ü şler ve b u n u m üteakip stlo ıd an -
alkışlar). na av dat b u y u rm u şlard ır,
Ben burada m illetin b îr fe rd i, b ir m isa firi bu­ Ista a b u ) cahillerinde halk arasında: Vapurlarda
tun m art J bahtiyarım . yer bulamıyatı ve Getlyi karadan İstikbal eden yU*
İstanbulun bedii gfizeH ikleri. İstan b u l h alfanın b la le rc e h a lk da Yeşllkdydea OrtakSye tadar sahil­
samimi ftilv aaşlezi içjfldfl geçireceğim g ü n lerin , lerde teccmmü etmiştir.
bende yeniden unu tulm az h â tıra la r bırak acağına, fe- B ilhassa S araybtırn u, kSprU ttstfl, Tophane, Ka>
yütt ilham lar yaratacağına şUpbem y o k tu r. Bunun bata?, F u ıd ık lı, B eşiktaş sa h ille ri aondereoede kala-
itin çok seviniyorum . Bu sevincim i b ü tü n h alka ib- balıktı* M ektepler tale b e si de sah illerd e afczl m ev ti
U£ buyurm anın rle s e d e r v e h e y e ti aliy eo iri tek­ eylem işlerdi, tstikifil m arjı terennüm edlUyor ve
rar selimlanm». m üzücüler m illi h a v a la r çalıyordu, ö ğleden sonra
N utkun hitaiD im m ü teak ip ream i k a b u lü n k - a rta n güneşin h a ra re tin e rağ m en h alk sah illerde yer
rn ın a başlanm ış ve sır&siyle evvelâ m ebusa ti,, m ü­ bulabilmek İçin koşu luyordu.
teakiben V ali, Kolor<iu tfum aarfanj. H alk F ırk a n S ah illerd e m uazzam h a lk k tttteleri, M orm araya,
Hariciye m urahhası, C em iyeti U m um iyet B elediye A dalara gözlerini dikm iş JutlAskArlannı sabırsızlıkla
ve Meclisi Umum) v ilây et â z alarj, b e rri ve b a h ri er- beklem iyorlardı. E lle rin d e k i dftrbinlerJe A dalardan
k&o ve üm erayı askeriy e, bUkkam ve rü e /a y i adliye, gö rü n en ufak b ir dum an f r e n l e r sevinçle;
DarUlölmm Em lıtf ve m üdürü um u m iler. sü c en d i — G eliyor, Gazi geliyor diye haykırıyorlardı.

A tatü rk’ü n (fine hart* olarak b in d i# Ş eraren e ya<#


lllealro B cheet E lver)

ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
İSTANBUL
— 1208 —

S -• nn a îu «dört.» raddelerine jceİrafjU. A rtık jartfıir. Sdmafyada, .Samatya polis merkezi Önünde-
^ « o u tju U o İtibaren Saraybunuuıa k sd a r oJın *a- Icl tak a y rıc ı h alılarla BÜslcnraLjtlr. Buraya b ir rıd-
M|i dolduran halkta heyecan « n dereceyi bulm oftu. yo m akineli Hp kanolûtus v r halka t£İ«lx konseri
Nihayet ufukta bir dım uo ve b o y u bir seyyar dlntotllm iftir.
cisim förtlndii. Sufayburounda dUrblnltsri* bakanlar DurOlfUnun binam. Hayand Yangın K alesi de
bağırıştılar: donatılm ıştır.
— Geliyor!.. Bundan haşkn Tnpknpı. Fatih. Eyyubaultan
Bu rafljdeyi «"^ktan urafc» vapur düdükleri te» vc litlanbulun dlfivr taraflarında da halk tarafından
yid etti. Bütün sahillerde U r »lk»a tu tan ı yüksel» yüzlerce kUçüV ta k la r y&pdnnfftır.
di r e horken sevinçle bayktnyordu: C crrahpaşada b ir evin cephesine yeşil y ıp rtk-
— Yaşasın büyük Gwi- ta n ve gayet güzel işlenm iş «Ylice Cazl, u n a ttlçlk-
Tayyarelerimi*, mütemadiye® şehrim izin sema* süz m innet» ibaresi yazılım dır.
unda uçuyorlar, deniz ve Irandaki m iM znm Lstifc Beyo&iıındii: Caddei Kı>lwr, bilhassa TDnrtden
bal merasimine havadan İştirak ediyorlardı. T abiim e k a d a r em salsiz b ir şekilde donatılm ıştır.
Halfiskinmızm rakip bulunduktan E rtır£üü ya­ Bu m ünasebetle *efaretbam ?lpr d e k im ilen tezyin
tı daha vuzuhla «BrÜIUyor, yavûf yavaş Kadıköy is- e d ilm iş tir İle r mağaza vitrin lerin » C a d Paşa H a t
tilca/nsUnde ilerliyordu- retlerintn. foto ğ rafların ı koym uş ve mağazaMtu tez­
Se İlmiyeden ı<tJau ilk toplar: Bu esnada SelE- yin e tm lç tir A p artm an lar kümUeo sevim li bayrak'
miyeden toplar atıiranga başladı. A rtık İstanbullu­ lenm ızla mCûcyycndirler,. Beyogltı TTalk Fırkası ta­
ların süm n ın a p iy an yoktu. r alın d an büyük b ir lakı i z le r yaptırtıîrm stır.
Yat, Selimiye önünden «araytm m uua do£ru Taksim m eydanındaki tak ı zafer İki taraflı ve
m eyletti. Sahillerden yükselen alkış ve «Yaşa G a a T> k öprüdeki k a d a r muazzamdım Ü&crlcrinde Gaziye
tadnlan vapur düdükleri İstanbul aljütında yükse­ m in n et ve şelfim ve h ü rm etleri m uhtevi ibareler
liyordu. Herkes. Gaziyi uşaktan selâm lıyor, m innet vardır.
ve tsnm iprini arzedlyordu. Tophane ve Uolm abahçe G alatasaray Lisesi çok güzel Icçrlıı e d U a lş -ve
sahillerinde lecemmil eden halk da ayni s u re tte te­ e le k trik le -Yasaınn B^yük Gazia yazılm ıştır.
zahüratta bulunyordu. T ürk E nrifnJ kiliseleri namusa G alatasaray kar­
Sahiller* n a a r bUıüa evlerin p enccrçlçri, tara-
şısında b ir takı zafer ic^a olunm uştu r. Bunun üst&-
çaları, b a tti danalarının Üstleri h a lk ile doluydu,
ne Gaziye hiLabcn b ir b e y it yazılm ıştır.
m inarelere de çıkılm ıştı.
Haüc F ırk ası Tozkoparan ocağı T tp eb aşu ıd a t i r
E riagru l yatı, Kıdculesuıden dönerek Bûfcaza
tak y a p tırm ıştır.
daiait oldu. Şimdi butun nszarîar, yatı sevinçle la-
M ektebi H arbiye m iikcm m ei s u re ttf donatıl­
kip ediyorlardı. Dolmabahçe ve sarayın c iv a n iğne
m ış tur. Cephesine «H arbiye M ektebi, m ânevi v e mu­
atılsa yere «füşmiyecek ka d a r kalabalıktı.
kaddes v a rlığ ın tim sali o lan bGyCk Başkum andm uu
Sarayın sahil fcun&ıoa U uhaftz T a bu ru efra d ı ve İn­
ebedi b ir h ü rm etle selâm lar» yağılm ıştır
zibat efradı, zabıta m em u rları İkam e ed ilm işti. Hat­
B iiyukderç yolunda m üteaddit ta k U r vardır.
t ı ton derece sü h u let gösteriliyordu.
Dolm abahçe Sara>ı önUndekl ta k ı zafer çok nefis­
Şehirde donanm a: B ir haftadanberi geceli gün-
t ir . E le k trik le «Hofscldiolr.» yazılıdır.
d felü de^am edeo faaliyet, dtin sabah sem eresini
vermiş ve İstanbul, takızaferleriyle em salsiz b ir şe­ H aliçte: H alicin iki sahili d e donanm ıştır. Mu­
kilde donanm ıştır. sevi vc Rum cem aatları d a donanm aya iştirâ k e t­
İstanbul cihetinde: K öprünün üzerinde muazzam m işlerdir.
bir takıeafer inşa edilm iştir. A yrıca Jtöprilniin M ar­ Lim anda: S aray b u m u n d a Gazinin heykellerinin
nı ara ya nazır cephesinde Ş irk eti H ayriye güzel b ir bulunduğu m ahallin ark asın d a b&yük b ir tak ı zafer
lak yaptırm ıştır. yap ttrü m ıçtır.
EminÖnundeJri m ağazalar tinlerinde küçük tak­ T ophane n b tım ın d a da Sey riseiain İdaresi tara­
lar vardır. B o ru a m ön 1osxQinda «İş Bankası» ta­ fın d an , sey risefain in firm asm ı m uhtevi m tia m m b ir
rafındın büyük ve zarif b ir takı zafer inşa e ttiril­ £akı zafer in$a ettirilm iştir.
miştir. T ık ın ortasına «Sevgili h aU skânm ız büyük TesaiU nakliyA: T ram vaylar otom obiller de
Gaziyi Bankacı h& naetJe selâm lar* yazılm ıştır. b ay rak lar, d e fn e d aliariy le «üslenm iştir. H alk sa­
Bunun arkasında T icaret ve Sanayi Odası ve bahleyin cad d eleri otomobil ve tram vay)! ve yaya
Zebire Borsan namına b ir ta k y a p tırd m u b r. o larak gezm iş ve öğleye doftru sah illere g itm e li
Babtilido Vilâyet H üküm et Konağının ünündeki başlam ışlardır.
tak d a muazzamdır. Üstlinc «Yaşasın h alâslarım ız Ü aklhlanla: tjfküdfirdû diin sabah erkenden
bftyük Gazi> y a slıd ır. h a lk ve m ektep talebesi sah illeri hıncahınç doldur
Ş e h r e m a n e ti ö c ü n e İn şa e d ile n lalcı t a l e r çok m uş. o d v a r m ekteplerinin talebesi ellerin d e bay-
g ü z e ld ir v « « K u r t a r d ı n v e m e* 'u d e t U ig ia m ille t in rak larla sahilde toplanm ıştır,
boamda çok yftşa bGyttk Gazi» yazılnjtfür. Ü sküdar h alk ı E rtu g ru İ yatı gftrüaUr gftrüo*
Cum huriyet H ılk Fırkası İstanbul m a r k e t bi­ m ez <Yaşa> nidalariyle ve aü aşlariy le bUyttk G sd '
nası Önünde fırka tarafı a dan inç* e ttirilen takı t i ­ ye beyanı hoş im e d i feUniş ve m eheplilfer de eli*
le r cidden güzeldir Bunun üstüne büyük findeki b a y ra k la r^ paşayı solâm lam cşlardır, Uera-
«sisimiz» yazılmıştır, Evkaf M Udüriydlnln takı da sime işlir&k eden v apurlar a yn i hatU tald p e d e n k
nttp://groups.google.cı
^•SnCLOPKDtSt
- 1209 — A TA TÜ R K

g ^lerb efiae ta d a r ile rle rk e n h alk d ı m endilleriyle. rek et ntm lgler v t kdprUden çıktıktan w n n liman
alkı^tf1* *eiim a devam «tınJ^lr. dalr*« 1. ^riM efo ln blnau , K abataş sahilini UMb*n
tfsJcOdar Halk F ırkası e lek trik le İMivir etilimi? Oollnabahç* Saray* te lin e gitm işlerdir.
ra merasimi Istik M ly e İçin İçtim a m ahalli olarak Bu sıradft Dolmabahçe Sarayı Ünlerinde llmnl*
ftm rfpatt meydanı İntihap cdUmişUr, M ahalli mez* diye kurvartrûm llz ile Bcrkiıotvet, PeyklşovkoL, T >
tte tid « r B a d i r e s i larafınıTsn Uç bin lir» joz, Docra vo Sam sun lorpltolanm ız dem irlem iş
«artlyle fay et tnuazzun bir U kı zafer in » erillm ls vo baştanbaşa elektrikleri» tenvir e d ilm ele rd i Ha<
ve takın üzerine btlyflk U r »Var ol GhîJ» lev han mldlyede E lektrikle t Y ı j ı Ga*l> ib areti yazılmıştı.
lilik ve âlim # hOyflk h ir şekttıîe \ f üzeri ten* Erluftrul yatı, Ham ldfye İle diğer ta b in i harblyemls
jlre a k elektrik am pullûrlyln mOıcYyen bir îstlk lil arasında dem irlem iş ve anbean cSaer yanar kırım*!
» a d a li* ! frtkü tolik edilmiştir beyaz elek triklerle ten v ir edllm lptt. SBgOtltt yatı Dol
t*>Jrttfar İsketesinden f ır k t binasının önün* ka- mabahçe öaünde ten v ir edilm iş b ir halde de­
for lajtltfat eden A hm ediye Caddesi il& rltıde allı m irlem işti.. GündUzki İstikbal tnerarintine kjllrik
cak inşa edilerek b u n ların (İnerine «Ü sküdar halkı eden şirk e ti H ayriye vn Scym efaln vapurları, *ick-
bûyiik G â^ jio i selâm lar, yafasın bliyfik halânkân- trik le rle donaülm ış oldu klan halde Dolmabahce Ön­
ıptt v ar o ltan yöcc R e i3 C um hurum uz» levh aları lerin d e balunuyorlardı. Bu vapurlar, H aliçten siden
n Gazi H azretlerinin büyük k ıta d a resim leri talik fen e r alayı Hç (frtaküye k adar ilerledikten sonra
fd üuiftîr. hap bird en dönm üşler ve Dolm abahçe Önünde ha»
Şemsfpaşedaki bü yük tak ın önüne Ü sküdarda val fişek ler a tılarak . caA& nd Ue d a n ı «diterek gece
bdaaan Türk ve R um bilfım um m ek tep ler, esn af y a n sın a k ad ar kalm ışlardır.
cemiyetleri ve b in le rce h a lk topleıum ? v e E rta ğ ru t Denizde binlerce ağızdan «Yaşa Gatl», «Şa. şg.
vatı geçerken Gazi P a sa H a z re tle rim Y aşa sevgili $a> avazeleri yUkşeiiyordu. F e n e r alayına. isU a-
GaLr.iL v a r ol n ju h ie tere ın R risi C um h u ru n u z» ni- b o tla r tarafın d an e e r edilen lim an şirk etin in mavna
dalsriyla aelâm lanıışlardır. fU olan da Ig llrik etm işlerd ir. B u m avnalar, bayrak­
Ü&feüdsr itfaiye gnıpıı binası da k im ile n elek­ lar ve defne d allaıiy le süslenm iş m eşalelerle aydın-
trikle tenvir edilmiş ve binanın deniz cephesine Tam $Aat yirm i ik i d e to p la r atılm ağa. Mi­
'Safa geîrtin büyîik Gazi» levhası ta lik e d ilm iş tir tlin v a p u rla r hep b irden düdüklerini çalm ağa başla*
İtfaiy* jTupuada mevcud efradın h ir kısmı sah ild e m im ardır.
dizilerek Gaziyi selâmlamış ve b ir m ü freze d e Bey­ B ir a ra lık ağızdan a&ıza Gazinin balkona çUrtıj)
lerbeyi S ararm a giİEmflerdir. Ü skü dardâkl bifötnum h a b e ri dolaşm ış, bu h a b e r fe n e r alayına İştlrlk eden­
le rin s ttr a r ve neşelerin i son dereceye getirm iştir.
caddeler Gflk.su kasrın » k a d a r itfa iy e ta ra fın d a n a t
F e n e r alayı s&Atlerce saray önünde kalm ış, Dolma*
İanılırak halk toedsn m uhafaza o lu n m u ştu r, üakü*
bahçe m eydanından ve m üteaddit vapurlarda ve
4ar «Gürbüzler Y u rd u İd m a n C em iyeti» b in ası 4a
p ro je k tö rle riy le e tra fı n ü ra garkeden sefaini te rb i­
fevkalâde b ir surette d o n a tılan * v e b in an ın onilne
yeden ren g ü ıen k sayısız havai fişekleri atılm ıştır,
küçük Eakat m uhteşem b ir ta k y a p ılm ıştır.
$e b ta y in e iştira k eden e l’a b ı nâriyeyt ham li babri*
Selimiye v e B ay d arp aşad a: H ayd arp a iskelesi y e n iu seyyar dubas!yle donanm ış filik aları da fener
Üzerinde büyük v e m uh teşem b ir ta k yap ılm ış ve alay ına başka b ir ueş*e v e hususiyet yerm işlerdir.
İUerİoe «Var o l b ü y ü k h alâskâr» levhası ta lik S e ia in v e m erakibi bahriye Se sandallar, çanak
edil»)ifdr. S elim lyede B a y ta r M ektebi A lisi bina- m eh tabı da istim al etm işlerd ir.
» da k im ilen e le k trik le te n v ir e d ilm iş v e b in a önU- S aat 22,30 d a RiyaaeU C um hur bandosu lAtft
(e yapılın muazzam ta k ın ü z e rin e «B aylar U ek teb i h a v a la r terenoD m etm lşlerdir.
ÂJIsl, B etti C um hur b ü yük G aziyi h ü rm e tle selâm ­ Bu s ıra d a d ışarıdan bakınca R eisi C um hur Haz*
lar ve a ra . tazim at eder» lev b a sı ta lik o tan m a şlu r. re ü e rin ln . sarayın bü tü n m efruşatı kırm ızı olan sa­
t'tk û d ırd an B ey lerbey ine M a r sa h ild e v e cadde- lo nund a b u lu n duklarına hİlkmedUİyordız. B ir aralık
ter Üzerinde o ıo lıte lif c e m iy e tle r ta ra fın d a n b ir çok şeh rey tn in azam eti, so n h adde vam n ştır.
taklar l a ^ e ttirile re k ü z e rle rin e Gaziye arzı tazim at B ir v a p u rd a ele k trik le m ünevver «Ş irketi Hay*
beyanı hoş âm ed î gunnm da b üyük le v h a la r ta lik riy e m üneii â â m G ıa m U h ürm ette se lâ m la n , b ir
olıioiBUjtur. diğ erin d e «İstan b u l v e m ülhakatı U n u m B akkallar
Kuzguncuk ve Pagal im anında d a bU A m un Çcn* C em iyeti», b ir d iğ e r başkasında «Safa geldiniz Bü­
Siftüy. Beylerbeyi ve K tızgııocıık m ek te p le ri tale- yük Gazi» i t e r d i lev h a la r otam ıyordu .
^ ve b ir çok t n u l c e m iy e tle ri toplanm ış v e Ga* Hüval fişe k le r a tılıy o r, çanak m eh lab lan yakılı*
W M lâm laım şiardır. yor, kestane fişe n k lc ri p atlıy o r, p ro jek tö rler orta-
Fener alayı: R esi C u m h u r H a s e tle n ilin şe h ri b £ t n u ra gsrkediyordu. H am idiyenln muzikası ça­
fcfriflerl, geee b eh re n icra, p ek p a rla k v e mu* lıy o r. bazı v a purlardan cazband s e d . kim isinden İn*
i°*m U r t d ı n y t a Ue tes’k t e d llm istir. eesaz ah eng i geliyordu. G ündüz m erasim ine iftirifc
Fener alayına iştira k ed e n kayık, sandal, oıo- eden Seyrteefain b ü yük v a p o rla n İle büyük tüccar
fât ve emsali ın erakibi baglre, b ay rak lar, defn e dal* gem ileri d e. b ire r ik işe r Dolm abahçe Sarayı açık­
lan İte süslenm iş, ı»w» ren g âren k kâgtL fen e rler ların a gelip dem irlem iştir.
w a s fa lo ln te te n v ir o ld u k la rı h a ld e Ha* O halde, kİ Sarayın ö n ü kesif tşzklarîyle punl
toplanm ışlardır. L im an ku m andanlıftnun em ri p m l yanan yütteree v ap u r v e salr m erakibto dol'
m uştu.
o m / g f ^ ö p ^ r ö t ^ y ^ r t r 8 g m " * h*
ATATÜRK — 1210 — tSTANBüı.

F en er alayı gcce geç vakte k a d a r devam etm iş, Gece H alk F ırkası m erkezinde, kırk kifUifc ^
m erakibl saglre S ara y b u m u sahilini takiben Halice ork e stran ın IştlrAkıyle sab a h a k ad a r devam tdi&
dB um öjtûr- M üteakiben ScvaMU mîllMBVİrc v a p u r­ danalı b i r e i l e n c e te r tip edllm tjU r.
u n da. fmUn iskelelere çıkarm ışlardır. 3 Ti’m m uı 1927
Ct t * dcD İıdra çehre M r M » n Gece denizden
ş e h it bakanlar, İstanbulu hakiki bir b*M el n u r hû' Ş o h ird e b ir gezintiye çıkm ışlar, otom obil He
ünde görm üşlerdir. Ş irk eti Hayriye, L im an in h isar Beglfttaç - F ındıklı • Karak&y Ü zerinden v e B abılu
Ş irk e ti M üskirat İ n tiş a r ı binaları baştanbaşa e le k ­ C addesini ta k ib e n Ç onberlJta^a, fia y a n d - Çehzad*.
trikte te a v tr e d ilm elerd i. T ica reti B ahriye M üdüri­ başı ve F atih yolu İle F ^lim ekapı Ş e b ld ll(in e ge)*
y eti binasının eJefctrikJe aydınlık cephesinin o rta sın , m işlc rd ir. Y o llarda h a îk ta r a lın d a n coşkun b ir b r
da bUyllk ve m Udevvar bir sapa g örünüyordu. (îtti6ta yecan tfo alk ış la n m ış la rd ır
vc Bayanrf yangın k u leleri, tep e d en tırn a ğ a k ad a r Adı teablt ed jk m ly o n b i r A lm an, lsian b u l Vila­
aydınlıklı. E lektrik Ş irketinin m erkezi M etro Hanı, y etin e b ir I&ylha v e re re k b&yie b i r re sm i kabulün
ti kırm ızı beyaz re n k li e le k trik le riy le hiç b ir peb ird e hiç b ir kim seye y apılm adığım , Istan*
CoJc nasip ve ziyadar b ir m anaara a rze diyordu. bu lu n em salsiz g ü n le r yaşadığını, bu «tinleri, en t u r ­
SoyrUefaİnin T ophanedeki bînaal ve T ophane da t c îe m ıa tın a varıncaya, re sim leriy le b e ra b e r b ir
m eydanındaki sey risefain kulesi çok güzel ten v ir h â tıra k itab ın d a to p lan m ası g erek tiğ in i beyan e t ­
edilm işlerdir. E lek trik le ten v ir ed ilen S eyrU efain m iştir. K endisine, te k lifin in te tk ik edileceği (I) bil-
a n trep o ların ın cephesinde b âyilk ve m ü n ev v e r b ir rürîim lglir.
çapa görünüyordu. Uzfskta A lm an se fa re th a n e sin in Gazi, aksam yedide, Ş eh re m a n e tln in «İstanbul*
d e to s v fr edildiği n a r d a n kaçm ıyordu. Lim anda rrot&ril ile BcySerbcyi S arayına g itm iş le rd ir; Y an­
b ir Alm an vapurunun k ı m u u beyaz re n k li e le k trik la r ın d a F ırk a m lifeltJpi İb rah im Tâlf Bey, K olordu
tenviratı yaptığı görülüyordu. K um an d a n ı ŞUkril N aili Paça, V ali S üleym an Sami
K olordu blna&t v e Sanayii N e fise M ektebi d e B ey, Ş eh re m in i M ubidrfia B ey v e B aşk âtip leri Tav-
ten v ir edilm işlerdi. K jzkulesinde yap ılan tak, çok flk B ey b u lu n u y o rd u .
gö ıet ten v ir ediîraîşîf. D olm abahçe C am ii «S afa
geldinfo» ibareli m ahya k u rm u ştu . D o lm ababçe mey- 4 Temmııı 1ÎÎ27
danında on bin lerc e h a lk to planm ış, k a r a d a n $eh- R e is i C u m h u r D olrnababçe S arayında istirah at
rayine iş tirâ k ed iyorlardı. D olm abahçe S ara y ı m e t­ e tm iş le rd ir. E c n e b i v e T ü rk , bUyiik b ir kalabalık,
halinde çok m uhteşem b i r ta k ı z a fe r vardı, üzerin* saray * güderek arzı taz im a t e tm iş le r ve d e f te ri ı&ah-
de ele k trik le «Safa geldiniz* eGmlesİ yazılı idL su s u im zala m ışlard ır; b u n la rın arasın d a bilh assa şu
Saraybum u ve S are y b u rn u n d ak i G aîüûln h ey ­ z e v a t b u lu n m a k la idi:
kelm iş yanında ınça edilen ta k t z a fe r d e u zaktan İtalyan, s e f a r e ti den iz a te sesl S inyor Mazoni ve
çok hoş b ir m anzara arzedlyordu. A yasofya m in a re ­ k a ra a te şeai L iy ab iio , F ra n s a s e fa re ti k ara ateşesi
lerin d e k i m ahya, T ü rk b a y rağ ın ı ta n z ir e tm e k te M ösyö S aro. H e y k e îtra j S in y o r K anonika, E rm eni
i d i Reisi C ıtm bur H a s re tle rin in te ş rif le rin i te s 'id P ro te s ta n c e m aati re isi, E rm e n i p a tr if i v e piskopos­
için bu gece d e k arad a fe n e r alayı y ap ılac ak tır. lar), H ah am b aşı B e c era n o E fe n d i, .îaponya aefiri
3 Temmuz 1827 MBsyö O bata, A lm an y a s e firi H e r U adolni, Yujö*-
lav y a a te ş e m illta ri M ilo S ovlobovtç, A v uelruya mas-
Gazinin tatan b u lu teşrifi, İsEanbuî h a lju U «- lo h atg U ıan , İr e n m as la h a tg ü z a rı M i r a Saairi, E fg jn
rVnde tasviri İm kânsız b i r b ey e e a a u y an d ırm ıştır. H a r i c i y e ' N ftzıh A hm ed T a rü H a n , Y u n a n (sefiri
Geçe muazzam b ir fe n e r alayı te r tip edilm iştir, on C am ados, cd lb S am i P aşazade Sezai B ey, eski V »
binlerce İstan b u llu D olm ababçe S ara yındaki A lay ş in g tn n sefiri RÜstem B ey, S üry an li k ad im patriği,
Köşkün tin (cem lı kE«kün) flnönde saa t sekizden CfltniyetE A kvam İs ta n b u l m üm essili, M tair seflıl
itibaren toplanm ağa banlamış, D«tfraabahçe Önü, te k A M iilâziın R aşid P aşa, A b d ü İh am id ln P arl* elçM
adım aU lam aı b ir b ale gelm iştir. K öşkün pencere- S alih M ü n ir P asa, In g iİiî - TO rk M uh telit Hakem
8ine Selen Gazi, bu k esif h alk k ü tle s i tara fın d a n d a­ M ahkem esi fte îs l Mösyö H em eriiı, M iitekaft MOfÖ1
kikalarca yaşa, sesleriyle alkışlanm ıştır, Ali Rıza F a ş a , sad raza m la rd a n S alih P aşa, Amiral
Büyük fe n er alayuıdart başka, şeh rin m uh telif V a sıf P a ş a , M u h telit M Ubadrfe K om isyonu âzasından
sem tlerinde de sem t ve m ahalle h u d u tla rı dahilinde Mösyö Virling, S araçoğlu Ş ü k rü B ey, İttib a t ve Te­
kalm ak Ditere fa n er al ay la n te r tip edilm iş, İs ta n ­ ra k k in in hariciy e N â h ırlaftn d an A hm ed Nflalmi
bul, muhtejcTî» b ir flehriayin yapm ıştır. G azetelerin M u htelit m übadele Y u nan h ey e ti m urahhasa*!
başmakaleleri., um um iyetle Gaziden bahsetm iş; Gaz* Möayb D iyam andapulos, eski D a n im a rk a Sefiri M&s-
hak km da m anm m ve m ensur birç o k b e a d le r n e ş re ­ yö Vandel,
dilm iştir.
Gazisi K ırkla re lin e dav e t etm ek (b e re Vali Ah* 5 T em m uz 1927
raed D urm uş B eyin riyanetinde B elediye Rolsl, Def­ R eisi C u m h u r s a ray d an çıkm am ışlardır, Geç va­
te rd a r v e H alk F ıritası fetaaından m ü re k k ep b ir he­ k i t hem şire le ri J lâ n u u e fe n d ly i ziy a rete ve or*<W*
y et gelm iş ve Dolmab&hçe S arayında arzı tarim a t T e rabyaya ^ U m ijle rdlr, T a rabyada pek cofkun bir
eylem iştir; Reisi Cum hur, ilk fıra s tta K ırk k re lin e a u rette k arçü a n m ıg lajd ır; b u B oğaz köyQ gece
geleceğini vâdetm lglerdlr.
vak te k ad a r ru&Q h u ru f içinde çalkalanm iftir.

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
K İİKLOPB i IJİ — « II — ATATÜRK

7 T«BIHU İ99T olmuşlardır. Ak«am yedi buçukla, refakatlerinde


jrm tH m ler Birliğinin ta rin u i heyetini DoUn» £Qkrü P.ı~. Şehremini Mubirldl* Bey. fUkrt Kaya
hafccr S tranod» kabul e tm e le rd ir Ak*un ucrrl de Bey. Cavid Rey, Kılıç Ali Rey, fteryaverierl Rm *
otd*o6*D* A J w fV Tr Deyuülundjs ^o lffiiH flır vc hJ H*y. stuhafnı krt«atı kumandam IumU Hakk»
taifem eoffcun ten h U ra tijt* kıt^ılaynifliurdtr. Bey ve yaverleri Na|ld Rey İle Tanbyaya gitmiş
lerdir.
8 Tenunıır 1927 G a n ile r , Trakya «eyabatl program ınla benUt
t*>bll oültmcdıflnU fakat 7 - 9 r r>n «(ireceğini pas*
Caçir Buyuna şiftiler, dfinOşie. TnJrıiIıyan ot* Huşlardır.
liAdr Tambya halkının tazimatını knhoj ettiler $u
m -ıt Doimob#hçt> Sarayına giderek defleri matım­ İft Tem an» İ9 Îİ
sa tam etmişlerdir: KeçechUe tzıset Fuad Pn«,
ti r Bdlrtıa heyeti Dolmafahçe Sarayına g/-*
3fl|de !lffrbu*4 Bekir Bey. Estuk Utntun MekûUbl
Askeri]* N iarı Ali Rna Bey, Madenci M<?tınwd rek ReUl Cumhura artı tazimatta bulunmuş heyete
Arif Bey. mütekait! Miralay Nncl Bey, HUsrev Sami Gazinin Trakyaya gldecc# t«bşir edilmiştir.
Bey. İrteçeiİ Aıifr Halil Halld Bey, Şark Demir­ 20 Temmaz 1827
yolları Sertabibt İfasan Fehmi Bey. E*bak Harbiye
Neıaretl Möste?orJ Ferik Fuarf pata. Sabahleyin Dotmabahçe Banyoda m e tfu ] so­
mutlardır. Öğleden sonra otomobille Flerysy* git­
9 Temmuz 1927 mişler w skfam üzeri mraya dfom&jlenür.
Kolorduya. Vilayeti, Şchrem snctini ve Şehiri- 2 t Tem muz İM ?
lig] ziyaret ettiler- nn ik yoltardn emsalste tcsahOrat-
ta buftmdu. Sabahleyin Dolmabahçe Sarayında meşgul ot
muşlardır. Malkye Vekili MunUfa AbdfUhalik Beyte
10 T cibjtuk 192? Bükreş Elçisi Hüseyin Ragıb Beyi kabul elmişler*
Ökeden sonra Halk Fırkası İstanbul m erkezi dir. ttflcden sonra CUlhane Parkında dolaşmışlar,
jle Tayyare Cem iyetini ziynret ctU ler.
halk iâr»(w âtn coşkun («nMiralU •elimlaauniflar
dır.
11 Tem muz 1927
t t Tefnm«z Ifö!
Mfliörî* h ir deni* tonczeühûru» çıkarak föteım -
ÖgM en a n n Sttjâdltt yalı He Bo^d^nde bir
şt kadar gitm işlerdir,
teoezztihe çıkmışlardır.
12 Tem muz 1921
3 ) Tem m m 1821
Dolmabahfe Sarayında istira h a t etm işler. b îr
öğleden evvel sarayda meşgul Almuşlantir. öt*
fere çıkmamışlardır. leden sonra otoraubUle Beoıontl civannda d o iıp ı^
13 Tem muz )§2? lardır.

Dolraabahçç Sarayında istira h a t etm işler, b ir


2S Temmtu 1921
yere ( ik a n n j iu ı b r . öğleden evvel sarayda meşgul olmuşlardır, öy­
leden sonra SdftOtlO 0e Mamarada dolaşmışlar, Btt-
14 Tem muz 1927
yttkıdft önlerine kadar gUmlşler. («kat edeya akma-
ttarm araâ* hi t d eniz teoezzUhdne çıkm ışlar v t melerdir
Büytikada Y at kalttbfine u ğ ram a la rd ır.
M Temmv 102?
U Tem m uz UHTf
Dolmabahçe Sarayında meşgu) olmuşlardır. Ka­
C ad, B ursada bulunan Başvekil İsm et Paçaya hire SeCİri Huhiddln Paşa ile OablUye Vekili Cemil
fltfUikl oEma]c üzere sabahleyin A nkara vapuru ile 6ey «arıya giderek ara tazimat etmiştir.
Mudanyaya gltm ialer ve akgam taaUl Dolmabahçe
t i Temamız MSI
S*mytna ddunnüflerdir.
İManbul Darillfûnun profesörleri sanıya giderek
M T enm ıız 1921
Iteİsl Cttmbur tarafından kabul edilmişlerdir. Gatl
Gündfa D tim abahçe Sarayında m eşgul olmuş- probstrlfri fif bucuk aaat ysnında alıkoyarak be^
W . akşam Beylerbeyi Sarayına jçet*nlçlerdir. sld4 «yrt ayrı ilti/atu bulunmuşlardır.

M Temmuz lfl» Zl Tetnmıu 1987


Sarayda meşgul olm uşlar. istira h a t nlm lşlerdlr. Dnlmababçe Sarayında meşgul olmuşlardır
T ,IW * h ir aeyyiıal* ç ık a o lâ H i şa>I olm uştur.
28 Temmm 1977
18 T t n a m 1937 AkŞmna dnim AnadoluhiMnaı |tadtf Mr te*
Goç valne k ad ar Dolmabahçe Sarayında m işgal üfoDfate bulunmu^ardır, ra*™* Kasnın şlkmıştar

m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1212 — İSTANBUL

** bal İr tarafından coşkun tezahürat ile vUrnlaR- rim atta bulunmuşlardır. Geee, tvfıkallcKap Başınv
mimardır. Galatasaray kuMJbtaüo dcnteriHk fube- kfl l*m»t Paftayı a la ra k ûl«mpblt \]e Tftmbyafla bir
d n o ınrnsup <mi k ı i n r futa. Ekrem Rcgltf Beyin tenczzOhtc buluom ıiflardır.
İdaresinde, kasrm tatlno jfelervk CoıJyS srllmlamJS'
1 2 -lû AAuırto»
lardır. Gazi. eençlcj* iltifatta bulunmu^Intıfar-
$*rayda. «tu undmata gelenlerin Vıraalmlıldan Dolmabahçe Sarayında raefgul olmuşlardır.
defteri mahdti* kaldırılmıştır.
ıe Agoıtof ı# w
30 T em oıaı IB27
SügHdlü yatı ile Marmurada bir teneaübe cık*
Bütün gün « ra y d a tnefgui olm u jln rd tr Gece. rmçlardır.
Ankara metörtl il? Modaya k ıd a r b ir (teniz tenez-
yspjflijîırdır.
ıö h i] 11 Aguılus 1927
G a zin in T r a k y a y * s e r a h a t in d ç Ç o r lu v o T<?ki> B oİt«»b?> hçe S a r a y ın d a m « w u l o lm u ş la r d ır , B cr-
rfafltna da ııjT am aâi İçin ta ta n b iıîn g e le n b ir m u h ­ 11ü £ 3 ç fa l K e m o lo d d ln S a m i P a ş a y ı k a b u l « im li­
te lit h e y e t , sa ra y a g id e r e k b llvjıssta arat taz im a tın le rd ir,
b u lu n m u îtu r .
18-32 Afcusto« 1927
9 1 T o n u m u 1937
Aklam a kudur Dolmabahçe S a r a y ın d a mefgu)
Dolmabahçe Sarayında me^cul olm uşlardır. At- obn unlardır.
yonknndtisar Mebusu Rujeıt E$ref Bey saraya gide­
rek Reisi Cumhura sko laslm at etmlyiir. 23 Aftusto» 1921

t A g u to s 1*27 Dsfcudard* büyük b ir yangın olmuş ve 400 cv


yanm ıştır. Bu hatlfttvn fevknlide mütcosalr olan
Burs&dsn E rtuğrul y att Ue UlanbUla, g^len B tî- GnıL SeryaveTleri Itusuh Beyi üskfldnra göndere­
vakiJ İsm et Paşa Dolmabahçe. Sararında R cül Cum­ rek yangıo folükelzedi-'lcrme cn aerl vasıtalarla
huru a y n re t etm işlerdir. yardım cdümesinl omrcLmijlcrdir. İlcisi Cumhurun
HİAka vc şefkati Üsküdar halkını son derece müte­
5 ,U u a ( o s İM T
hassis etm iştir. Yangm ın itinamdan annra saraya
Ga£, refakatinrindc Bsgvökil ism et Pa^a ve Mec­ ri&nen Ruauhl Bey, CitfEye yangın hakkında mufassal
lis Rebu Kâzım Paşa bulunduğu hakte E rtuğ rul yatı m alûm at v erm iştir. Şehrem ini Muhjrfdin Bey de
fle Moda deniz yo n tların a gitm işlerdir- Y anşJar, saraya giderek geç vakte kadar Reisi Cumhurun
huzurları nm verdiği R«9'e r e şetaret içinde pek yangm felA k etzed ^ritte oe suretle yardım edllcce*
parlak olmuş. 12,45 den akşam 8-E>a kadar Moda jtl boklundaki direktiflerini tolâfckl otmiçtir.
U rihî b îr gfin idrAk etmiçUr.
24 Ağustos 1027
Gece geç vakte kadar Belvîıde, bitik arasında
oturan Gazi, halka iltifatlarda bulunmuş. kcndüorîJii Üskydflr yangıui fdâkotscdelcriTie, İ d i İhtiyaç­
yakından görmek İsteyen binlerce vatandaş Erluft- larını kar^ılsmaJc için 500ff lira vormigler ve bunun
ful yatını tezahürat Ue Belâmlıyarak ufturlantışhr. ri&rhnl tev*i edilm esini enuvtm iflerdir.
7 Aftu$t#e 1027 25 A J fc sto s 1927

Sarayda m etgtd olm uşlar vc Başvekil la n e t Sarayda m efgul o lm a la rd ır.


P a ;a fle garÜJ}mft5\erdû*.
W Ağuates 1927
T) Afcastos m T
tstanbula eeîen vekilleri kabul etmişler ve ak­
Aklama kadar Dolmabahçe Sarayında meşgul şam (Istu. Bo!Uz İçinde hir donJa tcnozsUhllne çıknuf
olmuşlardır. KtiUhya Mfcbuau Cevdet, Aksaray Me­ lardır.
busu Besim A u iay , Adatıa tteb u su Zam ir Beylerle
M ftderrh K&prCJûzftdc Fued Bay saraya giderek Z1 A lnstoa • 1 ISjriftl 1327
Heisi Cumhura hilvaırta a r a tazim atta bulunmuş- DoAmnluıfcs* S u ta y n a ri» m ess^l olmuşlardır. 1
Lazdır. E rtû t akşamı. A n la ra molQıü Ue Bogasinde bir de­
Gcee Ankara molörU ile BoSazîçinde b ir tfr niz icnc&tflhUne çıkm alardır.
nezzühte bulunmuşlardır.
a - ? EytCıl 1087
İD Aftıuta* m ?
DoSmabdlıçe Saray'ında meşgul olmııçlardır..
Dolmabahçe Sarayında meşgul olmuşlardır. zinin lalanbulda bulunduğu bogüttler, Mebua seçi­
mine raaüsm ıç olup seçim 6 Eylülde neticelenmiştir.
U Aftıutos IS21
Reisi Cumhur, ertesi glln çu beyannameyi nedret
D oL m abahça Sn T aym da m e ş g u l o lm u ş la r d ır . A l­ m islerdir:
m a n y a ScILri H e r NadoLnl v e P o lo n y a S e f ir i Mfia- Azla valanriufflajını;
y ö KüvaJesKI sa ra y a g id e r e k R d * | C u m h ura ta- iutU\ap vı«\û‘el«ndl. Cumcturlyet Halk
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
A *S lJ0X >rE D !5İ
— 1213 — a t a t Cb k

rumii» uN im eltiyim aımtrdler menıMcHlg her ta r 41t«ntlş v» R U ydkaeblr halkırun. R t U Cumbama


(jrtfıat m raUprfa*l*nmın mOfıriltır umaml te k r a r («frM lertnl h a tr r tle bek)edlkl«H ııl b e lirtn d ^
t>«vib re Inlibaba maz/ıar olda U r.
iULz Mtatıdaflunnun muhürutınd^lıi « 4 1 mu
C a ıi, A nkaraya »v detlnd en ıo o ra Fırfc» K o v
Cjyı yOltuk mesuliyet hitalyie ve lâyıfctyl* iHou
sroA lod» ta r ih i ıR ıiyO k N ui«k» la n a t ir ad bujnır-
edlyvcum. VatoBdavIanra, latlhap reyleriyle, bı-rıftn
n tu fla rd jr kİ. bu «îyaal bUyttk e s e r, tatanbujdafcl fka-
v* dvaid fırkamın £t(fn icruttm in mfltleflkın U f
m cüttr) aırem n da fctlom o ulum u ı tı r
\ i * ve «yid etliklerini &t gelecek devrrdeki afatt»!*
jjûtf (tlaarf W emniyet He t^K1 eylediklerini izhar S H a ıfr ıa İ 0 İK
ettiler
jn ü h a b a tın b u ytlksefc m Auuıı d lk fe ti çe lh e lm e k ' Gftri. İkinci d e fa ulanüc b ü sttü U tan b u ta 4^
ten MÜ kalm>y*eaktır. m ille rd ir. Ilay d arp ay a c a rın d a p a rla k U r » « rrlle ia-
£\-UıfUfuun jserbest reyleriyle me*nleVelin mu* tlk b o l c d ilm ig le n lir. Y ap ü ao le u h d m lta o aon d e re ­
taddefatın» kalben emniyet beslediği ellere tevdi ce nr)Q tcbu»is o ld u k la n n ı Ş e h rem in i M tıhlddİB B rye
blid irm İ 9, İsta n b u l po lisind e g ö rd ti^ii ftsan İnlLtam*
«dan 'JUrkiytf, millî tnetkûrcsinde sebat vc naflll
d a n d o lay t da beyan ı m tm n u n ly tt eünlvtb’.
mesaisinle sarsılmar *■aloteliyle muhterem ve kavi
bir mevcudiyet olduğunu bir (taba gtatfTmlg olu­ B H ftilra n 1029
yor
itim adı fltf&unİzL ta r s in v e ilâ n e d e n oriz va* Akgatn Üzeri m o tü rle B â^aziçJnıte b îr to n e a ü b le
L acdaslanraj i tiyi v e y e n i ım ıvafl& JtiyeU erc İÜnıa- bulunmüBİardır.
/Tttg^nn fc*vl b ir lıa ld e b u lu n d u ğ u m le z k â r « le r im . I Uoziraa 19»
B u b e y a n a ta n , aziz v a ta n d a ş la rım a h a k ik i r e
a m ira l m to a e lta rlık lftn m m ifn d e sl, BÜ>*21; M illet A kvam B « r l SâftilO S y a lı ile S oftazicİnde Ur
y e n i d e v re sin Ih B rifcsiııd e b en im ire tf- te n e a d ih te b u lo n m u s la ıd ır. B ir D aiıfctafr b e y d i,
*ûd fırk am ın m ahm ul o ld u ğ u m u z d e rt» v a z ife h b - R eûd C um hura a n d b o i ı u t e d e re k k e n d ile r i^ Balı*
ily ıtu u o to h a n d ır. t e s i r e d i r e t e tın f fitf d ir.
7 Eylül 102T 9 Hidran 1928
GAZİ MUSTAFA KEMAL
Akfam Özeri anat Ada otomobille i*Mr dahilin*
8 * i t EyliU 1927 de bir tenenühç çıkmışlardır. RetakaUerİsâeU »>
Dolma&flhçe Sarayında üneşsul olmuşlardır. 1»- vat ile altı otomobilden mttrcJta» o ta kalite Dol-
tjnbulda misalU* bulunan Koı&aııyolı hukukşînakler mabahcc, Kabataş. Tophane, KarekSy. K09HI, Bml-
iaİÜcei İ2 Eylâlde, Tanbyodcm dönerken Dolm** Ddafi, Sirkeci, Babrili yokuşu. Aksaray tilerinden
Uh£? S&rayunn örrîfnde, vapurdan «Yaşa!..* sesleri Fetihc gitmiş, oradan Bayedd tarikiyle SuHaaab'
İle Osayi sdâmlaîDisUr, Reisi Cumhur da penecre* mede Bidcrek Babı Hfiratyundan Topkapı Sarayına
ye akarak KocnanyaLıtarn jelân» vermek «üretirle tlSramV» IteiSİ Cumhur Topfcıpt Satayındn bina I»
iltifatta, tralıntmtısbırâır. îlrahot ettüclan aonra par^m öoU nden Sirkeci yolu
Ro Bcyoğluna geçmiı re Şişli üzerinden 'DoİTnabalh
13 -1 5 KyJuJ 19Î7 çeye dtJnülırîflçtür.
DoUftrittbce Saraymdp ineggal olmuşlardır. İS u H aziran 1 9 ^
EyîAl günii öğleden sonra otom obile Florya?* gtt*
B o £azw fid« b ir teneasU hte b u lu p m o fb z d ır.
mi§l«r ve 8,5 da yolu trenine binerek (stanbuU
tânnıOgerdlr. Trende, halkın coşkun sevinç tezahü­ 11 H aziran 1924
rat arasıtula seyahat elmisterdir.
Ak^BB iteerl B eylerbey i S a rıo 'iiu le$rif alnif
16 Eyl&l M21 1erdir.
■Sabahleyin D olm abnhç* S a ray ın d a ro e jg u l ol- 14 H a z îru t 1928
mtıklar, ö ğleden sosun ra o tö rle B û fiatiçin d e b i r t e ­
n a sü h e çıJtmjfllaııJJr. Mot&rle M arm am da Adalar civonnda bir ie-
nehzübte bolıuımlışlardır.
17 - 3» E ylü l 1077
■5 H a d n s J929
Dolntfcbahçe S a ray ın d a ıtıC fgnl o lm u şlard a'- E?»
l&JOa yirm ine! gtinG H iyasctl C u m lu r o rk ttftraıu A n­ SöSUdlii yntr İle Bo£*z İçinda b ir ic n e n tih le
a l ı y a d fo m u jtB r huiuniD U flardır.

21 ■ 34 Eylül 1W7 U Hwsir»n 1928

ttalftnbahçe Sarayında metful olmU9 İa.r va 80 İ 4 Banka&ııu z iy a re t e ta ıiv le rd ir.


eyltddc, Mudanya tarikiyle Aafcuray* &*w*kct 17 HaaİVen 1929
fnjjlftrdir. Ittanbd gazeteleri kırtanJjuluo öç aydan*
beri atufcâfebctie sinesine bısUtdıi> btiyttk v# k*1ı- A k^aoıa k a d a r ia rs y d a n e ^ o l o ü n u fla n iır. A k-
•Mitn Gizi Mustafa Kemal Paşaya hayırtı yolculuk- « a n «zeri A nkara m olttfll ile B o ja d ç fe d e b ir ta v »

o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATtBK — 1214 — teTATTfcUL

r th te buluaım ıtlar ve t ı n ^ ı «aç vakit avdet etm i* tenenâh yapmışlar, Maarif Vekili Necati Beyt ak*
ferdir. fam yemeğine alıkoymuşlardır,
20 Ihdnn 1988 13 Trauım 1921
GfincfüE d a ir e le rin d e tfttftfu l o lm u fla r g ee e. M ' O tom obille lalaıritbl ve B eyoğlu taraflarında da-
ra y d a t e s u ü edile*) «A vaJcU ntab» o p e re tin i te m a şa letm ifta rd a r
e tm ifte rd fr.
I? Tfnuauı ltt t
I I H id r a n IMS
Rryriaefalp (dareai ım tıadaa Helal Cumhur Kto
A nkara moidrO ile B e la ıiç lo d e b ir teneaühu* yaptın)melet» bulanan molür bttmek Usaredir, «ne-
bulanm uflardır. klnelert de Amerikadan gelmtftlr.
t2 • 23 B u l r a ı ı 1938 26 T e m a ı İMİ
Dobnababpe Sarayındaki da ire le rin d e tneggul ol­ Bojtazlçtnde bir deniz gezintisi yapmışlardır.
dular. Ayın 23 öncü tfUnü akşam ı Sojfldlü y atı ilo
22 Temmu* 1928
M r d e n li ten e ttü b ü n d e bulundular.
O tom obille U u n b tıl tara fla rın d a doU fflU fhfdtf.
£ i l l a ı i r a n 1928
26 Tem m uz 1928
A kşam Uzeii A nkara mfft&rfi ile B ogasiçinde M r
fenettU be ç ık tıla r B ü tü n g ü n sarayd a m efgu) olm uşlardır. Gece
» a t o n bird e, SÖgUdlU y a tı He F enerbahçe BelvG-
zs H aziran U 28 d e v e rilen H İm ayeietfal balosunu te ş r if etm işlerdir;
A k |am üzeri A nkara m o tlrtl Ue B oğarfçinde b ir m aiy e tle rin d e b ulu n an zev at » unlard ır: B üyük MflM
teneszflhe ç tk tü a r. M eclisi R eisi K âtım Pa«a, D ahiliye V ekili ŞOkrti
K *ya B ey. K olordu K um andam Ş ü k rü K aili Fayı,
26 H aziran 1*21 İsta n b u l UobUM ve K ırka M U fettijİ H akkı Şlnasl
Paça, v a li veldU ve Ş eh rem in i M uhlddln Bey, Riya*
Ih lam u r K asrını te ş rif e ttile r.
M U C u m h u r K âtib i U m um isi T ev fik Bey. Bot*
27 Haziran 1938 M ebusu S a lih B ey. A n te p M ebusu KsUç AU Bey.
P û lli M üdürü U m um isi Ş e rit B ey. GaıSıtfn B eM fra
Otomobille tstanbul tarafında dolastıtar. Kaimesi, h a lk ta ra fın d a n fevfcalM e c o jk u n teıahO rtt
28 H aziran 1031 Ue k a rş ıla n m ış baloya fev k alâd e b ir tıum alyet hah-
« e tm iş tir BetvU de b ir m ü d d et o tu rd u k ta n v e halka
A kşam G ıeri BDyiikadoya giderek aJc&aro yeme* İ ltifa t e ttik te n s o n ra m aiy e tle riy le b e ra b e r tekrar
Sini Yal K ulüpte yediler. S dftttdlii y a tın a b in e re k B üyükadad* Y a t K u lU ta fc
M aarif C em iyeti b alo su n u U jr if e tm işle rd ir. Orada
1 T em m uz 1928
d a aynı hey ecan ve aU rur De İstik bal edU m l^erdlr.
Geç vakte k a d a r saray d ak i d a ire le rin d e meş» Gazi b ah çede o turm ayı te rc ih e tm iş, çiçeklerle wö*
| a l oldular, Bffe yem eklerini BaçvekU İsm e t Paça. zeyyen b ir tna&ayı İşgal e tm işle rd ir. D ahiliye Vekili
F eth i, Tevfik Elü çtü v e S a fv et B e y lerle b e ra b e r ye* ş tik rS K aya, m u h a rrir Y uou a N adl, Ş ehrem ini M*
m ele rd ir. h ld d ln , H am dullah S ubh i, A hm ed Refik» İ n a t Melih
ve N aci B e y le rle Ş likrö N aili P aşayı, Fahrünnlff
3 T tm m uz 1928 İzzet M elih ve H id a y e t N aci H uıuM İM M İlhrl masa*
Otomobille Taksim ve Şİ>!i taraflarında bir te* la rın a d av et e tm işle rd ir; d a n a e d e n Ç iftlen tea t H
nezzGhte bolenımıgbedır. c te ılç le r. m asaların d ı, b u lu n an zevat U t hasblhatö*
b u lu n m u şlar v e b ilh a ssa m & verrib m ü d erris Ahmed
0 Temmuz 1928 R e fik B eyle ta rih i b a h isle r ü zerin d e kom ifm uflV -
G azetecilere d e «gazete» bakkm dakj nok tal naian>d
İstanbul ( a a t e le r i tB tty llk G « ln ln , U U n h j r f
larin in (atÎDialinde de re h b e r olduğunu» y azm ışlar m la ttn ifla ri um um i neşeye f f tir ik e d e re k masalanD*
d ır. K âbil se fa re tin e tây in ed ilm iş «U n R iy aseti Cum ­ da bu tu n u n H a n u n c fe n d ile rto b irk aç d tfft dans et*
h u r BaakÜibE H ikm et Beye (H ikm et B a y u rj bugün m içlerdir. Y at K ulllblindcn Sabah* fcarçı aynlafl
W ffltû jrû ü a n n j hediye ed erek altın ı LâtJfl h a rf­ Ga»i, k e n d ile rin e iyi b ir gece g e ç lrlÜ k la tia te p
leriyle y « jp lm%ala<ia«r. Bu totnftraf G a d rin MüH Inyı A dalılara m em n uniyetlerini beyaft etm işler ve
M ücadele ee& uındo Koca tepede büyük ta n m ış günü SHğüftlü yalı tie Dolm&bahçe S arayına döpm ü#Ier
çekilm iş b ir re ılm le ıi olup fotoğrafçı V aynberg ta- d lr.
« fo n d an btytit& im U ftflr, itclai C um hur, bu fotoğ­ Z A ftoııtat l&İS
rafa, U ttin h arfleriyle İlk im a la rın d a n b irin i atm ış
B o g sn ç ittd i ınotörle b ir te n e o ilh e çıkm ışlardır.
ve unva n la r ını «Ghaıri» diye yazm ıştır.
10 Tem m uz 1988
3 A gastaa İtti
BogaziçLnde Sögüdîü y a tı Ue b ir tenezzüha ç ık
A k f*m U zetlı S ü & lld lti y a tı Ue B o ğ a z ın d a b |r
ımsianür h t tp ://g r o u p s .g o o g le .
— 1 21 5 — A T A ftiU
I A »m tm ıtH M .U m u * im
4eU*®4|lâitür Buta* «a»<elera Gufei*. dr*Mİc ve u m u Mr
* Ağm tm . » a «fM te d İH iıık Yanı İ M Ha/fleıSal tıdrik ve m
İtli lir BMMd fttdufcfennı j ı — >|İTİır y»
Ger* « t i om birde vHakeaİettade Mıarif Vek* 4td« seşedia yan ıu B m um m » * i > ^ ^ I t <ii
;■ * a a 4 Bey. ©aMUy» Vekili $4krt IU ji Dey. A*-
^ M M » U ı« AH *«r «M » N#b«tt İU«b |ty . İT U m u * im i
g*#fc Sahfc »ey. Bafo Mebusu Ptllfc Rjfb Gftat birlik, Burujre gbHp ıtlu lıM lf.
rırtı EHıM V n a a iM S*fr#ı Bep re Setyaeer n Agmtm ın a
(«d RaMlu 8 *> ekhıfu hıld» Sayy*d moltrtt He fi»
fV bana ptrfcu» l**rtf etmişler w kal*h*lıfc btr fıutıün kuaurtyle, Dölnub^ç* Btraymda bM b
halk büeti tarifinden eoekun imh&nUa karşılan* bir inplMüU »ımimıştır Tvri? ırfutnıa en ^
B iliy d i lıh i» "IstlkUl Manaıı {almif, Halk malarutuı davetli bulmdulv be taptan^ı, ^
«Yap' * faaftrmtfCfr TBrfc Ocağı gearfertıılfl Tttrt barflerlaln. Tirk dilıals beifta ik u rı& tn m
tfjm&ıto mybek oytmtt. Cni urefmdan alkışlanmış lâtmla et(l|l -tın kabul edilmifltr
ar Bebcenln t it tarafında Kyyttfaeultafi cax heyeti,
l Eyifei IMft
<lı4 heykeli OnOiMfe d t Beyftflu halk tnaflta't, içer
* öt euband v» Ibmsm k n y ı terranftm H tfonh, Gni Bmıtrul yalı Ue v* lu n lk M e
gbtek havil fişekler »tılmiflır Ged. Lâtin harfleri bir »eyahatv cıkmiflardtr. Oecelelrr be kmufid re-
dn kabtıJfi hakkmdıkl tarihi nutuklarım ired etmi* ol harflerle neşretmiıtlr.
j#r, nihayet btr veya ÜÜ »ene İçinde bütOn TDrk
teyeli fcrimaJyeijain yeni harfleri ftfreneeeİJfll «Of- I EyİAİ 1»S»
kaillerdir OfÇ vakte katlar $ar*ytarntrft<)ı kaLuı Şehirde otomobille dolaşmışlardır
Çtd. barutu rnnMrle BOyükadaya gitmişlerdir t EylU 1»»
SeyrU rfain td ıre ctitffl y a p tırd ığ ı tG a tU m otârfl
tafta denişe indirilmiştir. Gadilin Karadeaic yolu ile Ankanyı ddneofc
leıl biberi yayinlaamışür
Hışırdın Utanbula gelmiş bulutun meşhur bA>
«tıtd» Münire Mehdiye o gece Sarayburna galin* II ErUl 1>2&
randı Ur kooter veriyordu. Gûlhene Parinada dolaşmışlar, Topkapı Sera-
ti U u m \m yına giderde im i— daim ini p a l ı b ı f l r

Akşama kadar dairelerinde meşe**) Oİrnaşlardır 1« EyW u a


Muallim İbrahim Necini Bey tarafından. DoUnabahce İzmir vapurtyle Keredente iuMih m İ — bef*
Sıngınde. Belit Cumhurnn maiyetleri erfcânme ve ket etmişlerdir. 1itan boldua ayrılırken Şebrearial
smrda bulanın Mebae Beylere fenl TOrtr Harfleri Muhiddia Beye «G4ixel ttlanbulon mnhfateı halh>
nıttındı bir konferans verilmiştir. na. aziı hemşehrilerime taadeüer lemensi ederim»
15 Atnste* 19» denişlerdir
Otomobilte Bofaz Içhıde U r gednU yapmışlardır I A iutee İKİ
Tren ile Haydarpeşıya gelmiıler » oredaa M *
17 AJnclae t W* mababce Sarayına m alilerdir
Maiyetlerinde bulana» mutad *evat Ue Moda 1 A l m o t 1929
deniz yarışlarına gitmişlerdir. Camhurlyet gaaateeİ
ka ha»-»diıi yani Türk harfleriyle imp elaijtlr. Gece Akşam Oaeri S980dia yalı ile bir denlt teoc»
Belvttde Malftlg'9xüar baioıuna teşrif etmişlerdir. 2 &fctf yepeuşlardjr. Relıi Cnmbura tarimstta kul»*
nacak aevat İçbı Dohnabtf^e Sarapnda btr deflifi
»1 A tuiM 1»» mılıeuı aşdftuştır. İngiliz lefirl U r Jorj lOarkt İlet
B o lm io d e . SOgUdlfi y a tı il* rtnl aşnıiflin tT i yan «eriri Sinyor Oriıinl Baron*. Feleacvk M M
Baron Pinem İte Uiaobol Mebusa AbdUlhak KAmkl
« Afcnat» 1t » Bey, lnUflbulda bulunan ıatr mebuslar» alkali rical
nal» Türk Hanımları Esirgeme Deme# m m an. İle büyOk mülkiye memurtan ve roOtekait derlet rfr
Takrim Bah«eelnde 34 Aftuetos cuma gecesi verile­ cali defleri mahsusa iım ı etmifierdir.
cek baleyi davet edilmiştir. H b ip 1--— davetiye»! • A iıutH ın a
yeni Tirk harfleriyle yayılmıştı.
ftfledea aefkra refakaUnde bu]<maa oratad avvtt
0 A ğ m rt*f «M İ Ue şeJıtrde Mdfnebflle bir gselali yepoıışiardv*
C n i. T ektniı|ıaı gitmiştir
İ t ı%|mlee i t »
U A |« im İt2» Perie BOjUk ficisi AU Fethi Bey (FetU Okjrer)
Gece .T ekirdi g u d a iiı^ îîD iU şte rd ir. Ikatnrt etti# yabda leM C lk n r f
'group/meraRedıyorum
AtATÜHJC - 1216 - İs t a n b u l

Kfite Ur akşını dyabi) n n n lfrir. Rath Gaziyi 14 Ateşle* Itt»


rıhtım da coşkun M r t-rlu ç k y ır tıu ite k » f|il» ın i| Ablanı aaal onyedid# ırfakatValndııkl mulad
w * kvatf b ir kalabalık a ın tlrm yıliMA tollnd fn
Mavalla metftrle MUytfcadeyı (aşrU (dm k Ur »Od
« tn lm n if lır . Y c n rttm im h i. H«W CVmbtir yi* det Yat Kuldpt* İaUrahaı etmişlerdir Sopca, Kılış
fınuı tuD ranuıu çıkm if. D O yukdortlltrfk b ir bav Ali Beyin küşkOo» gümişlerdir.
KifaM* bulunarak rKÜw!« «Unlafl (üyİH liftfr;
« M m için «atenet « N )» ngn iK mahcub o l» İS Aftoato* I I »
y o ran . Bern |i n ı « k d tm tk b e h o v lıa l ylHlmlI
j0ntıeJr M U t r Brnln» /Mirferlml. W « duygu* Sakarya metârii 0e ve ıvfekatlerinde buluaae
torum aahvonanıc ve tıte t ıflyofMiHt bn kâfidir. otuMd zevalle blilikle Boiaıiçlnde fmtamişlerdır.
Ankaradan b o rv a gelmeden «ıw d IfiUlm İd bok-
k ın d a bastadır. d İ Ayağı tutm uyor, Ülftme nithM lih
1C A|uat«a 1128
dur demişler. (Ifılk. bıırada kahrolsun düşmanla» RefjduUorindc BUyfUt Millet Keellai Jteial Kİ*
m n n d b v bagnuuştır). işle knrşııusU jnin. »ıhbat* a m Pufa da bulunduğu halde Sakarya m otora ile
leyim. elim ayağına tutuyor- K«edi (öderinizle gfr- A dalara doğru b ir denir tenetzOM na çıkm ışlardır
rflyonum z kİ sapasağlamım, kuvvetim yerindedlr, Saat dokuzda »araya dönerek Fcrid İbrahim U »
itelere estidenberl olan muhabbetim yerindedir. finden ahnaft M r film i tem aşa etm işler, bege&mip
tElalJr bu n d a fteirt Curohuru taun unm aUuşlıy»* ler, bu m eşhur (oto4raf(iya ilUEMta traluıaank fil'
ısk v«r «I diye bai^ m ışlard ır). Siz bu akşam bo* mİn TOrklyenln her tarafına RiKteaUmtsinl emnt>-
d Im |tpwıwrf» m ltktin U r kütlesi» b ir U m u lM n lt m lşlerdir. Film in mevzuu Gazinin çiftliklerindeki
St*fi hltahfcJet-kea b<RUo m illete eMİm! işittirdiğim e hayatıdır.
fcıaiicn- fjitjn iı tb jşjtılriıılz, stilo için üiU ııtinli 8(8* Reisi Cum hur için Seyrüefaln fabrikasında sey­
rllfiU vskf vq hasreden adam m hhattedlr ve sizin IçJn y a r b ir deniz ham am ı yapılm ış ve Haliçten çıkarıla­
çalışacaktır. O sizin İçin yaşıyor. (H alk burada rak E rtug rui yatım n yanıoda, aarayıo karşımda ba|>
G ulyJ dıkikAİorca ılkulnroı$U rî. Benim kuvvetim fannuşür. Hamamın içi kum la tfşe n m if v* altına
s i» ol&n nuhabtaU sı ve aSrin bun» olan tnohab- yUaenin akıntıya kapılm am alı için U r tel kafes fay
betlnlzdlr. fiu m illet, bu m emleket dünyanın M) ftttlmugtur. 0 u deniz bam anu, U r ramorkSale İıUnl>
makbul bir mevcudlyeU olacaktır. Ben btınu ken­ le a yere nakledilebilecektir.
di s9lfoıi;nlc görmeden ölraryîcegim. (Çok p p *
y u , var olun sesten). İstirahat ed in m . Beyanatı- 18 A gınt*» 1929
tu bitiren G ıü dıtkikatarc* Mire» alk ışlar a n m Sakarya motfivtt He Boftaziçinde btr deniz tene»
da İçeriye e ln rişîe rd lr. Gece E rtu g ral y a tı ile zdbti İcra buyurmuşlardır.
H arm anda sabaha kadar b ir znebtab âlem ine çık­
m ışlar ve ktaaüjul n tiy » m erkezine n eşriyatlarının 19 Aduale* İMİ
temdidi em rini verm iştendir. S aat b ird e SeyriaaCaln
Umum MQdQrü Sadullah Beyden Radyo K04üdye>
Refakatlerinde buluma ntatad aevat ve DsU>
Üne « i telıiz gönderilm iştir:
Hye Vddll ŞUkra Kaya ve Uaridye Vekili Tevfik
«İstanbul Telsi* Telefon Ş irketine
ROştU Bcyteile birlikte Ertuğrul yab Ue Yalovaya
G n i H azretleri, radyo heyetine u n tefekk ür
Sİtmişlenür.
ediyorlar v e kendi intibah c d ccA leri U r İki p a l
Gece saat 73 de Yalovedaft Dolmabahçe Sarayı­
ve farta okunacak olursa m em nun olacaklarını ll|>
na dönmüşlerdir. Maliye VoMll Saraçoğlu ve Uon-
ve buyuranı|lanl<r>,
dra sefiri FerM Beyler Saraya giderek Reisicumhura
11 aftnstos tarihli C um huriyet gazetesi Ş« w>
anı tazimatta bulunmuşlardır- Akşam ülefi de. rsfa-
tu ittve etm iştir: kaüerinde Dahiliye Vekili ŞOVrU Kaya. Maliye Ve­
«Radyoı Ü A ttd ır m usiki heyeti Ue o rk estra te-
kili Samo^lu ÇUkrO. Londra sefiri Ferid Beyler ve
r r tM o k r iiR f c n m «diyor. Reisi C um hur H a s e t-
diğer mutad aevat bulunduğu balde Brtu|nıl y»tı fle
Verttfn n M d q 4 n saraya » v delitri m ılıt*ıneldlr>. Yalovaya gitmişlerdir.
İS AİMtoc İM» aiA lutM İK I
Gece. Tarsbyad». 'Tokatlıysa otelinde b ir k t( Gece yarısından Eonra saat &çte Yalovıdan
aaet kalm ışlar ve s u t d e rtte Doimabahçe b r e y im Dolntabobço Sarayına dSnmOşlordlr; ve akşam d »
avdet etm işlerdir rl Yalovaya dOıunüşlerdir. Cumhuriyet gaistesl şu
1) A idata* to s t
notu İlâve etmiştir: Gazinin irşadlan üzerine, der»
hal, Yalova kaplıcalanntıı İmar ve İhyansa balla­
Akşam saat on altıda refakatlerindeki m ulad narak, aavt hamamlar tesf» edilecektir, teabedene.
»v*U a birlikte Sakarya motörü De H a rm a n d a bir sermaye. mlUl bankalarla bOkûmct tarafından w-
oevelAndan sonra BUyttkad^da iaplsndld Palas ote­ zedileoekUr. Mûtebasstslard»» M&nkkap bir borat
lin i te srii buyurm uşlar ve goç vakte kadar Adada yakında Yalovaya rldertk (etktkatta bulanacaktır
kalm ışlardır.
Adaya giderken. CaddebosUnııu uftrannılar, 22 Aiusleo 1MB
om daki gazinoda b ir tntlddot istirahat ederek balk Gece ssat 21 de Ertufral yatı Ue Dolmabahçe
De hasbObtlde bulııam aslaıdır. Sarayına dCamfiştecdlr.
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .<
.vS’gUCUOPKDİSt — 1217 — A T A ltfttC

M Aguıtoa 192»
tünüyordu. n«-ivi cum hur olrldeu çıkinu, bir mM-
Akfam ûeert Bogorfçlndr bir ı«*nmUhe ç>k- etet halk »rasında paye yUrDmll|)rr v« halk tara*
gj^Uf-dır, fımlûr» rofilrun bir sevgi letahürtl II* A*UnOınaı>
(a rtır. Cumhuriyet. gaıatatlnln pek yerinde olarak
M A furto* iKfl kuiUnriıgı tfihlr ifn «ilteenahlıfea v» demokrat!»
4 m mOttrsna nllmunoal* G ııi «loıatriHUoriM bUM>
(taUnabakge SaıajttKİakJ daireforiatlr meşgul rvk Takrim BabçttüaJ te |r tf etm ldıv, bahçedeki
alrnmlartlır. Ba|V*fctt tam al t**|a sa n ıd a R«i«j num aralann n n kumuRt leraaşa etip||U nU r- Bu­
O m iıın mOIIfcf «te wift« n * r. A ıptdcü «onra cefa- rada tf« balk larafıedan (ilgiM e afallan arak «•>
k ıilc fM * tm w t «U ugu ta td e Ertuftrul yit* Umlanmı» ve aaal birde Taksimde* Tarabyadakl
J )|e Yalovaya gtdnlflcfillr. Tbkaılıyan oceültı# fHml0İerdlr
Mevkllnlo «Q m )lt^nt ve hıvasınm letafetim
M Ağustos u n
blraat tccriiİK* etm ek Osere e «eceyi bo otelde getir-
Gtcc geç vakit Y alovadjn frtaefcuia dBnmlIş- tn lf M ir ve e ıiest gUnft, yemeklerini yemek
tijf Akşama k ad ar dalrolerind» m e& tıl cdm uslar ta e ra moılirle D«lmababçe Serayıa* dOnmU^erdlr.
dır. Y ıİevaile kaldıktan rnUddet zarfında, bu su 2* A luslee 1» »
k*$ebeumun İhyası ve İm an İçin bizzat om lrlor v e r
aıiyircdlr. E rtu lfu l /« ti re nfakAÜerindeki m utad «evet
ile Yalovaya gitm işlerdir.
r ı a jm i « m s
29 • 39 Ağertee 1929
Akfame kadar saraydaki dairelerinde meşgul
olmujlaflhr. Akfam yem eğini mtitıudclp. sofaları»* Gece aaal 21 dc E rtugrul yal* ile Yalovodan
dı bulunan d avetlilerine: «Arkada? M atadır, MJ- D olnababceye d ö n m ele rd ir. Y at saat 23 de ftdyttk-
btug bekeJım’» diye lîttfa t ederek refakatlerinde- ada Bnflnde demlrlomifftir. Vaki davet Uz»rinc Yat
kİ mutaâ » v a t ve Şükril Kaya v e Saaraengu $ûkrü K ulüpte IfitAUahmer balosunu teşrif pfeabetlni
Beylerle birlikte Tokatlayan otelin] teç rîf etm işler, gösterm işlerdir, td u le d c ıı Yat Kuföbe, Adaldarm
M fk u e te ıa h O n ü arastnda araba i|« ğltm iflerdlr.
otelde bulunan DarfttfUOUR EftıİRİ D oktor Nes’M
B ateda m üteaddit de fa la r dan s etm ifier ve gece­
Âmer Beyi de refak atlerin e a tım la rd ır.
y i Yat K nldpto g etirerek ub eh ley tn Sakarya m »
Otelin g«zlao*uDd& k e n d ü etin e hlstmet edenler (crö ile saraya dom nflflerdlr.
I a n sın d ı bulunan m etrdotel ki. H arbi Umumide 30 Ağustos günü akşama kad ar saraydaki d a l
f Soriyede Cemal Paşa m erhum un sofraoılıgını yap- relerinde meşgul alm ışlardır. ŞflfcrB Na0l Pas».
ra.14 ve bu vesile ile Gaziye hizm et etm iş b ir adam ­ Tû*mJ geçidi m üteakib seraya gidecek, ordu baüu-
dır, derhal tam m ış ve kendisine iltifa tta b a tıın n u f' nfl», Rciti Cumhura arzı tazimatta bulunmuştur.
tur ve bu arada otelin yem ek aalom ına giderek.
— Seninle b urada k a rıla ş tım , a n la t bakalım ! de- î Eylül 1929
m l$lertir. Gutinln m etrdotele naklettirm ek tatedltf
öflicdcn sotıra BrtagruJ yatı tltî mnrmarada bir
valfa şudur: Y ddm m O rd ulan G rup Kum andan-
tüneallho cıkm işlw v« Ynlovnye Ecçmiîlcrdlr.
lifi m ütarekeyi mUteaklp lâğvedilince, Murt&fa K 0 >
ntai P a|a Istanbula d6 tım.Uşlür. P a y itah tta. ark a d a ş 4 EyİLÜ 1929
lariyle beraber vatanm halâsı çarelerin i aramak*
Gece Yalovadan dönerek Böylllçada Yat KcUO*
Udin bir akşam , arkadaşlarını Tokatlıyanda yeme
büne u |ram jsln r, b ir mûddel istirahattan sonra Dol-
i* davet etm iştir; ve o eJtşam k endilerine bu m etr­
KiabaJw? Sarayına dönuıüşlârdlr. Bu 4 eylül gûnO,
dotel hizmet etm iştir. M etrdotel Tftkatlıyıuıdafcl
sabahleyin sn rayda meşgul olmuşlar, aklam a doftnıt
bu hâtırayı ş&yieee nakletm igttr: — Paşam efen­
molUrle Befeariçiude bir deei» gezmUsi yapmışlardır.
dimie, İşte bu m asada oturuyordunuz, yanm ada btr
de im a ra b o rla , esm er U r m inaliriniz vardı. (Bo­ 5 BylM 192»
lu n t e r i n e Gaıi n&etrdotdin hafızasını tak d ir ede-
tek ayni B uutum kenarında aynı y ere o turm uşlar 9tttiln gfln saraydaki dairelerinde meggul oV
4 a ). Bendenize: »Çocuk, Dafilsm? İ y i m isin? Ke muçlordır.
yapjyenun> buyurdum », bendeobt de: «Paga ha* « Eylfll 1929
retlerl, Cemal Paça m em leketten gitti. bendeni* de
tak ıtr buraya garsonluğa diJndllölı» dedim . Buûun Cee vakte kadar saraydaki dairelerinde met-
taerine b ay urdun ta ki: «Merak etm e, onlar gitti* gul olmufî^r. llzcri Sakarya mcıtörü ile Bo-
l*r am na bugünkülerle bejmi de a ı u m an d a bura- jUıaiçIfldu bir deniz gc^iniial yapnııjlardır.
gideceklerdir». 1 Eylül 1939
R eU C um hur yem ek a e ta ıu n â a* {tlcmak iixe-
K İken ke&dUerine a r a taalm et edea ve Umumi Refakatlerinde mulad zpt»i bulunduğu halde
Harpte İhtiyat zabitliği 7«|W i} oldukları «ulaşılın otomobille İstanbul cihetinde dolaşmışlardır*
tU K oebi efendiye iltifatta belunm uşlardır. tiaal- Saat tm U rde Aydsofya C am ili^ giderek kay-
Bin Tokatlıyanda b alundu fu şsyi altınca otelin ka- yum Mehmod ECenttiya eaml TUrlüerto eline w -
pun Snllne kalabalık Wr kalk kütlesi birikm iş bu* tikten sonra no gibi tesisat ynpFİdi&tıu. sofalamit

:o m /g r o u p /m c r o k e d iy o r u m
ATATCM — 1218 — t5TA.VW.T4

tnenner lrtpîerin ne u n u n yapıldığını torm uşlar... m uşlardır. Gece bekçisi O w a adımla b ir adama
Sonra esmi avtBaundifci m eşhur kabvsye U |n y i’ kapıyı açınası »ftylenmJş, bekçi: Em ir aidim* m -
tak halk arasında oiurm a*Ur v* kahve içm işlerdir. n*m' dem iftlr. Bunun ü ıerine h in a ı Reisi Cum­
Kahvede yirmi dakika kartar Iflln b u l eden Gia I» hur: — fo n Gariylm! aç 1 em rini verm işler, bekçi:
m ahaeri bir halk kütlesi tarafındın eoşkıu» te*ahU- — Em ir aldım paşam. »çamsın, n&betçl tabibin»
r a t Ue selLm tansrak Ayasofyadan jıynlinUJlarfjr haber vereyim! dem iştir. tta ıta h a n e kapısı n&betçt
ö ü e yem eklerini B e l li m d i T o kıllıyiP oW ln dı tabibine haber verllHJktcıl w n n açılm ıt T* GW
n a i l l e r ve Utl daat kadar i ıtir th ıt etm elerd ir. bu varl/eglna» i « * bekçi*ini tak d ir etnıiftir,
S u t 18 ye d e fn i Sıraya döom Uftortif.
ZZ - 2* Eylül 1129
S . 10 Eylül 1029
S*fâyıi.ıVj dairelerind e n ıe^ u J olm ti|Jardtf. 24
Saraydaki dairelerinde meşgul olm uşlardır ve Eytûlde U m eı Pa«a İte b irlik te Yalovaya KİUftcleri
b ir yere çıkmamışlardır m ukarrer iken, havanın m uhalefetinden >oSculok
10 Eylülde. Büyük Napolyonun gonerıillerin' h ir edilm iştir,
de d M urat'ın ahfadından Fransız edlbesi prenses
MBfaı'yı sarayda kabul elrolfiertfir, Prenses Murat, 25 EylÛl 1325
F ra n sa BOyttk Elçisi Kont dö Şombr&rıÜn akraba- Gazinin vaktiyle Şişlide ikam et buyurduktu)
larm dandır. Prenses, Gaaiyl yakuıdan görmek Sfftl» evin b ir inJc;JAp m ûıcai höJijie konulm ası için t a ­
yakını lahor etmiş vc kabulleri için p*ri* Sefiri beden hazırlıkları yapm ıçtff. M üzenin k a p u u u lev
Fethi Beyin tavM*utunu rica etml* ve Gani, bu bası ile C asinin bu evde İkam et elliğin] gfeten e
rica ve l»va«ulu lülfefl kabul etm işlerdir. h â tıra pl&kı ««ılmi^Ur. Miize için bu Lanhe kadir
10,000 lira lık e ser sattn alınm iîU r,
11 Eylül m s
26 . 28 Eylül î&£9
Afc^am Ustü otomobille Şi|U Sıhhat Yurdıuut
gltmiilerdir. Bir» rah&lrz bulanan mtnavl keri­ Bllttin gUs SKsraydaJd d airelerind e moKOİ ^
m elerinin muayaesirtde hazır bulunmuşlardır. muşlardır,
İS EvJûl 1929 29 E ylül 1929

Refakatlerinde buluntu) mut*d wvat Ue v« Eriufr CajJ. üğlfdeD lo n r t $^at d ö rtte, h u su d t m k r i


rul yatı ile Yalovaya gitmişlerdir. Cazeleter, Ga­ U t H aydarpaşâ O n u d a n A nkaraya mOtevecdyt*
zinin on gUn kadttf Yalovadı iattrohfcl buyuracak' h a re k e t b u y u n n u ^ a rd ır. H aydarpeşada kalababk
Lanı» yanntîterdir. b îr k a lk k ü tlesi tara fın d a n fevkalâde te ta b d ftl Q>
selâm lanm ış. V ali v e Şehrem ini MuhJddln Be|9»
19 Ey 161 m » K olordu K om andanı ŞOkrl) K aili P afa, Aeisİ O v
Gece saat 24 d e Ya]ovadan avd et etm işlerdir. h u ru v ilây et hududuna k a d a r tefy l etm lflard b .
V e UKfla gOn saraydaki d a ir d e r io d t m eşgul olmuş* R eisi O u n in ır. P e n d f e kadar, tre n yoto b »
tırd ır. yunn dSkU en b in le rce İstan b u llu tara lın d a n s tU *
lanm ıştır.
M E ylül 1929
11 H aziran I N I
Bfitûn gttft saraydaki dairelerinde m e tfu l olm uş­
lardır. Gazi, tre n le Jstazıbula m uvasalat etmiçlenfiK
İstikbal n e r a ^ n i arz u etanem eiertM rağm en, l i n a
t i EyM t 1929 aının m âftak ı a la n b in le rce Irfaolm Bıi f a ır r,* jBM
p ek h a ra re tli tezah ü rat İle h T p ia n w |i« n iıf -
Akvama kadar saraydaki dairelerin de m eşgul ot»
m aşlardır. Akşam Oaeri B eyoftondaki T urkuvaz lo ­ 12 K a d ra n 19M
kantasını teşrif etm işlerdir. Lokanta 5nÜ ve ek ran
sokaklar k e sit b ir hak H tlee İ İle dolm uç v e Belsi Geç vakte k a d a r D olntahahçe S ın y u d a k ı ıW*
Cum hur eofkun m v £ teah O rlerty le aelAmtamtuslır. rele rio d e m eşgul nimı»jiaf v e Bo£m-
0 *Ç vakte kadar burada istirah at buyurm uşlardır, ZİÇİOde U r deniz tmıafyflllfina [ ih n ı ^ ı ı ^ p ^
Yalevada U r glkn Geziye yol gösteren tıftrtm H V u t
IS H a d ıa n 1 9 »
lafa adındaki çocuk U r hafta kadar evvel Itten frn h
(•tiritm iş ve sıh h a tte pek dllgllk buluoao bu ço- 9İŞİİ B tfal H astahaneatnde u b t l tedavide bul»
« k S tfal hastahaueshıd e te d n j altına alınm ıştır. nan m ânevi e v lM lan Sığırtm aç H ttalafayı jfraruC
W t k ü tü k mahmiatol hestahanede rfyare t ederek e tm işlerdir. Tam am en jyU tpHif Imlunan BfnataA»
batırm ı a o m a k suretiyle b ir eseri ulviyet gfoter- leyli m oktepletdea birin e yerjeştidleeektlr.
m lşlanlir. Bu siyar«t. haatahanede pek çok kimseyi
ajlalm ışlıj-, gıoeteler, Reisi Cumhurun şefkati Uza* 19 Ifeziran i m
rinde l*yık olduğu ehemm iyetle durm uşlardır M aiyyetlarf e rk to ly le ve B rtu iro l yatı il* Gee*
Bu «lyaret m ünaaebeüyle hastuhanede şflylo b tr M armorada bir m ehtap gerintfcd yaparak sabaka
vaka da eereysn eylem iştir; Reisi cum hur basta* karşı Yalov«ye gitm işler ve gece saat 12 ) * dofi9
haneye geç vakit uğram ışlar ve kapıyı kapalı bul­ Dolmababco Saroyma avdet buyurmıışlardnr.

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
jtystK L O PeD U t
— 1219 — ATATÜSK
1C . İJİ H u iriD 10)0
1 fclneettcvYtl i m
Saraydaki dairelerlo de meşgul olm uşlar. ift ı u . Cari* Ege vapuru Ue fs u n ta lu teşrif etm işler
d n a | k h | Yalovay* «eprir etm işlerdir. dlr. 90 Teşrinisanide vapurdan İstanbul* şu telgraf
S* • » Hidran İM» <ekUml«ttr
«Cİteet havada yolumuu devam (4 fjm a t>e*
Y alokadıa tM ınbula gelm işlerdir. 25 haziran nix sakindir, yarın »bak İMenbuldayu».
je e ts l m anevi k a t R ukiyr H anım la Jandarm a MU*
Uzimi HUttıQ B lfİA evlenm eleri toltoascbetî Up S Uunuevvel 1Î1 0
Dolmabehçe Sarayında Wr sdv are m ro ltfe rd lr. BeJ-
ıl Cumhur, dügOn d av etlilerin i m uaycde »U m un- Hnrfe Akademisini» Mülkiye IfektebinJ ve Ga­
d ı h u z u rla rı» kabuJ buyurm uşlardır.
latasaray Ussainl dyaret etmişler. tslebelerfn ara.
nnıla oturarak dmleri dinlemişlerdir Bilhataa
M * 29 H a d ra a IB30 Galatasaray çocuksan ficini Cumhur* coşkun »•*
«J tuahürieri gttslemjIşlertJlr. Bu Jtiy«retteıt tonr*
Saraydaki dıS reletfnde meşgul drrıuşJprdır. Türkuvaı’ı leşrjf edep (îûzi caddeye ruıctr ntMult
30 iîa ıim n 1R3Û halk arasında oturmuşlar ve çay h (nişlerdir. Ken­
disini gören balk, fevkalade tezahüratta bulunmuş-
A n k ın m otörti İle Y alovaya gitm işlerdir, lur.
30 H aziran 1930 3 K l n d s a tv n l 1930
E riu g ru l y a tı ile sabaha k a rşı tstan bıitu teşrif Nezleden rahatsız bulunan dişlerini tedavi et­
«UAİjler ve akşam g eç v a k te k a d a r isU n h a t bu* tirmekte bolünün Reisi Cumhurun, tstaAbulda bir
yum u şlardır. Gece 11 rfe otom obille BttyUkderods müddet daha kalacakları Öğrenilmiştir
tfecmoddio M alla B eyin evin de ikam et ed e n Pnri* Öfikdon sonra ikide, refakatlerinde bulunan
Sefiri Fetlıİ Beyi z iy aret e tm işlerd ir. mutad tevsii ile Hhamra sinemasına Bİtmtşlet ve
1 A ğustos 1930
17.10 a kadar huMisi seansta Rbrterüen «Gazi Çlitr
liginde* filmini temaşa etmişlerdir, Bu filin. mü>
Sabahleyin e rk en d en Y alovaya tilm iz le rd ir. nadeleriyle Foks şirketi tarafından çekilmiştir.
Müteakiben, Gazinin Amerikalılara hitaben vaki
$ A ğustos 1939 beyanatlarına alt sedi film gösterilmiştir: ki hu
Saat 17 de refa k a tle rin d e B aşvekil İsm et Paşa filmde Amerikanın Ankara Bfiyflk Elcili iaitttoe
ve bazı m ebuslar olduğu h a ld e E r tu jr u l yatı Ûe olarak TUrk inküfibtnt imb «diyor ve Gaşyi Ameri-
Dolmabahçe Sarayın* dön m üşlerdir. kalılara tanıtıyordu; Oari de tOrkca İki demokrat
milletin birbirlerine karsı muhabbetinden bah­
* E ylü l 1030 sediyordu.
R efakatlerinde Bayvcklt tsenet P ı t a bulunduğu 4 KAnunoevve) 1930
halde otom obille B eyoğlu * H alicin k a rs ı kıyw ı - Ey-
yub ♦ E dirnekap ı - Şehzadebn# 7 0 lu İle S araybum u öğ led en sonra b ir buçukta. Dolmabfthçt Sarayı
parkına g elm işler v e p a rk ta 0 0 d ak ika k a d a r isti* rıhtım ın a yanaşan D eni^nU aruun Kalamış VAfnıriyle
Y alovaya gitm işler v e gece saraya dOnm aşlenltr. Bu
rahat buy urm uşlardır, ik i bGLytik d e v le t adam ını h is
seyahatlerinde, hem şireleri H akbnle Hanımefendi
um m adıkları b ir a n d a a n ila rın d a g fre n halk , « 9
refak atlerin d e b u lu n m u ş ur.
kun b ir sevgi tezah ü rü gösterm iştir.
S . 11 I l n u m m l 1930
? • İ t R ylûl 1939
Saraydaki bü ro ların d a m eşgul olm uşlardır.
Saraydaki dairelerinde meşgul olmuflanto
12 Kânunuevvel 1930
13 Kylûl 1 0 »
öğled en so n ra S e tte s t F ırk a A eİal F eth i Beyi Öğleye doğru otomobille Beya£tonds DJ$ Tsbibi
kabul etm işlerdir. Sami Günberc Beyin muayenehanesine gitmişler ve
fiğle yemeğini dişlerini tedavi eden bu fcaslk tabibin
I I E y U l U9A muayenehanesinde yemişlerdir. Refakatlerinde Kâ­
Gasinln bugünlerde A nknraya avdet buyura­ tibi Umumi ve Seryaverieriyto Sıhhiye M(Üleşen
cakları şayi olm uştur. S erbest F ırk a U d e ıi Fetbi* Hüsameddln Bey ve Kılıç AU Bey bulunmakta İdL
KfttlM Umumi N uri ve T ahsin B ey ler fcolmobahçe Itânttşte Nlşafltoşmdaki Vali Konatıns utnyank bir
Sarayında fletsl C um lııtnf a ljn re t etm işlerdir. saat kadar İstirehtt buyurmuşlardır.
19 KyIM 10 » 14 K la u a tm l 1930

Hususi tre n leri ite A nkaraya »»det etm işler­ Cerrahpaşa hastahanedni ziyaret etmişindir.
dir. K endilerini teşyi e rte tılrr arasında bulunan Keftuşları dolaşarak hestalerın hatırlarını aermuşiar-
Siftırtma« M ustafanın elini sıkarak iltifa t et* dır. Haalabanu defterine şu notlan haydat»
«CflrdOkteriadeu memnun oldum- Traüdlk, intimm.
m /g r^ ^ rte m k ^ d iy tM b
İm A&İBUl AySİKL*jPEiıi5i
ATATfîRK
£5 K a n u n u e v v e l IM o
ritldi mesai UMİrc ıifUi'ltr*. Uıstuhttndİfli syf>
İırkca İhtiyar bir kadtnın otomobile yaklaşmak îa G a « h e l k ı n " . ılır>i rn? ih ü T İc* ıl ara=.p**ı T u * .
(cdlftİBİ gtfra&«!cT ve çölün» durmftaıu »mredcn'k • □.İ m i totanlıui- flrinmüjlerdlsv 'n ıı^ ıdv r, « e * *
Mlİalbe. Ls-oJııdcfei bu fcadınln konuşmuşlar. Ken­ nıı-n irtlffti vııkusmn r: ıkı-j,
dilerin* bir btida sunan bu kiınsoıU kadımı yardım
vadederek ve jstid ânını ılonüc fiyrılmıçlerdır Wü* £8 J t â o ı ı n m 'v r i 'l I Î J »
tdtklben H.v « hariahntıosiiı* uRmmiflsr. orndıü Bu ( .m ÇnrşJkipjri - ci Kunduranla** Camiyaıif*
hastalarla yatandan alâkadar ulrouçlrtljr,
ı'iri',rt>k kııınlıırncı r ^ r - f m ı n *ır-rticrif)İ ıkt/kmbfcr.
15Kisunuevvc) I 03B d ir
$ **t JO buçukla. rernJr*Ücrinrt«* bulunan mulad £t Kânunuevvel 1 0 3 0 — 3 K in » m ıw a n l j j j |
zevat ile birlikte Darillfflumınu «iyHrel elmislcnîir
B u r a y la k i d jıL re lerin d » - m e if lu l n U n u |la td ır . Mr
vt Darülfünun pnçliftl tarafından m s^ lsa bir sev­
gi v# hfrmet Irahnrlerfj’Ie tartıla um ışlnnlır. Dr* n e m o n d e iı g e l e c e k o l a n D a h iliy e V e k il» $ û k r t Kay*
O e y tfa n . l r ü c a v a k a t i h a k k u ı d a m u l o r 'a l
rülfünun eminlisi odnsıatU UUr&httUbri esnosındn
vorilâf» izahatı dlnlemişlor ve m&lcakiben sınıflara v e iz a h a l f t l d ı k l a n a o n r n A n k aray a E d e c e k le r i ha­
girorefe talebe anısında oturup dets dinlemişlerdir. b e ri n e ş re d ilm iş tir.
Dersten sonra leknır Eminlik o d a s ı n d a nturulmtif* 3 K â n u n u s a n i ak m am ı E g e v n pıırivl< - M uda& yıj
tn&denlsler Reisi Cumhuru takdim edilmiştir. Bir m D te v e c c ib e n h a r e k e t r - u n l ş l c r d i r , G a z e te le r , e r a d a ı
a n gtmege hazırlanan Gaaf. miitebessfm Mr çnhr* BısM A yn f i ^ ^ r e k l e r m i . İ k i il e B u r u d a lâ ld fte a
ile: «Bu sıcak mulütten ins^o kolay kolay aynlnım- a o n r a A o k a r a v s d ö n e c e k l e r i n i y n z iru ştıy .
yw, biraz daha oturalım’» demişlerdir. Darülfünun
Emini Muammer Rnjid Bey: 21 Tem mı» I9S 1

— Onun içindir kİ biz burada ölmek istiyorum!


S a a l 1 0 ,5 tü b a s u â t r e n l e r i y l e A n k a r jd a n U
dejrfnre, GwİJ (a n b u la ^ c lr n iş k r , m ırta d m e ra s im v e ttlan frıd u *
— Ltayır! demelerdir, burada ölmek değil, ya*
l ı ı n n c o n k u n s e v g i t e z a h ü r l e r i y l e k o r$ ıla n m i|İB id u ’.
şamak İsteyirtî?., şimdiki mûikfirode, asker hUe Öl-
S öSU dIÜ y n tı U c D o lm a b n h ç c y n f ie ç e n R e is i C un k u r,
mJyerak harbi kazanmak için pahşır.
a k g ttm a kadar l^ tir a b a t « tm i$ lc r ve & pm flıtH
Reisi cum hur bir kahve içtikler. sonra Darülfü­
m o l ö r l e B o g a jd ç in d e U r d e n i z tc n c T z lih U n d e bühn>
nunun hâtıra rtoftarİDc pı Satırları kaydetmisUr:
m u ş la fd ır.
«1G-1&1KM
İstanbul d a r ü l f ü n u n u n d a yüksük profesörler ve tZ T e m m u z 1931

kjjTTreüi gençler/e yakt&dao tanıştığımdan çok mem. E rtu ğ ru î yatı ile saat 16 da Yalovaya fİta^
nun oldum, il la timsali olan bu ;Qksek müessese* lerdlr.
mirîn hüyük hizmetleriyle iftihar edeceğinize şQp>
be yoktur. 26 Temmuz — 84 Uylûl
G&zl M. Kemal».
Müteaddit defolar Yalovaya gidip gelmifflırıijr.
DorUlFOmmdan ayrılırken fotebe (ararından coş­
25 E y lü l 1031
kun hir surette ftlkınİMUttt} ve ellerini Hpmok İste­
yen Renklere mUsaode etmelerdir. DönUşle Ad&pıc Ertıi.iml j-aij ile Derinceye gitmişler vc oradan
ta n Bez Fabrikası İstanbul şubesiyle Abdullah Wu- hususi trenlerine binerek Ankaraya döamlW<nSt
lial Boyin Sebat Krepdflşin Fabrikasını ziyaret «t* Başvekil İsmet Paşa, Hariciye Velüli Tevfik BM*
millerdir. İşçilerle konuşmuş fabrikanın satış ye* B«y Ve D&hijiya Vekîîi SöJtrü Kaya Bey de fefaW*
Tİ&de hff müddet isürnhnt elzaiçlerdir.
Icrlntle Ankaraya gitm elerdir.
16 Kânunuevvel 19S0
1 ? E â n n n ıi£ a iH 1 9 3 5
Fabrikaları gezmişlerdir.
S M t 1 0 .3 0 d q h u s u s î t r e n l e r i y l e A n k a r a d ı n
11 Kftnumttvfel i m d a rp a ^ ıy a g e ld ile r. Coşkun t e z a h ü r a t ile kflîŞll*Bfr
tar.
Öğbriuı senra DurUlicoıcyl »lynret plmls, bu.
radakl dUskUnlerle fcumi'jrmjş, dönllştc Kf ^ıtianc 1 3 - 1 7 K â n u n u s a n i J*3&
kuyunu ujreyıp küyltUırle bır hasbıhaldi! bulunmnt.
tu r Sûraytlukl. bürnlünnıln meçsul olmujlU1^ '
Kftnurıuaflnl ^Unii şehir idinde atomoblllu bir
İR KâatfaıievFel 16Jf) elit© çjkmışlurdır. Ertosl gün de öfllcden SûûT* A**“
köyilne gitm işlerdir.
Şehir İ M M » giderek mlluojıemtı ainîemlsİM-
dlr. 18 • İfl Knııunıiflani 1952
19 Ktaum evrel 11)30 Saraydaki bürolarında meşgul ol®n#^>nÜfc
A y w * n elva/m da otomöblLIe bir uncöühte b»
Akşam Hacri, T r a k y a hareket etmişlerdir. tunmu$îardır.

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c p
Klijıshune,, D o lm a b a h ç t' S a r a y ın d a A ıa tiir k ü n k a ta f a lk ı Nur*ök Madunvı
(Rpüim: f'n ia jru fffa n S»tılfaı Itoecah H i İh )

m/group/merakediyorum
e .c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATtÜlK — 1222 — İST A N 8U I

99 ■ 22 EİDoaıiMAİ 1632 17 Şufeıi le s »

Saraj-djjlri bfirolartıul» m eşgul elm uılartU r. 23 Saraydaki dairelerin d e m eşgul nlm uılatciır.
KAnıuıuiaîii şflnO akşam 0.30 araıuınria o p e ra sf< 1» Şulıal IM Î
nemasına flldervk tÇanakkale» filmini tem aa» etm i*
Isnitr, R efakatlerinde D ajvohıl îsm cl Pa$a bultm dgfl
lınklu fttom&billfc M&fclak eiv an n d a tenettU he çıkiM .
25 • 24 Kâm um san! 1932 lard ır.
Satnydakl b îljaU nnd a m eşgul o lm u şlard ır 19 • 21 S u b al m ı
2S 1932 Saraydaki bflrolîınnd& m eşgul olm uşlardır.
Gcce D arillbedayie ıdtm ijlenH r. K endilerini ti­ 22 î>uhal 1B32
yatroda karşıta?*?) B elediye Reixl ve Vali M uM ddîn
Beyle Jluşen E şref Beyi localarına alm ışlar ve «Ya­ Ö yleden s o n ra 10,30 d a otom obille F a tih ve To|>
lova T ürkülü» operetini (ermişti e tm işle rd ir Bu kapı C ivarında dolaşm ışlar. Şişli -GOmUşauyu yolu Ue
operet ancak b ir aylık h ir prova Ue sahneye konm uş sarayn dfinm lkgierdir.
otmjism a rağm en m uvaffak o tan sa n a tk â rla r Gazi*
23 Ş u b a t 1932
flin tak d iratın a nail olm uşlardır.
G ece, m aiy e tle ri e rk in iy le b e ra b e r Elbam ıa dr
26 • 31 Kfiııutıusam 1932 nem asını te ş rif e d e re k «K ongre E glcnlytn? M lıri^
Saraydaki b ü rolarında m eşgul o lm uşlard ır, ak ­ tem asa e tm işle rd ir. S in em adak i b e lk G aziyi locada
şam lan oıem oM lle B eşiktaş. OrfakBy. B ebek, Şişil. g ö rtn e e coşkun l e u b ü r a t İle k e n d ile rin i seUmla-
F a tih ve Beyoğlu taraO am ırfâ do laşm ışlardır. m ışl& rdır.

34 Ş u b at — I M art 1» 2
1 • 3 Şubat 1932
S a ray d a k i b ü ro la rın d a m eşgul olm uşlardır. Mar­
* • Saraydaki b ü ro larınd a m eşgul o lm u ş la rd ır, ak­
tın b irin c i günü akşam ) otom obille B akırktiyline ka­
şam ilıerl otom obille Beyoğlu, Şişil, M aslak, Boyacı-
d a r b ir te n c s lih te b u lu n m u şla rd ır.
köy tarafların d a b ir teoezztihc çıkm ışlardır.
3 M»rt I m
4 Ş ubat i m
İk i g ü n e k a d a r A n k a ra y a d ö n e c e k le ri haberi
Öğleye k a d a r saray daki b a ro la rın d a m eşgul olm uş­ n e ş re d ilm iş tir. H u su si v a g o o îa n A a k a ra d ao Haydar­
lard ır. Ö ğleden so nra S akarya m o tö rü İle B oğançin- p a şa g a rın a g e tirilm iş tir.
de dolaşm ışlar v e B Ü yfikdereye k a d a r y ık m ışla rd ır.
Gece, M aksin snlotılarm daki d a rü la c e z e b a lo su n a 4 M a rt 1932
te ş rif etm işle rd ir. H u z u rla rın d a m illi o y u n la r ey*
A kşam s a a t y e d id e . bustı«l tre n le rin in ark a n sa
nanm ıştır. G eç v a k te k a d a r M aksim de k a la n Gazi*
b a ğ la n a n R iy a seti C u m h u r v a g o n iy le A nkaraya nü-
nin refa k a tle rin d e B aşvekil İsm e t F a şa da b u lu n u ­
tftveccihcn h a re k e t e tm iştir. V a li M uhiddln Bey ken*
yorlardı.
d ile rin i v ilâ y e t h u d u d u n a k a d a r te ş y i e tm İ|tlr.
5 . |İ Ş u b a t 1932
İS Tem m U s 1932
Saraydaki bü ro ların d a m eşgul o lm u şlard ır. H iç
A n k a ra d a n İsta n b u la m U tev eed h eo h a re k e t eden
b ir yere çıkm am aklardır.
Gazi, D e rin e e d e n Y alovaya g eçm işlerd ir.
11 Ş u b at IW 3 İS T em m nz 1932
G ere D arttlbedayie g id ere k ilk d e fa tem sil ed i­ G azi ü ç gU o d en b eri ista o b u ld e b u la n a n m isafir
le n «Akm » piyesini tem aşa e tm işle rd ir. S a n a tk â r­ İta ly an filo su n u n k u m an d a n ın ı, Y alova da kabul bu­
la rı tak d ir buy urm uşlar, tem silin sonunda, piyeste y u rm u şlard ır.
İstem i rolUnft oynayan E rta firu l M uhsin B eyi yan*
U n n a çağ ırtarak : — Çok m u vaffak oldunuz. te b rik 31 T em m uz 19SS
ederim i diye iltifa tla bulu n m u şlard ır. E serin m lielll'
A kgam Üzeri E rtu g ro l y a lı Ue Y alovadan İs*aa*
11 F a ru k N aü z Beyi d e h u zu rların a k ab ul e d e re k
bu la g e lm işle r. c w e ia B ey lerb ey i S aray ına inerek
tak d ir ve ta ltif etm işlerdir.
b ir m ü d d et is tira h a t b u y u rm u şlar, fionra yine
12 • İS Ş u b a t 1932 D olm ababçe S aray ın a g îlm isla rd if.

saraydaki bürolarında m eşgul olm uşlardır. Z A ğ usto s 1932


16 Ş u bat 1932 A kşam ü z e ri, re fa k a tle rin d e M eclis R e i» K in »
P aşa ve F e th i B ey bolım d u fıa h a ld e B oiafİçinde bir
Otomobille Maslak civarında tenetzQbe akmış­ lenetxQ bte b u lu n m u $ ia rd ır Saat $ J 0 da Sakar}*
lardır.
«o«hi. u , Ö Ü p § .§<$ o g T e * c o
a n s ik l o p e d is i
— 1224 — ATATÜRK

ı i{ j ij ın k m ü d d et b U i a b ıt b u y u rm u şlard ır, O ya PUAJına glüntcSer « M r orfiddel h t i r ı h ı t ettik te n


jgfiferde dOnya gttftfrlHk lo ra liç e si a e tf k n JCrtim an so n ra S d l n e tre n in e binerek 8 İrfceelye dûmnOgler*
HıUs Hanım b ık k ın d ı C u m h u riy e t ga*e<**i ı*U M d ir. O eee, otom obüle Bey«$lu vc Şişlide b ir lenea-
n tusım ıbarflfi Y unus NstU Bey»; T ü rk m ttle tl b u «tthten «onra P a rk O tele u f ttıy ın k b tr sıtld d et l*U-
ç « u w îU p h e sh sam im iy etle te b rik «d ert de* ra h a t olm lşterd lr.

H KflM i m
4 Agu»to« 1038
M arm arada b ir d en iz IcttezzUfcÛ yaptıktan ıonr*
S n u g ru l y a lı İte ak şam U w ri Y alovaya g itm iş geç v ak it D olrrtfbobçe Sarayım ) âftnm UşlenU r
lirdir, ^ d a ^cılU&nndn b u la n a n Y bvu* Ue
İS Eylül 1*01
diter *ı*rb g e m ileri E rtufcrul y a tım to p la » İ fa d a -
maşlardır. Gece B cy oglund ı O lorys sin e m a m ı (S aray &!•
nem ası) te ş r if e d e re k . Spn'do dU oyı güzellik kralı*
10 .tjn s to » I M Î
çe&k ib U tıa b ıu s film i İle «D em ir Kapı» ism inde fran-
G sftle le n fe n k e n d i b a k k ın d a k l b e y a n a tu » oku- s ıte a b ir film tem aşa e tm işlerd ir.
ym Kerimim FTalİ» ila n ım , A v n ıp a d a n , Y alovad*
2D t y tt il 193ft
bahınan Gazİyp şti te lg ra ln a m e y l g ö n d e rm iştir:
«G a£ H a z re tle rin e ; SabaM oyta S akarya m otörü Ue Vır m üddet M»r-
«ön b * î g ü n d ü r m em leV otlm âen h iç b ir h a b e r m areda dolaşm ışlar v e b fle d e n sonra saraydan çık-
aJsoum ışlım . BııgBn P a ris se fa re tim iz d e Lâyık olm a n u y a ra k b ü ro la rın d a çalışm ışlard ır.
dıitai k ıy m e tta r iltif a tın ın g a z e te le rd e g ö rd ü n .
M eserretimden sftlad ım . B u m u v affa k iy e tim , sizin n E y lü l 1932
ıriemleket k ad ın lısın a te lk in ettiftlaJ* f ik ir esleridir. ö ğ led e n sem rs, m i K uru ltay ı TOlil6$ebhta he-
Cenftbt B aklan sizi ü z e rim iz d e n o k sik e tm e m e si tc- yetflüfl P o lm ab ahçe S arayındaki toplantısına riy a­
m ennlyatını >-Sde1 inekteyim . tfa U ra n u tım u ı kabulü* s e t e tm işlerd ir.
qQ r k a ed erim e fe n d im . R eiri C um hur, v e fa t eden büyük m u h arrir Ab-
K e rim a n H alis». m od R w lm B eyin ailesi ne şu telg rafı gö& dem î*
1 E y lü l 1932 Isrd lr:
«M erhum İsta n b u l M ebusu A tuned B asim Be­
Dolm abahçe Sn ra y ın d a k i b ü ro la rın d a m eşgul y in k ız la n flaslm e, S ad i?» B a m m lm ve oguDarı
olmuşlar, akşam ü s tü B oŞ aziçindc b ir teneZSUb ya­ Ş eyda r e Ö&mao B eylere;
parak Tornbyada b ir m ü d d e t İ s tira h a t e tm işle rd ir. «D eğerli babaszzın VlOmO bOyttk kayıptır. Çek
s E y lü l ı s » a c ı duydum .
fta isi C um hur: Gazi M ııttala Kem al.»
Reisi C um hur. d iln v a g ü z e llik k ıra l İçesi K e rim a n
BtlU H anım ın te $ e k k ilr to lg ra lm a şu ce v a b ı yolla* 23 EyUkl İB32
mcflardır. S a a t tl^ O d a T o katlıya» « telin i te ş rif ederek
«Kerim an H a lis H a n ım e fe n d i, {iğle y e m e k le rin i o rad a yem işlerdir.
F ın d ık h A p a rtm a n ı - K a b a la ş 26 E yio ı m z
«T btgrafnam eıılti a ld ım . M a zh a riy etin i; m&na*
T oplanan DU K u n ıltay ın a şe re f verm işler n
sebeliyte m em lek e tin in v e T ü r k k a d ın lığ ı bakicinde­
m ü zak ereleri aonuna k a d a r tak ib etm işlerdir. (Bu
ki a n t d ı İn tİb alan o m d an v e şahsım a d a ir k a lb i ı J »
g ib ile r, D olm ababçe S arayında DU K urultayı top­
ferlnfedeo m ü teh assis «ılritım. M ütehaU l o ld u ğ u m a
la n tıla rın a ra s tla r).
tnaddl v e m ânevi k ıy m e t ve fa z ile t id ild e m es’ııd
elm am a d ü e tim kızım . < T eşrin ievvel İ N İ
G a d M ustafa K em al». A kşam Uaeri otom obille B dyflkdereye do^ n t
6 E y lü l 1132 U r g e d n ti yapm ışlardır.

Aksam tifttd B ey çulum la otom o b ille b i r gezinti­ 9 T e f itn k ıv r i 1132


ye çıkra rçlar ve bu a ra d a B nyoglunda fpota'ç m ata - Y alovaya g id ip gelm işlerdir. G azeteler, tahm in
» s in i te s rii etm işle rd ir. H am ulftt h akk ınd a beyanı kaydı İle A nkaraya avd et edeceklerini yazm ışlardır.
Lakdirut e tm işle r v e isU lu aU t h a k k ın d a m alûm at
» T e ırln ie n e l 1932
alm ışlardır.
Aksam a k a d a r d a irelerin d e çalışm ışlardır. Ak­
fi E y lü l 1 9 »
şam Azeri, tteU acık otom obille Tarabyaya kadar
Akşam Uzerl, S ak ary a motHril Oe B ogadçİnde b ir gezinti yapnuglar ve dCnOfte P ark otele utn-
kir tenezzühte b u lu nm uşlardır. y a ra k b ir m üddet o tu n su şla rd ır.
7 EylOI 1933 10 T eşrinievvel 1932
Ö ğeden «oıura, m otörU Ü skU dm gevmişler, oradan
m / 9 r o ^ ^ M f y W Ö S r r “ " n°*
ATATÜRK — 1224 — İSTAMftm.

otoaioM le Şlfeye Kimdiler w S IM M SOtfUfla juU i T e n n a ı IN I


İte dOnmUflerAr CA M trtb w Slledr halk tan* Otomobûle BOyÜkcrkmeeejre kadar
f n d ın coşkun t a ı U n i f |f k v ^ Iu a tıifltıriır. Ot*
4ttr
k U m lu t Şileye eM edertten A tandıktım (ik ıf^ t
Tf d tJm r a y a n » menbaina kadbr |i l a i |l e r , tı» » • 12 Titam Uf 163}
|( i« ] t t j u ı nvnbuınıta g9rdll|fi mflhmH d u n u d ifi
n O tn ııir elom»Ur ve kM daerine $ ilede iltihak Bir yere çakmıyarak aanjdakl d a in l* ^
eden Veli ve Belediye tlelıi* M uhiddla Beye b u » meşgul «tamlardır.
d m bahsetm işlerdir t t ÜsfcDdara butlrllme- 13 Tem a» 1*33
«I am ısufiu izhar bayunnuşfanlır.
Mot&rle Maltepe açıklarında U r deata tenu*.
t t Teşrinievvel l&K bllne çıkmışlardır.
Gece, H arm anda Sakarya molArQ ile M r ge* 14 • İS Tem m ut TO3
dlltlye çıkm ışlardır DSaOşle, V«u MüMddin Beyin
N lşantaşıadald konağına giderek çoeüklanntn »an­ CrtuCrnl yalı İle Çeaahkaleye ıri'rmlılrr. dff-
u t dUgtoOoG teşrif etm işlerdir. nüşte Yalovaya uğramışlar «t «kşaa» (beri
babçe Sarayına d ^ u n tt^ ırA r-
İS -tt TeıriatcT rel IM t
DaJpfrM,iadc meşgul olm uşlardır. t ? T t n a u 1933

t t Teşrinievvel İM * Yalovaya gitm işlerdir.

firtuftral yatı İle Derinceye gitm işi or, or*daıı 2S Tem m us 1**$
hususi u * # le rtw binerek A nkırşy» titanO glerA r. Yalovadan avd et buyurm uşlar. Maarif V«U)
3* D azln n 1932 Reşİd G atlb Beyin (eçirdlfti deniz k a m ım h ıte t ı h
rak y u la riy te M odayı teşrif «dip Reşİd GaMb Bcrft
H u su l trenleriyle fetanbula gelm işlerdir ve I » kSşkflae uğram ışlar «e h a tır sorm uşlardır <B.; he
tu b u ilu lır f a n ta d a n bttyûk b ir sevinçle karşılan­ şid G altb Bey>. ntfoOşte b ir m üddet ttedede iûOt
m ışlardır. Vali vs Beledi?* R*UI M uhkldin Bey. gazinosunda istira h a t buyurm uşlar gelirken ve
Kolordu Kumoftdaeı ŞQtcril Naili Pa$a ve H alk d erken. U odaüU r tarafın d an coşkun te n h a m la »
Partisi İdare H eyeti Aesıi Cevdet Kerim Beyden HnıtMuıı^laıJif
m ürekkep b ir heyet Reisi Cumfcunı. fatanbul şe h ri
namına İzmitto ka rşıla ra şk n ijr. Ti Temmuz 1933
Haydarpaşa gan. baştMi başa V aytıklaria do­ B ir kaç gOndenberi İstanbulda bulunan sabık
natılm ıştır. G&d, m erasim yapılm am asını e m ir bu- Afgan kıralı AraamıDah tim . »evce ve b a ld d ın
yttrraUîİursa da. K alabalık b ir h alk kütlesi. Fendik* fU tu n ıf« n ü le rle DoUnabahçe Sarayına giderek « B
ten Haydarptasaya k adar dem iryolu baytına d&kfHe- b ir dost sıfallyle Reisi C tonhur Gazi Mustafa Kemi
rek kendilerim hararetle alkışlam ış: Haydarpaşa H azretlerini ziyaret etm işlerdir. Bejai Cumlntr
farın a sa&t 4 ,1 & de ty lk basan Reisi Cum hur S6 * da Yalovaya gUmişlenUr.
gOdlfi jmt* fle fîolm abehçe Saraym a geçerken li­
manda bulutum vapnrîar tarafından d&dUk sesleriy­ 17 AğnstM t& »
le aelfanlanm ışUrdır.
Yalovadan Dolma bahçe Sarayına d ü fltt C m
1 Tem am ı 193S öğleden sonra Dü Cem iyeti toplantısına rfyaıet H-
tile r; ve Im toplantı hakkında b ir tebliğ ocfredflA
I>arQlfttnuna giderek im li hanlara girm işler ve
talebe an am a g irip gençlerle hasbıhallerde bulun* 13 A£natna 1933
Hum ardır. 2 T am unu tarih li tstanbul gözetleri bü<
Bo* m İçinde AnııdaSu ve Bumdik«*»Sl kSrlert-
yük adamın T ttrk gençleriyle b a yafandan tama»*
m uzun bendlerle teabit e tn iğ in d ir. n | te ş rif ettiler.
lB Aftnates 1^33
3 . S Tem ana 19»
Yalovaya gidip cKodüler.
Dairelerinde meşgul olm uşlar. Yalovaya gidip
gelm işlerdir. î » A£nstiMt 1933

6 T ra m n 1533 BOyUudtyı teşrU ederek araba ile tu r yel»*'


da b ir g«xi* 0 yaptılar.
Akşftm UMtİ DMt&rle BflyüUadaya kadar bir
deniz leneatkhilllde butanrm şlardır. 21 Atoatoa 1S33

1 Tetnmtn Bogazîclnde m otarie b ir denl* teneeUhti


Utar. Avnl gilade. lstanbulda ml*aflreten buıani®
Ahşam Uzerl motBrla Bogaıiçinde bir teB ttrfh- sabık rransuc Başvekili « W » K eri»fyu 0 < w
le bulunmuşlardır,
— K tt ^ ^ /^ o ^ s f ğ o g ^ c o
— 1225 — a ta t Cb k

-Jfj. 3İ bucak H *t k ı b a b a r n u u tf d ip ttm ı ■ «•yı kıralı taltifim etm )* i u i t b bOyUk m em nm


^ mttUanın M m kndMnt «ümı eutlMflt. mİMiunda kıaa b ir tevalrluıfUin u n n ( İki derlet relıi
„■ <0 , G ö*- 1° * “»*» ** « " « o ira p ı » trr o yalm an hır utan * gFrmi}!erdJr MdiLkatj müteakip
lın draitUı1. M®»» Hcriot «>tü gite. mkdbuna k ırıl gnmiyc d4nmtlft|lr.
ıjtıA « f ile » f t t u l M S *tı U e Ç l ı u U u i e y ı (J lın lf- Air müddet sonra ftad Dobrm-n^e Rlrhrek k tn l
Ur. ve k ı n V y g Jadpi ıly*reltf! hHJutım«|tMr.
50 AİUitM 1933 C « c m uhtr|fin hlr tly ıfe t v«trHmt(lif. 7.iyılel
çok Mmlmt bir h»v> içinde goc» y<rtm* k a d ir de­
Erkini Harbîydi VmıimJye Reltj Müjlr Fevri vam ekm lfllr SUyaTetten mmti « a n y nhtım m a M
kabul bujunltıU r. Bil*h»re Y a l a y a dnflf-r kola çıkitn iki rclal, m A İıethri «rk&aiylo bmtMir
b tanbul motCrlla* binm iyor, RHai Comhnr. kıralı
4 RylAl IMS
ve kErtli(«y» Dobrovniüe kadar gD lttrm k leyyl e t
Yalovadaa Hoyb*Iiadıya gaferek b ir mOddet U- inişlerdir. Y ugo4av harb naat 1 de d m ir
Sahitten t tf ln Yalovaya döndüler a lır ak Korfuya n lltm e e ib e n tıia ııM limanından
aynlnu«İArdır
6 Eylül 1953
6 T pfrlnlerw l IMS
Yalovada* Jsiaabula d 8 ndQler vc öiomobifle
Tepkapi dianda dolaktılar r e YrçiUcöyc gittiler. btatıbulım kttîtUİUi bayramı mtma&cbetiyle,
li va Belediye R*ial MuhJdiJn. Kalk Fırkası İstan­
7 Eylül 1933 bul tliore Heyeti Dalat Cevdet Kerim. Şehir Î5pc11s1
Blrlnel Helal S adtddlc Fcfid. Belediye Ttela M usrini
Husus! trenleri ile sa st 7.15 de HaydArpsjadfin ^
Ş^hlr Moc;L$i ftau n d an Galib Bahtiyar ve Tevfiiı
Aakany* müteveccihen hareket ettiler.
A m ir Beylerd«tı m UnUm p h ir heyeUn Dolmabah-
13 EylfU 1033 9e Sarayına B iden* ttelni Cumhura tslAnbuUtıUrm
m ianet ve «ükranlaruu ir» İm lile rd ir. Gazi, bilmu­
Kitfuti '.renîeriyto Ankarod&n f'ta fib a la Rolril- kabele: »tstanbuJ halkınjn bu voalle Ue de hak­
1vr w U-jytfarpaşa tfannda mut#d m erasim le karşı- kımda izhar eyledifr öm lm ly at ve teveccühe k «nt
Iuwfıiar Sakarya m otörü jl« iaraya s e r k e n , lima- te#ckkürlprimî AfttdlnlK. tn^allah hep beraber utun
utnad* misafir bulunan E1U admdaVi Yunan seneler bu bayram ları katlarız» buyunnnfflardır.
tmras&rû İsrafından topla üelâm landtlar: kİ bu
ü r t gemici Yunan Baçvetdlı ÇAMarlıU Türlrtyey* 9 T «frtnlrW tl im
gttirtdı, Qaxt do, bu yabancı dev let adam ım resm en H u ıo d trenleriyle saat akşam yedide ve halkın
takd etmek fae re A nkara?» g tta tlle f d l «aralınt lenlıttTaıtı arastada Etaydarpaf» f a r ından An­
karaya m üteveccihen h areket ettiler.
17 Eylül 1998
1 Mayıs U M
Dolmabahçe Sarayında A m erikan g enerali Mak R eisi Cm nbıtr gece yanmuJam u n u n , bire w
AıtnrH kabnl e tlile r rak kala refiikaU erinde B aşrakü fsm et Paça olduğu
39 E ylfil 193$ halde hususi trm lp r i^ e Ldoubula gplmi^lerdir.
BugBn nlcy>ww k ad ar Doltnabataçe Sarayında
Maiyetindeki zeval ile b e ra b e r YalöVfijra gitti­ ı n ı^ f ıl olm ıiflar. alppatn Data la n e t Peşe De beraber
ler. ifa ç İK h D ervif Paçanın: Byyubda KedıalodAn Sami
P aşu ııo k aU rlertnl ziyaret e<m i|lcnflr.
4 Teşrinievvel 1SS3
S Mayıs 1034
Yalovadan Utanbula donen O ad, m isafirleri atan
B a ro k il lam et Pa$a ile beraber Akay Mauml-
YogMltyı Kıralı A ieksam fr He bu luştular, tld dev­
nln K alam ıl vapuriyfe Yalovaya gitm işlerdir.
let r?W ıraııında, sulbün tskvfyed. yolunda çok
« âkta bir mOlAkat vuku buldu. K ıral ve ktrallçeyi 2 ( Hadram 193i
Bulnrlıtandaa getiren Yugaeılevyonaı Dobrovnlk
Y atovtdan AnkAraya siden Gati V n a tıla Kemal,
«uU shü Boğaz b a ritin d e Z*for ve T ıntftope
bogOn Târkiyeya m ûaf.lr gelen tnm Sehfnıahr Rfca
torpttoîanmn kanıLamif; sa a t d d e Boğazdan giren
Şah Pehlovİ Q« birlikte GUkemal vapuriyle Istan-
İMbnvnik. H eftuı gayet hafif b ir seyir fle geçe*
bulu tefrik «tm lclerdlr BUy^ksehtr, bu verile Me
**k toltnobahçe Sarayı Hafinde dsm irtem lç. aaat
emaalsU bir gGn yagamıgUr (B.: PekîevH, $eUnşah
İM «nda. refakatlerinde neftteki! İ s n a t Pasa bu­
lanın G ut, saray rıh tım ına inm lfler t* dnrt Ml- Rlza>.
tütanîml AnalkbpetUai. AUtOrk’Un BUyllk «ehrl
kUmdariann teşriflerine in tizar etm iılefdir. (testi-
bu teprinerlndan t ran Şehinfalu De beraber gecen
fen liraya getiren İstanbul motGrÖ w ray n h tın ı-
saatlerini. Hlaa Şah Pehtevİ maddeelnde teatMt e t­
ta y n u f tf t Birada, C ad . K ıral A leksandr'uı elin-
meyi uygan gfinaUftür.
*** tutarak rıhtım*. cıkarm iflar. 1*1 dowt devîet
"W . bu mDlUuUnn revkat&d* menuıım. bcfm U r Zt lltd ra n 1934
**» ile othareliKİa buluıunm lar ve ta ta m * konu-
* * * M fiy babçüAİe* girmlsSerdlr. Gatl, lam el Pa- Dnlmabahçe Straym i m iaaltıierf Rica Şah Peb>

m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1228 — İSTA.VBIT.

l**fnin ik am e le rle * tah sü eden C « i Beylrrh^yi teklifini m üm kere ve Itfb al ederek 21 T>*rinbıtd
Sarayında f^nrmâHarfsrUr. Saat 3.5 ta mO(5rl« Dol- I ft-34 d r ReiaJ Cum hur Gaz) Mustafa Kemal P»«ay*
m tb*ht«T t giderek Ş eh ln p h a mtUiki clm ujIiTdjr cA tatûrk» M yaılını rem ılgtlr.
29 B u l n n 16)4 *2 K i n u n t u a n j 1B35

$ # e d o n sonra Dolmababfe Sarayına gfderek Atallifk» rttak allflrifld r BafvekJl tım et İnfitıll
mülâki olmuşlardu*. ve m utad » v a t Jte beraber huıuri irenleriyle U
ta n b u h geldiler ve eogkım teu h U rat Ue keryUa*
W Rartran IÜM rtıLır,
MotÖrle #gl«len sofır» Beylerbeyinden fWm*-
29 • %B K lnıınuaani 1335
bahçeye geçerek tnlaafirterine mttMki olmıitferdır,
Saroydjıkl delreferturfo m t^ u l oldular. 20 kJL
) Yaramın 1934
nuntınanl |lit)li akşam ı Dlomobille !lllrriy«ti Ebedi*
Ögledin sonra !W*t üete refak atlerin d e Başve­ ye civarında tencuU fte ÇJklilar.
kil İsmet Pasa, Hariciye Vekili T*vfik RU$dU Bey
S İflîfî
ve Ttlrttlyenm T ah rsn Sefiri Enî* Bey bulunduğu
halde Sakarya motflrD Jle Beylerbeyinden Dolmabah- A tatü rk . S o rbcil Fırkanın kurulucu mtiftas*
Ç0 S a n y iM Sİ d prek m isafirlerine mtllftki olm uşlar betiyle: «Serbest çah jse a k m mi mİ y u ılta ^ a n u ultu
dır. BıiCün, t ran Şrhlnşahı m em leketlerine avdet et­ kUrslisiinden yapacakları tenkidlprle milli s ık m a ­
m ek Elure lsianbuJdan aynlm ıçlnrdır. nın kuvvetleneceği JcflflaaUtıdeyiz> monliıuifl tiyed
b îr beyAnnome neşrettiler.
J Temmuü 1934
1 6 J0 dıı BM ufrol yatı ile Yalovaya gitm işlerdir. 8 Ş'ibal 1035
Not: fîstf, Yal ova dan A nkaraya dflnm iişlerdir.
M obus se lim in d e Halk P a rtisi namıcUerİpfa
I I T em n ıaı 1934 kazanm aaı riolayısiylc m illete b tr beyaonaina M r
retULer ve m ille titı p a rtiy e ot&a sUvcainİB fay a t-
RUHİSİ tre n le ri ile y an sın d an sonra m *1 tin i b ctû rttller.
IMde ÎJtanbulu teprlf ©derek H jıydarpa?*dan Dol-
m abahçe Sarayına geçm işlerdir. B Ş u b at IftSS

19 * 2* Tcmorat 1934 A h|*m üzeri B eyoğlu ve Şltflide o to en M lk t i r


tenezzühlc b u lu n d u lar. Ş işil KaM ye O c a tı ficeçten-
D airelerind e m eşgul olm u şlardır. 2 0 tem m uz
Rio mUaamereflinİ ta ş riİ e ttile r w g m de Pwa*
ak su m , refak atlerin d e DahJUye V ekili ŞOkrii K aya
p alastak i K alk P a rtisi balosuna gltU ler.
« Id u iu halde E ttu g m l J 4t l U t Y alovaya gitm işler­
dir. 16 Ç < b a t 1935

İ t A ğustos lflS4 G arb ıdlâyeU eH nde doloşarftk A nkaraya avdet


etm ek Üzere U tanbuldan ayrtld ılar.
Dolmahalıe* Sarayında İk inci D il K u ru ltay ı açıt-
mı$ «e R e tıi C um hur Gazi Mufilafo K em al ? # $ • htt- 15 Şebat m $
zn r ve him ayeleri He b u bOyök k u ru lta y ı «ereflen-
E s e v ap u ru İle M arm arU len h a re k e t eden Ala*
dfrtnişlenlir. K urultayın b a n d an to n fa k i to p la n tı­
ların d a da hazar b u lu n m u y lırd ır <B.: |>U K urul­ tttrk s a a t 21 d e IsU nbtila dftodUler.
tayı). 29 Ş u b at 193$
27 A iu sto a » 3 1 H u su s! tre n leriy le A nkaraya m flC av ard h es
C « e , t f Banka am in kuru lu şu n u n o nun cu yıl> tan b u ld a ü h a ftk o t ettiler-
dUaClmÜ mDAwiPİwtl^e İzm ir vap urly le b ir deniz
U M ayıs 1«3S
teiftesztlhll tevtib edlIınU ve f te ld C um hur İzm ir
vn p aru ıu g elerek Bankasına olan teveccühlerini H u s u s i ire n le riy le s a a t 11,25 d e H a y d aq ı* şejn
ir f n r huynım uiSaırdır tk lla ad VekUl C e lll v e Nafİ* m u v a s a la t e ttile r , S a k a ry a m o tü ciy te a a ra y a
V ekili A li lley lcr d a refa k a tle rin d e bulutıııyorl a r ­ l e r . A k fam O aeri d e $ tg li v e Ma d i k la ıa fla ra ıd a
dı. Gezinti Boğanda v e M arm arada aabalıa l » ı h r o to m o b ille b |r g e z in tiy e ç ık tıla r.
d e v a n etm iftlr.
19 M ayıs —■ 2 9 f i n d e n 1985
a t E yıaı ı m S a ra y d a k i d a ir e le rin d e m e ş g u l o ld u la r. 2 2 m ayıs
H ıifu st tre n le riy le v e B a p re k ll P a şa Ue g ü n ü K A g ıtlu n c » r t l a n n d a y a p ıla n b i r a s k e ri ta tb i
b erab er A n k a ray a dÖPmügUnTUr. k a tta h e z tr b u lu n d u la r.
A ta tM fi^ a d i 2S H a z ira n 1898
BüyOk M illet N tc lU ) M alatya M ebw u B afta- H u c u d tre n le riy le A n k a ra y a a v d e t e ttile r . Gaze­
kil t i m i P < (r İle lA a d a ıd a n n B n r f t | l k ı n a t e le r h e n ü z lılm ainınnpdnl tak d im e tm e m lf b ir ik i

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .e e
^ f Ş L O P C P tel — 1227 — ATATÜRK

M gi M M İ ettik ten « « r a ı« k ra r trtasıbula gelecek- C - 7 T tm ronı IMS


torfBİ tazm utir. Heİsi C um hura b u seyahatlerinde
^ p e d a f l dönen H ariciye V ekili Tevfik R 0|4fl Ar*» Ptoryaya giderek çpf*j ! Ali KUıç’ın hSçkttnda
n & jdf etnUflfr. fTeçirmİalcrdlr. Erte»! gön de halk arasında dolağa-
ta k (îeniıv fllrmlîlurdlr.
I T # m u m 1&35 CîUMtcler, A tatürk için yapılmakta otan denl»
jlusual tren leriy le lıMflnholn gelen A tatürk. Hay köşH nthı dti eli no kadar biteceğini yasm alardır.
K tşyte üccoll gündüzlü iki uki|> çalifm aktıdır,
^jrtkapdftfi seraya peçm M er. oradan hem en Flrvryjı-
« {rfdeftk BOyükfehrin bil ra i'jh u r plljıntifllci İm ar Am erlkad^n gelen bir telgraf, yeni elde edil 1
İ tr in i (t&rien s in m iş le r d ir . piAjıta bulunan ka­ «un b ir çiçeğe «Mat&ıfc» adının vorfldUfel
bildirm iştir. Bu haberin, Am erikada T ürk dendi*
labalık U r halk küllesi, Reisi Cum huru hiç bekle-
Sunun aUmtle tlertoyİR g e lişti# , bu kıym eai m n-
njiıif eıı b ir atıda a n la rın d a gUrlince, kendilerini
paLinln m ihrakını da Rq|*i Cumhurun yüksek de*
eoçlnio hürm et vc sevgi tezaJıtiril ile selâm lam ışlar-
m nkrat «ahsiyeti teşkil etliği llftve edllm lflir.
<br.
K endileri içi». kıyıdan 70 m etre a çık ta yapıl- 9 Temmuz 1SSS
m kU olan deniz banyo kSşktt bitm ek Özeredir. Eli-
ıi denize so k m R eİrî C um hur: 'S u la r t m k l t de* Moda deniz Kulübii açıldı, R eisi Cum hur, bu
dfH— sonra: « B u rn u n k u m la n d» n e k a d a r inee! m ûnaaebetle b ro ria n a n tö re n i. huzuriaıiyle şeref­
Florya b e r h alde gttzel b ir y e r olacak?» diye ilâve lendirdiler, T e rtib edilen eğlence, gece geç vakte
ka d a r devam e tti.
ettiler
S« n n M ebus Ali K ıüç’u ı yeni y a p tırttığ ı kü- 19 Tctnm us 1038
jfli kfekd leçrif ed erek , akşam a k a d a r bu rad a is-
Orabat buyurdular. Yalovaya g itm e le rd ir.

4 T e n u tu ı 1935 1$ Tem reni 1939


Yalov&dan B ım aya geçen AtatÖrk, Mudanya
Yeni teşekkül ed ip h im ayelerine a ld ık ları Moda tarik iy le 23,30 da tstanbula dÖnmUjlentir.
Yat KulUbtlnön y a p tırttığ ı k o tra ite M oda deniz ya*
nşlsnna gittiler. R efakatlerinde E konom i B akanı 31 T em m ıu 198S
Celi! S ay ar bulunm akta idi. B ir m üddet yarışları
Avrupa askeri trt y a n şla n n d a büyük muva&a-
seyreden Reisi C um hur, k o tra 11c A dolar açıklarına klyet gösteren genç zabitlerim ize b ire r kol saati
doğra b ir gezinti y a p tılar. Gece de m lim te b d e n li
hediye ottnlglerfflr.
senlikleri m ünasebetiyle A nkara v apuru ndaki baloyu
te p ti ettiler. 5 Eylül 1936
Ankara v ap u ru le v h n lid c b ir su re tte süslenm iş
A tsttlrk, dişlerini tedavi ettirm ekle obm Baş­
bulatıyordu, ü s t güverted e b ir caz. a lt salonda da sa ı bakan İsm et toSnfi'nU Heybeiiadadak! evinde aiyfr
vardL Gemi sa a t 9 d a Tophane rıh tım ın d an kalk­
r e t etm işler ve «eç vakte kadar orada kalm ışlar­
mıştır. S aat 11 d e d e A ta tü rk gem iye gelm iştir.
dır.
Refakatlerinde h em şireleri M akbule, S irttm e n A let,
Çelil Bavar, A li K ılıç, Ccved A bbot, Hacı K ehm et. 21 Eylül 1925
Amiral şü k rü ve d ite r b a n «e*at bulunuyordu. Üat
îtöverteye çık arlark en IstU dtt M arw çalınm ıştır. A tatürk, B aşbakan ism et tn ta ü ve i&tanbolda
Müteakiben vapur d e m ir alarak K aradeniz Boğazı­ bulunan Bakanlardan bazılariyle hususi trenleriyle
na doğru y ollan m ıştır B e ft« açıklarında» g*ri dö­ Ankaraya dönmüşlerdir.
nen vapur M arm ^raya doğru a ç ıla n ılır. A tatürk, 17 H a y » 1936
i’jpurda cinıftm saran gençlerle. İnkılâp d evirlerin­
de vazKeier mevzuu fiberinde konuşm uştur. Bu A tatü rk Istanbula geldi. Mutad merasim île vi>
eteda denizciletim lsia v arife ve liy a k a tin i öaatin- U jrct hıidudundan k a ita la şd t
de durmıif, bu vesile ile A m iral ŞOkrü’ye HUletta
28 Mayıs 1936
bulunmuştur A dııu «Ş9kBı> e çev irerek «Okan» e »
yadını verm işlerdir. A m iral gOkraıtım a n e d e re k , H ar» Akadem isi taraCjndao yapılan V» aabab-
daima m uvaffakiyet yolunda yÛrUyeeegioe andiçmls- leyin erkenden bağlayan tüm en tatbikatını ve bu
Ur. Ankara vapuru şa la k sökerken Florya açıkların­ arada bilhassa tayyarecilerin £*ce fcarekilm ı takib
da demirinim», A ta tü rk burada. Sakarya molftril Ue ve teftiş etm ek üaere snat S4 de tatbikat sahasına
*e aUt14 tu ta n ı arasın d a vapurdan ayrılm ıştı*. glttUer. Bu taklb ve teftihleri' harekatın bUtUn de*
vam ınaL 0t<iü a ltı saat devam etm iştir. Muvaffaki­
fi TemıiKM İ I U yetlerinden dolayı talim, ve kum anda heyeibıf tebrik
P^oTyaya giderek deuUe girm işlerdir. Ertesi ettiler.
Klljı çıkan £*tenbul gazeteleri, bu arada bilhassa
3 Haziran 193*
r'Umhtirlyût. tarihi vesika kıymetini h&U çok Süecl
fOKjmJor n türetmişlerdir- Cum huriyetin resimlerini, R etakatlerinde Trakya M üfettiş General KA-
zun P lrik alduftu halde «toMObJUe Çorluya fitille r:
^ / g r o u p / m ^ t ^ e a i ^ o r u m 60' “
AÎATÜHK — 122S — İSTANBUL

ve o n d a n Trakyada bir tetkik neyalutlnc Çıktılar. TicLrsI, A tatürk'ün saatlerce atlrcp fimi *e aiysıri mt-
Husıuf trenleriyle gece j a m t Trakyadan toanbulo aaiAİ il* ve Bpot bayaünuı Ahenkli İmtizacını «bü­
a r te t e tlile r yük »damın kendirine İsi» b ir cehli nüm latü» ola­
rak hcllrtm ljtlr. ( Bugünlerdedir id M ootreuı Mna-
9 Il*tJr«n l&îfl betlenamed imuTamnıyUr).
fetanbutdan Ankarada m litövectıhen hareket
ZB Temraıu 1 0 *
ettiler.
tfgleyo kadar Florya k ökü nde anetcul <£ma%-
İS ü ıu ln ıı İBSB
lardır. H JO do refakatlerinde mutad aevat bulundu-
Gee* busud trenleriyle fstanbtıia seldiler. ftu lıald* Sakarya n>o1örû ile llaydarpaya geçmljler
K aydaıpajada fcfcndJJfriul karşıinyanlAT »raunda v» bu stui tm le rfy le Ankaraya müteveccihen h in -
hem şireleri B ayta Makbule dc bulunm akta fdj. k e t e tsiz le rd ir.
A kıtın yemcgnE. Vali ve Belediye Re Lal Muhlddln
ÜslÖn ÜstflndaA'ıa davetlisi oîorak m aiyetleri er- 2 Aiotfoa 1*3#
U siy le Parkotelde yediler. H am al trenleriyle Ankaradan Derincuyç gelen
16 Haziran J ttS A tatürk, Akny ifîar&5:nfo Hcybeltade vspurlyle İftan-
buin gelm işlerdir. R efakatlerinde bulurun Dahili­
Tayyare Ue Ankarada:? l*Uiibi*la gelen Başve­ ye V ekili Şükrü Kaya He Londra Büyük ElçUl Fethi
kil İsm et İnönü, Adliye Vekili ve Hariciye Vekili Okyar'a veda edorek Bdybkadaya (tkm ı^ar. o n d u .
Şükrü Saraço&lunu, Bayındırlık Vekili Ali Çetin- rcfnknU erindckj m utad zevat ile Florya ltögkGoe
kayay'ı ve Dahiliye V ekili Şftkrü Kaya'yı Florya- (•eçmlşterdir.
öaki denil JtfffcOnde kabul ederek keodUetitıi Sg-
le ytm egtae alıkoyduiar. Y em ekten sonra Baş­ 10 »39
vekil ve vekliler devlet İşleri ürerinde çatiftU ar,
Cccc Moda KuJütıtinUn Hge vapurunda v trd iii
hüküm et erk in i g e c fji do A tatürk'ün m isafiri ola-
baloyu teşrif etm ipterdir. Baprekll İsm et !a$nû,
rak köşkte geçirdiler.
İktİFad V ekili Cclftl Bayar, thıhfllye Vekili şükrü
18 Haıİntt WW Kaya, Adliye VekUl Şükrü Sarftçofta, Ltmdnı Büyük
EJçisl PelM Okyar, Blikref Eîçısl KamdulİAh Subhi
A tatürk, YepUköy hava rneydamna giderok, Uy> T anrtövcr kendiîerlao reCakât etm işlerdir. AUiUrk
y are Ue Anka ra fa dfo en BaffvekU İle v eküleri tejy l vc yanım la ki d«vlet ad am lan. Fgeyo & tu ^ n d yatt
etUler. Florya köşküne avdetlerimden sonra, geç İle ffolm lşientlr.
*aktt. BU kurum u âzasından b a n ların ı kabul «UU&r.
t i Agusto* 193S
19 H a rra n IMS
A tatürk'ün buzuru ile Üçüncü TUrk DU Kurul*
A tatürk, basUn, mnyo He bindikleri ve b ls a t tayı açılm ıştır. [Bugünlerde A tatürk Dil Kurultayı
Idar* etlikleri b if ftıolörbot İte Marrofiraye açıldılar m esaisi ile meg&uldürtor ve topla& tılan büyük hir
b ir saat kadar dolaştılar, sah ile yakın b ir yerde dc, dikkatle takib etm ektedirler).
motBrbotlan U r sandala geçerek kürek çek tiler vc
Satanım plâjına çıktılar. B ir m üddet kutntfalda halk 4 Eylül 1&36
*rau nda oturdular. Sonra otelin taraçasıoa geçerek
InfU tere K ralı U ajeste Seldzlad Edouard, Nah-
kahve içtiler» akşam a d oğra da yaya olarak ileniz
lin .vaü ile İstanbula gelm işler ve AiaUlrkkQn
kOfkOne dSndiüer. Kendilerine a r a tazim aU yeleri
safiri ofm ufJariır. Bugünlerin bâtiRaat, fstaobuZ A+
b s a arkadafZanm akşam yem eğine a lto y d u la r.
siklopedlainde bu hüküm darın sdı tl« teehit edil*
2B lladran 1038 m istir (B.ı Edouard VU1; lfi«Ut»re Kr&U).
PlorytoU, ke& dltal kürek. çekerek tan dalU do* 20 Eylül i m
laftılar, rom u plâja çıkarak kum ve güneş banyonu
aldılar, aksama do£n) da yay* ^Urak pJAJ sahilinde Heybeliadaya Buşvtktl İsmet İnönü'nü ziyartfe
bir müddet dolaçlÜAr. gUmlşlerdir. Bîr müddet adada yaya olarak doU&an
tki büyük devlet adamı, halk tarafından fevkalâde
19 T M abot t 8 W coşkun hürm et ve oevgi ite m lim lanm ı^lânltr.
Ankaradan tayyare Ue geleo B t^vdd l to n ei 23 R yttI l« « i
loÖöUnü Florya deniş köjkÜndc kabul ettiler
Haydarpaşa garına «klerck, Ankaraya dKneo
14 T e n u n u IÜH Bajvckil Um et İnönü'nü tuyyi etmljlardir.
A tatürk, Ftoryada y a t ve deste aportanna de­
9 Tefiintevvet I9M
vam etm ekledir. S e r gtin deni* ve güneş b an y o n
yapmakta v» kürek çekmektedir. Gazeteler, büyük A tatürk, 10^0 da DolmabahfAden metfirte Hay-
devlet adam ım a Floryadalrt bugud hayatım ait darpafeya geçmiş ve oradan bosusl trenleriyle An*
kıymetU ren m ier üB|nj*mi*lerûİT. Cum huriyet fa- karaya mOtcvecribeo hareket etmlfİcnUr.

h + + p ://g r o u p s.g o o g le
*.V£İXL0PSDJSJ
— X22ft - ATATtfBK

SI K ianram tl İM* klşa/ı hakkında b e lli Irşadlafda bulunm uştur. Ko­


Geee h u a u t trrnferfyle îfaydarpaşaya gelmiş- nuşurken b iıfo k d efalar fevk allde heyrtaakm suş,
1er, hüktm et p arti rrtU m ve kalabalık b ir balk büyük devlet adam ının, bu eoşkun alikaa». mftsa>
tarafından büyük b tr teaabO M II» karşılan- m erede bulunanların W rind e ebediyen yaşayacak
itle r bırakm ıştır.
luştaırfov A kar Jdareainln KnUmı* vapuru ile Dol*
m iU b ft Sarayına geçm işler ve oradan etom ob llk Î9 KAnunstanl 19*7
Pırk OM* gitm işlerdir.
Hatay d iv aıa ın n Ahim ize haJledUmetf Omrlne
3 fU n u a u u n l 1917 A lalü rk 'e Türtclyenin h e r tarafınd an on binlerce
l e lg n f yakm aktadır. T>.vkailde «litehecela n lm Beia)
Bufâalerdv Yunanjstand&n gelen H ariciye Ve­
C um hur icjpkkUrlerJnJ rniRete İblftjtuıa Anadolu
kili Tevfik RüftO Ara*’» kabul ntm işU r vo b ir müd­
Ajun&iDt tav ılf etm iştir.
det görüşmüşlerdir, Sonra, vekili yanına atarak şe­
hir içinde otomobili* b ir te n e a ö lıle bulunm uşlar, U «ubal IB37
taof&rie Haydarpeşaya geçerek A nkaraya giden Dok*
tor M u 't tefyt e tm işle rd ir Öğleden sonra Floryayt te şrif etm işler, deniz
k5fkünde b ir raUddet U tİrahatU P aonre e tra fta k tta
6 RâflunuSajtf 1931 fa'ır getinU yi m âleak ib « aat 17 d e aar&ya d&unfif-
lerdir-
AtaUkrk « h a h Uçte (gece yarısından » m > hu-
sod t» n le riy le lıtanfrıridea aynJm ışJardjr. ( S iK ld tr 2Q Şubat 193?
Rabt Cum hurun şim dilik Konyaya gitm ekte «Idıir
{ u n yazmışlardır. (B ugü nler. A ta tü rk 'ü n R aU y d i- Hariciye Vekili Doktor A nı. Hatay isi iffo Ce-
tatm ı büyük b ir d ik k at v e haasuriyette ta k ib e lti$ nevreye gitmek üzere Aıtkareden gelen Hariciye
gönlerdir). Vekâleti KAUbi Unramiai Kuman Menemencioüu İle
beraber Başvekil tamet tftOett'ntt ziyaret etmişler,
i a KftıuuMeeMl 1937 bir müddet u n n Q( devlet adanu Dolmebeboe
Sarayında Atalüık'e mflliki olmu^erdır. Sarayda.
Refakatlerinde hem şireleri Bayan M akbule «e Belsi Cırmlıunnj riyasetinde Qç aaat «üren Ur top­
ıJJJar m utad aevat olduğu h a ld e , hu su si tre n leriy le lantı yapdmifftıf.
Hıydaıpaşaya gelm işler ve h alk israfındım coşkon
leahûrat He karşılanm ışlardır. İstasyondaki karşı­ 21 Şubat 1937
layıcılar arasında generaller, p a rti ve hüküm et er*
kini ve fTataylılar Cem iyeti A lalan bulunm akta İdi. R eİtl Cum hur, &fle yemoftLnl perapalaa otelinde
AUy idaresinin K alam ış vapuru 11c Dolm abahçe yem işler ve bu oteld e ikam et etm ekte b u l u ı n Ha­
Sarayına geçm işlerdir. riciye V oklllnt iD lraaına davet etm işlerdir.
9 M art 1937
16 K âûuııuıanl 1937
Husu«i tren leriy le R aydarpaşadan AAkareya mü-
Ticaret t r Îîtüsad M ektebi ÂlSalftin 54 üncü
teveccUıon hareket etm işlerdir. H alkın, coşkun hÖr-
yridfafimfi mflnaseb« tiy le gece, F era palas salonların-
4» U r m iisamere verilm iş, m ektebin heyeti tallm i- m et ve sevgi teu h U ra iı fle affurtaüm ifİJrrfJ*
pesi, mezunların ve bugünkü taleb esi adına b ir he* 5 Ilaairatı IBS1
yel, Debnabahçe Sarayına giderek b u tarih i toplan­
tıya huzurU riyle fe re f bahşetm eleri fçln A ta tü rk '­ AtotUric ö£t*dan « m ra h u su d trealeriy?» îstaa-
ten, bilvasıta İstirbam alta bulunm uştur. AtaUlrk, bu la gelm işlerdir. H atay zaferinden satire flk geliş­
tareti kabul ederek m üsam ereye gitm işler t e bu le ri olduğundan fevkalade b îr istikbal meraaim l t e r
rtk iek ilim m üessesealntn toplantısında bulunm ak­ (ip edilm iş, bu m eraelm e U tanbul Umanına gelen
la çok cqQI«H**sU oldukfaruu E ylem işlerd ir. Bu T ürk donanm ası da etm iştir. E a rb gendleri-
ırada, C enevrejt gitm ekte otan b ir TUrk heyeti mu- mte, Beiai Cum huru topSa aelâm lm iş, k ırk kadar tay*
rthh&sasuu huturlarına davet ederek H atay d&vafii y are de meraaimc işlırAi: «ircişelr. A tatü rk ’ü Hay-
ta rb e e Mtm d irek tiflerini verm işler ve h ayırlı bir dsrpa^ûda karşılayanlar arasında TUrkiyenln miaa-
yftfculut tem ennisinde bulunm uşlardır. B undan soo- fird bulunan Ürdlirı fim iri M ajeste Abdüilah da bu-
ti, mektep nmrunl arından b ir tfenö n yanlarına gc- ianuyoriardı. H etayldar, cllcrüıde ccm lyellerinio l£>
UrilrftBsiıü em retm iş, MeUha N uri Tunca, A tatürk'ün m ini taşıyan bayraklarla gelm işlerdi. H atay anaya>
tosunnıa çıkm ıştır. Reisi Cumhur, m uhabbet *# lef- s^jm ın m dm keresindald m uvaffakiyetinden d Alayı
kat dolu hinlerini bu gene kuta beyan ederek, arka Harlelyo V ekâleti Siyasi M üsteşarı N um an Mene*
daşUn arasında hissiyatına tercüm an oi masun söy- ■neociotlu, garda bulunanlar tarnfıadao hararetle
İMilŞUr. B ayat Tüoca'm ın (e k n o d b duygular ta ­ tebrik aıfflmlşUr. A tatürk’ün tren i garda görflldUğa
if e n «{derini de dikkatle dinllyerefc: «Sflılerinto- anda W»yrfarp«|a y ı dotldurao binlemee ialanbaU ıuue
•KÖ kıymeti « e onun jenişlUftSui anlıyorum S in yürekten kopan «Yafa!» avaaeal. tftyler U rpatten b ir
toaodıgınu s i |t « a ı t l e bahtiyarım a dem iştir. Bun­ ulviyet batini a b n ı^ t. Bmdtt, IctfklAl m arfu u çalar'
dan Mitnt, t n yülmek, m ektebin talim hayali Be om- kıen. bOyllk adam Tagrmtuulen «ok beşuş U r atma De
iom işti. fte rta rb ıd r, jaketatay bulanm akta id t K&-
ATATÜRK — 1230 — İSTANBUL

veli m ajette A bdullah'tı elini pıkan Rci«i Cumhur, ten dönüşle yalovaya Uç kişilik bir hayet «finler»
m isafir hüküm dara h a ttr aorduküın sonra karşılayı­ rek Retil Cumhura tazjroallarm ı a n e lâ işle r. At*.
cıla r arasında h allinin mftnovl kntı tiy y n fffl Sabihıı lUrk bu hoyftll kabul ile iltifatta bulunmuş ve BQ»
Gtikçpn'e hitaben: «(Ne u m an geldin?» diyr »nrduîar. yük^fihlr m uallim lerine letikbRİ için muvalfakiyut-
SabUın <Wkç«n A tatürk’ün İroni ISskl^hlrılon *y. ler dilem iştir.
n ld ıhU n «onnı I ty y tru J Jlo tolanbuto luırriK t «imi? » lla ılr u İMT
ve iki u t t kadar Rtiyükşefcre m uvasalat etm iş
bulunuyordu. C anfa bııtunan ricalin etlerin i ay rt Yalovadan Floryaya ıtonun A tatürk U r müddet
a y n Jü ttn ve htp aln r iltifatta bulunan A tatürk roe- tloniz kttşkibıdo İstirahat etm iş ve denize elrmJfUr
rarim kıttuuıı da tefti? ederek: «M erhaba asker! .» 25 Tem aıu* 1937
4iy» hitabettiler. Gardan rıhhm o d o tru »gır otljm-
B tr a y ı yakın Florya deniz köşkünde istirahat
lafla İlerlenirken: Y»j* A tatürk'..» sesleri, K akı tu­
eden A tatürk, bu tarih te Moda denfat yanşlanoşı g it
tuyordu. Reisi Cumhur, m isafirleri r e d ev let ricali
m işler V ft y o ru la n » lik a tle tak ip etm işlerdir. Bu*
ve m alvetlerl e rk in i De b erab er E rtuğru! yatm a bin­
zurt m . Kodo yarışlarına ve deniz bayram ına fevka­
diler. E rtu jru l, filonun finönden göçerken de topla
lâde b ir revnak verm iştir.
HfİBolandı. H alkı taşıyan tAMiy* vapurları, hususî
ve renmi rom orkörler, İstim botlar, Mit;ilk m otörler U * 80 ta m m ıu 1987
ve kayıklardan m ürekkep büyük b ir knfile de yatı Otomobille Bogazlçlnde Paş* bahçeyi, Polonez ve
takibetti, Dolmabahçe Sortiyi önüm le dem irleyen Beykoz köylerini teşrii etm işler, halk Ue yakadan
ErtufinıJcfûiı evvelâ Em ir A bdullsh Snksryn m olörü t<»mas ederek d ertlerin i dinlendiler, Muntala atlın*
Ue Beylerbeyi Sarayına, » n n AtaiGrk, İstanbul mc- da bir köylüye b ir sigara verm eler, MusUfa ken­
Ifirü İle D elm utaiıçe Sarayına geçmişlerdir, goee. disinin tü tü n içmedi (İni, fakat bu sigarayı hayatı-
büyüle b ir deniz donanması ve fener alayı tertip nm sonuna kadar kıymotine paha biçilmez bir hâtı­
edilmiştir. ra olarak saklıyacağuı B&yUmıişUr. Memnu irunla-
bada vazife gören b ir kır bekçisinin vauîJejlnaslı-
a H ttlra n 1,831
fiını da tak d ir ederek iltifatta bulunmuşlardır.
İzm ir vapuru Ue Trab'iöfta müteveccihen Istan*
10 A I usİ or 193T
buldan aynlrmşZardjr. A tatürk b ir Şark seyahatine
çdcm uür. Sinan köyüne g itm işle rd ir K endileri Ue çok
y*kınd»ıt alâk ad ar o lan R eisi Cum hura' ktfyiû ım yvı
13 Uazfcruı 1937 ikram etro lş ve aynlırkeaı: «fnşallalı gene buyurr
(ter zam an bekleriz.» yollu, sam bnl tem ennflerle
İzm ir vapuru Ue Trabaondnn av d et etm işlerd ir. ufturlanm ıştır-
Vtfpnr S m U u d a n geçerken, a s im i m erasim le »e*
lâm laam ıştır. M inevi bababasm ı tayyare Ue karşıla* H A |W to» 1W7
y a s Sabiha Gökçen b ir kaç def* g em inin güv erte Gece husus! tren leriy le Trakyaya hareket e t
«evtyvsine in erek A tatü rk 'ü e liy le selâm lam ış, sonra m ille rd ir. (BOytlk Trakya m #oevralan gU elerldlr).
bin m etreden fazla yükselerek a k n fta a i n u m ara la n
yapm ıştır. B u seyahat boyunca i™ ir vapuruna Za­ 7 E y ttI 1937
fer torpidosu refak at etm iştir. İzm ir vapurunu gören T rakya tnanev ralan ndan seçen ay sonunda av­
Boğaziçi halkı, sahil boyun» S s ü s e n h ve y alıların d e t eden A tatü rk YcşilkBydc D evlet H avayollan id *
pencerelerinden AtaUlrk'U m endille v* bayraklarla re sin in yeni getirlU £İ d ö rt m otdriü büyük M r yolca
setâmlam u lard ır.
tayyaresini te tk ik etm iştir.
1$ H aziran 1937 15 - 16 Eylül 1837
tstanbula gelen Başvekil İsm e t İnönü, Dolma- Profesör P ik a rt kabul etm işler v e akşam saat
bahçe S any m da A lalttrk’e m tttîln otm uş ve İki dev* y edide lınmM tre n leriy le A nkaraya dönm üşlerdir.
te l adamı Floryaya gitm işlerdir.
ı s Eylül u n
I# Uaairab 1U 1 K nsust. tren leriy le A nkaraâaa Istanbula dön-
m Oşlerdlr.
A nkaraya dönen Başvekil İsm et İnfina’n d flor*
y a d u t m otSrle tlaydarpaşaya je ç c rrft uğurlam ışlar- S0 Eylül I0S7
d ır. At«tUxfc*üA lıu n ıra ite Dolmababçc Sarayında
ifi Haziran I U t büydk T arih K unıltm n açtlnu şlır. CAtatUrk bıutOB-
lerd e d ik k at v s aUk» Ue T arih Kurultayı toıplanb*
R efakatlerinde m utad aavat ile v e E rtu g n ıl yats * lann da bulunm uş ve m tteıkeratı takihetm lşlenllr).
ite Yalovaya gitm işlerdir.
26 E ylül 1837
30 ü n t r a a IDST
Profesör Dayan A fet'in Beylefbeyi Sarayında
Ş irketi Hnyriyonin 7 1 num aralı vapuru Ue Çt- ta rih m uatUm leHm verdiği çay d j t l e t t a t teşrif et*
narcıfŞa b ir tc o e a tth tertip eden İstanbul K üplü ni­ n işlerd ir.

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
- 1231 — ATATÜRK

39 Eylül ItJT
rtrk tclklkatln bulunm uşlardır G azeteler. dünyam a
tfefuniyd *1*0 Başvekil h o ıe l InttnO'nA G arbi en büyük yatlarından biri olan gemiye «Gttneş-Dil)
Ajırfolud* yapılacak a*krrf mutcvnUm davet e(< adııım verirereftJnJ y u m ışU rd ır r D.: SavaroM ).
« h M Ir . <3aw‘t*,l « ‘ m atırvraU rrfa b ulunarak oUn 3 K adran İNH
AtalOrfc'ttfl b m ire jic îp rr |in l jaım ifllım liT.
A tatürk akşam ü terl Savarona I1« M im a r» acık*
I B lrittriltfritı t®37 larında ve Bogatlçindv b ir geıJnllye çıkınlılardır.
g«yoÜlunHn b ir gezinti yapm ışlar vc 6 &lc yçroe- S lla rira n 1934
{laf PcrapalAs otelinde y e m le r d ir . H ariciye V ekili
p r A n« Ue Dahiliye Vekili v e Piirll G enel Sekrr- Akşama kAdar sarayda meşgul altm ışlar ve ak*
uti SÛkril Kaya da Reisi C um hurım s^rm u n d a b it «aın lSwri Savamnııyo geçerek M*rm*r*da b tr te-
lımaıu^fdtT- ne& ıihte buluninuflardır.

3 A irln cllfşrjtı 1937 18 İlm in in i m

£ rtu£ral Y ılı Ue Yalov*y*. o rad a n da D erinen Reisi Cum hur S m rofU t yatında Başvekil C elü
«* ffcferek kasabanın dem fjyolu LttAsynaunrij) kendi- S ayar, H ariciye V ekili D r A ras ve Dahiliye Vekili
İsin i bekilyen hususi tre n lerin e b in erek Anfc*rayn Şükrü K aya’yı kabul e tm işle rd ir
djnm fiflerdir 14 lla ıİra n 1938
g£ tkinctkâm iB IMS A tatürk. Savarooa yatında lıtra îıa t etm ektedir­
ler. G aseteler, Reisi C um hurun yattaki hayatını g 9^
gttftUİ İrenleriyim A nkarada» TkTİnceyp gelen terfin ro to ^ rah âr n e fre tm i|te rd ir. Bu resim ler. Reisi
re oradan Yalovaya gecen A tstB rk yeni acılan T e r­ C um hurun ciddi b ir fturette hasU o ldukU n hakkın­
mal otelinin İlk m isafiri olm uşlardır. da endişeler u y a n d ırm ıştır F a k a l gM eteler. bu bo*
»usta hiçb ir vey yum A m ı^ holk a ru ıo d a endişe ve
8 Ş ubat 1*38
h c j ecan gfttte gtlHknUr b ir h a le «etm iştir.
Yalnvadan S u n a y a g id en Reisi C um hur. Mu-
16 H ail ran I93S
dınja İskelesinden Ego v apu ru ile İrta n b ııU avdet
ftmlşîerrflr. Reisi C um hur S avanına y atın da VtgvçJdl İle
H ariciye, D ahiliye ve M aliye vcklH erini kabul buyur-
4 Ş ub al 1938 m uşiardır.
Geceyi Ege vapurunda vc K alam ış açıklarında » UaBİrab 1939
fieçlrett A tatü rk 581* üzeri D olm abahçe Sarayım
tcfrtf etm işlerdir. Bu seyah atlerin de Başvekil Celfli (U hlllye ve K orM ye vekUleH Savanına ystm da
* iW ı Dahiliye VekiU ŞÜkrtt Koya, N afU V ekili AU ReİM Cum bıtru riy aret clm iılortU r.
Ceüskıya, d iğ er m utnd zevat ile b e ra b e r refak at­
S i H ail n n 19U
lerinde bulunm uşlardır.
SAvarena yeli 11* M arm arada b ir g e â n ti yap-
24 Şubftl 193R m ala rd ır. G nlcge k a d a r g itm ifler ve orada bulu-
non T llrk donanm ası tarafın d an scJSm U tım i|Urdır.
Hcybeliada vapuru ile D otm abobçeden Haydar-
[Ufiya geçm lşfer ve huRiısl tre n leriy le A nkaraya VI Haziran 13W
‘i&rirobsIeRİİr, b m e t İnönü, bu seyahatlerinde Reisi
G a u te le r, Reisi C am huruo Savurana yaftada
Cunthut? refak at e tm i^ k n tir
İslİrnb*ı etm ekle bulunduğunu yaOtıifllardir. Gwe-
Tİ Mayıs 198B t,eler, bugün A tatürk'ün e a &on İki po rtresin i ncıp-
reim lşlerd ir. Bu iki resim TUrkiya tarihinin çak kıy»
Humu5 irenleriyle A nkaradan tstan b u la gfclml? m etil iki vesikasıdır^ Bundan böyle bilyDk «damın
İçnJtr. njıydarpaşaya saal on buçukla «yak basan başka b tr resm i T llrk m atbnalının sayfalarına g e c
**l*l Cumhur, D otm atahçc Sarayına A car mottirtt mly e te k tir.
* Scm lglardir.
9 Tem m oı IMS
Zt Havın lf»3B
Sovarona yatını!» ve AUHUriCUn riynsaUnde Vo-
Akşama k ad ar hususi d airelerin de m eşgul ot- kiUvr Koyeti toplantıaı olm uj, gec vakte kadar de*
J J ^ n l ı r , Akşam tfecri otom abllte Bloryaya. knrtar vam i'lmİFtûr.
" * inim i yapttrafc dtinûşte B«yofilu ve Şişliden
W «nlflcr ve gUzorg&hlannda halk tarafından (ov* 10 Tem muz 1038
w 4d« coşkun tezahttrat Ue K İim lu ınusü ırd ır. Savurana yatı Uc Flnryad* A nır mûtOrilne ge>
C«m AUlÖrk, Plpyyadu ve BngMjçinde U r gezinti
1 H aziran İA3R
yapm ışlardır. Acarın otrofm ı sandallar ve m otA rier
Atatıldı için sa tın alınan Savarnna y atı İstanbul le naran halk, Cum burrelaine kur^ı eoıkun ıwvgl *o
luıanısn gçbntgU r. B o lu C u m h u r, bugUn **** g id e hlirm et tezahttHUıde bulunm uştur.

m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
a t a t Cr k — 1232 — İsta n bu l

2* Te m mm Gece neşredilen ikinci tebliğ.


*RJyw tJ Cumhur UmtımJ KHİpliJtaden;
Stvcmna ti* Florya açıkaJrmda hir ec.volitvd» 1 — RolaJ Cumhur Alaltirk'üa ıtfıM vaıiyetierf
bulunan AiatOrfc. ptijtarrfa bulumu çok kalabalık hakkında müdavi ve ımÜHVtr labiblarf taralından
U r ha lir kOtîeii tarafında* çoflkun tevai tn«ıhlıriyic hır Akşam naat 20 dc verilen rapor İkinci maddede^
aelImJanımsl&rdîr Akwm tiser! Savurana, d it.
Cinde lWyökd*reye kad ar çıkmı?. nahHler* y ı ll a n 2 — R«I«| Cumhur A utilrk'iiiı ra h a lıtılıjı ıj>ql
halk A tatürk'ü ı l k ı j l j m ^ ı r halde davam Ktmoktedif Nfehıa $20. VenefHit 33, h*-
7 AjuJrto* ra rot <fcreee*{ 58 dfr».

AUUJrk’OR h a rU lıjı hakkında fütanbrılda ve ]|> T c f r in lm tl I9S1


M tü n m em lekette inanılır kaynaklardan ıttwm en ­ fîUnüllK nefredilen UcUacO tahlif.
dişe verici habftr yayılmaktadır. Fakat hüküm et, hu
hususta ben ü î resm i b ir tehUS ncçreünrm is, «azote- «Riyaseti Cumhur Umumi fUUpîiglndcD,
lerde d* bu hususta hiçbir « y yanlrnjımışlir. Jlfr d?- 1 — Jtelsi Cum hur AlalDrk'Ün tıhhl vuiy eü eri
( m olarak Tan fcıjetoainin 1176 num ara ve 7 a&urtcui hiikkındfl müdavi ve müpavir tabkblerf tarafıadao
1938 tarihli nöflhflfmrfa Ahmeri Em in YsJman «Türft hu snbah i»b1 10 da verilen n p w ikinci maddede»
kalb ve ruhlarını biriepllren sevgi b a h a rı» başlıklı dlr.
bir makale yamıı? ve hüküm etten A iattirk'lin sıh­ 2 — Umumi vaziyette değişiklik yoktur. Geceyi
hati hakkında tesm i b ir teH ig tteçrederetc m îlletin rah a tf# fiffirpU çJerdir. Nabt£ m unU tam 88. tenef­
mklthftftttar e d il m e n i lainh etm içtir. Celâl B»yar füs İS. h a ra re t derecesi 36,4 tUr».»
bOJc&netj, bu gazeteyi ve Yalman'ın m akalesini kıs­ Ç ece neşredilen dfirdüneO ieb llf:
men nakleden H aber gazetesini kapatmışın*. Bu rRiyas«U C um hur Umumî Kâtiplimin den:
maka]e, m uharririn tarih e geçecek b ir yansıdır.
1 — Reiaİ Cum hur A tatürk'ün MhM vadraticri
i ■ Z l Ağustos 1938 hakkıoda m üdavi v« mücavir tabihleri taralından
bu ak^am naat 2 0 dc v irtte n rap o r ikinci maddede-
SavaroM iiin PolmabAhfe Snr&yma gefe*> Alâ- d ir.
tBrk bufUnler İçinde veM tfer ve Islan b v ld a b u lu tu n %— Asabi a n u la n la h a tif Fakat aşikâr b ir b i ­
Cumhuriyet; Büyük Elçileri ile mUtcaddid mülAkat* tik v a rd ır. Um um i h a l daha iyidir. N abız muntazam
lar yapnatstardsr. 22 Ağustosta Savam na yatı İle 108. tcn o ffttl 2 0 . h a ra re t dc rtc e sl 36,0 dur.»
Bandırmadan İstanbula gelen Başvekil CMU Bayar.
ReLsJ Cumhura miliâM o im aş Vü geyahatl hakkında 20 T c ş r iııim il 163$
maruzatta bulunmuştur.
Gündüz ndsredilea beşinci tebliğ.
23 Ağustos — fi Teşrinievvel 1938 «lUyasetİ C ym hur Uaıom l K^llplI^liKİenr

Dolmabahee Sararın d an h içb ir yer* çıkm ayan 1 — R eisi C um hur A tatü rk'ü n sthhl vaziyetleri
A tatürk bugünlerde Îstanbolıîa bulunan TUek tfevlel hafekrada m üdavi v t m 0 $avir tabihleri tarafından
»damlan ile m üteaddit mtÜâktfUard* tnihıaınnifer- bugtln sa a t 1 0 da verilen rap o r İkiûci m addededii',
dnr. A Teşrinievvelde tstaufculun k u rtu lu ş gftnü mü­ 2 _ Geceyi çok ra h a t geçirdiler. Asabi a m a la r
nasebeti İle İstanb ullulara b i r teşe k k ü r vc saygı zail olm ak d e m e tin d e aartbmçttr. Vmont hal daha
mesajı gönderm işlerdir. i^ d ir. N abız 102 , le&fcEfts 20, h a ra re t derecesi 38.8
dlr.»
7 ' İT Teşrinievvel 1S88 Geee neşredilen altıncı tobliğ.
AtalOrk'Ûn basta olduğu h a k im d a k i zan ve rf- «JUyoaHi C um hur Unuonl K itipliglnden:
vayaılert dair, gazetelerde h e r ne k a d a r h içb ir kay­ 1 — Aei«i Cum hur A tatü rk ’ün u h b i vaıiyetleri
da raatianmamig ine de BHyük&ehİr hslkm t, ÇoV cid­ hakkında m üdavi ve mUsavir U W bkri tarafından
di b ir endişeye dİİşüttoü$lür* b u aksasn 20 d e vo ritea ra p o r İkinci m addededir.
2 — Asabi a rızalar tam am en geffelştir. Umumf
İS Teşrinievvel 1938 hiJ&h a rtm aktadır N a b tt muntazam H tenctftU 90,
A tatürk'ün sıhbl durum u hakkında ilk resmi hararet dereccal 97,1 dîr.»
tebliğ Gfeşredllmfıtlr 21 Teşrinievvel 1938
«Kiyaseti Cum hur Umumi K&tîpllflmden: GQndÜ2 ne^redU ea yedinci tebliğ.
1 Reisi Cumhur A tatürk'ün sıhhi variyetleri «RiyaneÜ Cum hur Umumi K itlpti^lndon:
hakkında müdavi ve mûpavir tabihler tarafından. hu 1 — Ttelsi Cum hur A tatilrk'dn sıhbl vaıiyaıltri
sabah naat 10 da verilen rapor ikinci maddededir. hakkında m üdavi ve mUfavtr tabihleri Urafifldan
2 — AtotttrVttn umumi vaziyetinde b ir 6®gi- bugün naat 10 da vortten rapor ikinci ma-ddededir.
çVklik y o k tu r. Geceyi d a h a İyi scçirdU ec. N n h ıı ÖO ■ 2 — Ceccyi rdhat geğirdiler. Uttum ] »alib «it»
100 a r g ı n d a d ı r . T e n effü s JB, h a r a rd ı d ere c e s i 3*3,* m aktadır. Nflbtj muntazam 64, (epeffüs 20, b m r e l
tür.* dereeeci Â6 .9 dur.»

■^ r i p V n^ g p o i j p t t g o e g f e e o B
— 1233 — ATATÜKK

28 T f f H l i m d İ M ve ftnaöe otdMİmu ba&iıa ve Mjrftk ulucummao


erdujı* babtvuiftl eu a n fiMem fabrüalar vc
G azeteler «IfU Jete m üjde* s e rle v h a sı s itıftd e lar Ue bir kat daha kuvvetlenerek bOytk bfcr fer»
MySfc » k m * b f r t a f t a m « J h a slsy a * b u h ra n Bati nef* ve İatlhkan bayat ile ber ttdft vuriferl
n a is l U m < w a tla ttığ ım y a z m ışla rd ır v e V y u a U ifaya n^Uıeyya otdu#u0 iıia rntfiim . Bu kaoeaıle İca­
C ataber U m um i J U tJp ttiz n d e o « r tiz f o d M r te fc ü t ra, deftitr hava orâulatvrıaop kshnnt*n ve ı#erilbeli
»sfcdilıulftfr. kuıhuianUn Ue «ubay ve eratını «climlar ve laULir-
<>B>aM4İ C u » h u r UftUA) KAUpUgtodeft. leriuU bOiÛu « İv ttUvaceheAiode beyaa ederla.
Cıim fturjyet f ia y ra ıu u n oa be«(acf y ü d te fta d
I >% Reuü Cum hur AtıtlSrh'DA u b h i v M d ^ ü tri haU ojuzda k u tis «Uua.
k.>bw A mUdavt vc m üşavtr UbUHeri tarafından
bo «Jtf&V u t t 30 de vtrü a t nfior» İk is ri madde- 9 T f f r ia İ M l I9 H
* d ir.
İ — B ir hafta evv*î zuhur eden a r ın la r tama- A tatO ikD o sıhhi vaziyfiU norm al eeyriol ta k t
bedarkan* rahatatziık binle&feire te k ra r v e h e a e t kas-
myle k e s if ti r . N abız mwmaZ4Jtt, kuvvetli Bp, te-
b eitnif ve resm i tebliğlerle rap e rU n n o e fria e baş-
c*ffw 29. h a ra re t d e r e m i 2&A d ir- H an elik , not*
l a u u |U r:
suJ M yttne »vdet euuiflttr. Günlük lebli.fi nesrine
Dokuzuncu U bU |.
tCamı kblm unifür.
St&devi d o k to rla r Profe* 6 r N e*et Ütner Ir-
«Riyaseti Cumhur VmomS K ^ıipU |ia4aft;
1 — BugBfl ikincU eşdnû) seküdoei sah t t a l
dfefa f tt f e s d r doktor S lh a tl A yetf B tfg er. 3t. Ke-
n a t S de. HeU> C um hur AtatOrfcltaı sidd ratiyet)«vi
H ti Öfce.
hakkında aıüdavi v» m figevlr tabib lefi tara fatd a s
afSftvtr dok torlar: Pro(«6r D r. ÂkU M uhtar
veri)eP rap o r İkioei maddededir.
Öden. h r f e » r D r. H aynıS ah D iker. P r o l« 6 c Dr.
2 » B u g ü n ,sa a t 1R30 da h astalık U râ e n b b e
$01*771 Hidayet B arter, Dr A bravıy a Marmara!].
norm al ae>Tii3d an c ık a n k (iddeüaııad» ve u h h l v »
Dr. K e h s e t Kİmti B e r t
â y e t yaaîden dddisrat kesbetm lytir H araret dereea»
8$ T e frlo ie rre) 2339 ai &},4 n a b a m u n ta z a » ) 0P, tenefffts 2 2 dir.
M üdavi tabH den P re le sö r Dr. Neyet ö ın e r I i '
A fikandz k utlanan C um huriyet B ayrsım na on delb. P ro fesö r P r U . Kem al ö k e , D r N ihat fteyad
te f »eoadcaberi İlk d e li olarak A tatü rk if tîr tk et-
B etger.
ftta lftfr, Sı] miüT ö jy ra m 2030 m ttia â e jM h u ı
HS«aWr tak& ıler ProUs&r AU> M uhtar Ötdeo,
ber urafznda büyük adam ın geçirm ekte olduğu aftM P n ıfe e ir D r. H ayroSlah P ik e r. p r o M r Or- SAıey*
fajyVghf rn ızurabı duyularak te s ’Ut e d ih n lftir. An- y a B idayet S e rle r. I>r. ıff. KÂmtt B e r i. Dr. A b rm -
kandaki m eraslînde Reisi C um hura v ekâlet eden
y a H a n s a ra k »
Bajvekü C m B ayar. orduya h itab en A U tfrfc'ttn U r
aacfrnı o tau n a jlın in v kf bu m&aJ A tatü rk 'ü n o r­ « T tşsin lea A İ İ M İ
duya V* doUyisiyle T ü rk m illette* aM bitab ıd ır,
GOndDz n e fre d û e n muanco te b b |.
fazobal Ansüaopediai, b u m esajı aynen n etıetm ey t
tariki vazifesinden b ilir, b a n ılır kaynaklardan nak-
«lUyeaeti Cuzehur Umunl K»tftpU|İOd*li:
Itd ttftfiM gtee m esai, d ire k tifle ri b e r i s e kalem e
t — Reisi Cumhur AUlârkûn sıhhf ndfflkrl
tiuuaif ve A ta tü rk y a tak la bitk in b ir halde tk ea bu
heklaııda mftdavi ve oû^avir tabibteri tarafındao
n e a ıjj bizzat tashih e la lfU r.
bu aaiMİı aaat Jff d i w ü ıo rapor İkinci tt»ddtâ+
dlr,
O r iv y t meea] Z — Geceyi rahataif fe^H ikr. TJnraml kaDcriA*
deki vaziyet ciddiyeti muhafaza etmektedir. Ban»
Z aferleri ve raasW inım rtık tarih i Üe b u la y a n , ret derteâl 36£, nab». muntazam I3& r teoefltfs 20
k tf u s u zaferlerle b erab er m edeniyet n u rta n m
4ir.»
taşıyan fcahnrttaa T ta k ordusu;
Gece o e fre d ü e â on birinci ie b tt£
atenıieketifll e n buhranlı ve aOftkO) a sla rd a
euiûmfeOL, fe ttk e t ve m usfbetlertfejt ve düşm an isti* «iUyasetl Cum hur TTnıanu K ıtipliğinde»;
1 — S eisl CumhUP A ta tü rk 'ü n aıhhi vaziyetleri
Ibıadan o a a l koro»U f ve k urtarm ış b e ti Cum hu­
riyetin feyizli devrinde de aakerttk lek n lfto ln btttün hakkında mOdavi ve m üfavlr tabibi e ri ta ra fn u lıa
toodem silUı ve vasialeriyle n ü t t b h t t olduğu» btı ekgam aaat V de v erilen rap o r iM nd nuâde4e>
halde v aö fm i ly n ı bagivlıkle yap.*ee£uza hiç fflphem dir.
yokta*. %— BtıfüdQ yorgun ve d a lsın geçirdiler. UcdU-
ftugttn, cum Jjürifeîja i d l a d yüıxu m ütem adi' rat ahvaldeki ciddiyet b i n t daha ilerlem i^âr. Tfabtt
yea m a n bUytlk b ir refa h ve k u dret İçtade idrak ffvntsaaar dakikada 338. lenetfii* *0 , hara re te de­
«dea Türk roitieU obî bazura^d» kahram an ordu, recesi dır.»
■ana kalbi vOkranlanmı beyan «e İfade aderkeo bQ- Ceea a tf e d ile n «b ikisci t*hüfc
jMk ta la su n n a o iftih a r h lâlerine da lervOmah olu* «lllyseetl Cum hur Umumj K atiptlündeni
f* n u a 1 — Reisi Cum hur A U Ulrk'ün «ıhh| v*dy*Ueri
TûHc vatanım» ve ffirfctök eamtaıuıın | u ve hakkının m titferi ve m Ofavir tahibierl t a n tından
»fcettöi daklU «e haı4ei her tiftiO Lehlikalan karşı bu gece aaat U d» verilen n p o r I k b d
kwumaktatt Uıaret olan Ttziferi her an tfm baor dir.

^raup~M er^keTİtyorüfn
ATATLUK — 1234 — İSTANBUL

2 — S u t 20 dea ıiîbırpn taJfralık arı mı p ır V»Jntı hekimlerin lıbiıtöJLav^ıuındaa m e l At»


Umamf Ahr.ıJ rrfcjn ırtr sryjrtnıpktedir. Hâ (ürk rvm'plfl lıenlml? kohu^j^iak UUdıklvrlnl lebUf
n r r l Açr«?«J 37.8. n a b a Iİ1, tünet/Ü* 33 lü f. etliler. Ifemm flitim. Ellerini Aptüm Oturlular.
Od**Jn BıifTckil c*l*l Hıyar ve ştıkrü K t ; ı Tanlı
f0 T < *rlnfnaJ 1933 AtfltUfk.
At4tUrfc u/û! <tmıytlr. Hu « lin haber, m illete — Kemal Bey, buyurdular, pmdl kDnsUİU*y<Nı
od BfdActt tebliğ ü e bfldintm ifitr yaptiafafc Su almak (ra h rd rrv oe of#e»fc? Aaa»
ervc-îcfr yaptırın ameliyatlarda hiç hlcfetr pry Uf.
•fU yaatti C um hur Umumi K atipliğinden-
KctmrrnİgtSm Hu da bAyls olabilir mİ, Harmt dellfc
A tltlirk 'ü n m üdavi ire m tiçavir tablh icri tara
m u mi? K a n lı h a n ım a z mt?
b a d u vsritao ra p o r nıruU clirt Cpyjıp olarak:
R*U Cumhur Atatürk'ün umumi hallflnpdtki
— Atam... Bu onlardan rf*ha baıİClif. ITâfbir
VBblfMt ddfl UJC 24 le » ■» d ile n t*bliftd*n
»ey duymautnlz, yine e usulle y a p jrtt B iru U an n
to a n ber U> u t ı p k huaiin 10 ikiftdieçrin ı«3 fi
dclüımıtsJ, kan damarının yaralanarak kasama obua­
perfembs u b sh dokum te f ffsee fefim lı derin ko­
sı u*tdU rfAİmstade yjfnlan bir u t aima irnaii}«r
m i içfaulr terki hayat etmiştir.
sinde raril dpjjiidir. Siz müsterih olunu? .. Takdl/
MIUavJ Ubjbler: Profesör Dr. Nejet Öm«r tr-
buyuracalumız ki, bu İUc Pinksiyon'dan «onra şayet
delb, P*ıte«fir Dr. Af. Kemal Öke, Nlfaad Re*ad
yapılmasına ihtiyaç görülür**, yodan rrnnklUrfİMjç
Belgtr.
bti endlfpleıtİPD hiç birini hİMCtmlyecckslniL, de>
MCUitij- tabibler: Prorasör Dr Akil M uhtar fo­ dsm
dra.. P m ttste Dr SOrayya TTidayel Serter. Dr. M Ben te m Atayı duyduktan «ndi^den kurlanu-
K lm il Berk. Dr. A brtvaya V ı r n u n i i - ı ya. hem dc ondan conra yapılacak Ponksiyonlara
B ûyîttjehlr, I» m i haberi s u t onda BıfrondlıH bozırfanmıya çakftım. Atatürk c.Telcc kendirim,
atman, p erlo n olmuftur; vr derhal » « i ı #ö» y i f bilemiyorum kim tarafından; «Dikkat edilm eni
Jın Di, «incnalar. lu in a lır , barlar v t m eyhaneler oradaki damarlardan biri yaralanabilir vc b a n a l
gibi ae tad ar «j İodn y?rl v ır u , itaUplert Ttirfc n
zedelenebilir * denilmiş olacaktı. Eu. Ifleşıru vak
gıyri Tılrk. MÖslüroart r* isy rt mûılim. 1u p darını cib olmuflu. Benim sözlerim kendilini çok milat*
lapam]}, kepenklerinl indirm işlerdir Mffctoplerdc rlfc etmiş:
m alllm le r ders v*reıtitml», talebeler fery ıt ve fV — Artık bu müdahaleden çeküımfyonniL. kolay­
g*oa bejlım)* n m uallimler çocukları, m etanetin
mış. Buyardntar.
aaalvt faflıftdifl ff#]df|înj. böyUJc fcahrarotn ad unra
Prof«fdr Eplnger'in r e l i n hakkmdaU U vtiytsİ
ruhunu şadeünefc fçln metin olmak gerektifeMü an­
pek İyi netle# v erm ed i AtatOrk bundan blras «ar-
latm ışlardır
91M 1. BOıan ted b irler Ucerine IttUak edildi ve banlar-
AUıUtrkan k n tı|ı( i, son f n l e d w ufala dao « m n u r u t (d in c e kam ından w abıunam da
kararlaylırtM ı Fakat bu tedbirler. Atatflrfclin aıb*
«Bu yan. ta b ib i m ü d av ilerin d e n İs ta n b u l îfe - hat! toerln de sa llh tem in edemedi. K am ındı git*
busu F M n ö r O p e ratö r M. K em al Ö ke tm a fa ııb n tikçe m iktarı artan u t. ItiH Ü fM rah a tm e ta e |#
H il t tl A hmed B annglu'na v e r d ik k i r m lE likaittır İd bakindi. B ir ak^am y in e S uidjyfde İdim, tfefei flnuer
İlk « tarak Y edifK n n u ırın ıaa ım la R v c d f l a d id r ) . saraydan Celefan ettir
Sayın F to M ir» A tatürk'ün hw pH m a it h&lm- — Kemal Bey. yann « a t dotaoda aarayda bu*
lannı anlattıktan to n ra onan tedavisine b a tlv jıâ ı lu a... F ta n je r geliyor. Suyu a lım «İma* mı? dedi.
(S a U n m tte ftü . Btı getif. Mim Kem al'in ^ b ü ııtt Bu, beklediğim h ir netice idi. E rtesi (ü® « •
N r anda o kadar d e p jü n li k i... Atanın luriknU de- ■uya gittim . N eşet Ömer ve Kalemi Mahsus «OdU
lljfo İ u l ı t n k a güderi onun kudre tinden ruhttn* t* Süreyya, kalem i m abat» aaİdBrfyrtt odasında bu­
«fnmtt bir ıto t t*tıy*r fib ljd i. Şimdi İm a te f *5n- luktuk. AtatO rifün karaciğerinde U fıy tb ö B k ıddu-
m&j. doktor bfr İm ta k d iM döomOştil: dpi İçin b ir «ehlrtt ntaM eye b M m n U ede-
— S u d ije d e , erim d e o ta n ıy o rd u n , d ijv söze mlyeeeftini nazan dikkate «lan müdavi hekim ü<fet
ho ılad ı, B ir te le fo n ... Y a ru ı «aM dokumda saray d a Ömer, evv eli Fonksiyonun h is i ipW edilxo*taMn
bahm makİM bm İfiaum um ı (e M it ed iliy o rd u . G m jrl, yapılm asına ve auyun aa m iktarda dnım nnn» taraf*
ra h a ta ! bu lu n an A laya acaba y ap ılacak M r «ey m i tardı. Belki N efct Öm er bu nnklai na>»rda ıs r a r
v ar. C tfntO aO yle (c tfıd b n . U yuyam adım . E rte s i cD* da baldı Mi. Fakat A tatürk'ün (flk h a m ^ oldofona
ntl A tatü rk 'ü n hafchnd» A lm anya d a n F an P Jhm »n. yatandan bilen U r cerrahın bu isi Iplatriı temin
V feru d ra C ptoger tan tald e İki pm fe«6rttn b u lu n d u ğ a etm esine bnkftn yoktu. Nitekim t-ÜL altına yapalan
b ir konsOMasyon yaptlatagm a ( |n a d l m . B u b u ıtlll' m lucv ü n e Mle aneak hissini iptalle yapılabilirdi.
tasyonda N<*et Ö m er. S O n jy a H idayet, Nllbad R e- Bn h ü rle İken benim, bo elem veren daha kaim U r
|a d . M ehm ed K im li, S ıhhiye m ü s te fs n A tım , A b n - Utneyi ierrflbe ed*m ly«e«fi» pek ajikârdı
n j » v e ben bulunuyorduk. Akdi M ah ta r b a ıta n ld ıı(n Fisenjer de ieklilim l m ehnaen* gtn lü . Ben da
k in fa lm w o d |tL 1A3KB İn a n lIm ı una gürü yapmış, her tfirifl tesU>
B ir enk m ü ıak ere ve m ttn a k aıala rd an « m m batı al m atım - Potıctyonn y a p tın Bu, (ok tabii «
A U tflrkU n h a sta lısın ın n ed e n İb a re t o ld u fu hak­ hastaya lû r ulUrab vermekliğin aeyvetti. On buçuk
k ında m i t h ek im lerin in m hiai n s a n aynen kabul kilo ıu alındı. İstirahat*, derin» aaUa U r n*fe* aJ*
m afa mUiehaâAİr otan AtatâHc

h t1 p ://g r o u p s .g o o g le .c o ı
ANSttLOPBPfr* — ]235 ATATÜRK

__ Oh,, çdk rahat ettim . yapıLfljık nutrLiyle fasılafarm yıvaj yıvaj utatıla*
BUfunİB. cagjtu &rwiıntflL
5e, pfeelerdaa aktarm a ««Sildikçe: Şiftik yavat yavsı oriroif ve on allınfl gtluD
enki ıjctirnbları vereccfc tlrreceyo ge1ml|il< Tekrar
_8 ü katkı» su e«aftı jnılrın b ir ?n> ten ek* aj-
<*riMİ #Un(L »u almtya Irarar vcrmifUk. Diz bir gUa
Aİ doldurur. Karta İpimle tıkınabilir mi? Ifinoyi ba­
evvelinden h er şeyi tıazırlaaufufc- öfile Üzen blıL,
na g ö sterin - Buyurdular.
em retti, huzurlarına getirtti.
neman ince b ir tin e fiöslordiffir — Ban («k uuzuutU m . hemen auy* atın... Bu*
— A nını bu k u m a anestezisiz m m ! baünldı. yurdular.
İptabtf yapılması için telkinat rapılm ı* olacak
N e ş e t Ö m e r.
ki, AUîflrS:
— tte m ttn b , y a n a yapılacak, her 9 *7 hazırla-
— Birkaç defa aaestcd yapılm adan bu yapıla-
nıyor. dndk
«Mfa. Fakat U r diğeri Jeabederae r i d cdo H a da­
AtalürJc:
hi îaccsini İntihap edelim ... Bu.vurduür.
Su alındıktan soora bacaklardaki röitk lo r — Bugünle yann a n ın d a «te tir k v ır t Ilem ea
•U cku azaldı, fakat k ırm erte»! Jttntt, tek ra r gjş- y a p n u , buyurttu.
«iye batimdı. NeşcsJ b lra ı azatmış vc bu $işz»tfcn Bu u ra n Uzerioc bit dc tam en panU yonu
lab3 olarak memaıuı oUuunıg gürünUyordu. Fkkat yine anestezi altında y a p tık Ayni miktarda su (t>
Uz k o d U in bunun UK I olduğuna, bu İğin ancak kanltlt. Kendisi m ütemadiyen;
tedricen U bü b ir hate getscejine, sa b ır ve ta* — Hepsini aliCL. hiç kaİBiafita. Vaziyetimi da-
temtnöl lâzım geldiğine ıkaaa çalışıyorduk. V ile tfştirla de orada bıund» k a la a b rı da alnının.. bu*
kfta îtw u j« r efe kendilerine İlk pOTiksrycmlann aa yurdular.
gOa f m l t İle, «odan so n rak ik rlo aylık f a td d trls tM nd m alma da Atayı çok rahat ettirdi:

nolnınh~‘T " Sarayında Atatürk'ün t«fxt etlrğf U ıtti «da.


(S . T. *—n «Aatrlar Boynaca İstanbul* adlı teorinden).

m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AÎ-iT-jRE — 1236 — İstanbul

— O h .. q e k a t t ı r « h a t e (U m - B i r sigar* v e r i n Bu, k a raciğ er kifayet sizlisinin hafif geçen bir


Küyirn-, b uyurdular. B ir d e kahve içtiler. tezahürü idi. 9 u d a geçti. F akat Atat&rk, alınan
A ta tü rk 'ü n velev kısa b ir zaman için d» olsa bütün hekim ledblrtoriyle hayatı uzaUlaa b ir hasta
iftira h a tia e jaîıii olm ak hepim izin içinde b ir ncfc idi. GUndon tfUne eriyor.. h a lt t bo erim e her gün
uyandırıyor, biz d e onun k a d a r seviniyorduk. Çila* kendisiyle tem asla bulu n an etrafının , liüM m larin da
H fnufttarlp İnsanlara Ümit ve c c n r c t veren, on- gozierino çarpacak V&dıır barizdi. Kocs b ir »oerji
form re fa h ve saad efl için yorulan, bozan m anevi »önliyor, ordusunu zofnrdea zafere ffötörcn nnlıtık&r
ıstıra p la r çekerken A lenin b irk a ç dakika veya «ani bliyOk kum aııdon, kıücıyle, aU fln hitabeleriyle mU>
İçin ûl*un sıh h a tin i görm ek bizi b ir a n tese lli e d i­ le te e n e rji «açan koca b ir insan eriyor. Kapıda bek-
yordu. tty e a ttlüm , ona h e r dakika yaklaşıyordu. O y lat
B o s u elm aların ken d isine m ahsus arıza ve teh ­ AietindL Ö leceğini h lsse tm l; olabilir, tak a t etrafına
lik eleri vardır. O nun için nabız ve tansiyon dalm a kaü y y en hiK sctiJrm em ijtir. O daim a A nkaraya gide»
N eşet Ö m er. N ih ad Reyad tara fın d a n k on tro l ed 11lf- c e g o d e n . t p e ydir m ille te görünm ediğinden, gbrüa*
dJ, P o n ksiy onlar ne tansiyondu nc de ru b a d a e n m ek ihtiyacını duyduğundan bahsederdi. Nitekim
u fak b ir tahavvül gösterm edi, Geye& ta b ö «ey r^lti. ölüm e çok yakın b îr zam ana k ad ar, 19 inci yıldö­
B undan çok m em nun oluyordu k. n ü m ü ne h asırlanm ak ta idi. İlk ponksiyondan 8 4 g&n
M im K em al'i n e f t i alm adan dinliy ordum . A cı, so n ra A nkaray a gidebileceğini ve 100 m etre yürü­
f e d h a k ik a t b ir rü y a k asırgası g ib i Önüm üzden neç- yeb ileceğ in i ona vaadeden F iseo jer’in sitelerini dik­
toff, A tam ızın fâ a l vOcudu e b e d iy e te gSdnüplfl. F a ­ k a tle h a tırlıy o rd u . F a k a t zam an geçtikçe gitm ek
k a t b u n u h iç düşünm üyordum . M uhterem profM ft- k u d re t v e kuvveti azalıyordu. H ekim ce bu arzulan,
rftn a o la iU ii hu k a lb im e b ire r o k g ib i sa p la n a n söz­ n ı y e rin e getirm eğ e im kân yoktu. F a k a t b a n ma­
le rin so nunda: n ev i te s irle rin h astalığ ın seyri ü zerine fe n a tesir
— B ir gün , so n İğneyi y a p tık , b irk a ç dakika edeceğin i d ü şünen hekim ler, gitm esine m ân i olmak
s o n ra u lu A ta d e rin rü y asın d a n uy an dı. G erin d i v e m esu liy etin i Ü zerine alm ak istem iyorlardı.
e n e rji saçan g özlerin i b iltü n k u d re tiy le a ç a ra k b b - H ük ü m etçe gitm esin e ihtiyaç varsa ve kendi*
le re g ü l ü m s e d i . D em esini bekledim . le ri d e b u n a m u sir iseler, hekim lerin m uvafakatle­
Mim K em al'in b ir s ü k û tu iç in e «ıjgdııa- rin in ta b ii okftfgu a lâk ad arlara areedlM i.
hildigim bu h ü ly ala rım ço k sü rm e d i. D evam edi­ A n k ara se y ah a ti düşü nülürken İkinci b ir krfc
yordu: d a h a y e tişti. A ta, çok gİddelH ShtU&ç içinde, kısm en
— B ir gü n dedi, m uay en eh an em d e hastalarım * e tra fın ı tanıyana ıy»cak b ir hald e... Suedlyede İdim.
ta nefCUİdüm ,, T elefo n ... K ftşet Ö m er: T elefonla hem en saraya gelm em bildirildi. Kadıktt-
— U fak b ir İ m a oldu. K an d u rd u ru c u ilâ ç la r yllnc g ö n d e rilen tsta n b u l m otörleriy le doğru saraya
t i m l e ı ı r ı y ı g el,.. g ittim . A ta tü rk o tu rm u ş m ütem eadiyen bafın y o r.
Diyordu. İh tilâ ç la r gösteriyor:
Telâşla bu ilâçları eczaneden yaptırarak saraya __ Bırak, bırak,, diyor. Yatırılmasın* şiddetle
kostüm . muhalefet ediyordu.
D i 5 pro tesi, d İ; etinde- b ir e t k a b a rık lığ ı yap ­ Neşet önerle birlikte hemen oturduğu vazi­
m a* disçİ arkadaşım ı* h a sta lığ ın e sasın ı vc b u has­ yette g ö lü n e serem şırıngaları yaptık:
ta lık ta k a n d u rm asın ın m ü şk ü lâ tım b ilm e d i# için __ B trak , bırak., çabuk, kelim elerini m ütem adi­
b u k a b a rık e ti kesm iç veya k o p arm ış. M Uthiş b ir yen te k ra r ediyorlard ı. Zorla yatırdık.
kanam a olm u?. D işçi k o rk m u ş, b enim h em en Beti* O ndan so n ra İçin daha ciddileştiğini, karaclfccr
rU flttkU ğİiıü söylem iş. B ir f e n t t e n da y ap ılm ası k ifa y e ts iz liğ in i teh lik eli jfciil&ttaTttdea olan koma­
icabeden te d b irin i ta tb ik e tm e y i u n u tm am ış, kan ya g irm ek üzere olduğu İcabedenler* bildirildi.
durm uş, T evfik Rttftdü'nün. b ir konsültasyon yapılm ası­
A tatü rk , en te h lik e li sam an lard a bile m u h itin i nın vaziyet lenbı doğru olacağını aSylemeai özerine
tescl edeeek vaziyet a lır, tg te b u d a e tra fın d a te lâ ş hem en Süreyya Hidayet, Âkil M uhtar, Ahravayn,
edenlere sU k ta e t tavsiye etm ek s u re liy le itid alin i H ay rullah , M ehm ed K âm il davet edüdüûr. Y apılan
m uhafaza ediyordu. Hem do eh em m iyetsiz b ir mü* istişarede siyah kan d a m ira ıa serom glikoz ve dî-
d a h a te u ia beilenU m lyen b u n e tic e si k arsısın d a te­ ger b a u ilâtlar şırınga edilm esi kararlaştırıldı. Su
l i f ed en , k orkan d fjç iy j te^Cİ ediyorm u ş. B en g e l­ serom uo yapacağı şiddetli, baıan tehlikeli olabilen
diğim * a ttt, l a n tam a m e n d u rm u ştu . T am po nun şo k la rı n a z a n dudeate alındı. F a k a t n e olursa olsun
kald ırılm asın a İhtiyaç yo ktu. O nu yerin d e bırak tık . A kil M u h ta r'ıs ısra rı ile bu serom lar tarafım dan
O ndan so n ra tek ra rla m ad ı. yapıldı.
P rofesör, g ü n lerce devam eden tedav in in en Bu kom a krizi esnasında A tatü rk mütem adiyen:
m ühim safh aların ı ıs la tm a k ta o ld ııfu için zam an — Aman «DU» veya «deglj» dü efendim dil,
zam an zihnini yokluyordu: am an yarabbl.. gibi kelim e ve eksik cü m leler te k
— B ir gÜ& d edi, A tatü rk geceyi ü ıtiliç içinde rarlıy o rd u .
gaplrm ifti. B iz e rte si g ü n ü g örd ü ğ llm i^ vakit: A raşır* k a lık la fcu veriyorduk, soğuttuktan son­
— B en d ü n gece b ü sb ütü n başka b ir adam ol- ra yutuyordu. P ek sey rek güzlerini açıyor, bıkıyor.,
m uglaı», değişm iştim .. b u oeydi? N e tu h af., ben asit vo son zam anlara d oğ ru da;
d ü n g ece hastaydım b uyurdu. — S u İste r m lsb ü rt

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .c o n
T

A *SU aoP’n r t s * - - 1237 — ATATÜRK

So*liM başiyi* v'eys v-: :>]q ntuabei veya monU — Kemal Bey yok. yan n n ltm . diyerek poak-
cftıp vvrlyordu- Bu nöbet 3 «Un aDrriU. :'>yonu tehire uğratan eritadaslanm a k ttifo r ve:
Sabah ' 6 da Itay n ıllaH ben ve K ılıç AU. Mim Kemal alsın- buyuruyorlar.
bOytlk salonda otu ruyorduk flnv R idvu ı geldi: H hzanire yinı* hemen M.5 ]|tr# au alınıyor Bu
Efendim oturm ak intlyor. göllerini açtı. Ne son poııkntyonda. Ondun « o n » b sflt b ir buhran da­
rip ıy ın dtdl- ha geçirdiler. Fakat diğerleri gibi »IddetU ••••- »O-
T e lifi m evdan verm em ek içlıt bunun. ; ı l n n rek li olmadı. Hem en «eroan yapmak M »Tabeden
b u giderek n em retu n a ltın d a yap*lm»*ı mtıvAfık ıMfttT ll&çlnn verm ek ü to re tertib at alındı. "rrom
bolundu. Hem en kuşlum Bay Ilidvan bann gelin* yapılırken, tam am en açılm an . H a iti bu mOdabal*
cetr kadar A ta, k e n d ilin d e n oturm uş .. Bpni gfr> «anasında;
jûn«*. dikkatle baktı: — Ben fin e uyudum galiba., buyurdular.
— Tuhaf |e y . Bana no oldu? B uyurdu. Ben de:
Bfi) İŞiPd b itirin c e « l a n a avdet «t Um vp bu — H ayır Atntflrk.. bttylı» b ir şey vaki o lm adı.
dedim .
vasiyeti teb şir ederken. Bay RJdvan te k r a r . geldi:
—• Kemal Beyi (artıcı, dedi. Mîm Kem âl değij — Acayip., ben uytıdıım zannettim - mıüwb=*
leşinde bulundular.
miydi. B u n d a n e Ifl v*r. N için burada? d iy e s o r­
A tatiirk. geceyi rah atsıs geçirdiler. E rte ıl gün
du, dtdJ.
k araciğer MfayeUizlİfttnln eo vahim im a la rım gfis-
A tıtflrit m uh telif te f iıte r a ltın d a kanam adan
te rm e fe başladı. B u defa geçen seferki gibi keli*
çol k o rktuju veya k o rk utuldu ğu İçiD benim «ra­ m eler töylem iynr. hakiki ih tilâçlar g fl'term rtlc
dı bulunuşum un bu iğlerle m Düftsebetlni araştır* b erab er daha sakin bulunuyordu. Fbkat gittikçe
inak istiyordu. B aşından geçen hâd isenin kendisine û ra d a r şiddetlendi: e n nihaytft b ile ti neti illm e b
herhMigl bir su re tle s ö y le ıd lıo fti k a ra rlaştırılm ıştı. leri bağladı.
Atatürk v azifelin İçyUztlnü e tra fta k ıle rin yüzlerin­ Mim K em al'e b ir sual sordum :
den. sözlerinden U tthraç etm ek istiyo rdu Benim bu* — İliç n tıra p duydular mı?
tununum onun «ok d ik k atin i celb etm iş, olacak ki, — H ayır, dedi. H a ttİ ilk koma «m asında Şük­
sık sık: rü K aya ite to r d e m.Ucak&şam)t oldu.
— Kemal Bey burada m ı? diye soruyordu. $ilkr{] Kaya:
Neşet ö m erle araların d a şöyle b ir m uhavere — tnliyen, h a re k e tle r yapan bir insanın ızlurab
romta duymamo5)na İmkAn o labilir mİ dem içli
— Kemat B ey b urad a m ı yatıyor? F akat o. b en u b ir hekltn gibi d e fil, b ir mantık
« E v et... İşî olarak izaha çatışıyordu. B ereket v m in kİ. Ata-
— N için? tû rlr bize a y ıld ı^ sam an b ir şey hissetm ediğini süy*
— V apuru kaçırm ış,. lem«k1e sözlerim izi toyld etm işti. Sadecc:
Bu cevapların hiç b iri onun j& lekleılnl tatm in — Bana nc olduT İliç b ir şey bilm iyorum ...
•demiyordu. F a k a t o, hakikati p ek ala gösterinden A llah Allah., çnk şey. Gibi sûftler söyîedf.
anlıyordu. E g ç r komtı içinde de u b r a p , e le m nıevzuubaiiE
o ls a y d ı, o n u n h a v u c u n d a e n u fa k b ir s a r s ın tıd a n , en
H er gün istişare Ue tâyin edilen b ir rejim , ka­ hasfllL b îr v e c ib e d e n k u r ta r Amacını dU şU ncn h e k im ­
raciğer huU aast, aerom fis y o k g ik , serom gjUfone Te le r ne k a d a r m u z t a ıib ve m ttte e ttim o la c a k la v d ı.
fcier bazı te d b irle r tatb ik edilm ekte id î. A ra s ın — P erşem be gftnQ idi. SsbaluıhleyiD s ln t M O
beklenilmeyen iyilik, görülü yord u. F akat b u n term
d a Akil M uhtar. M ehmed KAmil, A bravaya ve beo
kcpıi Ümit v e rid , a ld a tıc ı iy iliklerd i. A tatU rk. gfis- A ta tü rk 'ü n yanında idik. T ek rar sorom gttkose ya-
lulm bân önünde ö lüm ün pençesinde mOeadelc r e püm Atı kararlnfttm ldı. B u n a da yaptık. D erin b ir
kendisini m üdafaa ediyordu. A raStra g örillen n l i h , hu$ft ve ta a n d e huzurunda durduğum u* A tatilrk.
pâdetli U r kom adan m uvaffakiyetle k u rtulup h u T ü rk m illetine veda etm ek ü ter* İdi. Mehmed Kâmil,
k n b l ı |u ciödco kay d ed ilen H alleridir. N itekim orkamdA, nmu2 lan m a dayanarak b ıç k ın luçkıra ah­
Fldenje yazdığı m ektubunda kom adan ku rtulm asın ı lıyordu. Akil M uhbir, oksijen doldunnalda meşgul­
hartkul&de b ir h ld is e ie-lAkJ e d iyor ve şim diye ka­ dü.
dar ancak iki defa gördüğünü ilâve ediyordu. Mim Kem al derin b ir nefes aldı. K orkulu b ir
Sanki ölttm A ta tü rk ’e kıyaratyardM . sanki tUtim rüya gVrUr gibi silkindi. Anlıyorum ki, sözlerine
de ondan korkuyordu. B ütün ha*ialıftın sey ri esna* ıtevam odemiyordu. H afızasında kaybolm uş b ir lıfr-
»oda kalb ve böbrekleri ta b iile n ] m u h a fe a e tti. tira a ra r gibi g&Kİerlnİ Sabitleştirdi:
A tana m ukavem eti hikm etini de orada aram ak l i ­ — ilim ve fen, dodl, ipte fleik için d ed ir O, W-
nindi. HatıA kendisi b ir gön: nata, ilm e v e fenne ne çok hürm et ederdi, tim i efr
«— Beni kalbim k o rta n y o r. buyvnm uçlu. l&hiyeUcra daim a hlirm etkûrdı. İliç unutm am bir
Bu defa karnında au çok afiır toplandı. 32 İneİ baloda Rece yansından sonra N ejel Öm crle birlik­
8UnU ancak Uçtlacfi ponksiyona m ecburiyet bdaıl <d- te mUsandelcrinl alm agn gittiğim iz vakit m uaytıta
“u*vj. Dcrbai h ek im leri çağırıyor. K n n ve ana- salonunda bir su â atılo r saçak fipttlren padişahların
W bir halde suyun hem en alınm asını em rediyordu. oturd uklan yer tahtının yanında b ir koltukta olu
0 gtln bûa GUlhaneye d e n e geünişlltn, bulunamam ruyorlardı. Y anında Hakkı T a n k Bey v a rd t ilişe
hltabcu:
ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATCftK — 1238 — İSTANBUL AKSİSLDMEPfcti

— Ş u ra y a o tu ru n .. b a m p a d iş a h la ra a u k tu ı A th ve m otosikletli polislerle çev rili a a n y kt.


U h ( «fegıı, Ilım M b ıİM iM m ah su s b ir y e n ü r , bu* pum d a aırmaJı faOyllk üniform alım , g»n»|» kargı
yurdu. ifjldıyan yüksek rü tb e li m tty la r , dUnyamn e n bü­
B u. A ito ın U v k u f i Jllm a riıiıu se v g isin i İfa d e yük kum andanı huzurunda yapacn klsn son gaçM
e tm e k le b e ra b e r. ilm e v e n U fi fcıym eii d c « e r it k e ­ ıw n ln e çıkm ak 6 w reydiler.
lim e le rle a n la tm ıştı- A ia iü rk ’Un in s a n lığ a k * r« j ş e fik A tatü rk d e h acırdır!
d ü ş ü n ü ş le ri v a rd ı. P o ii c t v e in s a n lık p re n s ip le rin i
E»W lk zevk sahibi vaU nttatflonn. n e z u e tl al*
m u h ite te lk in e tm e k i c in h iç b ir fır s a t v e vesllt* tında ntuın tabutunu b ü ılln gece. sabaha kadar süs­
k açırm azd i- lediler.
Mlm Kemal kolluğundan A rlar elbl aya&a kalk­ O rgeneral h t t u c)rJu£t* halde, kurduğu ordu*
tı. D enirin d a lsın dalgalerun jrtılıyarak villâya do­ yu, rekffirü, M ı m l v ı ve profesörleriyle yetiştirdiği
lalı aaitbahar rü z g lrla ru u d e rin d e rin teine t e k t i m ünevver gençliği w bu a rad a yedisinden yetıa)-
j l ı » b 4 t r , hasretim in «tefiy le tu lo ıtu rd u ğ u ıeb lr
_. B afka ne söylem em i îstiyoresuı». A nladın balk ın ı, a rlık huzuruna kabul edebilir.
n u ? dem ek irte r gibi yüzüm e baktı. Bazan, ay a k la n dola$*n h& tıralanm , g eri geri
S onra tarih în bu e n acı safh alarını a ğ ır a g lr gidiyor v c kendi kendim e:
a n la ttı: — Bugiltı, ne var?.. O nun m ütem adi H r b
— O vakte k ad ar dedi, m etan etin i m uhafaza k e l v e m ütem adi b ir y aratm a kaynağı olan geöç
eden K âtibi U m um isi Hasıra Hıza d a h için fira k ta tı dim ıfiıpıi) a rtık sünm üş olabilm esini, havsalam bit
Iu m İİtiI alam adı. A ta tü rk 'ü n yüzü g ittik ç e ren g in i tü rlü alm ıyor. Şu yarım gövdesiyle, d ire k te asılanı
4eji;H H vor, hançcredekl h ırıltı arliy ürdtf. A rtık iu- gibi s a lle ıu o b a y ra k bile h e r $eyl ifşa ettiğ i hal*
salsız ölüm A tanın boyalın» son d a rb e y i indiriyor- d e . gene içim de şüphe var: Sanıyorum kİ. beklen*
dn. m ed lk b ir sam an da, vaziyet b ird e n b ire değişecek ve
S ert iıir a sk er baş ç e v irip gibi haşini bîrden* A ta tü rk , f tt m erm er m erdivenlerin İ M m o ^ ı n ı-
bire bin» çevirdi. Bize b ir sey ıh la r ediy orm uş gibi d a. Ifeum suz telâşım ızı g ülerek yüzüm üze çarpa­
gfclerlnl açtı, baktı. Bu son hayat e seri, s o n n e ftti cak!.,
İdi.
K e yazık kİ. ondan beklenen b u mucize, Uk
Atatürk, !)£ da ebediyet âlem ine in tik a l etm i} d e fa o larak v u k u a gelm edi v e bbc biçareler, on bİf
bulunuyordu, Uasun Him gelrîj, E lini öptü. But d e w n e evvel, b a lk m ü m ^ îlle ılm büyük m uadey? sa<
bu son tatlın vwlfe8inJ ifa ellik. lonnnd*. A ta tü rk 'ü n juıcok m aoevi huzurunda kabri
Su no foci M r tab lo İdi. Sonsuz b ir e n e rji kay. ed ilm ek şe re fin e erebildik!
ıtağı. k udretli b ir v arlık h eyk elinin b ir h ice ma&lûb K apıdan iç e ri girdiğim zam an, te s iri altında k a t
olup sönm esine H^hil olm ak n e hO yiîi b e d b a h tlık tı?. dığızn h is. ta r if e d flem eî b ir ürperm eden ib aret ol*
Jfle biz bu bedb*hUjğı h e rk e ste n ev^el d u y d u k v e du.
ben fazla alarak onun ns9 çehTejâne haşm et v e re n o B urada ü rp e re n yalnız canlı — H filrlar d ejjldi.
m avi g tale rin i d c kapam ak btHİbahtlıgıng u ğram ış Koca salo n SAİkımlan içinde gabyası dam laları gibi
bir in Kanım karsınızda. po rtıyan g e n iş avizesinden tu tu m u da yerlere kepa.
Mim K em al, sözlerini gözyaşları Ue k c a m ijtir.j m t te s irin i v e re n m uhteşem m erm er sütu nların a k *
d a r, tep e d e n ijrn a g a ü rp erm e İçinde idL
k ta n b u tla la r. Doltrınhahpe S arayında G üzlerim deki yağm ur h u h rtla n sıyrıldığı » m a n
A ta tü rk 'ü n m ânevi bozuntuda görebildiğim m u t u n fo oldm A tatürk, salonu Uk
(M uharrir Salâhaddin G üngör’ü n k alem iy le) Dil K uru ltayı to p la n tıla ra » beybelH baki*l*riyîe
ih aU e ttiğ i, h e r zam anki kösesinde idi.
B oşlukta h ıçk ıran sesler, a ğ ırla gmıg. hava w r- F a k a t, O nun yUzuaü a rtık «Üremiyorduk.
reÎBTİ tlatttne b ire r yum ruk gibi İn d i. D an., dazın, O, şim di şerefim kurtard ığ ı T ü rk bayrağı İle
dannn!.. ö rtü lm ü ş b ir abaPOfc sanduka İçinde İdL B u sandtt-
Dolm&bab(e kulesinin İh tiy a r s a a ti dokuzu ça­ ka m a e traftntfv a ltı m«s’«lc n u rd an p e rd e le r öre­
lıyor. Acı feleS k etten sa m * . kalb i d u ru p harek et­ re k . durm adan yanıyorlardı.
ten k en iıtılyen bu duygusuz saate İçim su la y a ra k A tan ın v arlığ ın ı İh ata etm ek İçle, p a rtisin in t d
hskü nı ve so n ra denizin, m aviliğin den b ir gey kay- m âm dı a ltı okundan daha mflnalt rem iz bulunamam
betm iyen rengine* sa ra y bahçesinde « M m u fa a dL
Öbek, öbek açan cicik lere bağım ı çevirdim . feftm ı kendisi de hayatında. T ürk mül e tinin en
B ütün U r m illetin; onu ta v a f etm eğe bazırlan- büyük m eşalesi değil m iydi? Ooa gitgide yaUa«ı
dıRi ftt tarih î dakikalarda, n e k a d a r iste rd im k İ yorum ve yaklaştıkça, y üreğim in s b ü fin lı g ü d eri'
yaşlarla sislen iri? gözlerim Kmîn4 e , gBa»ıngt ifa d e « i n büyülendiğini hissediyorum -
eden a t varsa p e rd e iterd e rfiin«m v e b en , bugün H tp rin d n çekSlmi# kılıçloiiyle, A tatü rk bııza*
ondan başka b iç b ir şey görm eyim . ru n d a w r e l nSbetl bakliyen geoç subaylara ve tunç
H ayat!... YeeUcovantar. akrcbAerf, a k re b le r, yol y&dO M ehm etçiklere, sakalctanında, u^nltum m a duy­
kovanları taklbediyo r v e zam an ırm ak , h ep duğum b ir heyacanla baktım . O rdular yaratan ada*
böyle saatleri sa atlere , g ü n leri gün lere bo şaltarak m a. a n cak bfiylc kılıçlı (Ü rbedarlar yarafirdıl
şarıltısı?, a k ıp gidiyor. Ü altefm ep Fuad K aleci, asteğm en Sam i KQçÜk«

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .c
ATATİTUC — 1240 — İSTANBUL

u tijm e n Avni Elwlat. aı-tegmen Lûlfı A/najı, asteğ­ d e r Bibi ve tabutuna « ırü ip 00u teselli e d e r gibi
men B «m i KJşmlril .. id ile r
İçeri JJnUfiîm ıırada, ordu nnmına andfçer ci- Btiyllk tilönlJn jjyart>ttf!<*ri. program »ıraalyle
bJ, dimdik vaziyet alarak, b-dyOlc ölünün bağında solanını kule knpVMnl #eçeTi?k hahce/i d o lu y o r.
nöbet bakliyenle*, fjt* ttunturdı niKtıyrdû Halunmın «İriyor ve Atanın hitfuruadn
Şu dakikada» tarif edjimcz b ir jfıırur İçindeyim . pftUrJlkten annro üı^kl kapıdan çıkıyorlardı,
Kalbim» niflhfnMisina ajftmaynrtık gibi çiırpıynr: Onul) avlzrr5n p.Umdfl, çiçeklerin birbirine k*>
«Atatürk.. AtM ürk . diye bağırmak latiyorum, rjsfln kokusu llu l>urası bir kıjı luıhçeBin» d£it
blıftln w nl hrkliycn errlu, bize bıraktıRın mukaıl mllıjlü.
d ef emaneti «İp höylr bekliyor A tatürk!.. Fİlç bir üahii Honra Ak^mn d(»Sra. Orgcncrul K ah ro l
kuvvet, Türk m illetini, bu emanetin bjşından apt- din AlUy'j du, nSbc-ı yerindo, «ckjlmtt k ilu ı ila
ram a* günlük.
S in in adım taşıyan bayrak, fimdi sevgili arka Tlirbeüi, «cretlJ T ü rk orıluflunun, BerT>fll ku-
dâfia ttm e t inönU'nün eirnde esfeipi kad ar keskin m a n d a ll a n tara ftn d a n b ir e r e m irb e r n efo rti gibi,
b ir iilih U r. b e k le n ile n bu bUyük blOniln; fı& k a d a r M -^ n i bir
Tilrit milleti, bir nöbetçiden. difier b ir ntfbct- a d a m M d u ^ u n a bu m atuR radnn d ah a ra n tı şahld mJ
a r a n ırd ı?
çfye devredildi. Emnnel ise, yerli yenende duruyor
NUstcrifc ni! V atan İstikam etinden kulağına O rdonun sivil çrkîüıın geçrçi taklbet-
h ifbfr yırttet m* fieJraJyecvi: ra seni d r rm uykudan ti ve nihayet, R nktSr Cemil BlbırVftı yaslı güt,
uyandırmayacak- SIIAlı ve ülkü arkadaşın İ riticI Ieriyle plşt&rhgıru yapügı bDyük İrfan katileri.
İnönü. milletin, senin k adar girvendigi âdâm, lg A tatü rk 'ü n Cumhuriyeti emanet ettiği aentfik
basındadır!» gRründH, Yükack tah.Bil Bençliâil.. Üniversiteli to­
Atatürk de. aankl, şu dakikada, yrfhut gflllerln pukların, hep bir arada, yUı.lorl, sandukaya dbnDk,
vc türlü çiçeklerden örülm üş tecim e orUısındn sJ» yalnız gftelnrini ve nıhlnrm ı konujituırarak Atayı
me#alon!n bîrb]rrnn k a n san ışi&nı içerek, bizi din* UıijjA ile öyle bir tnval edişleri vardı kİ, bu gen?*
lifte güvenmemek, nankörlüklerin en bUyttgd olurdü.
liyor, bliim içimizi dinliyordu.
Bira* sonra, o rta çağındaki AtatUrk k i»
Omm allara bürünen ebedi köpkünün bir hu­
Ibt) hu nt-ıkh salinenin dekoru âmtnds göründük­
susiyeti de, Üzerinde yası hatırlatacak hiçbir renk
leri za m an kim so kandlnl luUmadj.
ve h içb/r nişane bulu^fîîajnasi fcü. B attan bj{û ko­
şimdi» mu&yerte salonunun geniv kubbe*! al*
yu kınm zt feumaşlnrla dö&enmiştl.
tra d s . h ıçk ın k t^ rla sa n aU û g&ftUskrinm in iltisi vaıl
Tllrk m îlletî, onu bağında g ö r i ü i a giindenberi,
Bu h ıç k ın k la r, hize d e sira y e t etm ekte Redkınl-
«almamağa- y u h atm amağa ahdetm iş değil iniydi?
yrtr. V e hep b irlik te , kız eifteb. Ihlİfar. dUnkfilef
Onun, okad ar aci otan GliimU b ile , faize k a ra la r
b apü nköîer, h a ttâ b ira z sonra, y arln llk ler bafba^a
bağlatmadı.
v e rip pa]rİa<nrt#ı çalu^tıfiım» m fiöterek bliyâk acı
Saat 10... M nayede sa lo n a kapısında k ü te ve için ağlaşıyoruz.
m atım ın y itir t ila n duyuldu: O rd unu» «t«$rlüata iğ le b ir adam k i; 6 nııtı bum runda i p a t k içhı,
dahil» « lan erk ân ı geliyor! k tt’a la r açarak gelm iş: Eski JSfgan K ralı Amanallah
E n ba^U O rgeneral F a h rettin A ltay ... Ttaha d a n ... G özlerine sıç n y a n nıhun uu d tep yle Adeta
geçen s e n e ti nm npvralsırda A ta tü rk 'le y aay an a gür- kavrulm uş h a ld e... Ona yaklaşırken sendeliyor. N t
n e ^ e o kadar alıştığım ız kum andan. . Ve arkasında
h ay et o da boşandı.
akadem isinden haçlıyarak, topçusu, piyadesi, m a­
İp ek hayraftm k o llan arasında ebedi uykusuDi
kineli t Ufefil süvarisi, n a B ly esl, denizi ve h a v a n İte
varan A ta tü rk 'ü , nam aza d u ran h ir mOmİn vecdi
btttOn b ir ordunun sO d ü d e ri...
ile . rttkfi ederecslne v e sonra, köslerinde
Ebedi Şefin bulunduğu tara fa g fe g««dlriyo­ iri ya$ dam laları ile, ınüleva^, w s tk kalabnbk ata­
rum : Sandukanın GstOndefd {pek b ayrak, sanki a r»
sın a kanştL
d a b ir kım ıldıyor v e A tatürk, kapandığı p e n c e r e ^ L onıfradaa P ^ ia e . N evyorktao Transuval'e
hücresinin İsinden haıikul& de tevazuu ile, g r u p la k adar, b e j k ıt’ann t a2lka ve revgtaini Anka ra ma
halinde ziyaretine getonierç. ıb u ra y a k ad ar niçin İbreriiKln, kendi kalbiyle b irleştiren Büyük adaznuı
sah ım t ettiklerini» soruyordu. Slm edlgltı?, Slm lyeec^ne bu alâka ve aevginjn en­
N&beUer bu Mr&da Rene değişti. Vc İki gene­ gin tezahurferini göstererek, m üsterih olmak hnkkt-
ral. M rl Ovman T ufan, öteki N uri Y am at, kılıçlan ­ ruz degil m idir?
ın kınından çık ararak, AtaİUrk'&n tab u tu etrafınd a Yalnız, bu nrn. m&2 u r |{ör»ün bizi.. Talkıma»
y er aldılar, İVİımz «am yilkfl Oc doldu ve ^ M e rin b u damla
İşt® çelenkleri getiriy orlardı. E n bagta Cum hur dam la z ah lıta dolu b ire r k£^e oldu. Bırakanı, Wıi
Befcl İsm et Inlfe'nDn çelengi var. B i t u sonra. B k aglıyalım ! H alk, y&vaj yavaş İçeri doluyor. Çargaf*
yttk M illet M cdlrinin, Meell* R eisinin. Başvekil ve larm ı sırlından altığ ı, bnf«a ardından aydınUfa
M areşalin çelenkleriui de getirdiler. kardığı ham inneler, avak avaz, ian d A aarada:
A tanm dizleri dibinde yatan b a çiçok çeklin* — Atatn»! Atamız! diye baln fiy o rlar.
girm if *W fi sembolleri!. onun m aiuv] jslu ly eflıte: A ralam ida bayılanlar da var. B u ıfo n aandufc*-
— tş le b ir buradayız!... Senin yanındayız!., n ın Üzerine kapanm ak İsterken, güçlükle menedUl»
G iSrüyonun ya, sana A n k a ra u n talM u i gtU ıdlI.. yvr. Fakat aatl. miltalızı olan «ay. bu acıklı matem

h t t p : / / g r o u p s .g o o g le .e e
ANStm/JPlflöffî! ATATÜRK
— 1241 —

« jh n d n i geçerken, hiçbir tntlzam 'tzlıfc vukua gel* Sarayda: BaaI yediye yaklaşıyor. İstanbul mat*
iniyor. Onu dah» e w e l görmek lu y g ıu u Jll^ p bımfı fnUımssiUcrf vessb rtrfımîırla ftolm ıbahçe ss>
İM kı^nUr yok?-- n in n in kaplam dan iç bahçeye d n |m ilerliyorlar.
< M uharrir hu ıaU5fllitt1esindr y*>„ılmı*! İnil* Ktırknrafc yUrtiı-oruz. .Onun m inevl huzurunu ra*
h ım tbn A lenirr ntmu$ttır>: lıatsu ntm oklou çekiniyoruz ffenDz aydınlanmıy»
KudOsteki m rsb v r SUlcyman m abedinin ayak bavlıyan bahçeye t-ınıvın bUyük pencerelerinden
ıs kalan tek d u ra n önAnde, tarih kuruldaftıl ittin' elek trik ifiklıtrı SHtıyor: bahçede g ttg e ler kımılda-
Henhrri, belki hu kadar a jlıv an olm adır Vc Ata- myor,
rflrk. tfpftnffte. g u treck tr h içb ir kumanıfona hiçbir D inlen ütıdc qlden arkdo«(ar. duraklıyorlar,
kahramana, hiçb ir hOfcflmdarp. hiçbir fatih e nasip ifepim lc tnpljinıp bılcıjrnruıu M ukııtder Mr w oV
nlmıfan b fr m anevi saıd ellû , M illin b ir m illetin d u tu halde (talerim ize İnanmak M em İyerek tek rar
#0 ÛnJ* ha» kevifi, yay dökiO^ttnfl. rııhtım ıa a m a ­ terk k ra r bakıyoruz:
sından seyreden, te k bjıhüynr Şef o larak tarih in Sarnvın hUyfik kapiNtnm i t i n d e b ir te p a r*
huzurun» çıktı! hıısı bekliyor. Onu alıp aramısd&n ebediyet» ghtft-
Aldltfrit'&n m u b îrırm ve aziz n&çi kfitABİıulriao rccek araba...
ebedi?** aynt»ynr fki » « h u u d ln . to lin d e n^bot beklediği » rv
İP teşrinisani İB38 bay» yaklsaıp tak ıy o ru m : ttm rlr» kooulan w bpada
şöyle b tr larilıî pUka:
(Bu in tih alar C um huriyet m uh arrirlerin d en Faile «A tatü rk'ü n top üstüne oakllne konulan wbpa»
Gtinerl tarafından te sb lt w iilrni?H r). ı±ıt-ım*
Aıfz ve ebedi « 'fim iz A iM ürk dün İstanbul*
*— 4 3 üncü alayın b u 10 £ luk obüsü mUzejre
dan. b ir daha dönm em ek tinere, ebediyen a y n i di.
konuinrak.» diyorlar. Bu tarih i obUsttn num trut& ı
İstanbullular bu elim acıyı y ü rek ler parçnlayi-
;ın>ornm : 18.
cı İm halar İçinde g ü rd ü ler vc d'iydulot, Onıın m u­ On bucukluk, sarayın m erdivenlerinin Snfinde
kaddes naaşım gU nîerdenberl b ir KAbo çtb i tavaf
duruyor. O nun b e r zam an beaus çehresiyle gSrtta-
eden İstanbul h alk ı dün A rasm ıtan ebediyeti ay rıl­ dUftB m enIU‘«n inaai) ^ en e onu ROrccekmif» fu bff>
mayı b ir tlirlö havsnlaMna s ıy ıra m ıy o r, ölüm ün >Qk kapıd an çık ıp hey betli çehrealyie te k ra r g5r&-
tlltkfen sldıŞı A tasım g e ri çevirm ek îrte r gibi fe­ nceekm îv KİU geliyor.
veran ederek üriıııtuııo sa n lty o r, içine nasıl Kiftdı-
581 *8 )1 0 bahçesinde f it yok. G ftâer y e re inik.
$ına akı! errHrcmedLfti s a n d u k a m ı Urten b a y r a k
Son Vazifeler gttrühiiftfi»!? >*npıUyor.
ytbOısi sürüyordu.
Böjrilk ttJttınikn huzıınında: Soat 7.B8> Gönler*
Evvelki gp«* İstan b u l, tsrih te m isil görülm em iş
rienberf fseaabulltılann ı/yaretgâht oUjj büy&k me­
fevkalâde b ir gece yaşadı. Cftcc yan.M na do$TU, ho r rasim M İonıındayr/. BOyük ölü n ü n huzurunda b ir
um an «ebrin tenhatHFhÇj bu s e lle rd e flfuldelerin defo daha el bağladık, fi m eş'atenin alevinden bf-
bilakis kalabalıklaşm ağa bağladı*! RÖrfllrtÜ. Alanını k ıra n a y a kubbede hüzünlü Akisler bırakıynr.
son Mr d efa daha görm e* içen İstanbu lluların
Onun en scvdiftl r e g ü v en d i# arkadaşları şim ­
çit yerlerinde, k a ld ırım lard a .ver Bİrlıgn küm elcn-
di h e r zam anki glH O nun etra fın d a toplanıyorlar,
d££l görülüyor, j e t l e r ilerled ik çe bu kalabıtlıftıj}
bu düfn Onuıı tahuttınu kaldırm ak için.
kesafeti de artıy ordu . ÛrgcnonıT F a h rettin Aftay, fCorgeneral H alta
Ş ehirde fevkalâde iım h a t ted b irle r! alım uıg, B ıy ık la r. Salih Om uriaÇ. G eneral K u rt Cebe. Bk-
polis kuvvetlerine yardım etm ek O rtre geçit yer* rrm B aydar. Osman Doğan, Hakkı ozSener, Zefcl
İMİ jokeri kuvreU erîe tuttiH m ulu. fiilhass» dar ErfcOCay, niostafo Ifay ri Ertoy, Salim C w ad Ayalp,
caddelerde halkın durm ası ve geçm esi m enedilm iş, K ental B alıkesir. E n is Erkoçaj:. Ziya Erkhici, İlh a k
«ocak m üsait y e rle r halka ta h s is olunm uştu. Avnl Akdag. V uri Y a m u t
Saat d S rtten itib aren cad deler hüyük b ir ka­ Salonun d i^ w c ep helin de zabitlerden tnÜmk*
labalıkla dnlm ut bulunuyordu. K urağında (kİ a rlık kep b ir ihtiram m üfrezeni mevki aknıç. E d baf>
çocuğu İle T ürk en m anim y a n d a k i TUrte u k l sabitin eKnde O nun w n 4rtfls6 olan aUas bty*
yavnıau, gOtHildc ytirttycn İhtiyar T iiık n M vo rak. M r ta ra fta Onun İstiklâl m adalyaau Wr lev h t
Onun cum huriyeti e m a n e t eU lşi TO tk gençliği, llslOnde kırm ızı v c yeşil kordül&slyi» duruyor.
hepsi b u gecede O nun için uykularını b ırakm ışlar, Mes’alelo r A rtık sun ıp ik lın saçıyor. Koca ku>
Omınla veda İçin. Onu «an b ir defa aeUırikunak n^n»it»Mİar g9zyaçlarını tutam ıyorlar. Salonda h e r­
ftfn caddelere «ralaurn ijIanJı. kesin trfet) y.ışK
Şurada çiseleyen jn jtn u ırd u ı u tıa m a k İçbı bl* N am a» kılıiHtfeen; T abu t k o llan takılarak « t o ‘
5*msfye altında top lanan lar, ®Ude b ir m angalın nun ortasuıa getlrlldL Dini m e r ^ tn yapılacak «
etrafında to planarak aoftufe» m ukavem ete ç tlıs u U r , c e n a n nam o n kılınacaktı. T ab u tu n arkasında s a t
M * kaldırım ın kenarını yaslık yap an lar gjhMO* lo r bağlandı.
yordu. im am ete İsUsn T etk ik leri EıutltOsflndan Ordi­
10. ikincitetrin 193& sabahında gün*» ilk ırk* naryüs Profesörü Şerafeddin Y altkayn «eçtl mİ*»-
la n u yayarken b u « e h ln halku u ayakla A tu io ı tio li(i dc Hafız Y aşar O kur ald}.
beklerken bııldu. 1927 R*ne*İnde dc İstanbul Onu Nom.ıs k ılınırken salonun seesteutf IçHıda yal-
b5yle tyiyakta beklem işi- n ıt afilıyanl& ns h ıçkırıktan duyuluyordu.
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1242 — İSTANBUL

Cîeftorallor vc M uhafız Brtlüsil oı-leri Onun Lobu­ aliptifHOİcrte knpının ününll KnpûrdMer ve İki Wl-
tu n u İhliram la Doimotıahçp »rayciKİrm nın <Wn ytik kanatlı güz y«şîan İçinde kapadılar.
Çikardtlai*. S aat Um 8,1. tfznktan sllu eh fiüîükpn Alay Jıa rfk ft rd ly o rı Bu «Anada « (id e d e en
fjfftmtmrfan Mk trıp st*s| duyıılrlıı MDrdivpnlcr nfiır ünde b ir atfı pt»1iB kiL'nıı bunun arkalından mı»
i £ ı r inlliycır. M’prn.tJm *#lonu k ırpm BnUrcdf» mevki rwW» »Drari JrH'atr. bnflnrrnde aiay a n c a ftı bulun­
DİMİ kit'fi kum andanı keskin h ir kum anda v<*rdl. duğu linlrtp h ir piyarin kıf*su4 ıln y bayr»klıriyl«
— $ilîlffQ Lak, lüftîk anî.. l->pcu nlnyı tjJttrftk nhkeıl b trllk vücuda bu­
IHInyanm Pn büyük kumandanı kargısında, nun nrkam na rtayuıı bine y a k l ı ^ n çelenklor ıır»
Onun yarattığı tah/um an ordu tekrar selAm duruyor. İAnmıştı. Ç cterk lp rln en onUnılf Cujnltum ilılB ih
E ller (htvrittde yökseicn tabut, tarihi top araba­ bsm rl İnönh v r M ecll^ RftitıL AMUlMlilc Rendl'mn
sının Öterin» konuluyor. * ro le n k lç rl, h u nun arkasında t]j| RapvckIUn v c BU-
Arabaya kofulu B siyah a1. bu mukaddes ta­ yük MHh't MirrliAinifi çflcn ltlc ri gldiyı>r. Hepsi bll>
bili ıı taşımak istemiynrımı? fliti yerlrrindo t-opin S yük b i r ttfna Ik* haîirİBnm ı* olan, çe len k ftrtn İçin
yor. hırçm lıw ® niu. Rn bUytifcümUzfin knybt bu d c plrldtın fe v k alâd e olan ları vartll.
hayvanları bile tMMÜre acvkeltniştl. 18 numaralı GcTenklcrln «rkusından gcleft top arabeitnı la-
Obtoüfl kuraaattotu Teğmen Kemâl kılıçla seîâm kıbef1«n zevütian eonm kor ıliplornatl&e mcnıup ze­
variyetinde duruyor. vat, ordu erkânı, Şehir Meclîsi, Vllftyetl BtLadjye
BU e m d e E n k işehlrdfjı golt-b hava a lırın a vv hflkûmcl trk&nt, Üniversite ulebeRi, boşlanııda
men*up tayyareler » h eru /ı üRorindon geçmeğ.# kumitndARlftrr General AU Fuat bulunduğu halde
bttyük 5löy© karst «on ihtiram vazifesini ifaya baş­ Iforb Akoılemlui profenfirlerl v e'la leb e ıl, Bİtajdatt
ladılar, Mbit veklllorj. Topçu binicilik »kullan, Şehir batı-
Kural Denfe ve Hava orducu bitteri tohulu rlnsu, bujlanndcı bayraklar olduğu halde feciler. Ye-
arnbayn yerleştiriyorlar, îhtiram kıt'ası ePan şelfim dok Subay Okulu ve cUger kıt'&l&r geliyordu.
vuiyetlnrte duruyor, donanma, topln Büyük öfilyû / 4 ûy hnrekel ettiği anda sarayın kargısındaki
«llirtJıyor, havadan tifomuz merasime içtirâk ödi­ bahçelerin içinden canhıraş feryatlar yükieldl. Da>
yor. nlx bandosunun ç&lditı. Şopen’la malom havaBUUO
Sehpaya yerleştirilen tabutun fiberine vişne çü< ağır İıhenKl İcUıde alay ilerliyor.
rtîU renglndo kodife ftrtll ve ijwk bayrak tek rar Askeri M r İıuİbetla yollarda fevkattde intttam
örtülüyor. A rtık h e r çey temam, BUyttk ölünün et- füM çarpıyor. Iatanbul. b tr tek e giz halinde Ata­
rafını önde birer s ı n zabit ve b ire r sıre e r, top sın a tu ry at ediyor, b ir tak kalb batinde A tea icbı
arabasının iki yanıoda G eneraller y er aidi. yanıyor. H e r adım da b ir feryat yObariiyOT.
A rabacın kem en arkasından İftfb a fn alayın­ Cinefy&hCakf fceyeeaa: BByflk ülllrD hireJI
dan b ir m anga v e bundan son ra Büyük Baçktunan- olan to p arabasının b e r geçtiği yerde b ir tufan ha*
«lanın kırm ızı y e jil k n ıd d â lı İstiklal m adalyasını van esiyor, halk onun tabutunu daha yakından gür*
l a ^ s n Tûm Ç e n e n i İlyas Sam i A ydem ir, bundan m ek. Ona yita sürebilm ek için büyük b ir tehalSk
m ı n Riyaseti Cum hur teaşfcatiM Kanan R tu Soyak. gOsterfyor. Hem en b e r adımda baydan İnaanlar.
Başvekil C ilü B ayar vc arkasında K alem i M ahsus fery al ed ip kendini y e n a tan lar görölüyorda.
mOdârtt Baki S edede yaveri. 8 (iyUk İtM e l HecUfd Bilhaasa Tophanede b ir ihtiyar ıdneoin ecll*
namına gelen heyet ilerliy or. B iraz geride AtatOrfcü meyi do sdse olarak Onun tabutuna atılarak cant-
«andan geven eakl A fgan K ıralı A m anuflah H an ve nmk İstemesi, b« 9 a llı yatiaruıda b ir çocuğun ta­
mfötnfcfHİartBTT f d iy u r ve ondan son ra Trakya butun üzerine ürtOtett bayrağı, yerladen M r anda
Umumi M üfettişi g i « T D irik. V ali y»TılıM i« Üs> Iırity arak yüzüne sürm esi bo heyecanı® ne dere­
tltnda?, üçOneU K olordu Kum andanı Salih. tetan- ceye yUksfck olduîum ı gösteriyordu.
W Kumandanı H alis Bıyıktay* d iğ er m illin ve Voltaınla bulunan talebeni® fiBrterdlü baBsaat-
keri erkân duruyor. j tei b e r tBrifi tasvirin fevkinde İdi. İalftnbul Kız Lİ*
M erasim kum andam Fahreddln AUay Sade ol­ sesinin hem en bölün U le b rltri. Onun tabut» «eter-
duğu baidc mevki!) fcapakfit e ttf. 3ten kendilerini yerlere atıyorlar, göz y?|U n n ı a p -
S ara y ın y a n b phçrcdndea ö n bahç*usine g e ç il­ tedam iyorlanlt- B tr e rin pencercrfndcn aarkaa ak-
d iğ i zam an E b e d i Ş e fin e n y a k ın d o s tla n büy ü k saçlı b ir kadm baân oı döverek bagınyor:
ÎHllyÖ bUrm eÜP s e la m lıy o rla r, M erd iv en in fin hnsa- __Ab yavrum ...
m oğindnn b i r K u leli n d e M d im d ik a e U tt a lıy o r: f r t * » alayı a (ır ağır ilerliyor, Tophane ve
— Ç oban affottafp. c iv an gOrtilcoek b ir mantara 1eskil ediyordu. Bo-
G üderinden akim jgibi yaqtnr akan I tm b f " , bu. eazkrsep yokuaunda |tOa alabildiğin» İnsan Irama­
17 m ilyonda*! b iri, A tasuıa a ğ lıy o r v e onu sun defti dan luıskn M r ?ey RÖrtlîmüyor. Karaktfyıfea YUk-
selfim lıyor. sekkaldınm a bakıldığı saman fctanbuM» hiçbir
Saraydan tıh lırin tn : Sarayın kapısından çıkıl­ « m an b ir kalabalığın dekoriyle kar-
dığı sırada Ttafanubahçcnin tarihi ı n t k u len (fokuz «alasılıyAnlu. Karakby ve EmtnBoa maydamoda da
buçuğu çaldı. İstanbul un $ tm ltn x bağrında, qu ■sk e rlm m iz cidcta) «rnek Alacak b ir InUzam leais
binada m isafir etildi büyük İnsan *oa dala kapıdan âOniglcrdi- 0 arıııİ« yor y a r yükselen le ıra tla r Bar­
çıkarılıyor. bakan Calâl Dayarı da M yttk b ir torlukta gttz y a r
Dolm abâhçenîn bUyBk kuptum »U»n lkf hademe lan n t tulnm tyacak b ir hale eetim t^ ti.
görUndU. M I U r mUll âdete uyularak enerindeki OöEdUncO Vkkıflar Ram mo önüne gelindiği eı-

h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
v.sia-orEPtet _ 1M3 __ atatühk

1 D da mfllhl* bir f*ry»t yükseldi. Ild tarara sıralanan «nara isllkatncilndp eenozeyi Takip için BÜyflk MQ-
ı kL* mekteplerinin bütün talebe^, hep birden nftb- iet HccIîh n ommu dian hoyctic Atalftrk'fl
1 yortar. Keftdllerlnf top ırabûsuım nlıtftı ntmnk için tedavi «den doktorlardan bazıları v* AlMUrk'On *v~
çtfpsuyortaniı. «elce maiyeıt«rli|de bul mum mebuslara mukabil k »
B im Sw*ea HerUyonos. Tıbbi A dlisin önünde* mındiL Ut Pafrekîl. Riyarali Cuatbur SntkfttlU U>-
İ ki fcaZabalrk «özleri yolda befcJlyor E l’an inananını »an Hııa, Seryaver öelM ve diğer yaverleri, etrafla
gftftaiiyoT. E l'an A lasım kaybettiğine gönlll kail gcnvilk ıw ceaç zabitler yer alm iflardt. Donanma
almuyor. Albayrnğa sa n lo n ; tnbut, Softukçefmvyi kum andaniyk A ndraiter ’ Zafer m uhbirinin önünde
donma «aman bu kalabalığın içinden b ir feryat mukaddes tabutu teseflUme intizar ediyorlardı.
fiab* yikaeldl: Gem rıdlcrtn ' yardımiyie eevix .iMtdukanın (be­
— A ttra . diye aflıyordu. rindeki İpek Tllrk aancagMia ^ kan lm aaım çalım­
ütilbancde; Saat 12,17. Büyük ölü Gtlihane lıyordu. tpek sancak fen mukaddes Bldden aynhnak
I Partınu» kapısından giriyor. Memdyrknnuv gibi ly ke y ap t|m i|lı. Bir müddet n -
I Farkın kum lu yolarında Ud sim li duran ib»i- r» sanduka da arabanın Üzerinde «foUldB. G e n le r
ram kıt'alan arnsm dan to p arabası ağır a jı r UerH-
I yer ve rıhtım da bakliyen Z afer torpidosuna yakla-
«w -
son borçlarını ödemek, son variicleriBri ila etmek
Öserc RleyU b îr atılışla sandukanın mUteburnk k o l''
la rt y trla d e nynndık^n tabut geriye kaçıyor- $ a »
Sanyborauttda: U fuktan alaca karanlık sıyrı­ td bu çok serdiği şehirden vc kendisini çok s e v a
lırken Türk vo m isafir h arb gem ilerini!) artm ada» şehirlilerden ayrılm ak İslemiyordu. Biraz sonra zan*
Zafer m uhribi süzülerek Salıpazon önUne kadar duka sene Onun yaratıcı kudretiyle ihya «dllmi«
Keldi v* oradan m anevra yaparak Sarayburnu rıh- olan TOrk donanmasına mensup Zafer muhribinin
ınrnna konulmuş olan dubaya yanafb. M uhripte sancak kıanunda h&zvUnan m ahaltiae konuldu,
Büyük Atanın tabutunun konulacağı sancak eihe- ipekli büyük sancak da sandukanın üzerine OrtOltf.
tindeki yer hazırlandı. A rka tarafa yakın d a n yar­ Başvekil. A tnirala A tatürk'ün ıxiz n a a^U n u» tani>
de «enekle rengi b ir kadife ö rtü örtüldü. le kadar dolanm aya teslim «dltdltloİ sOylcdi And*
P e n s zabitlerim iz, terste. bUyfik U n i/onaılan nr rai, orta baş fctüodc m hürm etle h e r hizmetin ya>
giymişlerdi. Bu sırada F ra n stila n n Em il B erlin pılafinfiıaı süsledi.
kruvazörü m erasim w m anın# yetişm iş bulenuyötd». Cenazeyi Ukİbedecek olan B ap,ekille Bfiyflk
$thri topla selâ m la d ı, Selim iye m ukabele e t t i 19 M îllet M eclisi heyeti. GoneraUeHe gazeteciler de
tayyareden m ürekkep b ir hava flUmiuı b u umumi Z afere bindiler. Çiçeklerden b ir kısm ı tabutun e t­
mateme ijtlrtît a tm tk lizere İstanbuluo m atem li rafına konuttu.
ıfsjunda doîapyerdu. İKtanbul motftrii İle tabutun Tam saat birde Zafer, gözyaşları içte d t Saray-
wp ırabaâiodan kolaylıkla indirilm esini tem in için bum undan aynldı
E b e d id e n giıiea bdyBk glih Yaslı g4zkr. Atası­
gfaderilm if olan b ir m asa v t h a lılar İndirildi. Ha-
lılır yerlere serildi. B ir n tfd d e l sonra Donanm a na son hasret yapm doküyw. Onun en çok gftrcn-
digi ve <WUtıdU{â gençlik. SarB^-butmınun nbtaam -
Kumandanı Am iral Ş ükrü Okatı. ria fb Filosu Ku­
do sıratanm ı? baçlannda zert rüzgâra uyanık dalga­
mandam Am iral Mehmed Ali Ülgen «eldiler. Saray-
lanan bayraklarının alım da Ebedi Şeflerini son
burnu Parkının kttprU kıam ntdan itibaren sahilde
J**r atıuif otan Denig Hart» Akadomlrf talebeleriyle defo selâm lıyor r e hıçkırarak ağlıyorlar.
B ir taraftan M artı ve d ( |e r taraftan Ku$ bfr
Denil CcdlkU E rbaş Hazırlam a O rta O kulunu tefti*
eum botlan ta n fu ıd a n jakibodllen ZaTcrin Özerinde
ettiler. Hazırlıkları gtndcn geçirdiler.
u ç u tayyareler «na çiçekler atıyor. Kalto yaralı
Bir m üddet a o n n bıı taleb eler de tam im iyle
Irtanbotlutar, kara* deniz ve hava ordıdan onu
paftan içine çekildiler. Saal «D 10yi geçm işi, Ho-
n t a dünynıa b a r ktVMılnrir b u m naslm ! tokib için aelfrietliyor. , .
İki Bakili hm calunç dolu; ihtiyar k ü rttün iki
Jolmlt olan yabanrt sinem acılar. (ntoğraçdar Saray-
«ski kıtası Avrupa w Asyaitın bu kalabalığa daya*
bunumun. deniz k ıym ada çalışabilm ek için y e r inti­
mıaaıya m g ı çdkcceğf, bu mot^mle enyece^i *an-
ha* ediyorlardı. Saat m i ikîyi yirm i geç* ellerinde
yüzlerce çttenk bulunan gencHk kafilesi gflrfndâ. nolunuyordu.
V arında: Saat 13^7. Zafer. Yavuza yanajıyor
Alayın flnBndnkl kıtaat Saraybum u Parkı kapışm a Yovuz zabitan vc efradı selâm vazi>etinde. Bv\*elâ
Çeldikleri zaman otu da tevakkuf etm işler, yalnız « •
Büyük M illet Meclisi iaalort Yavmn geçtiler ve
nucnftı bulunduğu t<rp arabasını takibeden mefafll
,w*ra cenaze denizcilerimizin elleri üstünde Yavuza
o»e dahil » » a t Ue genç zabitlerin vç (în lv c rtitr alındı vc mor kadifelerle haarianon sehpaya ko­
I bebesinin parlan içerisine girm elerine müsaade
nuldu.
fUlalgtLT. B e t dakika sonra conazcyi Ankaraya g& Yavuzdan ablan yttörfr pvu*c lop sesi Mandara*
Uinnege Dum tır merasim kum andanı Orgeoenü ntn engin ufuklarında akisSer buafcıyor. Bu esnada
^»hroddin Altay i]p tnustviıd General Cemil CabM
dost mcmlekeüeHİeft gelen gem iler da top atarak
•t üzerinde fahûe geldiler dünyanın büyük insanına son hünneıiaâ gösteriyor.
Bİraz sonra top arabasının üzerinde mukaddes Savat, Sus, Şirfetü Hayriye vc Denizbankın 11
■fİUnUn janlı u ıacajın îira sarılm ıg tabulu göründü.
num aralı vapuru filonun arkacında dizilmişler, va­
Top arabacı n v « tr t han riaru iı binek tabının yit-
purlardaki halk. Kbedl Şeflnio tabutunu obua son
nıodaki masanın önünde durdu. Cenazeyi takibeden-
defa görmek için çırpınıyor.
>cr muhribe giden y^hın İki Inrafına dizildiler. M«r

m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
— 1244 — İS T A N B U L A N S İK LO P E D İS İ

ŞemdiMfs »çrklermde NM(6rlfrr t»War, kayık­


lar mııııboanı bir rola Otelin» «Ifritml*, Denfe Ti-
c a re t MldlirtOğO te^kM ü «İdden tak d ir cdil*«elt
Bttyflk insan, Nonıllah AUç • Haber Babuun
knrbcttlb, Cumhuriyet Çocuğu; AtatOfk ve 9uk Ue-
h ir ^ *1 1 de d enlide I n tf n m tem in e d îjw .
mİ. Om»!- Ana Doğrul . Tan; Atatürk «on »efesine
Btlyilk bırakan Z afer. yavuzun yanın­
da» ayrrdı. ÇeleakJerlrt de Yavuza naklinden « n n
kadiır, K iri Sadullah - Ta»; Ağlıyan Mr tntttet. S*,
sual 19.40 da Y a ra d a n h arek et Ifa re li «erildi.
hlha Zekeriya Scrlel . Tan; Alatltrk'e dair» Vİ-Nft.
T i m , m ukaddes em anet slneslnd« otdu&v h ıl-
Akfiam; Bflyflk acı. Yavcıı TOrfc.
«le to m b u l «utarında» hareket etti. A rkasından Ha* 13.XI.19M
m idiye harekete *c«Ck «m ı» dilm en sujm m ı ln«ULe-
K i |p M alayı. Soryet ftueyantn Mostonva, Alm an®» A ta tü rk w dünya. M uhiddın B irden -IfoD. Fasla;
nm Emden. Y uoenietaotn ttid ro , F ran sanın Em il Gençliğin iM**HrO. B. F e le k -T a n ; I k i m illi n d f »
deftin. Romanyanm R e rln ı M aria hn rb gem lteri m iz, A hidiu D aver . C um huriyet; O na « ile r ağlıyor.
laktbedijflr. Btr»* »onra S a v a n » » y * u Yavuzun H akkı sOfro O xs> n • K urun; Atam. M u u ffe r Q D n ).
«nü ne jteçtl. S im. S u re t ve bulk i ham il d iğ er «apur- T elgraf.
l i f h ı r t fttnüeH niA İki tarafın d a y e r aldılar.
Bu su re tle alev A dalar açığına k a d a r İlerled i 14.XI.199S
ve tm m dan btitftn fe m ile r TüricDn E bedi Ş eflni son T aıU ü ırn g io le ftire n T ftrk, N lyasl A hm ed > Kw*
defa **U m İtya»k ayrıld ılar. tün: HO suftan so nra. F a a l A hm ed Aykac * Cümhı»-
C ert ddnerlerke© İstan bul k iy ılsn n d a sıra la ­ rly c t; CençUğEn trzafaOrUndckl. E them İzzet Beni­
nan halk f te le r i M am u ren in g e n lf u fu k ların d a, c e - Son T elg raf; A ta tü rk 'ü n e n o rijin a l tara fı, Mu-
ht£nnd afı do$afl v e a n cak SlfimSi) am an n i m e t Zıiddln B lrgon - Son Pneta; AtatürtcfimUtfl kaybet-
eliyle cism i arasın dan alınan Büyük Ş e fin e ağ lıyor, fUt. Çocuk Seci; S a n iy ele re beslenen acım ız,
tiiıy o r. ağlıyordu. S üh a G esgln - K urun ; t |l « y e tiştird iğ i gençlik. A»
A tat^rtr'Bn «Itf&gft pûndea n a a p n ın İstanb ul- N . K a m a n . B ugün; B üyük acı k a n ısın d a , K vm e
dan »ynldtgr güne k ad ar İstan b u l g m ele v e m rem na- z ı- B e y a ^ En bOyttk e t t r l . N ad ir N ad l . Oumbtt*
fa m d a im zalı w inm ınT sn n v k f le le r y a jın h n iM f rly e i; G ençliğin m atem i» S. T . ö j e t - Kırm ızı*Be­
tır: yaz; K a rs g lia. Cem al R efik - A kşam ; H aliçteki
10.XI.1«S a k isle r. M, Z ckerly a S ertel * T an; A tetö rk ü n filettefk.
Sobiha Z ek eri ya S e rte l - T an; A ta tü rk çoeoklan,
Kemalizm T üfk m iiletinin kalbinde, A k ü m ; OTtırad S e rte flu • Y eıtl Sabah: Büyük Kayıb, Y«#ar
C'ntcm» kftrenm sırtı bu labuhı ceslm ll.. H ıb e r; Si hay - Çocuk S m î; Ç en e O. & Telû * Son PosU;
TO rklh kelesi. Burhan Cah!d • Son P osta: A ta tü rk Acı k a y ır önünde, M uvakkar E krem T 8 İÛ - K rnnm -
kslhim l’dedir, Oevti H alid O ıaıuoy - U yarıp: Ata» B eyaî] A ta lü rk ü n BlUnU. Haşan RefJd Tankut -
rtlrk . Ebert! Tiİrk, ftılid F a h ri Ûzanscıy * Uyanışı San Telgraf; O tflmct, Humdi V artğîu ■ C um iıariyet
0 blslm içlnıîtde yafiyrtr, E roO aend E krem T alO •
Snn P o rtı; A taıtna kaybettik , Ahm ed fhsen T okgö». 15.Xn&38
tTyaniş. T
A U lürk ü n dünyaya verdiği, Muhlddin Blrgen •
ıı.sr.ıou Son Posta; Afatnız b ir fdealdir, ölmez, F a n ık TSV
tiz ÇamUbel - Yedi CUtı; A L ancia ruhunu &ûd eden
8
ta s a n la r fftnl. eserler bakidir, A, C- - Yeni a*
a n r Abldin Dover - Cumhuriyet; BillUfl 610ter ve
hah- En hiîvllk aet, NufUİlnh Ataç . Haber; Onnn
A tatlirk, Ssdri E rte m -K u n ın ; Y abancılana tees­
nrVuından daha çok, M uhİddln BlrgOü ■ Son Pas­
sürü, Ahm ed Ş îlirti Esm er ■ Son Posta; Gençlik
ta; Ottu kaybetm iş olmanın ıstırabı, Cumhuriyet;
m lilc lh tercnm anı oldu, B. Belek * Tan* Gençliğin
O )'a«rvr>r, Atridin D arn r - Cumhuriyet; BUtij.n dün*
a ndı, t Tak kı Süha Gezgin - K urun; O nasıl b ir in­
yaom hürm et ettiği, Ö m er Rıza D cgnıl * Tan; Her­
sandı, İ. Alüeddin G ^vsa-Y edl gCin; Atatlirk, Re-
kes gibi. b . Felek - Ten; Y arıya k a d a r çekilm iş
şad Nuri Giim&Hn - Yedi Gün; Ferşem b ed en b eıt
İreı^ıık. F ite -S o n Telgraf; Vatan en büyük evlâdını.
tam et Hulilsi ■ Son Posta; O ve ötekiler, Kadircan
H akti Sttha Gezgin - TÇıinın; A tatürk, İsm et Hulû*
K aili . Snn Posta; A brtU rkto muazzam eficri. Yunus
ıl - S'm Pföta; A tatürk m illî bir mefhum , Ali Naci
Npdi - Cum horiyot: A tatürk; Nte&mcddİn Nazif * Ha­
K treta n * Bueiin: Büyük Setin ölümü önünde. Yu-
ber; Aynî yolda. O rhan Seyfi Orhon - Bugün; Ata-
Rttfl Nadl - Cumhuriyet: Atat&rk, O rhan Seyfi Or*
hfin ♦ BugBn: A talürk, Nfccmoddln Sadak - Akşam: Mirk va dünya. Peyaml Safa - CumhuriyeL; A tatürk
A»«Ulrkttmilz, Peyaml Safa . Cum hm iyet; (Hümü vc gençlik, Sabiha Zclcorîya Sertel - Tan; Onıiö
O da yenemedi, Naci Saduiîah - Tün; Büyük ma­ fpcri. M. T u rh m Tan ■ Cumhuriyet: Dti&roatısı* adam,
tem im le M. fc?keriya Serte! - Tan; Türklyenin Bü­ Vfi-Nû-Akşam ; TOfkÜn <ü>od[ Atası, TİÎlscyin Cahld
yük adamı. Sabiha Zekeriya Sertel - Tun; En bii- Y alçm ■ Yktiİ Sabah; Ölraiyec AtâtUrk, Yedi Gttft.
ytlk matemimi». Murad Sertoglu - Yeni Sabah; Mu- 16.XI.I93B
kAddoe Atatürk'ün altm devri. V*-Nû - Aksam; Mit*
II matem. Hüsevin Cahid Yalçın * Yeni Sabah; A tanıuın ebedi mahfazası, Sedat ÇetinU f ♦ Cum*
Korku hllmlyen adam, Mahmut! Yeaari - Tan; Ata­ hııriyct; Ûtlnyanm sfi.sterdifei teesstir, B. Felek * Tan:
türk, Anm Us* Kuru». Kendi kendini tavaf. Hakki Süha Gezgin * Kurun;

h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o ir
u V*Hitn KUlltl T urkly„ , j n b ir roafem lü o ü d ü r, <> tfün Kt#ab«J f f a z ^ te r t Türk miJfeUnj.» A tatürk* o | » bW-
. / « M^ T 'U rA ifW u u > l to Ü I lk iı^ İ M » Up bHrtlrit: OnbetfneL ÖtlirtılyıMoMttnBnde Vırnl Babın M ı* le t lr ti U* W
1/g r o u p / tb 'a d ın d trtu '; KompoıUyım Rullp în h ir B n n k 'tH fc rJ
A T A T t’AK nw — İSTANBUL

A tfa m ım n m a m d a k i e n e rji, liftik FiW <rfq • .Son gid iy o r, ffak k ı S fib ı G ezgin • K u ru n : İn sanlığın bft.
T e lg ra f; O n un g e ç tiğ i bfr yo l. O nm an cem stl • Ku* yflk kaybı, S e rv e r Z iya G e re rin • K u run: Y or) m *
n m ; U lu m âtcıyı, M eliha M iilenciog ln * Sf»n T oiifral: sid ir, iıin a l f îu lû ıl • Soo 1'oala; Bu n e muazzam
A m n on b ü y ü lü . N ccm ed d in S udak • A kkanı; A t* lev h a d ır, A. Jf. Koncan «• llugU iı; Ağlıyorum » g it
m u . N aci S ad ü llalı - T in : O tıuû nrn&çt'j h ux urun da, y acu fta. Sutd K eşler * M odern T ü rk iy e ; A tarn m kay-
S e lim i Sedçs ■ A kşam ; A ıatU rk ve hnlk, Sabİha 2e* bfU Ik, M odurn T ilrid y e; CMLynmun. Poyam l Sata -
k c tly a 8 * rte i * ifan ; O nda kî kulU rtm * K u d reti. Vû* C u m h u riy et: A tam ış iv la, Ö m er Selim . Y eni Sabah;
N û - A Jtpun; E cn eb i m atb u a t, H llteyU t Cfibid Yal* K ib p , c a r c r Scno ► C um h u riy et; A to tttrk k ızla n . Sa>
çj *1 - Y en i S abah bilin SJekeriya Sı>rtel - T an : G İdlygr. M. T u rb an T an •
17JU .I93B ru m h u riy c l; O n e t'e kav naftm ın m atem i, Vlı^ft • AV-
^am 1: Son nyntıfc, >1. C. Y alçın • Y en i Sabah; ftafku-
GÖiÇvffîlfln, A. C. ‘ VVci Sabah; Sevgili Atamu» nu ından ■ B tiyiik in k ılâ p tı, S öb fl Y am an - &on T tl-
kaybettik, Afncan; En bil^ük esori, NiiTtıltah Ataç • grak; H epim in «o> nun n e fe rleriy iz , M ahm ut Yo*
Haber; Ala! (irk yaralan adam, Ale$; ALıtllrkü sevi- sa ri ■ M odern T ürkiye.
yorank, Muhlddin Birgcu • Sû» Pasta; Ulu Başbuğu-
mUîU kaybettik, Çocuk Duygusu; Bayraklar ileri? S f l.X I .im
Daha Ueri, SadrI Ertem - Kurun: Eo belifc mersiyo Afiiıyan çehir. A. C. * Yeni Sabah; Epte BOyük
gü*ya$larinii2flır, & Felek • Tan; Halkın kuea£ındiı. Adatn. Ahidin Daver • Cumhuriyet; Ölen yasar nı?.
Hakkı Söha Gezgin - Kurun; Atatürk güzlerini ılikn* Celi) Ergim • Yeni Sabah; AtatUfk Giderken, F » -
33ya, H. F. - Akçnra: Tabutu önünde, Halk Filozo­ Kurun; Gıpta crfUeo y c |b ıc dlU , B. Felek - Tan;
fu * Son Telgraf; Onun yolunda yürüycccjis. Nc* Atımın arkasından, Hjtidu Sûh» Gezgin « Kurun;
nman Hikmet . Uya»»; Kara haber. İbrahim Hoyi * O'nun cenattaindo, Halk Filozofu * Sen Tfllgraf; 8on
CtyftBl#: Bir jn e u r taşı, Cahiri İren - Uyanış; Eö AÜn, İbrahim Hoyi-Sim Posta; AlatUrk'den aynlif
blİyiljiimüz ipin, İrfan Emin KüsemJhaİGglu . Uya- Nadir Nadi - CtımhuHyelj O, Ankaraya «itti. Selftnü
(115; Mustafa Kem»], îaeddln Mete - Uyanı®; Hıçkı­ Sode.î - Akjiam; Ne bahtiyar ölü, M. Zekertyi Sertel.
rırken, Enver Na.ci - Uyanın; Ata-mı görmeğe gel* Tan; Atatürk'e &ın vaıiie, Sabiha Zekeriya Sertel -
«Um, Orhan Seyfi Orbpn - Bugün; Dünyanın kaybı, T a n ; Bahtiyar adam. Cahid Sıtkı - Cumhuriyet; Onun
V. 2, Ortaç - O, 5, Ûrhon - Akbaba; Millet müthiş tabutu Ardında, M. Turhan Tan * Cumhuriyet; 19
hakikate İnanmadı, Feridun Onman - Tan; Büyük, İkincitcşrin 1936, H. Tarık Ur • Kuran; Atatürk'e
bepaindeâ büyük, Garsi Ifalid Ozaasoy • Uyanış; dair balkın fcfctıralan, Vâ-Nû • Akeam.
Milletin selamladığı kudret, Naci Sadullah * Tan;
Onan saalni ileJebed duyacağız, Selim i Sedes * Ak* 21.XI.ltt8
şanı» Görüşler» Sabiba Zekcriya Serte) - Ton; Ata* M atem gö&U. N u ru iJa h A ta ç - H aber; O gellf.
türk’ün ardında. Yaşar Slhay Uyanı;: Türk kadı­ b u jfeliŞr S e z a i A ttİ ii • T an ; A la tiirk iin soa b i»
nı ve Atatürk. Hatice E. Talıt * Son Posla; Turk m e ti, M. B irg e n - S on P o tta ; T a b u tu önünde, AM*
kadını ve Atatürk, K. Tufccu; Köylü ve Atatürk. d in P a v e r - C u m h u riy e t; S e n ölm ed in F. Dem irci­
Haşan Ali Yücel - Kurun. li . C u m h u riy e t; A ltı m eş’a le , 5 a d ri E rte m - K u­
ru n ; K e s im le re b a k a rk e n . H akk) S üha Gezgin - K o­
Sft.XX.1938
ru n ; ü ç d a k ik a . H a lk Filozofu . Son T elg raf; Ata*
Öİ&mfliKten s o n ra bele, A . C . * Y e n i S a h a lı; t ü r k A ıîfcarajıın k u cağ ın d a, Y ıuıua N adi - Cum hu­
A ta tü rk 'ü n b ü y ü k m u ciz e si. R u ş e n l B a rk ın - K a ­ riy e t; A ta tü r k r e A n k a ra . P eyam l Safa . Com huri-
ru n ; A ta tü rk v e i s l i n düny ası* Ö m e r K ıza D o ğ ru l - y e t; A tam tU D y ü c e izinde, Kecai Smony * Son Tel*
T a n ; O 'tu ın k u m ru n d a . H a k k ı S ü h a G ezgin - K u ru n : graC; A n k a ra a ğ lıy u r, E . E k rem T alil * Soo Poata:
A latU rkttn h ü rriy e t A bidesi, A h m e d S atarı in h a n - T a n O . A n k a ra d a , M. T u r ta n T an - C um huriyet; Oi Ab-
A si) kle&t, N a d ir N a d i - C u m h u riy e t; û ö lm e d i, Se- k a m d a . A sım U s - K u ru n ; 1®. VfrNÛ - Ak$am ; BÖ-
lâ o ıi S ed es - A k şa m ; H e*yitf o la b ilird ik : fa k a t. M* y O k ,Ş e fe s o n m erasim , H- C . Y alcın Y eni Sabah.
Z e k e riy a S e rte l - T un; A g h y sıt c ih a n , H u ra d S e r
22.XI.19M
to ğ tu - Y e n i S a b a h ; İk i te k lif. E . T a lfı - S o n P o s ta ;
O 'a u n em& elsfr « e s a re t), Y4-N& - A ksam ; U lu y u at- 3 d a k ik a , n k r e t A dil * K urun ; A aıt k a b ri, P
y ı r r t e ltim , B . F e le k - T on. A, A y k ac - C um h uriy et; D eM n e d ir î, İ H . Baltoeı*
o ğ lu ~ B u g ü n ; A ta tü rk d ik ta tö r d e lild i. M. B irgen *
lff.XI.IfKW S»/» P o sta: A ta tü rk d ik ta tö r deftüdl. N u sre t S ata
A tatü rk» N u ru ila b A lay ■ R esim li H afta; T a n ­ Co$kun - Son T o sla; *m ct fn ö ü ü 'n ö n yaşâan.
rıla şa n A ta tü rk , t secI. UWi A y k u t - Son T e lg ra f; ik i A b îd in D aver - C um huriyet; İsllk lû t m aüaljM *. T.
gldltf a ra c ın d a k i fa rk . E lh e m İzsel B e n k t • Son T el­ Ite n ıira y • Ate$; D eğm ez b u dün ya. B. F elek • Tan;
g ra f; A ğ la m a y ın » ; iftih a r e d in il, tfu h id d in ü irfjc n Ö1U taU n b u l, H akkı Süha Gezgin ■■ K urun; Acı ve
S on F o sla; G&yagLt B U rhan eev&d - S o n , T e lg ra f: k « d e r {çinde $eker b ayram ı, H aber: M atem ve bay*
G idiyor, AbU lin U avor • C um h u riy et: A latU rkH in ram . H aİk Filozofu - Son T e lg ra f; A h’, AgAh tzz« «
tilIlmU. Ali Rwu fire m - Sem T o igrn f: 0*nu da ku*- Y eni Sabuh: Son Hİetiş, N lzam edflîn Nazif - T an; Ca
b e llik . C elâl E rg u n - M odern T ü rk iy e : 20 yasın elem li gecem iz, C em al Ttefik - A kşam : Y aratılan
dakf M ustafa K em u lter. S a d rî K rtem - K u ro n ; A ta
* * " * • ih^ ^ r o ı p s . g o d g l e . c o ı
"1
1 A»1KWB>İSİ_______________ _ lwı _ atatCuk

■ı.fc nfcâftyofioul U d is e . A sım V s - K urun < 5 İy- 24 r m m ım 1923 t o n » M uahedesi im a la n d L


* ektMT e y le d i* . V û-Vû - A k fira : s o n v e r im i, # A ganta» 1923 HaUt P a rtis i k u ru ld u .
1 Haodi V aroşla * C u m h u riy e t 2 E kim 1923 İstan b u l İMUT d e v le tle ri işg alin ­
83.JU.193S den to ım n d ı.
0 E ki ip 1923 T ü rk O rdusu İsta n b u l'a g irdi,
V jrfı r e l u r t . C um h uriy et; A lt t a b a y rım , AU* ı s E kim 1923 K anonla A nkara d e v le t ı m ı t e d
£ ı t ü r e r * C um huriyet: C u m huriyet e b e d ile şti. Sarf- oldu.
fi Ertem - K u n ıo ; 0 1 * 1 B a y a n a y a şla rı. R. N. Gün- 29 Ekim 1023 C u m h u riy et ilâ n edildi.
t«kla - Tat): A ta tü rk T arih K uru m u b in ası. A. Sab- 29 Ekim 1023 K em al AtelOrV B irin ci C um hur
r l . Kızılay; A ta tü rk 'e d a ir bUtDn y a s la r . A. S ab rl ■ rris l « ç ild i,
Knüıy. 3 M art 1924 T ü rk iy e BOyük M illet M eclisi h i­
<Bu m akaleler F n tih H alkevi ta ra fın d a » «O 'nun la fe tin ilg a sı, te d risa tın tev hid i
adlı b ir k ita p ta to p la n m ıştır; B aharı B aum e- Şer*iye v e E v kaf V e k â le tle rin in
Vİ 468 sayfa İstan b u l İM A ). k a ld ırılm a sı k an u n u n u yaptı.
3 M art 1924 H anedan h u d u t h a ric in e çık arıld ı.
KRONOLOJİ 2 0 M art 1824 C um huriyetim izin T e şk ilâ tı Esasi-
(P egttm nnd an ö lü m ü n e k a d a r) ye K anun u y apıld ı.
lBfll Atatürk SeUnlkHe doğdu. 10 K asım 1924 H alk P a rtla l. C u m h uriyet H alk
1P04 ErfcAmharp yife&aşHt olarak mek­ P a rtis i n am ını a ld ı.
tepten çıktı. 3 E kim 1926 s a ra y b u rn u ftd a Uk A ta tü rk beyke*
190T K olağası o ld u . 11
d ik ild i.
1912 Binbaşı oldu. 15*20 E kim 1927 P a r ti K o n g re sin d e U m um i R eis
1914 Kaymakam oldu. K em al A ta tü rk bÖyÇk n u tk u n u
1915 Miralay oldu. okudu.
1916 G e n e ra l oldu. 10 N isan 1928 T e ş k ilin E sasiy e K a n u n u n d an d i­
1916 b do d Ordu Kumandan Vekili ol* n e a it m a d d e le rin B ü yük M illet
du. M eclisin ce ç ık a n lm a st.
1917 Hicaz k u m i seferiye kumanda­ 24 M ayıs 1988 B eynelm ilel ra k a m la r k a b u l ed il­
nı oldu. di.
1918 Y ıld ırım O rd u ları G rubu K um an­ 0 Ağustos 1920 Kemâl Atafttr* İstanbu) Saray-
danı oldu. b u rn u P a rk ın d a h a rf İn k ıttb u u
13 Mayı» 1B10 Üçüncü Orrtu Müfettişi oldu. m üjdeley en n u tk u n u söyledi.
7f .Vayia jpiff Kemal Atatürk Sûmsvn’s çıktı. 9 K üsün 1924 T ü rk h a rfle ri kM iM ti B üyük M il­
23 Temmuz 1610 Erzurum Kongresi «çildi. le t M eclisinde kabul edildi.
4 Eylül 1919 Sivas K o n g resi açıldı. 23 M art L931 T ilrk ç o c u k la rın ın Uk U hıillM İ-
* Eylül 1910 Anadolu ve Rumeli Miidnfaai Hu­ nl TUrJî m ek te p le rin d e yapma*
kuk Cemiyeti kuruldu. la n k an u n u kabul edildi.
27 Aralık 1919 Kemal A tatttrk Ankaraya geldi. 15 N isan 1931 T ü rk T arih K urum u k u ru ldu .
23 Nisan )920 T ü rk iy e B . M. M. A n k a ra d a açıldı. 12 Ey Kıl 1932 Türk 011 Kurumu kuruldu.
U S!sat> 1930 K em al A ta tU rk B . M. M eclisi R eis- 26 E y lü l 1932 T ü rk D ili K o m ita y ı to p lan d ı.
* U llıte seçild i. ! A ğustos 1933 E ski İsta n b u l D arü lfü n u n u y e rin e
9 O cak 1921 Birin İnönü Muharebesi. T ü rk Ü n iv e rsite si k u ru ld u .
» Ocak 1921 tik T e şk ila tı E sasiye Kanunu k a ­ 29 E kim 193» C u m h u riy e tin 10 u m u yıl 1 bUyilk
b u l e d ild i. iezn h liratla k u tla n d ı.
W M art 1931 İk in c i İn ö n ü M uharebesi- 1 Ocak 1934 T ü rk İn k ılâ b ı d e m le ri b ü tü n yük­
* Ağustos İBZL K em al A ta tâ rk B aşku m andan 5 * sek tah sild e b a ş la d ı
çildi. İB A fiu to f 19S4 İk in ci T ü rk D il K u ru lta y ı Dolma-
23 AftUBtos 1921 Sakarya Meydan M uharebesi, bahçe S arayın da to p la rd ı.
N Eylül 1991 K em al A ta tü rk 'e B.M.M. « G « U
2 Kfteım 1034 B üyük ö n d e r'e (A TA TÜ R K l «07
unvanını ve »Miişir» rütbesi ve­ a d ı verilm esi hakkındoki kanun
rildi. M ecliste kabul edildi.
AftUBlos 1922 Afyon C ephesinde b üyük taa rru z
27 K asım 1034 L&k&p ve u n v a n la rın k ald ırılm ası
bkjladı.
hakkmdnfcJ kanun M ecliste kabul
3® A&uatos 1922 D ıım lupın& r'da B aşkum andan
ed ild i.
M eydan M uharebesi.
I Eytöj 1922 K em al A ta tü rk : « O rd ular Uk he- 8 Ekim 1934 TCîrk k a d ın la rın a tncbue seçme v$
definle. AfcdenlZdjr, İleri!» em rini necilm e h ak k ın ı re re n T eşk ilâtı
v erd i. yapıldı.
9 Eylfil 1(122 O rd u İz m ir'e v ard t. » ŞubaL 1937 P a rtin in a ltı a n a v asfı TeşkU&lt
I I Ekim )Q22 M udanya rotttarekeal. E sasiy e K anun unun İkinci m ad­
1 Kasım 1022 S a lta n a t kadırU dı. / d e sin e kondu.

n /g r o u p /m e r o k e d iy o r u m
ATATÜRK BULVa BI — 1248 — İst a n b u l

30 M aju IB37 Hatay'rn tstikUli Cenevre'de ta * narak bu suretle A tatürk Bulvarı tahakkuk et*
dJfc edtfdL m ittir. Bu kısım da 500.000 Uıaya mal olmuş­
14 Jloiirsn 1937 Ceuevrc'dt! lasdlk odllûtl Tlatay
LsliklUi &I4clİ*1i> dc knbul r»lun* tur ki. bulvarın beyeti umumiyetine İstanbul
du. Belediyesi 1935 ile 1044 arasında 1.100Ott)
10 Kattım i£ 3 8 P e rş e m b e s a a t 9.GÎI le A tatflrk Ura sarfedUnrştlr.
um- Bulvarın çiçeklenmesine, diğer yollarla
ATATÜRK BULVARI — Büyükşehrin olan kavşaklarının tanzimine ve ban ufak te­
en büyük bir yolu nlup Cıımurlycl devrinde fek ncvakısınm ikmaline 1944 de 400.000 lira
ve Doktor Ltitfi Kırdar'ın İstanbul Valiliği ve iktiza ettlgl tabinin edilmişti; bu da ilâve edi­
Belediye Reisliği zamanında açılmıştır. 1934 lirse A tatürk Bulvarı 1,504).000 liralık b ir eser
Belediye Şehir M ehterinde Mustafa Kema! o lu r îstlm lik edilen bina ve arsalara da
Caddesi adı altında gösterilen cadde, güzer­ 1 449.000 lira verilm iştir ki inşa masrafına
gâhını bir hayli değiştirerek A tatürk Bulvarı bunun da ilâvesiyle m aliyeti 2.640,900 Uraya
adiyle bugünkü şekiinde tahakkuk etmiştir, u laşır iti tstanbul Ansiklopedisi Büytikşebrin
tstanbul g:lıi büyüklü küçüklü tarihî esefler­ günlük hayatındaki ehem emm iyeti karşısında
le bezenmiş bir şehirde bu ölçüde b ir yol aç­ hiç de çok sayılm tyacaguu bilhassa belirtmek
mak İçin feda edilen yapıların sayısı d üşünü­ isler.
lürse büyük bir başarı olarak kaydedilebilir, A şağıdaki no tlar Bulvarın açılşım yakın­
İstanbul Ansiklopedisinin 1MB da Belediye dan takip etm iş, yazısına itim at edilir bir zat
Neşriyat M üdürlüğü vasrtasiyle ed ndiği re s­ tarafınd an verilm iştir:
mi malûmat şudur: F atih yangın y e ri haritasını tanzim eden
Bulvar M arm ara sahilini H aliee bağlayan fon heyetinin tesb it etliğ i Ok güzergâh Unka-
en kua yoMur; Gaz! K öprüsü vasıtasiyle A k­ p a n ı m eydanı - Zeyrek - Şebsafa Camii arka­
saray vc Fatih gibi iki kalabalık sem ti d e Be- s ı-Ş e h z a d e C am ii yanındaki Em in Nureddin
yoğluna en kısa yoldan e&lcmlştir. C em an m ahallesi üzerinden vç Şehzade Camiine te ­
2200 m etre uzunluğundadır, m u htelit g e n ç lik ­ m as ed erek Şehzade K arakolunun yanından
lerde Uç kısım alarak m u htelif ta rih le rd e inşa VftUde Cam iine ve oradan Yenikapı İstasyo­
edilm iştir. nuna bağlanm akta idi (B.: 1934 Belediye şe­
B irinci kısım: Y eaikapı - A ksaray kısmı h ir rehberi, H arita 5. 6 ve 11i-
olup uzunluğu 513 m etre, genişliği 50 m e tre ­ »Şehrem ini O peratör Emin Bey bu gü­
dir; yaya kaldırım ları hariç ikisi altı, biri on zergâhta Valide Camiinden miinhedim Fosfor
iki m etre genişi ilin d e üç yoldan m ürekkeptir. M ustafa paşa konağına k a d ar ve esld Mahmu­
Parke olarak 1925 tarih in d e inşa edilm iş ve diye rtişdiyesinin üzerinden geçen kısmını
160.000 liraya ma] olm uştur. açtırm ıştı.
tklnci kıstın: U nkapanı - Saraçhanebajı M uhiddin Ü stünda? zamanında bu güzer­
arası olup uzunluğu 1100 m etre, genişi gi 44 gâhın Zeyrekle Unkapanı arasındaki kısmında
m etredir: yaya kaldırım ları hariç, b ir parçası bir tashih yapılm ıştır. Bilâharn Gazi Köprüsü
12 m etre genişliğinde tek, d iğ er parçası 3,S projesi ve inşaatı yapılırken köprünün kenar
m etre çift yoldur. Yol kısım ları beton tem el ayağından itibaren Zeyreğe kadar h ir asma
(izerine m ıraylk p ark? döşelidir. Yaya kal­ yol yapılarak K e re sle d le r - Eyüp Caddesinin
dırım ları beton tem el üzerine asfalttır. İn şa­ Yolun altından geçirilmesi projeleri de hazır­
sına İM İ de tın ın m ış ve yapısı 1942 de bi­ lanmış, fakat sarfınazar edilerek Bozdoğan
tirilm iştir. 440.000 Ira y a m al olm uştur. kem erini en azametli yerinde meydana çıka­
Üçüncü kısım: A ksaray - Saraçhaneba;ı ran Mösyö P rost tarafından yeni b ir giizergUı
arası olup uzunluğu 555 m etre, genişliği bir (tahakkuk eden güzergah) çizilmiştir. Şöyle ki:
parçasında 90. d iğer parçasında 44 m etredir. U nkapanı - Zeyrekde Şebşefahatnn Camilmn
Yaya k ald ıran ları hariç 8.S m e tre genişliğin­ önü - Gazanferaga M edresesi • Bozdoğan Ke­
d e iki yoldan m ürekkeptir. Yol ve yaya kal m erinin altı güzünün altından geçerek yıktırı­
d ın m ları beton tem el üzerine asfalttır. İn şa­ lan Çandarlı tbrahim paşa Hamamı üzerinden
sına 1913 de baştanm ış ve yapı 1S44 senesi Oruçgazi Camii önü - Pertevnîyal Lisesi ve
iklııciteşriııinin oa dokuzuncu günü tamamla­ Pertevniyal Vâldesultao Camiî önü.

http: / / groups.goog le.coır


^DJSlKLOrEDlSt
124» ATATt'RK BULVARI
w
< Bulvarın Yenikapulan TVKJmıynl U H«wtt â m n im t i l e r p«r**l
-al Önüne k ad ar olan son parçanı Şchirenıinl (»HU rld c a , ıjlldr kaldı y a m l
merhum Haydar Bey zamanında açılmıştı ki
Yaya kaldırımı köşesinde bir ııotis nokta
1R47 dc hâl* Mustâfa Kemal Caddest levha­ kulübesi, onun i r ilerisinde Lûtll Kmlar'ın
sını lajımfıkla IdU
himmetiyle resi tın- crillcıı vo Şehir Mün-ıi
11H 7 yılı nisanında Unkapamudan Vonl- İttihaz pcUiı»n *iaZL'iıh'rnfla Medresesi vardır;
kapıya doğru görülen m ;m ,'jrajar (unlar ol­
Hmdagaıı ltenıeıi altında bulunan hır nefis
muştur:
eser kilşesindrkı sı-bil vıı ilerideki türbe İla
Gazi Köprüsünün karaya bağlandığı jıor
kl.'ısik mimarimizin nefLıelcrindcııdir. Fakat
ıııej'ilaıunısı bir açıklıktır; tanzim adilmiş sa­
lltlvük kii kemeri, bilhassa öğleden ‘ nıra :-tı-
vılmaz: şehir rehberinde Gazi m eydanı adını
ııoşe engel olduğundan ıneılrr i' daimi Ur
taşır. Sağda Unkapanı Kayıklskelesi, bir odun
riilubet içindedir. iUlrze keliınsinln kıymet
ve kömür deposu arkasında kalm ıştır: eski
m ânaları İçinde «Snnsuz devan» bulunduğu­
t'nkapanı karakolunun yeri olan bıı saha hn-
na üoı-c rüiııhclin de ününe geçilmez kahre­
rikıılide çirkindir, burada bulvar vc kiiprii İle dici bir talırlb kudreti olduğuna güre Ga>
ihenkdar bir kayık İskelesinin tez elden ya­ zaıtfcraga ıııeılresosi hı-r şeyden evvel mttıe
pılması re deponun kaldırılm ası gerekir. Sol
olamaz. İstanbul Ansiklopedisi bu güzel bi­
da. Unkapanı O m ii harabesi pek lıazln du­
timim birkaç gün sürecek sergilere tahsisiyle
ru ımiaılır; tam ir ve ihyasına im k ln yoktur
içindi- yerine konıılnuytıcsk eşyalar bulunan
denilebilir: aslında bir sar,at kıymeti de taşı-
Şehir MUmslnin layık olduğu bir binaya sa­
mayan bu harabenin bir an evvel kaldırılm ası
hih olmasını diler; A lstiirk Kulvarının iki ke-
lâzımdır.
nalındaki arsalarda bu şeraiti haiz bir bina­
Bulvara girilince sağda ve solda, istikbal­
mı) inşasına elverişli yerler pek çoktur.
de ne nlacagı lahm in edllemiyeıı açıklıklar
görülür: şim dilik yazın toz. kışın çam urla kap­ Bozdoğan kemerini geçtikten sonra yu­
lıdır. Soldaki açıklık yük arab aları tarafından karıda tesbit edilen manzara devam eder, ya­
durak merkezi haline konulm uştur: saıtıaıı ni bulvarın h e r iki kenarında ve henilz neler
bindim vc fifkı hakaysiyle kaplıdır. tlnkapa- yapılacağı Icsbit edilmemiş arsalar vardır.
Sağda m linferid b ir ağacın altında Diyojen'in
nı umumi mağazalar deposu yangınından k ur­
küpü boyundan (Çeşme hazînesi veya bir ka­
tarılan pam uklar da bıı meydana serilm iş ve
bir oyufcıO b ir yeraltı odacığı vardır; burada
kipti kadınlar tarafın d an ayıklanıp ta n e l e ­
iki yol halinde bulunan bulvarın ortasındaki
nerek kurutulm uştu: bu pam ukların b llih a-
ra Süleymaniye Cam linin iç barem ine doldu­ tarh m an ve çam fidanlariyle bezenmiştir.
Sol taraftaki arsalara ila çam fidanları di­
rulduğu hatırlanırsa A tatürk B ulvarının o
kilm iştir. Bulvarın Şehzadebaşı Caddesiyle
curcunalı hâtırası hoş görülür.
Şebsafa Camii tam ir edilm ekte idi, önün­ kavşağının sajt köşesinde Beyoglundan gelip
deki eski sibyan m ektebi tam ir edilm iş ve Ça­ Aksaray - Eminönü Üzerinden yine Beyoğlu-
na dönen otobüslerin durak yeri mevcuttur.
ta k Esirgeme K urum u tarafından b ir çocuk
dispanseri vc kreşi olarak kullanılm akta idi. Şehzadebaşı Caddesi aşılınca bulvarın
Camı ve m ektep geçilince Bozdoğan kem eri­ sag köşesi mUnhedim İbrahim paşa Hamamı­
ne kadar bulvarın sol yanında geride ve git­ nın yeridir. Sol köşesinde Aksaraydan ıtellp
tikçe çukurda kalan, sonra te k ra r b r parçası Reyoglunn giden otobüs betondan kapalı bir
bulvar seviyesine yükaelen kısmen ahşap, bekleme yeri yapılmıştır. Gayet açık ve sola
kısmen kâr^ ir evlere k ad ar istim lâk edilmiş doğru bir kavis yapmajla başlıyan ve yine iki
arsalar vardır. Sag taraf ila ayni durum da­ yol halinde devam eden A tatürk Bulvarının
dır. 5u farkla kî burada istim lâk sahası d ı­ bu kısmındaki o r ta tarhlara çemen döşenerek
şında kalmış olan mebanl gittikçe yUkselon tarlan dikilmiştir; yaya kaldırım lar boyunca
bir sırt Üstüne tırm anır, büroda yıktırılmış da çınar fidanları yetiştirilm ekledir. Sağda.
bulunan Sekbanbaşı mescidi harabesi hflr.1re­ Bulvara nstaran aşağıda kalmış bulunan
sinden bir kaç taş el'an durm akta İdi: adı Orucgazi rnm il kenarı demir parmaklıklı bir
toprak altında kalmış hir çocuk taşının ille­ duvarla çevrilmiştir- Tamir edilmiş bulunan
rinde şu beyit okunmuştur: bu in i bettin üstten seyri hiç dc feııa değildir.
ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
A T A T lT JK B U LVA R I — 1250 — tSTANBUL

Sağ kolda Oruçgazi Camiiyle Pertevniyal Va­ Caddesi projeleri hazırlanırken yıkılan tarihi
lide Camii arasında Pertevniyal Lisesi bulun­ eserler şunlardır: Azepler Camii, Ajepler
maktadır. Eski projeye göre Önünde btr bah­ Hamamı, Sokbanbaşı Mescidi, Kırkçeşmeler,
çe yapılma olan bu okulun tahakkuk eden Revsntçelebl Mescidi, ÇandarU tbarahimpaşa
projede b&bçesi yola alınmış, esmer runkli Hamamı, Gürcü Kfehmudpaça. (Bütün bu isim­
ve hiç de güzel bir yapı denOemiyecek olan lere hakin ıx).
İni Kin an m medaline şimşir tarak halinde A tatürk Bulvarının açılış töreninde İs­
bir mermer merdiven eklenmiştir: tanbul Valisi ve Belediye» Reisi Doktor Lûtfi
Ol bana kimu , b ( l ona afet K irdar şu nutku söylemiştir:
«Aziz ve muhterem arkadaşlar»
Yolun bu kısmında Aksaray hududuna
girilince, sol tarafta ikişer, dörder, altışar Türk m îlletinin EbedS Şefi, eşsiz kahra­
katlı kârgir beton evler ve apartm anlar sıra­ man A tatürk'ün yüce adını taşıyan hu Bul­
lanır. Bunlar arasında Kıztltuğ apartmanı ve varın son kısmım da ikmal etmiş bulunuyo­
Yayla apartmanı büyük yapılardır ve heyeti ruz.
umumiyesi Belediyeye üç milyona yakın bir Şehrin Marmara kıyılarım Haliç sahil­
masrafa mal ölmüş ve A tatürk'ün adını ta ­ lerine vc oradan da Gazi KöpriLsü İle Beyoğ-
şıyan Bulvarın binalarla da tezyini projesi luna bağlayan bu yeni yol, Istanbulun şah
hazırlanırken yıkılacaktır gibi görünür. damarıdır. İstanbul tarafında bugün mevcut
Bulvarın Akasaray tramvay caddesiyle ana yollar bu caddeye bağlı olduğu gibi, ya­
olan kavşağının sağ kölesinde Pertevnİyıl rın yapılacak yeni yollar da yine bu Bulvar­
Valdesultan Camii, sol köşesinde de eski Var- dan geçecektir. Onun için A tatürk'ün büyük
dar, Yeni Bulvar kıraathanesi bulunm akta­ adını taşımak şerefini kazanan bu cadde, o
dır. şerefe hakikaten lâyık olarak tstanbulun yol
Aksaray Caddesi aşılınca sağ köşede Per- ve m ünakale bakımından belkemiğini teşkil
tevniyal Valide Türbesi bulunm aktadır; onun edecek bir ehem miyeti haizdir.
az ilerisinde de yeni yapılmış olan re açılış Bugün, büyük emekler ve gayretlerle
töreni. Bulvarla ayni günde kutlanan Aksa­ ikm aline m uvaffak olduğumuz A tatürk Bul­
ray PT .T . binası vardır. Halk ağzında Mus­ varını açarken tstanbulun asıl im ar hamlesine
tafa Kemal Caddesi adını taşıyan bu parça­ doğru ilk adımı alm akta olduğumuzu «izlere
nın sağ yanı boyunca Yenikapıya kadar ba­ m üjdelem ekle büyük sevinç duymaktayım,
zılarının altı diikkân beton yapılır, araların­ tstanbulun tarihi, iktisadi, coğrafi, arkeolo­
da arsalar, bir hamam harabe» enkazı ve Ye- jik ve turistik kıymet ve ehemmiyetine lâyık
nikapı bostanları sıralanır, Sol tarafta da b ir şekilde im an için her şeyden evvel bu ana
manzara aynıdır; solda Yenikapıya yaklaşır­ yolun yapılması lâzımdı.
Şehrin ortasından geçen bu esaslı
ken büyükçe bir beton yapının yan duvarın­
da şu levha okunmuştur; «Demokrat p a rti ve muvasala ve münakale yolu açıldıktan son­
depomuz buradadır.» B ir o k b gösterilen is­ rada* ki onun üzerinde ve etrafında yapa­
cağımız yeni im ar, tanzim ve güzelleştirme
tikameti takip eden erbabı merak bu depo­
nun Mahmud Ağaoğluna ait odun deposu ol­ hareketlerine başlıyacağız ve Istanbulu, 10
duğunu göriir. Politika hayatına atılmış va­ yıl içinde, muhteşem bir mamare haline ge­
tandaşların küçük muzipliklere yol açacak tirmeyi hedef tutan ülkümüze doğru sarsılmaz
dikkatsizliklerden kaçınması gerekirdi; yolun b ir azim ve yorulmaz bir gayretle yürüyece-
bu sol kenarının bir karakteristik tarafı da giz-
arsaların hemen kâm ilen birer odun deposu <A m arkadaşlar,
haline konulmuş bulunmasıdır. Mustafa Ke­ A tatürk Bulvarının ikmali ile Marmara-
mal Caddesinin yarısına yakın son parçası bir nın mavi sularının yıkadığı şu güzel kıyıların,
toprak yoldur ki Yenikapı istasyonuna göre Yenlkapı merkez olmak üzere, bir taraftan
birdenbire ancak bir araba geçebilecek ka­ Sarayburouna, diğer taraftan Yedikııleye ka­
d ar darlaşarak nihayet bulur. dar uzanıp giden kısmının imar ve tanzimine
A tatürk Bulvarı ve eski Mustafa Kemal yol açılmış bulunuyor.

h t t p : / / g r o u p s . g o o g le
^vslKLoreolsI — 1251 — ATATÜRK BULVARI

Atatürk Bulvarının HtmoH ile bunun tize- Reisimiz İsmet IDönü ye sannız bağlılık sev­
/inde inşasını kararlaştırdığımın ınubtrşem gisi ve tizim duygularınım İstanbul halkı
resmi daireler ve diğer binaları yapmak İm- adına bir autu rlohs teyit etmeği şerefli bir
kânını da elde elmiş bulunuyoruz, vazife bilirim.
A ta tü rk Bulvarının İkmali Ut! Tıp bUl- «Sayın arkadaşlar,
g f S İ n l a , Üniversite Mahallesinin Vo lla lid r
* Hepiniz! hürmetle “^Umlıyarak İsmet
Jsianbul Ayılarının imarına alt projelerimizi
inöııu devrinin sayısız güzel, nıedanl eserle­
de gerçekleştirmek yoluna girmiş oluyoruz.
rinden biri alan Atatürk Bulvarım büyük
. M.ıhlerera arkadaşlar, bahtiyarlıkla açıyorum.»
lld yıl önce. A tatürk Bulvarının Gazi A tatürk Bulvarının açılması İstanbul
K.Hirüsu Saraçhane başı kısmının açılış lörc basını tarafından Dok lor Lfafi K ınların bü­
□inde. Aziz Millt Şefimiz İsm et İnönü'nün: yük başarısı olarak karşılanmıştır ki. Istan
..Memleketin im arını, geçirdiğimi! dar bullnlann hakikaten tercümanı hissiyatıdır,
;j::ıantarda da durdurm adık, ünümüzdeki se­ tstanbul Ansiklopedisi de bu başarıyı Büyilk-
ntlerde de durdurm am ağa çalışacağız.» şetırin kütüğüne mal etmek isler.
Sözlerinden ilham aldığımızı söylem iş- Açılış töreninden sonra bulvar, o şu a ­
tim. O büyük ilham v e k u dret kaynağı, İni­ larda lstanbulda ve Maarif Vekili bulunan
nin çalışmalarımızda, h er an yolumuzu ay­ Tlasan Âti Yücel'Sn. gazetecilerin ve kalaba­
dınlatan bir m eş'ale oldu. Başarma azmim İ7İ lık btr halk kütlesinin Iştlrâki^le yürünerek
arttıran kuvvet ve cesareti daima en höyü­ geçilmiş ve bu yürüyüş Tarlabaşı na kadar de­
ğümüzün hamleci ve yapıcı ruhundan aldık. vam etmiştir.
Harbin ünümüze çıkardığı tü rtü engelleri, çe­ Bunu müteakip A tatiirk Bulvarında 53
şitli güçlükleri bu kuvvetle yenerek çalıştık. atletin iştirakiyle bir koşu tertip edilmiştir.
Her gün yeni b ir mektep, yeni te r yol, yeni Doktor Refik. Saydam Caddesinden başlıyan
bir bina atıyoruz. koşu Gazi Köprüsü geçilerek A tatürk Bulvarı
Yeni bir eseri bitirirken ve hem en bir boyunca A ksaıayda nihayet bulmuştur. Sü-
başkasına başlıyoruz. Sabahleyin, m em leketi­ mersfiordon Osman 8.26 dakikada birinci, Ga­
mizin irlan ve bayındırlık hayatında pek mü­ latasaray'dan Dündar ikinci, Yapı usta oku­
him bir mevkii bulunan Teknik Üniversite lundan Sabih üçüncü olmuş vc bil'ind gelen
ile bu raüesscseye ilâve edilen yeni binanın a tle te ,' A tatürk Bulvarı kupasını Haşan Âh
açılma türeni kıym etli M aarif Vekilimiz H a­ Yücel vermiştir.
şan AU Yiieol tarafından yapıldı. Biraz evvel 1947 den bu .vana A tatürk Bulvarı gü­
Aksaray Posta Telgraf ve Telefon merkezinin zergâhında önemli değişiklik olmuştur; 1959
yeni binasını açtık. Şimdi de bu Bulvarm eylülünde manzara şöylcce tesbit edilmiştir;
açılma törenini yapıyoruz. Biraz sonra da, Gazi - Unkapanı Köprüsünden gelindiğine gö­
Şişhane Us Taksim arasında güzel b ir yol ha­ r e sol tarafla:
line koyduğumuz Tarlabaşı asfalt caddesini Eminönü, Balıkpazarı, Asmaltı ve civa­
açacağa. Arkasından Taksimde yeni üışa e t­ rında yapılan geniş îstimlâkta açıkta kalan
tirdiğimiz Tenis Kulübü binasının açılma tö­ tüccar ve esnaf için yapılmış tek katU beton
renini yapacağız. blok barakalardan geniş bir çarşı (10 blok);
«İşte bir günde b e ; eserin birden açılma geride geniş bir saha işgal eden kavun ve kar­
törenini yapmak imkanı ve saadetini bize puz sergileri, ki önleri bulvara kadar atılan
veren, Büyük Milli Şefimizin yurttaki imâr kavun karpuz kabuklan ile bir çöplük hâlinde
hareketlerini durdurm am ak yolundaki işaret İdi; Şebsafa Sultan Gamilnin yanındaki eski
ve ilhamlariyle tstanbulun im âr ve güzelleş­ slbyan mektebi yine Çocuk Esirgeme K uru­
tirilmesi hususunda göstermek lûlfuuda bu­ ntunun Ktiçükpazar şubesi ile dispanseri ola­
lundukları yüksek a ttk a ve himayeleri olmuş­ rak kıl ilan ılıyordu; Şebsafa Camilnin üst ya­
tur. İstiklâlin ve yurdun büyük kurtarıcısı nında geniş arsalara yol inşa malzemesi yığıl­
Ebedi Şef A tatürk'e karşı tstanbulun besle­ mıştı: Vefaya sapan yolun köşesinde btiyük
diği minnet ve şükranın b ir ifadesi cılao bu b ir bina olarak llıfzusıhha Enstitüsü inşa
Bulvarın son kısmım açarken Aziz Cumhur ediimlştir.
c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATC f K HE7VKELİ — 1 25 2 — tSTANBCL

Yine Gazi KtjprüsliiKİen gelindiğine göre şubesi yerleşm iş idL


sağ tarafla; Bozdoğan K em erinden ö te bulvar yetti
Geniş b ir s a l» kamyon parkı olm uştur; b tr tâdil görm ekle İdi, bu yolun târihî su lco.
karşıdaki çarşı tipinde 4 blok baraka da bu­ m erinden Venikapuyo kadar olan kısmı için
raya yapılm ıştır; «tstanbul itışaflt Limited bu A nsiklopedide «İm âr» m addesine bakınız.
O rtaklığı İş Hanı» adi altında şeddâdi bir ha*
ATATÜRK HKYKKLI — Saray burnun­
nin yapısı bitm ek üzere idi; geniş bir arsa
da, b ir buçuk m etre kadar yükseklikte, m er­
tahta per^c ite çevrilmiş ve üzerine «İnhisar­
m er bir kaide ile rin d e , cesam eti labilyeden
lar Umum M üdürlüğü inşaatı» levhası asıl­
mış: onun yatımda da M. Karakollukcuya ajd bir buçuk misil k adar büyüklükte bir tunç
heykeldir; Türkiyede A tatürk ’ün ilk heykeli­
büyük bir iû§aat malzeme
dir; İstanbul şehri adına AvusturyalI heykel»
deposu bulunuyordu; seti
Iraş K rip p el’e yaptırılm ıştır. D evrinin ünva-
ü stünde lîa v d a r Yazlık Si-
naması, sonra büyük bir r.iyle R eisicum hur Gazi M ustafa Kemal Faşa
ayakta gösterilm iştir; yüzü Boğaza karşıdır ve
arsa, dairf sonra a lıla n b ir
A nadolu kıyısına doğru bakar; ba$ı açık, sağ
sıra dükkânlar fşçi Sigor­
pençesi azim kârane yum ülm üş ve gövdesine
taların m blok apartm an­
bitişik, sağ bacağı vekar ve irade ifade eden
ları geliyordu, bu a p a rt­
b ir h am le ile ileri atılmış» sol eli kalçası üs*
m anlardan birinin alım da­
tü n d ed ir; b ir yabancı san atkârın verebileceği
ki bir yere de b ir P T.T.
en güzel e serlerd en biridir; T ü rk gençliği­
n in hey k eltıraşlık vâdisinde bugünkü kıymet-

Gftltaane P ı r kında A la lâ rk BeyJccU


w * Neıih> http://groups.google.con:
A-NSİKLOPEnlSİ — 1232 — ATATÜKK tlE V K O l

lorinin henüz yetişmem iş bulunduğu o tarih ­ da Şükrü Nailî, Sami Sabit ve Kenan P aşalar­
lerde Tstanbul Belediyesi Kı-ippel’1 seçmekle la M erkez K um andanı Şakir Bey bulunan e r­
hiç dc h a ^ etm em iştir. İnsaf ile düşünm eli­ kânı askeriye. H ariciye m urahhası N lisret,
dir ki, halk a£zındnfci adiyle S arayİu rııu hey­ Vali Süleym an Sami, Vali Muavini Hüsnü,
keli bu sanatkârın da Gazi M ustafa Kemal Em anet m uavinleri Şerif ve Şükrü Ali, Mü­
mevzuu üzerinde İlk eseridir. K rippel 194Z dc fettişi um um i Tevtik, H eyeti fenniye m üdü­
m em leketinde hir hava bom bardım anında ö l­ rü Ftıad, M ektupçu Osman, Cem iyeti B eledi­
müştür. ye KAtibi um um isi T a rık Ziya B eylerle Em a­
Heykelin m erm er kaidesi, genişçe m er­ n et rü esayi m em urini, e r k i n adliye, ceraf-
mer hir plnlforun ortasuıdadır; platform u n yeti um um iyei belediye ve meclisi um um li vi­
etrafı da bodur m erm er siltuneukl.-ırla eklen­ lây et âzaları, in h isa rla r m ü d ürü um um ileri,
miş bir m erm er korkulukla çevrilm iştir; bu m atb u at m ün tesip lerl ve ülger birçok zevat
bodur sü tu n lu k ların iiüerine do tu n çtan a ra ­ bu m eyanda idiler.
besk oymaiı baslıklar ([oçm lm işlir; platform a «V akit yaklaşm ıştı, heykelin etrafın ı çe­
mozayik çakıl döşeli iki küçük yoldan g irilir; v iren ja n d a rm a , asker, polis zabılai belediye
modhal açıklığı nıUccllü b ire r «incirle k apan­ m ü frezeleri selâm vaziyeti aldılar, H erkesin
mıştır. Ne kadar yazıktır U bu sü tu n b aşlık­ yüzü-, iizert beyaz bir tü lle ö rtü lü ve kırm uı
larından İki tanesi vidalar) sökülm ek su retiy le k o rd o n la rla süslü heykele çevrilmişti,
çalınmış, zincirler de pek tab iîd ir ki yine h ır­ Ş ehirem im M uhiddin Bey, heykelin deniz
slı eliyle yok olmuş, hal tâ zincirlerin m erb u t cihetin d ek i kaidesi ön üne kurulm uş kürsüye
bulunduğu küçük bronz plâk lar d a y e rle rin ­ çıktı. Çok heyecanlı ve titre k bir sesle bir nu­
den sökülmüş, yerine âdi b ire r tel g erilm iştir. tuk okudu.
Bu tecavüz ancak vandalizm sıfatiyle ifade «D âvetliler ve halk bu n utuk ları şiddetle
edilebilir; mütecavizlere im kân v eren ihm al de alkışladı. Bu sırad a ask er süngü taktı, bahri­
hıyanettir, cehlin eseri de olsa affedilm ez; ye m ızıkası s e lim havasına başladı. Şehrem i­
İstanbul Ansiklopedisi çalan ve çaîdırtan ni M uhiddin B ey heykelin bordelâlarım çöz­
mücrimleri lol’ln ederken çalınan y erin e tez dü, tü l a ğ ır ağ ır düşüyor, B üyük Gazinin tim ­
elden yenisini yaptırıp y erin e koym ıyan ve sali m eydana çıkıyor, hailem tezahüratı en şe-
A tatürk heykelinin önünde te l parçaları gö r­ did h eyecanları, en coşkun b ir hasreti İfade
meğe tahammül eden vc ziyaretçilerin zevki­ ediyordu.
ni rencide eden muhafazaya m em u r kim se­ «B ir ta ra fta n alkış tu fan ı devam ediyor,
leri dc ayıplar. Öyle sanıyoruz k i bu b a lık ­ b ir y and an halk Gazinin Sarayburnunda yük­
larla zincirler raütevazl gelirli b ir vatandaş selen heykelini ta v a f ediyordu. H eykelin kai­
kesesinin himmeti île de yerine konulabilir, desin d e (Istihlâs 338) (H eykelin rekzi 1928)
elverir ki ilgili m akam lar izin versinler (C um huriyetin ilânı 1339) (M uzafferiyetl k a t­
Atatürk heykelinin ağılı; m erasim ini iye 1338) ta rih le ri m ahkâktü.
nakleden aşağıdaki s a tırla r ertesi günü 4 te ş ­ «Tem aşa edenlerin um um i m ütalâası, e t­
rinievvel 1926 tarihli C um huriyet gazetesin rafın d a vâki olan tenkitlere rağm en, heyke­
den alınm ıştır: lin kuvvetli h ir san atk ârın eseri olduğuna
«Reisicumhur Gazi M ustafa K em al Paşa dairdi.
Hicretlerinin Gülhane parkına rekıedilm iş «H eykelin kaideleri dibine koşan tema-
olan heykellerinin resm i küşadı, d ü n saat on sagerlertn ak ın ı gece geç vakte k a d ar devam
beşle yapıldı. etti.
«Davetli!er saat on dörtten itibaren gel­ Resmi küşati m ünasebetiyle Gazi Paşaya
meğe başlamışlardı, halk ise daha erkenden, aşağıdaki telgrafnam e çekilmiştir.
heykelin etrafında kesif bir k ütle halinde
toplanmışlardı. Halkın davetlilere tahsis edi­
«A nlın; le b İ E im h u r Gui Paça llureCTerİM.'
len malla İle geçmemesi için «abıtai belediye Büyük kudretinizin yarattığı derin ink ı­
memurları, gelenlerden davetiyelerini soru­ lâbın m edeni sem erelerin i b ire r b ire r İdrik
yorlardı. DSvcttlier heykelin kaidesi yakının­ ve iktifa ediyoruz. Bugün binlerle müştakınız
da biriktiler. Şehrimizdeki m ebuslar, araların­ heyecan ve slirurdan mütevellld edzyaşlariyl*

i/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
-'rC fffi HEYKELf — !2 H — İSTANBUL

mübarek timsalinizi ısialmak saadetini idrak «Vaktiyle bu güzel beldede oturan ve m u­


etliler Heykelini* minnet ve şükran hinleriyle kadderatı millete tahakküm etmek isteyen hü­
taSkalannn İstanbul çocuklarına m utafı mu­ küm darlar ve zimamdarlara daima miliete kar­
kaddes oldu. Bundan miilevellici saadet vo şı vefakâr ve hatııiyeUcâr davranmamışlardır.
mefhareti ara ve iblâğ iie arz; babliyari eyle­ Bu bir hakikati tarihiyedir ki kimse inkâr
rim efendimi:. edemez.
İstanbul Sehircmini • Vatanımıza bir silsile! mesaib dâvet ey-
Muhiddin» içmiş bulunan dahiyel istibdadın kahr ve is-
tlsnli viieubıına, yine Istanbuiun bu faciaları
ATATtİRK HEYKELİ — <B.: İstanbul
yakından gören m ünevver vc hassas halkı
t'niversitesi).
herkesten ziyade kani bulunuyordu; bundan
A TA T t'R K tîN tST A N B I'L ItfiMŞEII- hiç bir zaman şüphe etmedim.
I tllJC İ — fiilyük zaferden sonra İtilâf dev­ «23 Nisan 1336 tarihinden itibaren m u ­
l e t l e r i n İsiaııbtıldaki işgal kuvvetleri henüz k add eratı millete fiilefı vaziyet etmiş olan
çekilmemiş bulunduğu devirde, İstanbul Ce­ T ürkiye Büyük Millet Meclisi 1 Teşrinisani
miyeti Umumiye! Belediyesi 28 şubat 1339 da 1333 tarih li karariyle hâkimiyet ve saltanatın
rfa Türkiye Buyiik Millet Meclisi H üküm eti bilâ kaydü şart m illete ait bulunduğunu b ir
Reisi Gali Musiafa Kemal Paşaya Büyükşeh- daha tasrih ve ilân eylediği Kaman tstan b u­
rin tabii hemşehriliğini vermişti. O zam an, lun iıam iyetkâr sinesinden ne büyük heyecanı
Gazi Pasa, tstanbul Belediyesine şu tarih i ya­ tasvib ve kabul kopmuştu! İstanbul halkı h e ­
zıyı göndermişti: rim: mevâni vc tarvikaatı h âriciyeden biikül-
■tBııgaıı istanbulini ııeclb huLkının yeni liye h alâs bulm am ış olm asına rağm en hiç b ir
bir c-s^i'i iıinıad ve teveccühüne m u h a r ol­ şey o g ü n e k a d ar kalbinde sakladığı hissiyatı
makla bahtiyar bulunuyorum, Âzası ve rliu- necibesinl heyecan ve galeyan h alind e izhar
sa;ı İstanbul halkının iutlhabgerdesi olan C e­ etm esin e v e bu m ün asebetle m illi istiklal ve
miyeti Umumiysi Belediye, haiü olduğu salâ ­ hfikim iyete o la n alâkai şedidesini gösterm esi­
hiyeti tem ; Üyeye istinaden' 28 Ş u bat 1339 n e m âni olam am ıştı.
tarihindeki îetimamda ittihaz ed ilm iş b îr t a ­ İsta n b u l v atan p erv erliğ in in yeni ve yük­
rar :Ij* b-;ıa Jslanbuluıı tab ii h em şehriliğ in i sek b ir e se ri tecellisine d ah a şa h it bulunuyo­
tevcih eylem iştir. T ürk ve M üslüm an Ista n - ruz: H âkim iyetim izin, m illi itilâ ve istiklâli­
buiun ra n . irfan ve nezaketine yarad an tezhi- m izin ta rs ln i için T ürkiye B üyük M illet Mec­
bati)'.c de l i r ncflsel sa n a t ve m a rife t o lan lisinin v erdiği lecdldi in tih a b a t k a ra n üzeri­
cemiyoti ır.u>arünUey hanın m azbatasını, b u n e bu g ün b iitü n hakayiki m ü d rik olan mü­
nişane) teveccüh ve m u habbeti büyük b ir n ev v er ts ta n b u l halk ın ın y â r ve ağyara k a rşı
h ürm et vc tahassüsle, heyeti mahsusa&ı elin­ m ü lteh id v e nıü tesan id b ir k ü tle i m illiye ha­
den aldım. Bıı vesile ile gü:-el ts ta n b u la , onıın lin d e çalıştığı ve şayanı m em nuniyet b ir ne-
te m u vc hajöüs halkının feyiz ve faziletini ticei m es’udeye vasıl olm ak üzere bulunduğu
bütün çlimuiB ile U r daha yâd ettim . kem ali ş ü k ra n la görülm ektedir. B öyle b ir
flstanbul, illücadelei M illiyeınizin d e ­ batk ın sam im i ve vicdani b ir delili m uhabbe­
vamı nıiiddelince m illi ve v atan i aşkım ızın, ti o la ra k (evcihettiği tab ii hem şehriliği ken­
kudsi vc yüksele b ir m ihrabı olm uştur. B un­ dim için büyük b ir sebebi m efh aret ve şeref
dan sonra da hiç h ir hâdise, hiç b ir kuvvet addederim .
ruhum uzu bu m ihrabı m u kaddesten çevire- «M illetim izin ru h u asilinde ötedenberi
miyeeeklir. gördüğüm feyiz ve gablliy etten kuvvet alm ak,
•B ugün h e r T ü rk ve MiislUman kalbi, İs­ milli m ücadelem izin esasım ihzar eylem ek
tanbul arkının, İstanbul h a sret ve iştiyakı­ üzere b u nd an d ö rt sen e evvel IstanbUlU te r-
nın bir halim idir. D ört beş asırlık mesai i m il- kettiğim gün, duyduğum yeis ve hicran ı asla
llyenıhdıj mahsulü, b u güzide m edinem izde unutam ıyorum ; halbuki ay rılık sair akşam ı
toplanm ıştır. K abiliyeti m illiyeınizin m üeb­ vatan ile b e ra b e r e sir ve m uzlarib inliyen ts­
bet! ve beliğ b ire r nişanesi olan bunca Sbl- tan b ulu n halâsına m a tu f b ir ç a re idi.
d al ve m üeşsesat hep oradadır. «C enabı H akka çok ş ü k ü r olsun ki, bü-
h ttp ://groupş.goog le.ee
‘i i ■r.-SİE lA PFfiJSl — 125$ — A TA TCBK w İS K İL İP M CZESİ
t —------- -------------------------- -----------------------------
y ık /. iUeliraü)» azim vc iradesi m uvaffak ressam ı Pisan i'n in iki güzel sulu boyası var­
oldu. Âmali milliyem iz tahakkuk ve tecelli d ır. B unlardan b 'rl Çanakkalede b ir T ürk
elti, ediyor ve daha edecektir. hücum unu, d iğ eri d e İzm ir cephesinde Uk
- Düne nisbetlc bugün daha h u r hava le- T ü rk m ukavem etlerinden birini tasv ir etm ek­
neffiis eden Istanbulun tam am en h a lls 'ı uzak ted ir. O rtadaki vitrind e Gazinin büyiik nut­
değildir. lslaDbul b u lıalâ&ı ile yalnız işgal v c k undan Mr nüsha, İstiklâl M adalyasını göste­
işa re tte kurtulm uş olm akla kalm ıyacak. bel­ re n re n k li b ir resim , b ir kağnı fotoğrafı ve
ki Türkiye cam iasında a rtık anav atana ve y u a n lıla rd a n igtinam olunm uş iki tüfek v a r­
m illete avdet eylem ek gibi y e n i b ir b a y at ve dır.
saadete kavuşacaktır. İstiklâl M adalyasının aslını koym ak müm­
«M üstebid su lta n ların ih tira s ve d â râ iın a k ü n iken k itap tan kesilm iş resim , müzenin
m akar olmak İstanbul için şerefli b ir vaziyet şan ın a lâyık d eğildir. T ü fek lere gelince bun­
değildi. H ü r ve m u k ad d eratın a k e n d isi h â ­ la rın d a y e ri A skeri M üzedir. Z ira iki tüfek,
kim büyük T ürkiyenin m ünevver v e k ıym etli b ir A ta tü rk v e İn k ılâb m üzesinde düşm anı
bir m edinesi olduğu z am an d ır k i İs ta n b u l e n y o k e tm iş T ü rk h am asetin i ve m uzaffer T ürk
tabii feyz ve faziletiyle en hakiki m evkii b ü - o rd u su n u te m sil edem ez.
lendine yükselecek! ir. Z em in k alın da sokak kapısından girince
«Bu muazzam n etic eleri e ld e e tm e k için sağ d a k i oda A ta tü rk ü n Istan buldaki h atıratı­
b ütü n uıillet ve m em leketim izle b e ra b e r ts ­ n a ta h sis e d ilm iştir.
tanbulun da pek çok (e k tiğ in i biliyoruz; fakat D u v a rla r fo to ğ rafla rla tezyin edilm iş
şu rası da in k âr edilem ez ki m u sib etler, ıztı- o lu p o da k a p ısın d an girilin ce hem en sol­
ra b la r bizim için azim ve kuvvet ıııen b aı o l­ da, g en iş v e b ü y ü k b ir çerçev e içinde, kİ ka­
du. İstik lal ve hâkim iyeti y ed i ik tid a r v e in ­ b a rtm a tezy in atı ih tiv a eden bu çerçevenin
hisarına almış olan m illetin sayei h im m etin ­ ü st k ısm ın d a b ir m adalyon için d e A tatü rkü n
de katib en bu ıztırab ve m ih n e tle rin , b u ta h ­ k a b a rtm a b ir başı v a rd ır, Gazi M ustafa K e­
ribat ve h aşaratın telâfi edileceğine em in ola­ m a lin siy ah zem in ü zerin d e esk i h arflerle
biliri! p irin ç te n 1 T em m uz 1827 n u tk u bulunm akta­
■Bu sam im î vesile ile tabi! h em şeh riliğ i­ d ır, bu güzel e s e r U am di im zasını taşım akta­
nin m üitehiri olduğum ts ta n b u lu n a rtık hak dır.
edilmiş saatSetli b ir devrel h a y a l için d e h ü r M erd iv end en çıkılınca İkinci k a tta hem en
ve mes'ıul yükselm esine in tizaren büyü k , k ü ­ k arşıy a g elen bölm ede şu h â tıra la r toplan­
çük bütün h alk ına en h a r v e sam im i iştiy ak ­ m ıştır:
larım ın tebliğini ric a ederim efencfım». D avard a İb rah im ÇaHı’nın 1937 tarihli
ATATÜRK V E İN K1LÂB M ÜZESİ — b ü y ü k bir A ta tü rk p o rtresi. Gazi M ustafa K e­
MilU M ücadeleden evvel A ta tü rk ü n Şişlide m al P a şan ın fesli, kalpaklı, baş açık üç bü­
tram vay caddesinde k ira ile o tu rd u k la rı ü ç y ü k fo to ğ raf p o rtresi.
katlı ve b ir de çatı k a tı b u lu n an ev, İsta n b u l D u v arın ö n ündeki üç vitrin d en sağdaki
Belediyesi tarafın d an satın a lın a ra k b ir mlize p o rtresi.
ittihaz edilm iş ve büyük adam a ait eşya ve D u v arın ö n ündeki üç v itrin d en sağdaki
h â tıra t toplanm ıştır. v itrin d e A ta tü rk ü n m a re şa l Üniforması. O r­
A şağıdaki n o tla r 1947 y ılında tesb it edil­ ta d a k i v itrin d e k artv izitleri, kalpağı, küçük
m iştir: cam lı b ir g üm üş k u tu içinde saç la n ; d ü rt ma­
Zem in katında sokak k apısın d an girince dalyon: M areşal finiform astyle yandan, baş
karşıya gelen oda M illi M ücadeleye tah sis açık y andan, C u m hu riyetin onuncu yıldönü­
edilm iştir. Bu salonda d u v a rla r ask eri h a re ­ m ünde h alk için basılm ış küçük madalyon.
k âtı gösteren h a rita v e k ro kiler ve A ta tü rk ü n N eyvorktan kalkıp b ir uçuşta Yeşilkflye inen
bu yıllardaki hay atın a ait fo to ğ raflarla be­ A m erik alı tay yareci Polando'ya verilen 1631
zenm iştir. B u arad a büyiik adam ın T rab lu s­ ta rih li h â tıra m adalyonu; A tatü rk ü n sesinin
garb H arbinden Birinci C ihan H arbi sonuna plâğı, «Sahibinin Sesi» m arkasını taşıyan bu
kadar geçen devir içindeki hayatına d a ir kıy­ plâğın üzerinde şu cüm le yazılıdır:
metli fotoğraflar da bulunm aktadır. İtalyan «B üyük ö n der Gazi M u stafa, Kemalin
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
A T CIK w İNKILA P MEZESİ — 1256 — İSTANBUL

ı -*.ı! 9cj'« ıColâl Bayan armağanı»; Atalitr- yanlan ve Cemal Kadir'in arap harfleri üze­
kün >BmS$ sigara kutusu; alim kartal bağlı rine yaptığı zarif karikatürün orijinali.
fddifi kâğı( keseceği. Soldaki büyük salonda iki sigara masası,
Soldaki vitrinde Mustafa Kemat Paganın b ir kanape. dürt kolluk. AtaiürkUn bu evde
Slv.v. Kongresinde giydiği redingot. oturduğu günlerin eşyalarındandır. Duvarlar­
Sağdaki küçük odada bulunan vitrinlerde da Atatfirke ait (ok gtlzel fotoğraflar yer at­
Atı-!i,V- ait :u hâtıralar toplanmıştır: mıştır.
(jır*c (ç dona vc fanilisi, beyaz ve renk­ Ayrıca A rif Bediinin 1038 tarihli yağlı boya
li jp e k i gömlekleri, beyaz kolalı gem)e£i büyük bir A tatürk portresi ve keza yağlı bo­
krem, gtirez ve siyah çubuklu kravatı, büyük ya ve Kemal imzalı Atatürkün SelAnikte doğ­
nutkunu okurken Siydiği redingot, smokini. duğu evin resmi, bu evde doğduğu odayı güs-
Erzuruından Sivasa giderken giydiği sarı vi­ teren bir iç resmi vardır. (Bu ressam Kemal
daladan fotinleri. 1959 da Galatasaray resim muallimi bulunan
Kemal Zeren’dlr)
Sağdaki büyük odada yaldızlı Uç kırm ızı
Evin üçüncü katı bir müze olarak ziya­
kadife koltuk A tatürkün bu evde oturduğu
retçilere açılmamıştır İstanbul Ansiklopedisi
günlerde kullandığı eşyalardandır. D uvarlar­
bu k atta bulunan bazı eşyayı burada zikret­
da Dil İnkılâbı çalışm aları günlerine a it el-
m ek ister:
K alafattın altı m eşalesi bu­
radadır ve büyütülmüş bir fotoğ­
rafla Dolmabahçe Sarayındaki ka­
tafalk m erdivenden çıkınca karşı­
ya gelmek üzere tanzim edilmiştir.
M uhtelif odaların duvarlarında
İtalyan ressam ı Pisani'nin fırçasın­
d an çıkmış ve Yunan işgalinin
çok acı günlerini tesbit eden ve
h ep si hakikaten yilksek bir tarih
kıym eti taşıyan sekiz suluboya re­
sim vardır. Mevzular şunlardır
1— İzm ir işgali, Saat Kulesi mey­
danında sivil Türklerin katliamı;
Z— Bir h arp sahnesi; 3—
Rıhtım da İhraç ve katliam; 4—
Yangın, -talan; kıtâl; S— Türk köy­
lü kadınlarının yaralı erkeklerine
yardım ları; 6— Kı§ gümtada Yu­
n a n çetelerinden kaçan Türk köy
liileri; 7— B îr evin yağması; #—
Felâketzede m uhacirlerin yardımı­
n a koşan HUâUahmer.
Yağlıboya, Atatürkün tabulu
nu taşıyan top a ra ta sı Kompozis­
yonu; Zeki Kocsmemi'nin imzasını
ve 1939 tarihini taşıyan bu tabfc
bir büyiUc mükâfat İcazanmışür.
Mareşal Franehet d ’Esprey'b
tstanbula girişini tasvir edan v«
/ ; / / ' 'S s s / s s s * ■
‘ £S_'SŞ ş /{ y ■ Ş.* 1 ~ Beyoğlundakf Cadde! Kebiri (İstik-
!âl Caddesi) Yunan bayrailariyU
Şişlide Alattlık vc tnkıiab Münşi donanmış gösteren imsassz yifilı
(Reıim; Bchccti
ANStKLOrHDİSI — 129? — a t a tü r k ü n TAHNlTl

ve 1934 tarihini taşıyan yağlı boya «İşgal kuv­ b in i 1)700 liraya İÇ ve dış yağlı boyuları 1lü
vetlerinin İstanbul» girişi*. ayni rnnsnmtn U- boratıer tim lr edilm iştir.
rihslz yağlı boya «Türk askerinin lıU ııb ula
Bıı arad a sobalar kaldırılm ış. S52 lirayıı
girişi» resim leri, ki h er ilçü de san at kıym e­
k a lo rifer tesisatı turalr olunm uş,'' I0SS 16515
tinden m ahrum eserlerdir.
kışında m üıc k aloriferle ısıtılm ıştır.
A faliirk ve İnkılâp ıjıilessescsin®, son pek­
lin! almış ve eşsiz büyük adam ın M ilin hâlı- Ressam İbrahim Ç allı'ıun 1927 tarihini
rstını içinde toplam ış bir m üessesedir deni­ taşıyan «T ıikopisin Gaziye kılıcını teslimi»
lemez. adındaki fi m e lre boyunda btiyük tabolsu Bm-
İstanbul A nsiklopedisi, bu müzeyi, Mus­ lik i M illiye elin d e m uhafaza edilm ekle idi;
tafa Kemal P aşanın bu e rd e o tu rd u ğ u gilnle. d e fte rd a rlığ a m ü ra c a at edilm iş v c 1959 yılın*
rin havası r e dekoru içinde, K ah ram an Ala d a bedelsiz o larak bu m üzeye m al edilm iştir.
türkün M kiiçilk eşyasına varıncaya l a d a r B u b ina M ustafa K em al Paşa tarafından
bütün m elru k âtın ın to plan dığ ı b ir hazine 1918 sen esi aralık ayının b irinden itibaren Vır
olarak görm ek isle rd i. K endi eliy le b a h şe tti­ sen e m üd d etle kiralanm ışts. Büyük adam or­
ği hediyeleri m üstesna, göm erini ebediyen du m ü fettişi olarak bu evden b e ; buçuk ay
yum duktan soııra onun h e r şey i m illetin d ir. so n ra ay rılm ıştır. Evin o zam anki b ilin i bi­
Ila ttl, onun b ir hediyesine nail olm ak s u r e ­ le n le rd e n Saym Tevfik R üştü A raş ve Dr.
tiyle İltifatına m azh ar o la n la r d a h i, b ir gü n lîasim F erid 15)56 da Müzeye davet edilm iş­
aile eşyalarının d ağ ılıp kay bo lab ileceğ ini d ü ­ ler, k e n d ilerin d en alın an bilgiye uyularak
şünerek, ellerin d ek iler! bu m üzeye tev d i e t ­ 3000 lira civ arın d a sarfiy at ile elam ın '.iil
meleri g erekirdi, şu şa rtla ki ken di isim leri p e rd e le r y a p tırılm ıştır. G azinin Sakarya m u­
de o eşyanuı y an ın d a te sb it e d ilird i; bu da h are b esin d e giydiği gri kalpak İle A tatürkün
A tatürkün b ir b ü y ü k lü k ş a n ıd ır k i. k ü ç ü cü k son Trakya m an ev rasın d a kullandığı b ir çili
bir hediyesi dahî, sah ib in in a d ım , b ir m üze­ ru g a n çizm e T ev fik R ü ştü A raş tarafından
nin etiketleri ü zerin d e e b e d ile ş tirm e k tir. M üzeye verilm iştir.
A tatürk ü n m ü zesin i g e ze n le rin gözleri Ş u rası da d ik k a t v e ehem m iyetle daim a
bazı şey ler arıy o r: g iü ö n ü n d e b u lu n d u ru lm alıd ır ki. Şişlideki ev,
D urm adan sig a ra içen b ü y ü k a d a m ın s i­ İçi a h şa p b ir y ap ıd ır. B ir yangın â fe ti, b ir an ­
garaları n e re d e ? .. B ir k a h v e tiry ak isi olan d a. A ta tü rk ü n aziz m e trû k Jl ve h atıra tın ı yok
A tatürkün k ah v e fin can ı n e re d e? .. H usus! ed eb ilir, Şişlideki ev. b u n d an böylo b ir dev
bayatında yem ek yediği ç atalı, Kaçığı, bıçağı le t, beled iye m ülkü olarak kalınalı, b ir Ata­
nerede?.. B üyük a sk e rin ta b a n ca sı n e re d e? . tü rk v c In k ılâb m üzesinin de, tez elden tem eli
Son T rakya m an e v y ala n u d a g iy diği o z arif a tılm a lıd ır, BUyükşefoir halkı, m uhakkak ki
spor kostüm ü v e k ask eti n ered e?.. K alpağı A tatU rk B u lv arın ı tezyin edecek m ebâninin
müzede, Ş apka İn k ılâb ım y ap an A ta tü rk ü n b aşın da da bü m üzeyi g ö rm ek ister.
şapkaları n erede?.. M eşh u r n u tu k la rın ı yazan A TA TÜRK Ü N TA H N İT İ — A tatürk ii:ı
ve cum huriyeti T ü rk g e n çliğ in e e m a n e t ed en aziz n iş i v efatları g ü n ü D olm abahçe Sarayın.!
lülem i n erede?.. A ta tü rk e dilnya m eşahirln- te le fo n ile davet ed ilen G ü lhâne A skeri Tıb
d»n ve dev let re isle rin d e n gelm iş hedİydeT A kadem isi anatom i patoloji profesörü m e r­
»ardır, o n la r nem de?-. ?,s... hum D o kto r M. L üfi Aksoy tarafın dan fevka­
E ger b u n lar ve b u n la ra m üm asil d iğ er lâde d ik katle yapılm ışlı; A nkarada E tnograf­
« letrû k it ve h a tıra tı başka b ir y e rd e to p la n ­ ya M üzesindeki m uvakkat kab rin d e on beş
mış Ue, Şişlideki ev in kapısı ü zerine « A tatü rk sen e y attık ta n so n ra 1053 de Amd K ahire
ve tn k ıllb Miizesi» levhası konulm uş b u lu n ­ n ak led ilirk en tab u t açılm ış ve Büyük adam ın
duğuna güre h e r şeyin in b u ra y a d ev ri İ l a m ­ nâgi biç bozulm am ış olarak bulunm uştu. P ro ­
dır, fesö r Lûtfl Aksoy ta h n it isinde tanv.nl ile di­
1959 yılı ağustosunda B elediye M üzeleri- ğ e r tah n it m addeleri, biiyük bir enjektör,
nin değerli m üd ü rü E dhem Sezin, tstan b ul m u h telif boyda vc kalınlıkta iğneler, pens ve
Ansiklopedisine 5u m alû m atı tevdi etm iştir: tro k n r ku llanm ıştı ki bı< Aletler 195S yılımla
tOS$ d e ta m ire m uhtaç o la n bu ah şab P rofesörün m uavinleri elinde bulunup Şişli-
om /group/m erakediyorum
‘■iMi Knamt — 1258 _
ısTMtnm.

■ M atü ri ve tn k illb Milzcsinc IL'vdl edil­ çfçek meraklılarından; birisini «Şerefıiz» adı
meli uzercMi ile te ıc ir ettirdiği Uç iane gayet suzel turun­
Ktjld Barlav cu lAte e ld e etmişti.
BltıJ.- utırvıluliatı. T n k tri’l !}UkMocljran.
A TA I'I.I.A II EFENDİ — On altıncı asır
ulemasından, İkinci Sultan Selimin bacası; A TÂ IJU .A II EPKND) (Ilürrizadc Mrh-
astı Aydanm Birk) kasabasındatıdır; Rüstcm- ın u l — On sekizinci asır ulemasından ve şey­
pi$2 M edreselinde m üderris iken Şehzade Se­ hülislâm ların seksen besincisi; Şeyhttllsisj»
lime muallim (ayin edilmiş ve bu şehzadenin D ürriıâde Mustafa efenıllniıı oğludur; (II.
derin hürm et ve sergisini karanm ış; Şehzade­ 11*121 IV29 da doğdu, İnhasının himayesinde
sinin ciiJûsunıi.ı. beş VJİ kadnr. İstanbul'la en sü ra tle terakki e tti; » I I17Ü-I197) 1758-17B2
nüfuzlu devlet erkânından b iri olm uştu; ka­ arasında sırasiyle Selanik, Mekke, İstanbul
pısı «mercii ulema vc ekabir» olm uştu. Genç­ kadılıklnriyle A nadolu vc Rumeli kazasker­
liğinde Ehıisıımd Efendiden reyiz alanlardan liklerinde huiundu ve ıH. 1107) 1782 de Şey­
Olduğu halde itetadına ria y e t ve ikram da ku­ hülislâm oldu; Halil llam id Paşa ile yakın
s u r ettiğinden, m üverrihin kaydına göre gali­ dostluğu (B.: H alil Haınid Paşa) iki sene sonra
ba Ebussuud E fendinin bedduasına Uğramış, azli ile G eliholuya sürgün gönderilmesine se­
(H- 979) 1571 de ölm üş, cenaze nam azım Şey­ b ep Oldu; ve o yıl içinde Cellboluda öldü; Ya-
hülislâm Ebussud Efendi kıldırm ış idi ki. zıcızâde M ahmud Efendinin kabri yanına g i
efendinin yüziine dik k at ed en ler yüzünde b ir m öldü <H. 1199 — M. 1784). Devrinin pek ki­
•m eserreti hakika» görm üşlerdi. b a r. mütevazi ve gayet cöm crd bir slm isı ola­
A lâullah Efendinin bazı a hb abları an la­ ra k tanınm ıştı.
tırm ış. ölüm ünden birkaç gün evvel b ir rijya Bibi.: İlmiye Salnlmesl.
görür, ulema m eclisinin sad rın d a o tu ru rk en
içeriye sofu kıyafetinde e li âsalı bir adam gi­ A TA I'LL A H EFEN D İ (Ksseyid Mehmed
rer: «Kum min meclisike yâ nâsiüledeb!» T opalı — On sekizinci a sır ulenuısından. lll.
(meclisimizden kalk ey edebi u n u ta n adam !) 11731 1759 da doğdu. Şeyhülislâm Esadefen-
(Uye üç defa iizerlnc hiicum eder. AtâuJlah dizâde Ş erif Efendinin oğludur; asrın beşik
Efendiyi yerinden kaldırırlar, efendi mecUş- ulem ası arasında on iki yaşında m üderris ol­
lekilere bu adara kimdir dîye sorur, E b u s s u ■ d u; sü ratle terakki ed erek yirm i d ö rt yaşında
ud örendin;» babası Muîıiddin İskilibidir d e r­ G alala kadısı tâyin edildi. Otuz bir yaşında
ler. <11. 1208 — M. 1793) İstanbul kadılığına ilâve
o larak nakib-iil-eşraf oldu; ilmiye silsilesinin
Bibi.: Pcçevlli T arihi, I.
A nadolu kazaskerliği basam ağını atlayarak
A TÂ U l.l.A li EFF.NDİ (A rabzade) - On beş yıl sonra Rum eli payesi aldı. (H. 1219)
sekizinci asır ulemasından; şey hü lislâm ların 1804 d e bilfiil Rumeli kazaskeri ve (H. 1221)
seksen nllıncısı; Ü çüncü A hm edin im am ı Ab- 1806 da Şeyhülislâm oldu. Kabakçı Mustafa
nürrahm an Efendinin oğludur: (II. 1132) 1119 vakasında." Ü çüncü Selime karşı irticai temsil
da doğdu; on sekiz yaşında m ü d erris oldu; on eden başlıca sim alardan biridir. A lem dar Mus­
yedi yıl kadar naipliklerde d olaştı. H aleb ka­ tafa Paşanın ordûyi hüm âyûnla beraber İstan­
d ısı oldu. E d im e payesi ald ı, İH. 1183 -1193) bul» geldiğinin tezine azledildi; Bebekteki ya­
17flB -1779 arasında geçen on yıl itin d e lısına sttriildfi.
Şam , Mekke ve İstan b u l kadısı oldu; ilm iye
Dördüncü M ustafa'nın lıal’i ve ikinci
mesleğinde katedilm csi irab ed en Anadolu vc M ahnuıdun cülûsıı üzerine Kızanlığa, İki sene
Rum eli K azaskerliklerinde d e bu lu n arak (11-
sonra da arpalığı olan Gtizeihlsara gönderildi
1199) 1780 da şeyhülislâm oldu; fak al tu tu l­
ve (H. 12261 1811 dc orada öldü, llalk arasın­
duğu hastalıktan kurtulam ıyarak altm ış üç
d a Topal Atâ E fendi diye m eşhurdur. Çocuk­
gün sonra oldli; A tlkalipaşa - Sedefçiler hazi-
luğunda hususi hocalar elinde, bilhassa mü­
reslne gömüldü.
Btbt.: tlbifc Salnlmnl. d e rris Tokadi M ustafa Efendiden sağlam bir
tahsil görm üştü. M edrese erbabı arasında
ATA u LI.A II EFENDİ (Çlvtaâde) — On makbul ve m uteber haşiye ve risaleleri var­
yedinci a sır ulem asından. Büvükşehrin nam lı d ır. Tiirkçe Labirat Ue Beyzavl tefsirine mub-

http://groups.gooq le.ç;
A*S!KU>PSDISt — 1259 — a t A u [,LA>I ETBNDt ıŞ a n M d rı

tasar bir haşiye yazmağa başlamış fakat ta ­ istemek üzere el çırpını;. Meclis inde bulu­
mamlayamamıştı. Vafcayi Selimiyede oynadı­ nanlardan bir kısmı hayret İçinde kaimi), bir
ğı siyasi rol, ilmi şöhretini unutturacak k a­ kışını rb gülmekten katıla yazmış, fakat, Sa­
dar lueş'um olm uştur ıB.: Selim III: Mustafa daret Kaymakamı Şakir Ahmed Paşa işi ta t­
Mustafa Paşa, A lemdarı Kabakçı Musta­ lıya bağlamak zarafet ve nezaketini günlete­
fa vak'ası). rek: — Doğru.. Pek yorulduk.. Bir kabre içe­
B ibi.: tlınij™ SatnaoiMt. cek kadar teneffüs edelim' diye d&vacıtan
dışarı çıkarmış.
ATÂI’LI.AII EFENDİ (Mclımcdı — On
iijbJ.: Tarihi Cevdet, X.
sekizinci asır ulem asından; şeyhülislâm ların
elti «klzincisi. İbrahim Efendi ism inde b ir AT â U U . a II EFENDİ IScyyld) _ On se­
tad ın ın oğludur: m esleğinde yolu ile yükse­ kizinci asır hattatlarından: babası Sipahi oca
lerek IH. 1125) 1713 d e Şeyhülislâm oldu. ğı kethüdası B andırm alı Mustafa Efendidir;
Fıkıh ilminde d erip b ir âlîm ve ilm iye tftbiri kendisi Sipahi kalemi kâtiplerinden olup ne­
İle 'ahkâm ı jeriy eye vakıf ve usulü istrhadda sih ve sülüs yazıyı Şeyh Mehmed Efendiden
vegine> olmasına rağm en fetva m akam ında tah sil etm iştir ıH 1191) 1777 de ölmüştür.
ancak üç ay k ad ar kalabildi: ilmi m eratibi
B iU .: Mustftfcİınz&ıto, T uM ei ta l t il tn .
ehliyet ve sitihkak sahiplerine verem edi, rü ş­
vet re irtikâp m eydan aldı; nih ay et Sadırtzam ATÂULLAH EFENDİ (Şânizâde «ı-hm edl
Şehid Ali Paşanın tavsiyesiyle azledildi; dili­ — On sekizinci asır sonları ile on dokuzuncu
ni tutam ayıp d e rle t erk ân ı aleyhinde bulun­ a sır başlarında yaşamı? çok değerli b ir tabip,
ması Üzerine Siııolıa sürg ü n edildi: Trahzona ayni zam anda seçkin m atem atik bilgini ve
sürülen Şeyhülislâm Ebczâde A bdullah E fen­ edib; H icri 1223 -1236 ve milâdi 1808 • 1821
di ile beraber bindikleri gem i ((aradenizde yılları vak’alarını ihtiva eden ve tŞânüâde
şiddetli hir fırtınaya tu tu la ra k b attı; A bdul­ Tarihi» diye d ö rt ciltlik b ir e se r bırakmış
lah Efendi boğuldu. A tâullah Efendi, pek az devlet vak’anüvlsl; 1771 d e doğdu; Medi­
olarak k urtu lan lar arasında, karadan Boluya n e kadılığına kadar yükselm iş ulemadan Hacı
geldi; geçirdiği fel&ket üzerine menfası da Mehmed Sadık Efendinin oğludur; Şânizâde»
Sinobdan Boluya tahvil edildi; ve pek az sonra Ligi şine-tarak kelimesinden gelip dedesi ta­
1715 <H. 1127} de orada öldü. rakçı imiş.
B ib i.: İlm iye Salnam esi.
Tahsilini Siileymaniye Medresesinde yap­
ATÂULLAH EFEN D İ (MoUacıkzâde) — mış, sonra o zamanlar yeni açslan mıibcndis-
On sekizinci asır sonu ulem asından IH. 1155) haneye girmiş, oradan da parlak muvaffaKİ-
y eüe zamanının emsali az seçkin münevver­
1742 de doğmuş, R umeli kazaskerliğine kadar
lerinden biri olarak tanınmıştır. Müderris ol­
yükselmiş, bu m akam dan ına’zul bulunurken
muş, orijinal eserleri ile nazan dikkati çek­
|H. 1227) 1812 de ölmüştür; babası Rumeli
miş, bir arada hekim baş ılığa tayini düşünül­
kazaskerlerinden İshak Efendi, dedesi de yine
müş ise de İkinci Sultan Mahmud üzerinde
ilmiye ricalinden Mollacık Mehmed Efendi­
büyük nüluj. sahibi olan Nişancı Halet Efen­
dir.
di engel olmuştu. O devirdeki Türk tababeti­
Çok güzel konuşur, sohbeti tatlı ve zen­ nin kAzip şöhretlerinden hekimbaşı Behcel
gin fcr İstanbullu idi, ve devrinin namlı a f­ Elendi tarafından daima tehlikeli bir rakip
yon tiryakilerinden idi, kışın konağı, yazın olarak görülmüştü; sohbeti çak tatlı bir mec­
yalısı, bu keyif zehirinin müplelâlariye dolup lis adamı olan Şâniüâdc Atâullah Efendi bıı
boşalırdı. Cevdet Paşa T arihinin onuncu cil­
lştirkaab ile alay eder:
dinde şu fıkrayı nakleder;
— Behçet Efendi hekimbaşı ise ben de
Rumeli kazaskerliğinde, b ir gün B abılli-
başhekimim!..dermiş.
dekj Arz odasında dâva dinlerken, kendisine
keyif ehli züm resinin «şeker» dedikleri ımız­ 1819 da vak’anüvis Ayınla!) Asını Efen­
ganmak (zamanımızın argosiyle dalga geçmek) dinin ölümü üzerine bimat tkinci Sultan İlah-
hali gelmiş, şöyle b ir toplanınca kendisini tir­ uıııd laraiuııian vak’anüvis tayis edildi; ŞSni-
yakilerle dolu olan koağında sanm ış, kahve zâcle evvelâ tutacağı vekayiuâmcye bir mukad­

»m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
A T A tfL lA J! EFEY D İ — 1260 — İSTANBUL

dem e lü lem e alarak Padişaha arz etti, bu y a­ bilgiye sahip olduklarından m eclislerine işti-
zıyı çok beğenen Sultan Mahmud: râ k eden gençler hakikaten feyiz alırdı, ma­
— Vckaylnâmenize benim cülusum dan h ut ju m a ld a bu Ortak&y cem iyeti İlmiyesi
başlayınız;.. dedi. gençleri dinsizliğe ve ahlâksızlığa sevkerten
O’sırada Şeyhillislâra bulunan Halil E fen­ gizli b ir Deklaşi Tekkesi gibi gösterildi. Kadri
di vak'anOviaÜğc kendi m ektupçusu Sahhaf- Bey M anlsaya, tam a» K erruh Efendi Bursaya,
larjeyhizâde Esad Efendiyi tayin ettirm ek isti­ Şftnizâde A tâullah Efendi de T ire'ye sürüldü­
yordu, teklifinin reddi ile Şânizâdenln tayini- le r (R : F e rru h Efendi. İsm ail, K adri Bey, Me-
ni A tâullah E fendini» bu memuriyete talip lekpaşazâde: B ehçet Efedl, Hekimbaşı; Orta-
olm asından bildi ve bu d eğ erli adam a kargı köy C em iyeti tlmiyesi). Şânizâde o yıl içinde
husum et beslem eğe başladı: h a ttâ vak'anüvls m enfasında teessürden vefat etti. Arapça,
Efendinin protokol icabı k endisini ziyarete farşça, ve fransızcayı anadili gibi bildirdi.
geldiğinde asık bir yüzle karşıladı; M usiki ilm inde de derin bilgisi vardı,
— Senden b u gü n lerde herh an g i b ir ta ­ ş iirle r yazar. gUzcl resim yapardı, en sağlam
ra fta n yazıya m üteallik b ir şey iste d ile r m i? m ânasiyie m ünevver adam dı; tıp ilminde ilk
d iye sordu. A tâullah E fendi «asırdı: tü rk ç e te rim leri o koym uş, kullanm ıştır. Tıp
— Hayola efendim ,.,dedi. Üzerine «M ir’atü l Etıbba» ve Mlr'atllİ Eban»
— Şevketli Efendimiz senin v ak'anüvis- ad ın d ak i e se rle ri 1819 da M atbaal Amire'dc
life kadar tek olduğunu n e re d e n biliyor?.. ik in c i S u ltan M ahm ud’u n em riyle basılmış­
O zam an A tâullah E fen d i dayanam adı: lard an ; an ato m i üzerin e «Mi’y ârül Etibbâ» vc
— Benim Âsim E fen d in in v e fa tın d a n ha* fizyoloji üzerin e »U sûîül Tabla» adındaki eser­
berim bile yok, Padişahım ız h a tırla y ıp ta y in le ri d e ö lü m ü n d en so nra 1828 de Mısırda Bu­
etm iş, kulunuz ŞSnizâde A tâu llah E fendiyim , lak m atbaasın d a basılm ışlardır.
şim diye k ad ar hâkipâyi hü m âyû n u şâhâneye A TA U LLA H EFEN D İ (Tefslrfzâde Meh-
d ört tu t’a kitap te lif edip takd im etm iş idim :., nıed). — On sekizinci a sır ulem asından, şair
dedi. v e h a tta t; sü lü s v e n e sih yazıyı Derviş Ali'den
Şeyhülislâm fen a h ald e b o zu ld u , s o ğ u k ta h sil etm işti; m esleğinde tstan bu l kadılığına
b ir e d a Be: k a d a r y ü k selin i;. (H- 1129) 1716 da yaşı sek­
— A llah m ü b a re k eyleye!.. dedi. se n i b u lm u ş o larak ölm üş, Eyyubsııltanda
Vak’anüvisliğl 1826 y ılın a k a d a r devam d efn ed ilm lşlir. Şu beyit kendisinindir:
itti; o ta rih te d üşm an ı h ek im b aşı B eh çet
Ü stâlH m an * n o k tıl m ö sk la b illa i
Efendinin tezv irleri ile azled ilerek y e rin e Sah- l lü t f ü h ı l 0 9 U r COo « lo r b ir iH â b fyJer
haflarşeyhizâde E sad E fen d i ta y in edild i. 0 -
nıın azlinden pek az s o n ra «Vak’a i H ayriye» N ak şibendiyc ta rik a tın d a n ve cezbe sahiple­
oldu; Y eniçeri O cağı k an lı b ir ş e h ir m u h a re ­ rin d e n idi.
besi ile k ald ırılıp y e n iç erile r ş id d etle ta k ip v e B ibi' MuslaküıizMe. Tbhfei hattfltin.
»
im ha edilirken bu a sk e r ocağına p e k sıkı h a ­
A TAY (Failli Hıfkı) — E dih ve m uharrir;
tıra la rla bağlı b ek taşü ik ta rik a tin d e n b ir fe r­
İsta n b u l m atb uatının m u asır T ürk edebiyatı­
manla kaldırılm ış, tstan b u ld ak l b ü tü n b ek ta-
n ı k u ra n tistad k alem lerinden birine sahip
şi tekkeleri k a p atılarak b e k taşller Büyükşe-
m üm taz sim ası; derin ve uzak görüşü Ue bü­
hırden çıkarılm ağa başlanm ıştı, Hekimbaşı
yük baş m u h arrir, siyaset adamı; îstanbu] An­
B ehçet Efendi yine başta gelmek üzere Şâni-
siklopedisi em in ha! tercem esini nezâket ve
zâdeyi çekem iyenier bunu fırsa t bildiler ve
asâlet tim sâli seçkin münekkld ve muallim
U.iiıci Sultan lU b m u d a b ir ju rn a l v erd iler;
Ali Niizfıet Göksel'in selâiıiyetlne bırakıyor.
devrin seçkin u lem asından M eiekpaşazâde ile
+♦*
Şânızâde A tâullah E fend i seçk in âlim lerden
İsm ail F e rru h E fendinin O rtaköydeki evinde •E ski Saat» adındaki eserinde ilk yazısı­
sık sık to p lan ırlardı, bazı g en çler d e g elirdi, n ı 1910 da neşrettiğini söyler; Faiih Rıfkı
k en d ileri bu to p la n tıla ra «Ortafcöy C em iyeti A tay o günden bu yana kadar geçen k ırk se­
tlm iy esiı adı verm işlerdi, pek ciddi ilm i soh­ kiz y ıldanberi aralıksız olarak Akra, makale,
b e tle r olurd u , üç tistad g e n i; ansiklopedik m üsahabe, polem ik yazılar ve seyahat esar-

http://groups.google.com
A-VSİKl-OPEHtSl — 12»! — ATAY <Failli Rılkı 1

leri yazdı. Edip ve Namık Kemalden aldığı isyan ateşinin kıvıl­


polet ikici. Uitttn cım larıdır ki ilerd e yapacağı m ücadelenin ru ­
yazılarındaki sanat, hundaki zeminini bngrlam ıflır. Falih Rılkı
dil ve inkilâb ko­ o yıllarda şiird ir. son derese çSyftnı dikkattir,
nuları teşrindeki ruhu mücadeleye hazırlanırken, daha bir orta
dûjlinccle. tahsil genel olduğu halde gerçek sanatı kav-
r i n d e " y a p d ıg ı ram ış. (lirlerind e Fikret ile Kemalden ziyade
devrin f* l r •'»ro­ A hmed Haşimin tesiri altında kalmıştı. Mer­
ketlerini lâkib e t­ can İdadisinde iken yazdığı (lirlerini hocası
mek mümkündür. CelM Sâlılrin delâleti ile « S e m ti Funun> da
Fikirleri ve ta ­ neşretti, b ir kısmını da 1911 de «Tecelli»,
kip ettiği polotika- 1921 de ' Kadın* dergilerinde yayınladı
yı sevenler ve sev­ M ercan tdâdisini bitirdikten sonra tstanbul
meyenler. T a 1i (ı D arülfünununun Edebiyat Fakültesine girdi.
Rı f l ı ı hakkında O rada Ruşen E şrefle tanıştı; edebiyatla ali-
birbirine u y m a z kası çok arttı. O zam anlar d a Fakültede Ede­
FİUb R ıftl A lay
duygu beslerler, biyat dersini şair M ehmed Akif okutuyordu.
(Ketim: s. n.)
fakat onun dili ve F alih Rtfkı bu hocasını sevmedi, eserle­
i i s l û b u ü z e r i n d e daim a an latılm ıştır, rin i beğenm edi, ve bu duygusu bugüne kadar
dü üslûbunu herkes beğenm ektedir. Türkçe- devam etlL Genç öğrenciyle hocası arasında
fi en güzel konuşanlardan b iridir: canlı, ha­ apayrı b ir san 'at, b ir hayat anlayışı (arkı var­
reketli ve ihtiraslı.. T ürkçellin estetiğini bilir, dı.
kelimeler onun cüm lesi içinde ışıl 151I yanar, D arülfünunu b itird ikten sonra b ir müd­
kelimelere özellik verir. G erçek san atk ârd ır. d e t «Çarkçı Mektebi» nde tü rk çe ve edebiyat
Bütün Türkiye ay dınlarınca tanınm ış F a­ m uallim liği yaptı, kısa b ir zam anda m ektubl
tih Rıikınm yeti|une h ay atı şöylece b a şla r kalem inde çalıştı. T alât Paşa onu kalemi m ah­
1804 de İstanbulda doğdu, ilk tahsilini susa aldı. Paşa ile B ükreşe b ir seyahat yaptı.
bir sibyan m ektebinde yaptı. O « m a n la r öğ­ O radan «Tanin* e yazılar yazdı. Falih, memu-
retini sistemi lam am iyle ezberciliğe day an ır­ m uriyet ve m uh arrirlik yıllarını b o ; geçirme­
dı. bu okullarda K ur’a n v e d in d e rsle ri oku­ di. Çok okudu. F ak at daha H içim in, Fikretin,
nur. âeTsIer hafızaya m al ed ilir, e n küçlik C enabın. H alld Ziyanın tesirlerin den kurtula­
yanlı; biiyiik suç sayılırdı. Küçük RjBu ilk m am ıştı, O da tıpk ı «Mâvi ve Siyah» Ahmed
mektebinde, belki de falakada, fa k a t m uhak­ Cem ili gibi yazmak vc m eşhur olm ak ihtirast
kak kİ hoyrat ellerd en yediği b ir dayak y ü ­ içinde çırpınıyordu.
zünden ayrılır. «R ehberi Tahsil» nişd iy esin de «Tanin» e girişi de şöyle oldu:
tarihe ve edebiyata m e ra k sa ra r, bu okulda
1912 d e «Çerkeş» d e subay olan ağabe­
Havri Bey adındaki ta rih hocası talebelerine
yisin! n yanına gitmişti, orada lîe n İttih at ve
gizli gİ2İl Mizacım M urod B eyin tarih in d en fık­
T erakki kabinesinin düştüğünü duydu. Bu in-
ralar anlatır, çocuğun kalasın d a y en i yeni fi­
kiiâp fırkasının iş başından çekilişi onu çok
kirler (tngar, çalışm ak arzusu ru h u n u elerin b ir
üzdü. <Tanin» e bir m ektup y atarak durumu
İhtiras hâlinde sarar. R üşdiyeden ş e h M e tn i­
protesto etti, tşte Iju yazısından sonra «Ta­
me alınca Mercan İdadisine girdi, o ta rih te
Hüseyin Cahid bu idadinin m üdürü, şâir Ce­ nin» İn yazı ailesi arasına katıldı. H aftada bir
lâl Sihir (te edebiyat m uallim idir. Falih Rııkı «İstanbul Mektubu» başlıklı yazılar yazdı. 811
yazılarda dil bir dereceye kadar sade, üslûb
Mercanda şiirler yazm ağa b aşlar, okul d m ki-
laplar okur, ark;ı:(;ışları ite edebi m ünakaşa­ daha teşekkül devresinde olduğu için tam şah-
sUeşemomişti. Fakat yazılarında ink ılip düş­
lar yapar, yasal; olduğu için gizli okuduğu
m anlarına karşı daim a cephe aldığı görülür.
Fikret'in «Sisi 1 ve «Tarihi Kadim» i genç
ruhunda yepyeni u fuk lar açar. O zam anlar Balkan m uharebesinde Edirnenln Seri
İkinci Abdillhamidin isllbdad idaresinin son alınm ası üzerine oraya gitti. Tanin gazetesi­
>8» yıllarıdır, Falih Rıfkm ın F ik retten ve ne «Edirne M ektupları» nı yazdı; ondan son­
/g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
ata y Ram » — 1282 — İSTANBUL

ra d» Tanin mııhnrrtrltgjndt* devamlı olarak n iy e sorunca Atatürk-.


kaldı. Yok canım, bizim dllşmanlarıımM
Birinci Dıınya Harbi sıralarında ihliyat
k arşı.
zabittik vazifesini Sfiriyede 4. O nlu kum anda­
Demi} w Pollb Rıfkıjn dönmüştü;
nı Balırive N atırı Cemal Paşanın karargahın­
da getirdi İlk kitabı olan .-Ataş vo Gttneş> i - (ıştırında tut Senin o Fethiye karşı
burada hazırladı. açtığın mücadele yok mu.. Hani bana karşı
Cemal Paşa İstanbul» dönünce, Kalih de yapayım desen tahammül edemem!..
beraber geldi. M ütareke y ıllan sırasında «Ak- Edebiyatımızda en yüksek polemik ürengi
Şaınr gazetesindeki fıkra, polemik ve nihayet veren iki yazarımızdan biri Abmtd HAçim. di­
siyasi makaleleriyle ilk şöhretini yaptı. O ka­ ğeri Falih R ıfkıdır. Y ıllardan beri bu yazı çe­
ra günlerde Türk m illetinin nabzı Falih Rıf- şidi üzerimi* bu değerde daha üçüncü bir mu­
kının Akşam'daki fıkralarında. Yakup K adri­ h a rrir yetişmedi. Fakat onun edebiyatla en
nin tkdam gazetelerindeki yazılarında vuru­ to k ilgili eserleri seyahat kitaplarıdır. Ancak
yordu. 1922 den 19SD ye kadar m ebusluk y ap­ bu eserlerinde de gezdiği yerlerin hayal akı­
tı; fimdi «Dünya* gazetesinin sahiplerinden şını anlatırken, bunları A tatürk ijıkdâbma
biri vc baş y alarıd ır. göre âyarlar. Bu bakım dan eserleri yer yer |
Onun yazdığı teşid li y a n la r arasında en objektif olm aktan uzaklaşır. Kakat bu eser­
muvaffakiyetli y a n la n polem iklerdir d ene­ ler, Evliya Çelebi İle bağlayan ve gittikçe bir
bilir. san'at kolıı haline giren ve Cenab Şehabeddin-
Vakup Kadri. Kara Osmanoğlımıın Alı- !e A vrupai bir değer ve karakter taşıyan se­
ıned Hâ}im hakkında yazdığı b ir kilapta. y ah at edebiyatı, Falih Rıfktıuıt eserleriyle
«belki bîr Falih Rıfkiîln kuvvetli polemik büsbütün olgunlaşm ıştır.
nesrinden dolayı U r rakip g irm ü ştü r.» d i­ O nun ilk kitabı olan «Ateş ve Güneş»
yor. FaJih Rıfkj ise, «bugün de diyo rlar ki» İkinci Dünya H arbinde Suriye «e Filistin cep­
adındaki eserinde: «Karnını en Fazla harekete hesine ait yazdığı bir h arb ve ıztırap edebiya­
getiren, daha doğru bir tâ b irle kafam ı e n faz­ tıdır. Bu eserde üslûp tam şahsiyetini bulmuş
la canlandıran münakaşalardır. Polem ik y ap­ denem ez, Cenab’ııı alacalı üslûbu bu eserde
tığını v akitler ne heyecansız ne d c mevzusuz d e tesirin i hissettirm ed ed ir. Falih Rıfkının
b a lım ı. > divor. Evet, kısa b ir yazı içinde kuv­ tabii üslûbu, o tam im iyle gramersiz serbest
vetli b ir m antığa dayanan zengin b îr fikir coş. cüm le y a p ın bundan sonraki eserlerinde da­
kunlujgıı ile birini veya b ir fik ri y erm ek iste­ ha sçı-k görünür.
diği zam an, fik irleri veya şa h ısta n didik didik Bu serb est cüm le kuruluşu, lürkçenin es­
eder, okuyucuyu b ir üslûp ve dil gtlzelllgi tetiğine daha uygun geliyor. Gramer, cümle­
içinde büyüler, fik irlerin i kabul ettirm ey e yi kalıplaştırıyor, sanatçıyı kumandası altına
muvaffak olmasa bile muhakkak k i o-kuyam alıyor.
d e r n derin düşünm eye, o konudaki kendi d ü ­ F alih R ıfkı’nın bu çeşit yazıları için, bîr
şüncelerini de hesaba katm aya sevkeder. Çok il'Ol ve siyaset adam ının «Çarpık elimle» di­
defa bu çeşâl yazılan pek s e r t ve a ğ ır olur- y e alay etmesine karşılık, bugünkü genç at-
■lar. sircllerln cümle kuruluşunda, dillerinin sade­
«Eski Saat* adındaki cser.ııde siyasi ve liğinde Falih R ıfkı'nın tesiri büyük olmuştur.
sosyal d âvalar üzerindeki kavgalarının bir O daha tam şahsiyetini kazanamadığı devir­
kısm ına a it yazılarını alm ıştır; «Roman» adın ­ le rd e bile muvaffakiyetli yarınları müjdele­
daki eserinde de fca tü rlü yazılarının en kuv­ yen nesri İçin, Cenab ŞehâbeddJn. «escümıe
vetlilerinden örnekler vardır. Bu yazıların, tanıdığım Falih Rıfkıyı yarının en biiyiik nâ-
çevre, parti vc şahıslar üzerindeki tesirini a n ­ siri olarak tahm in ediyorum.» diyor. Ha-
lam ak için A tatürkün şahitliği h e r halde çok lid Ziya da «... meselâ nâslrler arasında bir
kuvvetlidir. A nkara Palasta Falih Rıfkıyı kral hususiyeti müstesnaya mâlik addettiğim Fa-
Faysal’? takdim ederken: «Münakaşacı, kuv­ lib Rırkı...» diyor. Faiilı R ıfkı'nın İstikbalim
vetli ınuharrirlerinıtedendİT-» demişti, faysal: önce bunlar keşfettiler. Fakat o yalnız üs-
Size karsı mı m ünakaşa eder? l(iben bir edip olarak kalmak işitmedi. Keşad

h ttp ://g r 0UpS.900qle.C0m/


.V V SU tO PK D U t — 1263 — A TAY < Kstlü'

Nuriftin dediği gibi o. «hem U r edip hem de Eserleri: « A let ve G üneş» <1916), «F ajist
tiirüjc b's ga 2cloCİ> oldu. M em leketin politi­ Roma», «Kenıalfirt T iran ve K aybolm uş Ma­
ka hayalına k arıştı vç bu yüzden leh in d e ve kedonya» rlOSO), «Denizaşırı» (1991lı, «Yeni
aleyhinde en çok yazı yazılım lardan biri oklu. Rusya» (1931), «Moskova • Roma» (1932), «Ro­
Falih H ıfkı'nın e se rle ri am sın d a ü zerinde en m an» 11032) «Zeylin l>ajı» 11932i; «Eski Saat»
çolc söz edilen ve g eniş h alk yığ ın ların a ka~ (1933ı, «L oiidra M ek tu p lar» , «Tayınla Kıyı­
fol dedikodusu yapılan eseri, «Zeytin Itagı» la n » Ü 034|. «Bizim Akdeniz» (lB34ı, «Tuna
ıjjr. Bu esi'r» yazarın F ilistin ve Sfiriyede C e­ K ıyıları» (I93B). <)iind» flfi44j, «Yolcıı Def­
mal Paganın k a ra rg â h ın d a «alıştığı B irinci leri» (1046).
Dünya H arbi y ılların a a it h â tıra la r. mİtfaJte- Son e se rle ri: «Çile» ve «N için kurtulm a*
dejer ve ten k itle rid e n m eydana g elm iştir. m ak..». iki küçük ■’citaptır. m uhtelif y erlerd e
Eserin aleyhinde b u lu n an lar, C em al P aşanın in tişa r etm iş en «on fık raların d an seçilerek
nimetlerini g örd ü ğü halde P aşan ın a ley h in d e v ücud b u lm u şlardır, bu ik i e se r de bilgi ile
yatmasını ileri sü rü y o rla rd ı. O ysa k i m u h a r­ s a n 'a t ne çok giizel bağdaşm ıştır. Güze) T ü rk ­
rir hir y a n sın d a «C em al P a şan ın k a ra rg â h ı­ çe, büy ük m ükem m eliyete ulaşm ıştır.
na b 'r vedek su bay o la ra k girdin», o ra d a n y i­ Son y ılllarda İsm ail H am i D anişm end'in
ne bir yedek su b ay o larak çık tım .» d iy o r. F a ­ yazdığı «M i Suavi» kitab ın d an toata Falih
kat şimdiye k a d ar oııun aley h in d e b u lu n a n ­ R ıfkı da Stiavi için küçük b ir e se r hazırladı.
ların bir çoğu ay ni fik ri b eslem ek te dev am F ak at İki e se rd e de m übalâğa vard ır, âdeta
ediyorlar. Bu düşünce ile « seri o k uy an H ü ­ zorla Süavi’y i tan z im a tfılsrın en ile ri şahm-
seyin Cahld Y alçın, <F ik ir H a re k etleri» d e rg i­ y etl o larak g österm ek İstem iştir. B unlardan
sinde «Zeytin Dağı» iç in yazdığı bir te n k it başka A ta tü rk hakkında da tki e se ri vantor.
yazısında «Cem al P aşayı en iyi ve en doğru Biri k ü çük <19 M ayıs* d iğ eri A tatü rk e a lt h a­
anlatan Paşanın g e rç ek şah siy etin i o b je k tif tıra la r. A ta tü rk ü n şahsiyeti ve inkılâpları file­
olarak açıklayan bu eseri, T iirk ed eb iy atı için rin d e yazılm ıştır.
bir kazanç.» sayıyor. Ali NUzhtl GSksel
Yakup K adri K a ra o sın a n o flu d a «K adro» *« *
dergûlnin d ö rdü n cü sayısınd a b u e se r için, B abası Hoca H alil H ilmi Efendidir. Kısa
'Cihan H arbi m evzuu h â lâ ü stü n d e d u m a n ı Sürm üş Olan m em uriyet hayatı 1913 de Babı-
13ten en faza ve e n sıcak m ev zu lard an b iri­ âlid e sadâret m ektupçuluk kalem inde katip­
dir. Buna d a ir en güzel k ita p , d a h a geçen yıl likle başlam ış, so n ra D ahiliye N izılıgı hususi
Almanyada çıktı. «G arb C ephesinde b ir şey kalem ine K âtip olm uş ve oradan ayrılm ıştır.
y o k ,; Buna d a ir ikinci e se rin doğusu şerefi de B irinci C ihan H arbin de İh tiy at zabiti olarak
bitim m em lekete d ü ştü . O nun iç in d ir İd, bu d ö rd ün cü ordu kum andanı ve B ahriye N âzın
eser hince e n tern asy o n al bir k y m eti h aiz o l­ Cem al Paşanın k arargâhına verilm iş, İttih at
mak lâzım geliyor.» d em ek ted ir. ve T erak ki Fırk asının en önde sim alarından
Diğer sey ah at e se rle ri a rasın d a tngiliz- bu ziy k u d re t paşanın itim aduu katanını}.
leri bize tanıtan «Taym ış K ıyıları» için de B u r­ 1917 de. bilâhare »Zeytin Dağı» adındaki ese­
han -\saf ayni d erg in in otuz İkinci sayısında rin d e b ü tü n dehşetiyle belirttiği bozgunda pa­
♦Y akup K adrinin «Sodom ve G aroore» s t gibi şa ile b erab er S uriye’den dönüşünde Bahriye
bit de, A vrupacın m uhakem esini yapan töz­ N âzın Cem al Paşanın hususi kalem miidiirfi
deki nadir kitaplardan b irid ir.» diyor. olmuş ve ayni yıl Heybeilada Bahriye Çarkçı
Diğer seyahat e serleri de şu n lardır «Tu­ Mektebine edebiyat ve lürkçe muallimi tayin
na Klfcıiaru, ' Yeni Rusya-*, «Moskova - Ro­ edilmiştir. IS IS m ütarekesinde üç arkadaşı
ma», «Faşist Koma», «Kemalist Tiran, K ay­ ile beraber akşam gazetesini kurm uştur (B .:
bolan Makedonya», iDeııiz aşırı», «Hind», Aksam Gazetesi). 1920 da Kalk Partisi nam ­
»Yolcu Delteri», «Bizim Akdetıiı», *Londra zedi olarak Bolu Mebusu seçilmiş, 1046 seçi­
Konferansları Mektupları*, bu eserler bazan mine kadar da yine o parti namzedleri a ra ­
yalnız olarak, bazan bir heyette Avrupa, Ame­ sında Ankara Mebusu olm uştur. Ankarada
rika ve Asya m em leketlerine yaptığı seyatıat- evvelâ »Hâkimiyeti Milliye» ve soura «Uitu»
lara ait notlarından meydana gelmişlerdir. gazetesinde kalemi İle Kemslizmln en kuv-

'g ro u p /m e ro k e d iy o ru m
ATAYAN' — 12M — İSTA N B tll

v e tti s ö z c ü le rin d e n biri o îm u ^ lu r. B u g ü n a y ­ «AU Bey Jb/ıi Mehmed, Kethüdayı cart-


d ın b fr haJcifcaltir ki F a lih ’R ıfk ı A ta y , A ta ­ baran, el hac Yusuf. Ibnl elhac Ahmed Binba­
tü r k 'ü n h e m itirn a d ve se v g i v e h e m d e bil- şı, Cafer Bey. Alpaxan Mahallesinden İnce
yflk b tr h ü r m e t b esled iğ i e n d e r s im a la rd ım Ahmed İlene, ManisalI Reçel) Bey. Haşan Un
b irid ir. A ta tü r k b ozan bUyitklüIt ş â n u ıd a n htir- Hiidaverdi, Otlakçı Ömer Beşe, Edirneli Ah-
nael e tliğ i bazı k im s e le ri s e v m e m iş, p e k çok med. Hacı Piri, Kırçeşmeden Süleyman Çele­
s e v d ik le rin e d e h ü r m e t g ö s te rm e m iş ti CB.: bi ve biraderi Mustafa Çelebi. Derviş Bey,
D ü n y a Gazetesi). Mehmed Çelebi. Kadız&de Mustafa, Mehmed
İs tan b u l A nsiklopedisi Beşe, Kemanımdan Boşnak Mehmed Bey.
Kehkobcioglu Mehmed Bey, Kethüda kadın
ATAYAX — Harbi Umumi Mütarekesi­
nin işgal devrinde lstanbulda şöhret yapmış mahallesinden Solak Mehmed ÇeleM, Kara-
bîr ermeni boksörü: çocukluğu ve İlk genç­ Rümrûkvcn Ali Beşe. Mahmud Çavuş, San lb-
liği, rivayet edildiğine göre demirci çıraklı­ ra b ‘m. Kara Şaban Bey, Derviş Beşa, Davud-
ğında geçmiş, 1 9 1 i)- 1 9 2 0 y ılla n arasında paşadan Arslan; Çilingirzâde damadı Söley-
Vjktor B erjdes adında bir maceraperestin m an Bey, Yenlbahçeden Topçu Mustafa. Ara­
menecerligt ile boksörlüğe atılmıştır- E r gü­ lan Bey* Ömer Çelebi. Veli Bey. Yeniçeri Hj.
rültülü maçuu da devrin hafif sıklet T ürk ztr Beşe. Mahmud, Hacı İbrahim, İsmail ve
boksörlerinden Zeynel A kandere ile yapmış­ biraderi Mahmud. Nakkaş Baba Mehmed, Ha­
tı Su maç Taksimde Sporting Palas'da üçer sekiden Uzun Yusuf; Yeniçeri Kemankeş Mus­
dakikadan on raund’da «knak aut» (yani ba­ tafa Çelebi, Aksaraydan Sipahi Mustafa Çele­
sımlarından bir] y ere serilmezse maç hüküm­ bi, Hüsam Çelebi. Mehmed Bey: Sultansellın-
süz kalacak) şartiylc tertip edilm iştir. O rta den Yeniçeri Mustafa Çelebi, Köle Receb.
hakemi bir tskoçyalıydı. Altıncı raundda Zey- A lipaşadan Yeniçeri H alil Çelebi, Tabtakale-
nelin sağ şehadet parm ağı üstünden kırılm ış, den Bayram Bey. Mehmedağadan San Solak-
fakat genç boksör mtksaraaya sonuna kadar başı oğlu A bdülkadir Çelebi, Kovatidede ma­
devanı etmiş. Atayan basımın yere sereme* hallesinden Kapıcı H alil Çelebi, Attay çeşme­
miştir. Atayan’m hayatı hancında başka bir sinden Debbag mahallesinden Şeydi Yusuf,
bilgi edinilemedi rB .: Akanderc, Zeynel). Zincilikuyudan Yedekcizâde Mehmed çelebi.
ATÇA\BAZLARI — Btiyükşehirde umu­ Egrikapıâan Kollukçu Halil Çelebi, Edirneka*
mi nakil vasıtalarının bulunmadığı, hemen pısı kıırbinde Acıçeşmeden Küçük Osman
her evde bir at veya m erkep beslendiği de­ Bey, Sultanhamaraında Kanburî Hacı Hüse­
virlerde, atcanlmlarL İstanbul esnafı arasın­ yin; Al tay çeşmesinden Osman Beşe. Suttan-
da zengin iş yapan kimseler ola gelmiştir. {B.: hamamından Şaban Çelebi, Lfttftpaşadan So­
lak Ömer Bey. Şehremîniuden Arabacı Mus­
Atpajarı),
tafa Beşe, Solak Mehmed Bey. Küçükpazarda
îstanbırlun iktisadi hayatını tanzim eden Hacıkadın Hamamı mahallesinden Innlrl!
narh defterlerinde, -htisap nüamnanıelerinde, Mehmed Çelebi, Yatağan mahallesinden Al-
hayvan alım satımı içleri üzerinde de titizlik*
iahverdi; Avratpazarından Abdi Bey. Kesme-
le durulmuş at dellâlları ve aîcanbazlarınm
kayadan Hacı Osman, Eğrikapıdan AKahver-
dcllâliya hissesi ve kâr hadleri tesbit edildiği
di; Buhariden Odabaşı Haşan Boşe, Dikilitaş­
gibi, öttütİ j ve sakat hayvanları sağlam diye
tan Aid Çetefiİ, Akseki mahallesiden Kazaz Ah-
salanlar hakkında ağır cezalar konulmuştu.
med, Saraçhane Mahallesinden Şişko Mefc,
Atcaobazlan da diğer esnaf gibi zincirleme
med Çelebi; Kesklndededen GUUbi Hacı Os­
kefalete bağUydı.
man, Reoeb Bey.
On yedinci asır ortalarında Sultan ibra-
hiniİD cülusunun tezine,, Adanalı Abdürrahlm «Kıpti taifesinden olup canbaz olanlardır:
Efendinin İstanbul kadılığında tanzim edil­ Yahşi bin Arslan; Sofular Mahallesinden Hû-
miş bir narh defterinde atcanbazlan müslü' şeyin Çelebi bin Nazlı, Atpazanndan llyas
man ve kipti olmak itaere iki sınıfa ayrılmış Sofu, Yusuf bin IeUyau, Ahmed bin Çadoş.
ve 92 ateanbazmın ad: kaydedilmiştir ki dik­ Uyas, Haşan Çelebi Ma Kulaca, Mısır Un Bu­
kate değer: lut, Kulaca, Malkadm oğlu. Sofulardan Hmr

h ttp ://g ro u p s .g o o g le.<


A N S İK LO P E D İS İ 1265 - A T C A N B A 21-A R I

BIU, ( « M M ustafa, A tpaıan n d an A ltıpar­ Sernted M uhtar A hu. Akşam gaıetestne


mak H asın, K ocam uslsfa paşadan P iytlc. bir m akalesinde geçen a ıir »anlarının atean-
•Hergele m oyânefllfri (simsarları) ltacı bazlarında» şöyle bahsediyor:
Yusuf. .N’azir Bey, Piri Brşc, H tn n Bey, Mch fan baa. mecasd rotnada k u rn a ı, hllekjr
med Çolebl. Ahmrd Beje: Haşan Beje. Mab- hakkında datıl kullanılır a. O adam lara bu İl­
mud Çavuş; Şahin. m in takı l(n*aı. ekserisinin hiuu&lu hin, duba­
«HaMda aıeakOr o lta canbnı Mlfesiıtiu racı «im alarından dolayıdır, derlerdi. Arala­
kiptiler! resairierl ve gbuiillU hergele m eyi, rında diırttst. doğru «ılı» ve sütlüleri de çok
necileri ve 8avrı iki yüz neferden ziyade olup
İse d e m eşhur darbı mesel m alim : «Kurunun
İtkin ekserisinin taaddi ve resalları İle ni<« yanında yaş da y a n a n .
■nuslıunonlara gadir olmağın fesad ile m ütle
<0 dev ir can bazlarının hepsi jniııtarafil-
hem oltalar içlerinden tard ve Ibrac olunup
)bh iri kivim, tSbheci kalıbı enseVı. pırasa bı­
saMh ve istikam et ile m ultasif olanlarının
yıklı. tosun tavırlı İdiler, flaşlarında sol kaya
kipti ohniysnlurdAn ancak yetm iş n e fe r (def*
yıkık, vişne çtırtifi» fes; Hırtlarında kenarlan
terde 60 isim vardır) ve kipti olanlardan an ­
harçlı kısa ceket, kışın geniş yakatuun içine
cak dört nefer canbaa ve m utadı kadim üzere
on nefer (defterde 9 isim vardır) hergele me- tavşan postu kaplanm ış gocuk; kavuşturma
yelekte altın saat kSslek: ayaklarında diz ka­
rinteisi kaydolunup kendf beyinlerinde ket-
p ak ların ın yukarısını aşan çizmeler.
İlildi ve Mnbaşı «e nazırlan m sarifetlyle müs­
takim ve perhiıkâr altm ış nefer m eylnecl ta ­ «Reklâm olsun diye brık denilen yüksek,
yin ve kaydetm elerine ruhsat verilip badel d ü rt tekerlekli arabaya satılık beygirlerini
yevm Atpaznrtııda yiiz elli nefer kimesnede koşup m akaraları olan Fatih'ten, Tophane­
istikamet U ıere b ey ü ç iti etm eic karar den. B e^'ktaştan dSrtnalayı tu ttu rarak kala­
verildikten sonra h e r b iri ttıarın nefsine ve balık caddelerde, m eydanlarda kelle götürür
a ra rın a kefil olup itle rin d en birinin deyni gibi giderler: ram azanları Şelnsdebaşı piyata­
zuhur etlikle h e r biri im dada taah h ü t edip larımda. baharları Kâğıthane gezintilerinde,
re yerleri mahtıil oldukta kethüda ve binbaşı sa ir giiııler Beyoğlu Caddei Kebirinde tarh
ve [» a rla rı İstanbul E fe n d ile ri-re y i şerifle- ç e v irile r: afili afili, bir onıus kaMcık, İbiirü
riylc bîr müstakim klm esneye vereler. Muit- inik, şark şark kırbaç saklat» şakiata:
dı kadim l i ı « e Tncyi.ıecüer at başına sata n ­ — Destur:.. Varda!.. S a b a la rın ı savu-
dan on akçe altıp dürdü nü m îrîye altısını ru rlardı.
kendileri alup m üfterid en b ir şey laleb etm e­ B rik'in m akaslan bastıkça hasar, hani-
seler. diyse birfbh-ine yapışacak hale gelir. Zira o
«Davar satan k eferede oldukta satan k et­ koca gövdeliden başka arabada çam yarması
hüdaları İki akçe ve yasakçılar dahi iki akçe d ürt Uıvanı da mihman.
almak resmi kadim imiş: hâlen dahi el minval «B anları cakayı daha iler! götürür, afla­
üıere alıp liyade b ir habbe ve b ir şey talep rın baıuutlariylo okun halkalarına, kibar har­
elmeyeler. cı zincir takarlar, şıkırtılar etrafa yayılırken
»Davar askeri oldukta m utadı kadim hangi hazret çıkageliyor diye herkes meraka
üzere m eyâtıed ve yasakçı taarru z ctm eyeler. düşerdi. K arşıdan görükiip to a ı dumana ka­
«V« İki canbazın şirket üzere d avar a l­ tınca m illet yaya kaldırım larına kaçar, açık
mayıp ve kepek Ue d av ar beslem eyip ve sa­ k apılı dlikM nlara dalar, orada dikilip a |n
katı sağ deyû satm ayıp ve koca davarın yele­ açık bakarlar. A t m eraklıları hemen:
lin ve kuyruğun kesip (aydır deyû satm ayıp — Maşallah, maşallah, ne kiihcyUnlar!
v« aynacıUk edip biri davara binip ne biri Allah sahibine bağışlasın. Kadir vc kıymet
dahi mUşteri şeklinde olup balkı aldatmıya- bilenlere nasib olurlar inşaallaht... gibi sözleri
lar. esirgemezler.
«Ve pazara girm eden kö?e ve sokak baş­ «Otomobil çıkıp araba modamı geçtikten
larında karşılnyıp davar almayalar. sonra o beygirlerden hiçbiri o rlab k u görül­
•Velhasıl bir tarik ile u a d d l ve fesad mez oldu. N e canlı, ne şatafatlı, ne harlku-
ctmeyler deyu tenblh olunmuştur». lidalcrl vardı. K ig tlla a e bayırlarında», o
o m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
ATES 'Ahm et) — 12M — İs t a n b u l

vak iller pek çirkin adlı Tepeye b ir solukta tu ru p arzuyu yerine g etirir; yalnız bsyvanuı
(■karlar; tcyaz köprüler içinde kalırlar, d e r­ bedelini değil «Istanbuldakilcrl» U ç değilse
h al brik’len biri atlıyarok havlu ile (erlerini üçte biri», tstanbula k adar yol m asrafını da
siler. üs ilerine ö rtü ler örterdi. sineye çelter; cevaben cızıktırdığı «nemikai
<lki uç gün geçmez, bâr de bakarsın ki senâvert» ye «Zâti b irad eri ekreroilerine bir
canbaz efendi bu sefer de, yine o k ıra tta do­ bergiizarı naçiz olsun», yahut «Nftnı uyiınu-
ru la rı sürm ede; öteki y a ğ ıd a n bilmem hangi muz mahdum veya dam adı Hamileri (enendi
m ahdum veya damad beye satmıç. Kaç lira necibimize b ir hedlyei âcizi teşkil eUln> satır­
tüt? Dediğim gibileri 200, 250, hattâ 300 al­ larını ilâve ed erek beleşten yollayıvcrirletdiı.
tından aşağı değil.
♦N e re d e n mi getirirlerdi? A rada b ir Rus- ATEŞ (Ahmed) — İstanbul UnivemteVl-
yaya. Macaristana, Rnnıanyaya sefer ederler. n in Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden; Kon­
Bu işin erbabı olduklarından, alırken sıskalı­ yalI AteşzSde M ustafa Efendinin oğludur;
ğa, gösterişsizliğe aldırış etm ezler; elv e rir ki ta b a s ı d em ir ve şose y o lla n müteahhidi idi,
sagiam , illetsk. hilesiz olsunlar. B urada bol işi icabı çok dolaştığı İçin A bmed Ateş, » 1 7
yemle, kuru üzümle, hattâ şarap la besliyerek de. Nizib’in Akçeköy nahiyesinde doğdu. Ken­
sem irtirler. Fıstık gibi oldu otu müşterisi tü ­ disinden a ltı sene evvel dünyaya gelm iş olup
men tümen. sabi ik en ölen büyük kardeşinin nüfus kay-
<Aslı var m ıdır bilmem. A lnının ak ıtm a­ di silinm ediği için A ile ikinci evlâdının kay­
sı dudağının aJtjna varan, ay akların ın dördii b e ttik leri oğ ullarının yerine koydular; bun­
de »ekili {beyaz külı) olan, yani u ğursuz s a ­ d a n ö tü rü d ü r ki resm i doğum ta rih i 1911 gö­
yılan alâm etleri koyulu açıklı saç boyasiyie rü n ü r. tik tahsilini A dana, m er’aş ve Pazar­
boyandıkları rivayetini de duyanlardanız. cık ta y ap tı, o rta ta h ­
«Bu çantasızlarda binek b eyg irleri d e bu­ silin e H alaty ada baş­
lunursa da asıl aksatayı y apan lar a y rı idi. ladı, K onya L isesinde
Onlar da hemen hem en aynı k ılık ta, ay n ı g i­ bitird i, 1935 d e lise­
dişatta, fakat m ostralık a tla rın ın ta k ım ta k la - d e n m ezun olup ts-
vatı bambaşka. B aşlıkta gü m üşten siisler, ip e k tan b u ld a Y üksek ö ğ ­
püsküller; dizgâı ipekle k a rışık ip lik ten ö rm e; re tm e n O kuluna girdi
Çerkez k âri eğ erd e koca koca k u b u rlu k , g e ri­ ve E d ebiyat F ak ü lte­
sinde Tekirdağ] karpuzu k a d a r iki ur; belle­ sin in T iirk dil ve ed e­
m e tiftikten , gepgeniş ve saçak saçak: ü zen ­ b iyatı, A rab ve F arisi
g ile r AraptSri, yani a ltı yayvan, kavisli, d ö rt filo lo jile ri d erslerin e
k en arı sivri.
devam etti. 1938 de
«Şecereli A rap k ısrak ların ın , y ab ancı k a seçkin m esaisiyle y a r­
rışık yarım kanların ü zerle rin e çükvip, y in e
dım cı asistan ı oldu.
reklâm niyetiyle, ö te k ile r gibi kalab alık y e r­
1939 da Fak ülteyi b i­
lerde, seyir ve sey ran larda dolaşırlar, k ısrağ ı
tire re k A ra b ve F a risi fllojileri kürsüsüne asis­
oynata oynaU , şaha katılıra kaldıra, h en d ek ­
ta n tayin edildi. Bu sırada bilhassa rahm et­
lerden a tla ta a tlata d ö rt dönerlerdi.
li O rf. Prof. Şerafeddin Yaltkaya ile Prof. H.
«Bu gü n lerde kıym etli h ayvanlar yok R itte r'in derslerinden istifade etti. Cahiliye
değildi, fakat n âdir, diiseş kabilinden; h e m d e
d evri A rab şairlerin d en Al-Nâbiga hakkında-
ateş pahasına, to rb a dolunu liraya. Zaten
ki tezi Ue 1943 de doçent oldu. 1933 de A rab
dide binek atına fazla m eraklılar, sahibolm ak
ve F a rs filolojisi Profesörü seçildi. 1955 de de
İsteyenler azdı; yüksek ta b ak a b îr ik i kişiden,
A ra b E debiyatı sahasındaki çalışm a ve yayın­
birkaç paşazadeden ib aretti. O n a r d a ah b ap ­
larından, bahalarının do stlarından H alep, M u­ la rı dolay isiyle Şam daki A rab Akademisine
sul, Bağdad giln vilâyetlerin v alilerine, ku­ m uhabir âza seçildi. 1957 de İran M aarif M -
m andanlarına b aşvu rurlar, o paşalar da «hu­ zırtığı tarafın dan «Spas Güzâri» nişaniyle ta l­
kuk ve m uveddeti kadim e* y e binanen e tra ­ tif edildi.
fa ad am lar salarak, m ünasibini bulup buluş­ 1954 de tstan bu l F etih derneği tarafın-

http://groups.goog le.c
AKSUOOPtDİS) — 12*7 — ATE$ BALlûl

kurulan Islar bul Enstitüsünün m O dürlüğüne çenesi uzunca ve yukarıya doğru kapanır,
seçilmiş bulunan AJınıtd Ateş, bu ilm i müos- ağzı körüklüdür. Yelesi müselles şeklinde
sesenin başında 1057 yılm a k ad ar uç sene olup kılçıkları yumuşak ve lS -lfl tanedir; ku­
Itatdı. Bir enslıîu mecmaaısuım leais ve n a r i n ­ lak kapaklarının altında bulunan kanadlan da
de, tslaobula Itml »tarak ete a la n b ir takım keza 15-16 kılçıklıdır K arın kanadı, yanka-
eserlerin Uhoklıukunda büyük gayret g ö ster­ nadlarından daha küçük, yedi kılçıklıdır ve
d i - b tınbul Enstitiisânün statü sü k u rucu ce­ vücudunun tam ortasındadır, makad kanad-
miyet tarafından dı.giştirilinceye katlar bu la rı uzunca, 16- İT kılçıklıdır; kuyruğu uzun
m usaisine devam etti. v e çatallıdır.
Uıun M m andanbcri d e İslâm A nsiklope­
disinin tahrir heyetine dahil bulun m ak tadır.
İ940 da lise edebiyat m uallim leri ndetı
Fikret Hanımla evlenm iştir; '[.ki erk ek evlâd
sahibidirler. Hususi hay atın da çok m azbut
aile reisi olan A hm ed A teş-in şahsına a lt tek
kçyl inhimaki am atör fo to ğ rafçılıktır. İstik bal A tesbatığı HVlna çık arak u D dal
IR esim : Nezih)
için ;t>k şeyler vâdeden g en ç p ro fesö rü n b aş­
lıca eterleri şunlardır:
Metin tenkidi hakkında (T ürk iy at Mec­ A teş balığı te rsi balığına çok benzer, üy-
muası 1939); X II • XIV. a sırla rd a A na doluda lesine ki te rsi'y e ateş balığının azm anıdır di­
(arsea eserler (1942i'. S m dbâdnâm e (1948); y en ler v ard ır; fakat, sardalya h em nefaset ba-
kjm ın dan çok ü stü n d ü r, hem d e seyir zamanı
Tercemanü! belâge IİM 9); İb n i S inâ'R ln aşkın
mahiyeti h a lk ın d a k i risalesi (1953); M evlûd ve av y e rle ri a y rıd ır, tersi’y e nisbetle çok kü­
ç ü k tü r. d ah a yassıcadır, k arnı daha beyaz ve
ı Ankara, 1055 ); F arca G ra m e ri (1957, 2. bas­
ili re n k li b ir y an çizgisi vardır. Çok nazik ve ga­
y e t lezzetli b ir eti olan ateş balığı (sardalya),
ATEŞ ISAMĞl — ts ta n b u l s u ların d a n ku lak y a rık la rı geniş olduğundan, denizden
geçen e a makbul ve n e fis b a lık la rd a n d ır; ası) ç ık a r çıkmaz ölür, birkaç saat sonra da yu­
adı sardalya bnbğı k i, a te ş adm ı, aşağıda ta rif m u şar ve lezzet ve n efasetin i tam am en kay­
edileceği veçhile geceleyin b alık çı k ay ık la rın ­ bed er, bundan Ö türüdür k i ya taze taze ye­
da ateş yakılarak avlan m asın dan a lm ıştır. m e lid ir y ah u t m üm kün olan sü ra tle tuzlama-
Aşağıdaki m alûm at K a ra tin D eveciyanın «B a­ lıdır.
lıkçılık* adındaki e se rin d e n n a k led ilm iştir: P u lla n v ücudunun k ıt'asm a nisbetle hem
«Ateş balığı, EyiCılden itib a re n Ç anak­ büy ü k, hem dc ç o ktu r ve vücudundan pek ko­
kale Boğazından A kdenize ç ık a r; b ü tü n kışı lay ay rılır, denizde büyük balıkların hücum u­
Akdenizde geçirir; N isanda y u m u rtasın ı a ta r. n a uğradıkları zam an p ullarım bırakıp düş­
m anının gözlerini kam aştırm ak suretiyle kaç­
tık la rı söylenir.
Ç anakkale Boğazı ile Akdenizde tutulan
a te ş b alık ları büyüktür; Boğaziçi Ue Marma-
ra d a tu tu lu p tstan b u l balıkhanesine getirilen­
A n a d ili le r ise ufak tır; b o y la n 1 0 -1 5 santim arasın­
IK. D e v e d ^ a d u ) dad ır; fak at lezzetçe diğerlerinden kat kat üs­
tü n d ü r. İstan b u l s u la n ^ te ş balığı, sardalya
Mayısta zayıflam ış olduğu h a ld e M arroaraya sanayiinde dünya ölçüsünde b ir şöhrettir;
girer, K aradeniz Boğazına g id erse d e B oğaz dü nyanın biç b ir denizinde b ııjc a d a r nefis ve
(enerleri hizasından ile riy e geçme*. K arade- leziz sardalya çıkmadığı balıkçılık aleminin
tıize g irm ez.. kabul ettiği b ir hakikattir.
S a lı yeşil zem in ü zerind e m avi benekli A teş balığının tazesine, İstanbul balddu-
ve yanları mavi zem in üzerine beyaz yaldızla nesi ıstılahında ve balıkçı ağzında terbos, kü­
kaplıdır, k arnının altı ve y a n a k ta n güm üş çüğüne terhos vonosu denilir; sardalya. tuz­
gibi parlak, gözbebeğinin e tra fı beyazdır. A lt lanm ışının ad ıd ır; fakat halk ağzında ateş ba­
o rn /a ro u p /m e ra k e d iy o ru m
A T K J B A U fil — 1268 _ İSTANBUL

lığı denilir; sardalya adının tazesi hakkında her yıl 301),000 kilo kadar ateş balığı gelmek­
kullanıldığı da görülür. te ve bunun yarısı tuzlanıp yarısı da taze ola­
Ateş balığı dalyanlarda, yahut ığnb ağ- rak sarfodlLmekte idi, yine o zamanlar ufak
Isriyle, veya sureti mahsusada yapılan m an­ kıt'ada olanının kilosu ortalama 00 paraya,
yat ve ateş aglariyle tu tu lu r büyüklerinin kilonu 100 paradan iiç kuruşa
H aarsndan itibaren seraizleıımeğe başla­ kadar satılmakta idi. 1046 tem b u lu n d a ateş
yan at e ; balığın m av mevsimi, Haziran, Tem ­ balığının kilosu 160-250 ku ru ; arasında; 19d8
muz ve Ağustos aylarıdır; bu aylarda Boğazi- temmuzunda İse 7fi0 -1000 kuruş idi.
çînde. Marmara körfez ve adalarının sahille­ Tuzlanacak balığın semiz olması azımdır,
rinde, ekseriya ateş kayıklariyle ve çok bol bunun için de tuzlayıcılar. Ağustostan sonra
olarak tutulur. tutulan balıklara rağbet ederler; bunların ku­
Aleş vasıtaslyle ateş balığı avı İçin iki lak ve barsaklarını çıkarm aksam fıçılara sıra
kayık lâzımdır; bunlardan birici Uç veya dört ile dizip bir kat tu î bir kat balık olmak üzere
çifte büyük bir kayık olup ağ lan taşıdığı için tuzlarlar. Balık, tuzlandıktan Üç ay sonra ye­
«ağ kayığı» denilir. İkincisi iki çifte b ir k a ­ nilebilir; fakat eskidikçe kokusu ve leneti
yıktır ve ateş bu ikinci kayığın kıçında yakı­ artar; haddinden fazla eskirse de pek tuzlu
lır vb bundan ötü rü de «ateş kayığı» adını olur.
alır. K u tu lar içinde pişmiş sardalya konser­
Karanlık gecelerde ateş balığı yakamoz vesi için Gelibolu ve Lâpsekide (11. 1311)
yapar; bu yakamoz d erin su larda farkedilmez, 1805 e doğru birer fabrika açılmıştı; oldukça
fakat en çok 1,8 kulaç derinliğindeki sığ s u ­ iş görmekte, yaptıkları kutu sardalyahın İs­
larda yakamoz kolaylıkla g ö rü lü r ve balıkçı­ tanbul, İzm ir, Beyrut ve Selanik gibi İmpara­
lar balığın yerini keşfeder. Ağ k ayığı balık­ torluğun büyük şehirlerinde rağbet görmek­
ların bulunduğu yere yanaşıp ağı denize bı­ te, hem en tam am en sarf edilmekte idi. Fakat
rakır bırakmaz ateş kayığı m eşalesini yakıp ateş balığının bol çıktığı zamanlar, bu fabri­
ağm üzerinden birkaç defa ve m uhtelif isti­ kaların alım takati mahduö olduğundan, fiat
kam ette gelip geçer. Balıklar ateşi takip et­ fevkalâde düşm ekte, hem balıkçı, hem de ha-
liklerinden. ateş kayığı ağın Üstünden geçtik­ â n e zarar görm ekte idi. Istanbulda; büyiik
çe balıklar ağa takılırlar. Ağ kayığında bulu­ sardalya fabrikalarının kurulması, en nefis
nan reis, yakamozdan kâfi m iktarda balığın balık lan işleyeceğinden, dünya ölçüsünde şöh­
ağa düştüğünü görünce, hem en ağ denizden re t tem in etm esi muhakkak bir büyük iştir,
çekilir, balıklar silkilm ek suretiye sandalın fakat ne kadar hazin bir hakikattir ki, Cum­
içine aktarılır ve y er değiştirilerek ava devam huriyet devrine kadar, İstanbul, yıllarca Av­
edilir. ru p a m am ulâtı kutu sardalyaları istihlâk et­
Ateş balığı avı için kortine denilen iki miştir.
çifte bir kayık daha vardır; bunun ağı ufaktır, K utu sardalyaları şöyle yapılır:
b ir kayık ile bem ağ dokiiliir, hem de ateş «Balıkçıların, karaya çıkardıkları ateş
yakılıp balıklar ağa doğru fışkırtılır. balığının sağlam larım ayırarak süratle fabri­
Ateş balığı, pek nâdir olarak gündüzünde kaya teslim ederler. Fabrikalarda ellerinde
manyat ağlariyle avlanabilir. Manyat ağları b irer bıçak bulunan am eleler balıkların ba­
ile tutulan ateş balıklan, hu balığın İstanbul şını kesip barsaklarını çıkardıktan sonra ya
sularında tutulan en inceleridir ve gayet mak­ salam ura yahut tuza atarlar. B ir müddet sa­
buldür. « lam urada ve tuzda kaldıktan sonra yıkanır ve
A teş balığı, m evki ve sem te g ö re bü yü k hususi te l kafeslerde güzelce süzülüp kurutu­
veya küçiifc k ifa d a d ır; ku llanılacak a ğ ın göz­ lur; sonra ufak iskaralara dizilerek kaynar
le ri b alık ların b aşlarına m ünasip olm ak lâ­ zeytinyağı içinde bir iki dakika pişirilir. Ya­
zım dır, böyle olmazsa, b alık k atiyyen tu tu l­ ğı süzülüp balık soğuduktan sonra kutulara
maz. istif edilir, ağzına kadar çiy zeytinyağı doldu­
B irinci C ihan H arbînden evvel, tsta n b u l ru lu r ve kutular lehimlenir. Kutuların kapak­
B alıkhanesi M üdürü K arakin D eveciyan E fen­ la n lehimlenirken yağ ısınıp cismen geniş­
d in in k aydına göre, ts ta n b u l balıkhanesine leyeceğinden, kapakların üzerinde birer küçük

h ttp ://g ro u p s .g o o q le
Kanuni Sultan Süleyman devrinde A tmeydam düğününde Ç anakyağm ası
dialük Y. S thrt.aroSlunyn .Aburlar b o y u .» l ^ - b u l . e k in d e k i ml.Ji.lur
NurgjHc tfatbaası
KIİKt‘hfrflD5İ
T ü ıkivc- K lİ M İ ıa n o s l I-
roup/meraKedıyorum
— İ2 « 9 — ATKÇCl
o . s l s t * PED^

delik bırakılır, kapak lehim lenirken y»& bu ATEŞÇİ — tstanbulun eski büyük gedik*
I delikten taşar, sonra ite r i silinerek bu delik 11 meyhanelerinde, vazifesi, müşterilerin çu­
i: . d* aynca ^bindenir. K utular ağzına kadar buklarını yakm aktın İbaret olan meyhane
p t ile dolduğundan içinde havadan eser kal­ uşağı kİ *A tej oğlanı» da denilir: hemen is­
mamakla beraber, «m. Mr am eliyat olmak tize tisna*».. eli ayağı düzgün r a hattfc gayet h u
n kutular b ir kazan İçine M il edilerek 2 - 3 n l ve m ibiesna nuhbub oğlanlardan seçilir­
j j i 1 kadar kaynatılır» {Karakin Deveciyan, di Btlydk gedikli S elitin meyhanelerinde bu
Balık ve Balıkçılık). dilber ateş oğlanları bilhassa seslenerek hiz­
T o e olarak yenilen t l q balığı u l a n d ı m ete koyulurlardı, bağlarında mavi pûskblHl
pişirttir: Istanbuldı Temmuz ayı da, tered­ al Cezayir fesi, kükiilleri fesleğen saksısı gibi
dütsüz. ateş balığı ayıdır; bu ay İçinde bütün fesi kenarından kaklar üstüne dökülmüş, sır­
lokanta listelerinin başında ateş balığı (sar­ ına işleneli al) kadife veya a l çuhadan cep­
dalye) bulunur; artık hem en hiç kalmamrş kenler, beyaz gömleklerin kollan sıvanmış,
olan meyhanelerin ve bilhassa Balık pazarı belde al kuşak, altında yine sırmalı al renkli
meyhanelerinin baş mezelik balığı idi. jalvar, ayaklar yalın, yalın ayaklarda al ka­
! Ateş balı|ıniD, ağız tadına dünkün Islan- dife tasmatı takunyalar. Ateş oğlanlarının he­
1 butlular indinde en m akbulü, Boğariçinde Be­ men hepsi rum du, bilhassa raahhublan ile
bek koyu ile Çengelköy sularında avlanan- m eşhur Sakız ve İmroz adalarından gctirllür-
lerdi,
I iarıdtr.
Şâiri m eçhul jö kıt’a Sakızadalı Mr mey­
! ATEŞBAZ SOKAfil — Sam atyanın ilacı- h ane ateşçisi hakkında söylenm iştir:
hüseyirnij» m ahallesi kokaklarındandır. Sa- fiim şlr u l l m l e ay nalı tasm a
raatya caddesi ı'Samatya - Yedikule tramvay A teşoftbaı b ir Sakızlı r o m a .
jolo) nden, iki araba genişliğinde, toprak ola­ Hikl p ttta m U ı ey peri p q te r
rak bajlar. Düzensiz b ir m eyille iner, sağda Ayağın cinimi ı k De b am ..
Çarklı sokağı kavşağından sonra bir meyille İstanbul akşamcıları arasında ateşçi üze­
iner, sağda Ç arktı scıkagı kavşağından sonra rin e şu fıkra pek meşhurdur:
* darlaşıp b ir araba enin e inerse d e Büyükku- Esnaf şebbazı hir delikanlı her akşam
lefi Sokağı 11e obra kavşağında, yani bitimin- meyhanede çakarmış. B ir sabah anası yanı­
r - de, yine iki arabaya yakın genişliktedir. Çok
na gelip:
( bozuk, bakımsız b ir sokaktır. Sekenesi fakir — Oğlum, işretten vazgeç desam bir
•1 Türk aileleri olup barındıkları evler, üçer, faydası olmıyaçagtm biliyorum, bari meyha­
dörder katlı ahşap yapılardır. Cadde kavşağı nede ifm e de ne yapacaksan evde yap! demiş.
köşesinde, yüzü caddeye bakan «Şen Sine­ Dalikanlıya bu sfiz tesir edip o akşam me­
mana vardır. Kayda değer bajka U r hususi­ zelik öteberi alarak eve gelmiş; anası aşırı
yeti yoktur (Haziran 1947). memnun olarak derhal oğluna l&ze yemek ye­
İsm ail E rsevim tiştirm ek için mutlağa girmiş; oğlu da önüne
tepsiyi koyup birkaç kadehten sonra çubuğu
ATEŞBÖCECİ SOKACI — şa lin in Fe­
riköy, Taksimin Hacıahmedefendi maballelesi doldurmuş, fakat ateş yok:
arasında bir sınır sokaktır. K urtuluş tramvay — Valide, bir ateşi diye seslenmiş
yolu civarında Ermeydanı sokağından geride­ — Peki oğul, simdi getiririmi demiş
ki kuiara doğru uzanır. Kırkthyası, Yeniâlem, Demiş amma d u r pilâvın yağım haşlıya-
Lokumeu, Omuzda;, Beyzade ve Alkaranfii yım da götürürüm, çorbama tuzunu koya­
SOlcaMarlyle birer kavşağı olan Ateşböceği So­ yım da g&türürüm deyip aradan U r saat geç­
kağı henttı tam im edilmemi? bir yol olup sağ miş, hâlâ ateş gelecek. Oğul, çubuğu elinde
kenarında bir sıra alığa? evler uzanır, a: me­ beklemiş, beklemiş, bakmış ki gelmlyecek,
yilli bir deveboynu vücuda g etirerek vidinısi şişeyi kapınca fırlamış, anası oğlunu sokak
U r çukura inip karşı sırtlara tırm anır. (Hazi­ kapısında görünce:
ran 1947). — Oğlum, yine mi meyhaneye?.' diye sor­
Im tll Encvim muş.

e .c o m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
ATESC1 — 1370 — İSTAHBVL

— Anadilin, ben meyhıneî* bunun için miye arasında seyrederken dökülür Boğaziçi
giderim, çubuğu doldurup da Ateş! dedim İTLİ seferlerinde de dtiniiş seferlerinde dc Boğaz
atejci oğlanın: Ceüyorî demesiyle ateşi lüle­ ortasında seyrederken atılır.
nin Üzerinde görürüm! Geçen asır üzerine muazzam ve ıt-ngııı
ATEŞÇİ — Biiyiik jehJr Istanbulda ya- bir hâtıra defteri bırakılmış olan kantlıllijj
.şfcdıgı halde ömürleri Uman vapurlarının ce­ Aşçı Dede İbrahim Bey IB .: İbrahim Bey,
hennemi iazan dairelerinde geçen vo bu şeh­ Aşçı Dede; Aşçı Dedenin Hâtıraları],
rin tabiat güzelliklerinden ve türlü nimetle­ İkinci Abdüllıamid ılevrinln büyük İlim­
rinden nasip alajnıyan deniz amelesine veril­ lerinden Üsküdarlı Dell Tahsin Efendinin ha­
miş isimdir. yatından bahsederken bir vapur ateşçisinden
Bu ağ î r işe dayanabilmek için genç ol­ bahseder ki ne dudak bükülecek, ne gülüne­
mak ve san derecede sağlam ve ayni u m an d a cek, n e ayıplanacak bir menkıbedir: kendi­
çalâit bir vilcud yapısına sahip olmak (arttır. sinden feyiz almak için yaşların ve hattâ Şey­
Yaz ve kış. İçleri başında valm ayak ve yarı hülislâm Efendinin bile derslerine koşup git­
çıplaktırlar; sırtlarında bir {anili, ayakların­ tikleri bir filozofun ruh ulviyeti gösteren sa­
da ya bir don yahut bir bez panlalon bulunur; tırlardır:
çıplak ayaklarına geniş tasmalı takunya geçi­ «Hoca merhuma yetişen ihvânın malû­
rirler, bazan başlarına bir kefiye giyerler; mudur, bu zatın aşk ve muhabbetine, ilim ve
ocak başında ekseriya fanilâyı da çıkarıp çıp­ İrfanına diyecek yoktu. Bununla beraber »ka­
lak gövde ile çalışırlar. Ocak kapaklarını tlar kalendeî ve riııd idi M ÜBküfldr vapuru­
açınca, tutulacak yerlerine ıslak bez sardık­ nun ocağına kömür atan yüzü güzü kapkara
ları uzun demir çubuklarla evveli ocak İçini kendisi maskara bir mahbube tutulup o Uim
karıştırırlar, sonra gelberilerle yanmış kö­ ve irfanı ile uzun zaman o çocukla beraber
mür cürufunu ocaktan çekip yere dökerler vapurda kömürcülük etmiştir» (B.: Tilhaln
ve kızgın cürufu su a tırak söndürürler. Etendi. Üsküdarlı Deli}.
Vapurun büyüklüğüne göre kaç ocağı Ş iir Şükûte Nihal Hanımın «Ayna» adın­
varea bu ameliyeden sonra kapakları tekrar
daki romanı bu vapur ateşçilerinin ağır ha­
sıra ile açarak ocaklara kararınca kilrek kü­ yatından m&Uıem olarak yazılmıştır. Bu ateş­
rek kömür atarlar; ateşçi yamağı, ki umumi­ çilerin çoğu, bir roma kahramanına yakışa­
yetle ateşçiden bir kaç yaş küçüktür, kazan cak müheykel vücuda sahiptirler, hatta erkek
dairesinin üst kısnıuıa çıkar; ateşçi aşağıda güzelidirler. Fakat o demir gibi vücutlar ve
cüruf gerdellerini doldurur, yamak b ir çık güzel yüzler pek çabuk yıpranırlar; değme
nğa zencirle bağlı olan dolu gerdeli yu­ genç adam vapur ateşçiliğine tahammül ede­
karı çeker, demir bir çubuk üstünde hare­
mez.
ket eden bir makara - tekerleğe raptederek
gerdeli vapurun kenarına kadar sürüp İçin­ ATEŞ GECESİ — Hıristiyanların, bil­
deki cürufu denize döker. Bir ocak temizle­ hassa rum nrtodokslarının icra ettikleri Mr
mede 40 - 80 gerdel cüruf çıkar; ateşçi yama­ yortudur ki, lmssatnn Tanzimattan sonra ge­
ğı gayet seri hareketle 4 0 -8 0 defa gerdel çe­ çen asır ortalarından Cumhuriyet İnkılâbına
kip ocak dairesinden denize doğru gidip ge­ kadar tstanbulun ram lar tarafından iskân
lir. bu iş bitince, bir çalı süpürgesi ile yola edilmiş semt ve mahallelerinde pek coşkun
dökülmüş pislik süpürülür. Ateşçilerin, ken­ eğlencelere vesile olur; Türklerden de uçan
dilerine h is o yan çıplak kılıkta gerek ocak külhaniler ve rindemeşreb zevk ve safa düş­
başında çalışmaları gerekse bu cüruf dökme künleri, ateş gecelerinde rum dilberleriyle
işi bazı vapur yolcuları için U r seyir mevzuu ülfet ve sohbet fırsatını kaçırm alardı.
olur. İstanbul rum lan, ateş gecesini 24 Kas­
Cüruf dökerken bazdan, dışarıda kar, nında yaparlardı; meydanlarda, büyükte ga­
buz da otsa, ağırlık verdiği için ayaklarından zino avlularında büyük bir ateş, umumiyeti*
takunyaları da atıp yalın ayak gidip gelirler. köhne bir kayıp yakılır etrafında işret ve cün­
Ocak cürufu denize vapur limandan çık­ ha; ile raksedllir, genç kızlar ve delikanlılar
tıktan sonra, umumiyetle Ahırkapı ile Seli­ ateşin üstünden atlarlar, bu ateşten atlım»
http://groups.goog le.<
— 1271 — ATEŞ GECESf

ağar sayılırdı. A taş gecesi, H ıristiyan aziz* «Aleş gecesi. Bu m ünsabet köyü hınca-
ferinden Avios Yuanis (S e n -Ja n —■ Hazreti tııne doldurdu. T renler zilvvar ile malâmal
Yahya) aduıa yapılırdı; Em rullah Efendi mer- olarak geldi. Kumpanya yine düdüğünü öt*
bumun «Muhttiil Maarif» ind e verdiği nıılA tü rdü .
n a ta güre bu yortunun m enşei. htrisltyanltk- «Zeytinlik sahili dtlnişlninde terennum -
tao (ok eskidir; eski IIiıuI ve Iran ın ateşpe­ câz olan ve m eşhur udi Ibrahim in nağamafı
restlik {deÛerinden biridir; A rab m üverrih­ tttifcsiy lc la n ı ihsası b ir kat daha ruha do­
leri ateşperestlik bayram ına -M ihri C an ı d e­ kunan A rab çalgısı yalelliler, mavellüer. ş*f-
mişler, onlardan tspanyollara <Magra Jan» gontterie raksâveri vicdan oluyor. Bu musiki
{eklinde bozularak geçmiş ve ateş göçesim devri m akamat noktal nazarından kulakları­
alem olmuş, bâr taraftan da Sen - Jan (Hazreti mıza yabancı gelmiyor. Usulde darbukanın
Yahyal adına nisbet edilm işti. Y ahııdller de. icaddelliğl h ir nevi hoş d arb eler harekatı rak-
Kamı; Bayramının bittiği gün ateş y a ta rla r­ siyeyi daha ziyada tanzim için ihdas olunmuş
dı, haham ların eski uru h alari ve ketn&rleri olsa gerek. Elhanı Arab, o girintili, biter gibi
alınır, parçalanarak b unlardan ItaRîı b îr fitil gö rün ü rk en b ir daha uyanan m lltekerrer nağ­
öriiltir, bunlarla m eşaleler yapılır, m eş'alelerl m elerle âdeta kanaatden ziyade tamaha hiz­
dini vazifelerinde taassu b lan ile tan ın m ış m et ediyor.
kim seler yakarak ve d in i m anzum eler, İlâhi­
«Dün hava biraz rüzgârlı olduğu için ter­
ler okunarak dolaşırlardL
lem ek gibi insanı iz'aç eden sık ın tılar yoktu.
Isfanbulda, a te ş gecelerinde, ta rtı işret
Hava, badepereslân İçin b ir kttşayişl lâtif için­
yüzünden, y e r y e r vak'alar çıkardı; h a ttâ ba­
d e kaldığından sa a t sekizde kadeh çev iren)»
zen kan da döküldüğü olu rd u. 25 H aziran ou ikiye doğru b ire r b ire r dökülmeğe başla­
1306 (M. 1B90) tarihli Sabah gazetesinin şeh ir
dılar. F ak at n e tem aşa: B akılm akla doyulmaz.
havadisleri arasındaki şöyle b ir fık ra vardır:
İskem le üzerinde sızanlar m üstesna olmak
«Pazar gecesi nallsli hıristiyaniyenln ateş ge­
üzere iç kuşağını ü stü ne bağlayanlar, omuz
celeri olmak hasebiyle leyiel mezk&rede ge­
kaldıranlar, bıyık b u ranlar etrafı göreyim di­
rek BeyoğluncSa gerek şehrim izin m uhtelif
ye gayret etlik çe gös kapağına tahammıll
yerlerinde ahalii mezkûre gecenin altısına k a­
eden acîbütte’s lr ve garlbünnüfuz bir kuvve­
dar îcrayl âyin eylemiş ve hiç bir vukuat o l­
tin saikasiyle ktlrei ayının yalnız beyaz cihe­
mamıştır». tini gösterenler, saatlerce saata baktığı halde
Aşağıdaki manzume de, geçen asır o rta­ tre n vaktini bir tü rltl hesap ederalyBnler,
larına) rind sairlerinden Ayni tarafın d an . klınbilir ne türlü b ir hâtıra! yâr ile ağlayan­
Yanko adında dilber bir meyhaueci çırağı lar, -kosnıa, semai, divan isteyenler güzelce
hakkında lâtife yollu yazılmıştır: eğlendiler, Vasil, kemençe deyince namı ha­
tıralarda, gönüllerde a y n ay rı iştiyak ve ta­
Alcf Gctefll mectltl nûr eytrdi Yanko
BUU! fcıfteke bideyi bû tevkile 7 au ko ralı uyandıran bu üstad yanında refiki HrJsto
Usla, lavtacı Ovrit vesaire olduğu halde Sa-
Mmadı mel&ı»etzcde ol piri raugaaııe kızağacında Ispironun dükkanın, karyenin en
BlniaUuM hudpgehl cime ayı D ko m üferrah, en salibi arâm olan dili üzerinde
ZSuBir n a l ro lü n e b«o4 Eübdt icrayı âhenk ediyor. Vasil, fey*i mahsusi mu-
Bir raııjbcfiealn asVına eao oldu plf&fliko aild perverânesini, musikii oszuânlde haiz ol­
Yine bu şair, o zam anlar pek m eşhur olan duğu kuvveti, kudreti, musikimize bahşeyie-
Kuruçeşmenin ateş geceleri üzerine 511 beyti diğl ta v n lâtif, bize yadigâr bıraktığı teren-
söylemiştir. nüm atı şairânesi en güzide, en İli hissiyat ite
mâli olan peşrevi ile burada tabiatın şu sevi-
Düktü c ilttim t i n i h e y st fi ruhinle k û o t t
R n n t t l n |eM l t q d e b u lu r İ b ik Uh
hilde en ziyade m ekşuf olduğu panoraması
huzurunda neşrü isbat ederek taksimleri ile
Ahmed Rasim de. M alûm at» yazdığı şo- dinleyenleri neş’eyab ediyor. Vasil indinde bir
hlr mektuplarında, İkinci Abdüthamid dev­ şairi musikidir. Dün gece, üstadı olduğu mu­
rinin MakrikSyündelü (Bakırköy) bir ateş ge­ sikinin kendi ru h ve kalbi üzerinde uyandır­
cesini şftyl» tasvir ediyor: dığı hissiyata majjlûb olarak jee* yarısına ka-
:om /group/m erakecfiyorum
'-TE» İSTİdAİI — lîf t — İSTANBUL

d » i yayını elden bırakmadı, kendisini seven, miş». Bunu öğrenen Sultan İbrahim, hemen
tak d ir eden birkaç perestişkArı musiki ita Çavuşbaşı Ağayı Sadıtizam H esarplre Ahmed
âdet» hususi denecek su rette bir faezmi efişa- Pahaya göndererek tngilizlere yapılan haksız­
cû .511 edeb vücuda getirdi, var olsun. lığı tam ir ettirmiş.
»Piyasa benim Anastaşla hem ihetık. ka­
n uni Mihal ile vSyedan fevk. Lavtacı Lâmbo ATEŞ KAYtCl — Boğaziçinde yangın ol­
ile sen, L'Ish ça'.gıcü&eiyle alafrangadan m üs­ duğunda, tulum balarla tulumbacı takımlarını
tağni. Tam saat d ö rt buçukla m eydanda k u ­ Anadolu yakasından Rumeli yakasına, yahut
m lan sandal ile İçindeki fişenk kaptan alev­ K ümeliden Anadolu yakasına, veya İstanbul-
ler. p atrn iıU r içinde kaldı. Güzel bir manzara dan Üsküdara geçiren kayıklar İd, dört çifte,
h u lu le geldi. Çoluk çocuk, fam ilyalar, ihtiyar, pazar kayığı büyüklüğünde, fakat daha hatif
genç, köylü, yabancı orasını doldurm uştu. Za­ ve çok daha yollu idi; sair zamanlarda Üskü­
bıtaya . polise teşekkür olunur. H erkes em ni­ d a r ile tstanbul arasında, Üsküdar ve lstan-
y et ve itim adl» gezinip güliip eğlendi. Hoşça buldan yukarı Boğaza yük ve dolmuşa adam
bir âl eni edildi». taşırlardı. Ç eteleri, Eminönü ve Üsküdar is­
kelelerinde b ir veya iki ateş kayığı yangın
ATEŞ İSTİDASI — T a c ıta a tta ı evvelki nöbeti tutarlard ı; vanguı tulumbaları tulum­
devirde, bilhassa On yedinci asır so b lan n a bacılarla beraber kayığa girip de iskeleden
kadar, şikâyet îeryadı gökyüzü tu ttu d enil­ açılınca yangın nöbetçisi elinde b ir harbi ile
diği gibi, görülen haksızlık ve zulüm den bi2- kıç üzerinde otururdu.
zat P id işaha şikâyet edebilm ek İçin, huzura Dilimizde sü r'a t ve tezcanlılık için «aleş
çıkılam ayınca başvurulan son { İre idi. Şöy­ gibi» ta b iri vardır; kendi kürek sayısındaki
le ki, P âdişâhta sahiîsaraylardan b irin d e p e n ­ d iğ e r kayıklardan çok yollu olan ateş kayığı­
cere önünde oturm ası gözlenir, v e hem en U r n ın adı bu bakım dan da aynca manâlıdır; fa­
kayık ile denize açılarak, içinde sam an, talaş, k a t A teş kayığını Hüseyin Kazım Bey merhu­
hasır parçaları veya ziftli paçav ralar bulu n an m u n büyük Tilrk •S ü r’a i kayığı» deyip geç­
b ir fcab haşüstüne k o nu larak tu tu ştu ru lu r; bu, m ek büyük hatâdır.
t Pâdişâhım , h e r ta ra fta n gördüğüm haretzlık
S ü rü r! bu İsmi hezel yollu bir beyitinde
ve zulüm ile a rtık başım da a te ş yanıyor. Son
şöyle kullanıyor:
ümidim »endedir, san a sığm ıyorum fa k a t t e ­
ni senin yanına sokm uyorlar!» dem ekti. B unu Kalmfalçılarda ateg kayığın yaglatlak
Tine 511 aldı. çektip İsketeye bağlattık»
Pâdişâh d erh al m üştekiyi h uzu ru n a g e tirtir
ve d erdini din ley erek ıcabed en e m irle ri ve­ Bibi.: Emruüah, MuhltüJ maarif-
rirdi. A teş istidasının e n p a rla k ö rn eğ i, N&1- A TEŞ9EH M ETPA ŞA KÖPRÜSÜ — Em-i
m a T arihin in d ö rd ü n cü cild in de (H. 1058) n ö n ü n ü G alataya bağlayan ve halk ağzında Ka-
1648 yılı vak 'aları a rasın d a k ay ıtlıd ır v e S u l­
rak öy köprü sü denilen ve günün alaca aydın­
ta n İbrahim saltan atın ın so n g ü n le rin e ra s t­
lığından başlayarak gece yarısından çok son­
la r; şöyle ki:
ra la ra k a d a r üzerinden on binlerce insan ge­
Y edi ta n e İngiliz tü c c a r kalyona, G alata çen k ö p rülerin İkincisidir. H aliçte ilk köpril.
ö nünde d ery a o rta sın d a a k b a y ra k la r çekip U nkapanı (A tatürk) köprüsü yerinde İkinci
bütün m ü re tte b a tı g ü v e rte üzerine dizilir, b aş­ H ahm ud tarafın d an yaptırılm ıştır ki «Hsyra-
ların da b ire r bak raç lif t yakıp bağrışm ağa tiye» adiyle m eşhur. K araköy köprüleri is*
başlarlar. D erhal saray d an adam gönderilip sırasîyle şunlardır:
d e rtle rin in n e olduğu so ru lu r. M eğer g etir­
d ik leri m aldan ev v eli tic a re t m uahedesiyle 1 — H icri 1281 (M- 1845) köprilsü. Ab-
tesb it edilen yüzde üç yerine yüzde altı güm­ dulm ecid ta rafın d an yaptırılm ış ve Hicri 1279
rü k resm i alınm ış. Sonra satın alın an tak ri­ {M. 1862) tarih in e k adar on yedi senelik bir
b en 15.000 kuruşluk m allarının bedeli öden­ ö m re sahibolm uş h ir ahşap köprüdür.
m ediği gibi gem i kap tanlarına Umanı d erh al 2 — H icri 1279 (M. 1862) köprüsü —
terketm eleri d e em rohınm uş... «Bu mezalim A teşm ehm edpaşa köpriisü; H icri 1295 QL
üzerim izden ret buyurulsun, y a h u t sefin eleri' 1876) tarihine kadar on beş - on alt» sendik
m izle um um en a teşlere yanarız d e m e t ister­ U r öm re sahibolmuş U r ahşap köprüdür, M

h ttp ://g ro u p s .g o o g le.<


ANSttLOFEDtSi — 1273 — ___ ___________ A.TIF AKMED CTENDİ

Atcşert-tutm lpaça Köprüsü


(Mecmua! E b ıu rfy u U a )

İstanbullular ağzında «Cisrl atik), «Eski köp­ merdivenli olan Fındıklı Mezarlık yokuşu ve
rü* diye meşhurdur. Tekke yokuşu arasında uıanır. Genişliği bir
3 — Abdülâzlz M inanın yaptırılıp yerine araba k adar olup. Tekke yokuşuna doğru pa­
İkinci Abdülhamiıl zamanında konulan dem ir tika halini alır. Sokak boyunca bir tarafta
köprüdür; bunun da Ömrü Hicri 1295 (M. ufak bir »ateşpâre» ile (ıra gibi yanabilecek
1878) den Hicri 1380 (M. 1011) otuz ü ç - otuz ikişer, üçer katlı ahşaplar sıralanm ıştır. Bu
dört sene kadar sürm üştür. ahşaplarıtı karşısı yüksekçe, ot bürüm üş ar­
salardır. Sokağın sekenesi fakir Türk aileleri,
4 — Hicri 1300 |M. 1911) de yaptırılan
d ir fHazİran 1947).
zamanımızın Karaköy köprüsü (B.: Köprüler).
İsm ail K nevtm
İkinci ahşap Karaköy Köprüsü, Ateş Meh-
Mchnıed Pasarım Bahriye Nazırlığı zam anın­ ATGEÇMEZ SOKAĞI — Fatih kazası.
da yapılmıştı. Ebüssiya Tevfik m erhum , F e n e r nahiyesinin T ev tiicafar mah»llesi So-
«Mecmuai Tlinizziya» m a 144 üncü niishasn- kaklanndandır.
d j <Karaköy Köprüsü» başlığı a kın da neş­
U sturum ca Sokağı kavşağından Kirildi-
rettiği bir makalede Ateşmeiııuoripaşa Köp­
ne, göre, üç araba genişliğinde kaba taş dö­
rüsü hakkında: «H attâ o köprü, zam anına gö­
şeli ve bozuk b ir yoldur. H er iki tarafla ek­
re bedayii hendesiyeden m a'dut idi. Modeli
seri üçer ğ atli kâgir evler bahçe ve arkalık­
Sultanahmed meydanındaki Sergii Osmanlde
la r vardır. R um lar ve daha çok Türklerle
teşhir olunmuştu, ki, elyem Tersane Müzesin­
m eskûn olan loş ve sessiz bir sokaktır. (Ekim
de mevcud bulunmuş olması melhuzdur» d i­
1946).
yor kl, bu model büyük m uharririn tahm ini
iım a il E rH v is
hilâfına, sergiden müzeye nakledilmemiş, kay­
bolmuştur. A TIF (Foshanell) — Geçen asır sonların,
ATEŞMEHMED SOKAĞI — Beyoğlu ka­ da, D efterdarda Feshanc fabrikası amelesin­
zası Kasımpaşa nahiyesinin Çatmaraescid ma­ den bir delikanlıdır: Eyyub, D efterdar ve ci­
lulleş! soluklarındandır. Çaünarrrcrdivert So­ varının tulum bacılık ve kabadayılık âlemle­
kağı ile Tepebaşı - A karca yolu arasında rinde pek sevilmiş bir sima idi; bir gün, ken­
uzanır. disini fabrika çarklarından birine kaptırma-
Çatmamerdiven Sokağı kavşağından gi­ style teel d ir su rette parçalanarak ölmüş, Au
rildiğine göre, iki araba genişliğinde olup, ölüm, m uhitinde derin bir tesir uyandırmış
yer yer otlarla kapiı boıuk taş döşeli bir so­ ve hakkında mersiye yollu bir destan yazıl­
kaktır. Evleri, ikişer liçer kat kâgir ve ahşap­ mıştır. Osman Cemal Kaygılı merhum un «Se­
tır. Sekenesinin ekserisi Türk, bir kısmı rum- mai Kahveleri» adındaki eserinde. «Ahlı Oflu
dur. Kayde değer başka bir hususiyet) yok­ göz yaşlan içinde yıllarca okunup dinlenmiş»
tur (Mayıs 1947}. destanların isim leri arasındaki küçllk b ir not­
ta u n u E rselim tan gayrı, hayatı hakkında hiç bir kayda rast­
lanamadı.
ATEŞPÂRE R0KA6I — Beyoğlu kazası,
Galala nahiyesinin P ü rtelâj Hasanefendi Ma­ ATIF AHMED EFENDİ — Devlet ada­
hallesi solaklarındandır, İkisi de bozuk taş mı; aslı Çankırılı olup Üsküdarda attarlık

/ g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
~ r BEY — 1274 — tSTAMBUL

e te n Osmsn Dede adında bir ıs tın oğludur. raklı bir zat da bir tayyare icadetmişti. B an
Devlet ricalinden Lâleli Mustafa Efendi dai­ nksaıııı âdeta mukavva inceliğinde gürgen
resinden yetişmiş, devrinin seçkin k âtiplerin­ ağacından ve bazı parçalan İnce saçtan tasnif
den biri olarak tanının;?, K els-ülJsütlablığa 1‘dilnuş knnadları ve kuyruğu havi idi. El ve
(Hariciye Nazırlığına) kadar yükselm iş (İl, ayak ite teılvlr edilecek birkaç çarkı vardı.
1222) 1807 yılı başlarında elli altı yaşlarında A tıf Bey, bir gün Bebek halkına uçacağını
ölmüş, üsküdarda Şerifkuyusunds dcfnedil- ilin elti. O tarih te B ebekle bulunan Prutes-
m iştir. M uasırlarından N amık Efendinin nak­ lan m ektebinin <A m erikan Kollcjiain) bahçe­
lettiğine göre csahibi hayslyel, fen îjısa ve sindeki sed ir üzerine çıktı. Kollarını kanad-
kitabette süsü hu reşidei derecci nihayet, zarif lara, ayaklarını kuyruğa geçirerek çarkları
ve nüktedan, hezlü istihza ile gûyan, zevk ve lahrlke başladı ve kendini kaldırıp şedden sa­
şevka mail ve meyü m ahbûbe şifle dil» imiş. lıverdi. Vakıa tereffü edemedi, fakat ufki bîr
Son m em uriyeti olan Çavuşbaşılıktan azSinde halde on m etre k ad ar ilcrllyerek düştü. Biç»,
hanesi İçinde olan eşya ile yedi bin beşyüz renin galiba kolu ve ayaklan incinmişti Böy­
k u ru ; faizli bir n a m e t'd e n gayrı b ir şeyi yok­ le şeylerde b ir m usibete uğrayanların haline
tu; o n lar da borçlarını karşıla m ıyacak d e re ­ acıyanlardan ziyade g ü len ler çok olur. H er­
cede İdi. Kendisi de h astalanıp yalağa düş­
kes bu sukuta kahkahalarla güldü. F ak at kim­
m üştü; adam ları: «A rtık bu vofat eder» diye
se sak ıtın kaidınîm asfın ı düşünm edi. Şitaban
dağılm ışlar, yanında üç n e fe r e m ek tar a d a ­
olan d ö rt beş m uallim gidip beyi kaldırdılar.
m ından gayrı kim se kalm am ıştı. B ir gece E ğer  tıf Bey A vrupada bulunm uş v e bu fik­
evinden yangın çıktı, harem indeki kadınlar,
rin i m evkii tatb ik e koym ayı tasavvur etmiş
bin to rlu k la A tıf E fendiyi b ir seccade İçine
olsaydı, kendisine fikren, ilm en, fiilen ve nak­
koyarak ateşten çıkardılar. Eşyasından b ir hi-
d en pek çok m uavenet ed en ler bulunurdu-
141 bile kurtulam adı. Evinin civarında cariye- Bizde ise: B udala m irasyedi, babasından ka­
lerinden birinin iki Odalı evine sığındı. D e­
la n b eş o n k u ru şu böyle olmıyacak şeylere
ğiştirecek çam aşırı bile olm adığından, m em u­
sarfcy led i g itti dediler. B içareye b ir d e sela-
riyet hayatında lıiç sevişm ediği İb rah im N e­
h et ve cinn et isn ad ettiler. Ben o tarih te o ı
sim Efendi, s ırt h a k aret k asd l ite b ir k a t es- iki y aşın d a idim . B ebek ahalisinden benimle
vab ite b e ; yüz k u ru ş gönderdi. A tıf Efendi:
h em sj o lu p da elyevuı b erh ay at bulunan ka­
ıB aşu n a gelen bu â fe t, Sahib E fendiye e llik ­ ra tın bu vak’ayı ta h a ttu r etm eleri ve m erhu­
lerim in cezasıdır!» diye ağladı. Bu Sahib m un m esup olduğu aileyi bilmeleri m e’mul-
Efendi, gayet nam uskâr bir zat idi. A tıf E fen ­ d ü r. — Kbüzziya Tevfik».
d i rek ab et hırsiyle biçareyi uzun zam an açık ­
ta bıraktırm ış, hasta olduğunu işitince de iki A T IF BEY (Kuyneaklı) — Geçen asır
yiiz elli k u ru ; göndererek: (T ab ib e versin!» so n ların ın en seçkin m uallim lerinden, devri­
diye hak aret etm işti. B içare Sabilı E fendi n in uleıua, udeba ve .şuarası tarafından «alla-
ölürken «ilahi! B enden b e te r olsun!» diye ağ- m eî şehir» unvanıyla anılmış bir sima; ule­
lıyarak beddua etm işti. m adan K uyucaklı A bdürrahm an Efendinin
BibL: Cevdet Tırihi, VIII. oğludur; <H. 1267) 1351 de doğdu; (H. 1316)
I89B d e tslanhulda Heybeliadadaki konağında
A TIF BEY — (B .: Kamçıl, Atıf). öldü. M ektebi nevvab M üdürlüğü, Askeri
A TIF BEY (Bebekli) — Geçen asır son ­ Kassam iığı. llâm att Şer.iyye Mümeyyizliği,
larında yaşam ış ve Istanbulda ilk T ü rk tay­ Evkaf M üfettişliği gibi b a n vazifelerde bu­
yaresini yaparak uçma teşebbüsünde b ulun­ lunarak iffet ve istikam eti ile tam hm if olan
m uş am atör b ir fen adam ıdır. Bu büyük ad a­ K uyucaklı A tıf Bey, öm rünü bilhassa mual­
m ın hayatı hakkında, Gbûzziya Tevfik m er­ limliğe vakfetm iş, Mülkiye ve Hukuk mek­
hum un «A bdı sahavete a:d bir h itıra » adın­ tepleriyle serbest cami derslerinde binlerce
daki m akalesinde aşağıdaki satırlardan gayri genç yetiştirm iş; derin bilgisi, takrirlerindeki
hiç bir şey öğrenilem edi: «Sultan AbdüHteizin belâ gali, fevkalâde zerafet ve necabeti ile
senei cüiûsuna m üsadif 1861 senesinde dog­ sonsuz bir sevgi ve hürm et m ih ra b olmuştu,
m a büyüm e Bebekli A tıf Bey ism inde me­ ölüm ü, devrinin hemen bülün tstanbul gaz»-

h t t p : / / g r o u p s . g o o g l e . c o
* N siK U > P B > ısr — IS T 5 — At if b e v SOKAĞI

■elerinde derin bir teessürle karfiU nm ıttı. • Mehmed A tıf Bey erbabı fazilet ve is­
Şair İsmail S ıb şu mersiyeyi yzzmıçtı- tikam etten b ir zatı m uhterem idi. Pederim
Kbpdir bu n f e m l ( M l j m U p ü r v rk a r
M ehmed Em in Paşa m erhum la Meclisi V aliyi
T lb ıU H 41 i n i l * « e li n M rr AhMum A dliyede sebkeden refakatinin istil­
K indir, «*T«dı b Mm İ K aybpbrli buRlın zam eylediği m uhabbet, bu abdi acize intikal
VtftlUnfhârl mulklmUJ l l r r U n I t o etm işti. H orhordaki konağında ve fakirhanede
te şe rrü f edildikçe, sarayda görüp işittiği ve-
Kimdir bu. b ö r k M«dhlnl U rI v . Aginfi.
RİrlIkde K rU (Ab# H avini ( n Idfr. fcayiden, bilhassa Sultan AbdUUziz m erhum un
BİT S H | ki CTİdlI h l lm e t tehâlllktn hal'in e m üteallik m evaddan bahsederdi. Bu
B i l i r i d o tr a ı r n i f â n Uıtimam Ider bahislerden hâtıram da kalanlar, yahut kayde-
Kimdir, U n d a fca heyiftll rin ly e ti b e fe r debildiklerim n e k a d ar doğru olursa olsun as-
I>irl fenade U n K bo lhkayl n jm Ider lıo a tam am iyle tevafuk edem iyeceğinl ve ve­
Atıf Bfyln k u i h İ , Aüf Beyin ki âtı saik i m ulebereden addolunamıyacafcuıı düşün­
T U « m il i biç a (tutulm az d e v n M er düm . M csm uat ve m ttşabedalm ı - ahl&fa ya­
Aşağıdaki ta t’a d a B abanzade N aim Bey d ig â r olm ak üzere - bizzat yazm asını müşa­
merhumun yazdığı m ersiyeden b ir p arçad ır: rü n iley h te n rica ettim . Sinniisalinden ve «de­
m i ik tid a rın d an b ah s ile itiz a r eylediyıe de
Gelmeı b U H dikerin Üstad: âlem e
Ziynet îdin, Iclâfet iıiltı n r v ’l âdem e
ısra rım a m ukavem et edem iyerek «m uavenet
Vefrel Ûüm ifi hiıru a larak ren g i m ita m e ed ersen iz yazm ağa çalışırım » dedi. 0 günden
k alırda mıydı du şine a h u n rîra lü itib a re n işe başlandı, tk i k ısandan m ürekkeb
o la ra k « H â tıra i A tıf» nam iyle U r eser vücu­
ÂTIP BEY (Mehmed) — A bdülm eeid ve
d a geldi».
Abdülâziı d evirlerine d air pek k ıym etli ve
orijinal m alûm atı ihtiva eden «H âtırai Atıf» M ahm ud In a l'ın d a pek aydın ola­
müellifi; Ağnam m üdürü Ali Ş akir Raif E fen ­ ra k b e lirttiğ i g ib i H âtırai  tıf, Abdülme-
dinin oğludur; (1252) 1836 da Istan tm td a doğ­ « id v« bilhassa AbdiiUziz devirleri için
du: bir kaleme çırağ edilm ek için, lâzım gelen e n kıy m etli m alû m at kaynaklarından biri­
tahsili görerek Meclisi V a li M cktubi k alem i­ d ir.
ne girdi ve bu rad a serhalifeliğ e k a d a r yük* Â TIFB EY SOKACl — Ü sküdar Kazası,
seldi. V alidesi İkinci M alunudun hazinedar* K ısıklı nahiyesinin K üçükçaralıca sem ti so­
la m d a n zevcesi d e A bdülm ecidin cariyele-
lu k la rın d a n d ır.
rinden idi, b u k ad ın lar dolayısiyle sa ra y a in­
K alfaçeşm esi ve Faikbey Mescidi sokak­
tisabı vardı. (H. 1288) 1871 de M abeyni H ü ­
la rın ın y a p tık ta n kavşaktan, 'bir arabanın fe­
mâyûn kâtipliğine alındı, <H. 1290) 1873 d e
ra h geçebileceği genişlikte, çok bozuk olarak
Mabeyn Başkâtibi oldu, (H. 1Z02) 1857 d e bu
başlar. A2 ile rid e hafif b ir meyil kapanarak
m jfe sin e iliv e olarak Hazine! H assa N azın
y ükselirken, iki a ra b a en in e çıkar. Daha ile­
tiy in edildi; A bdülâziıin h a l'ln d e ü ç y ıl ma'-
rid e g ittik çe yük selerek biraz d a ra lır ve Raif-
n ü kaldı. |H . 1297} 1879 d a k en d i isteği ile
paşabanı Sokağına kavuşuncaya kadar, tarla­
Amasya m utasarrıflığına. (H. 1301) 1883 de
la r arasın d an patika halinde uzanır.
Kareli valiliğine tâyin edildi; bu vilâyetin
Ugvı üzerine Istanbula geldi, te k a ü t oldu. Son E vlerin b ir kısm ı ikişer k at ahşaplardan
yıllarını H orhordaki konağında, m aişet d a r­ ib a re ttir ki dârgelirli T ü rk ailelerini b arın ­
lığı ve sıkıntılar içinde geçirdi. (H. 1333) 1910 d ırır. B ir kısm ı ise zengin harcı kârglr bina­
da öldü; vasiyeti üzerine E ılirnekapt dışında lardır. Sağda, B num aralı, yeşil pancurlu, iki
lbni Kemalin kabri civarına defnedildi. Ken­ k atlı konak yavrusu zikredilm eğe değer.
d i sabasında sağlam bilgi sahibi ve doğra, Sol ta ra fta ise Prcvantbryom ’u n m uhte­
fevkaUde terbiyeli b ir m am urdu. şem binası bulunm aktadır.
Büyük Edib biyograf Mahmud Kemal
İstisnasız bütün evlerin yemiş agaçlariyle
tnal. T ürk T arih Encüm eni m e c m u u n u yaz­
dolu vâsi bahçeleri vardır. Yaz için iyi bir
dığı bir m akalede ıtH tır a i Atıf» ın nasıl k a ­
dinlenm e ve şifa mahallidir. (Mayıs 1947).
leme alındılım an latır ki yukarıdaki m alû­
mat da bu m akaleden alınm ıştır. İ m a li E tıe ıia ı

m / a r o u p / f n e r a k e d i y o r u m
X rif' _______________________________— ] £ 76 ~ İSTANBUL

A t î F D İV A N I — O n sekizinci aMf ja ir- büyük hattatı Mehmed Raıim Efendi halası­


l?riıu lö n V r fadaki m e ş h u r k ü tü p h a n e n in bn nın kotalı tdi. Henü* otu* yA$mda İkeû rts
ftîsl J î^ e r d a r Mt;-!2fa Atıf KfrnJirtin rtlva- 115^j İ74Ü dc* iıldd. Bdirnckapı «lığında med*
•!v>n«»a, İstanbul linyiti vc tarihini alâkadar tundur.
eden parçalar şunlardır:
A t i F K F E N O İ k O T İ-P H A N K S İ — Vefa­
— T nnkapı S a ra y ın d a ilÜ M Û bad kus* .
fuıdaki ısınıckinft tarih 11 <10, da Vefa Caddesiyle Tirendaz Sokağı ve Satı.
bayczld Caddesinin teşkil etti&i dörtyo! ağ­
— İ u tf Alî i’aşftıun ka^nna tarih 1129, zında İstanbulini bir on «ekii’ind asır yapısı,
— Rakım Efendinin -kasrına tarih 1131. büyük vakıf kütüphanelerinden biridir. Tilrk
— Kayserili Mehmet! Efendi yalıtma ta^ yapı «analının da nefislerindendir. Vefa Cad­
riîı 1131, desi ve Sbti bayeaid Caddesi üzerinde bulu*
— M artlar Halil Efendinin evine tarih nan cephesi; hu İki yo iun teşkil ettiği kavda­
1132. sın inhinasına uyarak alt katlar az muhad-
— tzzel AU Paşomn arabasına medhive dep, soıs ilçüncü kat da allı kanadlt bir yelpa­
(E ; Araba). ze talinde a^ılmtş çok güzel bir görünüşe sa­
— Padişahın varış kayığına medhiye: hiptir. Bir mütalâa salonu, hir kitap harineti
Kı^U(Ü) fceştii fâiofehi dehti Atif ve vakıfın buj>ün m e rt olrnıyan vakıfnamesi
fîcçcri* flkrlıü itm ek knli beyhude hayâl mucibince bulunacak üç h a tm kütübiin yine
t ç a r elbette p e rrs tâ gibi ul t e r m t k in bıı vakıfname mucibince oturmağa mecbur
Oto (b ir ketime atanam adı) p e n i hünı.iyi ıkb4! oldukları üç m eşruta evden mürekkep ve se­
— TTanıamlarda dellâklarm siyah peşlc- rapa üç sıra tuğla arasında kesme taştan ya­
mal sarındıkları hakkında: pılmış olan bu kütüphaneye Vefa Caddesi
ü ^ rin d c büyük ve yarım daire şeklindeki ke­
F i ti n in bqb1ı friyehdir dimeyim, u d lfcvtw
merli bir kapıdan girilir, Bu sokak kapısının
Koydu Ataf, beni, ikbâli bugün fıajTetdc
fcjılın u } tıfr yerini katrtel kâm üzre
üzerinde Hicri 1289 (1872) rakam tarihi taşı­
Aünış asabine b ir sim teni ha!v«Me yan m erm er kitabesinde «DariU Kütîhl Âtüt»
yazılıdır. Bu kapıda a girilince üzeri tonos ke­
ATIF EFENDİ (Defteri Muşta ra) — On
mer örtülü uzunca bir dehlizden geçilir. Bu
se k iz in c i asır sah* ve maliyecilerinden; Vefa­
dehliz kütüphanenin bahçesine çıkar. Dehli­
da meşhur Âiıf Etendi Kütüphanesinin bâni-
zin üzerinde soldaki küçük b ir kapı, dehlizi
si; sülüs ve nesih yazıyı Ağakapıtı İsmail
geçince sağda bahçeye açılan iki küçük kapı
E/ondi ile oğlu Mustafa Efendiden meşke'.-
h afreı külüblere ıneşrula evlerin iç kapıları­
mişti; keskja divani yazıları ise, kalem kâtip­
dır ki bu evlerin ayrıca sokağa açılan kapıla­
leri tarafından daima Tjîr örnek olarak sok-
rı da vardır. Dehlizden bahçeye girilince Kar­
lanmı^Lı. .'.leyleğinde Baş Defterdarlığa k a d ir
şıyı’. gelen ve bodur bir kuleyi andıran köşeli
yükselmiş, itt. H55) 1742 de ölmüş, Üsküdar
bina mütalâa salonudur. Bn salona., dehlizden
dn defnedilmtıör. Muasırlarından Seyyitî
bahçeye çıkınca sola rastlayan altı basamaklı
Vehfci, Atıf Efendi hakkında «hoşğû ve hoş-
bir merdivenle çıkılarak girilir Merdivene
lehce güzel şair» diyor. Bilhassa kam eri ve
gitmeden m eşruta evlerden birinin altına
şemsi senelerin hesabı üzerine tanzim ettiği
rastlayan bir kiiçük çeşme vardır ki iki du­
hir risalede, cizye tahsili için, maliye m em ur­
vardan tek bir sütun Üzerine atılmış gayet kü­
larının elinde uzun zaman en muteber eser­
çük. diğeri as büyükçe iki kesmeli bir saçak
lerden biri olarak kalmıştır. Babası Mustafa
altına alınmıştır. Merdivenden çıkılınca bir
Efendi, asrmria îstanbulun saydı zenginlerin­
camlı kapıdan kapalı ve küçük bir taşlığa gi­
den idi; Sadrâzam Şchid AH Faşa, b îr bahane!
rilir. Vaktiyle bahçe tarafına ve arkaya bakan
şer'lyye ile idam ettirmiş ve malının büyük
kısımlar açık olduğu duvara y an gömülmüş
hir kısmîm müsadere ettirmişti
bir sütundan pek aydın olarak anlaşılan bu
 T IF E F E N D İ IM c h m c d K illin i — On taşUk bilfdıare tarihi ter>bît edllemiyen bir
?ckizirîci istr hattat ve şairlerinden, babası tamirde bu iki açt-k kısmı örülerek erbabı mü-
Kepekciler Mescidi İmamı olan Mehmed Efen­ lâamn cemaatle namaz kılmalarına tahsis
di jumittde bir zattır; yazıda üstadı olan asrın ediJınigtir. Bu kapalı namazgdhia bahçeye açı*

h t t p : / / g r oups.g o og l e .c o i
.M ıfefcadi K iıiöbM npsJ. « o lu k k a y u m , M fr a k ö lu b lere m e^rot* odalar
( İ k a n : S a lih S i m )

lan kapının tan ı karşısına rastlay an yine cam-V.1 zili m eşrutalard a bizzat s ik in olm aları ile meş­
!ı b'.r kıp ıdan m ütalâa salonuna girilir. r u t ola ve eğ er h ilift şarti mezkûr menâziH
iiı salonuna g irerk en s a fd a k i d u v a r içinde b il-* ' m ahsuslarında sik in olm azlar ise cüıallan
yük M r m e n n e r üzerine A tıf E /end i K ütüp­ re fi ve hânei raeşrutalarda sik in olmağa ra-
hanesinin vakfiye hulâsası hâk ve te sb it edil­ g ib ve hizm eti lâziınelerini cdâya kaadir mu-
m iştir ki m etni ş u d u r tem ed kim reiere verile. H u lisai kelâm hafızı
Hâzihl hulâsatül vakfiye kiltiiM ük cıiıatl bi2zat hânei m ezkbrclerde sa­
Elitamdii lîllâhi v e sse liti a li nebiyyihl ve kin ve m u tavaattın olm aları Ue m eşrut ola ve
alihi. Vaktiyyöi m âm ulûn b ih im d e zlkril tas­ hâfızı klitüblik cihatının örfi beled gibi kasrl
rih olunduğu ü zere M itübi m evkutem tal&ben yedi hitâfı şartım olm ağla kasti yed m urad
an raarataU llih m in is i ile ihyasına m uvaf­ e d en ler ru h sat verilıneyü!) e fe r izharı fütur
fak olduğum l;b u kütilbhanem de hıfz olunup id e rie rse ciheti refi şu rûti meakûreye m üral
kütiibi m ezkûra istinsah ve istifade tarik i ile bir kim seneye tevcih oluna ve hâfızı kiitUb-
rehin ile olurca dahi veçhen rainoi vücuh taş­ lik hizm eti vakfeylediği kiitbi m ûtebere mil-
ra çıkardık b ir kimseye verllm iye. Mtisteid halazasından ib âret bir m âna olmağia hizntt-
ve m ütedeyyin öç kim se hâfızı k iltü b olup tt tnezbfireye kaim olanların m utenıed kimse­
bitmeti iâzbnelerine bizzat kıyam id ü b vekil lerd en olm ası lâzimei halden olub hâfızı kfl-
nasb eylcm iycler ve kütüphaneni ittisalinde tU blerin 'birisi 'b; em riilâhi tcaiâ fevt oidukda
blinyad edlib süknasını ş a rt e y le d iğ in üç bab Brfi belede kıyasen s iU oğluna verildiği lâ
kfjgir mena.Tİlin h e rb irtnd e s ik in ve bM nı muhalUhü âhiri tevkile m uhtaç vc vekili elan
tû liib lu k cih âtın a m u ta sarrıf olm aları m e n i k im se bizzat ciheti m erkuıaenin m utısarrifi

ı/g ro u p /m era ked iyo ru m


a t if e p b n d I K d iV s A j n ıi — 137t — İSTANBUL

O İro A d ifın * b in a e n ( tıp ve lt*i« U rtbİ olarak k a b u l'


tedİJtf ej/iugîa mefrafa iizer& M tıv kil* rtm e k J isu n d ır
t& b lû k e d ly l h iz m e t i m fiş ru ta y a m tta te n ld Mütalaa salonuna girer girmez soldaki
olmayan sSbl oğluna tevcih olunmaya ve kıi* demir kanatllı k:tpl kitab hâzinesinin medha-
lübhânem salı fle cumadan maada haftada lldir Kitab hâzinesinin mütâlâa salonuna ba-
beş giia tulûi genuden bir saat mürurundan tan iki küçük penceresi vardır
jfurûbs şutum, iki saat kaiınca kütübhilnem ka- Mütalâa salonu bir murabba » h a atra.
pusu kapûnmtyrt vc hâfıu ktitüb olanlar mil' fıçıda yelpaze faalinde açılmış boş »fadan
derrtoini kirim ve kuta ti zevil ihtiram ve cim- mürekkeptir. Bu sofaları yekdigerjnden men-
me ve müeclnin ve kayum olmaya hasılı ke­ $ur şeklinde duvarlar ayırır ki her sofanın
lim şunlü meşrutam iizrc sabahtan akjama- bu satırların yazıldığı sırada rutubetlen ötü­
d«k edâvj hizmeti medsûreya mirU hûtmett rü telfmal edumiyen birer küçük doladığı
olmaya vc tlAfizi külüb olan Uç kimsenin mâ* vardır. Her sofanın üstü da birer kemerle
nli şeriyyeleri olmadığı halde her giin maan çevrilmip olup kitab haznesinin lam karjuı-
kütüphanemde nıevcud bulunanlar ve müte­ na gelmek iizere sağdaki ve soldaki sofaların
velli olanlar çarüü meıkûre^e müracaatta ih­ nihayeti hizasında istnlâ'ktitU iki ince mermer
timamı tam İdeler. Femen beddelehû bâ'cto- sütun üzerine âtılmış ortadaki büyük, iki ki­
ma seman fe iıınerna ismehû alcllezine yiil tabedeki küçük üç kemerle mütalâa salonu­
bedelûn Innallahü seıniım âtim. Sene u&4*. nun diğer üç sofası ayrı btr yer teşkil eder
Bu vakiCeye sureti aUmdakitarlhi dc M - gibi olmuştur ki bu salahtın vaktiyle kibar

Alıfaffadl «HMfcfcaae<t. ıf la d ı kitflbh*** kapoM


(Retim; S ilik 6ia»a)

http://groups.goog le.c
A üttlnU X&tffp}ıAn#c! n t ll ıl i» « la m ı
(Rcıİm : Salih S l s u )

»e ricale m ütalia yeri olarak tahsis edildiği yapıştırılan} k ig u illerine Yesarâ&deni» gü­
tahmin edilebilir. Bu suretle bu m ütalia sa­ zel bir lilik hat ile bir Besmeiei Şertfesl asıl-
lonu yedi beşik kubbe ile Kapatılmış bulun­ mıştır. Kitab hazînesinin salona bakan pence­
maktadır ki dışarıdan bunların heyeti umumi- releri Üzerinde yine tahta Üzerine yapıştırıl­
Jesi kiremit (jıtülü bir külah (e(ı altına alın­ mış kağıtlarda İki tuğra bulunmaktadır kl
mıştır, Bu satırların yazıldığı sırada kitap sağdaki Hazreti Mevttna'ııın soldaki Muhid-
hazînesinin lam karşısına rastlayan ortadaki din Arabi’nin adına tanzim edilmiştir ve her
sefa hafızı kfitüMere tahsis edllmig bulun­ üri tuğranın metinleri de sag küfelerinde
makla Mi. Erbabı m ü talia için de ortaya iki açıklanım;, sol köşeleri sanatkârları tarafın­
büyük temiz masa Te sandalyalar konulmuş­ dan İmzalanmıştır. Mcviinanın tuğrasının
tur. Uti « ra poncereierden bol ışık atan salon metni-.
muhakkak İd huzur ve silkfin içinde (alınıla­
T a l a m H ı r j b M nhM dlnfil A rabi k u M lıe d n I M .
cak yerdir.
Kitab bazinKinin m ljtajia salonuna acı­
olup A tıf Efendi ahfadından Ömer Vahid
lan kapısı Uıtllnde m erm er Sterine Yahya Etendi k m Emetullah Hanımın eseri olup
ImzaiHu v« Ilitrt 1135 tarihini taşıyan:
Hlerl 1210 (1785) tarihini taşımaktadır. Mu-
PftlUbii kürün hifbtn vc fciive crtunflnakM B biddin Arabi'nin tuğrasının Bitini de:
levhası vardır. Bunun üstünde de bir tahtaya Y i bM rell t c f h M uhH dlntU A n b l k u rfd l» j lr tiU .

ım/group/merokediyorum
A T IF E F E N D İ k ü t ü p h a n e s i — 118* İS T A N B U L

olup tevkii Ömer Vahid Efendin is l u t r ı k e p kemerler iterin * oturtulmuştur ki maalesef


Mustafa Efendinin «şerittir re 1186 (M. 1773) ne zamanın l?i olduğu tesbit edflemlyen bir
tarihini (aşm aktadır. Emelullah Hanım tuğ­ tamirde bu kemerler ö[iıluııl$tür ve hazîne­
rasının karsısına btyzt çerçeve Ifindo küçük nin altındaki temi* hava boşluğu kaybolarak
U r k il» resmi yapmıştır. burası âdeta b ir bodrum haline sokulmuş ur.
M utatta salonunu tezyin eden diğer levha­ Şimal rilzs&rlanna kartı tamamen mahfuzdur.
lar şunlardır: Sikkei Hilmftjûn ressamı Hacı Vc günün uzun bir kısmmda güne; içindedir.
Süleyman Efendi » d e Hacı İsmail Efendinin Zemin gayet kalın kalaslarla dü^enmiî, kitab
1251 ıM. 1835) tarihti bir Besmeiei Şerlfesi, dolapları da aynca küçük oyma kemerli ah-
hattatı malûm alrmyan fakat istif ve üslûp şıp sedler üzerine oturtulmuştur. Dolapların
bakımından muhakkak ki W nefise olan bir camları da yoktur. Dolab kapaklan altın yal-
«.Fete^arekallhül ahsenül Halikın» levhası: dızU tel kafeslerle bezenmiş fliup bu kafes­
Atıfeide mühürdarı E1nıbelti«4de Devrij ler de kapaklara mıhlanmış olmayıp inşasın-
Mehmedin «Ültübiil Ume minel mehdi ilel- da örülmüşlerdir. Maalesef zamanla tellerin
lihd» levhası, inuasu hir kelime! tevhid; Di­ üzerindeki altın yaldız da dökülmüş tc müte­
vanı Hümayun hacegâıundan Mehmed Emin velliler tarafından yenisi sUrillmemiftir. Pen­
Efendinin 1195 (M. 1781) tarihli îıram Bur- cereler de yangın afetine kargı çifte demir ka­
lıaneddin Zernucî'nüı »Tali tnüi miiteailljn» paklarla muhafaza altına alınmıştır.
kitabındın nakledilen Hadisi Şerif levhası. Atıf Efendi kütübhaneainin eski matbu
Kitab hâzineni bilhassa rutubete karşı fihristinde 2857 cild fcitab mevcud olup 1M5
alınan tedbirlerle hususî bir yapı tan ın a ma­ de Maarif Vekâletine gönderilen istatistikte
liktir. Şöyle ki evveli testti e taştan yapılmış bu kütüphaneye sonradan giren eserler Ue

M titte n d i k& tttı* * * * * !* k t t a h h - d o e ı i


(|te«inı: Salih Sln»n)
http://groups.goog le.o
ANStlOjOPEDtlÜ — ta s ı — ATİICAUPA$A CAMİİ

Ju'Ui mcvcuduımn 7447 cilde ftklı{ı görül-


tsiifiür. Umumi vakıf kiltiibhaoelerin Maarif
Vfkilel:ne devrinden sonra bu kUtUbbajıcye
«t-vaU bir memurla bir haricine tâyin edilmig.
bıUhare kadrosuna bir İkinci memur daha
Ulre edilmiştir. Bu satırların yazıldığı sırada
Aüf Efendi Kütüphanecinin ba$mernurlugurı-
da emekdar -birisi olarak Abdullah Hulûsi
GUzelyazıcı bulunuyordu ki İstanbul Ansiklo­
pedisi. adini tosblt ederken böyle büyük bir
kütüphanenin babında hakikaten nazik ve bil­
gili bir zat olduğunu bilhassa belirtir.
m u .: KEK ve U E , Gn.

ATIFET SOKAĞI — KadıkSyÜnde Ca-


feraga m ahallesinin Moda sem ti sokaklann-
dandır. Moda vapur iskelesine doğru y ü rü n ­
düğüne göre son tram vay durağından so l ta ­
rafa sapılınca bu sokağa girilir. İk i arab a fe­
rah geçecek k ad ar geniş ve y an kaldırım ları
olan, sağdaki Moda M ektebi Sokağına k ad ar
Aufefenâl klltâphanesl
paket ta jı oradan ö te kaba ta ; döşeli b ir so­
(Plân: Re<a<l SevintMiy)
kaktır. Mektep Sokağı ile o la n kavşağı geç­
tikten sonra sol tarafa hafif bir dirsek yapar H adikatüi Cevaml de Hicri 902 (M. 1496)
ve burada Şinasiefendi Sokağım solda b ıra ­ d a yapıldığı m ıinderiç ise dc tarihi inşasını
karak devam «der ve K iifiikm oda tarafından g österir kitabe bugün metfcud değildir. P lim
gelen Yu5u&SnıUpaşa Sokağında nihayet b u ­ m erkezi b ir kubbenin cenahlarına eklenen
lur. Moda C addesinden g irilince sag köşede kısım larla vücuda gelen müstaUU cam] plânı
bir tiiLlinctl ve Moda M ektebi Sokağı iSe olan züm resine dahildir. Bu camiden yirmi yedi
kavşağında y ire köse başında b ir marangoz
sen* evvet inşa olunan Fatih Cim ilnin yıkıl­
dükkânı vardır. Bu satırla rın yazıldığı ta rih ­
m adan uvvellri şeklinde bilpâyelere ıstinad
te sokağın h e r iki ta ra lın d a ikişer ü çer katlı
eden merkezi kubbe ve etrafındaki ilâvelerle
ahşap ve k agir b in alar vardı. K adıköyünün meydana galen raurabbaa yakın girintisiz ka­
temiz bir sem tinde bulunan bu sokakta vakti palı plân num unesine rağmen camt S u n ad a
hali yerinde T ürk, Rum ve E rm ccilerden O rhan ve Yeşil Camilerinin, Edlrnede Mura­
başka b îr kısım ecnebiler de oturm aktadır,
diye, tataflbuîda Mshmuripa$a ve Mııradpasa
Mada Caddesinden girilince sol küfedeki b ü ­
Camilerinin hir istihalesini teşkil eder. Yuka-
yük ahşap köşk «Çizne!» adında b ir İngiliz
n k i cam iierde m ihrab istikametindeki İki kub­
nitesine aittir. Sokağın 1934 senesinden önce­
beden biti, bu cam ide, yerini bir yanm kub­
ki adı «İhaaniye Sokağı» dır. (Mayıs 946).
beye terketm iş. cenahlardaki odalar da iki
Bauu KoçAfine kemerli b ir revakla açık olarak harime ilhak
ATİKALİPAŞA CAMİİ, yahut SEDEF­ olunm uştur. Bu cam i ve yine ayni zatın Zin-
ÇİLER CAMİİ (Çenbcrlltaşıla) — Sultonab- cirlikuyu Camii ile, bu plân ta ra k a ti olarak
mtdden Bayazıda doğru giderken, tram vay lerkolunarak toplu murabba harim kabul edil­
caddesi (Dlvanyriu) üzerinde, Ç enbcrlitaş ya- m iştir; ki bundan y aln n Piyaiepaja Camii bir
nmda, tstanbulun verir hayratı bilyük ve eski istisna tevkii eder (B.: Atlkalipaşa Camii, Zio-
cam ilerinden biridir; banisi İkinci Bnyaztdın cirlikuyu Camii; Hiyalepaja Camii), Camiin
SadırSzamı Hadım Ali Paşadır. O tem tin « k i merkezî Jtuhbesi 13 m etre kutrundacür. Ce­
adına nisbetle Sedefçiler Camii, yahut Bskı- nahlar, yığma kâgir siltunlu bir ayaja Istinad
allpaga Camii isim leriyle de anılır (B.: Ali Fa­ eden iki kemerle h arım ı iltihak eder ve İki-
şa. Hadım). (e r kubbelidir. Kıble cihetindeki raüatalii! çı-

m/group/mcrokediyorum
ATİXALlrA$A CAMİİ — ia # î — İSTANBUL

kınlıyı aşağılara k adar sarkan isialâktitlı mit­ •İde edilm iştir. Şimal cihetindeki ihata du­
s e lin i kürevUere oturtulm uş yilk.sek ’ı a j ilik ­ varı yok olm uştur, yerine tecavüz eden husu­
li bir yarım kııbbc ö rter. Cami haricen kâmi- si em lâk bugün hudud teşkil etm ektedir. Ca­
len kesm e köfeki taşından yapılm ıştır; bütün m iin şark ve ceııub tarafı kim ilen kabristan­
p e n ce re le r etrafında genişçe silm eler dolaşır. dır. Mühim b ir şctırah Üstünde olması birçok
Son cem aat revakı, bu d e rir cam ilerinde te ­ m eşhu r atm aların buraya defnine saik olmuş,
sad ü f edilen ta n d a , o ld u k ta g e n i; ve y ük ­ tu r. Sadırftzam Ali I ’aşa, Derviş Mehmed Pa.
sek tir ve a ltı m erm er sü tu n a m üstenit) t e ş şa, Siyavuş Paşa, Boynu eğri Mehmed P a­
kem eri vard ır, bu kem erler d e köfeki taam ­ şa, Haşan P aşa, K uçiik Çelebi, A ttkali tekkesi
d an d ır K apı, m erm erd en, çok g en i; v e y ük ­ • şeyhlerinden Kasım ve Ramazan Efendiler
sektir; g eniş b ir m e rm e r silm e ÜÇ ta ra fın ı do­ v e bazı sâd a l b u rad a m edfundur. Bunlarda*!
la şır ve yine m erm erd en , zengin ista lâk tltle rle Derviş M ehmed ve H üseyin Paşaların kallâ-
süslenm iş b ir h ü c re kapı yağm ağım teşkU vili k a b irle ri bug ü n d c m evcuttur. Diğerleri
eder; heyeti um um iyesi çok güzeldir. K apı yok olm uştu r. İhtim al ki a ltın d ı hiç bir taş
kem eri ü stündeki ıtn n e s sa lâ te k â n e t alel-m ü- bulunm ayan açık türb ed e m edfun idiler.
m inine k itil e n m evkuta» â y eti te rim e s i, y aş­ M inare on beşinci a sır m inarelerinin gü­
m ağın altın d ak i yuvarlak besm elei şe rife 1314 . zel b ir enm uzecidir. Gövde kabn, petek nis­
(M. 1&98) ta rih in d e Sam i E fend i ta ra fın d a n p e te n ince ve yüksektir. Şerefe istallktitlidî)'.
yazılm ıştır: d ev rin e a it değildir. K apın ın ta h ­ P etek ii&tündeki oyuklarda mavi çiniler
ta k a n a d la n da so n rad an yapılm ış b a sit ta b - vard ır. C am iin içi kam ilen sıvalıdır. Kubbe
lab d ır. Son cem aat p e n ce re le ri ve m ihrab göbeğinde, m üsellesi kürevilerde. tocngl ve
hü creleri çepeçevre köfeki silm e i{ine alın­ ko rn işlerde, kem erlerde, üst pencere eirafın-
m ıştır. H ücrclerin y aşm akları Jtö-
fekiden zengin istalâktitlidir. K a­
pı önündeki kubbe diğerlerinden
daha yüksektir; içi de pek zengin
m aîakâri rum i tezyinatta serap a
kaplıdır. Bu m alakâriler, bilâhare
boyanmışsa da pek zîd bir te sir b ı­
rakmıyor. Son cem aat kem erlerin e
b ir lurmızı bir beyaz boya ile k e ­
m er ta fla n yapılmıştı; b u n lar 1937-
1933 tam irinde temizlenmiş duvar­
ların da yanını;, buzulmuş ta şla n
gayet itinalı bir su re tte tebdil edil­
miş, camiin en güzel yerini teşkil
eden bu son cem aat yerine eski
güzelliği iade kılınm ıştır Bu tam ir
m a s ın d a m inare kaidesi ve bu n a
m uttasıl pencerenin yanm ış olan
ta şlan da değiştirilmiş alt meşe
pencereleri kara ağaçtan, h arici
alçı pencereler betondan yapılm ış­
tır. Fek harab b ir halde olan m u­
hafaza d uvarları da tam am en yeni­
leşm işse de, evvelce gürdilftü nıü-
te addit tadilâtın şekilleri yeni mal­
zeme ile ihya edildiğinden ne de­
virlerin ak>;nu gösteren teaelıüi
ve k a d i m l i k n e de asla Ç ts M rlIlv d ı
s a d a k a t i n verdiği vahdet (RMİh :
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — im _ ATtfCALtPASA CAHİ1

da je til itibariyle d ev rim yakın, rtn k İtiba­ dadır Slıhralı, iiıtü U d i, yağmağı UlaUktitU
riyle bozulmuş kalem kâriler v ird ir K ırk ıe- olup kim ilen m ermerdendir; yazılar sonradan
ne evvelki b ir fotoğrafta alt p encere ü stü n ­ yazılmıştır.
de de aynı nak ışlar görülüyorsa da bugün M eruıer silm enin üç zırhı kırmızıya boyalı­
mevcud değildir. B ir ta m ir esnasında, ih ti­ dır. M ihrabın yanlarında hoş iki motif var­
mal ki m edhal levhasının d ır ki eşine a ı tesadüf edilir, bunlar mum
yazıldığı 1314 (M. 1B9S) kill&hlandır, Ü re r ufak yaldızb alem bulu­
senesinde, bu nakıslar k a ­ n an bu külahların Üzerindeki yeçıl yağlı bo­
patılm ış, d iğ erleri de ren k yalar neden yapıldığını saklıyor Minber de
leri bozularak ta m ir ed il­ kam ilen m erm erdendir altrada bir 6ıra hücre,
m iştir. K apt iç ta ra lın d a n ark ada yan kapılar ve silmeli dörl köşe kenar
çift B ursa k em erlid ir; pen- varılır. Merdiven küpeştesi silmeli dolu bir
c ere k a p a k la n da d en ın u n - k orkuluktur, oyma değildir. Altındaki m isel-
lesi cidar da oymasızdır. Yalnız runıl katlan­
m alı b ir suyu ve ayoi şekilde U r
göbeği vardır. Minberin ön ka­
pısı ve kiilUı ayağı hususiyeti
olmayan teiniz işlerdir- Minber
k ü llin yarım kubbenin büyük
isialâktitlı müsellesi kürevtainln
musaadesizliginden dolayı yük
sek yapılm am ı;, bodur ve nis-
betsiz kalm ıştır.

AılluıUpı^ıı C untt

nm/aroup/'merakediyorum
a t iil a l Ipa s a CA«ir — ıa s t — İSTANBUL

ÇnfccrliUffda A lilu H ^ Ounli


<K «feE iD - R c p a d S * T İ» ç « * y )

M inberdeki ilyâh re n k le r sonradan boya yok olm uştur. M edrese de Divanyolunun tev­
ile verilm iştir; aslında y o k tu r M üselles mih- sii esnasında y a n sı kesik bir ta ld e bırakıl­
ra b çıkıntısı üsHJnılekl yarım kubbe üzengi­ mıştır. İstanbul Evkaf M ildürlügünün bahçe­
sinde bir kom i? teşkil eden b ir stra alçı yap­ sinden on odası ve ılerthanesi görtiliiyor. Taj
rağın altında, gayet iri badem lerle süslenm iş ve Tuğla sıralariyle yapılmıştır. Revak ke­
b ir IstalSktit m anzum esi vard ır. Z em ine Çok m erleri malnll, d irekler mermerden kem er­
yakın hir irtifaa k adar İner; üç İane de oy­ leri de dairevidir. M edresenin caddeden gö­
malı çivi hnşı g& rüliir Bu k adar büyük istn- rülen 2 inci kat odaları, iin duvar tamamen
lâktitlerc h ir dc, aynı d e v irle re yakın yapıl- m uhdestir. Kapı eski bağlık ve direklerle İh'
rai?, Hasekide ftavudpaşa cam iinde tesadü f ya edilm iîlir. llig er akşam da da !>a« tadil ve
edilir. ta ğ y irler yapılm ıştır. Cami eihuttndc, cadde
Camiin bazı y erlerin e ses k ü p le ri ko n du ­ llstlindeki çeşm e ve su teraalai on sekiılıuı
ğu, bırakılan deliklerden anlaşılıyor t f alçı asırda yapılıutjlır.
p encerelerden bugUn b îr şey kalm am ıttır. Eknm iMkfcı Ayv«nH
Yalnız m ih rab cephesinde 13 alçı p en cere on A ç ılıd a k i sa tırla r İstanbul Ansiklipedisi-
t t k l u j ı d a sır İşidir. A h jıp m ah relU r k im lim nin Klyaret n o tla n d ır: 1647 M artında Atikali-
sonradan yapılm ıştır. p a ja Cam ilnin son cem aat yeri düşm eleri yer
HadlkaHIl cevam i m edrese, tekk e ve y e r jö k ü lm ü j, pek hazin h ir balde İdi; kız ço­
im aretten bahsediyorsa da, ta itt* v* iş a r e t cukları ip atlam akta, m ahallenin delikanlı k ır­

http://groups.googl
I

12(15 — ATIKALİPAgA CAMİİ


ANSİKLOPEDİSİ

Milırabın bütün letate-


ti. güTtlliJl yukarıdan sar­
kıtılmış leııeko ahajurlu
bir elektrik lâmbasıyle te­
cavüze ııörnır.ıgt;r. Ileş di­
limli olnn mihrabın üzerin­
de siyah l»y«lı bir bsnd
üzerine alim yaldızda!
•Kı;niıclfî'lh(JJ ınMûlkflIl VC
ti"ve hnltnim y U n İli fil ralh>
ruh».
yazılmıştır, Dilimlerin üst­
lerine de, ortada İsmi Rç-
sûl bulunmak üzere çariya­
rı cüzinin adlan yazılmış-
tır.
M e r m e r viiz kür-
1,[ [ süsü ve büyük kubbeden
]; sarkan demir top kan-
<] i dil camiinin çanına l&yık
^-U şeyler değildir.
Milırab duvarına biri
ÇrıriwrlEla^l> .VUklUpı^a Cum.il Kâbenin. diğeri Medinenin
(Flin: CorofUıiB Rurlitt'flcn) iki matbu resm ini asmak
için m ihrabın m erm erleri­
ması {ocukları da camiin avlusunda fudbol ne ı,:viler çakılm ış ve tah rib edilmiştir.
oynamakta idi. Bahçenin cadde kapısından İlacı Mehmed Ali Kfendi isminde bir
girilince hemen sağda ahşap (lin k le re Istinad hayır sahibi camiye b iri 131S (M. 1899),
eden kirem it örtülü bir saçak atfında, sekiz diğeri 1318 İM 1900) da iki rakkaslı saat he­
abdcst musluğu vardır, bunlardan ü tü kopa­ diye etm iştir, rakkaslarının ortasında küçük
rılmış bulunuyordu: duvar da sa ç ık altıma b ire r plâk üzerine «vak/i cam ii A li Paşa» ya­
kadar tebeşirle kiifriyal donatılmıştı. zılmıştır.
Camiin yanındaki mezarlığın, cam i av­
Tıirk y apı sanatının nefiselerinıien biri
lusuna bakan duvan öniinde D efteri HAkani
emini Ali Efendinin kabri vardır. (H. 1X65)
1715 de vefat eden bu zatın kabri önüne iki
büyük pencere inşa edilm iştir k i avlusuna
ta y in eden güzel bir eserdir, y a n la n ise
bir nefisedir. Bu pencerenin önünde camiin
kesme köfeki taşından yapılmış büyük h u
musalla ta;ı bulunm aktadır ki pencere Ü/-G
rindeki kelimsi şahadet ki tâ besi m usalla ta ­
sma harikulade manalı bir dekor teşkil e t­
mektedir.
Camiin içinde Ekrem Hakkı Ayverdi'nin
orijinal bir motif olarak kaydettiği büyük
mum külahlarından sagdakinin Üzerinde:
U İlahe mallak el mellkai fcaklttil mjlUn

Soldakinin üzerinde:
Muhammet Resulıülalı Sadık öl vadfll emin. çeulıerlM o|4a Aıîkallposa Cam iinde m u m U»
yıulıdır. <*tsüu: B. (Hkcr)

c o m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
tiM C & U JK l'Y U ATİXA£>tPAŞA CAMİ! ~ me —
ISTASBIT.

ÇenberUlaşda AUlcalIpaşa Camii


IMakt» rosfın: E k r m HoIüh AjrvefA'deı»

olan bu büyük m âbedin bir defa daha esaslı ATİ K A I.trAŞA CAMİt, yabud ZtNCİR
bir Sjuıir görm esi Ita m d ır ; b u ta m irin hede­ IıİK U Y l' CAM İt — B âm si, ikinci B a y ta d
fi daha ziyade camiin içinin tanzimi ve avlu­ d evrinin en nam lı sadrâzam larından Uadun
sunun tecavüzden k orunm ası olm alıdır. Bu A li Fadadır (B.: Ali Paşa. Hadım); m im arı
gibi Abidelerin hadenıei h ayratından başka bilinm iyor. Tam am en Anadolu tesiri altında
sopalı bekçileri lâzımdır, nıuhafazasî sadece yapıtm ış ınilstatll plânlı, orLada iki ayak üs­
Evkafa değil. Belediye ve îab ıtay a da te re ttü b tü n e a llı kubbelidir. H aricen b ir sıra ta ; iki
eden bîr borçtur. «Camilerimizin h a lim in i yol sır» tu ğ la Ue yapılm ış ve on s e k ja n d - asır
yapmayım?.:, mealindeki H âdisi Şerif burada fionlanııtlfı bir tam ir görm üştür. M inarenin,
pek acı olarak hatırlanm ışlır. bilhassa kaide kısm ının bina ile ayni devirden
Bir halk rivayetine göre Sedefçiler Ca­ olm adığı kuvvetle m uhtem eldir. B ununla be­
mii. R üyiikjelurde içinde H e r makam) bulu­ rab er. şerefe nîiirtesna, bina m ütenasip alarak
nan İki cam iden biridir ki d iğeri Ü skiidarda- irtifa verilmişi diğer baz: cam ilerde olduğu
k i eski Valide Canûitlir. Eskiden H ızır'a ra s t­ gibi, inceltin Dk İmlasına. tUlşüitnemiştir.
layıp muratlına erm ek iğin k ırk glin sabah Camiin ünündeki iiç kubbeli son cemaat
namazını top kandilin altında k ılan lar çok yeri U sbıt edileıııiyen eski bir tarihle yıkıl­
olurdu; bu eski halk inanı tstanbul Ansiklo­ mış, yerine ahşap bir son cem aat y e ri yapıl­
pedisine bugün için şü mısra ı hatırlattı: m ıştı. Son ısınan lard a bu da kaldırılarak ze­
İllin buluk r e b i zulmette kUlilıın k a p u m mini çim enin l!e s ıv a n a ıjU r. Ba satırların
Bibi.: KEK, ME ve tE, Gn. yazıldığı sıratla z in d rilk u y u Atikalipasa Ca-

h+tp://groups.qooale .coh
AVSlKLOrEDİSf — I2H7 — A T lK A İitP A Ş A CAM İ -SOKAĞI

müniıı son cem aat y erin den m ahrum iyeti, tu r; ilk d ö rt beş ad ım lık v e ri p ak et ta$ı dö­
mabedin yapı » a t t ı g iu elllgi bnkJMuldan bil* ş elid ir, gerU lnin sag ta ra fı kaba taş döşeli ve
yiife b ir n a ib e d ir. A rka ve yan cephelerde, tıozuk, solu h endek halin d e ve to p ra k tır. Sağ­
kubbelerin istm ad ettiğ i kem erlerin k a rşılı­ da Alik»lip.ıç,ı C am ii, so ld a m e şh u r H attat
ğında, duvarlara ıliirt tane ayak (payanda) y a ­ M untafa Haklın E fendinin tü rb e si v ard ır; ca­
pılanılır. mi av lusun d a, caddeye n a zır sed Üzerine 1U
Camiin kapısı «a aekitlnei aaırda tebdil tane d ire k li a fi; ta h ta sı d ikilm iş ve ü zerlerin e
edilm iştir; alçı poncercicr d e on sekizinci a s ır o s em ttek i A ysu sin em ası ile b a lattak i Milli
ididir. Mihrabı, sıvalı b ir h ü cred en fburetl-ir. sin em an ın a fifle ri y a p ıştırılm ıştır k i, A tikali-
Minberi m erm erden ise de üzeri k e sit b ir paşa Camii gibi yapı sa n a tın ın en eski ö rn e k ­
boy* tabak asiyle ö rtü lm ü ştü r: alt kısmı, gayet le rin d e n b ir rnübcde, m en faat e n d işe lin e düş­
basit olduğu halde külahı tu ta n ay ak lar ista - m üş ceh lin (irk in ve iğ ren ç b ir tecavüzüdür.
lâklitli, ve b unları bağlayan k em er dilim li, C am i k ap ısı üniiııdo düzlüğe çıkan yot,
ililii <te Istatâktit taçlıdır. Cam iin başka bit bir m eydancık halin­
hususiyeti yoktur. Y anında bu lun an 14 h ücre de geııişler, burada
ve bir dershnneden mürefk-kep m ed rese. Ka­ ta ; bilezikli» biri de­
nuni devri vetirâzam larından Semiz Ali P a ­ m ir çıkrıklı ve h e r
şanın hayır eseri olup, bu satırla rın yazıldığı ikisi de dem ir kapak­
sırada bir dispanser olarak k ullan ılm ak ta İdi. tı iki kuyu, ve kuyu
Ekrem llalıkı Ayronii başında iki seivi ağa­
cı vardır; yol bu nok­
ATİKAÜPAŞA CAMI SOKAĞI _ Fatih tadan İtibaren, Ha*
kazasının Karagümrtik nahiyesinin Beyceğiz sanfehm lpaşa Cadde-
mahallesi sokaklarm dandır Fcvzlpaşa tram ­ desine doğru daral­
vay caddeıi (Fatih - Edlrnekapt tram vay cad­ m ağa l»$lar; Svleat-
desi) ile Masaıtfelımipaşa caddesi arasındadır. n e k i. bu kavşakta b ir
Tramvay caddesi kavşağından yüründüğüne araba eiiçiiikle geçe­
güre ilk yirmi be$ adım lık kısm ı fi; araba fie- bilir. (Nisan 1946):
çecek kadar genty ve oldukça dik U r yokuş­ tam karşısında. Ha-

Z ln rlrllk u y u <\Üka)lpa$a CnmJI


U f d a : A M allafc T om ruk)

ı/group/merakediyorum
A ftjtA Ü PA $A HAMAM — 123» — ISTASBVL

s«nfr-hm if»ja Caddesi üzerinde, yarısı bîr diğer Uci yerinde, herhalde, <tal-
Aysu sinem ası haline sokulmuş m eşhur Zin­ gınlıM», bu binayı, Markos ve An-
c ir lifeuyu ham am ı vardır. dros namındaki azillerin kilisesi
Bibi - KEK Gn. olarak adlandırılm ıştır. (Adı geçen
esnr: Sayla 39, 40)
A TtK.VÜPAŞA HAMAMI — (B.: Zincirli
iu y u Hamamı). İstanbulini eski eserlerini, bir
jımr evvel yazmış olduğu kitapta
ATİKM CSTAF APAŞA CAMİİ — Sanal ta rif eden Patrik Konstanlkıs, Atik-
tarih i bakım ından g ay et mühim eski bir Bi­ muııtafapa;a Camiinin havariler­
zans kilisesi alan A likm ustafapaşa Camii, Be­ d en Markoc ve PetrM nam ına in­
lediye re h b e rin e g öre F a lih kazasının, Fener şa edilen kilise olduğunu kaydet­
nahiyesinde, 112 nu m aralı B alat - K arabaş m iştir. (Coustanliniade,
m ah allesinde bulunm aktadır, (ts­
tan b u l R ehberi, h arita 8). Ayvan-
saray sem tin d e bulunan bu cam ı,
şim diki A tik ın u stafap sja m ah alle­
sinin h u d u tla rı dışınd a k alm ak ta­
dır. (B.; A tikm u stafap aşa m ahalle­
li).
B u cam i A yvansaray vap u r is­
k elesin in y ata n ın d a b u lu n m a k ta ­
d ır, U nk ap an ı istikam etind en g e ­
lindiği tak d ird e ise, E yyuba d o ğ ra
giderk en , M usevi h a s ta ia n e s i g eçil­
dik te, solda, Ç en b er S okağında,
cam iin , safk ı ;e ;U boy alı so n ce­
m aat y e ri d e rh a l göze çarp ar. B i­
n an ın yan v e m ih ra p d u v a rla rı
bostanlarfa çev rilm iştir. (B. Ç en­
b er Sokağı).

A tik m u sta ta p aşa C am iinin B i­


zans ve h a ttâ T ü rk le r zam an ın d ak i
ta rih ç e si h e n ü z old u k ça k a ra n lık tır.
B u bin an ın, eski Bizans k ilis e le rin ­
den hangisi olduğu h a k k ın d a şim ­
d ilik kesin b ir bilgiye sah ip b u lu n ­
m uyoruz. tsta n b u lu n Bizans zam a­
n ın d ak i to po g rafy asını /e s a s lı h ir
s u re tte te tk ik e d en D r. A . M ordt-
m arnı, eserind e bu binadan hem en
hiç bahsetm em iş, v e sad ece b u ra ­
n ın M arkos ve P e tro s nam ın d ak i
azizlere ith a f olu n an bir k ilise ol­
duğu n u b ild irm ek le ik tifa etm iştir.
(Dr. A. M ordtm ann; Eaquisse topo-
g ra p h iq u e de Cons. L ü le 1892 say­
fa, 38, ve ay. MUel.: D ie H afen-
q u a rtie re von Byzans, Mit. d. deut.
E m . Cl- Folge I, K eft 3, 1891 say­ ZiarlrlU tuyu Aük*Jips»sa Csmii
{Rf.him re p lin : K rw d SevinfM ?)
fa 5). F a k a t bu m ü ellif eserin in
http://groups.goog l«
ANSÜCMH’EDÎSİ — 1289 — A T İM fl'S T A F A F A JA CAM İİ

U lanb u l sayfa I I 3ı D aha so n ra la rı bu­ rarftk M eryem in elbisesini d e b uraya va­


na d ay anarak A. Pa»patl de ayn ı jc y l te k r a r ' z ed erler. F ak at i t so nra bu hırsızlık
lanu ftı. (A. C. P asp ati: ByzanUnâi M elekte, h âd isesin in duyulm ası Üzerine, P a trlsle r İm ­
İst. 1877 sayfa 317). İsta n b u l h a k k ın d a yazı­ p a ra to ra m eseley i itira f e d erle r. B unun (İleri­
lan Sem en hem en b ü tiin e se rle rd e bu m ü e l­ ne im p a ra to r bu elbiseyi m uhafazaya liy ik
liflerin v erd ik leri b ilg iler a y n e n kab ul edll- d ah a büyük b ir ra ib e d in y ap tırılm alın a ka­
ınjf ise de h iç b ir esasa d ay an m ayan bu naza- ra r v e rir ve büylece bu elbise V b b e ro a kili­
rivenin sayıl n o k ta la rın ı aşağ ıd a izaha çalışa- sesine n a k le d ile re k oray a y e rle jtirllir. ffl.:
Çağır. A ya M ariya V laJıem a ayazm a ye kilisesi). Bu
İm p a ra to r B irinci Le<m (im p. 457-474) ta rih te n İtib aren h e r seme 2 T am m ıu da bu e l­
îam aıunda G albios ve K andidos a d la rın d a iki bisesinin o raya k onm asının batırasım lebeijea
Patris. KudUsü ü y a re te g id e rle rk e n b ir Y ahu- m erasim y ap ılırd ı. (ConslanUn Por.: Le liere
dinln evinde M eryem in elb i­ des Ctrremotıis. 1, Col. BeUe* - LcVtre», Paris
sesinin b u lu nd u ğu n u ö ğ re ­ 1935, I, 3 2 ve C om m entalres sayfa 156).
nirler. (J. E b erso ll: L es sanc- B izans z am an ın da tsta n b u lu n « d d ö r­
tıu ir e s d e Byzance, P a ris d ü n c ü bölgesini te ;k il e d en b u sem tte um o-
1921 say la 45; v e M. Ziya: n tiy ctlc, B izansm e n m ukaddes m abetle­
tsla n b u l v e B oğaziçi, ts ta n ­ rin d e n b iri olan B lak h ern ai çifte kilisesin-
bul 1928 Cild 2, sayfa 130). d e n başka, P e tro s - M arkos; HÜûhtM-Pris-.
ûö niişte, iki P a tris bu Y ahu­ kos ve A ya Tokla sa m la rın a in ja edilm if
di k adın ın evinde m isafir o l­ k iliseler bulun u yo rd u. (M ordtm ann; E*-
d u k ları serada b ir hile ilo bu tfulsse... S ay la 11). B unlardan A ya Tekla
elbiseyi ç a la r ve 458 ta rih in e kilisesi h içb ir ciddi esasa dayanm aksam ,
(© S E P İ

O
doğru Istânb u la g e tirirle r. A tsk m u stttap a şa C am iinin p e k az ilerisin­
Galbios ve K andidos y an la­ d e b u lu n a n ve son sen e le r içinde harab
rın d ak i m ukaddes eşyayı m u ­ o la ra k şim di a n ca k te k b ir d u v arı kaim i)
hafaza için b ir m lb e d in in ­ olan T oklu İbrahim D ede Mescidi olarak
şasının elzem olduğunu d ü ­ te sb it e d ilm e k te d ir (B .: T okluibrahim dede
şü nerek, şim diki A yvansaray Mescidi).
«6varında V lah ern a'd a H av-
v arilerden P e tro s ve M arkos
için b ir k i l i s e yaptı-

■4
U
■n
•t
A tU a n a sta ftp tfa Camii
tK eritn; N cıib)
î.com/group/merakediyorum
A T tK M C S T A F A P A S A CA M İİ — 1290 — JSTAKSVL

AtiVmustafiipaşa Camii gerek plân ve ihtim al dahilindedir.


gerek inşa tarzı bakım ından beşinci asır» ait . Şüphesiz bu sonunca nokta henüz bir
h içbir hususiyet gösterm em ektedir. Bu bina­ (aratiyericn ibarettir, ve bunu tevsik «lehli­
nın P etro s ve Markos için yaptırılan kilise ol­ me k şimdilik im kinsudır. Târihi kaynaklar­
m asına. katiyetle Söylenebilir ki imk&n yok­ dan öğrendiğimize güre İstanbul içinde Aya
tu r. B urası m im ari hususiyetleri bakım ından Tokla adına yapılm ış Uci kilise m evrut olup
daha sonraki devirlere I p r e t etm ekte oldn- bunlardan biri Kadırga limanı civarında, di*
Sandan başka. cesamet, bakım ından da iki g eri İse V ialıerna'da idi. (Mordtmaıuı: Es-
P a tris tarafından alelâcele yaptırılan b ir şa­ cpıisse... Sayfa 56; P. UJchtcr: (tııellen der
pel binası olnuyacak kadar chem m iyollicedir. byzantinisehen Kunstgeschiehte, Wien 1897
Ayrıca ju n u da tUve edebiliriz ki A tikm usla- sayfa 124. 188 ve 373). Bu ikinci Aya Tekla
fapaşa Cam iinin binası, bütîin Bizans tarihi kilisesi dofcuzunucu asırda, İm parator Teofi-
boyunca biç adı geçm iyecek kadar basit değil­ İ o s ’u d (imp. 829-842) büyük kızı Prenses Tekla
d ir. Bugünkü şekline nazaran, esas itibariyle tarafından kurulm uştur. (Bu kadın h t bk. 0*-
b it olmazsa v û l . asırda inşa edilen bu bina. trogorsky: Ceschichto des byzanlinisrlı«ı Sta-
M arkos - P etros kilisesi olarak kabul edile- ates, Münehen 1040, sayfa 152; ve Ch. Mel:
m iyecegine g ere bu rada başka b ir kiliseyi; Flgnrea Byıantines, Faris 1930. şe rit I, sayfa
bilhassa bu asırlarda burada m evcudiyetini 169, 178). Bizans tarihçilerinden Teofanes'in
bildiğimiz b ir kiliseyi aram ak feshetm ektedir. zeylinden, bu prensesin bu Küsenin manas­
Eski m etinlerde adları tırın a çekilerek burada öldlijtt öğrenilmekte-
zikredilen ve ban ları ta ­ dtr. (Teophanes Cont. IH . 44; m ehter: Quel-
rif edilen birçok kilise­ len... Sayfa 373). Aya Telsia kilisesi, lsak
den, bugiln y erleri tes­ Komııenos (inip. 10S7-105B) tarafından esaslı
bit editem iyenler hayli bir su rette tam ir ettirilm iştir. Bir muharebe
büyük b ir yekûn tu t­ dönüşünde korkunç bir fırtına ve seylâbdan
m aktadır. Şim diki A tik- kurtulm asını, o gön bayramı olan Aya Tekla’
tnuslafnpaşa Camii bun­ nuı hlr mucizesine medyun olduğuna inanan
lardan biri olabileceği im parator Isaakios. 1069 da Istanbula dSnii-
yukarıda adı geçen Aya ştimle derhal Aya Telda kilisesini Umlr ettir-
Tekla kilisesi olması da

A11luRW(tfapi|p Cımtl
( İ n i n Rrjad pavtaç^oy)
http://groups.google.coi
ANStKtOPEOİSt 1 îB l — A.Tİ’K M V STA .f'A PA ŞA C A M İİ

m ijtir Btı h ld iscy i birçok Bi?nns ia rih îllc fin ­ yunda ehem m iyetsiz bir yapı olan Tokluded»
den cftremyortı*. (R ich artw 'ln eserim in a d la n M escidinden İs ıla Al iknnıslaf apaşa Camiini
geçen mi'reiliflordeu bii.ykü bk. Pselloâ: ü n - iıabııl etm ek m üm kündür. Z’. ra bu binanın ce­
pngrnphic. M . Bellcs • Lottrca, Haris 19Î8, sam eti v® inşa tarzı. İm parator v« iın p m to -
CİM 2. sayfa 127). F akal btı h u su sta en (azla rivetere ibadetnJh olabilecek k adar rhem m ı-
bilü! veren aıeşh u r P rcn sra A ntla K om nins'- yotliccdir. Evvelce ile ;-3îdığiı%ız gibi, pintili­
dır. B u kartın, eserim le. laıııdrios’ıın ta m ir c t lik b u farazice b ite en m akul gelenidir. Bıı
lird i|i Stü-sMun *... rnLltH&Sem b ir ııınbcd, ol­ arad a şu noktaya da teman edelim k i. Milli»-
duğunu ve hiç de a» b ir m asrafla m eydana gen'Sıı A üknııtsU fapaşa Camii olmasını muh-
gelmeyip, sana*m çeşitli v asıtalarıyla tcıyiıı toım>l gördüğü ve T affern er’in eserinde adı
cdildiğint ve im p arato ru n daim a ib ad etlerin i gcçaıı « P e tri, pntıli» kilisesi a ıu iım tz a göre
orada y a ptığ ın ı...: yasm aktadır. {Anne C'onı- A yvansarayda olm ayıp daha doğudadır. (A.
neıte: AîcJlaıto P a r a 19S7. cild I, sayfa ISO). van M illingeıi: Byaaııtine C hurchei in Cous-
Anna K omnena’nm büyük a n n esi A nna D&las- tantiu o ple. la n d o n 1912, sayfa 191). Bu kili­
sena da gününün büyük b ir k ısm ın ı bu Tekla senin d uru m u hakkında aslı 1490 a doğru ya­
kilisesinde ibadetle geçirirdi. pılan tV avassore» plânı m ühim b ir vesika
teşkil etm ektedir. tO borhtım ıner: Konstantl-
Bu kayıtlardan kalayca an latılacağ ı gibi,
tıopel, MüncSıen 1920, sayfa 16 daki resim).
Ava Tekte kilisesi olarak ancak cn m etre bo­
İstan b ul A nsiklopedisinin Uk baskısında bu
m addeyi yandığımızda, bu hi­
potezi ortaya attığımızda ayıu
Hicri ileri silrm ü ş olan J. Pa-
padopoulos’un kitabını gör­
m em iştik. ıJ. Pspadopoulos,
Le palaiset e t les iglises dfcs
B lachernes. Selanik 1928.
104) A tikm ustafapaşa Camii­
nin evveles Aya Tekla kilise­
si olm asının daha makfll ol­
duğu düşüncesi sonra A. M.
Scltneider iDie Blncbemen,
•-Oriensa, IV, 1951, 105) ta ­
rafından da desteklenmiştir.
lstanbulun fethinden son­
ra btı kilisenin derhal camiye
çevrildiğine dair bir bilgiye
sahip bulınuouyoru2. Ayrıca
bu mSbcriln cami olarak ba­
nisinin kim olduğu da meç­
huldür. Bu arada şuna da işa­
re t edelim kİ, A. Saim ÜI-
g e n in vaktiyle yasmış oldu­
ğu risalede bu kilisenin «Atik,
yani Eski Ali Paşa tarafuıdan
camiye çevrildiğini» yazması
bir yanlışlıktan ibarettir. (A.
Saim: İstanbul r e Eski Eser­
leri. tstanbul 1933, sayfa
137). İslanbulıın bütiin cami­
/Mlh«ıust;»fapxlia Cun\1 leri hakkında toplu malûmat
<t*tiııı: Itcyad Scvİoç«#t} veren yegâne eser olan Ha-

■n/group/merakediyorum
İS*AXBCL

D e r g â h ı ) . Diğerinden
ayırdeditm esi rçin o lu
g erek , A yvanm aydakj
cam in in adının haçına
bir de A tik kelimesi ek.
ieıım islir.
F a tih vakfiyelerinde
İsta n b u l içinde bulunan
birçok bin alard an bah-
sM İılirken b ir takım mâ-
b e tle re d e tem as olan.
mni<ladır. B unların ara.
m nda, A yalcharna yani
A ya V lah ern a m ahali»,
sin d e b ir Çükalsca ma-
n a s lın n ın adı geçmekte-
d ir. (.Tahsin Öz: Zwei
S tıftu n g sü rk îîn d e n , fe.
ta n b u l 1035, Sayfa XI re
v a r. 4 1; V ak ıflar ne^ri-
y atı: F a tih Vakfiyeleri.
İs ta n b u l 1938 var. 235).
S ch ııeid er, eserinde
A tik m u sta fa p a şa cam i­
n in bu m a n a stır olainl
tL 'ğlne iş a re t etm ektedir.
(A, M. Scîuıeider: By-
asn s, B e rlin Îfl36, sayfa
53). A y rıc a y in e Falih
v a k fiy e le rin d e »Musla-
fa p a sa ham am ı» civtnu*
d a b ir A ya m a n a stın vt
k ilise sin d e n bahsedil­
m e k te d ir,. (F atih vakîi-
* y e le ri, var, 99,1 3 7 , 2S3).
Alikmustarapaga Cninii F ak at bu h am am ın yakı­
(R e ıim : Eı-sad Spvinçsoy) n ın d a M ollaîıilsrev Mes­
cidi d e biilu/imajctadır
dikat-ül-Cevamide, Istan bu ld a «K ocamusta- ki, bu m escld V efa d a o ld u ğ u n a g ö re bu Aya
fapaşat Camii adını taşıyan iki ayrı c a ­ m a n a stırı v e M u sta /s p a ş a h a m am ının da ora­
mi bulunduğu yazılm akta ve bunların iki­ d a o lm a la rı ica b itm e k te d ir. Son yarım 23U"
sinin de kiliseden m ünkalib olduklarsa ilâ ­ için de sayıları çok e k silen h a m a m la n n u z hak­
ve olunm aktadır, Hadika. cild, 1, say ­ k ın d a hiç olm azsa saril) isim lerin i bildiren ^
fa 161). Had ika m üellifine göre A vvansaray- y e rle rin i tesh il eden b ir e tü d iln haîirlannıssı
dakl caminin yanında b ir çifte ham am b ulu­ çok faydalı b ir h izm et olu r.
nuyordu. Illaıiika, cild I, say fa 167). Bugün A tik m u sta fa p aşa cam iin e a d ın ı veren te -
bu cam inin hem en yakınında bu isimde h iç­ m am h e r h a ld e bu gü n artılc m evcut d elild ir.
bir hamam yoktur. Aynı adı taşıy an diğ e r c a ­ Sadece, m evzuum uz h a ric in d e k a ia n bu husus
m i ise hâlâ m evcuttur ve Silivrikapısına yakııı h a k k ın d a su n a iş a r e t e tm e k le ik tifa edeceğtfc
kendi ismiyle « u la n sem tte bu lun m aktadır A yvansarayda bu cam in in b ira ı ilerisin de iıl-
(B.: Kocamustafapas» Camii. Sünbiil Efendi lâ b ir K ülhan Sokağı old u ğu gibi, yine bur*-

ht+ p ://grou p s.google .1


A s s t a . '. 't '- . S İ — MBS A T n u n m A F A P A Ç A c a m ;;

•ia B ı" 'i» r.ok*; ■ -;"lı 33 vc 3S num arau hip bulunmuyoruz. BugUo dahi caminin itin ­
jn r-'U ianelerin yerinde I9Ö8 - IfljO yıllaruı- de sr» taraftaki küçük yan mihrab M ereti
■m ı ta d a r te r t a - a m m creud olduğu söylen- u la t b.r türbe durum undadır ve burada bir
n ek lftlir. (IıVıâm Ali Özuyuk ve M uhtar V eh­ sanduka bulunmaktadır. Bu sandukaya dayalı
bi TV--İİ f.ı» tarafından) Bıı tarih le Aısınen d sra n vc Rc^aıi Ekrem Koçu tarafından yazı­
ortadan kaldırıldığını anladığım ız bu hama­ lan kopyasını aşağıda nosfettif'm iı, «iyah ze­
mın hliyük zelzelede kâm ilen m ünhedim ol- min üzerine altın yaldızla ve güzel U r tttik
'dv/tino «Sabahı gazetesinde ın-friMHlen lah- b alla yazılı büyük levhada da C ibir bin Ab-
ribal llslr.-lnden direniyoruz. (Bıı n otu R. E. ■iullah lil Ensari hakkında esaslı b ir malûmat
Koçu m a ış lir lı £ sk j b ir İstanbul haritasın­ yoktur.
da d» ba hamamın yeri sarih olarak, g ö rü l­
m ektedir iE. H. Ayverdi, 19. ararda İstan b ul
n u u b k M htdm llr nbri kuışUli mfcBn*ucn
Semayı rilı^e tir nffmİ lludadır llnrrU c&Hr
haritfçı. 1958 par ta D-7).
Ayvansaray civannm 1729 İM. 1142) y ı­ m an i m rurlrllt btrml Umul kam dahildir
K r a n ta d llahlbl KJhriyıMİlr H m U Ciblr
lında biiyiik b ir yangın geçirdiğini bitiyoruz.
(S. O n v e r Suyolu haritası. İstanbul 1945, say­ Iliyiri Rûroe Fahrienbiyvun yidjKârıdır
fa 38-42; A. Refik: On ikinci asırd a tstanbul Sianbol fdulı» r m a l fnâdir Haneli CftMr
Hayatı, İstanbul 1930 sayfa 117). Şim diki gü­ CeliHil fcudr «kAhir^odlr nMIn kirin Irre
nüsüne nazaran esaslı b ir lakım ta d ilâ t izleri Şrrefjrifcı m ib ı X « b M > Haintl Ciblr
gösteren bu cam inin bu yangında batara uğ­ r ü n i« «flr M U p I H kabrine 5ndZ
ramış olması ihtim al d a h ilid e d ir. Bo mlılkr Ibtfl Pmmii Kodadır V ared C ttir
A tıkımısatatapaşa Cam ii H . 1310 (IBM) İkisi de sahabeden olan iki CSbir U n Ab­
b ü y ü t zelzelesinde d e bayii h asara u ğ rayarak du llah'ın mevcudiyeti bilinmektedir; bunlar­
minaresi de kısmen yıkılm ışta-, (Sabah gaze­ dan Cfibir Un Abdullah bin Amr-ttl Ensari
tesinde neşredilen listeden R. E. K oçu'nun muhtelif gazalara fetirik etmiş ve 680 dan
verdiği not) 3906 yılına k ad ar Sûren b ir ta ­ sutıra 93 yajuıda iken Medinede ölmüştür.
mirat neticesinde c a n i te k ra r kullanılır bir A îlkmustafapüşa camiindeJü tiiıte n in bu za­
hale getirilm iştir. Bu tam irat esnasında du­ tın namuıa yapılm ış olması hakikate pek uy­
varları şimdi görülen nakışlarla süslendiği gun düşmem ekledir. Dİ|M Câblr'in İse İstan­
gibi, tamamen kesme taştan alan m inare de b u l geldiğine dair hiçbir rivayet yoktur. (Bu
tamamlanmıştır. hususta etraflı bilgi için; Şemseddin Sami: Ka-
Birkaç sene evvel binanın İçinin alt kısım ­ musiil - ftlim 'a bakılması).
ları pek zevksiz olarak tavsif edebileceğimiz A tikm ustafopaşa camiini® duvarlarında
bir badana ve nakış (1) tahnkasivle örtülm üş­ hiçbir kitabe bulunmadığı gibi civarında me­
tür zar taşı d ı yoktur. Yalnız 1947 senesi. Martın­
Bu caminin ayrıca iki ismi daha vard ır ki da burasın; tetkik ettiğimiz sırada şimal ci­
bunların birincisi «Ayvansaray Camiin dır h etine bakan soî duvarın önünde kim ilen
IConstantiniade, sayfa 47, 113), Diğeri ise toprağa gömülmüş bir mezar taşı gözümüze
•Câbir Camiiı olup çok daha fasıla yayılmış Jligmijtir.
ve birçok kitaplara dahi geçmiştir. Fakat bu Caminin karşısında, şadırvanın bitişi­
sonuncu inim bilhassa yabancı dillerdeki eser­ ğinde ve şimdi bir tahtaperdenfn arkasında
lerde gayet tııhaf . ■■killere girmiştir. (Meselâ: kalan, ş a tır Haşan Ağan® eseri hayrı 1BB2
C. Raymond: Nouveau pl&n de Stamhoul; Me- tarihli güsel bir çeşme bulunmaktadır. (I, Ta­
yers Roisebtlchor: Tllrkel, Leipzig Ig08 sayfa nışık: İstanbul Çeşmeleri, İst. 1943, cild I,
292 ve harila) Hadikanuı verdiği malûmata sayfa 92).
naıaran Eyyubı Ensart ve Ebu Şeytbe ile İs­ Mimari bakımdan » e AÜktnuslıfapaşa
tanbul ününe gelon Cabir jbni Abdullah hu Camii, Bizans sanatında «Yunan haçı plânı
Caminin içinde mediundur. tstanbulun Arab- olarak adlandırılan plAn tipinin Istanbulda
lar tarafından muhasaralarının hâtıraların­ şimdi mevcud, ilk ve mühim numunelerinden
dan bir ianesini ve tu tanınındım tenkil eden birini lejipl eder. Bu p lin burada henüz bir
bu efsanenin teferruatı hakkında bilgiye sa­ intikal devresine İşaret etmektedir, Bu «Vu.

ı/group/merakediyorum
A TlK M trsTA FA PA SA CAM tl — 1294 - İSTANBUL

■u n b a tı plânını» en kısa U r çekikle şöyleçe enteresan te tk ik le rd e bulunan Brunov Ue bu­


(arif edebiliriz: M ibrab çıkıntıları ve nartefcs ranın inşaatını altıncı asnn ikinci yarımına
kısmı hariç kalmak ûzerp U na bir k are teş­ kadar götürm ekledir. (N. Brunov; Z ur Erfor-
kil eder, bu karenin İçinde birbirini am udeıı «chuns d e r byzant. Raudenkm âier v. Kons.,
kesen bir çift beşik tonoz, h e r kolu m üsavi Byz. Zelt- C'lld 32, 1032. sayla *3). GSrülü-
b ir Y unan haçı viicude g etirirler. K arenin tam yor ki Atikmustafapaşa Camii binasının İnşa
ortasında ve tonozların b irife le r in i k estikleri ta rih i hakkında m uhtelif fikirler bulunmak-,
kısım da ise kubbe yükselir. B u tipin daha tadır. Öyle zannediyoruz ki bu yapıyı altıncı
m ütekâm il bîr num unesini teşkil eden diğer asır-.gHıi erken b ir devre alt görmek doğru
b ir eski Bizans kilisesinden evvelce b ah set­ olmayacağı g jft. bu bina Içtn onuncu asırda
m iştik. 'B. Abrned Paşa Mescidi). pek geçtir. B urası bizim tahminimize göre
A tlkm ustafapaşa ancak yedi ilâ dokuzuncu asırlara ait olabilir.
Camii Ijte bu plân A tikım ıstatapaşa Camii binası m im ari ta ­
tipine geçişin bir rih i bakım ından ciridi b ir tetkikten geçmeğe
m erhalesini teşkil değer. T abiatiyle burada çok fazlasıyla bu fi­
ed er, yine İstanbul k irleri açabilm emize İmkân yoktur. Sadece
içinde bulunan es­ şu n a işaret edebiliriz ki bu binanın sahibi ol­
ki Bizans kilisele­ duğu plânı e n ufak teferru atın a varıncaya
rin d e n fim di ki GUI k a d ar aynen diğer iki kilisede daha müşahede
Cam ii ile K alen- Alîkvnrafdjusa ftunüA* e tm ek kabildir. B unlardan bir tanesinin Yu-
dc h a lım ın VafUs
derh an e Cam ii ara­ teknntj natıislanda bulunm asına m ukabil d ite ri Ana-
sın d a y er alan bu (R cstm . C, G u rlitt doluda K aradeniz kıyılarında ufak b ir ada­
binada daha c ık tad ır. Bu tipin çok benzeri diğer b ir kilise
evvelki d ev irlere ait bazı in şai h u su siy e tle rin d a h a E rm enistanda m evcuttur. Bunun ben­
yanında yeni plân tip in in b ira z acem ice ta t­ z eri b in a la r hakkında (Bk. S. Eyice, Amasra
bikî açık bir s u re tte göze ç arp ar. S an at ta rih i B üyüitadasm da b îr Bizans kilisesi, «Belleten»
batanım dan b ir in tik al d ev resin e iş a re t ed en 15. 1931, 4 6 9 -4 9 1 )
bu binada ne d ah a evvelki d e v relerin sad e ­ F a k a t bu arad a «unu da hatırlatalım ki
lik ve sükûnu ve n e d e d ah a so n ra k i d e v re ­ A tik m ustafap aşa cam iinin gerek G urtttt (C.
le rin anlayışlı z arafeti v ard ır. A tikm ustafapa- G u rlitt; Dle B atıkunst K onstantinopels. Ber­
ça Camii bu bakım dan o ld u kça kaba ve ağır, lin İÎÎ07 sayfa 38); g erek MlUingen IA. van
b ir «tecrübe* b in a sıd ır diyebiliriz. M illingeıı; Byzantine Churches in Constanfi-
nopie, London 1912) ™ gerek Ebersolt il*
Binaıim san a t ta rih in d e k i y e rin i h c n il/
T h iers (.1. E bersolt, A. Tîıiers: Les iglises de
k atiy etle tesb it edebilm eğe im kân yoktu r.
C onstantinople. P aris 1013, sayfa 131) tara­
M eşhur D iehl ve B reliler bu eski kiliseyi do­
f ı n d a n yapılan
kuzuncu aşıra ait g ö rü rler. (Cb. D iehl: Ma-
p lân , rülöve ve ta ­
n u el d ’a r t hyzantin, P a ris 1925, cild i. sayfa
rifle r oldukça yan­
333; L. E r d ile r: L ’a r t byzantin, P a ris 1B34.
lı ; vc eksiktir.
sayfa 190). Y aktn zam ana k a d ar İsta n b u l Ü ni­
B u nların h e p s in e ,
versitesinde Bizans san a tı P ro fe sö rü olan
takaddüm eden
R uneim an ise bu binanın dokuzuncu asrın
sonunda inşa edildiğine k atiyetle kani oldu­ P u lg her (D. Pıüg-1
ğunu ileri sü rm ü ştü r. Schneider ise A tikm us- her; Les anciennes [
tafap aşa Cam iinin dokuz ve onuncu a sırla r bi­ ig lis e s fcjrzantines I
nası olduğunu kaydetm iştir. (Byzans, sayfa d e C onstantinople,
53i. Buna m ukabil W ulff bu m&bedl daha zi­ V lennc 1878. sayfa
yade yedi i l i dokuzuncu a sırla ra ait görm ek­ 28 ve levha 14) ise
ted ir, (O. VV'dlff- By^antlnfcche K uııstT B erlin a rtık tam am en kıy­
1913, sav fa 391 ve bilhassa: W ulff: N achtrag meti kaybetm iştir. A tlk n m ta f» r> s ı Camii f a ­
zu altehristliohe und bjraantinische KunBl, Bu ta rih î binanın nında b a lo n u lfln * p ı r f j u
Potsdam 193B. sayfa 53). B u bina hakkında yeniden b ir rölöve f l t a l n : g, |:>İM)

http://groups.goog le.c
A S s H a o » B » : s t _________ _______ — 1295 — a t İ k m u s t a f a p a s a c a m ii

:.infn yapılması h e r halde elzemdir. şark k lilu m clln d e olan ikisi yan mUvabak-
Atlkrnustafapa$a Camiinin şimdiki du- i*rı tfljki) etm ektedirler. Bu dö rt hücrenin
durumurtu b ir tarifine gelince: cam inin önün­ kıişe duvarları ünlünde kubbe bulunmakta­
de Ur avlu mevcut değildir. B uradan geçmek­ dır, Kakat derhal şunu haber verelim ki bina­
te olan çen b e r Sokağının «Mir taralınd a ah- nın hemen hemen bütün ust balları gibi bu
fib btr sataşın içfnıle basit ve sanat kıymeti kubbe de Bizanıı zamanın* a lt değildir. Esas­
taşımayan b ir şadırvan bulunm aktadır. Sinı- lı bir tam ir esnasında çatıyı teşk il eden çit- .
ff.fci son cem aat y eri tam am en Wr Tiirk faı- g.iorie birlikle kubbe de yeniden yapılmış ve
• arıdır. Evvelce bunun yerinde «im ası icabe- boytece gayet alçak sekiz küşeli bir kasnağın
rfen N'ortelcs (Narı hfx) kısım hiçbir iz b ırak ­ üzerine basık b ir kubbe ulurtulm ııştur. Bu
madan kaybolmuştur. Sadece son cem aat y e ­ ta d iltt, binanın esaslı b ir tab rlb e uğram ış ol­
rinin temelleri Hin bu n arteksin bakiyeleri duğunu işaret etm ektedir. B unun b ir yangın
(berinde kurulm uş olduğu tahm in edilebilir. olabileceğine yukarıda tem as etlik . Traıuept*
Piııı cemaat yerinin sokağa bakan cephesi, in sug ynnl cen u p nihayeti evvelce düz bir
aralan a lfık k ig lr b ir duvar vs camek&nla duvarla değil fakat İki sütunun taşıdığı üç ke­
kapatılmış beş biiyük sütuna sahiptir. B un­ m erle yan ta ra fa açılıyordu. Sonraları bu ke­
ların hepsi m erm erden olup yalnız en cağdaki m erlerin içleri ö rü lerek yalnız ortada b ir p en ­
üzeri Çinko kaplı ağaçtır. Bu sü tu n ların Üst c ere bırakılm ıştır. Bu duvarın böylece açık
kısımları tam am en yemi boyalı ahşap bir olması b ir takım nazariyelerin ileri sürülm e­
saklın içinde gizli kaldıklarından b unların sin e sebebiyet verm iştir. Biz b urada bunlara
birer başlıkları-olup olm adığını ve eğ er varsa gayet sath i b ir s u re tte tem as edeceği»
başlıkların şekilleri hakkında b ir fikir e d in e ­ U:< d efa Brunov tarafın dan ileri sürüten
miyoruz. Saldan itibaren iki ilâ üçüncü s ü tu n ­ b u »azariyeye güre bu bina ilk şeklinde iki
ların arasında m ethal bulunm akta ve l>u m et­ yanında ik i sahna daha (yani N e fe ı sahip bu­
hal de ayrıca iki ta n e gayet ince m erm er sü ­ lunuyor ve böyiece ben sabınlı kiliseler grubu­
tunla çerçevelenm iştir. Bu sonu n cuların baş­ na d sh il uluyordu. (N. Brunov: Z u r Erforsch-
lıkları ya km d ev irlerd e yapılm ış old u klarım hung d. byz B audenkm âler v. Kons.. Zeit cild
Küstürmektedir. Evvelce son cem aat y e rin in 32. 1932, sayfa 57 - 59). Bu âlim in araştırm a­
üzeri çifte meyilli te r çatı ile ö rtü lü iken son larına nazaran daha alçak o lup tek k aili idi.
tamirde bu Çatı tadil edilm iş ve ön e doğru B inanın cephelerinde halü görillcn takviye pa­
tek meyilli yapılm ıştır, Sağda k ü çük b ir ka­ y eleri aslında çatıya k a d ar değil fakat ancak
pıdan m lnarave çıkılm aktadır T am am en m uayyen b ir seviyeye k a d ar yükseliyor ve bu
muntazam kesm e ta ştan yanılm ış o lan m ina­ v an ro ta la rın üzerini ö rte n ahşap çatıyı taşı­
renin kiirsii %ısmı sekiz köşelidir. B üyük zel­ yan k e m e rle ri tadıyorlardı.
zelede bu m inare çok hasara u ğ ra y a ra k yık ıl­
tstan b uld a böyle beş sahuılı kiliselerden
mıştır. Sonradan şerefe, petek ve k ü lâh y en i­
h içb ir nüın u ne zamanım ıza k ad ar kalmamıştır.
den yapılmıştır. T aştan olaıı külâh in e rin d e k i
Y alnız eski b ir kilise olan F enari İsa Camiin­
tezyinat bakım ından m u ahh ar devirlerin zev­
de 1923 d e yapılan bir h afriy at hu binanın
kine uygun düşm ektedir. Son cem aat yerinin
ilk şeklinin iiyle olduğunu gösterm iştir. Fa­
sol duvarında küçük b ir kapı bulunm akladır
k at A tikım ıslafapaşa Camiinin de aynı seriye
M, bu. cam i m üstahdem inin ik am etg ah ım
dahil edilm esi hayli m üşküldür. H e r ne ka­
açılmaktadır. Bu kısm uı zem ini evvelce allı
dın' T raıu ep t duvarının kem erlerle yana açıl*
köşeli tuğlalarla kaplı iken, tam irden sonra
ııı>,-ı burada b ire r safının m evcudiyetine işa­
buraya taş döşenm iştir. re t ediyorsa d a Bizans kiliselerinin hemen
Bina kilise iken asıl k u m a Uç kapıdan hepsinde bilhassa sağ ta ra fa açılan kem erler
Giriliyordu. Bugün bu ta p ıla rd a n yalnız o r­ v a rd ır ve bunbırın hepsini buna dayanarak
tadaki asli şeklini muhafaza etm ekledir: yan- beş salimli’ binalar grubuna dahil etmiyoruz..
tordakiler kısm en tadil edilerek b ire r pence­ B runev'un bu husustaki nazariyesini W» pek
re durum u alm ışlardır. Asıl b ira evvelce de hak'kalo uygun görmüyoruz. Maamafih gayet
söylediğimiz gibi b ir haç şeklindedir Bu haçın basil b ir uondaj bu meseleyi kat’i bir su rette
köşelerinde bulunan dü rt küçük hücreden aydınlatabilir. EbersoU ise Brunov'un nazari­

;om/group/ır\erakediyorum
■ t ir Ml'STAFAPAŞA CAMİİ______________ - _ 1206 — 1ETANB11.

ye=tai ana hattan itibariyle kabul etmekte da daha eski kalem İslerinin mevcudiyeti far-
fakat bu yan » fa la n doğrudan doğruya b ire r kedilm ektcdır. Barı kısım larda sıvaların dft-
satım olarak degi] fakat b irer revak şckltadc killm üş olmasına rağm en hiçbir erit! mozaik
tasavvar etm ektedir. (J. Ebersolt: Momımerıts veya freoko inine rastlam ak kabil olmamıştır.
d ’a rd ıitc d u re byjtaoUne, Paris 1934. say ra #5 Ancak binanın sağ dış duvarında pencereler
ve 162 -163). Şüphesiz lw Ciltlr evvelkine na­ hizasında » n yıllarda bazı fresk e illerine
zaran dalta akte yatkın gelm ektedir. rastlanm ış ve bunların üstleri tahtalar He
Binaıuıı kilise İken ii( m ihrabı yani ab kapatılm ıştır.
sid 'i bulunuyordu. B unlardan iki yanlardaki-
B inanın dışındaki hususiyetlere gelince:
ler b ire r hücre vazlyelindodlr. Bu m ibroblar
Bizans zam anında ki pencerelerin b ir kısmı
içerden yarım dairevi olm alarına m ukabil dı­
so n ra ları örülm üştür. C enup duvarında gö­
şardan geç antik devri yapı »n'anesine uygun
rülen b ir çift kem erden b ir tanesinin kesik
olarak üç cephelidirler. B unlardan ortadaki-
olm ası T ü r ilc r sam anında binanın ü st hat-
nin içinde yapılm ış olan T ü rk m ihrabı Uk
la n n u t tam am en değiştirildiğini gösterm ek­
bakışta g ö lle ri y ad ırg atm ak tad ır Z ira kilise-
ted ir. B runov'a nazaran yapının Özerinde bu
den cam iye çevrilen bin alard a bu m ihrabın
m u h telif kem erlerin m ünhanilerini îakLbcden
binanın m ihveri üzerinde olm adığı m alûm dur; dalgalı b ir çatı bulunm ası icabcdiyonhL
halbuki b urada h er ik i m lh rab tam am en b i­
nanın m ihverinde bu lu n m ak tad ırlar, İç e rd e Şim diki te stere tli;l tu ran d ak i tuğla tez­
y in a tı yakın zam anlara ait ilavelerdir.
duvarların Ust kısm ında b ir m e rm e r friz mev­
cuttur. Bu Criıin rn ih rab d u v a rla rın d a d e ­ G örlllüyor k i bu bina nsimâri bakımdan
vam etm em esi bu kısım da esaslı ta d ilâ t yapıl­ esaslı bir tetk ik ten geçm eğe değer. Ayrıca bu­
ım ; olduğuna işaret etm ektedir. Tam am en bu* rasın ın ÜÇ sahuılı binalar serisinde b ir y er al­
TUrk eser) olan kubbenin ortasın d a B esm ele! dığına ve bu hu susla miihim b lı ro l oynadı­
-Şerife ve Kulhii vallabü ah ad su re si güzel bir*-* ğına işaret e d en ler d e vard ır. U. Baltıusaiüs:
s u re tte yazılm ıştır. Şim di m ev cu t boyalı a h - Leglise c lo iso n n te en O rient e l en Occident,
ta b m inber ve m e rm e r v îiz k ü rsü sü h içb irP P a ris 19-11, say fa 15).
sanat kıym eti taşım ıyan b a sit e se rle rd ir. i B inanm inşa tek niğin e gelince. Dış du­
Sağ yan n ühraberit ay rıca b ö lü n e re k b îr v a rla rın ü z erle ri badana ile ö rtü lü olduğun­
tü rb e {ekline so ku lm u ştur. S an d uk a şim al - d a n b u n u h e r kısım da tc tlo k edebilm eğe im­
cenup istikam etinde olup k ısm en b ir k em erin k â n y o k tu r. F a k a t esa s itibariyle b ir hayli ta ­
altında bulunm aktadır. B öyle cam i içinde tü r ­ d il edilm iş te r d u ru m d a alan duvarların Bi­
beler tstanbulda pek n a d ird ir. B u tü rb e n in n asız b ir şekilde m u h telif ta ş ve tuğla o ra ­
önünde geçen asrın b a şların d a yapılm ış yeşil la rı halinde vücuda getirildiği anlaşılm akta­
boyalı ahşab b ir bölm e d u v arı bu lun m akta­ d ır. Z a te n b u hu su su y etm iş sen e evvel yapı­
dır k i bunun o rtasında d e m ir p arm ak lıklı b ir lan ve .P asp ate’n in kitabında neşredilen re­
kapı ve b ir perde vard ır. K apının ü stü n d e şu sim den d e anlam ak kabildir. E sas itibariyle
kitabe göze çarpar: h e r tu ğ la tabakası arasında »engin b ir fcarç
tab ak ası kullan ılm ıştır ki bunun kalınlığı bir­
Ufaa ntrkadi Cifclr Un AbdııjUh ö) Eimuİ çok kısım larda tu ğla kalınlığının ık l misline
Transept'iı» sağ kolu d a cam inin esa s k ıs­ m üsavidir.
m ından b ir ahşap duvarla ay rılm ıştır. B unıuı A U km ustafapaşa Cam iinin eski tezyina­
kapısı üzerinde (l. E k rem K oçu’ıu m aldığı tın d a n h iç M r şey kalm am ıştır. Yalnız camiin
kopyaya g8re şu kitab e bulunm aktadır: y an ın da bulunan b ir bahçe duvarının taşlan
içinde m e rm e r bir söve parçası üzerindeki
B âlâ flazreU C t t l r blo A bdullah E n s ttl radiraU nkü
tezyinat oldukça enteresandır. Bu taşın üze­
mıhii. K »ri Idlkl Egrer Mrhmed.
. ^ rin d e Bizans tezyinatında sık sık görülen beş
Salibin garb kolu ve bunun yanındaki hüc­ yapraklı palm eller farkedilm ektcdir. DJehl
relerin üzerinde bulunan kat ahşaptır- B ilhas­ tarafınd an b u cam iye a it olarak gösterilen çok
sa bu kısım larda k ırk sene evvelki tam ird e e n teresan b ir sü tu n başlığı Pulgher’üı Me­
yapılan kalem işlerinin v e badanaların a ltın ­ rinden anlaşılacağı veçhile Atikmııatapaşa

http://groups.goog le .1
— 1197 — ATİNA t PUHUMU

-ttUlüdde de, ıl Güiham- civarında bulunm uş­ 41, Sokağı, Şehidm üm U ı Sokalı, Kun­
tur. dakçı Sokağı.
Yakın zamana k jtU r şıd ırv a n ın yanında Hailce doğru inen bir sırt üstünde olan
duran v« büyük tam irden -<mra 1022 dc A r­ bu m ahallenin yarısına yakın bir parçasını
keoloji m ü n ş in e nekledliı-n y ekpare m erm er IjOjk .i tenkil ed er f l i : Ayvan» arayıla Lonca),
den bir vsfti* loluıeii h llâ mijjeıılrı büyük isüyijh^fhrln b ir çingene kolonisidir. Mahal­
ccptasi ününde v« en »ağda durm akladır. I. limin lla llç elekleri am ele ve IfçJ, b e U r ya-
3893 num arayı tafiyen bu vnfliı teknesinin taflıdır, Dervi$z&de Sokağından yakarıda, **•
içinde Uç basamakla İnilm ekte olup, ite rd e Uç kenesi, o rta halice esnaf, m iitev u i getiril, fa*
ni? oyulinaşlur. E kseri k itaplard a resim ve kat tem iz aitelur taralın d an itk in edilmiştir.
tarifelerine rastlanan btf vafliî teknesinin d i­ A rabacılar üanrtamı, H ançerli Hamam, h a ­
ğer benzerleri aıüzen in bu kısm ında te şh ir ld e n d i Camii, Toklulbrahim dede Mescidi ha­
edilm ektedir. iHosinrti R ehber. İst. 1934. say­ rabesi, Tııklıtdede tilrUbetl, Hacliyas Camit,
fa 126). Czarinde hiçbir yazı vc h a tti ş a d ır­ Em irbuharl tekkesi ve camii harabesi, Çınar-
van olarak kullanıldığına dair dahi em are ol­ lıçcşm e, Ç ın ariiîeîm e Mescidi harabesi ve
mayan bu tekneyi C. E sat seb e p siı a la ra k 458 Ayan D inıltriyos ru m kilisesi İmi mahallenin
tarihli g ö sttfiniflir. ı.C. E sat: C onstantinople. h ud u d iarı imindedir {BiHiin bu isimlere bıkı­
Paris IBOOj sayfa 109). nız).
Bugün Alİkm ustalapaş» C am ii m am ur b ir tam ll Eranlm
haldedir ve cem aati boldur. B akım lı v e ol­ ATİNA /Pansiyoncu Madam) — Zamanı-
duk ça iyi bir halde bulunm asına rağ m en bazı roızm son yirmi yılı içinde Rcyoğlunda pansi­
kısımlarının tam ire ihtiyaçları vard ır. E tra ­ yonculuk adı altında randevuculuk yapmış Mr
fında ekseri camilerde olduğu gibi tü fe y li b i­ rum kadını; evi Tokatlıyaııın köşesinden aşa­
naların bulunmaması burasını tetkik ed ecek ­ ğı, Tarlabajroa doğru sapan Salak Solağında,
ler için büyük bir m azhariyettir. A tiknıusla- sol kolda idi. Dürt be} katlı, büyükçe bir bi­
fapafa Camii hakkm daki bu yazımıza son nadır.
vermeden önce .jtına da işaret edelm kİ. bu H er m illetten nadide kadınlan evinde
binanın altında bir dehlizin m evcudiyeti r i­ bu lu n du ru r. İkinci Cihan Harbinden evvel en
a ja jı 10 lira olm ak üzere malına Köre 20. 30,
vayet Olunmaktadır. s«ı«vi Erk»
hattâ 5ü liraya kadar uvaid alırdı, Paralı ve
ATİKMÜSTAFAPAŞA M AHALLESİ — hovarda kişilerden pek (okları m üfterisi ve
Fatih k a m ın ın F e n e r nahiyesi m ahallelerin- canciğeri idiler.
dendlr; Surlar vc B alatkarabaş,
Molla aşkı ve Avcıhcy ile Çevril­
miştir; sınır, sokak ve caddeleri
şunlardır: Ayvansaray Caddesinin
bir parçası. Ayvan aarayktıyu So­
kağı, Mustarapıifabostam Sokağının
bir parçası, Yataganhamamı Soka­
ğı, Egrikapı maslağı Sokağı, Egri-
kapımum hanesi Caddesinin bir
parçası, E îrikapı Caddesi.
1; cadde ve sokakları da şun­
lardır: DervlşıSde Sokağı, Kandil-
litUrbc Sokaflı, Tandır Sokağı, Av-
cıliiıjji Sobsjt. Kavata çıkma», Çe-
dlKpabııclu Sokngı, Mahkemeklll-
iıanl Sokağı, Ahmedrifat Kokağı.
Ayvansaraykillhanı Sokağı, Ağaç-
lif im e Sokağı, Kunanuncası Caa-
desinin bir parkası, Pazarcık So­
kağı, B e k i r o d a s ı So-

m/group/merakediyorum
A T İN A B A U — 1OT8 — tS T A N S V l

1938 den so nra yıldızı sönm eğe banlattı; Bu sırada Yunan Ortodoks kilisesinin
randevuculuk yolunun on nam lı sabıkalıları Ayıa Snodos m eclisinin de başkâtipliğini yaptı,
arağına girdi; ni bava! büyük b ir baskın v er­ 1921 yılında T ü rk -Y u n a n siyasi Ufuk­
di. bazı serm ayeleri vc başlarında K atina is­ ların d ak i şiddetli fırtın a esnâsında Alinago-
m ind e bir ru m kadını bulunan yam ak v e e l­ ras iki m illetin arasında sulhun ve komşuluk
leriyle berab er tevkif Edildi. İstanbul moihrı- em niyetinin te k ra r tesisi yolunda çalışdı, ki­
a tında a ğ ır itham lara h e d ef oldu ve m sbkûm lise onun sulh sev er gdriişlinü K orfu ve Pak-
oldtı. sos lultropolidliğîııe in tihabı ile ta ltif etti
^ r n ı r ı l M u h ta r Alo* iaralık 10221. AkdenUin bu cen n et m isili
A TİNA BALI — Y unanistan]» O sm anlı ad alarınd a on sen ed en fa d a r u h i n i ' reislik
İm paratorluğu to p ra k la n arasınd a b u lu n d u ğ u y ap lı ve halk ta rafın d an to k sevildi, oradan
zam anlar, a sırlarca, tstan b u ld a en m ak bu l vazifelen a y rılır iken göz y a şla n ile uğurlan,
b ir bal id î, Y u n sn istsm îan g e le n le r ta ra fın ­ dı. 1834 de m ü te v e ttâ tstan b u l p atriği İkinci
dan İstanbul ikyan. e şraf v e ric a lin e h ed iy elik F otios ta ra fın d a n Kuzey v e G üney Amerika
g e tirilird i İkinci olarak da G irld b a lı g c ü rd l. orto do k s kilisesi başpiskoposu Aleksamfrns'un
On yedine! asır orlaau ıd a. S u ttan tb ra h iın za­ y e rin e A m arikaya başpiskopos olarak gönde­
m anında tanzim ed ilm iş n a rh d e fte rin d e süz r i l d i Y en i dünyaya ay ak gastığ ı vakit oradaU
me bala top lan 11 vc p e ra k e n d e 13 a k çe n arlı Y u n an cem aatini, kİ 1 m ilyona yakın niıfos-
konm uş İte n A tin a b alın ın Fiatı 14. p e ra k e n ­ tu r . k ıra lc ı ve venizeloscıı olarak İkiye ayrıl­
d e İS akçe o lu s k tesb it e d ilm iştir. Evvela ım? buldu. A ınerikadaki orlodoks kilisesUd
Y u nan iftam n , so n ra da G irid in eld e n çık m a­ y en id e n organize e d erek bu ikiliği gidermeğe
sın dan so n ra d ır k i, İsta n b u l p iy a sa sın d a b u ç a lıju ; p ek çok ilk m ektep ilahiyat semineri
b alların y e rin i A n k ara b alı tu tm u ş tu r. a ç tı. >Ayios V asillos Akademisi» n i tesis etb;
h a y ır y o lu n d a yardım laşm a cem iyetleri kurdu,
A TİNAGORAS I — 268 inci İsta n b u l
k ilisesin e bağlı o lan ların refah ve saadetine
E k um en ik al O rtodoks P a triğ i; 18BG d e Y an-
(a lış ırk e n z e k i, m ilü m a t ve vekaar sahibi
y an ın Ç alapaula k ö y ü n d e doğd u . o ra n ın d o k ­
cem iyet ad am ı o larak da A m e rik a n a en ön
to ru M etheos S p iru 'n u n o ğ lu d u r; ru h în iliğ e
s afla d in ad am larınd an biri oldu ve Beyaz
intisab ınd an önceki ad i A risto k lis’dir, İlk
S aray ın k a p u la n , d ile d i# » m a n girm ek üze­
tahsilini ken di m em le k e tin d e g ö rd ü k te n son ­
r e açıldı. D ünya su lh u ve Mesai beşeriyetin
ra 1603 d e onyedi y aşın d a ik e n Ista n b u la g el­
lıım ır vo saadeti m eselelerinde Beyaz Sara­
di. o zam an p a trik vekili b u lu n an Ifa ristu polis
y ın fa h ri ve mümtaz ıtıüîüvirleriaden biri ol­
m itrap olid l A tin ag oras'in m ânevi ev lâd ı o la ­
du.
r a k H eybeli A da R u h b an M ektebine k a y d o ­
lundu; 1911 de, b ir ilih iy a t fa k ü lte si m âhiye­ 1948 d e Beşinci Maksimos tedavisi ol
tin d ek i bu din î m ayan hastalığı dotayısı ile tstanbul patrik­
m ek tep ten birin ci­ liğinden İstifa etti; Fener Patrikhânesi hale­
likle mezun oldu fini seçem edi, buhran ancak AünagorûS’ın
v e ayni yıl içinde A m erikadan çağırılm ası ile bal edilebildi ve
Elasonos m itropo- 1 kasım 1P48 de Ayîa Snotios meclisi onu İs-
lldi Polievtos ta ra ­ tan b u t Patriğ i seçdi. Dünya sulhu için çalışan
fından diyakonos k8m ll insan, doiayısı ile Türkiye vatandaşı
t a k d i s edilerek olunca pe!c labii kendisine «Türk dostıu de­
A tlnagoras ism ini m ek ınid olu r, Türkiye C um huriyetinin teîîi-
aldı. 1BJB yütna sûıi. Türk’ m illetinin saadet ve selâmetini is­
kadar M anastır tem ek, p atriklik vâzifei riılıAnlyosinde başlıca
m itro p olid i o l u p şiAn oldu.
so n ra A tin a baş­ N ecâbetm eab A tinagoras Tiirkiyeye o ta­
piskoposu olan M " rih te B irleşik A m erika Devletleri Başkanı
lek tio s'u n yanında olan şahsi dostu H. T rum an'ın hususi uçağı
bajdiyagotıos old« a Umbo ™ r. ile geldi, Türkiye vatandaşlığı muamelei rtw-
(S,; Meleİios). (ftcıiıtı: S. B.ı mi.vesjni yola çıkmadan Vaştngton büyük ol

http://groups.google.coi
ANSİKLOPEDİSİ — 1299 — ATİS <İbrahim Hakkı)

çimferte yaptırm ıştı, Yeşilköy bava alanında re araba ile gitm esi iktizâ eyledikte taksiye
toprağa ayak basar basmaz ilk sözü dc tiirk çe biner.
olrtu, patrikhaneye uğram adan Taksim e gitti Pek şirin bir fıkradır;
«e Cumhuriyet Abidesine, V aşingtondakl Meç­ Bir gün yaya gid«r£en kendisini b ir po­
hul A sker âbidesinin parkından kendi eliyle lis neferi hürm et ile selâm lar, bunu gören bir
topladığı defne dallarından yapılm ış bir Çc- gazeteci polise:
lengi yine kendi eliyle koydu. — P atriğe selâm verm ek için em ir m i
Türkiyedeki İlk 4 i A nkaraya giderek aldnız? diye sorar.
o zamanki devlet erk ân ı ile tanışm ak oldu, Polis:
evvelâ Reisi C um hur İsm et tnönUyii ziyaret — Hayır., d er, evvelâ b ir reisi rû hâni o l­
ederek Başkan T rum an'ın m ahrem b ir m esa­ d uğ u için selâm lıyorum , sonra, selâmımı a lır­
jını tevdi etti. Vazifesine resm en b a lla r iken k e n o k a d ar ta tlı tebessüm ediyor ki o tebes­
ilk sözü de: ıK ilisem u siyasetle uğraşm az, bu süm ü görm ek istiyorum ...
memleketin siyasetine yardun e d e » dem ek Y em ekde ancak açlığını g iderir, sofradan
oklu. dâim ! doym adan k alkar, ve çok az uyur, çok
1055 de Başvekil A dnan M enderes, p a t­ okur. A nadili ile b e rib e r törkçe, İngilizce,
rikhaneye giderek A tinagoras’ı ziyaret elti; Iransızca, İtalyanca, alm anca ve ru sça yedi
bu ziyaretle ilk d efa olarak b ir T ü rk h ü k ü ­ dil bilir; ken d isin i ziyaret etm ek isteyen­
met reisi patrikhaneye gelm iş oluyordu ki. lere, kini olursa olsun, hangi din ve roez-
Atinagorasın ınünıtâz şahsiyetinde bu ziyâre- tıebde bu lu n u rsa bulunsun k ap u tu açıktır.
Un asil m ânası. F en er P atrik hânesi üzerinde M isafirlerine evvela ananevi sakız tatlısı ik­
asırlar boyunca devam etm iş b ir şüphenin ram edilir.
arlık kalkmış olm asıdır. Neoklts SrttIb
Atlnagoras patrikhaneyi yemden o rg ani­ İ stanbul A nsiklopedisi şu küçiik notu ilâ­
ze etti; Kınalı Adada ıÇ ocukt, Büyük A dada ve eder: A llah sıh atte dâim etsin. Birinci
«Çalışan Kız >• I55I k ızları ad ı ile iki kamp A lînagoıas F e n e r P atrik hân esind e yeri dol-
açciırdı, papaz dinlenm e yu rtları, k ü ltü r d e r­ dıırulatnıyacak büyük adam dır: patrsktıâne
nekleri, (ııkara perver kadınlar cemiyeti k u r­ m uhiti, pek y ak ın ları ınüstesnâ, ?annediyo-
tlu ve patrikhanede bir m atbaa ile bu. m atba­ r u : ki bu zâtj. bir dağın eteğinde oturanların
ada banılan Apuatolos «Andevas» m ecm ua­ zirveyi görebildikleri kadar anlam ışlardır.
sını tesis elti (E..- Apostolos Andress). A TİS (İbrahim Hakkıj — M uharrir, ta­
Yunanlstanın K ıbrıs m eselesinde takip rih bilgini; soy adını bazı m akalelerinde sa­
elliği siyâset ve bundan m ütevellit h âdiseler dece tA tii» olarak bir takm a isim imiş gibi
Atiöâgorası mil)kUl durum a düşürdü, İsta n ­ kullanıp çpgu yazılarını m em leketine nispetle
bul basını bu siyasetle uğraşm az rû hânîy l ağ ır ı İbrahim Hakkı Konyalı» diye imzaladığı İşin
şekilde ittiham etti; p atrik, b it Türk ata sözü «Konyalı» adı ile
hatırladı ç&ükııt altındır..» ve sukutu tercih m eşhurdur. ( R u m i
etti. İstanbul Ansiklopedisinin bu «Alinago- 1313} 1836 da Konya-
ras» maddesinin yanılmasını em ânet ettiği da A iâeddin köşkü­
»sağıda imzası olan m uharrir, zâti ru h an ileri­ nün A kıncılar Kapu­
ni hakkında tarfedüen sözlerden ve nakledi­
tu n u n ö n U n d e k İ
len geylerıtan tenzih eder,
A kıncılar M ahallerin­
Bıı muhterem adam hiç bir partiğin yap­
de doğdu; babası Nal-
madığı şeyleri yaplı, l)Ir patriğin giinltik h a­
banıizâtie M u s t a f a
yalında Seleflerinin titizlik lW riâyet edegol-
Efendi: anası Atazâde
dikleri protokolü riâyet etmedi, sokaklarda
yaya dol»?lı, vapurlara bindi, yolcularla se­ İbrahim Ağanuı kızı
lâmlaştı. ayak satıcıları ile konuştu, çocukları Hailce Hatıım; bu ha­
Okşadı, Amerikalı zenginlerin şahsına hediye nım 1859 da sağ ve
olarak yolladıkları pek liıka bir otomobili sat­ 82 yaşında bulunu- İbrahim ıiaklu AU»
tırarak bedelini yetimhanelere verdi, bir ye­ yordu. Baba itirafın- <Resim: S tM ı

n/group/merakediyorum
ATÎYE MKAÛI — 1300 — İSTANBUL

dan aile şecerelinin Selçufcilcr devrinin b a l­ şarak tarihi abideleri letklk ettim, kitabelerini
larına mazbut »lap dedelerinin hepsinin nal- 7al»t ettim, vakfiyeleri buldum, bu yoldaki
band olageldiklerini söyler. ki İstanbul An­ notlarla dolu SOO defterim vardır. A ltılı Im-
siklopedisine tevdi ettiği notla: <0 »umanlar k&n ve fırsat verirse neşredeceğim»
nalband tâbiri u m anım ızın baytar karşılığıdır: Çalınmaktan yorulm ayan İbrahim Hakkı
dedelerim Konya Sclçuklirrlniıı ordu atlarını Ali- (Konyaü) ııın neşredilmiş eserleri {un­
tedavi ederlermiş: bttldn o eski altta ed tv at latılır:
evimizde son zamana k ad ar dururdu* diyor.
1 — Topkapı Sarayında deri üzerine y
İlk ve riifdlye tahsili Konyada Yı*
pılım ı h aritalar; 2— İstanbul âbideleri: 3—
kik Mahalle ve FüyûzMı Hamidiyc mek­
A frodil hakkında tarihi tetkikler; 4— HArun
teplerinde yaptı, sonra bozulmuş Medre­
El-Iteşid; 5— İstanbul Sarayları (birinci clU):
se tahsilini ıslah yolunda «Islahı M ed iri tslü-
0— Akşehir; 7— Karaca Bey mamuresi (bi­
mlye> adı altında açılmış külliyeye girdi;
rinci cilt); B— Abideleri ve kitabeleri İle
DiÛsbet ilim lerin tedrisine büyük ehem m iyet
Alanya; 0 — Eski İslim i paralar; 10— Mimar
verilen bu m edresenin en seçkin talebelerin­
Koca Sinan; 11— A aullı Mimar Sinan; 12—
den biri oldu; idSdinin çok üstünde um um î
K aram anlı N işancı Mehmed Paşanın Tarihi
bilgi ile bilhassa iyi arabca öğrendi. A şağıda­
Al Osmanl tercem esi; İS— Mimar Koca Si-
ki satırları talebimiz ilzerine yolladığı n o tla r­
nanın eserleri (Tarih hâzinesi mecmuasında
dan naklediyoruz: ilSve olarak yayınlanmış, mecmua kapanınca
«Onsekiz yaşın tfanberi gazetecilik yaparım
yarım kaljnışlır}; H — Erluğrulgazi Türbesi;
M edreseden çıkınca B irinci Cihan harbin de 15— Akçakoca.
Demiryolu M ektebini bitirdim , ilk Türle D e­
m iryolcularından biriyim ; h a rb içinde B atu- Baskıya verilecek şekilde hazır eserleri de
mu aldığımızda İstasyon m ü d ü rü oldum ve şualardır:
devlet B atum u terkedinccye k ad ar o rada k a l­ 1 — T opun ta rih i 13 cilt); t — K alnalı
dım. sici silah ların tarihi; 3— Â bideleri ve kilibe-
«M em uriyet hayatım , m ü tarek e y ılla rın ­ leri ile Konya tarihi-, 4— A bideleri ve kita­
da Konya Sanayi M ektebindeki tü rk çe hoca­ beleri ile E rzurum tarih i; 3— İslâm paraları­
lığı Ue yine o yıllarda tstan b ulda M eşihat d ai­ nın basıldığı yerler-, 6— Konya vakıfları; 7—
resi d e rs vekâleti hutef&lığından ve U r d e Askeri M üzedeki şaheserler; 8— Askeri Mü­
1053 d en b eri k u llan dığ ım İstan b u ld ak î A ske­ zenin ta rih i; 9— İstanbul âbideleri; 10—
r i Müze m ütehassısı m em urluğudur. İstan bu l m üzelerindeki şâbeserler.
«Tek dostum k itap ian m d ır.O n b in cilt­ A TİY E SOKAĞI — Beyoğlu kazası. Tak­
lik b ir kütüphanem ve otuz bin fo to ğ raf b u lu ­ sim nahiyesi, H arbiye Mahallesi kokakların­
nan b ir de vasika arşivim vard ır. K en dim i ve dandır. Teşikiye tram vay durağı ve Maç­
ailemi daim a bir k u rşu n kalem inin asil kazan­ ka C addesi kavşağı ile EmI9k Caddesi
cı ile geçindiririm . arasında uzanan ortası yüksekçe, iki araba
«H er zam an iftih a r ite an latab ilirim : geçebilecek k a d ar genişlikte, iki yaya kaldı­
1931 senesinde B u lg arlara kilosu 3 k u ru ş 10 rım lı, kaba ta ; düşeli vc bozukça, Em lâk Cad­
paradan h e r b iri ISO • 200 kîlnlııic 200 bolya desi kavşağı on beş adım kadar paket t a ji dö­
ta rih i ev rak m eselesinde m ücadelem m em le­ şeli, yaya kaldırım ları kısmen kaba taş düşeli
ketim e en büyük hizraetim dir. B aha bitilm ez kısm en asfalt, üzerinde (içer dörder katlı fil-
o ta rih i vesikalar B ulvarlardan g eri alınam a­ g ir ve beton yapı apartm anlar bulunan bir
dı smtna tirihimiziB yegâne kaynakları diğer sokaktır, Sokağın ortası belediyenin bur elek­
evrak hâzinelerinin ayni şekilde elden çıka­ trik lâm bası ile aydınlatılm ıştır. Teşvikiye
rılm ası önlendi (B : B u lg a rla rı satılan ta rih i caddesi kavşağından girildiğine giire cephe­
ev rak meselesi). leri cadde üzerinde bulunan sağ köşede be­
«Gün yüzüne çıkardığım , tarihim izi ve ton yapı altı k atb Dilak apartım anı, sol köşe­
cem iyet hayatımızı ten v ir eden vesikalar sa ­ de yine altı k atlı kagir ve isimsiz bir apart­
yısızdır. man sokağın en büyük yapılarıdır,
« Istanbulu sem t s e n t,, sokak sokak dola­ Hıkla GSkMrk

h t t p : / / g r o u p s . Q O O Q |p.r
A N S İK L O P E D İS İ ıstı - ATLAMA

AT K A T ltil — İstanbul lim anında rö ­ i.,Uan yan kapısı «nündeki btiyiık agaç, Ajra-
morkör ve araba vapurundan cvvrt kullanılan sofyn önündeki ağaçlar, Sarjyerde HimkAr-
mavna yavruau miri kayıklardır kİ, d erin ve »uvundakl ağaçlar, Boykozda A brabam pıjf
basit bir Ickıutlen ibaretti; baş taralınd a İki - korucundaki ağaçlar.
iıç Çille küreği vardı, bir k ü re lin i en «z İki İstanbul «ayfiytkTinin hem en hepsinde
İtişi çekerdi, seferlerde, orduyu hüm ayun bi­ birçok köşklerin bahçelerini tezyin eden fljaf-
nek vü mekkllre hayvanlarının Istan bu 1dan lar hr p.i ııı tSa al kestanesine de sık sık n a lla ­
t'sktldara. Üskiidardan İstanbul» naklim le nır
kullanılırdı.
ATLAMA, ATI.AMATAŞI — Kbçükpazar
AT KESTANESİ — İstanbul m csireleri- İle U nkapanı arasındaki »omlln adıdır ki Ve-
ni, bahçejerini. sokaklarım süsleyip gölgelen­ Tanın bulunduğu bayır ile deniz arasında bi­
diren gayet güzel b ir ağaçtır ki. sü ra tle boy raz genişçe alçak b ir saha loşlu! eder; Şehir
atar, şiddetli s o f u la r a dayanır, çiçekleri pen- Ruhberi haritasına güre Hacıkadın ve Hoca-
be yahut beyaz, bir nakil gibi donanır, raey- gıyaseıidin m ahalleleriyle etekleri ve Yavuz-
vası tababetle kullanılır, geni? y a p raklarıy la, sinan M ahallesinden m ürekkeptir. Uüyük$eh.
gölgeli ağaçların başında sayılır; valanı Şimalî rıiı 1ayam la n yapılm adan, — ki, U tan bul ta­
Hindistan dağları ulan bu ağaç, Parise ilk rih in e kanalizasyon adı ile gcçml} olan büyük
d e li 1615 yılında B achelier ism inde bir zat ta ­ ve çok m ühim işe başlayan Şehrem ini Opera­
rafından tslanbuldan götürii lm üştitr. tö r Kinin Beyi burada tak dir ve şükranla an ­
Bu satırların yazıldığı sırada B üyükşehir mak gerek il-— bu semti, uzunca süren bol
*e civarının en gilzel ve m eşhur at k e sta n e ­ yağm urlarda su basardı, Öylesine ki, sokak­
lerinden bazıları şunlardı: ları b ir kanal halini alırdı.
Bayezid Camii İç harim itıin Sahaflar'a Sem t halkı, paçalarını sıvayıp. U r karm

Bayuud ruhıllııln Salıhaltar kaıııınıı onUnılckl AtkcAlanKİ r r agacallı knhvpblnMl, tMZ


(Htslm: Nntlk> jf.

om/group/merakediyorum >L ,.ı


ÜOt — İSTANBUL

v yer daha fazla btr *U)-a dalarak <tola- Ferid Devptlogln «Türk Argosu» adlı
vrdı- (tali vakti yerinde kimseler de. gide- değerli eserinde «atlamak» tâbirini külhani
■ c- . yere gore od pars, hir kuruş, beş on ku­ ağzında «vermek» kargılığı gösteriyor, misal
nt; vererek turaal sırtına binerdi. AleliUe olarak da su cümleyi yazıyor: «Bir cıgara at­
yağmurlu günlerde ise. sokakların ortasında ta da ciğerlerimiz hayranı eUin!..» Biz, İstan­
kundan Ue geçinilemiyecck kadar su dolardı. bul klilhinileri argosunda bu yolda bir Ubire
Bundan Stttrü bu »D ilin sokaklarında, ara­ rastlamadık, «allamak, atlatmak» kulhlni a r­
balara i i,lnı olmayacak şekilde, bir yandan- gosunda da B aw l«i ağzının aynidir; vermek
obür >aıu geçmek ii» re atlama taşlan ko­ yerine ekseriya -<toka etmek, uçlanmak, tos­
nulmuştu ki. semtin ad) buradan gelir. Atfll- lamak» kullanılır, ayni misâli yazalım*. <Blr
vesj Allaıııataşı Camiinin kamumda bulunan cıgara toka et dc.. hir cıgara uçlan da,, bir
fotoğrafa Bay Kerameddln, yirmi üç » n e cıgara tosla da ciğerlerimiz bayram etsin..».
kadar evvel, yağmurlu bir gecede rolü} ya­
ATLAMA SOKAfil — Beyoğlu kazası Ka­
parken au battığını ve dükkânın içinde diz
sımpaşa nahiyesinin Sürurimehmedefendl Ma­
boyuna yakın yükseldiğini söylemiştir [Hatâ­
halle» sokaklarııtdamlır. Aynatıçcşme cad­
na I946>. desi Üe; İncekaş Sokağının Süruriçcşmeai So­
ATLIMA K, ATL.VT.MAK — İstanbul ba­ kağı ite yaptığı kavşak arasında uzanır.
sısında en kıdemli iki argo tâbiridir, günün Aynatıçeşme caddesinden girildiğine gö­
mühim bîr haberini bütün gazeteler almış iken re. iki arabanın ancak geçebileceği genişlikte
alamamak, veya hiç bir gazele alamamış Ücen ve parke döşelidir. Sokak boyunca iki sıralı
alıp kendi gazetesine ulaştırmak, ilk n efir evler ikişer, Sçer, dörder h attâ beşer kat­
muvaffakiyetini kazanmaktır. H aberlerde at­ lı kagir yapılardır Bunların arasında 12
layan muhabirler ve yazı işleri m üdürlerinin numaralı apartm an, güzel bir binadır. Soka­
patronlar nazarında ve mesîekdaşları arasın­ ğın sekenesi ekseriyetle ru m d ur (Haziran
da prestijleri kırılır, carsılır, atlatanların da 1947).
bilâkis artar, kuvvtlenir. Bağan b ir gazetenin İsm ail Krsevlat
diğer bütün gazeteleri allatarak verdiği U r
haber balk nazarında öylesine alâka sağlar ki ATLAMATAŞf — Karadeniz boğazı dı­
gazetenin baskı sayısı birden b ire yükselir. şında Rum elifenerine yarım saat mesafede
Gazeteler istihbaratında atlamama, ve bilâkis bir deniz kayasıdır ki Boğaz balıkçıları tara­
atlatmaya son derecede ehemmiyet verirler; fından nirengi noktası olarak kullanılır. Uzun-
büyük sermayelerle kurulmuş., en teiniz bas­ «aburun ile bu AtUmataşı. U r kış dalyanı olan
kıyı temin etmiş, en değerli kalemleri sü tu n ­ M armaracık dalyanının sınırlarını teşkil eder­
larında toplamış bir gazetenin haber, havadis ler. A tlamalaşında bir de deniz tahlisiye is­
atlamaları yüzünden tutunamayıp kapanm a­ tasyonu vardır; kısaca «Atlama» da denilir.
ğa mahkûm olduğu çok görülmüştür. ATLA HATASI CADDESİ — Eminönü
Atlatmak, i; ve bilhassa memuriyet ha­ kazasının KUçükpazar nahiyesinin Hocagıyı-
yatında da kullanılır, bir işin halli elinde olan seddin, Hacıkaduı ve Yavuzsinan mahalleleri
adamın o işi takib eden sahiplerini güler yüz­ sınırındadır; eskiden tstanbulun en işlek cad­
le ve vaid ite başından savarak işi yapmama­ delerinden biri olup A tatürk Bulvarının açıl­
sıdır, bu m in ida atlatıcı olanlar hekimlerin masından sonra şeref ve faaliyetini kaybetmiş
teşhisine g ire birer ruh hastasıdır, yahut iğin bulunan Unkapanı Caddesiyle Küçiikpazar
hal ve intacı vazifeleri iken bîr rüşvet, gayri ve Ilücrftadın Caddeleriyle bir Gçyol ağzı vü­
raeşrû menfaat sağlamak için Irtlkib edilmiş cuda getirir; paket tası döşeli, Uç araba geçe­
ahlâksızlıktır: hasta veya mürteki, atlatıcı bilecek kadar geniş, çarşı boyu ve işlek bir
memur bir cemiyetin günlük huzurunu bozan yoldur.
insandır: misaller: ■ Atlatmada bizim müdü­ Unkapanı Caddesi kavşağından yüründü­
rün üstüne adam yoktur..» ğüne güre, safi kfigode Hasodabaşı Hassnağa
— Ne oldu? Yerloftin mi? çeşmesi vardır;' çeşmenin yüzii Unkapanı
— Hayır., bugün git, yarın gel, harlf Caddcsindedir. Az ileride, solda AUamatası
allatıp duruyor... Camii vardır ki sadece Atlama Camii dc de-
http://groups.goog
AN'SlKLOPEDlSt — 1303 — ATLAS

ıtiUn yine sol kolda, hu caddenin Yenihatay dahi andadır, mahallesi v a rd ı» denilmekte­
Sokağı İle olan kavşağında H ala; Sineması dir. Mahalle adını «Tenbelmehmedefendi»
vardır. İstanbulin, tercihan macera filmleri olarak muhafaza edegelmiştir. Fakat balk bir
gösteren sinemalarındandır; bu kavşağın öbür mescid binişine tenbel Ukalanı yakıçlırama-
kasesinde de bu satırların yazıldığı 1846 hazi­ yıp «Tombul» a tahvil eylemiştir. Öyle M,
ranında «İstanbul Memurlar İstihlâk Koope­ mescide «Tombul mchmedelen4i Mescidi» de
ratifi Deposu» bulunuyordu. Atlamataşı Cad­ denilirdi. Mcscid harabesi yıkılırken Hacı
desinin öbür ucunda, sağtla Kilççiiçkpastar ha­ Mehmed Efendinin kabri de kaldırılmıştır
mamına karşı olan köşede büyükçe b ir esnaf (Mayıs 1947).
kahvehanesi vardır. BIM .: REK, ME V« VH. G n
Bibi.: REK ve ST, On.
ATLAS, ATLASCILAK — İpekten Bo­
ATI.AMATAŞT CAMİİ — U nkapanında kunm uş m uhtelif renklerde düz, hareli, ken­
Atlamataşı Cad itesi üzerindedir; Hadika-till di renginde kabartm a çiçekli ve temas Ue
cevamide Arabacılar Mescidi adiyle kayıtlıdır; tatlı bir ses çıkaran sert bir kumaştır. Esvab-
yine hu esere güre A tlar Hoca HaUl Ağa lık, şatlık olarak ve ekseriya gelinlik ve sün­
adında l i r zat tarafından yaptırılm ış olup n etlik yorgan yüzü, yatak bağlığı için kulla­
banisinin nerede medfun olduğu malûm de­ nılır.
ğildir; U r mescidi de Yenibahçede vardır (B.; Vezirlerin, ve bilhassa Pâdişâhların yüz,
Ycnlbahçe Mescidi). besyüz. bin allunluk büyük ihsanları, ağızlan
Mamur bir camidir; kâgir yapı, çimento ipek kordonlarla büzülüp kapanır boy boy
ile tamir ellilini} ta ; - yahut - tüğla minareli, al atlastan dikilm iş keseler İçinde verilirdi.
ööp duvar üzerine kirem it örtülü bir çatıdan Pâdişalıiaraı hüküm darlara, valilere gön­
ibarettir. Bu p ik asrımızın baslarında yeni­ derdikleri nam eler, ferm anlar, keza muhatap­
den yapıbrcasma tam ir .edildiği muhakkak­ larının mevkiine göte boy boy ve tezyinatı
tır; bir tamir âe son yıllarda görm üştür ki değişen a) atlastan keselere konulurda ki
minaresinin sokağa bakan yüzünde *1889» bunlar da «name kesesi» aduu alırdı.
tarihi okunmaktadır. K irem it örtülü genigçe K ibar ve rical saraylarında, konakların­
bir saçak altında olan sokak kapısından d a r da ve hattâ orta halli İstan­
ve uzunca b ir avluya girilir, solda b ir kuyu bulluların evlerinde musbatı
ve bir tulumba, yambaşında bu kuyu suyu ile şerifler yeşil atlastan kese­
doldurulan beş musluklu büyiik bir m erm er lere konulup muhafaza edilir­
tekne, dipte de ayakyollan vardır. Camiin bu di, bunlara da «musbat ke­
avluya açılan kapısı ahşap bir bölme içine sesi» d en ilird i
alınmıştır. Bilhassa kayda değer bir hususi­ Çocuklar mektebe başla­
yeti yoktur. Uk yapısında ahşap m inberini, nc tılırk en «elifba» cüz’uleri de
zaman yaşadığı tesbjl edile-
mıycn S i p a h i ağalarından
Cemfid Ağa isminde b ir kat
koydurtmuştu.

ATIAMATAŞI MESCt-
111 — Üsküdarda Albunsta-
şud a. HacıselUnafa Kütüp­
hanesi yanında. Selâmsız Cad­
desi İle Tenbeihacunehmed
Sokağı kavlağında idi; yıkıl­
mış ve yerine 23 UdcU İlko­
kul yapılmıştır. Hadika-tül
cavamide Tenbeller Mescidi
adı ile kayıtlı olup «banisi El-
IFnkapamnda A ltaautaşı Camii
hac Mehmed Efendidir, kabri : Tarhta glmgaı

le.com/group/merakediyorum
‘- T V S TKMAZ1 - 1304 — tSTAVBUL

■v'.'i ke?e?çri» ne konulurdu, kibar çocuk 2Ûft ayçaya, perakendeci dükkân sahibinin
.'r?:»nın cüzü’ kc*eJeri de atlastan yapılır ve 220 akçnya satacağı yazılıdır: gümrük resmi
bilhassa tercihan kanarye sarısı rengi tercih unutulmamak sartiyle mukayese etmek lâ­
olunurdu ı'B.: Amin alayı). zımdır, ayni defterde, tstanbulun âlâ telli di­
PSdljahların verirlere gönderdiği muras basının Ijlcycn tarafından J3ü akçaya, pera­
sa katreclf altım kJJtçînr. hançerler kmJariyle kendeci tarafından 140 akçaya; yine Istan*
beraber Jtfiüi atlas kıtır - köselere konularak bulun telli ve nakışlı şîbiııin imleyen tarafın­
yollanırdı. dan JBI) ûkçay.ı. porakerıdoci tarafından 100
Pâd^ahfarm sadırazam lara sadırâzamlı* akmaya satılacağı kaydedilmiştir. Büyükşehir-
alâm eti olarak verdikleri m ührü hüm âyûn­ de bilhassa al ve yeşil atlaslar makbul olmuş­
lar: .(fa al atlastan bir kese içinde bulunurdu, tu r On sekizinci asır ortalarına doğru, Ne­
buna da «mühür kesesi», «m ührü hüm âyun dim. yeşil a Haslı bir nevcivanı bir gazelinde
keres:? denilirdi; bu m ilhür kesesini al ip ek ­ şöyle tasvir eder:
ten bir kordon Ue boynuna asıp koynunda
U n u ttu rd u b;mn ^tn-j revanı dürt ^Lilüîrlandı
taşıyan sadrâzam lar gece yatarken dahi çık ar­ r ‘foiMİIı», bir tının huytu, nllnsJı ife t var
mazlardı (B.: Saduâzam ; M ührü hümâyûn). Henüz nn tkiıtrn <m Uç gilo oksik yişı ntnmi kin
Saray arabalarının ve tahtırev an ların ın, Ayıtı <ın dördünü yâd ildirir lılr ntûhi (al'at var
saltanat kaytkîarm ın -kîç tarafındaki köşklerin
Şu kıla da tstanbul civanları üzerine ya­
perdeleri atlastan, bilhassa kırm ızı veya yeşil zılm ış söyliyeni meçhul bir deslaudatı alm-
atlastan olurdu. mıştır:
Esvablık oiarak atlas. Osm anlı sarayında
kışlık kumaştı (B .: Atlas Mevsimi). Onaîtıncı TffiıH olub ıfiHrrinc
Ol çüsclin yolların»
asırda Kanuni Sultan Süleym ana A tam anya knl dblayip bclle ria r
İm paratorunun elçisi o larak gelen E ^ b e c k q Alltısıı ılihâ çokcriı
:Türk Mektupları* nda şöyie b îr tasvir yapar:
Felekten şikâyet yollu bir de meşhur
'T iırk atlıları zariî b ir ta ta ır h a lin â e iâı.
beyit vardır:
Altlarında en cins hayvanlar vardı. Beygir­
lerinin başları kıymetli taşlarla tezyin edil­ Kimi nevrâna ç ık a r ultasu d ib i g l y m k
miş ve güm üş sırm a ile işlenmişti. A tlıla­ Kimi m endil b ulım az didrden cpkltı silccok

rın altın ve gümüş sırm alı esvapları p ın l p ı­ ATLAS ÇIKMAZI — Üsküdarda iskele
rıl parlıyordu. İp ek veya 'atlastan yapılmış civarında, A tlas Sokağı üzerindedir; kaba taş
olan bu elbiselerin rengi, al, tftoı v eyahut ko- döşeli, bozukça, biT araba rahat girebilecek
yu yeşil inefti) idi...*. kad ar geniş, h e r iki yajsı bahçe ve boslan, ga­
Evliya Çelebi, on yedinci asır o rtasında­ yet uzun, tenha, tssız sessiz bir çıkmazdır.
ki İstanbul esnafını büyük b ir esnaf alayı Ali Veren

münasebetiyle tasvir ederken atlascılar hak ­ \T I „ \S ÇIKMAZI — Oskiidnrda iskele


kında şu satırları yazıyor: kurulm uş Türk sinema filmi müesjeselsrin-
-UükkİTi 105, nefer 300 dü r, p irle ri Man- dendir; Nazit Dutu ve M u ra i Kö*«û»lu'iLun
su r Endülüsi'dir. Bu kavim ekseri Y ahudiler- tesis ettikleri bir kollekiif şirket olup kuru­
dir. G ûnagûn ekm işei fâh ireleri dü k kân ların ­ luş tarihi 18 Eylül 1946 dır. Müessesenitı
da tahtıravan U r üzre ölçerek k a t'ı m enazll idare merkezi Pangaltıda olup Kurtuluş
ederler». A tlascılar, çuhacılar ve dibacılar ile Caddesinde Altın Sineması içinde, stüd­
beraber eski bedesten esnafının en zengin­ yosu Mecidiye Küyü mtic İkincita^ocağt Cadde-
lerinden sayılırdt.» sintledir; sermayesi şimdilik otu* bin liradır.
A t o A vrupadan gelirdi. Altın telli ve Bu satırlar yazılırken (Temmuz 1947), kuru­
nakışlı ağır T ürk kum aşları, ufak dokuma luş tarihinden ilenil* bir yıl geçmemiş olduğu
farklariyle «dîbâ* ve «şltj* diye ayrı isimler halde «Gençlik Günahı* ve «Seven ne yap­
almıştı, On yedinci asır o rtalarında. Sultan m a lı İsminde iki fU’r, çevirmiş, «Efe Aşkı»
îbrahLnıin ilk yıllarında tanzim edilm ij bir ismindeki üçiincti film de Boluda çevrilmek­
narh deflerinde, taraklı, muııakkaş, arzı yedi le bulunuyordu. Halen m evm u sermayesi öi-
tu b u Frenk atlasının b ir û ra ın ı il!a£lâtçaiuı çü tutulurca, a s ü s t a o (idcjiigi primlerin çok

http://groups.google.ee
• S^IKljOPEDlSt — 13«» — ATLAS MEVSİM»

mütevazı alm ası gerekir. R ejisörü, Bay Şâdaıı dır. fakat A rab filmlerinin Türkiyedeki mu­
Kâmil. operatörü Bay iliıaıı A rakotı'dur. He- vaffakiyetini, sanal kıymetlerinden ziyade
niiz müma esc yo uzun zam an kaydivle bağlan­ dublajında aram alıdır; sözleri türkçeyo yev-
mış Ickoisiyenleri yoktur, muvakkat toknisi- rilıııiyon ve Arab musikisi parçaları kesilip
renlerle çabşır. yerine İstanbul saz ve söz sanatkârlarının ses­
Msmlokctlmimle iıeniiz sinem a artistler) leri ve sazları oklurnniysn Arab filmleri, ba­
sınıfı teşekkül etm ediğine güre. T iirk sahne­ his mevzuu alan muvaffakiyet tahtından, kü­
sinin evvelce film çevirm ek fırsa t™ bulm uş çük bir İstanbul baldın çıplağısın ıslığı ile
.şöhretleri, bu genç m üessese larafından ta t­ devrilir. H er halde bu dublâjları himaye eden
min •’dllemez, bunun içind ir ki, m üessisler hüküm etim iz değildir. Türk film âmilleri iç.
ve rejisör, mevzu ile b erab er sa n a tk â rla r İbda ise girm iş m enfaat çemberlerinin kor düğüm­
etmeli zorundadırlar. U tan b u l A nsiklopedisi­ lerini çözdükleri gün, muvaffak olacaklardı!.
nin tem enni ettiği m es'ut tesad ü flerle, Atlas
ATLAS MEVSİMİ — Atlas, Osmanlı
Film Şirketi Tilrk sa n a t hayntıııın sem asına, sarayı an’anesinde kıştık kum aşlardan İdi,
birden", büyük y ıldızlar atab ilir; b ir âlem i saray ıstılahında kışa «Atlas mevsimi» deni­
m e su liy e tte n l)u şirk etin m erdiveniyle şöh­ lirdi; aşağıdaki satırlar, Hafız llyas’ın »Ve-
rete ulaşan sa n a tk â rla r tla, m ütevazı miiesse- kayii Letâifi E n d eru niyet sinin Hicri 1238 (M.
y i birinci sın ıf şirk etlerd en biri yapabilir; şu­ 1822) yılı notlatısulan alınm ıştıı.
rası da h a tırlan m alıd ır ki, bun u n tahakkuku
"Eylül hulul edeli ahkâmı sayf sad hayf
için de şirket ve artint, m edenî dünyanın bir alup, havalar âdeta şitaya münkalib ve şid­
kudsiyet atfed erek bağlandığı hak p re n sip ­ deti rûzigârdan herkes m uztarib olmakla işbu
lerine riayet etm esini bilm eleri g ere k tir. Bu S a fe rü lh a y n n dokuzuncu cuma günü hâre
satırların y a sıld ı# sırad a. -En Son Dakika» m evsim i atlasa tebdil olduğu akdemce zeyli
gazetesi bir film şirk eti ad ın a b ir ^A rtist A ra­ letaifi vekayie te rtil o lu n m u şu . Yevmi mez-
ma M üsabakası* açm ış bu lun u y o rd u ; İstan b u l k ü rd e n iki h a fta m ü ru ru n a değin erbabı re ­
gençleri 3ra u n d a , kız ve oğlan, bu m üsabaka­ sim lıâ re ve canfes ilbası ile riayeti mevsim
ya rağbet g ö steren ler az o lm am ıştır; m üsab a­ etm işle r ise d e yevm en feyevma leşkeri ser-
kaların, gazete satışla rın ı ç oğ altan m eşru va­ m a h u du d u m ütecaviz ve badema elbisei say­
sıtalardan biri old u ğ u n u kabul edersek , yüz fiye telbisi g ayri caiz idügunden hemen işbu
p ild u m ü ğ tt m uhakkaktır: ayni ta tlı netice- S e fc rü lh a y n n yirm i ikinci gününe tesadüf
n in adı g id en m iş şirk e t h a k k ın d a fla te celli cd eo m übarek cum a günü mevsimi atlasta
etm esi, bu şirk e tin d e A tlas F iü n olm ası te ­ ilbas buyurula gelen sofa kaplı sam u r kürk­
m enni olunur. lerin ilbasiyle erbabı rusum u mersam ve ri-
İstanbul A nsiklopedisinin gönderdiği b ir kâbı k am ertâb i pâdişahi âlicenabda yürüyen
anket ficine. A tlas F ilm Ş iık e ti cevap v e rir­ çu h adaran etek li atlas kaftan telebbüstt ite
ken, şahsi serm ayelerle k urulm uş sinem a fil­ m ersum oldukları m alûm oldu*.
mi tnfiesseseleTİuvu, h ü k ü m e t ™ âıaherat.ın- «E nderunu H üm âyûnda h e r mevsime ria ­
dan m ahrum b ir d u ru m d a ç ırp ın d ık ları b e­ y e t âd et ve şiddeti şitade külliyen kıyafet ko­
lirtilm iştir. Sinem a film lerinin seh h a r b ir yu ren klerd en ib a re t olduğu rivayet olundu­
propaganda vasıtası olduğu b litü n dünyanın ğ undan başka hususiyle Rûzi Nevruzdan son­
kabul etliği bir h akikattir kî. A tlas Şirketinin ra nev’amâ ortalık itidale meyyal ve h e r taraf
bu m üzaheret talebini, film şirk e tle rin in de ta ra v e t kesb eylediği vâkiülbal olmağın bâ-
devlet yardım larına liyakatlerini ispat e tm e­ deztn kudum u faslı bahar ve gerek tesavii
le ri « ırtiyle. yerinde bulm ak Uzundu-. Vine leylü n eh ar cihanı gulu gülzara döndürerek
ayni ankete verilen cevabın şu sa tırla rı okun­ blham dltlllîbi taalâ h e r y er bağı İrem’e şebih
mağa değer: ve belki heşt bihişt’e müşabih ölmesiyle el­
A rap film leri memleketimizi istilâ elm iş bise! şitaiyenlp bu mevsimde telbisi gayn
b ir vaziyette ve bizim filmlerimize gaz açtır- caiz ve belki atlas mevsiminin bile gamanı
Miyacak bir rekabet havası idinde kendi 6* mütecaviz görünm eğin hemen işbu Şahımı
m emleketimizde hüküm ran olm aktadır.» $ecl<m sekizinci pazartesi gü na kt$Uk uru ba­
A tlas Filin Sirkeli, bu şikâyetinde haklı­ ları tebdil ve alay ile gidildikçe lelebbüs olu­

ırp/group/merokediyorum
ATLAS SİNEMASI t — ııoe — İSTANİUL
nan çuhaya kaplı samur kürkleri sofa kaplı Büybkşehrin zevk erbain tarafından unutul
samurlara tahvil olunduğu leyli vebjFil te- mıyacak hâdiselerdendir. Gene bu heyet
tâlle tertll otundu». (B.: Atlas Atlastılar). meşhur Sahibinin Sesi plâklarına «as ve atı
ATLAS ŞİVEMİ VE TİYATROSI’ — eserleri doldurmuştur ki. bunlar dinlenmesi­
Parmakkapıda IstiklU Caddesinde Lâle Süne ne doyulmıyacak kadar nefis parçalardır; bn
masa Marşislndadır Dar bir koridorla içeri plâkların üzerinde. «Çaglıyan Musiki heyeti
girilir, yapının iter iki yanında da magazalaı Urafından* diye yazılır. Bu mlikemmellyetift
vardır Koridoru müteakip büyük b ir girij sebebi şüphesiz mile—esenin isç
yeri, ondan sonra da asıl salon gelir; Hânei tarafından idare edilmesidir. Ertesi iki mev­
kat. üç taraftan binayı saran bir balkondan sim (yani eyt&İdcn ertesi yılın mayısına ka­
ibarettir: sahnenin karşısına r&stlıyan balkon dar), 1936 - I93B kışlarında incesaz hemen
kısmı derindir ve burada birkaç oda mevcut­ hemen muhafaza edilmekle beraber. Trttrvır
tur. Sahnenin arkası da derin olup müteaddit se sahipleri değişmiş, evvelkilerin yerine yİ*
odaları havidir. Arkada Anaçeşmesi Sokağı­ ne meşhur musikişinasımız geçmiştir: Hanen­
na açılan birkaç kapısı vardır. Yapı esas ola­ de Faruk Altın ve bestekâr Kanun! Aıtakl
rak kâgirifir; fakat ahşap kısınılan da mev­ Candan. Çağfcyan İsmi muhafaza edilmiş, yi­
cuttur. ne içkili, sazlı ayrıca vatyetell, fanfrnh ve
oyunlu bir gazino olarak kalmıştır. Bu üç
Bina bir Ermeni Katolik kilisesi (Oske-
sene müessesenin altın devri olup, bütün Is*
peranl vakfıdır. Tahminen 35 sene evvel tanbuldan müşteri celbeden en büyük gazi­
muhtemeli başka bir binanın temelleri üze­ no idi. Musikişinas sahipleri Faruk Altın ve
rine loşa olunmuştur. Evvelâ at ahin olup, Artaki bu incesaza iştirak etmemişlerdir. Bu
cins atlar muhafaza edilirdi- Sonra bu atlara incesaz heyetinden, iistad bestekâr Tanburi
san'al icra ettirilmeğe başınm ış böylece Salâhaddin Pınar, udi ve piyanist YorgO. klâr-
ayni zamanda da canba*hane olmuştur. Son­ «elçi Şeref, hanendelerden Celâl Tokses, Aj-
ra, bir müddet de «Kozmografya» İsmiyle sİ* yazar Akyüz v.s. hatırlanabilir. Muallâ Gök*
nema olarak işlemiştir. 1932 senesinde esastı çay bu sırada ve bu sahnede tanınmıştır.
tamir ve değişikliklerden sonra Dervişaade
İbrahim tarafınd an Mulen Ruj (Moulin 1937 - 1938 kış mevsiminio (yani Faruk
Rûug - Kırmızı Değirmen. Fransada meşhur Altın'ın ikinci senesinin) ve bütün binanın
bazı eğlence yerlerinin ismidir) namı altında tarihinin en büyük hadisesi, Tahiyye Muhsin-
med'in Icrayi sanat eylemeyidir. Aslen Hi*
çalıştırılmağa haşlanmıştır. 1332 - 1934 İki
cazlı bîr kahpenin kızı olan bu lâyemut slnıa*
kış mevsiminde bu şekilde incesaz ve Azeri
bii», 1937 senesi yaz mevsimi başında Kahi-
sazı ile açılan bina, ertesi sene Zlver İsimli
reye giderek oynadığı Nil kenarmdaki me}*
birine**devredilmiştir. 1934-1935 mevsimin­
hcir Kitkat Gazinosundan Faruk Altın getir­
de de içkili ve sazlı gazino olarak kalmıştır. miştir. Tahiyye Mııhammed Keriro (Karyokaj
1933 - 1934 kışında Şamil meşhur rak­ 1937 yazında Belvu yazlık bahçesinde oyna-
kase (ayni zamanda muganniye) Mel&ket-ül mış, müteakiben 1937 -1936 kışında Ça£b>
Cemal ıTürkler yanlış olarak Melike Cemal yan'da programına devam eylemiştir. Büyük-
demişlerdir) Mulen Ruj'da oynamış ve nefis şebrin o zamana kadar görmediği ve belki
raksı ile büyük rağbet görmüştür. bundan sonra da gdreroiyecegi bu harikulade
1935 - 193B kışında Kemani Sadi Işılay san'atkÂr. fevkalâde bir rağbet kazanmıştır
İle zevcesi meşhur ses sanaikân müteveffa Fanık Altın a göre şimdiye kadar ge­
Denizkızı Eflalya ve müteveffa bestekâr Bl- len dfraneiegip Arab rakkase, muganniye ve
men Şen aralarında hıuusl bir şirket nktede- cOTPndtMtinin bıraktığı kârların yekûnundan
rek binayı kiraladılar ve Mulen Ruj ismini fazlasını Tahiyye birkaç ay zarfında bırak­
ÇağUyan'a çevirdiler. Bu mevsim burada, ilk mışta*. Yine Faruk Altının ısrarla İddia etti*
defa olarak ayni kostümler giymiş bir örnek glne güre Tahiyye bugünkü beynelmilel bü­
bîr incesaz heyeti sahneye çıkmıştır. Pek mun­ yük şöhretinin temelini, hu İstanbul seyaha­
tazam ve mükemmel otan bu heyette, en bü­ tin e borçludur. Hakikaten Tkbiyye. müessese
yük üstadlar mevcuttu. Bu incesaz heyeti, tarafından son derece reklâm edilmiş, bu
*>-lKU>PBDlSt
— M *7 — ATUAS SİNEMASI

reklSınltfds, ık b kolay kolay fH a ıe çarelere sonunda Düşes Revttni yapıldı; hu revü de


baş vunUmuJîur. Yusuf Süruri ve Muammer Karaca tarafın­
Aynı =>*11(1 £1937 - 1338ı Islanbuluu çok dan yazıldı. Muammer Karaca ve L&trullah
bosuna giden bir hakiki Çinli heyet (babı, Süruri tarafından sahneye kondu, musikisi
zevcesi ve üç ‘Ocukları! görülmemiş canhav- Karin Kapo^ıllı tarafından tertip edildi, dans
lıfcLır yapmışlardır Kanık Aliın, meslek ha ları Mis Brayt. kostümleri darbukacı llaıan
yatında çalışma vc terbiye itibariyle bu he Tahsin P a rsd tn dekorları Zermayer hazırladı.
yelten mükemmel bir topluluk veya şahıs M. Karaca. Halide Pişkin. Hicran, U ıtfullah
•»Enediğini söylomoktedir. Bıı satırların mu­ ve Vedat Karaokçu da oynadılar. Bu revüler­
harririnin balınnda pek aydın olarak kalmış­ de diğer rolleri yapanlar arasında Saide. Sa­
tır ki, bu Çinliler'in akrobasi numaraları, ina- lih. Bülend ve dansöz Şefkat hatıra gelmek­
mlmıvacak derecede tehlikeli ve fevkalâde tedir Uâtiln bu roller M ö ttu n 'am n serma­
idi. yesi ile meydana gelmiş olup, zengin ve iti­
193# • 1939 mevsiminde müessese. C.H.P. nalı sahneleri ihtiva ediyorlardı 1944 • 194$
ile aktör ve rejisör Lûtfııllalı Siiruriye geçti üçüncü mevsim çok rağbet g ire n revüler
ve Halk O pereti namı ile operet oldu; haki­ konmadığından işler İyi gitmedi ve M fo lu ­
katen hoş ve eğlendirici o peretler oynadı. na tarafından gazino tasfiye edildi. İlk iki kış
1949 - 1942 semtlerinde b ir buçuk sene Halk mevsimi K arlo KapoçelU 15 kişilik orkestra­
Sinema» ismiyle ikinci sın ıf U r kovboy film ­ s ı ile revülere iştirâk evledl. Bo üç senenin
leri gösteren sinem a oldu; bu m üddet zarfın­ incesazının sanalkSrlan şunlardır; Hanende
da yine Lûtfullah Stiruri patron idi. Faruk Attın, hanende Agyazar Akyüz. kemani
1942 -194» 3e fiç k ış mevsimi İstanbul N ubar Tckyay, kanuni Ahmed Yatman, kttr-
gazinosu adiyle işledi. Sahipleri M. Muhiddin netçi Salih, cüm büşçü ve udi Cemal, darbu­
ve A. Cevad Öztnna kardeşler İle Evgen Efen- kacı Haşan Tahsin Parsadan, kemani Maksut
dj idi. Sinema ısınanında çok lahrib edilen v.s.
biaa, 1942 sonbaharında esaslı olarak tamir 1945 senesi Teşrinievvel ayında Muhid-
edildi. Zengin hir İncesaz heyeti ile zaman din öztuna binayı çok esaslı bir şekilde tamir
zaman orkestra ve varyetesi vardı. Safiye Ay­ ettirdi ve birinci sınıf bir sinema ve tiyatro
la ve ^iiıeyyon Senar M btı senelerde oku- olacak şekle soktu: «Atlas Sinema vc Tiyat­
yaıı les santkâriarıdır, Muhîddin Öztuna Te- rosu» namı altında Cezayir Dilin ve İskender
pebaşı Bahçesindeki AÎSlıanda Revüsünü {E:. Necef ile muvakkaten bir fcnliefctif şirket ak-
Alafcancia Revii&ü) tstanbul Gazinosunda ila I ederek faaliyete başladı. 1945- 1940 mevsi­
temsil ettirmiştir: bu seferki temsillere Safi­ minde bina Muammer Karaea’y* kiraîandı
ye iştirâle eylememiş. Sal&haddifi Pınar da Muammer Karaca Opereti sanatkiıları tara­
ifk defa oynamağa başlamıştır. 10 Teşrinisani fından temsiller verildi. M. Karaca, Ceiâl SU-
1942 pazartesi akşamı Aldırma Revüsü sah­ ru rl gibi büyük sanatkârlardan başka Tevhid
neye konmuştur. 12 taboloJu-k hakikaten gü- Bilge, Güzin, Salda v.a, gibi meşhur operet
lel bir eser olan Aldjrına'yı şehir halkı çok aktör ve aktristterinden kurulan ve Karaca-
tutmuştur; bu revünün argo lügatimizi zea- nın idaresinde buiıınaıt bu teşekkül, muvaf­
ginleflHnllfelni tlo söylemek lâzımdır. Eser
fakiyetli sayılabilecek eserler oynıyalalılii bil
ftkrem Heşid Rey tarafından yazılmış ve Ce­
hassa «Zırdeliler* hakikaten gerek sanatkar­
mal VmM Rey tarafımlan lıestelenmi^Ür. Baş
ların kabiliyeti, gerekse tnevju ve teknik iti­
rollerini Muammer Karaca, Hicran Talay,
Salâhaddin Pınar, LulfuHa'n Süruri ve Vedat bariyle yükselt bir operet idi. Bunların he­
Kııraokgu Oynamışlardır. 1943 <le 14 tabluluk men hepsi Karaca tarafından yazılıp sahneye
Canini Rovüiü sahneye kondu. Yusuf Süruri konuyordu. Yalnts bale ve orkestra bir hayli
ile Muammer Karaca taralından yazılmış ve zayıftı.
Karin Kapoçelli tarafından musikisi tertip 1946- 1047 mevsiminde bina - Uk def*
olunmuştur. Muammer Karaca sahneye koy­ olarak - kapalı kalmıştır, Muhidtlin Öıttına,
muş, Zermaycr üekorten hazırlamış, JVFis 1847 ■ 1948 mevsimi için müesseseyi tiyatro
Brayt dansları idare etmiştir. Yine 1943 kiji veya ona benzer bir gey, daha kaviyyen de

»/yrouD/merakediyoruı-n
A T U -j âO K A fI — 1308 — İS TA S B O L

hır. acı sır.ıl fcîr sinem a olarak açm ak an tısu n - der olm am a» için aile dostlarm ış Uvstjesly.
dadır. le V «necilerde Zeynep Hanım tumağının kar­
T. T i t a n d n ü * şısında ufak bir dükkânda ^tütüncülük yapu
ATLAS SOKAĞI — C skiidarrfa iskele musiki hocalaruıdan Hafız Yusuf ECradidta
c iv an sokakların dendir. HftkimiyetiniîUiyc m ajiki dersi slnuğ». lamanın Ubiriyle <te-
C addesini Selm anpâk C addesine bağlayan b ir meş4 uka> başlamıştı. Şehremaneti muhasebe­
ç a r p b o ru du r: H âkim iyclim illiye Caddesiyle ciliği muavini olup, maalesef adı ögrenilemi-
olan kavşağı. Y enivalide C am iinin m usalla yen eniştesinin konağı Bozdoğan kemerinin
avlusuna (ik an kapısı karşısına ra stla r, b u ba- civarında idi; bu konağa gidip gelmeğe başb-
y n ılan y ü rü nd ü ğü n e göre sağda A tlas çıkm a­ yan Ifaftz Yusuf Efendi, a r bir a m a n sonn
zı t c S elâm a» Caddesi, solda K aracaoğlan So­ ailenin hâs dostlan an sın a girmişti. Lem’i
kağı ile b ire r kavşağı v a rd ır: S e lâ tn sa Cad­ Altının ablası ve eniştesi de. ifrat derecede
desi ve K aracaoğlan C addesiyle b ir d ö rty o l ağ ­ musiki düşkünü idiler. En az, ayda bir geçe
zı vücuda getirir- Seraıpa d ük k ân ve dükkân devrin m eşhur hanende ve sazendeleri bu
ü stü e sn a f b e k in od alarıd ır. H âkim iyetim illi- konağa d ire t edilirler, mükellef bir saz âlemi
ve C addesiyle S e tim s e C addesi a r s ı n d a ka- yapılırdı. Bu saz âlemlerinin nizun ve mü-
faa kısm ında e k seriy eti m an av lar v e bakk al­ reltibi de Hafız Yusuf Efendi idi. Bir Ihenk
la r teşk il eder. B u n ların a ra sın a serpilin!? gecesinde, hocasının medhü senası iuerine
o larak da bir ik i kahvehane, b ir o du n deposu, küçük Lem 'inia dinlenmesine karar serilmiş­
tenekeci. Selm anpâk C addesi k avşağına y a ­ ti Üstad nakleder. »Bu gece erimize şeref
kın b ir m eyhane g ö rü lü r: H âjdm iyetim illiye bahşeden büyük Hacı Arif Bey. sesim ile gös­
C addesi K av ağ ı başında d a ü s k u d a n n m ef-
terdiğim istidada m eclüb^tm uş. kendilerinin
b u r $£kercisi v a rd ır. P a k e t taşı dö şelid ir, iki tâb iri ile « â m in meczubu olmuş ve hur onbeş
araba zor geçer; g ü n ü n h em en h e r s a a tin d i, günde b ir evimizi jeıttendirmege ve iö ze me­
fakat bilhassa sab ah v e a k şa m la n k alabalık lod in h ir su rette musiki tedrisine teştamtglı»
Lem*> Atlı H ata Yusuf Efendiyle Arif Bey­
v e g ü rü ltü lü b ir so k aktır.
d en gördüğü tak d ir re iltifata güvenerek, ilk
AU Tncı
bestesini b ir karcığar şarkı olarak vücuda ge­
A TLI |L<m 1ı — A la tu rk a d e d iğ im e m il tirdi:
fi m usââm iziıı s a n bü y ük b e ste k â rla rın d a n ;
Uöau.ae «Ran ainn j*n sente
(B 1286ı 1869 d a Ü sk ü d ard a S u ltan tep esin d e ■ e ı l t lafa* lirin d i f r ır a ı n n
doğdu. B abası. M üşir M in a S ait P aşan ın kain- IbtiyuuK tUrm (ütt caa « I *
b ira d e ri Ç erkeş İb rah im B eydir. İb rah im Bey Beo4# takat üiiM tb fm u a a m
«Şnem û» a şiretin d en o lu p ç e rk e s d ilin d e şö­ Fakat bu şarkıyı. Hacı Arif Beye değil,
valye m ânasına gelen b u ism in tü rk ç e si olan aralarında sent: benli bir dostluk kurulmuş
A tlıyı soyadı olarak olan hocası Yusuf Efendiye bile okumağa ce­
alm ıştır- A nasından saret edemedi. Nihayet bir gün. Lem 'i Beyin
ve b a b a m d a n pek iki kıym etli muallimi, aile efraAndan bu
k üçü k b j y a fta öksüz besteyi haber aldılar: Lem'i Atlı şarkısını
ve yetim k alan Lem ı okuduğu zaman, hiç ummadığı halde Hacı
A tlı, k ızkardeşinın h i­ Âcif Beyin aşırı derecede takdir ve iltifatına
mayesi altınd a büyü­ mazbar oldu. Şarkı, Hafi* Yusuf Elendi ta­
vafından da söz ve saz âlem lerine yayıldı te
dü- H enüz o a iki yaş­
«Lem'i Bey» adi derhal. Büyükşehirde bir
ların d a iken re F atih
şöhret ohı »erdi. Güftesi Mahmud Celâleddtn
A skeri R nşdiyesine Paşasın -Pcabelikle imtizaç etmiş tenin» bi-
ılevam ederken, sesi­
catkâr b ir ş n i ı da bu şöhreti sam lınız bir
n in fevkalâde letafeti hale getirdi. Han(eresindeki I t t i l l U e ibtizaı
m ektep ve aile m uhi­ sebebiyle h er sadamo tatbik ve laklid edeme­
tin i te sh ir etm iş, b u diği şahane bir Uvır ve tandaki tegannile-
doğuş kıym etinin be- « U sta: N aik ı riyle de eşsiz bir hanende olarak tanınmıştı

h+tp://groups.gooolec
■.'StKlOPEBtSI — J309 AT LI ı L e r a ' l l

DellâlMde İsmail Efendinin yetiştirmesi Mah- Bebekle Mısır Hidivtntn anası «Valide Paça»
mud Ceiâlraldın Paşa ile alaturka musikide de­ m n yalısından ve V eniköyde 3aid llaUra ?aşa
rin bilgi sahibi olun Balıkhane Nâzın Ali m. kabinesinden açılan sandallarda Nedim Bey
a Bey İk i 98 yaştnrmda ö/mûşiiir), bir jrfin ve Hafız İsm ail gibi cn namlı hanendeler bu­
Lem'i Atiı'ya iililit ederlerken: «İrem'i Bey! lunurdu. Lem’i Bey de hocası Hafız Yusuf,
Sen Külhanbeyi Hüseyin Dedenin boş bırak­ kemani Mike ve tanb urt Kaprisle denize açı­
tığı yeri doldurdun!» demlilerdi. Bn Külhan­ lır, deniz ÜstUnde. ay ılg ın d a müsabaka yol­
beyi Hüseyin Dede. Ilamami Zide Büyük İs­ lu okurdu: bu yıllardadır ki, «Boğaziçi bül­
mail Dedenin muasrrlnrındntı bir hanende bülü» lâkabını alm ıştı. O günleri anan mer-
imi; ki. lâkabın: lıançeresinin harikulade şuh. huuı: «Altmış seneyi mütecaviz muallel haya­
kıvrak ve edalı nağmelerinden ötürü almış . lım da N ed m B ey gibi b ir ses sanatkârına te ­
Delttlzâde: Bir e?eri yaptıktan sonra evveli sadüf etm edim . O nu dinlem ek bahtiyarlığın­
Hüseyin Dedeye geçmeli ve ondan dinledik­ dan m ahrum kalm ış olan ımısikiseverlerimi-
ten sonra onun tavrında lenıessüî elmeb» ziıı bilgi ve zevklerinin pek noksan kaim i; ol­
demiij. duğunu iddia ederim , nadasındaki halâvet, tiz
Muhit, bir bfiyiik bestek&r - hanende ye- p erd elerd e g österdiği ta tlı viisat v e bilhassa
(ittirecek Kadar zengin idi. Hocalarının mua taksim lerinde dinleyenleri gajyeden istisnai
sırlarından ve Türk musikisi-
ııin büyük üstsdlarıodaıı Ha­
cı Faik Bey, Kadıköylü Ali
Bey. Bolâbenk N uri Bey, Püs-
kiücü Osman Efendi ve Hacı
Kerami efendi, kendilerine
müracaat eden Lem'i Bey#
seçme eserler verm ekle b ir <
an tereddüt etm ediler, Ha-
uıamizâde İsm ail D edenin to ­
runu Miiezziabaşı R ifat Bey,
Lem'i Beyin y ârig ârı idi: Sa-
rıyere sayfiyeye berab er gi­
derlerdi. Orada da m usikide
sağlam bilgi sahibi DcJttor
Binbaşı K adri ve bestekar
kanuni KaymsAatn İsmail Na-
II Beylerden istifadeyi ih ­
mal etmezlerdi. İsm ail Nail
®ey menîul idi; evinden d ışa­
rıya yıkamazdı; fakat h asta­
nın odası, heveskâr gençlerin
Wr meijlıhanesi halinde idi;
Hifat Beyle beraber bir çok
muhallel eserleri, bu arada
bilhassa (muhayyer kürdi)
t*slım m ahfınatına orada ilâ­
ve elti.
lâ m ’l AtU, 25 - 35 ya^
arataı-uıda, on sene kadar yaz
mevsimlerini Kanlıca veya
Kumelihlsarmda geçirmiçti.
O zamanlar m ehtap ij »an
âlemlerinin on parlak devir­
leriydi.
A TLI (L em i) — 1310 — tSTAMVli

bir ttv rı letafetle yegânei saman Wı Onun Lem'i Atlı 11)43 fili k an m ayım a 24 - 23
kıymetinde tek okuyucu yetişmedi* diyor. İnci «ecesi vefat etti, Içerpnkoy kabristuıuı ,
Lem'İ A th'm n aanat hayatında unutamadığı dnfnDİunclu.
bir masum hatıra da şudur; Bir >aaz. Sarıyer- Lcm 'l A th. ufulünden «2 ew *l, rtefi.j
de mİMfir bulunduğu lanburl Resid Mollanın Ekrem Koçu'ya gu m ektubu gibıdennkfli:
evinden bir bciçk<* İle Sultansuyıına gidiyor-
M uhterem B*yiml
lârraış - Yolda bir başka araba içinde Crslad trtnnhul Anıilklopedlaine def*fth)nmak ü ttr* trm-
Aziz Dedeye rastlam ışlar.. Dede, o sihirli n e­ yİ ItU ııffcünıuu tvbean takdim «yim tltim tarrUcKfr
yi ile bir segAh taksimi yapıyormuş... Lem 'i hal y au U n m d ak l m atûm aiın daha ıtuıfıt»*! t e *
Bey de sesle mukabelede bulunm uş... Derle ım ılllî b tr s ıu ttl IklLıah e tm ij ta lu n m a u tukkiK ?:‘j
raestolınuş H er gittiği yerde b ir vesile b u ­ diLhlhtnızı T anburt Fahrt B vf »ButıriM katırdı Bj
eıpeliaiatn p ek ta c a olduğun* w y a u la n m d a r«naı
lur. Sultansuyu yolunda neyine yoldaş otan a n r evvelki m usiki AManlcrlne, m ıutk l boeaUna*.
o sesin sihir ve füsunundan bahsederm iş.,. m eşhur çalıcı ve tfkuyoeulara d a ir m alûm at vermek
Lem'i Atlı, besteleri içinde en çok: v e bfaı vekayii to tk k r ile iatih au ıu bildirm ek mu*
tiy le mub&kcnıcli b ir kalem « r e y a n ı Hizueıvau 4er-
tydlni tebrik U n rv f a l fs»r p jf Ue keyfiyeti «atı fiillerine biM irib rijor vaüt
Pftyine yü* sâ n tû saltanı bahar m üsait İse aıO iekaddim yazılarım ) İade r lti|İ B a tafe>
Aftatnr ö p ta n iıe n tn n sg m e k ir dirtfe m es’ulO ntaüe is’afın a eehriO ikdam e tm e li Mr
NaMJ öm rün böyfe o ln ın pâyldar v e d b e addedeceğim i a n a tm e k ttte re iken s rtp ıl Ur
garkısın! severdi. k an hücum u Oe mflterafifc karsciftcrtfi büyümesi Qe
kûib tazyiki telh isiy le yatağa d ü re re k b u t » 1
taife beMnel jO n d ü r h asisliğin tehlike»»I
m ia ttık d ly eb illy o n o . B ir iki flOndenbeıt
do stlan m a Öteberi vâzabiliynrum . Hıdlaai
r o in ı t ve m eram ım hasretim ! Efter bfittfe
arzettig im tam am lam a keyfiyeti U r a «t
v a k ti » m a n ı m üsait b t F a h ri Bey o0n»>
la e m ir ve İrşat to y u rn td u g u takdirde İti
gUn İçinde takdim » İade «derim .
Tabibi m üdavini m eşhur dahiliye har
ta tık la n tnQl*bıififiiaTarındnn Ömer Bdlb
Ü re r. Regad Ekrem K oçu'nun baha doda
ve a ile d o k la ra b ir n e d b sim adır, D.: Crtf,
üm«T E dlb) ü e S uadiyc kom şularım ın kor*
k u lan bu h a sta lık ta n inayeti İlâbİjrey*
yanan b ir h a n k a n e tedavi «iyesinde kUf-
-i tulumumdan birçok ehlbbanın bllıaber kil*
^ m ala n hasebiyle gaimm* m a'tut USlb bir
|dhn*t ve îieîdl killerinde katanım ı
{um tcveecıih ve kıym etten e o a re t
iadel aCiyeiimio m atbuatın b ir iki «alırlık
b ir kösesine stkiştırtlm ak suretiyle mtim
kilo ise d e lile li keH m ancterini irtlfbam
e d e r v« h e r türl& e m lrle ıin lte iolÜ*r ef*
[erim m uhterem beyim.
3 1 3 945 Lem'i Attı
Şimdiye • ŞaflmbAkkal
KOçBkaâa Sok»k Ne. t
Ü s ta d ın e m ir le r i ü z e rin e : <Musi-
m îz in b ü y ü k k ıy m e tle r in d e n Lem 'i
A tlı, k ır k b e ş g ü n d c n b e il g e ç irm e k le
b u lu n d u ğ u a ğ ır b i r h a s ta lıg ıa t e h li'
k e li a n la r ın ı a tla tm ış v e n e k a h e t dev­
r in e g i r e r d o s tta ^ iy le m ektuplaşm a*
g a b a ş la m ış tır . B u h a y ır lı h a b e ri k r e ­
l.w n'l A tlının «n r«k sevdlri bcsU^l d is in i s e v e ıf le r e b ild irm e k le btfyiik
«Süite ve noU kendi «I yazıyıdır) ze v k d u y a r v e ü s ta d a u z u n ö m ü rle r

http://groups.goog le.ço
ANSİKLOPEDİSİ — İ S li _ A TLIASES feOKAĞ1

d ile riz » s u r e t in d e b îr h a le m e a lın m ış v e Ista n ey KüllMr: 18) Sultani yegâh ja fk ı: Andıkça


b u ln u e n b S y iik g ü n lü k g e te te fe r tm tc n b iri­ geçen gltnleri haarelle derinden: 13) Ferah-
n in şa h se n se v d iğ im iz v e h ü r m e t r tli£ im tz feyjl şnrkr. Bilmem kİ (?).
ya z ıişle ri m ü d ü r ü n e n e m i r ic a s ın ı ib lâ ğ e d e n
b ir m e k tu p la b e r a b e r g ö n d e rilm iş ti. B u b e n d A T L IA S E S — E sk i Isla n b u lu n zabıta te ş ­
m a s le s e f ın e ş r e rtllu ıe m iş lir . Y e g â n e te se llim iz . k ilâ tın d a g c c e b e k ç ile ri o lan a se s le rin a tlıla r ı
uzs-S d a h i o lsa , m e k tu b u m u z u n . m u h a ta b ın ın (B.: A sosi; k ıs a b ir z a m a n d a g en1; b ir s il u y ı
e lin e g e r m e m i; a lm a s ı ih tim a lid ir g e z ip d o la n ırla rd ı. B u n d a n ö tü rü d ü r |cl Isla n -
h ıılu fi e s k i 'c k lh in l a rg o s u n d a ta lıa n ı kuvvete
T. Yılmaz öztuna, İstanbul Ansiklopedi­
H. g ü n d e k ı r k k a p u n u n to 'tm a g ın ı ç a la r , y ır­
sine gönderdiği bir nottu. Lem’i Atlı hakkın
tık . p e rv â s ız , tu ttu ğ u n u k o p a rır m a h a lle k a rı­
da şu kıymet hüküm lerini veriyor:
l a r ı n a « A tin se * » d e n ilird i <B.: K a m e r l lâ tu n ,
<Lem'i Atlı, musikimizin yalnız şarkı bes­ A tU asea).
teliden yedi biiyiik üstadından biri ve somun-
tuşudur tdjgor altısı: Tanburt Aşık M uştala Aşağıdaki satırları hicri 1093 yılında Is-
Çavuş, Harı A ıif Bey, Başmüezzin R ifal Bey, tanbulun nevcivan hamim dellâklan şanıoda
Şevki Bey, Şemseddin Z.ya Bey ve Mehmed yazılmış bir «Dellilnâme» den alıyoruz:
Rahmi Beydir). Lem'i Atlı'nın birçok beste ve «Biri dahi Kınalıkuzu dedikleri pSkü pâ-
semaisi varsa da bunlar, biiyiik iistadlaıın bu kim civandır ki ismi şerifi Flruzdur. Finiz şah
şekillerde meydana getirdikleri parçalardan dahi d erler, elhak pâdişâhı iklimi hüsündür,
çok aşağı U r kıym ettedir. O nun için. Lem ’i arnavudlülasıl olup tâze ^ielikanludur. "vilâ­
Atlı’y ı yalnız şarkı bestekârı olarak kabul edip y eti oian D ebreiM lâ’dan geldikde Çardaklı
incelemek icabelm ektedir. N otaları basılmış Hamam kurbindc hem şehri odasına misafir
olan şarkıları çoklun fakat h e r a m a n yaşa­ olup atlıses takım ının aiem dân avretler ha­
yacak ve söylenecek kıym etle o lacU n , 30 ka­ m am ında hamam anası k a n Sırma Hâtûn de­
dar parçadan ib arettir Lem'i A tlı cidden iti- * dikleri fâcire bu H ru z Şahın hiisni bi meıtcn-
raf etm ek lâzımdır ki, — birçok bestekârları­ dine dildâdeohıp yolun gözlenip iğfal ile oğ­
mıza nazaran— öz besteler rerelt, kemiyete lanı bir yoJun bulup yaşnıaklayup yeniçeri
defil keyfiyete bakan b ir sanaikirdır». avretlerinden (yeniçerilere mahsus müseccel
Şark musikisi üzerinde salâhiyetle söz sa­ fâhişelerden) Pembe nam avret ile yatsudan
hibi olan T. Y. Öztuna, büyük bestekârın 1&- sonra av retler hamamına aldıklarında soyup
yemut eserleri arasında şu şarkıları kaydedi­ ÜÇÜ bile uryatı göbek taşında meclisi işret
yor: k urup tamam al gülüm ver gülüm muhabbet-
21 Hicaz şarla: Sineyi susanım a ahım ye­ do olsunlar Pem be H âtûnun câriyesi bir mad­
ter: 2) Hicaz şarki: Ateş-i suzanım ... 3) Hicaz deden hatununa m uğber olmagla başmacann
şarkı: Hastayım, yalnızım; 41 Hicaz şarkı: So­ çekiip K adırga Kolluğuna vanıp Çorbacı dahi
rulmasın bana ye’siuı, garilû hicranım ; 3 / n eferatı ile gelltb Çardaklı A vretler Hamamı­
Hicaz şarkı: Severim her güzeli, senden eser­ nı tasdi'',ı da...»
dir diyerek; 61 Uşşak ş a rtı: Seni (?); T) Uşşak Hüseyin Kâzım Bey Btiyük Türk Lûga-
şarkı: N eler çektim neler c in â n elinden; 8J tmria »atlıases» i erkekler içm de bir balta­
Uşşa-’< şarkı: Günler geçiyor, günlümün 62 ya sap olamamış derbederler, serseriler hak­
vaki tükendi; 9) Uşşak şarkı: Siyah ebrâların kında kullanıldığını yazıyor.
duruben $ tm a ; 10ı K arcığar şarki: B ir gfllgc
ol, beni peşinden koştur; 11) K arcığar şarkı. ATLIASES SOKAĞI — Beyoğlu kazası.
Hüsnüne etv an nâzın şan senin; 12) Karcığar Taksim nahiyesi. BUlbiil mahallesi sokakların-
şarkı: Çeşmanı o mehveşin elâdır; 13) Rast dandır. Tavla Sokağı ile BUyükzlba Sokağı
şarki: Yok mu «ânâ âsıka hiç şefkatin; 14) arasında uzun b ir dirsekti sokaktır. Tavla So­
Hicazkâr şarkı: Penbelikle imtizaç etm iş te ­ kağından girildiğine göre iki araba geçecek
nin: 15) Hüseyni ş a r k ı: Zaman olur ki, jra- k adar genişlikte, d a r yaya kaldırımlı, kaba taş
lır haclc-i visâllnde: 16) N işaburek şark ı: döşeli ve b ir dirsekle on iki adım kadar me­
Varsın gönül aşkınta harab olsun etendim : yilli b ir toprak yol olarak Büyttkziba Sokağı­
171 Şeddiaraban .şarkı: lydini tebrik için na kavuşur, tk i kenarındaki ikişer üçer katlı

m/group/merakediyorum
ATLI CİYAKLAR — 1312 — tSTA K Btt*

fcâglr evler umumiyetle jiy r i nıüslim aileler nOfdiıa rakntl brrk-l h u a n yolla rth io r,
lllr k f rr r bak «« n u n faa tr n u reU M n e ;
tarafından iskân edilmiştir.
l ^ t m r ı miyim lıu halimi* M r ■ila h in » ?
Hakkı GtfketiHt tokm ak jtllfleh mİ ı-ûyi m elih )! penIM ar?
ttftk d r b ir piyadeyim» ay yplolivir, dar!
ATLI CİVANLAR — Divan edebiyatının
İstanbullu kalender şairlerinden pfk co|ıı, İtilan * m ltlfl kİ rkllbl in im olur Iterrm.
fcfall lâlin ıiM y l (Akik p d rr o e d ra .
eski İstanbulun pitoresk dekoru içinde, al
ftth fln lt «ImdilU n lın m a ın da brm kadem.
Üzerinde bir nevcivan tasvir veya tahayyül B lf t ü a aeflr «livar olunun. <tl zaman demem:
etmekten kendilerini alamamışlar, bu yolda f flâ d e bir piyadeyim, ey fchtUvar, dur!
çok gürel gazeller, çorkılar. künlar ibda et­
mişlerdir eB.: Atmeydnnı). ATLI IIAMMALLAR — Zaınammiîda tır-
men hle kalmamıştın -kamyonlar, eski yük
Şâir pâriişohlanmiüdim Kanuni Sultan SU' arabaları atlı ha-mmnllarm yerine geçmiş, at*
Jeyman rMuhibbl) en füze! guelforinıİGfl bi­ Ij hammnllır da sırık hammaltariyie beraber
rinde sefere giden, sırmalı esvublar giymiş
ortadan kalkınıştır. Eski İstanbulun glinlUk
pur silâh atlı bir nevcıvdr.ı şöyle Insvir edi­
hayntiDdo bilhassa htaY mesafeler için, at*
yor: Ij hamallar, önemli b i r y e r alır. Amele. ır­
01 serv kartı* nJRdh bu dlde bakaa ılftadti gat ve hammal makalesinin inzibatına ve
F+jki revan gözümden al Hemdr pkgg dib&dU narh u la m ın a fevkalâde dikkat edildiği o de­
SToscitfdff diin İmâma uydum veli ne kı'dım virlerde, atlı hauımallarm da muhtelif iske­
FHf bilmedim bu gntıliim ebrûyl (nkaa dlişdli
Ak ol Iit»Mi « r t e * ’bîmiîği âtı serkeş
lelerden bolll başla semtlere ne kadar bir ÜC-
B abandı tlrli tlrkcş azmi Inütaa düşdü. retle gidecekleri tesbit, edilmişti; aşağıdaki
satırlar, illeri 1143 <M, 1730) tarihli bir fer*
Aşağıdaki şarkı, geçen asır başında İs­ mumn bugünkü yazı dilimize çevrilmiş bir
tanbul gençleri arasında hiütüm süren bir suretidir:
şemsiye modası sırasında, Endcrunlu Fazıl
israfından at Üstünde semsiye açmış b ir dil­ «İstanbul kadısına hüküm ki;
ber delikanlı hakkında yazılmıştır: «At ham allarının beygirlerine yükledikleri
yüklerin ü cretleri nizamı sicilde mahfuz «lan
ş iv tU n m ş e re f tir olnttM yine
defterlerden çıkarılıp birer sureti iskele ket­
Ş e b s ü n n esb<l nâz o lm a ; yine
N i* I ç i a çm udyye t l o i f destine hüdalarına verilsin ve lisanen de gereği gibi
H asreti elül niyaz «tm uş yine tenhifi olunsun-, • hammaUar. yük giden yer­
lere narhlarından ziyade talepte bulunarak
K öklerin «emâjryedeı» aliatı» ayan
A n u i ı eylem ek o l a n oihaa halkı iz*ac etm esinler; nalsız beygir kullan-
Cilvedir ngşaka k ısd t tıer h ik id m&suılâr, ikindiden sonra hayvan ların ı din­
Mahrem i rrb ah l r ta olma* yhte lendirsinler. sürücüleri çocuk olmasın. bir
U et » M q U m n b in e dizgin H e r
sürücünün gün»; ikiden fazla beygir verilme'
lift **kip â jıltlm taksin M er sin; görülürse sahibi cezalandırıldıktan başka
Şivelerle F s a lı g u n k in ider beygirleri de miriye zabtolunsun; yangınlarda
M I Ramiyle n tte c a t olma* y ln r halkın eşyasını zayi etm esinler, ederlerse ke­
filleri olan bölükbaşılan tazmin etsin».
Bir atlı civan M am da su nefis maımıme
A tlı hanunallarla sürücülerinin, yük nak­
Muallim N aci'nin kaleminden çıkm ıştır kı.
linden sonra baş beygirlere binm eleri de ya­
TÂteşpire» adındaki eserinde intişar etm iştir:
saktı: bunu tem in için de ham m aî beygirleri­
Pek dizgin etm e, tıa’k ediyor i tık K ir. d u rî nin sem erlerine sivri d em irler çakılırdı; aşa­
KâkDIleria am an oluyor ım r Rubftr, dur! ğıdaki satırlar H icri 1215 (M- 1800 tarihli bir
Afilulan 8yle hic İdilir ati Onar? dur! narh ve esnaf nizamı defterindendir;
Aramaz sönül biraz IMIn karâr, dur!
ü ftâ d e b ir piyadeyim. ey frlu ttv â r. dıır! «At ham m alları ham ulelerini mahalline
nakledip avdetlerinde, ham malların hayvan*
ranıali haybet eylem# iimmidl vântu,
ÇekmMc koUy m ıdır elem i inüz&nm; îara binmemesi için beygirin sem erleri Üze­
O nnddr bu semte r»h«. bırak lfUfaânoı: r c e . eskiden olduğu gibi sivri dem irler yap­
YoIbo m u yoksa bekleyMm nb|liıinm ? tıracaklardır. Ve h e r gün ikindiden sonra ve
(iflâde Wt piyadeyim, ey ^ hdvir, dürt cutnu günleri işfemiyeeeklerdir».

http://gr0ups.900g le.<
ANSlKLûPgDtSİ — 1313 — A tg y ftA C A

Hammallar. bu sivri sem er demirlerinin nanin da devrin tutulm uş bir şarkını veya oy­
kaldırılması için n m a n zamon Divanı Hümâ­ nak bir hava ile refakati şarttır. Çocukları
yuna «lüraceat edip yalvarm ışlar ve hatla bir allara ve arbnlara bindirmek üzere, atlı ka-
kaç defa bu yasağı kaldırmağa muvaffak ol­ racacı tarafından pırpırı güruhundan bir ve­
muşlar. fakat, hayvanlara Karşı insafsız ha- ya iki delikanlı tutu lur; oğlan çocuklar ek­
reketlerL Istanbul halkının şikayetine yol seriyetle atlara, kızlar arabalara bindirilir,
açarak hamrnaîlarm gittikleri yerlerden boş sekiz on tu rdan sonra, atlı k a ra t acı. — Pa­
beygirlerine hinerek dönme yasağım yenilet­ ra la r yandı!., diye bağırarak durur. B ir siyah
miş ve hammal beygirleri sem erlerine sivri veya al atı, beyaz atı benimsiyen çocuklar ve
demirler çakılmıştır. On yedinci* asra »it di­ cebindeki harçlığını da verdikten sonra a tın ­
ğer bir narh defterinde de şu satırla r okun­ dan indirilip arkasına melûJ melûl bakan
maktadır; yavrucuklar pek çoktur. Çocukluğu İstanbul'
•=Hammal beygiri ziyade ücrel almıya, da geçip de atLıkaracaya binmemiş insan yok
gayet ırak yire iki akça, evsat vire b ir buçuk gibidir, Son yıllarda atlar ve arabalar kaldı­
akça, yakın yire bir akça alına. E ğer ziyade rılıp b ir bid'at olarak tayyareler asılmış atfı-
alınırsa hakkından geline. k aracalar da görülm üştür.
<Ve ayağı yaramaz beygiri igletm iyeter Serm ed M uhtar Alus, İstanbul Ansiklo­
ve at. katır ve eşek ayağını gözedeler ve ağır pedisine gönderdiği notlarda şunlarj yazıyor:
yük orm ayalar zira dilsiz canavardır. H er tydi fıtir denilen ve üç gün süren Şeker
bayram ı ve ivdi adhâ denilen, dört gün devam
hangisinde eksik bulunursa sahibine tam am
ettire; eslemeyen! tamam gereği gibi hakkın­ eden K urban bayram ı günlerinde Fatih, Ka­
dırgadaki Cinci m eydanı ve İstanbulun bazı
dan geline».
sem tlerine kurulan bayram yerlerinin başlıca
Sultan tbrahim in son sadırâzanu Hezar-
eğlencen idi.
p ire Ahmed Paşa, Sofu Mehmed Paşa sara­
yında idam olunduktan sonra, cesedi. Cellâd Büyük bahalarım ızın eskiden anlattıkla­
Kara Ali tarafından bir hammal beygirine rına göre, onların çocukluk zam anlarında atlı
yüklenerek götürülmüştü. karınca daha orîada m evcut değilmiş. Çocuk­
la rın dörder, altışar karşılıklı oturdukları sa­
Genç Osman da. felâketine varan Yeni­
lıncaklar varm ış. İhtim al, buralarda atlıkarın­
çeri ihtilâlinde, iltica ettiği Süley ma «iyedeki
calara kuracak kişiler çıkmış, fakat tahtadan
Agakapısmdan Aksaraydaki Y eniçeri kışla­
a t şekilleri bulunduğu için, heykel denerek
sında ûrtacam îye bir hammal beygirine bin­
ve taassub g üdülerek izin verilmemiş. 40, 60
dirilerek götürülmüştü.
yılıîanberi, yukarıda bahsettiğim iz bayram
D ibi.: 0 _N. Ergin, MeceUeİ B elediye; Ahm cd yerlerinden eksik değildi.
•tetik, od Urffici hicri asırda İstanbul hayatı.
A tlıkarıncanın bazıları iistü açık, bazıları
ATLIKARACA — Ha!k ağzında ; A tlıka­ çadır gibi m ahruti b ir ten te ile örtülüydü.
rınca* da denilir; yere şakuli olarak dikilmiş O rtadaki m ihvere takıtm ş sırıklarda sıra ite
ve gayet sağlam bir surette tesbii edilmi$ ve tabladan çift at, çift at koşulu arabalar bulu­
ağaç veva demirden bir m ihver kazık etrafın ­ nur. On para veren çocıık. beğendiğime, ata
da ûonen bir çenbeve asılı ağaçtan yapılmış veya arabaya biner. A tlar ve arabalar dol­
küçük atîbrdan mürekkep çocukların b ir eğ­ du mu bucurgadı çevirir; hepsi fırdolayı dön­
lence i’asjtasjfkr; m esirelerde ve bilhassa bay­ meğe başlar. A tlıkarınca dö rt beş kere dev­
ram yerlerinde kurulur; tek atlı, yanyana redince *yandı!» diye bağırırda, t kinci bir m e­
çiı‘l atlı, atların arasında arabalısı olanlar da teliği olm ıyan çocuk bindiği attan veya ara*
vardır. Ağaç atlar göz alıcı renklerle boyanır, badan mahzun mahzun İnerdi.
üzerlerine e fe r taklidi kilim ler atılır; araba­ Salıncaklarda olduğu gibi atlıkarıncayı
larda kadife şilteler, çeşitli püsküllerle süs- çevirenin ve yardagnun şaklaban, neş’eli ve
leriİT. A tlılar açalar, mihver kazık üzerinde tuhaf tuh af m askaralıklar yapması, harcı âlem
bulunan cİİhU bir çarka bağlı b ir‘kol - mani- türkülerin hepsini bilmesi ve kafiiedokilero
velâ ile döndürülür; atların ve arabaların alebaşlık etmesi gözetilir, bu çe$İt kimselerin
dönmeğe başladığı anda bir dünbelek ile zur- atlı karıncalan etrafında çocuk kümeleri cı-

'aroup/merakediyorum
ATU S .^ y iA ft — IÜ14 tS T A M o t,

vıl cıvıl kaynaşırdı. Somurtkan, soğuk n eva, H e k im d ü k k a n g i z l e r i p a r ljy o r


don yağı olanların a tlık a r ın c a la rı İstediği ka Knkanle#! lı*i wemd& Bİlıyof
Aİİ a u da. *uJmn da hnfclu var
d a r allı yeşilli bayraklarla, uçurtma kâjsıtla- Prk yızlk ulltu (Uii hiçUrrye
r ly l e . d e f n e l e r ve yapraklarla sUalü olsun; o t ­
la rın . arabaların boyası pırıl pırıl bulumun, Şehremini Rıdvan İ r a n ı n meşhur «jcv.
tim d e o n u n s e m tin e uğramazdı. kinle, hayalînle olur neçve bedidâr* yin« Ab-
met! Raslmln <ısic-dinde gönümü u-
Bayram yerlerindeki salıncaklar ve atlı
na»< bilmem kimlerin ıMahmur bakışı ika
karıncalarda en çok söylenen, çıktıklarından
faiıı lütfn bedeldir», «Etmiyor hiç merhamet
yıllar geçtiği halde yine dillerden düşmeyen
câııân bcniıp efgajıa» gibi rabıtalı şarkılar da
türkülerin en meşhurları şunlardır:
Kep bir ağızdan aöylertip durur, aşağıdaki kan­
«Entarisi ali benziyor», <citndaUı>, «eğil tolar d2i sıraya katılmaktan geri kalmasdt
dağlar eğil do Üstünden aşam», »kmmzı giil
«Güvercin»* «İçte kalbim>, «Natei cac.«
takarsın.. (O^lan' bolunu sallama», «kayna­
gâh», •'Yandan yırtmaç fistanlar», «Çobaa».
nam kayna, kalk gelin oyna», «arabadan- at-
«Gemici*, «Sarhoşum ama falso yapmam».
ladun beni. .am an am an Leçco», «aman ada.
«Efeciğim ben»,.
can ın ada, çatık [oınbul atta>, «kaıga da seni
Sfcnned MuhLar Alm
tutanra am am , «efe ile Rıza kolkola gejer».
ıSelânik katibe Sellnik», «aynayı almış eline, ATLI SAKALAR — IB.: Sakalar).
« irm eler çefcjnij gbzBne», cKonyalı», <Ada-
ATLI TIUMVAY — (B.: Tramvay*.
nalı>...
A gtr fasıl şarkılardan banılan da ağız­ ATMAK, ATMASİYON — İstanbul kul-
lara pek yaytlnûşlt. Meselâ; A hmed Rasirn hanileri argosunda övlinm&de, bir vak'ayı
merhumun: «Çare bulan olmadı bu yareyeı nakletmede, haber vennede mübalâğa: yaşa­
si. Bunun ayni bestede, güftesinin b ajtarafı madığı hayatı yaşamış gibi, görmediğini gör­
değiştirilmiş şekil ete vardı: müş, gibi hikâye elme; almak, atmasiyon ton
— 7^;

4bdtfbnw }ı| 2 uaj>fiiMila Almtydanı


{Rcsifp; w .B . B artfctl’deu $»blha S a m lı eli ite)

http://groups.goog le
.T £ L û M 3 J İg l — 1315 — ATWEY»ANI

; -n d e lild ir, y ıla n d a K-3töWk kasdı v ard ır, te b i ve Sultanahmet! Camii aracındaki mey­
iki litird f - i-e k ötülıi* fcısdı y o k tu r, m isil dan M, halk ağzında camiye nisbetle S ulta­
ler: nahmet! meydanı denilir.
— CapöRun dede*ı paşay m ış l e , Bir itıtttSIkre. ayaklanmalara, siya­
—. A tar, ken d isin in m ek tep li oldu£u gibi. si toplantılara, m itinglere sahne okmuş ta­
• • * rihi çok x*xgln hir yerdir <B. Atmeydant
__Kaçı ont - beni »yd u. kendi de şo­ vak ası. Vak’ayı Hayriye, Sultanaboıed Sfittn-
vundu beni banyoda yıkadı, sonra y a tık oda- KİJ Binans devrinde, HlppodrOm’un yendir ki
$UM girdik, her tara f ipek .. lü rk fe kanılımı Atmcydanı. en guıel Mr isbn-
— Atma ulan, ensen kalıp gibi , dir. Dikilitaş, örm e sütun, burmalı sütun ve
_Bu g e if değil ya. hatla oldu Alm an ç^şmf’si bu meydanın ortasında sıra­
— Ulan « kir b ir yıllık be. . lanm ıştır. ıBlilfin bıı isimlere bakınır) Bu sa­
• • • tırların yazıldığı sırada, ortasında park adım
__C em ideyken ben.. K arad eo izd e bir tanıyan bir yeşil saha mevcut ise de. astında
canavar gördüktü.. Jcuyrugu S aray b u rn u n d a .
Büyük şehre lâyık bîr halk bahçesi dahi de-
nilemîvecek kadar bakımsız ve muhakkak ki,
başı tyibde..
kütüklitr. Boyu 300 m etre, eni 7$ metre ka­
— A tm a, h ep d in k a rd e je y iz ..
dardır. Fetihten sonra Türk binicilerine U r
• • •
talim meydanı olmuştu; cirid oyunları bura­
— H anları, h am am ları, k o n a k la n v ar­ da oynanırdı.
ın ı; O n yc'dlnı-i a s r ın büyilfc ş a ir i Ş ey A iilislâa
— H epsi alm asiyon D edesi b ir paga­
Y a h y a E fe n d i, n s f is b ir g a z e lin d e A tm e y d a m -
nın m andırasında yanaşm a i d ! ..
n ı ş ö y le ta s v ir e d iy o r:
ATMEYDANT — Esfci Um um i H apisha­ S^mrri'lı p,,<7 jçı^riık cimtnlıır IPJtt (ı kn ılt f
ne ve T?pu konağı i!d YUksek T ic are t M ek­ Pür dIbuo htıh|«rl« A i n ^ d u ı SlahbtttttA

A b d iifâ ıiı unuı& irutii .A lm tydaül


«JUiUar. C. Blteo'dan Kailim Botcnlı tK Ue>
.com /group/m erakediyorum
•TM S
1316 — ISTANBflfi'V

B u « i 'r i a h a lı b u ıl u r V ab y * M **7*1 f a i n n l r »lıfıı laya- bir genci, hakkında rot ir. verilmir. )>jr
İ’ı>«»fi* t y l e r v (4(k f h l l İr fa n ı Sl»ı»ljuîw n
Jnıkımı olmadan cHdürl^:^ türlü dedikodu­
On sekizinci a^iin l>ıkyü|c •; alri Nedim dt*. lara. bilhassa IMrdûnrû hakkımla
Cçünoi Ahmede sunduğu bir bayram tebriki meşum yorumlara sebep oklu ıR : Muştala tV),
kasidesinde- Kılıl ( iıhl Sftld
Ü rnjjl) « t i i o ü ı ıp r il e w - m f in ll ŞÛh f f / t û r c ATMEYlıANJ VAKASI — On yedinci tr
f i * > n ||e r A tm r y d a tu f ttfa » lu r «im ril m f y tto m o ft^ ın d a. henli* yedi yasında bir rocuk Aen
diyor. Bu şiirler pek aydın olarak gösterir kİ, tınparalorluk taht ma u lu tu lan Dördüncü
Aliıa-yıtom. asırlar boyunca İstanbulun on Mehmcdirı ilk saltanat, yılında Yeniçerilerle
..^nilicli bayram yerlerindim biti olmuştur Kapıkulu sipahileri a rd ın d a olmuş kanlı hir
.Vedimîn m uasırlarından. lalanbuJdn Intfili;? şehir muharebesidir ki; îkim-i Mahmudun Y*.
elçisinin zevcc-' olarak bulunmuş bir İngiliz niçeri ocağını kaldırmak için yaptığı /h ir
edibesi. I.nydı Montague. Londmdaki rauhib- muharebesi iVak^ayi llayrîycj müstesna, Türk
belerinde» bir Kontes P***y« gönderdiği istanbulun tarihinde bir eşine dah* rastlan'
m ektupla: «En zarif meydanlarımız At mey- maz.
daniyJe kabîlî kıyas otamaz» diyor kî, bu cüm ­ VaVuniivis, bu büyük vak'uyo birçok se­
le. At;:ıe,vıianmı.ı on sekizinci asır başındaki bepler sayar; söyle ki:
giızelLgini tahlil etm ek için kuvvetli bir ve­ Halkın bir kısmı Sultan İbrahlmicı tah­
sikadır. tından indirilip idam edilmesinden fıoşnud
Evliya Çek-bi ise, At meydanını İs ta n b u l Olmamıştı. yer yer dedikodular, umumî yer­
Içre îema.f-agâb olan? y e r l e r i başında kayde­ lerde m ünakaşalar ye fitne Te fesad alâmet­
diyor. leri başlamıştı; İbrahim i tahtından indirip
On altıncı asırda Kanuni Süleyman dev­ öldürenler yeniçeri kuvvetine dayamağından
rinde büyük saray düğünlerinin eğlenceleri bu sefer gayrı memnunlar ve Sultan İbrahim
bu meydanda yapılm ıştı On altıncı asrın İb­ yâra m bendeler: Sipahiler arasında yeni hü­
rahim Paşa sarayı ve Sokul tu Mebmed Paşa küm ete karnı propagandaya başlamışlardı
sarayı gibi on muazzam ve muhteşem vezir Yeni sadrâzam Mevlevi Sofu Mebmed Pa­
sarayları bu meydanda nâztr idi, On yedinci şa, çok ihtiyar, yarı bunak /âkat son derece
haris b 'f adamdı, Ulemadan bazı fitneci ve
asır başlarında Suitanahm ed Camii yapılınca­
riyakâr kimseler, m eşhur fıkıh kitablstnnâan
ya kadar A [meydanının bugü»kü sabasından
ıCamiül fusûlfn» den: »Kaçan sultan safir
çok daha geniş olduğu m uhakkaktır (Ü ; Sul-
olsa, reaya bir vali azimü^ana bi'at ederler:
tanahm ed Meydamı.
ol sağır de vekâlet ile hükümet eder, ISkin
ATM EYftAM CİNAYETİ — (H. 9 rebi- hakikatte sultanı evvel valii asimdir* bendini
ülâhır 1222i M. 1807 de gayel giiîiel bîr deli- hatırlatarak biçare Afefrmed Paşayı çileden
kanlı, ötedenberi kendisine m usallat olan ve çıkardılar; aslında ocak ağalarının elinde
ırzını payimâi. edccek tekliflerde bulunan Oyuncak iken, saltana! vekâleti iddiası gibi bir
Helvahâne neferlerinden birini, yolunu bek­ olmaz dâvaya düşürdüler. Bendegânı da gaf­
leyip tasallut etm esi üzerine, Atmeydanmda. let İle fodulluklara başladı.
güpegündüz ve kesif b ir kalabalık ortasında Sultan İbrahim] devirenler haksızlık, hır­
hançerleyerek öldürdü ve derhal Cebehano sızlık ve rüşvetten şikâyet ederek askeri ayak­
neferleri tarafından yakalandı. Garip tesadüf­ landırmış iken; iktidarı ellerine geçirince,
tü r, cînayeün işlendiği anda, devrin padişahı aynı yola, başla ihtiyar sadırâzam olduğu hal­
Dördüncü M ustafa da, tebdili kıyafetle Al- de Millin tamah ve hırslariytc atıldılar. Kısa
meytianından geçiyordu. Katil delikanlı, her bîr z a ilin içinde, memuriyet abm salınn için
ne kadar Helvahaneliyi namusu uğruna öl­ âdeta bir borsa kuruldu Ulufeleri uzun za­
dürdüğünü söyledi ise de. padişah, idamını m andanken verilmemiş olan Kapukulu sipa­
em retti, cellâtlar tarafından m aktulün yanı- hisinin şikâyet ve feryadına ehemmiyet ve­
haçında çökertilerek boynıı vuruldu. Vak’a rilmemesi, Kapukulu sipahileri çulûs bahşişi
fstanbulda derin bir teessürle karşılandı; pa- almak üzere memleketin her tarafından İs
dışalım, namusunu müdafaa yolunda elini kaııt- tanbula akın akın gelmeğe başlamıştı. Ilazlna

http://groups.goog le.o
ASStEOOFIDlet — 1*1T — ATM*YT>AJJJ VAKASI

boş olduğumdan bunlara bahşiş verilmesine artık bir gün durm ağı tahammülleri kalma-
imkân yoktu. Sofu Mehmed Paşa sipahilikten mıştl.
yetiımc İdi; aslında kukla bir sadırâzam iken Galatasaraydaki oğlanların her giin «Al­
kendisini hâs mânada saltanat vekili sanarak lah A llahı diye bagınşlıklan gidilirdi; fakir*
sipahilere bir iyilik yapmak istedi. DdrdtlncU İcrl açlıktan kuru ekmekle geçiniyordu. Sul­
Muradrn ve İbrahim zamanlarında b ir takım tan İbrahim devrinde sarayın taşkın masraf­
sipahilerin dirlikleri ellerinden almmışlı; larından, yıllarca tayinatı İhmal edilmiş «lan
bunlar sipahilerin oğullan namına tashih e t­ bu gençlerin, zaruret ve açlık bir can endişe­
mek isledi; fakat sipahilerin onların hakiki si olmuştu. N ihayet (H . 7 Şevval 1058) M.
oğullan olduğunu kendi huzurunda ikişer 1048 giinü Galatasaraymdaki acemi oğlanları­
şahitle ispat etmelerini ve bu sipahi oğulları­ nın hepai dışarıya boşanıp SuHanahmeddekl
nın Girid «engine gitmesini şart koştu. K apu­ İhrahim paşa Sarayına geldiler: onları gören
kulu sipahisi bundan m emnun olmadı. buradaki acem i oğlanları da «biz ne dururuz!»
Yer yer toplanmağa başladılar. Y eni b ir diye m uhafızları tepeliyerek dışarı fırladılar.
fitne, karışıklık çıkaracak m ahiyette şikâyet­ B unları işiden Yeni Saray (Topkapı Sarayı)
lere başladılar. Sadırazam: «Senelerdenberi g ilm an lan d a labtolunm ayıp bâzu zoru ile sa­
bertaraf kılman oğullarının dirliklerini verip ray d an çıktılar. O zam ana k adar dünyayı gör­
tashih ettik. Şimdilik hazine ve reaya ahvali me iniş, hapishanede yaşar gibi bir öm ür sür­
m üş olan bu delikanlılar lâübali şehrin içine
muhteldlr; bu seneden sonra hizm etleriniz
dağılarak sipahi yazılmak sevdasına düktüler.
dahi verilir* diye haber yolladı. Sipahileri bu
H ep b ird en Elçi H anm a ve diğer hanlara var­
vaâd da tatmin etmedi. Ü sküdarda ve İstan ­
dılar, odalarını boşaltarak yerleştiler. Aslen
bulini m uhtelif yerlerinde to p lan tılar devam
Selanikli o lup dirliği elinden alınmış olan Bı­
etti. Bilhassa Anadolu Sipahileri Üsküdara
yıklı M ahmud ism inde b ir sipahi, e tra f ma bir
doluyorlardı:
alay sipahi toplıyarak tstanb u la gelm iş Sul-
Oğullarımıza ulûlelerimizâm verip bö­
tanahm ed civarında b ir hana İnmişti, fırsat­
lüğe çıkarılmaktan muradımız, evlâtlarımız tan istifade etti, derhal şehre dağılan acemi
n an p ira sahibi olsunlar dem ektir. Halen
iç oğlanlarının başına geçerek b ir zorba başı
o ğullanm am kUçüLücrini yazmıyorlar, bü-
oldu. E trafına daha birçok kimseler toplanın­
yüklerini de Giride göndermek isterler, bu*
«un mânası nedir? Oğullarımız bizden ayrıl­ ca «fitneyi alevlendirmeğe başladılar». D arıl­
maz. Biz de, padişah yahut sadırâzatn beraber m aları için s&dırâzam tarafından birkaç defa
gelmeyince sefere gitmeyiz. Kanun bllâfıdır. adam geldi; dinlemediler, nihayet zorla dağı­
tılm alarına k arar verildi. Yeniçerilerin silâh­
Oğullarımız olduğuna dair de birbirimizin şa­
lanarak kışlalarında hazır bulunm aları em re­
hadetini kabul etmiverek şahidi âdil isterler,
dildi. «Acemi oğlanlarıyla sipahilerin öldürül­
şahid arıyoruz!» diyorlardı. F akat sipahi mec­
m esine d air Şeyhülislâm fetva vermiş!» diye
lislerinde, bu şikâyetlerden daha tehlikeli bir
b ir şayia çıkınca sipahiler: «Vezir ve Müftü
sfe dolaşmağa bağlamıştı: «Padişahımız Sul­
ile dâvamız vardır. Yeniçeri ve ahar fertler
tan İbrahim] hangi temesslik ve hüccet ile ile yoktur! Ayak Divamolsun!» dediler Bıyık­
katletmişlerdir?»- Bu soî, sadırâzam ile m üf­ lı Mahmud başta olmak Üzere hepsi Sultanah­
tü Efendiye ve hükümeti ellerine almış olan m e t Camii im aretlerinde toplandılar. İçle­
ocak ağalarına karşı ağır b ir tehditti. rind en bazıları devlet ricalinden bazıları­
Kanun üzerine acemi oğlanlarına yılda nın saraylarını taşladılar. Sadırâzam ile ule­
bir asta »çıkma» olurdu IS,: Yeniçeriler). Ya­ ma Y eniçeri odalarına gittiler: «Sultanahmed
ni, hizmet müddetini dolduranlara liyakat ve Camii imaretlerinde toplananların hepsi vaci-
hi7iT.aUeitr.e göre dirlikler verilirdi, Sofu biilkatildir!» diye karar verdiler. Şeyhülislâm
Mehmed Faşa, bu yıl da m üddetlerin! doldu­ Abdürralum Efendi fetva verdi:
ran acemi oğlanlarının hep birden çıkarılma­ «Eşkıyadan birkaç İdmcsneler bir mahal­
sını, sipahi adedinin çoğalması noktasından de toplanıp sulehayı müsliminden birkaç kî-
tehlikeli buldu. Onun için kafile kafile çıkar­ mesne için şer'an katlolunnıak icabeder hal­
mak istedi. Halbuki sair acemi oğlanlarım a leri yok iken elbette katil olunsunlar deyip.

om/group/merakediyorum
V ." V A K 'A S l — 13İS — tSTAHMJl 11
k c r.lle rin bazı esaretine te$ebbiis itin lc ortasına atıktı ve ayaklarına mızraklar sap. ^
rem raü ettikleri padişah hazretlerinin mes- tandı; bazı - ipahi evleri basıldı; Sofu Mehmed
m uu hüm âyûnları oldukta içtiuta memnudur, Paşa. bu surette sipahi;erin gözünü korkut­
cem iyetten men olunsunlar dîye batlı hüm â­ tuğunu -andı. Fakat bilil- bu Uıtilâl ıteşi.
yûn variıt oldukta biddefeat nasihat olunduk­ nln parlamasına sebep oldu.
larında nasihat kabul etmeyip m uti olmayıp Sipahilerle acemi oğlanları: 'H ey bunlar
fesadı kadim leri Üzere m usir olup şor’i şerif b ire r ikişer avlayıp urm ok islerler!» diye bir­
ve padişah hazretlerinin muvafıkı şcrl olan birlerine h aber saldılar. E Je r VşnHorl vey»
em rine ve lıattı hümâyûna İtaat etm eyip ve Sipahilerden biri kanun ve şeriat .tabı Idas
lizim ulursa m ukatele ederiz deytı hilâfi «eri olunursa cesedi aşikâre denize atılırdı. Uf
rmıkatele üzerine m usir olsalar. Taifei m er­ zavallının cesedlcrinin çarşı ortasına alılarak
im ıneyc mukabele olunup m üdsfaai bisseyi tah k ir edilm eleri hepsin? yeniden gayret ver.
olunmak şer'an caiz olur mu? Elcevap: Olur». di. Silâhını alan Almeydantnda toplanmağa
Bu fetvayı A bJilrrahlm Efendi ile orada b u ­ başladılar.
lunan bütün ulenıa İmza eltiler.
H er ne kadar ölüleri kaldırıp kaldinffl
Bu felva sipahileri korkuttu; ileri gelen­
taşlarım yıkayıp silip süpürdüler ise de sipa­
lerinden b u tla n vezire haber yolladılar;
h iler dağılmadı.
«Acemi oğlanların hepsi sipahi yazılsın; d â ­
vamızdan vazgeçtik!» dediler. D evleterkâııı 1leri gelen sipahiler. San Hüseyin Ağa
buna m uvafakat etli. H epsinin sipahiye yazıl­ r e K ara K ethüda butun sipahilere;
maları ve sipahilerin hoşnud edilm esi k a ra r­ — Vezir ile m üftüyü öldürmedikçe ü »
la? liri İdi. Bunun üzerine sipahiler ileri ge­ rah at yoktur?..
le " ’îri dağıldılar. B ir fesat çıkarm ak üzer» Diye h a b er göndererek bütün Kapukulu
Ikea üm itlerinin başa şıklığını gören Bıyıklı sipahisini A tm cydanına çağırdılar. Sofu U tk
Mahmud başına top lan an lar ile Ü sküdara geç­ nıcd l*ag# İstan bu l kapılarının kapanmasını -
li. Fitne bu su re tle yatışm ağa yiiz tu ttu . B e; em retti. B ir sipahi kafilesi Ahırkapıya hücum
gece iü rm ü ? olan bu kararsızlık esnasında, ederek kapıyı kırdılar. O radan Üsküdara Bı­
Vezir ile m üftünün v e sa it ricalin saray ve ko­ yıklı M ahmuda sandal ile haber gönderdiler.
naklarını m üsellâlı Y eniçeri b ölükleri m uha­ Bıyıklı Mahmud Ü sküdarda ne kadar sipahi
faza etm işlerdi. Bu variyeti eld e etm iş iken varsa fitn e ve fesada iştirak edebilecek ne
ileriye varm am ak lâzım gelirken. M üftü ile k ad ar ayak (abım ı, serseri varsa hepsini ba­
Vezir: şına toptıyarak gem ilerle Istanbula geçerek
— Bıyıklı Mahmurlu bite teslim etsinler.' A hırkapıdan şehre girdi ve Atmcydanına f i t ­
ti. Şevvalin dokuzuncu glinü sipahiler İçlerin­
Diye h aber yolladılar.
den birkaç kişi intihap ederek kflçiik padişa­
Bıı h aber sipahileri yeniden heyecana
ha gönderdiler:
düşürdü:
— Padişahım bizi yeniçeriye kırdırmak
— Matını udun curm ü nedir ki verelim! isterler, bize garezi olmayan birini vezir tiyin
Dediler. E trafına yeniden birçok sipahi etm eni rica ederiz; dediler.
toplanan B ıyıktı M ahmud. Ü sküdarda. ih ti­
yatlı ve hazır duruyordu. Diğer ta ra fta n ile­ Dördüncü Mehmed:
ri gelen bazı ulem a, sipahilere ta ra fla r olm ak­ __ Yeniçeri ile sipahi kullarımın birbi-
la itham olundular ve nefycılilm clerl İçin fe r­ rivlc cenk ve adavet ettiklerine rızayı hümâ­
m anlar çıktı, fakat hepsi de b ire r tarafa sak­ yûnum yoktur, siz cemiyetinizi dağılın ben
landılar. Ocak ağaları da milsellâh neferlerile sonra ikisini de azlederim, hatırını hoş tutun!
Suitanahm ed Camii im aretlerine gittiler. O ra­ Diye ln r b attı lııifnâvfln gönderdi. Padi­
da hiç kimseyi bulamadılar. Yalnız sipahi kı­ şahı» h attı sipahileri ve acemi oğlanlarım
yafetinde üç fakiri yakaladılar, bunları sipa­ tatm in etmedi. Sarı Hüseyin Afia, Kara Ket­
hiler kethüdası Sarı Hüseyin ağanın hanesi hüda. Bıyıklı Mahmud. Talaklı Ali. Oruç Ata,
önünden nümayiş îte geçirdiler; vezirin em ­ Kara AhduHaJı. Paııdor Ali FJcnıll, Deli Bi­
riyle Şehzade Camii ve halkın gözü önünde ra d e r Ahjned Aga. Hczarpare Abmed Paşa­
biçarelerin boyunları vuruldu, cesetleri çarşı nın kardeşi Oruç Bey. Bengi Uebmed Efendi

http://groups.google.co
AKSİKLOHtDtet - 1310 — ATMEVDANI VAK'ASI

vesaire sipahi riiesası, adam larivlc beraber nın kendi bildiğine hareketlerinden endişede
Saluuabmed Cimrinde gecelediler. idi Ibrahim in saltanatını deviren ihtilâlin
Sipahiler Su ila nah medde toplanırken, meydana çıkardığı simalardım biri de Kara
ocak ağaları da Ortaca m ide toplanmışlardı. Çelebtzadc Aziz Efendi Mi, Aziz Efendi de
Sadırâzam da can bajm a sıçrayarak Ortaca- celâdeti İle ocak agalarlyle Kösem valideyi
mie koşmuştu. Bütün ulemaya lıaher gönde­ kuşkulandırm akta iılt. Bilhassa Kösem ondan
rilerek dâvet olunmuş, m üftü ile Hunjc-îi ve nefret ederdi. Bununla beraber onun heye­
Anadolu kazaskerleri ve İstanbul kadısından canlarından, nüfuzundan, celâdetinden istifa­
maadası, tiirlii tiirlü m azeret re bahanelerle de edileceği cihetle Efendiyi büsbütün uzak­
gelm em elerdi; Müftü ile kazaskerler ve İs­ laştırm ak da islemiyorlardı.
tanbul kadısı gece Yeniçeri odalarında kal­ İhtilâli m üteakip Rumeli kazaskeri ol­
malardı. Müftü, hayatının korunm ası şartıy muştu. Bütün bunları turneden Aziz Efendi
le, içinde kendisine taraftar kim seler b ulu ­ bir gün tenhada Sofu Mehmed Paşaya:
nan Ellinci Yeniçeri ortası yoldaşlarına on — Cenabı hak saadellû padişahımızı mu­
bin kuruş bağışladı ve Ortalarına beg yuz ku­ am m er eylesin, validelerini de sayei devlet­
ru ; vakfetti. O gece şiddetli bir rüzgâr esiyor­ lerinde berk arar eylesin, Büyük Valideye ge­
du. Sipahilerin ortaüğı karıştırm ak için yan ­ lince, size teveccüh üzere idi, fakat şimdi mu­
gın çıkarmasından korkan İstanbul halkı sa ­ habbetini adavete çevirmiş, kanınıza aş erer
baha kadar uyuyamamıştı. Bana ise aksayüljaye adavet üzeredir, idamı­
Bazı Yeniçeriler, Sipahilere: «Bi? de sizin mıza çalışlsğt m uharrerdir, âdet üzere Eski
ileyiz, hiç elem çekmeyin!» diye hab er yolla­ Karaya nefyedllse onun kin kemendine ben-
mışlardı. Sipahilerin başında bulunan Sarı doinıak ihtimali bertaraf olsa olmaz mı?
Hüseyin Aga: «Tulü kameti hamateatine delâ­ Demişti. F akat Sofu Mehmed Pa;a, Kü­
let edlip Clı Yeniçerilerin iğfaline m ağ ru r o l­ çük padişahın anası T urhan Sultanın gençli­
muş, «asker birbirine kılıç çekmez» diyerek ğinden ve tecrübesizliğinden korkuyordu:
SilAh ve cenk âleti hususunda ihm alkâr dav* — G erçek hakikat buyurursunuz, şimdi
ranm ış, sipahilerin ekserisi silâ h sa ve perişan İkimize dabi adavet) olup m ekir ve gadir fik­
oturm uşlardı. Ancak içlerinden bazıları Hâs rin d e d ir am m a kale gelmez, ehveni şerreyn
ahırda bulunan a t oğlanlarına altışar akçe si­ y in e sarayda durm ası ahsendir! demişti.
pahilik vâdederek ad am lar gönderm işler ve İş te Sipahiler saraya m üracaat edince.
kandırarak cam iye getirm işlerdi. D ördüncü M ehmed büyük anasının tertibi ile
Suitanahm ed Cam iinde şam danlar kandil onlara Ben kullarım ın niza ettiklerine ve bir­
ve m eşaleler yakarak sohbet etm eğe başla­ b irlerin e sey f çekliklerine razı değilim, m â­
mışlardı; h attâ aralarınd a mansa!) tevzi ve kul ve m ünasib kim ise vezir etsinler» diye
tevcihine bile başlam ışlardı; B ıyıklı Mahmu- O rta Camie Vezir ile Ocak ağalarına gönder­
da Selânık em aneti verilecekti; Sarı Hüseyin diler. Vezir ağalara sığınarak h attı hümâyû­
Kethüdaya Sipahi Ağalığı, T alik i ı A li Ağaya n u g etirenlere:
münasip bir m ansab verilerek, sa ir ileri ge­ — E m ir pâdişâhındır ve orayı a ğ a l»
lenler de m uratlarınca ta ltif olunduktan sonra bilir, eğer azlimizi m âkul görürlerse m ührü
Hasabırdan gelen a t oğlanlarına a ltışar ak ­ teslim edelim!
çelik b ire r sipahilik verilecekti. eY arınki gün­ Dedi- Bu site üzerine Ocak Ağaları:
de vezij katlolunacak, y e n i vezirden bekâm — Vezir ile m üftünün katline değil, az­
oluruz:» diye sabaha k adar eğlenip söyleşm e­ line bile razı değiliz, hücum ile hat çıkartm ak
lerdi. E rtesi günü, 10 Şevval salı, vezirden ne dem ektir; t u dağılsınlar, ve illâ elimizde
tekrar dağılmaları için adam lar geldi; fayda olan fetva m ucibince cümlesini kırarız!..
vermedi. Diye kükrediler. Dördüncü Mehmedin
Sipahiler ileri gelenlerden K ara A bdullah hattını yanlarında alıkoydular. Yeniçeriler,
ile birkaç ihtiyarı saraya gönderdiler; padişa­ p lir silâh tüfek fitilleri yanar, cenge hâzır ol­
hın huzuruna çıktılar. Padişah çocuktu. Sa­ muşlardı. Bütün mahalle imamlarına haber
rayda bütün n ü fu t büyük annesi Kösem Sul­ gönderildi. Y er yer dellâllar bağırmağa baş­
tanda idi. Kösem Sultan Sofu Mehmed Paşa­ ladı:

m/group/meraked iyor um
— Bu cenge h u ır o l o u j u k*ndl kiiir. 11u siddelii mlidafaa Özerine Yeniçeriler
avreli bottur! durakladı. H aiti bozulmak mertebesine az
Agalann cevabını sipahilere Beşinci De­ k alm ışı Yeniçeri Ağası ile kethüdanı ileride
veciler Çorbacısı Mehmed A£a (*bli£ e lti Bu­ bulunuyorlardı. (Seride bulunan Koca Musll-
nun üzerine Sipahiler: hiddln Aflu hemen alını ileriye sürerek le
— Allah Allah!. m ld iiı eden Yeniçeri Ajanına:
Diye bağırmağa bağladılar Suitanahmed — Bre korkak, gert dur!
Cajniinin etrafında sokak başlarına kadar si Diye çıkıştı. Vonlçerilurin ününe duştu.
perler kazdılar vc nıiiîcilJlh Sipahiler ve ace- — Koman 3a lı bazlarını İm bir avuç Âcil­
ıni GgİBiıln rmdan güzide kcnıcrıki'.'jler bu met­ lerin cengi ne olsa gerektir ve onların gerizi
rislere girdi; biçare çorbacıya kılıç düşürüp dağılmağa başladı. CSayret eyleyin!
küllettiler Eu kan. biitiln Yeniçerileri Sipa­ Diye bağırmağa haşladı. İhtiyar Mimli-
hilere karşı yürütm ek için kâfi geldi. hiddin atını sürmesi üzerine Yeniçeriler kı­
Bilâhara rivayet olunduğuna güre Çor­ lıçlarını çekerek, ikinci bir hücuma geçtiler;
bacının katlı Vezir Sofu Mehmed Paşa tara­ önlerine gelen Sipahileri doğramağa başladı­
lından tertip edilmişti, kendi adamlarından lar «Cüsseleri ayaklan altımla kalıp payiınil
birkaçını Sipahi kıyafetine sokmuş vb Çorba­ oldu» onlarm cesedlerine basa basa meyda­
cıyı parsl«tnü}tii çünkü Yeniçeri kanı dökül­ nın ortasına kadar ilerlediler.
meyince Yeniçerilerin Sipahiler Üzerine ytiril- O zamana kadar cenk yüzü günmemlş
mlyeccğlnl anlamıştı. olan ulema efendilerin el! ayağı titremeğe
Ocak Adaları yollu yolunc* sıralandılar, başladı; herbi.ri bir tarafa çekildi. Dürt bir
Geride ulema vc daha geride de Sofu Mehmed taraftaki sokaklardan meydana dolan Yeniçe­
Paşa geliyordu. Müftii A bdürrahim Efendinin riler, caminin harlmine sığınını; olan Sipahi­
oğlu Galata Kadısı Mehmed Efendi, sırtına lere tilfenk tanesi yağdırmağa başlamıştı.
îırh, başına miğfer giymiş, etrafında, piirai- Suitanahm ed meydanı «ak sakallı ve ka­
llh İç oğlanları sanki G lrid çengine gidiyor­ ra sakallı vc Uzc acemi ve iç oğlanı kelleleri
muş gibi, vezirine d a ra l ile gelmişti. ile m alâmal olup» cesedler tepeler gibi y ıjıl
Yeniçeriler iki Iırkaya ayrılıp A tmeyda m ışlı Geri kalan Sipahiler ile acemi oğlan­
nının iki tarafından hücum eltiler. Meydan ları, kendilerini idare eden bulunmadığından
ağzına geldikleri zaman viuseradan K enan P a­ cam iin harim lne dolmuşlardı. İçlerinde beka­
ta ile Fatih Camii vâizi Veli E fendi Sipahi­ d ır olanlar ok atıp ve kılıç çalıp merdane
lere gönderildi. Fakat Sipahiler bunlara «öz cenkleşiyorlardı. Bilhassa İç oğlanları arasın­
bile açtırm adılar. Camiin içinde bulunan rile- da tiivAoc ve bahadır ok atıcılar pek çok­
tu. H a tti vaktiyle C afer Paşa tarafından sa­
«a ile tem as edem ediler; Sipahilerin arazil ta ­
kımı ise sual ve cevap bilmez; »Bre urun!..* raya çırak edilm iş M aksut namında U r yiğit,
ok torbasındaki h er ok İle b ir Yeniçeri mıhla-
diye bir ses yükselince ortalık karıştı. Veli
m ıştı. bunlardan yedisi derhal can vermişti,
Efendi bu civardaki b ir eve kaçarak canını
nihayet okları tükcnince Özerine kılıç Ue üpi-
kurtardı. Kenan Paşanın şatın ile matracu»-
şen Y eniçeriler Maksudu parça parça etmiş­
•ını paraladılar; Kenan Paşa b ir cam i pence­
resi İçinde m ahsur kaldı. lerdi.
Sipahilerin İleri gelenlerinden, aerçeşme-
Yeniçeriler Ayasofya yolundan yürüdü­
İcrinden olan Sarı Hüseyin Ağa, Kara Ket­
ler. Ağalar da arkadan geliyordu:
hüdası cami içinde idiler:
Kimi aMl kt-İnanın < W r, kimi İ li l b l M n l — Varalım kapıları kapatalım!
» iri birloc lu llı Iklıdn lirayı grytlnl.
Bunda ne dururuz, em ir Allahındır, varolun
Yeniçeriler kılıçlarını, çekerek önlerine cenk edelim!
gelen sipahileri doğramağa başlamışlardı. — Abdcstiıni ta/eliyeylm!
Sipahiler ve İç oğlanları arasındaki keman­ Diye birer bahane bularak dışarı çıklı
keşler Yeniçerilerin üzerine yağm ur gibi ok lar, eceli erlacmeyüp bahtı açık olanlar kaçıp
yağdırıyorlardı, tik hamlede birçok Yeniçe­ kurtuldu. Znrbabaşı Kıyıklı Mahmud, daha
ri yaralandı ve telef oldu. evvelden hazırlanmış. Ahırkapıyr Sipahilerle

http://groups.goog le.co
A N s m o p e D is t
— m ı — AT « E Z A N

aHihataa allına aldırm ışı. Yeniçerilerin ilti­ Dly# yalvarmaca başlamıştı; iki genci hu
cacı il başlar (Mftoum San Ifııseyln Ağ» İle «urelle Yeniçerilerin elinden kurtarmış. her
beraber ve arkalarından selen neferleriyle ikisinin dc ellerinden tutarak:
Ah.rtapı iskelesinde hazır bulanan U r iki — Gelin oğullar! f
kayığa atladılar, Üsküdar yakasına can attılar diye o civanla bulutun bir şerbetçi dükkânı*
Bu k ay alard an b ir ianesi sipahilerle do­ m açtırmış v« oğlanları şerbetçiye emanet bı­
lu olarak u b ild s r. açılırken İçine birkaç kişi rakmıştı. Bir tsneaiıun yir.ni altını vardı, çı­
dalla »Ilıyarak kayıftı devirdi, içindekiler de- karıp bu kara sakallı Yeniçeriye vermişti;
nüa dökülerek güçlükle k ara vb çıkablidiler. vak'a yatıştıktan sonra şerbetçi dükkânına
G en kalanlar, caıuiüîn iç r e dış harim bıde, tekrar gelen bu adam delikanlıları frtmif, Na*
y J : r a n etrafujıia. kapı ıv p encere itlerin d e, kılbend mahallesi tarafına götürerek tama-
:ıtinber ve m ihrap önlerinde k ılıçtan geçiril­ tniyle selâmete çıkmış» sonra aldığı yirmi al-
mişlerdi. Bu valt'ayı biitün fecaati 3 e nakle tını sahibine geri vererek:
d rn M üverrih Naima «Camii şerifin ol naze­ — Al oğul, elinden şerbetçi alır diye al­
nin musanna k a p ıla n ve cam ları tü fen k fın­ ın iştim, benim ihtiyatilin yoktur, varın Mlft-
dığı Ue delik delik oldu, el'an bazı yerlerin d e metle! demişti.
m eşbuddur» diyor. Gaile tamamiyle yatıştıktan sonra da,
Bu satırların yazıldığı sırada. Sultanah- Suitanahmed Camiinin içinde ve dişimi» ya­
med Camiinin dış ve iç kapılarında, bu kanlı tan cesetlerin akrabası olanlar gelip ölülerini
vak’anın hâtırası olan kurşunlar durm akta aldılar ve defnettiler. İki yüzden fazla kimse*
idi. sîzlerin cesetleri de cbagilerdir diye> namaz*
Yeniçeriler ölüleri soymağa başlamıştı, la n fcıbnmıyarak denize atıldı.
Kara Murad Ağa, sanki Geride Venediklilerle Ocak Ağalan ve zabitleri. Yeniçerilere
cenkleşiyonmış gibi, baş getirene bahşişler şiddetli em irler verdiler: <01an oldu. Yara­
veriyordu. Sipahiler ile i; oğlanlarından ba­ mazlar cezasını buldu. Sipahiler de bizim
zıları nıinare kapılarını k ıra ra k m inarelere karındaşlarım ız, sefer ve hazerde yoldaşları-
çıkmışlar, ıniııaıalerclon aşağıdaki ağalarına: m izdir, bundan son ra h e r kim onlara dil uza­
tır ise b ili am an hakkından gelinüp deryaya
— El’aman. blıi affedin! diye bağırıyor­
aUîur, herkes edebile gezüp harfendazlıktan
lardı.
ziyade hazer etsün!* dediler
Ortaya yine M uslihlüdln Ağa atıldı; Y e­
B ibt.: N al m â ta r ih i, rV; U tîım e d F b lif c T a r i ­
niçerilere: h i C iilm İnî.
— Y etişir yolda şiar, çekin elinizi!. AT MEZARI, AT EVLİYASI — fkinti
Diye emir vererek bu korkunç kilali dur Osm anın (Genç Osmanın) «Sisli Ksr» adındaki
tluıdu. Minarelerden ve camiin köşe bucağın­ sevgili atının mezarıdır ki, öldüğü zaınan, bu
dan çıkan Sipahiler ve iç oğlanları Muslihid- hüküm dar tarafından ü sküdarda sarayı balı ■
<ün Ağa ile Sofu Mehmed Paşanın atları aya­ çesinde bir yere gömülmüş ve medarına da
ğına kapandılar, atfedildiler. kitabell bir taş diktirmişti. Ü sküdar Sarayının
Bu korkunç katliamda kılıcını vatandaş bozulup bir -kısım arazisi üzerinde Selimiye
ve d'ndaş kam ile lekeleyen Yeniçerilerin ara­ kışlası ve camiinin yapıldığı sırada at mesa-
cında b an civanm ertler de çıkmıştı. O gün r ı da açıkta kalmış ve o civar halkı ağzından
oradı bulunan bir çavuş anlatmıştı-. başlıyarak bütün tstanbula bir «At Evliyası*
— k oğlanlarından iki tÜ7.e civaıı, başı şöhreti olarak yayılmı;tı; sancılı atlar şifa di­
«çık, lülüfleri akılları gibi perişan kaçmağa leği ile bu mezarı ziyarete getirilmeğe, etra-
bulunuşlardı; aman vermiyerok seğirdip bun­ İmda üçer defa dolaştırılmağa başlamıştı.
ları katletmek üzere arkalarına yalın kılıç Selimiye mahallesinde Harem İskelesi cadde­
scklî Yeniçeri dürmüştü. Tam erişecekleri va- sinde bir evin bahçe duvarına dayalı durur­
— Yoldaşlar, kıymayın kardeşler, bana du; rivayet edildiğine göre, taş evin bahçesln-
bağışlayın, tmlann yerim* beni ötdiirürıı! iken, hasta atların ziyaretini kolaylaştırmak
kil bir alçak boylu kara sakallı Yeniçeri ara­ kasdlyle sökülüp soluğa konulmuştu. Müze
larına girmiş; mûdllrü Halil Edhem Bey haber alınca, bu
m/group/merakediyorum
ATOĞMN7 - * 1322 — İSTANBUL

kıymetli -kabir laşjm oradan Müaeye nafclel- fncıbaçınm im a n dikkatini çekmiş, hu adam
tirmiştl Yüksekliği 96. enî 72 santim oîan bu tarafmılan ktanbula getirilerek Etıderunu
taşın kitabesi şuriınr Filinib>ûııa verilmişti. (H : Yusuf Paşa).
ZtlJI ( l a k l i t t r e l i O sm a n H a a ıo On vvkizlnci asırda İstanbul'da pâdigah-
S h llk ır nam a d iarn mahsus saraylarda 600 nefer atoglaıu
fcmri Yrıriumr Ktvt iri^rek vardı. Yadlan ilerleyince neyi* ulurlar, son
fta mefci* l(re o K4mttlai(l>lttr.
Sen* JÛÛÖ ( SI. »âlÖ> ra da bir nanj>aro ile saraydan çıkarılırlardı*,
nanpârelerl de dalma memleketlerinde yev­
A T O G l^M . ATOGl.ANLARI — Topka-
pu vc Üsküdar Şurayı lliimâyûnîariyJe Islan, miye hesabiyle alacıkları küçük bir emekli
bu) ile etrafmek âhiri bulunan şâir miri saray aylığı clurdn; bir kısmına da küçük bir timar
ve kasırîardat Suttan, vc^r. âyAn ve eşraf sa­ verilirdi.
ray ve konaklarında ahır uşaklarına verilmiş ATOM BOMBASI — Islanbuî külhânUerf
İsimdir. argosunun yeni tâbirlerinden: iki ayrı mânâ­
Ahır küreyip temizlerler, hayvan tımar da kullanıldığı tesbit edilmiştir.
ederler, hayvanittrm yemini, suyunu verirler, 1: Gaayet dolgun, sert, başları ileri ileri
gezdirirlerdi; sefer zamanlarında da velini­ bakan kad:n memesi, bilhassa yosma karı me­
metlerinin maiyetinde sefere giderler, roek- mesi; m isal:
kâre hayvan ve arabalarının sevk ve idaresi, — Bırak ulan, işkenbe suratlıyı..
muhafazası bu atoğlanlarınin vazifeaiyd*. Ağır — Boş ver surata, alombombalanna bak..
ve kaba hizmet olduğu için aloglanian istis­
2: £ n azılı serseri, şerirleri dahi son de-
nasız gayet sağlam yapılı genç irisi çocuklar­
rcco c ü re t ve h&rtkulSde cazibeleri ile şaşır­
dan şehbaz ve tüvânâ -gençlerden seçilip alı­
tan, sersemleten, ve girdiği meclisdeki hay*
nırdı; başlarında keçe ktilâh. yalın ayak, ya­
ranlarını birbirine düşüren, etrafına verdiği
lın ayağında tomak, en kaba kumaştan çağşir,
vuslat üm idîen ile cinayetlere sebep olan £ü-
şalvar giyerler.
seller; misaller:
Ykida jJci bav ram da kendilerine ka­
ba bezden ve iki don İki gömlekten ibaret ça­ — Düşelim peşine, fırsattır..
maşır verilirdi İstanbuldaki askeri ihtilâller —. Ben atorabombasmdan korkarım.,.
»**
de konak ve saray yağması için İhtilâlci aske­
re büyük şehrin ayak — Piçe bak, atombombası..
takımı ve eclâft arasın­ — Zehir Mehmedin başını o yedi.,.
da bu bekâr uşağı atoğ- ATPAZARl — Biri Fatihte, diferl Üs­
İaniarı da katılırdı. küdarda iki tanedir; İstanbul Atpazarları hak­
On yedinci asır or* kında türlü toplu malûmat, Emrullah Efen­
tasında Sultan İbrahim dinin <Mufltfjl - Maarif* inde verilmiştir ki
devrinin en Miyûk föh- aşağıdaki satırlar bu eserden nakledilmiştir:
İcrinrfcn. bu pâdişâhın ■.İstanbulun Atpazan Fatih civarında bir
silihdarı ve dâraâdi, m eydandadır ki burası kadimden yani Bizaas
Kapdâmderya ve Girid İm paratorluğu zamanında s*ğîr pazan iken fe­
adasında Hanya fâtihi, tihten sonra bilhassa atpazarı ittihaz olun­
zekâsı, malûmatı ve na­ m uştur. İdaresi Şehremanetine tâbidir.
musu ile mUrataz bir * At pazarının tarihi tesisi Fatih Sul
devlet adamı, ayrıca son Mehmed Han Hazretleri zamanına müsadiftir,
dersçe güzelliği ile meş­ Elyevm bir mahalleyi andıran ve dört beş so­
hu r Daünaçyalı Yusuf kakla büyükçe bir meydanın dairei tahdidin­
Paşa 14 -1 5 yaşında de m ahsur kalan bu eski pazar yeri vaktiyle
iken memleketinde Na- pek vâsi imiş. Sonra vüsatini kaybederek 25 -
din kasabası sancak b e­ 20 âhırdan ibaret mahdut bir daireye münha­
yinin ahırında bir atûğ- sır kaimış. Fakat devri tesisinden az bir müd­
lam idi; IstanbuMan bîr Au*i»nı det sonra 170 ahır ile iki büyük meydana 8i-
vazife ile gelen bir ka- (Rcatnı: manii) gamıyaeak derecelere geldiği tarihten sabit-

http://groups.google.c
— 132$ — ATPAZARI

tir. Atpazamun şekli sabıkı namın* elde edi­ satım U( dört saat devam eder. Fatihteki At-
len malAmaı burasının Saraçhane cihetinden |>azan U r vakitler süvari atlarının mabayaası
fatih meydanına kadar imtlılat ettiğini gös­ «Çin de y eğine mahreç olmuştur Asrı Sultan
teriyor. Şu sabai vesiayı işgal eden mebanii Mahmud Hao Sanıdc Nizamı Cedidin İkinci
ticariye bittabi yalnız a t ahırlarından ibaret d e /a olarak ihdası Özerine asker için alınan
drjildi. O a m a n » ıfle re ile r aşağı meydanda, ilk hayvanlar oradan iştira edilmiştir
a u u fla r »(pazarının arka, sokağında. sebeş- «Atpazarımn sureti idaresi, muamelatı,
| cifcr Saraçhane cihetinde. vani şimdi (1S01 hayvanlardan alınan rüsum pek büyük tebed­
İSJÎ) arabacı dü k kln larlyte m u h at olan ke­ dülata uğram ıştır, ötedenberi Al pazarının bir
m e n tti tararında bu lun u r İmiş. Şu taksim at kethüdası ile bir de Yiğitbaşı dedikleri k et­
Atpazarı denilen m ahallin yalnız hayvan alım hüda vekili vardır. B unlar alelusul esnaf ta ­
satımına mahsus b ir y e r olm adığına delâlet rafından intibah edilir. Yiğitbaşı müzayede
eder. A tpazan o halinde ata, y ah u t daha va- yerine nezaret eder, kethüda um ıım esnaf île
a h tâbiri ile süvariliğe m üteâllik n e k a d ar sa­ m eşgul olur Burada mezada çıkarılan hay­
nat v a n a cüm lesini c im i b ir tic a re tg ib ı um u ­ van ririiâl elinde gezdirilirse resmi m iri na
mi şeklini haizmiş. M üruru u m a n la bu san’ m ına beş k u ruş alınır. Başka b ir şey istenil­
atla iştigal ed en ler öteye b eriy e dağılarak el­ mez. A h ır sahipleri hariçten gelen tü c c a ra
verin Al pazarı civarında U r iki m nytabbane atlarını muhafaza ederler. Bunun için yevmi­
ite birkaç sem erci dükkânından başka b ir şey ye. yahut aylık namiyle ü cret vermek mutad
kalmamıştır Maam afth teb ed d ü lat v ita a At- değildir. H ayvan n c zaman satılm a ahır sa­
p a sn ıu n sekli kadim im b ir tağ y ire u ğratm a­ hibi m üşteriden 30 k u n ış alır. Satılan atların
mıştır Buraya so nrad an ilâve edilen b ir şey b ir özrü m akbul üzerine iad en için 39 gün­
varsa o da C ennetm ekân A bdülm ecid H an den ib a re t b ir m üddet tâyin edilmiştir. Bu
H’je lle rin in zam anı saltan atların d a b ir tim ­ m üddet zarfında hayvanın sıraca, tıknefeslik,
sali lâtif m imari olarak m eydanın ortasın» sa r'a gibi illetlerden biriyle musab olduğu
yaptırılan dört ta ra ftı b ir (eşm ed ir. Eiyevm anlaşılırsa hayvan iade edilir. O zaman esna­
Atpazarı ahalisinin pek ziyade istifade eyle­ fın ileri gelenleri birleşirler. Hayvan tetkik
diği bu çeşmenin üzerindeki tarih i manzum­ edilir. H asta olduğu teb e jy û n ederse satan
d u 1269 tarihinde Padişahı M üşarünileyh adam parayı iade etm eğe mecburdur. Hay­
taralından ibya üıtyurulduğu aoU çtlıyor. At- vanlarda Belediyece bir iiıtlsab resmi alınır ki
pazarında bulunan hayvanların b undan başka bunun m ahalli tatbiki yalnız Atpazan d e lil­
sulağı olunm ası çeşm enin, m evkiinde haiz ol­ dir. D ersaadet ve B lttdı selâsenin hangi ta ­
duğu rierccei lüzumu ispat eder. rafından Kayvan satılırsa — köyler müstesna—
ihlisab resm inin istifası için hususi memurlar
-Atpazartnın yukarı cihetinde bir de dua
meydanı vardır ki h e r sabah dükk ân lar açıl vardır.
maldan evvel esnaf ve ahaliden bazıları ora­ «A tpazarındaki hayvanlar her gün bir
ya gelir. M ahalle cam iini» imamı tarafından baytar m üfettişi tarafından muayene edildiği
güzel b ir dua okunur. H â z in in duayı dinler. gibi alınıp satıldığı zam anlarda dahi müşteri
Andan sonra dükkânlar b ire r ikişer açılmağa, arzu ederse bunu m em uru mumaileyhe mua­
Stlar isteye beriye götürülm eğe, yazarın m ua­ yene ettirebilir.
m elâtı mutadesi görülmeğe başlar. (İkinci Ab- rA tp atan n d a senevi otuz hin manda,
dülbamid tarafından! buraya b ir de dılnişln öküz, yedi bin k adar da beygir satılırmış. Kü­
naıruggîh iliv e edilm esi dua m eydanının leta­ meliden Anadoluya. yahut Anadoludan Kü­
feti ruh anijıc Siyie m ütenasip b ir şekli zarife meliye getirilen hayvanlardan (geçld parası)
girmesini mucib olm uştur. Ü sküdarda bulu­ namiyle beşer k u ru ; daha alınır ki bu ihtisap
nan Atpazarı Fatihteki kadar m eşhur değil­ resm ine dahil değildir. Memalikt ecnebiyeden
dir. Orada ne bftylc âdetlere, ne d e daimi ter getirilen hayvanat zaten güm rük resmine ta­
alışverişe tesadüf edilebilir. Ahz vc İta pek bi olduğundan bunlardan rüsum u mlrt istafası
m ahduttur Zaten Ü sküdarda pazar ittihaz ikinci defa satılm asına mütevakkıftır.
edilen mahal birkaç handan ibarettir. Yalnız «İhlisab resm inin ihdasından evvel yani
Cama günleri açılır. Pazar muamelesi, alım 1285 tariklerine kadar satılan hayvanlardan
om /group/m erakediyorum
VTPA2AJU KEKVA.V9AJUYI — JJÎ4 — m ir a c ı .

Mâliye K e sre ti memurlarınca İMrçjn p u ­ zında da kullanılır, gümüş ve atrita balıklan


fta) parası namiyle birer kuru; alınırdı Fiti tutulur, böyle tu tiıCü ağı yapıldığı zaman ba­
resim h ili kethüda aidatı makamında almı­ lıkçı ağzında «Yeldirme *£> adını alır JUüa
yor» Para zamanında U r atrlts ağı en az 1304 ku­
ruşa yaptırılabilirdi.
ATPAZARI KKRVA.VSARAYJ — Istan-
bulıın büyük kervansaraylarından biri İdi; A T S IZ ıirUu-Tİn Mihil) — Edebiyat mu.
Pertev Paşa tarafından yaptırılmış, Mimar Si alliml, şair inanı yolunda ceuır ve m«Un, bjf
ıun binası idi. İstanbul» galen sipahilerin in­ bir k u v v e te boyun eğmeyen, mücadeleden yit
dikleri başlıca yerlerden biriydi. mayan, ezadan cefadan korkmayan, son dr
rece afif, muhakkak ki neslinin mümtaz bu
ATPAZARf MEYfM.Vf — Fatihte, Baki-
siması; 12 ocak 1İI05 de lstanbulda (togdu,
mutaflar Sokağı ile MıhcıUr Caddeal arasın-
bahriye binbaşılığından mütekald Mehmed
da. [] şeklinde çoğu tuğla ve kâgir ü i yapı
.Vaii Beyin oğludur. İstanbul SuHanUma
kümesiyle çevrilmiş küçük Sır meydan olup,
onuncu sım fısda iken İmtihanla askeri Tıb­
eskiden ortasında Abdülmectdin; meydan (e t­
biye M ektebine girdi; Tıbbiyenin üçüncü o-
mesi bulunmaktı idi kt sekiz on yıl tadar ev­
nıfında Bağdatlı bir ntülâaime selim verme­
vel yıktırılmış, kaide izi kalmıştır. Tam orta­
mesi yüzllndtn çıkan alır münakaşa sonunda,
sında Belediyenin bir elektrik feneri, iki ağaç
m ektepten çıkarıldı; bir müddet Kabataş l i ­
vardır. Uç ağa; ıJa Eskimutaflar Sokağı med-
sesinde muallimk muavinliğinde bulundu,
halinden girildiğine güre sağ kenarında gö­
m ektep m üdürü ile geçinemedi, İstila etti,
rülüyor. Günün hemen h er saatinde tenha bir
kısa bir müddet Seyrisefaln idaresinde Utlp-
meydancık olup etrafındaki İstikamet, doğru­
llk ettikten sonra İstanbul D arülfünununa
luk, Yeniyıl Marangoz evleri İle Tekirdaglı
edebiyat Fakültesine devama başladı ve ayni
Yakııb Pehlivanın araba malzemesi atölye­
zamanda Yiiksek Muallim Mektebine girdi,
sinden gelen bıçkı makineleri (esinden gayri
fakat bir hafta sonra askere alındı, dokm af
bir ıe s de gidilmez.
sûren askerliğinin sonlarına doğru, büyük
Butlun Ollar
biyograf Mahmud Kemal t nal «kendi tâbiri­
ATPAZARI YANGINI — A tpazan, Fa­ dir» diyor, «arkan {ingine b ir baş çavuşla
tih ve civarını yok edip büyük yangınların dögüşüp divanı harbe verilmek tehlikesini a t
hemen hepsinde yanmıştır. IM fi Tarihinde. latarak» terh is olundu. T ekrar yüksek tahsile
Hicri 1245 (M. 1829) vakayii a ra m d a , Atpa- devam ile 1930 d a Edebiyat Fakültesinin ede­
zarının içinden çıkını; b ir yangın d a kayde- biyat züm resinden diplom a aldı; hem kendi
dlhniştir. liyakatenin hakkı tıem de Profesör Fuad Köp­
rülünün teveccühü eseri Türkiyat Enstitüsü­
«Nisanın yirmi beşinci gecesi, Atpazann-
da ahırlardan zubur eden ateş, ertesi gün sa­ n e asistan oldu. 1931 d e «Atsız Mecmua» çı­
a t ikiye kadar (alaturka) m üm ted ve Fatih karm ağa başladı ki
d van nd a E nuercilere m üntehi olarak mek­ soy adı kanunu çıktı­
tep cihetindeki ahırlardan maada cümlesi ve ğında, bu mecmuada
iki mescid ile birçok büyüt ve menâzil muh- çıkan y asılan başına
terik ve muştnahfl olmuştur». türlü d e rtle r açtığı
BİU.: U tfi tartU, R. için «Atsız* soy adını
akİL
ATRİTA AĞI _ İstanbul balıkçılarının Maarif vekili m er­
kullandığı ağlardandır; boyu yetmiş, eni Uç hum Doktor Hiişdü
kulaçtın altı kulaça kadar olup gözleri sar- Galip Beyin Ankara-
dalya gözünden az dardır, ü s t yakasında man­ da Tarih Kurultayın­
tar, alt yakasında kurşun vardır. Gümüş ba­ da çok hürm et ettiği
lığı avına mahsustur; giindUzleri balıklar çev­ hocalarından Profe­
rilip ağlar balıklarla beraber kayığa alınır; sör Zeki Vojicü Bey
uzatma suretiyle hiç kullanılmaz. K urşunlan hakkında söylediği N ih a l A U n
seyrekleştirilip suyun yüzünde salm a ağ tar­ bir sözden müteessl- tk c ıb ı: Br&celı

http://groups.google.coi
A ü s U a o rE D la l — 1325 — ATSIZ.VEFER SOKAĞI

r n ı s*'1**® protesto telgrafı üzerine astı- olmuf, mücadeleci ruh yakınlığı da oldu&un-
taptıktan istifaya d ire t olumlu, kabul ctmeıli, dai Riza Nûr, Nlhftl Alstta manevi bir baba
evvelce Malatya arta mektebine llirkçe, sonra sevgisiyle bafttarımıglır A fald ak i Koşma şiir
Edirne Lisesi edebiyat muallimliğine lavın diline bir ftm k tlr;
edildi; fakat tenkirikAr neşriyatına ağır bir
lisan ile devam ettiği JÇın vekâlet emrine alın­ Dumanlı jbılrH m bir hayal anır
Tan vakti uTukU RUnff yanmadjıs
dı. 1034 ds Deniz Gedikli Mekteb'ne türkçe lt«r g lta l dakikam «wç«r çahucjk
muallimi la sın edJIdl. B u ı’azifesi 1938 yıtı Tartım J?]p (1* nönfll kaamadjD
temmuzuna kadar dört sene devam eni, 1938
B *nln 4» çok tatlı U r 4Qnİra virdi
dere yılı başında hususi Yııcaillkü Lisesinde B11 el* nSılerl Binjrin&B ra n tı
ders kabul elti, 1030 da yine hususi Boğaziçi Ömrümde bir gftcvm bir ffcnUn v jrf ı
Lisesine nakletti: 1944 yılı Nisanının bağları­ Oma da tuıariınt artık anmadan
na kadar dürt buçuk sene bu lisede kaldı; o « 8 n o ]tır u fa k la r KühJ ühsÜ a k a r
sırada yayı ulamakla olduğu O rhun adlı aylık G â n o lu r kİ « önlüm â b ım d an b ık a r
Ç * y o lla r h« p t y n i ş e r b e te fUuu-
Türkçü mecmuanın m art vc nisan 1344 talih ­
D{r p ın a r basında durup konmadan
ti ve İS ve 16 num aralı sayılarında memle­
ketteki komünist tahrikleri hakkında Başba­ faurliartc gıilttedio- rahat halm aâtn
kan Saracoğhıya hitaben yazdığı iki a ç * mek­ Ö lsrn rff nala kî amlm as achn
Hey \l*U yirtni bcf yılda k o eadu
tuptan sonra mecmua kapatıldı, Boğaziçi Ü re ­ Başında M çl*nn btyadaıuDHdan.
sindeki muallim ligine Maarif V ekâleti emriy­
le son verildi; bu açık m ektuplar dolayıslyle Bu koşmayı 1930 da yazmıştı. 1959 da
Sebabaddm A linin açtığı hakaret dâvasında saçları da ağarmıştı. Ama hâlâ başı dimdikti.
bulunmak üzere Ankaraya gjtti, 9 mayıs 1044 Mücadelelerinde çok sert bir kaleme sa­
de dört ay hapse mahkûm oldu, cezası tecil hip olan Ataız, m ürit duygularının heyecanı
edifdi; fakat ürfi idare karariyle tevkif olun­ İle haksız hücum larda da bulunmuştur. Fa­
du; İstanbıılda yapılan iSrft idare muhakeme­ k at b ir hakikattir ki ismi memleketimizin na-
sinde a ltı buçuk yıla m ahkdm edildi ise dc m nskâr evlâdlanndan biri olarak unutulmıya-
fflirfrır
karar Askeri Temyiz M ahkemesince esasından
bozuldu, b ir buçuk y ıl sü ren b ir mevkufiyet- ATSIZ MECMUA — Hüseyin Nibâl Adsız
ten sonra tahliye edildi r e yeniden yapılan tarafından tesis ve neşredilmiş aylık TSrfcçü
muhakemesinde b e rset etti. Kadıköy Sulta­ mecmua; «isim» mânasındaki türkçe kelime*
nisinden ve Edebiyat Fakültesinden sınıf a r­ nin a t şeklindeki arkaik im lâsı ile isimlendi*
kadaşı Tahsin Banguoglu M aarif Vekili olun­ rüm lşür.
ca vefakârlık göstererek N ihâi Atsızı Süley-
H er ayın <m beşinde çık ard ı 17 nüsha
mamye kütüphanesinde çalışmak üzere Da-
çıkmıştır; lHc sayısı 15 mayıs 1031. son sayı*
vutpaja o rta m ektebi türkçe muallimliğine
s ı da 5 ekim 1932 tarihlidir. 6 u on yedi nüs­
tayin elti; bu vazifesi 1049 temmuzu sonla­ hada Zeki Velİdi. Fuad Kdprûlü. Ahmed Ca-
rından 1950 Eylülüne kadar devam etti; bu feroğlu. Abdülkadlr tnan. Mehmed Hftlid Bay
tarihte Haydarpaşa Lisesi Edebiyat m uallim ­ rı, Şerafeddta Yaltkaya, Nibad Sami Banarla
liğine noklolundu, H aydarpa lise sin d e 1952 Mahmud Ragıp Gazinihal gibi tetkikçilerin
yılı mayısına kadar kaldı; 5 Mayıs 1952 de
türkûloji mevruuııda hayli makaleler] intişar
Afiturada Milliyetçiler Dem eğinde tertiple­
etmiştir.
diği bir toplantıda «Devletimizin kuruluşu*
mevzuu üzerinde verdiği konferans üzerme İlk sayıları 1000 nüsha olarak basılmış»
maaşını Haydarpaşa Lisesi kadrosundan al­ sonra 750 ye indirilmiş, son sayılar da 500 ba­
mak ü zere'tek rar Söleymanlye kütüphanesin­ sılmıştır. Mecmuanın ımiessisî vc sahibi bu
de vazifelendirildi, 1959 yılı eylûl-lııd^ bu kü­ mccmuada çıkan şiirlerinde AUıa takma adını
tüphanedeki vazifesinde bulunuyordu. kullanmıştır ki sonra soy adı olmuştur <B.:
Atsız, Hüseyin Nihâi).
Hüseyin K ildi Atsız TUrk Tarihi Üzerin-
* de sağlam bilgi sahibidir Bu yolda merhum ATSfZVEFER SOKAĞI.—» Şlf&mu Paça
Doktor Rina N ttr ile çok yakın b ir doatlugu Mahallesi so k a M a n m ia nd ı r Batı Caddesi ile
n/group/mcrakediyopum
A TTA * ATT ARLAR — is s e — İs t a n b u l

K io iilb e y Sok ağ ın ın k av u ştu k ları liçyol a g u e sn a f' ır b u trim h alk a £ tın d a bozulmuş, ak­
B a ru lç u la r S o k ağ ı a ra lın d a u zanır. ta r o lm u ştu r.
Oçyol ağ an d an girildiğine göre, üç ara­ Esk iden a 't a r d ü k k â n la rı, «cıahatıelerin
banın geçebileceği gc ^ U k te , aı boaıık toprak vc ecza ‘Şef u ların ın y erin i tu ta rd ı; Büyiikje-
tnr yoldur, az ilerid e *n»a isim sir bir ara so­ tıird e al ta r la n a e n vu kufluları ve «enginleri
kak verir. Ferace sokağı ile »tan k a v ım d a » île M ısırçarjısın da bulun u rd u. M uırçarşılı
sonra d ö rt araba enine çıkarsa d a . ııih aj’îte b üy ü k a tla r la r h em to p ta n hem d e p eraken­
doğru te k ra r darlaşarak « k i halini alır. d e satış y a p a rla rd ı ıB.- M utrçaru.sıı. Mahalle
Sol taraf Kcrac-,- sokağına kadar yangımı a ra la rın d a v e tsla n b u lu n d iğ e r bazı semt
d u ili ekseri ikişer kal ahbaplarla bezenm iştir. v c ç a r jıla n n d a k i k üçük a tla rla r ve kfrkçOler
Sag yan. ara sokağa kad ar arsa halindedir. •n allan ın M tsırçarçıH lardan ted arik e d e r in ­
Ferace Sokağı k av ağ ın d a. ragda, 17 inci tlko- di.
okııl vardır. Yol. ileriye, arsa ve bahçelikler 1 9 5 0 -1 0 5 9 sen eleri a rd ın d a hem en he­
arasında uzanır: bahçeliklerde tek k atlı ten e­ m en a lta r d ü k k ânı kalm adı ve BayazıridaJd
ke - tah ta kulübeler, barakalar vardır (Hazi­ k ap alı ç arşı civ arın da bulunan a lta r dükkân­
ran 1947». la rı d a istim lâk doia>-ısı ile yık ıld ı; h ile n Mı­
İMıaiI E ı m i a s ır Ç arşısın d a 3 ta n e bah aratçı dükkanı var
ATTA.it, ATTARLAR — K am u sa g ö re , ise d e b u n la rd a n yalnız b ir la n e ti atlard ır,
güzel k o k u la r, tıb b i ecza, m isk v e b a h a r; v e , ö b iir ik isin in a tta rlık la İlgisi yoktur.
h alen iğneden ipliğe k a d a r tiirlü şe y le r sa ta n j r E ski a tla rla r, ilâ ; te rtip etm ekte gayet

E s ti M u r ç » r v s u ıı l » llmnlanboKinın ılUkkSm «»iye tanınm ış lorihl d S b U a: >on « H M S u r e c i » (iü ritr t<H


(Resim î >'■ B v U v lu lc b ljn n u n llflU ie to jn fln n S. Sinan eli Us)

http://groups.goog le
jDl-jJMLOPCftîSt — IS » — ATTAB ATTABLAR

r , r ■ t>u i!â*;l*rın ınaddei İptida■ İstanbul esnafından bahsederken atlarları ih­


,!■ .n- ' e ' e ti n a t, kak, yaprak m a lr e y i tilaslarına flüre sıniJlandırıyîrr
:j! « n rî:.* !.-. k u ı h r ı » to p ta n » » , kuru- «Esnafı oıVuiKiyan — DıikMn 300. ne*
i" ! ıu '■ ..-•[) ^î.r'.i'i-tn hakkım la sağlam bîr ferat VKı l’trleri tfuaffın T.-vhi'H idi. Amma
aiv.ı„v.?l>dı Ş u ru p la r. m icu n li ./rrtı IV alel auınd a piri hakikileri H attetl
jn nı> r h - . - î ' r. ' a k ı ir Oıl İm iş k o k u l u ve fa - Uücyıtt A l l a r d ı r S tla a n F irk i hniln te^L k-
ı-alt - .! <r (irs ..Stor h a p la r: bilİMsa» to h i t.\f- <lı llazr«ti İlanıza İle «eh>d olup Cebeli Ultud
tuSri.ij,. ıliı-lar y a p a rla rd ı. B u n lard an t» j- neylinde me lfumlur Jlu m icım ru taifesi tah­
i . =*tar . ^ M a l a r ı n d a m eselâ k aynam a |a p . tırevanlar ü*re dükkânlarının m altın kırım­
, r 3 *; . n u lıtu it d e n d c a sa n a ­ larım vc hokkalarını dîıtip haUfeteri ınnc ha­
yie m üteallik b o y alar y a p ılır; dar- vanlar Sere b ts h îit, k«bibe. dar<;:n. d iri tûl-
i i î j ı i sa r. -t. y ıla n su y u , y ıla n göm leği, ha- fUl. kakule, havlıcan, üdülkahir, lencefit gibi
dftı:civc*, *;«nami;>e. s a f iy i m iilk v esaire gl&i edvlycyi dögub ihzar eslerler. Sonra gfimtif
U stanın sad ece 'n â n c v ly a tu u k u v v e tle n d ire n hokkalar terumua varediib m icun birlere
m üstahtarlzr b u lu n u rd u İhsan ederler.
A tiar& np içinden de bazıları, bir takım •E snafı giilihciyan — Dükkân 41, uefe-
maddeleri d e alarak bunlara İspençiyari şe­ rat 70. Bunlardan bazıları kocaman bir ester
killer vermişler, b;r sabada m ötelujsM ol­ üzerisde kup kadar bakır kazanlar içre giilUı
muşlar uücuocu. deva şunıbcu, anberci, bu- ısülsüyuı satarlar Edirneli hâtûnlardır. Bir
littrcu. giilsucu gibi isimler alnınlardı. kısmı da dükkânlarda buhur suyu, mâl kid),
Eriiya Çolebl, on yedinci asır ortasındaki giit&h. m ii aniler, aselbend, m ü verd, m il

V ıkıU jı « ıU S a M ıa lU r Ç»r*ı*aw& B a*uı< l İU Pttsu dlhludc \ l d l r K /çn ıllu in a t l a r llfckkftıu


( 8 ^ 4 ın : HtHh S lıu ıa l
.com/group/merakecfiyorum
ATT AR ATTAA UU Jl — 1328 — İSTANBUL

yâsemin misilli ıtriyat makuulesi mâi layyi- cemi edviye mevcut olup etrafına na çocuk
beler füruht ederler: pirleri Itriiririin Hindidir. oyuncakları dizip «ÇerclhS:..» deyü alay ara­
Hazreti Fahri Resul Efendımû rnyih.ıi tayyı- sında gezerler.
beden hoşlandığı İÇİR diim â gULiîı hediye ge­ <&>nafı Ispenciyariyan yani otbuluciyan
tirirlerdi. Hazreti Ait kemerini bend eyledi; — Pirleri Hazreti Lokm andır Ruy) a n d a Ce­
pir oldu. Bu tü f e pür silâh alayda u bur eder­ nabı İzzet ne kadar nebat halk eyİedlyte cüm­
ken iJd tarafdâ elan teınâşâcılara giilâb ve lesine lisan verlb <ben falan denle devayım»
mâl buhur nisâr ederler, cümle şahrâtı mu­ deyû Hazreti Lokmana söylet ıniftlr. Hazreti
attar olur. Muhammed asrındaki pirleri Hidayetullah ih<
«Esnafı meşrubâtı devâ — U ükkin 500. ni Züııııfm Mssrl'dlr, Hazretin izniyle babası
neferal 600. Pirleri tabib Ali bin -Sûfynn Sey­ kem erini bağlayıp olculara p ir eylemi|tlr.
ridir. Kabri Yemen Adenindedir. Bu taife Kabri Hicaz dağlanndadır. N ebat d ev irirken
dükkânları ekseriya Sultan B âveüdde. Hoca- kendisini yılan sDkmuı, şehirden mualece
praşa kurbünde Meydancık mahallesinde. Ga- crişinceye kadar vefat etm içtir. Bu olcular
latadadır. işleri lisanı sovir. hindiba, köknar, pazar kurup tabada kökii, gttneyik kökü. II-
itine, zaater gibi edrîyenin irakuıı çıkarıp
günalevn filelere kayarak dükkânlarını tez­
yin ederler. Bu edviye guzâta gazada gayet
lüzumlu olduğundan bu tâife d ah i kâlâyi ma­
rifeti arz İle pflrsllâh ııbu r ederler.
«Esnafı edhanı edviye — Dtlkkân 8, ne-
(erat 14. Pirleri Abdüasamed Ziyad'dır. Bas-
ralsdır. kemerini Selman bağlam ıştır. K abri
Bagdad diyarında K urna Kalesi m ezarislanın-
d ı. riysTetgâhı hâs il âm’dır. K abri türabın­ Kntlat Dânâ y a ra İle Cemiyet! Altlrmn millirll
dan bir yağlı turab çıkar ki ciizzam ve kel olan Mühitr N'âşld Bnylavdadır
bir adam hamamda kese sürünüb ba’de vücu­ (Reıtan: Behçet Elver)
duna o l yağlı turabdan sürse bi em riltâh ha­
lâs olur. Bu esnafın işleri badem den, servi sanısevr kökü, meyan kökü, zaater kökü, da­
koiatığından. cevizden, fındıktan ve daha gfı- ha binlerce deva otlarını cemedüb satarlar.
nagün eşyadan edhan (vUcuda sürülecek yag. «Esnafı alyonciyan — ilk pirleri Fisagors
lar) çıkarıp kainim iz çlıcler ıçre koyup tahtı­ tevhididir. H azreti Muhammed asrındaki pir­
revanlar üzre dükkânlarım zeyn ederler. H al­ leri Amribni Ümmeyyedir. Hakkaki afyon te-
ka visemin yağı, sünbül, gill ve reyhan, kal- navül eden zam irynas, nüktedan, zarif olur.
lemisk yağları bezederek ubıu- ederler. B un lar dttkkâıılariyle vaeibülseyr bir halde
«Esnafı hâcegânı al'ary an — 2000 dük­ m ürur ed erler kl kimisi maslub nün indallâh
kân. 3005 neferdir. Pirleri H;i&am bin Abdul­ gibi dilini dışarı çıkarmış, kimi kalınmakta,
lah BasravMir. Kabri münevveri Acem Şelı- kimisi hay v» huv eder, kimi afyonun şidde­
filanındadır. Bu attaran zümresinde nice eş­ tinde hâbl gaflete dalarak ubur ederler.
ya mevcuttur. Ekserisi yanlarında bulundu­ «Esnafı gülâbieiysn — Dükkân 41, nefe­
rup dükkânların tezyin ederek ubur ederler. ra t 70. Bunlardan bazdan kocaman bir ester
«Esanfı anberetyan — B unlar da 35 dük­ üzerinde küp k adar bakır kazanlar içre gülâbi
kân, 100 nefer olup dükkânlarını üd ve an- satar, Edirneli hatunlardır. Bir kısm ı d» dük­
ber ile tezyin edUb geçerler. kânlarda irahıırsuyu. gülâb, m il anber. aael-
«Esnafı buhurciyan — 25 dükkan ve 35 beııd. mâi verd, mâl yâsemln misüllü ıtriyat
neferdir. Dükkânların aseibend. günlük, sün- m akalesi mâi tayyibeler füruh ederler. P ir­
bül, kına, buhuri nebi ile tezyin edûb güzer leri (Itriiddini Hindi) dir. Kabri Hindlslanda-
ederler. dır. Hazreti Fahri Bcsul Efendimiz rayihai
•Esnafı attaraıu seyyaran — Dükkânları tayyi beden hoşlandığı için daima gülâb heda-
yok, neferat 300. pirleri Bbuzcrlgaffarl'dir ya götiinirlerdi Hazreti Ali kemerini bend
Kabri Kudiistedir. Ellerindeki şeyler içinde eyledi, pir oldu. Bu taife p ü rsilih alayda ubur
http://groups.goog le.co
-liTjıitDiSİ -« 132b — ATTA» ATTAU a A
. liı U raft* 01*0 leniAjaçıUffe jjoüb
Atlarlar «<■ kvkçster t e a m i
— ’■ etimle la h n h m uattar olur 22 Receb 1302 v* 25 Nııan 1301
ucıraiH (tm ) n e ) — DGkUu 'U ilid l I8H )
: :î l'H> riukklnları Zindankapıaındaıı
B irin c i m a d d e —■ A lla r la r Lfbu m » n ,» » .
•_ı ,-jdır Efradı hep islim dir. Tahtırevan uı-
m e y e ın c rlm t d e fte rd u m u h a r r e r K u y l ( e m ­
:e dukkâ&u-iM le rü zıver ite tezyin edllb m iy e ve m u ılrr e y i İu ru b ı e tm e k te n f ta U y y u
punsılAh ulıur ederler. Mumcubajı ı!e Şem’a-
memnudur K akal e c z a c ıla r b e le d i upeDCtyar-
hane S to r vr Emini dc riltSb rik ib s giderler,
lifti n iz a m n a m e s i m u cib in ce y aln ız re ç e l* U t
jukulen balmumu tilerinde bu em inin mUhrü
f u n ı h ı e d e b ilir le r
B u lu nm ak yırttır. M ühürsüzleri hileli diye­
tklncl madde — Atlarlar Avrupadatı |e -
rek zabtıHİub salıibinî İçerim ederler
Ifn spesyalite tâbir olunan edvlyeı husuaıvt
«Esnafı alları çömlckriyan — Diıkkin İle burada imal olunan ve mürekkehaıı bilin­
3® ve neferat 500 dur Pirleri Abdtilgaffır meyen edviyei hafiyye vc miirektebeyi v* ec­
Madenl'dir. Selman Pikin kırk dokuzuncu ke­ zacılara etlhba reçetesi ile yapıp stlm afa
mer bestesidir Çanakçı çömlckcikrc nir ol­ mecbur oldukları sair mualecatı Iruht ede­
muştur. 162 yadında irtihat buyurub Medine! mezler.
Mür.evsore yakınındadır. Ziyareii müyesser Cçûncü madde Kökçüler işbu nizamna­
olmuştur. Dükkânların ^iınagûn güze, kfcc, meye merimi defterde gösterilen mavadı
tabaklar Uc tezyin edfib pürsilâh ubur eder­ neballyei semmiye ve mızırreyl ayn mahalde
ler». hıfzetmeğe ve bu n lan malûm olan altarlarla
Zamanla bu esnafın çoğu yavaj yavaş or­ eczonlıırd^n gayri kimseye satmamağa mec­
tadan kaybolmuştur ancak, zamajumıtda bazı burdurlar.
semtlerde birkaç tane atlar ve kökçü dükkâ­ Dördüncü madde — l^bu nizamname ah
nı kalmıştır; ve bazı cahil kimselerin buralar- kâmına muhalif hareket eden atlarlar » • kök­
dan aldıkları şeylerle kendilerine mahsus ili; çüler ceza kanunu hükmüne tevfikan m I r a ­
tertipleri yaparak sıhhatlerine baktıkları gö­ la t olunurlar.
rülmektedir- Besinci madde — Dahiliye Nezareti lfbu
Tıirkiye ve İstanbul tarihinin büyük Si­ nizamnamenin icrasına memurdur».
malarından birkaç kişi çocukluklarında attar Bu nizâmnâmeye kökçülerle atlarla sat­
{ıraklığı yapmışlardır: maları yasak edilen şiddetli zehirli maddelerin
Abdülmccidin gözde Seraskeri Haşan bir ifslesl eklenmiştir.
Rıza Paşa, Memiş Ağa adında bir atların ojlu Aşağıdaki attar reçeteleri, hu «storların
-di; amca» Osman Ağanuı yanında, Mısırçar- yazıldığı sırada artık Biiyfikşehir hayalının ta ­
iü.ııda küçük bir dükkânda çıraklık yapar­ rih vesikaları arasına girmiştir:
ken, harikulade güzelliği ve cevval zekisiyle Kürk bir tü rü bahar mirana
bir gün bu çarçıyı ziyaret eden İkinci Mah- (A ln d ia n k bir mieun)
.-■vıdtın nazarı dikkatini celbelmij vc hemen Bu m iran kırk Wr {esil bahar İle afcanher ve
saraya aiuııaıgtır. s tcı gönseksIziD unftnfm tf halt* txJın learfftınlms*
Sadıricam Âl) Paşanın babası. Mısırçar- siyle japılır.
î'sı esnafından id), ayni zamanda çarşının Biber, k a n n liL d.ırçın. »omüI, edrvill, yeni-
b ahar çörek Altı. ıjn im e k l. dirifOlfUl. havlıcan, n a l^
bevva bilgini yapardı. iril, aıuom zcfduç.ı.’ t» ra z kırmız, hlndtsuo crviıl.
B ü y ü k m u h a r r ir A lım c d M id h a t E fe n d i, kiM lnı», râvoorf çdp<inl, sapam a. anaıoD, u lu n b a ,
f a k ır M ı a d a m o la n b a ta u n u p e k k ü ç ü k y a ş ta r&rlyıuıe, defni y*xld, sarı hüllle, k a n haille. Bto-
k a y b e tm iş , bir a r a M ıs ırç a r jıs ın d a a t l a r ç ır a k luk. topalak. M beı ıe k m . foltul. kOt»k kakule, u-
k il. lu rp tokum u, m aydanos tohum u, d e n o tu , m r f
lığ ı y a p m ış tı. n a , havuç tohumu. fltfiUftalılr, buy tohıamu, Ittafbk.
1B70-1BB0 arasındadır ki diplomalı ec­ ktıbablra, tutaMse.
zacılar yetişmeğe banlamış; Mısırçarçjsı, a t­ Bunlar hepsi dö£itlQb elekten elendikten
larlar vc kökçüler hakkında d» bir nlzamha- sonra sızdırılmış halın İçerisine ayrıca bir ça­
m« hazırlanarak buralarda tıMıt bazı zehirli kı ile kazınıp rendelenmek suretiyle ak an-
maddelerin a lıln u a ı yasak edilmiştir. Noam- bor konulur. Bu suretle hazırlanan m ioındaa
name judur: her sabah birer kahve ka;ıgs alınır. K*n< ha-

m/group/merakediyorum
AÎTAR. ATTARLRAft — 1330 — tSTAKBÇt

ro k e te g e tir e r e k vü cu d a ta tlı b ir h a r a r e t v e ­ K dd kcımt»k İçin taparım gurubu


r ir. Ve cinsi m ü n a s e b e te faalasiy le yardım Otuıc d ir h e m C e z a y ir s a p a r n a s ı , d irtı« m pey.
«der. inmtwr hagclri. İki dJrh««ı ravendi çini, lw>j dlrhnı&
E ski u tla r n ifa d e le rin e g ö re İk fn cl R innrtıcki y a p r a û ı . İ k i ıilr iı* n t i y o d ü r flB p s U n , bi;
d i r h e m * lm « r u h a , ü ç yütr d i r h e m ş e k e r .
A b d ttihJunid bu ak anl>er m A cununu b ir g ü n
Bunların Mf.fc*! l>lr lopruk tencere Lclmla kay.
b ile tc rk v tm e rn if ve b u n a d a im i s u r e n e rlc* ftfllip hıınıur İle «rvanacük, nk*Bm w h ıh b l n f
v a ra e tm iştir. kahve nncjuıı
ADbcr d r n o tertibi ta y n e t için trrtlp
Bir rffrhom büyük kakule. bir dirhem JcUçUk O n İ t i d i r h e m i f n a m e k i y ı p r a ğ ı , b ilt d irh e m
kakül», bir dirhem sttnhUlihlnrtl iltl dirhem u r ; u n ­ k il k t t r t ç lç c tri. b e ş d i r h e m k ı r ı m t a r t a r , d ö r t d lrb a m
da!, iki dirhem ûd, İM dirhem zencefil'; üç dlriıum y jId iT a n p s o ü u . s e k i* d i r h e m m e y a n küfeli, yİ m i ı]|r-
besbise; II? dirhem fâJ/üJ: Uç dirhem turunç; üç ht-rn >eker.
dirhemi d a rın ı Uç dlrlııım hsvlican; Qç dirhem t*vîil Buohırm cöih!m .I doğulup gece yulnrfcen yırım
bevva; bir dirhem anher; yannı dirhem misk; mik­ bardak &u ile yanca yemek kaşığı alınır.
tarı kA/i şoker vc rIIl suyu vc şarap 1te mAcun ya­
pılır. Romatizma için tertip
Y irm i b e ş d ir h e m k ı r m ız ı t u r p Hiyu» o t u i d ir ­
A üyi re ’siyeyc kuvvet verir. Ve soğuk­
h e m i s p i r t o , y i r m i b c p d i r l ı u m k âiU fU ı y i r m i b e ş dir­
lan olan rahim hastalıklarına ve pirlere ve
h em afy o n .
avratlara jnilmuripUr. Şerbeti bir dirhemden U 'J ftla rrt c U m lo s l b irbirine k a n ı t m i ı r Ron]iıiı>
iki dirheme kadar verilir. ma olun y e re sürülür.

M idi dcvfisı Mide İçin mAcuu

İki dirbom turunç, İki dirhem zilrünbad. iki dir­ On bc$ dirhem sinam eki, yedi clirhom gOeltt,
hem ûd, İki dirhem beıbftae, birer buçuk dirhem be s dirhem tu rb it, heg dirhem ravendi çini, b e| dir*
jnuuncş inci, fbrl«Jm, Jtchriba, m etten, bir buçuk dir- hcı» m ahm udiye, be« dırbem çApçlnl, Uç dirhem « t
hem reyhan tAhıunu ve bir bucuk dirhem nlak ku> kıZj iki dirhem topalak, bir dirhem eevit bevm» htr
nwu, bir <Urbetn beyaz bekmes, bir dirhem km ) dirhem teo e e fil. U r dlrbem kakule, bir dirhem fil*
bebmec, U r dirhem dnrçıo, bir dirhem sttnblllB hin­ n»U ebyae. yfiz dlrbem sDablıtılle bal.
di, bir dirhem katutfU. b ir bucuk dirhem xencc(U. Bunlar dÖ^Ulüp M Ue mftcun yapılır, sabahlan
b ir buçıA dirhem lu ln b e, b ir dirhem dtH tdtfill. aü» birer kahve kaşığı yenilir.
İBa dirhem misk ve mUHan t t f i bal ile m&cun ya­
pılır. K adınlan» b aro m gtirmeıd Ifİn tertip
O tu r dlrbem çtfrek otu, « e rille , huy tokum».
Kusmayı kesmek için lertlb
bavUeaiı.
Bcger dirhem ecvd bevva. çörek otu, bİBdisten H epd tMflIUUp bal İl» mflcun yapılır. Sabeb «
cevizi {Silili, tu rp tohumu, kimyon, karanfil. m - akfam Ü rer kahva kaşıdı yenilir.
(•{İl. darçın, anason, softan, kendir fobumu, gUnlük.
(herlik. rtdyane v« Oç dlrbem «afran, İM m idi bat Kanlı baeur İçin tertip
He »ftcım yftpllır. Sabah ve aksam devam olunur, Onar dirhem almarnbe, ck«l par kobuffu. mmkt
BelıoftakEugn tçin tertip arabl. turblf.
Bunların efimleaİ bir buçuk ofcke ad He btr okka
Beş «Urbam pelesenk y atı, yirmi dirhem tere­ kalana kadar kaynatılır aabah ve akşam* fclrer bar­
menti. ttç dirhem btiberçlfa. Qç dirhem fttnlttk, ttç dak içilir
dirhem eevlz, on iki dirhem fcebabiye.
Tlirlciyede eczacılık ih ttsasa dayanan
B unlar hap olacak ve Ue ggn $arap İl* fırın sa
olacak ve perhi* edilecektir. m ustakH m eslek o ld u k tan sonra şid d etli se*
h irli m a d d e le rin a tta r la r ta ra fın d a n satıÜBttl
Belaa|«kİQ ğa Iç^tı tertip
yasîüc «dildi.
İki dirhem yengeç göztj, b ir dirbeın günlUk, bir
dirhem pelesenk yadı. iki dirhem tere m e n ti BunTır Kadlaadenber) atlarlann sattıkları nebi ti. bayvaof ve
döfültip bap yapılır. Sabah akşam İki tane fctfUe- kimyevi maddelerin alfabetik flıUnd:
o ılır. Bu listede hayvani nuddelcırln »onuna h, kiv>
Yaralar tçtn Icrtip yevl maddelerin »nüne da k harfi konmuştur*
Vnlnn nebati maıfdelerrflr. Btınralan sılMrlan » i»a»
B eşer dirhem gOtUp* k ükürt, nakıe. rakı, zeytin Inrı yasak adilen şiddetli «ehlril maddelerin b«ew>
y a tı. M erhem yapılır, yaraya nUrtUtlr. dp b*r it İşareti konmuştur.

http://groups.goog le.
AjreiiO.OFBBtef
— 1331 — ATTAB ATTARLAR
A
Boytohujry <4b£lilfnUaÜM C^Mnl
+ Ae>£K fAcıynn*») Bny*« kükQ
ArıbodeM BUtürtten kGktt
t A/ifcnJelU ruhu Buhur
t AnbtdtfB ııvu Burçak
ACfb^dMa 7*İl C
Aabakl*
^ AcıçfdMO Cavl
AfHJm» raftı Cefoeİihinıli
AdaOTl * Cehennem tafi
^ Aıinajam ı‘— Akmiaa) f-ehrl
* Afrw C«vfct kabuftu
Ağaç k>vTiau Ccvir yaprağı
A lunbor <- A nber) <h) clnliyJme l çiniIyAnt)
Al bakkam * Clvcı (k)
A!bamya pnp*ty«ı
Altın çiçeJU t
* Altın k o ta
Akmıra ÇâdiTUptftı
Alabalık y a lı (b) Çatı to h u m u
Anason Çalı dik en i
Anber kabuğu Çntn«ıkE»
Andır ola, A&dız kökü Ç am M>ynlıi£u
A r a r ot ( ts Anzarut) Çkirçamba
Arab » b u n u (k> ■A Ç a v d a r m ahm uzu
Ardıç kalratıı Ç*k*m l o b u m u
Ardıç tohumu Ç em en to h u m u ( - - B oytohunıü)
Asilbend Ç e ın c a bo y to h ııa m ıu ra dögütm üçti
Atkuyruğu otu (= kırkJdlid otu) Ç e j a n tırn a ğ ı
Ayçiçefi C tm ıe z e n
Ayı yağı (Ti) ç i t d t aap*
Aynkköktt CleiBolu
Ayva ç*kirde£i Çiriş (o tan »ozu)
Ayva yaprağı Ç iîîc n k ö k iı f = Ç Bvfln k ö k ü }
Ayvadaitt C&?sM ( » Ç5p çini)
Çivi t
B Ç ü n > k o tu
ÇÖrckotu yağı
Badem yajı (aej. ta ılı)
Bağrıkara ( — B aldın kare) I>
Bahar
Bakla çiçeği Darbın naneli
* Baldıran olu D a m korugn
Balık nefsi fb) D a rdağa n d s rıs ı
* Balık otu D a rçin ( — T a rçın )
Balık ?»& (h) D a rç u ı ç iç e ğ i
Bilmumu (h) D âriföfH ir
B alm um u ç a m ım ı (fa) D e în e ta b u m u
Bamya çiçeği D e fn e y a p r s g i
D a fneye rfd Olu
ir Bfln olu
TTcfuc ya£ı
Baulöm bn Kutâlamba
* t îe m lb « î& n <k>
Eelileç
&DDİ for&U zeylini (k) D e m id ik e n l
Bcsbö^e Demirhindi
Beyaz biber D e n in k a d a y ıf ı
D e v e d ik e n i ç iç o ftl
Beyaz hatmi çiçaftl
tiîynTmaa (.■* Akmazi) D e v e d ik e n i to h u m u
ftaTOz potns fk) Deve yafh tb)
D iş i kasni
Biberiye
Dom alika
Biberiye jraji
* Biîoıu D ut koka
Boruçiçoği D u t yaprağı

roup/merakediyorum
1 7 T A B A T T A ftL R A l» — 1332 — ÎSTANBl

B Ilrıjih l ynjı
Itır yağı
Ebcgtuneci yapraftı
4 Ebucctıl] karjııızu J
E d relil JelA lin <h)
E Ç tr k«kC
Kltjan ar kstn ifu K
EarfoC
K a b ak ç e k ird e ğ i
E rkek kom i
K âdtblıtdl
F H ndm gflbo®
KSfııru
* r a n t o tu K akule
FcrfftİPÜ
Kakule ynjtı
F c ssu h
* K nlabartm ldam
F iiit küKOrt (k> K an taro n çiçeği
6 K apîutrbagâ yum urtası (b l
* K arsard ıç
G clineik çiçeği K arabajçiçeğJ
O liftfe n c ri K ara h ssy B g ı
O ıcır Karabaldır
it G 3 * « ap (k İ K araûam ya çiçeği
G ülbeşeker ■ Knrafaitter
O O lium u * K anfübtikcn
Gülhatm i it K araçB plem e
6111 k u ru s u K atah alilc
flıllîö p şe rl K araılu t kökü
G ünlük K arad u l y aprağı
•*■ G & elâvrat otu K arakafes
K aran fil
H K aran fil yağı
K a rd e ş k a n ı ( t )
ic H a b b fU m U iâ k

H abbü& stUtin Bezri lıa lrft K sriıy^nk tohum u


H acıbektaş tuzu (k ) K ara (apalak
H aran t E rke t digl) (h ) K arag lin lü k yağı
* B a ftıâ k ı pb yaı K am aka
H atm i kökü K arasinâm fcki
H atm i çiçeği ■k K atran ru h u
Hiıtm i raftı K syn tu m (k )
H a rd a l K cbâbiyc
it H sjh a ç tohum a K odl o tu
K ek ik o tu
* H ap s E srar
HBVBCİVa K ekik r a fil
K ^rırv ir tohum u
H avlıcan
K e m l i tohum u
Havuç tohum u
K ilerm eni (k )
H indistancevizi (KOçük)
Kim yon
H indi/ıU nctyid y s |ı (K üçük)
Kişili}
H lyarjenbih
H iltit K ilffl yaprağı
Horasan! K ltr« zam kı
K ireçkaym afiı (fc>
H ü ım ab (m c y v a tı)
K üsrüyusuf KlU*
K ınakiPa
l Kmbır
' K ırtiilid Atu
İğde CİÇ0*1 Krrınıtartar (k)
ic f tb tr küfcfi
tn o ir yapr»J]
kırm u (h)
Kjrnm tohutnu
•ft tn ja s b ak lan K ın ım cam isi
1 KiM Gikm ahnrtd
KıolCık kUftlJU
Iblnm ur K uffayom iji
laurg«n tohum u Kola

http: //groups.goog le.<


^V& m LO PED tgj
1333 —.
Kûkbojra C*= Boy k i k çkü) __________ ______________ ATTAH, kT T * X U ıR
KokeftOye
* Kfrûkçtit otu
O
gurfr*tb*l**n Ofeulfttu
Kudretnın y»gı Ûkûitpu*
4- Hudut b6« ^
ti
Kondu* kabuğu
K utsya (a c ıa ja ç , arıy o n g a) ftda&ncı
4 Kurtboftıû
K u r tlu n P
K oni nflnr Pafomut ta«fepalam udu
K uşburnu Pam uk lohum u
K ufdill Papalyn
P elin
t, Pcfipfıse ( - B«s1jU«)
Lftden P e m m b c r aftacı
U lıurtivjt PDlûskûn
U m ontuzı]
R
LevanU çiçeği
Leylek pisi ( h ) R asb k (k)
* Lokm an ru h u RturtürtAÇ* (k>
FUvendi rûm t
M R&v*wü ç tn t
Reçine
MacangUT
f tn e n e <—Rflriyaneî
M ahleb
R eyhan to h ıu u u
M ahm udiye, M ahm ûze
M arik y a p ra ğ ı S
★ M ü z e rin
Maklrab çeviri S o çak h k u rtlu c a
S a fra n
Marsıma yaprağı
M ayaFil o tu
Sakil
Sâleb (=■= saMeb^
M aydanoz to h u m u
S a lk ım tfçeflS
MtUiâ yaprağı
S a n d a l yaftı
M elisa ya&ı, r u h u
Sapariflö
Menekşe tükU SarıhalU e
Mecelrje çiçeği S an saad al
M erîifl y a p ra ğ ı S a n sabi î1
Merkep r f tü (h) S a n k a n ta ro n raftı
M tşt palamudu S a n p o tsa (k>
Menenguş S aray k i m i n
Mermerilifii (k) S assaitB
Meyan kökti S a l kiikU
Meyan beli * S e d e f o tu
M «ycnk ( x MUıüdek) Sedef yağı
Misvak S e d e f o tu ç iç ç fi
Miski araU S em erci k o z a la rı
M ı& ırpüflktüü S em l^k ab ak
K o m ıa ttfi (k ) S im a ru b a
MorbakkftTö Sln&m eki
M Ğ hrUsiilcym afl , S tn lrlly a p ra k
Mumya (.h) S iy n h tm ı«
M^rrOsMî S ıy e te k
Mürver çjçefcl jSıgırdiU
Muşmula çekirdeği S ığ ırü d ü
Söfcüt k 9 W
Sodn (k İ
S u m rt
N & h m h ifıd t
S u sam
N ine yafy 5 u u t k ü k ll
N ar çiçe& + S ü lü ğ e n
Ne m e kimyonu S ü lü k Cfa)
A NıjBdır ruhu
o m /group/m erakediyorum
ATTAR. ATTARLAfi
1334 — İSTANBUL
Sünnetçi otu
* Sürür (Jc> t
Z am kım bl
Sürm e fk)
Z n c ık ıb ru f k )
Sübye kemimi
ZnncclU
Sübye b o n fu ju
it Zendfre
Ziirdaeap (>> Z«nl«çal - Z e r d i r /
S
+ Z ırn ık ı k )
Ş ahtere olu Zultunbı
$ap (k)
Şeftali çekirdeği A tlarlar bu maddelerden istifade ederek
Şcrfcotcl ütu fi» Bira pipeti) gatonik preparaflnr, bir takun miirekkeb Uâç.
T
lar yaparlardı. Eakidenberi altarUrın hazırla­
dıkları bu tertipler artık bu bliyökşehir haya»
T a U la ı** Ta tule) tının tarih vesikaları arasına ginnJşür. Bu gt-
* Tatule yaprağı
İT Taflan ruhu lenik preparat ve terkiblerden birkaç «tane­
* T aflan suyu sini veriyoruz:
Tarçın ( — Dargın) Kekik suyu, Acıbadem şu ru b u . B öğürt­
T arçın çi-çe^i len şurubu, Demirhindi şurubu. Civa merhe­
Tarçın y*£ı mi , Gelincik macunu, Çetincik şurubu. Göl
Tarçın tohumu
Tavdan derisi (h> sirkesi. Haşhaş macunu. Kızılcık raurabbaı,
Tavşan yağı (b) Kavtınçektttfcgi sübyesi, Ketentohumu lapası.
Tebeşir tozu ft^v^k katığı içindeki deri) (h) Kavak Merhemi, K urşun Sirkesi» Lokman ru­
Tehnel hu, Menekşe şurubu, Nohut Yakısı, Buhur
Tefârik yağı suyu.
TefârjJc yaprağı
Tenkârl (k) On sekizinci asır ulemâsından A üm ıâde
T e re m e n ü M ehmed Sâtim Efendi kendi adına mabetle
ir Tifflurbofcan D em irbotan ) anılan şu era tezkiresinde devrinin şairlerin*
ir Tiaab C— K e ö a b ) d e n İb rah im S u n d a n bahsederken bir attar
T ttk û k lirt
üzerine b ir fıkra nakleder ki bu biçâre adama
Tunntç kabuğu
£ T a z n ıh u
yapılan mOzibliğin dehşeti, bîr attar dükkâ­
n ın ın içinde n e le r bulunduğunu gösteren yu­
V karıdaki liste gördükten sonra anlaşıiabifir.
ttrtü ik a h ir Son derece zeki bir latanbul ktilhânisi
olan S ırrı Ahbabtarjjuı o hazan zulüm derece­
U luavrat yaprağı
sine varan b ir rouziblik yapmadan duramaz­
ti mış. B ir gün da Şehzâde Cajpli civSnndaki
Ünnap Hünnap) çarşıda a tta r İmad Çelebinin dükkânına gider.
Üzerieik tohımlu İrtıad Çelebi ayni zamanda değerli bir hattat
Ü v e t k u rusu olan ihtiyar bJr adam dır; Sâlim Efendi dük­
V
kânı şöyto tasvir ediyor: «Bin bir çe§îd ec*a
re m adde dolu, şişeler, zarflar tavan boyunca
V an tohum u yığılm ış, her b ir zarfın üstünde içindeki mad­
V anilya ç ub ak
V anilya tozu
d e sin ad ı yazılmış, müşteri geldimi, yerinden
kalkar, b ir kaç basamak merdivenim dayor,
T y erleri ezberinde, istenilen şeyi çıkıp indirir­
Y abani U y a r di».
Yapıgkftn o tu
tm ad Çelebi para canlısı adammış; Sırrı
Y asem in kökü.
Y asem in çiçeği
dükkâna g ire r girmez:
Y ersoram ro — Hay İm ad Celebi., demiş, şu anda bu
Y enibahar num da K aram an Çarşısı Fırınının ç&reği tüt*
Y ılan göm leği (h )
tü, hani biri gitse de alıp getirse kırk para
Y ılancık taga (k )
- Y ıld a anaaonu »eririm!..
iç Y O k rîk o la İm ad Çelebi;

http://groups.google.co
i
, — - - -- IMS — ATTA*. AttVtOMJI
— Ilıtivarun ama h îitrın hof olsun, o Larlarmı ararlar ve buraya ha dar gktnei için
İH* para il1.' *. ' re^ [iarııını ver, alıp gelire yorgunluktan ve m avafU o ç rita m e ıle rd i
yiip.'.. dOBH§- Mahalle allarlaruun dükkânında ev İlâçları,
lh!iyar >ıUm, Şehzadebaşından Karama­ boyalardan başka çocuk oyuncakları saldırdı.
na gidüp tvL- kadar Sırrı bir kaç yu/
Mahalle a turların d an başka her aeaU e
a rfın içindeki maddeyi dcğıçUr.i]!^ çare!:
haftanın muayyen günlerinde kurulan p ta r -
|elip bir İliç lokma yedikten sonra falla kil-
ların da seyyar atlarları vardı ve bunlar pa­
nuyııp fitmiş, karşı larafta bir dükkâna g i­
zarcılar arasında en çok alışveriş yapın sa­
rerek OT olacakını görmek için mlinaaib bir nattan «aydırdı.
yare gİ2İen;nıj.
Allara bir m üşteri gelmiş. parasım ve 1906 in k ılâ b ın d ın sonra memleketle
rcrek faraza - Ayrık kö k ü, istemiş, lnıad Çe­ dok torluk vc eczacılık geniş ölçüde yayıldık­
lebi yaftasına bakıp *arfı alm ış, içinden «Ay tan, cczahanelerfn yanı başın da tuvalet ve mak-
va yaprağı» çıkmış: «Her halde dalgınlıkta y»j levazımı salan porfümtiriler açıldıktan
yanlı? koydum’ > diyerek «Ayva yaprağı» sonra attarlık kârlı bir meslek almaktan çık­
tı. M» u ç u şu m d a k i atlarlar; mada, güzellik
zarfını indirmiş, onun içinde de <Karanfil»;
ve koku telâkkileri iamamiyle değiştikten
karanfil zarfım almış *Ak mazı» çıkmış; o
sonra attarlık ölür gibi oldu Mıs ir çarşısı ta­
zarfa d almış, içinde «iârüfülfül!..» Şöyle bir
dıl'indükten sonra aldığı parayı müşteriye m ir edildikten sonra İstanbul Belediyeainla
atlarlara ayırdığı altı dükkândan yalnız
iiie ederek:
üç ianesi m üşteri bulabildi, mahalle araların­
_ Var m üslünıan bir başka aktara git.
daki a tla rla r iıe dükkânları çoktan kapamış,
burası bir v eled iîini şerrine uğramış'..
hele pazar yerlerindeki seyyar atlarların «£
Demiş ve SuTinuı bir saat içinde yaptığı
sayu ı çok azalmış. Okçular Caddesindeki »i
kepâıeliği tiüzel.muk için Lam üç glisı uğraş­
tartar da âdeta â$aâz kalmıştı. Fakat ikinci Ci­
mış. han Harbinin başlangıçındanbcri attarlık tek­
nhm m ı »
rar biraz canlanır gibi oldu; giyim eşyalının •
İkinci A bdulham id devrinde a tta r d ü k ­ -kıymetlendiği, ancak k a n borsadan temin
kânlarını toplu olarak M ısırçarşısından baş edilebilen bir metâ olduğu (ıralarda attar
b Kapalıçarçıdan Bayazıda giden O ktu lar dükkânlarına çok satılan bir nesne girdi; yeni
Caddesinde idi. M ısırçarşısı dükkânları daha elbiselik temin edemiyen fakir, hattâ orta halk
ayade toptancı, O kçular C addesinde bulunan elbiselerini boyamağa alıştı, yünlü ve pamuk­
dükkânlar ise y u n toptancı v s daha p erak en ­ lu kumaşları boyamak için analın boyalariyle
deci sayılırlardı. B ululan başka h e r m ahalle­ sabun halkın kapışa kapışa aldığı bir oıe'â
nin bir veya jfcj a lta rı bulunuyordu, m ahalle oldu, bu m etim bugün satıldığı yerler atlar
itlerinde bulunan a tla rla r daha ziyade kadın dükkânlarıdır; diğer taraftan memleketin btr
hamamları civarında b ir dükkân açm ayı te r­ çok yerlerinden m uhtelif vesilelerle Istanbu-
cih ederlerdi. Bu a tlarların m üşterilerinin la g elen ve eski âdet ve ananelerine daha li-
biiyük bir ekseriyetini kadınlar teşkil ederdi, yade bağlı bulunan birtakım taşralılar da at­
taç boyamanın b erb er dükkânlarına intikal larların müşterilerini arttırdı.
etmediğini ve hiçbir kadının berber dükkâ­ Bu satırların yazıldığı sırada Mısırçarşı-
nının eşiğinden allam ağı hatırına getirm edi­ suıdaki a tla r dükkânlarının «ayısı on b ire çık­
ği o devirlerde saçı ağarm ağa boşlamış her tığı gibi Mısırçarşutı civarında toptan ve ge- .
kadının tacını boyamak için. saç renginin niş ölçüde iş yapan birçok aUariye m ağaza-.
açık vey* koyu olmasına güre terkibi ve içe­ la n peyda olmuş, Kapaltçarşı civarındaki at- *
risindeki m addelerin m iktarı değişen kına, ta r dükkânlarının sayısı artm ış, h attâ Sahaf­
rastık, zerdeça) ve papatyadan yapılm ış m u­ lar çarşısında dahi İki a tta r dükkânı açılmış,
ayyen bir saç boyası vardı; bu terkip uzun pazar yerlerinde sem tleri için bir şöhret olan
görüşmelerden ve tecrübelerdim sonra takar­ w etrafında kalabalık bir mlişteri kütlesi top­
rür eder ve her attar her m üşterisine vere­ layan attarların varlığı göze çarpmakta bu­
ceği boyanın terkibini bilirdi, meraklı kadın­ lunm uştur <1945)
lar semt değiştirdikleri takdirde bite eski at- Munfter Kv*

m/group/merakediyorum
ATTİUA — İJ36 ISTAJtBUt

Rahmetli Muzaffer Esen'in yukarıdaki sa ­ m uh arrir olm uştur, çocuklarınım , civan-


tırlar) attarlıkda geçici bir kalkınmayı tosbit nıerdlik, fedakârlık, vatan aşkı aşılıyan yazı­
etmiş. A tlarların son durum u bu yazıların larıyla m em lekete htameti büyüktür. 1923 de
başında tesbil edilm iştir evlenm işti, 1947 de üçü erkek ikisi kız bej
ATTİl A (Sezai - Kuyuln) — A sker m u ­ evlât sabitli idi.
harrirlerden; 1904 de IJiyarbakırda doğdu; 1047- 150 arasında vefat etm iş olduğu
uzun zaman Erzurum te k e r! İdadisiyle Iji- esefle öğrenildi
ja rh a k ır A skeri Riiştliye.finde Tarih Coğraf­ AT VARIŞLARI — Rahib oldukları şe­
ya re Fransızca muallimliği yapmış Elâzizll cereli, asil hayvanlan m ükâfatlandırarak lıati
Binbaşı Mehmet E şrel Beyin oğludur; ilk ta h ­ vc vakti yerinde kim seleri, haraları hayvan
silini D iyaırtokjr B urhanı T erakki ibtldaisin- beslem eğe teşvik yolu ile a t cinsinin ıslahı
de yaptı, babasının HadımkSy istasyon k um an­ gayesi güdülerek kurulm uş büyük müsabaka­
danlığına nakli üzerine 1913 de istan b u la gele­ lardır.
rek evvelâ Senjnrj A vusturya Kollejino, ora­ At denilen güzel ve insanla «evişme-îki
dan da naklen 1916 da K uleli İdadisine girdi; bilen hayvana, T ü rk ler bir can yoldaşı gözü
fakat, sonsmıfa geçtiği yıl, m ektüblen, «Ça­ ile bakm ış ve onu şanına lâyık b ir su rette aziz
nakkale vapuru ve B andırm a yolu ile Anado- tu tm u ştu r. Bu sevişm enin icabı at cinsi, T ü r­
luya kaçtı. kün elinde, m ükâfat hırtının tahrikine lüzum
Tahsilini A nkara ta li’ngâhm ıta ikm âl ed e­ g österm eden a sırla r boyunca ıslah edile-
rek 1021 m artında zabitvokili rü tb esiy le ve gelm iş, pâdişâhların İstablıâmireslndcn en
henüz on yedi yaşında ik en İstiklâl H arbine m ütevazi vatandaşın ahırına varınca kıymet­
iştirak e tti, Sakarya m u hareb eleri safh ala rın ­ li. çok kıym etli hayvanlar beslemiş, allar içla
dan T ürbetepe m eydan m u harebesinde y a­ k asid eler yazılmış, m ezarlar yapılmış, hü­
ralandı 125 Ağustos 1021), hastahaneden çık­ k ü m d arlar, cenaze alaylarına sevgili atlarının
tıktan sonra îra n hu d ud u nd a b ir vazife M getirilm esin i vasiyet etm iştir <B.: At Ev­
di. 1027 d e tslanbula geldi, kısa b ir m iiddet liyası; Osman 11; M urud IV); h e rh a n g i bir
Trakyaya gönderildi, 1932 de H arbiye Mek­ vesile iîe takdim edilm esi icabctlen en gi-
tebi Bölük K um andanı oldu, 1938 de Kayse ren b eh â hediyelerin başında, daima, mükel­
riya; 1840 da evvelâ U rfa, sonra Trakyaya, lef vc hattâ sırmalı elm aslı eyer inkım-
pek az sonra te k ra r Şarka gönderildi. A hiat, lariyie müzeyyen b ir a t gelmiş, sadırâzamlar
Erzurum . Sarıkam ış ve H arsta beş y ıl dolaştı, ve vezirler, padişahlara ve şehzadelerine eyer­
1948 da te k ra r Trakyaya geldi; 1B47 d e T ü rk li ve altın zincirli, -aitın üzengili a tlar takdim
ordusunun Y arbay rü tb esin i taşım akta idi. etm işler, Istabliâm irnden gttndorilen bir at.
S m i A ttllâ’yı m u h arrirlik hayatına atan , İtimadı şahanenin en parlak iltifatı sayılmış,
Ülkü m atbaası ve k ütü p hanesi sahibi H er saray atla rın ın çayıra çıkarılm a zamanı. Os
Gün gazetesi sahıb ve b aşm uh arriri, 1059 da raanlı sarayı pro to k olüm dahil parlak m era­
İstanbul m illet vekili Mehmed F aru k Giirturı- sim iîe tesid olunm uştur (B.ı Em irâitur; ts-
ca’eiır; ilk yazılan da F a ru k ’un «Çocuk Sesi» tabii âmire).
mecmuasında çıkm ıştır. Bu mccm uaya birçok On dokuzuncu a sra kadar, Türkiye tari­
hikâye, İstiklâl H arbi m enkıbelerini nakleden hinde a t y a n sı te rtlb edildiği pek n ad ir görü­
«Koca Ahmed» (1933) ve «Galiçyada Koç Mus­ lü r.K ıra arı şiddetle teııfir ve meneden Şeria­
ta fa : (1934 rom anlarını yazdı k i bu sonuncu­ tı tsiâm iyeye iffeti kattı ile bağlımmış bir ce­
su, m uharrir en güzel eserlerindendir. Edhem m iyetle, pek tabiîd ir ki, bir bahsi m üşterek
İstetin Açık S in gazetesinde de kıym etli harb düşünülem ez. BUyiikşehir halkı, asil ve dilrii-
hâtıraları, miUi hikâyeleri çıktı. BUyiiklli k ü ­ bâ atla rın blrbirleriyle boy ölçüştüklerini, İs­
çüklü hikâye ve rom an yüze yakın olan eser­ tanbul çayırlarında tertlb cdilaîı allı firid
leri, gazete ve m ecm ualarda dağınık kalmış, oyunlarında tem aşa etmiş, bilhassa baytsın
pek azı kitab halinde toplanm ıştır. Kendi sa­ günlerinde, A tm eydam nda, Bayazıd Meyda­
hasında velûd bir kalem e sahipti. Baskı sa ­ nında, Vefa Meydanında, Tophane Meydanın­
yısı yirm i bini açan Çocuk Sesi mecmuasında, da, kendileri de rindâne gazellerle medhedilen
büyük okuyucular tarafından çak sevilmiş bir İstanbul ııevcivaniarııun altında görm üştür
http://groups.google.cor
"T

_________ _ 1337 __ at Ya Jiiş l a r i

Geçen a f i n fonlarında. İstanbul civa- pehlivanlar boy gösterir; çelmeleri basa basa
. ]<!:- düğünlerinde f s a t Koşturulup varisti kapışmağa koyulurlar.
nldı. Sermed M uhtar Alus. İstanbul Ansik­ •Arada b ir alay abur cubur satıcısı ve
lopedisine verdiği notlarda. kay düğünlerinde bağırtıları: M iruncunun bügülusü, Eyyub
ıl yarışlarını, kendine hâs zarafeti Ue pek oyuncakçısının kocakarı z u ıltu r. çeşit çeşit
canlı ta v ir etm iştir ki. aşağıdaki satırla r bu dilencinin nağmeli nağmeli ilahileri. Araba­
nallardan alınm ıştır: ların beygirleri ürküp şahlanmada, çifteler
>Bizde at yarışları, geçen U m um i h arb savurmada; içindekiler palas pandraı kendi­
vtllannda b a la d ı. Evvelce bahisler, piyango* lerini dışarı atm ada; çocuklar ciyak ciyak
vıri kazançlı yarışlar yoklu. M eşrutiyetten ev- bağrışm aktaydılar.
rül ne Velietendi sahrasında, ne de başka ta ­ «Güneş tepelerde kaynadığı İçin herkes
raflarda pist mist hiç arama. İKİrtmüj, terden sırsıklam , parm ak kıımldaU-
cBir vakitler Vellefefldi ve Çırpıcı çayırlan mıyacak kadar pelte, çile çıkarırlarken Avaz­
sayfiyelerde köşkü ve yalısı bulum m yan, ysz- lar kopardı;
Sığa pfcmıyan İstanbul kibarlarının mesiresi — A t yarışı başlıyor!
Sen sonraları bayağılaşarak aşağı tabakanın •O anda arabaların, kalabalığın hepsi,
ve id i yosmaların seyrangâhı olmuş; dalıa yol kenarında y er kapacağız, yarışı göreceğiz
sonra büsbütün tavsayarak orada çerge kuran diye, sanki yangından ^açıyorm uş gibi, ileri
göçebe kıbtılara m e'valık etm eğ e başlam ıştır. doğru sald ırırlar; yola, iki keçeli olarak sıra­
■Eskiden at y arışları koy düğünlerinde lan ırlar. A rkada yine arabalar; önde yayalar,
yapılırdı. Bu d üğünlerin y e ri m uayyen: Bul­ satıcılar, dilenciler.-.
gurlu. Dudalla. M erdiyeaköyü, İçerenköyü. «Y arış güzergâhı da muayyendi: Düğün
Yakacık... B ulgurluda ite B ulgurludan Tophanelioglun-
«Zamanı da hiç şaşma?.: Ya ilkb ahar so­ daki M illet Bahçesinin köşesine kadar; Du-
ğu, kirazlar dallarında pıtraklaşm ca; y a (fa duJlııda ite D udullu Camisi hizasından Üm­
sonbahar başı, çavuşlar k ü tü k lerin d e s a ra rın ­ raniye köyüne; M erdivenköyünde ise, Mezar­
ca. lık tan V eldeğtrm enine; Yakacıkda ise bayırın
:Köy düğünü pazar g ününden başlar, per­ Üstünden K artala inen caddenin yansına ka­
şembeye k ad ar sü rerd i. En civcivli gü n ü çar- dar.
»rtıha. O gün pehlivan güreşleri, a t y a rışta n «Yarışın başladığı avazlarla h ab er veril­
yapılır, davetlilerden hed iyeler ta şın ır, ak şa­ diği, h erk es yol üstünde y e r k a p tıjı halde
mına da kına gecesi geçirilirdi. b ek le babam bekle, ik in d i güneşi şam arvari
tCüvey yabut gelin evinin y akınındaki mey­ yanlam a vurduğundan dem inkinden beterdir.
dan hıncahınç kesilir. Köyün kadını, erkek. Sanki başı fırına sokm uş giH kafatasının için­
— (Oluk çocuk bütün halkı; civar köşklerin uşak­ deki beyin hanıdlyse pişecek. Gözlerin akı kıp­
ları. aşçıları, bahçıvanları. kırm ızı, yüzler mosmor. V üendlarda da, gö­
»Harem bölüğünün konak arabalarında bek taşında soğuk algınlığı çıkarmağa yaümf*
Hanımefendiler, k u la n , gelinleri. Selâm lık tasın a zırıl a n i te r...
bölüğünün arabalarında m ahdum ve dam ad «Tedarikli gelenlerde boyuna yelpazeie-
beyler. Kira faytonlarında. Ü sküdar talika­ nenler, e l çantalarından kolonya şişd erin i
larında. muhacir çekçeklerinde hanım lar, İla­ çıkarıp çık an p şakaklarına, bileklerine sü­
cılar. sıbyanlar; efendiler, Ağababalar. Tâ ren ler; suculara seslenip seslenip, h ardaldan
Uzaklardan tabana .kuvvet gelenler de s u n i­ doldurtup doldurtup tepelerini ıslatanlar, yaş-
siyle. m endilleri enselerine, göğüslerine, koyanlar,
«Bu arabalar meydanın etrafına çepe­ «Eli işde, gOztt oynaşta olanlar d a aıev-
çevre tsraU m r; yayalar önlerine dizilir. Kimi cud. H anım larla Beyler arasında, karşıdan
ayakta, kimi çöntalmlş gibi bağdaş kurm uş. karşıya gelsin gülümsemeler, Aşinalıklar, işa­
Bir mahşer k i deme gitsin. retler.
‘•Zurnalar cırlak cırlak (iter, davullar «Nihayet, yarış başladı. Şimdiki koşular­
glimbür gümbür güm bürderken destelerden da olduğu gibi atların (PaddoolO da dolaştırıl­
toşlıyarak küçük o rta büyük orta, bazaltı, baş ması, halka gösterilm esi ffilan ite gezer., ne-
n/group/merakediyorum
A T V A JtrS L A R t İSTANBUL

İcr vf hangiler olduğundan fertti vahidin ha­ tarafından geçilmesi şeklinde tecelli etmiş,
beri yok. her iki hayran (la. Inr hafta sonraki yarışta,
rMaamafih sahipleri. J.’/ım gelrn tedbir­ yine hakiki kıymetleriyle koşmuşlardır.
leri (oktan almış ve hazırlıklı, Kapaklaşsm Veiiefendi *»şu yerine gelince, 1947 dc
diye kaç gündür mahlilkcağızlara yem ylirti vı? bu yıla takaddüm eden şenler boyunca,
göstermemişler; zavallıcıklar açlıktan Molla­ Bilyilkşchrîıı şanına layık bir yerdir, denile­
nın düldülüne dönmüşler, gûya 1[iv gibi hll- m ez yarışları tukip edenlerin arBsmda alıcı
fifl emişler. güzle dolaşılırsa, koşu yerimle, BiiyUkşehrln
«Yularsız, eğersin, palansız, yani çırçip- hakikaten güzide bir tabakasının topLandıgı
lakken üstferine on on iki yaşlarında, cılız iddi» edileme;. V diefendi koşu yeri, Ingiliz
cılız çotuklar oturtulur; bellerinden kayışlar ve Fransız /.arefulinifi tecelli ettiği Derili ve
la bağlanır; ekserinin eline kırbaç niyetine Niiyyl al yarışı sahalsrlyle asla kıyas edile­
kızılcık veya ayva değnekleri verilir; (yallah1) mez. Iîir köşesinde de lıir atlı karaca ile bir
derdeınoz fciihey (ânların kıçlarına kıyasıya bi­ kayık salıncağı'kurulursa, zamanımıun kenar
re r kırbaç vıınılııp yola salıverilirdi. bir mahallesinin bayram yedd ir denilebilir.
<To2u dumana katarak karşıdan gözük­ Koşu sahasının dışında kalan çayır parçasın­
tüler Bil ■seyirciler arasındaki ayaktakım ı yay- da . memedeki çocuklarına salıncak kurmuş
garaları ayyuka çıkarır, çeneleri de açardı: kadın küm eleri, pazar tatilini geçiren asker-
— Vay anasını, Köse Haydarın kısrağı ler. yalın ayaklı, tülü kafalı pırpırı (ocuklar,
yanıan geliyor! külhanbeyi fideleri. bu gibilerin peşinde da­
— Olur şey değil, M uhacir İbişin yağızı laşabileceği sBzde kızlar, ş e m a il kıbtlier ya­
önledi bel yılıp serpilmiş, koşu yeri kapısından demir­
— Tuh, Çerkeş H usyenin ceylân gibi tayı yolu boyuna k adar da, karpuz arabalarını çek­
şişti galiba?.. miş seyyar manavlar, şerbetçiler, köfteciler,
«Birinci gelen tavlı b ir koça, ikinci 10 m ısırcılar sıralanm ış, bahsi müşterekte kay­
Etiımiş mecidiyeyi. Ü çüncü y an ın ad et sarı li­ bedenlerin son talih denemesi için olacak
ra y ı b ak eder; o kalabalık yine h arran giirra birçok d a sp o r atış kutucuları. «Bir koy beş
ile dağılırdı». al. İki koy on al> fırıldakçılan, tütün paket­
Bu satırla rın yazıldığı yıllarda, a t y arış­ lerin e fala şişelerine çenber attıranlar koşup
ları. Istanbntda, kuruluşundaki gayeden bir gelm işlerdir: b ir çadır içinde de iki başlı dört
hayli uıaklaşm ıç, a t cinsinin ıslahı gayesi, y e ­ gözlü ve d ö rt kulaklı buzağıyı beş kuruşa sey­
re ttirip hilesini ispat edene yüz lira verece­
rin i bahsi m üşterek ite tenlini m enfaate ve
ğini vâdeden b ir külhan! de, tereddütsüz. b>ı
bunun icapları o lan ince hesaplı tiil'lü oyun­
a b c a lı hay ve huy âlemine pek yaraşm ıştır.
la r terketm iş. pazardan pazara. V eiiefendi k o ­
B ir şoför. Veiiefendi a t yarışlarına otomobil­
fu yerinde, birkaç bin kişinin iştirakiyle, oy­
lerle gelenlerin, hususi birkaç araba müstes­
nanan b ir ku m ar olm uştu. A nkara ve İzmir
na. dolmuş yapıp geldiklerini söylemiştir ki,
yarışlarında da, bahsi m üşterek oyunu bilet­
Veiiefendi sahası için pek de yadırganacak
lerinin satıldığı y erler, m eseli A nkara <Ba-
bıbli) Caddesinde V akit Y urdunun ttnli ve ci­ şey değildir.
v an , Taksim Belediye Gazinosu büfesinin a r­ tS Haziran 1922 larihli »Aydede» de o
devrin m eşhur simalarından Terzi Arif Zeki- •
kasındaki gişelerle civarı bahisçi küm elerinin
curcunaiı m ünakaşa ve m usahabelerine sah­ ııin ilânı olarak şu fıkra kaleme alınmıştır:
ne olmakta idi. A t y arışlan n da bahsi m üşte­ -.Hiç Sako He al yarışın» gidilir «ti? Bizim
re k ile kum ar oynayanların yüksek kakıçları­ mem leketle gidilir. Geçen pazar Veiiefendi
nı tem in, tü r (İraya 100,300 ve h a ttâ 800-1000 çayırında görseydiniz. Redingot mu istersiniz,
lira veren sürprizlere gelince, hiçbir vakit fa Staobolin mi, Avniyye mi. hin b ir çeşit elbi­
vori hayvanların çetin m iicadeicsinin neticesi se varili Sade b ir Şam hırkası eksikti. Bu ci­
olmamış, İşaretli iskambil kâğıdı veyahut da heti nazarı dikkate alan Arif Zeki Bey at ya­
kurşunlu ta rla z a n gibi, favori bir atın, o rışları için a n ı moda kumaşlar getirilmiş ve
koşuya iş tirik ettirilen fakat kendisinin aya­ kemafissahık ucuz vo taksitle dikmeğe başta;
ğı tırnağı kıym etinde olmayan diğer bir at n ııştır., 13u vesika gSsterir ki, Veiiefendi ko-

http://groups.goog le.c
.. .r - beyûf!F-;!sl kıymette »t yarıştan Bııgun at yarışlarına sevilen bir hayva­
: ■.:!] vı? adabı ruhu asır içinde, maalesef nın gtUcl koşutunu görmek için gidilmiyor.
&?!- eds'*»"*oıi*lir. Bizde aL yarışları, sahan, Avrupada ol­
27 Temmuz 1M7 pazar günü yapılan kı> duğu gibi güzel kadın tuvaletlerinin meşheri
i ii .plkerin ev v eli b ir İngilizce bilen a ra ­ de değildir. Bir moda mttessesesinia tinse e t­
ması. j o n n aradığını 'B eşiktaşlı Sıdkı Bey» m ek istediği yeni tuvaletleri Veiiefendi çayı­
diye ismen çağırm ası. U r « e r i nezaket mi idi, rında teşhii etm eıi vaki de&ildir B inle bil­
volua f in laubalilik mi MI, pek kestirile- hassa aon senelerde at yarışları tabaları müş­
medi te re k bahis adı verilen hakiki kum ar Oynan­
A fiğıdaki satırlar, İstanbul A nsiklopedi­ dığı yer olmuştur.
sine M uharrir M uzaffer Esen tarafından ve­ M üşterek bahis Tiirkiyede ilk at y a rıd a n
rilen potlardan alınm ıştır: İle başlamış değildir. Kum arın kanunen t -.
tstanbulda ilk a t y arıştan . İkinci AbrfUI- sak ve d in bakımından haram olduğu düşün­
bamidın h ıl'i ve M eşrutiyetin k a t'i olarak y e r­ cesiyle ilk senelerin yarışlara m üşterek bahi*
leşmesinden sonra. 1328 d e. B alkan H arbi konmamıştı. F ak at İshal i N esl-i Feres Cemi­
arifesinde yapılm ıştır. Bu ilk y arışın hâtırası yetinin tesis ettiğ i a t yarışları, um ulan rağbe­
1329 yılının Serveti Fiinun Salnam esinde şöy­ ti görmemişti. Bu rağbeti arttırm ak için ce­
le tesbil edilm iştir. m iyet birçok çarelere başvurdu.. H attâ m üta­
■ <Geçen sene. İstan b ul h ayalında pek re k e yıllarında at yarışlarına sem t tulum ba­
| tıejvc (eza bîr yenilik izhar edilm işti; şimdiye larının yarışları da ilâve edildi. Fakat halkı
kadar Modada, Bfiyükadada. h a ttâ d evri Ha- toplam ak için m üşterek b a h â kurm aktan baş­
midde bile nasılsa m üsaade edilerek kayık ve ka bir çare olm adığı sonunda anlaşıldı.
kol ra yarışları icra edilm iş, fa k a t a t y a rışı Başlangıçta m üşterek bahis, kelimenin
İstanbul hayatı için kulliyen m eçhul b ir zevk h as m ânasiyle kum ar değildi» A tı seven ve a t­
kalmıştı. ta n anlayan h e r centilm en süvarinin b ir g öl­
t İşte, geçen sene. V eiiefendi m evkii bu de a tı vardır. O nun kazanmasını ister ve id ­
eğlence için pek m üsait bulu narak , orada, dia ederdi- Yalnız onun yerine para koyardı.
bir heyeti lerllbiyenin ziri idaresinde icra Birçok a tla r üzerine kombinezonlar yapmak
olundu, tik yarışiar. bu işlerd e yeni bağlayan­ âdeti olmadığı gibi, ayni a t üzerine yüzlerce
lara mahsus acem iliklere, şaşkınlıklara rağ ­ Liralık bahislere girişm ek de taammOm etmiş
men gayet büyük b ir m uvaffakiyetle yapıldı. değildi. F akat yıllar geçtikçe atı değil parayı
<B(itün İstanbul halkı, tâb iri m aiıstttile, seven seyirci k ü tleleri tw bahisleri, dünyanın
ı <fevc fevc* o havaliye hücum etti: a sırlard an ­ h er tarafında olduğu gibi bizde de tam kum ar
ken. bilhassa bu yoldaki tezah ü rat h ayata pek haline getirdi.
bigâne b ir nazarı h usum etle bak an istibdat B uğun a t y arıştan sahaları bilhassa hu
devrinde m ahram olduğu bu yolda eğlence­ m aksat için hazırlanm ıştır. Yarışacak atları
ler i(Uı bütün İstanbul büyük b ir İştiyak ve koşudan evvel m eraklılara göstermek için
küşaylşle İzharı rağ b et etti. Padog sahaları, binlerce seyircinin kolay bilet
* Fakat, m aatteessüf, ikinci yarış, alm alarını tem in eden m üteaddit gişeler, ha­
birden­
bire btr saikai belâ gibi goriilen h arb seive- sılatı kontrol eden ve kazancı hesaplayan İda­
» siyle, yalnız tayyarelerin iştlrâkinl, temini re heyeti kurulm uştur.
\ muvaffakiyet için h e r şeyin yapıldığını vâ­ M üşterekbahlsler tek at Üzerinde oynan­
deden duvarlardaki ilânlardan ib a re t b ir ese­ dığı gibi iki ve daha fazla a t üzerine d e oynn-
ri hayat gösterebildi. nır. T ek a t iizerine oynandığı vakit tekli ba­
»Yanş beygirleri m uharebeye sevk olun­ his. İki yarışın birincileri iizerine oynandığı
du ve o zevklere bedel İstanbul halkı, m aat­ vakit çifte bahis, aynı yarışın birinci ve İkin­
teessüf düşmanımızın payitaht kapılarına ka­ cisi üzerine oynandığı vakit, ikili ta h iı. Üç
dar gelmesini mucib olan feci, hunin diğer yarışın birincileri üzerine oynandığı vakit
bir yarışta, bir harb yarışında hazır bulundu. üçlü bahis adını alır. Basan beş yanşın
«Harbin hayırhsiyle hitam ından sonra, birincileri üzerine beşli bahis tertip edildiği
yarışlara te k ra r başlanılm ası ahassi tem enni - gibi bir defa da od haftalık yarışlarda, her
y attan d ın . haftada bir yarışın birincisi üzerine onlu ba-
om/group/merakediyorum
AT YAJUJLAJU — 1340 — 1STASBCL

his tertip edilmiştir. Fakat tatbikindeki güç­ hayvanların ancak birinci gelmeli halinde b .
lük ve kasınçların ç o t mahdut olması yiirfın zanç temin eder.
den bırakılmıştır. Çifte bahsin hesabı ganyanda olduğu gi-
Müşterek bahiste biletler atlar padügdan lıidır Satılan bilet tutarından % IS çıkarıl­
çıkıncaya kadar gişeden alınabilir. Atlar s ta r­ dıktan sonra geri kalan mecmuuna taksim
ta doğru paiogdm ayrılınca gişeler kapanır edilir. Bu surette elde edilen t u n c i kıs met
Bahislerin bizde nasıl yapıldığı ve kazancın kazanç olarak dağıtılır Ganyan oyunlarında
De suretle lesbit edildiği, tstanbnl A t Varış* cari blitun hüküm ler çifte bahiste de tatbik
la n K esnt programdan aynen alınm ıştır: olunur.
Ganyan a tla r N eticeleri gösteren levha­ İkili bahis: K oşulardan birinde sınaiyi*
ma üstünde tamam işareti çekildikten sonra birinci ve İkinciyi tâyin etm ek «ireli»Ie oy­
birinci geldiği tebevyün etm iş olan a t demek­ nanılan bahistir.
tir. İkili bahis kazancı: İkili bahis bir kogu-
Ganyan kazancı: Ganyan kazanç mı tâyin e t­ da yapıla', ü zerlerin e oynanılan hayvanların
mek için, Ganyan olarak oynanan paranın ye­ sinisiyle birinci ve İkinci gelmesi batinde ka­
kûnundan % İS çıkarıldıktan sonra m üteba­ zanç tem in eder.
ki meblâğ ganyan atm üzerine oynanmış olan ikili bahsin hesabı aynen çifte bahiste
bilet adedine taksim edilir. olduğu gibi yapılır. Ancak bir at sahibinin
tkincl ganyan m evcut olduğu zam an (ya­ birden lazia atı koşuya iştirâk eder ve bun­
n i iki at, al başı b erab er birinci getirse) gan. lardan biri birinci veya ikinci getirse çifte
yan kazancını 'İy in etmek için ganyan olarak bahiste veya ganyanda oldnğu gibi at sahibi­
oynanan parajım yekûnundan, m uayyen yüzde nin koşuya iştirâk ettirdiği diğer atların üze­
çıkarıldıktan sonra mütebaki meblâğ h e r iki rin e müsavaten taksim edilmez Yani sahip­
alın üzerine oynanmış olan bilet adedin nis­ lerinin koşuya iştirâk ettirip de kazanmıyan
petle taksim edilir. diğer atları bu tozanca dahil edilmezler. An­
Bir at sahihi, bir koşuya birden ziyade at cak koşuya iştirâk eden aynı şahsa ait atlar­
iştirak e ttirir ve içlerinden biri birinci getirse d an biri birinci biri de ikinci gelirse kazanç
bu atların h e r birinin iizerine oynanm ış olan yalnız birinci ve ikinci »e birinci gelen atlar
ganyan b iletler cem edildikten so n ra hasılı üzerine m üsavaten taksim edilir.
cemi o at sabinin koşuya girm iş otan atların a Koşuya iştirâk etm tyen atlar: Koşuya iş­
m&tesaviyen tevzi edilir. tirâk edeceği ilân edildiği halde hareket hake­
P lise atlar: N eticeleri gösteren levhanın m inin em ri altına ginoiyen atların üzerine
üstünde, tam am işareti çekildikten sonra 4-6 bahse girm iş olanların p a ra la n aynen kendi­
atın iştirâk ettiği koşularda birinci ve ikinci lerine iade olunur.
geldikleri ve 7 ve daha fazla iştirak ettiği ko­ Çifte bahsin bulunduğu koşulara kayıtlı
şalarda birinci, ikinci ve üçüncü geldikleri atla rd a n y a n şa iştirâk çtmiyeeegi her iki ko­
tebeyyUn etmiş olan a tla r dem ektir. şunun yapılmasından evvel tahakkuk ederek
Plâaemn kazancını tâyin etm ek için - ilân olunanlar üzerine oynanmış otan çifte
PUse olarak oynanmış olan umum) yekûndan bahis biletlerin bedelleri iade olunur. Ancak
% İS çıkarıldıktan sonra birinci, ikinci üçün- çifte bahsin birinci ayağını teşkil eden koşu
cûye kadar olan atların üzerine oynanmış Tapıldıktan sonra ikinci ayağının mevzu bu­
olâjı m iktar bir tarafa ayrılır. Mütebaki meb­ lunduğu koşuya kayıtlı atlardan yan şa iştirâk
lâğ kaç plâse varsa (2 veyahut 3ü o k a d ar k ı t elmiyecegi anlaşılanlar üzerine oynanan bilet­
ma taksim edildikten sonra çıkan harici kıs­ lerden valnre ayakta birinciliği kazanan atın
met h e r p lise atın üzerine oynanmış olan bi­ bağlanmış olanların bedelleri iade olurnır.
let adedine a y n a y n taksim edilir. Y ırtık biletler: At yarışları bahsi müşte­
Çifte bahis: M uhtelif iki koşunun birinci­ rek biletlerinden yırtılarak ikiye ve daha (az­
lerini tâyin ederek üzerlerine oynanılan ba­ la parçalara ayrılmış ve yazdan matbaanın
histir. s u n u taksirinden m ütevellit olnuyarak ofcu-
Çifte bahi) kazancı: Ç itte bahis. Özerleri­ naımyacak derecede bozulmuş ve silinnû!
ne oynantfan ve ik i koşuda koşacak ay n ayn olanların bedelleri ödenmez. Yırtık biletlerin

ht+p://groupigoQûJe^c
j^şiELorBM sI_________________ . 134J __
AT YMIIŞMRİ
.atılmaması taU5 m em urlarına ve bedellerinin daima Hüntf derecede kalır O nan içindir ki
ödenmemesi de tediye m emurlarına tebliğe yarış alları muvaffakiyetli zamanlaı-uıda ha­
rı|«tcn gişe m em urları tarafından İmza edi- tırlanır. Muvaffakiyet! izlifje düştükten s o n n
îtrtk satılan biletlerin dahi bedeli ödenmez. nutaıtulur gider. Bugün yakın bir mazinin
Geç Udiye: Pazar günU akşamına ka yıldızları olan Humayuıı'lun, Dabi’leri. Diva-
dır «tıntnıyan bilet paralan erteni harla laciroları, Komlsarj'Urı, Çobankızı'ları, Ku­
pazar günü hipodrom daki Geç Tediye Gişe­ ruşları, DcstegUl'leri hal ıralayan kaç kişi kal­
sinden ılınabilir Sekiz gün zarfında alınmı- mıştır.
yin bilet bedelleri V arı; Islah Encümenine
1B17 yılı yarışlarının gönle a tla n şunlar
irsd kaydolunur.
dır: Neslihan. Karalepe, Levend, Mlıte, Ada­
Oyuna mızıkçılık. kum ara trişörlük ka­ lı. Kontes, Tufan, Tarzan, Çağlayan, Donju-
n ıtım ı kötü insan zekâsı a t yarışları bahis­ ın , Hergül,
lerine de muhteliT hileler sol; m uştur. Kazan­
Güzel hayvanlar yetiştirmiş al meraklı­
ması islenen atlara taiırik edici ilâçlar şırınga
ları arasında iki senedir yarışlara allarını sok­
edilir, kaybetmesi istenen allara uyuşturucu
mayan Prens ltalim 'i hatırladıktan sonra.
ilâçlar verilir. Bu ilâçların hayvan üzerinde
Fikret YUıatlı’yı, Fehm i Simsaroğlu’nu, M
yapacağı kötü tesir, kazanılacak paranın uyan­
Kararoohmedi, Salâbaddin Aşar'ı kaydetmek
dırdığı hırs karsısında düşünülm ez hile. Yıl­ lcabeder.
larca yarış sahalarının en gözde atlarından
biri olarak kalmış olan Dandi böyle bir şırın ­ ATYAKIŞI.ARI — Zamanımızdan yanm
ga yüzünden, btr koşudan evvel ringe çıkar­ asır k ad ar evvel, İkinci Abdülhamid devrinde
ken can vermişti. Pazaralmanda, Bonmarşede satılan bir oyun­
Oyun m eraklıları daha em in oynamak cak idi ki, çocuklardan ziyade büyükleri eg.
için alların funrnı, llâçlanıp ilaçlanmadığı, lendim ıck ve ayni zamanda bir kum ar ile ti
bizzat at sahibinin oyun kazancını tem in için gibi kibar ve rical konaklarından girmediği
atım kaybettirm ek isteyip istem ediğini öğren­ kalm am ıştır denilebilir. Büyiik bir setertası-
mek için, bu hususta, bilgi sahibi olanlara ran güzü kadar, çinkodan, boyalı m »yalı bir
başvururlar; kurnazca suallerle h attâ para kutu, ü stü n d e içiçe b e j daire; h er dairenin
vererek m alûmat alm ağa çalışırlar. B una y a ­ oyuğunda kıuyunâaır renk renk atlar, Öterle-
rış ıstılahında «TÜyyo bulmak» d erler. Bu rintte yine renk renk kasketli, gömlekli co­
yüzden kazanı; tem in eden insanlar vardır. keyler.
Yarışlarda yapılacak hilelerden biri de B unlar kutunun altından dem ir tellerle
at » tüplerinin ve cokeylerin hayvanı bile hile
ortadaki düğmeye takılır. Düğmeyi çevirince
kaybettirmesidir. Tam form unda olan ve üst atlar ayni mihver etrafında, a y n ayri. fırdo­
liste yarışlar kazanan h ır a t üzerine çok oy­
layı dönüyor; hız kesilince, yavaşlayıp durak­
nanır. Sahibi veya cokey atına çok oynandı­
lıyor. K enarda yarım kurşun kalem boyunda
ğını- görünce kendisi başka bir a t üzerine, ki b ir çubuk da var. Çubuğun tam hizasında ve­
İm at favoriden sonra kazanması en m uhtem el ya pek yakınında duran a t partiyi kazanmış
olan attır, külliyetli oynar, atm ı kaybettirir,
sayılır.
biletlerini kazandırır-
Bu oyuncağın büyükleri, muntazam lan.
Böyh ihtimalleri (inlemek içiıı birtakım ted­
beş. haUâ 10 lira bile olanları da bulunurdu,
birler alınır, hayvanların muayyen kilo ile
koşuya pek meraklı Mösyö ve Madamların
koşmaları ve hoşu esnasında ağırlık atm aları­
harcıdır! derlerdi. D oğrudur da. Dünyada ya­
nın men’I jçin hayvan ve cokey koşuya girme­
rış düşkünleri a kadar çok kİ m eseli kışta
den evvel ve koşuyu bitirdikten sonra ta rtı­
kıyamette, Avrupanın büyük kumarhanelerin­
lır Halk hileyi sezmek için gözünü dört açar.
Bir hile sendiği vakit cokeye yuha çeker, k ü ­ de, kibar salonlarında ortaya koyup etrafına
für savurur, battâ iizerine hücum etmek is­ üşüştükleri, bahisler tutuştukları, avuç dolu­
ter. Fakat bütün bunlara rağmen hile bir dc- su paralar kazandıktan, para kaybettikleri
rçcfeye ve muayyen vakte kadar yürür. görülmektedir (1047).
Al yarışları üzerinde konuşurken hayvan S t ı w 4 Muhtar Atns

m/group/merakediyorum
^ îr .R E B İR A lt N 'ESt - İMİ — İSTANBUL

AIZİKRE BjRAIIANE VE l/)KANr- renklerde ipek eşarp: arkasında ipinceclk


TASil İkinci Abdülhamid devri sonlarında etekleri kısacık, göğsü, kollan açık fistan.
Boyoglunun naınlı yer lor inden. Galalasary Fingir Kagir fingirder, hayranlarını meste
Lisçslnln karsısında, şimdiki Sahne Sokağı derdi.
denilen, eskiden Tiyatro adı verilen sokakta, S rn u d M uhU f Ahu
yani Beyoğlu BaT&pa&trında, Kalyoncukullu-
AVAL — İstanbulun kul hâni argosunda
ğutıa giden yolun yarısında, sağ kolda iri:,
saf. Hersem, budala. abdal, ahmak kırklığı;
fi u gün oranın alt katı İkiye bölünmüş, biri
misaller:
ttraevatçı dUkAAm, öbürü meybaitemsi bîr
— Ulan nerden buldun o avsJı?
yerdir. Eskiden aftiı üstlü lokanta ve biraha­
— Aval, maval.. İşimi gürliyor.,
ne İdi. £>u petît Houbion» adım taşardı.
A sıldı? Fr ansızdı. Fransız şaraplarının
— Dort kişiyiz. Sarık», Ablasrgüzel Yen­
enraını bulundurur; mahzeni dopdolu, beğen
geç..
beğendiğini İste. Bordo, Burgonyanm yıllan­
— Yongeçi götürmeyin, avalin biridir»
mışları ve flatea turlusu; «Grave» 1er, «Petit-
köstek olur..
gravo» ]er; Gfravedes’in «Sauteraes> lerî, * 9*
Haules Sauterrles» i eri. Ayni diyarlar mah­
Muhatabı küçümseyerek hakaret k&dt
sullerinin .h er keseye elverişlisi...
ile kullanılır:
FraDsızkâıi yemeklerin de çeşidi mev-
— Ulan avaf, bozarım armanı şimdi,.,
cud. Beyoğlu F ren k lerl Tatiısu FrenkJeri, faz-
İki defa tekrarı ile fava! aval» şeklinde,
la alafranga vc freok gidişattı beyler hep umumiyetle mânâsa, can sıkan, şüphe uyan­
oraya üşüşürler, civdvllliğlne uyar yok. dıran bakışlar İçin kullanılır:
Kafayı dumanlayıp dumanlayıp tenor — Moruk turist.
gibi avaz avaz operalara, şanlara girişenler; — Nereden bildin?
kabare türkülerini ayyuka çıkaranlar; aşka — Aval aval bakmasından...
gelip a r k a c ı n ı yakalayarak, yahut sandalya- ♦ • *
yı kucaklıyarak ftn l fin i polkaya, valsa giri­ — Ulan ava] aval bakma suratıma..
şenler. *• •
A ım ere Efendi, rivayete göre memleke­ — Aval aval bakmaya başladı, tüydüm.
tinde cebi delülerdenm iş, adamın gözü açık, •• *
b ir iş yapıp para kazanmak için İstanbula gel- Söylenen sözü, verilen emri te* kavraya*
mege niyetlenmiş, yoJ para sı büe yetecek rad­ mayanlara Jıitabda kullandır:
dede değil, güçlükle tnriup buluşturup buraya — Aval ava! bakroasana, şunu al götür
kapağı atmış. Ufaktan işe girişerek, zanaatını dedik sana..
büyülttükçe büyültmüş; para kırmağa başla-
A VAN İS (IlRBkttylUk — Geçen si ruı nam-
cnış.
Lı sazende ve musiki bilginlerinden; bayatı
Enikonu zengin olmuştu. Beyuğlunda ha4tkında bilgi edinilem edi.
mülk, Kalamişla. iskeleden çıkıbp Fenerbah­
çe cihetine doğru biraz yürüyünce sol kotda, AVANS YERMEK — Kûlhâniler argosun­
demir parmaklıklı, yeşillikler, çiçekler içinde da aşk ve alâka; fuhuş yolunda muhabbet, ba­
mükemmel villâ. Yazlan lord glhl orada ge­ kış ile karşısındakine vuslat ümidi vermek:
çirir. —.Ben senin bildiğin kadınlardan deği-
Torunu, yani kızının k m Matmazel Er- Um..
— Yapma be abla.. bor s a t t i r avans ve*
n eslint gayet dilberlerden, h stU o vatdtfci tâ­
d in ..
birle husna. müstesnalardandı. Civelek mi ci­
Dfbl.: T. tiavelsoglu. Türk vtgfOfU-
velek. Bazı Paşazadeler deli divanesi idiler.
Fenerbahçe deniz banyolarına gelir, o zaman AVANTA» AVANTACI — İstanbul ar*
kadınlar hamamı ayrı olduğundan oraya gi­ gosunda vaiıfe suiistimali yol» ile gayri meş­
re r. Gelişini gidişini seyretm ek için erkekler ru küçük menfaat sağlama; vazife suiistimâll
hamamındaki m üşteriler dört gSzle beklerler- ile yapılan büyük hırsatlâclann. alınan büyük
d i Basında kırmızı» mavi, yeşil gibi keskin rüşvetlerin etrafa serpintisi, bundan fayda-

http://groups.google.co
A.VSÖOOMOİSİ — 1*47 _ A Y A R IZ U -V tU K U kR I

İntan. bu P ." * m eşru menfaati temin t s a j . teide ev ve dBkkin b ıın ı ve ismiripde keza,
dtn 1} yapmayan: misaller:
bu sandıklardan ikrazlarda bulunurdu Bir
— Ne jrapıyonnııı? sosyal yardım kurumu alarak Büyukjehıin
— da kapıcıyım. günlük esnaf hayatında oyıtadıftı rol o kadar
— Kaç lira aylık' bûyGklii kİ, Avam Sandıklan yalnız esnaf
— AylıRa kulak an n a. avanta» çok! ararında kalmamif, ayni istm ilt mahalleler­
• • a
de birer sandık kurulmuştu; mahallenin zin­
— Şu hımhım moruğu gürdün mli?.. Tam cirleme kefâleti İle ihtiyaç erbabına ıkraıla,'
uç apartmanı var. küçük bir kâtib ama. avan­ yapılırdı.
tacıların piri . Büyük muharrir Mıisalıibıade Celâl -Ki­
Gayri mejn ı b ir kazancın bulunm u;. a$ı- ki İstanbul Yaşayıp. adındaki merinde Ara­
nlmif giren e sus payı: n ı Sandıklarından bahsederken şn hâtırayı
— Avantan» isterim aU.. kaydediyor
Vereceğiz dedik ulan - •Bundan altmış alimi} be} yıl evvel, rah­
Tren makinisti ve ateşçilerinin, kondüktör­ metli annemin babası, Kaslamonili. seksen
lerinin, vapur personelinin, şoförlerin, yamak­ yatını tccaviız elmiş, ticaretle mefgul bir zat
tanım vazife icabı gidip geldikleri yerlerle idi. Bu .yazdıklarımı bize masal gibi anlatır­
İstanbul arasında, sermâyesi kendi keselerin­ dı. Onun gençlik zamanından bugiine ka­
den olduğu halde, nakliye ilcreli verm eyerek d ar geçen bir buçuk asırlık bir devrin ta­
getirdikleri bazı peyleri Büyükşebirde ratm ak rihçim gözümün önünde belirir Dükkânı
nıreti ile elde ettikleri k n a n ca . hattâ evleri­ Kantarcılarda imi;. Dökmecilik edermiş. An­
ne İstanbul piyasasından çok ucuza mal e t­ nem dolmadan Süleymaniyede bej allı odalı.
tikleri şeylere de «Avanta» denilir; misal: Hailce nâzır bir evi yanmi}, çok mütecasir
— Oğlum... a n la rın d a şoför, üçyüz o ra­ olma;; arkadajlan: — Canın sağ olsun! Ya­
dan alıyor, her seferinde avantası da. yağ, nan ev olsun Mehmed Efendi, neye üzülür­
sün'1 Sana yanan evin gibi bir ev alıverirtz:.
yumurta, tavuk falan geliliyor, ayda bin kâ­
ğıdı buluyor..
demişler. Hakikaten bir iki gün sonra, yanan
evin civarında denize nSzjr, iki selamlık odası
AVARE SOKACl — Fatih kasası Kara- ile beş harem udaat vo biraz da bahçesi olan
giimrilk nahiyesinin, Kaariye Atikalipaşa m<ı- bir ev bulmuşlar, battâ yanan evden fazia bir
hailesi «»kaklarındandır. Kaariye yağhanesi küçük hamamı ile yarım njasuracık soyu da
Sokağı ile Evlâtlık ve Borazan Tevfik sokak­ varını;. Büyükbabamın mevcud bulunan beş
ları arasında uzanır. yüz kuruşu»#, esns/uı Avarız Sandı£uıdan
Kaariye yağhanesi sokağı kavşağından ge­ ddrt yttz kuruş İlâve edilerek dokuz yüz kuru­
lindiğine göre bir meydanlıkla başlar. Ana şa bu eri alıvermişler».
yol ikj araba cninde toprak olup, yer yer bo­ VemcsntHıı InjMUia Üçüncü Mehmedln
zuk ve kaba taş d&gelidlr. Bitişinde daha bo­ anası tarafından on altıncı asrın son yılların­
zularak geni} bir dere içini andırır, Evler bi da boşlanmış, fakat bu hükümdarın ölümü
rar ikijer kal harap kâglr ve ahşapcıklardan üzerine yapı elli yıldan falla hir Mioan yarım
ibaret olup aralarında bahçe ve a r a la r var­ ve rneti'Ûk kalmıştı. IB.. yeni Camii; ve etra­
dır. Sekeneni fakir Tttrfc aileleridir; Kayda fında da büyüktü küçüklü alılıp evleriyle bir
|ieğM başka hususiyeti yoktur ITemmui 1947). Yahudi malmllesi teşekkül etmişti. Istanbulur
lvraad Erenim dörtle üçiine yakın bir kısmını mahveden bU-
AVARIZ BANDIKLARI — Hfiylikfehriıı yıik 1070 İM. 1M0) yangınında bu Yabudl ma-
"-■il cana! loncalarında bir kaza ve liülft ve hnllcsi de kiil olmuştu. Kriprillii Mehmed Pa­
yanlım tandırı İdi ki sermayesi esnafın to- ça Radırâznmriı, devrin hükümdarı fJtirdüncü
betnı ve adaklarından vücud bulmuş idi, ay­ Melıtneılin anası Malice Turban Sultan bir
ni loncaya mensup olup da ber hangi bir İs* büyük cami yaptırmak arzusunda İdi. sadırâ-
teşebbüsünde sermayesi kifayet rtmiycnler zam», yarım kaimi; olan Yeni Camiin fkm»l
u bir faiz ve uzunca bir vâde İle A vam San­ ve ihyası teklif edildi, o da muvafık gdriip
dığından para alırdı. tılilm, doğun, dilgtiıv Valide Sullanıı a m ili, Turhan Sultan da razı
m/group/merakediyorum
AJTAUAB EAPV-SU — 1344 —

tfâu. Sttöu baber Ak.ı Vahu diler teü$a dııj- İüb Mektebini da ö *rw *rai Soıx 7:&şrt<
tÛ tr. Cami ihya edilirse, pek tabu Yahudi ırtesljıde muhabiri kîe iî*iî>;2 T friyîîina zui-
Mhıfclieil de b u n d u kaldırılacak. Yahudiler, ızu^ur
f d v i s es faal bir ticaret merkezinden nrah Pübnfmı pek k u / j t ya|1a iu>'3*:taA Er*
ça bir yerde ısJUn «Ulerekterdi. Derhal. Ye­ tugrol Şevket keısd’ .ndca birkaç kâffife
lii Cafflun ihvan fikrenden vargo^ılmesi için fcukardeyiyle beraber H«saiy« Jlatffla, mr±^
kendi avara «adalarından ıkâis v; beU h d - deki fe d ık ir bir aııamn mu? « a d seörl Ue
tnırtan* *adırazıma büyük b tr rüşvet teklif okurken, 16 - 1? yajU noda u jn sB taU aadji'
etU ier Takat Köprülü Mehmed Paşa tara fan - hı olmu{i)ir-
d n reddedildi» h a tti pa$a kendisine ikinci 1834 yılına kadar m uhittir Utacinrt ja -
def» böyîe l ekli/e cesaret edebi Iece* kimse­ • çetelerinde çıiı+an. zelc3sı. enerjili 'te a r a t e ı
leri asıaa vermeden idam ettireceğini şÂyledi.
üç kendisine iyi b ir mevki tcöstı «ien gen;
A r ım Sandıklan 1203 tM. 1377ı Ru*
m uharrir, tw Lirihte Aflkaray* gitmiş Matbu
H o b in e kadar devam etti; a£tr harb m asraf­ at Umum Modlirlöiiiflde bir v n ift ilmiş.
larım karşılamak zorunda kılan hükümet es­
19+t» kadar g î « n 10 yıl idinde bafU Tan.
naf loncalarının ** mahallelerin Avarız San­
Vatan, Tasvir vc A bam gattteterf gtbM k
dıklarım el at U vb asırlar boyunca birikmiş üıere ayni zamanda bir ta ç İstanbul gaısieri-
bu m to o a a halk sermayecini haziaeye maiet- ntn Ankara muhabirliğini yapmıştır.
tL Bu bûyflk sosyal yardım mûcssesesi de bu 1935 de Aokarada Vidinli Talıir Bq- i
sered e mahvoldu. mindeki bir zatın k m B*hîce Hamınla evlen­
AYARLAR KAPISI — (&.: SurUrL miş, 1040 da Başredaktörküge kadar çıktığı
M atbuat Umum Büd&r]B|iiAieıı aynisuf.
AVAROĞLL' (E rtofru) Şevketi — Muhar­ 1944 de lstanbula dönmûytûr
rir edib; 1909 da Utanbulda Halıcılarda Cami
Bir maddet <Tan> gazetetonıı yttn i~ieıi
Sofc2 gmda doğdu. Bahası Bahriye Yüzbaşın
m!ıdjir)»|âiKte buhutdu. Oradan aynünk ka­
Mehmed Ârif Beydir ki Birinci COtan Harbin­
rikatürist Kimiz ile «Mizah» nrermu&^nıj
de Çanakkale Boğazı dıçmda balan Midilli lav*
kurmuştur, sonra « rm ^esi M. Faruk Giır-
vazâtö fğhfrfaffmfand ır Ârif Beyin pederi
bınca tarafından kurulmuş *Devran» adlı bir
Mustafa Efendi de bahriyeli olup tesbİt edi*
mizah metanıan pkamuştır Befik Hilid
lemiyen bir tarihle Kafkasvadan lstaobula Karay <A>ıMu mecmuasını tekrir okann-
Meret etmiş. Tersaneye ginniş ve bahıiyede
o (B , Aydedc) yszı Işkri müdûnl ik ra ı | r
kolafalıfına kadar yükselmiştir. Ertuğm l Şer* yan yüktisfi ürerine almıştır.
kel de aile ananesine uymuş, ilk tai»giı<m NQ.
muoei Tarafck? mektebinde gördükten ve bir Bir a n «Yrni Salak» gaaetedııd» fıkra
aıubarrirllgî jspmış. sonra M.F. GıirtuDcan»
müddet de Menbed İrfan İdadisinde okuduk-
V a roara Heybet: Ada Bahriye Mektebine «Her GSn> p a K r iıt fıkra muharriri olarak
gnm:~iîr Fakat bedeni takati deniariliğs el­
intisap etmiştir ve yine Güftuncanm •Clkiı-
nmesRKhriıdıı umum müdürü olmuştur.
verişli çıkmamış için-
d» bahriyeli olmak İftS» da Her Günde sekreterlik ve «S*[ontj|i»
hJH riı fıkralann nıubarrirli|iıu yapmakta
heves v t aczalan bu- idî Bu gazetede tSerres Baba> ve <A^üiı
lur.'îuğu tulde Hey­ ölümü> adlı iki romanı tefrika edilıniftir Sırf
beliden ayrılmış, ter p ın knamnak maksadı ile iauata «tank
müddet sonra 1925 neşrettiği yirmiden £axb ramanı vardır ki
4e Yüksek Muallim hem küçümsenecek i$ değildir, hem de edebi
Mekteb cia tarih bir hüviyetleri vardır
n is a îiEiilYaııh gır* Eıtv{rul Şevketin m in b ve f ı t n mubar-
iftiş, e sıralarda ika- rirb2in:ıı ujtâpdc cdelıâyatımu4akS mümta.r
met ettikleri Üskü­ yeri bU dyciliğidir. lik bakiyelerim 1529 4>
darda komşuları olan <Kamc Fuad> ve 1939 de «Olma «eyler*
Sadri Edhcm'in teş­ Cn«tnı) ş h İ m . Av«m^« adı alımda topbm q. neşretm iş-
viki ile Yüksek Mtıal- ■mas aduıdaki Qç perdelik bir .
ht+p:/ /groups.google.<
1 ^ S HCLOPgDlSl____________________________ __

vardJr ki 1D3S de M atbuat Umum MürîürlüftiJ


ytffo i \ V n SOKAĞI

in d en S aa h c n in M m bollk k abri v a rd ır; Mub


jara/mdan bssıîmif ve muhtelif halk evlarin- ıneıi m ark ad ı da bu h a* rclin yan Kid» imiy, ki
4e O'VDaamişiU'. Eriuğrul Sâdi tarafından da bu a tı k Ulrbı- <lc p t k haraplur, slb y an mek-
laluıey* Sunmuştur. teb in d o n d e e s e r k^lırl^ınnU r
Keşlinin bütün münevverleri gibi şirle de Aveıhey Camii mahallelinin rlvayelUıo
meşgul olan E rtugrul Şevketin bestelenmiş re taş minareli, dört kâgir duvar üzerim.1 ki­
bav şarkıları zamanımızın musiki rcııhafilla- remit örtülü bir çalıdan ibaretli, içinde İlâ
pnde ve radyolarda seçtin okuyucular tara, mat kılınagellrk'cıı. on beş sene kadir evvel
fından okunmaktadır, bilhassa Osman Nihad Evkafça kadro lıarlci bırakılarak kapslılmıç.
Akı»'>n nihâvend makamımla bestelediği bir sonra süratle lıarabiye yüz lulup yıktırılmış­
5*rkısi sen zamanların en güzel «erindendir: tır. (Temmuz 1946).
Bıuhan Ûlktr
gaibimdeki son *slü» inerken jinıs porrie
Bir ağlayacak £ de nradım h ro d rk l rtrrde AVCIKÂZIM SOKAĞI — Kısıklı soluk­
(Uhtm IjûUln iıunD lan giildiinHigü yerde larındandır; Kısıklı Caddesiyle Küçük Çamlı­
Bir a&ta?icak fi®* a*«lu » beadeki derd*.. ca Caddesi arasında uzanır, Kısıklı kavağın­
Digcr neşredilmemiş p irleri Ertuğrul dan yUrlliKİÜğline gtlre, bir araba rahat ge­
Ş&vkete şair dememiz için yeter eserlerdir, çebilecek kadar geni;, kaba ta; döşeli ve bo­
kendisinin bu yolda en küçlik iddiası olmadı- zuk U r yoldur; sağ küşebaşmda Kısskfl Nahi­
gj hakle, ancak yakın dostlanm a bildiği iç ye Müdürlügil ile polis karakolu olan bina
âleminin deı-dlenui dökmek istediği îa.man vardır. Sol köşe, ağaçlarla belenmiş bir bah­
baş vıuduğu yer şiir olmuştur, aşağıdaki mıs­ çedir; ilerlendikçe bir misli daha genişleyen
ralar sür diline güzel b ir örnektir; Avcıkâzım Soka|ı, biiyllk bahçeli serapa ağaç­
lar arasında ikişer (içer katlı ahşap köşkler
Umıtdum, hep luauMtam! arasından geçer. Kayda d e je r başka bir hu­
Kfcnm budur dliayM a.. susiyeti yoktur (Mayıs 1947).
Burma bıyıklı babam vardı»
İsm ail E n e r i n
öldü:
Tim i odalı evim vardı. AVCI ODALARI ÇIKMAZI — fatih ka­
Yandı. zası Fener nahiyesinin Avcıb&y mahallesi so-
l'nutdm n, hep umıtHum!
^eyyahatn ç ık a rd ı» ; kakiarındandır.
Param r a d ı ; Kaariye Camiinin üst taralındaki Kuyu-
Sakı ifioaariaFdisnı lubahçc Sokağının, isimlendirilmemiş bir
Itaatlanm vardı* meydanla hâsıl ettiği kavşaktan haçlar, tki
S e m d im
Kalbim vardı.
arabanın zor ağabileceği kadar dar bir top­
Um udum , hep oantdınnî» rak yol olup tlkzaklar yaparak b irer ikişer
Kızlarım vardı. katlı ahşap evler arasından geçer. lEkim 1940).
O tlard ım yanaklarını. f a n i E neri»
Koklardım saçlarını...
l 'n u d t m , hep om ttdum!.. AVCI SOKAĞI — Üsküdar kalasının
U m tm ak, merkez nahiyesinin lhsaniye mahallesi sokak­
Unutulm ak kadar £ütel~ la tındandır. Ihsaniye Sokağı He Çıt Sokağı
A.VCIBEY CAMİİ — Egtücapıda. kale arasındadır, lhsaniye Sokağı kavşağından gi­
■4 kapısından şehre girince» sağda bilinci sokak- rildiğine göre önce Sabo taştan yapılmış beş
â ta (1934 Belediye Şehir Rehberi haritasında basamak merdivenle çıkılır, bir araba genişli­
* Şişhane Caddesi), sâg kolda idi; bu satırların ğinde kaba taş düşeli, altmış adım kadar uzun­
yazıldığı sırada, müırab d n ran m n b ir par* lukta yokuş bir aralık sokaktır. S a f kilesin­
çası kalıma l)ir harabe halinde idi. Hadikat-iil de iki kaili ahşap bir ev, yanında bir adam
Cevamide Eğrlkapı Mescidi adiyle geçer; bu boyunda bahçe duvarı, onun yanında kapısı,
eserin kaydına göre Fatih Sultan Mehıuedin ç it Sokağına açılan bahçeli, bahçe duvarının
Avcıfaaçffii Mehmed Bey tarafından yaptırıl­ üstümle demir parmaklık ola» iki katlı belon
mıştı. Karşısında Araîûısîtiırcsade Hacı Alinin kübik bir yapı, sol köşesinde bir arsa, yanın­
da ttnSndn btr buçuk adam boyunda sıvasın
o m / g r ö ^ / m ^ W < ^ ö r t i } !ffu n d i da tShi~
— 1346 _ ISTA-VStJL

ı -,U n b ir bahçe duı-an olan fkt ta ttı kilisenin Ucasına hız vermiştir. 1991 de Eçmi-
•' b ir ev, onun yanında ön kapis) ç it .So- adzin'de, Kaıoglkos E£yaıar t. tarafından pis­
^ g ın d a açılan İki k aili ahşap bir ev bulunan kopos takdis olunm uştur. Erzincan'a dönü­
A .t i Sokağının kayda d eğ er b tr hususiyeti şünde. yeniden bazı kimselerin ve bilhassa
yo ktu r (M art 1847). K adı’nın düşmanlığına manız kalmıştır. Bu
HaUu C.uklkrl esnada Kadı ailesi efradı ile hastalandığından,
bumı Allah tarafından bir teeılye telâkki ede­
AVEDAPER — «İyi haber g e tire n i d e­
rek kilisenin İnşaatına müsaade etmiş ve mad­
m ektir; Amerikalı m isyonerler tarafından,
di yardım da da bulunm uştur. Az sonra. Yeni­
1835-1915 yılları u rf ın d a İstanbul'da n eşre­
çeriler yeniden isyan ettiklerinden A vedii
dilen dini vc siyasi haftalık erm enice bir ga-
Piskopos Eçıniadstın'e sığınmak mecburiyetin-
2eîedir. de dalm ıştır. 1691 yılı sonlarında Kalolikos
Kevork Pamukçuypn
Nahabet 1. taralından kendisine Erzurum m u­
AVEDİK PİSKOPOS ITukadlı) — İsta n ­ rahhaslığı tevdi olunmuştur.
b ul'un aam h E rm eni p atrlk lerm den d ir. Önce 1701 yılında, Erzurum'dan Avedik Pis-
1702 - 1703, sonra da 1700 yılları zarfında ol­ kopos.un ahbabı olan, AvrupalIlara ve bilhas­
m ak üzere fki defa p atriklik m akam ında bu­ sa KaloSiklore karşı m uhalefeti 11e tanınan
lunm uştur. B aşından geçen bir m acera ile ta- vc Padişahın iuerinde biiyük nüfuza malik
rlhde m eşhur olm uştur. bulunan Foyzullah Elendi seybülislim ük ma­
kam ında bulunm aktaydı, Avedik, Erzurum '­
P atrik Avedik 7. Nizan 1857 de Tokad'da
doğmuştur. P ederi dokum acı B ağdasar'dır dan L âltnlere karşı olduğunu bildiğinden 1701
Biiylik babası Ue Sorkls Adında bir rah ip tir ki A ğustos ayında, kendisini patriklik mevkiine
g eçirm ek m aksadiyte. derhal İstanbul'a gel­
kendisine yedi yağına k ad ar okuyup y atm ak
m esi için h ab er yollam ıştır. O da davete ica­
öğrütm iştir. FUhib B ag d aîar 1664 de 110 y a ­
bet ederek İstanbul'a gelm iştir.
ş a d ı vefat etm iş, A vedik vaptizcisı rah ip Bed-
ros'dan d e rs alm ağa ve p ed erin d en d e d o k u ­ B u sıra la rd a İstanbul'da, Gregdryan ve
m acılık öğrenm eğe başlam ıştır. 1672 de To- K alolikler arasında d in i b ir yatıştırm a vaazı
kad’a. B clenkli A gop V a rta b et nam ın d a b ir irad etm iş, m üteakiben derhal Edirne'ye gi­
d ia adam ı Kelmiş, A vedik de onun şakirdi d erek Fcyzullah Efendinin tavassutu ile Pat­
o lup ru h in i hayata m tisab etm eğe k a ra r ver­ r ik kaym akam ı nasbotunm uştnr. 7 Mart 1702
m iştir. 1675 d e »Sarga’dağm daki S urp Agop dc b e , yine Feyzullah Efendinin şefaati ile
m anastırına b aşrahip tay ın olunm uştur. Mü­ E d irn e'd e İstanbul patriği ilân edilmiştir; o da
teakiben Erzincan'a giderek, Kabos’daki Surp A m asyalı O hannes Vartabed’i de İstanbul’da
A gop m anastırını inşa, ve D iranaşeııdeki ma­ kendisine vekil nâih tayin etm iştir. Bu suretle
n astırı d a ta m ir ettirm iştir. B üyük b ir zelzele E rm eniterln Gregoryen ve Katolik zümreleri
neticesinde h arab olan E r/îneanriaki A stvad- arasında anlaşm a ümidieri belirmiştir.
zadzin kilisesini resto re etm ek gayesiyle İs­ Bu sıralarda, İstanbul ve Kudüs Ermeni
tanbul’a gelini; ve bu hu su sta lâzım g eleu fe r­ P atrik likleri birleştirilm iş ve 1702 yılı Tem­
m anı elde ettik ten sonra, m ezkûr şeh re döne­ muz ayında Avedik Piskopos K udüs Patrikli
re k teşebbüse geçm iştir. Bu esnada y e n iç e ­ ğini de d eru h te etm iştir. Aynı günlerde sabık
rilerin isyanı b a şg o ste m iş v e A vedik V arta- K udüs P atriği Minas Piskopos aleyhine bir­
beû iki yerinden hançerle yaralanm ıştır. İyi­ kaç ru h an i bazı isnadlarda bulunduğundan.
leştikten sonra İstanbul’a gelerek silâhlı y a r­ P atrik Avedik, K arabet adlı birini nâzır tayin
dım tem in etm iş ve isyanı bastırm ağa m uvaf­ ederek tahkikat için Kudttse göndermiştir. A t
fak olm uştur. Bunun üzerine düşm anlan, mil- sonra Avedik Piskopos Edirne'den tstanbu-
saadetiz kilise yaptırıyor diye iftira etlikle­ la avdet etm iş ve Bakufeöyde muazzam bir
rin d en Erzurum V alisi tarafın d an h ap settiril' Erm eni kütlesi tarafından büyük m ensim le
■niştir. Lâkin m ahkem ede lSzım gelen resm i karşılanm ıştır. Bu esnada Sahabayar Eremya
vesaiki ibraz ederek, kadı Feyzullah Efendi­ gibi bazı nüfuzlu Erm eniler Avedik'l derir-
nin k ararı ile serbest bırakılmışın-. Bunun inek istem işlerse de. Şeyhutlsllm PenuHab
üzerine Em ırtım 'daoı Erzincan'a avdet ederek Efendinin bhııavesi sayesinde gayelerinde mu-
h +tp ://q r o u D S .û o r tr tL > ,
1
1 * -'■ _________ _ 1M 7 _ A V E D İK MSK006

sffak olsm aoıışlırdır tstanbula avdetinden tnuştur. Feriot'un Saray nenimde yaptığı te­
birkaç ay sonra Avedik Patrik tekrar Edime- şebbüsler netice verminUğindea. bu defa hi-
f t gitmiştir. B u n d a , kendisine m uhalif bazı lı*U b ir yola haç vurarak onu kaçırmağa ka­
Ermeni papazlarının çıkardıkları yeni bir hâ­ ra r verm iştir Gemi Kudüs'-;. Kini, Bodot ve
diseden dolayı a n l a n açılm ış ve bazı nahoş Kıbrıs tarikiyle gideceğinden. Fİ-JiOİ ebelini
vak a ta r cereyan etm iştir Bunun üzerine P at­ tahakkuk ettirm ek İçin Ktasdaki F ran sa Kon­
rik. sadırazam D altaban M ustafa Paşa'ya m ü­ solos muavini Bonald'ı vasıta y a p n 'i ve bu
racaat elm iş ise dc vezir kendisini itham ede­ maksadla Tarilton adlı U r dzv ıt papazını «ra
rek hapsini em retm iştir. Fakat yine Feyzat- ya göndermiştir. 7 Nisan 1706 da Patrik Ave-
tah Efendinin şefaatiyle k urtulm uş ve tnuha dik serbest bırakılm ıştır. B ir divan çavuşu
lifleri küreğe m ahkûm olm uşlardır. Bu «ıra­ refakatinde dört günde Kios'a vardıktan son­
da tstanbuldaki E rm oniler arasında <la anla- ra orada üç gün gemi beklemek mecburiye­
şamamazlıklar zuhur ettiği için Padişah em riy­ tinde kalm ışlardır. Burada M. Bonald Avru­
le Patrik tstanbula dönm üşse de, az sonra tek­ pa ya giden bir Fransız gemisi bulup, divan
rar E dirne'ye gitmiştir. çavuşunu da rüşvetle elde ettikten sonra, De­
1703 d e »E dirne Vak’ası* denilen ihtilâl­ ğirm enlik adasına vardıklarında çavuş gemiyi
de hâmisi F cyzuU sh Efendinin öldürülm esi ve terketm iştir. tki gün sonra da Avedik’in mua­
verine Başmakcızâde A li Efendinin geçm esiy­ vini b ir adaya bırakılm ıştır. Böylece yalnız
le Patrik A vedik'in de variyeti sarsılm ıştır. kaldığı İçin, kaptan, ürerindeki paralarını ve
İstanbuldan k açar ik en Ü sk üd ar'd a yaka m ücevheratını kolayca m üsadere edebilmiş­
(anarak Y edikulc zindanına atılm ıştır. Eylti) tir. Mayıs iptidasında Messina’ya vardıktan
1708 de y erine AmasyalI K alusd V artabetl’iıı sonra b e; ay orada hapsedildiği tstanbulda
tayini İle p atrik lik vazifesi de fiilen sona e r ­ işitilince, ErmeniİLT kadar Hükfunet çevre­
miştir. A ynı ayın I I in de hapishaneden çık a r­ leri de İnfial duym uşlardır. Sadırâzam Çorlulu
tılarak Fransız Elçisi F irio l’u n telk in i ile Sa- Ali P aşa derhal m ahalline arayıcılar yollam a
d ıriu m tarafın dan A vrad A dasına sürgü n ve şiddetli baskılarla sefir F lrio l'd an da Ave-
gönderilmiştir. K endi ifadesine göre burada diğin iadesini ta le p etm işse de, elçi olup bi­
bir ?d k adar kalm ıştır. te n le ri kâffelen in k â r etm iş ve hâdisenin kor­
san la rın icrası olduğunu söylem iştir Koza
17 Eylül 1704 de K alaylı A hm ed P aşa’nın
divan çavuşu da önce inkârda bulunmuş, bilâ­
sadrtaamltfc m akam ına geçm esiyle Avedilf'in
h are işkence altında hakikatleri açıklamıştır.
taraftarları c esaretlen erek , o n u k u rtarm ak
için teşebbüse g eçm işler ve m uvaffak olm uş­ Sabık P a trik 170S yılı Eylül ayında Mar­
lardır. Sabık p a trik sü rg ü n d en k u rtu ld u k tan sily a'ya ve derhal tersan e zindanına atılm ış­
sonra Haleb’e gitm iş ve o rd a n d a Erzincana tır. B urada ayakları prangaya vurulm uş saçı
geçip eski m an astırın a çekilm ek istem işse d e . ve sakalı kesilm iş, elbiseleri ve kitapları elin­
mezkûr şehre vasıl olm asından iki gün evvel den alınmış»fr. O radan da, Ferio l'an 16 Eylül
İstanbul'a avdeti için e m ir alm ış ve biiylecc 1706 ta rih li gizli U r em riyle, o sıralarda din
1704 yılı A ralık ayında te k ra r p a trik olm uş­ ve siy aset adam larına hapishane vazifesi gö­
tur. Fransız Elçisinin kendisine k a rşı besledi­ re n ve N orm andiya eyaletinde bulunan Mont-
ği husumete ra ğ m e n b u d e fa A vedik Piskopos S ainl - M ichel m ansatm n a nakletmişlcrdiı-.
Katoliklere k arşı m u ted il b ir siyaset ta k ip e t­ B urada b ir k a tile d ahi reva görülm eyen iş­
miştir. Bu »ıralarda yeniden şah sın a k a rşı şi­ kencelere ve h ak aretlere m aruz kalmıştır.
kâyetler a rtıp m uhalifleri ku vvetlendiğinden. M edcûr m ahal sahilde bulunm ası hasebiyle
ve bilhassa elçi F£ rîo l’u n D evlet nezdinıla em niyette hissedilm ediğinden, 8 Ocak 1710 da
yaptığı tah rik ve tezvirleri dolayısiyle. P a trik P a ris’e seritedılip B astille zindanına atıl­
Avedik 14 Şubat 1706 d a B ohça A dasına sü­ m ıştır. A ynı yılın H aziran ayından itibaren
rülm üş ve o rad a hapsedilm iştir. kitap larla meşgul olm asına m üsaade edilmiş­
B ir m üddet sonra Avedik K udüsii Ş erife tir. 22 E ylül 1710 da, hapishaneden ku rtu l­
gitmek için Padişaha arzuhal sunm uş ve düş­ mak gaysesiyle P a ris Paşpiskoposunun ünün­
m anlarına rağm en Sadırftzam Ç orlulu Ali d e katolik dinini kabul etm ek mecburiyetin­
lo m /g rd ^ m e i^ i^ fîy d r» ^ kabul olun- de kalm ıştır.
— 134» — tSTANBUt

A radik Patrik, u k rlb e n altı senelik iş. kikat İçin Sakıza tü r Kapıcı başı gönderileli.
'.id e le r i* dolu hapishane hayatı neticesinde F raıuam n Sakız konsolosu ve kaçırma v e f a ­
bltab kaldığı ve sıhhatini d e kaybettiği için. sının başlıca m ürcllep lertnden bili olan dc
II Temmuz 1711 de vefat ederek Soint Sup- Bonnac, bir Ukım m ütalâalar (7) ileri sürerek
İlce kilisesine defnolunm uştur B ir rivayete Kapıcıbaşıyı ve Bahıâliyl ikoaa muvaffak ol­
gore mezartoşı 1783 IbUtiillndc kaybolmuştur. du. Bir m üddet sonra da Avedik patrik unu­
Edouard D ulaurier. onun Baslillc'de tulup glUİ.
kaleme aldığı otobiyografisini ve dini yazıları­ AVEUİSVAN (Kvplmeı — Değerli bir E r­
nı Fransa H ariciye Vekâleti arşivlerinde bul­ m eni kadın şair ve edibidir. 1872 de Beşiktaş
m uştur, Tercenıel hali 1874 de Istanbulda ta doğmuş ve 4 Ağustos 105*1 de P ıris’de ve­
ıMasis* gazetesinde neşredilm iştir. M arius fat etm iştir. Eğinli Çobanyan yahut Hovytn
Taupin adlı bir Fransız tarihçisi de «Demir »m iraların .ıtıfidıudandır. Tüccardan Tovmeı
Maskeli adam ve Erm eni P atriğ i Avedik» ad ­ Avedisyan'ia evlenmiştir.
lı bir ese r noşretm fştir kİ K arabet th ü e ü y a o Rdebi çevrelerinde - Anayisı roahlâsiyle
(1823-1904) onu erm eniceye çevirerek 1870 de tan ınan Madam Avedisyan ilk tahsilini Be-
İstanbul’d a tabettlrm iştir. şiktaşlaki Erm eni ilk okulunda yapmış, bazı
Avedik Patriğin kaçırılm a vak'ası bir Erm eni ediplerinden hususi dersler almıştır
d arb ı m esele d e y e r verm iştir. Şöyle kî. bugün H enüz on iki yaşında iken şiir yazmağa baş­
dahi hileli b ir işi ifade etm ek için «A vedifin lam ıştır. İstanbul vc hariçteki Erm eni basını­
oyununa döndü* sözü kullanılm aktadır. nın da neşredilm iş birçok mamum ve nıan-
Kcvark Pamakçuyao s u r yazılar vardı; feminist cereyanının önett-
ieriıutendir. 13 M art 1949 da Parlste edebi
İstanbul A nsiklopedisinin y a ra n kalmış
faaliyetinin 60 ıncı yıldönümü kutlanm ıştır
birinci baskısında A vedik P atriğ in m acerası
K itap halinde neşredilm iş eserler! şunlardır:
hakkında T iirk kaynaklarına g ö re şu m alû
«F ecir vc gurub» lermenice Paris. 19421.
mat verilm işti:
< H a tıra la rı lerm enice Paris, 1941lı. İki tane
Babıâli, E rm en ilcr arasında K atolik mez­ d e g ayrı nıathıı eser bırakm ıştır; «Yolumun
hebinin yayılm asını hoş görm üyordu; K ato­ Üstünde» adlı hikâyeleridir, ve meşhur İtiyan
lik propagandasına gö* yum an İsta n b u l P a t­ edibi G abricle D’Anıınzio «Ateş» adlı ro ­
riği Sahak (H. 1113) M. 1701 de azledilerek m anının erm enice tercüm esi.
Tereane zindanına atıld ı, yerin e de m üthiş Kevork P a m u k çu y u
lılr katoiik düşm anı olan A vedik tây in edildi.
Avedik, K atolikliği kabul eden erm enileri AVERTA — F. Develi oglıımın kaydine
Babıâli vasılasiyle ve şiddetle te ’d ib ettirm e ­ göre yalnız paseta denilen kâğıt oyununda
meğe başladı. F ak at Jesııit papazlarından (?> k u llan ılan kum arbaz ıstılahlarından, asil Itai-
B rakanye'nln teşviki ile Katolik E m m ile r , yancadan atınm ış, «açık, serbesti mânasına;
devlet erkânına rUşvet vererek evvelâ p a trik ­ şu misâl veriliyor: «İstediğiniz kadar para ko-
likten azline b ir m üddet sonra da Sakız ad a­ bilirsiniz., kasa averta!..»
b u l ; F. Dcvciioglu, Türk a rm u
sına sürülm esine Eermaıı çık arttılar. Brakon-
y e bundan sonra da A vedik’in peşini b ırak ­ ÂVlZE SOKA&I — Kuruçeşme sokak-
madı; bir gün yine İstanb u l p atrik liğ ine tâyi­ la m d a n d ır. 1943 Belediye Şehir Rehberi ha­
ni ihtim ali olan m üthiş düşm anlarını Fraosa- ritasına göre K ırbaç Sokağı, Alayeralni Soka­
ya kaçırm ak için icabçden hazırlıkları yaptı. ğı arasındadır. K uruçeşm e tram vay durağı ya­
Avediğl Sakıza g ötürecek Olan divan çavuşu nındaki sokaktan gidilir. Kırbaç ve Alayemlni
rü şv et ile elde edildi. Avedik. kendilerini Sa­ sokakları kavşağından girildiğine göre yetmiş
kız açıklarında bekliyen b ir Fransız gem isine adım kadar dik b îr patikadır. Yolun sağ tarafı
teslim edildi; K atolik düşm anı E rm eni p a t­ y üksek kayalık b ir tepe, sol ta ra fı uçurumdur.
riğ i Mont Saint -M ichel M anastırına, sonra Sağ ta ra fta ileride yüksek b ir bahçeden akıp
B aslille zindanına atddı. Avedlgin kaçırıldı­ gelen b ir su yolun başından geçmektedir. So­
ğım öğrenen Istanbaldaki ta ra f ta rla n Divanı kağın nihayetinde ik i tane galvanizli teneke
H üm ayuna şikâyette bulundular; çavuş sor­ kulübe, yanında daha yüksekte b ir k atlı ahşap
guya çekildi, vak'ayı olduğu gibi anlattı, ta h ­ ev vardır. B uradan eski erm eni maşatlığına gi-

http://groups.gooqle.ee
U Ü F E D İS İ » V S İ A K T t"
— 134» —

,1ılir Bu okadır d e n i» bakan göte] hır pa. saiai hayalin alamıyacagı kadar buylik ayna­
nareoıuJ vardır. (Şubat 1947 ı ların ve ûvuclenr, bir benzerini lUlnya gor
,7 Hakkı Gdklurk m u | değildir.
r «Yirmi o iııı gûoıfcubert ham lin m iş olan
1 AVİZE VE AYNA MODASI — Ağır ve
zengin çerçeveler içinde büyük endam ayna­ kandiller, aynalı şamdanlar yakıldı...
lın ite raıikeiJef ve m uhterem avizeler, on se­ «Sadırâzam Ragıb Mehmed Paşanın )eh-
kizinci asırda Buylilışehrin saray, sahiltaray râyin masrafı, hediye gelen asileler hanç,
U ıır. konak ve konak yavrularının en başla yirm i U n « e d iy i buldu. » diyor
gek o tezyinatından olm uşıu. Y ukarıdan aça- AV\ t — 23 yaşında hır nevcınan îfcen.
jıya. avize ve endam aynası edinm ek zevki, Peygamberimizin fethini müjdelediği İrtanbu-
lu alan büyük hOkümdar Fatih Sultan Meb-
bütiin je h ri tu ttu , öylesine ki. zengin, halı
m edln şiirlerinde kullandığı mahlastır; diva­
vakti yerinde, h a ttâ o rta hallice İstanbullu­
nı da mahlasına nisbetle meşhurdur
ların ev ve evceğnleriııe de katınca kararınca
Avoi divanının yazma Tıûshası. FallirU
tabirine uygun, b ir veya birkaç avize vc ayna
M illet K ütüphanesinin yazma manzum eser­
girdi; r e nihayet bu iki p arıltılı ve şatafatlı
ler kısmında 30$ num arada mukayyettir, nefis
şey, çatılan a altınd an sokaklara çıktı, avize
b ir tâlik ite yazılmış olup 47 sayfa, serlevha
veya ayna, donanm alarda, sarayların, konak­
ve cildlcri mOzehhlptlr. Ayni kütüphanenin
larla. evlerin ve dükkânların cephelerini,
ayni kısmında 330 ve $31 num araiarda kayıt­
bahçelerini. İstanb u l şeh rin in m eydan ve sn-
lı, vakfettiği kitaplar ile bu zengin ilim mü*
kaklarını tiislem efe başladı. H atta Tersane!
essesesinin pek azametli olarak ta n e ) laşuu
Hümâyûnda inşası bitip d e denize indirilen
koymuş olan Ali Emiri Efendi merhumun el
harb gemileri bile, indirm e m erasim inde avı-
yazısıyle iki nttsha da kopyesi vardır. İlk tab'J-
te ve aynalarla süslendi B unun güzel bir sah ­
yeni h arflerle 1944 yılında Muallim Ahmed
nesi. H içti 1167 velcayli arasında V asıf T a ri­
H alid Kitabevl tarafından yapılm ıştır ffi.:
hinde okunur, bu bendin bugünkü vazı dili­
Mehmed II. Fatih)
m i» çevrilm iş su reti ju d ıın
«Tersaneî A m irede inşa olunan (iç an- AVS'İ (Vefalı) — Vefa Spor Kulübünün
bark kalyonu hüm ayun bitm ek üzere oldu­ eski seçkin fudbolculanndan: T ürk gençliğin-
ğundan padişah m utad Üzere avizelerle tezyi­ den tayyareciliğe ilk atılanlardan: fevkalade
nini em retti. Padişah, sad ıriz am v esair dev­ cesareti Ue Birinci Cihan Harbinde büyük biz
let e rk in v e ricali aniseler göndererek, te şri­ m etlerde bulundu. H ayatı hakkında başka bir
fatla v a alı olduğu üzere kalyona asıldı. O d a | kayde rastlanam adı.
gibi gem inin h e r yanı kıym etli kum aşlarla da B ib i.: Salın T urs»d. Not.
süslendi». AV N t (Siileymanlyeli) — Eski seçkin fud-
Avizelerin asılm ası için b ir teşrifatın y e r­ bolculardan; Sûleymaniye takım ının müdaü-
leşmiş olması a y rıta şayanı dik k attir. İcrinden. eski sporcular arasında taşkın oeş'e-
sj ve arkadaşlarına yaptığı zarif lâtileieriyle
On sekizinci a srın ayna ve avize m odası
m eşhurdu. H ayatı hakkında başka bir kaydı
ite rin e çok kıym etli b ir bend de, ü çü ncü
MııstaCanın kızı H ib etu liah S ultanın doğum rastlanam adı.
donanması üzerine 'H . 2172 — M. 1759} y a­ HM .; Sdm Turgud. Not
zılmış şair H aşm et E fendinin V ilâdetnam ei AVNİ AKTL’Ç IHttseytnl — Muallim, mu-
Humûyün» unda vardır; şair, donanm a hazır­ h a n ir . şa ir ve bestekâr; bahası Maliye Neza­
lıklarından ve donanm adan bahsederken: reti kupon kalem i mümeyyizlerinden llif u
«... devletin şan ve şevketine denk ola­ Şevki Bey, validesi de divan edebiyatının son
rak, ötedenber'ı donatılageten y erlerin dona­ büyük şairlerinden Yenişehirli Avni Beyin
tılması İçin ferm am hümayun çıktı. Babı Bli- kızı Mutısine H anımdır; kitapçı • sahhaf N to -
yunun içi ve dışı nice giranbeha avizelerle ve meddtn A ktuç'un bttyiik kardeşidir (B.; Avni
nice bl hem ta kandillerle ve aynalarla tezyin Bey, Yenişehirli; Afctuç, Nizameddin); 1688 de
ve tenvir olundu ... Eyyubda Bahariye m evlevihlnedade dogdu:
«Orta kaoımn iki tarafına konulan hav- bu dergâhın şeyhi ve devrinin pek kibar ve
ım/group/meraKediyorum
A V N t BEY ı tıliA kpafalıl — 1350 Is t a m v l

mümtaz bir siması olan Hüseyin Fahrertdlo ret y ıllım d a bostoleaüçtir kİ garkının güf-
Dede dayısıdır. Şevki Bey nitesinin Bahariye tesi do kendilinindir:
Mevlevüıincjındt- ikameti bu münasebet İle­
TVizir olrfıı firftiıiıılı rflffl c<d
dir. N‘r<1i!iı M l m r m n*4ca Itlltnn bH bkrj*
İlk tahsilini Baha­ ta b ir d bu acAlumuerılİBi dlyonlum
riyede A g i r e f e n - Uafcnr olılo cöotU MIA ptrigaıı.
d i Mektebinde, O r­ tistad tn a l ıllo f Sadi» yı yarıda bı­
rakarak vefat etti. I; Bankası tarafından
ta tahsilini Galatasa­
basılan bu kitabı *Ûdl Cemil» maddesinden
ray) Sultanisinde yap­
tı ve 1912 d e İstanbul itibaren i tüneyin Avni Aktuç tamamladı.
Darülfünununun Ede­ AVNİ BEY (tsbakpaşalıı — İkinci Abdiil-
biyat Fakültesinden hamidin son yıllariyle Ifitft e kadar geçen
diploma aldı. Ankara devir içinde hrtaııbulun kibar hırsız ve dolan­
Muallim Mektebi fen­ dırıcılarından; gayet temiz giyinir, çok güzel
ni terbiye ve A da­ konuşur, k ır sakallı, kendisini ilk görenlerin
na Sultanisi türkçe üzerinde kalem başkâtibi veya mümeyyizi te ­
muallimliğinde bu- Avni auuç siri yapan bir adamdı. O devrin yankesicile­
lundu; B irinci Cihan (K esim N ezih) rinden Arpacı Güzel Haşan anlatır:
H arbinin ilk yılların­ Avni Bey, Mütareke yıllarında bir gün.
da ihtiyat zabiti namzedi olarak tra k cephe­ Selâtin cam ilerinden birinde ibadet ile meş­
sin e yollandı. gul iken, yanında bir tercüm an Ue U r küçük
Ketlâhiye m uhrebelerine iştirâk e tti. Bağda­ seyyah kafilesi camii gezmeye gelir; içlerinde
dın sukutunda tngjlizlere K ir düştü; iiç y ıl b ir d e h alı m eraklısı varmış. camide gördüğü
H indislanda B cllari Jtasa basında ii$era kam ­ antika b tr seccadeye takılıp kalnu j Bunu gö­
pında kaldı; 1918 m ütarekesinden so n ra va­ re n Avni Bey farsatı kaçırmamış. Evvelâ o
tanına d&ndii. 1959 da m em uriyetten em ekli gün, bu seyyah kafilesini taldbederek İni
olarak Devlet M atbaasında m usahhihlik yap­ Fransız olan halı m eraklısı seyyahın kaldığı
makta İdi. oteli öğrenm iş, sonra kendi işine uygun bir
adam olarak tanıdığı ira n b fclr h alı tüccarına
Gün görmüş, k anaat ehli, m alûm atlı, kuv­
baş vurarak falan camideki antika seccadeyi
vetli b ir kaim e sahip, benzerleri gün günden
kaça k a d ar alabileceğini sonr.uş, gidip seccade
azalm akta İstanbul efendileri ndendir. Zama­
görülm üş ve galiba b ej bin liraya pazarlık
nımızın büyük biyografi M ahmud K em al tn a l
edilmiş. B ir taşla iki kuş tasalın 1kaçırmayan
son asır Türk m usikişinaslarının h a l te rc ü ­
m eleri üzerine «Hoş SadS> adındaki son ese ­ Avni Bey oradan
rinde Hüseyin Avni Bey hakkında sn satırları Fransıza gitmiş,
kendisinin f a l a n
yazıyor:
cam iin m üdürü (!)
«Edebiyat sahasında m uhtelif m evzular­ olduğunu, hükü­
da yazıları ve şiirleri vardır. İlk m usiki m eş­ m etin aylardanberi
kini M utafzâde Ahmed Efendinin şakirdi olan m aaş verm ediğini,
babası Şevki Bey ile büyük dayısı Bahariye ço tu fu ve çocuğu
mevlevibânesi şeyhi m usiki üstadı ve neyzen ile aç kaldıklarını,
Hüseyin t'ahreddiiL Dede Efendiden alm ıştır ıltinkü ziyaretle­
Muah haren Ortaköy im am ı aziz Efendiden de rin d e camide b e­
b's bayii eser m eşk etm iştir. Ud çalm ağa da ğendiği seccadeyi
m erak ederek Ûdî N evres Beyden m üsteüd kendisine Hü bip
olm uştur. Nevâ Y ürük semaisi Ue İsfahan, liraya getirebilece­
hicaz, şeh n âı bûselik, sabâ, acem kürdi, sûzi- ğini, ancak beş yüz
uâk v e hicazkâr m akam larında on beş yirmi liranın peşn veril­
kadar şarkısı vardır. Beyâtt makamında ve mesi ta b e ttiğ in i ishıkp*|ab Anü B»r
düyek usulünde ju s ı k ı y ı Hindistandaki esa­ bildirmiş ıRedoı: fliiuâl
n ttp :/ /groups.google.c
A.NSiKUffi’E D İSl — 1351 — AVNİ BEY .Vnv.-_.l-.: m

Avni Beyin kılık vo k ıy afeti, ciddiyeti Fm n- A vni Dey yakışıklı,


5m n üzerinde em niyet u y an d ırarak çık arıp şıktı Cuma ve Pazar
be; lirayı verm iş. Avni Bey. o yu nunun la n se y ir y erlerin d eki
p iy atalard an d a eksik
birinci (aslım m u v affakiyetle k ap attıktan aon-
olm az; m ağazasında
ra. Çata tava k o jır u j. nam lı k o p u k l a r ı n iit
İVr-n gayet liranda*
jv îk d a ş seçerek s ırtla rın a slelâco le y a p tırıl­ k ı y a f e t l i * ks
mış (Ivkafı H üm âyûn N ezareti odacısı esvap- pula, fotoğraf çektin-
lan giydirilm iş. İrin im in m ağazasından y en i yorm uş gibi poz ala
b ir seccade alm ışlar: A vni Rey. E vkaf N eza­ ra k d u ru r, gelen m ü ;
ret] odacılariyle bu y e n i seccadeyi cam iye gft- te rile re gayet nazik •
m u am elelerd e b ulu ­
tOrmüf. im am ve m ü m in e fe n d ile ri çağırm ış,
nurdu.
tepsinin n e m aaş oltUklurt k en d isin ce m alûm , M eşrutiyetler, son- Avni Sojr
galiba b îr cie K urban b ay ram ı a rifesine y a­ ra tic a re ti bıraktı: <Kc*im: 11. Çim !
kın imi?, ik işer m aaş ih sa n ı şah an e çıktığım m ağarayı UapalU. J a ­
söyleyerek hadem e! h ay rata p a ra la rım d a ğ ıl­ pon eşyaların dan çoğunu konağına taşıtıp
mış ve sonra, işgal k u v v etleri k u m and an ın ın o dalarını süsledi.
Bahçeye m erak sardı, nadide çiçekli.';,
^ ram ilerdeki kıym etli halı ve seccadeleri top-
Tenk re n k y a p ra k la r yetiştirm ekle m eşgul f l ­
tattıracağı öğrenildiğinden n ezaretçe "bu gibi
orin. (19415).
tnU ve seccadelerin saray ı hüm âyûna nakline Sprmcri MİlİJUr Ala*
k a m verildiğini LİSve İle antik a seccadeyi
AVNİ BEY (Ü sküdarlı Mahmud) — C<
toplatıp alm ış ve y erin e yenisini b ırak arak , çen asır so nlariyte as-
giipe giindöz. h ü rm e t v e m in n etle u ğ u rla n a ra k n m tz başlarının seç­
camiden Çıkıp g itm iş... A ncak ü ç g ü n sonra kin t a i) i b 1 c r 1 n-
b ir Fransszin cam iye g elerek k en d isine İki d e n, A kıl H astalık­
la rı m ütehassısı; tes­
b in liraya kıym etli b ir seccade satıp b e ; yüzü­
hil edllem iyen b ir ta ­
nü peşin alan cam i m ü d ü rü n ü aram ası üzeri­
rih te Ü sküdarda doğ­
ne i) zabıtaya ak setm iş (?) Ve zabıta derh al d u. uzun zaman. Top-
IshskpaşaU Avni Beyi aram ağa koyulm uş. Bu ta ş ı T im arhânesl Baş­
namlı hırsızın ölüm ü d e o y ılla r içinde im i;. hekim liğinde bulun •
du; 1025 d e Kasunpa-
AVNİ BEV (Japon Mağazayı Sahibi) — şada ansızın öldü; 0 > '
Merhum ŞeyhiU E tibba O p eratö r Hâzım Paşa­ k ü d a rd a Eskivalidc
nın kardeşi; 1943 - 1916 arasın d a h a­ (V alideatik Camii ha-
yatta idi. H orhor civarındaki g e n i; bahçeli ziresine gömüldü
«Emrazı akliye» ve ütkM>rtl Dr_ Aral ^
evinde oturm akta idi- Eski devirde mağaza
«Terblyel akliye» a- (Retim: N«ih>
açmak, dükkân tezgâh işletm ek esnaftık sayı­ dında İki m albu eseri
lıp hor görüldüğü esnalarda dairedeki vazife­ vardır, JJftfcfcı töUfiârir
sini bırakarak ticarete girişm ek teşebbüsün­ AVNt BEV (Yenişehirli! — üivan ede­
den ve uyanıklığından geri kalm am ıştır. biyatının son biiyûk şShreltcrlndcn; takri­
Avni Beyin mağazası Veznecilerde, yanan ben; 1827 • 1820 yıllarında Kıtmeti Vcnişehi-
rindu doğmuştur. Babası. T ırlnta m utasarrıfı
Zayneb Hanım konağının, yani Ü niversite Fen
Sami Paşanın kethüdası B ekir Paşadır. Tah­
FaktUteslniB yan kapısı karşısında İdi. V itrin­
sili Yenlşetıirdedlr. Hocalarından biri de Ce­
leri, İçi envai çeşit Japon eşyası, büyük bü­ lal adında bir zattır. Avni Bey bu Celâl Efen­
yük Japon vazoları, kaseleri île dolu te siis diyi Venlşehirnaıne adlı eserinde şu betffe.
lü idi. lerle hürm etle anar: ■
o m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
BEY . V e n t^ ta rli) — 1352 — İSTANBUL

Puni-İ ısrt Cclil I-frndl irli yük bir Lakdirle hâil-


Şehrin ü«ad ı «■ırömcıntt îrtl Tiilarmı lesbil ç im i­
şilrû İRpda ÜUieİBlJır- lir. Avni Beyin Y*nl*
MünMI ^ ‘ı bcr »Tiurtldırartır şehirden İfttanbuta
hungl yıllarda tfeldlfli
Avni Bey, ba b a sı B e k ir P aşa ile T ifh ala- belli değildir, faUn-
d a bu lu n d u ğ u s ıra la rd a R um uz-lil h ik m e t afi­ bula geldikten sonra
fli (h Sam i P a l d a n âa is tifa d e ctri&inî şu b e ­
velinimeti Sami Paşa­
y itle rle b e lirtm e k le d ir; nın konağında geçir­
fiic» fahr t^{«ıwytm otma$ ite a Astadım diği günleri um bir
Sami Pa?* Jtıbi bIMibp-İ esnd f t r r i u aydınlık içinde folmi-
IN'o+'eıac&H rtıi beni m r» re h -1 M ir l in a r i iı n yorux, Ya)n» ufak hlf
M c s u r iı ü n ı ^ r h a l f y l r v rrib ( t y v t miiılûm üoi olarak kayda de­ Yerılstîtılrtj Avni Bey
ğer ki Sami paça mer­ (RMîm: ftehçei)
Srr katibi MusirtJa Nuri Paşanın 1850 <U humun torunu ve Zi­
Bagdsda vali olması üzerine katibi sjfatiyle ya Pjşarun füefleri Ha-kanl N’**ın, Darül El
beraberinde Bardada giden Avni Bey, şehrin han Müdürü) refikası Hanımefendinin, bu sa­
ulema ve udebasından aldığı hilgilerle larlht. tırların muharririne anlattıklarına göte Avni
edebî kültürünü KengHi]e|ürîöiftİ7'. Yonlşebİr- Bey, Sami Paça konağına daima at ile getir
den Islanbuİa dönüşünde, eski üstadı, manevi ve bahçeden geçerken onu pencereden gör-
maddi yardımcısı Sami Paşanın İstanbuldaki renler pek beğenirler imiş; bu rivayetin doğ­
muhteşem* konağının devamlı misafirlerinden ruluğunu Avıü Beyin Sompaşazide damad
İdi Bu vesile ile Sami Faşa merhumun mah­ Necib Paşaya yazdığı kasidelerinden de anla-
şılmaittadjr. Bu çek âhenkli çok beliğ kaside­
dumu N edb Paşaya bir müddet edebiyat ho-
de Avni Bey geçen günlerini şu beyitler ara-
İ2| ı da yapan Avni Bey unun padişaha damad
sınds anlatmaktadır:
ve sonradan da vezir otması ü 2erine yazdığı
kasidede: Saye-i at>f*M v ilid i mafi/urumin
KAmurfta olmuş idi çlmüDrî abd-i navara
S e n v e rir o ld u ğ u n a n d i b e n i d e F a rta s ü r ü r MütoadrtU arobi e sb i giran kıymet Ue
Gûyfrı eylfdl dünyayi $ebin$ahı enâm Tek-ü l*x fljler idim TâKr 11c beyael afcraa

dedikten sonra, hayatının on iki senesini Sami AşnL Beyin, hemşehrisi bulunan Beşik­
Pa?a aitesiniu himayesi altında rahatça geçir­ taş Mevlevihanesi şeyhi Kasan NaEia Dede
diğini şu beyitlerle anlatmaktadır. Efendiye «fânıad oîm ican evvel ht&nbuldz ne
İşle meşgul olduğunu da b'dmıyonu. Damad
Kafirim taâakir nimeM isua a*eri olduktan bir müddet sonra kayın pederini
f|anftdiiiııu<ta bulundum un tfcj sâl tamam kaybeden gair, Maçkada refikası Emine Hani'
O ttDUtutınbtd kim olmuş İdi ılidartn nu da toprağa veriyor. Maçkadan Bahariyeye
t ’fuk efrut-t (iıbud olsuğa mUu-J ilzam taşman Mevievihaneye nevcesinin ek si ve if»
S t u Ü li çibi ey lin»-l dürr-i Iclâl tirakım beraber getiren şair, hayatını bir in­
Duş-ı Cbhmte ^redlrmlş Mim çok Imııgûm ziva içinde geçirmiştir.
TiirX edebiyatı tarihinde değerli îm anlar Şairin kızı olan anamın anlattıklarına g5*
yetiştiren Yenişehir de Avni Beyin geçen gün­ re: Dergâhın harem dairesindeki, pencereleri
leri daima inceleme, daima faydalanma dev­ Halicin sulatma açılan odasının bir köşesin­
ridir, her gün okuyor, yazıyor, her gün bir de, sırlında aba, kâğıt ve kalem akşamın ma­
temli gölgelerini taşıyan ufuklarında sevgili
başka şairin muhitinde takdirler topluyordu. genç karısı Emine nammın yeşil gözlerini
Muallim Naci Yenİşehirde bulunduğu esna­ arayan Avni Bey, Türk Divan Edebiyatının
da Avni Bey İle görüşmesini belirten «Yadi­ son şairi, odanın bir köşesinde bulunan kü­
g â rı Avni» adlı eserinde onu, b ir Ustad JgJhî tüphanesinin bir köşesine gizlediği şjşeyi ha-
tanımış, arap ve acem edebiyatını çok 1yi bi­ lırlıyarak korkak adımlarla yaklaştı|ı külüb-
len. ÇOk İyi duyan bir değer olmak üzere bü­ hanede»! bir kitap alır gibi bir kadeh altrdı.

http://groups.goog le.co
— 1353 A V Sl BEY ,Y*rılKWrH>

hPf kadeh bir KittU her 3i<e bir kaside yara — Beyefendi her zaman meze iVtyo ley­
tirdi. JJ*hl ^ ^ kln «etbesiyJp um anlar po- lin ianesi yiyorsunuz. Htiyle herkesin bıktığı
ertaljt kararır, hizmetçi Nevnlhal, onun Revünden başka bir şey alsam?. oltnaı ınl? dfr-
rejtick lepslsiAl yavana bırakır giderdi. Çoğu ıııty. *air de:
ram*a da yemek tepsisinin geldiği gibi jubah- — İbrahim A£a zeytine hor bakma, bir
[pyitı aynen geri döndüğü de olurdu. Pek az gün gelecek htı da «or bulunacak Bugiınkü
kondurdu, dilindeki tutukluk konuşması/» d* zeytin piyasacını dÜ$Un<liıkço büyük babamın
engel oluyordu, kitapları, yazılan va«mdn İdela kerametine hükmedeceğim geliyor: re-
bitilin brr ömür geçirmiştir. Öndün h e rk » Wr VftblAl VCTIÎ1İÎ.
ıdtfiiceden kaçar gibi kaçardı, lâkin sayarak, Avni Beyin kızı Mutainc Hanınım, Eyyub*
îiirmel ederek kaçardı. Or dergUım ımıhilln- da Kutukavakda *akln Bekçlbaşı Hafız Ab­
rit -raJa içen Avni Bey» idi. DcrgJhın şeyhi dullah Efendinin mahdumu Ilaftg Şevki Bey­
bûvük musikişinas Hüseyin Fahri Dede enlş- le evlendirilmeme ailece karar verilmiş, dü­
ısrine vok hürmetkârdı, ne yapsın kİ Kamanın ğün hazırlıklarına başlanmıştı. O gece için
kötü durumu, birici Sultan Hamldin korkusu, tanınmış musi-ki üstadlarmdan müteşekkil
umt da çileden çıkarmıştı, Sultan Tlamldln mükemmel bir saz heyeti de temin edilmişti;
sincirledlği fikir hürriyetini. Türk milletinin kemani Mike, udi Sürür, neyzen Aziz Dede
iktisadi felâketini şiirleri arasında korkusuzca gibi SBHaîkâJ-lara Kanuni Ziya Bey de (Defteri
haykıran Avni Beyi dinlemekten korkardı. Halcanl N'aun Dariiİ Elhan müdürü merhum
Meşhur kafiyeler dergâhı bilhassa mu­ Ziya Paşaj katılnıuştı. Büyük üstad Zekâi De*
kabele günlari sessizce kuş* Urlardı. Avni Bey de heyetin başında bulunuyordu.
yalnız İstanbul sokaklarında değil, dergâh Yalı o gece mutadından çok fazla hare­
içinde de Lehlikfti bir adam gibi görülürdü. kât!) idi. Her tarafta lâmbalar yanmış, kar es­
Meselâ Midhat Paça kasidesi İle memuriyet lerin arkasından Bahariyenin bir gol gibi ra-
aleyhindeki manzumesinde, devrinin haksız kll sularına heyecanla titreyen ışıklar aksedi­
Udumu selis bir dil Ue .sıraladığı beyitleri yordu, İlkbaharın serin bir gece» İdL Dama­
öylesek sesle tekrarlayan Avni Beyin oda ka­ dı Şevki Beyin kalın, soprano setini çok seven
pısı hizmetçiler tarafından sıkı sıkı kapatı­ Avni Bey, o gece sevgül bir tek kısanın saa­
lıyor, bu seslerin dışarıya sızmaması temin deti yereflııe bir musiki gecesi yaşıyacakü-
ediliyordu. Kemanl Mike Suzinaktan taksim ediyor­
Avni Bey Bahariye dergâhından adlîye- du. fimfa Ağanm suzinak peşrevinden sonra
dek! vazifesine yaz günlerinde ekseriya ka­ besteler okundu, sıra ağır aksaklara gelmişti.
yıkla giderdi, kayıkçı İbrahim Aga şairin ve- Zekâ! Bedenin defe vurduğu bîr parmak dar­
falından sonra derg&hfa bin bîr gün hizmet besiyle:
Mip içllc çıkanpr dede olmuştur. V akt-ı ra İm nokta e tm işk en M itilıi c ı > i I n t
!bnhim Aga. bu satırların muharririne, Bir ni£ifa>ı Intfa lây ık (örMdin e j kırlı beni
dedetinio hâtıralarından sin açardı; ne kadar şarkısına girildi, bu şarkının güftesi Avni Be­
yazıktır kİ çocukluk aklı ile hepsi zaptedile* yin besteni Zekâl Dedenin idî. Zckâi Dede bu
sıemİştir. İbrahim Dede, orta boylu, kara sa­ şarkıya başlarken güderiyle Avni Beyi arı­
kallı. kara gözlü, oldukça sert U r zat idL Son yordu. Halbuki şair dâgün evini bira* evvel
zamanlarda dergâha tu rb a la r oldu; Avni Be­ terketznjştf. O gece zçîn arkadaşlarından şair
yin de içinde bulunduğu türbede kandilleri Üsküdarlı Hakkı Beyle Muallim Feyzi £fen-
bet gece o yakardı, İbrahim Dedenin bana di de davetli İdiler. Avni Bey, dergâhın şeyhi
arılattığı fıkralardan biri de şudur: Hüseyin Fahreddîn Efendiden, misafirlerinin
Avni Bey bir gün Bahariyeye gelmek baston, pardesu gibi eşyalarını saklamak *Çin
Yemiş iskelesinden kayığa bindikten bir boş bir hücrenin anahtarını işlemişti Şeyh
m&ddel sonra mutadı itere şişesini açımj, b tr Efendi her zamanki gibi düşündü, misafirlere
kadeh içmiş, birkaç tane de acytın yemişli. ait eşyaların haremde saklanabileceğim s$y*
İbrahim Aga bu fukara mezesine hor zaman tedi; çünkü verilecek bir anahtarla belki bir*
kuıaRûtş, artık sabrı tükenmiş, çok hürmet et­ kaç şife de açılabilirdi. Anahtarları vermedi,
tiği efendisine: şak arkadaşları ile derhal saz seslerinden
ıjn/group/merakediyorum
lV'-’İİ y — 1354 — tSTAtfBUl

(iî &Ivîaşlı. Bu- !:A»Foh Ut* hir vehim, düğünün kalan kem ikleri b ir tabuta konularak ihtiram-
r*çr-EJi? zahirledi. Halbuki Avni Beyin sar- la Adeta ikinci b ir cenaze m erasim i yapılmak
ftc,,' r '-; ! jtjla grtnılmemî$li. O Itiçlıir Vftîilt bod- .suretiyle Maçkflj'a getiriliyordu; Çok hazîa
m;.-î •> u a ıh ^ 1.. ;>s hîçblr vakit rekâttın. dirâ- bir tabin m eydana geldi. Çırağımdan h-arekut
meşhur lerbiyesuıi fca?bclroerol$li. Ve* eden Şeyh Nazi fin tab u tu İle Maçkadan ha­
ni'vhîrii ' ' uj Bey *:$e şişe İçmez; yudum yu- reket eden kızı Em ine İlanım ) hâm il olan ta*
divanımla sarhoşluğu tasvir eden hut karşılaştı; küçük ta b u t, büyük tabutu ta*
hak:JcAitoi) tivade şâiran r bir m übalâğanın kip e tti. A vni Bey. zevcesinin v c biraz son­
tücrf : bu şiirlerden ufak, lâkin kav* ra d a oğlu H üsam eddiııin ölüm leri üzerine
vetli Vj örnek vermek İftrımdır: zevcesinin ağzından. Divan Edebiyatının on
İU2İ» m ersiyelerinden birini yardı:
S c n a :s l «dur ki ntnhsrre v a n s ra BÖylrye
SU klırabrir tın >er n r malıaMIr aetÜ r t>u l» I TA srlıkle l â l e s i n K erfarlâ e tti beril
Tîk ! c H lâ d ı verem â lr« b ıra k tı
A m i Bey, düğünden bir müddet sonra
Zahm-I h u n riz i cl|*rfı»Kâys m erh em dir d ty a
dergâhtan ayrılarak Divaııyohmriâ iki Jcatlı ItaAlor y a k lı ta b tb a o s»»*.i ttte â a ta a
kâgîr brr eve taşınmış* orada yalnızca b ir h a­ G ünde f i; rrövtot ben i d H h tn f d û b dâğ-ı r ] |r r
yat geçirmeğe başlamıştı. B ir d e v i k i r Itm enıfelir derd-l h î derm anım a
Avni Beyin civarında oturan, bu satırla­ A kib ^l b ir d em de l a n bo$do şe h h l <>tü b ra l
Ejr d irin » k en d i k an u n girrfî i h t r karnına
rın m uharririnin, musiki üstadı m erhum Ha-
Hâk-I de rflâ M Ç t n t u ı'd a o tu y im e th te «lop
£ız Aziz Efendinin (Cumhur Başkanlığı eski Vfiti<tün d e v le tle ırrld i tü lb e -l ah zâm ısa
genel sekreteri Kemal C cdeleç'in dayısı) an­ Ç ıktım İK tikbİlİne tib ııt-ı b i n M M İle
ladıklarına göre: kendisini ekseri akşam lar C av fe d â k ıld ın k n dnm J vâlid-i zâşannaa
rica edip evine davet ed er ve bazı musiki eser­ o t hvm â-yi hlnu nM in g i r d i n kan ad ı a i l i u
leri okuturmuş. Itrinin bir bestesi okunurken U m tu ttu m beççe-i m ttrg-i d İM jo lf a m m
H acte£âh-ı bcyM ilü y in e ittim İn tik a l
güzel gezlerinin kenarlarında y aşlar hirikir-
Bu y alan d ünyâ evi [ iy ık deftildl şanım a
kirıniş, musikişinas Nigoos'un Hicaz maka* R iblellm den e lli {Un g e ç tik te bft rmr<) Ilıtdft
mindan: . Özleyip «glum U nsâm eddin’i aldım yanım a
G üliaU n-ı il-İ Z e h riM a n d f le r p ir e m gibi
Turalanm ış ıım a saçm K Jto a in b ir gonca takdfm e y led im Yexdâmma
C&sctı benden b eter r>lttua
Vâ İlâh i ebl*i beyt-t M ıu ta fa m n ark ın a
jariH’ iıvı da beraber tek rar ederm lç. *— Be­ M erham et ksl h a lim e b a k m a benim nokc&nuua
ler olsun!., B eter ol&unL? derm iş. Aziz E fen ­ Avni Bey, m em uriyetinin Ü sküdar Bida­
di t a ta le r olsun nekaratuun kime ait oldu- yet M ahkemesi âzalıguıa nakli Üzerine Üskü-
:.'î‘ h sormuş. «o... o . d e m i ş . Acaba bu o... d ara taşın m ak m ecburiyetinde kalmış, semti­
h» 'em in '.cin tekrarlanm ıştı? Meçhul kal­ ni öğrencm ediğlm b ir y erd e oturm uştur. Ana­
mışı ır. mın aık sık ziyaret e ttiğ i babasını son zamaa*
B e ^ ta ş la n Maçfcaya. Maçkadan B ahari­ larda nfkâhladıgı iyi b ir kadın la beraber gar*
ye** nakleden mevlevlhane, Maşkada bulun­ müş. b u çerkes kadını Avui Beye çok sadık
duğu zanıanljrdâ. dergâhın yüksek ta ş m erdi- imiş, anam ı da Öz k u ı gibi severm iş.
enlcniMİCrt dü-?rek zedelenen vücudu ile Son yazılarının b ir kısm ının da en*
&g*cui olan hastalığının sonucunda* gençtik da kaybolduğunu anlatan zavallı anam, ha*
ve gfeslliğinin en hararetli çağında uzun k ir­ basm m hicranına bir de ortadan yok olan
pikli yeşil gözlerini Allahma çeviren zevcesi eserlerinin üzüntüsünü eklerdi. Babasının
Emini: ilanım ın iftirak aiefl ile tutuşan şai­ karşısında küçük yaştan beri diz çökerek oku­
rin muhayyilesi Divan Edebiyatının en ha duğu Türk Edebiyatının Ölmez eserlerini an­
z.n, en orijinal mersiyelerinden birini ya- lamağa çalışan anam, güzel yazılar da yazar­
ratmçtır, P,u mersiyeyi buraya, tarihi ve te ­ dı. H âtıralarım yazdığı b ir d efterin Darüla­
sadüfi bir olayı belirterek aynen nakletmek cezede süprüntü tenekesine atıldığına emi­
lâzımdır. nim- Bu defter bugün m eydanda bulunsaydı,
Beşiktaş mçvlevihancs) Maçkaya nakle­ belki de Avni B ey hakkında daha fazla jcyiei’
dilirken orada metlfun bazı Mevlevi büyük­ öğrenmiş bulunacaktık.
lerinin mezarları da Maçkaya ta$un yordu. Avni Bey (15 eübicca 1301) 18B3 de g&

http://groups.google.co
— u s s — AVNİ BET ıY«nKWH!>

terini yum duğu C iltti dardaki fa k irin e evin­ zelleri, mesnevileri, rubaileri h a tıl bazı hic­
den kaldırılarak vasiyyeîi m ucibince Eyyub- viyeleri onun şiir dilini tetkik eden birçok ze­
da Bahariye d e rg i htnm bulunduğu yerde, kain vat tarafından görülem em iştir.
pederi Nazif Efendinin tü rb esind e zevcwl Aml büyük İlhanı kaynağı büyiik Türk
Emine Hanım yanm a defnolunm uştur. şairi M evlinanın Mesnevisidir. Mesneviyi ez­
Kütüphanesi: bere bilir. Divanı Kebir elinden düşmez İmif.
Avni B e ; Bagdndda bulunduğu esnada İt — M ecmuaları ve d iğ e r eserieri:
tedarik elliği birçok m ühim tarih i, edebi yaz­
Kendi et y a m ı m ecm ualarında hayatı­
ma eserler arasında b ir do M ir Ali h altı ile
nın jsısrca parça sayfaları görülm ektedir, G t-
M evlina'nın m uzehheb büyük divan ı vardı.
libolu ve m ülhakatına ait kasaba, koy isimleri,
Bu çok nefis kitab d iğ erlerin d en üstün idi.
Hağdad aeyalıati. bazı zevatın ölüm tarihleri,
Şeyh Hüseyin Fahrcd din efe n d in in k ütü p­
resim ler, yarım kalm ış rum cadan dilimize
hanesinde büyük b ir titizlikle saklanan bu
çevrilm iş b ir rom an, bilmemi? bir piyes, ilmi
çnîc değerli eser, çok le ts s ü f o lu n u r k i bu
ıstılaha!, lügati, atyasi m akaleler, imzalar, mı*-
satırların m u h arriri H lndlstanda eair ik en d i­
ra îa r, m ektup su retleri. Ateşgedo, M ir'atı ett-
ğer kıymetli yazm alar g ib i o rta d a n kayboldu.
nun, Y eni$ehlrnâm e, Mesnevi tercüm esi bu
Yenikapt M evtevjhânesinin son şeyhi A bdül-
m ecm uaların içindedir.
baki EJeudi tarafın dan O kunan ve okutulan
Bivan-t K ebir-i M evlâna'nın şimdi, nerede ol­ Avni Bey, A rap ve A cemeeden baj-
duğu kesin olarak belli d eğildi;. B ugün İçin k a R um ca ve b iraz da Fransızca bilirdi. Avni-
mübalâğasız on bin lira d eğ erin d e olan bu nin P araca divanı İra n şairlerinin bile laktil-
yazmanın ayna gibi p a rla k Iran lik e s l k a b ı d irin i kazaıw K |tır. Bütün yazılanın to p lu bir
üzerinde, onun hakiki sahibi olan ve bugün h ald e bastırm ak T ü rk Edebiyat Tarihi namı­
Darülacezenin fu k ara m ezarlığında yeri belli na bir feag&nç olacaktır. O nun şiirlerinden
olnuyan zavallı annem in hayatini g ö rü r gibi ueun M isaller verm eğe bu biyografinin ç er­
oluyorum. çevesi d a r g elir; bu hususta ufak birkaç ö r­
Avni B eyin bilyilk zo rlu klar içinde top­ nek v erm ekle iktifa olunm uştur.
ladığı Silah hâzinesi B alıariye dergâhının son Gb k I
hayaleti gibi ortadan kayboldu.
Mabııflr bizim â y im 'i kcyftyyptliHtodir
Y enişehirli Avni Beyin eeerlcri: Gavga-yı feıyamel b a te r i b a le tim ialir
1 Divan;, tam divan tekniği ile te rtip B ir âtepe salılın ttiai e y malıNka kim
D uıch « e r i n a ir c i hasreU m lzdir
edilmiş bulunan divanın y arısı k a d a n H icri
Va h a r ı beta ya kadeh-t mtygede-l gam
1S06 İM 1887) tarihin de M abm udbey M at­ Avni te k e lim her n e ise k ısn e lîm n d tr
baasında basılm ıştır, Ru nüshayı okurken
üzülmemek kabil değildir. O zaman M aarif K ıta
Nezareti tetkiki m üellefat komisyonu ta ra fın ­ Stfly sun [Turafak zaman d eğildir sakı
dan basım İzni verilen bu divan yanlışlarla VakM gıım-ti İm tihan d eğildir saki
doludur. K asideler birbirine, gazeller içiçe !>itayay.f ricnl kim y aîan d r d e rle r
girmiçtir. TerÜ b yanlışlıklarının b ir cetveli V allah billâb i l g i d i r Bakî
yapılsa bir risale m eydana gelir. Sansür ta ­ Cevdet P h jj SaaMeNİDifeıı
rafından çıkarılan beyitler, kelim eler sayısız­ Afiliye m akanu gSrm om tstir
dır. Saraya verilen b ir ju rn a l ite to plattırılıp Z atı JJİhl b ir vüm d-l fidir
Ayasofya Hamamının külhanında yakılan bn BE nlncf p c lılt Tılr m eralle
divanin elde kalan nüshaları n sdtr bulunur T e rtib ia e atım ım ızı kaait
kitablar arasındadır. Bu satırların m uharriri B e y itle r
tarafından m uhtelif el yazısı mecmualarından
Şarab efçan olur bul u per i pervâne d5nddkce
uzun bir emcik neiicosi olarak tam külliyat Sttkftneiyap alnr tufan ı Banı |><\ rniru- (liindtjltç^
halinde hazırlanan bir muazzam nüsha, şairin ***
edebi hüviyetinin tetkiki bakımından çok m ü­ n e y e ü m M m n a i e f r a d ı m tlk i m lIM İıı
himdir. Avni Bey m atbu. eksik dtv.nnı île tam E fk fin o so ra a a fe le k e k l i u n u ( M e r i r
olarak anlaşılamaz, basılmamış kasideleri, ga­

m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
AVtfJ paşa — &TAN-BOL

Mahgrrd* haiıp <r| atf-rt*! lUbM Kı<ın ayıp tir­


Kif* ttU Allaha Mİ* «ÛKbjjylr ler. yafm orlu
i •* havalarda çent
öj-lr Mf'yösi UMNAyln bu fcurttlrbd* kim Biye a ra tm a * , iyi
Mucibi [İdi olur hirlyjıJ» »flınn biliri bir çuhadan ya-
• Avni A kıur p?|jm ejkimefc
AVNİ PAŞA (Şerif Me hin eril — Mate­ bilme*, müteva-
matik bilginlerinden: Harbiye mektebinin er- zL kalender l?l
kJnılıflrb smı/!arı aıtrononıi ve laiaiml arazi bir kisve idi. A-
muallimi: (H. 12X21 1878 da, Harbfye mekte­ tafrangalığa <10ş
binden çıtan erklnriıarblerin birincisidir.- kün olmayan Is- ^
mektepteki kinyesf »Avni Elendi Suitante- tanbullular ta n ­
Ifm* idi. Tophanel Âmire Meclisi balığında. rından bir ya-
Demirkapıda Askeri Feriklik rütbesinde de n m asır kadar
Harbiye Nezareti İstihkâm dairesi ikinci reis­ seve seve giyil*
liğinde bulundu. Galatasaray Lisesi edebiyat roiştir. Abriülâ- Aı-nlY^l H â J ır Ö m e r F i l i
muallimi Üten ölen Refet Avni, bu Mtın oğ­ zİKin do avniy- KfcmlTnln sırtın d a
ludur. Faça, yazın Göztepede deniz kenarın­ yeli bir foto£ra (R esim : A vbao)
daki köşkünde, kışın da ÇenberliUş karşısın­ fl vardır.
da. arsasına Turan apartmsniylc diğer bir
AVRAM GARANTİ — ıB : Galanti, Av-
apritnatı yapılını; olan kaynatasına alt penbe
ramı
boyalı kâglr konakla otururdu.
AVRAM U îO \ fMlşnnogluı — Matbaacı;
Bermed Muhtar Al (19
H. 1300i V. 1882 de açmış olduğu matbaası
AVNtPAŞA SOK ACI — Süley maniye El­ Çakmakçılar Yokuşunda aralık sokakta idi
manı! mahallesi sokaklarındattdır. Ayşekn- H unıfat ve litografya üzerine türkçe, nunca.
dmhamaım ve Kirazlımescid sokakları ara­ Iratısızta, erm enke ve yahudtce eserler dlaer
sında uzanır. ve basardı. Matbaası ve kendi hayatı hakkında
Ayşekadııthamûım Sokağı kavşağından ge başka b ir kayda rastlanamadı.
lindiğine göre yol, iki araba geçecek genişlikle BiW .; R u m i M aarif S d n i n d .
»« kaba taş döşelidir, ilerde hatif sote dön­ AVRAT PAZARI — Satıcısı da alıcısı da
düğü yere kadar hep ü te r katlı ahşaplarla be- kadın olan pazarlardır ki latanbulda da bir
»nm iştir. sem te vaktiyle adını verecek kadar büyük bir
Kıvrım yakınlarında bozulan ve hafif me- Avratpazan kurulurdu. İstanbul Avratpazan.
ytlleşen yol, kıvrımdan sonra birden dikleşir, Cerrahpaşa - Kocamuştafapasa Caddesi bo*
ikişer üçer kal k iflr ve ahşaplar arasından yanda, kısmen de Arkadtyus sütunu dofin*
geçerek yokuş halinde ve bozuk bir şekilde den Tasmektep, Bayrampaşa medrese ve tür-
Kirazlımesdd Sokağına kavuşur. Sekenesi orta basınç çtkan yağhane sokağında ve kısmen de
hallice mttslümaıı. Tiirk aileleridir. ITemmoz H tseld Caddesinin buraya düşen parçası oze-
1947), rinde kurulurdu kî sem t Avratpazan diye ma­
ruftu. H attâ. Kanunînin zevcesi Hurrem Sul*
tanın, cami, mektep, medrese, imaret, hamam
AVNİYK — Bilhassa lntanbulda Sultan ve bir baetahaneden m iirekktp aıunjaam hay*
Aalz umanında çok taamrafim elmiş bir ku­ ratı i uça eı,lileceği zaman, ısıırci] rnahsusada
kuletalı kaput - yağmurluktur. Seraaker HU- burası, Avralpaaan acçürniflL
Reyin Avni tarafından ordu erkân ve zabıtanı İstanbul Ansiklopedisinin asJJ vc necifı
için de kabul edildiğinden paganın adına nis- dostlarından Reşad MimarogJu. göndermen
betlç AvıJyye denildiği söylenir. Tercihan Uitlunds bulunduğu notlan/ı birinde, ki bu
deve tüyü ve siyah çuhalardan yapılır, bede­ notların hepsi îslanbulun thriJıî ve içtimai to­
ni ve kollan bol, kukuletanın kenarı, ünleri, pografyası bakımından e^slz bir kıymet taçı-
omuz, yan dikişleri ve kol dikişleri çuhanın maktadır, Avratpazan hakkında şunUn ya­
renginde bir şeritte çevrilirdi. zıyor:

http://groups.goog le.c
V
| « .v s u u tr a r a _ j3 j 7 _

«rAçfes 4> '<ntU olan pederim İbrahim daha v s u zun. C « m l ı p i f i C am ii yanın*


I^ıfl Bey f f Myül: «alide» Hadice fbıhfeş d a k m l K urftçO haşı Sokaftınu» b a ş ın a k a d a r
iuıum Cerrahpaşa Avralpazanntn kunilduğu im tid a t e ttiğ in i « b y le rle r idi»
rjm ântın i itiştiklerini adylerlerdl. Şehzade-
hkiM 'kdak: Dıreklcrarasııun küçük çapında. AVK.tTPA9C.tKt İM MAMI — (B. Hz*
^ I e n kiremit He örtülü ahşap cHger bir seki Bostan Hamamlı
da Cerratıpaşada Avralpazartn- AVRATPA/Altl YANGINI — Ul 1İ40>
d* çardı İV05 tarihinde çatı kaldırılmış ve M IÎW de Sipahi çavuşlarından Mehmed Ça­
alt.;:.* »»* dükkânlar sokağa Çkkrotştır. Burada vuşun evinde:) çıkan ateyie bir İka ev yandı;
dört bah'eli kahve, bir tatlıcı dükkânı, iki yapılan tahkikatta yangının bu zatın Ur acem
bakkal btr de manav vardı; bu Direklerarası-
kölesi tarafından İntikam maksadiyle çıkant*
tun hududu, Üçüncü Belediye dairesi çıkmazı dıfı anlajıldı.
ile CanbazJye Mescidi sokağı idi. Yine merhum
pederle büyük valide 1255 — 1830 tarihinden A V R U P A — I k ın t) M a h m u d d e v ri s o n ­
«weL Avraipazarınm Direklerarası kısmının l a r ı ile b i t h a s u T a n z im a t l>evri d e n ile n A b-

tSSti da Ceırat»p»&* * KûcawesUİapa»a Caddeleri. Kiffki Caddesi. Davndiuça - Hrkimogiu • Altıaamet


Caddeleri, Avralpnan • D iıtU enn», Contaröre ve Hobyar MahaUrtefl
fH iuntını g*rc kroki . plkıu çizen: Reşad Mimaroghı)
I— Davudpaşa Bahçeli Kalıvesİ; 2— âaselübostai) Homww; 3— Bsoekl Turşucusu; 4— SÜrfeti; 5— B *
k tm : S— Bakkal; 1— Hn**ki ImoreU. Haaeki Kıs, Mektebi, Uanokl « e d w w si. 5 tfa W » ; 8— Tımarhane:
8— Zindan: 10— ıfeicim ailualipeşa Camii; U — Davodfrofa Camii; l î — Mezarlık: 13— Helvacı Ömer Ajto*
ma d ü k M » | * _ Ç aktır Ç e şn e ; 15— KMDİk A M U rm e k » evi: 10— Divanı Muhasebat Reİri Zttfcdİ Beyin ko-
aajjı; 17— Haseki Cam ii; i t — Tekke: 19— Bayrampaşa Türbesi: 3«— Yafthaoe; 21— Tennekleb; 22—
Arabhoca M ektebi; 98— Taytekfteler: Levanın R d ri Ali P t « konağı. yıkılm ıştır: 25— D a v u d im RQı>
diyeti: 2$— ç U tefınn ; 27^- Şerhtilhorem MescJfU; z&— Balm um ucuJino EvJ. Mllfir Kdhı*m P«$ı; 2®—
Tuaufiu Ömer Efeıtfllnla evi; 30— CeSti .S ihir Beyûı evi; d İ— TakJyiiddİn Pus» ArKUıfir 32— IW p « r Jfe*
«MU — Namık Kem al'in pederi M mlafa Beyi» kenafcı: &*— O cek bortanı; 35 — Va»)UU Eeûbaıi*#!
38— M ctarlık; 37— AbdUleebbar Beyin U g k kenaftı ve baht rai; «W— İzzet l* ja konağı; S*— E vini MU*
leşatı niL «o Efendi konağı; 40— KBr Metunedi» kabvtal; 41— M ünem tlu aUeainİn evi; 43— H u ü ı Pat* k »
Q&£t: 4 ü _ M c fta r konak?; 44— Sakilli (flkoliaitı *ebxe boitanı: Karakol: İft— D efterdar HftMyln
RBçdl Kreodi towAx; 4?— Canbeziye Me*ddi; 48— Mezarlık; 48— KawKiih*cUrı A ü Beyle «vf, c em b»
i» fa Eczahtmai; » — ArkaÜfUS SOUUnt; 91— Fırt»; « — A vnK puarı. M rrfrfe ttn st «e Imktektı
t ^ P«rıH oian bosiaıu-
om/group/tnerakedıyorum
fil
A V R W A fft'Tt'ffRA.VESf — I35Ö —
İSTANBUL

iulmectd v* AbdülâtMo münevver mutUkJ-


>*; devrinde. Terklerin AvrupalI kılık ve kı­
yafetine rağbel etmeğe b uladıkları sırada,
kadın vc erkek, saç kesimi ve yüz çeki ditoe*
Dinde de yefiiÜJcJer oiırniffu; K ad ın ın la aîw
boyunca fkj kaşın (Ütüne dökülen top kAkÜt
hırâktiter; erkekler, btlhaoıa gençler ve bulvıg
çağındaki oğlan çocukları yazıtı baylarım us­
turaya vurdurur ve kışın da bir parm ak enin­
den fazla saç bırakmazken saçlarını AvrupalI­
lar git» ulattılar. yüz şekillerine giirc yandan,
ortadan ayırıp taradılar; kadınların top kâ­
külleriyle nevcivankruı ve oglanl&ların uzun
saçlarına «Avrupa* denildi.
İkinci Mahmud devrinin kıyafet inkılâbı­
na kadar. bUl&g çağından sonra saç ancak kö­
çek oğlanlar veya mahbubdost ekâbiıin y â n i
ağyardan gizli tak ip büyüttük*
leri slnebülbülleri tarafından
bırakıltrcü; İkinci Mahmudun
setlre pan talan giydirmesi ka­
dar taranan uzun saçlar da mu-
U au ıb muhafazakârlarca hoş
karşılanmamıştı, «Fireııgo taklid
b id a ti dediier; devrin zihniye­
tini gösteren hır fıkra vardır: Çeçen ısır sonu*!* İsiirMMi
Etem Pertev Paşa, iki oğ­ Avrupa nottııa, bir Haoımrfcn-
dİ w ıdnbtıtı içinde Wç0 k
luna setire panlalon giydirip hanım
Sultan Mabmuda götürür, pa­ {.MUaahOııidf, Ctkl İstanbul
dişah çocukları sevip okşadıktan TOajıÇt)
sonra babalarına: «B aşlanm tı­
raş ettirmişsiniz başları da Av­ Bejimle saçına rışık Hm gfcrçrk
rupa oteuıı» der, Pertev Paşa: Ağa «atanarak tlığvub ktfftk
Kftçekler içinde Hepekje, falfi
«Nede oluyorlar da efendimiz..* r anini yek böyle çİçHt
diye cevap verecek olur. Sultan _
Mahmud: «Alışırlar alışırlar saç- Uçak «h am ben «lydlroem be» Mjraam
la n Avrupa olsun..* dîye em­ A v rn p v ı t e n larasam h r n kokum
IBjitdûp de ayatuu fipdûne
reder.
n e gam kalır m lasam
Aşağıdaki manzume adım Paç& M a m » v n c tK iı nola
tesbit edemediğimiz muhafaza­ Beni k a ta n beyim yanına l«Ea
k âr bir sairin «Avrupa* U bir
genç pasaîâdeyi tehzil yollu ya­ Dfne bu kutan* awucon yaia.
zılmıştır:
AVRUPA KÜTÜPHANESİ
M yarasım^ ak pantalon m um SİM — 1830 - löflO araainda, BatuâU
Peşindeki Afpklan kum jtlbl Caddesinin Franauca kitab ve
GUzcl beyhn chraaU na İçinde gazete satılan îlk dükkânların­
Tfae çıkmış «akalı to k u » gibi
dan biridir, sahibi A. Biberciyan
Gönül (e le r başıuda İd avrupa adında bir ermeni idi: bilhassa
O M beyim h rm a a d ıd ır b e n koppa fıecca «onunda Alafranga banım
D iv e i JU«ıa acel» £ülfc» | d l r mİ ve fe rtç e altında ecnebi dil Öğrenmeğe hevesli
İ lin e v lrm hem c u t i n b jk ! m im E d ü İManfeuI ya|ayifi> mekteplileri «İ’Ecolier lUttstei*

http://groups.google.co
— 1359 — A V H lîP A TİYATROSU

•U rct.l Français Uluslr®. gibi mecmualar* ralı. enayi tutkunlar bulunuyordu Hıncahınç
jîjone kaydederlerdi dolar, yer bulunmazdı.
Bibi : P n 'I t n G ı m t a l l .
Evet. Bir gün yine bu oda böyle yükünü
. « H f M TİYATROSU — Geçen «sır almıştı. Ifc ıU h ı Peruz kemali bavf ve teUş-
sonlarında G alatının oyunla rczalethanelerin- la fırladı. Ardı sıra odanın kapısından iç) dı­
jpn: .\hnıed Rasim. «Fuhuşialık* deki h âtı­ şın* çıkıyormuş gibi b ir boğanına göründü
raları aralında, bu tiyatroyu şdytc tasvir edi­ Çıkanların cümlesi de korkudan yekdiğerine
yor: benzemelerdi!
«Penız'un kaşı, gözü, ağzı, burnu, tavrı, O anda acı acı bir feryad duyuldu. Bu
hali, goi s!lzü;D, nağmeleri, davudi sesi daha (eryad:
dilfîrtb. (tolM cazlb, daha tatlı gelirdi. Meselâ — Ah!.. Vuruldum!.. Sol mememden!..
boynunda mısırbugdaycı sepeti, elinde tas ile Yandım!,,
Diyordu.
çıkarak:
Mitinim kanırtırken Çıkanların biri de:
Dununını savururken — Bıçakçı P etri vurdu!..
diye basayıp: Diyor, giraler d ö nıü, baş açık, eller, du­
Usta yapar, firak ı s t ı r daklar Serzedar bir halde:
Satam az» dayak atar — Tutun!
kuyruğu Ue bitirdi tnî localardan, sandalya-. N ârasijle tiyatronun merdiveninden ka­
lardan çiçekler, buketler, fiyongalı m ektuplar çıyordu.
Btıhr, şan girdi, hilngürdü. patırdıdan bina Ne dersini;? Bir dakika sonra koca bina­
yatılacak zannedilirdil da zavallı m ecruhtan bnşka kimse kalmadı
P eru ı daha işveli, daha şiveli, daha ma­ idi...
rifetli, daha şehvet İmiz, daha m unis gorünü- Ben refikim ile beraber arka camlardan
yordıl. Onun için tiyatronun sahneye karib birinin ününde dona kalmıştık. Korku ikiu>>-
ciheti dopdolu bulunuyordu. Tersane; topçu zi de sanki mıhlamıştı. Caddeye bakabildiğim
neferlerinden, sıkma p o tu r üstüne kukuleteli zaman yüzlerce kimsenin başı y u k an d ı &v»-
sako giymiş naturlardan, d e littla rd a ıı, hafiye kibe bıtizaren birikmiş olduklarını gördüm.
efradından. mavnacı, salapuryacılardan tu ­ En nihayet bir iki polis, ellerinde taban­
tun da kaleni mümeyyizlerine, on dört o n beş ca olduğu baide göründüler. A rdları sıra üç
yaglanndaki çocuklara varıncaya k ad ar bü­ kişi de geldi. Bıçakçı P e tfi odanın cammda’>
tün tenevvünt buralarda ahzj mevki ederlerdi. atlam ış gitmiş imi}!...
Arada o rad a hissi rekab et sahneye işpor­ M ecruhu kaldırdılar, koltuğuna girdiler...
ta artığı limon, portakal kabuğu, çıy yumur­ Sürükler gibi götürdüler Biçarenin ÜBtn başı
ta. muşmula attırır, rakipler arasından tokat­ kan içinde idL Sararmış, gdzleri kapanık, ağzı
tan. sopa, usturpadan başlayan münazara us­ açık idi.
tura, bıçak, dem ir keşidesi, bazan da tabanca Yine diyorlardı ki:
emtahtı ile nihayet bulurdu. — Komik Hamdi Efendi içeride bayıl­
O zaman Peruz için derler idi ki: mış!..
— Çok kimsenin katili olmuş, çok gen­ — Büyük tsmail Efendi sahnenin altına
cin canını yakımş bir kabbedir!.. saklanmış!..
Bu hükmü hattâ bir vak'a da ispat et­ Peruz ortadan kaybolmuş?--.*
tiydi: Sermed Muhtar Alus da «On ikiler» adın­
Bir gün oyun henüz başlamamıştı. Sah­ daki romanında şunları yazıyor:
neye fiden yolun solunda bir oda vardı kt oro- «Avrupa tiyatrosu Komik Arifin idare­
da kahve, bira gibi M eşrubat satılırdı.. Bittabi sinde. Burada da, birkaç yıl sonra Utan bula ün
ben buraya giremezdim. Süzün doğrusu gir- yayacak aktrisler ve aktörler:
tnefe de cesaret edemezdim, çtlnkii burada Meşhur Perua, Aranlk, hanende Deli Pe­
Galotada ün kazanmış kabadayılar, hacamat­ rm , Agato Elcili... Kavuklu Hamdl, Büyük İs­
çılar ([). polisler, biraz evvel söylediğim hafi- mail. Komik AH Hıza, Kiiçiik Asım (Alim Ba-
yeier, şuradan buradan getirilmiş kanlar, pa­ ba). Davulcu Aiımed, Hukttylii Avram

m/group/merakediyorum
AVai KA OCARI 1360 — İs t a n b u l

Peruz. Şerbethane Sokağı umumhsneci- masım temin için de, aralarından bir sene
terinden KsUfaryamn km; babahgı de meş- müddrrtle ikf vekil seçmeleri usulü kabul edil­
hur Tavukçu Miüsl.r miştir. Kilerine verilen beratlarla Avrupa tü«^
carlarına, ortaklarına ve ikişer noter hizmet­
AVIH'P.l TCCCARr — Üçüncü Selim
kârlarına temin nlunan menfaatler şunlar Ol­
»m âni ile Taratma! t an u sonraya kadar ge­ muştur:
çen devir IçEndc, Türkiye lebaasindart olup rid
biJJıasafl Türkiye ile Avrupa arasında ticaret* ^Kendileri veya adamları, ka^li ticaret ilt;
te meşgul vc devletçe hl mayo gören gayri l)Jr yere gidecek oMukta, yo! emirlerinin çık­
mlislimlere eriten . resmî bir Unvandır Bu masında şûra t ve suhulet gösterilecektir
devlet himayesine, bu mevzuda y m yazan­ Adamlarından biri, ieabederse, memleketin
ların tâbiriyle imtiyaz demek çala**- ayni İm* dlger herhangi bir ticaret merkezinde Mura*
tlyaaa sahip otan Türkiye tebaası müslüman bilecektir. Herhangi bir yerden genelli ala­
tüccarlara da ıHayriye tüccarı» (tavanı veril- cakları oldukta, vekillerin ve esnafın tevatU-
miçti (B.: Hayriye Tüccar*I, ren şehadetleri jjuümajm takdirinde, matlubu
Gerek Avrupa tüccarlarının, gerekse Hay* mahkemece tahsil olunacak ve ancak yilsde
rlye tiicca.rian.iUQ devletçe sureti mahsusada iki lahsll resmi alınacaktır. Müslim ve gayri
himaye edilmesin» Kapitülasyonlardan istifrı- müallm Türkiye tebaasından biriyle veya bir
de eden ve «miiste'men* denilen ecnebi tüc­ ccnebi ûc 4000 akçadan ziyadelik dâvalarına
carlara karşı alınmış bir tedbir olarak bakı­ kenar mahkemelerde değil, arz odasında, sa-
labilir. dırâaam huzurunda bakılacaktır. Gerek müft­
Avrupa tüccarları, dahilde vc hariçteki üm, gerek reayadan biri, Avrupa tüccarım da­
ortaklariyle beraber, bilylik serm ayeleri tem* va edip mürafaa için hâkim huzuruna çıkart­
Bil ederlerdi. Etlerinde firmanın mümessiline mak istediğinde Avrupa tüccarının itibarını
hitaben yazılmış birer beratı hümâyûn vardı kesrediçi bir muamelede bulunulmıyacak mah­
kl, Avrupa tüccar] intihap olunanlardan be­ kemeye, n frır tarafından tâyin edilen müba­
ratın tevcihinde ve tebeddülü saltanat vuku* ş ir île getirilecektir, hapsi iktiza ederse, yine
unda tecdidinde 1500 kuruş bir h arç alınırdı; pâzır (Divanı hüm ayun beylUttisi) tarafından
o devrin rayicine ve işin azametine nisbetle hapsedilecektir. Avrupa tüccarlarının raüste'
beratı yatacak kâtip efendiye «kahve bahşişi» men tüccarlarla b ir niz&lan zuhur ederse, dâ­
denilse yeridir; bunu «o zamanlara göre mü­ vaları evvelâ nâzır tarafından mümeyyiz tuc-
him paradır* diye âdeta bir imtiyaz bahşetti­ carîan n işLirilkiyîe tetkik edilecek, netice, dâ­
recek bir hazine kazancı gibi göstermek, her­ vanın arz odasında rüyet edilmesi için Reisül-
halde yanlış olur: Selimi Sâhsi id âs ta sd i ils kltttaplıga fHariciye NÂzırlığınal b ir ta k rir ile
Utanbnla gelip dc Hicfî 1223. TM. 1808) dar- bildirilecektir; B u .n izâ' taşrada, 4000 akçe­
bel hükümetinde ikinci Mahmudu ta h ta otur­ likten ta olanlar mahalli hlikkâm tarafmdaıi
tan Alemdar Muatafa Paçanın muhafızların* hal ve fasledilecek. 4000 akçelikten yukarı
dan alelârîe bir neferin başına Uç bin kuruş­ dâvalar îstanbula naklohıncaktır. İthal malla­
luk şsl sardığı d&şunülürse, llic rt 1234 (M. rından, muste'men tüccarlar gibi yüzde Uç
1809) de tecdid olunan Avrupa tüccarları be- gümrük, resmi ödeyeceklerdir. İhraç inalların­
Tatlarından alman harçların U r İmtiyaz bah^ı dan da İtega yüzde üç resim ödeyecekler, ken­
karşılığı olmadığı anlaşılır. Eski Belediye dilerinden gümrük izinnamesi gümrük harı»,
Mektupçusu Osman N'uri Ergin, Mecellei mâalarfye ve refli güm rük naınlariyle bîr ak­
Umuru Belediye adındaki eserinde Avrupa çe ve bîr habbe îaleb oluıumyecaktır. Güm­
tüccarlığınm baıyiangıcmı, 1795 . 1802 ara* rü k eminleri tarafından aluıan bu gibi resim*
suıda Uabil ediyor. ler derhal İade ettirilecektir. Avrupa tüccar­
Avrupa Tüccarlığı adiyle dış ticaret dev­ lar. valiler ve voyvodalar tarafından şer’I şe­
let himayesine alınırken bir Ticaret Nezareti­ rif hilâFina tecziye edjlmiyeceklerdlr, Avrupa
nin »emeli atılmak zarureti de hasıl olmuş» tüccarları da, kendi ticaret işlerinden, gayri
Avrupa tüccarlarına bir merci olarak nözır şeye karışmayacaklar, bilhassa koca başı (arın
ünvaniyle Divanı Hümâyun beyUkçfeİ memur umuruna müdahale etmiyeceklerdin eğer bir
erilini iştir; tüccarların bu nâzır ile daimi te­ yerde torallı Avrupa tüccarından gayri kova-

http://groups.google.coi
• * SİKUJPfcDtSI — 1361 JMTKAT .’ ADDESİ

-yılığa UyA kimse bulunm asa, bUllin »Ki­ AVI'KAT CADDESİ — Beyoğlu, kaza­
linin muvafakatini bildirir bir hüccet tamimi sının Şişil nahiyesinin Paşa mahallesi Ue Dila-
şarîiylf o Avrupa tüccarı kocabaşı olabile­ lepe mahalleal yollarından: Yomlşlitsahçe So­
cektir. OKı» reay* hakkında b ir taaddisi g#- kalı, Şahap Sokağı kavşakları Be D araltan?
rdlürse. kentlisine neticenin vahim oldugıı an yolu .ırasında uzanır Yemişli bahçe. Şahap
latıîacaktır. Borailı tüccarlardan bitinin ölü­ sokakları kaytağından jtlrilditine gilro Şaha­
mü takdirinde, veresesi saglr ve saglre, yalp det Sokağı kala {ahin Sokağı, Evranoszade
ve gaibe değilse te mirasın taksimini iste ene­ Sokağı. Şahmerdan sokağı. Ortanca Sokağı
yip iüunün işini hali üzere' devam ettirmek bu cadde üzerinden göçerler. İle r iki kolda
arzusunda ueler, tereke mühiirlenmiyecoktir, kavşakları vardır. Ortanca sokağının biraz
bu takdirde verese, miihiir keyfiyeti İçin taı~ İlerisine -kadar olan birinci kuım İki araba
y it cdümiyecektir. Avrupa tüccarları, kendi­ genişliğinde ortası paket tajı. iki kenarı ki-
leri itin senevi 20 Kuruş, btthfr hizmetkârı telaş düştü. ortası yüksekte İki kenarında ka­
jçla de an ar kuruş cizyeye tâbi olup bu d e re ­ balaş düşeli birer kimlik yaya kaldırımı olan
ler vekiller vasıtasiyle tahsil olunup Avrupa bir caddedir, tki kenarı boyunca ikişer, üçer
tüccarlarının defteri mucibince toplu olarak -katlı höyük bir kısmı kâgir, ahşap ve beton
her sene muharremin başında natıra, nâzır evler sıralanmıştır. Sol kolda Lalaşahnı soka
tarafından (ta İstanbul cfeyedanna teslim olu­ £ı ile Evranoszide Sokağı arasında Ayil Apos-
nacaktır. Ellerinde Avrupa tüccarı hizmet­ toli rum ortodoks kilisesi vardır. Bu parça
kârlığı beratı olanlara ayrıca cizye kâğıdı vc- b ir ç a m boyudur: Sağdı b ir attar, bir sirkeci,
riüniyeccfcür. Avrupa tüccarlarının e v tit ve ahşap bir kulübede bir eskici, İplik dokuma
tullü k atı ve bcratlı hizm etkârlarından gayri fabrikası, bir sütçü, bir kunduracı, iki terzi,
hizmetkârları diğer reayânın tâbi olduğu ciz­ bir sarat, b i/ kahve, tekke, bir altar, Düate-
yeye fitlidirler. B eratlı Avrupa tüccarları, pe Mahallesi muhtarlığı, iki bakkal, bir ka­
kendilerinin Türkiye tebaası olduklarım unu­ im im i. barakamsı b ir kulübede bir eskici, bir
turlar. ubudiyet Te raiyet âdab ve merasimi­ helvacı, bir çayevi, solda bir ten i, bir arpacı,
nin dışında harekette bulunurlarsa, ellerin­ bir saraç, iki bakkal, bir baharattı • kökçü at­
den beratlan alınacaktır. Avrupa tilccan be­
lar, bir kömürcü, bir kalaycı, bir kasap, bir
ratı alanlar, beratlarını İstanbul Kadılığı si-
tatlıcı, bir kahvehane, bir helvıi.ı, bir çayevi,
düne kaydellireceklsrdir.»
bir aşçı, bir fırın bulunmakladır Sol kolda
Bcratlı Avrupa tüccarLarı, bu devlet hi­ Ortanca Sokağı kavşağı, sağ köşesinde a n a
mayesiyle kısa bir lam an tartınd a biiyük ser­ yanında kabalaştaıı yapılmış terkos suyu bir
vet sahibi oldular. İçlerinden, emliai ticariye - «eşme vardır ki İn semtin su ihtiyacını temin
yi kendi gemileriyle nakleden bitytik arma­ eder. Yenileli bahçe Sokağı kavşağı köşesinde
törler çıktı. Bazıları küfram nim ette bulun­ dört kaili FerikUy Kardeşler apartmanı bu­
dular, Türkiye aleyhine siyasete karıştılar. lunmaktadır, Bu kısımda sekene, Türk ve
Etnıki Eterj'a sizli cemiyetine girenler. Mem- gayri nıüslim karışıktır- Ortanca Sokağında-
le'ırteyn ve Mora isyanlarında rol Oynayan
başlıyan caddenin İkinci kısmı, ımrmrasıju
tar, îlorada âsi çete reislerine para yardım ın­ değiştirerek meyilli, bozuk, sonuna doğru dir­
da bulunanlar. sdtSh kaçıranlar oldu.
sekli, toprak bir yol halinde Darillâceze yolun­
AVTAY1.0N (Haham) — On sekizinci asır da sona erer. Saüda Feriköy Kuyu Sokağı ile
ortalarında yaşamış secicin bir bestekâr, Edir- b ir kavşağı vardır; Bulanıkdere Sokağı İle de
nede do^ıuıs. muhtemel k i genç yaşında Is- bîr dürt yol ağzı yaparak kesişir. Yalvaç so­
lanbııla gelmiş ve şöhretini Büyflkşehinlc' kalı. Karakullukçu sokağı, Ferahnâk Sokağı
yaymıştır. Tiirkler arasında <KUçUk Hoca> lâ­ ile de keza birer kavşağı, solda Teneke iokağr.
kabı ile lininm iş otan bu sanatkâr, muhtelif Ibu sokak 1034 Belediye Şehir Rehberindo
makamlardan şen ve şuh yllrttk semailer, ger­ gösterilmediği halde sokak üzerindeki levhada
daniye faslını, segah peşrevini bestelemiştir. Teneke Sokağı diye yanlıdır.} Kahraıtıanbey
Hayatı hakkında başka bir kayda rastlana­ Sokağı Ue birer kavşağı vardır. Üzerinde bi­
madı re r katlı bakımsız ahşap evce&teler. bir. iki
Bibi.; AtTOln Galamı. TUrkler. Y rtudlU r tane Udfrr katlı, kâglr veya ahşap erler ve
■n/group/merakediyorum
A l ç ra Ş E H İF E F E T R l! SO K AĞ I — 1362 — (STAKBCL

a t a t ı r vardır Sekenesi umumiyetle (»kir ğine İntihap olundu. İtibarı Milli Bank** ve
Tıırk aileleridir Sağda dürt bakkal, solda bir Sayıfeeflln idaresi İdare meclislerinde bu­
kahvehane, b ir çayevi, bisiklet Mmircisl. Paşa lundu.
mahallesi muhtarlığı bulunmaktadır. Sokağın 1930 senesinde Anka riy a nakletti; muh­
sonuna doğra sokakta sıtma mücadele me­ telif Avrupa firm alarının Türkiye m C tatan.
murları tarafından tahta kapakla kapatılan* ligini alarak ticarete devam etti.
bir kuyu, biraz daha ilericinde ağ a yekpare 1945 senesinde D em okrat P artiye girer
mermer bilezikli çıkınklı bir kuyu daha var­ siyasi hayata atıldı. O torite ve nezaketi ve
d ır Mahalle halkının anlattığına göre sular geniş m uhiti sayesinde Demokrat Partiye bil­
idaresi tanrından su geçirilecek diye su bo­ hassa kuruluşu sıralarında kıymetli hizmet,
ruları düşenini# » bu vesile ile de üç sene­ lerd e bulundu. Bilâhare P artinin A nkara II
den beri sekiz yiiz kadar ev yıktırdım}. Bu başkanı oldu, genel idare kuruluna seçildi.
satırları yazarken bu mütevazi semtin bir 1957 m ebus seçim lerinde Genel lddare Ku­
bahçeli kahvesinde gramofonla plâklar çalın­ rulu tem silcisi olarak lstanbuldski siyasi faa­
m akta. sokakta yalın ayak toraman çocuklar liyeti İdare etti.
oynaşmakla idiler; p?k şenlikli idi (mart 1947ı
1951 senesinden 1954 senesine kadar An­
Hakkı Güklürk kara T icaret O dası ikinci reisi bulunan Uw-
AVUKATŞERİFEFENDİ SOKAfil — y r A vunduk ayni sam ında şu mevkilere ge­
Sarıyer Yenimahallesı sokaklarından. Y eni­ tirilm iştir:
m ahalle M ektebi Sokağı ve Şerafeddin Soka­ 1652 d e Türkiye İş Bankası idare mec­
ğının son ucu ile sınırlanm ış U r y a r başın­ lisi izalıgına, Ekim 1993 de Türkiye çim en­
dan, b ir arab a genişliğinde çok bozuk toprak to Sanayii T ü rk Anonim Şirketi idare mec­
b ir yot olarak başlar. Sağında, yu karıd a zik­ lisi reisliğine, N isan 1953 de Türkiye t ; Ban­
redilen yar ve kenarındaki b ir çift korkuluk kası İd are m eclisi m urahhası feabğma, Şubat
vardır. Solurda b ire r k atlı ahşap ev le r sıralı­ 1954 de tş Bankası Umum Müdürlüğüne.
dır. Ocak 1955 de Maden Arama ve E tüt Limitet
Azizefendi Sokağı ile oian kavşağı kadar Şirk eti M üdürler heyeti reisliğine. Nisan 1955
manzara pefc değişmez. B undan sonra sola de T ürkiye Sınai Salkınm a Bankası idare
batif bir dirsek yaparak bir yokuş o lur ve üç meclisi reisliğine, 1955 d e Banka kredilerini
araba geçebilecek kadar da genişler, nihayete tanzim kom lttei teah gm a ve ayni »m anda
doğru tekrar daralır; A gabayırı Sokağına ka­ B ankalar B iriliği İkinci reisliğine.
vuşurken solunda meydanlık, sağında iki katlı V efatına k adar b ölün b u v a d ile ri uhde­
bir konak yavrusu bulunur. Sekenesi, orta sinde bulunduran Uzeyr Avunduk 1951 se­
balii Türklerdir (\is a n 1947). nesinde kardeşi Hemıl Avunduk ile beraber
İs m a il E re ev itn Edim ekapusu haricinde pamuk mensucat ve
iplik fabrikasını tesis
AVUNDUK (Czcvn — Nezaket ve ve- etmiştir.
k a n ile tanınmış seçkin iş adam ı ve poıtika
Ü zeyr Avunduk
cı; 1(580 da SİVasm Gürün kazasında doğdu,
.Sağlam bünyeli vo
babası eşraftan ve tüccardan Avundukzâde
sıhhatli idi, tik defa
Mehmed Beydir; ilk tahsilini G üıiin'de yaptı,
1957 senesinde böb­
bir müddet Sivas idadisine devam etti, hu­
reklerinden hastalan­
susi hocadan da fransızca öğrendi. dı. Londrada, İsviçre-
1917 senesinde Akşehire giderek babası de tedavi gdrdti ila l-
Avundukzâde Mebmed Bey tarafından k um ­ yada Padova şehrinde
lan manifatura .ticarethanesini idare etti; bir ameliyat oldu ve sıh­
sene sonra lstanbula gelerek «Avundukzâde hati düzeldi. B ir sene
Biraderler» miiessesesini kurdu; bu ticaret­ sonra hastalığı rflks
haneyi a ı zamanda inkişaf ettirerek Mançester etti. Karaciğeri de
ve Milâno'da şubeler açmağa muvaffak oldu bozuldu. Hastalık jld- e<tTt AvDnduk
Bu arada İstanbul Ticaret Odası reisli­ detle İlerledi. Bu «• j«tıin>: N«U>>

http ://groups.goog le.c


s iu a a P B S is t — 13«3 — M 'a D IM

n d i Yalo vatla bulunuyordu; IsUunbula u k - AVA.V\DO.\ FIRTINASI — Takvim ocak


ledıldi. Dokuz g ö n so n ra 10 Tem m uz 1959 ayuun 28 veya 27 hıcı günü için kıtın en |td-
tırih m ie k ald ırıldığ ı lu s ta h a n c d e Öldü. Zin­ detli zamanı yazar, «sktter de «|idıteti s e m i»
cirli K ıiju m K arSığm daJtl aile kabristanına derdi; ertesi gümi de İstanbul ikliminin sayılı
defnolundu. fırtınalarından biri kopardı ki, halk Aya An-
Refikası E m ine H am ın d an . üçU e rk ek don’dan boana olarak Ayandan fırtınan der-
biri k a d ö rt çocuğu o lm u ştur. dİ-, İsim, bu ayın 29 uncu gününün tnrisUyan-
Mebued Ali Akta} I a rıı Mısırlı Saint Anvmius namına U r yor­
tu la n bulunm asından gelir. Ayandon (utm a­
A V IR Z A V IR T N ' K A H V EH A N ESİ — sından bir veya it i gün sonra Erbain denilen
ikinci M ahm ud d e v rin d e . Y en içeri ocağının vc k ırk gün sbren soğuklar kırdır. Hamsin
ü^vı o ra la rın d a , İs ta n b u l B altk p azaru u n eo başlardı.
büyük ve nam lı b ir kahvehaneslydL M uhteri­
AYADEDE — Evliya Çelebinin rivayetine
leri. u m u m iy etle B alık p az a n , A sm aaltı ve cl-
göre. İstanbul fethinde bulunm nj erenlerden­
ra rn u n ayak ta k ım ı v e h a y ta m ak ulesiyd i.
dir; Ayakapusu çenginde şehit olup, kapu için­
A v uraav u r'u n s o n y e n iç e ri z o rb a la rın d a n
d e Sirkeci tekkesinde m üridieriyle beraber
biri olduğunu, ası] a d ın ın u n u tu lu p lâ k a b ı Ue
defnolunm uş.
şöhret y a p d ığ ım soy liyeb iliriz.
m u .: Eırfin Celebi. I.
1829 da, BüyU lcşehrin a sa y iş v e İnzibatı
yolunda çok ş id d e tli te d b ir le r a lın ır, h ü k ü ­ AYAĞI KARINCALI — İstanbul argo­
meti len k id e d e n le r v e d e v le t ric a lin i çekik­ sunda kötii, iffetsiz kadın, fibişe; zamanımız­
tir enler, h a ttâ eh em m iy e tsiz s e b e p le rle kav­ d a unutulm uş b ir tâbirdir; misak
ga edip o rta lığ ı S fa rıstıra n lır a m a n verilm e­ A vratın ayağı karıncalı oidukda erin eli
yip idam o lu n u rk e n , b ir g ü n . « h a k aret ya* k a n lı olur.
lafıdır» diye A v u rz a v u ru n k a h v eh a n e si d e E rk ek hakkında ra e fu l oğlan yerin­
evvela k a p atılm ış. s o n ra d a te m e lin e v a rın c a d e nidiren kullandır; misal:
t v;kürılrnıştı. — H erifde boynuz çatal çatal, km . oğlu,
k a n sı, hepsi ayağı karıncalı...
F a k a t is m i h a lk h a fız a sın d a n silinem e-
y eri b u isim le a n ıla g elm iş, ço k so n ra ları A Y A İK İN t (AYİA ifttN İl KİLİSESİ -
tyo i m ahald e, m ü ş te rile ri y in e a y a k ta k ın » , Aya İrin i kilisesi, Islanbuldaki Bizans kilise­
kayıkçı, m avnacı, h a m a l g ü ru h u o la n y e n i b ir le ri arasın d a m im arlık bakım ından mühim bit
kaiıvehâne açılın c a « A v u rzav u r’u n k a h v eh a ­ ib id e olm akla beraber, »akliyle mütevazı bir
nesi» a d ın ı a lm ıştı. B u ik in c i k a h v eh an ed e. k ölesin d e biriJctlrilmeğe ballanan a n tik a la ra
E büzriya'nm 1912 d e n e ş re ttiğ i b ir m a k a le ­ dQnya m üzeleri arasında mümtaz bir mevki
sinde ıh e r n e m ân ay a Ue, b u n a m ile m eşh u r ihraz eden İstanbul Asânatifca MUzesl gibi
ola a k ah v eh an e b u n d a n o n s e n e m u k add em i­ biiyük b ir ilim mfiessesesinin vücude getiril­
ne k a d ar m e v c u t id i» d e d iğ in e g ö re 1901 - m esine yol açtığı hatırlanacak olursa, sanat
1392 y ılla rın a k a d a r d ev am e tm iştir; »haki- tarihim izde de kıym etli b ir batırası olan bir
katan s ıv a m .sınırının e n s ü fli tab ak asın ın an ıttır.
lopEaodjğı h tr k aiıv e h ân e fsta n b u ltın b ir » sir­ Topkapı Sarayım çevreleyen surun yanı
to n ziyade d e v am e tm iş ta r ih i b in a la rın d a n d ır; b a;m d a olan bıı bina, cebhane anbarı olarak
»vleri K aly o n cu ların T e rs a n e y e g elip g ittikçe kullanılm akta iken Tophane Müşiri olan F et­
(Ünlenip k a h v e iç tik le ri y e rm iş» d iy e n m u ­ hi Ahmed Paşanın himmetiyle burada 1850
harririn 511 V at'l ifa d e sin d en d e b u ra sın ı gör- yılm a doğru b ir müze teossiis etmiş ve Âli
j iuS ü m uhakkaktır* <İsta n b u l cih etin d en G a- Paşanın sadâreti ve Saffet Paşanın da Maarif
IsUya geçm ek iiz e re elyevm kayığa bindiğim iz N âzıriığı sıralarında 1869 da buraya «MUze-i
Palsk p a ze n isk e le sin d e o la n b u kahvehane­ Hümâyûn» nam ı verilm işti (B .; Arkeoloji
nin şim di y e rin d e b ir tic a re th a n e kaim dir..» Hiizesi).
Bibi.: C evdel T a rih i; CİM SbM V*kaytn»»««l; A ya İrini, ç in ili Kö}kuo mira: ittihazı
Mftcmuıü Ebürziya. ta rih i olan 187S tarihine kadar müze hioneii
AYA — (B.: A yla) gSrmüş, M eşrutiyetin ilanından bir kaç yıl

om/q ro u p /m e ra k e d iy o ru m
AYAİRİNİ — 1S54 — İstanbul

önce de Askcıi Mine ittihaz edilmlftlr ki el- niçerilere «it b ir çok efy» ve hatırat mahve
yevm muhteviyatı muıakkaten bofaltılmt| dildiği gibi bu meyanda A vutturya, Macarfc.
»lan <m kilin?. Milli Savunma Bakanlığının tan ve Rusya seferlerinde eld* «dilmiş ola»
emrinde bulunulmaktadır Fetihtenbcri hiçbir b ir hayli ganim et eşyası da ziya* uğramış ve
zaman cami olarak kullanılnıamiftır. bu yiızden •IJarü ietlihat nm muhteviyatı «ok
Su binanın fetfMen zamanımıza kadir noktanlaşntijtı
geçen devirlerdeki istimal şekillerine bil* g&s Nihayet yukarıda titrettiğ im iz gün Top.
(ezdirelim: hane Mü}iri Oamad fe th i Ahmed Paşa bura­
«Suru sn Hani > itin e alınan Aya İrini, d i ­ da hüûrnum asarı at ika ve esliha gibi çeşidh
kilindeki eserlere dokunulm aksam miijlemi- eşya toplamağa başlamıştır.
litıyle beraber birtakım silili ve durmandan
Buyiik müzeler doğuran bu binanuı ya­
JJtinaın edilen askeri eşyanın muhafazasına
kın b ir âtide Askeri Müze için de velud bir
taitös olundu. Uzun miiddeL <İç cephane - Ce-
beşik olması temenni edilir; çiinkO bina, lo;
behane» adını taşıyan binanın kapısı Üzerine
ve d ış zemin yüksekterek dört il i altı buçuk
ü ç ü n d i Ahmcd devrinde (1703-1730». A vru­
m etre yere gömülü kaim i; olduğu için ru tu ­
pai teşkilat ve tesisata kıym et verilmesi itiba­
bet bir hayli milli eterimizin çürüyüp küfle­
riyle buraya b ir m ü » sskii verilmek istenmi}
nerek mahvolmasını bâdi olm uştur Zaten bu
ve hattâ kapıuununun üzerine «Darülesiiha»
gibi antika binalar bizatihi müze olduklan için
adı İla bicıi 1139 tarihini taşıyan b ir k ftibe
hiç b ir zaman İçlerine a sa n atika konması mü­
konulmuş ve bu suretle. Avrupai teşkilât ve
zecilik bakımından doğru görülmemektedir.
tesisata kıymet verilmeğe ba^lanıhış bulunu­
Bu satrların muhanriri yıllarca evvel bı-
lan bu devirde. Aya İrini de b ir silâh müzesi
nanin m azurlarını sayarak eşyanın mahiyeti­
hüviyeti alır gibi olmuflur.
n e göre A nkara veya İstanbulun münasip y e r­
Birinci Abdülhamid zamanında <1772 •
lerinde b ir müze inşasını teklif etmişti. En
1789) da Baron de Tolt ile Kumbaracı Abmed
son toplanan komisyonda da ilk iş olarak bi­
Paça <B.: Ahmed Paja. Kumbaracı; Tolt, Ba­
nanın tem ellerinin harabiden kurtarılması
ron dej Türk Devleti hizmetinde bulunan ya­
için etrafın da derin hendekler açılarak top­
bancı mütehassıslar <U bu müesaeseye kıymet
vermişlerdi; fakat. İkinci Mahmud devrinde
lanan suların Giilhnne yokuşuna kadar gizli
(1808 -1839) Yeniçerilerin ilgası sırasında Ye­ kanallarla akıtılmasını İsrarla istemişti.
Şurasını da istidralen anedelira ki As­
keri Müze için. M eşrutiyetin iUmndanberi za­
man zaman Şerlindeki Zeuglaus, Mliri hdeki

Ify

Ayn Mel KJltest


Begrt 6*«ftafMy>

http://groups.goog le.co
MF.VI.EVl AYİNtNtN VP'CİJ) HAYASI tÇjNDE tK t GENÇ DERVİŞ
Sebatı - JotuJUcr FotuftmOıftneıî rnimlcrtaılcn SafrİH* B o/nh «U tt*V
m/ğroüp/merakeaiyorum Nur*tk
v 'i s i K l o r e o M — 1385 — AYAİStNt

Anneen Mtueum, Paristeki Invalîdes u ra y u ı- ederler. Şu halde binanın inja bitiminin 54a
dakl onlu müzeleri gibi yeni ve modern btıu den evvel olduğunu tereddittâ&ıce kabul ede­
ing»k hakkında girijllen tefcbtfflslert hatır­ b iliri.
ları*. F a b l, her Bedense bu tejebbOaler U r Bu muazzam binaların yapılı} tarifleri­
tür İH hayırlı ter neticeye İ n i edilemedi. nin üzerinden otuz, beş yıl geçmeden o mu­
Aya İrini kilisesi Ayasofyanın pek yakı- hitte ve İm parator JUıtlyen'In aon saltanat
ıtındadır. fla tli ötedenbert birçok Btaantino- devrinde yine büyük bir yangın çıkmiftı. Bu
loğlar tarafından kaydedûmtş olduğu veçhile seferki yangın Aywofyanın esas bilnyetine
A y ^ofyı ile irtibatı vardır. Bina, Büyük Kos dokunmayıp yalnız Ayaaofya Atrium’u ve İri­
tantin tarafından yapılmıştır. Koatantln baj- ni civarında kâin iki manastır ile Scmpcon
ka kiliseleri (mukaddes hikmet» yahud «mu­ Xenom m isafirhanesi ve Aya İrtal kilisesinin
kaddes kudret» in himayecise ith a f ettiği gibi A trium u ve ayni kilisenin Narteksi yandı.
bunu da «İlâhi selSm etı e ithaf etm iştir. 523 732 de vuiıubulan b ir y e r M nıntıam da İrini
de Nike isyanı esnasında (ik a n yangında, Aya- kilisesi pek ziyade hasara duçar oldu. H attl
sofya, Aya irin i ve bu İki kilise arasında Serap, bu sırada im p a ra to r A rkad iu ı’un bir sütun
son Seaora denilen Tabhane - M isafirhane de üzerinde m erirfiî bulunan b ir heykeli de yere
yandı. Jüstinyan bu binaları yeniden inşa ve devrilmişi!. V III d yüzyılda Isavria hıneds-
tevsi e tti ve Aya irin iy i de öyle bir bUyiUt- m ndan L eon’un im paratorluğu esnasında (776-
!tikte yaptı İd A yasofyadan sonra en büyük 780) yeniden ve a ğ ır basara uğradj. Bunlar­
kiliselerden biri oldu. dan başka XI. in.cn asırd a hasar gören Aya
Nefdeki Baaileıu monogratniyle zavcevı İrini, zaman zam an ta m ir edilm işse de manas­
Teodora’nın raonogramzıu başlıklara nahtei- tırla r İhya olunam am ışlardır. Ayaso/ya ve
tirdi. Dikkat edilirse Ayos Sergi» ve Bakhoı Aya İrini arasına g iren bu U na döküntüleri,
yani Küçük Ayasofyadaki monogramlaruı da eiyevm is halinde tefeler de Fatih tarafından
ayni uslîb re karakterde oyulma? oldukları İnşa edilen «Suru sultani • Topkapu Sarayı
anlatılır. surları» bu binalan yekdigerinden ayırmış ve
Jiistinyen İrini'sinm inhasına yangından tabiatıyla bu kısım d a bazı topografik değişik-
sonra S32 de bağlandığı çok k a ti olmakla be­ likler husule gelmigtir.
raber inşaatın ne kadar devam ettiği ve hangi Bu mühim binanın yapılı; talibini son
tarihte ikmal olunduğu malûm değildir. Bunu zam anlarda pek uzaklara gStttran bazı indi
t a t müdekikler İm paratnriçe Teodora’nın mütalâa ve iddialara hayretle tesadüf olun­
ölümünden evvel bitmiş olacağını tahmin m aktadır. Arkeoloji tarihinde yeni narariye

A n lrW K ilim i
fPUn: b | H M w w )

.com/group/merakediyorum
AVAlBİKt — UM — İSTANBUL

ler m evdu» çıkarılmak İnlenmesi hiç şüphe m erli d a r bir dehliz ve bu dehlizin Ud
yak t i, İlim  lem inde derin tepkiler husul* nihayetinde d e birer kapu vardır. Biıumn
getirir Yeter M bu jıazariyeler. mevzuu ve ünündeki m erdivenler bu dehlizin merine
geni] incelemelere inzimam eden bütün amki yerleştirilm işlerdir. Mukaddeı suda şifa ve­
»e yeni litleratürterin tetkik ve tahlili neti­ ren tesiri uzak yerlerde bile |ay i olm uşu, iki
cesine dayanmış ve hemıaman olan binaların yanında Paraklealyoıı ta U r edilen ve yan
mimari unsur ve malzemeleriyle vuzuhlu ve netlerin m üntehisini teşkil eden İki hücre bu­
mukıti U r suretle mukayeseye imkân veren lu n u r ki buralara iki m elre genişliğinde geçil
noktaiar iddiaya esas olarak gösterilebilsin. veren boşluklar vardır. Inşal tekniğe dikkat
Aksi takdirde ortaya atılan farazim ler* bir ed en ler T ürttler devrinde bilhassa sol taraf­
kıymet vermek çok güç olur. taki kısımda değişiklikler yapılmış olduğunu
Aya frini kilisesi, kubbeli bazilika sınıfı­ m üşahede ederler.
na mensuptur. Müstakil bir saha kaplayan
Merkezi nefin iki yan teşkilâtı birbirine
bina. Yunan salibi şeklini irae e d er k i bu
benzemez. Bu kısımda ilk göze çarpan pen­
ta n . muahhar kilise binaları için bir başlan­
gıç addolunur. Absid. merkez ve cenah n e t­ cere adedteıidlr. Şimal kısmın ana duvarla­
rında dışarı çıkık pilpaye şeklinde iiç mesned
leriyle narleks ve atrium dan terekküp etm ek­
duvarı v ard ır ki bunların binanın takviyesi
tedir. Dış görünüşü bütiin hıristiyan mâbed-
lerinde olduğu gibi .gözleri okşayacak b ir za­ maksadiyle ve banı pencerelerin sağır hale
rafet arzetmez. H attâ fazla olarak vekarla ka­ konmuş bulunm aları malûm olmayan bir za­
rilik bir ağırlık irae eder. Dahilen, kendisin­ manda inşa edildiklerine şüphe bırakmaz.
den sonra yapılmış olan Aya Stüdyon - tmra- Üst tabakaları; beşer adet narin sütun­
hor llyasbcy Camljae benzetilir. Aşağı yukarı lara basan d a r kem erli mesnedlcrle kaim
Jüsünyen Ayaiolyasmdan iktibaslar olmakla pilpayeler taşım aktadır. Bu itibarla Ayasofya
beraber onrtaki iç tezyinat ve ihtişam bunda tabakalarına küçük bir benzeyişi vardır. Ga­
aranmamalıdır. lerinin hizasında kuvvetti bir korniş, netin
Binanı» içme bugün, fetthden sonra Türk- etrafını çevrelem ekte ve daha yukarıda bü-
ier tarafından şimal tarafta açılan kapudan yllk kem erlerin başlangıcında profili ona ben­
glrilniektedir. Batı ve şimal cihetindeki yeni zeyen başka b ir k o m i; duvarfaıtyle pilpaye-
ekler atrium a kadar
dayanmaktadır. Ce-
nub tarafında b 1 r
bahçe vardır İd «sum
sultani» ye kadar de­
vam eder..
Binanın ahsîdden
İtibaren narteks du­
varlarına kadar 57,
A l r i u m u n nihai
duvarına kadar 43
metre, genişliği de 32
metredir. BUtlin kili­
selerde olduğu gibi
doğuda olan abrid,
dıştan llç yüzlü ve
sakfı da Uç mail sa­
tıhtı olup karakteris­
tik tür m iy e t arze-
der. Kaim duvarları
. arasında bâr metre Ajr* İrini Klllw>l içi
genişliğinde üzeri ke­ Iftcılta: Me»gd Oğan)

http://groups.goog le.c
',’tSteL.jPEOjsJ — 13ST — a y a Oiİn I

' ri takiben absidin inhinasını lakib etm ek­ lanatm a mahsus mimari (eklilerinden olan
tedir. askılı lAlUtaı kubbeyi kullanarak uzun bir ba.
Yukarıda Mlmıinasebo Aya İrini kllisesi- tilikayi örtm ek git» mûulcUl bir bir meseleyi
nia d 14u n toprak » m in i yükselmiş olduğun- höylece büyük bir muvaffakiyetle hallettiği
dün bej altı metre çukurda kaldığını, bıı yüz­ gibi zemin katındaki neli, canibi netlerden
den to k ratıb bir halde bulunduğunu Söyle­ ayıran kem erleri de tü t katta tekrar etmemek
miştik. Bandan beş «İti yıl tince şimal duvar­ suretiyle m ahfcilcre daha fazla genişli|j ver­
larının zemine yakın livaları dahilden yeni­ m ek istemiştir. Fakat pilpayeier aranındı ge.
lenmek maksadiyle indirildiği sırada taşlarla niş beşik kem erler inşa ederek nuhfcllerio
örülerek kapanını; olan pencere yerlerinin üzerinde dış duvarlara kadar uzanmıştır.
meydana çıktığı görülmüş ve o zaman bina Merkezi büyük kubbenin kutru 15 m etle
eşya ile dolu olduğu cihetle tetkikine imkân ve i;te « yüksekliği zeminden İtibaren 35 met­
bulunamamıştı. Bu inceleme yapılabilm ek için redir. Kubbe, dıştan görünüşünü basık ve
dıştaki toprakların hakikî zemine kadar kazı­ yayvan olup dıştan oldukça yüksele ise de iç­
larak kaldırılmaları zaruridir.. len kürevi b ir şekildedir ve kasnağın etrafın­
O t yüzünde b ire r penceresi olan absid daki yirm i pencere yeri var ise de bir çoklan
ha- ne kadar dışardan mail satıblı İse de i t ­ rbellti de kubbe basmasının önüne geçebil­
ten yarım kubbe şeklindedir. Kubbe yaldızlı mek için) sonradan taşla örülm üştür. Ancak
zemin ile örtükü olup ortada dört kadem eli bir altısından ziya girebiliyor ki bu yüzden içeri­
kürsü üzerinde geniş kollu büyük b ir salip si loştur. Ö rülen pencerelerin Üzerleri iyice
resmi görülmektedir. Absidin takı k en arların­ sıvanm ış olm akla beraber pencere kemerleri
da siyah harflerle mezamirden aluunıç iki s a ­ bu varlıkları isbat etm ektedir. Kasnakların
tırlık bir parça bulunm aktadır. Ki t i beterin haricen etrefını destekleyen, pencere aralık­
eplgrafik mahiyetini tabii] eden Mimler, Aytıs ları arasına yerleştirilm iş, mesnedi duvariar-
Serglyos ve Bakus - Küçük Ayasofya kilise* dır.
sindeki nefin etrafını çevreleyen kitâbe İle Merkezi kubbenin yanında âdeta yumur­
çok benzerlik bulunduğunu ve Icürsti üzerin­ ta şeklinde fakat dışardan bir dam hissini ve­
deki salibin ve VI. d asırda im parator Ti be- ren kasnaksa ikinci bir kubbe daha vardır.
rius'un meskukâtında aynen kullanılmış ol­ M imar bu uzun bazilikayi örtm ek için bu su­
duğunu kaydederler. re tle gayet tedbirli ve maiıirane bir şekilde
Kenarlarında uzun sütunlarla dizili nefin s ak ıt vucude goürm ijtir.
be^lk kem erler altında geni; mabfeHer, niha- Biiyük netten nartekse geçit veren üç
yeisizlik hissini veren muhteşem kubbeler, ho; büyük kapı y eli vardır. O rta kapu absidin
U r manzara İrae ederler. Mimar VI. cı asır tam m ihverine tesadüf eder. Bundan başka
tabakaların altına tesadüf eden sag, sol nef.
lerd e de geniş b irer kapu yeri daha vardır kı
bu suretle kapu yerleri beşi bulur. Şimal ta
rafta görülen methal ve ahşap tesisat ve
ilâveler tamamen TUrkler devrinde yapıl-
___ rnıjjtır
Nartoks binanın asi! bünyesinden sağ
ve soldan biraz taşkındır. Burada atriuma

(Ecald n a la ; C. GıırUl'dcn S. ni. Atumuı kopyan)

om/group/merakediyorum
A Y A ratN İ — 1388 — tSTAKBUL

geçld veren, beş kapu vardır ki bunların üçü, men binanın umumi şekil beşinci asrın a l-
binanın esliha anbarı olarak kullanıldığı sıra m arl t a n ve vnaıflanm m uhatına eltlginl pek
da olmuştur, k a fi olarak isbat ederler. Fakat İmparator
Butun dam lar kurşun UrtüliidUr. Müs­ ■liİF iin y o n devrinde yeniden inşası tarihin»
tesna olarak narteksin listündpki raahteli ö r­ kadar iki defa yangında yanan bu binadan,
ten çalma dam, kirem itte örtülm üştür. Beşik hattâ ilk bünlsl olan Büyük Kiînstsntln dev­
kem erlerin üstünde hor yerde kalkanlar ve rinden ne gibi bir şey kalabilm iştir? Bunu ba­
inşaatın and h atları dıştan ve aşik âr bir su ­ len kestirm ek çok güçtür İleride yapılacak
re tte tereasüm etm ektedir, (alışm alar belki meçhul kalan noktalan ay­
Biiyiik beşik ie n ıe rle rin s ırtla n ise cep­ dınlatabilir. Fakat şunu da unutm am alıdır ki
h elerd e p riî b a rk b ir şekilde görünür. K oııstantln tarafınd an yapılan bina, bir bazi­
Yukarıda da söylediğimiz gibi Aya İrin i­ lika id!. Belki d e atrtu m u da v ard ır vc daoıı
nin fazla tag yirata m â m ı kalan ve ilâveler d ahi ahşap idi. H albuki şim di atrium binası
gören kısm ı a ln u m d u r. B u ralard a ttd irik le r­ dahi Jiistin y en devrine ait olduğu malûm bir
de bulunan Bizans san a t ve m im ari tarih i h akikattir. Bu gerçek m eydanda iken son ta-
bilginleri tam vc kâm il b ir plân vücude g e tir-' m anlard a bam yeni m eraklı kim selerin, bina­
m ekte çok {ü çlü klerle k arşılaşm ışlardır. Bu n ın gûya b ir pu tp erest mâbedi olarak k u ru l­
tedkiklere göre eski avlun u n için de vc d ö rt duğu h akkında hiç bâr esasa dayanm ayan id­
ta ra fın d a T ü rk le r tara fın d a n ü z eti k ap alı b ir d ia ve d aha doğrusu fttâki problem leriyle kar­
revak ilâve olunm uştur. Bu seb ep le avlu o l­ şılaşıyor. Buglin ölm üş şeh irle r üzerinde mü­
dukça daralm ıştır. E ski a triu m , bugün İstan- esses y a p ıla n n kendinden daha evvelki mede­
bulda tara olarak m uhafaza ed ilen y egân e a t­ n iy e te a lt enkaz bakiyeleri üstünde kurulm uş
rium olup üzeri te jlk kem erli idi. A n laşılan olm ası b u n la rın eskiye m al edilm esine vesile
bu tadilât kullanıldığı sıra la rd a veya A sk eri verm ez.
Müze eşyasını te şh ir m aksadiyle y a p ılın ı; o l­ B izans şeh rin in akropolünü kucaklayan
duğu şüphesizdir. M aam aflh bu so n ilâv eler­ T opkapı S arayı ile S arayburnu ve havalisi
de dahi sim etriye asla ria y e t o lu n m ad ığ ı gö­ A sya ve A vrupa k ıf a U n n ı yekdiğerine bağ­
rü lm ek ted ir layan b ir geçit v e b ir iskân noktası ol­
Bu kadim ki­ m ak dolayısiyle hiç şüphesiz buradan
li;» üzerinde daha evvelki m edeniyet izlerinin bulun­
ted kikler y a ­
m ası çok m uhtem eldir. Bu itibarladır ki,
p a n 1 a r , bu Tüı-k T a rih K urum u, 1937 yılında Mll-
İlâv elerle ta ­
üerniz m arifetiyle Topkapı Sarayı ikinci
m irlere rag-
avlusunda bazı araftırm alor yapmağa
k arar verm iş ve iîk
sondaja da başlamıştı.
Velhasıl belki de
Aya İrini İkiyle bir
enkaz dBkllntüsü Üze­
rine kurulmuş olabi­
lir. Fakat biç bir za­
man putperest mâbe­
di olduğunu iddiaya
lıak vermez.
JlLstiyenin i n ş a
ettirdiği sair dini ya­
p ılarda olduğu gibi
Aya İrininin de i ; taz-
' yi nal mt n pek zengin
Ajra, İrin i kilisesi, abairl yiiıii olduğu şüphesizdir.
tH calm ; Mentfil Ojfıuı) Y er sarsıntı-

http://groups.goog le.c
1J
tSftRVO FKDlS]

İtri gitu tabU h iiliselert iıuımum " d ta


13Hu - AYAK

Bir yt-rden kaçmak bir yere gitmek, ter


s iıusn ellyie yapılan haı; rior. m e r m e r t m i yapmak U ^re olanlar için:
•i nal ile » « a y ık la rın bir kum ının mahvım Ayağı (Bengide
■! nıııcip olmuştur, Bu eski riynet *e m otifler­
den bugün kalan parçalar duvar ve nef pıli- G o r g lıs ü z le r için:
yetcrinin eteğinde dolaşnn ıtıcmsor siipıirgeü* Aynk pastal b a; püskül, s<ınradtii gönntk
' vesaire gibi tâli derecede Dlsnlardır. Musanna tıe miiçfcüi
direk b ıjlık ları :yı>nik ni*amuıİBitırl»r. ve vo-
jutîcr yapraklarla siUliiriilr. Dehüsln korneri Ş sjıla ta k hâdiseleri tabi! görıM yolunda:
altındaki yaldızlı zumin İte rin d e ye$ü orgil Ayağa takılm adık tay olmaz, b a |a gel­
ler, mainlerle katedilm işltrdir. Absiddeki lak medik ij -
ile yarını kubbedeki mozaikler, hiç şüphesiz
bejin ci asrın cn m ergup mozaik sanatının A şırı sevinç hali:
canlı num unelerini teşkil ederler, Ayağı y ere basmıyor..
Velhasıl Aya lıitıi kilisesi m im arlık yö­
nünden olduğu kadar m erm er oymacılığı ve Geniş bir tab iat panoram ası gBran bir
mozaJkfilik sanatı noklai nazarından da mevki, böyle bir mevkide b ir ev, bir kttjk için:
İstanbulun mühîm ve tarihi a nıd lan n dan b i­ A yağının ulunda.. M arm ara ayağının al­
ridir. Son yıllarda artan ftarab durum unun bir tında. Boğaz ayağının altında..
iO evvel ıslâhı dlıetine gidilmesi çok yerinde
bir i$ olur. ^ ıiî Otan Setil o lm a i. perişan olmak, hırpalanmak.'
AYAK — Ayak Üzerine İstanbullular ağ ­ Ayak altınd a kalmak, ayak altında sfk-
ımda kullanıla gelmiş, büyük kısm ı h â li da rünm ek.
kullanılan darbım eseller ve halk tâb irleri pe4ı
çoktur. İsrar, iAatf, muka*emef:
Birisini tezvir ve fesad Ue. işindçn e t­ A yakbasm ak. ayak direm ek..
mek, mevkiinden, m em uriyetinden d ü şü r­
mekte: H erhangi U r kasdi m ahsus n e gecikmek:
Ayağının alUna karpuz kabuğu koydu - Ayak s lirü m e k . (Yolda ayak suniyûp
yabud - ayağını kaydırdı. tâ şevval Ahırında Istanbula geldi..).
Haddini bilm edik, hayati ih tiy a tla rı du­
rurken lüzumsuz şeyler almak: Ba$kası için yaptığı kötülüğün, ihanetin,
tezvirin kendi felâketine sebep olması:
Ayağında donu yok tesliyan ta k a r b a­
tına.. Ayağa dolatm ak; yaptığı ayağına <Jo-
la;tı..
Hatmim, rakibini tepeleyen hakkında:
Ayağına ip taktı.. A dım lıyarak ölçmek:
Ayaklam ak (adım lam ak yerinde)
tki adamın yekdiğerine nisbetle kıym eti­
ni ölçmede: U zun m üddet beklemek, beklemekten
Ayağına pabuç olamaz.. son derece m uztarip olmak:
Ayağıma kara su indi..
Söylediği Ur yere utun zaman gitmeyen,
uğramayanlar itin: H addini bilıııok
Ayağına sıcak su mu dökelim.. Ayağını yorganına göre uzatmak..

B ir adam ı sâbit fikir halinde düşm an bi­ N ankörlük eden, kavuştuğu « a d e tin ka­
lenler için: d ir ve kıym etini bilmeyen hakkında: . .
Ayağına taş dokunsa bönden bilir. N im eti ayağı ile tepü..

om/group/merakediyorum
AYAK — 1370 — İSTANBUL

Bir klarnete, bir mevkie uğraşmadım, yo­ AYAK — Etki çalgılı kahvehanelerde,
rulm adan kavuşmak: semai kahvelerinde irticalen söyledikleri se­
Ayağına geldi., m ailerle boy ölçüsen halk şairleri arasında
a. — «kaCiye* nin adı.
B ir yere gelip gelmeden vazgeçenlere: Bu m ilşaarelerde kafiyeyi vermeğe <ayak
Ayağını te sti, ayak kesti.. a ç m a k » , verilen kafiyeye göre irticâlan ve
hem en söylenen ınısralara da «ayak bulma>.
Bir yerden, bir işden, bir züm reden :îy- •ayak uydurm a» denilirdi; bu mllşaaralerde
rılanlsra: «cinas» denilen, mânaca farklı oldukları hal­
Ayak çekli, ayağını çekti.. de şeklen birbirine benzeyen kelim eleri bulup
kullanm a sanatına son derecede ehemmiyet
gazan «ihtiyatlı ol», «kendine çeki d ü ­ verilirdi; cinasa da «ayağı ayağına getrim ekt
ze:! ver» yerinde nasihat yollu, bazan da «had­ d erlerdi; simdi İstanbulun eski bir semai kah­
dini bil» anlam ında tehdit yollu ihtarlard a: vehanesinde, ayak açanı A. açılan ayağa ayak
Ayağını denk al!.. uyd uran şairi B; ve ayağı ayağına getiren şairi
c harfleriyle g östererek d ö rt semai verelim:
Malûm bir yere gidilm em esi için tehd it:
A — Afinin am an... «yar asar»
Ayağını kırarım ... I1 — D ekim inen bak td b tııııa . cerrah İsen «yara s a n
C — B eni kim se asam aı, a s a r Lse «yar asar*
İnaci ile ısrardan vazgeçilmesi için rica » II
yollu; A — Adam am an ... « y a ra la rla »
Şeytanın ayağını kır!., 8 — lle p a ttık ç a geç g elir, m uvafık «yara tarlan»
C — B ir ta ra fta n e l şilem i, b i r ta ra fta n «yar a c a rla n
«• •
H er işds bahtı açık olanlara, h er teh lik e­ A — A dam a n a n ... « d e rtli kayna»
den sıyrılanlara, B — Z âlim k » i e lin d e n ne « e k e r «dertli kayan»
D ört ay ak iistiine düşer.. C — B u sevdftla o l u n u n ad ım ı «D ertli kasnn»

A — A dam am an ... «sürü ne»


S u n ara» ;, haddini bilm ezlerin, nahveı
B — M adem ro b a n d eğ il id in ard ındaki «sürü ne?»
vc g urura -iapıhnıştarın yed ik leri sille üzeri­ C — B eni y a rd a n a y ıra n yüzü kayan «sürüM »
ne akıllarını başlarında toplam alarına:
Ayağı suya erdi.. Şu sem ailerde y a n cinaslı, hünerli ayak
uyd urm alard ır:
thtîlâl, isyan için: A — A daın am an ... « te m idir»
A yaklanma.. B — K efesin K il kekayor. İçerin b a t «t» m idir?»
C — B eni bağdan « ik a n a y ârim in p e r «(«m idir:»
ı« ı
Bile bile d erd e, belâya girm ek: A — A dam am an... «dilagÜMS»
Ayağı ile tutulm ak.. B — B u a e hikm et Y aradan, ç m ay. 8#n- « * *
güneş»
C __Dolamdın Şanlı Bağdadı, batam adım «diU ftta eş»
D evletin o to riter hü k ü m etten m ahrum i­
yeti: (B.: Çalgılı kahvehâneler; Semâ! kahve­
Söz ayağa düştü.. haneleri; Tulumbacılar).

AYAK ilatanbalda çıplak, valini — tslan-


D evletin, hüküm etin tü re d ile r eUne geç­ bulun baharı tadım lıktır, kış ile yaz arasında
mesi:
kaybolur; B üyük şeh ir İkliminin son bahan
A yaklar baş, b aşlar ayak oldu.. lâ tiftir ve saltanatlıdır. Yaz mevsiminde ve
sonbaharın tadına doyulan güneşli günlerinde
G ittiği yere ferahlık g etirenlere: İstanbul sokaklarını h e r g ü n yüzbinlerce ayak
Ayağı uğurlu... y abn. çıplak o larak çiğner.
B aşta boy boy hâneberdtışlar. geceleri ba­
K alabalık y e n rınacak b ir çatı altı bulabilen pırpırı oğlanlar
Ayak altı.. ve delikanlılar, gazete satan çocukların biıyiık

http://groups.goog le.cg
ANSİKLOPEDİSİ — 1371 — A YA K (Ç ıp lak . f * lm '

ekseriyeti. İşinin başında ve lak ayaklarına yemeni giyerek


kendi m uhitinde sandalcılar, koşmuşlardır İkinci devri hafif
kayıkçılar, mavunacılar, ba­ tulum balar devridir; bu devir­
lıkçılar. vapur ateşçileri, yük de tulumbacılık a d eti bir koşu
arabacıları, bahçıvanlar, ka­ sporu gibi olmuş, m alulle ta­
vun ve karpuz sergilerindeki kımları Mtııamınmn futbol ku­
manavlar ile çırakları, lim an­ v- ' - - lüplerinde olduğu gibi yekna-
da kayıklarla dolatarak ısfcara sak formalar giymişler, başla­
köftesi veya iavnda palam ut rında keçe kiilâh veya kefiye,
kızartıp satan d en it aşçıları, deniz m anav­ yeknasak bir serpuş bulunmuş,
ları, onların hem yanşağı, hem kürekçisi fakat ayaklardan yemeniler alı­
ve hem çığırtkanı olan oğlanlar, fırın u şak­ larak yangına yalın ayak koşul­
ları hemen dalm a yalın ayaktırlar. muştur. Hattâ takımları sevk ve
V apur ateşçileri île fırın uşakları kışın idare ile vazifeli ikinci reisler de
dahi ocakların cehennem i hararetin de b u ­ dahil, kışın k ar ve buz üslünde
nalarak dıgarda neles almağa, yahut fırın­ dahi yemeni giyilmemiş, ayak­
daki ij fasılalarında civardaki b ir kahveha­ lar çıplak kalm ıştır, morarmış,
neye çıktıklarında, ortalık çakıl çakıl buz­ yarılm ış, kanamış, takat kiilhânl
la kaplı olsa dahi çıplak ayaklarına sâdece ihtirası Utar,bulda binlerce de­
likanlıyı, genç adamı büyük şe-
bir takunya geçirirler.
h irir bozuk sokaklarında, yanan
M atbaaların m ü rettip han elerin de ve
ahşap binalardan savrulup dö­
makine dairelerinde çalışan ç ırak lar işbaşı
külen yalımlı lahtalar ve kız­
ederken soyunup sırtla * n a p artal b ir i;
gın çiviler arasında, yalama buz­
esvabı geçirirken ekseriya ayaklarından de
Eaki tsla o b ıılu n y alın lar. buz gibi çam urlar içinde
çorabı atarlar, yalın a y a k la m a b ir terlik
ayaklı köçek ajtlmıı • çıplak ayakla dolaştırmış, koş-
hattâ bazan takunya geçirirler. lavdın tipi tu rm u ştu r (S.: Tulumbacılar).
Bilhassa yapı m evsim lerinde, yazın, -kıtın tıtrs in ı: B. RodM İa)
Ü çüncü Sultan Selim re
ve kereste gem ilerinden m al
Dördüncü Sultan Mustafa de­
boşaltan kum ve kereste am e­
virleri ile İkinci Sultan Mahmu-
lesi istisnasız yalın ayak, h a ttâ
d un ilk saltanat y ılla n İslanbul-
bir iç donu ile y a n çıplak çalı­
da Y eniçerilerin en azgın za­
şırla r |B.: Amele; kum Amelesi!.
m anıdır. Yeniçeri ocağı it, ha­
Başlarında tah ta tablalarla şarat yatağı olmuştur. Büyük
dolaşarak m evsim ine g ö re d u t şehirin bütün ayak takım ı oca­
veya incir satan eski İstanbul ğa kayıtlı idi: askerlikle ilgileri,
külhanl - bıçkınlarının tü k e n ­ baldırlarına, bâzularına dövme
mek üzere Olan son nesli v e on­ ile yaptırdıkları yeniçeri ortala­
ların terazici el ulağı çocukları rının nişanlarından ibaret olup
jralın ayaktırlar. işleri aîüm eiaünııis fısik. fuhuş
Bilhassa pazar yerlerinde, ve lürlfl rezalet, kabadayılık
çarşlbaşU ruıda küfeli hammal yolu İle havsala dışında kepazo-
çocuklar, delikanlıların çoğu ya iİMI.
Un ayaktır. Bu devirdedir ki. bu güruh
A rtık tam am en tarih e karış­ ile onları taklid eden İstanbul
mış olan eski m ahalle tulum ba­ gençleri arasında «Cez&yer Ke­
cılığı iki büyük devreye ayrılır, simi» denilen bir İt. bıçkın mo­
tik devri ağ ır çardaklı tulum ba­ dası yayılmıştı:
la r devlidir, bu devirde m ahalle W Başa d ört beş arşın boyun­
takım larının yeknasak bir kıya­ da kıymetli bir şal sarılırd ı Sır­
V rIi p ayaklı Jî«l* adam. İM İ
feti yoktur, fakat yangına, çıp­ (Hcslm: C, Btscol
ta beyaz dimiden yahut bürUH-

roup/merakediyorum
A TA K /Cıt-VV —îm ) — 1372 İSTANBUL

cıUttea bir "^mîefr ?\yjJJr kollar bol y t fi­ lar da yalındı; yalm ayaklara yıgıjb gtiıU«-
il ? t daima dif»cje kadar sıvalı, düğmeler ash de, kifluı, var il» yok ara*< Çifti «Di dirhem
•-ıtiktenmea. iln© üryan. nameler muhakkak çekmez «Galııia YemcnW> ?■ ;xilırdi, bu y
görünecek, |4gıis kıllı ise kıllar ustura He U- menilerin yiiirü gayi't küçük, ayak f^rr.'h-
n g edilir, ik! meme ortasında yalm* bir tu­ lirm uı yalan ürıuklartnı luU ı, parmak en­
tam kU bırakılır, onlara da birer küçiik İnci, leri gorlınur, arkası da gayet kn*. U>pu|u he.
boncuk geçirilip düğümlenir, adına «aiiie por­ men nöyîc bJütn inden tutardı. Güı^l şlinltr*
temi» denilirdi. Bele de. bajdakfmn eji fal de o yemeniler de gjyjlmea, «Akaklarda yalın
kuşak sarılır, bir ucu yere sarkıktır, giiyi !&• ayak dalabilirdi. Kjjm «ntiilaru beyaz ylir-
vcndâıte denilen it adtmı ile yürünürken yer­ den bu- C e»yer bomıiBU alüırdı
de» Bürünürdü. Kim paçalı iç donu, üstüne de Bu külMni, bıçkın m nduı httsfeuhı Öy­
kısa diz çagşırı giyilirdi. Çağ§ırın da dia üs- lesine sarmışU ki, beyzâdeler, paşazadeler da
ilindeki don paçaları göritnec^k tadar kısa hJ birer kal Ceıayer kesimi esvap yaptırdılar
olanı makbuldü. Vakanuvlsltrin tâbiriyle «it- yanlarında yüzlerine günuç vurmasın diye
törten kiniyc» dûler, baldırlar çıplak, ayak­ semsiye açmış lalalarla l^rtajıbu.1 sokakların-
ela yalın ayak dolaştılar, $ı
kır gaKır altın firmalı ve
inci işlemeli eyerler vurul­
muş atlara yalın ayak tin­
diler.
lln c u k âyini
Alemdar Mustafa Pafa y>

Y a h tı e y ı U ı t»U « fa« tl& l*r, » U n » m f i i ; t u l u m b a n , d n t


•a la n M h a n b t y i , b g lık h
< R rslm : f o t c j r a (1a n l a n S. S o s c a lt cH İI«>

http://groups.goog le.c<
tflKLOPEDtBİ AVAK Çı*M , *alıa>
— 1373 —

üzerilerin tahttan indirdiği »1 t*rfc:llk y«|^r. büyük


UçtıncO Sultan Sckmi tefcrar l u l n « i» V 'î! r ? ' d e *n *;*U
1ıhta çıkarmak üzere lstaabu- borberict » .^ t o ı c d ı.
la gdİfkAiı. ayol makfiadb. D i i V / . i J - ı ü * '- ’ . z e m in i W .\
ner birinin blolerce *eckln as­ döî'-li olmiı. ı. İMiV-r
keri bulunan Rumeli Ayaob­ ile ç ın k la rıt. ^ d a vn b »
run da beraberinde getirmişti y a lın «yak *.■’■ >&':•» a :« k ıs ? a -
Buntaruı arasında Sera Aya­ ila n a lın ile- ış**-
rı kmail Beyin biri ondokıu b a ri idi. Hm ıi;« .b u n s « !h ,
ttrt de onatu yaşlarında iki ç ıp la k a y a ğ a ço rap lı ayak­
oğlu yardı. İsmail Bey. Utan- ta n daJia io îû y l-r»!* lutu-?-
bulu görmek (irsali olduğu cafcın'Um. v lle rln i y ö »
. ;tn bu küçük doiikanlılan da cûk o la n k a lfa vı/ Çif a k a rın
yanına abntşlı. Bu beyzadeler 1»5 »m anle* r in d i «.•litriui
İstanbul kibar evlâdiarmın a y a k la rın a g ötürm e îtaifnaL-
Cecayer K esini pırpuı kıya­ n v k a rş ı konduğu m uhakkak*
fetlerine özendiler ve babalı- tır
rmdan gizli birer kal Cezayer
KesİCIİ esvap ısmarladılar. Berber nalınları gayet
süslü yapılır ûüliiııe rengâ­
Son derecede velcorlı, ciddi
renk kadifeden, aom sırma if.
adam olan İsmail Bey bunu Y a lın A y ak lı h n ın n ıa l ü p lv r l
temeli ıhm alar takılı*, hattâ
duyunca divâneye döudii, iki­ (K e s im . fütt|raftartfaa
8. Bozcalı pli İle) bu turnalara küciicûk a d a ­
lini d* ayağının altına alıp
cıktır dahi yerle^tiriîirdi
doğar ve bu &&vââöan vazge­
çeb ilird i, M a t, baba dayağı
da olsa evlârtlam ın kırılacak
izzdi nefsini dükündü ve me-
seifiyj milrebbi zekâsı ile hal*
letti. evvelâ, terziye haber yol­
layarak sipariş edilen esvap­
ların geç verilmesini emretti,
sonra tapusundaki bütün ya.
naşjnakra, seyislerine, şamar
ogianlaruıa h irer kat Hazır
Cezayer Kesimi esvap aldırta­
rak giydirdi, ve sonra ağır
hakaretle sırtlarından çıkart-
tı; bunu gören beyzadeler da
sipariş ettikleri esvapları al-
dırtıp giymediler, İstanbul so
kaklarında, kaldırımlarında
valin ayak dolaşamadılar.
Etki berber dükkânların­
da leroizJiğo sonderecede ria­
yet edilirdi. Yeniçeri Ocağı*
nın lSgyına kadar da müstakil
berber diikkâm yoktu; en ktt-
sülünden eg büyüğüne, mü­
kellefine kadar kahvehanele­
■Vv

rin bîr köşesi berber dükkanı Y « lm ayaklı İntaobuHular. «•Hı» «4»= ki»eher«toı ^ , ' K7C
olarak tamim cdİUrdi, küçük b ıı. mavuoAci, d t t v r i p r a f l ı \
kahvehânülerde kahveci bdB' ( ftn a im : rolOgrftftanLSD S- B a z t* l d » l i r )

jm/group/merakediyorum
A Y A K <Ç ıp la k , palın ) — 1374 —
•STAîfBUl

Beyltozda y alın ayaklı e ş th c l » İla n S arayb urnunıla k alık in ta n j a l ı a ayaklı *d»m


(R e s in : fo loğ raftardân S . B nıraJj *üi i k ) (R esim : f o io l n f l M S. Boccatı «II UeJ

Eski divan .şairleri arasın d a kiilbâni m eş­ M intanı g ü llü d ü r b e y a d ı allı


Ü stüm le p am u k la h ırk a bindallı
rep olanlar bulundukları şehirlerin e sn a f ci-
Tanlarının güzellerini m edih yolunda »Şeh- T ıra b lu s Eşi belde kuşağı
rengizı denilen eserler kalem e alm ışlard ır ve K u lağ ın d a B ursa m fidir bttaftı
bu civanları isim leriyle, ıik a p la riy le tesb it e t­ İb rişim f u ıa n tav u s k u y n ıjtt
m işlerdir kİ, İstanbul üzerine yazılm ış nâzım ı R linde aynası b e rb e r b u y rn iıl
m eçhul veya m alûm şehrengizlerin en m eş­ P ıc a la r sıvalı, ay ak ta n alın
h u rla n K anuni S ultan Süleym an ile n flıl ve T asm ası sırm alı, a y a k la r yalın
haleft İkinci Sultan Selim zam anında y a ;a o u ;
T ajiıealı Yahyâ Bey ile U lvi ç eleb in in k a­ ■ B.: B erber, B erberler).
lem lerinden çıkm ıştır. Eskiden çarşı boylarındaki dükkânlar
Şehrengizlenn m edih etlikleri esnaf g u ­ kaldırım seviyesinde olmayıp bir kaç basa­
letlerinin basında da M a s s a yalın ayaklı b e r­ mak m erdivenle çıkılır, kaldırım seviyesin­
ber civanların getir. den fiaima yüksek yapılırdı; bunun, sokak to­
On dokuzuncu asrın külhâni bir saz şairi zuna Şaprağına kar?ı dükkânın temizliğini ko-
Beşiktaşlı G edil, bir berber güzelini su p ito ­ rııraa bakım ından büyük faydası da vardı, es­
resk kıyafet içinde tasv ir ediyor: ki m etinlerde «dükkâna girdi» yerine dükkâ­
İb rişim Tüle g f e tl g trç l yaraşm ış beVmr na çtktı» tâbiri Jîullamiu-. M üfteriler dükkâna
S ı r m tn u n ılı n ılın piıym*\ mlknis r-ıint..
girm ezler, tezgâh önünden alış veriş ederler;
Son yeniçerilerden. Yemiş iskelesinde dukan sahipleri. Çıraklar, yarenlik etmeğe ge-
Çardak Kolluğu çorbacısı ve haîk şairi Gals- len abbep de ayakkaplarjnı merdiven başında
talı Hüseyin Aga da. K aragiim rük Ç arşısın­ çık ararak dükkâna çıkarlardı. Dükkanların
daki yeniçeri kahvehanesinde tsm aîl adında hariçle daim i tem asını çıraklar temin ettiği
bir berber civanının kıyafetini şöyle tasvi:' için, sabahleyin işe geldiklerinde ayakkapları
ediyor: ile beraber çoraplarını da çıkarırlar, sokak
K ülihtU k! y a ıo u Kandilli I?!
Ljine gönderildiklerinde yalın ayaklarına bir
Oyası biberle karanfil itişi takunya geçirirlerdi.

http://groups.google.coir
A.NStKLOI-KDfSİ — I37S — A Y A K >Çıplak, yalan

Ik in ti S u ru n M ahm ud b tr gtin teb d il ge­ T e k k elerd e, ve U lhassa m evlevihâneler


zerken M ısır çarşısında H am iacıb ışının ■ K a­ d e d e rv işle r zikre, se m ia . devrana yalın ayak
y ıtlı D ükkânı diye m â ru f b ah aratçı a tU r g ire rlerd i. Ç eçen a sır İçinde yaşam ış. İkinci
dükkânın# uğram ış. dü k kânın eli ayağı dllz- M ahm ud, A bdiilınecid. A bdıiliziz. Beşinci Mu-
gün vc veçhen nok d ilb e r utan Kiza ad ın daki rad ve İk ln ri A brtiilham id dev irlerin ) gör­
çırağı dit padişaha çarşı kahvecisinden bir m üş, b ir a sra y aklaşan ürnrU boyunca g ö rd ük ­
fincan kahve e ttirm iş ti.. N azarı d ik k a tin i çe­ lerin i kalem d ilm e v e re re k k ıy m etin e baha
ken hu ç o cu ju n kim sesiz b ir g a rip oldu ğ un u biçilm e? «H atırat» b ırak m ış olan b ir mcvlcvi.
öğrenen S u ltan Mallımı ıl Rızayı d e rh a l Eııde- A şçıdede İbrahim Bey, E d irn e Mevlevıhântr-
ıu n u H üm âyûna a ld ırtm ış, zam aıı ile. M ısır sln d en b a h se d e rk e n şu s a tırla rı yazıyor;
çarşısının bu yalın ayağı tak un y alı a tta r ç ı­
« K u rb a n b ayram ın ın b e jin » g ü nü mev-
rağ ı Osm anlI tm p a ra to riu g u n u n serask e ri Hi­
levihânede âyin vardı. G ördüm ki. b izi c an ­
za Paşa H azretleri olm uştu. la r te n n û re sin i fev k alâd e açıyo rlar, yâni sü r­
B ir iffet ve İsm et tim sâli o lan m erhu m
a tle ç a rh e ttik le rin d e n te n n û re ziyade açılı­
T ihirüim evlevi ıle İsta n b u l so k ak la rın d a y a ­
y o r. a y a k la r çıplak, b a ld ır bacak şöyle dursu n
lın ayak d olaşan adı m eçhul giizei bir genç h a tti d ah a y u k a rı m a h a lle r göze ilişiyor. 6 u
şanında şu n efis J tifa y ı'ib d a etm iştir:
da m ev iev ilik te asift m ak b ul d e ğ ild ir efendim .
tım« taüoufrak gubârü tine cy nablt çrmpu B u h al d e bilhassa bizim canım ız Şemsi Dede
Btacgilu t(üt dililir ]fâ)i ı^iHfİBiın sesia. ve Ş ev ket E fen di oğlum uzda oluyor.
Basm.ı lehn topragn çıplak nuenlnim? olmana
HAk İle alilde □ âzurde aktEâmm seoio »Şem si Dede gön ü llü a sk e r kaydolunm uş
tu , gü n d ü zleri D aîrei A skeriyede E rk ânı H ar­
Fakat, şâirin elinde h ü k ü m d a r k u d re ti
biye T a h rira t K alem inde hizm et ederdi, ge­
bulunmadığı için yapabil­
c eleri de d e rg â h ta k alırdı, dergâh
diği iyilik o dilber gencin
hadem eliği yap ardı, h a ttâ benim
yalın ayaklarına belki hir
h ırk a ve sikk em in m uhafazasına
yemeni alm aktan ibaret
m em u rd u. Şevket E fendi ise şube­
kalmıştır. (B.: Olgun, Meh-
m ize m üdavim idi, kendisini çarp­
med TâtıSr; Ayak öpmekı,i
m ış olan b ir aşk ve alâka yüzünden
dergâhı şerife girm işti. Bu gençle­
rin te n n u re le rin in fevkalâde açıl-

Yalmayaklı İsm nbuU ıılır, soldan s a ja : Milim yılayım sofSr ynm ail. $£Sütlltt<*nıc p a ıa n n d a » i m i . kallTOl»
saz ç ıla n f in » o şa jı
(Kesim: fü U ıtraflanlan S. D o n a lı e li Ue)

ı/group/merakediyorum
AYa j ; ı<7+f>î?k. ratın ) — 137e İSTANBUL

sindeki Wr âyini seyahatna­


mesinde şöylcce tasvir ediyor;
«Mcvlevilcri bir kılar hâ­
linde devran meydanına çı-
•kfirken yörnıek çok cAziptîr.
l>ove tüyü bir cübbeye sarıl­
mışlar başlar eğilmiş, koli&r
kavuşturulm uş tatlı bir muıU
ki kendilerine rnfakat etmek­
tedir; üyie bir musiki ki, Üs­
küdar mezarlıklarının servjle*
rinde inleyen rüzgâra benzi­
yor, gözleri açık İken inhana
rüyâlar gördürüyor, Çevreyi
bir defa döndükten sonra
m ihtabın önünde ağır ve
muhteşem bir hareketle kar­
şılıklı ikişer ikişer eğliyorlar,
sonra sırtlarından canlı bir
hareketle cübbelerini yere
atıp, bembeyaz uzun tennûre-
leri ile, kollar açık, uçar gibi,
baş b ir cezbe ile yana düşmüş,
çıplak ayaklarının üstünde
dönm eğe başlıyorlar, güzel,
güzel b ir sahnedir.
«B ir başka gun tekkenin
b ir hücresine gitmiştim, o ra­
da derran a hazırlanan yalm
ayaklı b ir derviş gördüm, uzun boylu, nârin.
kalemdeki cfeTıdilefe: — B unu çözene bir m e­
tüysüz b ir delikanlıydı. B ir aynanın karşısın-
cidiye vereceğim! dedim. Muamma şu idi:
cüı beyaz lcnn lrc.û n iıt belini kuşakla sarıyor­
Deryayı aşkta dolaşan sefâini aşkın rüzgârı
du. bfog doğru döndü ve gülümsedi. Elleri in ­
şiddetlenıverince yelkenleri tam aıniyle dolup ce vücudunun etrafında dolaşıyor, acele acele
pupasına gidiyor ise de, öyle gem ilerin d irek ­ fakat ta tlı b îr edâ ile vc bir sanatkâr gözü ile
leri çıplak bir hâlete girip üryan, ve tayfayı elbisesinin her tarafını düzeltiyordu.*
perişan ve püryan edecek derecesinde açılıp isim leri tarihim ize geçmiş dervişler var­
gösterilmesi pek de makbul değildir. Azizim, ili r İd, kapıldıkları İlâhi cezbe ile ömürleri
aheste beste olmalı.» boyunca, yaz ve kış* -kar, buz üstünde yalın
Aşçı Dede İbrahim Beyin E dirne üzerine ayak, y a rı çıpLak, hattâ ana dogması üryan
tasvir ettiği bu m an tara İstanbul mevlevihâ- dolaşm ışlardır, ve büyük şehrin halkı tara­
nelerinde çok daha göxe batacak şekilde gö­ fından yadırganm am ışlardır. Hediyetülihvan
rülm üştür. MevLknanm 750. ölüm yıldönümü m üellifi Şeyb Nazmİ Efendi, firlınab b ir kış
münasebeti ile H ayat dergisinde neşredilen gecesinde. Mehmed adında bir dervişin buz
ressam H ubertin mevlevi âyini kompozisyo­ üstünde yalın ayak ve b ir el şam danı ile dnü­
nundaki genç canlar, İbrahim Beyin Edirne- ne düşerek m isafir olduğu dergâhdan evine
deki Şomri Dedesi île Şevket Efendisinin ts- götürdüğünü, fırtınada onumun sönmediğini,
tanbuldaki benzerleridir. buzlara yalm ayakla basan Aşık dervişin te r­
1374 yılında tstanbula gelmiş İtalyan edi­ lerini sildiğini anlatır.
bi Eduıondo de Amicis Galata Mevtevüıâne Keysûdâr Mehmed Efendi öm rü boyunca

http://groups.google.coh:
A N S lK U tP E fitS İ - 1.177 - AYAK iO p ia k . Vkîır.'î

Istanbulda yalm ayak üajı açık bir ahu İle, arasında pabuçlar moda olmuştur: vaktiyle
Derviş Meczub Ahmed Dede İse. kırk yıl ana İstanbul hr.çıralının giydiği Galata yemenisi
doğulası urj-30 Eo^mrKtfr. :.ilıi bunların da on kısımları gayet küçük olup
Kıpliler müstesna. kadınlar İstanbul w - parmak enleri görünmektedir: bit pabuçların
kaklanuda fccnilı yaltn latanla dotaşmaga içinde tlv kirli, kirlice, sokakta kirlenmiş ka­
başlamamalardır: takat bilhassa yazuı, valin dın ayağı da muhakkak ki tahammül edı!n
ayağına herhangi bir çeşit pabuç getirip so­ şey değildir.
kağa (ikan kadınlar erkeklerden vc oglaıı Ra;fa Dirtg.t Bardn ve emsali ekzistanst-
(ocuklarından çoktur. Pek varlıklı bayanların, yalısı sinema yıldızlarının kılık ve kıyafetinin,
genç kızların, haitâ kibar hanımların vc kü­ yalın ayak dalaşm alarının kızlarımız tarafın­
çük hanımların bile, üzerlerinde büyük te r­ dan taklidi mUU ve dini ahlâkımız hakunıu-
slerin etinden çıkmış ağır kumaşlardan es­ da:ı »zerinde muhakkak ki endişe İle durula­
vaplarla sokağa çnrapsız çıktıkları görülm üş­ cak bir meseledir. Hele bu yalın ayakları
tür. yemoniınsi pabuçlu kızlardan b ir kısmı tulum ­
Kndının. ki2tn sokakla çorapsın dolaşması bacı dizliğine benzeyen daracık p u n t a l o n l a ı
erkeğin ayağına çorap giymeden U r ayakka­ giym ektedirler ki. kendilerine o pabuçları da
bı geçirmesinden iarklî olsa gerektir. Kadın allık ları anda tulum ba sandığın: omuzlayıp
iskarpinlerinde arka kısım tamamen haztedil- yangına kojm ağa am ade »kız tulumbacı» de­
mîş. topuk olduğu gibi meydana çıkarılmış­ mek yaraşır zannederiz.
tır; nihayet ön kısımda bîr tasmaya inkılâp R.E. Koçu bir giin sokakta, kipti k ard an
ederek bir takoııva - iskarpin tipi ibda ed.il- gibi pabuçsuz, yalın ayak, yalın taban yürü­
mijLIr; lîianbul sokaklarının pisliği, tozu top­ yen bir hanım kız görm üştür ki, o kızı ve duy­
rağı karşısında, bu dekolte iskarpinler, takun­ gusunu 1037 yılında H er Giin gazetesinde
ya pabuçlar içinde çıplak ayağı temiz tu t­ «Yalınayaklı Amazon» serlevhası altındaki bir
mak ImJtiusızdır. Sabah larivelinden sonra, sohbet yazısında şöyle testin etm iftir:
hele çarji ve pazar fazlaca dolaşılmış ise tır- s Kadın olsun, erk ek olsun, İnsan vücu­
naitları kırmızı boyalı ve cilâlı parm akların du anadoğm ası çıplak olarak ancak heykelde
üzerlerinde ve aralarında biriken tozlar, k ir ve resim de güzeldir. Resimden de kasdizn fo-
ve toza bulanmış kadın topuğu gözün tiksin­ tograt değildir. Tıpkı meyvalara yapılan aşı
diği bir manzaradır. 1957 - 195!) de ekseriya gihl, insan vücudüne sanatın eli değmelidir.
çorapmü giyilen ç a n i - tulumbacı yemenisi «Onun içindir ki, erkekleri kapısında rin-

Yaluı ayaktı *mlı>vi dervişler


(Itaftm : HnhartVAM 8. Boccalj eU

ı/group/merakediyorum
AYAJUm _ 137i — İS T A N B U t

d r b e n d k a le y a p m a k iste y e n y o sm a v e ka* — A ffe d e rs in y a v ru m B ınçJn e benzet*


d m ia n dltrflne e d ip a y a k la rın » d ü ş ü re c e k nev llm 1
? hran , s o y u n m a sın ı d cg il. g iy in m e sin i b ilm e ­ Şfiyl» U r aüıdtl. gttllımsedl, ^ h u ı başiyle
lid ir bir flBiam verdi, o ö p u ln k r çıplak ayaklan
« Ü te rs e â<H b a sm a d a n o lsu n , y e r le r e d*i* İle yürüdü gllti. >
k îiim ü f b ir elctfcin a ltın d a n ş ö y le b ir g ö rü n ü p R fi!. Koçu «Yalınayaklı Amazon* un ben­
kaybolanı b ir ç ıp la k a y a £ m cazibQ9İ. b ik in i k e ­ zeri b ir d r cEtifUnalyalıst dükkanlı g*>nnu*
sim i n tay o a ltın d a , n e k a d a r m e v ru n o lu rs a 1Ür; uran boylu, sırım rübi kuru, büyük btı -
o l u n ç ıp la k b a c a ğ ın bı'tim i o la n a y a k ta yok* yUk elli ayaklı, halk ağzında «%ıptrt ■-* haH}
tu r «deli fisek» denilen boydan hareketli ve «an­
«Giyimden kasdiro. yüz ile ellerden başka lı. muhakkak ki zeki fakat zekâsı ne tarla,
yerin görünmemesi değildir. aslâ, h â şâ . Bir bahçe sulayan, ne de değirmen çarkı çeviren
kol. bir omuz, sine, bir sırt parçası. bacak, sular gibi. ftvârelik yolunda heder olmakta,
baldır, çıplak ayak.. Yerine, güzel sahibinin yaşı da askerlik çağına girmiş ve varlıklı bir
zevkine ve hünerine göre görünecektir, yahut ailenin evlâdı olan bu genç 1957 yılında bir
a n d a wyle b:r görünüp göriinup kaybolacak­ kaç gün, belki de haftalarca İstanbul sokak*
tır. larında apaş kıyofeti İle dolaşmıştır. Basında
«Üryan vücııd bir cevherdir, esvap, g i­ eski bir *apka. çıplak gövde üstünde sureti
yim de vitrin, o mücevheri vitrinde teşhir e t­ m ahsusada yırtılm ış b ir mintan, omuzlar
mesini bilmelidir. meydanda, sine üryan, belinde bir kuşak, ba
« in a n ın ız , p la jla r ın içi, p lâ j y o t la r ı k a d a r caklarında mâvi bezden dar. yırtık, aclib bir
c a z tp d e ğ ild ir. panlalon. boynunda mendil, belde kuşak ve
«Dün sabah plAja giden bir Amazon gör­ ayaklar çıplak.. A sü hoş. şirin sahne, bu apaş
düm; Allah sahibine bağıştasın.. Yaşıdı olsay­ delikanlıyı İstanbulun has mal hâne berduş-
dım adı Leylâdır der, Mecnunu olurdum .. larından pırpırı oğlaocıkİAnu evvelâ hayret
■Cildi, göverml? gül yaprağı renginde; ve sonra isttekaal İte seyrederek: «Boş ver.,
trâşidc bir boyun Lislünde Yunam Kadim hey- a rtist o be!..» dem eleri olmuştur.
keltraşlanm kıskandıracak b îr baş. çenenin Aşağıdaki satırları R E Koçunun İler Gün
münhanisi. s a r çiçeği dudakların bükümü,
gazetesinde çıkmış bîr fıkrasından alıyoruz:
ağzın asil büyüklüğü, burundaki hendese
«Feylesof ve şâir Namdar Rahmi Karatay
Ahengi; Hint menekşesi gözler.. Dışı attın hâ< m erhum la köprü üstündeyiz; mevsim kış: yer
reli koyu kumral at kuyruğu saçlar... çakıl çakıl buz; hâneberduş b ir delikanlı ya*
«On yedi on sekte yaşında.. Tıg gibi bir m m ıtdan geniş adımlarla geçti... B ut üstünde
boy.. Sabahrtizgân gibi bir yürüyüş.. Uçuyor
yalın ayak...
haspa!.. Kısa kollu, süt mavisi bir keten bluz.,
— Zatürrie olmaz mı?
altında iki başarı oğlak.- İnce belden ayağın
Diye sordum Nam dan
İncik kemiklerine kadar çiçek çiçek, dal dal
— Ne raliirricsiT ö lü r ayol’ dedi. Blûr
bir eteklik dökülmüş.. Ve gel de haspa deme,
nmma ölümünden yalım kendisinin haberi
çıplak ayaklarında bir şey yok, ne iskarpin k
ne mfıhud çarıklar ve ne de kepaze sokak na­ olıırV.
Gazetelerde ne zaman bir «ölünü. «An
l ı n l a r P ı r ı p ı n oğlanlar, külh&niler gibi yalm
bir ölüm» haberi okusam görümün önüne bur
ayak yürüyor..
üstünde morarmış çıplak ayaklarla kütUr kü­
«Acaba sesi nasıl dedim:
tü r yürüyen o delikanlı gelir ve Kamdar ku­
— Kızım. Hanım kızım*..
lağıma seslenir:
Durdu, çatıkça kaşlar altından, aman Al­ __Biliyor musuıı bugün ilânsa kaç kişi
lahını, hem timld veren, hem korkutan bir ba­
öldü?,.*-
kışta:
Bibl: ta«nbıil AcuUtlopcdUİ ve Foto Sel io-
— Bana mı seslendiniz?.. toğrul »T^fl
Diye sordu. OAvudt bir ses..
«Â h e fe n d im , h a rfe n d a z lık s u ç o lm a sa .. AVAKAPU — Hali* boyunda Cilulhle kir
K ız o t l u k ı t h i n , u t n a ; şt'fatavcad 4 t I h . H i n n sem ttir ki. 10M Belediye Şelıir Rehberinde
B c ttu n . b r a d e b U m tm . İ n ma* m . o | l ı ı o iih b k U lr!? Ayakapu olmuştur Sekenesi ekseriyetle civar

h ttp ://groups.goog le.c


ANSİKLOPEDİSİ — 1379 — AYAKAPU BAKAMI

fabrikalar, değirm enin. atölyeler. kalafat kildteSl fıldur:


Terleri amele ve isçisi lir deniz amelesi vr Bu çıban Itr® hflln ey («JMİcr
getnicfdir Otuî yıl kadar evvelleri Haliç v;l ALİ k^ı -*rılir 'V hu «satenin
parlarının AyakapuıU bir «kelesi vıırıi). btı IHdin içen feııita linhdir
«KA|d ran ula «uyu İm evinmiş*
satırların yazıldığı sırada vapur iskelesinden k m um s;
biç bir u kalmamış bulunuyordu, eski iskele
önü bir meydancık halinde olup, yine eski­ Uevlet adamı, edib ve mütefekkir Keşid
den kalma bir gümrük kolcunu barakası da Saffet AlabilHm 15 haziran 1Û47 tarlbH Mem­
boğduruyordu: bir kayık iskelesi olup Haliç, leket gazetesinde Fransız Akademili Azan ve
de bu iskeleye kayııilı olarak işlemekte alan Fransanın sabık Türkiye BOyük Elçisi Ue
nn beş kadar Kayık ve sanda! bulunuyordu; Cham brun'e yazdığı bir açık mektupla: <Ttırk-
meydanın da. semi halkına bir park olarak ier lstanbulu aldıkları zaman. Hum medeti-
tanzimine başlanmış, sekiz un kadar fidan yeti namına sefalet ve rezaletten bagka bir
d.kilmış idi; açıkta soyunmuş, çoftu ç’.rıl çıp­ şey kalmamıştı. Şehir baştan başa harap, halk
lak on beş yirmi çocuk deniaie yıkanmakta, birbirini yemekle meşguldü, latanbula gir­
karaya kıçtan bağlamış motSrlû gemilerin mekle, Tiirkler ölli buldukları bir şehre can
Özerinden, sandallarda» denize atlayarak ay­ verdiler. Bizans enkazı üzerine bir medeniyet
yuka çıkan «esleri İle meydancığı şenlendir- kurdular» der, Ayakapu Çeşmesi, karşısın­
mekte İdiler. (Ağustos 1947). daki nefis hamam ve daha binlerce cami, m at'
Bibi.: HEK ve muzaffer Eyen, Gez; NdIu. eid, türbe, han. hamHfn. çe-sme ile tstantıula
AYAKAPU ÇEŞMESİ _ Küçiıkmustafa- yeni bir can veren Türk medeniyetinin bedia-
pajadan Ayakapuya çıkarken, Gülçeşme So­ laruıdaa biridir re ne kadar yazıktır ki, asır­
kağında, bıı sokağın Miralaynazımbey Sokağı lar boyunca tahripkar tabiat kuvvetlerinin de­
Ue kavşağı üzerindedir. Gülçeşme Sokağı adı, ğil, sadcco ihmal ve lâkaydinin ve korkunç
{enseye nisbetle verilmişe benzer, kesm e taş­ «ehlin kurbanı olmuş ecdad yadigârlarından-
tan klâsik üslupla bu on altıncı asır çeşmesi, dır. Bununla beraber Ufak bir himmetle ta ­
lıtanbol çeşmelerinin en güzellerinden b iri­ miri m üm kündür ve suyu akıtılarak şenlen­
dir; fakat susuz, bakım sa, harap, tez elden ta­ d in İme jge, ebediyet ölçüsünde lâyıktır.
mir ve ihya edilemezse belki de yakın bir istik­ İstanbul, halen kabili tam ir ecdad yadi­
balde mahvolmağa mahkûmdur. Lülesi kopa­ g ârları restore edildikleri gün, dünyanın bir
rılmış, teknesi kırılıp moloz ile dolmuş, hâzi­ şehir - hâzinesidir.
nesinin üstüne de b ir ahşap ev yapılarak çeş­ Bibi.: REK. Ccn Kotu.
me !>u evin altında kalmıştır. Ayna taşındaki
AYAKAPU UAMAM1 — Cibalide, Ay»-
kapuda on ailm cı asır yapısı, Türk yapı sa­
natının bedialarından tek bir hamamdır, bu
satırların yazıldığı sırada çok harap bir hal­
de ve bir kereste deposu haline konmuş bulu­
nuyordu 11047); arka tarafı kubbeler hizasın*
ta d a r toprağa ffömİİİOTÜJ, İstanbul Ansiklo­
pedisi için resim lerinin yapıldığı 1944 yılı ile
1047 arasında iki halvet kubbesi çökmüştür;
diğer kubbelerin de yakın istikbalde çökeceği
muhakkaktır. Bu güzel hamamın yirmi yirmi
beş yıldanbcri uıetrûk olduğu söylenmekle­
dir; vaktiyle bu hamamda çalışmış; 1944 de
KilçGkmustafapaşa Hamamında bulunan bir
dellok, Ayakapu IlaniMOinm halk ağzında Ka­
vuzlu Hamam diye m aruf olduğunu, su hâzi­
nesine bitişik halvetlerden soldakinln ki. kub­
Ayakapu Çcgmral besi yıkılanlardan biridir, Kanlı Halvet diye
(H a lim N a A ) m eşhur olduğunu. Yeniçeri zamanında bura­

:om/group/merakediyorum
tSTAKBVL

girildiğine göre karşı sağ


ko^ode. kubbenin altında
bir parça kaimi*, di^trl*ıi
dökülmüştür Bir kOçük
kubbe ve iki beşik kubbe-
tik İle örtülü olan soğuk­
luğun sağında b(r temizlik
yarleri bulunup, boldaki
bir kapudan da m u^lles
bîr aralık İçine yerleştiril­
miş öyakyollarına geçilir.
Asıl hamam kısmı, bir gö­
bek taşı etrafında dört hal­
vet ve üç sofadan ibarettir,
1947 de, kubbelerle sofa­
ların üstündeki beş'k. kub­
.lj-ahjpu Hartamı. Cebho, 1944 beler tehlikeli olduğu içn
(RCâbu: X«ih) soğukluğa açılan kapusu
örülm üş bulunuyordu.
da genç bir delİâğıö bıçaklanarak öldürüldü ­ K urnaları ve m erm er döşemeleri bir yüksek
ğü. söylenegeldiğini nakletmişler. sanat eserinin kıym etini idrâktan âciz rnal sa­
Ayakapu Hamam ının dış kapısı üzerinde hipleri tarafından sökülmüş ve satılmış bu­
m erm er bir kitabe taşında şu ta rih kıtası ya­ lunuyordu. İstanbul Ansiklopedisi, Büyük-
zılıdır: $ehrin «yüzü suyu» olan Ayakapu Hamamı­
nı ta h rip edenleri, tarih in teH nİne terkeder.
S j b am d ijlâ h bu c â j i h u r r e m âb&rf
K c a rn n sa'yüe çtin buJdu itm&m
Bibi,: REK. Gezi NoUl
Bu Âli mcnziİD d i n i ld i t â r ih AYAKAPU MESCİDİ — Cibali civarımla
t Ki yüiii sûyidır ç chrın bu hummam» Ayakapuda, bu isim le anılan kale kapısının
H. 999 (M. IS82)
dışında ve kapuya bitişik küçük bîr ahşap ya­
Ayakapu H am am ının plânındaki hususi­ pı olup bu satırların yazıldığı sırada mesken
yet. sokak kapusu ile cam ekân arasında b ir olarak kullanılm akta idi, minaresi veya ew*
böifaenin bulunm asıdır. K ereste deposu y a ­ okunacak h e r hangi bir yeri de yoktu; altında,
pılan büyük kubbeli cam ekânnı fresklerle te z ­ İstanbul fethi şü h ed a m d a n Sekban başı Ah-
yin e d lld i|i görülüyor, kî bunlardan, dışardan dürrahm an Ağanın türbesi vardır IB.: AbdUr-
rahm an Ağa, Sekbanbaşı).
Hadikatül-cevamiin kaydına göre mes­
cidin bâmsi Ahmed Çelebi isminde bir zat
Olup kabri malûm değildir, zamanla harap
olup tnualtal kalmış ve on sekizin-
çj t i asır vezirlerinden Şehlâ Ahmed
Paşa tarafından müceddeden in§a

A ya k ap u İla m ım ı» 1944
(R«sîb: N«B*n

http://groups.google.coir
r3 *ŞsnttO PE D tât____________________________ — 1381 — ______________________ AV AK BA&DI PAHASI

edJtm ifttr, p a ra m esc id in y a n ın a b ir d e


Y eniçeri k o llu ğ u in şa B ilirm iş r e m®**
elde v a k fe tm işti kİ. o c a ğ ın lağ v ın d a n
s o n ra k a ra k o la la h v il e d ile n b u k o llu k
b ilâ h a re y e n id e n İnşâ e d ilm iş ti, h u su
U rların y a z ıld ığ ı s ıra d a da C H P Kıi-
, çflk m u sta fa p a şa . A bcilsubaşı v e MUftti-
a li m a h a lle le ri C ib a ti so m t o c a ğ ı. Ç ocuk
* E sirg e m e K u ru m u C ıbaJi «em i o c a ğ ı v*
T u rk H ava Kurumu C ib ali semt o c a ^ ı Ayakapu IİMiıaıııı
ta ra fın d a n isk â n e d ilm iş b u lu n u y o rd u . cf*tS« - hrokb B. Releri
(Ağustos 10471.
B ibi: IIC, 1: IU5K v* Muzoffor E«*>. 0 * 1 " “tu. karaya ç:kan yotcularmdrm bu isim Dr bir re ­
sim, para alınırdı. Bu ansiklopedinin müelli­
AYA KAPI1 YANGINLARI — tstanbu*
fi R. E. Koçu 1924 yılında Bursa Lisesinin bir
kın her taraft gibi, bu semi de büyült yangın­ talebesi olarak yattan bozma Sevinç volcu
larda birkaç defa mahvolmuştur. Kendi için­
vapuru ile Utanbuîdan Mudanyaya gittiğinde
den çıkan ateş âfetlerine dair de Jkİ kayda o İskelede ayakbastı parası ödediğini ve bu­
rastlanmıştır. nun Mudanya belediyesi tarafından tahsil
IH. 1145) M. 1732 yangını — O havali,
olunduğunu hatırlam aktadır; yine iyi hatır­
o zamanlar birbirine bîügilE sefil ahşap dük­
lam aktadır ki o tarihde Mudanyadan İstan­
kânlar ve evlerden mürekkep, balkı da ekse­
bul a geldiğinde böyle b ir para ödememiştir.
riyetle gayri müslim idi. Birine ateş düşerek
M uJanyada alınan ayakbastı parası 10 kuruş-
hemen baştanbaşa mahvoldu.
iH. 1167} M. 1753 yangını — Ayakapu„ yu­
karıda yazflı yangından sonra Ha çarçabuk
ve ayni sefil manzara île ihya edilmişti; sur
dışında ise, deniz kenarında h e r biri fisk ve
fücur yeri birçok salaş meyhaneler vardı. Bit
tarihte ateş diişerek sur içi ve dışı hemen bü­
tün Ayakapu tekrar baştan başa yandı* çoğu
reaya fukarası olmak üzere yüzlerce aile açık­
ta kaldL
Bibi-: Osman Nuri Ergin, Hftclti Umtri Bde-
diyt: Vâaf Tarihi.

AYAK BACI — Büyüftşehrin avam m ua­


şeretinde nikâh; imam nikâhı devrinde, koca­
larından hoşnud olmayan mahalle k antarının
ağsında: «Bıktım artık senden herif.. Çöz aya­
mın bagıuı’..» feryâdı sık sık işitilirdi.
Aşağıdaki kıt’a Vâsıf Enderunun hezel
yollu meşhur manzumesinden alınmıştır:
K u kaç yımıartaıı, vidam a sivrisinek gibi
Fink ona* İkt yatıına ktrıuk köpek gibi
Vere «rçer arından e i la fcSAletek ^)bi
Ayak basile *00111 kaJareun giW
Olma «okak sBırilrgcel kailin k*4ım:tk ol!
AYAKBASDl PARACI — isTopraklıasU
parası» da denilir. Hangi zanıandan kalma
olduğunu teshtt edemedik. Cumhuriyet devri­ Ç5S
Aysktaasdı pstraMNP iM a» e tftttc tfl r t v l j r t l ^ r -_.•
nin İlk yıllatma kadar, başta İstanbul. Tür- rife r ZorIv a ırn k « te lM f- .
kıyenin biitün limanlarına gelen gemilerin (A kbaba Mecmu***. WS9)

>/group/merakediyorum_________
AYAKÇI — 1382 — tST A M İjm .

tu r G ım e koleksiyonları dikkatle gölden met ederdim; hattâ o derecede ki abdcsthl-


getirildiği halde ayakbastı parssLDin kaldırıl­ nelere varıncaya kadar temizlerdim.» |B.: Ar,.
dığı laritı tejb lt »dilemedi. ct Dedenin hâtıraları, İbrahim Bey. Aşçıdedcı.
Şu kıt'a M» yeniçerilerden halk şâiri AYAKHA.Ş — <Y o ld a ş ile beraber, Is.
latalı Hüseyin Ağanın bir folklor hazlneıi tembulda evvelâ yeniçeriler tarafından kul-
olan destan mecmuasından alındı: lamldıgı m uhakkaktır; arkadaş karşılısıdır,
K tttu rtlllm» tin d in t t dlIbM Ve kendilerine alem olm uştur, ayakdaş dem*
S arfllro ıH aa g fo trrlııJB lıu r ııı llncr <yoı:ıçer[. kastedilmiştir.
O tfll «yılından flöre öpprlrr tslaııbuldan kalkarak doğuda ve batıda
HÂIAmuRor ayakbastı p arın en az altı ay, bazan da 1, 5- 2 yıl «üren nefer­
Başlangıcı eski çağa ulaşabilen ayakbastı lere yaya gidip gelen bu askerlerin afcıada
par,ısının 1950 da yeniden ihdas edileceği İs «yolda;» ve cavakdaş* muhakkak ki arkadaş­
tanbu! gazetelerinde hayret ve esefle okun­ tan çok daha uygun tâbirler, hitaplardır. «Yo!,
muş, hsrodolsun ki aklı selim galebe çalarak da;» yalnız yeniçeri ağzında kalmış, «ayakda».-
tahakkuk etmemişti. Seçkin cdlb ve hum orist ise onlardan İstanbulun eski külhâni vc ayak
Yusuf Ziya O rtaç'm çıkardığı ve koleksiyonu takım ı tarafından da benimsenerek kullanıl­
zam aaım uı yazacak İstikbalin m üverrihleri m ıştır.
için çok kıym etli kaynak olacak A kbaba m italı A rkadaşlıkta bir lik ir anlaşması şarttır, kut-
mecmuasının S m art 1859 ta rih li sayısuıd.ı haniler ve serserilerle ayak takımı arasında
C aler Zorlu bir şayiayı giizel bir k arik atü rle trir gaye uğrunda ve fikir birliği olmıyacagı*
tesbil etmiştir. na. yakınlıkları sadece birbirlerinin gidişime
ayak uydurm aktan ibaret olduğuna göre ayak-
AYAKÇI — Tekke tâ b irlerin d en d ir; ta ­
daş tabiri onların ağzına da yakışır. İstanbul
rikata yeni girm iş acpm ı derviş, acem i can;
klllftânilerlnln ve ayak takımmın a.vakdaş>
ayakçı, tekkesinin kaba, ve sü fli tem izlik iş­
tâbirini terk eUnest. Yeniçeri Ocağının «Vak’
lerinde kullanılırdı, ınııtbahda bulaşıkçılık y a­
ai Hayriye» denilen kanlı şehir muharebesi
par. ortalığı slipürür, taşlık y ık a r, ayaJcoIIarı-
ile kaldırılm asından, yeniçerilerin de aman­
nı yıkar, tem izlerdi; bu hizm ete d erg âh a yeni
sızca takip edilerek idam olunmasından son­
bir acem i gelinceye k a d a r devam ederdi.
rad ır: ocağın kaldırıldığı 1828 yılından bu
Ayakçı hizmete şevk ile sarılırdı, hattâ yana da ayakdaş yerine arkada; demeğe baş­
şeyhine öylesine bağlananlar olurdu ki der­ lam ışlardır. meselâ vak'ai Hayriyede yeniçe­
gâha. şeyhin evine gönüllü uşak olurdu; aşa­ ri zorbalarının en namlılarından Habip Oda­
ğıdaki satırları geçen asır sonlarında yaşam ış başı Etmeydanuıda söylediği meşhur nut­
A ftı Dede İbrahim Beyin hâtıralarından alı­ kuna:
yoruz;
— Ayakdaşlar.'.. F ötur gelilmeyin, t
< Evden yatağı hazreti şeyhin hanesine reddüt göstermeyin, ocak namı tovametedek
nakletmiş idik. Kalemden doğruca şeyhin ha­ kalkmaz!.. Göreyim sizt. Hacıbektaş Ocağını
nesine galip hemen se tre pantalonu çıkarıp uyandırın!., demişti.
b ir uzun entâri üzerinde hırka, başımda arâ- Bu nutuk yeniçerilerin son söztl olmuştu
kiye. Özerinde yemeni, ayağımda pabuç, yalın ve kendilerine «ayakdaş» hitabı ile başlunıŞtı.
ayak, dergâha lüzumu olan {eyleri satın al­
ltüseyin Râci adında bir zâta ail olup
mak İçin Lâleli caddesinde mecnun gibi gidip
üzerinde hicri 1308 (milâdi 1800 -1691) tarihi
gelirdim. Kalem efendileri görüp ahvâlime
kayıtlı et yazması bir defterde folklor bakı­
taaccüb Miip hayran ve sergerdan kalırlardı;
mından pek kıymetli manzumeler arasında şu
ben asla aldırış etmezdim; kendim i b ir dilen­
destana rastlanm ıştır; Vak'ai Hayriyeden son­
ci şekline koymuş idim. Aşk gönlümü o kadar
ra yeniçerilerle Befctâşileri tehzil yolunda ya­
alçaltmış idi ki biiyükliik. kibir değil kendimi zıldığı aşikârdır.
insandan bile addetmez idim. B ir şâiıi âlice­
nabın kapusuna kıtm ir olmak İsterdim. Akı­ »ER VASFI AY/IKDAŞ
bet yine gönlümün arzusu üzere oldu. A rıfa la ıU ı, yoldaşlık
nGeceleri dergâhın uşağı gibi ihvâna hiz­ K a a n kay nattı» l*t<Uk

http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ ^ ]3B3 __ AYAK DtVÂM '

İtlik d i r t a a < 640» Yalın ayak bat kaba


V ılh ir yılı tfıla fd ık t Hırtıra»da bir ab*
AyakdaıUrla |»Mlk
K ı h n U v . Haa. tt*m am Htlakir Bab» merhaba
A r ıU if h k te r d i ı u a
M rj II* m ıttııb A VAK Dİv A M — Fevkalâde hallerde,
Siiridftk durduk Inrlryıl lanı bilhassa U tanhul ihtilâllerinde. halkta h j i i
A n d ı n ı r p irA ^ tk ask erin d ertlerini veya şikâyetlerini padişaha
tHmr d ik e n lik . taftltk kendi aftızlariyle arzetm ek Özere kurulan di­
H a n B ek la» fcöc*#i van; ayak divanları hem en daim a İhtilâlciler
ftn k ıM M I r y a ld a ^ h k tarafın dan lalenm iş, padişahlar da. kendi
B ird ir yor*»ala dfişek u h lla n m k u rtarm ak için bu i«tefti kabul ç i­
A yakdıybrtfa t* fe k m ek zorunda k alarak ve hem en h e r aya*
fJbct bizden delildir divanı sonunda, saraydaki m ttsabıb ve nedim­
Bonn Mineye* f|e k lerinden. devle! erkanından ve vuzeranndan
G ir batanın koyauna bir kaç kişiyi feda etm işlerdir.
Bak B e k lisi oy o u ıu
Ayak divanının adı. b ir ta h tta o turan p a­
Ayakdaşıoı hik <Bye
S an ln tea boyana* dişahtan gayri hazır bulunanların cümlesinin
ayakla durm asından ve dolaytsiyle meselenin
K rlled e ti)sc kaim ayak ü stü konuşulm asından gelir.
A y a k la n m a yalm
M eydan bizim yoldaşım Bazı pâdişâhlar, kendilerine vezirleri ta ­
Nerd&ne çtkup saltıı rafın d an resm en arzedilm iyen. fakat hoş k a r­
O ra n ı n m plrlm ift
şılanm ayacak dedikoduları kulaklarına kadar
BFoe bedel b irim li akseden h âd iseleri halktan veya ilgililerden
Ayaktaşız beraber bizzat tahk ik ed erlerd i ki. buna da ayak di*
Kesfim!» göbeğimiz vanı denilirdi; m eaeli: K anuni Silleymanın
Ayakdaşım civelek ista n b u ld a pek büyük b ir h ayrı olan Kırkçeş-
Peçeli İ«1 t tf İpek m e - H alkalı su larının B üyükşehre akıtılm ası
Açup g 5 r « n yürünti
düşü n üld üğ ü sıra la rd a , bu s u la n kaynakların­
P e r ttlr yafcud M elek
da gören, kaça m al olursa olsun, çok elim b ir
M ika dilim k a ra s u su sık ın tısı çek en İstan bu llu ları bu sıkıntıdan
Babam netsin tavuğa
k u rtarm ağ a kal’iyyen k a ra r verm iş olan Sul­
Tekkeye horoz lan ın
A yakdaş yalabugıı ta n SUleyman d evrin suyolcusu K iraz Nikoli'
yİ ç ağ ırta ra k fikrini sorm uş, suyolcu Nikn-
G üzellere ta p a m
li de, m ezkûr suladın şehre akıülm asında hiç­
Mum «S&dtirüp yatâfra
Aya M a ş him m etiyle b ir fenni mahzur olmadığını arzelmişli. bunu
Diiaya evin y a p a ra h a b er alan sadtrâzam R üstcm Paşa, pâdişâh
UçtM, yediler. kırklar tara fın d a n dâvet edilen Nikoli’nin, kendisini
D tişm antm ıs h ak lar görm eden hodbebod huzuru hüm âyûna çık­
B abanm h n ta ra a d a m asına kızm ış ve suyolcuyu hapse attırm ıgtı;
MWrSrteıwi* ayak lar
k eyfiyet gizli tu tu ld u ğ u halde şuyu bulmuş,
Ayakdaş M diyelim h a lk diline düşmüş, İstanbulluların esasen pek
B ıçaklar bileyelim sevm ediği bu vezir, b ir d e pâdişâhın büyük
K kld ın n kazanlar* hayrına mâni olm ak arzusu ile itham edilmiş,
Ç orbayı y in e y e lin
K iraz N ikoli hâdisesi Sultan Süleym anın k u ­
Relin f il M eydaaına lağına k ad ar ak settirilm işti; fevkalâde hid­
S u ltan lar «nltam a*
detlenen K anunî, K âğılhaneye giderek Htts-
Alt Balıa hb («İter
Demine d e rrtn iB a tem Paşayı çağırtm ış, aynı zam anda dam adı
olan SadtrSzamı b ir ayak divânında sorguya
P u p aı ohtr m a kadı
çefaniştl, çok sert b ir yüzle: «Suyolcu zimmi­
Tâlim ıtflvur Ictdi
U yandırdık a tcji nin hapsine bâıs nedir? diye sorm uştu, Küs­
K a u n lu ın u f kayjudı ten! paşa da. kendisinin haberi olm adan bu-

:om/group/merakediyorum
'V a k d i v a n i _____ _ 084 .. İ stan bu l

zum Jıtimayflnda « fır m asraflarla tahakkuk madan sadırâiumıa haber gönderir: «Mcdcd.
edebilecek bir teşebbil* («erinde fikir boyan * »har devletin sultanım olmaya ki bugün
ediği cihetle sadakat ve istikametinin tahkiki m eşverettir tleyu divana gelesin. Hemen Ih-
için hapsedildiğini söyleyerek m il tehlikesin İtfa «yteyesiz. inşallah bu cemiyete tefrika
dt!.ı sıyrılmıştı. gelir ve illâ Mr zarar lerettub çimekten hazet
İstanbul, ihtilâl iyinde. hakikaten matı- olunur» der Katız Paşa güler: ıVar blzık-n
Serden (imek oyak divanlarını D ördüncü Mu- selâm eyle! Zuhur edetek kazal mübreınt rü­
rad ile Dördüncü Mehmed zam anlarında gör­ yamda müşahede eyledim, ölmekten gam çek­
m üştür. her ikisi de Nainıa Tarihinde lafsili- mem!. diye cevap gönderir. Alına binor. ma-
tiyle tesbK ve nakledilmişti:- iyyetlylo beraber sarayından çıkıp Topkapı
Döi'dünrU ıM uraıtın ayak divânı — Hicri Sarayına gelir. Babı Hümâyûndan girer ki..
1041 yılı recebinde |M. 16311, Saıiırfaam Ha- El ra t mahşerden num une.. Kalabalık açılır.
?:■• Ahmed P açay ıd ev irip yerine gcçınek in­ Sıdırâzam a yol verir. Hafız Ahmed Paşa ken­
leyen Recep Paşanın teşvikiyle çıkan askeri disine selâm durm uşlar zanneder, selim ve­
ihtilâl dc kurulm uş bil' ayak divânıdır <R: rir. m eğer helisinin koynu koltuğu «aş ile do­
1041 re c eb İhtilâli); D ördüncü Muraıl henüz lu imiş, vezir kapıdan girip biraz İlerleyince,
yirm i iiç yasım la b ir geneli. Aşağıdaki satırla r b ir sipahi seçilip arkasından bir taş ve: — Bre
Nalına Tarihinin İİÇüncü cildinden naklolun- vurun!., diye bir nâra atar Ilafız Ahıııcd Paşa
muştur: taş yajjmtıruna tutulur, atından yıkarlar, fa­
kat şallıları yetişip koltuğuna girerler, has­
ıÇiin Hafız Paşa sadrâzam oldu, Reeeb
ta la r odasına, oraıln:) dn sarayın iç kısmına
Paşa ha.te:l iıtilh Halli Paşayı kaldırıb (öldiii1-
kaçırırlar, hücum eden Sipahi jet’ bu arada
liib'ı keııdiisu VwiriAzam almak için amele
paşanın satırlarından bir oğlanı hançerle göğ­
başladı. Etraftan dahi norbalar ve bölük hal­
sünden vurup öltlüriirler. birisini de yaralar
kının a ’zaraı gelilb İstanbulun İçi dolmuş idi.
lar; Sndırâzaıııın kaftanı ve mücovvezesl bu
Saka Mehıııed ve Cin Ali Mahmud AğaoJUı
arada kaybolur; BosUnbaşıdan bir iist kalta.ıı
ve Salih «fendi vc E m ir H alife ve C adu Os­
ile b ir milcevveze alıp huzura çıkar ve vak'ayı
m an ve Biçakcıoglu ve K ütahyalı K alem Bey
tafsilâtı ile nakleder ve miihri şerifi öpüp sa­
ve Nazlı Muslıı ve Kum A hmed ve d ahi bun­
h ibine iade ve testim eder, pâdişâh da müte­
ların em sali zorbalar ki h e r b iri m addctiîl
e ssir olup: «Yiirii var git» diye destur verir.
fesaü idi, b u n lar m ütterikü lrey İstanbul iç in ­
Hafız A hm ed Paşa, Yalı Köşküne inip kıya­
d e fadam lariyle) o turu p ikazı fitney e bahane
fetini lebdiI isler ve kayığa binerek Uskiidara
ararlardı..», ih tilâlin nakline böyleCB başla
geçer.
yan m eşhur V ak'anüvis, İstanbul» dolan Y e­
niçeri vı> Sipahi zorbalarının sabık Sadırâzam Beri tarafla. S ad ırd anım hastalar ta p u ­
llüErev Paşanın haksız y ere azledildigi baha sundan içeriye kaçınası üzerine, ihtilâlci as­
nesiyle ayaklandıklarını ve b ir d e fte r tanzim ker galeyana gelir Orta kapuyu zorlayıp içori-
ederek ile rle t erkânından bam larım ölüm e * ye g ire r ve ikinci avluyu istilâ ederek Bâbiis-
m ahkûm ettiklerin i söyler, d e fte rii o lan oıı saadeye dayanır, Kubbealb asker ile dolar,
yedi kişinin başında: Sadırâzam Matız A hmed n am dar zorbalar ileri çıkıp: t Padişaha sözfl-
Paşa, Şeyhülislâm ve asrın büyük şairi Yahya uıiiz vard ır, divâna çıksın» diye ayak divânı
Efendi. D efterdar M ustafa Paşa, pâdişâhın istediler; Genç Osman V a t’asına benzer bit
gözde musahibi ve Y eniçeri Ağası H aşan H a­ v ak an ın çıkmasından korkan UordiiIK'ü Mu*
life, pâdişâhın en sevgili gözdesi Musa Metek rad , ayak divânı talebini kabul eder.
Çelebi bulunm akladır (bUlün bu isim lere ha­ «Pâdişâh Hazretleri dahi taşra çıkıp sal­
klımı. Ayaklanm anın üçüncü gllnU İd, bir sa­ tanat Ue ayak divanı idüp tahtı hilâfet (izere
lıya. yani sarayda Divânı H ümâyûnun toplan­ k arar eyledi ve: «Nedir kullarım muradınız*
tı gününe rastlar, İhtilâlciler B ib i hüm âyûn­ deyu sualde olıcak bi edebter bir mertebe
dan girm eğe muvaffak olup sarayın birinci odebslzlik ve Halet lisan e ttiler ki tâbire gel-
avlusunu. O rta kapıya kadar ellerine geçirir­ mez ve Hafız Paşayı ve defter ittikleri on yedi
ler. Kubbe veziri olup âkil ve ted b ir sahibi bir m uteber erkânı devleti «Bize ver paralayalım
/.at olarak tanınan Bayram Paşa, daha giin dog­ zira bunlar devlete ve pjtıfişaJumıza dosl d *

http://groups.goog le.com
T .. • s, v.l.1'tJîni;

t I1.--.. Thiû 1. t <


..i?*;.: :iu:
-iv»-. :i! r v - -— . -• '> .*•'
• ■■■ s. : i'' l-:V: *♦ !-■« : ' \İ b u i--r- r i lf li l 5' • ; _ î r - T r j'.i'iS i - :.
.. r - i^ v!-.[= . ; a ■'^"Cr ’r ■ 1 [■'i 4L!:.ir. J vc ’ •Sill-.î - J ; r : ,.ı\V, r ,'.j
. ! - P î'ı-tih «i"- ^ it".;:- n-,yi:.' !r (a ».--.V-Ji . j i r . y M ; ^ îu u • -fır - p 'ü f
, ıf , «Vrv ı r f . r .i T- ' - ; < ’*razi -a z i .-rîi]7 -in U fcr=r t i; ; -î
“;n . . '- v ' «j*p' rlH î»tte v, Sı•*-Jît-;-T¥ lî-i'rtishââfir rJ ? ,Çt ? ;; •
.•'.'r.'lerB , ,• t t j*v >; I’iiiış.:. .i..T :- ,....-, U ,,. . ■„ [ ,
U" İd lîp f i: ; - ' hfilâİI VUtUdJ Pâd ljlr- ı:,.iî'.;«;-' fl" ijv lîp: ıl’ i: ! ■ ; i. ' - 7 ı
\î- : -lı, ^ uLj j L mertebeleri yşfcm gr-ld. (■i » u lu n vtı~ :. i ' İ t ■ - r~ ırn ; ,.J| ;■
: *. gar-Tİarın?*-- £ayTİ h!r LL-.'jp jöyli ,;- tt-r- 'II katirÎT^jpy., [,!, , ;1-n j-.r
. -y «demediler. Pâdişâh dal* r>1 nâdanlarm ' rizan v^1 ben? '■'!■■■* vjuıılı-t 'L1!-':
eaU îrsyüb i Kavga itiıkleriı:- düp nny.-r'im ı " Lardj defin ':t;.rı-.;v: ş -
. r-n i j ’ ^ iîla jı tiuıei saltanat idüğün bilûb: ■ i r V riûiîn htmavesimı rks iıkr!-» t-,
• ûnki -ev -- • iu la k tuthiazsu ve kabili hilal- y e r öpüp !ts fcr ■r^ı k ı tüivr.l idı^jt ,.r
i?ğılsiı n iç ,f beni taşra divanı davet eyledi- -~ai K e rb e lijs n^nend >lan mcydfni : '-t -
«■ deyn tahimâan kalkıp içeraye teveccüh m tn l; je yürüdü. pSdi.' ih nukrem cıio yv "
irfüb E n d e n » agavatı P â d i^ jı ortaya >lup ne tul- ,' ağladı, a s a ılt E n d e rin Aksları «r-
içeni jö îlird ü ltf. o l e$ftdya P â d îp h m akebin- babı divânın didtleri ^ ry a n ve d gerleri r '-..
ce sel gibi akup dilediler i i Harem kapusun- >oo oldv. H ifu Paşa m eydam £İntikt« •
dan içeri İrenini iîe duhul ktei t. ol m ahal c ‘j sipâiııJer ısryd ırj seçilip biicum ettiler,
gümam haremi h£c-*~ fBâbü£saadenLn kanad- ıplida gelen flpabi H a la Pasava hainle ed e.
ia rju j a n la m yüzüne sed idüb bu v echilt ka- yırr deya yaaajdA'Js, Halı» mütedeyyin t -
kapandığmdan eşkıyama gayizleri ziyade olup >ahibi ilmii m irife t olmağU ru h cm anetv'^h
tu|LTi$ıp: «Padişahım mademki bu on yedi olup vikayesi babında hasbeUnıdre saay İU
kişiyi bize vcnııezuo. biz işimi2j büürüz* dc« mek im ana vacip olduğuna biHlrdü. xnın İçüh
yu te ti'd en kinaye ref*l esvai Qe zemine îei* ibtida gelen sipahinin ağzına bir muşti ıtifa-
zt:ç ve âsümane velvele saldılar. mani }Öyle urdu ki h e n f yere p a y jt-a l o!yp
^eru de. R teeb paşa ki Fitaevi tahrik ba^üidan d estan yuvarlandı, bir sipahi d5‘w
iden kendi idi, sureti salâhde giryan ve nal ân »rçrayup h a n ç e r ile ıH ila Paşayı) bafindarj
11 olup Pâdişâhın ayağına düşüp: -«Pâdişâhım bu u ru p kulağına dek kellesin şak eyledi biri
müfsidleri teskin lâzımdır ve illâ b ir veçhile dabı gojstinde.ı b ir hançer u rup jDktılar, gay-
cevaplan mümkün değildir, eğer ben kulun:; r hiicıım ıdüb kılınç ve hançer üşünip ol ve­
dahi isterler ise vir ki kul efendisi yoluna ku r­ ziri zi;anı pişgâhı padişahide on yedi lahm ile
ban ola gelmişdir, kul istediklerini ala gelm iş­ huni sıırhe a ju ite ittiler, çün henüz remakc
lerdir. pâdişâha™ selefden dahi ala gelm işler­ b»U idi. bir Yeniçeri s-’^ siln e çıStup bıçağı
d ir V rkıç bendeniz gitmekle neane lâzım gel- ile bofcazı altın çalup zebheyiedı. bu veçlufe
'.ez m * Hak saklaiuı eğer bu bedhuylar (es­ ol bigünah şehid oldukla büddamı saray '■ -
sin ’unm ai ise ahval müşkil olur, nizaau dev­ rino bir yeşil h a n r ö rttüler, pâdişâhı gayyu-
let muzmahJÎ ohır» deyu vafir niyaz İdub pâ­ n ın nigihe takati kalmayup deruniinden: <Hdf
dişâh dahi gördü ki bunlar edrote yekdil. hak­ imdi iiaktaalâ ikdar iderse sizden ahs> n r
larından gelinmek bu haldemûşkil. maalkera- nice olur g ö re n i» deyüb lahireo: «Bre Hak-
he Bostancıhaşl C lfer Ağayı gönderdi, kayık dan korkm aı, Ptysam berdcn ulanmaz, je r'e
ie henüz lla fn Paşa Üsküdar» yanaşm i) idi, ve râd işah a inkiyad etmez talim ler» dvyBb
>andal île ardından IriçGp: «Pâdişâh ister» kalkup yine içerııye gilti. ol gün bu meoofc:
deyu kendi o n d alın a alup h a n ın ı pâdişaha ite divan bonılsıp halk saraydan tıkıp eraıll
getûrdü. ol mah^] psılişah buyurdu, Bibüssa- yhM! Atmeydanına rjc u etlileri.
a deyi açdılar, tekrar ç * u p taht üzre karar Hala Paganın verine RwH> Pa^a Sadır&>
eyledi ve asker dahi ger ti çekülüp durdular u m olmuşta. Dördüncü Murad da, utosSa.-
Pâdişâh Hazretler: parmağı ile işaret ve tâ ­ azlini bahane ederek ayaklandığı H ata
yin idüp dört nefer kiraesneyı ıkonuşmak) nın ıclefi llûsrev Fajajrı Tokad’d». idam
ı/group/meraked iyorum
I
1

ATAK DtVjLVJ — ıja e — __________________ i s t v o u l

tirtnfştl. HO^rrv Paçanın idamı Istanbulda, Efendi: Uca kefilim dedi. Itaceb Paşa dahi
ayni yılın 20 şabanında İkinci Ur fitneye se­ keni oldu» Sizlerin kefaleti 11e iıimad ııterb»
bep oldu, isi asker tekrar saraya hücum etti. deyu müteselli oldular. Padişah işaret İtil, şeh-
PJdişah ayak divânına çıkarıldı. Naimi E fen ­ rârfelıı yine mekanlarına gütıirdüler. Cahil
di, bu ayak divânını da 5oy]e nakil vc taıv-r doıtlan ik il düşman yeddir dedikleri gerçek­
eder: tir» ıB. Hüsrcv Paşa; Keceb Paşa: Ihıseyia
«Ayak divanı iltirüp- «— Padişahım, «en Efendi. Ahizade; Ussan Halife. Mum Melek
niçün HOsrev Paşa gibi yarar veziri katil ve Çelebi; Hafız Ahmed Paşa; Murad. fV. Sul­
kendi devlelînf rahnedar ettin, imdi sen dahi tan; 1041 ihtilâli).
elbette bire Haşan Il3İl/eyi ve Mıuahih Muta Dördüncü Mehmcdln ayak divânı — Hicri
Çelebiyi ve Defterdar Mustafa Paşayı vtr pa 1006 (M 1036ı yılı ccffiazlyelevvelinde tıkav
ralayalım» deyu iglizı kelâm İtliler. Hem bu ve im paratorluk tarihinde Vak'ayt Vakvaklye
esnada ol edebsizler nadanlık idlib: «Şehza­ yahut Çınar Vsk'ası denilen askeri ihtilâlde
deler (padişahın kardeşleri) bizim efendimiz kum lm uş bir ayak d ivin t Afi ki Dördüncü
oğullarıdır, gayri sana itimadımız kalmadı, ita Mehmed hu div in a çıktığında henüz on beş
hak yere Hiisrev Paşayı öldürdün şehzadelere yaşuıda b ir çocuktu: sadaret mevkiinde Sü­
dahi kıyarsın, elbette şehzadeleri çıkar bize leyman Paşa bulunuyordu. Vıllardanberi de­
gjjater» deyu ibram ve hadlerinden ziyade k e­ vam edegelen Girid çenginin devlete ylikledi-
lâm İtliler. Padişah ol cahillerin küstahlığın­ gigi ağır m asraflar hâzineyi müşkül duluma
dan ziyade rencide olup: «Haşan Halife ve düşürm üş uzun zam andanberi para alamayan
Mıısanm ne günahı vardır ki size vlreyim, ba asker Istanbulda silâhına sarılıp ayaklanarak
mertebe şermü hürm eti aradan kaldırm ak si­ kiiçilk Padişahtan suiistim al ve tegaUSb ü t
ze düşer mi» deyu nice Tiiishü pendim iz kell- itham eyledikleri saray erkânının öldürülmek
mat buyurduklarında anların habaseti ziyade ilzere kendilerine teslimini İstemişlerdi, ya­
olup güftegû bir mertebeye vardı kİ: «Bu di- kan d a zikredilen arabi ayın yedinci günü M*
led-Ttlıriraî/i hize virm eı isen te n bize PSdi- dlşah ayak divânına çağnldı. Bu ihtilâlde as­
şahlıga lâzım degilstin» didiler. Ve eraril bey­ ker. kapılarını açtırıp saraya girmeğe muvaf­
ninde: sH ünkâr jchzaduleri boğmuş» deyu er- fak olam adıktan için Dördüncü Mehmed ayak
a l ziyade olmağın ol divanda: <Elbette şeh­ divânına Sogukçeşmedeki Alay Küşkûndn Ur
zadeleri çıkar gürelisi» deyu ibram itm eleri penceresi önüne kurulan tah t'a oturarak çık­
ile Pâdişâh emrediip dört şehzadeyi taşra çı­ tı. Aşağıdaki satırlar Naimâ Tarihinin altına
kardılar, cümle buzzan divan müşahede ey­ cildinden bugünkü yazı dilimize çevrilerek ya­
ledi Sultan Bayegd, Sultan Süleyman, Sulta.! zılmıştır:
Kasım. Sultan İbrahim. Cümleden büyüğü «Padişah cümle vütera ve ulema ile cad­
Sultan Baverid idi. b tr len iv e r miUtehi civan d e üzerindeki Alay Köşküne geldi. Atmeyda-
idi. dördü dahi Bâbüssaadete çıkıp arzı didar nından köşke k adar olan saha sipahilerle dol­
ittiler ve Sultan Bayezld ile Sultan Süleyman muştu. en öndekiler yaya, geridekiler zırh­
ıkapunua eşiğinden) ilerice çıkıp (ol cahillere lara hürünmüş atlı Mi. Padişah geldiği gibi
hltab edlib): «Bizden ne b tersiz biz ktışel ha- içlerinden M ehter Ilasan Aga r e Şamlı Meh­
mulde kendi halimize meşgul iken haliıriK med ve Karakaş Mehmed ileri çıkıp kasır kar­
kamayup namımızı anmak bizi lisana götür­ şısında el bağladılar, llasan A£a el kaldırıp
mek niçündür, yohsa h iâ müttshem idüb (yok Pidişalta gayet muntazam Ve uzun bir hayır
idümemizi ral| isteniz, Allahdan korkmayup dua etmeğe başladı o dua ettikçe asker «imin»
Pâdişâh Hazretlerinden şermD h a y i itmeyüp avareleriyle giirlem ekte idi. Duadan sonra
böyle tuğyan idersiz, lillihi taalâ bizi halimize llasan Ağa sSze gelip: -Padişahım, Haktaâlâ
kon. bize tizin himaye ve harasetiniz gerek­ vücudu şerifinizi tahtı saltanatta daim «M »
mez» dediler. 01 nadanlar İse kabahatlerin bil- Kulların yüzlerini toprağa sürüp gelerek arzu­
meyâb yine pâdişaba hitah idüb: «Ba'delyevnı halleri budur ki Allaha hamdolsun büyüdü­
biz sana hu efendileri inanmanız, elbette bun­ nüz. İstiklâl üzere saltanat umurunu elinize
lara zarar ilmeyeceğine bize kefil ver» deyu alacak c'rvanhaht in had ır oldunuz. GirH ada­
kavga eyledüler. MÜttü Ahizede Hüseyin sında vezirleriniz, Ümeranız ve asker fcullan-

http://groups.google.cott
fiJİSlKLOPt& İSt — 1387 - AYAK. ESNAFI

m* gece ve gündüz kilftar ile harb ve kıtalde kendine hâs alâmeti farikalarıdır, sokaklarının
lahraet çekip karada vc denizde düşmanın sesidir Ve büyük İstanbul, asırlar boyunca
yaptıklarını pâdişâhıma* söylemiyorlar. Mem­ bin bir kılık ve kıyafette, tenha ve sapa sem t'
leketler zulüm ile harap oKUı, reaya darül terinden gullp geçen, çarşı boylarına dizilen,
harbe kaçtı Pâdişâh kul İle, kul hazine île, meydanlarına serpilen ayak esnafı ve satict-
haline reayadan hasıl olur. Kulların para yü­ lariylc cihan ölçüsünde bir ^ h re tiir. Halk
zünü görmezler, verseler verdikleri mağşuş hikmetleri arasında İstanbul sokaklarının Uşı
vc safi b^kır akçedir, îstanbutda geçmez. Ve- toprakı altındır» sözü yerleşmiştir; acırlar
rir teriniz ve defterdarlarıma sallanatınıza o r­ boyunca, ıızak veya yakın memleketlerden ve
tak oiaularuı yüzünden vergi tahsil edemi- vilâyetlerden kopup gelen ve İstanbul sokak-
yortar, Padişahımızın yanında olan ağalar ve larında rızkını arayan insanlar aç kalmamı}'
rausahibler (Harem Ağalan) büyük saraylar 1ardır; her m arifet, hüner ve sanal geçmif.
say» a atlar ve hizmetkârlar besliyorlar; her her şey saUlmç, ayak esnafının ve satıcıları-
bîri devlet islerine karışıp türlü suiistimal­ n ın sesleriyle zengin bir edebiyat vücud bul'
lerle kendilerine mal yığıyorlar, m uratlarınca muş hattâ ayak esnafı ve satıcıları arasın­
hareket etmeyen vezirler azil veya idam olu­ dan, Büyüfcşehrin tarih kütüğüne geçen tip»
nuyorlar; halktan vergi olarak toplanan ay an 1er çıkm ıştın bazen de bir işi bîr vilâyet, bir
tam paralar adamları vasıtası ile ve bir takım m em leket halkı benimseyerek bir ocak hali­
sarraflar eli ile çok eksiğine toplanmış ayart ne getirm iştir.
bozuk veya kesik paralarla değiçürilfp kabine­ Bizleri çarşılardı pazarlarda dükkân dük­
ye bunlar veriliyor ve askerin ücreti bu mağ­ kân dolaşm aktan kurtaran, dolakmış olsak da­
şuş akçe ile ödeniyor, din ve devlet için bu hi kolaylıkla bulamayacağımız bin çeşit her
adamların izalesi lâzımdır. A rtık başka yol şeyi yolumuzun üzerine seren, batta idrâk
katmadığından baş vurduğumuz bu küstaha- edemediğimiz ihtiyaçlarımızı hâl ırlatan bu
ne yoldan ötürü bizi affediniz Pâdişâhım, gö­ insanlardır.
rünüşü kaba bu hareketimiz akıbetinin İyiliği 1957 de Gazetelerde ayuk esnafı ve sa­
düşünülürse mazur görülür, sizden istediği' tıcılarının, işportacıların tamamen kaldırılaca­
miz kimseler şunlardır» diyerek bir d efter ğı, bu adamların, şehrin m ahtefif yerlerinde
çıkardı, saray erkânından ve dışardan otuz yerleştirilecekleri okunmuştur tahakkuku İs-
kadar ki ensenin adını okudu cebinden de bir tanbui için pek hazin olur.
avuç ayan bozuk ve kırık akçe çıkarıp Pâdi- Ayak esnafı ve satıcıları, işportacılar, bu
saba gösterdi. Dördüncü Mehmed sipahilere şehrin günlük hayat ihtiyaçlarının doğurdu­
hitahedip: «Kullarım, bu defterde olan kim- ğ u , sokaklara döktüğü insanlardır. Hükümet
selçrin matları alınıp kendileri sürgüne gön­ kuvvetiyle kaldırılabilirler. Allah rezzaata
derilsin katillerinden vazgeçin* dedi. Pâdişâ­ âlem dir, aç k a lm a la r, fakat onlar sokaklar­
hın bu sözlerini Sadaret Kaymakamı Mustafa dan, meydanlardan çekilince İstanbul halkı
Pa$a yüksek sesle tebliğ etti; fayda vermedi: sıkıntıya düşer.. Hele dar gelirli aileler ve
'Hayur vazgeçmeyiz, seni dahî istemeyiz» d i­ ayak takım ı kahrolur..
ye Muştala Paşayı korkuttular. İ% buraya va­ Nevyorkun günlük hayatını İstanbuldan d>
rınca fesadın d e fi için istedikleri yerine ge­ ha iptidaidir diyemeyiz zannederim. Hürriyet
tirildi» Padişah divit ve kalem istedi» defteri] gazetesinde «Fatoş* adı altında bir Amerika**
o lanlara idamları için Bostancıbaşıya bir karikatür serisi vardır. Fatoş, orta halli bir
hattı hümâyûn yazdı, defterin başında gelen ev kadını tipidir, bu karikatür serisinin mev­
Kularağası Behram Ağa, Kapuağası Bosnalı zuu da AVvyorkju orta baHİ bîr ailenin gün­
Ahmed Ağa ve Raco İbrahim Ağa derhal idam lük hayatıdır. Fatoşta sık sık ayak esnafına
olunarak ccsedieri saray duvarının üstünden rastlarız, Nevyorkta sokaklarda dolaça dolaşa
sokağa atıldı, diğerleri de birer toirçr bulunup neler satılmaz kL. H attâ oradaki satıcıların bir
idam olundular (B.: İ066 İhtilâli).
hususiyeti daha vardır, işportalar ve valizler
AYAK ESNAFI, SATICILARI — içindeki mallarını, evlerin ve apartm anların
Ayak esnafı ve satıcıları, büyük istanbulun kapılarını çalarak arzederler..
günlük hayatının tuzu, biberidir: İstanbulun Bu girişken, bu atılgan, bu yorulmak bil-
ı/group/merakediyorum
ayak esk a fi — 13 88 - İSTANBUL

meyan ve müşterisini kendisi arayıp bular» sokaklar w onların ağzından kendilerine çe.
cçnafi Imt büyük şehir muhtaçtır. minnettar­ şidh nükte fırsatları haıularlardt Ayak « -
dır.,. nafı ve Halıcılarının sesleri, halk muskisine
Ayak esnafı vc salıcılarivlc işportacılar girmiş. Büpiikşehfin bu sokak sofileri anne­
büyük şehrin günlOfc hayat ihttyaçlariyle öy­ niz» edilerek tesbit edilıtr^. ayrıca bu ean»|
lesine yugrulmuşlardır ki, lüzumu kalmayınca ve şan o lar üzerine kantolar yazılıp bestelen*
içlerinden bir kısmı. yasaklar çıkmadan ken­ mIşT bilhassa geçen asır sonlarının kanto yıl.
diliğinden tasfiye otıır. meselâ, seyyar kah­ «Tızlan tarafından sahnelerde okunduğu za­
veciler re seyyar berberler gibi. manlar coşkun alkışlar toplanmış» bazdan da
Ayak satıcılığının ahlâk bakımından da gramofon plâklarına alınmıştır; meselâ aşa­
kıymet! vardır, binlerce âvâre ruhu kötü yol­ ğıdaki kanto bir Orfeon Retard plâguu okun-
dan uygunsuzluktan çevirmiş, alın teriyle ka* fflU^UTi
zanç yoluna atmıştır. Dondurmam şckc-rli kaymak
Yine ahlâki inzibat yolunda psikolojik ifuojiNtfskiı ifduıa b»k
tarafları vardır. İstanbulun hâüeborduş güru­ Minimini hanımlara
hu iş yapar, cebi para gönir. işportacı yoluna Çıtı pıtı beyler*
çıkmazsa o ne dükkâna gider ne de işporta­ Parasım atmada» lallırmacn
cıyı falan yerde arar, parasıyle kumar oynar,
şarap içer, esrar çeker. K antocu Sam ranTın (B.. Şamram] şu hüz­
Ayak esnafı ve satıcıları ve işportacılar zam K eten H elvacı kantosu:
tamamen başı boş mu bırakm alıdır?! Hayır?» Acem helvacı geiiyüf
Yapılacak şey bu vatandaştan zaptü rapt al­ Ketenhefra getiriyor
tına almaktır, meselâ: Herkesi memonn ediyor
Köprü üstünden kaldırırsınız, ama bıra­ Parayı cepten çekiyor
kınız köprii iskelelerim le dolansınlar, fakat Nane suyu oane şeker
vapurlara sokm anınız... Benim canım seni çeker
Hem kırmızı bem dc beyaz
İstanbulun ayak esnafı ve satıcıları, çe­
Tellcl olmuş ketenhelvara
şitli ve re ö g ire n k kıbk ve kıyafetleriyle ya­
bancı ve yerli ressam lara, avni hususiyetlere K antocu P e ru î’un (B.: Peruî) da rastdan
ilâve edilen sesJeriyle buaaorîst m u h a rrir ve şu M ıstrbugdayci kantosu;
k arikatüristlere zengin b ir mevzu teşkil et*
m iştir. Sesim ktfilıyur benim
Sokak sokak b a k ı r k e n
A rtık tarihe karışm ış olan m eddahlar, h i­ MüirbugdRjr k ıtır k tttr
kâyelerine yer yer ayak esnaf* ve satıcılarım Tize pişmij C*^ Slljr

Ayık MiUiian
uBaraka okuJJann yemek (fcttU fcâlierfüdl*
Okiil ta p u s u n * d itilm iş juthrılar a a |d a n sola-
balıhn, lihmi tdn

http://groups.google.ee
T

AJîStKî-OfEDÎSt 1389 — AYAK ESNAFI

U î â n b u lm ı b i r s tn ı f u ç a r ı haHtı İ s r a f ı n ­ niım etini* İstemiyor. Mümkün mü? Saat on


d a n e z b e r l e n e r e k yEİlarca t e r e n n ü m e d ilm iş ­ flor demez latalurltaj u b lu u u , güğümünü. tor-
t ir <B»: A v r u p a T iy a tro s u ). basını, nııpetlnl kapan sokağa Zırlıyor. Btr
ses.. Birinci hecesi ijıtc. ikinci ImccsI kalın.
D iğ e r b a 2i k a n to l a r d a ş u n la r d ır :
litrek:
ît o u J f Ekin rartrtan Psçavraci kantosu. — Süt....... cı... .
E y H tidai p e rv e rd lg û r Bu sen, iki heceden mürekkep lıir keli­
Ademi yoktan i Ser var me amma hanenin yatak odasında çınlıyor.
Bu o im eîi ceH tenln O n d a n sonra sofada, taşlıkta, mutbak içinde
Bilmek fiü ftk lir kıym etin yayıla yayıla biliyor, İnsinin gör. kapaklan
fan ın a lâyık paçavracı ismimiz bir ihtizazı in i ile .açılıp kapanıyor. Arkasın­
ç*ltşm akiır kesbimi* dan bir ses daha. Bu da iki heceli, fakat gür.
Minnet îdüp kim sem kalın hiddet iır.uz;
Asli aman dimcyiz
— Su... mud!...
Kiifiik VirJiuin h ü n tm T urşuru K an to su Bıımın tâze, misk kflkulu diye Taşılalı
Biber t u tu s u yaparım bir de yardağı var. Bu kelim âtı hum ar hob ile
Sokakları germ ek kârım ağızdan k u rtulup da bir kere mahalle içinde
Lahana patllCöö katarım dÖndLlınü cam a parm ak ile vurulm adan mut­
Domates salatalık «atarım
tasıl bir gürültü de beraber döner. Belki ba
Libana biber turşusu hengâmeyi duym azsın» da uyanmazsınız öy­
H a n ly s bunun ek$La[,.. le mi? Alın size Uç heceli bir ses daha:
Ayak u b c ıU n arağında, gü nü n hâdise­ — Kalaycı!...
lerini takib ederek malını bu hâdiselerin alay­ Amma nasıl kalaycı? Yırtılırcaama. Adam
lı Ura Emtian sttrierle satanlRi olm uştur, me­ ansızın işitse ya birinin boğazını sıkıyorlar
selâ şw k ıt'a , M eşrutiyetin ilânında b ir keten- zanniyle im dadına koşar, yahut korkusundan
helvacı afjfjndajj îapledilm iştir: zangır zangır titre r. Bu üçüncü derrcatı rauh-
Çamaşıra koydum soda tellCede akseden:
Y aptırdım iki oda — Başlar!..
ÜEürüfcgUdUr EbtUhtldâ
Vay n e gfîzel kelcnhelva...
— Sıcak börek’..
— M«taksa»!„
E serlerinde yakın geçm işin İstanbullum — Bakkal!..
renkli ve sesli bir film halinde te s t tt etm iş — D antelilar. k urd elilar!-
olan Ahmed Basım, «Külliyata sa'yü tahrîr»
in birinci cildinde «Miîsahabei rebiiyye» ser-
tevhalı m akalede şöyle b ir sahne çizer:
«Sahi, henüz süri bahar banlamadı. Uy­
kular tatlılaştı. Sabahlar serin, insan terk i me-

Tttrk mhtftbıiKİa;
Ttlbfelrfıı karikatür*, Akbaba MocrauAB,
kntmtecl, tu m ru , tatlıcı, Mkerct, simitçi saJılebci,
d, Urcktt-
ım/group/merakediyorum
AYAK ESSAPI — 1300 — İstanbul

— francalalar dhtir. bağında kalıpsız. rengi siyaha yafan eski


Nidalarını. mecsnm inşaat olduğu cihetle bir fes. ayağında daha ziyade şalvarı hatırla,
keser «adaları takibederek b ejin Wr ınâkcfil tan £eni4 bir pantalon, yazın bir mintanla g*.
» jv jtj dönüyor» 1909ı. zer. k i|in mintanın Userine palto giyer, kn. '
İstanbul An^'klnpfdısi, Hli\ uk^fchrm ayak lunda iki sepeti ve elinde teneke ölçütüyle
esnafı vc satıcılarını lıu maddenin ı'vlnıte Ikın dolanır kalın ve güç anlafdır (esiyle haykı­
d bir alfabe!:* tasnif lir kaydetmeyi uygun rırdı:
gârraUştOr. Aşağıdaki m addeler İstanbul ayak — Arjna! Arinacı!,.
esnafı ve salıcık rt hakkında son söz değildir, M eşrutiyete kadar a riıu nın bir mafrabı-
bu sayfalar da bu maddenin azameti hakkın­ sı on paraya satılırdı, fakat satıcı paradan zi.
da iptidai b tr fikir verm ek itin toplanm ıştır: yade eski ile mübadeleye taraflardı, etki bir
bu sayfalarda zikredilenler ve cdilmlyenler, gömlek veya bir mintan mukabilinde majrjba
İstanbul Ansiklopedisin de kendi isimleri ile ııtaşraba arina verirdi.
, a m c a mütalâa edileceklerdir. Bugiin bu nesilden apartm anların en tis>
A fulıkçılar —
Türk. Ermeni, Hum
ve Yahudi bilhassa
akşamları meyhane­
leri dolanırlardı; siga­
ra k ifırtı çıkıp liileli
Çubuklar kullanılmaz
olduktan soıtra tü re ­
m e le r: en eskileri
lü n c l AbdilJhamiıl
devri başlarında ya-
jam ıslardır. Bir lahta
iizerine çakılm ıj kırk
elli kadar çivi ile g e­
çirdikleri yasemin ve
kehribâ taklidi akıl­
lıkları «cıgaralık:..,
diyerek dolaşırlardı.
Zamanımızda ç o k
azalmışlardır, yerle­
rini köşe başlan ayak
esnafı tutm uştur.
Aılım cılar — Ma*
A ğutıkct
demlen yapılmış eş­ (K rsim : F tta tra fc la n
yayı parlatm ak için Ajrhan «II 1le)
bugün kullandığım a
kulu veya tüb içinde cilaların henüz evlerim i­
ze kadar girmediği bir devirde, yani Meşruti­
yetten evvel kapı lçıkmaklarım, bakır ve tmıç
mangalları, sem averleri vesatr madeni eşya­
yı tomiılemek için kül. veya kum kullanılırdı,
o laiNunlavda evlerde gözlenen satıcılardan
birisi de arlnacı idi, evin küçük kum a veya
oğluna sabahlan tenbiiı edilir: «— Cumbadan
ayrılma! Arinacı geçerse çağır, bize rte haber
ver»,
Arjnactlar ekseriya sabahla öğle arasın­
da sokaktan geçer. Arinacı ekseriyetle Yahıı- N idlH » har(M #rll> .
http://groupS.goog le.co
AjrsM CLOFEDtlt — ıa e t AYAK t s » « n

katın* kadar (işenmeden çıkarak her d a im in


zilini varan ve bu lu retle malnu u tm a ğ a ça­
lışan Mr kişiden başka arinacı kalmamış
ve » k a k ta ■arloa.'. arinacı'» avazcıl hemen
hemen işitilmez olmuştur.
Mıutllrr Kwa
Aşçılar — Meydanlarda çadır kurup aş-
çdık yapanlar, hu satırların yazıldığı tu n la r­
da artık görülm em ektedir Omuzlarında askı
ile gezdirdikleri bir camekânlı dolapta fasulye
piysiL ciğer kebabı, cızbız köfte tatm akla
çüplenenler v ardır IB .: Afçı ve bu maddo
içinde ciğer kebapçı, köfteci),
V u ıl Hl<

Asureciler — M ahallâttan bazı kim selerin


evlerinde pişirip de akşam lan satışa çıkardık­
ta n vaki idi. Evlere k ile le rle y a peşin veya
veresiye olarak bırakılır ertesi akşam u ğranı­
lıp alınırdı. Kalabalık yerlerde arabacı ve
sebzecilerin bâhusus ham alların, kayıkçıların
bulunduklan mahallelerde hayli sürüm ya­ Ayak beriberi, XIX- asır
parlardı. S iyle bir göz gezdirilirse hemen he­ <K e s in : K a r g c ta f o ı t ö l f M r « ta f n f l a n 0 4 < »
men ortadan kalkmış gibidirler. A ybtt *ü Ue)
V a n f H ic
n m altlarını k ırptırır, mülâzimllklen mûte-
Ayak B erberleri — Çarşı, pazarlan, se­ kaid, alaylı, kıranla A ğalar usturayı yanakla­
lâtin cami avlularını fada olarak m alu lle a ra ­ ra kadar vurdurur! hamal camal makuleler!
larım dört dinerlerdi.
enseyi kafa tasının altına kadar, A cemklrl
Arkalarında genbil: zenbilinde takım tak­ kajuyrp tepeyi düz değirm i tıraş ettirir; ya$Jı
lavat: ellerinde küçük nin eler de ahretliklerinin cılk yara haşlannı
b,r iskemle, Hac) ba­ ie îc iy e götürm eden, bunlara perdahlatıp ay­
balar - şerait üzere - İ naya çevırtirlerdl.
çenber sakallarının Serm ek M oBUr Ala*
kenarlarını, bıyıkları- Ayak berberleri üzerine yanlını? afags*
dakj iki beyit SürurTnin H ezeliyarıadan alın­
m ıştır:
tt«p nafile tabandır İfJ ılIlİM l a ı j
rMkldm yok afaki* g m r b*r*eı- oMu dilî
* SoflfTİn ayak berberine bt*ımız Ind u aed n
Ü ttü n afilini gaye İde l e d la h te rb
Ayak fotoğrafçıları, dakikalıktılar, vesi­
ka fotoğraflıları — İlk defa Cihan Harbinin
ilk yıllarında görünm üşlerdin sokak sokak
dolananları nadirdir; umumiyetle vesika fo­
toğrafına hemen ihtiyaç görülen büyük resmi
dairelerin civarında b irer köşe tutarlar ve o
köşeler âdeta b irer gedik haline gelir. 1B47 d*
başlıca dakikalıktılar Adliye. Tapu, Emniyet
M üdürlü#! civarında idi; ve BUyükgchtrde bu
sanatkârların sayısı da 150 - 200 arasında idi;
A fftrccl içlerinde de, Adliye kargısındaki Yeıuvaüde
rftcataı: Ffttrtrrf*»» A
A rta
r ta n eli O rı İlam kdfesinde duran Cemal Çekat giN ha-
roup/merakedıyorum
Â7 AS E St'A rt — J3M — İSTAHBÜL

ktkales sanatkâr olanlar vardı. Makiueleri. diğine yükselmesi şipşakçıların İşlerine ke-
bîr fotoğraf sehpası uzerinde» bir ahşap san­ sal verdi, mûrterinin fotoğrafı almaması ih­
dık içine yerleştirilmiş; bu sandık, bir seyyar mali bunları başka bir tedbire baş vurmağa
karanlık odacıktır ve üzerinde kırmızı camlı mecbur etli. Hugüoıüı sıpukcı fotoğrafçısı
bir göz veri vardır. Banyo güvetlerl küçük artık resim akmıyor, sadece retim alır gibi ya­
sürgü gözlere yerleştirilmiştir: cam ve (Um pıyor ve bu laklld fotoğraf almkdan sonra
yerine de kâğıt kullanılır; resim evvelâ men­ makbuzu uzatıyor, fotoğrafı süzde çekilen
fi olarak çekilir ve bu esnaf ve halk ağzında adam makbuzu kabul ederek resmi atacak
*arab> tâbir edilir, müsbel resim de. bu arap- gibi durursa o vakit: «— Affedersiniz, belki
taıt diğer kâğıtlara çekilir; umumiyetle de re­ rerim iyi çıkmamıştır, tekrar atayım!» diye­
sim ler müşteriye ıslak olarak teslim edilir. rek çekiyor.
İkinci Cihan Harbinden evvel 6 atlet vesika- M d n tfcr Eten
bk resim 1 5 -3 0 kuruşa, iki karpostal 15 20 Aynacı, Urakçı, flrketeefler — Meşruti-
kuruşa çekilirdi; bu satırların yazıldığı Birada, vetten evvel ayna. Varak, ayrı ayrı işportaya
tek vesikalık 15 kuruş, iki veya daha fazla kadar inmiş «lcğlldi, yalm?: firkete küçük ço­
otursa beheri 10 kuruş İdi: iki kartpostal da cukların elinde yirm işer tanelüc kâftıt paket­
100 kuruş idL İkinci Cihan H arbinden evvel, ler içerisinde on paraya satılırdı. Ayna, ta ra k
tatil günleri m esire yerlerine giderlerdi, 1038 İse Mahnıudpaşamıt bütün boyunca yolun iki
denberi tatil gönleri mesire yerlerine gidenler kenarını dolduran seyyar sergilerde ılijer bir
azalmıştır: hu fotoğrafçıların tatil günleri hâs Çok cfya ite beraber satılırdı; İki tarafında iki
müşterileri askerler olm uştur; üzerinde «As­ tahta kolu olan bu seyyar sergiler, yokupıı
kerlik hâtırası» veva clstanbu) hâtırası» y a­ b ir yerinde bir kaç saat kaldıktan sonra daha
zılı vc işlemeli bir siyah perde önünde ken­ aşağıya inmek veya daha yukarıya çıkmak
disine şöyic bir çeki düzen verip resim çı­ iizere yerinden kalkardı. Bu sergi sahipleri
kartmak. askerliğini Büyük^ehİrde yapan Me- yirmi beş, otuz yaşlarında güçtü kuvvetli.:
medcikîer için, âdeta an’aneleşm iştir; asker­ insanlardı; bu sergilerin bir kısmında, bütün
ler, bu esnafın yüzünü hakikaten güldürür; eşya ayni fiattan, bilhassa kırk pandan satı­
bazen iki. üç, be? kişilik gruplar halinde re ­ lırdı; satıcılar kendilerine mahsus bir makam
sini çıkartırlar. ile koca Çarşıyı çın çın öttürürlerdi:
Dakikalıkcılara sandık yapan marangoz «O yandan al. hu yatıda* al, b in birer Jmnısa'
turtalarının en namlıları. 1947 de, Eyüpte «Aynalım ın, tarakların, biri birer kuruca!
Mustafa Usta, Taksimde Papaz köprüsünde fcülrl b ire r k un u p , biri b lıtr kurup !»
Islavro Usta, ve bir de İstepan Usta idi, bir
Bazı sergilerde ise eşya Uî cins olarak
sandık da 4 5 -5 0 îiraya çıkmakta idi. tasnif edilir, kırk. elli, altmış paraya satılır,
Ayak fotoğrafçıları, şipşakçılar — Bil­ satıcıların nağmeleri de. buna göre tâdil edi­
hassa t kinci Cihan Harbini fi ikinci senesinde lir ...
başlamış vc bir aralık çok taammürn etmişti.
«Sag yanı elli. «ol wm aUoıı*.
Elindeki makinesiyle dolaşan seyyar fotoğ­ ■O rtadan *1 b iri birer kumsa!»
rafçı; Bavezid re Taksim meydanları, İstiklâl
Meşrutiyetten sonra firketeye yeni saç
Caddesi gibi işlek yerleri terciîı eder ve bu­
rada gözüne kestirdiklerinin, haber verm e­ modasında Uıliyaç görülm edi# için firkete
»■tadan kslklı, ayna ve tarak ayrı ayrı, husu­
ğe lüzum görmeden, enstanlene fotoğrafını
siyeti olmayan küçük çocukların elinde İşpor­
çeker, sonra bu adamın yanma yaklaşır, k en­
disine bir makbuz uzatırdı. Bu maftbuz, fotoğ­ ta da kaldı.
rafın çekildiğim, ertesi gün fotoğrafhaneye İkinci Cihan Harbi so n lam a doğru her
uğrayarak resmine bakmasını ve beğendiği şeyde olan yokluk ayna ve tarakta da sürül­
takdirde alınmasını rica eden bir kâğıttan baş­ dü, İngiltere vc Amerikadan gelen itk tarak­
ka bir şey değildi. Şipşakçılar daha ziyade gü- lar bilhassa Mısjrçarjısı kapısında, ellerinde
$çt giyinmiş gençleri, bilhassa çift dolaşan vc eıı çok bir düzine tarak bulunan satıcılar oHn-
dalgın dalgın konuşan aşıkları tercih ederler­ de tanesi y3ı elli kuruşa satıldı.
di. Fakat harb içinde film Hatıma alabil­ 194? d e .Naylun m odası Islanbutu telill
n ftp :/ /groups.google.co
— 1393 — AYAK. n S A İ 'l

eO ı|i vakit b ilim » naylon taraklar u la n kü köşkler; bir iki ■■ -.‘A U n tattıktan balıktan
fok işportacılar EroioönO. Ankara Cadden, temizleyip keımeV i'.ln d* bir tabu ları vatıfar.
Mahmutpaşa, SultanhamamıM Umumiyle tut Vavf Kif
muttur.
H o ıfW C m B a ş m a n la r - - B u ğ u n , b n h ;j> : k ı d ın b r
llalıkrılar —' Hemen İstisnasız. Ruyük- müstesna 'B Bohçacı k a d ın la n I I ta * ,
ma ve kum a; u ta n la r blv kalmamıştır, ratııt
şefarin külhanı - bıçkın sınıfına m ensuptur­
İk in c i Cihan Harbine k a d a r « k a k (C-iak do
lar. Bir kısım esnaf dukU nlardan « y a voli
İaşarak «Basmacı: b a sm ış diye yelken b o d s -
ma hailelerinden alıp mahallelerde salarlar
d e n b ü y ü k ç e bîr b o h ç a y a k o y d u ğ u b a sm a la rı,
Asıl oltacı balıkçılar sandailariylc tuttuklan-
e lin d e d e m ir argını sallaya s a lla y a y tiıû y s s
m ya diikklnlara verir veyahut bir kısmını
basmacılara Büytiksehrln hemen her larafaı-
rtuhaUecUtrc. b:r miktarını da kendileri sa­
da sık sık n u lg fe lin ird i. Basmacılar a n sın d ı
tarlar. 8alt{l olta ile tutup kendi satanlar,
musttimana pek te s a d ü f edilmezdi. ;y: işi y#-
balıkları galssmalaruıdan getirdikleri bir si­
panlar daha ziyade yahudi ve r u tr la r idi. Höt*
cime reva bir işportaya, tepsi içinde dizerler:
ferileri d e pazardan uzak semtlerin yaylı ka­
Köprü babında, vapur iskelelerinde vapurlar
d ınları id i Basmacı cam vurularak kapu önün­
boşalırken: «Haydi beyim oltanın! Burun-
de çağırılır, kapı y a n açılır, adamcağız elin­
bahçenin! Yeşilkayanuı!» diye b a tırırla r, hele
deki bütün m allan e şitin veya kapu m erdi'
uskumru ise: «Kumru: canlı canlı oynar oy­
Yenlerinin filerine yayar, başörtülü yemenüi
nar! Bizim tarlanın!» derler. Sicime dizilen
başlar kapu aralarından uzanır, basmalar dik­
balıklar hem diri, hem de çok görünür. El
katle muayene edilir, şayet beğenilirse uran
işportalarında olursa balıkların arasına yeşil
bir pazarlık haşlar, karşılıklı yeminler, k i
yapraklar ya yosun koyarak tazeliğini göster
tatlı sözler arasında devam eder, nihayet ma­
inek islerler aratıra üzerlerine tuzlu deniz su­
lını zamana göre oldukça yüksek b ir U rla
yu vurulursa tazeliklerim muhafaza eder,
la ta n basmacı te k ra r «Basmacı! basma!* ıBy*
renkleri solmaz. Mahalle aralarında dolaşan
haytırarak yoluna d e v a n ederdi
lar, sahilden uzak sem tlere, sayfiyelere gi­
N m lln Ek i
denler, balıkları, mevsimine göre incir yap­
raklan arasında tahta kefelere doldururlar ve Bayram tebrikclleri — Ramazan, Kurban
bir askı ile omuzlanıp taşınır; ve icabeden bayram ları İle yıibaşılaruıa tekaddüm eden
yerlerde: i.Balıkçıl.» diye bağırırlar; bu gibi­ günlerde başta Yenipostabanc olmak üzctü
lerin, giin aşırı, üç dört günde b ir uğradıkları B&yiikşebrin hemen bütiin pas ta hanelerinin
önünü, işlek ve kalabalık caddeleri, hattâ pa­
zarları yedi yaşından başlayarak birtakım ço­
cuklarla, delikanlılar ve yaşlı satıcılar dol­
durur; «Tebrik' Bayrama tebrik!*
Bazılarının elinde bir sepet, bazılarında
b ir işporta; bâzıları sepetlerini işpottalarmı
y ere koymuş, b a n la n tabla bir sandık veya
b ir İskemle üzerine yerleştirmiş: sepetlerde,
işportalarda beyaz kartlar, üzeri çiçekli, çeşit
çejil bayağı ve miibtezel tebrik ciimlek ya­
zılı kotu zevkli resimler, çeşit çeşit ntaoara-
lar.
Bayram lebrikcileri bayramdan bir hafta
evvel işe başlar ve bayramdan sonra ortadan
kaybolur; son yıllarda tebrik kartı satanlar
arasında kız çocukları, kadınlar da gdriiıtmıv
ge başlamıştır. Tebrik kartı salan çocuklar
B ılk c ıla r , X IX , aitt arasında bir kısmı, hayatta başka işi olmayan­
(Rmİm: Kafifnpuj* rotogrtflvnudAn lardır. bayram harçlığı çıkarmak Ümidiylo
Ayhan «II Llt) sokağa İşportacılığa çıkarlar, bunlar tetnlıcc

m/group/fnerakediyorum
AY A* ESNAF] — 1304 — İSTANBUL

g iy in iş le rin d e n . m is u n v e ç e k in g e n tav ırla rın * e z a n ı o k u n d u k ta n s o n ra m a h a lle le re ç ık a rla r,


«tan d e rh a l b e lif o lu r, b ir k ısm ı d a te b r ik k a m d a v u d i se g te ri g e re n in scsK izllginde d e rin d e n
s a tm a ğ ı, h e r g ü n y a p tığ ı id le rd e n d a h a k&ril d e rin e g ü rle r:
b u la n ç e k ird e k te n y e tiş m e İşp o rta c ıla rd ır. — B o ozaaa. b o ıa a a ! M ıu rtn ıru ık boosaaa:
B a y ra m te b rik i için k a r t s a tm a k , y e n i b ir B o zan ın h e m ş e k e rila i v a rd ı, h em pek­
m e s le k tir. E sk i d e n i n a n ’a n e s l te b r ik için b ir m ez lisi. b a ru t g ib i d e a u rm iM g i; y a n i b e k ri
k a r t g ö n d e rm e ğ i k â fi g ö rm e z , b u işi m e k tu p h a m , y ılla n m ış ş a ra b a z o rt ç ık a ra n ı. H a tu n ­
veya te lg ra fla y a p a rd ı. l a r c u m b a n ın cam ını, v u r u p A rn a v u d u çağı­
M uzaffer E«eo r ır . b ir ik iliğ e o k k a s ın ı a lır , iç le rin d e yalv a.
fttfeğieUrr — Umumiyetle Lâz veya Buha­ r a n y a k a ra n la r d a o lu r:
rlıd ırla r; içlerinde pek az miktarda tehirliler — Aman ağacığım evimizden uzaklaşın­
de v a rd ır gür bîr sesle: «Biteyle;!.. Makas bı­ caya kadar m ırm ınğı, tırlırığı araya katıştır­
çak bileriz-** diye bağırarak yürürler. Bu es* ma. Bizimki içkiye tövbe etti, m ırm ınğı du­
nafıa da bilhassa yiteuttün güldüğü zaman. yunca almağa kalkar, ağzına koyunca da ba*
Kurban bayramları arifesidir. 5» dumanlanıverip (H er gün tövbesine] diye­
Bir çift ayakkabıcılar — Büyükşehrin rek rakı da ralcı diye tutturur: Karamanlı bak­
tipik kiilhanUeridir; kunduraya bir çivi çak* kala koşar.
masını bilmedikleri halde, bellerinde meşin Bozacılardaki takım Uklavala gelince:
dnlûk bağlayıp b tr kunduracı kalfası lüük ve Sokiz on okka alacak, tenekeden, kulplu, ko­
kıyafetinde, ve bilhassa akşam ları, ayaktaki- caman bir güğüm; yüz dirhetntik, yanm ok­
mımn uğrağı olan meyhanelerde dolaşırlar, kalık ölçekler, bir çift kaim bardak, bulan­
ellerinde Jurciâlem num arada b ir çift iskar­ m ışları yıkayacak bir ibrik de su.
pin vardır; içeriye: «Ismarlama bunlar!.. Aya­ S c m u d Mn M ı r A lil
ğı sıktı, satıyorum!» diye gezerler.. Ekseriya, Ekseriyetle Debre, Pirzerin, Lutna vc ci­
mağazalardaki emsalinden üstün fiyata, k en ­ varı Arnavudi arından memleketlerinden ço­
di tâbirleriyle «okuturlar!». cukluklarında gelirler, bir dükkâna yanaşıp,
Bozacılar — M eşrutiyete k ad ar bozayı b ir yandan sanat öğrenir bir yandan da para
Arnavuddan başkaları yapmaz ve satmazdı» kazanırlardı. Eski kıçlar dehşetli Te aiirekb
gündüzleri de hiç ortada gözükmezlerdi. Yatsı idi: ü st iiste h afta ü e k ar yağar sokaklar, yol­
lar karla örtülür, erlerin kapıları örülür
herkes -türelde kapulannuı önünü açıp
açılan ilden vapura, dükkânına giderler-
le r belediye amelesi uzun sırıkhrla saçak­
lardan sarkan kol. bacak g itt buzları kı­
rarlardı. Şurasını da söylemeden geçemiye-
yeccöm , o deVTin çocuklarının, delikanlı­
larının hattâ ve hattâ bâa büyüklerinin
bile kızakları vardı. I ü | bastırmadan yo-
kuşların — herkes kendi semtinde— (aş­
larını, molozlarını temizlerler. akşamlan
yukarıdan aşaj» sularlar, çünktl gece ayaz
çıkınca buz tutacak, alessabah yokuşa ko­
şarlar, kiminde şimşir kiminde gürgen kı­
zaklar, birçoklarında kızağın altında b irde
çıngırak takılı, birbiri ardına yokuşun alt
başuıa kadar kayarlar, tekrar yukan, aşs£ı,
takatten kesllinceye kadar in, çık. Ya bü­
yüklere ne diyelim merdivene Sn ve ırka
birer f e n e r takıp akfâtn yemelinden
sonra onlar da yokuşun tulünü, artını Sl-
■tasam tipleri, XIX. a n r
(Resim : FrezlosTdos Ayhan r ll Ue) çerienll. G e l e l i m B o z a c ı l a r a .

http://groups.goog le.co
:K U îF 2nrsı — 1395 — AYAK ESSA fl

Bir iple boynuna geçirilmiş göğsünde bir ça­


maşır sepeti içinde patlatılmış mısır. ta lin ­
den bir fcayışla geçirilmiş föbeğinde b ardak
lan hoyuiijga mahsus çift göılii tenoke bir ku­
tu içinde darçin kutusu* bir elinde bardak
yıkamağa mahsus su dolu bir teneke güğüm,
bir elinde de boza güğümü «eslenir:
^ Kaba kabn nıısır bıı£diiy .. Vu bozay!..
ıkeyu bora!.
* Geceleri güğüme geçirilmiş bir de fener
bulundururlardı; esasen O zam anlar fenersia
geldiler yirmi attı kuruş on para ceza ve­
rirlerdi-
Bozayı: bâzı Türkier do satarlardı. Hur
*Öşe başından, her sokak başından o rtasın­
dan gelen o seslere çimdi hasret gibiyiz.
Vasıf Hiç
Börekçiler — Eskiden orada, burada tek,
ıü t itıristiyaıılardan da var idiyse de ekseri­
Ciğerci
yeti Türkier teşkil ederlerdi. Börekçilerin
(Resini; K artpostaldın B fh fel «II Ue)
çoğu Safran boliular olup başta fes iistüne bir
yazma yemeni veyahut müşteri avlamak kas- — CiİBfiGr!..
di Ue aljani, yeşil sarık, belde Trablus tak­ Cîğcrci, kadim den beri, lıep Arnavııd; es­
lidi bil’ kuşak, bacakta şalvar, ayakta burnu ki icrin bağırtıları yenileri ax çok a n d ırırı
kesik ve yttzıi az yemeni, sırtta ekseriya ma­ ama ciğerleri e*eğe yüklediği yahut sırtlattığı
vi, kırmızı, san alacalı mintan, camekânlı bir
tel dolaplarda satm azlar^ Arnavudun omu*
tablayı başlarına vururlar, omuzda s ıp a -s e h ­
zunda tavan süpürgesi sapı kadar up uzun
p a -y a istinad ettirerek mahalle m ahalle do
bir sırık; sn ığ u ı iki nihayetinde, terazili ga-
laşırlar çarşılarda, klişe başlarında: Börek!
lecek se-kilde asılmış takın takım ciğerler;
Tereyağlı t diye seslenirlerdi =Kuru boğaça!
üstlerinde azman. kanatları yeşilli, morlu ya­
kuru bogaça! p u t böreğim, puf! tanıya gidi
n ar döner renkte binlerce sinek. Cumbalar­
yom (gidiyorum» geçiyon! gibi nağmelerle
dan, kapı aralıklarından satıcı çağırırlar, la ­
«glymelu giymelu!» derlerdi. Kıyına dediği
vaşım, yahnisini yapmak için îiç, üç buçuk
soğandan ibarettir, peynirli ise yenilecek yu­
kuruşa tanı takımını alırlar; yahut da onluğu
tulacak peynir değildir. Sade bence daha te ­
verip, evin sevgili kedisi Sarman’a. MestaıTa,
mizdi. Hakikaten lezi* ve temiz yapanlar da
Zertop'a yedivirlerdii.
yok değildi. Çakmakçılar yokuşunda Volide
Ciğerci pazarlıkta İken dalgınlıkla s ın ­
•hanı karşısına doğru düşen şen bir hırlstiya/ı
ğın b ir ucunu eğince sokağm aç, bir deri bir
fırıncı enfes bogaça çıkarırdı. Sonra sonra.
kemik, kamçı kuyruk bir tekircağz: hemen
Giritlilerden, Rumelilerden, Tatarlardan da
»çrayjp lakıma pençeleri takar, adam;
börekçiler ve gözlemseller vardı ki e!'an Ba-
— More beni belâya sokma, şinci belinin
lıkpazarı civarında Giritli b ir göztemeci var­
ortasına biçağı vurup seni ikiye biçeceğim,
dır zannediyorum. Tatarlar kıyması* börek
gebertirtirfireceğim! diye sırığın o tarafını
yapmazlar gibidir, lâkin kendi nefsine etten
havaya kaldırırken, aşağı inen öbür başına bir
iıaz etmediğim için Tatar börekçilere pek so­
kulmam! mcrcancağts yapışır. Artık seyreyle lahlara-
valli ya vaülyll..
Vusıf Hiç
Sımned Muhtar AJos
Ciğerciler, paçacılar — Sabahleyin* gü­ Paçacılar cenubi Arnavudluğun Yanya,
neş bir iki mızrak boyu ytikseldi mi sokak­ Ergiri, Kiiân taraflarından olup btiyti* bir
larda, mahalle aralarında gevrek gevrek ses­ zembilin İçine ütülenmiş ayakları doldururlar,
ler duyulurdu* omuzda zenbil elde bir iki takım paça; «Hay*

m/group/merakediyorum
A Y A K esNAF» — 1398 — İSTANBUL

di sem iı ayaklar! paçaları* diye çarşılarda Çlçekçllet — Bahsr kokulaıiyle beraber


gezerlerdi. £ l‘an da böyledir. i£cr takım İH' meydana çıkarlar, kışlan yeni kurtulmuş, rea-
kim jın k la rd t ajıb . Ergili. K ilinlı Arnavud- ge ve kokuya hasret çeken şehirlilerin önüne
lar «Celel.': der giderlerdi Ba? re işkembe (tu renk renk fulyaları yayarlar ve haykırırlar.
Batarlarken. Haydi baaaşşş...... Kutu Işken- « B a h a r k o k u la n ! F u ly a la r!»
beler : diye bağırırlardı. Şimdi bunlar da Ekserisi Rumdur, içlerinde Ermeniler de
dolaplar vc cajnokânlar içinde satılm aktadır­ bulunur, bâttan şehrin ser&zad Türk delikan­
lar. lıları da bunlara karışır; yeni kavuşulan ba­
Vusır Hiç harın ılık havası içerisinde çiçekçilerin baş­
lan açıkiır, paltolar, halli, şayet hata b in i
Ciğer kebabeılar — Safranbollulardan, ısınmış ise ceketler de çıkarılmıştır, frenk
Arnuvudlardan, Karama nlılanfandır. Kara ve gömleğinin yaka düğmesi mutlaka çözülmüş,
akciğeri birlikte doğrayarak içine bol mikiar- lür.
da tu ı ile kırmızıbiber koyarlar, tavayı tutm a­
Demetle çiçeklerini ellerinde gezdiren,
mak için de unla hallederek vicdanlarının
bir sepet içerisinde demetlerini satan, hatli
hükmeSriJi yağ içinde kavururlar, soğanı ic-
yaya kaldırım ı üzerinde seyyar çiçekçilere lı-
ee doğrayıp m aydanozu karışık ciğerin üs­
lanbulun işlek caddelerinin hemen hepsinde
tüne piyaz yaparlar. Erbabı ve rahmete katla­ r&slgelmek mümkündür.
nanı ciğeri kısa bir müddet karbonattı suda M ıınflfr H ıtı
bulundurarak çıkarıp kevgirin içinde suyu sii-
lüldükten sonra tavaya atar, taamı gayet hoş Çorapçılar — Mahmudpaşa, SuHaııhamamt,
şeydir. Dijleri sağla ir, olup ciğer kebabına Mısır çarşısı civan. Yenipflstahane Caddesin-
sarmıyanı görmedim. Kasımpaşada fizamani-
na Süslü isminde, geçmiş gün sağ veya sol
bileğinden çolak bir karam anlı vardı, m eteli­
ği kapar, tayin ekmeğinin içini oyar, ilç te­
neke kaşık ciğer koyar, üstüne piyazı, k l i ­
ğin uciyle de biraz yağından gezdirir, yem e de
yanında yal gibi bir şey. Birisi vardı, eiger-
leri ekmeğin içinden çıkarır, fakat piyazını
bırakır, yağı içmiş, ciğer kokusu sinm iş ek­
meği övle iştiha ile yerdi ki kendi d e şaşardı,
galiba o da benim!
Doğruyu söylemek lizım sa E r a e n ile r bu
hususta üstündür. Benim yetişmediğim za­
manlarda bizim Ü sküdarda Yeniçeşme eamii-
ttin altındaki bodrum dükkânlarda m eşhur
ciğerciler ve şerbetçiler varını;. İstanbulun
h er köşesinden o dük-klniara gelip ense ya­
parlarmış..
Vam f Hiç

■ Çıracılar — Umumiyetle Ürgttblüdilr, ço­


ğu, iri yarı adam lardır, m em leketlerinin kı­
yafetiyle dolaşırlar; çırayı ta rtı Ue alıp kalem
kalem veya ayrıca ve kalınca safihalar halin­
de doğrayıp deste yaparlar ve deste hesabiyle
veya, bir k âr aammiyle yine tartı İle satarlar.
Hemen daima; «Çıra... Yağlı çıra...» diye ba­
ğırırlar. Sırtta bir küfe küfenin üstünde bir
yayvan sspet vardır, sepete mostralık en yağ- Çiçekçi, 1*74
lılı desteler dizilmiştir. (R esin ; C. Blıeo)

http://groups.goog le.<
A N B İK IyO P E D lS I — 1397 AYAK ESNAFI

Je bilhassa İkinci l«rı yaygaralarına bir de «Yolcu!..» bitaba»


Dünya Savaşından ve «Herkese Uzun!* İhtarını ilive etmişler­
sonra seyyar çorap­ dir.
çıya sık sık rastgc-
Demirhindin — Rafında keçekDtMt. sır­
tinlr: seyyar çorap
ımda salta, kollar sıvalı, bacağında potur, tu­
^ tb r umumiyetle lumbacı yemenisinin bira* daha kunduralar­
jjonÇ veya çocuk­ mış cinainden bir yemeni, arkasında semave*
tu r. GUyük bir kıs­ rimsl sarı bir güğüm; çoğu İri yarı, gürblir
m ı Musevldlr, fa­ delikanlılardır; sesi sıtma gSrmemiş; evveli:
kat bu işi meslek «Haniya Demirhindi şerbetim!..» diye bağı­
edinmiş T iirkler vc rır; sonra: «Bu- u .u-.z gibi!» diye baykınr; ar­
Ermeni ler de var- kasından: «şıralıdır! Ib ra re t ıBndürûr!..» dİ-
ye söylenir. Bir müşteriye bir bardak doldu­
rup sundu mu. onu etrafa şahit gösterir «Diş­
lerini dondurdu!.. Haniya Bfl U .u.a!..» Sey­
y ar dcm irhindiriler, tslanbuia. tzmirden ge­
lirlerdi».
Ahm7d R * sln 'd ra

Destancılar — İkinci AbdSlbamîd devri


sonralarında, destancılar, renk renk kâğıtlara,
iri punlulu barilerle bakılmış destanlar satar,
en ziyade Köprü üzerinde bulunurlardı. İpsiz
sapsızın dik âlâları, kafalarına vişne çürüğü
Ç*r«K'
fesi, omuzdaş kuşağının ucu dışarıya sarkık,
(ftrMm: Fgtotraldu Ayhan fil lir) ayaklarında yum urta ijkçeli şıbıdıklar; Semai
kahveslndekiierin ağziyle makaralı makanılı
dır. tuttururlar.
Bunların bir kısmı bu İşi m eslek edinm iş
gençlerdir, h er giin muayyen yerde işporta­
sını yerleştirir, eli; verişini yapar, b ir kısmı
da hariçten bol m iktarda gelen m alı, ilk gün­
lerin harerett içinde fazlaca satm ak için matı
getirten müessese bir sürü çoluk (ocuk toplar,
kutuları bunlara dağıtır, işte bu günlerde
şehrin yukarıda sayılan sem tleri çorap kutu-
İtriyle dolar, her adım bağında ayni ses işiti-
tiür: «A m ankafan yeni geldi, tabanı iki kat,
yüz elli kuruşa:» «Bugün var yarın yok. A m e­
rikan çorapları bunlar!» <A1 yolcu, yarın bu­
lamazsın bil m alili
MuKflffer E sen

Deftcrcİlcr» Kiınhah defterciler, kalem riler


— Son zamanlara gelinceye kadar umumiyetle
Yahudi çocukları İdi; ekserisi cırtlak b ir sesle
ve durmadan devrin k&ğıt piyasasına göre
«Be; paraya on paraya... Beş kuruşa, on ku­
ruca zımbalı deltert..» diye bagırtşıp d uru r­
lardı. Bilhassa Sirkeci ve civarında, KoprD
ttslllnde, Karaköy, G aiabda dolaşırlardı; Köp­ bMnfıffludlcI
rüde vapur İskelelerinde sürülürlerdi. Sonra- (Randın: FnniraMuı Aj*»n >11 İM

:om/group/merakediyorum
AK ESNAFI — 13G8 ~ ÎSTANB0L

Destanlarm hepsi külhanbeylik macera­ iktidar dahilinde giyilmek de ü'ıunmai-


ları üzerindeydi. Meselâ «Sandıklı Şükrünün dı. Hıdrellez gllnli ınuMaka dondurmacılar
destanı», Yorgancı Sadık destanı*, «Zampa­ meydana çıkarlar: Ayaklenla sakız gibi patis­
ra destan». kadan mamul kogulı şalvar, temiz çorap, sıtır
Bunların bazısı mizah vadisinde olurdu. kalıp siyah daha doğrunu morumsu fes iistün
Esrarkeşlerin dalgaya tutulunca türlit türlü de y a Ur ipekli nıendll veyahut kefiye, belde
hülyalara kapılışlarına; evli erkeğin karısına onlara uygun bir peşlemal, »altıya bardaklar,
karşı kılıbıklığına kaynananın geline îobclleş- tabaklar billûr gibi dizilmi.}, tepsiler parlatıl,
ligine filân dairdi. Bâzan da acıklı, âdeta mer- mış - - icabında tepsi ile verilir — ekserisi iki
siyemsi: Civan çağında verem kurbanı olan arkada; çıkarlar, seslenirler:
Çiroz Alinin, Feshanede makine arasında p a r­ — Sakız gibi kaymaklım..
çalanan Atıfın ölümünü nakleder. Faraza şöy­ — Vişneli limonlu kaymakları var;..
le başlar: B ir taraftan istenildi mi biri bardağı ka-
Gûş etten a£lasıtı ru j mü fetcftl par. altına bir tabak, içine bir kası*: «Buyu­
Hangi fnrdin olmaz c i£ eıi slluio ru n beyim!» der bardağı uzatıp bir de sesle­
Ne bale uğradı dünya m eleği nir, sakız gibi. Şiındi bardak yasak olduğun­
B ıraktı e ii m kinin kalbine hicran.
dan kâğıt helvasından mamul bardaklara dol­
(K om iser HiiaameUm destanından)
1304-1303 duruluyor. Ağzından yukarı bir çıkıntı içi boş.
Scrm ed M uhtar A lus Eskiden ekseriya bir tabağa konulur altında
daha büyücek bir tabakla verilirdi.
Dondurmacılar — Dondurmacıların. yaza ■Vajlf Hiç
b a r lık la r ı , takıım Doksan. oianlarca kıştan
başlardı. Bugün bir iki bardak, yarın iki üç Don - fanllâcılor — Hepsi on altı, yirmi
tabak, öbür gün birkaç kaşık, daha m ünasip beş yaşlarındadır; kıyafetleri de bir örnek
eyyamda havlu vesaire tedarik ederlerdi. Mev­ sayılır, başları açık, her be; dakikada bir de­
sim gelince takım lar silinir, p a rla tılır vüs'u fa taranm alarına rağm en saçları daima dar­
ına dağınıktır; sırtlarında ya birer frenk göm­
leği vardır. Pantolonları, bilhassa sen günler­
de, naylon bir kem erle bağlıdır; kollarında
b ire r saatleri eksilt değildir; işportaları umu­
m iyetle b ir sepetten ibarettir; bu sepet bâzan
b ir hasırları kopmuş iskemlenin, bfean da açı­
lır kapanır küçilk bir masanın üzerine konur.
Don fanilâoların sıralandıkları yerler
M ahmutpaşadaıı, Eminöniine kadar olan saha,
bilhassa Sultanhamanu ile Mısırçarjısı civa­
n d ır. Bu işi meslek edinen gençlerin ekserisi
Musevidir, aralarında rturrılaj1. Eımeniler, pek
az da T ürkier vardır.
işportalarını yanyana yerleştrirler, he­
men daima aralarında şakalaşırlar, arada sıra­
da bağırmağı da ihmal etmezler:
«Sakat yok, çürük yok, fanilâlar, atletler!..»
Bu satırların yazıldığı sırada (Ağustas 947)
bu değişmeyen nakarata yeni bir cümle de
ilâve edilmiştir; «Sakat yok, çürük yok, Ame­
rika malı bunlar!*
Muzaffer £s*a

DutcuJttr —- İlkbaharın hulfllünde birer


Dondannıcı d ut bahçesi bulup ağaçların adedine göre ki*
(Resim ; F o tn g n fd a n JlyJun eU Ue ralaflar, tablalar, tenteler hazır edip mahsul

http://groups.goog le.co
a n sik lo ped isi — 1309 — A YAK B SN A Ff

kemale ermeğe banlayınca orsda yalarlar, pusulası alıp hem ucuzluğundan înûstefid ve
ağaçlan devşirmek itibariyle ikiye ayırırlar, hem dc taamından mUtelcasiz v? muicna'lm
bir gün dokunulan s£aca tür giin ara verirler, olurlardı.
dalları da bu yolda laksiıu ederler. Evkaf İdarelerinden tahsis olunmuş fod-
İhlamurda dulluk. Balmumcu çiftliği; Me­ la — piflcnln esmeri — pusulası alanlar da
cidiye koyu. Mevlevihanekapu, Silivrlkapu, vardı. Fodlaları da imaretlerde ekmekçi Ar-
Topkapu «emıleri batlı d u tlar yetiştirir. Hele navudlar labfc edip ınshrutl denilebilecek tff
o Tatar delikanlıların lubla istiflem eleri, gö­ yckilde imâl olunmuş kulelerle sırtlarına alır­
renleri bihakkın imrendirmeğe, h attâ ald ır­ lar, ellerine dc beş on tane çıkarıp, ;Kod..la..
mağa şevke kâfidir. Bilim Ü sküdar ve Kadı- cı!> diye muayyen evlere bırakır geçer, yolda
köyünde dc uefls. tatlı batlı du llar varsa da arzu edenlere de satarlardı,
^ Bilmem simdi var mıdır. Vaüdebağında öy­
Ayni Arnavudl&r perşembe ve pazar
le ballı dutlar vardı ki hakikaten parm akları günleri im aretlerde pişen pilâv ve zerdeyi kö­
birbirine yapıştırırdı — tablalara gayri m un­
şe başlarında kâsesi yirmi paraya» her sabah
tazam döküldUfündeu karşıkiler kadar ai be­
da yine bir çanağı on paraya çorba » tartard ı.
llileri yoktur. tncireîler için de keyfiyet ayni­
Y a«r u *
dir.
V asıf İliç Elma şekerciler — Çocukları en ziyade
baktıran, anne isterim diye ağlatan elma
Ekmekçiler — Hânı M eşrutiyete, Sefer­
şeker, kırmızı garibaldi, galibardalı tatlıya
berliğe kadar fırınların kısm ı âzami Rum ve batırılm ış üzeri ince bir zar gibi tatlılarımı;,
Ermeııiler elinde olup simitçi fırınlarında
bîr topuzlu sırığın ucuna batırılan şişelere
Türkier, yirmi beş paraya satılan esm er, taae-
sıralandırılm ış ham elm alardır, çocukluk bu,
liginde leziz ve fakat bayatlığında biraz ek* şaka değil, çocukluk daim a kırmuuya m eyyal
çilik peyda eden bir ekmek çıkarırlardı. Fuka­
d ir, çocuk sokağa çıkar, çarşıya gider ne bak­
ra halkın; bas ekmeklerden cn para noksanına
lavaya ne de böreğe bakar, kırmızı kırm ızı ki­
«atıldığı için simitçi ekmeğine rağbetleri faz­
razlara gözünü diker, şekerci dükkânına gir*
laca îdi, ber fırının kendine mahsus tablakâr-
dirildiğinde bile şekerin kırmızısını İster.
ları olup ber birisine b ire r sem t tayin ed er­
ler, oralardaki evlerin ekserisine çetele muka­ Elma şekeri satan ların çoğu da bir za­
m anlar kayıtları sıfır olanlardır. Fakal ne ça­
bilinde ekmek bırakırlardı. Ekmekçi belin
re çocuğun istem esi ebeveyninin bağrını îıûn
den bıçağını çıkarıp çenter, ev sahibi o çete*
ed er de b ir tane alıp yavrusunun eline tutuş­
leyi bir tarafta muhafaza eder, h e r gün böy­
turm ağa mecbur olur.
lelikle ay bağına kadar o yanm bilek k alm a­ V asıf Hfc
lığındaki tahta incelir; para verileceği vakit
çentikler sayılır, görülen hesapta bıçak yine En'am ı şerif çiler, Yasini şeriftiler, ab-
çıkar, ya tamamen verilip çetele atılarak bir dest namaz surecileri — Hemen daima Ak*
yenisi meydan alır, veyahut yeni çeteleye es­ sekili. Konyabdır; az miktarda şehriler de var­
kilerden kalmalar da çentilip ekmekçiyi biraz dır; bâzan da mecbubca delikanlılara ebeve-
İnfiale sevkeder. Tekmil silinirse ekmeğin yinîeri tarafından bulunmuş rahm et vesilesi
basça ve pişkinlerini bırakır, artaya bırakılır­ bir iş olm uştur; bilhassa büyük camilerin iç
sa — takıntı hiçbir kimsenin hoşuna gitm edi­ harem tapularında ve Ramazan günlerinde
ğinden — tablak&rin suratı bir karış askıda: bulunurlar. Bu satırların yazıldığı sıralarda,
«Ekmekçini!:» diye kapu sert sert çalınır, bir maalesef bâzı kıbtiierin de etl'am ve yasini şe­
iki ay hesabı birbirine karışırsa, çeteleler el­ rif ve abdest - namaz sûreleri sattıkları gö­
den ele, kafadan kafaya vurulduğu da gürü- rül iTieğe başlamıştır; «En'amı şeritler, yâsini
lürdil. şerifler., hediyesi ....... kuruşa!» diye durma*
Her lirin akşam üzerleri bayat pazarları­ dan bağıran yan meczup bir genç son yıllar­
na bir iki Uç günlük hattâ haftalığa kadar ba­ da Beyazıd camiinin ayrılmaz bir siması ol­
yat ekmeklerini gönderir, narhtan beş, on m uştur
para noksanına satlırırdı kt bittabi onun da Esklalıedor — Meşrutiyetten evvelki dev­
alıcıları bulunurdu, B&uı kimseler de tayin rin eskicisi mutlaktı Yahudiılir; sırlında yiix-
m/group/merakediyorum
AYAK ESNAFI — 1400 — İSTANBUL

Icrce kilo ağırlığında eşya alacak kadar bü­ uğuldatırlar., Bunlar da Anadolunun, Öteki­
yük, uzun bir torba, başında üzerine ince bir ler gibi Kastamonu vil&yetUlertli,
yemeni sarılmış kalıpsız bir fes, sırtında yaz Fodla, peynirli pideye andırır ye peynir,
4(14rat/Usn üzerine giyitmiş eski bir palla. ba­ friz, yağsız, pide gibi ince ve yuflu; ekmeğin
caklarında geniş ince bezdon bir şalvar... kaba, esmer, ınahl&t undan pişirilmişi îdi. Si-
Bu Vahudinin sokaktan geçerken haykı­ bahiri ayazını: yemiş, köseleye dönmüş. Yu­
rışı hiç dugiçmez. sona doğru gittikçe uzayan karıda dediğim güruh ufarağına 5 para, bü­
bir nağme ve gittikçe incelenen bîr sesle: «Es­ yükçesine 10 para verip alır, ortasına bir kep­
kiler utayım'.,>. çe kuskus pilAvı koydurur, katlar, hart hart
Eskj İstanbulda eskicinin faaliyet zamanı ısırıp gövdeye atard?.
bilhassa kışın sonu veya başlangıcıdır, Istan* S ^rm cd M uhtar AIbs
bul evlerinde ilkbaharın başlangıcında ve son­
baharın sonunda geniş ölçüde mevsim temiz­ Gözlemenler — Bu satırların yazıldığı
liği yapılır, kenarda köşede balm ış eşya a ra ­ sırada tarihe karışmak üıare bulunan esnaf­
sına da kulianümıyacağına ve bir işe yaramı- tandır. Umumiyetle Salranbolulu idiler. İkin­
yutağına karar verilmiş olanlar eskiciye ve­ ci Mahmud devri ulemasından zarafetiyle ma­
rilmek üzere b ir tarafa a y r ı l ır d ı; işte bilhassa ruf KetftUdsjıade Mehmed Arif Efendi şöyle
bu mevsimlerde Yahudi eskiciler daha sık b ir tı-fcra nakleder: Yeniçeri devrinde Ycmka-
dolaşır, bir tapu d an ayrılinea hemen öteki punun gayet cemiyetli ramanıydı, bir gözl»-
kapu dan çağırılırlardı. meci vardı, lâlelerin yüzüne bakıp:
Eski İstanbulda eskiciye, yaram az çocuk­ — Tâns gözleına!..
lar için bir umacı rolü de oynatılm ıştı; çocuk­ Diye bağırırdı» der. Ne kadar yaukUr ki
lar «Seni eskiler »tayımcıya (oausı büyük an ­ bu a itamın adını kaydetmemiştir; İstanbul kü­
tüğüne geçmeğe değer zarafete sahib İmi; (B.:
neleri arasında adı böyledir) veririm ha, o da
Bürckeîlcr).
seai igneîl fıçıya kor» nakaratiyle korkulu-
turdu. Halı - Seccadeciler — Hemen hepsi Ana­
Zam anla eskici çok değişti, Y ahudiler dolulu. fakat hin oğlu bin adamlardır; bir ha­
arasına başka m illetten olanlar, bilhassa kik­ lı. seccade veya kilim oım ularlar, otel kıraat­
tiler karıştı. M eşhur «Eskiler alayım!» haykı­ hanelerini ve Sirkeci, Balıkpasan meyhane­
rışına yeni kelim eler ilâve edildi: «Eskiler alı- lerini dolaşırlar, bilhassa akşamın alaca ka­
yorum» eski ceketler, pantalonlar, eski ayak­ ranlığı ile geccyi tercih ederler. «Haydi Gör-
kabılar alıyorum!..» şeklin) aldı. düsf.. B ir ta n e kaldı, Uşşağın!..» diye bağırır­
E s ü yalnız para Ue alınm am ağa, b ir m ü­ lar. M üşteri çıkanın alâkasına keyfinin dere­
badele vasıtası olarak kullanılm ağa da başla­ cesine. kılığına kıyafetine, içki masadının
dı, Bilhassa şapkanın kabulünden sonra «Bir m uhteviyatına göre 300 lira, 200 lira bir jey
fese bir bardak!» haykırışiyle İstanbul sokak­ isterler, pazarlık kapusu açılınca: «Son de Ur
ları çın çın öttü. şey v e r bakalım beyim!..»- diye İsrar ile durur­
Buğun de eskiler leğenlerle, sürahilerle, lar. İstediğinin y an sı verilirse, bu müthiş
bardaklarla, bakır m angallarla m übadele «dit­ adam lara bulunmaz kelepirdir, «AL. güle gü­
m ektedir. Ç ingeneler de y aptıkları iptid ai ha­ le kullan!» deyiverirler... İstanbul Ansiklope­
sır koltuk ve masaları, oyuncak çpcuk araba­ disi arlına b ir efüd için yapılan çeşitli pazar­
larını, dikiş sepetlerini sokak sokak dolaştı­ lıklarda, ilk ağızda 300 Ura istenilen bir sec­
ra ra k eski c^ya ile değiştirirler. cade 25 liraya, 200 Ura istenilen bir kilim
M uzaffer E sen 12,5 liraya düîmiiştür!
(B.ı Alıyorum). TTalUçlar — İstisnasız hemen hepsi Ka­
FodııİMilar, Fodlacılar — M eşrutiyetten radeniz yalısı uşaklarıdır, Biiyükşehrl semt
sonra görünmez olmuş satıcılardan; kuskus- sem t dolaşanları da çalâk yapılı, sırım gibi
cuLaım yakınında, hemen hem en omuz baş­ adamlardır; hırpani kıyafet alâmeti forikaıı
larında, yine sehpalar ve üstlerinde tablalar. gibidir, evlerde atacakları pamuğu götürü pa­
Bunlardaki ses hiç sıtm a görmemiş: zarlık ederler- Hallaç için, evde bir oda boşal­
__Fodla a, fadlaa! avalleriyle orta Lığı tılır. bir süpürge, bir desti su Verilir ev ssfıi-

http://groups.goog le.co
AVSÜlLOPE&fSt ayak ESNAFI

W gani ' * *ahı insan ise bir yemek ile ekmek » k id ir, ihtiyar ksynanacık o pufla yatağa
de vertr. Bir odasında hal!&ç çalışan evden hasta d û fe r. ve ona yatak ölüm dâjeÇi olur
‘‘)k?ğa akseden fesler, talanbutun kendine ILurlua oifcer
U s âhenfclerindendlr do.tJJrbilir. Eskiden, d ü ­
U m a rı, paihkacılar — Mcşrulîyi tıh-n ev­
ğünü yaktaçm*} kız evlerinde hallaç uluna*
vel hanlar Yahudi ayak fal itilan idi Bu r
guıırt pamuk diden kirişde yıkatd ıfı tns, ki
kaSşnmuj, ihtiyarlayıp takatten kestim:] a
•dafl.. Ui~ dan dan . * lâ bir notası vardır,
takımın harcı <tej£U; sırtta okkalarla yük ta*i
günlerce devam eder, müstakbel gelin kıza,
nacak. Gençlerin, fermanlıların kftrıydı.
«v halkına, konuya komşuya vakıa bir istik­
Sesleri — ötekiler gibi - cırlak cırlak
baldeki aile saadetini müjdelerdi. ayyuka çıkardı.
— Hasseeleeer. iüncce paatiskaaa'
Patiska malûm, hasseye gelince: Hındii
tanın Madras eyaletinde, Madapolam şebrin-
dc Çıktığı için AvrupalIların Madapolam. İ l
tanbul hanım larının da Madampol dedikleri,
pamuk bezinden bir nevi kalın patiska..
Bu satırların yazıldığı sırada Göztepe İs­
tasyon çarşısında simdi dükkân tezgâh sahibi
olan Bay Yakup fYako) bundan 50 yıl evvel
delikanlı çatların da iken, sırtına koca balya­
yı alır; kan te r içinde, havalinin sayfiyeleri
arasında, yukarıda dediğim a$ızla bağınUı-
lart ayyuka çıkara çıkara geter, tozardı. Bir­
kaç sene geçm eden basma, yünlü illin da sal-
maga başladı. G it gide işi büyüttü: balyaları
m çoğalttı, cjege yükledi. Nihayet bngiiıilcü
dükkânı açıp çeşitleri bollaştırdı ve epeyce
lU llaç
(Resim; mefhum tanaf.1 h d ’feıı .vattı l»y»
kalanturla$tı.
labİM undâfl Ayhan eU ifel
9eı*»4 Muhtar Altt*

■n a tı r a bunlar!» cılar — Has mânada uça­


istanbulda sık sık görülm üş vakalardan­ rı, pırpırı, ayağına üşenmez şehri kıilbanilpr-
dır, ihtiyar slnirH kaynanalar. eve gelin i r ­ d ir ki. akşam lan. S ırkcd. Balıkpazan, Galata
dikten sonra, hallaca yalaklarını attırm az otur m eyhanelerini dolaşarak A tatürk'ün alçıdan
lar, eve »e u m a n hallaç golse, ç a la n a ila dökülm üş büstlerini satarlar, cevval, tannan
inad ve ısrarı artar, nihayet, gelin» kaynana­ b ir sesle: «Ilâtıra bunlar!..* diye bağırırlardı.
sının gece yatısı misafirliğine gitmemesini Son yıllarda pek görünme» olmuşlardır. Bü­
fırsat bilir, tapudan geçen b îr hallacı çağırıp yük Devlet adam ının üfulünil lakib eden ay­
kaynanasının yalak şiltelerini, yorgan, yastık^ lar, bu külhanilerlıt en kazançlı devrini teşkil
lannı attırır, te r cemile olmak ih e r? pufla ntm iîtir; Yanık yahut Yandım lâkabı ile mS-
gibi yatağını yapar hazırlar, fakat kaynana m f bir Haşan, tslanbul Ansiklopedisine tevdi
döner dönmez feryadı figanı basarak şırak ettiği hâtıralarında. o aylar içkide b e r birin­
fir ik düşer düşer bayılıp ayılır; kadıncağızın den iki Ura k âr etm ek üzere 9000 alçı Atatürk
yitesi içinde, bir gül yüzüğü, te k taş küpeleri, büstü sattığını, hatta öylesine ki, alanların hic
bir kaç beşi birliği ve cenaze parası olduğunu pazarlık etmediklerini ve bu para ile kendi­
öğrenince gelin de fenalıklar geçirir, zabıta­ sine esaslı bir i; tutacağını söylemiştir.
ya müracaat edHir, edilir ama hallaç m pgmı tu n aritçller — İkinci Abdülhamid dev­
koydunsa bul., yüzlerce haUaçdan hangi** ge­ rinde sokaklara atılan cıgara artıklarını top­
lin elin herifine alıcı götle bakacak değil a., layan birtakım insanlar vardı. Bunlar, umu­
üstü başı nasıldı, genç mı, kıranta mı, k ö r mü, m iyetle T atar delikanlıları idi. Aralarında ya-
topal mı. s a n mı, esmer mİ?.. Ve bâzan çok Un ayak, başı kabak dolaşan, pantalon yerine
m/group/merakediyorum
AVA X BSSArt 1402 İSTANBUL

tti kli ?alvar giyen oğlMiCifciar. saçtan belle­ pa. üzerinde tahtadan değirmi bir tabla. Öş­
rine kadar inen, takunyalı küçük kız çocuk* ründe kapağı beşik BrtilsB çatılı. sağı solu ku­
lan d i vardı. Çocuklar, daiıa fazla kahve vo leli. boyalı çinkodan, nakışlar vo resimlerle
InracfhaarJeride dolaşırlar, masa ve iskemle suı]ü kutu. Kutunun iki yanında birer cam
altlarındaki izmaritleri Coplarlardı, Bunlara kavanoz; bunların İçinde de sa k u İcblebUi.
izjTiıriiçi denildiği gibi tBaşnltcj* da derlerdi. Kâgn helvasının piyata tabağı çevrecinde­
îzmarituiler, topladıkları sigaraların kâ­ ki büyükleri yaluı kat, çifter, hattâ altı vc se­
ğıtlarım çıkarırlar. tütünlerin yanık ve siyah kiz kaili olurdu. Genişliğine göre 10, 20. 60
vcrlm ni ayıklayıp teml^lerlor. sonra puro para ve iki kuruşa. Küçükleri, çay fincanı ta ­
şeklinde bü-iüünöş kAğıllara sararlardı; htı- bağı kadarları çam fıslıklı, fındıklı ve ş im a ­
na «fişek» derlerdi. «Pişek» lerüı fiatı — öl­ liydi; bunlar da 20 paraya.
çüsüne gür? — beş paradan başbyaraJt yirmi Kadıköy yakısında önceleri Dcbrctt Hay­
yatayu kadar satılırdı. izmaritler, sebiller ci­ dan.ij o gaiplere karıştıktan sonra yine l)eb-
varında. sokak köşelerinde önlerine b irer yay­ reli Akifle kardeşi Tt-vflğln; hemşehrileri ve
gı bezi e re re k : Fenerbahçelim gediklisi Selimin helvasına
— Âlâsıdır, harmanım? uyar yoktu. Unu, yağı İyi kaliteden, pişirili­
Diye satarlardı, şi de tam kıvamında. Boğaziçlndokilerin ta t­
Üstad Hüseyin Rahmi’nin 1324 senesinde lısı daha boldu, Göztepe, Erenköy havalida-
Bojboğa* gazetesinde üm arilçU ere a it şöyle ile dolaşan Haydar, Âkif ve TevEk, bahar gi­
bir &krasj varda*: ^Sokaklarda sigara bagt to p ­ rince M crdivenköyünde oda tutar, takım tak-
layan m narilçilerin, namı diğerle başaklıla­ lavatı getirip helvaları yapar, sokak sokak do­
rın tekessiirü münasebetiyle bunlann esnaf sı­ laşırlar, B ağırtıları da hep ayni ve hiç lîeğtş-
rasına ıdbali Şehrem aöelince tahtı karara alın­ ıneı;
m a isg de İamariLçi nüm ma bafcıldığı surette — Hceelva kltiiiir!.. Heelvn taaaze!
Balıkhaneye. başak tâbirine nazaran Ziraat Kestane çıktı mı, kağıt helvası paydos!
JVc£âT€tâ:e nisbelteri tâsim gelm ekle bu hu­ K ahvctilcr — A rtık tarihe karışm ış es­
susta tereddüt hasıl olmuştur.» n aftandır. H aftanın h e r günü, m uhtelif semt­
MUhİt Sükroan Çapaaoftlu lerd e k u ru la n pazar yerlerini, cami avlularını
dolduran kalabalığın arasında seyyar kahve­
K adayıftılar — Kastomonu vc civarı se­ ciler de tiim en tümen. Ekserisi sakallı, hattâ
kenesinden olup kimisi kad ay ıfa dükkân­ ak sakallı adamcağızlardı.
larında çalışanlardan, kimisi de başlı başına Omuzlarında sırık, sınğ ın Jinr ucuna iple
i; yapanlardandı. bağlı, içi m ıcır delu kahve ocağı; Bbilr ucun­
B unlar dükkânlardan çiğ te l kadayıfı üç da c e m le r , fincanlar, kahve ve şeker kutusu,
Alınışa alıp pişmiş olarak Yemcam! avlusu ve bulaşıkları yıkayaoa* suyun paslı tenekeden,
lıâıı pazar yerlerinde yüz paraya satarlardı. eııın;kll ibriği.
Galiba «herkes sanatının hırsızıdır» darbı me E trafla kahve tiryakileri çok Hemen se­
mîİİ bulunduğuna nazaran bu adam lçr da k a ­ ğ irtirler: yıkılan b ir duvar kenarına çpkereit.
dayıfı çiğce bırakıp suya kuvvet verdiklerin­ bir taş üstüne i üşerek, b ir kenaretğa çömclc-
den idare e ttirip vaktü zamanı geldiğinde sı­ rek okkalıyı hopttrdetirler.
laya giderlerdi. Bu alışverişe karışam am Y a­ Sermcıl Muhtar Ala*
radan bilir.
Eskiden kahve takımı bir askı İle onıuıda
Bunlar da hemen Kemen sönmüş gibidir. veyahut takım b ir sepet İçinde omıı»la, man­
Zira çoktandır göremiyorum gal elde, yorulduğu yerde oturur, dükkân­
Vmıl niç
ların ünlerinde dolaşır, bir köşe başına indi­
liftgidhelvacılar — Kâğıt helvası ve hel­ rir icrayı sanat ederdi. Çarşularda gözüne
vacısı İstanbulun bas daaıgalarm dandır; es­ kestirdiği herhangi bir köşeye id e ta temeli İlk
kiden bunlar da lam a men de m eydandan kal­ eder, işinin hızına göre kliçük lakendeler atar,
kardı. Kadıköy yakısında, Bogaziçlndc Gök- lokma m angırını Hakkın inayetinden bekler­
sudu, Snriyerin Çırçır, Hünkâr, Kestane su­ di. Bu ytizden Hicaza gindenlerl dahi biliriz.
larında revaçtaydı. Satıcıların omuzunda seh­ Kırlarda agfıv alUannda. şimendifer g iu e r-

http://groups.goog le.c
A SSlK L O F E btSİ — 140* — AYAK ESNAFI

gitu münasip kıyüarda çdpîcrnlp cv bark sahi­ geç. fSası saıı bir koku almıı. kurtlanmıştır)
bi olanlar da az rioğllctJ. Btıgün bunların ge­ denir, öylesini kimimler almaz, yemezdi. Me­
zicilerinin mcvcudu kalmayıp kenar yerlerde sirelerin, sayfiye tiyatrolarının » n demlerin­
yazıcılıkla iaşei yevm ivröni çıkarmağa s i'y de onlara miidavlm hanımefendiler, kerime ve
edenlere nidiren tesadüf olunm akladır. gelinleri kiiçllk hanunfendilvr «raunda un
Elvcvm bu is vaJnjz p iuar yerlerinde İş­ naba bayılanlar, yiyecekleri zaman kabukları­
lemeğe münhasırdır. nı soymak Içlrt’ yanlarmda geder aaplı. küçü­
V M f H iç cük çakı taşıyanlar çoktu, incecik kabuğunun
k'aaabiar — Tarihe k a n şra ç esnaftandır; hazmı bati sayılır, o çıkarılmadan ağza kon­
omuzda bir sırık, etler dizili, elde bıçak, be­ mazdı. İpek a ju r güderi, podüsuetten eldiven­
linde bir peşte/nal: iSemiz!..- diye gezenler li elleriyle soyup soyup yerlerdi.
veyahut işlek, münasip bir mahal Lulup bir Vaktaki Kasım yaklaşıp, havalar serinle­
sehpa iuerine et sırjğım vaz île dükkânlar» yip köşklerden, yalılardan krçlık konaklara
dan daha ziyade iş yapanlar vardı. Yalnız bâzı taşınılınca kebab kestaneciler BahçekapısL
pazar mahallerinde göze çarpmakladır. Divanyolu, Şehzadebaşı gibi kalabalık cadde­
V r s iF Biç lerin bir köşeciğini peyler, bütün kış oradan
ayrılmazlardı. Geceleri de Direklerarasındaki
Kebab kcstanoclleı, U nnabcılar — Eski*
çaycıların, kıraethânelerin, cuma vc pazar ak­
den kebab kestaneciler, ıırmabcılar da hep şam ları orada oyunlar veren Kel Haşanın,
Aranvuddu 'Eyliıl girdi mi kesfane çıkar; don­
Şevkinin tiyatro kapılarında gecenin geç vak­
durmacıların bâzılan. işportalara .doldurup
tin e kadar ayazda beklerlerdi.
bunları başlarına otu rtu p elleriyle hiç Ilıtm a­
S e ra e d M uhtar AIuk
dan, at cambazhanesinde m üvruene oyunları
yapan bir cambaz meharetivle ladırlar, acele K eten helvacılar — Şimdi de olduğu gibi
acele tın sı tutuşlarında bile, dildirm ezler; beyitler okuyarak gezerlerdi. Basa kahveha­
mesirelerde, sayfiyeler civarında dolaşıp sa­ nelerdi' dahi yüzük oynayarak mağlûp olan ta­
tarlardı. Bağırtıları şöyieydi: rafa helva çektirirlerdi. O vakitler Harbiyede
— Keeestaneee kebaaap: m eşhur bîr helvacı vardı, işitirdik. Bu helva­
Bir hafta, on giin geçti mi İşportanın üç­ cılar 5imdi de aynen gezmektedirler. Gerek
te bir kısmında unnab, Malûm a, un mıhın tahan, gere-* kelen helvası eskiden m art ayı­
ömrü kısadır. On beşyirmi gün ya sürer, ya nın hululünde piyasadan kaldırUırdıysa da
sürmez, tUkenlr. Zira şekerciler kapLşıverir. Harbi Umumiden sonra da yaz mevsiminde
Batman batman (batman tartısı yurdun h er h er dükkânda kazanlar kaynamakta keten hel­
vilâyetinde değişen, yerine göre iki okkadan valar da çekilmektedir (B.: Bu madde içinde
sekiz okkaya kadar varan bir ölçüt alarak re ­ lahan helvacılar).
çelini yapıp Kamazaaiyeiik bakır kaplara dol­ Arnavudlarm bir de un helvası satıhları
duruyorlar, vardır ki, tablalarında pide de bulundururlar
Unnabm yeni devjiriimifp, gevreği m ak­ amele kalabalığı bulunan mahallelerde içlerini
buldü. Kabuğu buruşuğunu, İçi porsumuşunu çevirmektedirler. Vawr Hiç
Kınacılar, damla vc çam şakacılar
— Yaran asırdan fazladır; benim ço­
cukluğumda seyyar kınacılar vardı.
Hattâ siyahi bir kndın sokaklarda:
— Yeşil kınSl Yaprak kınâ! Dilde
m enşur (meşhur) bizim kini!..
Diye fiezerdi, çoktandır böyle şey­
ler görülmemektedir. Onların da tahta
Ue damla sakızı satanları vardı. Ana
dolıı Iular çömleklmsi bir şife içinde çam
sakızı satarlardı. Şimdi o çam sakızları­
K ubab k n stan ccl nı kıbti kızlar satmaktadırlar.
(R psİm ; F o tn g raftfd u A jb a n « İl lle> Vmr ıılç

om/group/m eraked iyorum


AVAK ESNAFI 1404 — tS T A Jn m ı.

K okucular — Y erlerini esa Hacılara te rk d aıu, T ıb U k a lc , U zunçarşı gibi kalabalık çar.


etm tf esnafla-; e sk ile r um um iyeti* A ntalyalI fı boylarında, metfire yerlerinde, ta til gün­
İdi. gülyagı. hacıyağı, kallem isyağı sata rlar, lerin d e meselâ E tlirnokapu d ışı gibi kışlalara
kahveleri d olaşırlardı. Şişenin koku bulaşm ış g id en y o llar boyunda görtilen esnaftır. B ir el­
m antarlarını el Üstüne, ü sle ta ş » sü re rle r, d e m aşa, b ir eld e hin d i tüy ü nd en yelpaze.. Ço­
p arm aklarını bulaştırıp td b ih ic rtıi ko ku latır ğ u şeh ri, külhani, ekseriya kabadayı kırması,
ivd i. E san slar çıkınca, b ric ııa ıla r ıia y a n bıç­ şayak {B nU hnılu, kırm ızı veya beyaz yün ku­
kınlaştı; cam lı b ir k u tu içinde ko k u şişeleri şaklı.. Önde -kirli olm ası ş a rt U r önliik .. Fes
v e tü rltt biçim de ilçer, b eşer, o n a r, o n b e şe r k en arın dan , şim di kasket ken arınd an perçem ­
gram lık boş s in c ik le r.. G ezip d o la d ık la rı le r tasm ış o lacak... E tin cinai m eşkûk: Yüzde
y erlerd e u m um iyetle esn af kah veleri, m eyha­ seksen k açak kesilm iş karam an koyunu, sığır,
n e le r. ay ak takım ı arası., çoğu la u b a li... B a h a ttâ eşek ve a t etid ir. B a b a n bolca., külte­
y e rle rin g edikti m ü şterileriy le sen li benli, lerin y anı sıra birkaç parça dom ates ve bir­
tDeybttba.. A ğabey» d iye lıal halli* so ra rla r, k aç b u ; a m a v u d biberi k ız a rıd ır ve taze çey­
tam am tanım asın e llerin d ek i ş ırın g a la rla ü ste re k ekm ek bıçak ite yarılıp köftelerle bera­
başa Jfiır k o k u lar fışk ırtırla r... E l ü stü n e b e r d om atesler v e b ib e rle r göbeğine yerleşti­
m a n ta r sü rm e b u nlard a d a v a r— « B u akşam rilir.. ko kusu m anzarası iştlhaaverdîr. Kfifte-
sen in kokudan getirdim !.- Bu stseyâ sen in için le rin ta n e le ri hem en b ir kûçüc&k lokma bo­
doldurdum '.. A ğabey, s e n in k in in sevd iğ i k o ­ y u n d ad ır...
ku!.. T ıra ş olm uşsun, k okusu d a b endeni» g i­ K ö m ü rcü ler — Biiyiikşehrin bilhassa fa­
b i i ş m a lık la r... Y ık anıp p a k la n ıp O g ece gelişi k ir aile le rin b arın d ığ ı m ahallelerde dolaşan
gitzel b ir um um hane y a h u t m uayyen b ir ev ­ e sn a fta n d ır; tek a ttı, çift atlı arabalarla. to ­
de kİ dostuna gid ecek ler k e n d ile rin i gözlem e­ zan d a ü ç te k e rle k li e l arabaları ile geçerler;
de Bu gib iler müVrim d e o lu r... B ahşişin­ h em en um um iyetle:
den başka b ir iki b ard ak şa ra p veya b irk a ç — E llem e köm ürü! ..
kadeh ra k ı <la ısm arlar. B ağ ırm aları d a ş e d ­ D iye b a ğ ırırla r; k ö m ü rü e l k an tariy le ta r­
deli: «Essans!.,». «Essans beyler!..».. İkinci ta rla r k a n ta rla r dam gasız, eksiktir, topuzun içi
Cihan H arbinin son yılların d a g ö rü n m ez ol­ oyu (m uştur; k en d ileri p lrp iri kıyafet, el yifc,
m uş genç irisi b ir hafız vardı, çocukluğunda g öğüs b ağ ır k öm ü r tosu içinde, ekseriya yalı­
güzelce b ir şey im i;, a sm aların ın m asaların a nayak, yahut çıplak ayağa b ir yem eni, ökçesi
oturu r, içki içmez, « g a ra ik ra m e d ilirse alır; basık k u n d u ra geçirilm iş., alış veriş b ir kilo,
sesi de halâvetlice, gazel o k u rd u ... İşinden ik i kilo, en kabadayısı d ö rt kilo üzerinden
hoşnut idi; esans satarak ev bark sahibi olm uş (eskiden bir iki okka) teneke mi, kova mı, her
idi. n e g e tirilirse evvelâ d arası alın ır, sonra uzun
B rİJç tl E lv e r
saplı b ir k ü rek le kSm ür doldurulup tartılır.
Koz helvacılar — M eşrutiyete k a d ar h ep ­ K öprüttstü bölbU lrülerl ve balıkçılar —
si yine A ra a ru d ; kâğıt helvasına, kebab k e s­ ikinci A bdülham id devrinde «Cisri eedid» de­
tan e ve unnaba mayna verenlerdi. H av alar nilen G alata köprüsünün üstünde dilencinin
İyice soğuyunca ortalığa çıkar, kalabalık c ad ­ de. satıcının da bini b ir paraya. N e antika şey­
d elerin köse başlarında seh p alar iizerine tab- le r göriilür, r e d e yakası açılm adık tekerle­
l&lannı o tu rtu rla r. D olaşanları nSdlrdi. m eler duyulurdu;
S e rm td M uhlar AIur — Uçmaz, kaçmaz, Üskiidara geçmez, on
paraya bir bülbül!
YUzde doksan dokuzu Oebre. P rişline, Bu, renk renk boyalı, incecik teneke bo­
F itren , Lum a havalisinden A rnavudlar olup ru d an , üstündeki ıvır zıvır ileri geri çekilin­
bunlar da tabla üstünde gezdirirler kışın - ce bülbül gibi ölen bir düdüktü,
esasen kış gıdasıdır - ya mıışamma veya bir öterle başka btr ses;
cam ekinla helvayı muhafaza ederlerdi. El’aıı
— Bu balık başka balık. 10 paraya bir
da bu tarzda hareket etm ektedirler.
balık!
V a n r Hiç
Kırmızı. ınavi, yeşil, mor renklerde; orta
Köfteciler — PorçembopaKarı, Çeşmemey- parm ak boyunda, jeîâlinden, şeffaf balık re-

http://qroups.qooqle.ee
— 140» — AVAK ESTİAFİ

..raJemtlı Avııra alınca, sıcaktan kıvrılır,


WMiim toklum otur, canlıya andırırdı.
I J lltd M k b lıı1 J U ın

Jvujltılumrulsr. rf vankllrr — Tarihe ka-


njmıs »naldandır denilebilir; satıcılarının
. îjifn hepsi Safranbolulu olan ku$ lokumu,
raisi kadaifinin bir buçuğu kadar büyüklük­
te jekeric. un. biraz da • çUrük mü sağlam mı
bilemem yumurtadan mamııl nefis va leziz
taamı hoş bir şeydir. Mektep çocukları hattâ
tııraı yetişkinler bile kapılarının finlerinde vo
ntsIreglMarda kuflokumcu geliyor diye bek-
Icjırler. Onlar karşıdan seslenir: <Gii4f lokumu
revl-nu!> Hemen alıcıları fırlar, keselerinin
hükümlerini fnfaz ettirirler. Revani de haki­
katen birinci sınıf hafif tatlılar meyamnda
hatırı sayılanlardan olup her mevkide her
ioCnda yer almağa lâyıktır. Çok yazık ki
bugün hiçbir lokanta ve tatlıcılarda bahset-
tiğiro revani yoktur. O rtada görülenlere yu­ U M rfc lrl
murta tatlısı denilmek en doğru bir sözdttr. (Resim: l'ıla in H ıı Ajhan rll itel
V asıf H lt
latraağa k alk arlar. S ırtta kıldan m am ül bir
Leblebiciler — Çankırı havalisi Türkle­ elbise. ayakta yem enim si b ir paptıç. fesi üs­
rinden. olup her biri birer dükkânda (ırak lık­ tü n d e yazm a b ir çevre yani yem eni, koltuk
la hırtlık devresini allatıp çok kimseleri at- altın d a te rin i silm eğe b ir (a p u l, elinde beline
dayarım ı; b ir k a lb u r içinde b ir m ik ta r k ın k h
leblebi, ü stü n d e kiraz beyi gibi seyrek serpil­
miş üzüm:
•E y leplebû t e n e gettiim ıscak ıscak;»
{leblebi llas getirdim sıcık Sıcak) d iy e bağırır.
A cemilik devresinde m uziplerin bâzısı ense­
le rin e to katı in d irir, o: « Iftşş etm e ülen> fi­
lân d erk en iki giin to tın gezdiği y e rle rd e şey­
ta n la ra ta ; çık artırlar, çocukları k andırıp hay­
di evden b ir .şey a) da getir dem ekler, bayatı
taze y erin e verm ekler, heybenin Içlode gez­
dirdiği torbadaki iki k av n ıltn u ; ta ıc leblebiyi
saklam aklar v esaireler... Şim dilerde heybe ile
gezenler en d erd ir, küçük bir cam ek in içinde
,<*fmaktadtr!ar-
v««f Hiç

M acuncular — Yine yok değil, tek tilk


bulunuyor. F ak at nerede o eskiler? Mutlaka
ya klam etası yah ut hüğiitOsU (Frenklerin
bıtgle dedikleri iiç an ah tarlı pirinç boru) v ar­
dı. Çalıp çalıp d urur, s a tım a çığırtkanlık e t­
tirirdi. Tersane, Tophane, Babı askeri bando­
Ka;loktuncu larından ıskartaya çıkarılm ış mızıkacılardan
Üterim: Ayhıo eli ile) A laturkalardan Cezair. İzmir, Selinik, Islahı-

ım/group/merakediyorum
r

AYAK ESNAFI —■ 1406 — ______ İSTANBUL

yo r a a r # I a n n t . # Sakın limon tutunu, eriklisini almayın


ha: Kkşiîlglndün takır çalmış, slmleronlşlir;
IAhşada adamı km nr! diye gözdağı verir-
lerdj.
Hrnord MdbUf Alili
M aiıalkhU ’iler — M e şru tiy e tte n evvel Ye-
nican ıin in g e risin d e , Bİnbirayak a r a m d a , kaç
ağ ızdan ma-kamİJ. tem p o lu avazLar birbirine
k arışırd ı:
On pnrayn bir Ubtık
İnanm arran, ye de bak

Çadır bezinden tentelerin altında uzun


k e re v e tle r , ü s tle rin d e sa la ş p u rd a n ürUl; on-
ljarun üzerinde de kığın ve baharları hakir
kâplarda rittlü raahallebl, su mahalîobiflJ, ufak
kâselerde sütlâç. Muhallebileri mablakla ke*
aip kesip tabağa kor, çeker serpip, pekmez
döküp dayarlar; yazın, dondurma da satarlar»
dı. Bu adamlar dogma biiyilme tsianbuUuy.
du. H er boyayı boyamış, lâciverdinde karar
kılmış takımdı.
Seyyar Arnavudlar baharda, oğustosun 15
inden sonra maîıallehl, ya» «gaklarında da
dondurma salarlard ı Mahallebicüîğe kalkış*
lıla r mı. sağ omuzda sehpa, üzerinde değirmi
tabla, tablada takım) yası masaların* konan
kâğıtlık, zarftık şeklinde gâz göz fakat onun
büyüğü ve arşın kadarı, boyalı, çiçekler» re­
simlerle süslüsü. G üdere tabaklar sokulu, fin
tarafın? salaşpur yayılı; salab u ru n altında
M ira m yuvarlak, eaaiz teneke kaplarda mahallebi.
(Resim: F « U g n ld ın Behçet eli Ue} Ondan gayritf, yani tavukgöğsü, kazan*
dihi. sütlâç fOânı arama. Hemen bep lumhın)
olmayan mahut Polkayı çalarlardı. gibi, genizden sesle bağırırlar:
Macuncuya: (Bir taksim «t!) desen, bah­
— Hanlya sütlü mahaüebfra? MahaUo-
şiş de verecek olsan (Bil boru ile taksim git­
mez) boyuna kas kaldinr; (Zurnada gidiyor a) bun kaymak!
desen. (Onda da peşrev olmayor a) cevabını Teneke kutulardakini ortadan İkiye, ya­
yapıştırırdı. h ut dörde bölmez, tenekeyi t e r e çevirip şap­
padak avucuna alarak salaşpurun öslüne kor.
Macunlar basma kalıp, hiç değişmez. Tam
in a k la yayvan yayvan kesip tabağa aktarır,
yedi tUrJO: Sakızlı, bergamotta, iarçınlı, gül­
lü, naneli, erikli, limonlu. Tepsi kalaylı bakır­ şekerini eker, gülsuyunu serperdl.
dan, yemek sinisi gibi yayvan, üç köşeli göz Azeası 20 para, çokçası kuruşa idi.
göz; birbirlerine butoşmamalarj tçln her güzün O zamanki dondurma kutularına bugün d&
ayn bir mablağı bulunur; demirden ama parıl rastlanıyor: Omuzda (aşınan «ırığâ to ğ h itti
parıl parlar. Tevekkel] «tşleyen demir, pas kutu. Bir tarafındakinin içinde dondurma, dı­
tutmaz* dememigler. şında beyaz bez sanh; fibüi tarafındaki oy­
Bâzismm tepesi kalaysızUktan kıpkırmızı malı oymalı, nakıslı çinkodan; gözlerinde bü­
hâli bulur, anneler ve hanım nineler çocuk- yüklü küçüklü tabaklar; altında bulaşıkları
larma, torunlarına: yıkayacak fluyun JbrJğl.

http://groups.google.co
AJCSKLOPEPİSt — 1407 — AYAK ESNAF!

Hikmeti Hûda, dondurmacıların sesi una- gülsuyu (ifMİ. tnekedon 102 jeker kutusu,
hjJJebiciler gibi hımhım hımhım çıkmaz. kea- sllnger voyatıut bir beı bulunur. Sütlü mu­
fcn kcskJn çınlardı: hallebi isleyene büyük parçadan İstenildiği
— Vişneli var, Jtaaymaafklım: Dondur* miktarda keser tabağa koyar üatllnc biraz in­
jnaftm Staaaymaak. ce toz şekeri daha doğrusu Jükum çekeri tozu
Kadıköy yakasının en meşhur dondurma­ doker bir iki darala t!a bulul suyu lie k a n jıt
cısı Vajıyalı Andondu. O havalide ve Kuşdili gülsuyu serper, bir kaşıkla eline tutuşturur.
çayırında dûîaşır; pazar curnatan Fencrbah- Pekmezli isteyen yine »yol şekilde hare­
çeye gelirdi. Çoluk çocuğa 5 paralık, 10 pa­ ketle seker yerine pekmez (tekerler Bunlar
ralık vermez, İllâki kuruşluk, hiç değilse 20 da amele yataktan, pazar yerleri, mektep ün­
lik olacak. 50 yıl evvel kırkını aşkındı, 1947 leri, (Ocukların oyun esnasında toplandıkları
baharında halâ sağ. Ycldcğirmeninde susam- yerleri kollarlardı. H ilen beyledir
U simit salarken gördüm. Vmr ai(
Makar acı. lğnccilcr — Eskiden Beni Is-
raildendiler. yaşlıydılar; sermayeleri kıttı;
haydi haydi be; on mecidiye tutarında Mal­
la n tavla kutusu kadar, tahtaları {allak, ka­
pağının rezeleri ta n k bir çekmece içinde On
lardaki bağırış da ince, düdük gibi, yayık ya­
yık. ezik ezik uzayıp gider:
— Maaakaracill'..
Soluğu d ı r almaz, ardından:
— tUynecUi!...
Şehir içinde, sayfiyelerde sokak sokak
gezerler. Onlarca astlanmak turta ya. çoju çi­
çek bozuğundan çopur, htyığı sakalı kel kal,
bir gölü de menhus illetin yüzünden kör. Ay­
kırı şekil ve şemailleri dolayıslyle mahallele­
ri a ele avuca sıfm aı çocuklar; peşlerine takı­
lır, etraflarını alır: sorarlar;
— Bezirgan, kedinin ayağı 'kaç?
Bir türlü dört diyemez, üç bujul! diye
Mahatlablcl, XTS. a&a mırıldanır. Eteğini çekerler, çelme atarlar,
(fieıim: Folografriu Ayhan eli ile) bezirgan yerlere yuvarlanıp tozlara, çamur­
lara bulanır, feryatları basardı;
Yine bizim çocukluğumuzda Göztepe,
— Yeti|in be. olduruyorlar' .
Erenköy civarlarında dolaşan Amavud Os­
Afacanlardan kaçan kaçana..
man, delikanlılığımda gayet yakışıklı, müte­
nasip vticullu, değme pehlivanlarla el enseye Senaed Mutalar AIub.
giriçecek kadar kuvvetliydi. Çeki taşım hop- Manavlar — Şehri şehrimizin her çapta
padak kaldınveritdi. Mütareke senelerinde ve her istidatta mttstakimülhkl iesaru ağuşu
Erenköyütıde dükkân açtı. Eski müşterileriyle şefkatinde perverd* eden beldei tayyibedtr.
epeyce aksuata etti. Yıllardanberi görmedim. Bu erildendir ki yaz gelince bağı abani sarıklı
Memleketine mi gitti, öldü mâ, kaldı mı bil­ Alanyalıbr, yeşil ve beyaz sarıklı KonyaU,
mem. Aksekili, Ürgüplü seyyar manavlar küfesini,
S em e< Matalar A]us
işportasını, tablasını kapınca sokaklara dö­
Debre. Picren. Pristina, Lama havalisin­ külürler. Esnayî abzı atâda sakallarım tutarak
den Arnavudlar olup çoklan dükkln tabla- müfterilere, kendisi kaoacafmdan bihaber
Urlarıdırlar. Mahallebl sûtltt ve pekmezli ya­ savatlılar» aklınca kandırmak için ben haccfli-
pıla*. Tablada su guğilmû. pekmez göğümü. haremeynim derlerdi.
m/group/merakediyorum
AYAK eSÎM Fl 1408 - İ3TANBVL

irıurıçarçı başında — Büyük yangında


yandı — Küçük fincancı hanında Abdülkcrim
Efendi İsminde abani sarıklı bir manav vardı.
Çocukluğunda Ala riyadan geldiğinde hemşeb-
rUerl Mamoglu namında birinin yanına (ırak ­
lıkla ferm iş ustası bunun sırtına İçi zerdali
dolu küfeyi vermiş «Kayısı diye bafiır» dem lj
K adırgaya doğru inen bir sokakta pencereden
bir efendi seslenmiş «Oğlum kayısı kaç paıa!»
Cevaben: <Yüz para!» deyinde in d ir küfeyi
demiş, kapuyıı açıp gecelik entarisiyle çıkan
bu zat ne görsün, sıtma efendinin akrabasın­
dan zerdali değil mi?* Oğlum bu zerdali!» d e r
çocuk sert sert b a ğ ırır: «Bana a n a ustam
Mamoglu kayısı diye verdi istersen al!» E fen­
di içeriye seslenir. «Yahu uslası M smoğlu bu
çocuğa kayısı diye vermiş, b ir kap getirin!»
Kayık tabak gelir. Dört kıyye çek tirir yarım
mecidiyeyi verir: «Yavrum bir şey alırsın'»
diye yarını mecidiye de A bdürrnhim e bahşiş
ıJlîSÎİ^
olarak verir. AbdürrahLmln ■kentlisinden bu
hikâyeyi dinledim: «Giin geçtikçe, b(i>-üdiiSi­
ce kendi kendim e düşünür utanırdım , aklıma
düştükçe hâlâ utanm aktayım » dedi. O zati &İİ-
cenibm ahlâki hamidesi bütiln fenalıkları y e n ­
miş, yaptığını, yapacağını bilm lyen b ir kimse
obaydı, çocukluğuna olsun bağışlam ıyarak
tahkir ederdi. Küçüğe, büyüğe bakm az b elk i
bu hiç yoktan b ir hengâm e çıkardı; çünkü
herkesin gönlünde U r aralan y a ta r d em işler­
G ay ri n û d İ m M anav Ü fi. 1074
dir. (R fdıı: C. Biye»)

Mtttlfloın Manav tipleri. 1974 ö y le satıcılara te ­


<R«fİaı; C. sadü f olunur ki sat­
tığı meyveler gibi ta t­
lı ve hatırnOraıdır,
öyle ham satıcılara da
çatılır ki, ebû cehil
karpusu gibi acı, a
n kb elte de hilebaz­
dır. Satan tatlı olur-
sa satılan acı da olsa
devayı ınlsk gibidir.
Satıcı acı olursa satı­
lan bal da alsa içi ze­
hirle memlfl bir erik
gibidir. Cenabı Hak
cümlemize c e n n e t
meyveleri yer gibi
a ğ a tadı ihsan bu­
yursun
Vjuuf HİÇ

http://groups.goog le
ANSİKLOPEDİSİ — İ4M — AYAK ESNAFI

Eski istanbulun seyyâr satıcıları arasın­ di. Kaluı. nalçalı yarım kundura giyerlerdL
da kavuncular, tipik insanlardı. SAf yüzlü, kır R (u la rı, u s a m ı t maksadtylc kundura falan
safcjiii, sesleri ftu ter yüksek vtirotlu insan­ almazlar. bir ickl başka. btekl t «ki b a jk ı ayak­
lardı: Göğüsleri açık ve yanıklı Şalvar giyer­ kabı, yahut lâstik kullanırlardı. A ralarında
ler. bajUniKtekf fesin üzerine renkli çevre gençleri, sljımlyalı sakallıları, bembeyaz sa-
sorarlardı. Alacalı m intanın üstüne llaydari kullan göbeklerine kadar uzayanları d a vardı.
biçiminde yelek geçirirler, ü stüne eamedan, Ve çoğu. KürUtl. Yüklendikleri küteler, için­
y»hut çepken. giyerlerdi. Boğazlarından a$ağı dekilerle beraber, seksen okkadan afajjı de­
sarkfrn gumü# kösteklerin yanında b ir d c ip ğildi. ü n le rin d e ortasındaki değirmi sapından
sarkardı. Kösteğin ucunda piryol saat, ipinin iple arkasındaki küfeye tu ttu rulm u ş yuvar­
ucunda da bir kese vardı. Sattıkları malın pa- lak ve iistü açık sepetler vardı.
rasjıu bu kedeJerc korlar, keselerindeki p a ra ­ Sesleri tâ uzaklardan duyulur, «ofcağın
lardan gerisini ve­ içine sald ırır saldırm az, gür, kütla, alabildi
rirlerdi. Saatlerini diğine yüksek b îr sesle:
ve keselerini bel­ — T atlı kavunlar!
lerim* sardıkları Diye bağırırlardı.
kucakların arasına Çoğu defa, çağsrüdıîdarm ı duymazlar, bir
sokarlardı, k ere adım larını kulenin gıcırtısına uydurduk­
Bâzılarm m bal­ ları ağızları ile de:
dırları çıplaktı. Bâ- — T opataniar; Bal akıyor.
züsrı da balditla- — Vay m übarekler.' Top atanın da ba!
rinın üstün* kaim akıtanı!
tozluklar takarlar Ezgisini tu ttu rd u k la rı için yollarına de­
vam ederlerdi. Eski kadınlar, m ahal­
le a raların d a avaz avaz bağırarak k a r­
puz, kavun sata n la r hakkında:
— H erif öyle bağırıyordu ki. bi­
zim m am a dadıya karnı yarıklık pat­
lıcanı ikiye böldürdü!
— O ğlanı güçlükle uyutm uştum .
Çocuğu beşikten fırlattı.
D erlerdi.
B unlar, kav u n un ianesini üç k u ­
ru şa k ad ar, yüz paraya kadar satar­
lardı.
— A ltm ış paraya olmaz mı?
Sorgusu karşısında:
— A ltm ış paray a m ı? Bulsam yirm i küfe
alırdım ... cevabını verirlerdi.
K öprü yem işçileri, pahalı tnal sattıkları
için, onların kavun satıhları hakkında:
— B ir kavun, b ir altu ı top!
Derlerdi.
Seyyar kavun satıcıları arasında, CirilL
ttıı m lar da vardı. B unlar, siyah, uzun şalvar
giyerlerdi. Fakat sırtların da satm azlar, küfe­
le ri beygirlere, eşeklere yükliyerek:
— K ala peponi!.. Ola zaharl!
Diye satarlardı. Fakat, İstanbul mahalle­
Manav tipleri lerinde dolaşmazlar. A dalarda, bilhassa ekal­
{Resim: F tlo graflardan Ayhan vo Ne?ih eli Ue) liyetlerin bulunduğu m ahallerde gezerlerdi-
com/group/merakediyorum
(‘ ■ ‘A K :a f i — 141D — ts r u ıc ı

K arfuı ulara. kammculann ikizidir denilebi­ — N«bet şekeri'


lir Bu |ğ ı — Birçok satırı simaları gtbl— Diye satılm ağa başlandı. Sabahleyin ge­
onlar da Umamen tarih» karıktı çen satıcılar da.
Vakur bir sesle: — Sabah doktoru'
Ka . karpuz! Diye satıyorlardı.
Diyerek sokakları inim inim İnleten k a r Kskiden karpuz en fazla 3, nihayet 4 ku­
pulcular. heybetli. im in boylu, adali vücutlu, ruşa k ad ar satılırdı V e bu eo yüksek fiyattı
k ır yahni bembeyaz sakallı adım lardı. Sırt Beş paraya satılanı da vardı.
laru ıd j kocaman bir kiıfe taşırlardı. Küfeyi Eski İstanbulun seyyar satıcıları a n ım ­
adamakıllı doldururlar, (aşırlar, karpuzlar da üzilmcü en başta gelen bir (İpti Seslen
düşmesin diye iplerle üstünden atlam alar ya­ karpuz vc kavutıculıtnnkiodtn daha dik, daha
parak irm e keserler gibi bir vaziyet verir­ iriydi.
lerdi. — Çavuş! Çam lıca bağlarının çavuş!
AvrupalI ressam lar, İstanbul satıcılarını — Kınalı yapıncak!
temsil etmek Üzere hep kavuncu, karpuzcu ve
Diye bağırdıktan zam an caddeler, soluk­
üzümcü tipi yaparlardı. Bu tip le r b ir zam an­
lar id e ta inler, aksi sada, ayni heybetle c e n p
lar. yeryüzünün m eşhur bir sim ası haline g ir­
verirdi:
mişti.
— Çavuş! Çamlıca bağlarının çavuş!
Karpuzcuların kıyafetleri de, tıpkı kg-
kavuncuların kıyafetleri gibiydi. B unlar da B oıkırtı. Konyalı. Gümtişhaneli, Uşaklı,
anlar gibi ca madan, cepken, şalvar giyerler, Afyonlu, gürbüz ve levend Anadolu (ocuk*
ta le rin in üstüne renkli (ev re sararlardı, B un­ larıydı. Çoğu şalvar vc potur giyerlerdi. Ara­
lar da gUmüş köstek, piryol saat, ipli kese larında panLalon giyenler de vardı, fa k a t bun­
kullanırlar, kuşak sararlar, nalçalı kundura la r eskilerin «düdük gibi» dedikleri daracık,
giyerlerdi. çizme pantalonu gibi şeylerdi. Özerine ya
uzuu konçlu çorap çökerler, yohııt eski, püs­
Ağır yükün altında terledikçe parınak- kü bezlerden d id ik sararlardı, ökçesi basık,
lariylc alanlarındaki te rle ri silip y e rle re a ta r­ nalçalı ve kalın tabanlı kundura giyerlerdi
lar, kıllı göğüslerini açarak d erin d erin soluk Beyaz yün çoraplarım » topuk yerlerinden
alırlardı. Yalnız İstanbul m ahallelerinde do­ şerha şerha olm uş topuk başları gözükürdü.
laşmazlar, Beyoğlu taraflarına da çıkarlar. Alacaklı m intanlarının düğmeleri dalına çö­
Şişliye, Osmatıbeye, N lşantaşına uzanırlar, za­ zük, kıllı göğüsleri daima açıklı. Almlann-
m an zaman vapura atlayıp. A dalara. H aydar­ d an a n a n terleri bâzan pannaklariyle, bâzan
paşa banliyösünün uğradığı köyleri; kadar da. köylerinden ayrılırken nişanlılarının ver­
giderlerdi. Boğazın Kümeli kıyısını yaya d a­ dikleri o u ç la n gelin teli ile işlenmiş çevre
laşan seyyar kavuncular ve karpuzcular da lerİB silerlerdi. Bu çevreleri göğüslerinde
vardı. saklarlar, bâzan da mintanlarının altından
O zamanlar: — uçlan gözükmek şariiy le— omuz başları­
na korlardı. Bellerine kuşak sarmakla beraber
Tekirdagım n kurabiye! üstüne meşin bir önlük tokarlardı. Önlüğün
— Tekirdağuun kurabiye! iinflnde torbamın bir şey vardı. Satış paralan­
— Yay çay şekeri vay! ın buraya korlardı. B lzıU rı da. feslerinin içi'
ne kalmca bir kesekâğıdı, yahııt bir asma
— Kesmece veriyorum! yaprağı yerleştirerek paralarım üstüne ko­
• ■ Kan kırmızı! yup başlarına giyerler, her satışta feslerini
Diye satarlardı. çıkarıp paranın üst tarafını verirlerdi.
Sonraları, seyyar satcılûnn ochİİ kaybol­ S il yüzleri, temiz gölleri, adali vücut­
mağa yliz tutup, karpuz arabalara düşünce: ları. neşeli halteri, arkalarında en aşağı sek­
sen okka çekeu içlçe geçmiş — o devirlerde
— Elimi kestim kan akıyor! üzümcüler, üzüm dolu küfeleri başka bir kü
— Bal kutusu! fentn İçine oturtdururlardı — İki kUfealylo

http://groups.google.ee
A .S S I& 10F E D İ5! — 1411 — ATAK ESN AFI

bu A nıdoiu çocukları insanın karşısında e r­ bey köyünün, sütlü m tstr hay m ısır hayyy!..»
kek yapısı ve giicliniin Lunsali idiler. B ir kıs Diye satarlar, bâzı köşe başlarında kazan ko­
mı yalnız gezer, bir kısmı da yanların* yar­ yup kaynatırlar, kebab yapıp da satarlar.
dımcı alırlardı. E ğ ir malı ortaklam a almış­ Şimdi bu yolda salmak âdeti kaldırldıgı
larsa, üzüm küfesini yarım saat biri, y an ın sa­ cihetle bir camekiin derununda satılmaktadır.
at Öteki taşırdı. Kuleyi taşımayan, teraziyi K estaneler de ayni şekilde satılmakta
eline alarak üne göçer, birkaç adunrla bir: • iken m ısır gibi cam ekina girmigtir. Kestane­
— Çavuş!.. nin de kebabı yapılıyor, çok yazdı k t suda pi­
Diye bağırırdı. şirilenlerin üzerleri çizildiği için İnce u r ka­
Eğer mal ortaklam a değilse, serm aye sa­ buğundan ayrılm am akta, yenilirken bir acı­
hibi küfeyi taşımaz, yauma aldığı gündelik­ lık verm ektedir. B ir de fırın kebabı vardır ki
çiye, yahut ondalıkçıya taşıtır, kendisi dc Çı­ kestaneler çizilip h afif fırın göriir, taam ı le­
ğırtkanlık yapardı. zizdir. B ir de çifte fırınlanm ış kabuksuz kes­
Ondalıkla yahut gündelikle adanı tu ta n ta n e v ardır ki, bunlar hepsinden enfes ve da­
sermayedar, iiğle yemeğini de yedirm eğe mec­ ha kibarane k estanedir. Ö tekilerin dalma bir
burdu. buçuk, iki misli fiyatla satılır.
Temiz yürekli, tok gözlü, helâl şilt em ­ V lU Hic
mi? insanlardı. Birkaç dirhem eksik ma! v e r­
1950 den so n ra m ısırcılar ve kestaneciler
mek için teraziyi meyilli tartm azlar, h ile y o ­
yin e sokaklara dökülm üşlerdir; cam eklnlar
luna kaçmazlar. «H aram dır hakkı geçmesin!»
atılm ış, eski lâûbSli h ü rriy ete dönülm üştür
diye dikkatle tartarlardı.
Midya dolm acıları, midya tavacıları —
M ünir Süleym an Ç apanoğlu
A k şam lan bilhassa m eyhaneleri dolaşan es­
Patlıcan ve p o rtatalcılarm ekserisi de n aftan d ır; um um iyetle Rum ve Erm enidirler;
Vahudidea olurdu. Patlıcanın, p ortakalın sa­ içlerind e m idya dolm ası yapm akta hakikaten
tış ciheti kolay, terazi filSn lâzım değil; tek l­ hüner sahibi, tem iz su la r mtöyası kullanan
im pazarlık et, birer b irer say, parayı at. yağı halis, pirinci leziz, fıstığı iteiimü yerinde,
B a lın d a n yine tiz, sürekliydi, Z a rz m t- aldığı p ara helâl olan esn af vardır, devrimi­
çı hırıstiyanların, atlı, eşeklt Rum bahçtvan- zin şöhretleri arasında iki kardeç barbalar
la m k in e benzemez, S altıklan da onlardan
yarı yarıya ucuz: Tanesi 5 para, hattâ üçü 10
para. Velâkia hepsi porsuk, suyu seli çekil­
miş, kozalağa dönmüş. Tevekkeli (pahalıdır
hikmeti var, ucuzdur illeti var) dememişler.
Meddah Aşkı’m n onlara d air taklitleri
oldukça hoştu. Önceleri fonograf silindirleri­
ne, sonraları gramofon plâklarına bu ta k lit­
lerini vermiş, Istanbulda kapışıimıştı. P atlı­
canın Yahu dinin uraumhanecl Siirpik D uduy­
la ali} verjji ömürdü. Portakalcıaın da cum­
badaki banım nineyle pazarlık ederken kah­
kahadan kırılışı; seslendirerek, plâğın sonuna
kadar mütemadiyen katılışı en som urtkan
kimseleri bile kah kah güldürürdü,
Sermetf Muhtar Alus
Mısır ve kestaneciler — Tabla iistünc
mısırı doldurup sıcaklığını muhafaza ve te­
miz bulundurmak için bir peştamala sararlar,
tablanın kenarında pişmemiş m ısırları b ire r
şiş İJe yani ağaçlan mamul sivri bir ile te ge­
çirip atta kabilinden olmak Özere yeşil yap­ Kestaneci. XIX. u ır
raklarıyla dikerler: tGöksuyun veyahut AU* (R«Ik İL Ereeıtt
ım /group/m erakediyorum
AYAX ESK A fl — 1412 — !S T A .m x

n r d ı, ki hem midye dolmaları hem de çöpe kapkara, korkunç bir zebelllhdı, sokakta be­
dizip kızarttıkları midye tavaları pek nefis lirirken tok, çatal çutal, ata de ortalığa yayı-
İdi. her İkisi de İkinci Cihan IlotrU haçlarında lir :
öldüler; bunlar gayet gSzel uskum ru dolma­ — Ocaçtt!..
ları da yapar, bilhassa Galata mcyha/ılerinl Kapı eşiklerinde yayıla kalan ıııka, düm­
dolatırlar. Köprünün Kadıköy İskelesi batma belek karınlı, Izede «yani kavruk vc hiç geliş­
gelirler, nadiren de Emintinüne, Balıkpazan- memiş) masumlar; kapı ünlerinde oynayan
na geçerlerdi. Midye dolmacıları arasında son biraz daha kotaca d b y a n lır, umacı geliyor
şöhretlerden biri Karamanlı Rum Karakaş diye hayktra haykıra, bucak bucak çU yavru­
Kiryakn ile Yalıudi M enleştir su gibi kaçarlar. H erif sahiden sanki umacı:
Menleşin sahası balıkpaıarı İle Galata birbirine takılı sekiz on sapa, alt atta bağlı
meyhaneleri idi; yaşlıca olan K arakaş ise, bir sürü çalı süpürgesi; yüzü gözü, eli aya£ı
son yıllarda Sirkeci hudutları d ısına çık­ kapkara, ocak zifirine bulanmış.
mamaktaydı; bir zamanlar, Dördüncü Va­ Derhal anneler,
kıf han (Borea hanı) karsısındaki mezeci Fi- anne anneler, baba
lip'ln dük k im önünde saatlerce durur, malını anneler.
hemen hemen Fitip’in kapıdan taşan m üşteri­ — Kahrolası he­
lerine satmakla büiriverirdl. (B.: Filip. Meze­ rif yine göründü,
ci). Sonra A nkara caddesindeki Bahçeli lokan­ çoluk çocuğun ödü
tayı durak yeri edindi. B ir ara bir de «İzmirli» koptu. Evlâtlarımız
türem işti: Lâutalice bir adamdı, midyelerini d a ğ l a r a taşlara
satarken: boncuk (yani hava­
— Midyenin dolması!_ le) illetine uğraya­
— Halis Edrem it yağiyle.. H aniya mid­ cak! kabilinden çe­
ye dalması!.. n elerle palas pan­
— Fıstıklı baharlı. . dıras aşağıya sal­
— Kazandibi midyelerim!., dırırlardı.
gibi sesleri yetine: Çocukları içeri
— Kan yapar bunlar!.. U ç ta n e ye. Be- a lır almaz başpar­
yoğluna git!... mağı d ald ırıp da­
Gibi yâveler tu ttu ru rd u . ik inci C ihan m aklarını kaldıran
Harbinin Büyükşehre y erleştirdiği yeni bir kaldırım ı a rk a üstü
sınıt akşam cıların da bu g ib i lâubalilik­ y atırıp kasıkların
lerden hoşlanır olduklarını b elirtm ek lizundır. da k i k o rk u dam ar­
Bir de küçük gazete m üvezrilerinin midye larını basana; ar­
dalm acıları vardı, dolm alarını ho rd a m idye­ dından çömleğe
le rle yaparlar, pek ucuza v e rirler, yalm ayak, o tu rtu p, aptesha- Ocak «B pU M U l
başı kabak, gazete isim lerini cigercikleri til- neye götürüp (çiş, (Kesim: F o la ğ n M n A r k a
keninceye k adar bağırarak koşan yavrucuk­ çiş!) lerle id ra r et­ «H Ur!
ların keselerini yarıya yakın boşaltırlar, am a, tire n ettirene.
Allah ra n olsun, doyururlardı, bulundukları Ocakçının işi, büyüklüğüne küçüklüğüne
yerler, bilhassa akşam gazellerinin tevzi edil­ göre 40 paraya, 2 kuruşa, bilemeden 100 pa­
dikleri sokaklar. Acunusduk sokağı ve Şeref - raya ocağı, bacayı süpürmek, kurum lanın al­
efendi Sakağı İdL Son yıllarda esnafın ayak mak; m utfağı, taşlığı batırıp köpek bağlansa
takanı kolay p ara kazandığı İçin m üşterileri duranuyacak hale sokmak, o kapkara pislik­
p ırp ın çocuklar olan bu midye dolmacıları leri temizliyecegiz diye kadıncağızların da
kalmadı. anadan emdiklerini burnundan getirmekti.
Ocak l i p t ı t d i k r — Hemen hiç görün­
mez olm uş esnaftan dır Kocakarı masalların­ Oynar oynar balıkçılar — Kendi oitasiyle
daki gibi bîr dudağı yerde. U r dudağı gökte tuttukları balıkları kendi eliyle satan ve he­
A rap Üzengi v a ri iri y a n , tepeden lırnaga men hepsi de BüyilkşeMrde mihnet ve me-

http://groups.goog le.co
T ANStKLOPEDtSI ,

şakkat içinde yafaysa insanlardır. tereddüt­


süz hâneberduş olmıyam nadirdir denilebilir.
O gün kazandıkları Ue yerler, İçerler, ertesi
__ H İ S __ AYAK ESSA Fl

gözdelerine orta parçalan, bıçaktan nasılsa


kalınca çıkmış halkalar) ayırırlar...
VaaT Hic
gönü de nzıklaruıı yine denizden beklerler
Hemen daima, çığırtkanları da kendilerine Bu esnaf tarafından halka halka keıllip
benzer; «KBpriialtı çocuğu» denilen tülü ka kızartılan toriktir. Palamudu, başını atıp yaka­
fa. yalın aya*, pırp ın o la n la rd ır. En çok dan kuyruğa bel kılçığı İki parça yapup kı­
Eminönü meydanının Rakkpazarı ağzında. zartırlar, balık büyükçe ise o parçalara bir
Köprünün Galata başında görülür; çıngıraklı bıçakda ortadan yanlamasına vururlar, bu su­
re tle b ir balıkdan iki yaka ve iki kuyruk dört
sesleriyle:
parça çıkarırlar
— Oltanın bunlar, oltanın.. Oynar Oy­
nar! diye bağırırlar... Pekmezciler, Tahin Pekmezciler — Kış
gönleri bazı kim seler omuzlarında büyük bir
Oynar oynar balıklar, tartısız, götüril
d esti içinde: -Koyu pekmez! Bal gibi pekmez!
pazarlık ı-eya say) ile s a tılır
Anlep balı pekmez!» diye satarlardı. Hayli
— Haydi.. Bir dostluk kaldı!.. Oltanın vakit geçti, onlardan U r eser göremiyorum
bunlar.. îki kilo var bunlar.. V îb kum sa ve­ Vuıf H&(
riyorum!..
— Oltanın kefal!.. O ltanın kefal!... T ahin pekmezciler, zamanımızda umumi­
yetle SaJranbullu, Taşköpriilü, tek lük de
— Oltanın lü fer... Oltanın lüfer!.,
KonyalIdır. Omuzlarında askı, ki yanında çift
gibi şeyler söylerler <B.: Ayaşlı, Hüseyin). güğüm ler, ikisinde tahin, ikisinde de pekmez:
Sattıkları hakikaten taptaze balıklardır. -Koya pekmez!.. Talran pekmez!» diye bağı­
Ve hakikaten ucuza »erirler.. D üşkün kıyafet­ rırlar. Gündüz n âd lren görünürler, BOyükfe-
lerini görüp aldatılacağım sananlar aldanır­ h ir sokaklarına bilhassa ortalık karardıktan
lar.. Şuradan buradan bayat balık bulup saf­ sonra dağılırlar, sonbahar ve kış geceleri saat
dillere sürmek isteyenleri aralarında barın, ona, on b ire k ad ar dolaşırlar., ikinci Cihan
dınnazlar.. Gayeleri kefalı nefistir, içki p ara­ H arbinin geçim darlığı içinde, birçok ailelerin
sı Ue kendi mezelik paylan çıktı mı, o gece akşam yem eği, b ir tabak tahan pekmeze ço­
için mesutturlar.. Göründüklerinden çok daha luk çocuk ekm ek banm ak olm uştur.
gene insanlardır ve çoğu ihtiyarlam adan içki­
Peynirli pideciler — İkinci Abdiilhamid
den. veremden, soğuktan itilirler.. İçlerinde sa
devri so n lan F atih, Saraçhanebaşı, Şehzade-
bıkalılar da vardır, takat oynar oynar balık
başı, güzergâhında, evleri cadde üstünde veya
sallılı zamanlar, her şeyi unutm uştur.
caddeye yakın olanları, sabahın a b c a karan­
Palamut ve lorik tavacıları — Amele, ka­ lığında, tatlı uykularından uyandıran gür. tiz.
yıkçı, hammal ve ırgat makulasinin kalaba. heceleri uzata uzata b ir ses çınlardı:
Uta bulunduğu sem tlerde, IU liein Galata is­ — Â li çayır peyniriyle, erbabı bilir!..
ketelerinde, Tahtakale ve K ü ç ü k p m r. Uzun- Kısacık boylu, badi badi yürüyüştü, omuz­
çarşı taraflarında görülen esnaftandır; içlerin­ daş tavırlı. İstanbul çocuğu olduğu besbelli
de kadınlar, ayak esnaflığına çekirdekten ye­ bir uçarıydı. Tırıs yam an bir Midilli gidişiyle
tişen çocuklar da vardır: Mangal üstünde bir çarçabuk gözlerden nihan olur. Fatihe civar
kalaylı tepti, içinde vıcırdayan yanık bir yajj, Çarşambadan kalkıp Veznecilere varıncaya
'zeytinyağı niyetine susam veya ayçiçeği yağtı, kadar başında taşıdığı, elleriyle hiç tutmadığı
bir tarafta bir tabak un, bir kenarda keşlimi; tablasındaki peynirli pideleri tüketirdi. Sat­
palamut halkaları, bir oldu kara maş»., taze tığı pide ağızlara lâyık, peyniri, yum urtası
çeyrek ekmeği göbeğinden yarıp da nar gibi bol, yağı âlâ, pamuk gibi de yumuşak.
palamudu ortasına yerleştiren, kendisini bey,
Scrmed M sh ta r AM*
benrg&n bilir. Alan memnun, satan memnun.,
(iğle üzerleri, b ta la n balık kızartmağa vakit Pllâvcılar, K uskustular — Galata, Per-
bulaman, müşterileri Sdeta nöbet bekler... Ha­ îem bepazan, Çeşmemeydanı ve civarında ara­
tır ve gbniil geçmiyen yer olmaz, bunlar da da bir Yenicarai ve Unkapanı cihsUerinda gS-

m/qroup/merakediyorum
■ V . h »' -. AKI — H U — İSTANBUL

rülen baş suyu ile pişmiş pilâv sal altların ek- bjgünkii gibi vıcık vıcık, hali) Çevriş yağın­
sîrisi Karamanlılardan m ürekkep olup gece­ dan. A vurtta, dam akta yapışkan yapışkan do­
leri çıkarlar. Galatadakiler tibesabah »hzü nar.
a li ederlerdi. Sehpa üzerindeki tablaya bir M n m 4 M ıdılu AİM
tencere oturturlar etraftın, suyunu kullandık­
Kakalar — Gaz tenekelerinde Hamleliye
ları baş ve beyinlerle süsllyerek kaşıkla tok
suyu. Terkos juyu taşıyan sakalar sonraları
tak tablanın kenarına vurup müşteri celbine
sai ederler, alış verişin aı veya çokluğu d e re ­ çıktı. Daha öncekiler, kılık kıyafetçe bunlara
cesinde tablanın kenarına diktikleri feneri» benzemezdi; başlarında soluk yazma bağlı,
içindeki mum veya lâmbaya gözler çevrilerek kenarı b ir parm ak yağlı, kalıp yiizb görme­
m iş fes; sırtların d a sodaların kazekisl gibi
dertlerine yanarlardı
Kuskus pilavcılar ise sırtlarında İtiife kolsuz, sahtiyandan bir çekel. Kayışla bir
o m u za takılıp koltuğun altından sarkıtılmış,
büyüklüğünde bir sepet içinde daima kalaylı
bulundurdukları bir tencere, sepetin kenarın­ b ir ta ra fı geniş, öbür tarafı dar, inanda d eri­
da uçları delikli iki teneke kutu birisinde tuz sinden, içi b ir küp su alır, hen üı sütten k*
birinde karabiber ekseri pazar y erlerini vc silm iş dana cüsdsoaindc bir kırba.
çarşı içlerini dolaşıp: sBizinı pilavcı geç kal­ Küçük evlere mahalle çeşm elerinden lö­
dı.’» diyen m üşterilerine: «Kuş kuşum kuş kün -kokulu, bulanık, içinde vrtıl vıcıl ku rt­
kuş:- sadalariyle arzı endam m üjdelerini, la r kaynayan Kırkçeşme veya Halkalı suyu­
tencerelerinin dum anlan görülm eden evvel nu taşıyıp d u ru rlar, kırba dolusuna 10 para
kulaktan işttiriıJsrdi. Bu esnaflarda T ürk, ve alırlard ı. Sem t* »nlıtır Alo»
Ermeni işçileri olup m evcutları çok kalm a­ Sakız lehleblcilrr — Bin üç yüz o tu ı yılı­
makla beraber tek. tiik orada b urada göre n a k ad ar ensesinden kayışla beline kadar asıl­
çarpm aktadırlar. m ış b ir to rb a içinde taze kum leblebin satan
V«ıf İliç K um lar vardı. M ahallâtta m esire mahalle­
Sabah sabah Em inönü Bay 37.1
t. Fatih, rin d e: « S akizzıs.. leblobiciii..» d e r gezerler­
m e y d a n l a ­ di. Şimdi o n ların mevcudu kalmamışsa da
r ı n d a sehpalar: e l arab aların d a sakız leblebisi. Amerikan fıs­
üstlerinde değirm i tığı. çam fıstığı, kabak çekirdigi, eskiden ço­
tablalar, tablanın cuk ların pek sevdiği olup fim d i nadiren gö­
üzerinde koca U r rü len abdülleziz sa ta n la r vardır.
lenger görünürdü. V asıf Ulç
K uskustular Ana­
Sim itçiler, Fideciler — Edinebildiği müş­
dolulu, hepsi d e te­
terisin e k ad ar kimisi başında tabla İle, kimisi
peden tırn ağa yağ
sep etle ve kim isi de b ir değneğe geçirerek
içinde, k irli kukla;
muvazzaf olduğu fırınlardan çıkarlar, üdeta
hep de:
b irb irlerin i kovalarcasına basısı sokak arala­
— Gusgus pili- rında gezer, bazısı çocukların toplu bulun­
vu, gusgus pilSvu!. d u k la rı m ektep önlerinde: «b ıçak ısıcak tu e
diye kısık sesleriy­ taze göttüm (getirdim)» diye bağırırlardı. Bazı
le, sattıklarını ağ­ satıcılar (ablalarında kaşar peyniri d e bulun­
zın içinde geveler­ d u ru rlard ı. sim itle taam ı hakikaten leziz ol­
ler. M üfterileri ha­ duğu için daha fazla satış yaparlardı. Gece
mal cam al, ırg at sim itçileri de çıkarlardı. O vakitler akşam
n ı r ( ı l tay ­ ezanından dört s u t sonraya kadar kahveha­
fası, v e eskiden n eler açık bulunduğundan birbiri ardınca ge­
b ir de m edrese yo­ lirler, ben içeride İken sen neden geldin diyo
bazları. Onluğu ve­ kavga ve <1öğüş ettikleri d e görUUlrdü. Simft-
rene kepçe dolusu Kirindi Mkn ler bejlik, onluk, yirm ilik olmak üzere >W
kuskus sunarlar. (H H to : P M a in M a n Ayhun kısım olduğu gibi yuvarlak ve uzun, yani müı-
Gel gelelim o pilftv r ll İte) lalil şeklinde yapılırdı. Acemi çırak simil£İ'

http://groups.gooq le.co
i.v s lm o 's îj ts t — U 15 — AYAK E S N A M

itr'.c hı*î iünuelef fcahveb±2?leTdt aity «ier- birbirine hafifçe vurup jıkırtiaü fıkırda ta
İ rdi, .b esili vwfi iane beşlik simidi on lln s iu .^ r ı r L a r :
jtojar: 'OtJIutıı bunlar* otu r bef para vere­ — Aflsunaaa!... Haniye but gibi sudan
vim de baca verr <L?rl?: çırak h c « b ı kıvra- içi'n"1
tıjjjadıjfından itiraz eder: «Olnut-’ı alaycı; Gevezeleri de çok:
^.Neden olmasaı kuzum, ben yabancı değilim, — 32 di|e, 32 makamdan nıuıka çaldı­
benden usuna seleni aSyte o sana bir (*y de- rıyor*
um olmaz mı?» (Olmaz efemi tira benden bi bl — 1ley mübarek, kaynanamın dilini
paralan jslevu, vıronıon’: der Ulifoyi UtlI dondurdu; koca karı dırlayamuz oldu!
bir tirrU bırakarak: (Bak (»i'ujjunı, bu iki l\ ırkrçşnıc UgIkaij, Takdim guloruun
limit * j,' para0 On para, — İkişer ikişer sa­ bardağı beş paraya: öteküerlnkl 10 panya.
yıp — altısı t>*uz para, bir lanetine de bej Kayifdagı, Çamlıca, Tuşdelen, Karakulak,
pjî ı doğru mu yavrum:» diyerek zihnini kan­ Göztepe diye sürdükleri hep keçe suyu, ya-,
dırır, pnrnvı verir â m illeri alırdı. Ertesi gcco hut da Hamıdiye İle Terkosun kartjıgı sdJ.
çırak o zati bellediğinden önüne dikilir bir Ağzının tadını bilenler ayağına üjenuıei; Vo
oluz tu?; para daha almak ümidiyle güzlerini nicaml kem erine dönülecek yrde, bi; durraı-
diker, nasibi varsa alır gidor, yoksa boynunu dan zili ölüp duran (Ç ir ebrû) lombalak Ku­
bükerdi. mun tezgâhdarlık ettiği dükkâncıca koşup
Kaç simit yiyebilirsin diye bahislere do halis K arakulağı diker; Köprünün öbür yaka­
girişilirdi. Dediğini yapabilen belemen Çöp­ sında iseler Karakbydcki börekçi fırının ka­
ledir. yiyemezse, yani taahhUt edindiği mlk- pısına scğirtirlerdi. Ve lâkin peştemaliının
dan bitiremezse yediklerini bittabi öderdi. bardak bardağa soktuğu, b ir iki kere devret­
Kandillerde b ir giin evvelinden sim itçi­ tirdiği simsiyah, lime lime çuhaya göz yum­
ler çıkar, yer y er sergiler yapılır, m iskler gibi mak. aldırm ayıp canbaza bakmak gerek.
k o k u kazan yağlılar m eydanı alırdı. R am s­ Strmed Muittir Alo*
a m şerifte oluz gün pide ve sim it çıkardı. B ir v akitler belde bardakları muhafa­
Evine simit alan bazı ağniya serginin veyahut zaya mahsus tenekeden mamul bölmeli
fırının dnünden geçen iki yoksulu da sevin­ bir k u lu , U r bölm enin üsltt kapalı p ara a l­
dirirlerdi. mak için delikli çekm ece, b ir elde serin d u r­
Bilemem, her gücenin yine gündüzü var ması için yapraklarla sarılm ış desti, diğer el­
ama, o pâk adam lar nerede? de bardak yıkam ağa m ahsus içi su dolu bir
Simitlerin en meşhuru B eylerbeyi ve Ila- ibrik, iki bardağı birbirine vurup şakırdata­
san paşa (ıraların d a çıktığın­ rak:
dan kimisi: «Misk kokulu, — Buz buz buz derya»
misk kokulu Beylerbeyinin-», İHlî’..
•Kandil - veyahut - Ramazan diye dolaşırlardı. Şimdi bu
Etilleri:), kimisi d e : «Taze kabil satıcılara n&diren tesa­
taze, misk kokuhı, ttasanpaşa düf olunuyorsa da sırtta kar­
(ınnmın’r diye bağırırlardı. lıkla, yani bir su tenekesi içi­
Pidecilerin de: <Ey ca­ ne yine tenekeden mamul bir
nım bas bidelerim has!» «Ey!.. boru_ içinde buz suyun içine
Isıcak bide!.. Yoruldum gidü bırakılıp soğuk su satanlar
ata; gibi ala;!: nidaları varsa da halis tatlı memba su­
vardı. yu satanlar pek az olup ya ya­
Sucular — En eski ola­ rıya acı ile tatlı mahlût veya­
rak geçen asrın sonlarındaki hut doğrudan doğruya kum­
sucuları biliyoruz. Yoz sıcak panya suları olup şap ile dur­
Urında meydana tıkarlardı. durulm uş ve bir mlkdar buz
Bir elde yarıya kadar sırlı, İle soğutulup:
Klmldrl
kocaman bir testi; öbür elde (Re&mj; ftüjûkjbıâdc, L’sfci İitaubnJ Ajiamam buz buz buz..
iki kalın bardak; bardakları Abı hayat satıyorum..

m/group/merakediyorum
AYAK ESNAFI — 1416 — İSTANBUL

diye Karakulaktan Kayışdagına kadar uçuru- sınd ı saldan sil! efeseriy» peşin para ile sa­
lur veya Hünkâr suyundan Kanlıkavaktan do­ tılamaz, çeteleye çentilildi
laştırıp Çırçır suyunda ta tlan ılır. Seyyar su­ Bugünkü neslin belki yalnız adım işitti­
cuların beygirler, merkeplerle dolaşanları da ği çeteler âdi bir tahıa parçasından îbjret
varmış olup, o devirde sütçünün, ekmekçinin he­
Vasıf Htç sapları aydan aya çetele ile görülürdü Sütçü
Siiliikçiilcr — Mayıs ayı bul Ölünde, gol­ kendisine kapı aralığından btr kâse Ue bera­
lerden çıkardıkları sülükleri şişelere doldura­ ber uzatılan çeteleyi alır, sütü ölçer, boşaltır,
sonra çeteleye verdiği mikdan çizer, yani bir
rak: «Sülük. taze sülük, canlı nüük!..> diye
okka için tabla üzerine İki tarafı örülmüş de­
sakaklarda, mahalle aralarında, pazar /e r le ­
rinde (atan ve ekserisi Kıpti olan satıcılar hâ­ rin hir çentik, yanm o klu için yalnız bir ta­
rafa vurulmuş bir çentik (£.: Çeteleı.
il mevcuttur.
Y a s f Hiç tik Cihan Harbi sıralarında sütçü ve çe­
tele sokaklardan kayboldu. 1918 Mütareke­
Süittiler — Birinci Cihan H arbinden ev sinden sonra sEitçü lek rar meydana çıktı, fa*
vel sü ttü ; sabah ve aksam üzeri şehri devre kat çetelesi* olarak Güğümler su ttan indi,
(ikan ve öğle zam anlanın iştirahatle geçiren elde taşınmağa başlandı. K ise yoğurdu sey­
h ir seyyar satıcıdır Sabah daha ortalık ağa­ yar sütçülerde bulunmaz oldu.
rırken işe başlar, b ir sırığın iki ucuna geçir­ Bir aralık İstanbul Belediyesi süte su ka­
diği güğümlerini omuzlar, eline okkalık, ya­ tılm asını men etmek maksadiyle açılmaz gü­
rım okkalık, yüz drhem lik ölçülerini alır; ba­ ğüm ler yaptırdı, sütçülere üzeri kırmızı eti­
ğırmağa başlardı. «Sütçü' Süt!... Sütçü!...> ketli olan bu güğüm leri tevzi ett; ba^ka çeşit
Akşam devre çıktığı vakit s tr ı|m yalnız güğüm lerde sttt satılmasın) menetti: takat
b ir tarafında güğüm ler asılıdır. Öbür tarafına, sütçü esnafın söylediklerine inanmak üzün
iizerine s i n sıra yoğurt kâseleri istif edilmiş gelirse, temizlenmesi çok g ü t olan ve daha
bir tabla takar yine dolaşmağa başlar. Sütçü doğrusu taroamiyle temizlenmesi imkânsız
yine «Sütçü! Süt!» diye bağırır, yoğurt keli­ olan bu güğüm ler ancak kısa bur zaman piya-
mesini iliveye lüzum görmezdi. Syie ya, ak­ da görüldü, sonra yerini yine eski güğümlere
şam sütçüsünde yoğurt da bulunduğu her. bıraktı.
kesce malûmdur. Bugün Büyükşehrin hayatı tamamıyla
0 a m a n b e r sütçünün bir m m takası ve değişm iştir, onun için sabahleyin süt s&tan
bu mmtakada malum ve m uayyen m üşterileri sütçü yoktur, yslmz Şileden itibaren gece get
vardı. Okkası kırk para ile altm ış para ara- vakitlere kadar dolaşan eilnde iki güğümü,
litreleriyle ekserisi taşralı mahdut sayıda süt­
çü kalmıştır.
Muzaffer Esen

Şanı işi Tatlıcı ve Kurabiyeciler — Ab-


düihamid devri sonlarında Yemcami saatinin
önünden Postahsneye (şimdiki İş Başkasına)
dönülünce, köşede bir hacı babaya rastlannrâl
Şaşında rengi atmış b ir abani sarık, çil g a ­
lerinde çapaklar, sırtında paçavraya dönmüş
entari: m utlaka da yere bağdaş kurmuş, önün­
de bakır tepsi, içinde baklava baklava kesil­
miş. kahve renginde irm ik tatlısı; etrafında
yüzlerce sinek, eliyle kışlaya kışlaya, kılasın!
sağa sala sallaya sallaya, tepsiye tükrtiklerüıi
saça saça, mavaj okur £jbl:
— Şam işi, Şam berekâti, 50 dirhem yi
Suıciüer, 1474 mi, guri guri gur! gur! u hiç ora vermadta
(Resim: C. JBİıto} tekrarlar.

http://groups.goog le.c
ANStm-OHEPlSİ — 1417 — AVAK ESNAFI

30 dediği kuruş rtefcfl. pıra Talimin ok Bunları » ta n la r klıluslur ştkerci dük­


İtası 4 kurağa Icliyûr. Ne fUAİ idiıgünil kıyan kanlarında çıraklık eden. Sarranhotutu. Ge-
ed in » ti * . re d d i. Dadaylı hemUcüklerdi.
V c n l a n kem erine varmadan, sag tara Tıpkı Henizli horozu giTıl uzayıp giden,
ful yaya kaldırım ında b ir ak arap daha vardı yüreklere ezinti. M eta üJgunlllk veren «et­
O da entarili, fanla alarak parm ak dikişli hır­ leri etrafa yayılır:
kası da var. Onun da gözleri vaki dciifjndea — ŞekfecerV.
faıfeıc Ayni tarzda bağın* bir de m ıur mevti*
— Kolum fCba, jra in tib a! minde, seyyar mısırcılarda vardı Bu sürek­
nafcaratJyle- beyaz undan, beyaî beyzi. Ş am kirî li, firaklı nağmeyi duyar duymaz bütün «ıb-
kurabiyeleri tO paraya satar; yazlık köçkierc yanlar annelerin? kogar:
haftalarca postu serm eğe giden eski şilinine — Bana 10 para ver*
ter, çırak çıkarılmış kal Talar bunlardan alıp to­ — Şimdi 16 parayı ne yapacaksın? diye
run beylere, hanım lara g ötürürler; evin bü­ -vırroaga hacet yok; çünkü ses onların da ku­
yükleri zahiren pek m em nun otu r, getirenlere laklarına çoktan eriymiş. Azarlayif hazır:
göstermeden ahretliklere tık ın dınrtard ı. — Horoz je k e ri alacaksın değil mi? Ç at­
S erm rd M uhtar A t v la. patla, dUnyada vermem. Yüzünü gözünü,
ü stün ü başını baştan aşağı kırmızılara bula­
Şarkı vc kanto satıcıları — ipsiz sapsız yıp tiyatro soytarllerlne mİ döneceksin yu­
güruhun bazısı da. «iterinde b ire r form alık m urcak?.
<BiUyei m üntelube». y ah u t «Yeni yeni şa r­ O anda yum urcakla avaz avaz feryad; yer­
kılar». -Y eni y en i kantolar» la dolaşırlar, en lere yatıp ağzından buram ından salyalar, kö­
rağbette şarfcıtardan m e se li «Ç ara bulan ol­ pükler aka aka te r (er tepinm e; etinden et
madı bu yâreye», 'Ş ev k inle hayalinle olıır kesilm iş gibi uhım ulum uluma:
tıeje bedldar» gibileri; kantolardan d a «Nalei — i toyoz şekeyi itteyim?
cangâhı canan duy.Tiayar», «Yandan yırtm aç Şam ar, kötek, bora bora çimdik para
fistanlar, görünüyor lom bul bacaklar» kabi- e d er gibi değil. Başı kesilen tavuk gibi yer­
İnden olanları söyler dururdu. den y e re kendini a tıp çırpına çırpına helik
S crm rd M ahcur AJ«s olur. Hafazanallah boncuk illetine Nıavaieyej
uğrayacak. N ihayet hatun:
Şekerciler — B üyükşehirde hem en b it
— Al, son veyişin olsun işaliah! diyerek
ialnıam is eaki seyyar şekerciler, seyir yer­
onluğu fırlatır.
lerinde gezerlerdi. Bilhassa ayak takım ının
D ört n a la ,koşup horoz şekerini alan ço­
dolduğu K aracaahm etleki Divardibinde; B ül­
cuk yalaya yalaya bitirip dönünce, İkindi uy­
bül deresindeki BUU KSgıt hanede; H ıdrellez­
kusundan gözlerini açan, biraz flncelji feryadO
de Uıydaı'paşa çayırında, mayısın ilk günü
figandan hiç iıabcrl olmayan anne annesi ve­
Karbagalıdem ve F ikir tepesinde; İstan ­
ya baba annesi Btüverirdl:
bul taralında d a Çırpıcı, Veiiefendi, B ayram ­
— Senesi galiba? Yavrucuk ya kızamığa,
paşa. Haslaiıaneçayırı, Eyilpde Fulya tarlası,
ya da kızıla tutuldu. H ayırlı olsun ama artık
ötesinde Silâhdarağada.
40 giin. 40 gece (ekecek çilemiz var!
Çoluk çocuğun kaynattığı bayram yer­ Scrm cd M uhtar A h»
lerinden. sair günler mahalle aralarından ek-
sik olmazlardı. B unlar da dükkânların kıyye İle alıp ve­
Ballarında, hir omuz üzerindeki sehpaya ricileridir. Şeker tablası üstündeki cam cki-
oturtulmuş tabla; üsiünde ince değneklere nı şekerlerin çeşidine göre böler, h e r çeşidi
geçirilmiş kıpkırmızı şekertlen lepeli, ibikli a y n yorc koyar, camek&n üzerine horoz şe­
b o rular; kenarları tırtıl lırtıl yuvarlaklar; keri, düdüklü şekerleri dizer: «Şeec- te r ...
ayni mahluta bulanmış elmalar, kuru incir­ d d d ... şeker!...»
ler, cevizler. Tablada elvan akide, tâli lokum, diye bağırdı mı, çocuklar da mukabelede geç
türlü renklere boyanmış leblebi, kişniş seker­ kalmazlar, kimi horoz, kimi kuş. kimi ördek,
leri de var ama çocukların can attığı boroz da kimi düdük şekerinden alacağım diye bagnr,
horoz. kimisi al evlâdım diye üzmez, kimi çocuklar da
:om/group/merakediyorum
AYA K E S N A F I — 141» _ ISTANBBt,

vardır ki, ya yokluktan veya ebeveyninin his na kukuletalı muşamba, yahut o zamanlar
» tin d e n isterim isterim diye te rle r tepinir, imakferlan) denilen pelerin atarlardı.
bu âlem bâyledir, kime ne demeli, ne yap­ Şemsiyeleri sap tarafından — o devirde
malı bilemem: şemsiyeler ekseriyetle devrik saplıydı. Bu­
çocuklana en ziyade sarıldıkları iki kav­ günkü gibi topıu başlılar pek yoktu— sol
ratanı} dedikleri ki şekercilerin ocak basla­ kollarına asarlardı. Orası kâfi gelmeme sağ
rımla bulundurdukları bir çnmlrfjm mahsu­ etlerine de asarlar, kollarım 'göğüslerine çap-
lüdür; ş e t e r kaynatılırken te n c e » üstündeki rastlıyanık yürürlerdi.
köpükler atılır, tencere dibinde kalan buraya Mallarını türkçe olarak satmazlar, daima
dökülür, sinek dahi düşer, işte iki kavrulmuş rumca söylerler, tıabhre bağırırlardı:
bu şekerdir; hilmlyerek ben de birçok (ocuk­ — U m breb! Umbreta'
lar gibi iki kavrulmuşa sarardım , Ura dişe Sapı giil ağacından, kum aşı ipekten za­
p ik dayanır. rif ve güzel şemsiyeler satmazlar, basit, bezi
V a a t İliç bayağı, sapı dem irden ve üzeri açık kahve
telvesi renginde boyanmış şeyler salarlardı.
Şemsiye - Bastoncular — İkinci Abdlıl-
B unların en aşağısının riatı (61. en yükseği-
hanıid devrinde ve onu lakibeden M eşrutiyet
n ın değeri 120) kuruştu.
yıltarında semsiye yalnız dükkanlarda s ilil-
M ünir S d e y n u ÇspaM ğlo
Dazdı. Eminönü kem erinin altında, m eydan­
da, köprü üstünde, yağm urlu havalarda, sey­ Şerbetçiler — Meşrutiyetten evvel şer­
y a r şemsiyeciler dolaşır, bağıra bağıra şem si­ betçiler. sucularla a tta şı beraber yarışla, iki
y e satarlardı. Fakat asıl şem siye borsası, Ga- n e v id irle r İzntirinkiler, yerliler, tzmiruıkller
latada hazır elbise satan AvusturyalI Iştayn fiyakalı tiplerdi: Başlarında sırm a işlemeli
mağazasının önünden — yukarıya doğru uza­ ırakıye; üstüne kefiyenin küçüreği bir ipekli
nan köşe başındaki Piyanko bileti sata n tü ­ sarık, şakaklarda k ıv ır kıvır zülüfler, bıyıklar
tüncü ve gazeteci dükkânının arasındaki sa­ b uru la, yüz sin ek kaydı tıraşlı, su tla terte­
bada idi. miz m intan, önde sa­
Burada, b ir köşeden öteki köşeye kadar kız gibi peştemaL bel*
gidip gelerek satış yaparlardı. Bazan Aziziye deki kem erin pirinç-
karakolunun önüne kadar uzadıkları da o lu r­ ten, p ırıl pırıl gözle­
du. Karakol, şimdiki Vagon-linljı bulunduğu rin e bardaklar soku­
yerdeydi. lu. A rkada koltuk a lt­
Seyyar şemsiye satıcılarının çoğu yahu- larından kayışlı, kos­
dilcrdi. A ralarında Kumlar da vardı. Yahudi- koca bir kallavi: Tıpkı
ter, havı rîöküljnll;, yakası yağlı redingot ya­ büyük Çin vazoları
hut istanbulin giyerlerdi. Paltosu olanlar, is­ boyunda vc şeklinde.
tanbulin veya redingotlarının üstüne g e tirir­ aşağısı ve yukarısı İn­
ler. plmıyanlar yağm ur ve kar altında, tltriye ce. boğmaklı boğmak-
tltriyc dolaşırlardı. N ar çiçeği renginde fes lı. ortası karınlı, te­
giyerlerdi. Kalıp tablalı İdi. Sekil on tel kal pesinin üç kolu ıin-
mış püskül daima arkada dururdu. Fesin d rle rle. boncuklarla
kenarları çepeçevre yağlıydı. süslij. som altından-
nıış gibi parıidryan.
Takma yakalı ve m uhtelif renklerde göm­
yine prlnçten bir şer­
lek giyerler ve tek kanatlı yakalara siyah
p liilıo n boyunbagı bağlarlardı. En sağlam bet hazînesi.
tarafları ayaklarıydı. Kunduralarının üstüne Afili bir eda ile
lâstik geçirirler, ve bunların alt taraflarından bağırtıyı basarlar:
ip takarak Üstünden sımsıkı bağlarlardı. — tzmirîlln!..
Rum satıcılar kıyafetçe Yahudi meslek- O kadar şerbetçi­ Ştrfctrl
daşlarından bir num ara daha Üstündü, Bun­ ler pul şişeyle dola­ (R etim : ro to fra fd ıft
ların bazıları gemici kasketleri giyer, sırtları­ şırlardı. Behtftt rli llrj
http://groups.google.co
A S 'Z U lP Z O tS )
— 1419 — AYAK ESN A f i

Bun U n a asıl u n a a ıle rt ba)ka: aksaLaları birbirlerine lıtılınlı olarak yirmi para, kırk
kasatlagtığı vakitler şerbetçilik »derlerdi. Ml>- para dun (lalla salarlardı Kııirn OskUdarda
itli Komili AbdüJTKıak, » lir a Küçük tsnıail Hacı Haaan dürt kuruşluk helvayı ytiz para­
kumpanyasının Itirann , yanı hafnkişi roltinc ya (attırırdı. Aıılaşsldıgma gıjre türümden vc
çıiun aktörü. Mannil; »ayali Kalıp Salibin ar» kağıttan kazanırdı Şimdi ne o tablalar ve
nikçisi Selim sulı Karakaş... im do o lablakirlar var
Şerbetin nefisini içmek istiyen elkl Zıp- V m l Hıc
tiye Caddesinde Şekerci Kifatın dükkânında
Taze cevizcller — Şimdi olduğu gibi hep-
soluju alır, yahud Eminönü Meydanında
'i kopuk lakımındandı Uaşla vapur dumanı
Hacı Yaverin hücre kadar dükkânını toylar:
renginde, bumburuşuk, piukiilıûz. cücüğü
arasıra vukuhuldugu gibi hacıcagız serm aye­
dimdik fes; sırtta soluk, yırtık pırtık, göğlu
sini -hediye yükletip yaya kaldırım ına şişe­
fora mintan; belde şahrem şahrem kuşak;
lerini dizmişse. karşısına dikilip kan kızdırı­ bacaklarda paçaları d il kapakta panialon;
cı o meşhur dem irhindi şerbetini gövdeye yu­ baldırlar, ayaklar çıplak. Koltuğunun alımda
tarlardı. da suyla dulu koca U r pul fiye, iğinde ceviz
S tn a e 4 M uhtar Alus
içleri. H erifte iki avuç, on parmak zifiri k a n .
tbrikler, güğüm ler, askılarla vicdanları­ ö y le apikoları vardı ki şişeyi tepeye kor.
nın emrettiği, ellerinin yettiği daha doğrusu hiç d Üşürmeden k u rt dingili'yi (omuzdaşlık­
hilkatin kendilerine bahşettiği temizlikle b a­ ta tulum ba sandığı tle tırıs gidiş) tutar; seyir
yatlarım kazanmağa atılm ışlardır. En calibe­ yerlerinde bilğülülü mâeuncu, kemanell il­
d ir olanları sırtlarında lz m irk iri askılarla kem le kuklacısı filin çiftetelli. Entari» ala
gelenlerdir. benziyor, Cimdalb gibi oyun havalarına giri-
İlânı m eşrutiyete, en doğrusu ilânı cum ­ ginci. yine gişe tepede, kıvır kıvtr göbek atan­
huriyete kadar pazar yerlerinde o rta çapta ları da bulunurdu.
kaz-ganımsı b ir kap içinde kırm ızı boyadan Çıka gelirlerken n iravari bağırtmayı ba­
mamııl inkâr olunam ıyacak derecede şekerli, sarlar:
içi kar veya buzlu bir şişe içinde: «Şart boru — Ceviz İÇİ badem'
beş, haydi beş... K arlı buzlu beş, haydi bet- Sesi duyan, karşıdan uçarıyı gören hanm
haydi beş!..» diye ortalığı velveleye veren Sü- nineleri tasa alır:
leymaıujyeli - M usul SDleymanlyesl - bir ta ­ — Çenesi kısılası uçan müjdeyi yetiş­
kım madrabazlar vardı. Cenabı H akka ham- tirdi. Kış geliyor çocuklar, ağustosun on beşi
dolsun bugün o gü ruh tan eser kalm am ıştır. yaz, on beşi kişi ir!
V asi 1IIT Butu rağmen cevize can'atarlardı. Ağız­
Tahin Helvacılar — Kastamonu vilâyeti larına göre, tlişc, çiğnemeğe lliaıra yok; ge-
mülhakatından Safranbolu civarlarından olu veleyivcr.erir gider. Tazeler de bayılırlardı
her dükkânın vüsat ve kudretine göre çalıştı- ama zar gibi kabuklarının dahi parmaklanın
rahildigl tablakârlardandır. Bunlar tezgâhtan karartacağından çekindikleri için yaşlılara
helvayı kıyye ile alırlar, tabi! olarak aldık­ yalvarır, ayıklatırtardı. Kocakarılar lek dur­
larından farklı fiatla satarlar. maz, ıhassalı ve şifalıdır, kemiklerini ktıvvcl-
Tablalarına helva kalıplarını m uhtelif c e ­ leştirir) diyerek kucaktaki sibyanlara gevele­
samette keserek bir hanım kadının eski dc yip geveleyip posalarını parmak parmak ağız­
olsa odasuıı tertiplediği gibi tam nıâııasiyle larına tıkarlardı.
süslerler, besmelei şerifi {ekerek dükkândan Srrıprrf M ahur AİM
uzakladırlar. C am eÛ u yerine yarım çam aşır
T cfariM Icr — Malûm a tefarik. ufak
kafesi şeklinde b ir mania ile yağı; ve tondan
tefek ınânasuıdadır. Pahada do. yükte de ha­
muhafaza İçin b ir buranda ile ö rterek tabla­
fif bu kabil m allan satana tefarikci ileoırdi.
nın üsHinü kapatır:
Ekserisi Ynhudllerdi.
Helva b v y u dc beyaz Slritoclde AHelendl, Süslü, Nefaset gibi
Rılpyjı vananın [v an nral bu y »
lokantalar, tzmir, Halep, CeıaLri BahrisofU
iadesiyle mahalle mahalle dolaşırlar, baıaıı gibi otellerin altlarındaki kahveler fiğle UJ-U

m /q ro u p /m e ra ke d iyo ru m
4YAA ESNAFI — 1420 — İST VSBTL

m üjteriterle. -ehirde misafir bulunan tajralı- AudılhiM, b ltınlurt


V tıfc m td i, t l a m u ı u t »
larifl dopdohı.
Yüzü sapsan. avurdu avurduna çülüi);. S»nöed M uh u r 4)Q*
çirozun çirozu bir bezirgân dJ 'ird i içeri- Kış
gecelerinin toplantı oyunlarında (şu köjeyc T urşurular — H er d ükkinm m ahalleli­
Je$ koydum. YüflU dittim, balı yuUum, leyk it- leri olup sırtlarında bir fıçı. bir kolunun dirse­
Iün! gibi dili hiç sürçmeden tutturup: ğinde asılı yine tahtadan mamul küçük fıçj.
at, hiı- kap içinde biberli urla turşu mahal*
— Esanslar, Uvantaiar. kromatikler. ay­ lelerde bağırırlar: Itahana biber turşusu» ev
nalar . lerden çağırıldıklarında, hemen fıçıyı indirir
Masalara musallat: elini Fıçının İçine daldırır — el temiz, ktfli
— Ç e|il çeşidi var, hagendiğini seç yo­ her ne ise — çıkardığı iâhana, hıyar, patlıcan,
zum! domates her ne ise, zaten kapak tersi çevril­
Gezleri fıldır fıldır. Fes sol kaçta, bıyıK- miş fıçının ağzında durur, onun iizerine ko­
lart burulu, hovardaca tavırtarı görünce d e r­ yar, doğrar, turşunun suyundan da koyar,
hal yılışkan yıüîkan yanlarına sokulur: m üşteri isterse kolunda asılı kaptan biberi,
— Parisin, Viyananın kartpostallarını su da koyar, Öz sermayesi su olduğundan tu*
vereyim mi? tumba ve acı çeşmelerden ar aşıra su koyma­
Usulca göz kırpıp, çekelinin iç cebini ğı da ihm al etmez, ne yapsın akşam dükkân*
göstererek kuiaga fısıltıda: da hesap vermek vardır. Şimdi o fıçılar kal­
dırıldığından omuzlarında askı Ue gezdiril*
— Ekstara dekolte madam, matmazel inekte ve pek musih olarak turşuları çıkar­
fotoğraflarım var. Vuz numaraya buyurun, mağa mahsus b ir kepçe bulundurulm aktadır.
orada y&stereyim:..
Turşucuların bir kısmı da merkeple sa­
Müşteriyi arttırdıkça arttırm ış, nihayet
tışa çıkarlar, hele akşam m ahallelerine erken
biri Ali Elendi loknatasımn karşısında, öbürü
çıkarak birkaç dükkândan çıkanlar bir yerde
şekerlemeci Löbon'un yanındaki pasajda iki
buluşurlar, m erkepleri oJJamağa bırakırlar,
dükkân açmış, kazancını tıkırına koyup aza­
kendileri de çim enlerin üstünde tâ ikindi ni­
metinden geçilmez olmuştu.
Serin* d M uhtar A lı»
hayetine kadar uyku çekerler; kalkrp h e r biri
b irer istikam ete yani müdavimi bulunduğu
Teoekeeiler -— Galata n h tu m yapılırken sem te doğrulur. Zaten insan yaradılış itiba­
kütle taşlan taşıyan röm orkörlerin, molozları riyle birçok şeyleri benimseyiverdiğmden.
mavnalara boşaltan dekovil lokomotiflerinin herkes kendi m üşterisini bekler, bizim turşu­
düdüğü gibi tiz, gevrek. Kulak zarlarım tır ­ cu, bizim bakkal, birim kasap, bizim manav
malayıcı, âsabı alt üst edici bir ses uzayıp ilâh... yckdiğeriyle kesbi üîCet ve unsiyet edi­
dururdu: v erin B unlar da bağırırlar: llahna biber tur*
Tçuekeciii: şusu: . keskin sirkeî... Deyyy. çüş, gider.
Başlarında limon kabuğu kadar kipkirli Bu turşucu esnafı da leblebici ve helvacı
fes» üstünde paramparça siyah sarık: yüzde gibi malı dükkândan ta rtı ile alır, kalanı öy­
ve çenede göbeğe kadar uzamış, yelpaze giW lece tesîim ederler.
açılmış, bir kucak sakal. Cübbemai hırkanın, Turşucularuı en birinci çıkarları su ol­
rengi belirsiz alaz taraz kuşağını» altında ya­ duğu gibi leblebicilerin dalaveresi de kiiçük,
malı, yurtık pırtık dökme şalvar. aklı ermiyen çocuklardan ve irtikâbı denaet
Hepsi Yahudiydi. 10 paraya teneke maş­ eden büyüklerden dc geçirdikleri pirinç* ta ­
rapanın kulpunu, kademhane ibriğinin emzi­ kır. çinkodur.
ğini; 40 paraya gusülhanenin, tahtaboşun çin­ Vasıf İliç
kosunu lehimlerlerdi. Milletdaşları Balatlj. Yoğurtçular — iki kısımdır. Bir kısmi
HaskÖylU hokkabaz yardaklaıiyle yarışacak İsparta civan stikkânıadan oh/p ötedenberi
kadar bir ko! çengileri çoklu. Aksatayı ku­ IsUınbulda tavuttun etmiştir, bir kısmı da
ruşa vardırırsa türküyü, oyunu tuttururlar, memlekete gidip gelenlerdendir. Bunlar «u*
şaklabanlıklara girişirlerdi retl mahsusada İmal ettirilmiş iki kutu içinde

http://groups.google.coir
A K SttfjO PED tSİ — 1421 — AYAKKABI

aralan ince ve fakat seyyar bir tabla ile bi>- diye sokakları yıkarlar. Kimisi daha ileri gi­
Jönmüş fevkani ve tahtanı İki sıra kâseleri bir derek İtendim köyden yeni gelmiş de berabe­
askı ile ikindiden sonra omuzlarına vururlar. rinde getirm iş gibi göstermek için daha uy­
) mahallelerde — yaygara yok — yalnız U r: gunsuz bir kıyafet takınıp hin oğlu hin b ir
— Yoğurt! safdi) tavrlyle:
diye seslenirler. H er m üşteri kendi yoğurtçu­ — Köyden taze çıhdım!..
sunu sesluten far keder; zaten o da fcttabi diye asil, necip kimseleri alelhusus p&k
müşteri tA a haneleri tanıdığı cihetle evin venezih hatunları kandırıp piyasadan fi­
I dnttnde bir' lâhza duraklar, alacaklarsa cam ı y atla salarlar. Hele b ir kutu İçinde tereyağı
veyahut kafesi vururlar, ya peşinen veyahut bulundurursa çok dil dökmeğe lüzum
veresiye h e r ne İse kâseyi b ırakır, e rte si ak­ hemen inandırır. O tereyağı Öyle bir yağ kİ
şam 1ertem iz olm ak üzere kâseyi alırdı. Üç. parm ak aşağısı hiçbir m idenin kabul ede-
Y aradılıştan mı yoksa âdabı m uaşeretin miyeceği yağlardan mürekkep bir kalıtadır
telkin ettiği bir akideden m i. birisinden bir­ B n doğrusu güz göre göre tavuğu olan
kaç kere aksuata edince bizim yoğurtçu, bâ­ kom şulardan almak, kabil olmadığı takdir­
dın sütçü, bizim bakkal hem en benim seriz; de civ ar köylülerin beygir üstünde indirdik*
salıcı da bilmukabele bizim m üşteri der. M a ­ leri tavuklarla beraber getirdikleri yumurta­
hûr yoğurtçular sılaya gid erk en m üfterilerini lardan alm aktır ki, fizâıtd bir haftalık, on gün­
adedine göre gediği ile âh ara devreder, m u­ lük yum urtalardır.
kabilinde hir sıla p arası alır, avdetinde dev­ T an f Hfe
rettiğinden alır, yine verir, hasılı m üteselli­ Z an av atçılar — Başta tabla taşımak âde­
len bir alı? veriş oyunu döner, h e r iki ta ra f da ti büsbütün kalkm ış gibi oldu. Sırtta küfe,
müstefit olurdu. O kısım yoğurtçular eVan yahut m erkep, beygir gibi vasıtalarla satmak­
mevcutsa da adedi az hem o belâlzade esnafı tadırlar. N akil vasıtalarının üzerlerini mev­
germiyorum. Şubat o rtalarında koyunlar ku* sim de bulunan sebzevat envaının adedine
sulamağa başlayınca Silivri yoğurdu sökön göre küfelere vaz olunarak her birleri­
eder, ancak pahalı olduğundan eski m üşteri n e ay rı ayrı doldurulup satışa anolunur.
îulmuş tak um k a r buz içinde günde b îr tene­ Sebzeler halden* civar ve sem t bahçe ve baş­
keyi bin m üşkülâtla elden çıkarabilir. V akta­ tanlarından, pazar yerlerinden tedarik olu­
ki mart nihayetlerine doğru sü tle r çoğalır, nu r, bunlardan, dükkânlardan daha ucuz fi­
yoğurt sınğını vuran m ahalleler arasında ko­ y atla alm ak kabil olur. Doğru ve noksan tar*
şar. her sokakta, h e r kösede h ir ses: tan h er yerde bulunur, m üfteri beş on d ir­
— Silivri Caym ak yoğurt! Silıvriden, ka­ hem ağırlığında tn r külah giyer, bir kısmı da
ra koyunun beyaz yoğurdu' Hay babam hay pazar m ahallerinde satış yaparlar. Aklıma bir
yoğurdu Silivrlden al! fık ra geldi. İşittiğim e göne Fatih Sultan Meb-
Halbuki bunların kısm ı âzami şehir da­ raed İstanbulu fethinde hâlen mübarek fet­
hilindeki sütçülerin yaptıkları bileli yoğurt­ hiyle andan mahalde bir pazar kurdurmuş,
lardır. Ne taam ında lezzet ve ne d e çeşnisin­ karinleri: — Pâdişâhım ferm anın» büyüktür
de bir rayiha vardır; daha keserken sulan­ fakat pazar yeri küçük oldu demişler. Ce­
mağa başlar, çatal, kaşık uzatıldığında b ir b u t vaben:
giîH kayarak tabağın karşı köşesine kaçar. Bu — O nlar birbirlerini aldatırlar geçinirler?
yoğurttan satanların birçoğu da mevsim n i­ buyurmuşlardır.
hayetinde yoğurtçuya k ırk elli teneke takar. Vanf Hic
Günde hiç satamıyan dö rt teneke satar, o sa­ AYAKKABI — Bİİyükşehir İstanbulun
yede evlâdı ayal geçindirir; neticede bu nâ- sokaklarını her gün yüz binlerce ayak çiğner,
reva halleri irtikâp eder. Acaba İyi mi yapı* y er yüzünün en eski beldelerinden biri olan
yor, kötü mü? istanbulun fetihten beriye beş a s n doldur­
Vamt Biç mak üzere olan tarihi boyunca. İstanbul kal­
Y umurtacılar — Ürgüplü ve omsaUerinn dırım ı çiğnemiş ayakların sayısı ise ancak
buzhane yum urtalarım b tr sepete doldurarak: astronomik U r rakam Ue gösterilebilir. Fakat
— t r i ta n z e e e .. y iım rta a a !..- bu satırların yazıldığı tarihten, yakut ve uzak

ı/group/merakediyorum
ATVUOU«r — 1 422 —

» m i boyuna. lıta a lv M a ı n u n jy s g ın u ı Ia mak ofcçcll iskarpin giyerlerdi Velime cemi­


fid sg ı k a b ın s e k lile rin i v e isim le rin i v e d e v ir yetleri. atinnei düğünleri, hayranı ziyaretleri
d e v ir B u y ıJk je h rın a y a k k a b ı m n d a la rın ı te s - gibi yerlere. fazla sttslu püslü gM crlerkuı,
p ıf e im e k m ü m k ü n d ü r yine o modelde, elbisenin rengine uygun, be­
Büyük hum orâl Cemal Nadir Güler *Amra- yaz, krem, ton pem be», havai mavi atlastan
b f p Mizah gazetesinde ü r n m l Muhtarla ka­ iskarpin. A şın alafrangalar k u m »jn t deri­
lem arkada»!®! yaptığı «Dünden touftun». »ü- den. yahut yukarısı gri bej. k a h v eren g i çu-
tunuauii kendisine dü$en kısmında. ikinci fıadan dugmelf botları mutlaka Scmirlcfdı
Cihan Harbinin ayakkabı buhranından ve ge Bunların en maktmlü 18 düğmeli!*..
ne hıj devrin ayakkabı mallanmadan şöyle «Gelinlik kn »ant. torunlara feıı-ışınıı
bahsediyor hatunlar basmakalıptan hiç ( it m u t ı l . P ar­
«ÇiîO a liııut. yetmiş liraya çıktıktan son- mak kalınlığında ökçeti. (karaııuodol’j), yani
ra ona ayakkabı dcmlye intanın dili varmı­ sofa andırır kumaştan bir nevi terlik borzn
yor Mübarek, ayakkabı detil, ba$ tacı olmı- tutu,
ya lâyık nesne oldu çıktı!.. < K um la» dert oledenberi tazeU rdc mev­
Kadın ayikkalHtarı olchımolası. erkek cut- tlliki küçük ayakkabı aluucak. Ayazma
kunduralarından pahalıya satılır; zenneye ve­ salapuryalar tıpatıp gelenlerde bile inat da
rilen paranın a ası erkek pspuçiarm m ucuz inat.
olmaslyle telâfi edilirdi. Amma fimdi öyle mi — Ben numaramı bilmez miyim. 15 lir
ay?.. \ıc e erkek kunduraları var ki birkaç F ara; kadarım islemem, bakini yok almaın'
kadm iskarpini değerinde!.. «Tezgâhtar, istenileni çıkarır. Yısa tx<a.
cfeçil bakımından da hemen hemen İst ayağı içine sokar Tazenin gezlerinden »te;
din iskarpinleriyle at başı:. Vidalası, gıÜB-ei:. çıkıyor, fakat vecaa işkenceye ra n
ruganı. podü-iı'-iı. lanan, keleni, köselesi, 145' «Rütbeli, mevkili ktıdematn yantırı lâstik
tiklisi. demirlisi. (,-ivilisi. d ik ilili, ma* kare ili­ li, lisnek, vidala fotine ve dışarıya çıkarlarken,
şi. nuskaretsuJ, ıncc tabanlısı, Italin taban­ taşlık kaptanın eşiğinde çevrili duran rugan
lın.. Çukulata renklisi, siyahlı, kahve renk ­ kaloşlara rağbet ederlerdi.
lisi, beyazı, neftisi, u n u , kırınım ı, bordosu, 'G e n ç beyler fotin giyerler, çamurlu
tahin renklisi, kül renklini, bej renklisi. havalarda tü tü n e lâstik geçirirler, güya mo­
•Kadın iskarpinlerinden hir (ır k ı var-a dayı güden ekseriya züppeler b e kıçın: Ka­
o da — gıklar müstesna —■ lıir kunduranın, narya sarısı deriden, sipsivri burunlu İskar­
meselâ ûyah bir kunduranın h e r mevsimde, pin olmadan Beyogluna, m esirelere adım et-
her eibUe il<; giyilebilmesidir B ir erkeğin ınazlardı.
Inr çift '.iyili. lıir çift kahve rengi kundurası * Kasım girip havalar yagışladı mı esk
oldu mu hem ym i . hem kışı geçirdi demek kurtlarda, kabzımallarda; Uzunçarşl, Yorgan­
Ur. Eğer bir çift de rugan iskarpini v a n a cılar çarşısı. Sandıkçılar içi esnaflarında; tu ­
dBJııne baloya, dansa da gitti gider’.. lumba reislerinde, para tutan omuzdaş takı­
«Gctgelebnı. seki? kat elbiMMİ olan U r mında baldırları kapayacak boyda çizine *
kadının hiç değilse altı {Ut iskarpini yoksa ISHI d e lstanbnla gelen İtalyan e d fti
felâkettir. Zira kadının ayanındaki iskarpin Edmondo de Aınicis. <B: Amicis, Edmıındo del
renk bakımından tapkajra. «Ündeki çsnU ya m cfh u r seyahatnam esinde Köprü Ihitılnü tas­
ta p ıd ır. Et tırnaktan yarılır, fakat onlar bir­ v ir ederken: «Güzlerimizi KöprfinGn döşeme­
birinden ayrılmaz.» lerin e d iker isek. Âdem’in çıplak ayağından
5er med Muhtar diı ayni «ulunun karşı­ Paris'in en son kundura modasına k ad ar her
sında (u mil lir i kaydediyor çt-şit ayakkabı gürüruz» diyor. .Büyük Kj|Mİi-
■fsugmıkn gıl». dua tle kadın ve erkek ç a « n g e a rk e n kavafları da çdyle anlatıyor;
ayakkabıları başka başka te stlerd e, mcıde! * Birbirine bejızlyen ifci sıralı dükkanlarda As*
terdeydi Yanı. yaşa göre de değişik ya ve Avnıp.ıyı dolaşan biltUn ayaklara mah­
« G e n ç h a n u n la r sn k afta ç ık a rk e n u y a lı sus ayakkabı var- Bölmeler, acaip renkli ye
gU te v e y a r n g e n , p e k c a h ille r y u n a r d iin e r lu f t f şekilli saten, İşlemeli, ttiyltl ve kadife
bö cek k a b u ğ u n d a n U r b u ç u k n ih a y e t Mü p a r ­ terliklerle kaplı: çifti bey franktan yu t franga

http://groups.goog le.co
ASStKLOPEDtSI
— 1423 — AYAKKABI SANATKARLARI

Kadar, bir kayıktı karısından b ir saraylı aya­ kabıları ile yürüyen ayak gövdeye de o hale
ğına kadar h er nevi ve kıym ette ayakkabılar; denk kilitlini eda verdi, gençlerimizin yüzün­
sokağın Iaslarını çiğneyecek kösele ayakka­ den edeb çekingenliği kalktı.
bılar. hak lar üstünde gezecek papuçlar, be­ Mokasen iskarpinlerden sonra dar yüzlü,
yaz satenden ukçcli zenne papnçları. İnci i; »sokak te rliğ i' diyeceğimiz patiklerin tamimi
İcmeli kadın terlikleri. Bu terliklerin içme ru h lar üzerindeki ciddiyet baskaını biraz da­
ne girecek olan ayak nasıl bir şeydir? Gir ha kaldırdı.
huri, b ir melek avagı mı ki. boyu U r zambak
Kadın ve kız ayakkabıları da beyledir,
yaprağı, eni bir gül yaprağı kadar. Ecnebilerin
esefle teshit ettiğimiz bir hakikattir ki 1959
cn çok dolaştıkları y e r burasıdır. Bilhassa yılında Türk kızlarının yüzde doksanının
genç AvrupalI k ad ın lar giîrulür, ellerinde bîr ayaklarında kız ayakkabısı yoktur; sokaklarda
Italyan veya Fransız ayağının kâğıt üzerine b ir kısmı balerin patikleriyle, bir kısmı da ucu
alııunı; ölçüsü, güzlerini tu ta n b ir pabuca bu sivri ve yüksek ökçeli genç kadın iskarpini ile
ölçüyü koydukları zaman, pabucun küçük
dolanmaktadır, hattâ görgülü olması gereken
kaldığını görünce hay retten kendilerini a la ­
an alar bakire kızlarına kadın ayakkabısını
mıyorlar. Bu çarşıda ekseriya beyaz yaşınak- kendi elleriyle a lıp giydirm ektedirler. B&kire
lariyle Türk kadınları dolaşır, on ların satıcı­ kızlarım ız bu kadın iskarpinleri ve balerin
larla uzun uzadıya k o şu ştu k la rı g ö rüliıı. k u ­ patikleriyle hattâ okullara gitm ekledir.
lağı bir m andolin gibi okşayan berrak s e s ­
leriyle güzel TÜrkçeniu ib e n k la r kelim eleri Seke seke ben geldim
Çıngıratıın ho« Relrtla..
işitilir: — Bunu kaça verirsin? — Pahalıdır:
— Ziyade verm eni..» (E. de A m itis, İstanbul. tekerlem esiyle yürüyen kızların ev hanımı ve
R. Ekrem Koçu tercü m esi, 1038). m eslek hanım ı olm ak İçin öğrcncceğl şeylere
Ayakkabının, bütün giyim kuşum eşyası başka alâk aları tercih edeceği acı b ir haki­
gibi, sahibinin k arak teri ile yakın alakası v a r­ k attir.
dır. Renginden, biçim inden, süsünden onları
AYAKKABI SANATKÂRLAR l CEMİ
taşıyan ayaklara hükm eden k afanın hüviyeti Y ETt (İstanbul lim um ) — İstanbulun. faali­
hakikate yakın anlaşılabilir. ' A yakkabının
y eti en çok göze çarpan esna! cem iyetlerin­
kullanılışı dahi bu bakım dan çok m ühim dir.
den biridir; 18 m art 1340 (M. 1922) tarihin­
İslanbulda kadim den b ert külh&nilik, ko­ de F a tih te H ilâl kundura mağazası sahibi iner-
pukluk, kabadayılık, itlik alâm etlerinden bi­ fVıinı Hüseyin H akkı U sta. Aksaraylı Hacı
ri do topuk v urararak yürüm ek, topuk gös­ Şev-ki vc Ccıtıal Akyiiz tarafından nizamna­
termek idi. o takım ın hepsi ark aları basık mesi yapılarak F atihte tram vay durak yerln-
kundura veya yem eni giyerlerdi. M ahallelerde Lİn Hüseyin Hakkı Beyin evinin bdi' odası mer­
yangın tulum baları sandıkları k u ru lu p tatan- kez ittihaz edilerek açılmıştır. Cemiyet reis­
bulda tulum bacılık denilen yeni bir külhanı, liğine de Hacı Arif Bey s&çilmigtlr. Bu surut*
kopuk mesleği gelişince tulum bacılarda y e­ lü Faaliyete geçen cemiyetin ilk işi, R efet Pa­
meni vc ku n d uraların ı ayaklarına arkalarını ganın kumandasında İstanbula gelen Türk as­
basıp geçirdiler ve eski topuk gösterrne n ü ­ kerine binlerce çift kundura toplayıp. Çapa­
mayişini devam ettird iler. Ve bilhassa ayak daki evinde, İstanbullular tarafından pek coş­
takımından gençler arasında bu tulumbacı kun tezahürat ile karşılanm ış olan paşaya
yemenileri ve iskarpinleri son derecede rağ­ teslim etm ek olm uştur. Cemiyetten evvel, İs­
bet buldu. tanbul K unduracılar esnafı, yaptıkları ayak­
Hiç teredd ü t etm eden yazıyoruz: İkinci kabılarını tası-aıiıın gelen tüccara vc halka ts-
Cihan H ı r t ı içinde a rk a la n yum uşak ve ek­ konderbogazııırts sokak ortasında teshir ede­
seriya terlik gibi basılıp giyilen vo »djna «Mo- rek salarlardı. Cemiyet.' Sait Paşazatlo Nâci
kımtı» denilen iskarpinler moda olup yayı­ Bcylu kıymetli gayreti İle, ayakkabıcı esnafını
lınca çoraplı çorapsız topuklar yine meydana bu perişan halden kurtarm aya muvaffak ol­
çıktı. Bu lâubalilik siir'allc ayaktan başa İnti­ du. Evkaftan Çarşıkapıda Çorlulu Ali Taşa,
kal etti. Sokaklarda, BUyUkgehzln caddelerin­ Sinan Paşa ve Kara Mu»l*f<l Paşa ınudrese-
de,göbeğinde şıpıtık şıpıtık topuk (l&gcn ayak­ leriııl tutara-); ayakkabıcı esnafından çoğunu,

roup/merakediyorum
AYAKKABI SA K A TK Â RIA K t — 1424 — İS T A K B H ,

gaye* ucuz kiralarla bu ErînaUrda toplu oUrak ran Cpmİyetinin ilk talimatnamesinden çıka­
yerleftfrdj. Burada, Islaabul Ansiklopedisi |U rılan fu notlar da. bu cemiyetin tarihçesi ve
notu ehemmîyetîe kaydeder: Bilhassa. Çorlu­ bünyesi bakımından mühimdir:
lu ve Sinajıpaja medreseleri, Büyükçe hri tez­ «Cemiyet usta, kalfa ve çıraklardan mü­
yin eden ve Türk yapı sanalı tarihinde müs­ rekkep olarak kurulmuştur. Kunduracılık ile
tesna kıymet tanıyan sanat eserlerindendir; nıQ$tagİl umum sanatkârlar, milliyet ve diya­
bu binalarda yerleştirilmiş bulunan ayakka­ net farkı olmaksızın Atayı dalmeden «yılır.
bıcı esnafuiJB hüsnü niyeti no kadar üstün Sabık ustalar, sanat veya cemiyet hakkında
olursa olsun, sanatları, bu binaların hüsnü hidematı muhimmesi sebkedenlcr, ayni za­
muhafazasına müsait değildir; tahaıl vq gör­ manda bazı hususi simalar ki sanat hakkında
güleri. içinde bulundukları sanat eserlerinin beyanatı hayırhahânelcri ve ahvâle güre hl-
kıymetini idrake kâfi olmıyan çoluk çocuk demâtı mahsusalar! sebkelmiştir, fakat âza
denilecek kunduracı çıraklarının, her gün bit- umumî toplantılarda söz lıakkına ve islişarf
miyerek yaptıkları tahribat — su damlacık­ rey verme hakkına sahiptirler.
larının taşları oyduğu gibi — inkâr edileme/. «Cemiyetin kendisine mahsus bîr hayra*
Ayakkabıca esnafını toptu bulunduracak, hat­ ğı vardır. Cemiyetin iskarpin şeklinde (Arap
tâ bu şenaatin muhtaç olduğu konfora sahip harfleriyle) «Umum Ayakkabıcı Sanatk&ranı
binalar yaptırmak mümkündür anıma, bir Cemiyeti* ibaresini havi bir mühri resmi var­
Atkha sinanpaça ve Çorlulu Alipaşa medrese­ dır. rHarf inkilâbm dan sonra bu mühür de.
leri yaptırılm az. getirilm iştir).
Cemiyetler Kanunu hükümlerine göre, t Cemiyetin gayesi, anaları arasında k a r­
ayakkabıcı esnafına içtimai yardım larda bu­ şılıklı yardım, ustalarla kesiciler ve kalfalar
lunmuştur; esnafın geçim kolaylığı için de arasında iyi geçim temini ve kendi m enfaatle'
bir İrtihlâîC kooperatifi kurumuştur: Mustafa- rinin korunmasıdır.
paşa medresesinde kurulmuş bulunan bu koo­ < Takati yeliigj derecede kunduracı ato
peratif. ortaklarının malım satar ve kendisi­ leri ve m urakkat kurslar açarak şehit çocuk-
ne iptidai maddelerini teinin «der. lan n a, fakir» kimsesiz çocuklara ayakkabıcılık
sanalım öğretecek, onları sefalet ve felâket-
Cemiyet, ihtiyarlayıp da çalişamıyacak
ten k u rtararak kendi kendilerini geçindire­
faale gelen ihtiyarlara, her ay yirmi liradan
cek b ir hâle getirecektir.
aşağı oUnamak üzere nakdi yardımda bulu­
«Kendi ağalarından kalfalarla çırakların
nur*. ayrıca hastalara, ötenlerin ailelerine ke­
irfan ve sanat ahlâkını yükseltecektir.
za nakdi yardtmlar da yapar; bu yardrnı her
yıl 3000 3500 Ura arasındadır. Cemiyet âza* «Ustalarla onların yardım cıları olan kal­
fa ve çıraklar arasında tekevvün eden iş, me­
smm ödedikleri senelik aidat, servet ve iş öl­
sai ve talim bakımından çıkacak ihtilâfların
çülü gözetilmeksizin iki lira olup 1947 yılanda
IsUnbulda mevcut TOOO ayakkabıcı esnafın­ hali i için bir hakeme heyeti vücuda getirile­
dan 2700 ü cemiyete girm iş bulunuyordu. Es­ cektir; t u heyet bir reis, biri usta, diğeri kal­
nat için cemiyete girme mecburiyeti yoktur. fa iki âîadan m ürekkeptir. Kalfalara iş bula­
Bu satırların vazjldıgı 1947 yılında Ayakka­ cak, sanat talîm i İçin atölyelere çırak yetişti­
bıcılar Cemiyetini şu zatlar idare etmekte idi: recektir.
t da re heyeti reisi Abdullah Vahdi Briuıatı, •-Herhangi bir sebepten siyasi ve mede­
ikinci Teis Faik Alpan, âzalar Sait Bezmez, ni haklarından mahrum edilmiş olanlar ce­
Ömer Yürü, Nuri Ansan, Naçit Geliş, Hüsnü m iyetten de çıkarılacaktır.
Bora, miirakipler Ahmet Edijv İzzet Gtinen, -Cemiyet heyeti umumiyesi yılda bir
kıdemli umumi kâtig Cemal Akyûz. kâtip Sır- defa, toplanacaktır. Bu toplantıda bulunabil­
rı Efcan, tahsildar Rifat Akbaş., Cemiyetin, mek için, azanın, aylık taahhütlerini tamamen
her giin vazifesi basında bulunan bir de h'i ödemiş bulunmaları şarttır. Cemiyetin heyeti
susi doktoru vardır. Kooperatifin banisi Ce­ idaresi bu içtimada intlhab olunur.
mal Akyüz olup 1M7 de kooperatif ve İdare «Bir sene müddetle seçilen heyeti İdare,
heyeti reisi M. Nuri Tokcr idi. Kuruluş ta ri­ kendi aralarından btr reis, b ir reia vekili, bir
hindeki adı île, Umum Ayakkabıcı Sanatki- veznedar ve bir kâtip seçerler.

http://groups.goog le.c«
^ te v n P K U ls t — H 2î — ay aku m bvhake

«Cemiyetin b ir yardım sandığı vardır. Cagaloglu ecıahaneti sahibi Bay Kadir


Hastalara, m alûllere ve ölüm vakalarında a»- Sorium, Karaköy eeuhaaesi Mhibi Bay Hü­
BitftAnıı ailesine lizım gelen nakdi yardım seyin Hüsnü, Gedikpata Merkez eczahanesi
bu sandîktan yapılır ftu sandığın sermaye! sahibi Bay Vahram Aıaduryan da. İliç Ücret­
İptidaiye*!. bir defaya m alum alarak ustalar­ lerinde kalla ve çıraklara yütde yirmi, usta­
dan on, işçilerden b e; kuruş loplanarak te- lara yüzde on he}, atölye sahipleriyle tüccar­
inin olunacaktır. lara yünle on tennl&t kabul etmişlerdir (1947ı.
«Cemiyet Istaabulda muhtelif şubeler Cemiyet merkezinin bulunduğu Çarjılu-
açacaktır; Büyiüçebir Beyoğlu, Üsküdar, Ba pıdakl Karamustafapaşa Medresesi sos ııatr
yazıt ve Karagumrük almak üzere dört mın- İstimlâkinde yıkılmış, Cemiyet merkeü yine
takaya taksim edilmiştir. Bu mmtakalarda o civarda Tiyatro Caddesinde Aydın Saray 1|
şube açabilmek için, mevcut sanatkârların Hanmıo ikinci katına nakledilmiştir.
adedi üt yü% varmış alması jartur. İstanbul Ansiklopedisi bu cemiyetin ea
• Bir çırak, ustasının yamada kalfa çıkın­ ciddi müesseselerimizden biri olduğunu bil­
caya kadar (alışacaktır. Bir m&zeret dolayı- hassa belirtir.
siyle ayrılırsa, ustasından vesika almağa
mecburdur Vesikasız çıraklar başka ustalar AYAKLI KLt Cb HAN'E — Eski İstan­
tarafından işe alınmıyacaktır Ustalar, mai­ bul zürafası tarafından ansiklopedik malûma-
yetlerindeki kalfa ve çırakları muntazam ça­ Iı çok sağlam ve geniş, kitaba bakmadan ber
lıştırmağa ve haftalıklarını nmntiuaman ver­ fenden salâhiyette bahsetmeğe muktedir kim­
meğe mecburdurlar; işine nihayet vereceğini selere takılan bir isimdir <B.: Mehmed Efen­
on gün evvelinden kalfa veya çırağına haber di; Ayaktı kutübhane).
verecektir; vermediği takdirde on günlük yev- AYAKLI MEYHANELER — Büyiıkşe-
vefcni vermeğe mecburdur. En az ilk tahsi­ hirde. a rtık inç kalmamı; olan kadehle sey­
lini tamamlamamış çıraklar çıraklığa alına­ y a r rak ı satıcılardır Hükümetçe daima takip
maz. Çıraklık için mahalle ilmühaberi, ebe­ edilmiş kaçak esnaftandı.
veyninin muvafakat ve teminat mektubu ve Kayıkçı, hammal. dellâk raakulesi ve is­
çocuğun sıhhat raporu {arttın. tanbulini baldınçıp-
1936 tarihli Ur prospektftsde de cemi­ lak p ırp ın külhan! -
yetin ahin teşkilâtı hakkında şayanı dikkat leri, büyüklü küçüklü
malOmat verilmektedir; şöyle ki: Kendilerine gedikli meyhanelere
Ayakkabıcılar cemiyetinin âzaİlk hüviyet cüz­ giremezlerdi (B.r Mey-
danı île müracaat edecek hastalar için, dahi­ bine); ya. gayet dar
liye doktoru Ali Rıdvan, güz doktoru Şükrü ve pis koltuklara gi­
Ertan, dahiliye mütehassısı Dr. Armanak, derler, yahut da, bu
dahiliye ve efrenciye doktoru Lconidis Niko- ayaklı m eyhaneler­
laidis, dahilîye mütehassısı Dr. Kerameddin den dernlenlrterdi.
■lalelerinde fevkalâde bîr tenzilât yaparak Ayaklı meyhaneler,
kalfa ve çırakların parasız, ustaların 50. atöl­ ekseriyette Ermem­
ye sahiplerinin 100-150, t&ctarların 150-200 den olurdu; dükkânı,
kuruşa muayenesini kabul etmişlerdir. Cemi­ tezgâhı, fıçısı, ustası,
yet, aynca, muhtacı muavenet âzalarının dok­ sakisi hep kendisi idi.
tor vizitesiyle iliç parasını da iizerine almış­ Beline ucu musluklu
tır. Dahiliye mütehassısı doktor Armanak da. İçi rakı dolu payet
cumartesi, salı ve perşembe günleri bir saat tmın bir koyun bağır­
cemiyet merkezine gelerek kendisine müra­ sağı sarardı; sırtında
caat eden esnafı parasız muayene etmekte­ cübbe, cübbenin iç
dir. Dif doktorlarından Nureddln Muhtar. cebinde bir kadeh,
Mehmed Esad ve Muhsin Nezihi de keza mu­ omuzuna da, ayaklı
ayene ve tedavi ücretlerinden cemiyet ila­ meyhane olduğunun AfMktt l«r|Ua>
larına âzami tenzilât yapmışlardır. alimdi olarak bir (■« la : BckeM)

jm/group/merokediyorum
'.VAJC i M U t l U H O I - j« 2 « — IS I ANSIT.

pejtemal parçası atardı Ayaklı meyhaneler. «Şeyhim!.. S idir olacak emrini husntı tettk k i
umumtyetJe B a tp fa p ı te YcmiştskrlalrH etmedikçe ilaat ayağım ve sebatım kalkmaz,
aranndaki manav dUkkAntan anam d a dnU. mühürlüdür»
fırlardı- Müfterilerin! gürdü mü, etrafım kol-
Bibi.: M Z*W h k l l ı a , T trtlı ılerin lev l n
byarak manav dükkanlarından birini- dalar, Terim leri. I
kaynımdan kadehi çıkararak kuşagıı»» için
deki musluktan vücudunun hararetiyle »sın AVAK ÖPMEK — Kökü (arkın saltanat
mif w sarramıs rakıyı doldurur, m arkasın ananesinde vc tizim duygusunda olmak üze­
dan giren müfterisine nınardı: beriki d e o re eski İstanbul hayatında evveli sarayı ha-
tek kadehi yuvarlayınca. meze niyetine dük- m&yunâa teşrifat icabı padişahın huzuruna
U nda «Une ne grçprse, ağzına b ir lahana yap­ çıkanlar, ulemâ m üstesna. ayak öperek a n ı
rağı, b ir ftzUm İanesi, yahut bir tu rp parça ıı îxı diyet etm işlerdir. Bir pidişalun daha tah­
sı atardı; to to 1(31 yum ruk mezesiyle ilerdi. ta çıkışında yapılan Mat türeni, protokol?
Onyedinci asır ortataruı- dUıll olanların, başda Sadırt-
dakl h u n im i esnafından bah­ zam, yeni hükümdarın ayak­
sederken. Evliya Çelebi, B(i- larını öpmeden İbârettir Sa-
yükşehirde 800 kadar dlkkkân- dırâzamın diğer devlet erka­
s b pjyidc meyhaneci bulun­ nından üstünlüğü o gelirken
duğunu kaydeder. Bundan da tahtta oturan padişahın ken­
Ayaklı meyhane tabirinin disine hürm etle, ayağa kalk­
sonradan çıktıjı anlaşılır. masından ib irettir. Bu tören­
B ib i: M. T tvtlk , M cyhine. d e ayak yerine laht saçağı
öpen ulem l efendilerin başı
avak m ühürlem ek şeyhülislâm erendi, kendisini
__ Bektaşi tarikat! âda tun­ yine ayağa kalkarak karşıla­
dan, <baba» nın huzuruna çı­ yan padişahın huzurundan ha­
kan canlar, s a t ayağının has fi/ hir inhinâ ile eğilir ve
parmağını ani «yağının b a; pâdişâhın omuzundan öperdi,
parmağı Üzerine koyarak du­ bu da şeyhülislamlık makamı­
rurlardı, bu duruş babaya na verilm iş eşsiz bir imtiyaz
karşı büyük bir tazim bili­ idi. Öpmek üzere bir pâdişâ­
nindi. hın elini uzatması ise huzuru­
Ayni (eklideki tazim du­ na çıkan için daim i a şın bir
ru ; mevlevi tarikatinde de sevgi ve itim ad ifâde etmiştir.
vardı, y a l n ı z b e k r ilik te İstanbulun eski günlük
«ayak m'lihfirîemek» tâb ri ye­ hayatında pSiljahdan sonra
rine mevlevilikde <niy&z dur­ bütün velinimetlerin, ve niha­
ma» denilirdi. Remzi Etendi yet İşıklar ve şâirler tarafın­
T&hjrstı Mevleviye adlı ese­ dan sevilen ve baş tacı edilen
rinde öylece târlf ediyor: güzellerin ayakları öpülmilş-
Küle efendisi, tilmiz mu­ tilı-. Divan edebiyatında aşk
allimi ve milrid de şeyhi h u ­ ve alâka yolunda dilberlerin
zuruna bir hizmet için geldi­ mel&hat ve let&felte ydzlerine
ğinde ayakda durur. Miirid, denk güzel güzel ayaklarını
» 1 elini sağ omuzu, sag elini öpen m ısrâlar pek çoktur:
de sol kolu üzerinden aşarak
Sol omuzu üzerine koyar. Sag Dilerini plyiBİ bûse kılanı ol
ayağının ta ş parmağını da sol serv relUinn
(Kanuni Sultan Süleyman)
ayağının baş parmağı iizerine
koyarak bir vaziyeti mUtavü- O servin öpmeğe ayağın i m i­
S-ylı hıuürunrla n ly ii dtınıp «yık
ziâne alır, buna «niyaz dur­ ■nühiirlrmia gem mUıid niuz vardtr
mak» denilir, tâbiri şudur: IKanimi Elllrnd Kovul (Nedime

http://groups.google.coi
' V'iirl-OPEO/st — 142? — AVrtKfAJf

Kuluyum ayağın flpmegc UttidJrım yuk Istanbulda, Ok Meydanı teybinin tlyin


(Mesti Çelebi) ettiği günde Katiîa oirrak isteyen kemankeş,
kendisini yetiştiren ilstidmı. şâhidlcrini vc
î Unsdiim niçinı piyl şehi tiiHwr Ostüne meydan teybini alıp {İsterinden ek aiup re ­
ıZiıl)
kor kırdığı o ayaktaşına giderlerdi: merasim
■ Cmmtdl p iy Mslyle yolunda JıAk oldu m «öylece olurdu:
iŞey)u)li.fUm Yahyaj Meydan şeyhi kabza almak isteyen pclı.
Öpüb kokladığım sünblll ayaklar livana:
(G alaulı Hüseyin) — Sen tâJibl kabza mısın? diye sorardı.
Kemankeş pehlivan oevab yerinde te­
BûsegHıı ehli dililir pâyi gillFtoıuı senin m enni etlerdi. Şeyh yine sorardı:
rTShirilImevlevl)
— Ayağa durdum ve mahallinden aşırı
Bflseden pabuç giydirdim o nrrıııin pâyiııe ok altım diye dâvi edersin, ayak şibidin
(Yahya Kemali var mı?
— Vardır!
AVAK NAİBİ — İm paratorlusun esfci Bunun üzerine Ok Meydanı Tekkesi ve-
teşkilâtında, belediye işleriyle kadılık inti­ kil harcı:
kamı meşgul olurdu; bu arada İstanbul kadısı - - Ayak jâhldled:,. diye batırırdı.
efendi de, BUyUkfshrln aynı zamanda bele­
Meydan şeyhi onlar 11e de {Öylece konu­
diye reisi idi. Kadı efendiyi temsil ederek yar-
şurdu:
>ı ve pazarlarda esnafı leTliş ve elerin de hl-
— Bit lilib ayağını ayak yerine düz
leltâr ve uygunsuz olanları cezaya çarp liran da
basıl’, mı?
Ayak ııalbl denilen memur idi ki, bugtlokU
— Biisdı,.
tâbiriyle zabıu l belediye m üfettişlerine k a r­
— Destar bozulduğun gördünüz mü?
şılıktır. Ayak naiblerinin esnaftan aradığı
— Gürdük
başlıca iki şeydi: N arha riayet etmek, hilesiz
— Sahld misiniz?
terazi kullanmak. Bunlara ayk ın hareket
— Şahidiz!..
edenleri ya dükkânlarının önünde alenen fa­
lakaya yatırırlar veya hapsettirirlerdi; esnaf, Sonra bava sih id je ri çağırılır, o nlar da
ayak nalblertne «Çarşı gam m azlan» denli, ts- dinlendikten sonra kemankeş pehlivana iste­
taııbul kadılarının çarşı ve pazarları bizzat diği kabaı verilirdi CB.: Ok Meydanı; Keman­
teftişe çıktığı zam anlar da kadı efendiye re ­ keştik: kemankeş pehlivanlar; Meydan Şeyhi:
fakat ederlerdi. Hava Şâhidleri; Ayak Taşı; Nişan Taşı).
Bitil.: M. ZeJu Pbkalın, Tarih deyinılı-ıi ve
Sâbit'in aşağıdaki beylti ayak naiblerinin Terimleri, L
esnaf ve ehaliye karşı insafsızlık ile m eşhur
olduklarını gösterir: AYAKTAŞI — KemankegUk ıstılahların­
dan; kem ankeş pehlivanların ok atarken üs­
Siiıteun m m a**4 ayttu alank W*r tüne ayaklarını bastıkları taş. H er menzilinin
<-4rardim ten bit tytk nâfbl (İM şerir... bir ayak taşı vnrdı; zamanımızda benum hep­
Bibi.: U. Zeki Pflknfın. Torllı deyimleri ve si kaybolmuş bulunmaktadır; kemankeştik,
Terimleri, I. tlrendazlık (işerine kaleme atınmış eski mec­
AYAK ŞÂIIİDİ — Kemankeştik ıstılah­ mualardan Ok Meydanında onbeş kadar men­
larından; meydan teybinden kabza almak is­ zilin ayak taşlarının yerlerini kaydediyoruz ki
teyen kemankeşin bu şeyh bulurunda yine bu kayda gSre de arayıp bulmak İmkân dt.
kemankeş pehlivanlarından dört şihid göster, şındsdır:
nesi gerekirdi, ikisi, kabza almak isteyen kc 1 — Lodos havariyle Ahmed Ağa men­
m a n k e n sefdiğt ayak taşından «k attığına zilinin ayak taşı. Ok Meydanı tekkesi enlinde
şahadet ederdi W bunlara «ayak şâhidi» de­ mezarlık başında kırık beyaz mermer; ok Balı-
nilirdi; diğer ikisi de o zatin attığı okun ıdes- tlyardçresi UMr olunan yere doğru atılır.
t ı r bozduğuna —. rekor kırdığına» şihidlik 2 — Gün doğnısu menzilinin ayak taşı,
ederdi, onlara da «hava şihldl» denilirdi. Kai'ilarçeşmesj tâbir olunan yerin yanında.

-n/group/merakediyorum
AVAK TASI '
tepenin bsfmda; Kanlı Köşk tâbir olunan yere
doğru alılır.
— 1428 _ tefA N tl'L

lir. Şu İİD *lt'a son yeniçerilerden Galataiı '


Hüaejrinin destan mecmuasında setarengu yol.
1 Q
î
3 — Y ılda menzilinin ayak tayı, lodos lu bir destandan alinde |
menzilinde Şlrmerd pehlivanın diktiği Delik.
Kiri diki Yilıuh «rkbu p U n o d I
Uluya denilen teftir HammHarr İtini» Mr m i ıHHÜtad ,
4 — Çizoıeci namı diğerle Çulhı Poyraz trâ», T erin, 9frb, Htm«tand
menzilinin ayak taşı, B ili menzili ile Cagfı-r Bu civanı dfjtlımfm hiç birin*
menzili araım dadır: Bahtiyarderesinc doğru Ylfl ODbFf Rene IrlaJ pehlivan
poyrazla atılır. llunm allar İtinde piU k tl,«n
5 — Y ılda havisiyle Ahi yahut Parpııl UöndtreD gıiail YiUyeil Va&
menzilinin ayaktaşı, ÇakılUtepcde Ali B ili ta ­ Dlr yerine kırk vtr ayakitrint
şı ile Yeksüvar menzili arasındadır. AYAK YAPMAK — Ktilhâni argosunda
6 — Yıldu havasiyle tekke menzilinin
karşısındakine kabul ettirm ek istediği şeyi
Ayaktaşı. «Toptaşı» diye meşhur olan taştır. açıklamadan onun kabulünü sağlayacak kan­
7 r - Kıble lodosu ile H aydar namı diğer dırıcı sütler söylemek; misal:
Memi Çelebi menzilinin Ayaktaşı, Müezzinler
— İzmirliden be; kagıd atacağım var.,
sofası yanındaki küçük mermerdir.
on papal de Beklrde var. dıragonum (para­
g — Kıble ile Zehkltci namı diğer Beş­
sızım).. aradım , ikizini de bulamadım abl..
u ş la r menzilinin ayaktaşı, Pota tepesine ya­
kın olan taştır. — A yık yapma., bugün ben de kokozum...
B .— Yıldız havasiyle Top yeri menzilinin Ay a n l a r I s t a n b l l d a u a şra b ı —
ayak tası, Kâgıdhâne yoluna yakın beyazca Rusçuk Ayam A lem dar Mustafa Paşa, U r hü­
Itflçük mermer. küm et darbesiyle Dördüncü Muslafayı tah­
10 — Lodos havası ile Uncu Şücâ menzili tından indirip İkinci Mahmudtl ic lis ettiğin­
ayak taşı Haydar tepesi dibinde kalınca b e­ de, m llhrü büra&yun da kendisine verilmiş.
yaz mermer. A lem dar Paşanın ilk İşi de, hüküm et merke­
11 — Lodos havasiyle C errah menzilinin zinin geniş im paratorluktaki nüfuzunu (a tla ­
ayak taşı, gün doğrusu menzili ayak taşı ile mak olm uştu (B.: M ustafa Paşa, Alemdar).
Zehkirci menzili arasındadır. Büyükşehirde. şeh rin muhafazasına memur
12 — Lodos havası île Nakkaş menzilinin ve asayişinden m es'ul yeniçeriler, düzeni bo­
ayaktaşı Ağalar menzilinin yanındaki taşıdır. zulm uş b ir askeri ocağın, karşısında kendisi­
13 — Y ıldu havası ile H acı Süleyman n i tedip edecek hiçbir kuvvet buluıunıyan ef­
menzilinin ayaktaşı M iriilemahmeöaga mev­ rad ı idi; İstanbulun Çarşısı pazart, İstanbullu­
kiinin az yukarısındadır. nun ırzı, nam usu ve hayalı elinde idi ve Ye­
14 — Lodos havası ile Lendühâ C âter niçeri ünvaıunı taşıyanların büyük b ir ekse- I
menzilinin Ayaktaşı, tekke te peşinde Rumyu- riyeti de a rtık bir hayta g üruhu idi. h e r türlü I
suftan az geride küçük köfekl taşıdır. fuhuş ve şenaat, rezalet, gasb, tecavüz, İh- S
İS — Lodos ile Ağalar menzilinin Ayak­ lik âr onlar içindi (B.: Y eniçeriler; Ayalcdaş; ff
taşı HaskSy tarafında Yeniçeri Ağası karlığı Balta asmak; Bekâr Odaları; Kahvehaneler; S
yanında beyaz kü f ilk m erm erdir (B.: Ağalar EUİaltılılan. |
Menzili). Taşraya gelince, manzara. Cevdet Paşa- n
AYAKTAŞI — Balıkçı tâbirlerinden; mn kalemi ile çok güzel tasvir edilmiştir: «Bir (
Fran&ızc&daki Cabliere karşılığı, paraketaların vakittenberu e y âlit ve elviyenin merkezi sat- jj
bedenine ve sglann altına bağlanan taşlar tanata rabıtai inkıyadı pek zaif olup taraf be- I f,r .
(B-: Parnketal. taraf Syan ve hanedanlar tagallüb ederek ki- ;
mir bir cesim kazada ve kimi sancakta keyfe
AYAKTERİ — İstanbul argosunda be­ mâyeşâ tasarruf eder olduklarından başka
den ile, bilhassa gidip gelme île hizmet kar­ Kümelide Siroz] İsmail Bey ve Anadolu- , Jj
şıtımı verilen ücret, bedel, bahşiş; Tamanunu- da aynul âyan olan Bozok m utasarrıfı Ceb- (jıv
da kullanılmıyor, ancak eski hayatı pek iyi barzâde SUleyman Bey ile Sam han raulasar- ' ,,,,,
bilen ben yazarların eserlerinde rastlanabi­ n lı Karn ıaaıanoğlıı Ö m er AJa gibi Cesim ";

http://grouf
AytMİ»*
bjbjw * U vktebl, Z--- ^ » d ın -ao , ‘4 - UıivrıkkıthA nc. 1 — M ülcv«lH lur d û J » * |, J ıİJ rn ıiılfcirtılft hrt— u *r M«İMyffc5İı tıu k aaın ı. V - $«*hıAdrl»r T trb flri, fc—
iftra RıUüm tfn ru d T lfrb m l, 7- • ik in c i SultM . Kelim T U fbuıl, O— D çünell flu lıp n M4*fcın<*fl T irtıe s i $ ***•■ İ J u * r « ı- r s* rtn ç . 11 - TUrk iûjn«1wmı», (Myjutdft
u ta n ıffcı hm :.; kU ım indc d iış m u ıtö r, u m k ıd » « İ U U m m a n M *W sr4ır», U — KttıttblıA»». W V*K»* « r h <•*•, i t k im i S»*»!» M u»uf* ** £ulı«tı Ib u h ım Turtw«ı
"»»'«t. 14— ?>W U 14— M io d rc k r. 1® w I ? - - Aiii*y<vn»t M u u ıta n * 1B- AyiM ityiı > f * ı i r r h - S o n H*>|»hUr. * * * ■ A n » l M tw i» « u . W * a
"•ul (1ırglldll\ do - i m i n i K apıiıu, bu »m V nıbt ' i. i m ir <tu«m<l|lur. k ro k in in y u t a n «ol kî»*»»*, i l - " 'i» r» k . 22 M u ıtU r toiaM fe İM ? İ M İ u a M f td f O auft>
’•. b i t e l i AMtttoiPcfrJJfl ynplırtltto
| h «k > m *kW . ■Hhiıtber, 24» —
i i v » '! , * — «.V^ttmra
( u m m gSvuı tma ını rJUu.^aıfnr r a p i ir J tı l f « « k M . 9 M rA ra ^ d $ « & ■» W w s * » > ^ < W U |ı â rtrrn « r i l in t i ,
Suftd» W **u. Kk|mim). vri* hunK&r gulca «dNk. M— V ubn U ta fika«
,s ^ o o g 1 e .c ö m 7 g r ^ l l u İ B a tU lım l.
AJcuctGttDöir Ay a x ia s -.

r jiU a k f l ta p t (£e K îlld ti T e * if ta rım d a *u- vereit 4mmcf« M nuyt bucrUsak ur* bey-
r* l b û k û tn ei frdor b ta a d a n la r p*)- oelvUUU nkı atkı mûtarer*?» ıB ■ S;
4a t^raiardj trtm v t dffM nifit ûl- Senedi Jı*(f*k) i
M S »A tUUft B d«H kd* UgaliH b t * la h lk - «BviujU maht teert* dotm IBOtı
IC O ed en K alyoncu M tu U ft nina faju* M * dâveıuter Mrer btref ^ » ı'riıth n m-
fc»Ç (k flb r fimtâJU İII Lufm İte eeto* m«- n»de Çebbenirt» ve K«rtrmıu4Q£iu gijtMe
mor K&arîf iteQ l*p* ftmedikdeıı btffca (er- lüvarilerijrte gdtih üaULder yalumada
ıtunı y ran lırı »eh İte gdtüretîeri dtfelmu eyMIler Kvahın m«bde Strod lamtit bej
di» dahi on üd Un kadar gOzlde etkerijrl* getob
^ a h ' 1 ftiu ft taftanu n iy e t n h ftâ , k*wU*l d* Darlıdpa^a uhraauida «kurtıldtım «Jm (fft-
K nm tlı I yanının ta fl± m lıljn » n lın b iri v e *!• dıriardaj İkamet eyiedt (B : C n j t r Ke*ıw
fct b tr yecıiçen oLM A le m d ir M ustafa P*+a esvab modan). taianbuUt hiç g^nıUoedik mı>
İktidar d»evfiilne geçince, V a k 'ıi Selimiye*!* fette bir «h er kalabalığı olduiu balda eva-
b a ttır ın 1 kurta rm afta m uv affak o la n ve e v miri aüjrye tekteıtf icra uluyabildiği ctbeıi» '
rtlmtlâ iıjp ia o d tk lan >füı h*lk a b ım d a Hu*- emniyeti, umumiye berkemai idi. (Ayaûus eta»
YArmaı» diye anılan üçilncû Setlim devri İesij Alemdar Pafiıiab yılau) ve götleri doU
ricattnrn luvslyuteriyi*, evveli lafrg Jyanmı rrtii| «lduju haWt ttoüne emnlftlt Item rieri
devlet merkfatne lu ifi ilaıt altını almalı, var idi: einirleri mûıtDU* ve ntUcMlr ohır idi;
keatüaiain ve lyaölann milisleri il» de Yenf- fermam ili üdırım mevaddı cetuoeye tah4ı
çeriierl amdımiâk lıtedl A ynılin tnınbuta «ttim ek a*if hıattMl Sçio U m muhiesar
davet etti rteikire) yu d m r idi; b ttli U r bıuua içto
Ajagıdaki ftelUr, Cevdet Tarihinin Hicri ftyınlirdan birîoe bilabcn İermanj 411 y u -
1233 (W- 1608ı yılı vik'alan ırasından ahrv Ueak o]dukda-. «A be padlfabm iertnaiu bet-
s ^ tır. vaci Mgıdı mı kİ bu kadar mDMeutt «Uyar'
t ... lalanbulcia bir m ele re l icra oluflup ■unıu! Bir küçük k aldın Uietine çutm çttik-
fa İttifakı â ri İle L»$iuu lflzımaye teşebbüs tirivefi* dediği rivajtl edilir.
olunmak üzere tarafı sadaretpenMUdeO Ca-*" «B un lar ta le n vah*! ed am ia r clu b btı
barzide n* KsnıoH»aBeld» «e Strtul Umail k e rr e D e rsaa d e le debi A ien d a-
B«y üe Kalyoncu M üitafı re Şile fiymnı Ab ra em A iyeileriodea ntfknbais b ir keyfiyet ola­
med Aga gibi jöhretlû tyan ve a|al*ra davet- ra k çoğunu n (Ijia ^ b u l Jflne) { ü /ja d ü e n mil*
nim ete1 gönderildi. te v th h iı o ld u k ları m alûm olmaftm bu ç ıtu d a
«B fyle dSirai islikti» düımü? bL-faK ric a li rferte* lara Jla rJn d an b iric i «ehirde rlk J
âyra t» hln ad an lırm hemen İ t u a b u lt geli­ m e s irle rd e a a d n lu m a v e rile n mük<ılW uya-
vermeleri ol v aitia hükıpSnce pflic luıafc? İd* fe lle n le v a ie rl» d a h i ü lfe t r e m âM bebn
tekin Alemdar Paşa m akattu sad&rete geldi' o lu n m tk d a icU-
ti gibr eûjurj brfl’V* birdenbire o ikadır te ­ «Şlbaaı muastUnm kekitiüd per^itıbe
beddül e y ltn ij va « y tı satveü © mertebe et- ^dnU HAdAbûd'n hkA bı bümüyAn olup K U îib a-
n l ve b itki kaplatatı İdi İki nüfuzu Daraaa* n e n id iki y a k a » (d ağların (epesine ta d ır )
dette nasıl câri lav taşralarda dahi olveçbite R um eli ask e riy le mfcLAsıAl o to rsk cfimlaa) mİ
cereyan* baflesıjf tH. Ijçgtııı' metilen o ld u k Jo n ve Sarfırititm n fay*
<Ferman dinlemiyen mütegalUbo güruhu bUIîtlAra v a d r crkAju d evlet v e R um elidm
Alemdarın bir ratakpârefit eardıfc gibi ifSyı AuadoİHdsuı g elm ij v iın *yan ve n te u b l m em ­
mukteaaatoa musaraat eder oldular. Hatifi le k e t B ebftriye'de iç*üna ile ieqri& btuaiyA aa
Kalyoaçu üîuU i«ıın bir kigrdını aldığı |pbl m un tazir bulundukları fuJcfe £u fto a ftUbeıud
aerian bçşhln kndar askerle getilb Çvpm C>‘ ila n ı A dli I la v e lle r l filikel bûmAyfıiiîerlyie
yırındaki ordun»* i'UhAh eyjemif idi &&âAbtd'm ftürfir ve Çağlayan ktntrıadt v&-
»SiTDit lamoll Bfly fll-uıl anın dairal it* Id k a m htim A yûnlarında lu r u r buynrduk-
tibad ve İnloyadjaja olup Cabbaniı}» ve Ka- la n e d a fiabor^yeıleki o m iy e t dabJ «ülöb S#*
noamuı&&dt> ve sairleri daM bu eanalardfl HAbAd liv a rın d a flu ıru lo u |) olan çadırlarda
nabilİDiindcn hareket edefek ılgar IdUb gel- l#tU7#T pttUcten .vm ra S jd tr ln n ı ve Şey-
mekde oidaklan baber alıiHb ve hemen nıe|- hU kalim veaair v ü m t» ji in m bucuru bQ-

merakediyorum
— 1430 - lBTAKBta.
fSloû?

mûyûnâ duhul iie aieîlortib p i foercâyt kıyam Dolu Ayanı Hacı Ahmedoglu, Üçüncü Se­
o ld u k la rı halde Cabbnrz&cte ve Slrozl İsmail lim zamanındaki İslahatta. BoUıda Nizamı Ce-
Bey v e K arao.sm anotfu datıi h u z u ru h ü m â ­ did için bir kı$ia ve bir havtahane yapltrtmış.
y û n a çıkarılarak ıkvnûllertov) sarûiır k ü r k le r ı>. Senedi it Ufak için Istanbula d lv et edil,
(glydirildij vc bellerine hançerler vaz’ Ue tal­ dibinde kendisine kapıcıhaşılık rütbesi ve bü­
tif olundukları esnada tarafı şib&nedeı» Si- yük mlrahoriuk p&yeû verilmiş ve memleke­
roti'ye hitaben: «Pek güıel a ş a rin var. Hak tine gönderilmemiş, Sekbanı cedidin yetifti-
Taâlâ düşmana galtb eyliye!» deyu iltifat bu­ rRmesinde vücudundan İstifade edilmesi dü­
yuruldu. Huı&uru hümâyundan (çıkıldıkta» şünülmüştü. Alemdar Paşa, büyük bir ekse­
sonra) sair âyao ve vücuha dahi otağı sndırn- riyeti Yeniçeri ocağında talim lerini şart ko­
zaralde a ti meratiblhim hil'otlar giydirildi. şunca, İstanbulda manav, aşçı ve gözlemed
Ayan ve vücuhe hayliden hayU emniyet ve it­ gibi Bulu ahalisinden olanlar, Hacı Abmed-
minan geldi». ugluny can düşmanı kesilmişti, ihtilâlde elle­
Hükûmet erkâniyle bir İttifak senedi im­ rine geçirdiler ve aman vermeyip paraladılar.
zalayan Anadolu ve Rumeli âyanları, A lem­ |B : Alemdarpaşa VaVasıt
dar Paja Rusçuk yârınının vesair îaraf- Bu Ansiklopedinin müeİlUJ H<*$ad Ek­
darlarının, iktidar ve ikbalin n e fe si ile ken­ rem Koçu'nua ana tarafından bir ceddi de.
dilerini pük çsbtık gaflet vc sefdhelc k ap tır­ A lem dar Paşa ile Istanbula gelmiş N'igbniu
dıklarını gördüler, çoğu, şendi ittifakın im­ kalesinin son bâniM Eskizâğra âyanı Kapu*
zacını müteakip İsLanbuldan ayrıldı; ılcvîet ctıtaşı Mehmed Ağadır ki, Alemdar'ın felâ­
erkininin «her gece bir yerde tertibi ziyafet ketinden sonra başını ikinci M&tımuâ’un elin­
vo teıkirei hattyo bahanesiyle afcd.i cçjniyeL den kurtarabilm ek için tek başına İstanbul
ve m e n d e ve hassende ve hanendeler ile tez­ ila tavattun etm iş ve Büyükşobirde ölm üştür,
yini buuıigâhi iyşü işret uderek cevaril zülı- knbri Bayazıt Camii haziresi&dedir (B.: Meh­
re tal'âl ve hfir kıyafetiyle hem pchlû* ol­ med Ağa. E skkagra Ayanı Kapucubaşu
dukları halk âğımda günlük dedikodu oldu, ÂYASOGLL' (.Sûml) — Değerli sahne ve
ayandan fatanbuleta ta la n la r da rîevlfitljlerin .sinema « rte ll, rejisör; 1913 de Istanbulda
gidişini bcgonnıtyerek birer b ab in c ile ruh doğdu, B irinci C ihan H arbinde şehid düşen
sat alarak memleketlerine dönmeğe başladı­ muzika m uallim i Hüseyin Hilmi Beyin oğlu­
lar. Bu da Alemdarın kuvvetine b ir r.aaf ver­ du r, validesi Bedriye N eftse Hanımdır.
di. Alemdarın ocaklarına konmuş b ir belâ Pek küçük yaşda yetim kalmış, Darüşşe*
baykuşu olduğunu E yleyen Yeniçeriler, ken* ttıka’nuı âguşi irfânm da yetişm iştir; sahneye*
distain kolu kanadı «lan âyanlarm b irer birer de ilk d efa moklcbimlo, İÛ2B -1929 d e rs yi*
çekilip gLtligiui görmekle meramın oluyorlar­ Itnda yapılan bir nıüs&sneredc Mahmud Y esiri­
dı, S im i İsmail Bey giderken; Sadirâzamıtı nin b ir piyesinde aldığı rol İle çıkm ıştır. Par­
emriyle güzide askerinden birkaç y ü t atUyı lak m u v a f f a k i ­
IstanhuMa bırakmıştı; Cevdet Paşa, atfzfine y e t t içinde tiyatro*
iiMnulır kimselerin rivayeti olarak kaydeder,
y a karşı olan alâkayı
İsmail Bey, istanhulda kalan a&kerierittîn
tuzlandırm ış, 1930 da
sergerdesine: t Bu takım dahi İğlerini Ferhad
DariUbedAyide açılan
gibi başa çıkaramazlar, bunlar da fftsld gara*,
lara bulaştılar, biri savdıktan sonra şehvet Tiyatro Meslek Oku-
deryasına dalıp fitne tuEaııına u tu lu p ikbal lutıun giriş imlihanrnı
tâetnJlertnl,n parçalanmam yakındır, bir fitne kananarak henüa on
zuhurunu hisMider etmea hemen allarihjta Al­ yodi yftştcrfa ikm; bu
layıp a rk a n ı^ bakmayıp udin!* yollu gizli şehir tiyatrosuna inli-
talimat vermişti İsmail Bey görücünde yanıJ- «ab etti.
maçnıçtı, öyanlavm tRtanhuldnn ayrılışından İlk ba^ role «Öl-
nı Honrıı, Alemdar Paçn Uo yirruımuı fırlûke- yüyc1 piyesinde
HîU' varım Ünhıftll yangını İle b a d y a n İta. Ç ık t u ♦Mat’b clh ı
ıtiD/ö» IhtMfcll fmtlumişlı <Cyran<? d e fle rfe
http://groups.goog le.c
A V «tK I0P E D İS İ — M SI — Ay a r

ne*. «O theE o» « tk ib a ş lı k a rta )» , « K i r a n a ı o f kargılığında âyarı tam paralan toplamak su­


K tn fe ffe r» ' « A ğ lay an K ız* v e «B u g e c e baçka retiyle aradaki (arktan milyonlar vurmayı dit-
f ic e » d e k i m u v a ffa k iy e t te r i m esle k y o lu n d a ­ şOomiiflerdi; rezalet İstanbul esnafının kıya­
ki « o h reü n l sa ğ la d ı. mına sebep olmtif ve bu esnaf UıtiliU Kasem
T ü rk fttm c iliğ i c a n la n ın c a A yıpoflu b a ) Sultan İle mtitegallibe Yeniçeri Ağalarının
roller için ilk hatırlanan simalardan oldu, be­ sukut ve ölümlerine kadar yoİ açmutı.
yaz perdede ilk bas rolü «K tnın beni aldatır­ İstanbul kuyumcuları istedikleri altun ve
sa» filminde aldı; sonra «13 Kahraman» fil. gümüş saban, ve tabak, kayık, fincan zarfı,
rainde oynadı; bu iki eseri «Yavuz Sultan Se­ tas, kupa vc kem er gibi «eyleri darphaneye
lim ağlıyor» lYavuz rojtij; «Soygun», «Kara* götürürler, bir muayene resmi öderler, ayarcı
belâ». Battal Gazi» takib elti. dilediği yerden bir küçilctk parça kazıyıp alır.
Rejisör olarak tahakkuk ettirdiği Cimler tablU eder, sonra danıgasiylc âyar rakkamı
de: «Allaha ısmarladık?. «Vatan ve Namık ile bir «has» kelimesi basardı, üzerinde darp­
Kental». «Yavuz Sultan Selim ağlıyor», «Soy- hanenin has damgası g&rttlen alton ve gümüş
, gun». «Stajgece». «Beklenen Şarkı» dır. Tfttll eşyada Sıalk tarafından güven ile aalun alı*
I aylarında turneye çıkan Şehir Tijatrofta île nırdı.
heımen büliûı Anadoluyu dolaştı. Pek güzel bir beyit ile bu kelimeyi Türk
Uzun boylu. levend endamlı, sohbeti son şiirine mal eden şair N iİl) olmuştur:
derece ö llı bar meclis adam ıdır; meslektaşları
arasında civanmerdliği de mümtflz b ir shna- V ar t»e seagi liyiM kalbi Acıktır aehek
Yok*» «I f û k m fcttnfi i n ıt t U a MUT?.
dır.
H a ttı G oklörk Son yeniçerilerden Çardak Kolluğu Çor­
bacısı halk şairi Galatalı Hüseyin Ağa da Çar*
ÂYAR, ÂVAHCI, SAHİBİ AYAK — At-
dak iskelesinde büyük yeniçeri kabvehânesi-
tun ve gümüş halitalarında bu kıymetli ma­
nin köçeklerinden Sakız Adalı bir tavşan oğ­
denlerin miktarını bildirm ek için kullanılır
lanı medheâerken:
tâbirdir; «onsekiz Ayar altun*, «yirmi dört
ayar gümü§* gibi. Bilhassa darbhanede altun Al fesinde «açlar belâ pfcskfllü
1 ve gümüş paraların kesilmesinde, altun ve gü­ Çardak K ahvesiaia b ir e*oce gölü
Sakız la n a ıu d ır gaayet gorgfelfl
müş halitalarının âyanna sem derece dikkat Yalm ayak r t/tâ r t civelektir
edilirdi; darphanede bu iş ite vazifeli mes’ul
memura â y a m veya sahibi âyar denilirdi. Alnına tfökUhafij ififte kâkül
Ya sam urdur, ya rejiıantfır, ya suobil
Ayarcının elde edilmesiyle gözle kolay farke- Dili kâcaK dalma knunııt bülbül
dilemiyecek, hattâ altun ve gömüşün ayarını Ayknoa haa fekilhly küçekıtr
belli eden ve «mehek taşı» denilen taşa sü rt­
Dilimizde saatin intizam ile hareketine de
mekle dahi anlaşılamıyacak şekilde para aya­
âyar denilir. İstanbul halkının saatlerinin dai­
rının düşürülmesi büyük hırsızlıklara imkân
ma âyârlı bulunması İçin servet sahipleri ta ­
verebilirdi.
rafından bayır eserleri arasında bilhassa bü­
O sm a n lı İ m p a r a to r lu ğ u n u n a z a m e tli d e v -
yük camilerim yanında muvakkithâneler yap
rin d e , o n y e d in c i a s ır s o n la r ın a k a d a r, î s -
tırılmış ve buralarda, bugün antika eşyalar
t a n b u ld a n başka. R u m e lin d c B elgr& d Ue Bos-
arasında kıymetleri çok yüksek san'at eseri
n ad a d a b i r e r k ü ç ü k d a r b h a n e v a rd ı; D ö r d ü n ­
muaraam saatler konmuştur fB*: Muvakktthâ-
cü Sultan M a h m e d ’ln ilk s a lt a n a t y ılla rın d a
nelor).
b ilyük V alid e S u lta n (Nine V a lid e S u lta n ) Kö*
sem ilç m ü te g a ftib e Y e n iç e ri O c a ğ ı Ağatarı
Âyar. gerek istanbulun külh&ni argosun*
K a ra ç av u ş M u stafa A ğa, Ç e le b i k e th ü d â Mus­
da, gerekse lsatnbullu ağzında mec&zi olarak
tafa A ğ a ve K oca B e k ta ş A ğ a k e n d i hazin®*
muhtelif mânalarda kullanılmıştır: kadir ve
terinden s e rm a y e k o y a ra k , İs ta n b u l darbha- kıymet ifade etmiştir:
nesin d ek i A y arcıları iş e k a r ı ş tı r m a m a k için — Onun ne âyârda adam olduğunu her­
^ e n d i a d a m la rı v a s ıta s ı ile B e lg ra d v e B osna kes bilir.
â a rb h a n e le r in d e â y a rı d ü ş ü k p a r a l a r bastır­ Bir muhite, meclise, havaya uyma, inti­
mışlar, b u n la r ı İ s ta n b u l e s n a f ın a dağıtarak bak yerinde:

m/group/merakediyorum
AVAS AĞA — 1432 — tSTA N M Jl

— Kendimi daireye bir tlırlıi


•t f ; j> . :>
ayârlâyamarfıın... > V rn .s-tr^
Huy, tabiat mfijiaSHitîa:
— M ü d ü rü n âyA rrıu b ir liiHÜ
bulam adım ..
— k y in bosuk herifirt biri...
Külbaniler ağzında itibar. se­
lef, baydyet karşılığı:
— Âyânnı bocanın ha!..
AYAS a Ca — Hassa mimar­
larından : Saraç hûnü başı camiinin
binişi; (H- 802) 1486 da öldü, ca­
mii civarındaki kabristana defne­ ■V ? ıa j|a Aı>Mik kam pı. e rta k M i t v r .
dildi (8.: Saraçhanebaşı Camii). (K*sİm: Salih Sinan)
AVASAGA ASKERLİK KAM­
-’. î ^ y s 7
PI — 1943 yılına luıdar Pendikte * ,£ • si I
yapılan ■İstanbul Üniversitesi vc
Yüksek Okulları Askerlik Kampı.,
bu yılılan, kampların kaldırılma
tarihi olan 1047 yılına kadar Aya-
sağa civarında Mecldiyeköyllnil Bü-
yütdere ve lstinyeye bağlayan as­
falt ile Ayasaga köy yolunun yap­
tığı kavağın i; kısmındaki meyilli
sahada kuruldu.
Üniversite ve yüksek okullarda
askerlik öğretimi Uç yı] üzerine
olup ilk iki yılda yirm i günlük
kamp görülür, Uçiincii yılda sade­
ce kanaat notu Ue geçilerek asker­
likten yüksek ehliyet diploması A y«M |a A skerlik kam pı, iıl ir t N (
alınırdı. Kamplara yalnız erkek CR«sİm: Salih Sinan)
talebe iştirâk ederdi.
Bu kamplar yüksek tahsil
gençleri arasında b ir yakınlık te­
min eder, hem askerî hayata alış­
tırır, hem de yirmi günlük bir teb­
dili hava olurdu Talebe sayısının
Çokluğu kampı İki devrede yap­
mağı icab ettirmiş, ve ayrıca talim
ve terbiye bakımından hir devre
İçerisinde de birinci ve iklnet yıl
olmak Üzere İki gruba ayrılmıştır.
1B44 -1945 ders yılında ilk devre­
ye Fen Ve Tvt» FaViHleleri, Güzel
Sanatlar Akademisi, Orman Fa-
külteni. Teknik Üniversitesi ile
Teknik Okul ve Yüksektigretmea AyHM |ü A s k rrH t knmpı, jıöbel
okulu İştirâk etmiş; Edebiyat, lk- (BcBİn: S alih Sinan)

http://groups.goog le.c
A ?S tk LOPEOİSt - H S3 — AYASA&A KAMPI

ü=ad w H u k u k F a k ü lte le ri ik in c i d e v re y e silâh dağıtılır, ve ayrıca çadır başına btr de


b ıra k ılm ış tır fener verilir. Yine bu sırada çadırlarda hoş
İlk d e v re 4 'e m im iz 1941 d e . ik in c i d e v ­ yalak vc yastık kılıfları teslim alınır, bunla­
r e d e 3 0 tem m u z 1S45 d e bağlam ı»! ır. 104S ra, talebe tarafındım, kamp civarında bolca
IM S d e re y ılın d a H e. İlk d e v re y e h e m e n a y ­ ■u lu n an rgrilt) Mu toplanarak doldurulur.
ni o k u l v e fa k ü lte le r i ş l M k e ln û f . y a lm » F on Bütün bu işler «gleye kadar biler ve kampın
F a k ü lte s i ik in c i d e v re y e b ıra k Unu», b tr d e İlk karavana borusuna kadar iMirahal edilir.
T ıb F a k ü lte s i b irin c i d e v re y e b ıra k ılm ış , b ir Talebe erler, tabak, çatal, kaşık, btfaklarau
d e T ıb F a k ü lte si b irin c i y ılın ın siv il v e a s k e r i kendileri evlerinden veya okullarından geti­
y u rd ta le b e le ri ilk d e v re d e k a m p g ö r m ü ş tü r rir. Kampda. çadır başına yalnız iki karavana,
B irin c i d e v re 5 te m m u z 1846 * > . ik in c i d e v re bir bakraç ve bir kepçe verilir. Öğleden son­
ise J » Jltsto sfa b a ş la m ış tır. ra . kamp civarının tanınması ve ufak tefek
Kampa gidiş Talebelere askeri teçhi­ eksiklerin tam am lanm ası'için, fazla uzaklaş­
zat fakülteler tarafından verilir. Kampa gide­ m amak şartiyle talebe şerbet bırakılır.
cek talebe asker elbiselerini giyiniş olarak Kampın günlük programı kısaca şudur:
Şişlide, Abidei Hürriyet civarındaki koruluk 6.30 Kalk borusu: yıkanma, çadır elek­
İl toplanır. Fakülte vc okullara göre gurup, lerinin loplaaıması, yalakların düzeltilmesi,
lira ayrılır, bölük, lakım ve manga bölüm­ arka çantasının hazırlanması.
leri dc yisıe bu sırada yapılarak talebenin pa­ 7.00 kahvaltı borusu: Bir mangada on­
ket ve çanta gibi eşyası alay erlerine teslim başı lıariç diğer erlerin her giin Uç kişi sıra
edilir, bunlar kamp yerine askeri kamyonlar­ ile yem ek almak üzere vazifelidir. Yemekler,
la taşınır. Yoklama biter bitmez hareket edi­ çardakların altına dizilmiş masalarda yenilir.
lir. ve Mecidiyeköyü - Zincirükuyu asfaltına 11.00 İçtim a borusu: H er bölük efradı ken­
varıldıktan sonra serbest yilrüyiiş ile saatte di sahasında talim için tam teçhizat ile top­
bir mola verilerek iki bucuk saatle kamp ye­ lanır. Yoklama v cle flişd en sonra talîme çıkı­
rine gelinir. lır. Talim yeri kampa 15 dakikalık mesafede­
K am ; yeri — Talebeler gitm eden hir haf­ dir.
ta hattâ on giio evvel talim alayı tarafından 12.00 Yemek borusu ve saat 14 e kadar
{artırlar kurdurularak hazırlık yapılır. Kamp istirahat.
iki taburlu bir alay itib ar edilm iştir, ber ta- 14.00 İçtima borusu. Nazari ders ve ta­
barda dörder bölük vardır. H er bölük İçin lini.
altmış çadır ki cem an 400 ta d ır kurulur, 18.00 Bütiin birlikler bir arada komuta­
kampda vazife gören alay subay ve erlerinin nın teftişi. İstiklâl Marşı okunması, bayrak
çadırları bu rakamdan hari(tîr. Talebe fa d ır indirme.
lan onar kişiliktir, eğer bölük mevcudu az İse. 19.00 Yemek borusu. Karavanalar tale­
çadırlarda yine onar kişi yatılarak diğerleri be - e rle r tarafından nöbetle yıkanır
boş bırakılır. Komutanlık. Subay Garnizonu, 21.00 Yat borusu.
idari kısımlar ve revir, kamp sabasında es­ Kahvaltılarda umumiyette beyaz peynir,
kiden inşa edilmiş olup ordu em rinde bulu­ zeytin ve çay. arada kaşer peyniri ve reçel
nan bir binaya yerleşir. Ayrıca kamp için bir verilir. Yemekler kalori bükımından yüksek
salaş mutbsk vc üzerleri kapalı kır helAlan ve iyidir. Bol etli, bol ve iyi yağlı, ve nıik-
önceden ham lanm ış bulunur. dsrca ila boldur. İte r erin günde iki tayını
Kamp yerinde biri su bulunmadığından, vardır. Ayrıca kamp yerindeki bir hangarın
içilecek ve yıkanılacak su, arüzftz ile tenıitı hir köşesinde de bir kantin vardır. Burada
edilir. hor çeşit yiyecek, ıneyva, çukulata. kuru ye.
Kamp hayalı — Kısa bîr dinlenmeden ıııiş, sigara, gazete ve kitap bulunur. Kanti­
sonra bölükler onar kigiHk gruplar halinde ça­ nin karşı köşesinde kahve, hangarın din kö­
dırlara taksim edilir. Başçavuş, çavuş ve on­ şelerinden birinde fotoğrafçı, diğerinde ber­
başı seçimi de yine bu arada yapılır. Bir ta ­ ber vardır. Bu hangar, erlerin hem kapalı ye­
raftan da kayış, ekmek torbası, arka çantan, mekhanesi, İteni de gazinosudur.
matra, kütüklük ve tüfcıık gibi teçhizat ve İstirahat zamanları — Öğle Üzeri, ekte-

om/group/merakediyorum
AYASAÛA AV KASHf — H M — İs t a n b u l

riya kamp hududu içindeki ağaç altlarında, AYASAfiA AV KASRI — Türk ahşab
uyumak veya okumak ile geçirilir, Okuyan­ yapı sanatının ondokuzuncu asır başında ibdâ
ların çokluğu dikkate doğer. Akşam iatlraha- ettiği en güzel eserlerden biridir: Maalakdan
tinde göze çarpan hususiyet, asrnlt boyunda Ayasağa Köyüne giderken sol tarafda, Haz­
otomobilleri, otobüsleri seyretmek, futbol oy­ nedar Çiftliği arazisi dahilinde, oldukça derin
namak. muhtelif hararetli münakaşalardır. bir v&dlde ve bir koru içindedir Çağlayan hâ­
Çadır sohbetlerinin mevzuunu da ekseriya linde ktış sekleri, bilhassa bülbül sesleri, ve
şahsi balınlar, hikâyeler, delikanlılığın çap­ yeşil rengin türlü çeşidlerinden süzülerek g e ­
kınlık maceraları teşkil eder. len ışık, bir minyatüre benzeyen bu miûEeh-
Kampda nöbet — Çadır ve nizamiye nö­ heb ftasra avcılardan ziyâde İşıklar için ya- ,
beti olarak iki türlüdür, her ikisi de, man­ pilmiş olduğunu duyuran bir hava vermek­
ga başına yirmi dörder saattir. H er e r kendi tedir.
bölücünde çadır nöbeti tutar. Nizamiye nöbe­ ö nünde küfeki taşından yapılmış musia-
ti ise, bülük sırasına gere tutulur, vazifedar til şeklinde 100 m etre boyunda, 20 metre
mangalar nöbetleri müddetince talim den muaf eninde ve 2,5 m etre derinliğinde gaayet bü­
olup nizamiye çadırında kalırlar yük bir havuz vardır ki banisi İkinci Sultan
Tatil günleri — Cumartesi günleri öğ­ Mahmud zamanında içinde kayıkla gezi kliği
leye kadar tfıfek temizlenir. 20 günlük kam p ta ıih kaynaklarında kayıdlıdır. Bu havuzun
içinde, onuncu günden sonraya rastlayan pa­ üç k en an örm e olup köşkün karşısındaki öbür
zar fiiııü erler tamamen serbesttir. Yalnız nö­ ucu taittl şekilli büyük kaya parçaları ile ka­
betçi mangalar kamp yerinde kalır, ondan patılmıştır, öylesine ki havuzun suyu bu ka­
evvelki pazar günü Ue, erler ancak kam p hu­ yaların üstünden çağlayanlar hâlinde dökü­
dutları içerisinde serbesttir. lüp gelmekte imij.
Gece yürüyüşleri — 20 günlük kamp sü­ Havuza getirilm iş olan suyun adı «Dertli
resinin yarısından sonra başlar, biri birkaç Pınar» dır.
saat silrer, ıımumi tatbikat yerine geçer. Ay­ Havuzun yirm i m etrelik feüçük kenarın­
rıca bir gün de bütün kamp alay halinde bir da bulunan av kasrı 1 6 x 1 0 m etre eb'admda
manevra tatbikatı yapar. bir salon ile geride iki kiiçâk odacıktan iba­
İmtihan — Kampın 9on günü ameli ola­ rettir. Bu odacıklar kahve ocağı ite pâdişâhı
rak yapılır, burada alınan notlarla yıl içinde­ eğlendirmek için havuzda tü rlü yüzgeçtik hü­
ki nazarî ve ameli ders notla ortalam ası ile nerleri gösteren Enderun oğlanlarının soyun­
sınıf geçilir. ma yeri olarak kullanılmıştır. Salonun iki dip
Son gün ve gece — Talebe cem iyetinin köşesinde birer küçük güzel çeşme vardır. Sa­
hazırladığı bir eğlence yapılır. Bu eğlencede lon kasrın içi şakır çakır altın yaldızlı nakış­
hocaların, subayların taklidleri yapılır, şiirler larla müzeyyendir: gayet güzel yaşmaklı bir
okunur, monologlar söylenir ve bir küçük ocağı vardır: geniş pencereleri bol ışıklı fe­
piyes oynanır. Müzik ile meşgul olanlar da rahlıkla korunun ilib l havasını kasır içinde
bir konser verirler. Y at borusu olmadığından de teneffüs ettirm ektedir.
eğlence geç vakte kadar devam eder. Ertesi Bu av kasrı İkinci Sultan Hahm udun en
gön kampda alınan teçhizat ve silâhlar tes­ sevdiği yerlerden biri idi: bakımına gözde si-
lim edildikten, ve son öğle yemeği yenildik­ lâhdarı Giridli Ali Ağayı m em ur etmişdi. Ali
ten sonra, kamp komutanının bir hitabesi ve Ağa velinimetine burada sık sık ziyâfetler ve­
umumi bir geçit resmi Ue kamp sona erer. Bu r i r ve bu vesile İle havuz başında, devlin en
dakikadan itibaren erler serbesttir. seçkin lıânende ve sazendelerinin iştiraki ile
1940 yılında, Genel Kurmaylıkça kamp­ büyük musiki meclîsleri kurulurdu; bâzan
lar kaldırılan», ve yerine Üniversite ve yüksek sâzendeier bir kayiğü. hanendeler de başka
okul talebesinin bağlı bulunduğu askerlik şu­ U r kayığa biner, üçüncü bir kav:ğa da rak­
besince teçhiz edilerek mahalli birliklerde 60 kas oğlanlar bindirilip havuzda saz, şarkı ve
günlük bir talini devresine tib i tutulm ası uy­ ra kıskı dolaşırlardı, bilhassa geceleri, meşa­
gun görülmüştür. lelerle pek hoş bir sahne olurdu.
Mıhımı'! ödll Enderunlular pâdişâhı eğlendirmek için

http://groups.google.co
A.VMSÎ.OPEDİ5İ — 1435 — a v asa C a K A Sfll

birbirlerini gaafil avlayıp havuza atarlardı, bir mn su oluğu gibi en basit bir bakım görme*
seferinde mösâhib =dalkavuklardan Abdi Bey mis. meşrutiyetin ilânında da âdi poletikacı
J ttv u » düşürül/u üş. yiızme bilmediği İçin bo­ mücadeleleri ve harb felâketten arasında
ğulmasına ramak kalmıştı. e tra f ise Abdi Be unutulmuştur;
yi boğulma taklidi Ue şaklabanlık yapıyor zan­ Hiriuci C-iban Harbinde Ayasağa Kasrın­
nederek adamcağız dalıp çıktıkça kahkaha­ da açıla» Süvari KiiçUk Zftbit Mektebi emri*
larla guJmiişdü, nihayet iş anlaşılmış, ve Ab­ ne verilmiş, u günden zamanımıza kadar da
di Bey kurtarılmıştı Yine o gün saray dilsiz­
asker işgalinde bulunmuştur; ve alelâde hir
lerinden yüzgeçlJği Ue m eşhur şchbnz bir oğ­
baraka gibi kullanılmıştır; 194? de pek İta-
lan Padişaha hiiner gösterme maksadı ile ha­
/.in, yürekler sızlatan bir hâli periş&nîde İdi.
vuza dalmış, fakat uzunca bir zaman geçtiği
halde su yüzüne çıkmamış idi, m eğer delikan­ Bih|. : R£K vc MıızaJfor Kwo. Gen Nnlu U M 7|;
M it» ilyas. V e b a > il L eiâih Endcruniye; Melun**
lının ayağı havuzun dibindeki ıskaraya g ir­ AÜ Akbaj-, Ge£İ Nuiu M059J.
miş. b ir tdriü çekip kurt&ramaınış, boğul­
muştu. Çok iyi yüzme bilen enderunlular ta ­ AYASAĞA KASRI —. Maslaktan Ayasaga
rafından cesedi m ûşkilât ile çıkarıldı. Sultan köyüne giderken 90) tarata düşen ve Haznedar
Mahmud o günden sonra havuz şakalarını ve Çiftliği diye anılan erazide İkinci Sultan Mah­
oyunlarını yasak etti. mut! tarafından kurulm uş bir dinlenme kas*
İkinci Sultan A bdâlham idin uzun saJla> rıdır; zamanımızdaki bina AbdiUâaz devlinde
natıttda bu giızeİ kasır alelade bekçilerin elin­ yapılm ıştır; Suttan Mahmud yapısı elan kas­
de metruk kalmış, dam ının kirem idi, saçağı- rın tem elinden yenilendiği bellidir; eski kas*

A y m iıı A* K o n
(Resim: Salih Slaaa)

m/group/merakediyorum
AYASA&A K0YT — IMS — İs t a n b u l

rın bir yangın ila harab olduğu d i tahmin iki ü rik ile gidilir; yaya olarak Maslaktan
edilebilir. A bdüliıöıir yaptırtLığı bugünle il yirm i dakikadır.
kasır iki kaîlt. alttt geniş bir mermer taşlık Şeylanderesinin indiği a n la rd a ve Aya-
ve örtünde de geni» bir sefa üzerine dörder­ sağa d e m in in iki b o y u n a dağınık bir
den « k iı odadır: bilhassa üst kalın attın na­ köydür Has hüviyeti U r sağmalcı köyİd olan
kışlı tavan tezyinatı geçen asrın en nefia iş­ Ayasağa köyünden Ayasaga deresi bo y un a
lerindendir. en a* y anm saatlik tü r m esafede bir büyük
İkinci kata muhteşem bir m erm er m er­ m andırada Ayasaga m andraıı adını taşır.
divenle çıkılır; merdivenin etrafında her biri Köyden çıkıp d ere boyunca ilerliyerek bu
dört ince vc renkli m erm erden yirm i dört *fl- m andıra önünden geçen U r yol Ayasaga kö­
lun gnıpu »ardır ki »on derecede zarif vc lâ­ yünü Şeytanda*! ve Tabya « u tla n üzerinden
tiftir Bahçeköyüne bağlar; Maslak - U tiaye şose­
Yine Sultan Aziz tarafından bu kasrın siyle yukarı boğaza; I h ıla lı • tU ğıthan* şose­
y8z metre kadar (im alinde üç k atlı »e b er si ile de K igjthaneye ve dolayuiyte Halice
katında dörder oda bulunan «« dış görünüşü bağlıdır.
yıldızdaki Şale Köşkünü b ât ırlatan ikinci b ir Köye b iri şark, diğeri garb kenarından
bina yaptırılm ıştır ki mutfak Ue m aiyeti (a h i­ g irerek köy m eydanının az ötesinde birleşen
ne «dalarım ihtiva etm ekte idi. Şeytan D eresi ve Ayasaga Deresi yaz ayların­
Bu iki binanın az aşağısında, vadideki k a n ı da, bilhassa kurak geçen yıllarda susuzdur;
içinde yine bu Ayasâğa k a sn m üftem itttm - Ayasaga D eresinin kaynaklan Şeytan Dağı ile
dan «on derecede güzel bir av k a sn ve önün­ Tabya » rila n n d a d ır, Şeytan Deresi yalağı ise
de büyük b ir bavuz bulunm aktadır IB.: Aya- Eahçeköyünc k ad ar uzanarak ve bu köyün ke­
ıaga Av Kasn}. narın d an geçerek bendlere ulaşır.
Ayasaga köyüne otomobille, Maslağa ka­
Birinci Cihan Harbinde Ayasaga k asn ve
müştemilâtına, süvari küçük Zâbit Mektebi d a r otobüs ondan sonra yaya veya araba ile,
p aıartesi giinleri köyün içine k ad ar Mr sefer
yerleştirildi; bu mektebin burada n e zam ana
kadar kaldığı tesbit edilem edi Harbiyede Sipa­ yapan kaptıkaçtı ile gidilir.
hi Ocağı yanında bulunan Süvari M ektebi 1638 A yasaga köyü. İstanbul Ansiklopedisi
de buraya naklolundu; bu ikinci askeri m ek­ adına 1947 ağustosu başında ziyaret edildi­
tep Ayasaga Kasrında 1941 senesine kadar ğinde aşağıdaki m alûm at toplanm ıştır:
kalarak bu tarihte Konya vilâyetinde K ara­ Köy 70 hanedir; nüfusu, yazın bahçeler­
man k a tu u ıa naklolundu, kasn1 ve müşteml- d e çalışm ağa gelen yabancı rençberler, ay­
lii; kümen boş kaldı, kısmen d e küçük « t e ­ lıkla tutulm uş yabancı çobanlarla beraber 400-
ri birlikler taralından işgal olundu. 1947 de 450 arasındadır. K öylünün büytjk b ir eits^n-
Konvadajı tekrar lstanbula getirilen Süvari yeti sağm alcıdır; az mikdarda. da bahçıvan
Okulu yine Ayasağa Kasrında yerleşti. 1959 vardır. Köyün dört yüzden fazla mandası, bir
da, Türk ordusunda süvari sınıfının lağvı ve fn iid ar da ineği, bu arada bilhassa kıymetli
motorlu tur tellere inkılâbı kararı üzerine S ü­ K ırım inekleri vardır, lstanbula günde 800
vari Okulu da yavaş yavaş birliklerini tasfiye kiloya kadar s ü t göndeıir B ir vâdide kurul­
etmekle vb Ayasaga K asn île m üştem ilatını muş olmasına rağmen, havadardır; Karadeniz-
boşaltmakta idi. deu Şeytanderesi boğazı ve C endere boğarı
M rtm * Ali Akbay yolu ile gelen serin bir bava cereyanı Ayas­
aga köyünü yalayarak geçer. Suma vak'alan
AYASAGA KOYC -— Boğaziçinde, Istin- gayet nadir görülür; köylünün büyült bir ek­
ye, İle Em trgin « ta u n d a k i tepelerin orta­ seriyeti için ömrü tabî! 70 - 80 jıw ım t»dır-
sında, Şişli - Büyükdere ıslaltınııı ûzerm dati Pek az olan fukarası, civar fundahtiardan ça­
ila-eLaJt mevkiinin garbında, fia y lım lıı ıj ve lı keserek İstanbul fırınlarına indirirler ve
Ayasaga deresinin teşkil ettikleri çatalvldide, bununla geçinirler. Camü civarında mermer
kurutuşu On beşinci 15l t io b U tiiu vanan bir bir nam azgtln, köy meydanındaki büyiik t i r
köydür. Maslak - K igıtbane nsm lıı 1ı 1 ı j r v çm ar altında köy a n d ığ ı p a r asiyle yaptırılmış
lan biri yaya, diğeri araba yohı olmak 8 » r e «« bu sandık iradı tuğla yapı <*mlz ve hava­

http://groups.goog le.<
A K ftK U lK M B t — 1 437 _ a y a s a û a kA y O

dar bDjâk^e bir U f lutıroi. 9tt bakkalı, ca- Ilım ıdiye m yunun kaynağı. Ayasaga kö­
mân müsakkafatından bet nnl^1 Wr İlkokulu yüne İki kilometre ma n tededir; köylü, köy­
vardır Bu »alırların yazıldığı sırada Uyun lerine m getirildiği tık ıM e 4000 lira kadar
kahveciliğini. mubtar Salih B ıjinnın karde­ nakdi yanlımda botanabtleceklerini bUtUmtîf-
şi Sami Bajan jıp ın a tb KİL İstanbul Ansik­ ler. fakat Sular İdareni Müdurhıftukdefl. I*-
lopedisi adına z ly u ttc glditdljliıule.'latcnilın tanhul fehrı «unntuk derdi tekerken «ahir
m attm at ihtiyar heyeti itasın d an Niyazi Onar civarı köylere su verilemiyecegi cevabı varil­
İle korucu Mehmed tlk e n 'd e n alınmi|tır. in ifti Knytin ihtiyacını kuyular karııiar; hali
Koyun zenginleri re b a y tın sağmalcıları vakti yerinde olan köylülerde, (la midiye Kİ
olan Mehmed Ali Bay»ran. İsmail Eaen. Feh­ yunu suculardan para İle alırlar IVlnd Ab-
mi ogu than günde ISO - 200 kilo arasında süt dıilhamid. dvar tepelerin birinde bulunan bir
istihsal etm ekte idiler; bunlardan Mehmed kaynaktan köye au gelirini) ve k ıç meydanına
Ali Bakaran ve İsmail Esen ayni zam anda alü köşeli bir dc meydan çefmeai yaptırtmq-
büyük bahçe sahiplerid ir Köy hududu için- tı. Fakat on - on beş («ne kadar evvel bu to y ­
deki dlger büyü* bahçelerden biri Ali Sait nak kummuş, köy susuz kalm i|, topaç de
AkyıMıza. d i|e ri F e n l Çendereye aH olup harabiye yüz tutm uştur
kendileri köyde ikam et etm iyorlardı, biri Is- 70 haneli Ayasaga koyu İçin e le k tri# de,
tanfculda, diğeri Feriköyde oturm akla ($• asrım ızın h ir giinlilk h ay at ihtiyacı olarak ka­
Bahçe m ahsullerinin başında s eta e , seh- bul etm ek lâzım dır, kaldı k i, telefon bile.
seln d en fasulye, domates, patlıcan vc biber Ayasaga köyü için çok faydalı b ir if yardım ­
gelir. cısıdır: B urada, köyün, Bliyilkdere - ŞlfU as­
Ayasaga köyünde yavaş yavaş arıcılık da faltına, yaya olarak 20 dakikalık b ir mesafe
taammüm etm ekte olup b u nların a ra m d a n da d e bulunduğunu, Ayasaga yolu kavlağında da
yQı kadar kovan ile b aşta gelen korucu Meh b ir telefon m erkezi bulunm adığa» düfiknmek
med Ülken idi. 1947 de. Ayasaga kSyünlin liıım d ır.
batlıca ihtiyacı iu ve elektrik idi. B iU .: KKK » Jtıu affcr E mmi, f in i Nota.

ipm/group/merakediyorum
* KOVI -JAM1I 1438 — IST A N B C l

tV tS A C .l KÖYİ CAMİİ — Ayasaga aslısını değiştiren birçok tam ir gördüğü tah­


köyünde. köyün ortasındaki meydandadır. min olunabilir. Mihrabı üzerinde tabla üze­
Çok eski olan bu köyün kurulduğu ta rih 1es rine kabartm a olarak oyulmuş ve «ketebehu
bit edilememekle beraber, bu camliıı ilk ya­ Abdüimecid bin Mahmud» imzasını taşıyan
pısının köy ile m uasır »Idugu. Wç olmazsa -Küllemâ dahale ale y h i zekerlyyel tnlhrah»
köyün kuruluşundan az b ir m üddet sonra. On levhası ile ayni imzayı taşıyan ve ahşab min­
beşhtei asır sonlarında inşa edildiği m uhak­ berin takı üzerinde bulunan yine ahşab üzeri­
kaktır. Köylü arasında cam iin banisi olarak ne k abartm a ^Kelimei Şahadet» levhası, gös­
tanılan bir Muhiddin Efendinin hâtırası, ca­ te rir k i. bu cam i Abdülmecid zam anında bir
miin içinde, m ihrabın solunda duvara asılmış tam ir görm üş ve bu hüküm dar, cam iişeritc
b ir levha İle de tesbiı edilm iştir. Bu levha, el yazniyle iki levha hediye etm iştir.
aydın olarak görülm ekledir ki. Osmanlı im ­ Cam iin bugünkü yapısı. Ikinei Abdülha
paratorluğunun başttefterdarlığına k adar yük­ m idin eseridir. Dış kapısının Üzerindeki m er­
selmiş Olan bu Muhiddin Efendinin k abir la$ı m e r üzerine kabartm a talik h at ile kitâbesi
kitabesinin kopyasıdır: kabrin n ered e olduğu şudur:
tesbil edilem em iştir; levhanın m etni şudur: Z iynet efzayi m akam ı hiU feli islâmiye ve
erik e pirâyı saltan atı seniyyei Osmaniye Es-
d üv el H allakül-bâki
su lta n lbnüssuH an F-SSUltanöl-gazi Abdülha-
Hudavendigâri esbab cennetm ekan ve tir* ınid H ânı Sâni H azretleri tarafı eşreflerinden
dçvsâşiyan Ebülfetb Sultan Mehmed H an G a­ İşbu cam i ittisâlinde b ir m ekteble bera­
zi âlğyhel-rahm ete velgufran H azretlerinin b e r b in iifyûz y irm i d ö rt senei h icriy e^ cemâ-
sad n Mlieri Candaravi K ara H alil P aşa Ta zel-ulSsında m üeeddeden in şâ edilm iştir.
eüddmi K ürdi dimekle m âru f veziri asa r nâ- 1324 (M. 19061
îlria evlâdı k ıra n la rın d a n Olup Sultan B a y a - Cami İk in ci AÜdültıamid tarafm dan bu­
2 id Han tâbe serâiıU m erhum un zem ânı saa d
günkü şekliyle m üceddeden ihya olunurken,
ahleranlarıuda S e rd in (D eltei'dârıı şıkkı evvel eski yapıdaki A bdülm ecid
olan Can daracı z£de Muhiridin E lendi ru h i- levhalarının te b e rrü k e n yer­
çiin rlzacın-lillihi taaîâ elfâtihâ.
lerin de m uhafaza edildiği gö­
Ayeti m i'rar ulıiu l.in h ana rülü yo r. K ârgir yapı, d 151 ba­
«Ve m en ilnhale kâne â m in » danalı tu ğla m inareli, m ina­
H. B9B (M . 14*2) resin in m erdiveniyle şerefesi
Az ileride bulunan C am lara boğazının da dem ir, d ö rt d u var Üzerine ki­
adı, HaLil Paşaya, hiç olmazsa bu M uhiddin rem it ö rtü lü , yanında im am ­
Efendiye bağlanır. Camiin ilk yapısı hakkında lara m eşruta ahşap b ir ev,
hiçbir şey söylenemez; asırlar boyunca şekli b ir a h ş a b m e k t e p ,

tutyîi Camii
(JtCSİVU H&5TOI)

http://groups.google.co
AVCİKLDPEDtSİ — 143® — AYASOFYA

ve yine müştemilâtından olup chrlki mualll Bu Uk kilise hakkında bilgimiz az olmak­


ıriiA£ meşruta b ir ev t hu satırla rm yazıldığı la beraber, bunun o zaman yapılan kiliseler­
arada bir kısmı f '.ltp . köy ocağı. bir kı.l de olduğu gibi duvarlar k ig ir vc damı ahşap
mı da köy muhtarlığı ittihaz edilmiş diğer bir bir bazilika olduğunu biliyoruz. O zaman eski
i ev bulunan küçük, bol ışıklı. lei tertem iz bir Aya İrini kilisesi d« nırvcuttu. Bu yeni kilise
1 ibaıtetgâhtır. İkinci Abdttlbsmid. t-amil lbya şehrin diğer kiliselerinden büyük olduğu için,
ederken, camiin arkasına düşen kiiy meyda­ kendisine bûyiik kilise mânasma ille g a li Ek.
nın] da bir meydan çeşmesi yaptırım ıştır ki, fciisia» ismi veriliyordu. Kilise sonradan E k i­
çeşmenin ve camiin köy içindeki durum una, nimi Selâsenin ikinci şahsı • Oğul - un bir vas­
çejmcnin civardaki tepelerden h a m d e bulu­ fı olan .T h e a Sofla» ismini aldı, sonradan da
nan kaynağına kadar >u yolunu gösteren, ve Ayasofya'ya çevrildi. Tabii bu Ayasofya ismi­
bu su yolunda bir bozukluk olursa ne suretle nin Komada II. nci asırda yaşamış ve din uğ­
aranıp tam ir edileceğine d air mufassal bir runda fl'.ınüş olan Sofia İsmindeki kadınla alâ­
izahnameyi ihtiva etlen bir kroki de, camiin kası yoktur.
mihrab duvarına, m inberin yanm a asılm ıştır. 404 d e İstanbul Piskoposu bulunan, be-
Camiin içinde, hepsi yine ta h ta üzerine ISgati ve dini müsamahasızlığı ile tanınmış
kabartma İsmi Celâl, İsmi Resul, Ciharyarı olan Yuanis Hrisostomos t.Iean Chrysostho-
giisn levha lan, kadınlar m ahfelinde *Yâ Haz* nıos) un İm paratoriça aleyhindeki hücumla­
retl Bilâli Habcji» vc bir «Besmelei şerife» rından bıkan İm parator Arkadlos IArcadiııs)
tkinel Abdiilhamid devri sanatkârlarından kendisini 20 Haziran 404 d e nefycdince ahâli
hattat Hakkı Beyin eseridir. Camiin duvar ayaklanarak Ayasofya Kilisesini yaktılar
tezyinatı arasında, imzasız, tuğra şeklinde (Chron, Pasc, Bonn 1.531ı. İm parator 11. n d
bir de «Şefaat yâ Resulallâh» levhası vardır.
Teodosios (Thiodosius) m im ar Ruffinos’a k i­
Minberi, vaiz kürsisi ve kadınlar mahfoii liseyi yaptırm ak vazifesini verdi. Kilise yine
ahşab olup açık filizi yağlı boya ile boyanmış­ basilika stiü nd e yapıldı. Bu Kilisenin kalıntı­
tır. Camiin altı sarı pirinç şam danı, ikisi İek ları 1936 da yapılan b ir kazıda meydana çı­
ikisi çift çenberli d ü rt dem ir top kandili, o r­ karıldığından. bu husustaki bilgimiz daha t e ­
tada bir küçük billûr avizesi v e b ir d e dolaptı ladır. Binâ beş nefli idi. Beş ayak merdivenle
saati vardır; köyün elektriği olm adığı için çıkıldıktan sonra, önü sOtunlu b ir «propyle*
, petrol lâmbasiyte aydınlatılm aktadır [Ağustos y e geliniyordu, ve ondan sonra binâya girili­
; 1947). yordu. Kilisenin birisi İm parator kapısı olmak
i Cami, son defa, Evkafın 300 liralık bir üzere üç kapısı vardı. Kazıdan alınan netice­
| • yardımına köylü tarafından eklenen 2500 lira lere göre yapılan hesapla, binanın eninin 60
i İle tam ir edilmiştir. m etre k ad ar olduğu anlaşılm aktadır. Şimdiki
Bibi : KEK ve Muzaffer Esen. Ged Notu. Ayasofyayı tehlikeye düşürm ek İçin kazı şar­
!
• AYASOFYA — Roma Şark İm parator­ ka doğru uzatılm am ış, bunun için binanın
luğu devrinde isU nbulda yapılm ış olan en uzunluğu hakkında b ir rakkam tespit edilme­
büyük Kilisedir. Bu bina 537 d en 1453 e ka­ m iştir. Bu kilise o asırda lstanbulda ve Ro-
dar 016 sene kilise olarak halm iş, fetihden mada yapılm ış olan diğer bazilikalar gibi ah­
1631 senesine kadar 481 yıl Cami olarak İs­ şap dam lı idi.
lâm ibâdetine açıtmış. 1934 de A tatürbjuı Kilise 10 ekim 41S da ibâdete açıldı
em ri ile miizeyc tahvil edilmiştir. (Chron Pasc. 592). Bu ikinci. Ayasofya 415 den
Ayasofyanm inşasını İm p a ra to r büyük 532 ye kadar şehrin en büyük kilisesi olarak
Konslanlin’e atfeden m üverrihler. Teofanas, kaldı. Fakat zulüm gören, devlet büyüklerin­
Nekeforos. Gramerci Leon gibi daha. fa 2İa d en hoşnud olırııyan ve m ikdarları pek çok
VII. inci asırdan sonra yagıyanlardıç. Daha olan ınonofizist (monophysisto) ler 532 d e Hip-
evvelkiler, boşta Sokrateslflist. Eccl/jlastkjııe) podrom 'daki partilerle birteşerek tarih te Nika
olmak üzere, bu binanın oğlu Corutans ta ra ­ ihtilâli denen ayaklanmayı yaptılar ve 13 -14
fından inşa edildiğini ve kib;enın ibâdete ocak 532 de diğer bezi binalarla beraber bu
açılmasının bu devirde, 15 ekim 3E0 tarihhı- kiliseifl de yaktılar.
yapıimış olduğunu yazarlar. im parator Justinyen’in tahtı tehlikeye

m/group/merakediyorum
AYASOFYA — Î4 4 0 — İSTASEVL AS&İKLCPEDL'U

girmişti kİ, Jıulinyen*! 2cvc&si Tıtfırîora ıTlı*>* h*T gîin daha ıdyacte iş çıkaran ekibe bir mü­
odoraJ tun s m i ve kumandan: Bc.Ii&arioR’un kâfat verilerek r-kabet gayretinden istifade
mahareti &unarmiştı. edildi. İm parator butisn villlerc. kendi vil&yeV
26 ocakta ihtilâl kanlı bir s u r e t l e bastı* (erinde mevcut kadim bara belerdeki et» güzel
n l d ı; faka? A y aso fyad an huşhn, Z aks'.p İli p rç a lu n Ayasofyada kutlanılmak üzere Istan*
m am ı, A ya - Jriîii Kilisesi ve İninim y a n ın ­ bula göndermelerini emretmişti Ruftun İçin
daki Saıuson toratâftane*/ vo drgc/' iki basili* fcv\sia w yüktü oton IJy/kog’un fKpuâag yanm
mine b!:ıa.sı d a ta h r ip edilm işti. aıînsının) ^ ıK sahillerindeki Lk'lkls harabeleri
İmparator Jıısttnyeıı 2S şubal 532 de oîıral: ü.v-ıv Kfesur, Bnaibek ve diğer şehirler-
Ayaaofyayı yeniden yaptırma?* Uajladı. Ki­ de Mevcut ı-fct Htadftteftlcki sülünler, gltool
lisenin. Kııdüs'de llaxrctl Süleyman Uırnfm* m ermerler, ırnkU UşJar Aya v iy a d a kulla­
dan ysptlnnf oUn E betten daha büyük ve nılmak îıatru gönderildi. Uufifm biuamnxemin
ilaha müzeyyen elmasım istiyordu. Bunun re duvarlarını kaplayan giixcl lıcya* m erm er­
için mabedin evvelce işgal ci tiJi saha yeni l>* le r Marmara adabından, yejil somakiler l|ri*
ffmlikierie büyfffükîtf, biaâ ssJtİfihti bunları boğa iEübei) &festaâ$n, petabc merroerfer
ulmalc istemediklerinden türlü türlü çare­ Afy onka rahisar civarındaki Syna'U’dan, s a n
lere baş uiruUrr.lt bunlar salın alındı. Kili- m erm erler de şimali Afr&adan getirildi, bun»
senin ieşssma derhal taşlayabilmek için yan­ dan evvel iki defa Ayasotyanm yandığı naza»
gın aabasmm tamamiyle tOinkJetilmesinden rı dikkate alınarak yeni İnşaaLa mümkün ol
veigeçilerek saha dtijeJtrldi. bu su rrilc yeıü dug*ı k adar ahşap m a te m e kullanılmaktan
kilisenin zemini eskisinden 2.5 metro kadın çekinildi Kapılara bronz kaplatmak suretiyle
yüksekte U ldı. bunların y a n m *
Biaânın inşası tehlikeli azaltıldı;
vaziyeti büyük bir bütün inşaatta taş
mateuıatlk â l i m i ve tuğla kullanıldı.
olan Tratles'EI (Ay- Ta$ y a ta n esas
dmltı Arıtemios ayaklarda duvar «s
lAnttoemius) Ue o zemin kaplamala­
devrin en büyük rında kullanılarak
miaısrt o/an Mi- btnâ gayet fcuwelli
Jet’li l/idoros’a ve- olan Bizans harcı
t Udi, ile birbirine rapte­
İmparatorluk dilen tuğlalarla ya­
dahilinden lopla* pıldı, kullanılan
naiı bin u9ia re on* tuğlaların üzerinde
bin amele bu inşa­ yapıldıkları atölye­
atla görevlendir*] < lerini gösteren Ma
dj. Bıınfar iki t ı s ­ gale. Ekklhiios ve­
ına ayrılarak her ya Mama*. Domo*
birine binanın bir
nos. Tifon, Pres-
taralının inşası va
biteres. M a n o s .
altesi verildi; ame­
K o n .s t a n ı i no*
le ve ustalara» kaç­
p o l i s İsmini
mamaları ve çalış­
malarını;! durma* -...■AıUiır şeklîlerde
ması İçi» kendlle taşıyan damgalar
rine yevmiyeleri görülmekledir.
muntazaman veri* t nı p a r a-
liyordu. Kilisenin l o r u ıı mütema­
bir an evvel bilme­ Antofjm di takip ve teftişi
linin temini için dc 'Olbmartıı mbnlrriiKİj'i)» ve islerin bir an

http://groups.google.com
AYA40TYA — 1442 — SM.VSVL

e m i Ütmesi fcakkuadaki emirleri. kullanılın Ayaıafymm açılma ocnatm l 37 to k


4 0 Ü lfetinin bdyuklUftd nycuindc inşaatın 537 de yapıMt ıPrecapios. Bonn de Aedrif. I‘ı»
bej w ıw an ay « t İki gttn u rfın d a bitirilmesi İmparator bir lafer arabasiyle (imdik! Ay».
kabil oldu. *ofy» meydanı yerinde lw tcnun AufiMtemt
Yeni mabedin görflıutfil bugünkü d if gö- meydanından geçerek kiilaeııia A trru n u u
runiisterı farklı idi; kubbe şimdikinden yirraı- girdi; bütün devlet e rk in i kendisini takıp
bir kadom (4.35 ınetreı kadar daha alçak ve
elliyorlardı K apının ortasında bı*U Patrik
basık idi. binaya bugün kaba bir {«kil veren
Monas olmak iuere şark kilisen erk in i tara­
hariçteki payanda duvarları yoktu, bunun için
fından karadandı, bu suretle n a rte ı'e ge(Udı,
binama (ÜJ lUıe11i|ini ve tczyinitını görmek
kabil oluyordu. asıl binaya girerken hilkiiroclin kiliseyle ınü*.
rsk oMu&udu tfâetermek içirt le^nTai kaidele­
Jıuiinyen makiadımfa muvaffak olmuş­
rime uyarak İm paratorla Patrik d ele buuttan
tu; imparatorluğun butiitı varlığım ve .imkân­
larını s a r f tta tk , kendi azim re zekisinin İçeriye girdiler; sSylendijin» gore İmparator
mahsulü olan bu binayı inşâ ettirm iş, bir ja- Kiliseden içeriye girince mabedin hajm etl
heser olan bu mabedi yaptırm aya ve ismin: karşınınla heyecana dilemekten kendisini ala­
ilelebed muhafaıa ettirm eye muvaffak oltnuv m am ış Patriğin elitti bırakarak mabedin mlfa-
tu. Yapılan hesaplara nazaran binayı
şimdiki para ile yotm ij De; milyon da­
lar kadar b ir servet sarfedilm iştir. Fa­
kat Jııstinyen bu m e b iz i bulabilmek
için yeni vergiler koymaktan da çekin­
medi.

http://groups.göogte.c<
a n su o opem si — H4S — AYASOFYA

rabına kadar yürümüş ve etleruu kıldırarak ıtıau ve SU inu n boyunda yine attın ıBliyilk
Cenabı Hakka bfiyle bir binayı yaptırmak fır­ KaratAnllne atfedileni bîr salip butunu yordu,
satını verdiğinden dolayı tefekkör elmi|Ur, l’roknpios bu fcuımda bulutun eçyadaki gıimût
ve <Ey Süleyman, seni geçtim'.» diy» hafcır ağırlığının lUbii biraz Çula mOlnUıgaU olarak)
mıhtır yirmi bej but &ilo olduğunu sAyler ÜOT ta­
Bugünkü tetkiklerden anlatıldığına güre rafta altın ve elimli* vazolar. brueanl perde­
mabet o am a n hakikaten uıuhlejera İdi, yep­ ler v f » ire bulunuyordu Asıl binanın garbın­
yeni re parlak bir halde olan ronklt mermer­ da bir iç n arin , buna bitişik olarak lnr d i|
ler y u şeflerin ve n .ırtn 'in tavanlarını kap narteıc ve bundan sonra derlnli|î olıu m etre
layan mozaikler. tunç ve günttt* levhalar kap­ olan atrium vardı Burası mermer kaplı idi;
lı, altın yaldızlı kapılar, fevkalâde güzel ku­ »V tarafı revaktı idi. ortada nlrium <phıall>
tanlar ve bunların inerindeki m erm er tezyi­ bulunuyor, ve bunun inerinde gerekle ulara»
nat binaya erişilme: bir güzellik veriyordu; •Mabede girmeden yalım ellerinin değil kal­
(iç son cetnaıl mahalli ı içeriye girmeye yara­ binizi de lem ldeyiııib yazısı vardı. Bu yazı
yan büyük im parator kapısının çerçeveleri v? gerek sığdan sola, gerek «ılıtan safta aynı su­
kapının gümüş levhalarla kaplı olan kanatları re tle okunabiliyordu.
tamamiyle altın yaMulı idi. Mihrapta rahip M abedin'açıbg günü binanın infâsı fa­
iere mahsus mukaddes mahal ile asıl kiliseyi lnameyle biunemfc utması muhtemeldir biç ol­
birbirinden ayıran şebe­ mazsa bflzı mozaiklerin İmparatorun halefi
ke tamamiyle gümüş­ ikinci Jüst'-n zamanında yapıldığını bitiyoruz.
tendi; bunun arkasında Jııstinyen Ayasolyasında muhtemelen insan
altında a b ın mukaddes resimli mozaik yoktu, çünkü İmi d erin le impa­
ratorluğun en zengin t a m olan Mısır ve Sn-
rivede Monophysiste'ler bliyük bir ekseriyet
teşkil ediyordu- Imparatoriçe Theodara inan­
cından veya imparatorluğun menfaati iktizâsı
anları açıkça himaye ediyordu: Bunun için
sonraki devirlerde mevcut olan ve Iko-
ııoklastlar (Tasvir kırıcılar) devrinde tah­
rip edilmiş olan mozaiklerin Jualinyenin
halefleri devrinde yapılmış olmaları
muhtemeldir. Esasen Prekopios'un Aya-
sofyayı tasvir erten yakısın­
da da bu gibi mozaiklerden
bahsetmeme!:! de sayanı
dikkattir. Bununla beraber
Jııstinyen devrinde büyük
sarayda Uz. Meryem ve
tsS'yı ve kendi zaferlerim
gösteren mozaiklerin mev­
cut olduğunu ve bunların

GılılM)

jm/group/merokediyorum
AYASOFYA — I4 - M - - İSTAN BU L

tasvir kırıcıları devrinde tahrip odlJ.filJff o ldu­ m ihrabı tam am iyle ta h rip e tti, in şaatın ziafı
ğunu da biliyoruz, bu s u re tle m eydana çıkm lftı.
Kuhbey* gelince- Bazı m ütehassıslar bu­ İm p a ra lo r Jıu tin y e n , m abedin m im arı
nun bugünkü gibi bir kasnağa değil, m adal­ lz ido r'u n yeğeni g e n ; Izıdo r'u celbederelt
yonlara dayandığı fikrindedirler: h e r halde bu kubbenin tam iri vazifesini ona verdi. Bina­
kubbe çok basıktı. Bu büyük siklet h arçları nın itışaast esnasında am cası ile çalt^mış olan
k lfi derecede sertlenm iş olan d u v arlara o tur- bu m im ar kubbeyi tetk ik ed erek inç S ed lln uf
tBİmu{tu; 6u « n iy e tte m ib ed iu yan tazyikleri olan k ısım ları m uhaiaza partiyle bu basık
büyüktü, m abedin ya o zam anki İm kânların kubbenin yenid en yapılm asına im kân olm a­
kifayetsizliğinden, veya yapılan hesaplardan, dığını an lam ıştı, çunk u kubbenin yıkılm ası­
t u tazyiklerin kuvvetinin tanı hesap Edilme' nın bu basık kubbenin çok büyük olan yan
mis ve buna karşı alınacak tertib at îesbit edil­ tazyiklerinden ileri g eim ij olduğunu anlam ı?
memiş olm ası doby ısiyle bina btiyîlk sa rsın ­ tı. B unun için kubbenin yıkılm am ış olan k u
tılara karsı zayıf b îr vaziyette bulunuyordu, m ı da m uayyen b ir yüksekliğe k a d ar k esil­
b e tti de o zam anın tekniği, b inanın harici za­ di, b u rad an itib a re n yarını k ü renin açığı a r ttı­
rafetini muhafaza şartiyle bunu yapm aya kâfi rıla ra k 20 kadem (6.25 m etre) k a d ar yüksel­
değildi. Bunun İçin 15 A ğustos 553 zelzelesin­ tild i BU su re tle yan tazyiki azaltıldı. K ubbenin
den bina zarar gürdü, şark taki büyük kem erin istin at ettiğ i d ört asıl ayağı m esnet olmak
o rtası zedelendi; 14 Ocak 557 zelzelesinde bu üzere kule şeklind e istinad duvarları yajttı-
k esıer U m am îyîe çatladı; 7 Mayıs 558 deki rılili, yeni kubbenin çapı g a rp - şark istikam e­
zelzele ş a ık 'iu rre s in in b ir parçası, şark büyük tin d e eskisinden biraz daha küçük olm uştu
kem erinin ve buna dayanan kubbenin o ld uk ­ iB. Van N ice ve W Em erson, Hağia Soptaia,
ça büyük bir kısmı yıkıldı (M alalar. B onn th e Collaps o f th e fîrst Doım* Areheology.
489-4B6>. A ltında bulunan anbon ceboiûuı ve 1B51 a y rı baskı), 24 A ralık 562 de İm parator

http://groups.goog le.c
.p rjıts l — 1445 — AYASOFYA

pjtriic Eullryhus ile beraber mabe- raber sürükledi. Ambon ve ikonostasiyon bu


Ü.U ikinci afili; merasimini yaptılar ıC h rtjıı yığıntı altında harap oldular; parasızlık yü­
PSse, 677, Malalas. Bonn 493) zünden hemen tam ir edilemedi. Biiyük me­
Fakat bina statik bakımdan yine zayıflı, rasim ler Ayv.nısarayda ıBlahem a» daki Theo-
çünkü İmparator II. Basil devrinde 9 şubat tokos kilisesinde yapıldı. M&bed için pa­
868 tarihindeki zelzeleden sonra Ayasofyamn ra bulunamadığından bini 1354 e kadar bu
garp yarım kubbesi yıkılmak tehlikesine gir­ vaziyette kaldı, niblyct yeni bir vergi konu­
di: burası (amir edildi. Yine bu asırda Vene­ larak mimar G. Prella tarafından tim ir edildi
dik Dogi Orso Patricienu tarafından hediye ve İm parator Birinci Vuanis i ’aleologos'us
edilen bir (an ımuhtemelen 861 del binanın resm ini hivi mozaikler de bu sırada yapıldu.
garg. tarafındaki payanda duvarlarının üze­ Ayasofya XV. asrın ilk yarısında harap
rine yapılmış küçük ve dörtgen bir çan ku­ bir vaziyette idi. 1402 de Utanbula gelen Kaj-
lesine kondu. Bu çan kulesi 1878 de İstanbu- lilya K ırailjğı elçisi Cılajivo binayı çok harap
Ia gelen Fransız seyyahı G relofnun görmüş ve bir çok kapıları düşmüş, yerde yatar va-
ve resmini yapmış olduğu kule olmalıdır. V'iziyelte bulmuştu. Türkier İstanbulu aldığı
612 de Ayasofyanin cenubi şarkisinde bu­ zaman Ayasofya İm halde idi.
lunan pairikhâne binası yandı. 25 ekim 986 OSMANLI DEVRİNDE AYASOFYA:
daki yer depremi neticesi kubbenin bir kısmı
yıkıldı, duvarlardan birisinde bir ysnk hasıl 29 m ayıs 1453 do İstanbul zapLedildiğl
olmuştu, kubbe tehlikeli bir vaziyet arzetti- zaman Ayasofya camiye tahvil odıldi. Güne­
flndsn kilise İbadete kapandı. şin doğduğu tarafa hakan absid — mihrab
İmparator İkinci Basil, tam ir işini Tiridini Kâbeye tevcih edilerek yeni bir m ihrab ya­
isminde btr mimara havale etti, tam ir altı s e ­ pıldı: fakat cuma namazım burada kıldı.
ne sürdü ıLeon ie Dia ere, X, 10). Kubbe tam i­ Camie m uhtem ele» garp tarafında ve bU-
yük kubbenin kenarında bulunan kubbeeik-
rinde turalan iskele için on bin bezant a itu u
sartedildi. Mabet İS mayıs 994 de te k ra r iba­ terden birinin üst kısmı delinerek bunun ye­
dete açıldı. İm parator ikinci Romenos devrin­ rin e b ir tah ta min&re oturtuldu (K. Van Nice
de kolon ayaklan altın ve gümüş ile tezyin ve W. Emerson. Nagia Sopbia and the fırst
edildi. 1186 Consili patrik K rilinos’u n baş­ ralnaret ereeted afte r th e conquert of Cons-
kanlığında burada toplandı tontinople. Archeology).
Dördüncü haçlı o rd u lstanbula harben Bundan sonra şimdi tuğla m inâre diye
gird i|i zaman kilise insafsızca, sanki başka anılan güney batıdaki m inâre inşa edildi, ca­
dine ait bir mâbetmiş gibi yağma edildi. lJu> mi de tam ir edilerek şarktaki ikinci istinat
nastaslyon (şebeke) amberau İm parator kapısı- duvan yapıldı.
sının yanındaki altın yaldızlı gümüş levhalar, İkinci Sultan Bayazıd zamanında şimali
altın gümüş salipler, velhasıl kıym et ifâde şarki tarafındaki ince m inare yaptırıldı. 1506
edea her sey alındı. A skerler bu yağm a ite da camide buluuan Bizans mozaikleri badana
meşgul olurken rahipler dini eşya yağması ile edilerek kapatıldı.
meşgul idiler. 1261 de şehir Paleologos’lar ta ­ ikinci Sultan Selim zamanında camiin
rafından geri alındığı zaman İm parator VID. dört tarafını halk işgal etmiş ve yürüyecek
Mitael rahip ve mimar Ruçhas eliyle biııâyı gayet dm- yollar kalmıştı. Miivorrih Selânikli
tam ir e ttird i Garp cephesinde istinat duvar­ Mustafa Efendiye nazaran (Selânîki Târihi,
ları o zaman ysrpıldı. 1317 de mabedin şimal Malbal Âmire baskısı S. 120-121) binâ bir-
ve cenup duvarları kubbenin tazyiki ile dışa­ buçuk zirâ k adar b ir yana meyletmiş re yı­
rıya doğru meyletmiş ve tehlikeli bîr şekil kılacak bir hâle gelm işti Sultan Selim yanın­
almış olduğundan İm parator II. Andronikos da V lizerisı ve Ulemâsı ve SeraıimSram Has­
piramit şeklinde dört payanda duvarı yapa* sa Koca Sinan Ağa olduğu hakle camii tetkik
Tak hiniyı takviye e ttird i etti, etrafında sonradan yapılmış bütün bina
Buna rağmen 14 m art 1346 ıia şark yanal lann yıkılmasını em retti.
kubbesi yıkıldı, yanında bulunan büylik kub­ Camiin sag r e sol cetrtıelerfnin önünde
benin U r kısmını takriben sekizde üçünü be­ otuzbeşer arjınhk vor h&ll olacaktı, medrese-

om/group/merakediyorum
AYASOFTA — 1446 — tSTANBÇI.

r.ın etrafında u t z lrl genişliğinde lıir yol bı­ şadırvanı, ve 1155 de ımil&dl 1742ı Muvak-
rakılacaktı; orada bulanan miri Irir an bar bi­ k iıh in e İle Sibyan Mektebini yaptırttı.
nası yıkılıp kaldırılacaktı; kubbe üzerinde dian C a m i hicri 1224 dc (milâdi 1808i İkinci Sul­
tahta mfnire kaldırılacak, ünündeki payanda tan Mahmud devrinde 800 kc%<; kadar para
duvarı iisiıine yeni bir minare yapılacaktı; sarfiyle Um ir edildi ve hasırlan değiştirildi
cebheler önünde MU kalacak olan otuıbeşer Ayasofyanın saltanat devrindeki en bü­
aıfinlık yere yeni takviye pâyeleıi. göğüsle­ yük tam iri Sultan Mecid devrinde 1847-1849
me ayaklan yapılacaktı; Ayasofyanm itinde senelerinde yapılan tam irdir 6u büyük İş
dışında şâir tamire muhtaç h er y e r dikkatle Istanbuldaki Rus sefarethanesini yapmış olan
tesbtt ve tâtnlr edilecek, temizlenecek; bu ta­ IteljBn - İsviçreli mimar C. Fossati'ye verildi.
mirlerde dc yıkılacak biniların t®î w tuğla­ Bu tâm lr için lixıın gelen f>ara o zaman büâ-
ları kullnılacaktı. Bu höyük restorasiynn Mi­ v lris vefat etm iş olan sabık şeyhülislâm Mek-
marbaşı Sinan Ağanın nezâretinde yapılacaktı kiz&de Mehmed Efendinin beytülm ile kalan
(Ahmed Refik. Onuncu asrı hicri İstanbul servetinden tem tn edildi. Possali'nin yazdı-
hayatı?. gına nazaran Ukmir başlamadan kubbe Ve to­
Peçoviye nazaran (Cıld I. S. 501) lıicrl 980 nozlarda çatlaklıklar vardı. Buradan k ar ve
yağm ur suları içeri giriyordu, bina yıkılmak
senesinde İkinci S u l ta n Selim Ayasofya Ca­
tehlikesi aızediyordu.
mii Şerifinin kubbeyi azimesine ihtiyaten azim
payeler, iki m inire ve iki Sli medreseler. ve Tam ir iki sene sürdü, kubbenin dibi çift
kendileri İçitı medfen olmak üzere h i r türbe dem ir çem berle çevrilerek kubbeyi destekle­
inçi olunmasını e m r e tm i ş t i yici dıirt a£ır dış yarım kem er (arc-boutant)
kaldırıldı; b ü tü n kubbeler tam ir edildi, kur­
Ebübekir Behram Dıınüşklye nazaran
şu n lan yenilendi. Bilinci kat galerisindeki çok
U906I FaSih Sultan Mehmed mihrap, minber,
iğinm iş bulunan onüç sülün düzeltildi, sıva­
m im re, müezzin mahalli, mesçid ihdas etmiş,
la r yenilendi; m ihrap, m inber, mahfiller res­
tk inci Sultan Selim mihrabın cenubu { « iti­
to re edildi. B ütün kandiller vc galerinin önün­
şindeki bir şerefeli ıninirsyi, üçiir.cü su ltan
deki korkuluklar kaldırılarak bunların yerine
Murad da hattı glma.llBiti.lA nihayetinde şark
pek de güzel olm ayan ondokuzuncu asrın mo­
ve garbındaki Uü minareyi yaptırm ıştı. Bu
dasına uyularak Vİctorya stili kandiller ve ah­
tamir esnasında Andronikos tarafında ndan
şap korkuluklar kondu. Eski hünkâr mahfili
yaptırılan p'ıratnid şeklindeki payanda du­
yerine Türk-Bizans b ir stilde m erm er sütun­
yarlan da yükselmiş ve tahkim edilm işti.
la r üzerinde oturtulm uş yeni b ir hünkâr mah­
ikinci Selim tarafından yaptırılm ası em- fili ve hünkâr sofası yapıldı. Sıvaların değiş­
rolunan m inârelerin. kendisinin U r sene sonra tirilm esi esnasında m eydana çıkan mozaik­
vefat etmiş olduğu nazan dikkate alınırsa, ler takviye ve tam ir edildi. Ö zerleri bir şıra
üçüncü Sultan Murad tarafından ikm al edil­ veya boya tabakaslyle kapatıldı.
miş olduğu muhtemeldir.
Mâbedfn etrafını eskiden olduğu gibi
1717 de Üçüncü Sultan Ahmed zamaıun- yine birçok ahşab binâlar sarm ıştı ki. Fossall
Gunıtn sıvatan dökülmüş olduğundan bunlar pek nefis b ir sû rette bastırılm ış olan meşhur
yenilendi ve sekiz köseli sâde fakat mabedin albüm ünün 25 İnci levhasında bu evleri gös­
azameti ile ahenkli büyük top kandil konuldu. term iştir. yangına mâni olmak için etraftaki
Bu güzeİ top kandil Ayamfyamn 1847 - bu ahşaplar da kaldırıldı. Sadırâzam Mustafa
1849 tamirinde kaldırılmış^ yerine zamanı­ Rcşid Paşanın him m etiyle yapılan bu tâmlre,
mızdaki |o p kandil konulmuştur. Üçüncü Ah­ söylendiğine nazaran ikiyuz bin altın 1 i n ka­
metlin kandilini G. Fussati’nin yaptığı çok gü­ d a r para sarfedilm lşti.
zel b ir resimden tanıyoruz Ayasofya bütiln diğer İstanbul binaları
Birinci Sultan Mahmud hicri 115Z de gibi 10 mayıs 1864 deki bir dakika devam
(milâdi 1739 -1743} binaya bitişik olan ve devam eden büyük zelzeleden zarar görmüş
içinde otuz bin kitap bulunan kütüphaneyi, l&nıir edilmişti. Bu yer deprem i esnasında
1153 de Itıftıİdi 1740ı O nstüzitıcl asır Tiirk harap U r şekilde bulunm uş olan mozaiklerin
minıurl eserlerinin güzel bir numunesi olan bir kısmı da düşmüştü.

http://groups.google.co
A V S İK L O m lS l — 1447 — AYASOKYA

Cumhuriyet devrinde 1026 senesinde ba­


zı Avrupa gazetelerindeki Ayasotyanm yıkıl­
ma tehlikesine maruz kaldığı hakkıodakl ma­
kaleler üzerine hU.k&met, Ytiksek Mühendis
Mektebi porfcsörltri de dahil ol<lugu halde
mütehassıslardan m ürekkep b ir hayet teç-
kil etli, heyetin çalışması altı ay iür-
dü. m üteaddit sondajlar yapıldı, neticede
bin in in b ir kaya öterinde oturm uf olduğu ve
sağlam b ir nemine dayanmakta olduğu »ola»
şüdt. hiraz zayıf görülen cenûbi garb» esas
ayağı birinci k atta bulunan bir geçidi kapa­
tıldı, ayağın bu kısm ı bir dem ir Uma ile takvi­
ye edildi, kubbe yeniden dem ir bir çemberle
bağlandı ve su nufuzuna mâni olmuk için
esaslı tedbirler almdı.
Binanın Müzeye Çevrilmesini
A tatürk em retm işti. 24 Ekim 1934
tarihindeki b ir heyeti vekile kan*
n ile hinft Müzeye çevrildi, kuru­
lan b ir heyet bunun şeklini tâyin
ve yapılacak işleri tesbit etli. Bu
arada M i i i c y i saran ve şahıs­
lara a it olan binaları istim lâk et­
tirerek etra fı tamamiyle temizle-
di, dükkânlar tam ir edildi ve Aya­
sofya manzumesi bugünkü şeklini
aldı.
Ayasofya mozaiklerinin temiz­
lenmesi işi daha evvel başlamıştı.
Amerikan Bivans Enstitüsü
mozaiklerin temizlenmesi için
m üracaat etm iş ve bu mü*
racaal kabul edilmişti. Bu
Enstitü 1931 de çalışmalara
banladı, bu çalışm alar Ayasof­
ya Müzesinde ve buna bağlı
olan Kaariye ve Fethiye anıt­
larında da devam etmektedir.
1936 da profesör A.M, 5chaef>
der tarafından A y a s o f y a *
n ı n garp tarafjına yapılan
kazı neticesi İm para­
to r Tl. Teodosios tara­
fından y a p t ı r ı l ­
m ı ş Ikûıci Ayasofya
binasının garp cephe*
sinin bir kısım mey­
Ayaaofyada b îr ı n C r m p r B u l u n i ' f m erm er küp
dana çıkartılmış ve
(Ali SAml Hpy*r'm reaâmteriDdcn) bu kilise hakkında

m/group/merakediyorum
AVASOfY-* — W l İSTAKBOL

tm lûmat alınabilmiştir. Çıkan « e rle r küm en T ürkier İle ta p ıla rı dlljmiif! harap b ir vari­
Ay»Kİyanın S»rp kapılının bulunduğu y er­ yetle bıiluıun bu binayı tamamen köhne ola­
de, k»mo« dc bahçe İçinde muholnıa edil rak devir alını) ve m ütem adi lû m irlerle yk-
inektedir. ijila gelm işlerdir, büyük himmettir. Bugün
Ay/solya muıe oldukları nnnrt tin m ü te ­ dünyada ayakta bulunan vc kendi kadar yaşı
madiyen lAmir gSrmüjftpr. 1347 ile b in in in olan binalardan pek azı Ayaaofya gibi tam btr
Şimali ja rk b in d e buluuan ince m inarenin 4e vaziyette küsursun mııh.-ıfaza edılettilmlftir.
n t e k a m ı esaslı bir m ırctte U m ir edildi, 12.11. Sıvifl’in dediği gibi Türkier Ayasof.
19S5 de başlayan esaslı lâ roirte r neticem ynrta hür vanıan din hususundaki serbert dü­
binanın b ütün cepheleri ve tuğla minare ele şüncelerini göstermişler, Ayasofyayı m u b a h ­
aijjıd}, ve 1B5® da d a eski hazine binasının la için ellerinden geten her jeyi yapm alar­
« m ir in e başlandı. dır. Bizzat Fatihe gelince binanın teklini boz­
Koma S ü rt im p arato rta-ı Ayasofyayı nis- mamış tCami-i Ayasofya-i Kebir* şeklinde
*o y en i olarak 537 senesinden 145S seıte ismini fi.ıhi muhafaza elmiş, islim dininin in­
ın* f a d a r U m ir ve m uhafaza etm işlerdir. san resimlerini menetmesine rağmen Fatih
bunları hafit bir suretle
linçe hir badana ite) ö rt­
mekle iktifa etmiş, ve
hatta bacılarını meydan­
da bırakmı^Ur.
1875 de İstanbul'u
■iiyaret eden Fransız sey­
yahı G relof b ir çok ma-
z a ille r b a t l a m ihra­
bın Üzerindeki y a r ı m
kubbedeki Meryem vo
İsa m im le rin i de fe rle ­
rin d e ve aç.k olarak güt­
m ü ştü r (E.H. Sv/ltl. Hn-
gı'a Sophia. New-YoriO-
M imari Hususiyet­
leri;
AyaroCya b ir kub­
beli Basilikâdır; bu aoıd
bir o rta nef (sabin) US
yan nef fyan şahın) bir
apsiâ ı'mihrato. b ir iç ve
bir de d t; swrtex «on ce­
m aat m ahalli) nde/ı te­
rekküp etler. O rta nef
32,27 m etre yan neflor
ise 111,11) ve 18,70 cnin*
dedir.
Binan m mihrabdım
İm parator Kapısına Ka­
d a r m unluğu 79,29 met*
reıiir, bu Hisliye iç ve d ı|
n a rte ı ve duvar kafalı­
lıkları ilâve edilecek
olursa um mal uzunluk
AysflefcımA bugitalrii glrl<j I impukp 99,013 metre olur. <BU
(Hm/m: R rpd Spırincmrl ölçüler Mr. Van Nice t*-

http://groups.google.com/
rstıuofiSDisı AYASOFYA

(isafından yapılan en son ö!*,ıtU ;dı fi., ilan koydcrrulınuatu.


cüretle b » i i; j.ıl etlimi saha İtibariyle l'ü n a- K titİMfnln K annajı dü rt panlanlıl -A likal
daki Si Pierre. Seville Katedral ve Milano Ka­ nuaiylr- dö rtg e n e çevrilir v e dört büyük kc--
tedralinden abura dördüncü olarak gt-lmtl. iner v n « ‘ .-;;-ı.- S+.30 ır.iîfı* yüksekliğinde
tedir, olun dorl anıl .'M ..( :.-t:îiaıl mJer Kubbenin
Kubbe yüksekliği 35,8 ıııe lr f old u ru n » hUyllk In/yiki fa rk ta . ı- Harpla iki yarım kılrr
jjnrc kubbesi UT,7(J olan Lonılradaki St. Paul lıırofınıi.ın k.ır|U»ijir fluıUü Mr taraftan c t u
Kaledlinden sonra beşinci dereceyi işgal et- ay a k la ra iiip.fr ta r a f ta n İse şark ve g arpta
m dfledir. F akat bunların k u b b e şekillerinin bııli'Min dört ve ikinci d ere ced e ayağa iatinad
dc «yn( olm adığı Aflk&rdır e l e r , 8 u -u rc lle ltu y a rıa ı kubbenin tazyiki
Muhtelif tam irler dolay isiyle şeklim' ile b u n la rın iki ta ra fın d a b u lu n a n d a h a küçük
gistlcınit olan Ayasofya kubbeni tam dair* iki y a rım V.uMmi la ra lın d a n k a r a la n a r a k cnaı
şekjjnd* (le|Udir. Şimal • cenup çapı 31,877 d u v a ra inli!tal eltlrilir. Ş ark y a n a l kut]beti­
metre, gark - girp çapı da 30,876 olduğuna nin o rta sın d a da m lh ra b b u lunur.
göre ıVon Ntçe ölçüşül
vasati kubbe ta p ı 31.36
metredir. Edirnedeki
Sultan Selim Camllaitı
kubbem ü e 31,28 dır.
Kubbe 1,10 m etre
gealjlljinde tuğladan
yapılmış kırk kaburga­
ya lstinad eder Bu kırk
kaburganın aralarında
re sil kısmında kırk
pencere mevcuttur. Bu
k ı r k pencereden bu­
ğun dördü kapalıdır.
Kubbenin m uhtelif de­
virlerde yapılmış olması
hesabı ile bu pencereler
taralındaki m oraikier
birbirinden farklıdır; ilk
inşaat devrinde yapılmış
«Unlarla onuncu asır ta­
mirlerine ait filanlar al­
tın yaldulı mozaik, on
dördüncü asır tam iri ise
yc}i) rengin hâilim oldu­
ğu tarzda yapılmıştır.
Bu kubbe vaktiyle Pan-
takrator — Cihana ha­
kim— vaziyette bir Isa
moîaiki mevcutlu. şimdi
ise kazasker izzet Efendi
tarafından yazılmış olan
«AllaM ııûrüısemâvst. >
âyeti kerimesi vardır.
Kubbenin U s t U n d u -
ki som altın alom vak­
tiyle Sartırta:n .Sm C'Iİu \y*K«ryAiİM bir 'Ujrfc gtrgünhlftf rptyamtat tturatı
Mehmed Paşa tarafın- f,MI fttali Hu^ar’Jn mllnlr:rw<lca>

'group/merakediyorum
AY.V?'.'rVA - 1450 — İSTANBUL

Şark v - garp rttikametine gelen büyük .,'jıırA ıi.ı Avsrofyanın Ies..- sırasında Utan*
tazi’ifefer ^ yanm kubbeler tarafından k*ı bula p t itilm iştir. G erek bu nakiller w ge
|ilir^mavti^ındîin bin&ıun bu cihctindu lstinad reks*» yer def»*» A le tin d e n ? » r j r gören bu Sû-
; f ü . y a p ı l m a k mc-ılvurjycl: h u jl ol t u n la r ın m uhsfnzsust İçin mû’«îddit çember*
muştur. Şimal ve cenup tarafında otan U te r in k o n u lm a s ı liz ım « I m i ı i r , B i n i n in k ö ­
yfkipn? y*n neflerm U*?kil cttifii destek kfiO s e le r in e t e s a d ü f e d e n ^ « ır a la r d a k i r u t u n l u
g e lm e lin d e n bunların haricîni* dc istlnad ılort k ö ş e v e b ey a z m e r m e r d e n d i r , Bunlardan
duvarları yapılmış, bu surcilç bini hariçten şimali garbi kü fem d e bulunan b ir c in in göz
hi.; dc gıiıel olmayan bir şekil almışlar. h a s ta l ık l a r ı n ın te d a v is i için iyi olduğu ıftyl*.
.Ava-şL>fy« binalında daha eski devir âbi­ l e n i r v e Leriıyec sütun ismi verirler: (»t asça
delerinden alıaımş birçok parçalar mevcut­ bu sütuna Roma Ş a r k İm paratorluiu devrin­
tur. Orta nef Ue yan nofleri birbirinden Ayı* de <A y Los Yorgios’un mOdcevl sütunu» ismi
ran dördü sağda dördü solda bulunan yeşil v e rilird i
&iyah damarlı mermerden sütunlar Efesos'tlan Binanın duvarlarına birçok pencereler aç­
getirilmiş, ve dördü tcüçü& yarım kubbenin mak sureliyle hem aydınlık temin edilmiş,
altında bulunan sekiz porfir sütun evvelâ hem de duvarların fiiklett azaltılmıştır; eski
Kahire civamda eski bir Mısır mftbcdinde Bizans camlarından şimdi hiç bir şey kalma­
kullanılmış, buradan Komaya nakledilmiş, vc mıştır.
Orta nefin duvar*
lan üst kal galerisi Hi­
zasına kadar renkli mer­
mer vc dekoratif mo­
tiflerle kaplanmıştır. Bu
r e n k l i mermerlerden
bazıları simetrik olarak
konmuş, ve bazı şekiller
meydana getirilmiştir.
Kubbedeki şarkta olan
iki pantantifte ve şi­
mal duvarların ikinci
kat htzâsında bulunan
bu kısmada üç kilise bü­
yüğü resimdeo başka
mozaik yoktur. Garpta
bulunan iki melek resmi
boyayla yapılmıştır.
Asıl nefin zemini
büyük beyaz mermer
levhalarla kaplanmıştır.
B unların hepsi Marmara
adalarından getirilmiş*
Ur. Şarkı cenubi kısımda
yerde bir yuvarlak yeşil
som&ki vardır ki burası
en son zam anlarda tav
para lorların taç giyme
merasiminde durdukları
yerdir. Eskiden İmpara­
torlar takriben şimdiki
top kandil Ue mihrab
arasuula ve şark, garp
istikametinde kurulmuş

http://groups.google.coi
ı ı i I Jl H

ASSİSUİPEDİSİ
AYASOFYA *

«İm iki laraftan bir m erdivenle tık ılan ve ilsl Sultan Ahmed tarafından konan yalduti bir
tarafı yuvarlak olan kıymetli taşlardan yapıl­ şeb tâ s vardı. Şimdiki hiink&r mahfili yapıl­
ını} altın ve gümüş tezyinatı havi ambon» da dıktan sonra bunun şahnişi yer döşeme» ve
taç giyerlerdi. merdiven kaldırılmıştır.
Bugün mevcut olan miiırab Fâtih dev Minberin aol tararındaki geçidin şark
rinde yapılmıştır. Mihrabın yanında bulunan tararındaki duvarında, çiniden yapılmış bir
tunç ayaklı kandil Kanuni Sultan Süleyman Kâfoe resmi vardır; yine bu cihette, cenûbi
İsrafından Budapeşlenin zaptından Bonra İs şarki esas ayagm Şirk yüzündeki beyaz mer­
taabula getirilmiş, hicri 632 de Ayasofyaya m er levha üzerine sunradan yapıştırılmış bir
vakfedilmlştir. taş vardır.
Kapının iki tarafındaki m erm er küpler Bu taş üstünde insan eline benzer bir
Bergama dan getirilm iş ve Ü çüncü Sultan şekil görülür. Hz. Meryeme İzMe edilen bu el
Murad tarafından Ayasotyaya hediye edilmiş­ izi vaktiyle Ayvansaraydaki Theofnkos kilise­
tir. sinin yanması iizerine Ayasofyaya getirilmiş
Tiirk taşçılık sanatının en güzel Örnek­ ve buraya konmuştur,
lerinden biri olan M inber ve vaaz kürsüsü İm parator kapısının iç tarafının yukan-
Dördüncü Murad tarafından konulm uştur. sında, ortada bulunan yeşil - siyah damarlı
Vaktiyle camide mevcut olan İsmi Celâl, m erm er levhanın alt tarafında, biri sağda
İsmi Resul, Hulefâi Etâşidin ve ıH asan», «Hü­ biri solda olm ak üzere, ortalarında bulunan
seyin» levha - yazılan dörtgen şeklinde çerçe­ daire şeklindeki tezyinatın a lt ve üstünde üs-
veler içinde idi ve iki yan duvarlarda mevcut luplaşünlm ış ikişer yunus balığı ve bunların
renkli m erm erlerin çevresine uyacak büyük ortasında kadîm putperest Yunanlıların de­
İlikte yazılmıştı, nam lı hattatlarım ızdan Tek- niz tanrısı Pozeidonım ilçlG yabası vardır.
nerizade İbrahim Efendinin eseri id i (Hicri B unlardan şimal tarafta otan resim de sedef
1081 — Milâdi 16511.
L64C ■ 1849 tam irinde
Kadıasker M ustafa İzzet
Efendinin yazısı olan zama­
nımızdaki levhalarla tebdil
edildiler. Tekneclîâde yazı­
larıma fit; a ;ır boyunca ta ­
ravetini kaybetmiş, yıpran­
mış oldukları tahm in edi­
lebilir, 7.50 m etre çapın­
da i t i r e v 1 çerçeveler
içinde bulunan İzzet Efen­
dinin yanları çok kıymetli
olmakla beraber lüzumun­
dan fazla biiyük görünmek­
tedirler.
Minberin şiraâi tarafın­
daki geçitte gayot güzel çi­
nilerle süslenmiş bir duvar
ve yine çiniden ufak bir
nıihrab vardır. Burası vak­
tiyle hünkâr mahfili idi,
bunun miniler tarafı şahniş
tarzında çıkıntılı yapılmış
ve altın yaldızlı dört jütu-
ııa istinat ettirilmiştir. Bu­ Aynftofyada B ia n s devrindeki hurine dairesi
nun fin tarafında Üçüncü (Ali S&ml Kûyar'm nutnlurifldpn)

ı/aroup/merakediyorum
AV'.-'OFYA — 1452 — İSTANBUL

tezyinat vardır, atili üstlü dürt yunus balığı Ic; i!jı t 'X t ı ? n asıl binaya dokuz kapı He
porfirden yapılmış bir daireyi çerçevelemek girilir, bunlardan cenupta olan iiç kapı halka,
tedlrteri Yeşil levhanın en üstünde JiHhîıe ortadaki üç kapı İmparator ve maiyetine, şi­
{eklinde tezyinatı hâvi ve İki tarafında s ü tu n maldeki üç kapı da melce arayanlara mah­
bulunan bir şekil mevcuttur; bu sütunlar a r a ­ suslu. Şimal v e ronupta bulunan üçer kapı
sında yarı açılmış lıir perde vc perdenin ar­ ha! it bir sıırftte yapılmıştır; r;r:;uls bulunan
kasında bir ayak üstünde bir salip mevcuttur, üç kapıdan büyük imparator kapısının çerçe­
bu şeklin iki yanlarında ılllrtgen ş o k ) İnde İki veleri altın yaldızlı bronzdan, diğerleri yeşil
levha vc tamların içine do porfir levhalar mermerdendir, liüyiık İmparator kapısının
konmuştur. bronz çerçeveleri temizlenmiş, vaktiyle mev­
cut olan altııı yaldız izleri bulunmuştur.
B u muhteşem kapmuı kanatları da vak­
tiyle allın yaldızlı gümüş levhalarla kaplı idi,
fakat bunlar dürdiincu haçlı orduları tarafın­
dan çıkanlınrştır. Bıı 'kapının yine tunçtan
yapılmış tlsL pervazının ortasında bir madal­
yon, b u r'jn İçinde de bir masa üstünde açık
kitap ve bir güvercin mevcuttur ki hıristiyan
Ekitanlml SeliaesSni temsil eder.
Bu kapılar Üzerinde vaktiyle ağır perde­
ler asm aya yarayan bronzdan yapılmış par­
mak şeklinde askılar vardır. Bu dokuz kapı­
nın kanattan sonradan yapılmıştır.
AyaGOfyMlıa tâmirl b â l ı r a s ı o l a r a k İç narteksten beş kapı ile dış nartekse
ta&tlınıg madalyonun bir yimi
Seçilir, bıı k ap ılan a ’.ıepsi eskidir, m eşe üze­
rin e bronz lev h alar kaplanm ak suretiyle ya-
Yan deflerde ise biitiin tavan altın ze­
pılm ışlır, bilhassa O rtadaki im p arato r kapısı
minli mozaiklerle kaplıdır. B unlar büyük İh
ile iki yandakilerin tez y in in şayanı dikkattir:
timalle binanın inşaası a rasın d a yapılmış ve
en şim al ve e n cejıuptakiler eski vaziyetlerini
üzerlerinde salipden başka bir şey olmadığı
tam am iyle m uhafaza edem em işlerdir, ortada­
için ikonoklastlar (tasvir kırıcılar) devrinde
tahrip edilmemiştir. ki üç kapı 1958 de temizlenmiş, vaktiyle her
Yan duvarlar renkli m erm erdendir, ve üçünün d e altın yaldızlı olduğu meydana çık­
burada Bizans arm ası olan iki yunus balığı­ mıştır.
nın ortasında deniz tanrısı Poseldon’un Uçliı tç N arteksten garba açılan kapı ile bu-
yabasından şekiller göriitilr. B urada bulunan güııkil giriş kapısı arasındaki dehlizin (vesti-
mozaiklerin üzerinde bulunan salipler 1847 - bulj şark duvarlarının ortasında mevcut bir
1849 tamirinde vernikli bir boya ile kapatıl­ m ihrabın Avasofyacuı ilk namaz kılındığı es­
mıştır. Şimdi garp duvarları üzerindeki mo. nada kullanıldığı söylenir, Hakikatte bıı mih­
«lid er temizlcnmokledir. rap evvelce galeriye açılan ram palı yolun ka­
İç Nar.oks (Narlex): p ın idi, bunun mukabil duvar gerisinde, bu­
tç nartex 6Û.90 m etre uzunluğunda ve radan Horlugîon'a açılan kapı vardır. Bu kapı
11,04 m etre genişli^indcdir; tavanları çaprnz bugün de mevcuttur. A nlaşıldığına nazaran
tonozludur. Mimar Sfiıan tarafından cenubi garbi nıraa-
Bu iç nartoks s u n ılerece muhteşemdir; resi inşâ edilirken burada değişiklikler yapıl­
tav;mı mozaik, heı- iki tarat duvarları renkli mış, bu kapı duvar gerisinde kalmış, Vostl-
taçlarla süslenmiştir. Şimal ve ücmılıundu blil ıic darlaşmıştır.
birer kapı vardır. Şimal kapısı İle bahçeye Ilorlogion vaktiyle İm paratorların elbise
çıkılır, burada yandaki bir kapı da i'ıst kat ga­ değiştirmesine mahsus daireleri de ihtiva edi­
leriye çıkan rampalı yola bağlıdır; cenup ka­ yordu: burada b ir au saati de mevcuttu, bir
pısı buğlinkii giriş kapısına yol verir. nevi muvakkithane vazifesini görm ekte idL

http://groups.google.co
A .VSIK LOFK DİSİ — 1453 — AYASOKYA

Vestibuiiin cenuba doğru »çılan bugün­ şim âl ve cenup galerileri yan n etlerin
kü geni? kapısı şayanı dikkallîr. vaktiyle T ar­ ü /e rin i, «arp g a le ri» İse y a ln ıl iç narteksin
anılan gelirlim İştir, üzerinde iMikhaU Niki İUprirt: işgal eder, g a le rile rin tavanları, bil­
tonl yazısı ve İm parator Tcofilos Ue İm para- hassa cenup g alerilin in lavan tan vaktiyle
tt>riçe Evdokslya'ya a li tem enniler gürlilm ek-
mozaikle kaplanm ış olm alıdır, cenup galeri­
tedir. si nda y e r y er k a lın tıla r v ard ır. Bu galeride
D q N a rte k s : oMıı£u gihi diğer g alerilerde d c sütunlara
Henüz vaftiz edilm em işlere m ahsus « lan Istinad eder. K ornerlerin iç tararın da ve k ub ­
bu dQ cem aat m ahallinin tavan ları iç n arteks be içlerinde m ozaikler v ard ır, bilhassa k ub­
gibi çapraz tonozludur; d u v arları ta d a n a be içlerindeki m ozaikler siyah gibi görünen
edilmiş, tam am iyle sâd edir; gimdi bazı Bizans g ay et koyıı m avi üzerine, şim ali A frika halı­
eserlerini te şh ir için k ullan ılm aktadır. Bu­ ların daki n akısları a n d ırır, b u n la r binanın baş­
nun şimal vc cenubundaki ik i k ü (ü k kapıdan k a kısm ında m evcut değildir.
m inarelere g irilir. G arp cephesine a çılan şi­ G arp g alerisin in ortasın da m uhtelif taş­
mal ve cenup u tla rın d a k i ik i k a p ı vaktiyle larla yapılm ıg b ir d ö rtgen, ve bu n u n şa rk k e­
.atrium» un m edbali olan ve d ış son cem aat n a rı o rta sın d a yeşil m erm erden d a ire şeklin
m ahalline dikine yapılm ış o lan ik i salona a t ı ­ dc b ir ta ş m evcuttu r; bu dö rtgenin içi saray
lır, bu salo nlard an şim aldeki, A yasofya m üze
kadın larına m ahsustu, yeşil m erm er taşda tro-
olduktan sonra dam galı B izans tu ğ la la rın ın p a ra to ri(en in y e ri idi.
teşhirine lahsis edilm iş, cenubdaki d e depo
olarak kuH anılm aktadır. G alerinin en şayanı dikkat kısm ı cenup
cihetin de olanıdır. B urada ilk inşaat devrin­
Vaktiyle bu dia n a rte k se yedi k ap ı ilâ
den kalm a cen n e t ve cehennem k ap ısı ismi
geçiliyordu, bugün bu kapılardan ikisi k a p an ­ verilen m e rm e r b ir k ap ıd an Hılhânl Meclis­
mış iki» de salonlara açıldığından yalnız üç
le rin (C onsillerinı to plandığı salona girilir.
tap ı kullanılm akladır; bu k a p ılırın kanatları
sonradan yapılm ıştır. D ünyanın en güzel m ozaikleri olduğu m üte­
hassıslar ta ra fın d a n k ab u l edilen «D eesisr
Ü st K at G a le risi:
burada bulunm aktadır. Bu kısm ın kubbesin­
Vaktiyle Kadınlara, dini büyük lop'.aııt:- de vaktiyle b ir <Penteoote» mojcaikl rnovent-
lara ve İm paratora mahsus k ısınılan bulunan
tu,
Üst kal galerisine binanın rlışmtla bulunan ve
Bıı o rta salo nu n cenubi şarki köşesinde
binaya dikine yapışık bulunan d ö rt rampalı
12IH de U tantaılıı rapteden haçlı orduyla
yolla tıkılıyordu; faka! sonradan yapılan is-
V enedik kuvvetlerine kum anda eüfliş ve 1205
Uıiad duvarları re m inöreler dolayısıyla bina­
nın şimali ijnrki ve cenubi şarki kölelerinde de tsU abulda vefat etini} olan U o je H anrica
bulunan iki rampalı yol kullanılm akladır. D andoîo'nun b ir m ezar taşı varca da bunun
altında hiç b ir §ey bulunam am ıştır. Bundan
Cenubi garbide bulunan ram panın son
sonraki en şarktaki salon İm paratorlara mah­
kısmı bir oda .’sazanmak için kaldırılm ış ve
bunun yerine bir merdiven yapılmıştır, bu sustur.
merdivenden çıkınca galeriye girilir. Galeri Şiınâl cephesinde halk kadınlarına mah­
binanın cenup, garb ve şimal cephelerini iş- sus kısım da kem er altlarında ve kubbe içle­
6SI eder. rindeki başka hiç bir mosaike tesadüf edUe-
Cenubdakl kısım bilyük dini merasim» m em işllr; fakat gnçen sene, 184? - 1849 da)
tere, İmparatora; garbtaki kısmı İmparatori- Fa s*a ti tarafından görü İniüç ve resm i yapıl­
SGye ve maiyütine ve devlet büyüklerinin /.ev. mış alan İm parator I. AJokaandrnj 1912 - SIS)
ederine, şimal kısmı ise diğer kadınlara tali­ ınocaikinln bulunm ası dolayısiyie ehemmiyet
sin edilmişti. Burum sebebi ortodoks kilisesin­ kazandı.
de kadınların erkeklerden ayrı alarak ibâdet Yukarı galerinin duvarları — Alt kat ga­
«troeieri idi leri g ib i— m erm erle (beyaz mermer) *apJı
m/group/merokediyorum
AYASOFYA _ 1454 — IS T A S rB C L

id i, r e b u m e r m e r Binanın şark cephesinde takriben hfa-


Itvhalann etrafın­ khr mahfili b a h ç e n in b o l u r ^ ^ t y e n k bi­
da diş Şeklinde tez­ naya koridorla b itlik ** P rfrre KiUr ,f
o civarda St Nıcola K ılir-si bulassrrordü
yinatı havi çerçe*
Tuğla m inarenin garbında mukaddes kıt.
v der f ird t
yu vardır; bu kuyu, vaktiyle la l. S u o aıtp lı İla
A yno fy ı cami konuştuğu kuyunun bileziğinin bi perçs .nırj
olduğu «ıralardı İstanbul* getirilm esi vesO rJ ve buraya kon
m a u a n ayında ka­ m an suretiyle yap ılm ıştır Bugün bu kujra,
dir gecesi yapılan tuğla minArenin garbındaki ilk depo <nht»«ı
dini merasimi sey­ garp duvarının altında bulunmaktadır.
retmek için ecnebi Bugünkü hünkâr m ahfilinin yetinde vak
sefirler divet edi­ tiyle — ayıu cephedeki m inirenin henu-r. >t;
lir, vaktiyle saray m alinde bulunan meyyit kapısı gibi merdiven­
kadınlarına tahsis le çıkılan b ir kapısı vardı, sonra buraya Pâ­
edilmiş olan, garp dişâhların a lla geldikleri zam an kullanılman
.•ljaw r<rad* b ir ratan bafltğı
salonunun orta kıy­ için eyvan ta n ın d a b ir b in i yapılmıştı; sonra
(R M tm : A. S is s t B o y ar)
ınına tribünler ko­ burası D arüssaade ağası B eşir Ağa tarafından
nur. hu dâvetUler merasimi buradan takip hıcrf 1149 (M 1737) da tam ir edilm iştir, ki-
ederlerdi. tâbesi vardır. Bu kapının şimalinde bulunaı
Söylendiğine nazaran kadir geceleri Ayasof- diğer küçük b ir kapı da aynı devirde tamir
yada altı bin kadar kandil yanar, bina bun­ edilm iştir. Sultan Mecid zam anında b u n u
ların ışığı içinde m İstik bir hâl alırdı. Bugün (H. 1265 - M. 1850) yeniden tâdil edilmiş,
mevcut kandillerin hepsi 1847-1840 sene* pâdişahlarm oturm ası için bir oda ve yeni
İtrinde konanlardır, eski kandillerden tek ör* yapılan hünkâr m ahfiline geçmek için ayni
nek bile kalmamıştır. seviyede bir hünkâr sofası Ulve edilmiştir
Ayasofyamn müştemilâtı: Ayasofyanın garp cephesinde cami avlu*
Ayasofya yalnız cami binasından ibaret larm a beıi2e r üç ta ra fı revaktı şekilde yapıl*
değildir, şimdiki giriş kapışım a safında 1- m ış b ir «Airium » vardı. A trium un şimalinde
Sultan Mahmud tarafından yaptırılan rouvak- ve binanın g a rp cephesi hizâsına Ayasofya
kıthâne. »1da yine ayıtı sultanın eseri olan m edresesi bulunuyordu.
sıbyan mektebi, ve şadırvan giriş kapısının İlk Ayasofya M edresesi F atih Sultan Meh-
şarkında vaktiyle vaitizhâne olup ve şimdi m edin eseri o hıp İkinci Sultan Bayand tara­
İçine Birinci Sultan Mustafa ile Sultan İbra* fından b ir kal ilâve edilm işti; zaman ile ha-
himin defnedildikleri tona, bunun garbında ra b olm uş, istifâde edilemiyecek b ir hâle gel'
sebil ve abdes m usluktan, ve bunların su de­ iniş, yıkılm ıştır. XIX. asırda yeni bir Ayasof­
polan. binanın garbındaki bahçede II Selim, ya Medresesi yapılm ış, fakat bakımsniıktan
IH. Murad, 111. Mehmed ve şehzadelere ait o da harab olm uştur; bu binâ da Ayasofyanm
türbeler vardır, yine bu cephede binaya biti­ müzeye çevrilmesi için kurulan komisyon U
şik olarak yapılmış olan I. Sultan Mahmudun rariyte yıktırılm ıştır.
eseri Ayasofya kütüphanesi bulunmaktadır. Müzenin bu cephesindeki bahçede kian-
Binanın şimâl cephesinde Skerophylakion (ha­ bulun m uhtelif sem tlerinde bulunan sülün ve
zîne dairesi), inaftret ve müştemilâtı mevcut' sütun başlıkları ve sâireden istifade suretiyle
tur. bir açık hava müzesi kurulm uştur. Bunun
Skevophylakion — hazine d a im i— yu­ mal nihayetinde 1936 senesi bazısından çıkan
II. Ayasofya binasına ait m imari eserler bil'
varlak ve üstü kubbeli bir bmâdır. Burada ki­
lisenin hâzineleri, altın ve gümüş vazolar, el­ Ummaktadır
biseler ve azizlere ait hâtıra eşya <Relique'ler)
muhafaıa ediliyordu, im parator ve patrik se­ Ayasofya m in ik le ri — Aşağıdaki satır*
nenin muayyen günü buraya gelir ve anane­ lar. Dr. Semavi E yke’nin Türkiye 'Hıring w
vi bir ziyaret merasiminde bulunurlardı. Otomobil Kurumu tarafından 1951 de neşre*

http://groups.google.co
I
A.'vçtKLOFK&JSf — ! 4fift — AYASOFYA

d ilm iş « A y a so fy a m o z a ik le ri v e T h o ım ts W hU - Tlirkiycde bulunan Otovıo Sapiençia^ mozaik­


t e m o r e * a d ın d a k i r is â îc s ln d e n a lın m ış tır :
lerin ancak elle yctlşHebilon yerlerinde tahri­
<Muhtelif inşa devrelerinden sonra kub* bat bulunduğunu, fakat gerek aşağıda ve ge­
beli bazilika olarak imparator lustinianus tu- rek yukarılarda birçok laa, Meryem ve Azl*
rafından 532-537 yılları arasında yom baştan tasvirlerinin görttldüğiirtli yaxmıgtır. Notekim
yaptırılan ve muhteşem aurelle süslenen Aya* 1590 yılına doflnı elçilik heyeti İle Ulanbubı
Sofya'nın VJ. asra ait insan tasvirli mozaik­ gelen Kuaey Arrikali Ebul llasan Alt bin Mu-
lerinden şimdiki halde görünürde hiçbir İz hammed, pek tanınmamış olan Sef&retname-
mevcut değfltfir, Bugiin ücra bâzı höcre ve sinde (Abou-I Haşan Ali ben Moharomcd et -
t>dalarda hayiî eski ve çok şayanı dikkat mo­
Tamgrüüti, En-Nafahal el-Mukıy* fl-*sıfanıt
zaiklere rastlanmakla beraber ayrıca mabedin
et-Tourkiya, trad. p ar H, de Cartriee, Paris
içinde de bâzı tezyini mozaiklerin İusÜnianus
1928, S. 53). Ayasolya'da birçok resimler gör-
samanına ait oldukları tesbit edilmiştir. 842 de
düğünü, bu arada dört Başmetek ile duvar­
nihayetlenen iUsviraleyMarı» (tkonoklasl) ce­
ların en yüksek yerlerinde peygamberlerin,
reyanın umumiyetle figüral mozaikleri tahrip
kucağında J^a ile Mcryemin vs. sahnelerin
1 ettirdiği m alûmdur ve AyasofyaTda Whit-
tasvir edilmiş olduklarını kaydeder. XV] L
! temore tarafından açılan insan taavirîi mo-
asırda, Pietro della Valle, Stochove, De Moni-
i taiklerin hepsi de bu c o ş a n d a n sonraki dev-
conys, Thevento, Tafferner» Smîth, De Bmyn.
j relere af t olarak tariîılendirilmiştir, Ayasof-
Uu Mont gibi seyyahlar da mozaiklerin bil­
va'daki figüral mozaiklerden bahseden en es*
hassa yüzlerinin silik veya kapalı olduğunda
ki kaynağın müellifi 1200 e doğru burasını
İttifak etm ektedirler >J Ebersolt, Constantı-
ziyaret eden Novgorod piskoposu A nton’uo
nople byzantine et le voyageurs du Levan t.
verdiği m alûm at sarih değildir. (Mmc. B. de
Paris 1918; B ertrand de ta Bordrie, Discours
Khitrow{\ ttiııeraires R usses en Ûrient* Ge*
du voyyage de Constantlnople, Lyon 1542; C i
nfcre 1Ö89, s. 90 ve devamı). 1402 de İstanbul'
Dana B oıııllard, T he T ürk in Freneh history
dan geçen Clavijo’nun yazdıkları ise daha
thought and litterature). Bu arada m eşhur
kıymetlidir (Clavijo, T im ur devrinde Kadlsden-
G relot gerek absid cihetindeki m uhtelif Mer­
Semerkanda seyahat, tere. Ö.R. D oğrul) 1453
yem ve Melek m ozaikleri ile galeridekiieri ve
de Fatih, cam iye çevirdiği kilisenin h e r tara­
gerek narteksdeki Isa mozalkini görm üştür.
fına gezerken kubbeye k a d ar çıkarak «vakta ki Evliya Çelebi de bazı mozaikleri zikreder.
bu binayı haşinin tevabi ve> levahikin harabii Lord Samhrieh ise, mozaiklerin eksik kıs un­
yebabön gördü», bu vakayı anlatan Tursina
larının T ü rkier tarafından boya ile tamam­
■Tursun) beyin ifadesine göre duyup zihnine
landığını 173B-1739 tarihli seyahatnamesinde
nakşolan farşça m eşhur beyti söylem iştir [Tur­
zikreder. 1755 de lstanbula gelen Baron de
sun B ej, T arihi Ebülfeth):
T ott’dan itibaren ise. ziyaretçiler resimlerin
«Ferdadan mi-İLİmfd d e r U k-i K isra ankebûd tam am ının badana tabakaları altında kaldığı­
«Bum xwvbed v i t m d d e r kaVa-ı G fcid y alu nı m üşahede etm işlerdir; yalnız pandantifler­
«Daha CLavijo'nun ziyareti sırasında bile deki muazzam <melâike-i mükrimeyn» in üzer­
harabîyetç yoz tu tm uş h ir durum da olan Aya- leri ortilLmeıniştir. XIX. aşırın ortalarına ka-
Sofya'nın Fet.hleii sonra itina île muhafaza dar kapalı kalan mozaikler 1847 de Sultan
edildiği b ir vakıadır. F akat en mühim nokta A bdülmecid (1839-1867) in em ri ile Ayasofya-
mâbedin duvar ve tonozlarım kaplayan resim­ da ciddi tam irat ve takviye içleri yapan Fos-
lere hiçbir zarar verilm em iş olm asıdır. XV- sati’le r tarafından açılm ıştır. Aslan İtalyan
asırdan itibaren A ya«rfya'yı ziyaret eden ec laviçresinden olan ve Rus seraıeli hiz­
nebi seyyahların eserlerinde bu mozaiklerden m etinde bulunan m im ar Gaspard Fossati ve
bahsedilm ektedir. A rnold von H arff, J£rom£ kardeşi Guiseppe bıı tam irat esnasında bir ta*
Maurand, P ierre Gylles, Stepban Gerlach, raftan da mozaiklerin birer resimlerini yap­
Hans von Buobenbach, Jean Palerne’in seya­ mış iseler de b ir sergide tesh ir edildikten
hatnam elerinden m ozaiklerde bir dereceye sonra aileleri nezdinde muhafaza edilen bu
kadar yalnız yüzlerin kapatılm ış olduğu anla* levhalar ııeşredüenıemiştir. Fakat Ayasofya -
alm aktadır. XV. astr sonlarında uzun zaman nın tam iratı sırasında Alman hükümeti tara-

m/group/merakediyorum
* y a «?>;*y a — 1490 — İSTANBUL

fm dan Sslzenberg. lstanbula g ele­ Sophienkirche, B erlin 1096; A.M. Scbneidçr.


rek mozaikk-ıin. o saman için mükemmel re ­ D » Itagla Sophia 2u Konstantinopel, Berlin
sim lerini varm ış ve bunları 1654 de noşnel- Kol tarafta b ir madalyon İçinde Mer­
VVhittenıore'ım çalınmalar) başlaymra- yem 'in « ıg tarafta da yine b ir m adalyon İçin­
>a fcadar Ayasofya mozaikleri İşte ancak Snl- de kilisenin kuruyucii&u C ebrail'in uluhl btr
?L*nberg'in )nı resim leri sayesinde tanınıyordu, güzellik tanımasına dikkat edilm iş büst resim­
mozaikleri tek rar *ıva vc badana tabakaları leri vardır. Beyaz b ir hitan Vc himation Üe
veya oıtışâjnba üe örterek bunların liderleri­ giyim li olan <dünysnüı hâkim i», yan} J*«n-
ni de boyalı tezyinat İle kaplatmışU. Abdul- tû krato r İsa’nın yüz hatlarında h ir antik İlft-
roerâTin ıb ir daha klm billr ne zam an açıla- hm , Zevs’in ifadesini bulmak kabildir.
cak* dodigl mozaiklerin nıaettees&üf kısa bir *W hilternorc heyeti, i s » mosarglni a ç ıp
zaman sonra cahil ve ahlâksız bazı cami ha­ tem izledikten sonra nartefes’Iu güney tarafın*
demeleri tarafından tahrip edildiklerini T. d a k i m ethal galerisinde kapının üstünü süsle­
Gautier'rfeıı tf£remyoruz. 18l>2 de Ayasofyayı yen mozaifee g elm iştir. 1(133 ve 1034 yılları
aiynret eden C aııtier. üzerleri Fossati ta ra ­ n m b ahar ve yaz ayların da meydana çıkarı
fından örtülen m ozaiklerden kubbe ve yarım l a n b u t a b l o d a altın renkli b ir zem in üzerin­
kubbelerdekilcrin badana altında durm aları­ de k u c a ğ ı n d a küçük Isa’y ı tu ta n ve stola ve
mı mukabil d a irle rin e kaybolmuş nazarı ile ı n a f o r i o n i l e giyim li M eryem 'in kıym etli ta r­
bakmama dognı alacagnu yazm ıştır. Zira cami t a r iîe süb Î ü güm üş b ir ta h tta o tu ru r vazıyet­
hademeleri yaldızlı mozaikleri Çakı Ue söke­ te ta sv ir edildiği görülür, İkinci yanında
rek ecnebilere salıyorlardı Ye kendisi d e ayakLa duran ve m uhteşem m erasim elbise­
ününde sökülen birkaç parçayı bir bahşiş m u­ leri i le giyimli olan şahıslardan sağdaki su r­
kabili salın alm ıştı [Th. G autier, ConaUmli- la r İle çevrili bir şehir m odeli sunm akta, di­
nople. Paris 18i 8. S, 273). ğeri de kubbeli b ir kilise m odeli takdim e t­
ıTtıomas, \VhiUemore, Ayaaofyaîueı mo­ m e k te d ir l i k i şehrin kurucusu Konslantin,
zaiklerini Buans Enstitüsü nam ına temizleme diğeri Ayasofyayı y aptıran tustlnianus'u tas­
vc takviye için müracaat etm iş ve gerekil mü­ v i r etm ekte b eraber, bu resim lerin b îr portre
saade 1531 Haziranında g e lcı^lır. Önce bazı d e ğ e r i taşıdıkları iddia edilemez. Meryem'in
hazırlıklar yapılmış, 1932 Nisanına k adar te - baştm n >ki yanında b ire r daire içinde onun
mimlenecek saba tetkik edilm iştir. Italyadan «Tanrı a n a s ı » (Teotokos) olduğunu İfade eden
getirilen Gregorİnk ve Benvenuti adlarınd a­ m o n o g r a m l a r vardır. K üçük İsa İse. Keminden
ki mozalkçs ustaların tavsiyeleri üzerine te ­ d ışa n taşan annesinin kucağında, beyaz elbi­
mizleme ûr.ıeüyeien başlam ıştır. İlk olarak sesi, ve oJgun b ir insanın ballarım sahip başı
narteks'deki «İm parator kap ış» nın üstünde­ nm gerfcinde parlayan halesi île belirtilm iş­
ki mozaik meydana çıkarılm ıştır. H içbir tah ­ tir. W hittem ore lıu eserin, Vasilin» n zama­
ribat izi taşımayan bıı kompozisyonda, orta­ nında Ayasofya’da yapılan büyük tam ir sıra­
da arkaiıkh muhiegem bir tah tta otu ran Isa sında, 686-904 y ılla n arasında, yapıldığını
tasvir edilmiştir. Sağ eliyle takdis eden İsa ile ri sürm ektedir ki böylece hu mozaik önce-
am $o| elinde açık b ir kitap vardur kİ bunun kinden hiç olmazsa bir a sır som a yapılm ış ol­
sayfalan üstünde: «Üzerinise selâm et, ben m aktadır. B urada Bizans ortaçağının resim
dünyanın nuruyum» mânâsına gelen b ir yazı anlayışı İle birlikte» hıristîyan inanışında, kut­
okunur. İsa’mn ayaklan dibinde ise sakallı bir sal olusun b ir sem bolünü d e gânnefc kabildir.
im paratorun secde e ttiği görülür. Vaktiyle Zira kompozisyonun merkezindeki îsa. İnsan
Satenb çrg in resim lerinde lu&tinionu» olduğu şeklinde tecellî eden K utsal Kelâm (Logos)
zannedilen bu im parator. WhiUeınorc*a göre dan başka b îr şey değildır.
T*eo VI (886*012) dlr. Başkaları ise bu şahsı 1934 yılında çok mühim b ir karar veri­
Vasillo» (887*886) olarak teşhis etm işlerdir lerek Ayasofya’nm b ir müze haline getirilme­
(A. Grafoar, L'em pereur dan l'ır l b yan ln ı, si uygun görülm üştür, O saman M aarif Vekili
Paris İflK ; E H. Swift. Ilagia Sophla, New- bulunan Abldiu Özmen'İn ifadesine göre bîr
York 1040; A.M. Sehnelder. Bemcrkungen 2U akşam Atatürkçün sofrasında ilk defa olarak
den belden neuaufgedeckten Hosaiken der bu fikir ortaya atılm ış ve kendisi ertesi gün

http://groups.goog le.co
A-'-sUcLonoisi AYASOFYA

Barbakan İsmet İnönü'ye bu konuşmayı bil­ Zoi'nin evlât edindiği ve imparator yaptığı
dirmiş ve Ayasofyı'nın «Evkafça tahliye edi­ Mihailoa V.: onu Büyilkada'ya sısrtlılkten son­
lerek m üıc olarak kullanılmak üzere Maarif ra. Iıalırasmt llnetlemek için reamlnl de tah.
Bakanlığına devrini teklif eden Başhakanlıga rip ptUrml-jHı-, Kaka i bu lıidir-don bltkıç
hjij heıı yazıla» bu Ifte ilk yozılj vesika olanı gün sonra tekrar «İareyi ele alan Zoi bendi
müzekkeresini de takdim etm iştir (Ayasofya- resmini tam ir ettirirken ftomanvs’un da yü­
mit batıra defterinde A. üzraen'in yazısı). zünü re adını dc^işlirterck, bunların yerine
Başbakanlıktan Evkafa havale edilen evrak iiçüncU kcK-atı Koıutantin Monumahosûo j-4-
24 Kasım 1034 de V ekiller Heyetinin de tas­ zlinü ve ismini işletmiştir. Whittemore hipo­
vibinden çıkmış, vc t Şubat 1935 de resmen tezini daha da ileri götürerek bu arada Isa'­
Ayasofya müzesi açılm ıştır (Cumhuriyet gaze­ nın da babının yenilendiğini yazmaktadır. Fa­
tesi 1 şubat I03S). Ayni ay içinde A tatürk biz­ kat bu fikirler itirazlar ile karşılaşmıştır: zira
zat burasını ziyaret etm iştir. Önce Ayasofya- 18 - 19 Nisan gecesi Zoi’yi sürdüren Mıhai-
nın. içinde m uhtelit eşyanın teşh ir edileceği İ06*un 20 Nisanda tahtını kaybettiğin* g ü n ,
bir Bizans müzesi yapılması düşünülm üş. fa­ ancak b ir günlük serbest zamanı içinde Mi-
kat sonra gayet haklı alarak bu fikirden vaz­ hailos'un «bu ücra yerdeki mızıayıgi tahrip
geçilmiştir ıCb. Dlehl, Constantinople, Paris bitirm ekten daha mühim işleri» olacağı akla
1933; Aziz Odan, Türk müzeciliğinin 100 iincil gelir. Esas itibariyle Romanos zamanında ya­
yıl dönümü, İstanbul, IİM7). pıldığı anlaşılan Î j u resimde Bizans sarayının
ihtişamının akisleri bariz olarak güriilür.
1935 - 1930 yılları arasındaki araştırm a­
larımla VVhlltemore heyeti, mâbedln içinde Pencerenin sağındaki resimde ise ortada
çalışmaya bağlıyarak, absid yarını kubbesin­ mavi maforlıın İle giyimli Meryem kucağında
de, be.ua kem erinde ve güney galerisindeki kiiçük İsa'yı tul maktadır. Elir.dckl para kese­
muhtelif mozaikleri açm ıştır. Üçüncü raporda sini sunan İmparaîorlçe luannis Kumninos II
bunlardan yalnız bir kısm ı neşredilm iştir ki, (1118-1143) den başka burada Meryerain öbür
bunlar galerinin nihayetindeki duvarda bir yanında, elinde bir kağıt tom arı ile, Macar
pencerenin iki tarafınd a d u v a n örten kompo­ kralı Layog'ıuı hızı imparaloriçe İrini vardır.
zisyonlardır. Dîn] bazı vakıfların h â tıra m ı Bu pembe tenli uzun sarı saçlı genç kadının,
tebcil edilen bu resim lerden soldakinde m er­ m uhteşem m erasim elbisesinin içinde âdeta
mer b ir tah ıla oturan, ve koyu renk hitoo ve acemi b ir tavırla durduğu dikkati çeker. H ü­
bimatioo İle giyimli İsa'nın s a ğ u d a b ir im pa­ küm darların diğer eserlere nazaran çok tabii
rator. solunda ise b ir inıparatorlçe ayakla ola­ ve realist b ir şekilde tasvir edildiği bu kom­
rak tasvir edilm iştir. B ir eliyle takdis eden pozisyon sağ taraftaki piyede devam etmekte
İsa’nın diğer ell kıym etli taşlarla süslü U r ve burada payenin kuşesine sanki sıkışmış
kodeks tutm aktadır. Üivitlsslon ve loros'U n b ir halde hastal& lı veiiahd Aleksiyos'un sıh­
nttteşelckil merasim elbisesi ile giyimli olan h a tse çehresini Görmek kabildir. tt'lıitteuıo-
vc bağında modlolos (taç) bulunan im paratori- re 'a göre hu taholnun büyük kısmı 1118 <
çenin, VIII. K anstantürin U025-1028) kızı Zoi aittir, ve Aleksiyos'un resm i 1122 dc ilâve
olduğunu başının üstündeki yazıdan öğreni­ edilm iştir. Fakat bu lîüşünce de iliraz ile kar­
yoruz. Isa'ya iki eliyle b ir para kesesi uzatan şılaşarak resm in hepsinin Aleksiyos'un tahta
sakatli im paratorun ise yukarısında onun ortak edildiği 1122 yılma a lt olduğu iddia
«Romalıların hüküm darı K oıutantin Mono- edilmiştir.
mahos» olduğunu bildiren b ir yazı vardır. «Ayasotya’da bugün üzerleri açık daha
Aynı şey iınparatoriçenin elindeki küğıt to­ hir takun mozaikler vardır k i bunlar henüz
marının üzerindeki yazıda da tekrarlanm ıştır. neşredilmemiş oiduklanndan resimleri de çe­
Fakat daha ilk bakışta bu yazıların ve bilhassa kilemez {Burada S. Eyice'ûin bu makalesinin
imparatorun başının değiştirilmiş olduğu an ­ tarihi unutulmamalıdır). Bunlardan biri gü­
laşılır. VViıittemore bu resm in 1028-1034 ara­ ney galerideki muazzam Doesls fyani ruzi mah­
sında yapılmış olacağını ve aslında. Zoi'nül şe r sahnesinin merkezî kısmı) dır. Yalnız ali
ilk kocası Romanos İH ün burada tasvir edil- kısmı harap otan bu tabloda ortada haşmetli
, m i; olduğunu y a z a r. V in e IfflıiU e n ıo re ’a göre. bir Isa tasviri bulunmakta ve solda Meryem

fn/group/merakediyorum
AVA5".*VA — 1455 — m w n.x

gSrtilm ektadir Kompozisyonu sag la r a f lj ta ­ tiosl. A yasofyanın b ü tü n m ozaikleri gibi bu­


mam en an lik b ir u slu lu g ü n ; İşlenm iş olan lu ndu kları y e re uym ayan bu « p o rtreler.,
VftftizcI Yahya tasviri tam am lam akladır- Bu a şağıdan gü çlü kte gö rü leb ilm ek ted ir Al­
ku dretli ve s id e tablonun XI asrın o rta la n , tın zem in Üzerinde ü z erle ri h a çlar İle süslü
belki de »anlarına ait olduğuna ihtim al veril­ dini beyaz elbiseleri fom oforlon) İle sıralanan
m ektedir. fakat benli?. bu hususta k a ra r ver bu kilise büyük Itr i vc a jü tlerin resim leri bel­
m edeti U 'hiltem ore'un raporunu beklem ek ki X. -X I. a sırla ra a ittir.
doğru olur. 1033-1938 devresinde açılan, l a ­ W hitiem ore öldüğü rB.: W lttem ûre, Tho-
ka! henüz neşredilm eyen m ozaiklerden biri de m ası sırad a A yasofyadakl İşle r henüz sn ıu e r­
absidi ö rte n yarım kubbenin içindeki biiyük m iş olm aktan uzaktı. Kuzey v e güney timpa-
Meryem tasviridir. K ucağında küçük İsa'yı D onlarında dalıa birçok aziz. piskopos ve pey.
taşıyan Teotokos ıT an rı anası) tasv irinin za­ g an ıb e r re sim le ri, g a le rid e ts » ile havarileri
ra fe t ve tesiri, y a ln u başına b ir şah eser alan ııi ta sv ir eden b ir ku b b e mozaUtl, m ethal ci­
bu eser, bulunduğu y ere uym adığı içindir ki hetin d ek i biiytlk ke m e rin İç sa th ın d a b ir ma­
tamamen yokolm uj Bibidir. îkonoklast cenra- dalyon için d e M eryem v« y a n la rd a havariler­
iuii heınen akabinde IX asrın o rta la rın a doğru den P e tru s ve Paulu.s, absid c ihetind eki bü­
yapılm ası m uhtem el olan bu resim şim diki yük k em erin için d e de y in e M eryem . loannU
halde Ayasofya’nın g ö rü n ürd ek i en eski figü­ ve m ozaiklerin b ir kısm ın ı yaptıran impara­
ra l mozaikini teşkil eder. A bside takaddüm tor lo an n is P a leo lo gos'u n re sim le rin in dur­
eden bem a kısm ının üzerini k a p a ta n büyük duğ un u 1840 da S alzenberg te sb it etm iştir
kem erin alt kısım larında ise ka rşılık lı ik i m e­ (W. Salzottberg. A ltchrislU cbe Baudenkroale
lek tasviri m evcut idi. B unlardan soldakinin von ConsU uıtinopeJ vom V. bis X II Jalırtıun-
ancak ayakları ile elbisesi e te k lerin in kalm ası­ d e rt a u l B efehl S e m e r M ajestaot K önigs auf.
na m ukabil, sağdaki oldukça tam am b ir halde genom m en u n d lıistn riseh a rla e u te rt, Berlin
meydana çıkarılm ıştır. A ltın b ir zem in üze­ 1854). K u b benin m erk ezin d e belki b ir Panto-
rinde olan bu kanatlı m elek bir elin de a s i, k ra to r bu lu n m ak ta ise d e, p andantiflerdeki
diğerinde bir k ü re tu tm a k la d ır. S açları bir Iıe sk o m ele k le rin y ü zleri F o ssati taralından
kurdele ile toplanm ış, ve ü zerinde saray hiz­ yapılan a ltın ta k lid i m a d alyo nların altında
m etindeki asilzadelere m ahsus e te k leri işle­ h e rh a ld e m ev c u ttu r. D ünyanın sayılı âbide-
m eli koyu re n k b ir elbise İle m ayii altın g en i; le r'n d e n biri ulan v e B izans k a d ar T ü rk kül­
bir şeritle süslü boi beyaz b ir pe le rin v ard ır. tü rü n d e d e büyük b ir y e ri o lan Ayasofya’da
Bu m elek um um iyetle, Aya&ofyanm k o ru y u ­ T ü rk h tısu sy ellerm h a le ld a r etm eden ortaya
cusu Cebrâil olarak teşhis e dilm ekted ir ve çıkarılacak dah a çok şey v a rd ır. „
absiddekl M eryem’d en kısa b ir m ü d d et sonra Thom as YVbittemore, b ir çok m üelliflerin
yapıldığı tahm in edilir. a sırla rd a n b e ri ak sin i id d ia etm eğe çalıştık­
«Nihayet 1938 den sonrak i araştırm a la rı b ir hu su su şu s a tırla rı ile b ir itere d a h i
devresinde YVhittemore, kubbeyi tu ta n biiyük d e ste k le m iştir iTlı. W ittem re, T h ird Raport.
kem erlerden kıceydeklnin içindeki tim pano- S. 9 ): «Yedi y ıllık çalışm alarım ız boyunca,
m ozaiklerde h içb ir k a sti ta h rib a t ve yüzlerin
nun a lt kenarındaki nişlerde olan re sim le n
meydana çıkartm ağa başlam ıştır. K arşılıklı zedelenm esi izine rastlam adık. Zelzeleler ve
zam an, binayı m ozaik resim san atının birçok
bu duvarların satıhlarının m u h telif m ünferid
Şaheserlerinden m ahrum bırakm ıştır; fakat
mozaikler ile süslenm iş olduğunu bitiyoruz.
m evcut olanlar, A yasofyayı kullandıkları beş
En alttaki iniş sırasında ilk piskoposlar, on­
asır boyunca T ü rk ie r ta ra fın d a n daima mu-
ların Üstündeki pencere dizisinin arasınd a da
hafasa edilm iştir.» Ayni cüm leyi kiliseden
hıristlyanlık şehitlerinin resim leri bulunuyor­ çevrilen diğer cam iler için de söyleyebiliri*'
du. W hittemore, bu duvarın alt kenarında üç K aariye, Fethiye, Molia GÜrani (Vefs-Kilise),
piskopos meydana çıkarm ıştır ki bunların O dalar cam iler en bâriz m isalleri teşkil eder­
kim oldukları yanlarındaki güzel harfli kita­ ler. T ekrar açıp tem izlem ek İle san at tarihin»
belerde gösterilm iştir. (G en; tgnatios, toan- ettiği büyiik hizm etten başka tVhittemorr.
nia Hrlsoslomos ve A ntakya piskoposu tgna- Ayasofya’ıun m ozaiklerinde Türk sanatsever
http://groups.google.ee
A S îtK I/O PE D lSt
— 146® — AYASOFYA

ligine ra hoşgörürlüğü uy çok şey medyan ilikli tarihinden bugünkü yazı dilimi»! çevri­
olunduğunu d a b elirtim ; bulunuyor. Cahil lerek alınmıştır:
birkaç m enfaat düşkününün m ahdut tahriba­ «Istanbun fethinden Sultan Selim zama­
tına karşıİJfc. bilhassa zelzeleler yapının muh­ nına kadar yüz otuz beş sene m ürur etmiş,
telif yerlerini çökertirken ehem m iyetli kayıp­ Ayasofya i kebir CamilşeriN etrafımla, halkı
la n sebebiyet verm işlerdir. Şiddetli b ir yan­ âlem (ttyk* yerleşm iş idi kİ) diirt tarafını Far­
gın esnasında 1755 d e m abedin kubbesindeki mışlar, (cami duvarlarına evler yapıştırmışlar
kurşunlar eriyip o luklardan akarken herhal­ âdeta cami görünmez oiınuşluı. Yapısı bin
de içerdeki m ozaikler de zedelenm iş olm alı­ yıldan ziyade olduğundan yapışma halel gel­
dır tBaroıı d e Tott, M emoires su r les Turcs). miş, bina zlrliiyle bir buçuk zira bir yanına
Şurası arlık m uhakkaktır ki burada hiçbir m eyletm iş, az kaldı ki münhedlm ola. Allahın
mozaik «sistemli» bir su re tle tah rip edilm e­ inayeti ile bizzat padişah erkân vc ayanı dev­
miştir. G ariptir ki 1848 e doğru Ayasofyada- let, viızora ve ulema ile Ayasofyayn gitti; (te­
kj resim leri açık vaziyette gören ve resim ­ cavüzü sürünco) camie bitişik olatı evlerin
lerini yapan Saizenberg de m eselâ, kuzey tim- cüm lesinin yıkılm asını, mülk iddiasında bulu­
puand aki bülün m ozaiklerin yok edilrııiş ola­ nanlar çıkarsa ellerine azıcık bir şey verilme­
cağını vazmaktan çekinm em iştir. Halbuki sini em retli ve [o esnada orada bulunan) Koca
tt’hittem ûre'un faaliyeti neticesinde vaktiyle Mimar Sinan Ağaya b im t hitab cdıırek;
Salzenberg'in hiçbir mozaik kalm adığını söy­ — Y erlerine muhkem payandalar yapıp İB-
lediği y erd e m ahdut b ir saha açılım ı ve bu­ Üzre etrarını eyle ki m uradım camü şe­
n d a yukarıda zikrettiğim iz uç piskopos resm i rifi ihya eüilb eseri has edinuıekjfir, dedi.
bulunmuştur. W hittem ore, SalzenberE ta ra ­ Sinan Ağaya hil'atı fâhirc giydirildi ve
fından m evcudiyet: kati olarak te sb lt «dilen­ tam ire hem en o gün başlandı. (Camiin etrafını
lerden başka, yeni m ozaikler ortaya çıkar­ sarm ış olan) köhne binalar içinde mekân tu t­
makta süphetiz büyült b ir hiasnette bulun­ m uş fa re le r ve gelincikler ve yarasalar ve san­
muştur. K endisine b ir dereceye k a d ar Fossa- sa rla r (ordular halinde imiş), m ahallelere da­
li'nln neşredilm eyen levhaları da re h b e r va-' ğıldı; ziyankâr hayvanlar, nice zaman hemci-
zifesini görm üş alabilirler. var olanlara zararlarından uyku vc rah at yüzü
görm ediler».
■B elki lam b ir ilim adam ı olm ayan, h a t­
Ayasofyanın bu tam iri H icri 980-981
tâ doğrudan doğruya bir B izantlnist de sayıl­
(1572 • 1373) yıllarına ra stla r ki, bir sene son­
mayan W hittem ore, geniş tem asları, ikna
ra İkinci Selim vefat etm iştir. Ayasofya ci­
kudreti ve «işbilirliği ve becerikliliği» saye­
varındaki evler ve tam ir hakkında 21 sefer
sinde İm kânlar tem in e tin i; ve birçok a raştı­
Bttl (M. 1573) tarih li b ir ferm anda fevkalâde
rıcılara kolay kolay m üyesser olm ıyacak bü­
şayanı dikkattir; onun da bugünkü y an dili-
yük bir şöhret kazanm ıştır. O nun en bûyfik
tnize çevrilm iş su reli şudur:
eseri bu işi düşünm üş, organize edebilm iş ve
«İstanbul kadısına ve Ayasofya mütevel­
kısmen neticeye bağlayabilm iş olm asında to p­
lisine hüküm ki;
lanır. T ü rk sanatseverliğini veciz b ir surette
•Sarayı âmirem önünde vâki olan Aya-
ispat eden bu am eliyelerin idarecisinin hâtı­
sofya Camii şerifinin tam ire m uhtaç bazı y e r­
rasını hürm etle anarken, yabancı m em leket­
leri olduğu bildirilm esi iizerine görülm ek için
lerde kalan T ü rk eserlerinin acaba asırlarca saadet ve İkbal ile bizzat Ayasofya Camii şe­
sonra orijinal ihtişam ları ile ilin1 dünyasına rifine gittim. Hassa m imarlarım başı olan
takdim edilip edilem iyecekleri de her halde Sinan (Allah şan ve şerefini ziyade eylesün)
düşünülür. Semavi Eylce». ve binanın ehlivukufu olanlar cem olup camii
Ayasofyanın TBrkler ta ra fın d ın yapılan şerifin sağında ve solunda otuz beşer arşın
tam irleri ürerine tarih i edebiyat — Mü­ y e r hâli olmak ve medresesinin etrafında üç
verrih Selânikli M ustafa Efendi, eserinin m at­ zira yol kalmak ve g eri anbar bozulup kaldı­
bu kısmında ikinci Sultan Selim zam anındaki rılm ak ve yarım kubbe üzerindeki minare kal­
Ayasofya tam irini teshil ederken, pek tubaf dırılarak ününde olan pâyenin üzerinde mina­
şeyler de nakleder; aşağıdaki satırla r, Seîft- re inşa edilmek ve etrafında hali kalacak otuz
ım/group/merakediyorum
1460 — lS T A * # C l
ayasofya —

bejfif «i’şın yerde piyeîer v* gerişler bina -lidreael aliye - - kendilerine medfea rçin bir
olunmak v» f »ntfft İçerisinde *e d (yarısında tdrba j«rlfe bina?ı ferman olunup mOddeli
tamire raubUç yerler temizlenip U mir olun* karibede «mame iriftirildl ancak tiırbe bâ-
mak ve camiin hududunda d a n aaii yapılar deddefin itinam buldu».
yıkılıp tag v» tuglası/ıdan istifade edilmek vc Aynsofynnın Hicri 12.24 (M. 1S0Q) tamiri
Örtüye muhtaç yerleri kurşun Ue örtülmek hakkında, Cabi Said Efendinin el yizması btl-
«izere Ayasofyanın t-nmİrine lüzum gûsler- fü \ vckayiııamfr'iAd? çok gUtel bir not var-
düer], dır:
■ Cantij mesbunın hududu dahilinde, bol* 122-4 recebinin K ıların d a camiin tam iri­
ki camiin kendi pâyelcri arasında bazı klfliae- ne başlanmış, tam ir bir buçuk ay kadar tü r­
ier CÛj'İ bir ikimi Ue oturmakta olup eskiden müş, camiin bütün hasırları değiştirilmek
Italmı* toin*üan boıup diğer binalar kurup (ca­ yeni hasırlar d re n m iş , camiin tam ir ve tefri­
miin) b m payelerini -kesip kubbe ve tonos şine 800 kese akça sarfodilmiş* çıkarılan e*-
lan da tasarruflarına geçirmişler. Em rü hü­ ki hssir’nr da VenJcamnc, Suitanahmed cami­
mâyunum ile hâkimi şer’i ve müşarünileyh ine vc Ü sküdarda Balabaniskelesi arkasındaki
mimarbaşı vb sair ehli hibreler üzerine varıp
Y-.'ni Valıîe Camiine döşenmiş. Şâhan soıüa-
gördüler: CamHşerlf etrafında olan damlar
rine da b ir cuma selâmlığı İle ibadete açılmış
birbiri ürerine (binmiş) ve birbirlerine bitişik
Bu m alûm alı veren Cftbl Said Eîcndi bir Fık­
olup cauıü şerifi tahkim fçin yapılını? ölün ra naklediyor:
kemerler kesilip yol açılmış; barıları da ke>
inerleri oyup ocaklar, pencereler, dolaplar «Kayyumbaşı Feyrullah Efendi anlattı:
yapmışlar, kendi mııradları üzre evler, odalar Sultan Mahmud varcie gclince, çizme ile y ü ­
inşa etmişler; pâyeter dibinde, hâşâ helÂl&r rü n e s i nıutad olan yere kadar yeni hasırlara
yapmışlar. Camii şerir haraba m iierref olmuş, çiım e ile basmağa kjyamaınış, hemen kapu
tur. Camit şerife hu makule zasar edenlere ağzında çizm elerini çıkarm ış., Lâkin, maiye­
çer’an ne lâzım gelür diye Şeyhülıslârodau is- tindeki enderim ağalan, pfidişah çizmelerini
ti İta oHmdukda şiddetle tâzirden sonra ittik ­ çıkardığı halde, çizme İle yürüm üşler» diyor.
leri tararın tazmini ve ol m üfsidlerin camii
şerif ararın d an tardı lâzımdır» denildi, tnad fiıı tam ir üzerine devrin şiirlerinden
idüb bize zulümdür. çıkmazız dirlerse, dinlen- Ayni’nin yazdığı tâıih kasidesi:
miyecek (atılacaklardır), ve bâ2i kim seler da­ İ n in i râıni şevket Jrölfbl minberi binuMt
hi o muannidiere destek olup kâfir binasıdır 9fh!ii(âliı veli hadrt İkinci H areli MıbmM
yıkılmak lâzımdır yıkılsa ne olur dirlerse. tein i adli temcidi salâhı (utta afâkı
(haklarında fetva alınmıştır) kafirdirler, katil­ Kİ lutsiK ehil İmsn srrdvl }ükrü(W’l tnftbild
leri m übahdır Şeriat em rinin icrasını, sonra­
te ri fak bmunazm vakti taktâ İatİft&blaıla
dan yapılmış, meşkûr binaların külllyyen kal­ Olur ker hir m alulen recm İle fcytao fflbl merdfld
dırılmasını. camii şerifin la m ir ve ihyasını
Emredlyotum. Sabık Şeyhülislâm Mevlânfl Mu- tbAdelde &ehivetfip ;ıdiJcJde melıAbetde
hiddin’iti tayin eylediği faudud defterine göre Lvcyı'U M&an'ü N urirttinil Jlâkaan'a olur m4k«&d
bir an ve bir saat gecikmeden derhal işe baş­ Fünunl hatta isçiyi o «ehden m*5k (derlerdi
layın, bu babda gereği gibi mukayyed oluc». Eğer Yâkul U lbnî MaUe vfi Vasaâf olular niff(Ad
Ayaaofya. 981 (M. 1373} tam irine kadar OIuiKft şa'fftp p«nUz mihri ttgf eimiıı
iki minareli idi. Yarım kubbelerden biri üze­ O b a n d a ! n im e ti m im li fc ıitU u M er m efkuni
rinde bulunan eski m inarelerden bir danesi S»li kıldı sufUl dtismeae tekbir İte eUndt
yıkılıp yeniden pâye Üzerinde İnşa edildikten IHehî oiMfpl kim ofdu &lf»İ Cnritfdan nroh6d
başka bu tamirdedir ki, mâbetîe ikj m inare DemMr «bdwrtl cikiyinıa bfui kahrlndMi
daha ilâve edildi. Peçevl tarihi bunu şöylecc ClhüMİaa hi lalı&rel İtimseler bir bir «fob mefkaod
kaydeder;
t4«r ıkaadl kamil] zafer ka^vmi İbb4(l
4Emrü Suttan Selim Han sâdır otub Aya­ Olur dtante Uımft ttflhrdi İ«l4mdaa aM ûd
sofya Camii şerifinin kubbei aüm esine ihtiya-
Cihan m&iHUr ohır devri aditet latlatetod»
ten adnt pâyeler ve iki minare! U nazir ile iki İdSb &«Art hayrâimda cdnla Demi pat wd

http://groups.google.co
- İ tti AYASOFYA

A j i ia f lm • o * ic rn İD v «lot, n ı ıb l tr
ölen îubık ŞsyhtUlıiimlardan M ekkulde Meh­
nnlHi1"tMd * niaı kalonnnşdı ı m k r t l b m tM
med Aaını Etendi mcrluımon beytUlmile k ı­
Aat M ı a fibitffi u r y b ı e tü lu tl etil lan servetinden ödenmigtl. Vak'an&vU LOtft
0 ı i l t i a lU d e t p iff l ı ^ m d l ı B «Uıtfal r$d
Efendi, tarih'm ıı ırtiıtineı cildinde îü hendi
S*UU h a m * 4 t nktSb d u a n m ealim in Uxr* kaydvder
S I decfU u f r n l b ı Fiak T ra lld a barinr meksfld <K ûfiüı camii Ayaeotyu — Bir müddet-
S s İIİ « â b f l l » A m l «Udim UrOıl U m irlu tenbori derdesti tam ir olan Ayasofya camii
«\yM 0f i m r i nfcfnd f H ırt k ıldı H an MahmOd» kebirinin um uru tam irlye re tczyiıifyui r«-
1224 hini hUnıi hitam olarak Ramazanı ;erifln ilk
Ş u t a ı l h k a tfrfe s l d c y in e o d e v rin s e ç k in
cuma gilnfl küîadiyle selim lık rcım l orada
f e r l e r i n d e n K n d e r u n lu V â s ı f ı n d ır :
icra olundu. Flonmi m ıakûrdc bilcümle vilkt-
l(ı ve İstanbul (Kadılığı) raddesine kadar ule<
fim ll İrfinti iffet m u k iediyl hin ti im m a vc bâzı mütehayylzanı Ümera ve hendegün
gruTi m lhfabı hilâfet mc-Hıaıi O sm inlya ıı eltjijei rosm iyelerijle luzır bulunjnu;lırdır.
Yifli Sultan Mabmûdi S in i kim cihanda zâtid ir Camii m eıkûrun masarifi tam iriyd i « esnada
Siki bUicmti ferid bl soîtaııı ıim a tı i>:l a veled velal eden Şeyhli]isiaını Esbak
Oî h ld lrt dad fnnnâ kim vüeûdi p ik id ir MekkiKİile Asım Efendi merhumdan câıılbi
Bdisf ibyflyJ d e r k i raiye* em nü am an at-yKiimiie ait olarak zuhur eden kül­
liyetli nukud ve giranbaha cevahiri iti roâdud
Strkeş&ıu âlem i lerm ânin» miiDİuad îdüp
S âbtıâ m ü ş iri adU Itm rdf' hükm in revan İle tesviye olunm uştur. Ni'me-ttnsviye ve ni'-
ınetlereke».
J?£rse s e r dârâtııu D ârâ alftyf fuuTada
Re$fci gayretin k a la r engttçti h ayret b e r dehan Ayasofyada Kadir Gecesi — Camie tah­
vilinden m üıe ittihaz edildiği tarihe kadar ge­
I DirçnunJ n y tü sedâyf tttfi kjJdi lerz tn â k
çen vc beş asra yaklaşan b ir devir içinde, Aya­
Y ana lâyık secdei «Ufcre bfrlön i ilim i yan
sofya cam iinde K adir gecesi ibadeti, İslim
Rwrt Meflijfi arif icrâküni çer'I şerif dünyasında, hiçbir beldede hiçbir camie naslb
Hem n iic ih M lı«nı afif dİ ratfU ckl «alıl d ta ı
ulnuyan ulvî Mr ihlijaın ile yapılagelmifti;
Sebyl ttakdın tıjM ealI mıbMU Hakka ointcdlı F atih Ifebm edle başlamak iizore T ürk impa-
■UM i t e müncelto bir ^ b i İffet dâtftan ra '.u rliin n u K adir gecelerinde teravih nama-
SHgk sâ ri n!4p k h n taafl zfihdl â te s c 7m ı AyisofyaıİM kılm alan b ir anane olmuşla.
Bı%»Ihf bâwr namım gelmedenvakti ran E nderun T arihi müellifi Tayyarzâde A ti
ilnbU Fahröltttfirselfa İle d erû n i ( ib a ik Bey, im paratorluk devrinde «Kadir gecelerin­
Vnri trvU ıf He b l b î itişen i p e rte rfe şso d e Ayasofyaya azimeti hörnayun» ananesini
İtfkaadı p â k i in a m fcnvl ak d i m etin
{öylece tesbit eder:
Affı gaaüb haEkl bbb e T all b a y ii bikevan î E f e r yaz Ramazanı olup pâdifalı sayfi­
yede ise. o akptm Tapkapu Sarayında İftar
®o « t iK m abedi böyle İ n i r t t itm ed en
01 hidlvin d n H I celbi Astadır blküm an eder. Nöbetçi h a; odalı ağalardan maada, cu­
ma selâmlığı teşrifatında bulunan bütün En-
«akUde ha*h ildikse dnaya r e n yed
Sal « f a i n c tnüheyyi obuada Kerrfkbivan dcrurılular. Htrkai Şeril dairesi önünden Aya­
sofya Camii şerlHoln seUmlık kapusıma ka­
K ıadlyfilfaâtlt idüb etTiyeî a U kabnl d ar iJa sıralı dizilirler, yol meşalelerle tenvir
Koliye ot «ahi n u v e tle karlb en » d u a n
edilir. P id ijah ın önüne de ayrıca yirm i rae-
8*’j i n t ^ O r l U bI i İ devleti mfeomr d r t ı galcci geçer. Megslelerin arkasından, mugav-
Hak llviyİ m h e t i a manam- ide ba t a * *•“ baiarı ktrm ıa ve yefil boyalı kırit adet büyük
B er «BÛnındgt hatab ( n f l U ı i M eri) ı s l t t fenorlerle haseki ağalar yiirür. O gece Aya­
Tahtı U b lad e â t i n p ir ide bahtın riyan sofya Camiinde namazı, camiin imamı evveli
Vteıffc lAmtr U rlbtn «Hdln fc*’deaaeliı değil, nabetçl olan İmamı Sultani Efendi (Httn
«Vapdı bakkaa m ib edin Sfebnuıd Bmm» k i r İmamı) kıldırır».
12M Fransız muharrirlerinden Patü Horigo töoy
A y a so fy a n ın H ic r i 1 2 6 5 fM . 1H49) tanıİ* adının nalındaki ym lıguu tesbit edemedik/,
fİD İn fc a r|«i|ğ t_ o s ır a la r d a e v lâ t b ıra k m a d a » dilimize Ahmed İhsan tarafından Icrrfhne
m /group/m erakediyorum
a v a so ty a — 1462 — İSTANBUL

edilmiş olan «Kus ateşi» ismindeki romanın­ ,ilı> halkla dolmuf İdi. Atılı «ayışız
da. Birinci Cihan HarN Mütarekesini takip rin ipleri ve fiyeleri arasından cemaatin ha­
eden işgal yıllan Ramozanlanmn birinde bir rekeli güç seçiliyordu Müslümanlar camim
Kadir gecesini $öyle lavvir ediyor: içinde saf teşkil eltiler, bu saflar tabiailyle
«Ayastrfya Camiinin tinü gayet kalabalık ufak inhinalar yapmış İdL yüksekten baki}
idi çok müessir idî.
■Beyaz eldivenli jandarmalar camiin «Galeride bulunan ecncbilcr sükût ve tü-
medhallermi tutmuş. gelenlerin dübuliye vara­ ktin ile takıyorlardı Dünyanın her kilesin*
kalarını büyük bir İtina ile tetkik ediyordu. den gelmlf adamların meraklı güzleri a f a l­
«Camiin üst tatında» kubbenin etrafında daki cemaate bakıyordu. Camiin v irt meyda-
huinnan galeri davetli ecanlbe mahsustur; nuu dolduran kalabalığın hesapsız saflan
oraya, ücra ve karanlık dar U r yoldan gidilir. İçindeki Müslliîuaiilûrm semadan gelen emre
8u yol Özerinde üniformalı, tuvaletli birçok müctemlan İnkıyadlan fikirleri saranıstı.
ecnebilerin sıra sıra ve sukfit içinde çıkışı tu* «imamın keskin sadast ve eemaatin ara*
hat bir manzara yapıyordu. sıra çıkardığı kabul ve inkıyad nidası büyük
«Kubbeye yakın olan galeriye çıktık; bir tunç kâseye daima temas eden çelik iğne-
birçok asırlar evvel resmohuunuş melâilte re* D in uğultusuna benziyor ve iğnenin t*nn—>ile
simlerinin yalnız kanatlan yaldızlı nakışlarla kâsenin ber zaman münkad olacağı anlaşılı­
yakınılan görünüyordu. Aşağıya cemaat do* yordu.
luyordu; sanki camiin tekmil zemini kanoca «Piyer cemaatin « » m im i in k ıy a d ım gör

Aytfob'ada Kur'an tîfâiefi


<Ao«İRt: C. tlleeı», 1814J

http://groups.google.co
— 1463 ~ AYASOFYA

inekle tok mütehassis idi. Bir kenara çekilmiş şişkin yanıyordu. 13u fazla ışıklar bir İbadet-
toklar ve düşünüyordu. Davetliler ara-*nncîa haneden ilk Usavvuft tesirini fc'aç etmiş; Yer­
jvvclS yavaş yavaş daha yüksek sesle deki halılar* aiilunlarin kaideleri lüzumundan
^ nu^j]ialar boşla miçti. Herkes yine siyasiyat-
I yn bahse başlamış, camiin manzarasını sanki
fazla aydınlık,, somaki duvarlara, sütun baş*
lıklarına, yarjm kubbeye ise ancak harabelere
unutmuştu. Sanki bu d ip lo m a tla r, z&bitlrr yakışır köhneleştirici bir boştuk slnoılş.
jatrfâtf iiyasi resmi kabulde bulunuyorlar, yi- «Sultan Süleyman» ın «Engurüs» den
nf tendi İşlerini konuşuyorlardı. ganimet getirip mihraba civar koyduğu iki
«famün büyük meydanındaki cemaat İle, cesim şamdandan birinin yanında sarigi ve sa-
yBiarnWsi seyircilerin vasiydi taın tezat teş­ kalı bem beyu bir Hafız, halim, mütevekkil
kil eyliyordu Teşekkür olunur ki, aşağıdaki eda ile «Yasin» okuyordu. Cemaatin kalbi ve
jar.D duaları, yukarıdaki galeride bulunan merkezi gûya a idL Kalabalık ondan başlıyor,
strmjü üfltforma)ı. yahut elmas ve inci tuva- etrafında bir yelpaze gibi açılıyor., genişliyor­
Ittti ecnebilere hiîab değildi; vakıa bunlar du.- Hacı yağları sürünmüş, yeni mînlanlı ve
«l^ıdftkîlcrln istikballeri ve mukadderleri yeni çepkenli ham mallar, sert Rözlorl, burma
I hakkında konuşuyorlardı; bu konuşma Avrupa bıyıklan ve gümus köstekleri parlayarak sal*
kibar salonlarındaki mutarf tarzda oluyordu, İanau hammallar; yalın ayaklarının tabam kö­
iafeukl «şagiki cemaat kalbindeki emelini- ve sele gibi kalın ve esmer duran gayei eski kil'
dossuu daha y u ta n gönderiyor, o seyirciler - veli yoksul Müslümanları.. Bunların arasında
1» biç meşgul olmuyordu.» beyaz ve yeşil sarıklar, kalıplı fesler, buru­
Ayzsofyad* Bayram Namazı — Bayram şuk kabalaklarla kıvırcık kalpaklar seçilmeye,
namazlarım Avasofyada kılmak, beş asra yak­ yoğalmağa baştdı. Sanki cami bir cennet ha*
laşan bir tarih boyunca, misafir veya yerli. vımı idi. Şehrin muhtelif yollarından bir mû-
İstanbul Müslümanları için heyecanla özle­ tekid akını buraya boşanıyordu, tiyle ki az
nen bir ibadet olmuştu. îş&al yıllarında Aya- zamanda koca meydan hıncahınç doldu.
sofyada btr bayram namazını Ruşen Eşref »Bin dürt yüz yıldır b anın ve Muhant’
«Ayrılıklar» adındaki eserinde şöyle ta sv ir medin mtttevaJi âyinlerini, Jüstinyen gibi
«Kyor: âhirel sevdasının şaşaasını riıtnya hâzineleri­
«Kandilleri henüz sönmemiş şerefelerin ni dökerek tesbit eden bir Hıristiyan hüküm­
altın hilelerinden mahmur ezan sesleri işi­ darla Fatih ^ b i genç ve ateşin kalbinden pey*
tildi gam berinin arzusunu buraya bir mucize halin­
«Suitanahmed minareleri, top gürültüleri de getiren Müslüman bir hükümdarın secde
arastada, buna aksi şada gibi cevap verdi. ettiklerini görmüş; İçine birkaç yüa neslin du­
Saati iki cami arasında Araay& ezandan bir ası» ünıidf, hayret ve incfaabı sinmiş bu iba­
titrek mahya kurulmuştu. Bu sos mahyanın det hnnede nihayetsiz ve naziresin bir kudsiyet
alUada ruhumuz müees&ir brr veetle hazırla­ ruhu inceltiyordu.
narak gftçtik. Mukavves tavanlarım a attan *e- «Hafız «Veşşemsi fecri* âyetine
minine Bizans mozaiklerinin levni ağır b ir le­ zaman muazzam kasn dinin içinde bir başka
tafet veren od bir tapulu dehliz karanlıktı. hâlct peyda oldu. Her tarafı örülü gibi, ışığı­
Yalng U r ucunda bir mum yanıyordu: Re* nı yalnız içinden alıyor gibi kalın, katı duran
■herlerden bir damla altun mozayik yere düş­ ibadethane hafifleşmese başladı. Cidarları gû­
müş sanmayınız... Ancak aydınlatabildiği bir ya benek benek açılıyordu. Kendisini bekli-
BİntAJiisUnyen gUnündcnbcrl orada unutulup yen cemaata karşı nihayet bayram ağır ağar
biımş bir imana azizin) hatırlatıyor: Kadim teşrif ediyordu. Büyük kubbenin etrafı, yaran
ve Isevt bir tahassüs uyandırıyordu. Yanından kubbelerin etrafı, büyük kavislerin cismi,
8eçerken gördüm kl bu aziz bize alt btr can­ mihrabın yanlan billûrdan örülmüş gibi me­
lı mahlûktun Dünkü bacağının yerine geçir- - tili bir mavi huğu İmlinde seffâfl&gtL
4İgl bir tahtaya mum dikmiş bir malûl asker.. «O ilk ışık, kimi Nümidyadan. kimi Te-
Orada sadaka bekliyor... salya ve Lâkonyadan getirtilip burada mteil-
«İçeride, eski top kandillerin ötesinde sfe Wr tasavvuf! elvan ahengi şekline inkılâp
berisinde seyrek elektrik fanusları sert ve eden meruıer duvarlara eflâtun, soluk yeşil.
m/ group/merakediyorum
AYAJOFVA — 1*0-4 — İSTANBUL

leylffl renkler gelirdi. Kadim sütunların sırdı KmiA l»mı Çelilin, kenduini yaratan
abu* ve sert cüsselerine mahmur bir halâtct kuvvetin ele&knc secde etli Iceet ftfeadt'nin
go&derdı ttyemul faheteri, Btınoşfc camide tekrir eden
cBu «ulunlar tadar müessir hir şey ola- bir ziya uldu. O zaman tnn Tekbirler bir m:
maı! Cemaat sevapla beraber fıtra bektiyen ağacı tüuujlı gibi enfes nnbet nakışlı sükut
cer hocalarının safderun vâaziarlylo oyalanır- başlıklarına, kemerlerin bunca lesyinatın*
kon l^n sütunlardaki m&rtaya meftun oluyor­ «ürüruTi'k. kod mouayikierl pırıldAşan yarım
dun. Onlardaki Adem evJttlrtnıu Va/alana kubbelere, ve büyiık kubbeye Allaha, Mutanı-
karşı olan muhtelif şekilli ibadetlerindeki tev­ metle, Çîbaryara dtfgfü savruldu. Mü/niftier
ki e M l bir bevesle benimsemiş, herhangi bayramı karşılamak için ayağa kalktı. İmam,
iklime gidene gitsin başlan üstümde daima ac^nî. — Müslümanların bayram şerefine A!
ibadethane denen o mukaddes yükü taşımak­ laha enettiği şükranı— Allaha beyana has­
tan yorulmamış rinde. kAmil ve pederöne bir retti. Cemaat bunu yerlere kapanarak teyit?
sabır ve kuvvet vardı. Aralarımla Nil vadisin­ etti.
de Firaunlarm eNUtevUere ve hayvanlara «Son derece vakur ve münkad bir sükût
taptığı günler var. BuMunnasn, Asori debde­ içinde hutbeyi beklediler. Yeşil sarığına sır­
belerini tanıyanlar var... «Zevfs* namına ka­ ma dolamış yeşil cübbeli hatip, eski yaldızlar
dim Yamuıda yapılan merasimlerde «Deîf± içinden berrak ve ta rif nakışlan beliren mer­
kâhinlerini, Perfkiesi. çelik kolin Ukendcri ve mer minberin yeşil perdesini açtı. Basamak*
bçiig Demosteai görenler var.. Sonra bunlar lan ağır ağır çıktı, lluşulu sllkûn. kusvâsına
eski giin terden kalma ihtiyar Ahii din gibi vanmşlı. Öksürükler bile kesildi. Sanki ca­
Finike kıyılarından. İskenderiye koyundan. mide hiçbirimiz yoktuk Yalnız o vardı. Onun
Pire Umamadan gemilere binip yeni bir dine sesi, hiç mübalâğasız Ayasofya kubbesinden,
sülük için lstanbula geldiler. Jilstioycni, Teo- cidarlarından daha fazla yeri dolduracak ka­
doravı. Paleologlan gürdüler, önlerinden dar feyyazdı. Böyle temkinli, böyle v&zıh, böy­
şa'çaadar tös veli, uzun beyaz âaçlı ve sakallı le dolgun ve zorluksuz çıkan ses n&diren işi-
patrikler geçti. Fuhuştan, cinayetten yorulup tilmlştir.
merasim esnasında esniyen. uyuklayan nesli «Harflerin bile en arka saflarda sarahati
bozuk Bizans prensleri gördüler. hissolunuyordu. O minberde okurken, müez­
«Nihayet güniuı birinde heyaz sarıklı, zin mahfelindeki müezzinler ayağa kalkmış-
kartal burunlu Ve taze sakallı bir genç geldi. lar, el pençe divan durmuşlar, çevre olmuşlar­
Hazarlarında sccdeye kapandL Bu haşmetli dı. Hatip Peygamberin vc Çiharyâr ile ahfadı
tevazua taşlar hayran kaldı. Derhal onun em­ Muhammedin isimlerini zikrettikçe onlardan
rine TÜm oldular.. ihtida eltiler.,. Bu son mu- b'ri evvel» müessir bir nida ile tebcil ediyor,
ebenin güzelliğine hayvani timsallerle, insan sonra mübarek isîm yirmi ağızdan bir arada
sanem leriyle dolu Eergü7.cştlerınin en «ade, en çikan bir dua hâlesiyle sarılıyordu. Peygam­
mükemmel, en ]lihJ faslı gibi m ec lû b gözü- berin arzusunu yerine getiren Falihi andı.
küyorlar. Göğüslerine çeliptiar, gümüşlU Halifenin ve Türk milletinin selâmetine dua
altııalu koyu sanemler y erin e artjk âyetler­
eltj. Ve minberde duran bir kılıcı alarak aşa-
den, hâduicrden süsler asratş'ar
gıya indi.
«Sabah ışıkları üzerlerine beriki yalnız bu­
güne mahsus olan bin ruhani cilve döküyor­ «O zaman, kırgın yüreklerimizin samimi
du. İnceldiler, mûnisleştller. Bayramın kudü tercümanı olabilecek gayet güzel b ir ses. Mu­
mu sezildikçe Âdeta neşeli bîr istiğrak İçinde rad ı Silisden yadigâr kalan müezzin mahfi­
kaldılar.. linden U r hıçkırık halinde koptu. Duayı ilân
elti. Bütün eUer havaya açıldı. Kubbe gojfü*'
«Bayram semadan ineceğini ihbar etme­ terden çıkan hırıltılar vc iniltilerle bir gale­
ğe başlayınca on bin mUslümanın Tekbiri di­ yan içinde kaldı. Keşke bilmeseydik. Nikbet
ni bir aliuş gibi kubbeye çıkmağa başladı. Mu­ eyyamının dualarında ne ayrı bir tesir var
kaddes inilti taçlan bile buruşa getiriyordu.: Her âmin vaveylâ idi. Sagundaki nefer so­
Onlar da gûya Tekbir alıyorlardı!.. Nihayet lumdaki saka gibi ağlıyordu. Hünkâr ntahfe-
haytam en Üst pencerelerden bir ışık halinde iindeki şehzade de müezzin mahfelindeki

http://groups.goog le.c
— i« 5 - AYASOfVA

H fitler n hocalar gibi m üteessirdi Bu dua lıtç Bugünkü çiti* kapoı — Bugün giriş
M jım u k istemiyor gftıi uzadı. İçin kuHaımlan kapıdan tnşlıyaiıın.
M Bira* evvel U f u i CelAlin ohrgın* kap,ı- arasında söylenildiğine göre, Fatih veya fethe
Fİ aas ış<k. *<Wa ftabbant bir gufran gibf kub- İştirak eden şahsiyetlerden biri bir al darbe­
|1 y j r e süıuıtlara dngru iırnıtryc banladı: Me r­ siyle bu kapıları toprağa ııöınjnliş vc bu su­
li et Sûya ziya halimle bu menkûb « m a a ıln retle bir daha kapanmaz hale getirmiş. Filha­
dııası» icabet ediyordu:.. 0 vakte kadar bn*- kika ahşap bünye Üzerine broıu kaplamalarla
Ufimınn üstünde ıü c « l birer ism lâktit ho- müzeyyen olup 83R tarihti ve imparatorla aile
yetînd* duran top kandillerin yuvarlak uçları amitin Niello mo Doğramım taşıyan bu kapı bu­
ideU «riyip birer vs s git» üzerimize dam ljyj- gün tapanım a* fakat sebebi iadece methal
ftjüar sarulırdı. O k adar incelm işler Vc şef. temininin sonradan her nedense yükseltilmiş
f ümştmşlaıMı!.. Dinen ses gam lı h u n ı;a n i­ tılmasındon ibarettir.
hayet verdi.. Fatihin ilk nama* mihrabı — Yine aynı
iO a m a n muazzam kalabalık harekete m ethalin sark duvarında bir mihrap vardır İti
£eldi. Asyjiiın bir ucundan A frikanm bbllr Fatih Sultan Mehmed 1 haziran 1453 «una
ı t m kadar süren bedbaht ve menkûlı islim gUnii ilk namazını kılmak iÇin geldiğinde kul­
kıfasımn her (Uyarma m ensup insanlar vardı.. lanıldığı rivayet edilir, ne kadar acelc yapı­
Sarıklıları, u ran hırkalıları, kıvırcık papak- lırsa yapılsın fetih gibi eşsiz bir hâdiseyi mü­
Ulan, kefiyelileri... B unları diinya lisanı hir teakip, kilisenin camiye çevrilmesini belirten
birinden ayırıyordu. F ak at ahiret lisanı, fakat merasim için bu kadar basit ve aşajı işçilikte
tajb lisanı bilhassa şu felâket bayramında btr yerin Kullanılmış olduğunu kabul etmek
birbirine büsbütün ayan olm uştu. Birbirleri- herhalde pek güçtür.
a h boynuna ne şcfkatla sarılıyorlardı!.. Nfce
Kıra) kızının mezarı — Biiyük imparator
ucuılara göz yaşlan döküldü: b un lar bin bir kapısının üzerindeki tabut hlkSyesine gelin­
derdin beliğ b ir lühfcii g ‘W b ir gözden bir ce; hakikatle zerre kadar alâkan »Intyan bu
kalbe sızdı.. masal sadece kapı üzerindeki madenî kısmın -
»Her k alede âm â ha fa la r K u r'an oku­ pek az olmakla beraber tabutu andırmasın
nu ga Te dervişler zikir etm eğe başladılar dan doğmuştur. Hakikatte müşabih omöman
ihtiyar bir Türk k ad ın ı b ir garip m ersiyeyle kapının iç tarafında da mevcut olduğu gibi
kubbeyi çınlatıyor., ö nlerine sadakalar yağdı. diğer kapıların üzerindeki mermer kısımlar da
(Ses çıkarmayan sailler yalnız dlinkii o r­ ayni şekildedir. hikâyesi şudur:
t a n ı kahram an enkazlarıydı: Esarete «üş-
KonsUntiıtin — hangi Konstantln olduğu
n up n m illetleri gibi d ilenm e i bengine ya­
bilinmez zira halk araaında hemen bütün Bi­
tana kalan sesleri içlerine göm m üşler, o genç,
zans imparatorlarına Konstantin demek âdet­
dinç m alûllerin bakışlarında öyle roeftûr Mr
t i r — b ir k m varaıış. falcılar bu k ain yılan
vekar vardı i f ! . Önlerin® para bırakanları h ü r­
sokmasından öleceğini söylemişler, çaresiz ka­
met* mecbur ed en m ukaddes acizlerine y ü ­
lan babası da kızını yılanın şerrinden koru­
reğim parçalandı B ir zaferin ebedi hâtırası
mak (itere «Kız kulesi» ni yaptırmış 04 fakat
dan camiden dilgir ve m akhur b tr asil kafile
bütiin bu tedbirler de fayda etmemiş, günler­
ibkânu le çıktık .. Fakat çıkmasaydık, diyo­
den bir gün bir üzüm sepeti içinde gizlenen
rum ılr» hepimiz biliyorduk ki. Türkün bay­
ııfak bir yılan kızı sokmuş, öldürmüş, hiç ol­
ramı bu yıl yalnız cam ilerde başlayıp yine
mazsa cesedini vikaye gayesiyle en emin yer
ramilerde tükenecektir, yabancı İçine çıkma­
»larak getirip Ayasofyanın imparator kapısı
ğa utanacaktır»
üzerine koymuşlar, yılanuı muhtemel taarru­
Ayaaofyaya dair söylentiler — 321 yıl zunu defetmek üzere de karşısına dört adet
kilisetik vc 48i yıl da cam ilik eden bu binaya lop konmuş, masal bu ya. yılan yine gelmiş,
dair halk ağzında m evcut H ıristiyan ve Müs­ toplar la ; olmuş, yılaıı da bir delikten girip,
lüman menseli pek çok söylenti vardır ve bun içerde yavruladıktan sonra diğer iki delikten
lardan bir çoğu da birbirine karışmıştır. Biz çıkmış.
burada pek fazla duyulm uşlarını tesblt etmek­ Bugün h lli kapı üzerine her ne sebepse
le iktifa cdecegiz: açılmjş fiç küçük tieliği görüp tam karşım a

- /«nnuD/m erakediyorum
AYASOFYA ISTAMBOl

tesadüf eden taftan mamûl dfirt uzantıyı du cıisünUn kaidesinin ü s tü n d e k i b r e n ? Çenbcr-


top sinip işin İçinde hakikat arıyaıılar pek ler ince bir kalemle h&kkedîimiş «en sekizin-
çoktur. do yevmi pazar sene 1038* ıbaresJ vardır. Bu
Mahacn, kuyu İmparator kapımdan satırın Musir Alcyiıi&selâm tarafından çöple
binanın ortasına kftılarlu kısmın allınd» bil- yassiUl*ğiflj id d is eden s a fd ille r b u g ü n biî«
yük l>rr ıu malucnı bulunduğu aüytonl'rse do mevcuttur.
mü2c müdürü merhum Muaaffer Ranuıaanag- Açılıtia* kapu — Yine cenup yünde mej-
lunun yaptığı kasalar bu rivayeti lokzip eder hur Ayasofya kütüphanesinin hemen yanın-
mahiyetledir. Valnı;. bu kısmın girnall şarki tlukl ufak koridorun müntehasında Örtllmüj
istikametinde dokut metre irtifaa yakın sır hir kap-J yeri vardır ki, açılma» kapı efsanesi-
ihtiva eden bir biiyük kuyu mevcuttur, bu™ m’n temerküz ettiği noktadır. Efsaneyi anla­
müşabih bîr âi|e ri dc fenubu garbide vardır. talım: Bizamm muhasarası esnasında ten
Kiipter — Lubrendakî Baalbe klen geldi­ Kostantin surlarda şecaatle döğüfürkçn ruh
ği rivayet edilen kirmuu porfir elUunhrıün ba» da halkın geri kalan kısmını kiliselere
garp cihetine tesadüf edenlerinin önünde iki çağırıyor, her gün Türkier şehre giriyor tek­
büyük mermer kup vardır ki, IH, Murad za­ linde çdcan şayiaları (inlemek için — Türkier
manında Bergajı tadan getirildiği sanılmakta- şehre giremezler; girseler bîle ancak Ayasofya
d ır Bu küplerin Bergamada arazi sahibi Meh­ civarına gelebilirler, bu mukaddes rnâbedl
met H&tipoğhı rutmoıâs biri taralından t u ­ •koruyan ilih i kuvvetler onları defedecektir,
tunduğu rivayet edilir (Bergama ve Küplü* fikrini yayıyorlardı.
hamam - Osman Bayatlı). Bu zat bir gün 1ar Fetih günü de kilisede dua etmekte ola a
lasında çalışırken sapanı b'rr yere takıltr; he­ pek büyük bir cemaatin mevcudiyeti tarihçe
men açar bakar ki, sğ& ağza altın para dolu muhakkaktır. Türk cengâvcrlori bu kapılara
Uç küp, küplerin iistilnâ hemen yine toprakla hücum ederek binaya girince patrik hir kapı­
örlıip yetine İşaret koyar; Mehmet. Hatipoğlu dan kaybolmuş ve kapılar Öylesine kapanmış
doğruca paytahta gelir, kolayını bulup devrin kİ, bir daha buraautı açmagR imkân buluna­
Pâdişâhının huzuruna çıkar keyfiyeti arzedir. mamış; her kırmızı yum urta paskalyasında ba
Pâdigah •kend/sûıe bfr miktar askerle bir ve­ kapi önünde yum urta kabuklan butuııurjmijft
zir terfik eder, küplerin bulunduğu yere gi­ ve bu kapı ancak kubbenin üzerine yeniden
derler, öç küpü dc meydana çıkarırlar İrade salip konduğu zaman açılacak ve patrik çıkıp
mucibince bu küplerden birini kendisine ver duaaını bitirecekmiş fDie tlagia Sophia A. M.
mege kalkıştıklarında Mehmet Hatipoglu: bo Schneiıler). Kanaatimizce hu efsanenin sen ki
jaltın ki alayun der. Sebebini saranlara: şunları tamamen hayali ise de hakikate bir
— Efendimiz bulunacak küplerden bîri­ tek noktada yaklaşabilir, şöyle ki: Tarihler
ni bann ihsan eltiler, fakat içindeki altınlar­ Pat h Sultan Mehmed camii gezerken patri­
dan bahsetmediler, binaenaleyh bu altınlar ğin gizlendiği yerilen çıkarak Hünkârın ayak­
te n in hakkını değildir, diye cevap evrir. Ne­ larına kapandığım yazar. Belki de kiliseme
ticede bu doğruluğuna mükâfaten küplerden işgali esnasında, can kayguauna düşen patrik
kabartmalarla müıeyyen olanına nail olduğu ve maiyeti halkça biüruııiyon b ir gizK hücreye
gibi mücavir geniş aran de kendisine bağış­ gedebilmek için bu kapıyı seçmişler vç şaşiıı*
lanır öterinde süvarilerin çengini gösterir na ddnen belki dc aldatddıklannı anlayıp gJ*
kabartmalı ktip II. Mahmud devrine kadar leyana geicn halkın savletinden korunmak
sahiplerinin elinde k alım da sonradan Luvr için de bu hikâyeyi i$aa etmişlerdir.
Müzesine hediye edilir ni&er ikisi Ayasofyaya Balık ve tıpkın — Tanı bu koridorun kar*
nakledilir. Özerlerine birer kapak uklenir şısinda duvarda bulunan panodaki balık vo
musluklar ilâvesiyle abdeg taveiemek için Zıpkın l&rvjrlerl de iüriü türlü tefsir ediJm if'
IcuJlıuulır. ae dc biz bu tezyinat motifinin şehrin ilk ku­
H sırın Tarihi — Ayasofyanın cenup yo- rucuları oIbo Mogaralıları ibaret kastiyle ya*
alindeki moatzam yeşil sütunlardan — bun­ pıldığuıa kaniiz.
ların Kfetfteki Diyona mâbedlüden getirildi' Pençe nişanı — Bioaıun eenubygarhl
fi rivayet edilirdi - kapıdan itibaren üçün köfesindekj püpoyeniu porfir sütunlara ba
http://groups.google.co
A gglK l£P£l>lSt - 1467 AVASOFYA

m ı yüzünden takriben 6 m etre ırtif«da el şek* ve çocuğa hiddetle: — tşçller işlerini b ir an


]ı/>c bomer bir oyuntu vardır kİ karşutuıdaki evvel bitirmeğe çalışacaklarına nereye gitti­
sfltıiada görülen büyük çatlak vc yine aynı ler: git, hemenonlart buraya çağır ben bu işin
sutmuın m ermer kaidesindeki kurşun dolu çek çabuk bitmesini istiyorum, diye bağırır.
oösUlilte beraber Ayasofyada anlatılan hikâ- Çocıık Jiletlerin çalınmasından korktuğu için
yelöden en meşhuruna delil sayılır. Gflya P jr biraz tereddüt edim * daha mOUylm bir seale:
lih Sultan Mehmed — haiiâ İKmlanna göre — Hadi, korkma, git çağır ten dönünceye ka­
Vavedul— buraya «t üzerinde gelmiş ve cc dar buradan ayrünıaytp bekleyeceğime ye*
setler» ı!) basa hasa dolaşırken hayran şah* mm «derim ben Allah tarafından gönderildim
tanmış bu t t l d e kanlı (1) elini duvara daya­ der. Çocuk koşa koşa bahasının yanına gele­
mış keskin kılıcmı sütuna savurmuş; alının rek vaziyeti anlatır, ustabaşı da çocuğu Ue
çiftesi de kaidede iz bırakmış. Bu T ürk aleyh­ beraber derhal Horologicuı'da kahvaltı etmek*
tarı propaganda m aalesef garpla çok. yayıl­ de olan im paratorun huzuruna çıkar. Bü­
mıştır; memlekettiniz! ziyarete gelen her ec­ tü n saraylılar çocuğa gösterilir o da hiç b iri'
nebi bu İşaretleri m erak ve ısrarla arar. Hal­ ne benzemediğini yanaklarından ateşler Cış-
buki bunların hariçle hiçbir alâkası «Imarhgı kırau beyanlar giyinmiş bir zat olduğunu söy­
gibâ mantıki izahı d a şüphesiz yukarıdaki ler. Bunun üzerine im parator bunun bir me-
tanda değildir. Zira e l izi denen şey pek lâike olacağına hükmeder ve: — Şimdi bu
yüksektedir ve umumî h a tta n itibariyle ele kiliseye n e isim vereceğimi anlıyorum 0) der
benzemekte ise de. anatom i bakım ından el ve bundan böyle buraya Hagia Sophia «Alla­
ayası ve bilek kısmı çok ince buna mukabil hın kelâmı* denilmesini irade eder; yanalda­
parmaklar norm al b ir eli tikinden çok daha k i ulema ve devlet büyükleriyle istişareden
büyüktür, fazla olarak bu şekil oraya hâkkc- sonra d a melâikenin ilelebet bu kiliseyi siya-
tülmiştir Eski yazarların kitaplarında bundan Be etm esi İçin çocuğun bir daha Ayaiofyaya
hrç bahsedilmediğine göre h er halde son afiir gitmemek üzere bahşişlerle taltif edilerek
d: oraya kadar çıkmak fırsatı bulan bir amele Kalkad adalarına gönderilmesine karar verir
veya başka biri tarafından oyularak yapılmış- Çocukla melâikenin karşılaştıkları yere de
t a. Sütunlardaki çatlak tabiatın eseri, kaide­ (yani cenuboışarki galerisinin üstüne) de mo-
deki kaim da diğer başka sütunlarda da gö­ zayik resim y ap ılır
rüleceği veçhile sökülen haçların yeridir ki Terleyen Direk —- Binanın şimaligarb!
sonradan kursunla doldurulmuştur. köşesinde, alt kısmı bronz levhalarla kaplı bir
Niyet dolabı — Şark duvarının cenup sütun vardır ki: «Uğurlu direk», «Ağlayan di­
klimanda bir ufak dolap kapağına para sığa* rek?. «Terleyen sütun*. «Hızırın parmağını so-
C&k kadar bir delik açılmış b ir para tuzağın­ ktıp kiliseyi camie çevirdiği sütun» gibi bir­
dan başka b ir şey değildir. Bu deliklen atıl* çok isim ler alır. Bunun sebebi basittir; sütun
lığında ses işitilirse insanın niyeti olurmuş mesamattı bir cins taştan yapılmış olduğu
tsim Menkibesi — Mihrabın üstüne tesa­ dbfcUa şâriyet hâdisesine istinaden zemindeki
düf eden küçük yar un kubbenin mozayıkları rutubeti kolaylıkla emmektedir. Diğerlerine
bugün tamamen temizlenmiş bulunmaktadır. nazaran hususiyet gösteren bu siituaa gerek
Bunlar arasında cenup tarafta beyazlar giy İn­ Hıriatlyanlar gerek MiUlümaflİarca kutsiyet
şaiş Mr melek görülmektedir. Bunun buraya İzafe edilmiş ve cahil halk m uratlarına nait
yapılma sebebini Dr. A. M. Schneideı Die olmak ve hattâ göz hastalıklarına şifa bulmak
Hagla Sophia eserinde onuncu asırda yayılan ümidiyle bu sütunu parmaklıya parmaklıya
su efsane ile anlatır: İkinci kartın sağ ve sol hir oyuk meydana getirmişlerdir; sonradan
kamerlerinin inşası sırasında bir cumartesi madeni levhalarla takviye edilmişte de oyu­
günü bütün işçiler gündeliklerini almak ve ğun bulunduğa kısım tahrip edilerek yine
yemek yemek üzere erkenden işleri başından açılmıştır, Hızır parmağı efsanesinin şu ba­
ayrılırlar. Yalnız ustabaştmn 10 yaşlarında* kımdan belki hakikatle bir ilgisi olabilir.
ki oğlu inşaat bekçisi olarak bırakılır. Bir Fatih devrinde bir kilisenin camie çevrilmesi
müddel sonra iyi giyinmiş saray müstahde­ için kadının hükmü iktiza ederdi. İstanbulun
minim» benzeyen bir adanı birdenbire belirir ilk kadısı da Hızır Bey olduğuna göre balkın

m/group/merakediyorum
£470 — IS T A K İ^
AYASOFYA
|t « e |K İ » flkrt e h » «H *û U t u d n t o 4 tr
>’« deaM w tm b tfrfa a tlk id Akdi Mr» lb w « A ytaöflyye*
stm rtk bah'ftjjr âli neıltM
O ln tM İ td drm d ia (M b « ı Ayin flyy U ı
K m iî« a «ebl prrvh bahtı
> i« y J u u c i h « i k » i v * < " * y * » f ly y ıd ı
•laMar adnbcrâiUA Mctt laktı
tttncJ fiullan Baymd dem şiirlerinden ffe v rtl im â l \4 * r ***** i** ***** **M
I.OrcH UM Ider t e f an
SerezJj S0dt ÎAlaubtıl fanında yazdığı bir gft-
ıelde büyü* jehri tiverken ilk kaydettiği bina H^r ne denîû *»yr1 Tİml'dt LbAdrt »İM 4*
Ayasûfyadır ()/ur rtzan yiar t*â f*od*a A rim tİT T *^
Şehri İjtaobpr U ilrmrfâ fftiıelJer klnJdBr Aadelibiaı befalfti l* m lk* him a* ld*r
M ayana irffteri katinde MMft «lafdtir H er taraf İ t İ k I K p ^ m A y tu f ln tt^ e
Erleri tiMU İrem mrurfdleri zâlftl tm ld Abı germi didp r t siMmi latlğflr Ib
ftrnti her blrimn nfki behArl MânJrftlr P li ftlnr pirlheal Uyan Ay&sortyyede
Mftridi AJui AyasofJ)re*hflr pjyîyi Ferşl b c rrtb ruhimin eyltdikr» •tfdtgifc
fltlfcl atydâoı saadet dahi AUneydiaıdiir SU «İttr iylneJ Imaa Aj4*of1yy*4e
Ş*b beçpb m iuendi kandili fltrûzaa N iblyi
Yine Onaltınci asrın büyük müverrihi ve İnçirifaj dil b a ta r insan Ayâsöfiyyed*
dîn bilgisi Hoca SAdeddin Efendi Ayasofya
Ayasofya eski mizah ed eb iy atlau a da ji,.
için gu mısraları yazmıştır:
mi{lir. Bunun en güzel örneği ODieklzinci m-
Sİr ata kaMedir m ertti ı ’k ıa n n kiîlhini şU rterinden Ha^melin yazdığı bir
îtindi: mahvolur enberin krtom
«K ııld tl Hacnaıanlyye» deki bir beyittir. Et­
A«n mermerini Ut vaafalraaıac kiden runazanlarda bütün meyhaneler kapa­
ACitfll «nfann Sindf buluuou nırdı; KJfu m eşreb p i r l e r a k ^ m c ü an n peri-
Mtoir fcû «ütmtar sebz ft n t k şan hail Ut alay etm ek için bu b ir aylık mfy-
Somikî u satn ?ö Ak u eblik hane vc i fiti yasağını lıcsat bilir, akşamcı
Kimlsfcı taocdaa i f i k n i f t i r iM tf ja ırle r de kendi hâli p ü r m elâllerini U tvir ile
Açefe la r r tare «rmuş io a bfiAyâd yanıp yakılırlardı; H aşm et de yılın oobir ayın­
Dahi » w i(i tfr ria mermeri nr da b id e düşkünlerinden dİ. Aşağıdaki beytini
M term o lu ita (İr dİrar okurken, o devrin m eyhanelerinde şarabın <b
rakının da büyük kUpler ifln d e dinlendirilip
Müipvren mermer ne sathı m efrûf
O tar styrtfh jpm hay tin û tı*dhft$ muhafaza ed ibtijin i hatırlam ak lizundır.
Yıkamaz 4lrla kanidilf atflü lindjn
M a u tta k b r On y e r i n yata var BeklcrU bia rit Arisoftyyede ktlp « M alî.
tictfrriiih çıksa efor «ab refevir
Aeeb peytardlr et bonyiıu 40 Bu m eşhur m âbedin adını a jk ve alâka
tasfll hiMe yoktur misil! maceralarm a karıştıran ş iirle r de vardır; sıt-
selî Onaltıncı asır şiirlerin d en oiup Torlti
Meğer jlhitu OnnlnJ t»in£«
Kl ribttar binişi vü rehin Çelebi lâkabı Ue anılan ve 1S64 de ölen N ibi
ni sakakta rastladığı b ir nevelvan İçin
Uurtıa Ctall Sallan Muhaaım«ff
Kİ olmuştur aaallâ rU jnfisaeftbed Bir gfiut gördöss bugün h«n A runfrıd an r""*
Ban aj*lekdttr fndl Hak emHrlc (lUn>id«e yana!
StUeym&o Uiaı tiaaal CİHtUnl diyor.
Rj vaafı A*»k eyler aaraHaf
Geçen aaır sonlarında yaşamış ve başka
S t t*«Mh ftmek «lor bir blnây* şiirlerinden şarktı, Erzurumlu veya K anlı ol­
S t vaıtejlcr sarihti m İdsiyt
duğu anlaşılan Çeşml adında bir ş ltr de Aya-
Onyedüıri asrın ikinci yarısı Ue Onseki- «ofyadan bir H lfız tlyaa miinaaebeti ile ve bü­
zlncl asır başında yaşamış Türk Divan Ede­ yük mâbcd hakkındakl halk söylentilerine te­
biyatının seçkin simalarından Kftbi Efendi de mas ederek bahşediyor:
Ayasofya İçin bir gazel y a za ç tır; B ir r j i ı » «dladfct U r jrtel füti»
AyMfjMla «Ar eb rt mU«tdıı
Ittri rttt «ev dÎut rindin A flH İl^ d t t m l » ıV M f r Uya» o TftrİD
BjlIJm bendi im olur jrirao A y W t n * *
““"fî^^p^/ŞPÖtıPSgöogle.coı
ATTSffLOPEDtet
— t 471 AYASOFYA
Tik! artfarib rfidtm fcenun ki<r«U
Dldl Mıüf ıh la rtdİJHr Utrlk
Abtbat ald a n ırd a n «atanı rafına
0 ylrla hvzori ifN lııd trlifa
Kt*4 di* tirit* dia rt*en
j ı t f N I » CAmlln to ıV r tifiııa
s*tM a n m ım ı

H k +k»lk f lw « ı tagrEle râkik


üstüvanenin alt boğazında:
(’ıu ln n n e t th jniaili ı«Jİb
O P'rttldiBit lâhlb M lıtlal nalla n a l b irle RHryn&B ş â k l d*ryâ <tU
SaaU ytlaaU rdı/ u j l a n d*Up K in ol mılCftoıdir A k ıiü U ıar» K ı V f l Ş im iı

Ai«tMn Raatirtiı Jllo (am m atı «i flalUl Hak


Gerçi b*r yer hir ib td ri na»k*aiH KIUMUfr yıkub Juldı mertac r ehlin n n t a m
Ttpkanttl] a lildir U n l m alttım
Her «akli w b t r bodur 4 u n M G rtürdl felbl ekberdvn f t n p ey dil
.VzEjrrizn A kİasıa l lj h jnebllkaamı Dl lirilıl «HUebbed ola le m l nûri ( • U rilu
8cdc 033
MabfiH jrri/iı» hblhuHi |) > u
IUde4 jtflfeain in Kttltt ÜyU İkinci kitabedeki eHalil* den kasil. sadı-
Eörl f ıt ık . oûrt rahm et. lütfl f l ı i rây.am Makbul İbrahim Paşadır
Yüzflnde İsmetin ak tfllfi bym İbrahim İllim i T au ıık
MuafcAfi hüsnünde a^Ab hikmet A yasofya ve Ennenllcr — Ermenilerin
M yi gûlgânudur ratfeH eenoel Ayasofya ile ilgisi olan başlıca mevzular şun­
Tâki ebrûıeopda kandili fanan
lardır : ,
Kademi p ik ia d e t in nauhabbet
Ayas o fla d ır ö (âm ii i* h ir 1 — Ûnbirinci asır Ermeni tarihçilerin­
Cümle BOkeuşadıır teUÜii tekbir den Istepapnûs Aaoğİk'e göre, Ermeni ku­
Afikı da miMifcu da a r a t a n m andanlarından Varlan Mamüîonyan II., Iran
Allah birdir. Allah birdir, b ird ir Mr H üküm den lîüsrev Anuşirvan'a 1531 - 579) is­
yan ederek ailesi ve maiyeti ile birlikde İs­
Aytsofyada Yavuz Sullan Selimin Halife­
tanbul'a gelip Ayasofya'nın banisi imparator
lik merasimi — Büyük nrâbedin sahne olduğu Justinianus’un (527 - 565) kanunlarına İntibak
en azametli toplantılardan biri. M ısır seferi
etm i; vc Ayasofya’nın baş kapısına da kendi
donuğünde. Yavuz Sultan Selimin H alife ilânı
ismini verdirm iştir. Aynı müellif bu kapı için
merasimidir; Mısır fatihi ile beraber Istanhu-
h â il Erm eni kapısı tesmiye olunmaktadır di­
la gelen son Abbasi Halifesi Üçüncü Mütevek­
yor fSen Petersburg. 1885, s. 85).
kil, Böyükşehre girdiklerinin ilk cum a nam a­
V artan adlı diğer bir Erm eni tarihçisi dc,
zında, Ayasofyada. halifelikten istifa etm iş ve
M amikonyanlann Jastinİanııs'dan Ayasofy*'-
Peygamberimizin hırkasını Yavuzun sırlına
nuı garptaki kapısını beş «kıriv» (takriben
giydirerek hilâfet, Abbas O ğullarından Osman
47.50 okka; gümüşe satın aldıklarını kaydet­
Oğullarına intikal etm iştir.
m ektedir (Venedik, 1862, s. 85).
Ayasofya mihrabının İki larafm dald kan­ Combefü tarafından neşredilen Anonim
dilli şamdanlar — Kanuni Suttan Süleyman bir müellif de, «Sofya’nın mukaddes kapıla­
tarafından M acaristandan getirilm iş olan bu rına onların (yani 553 yılı İstanbul konsitine
şamdanların Üzerindeki kitabeler şudur: ü s ­ İştirâk eden Ermanilerin) ismi verildi k t aynı
tüvanenin üst boğazında: kapı bugüne kadar Ermeni kapısı adını taşer»
demektedir <BT I*. înciyaa, Onsekizincl asırda
C ilua u h ib kıranı ila n Süleyman
Ki d a n u t hiBilcsinc ürv a Plyjffl İstanbul, 1958, S. 45).
Mevzuubahls kapının bugün kullanılan
&a denlA lurdı ceyjl «-ngErûri
fiüTfiBingn «Mu satır» kfi?t*lenfcn kapı olduğu aşikârdır
2 — 889 - 870 yıilaıtıtda Basil t. tarafından
D tU k t r t p k irtil a ftb d tin yapılan yeni tamiratlardan sonra, muasır Er­
Y erta od eyledi tahU k bUsen
meni tarihçisi mezkûr Âsogik'e göre, 989 da
■üüütoıo yıkub y a k * Bodial vuku bulan şiddetli bir zelzele neticesinde
Çıkardı bu Ife) m âfkâtl a k s ta Ayasofyanın kubbesi yeniden harab olmuştur.
ta l t M b A yisoflyyty* v tfts l
Aynı taıibçiyıe göre Bizanslı mimarlar künbe-
AdAsua ctsmû <im a W * dl yeniden ihya edememişlerdir. Krtcsi sene
n/group/merakediyorum
A V A SarV A — .1472 — j^AX6tiL
b-ir iş lçto tesadüfen İstanbul'u gelen meşhur rak İstanbul'a getirilip, oradan da yakut bir
Ermeni tnlman Anili Dırlaü, bugüne kadar adaya sürgün edilen Ermeni Pakradunl İtan*,
tabisi afetlerine mukavemet eden kubbeyi ye* danınm son genç krau Kakik II. 11024- 1019,
nıden inşa cnııcge muvaffak olmuştur. Krrae- Aya Sofya'da. İm parato r Dukas’uı ve Buan5
nl»taıı’ju eski psyf tahtlarından olan Anl'nan, KilIseFİnin erkân/ önünde, Grekoryen mezhe.
baztferı samanımıza kadar ayakta d u n a bir tönin akidelerini (dogma? müdafaa eden bir
çak muazzam kilise ve salf binalar* bu brf< makaleme yapmıştır ki bunun metnini de ta-
yük sanatkârın eseridir. Sem zamanlarda Su­ Tihinc geçirmiştir. Ünlti baaı Ermeni 4uı
riyeli tMr Ermeni m ütehassısımın yapU^j adamlarının d.ı Ayasofya'da vaazlar vermkf
te tk ik le rin , kubbenin bazı kısımlarında kul­ olduklarım tarih kaydetmektedir.
lanılan tuğlaların k e s ü ıti tam am Bîzanslı us- 5 — Ayasofya isminin menşeine gelince
talannklnç uymadığı, yani diğer kKimlann- bu hususta Onsekiaincî asır Ermeni edebiya­
dan farklı tfldufiu meydana çıkmıştır. Böylece tının on mümtaz sim alarından biri olan vs
tarihçiniz) verdîgj bilginin doğru olduğu ta* eserlerinden geniş kültüre sahip olduğu be­
hakkuk etmiştir. liren İstanbul patriği Nalyan Agop Başpisko­
$ — Enuenilcre ait diğer enteresan bir pos (1701 -1764) «Narek* adlt ermenice dua
mevzu da Ayasofya’da, EnueniJerm en büyük kitabının Tefstratında (İstanbul, 17451 entere­
azizi ve Gregoryen mezhebinim mûessisl olan san bir vak’a anlatıyor, ö n ce Aya Sofya ismi*
Surp Kirkrvr Lu&avoriç'in {Saint Gregoire l'll- Jiin, csJridcnberi um um iyetle aynı İsmi taşı­
luminateurj mozaik portresinin mevcudiyeti- yan bir azizeye ithaf edilmesi kanaatinin mev­
dîr. Bu bilgiyi, W. Salaenberg adlı bir Alman cut olduğunu yazıyor ve bu kanaati haiz plaj­
möeihfi 1834 de Berlin’de neşredilen «Alt- lar meyanmda. tefsir ettiği kitabın müellifi
dıristliclte Baadcnkmalc von Constantinopel Kirkor N arekatd ’yi (051-1003) de zikrediyor.
vom V, bLs XII, Jahrlıundert* (Beşinci ve on* Halbuki kendisi bunu tekzip eden ve yunanca
ikinci yüzyıllar starındaki İstanbul'un eski Hı­ tarihî eserlerde okuduğunu İfade ettiği aşa­
ristiyan âbideleri) adlı eserinde verm ekte vo ğıdaki bîkâyeyî anlatıyor.
aakiu resmini de derceimektedlr. Ayakta ve Ayasofya inşa edildiği sıralarda bir gün.
dini merasim elbiseleri giymiş vaziyette yapı­ ustalar ve am eleler yem eğe giderlerken, bir
lan bu portrenin üst kısmında, Bizans harf* çocuğu inşaat üzerine bekçi olarak bırakırlar.
feriyle «Grigorios Artuenias* kelim eleri de Az sonra çocuğa fevkaUde güzel bir melek
okunmaktadır. Bazı müdekkikîere göre bu görünür ve orada beklemesinin sebebin! so­
resmin Varlan Mamikonyan taralından al­ rar, O da söyler. B unun üzerine melek, sen de
ımcı asırda yaptırıldığı tahmin ediiiyotsa da, git yemeğini ye diye ısrar eder. Fakat çocuk
mimar Dırtad’a bir şükran borcu olarak q sı­ vazifesini terketm ek İslemez, zira herhangi
ralarda meydana getirilmiş olması dia m uhte­ bir şeyin kaybolm asından endişe eder, tâelek.
meldir. Zira mezkûr moraikin. m üteaddit zel­ yerine kendisinin muhafızlık edeceğini bildi­
zele ve yangınlardan sonra altıncı asırdan za­ rir. Çocuk da vaadine ne surette güvenebile­
manımıza İntikal edebilmesine ihtimal vermek ceğini so rar. Melek ise « liib î Hikmet» şahit
biraz güçtür. (936 sıralarında bu mpzaikln olsun d er ve avdetine k ad ar oradan ayrılma­
baş kapının arka taralında yeniden meydana yacağını beyan eder. Bunun Özerine cesaret­
çıkanldjgı İstanbul Ermeni basınında İş’a r lenerek o da diğerlerinin yasm a yemek ye­
olunmuşsa da. bu hususta bilgisine m üracaat meğe gider. Çakal vakfesinden ayrıldığı için
etliğimiz Ayasofya Muzcsİ m üdürü saym Fe« onlardan azar işitir. Çocuk gördüklerini anla­
ridun Dirimtokin. mezkûr mozaildn cenupta­ tır, onlar da keyfiyeti JuetioU nus’a bildirir-
ki kapının üstünde ve Andftnios ile Nikolaos fer. Mele* oradan ayrılmasın diye, çocuğun
adlı azfolere ait mrjzüik portrelerin yanında tekrar kiliseye girmesine müsaade etmezler
bulunduğunu ve her üçünün de 1894 deki bü­ ve kilisenin de «Îlâhî Hikmet* yani «Ayla Sof­
yük zelzetede barab oldukları tarafımıza bil* ya# tesmiye olunmasına k a ra r verirler.
dirmek lûtfunda bulunmuşlardır, Ketorfc Panukfoy»!!
4 — Onildnd asırda yaşamış olan Erm e­ Ayanofya kartpostalla!) — İstanbul âbi­
ni lariiıçeBj UrfaJı Matteos’a göre, kandınla* delerini gösteren kartpostallar arasında. Aya-
http://groups.google.<
r ■f-.i r« ir^p tJc
p - J^a *"•>£.» ^'fl*b< w.yyahLi*; i£Lîn?"$ lçf*t
^ ; t ; . 2 ^ ! ^ vjU m faiSjr.ına larzrifutan te-
.^ n .i: r. -i-'-'T.»*. bosu» > «>ia tU *e f r a w
— !V ? Î

çoisîiiiT1 r u B î h u r t ^ y dev* bt‘ ıL-f:.»***-? mufc**»*#!* utefc i ü <Sjt5u &ıc'ntuı


, «;<2
j Ufımtt vi-t-iure b r jk » rx-»(Un i ı -
hi firar ite U!>;rrfy)W :x->'i id e tuıuı w* ^ îâ
(Ai (<ı..rJ>n £K ’UırH!ıM.ı Ijnail'* Bu rû*-
•..* > âY.r-laırfmapt*., İstanbul »ıliu binayı t r l n n ivcr^li (T .hE. n \#
t:;ir. JÖJres» bUtlıfdr K artpostallarda. Aya* zi.luUr Kırar ıUım*A bıiuyı :«V' k H nek
«,>fviAiiv besten «tam*. Sultan a£:rid U n uw<* rr b :; olunatafım ilipH m vi r *> !^<ı«
i:nm gıtfiiRUAt! tm ıH edılm iftır muhkem ^înjasdV* dem«*kk kubb^fiın :n^>C'
S.r tanb vesikası olan «n kıymetli A/< nt (baflaıbj Vıu Baha kı amudlar mr»
v '. j kartpostalı. Kaı%köy meydanında 2t nu ler lic ıkı tabaka dahi amudı mtıniefeiUr usrt
r.andJ <J Ludvrİgaohn tarafından basılan btr taakl havrcnUıv Uzr« hubbcı eflak m bulu fr
^ -p o sta ld ır ki^el iCfnifiûn ve r»**»ı h in mlgua Ur nv«
Bu kartpostal Türkiye Büyük Millet Mecli- tur bîr azim ma'fHfjr eldiler kı lek^<
t. Hufcûmett onlusunun son ve büyük zaferi atlası bûkalemûunda beyle Wr kubbe {feas
i ı a a d ^ ı günlerde ismi t es bit edüemıyen bir dişinden evvel ve sonraı bina olunması-iç^r.
? i/k m atbaaotı tarafından toplattırılm ış ve B;j kubbeı İUnin zın c i AUamda y»r -.v-j'
ûıerine «Mectub* m ahlism t kullanan btr şai­ la n lakenderl altondan bir baç alem St^V
rimizin yu kıL’a » nesih m atbaa harfleriyle p ı’lei aentf Ue 14 A km Dağından ve K afö
basılarak Türk askerinin lstanbula girdiği Dadından ve DaClanndao fark tö -
MUfa AKediltnii' ve İstanbullular tarafından ltır idi.
lur pinde kapışılarak tükenm iştir Kırk &enc zarfında ma'bed «,ea*m
Çok |4 1 ıs r 9 İd a n f ly e ta e r fe ıö i u n l l m a h la da enderun ve blrununa on iki bin hüc^k-g
D e lta fe b ri M anfadla i r k r a r m u sa 'M ’ r â r i «tlo tayin olıınmuçdur T* bu merlebe ma'm*»r
Ctyıi UUnı (driıb kırk İlcide İMpcnıta didl: oldu ki milleti N&sirânin lâ tefb£b k A ^ ]» ı
Hji İU »saatti Adnia fedbntAki Ulitfi» idi,
Meczubun kim olduğu da. m aatteessüf ■BAdebu vilideti Ke:*n1ıi Alem Efendi-
o^renilememlştir. nıizi tebşir eden ieyiei m ütarekede vııkutm-
Ayasofyada Evliya ÇrleM — Ayasofya lao te b e lci azlme Taaki Kisrn ve Kubbel Ki*
u n keyfiyeti binası böyle tavsif olunur ki alelm a ve Kubbei Ay-ı^ofiyi'cyi iyikmaklat
rkatimi so badan kûhi İri sütun p ir e abcâri ba de zaman Hızır Aleyhfuelâtn İh tan b
rikıymetlerL. keşan b e r keşan çekerek .. gû- üçyüı k aJar keşiş n h lb Bubayrim n delile^
nagftn «»fegi bukalem ûni ibretnum un taşındı tiyle Mekkeye vanıb o! vakitler henüz kflçilk
ve fistad Ferhad pidesi m arifetiyle taşların yaflarıuda olan Cenabı Muhammed A ^yhttr
tik le ri aşındı.‘ O lkadar ihtim amı tam besle- selim in itıikrb^ünden) U r mikdar alub bir de
ddb camiin nısfını yedi yılda lam am e ttiler nakşi desti m übareklerini alm ışlardır ki Eb£
ve a ticari firavan Ayaatog ve Aydıncıktan gel' Talibin h attı destiyle ceylin derisinde men-
nuşdlr Ve renglm la {mermerler) Karaman ve kuldur. Eiha»ıl (Peygamberimiz tükrüguyte»
Şam lü b n ı ceziresinden ve nice bin soma-ki İh ı zemzem vc tilrib ı piki Uekkeden birer
zeftbûri ve zeytûni ve zerkant m ücclli sû* m ikdar talan keşişler) avdet İdüb kubbenin
tuni raüniehâiar Atina kum bundaki (A kropol milntıedim olan kısmını binaya ıbajJadılarl
Tfcmijabkdaû ve ekseriya merm eri hamları flâîcrr Itesulu Ekrem tiikrU^ü 11e bina olunan
Marmara ceziresinden naklolummjşdur. Ve (yerj, kubbenin kıble tarafmdodjr, malûmu
to e jüt: mimar ve mühendis tarzı tarhında olan canlar ıınzar ettlkde Allahümnıe saUl a li
K rkirlıga miibaderet idüb herbiri Jııinerler iVfuhammud derler, zira kubbenin sair mahal­
ühar idüb ihsan aluriardi- Amnıa cümle mi­ linden bu kısım münevverdir. Ba'ıieifotlı
marların plşvisı lgnados mimar idi îCbılHoth, bu kubbe Hazreti Risalelin tükrU|fl
«Tiki bu binayı azim Taaki Klsffe mteal Ue kaim oldu deyu t i kubbei Alinin oriasuu
ıdört korner) pftyeleri mahalline dek tamam bir zincir ile teberrûken bir aitun top asmif-
ohıb bir gıcede mimarbaşı olan Ignados galb tır kİ elli kllei nım l buğday »lur Bu top Â
Qldu, Meğer bir tebdili (kıyafet) ile Kmlelma Uoda Hazreti llıu n n bulunduğu ve arasız»
diyarına varub anda Rimpapanın izniyle sulehayı ümmetten bazdaıriyle m ülikt o td ^ a

om/group/merakediyorum
AYASOFVA JSTA,VBVt,
_ u n -

cihetle t haceti olralar arasında) İ lg ı n m âliki le r durur. Bir rivayetde tem elinde tılsımlı
almak üx?re Ol müzchlıeb top altında kırk derine vardır DifSsr rivayetde Viveduıt
giin sabah namazı eda etmek rivayeti (halk Sultanın Mıı siiânâklnm hararetinden terler.
ırasında sâylemH. Bir rlvayetde dahi Cenabı Resulü Kibriyim#
ata tü k riip İte kireç bu sütun altında (kani,
«Kubbelerin cümlesinin İçinde ilstad algından) anın netnnâk tesiriyle terler. Garib
nakkaş orjengt efrenk Mâni itim zat miizoh- temadadır. B ir idem 't a s ağrısına) mUMeli
heb ve tnlnâ tosavir ve eşkâli garibe ve odba olub bu am udun terinden başına atine bittn
ve sihrimiz timsali korûblyan ve gayri âtfu- rillûh halâs olur. Bir âdem in yüreğinden kan
ralyaıt suretleri ıakş etm edir ki n a m İtilen­ gltao, bu direğin terinden yalana biizniUih ha
lerin hayretten parmağı ağzında katır). Kub Us olur. Bir âdemi rubu ısıtm ası tutsa, bakı­
bei azîmin dört piyel azimlerinin tabakai âlisi rın deliklerinden parm ak ile toprak çıkanbda
nihayetinde dört köşede birer melek sureti bağlasa. blem rillâh istlfrag ederek halâa olur,
vardır. M teşbih biri Cibril, biri Mikâil biri İs­ gayet mücciTebdir.
rafil. biri Azrail suretleridir kt hâlâ fcanadla-
«Ayasofya kuyusu — B îr Adem yürek
rını küşâde idttb dururlar ki boyları kanadla-
oynamasına ve hafakan marazına mUbtelâ
riyle beraber) elü;er airadır. (Hazreti Muham­
oba. üç cum artesi Ayasofya içindeki kuyu­
med doğuncaya kadar) bu melek suretleri gö­
nun suyundan alessabah aç karnına üçer ker-
beğinde «lan abından (konuşurlar İmifl, Celi
tıt IIÜP itse biteni Hûda k u rtu lu r derler.
rail sureti olacak alâim ve vakayii beyan eder­
miş Mikâil sureti cAnibi garbda olub düşman i Alim top — B ir kim se (unutkanlığa) uğ­
zuhur ve (kıtlık, sçılk) olur tleyu haber verir­ rasa gerektir ki Ayasofya kubbesinin orta­
miş ve İsrafil sureti câniiji şimalde olacak ve- sında asılı olan top altında yedi k o r e sa­
kaylden haber v e rirn ij ve Azrail timsal! hü­ bah namazını kılub iif k erre Allabümme yi
kümdarların (ölümünü) haber verir rai;. kojifül m üşkilât ve yâ âlim iissirrü vel hafiyat
dtyiib h e r vakitdc yedişer siyah iiziim yise
«Kıblenin orta kapusu cümleden âli ve bicmnUâh öyle lek i ve necib ve miirşid olur
(boyu) elli zira bir bâbı kebirdir ve bunun ki lşltdiği elfaz derununde (sanki ta ; içerine
levhaları sefinei Nnhun Cûdî dağı üzerindeki naklolunm uş gibi k alır >. A tlında bir kerre
ankaztna nlsbct olunur. Ve bu orta kıble to ­ ibadet edenin dünyevi ve uhrevl müradları
pusu Uz» tâbut misa] bir sanduka! tavil İçre hâsıl olur. H attâ Akşemseddin oğlu Ham di
kıraiiçe SoEijcatn na'şı roumy» halinde ola­ Çelebiye Göynük kasabasında olkadar (bu­
rak medfundıır derler, nice eflıas ol sandu­ naklık) galebe e d er ki b ir id e m kendisine se­
kaya (el atmağa) eür’et etıtiklerinde cami içre lim verm ek istese kâğıda h ir selâm resmi ya­
bir zebele ve velvelei izim e yepda olub fel zarmış. A na nazar idüb vealeykümûsselâm der
çekmeje) mecbur olmuşlar imiş... imiş. Bu (altun top altında şifayab oldu), be-
lâhsttan halâs alub ol an Yusuf ve Züleyhn
•Ayasofya makam taran beyin edelim: te'Iıfine baslayub yedi ayda İtmamı müyesser
«Makam kıble kapusu — Kanadları Haz­ oldu.
ret! Nuhun gemisi tahtasından olması mervl «Makamı soğuk pencere — Kıble tara­
idiigttnden cümle misafirin tüccar (deniz adam­ lında H ünkâr kopuşunun İç ydzUnde şimal
ları) o) kapu dibinde iki rekât hacet namazı tarafına açılmış b ir Ipcncerei) can safid ir k»
kılub ellerini kapunvn tahtasına stlrUb Nuh daima anda bâdı nesim eaüb İdem e hayat ve­
Nebi ruhuna bir (alihal şerif tilâvet idüb se­ rir Ta§rasuulaki bâgi trem tn hoş el itan bili-
tere teveccüh eder, gayet miioerrcbdir. btlli güya .sının nağm elerinden âdeme pdayi
«Ziyaretgjıhı terler direk — hakkında ni­ ruh h isıl olur. Ibtidai fetihde Aksemseddia
ce kivili kal vardır. Kıble tapularının cinibi tefsiri şerif dersini tilmizlerine nakledtib.
garbi nihayetindeki kapunun iç yüzündeki Bunda K ur'an tilâvet eden vesair ulûma meş­
bucakda (dört köse) yekpare bir beyaz mer­ gul olan tekmili ftimin tdiib musannif ola! di­
mer sütundur U boyu onbir ztradır. Aşağınn- ye hayır dua edlib el an anda bir k erre Bes­
da bir adam boyu bakır kaplıdır-, dalma te r­ mele diyen mahrum kalmanıışdtr Hattâ Usta-
http://groups.goog le.c
jL5 S)K M fB>tSİ — 1*75 A Y A S o m ÇMVlSl

duna ıŞeyMer ley h îl Evliya E tendi bu peri- yüz tutm uf. Bana bunlardan bir avuç getirip
ctrede itmi kıraati »5*1» okud up nice bin gösterdiler, cam gibi veya avantürle yapılan
xUaı bu m ahalde sah ib i k ı n a t aln>U(Urdır> terk ib gibi gbrtiıuhl. Impaıator Koslanttaift
Evliya Ç elebi, A y k ttly a m addeni İçinde. mezarını da gösterililer. Türk lor buna pek zi­
İkinci Selini u m a n ın d a İd b ir ta u n «algını mü­ yade hürm et «diyorlar.
nasebetiyle bu m a b e tte y a p ılo ııt büyük bir «Size Ayaıu/ya gibi gayet meşhur bir bi­
tıun duasından b a h se d e r ve bu d u a y ı nayı nutamam hir sureile lu v lr ediyorum;
J7,M0 (” > k iş n in işlirftk eylediğini kaydeder fakat am ali mimariye pek az vukufum oldu.
(g.; Kelimi Ağ»), Runu bildiğim cihetle hiç teferruata girilmi­
Büyük seyyah, lıeniiz ç areb ru b ir genç yorum. istanbulda <Syle camiler gördüm ki
Uttu H k ri 1045 (M. 1633) d e hocası Evliya Ayasofyndan ziyade hoşuma gitti, m eteli Su-
Mehmed E fen did en hıfzını tekm il etm i« vc bu leym aniye Camii » (Ahmed Ketlk tercümesi).
51i R aroaiajım ım n K a d ir g ecesinde, Ayasot-
yjnuı m üezzin m ah felin d c K u r'an okurken AYASOFYA IKliçbk) — (B Küçükayı
sesinin güzelliği d e v rin h ü k ü m d a rı D ördüncü sofyaı.
Muradın nazarı d ik k atin i çekini} v e derhal AYASOFYA BOZASI — Evliya Çelebi­
KıKbek(i M ehm ed ve S llih d a r M elek A hm ed nin kaydına göre Onyedinci asır ortasında l<-
A jalar ta ra lın d a n m a h fe li h ü m iy û n huzura lanbulun en naınlı bozalarından idi. sertli#
fifcanlou}, p id iş a h ın iltifa tın a n ail olarak ile m eşhurdu; ırgat, hamal, sandalcı ve lefllk
EMİenuıa alın m ıştı (B. E vliya Çelebi). gibi ayak takım ı. Ayasofya binasından bahse
A yasofyada l-ady M on tagur — On s e tt- tu tu şu p içerlerdi. İçki yasağı devirlerinde,
rnıd M ir o rta la rın a d o ğ ru . l â l e devri b e jin d i nıilsekkir olarak İçilirdi
lstanbula. In g iliz e lc isin in re fik a s ı o larak g e ­ AYASOFYA ÇARŞISI, MEYDANI, VE
len İngiliz etlibeai L ady M onlague. m eşhu r .SIRA KAHVELERİ — Ayasofya yanındaki
{ark m e k tu p la rın d a n b irin d e, K o ntes de P*** Adliye konağının yandığı tarihe k id a r (1932),
ye yazdığı m e k tu p ta Ayasofyayı jo y te ta sv ir Ayasofya ünii, Büyllkgehrin kalabalık ve ha­
eder: re k e tli yerlerinden biri idi. Büyük U r mâbed.
«Saraydan so n ra en m e şh u r bina, Aya- A dliye S ırayı ve büyük bir hamam bu faaliyet
safya, f a lttt b ir H ıris tiy a n b u ra y ı görm eğe m erkezini b ir saç ayağı şeklinde çerçevele
güç m uvaffak olu y o r. İs ta n b u l k aym akam ın­ m isti. A tkestaneleri altında ve Ayasûlya ha­
dan üç defa m ü saa d e İste ttim , n ih a y e t belli mam ının 6nlinde ahşap barakalar halinde sı­
In jlı efendileri to p lam ış, o a tlu b u ıu u lü tfe t­ r a kahveler utanır, yazın m ibed önündeki
mek kabil o lu p o lm a d ığ ın ı m ü ftü d en su al e t­ ağaçlar altına arkalıksız bodur hasır iskemle­
ini* S u iş o n la ra o derece mühim gelmi} ki, le r a tılır, Camiin ta$ düşeli büyük avlusu, şa­
lamam ilç g ü n m ü zak ere edilm iş, nihayet dırvanı fırdolayı çevirmek üzere keza iskemle­
m ükerrer ıs ra rla rım a m u v afak at gösterilm iş. lerle donatılır, tilrbeler Snflndekl duvar bo­
Üt£er cam ilere H ırlsliy a n ia r b ili m üşkülât yunca ve Adliye karşıcındaki köşede bulunan
bırakıldığı hald e T ü rk le ri bu cam i hakkında sebilden mSbedln doğu kapusu yanına kadar
kuşkulandıran seb e b i b ir tü rlü anlayam adun duvar boyunca sıralanmış olan kahvehaneler,
Burası vaktiyle U r kilise olduğu için, galiba, bakkallar ve arzuhalcılar Ayasofya çstysm ı
el'an m ozaylk halinde görülen ve ta m ın Ue teşkil ederdi. Cami ile hamam arasında Ad-
lurabçye ylU tu ta n azizlere dua edilip de llyeye doğru uzanan m eydanının caddenin iki
camiin k u dsly etüıe h a le l g etirilm esin diye çe­ kenarı boyunca, ağaçlar altında kir» arabaları
kiniyorlar. U m u m iyetle zannedildiği gibi, dururdu. Kaç göç devrinde Jcondini bilen ha­
TUrklerin tsla n b u ld a b u ld u k la rı tasv irleri k i ­ nım hanımcık kadınlar, Ayasofya meydan ve
milen ta h rib e ttik le ri k atiy en yalan. Ayasof- çaişısmdnn yaya geçmezlerdi. Bu semt, Meş­
y>nın 113 kadem m e rm e r d ire k le re m lbtenid rutiyetten beriye, faaliyet ve hareketini parça
kemerler üzerine inşa ed tlm if, ta fla n ve dö­ parça kaybederek nihayet Adliye yangım ile
şemeleri de m erm erd en. M uhtelif ren k te mor- büsbütün sündü; bu satırların yazıldığı IM S
n n ı direk lere m ü stenld iki deliliz görülüyor. yılında, günün hemen ber saatinde ıssız ve
Kubbe m ozayikle siistü. fak8t kısm en harabe tenhadır; Müze olan Ayasofyanın ziyaretçileri

/nrouo/m erakediyorum
AVASorVA ÇBSKESİ — U 7 Iİ - tSTAS'Sl ,

tı-nebilerla mahdut mlkdarda meklop talebe­ daki halli kaldırarak her ikisini de enza* te- !
lerine infafsor elmiş, mun&anı ve muhteşem maşagerâna olanca m ehabet ve fiMmeffy|c |
hamam kapanmış, depo olmuş. Adtlyenin top­ iraeye muvaffak olmasından dolayı İstanbul
ladığı mahşeri kalabalık da postahaneye Me­ ahalisi Coroil Paşaya medyunu şükrandırlar,. J
ret etmişi İr. Meydan - Cadde, etrafın mesken İMT yıtı haziranında Adliye karşısından 1
kesafetinden ve okuldun mahrum oinıası yıl' sebilin mermer cephesi Üzerinde Ayasofyj j
zilnden. çocukların mahalle stadı da olama­ çarşısının yıktırılmış ahşnb baraka dükkln. ,
mıştır. Vaz günlerinde, tek füV sı>vdaied& larmılan birine ait şu duvar kayıtlarına rast
çiftler® rastlnmr, övlc İt!, Ayasofya hanaamı- lanmışlı:
nın ötıil ııdeti revak sütunları Ürerinde kalem Z'< hr.nmıı 23 poliae, 10 nüfus». 28 KUrde, 25
vc tebeşirle yazılını; rnndevu saatleri dahi Müddeiumumi, 41) 35 Daha. İD $shin, 44
okunur. Mchmndılen. 70 JMrcûIrfpn, 25 Kâmile, 30 Mukbtlt.
20 Besinci lluktık.
Evliya Çelebinin kaydn™ göre Ayasofya
meydanı, Onyedinci asır ortalarında, Büyük- Bunlar biı- kahveci hesabı olsa gerektir
{«hir halkının belli başlı mesire yerlerinden Sebil üzerinde okunan diğer bazı yanlar di
biridir. Fakat bu meydanın hududunu (İtm ek şunlardır:
gilçtiır; kaba taslak Ayasofya ile Suitanahmed SDlcymânfye 78 sim it, Hüseyin efendi 1756 adeı
camileri arasındaki saha diye tarif etmek simit, çocuğun dühulû: t teşrinievvel 1923. hamam­
mümkün olup, bu takdirde hamam. meydanın da MıısUıfû efendi 32 kuruş.
Ortasına diiser. Onyedind assr ortalarında Ev­ ' Atlı kılıuıyan bngına tae
liya Çölebinin bahsettiği meydan, irili ufak­ İsler tok {-enin, Itterne aç
lı ahjsp binalarla dolmuş olacaktır ki, Hicıi Mastika Huz rakı elde kadeh var İken
1133 ve 1154 yıllarında İM yAngın burasını Loknuuılar faile buiaunnz anın d erd in e ilâç
silip süpürmüş, fakat yerlerine ayni tip yeni ’ Büliin dünyayı Bezdim bulamadım basıma bir tıc
Şu Istanbalda M zengini lok gSrdiim, ne fukarayı aç
binalar yapılma» gecikmemiştir. Zamanımız­
da göTüten ıiıeydnn, Balkan Harbinden sonra w Siifvrikapu, K a r k a s Jla h ıfic sl, Lanka Sokffftuh
Şehremini Operatör Cemil Paşa (Cemil To­ H anife Hanını.
puzlu) tarafından açılmıştır; aşağıdaki notlar, Ayasofya meydanı, tarttı boyunca çok mil.
Belediye Mektupçuluğundan emekli Bay Os­ lıim bir vaka olarak M eşrutiyetin resmen ilâ
man Erginin ıJlecellel Umuri Belediye» adın­ nııın sûhne olm uştur. En heyecanlı günlerini
daki büyük eserinden nakledilmiştir: do 31 M art vakasında yaşamışta- (Bak: 31
«Suhanahmedlc Ayasofya arasında kâin M art Vakası).
meydana gelince, burası 1328-1329 senele­ İstanbulda şaiben İdama mahkûm müc­
rinde ve Cemil Paşanın zamanı em anetinde rim lerin sehpası, zamanımızda, Ayasofya
açılmıştır. Evvelce mezkıır meydanın yerinde önündeki meydan - cadde iizerine kurulur;
bir iti mahalle mcvcud iıli. 1327- 1328 se­ bu satu’Iarın yazıldığı sırad a burada ipe çe­
nelerinde İki defa vukua gelen harik dolayı- kilen son m ahkûm , Çatalca d u a yetinin fküi
siyJo mezkûr mahalleler kim ilen yanmış ol­ Küçük Al idiı1 ki. kendisine verilm iyen bir lu-
duğundan Cemi! Faşa m uhterlk mebaui arsa­ n n anasını ve babasını, vnh^iyane bir suretle
larını Utlmlâk ettirerek meydana kalbeUır- katletm iş olan b ir adam dır.
miştir
AYASOFYA ÇEŞMESİ — Alemdar Cad­
--.Gerçi Sultan Abdülmecid devrinde Da­ desi üzerinde Ayasofya Caminin önünde müs­
rülfünun olmak üzere Adliye Nezareti binası takil b ir adacık üzerindedfr. O rtadaki büyük,
inşa olunduğu zaman Ayasofya etrafında kıs­ iki yam laktleri k ü tü k , b ir arada iiç çeşmedir
men istimlâkler icrasiyle tevsiat yapılmış ise t. filimi Tanışık «Çeşmeler» adındaki eserin­
de AdUye Nezareti Cephesine amud ve Aya­ de üçiizlii U biriııi kullanm ıştır,
sofya binasına ın&vajıi ve iki tarafı ağaçlıklı 1911 <1330) de Mimar K em al-V edat Bey­
cadde Suttan Abdülâziz devrinde küşad edil­ ler ekolumun mahsulü b ir çeşme olup orta­
miştir. daki büyük çeşmenin kem eri üzerinde Beşin­
«Ayasofya He Türk mimarisinin bir nu- ci Mehmed Reşadın tuğrası bulunduğuna gö­
mnnei bedii olan Suitanahmed camii arasın­ re bu hüküm darın b:ıvralı nazariyle baktlab-
http://groups.google.coiT
— 1477 — AYa SOFYA HAMAMI

S ağdaki k ü çü k çoşmçrvin a y n a ta ş ı ü stü n d e


Besmele] şerife; konıorinln üstünde:
Vp rtsln a minntmai ktillU ç^y'ln hay
BUylik çekmenin ayna taşı üstünda:
V e y cık u tt t»ka k * V n k i o t m ln * rlm w ntrlhft

Solda küçük çeşmenin kemeri üstünde:


Vc «pkahBm nbhtibti» «anben labörl
Ayna taşı üstünde:
A j t t f t t rlb ıı t e m a K e fte b ili
1330

A ^u orjı Çrımetl OrLa çeşmeye su geldiğine göre Btiyük-


(Retim: Nedb> şehrin en İşlek bir caddesini tezyin eden bu
eserin iki yanındaki küçük çeşmelerin metrûk
lir. Çeçmeler kesme merm erden, ayn 3 taştan ve svsus durma?) güze hoş gelen bir şey de­
yekpare mermer olup az derin kem erlidirler, ğildir; kîiçük bir himmet Ayasofya çeşmesine
Küçük çekmeler, lüleleri kopmuş, susuzdun hakkı olan taraveti bahşedecektir.
büyük tonç löleli orta çeşme sem tin suyunu B ibi.: I» H, T avipk İstanbul Çejmelerl t; (l£K
temin etmektedir. Tekneler, kem erlerin altı­ W Muzaffer Eten, Gezi notu.
na rastlar, diğer çeşmelerde olduğu gibi çı­ AYASOFYA HAMAMI — Ayasofya ile
kıntı teşkil etmediğinden tanlm aktan k urtu l­ Sullanahmod Camit arasında İstanbulun en
muştur. Çekmelerin kitabeleri şunlardır: büyük Hamam) ve bir Mimar Sinan yapısıdır.

Aruofr* tİMiunu
\/group/merakediyorum<K**lBv‘ ,“”i **** s,'l,l'w,
AYASOFYA HAMAMI - 1478 — ISTANJtt

Uzun yıllar kapalı, m e trû k kalmış. depo tt*n» almu» iiiM e « latM Iü kntmr mnafe
H ı M ı a » rabblhtm rilr iç fn * ol i b t a « ftn tn
ûl&rak kuîlnnılımş, içi yürekler sızlatacak şe»
kUde [flhril> edilm işi I. 1M 7 i*J5B arasında llb d ay l jrlrıll **'i!ü bafti Afinin a y n id ir km
IHtfl rtrih «îlftmmam» b(U «t ülıâdi m dU aU .
(Amir edildi, fakat nınalosef hamam olarak 604 {M 150G)
açılnıadı. Zannediyoruz kİ lâ m ir bu sertat ga-
Keserini lıamam o lara k açm*k gaayesi ile ya- TezkîretUl biinyanm kaydlnden ve kıu.
plI^.KTU^tLl'. beden olarak biliniyor İd* şehrin bu mutena
1947 d e İsta n b u l A n siklo p ed isin e bu ınuh- yerim. OııaHmcı asırda Atmeydaoı parlak de-
leşeın hamam hakkında su n a lla r d e re edil* virl erinden birini yaşamakladır IB : At M«y.
ıhını). Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan
Bu satrUnn yazıldığı sırada, uzun za- Söleymaıua zevcesi H urrem Sultan adına in.
mandanberi metrûk. Devlet Malbaasimu şa edilmiştir.
deposu olarak kullanılmakta ıdl. Ayasofya Erkekler hamamının camek&o kısmoun
Hamamı, Büyuksfrhrl tezyin eden, İBtan* Ayasofyaya hakan nıedhal cephtsi önünde
bulumımiu üzerinde failli imar damgalarımız* altj m erm er sütunlu bir ruvak vardır ki, bu
dan biri olan essiz kıymette bir yapıda- ki, büyük hamamın başlıca hususiyetlerinden bi­
yalüia hamam olarak kullanılır, acilen resto­ ridir; dijrt beşik kubbecik ve ortalarında bir
re edilerek klâsik Türk hamamı olarak açıl­ küçücük yarım küre kubbe ile örtülmüş olao
man, bir miUi şeref ve haysiyet meselesidir, bu ruvakın üstündeki kurşunlar, 1947 de bir
istanbulun bejyiiaüııril fetih yjiı hazırlıklar)* hayli bozuk, kubbelerin içine yağmur soyu
nın başında gelen işlerden biri de bu hama* sızmakta idi, tam irinin kısa bir müddet daha
mın ihyasıdır* ihmali neticesinde hu ruvakrn çökeceği, Ç5ker
Bir çifte hamam oku Ayasofya Hama­ iken de m erm er sütunları devirip kıracağı
mının erkekler kamının meclhal kapusu üze­ pek aydm ve çok acı bir hakikattir. Sütunlar
rindeki üç beyJtlik tarih kitabesinin metni birer m erm er tnükab üzerine oturtulmuş otop,
şudur: kaideleri te rs lâle yaprakları, başlıkları da
baklava motifleri ile tezyin edilmiştir. Ter­
LâilAJıe HlSJJîih M iih ın m e d n Bcaîilûllah
biyesiz ve mütecaviz çocuklar ve gençler, bu
Eğer girm ek d fle m n n « ıa i flrdevsa ridvjaı m erm er sütunları, kapu ve pencere silmeleri­
Ctlftb h»ı»n»au snlıâne u b bul eri» «eyrjup ni pencerelerin aİutüM aruu, tebeşir ve kömür

<Bndm: ***^
ht+p: //groups.goog le.coı
ANSİKLOPEDİSİ — M 7» — AYASOFYA HAHAMI

pili YUlUlJr ile m lu ıl ı vo kovalı gpor alklf lı olduğundan. İstanbul Ansiklopedisi tarafın­
1ın *e küfürleri ve pek acık « ç ık fuhuşrıa- dan lesbit edilemedi.
telvis etm işlerdir
ıg e le r y a r a r a k 1047 Rytdlüıule Milli Eğitim Basımevlnin
Ayasofya Hamamı, Milli Eğitim Bakan W Jıd deposu olarak kullanılan Ayasofya Ha­
lıjı emrine geçoıedenk Belediyenin benzin mamının erkekler kısmı ju halde görlibnlif-
doposu idi?! Helediye tarafından mı. MIHI tür:
EJjtim Bakanlığı tarafından mı yapıldığı 'e s­ Cameklnin ortasındaki fıskiye, yerinde
kit edilemedi, bu hamamda y»ptf*n en büyük yok îdi, mesııed «Ulunu soguklukda duruyor­
tahrip. depo iltUıaz edilirken, ortadaki kalın du. yekpare mermer teknesinin de içeride, bi.-
duvarda ga.vel geni; bir kapu açılarak, erkek­ halvelte. kâğıt balyalan arkasında o ld u jj
ler ve kadınlar kısmının birleştirilmesidir. Bu öğrenildi. C aroekânu ahşap soyunma odaları
satırların yazıldığı sırada, erkekler hamamı ve bölmeleri tamamen kaldırılmış İdi, yalnıt,
İle kadınlar hamamının «sil hamam kısmı Mil­ binanın mimari bünyesinden olan taş soyun­
li Eğitim Basımevlnin kâğıt deposu, kadınlar ma peykleri duruyordu ki. fırdolayı bu peyk­
hamamının soğukluğu İle camekâm da aynı lerin altında, 21 iane nalın - pabuçluk var­
miiesjesenin kitap deposu idi. dır, harasının İçi de yirmi bir kurnadır. Ca-
Erkek ve kadın hamamları, yekdiğerinin mekâna biiyük pencerelerden bol ışık girer.
jvni ve mütenazırıdır; tek fark, erkek ham a­ Soğuklukta güzel bir çırakman maalesef
mı camekâm ita kubbesinin, kadın hamamın­ kırılm ıştır IB. Çırakman. Çiragman) ki bir e$l,
dan pek az büyük olmasıdır. Plân: büyük bir az zodell olarak iç hamamın medha] duvarın­
kubbe ile örtülmüş camekân, ki bu kubbe, dürt da durmaktadır.
yırım tubbedk Ue dlirl duvar kemeri üzerine Göbok tnşı yer yer çökmüştür. Üzerinde­
Murlulamjlur; Uf küçıik kubbe ile örtülm üş ki mozaik tezyinat, yukarıda bahsedilen ta­
soğukluk, göbektaşı üstünde U r büyük, hal­ mirde yapılmıştır. İç hamamın m ermer döşe­
vetler üstümle dört küçük yanın küre kubbe, meleri de keza bir kaç yerde çökmüştür. Hal­
sefalar üstünde ve m edlul üstünde dürt beşik vetler ve sofalar üçer kum alıdır ki, hepsi y ir­
kubbe ile örtülmüş asıl hamam kısmından mi b ir kurnadır; kurnaların ayna taşları ga­
ibarettir; bilhassa, je tiz köşe bir göbçktaşı yet küçük ve zarif; tekneler, üç dört tip ine­
nın etrafında, dört köşede dört halvet ve bin rine kabartma nakışlı, bir kısmı çanak şek­
lur;ıda ikisi iki yanda üç sofası ite Ayasofya linde bir kısmı dört köşe blok içine oyma, ayna
Hamamı. İstanbul klâsik T ürk hamamı tipi­ taşlarına denk zarafetledir, çok yazıktır H
nin eo itinalı, bfiyiik. m etin ve güzel yapısı­ bir kısım kurnalar oldukça ağır tahribata uğ­
dır. ram ıştır
Hamamın, aşağı yukarı en az bir asır ka­
dar evvel esaslı bir tam ir gördugU muhakkak
tır, bu tamirde yapıdan ne giin teferruat ve
tezyinatın kaybolduğu ve yapıya nelerin ilâve
«itildiği, bütanın içinde uzunca bir etüde bağ­
AYASOFYA İÇTİMAİ — 1480 — |STA-V»11

Kadınlar kısmının İç hamamı serap» kâ­ zın tepesinden aşağı boşaltarak onu ayak o.
ğıt balyalarıyla dolu olduğundan durumu tes- yak bağırtm ak ro&sum zevklerimizden ift
bif edilemedi. Ayasofya Hamamının kitap de­ Bazan da I» ber akis otur, ayni bal bizim bj.
posu olan geri kalan kısmı da gezilen»! di, şımıza gelirdi, o zaman kızdığımızı
Onyedinci asrın bilyıik muharriri Evliya belli etm iyerek gülm eğe {alışır ve haluka-
Çelebi, Ayasofya Hamamından bahsederken, U n de eğlenirdik Ama çıkış zamanı yaklaşm.
e m l i İstanbulun en büyük vs en güzel ha- ea suratlarım ız donuklaşır, çok ferab »e af.
aıımı oldujunu belirtir, sonra, her şeyi yeni dtnlık olan ham am ın içi id e ta luşlaşırdi. V»
ve tema, çarşı hamamları içinde iyan ve eş­ hamamcının: «— Başka müşterilerimiz geli­
raf hamamlarından olduğunu söyler; İstan­ yor. haydi efendiler...» ricası, veya başlan,
bul hamamlarım lâtife yollu müşterilere tak­ daki m em urun: «— A rtık yeter...» kumandiıı
sim ederken, Ayasofya Hamamı için «Şeyh­ üzerine ister istemez dışarı çıkar ve baht;;,
lere m ahsustu» der. tiğim şadırvanın sessizliğine dayanamadın,
i İstanbul Çeşmeleri» müellifi İbrahim güzlerimiz arkada, bu güzelim binadan tor';
Hilmi Tanışık, AyasofyB Hamamı hakkında ayrılırdık...
İstanbul Ansiklopedisine ;u k ü tü k hâtırayı «Hey gidi günler hey.. Bugün, İstanbul
tevdi etmiştir: Ansiklopedisi adına Reşad Ekrem ile beraber
Ayasofya Hamam ının çok hazin son dununu-
fîstanbu'u tezyin eden ecdad yadigârı
nu gördüğümüz zaman, yarım saatlik kısa bir
âbidelerden Ayasofya Hamamına, ilk defa,
m üddet içinde, bütiin bu eski panaroma sis­
bundan tam o hız altı yıl evvel girmiştim. Ca-
lerim in önünden böyiece akıp geçti, ve yatalı
ğaloğlu semtinin Çatalçeşme mevkiinde, bu
gönlüm duyduğu acı ve sızıyı unutmak içm,
satırların yazıldığı sırada İstanbul Kız Orta
İstanbulun belli başlı büyük sanal eterleris-
okulu olan bina, o zamanlar Dariilmuallimlnf
den biri olan bu ham am ı tam ir edilip açılmış
verilmişti ki ben bu mektebe 1911 de girmiş­
görm eyi öyle bir özleyiş özledi ki... Ömrü­
tim... Sıra kahveleri ününde tiryakilerin n ar­
m ün sonuna k ad ar, çocukluğum u bulunuş
gile tokurdattığı Ayasofya Meydanının bliyilk
üm idi ite, başka ham am a gidemem desem ye­
atkestanesi ağaçları altında, ekseriya sabahın
ridir».
erken saatlerinde ve bazan. da akşam Üzerleri,
galiba on be; günde bir. k ırk ar m evcutlu üç AYASOFYA İÇTİM Aİ — Abdülâziz de»,
şubeye ayrılan sınıfımızın birinci şubesi ile rin d e T ürkiyede m eşrutiy et rejim i kurmak
bu hamama getirilir, ve yıkanıp tem izlendik­ ve m utlakıyetin desteği olarak görülen Sad­
ten sonra da ikişerli m untazam sıra halinde razam  li P aşa hüküm etini devirmek üzcıe
mektebimize dönerdik. birkaç m ünevver gencin Ayasofya Camiinde
«Dört yüz bu kadar yıllık bu m uhteşem y a ptıkları b ir siy asi toplantıdır. Abdürrah-
eserin, soğukluğunu süsleyen m erm er şadır­ m ao Ş eref E fen d i «Y eni Osm anlIlar v e Hür­
vanının çevresindeki yüksek sedirlere neşeli riyet* başlığı altınd aki b ir makalesinde 1»
gürültülerimiz arasında sıçrayarak hemen vakayı şöylece n akleden
soyunma yarışına girişilir ve göbek taşı üs­ «Âli Paşanın e n uzun siiren son sadareti
tünde yer kapışılırdı. Sonra..- Bazılarımız so­ başlarında Y eni O sm anblar unvanı (im d i
faların, bazılarımız da halvetlerdeki kurna­ b ir gençler fırkası zuhur etm işti. Yeni 0*
ların uzun dem ir askılarına çıkm alarınım ata­ inanlıların m aksadı, Â li Paşanın ağır ve e n d
r d ı yıkanmaya başlardık. Evveli kise faslına politikasına nihayet verm ek (B.: Ali Paşa) **
girişilir ve hepim h, sabunlanma zam anını sa­ devlette b ir îdarei ah rarane vax eylemek MI
bırsızlıkta beklerdik. Çocukluk bu ya... Ki­ B unun için evvelâ Â ii Paşayı Iskat ve saniye*
mimiz, yüzünü gözünü sabunlamış b ir arka­ anın yerine -usulü cedideyi terviç ve hüniyat*
dasın, ya tasını saklamak., onu bir hayli ara­ k â r İdareyi tem in edici b ir heyet tedarik ve
tıp bulamayınca yalvartm ak... Y ahut, ku rn a­ ikame eylem ek lâzım geliyordu. Programla
sındaki suyu, sıcak su musluğunu kapatıp so­ n n d a icah ederse  li Paşayı öldürmek dalu
ğuğunu atarak değiştirdikten sonra ya ken­ va r imiş. Cem iyet halini alan bu gençler ara­
disi tarafından gafletle dökündüğü zaman ü r­ s ı n içtim a ile teati! efkâr eyledikleri
perişini seyretmek veya taslarımız ile apansı­ vesaiti
5İKU>FB>1M — İM İ — AYASOFYA İÇİNDE ÖZBEK VAK ASI

kabineyi terk lb edecek » v a tı tayin eylemek tihbaratında Mehmed Bey efendinin b s ü de­
iizere H t gün de Ayasofya Camiinde toplanıp veran edip duruyor, kendisinden bazı şeylerin
cereyan eden müzakerede ittihadı i r t İle bir tahkiki lâzım geliyor, aranıyor. İ ttin buluna­
kararı k a ti verememişlerdi. Bunlardan Meh- mıyor. Miiaterih olsunlar ve Mehmed Bey
med Bey» sadarete junrası Mahmud Nedim nerede ise bulup hükümete göndersinler. h(i-
Paşayı ve bazı diğerleri Ahmed Vefik Efendi­ küm elin başka maksadı yoktur» gibi sözlerle
yi (B.: Ahmed V er* Paja) tavsiye eyliyorlar­ Ali Haydar Beyi nazikâne bir surette savmış
d ı Nezaretlere dahi efkârı m ünevvere asha­ IB.: Yeni OsmanlIlar).
bından istikametle m aruf rical namzed gös­
teriliyordu. Ahmed Vefik Efendinin bu iRTtib AYASOFYA İÇİNDE HECZUB VAK A
SI — Hicri 1206 (M. 1791) yılı rebiülâhınnın
den haberi var mı idi. bilemem. F akat M aarif
yirm inci cuma gtintt. Üçüncü Selim Ayasofya-
Nezaretine namzed kılınan Salih E fendi m er­
hum hiç b ir şeyden m alûm atı olm adığım ve ya gidip hünkâr m ahfeline çıktığında, mıliralı
keyfiyeti duyanca Âli Paşaya ifade ile te b ri­ tarafındaki cem aatin İçinden kimsenin tanı­
ye! zimmete Uğraştığı sırada: — M erak etm e­ madığı bir meczub m ağribi sünnetler kılınır­
yirliz efendi hazretleri! M ürettibler kim oldu­ ken cebinden b ir dem ir gülle çıkarıp, türkçe
ğunu ve kim lerin zim edhal bulunduğunu biz bilm ediğinden kendi lisaniyle şikâyet yollu
biliyoruz! Tem inatım aldığını söyler idi. C e­ bâzı şeyler söyliyerek gülleyi m ahfel kafesi-
miyetin ruhu ve re’s i M ehmed Bey idi. Meh- sine fırlattı, b ir İkincisini de atmak iizere
med Bey, M ahmud Nedim Paşanın biraderi iken cem aat tarafından tutulup zabıtaya tes­
lim edildi, Sultan Selime a nzedildiğinde he­
Sağu- Ahmed Beyin küçük m ahdum u idi. Ah­
men idam ı ferm an olundu ve camiden çıka­
med Bey, ashabı fazlü irfandan ciddi ve a fil
rılıp saray meydanında (Babı Hümâyûn önün­
bir zat İdi. N akleder k i biraderinin sadaretin­
de) boynu vuruldu. Bu meczubun, giriştiği ıs­
de bir gün ziyaretine gidip ıslâhı m eslek e t­
lâhat dolayısiyle Sultan Selimi dinsizlikle it­
mesini tavsiye eylediği sırad a nahvelU paşa­
ham eden m utaassıplar tarafından tahrik edil­
dan İstihfaf ve istiskale: »Bari N aim â tarihini
diği pek aydındır (B.: Ayasofya isinde Özbek
okusanız bir parça m ütenebbih olurdunuz»
D ervişi Vak’ası).
söziyle yam adan ayrılm ış ve zamanı ikbalin­
BİM.: Tarihi Cevdet, V.
de bir daha sem tine uğramamış. Ayasofya İç­
timaını m üteakip keyfiyeti zabıta haber alıp AYASOFYA İÇİNDE ÖZBEK DERVİŞİ
taharriyat ve takibatı şedideye başladı. Bir VAK’ASI — Üçüncü Selim, mutaassıp ve
gece, tstinyede Sağır Ahmed Beyin yalısını m uhafazakârlar tarafından gâvur dostluğu ve
elek elek aradılar. Beyin büyiik oğlu Alî Hay­ dinsizlikle, uğursuzlukla suçlamrdı. Memle­
dar Bey m erhum nakleder kİ: (T aharriden bir kette hayırlı işler başarmağa çalışan bu hü­
gece evvel geç vakit Mehmed Bey yalıya ge­ küm darın mahvına sebep olan yeniçeri ihti­
lip yanına bir m iktar eşya aldıktan ve valide­ lâlinden daha iki yıl kadar evveldi ki Ayasot-
si şefkati maderane Ue nukudu mevcudesini ya Camiinde bir irtica vak'ası olmuş, tstan-
ve iki dal elmas iğnesini kendine verdikten tıul‘,1 günlerce heyecan ve korku içinde bırak­
Sonra yalıdan savuşup Avrupaya firara mıı- mıştı.
valtak olmuş. Küçük oğlunun teşebbiisatına Hicri 1220 (M, 1808) yılının bir Cuma
kâfi derecede muttali olraıyan Ahmed Bey, selâmlığında üçüncü Selim Ayasofya Camisi­
hanesinde icra edilen taharriyatlan mtttees- nin Hiiııkâr maMelindo otururken, cemaat
slf olarak Ali Haydar Beyi şikâyet için ÂU arasından bir Özbek dervişi mahfel kafesine
Pahaya göndermiş. Ahmed Bey, hanesine ya­ büyük bir taş fırlatır. Kafes kırılıp taş pâdişâ­
pılan haysiyet kırıcı muameleden bahs ile ne hın önüne düşer, derviş derhal yakalanır, ca­
cürüm ve kabahat işlediğini bilmediğini ve hü­ miden alınıp Babı Hümâyûn önünde boynu
kümetçe kendisinden emniyet münselib ol­ vurulur, Pâdişab selâmlık dönüşünde başı
muş İse taşrada tenstb ve irae olunacak bir gövdesinden ayrılmış cesedi görür:
mahalde İkamete müheyya bulunduğunu söy­ — Acalp şey! Bunun bu kadar cesareti­
lemiş imiş. Âli Faşa: «Peder Beyefendiye ne sebep derdi ne İdi? Sual olundu mu? diye
mahsus selim ederim , kendisine yenten gö- sorar. Mütecavizin sorguya çekilmeden idam
fte kadar emniyetimiz vardır, lâkin zabıta is­ edildiğini bildirdiler. Pâdişâh fevkalâde kızar.

m/group/merakediyorum
AVASOFYA KÜRSÜ JŞItYHUĞl — ]4 fi2 — _fo TaKBpl

Bundan btiyte bu gibi ahvale cesaret edenle- ği» denilirdi: îtilr&ü şeyhlerinin hepsi bbfaı
rin çok sıfc* bir faeguya çekilmesini emreder ■ ta ta r şeyhleri» diye anılırdı.
Bir Özbek dervişinin camitle seccöde Üs­ Katar şcyhljfclnin en dolgun Uhslsam ^
tünden Kaldırılarak idam ettirilmişi, mûrte- yüksek kademesi Ayasofya camii fcUrski
tile r in mfinc^’v ç r PfldJşab h a k k ın d a m cııli lifti, cuma vJrizHfti idi. Hem umman gibi gou
propagandaları için yeni bir mevzu tenkil ve derin bir bilgiye hem de pek parlak fefo,
eder. bel «uı'atıne sahip nlmak gereken guy<ai« ^
B ib i.: C İM S ahi V e k o v lttlm n ü . refli bir fnakamdı.
BıM * H.Z- to k alın . Tartta Deyimleri ve 7*
AYASOFYA KfîRSlî ŞKYiILİĞİ — *Aya- rintleri. 1.
sofya Cüıttâ V iujiji» denilir; istanbulda
muhtelif tariiâfler «to ia açılmış tekkelerin AYASOFYA KÜTÜBIIANKSİ Bil-
ilim ve fatiletlert Ue tanınmış şeyhleri, mö- yiîkşehrin umumi kütüphanelerinin en nam-
rid ve muhitlerinin dışında geniş lıalk kitlesi Ularından biridir, bâoisi ve vaakjfı Biriod
ni tenvir, Jrşad ve terbiye etmeler} için şey- Sultan Mahmuddur, Ayasofya Camiinin için-
hiîKslâmiık makamı tarafından İstanbul ca­ dedir, camün iki büyük iatinad duvarı aran&.
milerinin cuma vaizliklerine tayin edilirlerdi; daki boşluğa b itil 1152 (M. 1739) yılında inşa
hafUda bir gun halka v&iz etmekten ibaret edilmiştir: devrin şairleri tarafından bu nm
bu vazifelerine kargılık şeyh efendilere yine na&ebct ile söylenmiş tarihlerden biri şudur:
Şeyhülislâmlık Makamı tarafından aslâ azım- G o rrn k r tarh ı mallı«u n d k lilfr 2 c| bİfİ ttrilı
sanmıyacak bîr iicret ödenirdi; İstanbul ca­ «Bu npv darülkilta.b icabı sollanı cDııtı M »
1192 (H . 1739)
mileri bâmiericln Pâdişâh, Valide Sultan,
$ebzâde, sultan, vezir oluşuna göre kademe K ütüphaneye şöytoce geçilir: camiin ha­
kademe tasnif edilmiş, berbirinin cuma vâzi len kullanıla gelen znedba) kapısından gÛTÜn-
tahsisatı da tesbit edilmişti. B ir efendinin ee, sağdaki ilk kem erin altından geçip yinsi
tekkesindeki şeyhliğinin yanında bir camide­ adtm kadar yürünür, m erm er kup solda kalır,
ki cuma vâkliği m ifesm e d* «Kürsü Şeyhli­ küpü geçtikten az sonra, sağda, loşluk içinde.

Ayamfya KfltiiMiftiiMi
(Rutini: Rc^ad Sevinç*oy}

ht+p://g r oups.g oog lc.cc


AS.«<ı*S/»?g>tSt____________________________ . İ t f 3 __ AYA5ÖTTA RtTÜBHlA.NES2

. ;*•> : jL;fli h ır utfty ??btke k u ru lu r. d o n pa- İta m ı* ki?;îi«»ftnin üim&dt


u ian t n f^ th k c n iû * ra li? .iu ri1\'* jjj.ılı ti*fr.<r kinallı bir tapıdan girilen
bJiJuvilı îJtıTi ?n*.r{t;rr 'lUîun ayırır, kiLıb h*r;r.c-r.. ikUı ıiı*jirlan yapışık yartto.
.r'ijJ-s*’: ?*'i s’j î41n a r d ı n d a k i iki k.iR adh tu n ç »Jtj- nrtftda Um. dor| rnerikiur Mlun il* ayni-
tu L u b h j/ı.n in m edh*] K apısıdır; ş e tn la 1 tuu* iki k;-imdir, kapıdan g irild iğ e fiife
• j ’.ıU n n ü i eşi o lan k a p ı k a n a d la rtn a . lok- dun köw- olan birin:! kınm ysr*jsı*ure hııb-
• .rk vtTınf*. çift < Y i F e lta h » o y m alı sk.i y ap . b« /,c örtülmüşlüî Kıtab haainranı a u t t
rak k o n u lm u ş tu r B u k a p ıd a n b ir hââânıak tajlvkîan jjira n dinarlarda bu âialık uşlı&t
;nentH>r m e rd iv e n ile ö n k ısm ı m e r m e r do- bakarı aillı uj?!u üçrrden altı pencere vjrdır
x■ A i k o rid o ra m su b ir taştığ a, soirta g ö rü le n Yarını kure kubbe sekti kuşcli Uş bir tanbut
Kıpıdan, k u tû b h a n e a in olcum a o d a sın a g irilir üzerine oturtulm uş olub, tanburur, altı 4iİl­
Koridorumsu tamlık ileride sola kıvrı­ minde dc pencere >'*ri belli t-iiLaüj, fakat
lır kî. tam karşısına gelen kapu kütüphane- açılmıvarak, atçı kabartma çiçeklerle tezyin
□io kitab hazînesidir. edilmiştir.
UiiStatiI plânlı. geniş ve rahat olan oku­ Kıtab hadtteaitun vanm küre kubbeli bi­
ma odası, dtşardan pek az ışık alır, günün her rinci kısmında, ortada blok halinde tahtadan
saatinde e!ektrik yanar. Mütalâaya gelenler, bir kıtablık vardır, kapının bulunduğu duvar­
uç dıvar boyunca uzanan bir sedire oturur, da üç, karşı duvarda dört adet gömme kitab
sedirin kapıdan girince karşıya gelen kısnu dolabı vardır, toı dotabların kapaklan, im e
cnünde bir tahta masa, iki yan kısmı önünde tel örgütüdür. Hazînenin beşik kubbe ile ör­
de. kitab koymak için, gayet dar birer Lalıta tülü ikinci kam ı azıcık yüksek olub tek ba­
sıra vardır. Zemin eski bir kaç hak ile döşen- samak ile çıkılır; bunun da iki yad küçük du-
iniştir, kapının solunda da sedef kakmalı b*r varlarında ikişer, karşı büyük duvarda, pen­
dolap vardır. Kapıdan girildiğine göre sol cereler arasında keza iki gömme dolap var­
dıvaj. camiin içine bakan bir câmekândjr: $a£ dır bunların da kapaklan tel örgülüdür. Be­
dnrarda bulunan üç pencere de. bu mütalâa şik kubbenin odasında, aşağıya doğru sark)
edasını kitab hazînesinden ayıran ikinci bir tilmış. arm udi şekilli oymalı tunçtan içi boş.
taşlığa bakar, kî bu dıvar ile kapının karsısı­ bir top vardır.
na gHpyı dıvar çini panolarla tezyin edilmiş- Ayasofya kütüphanesinin, bir mSbed* ha*
tir. len bir müze içinde bulunması kendisini güz*
Koridoru m^u taj-
lıkda, solda, iki iiç
ayak mermer basa­
makla çıkılır tür pen­
cere vardır ki. müta-
U» odası ile kitab ha­
znesinin yegâne işvk
aldıklan yer olan ara
taşlığa kadar* bu ara
taşlığa bu pencereden
girilir, kütüphanenin
kömürlüğü o l a r a k
kullanılmakladır Ko-
ridorumsu taşlık ni­
hayette sola kıvrılır.
Bu kısım gayet güzel
çimlerle müzeyyen
olup bilhassa sohfcı
bir sel«li çini pano A y ta tij* KülöbUiPfıl
pek nefistir 4PU»: Rr>4d Sert&fM?)

»m/group/merakediyorum
A r M o rV A K E B K E Z R l'Ş b iY Z S t I4B4 — lS T A S B C t

den g iıle d ijin d cn ve g iri; çıkış külfeti »er­ tarihden sonra açıldığını gösterir <B.: RGfdiye
diğinden, raudekk.'kler m üj»«na. okuyucumu Mekti'bi.ı
pek a n J ır h a ttâ b ir çok vutânıtrçlarca. tarihi
AYASOKYA Ş A P IB V A N l — lstanbula»
i b r e t i n e rağm en. bu hiiyilk kU1ûb)unc ın « -
en biıylik r e g lü e l .jaılırvajıhriJKİaD btridtr;
huldiir denilebilir. O kuyucuların M ö n dUhu
B irinci M ahmud ta ra fın d a n H icri 1153 (M
Üyesi verm em eleri için kütüphaneye g ittik ­
17401 yılında y a p ı in le n ilir S çlrn m erm er alı-
lerin i söylem eleri lâzımdır.
tu n a day an an « ek h ıjpniş k e m e r üzerine otur
Ilayatıd l'm uıui K ütüphanesinin m üdttrti
tulmuş kalın, ku bbeli ve k u rju n ö rtü lü b ir m-
M uıaffer Gökmenin 1947 dc n eşrettiği «-İs­
çak altın d a d ır, k i saçak d a ba}Iı b ajina bir u
tanbul K ütüphaneleri rehberi» nin ikinci bas­
kısındaki kayda güre Ayasofya k litü b tıa m h - ı:at m eridir. Y cijrârc ve zem ine tu n ; bilezik­
dekî yazma eserler, 4863 il B irinci .Mahroud'- lerle b a |la n tn ıs o lan m e rm e r sü tun ların
ua, 113 il Sevti'IM Am Sadettin Efendinin vak- lık ia n is ta lik titli olup a ra la rın a takılm ış ke­
fı, 22 sİ de vakıfı m eçhul olmak iiıcrc 4SH8 m erlerin o rtaların d a da m e rm e r kabartm a ve
dir. Eski »e yeni harflerle m atbu e se rle r de a liın yaldızlı b ire r gıil m otofi vardır. Bu tekiz
mühim b ir yekûn tu la r. Ayasofya y atm aları köşeli m erm er ra v a k ın ü s t kısm ında, m enşei
arasında n a d ir ve tek nüsha olan (o k kıym et­ üzerine k a b artm a ve nefin b ir hat ife altun
li kitaplar bulunm akladır. yaldızlı arab ca b ir k ita b e vardır. Ravakın iç
M ahmutl ftttU kısm ında ise, a ra b ca k iU b e n ln m ütenazırı Ala­
ra k m e rm e r iizerine k ab artm a tü rk ç e bir ta­
AYASOFYA MERKEZ R V Ş V h lîS t —
Geçen asır sonlarında B üyU kjehrin cam lı rih kasidesi yazılm ıştır, b ir su halinde, m a ­
m ekteplerinden b iri idi; 1903 i1319j M aarif k in h e r p arçasında d ü rt m ısra bulunan, ber
N ezareti salnam esine göre bu tarih de, 17 m u­ m ısraı altu n yaldızlı çerçeveli, açık mavi te­
allimi, 5 m ubassır ve hadem esi ve 295 taleb e­ min üzerine a lto n yaldızlı ve güzel bir talik
si vardı fci, talebe sayısı İki m isline yakın. 613 h a l İle yazılm ış olan bu on a ltı beyitlik ka­
çocuk olan Bayazıd Riişdjyesinde 14 m uallim sidenin m etn i sudur:
ve 7 m ubassır ve hadem e bulunm ak­
ta 1<U. 1294 İM. 1878) D evlet salna­
mesinde adları tesbit edilen yirm i
bir Rlişdlye arasında Ayasofya Rüşdi-
yesinin bulunmaması, b u m ektebin bıı

ATüitoFya ŞtdınrıiM
(ffrsln ı; B ejftd S tr ia ^ M y )

http://groups.goog le.corr
AfBlKLOrgDtSl_________________________ 1419 — AYASOrYA «ADISVANI

Ulhrft d p lh rf m n-db f*ft M i a a a f ıh ^ u d i m m an


Mermer iizerine tunç fcblkeitt aad fadır
% ft b i l i fl'H * * ■“ • n im ı (İ k i ta u h n a d d ıır
vana geline*, on altı dilimlidir, dilimler, ka­
l i r i fr tw n n*l^B k rr rm h w ı l ı l i a m m i h ı ^ barık kısmı difanya mukavva* *«- yarım tık»
I H I lf tf tl n n r i r i j r n I k u a ı « | m a'd h d d u r
tunlarla ayrılmıştır, öyle kİ. saçak kemerleri­
A^Hİ tv lfe c t m rnh*ı 'rm a l h iU f f t snatlaa
nin her biri hizasına «adırvanuı İki dilimi rast­
^ I U j Hakkın n r r t t ı l ;U İ« (rU ■m 'D tU ıir
lar Mermer yarım sütunlar ve dilimler alçak
H0 ibto d b ı M m m rtl h û b l rû y i ş p ı t r u kabartma çiçek motifleri ile müzeyyen olup
fll|İ (DttİBİ filu K i M l l ^ l maTlÛcHur
her dilimde birer küçük tunç musluk vardır,
ş^gıliri arilf kailini fy fcr U m ı ^ t nilm j bu satırların yazıldığı sırada (184$), bu mus­
Peni AddjI itlim i bo«tinl m ülke liıld n r luklardan Qç tanesi yerlerinden kopanlmıy,
giyim i aritind* mllHMi kılm aktadır Irrkl vaten muhakkak ki çalınmış bulunuyordu. Çiçek
Hrp *ûdrfur flkr*1 gelen {İmdi riy u ı nibOddur oymalı tunç {ebike, çök kıymetli bir sanat
Ot triri « İtib sülük dileten Ider a r f i «bfcOlk eseridir, sekil itibariyle mermer kısmın bir
TaniU vtfdlle müîûk d trj(lh in r butfiddnr devamıdır, şu fark ite kl, her dilimin üstün­
Beyliılharame hem İmam hem hâdftnJ BrytÜIhat-Bm
de birer müsellesi aJınUk vardır, bu alınlıklar
fr»yfarab«riiı «idtİd r&m b tr d lv rrl p i r eSrtdur ile dilimler arasındaki dar bir friz Itourtoe
de. tâlik bat ve altm yaldız Ue ikinci bir tarih
I t r d ffr* ! h i n d i r islrl h ı j t f w n U lr
'kasidesi yazılmıştır, yine on altı beyitti olan
Evnâfl p ik i Ç lry â r n l l n d f h e p m ev rfid d ar
bu manzumenin metni şudur.
tttl ba lA fikİdt bini g jtd lm n i c a n in i
Asuba w ho; bayıl b e ti ecri hanım mahsadduy 9+fcinsllıl te m a n S a lta n tta b m e d l celflQ |faa
H e ta n m lzitıı klUünrf?» uyönl r e t e t f t Ibaaa
Krnni bedii tasv iri g itti tâ be Çin
Çflı ksuri Firdevd B rrla k a îb t ferah e M d d u r T rfrb h ü ü ey led i d im in i j e r 'l fa b ri k e rM ^ M
A nı tflU ne k ıld ı s ly e b a ıu m a’d r-lrt o avan
Sakfl »ütehheb bir tabak ftbl * tb lie m J «adak
Bu bayıl pâke pekt? bak neıdl bUda mevdöddnr S k m ıle r feyzi re y in d e n e ğ e r İU eydI latim dU
O lu rd a âb l h a y r ın d rr g îr U n d e n âg ib a n c l i f u
Bu n l a n ı ? m r m ittir m n s r a m i 7i k t ^ y r m id ir
M ah iy e >« — * ■ » m ıd ır İhyaya m ık ıi « M d « r M «dedr«*l te« n fftân tlh i n l ı n r İM y am tlri
D e tİtab d İn e dMAyİ « efed e U o u e a e r f tr d a a
C aaı fe relm en d ] t l » « q rfoW n fta ty n ) g tilb td e a
Bu ay n i s t f > e ( m l ^ f i ı n d n ü dU i t t j a i d d a r R ükû d i i b l a f d a ir f l U f c t «yleae ( e v b rr
O lu r < v i ı m o b a b y ey le rse k a rta * fe rm an
01 bfisrevt İ d n e ja t o ls u n a m t r l ı a ^ d id
Tâ d?hrİ{ladF îb o sari Lhrar fç fln m eve& ddar H C nibalI a b ı » r â y t adH yte h an d a n d ır
M «^er Aeıdİ ai&xmd»H a rb a n lr eyB ye r f f i a
T W hl dO rdana E m in s n g ib i (« M r e y le d in
V ttcİdi q r a l n h m e t oM uftnaa IbJ f* h id d ir
Sollan M ahm ude l a g a d irv a a b n audb c& ddıır?
O M al e m e rin d e oArl U n i p ertev ) İm an
H. 1 1 » (M. 1740>
K arim an ı ™ m « cftd l U uanı m n v ak k a b lr
Saçağın dış tavanı, orta parçalar mavi Te­ B u s a lla ıu k e ra m e t r f d geb « İm a ld a d m efgao
min Üzerine altun yaldızlı çubuk kafes, köşe­ R b ac d y i Rakıda IUI n ak d i h lıa m rtin m M I
ler de altun yaldızdan çiçekli panolarla tez­ B u câ y t t i l U s U e eyledi leAd f â d i m n
yin edilmiştir. Saçaguı ravak cebhesîne birleş­ N e yâdifvflDi h f n l i n e ı t b l ta rih i rnfc efkâ
tiği yerde ve arabca kitabenin üstünde fırckK BdnH n re sm la (V M iK e «İdi h ep ı t m m b r hay ran
layı* giilpenbe zemin üzerine mavi, sarı ve be­ B u an ab ıh a y a ta s ü t M rn d a f) m ıd ır a a n a m
yaz çiçekli bir friz vardır. Saçağın iç tavanı da K l gbinkAmU eâ ?fd f m alik aftg Id e a a lfa n
fevkalâde müzeyyendir; kubbenin etrafında,
ona kısımlar* soluk gdvez zemin üzerine al­ L a tâ fetd e nO sabU tU r b a AM n tb T e a n lw
B an n n aâklalnl C en n eld e» t imir r m « m İ R ıd n a
ttın yaldızlı dalgalı kafes, köşeler kem altun
yalızdan çiçekli panolarla süslenmiştir; kub­ K lırrm n s i # IdBh bak ayad U l b a He t a ayne
benin içi, mavi zemin üzerine altun yaldızlı H e a l K olm ada teahtb ( â y l h a a rrtt V o d ı a
Çabuklarla dilimler» ayrılmış olup ^ b e jin ­ C â d U ttrd t lobi H l aeyria» kalm adı b â h lf
de altun yaldız ile çiçekli bir kurs pano, bu­ Bu H Krkl oldu n i ı h r t ı l b l H ıtİ d k alştt Irla o
nun ortasında da »it m yaldızlı çubuklarla ya* ScrTvl ■a ltaih rtd a m « attd am a l a n a fâ k ln sib
ptfmı$ altı köşeli bir yaldız vardır. C ihanda M kl nftfl â b d a * « ifa n a la o y y a n

\/group/merakediyorum
n
IST A N fc^
AYASOFY.A V-lStilSLARt I4M —

•taEn arllon « rtyhlf rrlp d im lirffıinl laftrlr lıainamı da askerin fevkalâde fedakârlığı
M<h>lll rM M Ir sullıtp M phınnduıı btt i l j i n n n kurtarıldı; bd yangında askerden pek ,0İ!
H İIKJ Of ITMI kimse telef oldu ve yaralandı: ZBgartrıta"
Ağanut ita Üzerine kereste düşüp yaraladı ve
Şadırvanın (ilerinde. «ıça£uı kubbesine araba ile evine gönderildi (Padişah Birinci
dujni .vilHelen lunç çubuklardan yapılını* bir Malııııuıldıır).
açık kubbe. tunum (ilerinde de. lile seklinde
istif edilip çerçevelenmiş oyma *Vr minel ınııl AVAS PAŞA — Onattuıcı asır vezirlerin,
tlen. Kanuni Suttan Sülcymanın sadırâzam
külli şey'in hay» *ypl I kerimesi ya*111 bir tunç
liinndaıı; Bliyllkşehrln bir semti M it onun
nlenı vm-dır (Şebikaııln ünüm* abriest al.tıUarııı
s irildi1in ırkini vc çevrelerini asmaları İçin,adına nisbeîlo »nıiagcİjııektcdJr.
tunç çulluklardan yppıJınıj askılar konmuştur. 148Ü veya buua çok yakın bir tarihte \ j
Ayasofya şadırvanı. Türk yapı ve süsle­ navutlukla ('imara IHimara) kasabasında
me sanallarının yûrakı iirneklcrinrtaıdir. doğmuştu. Enderimi) hümâyundan yetişti;
Bibi : REK. Gell Mutu. Tarih sahnesine İlk defa (1514) Çaldıran mu­
AYASOFVA YANGINLARI — Tarih kay- harebesinde Yeniçeri Ağası olarak girmiştir.
haklarımızda. iki yangın gûrülii)': Bu muharebenin kazanılmasında büyük rol
15 şevval 1153 <M. 1.740) yangını — Salı oynamıştır; sonra sadnâzaın Sinan Paşama
gecosi, caıııi kurtlunda Mr evden çıktı. civar DulkadLr oğlu A lâüddevle ile yaptığı Göksün
köhne vc birbirine bitişik yapılar olduğundan m uharebesine iştirâk etm iştir 11515).
derhal büyüdü, söndürUlemiyecogi kestirilin­ Ayas Aga gene, ayni memuriyet uhde­
ce. etraftaki binalar yıkılarak ünü alınabildi. sinde olmak üzere Mısır seferine İştirâk ci­
Bu yıkaın işi arasında Yeniçeri vc Cebeci kol- m i; vc Lazkiye anahtarlarını Pâdişâh* teslim
lukçularınAıu üç dört nefer enkaz altında ka­ d n ıişlir (15)6). Mısırdaki muharebelerde bir­
larak Sldü. tür kısmı da yaralandı. Bu yan­ çok vazifeler ifa edeıı Ayas Ağa, son Mısır
gımla 4 - S ev yanmıştır, snllanı Tomaııboy’ın yakalanışı hakkındaki
25 (Umumu 1IE4 (M. 1741) yangını — iki rivayetten birine nazaran b ir mağaradan
P a u r gecesi, cami kurbunda bir bakkal dük- saklanan Tomanbayı yakalıyarak Pâdişâha
klnından çıktı: Şiddetli U r rüzgârla derhal getirm iş ve onun e m ri iizerine Çaldıranda
genişledi: yangın sönddrlilmege henite. nefer nıulıafaza'etınişlir. 1519 da Yeniçeri agabğın-
ve » b it bir fcnl gelmeden ateş. bakkal dük ■ian Kasîaıııoni Sancak Beyliğine tayta edildi
kânına bitişik biiyük ve köhne bir eve sirayet Sultan Silleymanın cülAsunda {15201. Anado­
elti, bu evden de, semtin kilçtik ah;ap evle­ lu B eylerbeyi» bulunuyordu; Yavuz Sultan
rine yayıldı, bu evlerin altı bakkal dükkân Selim tarafından Şam eyaletine tayin edilen
Unydl. yağların tutuşması. yangını bir âfet Kölemen üm erasından Canberdigazalı isyan
haline getirdi; bir kolu, Ayasofya haremi edince Sultan Süleyman üçüncü vezir Ferhad
önünden Cebebaneye, bir kolu Ayasofya lıa Paşayı serdar tayin ederek tenkite memur
mamı arkasından Andantıaneye, bir kotu da etmiş ve Anadolu Beylerbeyimi Ayas Ağaya da
Solianahoıct camii ve medresesi tarafından onunla birleşmesini em retm işti,
Kabasakal tarafına inandı. Yeniçeri Ağası isyan bastırılınca Ayas Paşa Şsm eyale­
llasan Paja, bütün ocak zâbll ve neferleriyle tine tayin edildi (6 Şubat 1521). IB Aralık
gelerek yangını hor tovufındnn -kuşattı, Sadı- 1521 de tstanbuldan mağzulen çağırılmış, fa­
rftıam ve padişah (la yangın yerine geldiler. kat tezine Rodos seferine bu vazife ile iştifâk
Sadır âzam Cebeciler kitibi Ahmed Efendinin etmiş, muhasarada fevkalâde yararlık ve mu­
hanesine inmişti; ateş bıı evin de bir kaç ye­ vaffakiyetleri giSrülmüf, fetihten sonra Kub­
rine yapıştığı halde. Sadırâzam dışarı çıkma­ be veziri olm uştur (Haziran t52J) İkinci ye
dı, bunu giren asker fevkalâde gayretle Atı­ zir İken âsi Mısır valisi Ahmet Paşa iizerine
mca Efendinin evini kurtardı ve dulavısiyle memur edilmiş, fakat Ahmet Paşa, Mısır üme­
yangının evveli n kola bu suretle bastırıl rası tarafından mağlûp edilip başı lstanbula
mı; oldu, Padişah da, ateş tamamen Söndü­ giinderitince, Ayas Paşa Kütahyadan geri
rülmeden yatığın yerinden ayrılmadı, hattâ rtönme emrini alııısiır. Bu sıralarda ıMayı*
Mlıur yemeğini yangın yerinde yedi. Ayasofya 1524) Pâdişâh İstanbulda kııknrdeşinln İbra-

h ttp :// 9r O U p S . g O O g l e . C O I
’j .v .5 i* to r e S î5 t _ _ 1487 — AYASl’A&A HAMAMI

tı_T puaya tezvici merasimini yapıyordu, {az ağzına ve Çengelkdyttnden Kadıkiyttnc


PiM bu düğünde sağdıçlık razitoilri kadar karşı yakaya. ÇamUcaya ve Alemdeğı-
%?pmış ve saraya giderek Pâdişâhı düğttne na fevkalade nezareti vardır.
jiv ıt ctralsUr
AYASPAŞA CAMİİ — (B Sobme Ha
VeziriSıam İbrahim Paşa Mısırın isIMu
•un CamUı
te doUyeiyie sadarete olan liyakatini tsbal
tçjn i l a n hareket ederken yerine İstanbulda AYASI*AŞA CAMİİ SOKAf.l — Taksim
Ayas Patayı kaymakam bırakm ıştır (30 Ey­ nahiyesinin Gümüşsüyü mahalleli Kokakların­
lül 1324). B ir senelik kaymakamlığı esnasın­ dandır. Ağaçırağı lokağtyle Sarayarkaa so­
da Yeniçeriler isyan ederek birçok yerleri* kağı arasında utanır. Selime Hatun Camii
beraber onun sarayım da yağma etmiş ise d-; Sokağı ve Ağaçırağı Sokağı ile hir ttç yol teş­
isyan bastırılmış, âsilerin cezası şiddetle ve­ kil eder. Buradan Inlldiglne güre sağ köye
rilmiştir. başında SeMnıethalun Mescidi vardır; 1933 de
1526 da Mohaç muharebesine. 153$ da kadro harici bırakılarak minaresi yıktırılmak
Viyana seferine İştirâk. etmiş, 1534 de Pâdl- suretiyle kiraya verilen bu mescld, bu satır­
fabla beraber Bagdada ve oradan da OsmanlI ların yazıldığı sırada Haşan Tahsin Parsadan
ordusu Ue TebriM gitmiştir, tbrahfm Paganın tarafından iskân edilmekte İ<H; rol köşe ba­
saramda boğdurulması Üzerine sadarete geti­ şında büyük ve yeni bil apartman vardır; Û(
rilmiştir 115 Mart 1538), araba geçebilecek kadar geni; ve paket taşı
Ayas Paşanın sadareîi zamanında Os- döşeli olan yol Saraysrkası sokağa tatlı btr
ütaniı ordu ve donanması geni; harekâtta bu­ meyil ile iner; iki başında ikişer üçer katlı
lunmuş ve kendisf de bizzat K ortu ve 6 âğdan beton yapılar bulunmaktadır: sokağın alt ba­
seferlerine iştirak e tm iştir 1538 kışı Kasım­ şında ikişer üçer katlı beton yapılar bulun­
paşa tersanelerinde Venediğe karşı donanma makladır; sokağın alt başında bir kunduracı,
iıışaatı ile geçmiş, e rtesi sene Barbaros. P re- bir bakkal, bir kasap ve bir manav dükkânı
-.626 muzafferfyeti ile Aidem'zi b ir T ü rk gii- vardır. Sarayarkası sokağı kavşağı klişelerin­
l i haline getirm iş, Hadım Süleyman Paşa da de bulunan evlerin liman İle. Sarayburnun-
Hind denizinde Diyü kalesini m uhasara etm iş­ dan ÇengelStSyCne kadar uzanan karşı tarata
ti; bu türelle şim alde, garbte ve cenupta dev­ fevkalâde nezareti vardır; bilhassa Karaca-
letin deniz ve kara kuvvetleri ayni zam anda ahm et silueti buradan pek muhteşem görü­
bankete geçm işlerdi, yekdiğerlnden binlerce lür.
fitomeire m esafede kuvveti] düşm anlarla ay­ Bibi.. REK w ME. G«ıi notu.
al zamanda mücadele, Ayas Paşanın sadaret AYASPAŞA HAMAMI — T abim Nahi­
devrinde Osmanlı devletinin satveti hakkında yesinde bu isimle m aruf semtin Gilmüşsuyu
Ur fikir verebilir. Ayas Paşa Boğdan tefe- Mahallesinde Sarayağası Solağındadır. Birin -
finden döndükten b ir sene sonra İstanbulda d Cihan Harbi sonunda İstanbul İtilâf dev­
13 Temmuz 1339 da vebadan Sldfl; ölümünde letleri kuvvetler! tarafından işgal edildiği za­
i7 yaşlarında kadardı. Eylipsultsna defnedil man Fransız Jervitleri tarafından satın alı­
di.
narak önüne yüksek bir parça ilâvesiyle Sac-
Taeetlln Tftpaf re eoour de Jesuites adiyle bir Katolik kili­
AYA5PAŞA — Bcyoglunda, Taksim ci­ sesine kalbedllmiştir. Hamam kısmı olduğu
varında m aruf bir sem ttir. 1934 Belediye Şç- gibi muhafaza edilmiş; aradaki biiyük kubbe
•Ur Rehberin daki Gümüşsüyü mahallesinin ile halvetlerin küçük kubbelerinin ve sofa­
Gümüşsüyü Caddesi kavsinin geçtiği parçası- ları üstüne rastbyan beşik kubbelerin yuvar­
nı teşkil eder, hem en hemen hepsi yeni (se­ lak camları kaldırarak kurşunin örtülmüş,
t e on senelik) büyüklü küçüklü apartm an­ yatım küre şeklindeki boş kubbenin üzerine
larla kaplıdır; Almanya sefarethanesi, P ario- etrafı ve kütâhı camdan birer fener goçiril-
Modern g arajı bu sem tin hudutları için­ mlş ve kiliseye tahvil edilen hamamın içi bu
e d ir, Gümüşsüyü Caddesinin den » tarafın­ suretle aydınlatılmıştır? Büyük kubbenin üs­
daki sırt üstünde yayılmış olan apartmanla- tündeki fenerin cam küUbl üzerine de U r
ruun üsl katlarının Marmaraya, limana, Bo- salip retaedilnılştir.

m/group/merakediyorum
AYASPASA t C r BESİ — 1488 — B T A su n ,

Ayaspaşa lumanunın atıız tki kurnalı,


büyült ve içi gayet geniş bir hamam olduğu
sBylenir (B : Sacrt cocur des Jcsuiteak
AVASPAŞA HAVUZU MESİRESİ — On-
yedinci «sır ortalarında, Tophanenin üstün­
deki sırtla Ayaıipaşa mezarlığı yanında is­
tanbulun uamh mesirelerinden idi-, ki o za­
manlar buraları yarı kır sayılırdı.
»1.1.: EVJİJV ÇOİflbi. 1.
AVASPAŞA MEZARI,I<ÎI — Beyoglunda,
Taksim cirârıvdı bu isimle anılan sem tte idi;
Giimüjstıyu Caddesinin T ab im de çimdiği bü­
yük kavsin içindedir. Arazinin fevkalâde kıy­
met bulması vc Taksim gibi karşı taralın gö­
beğini teşkil eden bir yerde oldukta biiyük bir
mezarlığın bulunuşunun bof görülmemesi
üzerine naftü kubur yapılarak ifraz edilmiş
ve satılan arsalar (berinde m üteaddit şed­
dadi apartm anlar yilkselml?Br Bu satırla n a
yazıldığı sırada Şehir Tiyatrosunun yeni bi­
nası Ayaspaşa mezarlığı toprakları üzerinde TürbeBİ
A lıfln s a
inşa edilmekte idi, ISIS (M. IBS?) Yunan mu­ (Rmla: N nlh)
harebesinde yaralı alarak lstanbula getirilip de
haatahanede vefat eden şühetla bu mezarlık­ ve kabir taşlan kırılm ıştır, kurtulabilenleri,
ta gfimülii nlduklan için Aynspaşa mezaılı- en müşkiiipesend kim selere birer sanat bc-
lu ııa kaldırılması projesi bir zamanlar Islan- diası olduklarını teslim ettirirler.
ğmiîi kaldırılması porjesi b ir zamanlar İstan­ Ayas Paşanın sandu ka», emsaline nis-
bul gaîeteierinde ıram münakaşalar» mevzu betle büyük ve yüksektir, bas ve <y*k şihi-
teşkil etmişti. deleri de bu sanduka île âhenkdardır- San­
dukanın türbe içinde işgal ettiği y e r 2,41
AVASPAŞA TÜRBESİ — Eyyubda Ca­ m etre karedir, irtifaı da 98 santim , bir met-
mii Kebirin iç harem abusunun arka şimal reye yakındır. Sandukanın üstünde şâbide-
kapısından çıkınca hemen sağda k&şe başın­ lerin irtlfaları da 1,35 m etredir; başlıkları
dadır, 6niindekl kabristan duvarı boyunca hariç, üzerinde kubbeyi tu ta n kem erlerin atıl­
Beybaba Sokağı Ulanır. S ü rt m erm er sütun dığı m erm er tu ta n la rı da 1.65 m etre irtifa-
üzerine oturtulmuş küçük bir kubbeden iba­ ında olduğu kaydedilir ise, kabrin târbe al­
ret bir açsk türbedir; Şair M ustafa S&ialn tındaki akameti anlaşılır. K abrin bas taŞ‘ mib-
Mimar Sinan ağımdan kaleme aldığı Teıkı- rablı. ayak taşı düz. fakat b e r ikisi de yaz) ve
retliJhiinyan'ın ifadesine güre, büyük sanat­ nakış bakımından asil b îr sanat eseridir.
kârın imparatorluk bassa mutıacbzşıhğma Koyu yeşil, siyah ve altın yaldız ile telvin ve
tâyinine vesile olmuş, ve mimarbaşı olarak tezyin edilm iştir ki, ubreviyefîn vakarına pek
Koca Sinanın elinden ilk çıkmış eseridir. uygundur. Kitabesi aralıca ıılu p baş taşında:
Kubbesi unın yıliardaufceri .bakımsız ve ha­
raptır. {ok karlı geçecek ilk kış mevsiminde İ tf e b h mili daıftl Ecnft ilâ darfilbekaa «Imer-
IuidîDİ mağfur ej^ehid...
çökmesi beklenebilir: kubbenin alım da bu­
lunup boş Ve ayak taçları ve sandukası bir ayak tasında d a :
sanal eseri olan Ayas Paşam» kabri de tehli­ B lm tdıtııc lîâ ra h m e tu lfa lı A y a s P as* N n M#-
keye maruzdur; nitekim, az ileride, ayni ao- taflim ed evahM KefcrÜlnmzsffer İt m m Iİ sltU ve
kak üstünde. Pertev Paşa türbesinin çatısı erbain ve tb '« mi*.
çöktüğü zaman, yerine konulması imkânsız y ıllıd ır.
ve mücevherden Farksız mermer aandukala ı Eyyub türbelerinin tam iri i$inde. Ay*5-

http://groups.goog le.co
AXStKU>FZ3>tSI — 14 80 — AYASTEFAKOs DA MİLLET SIECLİSt

Ayasynja TÜrtıcsi
(K cıim ; N tılk )

pasa türbesi ile ele alınacak eserlerden biri­ ten A yastefanonı da ikinci hürriyet payitah­
dir (8.; Sinfın Aga. Koca M imar; A yas Paşa). tı diye biliyorduk! Geç vakit Yenikapıdan bir
T a re ttin T opaç İrene atladım v c dostum u aram ağa gittim.
Bu A yasl^ianot yolculuğu içinde benim için
AYASTEFANOS — (B .: Yeşilköy).
en mefiud tesad üf gene Süleyman N azif Beye
AYASTEFANOSDA HAREKET ORDU­ rastlam ak oldu. Ü stadın e t varında, sitelerin­
SU VE MİLLET MECLtSİ — Püyük^ehrin de, ruhu nd a b ir hafta evvele nazaran büyük
Rumeli banliyösünde, C um huriyet İnkılâbın- b ir değişim vardı. Çiinfcli kendisini bıı sefer
da adı Y ejiliöye çevrilen eski A yastefanos, m eyus, ezgin değil, bilâkis zinde, beşuş ve
Türkiye tarihinde İM büyük vakaya »aîıne pek alevli gördüm .
Olmuştur ki, biri, 1876 harbinde R usların bu­ Lokom otif nihayet istasyona varıp da
raya kadar gelerek bu köyün adiyle anılan ko.jm adan nefes nefese gelm iş gibi solu»
m uahedenin imzalanması; d iğeri de. ikinci alırken bütün e tra fta büyük bir faaliyet gö­
Abdülhamide k a rjı yürüy en H arek et O rdu­ rülüyordu, Birçok zSbit, birçok mavi kostüm ­
sunun karargahını bu köyde kurm uş bulun­ lü Selanik jandarm ası, k&lpaJcİarmm üzerinde
masıdır (B -: A bdülham id IX.). lYa h ürriyet, y a ölüm!) tehdidi okunan boy
H areket O rdusunun A yastefanosda b u ­ boy fedai... B unlardan h a alam u n b ak rın d a
lunduğu « ra ta ra alt en {irin h âtıralardan bîri. ne kadar m ütehakkim b ir tn in a farkettiglm i
Fazıl AJtmed'in kalem inden çıkm ıştır: b iIJ pek iyi hatırlan ın . K endilerini hem
«Hilâl M atbaasını MI ask erler bastık­ sevmek istiyordum , hem d e her m lltehakkim
tan sonra Ahmed Santimden hiçbir haber ve silâhlı kuvvetin huzurunda İçime gelen ig-
alamam ıştım. N ihayet vefakâr bir dost ken- birorım sı, iclialim si duyguya (belki kendi zaa­
fım ı jid detle hissetm ek azabı.'J tam am ca mığ-
n / g r o u p W ^ c ! l ^ o m ,,u söyledi- Z a '
AYASTErAİYOSDA StM-LET MECLİSİ — 1400 — İstanbul

)ûb oluyordun. Ahmed Samimi her tarafla gene gayet sert, âm ir ve kat't bir «es yolumu
ara dun, hiçbir yerde bulamadım. istafyoju tek k e sti:
ra r gelişimde (Sirkeciye artık tren yok!) de­ — Nereye gidiyorsun?
diler. Ve derakab cebimdeki yirmi be? kuruş — Ayastefanosa!
kadar bir para ile ne yapacağım diye tefek- __Yasak? Don geriye!!
kıire daldım. Çünkü iş cidden firaklı İdi. Şimdi insaf edip halimi bir kere daha
Maamafih hikâyenin bu tararını geoe münşi düşünün! Zaten Ayastcfanosda iken tiyle *tu-
bırakarak öldüğüm gün kendimle beraber istim allere bağlandığın» duymuştum ki, bir
mezara götürm e# tercUî ederim. Gecemi, o tedbirsiz hareketle dehşetli bir kazaya mahal
zaman MeskûkAt İdaresinde müdürümüz olan vermek pek muhtemel görünüyordu. Tabii
Hakkı İlaiid Beyefendinin nezaket ve ulliv- oradan da geri döndük. Kiraz evvel obur ta­
vttcenabına medyunum. Kendisi beiıi lütfen raftan boğulduğumu bu zavallı nefertige an­
evine kabul e tti v« pek rah at b ir uyku uyu­ latm ak kaabil değildi. Zaten, yanıma yanaş­
dum. Sabahleyin btzj yalaktan kaldıran şey, ma diye uzaktan tehdide başladı. Ozaman ya­
İstanbul tarafından gelen top Besleri oldu pacak şey, şim endifer güzergahını bırakarak
Mütemadiyen itllsa* eden bir m erak, taham ­ kendimi deniz tarafına doğru salıvermek ol­
mülümün bütün duvarlarını yıkıyor gibiydi. duğuna kanaat getirdim- Ve belki gene ktrk
Ke yapıp yapıp lstanbula gideyim diyordum. yerde kırk am a y a uğrayarak t i Makriköy
Fakat neyle? Tren yok. b ir şey yok! Maama- istasyonunun önüne kadar yaklaştım. EUi,
fUı kararım da sebat ettim. Şim endifer yolu­ altm ış m etre ötem de büyük bir kalabalık
nu takip ede ede Makriköyüne gelm eyi dü­ vardı. Ve emindim ki, bir kere oraya gitsem
şündüm. Ondan ilerisi için A llah kerim di­ birçok tanıdığım a rast geleceğim ve İş kolay*
yordum. taşacak!.. Lâkin tam am istasyona varırken
Hani bir mevzuu nakledip dururken b ir­ son kat*! ve âm ir ses beni bulunduğum yere
denbire tavakkuf ederek karilere mühim bir Çivileyiverdi:
nasihat verecekmiş gibi (Istİtrad) diye aza^ — Dur, yasak:
metil bir serlevha yazan m uharrirler vardır,
ZaEen o kadar yorulm uş, açlıktan, bez-
İşte ben de onları taklid edeceğim. Fakat be*
gîcılikten o kadar bunalm ış ve ezilmiş bir hal­
nimki öyie büyük, felsefi fikirler talûn için
de idim ki, hemen toprağın üeerine tılurtıver
değil, kısaca bir kardeş nasihati vermek ar-
dfm. Y erim den kıpırdayacak halim kalma­
zusLyle: Efendiler, dünyada otuz tane Otuz-
mıştı. A rtık bütün ümidim lâkırdı anlar bir
bir Mart olsa size tavsiye ederim Ayastefanos-
tan Makriköyüne yürüyerek gelmek teşebbü­ adam ın lütfen ve inayeten oradan geçerek
iki dakika beni dinlem esinde İdî. Fakat ftfcj
sünde zinhar ve zinhar bulunmayasınız!,. Ni­
gibi, inadına kimse gelmiyordu. Orada saat'
çin? diye uzun uzun şimdi beni istintaka h a­
cet yok. Fakat bilin ki söylediğim tamamen i erce kendi kendim e yapacak mâkul bir 5*y
bir dost vakardeş süzüdür! düşünerek ve bunun intizara devamdan baş­
ka b ir gey olm adıgnu görüp stknl idari çattı-
Şimdi bahsime rücu ediyorum: Yola dü­
yarak vakit öldürdüğüm e inanınız; nihay-t
şüldükten epeyce sonra sert, k a t't ve âm ir bir
bir ışık, bir ûznid belirir gibi oldu. Ayaste-
ses karşımda gurUİdüyordu:
fanosdan birkaç süvari zabit, birkaç asker ve
— Dur! bir cebel topundan m ürekkeb küçük bir ka­
Baktım; bir nöbetçi nefer, tabii benden file geliyordu. Ben herçel>âd âbâd yerimden
hem en itaat! O, sordu: kalkarak onlara doğru yürür gibf oldum. 1^*
— Nereye gidiyorsun? ikin iyice yaklaşıp da benim kendilerine doğ*
— Makriköyüne! ru teveccüh ettiğim i görünce, hiçbir şey söy­
— Yasak! Dön geriye!! lememe vakit bırakmadan bağırdılar:
Şimdi benim halimi siz düşünün bir ke­ —* Ne dolaşıyorsun burada be herifi Gir*
re. Fakat ne yaparsın? Bir kere iyice İçimi sene içeri!
çektikten aonra yorgun ve m üteessir geri Ben nöbetçi neferini göstererek «Efen*
döndüm. B ereket versin ki hava pek fena de­ dim ..,* diye süzt başlarken bağırtı büsbütün
ğildi. Kuskun küskün yürüdüm. Birdenbire şiddetlendi: , .t .
http://groups.goog le
>ı.s-slJcLoPEntsl l4 fli — _________ a y a s t e t a h p s « t.'A iftn E S A J ie s i

— Çekil, oradan dıyoruuı «ana be lıerif'. jimdiyc kadar tafcib eylediği mesleki bitara-
Halâ Söyleniyor b e '. ruu-n çüup çıkmayacağına ye sı^lıg* takdir­
Duyduğum m eserret ve m innettarlığın de ilahi takılı edccegi hattı harekete, yani
d e re c e sin i I t s a n u r e ıle m e a ln ıs ! İJeırlcti AUyyeye karşı g&ıteregcldiği hayır-
Kâinatta bu kadar le n e lli tekdir işitil lıAhlıgın eser) lininini izhara kıyam «dtp
giml hiç hatırlamıyorum. Ztra İki dakika so n­ ■niyecegine ve Marmaraya donanına idhali
ra M atnkdyüne ginm } v» birçok ahpaha İta suret] d üs tanede olacağı muhakkak ise dc
vtıfmu; bulunuyordum.* maksadı asli ne idüğüne ıtair Hükümeti ‘
İkinci Abdulhaıi)ldln tahttan indlrilme- niyonin malûmatı ipudalyesi olmadıkından
âlnr* k arar veren Millet Meclisi. 1047 de ya­ zihinleri tırm alayan keyfiye! İngiliz donan­
na» VeşikSy Palas’da toplanm ıştı. (B : Ab- ması Bahri Sefid boğazından içeri g iren e
dıilhamid II ve Yeşilköy Palas). RusyalInın savlet ve şiddeti artarak Ifitanbu-
lu İşgal ve istilâya tasaddı etenesi vc bilâhara
AVASTEFANOS MUAIIEDKNAMESt — def ve tesviyesi kaabil otamayacak vekayi vc
J87B Türk Kus scforiııde, Ruslar, İstanbul ka- m iişkilite sebep utması mülahazası idi. Hal­
puîanna, Ayastefanosa (Yejilköy) kadar gel. buki İngUtere parlâm entosu vaktinden evvel
m ljlerdl. Bu seferi» tarihçesi İstanbul Ansik­ a tılın ı; vc kraliçenin nutku resmisinde (Kra­
lopedisinin mevzuu dışındadır. OsmanlI İm­ liçe V iktoryaı «Şırkda m uhascnıat m aattees­
paratorluğunun son V akanüvisi bu büyük si­ süf im tidat eyleyerek m untazir otmıyan ba­
yasi ve askeri vakayı şftylecc hülâsa etler: zı vukuat zuhuru ile bunların ledabiri ihti­
«M ütareke mukavelesinin imzasından son­
yatiye icrasına bizi mecbur edeceğini ketm
ra Server ve Nüm’k Paşalarm m urahhaslık-
ve ihln edemem. Bahsedilen tedbirlerin eti­
ları nihayet bulmuş olduğundan sulh {artla­
len İcrası ‘tin Uzun hazırlıkların yapılması
rım mtisakere etmek Şûrayi Devlet Reisi Saf­
hususunda parlâm entonun semahalitte tara
fet Pasa ile Berlin sefiri Sadullah Bey (Sa-
bir em niyetim vardır» denilmiş ve İngiltere
duilah Paşâ) yeniden m urahhas tâyin edildi.
başvekili Lorö Bcacoosfield sefirim iz Musu-
Sadullah Beyin B erlinden vüruduna kadar
ros Paşaya ümıdbahş tebligatı mahremanede
vakit geçmemek üzere Saffet Paşa yalnız ola­
■ bulunm uştu. B unlar İstanbulca peyderpey ha­
rak Edlm eye gönderildi. Rusya m urahhasla­
ber alınarak ve İngilterelim Marmaraya do­
rı da G eneral ig natief ile Nclidof idi. G ene­
nanm a idba Ünden maksadı Devleti Aiiyye ile
ral İgnatief uzun zaman Devleti Aiiyye nez-
dindc Rusya sefiri olup husum eti aleniyyesi akdi ittifak ve bilfiil harbe iştirâk olmayıp
ve U hakküm at ve istihkaratı He devletim izin h e r tü rlü ihtim ale karşı bir muamele] ihti­
her zaman kesri haysiyetine ve hedm i biin- yat iyeden İbaret olduğuna dair Petersburg
yanı şevketine çalışan ve gavail ve masaibi kabinesine kanaat gelerek korkulan teşev­
harbiyeyi tı;rtib ve tesri’ eden h erif İdi, Saf- vüşler ve sııitereh h ü m ta laif alınuf. fakat
vet P a;a Edîrneye vusulünü m üteakip mli- İngiliz donanması Akdeniz boğazını bitmü-
m r Mudanya açıklarında dem ir altıkda, (Rus
zataerata başlayıp Rusya m urahhaslarının
diirüj-tane m uam elelerine vc m nhakkirane ve ordusu.başkum andanı) G randük Nicola İs-
tezyifkârane sitem ve m uatebelerine katlana­ tanbula asker sokmak sevdasından vazgeç­
rak devletçe b teı m enafi istihsaline cabala- m ekle beraber m ütareke hattını tecavüz e t­
makda iken İngiltere sefiri Layard, tstanbul- m iş ve Çekmeceleri re Ayastefanos kafiyesi­
da bulunan İngiliz tebaasının zuhuru m uh­ ni işgal İle ÂyastefunOBU kendisine karargâh
tem el vakalardan' mal ve canlarını emniyet ittihaz eylemiştir. Bu suretle m ütareke hat­
altına alm ak isin lngiltercnin Akdeniz donan­ tından ilerliyerek payitahtın pek yakınlarına
masından b ir filonun lstanbula gelm eğe em ir sokulan ordusuna karşı Asakirl Osmaniye ta ­
aldığına ve bu da su re ti dostanede olacağına rafından yeni b ir miidatm hattı tenkil ve tab­
dair Babıilliye b ir nota tebliğ eyledi. Bu teb ­ yalar inşası misilli bazı m ertebe müdafaa ted­
liğ nftgihaıü H iikûtneîi Saniyeye birdenbire birlerine başvurulmuştur, ty le r işbu sureti
«Zade tiftan bur nağm etü ıılırâ* (Ben tanbura tesviyeye iktiran edinceye k ad ar Hükümeti
ne vuruyorum o bana n e nağme veriyor) ka- seniye hayli teU f cim i; idi. IlalU bir gün
m ensub ve mâzul vükelâdan ve ricali » iil-
.c o m /g 'l» ^ M 2r m ^ < } p m re de™ min
AYAÜTEFAJtOS HUAHKDENA1IKİ _ USB —

kiye ve askeriye ve İlmiyeden bir büyük şû­ fında ikmal edeceklerdir. Ayni komisyon,
rayı saltanat tertib kılınarak Rusya askeri ls­ Sırbistanda bulunan vakıflar ile Sırbiatanda-
tanbula girmek isterse harben müdafaa çi­ kl miri emllkJn Sırbistan Emaretine sureti
mek mi lâzungelir, yoksa btr mukavele! mus­ terkini dv Uç sene zarfında tesviye edecek­
lihane tahtında anların dühulüoo müsaade tir. Doğrudan doftnıya tür muahede aktedin-
etmek mi daha mttnasib o lu r maddesinin hu­ ceye kadar, Osmanlı Devleti, topraklaruıda
bulunan sırplara. beynelmilel hukuk kaide­
zurda müzakere olunması em ir buyuruiraus­
leri tatbik edecektir.
tu. Meclis toplanacağı sırada zatı şahine
(fkinci Abdiilhamidl «Rusya askerinin Islan Osmanlı Devleti; Romanyanın k a ti istik­
bula dilhulOne cevaz gösteremem. Ünıerayi lâlini tasdik etm iştir. Doğrudan doğruya bir
askeriyemiz izharı cebanet ediyorlar. Ben muahede akline kadar. Osmanlı memleket
terinde bulunan Romanya tebaası, Avrupa
nefsimce her fedakârlıktan çekinmem. San­
tebaasına tem in olunan haklardan istifade
cağı Şerifi çıkarıp Rus ordusu iizerine varm a
edeceklerdir.
|a haslım » diye irade edip işbu iradel seniye
(sadırizara) Ahmed Vefik Paşaya saraya ge­ Bulgaristan, Osmanlı Devletine vergi ve­
lince tebliğ olundukda; <0 sözler cilvedir, ren bir mUmtaı emaret olacaktır. Bulgarlsta-
nıtı k a fi hududu, Rum elinin Rusya askeri ta ­
meram bizi tecrübedir, biz İşimize bakalım»
rafından tahliyesinden evvel. Rus ve Osmanlı
diyerek bir tavn mUtsbessimane ile yürüyüp
â b lard an m ürekkep bir komisyon tarafından
meclise girm iştir. Granduk Nicola Ayastefa-
tâyin olunacaktır. Bu hudut, bilâhare tanzim
nosu karargâh iltüıaz eyledikten sonra Şûra- olunacak hudutlara esas teşkil edecektir.
yl Devlet riyasetinden Hariciye N ezaretine
Bulgaristan Beyi, ahali tarafından serbestçe
tahvili memuriyet eden Devleti Aiiyye mu­ intihap olunacak, Büyük Devletlerin muva­
rahhası Salvet Paşayı Edim eden oraya celb fakatinden sonra bu İntihabı Osmanlı Dev­
eyledi. İkinci m urahhas B erlin sefiri Sadtıl leti tasdik edecektir. Biiyük Devletler hane­
lah Bey o sırada lstanbula gelmekle o da danlarından hiçbiri. Bulgaristan Beyi intihap
Ayastefanosa gönderildi. M ükâlcmatı sulhîye olunmıyacaktır. Beylik münhal olduğu vakit
orada cereyan etm iş ve tak a rrü r eden şerait gene intihap Ue seçilecektir. Bulgar mutebe-
inerine muahedenâme 3 M art 1878 tarihinde ranından m ürekkep bir meclis, Filibe veya
orada imza edilmiştir. (Tarih musahabeleri). Tırnavada, bir Kus komiserinin riyasetinde
Ayastefanos Muah edenim esinin metni­ vc b ir Osmanlı komiserinin huzurunda. Bul­
nin hulâsası şudur: garistan Beyinin intihabından evvel, müsta­
kil Bulgaristan idare nizamnamesini tertip
«OsmanlI Devleti; K aradağ Em aretinin
ve tanzim edecektir. İslim , rum ve Ulahlarla
k a n istiklâlini tasdik etm iştir. A ralarında
karışmış olan m ıntakalarda, bu ahalinin hu­
hal edemedikleri m eselelerde Rusya ve Avus­
kuku da nazarı dikkate alınacaktır. Bulga-
turya devletleri hakem olacaklardır. Osmanlı
rlstanda bu yeni idarenin nezaret), iki sena
Devleti ile Karadağ arasındaki daimi münazaa­ için, bir Rus komiserine verilecektir; bir an­
lara nihayet vermek İçin hudut tashih oluna­
laşma hasıl olabilirse, Avrupa devletleri ka­
caktır. Em aretin kat'l hududunu, Gsmanlı bineleri de, Rus komiseri refakatinde birer
Devleti ile Karadağ tarafından da b irer Uza memur murahhas bulundurabilecektir. Bulga-
bulundurulacak olan bir Avrupa komisyonu ristanda 'bundan sonra osmanlı askeri bulun­
tâyin edecektir.
mayacaktır. Eski kalelerin hepsi, masrafları
• OsmanlI Devleti; Sırbistanm k a ti istik­ m ahalli hükümet tarafından verilerek yıktın-
lâlini tasdik etmiştir. Sırbistana ilhak oluna­ lacaktır. OsmanlI Devleti, mütareke mucibin­
cak arazide emlâki olan müslümanlardan ce, tahlife olunan Tuna laleleriyle Şutunu
Em aretin hududu haricinde yaşamak istiyen- ve Varna kalelerinde kalan ve te n d i matı
ler, mülklerin! diledikleri veçhile işletebile- olan harp mühimmatı vesair eşyayı istedi#
ceklerdlr. lalanı lardan, saplardan ve bir Rus gibi kullanacaktır, Bulgadstanm intâam . em­
komiserinden mürekkep bir komisyon, müs- niyet ve asâyişl için, miktarı Rusya ve Os­
liiman emlâkinin muayenesini Hü sene zar­ manlI Devleti tarafından ittifakla tayla olu­
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — 1499 — AYASTETANOS U L 'A H E D M

nacak U r mitli asker teşkil olununcaya ka­ İstanbul Konferansının İlk içtimaindeki
dar, Rus askerî. İki aene kadar BuJgariatfln- osm anlı Uevleii m urahhaslarına tebliğ olu­
da kalacaktır. BulgaristanlI* kalacak olan K i» nan Avrupa teklifi, Osmanlı Devleti ile Rus­
arterin i» m iktarı elli bini geçnılyecektlr. Bu ya ve A vusturya arasında İttifak Ue kararlaş­
askerin iaşesini Bulgaristan tcııılıı edecek­ tırılacak tâdll&l ite birlikte derhal Hoafaa ve
tir I [em ekte tatbik olunacak, vergi bakayası Is-
Bu asker Rusya ile olan m ünasebetini Ro­ tenm lyeccktir. İHSO senesinden itibaren ver­
manya tarilti ile vt Burgaz ve Varna Umanla­ gi, Rusya, A vusturya vc OsmanlI Devleti a n ­
rı vasıtası ile tenlin edecektir. BulgarısUnııı sında kararlaştırılacaktır.
Osmanlı Devletine vereceği senevi verginin Osmanlı devleti, C irit adası ahalisinin
miktarı Os.nani. Devleti. Husya vesair dev­ arzusunu nazarı dikkate alacaktır. 180B ni­
letler arasında karırluşlırıtaeaktır. Osmanlı zam nam esinin dikkatle icrasını taahhüt e t
Devleti, Bulgaristan Em aretinin ötesindeki m ışU r.
eyaletlerine gömlcreceği veya oralardan celb
Osmanlı Devleti tarafından kendilerine
edecctl askerler ve mühimmat vesaireyl Buî-
bir idarei m ahsusa tâyin olunmamış a lın Ar-
riitandan geçlrcttlecefctir, yalnız, yolları B ul­
navudluk, T ırhala ve Kümelinin sair yerleri
garistan Em areti tayin cdecektir; bu hüküm
için de, buna benzer ve mahalli ihtiyaçlara
yalm / tr.unıazam asker içindir, gayri nıuııla-
göre lu r dahili nizam nam e yapılacaktır. As-
zam askerlsris başıbozuklar ve çerkesler bun­
yada, Rus askerinin İstilâsı altında bulunan
dan [«nam en hariçtir. O inıanli Devieli, Em a­
ve Osmanlı Devletinin iadesi lâzım gelen yer­
ret dahilinde postasını geçirmek vb tergraf
lerin tahliyesinde, b ir karışıklığın çıkması
haltım kullanmak hakkını muhafaza etm ek­
m uhtem el olduğundan, Osmanlı Devleti, bu­
tedir. BulgaristanlIn emlâki olup Em aretin
ralard a otu ran C rm enileıin em niyetini taah­
hududu dışında oturacak olan İslâm vesair
h ü t etm iştir.
ahalinin emlâki üzerinde ta sa rru f hüküm leri
devanı edecektir; iltizam ve icar ederek is­ Osm anlı Devleti, son vakalarda medhal-
tifade edecektir. Azası İslam ve bulgarlardan d a r olan bütün tebaasını a f edecektir. Malt­
mürekkep olup bir Kus kom iserinin nezareti ta n ve m enfi a la n lan d a derhal serbest b ı­
altında ve başlıca m erkezlerde teşkil oluna­ rakacaktır.
cak komisyonlar, Islâm ve sairenin alâkadar O sm anlı Devleti, m utavassıt devletler
Oldukları e m lttin m uayenesini iki aene için­ kom iserlerinin K olur şehrinin tasarrufuna
de kafiyen bai edecektir; m iri em lâkin ve ait beyan ellik leri m ütalâayı n a z u ı dikkate
vakıfların d a su reti ferağ ve idaresini! iki se­ alacaktır. Iran hududunun k a ti olarak tah­
ne içinde kat i şekilde hal edecektir. Bu iki liyesini taahhüt eder.
sene içinde aranm ayan bütün em U k müzaye­ Rusyanın talep, Osmanlı Devletinin de
de ile satılacaktır, bedeli, son vakalardan za­ kabul ettiği h arp tazm inatı bervechi atidir;
ra r görmüş olan İslâm r e hıristiyan eytam r e
eramiline tahsis olunacaktır. Tuna kaleleri 1 — O rdunun idaresi, mü­
tamamen yıkılacak, Tuna sahilinde m üstah­ him m atın nakil, ve
kem mevki, Romanya, Sırbistan ve Bulgaris­ harp edevatının sipa­
tan sularında da harp sefineleri bulunmaya­ rişleri gibi muharebe
caktır. Yalnız karakol gem ileri, nehir zabı­ m asrafları 000 000 000 Ruble
tasına ve gümrük İşlerine mahsus ufak ge­
2 — Rusyanm cenup sa­
miler bulunabilecektir. Tuna m uhtelit komis­
yonunun hak, vazife ve imtiyazları olduğu hillerinde ihracat ti­
gibi bırakılmıştır. Osmanlı Devleti Sünne Bo caretine. sanayie ve
ğauoı tekrar açacaktır. Harpten, Tunada sey­ dem iryollarına olan
ziyan bedeli 400 000 000 ı
ri sefainin tatilinden zarara uğrayan eşhasa
tazminat verecektir: bu iki nevi masrafa mu­ 3 — Is tili münasebeti ile
kabil, Tuna Komisyonunun kendisine vere Kafkasyada edilen za­
cejti paradan 500,000 frank tahsis edecektir. rarlara mukabil 100000000 *
om/group/merakediyorum
AYASTtSFASOS MUAtTEDESİ — İ M — İSTANBUL

4 — Osmanlı İmparatorlu- harp dotaywiyJe fesih ve Ilga olunan ticaret


funda ki Rus tabaatı M uahedelerinin vesair bütün muahedelerin,
vo tesisatının zararj mukavele ve ruahhüdaiın bu muaherfo İle
10 000 000 i- naklolunmayan hükümleri yine mevkii icra,
ya konulacaktır,
Y e k û n 1 410 00ü 000 R u b le Çftntıkkrılc ve Karadeniz boğazlan, harp
Rusya bu taz m in a tta n İ.IOO.OOÛ.OOÖ ruh- vc suîh ?îuaânında, Rusya limanlarından ge­
len veyahut Kusyn lim anlarına giden bitaraf
leşini almaktan feragat etmekledir, buna
mukabil Osmanlı Devleti alideki arazîyi Rua- devletler ticaret sefinelerine açık kalacaktır;
yaya îerketmektedir; binaenaleyh Osmanlı devleti, 1856 senesi 16
J — Tüiçi Sarteagt (ysni: Kili. Sürme, nisanında Pariste imza o bn an beyanname ah.
isakcı, Totyi, Magln, Babadagı, Harsovfc, Kös­ kâmı hilâfına olarak bundan sonra Karade­
tence ve Mecidiye kabalan; ile Tuna Deltası niz ve Azakdenlzio önüne itibarî bir abluka
aöalan ve Yılan Adası. kaymamasını laahüd eder
Rusya bu ülkeyi ve Delta A c ilim iten* Rusya ordusu, k a fi rnusalâhamn aklin­
di memleketine ilhak arzusunda bulunmadı­ den flonra, üç sene zarfında, Bulgaristan
ğı cihetle, bunları. Besarabya kıtasuun kendi­ mlisLesna, bütlbı Runıeliyi terkedecektir.
sinden 2856 Paris Muahedesi Üe alınan par­ Anndota ise, kat'i Jiıusalâhfmın aktüıden iti-
çası ile Mübadele etmek selâhiyetijii muha­ butreif-ıftı ay zarfında tahliye olunacaktır.
faza eder. Osmanlı Devleti, m uharebe esnasında
2 — Ardahan, Kars, Balum ve Bayabil R'ja ordusu ile olan m ünasebetlerinden do­
ile Sofanlı dereye kadar olan yerler. layı ittiham edilmiş bulunan tebaası hakkın*
Rusya tebaasının ve tesisatının taara/oa* daîci umumi bir af ilân edecektir. Rus or-
ti olan lû.OOO.OOö ruble müstesna, müteba­ duşu Ue beraber, ailelerini de alarak vatan­
ki 3ÛÛl0QQ.00ü ruble lazminalı lediye sureli larım terketm ek istiyenTere mani • olamıya-
ittifak İle tayin olunacaktır. çaktır.
Basyaya terkolunan mahallerin ahalisi Bu sulh ınukaddimalmm. tasdikini mü»
başka yarlere gidip ikamet etmek islerler ise, teakip, harp esirleri, m em urini mahsusa va­
mülklerini satıp çekilmekte serbesttirler; bu­ sıtası ile Hocabey ve Sivastopolda mübadele
nan için kendilerine tiç sene m ühlet veril­ olunacaktır, Osmanlı Devletî, kendisine tes­
miştir: bu müddet zarfında çıkmayanlar Rus- lim olunacak hesap üzerinden örnekte taksit
ya tabiiyetine geçmiş olacaklardır. Miriye ile a ltı sene zarfında ödeyecektir.
eml&k Ue vakıf emlâk, Türk ve Ruslardan 6 u sulh m ukaddem atım n musadd&fc nüs­
mürekkep bîr komisyon tarafından, keza üç haları, onbeg gün içinde Pefersburgda testi
sene aarfmda satılarak tasfiye olunacaktır. olunacaktır. K a fi sulh. muahedesinin nere­
Rumeli veya Anadoluda oturan veya de ve n e zaman akid Olunacağı Petersburg-
seyahat eden Rus tebaası ve rilhbam. sair da kararlaştırılacaktır.»
milletlere verilen hukuk ve imtiyazlar ve Aşağıdaki satırlar, Mehmed Galib Bey
muafiyetlerden istifade edeceklerdir. Rus se­ merhum un «Sadullah Paşa yahut Mezardan
fareti ile konsolosları, Rus ruhbanının tesi­ Nida» adındaki eserinden nekledilmiştir ki.
satı ruhaniye ve hayriyeierini resm en hima­ Ayastefanosda Türkiye ikinci murahhası olao
ye etmek halı ve seUkhiyetini hai& olacaklar­ paşanın ağzında» yazılmıştın
dır. « B e rlin d e ik e n Safvgt P a s a ile beraber
Aslen Rus olup Aynorozda oturan ru h­ b u m u a h e d e y i akd& m e m u r o ld u m . K alktım
bana, eski müstemlek&t ve muafiyetleri iade ts ta n b u la g e ld im . B a h ıâ liy e v e o ra d a n Ma­
olunacak, kendilerine aid olan Üç manastır İle b e y n e a z im e t e y le d im . Gûya ta lim a t aldım .
müştemilâtına, Aynoroıdakl sair tesisatı ru* Daha evvel Ayastefaaoaa gitmiş okta Sftfvet
hauiyeye ve manastırlara temin olunan hu­ Paşa ile birleşmek üzere Sirkeci istasyonun»
kuk ve imtiyazlar, eskiden olduğu gibi yine vardun. Lâkin trenlerin Yettikuleden »çağı
verilecektir. gelmediklerini anlayarak bir kayıkla Yedi-
Rusya Ue evvelce akid edilmiş olan vo küfe,* gitum. /'/ğt*oupsi!efd8gle.c
ANSİKLOPEDİSİ — 1445 — AYASTEFANOS MUAHEDESİ

vâsıl oldum. Şafvel Paşa ite görüşlüm. Mer­ o du tarafı ş&haneden Çara selâm gutirdiğini
humla olan hukukum k a d im vc kendisine ve iki hükümdar araauıda Ahiren c«ykir olan
hürmetim fev k a lâ d e idi H em do S a lv e l P a şa dostluğu takviye edeceğini ve poUtikâya dair
kuvvei hâHkamn nâdire n yetiştirdiği tfziml memuriyeti olmadığını beyan etmig; anın
slyasiyundan olmakla beraber sohbeti dahi üzerine Birinci ^İkolamn huzuruna kabul
diİDÜvaz iıli. Vakıa müşarünileyh ile b irlik le edilmiş; fnkal Halil Paşa gayet zeki ve dira­
bulunmak ve akdi muahede gibi mühim bir yetli olduğundan Çarın yanına girdikten ve
vazifeni» İfası esnasında kendisine re f a k a t mclbıAnıın aetfimlnı tebUğ ve bcdayeunı ita
e tm e k benim İçin bir ş e re f idiT f a k a t iş de ettikten sonra sözü siyasiyata naklelmlf ve
o msbelie müşkül idi. Her n e is e müsleinen her ne kadar Çarın nozdinde bulunan harici­
billâh ifayı vazifeye bağlanıldı. Rus murai> ye nâzın ile sair siyasiyun Halil Paganın bu
h a s b riy ta mükâfemeye girişildi... bahiste devamını arzu etmemişlerle de paşa­
'Bizim oturduğumuz hane gerek Gran- nın elvar ve gilftarından Çarın mahzuziyetini
diik Nikolamn ikametgâhına ve gerek mua­ gördükleri v« Birinci Nlkola Öyle yanında tö t
hedenin akdî için hazırlanan haneye pek uzak söyletir adam lardan olmadığı cihetle çftrnâ-
değildi. Müzakerat bâzan her gün ve bâzan da çar sükût eylemişler Halil Paşa İse meydanı
iki üç günde bir cereyan e d erd i Çünkü t&- müsait bulmakla Nikolamn hoşuna gidecek
laAbul ile lâyenkati muharebe olunurdu. Ara­ sözler söyleyip ve her dediğine de muvafa­
dan epeyce günler geçli vc muanedenaiîiem/ı kat cevabını aüp Edfrnede münakid olan mu­
bâzı niövactd: takarrür eyledi. Lâkin iş ehem­ ahede ahkâmını külli tâdile uğtatm if ve en
miyetli noktalara gclince bitlabi bidayetteki nihayet muvakkaten İstanbul» avdet etmiş­
sür'at görülmez oldu. Hattâ bir aralık mii- tir. tşte Halil Paşanın bu memuriyeti Mam
zakeratın Lnkıtaı ihtimali de yüz gösterdi. için bir ders olmuştur. O sebeple şimdi Pe-
Safvet Posa ile verdiğimiz karar üzerine sa- tersburga öyle fevkalâde e lç melçi gönderil­
duâzamın Ayaalefatıosn kadar gelmesini ls­ mesine muvafakat edemeyiz?..
tanbula teklif ettik; Israr eyledik. Sadarette «Tarafı padişahiden Petersburga bir me­
bulunan Ahmed Vefik Paşa geldi. m ur izamı tedbiri de bu suretle boşa çıkınca
<Bert müşarünileyhi yakından tanımay­ ve lekllfatı vâkîa müşkülülkabul bir derece­
dım; keşke davet etmiyeydik!.. Çünkü Vefik ye gelince herçibâdâbaü Makrİkoy tarafların­
Paşa az kaldı İdimizi bozacak idî. Anladık ki daki hattı müdafaa kumandanına iktizası
bir $ey becereceği yok! Her ne ise tatlılıkla veçhile bir haber irsali ve Huşlara karşı da
lstanbula avdet ettirdik ve hakkında besle­ ruyi celâdet iraesi son bir çare olmak üzere
diğimiz hüsnü zandan dolayı büyük büyük vâridi hatır oldu. Çünkü o günlerde Rus mu­
esefler ettik?.. rahhaslarının gösterdikleri tavrı dilhıraş ar*
«Şu hale nazaran İstanbuldan b ir haber tık tahammül olunur şeylerden değil idi. Hat*
beklemek bog bir şey olduğuna Safvel Paşa tâ bir akşam Grandük Nikolamn yaverlerin­
ile karar vererek lekltfatı düşmanı biraz tah­ den b ir general bizim oturduğumuz eve ge­
ra ve tâdile medar olur fikriyle zatı şahane lerek bizimle görüşmek istediğini haber ver­
tarafından Rusya Çarı nezdine fevkalâde bir miş idi. Generali kabul ettik; içeri girdi. As­
murahhas izamını münasip gördük. Bunu kerce bir temenna çakarak: — Rus ordusu
Kuşlara açtık. Lâkin General tğnatiyef krize hngk^manriam fehametlû Grandük Nikota haz­
şu cevabı verdi; — Hayır, hayır biz o tuzağa retleri sulhun tatlılıkla husulü emrindeki
bir kero düştük, bir daha düşmek istemeyiz! âmniı miisâlemetperverâneslne rağmen Os­
Generalin bu sözünden bir mânâ çıkarama­ manlI m urahhasları bazeratınin İşi avk ve
dığımızdan istiknah eyledik. B akına tğnati­ teabhüre uğratmalarından ve Rtts askerinin
yef bize ne dedi: (Evet vaktiyle Edim e mu­ uzaktan m inarat ve mebanisinl gördükleri
harebesini müteakip Sultan Mahmudu Sftni lstanbula girmek arzusunu her an d e r m e y a n
tarafından fevkalâde elçi sıfatiyle Çar Birin» eylemelerinden dolayı vukua gctebUecek her
t i Nİkolay* Damad Hali) Paşa gönderilmiş türlü hâdlsei mâesslfenin mesuliyetini Os­
idL Halil Paşa Petcraburga vardıkta Rusya m an lI murahhasları hazeraUna terk eder ve
z hükümeti canibinden memuriyeti sorulmuş; uıtfşarÜnUeyhiıuadan yinni dört saate kadar
om/group/meraReaıyorum
AVA3TEFANOS MCAKEDeSI — 1496 İSTANBUI,

k a n bir cevsp beklediğini tebliğ eyler'.. Söz­ ınuraasaat ite biz nasıl ziyafet veririz? Bu ola­
lerini Boylevip gitti. Generalin bu gibi ziya­ cak Ij değil. Vak eğer mutlaka «eritecek ise
reti kısa günde liç defa vSkf Dimağa başladı şimdiden sttyliyeyim ki ben öyle ziyafette
biziın tarafımızdan da keyfiyetin deri devlet© bulunmam* Şafvel Paşa reyime tamamiyle
yazıldığı ve aksama sabaha vûıudu memul iştirâk etil, ziyafetten nnyafctten sarfınazar
olan cevap üzerine İktizasının ifasına müsa- olundu; sandıklar sofracılara yükletilerek ta.
n a l kılınacağı vc şöyle böyle »lacatı w « l« Vanbula iade kılındı'....
verilir İdL İçime derd otan hallerden biri de şudur
Fakat Graııdük'ün tazyikatı biter tüke­ kl, biz Ayastcfanosda miizakeratla meşgul bu­
nir şey olmadığından ve Kus murahhaslarına lunduğumuz sırada müracaat edilebilecek
karşı daha ziyade dayanmak çaresi kalmadığı adam akıllı bir haritamız yoklu. Bereket ver­
gibi muahedenin imza edilmesine de lstan- sin Berimden gelirken yolda bakarım diye,
buldan mezuniyet gelmiş idügündcn nâçar ol- rek bir Rumeli, bir de Anadolu haritası almış
suretie kabule karar verdik. Ancak bayie İdim. İşte hep o, hep o! Halbuki Rusların
gayet müphem bir işde fiyle kuru bir telgraf­ elinde bizi.71 kendi memleketlerimizin hudu-
la verilen mezuniyete istinad eylemek, sevab dunu, m lkdan nüfusunu ve daha bilmem in ­
görülemediğinden akdi muahede için m utla­ sini mükemmelen irae ed er öyle muntazam
ka tanıtı şahaneden sadir olacak iradenin haritalar vardı ki. ta rif edemem.»
tahriren tebliğini yazdık ve ertesi günü A şandaki satırla r Ayastefanos sulh mü­
matlûbumuz veçhile ruh sat gelmekle yürek­ zakerelerinin devam elliği sıralarda ve mua­
lerimi! kan ağlaya ağlaya muahedenameye hedenin İmzasından sonra İstanbul gazete­
w»’ı r’ nıa eyledik. lerinden çıkarılm ış notlardır;
t;bu neticeden dolayı Kus ordusundaki (V akit gazetesi- 5 M art 1678 Salı).
şetaretler ve İcra kılınan nüm ayişlsr cümle­
Ayastefanosda İngiltere sefareti tercü­
sinden olmak üzere Grandük Niirola bize bir
m anı — İngiltere sefareti ikinci tercümanı
ziyafet verdi. Mecburi hazır bulunduk. Gran-
Mösyö M arniç geçen giin seyahat tarikiyle
düküjı sağında Safvet Paşa bulunuyordu. So­
Ayastefanosa gidip görüşm ek üzere Devlet-
lunda da ben oturuyordum. Sofrada n e kadar
lû Safvet Paşa H azretlerinin dairelerine gi­
çatal bıçak, süıahi, bardak, tabak varsa hepsi
re re k (Rusya sefiri) General lğnatiyef dahi o
bakırdan idi. H attâ Grandük bize hitaben bu
esnada paşayı m üşarünileyh ile mülakattan
lakımın kendi tarafından seferberlikte isti­
avdet etm ek üzere iken kapuda tercümanı
mal için yaptırılmış olduğunu ve kusura ba-
mumaileyhe tesadüf eyler ve buna: — Marni;
kdmamasını sSyledi... Yemek yenildi, der­
sen misin? diye sual etm esi üzerine o da;
ken sag kulağımın dibinde top patlar gibi,
~ Evet benim! dediğinden generali mumai­
Grandük bir bağırdı! Meğer âdeti im i; hazır
leyh1. — Senin halin m alûm dur, buradan çık
bulunan zabitlerin sigara içmesine müsaade
git, zira kurguna dikilebilirsin! demesi üzeri­
ediyormuş!.. Ne ise sigaraları yaktık, biraz
ne tercüm an durmayıp lstanbula avdet ey­
daha konuştuk kalktık evimize geldik. Vukuu
ler. K eyfiyet D ersaadette bulunan İngiliz ga­
hili lstanbula yazdık... Al sana e rtesi günü
U r eraSr ki biz de Gnuıdiike bilmukabele zi­ zeteleri m uhabirlerinin mesmuu oldukda fer-
yafet vermeli imişiz:... Sandık sandık eşya, kalede ehem miyet verilip taraf taraf telgraf­
alay alay sofracı! Canim buna ne lüzum var; la r çekmeğe başlarlar. Bize kalırsa bu key­
fiyet generali mumaileyhin bir lâtifcsl olmaSr
beni bâyle şeylere vaktimiz müsaait mi de­
gerektir.
dikse de anlatamadık. Sandıkları açtık. Bir do
(Vakit (foOTtesi 27 Mıırt I87S
ne görelim tekinli takımlar, kahve zarflarına
varınca hep murassa, hep müzeyyen şeyleri Rus ordusu başkumandanı Gnmdllk Ni-
İçim taştı. Gözlerim kararılı. Safvet Paşaya kotanın. İstanbulda İkinci Abdülhamld ile mü­
dedim kl «Dün verileri ziyafet galibin ziya­ lakatı — Dünkü gün saat d ört buçukta Cran-
feti olduğu halde takımlarının neden mamut dük Nikola maiyeti erltâniyle beraber Rusya
idügilnll gürdük- Bu vereceğimiz ziyafet ise imparatorunun, zatına malısud olan livadya
mağlûbun ziyafetidir. İnsaf buyurunuz îu nam vapura râkîb olduğu halde Doimabahç»

http://groups.google.ee
ANSI KLOPH>tSl — H 97 — AYASTEFANOS MUAHEDESİ

sahüsnrayı hümayunu plşgâhıua muvasalat ey­ rideıı izzeilû Tâhir Bey alâuneraUblhûn pre-
lediklerinde tercümanı divanı hlJmayıtn teşri* m iti1 edilmişlerdir.
faüi umumiye veltilı sa&dctlC) Münir Rcyt*- Grandük NUcoJa ile sair prensler ve ge*
femli hazretleri islikte Hurin* memurini vc ııoralk'i huzuru hazreti ^ehriyarlde gayet
sarayı hümayundan lertip olunan kayıklar ih? edibâne vc hiirmptkârane evza' ve etvarda
vapuru meakûre giderek Graudıik NikoUı vc bulundukları gibi hazreti şrhriyârt dahi Gran-
oğlu Vtf prens U hlenberg ve diğer U r Rus dlik Nlkulaya bir imparator biraderine lâyık
prvnti ve erkim harb reisini bir kayına w filncak surette nüvazişterde ve refakatinde
General Gurko ve Skoblef ve o£lu diğer Ge­ bulunan zevata dalıi nazikâne iltifatlarda bu*
neral Skoblef vesair generaller duhi ayınca lunmugüırOır.
kayıklara biiirkâb sarayı hümayunun büyük Hele Pilevneııin müdafii şecaatseınalı
iskelesine tsai eylemişi ir. doviellû Gazi Osman Paşa hazretleri tarafı
VÜkelAyİ fetıam ve ümerayı kiram üni­ eşrefi hazreti şehriyâriüen Grandük Nikola-
formaların) lâbis oldukları halde Grandük ya prcaaııte edildiği sırada Grandük cenap­
Nikotoyı binek tflS< kurbunda istffchal cyJe- ları hakkı miişariiftiJeyhde zatı şahaneye pek
diklpri vo yiftû orada hadecnei hassai şâhanc çuk medayıh ve sitayişde bulunup ezcümle
île musikaj hümayun dahi safbestei sel ânı tBöyle gayretli kumandanla m uharebe et­
uldukten halde Cî rtıtıdılk ve maiyeti sarayı m ek düşm anları için dahi şereftir.» sözü ile
hümayuna çıkarılarak evvel emirde Grandük Gazİİ m üşarünileyh hazretlerinin, üluvvu kad­
ri askerilerini itirafda bulunm uşlardır ve mü­
cenapları prenslerle beraber lieclil istikbal
şarünileyh G randük Nikolamn maiyetinde
sakm kapusuna kadar ilerlemiş ve yalnız
bulunan genertalier İle erkânı har biyesinin
cuma selâmlığına mahsus olan üniformaları­
gerek Dolmabahçç ve gerekse Paşa hazret­
nı lâbis ve nişanı oaııaniyi hâmil bulunmuş
lerine tesadüfleri esnasında perestiş derece­
olan zatı hazreti Ueidârınm huzuru şehriya-
sinde fevkalâde bir riayet ve tâaim eyledik-
nlerine v&euI ve diğer generaller dahi süfe~
leriııi reyülâyin müşahede edenler beyan ey­
rayi ecnebiyeye mabaııs olan büyük odaya du­
lem işlerdir. Dersaadet umum, kumandanı
hulden ve zatı şevketsematı hazret i tacidârı
ferik saadeüû Fuad Paşa hazretlerinin Fili*
Grandük Nikola cenahları ite m ülakat e t­
be önünde son defa olarak vukubulup "kendi
mekle beraber prensler Hazeratı dahi G ran­
kuvvetinin üç d ö rt misil b ir kuvvete üç giin
dük tarafından a y n ayn takdim olunduktan m ukavem etten sonra fenni harbin cevaz ver­
sonra siifera odasında bulunan g eneraller da­ diği hir suret iizre ricatı muntazam© ile ha­
hi huzuru hümayuna dâvet olunarak cümlesi rek et eylediği gibi muharebedeki şecaatini
alâpıeratıbihlm Grandük Nikola tarafından takdirden G randük Nikola müşarünileyhe hi­
zalı şah&neyc takdim olunmuş ve tararı eşreli taben ve rusca bir tâbir ile «Siz hakikaten
luzrcti şehrjyariden dahi başvekil feham etlü kahram an b ir askersiniz1» detnig ve Filibe
devletlû Ahmed Vevık Paşa ve hariciye nâ­ önünde müşarünİleyhifl kolordusu ile muha­
zın devletlCı Safvet P aja ve Serasker devlet- rebe eden fırkalar kumandanı generalleri:
lû Bauf Paşa ve Tophanei tanlre m üşiri dev- *tgte suân Filibe önündeki muharebede düş-
IctlCı Namık Paşa ve devletlû Gazi Osman nıanlarmız bulunan kum andanları Size tak­
Paşa ve bahriye nAzırı ve mabeyni hümayun dim ediyorum» diyerek general Gurko ve &>•
müşiri devletlû Said Paşa vc İstanbul kuman­ valof ile diğer iki generali dahi takdim e t­
danı saadetlû Fuad Paşa ve mabeyni hüma­ miştir.
yun erkânı kiramından ve sorkurenayı has­ Takdim resmi bu suretle icra olunduktan
reti şehriyori utufctlu N âfit Pa§a ve mabey­ sonra Grandük Nikola i/e prensler huzuru
ni hilmayun serkatibL utufetlû Lebtb Efendi hümâyunda kahveler ve şerbetlerle izaz olun­
ve kâtibi sâni saadetlû Süleyman Beyefendi dukları esnada süfera odasuıa avdet eyliyen
ve seryaveri hazreti şehrlyart saadetlü Metv generaller ve yaverler dahi orada izaz ve İk­
zncd Paşa ve yave ram şehriyaıiıfen saadetlü ram edilerek nihayet saat altı raddelerin­
Mehmed Zeki Paya ve sertabib saadetlft May. de m isafir Grandük Nikolamn zatine mah­
royani Efendi hazretleriyle yaveraru şehriya- sus olan bir küçük vapıır ve lilzumu ka*

ım/group/merakediyorum
14H8 — tS T M » C L
AYASTEFANOS MUAHEDESİ

d ır kayıklarla Beylerbeyi fa h ib tn y ı hümâ­ — İlânı harb olıınduju zaman Rusya seli-


yununa azimet etm işler ve vfisulleıi zaman rethanesinin Be™!1 dahilinde ve gerek dış
olduğu gibi avdetleri esnasında dahi hademe! ta pusu nd a muallak bulunan arm alar bzetine
bassa ve musıkai hilmâyun tarafından selâm- alâmet) matem olarak U r siyah puşıde tekil,
laıup Başvekil Pa$a hazretleriyle Hariciye ıııîş ve dünkiı ısüne kaılar mezkûr puşide bj.
Nâzın Psfo hazretleri taralından ilahi iske ki bulunmuş idi. Muahedei kal'iyyenln ûıua
leye kadar teşyi olunmuşlardır. ve İlinti tılunınaıı ve G randük Nikulanuı dahi
Bundan sonra iadoi ziyaret zımnında m ülâkati seniyei cenabı padişahiy* nailiyetle
zatı hazinli şehrtyari maiyeti şâhanelerine artık devleteyn beyninde münanebatı mUsa-
nıahKis olan Teşrifiye vapuruna ve vükelâyi falkârlnin İade kılınm ası üzerine mezkûr pu_
feham vesair bendc'gânı Kiram dahi kayık­ şide dün saat dokuz raddelerinde Grandük
lara râklben Beylerbeyi sarayı hümâyunu­ * Nikolamn Rusya sefarethanesine gelmesini
na admet buyuruldukda Livadya vapurundan mütoakip bir takım dualar ile kaldırılmış ve
evvelce çıkarılmış olan yarım bölük liusya sefarethane kapusunun üstünde bulum a bü­
hassa askeri rıhtım üserinrie safbestel selâm yült kuş dahi yerine konulm uştur. Grandük
oldukları ve bir bando Rusya musıkası .dahi Nikola bir nıikdar sefarethanede kaldıktan
Osmanlı m arjın! terennltmsaz bulunduğu hal­ sonra Dolma bahçe ve badehu Beylerbeyi ja-
de şerefviisulti hümâyuna muntazıran rıhtım hilsarayı hüm âyunlarına azimet etmiştir, Mü­
iberinde beküyen ve ciimlesl büyük ünifor­ şarünileyh G raııdük'a bugün dahi Yıldızda bir
malarını Jâbis oldukiarı gibi evvelden haiz ziyafet verilecekmiş,
oldukları nişanı oBinanlyl hâmil bulunan ge­ (Vakit gazeteni. 23 Mart 1878, perşembe)
rek Graudük Nikola ve gerek prensler ve Y ıldiî îiyafeli — Tarafı eşrefi hazre'j
maiyeti generalleri cenabı şevketmaabı padi- padişahitlen feham etlü G randük Nikojava bir
şâhiyi istikbale m tisaraai eyliyerEk cümlece zlysfot keşide buyurulacağım dtinkü nlizha-
birlikte sarayı hümâyunu m ezkûre varraıj ve mızda beyan etm iştik. İşbu ziyafet dün ak­
iadeten vizite zımnında yine icab eden iltifatı şam Y ıld a k a s n hüm üyununda ve en ü st kat­
teşrlfkân bir sureti liyıka ve falkada hUlcra ta gayet m ilkem m el ve m utazam surette ita
hini avdette (jiinkü G randük Nikola A lm ae- büyurulm uştnr.
ya sefiri asaletin P rens Ravs cenaplarının Oa beş kişilik için le rtip ve tânzim bu­
kayın validesi anasıl Rusya im parator hane­ yurulan sofraya zati hazreti padlşahi Ue ta­
danınla akrabasından olan ve m isafird en am da bulunan zevat şun lardır: G randük Ni­
Dersaadette bulunan Saksvayver G randüşesi kola cenapları, P ren s Laîıtenberg, Prens Ol-
cenaplarını da ziyarete gideceklerinden zaii denburg, ihtiy ar g eneral Skoblef. MösyS Ono
şevtetsem atı hazreti padişahi G randük cenap- Başvekil P aşa hazretleri, S erasker Paşa Haz­
larlyte prensleri vapuru hüm âyunlarına ala­ re tle ri, hariciye nâzın devletlıi Safvet Paşa
rak vesair generaller dahi kayıklara irkâb hazretleri, devletlû N am ık Paşa hazretleri,
edilerek Dolmabahgeve k adar birlikte gelm iş­ B ahriye N âzın Said Paşa hazretleri, seıkıı-
tir Zati padişahı ile G randük Nikolanın mü- renayi hazreti şehri y â ri N afiz Paşa hazretleri
fcâlematı vakıalarında kâh Başvekil ve kâh Başkâtip Lebib Efendi hazretleri, tercümanı
Hariciye N âzın paşalar hazeralı tercümanlık: divanı hüm âyun M ünir Beyefendi. Ziyafette
hizmetinde bulunm uşlardır. G randtik NUtolnnın m ahdum u dahi davetli
Dolmabahıje saiıilsarayı hümâyununa mu­ İdiyse dc m uahhiren hastalanm ış olduğundan
vasalâtında Grandük Nikola ile prensler Es- gelemem iştir.
tatılı âmireden tahsis buyurulan dört atlı bir A yastcfanosdaki Rus askerinin deniî yo­
Establı âmire arakalarına râkiben Almanya lu ile gittiği gibi dünkü gün dahi yine blf
sefarethanesine İsal olunub orada Grandtl- vapur dolusu Rusya askeri Hocobeye mllte-
şes cenaplarına vidtç verilmiş ve sefaretha­ vecclhan A yastefanpstan hareket etmiştir.
ne! mezkûrerte de misafirini m üşarünileyhle Rusya hassa askerinin cüm le asafcirden evvol
re bir gündüz ziyafeti keşide olunduktan son­ Husyaya avdet eylem esini im parator hazret­
ra Ayastefanosa avdet olunmuştur. leri talep ve arzu etm ekte imiş.
Rusya sefarethane»! kapusundaki arma Rusya ordularının Rıısyaya nakline ot

http://groups.goog le.c
A.'isflCLOİ’EDtBİ _ l« * — AVACTETAM* Iİ-1 î a t BS&I

zarri efasek flsare R uıyı «lavlati tın itn d jn fitine taralından İstinsah edilmiştir.î
atemuMD g * s u g u ; deıtetlfl fitufetlû Sen*
\V .» » T K F A N O » R l S A m ilt-S I — O
kar Pat» hMrcfl*:t j *Ir beraber 0 * r« u ıtf’ -
devrin halk a&zındj 93 bozgunu djyft ■*■>>!«
g*llBi| olsu Bufva erkj:; J .jrtn jr rvı*ı nju;ı
12113 (M 1870ı Itu* hartMBdve >tenra ve Hat­
vatf h tik g n c n i (Nikofı ujerayi Osmaniye,
larla A yufcfannt MujİimImİpui Akdini atit-
s is d*W nailin* n f u r r ir memur olup bu
icakıp, Rusların Mr u f r r talıakkuuu ik la
h u m için tarafı de»leü aliyyerli'n dahi rr* ı
lanbulun bu sayfiye kdyündr diklikler) ma
m harbiye mirliva;jnn rijn saadetlû O jrt an
uzam bir ibıde İdi. Birinci Cıluıı lU rt» ba.
F»fj memur H ıln ı■, vc payayı ıritımnılryhın
^ıııda. Türkiye ile Itıuyanm yekdiğeri» kar­
mâıveUBe lcabl kadar 2İb ıtanı askeriye vıî
şı ilânı harbi müteakip, iktidarda *»■!••»— |u
kelebe verilmesi d ib i tensib olunmıl) oldu
tihad ve Terakki Fırk an b&MmetiıdB »MM
fundan bunların generali merkum ile ücra
vekarın ifadesi olan U r kajariyle ytkbnlouf-
ber birfcaç giuıo kadar Sivastopola mütevec
tır. Bu vakayı teshil «den * t* fll<lVI satırlar,
ethen Dersaadetlen barrkt'l eylem eleri mu
ttlih ad ve Terakki fırkasının n k|iri e tk in
kaırer bulunmuştur. Rusya memaliki içen
olan Tanın gazetesinin 14 Teşrinisani 1914
Itrinde bulunan uferayi osm aniyenin şlmen
pazar tarihli ntubasından aakledilm ifU r:
diferler vüilasiyle Sivastopol lim anına inıli
d Ju n sabah saat a.3(l da Ayaıtefaausda.
rllereJc Rusya devleti tarafından istihzar edi
93 Moskof m uharebesinin U r h itırai şeameti
len vapurlara râkiben D ersaadetc rukledlle
olmak ü ıe ır Ayaslefanos m uahedel eUmednı
çekleri ve mezkûr va- H,
m üteakip, zahiren bir müessesçi diniye ve
p urlann hini avdeti erin­
luy riy c. hakikatle İse Moskof nişanei zaferin­
de Rusya askeriyle be­
den başka şey olmıyan binanın kal'l esssı
raber D eraadette bulu­
resmi bir cem'i gafir taralından icra edilmiş­
nan Rusya te ra s ın ı da­
hi alıp götürecekleri ve tir.
«Milleti tslâmiye. ş&phesiz payitahtı mu
memleketeynde bulunan
azum a da Rus galibiyetim ilin eden bu âbı-
ii s e r a y i osmaniyenin
nakline nezaret etmek denin bakasuıa tahammül gösteremezdi. Aha­
li önce binanın ahşap akşamını yakmış ve bı-
V anada bulunan mirli­ lâhara kârgir kısmını da tahrib etmiftir. Fa­
va saadetlû Keşid Paça­
kat hedim ve tahribe başlanmaıdan evvel,
nın memur edilip Bük-
din vc ılinayete hürm etkar olan -halk tararın­
reşe azimet eyliyeceği dan kulenin yukarısına muallak
istihbar olunmuştur bulunan cesim çan vesar taraflar­
iBu notlar da muallak çanlar indirilmişi kule­
nin üzerine vesair tahrib edilen
mahallere Osmanlı bayrakları rek-
zolunmuştur Halk. Abidenin en
yüksek yerlerinde davullar çalarak
ilân jadiimani elm iftir Binanın
içkiden çıkarılan eşya polis Müdü­
riyetine teslim edilmiştir. Bunların
meyanuıda pirinçten mamftl altun
yaldızlı âbidenin küçiik bir numu­
nesi bulunmaktadır Kilisede mtv
cul bulunan kıym ettar eşya, bayii
aaman evvel bir Rus rahibi tararın­
dan alınıp götüri)lmd|tGr.
<D(ın tahrib edilen Rus nişa-
nei zaferinin inşasına 1302 ıl8M)
AyattcfMM* Rai AbMnl tarihinde boşlanmış ve 1307 CUMM)
Kfful s tılü n s f) senesinde i k m a l edilmiştir Ga-

:om/group/merakediyorum
AYASTBFANOS RUS ABİDESİ — 1500 — İSTANBUL

yet metin vo sert kayalardan bir kale şek­ Aîûgıtlüki notlar, İstanbul Ansiklopedisi-
linde duvarlın mazgallı olarak inşa otlitmiş­ }i« Ft&kım Çn'iapala tarafından verilmiştir:
tir. Bu mefi’unt âbideyi tahrib edenler me> «AyasrefafiOA Kus âbidesinin yıkılışı,
yamada civar köylerden gelen pek çok Ru­ AvusturyalI l)ir şirket filme almak İsledi. Fa.
meli muhacirleri hazır bulunmuştur. kat harp dolayısiyle, böyle bir filmi ancak bir
<£u münasebette 93 muharebesinin bu Ttirk askeri çekebilirdi. Şirketin İstanbul
âbideye' taallûk eden bâsı hâtıralardı kari­ mümessili Mordu, o zaman bir ihtiyat zâbiti
lerimize hatırlatmağı faydadan hâli görmü* otan Fuad Ugkırıay isminde bir gönce bir
yoruz; film çökme makinesi vererek onu bu işe lef*
vik etti, Fuad Bey, o samana kadar hiç film
«Ayastofanos Muahedesi mâelkorâhe ad­
çek/nera/şti; sade fotoğraf çeker. $Ulema ey*
dedilmiş iken Moskoflar askerlerimi Memaliki
natmasmı bilirdi, ilk defa olarak bu hâdise'
Osmaniyeden geri çekmek için İki mühim şart
yl filme aldı ki Türkiyede çekilmiş ilk Bktü-
teklif etmişler ve bu iki şart kabul edilmedik­
a]îte filmidir; Türklerden İlk film operatörıi
çe münasebstı siyaalyeyi tamamiyle iade et-
dc kendisidir. Bundan sonra sinemacılığı
«Diyeceklerini BabıALlye resmen Lg’ar eyle­
meslek edinmiş, Miizei Askerî sinemasında,
mişlerdir. Bu iki şarttan birisi Ayastefanos-
Merkez Ordu sinema dairesinde, Malûlini gu.
da alâmeti aafer olmak üzere bir sütunu ke­
lala muavenet cemiyeti film studyoBUîiıia,
birin rekzi ve iizerine «Rusya askerinin Dev»
Kemal Filmde operatörlük yapmıştır. Hâlen
leü aliyyeye galebesi» ibaresiyle tarihî mua­
de Harb Akademisi film çekme merkezinde
hedenin hakkedilmek idi. AbdiLlhamid Kuş­
lar taralından derraeyan edilen şartı mezku­ memurdur». Tasflr gazetesinin hususî fotoğ­
rafçısı da. maalesef adı tesbit edilemedi, âbi*
ru kabul etmiyerek doğrudan doğruya Kusya
imparatoruna müracaat ve tedabiri sairel si- denin büyük kulesi çökerken harikulade mu­
vaffakiyetli bir enstantane resim çekmişti.
yaslyeye tevessül ve en nihayet Ayastefanos*
Kcüjid Hâlid Gönç
<tokf âbidenin şimdiki hâli olan müessesei
hayriye namiyle bir bina inşasına muvafakat A y ttle ta m Rus abidesini yıkan dina*
eylemiş idi. m itleri eliyle koyup ateşlediğini söyleyen
<ftttsîar, Abide içiş Barutçu baş» ailesinin emeldi yarbay Y. B ahri Doğançay bu târihi
tahtı tasarrufunda bulunan araziyi satın al­ hâdiseyi «Tarih Dünyası» mccmuaaına yaz­
mışlardı. Bina, muharebede filen Rus zâbitan dığı bir makaaSede, Tania gazetesinde İntişar
ve efradının defnedildiği mezarlar üzerine eden yandan tamamen başka şekilde anla­
kurulmuş idi». tıyor:
«Binbaşı Hamil Fahri Beyin kumanda
Birinci Cihan Harbinde Türkiye île Ruh-
ettiği 27 inci süvari alayı o tarih te Davut*
yanın iki muhasım devlet olmasından sonra,
paşa kışlasında idL Ben, bu alayın ikinci bö­
İstanbul matbuatında Ayastefanosa Rus âbi­
lüğünde teğmendim.
desinin kaldırılması zamanının geldiğini ya­
zan iNt muharrir. Aka Gündüzün makalesi H arpte; süvari sınıfı mensuplarına de*
miryolu. köprü, istasyon tesisleri ve daha
özerine «Tezahüratı Külliye Heyeti Tertibi-
buna mümasil yerlerin tahrib vazifesi diişer.
yeti» adt ile bir komite teşekkül etmiş ve bu
Bu sınıfa tahribi öğretmek için her sene kurs
komite tarafından Fatih camiinde muazzam
yapılırdı. Böyle bir kursun son günü alay
bir miting tertip edilerek Ayastefanosa gidil­
kumandanı amelî ve tatbikî sahada bu işi gör­
miştir.
memizi istedi. Sahipsiz bir duvar, kuntmuş
Devrin gazetelerinden Tasfiri Efkârın 20 bir ağaç, bir demir parçası bulmak ve üzerin­
T eşrinim i 1914 tarihli nüshasında da, âbide­ de tahrip tecrübeleri yapmak üzere kışladan
den İndirilen ve biri gayet büyiik olan dört çıktık. Ayastefanc» civarında Kalfcuatya kö­
çanın* kamyonlarla Askeri Müzeye nakledi­ yünün hemen yanında bulunan Ayastefanos
lip, Fatih Sultan Mehmed tarafından Utan- âbidesine geldik. Alay kumandanı, «İşte ba
bulun fethi esnasında Haliti kapamak fçin âbidenin bahçe dııvaruıda birinci tecrübeyi
g ailen Bizans zincirinin yanına konulduğu yapalım» dedi. Duvarın metâ netini, kalınU*
kaydedilmiştir. |u u , yüksekliğini ölçüyûr ve ona göre koya*

http://groups.google.ee
ANStKLO fSD İs! — ı& ot — AYA STEFANO S RUH ABİTTCSİ

ca£mur tahrip featıbuun mıkdar ve adetlini £a kâfi gelm ene tırnaklarımızla ttikccegiz!
teabft* çalışıyorduk. dedi.
«Bir gikn evvel JsSanbıtidan ve civar köy­ ıllcpim is son dcrccc heyecanlanmıştık,
lerden J d c n şahıslar âbide önünde nümayiş alayın en gönç subayı idim ı
yapmışlar ve ellerindeki k o n u la rla duvarları — Kumandanım, dedim, Harbiye mi'k*
yıkmağı kalkışmışlardı. Biz meşgul olurken o
tebintle tahrip dersi gördüm. Balkan Harbin­
vaktin emniyet tunum müdürü olan {İttihat de tahrip işi yaptım, müsaade ederseniz bu
Te Terakki hükümetinin polis m üdürü umu* işi ben yapayım..
ousü Bodıi Bey de âbidenin. İçerisinde bir
Çok memnun oldu. Hemen kuleye gir­
gün evvelki hâdise dolayuı Ue tetkiklerde bu­
dik. 0 ne muazzam bina idi! Bina duvarU n ­
lunuyormuş, bir koylu koşarak: «Efendim,
um iç yüzünde o harbde dlen Mockoflann
süvariler âbideyi yıkıyorlar.,* demiş. Bedri
isimleri oyularak yazılmıştı, ölülerinin k e­
Bey d? pürtelâş dışarı fırlam ış, bize doğru
mikleri mahzenlere doldurulmuş. Papaz dal»
koşarcasına geltü. Alay kumandanın?;
releri, muhafızların yerleri ve daha bir çok
— Ben emniyeti umumiye m üdürü B ed­
tçşkilât İçin odalar.. Abide betonarme olup
ri!.. dedi:
hariçten vald -olacak bir taarruza ve her tü r­
Alay kum andanı da:
lü çapta top ve silâhlara karşı koyacak meta­
— 27 inci sftvari alayı kumandam bin­
netle îdi. Kaide kısmından âbideyi yıkmak
başı Hâmid Fahrî! diye m ukabele etti.
toplarla tahrip kalıbına ve günlerle emeğe
Bedri Bey asabi btr hal ve tavırla ve he­
bağlıydı.
yecan içinde:
«Âbidenin tâ tepesine çıkan dıştan, b ir
— Hangi makamdan em ir alarak ve ken­
merdiveni vardı. Bu merdivenden çikıyor-
dinizde ne gibi bir salâhiyet görerek âbideyi
h e r kademeyi inceliyorduk. Bir sahanlığa
yıkacaksınız?., d ed i
geldik, bu kısımda âbide oldukça daralmıştı.
Alay kum andanı şehid Hâmid Fahri Bey
A ralan b ire r buçuk m etre açıklıkta 12 gârgir
mefhum öa hiddetti hiddetli:
ayak üzerinde ü st kısmını tutuyor. ÂUdeıtıu
— Beyefendi, vicdanımızdan! $3 senedir
buradan tahribini mümkün gördük. Ayaklar­
milletin sinesinde dikili duran Moskofun ba dan b ir kaçını tahrip edersek âbidenin yı­
meş'um âbidesini yakmak için daha 33 se se mi
kılacağı na hüküm verdim.
beklemek lâzımdır? Hükümet yıkmak iste*
«Ben. dört ayağa kalıpları bağladım, tki
miyarca, bunu yıkmak m illetin hakkıdır! mu­
ayaktaki kalıplara iki fitil taktım. Diğer iki
kabelesinde bulundu.
ayaktaki kalıplara galnu kapsül koydum. Ba
Bedri Bey: kapsüller sirayetle ateşleme usulü Ue ateş
— Hükümetin muvafakati yoktur, bu işi alacaklardı. iTabrip de b ir usuldür}. Şimdi,
yapmaktan atıl menederim! deyince: bu iki fitili ateşlem ek için iki kişi lâzım. Biri
Hamid Fahri Bey, mütecellidane b ir ta- ben. diğeri İçin benim bölükten Üsteğmen
vırta: Hobyariı Haydar çıktı. Ateşledikten sonra
— Milletin şahlanmış irâdesini durdur­ mıntakai mUhllkenJn dışına çıkmak lâzımdı.
mak elinizde İse buyanın, biz şimdi âbideyi Onu prova ettik. Haydar Bey evli idi.
yıkacağız, mâni olun! diye cevap verdi. Kumandan: «Evvelâ o ateşlesin kaçsın, sen
«Hâmid Fahri Bey, çok vatanperver btr bekârsın sonra da sen kaçarsın» dedi. Böyle
zattı. Aziz Atanın Harbiyeden sınıf arkadaşı yaptık. Provamız iyi netice verdi. Kumandan
ick. Pek yakışıklı ve kabadayı İdi. Çok heye­ ve subaylar âbideden tuaklaştılar. Biz Hay­
canlanmış olduğu bu anda da. bir kat daha dar Beyle birer sigara yaktık Evvelâ Haydar
heybeUi olmuştu. sonra da ben sigara ateşiyle Stilleri ateşledik;
Bedri Bey fasla konuşmadı. Derhal d6n* kule merdiveninden son hızımızla indik ve
du, âbide flnünd» dunuı otomobiline binerek koşarak bahçeyi geçip bahçe duvarının arka­
İstanbul istikametini tuttu. sına gizlendik. Fitillerin yanma müddeti J00
K n m a n H a ttim ı» - saniyedir fnfirib oldu, fakat ses tek çıktı
— Arkadaşlar, duvarı değil, âbideyi yı+ Duman sıyrıldı, kule duruyor. Müteessir ve
kavağız! Tahrip kalıplarımız bu iş! başarma- mahcup tekrar o kısma çıktık. Haydar Bey

ım/group/merakediyorum
AVAS U ıH Usrrla) — 1502 — İSTANBUL

heyecanın verdiği şaşlrtnfıjı ve acemiliği « i- «Keyiflendi. Eliyle dürterek muvafakat


kilsiyle lilfli ste*liymıcmıs. No İse. onu d» İşaretini verdi. Bir iki saniye sonra merdiven
ben ateşledim. Âbidenin dört ayağı parçalan­ basındayım. Bir gfln evvelki, infilakın fırlat­
dı; lâkın gene ç<Utm«ii. Yalnız hafif meyil- tığı irili ufaklı taşlarla merdiven yolu tıkalı
İmdi Başka tahrip kalıbımız yoklu. Kışlamız Düşünecek »o değil. Gençlik, heyecan. aSk
tutaktı, Gidip getirilmesi ıır.ıın zaman İsterdi. ile vücuduma verdiğim inhina ve îgvicaçlar-
O vakit Jstanhul c in n kiralarla dolu İdi, en la sUninerek. kıvrılarak, uzanıp toplanarak
yakın kıt'alara subaylar gönderildi. Bir fu­ bu miişkfilü yendim ve sahanlığa çıktım. Üs­
tadan bir miktar bulanışlar, getirdiler. Çık. tümde âbidenin eğrilmiş kısmı sallanıyor. Ne
tim, İki ayağına da onları koydum. Bu suret- yalan soyliyeylnı. ürktüın. Sağlam ayaklardan
le altı ayak tahrip edilmiş olacaktı. Eh, arlık ikisine, görünmemek için yüzü-koyun yata­
bu sefer âbide muhakkak çökertir. Onu da rak, kalıplan bağladım K apsüllerini koydum,
ateşledim. O aylıklar da uçlu. M a t âbide yi­ fitilim taktım. Herşey tamamdı, ortalık da
ne yıkılmadı, biraz daha eğrUdi. o kadar. !1<3 ağarmış, güne; ufukta yükselmekte.. Bir eı-
Teşrinisani 1914 Cumartesi). gara çıkardım, fitili çakmağımla yaktım. Aşa­
<Tahrip Salıhı bilmiş, aklını yaklaşmı;- ğıda münakaşa hâlâ eski şiddet ve hararetiyle
tı. ü halde bıraktık ve kışlaya döndük. Ge­ da münakaşa hâlâ eski şiddet vo hararetiyle
ce tekmil alav£ hakiki i^tjk dağıtıldı. Saba­ devam ediyordu.
ha bir kaç saat kala âbide yolunu tuttuk. • Kuleyi saran taburlar şimdi daha iyi
• Emniyet Umum Müdürü Bedri Bey ts- görünüyor, beş yüz m etre kadar ulakta bi­
ianbula düner dönme* Dahiliye Nazırını key­ zim alay, kumandanından emir bekliyor. Kor­
fiyetten haberdar etmiş, o da kolordu, ku­ don hattının gerisinde binlere varan halk
mandanını w nihayet Harbiye NSzırt Enver kütlesi meşkûklyet içinde, ne oluyor, ne ola­
Pajayı aramış. Bu zevat o giin İstanbul civa­ cak diye bekleşmekte,
rında yapılmakla olan manevra meydanında «Birden sesim in bütün tonu ile:
olduklarından akşama kadar kendilerine ha­ — Kaçın, ateşliyorum! diye haykırdım.
ber verilmek imkânı bulunamamış. Ancak «O rtalık karıştı. H erkes birbirini ite ka­
gece malumatları olabilmiş, âbidenin yıkıl- ka bahçe kapısına doğru kaçıyor. N e nöbet­
mamasını sağlamak özere geceden ilç U bur çi kaldı, ne kordon, n e em ir, n e kumanda.,
gönderilmiş. Ayrıca Harbiye Nezareti Daire istisnasız herkes soluğu uzaklarda alıyor.
Müdürlerinden bir çak da subay yollanmış, «Tehlikeli sahada K im senin kalmadığım
biz âbideye vardığımızda henüz ortalık ay­ anlayınca ateşledim . V e bilmem nasıl bir
dınlanmamıştı. kudret, o tıkalı m erdiven yolunu s&r’a t re su­
— Nezaretin emri var, âbideyi yıkamaz­ huletle geçmemi tem in etti. Kendimi, infilâk­
sınız^ dediler. tan evvel — b ir gün evvel olduğu gîbi — bah­
O da: çe davarının gerisinde buldum .
— Muhakkak yıkacağım! diye cevap ver­ «B ir saniye sonra b ir infilâk!..»
di, eğer mümanaat ederseniz, alayı getirdim
Bu hâtıra karşısında ittîhadcılan n Ayas-
ve askerlere hakiki fişek verdim, zor kulla­
tefanosdaki m eş'um âbidenin yıkılması için,
nırını, bu uğurda her şey göze alınacaktır!..
neden, kim den çekindikleri düşünülecek me­
Gaktılar ki Hamld. Fahri Bey çok hid­
seledir..
detli ve vaziyet viddi onu yatıştırmak için:
— Âbide bu hali Ue tehlike argediyor, AYAŞL1 (Uiiscyin) — Büyükçe hir istan­
onu fen dairesinde yıkacağa, bu suretle sizin bulun günlük hayatında, cendereye atılan
siteiimiî ve arzunuz da yerine gelmiş olacak­ üzüm salkım ları gibi, ıızık tem ini yolunda
tır, diyorlardı. çırpınmış kimsesiz kara bahfcjı çocuklardan
«Konuşma çok hararetlenmiş ve şiddet­ biri, bir deniz kazasının kurbanı, ve bu an­
lenmişti Tam bu anda kaputumun altına bir siklopedinin m üellifi R.E. Koçu'ya üç mer­
kaç tahrip kalıbı sokarak alay kumandanına siye yazdırmış mâsum bir sim i; Koçu, 1956-
sokuldum. Çok yavaş sesle: 1958 yıllan arasında, «H er Gün» gazetesinde
— Erendim, siz lâfa tutun, ben kuleye çı­ kendisine em ânet ettiği sohbet sütununda bir
kıp ateşliyeyim! dedim. gün bu çocuğu .şöyle anlatm ıştır:
http://groups.goog le.
^VStRLOPEDİSj — 1503 AYAŞLÎ lllüscyinlr

«H azin v a k a d ır u s ü ın d c n o n b ç ş y ıl g e ç ­ hatırlaynmıyaıı, babasını İstanbulda kaybe­


ti 1959 d a 17 yıl), b e n im için h â lâ d ü n k ü fa ­ den. Küptü altında, mavun&larda, boş yük
ciadır. vagımlnrında, sabahçı kahvelerinde ve Top'
«Vakit akşamın beşi, nltm. köprünün hâne hamamlarında yatan, uçurumun hemen
Kadıköy tarafından vapura geliyorum.. o sa­ kenarındaki Ayaklı Hu&eyini kurtarıverdi;
atlerde hepinbun bildiği yer. kalabalığın ara giydirdi, kuşatlı,.
stndan yalnız onu seçeyim ve gösiereyim: Dü­ «Aradan yine bir kaç ay geçti, bir gün
beş onaltı yaşlarında, vücud yapısı tığ gibi bir vapura bindim, HüSeyinin vapuru imi*,
b i r oğlan. baş açık, yalin ayak. pırpırı; paça­ sırtında terlemi* beynx ceket, el yüz pırıl pı­
ları kopuk dizleri yırtık pantolonun üatûnde rıl, koltuğunda sarı pirinç tepsi, beni gürdU.,
tiril tiril bir mintan.. «Bir zam anlar Bey amıca idim, sonra Be­
«Baş. Umvre Müzesinin kıymetine bahâ yefendi olmuştum :
biçilememiş Yunanı Kadîm eseri tunç atlet — Babacığım., babacığım !. dîye elleri­
gibi güzellik hârikası, koyu kumral saçlar yo- me sarıldı.
sunlaşimş, tel tei d eğ il tutam tutam., ayak­ «Şefkatin hasretini çeken yavrum, evlâ­
lar çamurlu, eller kirli, oynar oynar balıklar dım..
satıyor., az kalınca tatlı bir ses : «A radan yine bir kaç ay geçti, Hüseyi-
—- Oltanın bunlar!.. Oltanın!.. nin vapuruna bindim, çocuk ortalıkta yok.
Bir a d am : Kahve ocağına so rd u m :
— Ne vereyim?., diye sordu.
— Ah beyim., dediler, o çocuk yaktı
— İki lira...
bizi.-..»
Pazarlık başladı, sokuldum :
Ayaşlı Hüseyin ölmüş.. «Bir gün kan
— Sar onları bîr kâğıda evlâdım!., de* kustu, h&stahâneye kaldırdık, ertesi sabaha
dün.
— Ben alacaktım..
— Hayır, ata pazarlık ediyordum»...
«Ertesi akşam çocuk ayni yerde;
— Oynar oynar!.. Oltanın bunlar...
— Sar onları bir kâğıda evlâdım..
«Üçüncü akşam yolum k esild i;
— Bey amıca oynar oynar... Size sakla­
dım...
— Teşekkür ederim o flu m ,,.
<0 tarihlerde evimizdeki kedilerin sa­
yısı kırkı agkuı.. Ablacığımm kedileri...
Anam da sag, kediler, ben ve o balığm düş­
künüyüz, ablam ise ağıma koyınaı..
«Aradan kâh kaybolarak, kâh meydana
çıkarak bir ay geçli, ve bir akşam elleri bos
yoluma çıktı, mabcub, ürkek:
— Beyefendi,, dodi, ben sizi gazeteci-
lerden sordum, öğrendim, islediğini o bey
yapar dediler, sizden bir ricam var benim...
«Serseri, esrarkeş bir balıkçının el utngı
olarak hayatı çok çetin geçiyormuş, çok yor­
gunmuş, Uman vapurlarından birinin büfe­
sinde garsonluk için benden tavassut, hima­
ye. kel&let istedi: -— Yüzünüzü, kara çıkarmam
bey amıca! dedi.
«Bir ahbaba iki satırlık yazım çocuğun H tlscyîa Ayfljçfı
işini gürdü, o âlieenâb adam anasının yiuümi (R esim ; S. BozctılıJ

ım/group/merakediyorum
1504 — İSTANBUL

' çıkmadı» demişler. Bir gemici de: «öyle de* »Beş yıl daha geçtü-- Yine gece, gök yfl.
gil„.» demi;... Lodos fırünassnd* koşar, kuv­ zUııde ayın onbeşi ve denizde lodos fırtınası..
vetli bir dalga gelir, ait güverteyi kaplar, öbür Sesler hırçın m artıların mı? RUzgârın mı?
kenarda bulunan Bûseyinin ayağı kayar. dii« Bey a m a , beyefendi, babacığın) babacığım...
fer. kalkmak İsterken gemi onun bulunduğu N«Hc evlik uraU vtnn iri?
taraf* yatar, oyandan bocalan sularla bera­ S»ı> «inmişin, fnyM n .kal iKnl«?
ber çoçucuk denize uçar, gider. «Beyim., bir Nm I aramalı JnU ?
(iğlik duydum... o kadar..» diye anlatır. D n U ı litfüodr bir g&uıtttf t m i mohuA
R.E. JCoçu'nuD Hüseyin çocuk mersiye* G M I b trikllı*! «lalını!»
İtrinin birincisi «Eylül 1P42» tarİMfiİ taşı­ Perlgan, btttb...
makladır. Hüseyinitı ölümünü öfreodl{i ge* AYATHANGELOŞ — Fnner Rum Orto­
cedir. doks patriklerinden: aslen Edirnelidir, kili­
Cjib çocuktur se bayatına Moskova Hum cem aat! papazlı­
Ktnab. boyalı ğından başlam ıştır; 1815 de Belgrad, 1823
Tt'kir, m etta a {ocafcıar de Kadıköy m etropotidi tayin edilmiş, 1026
Sesi poynil da patrik se rilm iştir; bu m akamda dürt sene
Gözleri aynûJj kalm ış, 1630 da azil edilerek Kay&eriye Sii­
Kan kırmm r tl in üş, bir m üddet sonra m enfâsı Edlrneyg
Külhan «ocuktur
tahvil ed ile re k orada ölm üştür, Türkçe, bul-
Koşıtuı, ufar garea, nısca ve Fransızca bilir k ü ltü r sahibi
Ete t w ı ı Slğnuı<, kaçar b ir zat idi, fakat m uasırları tarafından para­
Bavadır, cıvadır
ya karşı fazla haris olm akla iftihara edilmiş­
Çıplak ayağında çaın«r tir. Din ve ahlâk m evzularında tjir kaç eser
Bapnda sırnur yazmış ve bastırm ıştır.
Yaman «ocuktur NeeUU Sarrin
' Cin gibi şeyt»
D utuna kalkan AVAZ — KUlhâni, hâneberdujU r argo­
^SmljfF, kahram an (ocuktur sunda kesad, işsizlik, iş durgunluğu; misal;
ftnh gün serîn
— İşler nasıl?
R iy â gibi derin — Ayaz!..
Döficyin a m tfe ? Bazan ayni m ânâda «ayaz kesmek» de
ÖlıKL denilir, m e se li b ir p ırp ırı ham m al oğlancık:
c(Jç gündür ayaz kesiyorum sbi.. bir e l çan­
Kaff» dSfcâldö
Dudak bâkûUfl tası bile verm ediler atri...» diye derd yanar.
Cinnet güldü M ektepli gençlerim iz argo konuşmaya
ÇÜiMüyor A lb h IçinHeki dOgömü başlayalı bu kelim eyi ağızlarına m al etmiş,
ikinci pıersiyc bir yıl sonra, gemiciden fakat farklı anlam da, «tor, {etin, mttşkil»
deniz faciasını dinlediği zaman yazılm ıştır; yerine kullanm aya başlam ışlardır; m isal:

Zifiri k m n lı k ia M r ıtnıubl — Y a rın asalım {okula gitm eyelim )!..


tnndafeı dt“V, — D ersler ayaz, asmam!..
Y edckcl ( o n k U r d a l Yahnd:
Hâ>cyln’. — D ersler ayaz, kırm alı!
YUdıılar. uçurtmaların Mektebi] argosunda «yazın zıddı «Fa­
Ve den b e aktednn q ıU tr sarya» dır. fB.ı Asmak; Kırmak; Fasarya),
YaUıuynk. pırpın
F erid Develioğlu «Türk A rgosu, adın­
Öınriiö boyunca utttftia oltalarla.
daki eserinde «Ayazı ı «fena, kötii, tehlikeli
$ajfcm bıkıyorum «trafo adam , anlamında kaydediyor, ve; «Orası
Rubaim bu gece yavrum ayazdır., gitmem!..», «işler ayaz!..» misâlleri­
1k>oizdfc geldim
ni veriyor.
Üçüncü mersiyeyi «Her Giin» gazetesin* Biz külhânller ağzında «ayaz» ııt bu an­
do jjöyle anlatıyor: lamlarda kullanıldığına rastlamadık: kesad.

http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — 1505 — AYAZMA*CAMİİ

ipsizlik ve iş durgunluğunda zâten «fenalık. AYAZMA, AYAZMALAR — Kelimenin


kdlüJük* vardır; fakat «işler ayaz!-» denilin­ aslı rumca olup m etalik. mübarek minasına-
ce doğrudan «içlerin kesadlıgı* anlaşılır* dır. Putperestlikten hırUUyanlıga intikal ede
Yine bu köleden «ayazlamak», külhâni rek Mr rniz veya «tlıonln adına bağlanmış
argosunda bir yerde bir adam ı, bir s«yî ümtd kuyu ve pınarlardır kl, halk arasında u y u ­
Ue boj yere beklemek; m isa l: nun tü rlü m araı ve illetlere kargı şifalı ol­
— HeriF gelmedi, d ün d e ayazladım. duğuna inanılır, ziyaret edilir, adını tanıdık­
Bfb).: F. LfeveHoftlU, Tür* argosu ları aziz veya azizenin gününde, bu ziyaret*
AVAZ — Onbirfnci m ilâdi asrın başla­ ler bir panayıra ink ılib «der.
rında Asyanin büyük hüküm darlarından Mah­ İstanbul civarında ve şehir içinde ayt-
mud Gaznevt’nİn şark edebiyatında müstes- lamıyacak k adar çok ayazma vardır. Büyük-
nâ güzelliği dillere destan olmuş mafabub şehrin günlük hayatında «uyun kıym eti ölçü­
nediminin adı; İstanbul tah tında oturm uş lemez azam ettedir. Şehrin civarındaki cu kay­
âliosmon pâdişâhlarının «n haşmetlisi Kanu­ n a k la n . büyük yapı örneği su yolları ve su
ni Şııltan Süleyman işâlr M uhîbbtl de bîr nev- kem erleri ile şehrin içine akıtılmakla her»-
civan sânında yazdığı b ir gazelini bu güzel her. eski İstanbul m uhasaralarında, «uyu şe­
delikanlının adı ile bitirm iştir.
hir dışından gelen çeşm eler kuruyunca İs­
Kuvvetle tahm in e dilir kî büyük hüküm ­
tanbulluları a tık ve yeraltı sarnıçları Ue ayaz­
dara bu gazeli yazdırtan güzelliğin tecelli e t' m alar sulanıl;, yaşatm ıştır.
tiğj yüze sâhib olan genç, Eıtderunu Hümayu­
nun Zülüflü A ğalar denilen tç talan ların d an Ayazmanın gününde, panayırında, en
biridir ve adı da A yandır; bu takdirde ga* yakın kilisenin despotu ayazmaya gelerek
« ü n bu ansiklopedideki kıym eti evleviyeile ruhani b ir âyin yapılır ve bu vesile şifalı
artacaktır. sudan içilir. Sair M i ziyaretlerde, ayazmanın
fukara sandığına gönülden kopan bir sadaka
GAZEL parası alılıp aziz veya azizenin ikon’o önüne
Dedim açkına dQ;diim ptlr niytaın bir mum yakmak, ziyaret âdabındandır. Ayaz­
[>tdi baklan ba*a b«n dahi a ta m malar. Miisliimanlflr tarafından da ayni sat
Dedim KStılUmil sel yıkma tabibim inan ile ziyaret edilir. Panayırı en parlak olan
n*4l «andın teni ben dU&iivtam ayazma da, Balritlı ayazmasıdır iB .: Balıklı
Dedin Ali nlLrjjlûl benden ayım ı ayazması). Ayazmalar, gittikçe azalmaktadır,
Dedi bllmeı misin kl fâhhflam bir kısmı şahıs mülkü olmuş; bir kısmı, suyu
Dedim ballı mtdır kaddin ya Tûbl kirli görülerek kapatılmış bazıları tamamen
D«dJ andan yiiıa ben aerefrAsm terkediiip harab olmuştur; yalnız kiliseler
Dvdim Mahmud’un olm uyor Mııhtbbî içinde bulunanlardır ki, emniyet ile idanıei
Dedi hu*n İle ben dabl Ayfta'ım mevcudiyet etmektedirler. Bu arada zamanı­
AYAZACA — Ferid Develîogiunun Türk mızda şifalı suya itikadın da gevşetnig oldu­
Argosu adU eserindeki kayde g&re argo ko­ ğunu kaydetmek lâzımdık İstanbul Ansiklo­
nuşa» talebeler arasında «yüzlt asık adam» pedisinde ayazmalar, Ayil, Ayll ve Ayios
sert adam»; değerli müdekkik |u misâli ve­ maddelerinde kaydedilmiştir. İstanbul An-
riyor: «Uk ders Ayasaga tun.. Gözünü açl..*. siklopedlsi adına da ayazmaları. Milli Eğitim
Bakanlığı Basımevi teknisyenlerinden Hakkı
AYAZBOSTAN1 SOKAĞI — Boğaziçlmle
Arnavudköyünde, köyün bayır tarafında İki Göktürk dolaşmıştır kl, bu azimkâr ve vefalı
dirsekli bir çıkmaz sokaktır. Bakınız, toprak arkadaşın himmetini belirtmek İstanbul An­
yol haline gelmiştir. Sol tarafı bayır. Bağ ta­ siklopedisinin bir borduthır.
rafında üçü kârgir on beşi ahşab, ikişer üçer AYAZMA CAMİİ — Üsküdarda, liman
katlı, ekserisi bahçeli evlerin üst katlarının ağzına ve Kızkulesine hâkim bir sırt uıarin-
Boğaza hoşça lıir nezareti olmam gerekir. dedir kİ, bu sırt ve semt de Ayazma a d ın ı
Sekenesi orta halli Rum aileleridir ı'Kasım taşır ve cami a d ın ı b u ra d a n alır. Üskildıruı
om/group^erakediyorum u'iiü CBWUk Selâtin camilerindendlr, Üçüncü M u s ijfa la-
İSTANBUL
AYAZMA CAMİİ — 1506 —

rafından anası MüırLşah Sultan ite kardeşi yüksektir, sakaktan cami avlusuna taş kor­
Şehzade SÜJeymanm ruhlarım şâd etmek için kuluktu ve iki turanı bîr rampa, «alhı maille
Hicri J 174, Milâdi 1760 ytlındn yaptirılmjf* çıkılır, Hor iiç kapuda, siyah temin üzerine
lir. Aksam ve tefcrruatuıdn gitael yerleri bu* altun yaldtzlı celi bir yazı ile âyeti kerime­
lunması ile beraber mimarimizin inhitat dev­ ler uyulmuştur; garbdaki esas kapunun dış
ri eserlerindendir. HadikatiiJcuvamlîln de yüzündft;
gösterdiği £ibî. bu cami imaret manzumesi aİnncR$a)âln kû-ıu^t nlftl miı'mtnlnc klUt^Kin mtv
şefcfinde, yani yanında bir sıbyan mektebi, kııuti»
bir tek hamam, bir bilyUk çeşme vc bir mu-
vakith&nö yapıîmışiır. Bu satırların yazıldı­ İç y ü z ü n d e :
ğı sırada, 1947 tkiucitegrini, yıkılmış olan cKaalcilahü leb&reke »e İnalü ıw]SmflMİej>k«ai |A-
eski mektebin yerinde Meşrutiyet devri ese­ lüm redhulvhi hâtiılin. Sadafcallahttiaılnu
ri bir ükmektep bulunuyordu, muvakkitha* Cenubdaki kapunun dış yüzünde:
nenin yalnız duvarları kalmış, hamam yer ila
■SclliuUMalrvkütn b in a u tırrtiim ftni'tae ükbr46ir»
bir harabe, camiin müştemilâtından olan
hünkâr mahfili de pek haralı bir halde idi. Şimaldeki kapunun dış yiuilnde:
CaoıL mekteb hizasından itibaren iiç tarafı­ «SetiBbımlcjfcflın fidbnlüleennelc bim â küutQm la-
nı koşatıp her cepheden bir kapu ile girilen jn e lü a j
bir avlu İçindedir. KapuLar birer ufak tâk yazılıdır.
halindedir. Tama yakuı sa basrit bir kemer­ Avlu duvarları, sss.ı k i­
den girilir, giriş yerinin yanlarında aivri ke­ pinin bulunduğu, garb ci­
merli aiçak birer hücre ve hepsini kuşatan hetinde ve san cemaat hi­
çok geniş süneler vardır. Pek zarif oyulmuş zasına kadar cenub ve şi­
güvercinlikler yanları «üsler. malde haricen kesme dahi
len bir sıra ta} iki sıra tuğ­
Cenub kapusu sokakla bir seviyededir.
Arazinin meyilli ttlmâsj sebebiyle, camiin ladan ve pencerelidir; mü­
cephesine karşı olan garb kapusu sokaktan tebaki kısımları haricen ve
dahilen tuğla ve taşla ta­
mamen sağırdır. Bütün ca­
milerimizde ihata duvarı
pencereleri taş sıralariyle
bitirildiği halde
bu camide ayrı­
ca Iriifekl söve-
ler konmuştur,
İhata duvarın­
dan cenub dlıe-

-y ft-
? K « r ^ “r , ^ î http://groups.googie.co
ASSİKL0PBDC8İ — 150? — AVA7.MATAMİI —

tine doğru bir çıkıntı halinde harab


muvakkhhine ve ayak yolları var­
dır
Avlu duvarının şimali garbi
köşesinde 1934 Belediye Şehir Reh­
berine Köre Tulumbacılar ve Kes*

samRlirizabey sokaklariyle Meh*


metpaga Değirmen Sokağının teşkil
ettiği dürtyol ağzına nâzır, biiyük
Sultaamustafa Çeşmesi vardır. Bu
çeşmenin la m garibidir, dört yüz-
1U. bir meydan çeşmesi hissini veren
İNküfİRrdft Ayazca
mertşürl murabbai bir gövde dümdüz mermer C a m ii
bir cidara yaslanmıştır; cidarın etjaiımlan ge­ ( P lâ n : R e şa d
ni} ve çok basit bir mermer silme dolaşır. Göv­ Sevippay)
denin balâsındaki duruşu, ve tarzı yenidir:
aslından olmayıp bir tamir esnasında duva­ muldir. B u takdirdfl s o n ra yerinden kaldırıl-
ra eklenmiş olduğu kuvvetle iahnıin oluna­ mig, üjernıyr c id a rla duvara sonradan bir­
bilir, çeçmcrûn üstünde iğreti gibi duran çı­ leştirilmiştir. Duvar iç köşesine bir kuliibe
talı bîr fehşab saçak vardır: Kitabe çudur: yapıldığından bu ciheti yerinde tahkik el-
eiıjrj himem Saltanı memdufatsıfa'epı
inek kaabii olm ad ı.
A y n i «H A K k o re m 9& hltı#ehi a l i l llü r iâ Cami ve teferruatı b u duvarlarla muhat
Ç rM < e v riD H u n ta la i t a ı Ib fll A h m t4 H a a k im avlu ortasındadır. Avlunun şark zemin! garb
c ild in r tc ü rc Ic r* eyledi ı c r t i bcp&
tarafı zemininden 77 başlamak yİUcsoMedir;
t<U tzrUmlo dike(ı c e ftn n a n h u m n ıi
H lm ırtiy tt e ıu il plU civ ın sA ı l ı i d basamakların ortasına da musallâ tayı yer­
Mâl aarria İle V e h b i oebtl t ir it a s e ri leştirilmiştir. Esas medhalin sağ ve solunda
«Çftmel 4hl r e v ü vakfı Saltan M uttali» gayel biçimsiz fculi) belikler ilâve olunmuş-
K eU tcbu Etseyid M asU iı gutcrtlUfcil ninulwhıı. lur. Soldaki tamamen barab; sağdalûnde b e
U 7(
bir müezzin barınıyordu. Kökünden temi».
Küfrbedekl «camii civarın* cümle­ Icnmeai Icabcden molojt yığınlarıdır.
sinin. veda zarureti fi? yazılmamışsa, çek­ Avlunun fin a l tarafında Hünkâr kojfcû
menin camiden vb duvarından biraz vxak ve ve Sultan Mocid zamanında eklendiği tahkik
t (civarında) olduğunu kaydetmesi pek mübte- olunan yangın havuzu vardır.
rn/group/merûKedıyorum
İs t a n b u l
AVA^M CAMİİ 1500 —

nakla oturur. Alt pencerelerin söveleri mer­


Hünkâr köşküne mermer binek taşına
mer «öve yonne taş sıralarından çıkanlaaiş-
yaslanan 4 mermer basacakla çıkılır, Kapu*
tır. Garip bir tezattır. İhata duvarlarına çti-
sunda: ve konmüç esas bina da ihmal edilmiştir Ab*
•Yi laurrL-Uihnl r t v r t İflah tcnA kMjrrlMI» dest muslukları cenub cepbesindedir. Bu
Kitabesi vardır. Kbçkiİn ilst Jcatı zemin katı cepheden 13 basamaklı m erdivenle cam*
üzerine ufacık tarif konsollarla sarkmış kes* girilir. Korkuluğu da dövme demirdendir;
mo iaştan, iki stn pencereli bir odadır; tek bu medhalin camiin inşasından t e f on aene
kasına güzel bir tesir bırakır. Buradan bir ge­ sonra bir pencerenin kapıya tahvil suretiyle
çitle camie geçilir. Geçidin zemin kaü geniş- teşkil edildiğini Hadika yazıyor kıT yerinde
bsrinci kat ise 2J> metrelik hir koridor halin­ m üşahedeler de tevsik etm ektedir. Cenu*>
dedir. Her iki canibi murabbai dört mermer cephesinde bir basita (güneş saati) w her üç
sülün ve mermer korkuluklarla kapatılm ıştır cephede de çok zengin oyma ta§ güvercinlik,
1947 Teşrinievvelinde bu geçidin çatı ve döşe­ le r vardır. Basita o devrin seçkin muvakkit­
meleri fcâmileo, hazin bir harabe halİQde dur­ lerinden Şeyh A bduliahın eseridir. Minare
makta İd i dört köşe b ir kaide üstüne üstuvani bir küp
Camiin roihrab duvarının önündeki şed­ ve ince uzun b ir gövde ve kirpi takozlarla
de etrafı sonradan uydurma b ir dem ir par­ yapılmış b îr şerefe ve ta ş b ir külâhtan iba­
maklıkta çevrilmiş mezarlık vardır. Mezarlık' re ttir. Uzaktan nüsbeti fena değilse de üstü-
lara dftşmanhk degli, hürm et ve hizmet edil- vani küple kaideye oturuşu pek çirkindir.
iliği devirlerde bu parmaklık sekaletine b itta­ Ayak ü stü geçerken oraya b u akılm ış hissini
bi ffttıyaç- yoktur. Yatanlar arasında Darüssa- veriyor. M inarenin sonradan yapıldığını gös­
ade ağası Mercan Ağa (I1B8) M. 1772). Üçün­ te re n bir alam et ve kayda rasUAûâmadı.
cü Sultan. Selimin ebesi Riikiyç Hanım (1183) Camiin esas medhftti rteofo rih rtind A l
{M. 17-6DJ, Nakgî Mustafa Ağa IJITB) (M. 1764», garb avlu kapısm ın kan ısın d ad ır. Dairevi
Hattat müderris Bosnalı EJhac Osam Efendi L2 basamakla son cemaat revakına çıkılır. Bu
iUBO) (M 1766.1, Şair Nfişld tbrahim Bey dairevî plân güzellik- ve çekicilik göstermi­
(1206) (M. 1791), Sultan Mustafa dayesi Ay- yor. Son cemaat mahalli, aralıkları gayrf mü­
;e Hanım (1173) (M. 179X>, Siîâhdar Mehmed savi 6 sı cephede. 2 si yanlarda, 8 sütun ve
Aga UlBOj (M. 1766), ve Çohaıîar Musla/a kemerler üstüne oturur. Ortadaki kem er di­
A|a ve nihayet Filevne müdafii Osman Faşa le rlerin den daha geniştir ve garip bir ta n ı
hemşiresi hanımın 1132Oı (M. 1904) kabirleri halle üzengisi diğerlerinden iki m etre daha
zikrolunabilir, Çûhadar ve Slîâhdar kavuk* yüksekte tutularak kemer saçak silmesini de
Irti cidden ne fıs birer ta; oymacılığı eser­ kaleden bir yükseklikte yapılmıştır. Cephenin
leridir. sağ ve soiundakiler yanlardaklnden daha bü­
Esas camie geîLnce, bütün bina tama­ yüktür ve bir tahfif kem eri ikisini birden
men kesme Bakırköy küfekisinden yapılmış­ örter. H er sütun arasını bir kubbe örtmez,
tır. Köklerde plâstrler üstüne oturan 2 iner* orta mihverdekini derinliğine müstaül bir
keali sivri kemerli esas unsuru teşkil eder, Lonos, sağ ve solunda birer bey2î kubbe var­
plâstrîer birer yüksek kule İle nUıayetlenuv dır. Bugün son cemaat sütunları arası duvar­
kemerin üstünde de kurşunla örtülmüş bü­ la örtülmüş, pencere ve kapı yapılmıştır; bu
yük kademeler vardır. Beş pencerenin orta­ duvarlar kaldırılsa nispetsizlik daha. göse
sındaki tali posterler, büyük kemerlerin çarpıcı olacaktır. Sütunların başlıkları di­
üzengisindeki silmeler yelpaze gibi ge&iş açı* limli basit bir şekildedir.
lan başlıklar teşkil: ederek kemer terapanın- Camiin cümle kapısı geniş silmeler 0r'
da devam eder. Belki de gayri kabili hal tasında iki rmırsbhai sütun ve ballıklarla
olan gidip bağlanacağı yer bulunamamış, or­ teşkil edilmiştir, iki kitabesi olup üstündeki
ta yerde birer Kuiecik ve hli&l İle nihayet- mensur ve sülüs ile yazılm ıştır:
lesdirilmiştir. Pencere kemerleri umumiyet-
«Aasuni SdALiıu MİM F.fhari hırakİHİ (ÜniD
le iki merkezlidir. Kubbe, yukarıda söylenil İmamı etili süanot v« cemaat BteMatf&yl luvakiN
len dört kemer üstüde 16 pencereli hir kas­ aipihıl hU&fet HâdimlU Hatenioya&acrtfcTiı
http://groups.goog le.co
o :< d 3: u İ / , u n c u a sir o rta s in d a a iR I s t a n b i ' l s o k a ö i

TT/group/merakediyorum TJİfUyc Mi;..


A J o m o r e D lr i — 1.109 — AYAZMA CAMİİ

*4i bayBelftMCferra Emlta» MmUf» Han thnflmlu» Kildi ffta ba m V d l ılbtjri la» fc| «19*
Mcfemed H u htladdlıUl davtetttlıu II* ItıfcnM» Ka«M ıtn Imdrd Ra|ıb «41 tartblel
vm aa «v « M t altaaıotfabb Itt lUniddrvn» tat* •(•M il r a ti blaal gah ftaltaa Mnlılâ»
Mflerl Ijhı (»nii şerit ve nlbMU bObİA HuImm 1174 (M. 1740)
*w*ilhHBIeri)» w taleben II merzalUr r*bbUr Ketebebu eddftl
rUüm mOceddeden Um ve D»va buyurub bu htjrrl VetiyUddia
enM erinla n n b ıaı viriM rahneti rabbUlik-fnln Uftjre anhtt
dan Tibdci nuhte**«ı*leri nertıum* v* maftfım-
leha Mibrıgab finine Hâtûn libe senM Ue «Alîni Bu tarttı kıt'ası sadrâzam Koca Ragıb Pı<
■eriri C «m t o tu biraderi «kbetlcri nvrlıım v* şanın. yazısı da Şeyhölislim Veliyuddln Efen-
onffuri leb feteade Saltan SOteymnı aleyhi rahme dinindir.
vd cufnnuı rüfei pUr IKahlaİM hİbt ve İbda bu* Son cemaat yerinde bu devir camüerta»
TiınuıLarı ile Cevabı Hak ve Fcjyın Mtlttftk bu
tnUHû nice mOberralı ceriteye nuıhar ejfiif». de ekseriya olduğu gibi cemaati divete nah-
Amin.» sus çıkıntılı iki saik köşkü, vardır.
Şefle crb ea v* s e b lo c v e m İçti ve e tf. Cümle tapusundan girilince mihrab is­
ik in ci kitâbe bunun altında ve talik Hat tikametinde uzunluğuna bir mekta Ue kar*v
Ue m anzum dun , taşılır. Merkezi saha köseleri plâstriı dört
ttnkiedayi fUi ıGnui camii mecMÛJ bajr duvar vatilne dört ytttook kemerle oturan

| f/skOdardu Ayazma Cam iini* k m b aiıçi g«rto#%ö


gle.cojn/group/merakediyorum (rmu»: *•*«* ***»(»>>
AYAZMA CAJIÜ — 1510 — ista h b u l

t»k kubbeden itu m tir. Bunun mibrab kar­ Ue de nihayeUetuiirUmişUî. Bir cins aıalze-
şısına gelen duvarı murabba! kalın İki m er­ me muhakkak ki daha iyi bir tesir bırakırdı.
mer sulunla ve kemerlerle açıbrrık mahfel Pcncere kapaklan dokur tablalıdır \jij
tmmUn iUvc olunmuş, bu suretle uzunlu­ cevü ise de sonradan y a jlı boya ile boyan­
ğuna bir müstatıl elde edilmiştir. Bıı mabfel mıştır, Alçı pencerelerde zamanının güzel
kısımlarını dön sathı nıailll tonozlar örlef. eserleridir, renkler ıatlı ve Ahenklidir. İkin­
Kubbenin örttüğü « h a pek yiikaektlr: Birisi ci sıradakilerde yazılar gjrtılüyor, Mihrabın
kemerlerin, dileri kubbe üzengisinde iki sıra sag ve solunda m urabbai çerçevelsr içinde
pencere bu koca ırtifai ancak doldurur. Meni tlyah temlıı üstüne altm yaldızla tim i Cettl
de çok büyük alın bu pencerelerden fly bir ve lam) Nebi, m ukabilinde Hüseyin ve kub­
lif i dalar. Cfit kubbenin daîjo fok aşağılar­ be halkalarında Çiharyâr isim leri yanlıdır.
dan başlamasını bekler. fakat kubbe çok yu­ Biitütı bu yazılar tuh fei hattatinde mezk&r
karılara kaçraısiır. Hünkâr ve miıezzln nıalı- olduğu veçhile Soyyid M u;lafa Ağanındır; ka­
felleri 0 ince yuvarla* mermer siitunle yu­ pu yazılarında ve iç yazılarında kelebe yok­
karıda bab$i geçen, iki murabbai sütuna is- sa da çeşm ede ketehesi de vardır. Mihrabda
tinad eder. Camie cümle kapu sundan maada iki sütun ortasında g e n i; b ir m erm er «ilme
sağda yukarıda zikredilen ve H icrt 1190 (M- dolaşır. Siitun bağlıkları hizasında başlıklar­
17T6) d« pencereden tahvil olunan bir kapu daki profil ve m otifleri bavi b ir silm e dola­
ile girilir. nır, O nun listunde de Bc;m ele ile «LSilâhe
Camiin duvarları kırmızılı, siyahlı kabil illallah ve kültem i dehale aley h i zefcertyel-
kalemlerle örtülüdür. Bu kalemler sonradan mihrab» âyeti kerim esi vardır. M ihıab hüc­
yapılmıştır. Ayni tarihte inşa olunan Lâleli resi k ın m a m erm erlerle kaplanm ıştır; kö­
«idinde, tam Ut kat kotii kalemdftı sonra şelerinde de koyu (es rin g i iki âltuocuk
esas kalem bulunmuştu (B.: Lâleli Camii). vardır. H iicre kubbesi renkli taşlarla kakma­
Pencerelere -saflar duvarlarda m erm er lı ve m ihrabın heyeti u m u m iy et oldukça
süpürgelik vardır. AK sıra pencerelerin so­ mebzul yaldızlıdır.
beleri mermerdir; atalarına sıva b ir kenar M inber şekil ve nisbetlerl itibariyle da­
iare alçı silinme, artasım siyah mermer ha evvelki devirlerin m inberlerine benzer.
levhalar konmuştur. Pencerelerin üstü m er­ Ufak Bursa kem erleri a lt sırada oyulmuştur.
m er kaplı olduğu te ld e a ra la n sıvadır. Ba Yalnız eski rum l oym alar yerine çok zengin
suretle mabfel dSşetnesi hizasına kadar ka­ ve iyi işlenmiş rokoko oyma müsellesi yan­
rışık bir kaplama yapılını;, alçı bir silme lık ve korkuluk yapılm ıştır. Müselles fcısmuı
ortasındaki kabartm a çivi başı son
derece nefistir. M inber kapusu oy­
ma ve güzeldir
M erdivenlerin üstünde incecik
renkli sütun lara 'm üstenid kiilâh
kaidesi onun üstünde som yaldızlı
çok uzun külâh ve alem camiinin
derin K ubbesi» doğru yükselir.
M inberde birçok da renkli kakma
taşlar göriilm ekıedir. Minber, hün­
kâr m ahleliyle beraber en muvaf­
fak olmuş parçr.lardır. Mabfel dürt
siyah m erm er »Otun üstüne alton
yaldızlı kalem ler işlenmiş başlıklar
konmuş, bunları da tahta oyıas
ve yaldızlı bir tac ve tuğlar ta­
mamlamıştır. B aşlıklar» altında
CfllûdafıU A y m u Cm flafc hUnktr mahfili gene tahta oyma b ir peçe ve bir­
(Herim: Kfsıd 5rrinçsoy> biri içinden gevmiş daire kavislari
http://groups.qooq le.
Ass»tu>m>ısı_______________ __ı s ı ı — a ya m la x a ît am un

şeklinde bir kafe- hUnltir mıhfoUfle dilden Anuta Bneyitf Muntf» nun uUaıM tUrtil
bir eda üive c d a r B ü tü n tahta aksam
J ih in c V«K>*a İS İ* <H lagO ).
» ro yaldızlıdır İmza ve tarihi bulunmaktadır
.UaUeide mavi beyat w yan duvar çl lıitrl «ra Üzerine eltideo fazla pencere­
idlerinden bir kaplama ve duvar k o l i n d e
den but ışık alan mtbed bttyBIt bir top kan­
dil ve onu (oviren çenber kandilleri* tatyin
küMhiflo beraber oyma m erm er U r kavuk­
cıiilfni}, kandillerin arasına da puaklillit ta­
luk vardır. Maiı/ei sulun (arının kaideleri
vus kıqju yumurtaları aaılmıttır. Duvarlarda
karpuz biçiminde şi^kımlır. bağlıkları da dİ'
hUyliklll küçüklü müteaddit levhalarla aüa-
Ifmiidir. B ajlıkisra uç sıra fen ber konm uş­
lenmlylir. İçinde kırmızı balıklar bulunan
tur: bajka hiçbir eserim izde üç Mra bağlık
yangın havuzu da bakımsızdır, bu bavıma
gariilmemiflir. Btı camide nâdir tesadüf edi­
altında klSsik uslûjıda kitabetiz Mr çeyme
lir bir parça olarak bir de nefis lıalkârlarta
vardır. Sabah gazetesinin b.r kaydına naza­
süslü bir zemin içinde siyah kalem le «Inne-
ran, Ayazma camii 1306 da bir tamir gör­
hû semi'üdduîi1 levhası vardır ki lE z'afül
müştü, son cemaat yerinin duvarla kapatıl­
ibid Ahmed Ali Osman» imzaiim taşır; bu
ması bıı tamirin ijl olabilir.
çok kıym etli orijinal levha cam iin bânlsl B . A lacalı
Üçüncü Sultan M ustafanın babası OçüncU
Sultan Ahmedindir. lie r halde oğlu tarafın ­ AYAZMA HAMAMI — Üsküdarda. Ayaz­
dan leberrüken hediye edilm iş olsa gerektir. ma Camiinin civarında, cami ile beraber
yaptırılmıştı. Bu satırların yazıldığı sırada,
Bu sözlerimizden anlatılacağı veçhile ca- u nk i topa tutulup yıkılmış bir harabe halin­
nıi heyeti umumiyesiyle kusursuz b ir tesir
de bulunuyordu Üskiidarlı Vâsıf Hoca, İs­
bırakmaz. İrtifaı çek fazladır; güz bunun üç­
tanbul Ansiklopedisine verdiği notlarda, bu
te birini fazla buluyor. Birçok unsurları gü­
hamamın otuz yıldanberi kapalı olduğunu
zel değildir; m otifler bağlantısız kalm ıştır ve
söylüyor «Temmuz 1946).
kütlelerin nisbetleri h e r y erde iyi değildir.
Minber, hünkâr m ahfelî .gibi dahili unsurlar AVAZMA K A P f MEVİ) ANI — Evliya
ve hiink&r köşkü um um i âhengin nisbe i s i ­ Çelebinin kaydına güre Onyedinci asırda, İs-
liğini tadil edem iyor.
Bununla b erab er cam iin çok uzaktan
ve [»tanbuldan görünüşü oldukta güzeldir.
Fakat bu tesiri daha ziyade mevkiinin son
derece hâkim ve cazip olm asına ve avludaki
büyük ağaçların ve civardaki binaların ya­
kınlığının casnie uflü b il « isbet izafe etm esi­
ne medyundur.
Ekrem Hakkı Ayıerıll

Ayazma Ceminin içinde kayda değer hu­


susiyet mihrai/da, m inberde, v â iı kürsüsün­
de ve mahfel sıitujılariyte pencere pervazla­
rında kullanılan m erm erin teiniz isçiliğidir;
bilhassa sütunlar o kadar mükemmel p e r­
dahı edilmiştir, âdeta ayna gibi parlam akta­
dır. Mermer m inberin uym aları ve bilhassa
yekpare m erm erden vâiz kürsüsü, tezyin m o­
tifleri yabancı da olsa kıym etli birer sanat
eseridir. Cenup duvarında Hacı Vaaim P a ­
şazade LÜUI Beyin tâlik İle gtiael bir Besme­
lesi vardır. Camiin tezyinatı arasında, gene
ayni duvarın önünde bir saat vardır ki. üze­ Ünküdar A janna Hamıou
rindeki pirinç plâkta: (P ttn : R^ıad Sevln*»j>
com/group/merakeaiyorum
AVAZÜAKM'USU YA-VGIM.ARJ — 1512 —
İSTA.VBVL

Un bul halkına teferruç yeri alan bir meydan birikirinden elinde olanı almaca ve bühtan
idi (B.. A;akapu). eylemeğe ve llmullah'a re ehline itibar it­
Bihl.: KvUy» Cfcl<H I. memeğe ve ulema dahi ilinin mulcfezotı lizre
amel itmemeğe ve «Wi sCık dahi bey'u (in .
AVAZM AK A PISU YANGINLARI —
da envai hud'alar ve sadaU ve zekitl fukara­
İstanbulu n toprak yapısında poyraz ağzında
ya vermemeğe ve bunların ekserili riya ve
olduğundan, Bûyük?ehrin bütün lis liç sahi
avam dahi zina ve livata fiiline ekseriya nw-
liode olduğu gibi Ayifcmakapusunrlan {ikan
yll ve muhabbet İtm^fe le kul taifen ziyade
yangınlar, hcmoıı daim a b irer âfet haiini a t­
tuğyaa re fesad üzre olması havlı kelin
m ıklardır
mezkûr olan esnafdan ber Uuri lhadisi jetifi
16 Zilkade iflî« (M. IBM)) yangını: 1070 meşhurun) mazmunumdan gafil olmağın.
C ehennem i — Bu Afeti görenlerden M ehmed Bu hadisin musdakn::a Ayazmakapuıua-
Halife, T arihi Gilmâni’de {öylece nakleder: dan Ahi Çelebinin camii kurbunda kalenin
«Ehli divanın ve b arirgânlann saray ları dışında büı yetmiş tarihinde Zilkadenin «n
hesaba gelmez vc bu şeh rin büyüklüğüne ve altısında ve mahı Temmuzun dörüncü gliad
balkın keareline ve devletine göre ınâduddan cumartesi besinci saatte l.ir tütün ipei yara
hacic m alsettler ve dükkânlar ve kervansa­ mazın elinden ateş İsa bel idüb ve atejiu bir
ra y la r ve ta m a m la r v e hanKahlar r e tek k e­ bölügii kalenin dışından tfnkapanuıa vanaca
le r ve m edreseler ve hanlar r e İm aretler ve ne kadar kereste varsa yandı. Bir bölüğü ki
mescidler var itil kî vasfı hadden birftrıdur. kalenin içersine düşdü, o! ilahi bir IJd balak
Ifte bu geliri Islânıbo! bu m ertebe m am ur olub bîr bSlUğü Uıtkapamna ve bir bölügu
olup kemal buldukds halkı devletlerine m ağ­ Süleyman iye canibine ve lıir bâiügti dabi Sfi-
ru r olub tariki Kaisdart a y n iu b ika" etm eğe ve. leymaniyenln altından Bedesten ve Hasbag-

1580 A™*»».*™ »■»piupi. *»»«1* »8««™«kw» s.«ı ^ri^pW gpcapâ.goog le.<


ASJKU>pn>ürt
~ 1S13 — AYAglM.KAI'L'St.' VANeiKLABt

ç» semtin» gidüb yayıldı Ol giin emri Hakla varım-» ve AyaMıfyaıun aUımian SelimkSş-
a k lın a Jtarib gün tohımurken Siileynunlya künden Dcmlrknpuya varınca nihayet buluıı
Camiinin etrafım i»ata idü& camiin haremin­ Mtkin olmuştur. Vanfeıdifilmiz minval üzre
de ne kadar adam ve eshab var û e çogumı »ı*-; halka aman vermeytib kimia mal) Ue ya*
helik itm tjdlr ve dahi camiin dört minare­ tu h helik eyledi ve kimin üryguı ve glryan
leri cvel efük de İkan emri Ilalt ite mum £i- yalın ayak başı kabak Atmcydanına ve Yeıti-
bi külâhlan yandı ıc hareminde olan egcann caml haremine vc Itatba& e kaputuna attrith
çogM yandı bâhıısus Süieymaniye etraf] jj*- götürdü. Haıbatcekapusıına gelen halkı hem­
yet vasi' Olmadın aklı muhal fiörur ki Sillcy şehrimiz BostancıUı;ı otan Bnınevl İbrahim
milliyettin m inareleri yan ıh harem ine atç» Aga Eaf'çei hanayı almızdır. Yüz binden zi­
düşe. Bıı minvali mezkure üzre İslâmhottta yade e r ve avral ve milslünıan ve kâfir At-
dürt tarafa ateş Uilüft böltik olub yayıldı £ı meydaııına ateş şiddetinden ve havfındau
asil İtimse kartuşuna durm ağa iktidarı ol­ gelen halk dahi gol mertebe isdiham İle cami
madı. Cüya ki hiızat cehennem ateşi dün­ ve haremi ve Atmeydam doldu ki bir kirtile
yayı tutub halkı h elik idtib m ahşer yerine s a | ve sola meyletmeğe ve boyun döndür­
sürer, baik İse dah: evlerinden üm idin kesüb m ece belki nefes almağa iktidarı yoğiken
kaşça canların e sb ıb ile halfa ideviiz deyu ateş dahi Atmeydamnda olan İbratıimpaşa
mutadı kadim üzru Selâtin cam ilerinin ha­ sarayının bâzı odalarına ulaşdıkdı halk dahi
remlerine esbablarm kaçırub ve kendilerine atehin şiddetinden ve mahı temmuzun hara­
mahalli mıslHifiı insice ve me’v i ittihaz idüb retinden ve ziyade izdihamdan (Ol mertebe
ateş mekrinden enun O lunu deyu ümidinde nıuztar olm uşlardır gûya ki yevmi mahşer­
iken hikmeti bâri ateş rüzgâr kuvvetiyle ha­ den nümıınc olub herkes nefsi nefsi deyu
remlerde olan âdeıaler ve esbablar üzerine oğul babaya ve anaya ve ana baba oğluna ve
dolu gibi yağıb esb abların yakıl) ve âdem den karındaş karındaşa bakmayıb s te ; teskin olun­
nicesi osbahları balla ideyüı deyu sayü ih ­ ca hayran ve sergerdan kaldılar. Badehu
timam iizre iken ateş yalımı isabet idüb he­ akılları başına geldikde iiç gündenberu aç vc
lak itmişdır. HattA bir dostumuzun Sultan susuz h e lik m ertebesin» varmışlar. Ne su
Bayazıd Camiinin Jıarem inde esbabına ale$ ne etm ek var. Zira ateş su yollarını ve de­
isabet idüb h a lis Meyim derken ateş yalımı ğirm enleri bozdu ve unu ve buğdayı ve et­
arkasına irijü b ve Özerinde olan esbab tutu- m ekti dükkânlarım btikülltye harab itti. Bu
şub ol vakit e |e r soyunm asa yanıb helâh gez halk valih vc hayran İsaldılar şöyle !d bir
olardu. Hele g û c i'lc kenduyi k u rtarm ad ır. etm ek bulunsa bin akçay» alırlardı. Bu min­
Dünya metaından b ir habbe ve b ir fulü.si ah- val üzre dört beş gün m ikdarı a t ve susuz vo
mer halâs itm em içlir. B a m inval üzre her evsiz herkes ne yerde ateşden necat bulduy­
nereye sığmıb h a iij oluruz deyu İtilâfı zahir sa geçindi sonra tedriç İle herkesi bir tarik ile
olmuşdur ve E skisiray kurbunda Kebeci H a­ Ü sküdar ve Sultan Eyyubdan vo Tophaneden
nt dtmekle m arnf bir ham var idi. B undan nice yüz bin derd ve belâ ile d e n remak mlk-
evvel ne kadar yangın oldu ise ana ateş za­ darı etmek ve yemiş gütilrflb ehil ve ayaliyle
rar Hmemigdir. Bu defa em ri H ak ile ateş jfakat buldu ve aldıkları etmek toprağa ben­
İsabet idüb anda lıultınan esbabı ve emvali zer on dirhem m ikdarı bir akça ol dahi bu­
ve ademi cümlesini h e lik itm işdir ve içinde lunmaz. Andan satıra herkes bir Utrafa pe­
olan bszirgân ekseriya Bosnalı ve Acem İdi. rişan olub gitdf. Derya kenarında bagçesl
Naklolunur on Mısır hâzinesi deklü mal yan- olan bagçeglue gîldi. Ve ibrakı blıutir olu­
mışelır. Ne tatvilı k elim idelim ol giin M Cu­ nan haber tecalurla iki bin yedi yüz âdem
martesi yedinci saate varınca Bajjçel hassa- ve yüz yirm i saray ve yüzden ziyade mahzen
dan Unkapanına ve andan Zeyrek yokuşu vc üç yüz altm ış cami ve kırk hamamı meş­
üstünden Sultanmuhmede ve andan Sanki- hur ve ııamdar ve buna göre medaris ve me-
teze ve andan Molla G ûrânlye ve andan Ese- sad d ve lıankah vc banlar ihrak olntuşdur ve
kipusuna tâ Sam.ıtyaya varınca ve andan bilinmeyüb h elik olan adem hesaba gelmez.
Agaharaamıaa ve andaa Kadırga limanında Bulaykl Allahii Taalâ geru mamur vc 4bad
Styavuşpaşa sarayıı ;a ve andan Atmcydanına eyliye*-
o m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
A V iZ lU K A P L it YAS-CL^umi — ts u -

Ayni devrir. miıv«rrilılerindua SiUhdar "ı-rrahf-sşa camline-s jrisvrf s s ü t -jsfer vs


Fındıklı Mehmed Alî;, u t, bu yangıın tarihi­ Lân&ı ta iü 'nM t» on yjdi («;-»♦ ?; Hrtevfıs
nin birinci cildine kaydederken funU r yan- hanımla nice kiırtielej' ılm su X aaJr olup
jror nı-îıcpı fetlgm Ijuııc* cc-vajrj ve m
iAyaımakapuıu haricinde bir dükkân­ mlııarat - e mecîsrlıl pür Itflzy, '1: va dek*.
dan ateş zuhur ıdıib etrafa vc cevaıübinde Um hişdmardan ınerıjiı ık ‘ -/i- t? ktm :
oUnUr defiyle takayyUd ve İhtimam iure- hane ıtırskı bınnir »lınnk lia»ns- j«-*i 1* ^
ler iken re f i mümkün oltnayüb hilkfcAmı şe­ bul geceli gündüzlü tornam ;~j£ -M m m
hir vc ubilanı asker gcliib yetişince alelfevr yanıp ol « h r l nlzemn n n g u a si H sS fS ^
rın Sili. Si:!:'. ı ateş s!» -/.iyriacttr vs H a tR
ol havalide olan icorestecf dlikkinları ve-sair
deklkileri Unkapamna v-armca ihrakı binnir raber olııb mamureden Ktor kalfr:5İı*
idüb balâyi surdan jchre dahil oldu, Kayma Bu Ketin vukuunda devrin İrtilfs'-:
tüm pafi rg Sekbanbaşı ve Bostancıbaşı ve- üürdijnciı Mehmed vt Scduizamı
süreleri halta v« kanca ve sakalar İle teski­ Mehmed Pa$a Edlm cde buiunu?orlan?ı. lı.
nine aây olunurken A£akapusıma isabet tanbulda sadaret kaymakamı bu: r^n Sn,-..
idüb... Cilükçe zebanekej ve âleıntoılııgu man Paşa azledildi: üçUtlcü veîir Yu«j| p^r
Izdiyad balub alevleri bölük olub vc her bö­ İstanbul kaymakamı tayin edildi
lükleri emri Hakte başka bir semte sülük Mazili vezirlerden Dcbb&g Mchmsd Pi­
İdüb ıhşamc değin Süleymaniye ve Suitan- şi, Itcymakemiık hülyasına dü;erelt ysngjn
bayand semtlerine ve Şehzade semtlerin ha­ âfeUAj butün lafsıtitiyle y a jm if'.’e Siıleyman
ke beraber eyledi, Paganın resm i raporundan evvel Edirnede
Hlneler Utdel turah *ldq rikSbı hümayuna gönderm işti. Devlet anane­
KAlıler meskeni earab «Mu. sin ce m aıul verirlerin herhangi bir maddeyi
padişaha arzetm eleri şiddetle yasak oidugua-
Ol gece daU sabaha değin bir eanibdeh
dan Mehmed P a ja n u m ektubu gazabı padi-
tJHİnçtfşi te etrafı Bedestan ve Maiımudpa- iahiye w bep olınu^ ve Kapucular kethü-^-
şa ve Hocapaüa ve Tahta kale ve tnahaHâtı
sı Şaban Aga bir h attı hümayun ile tslanta-
Yehyd (B - Yün! Camii ve Alavköşküne ka-
la gönderilerek M etunedj l ’aja idam ohm-
rib mevaziden Atmeydam başına vardı. Ve
mugtu.
canibi âhirden Kapanıdakık milmaziııindon
Devrin ulemasından Duhaki Mustafa
geçıib Snltanmebmed canibleri ve yeniçeri
Efendi isminde bir zat İstanbul kadısı tayy­
«daları ve Hollagftraniy» vanb mamureden
edilm iş ve yangından U r gün evvel Burtit-
eserler komadı. Olgun ve ol gece dahi şehrin
şebre gelmişti; halk arasında, yangın ifetin
tarafı garbisinde olan ebniyel (âhire ve (ma­
kadı efendinin ayağı uğursuduğum vnnnlar
ralı îüyeyl Etmeydaaındaa aluh Kadırga li- çıkını; ve h a lti ebced lıesabı ile :
maıu ve Kumkapu ve Nişancı semtleri ve
Davudpaşa mahkemesine ve Samaıya iskele­ Kodûmi Kadiilp
.2970» •M- 269»)
sine varmca değin üçüncü günli ikindi za­
manı teskin oldu. Ol riba kasırlarla Kubbei terkibi, garîb hir teaâdUf o la n k yargına ta­
cflSs İle hemser ve kişanci musannalar ki rih düşmüştü.
Kasri HUverittJt'a beraber idi bir lâhzada hâ- 4 H ııJuırrtm I ] ü 5 (M. 1G93I Vaagıı» —
kester olub m a ı ve binası ziyrilzeber oldu. IsUnbuLun sayılı bü yük yangııüaniMbıutır;
Geceler şiılel atcpıı terrare feşan ile rnânen- devrio milverrihlünnıJcn SiUhdar Fm40üıt
dl runı nfirânl ve gündüzler nıhur eden du­ Mehmed Ağar târihinin ikinci cîl&ftde ^
bam jıyslıHen meıabei ;eU mıiınanl «imajla âfeti y e le c e anlatıyor:
meyanei balkı ilemde dehlet efeayi kıyamet «Pazar gCuıİİ ö ğleden bir s u i
bedid, lumiımanlaruıdaıı kat't nazar canların­ Ayazma kapu ru haricin d e harik v â ii olub h*-
dan n& ümid oldular Esvab ve eşkallerin hıf 2 r iti .-‘irrla lebideryada olan dekAin ve mâh-
lçuq cevami ve medaris vesair çâyl omu mü­ w n yahıtd h an e vr g ü tn ry i moSuenleriB f*?-
lâhaza ildikleri- mekanlara nakledenlerin ba­ Ij ve soJJu woJjicri*f ederek Kd*j>rJiı»fcfrfc
tıları malları İle bile yandılar. Ol cUruleden yanub şiddeti rn ^g ârdan dahili »ura

http://groups.goog le.ct
A *--)* v f B D l s t
- 151Î - AVAZ P A S * K O I. C e itY O »

Idob sağ koldan gMikb mukaddem yutan m ı- Vak'aoUvls Ha^iıl Efendi de 4 muharrem
bılbn keıiariyle A tp a sın ıu *c Sulunabm ed Ayıızmalupusu yangınını tarihinin ikinci dİ-
e u n iip rifi kenarımdan n y ın lb bOyük Hal diııdo kaydeder: Metin yirmi u a t kadar sür-
laçbanc VP ArM ta ve dik «gaftı Sarıkiraz ve dügtlnii. ateş. bir yerde siVndbrUliırkjMi bir­
Yffttodolardao yetm iş beş lu b od* vc Ş thhu kaç mahalli' aşıtı yere sıçrayarak yetiden
b in vc M MUgûnftl ve Muradpaga Camii tâ parladığını, halkın Ukal ve gayrelden keşi-
A ttctpazart kurbunda Ç uıarram linde alba­ İerck nihayet uzaktan seyirci kaldigııu aby-
y ı t bulub ve sol '»oldan dahi Agakapumı cl ler
varından geçöb Vefa m eydanı ve Şehzade ha­ ttt Mulmrrcm 1165 ıM, 1(0,1) yancım
remi ardından geçub E skkrtaîardan d ört bnb A?ja£tıl*ki satırlar, devrin müverrihi FıadtUdı
ada ve dvarlannd-ı olan K apam acılar ve dik Silâhtar Mehmet Abanındır: «Perşenbe |Cceıl
afajı yiirUyiıb Ahcaray köprüsünden sokağı üçûncu saatte yine Ayazmakapusu dışında U r
ajup ve Liftg» bcretanıadan sıyırup C errahpaşa köm ür mahzeninden tutuşup Buriel turda
camiinde ve Avrel pazarında kavuşup nihayet sağlı ve sollu dükkânlar ve cümle keresteci­
buldu Bu «raiılcdı H ocabayreddln ve Hoca- ler t i Odunkapusuna gelince yanujı andan
Juüliılatlar r e Papasoğlu ve Yavuzcrslnacı- H isar duvarından içeri ngub sur itinde Kutu­
bey ve İbrafcık aram chm ed ve H ızırbey ve cu lar çarşısında durdu.»
Softahaütı ve Sarı.lem irci ve K âtibijem scdd» O sırada İstanbul kaymakamı bulunan
ve Sarıbayezid ve H ocagıyaseddin v e Şeyhe- Kandilci Hüseyin Fasa, bu yangınlarda gev­
bglvefo ve Vaf» kurbu nda M oliagûrani ve şeklikle itham edilerek Kıbrıs valllljl ile
Möllahiisrcv ve K alenderhane ve Kminnu- uzaklaştırıldı ve Kalaylı Koz Ahmed i’aja
rcddln ve Sekbanba$ıîbrahîınafa r c A tpazarı İstanbul kaymakamı tâyin edildi fB.: Ahmed
lııırhunda MaJnisaU ve F truzağa ve B&batkatu Paşa, Kalayldıor).
ve JtilftiaU ve Zeyrek ve Elvanzade ve Voy-
Raşid de bu yangın hakkında şuaları
nukşiica ve Mimar »yas ve lloşkadcm ve Dûl-
kaydediyor:
gerzade ve Muşta lobey ve Sofular ve Hay-
(A te f su r üzerinden şehir içine allayıp
darhane vc M ubU db ve B ababasanalem İ ve
Tiırlıeilicınalpa^a vo Or.ıçgazl ve K aılm in are Süleymaniye kurbunda sabık aadırizam H ad
Ali Pa$ı sarayına vasıl oldu. Bu hudut İtin­
ve Zeymk kurbunda ŞaJıhoban ve Kazgani-
de Olan binilüye ılUkkiol&r ve evler yanıp
sîdi ve G urebahiiıeyinaga ve T ahU m inare ve
yıkıldı. Birbiri arkasından çıkan yangınlarla
Muradpışa ve Ç a k u a js ve EUUbmuslahaddin
ve Hacıbayram v» V akubaga ve Şirm erdça- İstanbul abalısının kalbinde emniyet ve bıı-
zur kalmadı. Yangınların kundak bırakılarak
vu; ve C anbaıiye ’.e K eçihatun ve H acıahm ed
çıkarıldığı söylendi. İstanbul kaymakamı Hü­
ve Hobysr raahall-ıleri bilkülliye o n sekiz ca-
seyin Façanın, eşkıya zaptü raptı hususunda
m iiştrif ve an d u k u ı m esaciâ ve on yedi
tekâsiilli antagıtdia diyor,
nokteb ve on m edrese ve tekke ve ou bir
hamam ve on iki fırın ve sag ir ve k eb ir iki AYAZMA MEKTEBİ — Oskttdırda
Un be{ yüz k ırk .; Lrli ev ve seksen yedi oda, Ayazma Camiinin mihrab duvarı tarafında
ve bin yüz k ırk a l ı dükkân ve yirm i iki d e­ bulunan bu sıbyan mektebi yıktırılmış, yerl-
ğirmen ve iiç y ag h ln e v e han ve ab u r ve can rlne, Üsküdar Yirmibirinci ilkokul yaptırıl­
bazhancler ve yu r elli dokuz yahudhaneJer m ıştır (B Y irm ib irin c i İlkokul).
ihrakıbinnSr oldu. Bu m usibet den sonra
AYAZMA TAŞI — Ü siüdar sahilinde
kerestecilerin günü duğub istedikleri gibi
Mumhaneönl) denilen yerde balıkçıların bir
beliği m lb e llg satm ağa başladıklarında şe ­
nirengi noktasıdır ki, Pasalimanı ile bu tay
hirli (okluk altn a ı ohıp v a n b gem ilerden
araamd* kurulan eski Üsküdar dstyamnm da
ucuz baba Ue alır olduklarında ehli dükkân
sınırını teşkil ederdi. Üsküdar dalyanı. Şir­
ziyade tamaa diişüb hasedlerinden zinhar
keti Hayriye vapurlarının sık sik gidip gel­
gürüler«kın k eresle salılm ayub l&zım olan
meğe başlamasından, yani IBM den sonra
geHib dükkânlardın alm ak üzre ferm an çı­
kurulmamıştır.
kartmağa Hakkı Caalâ bunların dahi başla
nna bir beliyi âstlm ani gönderiib...» (B : AYAZ PAŞA KOL GEZİYOK — Iclrn
aŞaâıda 16 m uharrem yangını). bul argosunda şiddetli aojuk, Kanuninin

, -n/group/merakediyorum
AVIHUM — IS IS — ISTANStl

r te tln ır s a d ırlz a m la n n d a n A yas P a ta n ın I s ta bulu e «ıkak «enin bu sokak benim leyrî


beaztrligûıO cn İstifade e d ile re k »y**a b r devre haşlıdı. sabi oğlancıklar papaı u n
p a $ ıh k «erilip kolu tılta n Im lfU r; m i n i : — ıdüp taşladı, gere oldukda kâh bir kahvehV
O duna kitnıüre p a ra dayanm ıyor, h u ln ı ev d e nede mihroan olurdu, kâhi kwıafı hjm»rMa
A y » F a ja m İ gcıtyur . kullun olurdu».
Ulhl . M. Z . Plfcalm » T a rllı D e jln k r l «a ı»
AVBALTA — H ilâl te k lin i a n d ıra n ba) r t o l t r i . XVJI1. « u r K d A ıR luU U avL
tan ın adı; şurayı fıU m Jyuılan jU lüflti b jlta -
cıları, redr teberâarlm p a d işa h vc vealr
AYdASTI SOK.tCl — Beyoğlu k u tu
mertle* nahlyealnln Evliya Çelebi malıaUtjj
alaylarım la e lle rin d e Uran « p ü b ire r a y ta lıa
a la ra k b u lu n u rla rd ı. Yarı m e e n ıp veya ö y le
«(kaklarındandır. M efrutlyel Caddalmleg
g ö rü se n c e rr a r d e rv iş le r do e lle rin d e d alm a
ayrılan Şimal Sokağı İle KıMelitade Sokağı
b ire r a y iu lta b u lu n d u ru rla rd ı. arasında ulanır,
Ş-mil Sokalı kavşağından geimdıtlnc
Şu satırları <Kalıveci GiineJl — yahut —
göre, yol, iki arabanın ferah geçebileceği Jt-
Zeynep He Vakup fli'y» hikâyesinden alıyorum:
nijlUcte vo kaba ta ; (lu^elhlir KıblaUzta
<01 civâm nâaeııin Merdivenli kariyealn-
Sokanına kavuşurken pek bozulur. SokıJjn
de lekkei mejhılrede beklâsi aşıkların d i­
her iki yanım ortalam a b e ştr altq ar katlı
mine dllşiib toyundu. U r senet Unıilede saç­
y ilksek kâgırter kaplar. U tun zaman günq
lı bata oldu, gül yüzünde kara sakal, şahin
gördüklerinden yukarı katlardan (amadırlar
başında Mci deceal. ;alvar köhne, p i bureh-
hemen her vakit soluğa sallanır durur. Bun­
ne. omuzda post, dilinde nSrayi y İ dost, bir
ların arasından kayda değer olanlar ve alt­
elinde keşkülü. trat)ihi intıta. bir elinde ay
larında bulunan müesseseler şunlardır.
lalla. Zeynebiml y i bulurum VR bu yolda he
Solda: Başlangıçtan az ilerde yanyaıra
İtk olurum kadere bahta deyüp şehri Istan*
İki marangoz dükkânı, biraz ötesinde gene bir
marangoz dükkiflı- Y anında Evliya Çelebi
roabaJSe m uM arlıJı. Sağda: A ltı katlı Zaitte
Hanı.
Sokağın sekenesinin ekserisi ermeni, Ut 1
kuraı rum vo tU rktür Erm enüerln çoğıı 4a, ,
evlerinde terzihaneler hesabına işleyen tacil
esnafıdır; tiyle kl, so iak tan geçenler. Her iki
taraftan dikit m akinelerinin durmadan İşle­
yen çatırtısını işitirler.
tsntâl l.^ v ip
A YliEDE — Birinci Cihan Harbi mûtare-
kesi yıllarında. FecHâtinin en kuvvetli ka­
lemine sahlb vg Ittihad ve Terakki Cemiye­
tine m uhalefeti ile tanınmış Refik iblıd
Beyin çıkardığı slyast bir mizah gazetesidir;
İlk nüshası 2 kânunusâni 1333 20 kânunu­
evvel 1922 pazartesi jiin ü çıkmıştır; haftada
iki defa, pazartesi v® perşembe giijleri neş­
redilen Aydedenin sı) uiishalık, yani kırk beş
haftalık bil1 ömrü olmuş, biiyük zaferden
«onm. R efet I'aşa kumandanındaki Türkiyo
Biiyilk Millet Mcclisi Hllkûnıetl jandarması-
mu lstanbula girmesinden a r sonra kapat
ımçlır. 77 İnci nüshasını* kadar sahib ve mü'
dtirlügttnU Helik Haild yapmış, bundan soo-
Aptallan hcfciayi %ık
{Resini! Hilvotl)
ra mesul müdürü K ânm Bey ol® uttur: RoSk
Halici 80 uncu nüshaya kadar yatı yaımif-

http://groups.google.co
— IM 7 _

dr: Aydedeoin I»lıw» m a t a nu»h*«ınrtj, d ty « * £ lm m aU m a üçSik i M d r miIU-


adı btflıgıauı tttuıdM d» U d i n i ektik .
« a «rtüyl*. tarûtmez G»«Kf, Uk ıtüaha-
K İM m l U ıı ım ta la r Sabah Matbaa «Aydede bu I14 yola da hem un. t a «s
und» b a u im iftır gıditdro v« yUrüyO|<ien dr badı», oUaklı
bis yol, bir MtetH ve mluhl, yani n rth ve
Aydedroin, »Nakji b«c âb« serlevhasını eğlenceli bir yol takıp edecek, ne onu. nc
uftyan te f y rau n ın İlkinde, a«Fık Halld, bunu, m Oiektni benlnueyeeek, bar yolun
hu jıuah 绫i*»nla mesleğini neşreder. ya- kabahatini yuaunr vuracak »
nam M judut-
R efik H alitl'in (ly atl giruflttini mit-
. Deveye »rm uşU r: ta iia v e tenkid, İstanbul A utklopedıaiıua
p lin i d ıjın d a kalan iylrrdeodir Fakat fu-
— Yokuiu uıu seversin demifler. İnişi
r a » aydın b ir hakikattir ki. Aydede, *n »Jır
W?
mizahi hücum larında datıl, n c u h alten ayni-
—- Bu ikisinin o rta sı yok m u, yahud, düz n u m tf, T ürk mizahında, b at m lftttı U» bir
b sjin ıa bu ydulth? d e m i; edebi kem al devrinin ille eteri olm ujluf; öy­
8u fıkra mltâmdur. Faka) daha akılij. bir le ki, T ürk m izahının «Oîklfl «inulanadaa
deveye aynı aıiali sorduktan zaman daha hoş V11411F Ziya. 19SB da otuz altıncı yıluıa tw>
mi} olan A kbaba'yı Aydede’aio u ı u t itm eli
bir « w p vermi|:
ite r in e Inırm ııjtu.
— Allah uçuntin de belisuıı venin..
Betik Halid, gazetesindeki yaa laımda.
Onun gibi bana da: sefillerim gört kendi adını, yainıd «Aydede»
vc «Kirpi» kimlerini lcuJiaaoM|lır. Bu mizah
— İttihatçılığı m ı sev e rsin Itilâfcılıgı m ı’
gazetecinde görülen drj»r muharrir vc f«ir
Deseler, o «kıllı <fîw gibi: isimleri fanlardır:
— AU*h üçünün de hakkından gelsin O rhan Seyfi, Hatii \ü u d , Vcdad Örfi,

Ayâtfe n K tH İ a liı M te c il «trfasMMb* M r p ırp ı


K ttta lO fte OstUndc ıA )< ı«ı jy jn ikım U nOB»Mİ»(iyİ9 AW*dp ta m r f » ;«alMVr; altla Atm ır» nmifl*
«4Uıa(| s u a ls n h r. I — ROBum H*yd*r Bey; 2— O aaua Cmst B tr. 3— R « m « 8*İMh*üU*
4— Abdttlbakl P e n i Baf; 5— tıtıı» AJi U M Rey-, S-* R em m İM4İİ U*)du Mw ?— A M tn
Aiw*t M&flU Bey; S— R o m o Rıflü B f «&« fcJri**UirU çls*a); * — Rmhum JUmit Bey. 10— TM Uib-
r«o Ç la o ii; U — F U e e rf < A ı» TW f))> B*y): J S — H aL bau nt*Jk;ne«M ; tJ — A ?4ctf* m hlbi tB etİk A ı M K wers

jn/group/merakediyorum
W H J|^J«_J.-f.1/-Vp 1J* * f *AiV -AJ*'*.
• *oU I .i-V j f f , 1 - • 'J - * * ■•■• V*
7j*i,> ’*♦'■ Jt'. t J- * > ' ^
»>*î«îK+’> |j*

, Jıi'M
ij»' ( J.j^jl in-ŞtA'!
1ty^y «j? 'fy j i in | i . iii
-15jf / /. J*-J>»'V,J-jlJÎ^ j,»- jî;j;
..jJİ'U'üT ..
Oi/ iAİOit İjkj .j^L1
<j-'; t
I ’î\ «Jt» OV »jtjjj/j
f V ’“ T. J ’1- V# ' f'JJ.y»1 j j * '*
v.j>V^_j4 j><x i i-3* jjiji o/

ı/J>! ^î-»j'Û,a'-'1
j Otjf ji?ı*l»j1 iJjj <i.1
fj-ıJL . ıiJ—ıi-tijİ/ |>ı*W^
J^V »İd* J-uL-jjl «jjâLJ
<f*» r*1~» * İ
- JJ-lil ü / i-T'’^"jw* »
t ^/ılSU*
joi HjL^. ,f>ix+br
ift * ••• (T/ıSv^1
. <_i ı î jj* *jîj» / ijL»
AV — ISI» — AYİHSBEY SOE a A i

y- ;r ■ 'Ti.- K----Mİ' -liLjı Abdulb^fcı a rk a tttjb rı Krtagnıl Cemal Refik,


r».î V-. Fan: Ahmed. Osman ı'<- F ik re t V*Iiv N i/< ır. l ! ? ı ı a Sttı-ıh MufflUz,
jr:;j f. . R c-ın N'»n s.'ifımı lı^rî. Itı-liJ. Ziya i;.'ıit|.'.^ :j . Mc!ıh
S .ir. *-~-r-' F^.V -Vmi 'Mch Aıl.ıivt ı iiın '<? Yet.ı: Vî'iu1'! m t.rı’imriı i Ek­
B uriür^fW in  lı ve J1|.İ.)SLZ o b rem Mnıuflu b td a iû r u t »ar.jı-
. , ı S<tîey^î5n V - n f ■ ; F«sy în ;ü f m '. kSrları ılj T»ıfo, Turban S..;.;mv fanili. lls
H jlltij T5»t-r- sun vc Muştala Korkma* idi 'lı Kafa-.- Rc-
:_y>. <*.;■, kM İ&ıüirhtı. siyasi ka- flk Halid»
Eitatlinrti Sttüı i®. digw sanatkâr im zalan
B u ik in c i A y d e d e P m Mi M Um r.riM o-
>; {jh Ij r .-ûjjğîiştur:
d e n d a lıa k » a o m u rltı ol m u ; ve :/ :,[.;.rın:-[;! ır
rem. RaiSİ2. Ahmed Mıinif. Mehmed İz
'i - [{s;an Fahreddin, Husameddin Ha- AYDIN IAılli) — — s iih ıv F fa iıiy ,.'^ Ay­
. - Zeki Cv.nal. «Biif> Kârım. M. Kemal, dınlar Hanının sahibi; Ulanbuiun ynj.i w;ı
îfufcır N'lzun. Mahiddin. B atip Tahir, Fik­ ginlerinden M r 1} adamı; Âdil Avdın hal ter­
ret H as» Rssim. Mahmud Esarf. Saim, Şe- cümesini jüylece nakletmiştir:
fjfeddin. Cemal. Mümtaz. 1K 8 de Kastamonu vilayetinin Devre­
İstanbul Ansiklopedisine b ir tarih vesi­ kani kasabasında dolm uştur: 1839 da Islan
ka: --larak derç edilmek fizere eski Aydede- bula gelini}, on bir yaşında bir {ocuk iken
ojj 78 iod nüshasının birinci sayfasını seçtik. Büyllkşebrin sokaklarında gazete satarak iş
Gaıete bu nüshasında politika dilini dçgljtlr- hayatına atılm ıştır; üç ayda 40 Ura kadar bir
j>if bulunmaktadır. para biriktirdikten sonra memleketine dön­
Koya lü llfçı karikatürist Rıtkı ilk say- müş. IW 0 da tek rar tstanbula gelerek DO
fulan çekilini;, buraya Ahmed M üniriıî (Mü- k u n ış yevmiye ile yapılarda (alışm ıştır ve
ait Feltim) «San Zeybek Türküm » adında iki inşaatçılığı kendi başına iş yapabilecek de­
remi konulmuştur. <Sarı Zeybek» Mustafa recede öğrenm iştir. IM S de asker olmuş.
Kemal Paşadır. 1950 de terh is edilmiş ve 1940 -1948 arasın­
da biriktirdiği 3.000 lira sermaye ile küçük
Yukarıdaki resmin altında:
yapı işlerine başlamıştır, laşaronluk yapmış
Sut Zeybek ftl dağlan yaslanıl' K artal M altepesinde İşçi Sigortalarının Stl-
Yajmsr yasar sllflblan paalaur.. reyyapaşa Sanatoryumu ile Cerrahpaşa Has-
Aşağıdaki resmin altında da: tahânesinin Verem pavyonunun tuğla kısım­
larını. Maçka yolunun beton kısmını yapmış,
fesbta Jtiı «obia yar» >üra
Sın Ztyhek (a düpyıda U r İdi.. bu arada kendi sermayesi ile evler yapıp
salm ış, kısa Mr zamanda zengin olmuştur.
taşlıdır.
1938 de Aydınlar Hanını bitirmiş. Ümld
ltU yılında, yirm i a ltı yıllık b ir fası­ Matbaasını kurm uştur, çalışkan, sempatik,
ldan sonra. Aydede, Refik Halid Karay ta­ <istanbulun taşı toprağı altındır» süsünün
rafından tekrar kurulm uş ve ilk nüshası 8 doğruluğunu isbat etm iş bir iş adamıdır.
Maya 1948 cumartesi gUnli intişar etm iştir- Bibi.: Hakkı Göktürk, not.
Yeni Aydede. 2 9 /4 0 eb'adında sekiz sa AYDINBEY SOKACl — Fatih kazasının
hifa olarak; Çarşamba re C um artesileri haf- Fener nahiyesinde, KUçukauıafatapaşa ve
tada iki gün çıktp fiyatı 15 k u ru t *di; T an Haydar mahalleleri arasında sınır tejkii eden
Matbaasında basılmıştır İdaresi de ayni nsat- bir sokaktır. Karadeniz Caddesi İle Cthall
aadi, eski Aydedeoin çıktımı odada idi. Ay- Caddesi arasında uzanır.
dede; İstanbul basuunın en olgun ve kudretli
tdcbl ve siyasi mizah gazetesi oldu; mizah Cibali Caddesinden girildiğine gâra s a t
gnete re mecmualarında kadın vücudünün tarafında 83 üncü İlkokulun iki adam bflyu
tahrik edici teshir ihtizati karşısında, gazete­ duvarı, sol tarafında otlarla kaplı bir bajrır-
sine. rHoş sohbet gazete» hüviyetini vermek cık vardır. Bir araba genişliğinde Jcaba taş
»ra/etint gösteren Refik Haildin yeni kalem döşeli bozuk bir yoldur. 1934 Istasbul fehir

m/qro up/merakediyorum
AV(İÜ- KETlrflJA - 1Ü20 — tSTA.VSI.a

Rehberinin 3 nunnu-nlı hurilasıada ilerinde n ils a d ı v e rilm iş b i r k a n tin v e b ir m o b ily a m a-.


alacağı şekle göre gayet munUsam gdfftOl'Jİ g azası v a rd ır, ü s t k a t o d a la r d a A v d ın Y ayoı
nüf olduğu halde eğri blljrü, hazan gcnljlu- Evi, nilgi yayın evi, Avukat yazıhaneleri ve
yip meydan yaparak, liman daralarak, mün­ muhtelif iş yazıhaneleri bulunmaktadır.
ferit binalar arasından geçer. Nlhayel, sağda B ili;.: h I : k , <;, j ü n o i ıı; il ookııirk n e t.
bahçelikler, »oldu birer ikişer kat vâ jtr bina­ AYIklNMK S O K A K — Roftaziçinrie Or.
lar olduğu halde bir yokuşeutıla Haliç Cad­ taköy sokaklarındandır; köyün bel kemiğini
desine ballanır lEklnı 1U401. teşkil "den Ortsköy Dere sokağından ayrılan
İHmalI lirvtim CîüreUkuıı sokağının alt babından sağdaki ha.
AY m S' K E T H Ü D A — Hadikatülceva- yıra Urnıauan bir yoldur, evleri umumiyetle
miia kaydına göre Ynyln Camiinin binişi bir ahşap ve batıçolldir, GUllekin Sokağı ile teş­
hayır »ahibidlr, Sadtrânam ve meşhur camiin kil ettiği çataldan sonra, da evler sona erer,
sahibi Dsıvtıtf Paganın kethüdan olup kabri de sag tn rat bayır, sol taraf bîr dere içidir, İm
parsının tUrbesl yanındadır. d ere İçinin abilr tarafındaki evler Aydınlık
B ib i.: nadlkalül Cevtml I. Sokağı ile teşkil etliği çatalda bUyUk hir
moydan çeşmesi vardır kl 1323 dc Reşad
AYDINLAR HAM — Nûruosmaniye'de Ağa ism inde bir hayır sahibi tarafından yap.
Türbedir Sokağı ile Gıııihasatıpaşa Sokağı tinim ıştır ıB.: Reşarfağa Çeşmesi), Tcmmuî,
knvuşagmdıı bulunan ve 1B0B meşrutiyetinde 1947.
çok millıim siyasi faaliyete makar olsa ve Jurnali Ersevlm
1955 yılında İtinden çıkan bir yangınla kıs­
men yandıktan sonra yıktırılan tarihi Tanin AYDINOA l U DERGAHI VE MESCİDİ
Matbaasının yerinde yaptırılm ış biiyük bir !; — 1934 Belediye Şehir Helhberine göre 1
İlanıdır; sahibi Bay Âdil Aydının çizdiği re s­ num aralı H ocapaşa m ahallesinde Sirkeciden
me göre inşa edilmiş, zamanımızın halk zev­ Snltanahm cde' giden tram vay yolu üzerinde,
kine göre lizene bezene tezyin edilmiş, Âdil M uradhiidavendlglr Caddesi ile Alemdar
Ay di a israfından inşaatına bizzat nezaret e t­ Caddesi knvuşagı kölesinde. Sirkeciden gelin­
mek ve hattâ İcabında amele gibi çalışmak diğine göre sağ koldadır; ahşab harem, ahşab
suretiyle azami itina gösterilmiş olmasına sol,îlik, y a n ahşab sam aahane - mescid ve
rağmen bu bEyiik hana devrinin T ürk yapı bir tilrbc ile şadırvanlı. fıskiyeli ve üstü ca-
san’atım temsil edecek eser a m m a girecek m ekân ortiilü b ir taş avlu ve hazirelerden
bir b in i değildir; Büyükşehrin böyle merkezi m ürekkeb b ir yapıdır. Y alnız türbe, taş avlu
semtlerimle bıı çapta binalar yükselten e rb a ­ ve fevkani sem aahaııe - m escidin 1948 deki
durum unu gösteren aşağıdaki notlar İstan­
bı servetin. Tüı-kiyede İstanbul şehrinde b ir
bul Ansiklopedisi arşivinden alınmıştır.
Gflzel Sanatlar Akademisinin Mimari Şubesi­
•D ergâhın yeşil yağlı boyalı avlu kapu
nin mevcudiyetinden bihaber oldu klarını mü­
sunun sağında b ir pencereıçi küçük sebil
kemmel delildir; ilmin, san'ütın ve ihtisasın
vardır, liilosi kopm uş, m uattal haldedir; artu
inkârı devam ettiği İstanbulun Halk ve eli ve
kapıısunttan girilince sağa dönülerek bir kaç
halk serveti ile güzel Icştiremiyeceğine de aza­
basamak tas m erdiven ile inilir ve dergâhın
metli bir firnektir.
elimle kapusu ile karşılaşılır. Cümle kapusu,
Bodrum katı Ue beraber beş katlı b ir bi­ fevkani sem aahane - mescidin alt kısmına
na olan Aydınlar Hanı zemin katındaki atili­ açılır; bu a lt katta erkân m inderleri ile dü­
ye ve dükkanlarla beraber altm ış odalıdu';
şeli bir intizar odası vardır, bu odadan şey-
her iki sokakta da- kapısı vardır; Tllrbedar hln hücresine çıkılırdı, yukarıda kaydedilen
Sokağındaki kapıdan altı basamaklı m erm er ziyaret tarihinde luı intizar odası m etrûk bîr
merdivenle girilir. H er kattaki odalar Üçer halde idi. İntizar odasının önünden sola dog-
dar koridor üzerine taksim edilmiştir; odalar n ı ilerleyince, sol tarafta, bu binanın İçine
geni; pencereli ve bol ışıklıdır. Zemin katın­ yerleştirilm iş H asa» Üosi Efendinin müsta­
da otomatik pedalı İle çalışan iiç matbaa, lıir kil ta§ tiirbesi görülür, türbenin küçiik de­
mücellithane. b ir kâğıtçı, U r te n i vardır. Ze­ m ir kapusu yeşil yağlı baya ile sarı yaldıza
min katında bir oto alım satımı biirosu. Ve- boyanmıştır, üzerinde «Merkadi mOnevverei

http ://groups.goog le.c


ı s -c..>» n,-Jİ — İR ! — A T M n t U MMSÂBI

ıbüT-'- ‘ e1- *»<««»« « m M t a * la r da d e rg U ıa daim i mflu—n laraiB yatak


J j » . î i t i r k tri* * t a t m peacr- M e n le ri riL F n k a u m ıııa h « w • laıartrtı
’ - v t u l ı l ba! ile tu U rb a an i- bu U | avludan ah fsb Mr O M rdım ite çıkı­
lır fiam aabıaı - n a c ıılu ı darda tn o n a y
■ -I* •’ *
eaddaatto, y a d la Uu avluya t t y u tu l d a Ua
. , t»*** H“ ** U» *tm * M
u n Cnaı Turbeatnla kubbesi yükselen b o f
a '»u s u 'M a * * 1» ™ * “ ,fcri k**r *
** ,: j s , u itm i tuğa a çılan ı ı s p*ncereû. t« ( A m « l a
: -:£ ._j î i f i u ı n ı ru ıU y a n d uvarda da tın d a d a t t M ı 1
*1*1 tia o ahşab w M k t e t t
p r n t t n b M r fen er o r r f tr M y«k p M ca n -
nü u: ’tr ,J k ,t i a sılm i|tır
le n a cam ları huıh ı m nadeee-
Y s Mâi ) n l M fta
T u » kan ta n a U n
m aK id* «n bol ifik U v ın ia li tih H lm ta ttr
V r r t * « t lM * Tavan, m ujam ba u ı t n ı * >^i!ı bu>ıiı M U b
b a le Mal*! " W ı duv arlar da kalem t |l t n ıiv »ıulu4ur llıhr*»
. rufbc geçiliııre genijrr bir U} avluya bin üst kısm ında ab tab v r v i(lı bo*a k
B» »vlunıın bir kısım dergâha göçen yaldızla Ictvın edilm iş bir korm ı \a rd ır. bıı
v< tekke mriHubianna kabristan ola- kornişin s a f batında «İsmi o lıl> .. «e orta
• ]vrılmi]tır Avlanan ortasında fıskiyeli sm d a da «Kalellahu la a li K ıılk m ı ‘‘•‘^ ffr
• mermer şadırvan vardır, üst kısmının aloyha jek e n y y el m ih rabı yanlıdır. Mibrab
i-Heri sikke seklinde mermerler ile suı- duvarının k ar(isına gelen d u rarm onu 8 ad­
• inatir. Avlunun, bu şadırvan bulunan kıs la n Ue ayrılm ış olup İyine İftirik etmeyen
■'•. -■s üiiü, demir çubuktan çerçeveler için m isafirler burada d ururlardı, kl bu kıaımd»
diksek bir camoUn ile örtülmüştür, $a- bulunan küçük bir kapıldın harem e geçilir
uuvas baknrmi. camekin iskelet kaimi; itli Sütu nların üstünde kafesli bir kadınlar
a lmanın karşısında sol Urafda kahve oca- m ahfili vard ır Âyin ve ibadetlere gerek tak­
i riTdır. laııstslll (etlinde utunca b ir oda- lit» mensubu, g errk ae m i.ufır rey» ziy tr ttp
■: kahve ocağının ilstü misafirlerin oturma kadınlar b u n d a n if tir lk ederlerdi. A hşab
»talandır; bu kısmın karşısına gelen oda­ m inareye da bu siıtunlu kısımda bulum a
AVDINOĞI.I DEHGÂIU — 1522 — (ETANSC1
fcapudan çıkılırdı ki. yukarıda teshil edlteıi S un'ullah Efendi, g ta e t şeşi ile tanınm ış En­
ziyaret tarihinde m ioaro m cvrud değil idi. derun han en delerind en Seyyid Mebmed Es­
M inber ahşab ve yağb boya çiçek nakışlıdır, ra r E fendi, y ine H alvetîyyeden re Nureddtn
Özerinde «KeliroeişahatUt» oyulmuş gâyut C errahi kolundan «ITsturecı» nam ı İle m u .
güzel bir tunç alem vardır. (Mayıs IMS).» r u f Şeyh Seyyid Hilm i E fendi, şügl ve iUhi-
tlo m ahfu ıatı zengin ve lam anın ın kudretli
H alk ağzında «SalkınKOİ&d Tekkesi» vc
«Siftaem ir 24viyesi> de denilen Aydınoğlu b ir hayal üstadı olan Şeyh Fehm i Efendi.
D ergâhının yerfııde ilk defa Kasım Ç avuj N iğde eşrafın d an K irh an zad e H acı İsmail
E fend inin oğlu M ehm ed tiz i Efendi, ŞeyhS-
aıfuıda bir hay ır sahibi tarafınd an k ü tü k b ir
ınescid yaj&ınlmış. larilıi t es bit edilem iyen lislâm T urşucuzâde lo ru n u Saadeddin Sü­
eski b ir « k e le d e h arab olm uştu; sonra bu­ heyl Efendi vc d e rg â h la rın şeddi tarihine
rada tklnci B ayetid devri ulem asından Saç- rastlay an son şey h Isp a rta lı saatçi ve gül-
lıem ir lâkabı Ue m aru f ve İstanbu l k adılığı­ yağcı H afız B ek ir Sıdkı «A teşli» Efendi.
na k ad ar yükselm iş T e b m li A bdullah Oflu Y ukarıdaki te rtip te n d e anlaşılacağı
Mehmed M uhıddin Efendi b ir zâviye y a p tır­ veçhile, A ydınoglu D ergâhı önce Halvetiy-
mış. bilâhara H icri 1085 (M. 1684) d e Kaa- y e d en b ir tek k e ik e n A ydınoğlunun şeyhliği
dlriyyedeıı Ayduızade Şeyh M ehmed E fen­ zam anında K aadiriyyeye geçm iş, H aşan Cn
di sem aahanesine m inber k oyarak cam i ha­ sİ E fendin in gelm esiyle Şaabaniyyeden ol­
line getirilm iş, bahçedeki şadırvan İle cüm ­ m uş, d a h a so n ra C e rra h ile re verilm iş, 1310
le kapusu yanındaki çeşme de bu sıra la rd a d a irşa d m akam ın a geçen tzzi Efendi ile de
yâptırümsş. dergâh ve cam i, bundan so nra K aadiriyyenîn Ü veysiyye - E nveriyye kolla­
kendi aduta nisbefle «Aydınoğlu D ergâhı ve rın a in tik al e tm iştir.
Camii» diye anıta gelm iştir; ki; geçen asır S arayda h ay al o y n atan Şeyh Fehmi
senlarınııı m eşhur m utasavvıfı A vni Bey ta ­ E fendi de dahi] olduğu h ald e b u dergâha ko­
rafından tertip edilen şu beyit, İnce lu u n nu p göçen b ütü n m eşayih, titiz b ir tarikat
mustali! b ir m erm er üzerine hak olunarak asalet ve kib arlığ ı İle tan ın m ış âtim ve mu-
cümle to pusunun üstüne konm uş İdi; tasavvif şahsiy etlerdir. Bu d erg âh, Haşan On-
Erenler Şeyh Sa'bani la ti ki t&OatâkimiAdtia
Ba Aydmuglu DergAtij açıldı d td rle r r û |c n
1095 CM. 1664).

Dört beş yıl kadar evvel kaldırılm ış olan


bu kitabeyi, Avni Bey, Alay K öşkündeki tel­
grafhanede genç bir m em ur iken yazmış idi.
Aydmnğiu Dergâhı, uzun yıllar, h ir kü­
çük mescid. İki oda, bir sofa ile arka taraf-
daki hariıe ve laşturbeden ib aret k liç iü bir
çevre içinde kalmıştı. Bu satırların yazıldığı
sırada gîlrlllen şekli, zamanım büyük şöh­
reti izzi Effedinin İrşad m akam ına geçtik­
ten sonraki devam lı hizm etlerinin m ahsulü-
dllr.
Aydınoğlu Dergâhında «ehlik m akam ın­
d a bulunmuş zevat sırası ile şunlardır: H icri
1075 (M. 1664) yılında vefat eden Hatvetiy-
yeden «K ulub Şeyh» denilen Ahmed E fen­
di, adını tekkeye bırakan K atdiriyyeden Ay-
dınoğhı Şeyh Mehmed Gfeısdl, Şaabaniyye
büyüklerinden Haşan Ünsi Efendi, Mehmed
G artb Efendi, İbrahim H as Efendi, Şeyh A jrdınotla D crgâluoda S t ı n f t t a r
Seyyid Hacı Alî Efendi. Şeyh Seyyid Hacı (flia* Sema Srıinjiaf)

http://groups.goog le.c
— 1323 — A Y D IS O tL f PSB G & fl

- I z d E fendiler i]e d e iki riyazet h irlk a - yin <Menakibla?iz*n» adlı yazma eserlerinde
, - j {ihıd olm uştur. şeyhin m esaili fdyle anlatılm aktadır:
Hicri 1095 (M. H M ) d e E U n h ttU H |lu «H arab oloıak üzere olan dergâh, müd­
te tir M uştala Paşan ın önayak o lm a » ite tr- d e ti hayatları zarfında tebdilen, tevsian w
$ad postuna getirilen Şaabaniyve büyük­ lecdiden İhya suretiyle Uç defa tam ir g$r-
lerinden K asan (İn si E fendi, öm ü rlerin in so­ mUflilr. Sem aahane ü t defa teviı edUmi|.
nuna kadar kırk b ir sen e devam lı b ir inziva d aireler, hnereler ilâve, küçük, büyük selâm­
sessizliği içinde şeyhlik etm iş, zam anında lık ve harem odaları inşa ve ziyi olmu» bu­
Avdiftoglu U ergihı, b ir d ershanei iJmü İrfan lunan vakıfları ihraç ve aynca vakıflar ilâve
hâlini almış! ır. A ydınoğlu D ergahının tasav ­ edildi, Esna i târrıir ve insaatda tizi Efendi
vuf takıntından feyizli havasını, in tih allerin ­ bellerin e b ir kuşak banlayarak etrafındaki
den «m ra teessü rü dolayısiyle k en d ileri d e y ak ınların a: — İzzet k ufağı kusandık'.. İlti­
dergâhtan ayrılnı lyarak inzivayı ih tiy a r e d en fa tı ile bezli m ürüvvet eytiyerek ustaların
müteaddit e se r sahibi İb rah im H as E fendi- babında sabah nam azından akjam ezanına
•den dinlem ek en d oğ ru y o ld u r; H ic ri 1160 k a d a r b u lu n u rlar ve bu hali gören bendegân
'M. 1747) d a tarikd a$t B iiytlkçekm eceli N esi ve dervi^anı da, m evki v e 'rü tb ele rin e tek-
mlzâde Şevb L ûtfi E fend iye y azd ık ları m ek ­ m ıyarak top rak , kirem it, tu jla , kereste tanı­
m ağa kalkışıp rencberU k ederler ve bu gibi
tupta:
hldenıatı şakkeyı cana m innet bilirlerdi. Fil­
«... B irbirim izi u n u tm a k m ü m k ün d e ­ hak ika Hak. arzuyi kalbiye ve meyli zâti­
ğildir. B ilirsiniz ki, k ırk sen e d e n m ütecaviz le rin i İhsan buyurdu. Y üzlerce mûsîümaıı,
bir su d an d ır sizinle bu d e rg â h d a b e n d e o l­ m eclisi bezmi m uh abb etçe elbirliği, gönül
duk. Bu dergâh, n e d e rg â h d ır ki, bey an ı akli n iy a ıiıg ı d erd e çâresaziıgı ile râ h l a{kü mü-
tülden haricdir. K endim izi b u ra d a bild ik, v e d d e tte soyunm uş, ü stün de beyaz gömlek
burada bulduk. K endi yüzüm üzü a n d e g ö r­ veya te n n u re , sırtd a haydariyye, başda be­
dük, varlığı an de bitird ik , yokluğ u a n d e şi­ yaz tak k e o la ra k kâffesi b ir vücuddaa U r
kar ettik. H ususa sizin le h e m d e rd id ik . A n ­ ağız ve b ir dil ile nam ı H ttdayı yad ey lem e­
de p ik olduk, a n d e tiz e c a n b u ld u k . A nd e le rd ir.
her mü$kii feth o ld u ; o l k i a y n i m ü rşid d e n « D ergâhda p azar gü nü öğle namazından,
câri feyzi h a k ik a td ir. N a sıl u n u ta lım . C üm ­ p a z a rte si gecesi y atsıd an so nra, cum a ve ge­
leden k at'ı n azar U r p ın a r sızın tısıyız, o l p ı­ c e le ri nam azı m üteakip, h aftad a d ö rt defa
nardan sızıb z u h u r etm işiz, o n d a n b tr k a tre - Şaafcani, K aadiri İy is i y apılır, hem kuudeo
yiz. mahvii (enam ız y in e o l p ın a rd a fe n a b a ­ zik re d ilir, hem .kıyam a kalkılır, hem d e H ıl-
hir. Alelhusus h ubb i sivâ, s a h ib i H u d a y a bu ve t İlere m ahsus olan şekilde d ev ran lar olur­
kurbiyyetde m übeddel oldu. B u m u h a b b e t n e du. S em aahanede i ( içe halkalar tejk il edi­
muhabbettir t i , bey an ii im âsı k a b il değil­ le re k genç v e ihtiyar, dinç ve nâttıvan yüz­
dir...» diyor. le rc e â$ıkan ortasında, izzi Efendi, pervâne
Mehmed İzzi E fendi, H icri 1295 (M. 18791 m isali d önerlerdi. Alayem ini z ik ir M ustafa
de büyiik m utasavvıf ve ş a ir O sm an Şem s’e Bey, B üyükefendf Osman Şems’den:
intiMb etm işlerdi; Ş e h ire ra a n e tl m eclisi id a­
Gölü dünya mı görür M a djdâr oliDD
re başkâtipliğinden tckau dlü ğU sil İstey erek Dilh«rl R a füfi Mr »»alıi dlLbâr o b u a
Üsküdarda H ü d ii D erg âh ı civ a rın d a k i e v in ­
de teiiiat ile m eşgul bulu n u y o rd u . Şeyh H a­ neşidealni okudukça h e r dilden en van mu­
yali Fehmi E fen d in in v e fa tı Ue A ydınoğlu h a b b et berk urm aga ballardı.*
Dergâhı m eşibati d e in h ilâ l e tm iş ti Şeyhü­ İzzi E fendinin terbiye ve irja d devresi.
lislâm Cem aleddîn E len d i. O sm an Şem s’ln Aydınoğlu D ergâhım a tap u su n d an tam yir­
feyiz nazarı Ue y e tişen İzzi E fen d iy e bu d er­ mi sekiz sen e dışarı çıkm am ak suretiyle se­
gâhın postnişinligini ıs ıa r ile k a b u l e ttird i, le fle rin in çoğundan fazla devam e ta iftir.
b i Efendi, H icri 1310 'M . 1892) zelzelesin­ şahsındaki ulviyetin te siri il* burayı «meç­
de harab o lan d e rg â h ı y e n id e n yap m ak ve im i uşjak» denilecek hale gelirm ijtf- Bura­
uyandırmak için b ü y ü k em e k v e him m et «ar- da. İzzi Efendinin, göçm eden evvel, iki mâ­
nası ile acı b ir ifşasını kaydetm ek lâzımdır:
?Q k rü B e '
AVDIieOÛLC M U B A H I 1524 — İBTANBOI.

Mtf'um ISIS mütarekesi başlangıcın­ di de tekkenin çevirmesinde vc yine ortada


da. Jzzi efendinin ogltı Kurmay Albay Sil- parmaklık içindedir, yazdı U şı vardır. 1210
leyman Fethi Bey, İzmir .Ajkoriik Dairesi iM. 1793) da vefat eden Hacı Ali Efendi tek­
Relji İdi. Hir gtln huzurlarında pik sevdijl, kenin mezarlığında parm aktık içinde, 1128
emniyet ve itimadım kazanmış yegâne hali­ (M. 1813) de ölen ilacı Sunullab Efendi ta ­
feleri Kuleli Ask«ri Lisesi ın&durli Kayma­ rifesinin ortasında parm aklık içinde yılmak­
kam Kmsam İbrahim Bey. ömrünü ve biilUn tadır. İrtih al ta rih le ri 12B2 ve 1321 (M i« 4 j
varını yoğunu dergiha vakreden damadları olan Seyyid İllim i *e Hayali Fehmi Efendi­
bahriye kaymakamı ŞUkrtJ Bey, mümtaz der­ ler keza dergâhda roedfundurlar; Hayali Pth
vişlerinden TVobzon Mebusu Servet Bey otu­ a i Efendinin kabri cümle kapusu arkasın-
rurlar iken, Şeyh Efendi, bu üç gazide d e r­ da içeri girerken sol tarafa düşen köşededir,
vişi hayrete cJÎiçürcıı act bir gülttş ile: — laşı yoktur. Turşucurâtle Saadeddin Sılhsyl
Fethi yi kaybediyoruz’ dedi. İbrahim Bey, bir Efendi 1341 İM. 1923ı ile Üsküdarda Selimi,
gün evvel Fethi Beyin el yazısı ile kendile­ ya Camiinin karşısına defnedllmlştir. Der-
rine yolladığı mektubu gösterdi. İzzi Efendi gâhdan sonra Haseki H astahanesl karşısın­
aynı endişeyi İşara! ile milletin bekaa ve daki K eçihatun (Kişihatunj Camii imamiıgıı:-
selâmetine dua elli. Aradan (ok geçmeden, da bulunm uş olan son şeyh saatçi ve gıllyaj.
İstanbul gazeteleri, tzınir işgalini, karaya ilk t l B ekir Sıdkı A teşli 4 ikinciteşrln 1942 de
tıkan Yunan zabitinin Miralay Ketiü Beyi vefat etm iş, Ü sküdarda Karacaahmedde şey­
makamında ııâmeıdce şehid etliğini yaldı­ hi Osman Şemsin ayak ucuna gömülmüştür
lar. i t i Efendi S Şubat 1836 (M. 1818) paıar M aşaylhlnden iıulefasına ve mıkegasuu
gecesi 79 yaşında vefat etti, vasiyeti iizerine kadar b ir çok âlim, şair, m üellif ve kâmil
Üsküdarda Aziz Mahaıud Hüdai Dergtdu Na­ mânası ile derviş yetiştiren bu feyizli derglha
ziresine defnolundu. 18.: İzzi Efendi). aid. Hüseyin V assaf Beyin Mahfil mecmua­
t a i Efendiyi, TurşucmAde torunu Saa- larında, Cem aleddîn S erverin Jıenliz basılma­
deddin SiUıevl Elendi istlhl&f etti, fakat, sü- mış olan «İstanbul Tekkeleri* adındaki ese­
lûkttnü Osman Şems Efendiden tamamlayan rinde gerekil m alum at verilmektedir, fazi
ve hzi Efendiden irşada me,zuıı olan bu zâ­ Efendinin dam adı kaym akam Şükrü Yücel
tin rrveşlhati kısa sürdü, 1341 <H. 1923) de tarafından ih lâskâr b ir him m etle kaleme alı*
vefat etti; yerine postnişin olmak ltlihad ve nan «M anakibi azizan» d a, Salkırasfiglid Der­
Terakki mebuslarından Ubeyduüah Etendi gâhının ele geçm ez âlem leri arifane bir dille
tür hayli uğraştı ise de, Osman Şems vc İzû canlandırılm aktadır. Bu satırların muharriri
Efendiler ile bir gttna aiika ve rabıtası ol­ dc küçük yaşda bu d e rg lh a intisab etmiş
madığından, kendisinde tarikat şemmesi na- olub bundan duyduğu fahr ile İstanbul An­
mma da bir şey bulunmadığından muvaffak siklopedisine bu m addeyi yazar iken o eser­
olamadı; Aydınoğlu Dergahı şeyhliğine, yi­ lerden faydalanm ıştır.
ne Osman Şemsin hallflerinden İspartaiı Ha­ M. B i l » U faT M fr
fız Bekir Sıdkı Ateşli d&vet edildi, ve der­
gâhların kapandığı tarihe kadar İyin icrası­ Aydınoğlu dergahında bir Kandil gecesi
na riyaset etti. — A şağıdaki satırlar, M. Baha KShyaoğiu'-
nua: tB ir Dervişin N o tla r» adındaki ityri
Aydınoğlu Şeyh Mehmet Efendi Tuphanedt
matbu hatunlarından alınm ıştır:
Kaadırihane çevresinde gömülüdür. Haşan Ün-
si Efendi, dergâhda, yukarıda zikredilen müs­ A dadan K andil m ünasebetiyle inmiştik;
takil lllrbesindedir. Hicri 1174 (M. 1760) de harem kapusuiıu varm adan tram vay yolu­
giçen Seyyid Muhlddin Efendi de tekkede nun sag tarafındaki konak arabaları arka ar­
gümiiludur. Hicri 1175 fftL 1761) de irtihal kaya sıralanm ış d u ru y o rd u .. Dergâha yürü­
eden İbrahim Has Efendi, llasan Ü nsl tü r­ yerek gidilm ek lâzımdı.. Bu b ir «deb ve My-
besinin yanında, şeyhinin ayak ucunda ya­ gt işi idi.
tar. Mehmed Gaıib Efendi, çevirmenin orta­ «Kalabalığın İtind e itilen, kakılan, bir
sında, sed üstünde parmaklık içindedir; 1203 bîrinin ayağına dokunan olmadı; gelenler.
(M, 1789) de İHen Hacı Mehmed RUgdU Efen­
A K SİSLO TED tSİ _ |» g _ AYDlTioGLÜ î>EnGÂ!U

jo rli^ T k ap u Jard an yavaşça Ita v a r g ib i g L rl- Bini anlatmak için, Ahmed Dedenin ylirüne
1 y»rtardi.. yalvarır gibi bakıyordu:
cAlt kat tâ koridorun Jkİ tarafında ab a­
Pınar b u ld an , lagı yok
larına bürünmüş, kolları göğüslerine çapraı- V*w vır» « r u n Tek
lazna kavuşmuş, başlan eğik mihman bekli- V tlm ıttıüUmU ,txsrl
yen dervişler, içeri girenleri karşılıyor, ta ­ Y l^ K ilc ıu ta « yek!
mdık Hıvan ile yaş farkı aranılm adan e l d e diyor ve hoş fincanı ocağa doğru ulatıyordu
öpüşüyorlar, yeni ziyaretçileri odalara götür* Bolulu aşçıtaşıya kahveci Ahmed Dede yu.
inek fçûı rehberlik ediyorlardı. muşak bir tebessüm le bakmıştı..
«Odalar, koridorlar m isafirle dolu idi..
«Kahve ocağında b ir köşe buldum , o tu r­ •D ervişler, eller göğüste çaprazlanarak
gövde ve ballar biraz <ue eğilmiş, Scmaaha-
dum.. Yuvarlak, deve tüyü ren k li A çanlarla
neye niyaz halinde giriyorlardı.. Hiçbiri, tü ­
kahvelerini içen d ervişler b ire r b ire r uzak­
pünün eşiğine basmadı..
laştılar.. D uvarları kaplayan dolaplar, hiç y a­
dırganmadan sırtlarınd an çıkardıkları elbi­ «Buradaki İbadet seklinde bir başkalık
selerle doldu.. P ara çantalarım , ipek tu r fce- w , cam idekine benzemiyordu... N eb isi mü­
<eterini. saatlerini, gelişi güzel b ırak tılar... dafaa İçiıı e tra fım a rengini alan kuşlar gibi,
Bu i$de kim senin İçirmeye h b m e ti ve yardım ı herkesin y iiiü , tavrı, sesi m uhitin tasavvuftu
olmadı... M üşterek bir im an ve ru h baskıaı ifadesine uyuyordu..
altında, herkes kendisinin efendi ve uşağı* «Bu ibadet yorgun b ir itiyadla tekrar­
dır. lanmadı., Sevdiğine ve sevildiğine inananla.,
«Abalar giyinmiş, derv işler hazırlanm ış­ rm dileğindeki güzellik gibi... Herkes ken­
t ı . Bir kaynaktan (eyz »lan yüzlerce genç ve dinden geçerek nam az kılıyordu..
yaşlı insan aynı kıyafeti taşıyordu.. M üder­ ön ü n d e secdede zayıf b ir ihtiyar gür­
ris, talebeden, kum andan, neferden, efendi düm, ihlâsiD, feragatin, vuslat iştiyakının
uşaktan, zengin fakirden, ayırd edilem iyordu. m üşahhas b ir m k aiî idi; yanarak, yakılarak
Hemencecik bal ve h am u r oluverdiler.. bir «mahvi kül» ancak böyle İfade edilebilir­
«Sonradan gelen arasın da yaşlı, yorgun di..
bir zat paltosunu çıkarırken: «Yüzü yerlerde sürünen adamdaki bu
Olalı raüntesibi dergehi aşkın ey mah, ih eo g i, rubûblyyet eşiğinde nasıl eriyip ka­
Tekkeden tekkeye gezm ekten usandım yıyordu.. V ücudunda maddeye benzer fJui
bUlâh! d e d i b ir u n su r kalmamış gibi namaz kıldı, n e gay­
Karşısında o tu ra n arkadaşı, giilümsiye- re tli tazallüm idi Allahım?.. A llaba bu ka­
rek: d a r kendini verebildikten sonra, bu adama,
— Eyvallah! dîye m ukabele etti. öm ründe b ir daha namaz kılmak lâzun gele­
«AllahU Bkber! cek miydi?..
«Dergâhda bir ezan sesi.. Bunu» u la tı­ «Ayin başlıyor.
larak söylenen «Namaza yaJıuuu!» daveti ta- NalSa «lak *n.lı diyelim.. HQ dljrell» B*!..
kib etti..
«Gözler yerde, içli ve şuurlu b ir sükttt..
«Dervişler, geniş m erm er şadırvanın et­
Cihangiri usulde Tevhid, Semaaahanede coş­
rafında abdest aldılar.. M erm er sütu nu n üs*
kun b ir havaya başlangıçtı.. «Aşri şerif» den
tündeki büyük fenerin istğı, bahçedeki ağaç­
sonra:
ların yapraklan üzerine düşerek eriyordu., sır
ohn canların m ezar ta şla n gölgetenm iştl. «Ey nfibfirvet tecuun gihı B ibim i K ib rl^ u
«Dervişlerde, başkalarını rahatsız etmek- okunurken abalar» külâhlar çıkarılıyordu..
ten korkarak, dikkatli b ir sükûtla, adalar­
dan, kahve ocağından Sem aahaneye doğru Cni M u Ipklın
M a AfadöikAdlriı
hir ilerleme başladı..
«Odalar ve koridorlarda kuane kalna-
BngU, Tekkenin aşçıbaşısı, kahve ocağından «Şeyfa< Terhidhaneye. yavaşça, «el taraf­
taki küçük kapıdan girdi; ve «Allah» ismi
■4VDI.V İ'irrtıt t.m ıstvn m .

ceUliııe «Hay:» J.Uziyiö niKÂ.'ibeJ* rltı. bu. AYHIN VAPURU — 18M - 190® ara.
piirtizsilz « s . jclileden döftUlûr glM katbJerg sıntla Idarei Mahsusanın. en »UraUl vıpuru
afcrfı: A llah Hav! Allah llsyr İdi; yazlan Adalar hattına verilirdi; Adalılar,
aAyine tgtirak e lm iy e n lrr, pcaebi zly.»- 180# kığında, ufeiefip İdare! Matuusaya yo»,
trf c llc r. k a d ın la ra m ah su s d a ire le rin a ltın d a lerce mektup gSodermlfler, Aydın vaptınuuıo
s ıra la n m ış d u ru y o rla rd ı, kığın da isletnmesinl dilemişlerdi, [fevrinin
«Kıyam zikrinde daha inco bir ifade be­ bir şöhreti olun bu vapur hakkında, Senntd
lirdi; hor esmâda ayaklar değiştiriliyor ve Muhtar Alus. İstanbul Ansiklopedisine lenU
yine esinin ın ahengine göre cazibeli kavis­ ettiği notlarda ;u malumatı veriyor:
ler halinde ağırlaşıyordu.. «Aydın vapurunun num arası 14, rUnun
•BursalI genç hir hafız, sesinde dinle­ tonası 35. ham ule tonası 82 idi. Em uiitri
yenleri doyuran bir ujanış ve yayılışla Btl- arasında en yollulardan, h attâ hepsini ge
yükefcndi Osman Şems’ılen 5U « ş k u n par- tenlerd en sayılırdı. Fiyakalı b ir çekli virdi
«ayı okudu: Tek dırekü; bacası kaiu ı, kısaca, biraz arka
E t i|ikı gcbuıııfa N ln butfeül? tarp ya eğri, yukarı kenarı mızıkacıların pirine
XaUs ıM Allah dlyrlUD, flû «Hyflln IH! ten boruları gibi dışarıya U fkin; kaptan kö}
Otau lyrunık Ijıfcl, JUlab fotodur ba, kii bacanın önünde değil, arkasında, yas
Ktlhı «lab Alla» «ftllat, İM « y e tin ■« ! dışarıda, gezilecek, oturulacak y e r bırakıl
«Bu ildlti be; kıt’adır.. Bu ses ve bu mâ­ nıamış. üstü de güverteli idi.
n i büyük bir kaynaşma yaptı -milli rıkıslari- «Ezani saatle K öprüden tam saat 10 di
mız hakkında biiyiik bir üstadın izahı gibi - kalkar: d oğru H eğbeli ve Böyükadayt tul
dervişi», bazan ellerinden kuvvet alarak tu ktan sonra K artal r e Pendiğe gider; gece
em uzların sağdan sola birbirlerine yaslanı- yİ Pendik iskelesine bağlı geçirir; ertesi sa
jiyle, bazan da gövde ve b ajlar biraz öne «SS1- balu yine Pen diktcn kalkıp, K artala u|r>
rni?, eller biraz öne doğru yanlara konula­ yıp saa t 1 de B ilyükadadan hareket edeı
rak tekrar edilen hareketleriyle dönüyor, in ­ H eğbeliden de m ü şteri aldıktan sonra dos
sana sanki renkli kandilleriyle, kubbeleriyle, doğru K öprüye gelirdi.
avizeleriyle Seraoahaneniıı de birlikte dön­
K öprüden H eğbeliye 1 saatle, hattâ be)
düğü hissi geliyordu..
ııltı dakika d ah a evvel de v arırdı. Bugünkü
Allah Hû, Allah Hû, Allah Hûûû!.. yani 40 yit so nraki vap urların da bu mess
«Bu âyin ve bu darbı esm i, k&lblerdekl feyi b u m üd dette aşabilm eleri, içler acm da
coşkunluğun b ir aksi gibi, adale ntiraayiji «V apıır ö tek ilerden çok daha yüriik, yo­
yapılmadan, mehabetli ve ilMıl Mr vecd>i be­ lu d a kestirm e, az (o k d ire k olduğundan Ay-
den halinde devam etti. V e sonra b ir aralık d ın 'a rağ bet pek fazlaydı. G üverteleri, şato-
eller göğse (âpraılanarak, alınlar gökleri arı­ du, yan kam araları tıklım tıklım dolardı.
yor gibi geriye yaslanışlar oldu... A dada o turan terli fe rli » tla r , mahdumlar?,
»Kalbi »kirde UlElhiyyete içden b ir yal­
da önadları, h arem leri, k u la n , gelinleri bep
varma yapıldı..
ona kokarlar. A hbapları tarafından gece ya­
«Ayin devim ederken, gönüllerinin m ah­ tısına d;Wct edilen beyler, erk en buyunna-
ir i n d e gülerek ağlayanlar, ağlıyor gibi gü­ la n İsrarına rağm en saatin 10 otm aunı bekler­
lenler vardı.. ler, A ydın’» kapağı a tıv e rirle rd l Başka bir
«Nihayet, Semaaahanedekl aydınlığa. t&- vapura dü jlip saatlerce denizde bocalama-
biatin sabahı yaklaşıyordu.. mak için değil yalnız.. A ydın'daki çefnıi {*•
<0 saatte Adaya donlUemiyeceği itin , bü­ re d e re doyum olam ayışından, e n kibar, s11
tün uzak yerlerden gelen m isafirler gibi, bi- ;ık hanım ların girip çıkıklarını »eyrederlMI
lim kilcr haremde, ben de Ahmed Dededenin gönlüleri, k o lları dekolte, tırıl tin i fistanlı
göstereceği bir odada yatacaktım.. madamların, m atmazellerin, kokonalann 'tar'
«Tekke, derin bir sükûta gömüldü.. Ak 5iaı oa oturup gönül ferah latırlar, keşke yol
sonra Sirkeciden, Ayasofyayı atlı tram vaylar biraz daha m asa diye de tasalan ırla rd L tlu
ilk seferlerini yaptılar.» Baat önceki ıv a o u r. s a a tle rd i .M armaradiıP»1*
A M ö tto m jls ı — 1527 ( * ' ^V ETC LLA H E EY
*■ 1■
çalmada, s id e o olsa *İA ama içinde dedjgj- ayakta ' I s UlıHım talf k a ç enkaz hU â yanıyor­
oioı dJibfflcri de aram a» du BUyilk bir tahta parçam un üzerinde
denize doğru uzanm ış vaziyette kalası ve yer
AYDOCAN MOTOBl- İN FİLA K I —
y er vücudunun derisi soyulmuş çıplak U r
KShne g « nü» ri satın alarak p arçalam ak au-
t o s t yatıyordu Denizdeki bir tahta parçası­
retiyle gemi enkazı ticareti yapan A li M eral
nın ü rerinde de bir kafatası yüzmekteydi.
re G aflar Meral adında ik i k a rd e jin m alı
Bu kafatasında ne e t. ne göz, ne d e burun
o!up işleri için seyyar depo atölye olarak
hiçbir şey kalm am ıştı, a lt olduğu vücuttan
kuIlasdtMarı A ydojan m otoru 9 1o A gusto»
o rta d a hiçbir eser yoktu.:
lf i 9 pazar ■ pazartesi gecesi saa t 22,20 de
Haliçte bağlı bulunduğu Fener iskelesinde, B ib i.: GUaUn s n e te le r?
içindeki 300 - 400 kilo d inam itin infilAki ile AYENUK NCYI.y — Eski İstanbul ev
parçalanarak batlı: e trafın d a bulunan te k k e ­ terin de sokak kapısının tokmağı vurulduğu
lerden de B kayıkla d ö rt m otorun batm ası­ u m a n kapuya gelenin kim o jdu funu gös­
na » b e p oldu. term esi için a lt k a tta sokak kapusu yanın,
Aydoğatı m otorunun sahibi e n k a z a k a r­ daki p encerenin miinjasip b ir yerine konu­
deşler tarafından ıssız s a h ille re çek tik le ri lan a yn an ın ad ı zam anım ızda ayende nUmalı
kStuıe gemilerin paralanm asın da ku llan ıi-
o eski ahşap İstan bu l evlerinden tek eser
ıhgl süylenilen bu d in am itlerin in filâk sebe­ kalm am ıştır.
bi anlaşılamadı, bir ta y fa n ın dikkatsizlik
Bıbt.: 11. Zeki Pakalm. Tarih deyimleri n
esen attığı y anar cLgaradan olabileceği söy­ Terimleri. ].
lendi; Fener iskelesi e tra fın d a üçyiiz k a re
metrelik sabadaki evlerin c am ların ı k ıra n ve ÂYETL’LLAH BEY — (Subhlpaîszade
içlerinde de hayli ta h rib a t y a p an b u m ü th iş M ehmed) — M uharrir, edib; Tanzim at rica­
iafii&itıe karada bir şo fö r a ğ ır y a ra la n a ra k kal lin in tem sil e ttiğ i m ünevver m utlakiyjete
dirildiği hastaham ede öldü, A ydogan m o to ru n ­ k a rşı M eşrutiyet id aresini kurm ağa çalışan
da iU gemici feci şek ild e p a rç alan d ı; İskele o devrin uyanık gençliğinin seçkin a m a ln n -
ciranodaki p a rk u m ı m eydanda b u lu nan halk d an: A b d u rrah m an Sam ipaşazade Subhi P a ­
tan da on öç lüfi y aralandı. şanın büyük oğlu; A bdülvahhab Subhi ve
Bir yaz gecesini d eh şe te v e re n facia sah ­ H am dullah S ubhi B eylerin büyük kardeşleri;
nesini Y eni Sabah gazetesinin m uh abirle­ 30 ccm aayelevvel 1282 (M. 1846) d e Mısırda
rinden Teom an O rberk ju s a tırla rla te sb it doğdu. Ü ç yaşlarında ite n dedesi ve bab a»
ile b e ra b er İstao bu la geldi. B üyükşehrin en
etm iştir
t Diin akşam F e n e r İsk elesi yanınd aki k ib ar k a p u la n n d an biri, b ir ilim ve edebiyat
park yine b e r zam anki g ib i serin lem ek iste ­ m ahfili olan konaklarında hususi ve pek iti­
yen yüzlerce sem t sakini ile doluydu. Saat n alı b ir tahsil ve te rb iy e ile yetiştirildi.
î i y! bulduğu zam an uy kusu g elen ler ağır Ebuzziya T e rfik Bey »Yeni O sm anlIlar T ari­
a&ır darılm ağa başlam alard ı. P a rk ın önün e hi» n d e  yetullah
yanaşmış bulunan yük m o tö rlarindek i zayıf Beyden bahsederken
ışıklar d» sönm üştü. S aat ta m 22.20 d e ko r­ d e r kL «Şayet p e d er­
kunç bir infilâk ve onu talü b ed en ta rra k a d e zam anındaki erb a­
Fener sem tini yerind en o ynattı. K ısa b ir sü­ b ı jebab uı kâffesinln
kûtu m üteakip çığlıklar, fery a tla r başladı. fevkinde iktisabı ma­
Herkes bir ken ara büzülm üş k orku içinde rife t etm iş ve hanei
feryat ediyordu. Yavaş yavaş a lev ler yatıştı, pedere m üdavim olan
dumanlar dağıldı. F ak at M il gökten taş, top ­ ulem ayı garp tan Av­
rak ve enkaz p a rç a la n yağıyordu. K endinde ru p a usulü siyasiye
bir parça cesaret bulanlar, deniz kenarına içtim aiye» hakkında
doğru koştular. D aba on dakika evvel rıh tı­ b ir b a y i i m alûm at
ma bağlı bulunan v e h a fif çırp ın tılarla ağ ır edinm iş ve bu ma­
‘ gır sallanan iki büyük m o tâ r yok olm uştu. lûm atını ve mesulle A/eUıikk Btr
M anzara.tüyler ürperticiydi. Deniz üzerinde m üteallik müdevveoa- iRr-sli»; N>rifc>
om/group/rrreraKedıyorum
 re rv u A iı — 152# » ta sk u .

iı m Glıtia ile tevsi ve ikm ale çalifnııj. hasılı m ekle» tel- ;ı;ı.;k. hilifgtrlcrim la türlü tür­
bugünktt günde hile o sinde hûgiıokiı mekS lü taan ve teinim e sebebiyet vereceğini f«h.
tibi iliyvm ıiîdcn yetişmiş g tnçlere ispatı m etinli olduğum dan mttlevekklleu aliUah
tefevvuk edecek iktidarı tlunı eylemişti, Ken­ azimeti ihtiyara m ecburiyet eiverm ini. ln.
di ise fıtratcıı artist olduktan b a|ka filozof san i(in görmediği yerleri görmek ve bilme­
(Kritik). şair, diplomat, politik U r m uharrir diğini öğrenm ek dahi {ekilen sıkıntılara be­
olmak istidatlarım haiz idi. Fakat hiç birin - del oluyor. Mevkii harbi, h a re k itı askeriye-
de bitlu tekemmül edeıumnlf ve fakat her yi, m uharebeyi, m uhasarayı hep görüp hal­
birinde le'ıenımüi istidadını h a lt bulunm uf lerini I&yıkiyle tetkik ettim.»
idi. Hilkaten na'uk ve bir titanı ateşin beya­ Fakal ne k adar yazıktır, gene ve münev­
na malik, der ecel raUfntade sevdayı hürriyet­ ver m uharririn bu m üşahedeleri, kalem di­
te serder bara idi.» line verilemedi. E rıurum dan Erzincan» gelir­
On beş yaslarında iken D efteri ha kani ken tifoya tutuldu ve 12 reblülevvel 12S»
kalemi kalipU£i ite itıtisab ettiği devlet me­ (M. 1879) dc öldü; bu kasabanın mezarlığına
muriyetinde süratle terakki ederek Tahriri gttmüldü.
emlâk dairesi tahrirat kalemi müdiiril. az son­ Aşağıdaki satırlar, Âyetullah Beyin am­
ra da Şurayl Devlet kalemi muavini oldu. AU cası eski Basra valilerinden Abdurrahm an
Paçarnn Sifonu iizerine sadrazam olan Malı- Haşan Bey m erhum un verdiği m alum ata da­
mud Nedim Paçansa yaptığı tensikatı* açık­ yanarak m erhum A bdurrahm an Adil Eren
ta bırakıldı. Silrlye valisi bulunan babasının tarafından yazılmış m akaleden alınım*' not­
himmetiyle ayni vilâyetin evveli Baalbek, lardır:
sonra Bukaiilazi* kaymakamlığına b ir m üd­ «Â yetullah Bey, kâfi derecede fransıı-
det sonra. Midbat Faşa sadaretinde, Kendi­ cayı tahsil etm iş ve Fransa tarihine m erak
sinden ber nedense hoşnut olmayan vali Aaım sarm ıştı. Büyük ihtilâlin hukuku bejer b e­
Pafanıu su sy e tt tlîerine azledildi. Asrızımın yannam esine takdirkAr, fakat birinci Napole-
edib biyografi Mahmud Kemal tnal, Tiirk Ta­ on’a da m eftu n ve p erestişM r idi. Beyanna-
rih Encümeni mecmuasına yazdığı «Mehmed m enin ilân e ttiğ i’ hü rriy et ve Napoleoo’un
Âyetullah Bey» makalesinde bu azil hâdisesi­ ilân ettiği k u d re t kendini m estederdi. Ali Pa­
ni y a ark es, bir de telgraf fıkrası nakledi­ şa hüküm etine karşı daim a itiraz eder ve Mo-
yor ki, genç m uharririn şahsiyetini belirtm ek narehie tara fta rlığ ı dolayıslyle pederine kar-
bakımındın mühimdir: fi cidalcüy&ne bahislerden çekinmezdi.
<0 vakit makamı sadarette bulunan Mid-
«M aharetle m üştetıir G ranşan namınds
hat Paşaya {ektiği telgrafta: Vazifesini ifa
b ir Fransız ressam , kendisine fenni tersim
etmediği İçin bir padişah hali’ ettik; vazife­
talim etm işti.
sini ifa eden mektupçu niçin azlediliyor, ce­
vap itası mür&vvot m ukt«asıdır! dedi. Fakat: (Â yetullah Bey m erhum , N am tk Kemal
Bey grtw, devletin m iihim M r büyük memuri­
G âlr r t ! İMtcimc bos y rre bülbtil inler yetlerinde bulunmadı. H er İkisinin mesleki
Y crıhı mihrtl veliyi Mm ukur kim dinler
m üttehazi hüküm ete m uhalefet olduğundan
meali, muvafık] bal oldu*. m utena m em uriyetlere tayinleri kabil değil­
Bir sene sonra, 1294 !M, 1878) de Ed­ d i Kemal Beyin en biiyük m em uriyeti vali mu­
ileni Paşa sadaretinde Erzurum mektupçusu avinliği ve sancak m utasarrıflığı oldu. Ayctul-
oldu. l.ı lı Bey de ancak Şurayı D evlet kalemi mua­
Asil tnal arşivinde bulunup yukarıda aıiı vini ve vüSyet m ektupçusu olabildi.
geçen ıtır.taılede neşredilen 'bir mektupda, Â yetullah Bey, m ahud Veli efendi ca­
Âyetullah Bey. İstanbulda bulunan dedesi yırındaki içtim a m eşelerine gelinceye kadar
Abdurrahman Sami Paşaya Kr/.urumdan jun- Kemal Bey merhumla birlikle idi. O tamama
ları yazıyor: tlb irln c e «darünnedve» dedikleri Tasviri Ef­
«Samimi olarak atzederlm k i Erzurum k ar m atbaasına miidaveroet etm ekte idi. Fa­
mektupçuluğunun uhdei acızaneme tevcihi kat Veiiefendi cayın İçtimainin Ayetutln*
gününden beri mttkedder ve mGnfcealr ol­ Bey larafıadan haber verilm iş olması, ahvsl-
muştum. Lâkin ne çare ki mevkii harbe git­ de kûllt U r tagayyfire sebep oldu. Veliefc»-
http://groups.google.co
« M n a o n m is t — m *

4i 1( 1)01*1ıuU istihdaf olunan £»ye milli mi. e liyor Siı de ijftıoodıntt mi- <î«di. Hen&z
J lt» j i U miydi, hangi ciheti İddia e(u>^ bilm iyordu». Menfi bir cevap verdik ünde
otsam «Me vesaik olmadığından cinlerim P-V- acayip, Âyetullah lîı; in haber verdi;*-.! -6y-
nli mücerrede addedilir Bir (Anı İddiada- lüyorlar» demesi üzerine büyük bir hayret
buluıunıyacagıın. Erbabı insaf, Ebuzziya Tev- i(inde kaldığımı halimden anladı Derhal
tik Bey merhumun keyfl ıKantılsIe) »te! Gri­ •rivayetler ekseriyetle ııefeü[’en,rv Uvafolt
ni bir tarafa bırakarak cemiyetin sureti te etıneza diyerek mUUtemeyi ItMli ve ell«_
trkkulund ve içtimain karanın nazarı müta kalen» ait kâğıt verip bent babından
İlaya alınca cemiyetin sıfatı Uzimesini tak- Akşam  yetullah Bey kalem i gulisct
rir «der. Bu cemiyete Kanuk Kemal ve Ziya işittiğim rivayeti kendilinden mordum. Riva­
Beyler ıpaj» ve Suavi Efendi dahil değiller yetin bu k a d ar 31 b ir zaman içinde meydanı
idi. Cemiyetin elebaşısı Mahmud Nedim Pa- fuyua* atılm asına b i r a hayret ettikten «onra
jtu n büyüt biraderi Sagu- Ahmed Beyin oğ­ m eseleyi benden ketm e arlık lüzum gömüye-
lu Mehmed Bey Mi. Cemiyetin rast] ve siyasi rek dedi ki: «Ben sam im iyetle cemiyete dahil
oûdurü Prens Mustafa Faul Pa|amn kethü­ oldum . Ve, V eiiefendi çayım daki İçtimaî
dan Azmi Bey İdi. k a d ar işittiğim sözlere de inanmıştım. U k ln
«Veiiefendi çayırındaki içtim ada verilen İçtim ada, b a jta prens M ustafa Fazıl Paganın
kırar, ia tü u b e ttik le ri k ırk n e fe r fedai ta- m üd iri u m u ru Azmi Beyi cem iyeti idare eder
nfınılan B abtâlide vükelânın h ali içtim ada ve m üzakeraU d a vükelâyı k atil ve Mahmud
iken katlı vc M ahm ud N edim P a şan ın sad a ­ N edim Pa$ayı sad a re te ik'at sadedinde dev­
rete tayini bosusun dan ib a re t idi. İş te cem i­ ra n e y le r gördüğüm zam an hasıl olan nelrpt,
yetin fekii, ifte içtim a k a ra rın ın m ahiyeti. ben de zihnen lam b ir inkılâba sebep oldu
«Ebuzriya Tevfik Bey, b u cem iy ete «Jön O rtad a u su lü hükO m etin' İslahına d air b ir
Türk Cemiyeti* d em ek için cem iyetin Meş­ te d b ir v e m en faati m em leket hakkında yapı­
rutiye! tesisi veyahut Tanzirnalı hini tesisin- lacak , b ir h üsnü te sir görmediğim den bavlı­
de Gülhanede k ıra a t olu n an fe rm a n n e v in ­ y arak acı acı tenk id atla bulundum . Hey’eti
den bir İslâhat te rtib i ile iştig al ettiğ in i i» -. içtim aiye bu cesaretim e b a y rtt etti. Mehmed
pat etmesi iktiza e d erd i. C em iyette tanzim Bey telâşla: <Bu cem iyete bir çok rical ve e l­
ohmmıif bir kanunu esasi lâyihası veya bir lilin le pederiniz dahildir» dediğinde kendisi­
İslâhat tertibi m üsveddesi Ebuzziya Tevfik nin bu m ertebeye varm asına taham m ülüm
Beyin m akalelerinde görünm edi. Ben g ö r­ kalmadı. H em en ayağa kalktım ve «Eğer
medim: zannedersem kim se d e görm edi. Böy­ şahsa hizmet ediyor ve m enfaati jajtfiye uğ­
le olunca nasıl oluyor da b u cem iyete Jön rund a insan külletm ek istiyorsunuz. Allah si­
Tiirlc Cemiyeti ism ini veriyor. zi kahretsin» dedim. Atıma atıldım ; atı sü r­
<Bu cem iyetin  yetullah Bey tarafın- atle «Ördüm. Nasıl olu da arkam dan bir kur­
dan haber verilm esi h akkında tahk ik atı hu- gun gönderm ediklerine taaccüp ederim . Kur-
fiısijem olm adığından m aliım at ita edem em . ;u n menzili mesafeyi geçinceye kadar buna
Ascak  yetullah Beyin kendini m üdafaa m u n u z ir olm uştum , A k san pederime, onun
eden sütlerini beyan edebilirim . Şöyle kl: O da dahil olduğunu söyledikleri cem iyetin hal
uaıan ben ve b irader A bdulhalim Bey m ec­ ve çanını anlattım . Pederim in boyie ley ler­
lis vali mektvıbl kalem inde huleradan bu­ den ne katlar n efret edeceğini bilirsin, pek
lunuyorduk. E kser akşam lar  yetullah Bey mlitoheyyiç oldu. ÂU P aja ile dargın oldu­
kaleme gelir, b irlik te gezintiye çıkardık; bir ğundan Serasker Mehmed R üjiü Pahaya gi­
£Un serhailfe A tıf Bey beni yanına istedi. Bu dip m alûm at verdi. Mesele bundan İbarettir
Atıf Bey, Abdiilâziz H m 'ın hal'ind e tnabeyn Cem iyette sözümde hujf elm iş olamam :-
t»}İ5t]bi olan A tıf B eydir. Y er posterdi, olıır- 'C em iyet inhilâl edince hlUsûmetin te-
. 4um. Bir sigara da ikram etti. Çağırıldığım dabiri tahaffihkâraneıi yalnız cemiyetin mü*
ı kaleme ait bir i? için olm adığını anladım rettiplerine m ünhasır kalmayıp umum mu­
«Ortalıkta hüküm etçe b ir cem iyeti hafiyye halifine jam ll olduğundan Jön Tilrklertn mb-
■eydana çıkarıldığına ve ban kesan tevkif t es yy in olan liderleri de terki diyara mecbur
edilmekte olduğuna dair rivayetler devran kalmışlar idf.
ım/group/meraKediyorum
AVETVLLAH SCMER — tSSO - İSTANBUL

«Ayelullah Bey, Fillp Efendinin tesis fiaflet ctfilp aynlma m kın b ttı lU d aa
A llal» n e m kİMUtryr r im olma eUıanda
etmiş olduğu Vakit gazetesine makaleler ya­ Ademde K i l umma nen ili* ba aamanda
lardı. Başka bir gazeteye makale yazdığını
hatırlamıyorum. Vakıa Bssîrol’çi Al! Efendi, AYETULt,All SÜMER — (B .: Sümer.
merhumu fcendfaıe cx>a:betbe1ı artusfylc batı Âyettıllalt).
mesaide bulunmuş ise de Ali Efendinin hal AYGIR FATMA — Büyiik m uharrir On-
ve şanı pek amiyane olduğundan kendisine
man Cemal Kaygılı'nın romanı, İstanbulun
teveccüh göstermedi. Ftlip Efendiyi bırak­ kenar mahalleler hayatını tasvir eden Oriji-
madı. Maa-na fili Fillp Efendi zemin vc za­
nal Wr tinlûb, coşkun b ir samimiyet, zengin
manı gfiselir ve hürriyeti' fîkriyyenin aykırı
şiir malzemesi, harikulâdc zengin mahalli
mertebede slcmcfraıi olan makalelerin biLü
renkler ve sesler, harikulâde kuvvetli tipler,
bara kendisini perişan edaepi clcreeede ta ­
yakın geçmişe ait fevkalade kıym etli rengâ­
rar vereceğini bilir bir «dam olduğundan.
renk İstanbul tasvirleriyle kalem » alınmış
Âyetullah Beye makalelerin münderecatında
bir şaheserdir; bazı ilâveler ayıklanabillrse,
t a n tadilât icrasını rica etmişti. Âyetullah
Bey gibi tam gençlik (ağında ateşin fıiret b ir A ygır Fatm a, m uharririn gençlik devrinin bir
adam, babasiyle bahse giriştiği zaman baba­ otobiyografisidir; Osman Cemal, en yakın
sının biraz sert ve tekdire mail sözlerine <Bir arkadşalaruıdan biri olan Re şad Ekrem 'e,
sahibi nkre. oğlunuz da olsa bttrmet etm eğe rom anın kahram anı olan Masan adındaki de­
borçlusunuz» mukabelesinde bulunurken Fi- likanlı tipinde kendi hayatının altın çağını
tip Efendinin sözlerini nasıl havsalasına sığ- naklettiğini söylem iştir (B. : Kaygılı, Osman
dınhiiir. FiUp Efendinin bu tarz düşünceleri CemalJ.
az çok aralarında b ir m uhalefet zuhuruna se­ AYGIR İMAM — İkinci Mabmud zama­
bep oldu. Musullu Sami Efendiyle m üştere­ nında Boğazıçmria B eylerbeyi Camii imam­
ken ayr>ca «Utarit* namiyle bir gazete neş­ larından iri yapılı b ir adam idi. biri B eyler­
rine başladı. Ancak Filip Efendinin düşünce­ beyinde. biri K artalda, ikisi d« B eylerbeyi Ue
leri pek muhik olduğu az zamanda filen s a ­ K artal arasındaki köylerde d ö rt karısı varmış.
bit oldu. Çünkü «Utarit» tulûlle beraber ulu! B eylerbeyi Cam iinde yatsı nam azını kıldır­
etti. Eğer hatıram beni iğfal etmiyorsa bir dıktan son ra eline U r sopa alıp yola çıkar.
hafta yaşadı. Seddettiler». 11 K artala gid er, orada yatıp k alktıktan sonra
Âyetullah Bey şiir ile de meşgul olmuş, sabah nam azını kıldırm ağa da Beylerbeyine
fakat akran ve emsali arasında şairlik ile yetişirmiş!!!.. Yol üstü nd eki k a n la rın a d a şöy­
şih ret bulmamıştı. Ziya Paşaya takliden m at­ le bir uğram ağı ihm al etm ezm iş... Aygır tma-
bu bir terkibi bendi vardır ki bir parçasını ınuı bir m ârifeti de gayet i l i yoğurt yapmak
‘ naklediyoruz: imiş.. Ağız tadına düşkün İstan bullu lar, Bey­
Bir k e m bu sahraya düşen desti hazadan lerbeyine su reti m ahsıısada y o ğ u rt alm ağa ge­
Rehiyap a ta m » w »{*l hıuıhan heladan lirlerm iş... Zam anında İm am yoğurdu diye
f t'h iy ıp Olayım d o n en e{ er k ılın ı tehalük m eşhur imiş..
Bir gün jc ç lrü ş Bilmede bak m llkl f e s i d u
B ib i.: K ethiid azade M ecmuası.
Bir biknli Ditfre tılltp z itln l e ltııt
Hayr umma <alua kas eğerek «hll riîSdm ı
AYGIR İMAM — (B.: D erviş Efendi, Ay-
Her kahrına b ir İBrlü ulıam m iil olur amnıâ
Mlnnei çeldJir şef d e lil u lu câheiU an gırimam).
E» muktedir a ddejtedljin ârlzl hltaen
Tefrik edemezdin * ı ı n m hiiyı gedaflAa AYGÜN (Abdtilkadtr) — H ilallim , karto­
Bîr AlıH edllp herkeal b ir kartlına gerdAo graf; İstanbulun eski ve nam lı b ir rodessese-
Başın alamaz kimse bu ahkâmı kazM an si olup «Necati M emduh B iraderler, Mektep-
Bedhahı a u t derler hi olup w k H lu n a ğ th p liier Pazarı ve Ay-Gttn» isimleri ile tanınm ış
llebâyap olamaz daildagai d a l flrâdan
• a halka aeıa a h k a m felekten ne s o r a n n
ticarethanenin sahipleri N ecati ve Memduh
Bir dofiru m a p »laıaTieak geç İ n M daB Aygun'ün babası; 1869 da İstanbulda doğdu,
B a kttbhede k ir *û# yok a n ta n t duysım m edreseden yetişti, g arb kü ltü rü n e otodidakt
Mânayı »lınm snnma lakın akat *tda4*n olarak lntfbak etti, husus) ve resm t m ektep­
B ir muIreu me'aiHa bulamazsın bu rezâda lerde ve bilhassa m üessislerl arasında bulun-

http://groups.google.co
A .\d K U R W O — 1511 — AYCVN MAĞAZASI

daftf Mektebi Saadetle falıştı, Türkiyedc ilk du, bir sene « n yine Ankara Valiliği ve Be
ief» olarak m ektepler için coğrafya, duvar ledıye Rol lij,;, vazfelerlnc Mndü. İstanbul!-
Haritaları yapıp bastırdı ki, bu haritalar İS ViUyi't ile Belediyenin ayrılması üzerine B t
pafta olarak piyasada el'an satılm aktadır. ledlyc ReisU&l ile İsta n b u l geldi. J9W ı*-.
Saltık ve boş sohh^l bir zât olarak itin a la rı­ Demokrat Partinin It-ınbul 11 B akanı olda
n ı kendilini sevdirmiş ve bir İş adamı sıfatı İstanbul B elediv Kı-»U: • U r ftnlıun
ile kendilim servet ve refah temin cim i) adını, icraatiyle rhedi!«ştlr.. ı-ek -'.akanlardan
olan Abdulkadlr Aygıta, 1947 de yelmiş sekiz biridir; İstanbul Ansiklopcdl'i Kr-mal A j"'i
yaşında olarak Yakacıkta öldü ve bu köyiln nı> bu yolda muvaffakiyet (Ult-ı
mezarlığına gömüldU.
AY-GÜN MAĞAZASI — Aukarc r ad
AVGÜ>' (Kemal) - İstanbul Ansiklope­ deslnde 109 numarada, »üyukşchrln, reaam -
disinin bu baskısının tahkiki sırasında ve bu U ra ait malzeme satan en eski ve namh mil-
âllırların intişar ettiği 195B yılında İstanbul •Miscselerlnden biridir; 1908 dc Memduh Ay
Belediye reisi ve Demokrat P a rti İstanbul gün İle büyük kardeşi Necati Bey mertıum
tl Başkam; 1915 de D ivriği'de doğdu, babası tarafından kurulm uş, müessese İlk şöhretini
Mülkiye K aym akamlarından Mehmed Ali Ay- «Necati Memduh Biraderler» adı ile yaparak
gıiııdür; ilk tahsilini babasının kaymakam uzun zaman bu isim ile anıla gelmiş, iki kar­
bulunduğu K aram anda yaptı; O rta m ektebi deş Veznecilerde olan ilk dükkânlarında ka­
Konyada bitirdi, Konya ve İstanbul Liselerin­ zandıkları Ue Yeni Poatahano karcısında ye­
de okudu, babasının m esleğine intisap ede­ ni b ir dükkân yaptırm ışlar ve buraya «Mek­
rek yilksek tahsilini mülkiye m ektebinde tepliler Pazan> adini verm işler, fakat müş­
yaptı; m em uriyet hayatına P.T.T. m ü fettişli­ terilerin in ağzında yine »Necati Memduh»
ği İle başladı, sonra İstanbul Vilâyeti maiye­ ismi yaşamış. Postahane karşısına »Yeniva-
tinde çalifiı. kalemi m ahsus m üdürü oldu, lide Hant» yapılırken Mektepliler Pazarının
oradan Adalar kaym akam lığına tayin edildi. ye ri de » t ı n alınm ış, çok daha evvel karde­
Boca kaymakamlığına nakledildi, 1941 de şinden ayrılm ış bulunan Memduh Aygtin de
Emniyet Umum M üdürlüğü hizm etine geçe­ A nkara Caddesindeki dükkâna nakletmiştir.
rek istanbulda m uhtelif şube m üdürlükle­ Memduh Aygfin, İstanbul Ansiklopedisi­
rinde bulundu, İstanbul Em niyet M üdürü ol­ ne ju tarihçeyi tevdi etm iştir;
du. 19M de Amer ikaya g önderilerek m illet­ <1893 de istanbulda Patihde Altay ma­
lerarası polis teşkilâtında sta j yaptı; b ir se­ hallesinde doğdum, babam H aritacı diye anı­
ne kaldığı A m erikadan avdetinde Türkiye lan muallim A bdülkadir Efendidir. Ağabe­
Emniyet Umum M üdürlüğüne tayin edildi; yim Necati Bey m erhum ile b eraber Ticaret
bu umum m üdür­ Mektebi A lisinden ayni zamanda sınıf arka­
lük uhdesinde kal daşı olarak mezun olduk; ve 1908 de, ki ben
mak Özere Ankara îıonüı on beş yaşımda idim, harçlıklarımız­
Valisi oldu; 1954 dan biriktirdiğim iz ellişer Ura yani lopu yiız-
tonlarında Em ni­ ilra serm aye 1le ve babamızın bulunduğu hu­
susi m ektebin adına nlsbetle «Külübhanei
yet Umum M üdür­
Saadet» î kurduk, fakat zevklerimiz kitapçı­
lüğünden çekile­
lıktan ziyade kırtasiyeciliğe olduğundan pek
rek yalnız Ankara az zaman sonra kütüphaneyi bir kırtasiye-
Ankara Valisi ola­ dükkânına tahvil ettik, firmamızı taşıyan ka-
rak kaldı, kısa bir lemler. defterler, merakımız, titizliğimiz, la l­
*aman sonra uhde­ lı dilimiz, babamızın haritaları 'bizi kısa btr
sine Ankara Bele­ zaman İçinde İstanbulun Necati Memduh Bi­
diye Reisliği vazi­ raderleri yaptı, Veznecilerdeki bu ilk dükkâ­
fesi de verildi; gö­ nımız. ki yerinde şimdi t i r tatlKi vardır,
rülen lüıuın üzeri­ devrin yaşlı ve genç ressam larının bir mah­
■O n u l A ylltta fili halini aldı, diyebilirim kl. vitrinlerinde
ni! tekrar Emniyet
ıR e s im : N e d h l
Tllrk ressamlarının karakalem, sulu boy»,
Umum Müdürü ol-
m /group/m erakediyorum
AYI - 1»! — İSTANBUL

yağılı boya. pastel etüdlerini. poşadlanıtı, la r gibi nakletm esi: «A yının k ırk m asalı var­
tablalarını satılmak üzere ilk teshir eden Ne- m ış. kırkı d a ah lat ü stü ne »
t ı l i Memduh B iraderlerdir. On dokuz sene H addini bilmezlik, m e se li sıvacının ret-
kadar Vezneciler — Şvhzadcbaşında kaldık, Ramlık iddiası karcısında: «Ayının kaval ç»l-
1025 -1926 arasında Yeni Postahane kargı­ maaı».
şlan kendi yaptığının mağazaya geldik, tezi­ B ir cem iyette, kab a adam ların yerinde ve
ne dc ayrıldık, ağabeyim Ankaraya nakletti, zam anım la lüzumlu olduğuna iş a re tle : «Ayı
ayni muvaffakiyet Ue orada yü rü ttü , m aale­ da b ir dağın şenliğidir!..»
sef çok yapm adı. 1929 da A nkarada vetat Cem iyet hayatında m uvaffakiyet itin mü­
elti. Ben de 1940 da Ankara Caddesine gel­ nasebetsizliklere taham m ü l.g erek tiğ i yolun­
dim. Vakit K itabetinden aldığım şu daracık da: «Ayıya dayı dem esini bilm eli...»
yerde Ay-Günü açtım»,
Ay-Gün müesseseslnin 1911 denberi h e r A Y IBA LlCl — fre n k le rin Fok dedikler)
yıl muntazaman çıkara geldiği takvim li m uh­ m ahlûk; c t yiyen hayvanlardan hem karada,
tıra defterleri vardır ki, yalnız İstanbulda d e­ hem denizde yaşar; ön tarafı dort ayaklı bir
ğil, Türkiyede tanınm ıştır. Son o n iki yıldan- hayvana, arka ta ra fı balığa benzer; başı yu­
beri bu eski ve nam lı mlicssesenio günlük iş­ varlak, ku lak ları keşlim i; b ir köpek bağını
lerini Resad B uîancr idare etm ektedir ki, an d ırır, ön ayaklarında siyah tırn aklı beşer
çok sevimli ve tatlı dilli ve ayni zam anda parm ak v ardır, b u n ları kürek gibi kullanır;
m arifetli b ir zattır, yerli yağlı boya yapar, a rk a ay ak lan ise ayaklıktan çıkmış, araların-
iddiasız amatör bir ressam dır, bilhassa tiy a t­
ro dekorları imâlinde lıüner ve levk sahibi­
dir; ilk ve orta okul talebelerinin vazife def­
terlerine yapıştırdıkları kâğıt üzerine kabart­
ma renkli hayvan resim lerinden bâr seri y a­
pıp bastırm ıştır ki, m aarif hayatım ız bakı­
mından kaydedilmeğe değer b ir hizm ettir.
Ayı ta lıiı
AVI — İstanbul ağzında teşb ih e d ltı «Sesim: BelrçeO
«gibi» ile beraber kullanıldığında iri y arı, kuv­
vetli ad am : d a kalm ış kuyruğu ile b erab er arkasından sü ­
— Kim bu ayı gibi ta r if yaim!.. rü n ü r. G özleri iri ve yuvarlak, dudaklarında
— Yeni Bağçivau... kedi bıyığına benziyen k ıllar v ardır, vücudu
Bu teşbih edatı kaldırıldığında kaba, te r­ tilyHl, ağım da m untazam dişleri vardır. Rengi
biyesiz ad am : sarıya ç alar koyu sincabidir; sırtında b ir ta ­
- Senin Nazmiye çok kırıldım .. kım siyah eb ru ları vardır, karın tüyleri de
— Hoj gör canım, ayılığına b a ğ ış la .. beyaza yakındır. 27 ifcincikinun 1329 (8 şubat
Külhâıüler arasında gücüne kuvvetine 1914) de Büyükada civarındaki torik ağlarına
güvenerek münasebetsiz, yersiz kaba «aka­ sarılm ış olup balıkhaneye getirilen gayet bü­
lar yapan, h e r hareketinde a şırı aksayan, dü­ yük b ir ayıbalığının siyaha yakın esm er renk­
zeltirken y utan, çekerken koparan, silerken te olduğu görülm üştür. Bu hayvan, burun de­
kıran: liklerini tıkam ak suretiyle deniz içinde usun
zaman kalabilir; karada giiç hareket eder,
— Ulan ay»!!..
denizde kolaybkla ve s ü r’a tle yüzer; köpek
— Ayılaşma be!.. ulum asını andıran b ir ses çıkarır. Bâzı tenha
darbı meselleri arasında tstartıul ağzında sahillere çıkıp yavrularını emzirdiği görülür.
kullanılanlar da { u nlardır: Sahile yakın sularda sü rü ile dolaşır, balık
Basit adanun h e r zaman ber yerde ken­ yiyerek yaşar; içinde balık bulunan ağlan,
di menfaatinin bağlandığı bir meseleden bah­ dalyanları parçalar, 'büyük zararlar verir; ba­
setmesi; yahut, yine basit adamın h er zaman lık avına da bilhassa geceleri çıkar, Xarad*
ber yerde zevk aldığı bir m ensi üzerine k« iken kurşun ile vurulur. Aslında pek uslu ve
nuşması, meselâ daima pek açık saçık fıkra­ terbiye «dilebilir bir hayvandır. Diri olarak
http://groups.google.coi
t v * 1 * ı^rK m sl - İM _ AYI B M J fll

tir j ( ^ r ' ,eM*or' hi^rl İstanbul knpufcları isra ­ bir nete Itenüs yatağına girdisi sırada altın­
fından fDraU canavarı» diye halka beş on daki kayıkhanede h&sıl «lan hnmurlıırtatı fev­
kuruş karşılığı seyrettirilir, kalâde kurkarnk uofcajn fırlHr ve İskelede'*!
A. Crthir Vatta, «Boğaziçi Konuşuyor» kahvehaneleri! gelerek Istlındnd eder. Ekse­
adındaki eserinde, ayıhalıgı hakkında şu mtt- risi balıkçı olan bir hayli kimse, meşaleyi
jjhcılolerl kayıl ile lıir fıkra naMeder: tetkik etmek İçin yalıya giderler. Kayıkhane­
«Boğaziçi'nde senelurdenbori fok görül­ nin fok tarafından işgal edilıiigl anlaşılması
mektedir Bir zamanlar Kanlıca V ıhayi kör- tilerine, bekçiye korkulacak Wr şey bulun­
fesindeki metrıik kayıkhaneler, bunların ya­ madığını tnlk)ıı ve ertesi gün, foku avlamak
tık y^ri olduğundan Prenses Rukiyentıı ku­ için tuzak kurutacağından, tekrar gelmesini
rutuşu Muyu Mııstaf# cifte İle vurarak iskele tem in için hiç patırdı çıkarmaması tenbih ve
yanındaki rıhtıma guUrnüjtir. ımıvsffnkıyet M ail otıiufju takdirde satış be­
«BDjaîiçInriım gayri demlilerde yaşıyan- delinden kendisine de pay ayrılacağını ilive
larının hangi balığı gıda olarak yediklerinden ederler.
malûmatım yoksa da, Boğazda graenler lev­ Köydeki balıkçıların har biri fnku ötdUr-
rekte taayyüş etm ektedirler. Siyah veya sari meden ve kimseye zarar verdirm eden ele ge­
etil balıklar, herhalde midelerine rahatsızlık çirebilm ek için fikirlerini beyan ederle: ve
veriyor kl, levreği tercih ediyorlar. ta rif edilecek plânın tatbikine karar verirler.
«Foklar gıdatfınmak için (uttukları balı- «M ııststtt şekilde olan K ayıkhanenin le-
j ı denizin sathına çıkarm adan yemek veyahut mini, karaya doğru yükseldiğinden esasen al-}
yutmak im kanına malik olmadıklarından, av­ çak olan tavanın gerilerde büsbütün alçaldı­
ladıklar: batığı behemehal denizin yüzüne çı- ğı ve fokun da nihayetteki sokak kapısının
çıkarmak m ecburiyetindedirler. Avı ağzında m ukabil köşesini yatak mahalli yaptığı görül-
da İken, k ara cihetinden kim senin göremlye- d iif ünden, bu köyen in Usttinc tesadüf eden
ccgl hiîada ilenisin sathına çıkabilirse kemali tavan kirişlerine m enteşelerle ve mailen rap ­
iştahla ve karadan bir tecavüıe uğram adan tedilecek b ir kapı kanadına, kayıkhanenin üze­
şikârını midesine indirm ektedir. L âkin ekse­ rindeki odanın döşemesine açılacak delikten
riya buna muvaffak olam adıklarından sahile bir ip sarkıtılarak bu kanadın diğer kenarına
yakın ve insan kalabalığı olan mevkide, ağ­ bağlam ak suretiyle tavana kaldırılm ası ve
zında avı ile b eraber yüzdükleri görülünce, fok yatağına gelip ta tlı uykusuna daldığı
sandallı üzerine gidenlerin taarruzundan hengâımta, İpin başında bekletilecek kimse
kendilerini kurtarm ak hiilyasiyle ağam daki kanadın sukutu için ipi btrdenblre salıverme­
balığı bırakırlar ve hem en dalarak oradan si ve sokak kapısının dışında pusuda bekli-
uzaklaşırlar yenleri de haberdar etm esi muvafık görül­
«Fokun difteriyle yaptığı tazyik te siri yü müş ve bu tuzak ile fokun herhalde ele geçi­
ilinden az çok sersem leşm iş olan levrek b ir­ rileceğine k anaat getirilm iştir. Aklama kadar
denbire yilzmek kudretini iktisap edem edi- bu ameliyeyi İtmam aden balıkçılar, gece de­
İinden. saııdaldakiler elle ve kolaylıkla yaka­ n li ve karada b e r nevi hareket nihayet bul­
larlar. Kanlıca!) A li ite sandalcı Şerif ve d a­ duktan sonra. fokun h e r türlü iştihahım ön­
ha M ıı kim seler hu suretle birer levrek elde lemek içki son dereco sükt'ın re ihtiyata ria­
etmişlerdir. y et ederek, hayvanın kemali emniyetle ka­
< Kaniicada. kış mevsiminde boş katan yıkhaneye girip yatağına uzanmasını, sokak
yalılardan ikisinin kayıkhanelerini, kendisine kapısının dışında boklcm iye' başlamışlardır
■ e k i l yapan b ir foku canlı olarak tu taM - «Kayıkhanenin içi ziyade karanlık oldu­
■nek için kurulun tuzaklar, gfllUnç suretle ne­ ğundan lütum ıı halinde kutlanılmak iizere ar­
ticelenmişlerdir. kadaşlarından birinin eline mumlu b ir fener
«Sahaflarşeybizldr vakanUvis Esat Efen­ verilerek, artık edada bulunan ve ip başın­
di yalısının altındaki kayıkhanenin. İ t aaei- da bekllyenia vereceği kumandaya intişar
« d en tada karaya doğru uzunluğu olduğu ederler.
g*W. yanındaki aralık sokağındı da müstakil «Pek yatağına girip sükftnot bulduğun#
kapısı vardır. Valıda kış bekçisi olan adam. kanaat getiren odadaki balıkçı kapu kaııadınuı

n / g r o u p / m e r a k e d iy o r u m
A tu c g n s — 1S İ4 — laT A incL

lpW jtpjrerertrt* K* l *~-itıi.rrr itOtnaan AVIBETXEK — tıtaB bntoa kfiıhi r t , U -


orrfaiüer teiüakle kayıkhaneye « b e n k sfla r argcsuodaa « v a a a g o sa da
İB a tı y«U*ıdrier N‘w j^ra iıçm tarten ( « p n ç t i r bir je rd e y e n en e ^TT1 Kki * 1 -
fcre aataanyı» am O ı taraz, «rica» kurtar - n s b a jn a d i n t e U o i | o lup b e s -aşça
B t t i ( | H ile. lufmnhk’rf,- ü iıiılıle a olan­ h e n de mevkie» ve keee tâkatınca u stâo oi-
ca karrttt ue kaaadı asH ısaja t* bul: balı du|y içia d ir e t edene n e y d a a
aela ütp r«nncf» n Iteskio UrnıUı tileri b a baögl U r m a m fı M ey en» k a n ı ve müf-
tu it kuudaı Umamiyle e tn ia intibak et- red m a h iu h olarak kullanılır «AyıM ttio
aenâi ; j u arabkiarındae ia a n p k m sa ta v* baba; - A yıbettin abı1 > gitıC b n a a da. t a ­
raK fe& i sı fceparaağa taslar Bıı afbedefe kassa U r tfki sofrası m a s a lı 1»e: «B a BU*a-
avajanr. teskafBA eüeti tırnak darbesinden run ^ refS , B inraca bt-ri.TrfSi’.. > (üye iliv* ohı-
} in :,ır.^ R « rtö (m irden atifad* etmek nur; tam pim am akla b e ra b er «nahcnl» e tti­
sttrr. st-f» U o * btttaadoîn U n la tutuJ- niz!» karşılığ ıd ır F en d & r»ebogl» <Turk A r­
İü îis : iseli»;33»n fenerci »enlen ber e o r. g o n » a d lı kitabında «Ayıl» n H m ı k ı |e k -
da «lehlisek Kır. feneri n £a «ola Jeıdırir- liode alıyor ki b a b a ^ k i t h h ib a h l; n s tia -
i t a hani <)Uo harca a ; s ; m « asen km k muSıi-
a la ı « s u tia n ıÇif- Rİrrrck şu a m a bemea
m b h o m *« etrafı B fri U r karznliiın isti- AVfCI ç r vG E N E U E a — B uyökfeltirde
U n u sebep <üar artık görünm ez olmu} sim ila n la a tketl 1950
.P rim» m â â a fu u ıi* uğratanlar, etrafın d en i » yana te k ra r ortaya çık rü glar n gaayet
birdenbire Urardı£iOi g â n o rie n r* içlerin­ ibtidal bıisfirleri gösterm eye başiam ^iards-
den b i r a * <k o u n d a a o * 3 fery .d ı bepsi- V aaletef fstanbulun yeni ıe 9 0 n le r taibakaa
ma cesaretini fa rilin d e n , kendilerini fokun tarafından da rağb et görm ekledirler. Senned
sarmtuıdea îo ıu rJtiİB ie k Km n a s ^ lerfc ve M uhtar A h u , İstanb ul A u ik lo p e d iâ n e yerdi­
td u t kapugua scg eîerâi yerinde» kopanr- ği notlarda ;m ü a n ja n y o n
u a u d iftn iuîirU r. Ve (ok d a utsan eline <1906 Me$rutlyetinin ilinim kadar İs­
M â ; i i i İ M t o t n t i tas- zam an h a lta te ^ ıir tanbul sokaklarında, sayfiyelerde, yanlans-
• M a e k n n b y j e s a i k a n olm aktan k m toiur. d». ayı, aynım baransa uw<"<; demir bil-
• K n f i â ı ^ t B t i | e bais o t a a t a k t a kamu am iri eSerinde; tib s (iagene iefici
■ t e a b g a a d e û a e ta c k u ita n lotam . Mek­ çala yayık yayık türküyü toîtara tuttu-
tepçe AB B tfio »»hm ıfaH kayıkhaneyi y ı- ra dolaşırlardı. Kırk parafa, altnuj paraya
U k yeri haberi alınm an t e n s e , t a ­ ayıyı oynatırlar, jabul «fa etrtAakflerdec
r a n ta ık a tö rtâ hir ta ıa k fam rim ra m uta­ onar para parsa toplarlardı.
tta «Ebr. Artık banda muvaffakiyetin yüz­
B u n ilr lim it. A dapazarı U n fla n ırf a a
de y ft Olacağına M m rfm m p
gelip ç e rte k a ra n göçebe çingenelerden, ya­
«Fokan yatak ittihaz ettiği m aluldeki
h u t d a ü skü darda S elim sad a. BOyûkdere ça­
ta n la rın attın» b e lis in * yerltfUH lecek
yırında ;eneke evlerde b an n aıd ard an çıkardı
alın tir im alın . b et atlı kal kılıçbalı£ı abı­
nın <Un köyesiâe b a lla n m a olan h alatlan. «Koca, n rtg ı k a b ^ lrra k a l c |t n , ayıyı Od
y a tır t oian tavanda ito u olunacak makara ayak üstünde zıp n p r^ ıU u rlar. «Oyna kar»
lardajı doiaftınp foku yakan kaldırm aktan ogUn» sayhalarını basa basa «O flan fariuso
İbarettir, da sallama, nafile beobn ifiıı a^lıffla» kabc-
•Bu tuzak da e n e tti gibi ta te njnval. Itnden tü rk öleri avaz araz basarfardL Sonra
Uiife: itini Hmij n de netice» alınamamış 3viya güya U n ta k litle r de y a p tm ria r; — Ye­
tır. Çinki leaiiBtleıı terfi edilen fokun a*'.T- ni gelin tıaıranıda n a n l otatur? dedi a d ayı
h|k *e tıraaklariyle ticânden nuusft] aflara yüzünü eliyle kapatır; — K ocakarı kaynana­
) apu£ htıar ıı«lkeaode büyük Ur delik lara nasıl k u ar? denilince- hom ur bonutr to -
Hdnm v e bu delikten * niıe düfen fok. Ur munSanır. Oyun tritukten sonra kırk para da­
daha buralarda yatakhane tutam ak azmiy­ ha eeriünce a n o m p ayı ile güredir, ekse­
se kaçmış ve araların t c n ı t s i de kunak- riya yenilirdi •
lanada k ıta m a > Bûyfik muharrir O m » Cemal ıt»ff>ı»
8 lU : Kırrt&L » » t a n da. »Ifne» fabeaerlariaıles Çan».
h ttp ://groups.goog Ie.c
p
I « .« a n u m ıts l — IM S - A y ıc ı c l » > c E t e >

I neleri
neler» romanını
rom anında U t m civarındaki göçe- «Orta y113lı göçebe kadın sevinçle İ n
ı^Uı>r(M
Mlıerdcn hafteMİ
bahsederken fu n lım yarıyor: girdi:
« A n ın A llahım , b u ra sı W i*bütün hafka — H ay y afasın benim yedi b e tim , gözü
bir ilem Mi- Ben ö m rüm de bu k a d ar çok gehHun, gördün mil IjU . b&ylc alm alı! Biri
çingene çadırını ve bu k a d a r çok çingene çalınalı, b ir söylem rll. b iri oynam alı ve btiy-
ta la b slıl1 b ir a rad a g itm em iştin ). B uradaki Icccsine in san lar b irbirin e kaynam ak. . Y ok­
çukurda Karşı karşıya vc takım takım kurul- sam , siz kerizci, biz harm ancı, yok bilm em
İtiUf belki k ırk b e j elH çaıiır ve bu çad ırların öteki u k a ra c ı, beriki sepetçi, tarakçı, değir
etrafında karınca gibi kaynayan İrili u lak lı menci diye düşersek karşılık lı zırıltıya, I».
yüzlerce çingene vardı. B ir ta ra fta s e p e tti­ rıltıya, m arazaya., k açar o zam an bu y a p ­
ler. bir tarafta kalpazan ded ik leri d em irci­ m anın keyfi! ila gfireylm seni, benim ad ı yedi
ler. ta n k ç ıla r, değ irm enciler, b ir ta ra fta belâ, g o lle ri « e h li civan kısım , ELom Aga
ayıcılar, şeb ek tiler, iskem le kuklacılar. gişirsin tu lu m u , bu laşsın koca oğlanı zıplat­
Kazikhbagda geçen b ir sahneyi de şöyle m aya . S en â e başlayasın onunla İnçlikte te ­
naklediyor: fi tın g ırd atm ay a ...
«A rtık gece olgunlaşm ış, önüm üzdeki Ed- — H a başlıyoruz!
hem'in g etirdiği koskoca kalaylı b a k ır te p ­ «Em ine g ü lm ekten katılarak-.
siye benzlyen ay tepem ize yaklaşm ıştı. E d - — Ah anacığım , b ir yaşım a daha girdim .
hem birden çad ırlara d o ğru fırla d ı.. D ünyada h e r şey aklım a g elird i de, te fle ayı
— N ereye Edhem ? oynatm ak gelm ezdi.
— S ıra lıd ır ta m ... G etireyim hizim ko­ — ö ğ re n o n u (la, b u lu n su n çantanda!
ca oğlanı da b ir azıcık ta böylece eğlenelim .' — Şiııci çad ırd a m inik şo p arlar uyum ak­
«Ve biraz so nra E dhem , yedeğinde t a f ­ ta o lan b û îm k a n gö rm esin sen i bu k ılık la
ta bir yerden em anet alm ış olduğu koskoca karsım da..
bir ayı, kolunda tulum ve y an u ıd a eli defli Emine:
bir delikanlı ile yanım ıza geldi. E m in e ayıyı — G Srse n e olur?
görünce ağlam ayı, sızlam ayı, i ; çekm eyi unut- — N e olacak, k ısk an ır seni b en den, alır
tu ve kalktı, delik an ­ elin e şun un şu ra sın d a n b ir süp ürge s a p ı.
lılım elin d en d e fi ka­ «Emine;
p arak : — A m an, o fena!
— Siz, dedi, ko­ — Am m a, korkm a sen, san a yapmaz bir
c a oğlanı o ynatırken şeycik. bana çalar sopayı!
onu ben çalayım! — B e E lem , b ıra k gevezeliği gayrı, bu­
laş oıarefetine!
«Edhem, son bir öksürükten sonra
koltuğundaki sopa ile ayının sırtuıı ok-
{lyarak tulum la şu şarkıyı tutturdu:
F e lek bana n e le r e tti
Bu uunçllgim ektea gitti!
Bu iru ra k can» yetil
Bende tak a t mâk&t bitUl

«Eâhem in çok güzel çaldığı tulum a


Em ine, hem a f a ile iştirâ k ediyor, hem
defle pek enfes b ir tem po tutuyor; öteki
S ulukuletilet de el çırparak, zaten ken­
dilerinin çok sevip çok söyledikleri bu
türk üy ü şim di hep b ir ağtsda/ı söylüyor­
du. Şim di o iri gövdesini bu makama
uydurarak iki ayuğmm ü n ü n d e .sağa so­
Ayıcı çlogc» Upi la gerdan kıran koca oğlanın da keyfine
tteıln t: Karftopalo fotegrftfUnndvn Ayhan eli ila) son yok idi,

:om/group/merakediyorum
İSTA N B U 1,
AYIMKACI — ISSfl —

Mübarek ı> kadar keyifleniyor. nemleni­ Seyı-lçln Wmi HaydurpM


Bir de b\r taht» mArl «Ira*
yordu ki. ortalığı gliııdüz giM yapan bu uy IfeffîU K0[ y^bBT»! &«i
aydınlığında yüzüne dikkatle bakılınca âdeta Buyruğun İlmiş « ifrit el?»r
keyfinden gülUmsedfjj) seziliyordu. Zavallı Anın ırılındpU muyınana jm k r
hayvan, ömründe ilk defa fol kadar ahenk Hir knT»i pohtnıi!; efrntflm h<!dt
İçinde oynuyordu. Şfmdiya kurtar mahalli) a ra­ flcldl «J d a lre rr «lef elde
Uemau ol İy u «ilil ç J n jJ n t
larında, !m toprak içinde yainn ayıcının tu­ (Tpy nftnlar! dlynrek yarfloe
lumu ve unun yanında geaen hir kayış surat­ Bitkindi hflrr tırd a v lw İle
lının çatlak sesinden ba^ka lihonk liııynıayan Aya nynnlU o ÂRimt Ilı"
■babayani nyıcı+c, bu gece böyle, İstanbulun rü m Jrtn it eyleıllk um tahfcir
tın güzel yerleri ntlen biriııdo, bol ay ışığı al­ VİrllUb rtcf'ineı bir k at m > 0 |ir
tında, gürel sasU üç dürt kadının sfiyledlğl Fazıl Enderun! nin bu Kıtali ismatl Ay-
şarkı llo nasıl keyiflenmez, nasıl coşmazdı? vansaray çingclerindendir. Evliya Çelebi de
Hele btraz sonra bu Shenge, Kür Audon ke­ nyıct çingeneleri Balatia oturur göstermekte­
manı İle, lâvtacı Litmtııı tâvtası il<j va Baba­ dir. Yaladıkları devirler arasında lıir »sır.
can Şahin Aga ila zurnası İle karışınca ayı dan fazla bir zaman bulunan şairin de seyya­
büsbütün coştu, kendinden mçU, aşka geldi, hın da çingeneler üzerinde hurda tetkikler
iki aya|ı üstünde lallı lallı homurtularım art­ yapmış oldukları aSylenemen. Osman Cemal
tırdı, ve bir kerte geldi ki, <ı seksen doksan Kaygılı merhum ise, çingeneleri çok yakın­
okkalık knca oğlan, genlılnden, baygın bir dan tanımış, ro m a n ın yazmak için uzun müd­
nâra savurarak Erthemin üzerine atlayıp onun det onların arasında yaşamıştı; çingeneleri
yüzünü güzünü yalamağa başladı, Arlık, Ka- şehirli ve göçebe olarak ikiye ayıran bu bü­
sikli bağıla kopan kahkahalar, tS Okmcydanın- yük m uharrir; ayıcıları göçebe çingeneler
dan duyulacak bir hal almıştı». arasında gösterir, ki son zam anlara kadar
İstanbulun ayıcı çingeneleri hakkın­ ayaklarına yemeni, çarık giyerler, yazın ekse­
da en eski kayıtlardan blı-ı İse Evliya Çelebi­ riya yalın ayak dolaşırlar, p otu rlu , belleri ku­
nin »mimlinden çıkmıştır; biiyük seyyah ve şaklı, keçe külah iizerine kiril lü lb ead sarıklı
muharrir. Dördüncü Murad zamanındaki es­ idiler; şe h ir çingeneleri ise, se tre pantolon,
naf alayını tasvir ederken söyle yazıyor: kundura, başlarına (es giyerlerdi, ki Büyük-
«Esnafı ayıciyan — Bunlar pirsiz tabii­ şehrin nam lı piyasa sazende ve hanendeleri ile
lerdir. Cümlesi Sultan Balatşah m ahallesinde köçek oğlan ları bu ikinci sınıftan, Sulukule
tikindirler. Avcubagüara mensub oldukların­ ve Lonca çingenelerinden çıkar.
dan alaya gelirler. Yetmiş kadar olub K ar­ H icivleri ve ta rih le ri Ue m eşhur Sttrurt de
yağdı. AvAre Doracan, Bin bereket, Banı oğ­ bir ayıcı çingenenin yeni aldığı bir şebek için
lu, Sürûoğlıı nâm çingeneler ayılarını (eke­ şu tarih k ıt’asını sB ylem işti:
rek sopa ve daire İle ayıbım a:
Seyri K ogıdıniH le U r kıbtil gMI m »
Seni d ıirfa a tuttular Dtinkü gön ıM u n d r jû p<uıac (şebek) sin eyledi y ii
Ayı diye oynılUUr ttıııc ılm f a s l a ta m ım dL ben d id in tarih in i
Hag(cde dfllsb düner •Ayucu (İncene «Inu? I» r jfb e k , m eyim in Udk
S*o * • dön d r KtHttaler Hicri 1207 fM ilM i 1792-1193)
gibi mühmel Kıtlar söyllyerek Alaykiişkü di­ AY1NKACI — İstanbul argosunda tütün
binden ubur ederler», kaçakçısı.
OnsekUlnci asır sonunun şairi Rnderuıılu B ib i.: P. D eveioilu, T ürk argoıu: M.Z, P a taiın ,
Pazılın ^ e f te r - i A$k-> in ita da bir ayıcı çin­ T *rlh Deyimleri v e Terim leri.
gene portresi vardır. Gençliğimi* güzelliği ile AYI PAVURYASI — Aaıl pavuryadan
İstanbulun eşsiz büyük şöhretlerinden olan farkı, vücudunun i y i tüyüne benziyan bir ta ­
köçek Kıblı İsmail. iisn-U ânı geçib solunca. kını tüylerle örtülü elmasıdır; sırtı pek kub­
i$t ayı oynatmağa döller: beli. vücutça asıl pavuryadan anicik ufak,
fiiintU nl «lilbrfi IHI mthcAr kıskaçlarının ucu kırmızı m ercan rengindedir.
Acekt «1U «fac litlnıUrûr Kıskaçlarının yanında olan iki çift ayakları
Mr gÜB abbab ilr «Iriım Im ıifl uzun, bunlardan sonra gelen diğer iki çift

http://groups.google.co
«K SlK lO PEM St - 1597 AYİA E F tU tA

AYİA ASAVİRİ AYAZMASI — Çengel


MtyUnde, Çengelköy Caddesinde Bay Abidl-
nin bahçe&indedir Uir lonon Ue örtülmüş bU*
yttk bir saraıçdan İb rettir. 1047 de tono* yı­
kılmış bulunuyordu, kuyunun ağzı da bir taş
kapakla kapatıl mt* îdi. Geride bir el tulum*
banı konulmuş olup «emt halkı «uyundan
faydalanmakta İdi.
H akkı Koktürfc

AYİA ANNA AYAZMASI — Fenerde


Firkcteci Sokağında Panaia kilisesinde; kapı­
dan girince sol tarafa doğru beş basamaklı taş
merdivenle inilir; 3 m etre kadar uzunlukta.
4,5 m etre kadar genişliktedir; tavan kemerli,
zemini çini döşelidir, kapıdan girince solda
A ti f n ır B i ju ı dar bir hleronvima ve linllnde sanat kıymeti
(Berim : B e tte n olmayan b ir İkonosUslon vardır, yine kapıdan
girince karşı duvarın sol tarafında tek mus­
ayıklan k ıtad ır ve ayaklarının ucunda birer
luklu b ir tekne Ue yanındaki hScre içinde
ireri tırnaklan vardır. Taşlık y erlerd e bulu­ yekpare m erm erden oyulmuş krevi b ir tekne
nur, eti asıl pavuryanın e ti k adar Lezzetli de­ bulunm uktadır. Su, hieronvimanın altında bu­
ğildir. Gayet tem bel b ir hayvandır, ininden lunan ağsı kapatılm ış U r kapıdan tulumba ile
katiyen çıkmaz, b u n d a n 'ö tiirli nad ir tu tu lu r
çekilerek bu tekneye doldurulur, oradan da
IB.: Pavurya ve Yengeç). kurşun tt|r horu ile tek m usluklu tekneye akı­
Bil>T.: X. Deveciyim, Balık ve Balıkçılık tılır
AYİA, AYİI, AYİOS — İstanbul je b ri Dikta Giklflrk
ve civarındaki biliün R um O rtodoks kilise­
leriyle ayazmalar, H iristos, Panaia, Analipsis, AYİA EFİMİA AYAZMASI — Beylerbe­
MetamarEosLs, Evangelismos, P ro filli ve Tak- yinde, Burhaniye Mahallesinde, Karaağaç yo­
«lırhe kilise ve y a z m a la rı m üstesna, aztas, lunda bahçenin yanındadır;, yolun altından
azizler ve aziz mânasına gelen bu isim ler a l­ gelen bir demir borudan akan bir sudur.
tında toplanm ıştır. G österilen itinaya rağm en I&47 yılında Beybostanı Sokağında 1 nu­
m arada bağçıvan Dimitriniıı naklettiğine gör-
burada u nutulanlar kendi has isim lerinde ya-
re; suyun geldiği y e r tonoz olup öaü sonradan
ulacaktır. Bu hususta, 1945-1947 y ılla n a ra­
fcabsüşla kapatılm ıştır. 1907 yıllarında üze­
lında Haliç Fenerindeki Rum O rtodoks Pal*
rinde bir tonoz hulunuyorm uş. Ayia Efimia-
rikligine vâki yazılı m üracaatlarım ızın cevap*
nın ikonlzması da kendisinde İmi;.
nz bırakılması, h atalınınız vâki olursa, İstan­ Hakkı Giiktürk
bul Anskilopedisi için çok kuvvetli b ir maze­
rettir. 1948 de sayın bilgin ve avukat Via di- AYİA EFİMİA AYAZMASI — Fenerde,
mir Mirmıroğlu, Türkiye Tiiring ve Otomo­ Camcı çegmesi yokt^u ile Tncebal Sokağı kav­
bil K urum unun b ir toplantısında şifahen vâki şağı klişesinde Makridl Paşamn evinde İdi.
bir müracaatım ızı h ü snü kabul buyurm uş, bizi 1941 de çıkan Patrikhane yangınında bu ev
d e yanm ıştır. 1947 de ayazma tonozdan ibaret
tenvir etm eği ve h a ttâ m ühim m addeleri İs­
U r harSbe halinde idi.
tanbul Ansiklopedisi için bizzat kaleme alm a­
l ı vâdetm ij, vaidlerini m aalesef yerine getir­ » ■ İ h câkttM
memiştir. AYİA EFİMİA AYAZMASI — Haydar-
1959 da genç m ttdekkik Neoklla Sar- paşada, gardan girilince biraz ilerisinde demir
liT iı bizi bu m addeler uzeıinde ciddt tenvi­ yolunun sol tarafına, tramvay yoluna acıtan
rini, blbagg* bazı isim lerin doğru tel&ffuzu demiryolu geçidinin yanıbapna rastlayan
yolunda ikazını şükranla kaydedin. ağaçlıklı yerde id). Suyu olan bir tonozdan
m/group/merakediyorum
a m a g rlu iA — 1538 — invuann.
ibaretti. Haydarpaşa köprüsü yapılırken kal­ bezenmiştir. İncili okum» y e ri soldaki filay».
dırılan toprak molozlar bu yere atılarak « y u ­ tın ın yanındadır, ah şlp . yaldızla bezenmiş
ma toprak altında kalmıştı. oyma ve kabartm a nakışlıdır; despot kUnfeU
Suyu daha asagiiina a ltık bir duvar ünün­ de ayni iU lubtadır. Cem aatın oturm a yerleri
de dem ir b ir boru İle akıtılm akladır k i bu­ num aralı olub, pazar ibâdetleri İçin senelik
nun Kum hastalıklarına şifalı old uju na ina­ kiralanm ıştır
nılır. O rta sahne nartefcsden iki kapu Ue (İri­
U*U» Gtktürk lir; narleksin cephesi cam ekânlıdır. Çan k u ­
AVlA EKFİMİA AYAZMASI — HeybeU- lesi kilisenin sag tarafında olub U r taş yapı-
odada Çamllmam yolunda. Aylos Yeorylos dtr.
m anastırı kilisesinin narteksindedlr. İki m us­ B a k ta M a l a m

luklu m erm er teknesi. 1949 de Nikola Niko- AYİA EK A TERİN İ AYAZMASI — Ka


laidls ta rıfın d an konm uştur. Asıl avntm a m# dıköyünde, CevizUkde Ayia T ıia s kıliseslnde-
nasbrın arka tarafında. deniş! kenarındaki ka­ dir. M ibedin n arteksinde ayne taşı m ermer,
yaların altındadır, üç basamaklı U f m erdiven iki m usluklu m erm erden b ir su hâzinesidir;
İle inilir, iti su ıhılıı iki m etre boyunda yarını önünde ayaklı bir m erm er tekne vardır. Bfa-
metre eninde lıir yerdir, beton yapı d ar ve tratio s, A ngeliki, M iltiadi ve A lcksandra adın­
basık bir dehlizden girilr. İkinci C ihan lia rb i daki hayır sahipleri tarafın dan 1938 senesin­
içinde buraya girilm esi yasak edildiğinden, de y aptırılm ıştır. Ayna taşında Ayia Ekateri-
m anastır kilisesine yukarıda zikredilen tek ne nin yağlı boya b ir ikonu vardır.
konmuştur, ayazmanın suyu bu tekneye mo-
Bu ayazm anın kendi suyu yoktur; Koda
tür İle çekilir. C addesindeki Ayla E k aterlnl ayazmasından
H ı k t ı GöltUirk
saka tenekeleri Ue g etirilerek su hazînesine
AYİA EFİMİA R l'M ORTODOKS K İL İ­ dökülür; ism ini de bu m ünasebetle alm ıştır
SESİ — Kadıköyünde M ühürdar Caddesi ita (19S9).
Yasa Caddesi kavşağındadır; m ııstalil p lin lı. Hakkı G ikttrt
kiremit örtülü çatı Ue kapanım ;, o rta sı kub­ AYİA EKARTERİN't AYAZMASI — Mo­
beli kâgîr yapıdır. Bizans devrinden k aim i; dada, K oçunun gazinosunun altındadır; kapo­
kiliselerden olup zam an Ue tam am en h arap rtan girilince e v v e li iki beton basam ak, sonra
olmuş. 1694 tarihinde K adıköy m etropolhli sağa kıvrılarak b ir taş basam ak m erdiven il*
olan G avril'ln tem in ettiği m üsaade ile ihya inilir; ayazm a, sü n g er taşın dan b ir tonosun al­
edilmiş. 1830 da R usya'dan toplanm ış iane ile tında olup suyu oldukça d erin d ir; kaya için­
bugünkü şeklinde ta m ir ve tecdld edilm iştir. deki b ir delikten akaoaktadır. M erdivenden
Ortadaki yüksek kasnaktı kubbe d 6 rt fil inince tam karşıda ayazmaya a d u u veren azi-
ayağı üzerine atılm ış dört kem er üstündedir zenin u m boyda güm üşlü b ir ikonu vardır.
Sağdaki kem er musannâ başlıklı İki yekpare Ayazmanın ü stünde vaktiyle ahşap b ir med-
m erm er sütun ile, soldaki kem erde dem ir hali varm ış. 1934 • 193S arasında gazino ya­
potrel İle takviye edilm iştir.
pılırken yıktırılm ış, lıatU tem el kazısında es­
Kubbenin ortası bir pantokrator kompo­ ki bir kilisenin de yapı izlerine rastlanm ış
zisyonu ile te*yln edilmiştir. Zemin m erm erle (1947).
dSşenmiştir. sol tarafla bulunan m erm er ga­ Halikı CttKtrk
leri orta kısımdan başlıkları iyonya Üslûbun­
da d o n yekpare m erm er sütunla ayrılm ıştır; AYİA EVDOKSfYA AYAZMASI — L w -
b u Galeriye orta şahından dört hasamaklı gada, K ttipkasun M ahallesinde, A sker Soka­
m erm er merdivenle çıkılır. ğında m eydanım a h ir y erde yerin alındadır.
B ütün kiliselerde kapıdan girince mUı- M ethalin üzeri, kaba taştan yapılmış d ört al­
rab tarafında bulunan hiemnvtma Ue Ikonos- çak duvar üzerine galvaniz örtülü k tg tr U r
teıion bu kilisede kapıdan girince şaft ta ­ yapıdır. E vveli dürt bozuk kaba taş basamak­
rata konmuştur. lı merdivenle, sonra saga kıvrılan U r dir-
Ahşap olan ikonotssion kapartm a nakış­ selcte yedi taş basamak, fiç adım yürüyünce
larla tezyin edilmiş ve gümüş kaplı Utanlarla tekrar dört taş basamaklı m erdivenle inilir
http ://groups.goog le
iv s iıo o re o is r . ij m ^ - AYİA FOTİNİ
İL _ _
Tavanı SoaoK olup bir tepe penceresi İle ay. AYİA FOTİNİ AYAZMASI — Yejilkey-
flntalılmtytg. Sag duvarda Dıir sol duvarda de. Çamoıü Sokagıodadtr. fCftgir bir binanın
lıir olmak üzere birer m etre boyunda üç böcre altında olup 11/1 kapa numaralı dar bir deh­
gardır. Sol UrafLa 1.5 m etre kadar boyunda lizden geçilerek on taş basamaklı bir merdi­
j^merli ve iki demir kanallı bir tapudan asıl venle inilir. İçerisi karanlık olup küçük bir
jyazdianuı içerisine girilir. Burası 4,30 metre pencereden tştk sum aktadır. Tavam kemerli,
jynlyjiM», 6 ^0 m etre uzunlukta olup tavanı semin! kırm ızı geniş tuğla döşelidir. Sag ta­
tonozdur. Bir tepe penceresi varsa da içerisi ra fla dem ir kapaklı bir kuyu, karşı tarafın
karanlıktır. Solda kapının yanında tulum hah sol köşesinde artan sulan dökmek için çimen­
tir kuyu bulunmaktadır. Sol duvarda 1,40 todan yapılmış bir tekne vardır. Duvarın ke­
metre boyunda, 70 santim genişlikte iki bitere n a rla n mavi çiçekli beyaz çini Ue kaplıdır;
vardır. Sağda kapunun yatımdaki duvara* önünde b ir dolabın üstüne konmuş Ayia Po­
içindeki camlı çerçeve içerisinde Ayia Evdok- tin i'n in b ir tasviri; küçük mumları koymak
siya'nın yajlı boya bir tasviri vardır. için b îr küllü şam dan, duvarlarında azizlerin
panayırı m artın ilk haftası perşem be gü- tasvirleri vardır.
nü yapılır. P an ay ın Paskalyadan dört hafta sonraki
Hakkı Göfclftrk pazar günü yapılır.
Hakkı GtikUrk
AYİA FO TİN t AYAZMASI — Filoıyada
AYİA POTİNİ AYAZMASI — BuytUca-
Kalitaryada Ayazma m evkiindedir. F iloryadan
dada, Ç ııurm eydam Sokağında 39 numaralı
gelindiğine göre a sfalt yolun sag ta ra f m a d ü ­
ev ile 45 num aralı evin a ra m d a bulunan ara­
şer, Bay H aşan ö n ş 'in köşkü yanındadır. D ört
lıkta 41 num aralı evin bahçesi ndedir. Kagir
duvar üzerine k ire m it döşeli ç alı ile örtülm üş
du var üzerine kirem it Srtttltt b ir kulübeden
fcâgff bir binadır; b ir m üddet a sk er işgalinde
ib arettir; tavanı içerden tonostur. İçerisinde
kalmış, bu sırada a h şab döşem e ile ü stün e
kandil ve U r iki ikon vardır. Suyu kaybolmuş­
ahsab bir oda ve odaya çıkm ak iç in b ir ahşab
tu r (1947).
merdiven ilâve edilm iştir. Ayazma, e tra fın ­ ■akta GEktlfk
daki arazi ile b erab er T epehaşı G arajı sahibi
Bay Süleyman A tılır tarafın d an E m lâki Milli- AYİA FOTİNİ AYAZMASI — Yeniküy
yedea satın alınm ış, u fak b ir tam ir ve tadil* yolunda Saray Lokantası bahçesi altındadır.
dan sonra .güzel bir yazlık ev haline sokul­ D ürt çim ento basamaklı m erdivenle İnilir.
muştur. Ayazma, tulum balı b ir kuyudan iba­ 1.65 m etre k adar uzunlukta, 1,70 m etre ge­
rettir; ikonlar ve k an d ille r k a ldırılarak evin nişlikte, 1,85 m etre yükseklikte tavanı tonoz,
mutbağ» olm uştur, znihrab ocağa tahvil e d il­ zem ini çim ento olan yeraltı U r ayazmadır.
miştir. Halk ağzında dolaman b ir rivayete gö­ Kuyunun bulunduğu duvarın üstünde ve aol
tarafta iki hücre vardır, Sol tarafta duvara
re, Bay Süleym anın am elesi tarafın d an k ırı­
dem ir çerçeve içine bağlanmış tahta çerçeve­
larak tahrib edilm iş b ir kitâbe taşında, bu
li Ayia Fotoni’ıiin güm üşlü tasviri, üzerinde
ayazmanın yedi yüz e lli senelik olduğu yazıu
m um lar duran b ir e ta je r bulunm aktadır. Sağ­
İmiş UM ?).'
da kapunun yanında da bir küllii famdan, sol-
lfa k k ı G tktU rk
da duvarda küçük b ir hücre vardır. Tavanın­
da bir y a j kandili asılıdır.
AYİA FO TİN İ AYAZMASI — Arnavud-
köyıuıde D ubaracı Sokağm da, tram vay yobı lUUn Gtfktflrk
kâvuşagmdan girilince az ileride sol tarafta, AYİA FOTİNt AYAZMASI — Büyük-
koşebaşmdaki kalaycı dükkânm ın bulunduğu derede Ç ayırbajı Caddesinde: vapur İskele­
yerde, y er altında idi; yaya kaldırım ı üzerin- sinden gelindiğine göre sag kolda 95 - 97 nu­
deki tnedbalinden üç dört basam ak taş m er­ m aralı iklf*r katlı İki kâgir evin araaınds bu­
diven Ue ton as örtülü b ir yerdi; lunan arsanın sag kösesindedir. Dahilen 3.70
1024 -1925 arasında B elediye tarafınd an top- m etre uzunluğunda, 1,36 m etre genişliğinde,
« k İle doldm ııia ra k kapatılınt| t ır (1947}. 2,25 m etre yüksekliğinde kâgir bir yapıdır.
csuflrfc Tavanı tonoz, zemini malta tafl düvelidir.

.coıjı/group/merakediyorum
AYlA IHİS!
— ısa - m » n tn .

köyün çeşmesine konulmuş, Yine kffyia aju-


na göre adı söylenmeyen bir bızans impara­
torunun knı emzikli İken sütsüz kalmış, bu
ayazmanın suyundan içince memelerine sttt
gelmiş.
■■ta » « M M
AYİA KlitYAKİ AYAZMASI — Am».
nıditdyde, Elçi Sakatındadır. 2.95 m etre ge­
nçlikte, S metre uzunlukta, U ranı tonoı, se­
mini malta taşı döşelidir. Kapu dan girince
kargıda sağda bir adamın eğilerek geçebilece­
ği kadar dar ve basık 13 metre uzunlukta
n rtiU M e d c A jto V «üni < ; « • " karanlık tonos bir dehliz vardır. Dehli­
( M K UlfİM) zin nihayetinde sağda duvarın altuıda de­
rin bir kuyu, önünde b ir delikli taş bulun­
Kapurtan girilince solda (Uerl demir kapakla makladır Kapunun yanında sağda U r m etre
Örtülü bir kuyu, yanında U r delikli t»a bulun­ boyunda m erm er kaide Üzerine bir küllü
makladır. Saf duvarın nihayetinde içerisinde şamdan vardır. Panayırı 7 temmuzda yapılır.
aziz tasvirleri te mumlar bulunan demir par­ HıUa Csktürk
maklıklı bâr hücre vardır Nihayette sağ köşe­
AYİA KİRİAKt AYAZMASI — Kiıeç-
de ta santim boyunda dört köşe bir tutun üze­
bumunda, vapur iskelesinden gelindiğine göre
rine duvar* dayanan bir raf bulımraaktadır,
karsıya çıkan yolun sağ (ara/utda Madam Ma-
umu yananla dlıvann idinde demir kapaklı.
rikanıa bagçcsidln sedl altındadır. Ayazmama
Stililll bir bumbara vardır. Duvarlarında alil­
kapusundan girilince iiç basamak taş merdi­
lerin tasvirim, tavanında iki kandil asılıdır.
venle inilir; 3,2b m ?ire eninde, 2,30 m etre
Ahgıp bir kapusu ve kapusımtlâ tahta btr par­
boyunda r e 2,25 m etre yükseldiğinde bir yer­
maklık, kapunun üzerinde demir parmaklık­
lı bir pencere vardır. dir, üstü tonoz, zemini çimentodur. Suyun bu­
HlUu Gİttüı* lunduğu yer kapunun karşısına gelen duvar­
da. ağza 1 m ette yükseklikte b îr tonozdur, di­
AYİA İRİN) AYAZMASI — Maltepe il» be doğru daralır; ayni duvarda kaynak ye­
Kartal arasında Cevizliktedir. Maltepeden ge­ rinin yanında Lkl hücre vardır, birinde adak
lindiğine güre demiryolunun sağ la rafına dü­ mumlan yakılır, öbüründe de mum kutusu
şer; tepenin e te tindedir, 1947 de yanı başın­ durm aktadır (1M8J.
d ı bir çınar vardı; yer altuıda bir metreye n«ata oskttık
yak® genişlikte uzun bir tonozdur, yutanda­
ki tarihte içinde bir adam boyundan fazla £U AYİA KlitYAKİ AYAZMASI — Paşa-
batmıyordu. bahçede, Kayabaşı Sokağı ile Tombala Sokağı
>lU l GUlttrk armuda Mustafa Kemal parkı altındadır.
(Ağaçlarla gölgelenmiş ve ortasında serasker
AYtA İRİNİ AYAZMASI — Peodlkde. HusUfapaşa çeşmesi bulunan bu park, iki
Pendik ile Kocaeli Vilâyetinin Adınlı KSytt yanındaki sokaku bulunan iki kahve tarafın­
sınırında Memeli Ayaîma mevkiindedir. De­ dan açık hava kahvesi haline getirilmiştir),
mir vc taı Köprülerin gol tarafındaki ar&ıi- ö n cephesi k lg ir tuh- duvar olup çukurdadır,
den gidilir; Pendik'den yürüyüşe göre üstü alçak bir duvar olarak kaba taştan yapıl­
1-1,8 saatlik mesafededir. Bir incir ağa­
mış ve inerini çimen bürüm üştür. Methali 3
cının yanında, tahlezaemin, lisltt tonoz Ue itr-
metre kadar genişlikte. 7 m etre uzunlukta,
tlilli bir yoldan gelen bir sudur; lonot çok­
tavanı tonoı, semini m alta taşı dSşeiidir. Ka-
muş. harab olmuştur.
pudan girilince karşıda, sağda I.» m etre ka­
Köylüniın rivUyetine *&*« <Wh» Karide dar yükseklikte. 8.00 m etre usıınlukU h ir İa­
bir saray Harabesi varmış taçları kaldırılarak şenin ancak geçebileceği kadar dar, semini
id kalmamış, bu arada yazılı Ur mermer de malta taşı ditşell ton™ bir yoldan geçilerek

ht+p://groups.google.
' yşfKL1 j __ j r j | __
------ 1 “ -------------------------------- — ----------------------------------- AYİA EİKYAKI

bir basamak çıktıktan sonra 1.70 m etre uzun­


lukta olan yerin ötesinde 72 santim yüksek­
likte tuğla bîr setin arkasında derin ve uiun
bir su bulunm aktadır Paşa bahçeli B erber
t i î g ^ *
Koço Karacoputo'nun anlattığına göre: Bun­
d u kırk sene evvel 12 yadlarında bulunduğu "f
liralarda çıkan b ir kolera hastalığı esnasında -‘î
bsrMİa bulunan su boşaltılmış ve bu sıralarda
tam ını gezmiş, suyun bulnduğu yer iki kısım K u tn k jp d a Ayia Klryaki KİUtesl
ûmi ibaret olup birinci kısım yüz m etre kadar (Rdltt: Hâ^n)
muslukta, tavan tonoz, zemini m alla taşı dö-
yada. Tarabyaderesi sokanından ve bahçeler
Seli iniş: ikinci kısmı bir kesm e setin arka­
arasından glditir. Bahçelerle bezenmiş bir vl-
sında 15 - 20 m etre kadar uzunlukta olup su
diılc büyük çınar ağacının dibinde, dört du­
buradan kaynamakta imiş. Methale e irilince var üzerine kirem it örtülü küçük btr yapıdır.
» t tarafta bir musluklu tekne bulunmakta Tavam ahşab, zemin malta laşı döşeli, kaplı­
t o Karşı duvarda solda yere dayanan (e r dan girince sol tarafla dipte, bir ruvak altın­
Mvıler içinde azizlerin tasvirleri vardır. Ka da derin bir kuyu vardır, kuyunun ağzında
PWnm dışında sağdaki Üçüncü Muştala çej etrafı çiçek kabartmalı m ermer bir bilezik
nesinin suyu da ayazmadan gelmektedir; Çeş­ vardır, önünde de ayaklı bir mermer tekne
menin İnfa tarihi Hicri 1177 (M. 1763) dir. bulunmaktadır. Kapudan girildiğine güre, sol
"yaasâoifl panayırı 7 temmuzda yapılıf. duvrada mermer üzerine i-abartms Mr Ayli
H tklu &#kWrk Klryaki tasviri vardır.
Uıfaa Göktftri
AVİA KİRYAKİ AYAZMASI — Tarab-

om/group/merakediyorum
AYlA K IR Y M İt — 1542 — IS T A K tU L

AYİA KIRVAKİ HIM I1KTOIMİKS Kl Kapudan girilince »af tarafta agn y».
LİSKsi — Kumkapıdn Kariırgalinıanı Cadde- rım metre genişlikte içi su dolu uzun bir
nnriedir; bir kapusu dn ÇmîırtiBtımprfçe-leM tondu bulunmaktadır. Kışın bu ayazmayı aa
sokagmdadır. IttHB de inşa (idilmiş kûglr bir basar, içine girilenler. Panayırı 17 temımn-
yapı olup Beyoglunda Aynalı AyiC /i <Jj yapılır.
Kratantiııos. Taksini vc K.'îrlıkû' imdeki Ayia Hakkı (Mkllırk
Triyas kiliselerine müşabih, tırla kısmı yiik- AYİA MARİNA AYAZMASI — Tarab-
Mk bir vali ile örtülü iki larafınıla U(i büyük yada, Şakı sokağından gidilir; sol kolda K*
çan kulesi varılır. tçlndo Aylos Vasllios adına laycınurl Sokağında Koço'nun bahçesi ttniiıs-
bir ayaıraa vardır. Kilisenin vakfından 1890 dedlr. Dört duvor üzerine kirem it örtülü OJ
da yanıtı,ı bir ite Rtıııı ilkokulu yapılmıştır. m etre kadar eninde İki m etre kadar boyun­
HaUu UiiMItrk
da kagir bir kulübedir. Ön cephesinde iki kü-
AYİA KİHVAKİ H l.ll ORTODOKS Kt- çUk penceresi ve iki kanallı kapusu vardır.
LİSUSİ VAK*ASI tKumkapudsI — 1908 dc
Türkiyede ikine! mebus seçiminde, arlık nesli
tükenmiş olması gereken Rum pııiiktıryalart-
nın çirkin tıtr vak'ssıdır ki. o sırada «Yeni
Edirne» gaatfesinm isloııbul muhabiri bulu­
nun A. Safvet Bey tararından gazetesine gön­
derilen bir mektupla çil satırlarla tesbit edil­
miştir:
«İntihabat münasebetiyle Kumkapudaki
Ayia Kiryalti kilisesi UeyeÛ Harbiye Nezare­
tinden mızıka gönderilmesini rica etmişler.
Nezaretten arzulan is 'af olunmuş. Halbuki
maatteessüf kiliseye gelen muhterem asker­
lerimiz müeteınlin tararından:, Okso! nidaln-
rivls k.ırjılanııııjtiir Karilni kiram, size Ati­ TanhyiKİa t ı b M arina Ayazması

na’nın, mehdi medeniyet alan hükümeti muu- (ftnim: Hâlim)


karfzasuıın bugünkü evlâtlarını takdim ile
Tavan ahşab, zem ini la? döşelidir. Kapudan
kesbt şeref eylerim’»
girilince sağ köşede kapunun yanında aju
AYİA MAKİNA AYAZMASI — Boğazi- ta h ta kapakla ö rtülü b ir kuyu ve ter tekne,
çinde Çengelköyiinde K uleli t'addesindedir, sağ d u ra n la iki d a r höcre bulunmaktadır. Bîr
bir tepenin eteğinde, içi topjak ve ta} ile dol­ masa ve b ir yağ kandili vardır. Kapının üs­
muş harap ve küçük bir tonozdan ibarettir. tünde 1916 L&rüıi yazılır. K arşı duvarda aziz­
1947 de uzun zamandanberl m etrûk bir halde lerin tasvirleri bulunm aktadır.
idi. Bu ayazmanın biraz ilerisinde, gayet dar Hakkı C tttiir t
ve basık bir an yolu bulunmaktadır.
Hakkı Göktürk AYİA MARİNA AYAZMASI — Fener
de. M ürselpaşa Caddesindedir. Vapur iıkelesi
AYlA HARİKA AYAZMASI — Boğazi- istikam el iaden geliaec sağ tarafta biraı Ho-
çinde tstfnyede, ikinci köprüyü geçince latin- ride Tekel Yaprak Tütün Bakımevlnin JS”1
ye deresinin sol başında Utinye değirmeni başında, sabun im alâthanesi olarak kuüans-
rokjjm da i kapu numaralı ayazma bahçesi­ lön eski bir bizans yapısının altılıdadır, tkl
nin içerisindedir. Adi Hıktan yapılımı, üzeri dem ir kanatlı kapusu ve parmaklıklı, denür
toprak k&gir bir yapıdır. Kaputu üstündeki kanatlı bir penceresi saç bir levha ile kapa­
ruuK'a kıubede su satırlar yazılıdır: tılmıştır. İki üç taş basamaklı merdivenle
«Sakızda Ollmbos köyünde V orji Salya­ inilir ve içerisinde bir kuyu bulunmaktadır-
lı ve ailesi tarafındın teyidi hatırası için iş­ ao • 25 sene evvel ziyaret ed ilird i Simdi met-
bu Ayla Marina namiyle mâruf ayrışma inşa rftktiir.
edildi U«Zt)>. Hakkı «U âlıfc

http://groups.google.ee
AHSIKLOPCSİSİ — 1543 — AYİA PABAgfCEVİ

AYİA PARASKtVl AYAZMASI__Ana Id liM Kimledir; (B : Pvttiya klUsesl) n*f*


dolulnsan Kanlıca arasında körfoıdcttir. Ana- teksin sol taralındadır. Tavan» ahyap. zeml&l
dohıhisarmdan gelindiğine (üre körfezi dö­ mermer dtfyelldir. I(«risinde afin yekpare
nerken a | t d iım a n l a yolundun iki ytiz UlUn oyuimuf bir kuyu olup üzerinde mer*
adım kadar yürüyünce s a t kolda çnyına ge­ nıer kapak «ardır Yanuıda 104$ de yapılımı
risinde bir ıhlam ur ağacının yanındadır. ci­ mermerlerden dar. uaun tekneli taç mual&k-
varında Ayios Pandeieimun adına tahsis olun lu ve üç bakır tatlı bir «eşme vardır. Dava-
mug bir ayazma daha vardır Bir tonos mah nnda 1945 <le yapılımı ıncrrtıer pt&ka üzeri­
zen, yedi metre kadar uznnlugunda b ir dehliz ne konulmuş çerçevesi brom, gtimUftle iflen<
ve dehlizin nihayetimle iki delikli hir kaya mi) Ayia Paraskevl'nin bir tasviri vardır.
parkası vardır. 1948 de suyu çekilmiş, harap Halkın İtikadına göre bu ayatmanın «uyu
hir halde idi. «»nar" göz ağrılarımı şUa İmiş, Panayırı her yıl 26
Temmuzda yapılır.
AVIA PARASKF.V'İ AYAZMASI — AT-
UaUtı Gektlrk
navudköytlndc Satı* Meydaniyle Kamacı So­
kağı kavşağı köşesinde büyük kilisenin karşı AYİA PARASKEVİ AYAZMASI — Bej
Ü resinde, yer altındadır Methali yaya kai- kozda Gumügsuyu yolunda, Shell kumpanya­
liırunı Ustilndc ve dem ir tnr kapakla kapan­ sının ününde îdi. 1921-1922 arasında yıktırı­
mıştır; yüksek ve bocuk dört basamak taş larak yeri yola alınmıştır.
m erdivenle inilir. D uvarları ta} ve tuğla, tava­ Hakkı Gükuiıit
nı tuğla tonos, iki m etre boyunda bir m etre
eninde bir yerdir, içinde geniş ağızlı ve de­ AVİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Bey­
lerbeyinde, Kilplüee mahallesinde Ayazma
rin bir kuyu vardır- tfe trû k ayazm alardandır.
Sahtesindedir. Beylerbeyi Caddesiyle Eski
Suyu, kilisenin itin de bulunan ve aynı ismi
Çınar Sokanından gidilir. Vapıır iskelesinden
taşıyan diğer ayazmaya alınır,
UaUtı Gtikttirk yarım saatlik yoldur.
Bahçenin ortasında bir akar çekmeden
AVİA PARASKEVt AYAZMASI — Ar- ibarettir. Su, dem ir bir boru tle gelmekledir,
navudktiyünde Satış Meydanında büyük kili­ yanları kaba taşla örülmüştür, önünden btr
senin avlusundadır. Dört duvar üzerinde ki­ keçi yolu geçer. Akan su bej metre kadar İle­
remit örtülü btr yapıdan ibaret olup 9 m etre ride bahçenin içerisinde beton bir tıavuiı dö­
gerililiğinde bir m ethalden 6 basamak tas külür.
merdivenle inilir. 1939 da m ütevelli heyeti UnkJu GBkttfk
tarafından konulan İki musluklu m erm er
tekneye su, (istii tonoz örtülü bir sarnıçtan AYİA PARASKEVt AYAZMASI — BU-
el tulumbası ile çekilir kİ sarnıçtaki su da yu­ yükderede, vapurdan çıkıldığına güre Sarı­
karıda adı geçen ve aynı kiUsenln karşısın­ yer istikametinde Danlçmend Sokağında Ayia
da bulunan d ije r bir ayazmadan gelir ve bu
ayazma aynı ismi taşır.
Hakkı «Mttürk

AYtA PARASKEVt AYAZMASI — Bal-


taliroanındadır, korunun yanındaki k eti yo­
lundan gidilir, vâdide, kenarından bir derecik
Keçen bir bahçededir. Küçük b ir tonoz höcre-
'îen ibaret olup içine tek m usluklu bir t i '
manto hazne yapılarak çeşmeye kalbedilmîç,
üzerine de * 2 3 -4 - 1989 Mehmet» tarih ve
ismini tajıyan bir yazı oyulmagtar.
Hakkı CUHlrk

AVİA PARASKEVİ AYAZMASI — Be- Cttytltıdffrrtta Ayl* Fmakfevt Ajuibuv


jiktajta, çıragan Caddesi üzerinde Panaiya (Retim; lliıfnı)

»m/group/merakediyorum
ÎSTANBCT,
AYU PM M K EV t _ 1544 —

AYİA PAB-VSKEVf A TA Z M A SI — Kar.


parıskevi kilisesi avlusundadır (B .: Ayla Pa-
lalda, v ap u r iskelesi k a rşısın d a idi, tu ğ la ya.
mskevf kilisesi) üç m etre uzunlukta tavanı to­
noz olan b ir m ethalden geçilerek ondoktıı ta} pı b ir tono s İdi. 1939 -1 9 4 0 arasım da çatla­
hasam ıklı bir merdivenle sağ tara Ta döne­ mış, tehlikeli g ö rü le re k İ M İ - 1942 arasın
meçli olarak inilir, evveli b ir m etre eninde da ta}Ia d o ld u ru larak k ap atılm ış, yor altın­
re boyunda olan bir y e r geçilerek b ir basa­ d a kalm ıştır.
mak (ncfflrten sonra sağa kıvrılan b ir dirsek­ Hakkı bSkUrk
le iki basansak daha inilir; ayazma karanlık A Y tA PA K ASKEVİ AYAZM ASI — Ktl-
olup U ranı İd ad i, zem ini malı* fayı döşelidir. çiifcnıdn. ü îk ö p riiy ü fe c in c e sol ta rttı d&
bir m etre cninde, bir buçuk m etro uzunluğun- nen a rab a y o lu ndan b e ; d ak ik alık m esafede
d*Sır; ûJiayetîe dem ir parm aklık içerisine yol üzerinde M usanın b ahçesi y a n ıo d a iti
aluuni! bir kuyu bulunm aktadır, D uvarında çm ar ağacın ın di b in dedir. T o p rak altında
m erm er Özerine Ayia Paraskevlnüı b ir tasviri cephesi k ab a ta fta n y apıtm ış, 1,88 m etre
vardır. u zun lu kta b ir tonoz m sh ald ir. Sol duvarda
B a tk ı G öktürk k üçü k b ir b ö cre v a rd ır. K a p ıd an g irin ce k a r
ftd a b ir m e tre k a d a r g e n işlik te ve uzunlukta
AVİA PARASKEVt AYAZMASI — BU-
bir tonoz kuyu Olup suyu kargıdaki kavaktık
yûkadada. Lonca S o k u m d ad ır. 28 num aralı
a ra sın d a n g e lm e k te d ir K uy uya d o lan s u la rd a
fl/ıii tabla havaleli b ir arsanın içerisinde,
ö n ta ra fta lu r yo l vaaıtasiy le b ah çey e akmak­
ağzı yekpare ta ; bilezikli b ir kuyudan ib a­
ta d ır.
rettir. Oofki seneden beri m etrûk Mr haldedir
Hakkı Göktürk
IİM7).
Hakka Gtfklârk A Y İA PA K A SK EV İ A Y A ZM ASI — Ku
n ıç e şm e d e , A yios D im îtrio s R um O rtodoks
AYİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Bü-
kilisesi mütevellilerinden Bay Y ani Derlet-
yüludarta. Ayioas Nikolaos m anastırında k i­
o jlu 'm ın sö y led iğin e g ö re . K u ru ç e şm e Cadde,
lisenin yanındadır. K agir duvar üzerine ki­
sin d e (tram vay yolu) vid alı e v le rd e 3S sayılı
rem it örtülü b ir yapıdır. Ayazma, kilisenin
arka duvarında olduğundan içerisi yarım
kavis (eklindedir. 2 X 4 m etre g enişlik te olup,
im in i taş düvelidir. Sağ d uvarı boyunca b ir
set vardır. Setin Ö terinde birkaç ik o n bulun­
makladır. Suyu kaybolm uştur.
[tıkJu Göktiiri

A Y U PAKASKEVİ AYAZMASI — Ka-


dıköyde, Yasa Caddesinde, Tavus Sokağı ka­
nm ağından girilince sol ta ra fta 13 num aralı
kâgir binanın altındadır. D ört basam ak (aş
merdivenle inilir, bir kuyudan ib aret olnp adı
lesbit edilemiyen m ülk sahibi tarafın d an 1939
danberi kapatılm ış bulunm aktadır (1947).
Hakkı GiMlrk
AVİA PARASKEVt AYAZMASI — Ka- Küçukçekmccfde A>h Patnıkev! A vara»
dıkSyûnde, M ühürdar v e Y asa C addeleri ka- <«<afal: İUffat)
vuıağmda Ayia Elfim ia kiiisesm dedir, n ar-
teksin sol tarafında, seyyar, b e j m usluklu binanın altın d ad ır. İfin d e b ir kuyu bulunan
madeni U r su deposundan ibarettir; suyu b ir tonozdan ib a re ttir ve m e trû k tiir. Gerilme­
Modadaki Ayia E katerini ayazm asından ge­ sine gidildiğinde (1948) m ü lk sah ib i tarafın­
tirilir ve bu depoya dualar okunarak boşaltı­ d an böyle b îr ayazm a olm adığı söylenin i} ve
lır. Panayırı 26 Tem m uidadır. açılm am ıştır.
Hakkı Göktürk Uıkkj GiklUl
ht+p: //groups.goog le.co
AN3İJCL0FEE>tSt - 1545 — AYİA PAJUSKEVf

AYİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Ktt-


çofcçtkırtccdc. ÂJctfbey «aitl Kıragtfzyan çift
Uginde İdi. ki bulunduğu yer Soğuksu adını
tayir; ^ sjidsihii yapısından e te r fcsbnamij1
lir; çok gür <vU*ı kayrağı da -Soğuksu» adiyle
Küçilkçekmeccye akıtılm ıştır. kl bu kaynak.
gg| seviyesinden 200 m etre *adnr yüksekte­
dir.
Hakkı GAktlirit
AVİA PARASKEVt AVAZMAS1 — Ki-
n>{burnunda, eski M ıe r sefarethanesini» Us-
tjbaM i sırttadır. TıratryairiU Ayia Paraskcvl
yliseli hademesi tarafından an ıta bir temiz­
liğine bakılın bu ayazmaya pek nâdir olarak
feleo ban hastalar ellerini yûılcrinl yıkarlar,
-laiıa «skiden ise soyunulup slfa niyetine gas­
ledilirim;.
Osman Tolp
AVİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Ka­
nın paşada, Bahriye Caddesinden ileri gidi* Mevlevihane bpMiınıU Ayia Parosfcevi A ynnm
ünce sağ kola gelen Sögüdözü Sokağında 34 Ytfettb Ayncntn
numaralı boşlanın içindedir. Basit b ir kâgir (Rcsiao: Hftfln)
yapının içinde ag ii m erm er bilezikli b ir ku­
yudan ibarettir. 1947 de açık bulunuyordu, boyunda. I m etre k ad ar eninde bir yerdir,
n iıia lir İçia sifa niyetine su alınm aktaydı. içinde derin M r kuyu vardır.
Kayda değer başka b ir hususiyeti yoktur. Hakkı G*kttirk
Omtıın T«lg>
AYİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Pen-
AVİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Mer- dikte, M istik A ğanın bahçesi yanında» içinde
divenkBylindt, camiin yanındadır, yer altın ­ suyu olan b ir tonos İdi. Son yıllarda ttstü mo­
da, içinde su kaynıyau b ir tonos lan ib arettir, lozla örtülerek toprak alım da kalm ıştır
ağzı kalın bir teş kapakla kapatılm ıştır, üze­ nakkı G4ktürlt
rine bir tekne yapılm ış bir de tulum ba ko­
AYİA PARASKEVt AYAZMASI — Mal-
nulmuş, suyundan istifade edilm ekteydi
il 047), tepede. 1925 den sonra cam iye kalbedilen
m etrûk H irislos kilisesinin avlusuoda, lıir ku­
İfakkr G S U irk
yudan ib arettir.
AYİA PARASKEVt AYAZMASI - Mer- BaklU G ötififk
dfvenköyünde, Uzunçayırdadır. T arlaların a ra ­
AYİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Tek-
sında. İçinde m bulunan basık b ir tonostan
fursarayında, U lubatlı Haşan Sokağında Pa-
ibarettir Methali taş ve toprakla doldurul­
naiya kilisesindedir. Mabedin arka taralında
muş olup üzerinde küçük b ir m enfez vardır
(Eylül 1047). yerin altındadır. M ethale on iki tay basamak­
H akkı Göktürk
lı m erdivenle inilir. Sağ tarafta iit m etre ka­
d ar genişlikte, ikt m etre kadar uzunlukta to­
AYİA PAftASKEVİ AYAZMASI — Hal* noz U r oda olup evvelce tuğla olan semini
ağzında «Yılanlı Ayazma» adiyle m eşhurdur, sonradan çim entodan yapılm ıştır. K aro ta ­
Mevlevihane kapısında, su r dışındadır. Kale rafta aynı genişlik ve uzunlukta iki m etre de­
kapısından çıkılınca, M erkeptendi mezarlığı rinlikle d ö rt m erm er basam aklı m erdivenle
yatımdaki yoldan gidilir, yaya yirm i beş da­ inilir zemini m erm er döşeli tonoz b îr havuz
kika kadar sürer. Hakkı isminde bir bahçıva­ bulunm aktadır. B urası m âbedin hiyeronviya
nın bahçesindedir. Üstü tonos örtülü. 2 m etre (roihmb) m ahallinin altına ra jtla r. B ir bava

m/group/merakediyorum
Js t a m b u j .
AVİA PARA3KKVİ — 1348

deliğiyle aydınlatılm ıştır. İçerisi k ıjın ta şa ­ a lım d a biiyilk b ir to n o zd u r. C eph esind e flç
rak g irltem öıectk h a le gelir. Bu ayazm a, ta s ­ sD tunlu ve k e m e rli U r n ıv a k b u lu n m a k ta d ır
vir kırıcıların ik tid a r devrinde tasvir p erest- Tonoz ince tu ğ la d a n y a p ılm ıştır. D uvarlarıp-
İcrin gizli ib adethanelerin den biri o larak k u l­ d a a ttı a d e t b ü y ü k h ö c re v a rd ır. B iraz ileri­
lanılm ıştır. H avuzun karşı duvarın da o za­ sin d e 1933 d e in şa edilm iş E m in e Hanım adın­
m andan kalm a Ayia P araskevin in m erm er d a b ir k ad ın ın h a y ır e se ri o n y a la k lı b ir Çeş-
ü ıerin e boya ile yapılm ış bir tasviri v a rd ır itte v a rd ır. Hrtfc* GlUlIrfc
Hgltltı C oklurl
A Y İA PA R A SK E V t AYAZM ASI _ Be
AVİA PA ftASKEVİ AYAZMASI — Sur- şlk ta şta , K ulya D eresi so k ağ m d a d ır. İhlam ur
taruı B elgrat kapısı karsısında IsmaUlıı balı- K asrı y a n ın d a k i y o ld a n g id ilir, bu y o lun niha­
çeaindcdlr. M üstatil şeklinde b ir bo stan k u ­ y e tin d e so l ta ra fta B ay C em ilin 32 num aralı
yusudur. Hakkı GfiktUrk b a h çe sin d e d ir Ila lk ağ zınd a M olla A yazm an
AYİA PA RA SK EV t AYAZMASI — S ü t­ diye a r ıla g e lm e k te d ir. B ir a h ır iğ in d e S m et­
lücede, K ara agahtadır; N u ri Paşa fabrikası- r e b o y u n d a v e 2 m e tre c n in d e ü s tii to n o s ö r­
Din karşısına düşer, bayırın e teg lnd ed ir. T uğ­ tü lü v e d e m ir k a p ılı b ir y e rd ir. Z em ini m alta
la ve ta ştan yapılm ış ve m ethali tu ğ la ile ta şı döşeli İken b o z u lm u ç tu r; k a p ıd a n g irilin ­
örülm üş olup, ayazma olarak m etrûk, fakat c e so ld ak i d u v a rın n ih a y e tin d e g e n i; ağızlı **
suyundan istifade edilm ek ted ir E y lül 1947 d e rin b ir k u y u v a rd ır. D u v a rın k u y u ağzı h i­
17aUt* Gtifetürk: zasında m e rm e r b ir s a lib v a rd ır. 1930 dan-
b e ri m e tru k b ir ay az m a d ır. (1947).
AYİA PA RA SK EV t AYAZM ASI — Ye- Hakla Göktürk
şüktiyde, N u ri Û em irağ Gök O kulunun avlu
sundadır. S m etre boyunda, 2 m e tre eninde AY İA P A ftA S K E V İ A Y A ZM A SI — H tt-
h ıra p bir tonostur, 1B47 de suyu kaybolm uş köyde, Ç ıksalin b a y ırın d a , İs lim , R um v e Mu­
bulunuyordu. sevi m e z a rlık la rı a ra s ın d a P o ti B ak ıro ğ lu ’nuo
flakkı Ubklürt k ır k ahvesi y a n ın d a d ır. M eth al k ısm ı kaba­
tak tan ö rü lm ü ş d ö rt d u v a r iiz e rin e saç ö rtü­
AYİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Ye-
lü 2,5 X 5 m e tre g e n işliğ in d e b ir y e r olup,
$HkÖye bağlı Satra köytlndcdir. FH oryadan
k ap ıd an g irin ce k a rş ıd a b ir adam ancak göçe­
D ört kilom etre tııtar. T arlaların arasında yer
bilecek k a d a r d a r v e 2 5 m e tre uzunluğunda
iizeri tonoz b ir d eh liz le a sıl ayazm aya girilir:
kuyu çok d e rin d ir. B u ay azm an ın b e j asırlık
b ir m azisi o ld uğu sö y len m ek te d ir. M ethal kıs­
m ında, m e rm e r ç erçe v e iç in d e güm üşlü bir
Ayia P a ra sk ev i ik o n u v a rd ır.
Hakkı ftSktttrfc

AY İA PA R A SK E V t AYAZM ASI — Ta-


rabya. T aralıy a - Y eniköy y o lu n d a , Saray l o ­
kantası y anındaki a ra lık ta n g irilir, bu isim­
d e k i kilisenin avlıtsundadır. D ört basam ak taç
m erdiven le in ilir, ü stü k em erli, zem ini la ; dö­
şeli 4 X 4 .5 m e tre k a re genişliğinde b ir yer­
dir. Su, b ir m e tre k a d ar d e rin lik te b ir ta s tek­
n e itin d e top lan ır; kapıdan g irildiğlno güre
k a rjı duvarda kab artm a b ir lu ç , ayazmanın
y eğ in e z iy netidir (1947). ■ Al
Hakkı Gökiârk

AYtA PA R A SK EV t AYAZMASI — Kw-


BalroMrUntle A»U P»iMkc»i Ay.ınm« hçeşmede, V elietencti koşu yerinin s a f tara-
(Rcfiaı: Hi{ini| ftnda. VciLofendyı=j ^ ! j / y g fKö t f j 5f5i ğ ı o ö g |e c o ,
— l&ft? — AVliU P A B A S U V I

Selut Sümer'in ı»teui£ı d e jıiîs r a baitçelen AVİA PABASKKM W AZM ASI — Y».
a :n ti^vyund». yrr lüın*- £:r ayp?ın a d ir . n ık o Y iîf v j p u r n k e l e v ı o d e n y l if û y a n c v k a r ­
Aya&ro. W kişi saçak geçebilecek kjdır d ar s ıy a g e t - n » im ılç ı Sj lın S c k a t ı n d u T e V a ild ?
sjup doku/ basamaklı bir taş m erdivenle ını- (.r'T .ııc ii S o k a g ııu L a n « u tılır T e p e d e fc s h ^ e le r
;ır bir adım atılınca da eğît açık bir kuyuya d r ı ı ı n d ı d ı r B ir h a h ş c d u v a r ı n ı n aU iivîe. o l u p
r.iftl£.lır Üattl tooor kem rr olu p lın f a n n b d u v a r ı n ıç ı a lç a k b ir k s m t r .';lır*£ a ç ılm ış ,
kjn fik ince tuğladan ö rtü lm üştü r Demir pc»t- iç i n d e t ü r k u y u v a r ı l ır , UklU Ç lfitff ik i Jfam
rei a n sın a sıkıştırılm ış tuğla istinat ta v a n ı­ A h şa p , c ü p h u ı c a m c k â n v s ı te m ır p a r m a k t a
nın sonradan yapılısını aydın olarak g ü rü lu r La ç e v r ilm iş . h ir ı;:ıtı iç in e a lı n m ı ş t ı r C iU H öS
Tepesinde kapatılm ış lrir m enfez vardır. Du­ b i r ç ı n a r vı> i h la M u r a ğ a c ı v a r d ı r .
varları kafta taşla o riilaıu ştfir M ethalinin İ le r gun açıklır. panayır gueii 29 Tem>
daimde ustu k ın k b ir m erm er sütun. sol ta- m uzdur
n fıad a bir incir ağacı, kapısının llu ta ra fın ­ U alıkı C M M t
da. duvara sıkıştırılm ış iki m erm er sü lü n v a r­ AVİA l'AKASKKVl A V A /M A SI _ H*y.
dır. Methalinin önündeki iki üç basam aktık beli adada. K ı^ jn çıkm alında ıbu çıktn»ı bir
taş merdiven, toprakla dolm uştur D em ir k a p ı­
a r ş ı halindedir), a rsan ın a ltın da 0,50 y 0.73
sı, ikinci Dünya Savaşının ilk yıllarında m eç­
m etre genişliğ in de b ir kovuktan ibarettir.
hul şahıslar tarafınd an ç alın m ıştır P an ay ır
İçinde d e rin b ir k u ju bulunm aktadır. K uyu­
günt) a» Temmuzdur. H*kkı « k tu k
nun ü zen çinko kaplı olup a jz ı 25 santim
AVİA M K A S K İV İ AVAZMASI — H aliç k u tru n d a d ır KUçuk b ir 's n ılı çerçeve içinde
Fenerimle. Baki D ede Sokağında 10/1 kapı Ayia P a ra s k e v in n b ir tasv iri v ard ır v e bir
numaralı k ig ir yapı ve iki katlı, üslfi kirem it yağ kandili asılıd ır-
örtülü bir bina içindedir. Sokaktan çim ento I h k k ı « ■ö k u rk
d ren m iş bir antreye girilir. Sağda k o rk u lu ­ AVİA PARASKKVl AYAZMASI ~ Kum-
ğu ahşap 12 basam aklı bir la ; m erdivenle ıs ıl kaptda, d ü zg ün Sokağında İT n u m aralı Bay
tyaımaya inilir. B urada vuksek m erm er bile- Ş ekerciyanın evinin bahçesindedir. 2.00 m et­
rllcli bir kuyu ve yine m erm erd en yüksek ve re genişliğinde. 7 m e tre uzunluğunda, tavanı
biiyük bir tekne v ardır. Sot duv arda m erm er
tonoz, zem ini m alta ta şı döşelidir. Ö n cephe­
kabartma b ir Ayia P araskevi tasv iri b u lu n ­
si cam efcindır. K apıdan girilince solda bir
maktadır. m etre uzunlukta. 68 santim genişlikte. 88 san ­
Ahşap kısmı pek h arap olm uş bulunan
tim yükseklikte ağzı m erm er bilezikli b tr ku­
birinci katla da tah ta iizerine. m uşam ba üze­ yu b u lun m akladır. Ön yüzü güzel b ir k abart­
rine. k ig ıt iizerine yapılm ış m ü teadd it ikon­ ma çiç^k m otifiyle süslüdü r. Y a n ın d a' aynı
lar mevcuttur. D unlar da bina ite b e ra b er ha­ yükseklikle- b ir m erm er d elik li taş. ikisinin
rap olmuş b ir vaziyettedir (1947). a rasın d a yuvarlak ayna taşlı bir m erm er tek ­
lUkkı G öktürk
ne vardır. K arşı duvarda, d u v ar boyunca iki
AYİA PARASKEVt AYAZMASI — Ka- ta b ta ra f üzerinde cam lı çerçeve içinde Ayia
kiJyde. N ecatibey C addesinde. K araköyden Paraskevinln giiınilşlii. yağlı boya b ir tasviri
gelindiğine göre sol kolda Sam sun - K arade­ ve d iğer aziz tasv irleri v a rd ır Panayırı 28
niz otelinin kahvehanesi altındadır, o te lin Temmuzda yapılır.
H akkı fıik ıü rlc
methalinden geçilerek S - 8 ta ş basam ak m er
Şiven ile inilir, bir dehliz nihayetinde içi an AVİA PARASKEVİ AYAZMASI — Kuuı-
dolu lur mahzenden ibarettir- 1940-1941 e kapıda, A ra p /jıle Mikabında 42 num aralı evin
kadar kahvehanenin yerinde Kemal Rıfat altındadır. Sokak üzerinde alçak b ir kapın
Okay eczahanesi bulunm akta v e ayazma ziya­ vardır. Sola kıvrılan bir dirsekle dokuz iaş
ret edilmekteydi. M len görm ek için o tel sa­ basam aklı bir m erdivenle inilir 2,83 m etre
hibinden müsaade almak gerektir, bu latın genişlikte. 3 m etre kadar uzunlukla, tavanı
»yledigine güre bu ayazm anın suyuna Ugım tonoz, zemini maKa ıaşı döşelidir, O rtayerde
«uları karışmakta olup gayet p iıtir ı t948>. afj/.ı yekpare m erm er bilezikli bir kuyu t e -
linkin G skıllrk Ilınm aktadır K apıdan girilince karşı duvar-

n/group/merokediyorum
AVI \ PAAASKEtf — 1S48 - tSTAMBtn.

ila sol M şede Yani Karagül adında Wr hayır m iştir Ahşap ikonoslasiyonu beyaza boyanmış
sahibi larafından 1938 de yaplm lm ı} iki m us­ kabartm a le 7>înntiyle ve azizlerin yağlı boya
luklu ve m erm er tekneli lıir çeşme vardır. tasvirleriyle süslenm iştir A rkada bulunan kl-
K arşı du ran la bulunan bir tulum ba vnsıUaiy ılınta- m ahfiline on d ö rt ahşap basamakb
i« kuyudan çıkarılan su buraya doldurulm ak­ m eni İven le çıkılır. D uvarlarında büyüt Çer.
tadır. Uuvarlaruıda cam lı çerçeveler içerisin çeveler İçerisinde » iz le rin yağlı boya tasvir­
d e «zizlerin yafilı boya tasvirleri varılır. Çek­ leri vardır. Tavanın urtadaki kem erli kışını da
menin üzerine gelen duvarda b ir tepe pen­ kalem işleriyle siu le n m it olup ortasında bir
ceresi v jrd ır. Elektrikle aydınlatılm ıştır Pa­ p an lo k ıaio r kompozisyonu bulunm aktadır
nayırı 26 Tfntm uzda yapılır İçeı-isiıule beyaz la h la mumlu mermer
HaUı GSiUirk kaideli iki şam dan, d ö rt biiyük avize, dürt
güm üş kandil, d ü n cam kandil vardır.
AVİA PARASKEVt KUM ORTODOKS
K ilise 1937 ta rih in e k a d ar kandil ve
K İLİSESİ — BcykoMla, Panayır sokagında- m um la aydınlatılm aktaydı, bu tarihle MI-
dır. Dörl duvar iizerine kirem it ö rtü lü kügir
na C a m b a z -
bir yapıdır. 1832 de yapılm ıştır. Mabede lllr
cam lı kapıdan girilir. Tavanı kem er peklinde oğlu adında ha­
ahşap olup zemini m erm er döşelidir. On pen­ y ır sahibi bir
ceresi vardır. Tavanın o rta kısm ı sekiz ahşap ta c ir tarafın d an
siituna istinadeder. Despot ve vâiz kürsüleri elek trik tesisatı
ahşap olup kabartm a nakışlarla, altın yaldız­
yaptırıldı. Ki
la ve azizlerin yağlı boya tasvirleriyle süslen­

Kuhçi'VTf Ayla PAfbakrvi Kitiwnl

http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ »549 — AYİA fAPASKEVİ

Ut»! 1W0 d ar 1945 e kadar askeri depo ola 'ezyia edilm iştir lkoımslasyon -u ! ide <vvlz
r>k kullanılmıştır. 1913 den 1W5 en erin in üzerin*- e rttf latemcll 1^.; inci! kCuSsu. Ot-c
Nisan ayına kadar da Toprak Ofisi tarafından u h m m um lu iki büyük n pirinç şam«» .
dop» olarak kullanıldı 1945 senesinin İla» , mfaleaddıl ,:üllü -pım lanl., -unıil) re p&m
ran ayına doğru mütevelli heyetine teslim kandiller, avizeler ınftbedtaı ler.-‘ .ıt» .' tı^MI
edildi eder, tkonlara gçlinıır btflıc&ları .u n la rılıı:
Bu satırların yazıldığı sırada esaslı bir N artoksılen girllüiüinn göre :=8dı-::i İVinrl jD-
tamir görm ekteydi ıM art 1847). lunun ününde gayet büyük vc kabartm a rjv -H
AYİA PAKASKEVİ HUM ORTODOKS tezyinattı ve iki yanında ü^'t r ıı.ürntu IH j,,
K İL İS E S İ — Y edikule - Kuzlıçcşme yolunda
rinç ;am daıı bulunan mükellef Wr •r-if.ı-
kiiçlik b ir k lf e d ir ; inşası üzerine halk « tu n ­ içinde J85S tarihli Ayios N'ikolaot :'r ,nu. - ol­
da dolaman b ir m enkıbeyi, sem tin deri tü c c ar­ dan ikinci sütu nun önünde aynı etfatts,
larından E. Tapanidis şöyle a ak letm işllr. aynı zenginlikte b ir Ç erçtvt içinde 1857 ;rih
IK K -1 82 0 a n a n l a Kazlıçeşm ell ihtiy ar li M eryem ana ve m etek ikonu. M>ldan der
bir rom kadını h astalan ır, h ek im ler d erd in e d un cu sü tu n u n önıinde ayni eb'alla ve aysa
deva bulam azlar. B ir gece lü y re m d a m elek zenginlikte b ir çerçeve içinde bir - E a 'ii
gibi b ir k ad uı g ö rü r, bu kilisenin y e rin i ta ril ha'delm evt» kompozisyonu; bu -onuncu ikon
ederek: — O rada kuyu gib i b ir ç u k u r v a rd ır, serap a güm üş kaplı olup giim üş İşçiliği pek
içi su doludur, o su ile y ıkan ırsan şif? b u lu r güzeldir, çerçevesinin a lt kısm ına yerleştiril­
sun.' der. K adın aldırm az, fa k a l a y nı rüy ayı m iş o tan ejd e rh a şeklinde b ir çift s a n pirine
üç gece s ırtı a r a gö riir. B unun ü zerin e kom ­ Sam dan da tereddütsüz sanat eseridir; Ikonra-
şusuna söyler. O zam anlar b u ra la rı s e r tp a bos- (asiyonda Ayia P a m k e v i ikonu, azizenin yal­
ttn h k n u f K om şn kad ın gid er, boslan kuyu nız yüzü görün üp serap a gOmilş kaplı olan bu
formda® b ir kova su d o ld u ru p g e tirir, h astay ı büyük ikonun da güm üş işçiliği çok güzeldir.
vıiar, fakat o gece, gifcel kadın riiyada dBr- Bu kilisenin bilhassa Icaydadilmege değer
dülK'U de-fa olarak g ö rün ür: — B enim adım şeyi ııarîeksden girildiğine göre sol kenar
Paraakevi'dirl K aynıyan su ile yıkan! d e r parçada ikinci siituu un arkasında bulunan bir
Clderler, duvar dibinde bir kaynak bu lu rlar, ta b u t ve bu tabutun içinde Ayia A rgiri'nin
hastaya getirip y ık arlar, h asta kadın kısa bir m um yalanm ış başsn cesedidir. Kilise h a tıra ­
um nn sonra ayağa kalkar. B u nan üzerine y e­ tında ve halk ağzında bu cesct hakkında şSyle
ni ayazmanın şöhreti cihanı tu ta r. «H lnt'.en b ir m enkıbe nakledilir:
Yemenden!» h astalar g e lir. N ihayet 1920 de,
A rgiri İkiyüz sene evvel yaşam ı;, B u ra lı,
semtin dabağhano sah ip leri ve d e ri tüccarları,
g ay et d ilb e r b ir kızmış; B ursa paşasının o£lu
başta E. Tapam idls olduğu h ald e bu küçiik
bu kıza âşık olm uş ve babasından istemiş; fa­
kiliseyi y ap tırırla r.
ka! kızı M üslocıana vermemişler ve hemen
Osm an Tolga
b ir Rum delikanlısı ile evlendirm işler; zifaf­
AYİA PARASKEVİ RUM ORTODOKS larının onbc-şmci gUnil an’anevl kilise ziyare­
KİLİSESİ — H asköyde. vapur iskelesinden tini yaparken paşazadenin adam ları. Argiriyi
tıkılıp dosdoğru y ürününce ana caddeyi geç­ kocasının alinden a lm a la r ve lstanbula ka­
tikten sonra tam karşıya gelir. E tra fı duvarla çırarak tersane zindanına alm ışlar: bu paşa-
çevrilmiş b ir bahçenin içinde, d ö rt d u v ar üze­ sarie Sultan Hamldin veziri olan Fehim Paga­
rine kirem it örtü lü b ir {atı ve kagir bir ta n nın oğlu imiş. Tersane zindanında Müslüman
kulesinden ib aret kâgir yapı küçük bir kilise­ ohıp paşazade ile evlenmesi için yapılan tek­
dir. lifleri reddeden A rgiri açlıkla İntihar etmiş
Kilise 1B35 <le inşa edilm iştir: N arLctsin *vo ölümünden a t etvcı çağırdığı flaaköy kili­
lıir hususiyeti yoktur: takat içi görülm eğe ve sesi papazına vasiyeti üzerine kilisenin avlu­
tetkike d e je r. D ürt köşeli on >ki ahşap s ü tu ­ suna gömülmüş; bir sabah civardaki Hasfcft
na IsUnadeden tavanın ortadaki tonoz parçası, hamamının üstüne peştam alları a*mak ürere
UtoDosiasiyonu, despot kürsüsü, anyonu va çıkmış olan bir d ellik veya n a tır kilise a*la-
kadınlar mahfel] m üstesna, diğerleri serapa sundan bir alev çıktığını görmüş, ajrat gece
oymalı ve yaldızlıdır ve m üteaddit ikonlarla kilisenin papazı da »beni buradan çıkarın»

m/group/merakediyorum
İSTANBUL
AVİA l'ARASKEVİ — 1530

rtiye b ir 3eı Işltonj. ütevi tören ıtcliiHı ve>a le ıiiv c « te n T iırk ıi. İR w nam u» dnjoıam
natırın delâletiyle patrikhaneden { c i n Mr tı< güatcnnttk k«n g a n v k J rin e uydurulm uş. he
y el tarafından kabir acılınış ve bugtla kilise (arılı, ne n u n rık to g l» n oton b ay alı bir
itin {findeki m um yalanın); ceset butunıııua urtüferiir.
gövdeyi b ir UhıM içinde kiliseye koymuşlar. İstanbul Ansikin|K.'iIiaı. ■ itfam bilgiline
B391 Nsusyaya g ö n d e rm e le r; T ılrk h u k â m e ll dayanarak bu iğrenç iftirayı JW 7 de K K K».
huııu haber «Imıs, n ıiıen in hafini gori getirl- çu vc M uzaffer Knen'ın İmzaladığı a lg ıd a k i
ınek İÇın gayet aUr'atli Mı1 vapuru lufcılıe f>- makanle İle vc bir iki flskeclk vurarak ıiy
k-urrıif meft#rce başı götüren gemi pamuk riizeber c ü ııiş ti;
yüklüymüş. yakiıboK 'sğm ı anlayan kâptan
■ ik lytiı sene evvel T lirkiytde tiçiincii Ah-
pam uk balyalarım denize a lın ı;, dairenin bir
mert. B irinci Mahmud, Ü çtineti Osman, Qç6n-
mucizesi olarak im pam uklar Türk vapurunun
eti Mıifllafa. Birinci Ahdülham ld ve üçüneU
uskurlarına takılmış ™ olduğu yerde <iur<
Stilin: htıkiimrtar olm uşlardır; bu devrin in
durm uş.
paratnrlıık vakayinam esi hu rd a teferrtıata lu-
Harcayın her yıl .10 Msar.da los'il edilen
dar m azbuttur, deyi! bbyle bir gen ç kııin ka­
vç JS26 da Marlfca Sartdu admtla bir İcadının
çırılm ası, B urıada bir bekar ta n ın a îahije
yaptırttığı camlı bir t.ıijul içinde k ili» trah-
getiren b ir baldırı çıplağın sebebiyet verdiği
îestflde nıeroaintlt! cluiajiırılan Ayia Arfliri
alelade zabıta vakası dahi milsevveldir; guıel
menkıbesi, atıayaın bir hakikattir ki. ire vc
Arfiirinın kaçırılm ası divasini o tarihlerde
nam us meselelerindi! pek necip hir taaisubs
patrikhaneden evvel Divanı H üm âyûn taki-
safeib otsa vo mütecavizi. hedefi tecavüzü
bedordi ve garezkârane uydurm anın kahra-
hangi milisten olursa oI»un aman vermeden

iLuklijidu A.via 1'anvJırH Klıfcerf


(H«?inı: JJâgİm)

1 ı T T p r / / y ı ö u p i '. y ö u y l n . c u
V İKİ.’ — İftsı - AVİA PAkAULKVt

BİM ■ ' ile pn«»«hl*jri amnnnz ter­


aıa n ı llaalcbydekl Ayla Argin. latanbuhıa ıftılte
ciye «derdi »<ldıı hum kiliselerindi ıkonlen bulunan
«Kl» Bursüriiin Tersane zindanına getirt­ Yanyatı ym ı « ılı Yorglytn un kız karibflıttr,
tir. ıut<»r l'MazMc* M urada zifaf ddgoglıtr yani kendilerim azizlik mvrtvbeaıne çıkaran
jlu rrırd ı T lv san t 7ln«lıınına getirilm esinin Klnıkt Klerya zihniyetidir.
.^bvbllıi b u bıtlı.ı Zindan ketlim»! yazılacak, «Amerıkada bulunurken ve Fener Kum
tulum vc gadir gûslcrilccrk vc A rgiri k»z ora­ Ortmlok» Patriği alarak tsbnhulunum ı Mü­
da illdıtrldlcrek kolnvrncık kapıltargı H ırkoy ritlerinden beri, İnsanlığa, dünya sulhuna ve
Salisesine naklnfclivcrecek; p apan zindana *o- l/u arada milletimizin aaadelı İle yurdumuzun
kibltttek kadar m O B tıualukir hir idare nasıl refah vc felahına k arıl bellediği ulvi duy-
«hıyar di. masum U r k m zindanlarda çBHI fularınd an dolayı kemüterine k arp derin
lııynf. hürm et duyduğumuz necabetmaab Birinci
-N işi k ibrind en çıkaraıı heyet bir ölü AleiM gona'lan. liasküy Kilisesindeki fanatik
kulasını k ıtır k ıtır gövdesinden ayıracak k a ­ mumyayı, iıHilor İçin cn güzel vc tem u ısrti-
dar hısaiı ve duygusuzmuş; hu hissizlikten. raiıetgâh olan toprağa tevdi ettirm elerim bek­
Ihi gaddarlıktan h e r f e f l i n i n ve yalan bek­ leriz.
lenebilir. «İstanbul Ansiklopedisi bu satırlardan
•Y ukarıda bahsedilen devirde M r AbdiM-
sonra ilmin tarafsız ıgığmda yürümeğe devam
hsmidi evvel hüküm dar olm uştur, tarihim iz
eder.»
bu adam hakkında $oyle yazar: «Gayet dindar,
195# da iğrenç fanatizmin yarattığı Ayia
fevkalâde âdil, din ve m ezhep te frik etm e Argiri mumyasının yerinden kalktığı ve yok
den tebaasını him aye e d er, şefkatli, m er ha-
edildiği öğrenildi.
metli, melek sıretli, sa l kalpli b ir hüküm dar­ AYİA PARASKEVt RUM ORTODOKS
dı. > Bizim bildiğimiz hafiye Fehim Paşa İkin­ KİLİSESİ — Bıiyükdercde. Danifmend Soka-
ci Alıdülhamıd:n ufağıydı ve zamanımızdan ğındadır; vapur iskelesinden çıkınca Ssnyer
ancak yarım asır evvel yaşsrnıçu ve Bursa - istikam etinde karşıya gelen sokaktır. Bljyiik
dan kız kaçırtm am ış, Bursad» kafası sapa ile bir avlu ortaam da dört duvar Üstüne kiremit
ozılerek Üldürüliüuştu Örtülü kdglr bir yapıdır. Bir yangında barab
■ Başı ikiyiiz sene evvel İUısyaya kaçının olan eski bir kilisenin yerine 189) de yapıl*
Semi pamuk balyaları atm ış da, T itrk vapur­ miftir- Gemi piinh kiliselerdendir, avludan
larının çarklarına takılm ış; denizlerde vapur narfekse üç kapı ile ve asü mabede biri nar-
çarkının ne zam an seyıii s e te r ettiğini gös­ tekse diğeri avluya açılan iki kapıdan giri­
termeğe İstanbul A nsiklopedisinin sayfaları lir; tavan ahşap, zemin m erm er döşelidir, ta­
tenezzül etmez, bunu H asköydcki Ayia Pa- vanın orta tonoz parçası altı ahşap sütuna is­
raskevl külse»! m ütevelli heyetinin ta h tı h i­ li ııari etm iştir; ikonostaaiyonu ahşap ve sa­
mayesindeki ilk m ektebin hocası bscak ka­ dedir, büyüklü, küçüklü, gümüşlü ve sade
dar çocuklara öğretir. miitcaıldit ikonlar, şamdan ve kandillerle
tezyin edilm iş elan kilisenin kayde değer bir
■■İstanbul Ansiklopedisi büyük şehrin m m
hususiyeti yoklur; çttn kulesi olmayıp çanı
kiliselerini en temiz ilmi zihniyet ile şeftir
avlusunda bir ağaca asılıdır.
kütüğüne geçirirken necip milletimizin iffe­
Hıktı Mktlitk
tine, insanlık gerc/iııe yapılm ış tecavüzleri de
şiddetle takbih eder. İşittiğimize güre Ayia AVİA PARA.SKEVİ RUM ORTODOKS
Argiri menkıbesi iizerine rum ca bir kitap da Kİf.t.lEKt — Tarabyada, Tarjbya - Veniküy
»‘ittm f İstanbul patrikhanesine m ensup bir yolu üzerinde Saray luksntasının yanındaki
heyeti ilmiye, delilik veya n atırın pegtemaliı aralık sokaktan gidilir. Ortası kubbeli salip
utarmlarlığı ile değil, tarihi burhanlara, de­ pli» Üzerine, çatısı kiremit örtiiKİ M rglr ya­
lillere ve vesikalara dayanarak HaskBydeki pıdır, İnşa tarihi 1890 du. Kııhhe yüksek kas­
mumyanın nereden ve nasıl getirildiğini tes- naktı nlup, çift çift sekiz sfJlun üzerine atıl­
oit elmek mecburiyetindedir. tkiyüz senelik mış dürt kemer Uafiiiıe oturtulmuştur. Salip
hir mazi karanlık sayılama*. Haafroel evrakı­ teklindeki tavan tonoz kemerlidir; sütun baş­
mız. kütüphanelerimiz cihana açıktır, Bizce lıkları oymalı; ikonofitssion mermer olup, aifı
AY U TKODOSİA 1552 — ______________ İs t a n b u l

yaf-uıı slllııa v c zengin k a b a rtım ı ç iç e k teayi- motifleri ile sDsIü ve başka Mr yerden getl-
o a tiy le b ir u t u l e s e rid ir. V illı kilralisıl. in d i rildijjl ve taribl tesbit edilomiyen bir tamir­
ıdcııma y e ri, dc-spol kııllugu Ahşap, oym alı ve de buraya konduğu muhakkak olan bir kabir
d i |e r kili*elerdekl cn isalı m isilli a ltın y al la«ı vardır, lasın güçlükle okunan rumca ki­
d a lıd ır. K ubb enin o rta s ın d a b ir p a n lo k r a lo r tabesinin tarelimeal şudur: «Burada Allahın
kompozisyonu, k a s n a ğ ın o n iki p e n c e re s i a r a ­ kulu Edirneli Auanlas oğlu bakkal Hritodulos
la rın d a d a hnvarfyuuun ta s v irle ri v a rd ır , İk i yatıyor 25 teşrinievvel 1748».
aîrçap a u tu n ü u trin o a llin llj o la n tc a d ın la r Sağ tarafta b ir aed Üstünde bir mermer
n u th rc ü a h fa p o lu p m a m f e i n i k i y a n ın d a n lekne. kapıdan girildifcine göre k a rtı duva­
çlfı k ap ı ile ç ık ılır. so ld a k i k a p ıd a n g irilin ­ rın da iki köşesinde iki sed ve arasında, ikon-
ce, d eh lize A y la P a ra s k e v in m k ıy m e tli b ir larııı konulması İçin bir raf vardır
İkonu b u lu n m a k la d ır. M .ibot, b iitü n e m s a li Hakkı C ü k ttrl
gib i m ü te a d d it ik o n la r, a v iz e le r, k a n d ille r v e
AYİA TltİAS RUM KATOLİK KİLİSE­
şa m d a n la rla tez y in e d ilm iş tir. Çfcn k u le s i a h ­
Sİ — Beyoglıında Hamalbaşı Caddesinde Odl-
ş a p tır (19471.
gitrio Rum K atolik ilk okulu ve nujflcnıilâ-
Hakkı ( ü U M
tının bulunduğu binanın içinde küçük tor
AYİA TKODOSlA AYAZMASI — Fe­ kilisedir; 1863 de inşa edilm iştir, kayde de­
nerde, Ka.tahdcmiı-hii) Mahallesinde Hıçakçı- ğer b ir hususiyeti yoktur.
çeşmesi Kokağındadır. Ay?e Kaya Kllialtıoglu- H a t tı Göktürk
rm ail »tsanm altındadır ki yirmi yıl kadar ev­
AVİA TRİAS KUM ORTODOKS KİLİ­
vel burada nalbur Hacı Mehmed Efendinin
SESİ — (B .: Büyük Ayla Triada KiiisMfr
bir biiyük ahşap konağı varili. ftjıre seki*
basamak boauk bir toprak merdivenle bir de­ AYlA TKİAS RUM ORTODOKS KİLİ
mir kııpıya lııiUr, knpı geçilince bir merdiven Sesi — Kadıkövünde, Cevizlikledir; Haaşük-
daha gelir, bunutı ancak dört basamağım in­ rü Sokağı, Nisbiye Sokağı ve Bahariye Cad­
mek miimkUndür, zira aşağısı en az 25 san­ desi arasındaki adadadır, plânı haç şeklinde,
tim derinliğinde su ile kaplıdır. 8 a | larallıı ortası kubbeli, palının Uİfcer ahşap kısmı ki­
üstü tonoz ürlulii İçi su dolu ve oldukta de­ remit önütil kârg ir yapıdır. gözeİ bir bahçe
rin bir mermer havu» vardır, havuzun m er­ ortasında olup 1002 de, Patrik ÜçUncü Yo-
mer bileziği tilerinde madalyonlar içinde ka­ vakti» ve Kadıköy Mcfropolidİ Yermanos za-
bartma haçlar yapılmışııt 1948 de ziyaret m ıtunda Rum ortodoks cem aati tarafından
etUictiğinde, ayazmaya çok İyi bakan arsa yapılm ıştır ki. adı geçen metropolid vefa­
sahipleri hat ti ayazmanın ihyasını, adının da tında bu kilisenin avlusuna gömülmüştür;
:Avje Kaya Ayanımsı* Ha tahvilini dii^ünii Taksimdeki Ayla Triada Kilisesinin plân ve
yorlardı. resminde îakal onun küçüğüdür. Orta büyük
İlahin Gilrttırk kubbesi H ereke taşından ddrt sütun üzerine
alılm ış pencereli bir kasnak üstüne oturtul­
AYLA T K İ A S (T R İY A D A ) A Y A ZM A SI
— M alleped e, S ü re y y a P a ş a ıN a rlı) ç iftliğ in
muştur, ince somaki sütunları ile bir sanat
d c d iı eseridir. İncil kiirsüâû de mermerden ve
ayni kıymetle b ir eserdir. Zemini mermer
f la U t ftölctMrk
döşelidir, iki çan kulesinden birinde 4 di­
AY İA T ltİA S A Y A ZM A SI — M evlcvi- ğerinde 1 çan vardır. Yevmi mahsusu paskal­
h a n o k a p ıst d ışın d a d ır. K ozla ç a y ın a ltın d a ­ yanın elli birinci pazartesi güniidür.
dır. K apısına ntılki b a sam a k lı ta? ın c rd lv c n BlbL : o. T»1$İ ve İT. GnktUrk. NnL
İle İn ilir, ik i k a n a tlı d e m ir k a p ıs ın d a n gonra
AYtA TKÎAN RUM ORTODOKS KİlJ-
uç basam aklı b ir la? m erd iv en do ha in ilir,
SESt — fioğaziçinde Klreçburnunda. Tarfib-
6 X 1 ,8 5 m etre ka re g ııni(tigindc. ü s tü tn ın »
yaya giderken sağ taraftaki sırtlar üstünde­
zem ini ç im e n to b ir y e rd ir, finîda, d iin kilgc
dir. Çan kulesi demir potrelden yapılmış ya­
yc‘k[jl'rc ta} bilezikli ve 4 m e tre k a d a r d e rin ­ ri ahşap yun kftfiir küçük bir kJJJjie olup İ9ÛB
likte b ir kuyu, k u y u n u n ya n ım la da d u v a r
de metropolid Yormanos’uıi delâleti He İjişr
k e n a rın d a kü çü k bir scL o lu p Ü stünde çiçek odilmlftir. HivayeL edilir ki, yerinde ihtiyar

http://groups.goog le.çfl
ANSİKLOPEDİ: i — 1963 - AVİA VLAIIEHNA

lu r Rum b a lık ç ın Ln k u lü b e s i r a r m i) . balık çı Meryem ana İkonu «»rdır Panayın 1 tem*


Ur f e e r r ü y a s ın d a I l a ı r r i j Isa y j k e n d is in e muala yapılır
« i s a / i r g o lm iç ffö rü r. rü y a s ın ı Yenna/MM llaklu U IM t
E fe b d m a ç a r, m e tro p o lid ele te b e r r ü k e n k u ­
lü besini b u a d a m d a n d e r i n i n k a t k a t ü s ­ A V İA V I .U lU tN A AYAZM ASI — İ v
tü n d e 2nr p a ra 21e s i t ı n a la r a k b u k ilisey i in - tiuye Mamamı .S»katınd»n ve bir patekadan
ş 3 e tt i r i r (İ946>. gidilir, bu yolun nihayetinde, bayırın değin­
O s m « T o lfa dedir. 1047 de ractrûk halde idi.
Ibkkı Gaktürt
AVtA TRİAS R I M ORTODOKS KİLİ
$E$İ — Taksimde Meşelik Sokağuıdadır. m er­ AVİA VLAHERNA RCM ORTODOKS
divenli bir kapusu da S ıraserriler Caddesin- KİLİSESİ — Ayvansaraydadır, Ayvamany
dedir; geniş b ir avlu içinde, salıb plâıılı. kub* Caddesinden Ayvansaray Kuyu Sokağına
beti, kubbesinin iki yanında İki fa n kuleli pınca, bu »okağın. Dervij Ali Sokağı ve Mus-
uam etli b ir kâgir yapıdır. N art eksin sol ta- lafa Paja Bostan Sokağı ile tejltil elliği üç
rafında bulunan ta p tı üstündeki kitabede in­ yol ağzının tam karsısında ve büyük, mamur
şa târihi 14 eylül 3807 olarak gösterilm iştir. bir bahse ortasında. küçüV bir kilisedir. Bah­
Kilisenin. kandilcisinin naklettiğine göre bu çenin yan kapısı Damaları Sokağında olup ki­
laribtea önce avluda Ayios lyiorios lYorgifls) lisenin adı bu kapının üzerinde yaslıdır;
adında ahşab b ir kilise varm ış ve avlu da me- Hazreti Meryem adına inşa edilmiş olan mabe­
2arlıkmiş_ dinin bir adı da Panaiya Vlahernon'dur. Kir
Mabede a )tı basamaklı m erm er m erdi Bizans yapısının yerine ln;a edilmiş olup ya­
venle çıkılır. Cebhe câm ekâb, kubbesi dört pı tarihi tesbit edilememijtir. Narteks’i çamlı-
fiJ ayağı üzerine oturtulm uş d ört kem er ve bir ahşap bölme içinde dört kâgir duvar üze­
yüksek bir kasnak üstündedir. Zemini m er­ rin e kiretni; örtülü bir çatıdan ibarettir. H er
Rum Ortodoks Kilisesinde olduğu gibi, bir-
mer döşelidir. Büyük orta kısm ın iki yanında
kaç parçası sanat eseri kıymeti taşıyao mü­
iki galeri vardır, bunlar orta kısımdan oyma
teaddit ikonlar, şamdanlar, avizeler ve kan­
başlıklı yekpârc mermerden dörder sütun ve
dillerle tezyin edilmiştir. Metropolit koltuğu,
bu s&iıınUra oturtulmuş kemerlerle a y rılır
muganni sıraları, vilz kürsüsü gibi ahşap ak­
Abslde (mihraba) Üç basamak m erm er merdi*
şam ı sicild e işçilik eserleridir. Methal kapı­
venle çıkılır, lkonostasionu da mermerden
sından girildiğine güre tam karşıya rastla­
olup dürt küçük sütun ve kabartmalarla mti-
yan m etropolit koltuğunun s a f tarafındaki
ieyyendir. Anvon (înçil okuma yeri) ve tronos
bir ikon. İd kucağında çocuk tsa ile Hazreti
(despot kürsüsü) kezâ m erm erden yapılmıştır,
Meryeıni tasvir etmekledir. Rivayete göre.
ikisi dc kabartma ve oyma tıakı^Jarla süslü­
İhtan bulun Rum kiliselerinde mevcut İkon­
dür.
ların en eskisidir, Bizantin bir resim olup,
Kubbe kasnağında ou iki pencere vardır, yüzler ve bir eli müstesna tamamen gümüş
kubbe vc kemerler renkli tezyinat ile kaplan* kaplı olup açıkta kalan kısımlarda da renk
miflır Galerilerin ortaya bakan cebheleri do ve çizgiden eser kalmamı; gibidir. Yeri bu
üc&nîarU tezyin edilmiştir. kiliseden ziyade Ayasofya müzesidir. AyaI
Nartcksin tavanı ve kemerleri de renkli koltuğun solunda Hazreti îsayı Havyarıyım
nakışlarla kaplı olup zemini m ermer döşeli' arasında gösteren ve Anania Mlsailidls İmza­
dir. Mabedin avlusunda bir rura ilk okulu bu­ sı ile 1865 tarihini taşıyan yağlı boya tabloda,
lunmakladır (1959). resim bakımından, güzel hir eserdir; kilise
U»kk) Göktürk Jsljtiibul Ansiklopedisi aduta ziyaret edildi­
ğinde İhtiyar rahip Yasıl HacopulM hu san­
AYİA VLAHERNA AYAZMASI — Ar-
atkarın Cihslill olup yakın vakte kadar da
navutkoyiinde Yağhane Sokağında KoskîS'ın
hayatta ve dükkân, atölyesinin de Clbalide
bahçesizdedir; ağaı 3.İ5 met re kutrunda ve
olduğunu söylemiştir.
13 mclre derinlikle bir kuyudur, kandili, ka­
pının altında, ince tu b ad an yapılm*5 kemerli Kilisenin, sayaıu dikkat hususiyeti, için-
İM kiiçük höcre içinde yanar, üst h ö m d e btr de ve tkonosfasiyon'un sağında bulunan ayaz-

pı/group/merakediyorum
A Y U VLAHERKA — 1554 —

m ajuun panayırı 2 temmuzda b u la y ıp bir bir tekne, onun üzerinde dc atlı a d et bakır
hafta sürer, bugünlerde, buraya biiyük şeh- m sşraba vardır.
rtn en usak M inilerinden bile m üılttınan, hı- M erdivenin sağ tarafınd a ibâdet için hir
listlyan binlerce kişi gelir. Ayazm anın k ili­ m liırab, m ihrabda da Hz Isa ile M eryem A na­
se İçine bakan cephesi, iki ktiçtik m erm er nın ikonlarım taşıyan ahşab b ir ikonoslasyon
sülün üzenne atılm ış geni; ve yayvan bir k e ­ vardır.
m erden İbarettir, ö n tarafında m erm er bir Ayazma elektrik le te n v ir edilm iştir; ay­
set, iki kenarında yekpare m erm erden oyul­ rıca bir Avizesi Ue birkaç kandili vardır.
muş iki Süyflk yuvarlak tekne, ortasınd a ila Rivayet edildiğine güre Bizans devrinde
MiJıail Papadupuios’un ru h u n u şadetınek için bu ayazmaya azılı deliler konulurm uş, ki d u ­
JM 2 de konulm uş dört m usluklu bir inerin er v arların da zincirlerin rabtedlldigi dem ir hal­
« ı deposu vardır. Ayazm anın suyu, arkadaki k a la r halâ d urm ak tad ır. P anayırı 31 ağustos­
hâzineye damla dam la ak ar, tenh a zam an­ ta y ap ılır.
larda. kilisenin içinde harikulade lâ tif a k isler H akkı « iık iM k
yapar. Öylesine ki. yanındaki sokağa, h alk
D am lataşı Sokağı adını verm iştir. İstan bu l A Y İİ APOSTOLİ IHA V V A R IY t\> A YAZ.
Belediyesi m ektupçusu sayın O sm an Ergin, MASI — Fındıklıda S alıpa/arın da, Meclisi
bu sokağın adını 1934 şeh ir reh b erin e D am a­ M ebusan C addesinde; bu cadde İle. Salıputa-
ları diye kaydetm iştir. Sokağın eski bir adı n yokuşu kavşağı köşesindedir, Madam A ti­
da Ayaıma Sokağıdır; Ayazma ve D am lataşı na N ikolaid i'n in sahibi bulund uğu binada
gibi ik i eski güzel ism in yanında D am ataşı B ayan Z etiha D oğrusöz'ün işlettiği aşçı dük­
pek garip düşm üştür. K ilisenin çan kulesi, k ân ının a ltın d a d ır. A lçak ve k an atlı Mr d e­
bahçede dem ir çubuklardan yapılm ış b a sit b ir m ir k apıd an g irilir; İçiçe üç bölm eden mü­
kafesten ib arettir. Bahçe ise, A yvansaray g i­ re k k e p tir; h ey eti um um iyesinin uzunluğu 6
bi b ir am ele sem tinin o rta sın d a , silkûn için ­ m etrey i geçer; h e r bölm enin tav an ı tonos ö r­
tü lü , zem ini çim entod ur. B irin ci kısm a yedi
de (ünlenilecek yegâne y erd ir; kilisen in m ü­
tevelli heyeti bahçeye birkaç ta n e kanape basam ak ta ş m erdivan le in ilir. U çüncii kıs­
koydm tacak olursa, sem t h alk ın a iyilik etm iş m ın kap ısı Üzerinde, d u v ard a taş kabartm a
olurlar; bu takdirde bu bahçenin m üstakbel b ir saiib v ard ır, bu ray a d a iki basam ak taş
adı «Kilise bahçesi» d ir (M art 1947). m erd iv e n ile inilir.. İçi b ir k a rış k a d a r su
Ue d o lu d u r, geçilebilm esi için üzerine bir
BiM.: REK ve ME. Oeri notu.
kalas atılm ıştır. Su, n ihayetteki kayalıktan
AYİA VLAHERNA RUM ORTODOKS dam la dam la sızm aktadır, ve b ir ta ş. çukurun
KİLİSESİ — BüyUkadada A yios Y orgios m a­ için b irik m ek ted ir; bu n u n ö n ü n d e de, yerde
nastırı avlusu odadır. B ir B izans yapısıdır. y in e k a b artm a b ir saiib v a rd ır. İkinci kısım da,
B eş basam aklı taş m erdivenle in ilir. T avan ı kap ıdan g irince sağda, o n iki basam ak hele­
tonoı. zemini m erm er döşeli lkon ostasionu da zon! b ir ahşap m erdiv en ile U r höcreye çı-
taştan yapılm ıştır (1947). * ılır ki, zem ini çim ento o lup ahşap b ir kor­
Hıktı G ib M kuluğu va rd ır; b u rad an d a d e m ir b ir kapı ile,
ayazm anın üstün deki eve g eçilir; bu hücre,
AYİA ZONİ AYAZMASI — «Timiazoni» evin sak in leri tarafın d an köm ürlük gibi k u l­
d e de Bilir, Eğrikapuda T a n d ır Sokağında Pa- lanılıyo r olacak, zirâ, zem ini kö m iir tozu ile
naia KiUsesindedir; kilisenin «hleronvim a» kaplıdır.
sının altuıa rastlar; on dürt, basam aklı ta ş R ivayete g öre H avvariynndan A ndria ta i­
m erdivenle inilir, ü stü tonoz, zem ini m alta ta ­ fesiyle Fındıklıya çıkm ış, vc orada yerleşm iş­
şı döşelidir; boya tahm inen 8 m etre, genişliği tir. Bu ayazm anın da o zam andan kaldığı zaıı-
4,5 m etre olup etra fı dem ir korkuluk ile nolunuyor. Celâl G6Sd'ln «Eski İstanbul» un­
çevrilm iş eni, boyu ve derinliği 1 m e tre bir da zikrettiği Fındıklıda Saint - A ndre kili­
m erm er havuz, gerisinde a ltı basam ak taş sesi, bu ayazma hakkm daki rivayet İle ya­
m erdivenle çıkılır b ir sed, havuzun sağ ta r a ­ kından ilgilidir.
fında, ü stüne i 902 ta rih i bak edilm iş m erm er Ilakkı G tkilirlı

http://groups.google.corr
— 133$ — AVİKEDAR

AVİİ APOSTOLt AYAZMASI — Bt dır. içerte ddvt penrer* ve kapı ttıUrrindefci


Mklt Sokağında Ajfio» U ınlım liM pencrrln 13e aydınlatılmıştır
kdtM karşısında. Madam KokolCatn kof Tw*ey ıDMfnt tabii}, aırven ve ikonm>
Jui U K 69^ ' köşkün ciuvan M tlodulır. Ev- iMjyoau ahşaptır ve tezyin*tuz sadedir Sol
rtk * sagb sonra sata kıvrılan gayet dar. için duvar*» papadann «narini yıkadığı bir
d t aafek iki büklüm yurünebiien üstü tonoz ı*w vardır Duvarlar yaftU boya a û ponve*
ve on faes m etre kadar uzunluğunda bir y er­ itn iîe tezyin etilimi* olup bunların aram da
dir. Soyun kaynağı dağın altındadır. ayazma- leuam Basmacıdıs'ln bir «Isanm dojufii»
yu ikinci dirsekle çık ar ve b ir künk için- «ablocu. muvaffak olma* bir eserdir. Kadın­
j p ı y tn n ı m etre k adar derinlikte ve 0.4 / 0.7 lar mahfiline narteksden ahşap bir raydı-
metre (atluiuU b ir szrm çta toplanır. stfnıca «enle yıkılır*, duvarlannda. kadınlar mahfi­
bir tiffiı*1 halırafr âkar. Kapısının üstünde linin bn tephirinde yine Basmacidûrm fır­
vunaoca U r k îtfb e mevcut olup tercem esı çasından çıkmış yağlı boya tasvirler vardır
çudur: Kilise tezyinat olarak beş büyük, dört küçük
«Her kim bu sud«n itikad île içerse bu avize, on bakır kandil, ve iki bakır şamdan
Havvariyttn bcrckatt İle zengin olup ve üraid- vardır
leriade aldanmayacaklardır. tstavrakis bunu Çan kalesi dem ir çubuklardan yapılmış
dua eder, ki bu adam ayazmanın u ş a mas olup m âbedio avlusuodadır; avlunun. biri cad­
zaftanm üzerine aldı. 1742 senesinde ağustos deye »i™ yan sokaklara açılan Üç kapısı
ayında yapıldı*. Bu satırların m uharririne, vardır
yukarıdaki tercümeyi sayın profesör Bitter B ıkkı G Sktvk
vermiştir ki, tercemede y aln a «dindarlıkla»
kelimesi «İtücad ile» şekliode gösterilm iştir AVİİ APOSTOLt RLM ORTODOKS Kl
HM?). LİSESİ — Bıiyükadada. tepede. tepenin ce­
Hakkı 6«kturk nuba bakan yüzünde Aylat Yorgios mınas-
tıno methalinden girildijioe göre avlunun ra i
A \İE AP0 ST0 Lİ HI M ORTODOKS Kİ­ taralındadır. Ayios Haralambo», Ayku Yor­
LİSESİ — Şişlinin D uatepe nahiyesinde avu­ gios Kiliselerinden yo Ayioı Yorgıı» ayanu-
kat Caddesinde, Lala Şahin ve Evranotzade srndaa geçilir. Bizans yapılarındandır.
Sokakları arasındadır: R um îar arasında daha T ıvanı tonoz zemini m erm er döşeli bir
ziyade on iki havari — Dodeka ApostûLi adı hSereden ibarettir. Avluya açılan bir kapısı
ile anılır. D ört duvar in e rin e kirem it ö rtü ­ v« S? penceresi vardır. Afcfap olan oraya pili
lü bir çatı ve ortasında b îr kubbe Ue ö rtü l­ ve tronos sarı, m ai ve beya 2 renklerle boyan­
müş kârgir b ir yapıdır. İnşa tarihi 18&5 dir. mış sanat kıysteti olmtyan basit şeylerdir.
K arteksi ah şaptır; iiç cam lı kapu» olup Tavanında b ir avize asılıdır.
İki bu satırların yazıldığı sırada yalnız o rta ­ Ayios Yorgios M anastın avlusunda bir
daki kapı kullanılm akta idi. d ört pencere ile iiiis e ile Ayios Haraiambos, Ayios Vorgios
aydınlatılm ıştır: N arteksden asıl m abede ge* kiliseleri ve Ayios Yorgios ayazması dört
Çilen kapının üstünde K osttulo adında biri i î g i r duvar iizerine kiremit örtülü bir yapı
tarafından ressam HaraLarabos'a yaptınütiış içindedir.
1914 tarihli yağlı boya b ir «On iki aziz> leb* H ıkta GÂktârk
lûsu vardır. D uvarında büyük fcûmi§ler İçin­
i n Pavlos, P etros. Nikola oJ azizlerin >'ağü A y INEDAR — Eski İstanbul hayıtm-
boya tasvirleri bulunm aktadır; tezyinat ola­ da. hamamlarda yıkanıp çıkan ve giyinen
rak bir saat. hir avize, iki bakır kandil var* m üfteriye üsliine çeki diiısn yerebilmesi için
dır. Mabede cam lı bir kapıdan girilir. Kub- ayna [utan natır yamağı y a tısın a oğlanlarla
be, dört köşeli d ört sütuna dayanan dört ke­ înjL an sonra oıtlşieriye ayna tutan berber
mer üstündedir. Zem in m erm er dönelidir. çıraklarına verilen isim. Aşağıdaki k ıt’a son
Kubbe kasnağında dört pencere, göbe­ yeniçerilerden Çardak K ollufu çorbam ı balk
ğinde de b ir P an to k rato r tasviri vardır Ki­ f.ıiri G alaulı HUseyin Ağanın Destan met-
lisenin, avluya açılan iki yan kapısı daha var- m uasuıdandır:
ı/group/merakediyorum
A Y tS B İ D E V M V
A.VS1K1.0FSDİSİ — 15SÖ —

Tramvay perdesinden âkibei olduk halâs ım m


T ık ır tık ır n ilin ||ı> ftrtd i â y i n e d i r »
Kir bûm«tn tatcb itoPtn mini namusla irim Açılmaz p erdei p*fiml İb re t yâ fteaulallah,
üpdiim yârin aymam lıalışJş koydum cAnıuıı (N m i İ S en o
Agam Akçen kalbdır dcıll lır-n »U t» nyirım.
Biiyük zaferden sonra Beyoglucun halı
İstanbul ]dbür ve ricali de harem de gi­
h ak k ın d a:
yinip selâmlığa çıktıklarında kıyafetlerine ve
bilhassa tavuklarına son çeki dÜ2oni orada Korkudan şapka înlp ballara fesle r kondu
verirlerdi ve ka$ı gözü yerînde, d i a y â ğ ı dite- Oldu baslarda mtpr boncuğa şapkayt vatan
gün. velinimeti efendisinin asın itim ad ve İKasfetai Vatam
m uhabbetini kazanmış bir mahbub uçak da B e b e k h a lik ın d a :
ayna la la rd ı ki o uşaklara da «âyînedar» de*
nilirdi. fB : Hamam; B erber; Ayna öpmekj. A tladık Sirkecid en san d ala b ir cum ’a tfliaD
Il&rolenıııiıjtı <■ g ö n «inci deryayı v ıU ıt
AVfNEİ DEVKAN — Asrımızın hünıe- ü i d e n k d o ğ ra ra n k H boya çık tık Bebeğe
rist şâiri merhum H alil N ibaduı 1918-1924 B öyle p e k az b u lu n u r câyf fcrabzayl vata»
hâdiselerinden bazılarını ve bu arada bu yıl­ (K aside! Vatan)
ların İstanbul atm osferini teshil eden bir
K öprü m üruriyesi h a k k ın d a ;
eseri; 12 x 1 7 boyunda 214 sayfa olarak 1924
de îkb&J Kütüphanesi tarafından basılm ıştır. Geçirme* k ü p lü d e n alm aksızın resmi (n in n iy e
D üşünm ez b aşkasını asld e m a n e t K estüallab
Eserin, kabına koyduğu;
(NaaÜ Şerit»
CUvti dl’k rJa tacolliyatı yilııa gfiDiınıı
dürm ek i s l e r i n eğer Ayfzıol deverana hak İçki yasağı h a k k ın d a :
D u£ üji imâl vc îstfınâtt İffe t meni-
beytiyle takdim eden Halil Ni-
had, bu kitapta elli yedi şiirini fakat terkte suyundan boldur fcret
toplamıştır. *Muhavere» isimli yâ Retu!aD»lı
(Naati Şerif)
çlirdun öğreniliyor k lt «Ayinei
devran> m karikatürist C em in İ$gal y ıllarınd a yabudilerin
karikatürleriyle 4e tezyini d ü ­ T ü rk D ostluğu h a k k ın d a :
şünülmüş. fakat Cem'in ihmali,
T ü rk ü in citm ed i evtâdı B ent İsrail
kararın tatbikinden sarfınazar B ence y a p tırm a lıd ır onlara havrsyi
ettirecek kadar uzam ıştır : valaa
(K atide! Vatan)
O fcm e gam , (ekelim dem dedim
Son ban» peyntsne dem adem dedim Y ang ınlar hakkında:
Dem cen İ^ip b e n d e «nnurtimı bam O k a d a r y a n d ı b i y e r kalm adı artık
Ben olan ım ba&ka b ir lA cm dedin» yanacak
C canele ^ m i ) sayanın kendim i Bozulup kaldı sakaklardı) (ıtfuınbftyî
Gitse rak ip olra cehennem dedim vatan
Sarlıeş olursak o* d e r ilen» dedi (K asldeİ V a n a )
Şimdi tınraram dam t Atom dedim.
Aklim kim f iti rerfşan dedi C um huriyetin ilâm baklanda:
Kûvcl obrndakî perçem dedim Gece İstanbul Ahalisi sayarken yıldır
IM>yle değildin dedi vaktiyle seıı Doğdu bastarda o dem ableri C tf1
Devri tamsın eyledi sersem dedim hafiyi
Enberi İrimdir ıtitaranıa dedi İğ n e a tsa n y e re dügm esâi o
M iri m ükerrere AU K krtm dedim H e r y e r olm uştu o f& n m&bfcri
Çıktı mı Aylnel devraıı dedi C m nhariyet
Resmini U f» yapacak Cem d e d in (C uıuburiyetaem a)
Ayineİ devranda şakin te ­ Şebrem anetinin haîka odun*
m as ettiği Istanbul vakayiüıden köm ür dağıtması hak kınd a:
b anları şu n lardır: Vok E m anetten odun yabul kofld**
Tram vaylarda kadınlara mnb- ttmlt edim
Bancn y ıld ır m illetin sırtında flomk*
sus yeri ayıran perdelerin kalk­ A ytnedar b e rb e r cu*£ı kalma*
ması : (Bestııu $ablh» B o a n b ) (Kalm adı)

http://groups.goog le
—- J 557 — ATINB VtSUT

KıTaut **Uy* fakirin ililince *atn kardığı resimli Mecmualardan (13.1 Arif Efen­
ftol M «dun köm ür î ^ - e r e k Ş ehr^ rtıatifil di, Mofunadi; \Va ntiâhaa» hicri U Ramazan.
■ N e dim in kafty*siyL#>
to c ti * j i tyyam ı d e h rin tnevulm l M’H uinnU r
1283 vo rnHSdk 24 ocak İG76 perşembe günü
flü k a tılt'n d ille rd e artık h ep kbtıukr tr v r ia u d ir çıkmîflLır, haftalık mecmuadır; ne kadar de*
Bin v9K»p ı>u j ı l dujrrium K m a m ı eum ına vam citiRİ lesblt «lUcmodi, 38/*2T eb'admda
ganBu)iQ am a bu *ii» b ir $alrin h ü ly asıd ır parşomun* yükm kalınca b ^ v , kâ^ıd ii«r\ne
(Ki* dercü' hasılmış 16 sahifellk bir mecmuadır; bir nüs­
Maa$ ulamıyan :r.uailimter:ıi. m em ur­ hası ken-rJi tâbirlerince ıb ir yirmilik Mrcidl-
ların ve fakir halkın - ıklı halleri hakkında: yenin çeyreğine*, yani beş kuru*, aalılmı*-
Ur kl o devir Kin çok paradır; abonesi de te*
V sefalet çekiyor m m r*i rtıK 4â)ta
n e ti# iki Osmanlı lirasıdır.
f(rm n b k v p ıft b ir lu h v t veyi rijrl Vatan
%> kad*r a ilrte r v a r kl sakaklarda y a la r Cehil ve zevk yoksulluğu dehşet ve gıl-
Çtrfrât olda bu Herdin paifll *iıkn*yi vatan aetlc h er yaprağında sırıtm aktadır ismi ile
Vâmeltk u r f criulûb Rîiil m â i^ t votıın» cism i lam bir le îâ d h ain d ed ir.
Sıtıllb kılm adı b ir harırde v»fan Zam anının son derece kurnaz bir do*
Yılda k ir kere g rlü r m Ahi m uharrem rif ytne
landıncısı olarak tanınm ış olan Mehmed Arif
Plgemeıt hanede b ir «türlü o t i y i v«U a
«V atan K *side«) Efendi nam ı diğerle A rif ik i bu mccmuattna
-Â yine i Vatan» adını koymakla evvelâ umu-
E; » m a a ltıw fr ey k ahlü jo lâ arU k am an
mi efkârı dolandırm ağa teşebbüs etmiş otsa
Çıktı eİLİcn kapluıcak e rle rd e Çom lfk kftlttadı
(K alm adı) g e re k tir Fakal bu onaltı sahifeUk mecmuayı
b ir alanın b ir daha alm adığı tahm in oluna­
Akbaba Mizah gazetesinin in tişarına ta ­ bilir. Y azıları da resim leri de. eline ne seçerse
rih ıB.: Akbaba; Aydede): konm uşa benzer. H er yazıda ifade aksak,
Ai edip d tftli m aiçtU e Ziya U Seyfl cüm leler sakaL. ve h e r satırında birkaç im li
Kokuyorlardı bu kıs glioleri kısm et p t ş i a t ve m ü rettip h atâsı vardır; hazin ve garip
Geldi bir karga $a ta rik Ue ( a k f a k diy erek olan b ir ta ra fı da bu çapaçul mecmuanın
Dediler Aydedenirt Akbaba konmııg leş!» r
LU. 1341) M albaai A m lrede basttmış olm asıdır. Birkaç
nü sh a devam eden b îr «Eski Mısır Tarihi» ya­
İstanbul d ilberleri h ak k ın d a: zısının v* M ısır fajdivJ İsm ail Paşa iie Kavalalı
Gârâp latanknlttB d tlh c r ln in b e n d a h i b lim ig lîn M ehmed Ali Paşanın ve İbrahim Paşanın re­
i k t i j ı k îcr Ue a n m a k i a ş k a tö v b f rtın if tiıa sim lerin in Âri/âkiDİn İsU nbuldaki M ısırlılar­
AJ*5i aeyr iffis b ir £i)n k i SodâM tFa şitn d ştlı» dan p ara koparm ak için neşredttdi&j muhak­
(Nedim Âe) kaktır.
48 punto kûfı m atbaa h arfine ta rih : Başlık yazısının altında bulunan şu sa­
tırlard a şayan* dikkattir:
D ly ıp İM ad R ı û n i k o d id im u r l h
Dilildi K*Uı k i n k ırk «ekiz punto «M aarif ve edebiyata dair mevat ta ra fı­
IH. I340> mıza gönderildiği balde sahibinin ihtiyari Ue
imzalı, imzasız ıneccanen neşrolunacaktır».
Ziimrudü Anka mizah gazetesinin inti­
A rifâki m u harririne yazı bedeli ödeyecek
şarına tarih:
m ecm ua sahibi değil* bilâkis m uharrirden ya­
Saf toğut&am geiiy*r ZümrütI» Anka diyerek zısını neşretmek İçin üstelik ücret alacak h a­
Akbaba wyTü lem a şaa n a çıktı acele
kikaten yam an adam dır.
fa k ttfr u la r d h ii kartlı # e llp b tr »raya
Kuşa benzer m i bak ın KÜmrûdii A akapa kel# idarehanesinin nerede olduğunu göste­
t a 1341) ren b ir kayld de yoktur, sahibi arandığı za­
man bulunm am asını tercih etm iş olsa ge»
Müstakil gazeteye tarih: gerektir.
Qm i im ali htfMMıll*
v tsta k il b ir û m i b i m Una de£H ÂYİNE Y I S I F İLE ATTARZADE MEH-
Jfâ*dım bi bedel tarihin)* MED nİK Â Y ESt — On sekizinci asır med­
Meslek) İrfanı o t a n mdatakU dah hikâyelerinden biridir ki. geçmiş asırlar­
AVkNEl v a t a n — A riiâkİ lâkabı ile daki İstanbul hayatı bakımından gayet kıy*
tanınmış Gilidli M ehmed A rif Efendinin çı­ metli bir vesikadır. İstanbul üniversitesi kü-

.com/group/merakediyorum
S* »' t
j ıjjftL j «J
^ji». üljt ’ZiâV[mjÇ

-s.
f slA ^ | iLljS Jr •« /"
^ . ' t ^ i { S * lfc * ? * * f* ^ İ £ î£ ^ * '!*'\'A,'kA 1 r - y ^ / j Avh. “ •■:V ^ ' . J ;‘^ ^ '- i !',>
w
> - V *i>< y'^j^J--..4:1} **** ’■*-'*■* ■>*£’
'•*$ | jj^jl o^*l J*4>,, ,W ;* ^ j>
( jj.— j • ) j 4^ j ’ ^ ı i | ^ y . * | # 0*<V

o*î*; , — £j>' A>±—^'İijt+j ; *


Ji* *■"*'.11
Jj.-* ).

*Tj\- >•* J ,j j-l •^>vV\>jj '4/ ;*U1J ‘t • tySyfp


►/ûJjfl **.,,)ııj> >i ılL ; ■,_>** ijf ji j» i 'j f ’ *;
'*- v j •'î »*' *•■/ ıj jj dj.« ad>*'ı*

-* i^ > » j» .ty | ■* ’ ' ^ '/»****f st>\$*>&*?- *-.»» wCj( jj*<

<* . ’- . ~ ■ . - ~ - - ,

Aylnel Valfta MccmiMnuıit t duduut&U öüwbBwni0ıbiclaci &wta£i «


HtrpTTgroups.google.co
1 <L *&r *Aj ' i* jj** V 1»'■■' f »,* ^ y :> ^ ^ ^ d: v> y - ’İ
tj*.^ ji ^ u ı j jt> *ı *:u ji, >
* •'v j'*-tl.J/ k •jj.jV jW ■> l.-X / *Ji^ w
•'—'jij^V^—1 ^3*
«djl l'L_^* • 44J&* .**•*• A ,
*

Ayine! V a ta n Mcm
m/group/merakediyorum
A V lvE Vl'SUF — 15110 ISTAN'avi.

tüphanesiniıı lurk(,ç yazmaları urıı.sımKr on ılümDiij geliyor:... der. Ahmed Ağa bu b -


sekiunci asrın en namlı meddahlarının isini' lıcrdcn fena halde sıkılır Yusuf konağ* ge.
İtri ile bunlardan dinlenilmiş bazı hikaye­ lir ve ağam tarafından gayet soğuk karşıla
lerin hulâsalarım ihtiva t?dcıl bir risalede Jiır K endisine bozuk d u ıen J105 geldin deni­
rastlanm ıştır. Hikâyeni» sa d e » vak'a çerçe­ lir, ağa: . V ar istirahat eyle yann kigıtlan.
vesi kaydedilmiş olup dekorlar, kılık ve kı- na bekarım* d u . Yusuf konaktaki odojun
ylı1*1, saz ve söz âlemleri, *oJ]beller geçtik­ (ekilince, konaktaki kapı ynldajfları bu
te (B urası tafsil olunacak!» deniliyor. Ne Zeliha Hailinim A tlarzaıle ile Zifafı olduğun
kadar yazıktır ki. bugün İçin o îj Jürini lafsil anlatırlar. Ayine Yusuf deliye dönüp hanço-
edebilecek hig kimse yoktur. (B .: Mecltinh). re el atar: «Ağayı, oğlanı, kızı doğrar, ken­
İstanbulda Tav^mlnşmdü oturan Kapı dimi de telef ederim s der. Hir dostu mini
çıtalılardan Ahmet Ağa irat ve akar sahibi, olur; «Gel gidelim , llasan Paça Medreselin-
semtin tanınmış bir simasıdır. Erkek evlâdı de bir büyücü Hailiz» Küslüm Efendi vardır,
olmsmii. Zeiilta adında bir kız; bir de kll- o bu derde bir çare bulur» der. Hemen tul-
çlIIc ysiftanijerl e rk e k evlât yerine bOyütiil- ki|) m edreseye giderler. Yusuf bu süfli âd».
miiş Yusuf adında bir kölesi vardır. ıııırı ayaklarına k apanır öper, beriki «Tövbe.
Yüzünün güzelliğinden ötiirü konak hal­ Liylııı» diye kendisini naza (ek er, fakat Yutul
kınca «Ayine» lakabı ile anılan Yusuf, efen­ 200ü allııı sununca «Var elem çekme yapa­
disinin ayni zamanda hazinedarıdır. Zellha- rım ı der.
ya bir Yusuf m ünasiptir diye, ıığa. kızını da Konaklattı ahvale gelince: A ttarjâde Meh­
bu sevgili kölesine vadetmiş bulun uıaktadu-- med kaynata ve kaynanasının ellerini öpüp
Halep ımıhasslsllglnl alan Ahmet Ağa, Y11- zifaf odasına giderken syakyoluna uğramak
tufu, vergi m ükelleflerinin isim leri yazılı def­iktiza eder.. A yakyolu altı basamak merdi,
terle beraber Halebe gönderir, dünU^to n i­ veni yıkarken b asam aklar yirm i, otuz, elli
kâh. olmak inere de kızını delikanlıya nisanlar. derken yUx o lu r.. Bir de bakar ki, başka Ur
G ünlerden bir giin Ahmed Ağs. yolda on d ört m em lekete çık m ıştır... B urası, Mısırdır. Za­
yaşlarında gayet giizel b ir oğlan {ocuğuna vallı çocuk y edi y ıl bu yabancı memleketti
rastlar, g ö rü r görmez can ve gönülden fişık sefalet içinde sü rü n ü r. B ir giin, bir mezar-
olup «Ah şöyle U r oğlum, bari h ir dam adını lıkta y a tıp kalk an b ir B ektaşi babasına rast­
olaydı!..* der. Çocuğu çağırır, adını ve baba­ lar, M acerasını n akleder. Aziz, bunun büyü­
lım sorar. A tta r lbrahim in oğlu M ehmed ol­ cü (tüstem in i;i olduğunu k eşfeden «Biz ona
duğunu öğrenir. Çocuğun verdiği cevaplardan tövbe verdik idi yine yapm ış!» der ve iki kâ-
m emnun olur, evde k a rısın a : ğıd yazıp birini M ehm ede y u ttu ru r; «Yürü,
— Kıza göster, islerse bu Mahmedo ve­ m erak etm e.. Dokuz gikı deryada zaluııet çe­
reyim, pek nıuradmnlır! der. Lftkin k um kersin!» der; öbür kâğıt için dc; «Bunu da
acaba Yusııfta gönlü var mı?.. Şüpheyi de­ ista n b u ld a Küstetn efendiye yu ttu ru n !' diye
fetmek İçin Atlarzade, Zollha Hanıma göste­ tenblh eder.
rilir, kız da Mehmed i ister. Zaten Yusuf u M ehmed tskenderly ey e gelir, limanda
sevmediğini Köyler.. Ahmed Ağ», A tta r İb­ lstanb ula kalkm ak ü zere b ir gem i bulur; ge­
rahim! konağa düvel eder: Esvap, altu n, a t m inin k aptanı çocuğa a c ır ve gemiye alır,
verir, oğlanı alır.. Halk ise dedikoduya dii fakat yolda M aitız korsanlarının etine ejir dö­
je r: şerler.. Dokuzuncu giin, Matta kalyonlar» C«-
‘ A ttar İbrahim , oğlunun sayesinde dev­ zayirden gelm ekte ulan m e jh u r Muslu Belse
lete erdi!.. Yok define buldu, ktip buldu» di­ rastlarlar. Muslu Reis kursan gemilerini ya­
ye sözler çıkar. kalar, e saretten ku rtardığ ı Müslümanlarla
H er n e hal ise nikâh meclisi olur. A tlar, b eraber lstanb ula gelir. M eğer onların I*'
cümlenin arasında 2000 altuna nik&h kıydı­ lanbula ayak bastığı giin. MefmıedVJen anık
rır, kıza 1000 altun ağırlığını da tam am en üm idini kesmiş olan A hm ed Ağa da ZeliM
verir. H anımı te k ra r köle Y usufa vermeğe rocı ol­
Zifaf gecesi kahveci gelip; «İskeleye kahve muş. gecesi zifaf olacakmış.. Muslu kapta»
döğdlirmeğe gitmiştim.. Yusuf Ağa Halep'den Mehraed’le beraber, Konağa varmadan Kaan

http://groups.google.co
A.VSJKI.OPEOISJ — 1581 — AYİOS ATANASİO&

Paşa M edresesine gider, efend iy e ' hndlyelik


meni Katolik K ilit esindedir, mabedin altın­
M ısır incir)< içinde B eklaşintn k âğıdını y u t­ da. İki basam aklı taş m erdiven ile İnilir, üs­
tu ru r . B üyücü d erh al *Isip gcİH’r ir M uslu
tü . toııos kem erle iirliiltt lıir hücrede ağzı
jicis oradan konağa g id er.. JlfebmeJJ .çağ ve
d e m ir bilezikli b ir kuyudur. Bu erm eni kili­
sâlim teslim e d erek Ayine Y usufu gem ilerin ­
sesinin y erin de vaktiyle Ayios tulrali atlına
de küreğe vurm ak İsler. A hm ed Ağa hazine­
takdis edilm iş b ir n ım kHineai var İken bilâ­
darına şefaa t e d ip h ir m em u riyet ile taşraya
sü rd ü rü r.. Zeliha te k ra r M choıedc n ik a h la ­ h a re erm enilerc verilnıiytir, ayazmanın de­
m ir kaptısunda 1727 tarih im taşıyan rum ca
nır. ZifaJ gecesi, yenge han ım , ayalı yoluna
b ir kitaİK vardır.
çıkm asın diye odaya a llı ta n e çiş ö rd e ğ i ko­
Hakkı fjötLIiirfc
yar! V e lâtife yollıı. *su d ökm ek İçin dışarı
çıkmağa im im iz y ok tu r..» d er. B aki Ömürle^
A Y İflS ANDONtOS AYAZMASI — Ga-
rinl zevk ile geçirirler..»
la la d a A yios N tkolaos kilisesinin içinde, ki­
B u m asalların bûtiin güzelliği o n la rı an
lisenin n artek sin d en b irk aç basam ak taş m er­
latan m eddahın m u h a v e re leri, le sv irle ri tü r ­
divenle inilir, tono s örtü lü b ir höcreciktea
lü n ü k teleriy le, eşhas ve s ah n e le ri d e e n h u r
İbaret olup kayda d e |e r b îr hususiyeti yok­
da k ıy afetleri ve le te rrü a liy le c an lan d ırm a -
tu r. G ünü 17 İkincikinııııdiLr
sutdatUl.
AYİOS ATANASİOS AYAZMASI —
AYİON TR İO N IERA R H O N AYAZM ASI
K u rtu lu rd a O m uzda; Sokağında ayni ismi
— Ç engelköyünde Y en im ah alled e L ckeci N u ­
taşıy an R um kilisesinin altındadır. Bir duvar
ri Sokağında Bay O sm arnn 27 n u m aralı evinin
İçine y e rle ştirilm iş d ö rt köşe m erm erden U r
bagçesindodir; A yios to a n is. A yios U g o rio s
ve Ayios V asilios’u n isim lerin e ta k d is edilm iş havuza akm ak ta olan suyun kaynağı binadan
oldukça ım ık tv b u la n a n b ir te p e d e d ir tavanı
bir A yazm adır. B ağçenln a ltın d a b ir tonoz
dehliz olup h e r iki ta ş ın d a m edh ali v a rd ır, Ve d u v a rla rı ren k li ve a ltu ı yaldızlı nakışlarla
suyu bulun duğ u y e re bu dehlizd en b ir ta s bezenm iş o lu p b ir taned e tabu büyüklükte
m erdivenle inilir ise d e çökün tü o ld uğu ndan Ayios A tanasios ikonu vardır.
m erdiven ve 4ayıı»k tam am en to p ra k a ltın d a Hakkı (.«tCUrt
kalm ıştır.
Ilık ta CAklllrk
AYİOS ATANASİOS R l'M ORTODOKS
K İLİSESİ — K u rtuluş tram vay durak yerin­
AYİOS ANIIONİOS AYAZM AM — Ga d e O km eydanjna giderken Omuzda} S o la ­
latada Panaiya K ü fe s in in içind e v e a ltın d a ­ ğın d ad ır; etra fı dovur İle çevrilini? b ir avlu
d ır, dem ir ve iskaralı m ed halind en d ört b a­ içindedi- Salip plânlı, o rtası kubbeli, kolları
sam ak taş m erdiven ile in ilir ü stü tonoz bir k ire m it döşeli çatı, ile örtülm üş b ir k â fir ya­
sarn ıçtan ib a re ttir. P a n a y ırı 1 tem m uzdadır. pıdır. K urtuluşda Ayios Diınitrios m ütevelli
H akkı G ö k tiirt hey etin in tem in ettiği iane ile 1855 de inşa
AYİOS A\IM ).VIOS AYAZMASI — licy edilm iş, 189» de tocdiden tam ir edilmiştir.
lerbeyinde, Taş orakla rın d ad ır. B eybostanı Zem ini m erm er döşeli kâgil* kadınlar mahfili
Sokağından gidilir. Bu sokağın nihay etind e d ö rt m erm er sülün üzerise oturtulm uştur,
sağ ta ra fla bahçıvan Salilı E raksu nu n bah­ kadınlar n a h (iline nartekse ahşap merdiven­
çesi arkasındaki tepededir. Bir m eşe a ğ a rı­ le çıkılır, lio n o stasio n . despot kürsüsü ve vaiz
nın ve kayanın yanım la yerio altından ge­ kürsüsü ah^&p olup bilhassa vaiz kürsüsü al
len b ir sudur. Ön cephesi kabataştan olup im y ıld ızlı kabartm a nakısları ile b ir sanat
suyu bir ta ; .o lu k tan akar. M um yakm ak için eseridir. M üteaddit ikonlar, şam danlar, kan­
b ir hoere vardır. Panayırı yapilam ayıp ziya­ diller ile tezyin edilm iş olan bu kilisenin dürt
re t e d ilen -v e civarı halkı liirafuıdan suyun­ köşesinde <Mrl kagir tan kulesi «ardır, fakat
dan faydalanılan bir ayazm adır aııcak birinde btr tek cam bulunmaktadır,
H akki C ökliirk u n u n da Rusyadan gönderildiği söyleniyor
AYİO S A İVDON HİS A YA ZM A SI — Ba- (1047).
la tla K am ış S o k ağ ın d a S u rp Ito şd a g a b c t Er- K M .: O. ToJtfo ve I I CSktilrti. O rti Nata.

m/group/merakediyorum
AYİOS PİM İT R İO S İs t a n b u l
— tm —

AYtOS D İM ÎT ltfO S AVAZIHASI — Ku. b ir su m evcuttur. Soyu kayalık arasından gel,


ruçejmcde Kırbaç Sokağında, aynı adt taşrytn inektedir. ö n tarafına b ir m usluk yapılmış­
kilirento vanmrfartjr. Genişte b ir melhBİrfen tır. İbadet m ahallinde bulunan hazneye uı
geçilerek İk i basamakla ç ık ılır sekiz metre buradan dem ir horu ile setlrüm ektedir. Bu
m uniukta, 3,3 - 4 metre gençlikte küçük hir kısm ın duvarında Bizans zam anına ait kalın
i bitlet mahalline g trilîr. Sol tarafta dört m er­ çiviler, halkalar ve Ayios D im itriosun mer­
mer sütunlu bir tirtü altında üç musluklu m er iizerine kabartma a t üstünde b ir ikona,
mermer *a p iı geniş h ir su tümcesi bulun­ yanı bağında bulunan küçük b ir hücre içinde
maktadır. Hâzinenin İçinde nihayette Ayios yalm ış vaziyette küçük gekilde insan kabart­
Dimitrlosun mermer Üzerinde a l üstüne bir ması, kanalın bağında sağ duvarda mermer
ikonu olduğu söylenir. Ayna taşında Bizans üzerine kabartm a Ayios D im itrios’un at St­
zamanına ait olıiüğu söylenilen azteiıı tanı ilin de b ir İkonu vard ır. Sağ duvarın ortala­
boyda yağlı boya ve gümüşlü b ir ikonu var­ rında alt kısm ında m em e şeklinde kabart­
dır. Asıl Ayazına mahalline burs<2an geçilir, m alar bulanmaktadır ki, kadınların meme ve
kl, suyun bulunduğu yer kırk m etre uzun­ süt hastalıklarına iy i gelirm iş. Ayazmaya ge­
lukta 1,20 metre genişlikte kısmen basamaklı len kadınlar rahip tarafınd an tâziz ed ilir ve
kısmen i ece tuğladan yapılm ış tonos b ir ma­ bu m em eleri iiç defa öperler. Duvarlarında
ğaradır. Nihayeti kayalık olup b ir m etre ka­ kiiçiik d elikler vard ır. Pis suların akmasın»
dar genişlikte ve uzunlukla ve b ir metreye mahsus sol duvar boyunca b ir oluk bulun­
yakın derinlikte kayalık bir çukura biriken m aktadır, tbadet m ahallinde sade ve basil bir
AKSİKLOratSt ı ı s .1 AVt05 DtKlTJUOS
ifconosıUİOa olup duvarlarında ; lı tv ; AV to s »İMİTRİOS R I H ORTODOKS
ikonlar atıldır ki. bu kısmı Ayı- -- \--:nrio M K ll.lSK S) — Edirnekıpı ıvannda. Sarmaşık
ithaf olunmuştur Avin ınû ±1 >i ildedir ■ıtu î imd». l/>küncuier Vıkafuıdadır Pıt
Sol t rafta bulanan hazne ile m ^ n Ayir,; varla çevrilini- bir k k , - İ0n>>‘ kbçuk. k i
DinÜriK »vjsrîTirlır. Elektrikle tenvir edil gir. nartekii ahşap. dört d u ;ır üzerise tire-
mistir istanbulun ia büyük ayazmalarındın mil örtülü bir yatıdan ibaret gemi -1*.
biridir. Panayırı 26 Ekimdi- yapılır. yani tavama orta k ısr- on Det ahşap -î _:n
Hakkı M l l ı ı t inerine atılmış ahşap tonoslu bir kıV lir.
AVİOS O lM lT R lO S AY A ZM ASI — I7B0 ı : ı de inşa edilmiş olup btr y i ;:Mı
Kım kaptda T e lli odalar Scaağında: 9 numa­ da harap olduktan senra bugünkü bina 1834
ralı evin içinde, yer altındadır. Cç taş bssa- de yapılm ıştır. Dem ir çubuklardan yapılmış
maUı merdivenle in ilir küçük bir tonozdur. olan tan kulesi sekil metre kadar yükseklikte
İçerisinde dört köşe bir kuyu bulunmaktadır. olup tanı 1905 de İstanbulda dökülmüştür
M ethale dokat taş basamaklı muSuvvc,, mer­ Zemini mermer döşeli olup tezyinat bakanın­
divenle in ilir, ziyaret edüçn ayazı” -tlrdandır. dan da fakir denilebilecek bir kilisedir. Üç
ivile s i, bir m iktar billûr kandili, pirinç şam­
Hakti G ik U r *
danı vardır. Bu arada ıJışap ikoc-osUsionun-
AYİOS D tM İTR İO S AYAZM ASI — Çen- da gümüşlü Ayios Dimitnos ikonu. Kanca
gelköyünde ÇengelkSy Cadd&sîndedir, vapur isminde bir a tın hediyesi 1935 tarihli bir
iskelesinden yüründüğüne göre sol bolda bu- Genç Ayios Pendeleimon ikonu, gümüşlü
tunan dört dükkân harabesinin arkasındadır. ve 1793 tarihini taşıyan b ir Ayios Haralam-
194" de, kısa bir zaman isinde yok olmağa bos İkonu. Yembahçe bahçıvanlar loncası ta­
mahkûm bir harabe halinde İdi, rafından hediye edilmiş İS İ? tarih li b ir bü­
ft&kkı «Mktörfc yük pirinç mandallia (kumltı şamdan) bilhas­
sa zikredilm efe d e fer.
Bibi.: R£K ve Ih a S n Ksen. Goi auta; O
Talg» ant

AYİO S D l.M İTRİOS R IM ORTODOKS


K İLİS E S İ — Balatta. Kırkanbar Sokağında
d ır. Şekli müstatU iizerine inşa olunmuş k i­
rem it örtülü M g ir yapıdır, tik kilise 1597
nenesinde mşa edilm iş 1597 den 1601 e ka­
dar patrikhane kilisesi olarak kalmış. yıkıl­
mış. 1835 de patrik Kostantta zamanında ye­
niden inşa edilm iştir. Ahşap olan tooo: ta­
van kem erli kaide ve başlıkları oymalı on
ik i ahşap sütuna isünad eder. Ortasında me­
lekler arasında Hazreti tsanın b ir tasviri, ke­
mer zaviyelerinde on ücf azizin tasviri var­
dır. Zemini menoer döşelidir. Kadınlar mah­
fili ahşap olup Üd ahşap sütuna dayanın ki­
lisenin içine bakan öo korkuluğu, mevzuu İn­
cilden alınmış resimlerle müzeyyendir, lko-
nostcHtaaİon ahşap olup kabartmalarla bezen­
miştir Vaiz yeri ve despot kürsüsü ahşaptır.
$ağ duvarda üç mermer basamaklı ÖQÜ de­
m ir parmaklık içine alınmış. iti ıtitunfu. ka­
bartma. ovma nakışlı, altın yaldızlı çerçeve
içinde Meryem ananın gümüşlü U r ikom
Ç n |e tl« fW * Aşfe* Dhnitrlo* Ajauaas vardır.
Sol duvarda mermerden kaide ilae-
/g r o u p / m e r û k e c f t y o r u ’J ! n '" >
AYİOS DlJliTBtOS — 150* — İSTANBUL

rinde Oyma b ajlıkb çerçev* içinde y a |Iı boya lağındadır. Plânı m üatalil şrtiM e kiremit
bir £v*n#cllm O i to v lr i vardır örtiilü kâgir bir yapıdır. İlk yapının in p t»,
Narteks ahşap: K ilisenin çanı avluda bir rlhi malûm değildir. Kok-al harab bir balıte
ağaç ürerine »silm iştir Birinci Cihan H ar­ bulunan bu kilisen in 175C ‘le yeniden yapıl-
binde ciheti askerıyece i^yal edilen bu k ili­ di|ın n bir kayıl, vardır
se ikinci Cihan H arbi esnasında birçok rami Ortası tonoi bnğdaıli tavan on iyonik
ter vc mescitler giM iş g fl edllmif, IM S d» b s jjjiılı. kem erli bağdadı dfltuna t'jrfinad eder.
tahliye edilmiş, biraz tam ir gördükten tonrn Zem ini m erm er riûşcnmıştır. Kadınlar mah­
194? senesi Ekim ayında ibadete yeniden açıl­ filine. klliten ln yanında bulunan ayazmanın
m ıştır. Jlillki fr6İIInfil m ethalinden g irıü r; kilisenin içine hakan
korkuluğu m evzuları İncilden alınmış resim­
AYİOS D İ VTTRİOS K lü l ORTODOKS
lerle müzeyyendir, İkonostasio», incil «kuma
K İL İSE Sİ — Bgyilkadada, Alaçam Sokagtn-
m ahalli despot kürsüsü ahşap, kaSarlına na­
dadır. Mustatil şekil iizerine In ja edilen bina
kışlı ve yaldızlıdır- Mabedin narttksc açılan
kiremit. örtülü kagir b ir yapıdır 1858 sene­
üç kapısı vardır. Ortada çift k a rta llı bir arma
sinde Fistiki K alfıı adnda bir m im ar tarafın­
vardır ki; kilise m ütevellilerinden Bay Yani
dan inşa edilm iştir. Zem ini mermer, kadın­
Devteloğîunun verdiği izahata göre; ruhban
lar m ahfili ve Ikoııostasion kagirdir, V â iı ye­
mektebi ve j-urn üniversitesi Kuruçeşmede
ri ve despot kürsüsü ahşaptır. Sag duvarda
iken, bir rahip m etropolit Olacağı vakii, dinin
tekiz süluûlu, kabartma n a k ili bir usta elin­
ve incilin gösterini; olttugu yallardan ayni-
den çıiım ş biiyük bir çerçeve içinde on iki
mıyacağına ve kiliseye sadık kalacağına ye­
havari tasviri vardır. V iiı yerinin yanında
min ederek bu arma üzerine basar m if. Hiih-
kabartma nakışlı bir çerçeve içinde Hazreti
ban mektebi ve rum üniversitesi Kuruçeşme-
Meryem'in gttmûşlü bir ikonu, sağ tarafta
de 18M do ku n ılm u f 1849 da riihban mek­
ikinci autunun yanında bûyiik b ir çerçeve
tebi Heybeliadaya. üni­
içinde Ayios Nütolaos'un keza gümüjlü bir
ikonu vardır. Tavanına on iki havari arasın­ versite de Fenere nak-
da Hazreti İsa'nın tasviri tersim olunmuştur. lolunmuştur.
A lt pencereleria üstleri, çerçeveler içinde Orta kısmın zemi­
mevzuları inciledcn alınmış tablalarla tezyin ninde sol tarafta bir
edilmiştir. Çan kulesi, yanındaki mektebin kabir vardır kl, İB ind
avlusundadır Halikı Cüktürk a s ı r d a Di ram Hüma-

AYİOS DtM İTRİOS KÜM ORTODOKS


K İLİSESİ — K uruçcşnıede; K ırk çejm e s o ­

e ü n ık a f « M iıd 4 V I K DiınltTİM
KUHegi
(R c^lm IZAıim)

h t f p : //g ro u p s .g o o g le.cı
4:.^ : s u >p £!-'*1 - io ttö A v io s m t i m i o s

Btfyü.kndMİa A jio s D im ilrios KİIU m I


^K esin; K tm ül Z e m )

yan tercilnıaularınıLın Stavraki A ristaki'nin rım rica ed erler; dilekleri kabul edilir (17971,
kemikleri defnoditınlıtir. Bu kısmı» zemini Çan Sillesi arka Cephenin sol kösesinde­
üzerine büylilı h ir halı örtülm ûîiiir. Nar'.eiv dir.
sin senlini üzerinde bıı Uman Kabirlere ile ETablu r.bktttrk
Marmara Metropolü; j v r Ruın Üniversitesi
müdürü Sanuil'in (İBÜS) kemikleri, Sisam AYİOS DİMİTRİOS BUJİ ORTODOKS
adasının beyi Kontaki Fotyadis'in feaym v.ıl- KİLİSESİ — Kui'tulug tram vay durağının as
d esinin UB8flt kemikleri, Bojîdaıı lıeyi Laga- ilerisinde. E r m eydanı v« A tej Sofcaklariyle
dos’un nB'JBl kemikleri. Dîvanı Hümayun 1er- K urtuluş C ad d ijl arasındaki adacıktadır.
rii manı Mkolııkimıı karısı Sofiya Ariataklnln lTfiJ dc a»- -'! cem aaliuin ianesiyle inşa edil-
|]853> ■kemikleri. Âjkolaki ArisUtkınuı k i» miıjUr- Yanında katlim bir bina vardır ki,
Raiu lkıyadu ile i 1314 - 1891) kocası sultan 1327 dc İnşa edildiği adylüiıcn bir Ayios Ha-
hekimlerinden ve P a’rikhanc kapı kâhyala­ ratambo» kilisesidir; idinde bir ayazması var­
rında» Yuanis İkiyaılııııyn (1830 -1881) ke­ dır. Ayios Dinıitriyos kilisesi 1799 de ilâve
mikleri b-r anıtla ıtefneditmiştjr. V asiliki edilen inşaat ile bUyUtülmüştUr. 1888 da ya­
MisUskUtis'm bu k-list hakkında vcrUlği iza- nına bir rum ilk m ektebi yapılm ıştır Yirmi
k a ti güre: Kilisenin âyin gonii ulan büyük m etre yüksekliğinde tfeııdr çubuklardan ya­
cıun? gecesinde kilisenin cemaati ellerinde pıtm ış çan kulesindeki çan Rusyadan günde-
mumların mâbedıtcn çıkarlarken ve mezar­ ' ritm idir. Uim gülMl 26 Teşrinievveldir.
lığa gidcrlcrh-.n B e y l e r d i sarayından Üçün­ Osman Tolga
cü Selimin naiar; üikkatini eellıeder; bu ışık­
lara! nç olduğımtı aoruşlnnır, etrafındakiler AYİOS KFTİ.V1İOS AYAZMASI — f'o-
b u n u n r u m la r ııı gûoe 3 y in y a p tı k l a r ı n ı v e İm nerde, lncobet Sokağında: merhum Doğra­
&yin CJR im ıuljı T a tı ş a h a n e n i n p a k lık la r ın a macı Sinan m 08 numaralı evinin bahçenin-
d u a e l i k l e r i n i s ü y liy e re k v c k ilis e le rin in p ek dedir. Evin allm a rastlıyan bir m elre kadar
. h a ra u colılı m ■ ıııb ı. ta m i r i n e izin b u y tır m a la - uzunlukla, bir ıtıelreyo yakın genişlikte bir
jm/group/meraked iyorum
AVfOS EFT/MM* — 1646 — İ5TASBC1

lononiii içinde d erin b ir kuyudan İbarettir. zeyyen, despot -kürsüsü ahbaptır. Kayda de­
Abgap bir ra f ü stü nde Ayios Eftim ios'ıın ç e r­ ğ e r b ir hususiyeti yoktur.
çeveli b ir ikonu ve diğer birkaç Ikon bulun- Hj U u (iitkUirjı
maktadır. AVİOS F A N lIlllO S AYAZMASI — Ye.
Hakki t>t>h.Lurk
nişehijde. T eşrifatçı S ok afrn d ad ır, « İd d e n bir
AYİOS El.B fT E B İO S KUM ORTODOKS a rsa ortasın da iken 1913 dc iüfa sdilm ij U.
KİLİSESİ — Ferlköyünden Bortıcınti fa b rik a ­ rtm lt örtülü bir m ethalden girilir, on İki ba­
s ın ı giderken, m ezarlığı Ue b erab er büyük sam ak ahşap m erdiven ile in ilir, sola kıvrı­
bir ada te jk it eden b ir kilisedir. 1880 dc, la n kısa b ir dehlizd en »onra d ö rt baum als
Feriköy Ayios D im itriyos kilisesi m ütevelli b ir laş m erdiven daha in ilir, oldukça geni;
heyetinin tem in e ttiği ijn e 1le irtga edilm iş, zem ini la j d ö ;e ü b ir hücrenin du v arları yag.
mezarlık da kilise ile b erab er ihdas olun- lı boya, bazıları güm üşlü ik a n la r 11e tezyin
m ıifiur. K iiçük b ir m abet olup İçinde, d e tin - ed ilm işti. B u rad an on ad ım k a d ar süren ikin­
den evre] yapılm ası g erek en ru h a n i iy in le r ci b ir dehlize g irilir, b e j basam aklı üçüncü
icra olunur b ir ta ş m erdiven ile in ilir, ayazm a, bu sonun,
Opnsn Tolga cu m erd iv en in lam k arşısın a gelen ağzı yek
p ir e m erm erden oyulm uş b ir kuyudan iba­
AYİOS ELEFTÜRİOS H IM ORTODOKS
re ttir. V anında N ikola H lrlstozuludl adında
KtLİSESİ — K urtuluşta, K urtuluş Rum ce­
b ir h a y ır sah ib inin koyduğu glizel bir m er­
m aati me7.arlıgmdadır. P lim m iisM tü şek il­
m e r te k n e v a rd ır, riv a y e te g öre bu zat iri
de kirem it örtülü da v arla rı tstiny e taam dan
y a rı ve g ay et k u v v e tli im iş, tekn esini teber-
k&gir yapıdır. D efin m erasim i y ap ılan b ir
rü k e n ken tli s ırtın d a in d irm ek istem i; ve
mezarlık kilisesidir. lflfis d e inşa edilm iştir.
m erd iv en lerd e ayağı k a yarak çok ağ ır olan
Tavam d uv arlar Üzerine MndirUmig ahşap
‘ b u m erm e r te k n e n in a ltın d a k a la ra k ölmii;.
totuKdıır. İkonssU sion a h ja p ü zerine A m e­
ita k k ı G öktürk
rikan bezi kaplanm ış, aziz tasv irleri resmtıdll-
miştir. Yağlı boya ve güm üşlü ik on larla sos­ A YİOS FOKAS M İM ORTODOKS Kİ­
ludur. İncil okum a m ahalli d e iko nlarla m ü L İSE S İ — O rtaköyde, M ecidîyc K öprii Soka-

Ortaköyde Ayios, Fofcas Bilisen!


(BftrLm: SaUb 8 i u n )
http://groups.goog le.com>
« M itn u m u a — 1587 — AYİOS H A ttA lA M B O S

gı İle tnmvay yoltı üzerindedir. O rtakûy Or-


ıi todoks cem aati ta rafın d an 1856 da y a p tırıl­
m ıştır. Dflrl duvar üzerine kfrvmlf örtiUtt
i kârgir b ir y ap ıd ır. A vlusuna İki kapıdan gi-
rilir. Ç an k u lesi k afe s sek lin d e d em irden ya­
pılm ış olup cad d c üzerindeki kap ısın ın Üs­
tü n d ed ir. N arte k s camekânlı o lu p İki kapıdan
rilir. D uvarında İki azizin tasviri vardır.
M b e d io iç e risin e b iri ü n d e ik isi arkada
olm ak üacre Üç ta p ıd a n g irilir.
Tavanı tonos kem erli olup zemini m er­
m er dönelidir; yedi buyiik pencere ile aydın­
latılİTİ15tır. O rta y e ri dem ir parm aklıkla ay-
nlm tjlır. Arka tarafta İki k at kadınlar mah­
fili vardır. Trunos (Despot tabii) üç m erm er
basamaklı olup kenarlarında Oturmuş vazı­
yette m erm erden iki küçük arştan vardır.
İçinde -Hazreti Isa'nın yağlı boya
tasviri olup gerek bu tasvirin çerçevesi ge­
rekse tronfis kimilen oymalı ve altu ı yaldız­
lıdır. Anvonu ahşap olup azizlerin tasvirle­ Fenerde Ajriot Kıralınlıoı Araması
riyle ve altın yaldızla boyanm ıştır. A rkada <Resim: H i$n )
sağ duvar önünde d e oym alı ve Ayios Follas­
ın bîr giimflîlü ikonu vardır. altındadır. Tavanı kem erli, zemini » a lta taşı
tkonostasyonu ahfap ve serâp a oymalı döşelidir. İçinde b ir kuyu bulunm aktadır, ki,
ve a ltla yaldızlı olup y ağ lı boya aziz ta sv ir­ so l tarafın d a d a r b ir Unum otup su buradan
leri ve Ayos Fokas'uı güm üşlü b ir ikonu ile gelm ektedir. u.kkı «akıat*
tezyin edilm iştir. K ilisenin sa ir tezyinatı a ra ­ AYİOS HARALAMBOS AYAZMASI —
sında, ikonositasymı önünde ü çer m um lu iki Y enlköyde Rum m ezarlığındadır. Bahçenin
m erm er {anıdan vardır. Y anlarında üçer altında, üstü tonoz ve bir m etre kare geniş­
mumlu üç m erm er şam dan, içine elek trik liğinde b ir y erd ir, içinde yarım m etre kadar
am pulleri yerleştiriliri iş on u fek kandil, o rta ­ d erinlik te su vardır, ik i kanatlı dem ir kapa­
da on Ud u fak yağ kandili, b e ( büyük avize ğının üzerinde Ayios ffaralam bos’un renkU
görülür. D uvarlar ve k ad ınlar m ahfilinin ön b ir İkonu vardır (1947). Hakkı Caktlrk
cephesi de yağlı boya aziz ta sv irle ri ile be­
zenm iştir, çoğunun çerçeveleri oym alı ve al­ AYlOS HABALAMBOS AYAZMASI —
tın yald ızıd ır. Tavanın o rtasınd a da U r pan- K urtuluşta, K urtuluş Caddesi kavşağı Ue Safa
to krator kompozisiyonu vardır, m eydanı kavşağında; Ayios D im itrios kilise­
si avlusu rıdadir. K irem it örtülü bir kagir ya­
Siltun başlıkları sanatk ârane işlenm iş ve
p ıdır. K apısından girince iki ta ; basamaklı
altın yaldızlıdır. Sütunların bağlandığı yer*
m erdivenle inilir. Tavanı kem erli, zemini
ler azizlerin tasviriyle süslendiril/niştir. Hu­
m erm er döşelidir. Tavanında Hazreti İsa'nın
lâsa m âhedin dahili tezyinatına büyük Snem
b ir tasv iri vardı r. K apıdan girince karşıda
verilm iştir. Binanın hariçten görün üşü ise h a ­
sanat kıym etinden m ahrum bir İkoııostasion
rapçadır; yapıldığı ta rih te n beri tam ir g i t ­
memiştir, vardır, iki yanda oturacak y e rle r bulunm ak­
Hakkı GSklUrk tad ır. Sağ köşede bir m erm er tekne olup
üzerinde iki m usluklu tenekeden bir küçük
AYİOS HAHALAMBOS AYAZMASI — hazne vardır. Zem inin ortasında iki halkalı
Fenerde, Sadırâzam Âlîpaça Caddesinde; ru m mlis tatil b ir m erm er kapatılm ış, binanın ya­
Ortodoks patrik hanesi ovlusundadır. Kilise- nına ağzı d ürt köşe bir kuyu açılmıştır.
arkasında, kütüphanenin yanında tarasanın Hakin Göktürk

'group/merakediyorum
AVİt» U A lU U m o S — 1MB ttTAHHUt

çok yerleri bonılıauıMır. Ahıap ikoaoelaeyo.


nu ve mihrabı denn kf'HrrU İki kapı İle gi.
nlen ayn bir bölme imindedir Oltandan f u t
ıyı$ı almayan «akiden kandil «e mumla, hu
jatırlan n yazıldığı «ırada elektrikle aydınla-
tılau bu küçük kilin». 1047 de harap ve met-
rûk bulunuyordu; yakın um and a lantiriae
boşlanılara£ı söyleniyordu Zemini mermer
dökeli olup methal kaputnın üıtrindeki ka­
yıttan da anlaşıldığına (« re 1710 d j bir ta
mir görmüştür: tommtaki nakısların da e u -
mana «Jt oUlufcu kuvvette tahmin edilebilir
Ayakapı adını bu ayanına ve kilieeden alaif-
Itr.
Bibi REK. ME t 0 İE. Ün.

AYİOS II ARALADI BOS RL'M ORTODOKS


KİI.İSESİ — Çengclköyttnde İdL Birinci Ci­
V rm lkbrrfe Ajrl« II»r>l«ıoboj A r n m m ı han harbi sanlında yıkılmıştır, Yerinde IMS
ıfrerim : de Boşnak Yankonun bahçesi bulunmakta
idi.
AYİOS ITARALAMBOS AYAZMASI — Ef^klu (iühtliflı
ÇtnsflJiiyrte, Yeni Mahallede: Lekeci Nuri
Sokağında Boşnak Yatıkonun bahÇejindedlr; AYİOS HARALAMBOS JltM ORTODOKS
metrûk aYarnıalartia ııdır. Bu bahçenin ye­ KİIİSESİ — Bebekte, Inıirah -Sokagındadır.
rinde Birinci Cihan Jlarhi senelerinde ayni Müstakil şekilde, kiremit ortam kigtr yapı­
adı taşıyan U r kilise bulunmakta idi. dır. ilk yapı tarihi belli değilıe de etkiden
H ukkı Ü s k U rk A yn am d a tviron m anastırım b a jlı olup da
bu manastırlı) paraıiyle tam ir edilmiştir
AYİOS UAttALAMBOS AYAZMASI — Hakkı U M M
Küçükçekmerede, Sâlin? Korkmaza aid So­
ğuksu Çiftllgindedir. Ver altında. üstü loıun AYİOS HAKALAMBOS «t.M ORTODOKS
Srtülb. I metre kare genljllginde hû- yerdir, KİLİSESİ — Büyiikadads, tefedeki AyiM
itinde derin btr kuyu vardır, 1947 de m etrik Yorjios m enastınndadır. M anuıunn metha­
hir halde idi, linden girildiğine göre avlunun sag taralın­
n»kkt «nu irk dadır. Bizans yapılanniandır. Küfiik Mr höc-
reden ibaret, tavanı tonoz, zemini taş doft-
AYİOS HAKALAMBOS AYAZMA VE lldlr. Oraya pili kiftlr utup cam içinde a d i­
R I M ORTODOKS KİLİSKSİ — Halli; boyun­ lerin tasvirleri vardır. Yerde bir takım hal­
da Clbali dvarmda, Ayakapıda Ayios Nlko- k alar çakılıdır kl, eskiden deliler bağlanır-
lans klluosimn biltyjfindedlr Cadde Üzerin m 13
dr ayrı tıir methali bulunduğu gibi Ayios Ni- Hahl» GiktaHl
M aM kHliCsiıun nartckslne de tam lı U r böl­
me De bağlanmamıştır. Kayda değer bir luı- AVİOS tOANİS AYAZMASI — Arnavnt-
«ısiyeti yoktur. köyde, Arnavutköy ■ Kuruçeşme CarîdtraUıde.
ayni adı taşıyan fcUisenin aartefoinJn altında-
Fakal avm adı taşıyan ve ayazmayı sa­
dır. agzj yekpare mermer bfr kuyudur.
t a alarak ilprlendıjınrfo karjıya gelen kapı­
Ifpfc&t r,r tt* r fc
dan girilcıı küçük kilise fek kıymetli Mr
« e rd ir. İstanbul sıtrlarırtn bu parçacında AVİOS İOAMİ5 AVAZMA.HJ — Bebek­
bultınaıı bir burcunun altında Inja cdUmlj te. Bebek • Jtumolfftisarı yolunda 202 kapı
olun yanlamasın;! bir tonada brlülınüçlnr numaralı Şemsi Beyin evinde (E*ki Kayalar
Tonusun ineri gayet nefis bir nakıjla tezyin Kadiri tekkesinde). binamı» altındadır. Eni
edilmiştir ki, maalesef rtitubetin tesiriyle bir­ boya birer metre, üsttt tonca örtiriU. kuyuMi*
http://groups.goog le.
A M SİJCLO m >lSt
— ısa» — AYİOS İHASİK

nun ı j n yanın d i m«mıcr hir autun bulunutı ılıt U»H> İki böcrenın İçinde s tille re a iı İkon­
hu ayaıma hıriıtiyanlkrca ıselrû k nlııp üze­ la r y ırd ır Panayırı 24 H azirandadır >1M7j.
rindeki olan » k in le ri tarafın d an evin kuyusu H akiri tliktlttk
oturak kullanılm aktadır.
IMUı CÜUUrk AVİOS IliA N İS A V A /M A M _
çindc, Fagabahçcsiııde. Sohib Molla Cadde-
AVİOS ItlA.VlS AVAZ.UASI — Begıktaf sfnde idi. .1 0 -4 0 sene c m -iin e gelene kadar
Ue Orlakoy o n u m d a Ç ıragau Sarayı civarındı» m evcuttu. Süptirtintti İçinde olan bir a n a n »
bu «zilin a d ın ı b ir ayazm a bulundu ğu «eyle­ içerisinde yalıuz kuyuna kalm tf, «on zaman­
nir. B ?ıiktasta Panalp kilisesi m ütevelli h e­ la rd a kuyusu d a kapatılarak kuyunun a c u n ­
yetinden Bay C srci'nin ta rifin e g ö re Brçik- da yalnız b ir ta ş kalm ıştır.
taştan gelirken kem ere y u t adım kala sag HaUu i m i m
kiri da b ir y erd e İmiş. 1948 d e ayazm a hak kın­
da da araştırm a yap arken Vahyiiefeıırli D er­ AYİOS İ« A K İS AYAZMASI — Tarab-
gâhında b ir kapıdan ib a re t b îr ayazma oldu yada, Şalcı Sakağından gidilir, ra t kolda Ta-
| u aSrenilm iştir; 1M 3 İ944 sen elerin d e İçine rab y ab o itan ı Sokağında: T srabya Köprü So-
bir çocuk düşüp boğulduğundan ağzı çim ento
ile örülerek kapatılm ıştır.
lls & lu ( iü k tiirk

AYİOS lOANİ.S AYAZMASI — «urgaz


adasında. G ökdem ir Sakağında, ayrn irfm de-
ki kilisenin avtasu ndadır. K âgir duvar Üzeri­
ne cam ekân ÖrtSîü b ir y a d ıd ır 2896 d a kfli-

Tarkbyıtia Aylın lo»niı Aynman


(Kedin: Ittıln ı

İta jt kavşafcı sol kösesinde, Em in Paşa bah­


çesinin aokaga bakan kısm ında hayaların
ününe yapılnıj} dahilen 1,70 m etre uzunlu­
ğunda, 2,s m etre genişliğinde, 1,95 m etre
Burgaı Ayiot toanh Ayazması yükseklikle kâglr b ir yapıdır. Ön cephesin-
(Rrûta: il49*ıa> b ir kapı ve iki penceresi vardır. Tavam tonoı
olup zem ini çim entodur. K apıdan girilince
se Ue beraber yapılm ıştır, yedi basam aklı ta ş kapının yanında «ol kS;ede tulurobalı b ir
merdivence inilir. Oldukça derin b ir kuyu kuyu, sag kösede duvarda küçük bir hücre
bir kem er altındadır vo kem erin önüne par içinde m um ları koymak için m adeni bir r a /
maklıkU bir dem ir kapı konm uştur. Panayır» bulunm aktadır. K arşıda duvarda camekân
29 Ağustosta yapılır, içerisine konmuş azizlerin tasvirleri vardır.
(fekki GükfUrk İki yag kandili asılıdır. Kapının ürerinde
İBSS tarihi yazılıdır.
AYİOS tOA.NİS AYAZMASI — Bebek­ Hakkı biklOrk
te, rum mezarlıguıdadır. Y an k lg ir, yarı ah­
şap dört duvar üzerine kirem it crlîiîü bir ya­ AVİOS İOANİS AYAZMASI _ Topçu­
pıdır. Tavam. ah|ap. semini çimento döşeli­ larda, m erhum Ali Galip Bcybı bahçesinde-
dir. Kapıdan girilince Um karşıya rastlayan dir. D uvarları kaba ta ; ve ince tuğladan ya­
ye içinde yarım m etreye yakın su bulunan pılım?. «emini ta ; dibell, <lor) ta* basamaklı
mermer havuzun üstü de tonoz örlüf&dUr. m erdivenle inilir, gayeti* geni* bir ç u tu r
Sag duvarda b ir m erm er telenç. sol duvarda mahallin içcıialnde kargı duvarında küçük bir
om/group/merakediyorum
İSTANBUL
AYİI 'î İOANİ! — 1370 —

kemer höcre ifindcn geîun bir su ohıp önün­ Wr Un» inşa edilmiş, ayazmaya da a y n bir
de k enarlın mermer kaptı dar ve ımınca bir kapı ve b ir methal yapılarak ihya edilmiştir,
havuz bulunmaktadır. Özerinde evvelce hir ö n kısmı daha yüksek, arka kısmı daha alçak,
kilise bulunduğu söylenir. ilerin vc uzun bir kanaldır. Kanal boyunca
İlahili (»klürk derin bir suyu vardır Methal kısmı daha ge-
niş bir kem erdir Çok derinde olan suyu bu­
AVİOS tOANİS AV AZMASI — Linga- radan kova Ue çekilm iştedir. Bu kısımda bir
da. Sepetçi Selim Sokağında 10 numaralı evin m erm er tekne ve İkonlar vardır. Ön tonozun
methalinden geçilir. Bir m elrc kadar geniş­ karşı duvarında Ayios Yuanisin tam boyda
likle turanı to n u olan bir yerden dokuz tas yağlı boya bir ikonu vardır. Bu ayazmanın
basamaklı merdivenle inilerek btr dem ir k a­ bin senelik bir mazisi olduğu söylenir.
nıtta kapıdan girdikten sonra ûç la ; basamak­ H a k k ı Güklork
lı merdivenle daha İnilir. 2.30 m etre geniş­
likle. 7.5 m etre uzunlukla, tavam tonoz, ze­ AYİOS İOAN'İS AYAZMASI — ü sk ü ­
mini t»} dilşeli ise de bakımsızlıkları toprak darda, Çavuşderesinde; Çavuşdere Caddesi Ue
halini almış karanlık bir yerdir. Kapıdan gl* Ç ınarlıtekkc sokağı kavşağı kösesinde Çınarlı-
rlnce solda tem ine gBmttlii ağzı 60 santim tekkenin avlusundadır. B ir tüm seğin altuıda
genişlikte bir (a; teknenin içinde 22 santim ­ Sn cephesi kaba taştan , ağzının kenarı tuğla­
lik bir methalden çıkan bir sudur. K apıdan dan yapılm ış bir tonozdan ibarettir; l,2 5 x
girince yine sol tarafla eşikti b ir kapıdan 1,40 m etre genişliktedir: içinde d erin bir ku­
2.75 m etre genişlikte, 2,55 m etre uzunlukta yu vardır. 50 - 60 yıldsnberi m etrûk b ir hal
tavanı tonoz, zemini toprak olan İkinci kısma dedir.
geçilir. Buranın sağ tarafında bulunan ke­ Hakkı l.oktlırt
merli bir kapıdan üç m etre kadar genişlikte,
AYİOS İOANİS AYAZJ1ASI — Samal
d iri metre kadar uzunlukta, tavanı tonoz, ze-
yada, İnekçi Sokağında E teninin bahçesinde-
miui moloz içinde üçüncü kısma geçilir, Bu
dir. Bahçenin altında içerisinde suyu olan kü­
hısımlar iki iepe penceresiyle aydınlatılm ış­
çük bir tonoz olup önünde b ir havuz bulun­
tır.
m aktadır. Yazın su y u çekilir. İki basamaklı
Panayırı. Ekim ayının ilk baltası yapı­
m erdivenle inilir. B ahçenin halkı tarafından
lır.
duvarına b ir k u tu içine konulm uş ikonlar ve
Hakkı « k lü r t
b ir fe n e r vardır.
AYİOS İOAN'İS AVAZDIASI — Ü sküdar- lUkJu « k lo r l
da, Paşaiinıanı Coddesindedir. M ithat Nemli
AYİOS İOAN'İS AYAZMASI — Bogtzl-
tütün deposu karşısında Nedim ve Sebahat-
çinde, Yenlm ahallede, ibnisina Sokağında
Un Alaçam'a ait binanın altındadu'. Evvel­
Ayios Yuanis kilisesi içindedir. (B.; Ayios lo-
ce üzerinde ahşap bir (a tı vardı. Y ukarıda adı
anis Kilisesi) M ethalden geçildikten sonra de­
geçenler tarafından 1947 de üzerine altında
m ir parm aklıklı b ir kapıdan girilir. Dokuz
bir marangoz ateiycsl bulunan bir katlı kâgir
m erm er basam aklı m erdivenle inilerek iki
m etre k adar uzunlukta bir m etre kadar ge­
nişlikte b ir hücreye gelinir; tavanı ahşap, te ­
m ini m erm er döşelidir, Ayios loanis'in
güm üşlü btr İkonu ile tezyin edilm iştir. Sola
kıvrılan bir dirsekten sonra üç m erm er basa­
maktı m erdivenle inilen ayazma 2,S m etre
uzunlukta, 1,40 m etre genişlikte olup tavanı
tonoz, zemini m erm er döşelidir. Sağda m er­
divenin yanında m erm er bir tekne, duvarda
içinde İki, üç bakır maşraba bulunan bir hücre
vardır. Sol köşede d a r ağızlı geniş b ir tono­
Ü sküdarda AyfM io a jıtt Aj o h h zun altında derin U r kuyu bulunm aktadır
(İterim: UA|ln) Suyun içinde «24 basamak merdiven olduğu

http://groups.google.co
ai'.'Ue l o p H iJs i
1571 — AYİOS İÖVİİS

jöylenir, ayazmanın a ltı asırlık olduğu riva­ m e y d a n l ık l a a s ır lı k Jk> ç ı n a r a g ı c t b u lu n m a k ­


yet edilm ektedir. t a d ır .

AYİOS İOANİS AYAZMASI — Yenişo- AVİOS İOANİS KALİVİTİK AYAZMA­


tıirde Ebitzziya Solağındadır. Bir bahçe itlin - SI — K adırgada. A yniiltayat çıkmazında 7
rınuı yanma yapılm ış nbş#p çatı Üzerine ki­ num aralı evin bahçesi rulettir. Bileziği yekpa­
rem it örtülü b ir yapıdır. 25 kapı num arasını re taşlan oyulm uş bir kuyudan İbarettir. İçe­
taşımaktadır. risinde kenarda b ir mezar görülmekti? fiİr, ki
Bay Malımud, Tevfik ve Bayan Binnaz adına takdis ı/dilen azi2e ait olduğu sdylenir.
veresesine altü r. İçi iki bölmeden i ta re t Panayırı 15 A ğustostadır. Bu ayazma hakkın­
olup zemini mozaik döşem elidir. K apıda» gi­ da şöyle bir m enkıbe vardır:
rince karşıda, duvarın «ol tararın da İcaba taş­ loanls K alivitis Ltizansın kibar ve zea-
tan bir dehliz, içinde de ûç k a rı; katlar derin* fiin ailelerine m ensup Eftropios ve Toodura
ükte su vardır, dehlizin eni 40 santluı, boyu ism inde baba ve ananın çocuğu olarak tsLan-
hayli uzun, gerilere doğru gitm ektedir, ö n ü n ­ buida dünyaya gelir; gayet d indar olup on İki
de m erm er b ir sel. sedin itstü nde m aşrabalar yaşında evini tertsederek İstanbulda bir ma­
durm akta dır. d u v arlar aziz ikoniariyle tezyin nastıra g irer, m anastırda fasılasız ibadet ya-
edilmiştir. İkinci bölm ede İki d e m ir ayak ülse­ pılırdL Sekizer saa tte n üç kafile olarak ibâ­
rinde Ayios loam s'in güm üşlü b ir ikonu v a r­ de te devam e dilir, birinci kafilenin bıraktığı
dır 4 i üzerindeki y a n ılın tercüm esi şudur: yerden ikinci kaGle başlar, ikinci kafilenin
«Gözden iBuztarip olan Y ani M akaris işbu bıraktığı y erden üçüncil kafile a lır ve böyleco
ariıin şanına vakfediyor 28 A ğustos 1899». devam ederdi. M anastır «uyum ayan rabibler
Panayırı 23 A ğustosta y ap ılır (1947). manastırlı adını alm ıştı. A ltı y ıl so n ra ebe­
U akkı G öktürk veyninin h a sretin e dayanam ıyan g e n ; loanis
bir dilenci kıyafetine g irip evlerinin karşısı­
AVİOS İOA.VtS AYAZMASI — Yeşilköy- na b ir kulübe k u ra ra k itin d e yaşam aya baş­
de, Tayyare A ktarm a anbarm ın arkasındadır, la r, kendisini tanım ayan eski hizm etçi ve
Yeşilköy D em iryolu C addesinden gidilir. 1947 uşaklarının h ak aretin e uğrar.
de Çayırın ortasında bir ağacın yanında dört N ihayet öleceğini hissederek m ektebe
köşe yekpare tas bilezikli bir kuyudan iba­ gittiği sıra la rd a an ası ve babası tarafınd an
rettir. A rkasına tuğladan yalağım sı bir ilâ ­ verilen attın haçlı İncili ellerinin iizerine ko­
ve yapılmış olup, bilezikteki b ir d elikten bu­ y arak öylece kendisini an a v e babasına tanı­
raya akan sudan istifade edilm ekteydi. tır ve b irk a ; dakika sonra ru h u n u testim
D a U a Göktürk
eder. K ulübesinin bulunduğu y ere götniiliir ve
m ezarının bulunduğu yerd en b ir su fışkırır,
AYİOS İOANİS HRİSOSTOMOS RUM
ayazma olur.
ORTODOKS K İLİSESİ — K aiam ışta, K ala­
H akkı GoktUrk
mış İskelesi Sokağındadır. D ört duvar üzeri­
ne kirem it örtülü kâgir yapıdır. Y apı ta rih i AYtOS İOANİS O TEOLOGOS AYAZ-
bilinmiyor. Kilisenin bulunduğu y er Bizans MASI — B altalim anında,, Boyacıköy sırtla­
zamanında m ezarlık olduğu rivayet edilir. Or- rın d a ayni adı taşıyan kilisenin harabesinde-
îası tonoz olan bağdadi tavan oyma başlıklı dir; kayde değer hususiyeti yoktur.
altı bağdadi sütuna istfnadeder. Zemini m er­ N'poUIb Snrris
mer döşelidir. İkonostasion ahşap olup sade
yapılmış, camekân içinde ikonalarla süslen­ AYİOS İONİS O TEOLOGOS BUIH OK
miştir. tncü okuma mahalli ve despot kürsü­ TODOKS K İLİSESİ — BaKalimsnmda, Boya-
sü ahşap olup sade yapılıdır. K âgir olan ka­ eıköy sırtlarında b ir harâbedir. Romalılardan
dınlar m ahfiline narteksten çıkılır. D uvarla­ kalma bir Ekati mâbedi iizerine kurulm uş Mr
rında büyük çerçeveler içerisinde m üteaddit biıans yapısıdır. 1305 de Tarabyadan Ballali-
ikonlar, m erm er kaideli iki büyük şam dan ve mamna yerleşm eğe gelen Rum m uhadrlerinin
birçok avize ve kandillerle tezyin edilm iştir. kilisesi olmuştur; onların topladıkları para ile
Demir çubuklardan yapılmış olan çan kulesi târnir ve Lhvâ edildi, fakat yıllar geçtikçe kil-
194? dc inşa edilmiştir. Mâbedin ünündeki çiik gelmeğe başladı, köyiin merkezine yeni

m/group/merakediyorum
i " ' N9V:.

bir ikili»-' yiaıb»r.:-= -'ini 'ni>- îvr'; |:='^r,e Kt»BTûHy»»if. >. »••• • A;-’-U-.: »;üa:V-
'IftJOr o tar/i-J<n şnîr.H^jı <U ı.■-. -i> ,4‘up r ;- v r .j C tfîi rr :• L-- i-c'-'Ur il, .T».>!-#Uîtt
kıloı^ya bâffc.;. !«?;i..ınVu tınlım **UU ç« Af*r:ıpa 1« ; > >yc*> olup
X c u U n K arrfr «jiadş, ’■ ine '• ■•• • 'l.u • • >;r ; w,*x içla-
,jr. ;«,• >• ; > ... i i-,J*«v.isjnuşUr.
IVİOS İlM V iS O TV;^|,(Miftv *4» (||U
SOSTOMOM ttl'J I ORTODOKS KİM*XSİ *
Aysutm:- w : • ;!'• çekilir.
Kivi >•; I î *• / > :-;«v :rs'?3 vı im-:- oy
Heybeti Arb»»a D^ni* llarb Akadı'miKİ avlu-
sundadır: Pa^r-f ıgos ;-î!>âlCi»]de»» İmparator
»;a lı > . \\ vî .1 ■; N r U'ttii', :Ûİt-
ilil ’: j; .tUfVi ; C V I » . '
loam sin w t«.v tarafından yaptırılmıştır.
1560 <w yantmş, trfcrsr yapılım-. HHîv U»?
cpfci R un Tıca;-.* ^ e k i^ i binası Ku- ( ir ■><
A ' nȔ. '.YAZ
mamianlı; .13 ^eçtigittdv kıîi-f> de bo^aînlvıû?, — i'fj* 1. ;W‘, ı'n'Jr: yiC:;’!<r:ıl:r; TcU ^ ı
dcvredibniştlr. Hâlen Akademini/ı timi '«^î- nâ ^ r vU'ı/- J • l±-. >•*«. v>- h ;;•» ka-
depofti 'itarak kuUnılmakbıd;:- ik bl l)j»i i,-' t . l -U «Mlirh.l . v V%U
NroUh Saftis U rla bir •"mnû b îr ş<Tuiir V*r*r. Mtik
AVİOS İOA.Vte l’KOl>İiO.VttS A/ sıcak ve kur»*; -i;ynt>ııı» i^zan
KASI —- Tarnbva - Yenikoy yolunda ' rü y a ­ ktldiği ö v ülür.
ların bulunduğu yerde idî Asfalt yol >;jîjü<1c- Ttakb (ioklürk
tilirkeu urtadön kaJrtmliîijşUr. Bir köşkün
/.Y io s : o an : i s p r w »r o ^ > s ayaz-
bahçe duvanuöa kem er şeklinde bit- i«â k al­
yifiM — S»w!matomruH?3, Araf Sf^;ı_viucİa Pa-
mıştır.
Uatkı üüfctürk uaiyfi ktlİMtSfnuodlr. *c->^»nın -■b-â «.HMiahuım
üllıntl^dır. fkİ nıvln* kadar uzunlukta, bir
AYİOS tOANİS niOUKüM OS AYAZ buçnK W 2(to hüK'i':- geftiç^kte hir tonozdur.
HASI — F eny üe. SaâıfûKim Alipaşa Cadde- Bt> 71»î b /sarf^M ı m erdivenle inilir, tçe-
sinde; M aralı Rum tik ofeuluadadtr. Beton riiin îî'i b ir 1 ç . buiuHm«<-.tadır.. N arteksts
bir yapıdır. Kaptdac girince ta r z d a bir ba. âoi U m fınû ^yrır^; ıiiı ı>ûu yapılmış, Şeririne
samak yükseklikte iki uyak üetümle iki mus­ Uç ıııas;İu?J-i b ir hv- mc-r ıd u ıc itnnmuştur.
luklu müslatil bîr m ermer tekne, arka tara Kuyudan k«va c ıtir î . .- u bu tekneye
finda alçak bir kuyu bulunm aktadır > do!durulur ve feı-r-jJ aIü* *addii ikon­
Bu ayazma 1&45 t a r i h e kadar Avîik İ o larla m ü'ü^'y^ndir.
anis Uarcaskino aduıa amlznaktayüL \ Hakin Gtfkttirfc
Daldû Cüfclûrk
oA N th İMCİİHROaİOS AVAZ-
AYİOS İOAVİfi rtîODRO.UOS AYAZ- MAM — SftınaiyadA. r*^?lık*>ıdn, su r dışa*
MASI — Kadırgada. Kadırga ümajıı l'addc- riüinda E ııu tu i itilisesİ kâçiik kâ-
sinde 6ö numaralı evh) bahçesindedir, Met pw.?«uı gc>çilcre-k <t.-ı»i2 .:>>naiînda Faruk Cûöi*-
ha! kbıot kiremit trlü lü aJışap bîr çatı, ayaz­ i» evinin içind edir rmv*âr.î« Wr ı**3cre oîup
ma, kuraı alçak kagir bîr yapıdır; İçinde de­ onûndc »3İr ku>"i :;^lı.mrtiaki^^r. Uocrenin
rin bir *uyu vardtr. nıvariJiiU; kii^üU .»..jiU- - iv litr v ar^ıt. SSyle-
Hnlüü CöfctArk nlldfftiKe g-'re ouraıfa bulunan yatUı ve baçlı
bir ttg ı kiliseye ausj'çloı . yanında bu­
AYUks İOAKİS PaODfUHEOS AYAZ­ lunan üç kubbeli fonen yıkılm ış vı-yâ yıktı-
MASI — Katamifta, Kalamış iskelesi Sok v ntnıı^, bugün b ir tonox kalm ıştır.
gttida Ayi-v. loanlR Hırisostomos kilisesin'
dedir, mibedtiı içinde, ikonosUsıonua sol ta* AYİC İOANİS ttl* i iiR T düî'K S KİLİ­
rafında duvar içindedir. 12 m etre kadar d e­ SEM* — A r"'-vadkaj irKİ^, ArnavudkÖy. Ku*
rinlikte bir kuyu olup »U kısmı yer altında fu «/- Cad*i.-iMılfîHr: ılu.t duvar üxenne
Sstü tonoz bir deliliz halinde uyanır. itorteks u’/'u ifi rrt^ ıü bir f?.u w ortastnd.'< yüluek
te de aynca b ir aya&nd yeri yapılmigtır ki bu­ k r 'l ifcîr - i kui>l3 .J:ıı îŞ:?r î k^-*»r bir yapı-
raya 203? yılında Eleklerine Elcfterfadu adın­ dJı . ••’• ' : - r i »*' *—r *iT -.ı§lir. ’Ju î: r1h-
da biri tarafından gayet gtteel bir mermnr l fin -■ • ;T: :- l = 1İ < Inp p ilı^ h a iıc -

h ttp ://gro up s .9009 le.


ANSİKLOPEDİSİ — 1573 — AYİOS lOAJrfS

rün yazlık kilisesi idi. Kubbe kasnağı dört pen­ Kilise 1843 <le Sakalı tüccar ve gemici'
cerelidir, iç sathı ikonlar ile tezyin edilmiştir-, (erin ianesiyle yapt.1nimt5t.1r İnşası tarihin­
tomitii mermer (töçeiidır. ffcanOAt&rJonu, in d i den bu salırların yazıldığı «amana kadar c£a
Okuma yeri ve despot kürsüsü Bhşap olup ka- (14*47) Sakızlıların diridedir, hademe ve ruh­
fcwtttjaJarl* süslüdür ve altın yaldızlıdır; Ka- banını Sakızlı mtUevcltı iıeyeU tâyin eder,
pıdau girince sağda oyma ve kabartmn kor* ruhbanın tayin tasdikini patrikhaneye arzeder.
nîyli dfirt ince aUîunlu ve altın yaldı*l» büyük Bu kilise «skiden &dda bir masUhaVgü-
bir çer çare Kla Ayios Joanfs'İn gümüş kaplı varlık vazifesi görmüş tür. SaltızUlaruı lalan-
bir İkonu vardır. îfci büyük bakır gamdan, mü* buldaki bütün medenî ve ticari akidleri bu­
teaddid ki adil ve bir avize kilisenin tezyinatı rada yapılır» buradan verilen lam lar ve hüc­
a rm a d a d ır Kilisenin girig kapısında sekil cetler, buraca tanzim edilen mukavelename*
basamak ta$ merdiven çıkılır, ç a n kul-esı av­ ler fevkali bir İtibara sahip Unıç,
luda, asıl Wnadaîi ayrı yapılmıştır. Vaktiyle bir Katolik kilisesi imiş,- bârkav
Hakkı GtiktÜrk defa yanmış ve tam ir edilmiş, son bir yangın­
dan sonra tam irine Katoliklerln parası yetiş*
AVÎOS İG A .\fe RUM ORTODOKS Kf-
memlş, bunun üzerine zengin Sakızlj Orto­
LÎSESİ — Büyükadada, Çınar Meydanında
doks ta ra terketrm şler. Kilise 1&43 denberl
idi. On &i sene kadar gyve] belediyece istim­
tam ir E rm em iştir.
lâk edilerek yıktırdmı*, yerine park yaplınl-
mi|tır. Dört kâgir duvar üzerine İçi tonozlu, dı$ı
kirem it örtülü bir çatıdatı ibaret bir binadır.
Hakkı Göktürk
Avluda bulunan ahşap çan kulesi harap bir
AYİOS ÎOA.Nİ9 RUM ORTODOKS K İ­ haldedir. Vaktiyle kilisenin yanında bulunan
LİSESİ — <3atatadap Hacı Mini mahallesinde, bir mezarlık kaldırılm ış ve mermerden bü­
Saiozcüar sokağı, Kaval Sokağı ve Vekilharç yük kabir ta şla n yazıları üste gelmek üzere
Sokağı ve Necati bey Caddesi arasında kalas avluya döşenm iştir, kabir taşının bir avlu ze­
ada üzerindedir. 1934 Belediye Şehir Kebbe^ mini olmasa hazin bir şey olsa gerektir; bu
rinde Sakueılar Sokağı Sakizcılardan bo2ma taşların içinde en yenisi 1365 tarihini tagır.
olsa gerektir. Kilisenin narteks kısmında da duvarlara
yerleştirilm iş birkaç
taş vardır» bunların
arasında taşçı ustası*
heyketraş F. Regus'-
un imzasını ü r y a n ­
lar, bunlar içinde de
1860 da Maıü? Aiye-
ta Falyem isminde
b ir İradının taşı 1883
ve 1S85 tarihlerini
taşır, Aleksasdros
M avrokorda-
t o ' nun kabir ta$ı da
buradadır.
KilİBonm içinde
zengin ahşap oymalı
ikoüGstafflon, despot
kürsüsü ve vftfc kür­
süsü nefts birer sanat
eseridir; sedefli İn d i
sehpaları, oraasam
GaUada Aj Im tauds ttttttMl pirinç şamdanlar ve
itesim: SoUk SUua) gümttj kandiller kay-
com/group/merakediyorum
AYİOS İOASİs — 1574 — İSTA.VEUL

ded i^n eje değer. mini m erm er döşeli olan m âbedin içi. tarihi
B ib L : R £K . M uzaffer E sen *« O. Toiga G efi Notu. hitıratın a lâyık bir surette tanzim ve tezyin
edilmiştir. N artekJin *ol yanında iki sutunlu
AVİOS İOANİS ItVM »RTOOOKS K İ­ n kemerli b ir kapıdan b ir odaya girilir U
LİSESİ — Bogsziçinrfe, Venimatulfede JbnJ-
mağara bu odanın altındadır, dem ir kafes
sina îOkaJU!itadır dört duvar iiaerine kirem it
içine alınm ış m ethalinden on bir basamaklı
ört ala M gır bir yapıdır, eski ire küçük bir
(a; m erdivenle soia doğru dönm eli olarak ini­
kilisenin tecdit ve tevsii suretiyle 1834 de
lir. 3 .5 x 1 ,7 3 genişliğinde bir yerdir, tavanı
yapılmıştır. İkinci Cihan Harbi başuuUnlıeri
ince kırmızı tuğladan, duvarları kesme taş­
mescit ve kilise orasında askeri depo ittiüaı
landır, tavanında üzerine kilise yapılırken
edilmiş olup. ;u satırların yazıldığı tirada
örülm üş İki delik vardır ki MelodioVun yiye­
ibadet, aarteksiade yapı/maltlaydı. Bu kili­
ceği buradan atılırm ış. Bu odada Metodioa’un
senin avlusunda 500 senelik, yani felib asnn-
m ağara b ay atını tasv ir eden büyük b ir yağlı
dan kaldığı söylenen b ir çınar ağacı vardır.
boya tab lo vardır: ö n d e ve sağda, p atrik ku­
(M7).
kuletalı rub an] kisve ite asasına dayanmış
Batta GHAİfk
ayakla durm aktadır, başını m ukaddes h ile
AYİOS IOANİS RUH ORTODOKS Kİ­ çevirm iştir; solda ve ikinci plân da y alın ayak
LİSESİ — B u r s a adasında G ökdem ir Soka­ başı acık ihtiy ar b ir b a lık tı b ir koltuğunda
ğnıdadır İlk binası, 2£vci im parator Teofitos'- ekm ek, ö b ü r koltuğunda b ir su d e s tin île m er­
uh Ölümünden sonra im paratoriçe Teodora divenden inm ektedir.
tarafından, asrının büyük din âlîm i Meioditü'- H a k k ı G * k t« f t

un hapsedildiği m ağaranın yanında, 867 se­ AYİOS İO A N İS RUS MANASTIRI —


nesinde tesis edilmişti. Celâl Esad «Eski İs­ G alaiada, G alata M um hanesi Cadde&ndedir;
tanbul» adındaki eserinde binanın Gül Ca­ İS İ kapı num aralı beş k atlı b ir bina olup on
miini andırdığım söyler (B .: Giil Camii). « İti odadır; ü s t k a tta küçük b ir ib&dethaned
Patrik Motodios, tasvirlere ibadeti kal­ vardır. 1888 d e in şa edilm iş, B irinci Cihan
dırmak istjyen im parator Leon zam anında H arb in e k a d a r K udüs ile A y n a m a ziyarete
Italyaya firar etmiş. Kekeme Mihal ta h ta çı- giden Rus h a cıları g id işte ve d önüşte Istan-
kınca da, Papanın bir m ektubu ile beraber buldan geçerken bu m anastırd a m isafir edi­
fctanbula dönmüştü; fakat b ir m üddet sonra lirlerdi. B irinci C ihan H arbin de a sk e ri ijgal
yeni im paratorun da T asvirkıncılar fırkasına a ltın a kondu, 1918 m ü tarek esin d e Rus cema­
temayül etmesi üzerine, 829 da Metodios atin e iade edildi. B ina hâlen oda oda kiraya
mahkûm olmuş, yediyüz karacı atıldıktan son verilm ek ted ir (1948).
ra y a n ölü bir halde Bıırgaz adasına stiıUl-
mllş, bugünkil binada m ethalin solonda b u ­ AYİOS KOSTANTİNOS AYAZMASI -
lunan taağarada iki haydut ile b eraber hap­ Beykoz ila P a ja bahçesi arasın da. Gümüşsüyü
sedilmişti, Mihailin âlüm ü ile yerine geçer, lepelerindedfr. halk ağzında sadece ayazma
oğlu Teolllos, bazı eski m etinlerin okunma­ d iy e .d e m eşhurdur. Sultaniye C ayırından ya­
sında Metodios'a m uhtaç olmuş, B urgaz'daki rım saatlik y erd ir, şoseden ve keçi yollarından
mahbesinden İstanbul sarayına getirm işti, gidilir, yüksekçe b ir ta rla n ın altın dad ır. 1M7
U r ta s v irb n a olan Teofilos’u n 841 d e ÖB- de y an ı başında u lu U r ç ın a r ağacı vardı, İÇİ
mü, ik a d a n tasvirperest zevcesi Teodoraya su dolu İdi, kaya içinde iki m etre boyunda U r
bırakmış, o da b ir yıl sonra M etodios'u pat­ m etre eninde b ir y erdir.
rikliğe getirerek tasvirpereBUiğin kat'î gale­ H akkı G S k H rt
besini temin etmişti
AYİOS KOSTANTİNOS AYAZMASI —
Bugünkü Una, 1896 da Metodios mağa­ Büyükderede tu 8t» ocaklarının arkasına n a l­
rasının tam üzerine inşa edilm iştir. SaUp lar. Tepede, M aksudun çay ınnd ad ır. Tuğla
plânlı bâyiik bir kâgir yapıdır, d ört kolu ki­ yapı küçiik b ir tonoslan ib a re ttir. B ir boru
rem itti çatı ile örtülm üş, ortada büylik b ir ile su devam lı ak arak biraz ilerisinde tuğla
kubbesi vardır, kubbe, dürt fil ayağı üzerine yapı bir havuza dolar.
atılmış dört kem er üstüne kurulm uştur. Ze­ Hakkı C4kt»rk
http ://g r oups.goog le.co
ANSİKLOPEDİSİ _ 1575 — AYİOS KOSTANTİNOS

raajaç vardı, ve su. beton yapı mUdevver bir


havuza akmakta 141.
n a i ı c ik tttd
A Y İO S K O S T A N T İN O S A Y A ZM A SI —
Yenlkdyde. Kaybnçı Caddesinde (İstinye yolu)
Bayan Emine Müzeyyenin 225-1 numaralı
evinin bahçesinin altındadır. Atlı taş basa­
maklı merdivenle inilir, Tomosun altında bir
metre uzunlukla, bir metreye yakın genişlik­
te derince bir kuyu bulunmaktadır. Metrûk
olan bu ayazma evin kuyu vazifesini görmek­
tedir.
Hakkı GSklfitfc
AYİOS KOSTANTİNOS AYAZMASI -
B üyükadada Dilde Heybeliadaya kargı deniz
k enarında kayalıkların yanındadır. K apıdan
k arşı duvarda m erm er üzerine kabartm a tür
h açın iki yan ınd a Bttyük K osU ntin ile anası
E teninin k abartm a tasvirleri vardır. 1881 ta ­
rih in i taşıyan bu kabartm adan gayri ayazma­
B&yüUere Aptm KtoUallt** Ayamı** nın kayda d eğ er b ir hususiyeti yoktur. Pana­
'B esim : D işim )
y ırı 21 m ayısta yapılır.
H akkı GÖktArfc
-lYfOS KOSTA,VTİVOS AYAZMASI —
ÇengciköyiİjuU; Çaprsulı tngiliıalibey Ç iftliği­ AYİOS KOSTANTİNOS RUM ORTODOKS
nin arka tarafındadır. Y er alım da b ir kanal­ K İLİSESİ — Tarabya R um m ezarlıgındadır,
dan gelen b ir su d u r ki, itanakn y e r yüzüne dört duvar üzerine kirem itli b ir çatıdan iba­
ç ıta n k am ı 1047 de paralel iki tuğla duvar re t k ag ir bir yapıdır. Kitabesinin tiircümesl
arasında bulunuyordu, n g an başında bir ka- ş u d u r:
«İşbu kilise ustası Yorgi Z afirid İr MU-
hendis N. F usta nezareti tahtında 1675 sene-
sindedir».
Te2yinaiı ve yapı kıymeti baktfûmdan
kayde değer bir hususiyeti yoktur.
lİRkkı G6k«lrk

AYÎOS KOVSTANTİNOS RUM ORTO­


DOKS KİLİSESİ — Pasabahçesinde, Çafiatay
Sokağındadır, Mimari tarzi bazilika seklinde­
dir. KAgır yapıdır. Mâbed Sokak Uıcrinde olup
dış avlusu yoktur; on bağdadi sütun ü « rü ıe
lu ttu rulm u ş b ir beşik ö rtü sü çatı ile örtül­
m üştür. K apısının üstündeki kitâbeye göre
inşası 26 Ekim 1894 de hitam bulmuştur. Nar-
tekse sağ yan kapıdan sekiz m erm er basa­
maklı m erdivenle glriJir. NaHeksin Sokağa
açılan b ir orta kapısı ve sol tarafta yan av­
luya açılan diğer bir kapısı vardır.
M âbedin zemini m erm er döşenmiştir.
Çlpraılı Ç iftliğinde AflOi K otU nÜ nos Ayazm an K adınlar m ahfiîi kâgir olup narteksln yanın­
(Resin: ilimim) da buiunan m ethalden ahçap basanıaklı mor-
m/group/merakediyorum
AYİOS KOSTANTİNOS _ 1576 — lETAmtn.

diyenlerle çıkılır. lkonoslasion a h şap olu p sinde B üyük K o alantin ile a n ası E le rin in gii.
beyaıa boyanm ış. oym a v e k a b artm a la r ile iko nları ve k ü ç ü k ta s v irle r v a rd ır. S ağ t a n ı ,
tezyin cdSlmijlir. İncil okum a y e ri v e despot la d u v a ra ra p to lu ıu n u f a y a k s a b ir killltt $am-
kürsüsU a b ja p tır. Kayda dfcji'r b ir hususiyeti ıian v ard ır.
yoktur. Hakkı GMuürk
llllill C ü k tü rt
AYİOS K O STA N TİN O S V E A Y İA ELE­
AYİOS KOSTANTİNOS RUM OBTÖ- Mİ KUM ORTODOKS K İL İSE Sİ — Bcyof-
BOKS KİLİSESİ — Sam atya ılo Y edikule iu n d a K aîyo ncuku llu gu C add esind e; bu cad­
arasında, tram vay Caddesi üzerindedir; Sa­ de ile K em er B o stan so kağı k a v şa ğ ın d ı, e t­
ma tya dan yüründüğüne gö re sol koldadır. rafı d u v a r ile çev rilm iş b ir avlu ortağındadır.
1905 de, İm rahor ve civarı n ım la rın ianesi Y apısına 25 m a rt 1858 d a b a b a n m ış, 9 m art
ili! yıpUftlmiftiT, A vlusu içinde papas, k a n ­ 1881 de b itm iştir.
dilci, zangoç »dalan ve bir d e İlk okıılu v a r­
K ubbeli k â rg ir büyült b ir kilisedir, ö n
dır. Çanı ve çan kulesi 1903 de sem t zengin­
cep h en in ik i köşesinde t a n k u le si v ard ır. On
lerinden A vram Vasiliyadl, Y orgiyadis ve
c eph enttı a rta y e rin te p e sin d e bü y ü k b ir ça­
KaUa taralın d an yaptırılm ıştır.
Osm an T olga
la r sa a t olu p , b u n u n listiin d e de b ir Uçtindi
ç an v a rd ır. M âbedin içi birçok pencerelerde
AYİOS KOSTANTİNOS VE AYİA ELE- ay d ın latılm ış, zem in i m e rm e r döşelidir. Kub­
Nl AYAZMASI — Tsrabyada Toka Ilıyan (Ko­ be d ü rt m u ra b b a sütunu day an an d ö rt kem er
nak) otelinin avlusundadır. l,6 & x l m etre ge- ü s tü n d ed ir. K u b b en in k a sn ağ ın d a sekiz pen­
nislijinde 2 m etre y ükseklikle b ir tu ğ la y a­ c ere v ardır. İki y anda b u lu n a n g a le rile r altı
pıdır. Ü reti canıekâa irtillü , ism in i m erm e r sUtıııı ve sekiz k e m e rlid ir. K ub ben in sü b e­
döşelidir. Camlı bir k a p m v ard ır. K apıdan ğ inde b ir p a ııto k ra lo r kom pozisyonu vardır.
girilince sag ta ra fta dem ir k apaklı b ir kuyu K asnağ ın p e n c c re a ra la rı v e k e m e rle rin za­
ve bir ktituk b a k ra ; bulunm ak tad ır. K arşı v iy eleri d e azizlerin ta sv irle ri İle tezyin edil­
tarafla duvara raptoluttm uş m e r ı u r r a f olup m iştir.
üıeriode bir bardaktan yağ kand ili, b ir ta b ­ D u v a rla rın d a b iiyük k ıta d a çerçeveleri
la kum bara bulun oym alı ve işlem eli aziz ta sv irle ri olup a lt k ı­
m aktadır. K arşı ta ­ sım ları d e m ir p a rm a k lık iç in e alınm ıştır.
ra fta d u varda m er­ D e s p o t t a h t ı m or- ^
m e r çerçeve içeri­ in e rd e n y a p ı l m ı j v e l k i *J*

Hamaly»4a Aylot Koslantlaıot KIUa*»i


tacirim : HAfta}
http ://g r oups.goog le.coi
AüSfebOVCDISf 15T7 _ AYİOS MİNAS

basamaklı olup basamak baklamda otundu; h ık ta karan lık b ir to o o i m ah al olııp o rta y e r­


vaziyette ffisrmenien iki kfiçâk arştan vardır. de c id a n tu ğ la kap lı w derinL lcte b ir kuyu
AaTedu flatil oktımaga mahsus mahfil) da bu lun m ak tad ır. D iple sag ko^Kİe su k ayn a­
mermerden vjpılm ıî re «dilerin tasvirleriyle yan b ir çukur da v a rd ır D uvarında iki höt-
alim yaldızla tezyin oluıumıjtur r e v ard ır. Evin için e b ir el tulum bası yapı]
K ilisenin fko nastaiiau u d a U r san a t es*- RMf m y u n d a o istifa ile edilm ektedir. K ifuı k u ­
r i ofap a lim yaldızla tezyin ohutm tif. « o ta ­ yu tad a ra k gjrU em Jyecek b ir d u n u n alır.
n e tam boyda ( ü n â ^ f i ita m ile te ıy in edil- M ctrûk ay azm alardan dır
g jftir. lk o n osbsiom ın fihibıde b t$ e r m um ha Hakkı c a k ü ft
iki küçük pirinç gam dan, dah a g e rid e b ire r
AYİOS MİNAS AYAZMASI — BalaUa.
m ı tm h ı iki p irin ; gamdan, y a n la rd a kü çü k
Halliceme altı Caddesinde; Panais kilisesin
m «m t i n koym ak için d ü rt ta n e k u m lu p irin ç
dedir. Bir kuyudan İbarettir.
fam dan ve tavanda b ir çok av izeler v a rd ır.
Hakkı GUt*rk
N arlekse iki yandan ik i cam lı k a p ıd a n geçi­
lir. N arteksin avluya bak an c ep h esin d e de. A Y İO S M İN A S AYAZM ASI — fe n e rd e ,
ortada {ki stitun lu b ir bd y ü k k>pı, iki y a n ­ V odina C addesinde; A y ita Y orgios M eîodi
da d a b ire r küçük k a p ı v a rd ır. k ü fe s in d e d ir. S o ie a n ın sa£ ta ra fın d a bileziği
B üyük k apının ü stü n d e ta rih k itfb e s i y e k p a re m e rm e rd e n o y u lm u f U r kuyudan
vardır. K ilisenin cep h elerin d ek i ç a la r saat.
ibarettir.
Rom zenginlerinden K asti Ç iço p u lo s'u n hedi- Hakkı G ik ttrt
r e » olup A vrupadan « ır e ti m ah su sad a g e ­
tirtilm iştir AYİOS MİNAS AYAZMASI — Bebekte
Hakkı Göklârk to fin h Sokağında, caddeden gelindiğine güre
sokağın nihayetine doğru sol tarafta yüksek­
AYİOS MAHAS AYAZM ASI — VeşU- çe bir ananın altındadır. 70 jantım kadar
kîyde, H ara M eydanının a rk a sın d a d ır; ki es­ yükseklikte dar ter dehlizden ibaret ofap.
ki A yam am a Ç iftliğ in in arazisi için ded ir. sokağın altına rastlayan orta kummm iki
H arap b ir tonoz a ltın d ı b ir metre k a re g e­ m etrelik yerinde, dibi çamurlu bir sıı bulun­
nişliğinde b ir yap ıdır. A şınm ış ve {lorulm uş maktadır. Dehlizin methaline yakın bir yer­
iki hacamak ta$ m erd iv en Oe iniH r. İçin d e,
de. Önünde Ü r kandil - fener yanan, bin
ja n rn m e tre k a d a r d e rin lik te b ir k u y u cu k ayakta diğeri atlı Ayios Minas'ın iki tasviri
vardır. M etrûk a y azm alard an d ı (E ylül 1947). vardır. Panayırı II Kasımdadır.
AYİOS MİNAS AYAZM ASI — K um- « ■n » G iU U
kıpıda, M üsteşar Sokağında; 3 n u m a ra lı evin
AYİOS İ f tSAB AYAZM ASI — Saatat-
içinde y e r altın dad ır. Sola do ğru k ıv rılan b ir
y ad a A yios M inas - P oilkarpos k ilisesin in için­
d in e k ie on üç ta} b asam aklı m erd iv en le in i­
d e d ir; k ilise y e a rk a b ahçeye bakan k a p ım ­
lir. 3.75 m e tre genişlikte, d ö rt m e tre uzun-
d a n g irild iğ in e g ö re solda, 17 basam ak ta?
m e rd iv e n le rle in ilir, oldukça geniş, tonoz
k e m e rli b ir y e rd ir. Suyıı. b u rad an d a 7 • 8
m e tre d e rin lik te d a r b ir kuyudan to v a Ue
çekilir; k u y u n u n ağa? yu karıy a doğru da bir
baca halinde devam ed er k İ eskiden bu y e r
a ltı kısm ı yokm uş, burası yapılınca kuyuya
b ir ağız açtlm ij, ü s t kısm ı, da çim ento ile ka­
patılm ış. P a n a y ır günü 21 kasım dır.
O d u « T»l*J

AYİOS MİNAS - POLİKARPOS B I K


ORTODOKS K İLİSESİ — Sam atyada, tra m ­
TafUUrdft ArfM M um Ayıtn m ı vay caddesinde s e t üstündedir; caddeden t u
(■eaiB: B itim i sel üzerine 26 basam ak d a r b ir ta f raentf-

■n/group/merakediyorum
AYİOS NİKİTAS — 1578 _ terA N -aeı.

kıymetli HtonSar vardır: bu arada, lkonasta*-


yonu » 2 kenarındaki bir Ayios Miıus İkonu,
1744 tarihli bir Ayios Vuanis ikonu ahşap
oyma çerçeveli bir Ayio* Yııanis vo kanatlı
ıralrk ikonu bilhassa kayda değer. Kilisenin
sol duvarında, bıiyuk bir eameMn içinde,
Isaııtıı ölüsü etrafında toplanmış yakınlarını
gösteren oldukça bıiyuk bir ikon vardır;- hu
tasvirde, aıı'anevl alim veya gUınltş safihalar
yerine. Rus alilinde altın ve gkıroüş sum a İş­
leme kullanılmış, et rafına da fırdolayı n u c ı
bir yatı yazılmıştır: IsUınhui Ansiklopedisi
için tercilıne imkânı bulunamamakla bera­
ber. İncilden alınm ış satırlar olarak tahmin
SaBMtraria Art#» M ln » P ıtlllin 10'' KIHsrfl
edilebilir (M an 19471.
(H rum B. SeTİnç»y> Kilisenin arka bahçeye b ak ın kapısından
girildiğine güre solda, taş merdivenlerle ini­
vente çıkılır. kilisenin asıl methal kapısı, a r­ lir Ayios Minas adına bir de ayaıması vardır.
sadaki Besiekârhakkıbey Soksğındadır. B ib i.; REK vc M ujüftır E>rn Gvzl No4x
Davudpaşa iskelesi tararından Sım atyaya AYİOS NİKİTAS AYAZMASI — Hey-
{iterken sağ kolda, kısıl u n badanası ve k ir- beiiadB D eniı Lisesi kayıkhanesinin altın
gir çao k ain iy le derhal göze çarpan ve k ir- dadır, lisenin arkasındaki yoldan gidilir, beş
gir duvarlar ite rin e kirem itli beşik (a tı ile a ltı basamak taş m erdivenle inilir ki 1947 de
örtülmüş bulunan bu kilise, ikinci Sultan basam aklar bozulmuş, meyilli U r toprak
Mahmud'dan alınan bir berat ve Samatya yol halin! almış bulunuyordu Y er altında
Huuılarmuı topladığı iane parası İle 1833 de, tem1ai mermer d â frl) b ir .vrr utup iplid e Mır
eski bir Bizans kilisesinin uzun lam andan- kuyu vardır. 1930 d a methali tuğla ile örtil-
beri metrûk duran harabesi Üzerise yapıtauş- mUş ve liy areti nıenedilm iştlr. Yukarıdaki
ttr. m alûm at; lisenin otıl» yıllık em ektar htdo-
Osman Tolga, İstanbul Ansiklopedisine mesi Kasan M ete'don alınm ıştır.
verdiği notlarda: HaUl Gtikflirk
«Eski mütevellilerden Samatyalı kasap
AYİOS NİKİTAS AYAZMASI — £gri-
Niko ve papas Diınitrinin rivayetlerine gbre
kapıda, T andır Sokağmtiadır. 9 numaralı evin
1(140 da Samatyayı harap eden büyük yan ­
yanında b ir bahçenin içerisindedir. Bir yan
gında, Rum tulum bacılar kiliseyi kurtarm a­
duvarı k&gir, ahşap çatı üzerine kiremit ör­
ğa çalışırken, bir balıklı, gökyüzünde alev­
tülü bir yapıdır. Knpıduıı girince karşıda sol­
ler arasında bir atlının dolaştığın] görüyor
da iki taş basamaklı m erdivenle İnilir, bir
papaslara söylüyor; kilise yangından kurlu-
ruvnk altında hir kuyu bulıııunnktsdır. Ku-
lunca da. papaklar bu alhnm Ayios Pollfcar-
vagm sag tarafında yüksekte bir tekne var­
pDr, olduğuna hükmederek, Ayios Minas adı­
dır. Duvarında mevzuları İncilden alınmış ikt
n ı irija edilmiş alan mâbertln ismine bu azi­
tablo, tavanında bir avize Uç kandil asılıdır.
zin de ismini tlSve ediyorlar»- diye bir fıkra
Panayırı İS Eylülde yapılır.
naklediyor. Bundan ötürüdür ki. Ü lkenin, H alkı ctM«rk
I I iklnciteşrinde Ayios Minas adına, 22 şu ­
batla da Ayios Pollharpos adına iki isim gilnti AYİOS NİKİTAS AYAZMASI — BUyük-
vardır. derede, KefellkSydc; K ireçbum u Caddesin­
Yüksek çatısı ahşap sütunlara istinat de, dalyanın hizasına rastlıyan Bay Filo To­
eden, müteaddit kıymetti avizeler, gümüş kadıyım arazili dahilindedir Bir kilise hara­
kandiller, şamdanlar, mum sehpalariyie toı- besinin İçerisinde yükselen bir setin altın­
yln odllmiş bulunan kiliseni» yaldızlı ahşap da 1,5 - 2 m etre yilksekliSindc, 50 - tw san­
ikonostasionunda ve duvartarmda eski ve tim genişliğinde m ilslatil şeklinde içi su dolu

http://groups.google.coi
ANtiKM FEDİSt — 1579 — AYİOS NİKOLAOS

lü Uç p e n c e re li kA gîr b ir k u lü b e d e n ib a re t­
t ir . K a p ıs ın ın ü s tü n d e 1932 ta r ih i ya z ılıd ır;
k a p ıs ı ü s tü n d e k i y u n a n c a kft& bede d e a n c a k
t a a a tr la r o k u n a b ilr n if tir :
«Settnıtar?
Güneşin tatlı aydınlığını görenler hoj gel­
diniz ve hoşça gidiniz^ ben âcizleri için dua
ediniz. Savatin oğlu Theoklistos bunda ya*
tıyor.k Bu kitabenin ayazma kakıldığı aaman
Ayios Nlkolaoft'un Ur ikonu Ue yert altından
çıkügı rivayet edilir. Bina 1932 senesinde
yapıldığı zaman üzerine konmuştur, içerisin­
de bir kuyu olup yanına bir aet yapümif ae-
Bâjlıkıfcrtdr AJ4M NUdtu A y a m ı tin ortasında bir agaç gedesi vardır. Kuyu­
4IM tac (lifin ) nun ağzı dar ve müstatil şeklinde olup bir
frapflfr vardır.
sanııcımsı U r yerdir. Yerden SO santim ka­ Tavanında marnına seklinde U r iv in ,
dar yükseklikte oton kısmı m erm er kaplıdır. sekizi küçük biri büyük yağ kandili aaıiıdır.
Suyu karşı duvardaki bir delikten gelerek D uvarları da birkaç ikon ile tezyin edilmiştir.
ün tarafla bulunan b ir delikten gitm ektedir. Halikı GSMGrt
İçerisinde A ya Nikita’nın b ir tasviri, içinde
mumlar bulunan saç b ir tekne ve b ir kandil AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Ba-
vardır. Rivayete göre buraya B irinci Dilnya la tta Ayani Sokağında, Ayios Strati klisesinin
Harbi sıralarında bîr kilise yapılm ak isten­ avlusundadır. H âbedin arka duvarına bitişik
miş, her ne sebeptense vazgeçilmiş, fim di kirem it örtülü kâgir U r methalden girilir,
dert duvan kalmış b ir hakledir. Kapısı de­ basamak ta? merdiven Ue inilir 2xS m etre
mir kanatlı, kapalı durm aktadır. Panayırı 15 genişlikte, tavanı ahşap, »emini çimento U r
Temmuzda yapılır. 1947 de bu ayazmayı gür-
mak için Ke.'eliköyde B aıba Haralamboyu
bulmak lâzım geliyordu.
BofcJu Göktürk

AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Fû*


nerdc» Abdiilezelpaşa Caddesinde; Turya£
deposu önündedir. Yaya kaldırm m üzerinde
bulunan dem ir kapaklı methalinden sekiz mo-
zayik basamakla m erdivenden inilerek sol ta*
rafta du ran n altında b ir kuyu olup sod ta ­
rafında dar b ir tonoa gözükmektedir. Ayaz­
ma yolun altına rastlar, 1948 de uzun taman-
H alıtU A yiot M M n A y a m a
danberl m etrûk bulunuyordu. Yarımdaki bi­
IRetfm: HM*111*
na da ayazmaya ait bir ibadethane olup Tur-
ya£ m lteseseainln deposu olarak kullanıl- yerdir, kuyusun yüksekçe bir taş bileziği var­
maktadır; depoda çalışanlarm rivayetine göre dır; bliylik U r çerçeve içinde 1907 tarihli
içinde ayazmaya ait bir kiUbe İle ikonlar yağlıboya Ayios Nikolaos tasviri. Fener Pat­
var Jmlg ziyaret İmkânı bulunamadı. rikhanesi tarafından hediye edilmiştir (İM 7)
B a t tı Göktürk Hakkı MUArk
AYİOS NlKOLAOS AYAZMASI — Ka- AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI - Top-
sımpaşada, Bahariye Caddesinde; Yenifehsre kapıda, Sulukule Caddesinde Ayios Nikolaos
giden yol üzerindedir. Sağda toahçivan Halil kilisesi içinde narteksin sol taralındadır. A jsı
Ay'ın bütanı içerisindedir, tiatii çinko Örtti- gayet alçak yek p ire m ermer bilezikli b i r ku

n/group/merakediyorum
AYİOS NİKOLAOS — 1680 — İs t a n b u l

y u d u ibarettir. (herinde bir demir {ıkıntı basamaklı bir merdivenle inilir, sonra dar U r
vardır. Kenarmdakl setin üzerinde kabart­ dehlizden allı adım yürüdükten sonra on
ma Jfl/aıifli/j aynili bir m ermer tekne vardır. evin altındadır. Kapısı sokak üzerindedir
Sağ duvarda yere dayanan üci siltunlu çer­ Evveli saga kıvrılan bir dirsekle on iki ta;
çeve içerisinde Ayios Yorgiyos'Un at iijerin- ta ; basamaklı bir merdiveale daha inilir.
ds ejderha oıızrakiıyan bir ifconu vardır. Ayazmanın içerisi X 6.90 m etre genişlik­
AjJKOia bir demir parmaklık içine alınmış­ ledir. Üsttl tonoz, zemini çimentodur. Karşı,
tır. da sol kaşede bir kuyu vardır; tavanda, k u ­
I lık la G ö k tü rk yunun üstüne gelen hizada b ir ram ekânlj
örtülm üş bir tepe penceresi vardır ki, ayaz­
AVtOS NİKOLAOS AYAZMASI — Bo-
manın üzerindeki evin bahçesine açılır.
gszifinde PasaiHJıçesindc, Şehittik Cadde
M erdi yenlerden iıüldjğin e güre kargıda
sinde idi. 50 sene evvel üzerine evler yapı­
ik i m u sluk la yüzü kabartm a çiçek m otifleriy­
larak ortadan kaldırıldı. le sü slü b ir m erm er tek n e v a rd ır. D uvarla­
Bakin OcktUrk
rın d a cam lı çerçeveler içinde A yios Nikola-
AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Kimi* os'un g ü m üjlii b ir ta sv iri ve d iğ e r aziz tas­
çeşme, Arnavutköy arasında, Kollej yolunda; virleri v ard ır. Ayazma elek trik le aydınlatıl­
Kollej bahçesinin altındadır. 2 m etre kadar m ıştır. P anayırı 6 ara lık ta yapılır.
gençlikte, 6 m etre kadar uzunlukta tavanı B a k k ı G ö k tU r k

tonoz zeminini kaba taş döşelidir. K apıdan AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Bey-
girince iki adım y ürü diten sonra iki taş ba­
kozda, Beykoz C aoıiinin ilerisin d e Pajabahçesi
samaklı merdivenle inilir. K apıdan girince
yolunda imin bu s a tırla rın yazıldığından yir­
fcırjda toncızıın altında, önünde tel örgü kor­
m i sen e evvel yıkılm ış ve k u ru tu lu p ortadan
kuluk olan bir metre eninde ve boyunda d e­
kaldırılm ış (M art 1047).
rin bir kuyu bulunmaktadır. Sol d uv ar bo­ Hakkı Göktürk
yunca kaba laftan bir set vardır Sağ duvar­
da iki sol duvarda b ir höcre vardır. Panayırı AYİOS NİKOLAOS AYAZM ASI — îs-
6 andıkta yapılır. tin y e koyundaki M ısırlı İsm ail P a ja yalısının
H a ttı GökUıt arazisinde idi; 1938 -1 9 3 9 y ıllarn d a sa h il yolu
genişleU lirketı istim lâk ed ilen y e rle r arasında
AYOS NİKOLAOS AYAZMASI — Kıım- kapatıldı.
kapıda, Hisarçeşmesl sokağında 19 num aralı N coklis S a rrîs

AYİOS NİKOLAOS
RUM ORTODOKS Kİ­
LİSESİ — Sam atyada
^ Küçük b ir JcilJfedir. 1865
| de Sam atya R um cema-
| atinin ianesiyle inja edil-
5 m istir. M imari b ir kıy-
[ « e ti yoktur. B ahçajm -
İ d e biri e l çıngırdagut-
} dan az büyükçe, diğeri
I' deJ9D0 da dölciibnü} bej
■ m etre irtıfauıda iki çanı
’ v ardır; büyük çan asıl­
dıktan aonra küçüğü de
ilk hâtıra olarak yerinde
juuhsli edilmiştir.
Snmatyftrtıı AHos N lk o lan Kilisesi MUteaddit ikonlar,
(RfsiriK S a lü Sinan)
a v i z e l e r , şam danlar.

http://groups.goog le.c
,*£EteK>?SI>i3f — İMİ — ATfCS M SKitMH

ta n ü U ? rt- tezyin ‘--.tılnK '.-Uiı ki?",.-. btlhasâa nun £*-nü} isçjîjji «şyet gfize’dir: ra», duvar­
;™ = u k Ç a r r^ .-? ince ihfMp d i r e k ­ da bö>J— bir vitnn içinde yine Rusyafan Car
ler üzerine ;'"'nuı- ''i j ır.; sıralı ff?!Tü fener* .VfiaLt tarafından Eorjjkmtmış ja y tı ...rl-
teridir, m alûm dur ki b a ü i ; |i.ii> J e r in Kimi­ li t>\- levha -s*rd;r. Al çıılu üzerine aitın sır­
sidir; ba direkler ve fener çerçeveleri kabart- ma ite işlenm iş e!«n İki tr-vhad» Ismîjh ölüsü
ma çiçek nakışlı olup böcek kabuğu, prusya etrafında topliiunış ijsv ir edibn1*-
mavisi Tr kinle:*-. pem beli renklerle boyan­ tir: savapU n sırm* tş l ı - r l i cıan îıgürlcr r*r>
m ış renklerin Im ö ııcı çiy ve kabartm a işçi- mücessem. yüksek k a te ıİm a iır; yir,; «yr-ı
Ivgı iptidai o lm a s ın rağm en pitoresk peyler­ dubarda b ir «Çocuk U a ile v ar­
dir. A h p p despot kürsüsünün üstündeki bü- d ır ki, bunun da giimuş işçiliği ve bilhas­
vük tıç. en m anim tessm ıihe sahip o lu la r a sa kumaş kısmı gayet nefislir. Kiliacais
İd e Btniki E teryam n teatiye! {tinlerini ha- ahşap ve oymalı despol tah tı ye ’ fcjap vUz
ti7ü l 3tuür İkonlar arasında 1857 larüUi bir mahfeli em sali arasında ,“ >ı*el eserlerdendir.
Aiius loanls, İS İ 1 tarih li b ir H rtstos en giı- Mftbed bilûım ım Rum kil-sclennde o l'* '7'":
z ilo in d e n d ir. F akat, bu kilisenin, İstanbul
gibi m üteaddit kıymct’,1 aviıa'.cr, kandiller ve
m a la n arasınd a en çok ziyaret edilen tas­ ja m d a u lirla tezyin edilm iştir. M ibeduı lıiye-
rih , kapıdan girilince soldaki birinci sü tu ­
n m vim asında (Mihrap önflı Ayia T rsp?-;
nun altındaki «Ayios Fanurios» ikonudur, bu
(M ukaddes sofra tim salll bir n ıc rn ® sutıın
ikon, gelinlik kızlar ta ra lın d a n koca kısm eti üzerine oturtulm uş geniş b ir m errc=rdca
için ziyaret edilir, çerçevesine d e fırdolayı
ib a re ttir ki, bilâhare bunun dürt köşesine
ampuller y erleştirilm iştir. K ilise kapısının
d ö rt m erm er sü tu n daha ilâve edilmiştir.
hemen sağuıda bir de ayazm ası v ard ır, pana­
N artekslnin ortasında da gemicilerin hâmisi
yır gilnil 23 nisandır.
alan Avitts N'ikolaosa nezreditmiş ilç direkli
Bibi-: KEK, M uaifer Esen ve İsmail Erseyim.
Gol Notu. yelkenli gem i şeklinde U r avize vndır. Rum
zenginlerinden m üteveffa Zaliropul» bu k i­
AYİOS \tK O L A O S RUM ORTODOKS
liseye zengin bağışlarda bulunm uş, bu ara­
KİLİSESİ — H aliç boyunda A yakapıda Ab-
da karşısına kendi adına nisbetle anılan bir
düleıel Paşa Caddesi üzerindedir: lstaab u - de İlk okul yaptırm ıştır.
lun büyük kiliselerindendir. D ört duvar ö te ­
rine on iki büyük ahşap sü tu n a is tin a t eden 8 u kilisenin yanında m üştem ilâtı ha-
içi tonoz, kirem it ö rtü lü b ir çatıdan ibarettir; line İnkılâp etm iş b ir Ayios llaratam bos aya?-
kârgir b ir çan kulesi olup büyük çanının azi­ tnası ve kilisesi vardır. Kilisenin Nartefcsı
zin adını taşıyan R usya Ç arı N ikota tarafın ­ önünden m erdivenle çıkılan bîr daire var­
dan hediye edilm iş olduğu söylenir. d ır ki. bu satıria n n yazıldığı sırada m üte­
velli heyetine tahsis edilm iş bulunuyordu,
Bizans devrinden kaldığı tahm in edilen
(ki küçük beşik kubbe ile örtaim üş ve o ru -
ilk yapı 1600 ö e yanm ış, Bçüncü M uştala
smda gayet narin iki m erm er sütunu bulu­
devrinde ve Koca Ragıp Paşa sadaretinde bu
nan bu oda güzel bir yspıdu\
hükümdarın bir gün A yakaptdan geçerken,
semtin Rum ekâbiriıün istirhamı üzerine biz­ Bibi.; REK, Nuaıffsr Esen ı\- («nail irecrim.
Gezi Nihu.
zat Pâdişâh, tecdlden inhasına izin vermiş,
kilise alelacele ahşap olarak yapılını} ve Sul­ AYİOS NİKOLAOS RUM ORTODOKS
tan M uştalanın velâdet gününde b ir de ci­ KİLİSESİ — Topkapıda, Sulukule Caddesin-
varını m ahveden bir yangında ahşap Siko- dedir; yüksek bir duvar ve duvar boyunca
laos kilisesi de yanmış, 1837 d e Rum cem aa­ sıralanm ış m üştem ilâtı ile ç«ırilH ii; bir av­
tinin ianesi İle bugünkü ahşap çatılı k ig ir lu ortasm darlır. Cemi plânında yapılmış ki­
bina yapılm ıştır. liselerden olup dört k iğ ir duvar üzerine çe
Bu kilisenin içinde g tae çarpan ilk h u ­ kilm iş kirem it örtülü b ir çalıdan ibarettir;
susiyet, serapa m erm erden iif * edilmiş; ka­ kagir çan kulesi, Sulukule raddesine açılan
bartma taş İşçiliği çok tem iz İkonostaaton- bahçe kapısının ve bu caddeye hakan duva­
dur; üzerini süsleyen* ikonların içinde kayda rın üstündedir. Bu satırların yazıldığı sırada
değer olanı Ayios Nikolaos ikonudur. Bu iko­ görülen yapı, 175 0 de inşa edilmiş. 1874 de

om/group/merakediyorum
AYtOS NİKOLAOS — 1582 — im s m s t

yanını? vo bu tarihten bir m üddet sonra tf*- yaftlı boya ve a lt en y a ld a ile boyarını ıştır;
diden tamir ve iby» edilmiştir kayde d e ğ er hir bususryotl yoktur: orta&uı-
N arteks. cam}) b ir ahşap bölm e ile e ğ ­ d.ıKi OriM - p ilin in kırm ızı k ad ife perdesf Us.
rilm iş olup, tem ini, m jreden getirildiği t e h i l tü nde. £ünuijjlü b ir K tıdd 'i kompoıiafyona
edilenuyeo kıla M e r i ruınca ınczar ta şta n ile vardır.
(tâftmmiftit: n«r!ekiin sal kâsesinde ayni Bu k ilisedeki f»ir ikonlar ardında hil.
BZiûn adına Gİsbcile andan bilezik ta ;i gayet bassa zik re d e ğ er OtanUrı « u n lard ır:
alçak yekpant m erm erden b ir trryu, uyazou M artoksdcn g irild iğ in e göre, sacdaki ikin­
vardır, suyu acıdır. ci ve üçün cü sü tu n la rın a rk asın d a, «afi du­
Kilisenin zemini nıcrıjıer döşelidir; ah- v ar üm inüe. y e re k o n m u j (iç k an atlı paravan
ştp tavanın o rta to n a : parçacı dcirt k e fe li on şek lin dek i büyük a lıjaj) çerçevenin o rta m d a
iki a ltp p /ıü tııa Önerine »I itm iş olup, son ik i gttm ilşlu büyük b ir A yios H aralam bos ikonu,
siitun ira su ıd a b u lun an >ûhşAp ikonostasion ayni çerçevenin sol k an ad ın d a Çocuk tıa ve
kabartm a fiçek siislprl lif bf jeam i}. yeşil M eryeııi ikonu sağ k an ad ın d a Ayios Yutniıı

Topt-ıpı-Sulnkul» yoluntlıı A.vios NlhuLant K llı» ^


(A cıtn ı: Itiç im )

http://groups.google.con
ANSICLOPZ&lSf — İM 3 — AYİOS NtlCOLAOS
Dum a; »olda ıiç6ocıi « lilu n ö n ü n d e W r c a c ıfd t « i ü f c «le s a n a t k ıy m e tin d e n » y a d * b e ro e ri
k ü rsü ü s tü n d e g ü m ü fltı b îr Ayloa N iko lao s bulıuun ajnastjH tsn g e le n y elk en li «e y a n d a n
ik ono. so ld a d ö rd ü n cü tu tu n u n a rk a s ın d a ç a rk tı ilk b u h a r v a p u rla rı şeklindi* y apılm ış
sol d u v a rd a k a b a rtm a w gflm ûç .;yJ«ın»t| b îr bir av iz e d ir, »ki b acalı Ur, d ire k li ve b u rn u
« lia o tn olıbsi) e tra fın d a * Kom pozislonu^ k i bu m ah m u zlu o la n b u v a p u ru n tek n e si biUAr p a r
İkonun ö n ü n d e k i ta n d ılH p a rm a k lık d a gu- VMİarındao y a p ılm ış o lu p s a ir ak şam ın d a d»
seld ir. a ltın yatclızh m ad en i y a p ra k c tk la r, ren k li
K ilise. M itlin c m f illn ıte o ld u ğ u g ib i m ü- c a m la r ve bilitır p a rç a la rı k v iU m ln u şb r.
te a d d ld avize, k a n d il v c ş a m d a n la tez y in e d il flir rivayete göre bu gem) büyük. bir fır
in iştir (maya tutulmuş, Ayios NikoU/K «n LehlîkeU
I b k b C «klıl|rk
anlarda gemicilerden bir kaçınâ jrârimsıâf ve
AY İO S N İK O L A O S RU M O R TO D O K S gemi batmamıştır; İstanbul limanına gelir gel*
K İL İSE Sİ — (İa la ta d a , K e m a n k e ş K a ra M us- met de bir şükran borcu n!an bıı avtoyî yap
n f r p a p M ah allesin d e, b ir k a p ıs ı H o c a T a h ­ tırmiflardır. Rivayet bir hakikat ıs* geminin
s in S o k a ğ ın d a, d iğ e r -kapısı G a la ta M u m fta- adının îaptedîlmemesi tarihi fıkralar bakı­
n e sı C a d d e s in d e b u s e m tin e n b ü y ü k k ilis e mından büyük kayıptır; avize de Kefalon-
sid rr. D o rt k i g i r d u v a r ü z e rin e İç t a r a f ta n
yalı hediyesidir. {Nisan 1047/ Kilisesinin nar-
to n o siu . dt$) k ire m it ö r tü l ü b i r -ça tıd a n ib a ­ teksinde birkaç basamak merdivenle inilir
r e ttir . Birçok Rum k ilis e le rin d e olduğu g ib i
bir ayazma vardır |B:. Ayîoa Andooiyoe Ayaz­
to n o z ik i s ır a lı a lt ı la r d a n o n ik i k a lın a h ş a p ması).
B ib i: AEK. Muzaffer Esen ve X> Tolga Gezi Notu.
s ü tu n ü z e rin e is lin a l e tm iş tir . Gafyel y ü k s e k
vc z e n g in o y m a c ılık iş le r iy le m ü z e y y e n iko- AYİOS NİKOLAOS HLX OKTOimKS
n o sta sy o n u m u h a k k a k k t. b i r s a n a t e s e r id ir . KİLİSESİ — BüyUkadada. Ayios Nikolaos
Buna mukabil kilisenin d i ğ e r ahşap akşamı­ m anastırındadır. Dciıt duvar üzerine kiremit
nın k a b a rtm a tezyinau alelade ş e y le r d ir . örtülü ve kubbeli kâgir W* yapıdır. Aslı on
Kilisenin bugünkü binası 1856 da Galata dördüncü asır kiliselerinden olııp ikinci defa
ramlarının iane parariyJe yapılmıştır; fakat olarak 160$ de yapıldı. Kubbe dört mermer
tezyinatına b llh u tt Kefalo&yalı gemiciler pek sütuna dayanan dört kem er döşelidir. Kub­
çok para harcam alardır; muo2&*m ikonostas- benin ortasında m utat üzere bir pantokralor
yon onlaruı paradiyle konulduğu gibi 1879 kompozisyonu dört kemerin zaviyelerinde
da sekiz metre boyunda vo üç metre enJrıde inciJi ysz»n dört asisin tasviri vardır. Ahşap
bir de faUyiik Ayios Yerasimos ikonu hodiye olan ikonostasyonu gayet sade olup yalnız
etmişlerdir, bu ikon büyük bir caraekân için­ fizİKİerln gUmOglU tasvirleri Ue tezyin edil­
de muhafaza edilmekle olup rivayet edildi­ m iştir Torıofi ahşap olup teminatsızdır; an-
ğine göre Kcfalorıyalılar tarafından Rusyada vonu yoktur Ortadıı büyük bir avize asılıdır.
yfcptınlmrçUr; Ayloa YerasLmo& kefaUmyada Çan kulesi avluda olup demir polrelden yu-
muasaam bir m anastın bulunan bir acizdir. pıLmışttr,
Eskilerin anlattıklarına göre Galata rıhtımı Hakkı (SftUtirt
boyundaki şeddadi taş binalar yapılmadan
deniz Mumhanc Caddesine kadar getirmiş ve AYÎOS NİKOLAOS KtTM ORTODOKS
tam kilisenin önünde Galatamn meşhur şa­ KİLİSESİ — Heybeli adada tfgfotar Sokağı
rap iskelesi bulunuyormuş; kilisenin ihtiyar ile trnrah kavşağındadır; Ortası kubbeli sa-
kandilcisi Dimitri Vaya: «Galata merkebinin tip pı'ân üierine in$a edilmiş bir kigzr yapı
bulunduğu yerde kayıklar vardı, biz. çocuk­ olup inşa tarihî 1857 dır; ayni adı taştyan kü­
tuk, paçalarımızı sıvar, oradan denize girer- çük bir kilisenin yerine yaptırılmıştır. İkinci
dik.* diyor. Şarap iskelesine yanaşan Kefalotı- AtKfüİhamiri zamanındaki büyük jttlaelede ol­
yalı gemiciler ilk is olarak gemilerinin bütün dukça harâb olmuş, ve esaslı bir tamir gör­
yelkenlerini sökerler, İstanbul limanında bağ­ müştür. Orta kubbe dört köseli dort sütun
lı kaldıkça bu yelkenleri teborrtiken bu kili­ üzerine atılmış dört kemere istiflet etmiş olup,
senin kadınlar mahfiline bırakırlardı. etrafında dört beşik kubbe kilise, müteaddit
Kilisenin te z y in a tı arasında fev k a lâ d e gii- pencereler İle aydınlatıJmıştır Büyük kubbe*

ı/group/merakediyorum
M M KIKOLAOB — >584 —

H fryiitat o fa A y ta ı N ikolaos K ilisesi


«R rd n i: K tıM İ Z fR lı)

nıo göbeğinde bir pgntokrator kompozisyonu, zım dır. B ütün em sali gibi, bu kilise de birçok
kem erlerin ortacında 1)3 tn rtlin dört nüshası­ fam dan, kanili) v e âvize ile bezenm iftir. Çan
nın m uharriri olan dört azizin tasvirleri v a r­ kulesi avluda, binanın arkasınd a dem ir pot-
dır. Kubbe kasnağına da on İki havvarinin rellerd en yapılm ıştır.
resimleri yapılm ıştır lttkkı GSkl«rk
Zemin m erm er döşelidir. K adınlar m ah­
AYİOS M tK O lA O S RUM ORTODOKS
fili İlci katlı vc fcâgir olup tnibediıı dışında
KİLİSESİ — Yeniköyde, H amit Vehbi
ayrı bir kapıdan girilir, tkonnstssyon m erm er
Sokağı ile Sait Halim Paşa Caddeslndedir.
altınyaldızlı gayet güzel kabartm alar ite tez­
yin e d im id ir. Taş isçiliği bacım ından b ir su­ Bazilika »eklinde kagir b ir yapıdır. ln*a ta ­
rih i te sb lt edile miyen eski yapı 1772 de yan­
na: eseri olan bu m ukaddes m erm er paravan
müteaddit! İkonlarla bezenmiştir. Anvon ah- mış. 18 12-1814 y ılla n arasında ihya edil­
$ap, fakat Oymalı ve altuı yaldızlı b ir sanat miş ve iknnostasyon. altın yaldız İle te iy ia
eterid ir, ayni uslubda olan despot koltuğu, edilm iş, IB38 da d a bugünkü şeklinde tecdit
»A»«n ile beraber, mavi ve kırmızı y a jlı bo­ odilm lftir.
ya ve altın yaldız ile tezyin edilm iştir. Sa£ <ju- O rtası bağdadı to n o t iki yanı ashap ta ­
vard», g*S*4 b ijü k kabaram a çiçek ta t. v anı k e m e rli, m usanna tamlıklı kaideli o n bağ­
yinatuu ihtiva edeo b ir m erm er çerçeve için­ d adi siltu n özentidedir, Zemini m erm er dö­
de m erm er inerine İşlenmiş ve üstüne gümtl? şelidir. N arlckse açılan iiç kapısı vardır. K a­
kaplanm ış bir Ayloa Nikolaos ikonu vardır. dınlar m ahfili ah jap lır. N arteksin 9ağ ve sol
D i||er İkonlardan Apostol Zografos im zası ile cenahlarında bulunan m ahallerden çıkılır,
1009 tariflini taşıyan b ir Ayios Trifon İle tkoncıstasiyomı, vaiz yeri ve despot kürsüsü
1845 tarihli b ir A.via V arvarayı lik rotoıek la ­ ahşaptır. K abartm a n a k iflır ve altın yalda.

h ttp://groups.goog l<
A-NStKUlFBDİSl — 1585 *_ A Y İO S O S O rfftO S

ile ta y in e d ilm e le rd ir M i bel m ü tead d it avi. d em ir korku luk ta Uç köprü ile geçilir. A vlu­
le vt k an d illerle donatılm ıştır. nu n k arşısında sağ ta ra fta yarı kâgir y a n ah-
G ayel boJ ıjlk i lir. N urluk* üç cepheli şap b ir d a ird i üçüncü bina, » I isra fla b ir ki­
olup k em erli ve yekpare m e rm e r sütun lu lise ve b ir « ıiiu i aynım a tu tu n m a k ta d ır
dur. Tavan ahjap. Iet,lıni m alta taşı düveli­ B aşrahip A rkiınaııdtritfc L i.ıındrt» Kuktılinin
d ir Gem? cam ekânlı p e n cc rlerlo ay d ın la tıl­ ııa k le ttijlııc güre bu binalar. P *vlw Stefanu-
m ıştır. A it kısım ları tu ğ la ile ö rü lm ü ştü r. vUc ad ın d a b ir ru m zengini tarafın dan Hey-
Birisi o ru d a iı. ik isi y a n la rd a n a v lu ya acılan beliadada ru h b a n m ektebi yapısından a r ­
iif kapısı vardır. A vluda b u lu n a n (a n k u le si tan h arçla b u ndan elli sen e kadar evvel
M gir. üst kısm ı m e rm e rd ir. M ü tevellilerd en yap tırılm ıştır. B izans sam anında olan asıl ma­
Saf», N ik o ü . M ike ve V asi] u m a n ın d a 1B88 n a stır deniz ken arın d a idi ve « o ddrdttnc<
d e y ap tırılm ıştır. a sırd a şim diki y erin e kltçük b ir U m olarak
llü ttı GölMilrlt yapıldı. 1804 büyük zelzeie>ınd<< yıkılarak y e ­
rin e bu b in a la r y ap tırıldı.
AYİOS NİKOLAOS RUM ORTODOKS
U aU u C ü U brk
K İLİSESİ — M allçpede; in$g ta rih i îe sb it
edilem edi, C em aatsiz v e b ir h a ra b e h alind e AYİOS ONOFRİOS AYAZMASI — Ar-
olduğundan P a trik h a n e c e k a d ro d iji b ırakıl- navutköyde, D u lk adı/oğ ulian sakağı ile Ar-
miş. cam ie tahvil e d ilm iştir (8 .: C u m h u riy et navulköyü çeşm esi sokağı kavşağı küfesinde
Camii). «lir. M ethalin ü ıe ri d ö rt kaba ta j duvardan
H a k k ı G o k lilrk yapılm ış, ilıe ri çim ento kâg ir bdr yapıdır. S e­
AYİOS N İK O LA O S Rlj'M ORTODOKS kiz kaba ta s basam aklı m erdivenle inilir.
M ANASTIRI — B üyü İcada da K a rta la karşı A şağı kısm ı 1.80 m etre genişlikte, 3 m etre
denize y ak ın i i ; b in a d a n m ütevekkildir. İk i uz un lu klad ır. Ü stü lonos, zem ini tag döşelidir
bina cephedc olup zem in k a tla rı k â g ir. d ö rt M erdivenden inince k a rjıd a o rta y erd e ağu
duvar ü zerine k ire m it ö rtü lü ü ç e r k a ili ahşap d ö rt k ö ;c y ek p are âdi tastan oyulm uş b ir kuyu
yapılardır. K apıları avluya açılm ıştır. Uçün- bulu nm aktadır. M erdivenin yanında sağda b ir
cUkatın yol üzerin e gelen cep h eleri balko n­ delikli ta ş vardır. M erdivenin üzerine s a l ta ­
lu du r; bu iki b in a yedi d a ire y e a y rılm ıştır; ra fa kork ulu kta b ir ahşap set ilâve olunm uş­
a ra la rın d a b u lu n a n k ap ıd an geniş basam aklı tu r. S etin ü re rin d e çerçeve içinde Ayios Onof-
m erdivenlerle avluya g irilir. K apıdan g irild i­ rio s'u n çıplak, sakalı ayaklarının ucuna kadar
ğine göre sağ ta ra fta k i b in an ın ikinci katm a uzanm ış bir halde, yağlı boya b ir tasviri var-
a AYİO* ONOFKİOS — 1SB6 — teT A N tm .
V A Y İO S PANOKSJ5İMON AYAZMASI —
Çengelkdyde, Tanrıverdl «okağı ile Meserret
Caddesinden gidilir; caddenin nihayetinde,
tepededir. Dört duvar üzerine kiremit Örtü-
JU, tin cephesi kesme taftan yapılmış k&glr
bir yapıdır. Ayazmanın üzerine 1870 de ya<
pılfin bina 1900 da yanmış ve yeniden yapıt-
mışlır. 5.33 metre genişlikte S.27 metre
uzunlukla, tavanı kemerli, zemini çini dbye-
ltöir. Kapıdan girilince solda kapının yanın­
da bir m etre kadar genişlikte uzun bir tono­
Arnıvudköyiliiılc A y in OuoMos A fttn»*ı zun altında derin bir s u bulunmaktadır. To­
(flMiın; H ijim ) nozun ağzının k enarlan m erm er kaplıdır,
tekneli bir musluklu bir çeşme varılır. Çeş­
dır. Merdivenin aag duvarında muşamba Üze­ menin önünde yeri içinde dem ir kafesli mer­
rine yağlı boya lie yapılmış, bazı yerleri bo­ mer kaplı bir yalak vardır. Kapıdan g irilin c e
zulmuş, eatintiş iti tablo a s a d ır ftivaj-ete
kmşıda üç m ermer kaide Ve karşı d u v a rd a
göre ayazma 7-8 asırlık bîr tarihe sahiptir.
uzun çerçeveler içerisinde Ayios Pandelei-
Panayırı 12 haziranda yapılır.
mio’nun biri biiyük kıtada, diğeri küçük iki
H a k k ı GÖklflrfc
güm üjlü tasviri ve yağlı boya tasvirler var­
AYİOS ONOFKİOS AYAZMASI — Bo- dır Tavanında da bir panlokralor k o m p o zis­
ğaziçintfe Paçabahçeslnde, Tekel ispirto fab­ yonu var, ve iki avize, d ört kandil asılıdır. Pa­
rikasında idi. 20 - 25 sene evveline kadar *»• nayırı 27 temmuzda yapılır.
yaret edılea bu ayazma 12 sene evvel ortadan dakkı Göktürk
kaldırıldı.
AYİOS l’ANDELEİM O\ AYAZMASI —
Uakkı Göktürk
Ayasağa köyünde, Ali Said kardeşlerin bos-
AYİOS PANDELEİMON AYAZMASI — tanı sıngındadır. Bir derenin kenarında ka­
Bakırköyünde, barut fabrikalarırtdadır, bir vak ağaçlarının yanındadır. Boşlanın yanın­
kuyudan İbaret olup ikinci Cihan Harbi ba­ daki tahta köprüyü geçerek önüııe gelen te­
şından beri ziyareti yasak edilmif bulunu­ penin eleğindeki patikadan on dakika gidilin­
yordu. ce tam önüne çıkılır. 1947 de ağzı çökmüş
Hakkı Göktürk m etruk bir kuyıı idi. Suyu pistir, fakat yazın
en sıcak aylarında dahi buz gibi soğuktur.
AYİOS FANDELEtMON AYAZMASI — 1947 de ayazmayı görmeğe giderken yo)
Hasköyde, AynaUkavak Sokağında 63 numa­ kenarında üzerinde kabartma haçlar bulunan
ralı evin yanında, etrafı duvar ve saç havale bir sütun kaidesine rastlanm ıştır ki bu civar­
ile çevrili bir arsanm içinde ve yer altmda-
da Bizans zamanında m anastır bulunduğu ri­
dır. Methal kısmı, dört taş duvar Üstünde safi
vayetini teyid eder.
ı, çekilmiş bir yapıcık olup, kapm adan girilip
Hakkı Göktürk
birkaç adım yürüdükten sonra altı basamak*
lı bozuk bir taş merdiven İle İnilir» sağa bir AYtOS PANDELEİMÖN AYAZMASI —
| dirsek yaptıktan sonra, merdiven on basamak Topkapjda, sur dışında; H aanedar Çiftliğinde
i daha yer altına iner, iki kanatlı bir demir köprüyü geçmeden sol tarafta Bay HamJd'iu
| kapı geçilerek üç basamak daha inilir; ayaz­ Kırkkavak Bağçesindedir; üzeri ve yanları
ma, 2,70X4 metre murabbaı ahşap tavanlı kaba taçtan yapılmış, içerisinde suyu bulunan
ve zemini taç döşeli bir yerin gerisinde, bir dar uzun bir kanaldan ibarettir. Ağzının ke
tonoz altında olup zemini mermer döşelidir, narında bir taş parçası üzerinde duran yatı­
duyunun yekpare mermerden bir bileziği mı* mum parçalarından da ayazma olduğu
vardır (Temmuz 1947). s anlaşılır.
H aH ri G B k ltrk H ak k ı G tttfirfc

http://groups.goog le.c
AN&İKLOPfcötSt 1S81 - AYİOS STSTANIKİ

AVİOS rANHKl.KhlON AYAZMASI — 23 metre IrtirıımıUki üç Kaili büyük Mglr çan


P enrüklç, M otor İsk elesin in Ma rlıs ın a geren kufcai bilâhare 1911 tir il ive edilmiştir; cin*
B a lık tı S okağında fili; yoya k a ld ırım ın ın y a ­ nnrt.it irol dükkânları, âz ilerisinde de bir
nında bir k u y u d a» iM ro tii. 1040-1041 u n ­ ayaıranm vardır.
u n d a B elediyece *DpahJ/nı*1ır H a k k ı GlU uılrb
(fak tı tsüktürk
AYİIMI PANHKLEİMON Stl'lKIIKlN KUS
A vius p a n p iü -e Jm » * a v a z m a s j — MANA.HTltîl — (ialatada; HocaUıhiin Soka
Emirgâttdn e»k* KarAtag Sofûretiııiıı hmusm- gıadadır. Altı katlı büyük fcfcgir bir yapıdır.
jcü 1P/S -J019 *rjı.«ujda bu sefûre41ıârw y ı­ 50 odu w (Isı katta bir kiliseyi İhtiva «der.
kılırken aynın» da kapatılmıştır. Bina kâtibi Bay Milıail Atofin'in naklettiğine
K m fclls G a rriı göre, 1B71 de inşa edilnıiçtir A ynana ve Ku-
AVİIB PANOIİİ.KİMON RUM ORTODOKS dlisü zlynrctc giden tuşlar gidi; ve dönUjte
KİUSRSİ — Kuzguncuktadır. 1861 deki bü­ bu binada konaklarlardı. Bina 1914 - 1918 Bi­
yük yangında yanımı, bugünkü bina, 1B96 da rinci Cihan Harbi yıllarında ciheti askeriye
SOTitin Rum cemaati bilhassa Rum duvarcı ce ifgal edilmiş, 1918 ıuiitnrekoslnde rn» csı-
esıu/j lırarından yaptırılm ıştır. B ir bahçı- or- nıaallııc testim odilmif, 1029 da tekrar el
lasındadır. Kiliseye girilecek kapının üstünde konmuş. 1034 de Muhtelit Mübadele Komis­
yonunun kararı iizerln» cemaat* İade edllmlı-
lir O tarlhtcnberi apartm an gibi kullanıl­
m aktadır (IMS).
H akkı GSM ürk

AYİOS STEFANOS AYAZMASI — Kar­


tal ile Pendik arasında Yunus Çimento Fab*
kasının kanısındadır, halk ağım da Meşeli
A yaana adı ite m eşhurdur. iki ulu tneje a ta ­
cının yanında, etrafı duvar ile vevrilmia yer
altında bir toııoıdan ibarottir, duvarlar ve
ayazmaya İnen taş basam aklı merdiven 1947
de çok hartıb b ir iıa'.rte idi, içi de ta$ ve moloz
ile dolm uştu.
Haklu (iBktürk

AYİOS STKFANOS RUM ORTODOKS


KİLİSESİ — Ve-
;ilköyde, Mirasye­
di Sokağı ile Ka-
lem kâr Sokağı ara­
sındadır. Dört du­
var üzerine kire­
m it iirtiUil kâgir
bir yapıdır 1845
de yapıl m i s t i r .
Narteksi camlı iki
kapıdan girilerek
b un dan di asıl
m ihede demir k a­
natlı bir kapulatı
girilir.
İki İsrafta ke­
K ııiftuıtnlulı Ayfm F a n M H ip tn K flbcıl merli s e k i l sü­
(B in in '. Ayhan) tun v a r d ı r. Ze>

:om/group/merakediyorum
AYİOS S I I M T t — 1568 — lStAKBTn.

inini m ermer döşelidir. İçerisi on pencere ile çerçeve İçinde Uç aziz tasviri, aol duvarda Ayi­
sydınlslılnıiftır. Arka tirattı mabedin için­ os Yorglos’un ejderha mızraM ayan b ir tas­
im b e; basamaktı alışap merdivenle çıkılır viri vardır.
kadınlar mahfili vardır. Troncm vc anvan'u N artcks a h ja p olup geniş pencerelerle
ve ikoııoıtasyomı ahşaptır; ikonostasyonu al­ aydınlatılm ıştır. Çan kulesi sol duvarda olup
tısı yaldızlı kabartm alarla tezyin edilm iştir. kısm en ta ı ve tuğladan yapılmış, üst kısmı
Mibeditı İçinde beyazla boyanmış ta h ta mum- ahbaptır.
Ju Ucl balar famdan, üç büyük avize, d ö rt U .U ı OiikUM
tan» elektrikli kandil, on lano yağ kandili. iki
iane ortzcli yağ kandili vardır. lkonosUsyon- AYİOS TCODOKOS AYAZMASI — U n -
dan başka duvarda azizlerin gUmiiflü re sa­ gada Alacacam ii Sokağında, A yios Teodoro»
de tasvirleriyle bezenmiştir. Çanı, ön cephe­ kilisesi avlusunda y er altındadır. Sekiz ta*
nin sağ köşefinin tütü ndedir. B inasın etrafı basam aklı m erdivenle İnilir. Sağ tarafta 1,32
duvar vc dem ir parm aklıkla çevrilm iştir. m etre genişliğinde, 7,75 m etre uzunluğunda
Hatla UMtUrk ta v a n ı tonoz, zem ini m alta taşı döşeli b ir deh­
lizden y ü rü dük ten sonra b ir kapıdan geçilerek
AYİOS S i n ATİ AYAZMASI — B alatta 3 m etre genişliğinde, 3,40 m etre uzunluğun­
Ayan Sokağında, ayni adı taşıyan kilisenin da tav an ı tonoz, zem ini m alta tayı döşeli ka­
avUısundatfır, çinko örtülü ahşap bir kulü­ ran lık olan ayazm anın içerisine gelinir. Kapı­
beden ibaret olup tem ini m erm er dönelidir; dan girin ce k arşılıklı ağzı yekpare m erm er
kapıdan girince hem en solda yekpare m er­ bilezikli ve ta s kapakla ö rtü lü b ir kuyu, solda
m er bilezikli b ir kuyudur. K apının k a rşı­ m erm er b ir tek n e bulunm aktadır. Sağ tarafta
sında yarun m etre kadar genişlikte ve 36 tek n e si 3,5 m e tre uzunlukta, 30 santim geniş­
santim i.-Ulamda, b ir kem er vardır ki, gi­ lik te, 77 santim yükseklikte, som aki düşeli a ltı
rilecek yeri arka taraftaki b ir dehlizdedir, m usluklu, v e a ltı b a k ır ta şlı b ir çeşm e vardır.
Ayazmaya getirilen h&Stâ (ocuklar bu kem e­ Çeşm e d uv arın ın ü stü n d e m erm er b ir h a ;
rin altından geçirilir. Y erm anos Papaduputus v ardır. N ih ayette bu lu nan b ir tulum ba vasıta-
imzasını ve 1919 tarih in i taşıyan bir Nevci- siyle ku y u d an çıkarılan su , hâzineye getiril­
van Ayios S tratı tasviri, ayazm anın ziyneti­ m ektedir. D ışarı d u v ard a 1,35 m etre boyun­
d ir denilebilir (1947). da, 66 san tim genişlik te b ir hücre olup içeri­
H akkı Gfiklfirk sin d e m erm er Üzerine k abartm a Ayios Yorgi-
os'u n a t Üzerinde m ızraklı bir resm i vardır.
AYİOS STHATt RUM ORTODOKS K İ­
Y ine dış kap ıdan girildiğine g ü re sol tarafta
LİSESİ — B alana Ayan So& tğındadır. M üs­
b ir kapıdan 3,22 m e tre genişliğinde, 4,80 m et­
takil plânlı b ir m ib s t olup k âgir d u v ar üze­ re uzunluğunda, tavan ı tonoz, zem ini çim ento
rine kirem it örtülü bir çalıdan ib arettir. 1836
o la n b ir odaya girilir. K apıdan girince karşı­
senesinde inşa edilm iştir. dan sokağa açılan üç ta ş basam aklı, cam lı b ir
llu sta til kaide üzerinde o rtası tonoz olan kapı v ardır. O rtada büyük bir avize asılıdır.
ahşap tavan on iki ahşap siituna istinad eder. D uvarlarında H azreti 1sanın ve azizlerin yağlı
Zenjial merıneı- döşelidir K adınlar m ahfili boya tabloları asılıdır. Panayırı m artın ilk cu­
ahşap olup sol tarafta bulunan b ir kapıdan m artesi günü yapılır.
ve dehlizden ahşap basam aklı m erdiven ile H a ttı Gâfctürk
tık ılır. Ahşap olan ikonostasion tam am en k a­
bartm a m otiflerle, altın yaldızla bezenm iştir. AYİOS TEODOROS RUM ORTODOKS
Oera pili de tahta üzerine yapılm ış H azretl KİLİSESİ — Langada, Alacacamii Sokağın-
tsanın ve Ayla Triyada’nın b u lu tlar ve m elek­ dadtr. Bizans kiliselerinden olup eskiden Ayi-
le r arasında oturm uş vaziyetteki yağlı boya os’u n adım taşım akta idi. 1830 d a Kazaz Ar-
tasvirleri Kostantlrıos Sota ism inde U r re s ­ tin ln delâleti Ue ta m ir edilmiş, adı da Ayios
sam tarafından 1938 d e yapılm ıştır, İ n d i Teodoros'a çevrilm iştir.
okunan yari ve despot kürsüsü kabartm a n a- M ibede cam ekânlı iki kapıdan girilir. Ta­
kıştarla, altın yaldızb bezenmiştir. Sağ d u ­ vanı ahşap zem ini m erm er döşelidir. İki sıra
varda kabartm a nakışlı, altın yaldu lı büyük üzerine on iki sü tu n vardır. Duvarlarında

L k H p : / / g r o u p « îff n n jİ p t
AMStlUOPEDtSl — 1589 — AYtOS TERAPON

H am li İsa'ma, Hazret» VaJl)-anlfl azizlerden kadar ziyaret «dilen bu ayazma Birinci Cihan
liijV m n, A y io s Haralambos’un tasviriert. Harbi m ütarekesinden sonra lüzumsuzluğu
Ccteaîl ateybisseUmın Meryem anaya çiçek görüldüğünden ilzeri toprakla örtülerek yer
kokutmasını giM erirîr b ir lasvir, Uazreli I * altında kalm ıştır- Bu satırların yazıldığı sıra*
Bin Hazretj Yahya tarafından vaftiz olunma- da. tesviye edilm iş bulunan o sem tte, gaz de­
jın ı gösterir bir tasvir, Hazretj Isa'nın çarm ıh posuna ait hlc çardak bulunm akta idi (1M7).
lan indirilmesi tasviri ve daha balı mukaddes H ak k ı G tk tto k

tasvirler vardır. AYtA TF.RAPOV AYAZMASI — Yeni-


Avtaya biri on beş basamaklı, biri düz iki köyde, fstlrıyeye giden yolda; M übaşir Soka-
kapıdan girilir. Bina aviunun ortasında olup Çındadır. Tuğla yapı küçUk viran bir kulübe­
ç3u telesi avlunun sağında sokak üzerindedir. den ibarettir. İçinde bir kuyu vardır.
Sağ tarafla ayni adı taşıyan y e r altı bîr ayaz­ Duvarında H azreti Isanın tasviri, Ayia
man. sol tarafta Rum İkokulu vardır. T crapis'in güm üşle işlenm iş b ir tasviri ve sair
H ak k ı G û k U rk
birkaç ikon asılıdır.
AYİOS TEODOROS RUM ORTODOKS H er gün açık olup h e r yıl 14 mayısta p a­
KİLİSESİ — Büyütodada M iden m evkiinde- nayır olur.
bağçell M şkler arasında kirem it örtülü ahşab H a k k ı G B k tb fc

kulübenui b ir yapıdır. Caddeden kilisenin bu­ AYİOS TERAfO.V AYAZMASI — Yeni-


lunduğu yere İT basamaklı beton b ir m erdi­ köyde, Serm ed Sokağında b ir arsadadır. 6 nu-
venle inilir. Kilisenin ıçj 3 x 9 m etre genişlik­ m araiı evin a rk a tarafın a yapılm ış k ârg ir du­
te olup küçük ahşab bir ikoncstasıouu vardır; v a r üzerine çinko ö rtülü , ön cephesi keza çin­
Bu M ü srifin b u lu n d u |u saha civarında­ ko kaplı b ir kulübeden ibarettir. K apıdan
ki Ayios Nikolaos Manastırının m ezarlığı girince sağda ağzı 30 santim genişlikte çim en­
iroiş, eski bir m ezarlık kilisesi olduğu m uhak­ to bilezikli d e rin bir kuy ud ur. K apının ya­
kaktır; tesbit edemediğimiz bir tarih te m ezar­ nında sağda camek&n içinde Ayia T erapon'un
lık kaldırılmış, porselenmiş, arsalara hâlen güm üşlü b ir tasviri vardır. Bakımsız kalm ış
görülen köşkler yapılmış (1659). b ir ayazm adır.
Hakkı Gfiktttrt Hakkı Göktürk
AYİOS TERAPON AYAZMASI — Çu­
bukluda, Belediye gsz deposunda îdi. Y er a l­ AYİOS TERAPON AYAZMASI — S an -
tında b ir tonozdan ibaretti. 30 sene evveline y erde, M esariıurnu C addesinde; Koca taş mem­
ba suy unıın bağcesindedir.
Ağzı 35 santim çapında d erin b ir kuyu­
d a n ib a re ttir. Ö zerinde bulunan tonoz, bir
yapı 1935 y ıllarınd a yıktırılm ıştır. MetrOk
b ir baldedir.
■akta Gdkttrt

AYİOS TERAPO.V AYAZMASI — Pen-


dikte, A nkara Caddesinde, T ekel idaresinin
tü tiln deposu olan bir küşktin önünde, taşlık­
tadır. B ir sarnıçtan ibaret olup b ir tulum bası
ve m erm er teknesi vardır.
n a k b Göktârk

AYİOS TERAPON AYAZMASI — Alem­


dar Caddesinde Alaykİişkü civarında, saray
su ru na bitişik iki k atlı bir binânuı altındadır;
te f basam aklı m erdivenle in ilir; içinde yük­
B O y ttlK a ıla » « d e tide sek merroçr bileşikli b îr kuyu ile yanındaki
A yto* T«o4«*o» K iB »nrt duvarda m erm er b ir tekne vardır; ta ş iftiligf
(R cin: R em i S m ı) pek güzel olan bu tekne 1031 <fe p atrik Jk in d

nw /«rnı c/merakediyorum
AYİOS VEOHYlOS — 1590 — İSTANBUL

Follos zamanında Hum Cemâatinin hediyesi da çocuk laa ile Meryem ana tasviri vardır.
Olarak patrikhâne t'11 île yaptırümıg ve kon- N ezir m um lan iîin bir de kum lu şamdanı
mıışiıır, iki küçük sütun arasında U; musluk­ vardı.
lu. ayna taşında da Ayios teraponun k abart­ Etftklu Gtklfltk
ma bir heykelcik • ikonu vardır, bu sanat eseri AYİOS YEORYİOS AYAZMASI — Da-
tekneoJn kenarına da İncilden: «Sâde yiizüııü
kiidarda. A raba vapuru iskelesi ile meşhur
yıkama, kalbini temizle» sözü yazılmıştır.
Moskoflu fırın karşısında. M. CeUleddin
Kilçiik sütunlarla müzeyyen m erm er iko-
A rslangirayın m erkez eczanesinin altında idi.
nostasionu da b ir sanat eseridir; burada Ayaz-
B ej, a ltı taş basam aklı m erdivenle inilir bir
maya adını vermiş olaıı azizin güm üş kaplı
bir ikonu vardır. 1M7 de ayazma bu durum da tonoz olup içerisinde b ir kuyu bulunmakta
idi. Yedi, sekiz sene evvel m eydanın geniş­
•idi.
Bin dörtytfz senelik mfizUi olan bu ayaz­ letilm esinde b u civardaki b in alar [istimlâk
ma hakkında şöyle bir rivâyet vardır: Yedin­ edilmiş, ayazma da to p ra k altın d a kalm ıştır
ci asırda Kıbrıs Adasında arablar tarafından RııMı Göktürk
öldürülen Ayios Terapon'un r.â$; vasiyeti
AYİOS YEORYİOS AYAZMASI — K|.
üzere getirilip bu ayazmanın bulunduğu ye­
üiiloprakla Tahtaküprii Caddesinde, bu cad­
re gömülmüş, medfeninin yanından hemen
d enin Bağdat Caddesi ile olan kavşağında,
bir su fışkırmış. Ayazmanın duvarında bu
ZUhtiipaşa Camii kargısında, Şabanuı baştanı
hâtırayı tasvir eden bir tablo vardır: Kale
kenarındadır. Üstü kirem it ö rtülü ahşap bir
duvarıma ününde Anlzin ceıı9zesi. etrafında
kulübedir, tahta b ir ra f üstü nd e aziz ikon­
İmparator, patrik ve rflhiniler, bir yandla ha-
ları sıralanm ış önüne bir camokân. çekilmiştir.
ıırianıııış mezar, uz ötede bir kuyu; kale du­
varının gerisinde do kubbeli binalar. Suyu, k ulübenin dışında y e k p lre m erm er
bilezikli bil' kuyudan çekilir. Panayırı 23 ni­
Unutmamalıdır id ayazmanın arkasında­
ki kale d u ru n Fatih Sultan Mehraed yapısı­ sandadır.
dır. Hakkı GüklSrk
Diğer bir rivayete göre de bu ayazmanın
AYİOS YEORYİOS AYAZMASI — Btl-
yerinde «skiden bir kilise varm ış; yukarıda
yükadada, teped ek i Ayios Y oryios m anastı-
bahsedilen Ibtidâi tabloda ressam a it sol kö­
rın d ad ır. A yios H aralam bos ve Ayios Yoryios
şe bu kiliseyi de gösterm iştir.
kiliselerinden geçilir. 17 taş basam aklı mer­
1739 - 1747 mum parası kübiklerinde bıı divenle inilir. 3 m e tre uzunlukta, 6 m etre
ayazmamın adı •Metamorfosis» olarak kay ıt­ k a d ar genişlikte, tavam ahşap, zemini (ini
lıdır: bu isalla, nıetrûk U r halde bulunurken döşelidir. M erdivenlerden inilince karşıda sağ
bu tarihlerden sonra bir yangında h arab o la­
köşede yek pare m erm erden oyulm uş b ir k u ­
rak, Sarayı Hümâyûna yakınlığı dolayısı İle
y u , yan ınd a büyük mermer b ir te k se bulun­
tamamen kaldırılan kiliseye aid olacağı m uh­
m aktadır; ü zerinde beş b ak ır taş vardır. M er­
tem eldir <1959)
Hakkı C«ktbrk m er kaide üzerinde b ir kOllii şam dan vardır.
Avluya açılan iki penceresi vardır.
AYİOS YEOJtVİOS AYAZMASI — Kum- Ayios Yoryios M anastırı avlusunda bu­
kapıda, Gerdanlık sokağında; Fanaiya kıiise- lunan bu ayazma ile Ayios H aralam bos, Ayi­
lindedtr. Mâbedin altındadır. Zemini m erm er os Yoryios, Ayii A postoli kiliseleri d ö rt kâgir
döşelidir Kapıdan girince sol tarafta yüksek duvar üzerine kirem it örtü lü b ir yapı içinde­
mermer bilezikli, bakır kapaklı bir kuyu, so­ dir. P anayırı 23 nisanda ve 24 eylülde ya­
lunda yuvarlak, kırmızı porfir bir tekne, onun pılır.
yanında müstatil bir mermer tekne bulunmak­ II«kkı GSktUrt
tadır. Altlarında demir ıskara vardır. Sag ta­
rafta sanat eseri bir mermer ikonastasiyon AYlOS YEORYİOS AYAZMASI — Ûr-
vardır. Duvarlarında mermer üzerine kabart takttyde, çevjrjtıecj Sokağında; Rum Ortodoks
ma Ayios Yarglosuu at üzerinde bir tasviri, jnezarJjgmda kilisenin altındadır. SahaAUi sol
ile yine ınermer firarine kabartma kucağın­ tarafında dokuz t&g basam aklı m erdivenle

http://groups.goog le.c
a .v -IKLOPEDİSİ — ıs tıı AYİOS YEORYİOS

u f tarafa dönem eçti olarak 1,07 m e tre g f kabartm a nakıslarla bezenm iş. güm üşlü ve
n iğlikte dört m etre uzunlukta bir m ahale 1<>>- yağlı boya ikonlarla süslenm iş b ir san a t ese­
Ur. Bu kısm ın nihayetinde solda Mı! basam ak­ rid ir Despot kiirsüsU sedef kakm alıdır. Ca-
lı merdiveni© bir kapıdan iıfr m e tre g eniş­ ınekân içinde Ayios Y eoryioj’ıın ve Ayios
likte, diirl m etre uzu İti kin loııos bir m nhale M inas'tn a t ü zerinde gum iişlîl tasv irleri b irer
geçilir ki, kilise yapılm adan önce ibadet ma- san at eseridir. S olca'ntn narlek se açılan bir
half idi, Buranın nihayetinde? altı bo$ kâgir kapısı v ard ır.
bir set, sol tarafta bir hücre bulunm akladır. Son zam anlara k a d ar K udüston golen
Bu kısmın baş tarafında sağda lws taş basa­ kilise rnensubini bu m âbedıle m isafir k a lır­
maklı m erdivenle sola doğru bira* dönem eçli lardı. İçinde A yios M inas adına b ir ayazma
olarak dar bir m ahalden asıl ayazma m ahal­ v ard ır
line gelinir. Bir ınotre k ad ar ilerisinde ince llıltlıı G öktürk
tuğladan yapılmış bir totıos altında 2.5 m etre
genişlikte, dört m etre uzunlukta, öniinde d e ­ AYİOS YKOHYİOS RUM ORTODOKS
mir korkuluk olan derin b ir kuyu b ulu n m ak ­ K İL İSE Sİ — K adıköyünde Y eldegirm etıinde,
tadır, Tepesinde bir m enfez olup m âbedin K arakoltıane C uddeslnüedir. 1S9S e doğru
içinden bir elek trik lâmbası sarkıtılm ış! ir. m e k te p o la ra k iıışa odilm ij, 1913 de yanına
Kilisede m ihrabın sağ la ra ltu a ayrıca bir m a ­ yeni bir m e k te p binası y ap ılarak bu eskisi
hal yapılarak m e rm e r tekn eli, m e rm e r ayna 1927 de b ite r, o larak teed îden tam ir ve ki­
taşlı bir su haıinosi yapılm ıştır. A yazm adan liseye tahvil o lu n m u ştu r. K irem it örtü lü ça­
su buraya tulum ba ile çekilir. tısı ve ikonostasyonu, vaiz ve despot kürsü­
H ak kı G ö ktürk
leri a h şaptır. On b e ; m e tre yükseklikte dem ir
AYİOS YEORVİOS AYAZMASI — Bu ç u b u k la rd a n yap ılm ış bar çan ku lesi v a rd ır ki,
ismi taşıyan b ir ayazma da B altalim anı ile çan ını S am aty alt m e şh u r Z ilriyan u sla dök­
Rumelihisarı arasında bulu nu y ord u; sahil yo­ m ü ştü r
lu genişletilirkcn kapatıldı. Osman To(f»

AYİOS YEORYİOS M A N A STIR I — B ur- AY İO S Y EO RY İO S RUM ORTODOKS


gaz adasında, K ırıalıadaya k a rşıd ır. Ç am larla K İL İS E S İ — T a ra h y a d a A hi Ç eleb i Sokagın-
çevrilm iş b ir arazi d a h ilin d e d ö rt d u v a r üze­ ıla d ır. K onak o te lin in ark a sın a dü şer. D ö rt
rin e kirem it ö rtü lü ik i k a tlı y e d i b ö lük lü , ye­ d u v a r ü z erin e k ire m it ö rtü lü k â g ir yapıdır.
d i kapılı k jg ir büyük b ir y a p ıd ır, y a n ın d a iki 1830 da y a p ılm ıjtır. N a rte k se cam lı b ir k a­
katlı ahşap b ir bina on un d a y a n ın d a b ir k a tlı p ıd an g irilir. N a rle k s kısm ı tu ğ la y a p ı o lu p
k âg ir b ir yapı r e kilisesi b u lunm aktadır. B ü­ d e m ir p a rm a k lık lı ik i p e n ce re si v ard ır. Tava­
yük bina geçen a s ır b aşınd a yapılm ıştır. B u nı a h şap , zem ini çim en tod ur. A sıl m âbedin ze­
satırların yazıldığı sıra d a , b u m a n a stır ve m ini m e rm e r d ö şelid ir. D okuz p e n ce re ile ay­
m ü ştem ilitt Kum a ile le ri ta ra fın d a n m esken d ın la tılm ıştır. tko nestasyo nu tam am en oym a
olarak kullanılm akta idi. cevizden y a pılm ış b ir s a n a t eseridir. A hşap
Hakkı Cökivrk o la n k a d ın la r m ah filin e m ab e d in için d en ah­
şap m erd iv en le ç ıkılır. T avan, k e m e rle r ve
AYİOS YEORYİOS METODİ R U H O R ­
d u v a rla r re n k li boya tezylnatiyle bezenm iştir.
TODOKS KİLİSESİ — F e n e rd e . V odina C ad-
desindedir. M üstalil p ttn üzerin e yapılm ış T av anın o rta sın d a güzel b ir p a u to k ra lo r ta s ­
kirem it örtülü k â g ir yapıdır. B izans kilisele­ v iri v a rd ır. Sağ ta ra fla y e re dayanm ış büyük
rind en olup 1132 de yapılm ış, 1730 da y a n ­ çerçe v e le r ü zerin de ik i güm üş ikon, solda iki
m ış ve ta m ir edilm iş. 1913 de ikinci d efa ahşap, b ir m erm e r çerçeve İçerisinde aziz ta s­
olarak tam ir görm üştür. K udüs rnetrepolitli- v irleri b u lu n m ak tad ır. İki b a k ır şam dan, altı
ğine bağlıdır. Tonos tavan, m usan na b aşlık­ büyük avize, d ü rt cam , a ltı gUmü? yağ k a n ­
lı on d ört sü tun a istinadcU îrilm lştir. Zem ini dili kilisenin tezyinatını tam am lam aktadır.
m erm er döşenm iştir. Kasvetli b ir m abettir. Çan kulesi arka cephenin sol köşesinde olup
K adınlar m ahfili dem ir parm aklıklı olup so- beton yapıdır.
lea’nuı içinden çıkılır, ifconostasion oyma, lU k k ı G ik lü r k

om/group/merakediyorum
A Y IM V M t ir t U — ıa » — UlTANIBl.

J958 da İstimlâk erfüerek yıktırıldı vfi ş a p o la n ik o n A ita sio n u n a rlcaaında kalm ış


yangından som a (ecdlden in$a adilen Ko­
y e ti olu p , k aidesi*. d ö r t k ö şe li s a d e ik i İn ce ay.
nak Oteli aıaaama eklendi. tundur. Bir sanat kvymett taşınuyan ahşap
ikonoatasionua luyda d e |e r bir hususiyeti
AYİOS YEORYİOS HRİSOKERESMOS yoktur. Kilisenin » m in i m erm er döşelidir,
RL'W ORTODOKS KİJİSESİ — ÇcngeiHiy. Bu kiliseyi teryin eden ikonlara gelince
de, ÇeageüBy Caddesi. Kulesi Caddesi vc içlerinde bilhassa zikredilm işe değer olanla­
Tanrı verdi sokagındadır. Mllslatll planlı, ça­ rı şunlardır: Ikoanstaaiondaki IBM tarihli
tın kiremit örtülü bigir bir yapıdır. 1830 da Ayios Yeoryios İkonu; kilisenin s a j duvarın-
bir Bizans manastırının yerine inşa edilmiş­ da muallâk bttyük Yanyalı (Yeni) Ayios Yew-
tir Bina yol kenarında olduğundan yol ge- ylos İkonu, tebaası bulunduğu devlete karşı
nlşlelillrton Sn kısmından bir parça yo!) isyan ederek Mora ihtilâline karışan ve ele
giderek şeklini kaybetmiştir. Ahşap lonoz ta- geçip Ulam edildikten sonra Hum Ortodoks
ram, ahşap sütunlara istlnadeder ki sağda üç, Kilisesi tarafından azizler arasına geçiri­
jolda dört sütun kalmıştır. Kadınlar mahfi­
linden de k&ede küçiik bir yer kalm ışta. Ze­
mini mermerdir. İkonoslasion ahşap olup ka­
bartma nakıslı ve İkonlarla süslüdür.
U ıU ı Güklûrt

AYİOS YEORYİOS RL'M ORTODOKS


KİLİSESİ — Edirnekapıda, tramvay durak
yerinde, kele kapısının k arg ın d a d ır. Gemi
stilinde, yanı dört duvar iiüerine kiremit dü­
şeli beşik (alı ile örtülmüş, İçerden, tavanın
orta parkası, on iki sütuna istinat eden bir
tonotlur. Tarihi tesbil edilemiyen ter yangın­
da harab olduktan sonra bugünkü Una, nar-
teluden »sil mabede açılan kapının üzerin­
deki nıroe» kitabesindeki kayde göre, IB38
da. Patrik Grigorios'un zamanında toplana»
iane p in tiy le Nikola kalfa tarafından inşa
edilmiştir. Kilfthenin sol tarafındaki m ermer
Üwritıde küçük bir Ayios Ycorytos kabartma­
sı, bir süne sonta. 1837
de konmuştur. B ahçe*
on iki metre Jrtifamdakl
demir çubuklardan ya­
pılmış «ait kulesi 1B8S
de ilâve edilmiş, 1922
1934 arasında da bugün­
kü fekli ile tecdidim ta ­
mir edilmiştir. Ah$ap
sütunlardan onu ibadet
» ta n ın d a olup dört kü­
feli re beyti boyalı bi­
re r kaide üzerindedir,
ba elitıuılar alçı Ue el­
vanmış yeşil y ajlı boya
ile profir taklidi boyan­ Ç ro td U tfiıırfe A rlı» Y enirim K ilim i
m ıştır Son iki sütun ah­ (ftedn: Ayku)

http://groups.goog le.o
Edirnekapmla Aytns Vrorylftt KUncsI
(Rfsin: H4|lm)

len Yanyalı Yorgiıtfn bu muazzam ikonu sc- ki evlerin hemen hepsi, kilisenin «karları idi.
râpa gtimUş kaplı olup 1844 de İstanbul De­ Bibi.: REK vc Muratta- Earn. 0 « i Notu.
ğirm enciler Loncası tarafından hediye edil­
AYİOS YEORYİOS RIİİH ORTODOKS
miştir. Gümüş işçiliği gayel güreldir, Kos-
K ll.İSB St — B avutpajs İskelesinden Saroaf-
tantînus Y uanu ism inde b ir sanatkârın, elin­
yaya giderken, tramvay yolu Üzerinde Samat-
den çıkm ıştır, kilisenin sağ bölmesinde, a lt
va sinem asının yanındadır, Mütevellilerden
tunlardan birinde m uallak yağlı boya büyül:
kasap Mikonun rivayetine gSre. Samatyada
bîr «Tinos arasında Evangelistra M anastırı»
Sulum anastır kilisesinin yerinde vaktiyte Ayi­
komposİByonu, Odisia Varoci Ve E leni Miro-
os Yeoryios adına bir m m k ilisen varmış; er­
djya tarafından hediye edilm iş olan bu «ser,
meni cem aati taralından ileri sürülen kuyum­
ressam Misailidis’ln imzasını ve 1903 tarih in i
cu başı V abram Ağa ism inde b ir zat, bu rvm
taşım aktadır Büyük b ir A yios Spridon ikonu,
kilisesini alm ağa m uvaffak olmuş ve yerme.
1000 de kuyum cular cem iyeti taralın d an h e ­
Ayios Yeoryios’un erm enice adı olan Surp
diye edilmiş A p güm üş İşçiliği (o k güzeldir.
Kevork ad ı İle yine bu aziz adına Sulıımanas-
Kilise, diğer bütün Rum O rtodoks kili­
tır erm eni kilisesi inşa edilm iş; ram lar da Aya
selerinde olduğu gibi, m üteaddit avizeler, gu-
Anastasiya adına inga edllm ij olan bu küçük
ınSj, bililir ve cam kandiller, büyüklü küçük­
Bizans kilisesini (am ir edip Ayios Yeorylos'un
lü birçok şam danlar ile bezenmiştir.
adını koymuşlar, iç i hayli harap U r Juldedir.
M ütevelli heyetinin elinde bulunan ve­ O s u n T a liı
saike güre, Edirjıekapıdaki M ihrimah Camii
şerifi, bir Ayios Yeorylcra m anastınnın yerine AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS
yapılım ;, ram lara da b u m anastırla yerine KİLİSESİ - B liyükaK da ayni aziım idm ı
bedel bugünkü kilisenin yeri ile civarında tanıyan m anastırdadır. M anastırın sol tarafı­
geni; bir saha verilmiştir ki, kilise civarında­ na düşer, kesme Uçlan yapılmış dört duvac

m /group/m erakediyorum
AVI-ıtf VEOBYİOS — 1594 — tSTAJİBtTL

Üzerine kiremit örtülü bir çatıdan ibaret bir boyunca biKült bir tablo vardır ki Kinci,
yapı olup. BUyiikaita Ortodoks Cemaatinin Isa’nın e lraü nd a w p la o m i| Hüveriyuo ^
yardımı ite, bu satjrtann yazıldığı sırada 1(6 haîk kütlesini Kı^vir etm ektedir. Helsam ilha.
yaşında bulunan rablp Dinnlslos tarafından mın> incilin: -Sv mutlu gülerek aglıysatos,
1906 senesinde yaptırılm ıştır ne m utlu sulh yaparak rahata kavuranlara»
Zemini m erm er d illi d ir . Tavanın orta sözlerinden alm ıştır. Oldukça Haratx>ln>u$ cûuft
kısmı sekil ahşap sütuna atılm ı; m erm er ke­ kilis»«! tam ir cltiTtccek b ir hayır Nhlbinin
merler üzerine oturtulm uştur. İkonostasionıı çıkınası beklenm ektedir, ^ a n kulesi dış ka
ahşaptlf. Beyaz boyanm çlır ve m iilaadlt ikon­ pının üzerinde kesm e ta fta n yapılm ıştır İki
larla tezyin eılilmlşttr. .Ah5»j> anvonu Itiva kenarında oturm uş vaziyette iki m ermer arı­
KriyMi re ırvçesı K aterm e tarafından kon lan heykeli vardır. Hıkkı W km n
m u; olup üzerinde isim leri yazılıdır. Rivayet
edildiği ele göre 5 - 6 sene kadar evvel mi ılı AYİOS YEORYİOS K l’M ORTOIKIKS
piyangodan kazandıkları büyük İkram iyeler KİLİSESİ — O rtaköyde, Ç etlınıeçi sokağın­
den birinin adağı olarak yaptırılm ıştır. Sağ da; ram m ezarlıgındadır. Dürt duvar üzerine
lara/laki duvarda alt Jusmı pirinç parm aklık kirem it örtü lü ahşap b ir yapı olup b ir meta­
içine alınmış ve çerçevesi yere dayanmış Ayi­ lik kilisesidir. Zem ini mozaik döşelidir, lio-
os Yooryios’un a t üzerinde gümüşlü ikonu en nostasion ahşap b a « t yapı, kabartma nabflı
az 1504 senelik b ir Bizans eseri olup kiliseyi ve ikonlarla m üzeyyendir, in d i okum» ma
tezyin eden e;ya a ra m d a çok kıymetli bir baUi ahşap sade yapıdır. N'arteksin önü ca-
antikadır. Yanında cam lı bir çerçeve içinde m ekândır. K ilisenin altında tarihi bir ayazını
Ayios Yeargios'un kadife üzerine iflem ni; di­ olup kilise inşa edilm eden ibadet bu kısımda
le r U r tasviri de kıymetli bir 18 inci asır isi­ yapılırdı. K ilise sonradan üzerine inşa edil-
dir. ınislir. Mezarlık çok esk i olup 840 senelik bir
T aıaçav a açılan k ap ım n üzerinde duvar k a b ir taşı bulunm uştur. B»kk» G*UM

Btiyûluftab 4yfoı l'eorylo* Kilisesi


Kemal Ztrtn)
h ttp ://g ro u p s .g o o g le .e e
v:s:KLOrxrıiTİ - İM5 — AVİr.-i ygOBYtOS

AYİOS VF.ORVİOS RL'M CİKTOİMIKS döfelıdir Avluda ' ^ehpa üzerimle uç çan
KİLİSESİ — B u t ■ • l a d a . Kınalıadaya bulunm aktad» i u u , («ıkı«r*
k « q ı olan » itli d ir , ■.;! sjhzlü adını tanıyan A v m s v e ftR Y lu s m m o r t o u o k s
m a n a s t ır ın a v lu s u n tla tfır . U o ı i u u v ^ r ü z e r in e KII.İSKSI — Bakırköyunde. ebiiıd ya Cidde-
K iremit ortlılu vc Ic ıbboll, .,.r , s e n a n t e kub desl uıeriıııiı ıleınlryolı istasyonundan
be kasnağı alış-ji kuçtik ba- kagir yapıdır giderken sol koldadır
Rm.y . 'ip ; i,',r.,î±dlr. ıı>97 de yapılm ıştır Airçap yapı, d ö rt dn>V. u terın r o’urtul-
Ayi.r; Yeoryios adına Bizans yapılarından olan ıııu? Dört kofell ahşap hır 'I .
ilk Kilise daha aşağıda idi. Pek harap oldu- nan kllçllk bir klli.ımllr. yalnız t■-f.-.t,
■gaaiın yık tırılm ış yerine yeni b ir kilise y a ­ duvarı kagirdir: IV32 de Bakırköy bıhç". y ı­
pılını*. İkinci kilise de zelzelede yıkıldıktan ları tarafınd an yaptırılm ıştır Yapı sanatı ba­
50ara üçüncü d efa olarak şim diki yerine tw kım ından b ir hususiyet ve kıymeti yoktur.
itiiicg inşa edilm iştir. Kubbe dört fil ayağına İç e ri» birçok avizeler ve duvarları mütead­
istinat eden dort kem er ü stünde yüksek k as­ d it ikonlarla tezyin edilm iştir. Kapıdan gi­
nağa O t u r t u l m u ş t u r Mâbedin d ö n köşesinde rince sağda zamanımızın ruın ressam larından
dört alçak küçük kubbe daha vardır. Kubbe B asm acidis'in 1942 tarîbini taşıyan ve çocuk
kasnağında on üç p e n c e r e v a r d ı r . Zeminin İsa ile Merycmı gösteren bir yağlı to y a tab ­
ortası m erm er iki yanı çini döşenm iştir, tko- losu vardır kİ B altayan isminde bir ermeni
nostasionıı tam am en oym alı ve kabartm alı tarafından hediye edilm iştir. Çok m uhte­
olup azizlerin tasvirleriyle si&lenmi} b ir sa ­ m eld ir ki b ir hastalığa tutulm uş olan bu za­
nat eseridir. Despot ta h tı keza oym alı ve ka tin bu kilisede bir İkonu bulunan Ayios Pan-
banm a olup altuı yaldızla bczenroiftir. An- detelm oinona l Lokınan Hekimi bir nezridir.
von’u yoktur. D uvarlarında azizlerin tasvir­ K apıdan girince sol kolda Yinekooltiain (ka­
leri, Uvamnfia m üteaddit a v û eier asılıdır. dınlar m atıfilij altına rastlıyan b ir yerde bu­
N artekse ilî ta ; basam aklı n ı t T ü v e n l e cam lı lunan Ayios t’aodeleimiott un ikonu bu kilise­
bir kapıdan girilir. Tavanı ahşap, zemini çini ye B aruthane ayazmasından getirtilm iştir. Ka

OrtaktfyJo Aylta Y co ry k i Kilisesi


(ftacim: Salih 9»upn)
>m/group/merakediyorum
A rt06 YEORYİOS — I5 8 fi — İSTANBUL

d in in 1 m ahfilinin kilisenin İçine hakan cep­ tirmomifl bir astın hediyesi; Ayios M inaı 190T
hesi altına ressam Basm oddls'in iki yağlı da Bakırktty Y ardu m ev en ler C em iyetinin be-
bgya tablosu daha tali* edilm islir.; bunlar­ diyesi; (Kilisenin en büyük ikonu); ktiçüi
dan 1SM3 tarihini tajıyan «HaırcÜ h s'ıım Ayios Mina», 1007 de Y uvanidlı hediyesi;
topalı yürütm esi iu u c İîc b İ* mabetle ttör.c Sn- Ayios DlmHriyos, 1«M ile Lam biridU hedi­
hap İsminde b ir ta t tarafından verilm iştir ki yesi; küçük Ayios D lm itriyos 190B de Lazari-
bacaklarından Uîun zaman m uzlarip olup şi- <iis hediyesi Ayioa T ripon ikonu 1817; Ayios
layab olduktan sonra bu tablomu udak Ketli­ Tripon. ikonu, IB47 d e K um kapı H ıristiyan
ye olarak sureti nıahsusada yaptırm ıştır. Di­ Cem iyeti hediyesi; Ayios BatilJyos, Grlgoryos
ğeri, <tsa ila balıkçıları Apoîiolidl isminde re. H ırisostom os’u giisteren 138$ ta rih li Ütün
bir zatın hedlyeddir, K ilisenin ikonostasionu
İstanbul A nsikolpedisi a d ın ı 1943 Şuba­
ahşaptır. Üzerine talik edilm iş olan ikonlar
tın d a bu kilise ziyaret edilirk en m ütevelliler
şu n lard ır:
heyetine m ensup zevatın gösterdikleri hQs-
Merkezden safa doğru, yukarıda büyük nii kabul lesblt edilm eğe değer.
Hazreti İsa 1W7 de Angeliki Pavlido'm m
Bilil.; SEK, Muzı/fer Eten ve Umll ZncrUn,
hediyesi; slita IcüçlLk Hazret! tsa. tarUısiz, Guii NOtU
M ihilâü hediyesi; yukarıda büyük H asreti
h a 1903 d e K e& oglu hediyesi; Merkezden AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS
sol» doğru, Hazreti Meryem, 18R8 da Alek- K İLİSESİ — B üyükadada, tepedek i Ayios
sidi hediyesi; altla küçük Hazreti M eryem Y eoryios m a n a stırlıd a d ır. Bizans zam anından
1906 da îstavridos hediyesi; Ayios Yeoryios kalan yapılardan, A yios H aralam bos kilisesi
1909 da Lamhrldo hediyesi; a ltta küçük Ayi- içinden iki ta ; basam aklı m erdivenle geçi-
cs Nikolaos, 1903 de Sirido hediyesi; altta kü­ lir. Tonoz b ir hü creden ib a re t olup zem ini
çük Ayios Nikolaos, 19114 de K lryakidi hedi­ m erm er döşelidir. Ü t parça m erm erden ya­
yesi. pılın ı; olan orayapilinin ü st kısm ı oyma olup
Kilisede bulunan sair İkonlar da şu n lar­ a slîlerin tasv irleriy le süslenm iştir. 1790 ta ­
dır: Ayia Varvara, 1929 da Filipidi hediyesi; rihinde yapılm ış Uci m erm er kaide vardır.
küçük Ayia V at vara 1907 de, ismini teshil et- Ayios Yeoryios M anastın avlusunda ba-

Rakırfcbytindc Aying Ycoryion Kilisesi


<RrOı»: Sılifc Sina»)

http://groups.google.co
AKSİKLOPEDtSl 1S 87 — AYİOS YBOHYİOS

tunan tu kilise ile Ayios U arabm bos, Ayios Saj; tarafında yanında Hazreti Isa'yı çar­
Apastoli kiliseleri ve Ayios Yeoryios ayazma - mıha (ektikleri hacın sütunu olup taktık­
o dört k ig ir duvar Üzerine kirem it örtükü ları çivi gözükmekledir İnd i okuma yeri ce­
h ır v a p i tÇ İn d fiâİT U l U l fiîlk liır k vizden «lup sedefle işlenmiştir. Despot kür­
AVtOS YEORYİOS R l'JI ORTODOKS süsü dört m erm er basamaklı olup cevizden
KİLİSESİ — Fenerde, Sadrtaıın Âlipaşa yapılmış, sedef kakına ile itleumişUr Sağ ta ­
Caddesinde Rum Ortodoks Patrikhanesinde rafta lkonostasiy«nun yanında uç mermer ba­
dir Dört duvar üzerine kirem it ttriülü kâgir samak üzerinde ü f mermer lahit mevcuttur,
bir yapıdır. 1720 senesinde inşa edildi. Yük­ itlerinde Ayia Eflmia. Ayla Teofano ve Ayioa
sek olan kâgir lonos tavan ı n dört sütuna Salomoni'nin mumyaları vardır. Azizlerin tas­
istinadeder. Zemini m erm er döşelidir. Ka­ virleriyle sOsltt üçer mumlu İki büyük bakır
bartmalarla siistii m erm er medtıal kapısı. gamdan, m üteaddit avize ve kandiller mev­
cuttur. H akkı M İ M
Patrikhane kaptkâbyası RomanyalI Kostan-
tinos tarafından yaptırılm ıştır. K âgir olan AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS
kadınlar m ahfiline narteksin sol cenahında KÎLtSESİ — Pendiktedir. Plânı möstatil şe­
olan böcreden abşap basam aklı m erdivenler- kilde kircroil örtülü kâgir yapıdır. İnşa talihi
;crlc çiklUr. ö n cephesi tablalarla süslüdür - bilinmiyor; bu satırların yazıldığı sırada Pat­
Tavın ve kem erler renklidir. rikhanece kadro dışı edilmiş. Tekel İdaresi­
Nakıslarla ve aziz tasvirleriyle bezen­ nin yaprak tütün bakımevi olarak kullanıl­
miştir. İkonostasion cevizden yapılmış, ka­ makla idi <19481.
bartma tezyin motifleriyle bezenmiştir. İkon­
1B5B de istimlâk edilerek yerine Pendik
lar arasında bilhassa Hazreti Yahya'nın ve ço­
Çarşı Camii inşa edilmektedir (1939).
cuk Isa'yı kucağında gösterir Meryem Ananın
moa yik tasvirleri tikıe değer eserlerdir. H akkı ü ü k cn ık

SiMirıda AytıU VMiyiM Billıtd


(K e tin : A lK ı Siawm>

m/group/merokediyorum
\Y ln - YEORYİOS — 1598 — İst a n b u l

AVİOS YEORYİOS RCM ORTODOKS ıiHon adına takdis edildiği anlaşılır. Ayios Ye-
KİLİSESİ — Safraköyündedir. M ustatil şek oryios ismi yakın ta rih te verilm iştir. Mâbedin
tinde, kirem it örtülü kâgir küçük bir yapı­ «apışı üstünde A yios Y oorylos'un b ir ikonu
dır. Yapi tarih i bilinmiyor: 1630 - 1B34 a ta » vardır. Kilise İkinci cihan harbi içinde bir
hnrab bir halde bulunurken 1834 de tecdi ara T oprak M ahsulleri Ofisi tarafından işgal
den tam ir edilm iştir. 192$ de bu köyün rum edilmişi).
la n mübadeleye tâbi tutulduğundan. kilise H a k k ı G b k lü rlı
kadro d tjı bırakılm ıştır.
H a k k ı İM k liirk AYİOS YEORYİOS RIH I ORTODOKS
m a n a s t i R i KİLİSESİ — Heybeliada'da,
AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS Çam llm anı yolunda bu isim deki m anastırda­
K İLİSESİ — Yeııikoyıle, Sim itçi Salih sokağı d ır. D ört d uvar Üzerine k irem it örtülü ve
ile Valide çeşmesi sokağı arasındadır. Miis- kubbeli kâg ir b ir yapıdır. 1B62 de yapılmış­
talil plânlı bir kâgir yapıdır- K apısı ü stü n ­ tır. Bu ta rih te n önce y erin d e küçük bir kilise
deki yunanca kitâbesi şudur: «Bu m ukaddes vard ı; 1045 d e b ir ta m ir görm üştür. Ortada
kilise Aıristiyan dini uğrunda kendini feda b u lan an y üksek kasn aklı kubbe d ürt sütun
eden Ayios Yeoryios nam ına parası tam am en üzerine atılm ış kem erlere is tin a t eder. Zemi­
Kudüs Isa m ezarlığının kilisesi veznesinden ni m erm er döşelidir. A rkada bulunan kadın­
verilmek ü zere K udüs patriği ikinci zam anın­ la r m ahfiline n a rte k sten girilir, orcapilt mer­
da 1851 de tem cilerinden inşa edilm iştir.» Z e­ m erden yapılm ış o lu p İtalyad an getirilm iştir
mini m erm er ve siyah taş döşenm iştir. K adın­ A hşap olan vâiz k ü rsü sü oym alı, yaldızlı tez­
lar mahfili ahşaptır. A hşap ikonostasion y a l­ y in a t ile bezenm iştir. D espot y e ri cevizden
dızlı kabartm a vo oym alarla m üzeyyendir. İn ­ yapılm ıştır. D uvarlarınd a adı tesbit edilemi-
cil okuma yeri ve despot kürsüsü de ahşap, yen b ir ra h ip tarafın d an d u var boyunca tab­
yaldızlı oyma ve k abartm alarla tezyin edil­ lo la r yapılm ıştır. Ç an kulesi ah şap olup nar
in iştir. teksin sag ta ra lın d a d ır. B u k ilise Kudüs mel-
Mâbed kâli dereeede aydınlıktır. N arteks repolitliğino bağlıdır.
tamamen ahşapta. K udüs p atriği ikinci K iri­ H akkı G öktürk
lde Istaubuida bulunduğu ş u a la rd a vefat e t­
ini;, bu kilisenin narteksine defnedilmiş!!]-. AYKAÇ (Eşfak) — Gazeteci, bankacı, Ga­
Duvarında İB Ağustos 1877 tarihini taşıyan latasaray K ulübü İd ir e heyeti âzası. Galtas»-
kitabesi vardır. Mezarın yeri döşeme ü zerin­ ray KuIiibUnun futbol takım ının eski oyun­
de görülm ektedir. Çan avluda iki servi ağacı­ cularından; 1918 de Istanbu ld a Kınalıadada
nın arasındadır. Bu kilise 1 Şubat, 23 N isan doğdu: şâir, edib vc gazeteci Fazıl Ahmed
ve 27 Temmuz tarihinde senede ii; defa a ç ı­ Aykaç’tıı oğludur, tahsilini G alatasaray Lise­
lır; Kudüs patrikliğine bağlıdır. sinde ve İstanbul Ü niversitesi H ukuk Fakül­
H akkı Gitkıllı k tesinde yaptı; Yedek Subaylığından terhisin*
dc A.nk,ırada yerleşti, Süm er Bankta çalıktı,
AYİOS YEOHYtOS HUM ORTODOKS Fransız H aberler A jansında da bir vazife al­
KİLİSESİ — Kuzguncukta, teadiye Caddesin- dı, ayrıca A nkaradaki Z afer gazetesine inli-
dedir. Planı ınüstalil şekilde kiren ıit örtülü sab Ue gazetecilik yaptı: bu gazetede telif ve
kâgir yapıdır. Milâdi 500 de inşa edilm iş eski tercü m e pek çok yazısı çıkm ıştır; 19B3 de
Mr kilis«llin yerine yapılm ıştır. Sokak üzerin­ m üdürlükle lstan bula geldi, banka m üdürlü­
deki kapısı üstünde bulunan yunanca kita­ ğünün yanında gazeteciliğini İstartbulda da
besi sudur; .-Bu çok ı-lislil m âbedin binasını devam ettirdi, ancak bu sefer n ı ü n h u s ır c r ı
H jristlyanlar Ayios Pandeleim lon'un ismini spor sahasında yazılar yazdı. A slında en çok
şereflendirm ek için inja etm işlerdir, yangın tanuıan tarafı da sportif hüviyetidir.
telef e tti ve din hevesiyle 26 Temgıuzda tam ir G alatasaray Lisesinde talebe iken. Hu­
edilmiş, tekrar Allahın ismi eskisi gibi azizle- kuk Fakültesini! devam ederken Galtasaray
niyor, ra oraya imanla koçanların canlarına takım ında oynayan Kşfak Aykaç, Ankarada
Allahın bahş*tliii hayat ve sıhhat veriliyor». yerleştiği sırada Uasanpolat Stadyomuoda
Bundan, l>u kilisenin evvelce Ayios Pandelei- uıııutnf k&tiplik yapm ıştı; bu vazifeyi fiörüı"-

http://groups.goog le.ee
AM U C LO P H D U t AYKAÇ I Ata *'
1599 —

ken m illetlerarası spor k o rferan ? b ru ıd a Tıir- sevimli ve fevkalâde çalışkan im iş . Pek ktt-
klyeyi tem ıil iU .E .F A . r.ın 19Îİ5 V i­ v-ik y ıtu re sim t ve tU ik yazıya heves etmiş;
yana K onferansında, Turkiyenin A»ya v ty f U lanbulda. ilk m ektebi olan «Nümunei T erak­
Avrupa gruplarından hangisine m e n tu p oldu­ ki- de sınıfın daim a birincisi olm uştur Bü­
ğu m ünakaşasını. Avrupa G nıpuna girm em i* yük hareketi arzdan w n ra Yeniküy dalrel
şek lin d e hal ve intaı «tm iştl. A yni federas­ belediyesi m üdürü olan O m a ] Bey 1îtin ye
yonda teknik b ir vazife kabul eden Sşfak Ay­ civarında b ir yalıya taşınm ıştır. 1 jçük Fazıl
kaç. T ürk Milli F utbol takımının tek seçicisi b ir gün fcm ırgânda Ş erif AbdiiUh Paşa ya­
oldu; tek seçici olarak gördüğü hizm etlerin lısın ın ününden geçerken, Pencere. Onönde
babında T ürk Milli tak ım ının iki «u m içinde o tu ra n paşanın nazarı dikkatini çefcm*.-,. pek
on b ir def* m illi m aç sahasına ç ık tığ ın ı h a tır­ sevdiği Cem al Beyin oğlu olduğunu öğre­
lamak K zım dır; K ahirede 4 0 M ısır. V arşo- nin ce m ahzuz olm uş.. Bu k ib ar ve ilim zatın
vada 1 - O Polonya g a libiyetleri ite 1-1 lik Çe­ m eclisine kabul ed ilen Fazıl Ahmcd. Emir-
koslovakya b e rab erliğ id ir. F u tb o l F ederasyo­ gân yalısının m üdavim leri ve o devrin fikir
nundan a y rıld ıktan so n ra G alatasaray K ulü­ ve s a n 'a l âlem in de m ıim taz sim alar olan Ali
bü id are bevetine girdi. Şehbaz E fendi, T e rfik Molla, Koca V erir
Artık kultib idareciliğinde de çalınmak M akkı P aşa v e T absin E fendi gibi tevalin da
istemeyen Eşfak Aykaç mesâisini tamamen raah b u b u k ulü bü olm uştur. Bu yaşb »dam­
gazeteciliğe vermek niyetindedir. la rın M eclisinde gördüğü alâka çocukla ye­
Çok İvi Mtdigi fransızcadan başka İngi­ ni h ev esler uyandırm ış, b ir ta ra fta n biiyttk
lizce ve ermenice konuşur; çalışkan, muhiti­ b îr gay retle arapç» ve fa n ç a y a çalışm ağa
ni» çok sevi imi} bir «m isidir. koyulm uş, b ir ta ra fla » hıfzım ilerletm eğe,
H ald i CakOrfc
güzel b ir sesle K u ran tilâvetine, Tuhfeyi
AYKAÇ (FAZIL A H M EI» — M uallim . Vehbiyi e zb e rlem işe . T arih i A ti'd ır ki en-
m uharrir, şair; eskilerin ■=Şehri» dedikleri, d e ru n şairleri m anzum elerini inşada başla­
nazik ve zarif b ir İstanbullu, zengin ansiklo ­ n ış tır. Şortf P aşanın yalısında, Ramazan ayı­
pedik kültürü, nükteciliği ve tertem iz diliyle nın ay rı b ir m erasim i vardı. M ükellef ifta r­
bir meclis vc sohbet adam ı, son yarım a sır­ lardan sonra teravih hatim ile kılınırdı, Ce­
lık Türk m izacının en briiyük şö hretlerind en m al Beyzade, paşa tarafınd an bu namazlarda
biri; 23 Tem m uz 1884 d e B eyazıd’d a Y ahni- m üezzinlik hizm eti ile ta ltif edilmisLlr.
kapan sokağındaki bir evde dünyaya gelmiş­ Güııiin b irind e Mehmed Cem al Bey, Ab-
tir; babası Divaniye m u tasarrıflığ ın d a irtih al dDlhamîd’e v erilen b ir ju rn a l üzerine yarı
eden Mebmed Cem al B ey, anası Ş abire H a­ sü rg ü n b ir tarzda G üm üşhane m utasarrıflığına
nımdır. Mehmed Cemal Bey, Mektebi H ar- tayin edildi. Fazıl A hm ed A ykaç da bahası İle
biyede okumu;, 6 2 - 9 3 Rus seferinde izzet beraber A nadoluya gitm ek, necip baba dos­
Paşanın erkân ıh arbi?esin e dahil olarak Vitlin tu ve büyük h&miden ayrılm ak m ecburiyetin­
M uhasarasında bulunm uş, büyük y ararlık lar de kaldı. G üm üşhanede rüştiye tahsilini ta­
göstererek iki defa yaralanm ış, mıısal&hadan m am ladı, m edreseye devam a başladı. Baba­
sonra müUciye hizme­ sının Süleym aniye m utasarrıflığına nakli üze­
tine geçm iştir; son rine, Musul idadisine girdi ve oranın ileri ge­
derece afif, müstakim lenlerinden Şeyh Malıvl Efendiden f a rb a ­
ve mütedeyyin, hoş sını ilerletti. M usul idadisinden şehadetnam e
konuşur, bilgili ve bil­ alarak tslanbula döndü; .kültürünün şark ta­
hassa tıp ilm ine karşı rafı m am ur idf, biiyük şehirde, birden garba
döndü. LyıÂe F ran fais’y e girdi, turadan
meraklı bir zat imiş..
« P rlı d ’ejceellenee» ife fevkalâde oUrsk çık­
Oğlunun tahsil ve te r­
tı; Ve yepyeni bir âlem e daldı, tabiat ilimleri,
biyesine İtina etm iş­ fizik, riyaziyat, felsefe ve pedagoji ile uğraş­
tir. Fazıl Aioned. ço­ mağa başladı. Meclissiz m eşrutiyetin - ki bu
cuk iken çelimsiz, ga- F„ , Ahmcd Arta* devre ikinci A bdülhamidin devri istibdadı
yet asabi, fakat (ok (Kesim: n . ( M denllegelir- son yılları idi, 17 ku ruş yevmiye

•m/group/merakediyorum
AYKAFI CADDESİ — 1400 — İ S T A S B lt

ile darphaneye {talip oldu, bir taraftan da. o Milli deki m akalesinden alınm ıştır: «İstanbul
um a n la r darphanenin yakınında bulunan Sa­ da 1302 senesinde doğm uştur: ve doğduğu,
nayii .Vefise Mektebinin (Güzel Sanallar Aka­ na da İyi etm iştir; çünkü, herkesin umuru b i­
demisinin) mimari şubesine yazıldı, müze lire ve ctddiyeden addetm ektel olduğu birçok
Müdürü Hamdı ve Halil Beylerin müsaadesi vakayUn, haddi zatında, tuhaflıktan ibaret ol­
ile müzenin zengin kütüphanesinde çalışmak duğunu bize İki kelime ile anlatan ve selâmeti
fırsatını buldu; Patisteki bir arkadaşının de­ tab'ımızı vikaye eden o oldu.»
laleti ile »Ecole libre des seclences politiquc
AYKAPI CADDESİ — Fatih Kaıaıı,
et morale.» in muhabereil kurlarını takip öl­
F en er nahiyesinin Kuçiik M ustafa Paşa Ma­
meğe ha; [adı.
hallesi C addclerlndedlr. Küçük Muşta tapa ve
1908 <tc, M eşrutiyetin ilânı ile, tâbir, F a ­Haliç C addelerinin kesiştikleri yerle, Abdtı-
zıl Ahmed halkanda Milli N evsal'e yazdığı bir zel Paşa Caddesi a n s ın d a uzanır.
makalede filozof Kıza Tevfik tarafından kul­ Haliç C addesinden gclindlğtne göre yol,
lanılmıştır, *ueu pek sivri ve m aklaı pek kes­ ik i arabanın ferah sığabileceği genişlikle
kin olan» kalemine sarıldı, yeni edebi neslin, olup, kaba ta} döşeli ve bozuktur; sağdan ge­
F e c rü li’nin genç erkânı arasında lâyık oldu­ len Ş a ir N cv'i Sokağını da geçerek. GUI Ca­
ğu seçkin Emin Bülend Ue beraber, genç ya- mii Sokağına k adar, h e r iki yanda umumiye’.-
şınıia şöhretinin ilk basamağına çıktı; o dev­ le ü çer k atlı evler ve bahçe duvarları bulu­
rin birçok gazete, ilm i ve edebi m ecm uaların­ nur. Gül Camiî Sokağını geçtikten sonra yol
da imzası görülen Fazıl Ahmed, bilhassa Tû- pakcttaşı döşelidir. H lsaronü sokağından son­
nm 'in velüd ve spritücl bir m uharriri oldu; ra kıvrılır. B ir arsayı m üteakip Ayakapıya
kendisinin samimi bir sohbet sözleridir, «ta- gelinir. K apıdan geçilince, sağda, Haraççı b iji
manıiyle iM iyar w klâsik b ir rido altında ve sokağı ile olan kavşakta. 1341 {1923/ de yapıt­
eski edebiyat çeşnisi içinde zam anın bütün m ış C um huriyet çeşm esi bulunur. Solda, Aya-
yeni hâdiselerini iğneleyen yeni bir nazım
kapı M ecsidindc bu satırla rın yazıldığı sırada
çigrı açlı. İttihat ve Terakki hüküm etinin m a­ T.C. F e n e r N ahiyesi Abdi Subaşı Mahallesi
arif nezareti genç şair - m uharriri D arülmu-
m uhtarlığı ile C.H.P. Ciball Sem t ocağı mer­
alliminin edebiyat, fransızea, psikoloji ve pe­
kezi bulunuyordu (Ekim 1946).
dagoji muallimliklerine tayin etti. Bu faaliyet, İsm ail E t m l a
1918 m ütarekesine kadar devam etti. Bir ta ­
raftan da Terbiyeye Dair», tD ivançei Fazıl», AYKUTALP (Ali Nâzım) — 1959 da, İs-
'K ırpıntı» ve (Şeytan Diyor ki» isim lerini ta ­ tanbulun ciddiyeti ile tanınm ış Nurgök Mat­
şıyan kitaplarını bastırdı. Bir aralık Diiyunu baasının M üdİlrü; İstan bul Ansiklopedisinin
Umumiye idaresi Tiiris D ayinler kâtipliğine dizilip basıldığı Tan M atbaasının Ebussud
tayin edildi, o n d a n G alatasaray Lisesi T ürk C addesi infilâkında tam am en harab olması
edebiyatı muallimliğine ggçtl, L âtin h arfle ri­ üzerine (B.; Ebussud Caddesi infilâkı) eserin
nin kabulünü müteakip. Halk P artisi namzedi {jizglal ve baskısı için N urgök Matbaasını
olarak ElâKğ mebusluğuna seçildi: kısa bir seçtiğim izde bu bily.uk şeh ir kütüğünün nes­
zaman Dil Kurumu izalığmda bulundu, sonra rin in aksamaması
bütün faaliyetini, memur edildiği «Dünya için dostluk göster­
Parlâmentolar Birliği Türk Grupu Genel Sek­ miş. bize huzur te­
reterliği* iğlerinde topladı; bu surette, yirm i, min elm iş bir si­
yıl kadar, bütün Avrupa m em leketleri p a r­ m id ir, Bu ansiklo­
lâmentolarında ve Kahirede, Türkiye BUyiik pedi için hal terce-
Millet Meclisinin, pek çok sevilen, sevgi ve
meşini şu samimî
sevk Ue dinlenen bir mümessili oldtı. Bu sa­
tırların yazıldığı sırada, eski ve yeni eser­ satırlarda toplam ış­
tır :
lerinden yedi sekiz d it tutacak alan külliya­
tının neşri ciddi bir tejebblls safhasına girmiş «1805 de Ba-
bulunuyordu. kırfcöylln'de doğ­
A. N in n i Ayltutalp
Aşağıdaki satırlar Rıza Tevfiğm, Nevsali dum, babam kete <Rc«&ıı: Ntfdk)
http://groups.goog le.co
M ts tK L o n a > /s i
— 1601 — AYLA IS d ty e ı

beden Hüseyin Avni Brydır, arım Hoca baka ifa yan d ırıld ı.
Said Efendi kızı EnıJne Hamdiye Hanını; I rıd Onaltı yadında mual­
Cihan Harbi doiayıslylc babam asker oldu ve lim olarak çıktı; fakat
askerde vefat etti. İlk mektebi ancak 3 üncü m esluiino, Ş etaid e
sınıfa kadar okudum, içim de okuma beresi
başuada Dâr-iıt-T&li-
vardı ve ayrıca k itlb oğlu, hoca lorunu İdim,
m-i Musiki icra heye­
fakat akrabalarım a yüz suyu dökerek tahsile
devamdan ise o küçük yaşım da ra k ım ı tem in tinin son konserlerin­
İtin işe atıldım . Zuıdan Kapusuııda d âim i den birisine iştirlk
rahm et ile andığım Mefımcd Aziz Uslanın ettiği için devam ede­
dükkânında ıpci (ırağ ı oldum. A skerlik {ağı­ medi; istifa mecburi­
ma kadar bir müddet de kasaplık yaplım , as­ yetinde kaldı. M ekte­
kerde gedikli başçavuş oldum . 1932 d e T ür- bi b itirdikten altı ye­
kiyede ilk tank böltigiinG seçüdim. Çocuklu- di ay sanı* Polidor
gtımdanberl aıkerilge olan şevk ve hevesim ve Columbia müesse­ Kufiye Arla
maiyetinde çalıştığım kum andanlarınım tevec­ I Resim: S.B.I
s l e r i n e ilk plâklarını
cühlerini kazandım. Gazete, mecnıua, ta rih i
eserleri, edebi yazılan, şiirleri durmadan okumuştu. Kemani ve Rübabı Eyüpiii Muştala
okurdum, ve içimde o âleme karşı öyle bir Sunar ondaki istidadı esaslı olarak ilk keşfe­
bağlılık vardı ki oraya girm ek için yoi aradım den olmuştu. 1931 de o zatının Duryişıade îb-
tahail (ağlarım mihentl mesâkı hayat İle he­ rahim in İşlettiği M ulenruj'da sahne hayatına
der olmuş, kalem yolu kapalı, matbaa İşçiliği atıldı f8 k.: Atlas sineması ve tiyatrosu!. O ta-
yolu açık, 1930 da tereddüd etmeden, işleri mandanberi d e piyasanın hemen h er birinci
askeri mtlesgeselerle olduğu için yakından ta­ sın ıf gazinosunda halkın bîkmaz rağbeti İle
mmış olduğum rahm etli Cemal Azmi Beyin kendini dinletti. Mustafa Sunar, Asım Arsoy,
matbaasına sifıtim , fak at k ad er, kısm et, 1944 S ad ettin Kaynak, Selâhattin Pınar’dan kendi
de askerlik şubesine k â tib oldum , ü ç sene eserlerini m eşkeden Safiye Aylâ, T ürk musi­
sonra BâbıAIı m ıknatısı beni yine çefcdi, 1947 kisi tarih inin büyük ud virtüözü Nevres Bey­
de şubeden a y n lıb H üsnü T abiat M atbaasına den d e klâsik musikimizi mcşkelmiş, ayrıca
idareci olarak girdim . 1956 ya k a d ar çalışdım , Mes’u d Cem il Tel, T anburi Refik Fersan, zev­
1956 da d a N urgök M atbaasına çağınldım »- cesi F ih ire F ersan gibi büyük üstadlardan
A bhasüerden halife E l Me’m un: «Üç çe- istifade etm iştir. ZeftSİ Dede Efendizâde Hâ-
S*d in san v a ıd ır, diyor; b îr kısm ı gıda gibi, fız A luned Irsoy m erhum dan da Darül-Eytam
h er yerde lâzım dır, b ir kısm ı d e v i gibi, y erin ­ sıraların d a arkadaştan ile beraber İlâhiler
de lüzum ludur, b ir kısm ı d a illet gibi.. H ak m eşkelm iştir ki, şimdi bunların yalnız birkaçı
bizleri on larla k arşılaştırm ası n>_ A li Nâzım S .ın'aîkânn hafızasındadır- Doldurduğu plâk­
Aykutalp gıda gibi insan lard an d ır. la r ise yil2 adedini çoktan geçm iştir. Beş sene
evvel d e musiki İlim i Hüseyin Sadettin Arel-
AYLA (Safiye) — B üyük se s san ’atkârl. in şahsen gösterdiği alâka ile konservatuvar
Aşağıdaki lıai tercüm esi; İsta n b u l A nsiklope­ T ü rk M usikisi te ra Heyetine İltihak etmiştir.
disi adına, 2 4 A ğustos 1MB Salı günü İsta n ­ Sanatkâr, hayatında elinden tutularak yük­
bul K onservatuvarm da k endisinden T. Yılmaz seltilip bugünkü m evkiine erişmiş b ir kimse
ö jtu n a tarafın dan te sb it e d ilm iştir: olm adığının belirtilm esini İstemiştir. 1947-46
<1911 d e fstanbulda doğdu. Babasını hiç kışında M ısır'a b ir seyahat yapmış, fazla tu ­
girm edi: annesini d e çok küçük yaşta 'kaybet­ tulm uş, alâk a İle karşılanm ıştır; bilyüfc keman
ti. Saraylı olan annesinin çerkes halayığı olan virtüözü Şaıul üş-Şevva'nın san’a tk ira yazdığı
Klâdil isim li kalfası tarafın d an üç yaşında, b ir fransızca m ektup, musikimiz için anlayışlı
önceleri B ebek'de olan Ç ağlıyan Dâriil-Eyta- ve yüksek gören b ir ifade taşır».
miBa verildi. Şefkatli ve kıym etli hocalar elin ­ T. Yılmaz öztona daha evvel, 13 Eylül
de iyi yetişti. Sonra babasının eski dost­ 1047 de Safiye Aylâ ile b ir miilâkatta daha
larından B ursa mdb’u su Servet E fendi ta ra ­ bulunm uş ve san'atkânn, musikimiz hakkın-
fından B ursa Kız M uallim M ektebine miisa- daki fildrlerioin esasını tesbit etm iş v« Istan-
m/group/merakediyorum
— 1602 — İs t a n b u l

bul Ansiklopedisine uzun im- makale tevdi e t­ Zavılı, lEviç, I’eratınSk). (Karcığar, Beyill-Ara-
mişti. Aşağıdaki satırlar bu makaleden alın ­ bân) gibi ma kam lar arasında teknik ve ses iti­
m ıştır: bariyle pek az fark vardır. Fakat ifade şekil­
•Evvelâ kaydedeyim ki hemen bütün saz leri bambaşkadır; Müslcardaki asil hüznii ile
ve ses sanatkârlarım ızın bilgi ve kavrayış se­ Segâh'tnki tasavvuf] ve ümilsiz aşk; M ahur­
viyelerindeki düşüklük Safiye Aylâda da mev­ daki muhteşem sesler ile Acenı AşirâıTdakı
cuttur. Harikulâde bir sese ve mükemmel bir ince ve zarif sedalor tamamiyle başka husu­
eşini daha £0remetiiğinıiü bu büyük san'alkâ- siyetlerdir. B unlardan birbirine en yakın olan
rm, musikimizi:; tarihi, nazariyatı, en nadir Eviç ve l'erahnâk bile Cemil Beyin de söyle­
uıakamatı, din! ve lâdinl, söz ve saz âsarı, es- diği veçhile ■ ifade tamları bakımından ayrı
tetiJtl, tahlili ve tenkidi, sağlam san'at zevki ayrı mevkileri olan makamlardır. Bugün m a­
ile mükemmel vâkıf olduğu söylenemez. kamları yaklaştırmak için yapılabilecek şey,
o da yalnız fasıllarda. M uhayyer - Kürdi eser,
• Safiye Aylâ — şalisen de IctTübe etmiş leri Kürdî'de, Dügâh eserleri Sebâ'da, Isla-
olduğu cihetle — istikbalde dahi ınukimizin
hâııek, B este-İsfahan gibilerini İsfahan'da
makamsız olaınıyacagım — pek hakti alarak —
okumaktan ibaret olabilir. Çünkü bu makam­
sövledi. Yalnız makamlarımızın çokluğundan
lar fasıl teşkil etmiyecek kadar fakirdir.
bahsederek, bunların hepsinin öğrenilmesinin
»Safiye H anım musikiye başladığı za­
pek zer, hattâ imkânsız olduğunu, bunun için
man ilk defa Yesarizâde Asım Arsoy’dan şar­
makamlarımızın tasfiye edilmesi ve yalnız
kılar meşkettigiııi, Kemani Eyyubı Mustafa'­
<esass makamlarımızın bırakılması lâzım gel­
dan, HAfn Sadettin K aynsk'taıı ve başkaların­
diğini beyan etti. Küçük makamlarımızı öğ­
dan istifade ettiğini, bugün yaştyan bestekâr­
renmenin pek gütı olduğunu Safiye H anımdan
lar içinde başla Sadettin Kaynak olmak üze­
işitmek hazindir. Zira Uşşak gibi Râhat iil-Er-
re, Tam buri Selâhattin P ın a r’t, ikinci dere­
vah'ı, Sûz-i Dil gibi Sûz-i Dilârâ'yı, R ast g M
Nevâ-Kiirdl'yl aynı muvaffakiyetle okuyup cede Udi Şerif İçli'yi, Rakım Erkuttu'yu, Ye-
çalmak o derece zor mudur? Safiye H anım sarizâdeyi, Osman N ihat Akııı’ı, Faik Kapan-
gibi bir ses virtüozundan bu şikâyeti hiç bek­ cı'yı, yakın zam anlarda vefat edenlerden Sup­
lemiyordum. Safiye Aylânm bana bahsettiği hi Ziya Özbekkan'ı, bilhassa Lem 'i Atlı'yı
«esas» makamdan «basit makam» değil, «çok takd ir ettiğini söyledi. Bu arada, Selâhat-
kullanılmış makam» ı kas ilettiği m uhakkaktır. tin F ıa r'd a n da yüksek bir bestekâr olan
Zira böyle değilse Nihâvend, K ürdili Hicaz­ Suphi Ziya Bey m erhum hakkında pek sita-
la r, Hıcazkâr, Mahûr, İsfahan, SÜ2-İ Dil, Eviç, yişkâr konuşmadı; ancak bazı güzel şarkıları
Acem Aşıran. Sultani - Yegâtı v.s. gibi en bulunduğundan bahsetti. K endisinden bütün
kulla mimi; makamlardan vazgeçilmesi fik ri m u siki tarihim izde mevkii olan bir bestekâr
anlaşılmış olur. Şu halde «esas m akam» dan sual ettiğim ve ■»Refik Fersaıı» cevabını bek­
«çok kullanılan» makam kastolunduğu a n la ' lediğim zaman, Sadettin Kaynak'ı ve Selâhat-
çılır. Fakat bu şekilde dahi fikir bâtıldır. Zi­ tin P raar'ı gösterdi. Bunlarla kıyas edilmiye-
ra en az kullanılmış ve şimdi biç kullanıtnu- cek k ad ar yüksek bir bestekâr olarak aftel-
yan makamlarımızın bile fevkalâde zengin­ tigim Tam buri Refik Forsan ve U di Sedat Öz-
leşmeğe istidadı nihayetsizdir. Meselâ Niha- to p rak ’ı hiç bilmediğim anladım, Refik For­
vend makamı bundan bir asır kadar evvel o san hakkında ısrarla konuştuğum zaman, han­
dereeo fakirdi ki, bugünkü fevkalade zengin gi «şarkılarına» dayanarak bu hükmü verdi-
vaziyete vösıl şlacağı şüphesiz o zaman ta h ­ diğlmi sordu. Ben Refik Beyin peşrev, saz se­
inin edilmiyordu. Halbuki bu makam pek es­ maisi, sirto, yani saz eserleri bestekârı oldu­
kidir, Şu halde çok fakir olan bir makamın, ğunu arzettiğim halde, ısrarla şarkılarından
ileride bestekârların rağbetiyle fakir kalmış num une vermekliğimi arzu etti. Ben de ca­
öyle, gilzel öyle zarif makamalımız vardır ki, nım sıkılarak m uhakkak bir şaheser olan
bunlardan eser bestoliyecek bestekâra teşne uzunca bir M âhûr şarkısını (Bir neş'e yaraı
vaılyetteyiî. Yakın makamların birleştiril­ hasla gotttil. sen de biraz giil) misal göster­
mesi fikri dahi boştur. Meselâ (Hüzzam, dim. D erhal Sadettin Kaynak'ın bundan da­
Segâh. MüsleSr, IrSk), (Hâhur, Acem-Aşiran, ha kıymetli şarkıları olduğunu söyledi. Bu

http://groups.goog le.co
*:;;iK LorED lst AYLIK ANSİKLOPEDİ
1608 —

rada -Safiye Hanımın sa r « e rle riy le h is fn< -, ne gSre her okuyucunun - tâbir caizsp - lnr
ju l olmak külfetine girilm ediğine emin ol­ «telâffuz ıLslOhu olmakla beraber, nihayet
dum- Bu arada Sadettin Efendi ile I.cın'i Be­ lıu üslûp, kelimenin ‘.,-vlenlç nr-Mini ısl& de­
yin aynı seviyede san'atk ârlar olduğunu söv ğişti rıncmeliriir. Dinlediği.. tı-sicrin en hari-
Uyerek iddiasını gtillinç bir «ekle soktu kıılSdeleriddPıı birine mâlı!: «lan Sitoıtı1 Tıır
i Düyuk b ir teessürle kaydedeyim ki. he­■simdi tr-iııirdedırj ba/ı kelimeleri ımeseli
men MUiİn ses icra kârlarım ııjn san'at bilgisi »m ecm uu kelimesini) ‘iı-iı llslııc müjısn-;. hntı-
acınacak haldedir; Safiye ilan ım ın ilm i s e ­ çeresino uygun vc pek dılriibi l)Ir Unsd; söy­
viyesi onlarla kıyas edllerolyecek kadar yük- lemekle beraber, kelimeyi 'ı.n'iyycn bmınaıl:
çektir. Bu arada. Safiye A ylîm n da göslerdifti Safiye İlanımda en Urun!'-;, çıkmalılarımız­
veçhile, ■bilerek ve m uvaffakiyetle okuyanı da bile dikkat edilirse tesadüf olunabilen dit
Münir N urettin bağlıca bir İstisna teşkil eder sürçmesinden eser bile yoktur. Alafranga
t Nihayet Safiye Aylu'nm ses san'alıtıa parçalarda da muvaffak olduğunu Alabanda
gelelim. Sabam ın on iki senedenberi işlettiği Revüsünde görm üştük. Ses |>Lrdcleri gayet
şehrin en bilyllk ve m aruf gazinolarında Sa­ muntazam olup, eserin edasına hâkimdir.
fiye Hanımı ve daha nice ses sanaU târlnnı «Safiye Aylâ bazı Arap Tümlerinin mon­
bfnlerce defa dinledim . B unların içinde S a­ tajın da Sadettin K aynak v.s. besilerini oku­
fiye Aylâ derecesinde güzel, âhenkli. kudretli
duğu gibi, plâklara da bazı garhılar doldur­
bir sese rastlam ış değilim. Benden eskiler de
m uştur. B unlar çok rağbet görmüşlerdir.
Safiye H anım dan üstün bir kadın sesi tlinle­
mediklerini söylem ektedirler Yalnız ben Mı­ «Safiye A ylâıun lâdinl musikimizde nku-
sır'da Safiye Aylâ ayarında olarak m erhum e yam ıyacagı parça yoktur. Şöhret l Türkiye hu­
Esmahan ül-Atrâg ile Ü mmü G ülsüm 'ii gös­ d u tla rın ı çoktan aşm ıştır. Sensierdenberi
terebilirim. m em leketimizin «en büyük ses sanatk&m
«Safiye H anım ın okuduğu parçalar, ni­ şöhretini m uhafaza etm ektedir ve edecektir.
hayet halkın zevkine göre olacaktır. K endisi­ G erek halk, gerek musikişinaslar arasında
nin de söylediği gibi, Şevki B eyin o cânını em salinden pek fazla iştih ar etmiştir.
şarkılarından ve em salinden halka iki ta n e ­
AVI.IK ANSİKLOPEDİ — tik saysı J944
den fazla dinletm ek k a b il değildir. F ak at bu,
H aziranında çıkmıya başlamış ve 1649 yılın­
istisnasız okuyucularım ızın y eknesaklıktan
da beş ciltten ibaret ilk serisini tamamlıyarak
kurtulm am alarını izah edecek sebep değildir.
1 Tem m uz 1949 dan itibaren yepyeni b ir şe­
MusiHmizde halkın d ahi İçkili y erle rd e zevk
kilde ikinci serisine başlam ıştır. 25 x 35 eba­
alabileceği o k ad ar e se r v arken, b ü tü n b ir
dında S2 sayfalık ilk sert fasiküllerim n sayısı
mevsim «repertuar» kelim esini istism ar ede­
00 d ır ve h e r ciltle 12 fasikül vardır. Bu İlk
rek 2D parçaya m ü n h asır kalm ak n e can sı­
seri sekiz punto üzerine dizilmiş ve bol resim ­
kıcı b ir peydin D inliyen bıkar d a, okuyan bık­
lerle d e süslenm iştir. H er fasikiilde metin
maz; devamlı m ü fteri İse Mç ta tm in edilemez.
dışı b ir resim ilâvesi de vardır.
Bâki'nin dediği gibi;
«Aylık Ansiklopedi» Server İskit'in ku r­
Yollarda k*lır r i h i rtv-3 U be-yi Taslııı, duğu İskit Yayınevi tarafından çıkarılmakta
ftmr illır «ln r, m ev t e riş ir, d d i ti ş m e z . olup m ecmuanın çok ağ ır olan yazı işlerini
«Safiye H anım da b ir okuyucu için son bizzat S erver İskit İdare etm ekledir. Kendisi,
derece mühim olan diksiyon (telâffuz) d a mü ne altıncı sayıdan itibaren Sadun. Galip Sav­
kem m eldir B unun için d e, iyi ArOtt ve Os- cı ve 25 inci üayıdan itibaren de H üsam ettin
manhea bilm ek gerekm ektedir. M eseli Rıfat Bozok yardım etm işlerdir. İkinci serisinin
Beyin m eşhur Hicaz şarkısının zem ini «Niçin teknik Sekreteri gene H üsam ettin Bozok ve
bülbül figan eyler, b a h ar eyyam ıdır jim di» yabancı vayın sekreteri de Eroğnl İskit’tir.
şeksinde değil, «N için bülbül figa neyler, Mevzuları Server İskit tarafından seçilmekte
baha reyyam dır şimdi» şeklinde okum sk la­ ve h e r mevzu en m ütehassıs otoritesine yaz-
zımdır. Bir eserd e «siyah» kelim esinin «si­ dırılm aktadır. Bu su retle memleketin en seç­
ydi» mi, «siyah» mı telâffuz edileceğini bil­ icin ilim ve fikir adam ları bu ansiklopedik
mek de, A rûl'a olan vukufa bağlıdır. Kendi­ derginin yazıcıları araşm a katılmıştır.

m/group/merakediyorum
AVUJE MBCUL’A — 1604 — IgTAİfBtn.

Birinci seri «Aylık Ansiklopediye fran- tarihinin, gerek O sm anlI tariflinin s ı meraklı
tızca «Larousse Mensuel» örnek alırım tj ve ve hattâ en tuhaf vak 'alan dikkatle incelen,
bu tip dergi üzerinde uzun bir tetkik yapıla­ inekledir. E ıki Türk hayatını gösteren çeşitli
rak bizim bünyemize göre tertiplenmiş ve m l- l a triolar da hu kısmı a y n bir zenginliğe ka­
illeştirilmiştir. Bu tip ansiklopedik dergiler, vuşturm uştur. Üçüncü form a ise birinci seri
bir ansiklopediye geçecek ehemmiyette olup ansiklopedi tertiblndcdlr ve onun bir devamı­
bir ay zarfındaki hâdise ve İcaplar dolayısı Jle d ır Ancak birinci seriyi edinem em iş okuyu­
ön plâna giren mevzuları hemen işleyip sü­ cuları tatm in edebilmek İtin, u n u düştükçe
tunlarına almakta, geçmişteki mevzuları da oradan bizi hulâsalar da yapılm akladır <B..
yıl dönümlerinin yeni aylara tesadüfü, yahut İskit, Server).
ber hangi değer bir vesile ile sayfalarına koy­ 1059 da Aylık Ansiklopedi neşriyatını
maktadır. Bu surede, zamanla bir Sistik ve tatil etm iş bulunuyordu (B.: İskit Yayınevi)
lam ansiklopedinin ber maddesi bu ansiklo­
pedik dergiye gire gire günün birinde mü­ AYLIK MECMU A — tik sayısı 1928 Ni­
kemmel ve tam U r ansiklopedi vücut bulmak­ sanında çıkm ış aylık bir magazindir. 1827
tadır. Bu şekil, klâsik bir ansiklopedinin, İt­ M artına kadar ancak on iki sayı çıkmıştır. İlk
mam edilinceye kadar geçmesi tabii olan za­ beş sayısı 2 3 x 3 0 boyunda 48 sayfa olup kar­
man içinde, evvelce yazılmış olan bazı mad­ tona yakın kalın kâğıttan b ir kapak itin d e çık­
delerinin değişmiş bulunmasın) da önliyerek mış ve bu kapağın birinci yüzüne 2 0 x 2 5 (tak
her hâdiseyi, her keşti, ber icadı, hemen o ay ribenj boyunda üç ren kli resim ler basılmıştır.
Bu resim lerin beşi d e şüh sima ve şûh weş-
içinde verdiğine göre, bunların en son ve en
re b genç kız ve kadın resim leridir. Mecmua-
yeni peklini tesbit eylemektedir. Bu hal. gü­
nın m üdürü Kem al Salih (Se!) d ir kİ o yıllar­
nün icaplarına göre m üracaat edilmesi gerekli
da büyük bir rağbet görm üş H aftalık Mec­
Ijentlerin behemehal istifadeye arzını temin
m uanın da sahibi idi. Aylık Mecmua bu bal­
etmektedir. Böylelikle okuyucuyu, klâsik an­
talığın gördüğü rağ b etten cesaret alınarak
siklopedilerin b a n maddelerini bu imale için
çıkarılm ış, fak at berik in in yazı canlılığı her
onların muhakkak ikmalini beklem ek mec­
nedense aylıkta tem in edilem em iş, b ir yıl son­
buriyetine sokmatadır. B u nevi ansiklopedik
ra d a kapatılm ıştır. A ylık M ecmuanın on iki
dergilerin bir hususiyeti de hangi ay m ünde-
sayısında görülen im zalar şunlardır: Abidis
recatını ihtira ediyorsa d aya ait siyaset veya
D âver, Selim Sırrı, A hm ed Şükrü (Esmeri,
kültür hareketlerini ayrı U r ilâve halinde
Agâh İzzet. Server Bedi, N e b ata t itaatiz. Fo­
vermesidir. BU İlâveler d it sonuna toplu bir
to Namık, M ümtaz F aik, S edat Ulvi, Mekld
halde konmuştur.
Salt, A iunet K adri, M ehm et R eli, Refik Ah­
Daha geniş bir okuyucu kitlesinin kültür m et, K em al A hm et, A hm et Muhib Doktor
ihtiyacını karşılamak maksadiyle ikinci seri Fahri, Ç eleJrââde Sait, Ekrem Tevfik, Sey­
müaderecatı daha mütenevvi olarak te rtip ­ yah (Hakkı Sflhâ), B aîıattin Tevfik, Akil Şfaa-
lenmiştir. tkinci sen 2 0 x 2 8 eb’adıııda 40 si, Ercüm ent Ekrem , Aka Gündüz, H alil Mec­
sayfa metin ve 4 sayfa ilâveden mürekkep muanın ressam lığını A hm et M ünif (Mlinif-Fe-
olup kuşe kâğıda basılmış bir kapak içine him) yapm ıştır.
konmuştur. Kapağın ilk sayfasında aktüel bir A ltıncı sayıdan itibaren mecmııa 16 say­
resim, arka sayfasında da dürt renkli tarih i faya indirilm iş, üç ren k li resim le siislS kalın
hır tablo vardır. Metin kısmı üç ayrı şekilde kapak da yerini ilân lar basılm ış ince elvan
işlenmiştir Birinci foram aktüallte kısmı­ kâğıda tü k e tm iştir. F iatı d a 25 kuruştan 19
d ır ki bunda hem bir ayın çeşitli iç ve ılış po­ kuruşa iddfrümişUr, K arilerim izle baş başa
litika, ?m r. güzel sanatlar ve 'külliir hâdise­ sütşmunda bu değişiklik şöyle izah edilmiştir:
leri tahlU edilmekte, hem de T ürk ve dünya «Aylık Mecmuayı beş aydanberi ziyanda fil*
matbuatının en cazip, en sürükleyici re fay­ karm akta ısrar ve inat ettik. Ziyanın yekûnu
dalı yazılan hulâsa veya nakledilmektedir. iki bin beş yüz liraya v an n ea yeni bir şeldt
Çok nefis karikatürlerle de süslü olan bu ak- vermeği mecmuayı kapam ağa tercih edik.
tüalile kumuldan sonra gene bir formalık ta ­ N üsha başına istihsal m asrafı yirm i beş ku­
rih kısmı gelmektedir. Bunda gerek dünya ruşu geçiyordu. H albuki yirm i beş kuruştan

http://groups.goog le.c
— 1805 — AVSA

Mecmua, Istanbulda magazin yolunda atılmış


ilk büyük adımlardan biri olmuştur.
AYNA ■— Endam aynası, k o n u l «e du*
var aynası, el aynası ve cep aynası denilen
ÇLlilleı-iylo. Bilyitkfchirde devir olmuştur kİ.
ayna kullanmak ve bulunulan yeri ayna Ue
süslemek salgın bir merak, W moda halini
alm ıştır (B.: Avize ve Ayna Modası).
Son zamanlara kadar, lıtanbulda, orta
halli ve hallice aileler kız alırlar İken, gelin
odası eşyası arasında, Üstünde iki lurpuztu
lâmbası ve çerçevesi yaldızlı aynan Ue bir
konsol, t» ; parçayı tenkil ederdi.
Eski İstanbul konaklarında ve yalıların­
da yerli, muhteşem çerçeveleriyle duvarlara
gümülmüş m üteaddit endam aynaları, etki
T ürk yapı san’atının iç mimarisinde başlıca
tezyin m otiflerinden İdi; öylesine ki, İstanbul
Ü niversitesinin edebiyat ve ten fakülteleri
iken yanm ış otan m eşhur Zeynep Hanım ko­
nağında, bu m eşhur prensesin şahsına mah­
su l olan ayak yolunda bile bir endam aynası
vardı.
Topkıpun Sarayı MUjm İhi' ç Kainini Duvar aynaları, asırlar boyunca İstanbul
galu s gttternusıa fthıljl et a y n a kahvehanelerinin, berber dükkânlarının mey­
(S n ln : llnsntt)

fada bir fiyat da konulamazdı, bunu verebi­


ldiler dahi mahduttu. Gösteri? namına yapı­
lan kap masrafını hazfettik. Buna mukabil
ttünderecala ihtimama karar verdik. Mecmu­
anın yeni şeklimde daha kısa ve kolay okunur
mütenevvi re eğlenceli razılar bulunacaktır.»
Aylık Mecmuada İstanbul hayatı bakı­
mından bugiin bir vesika kıymeti alan yazı­
lar şunlardır: Doktor Galip Hakkı merhumun
Topkapa Fukarsperrerâne Yurdu (Mümtaz
Faik) Bayazıd kulesinden İstanbul ve İstan­
bullular (Mekki Sait) Beyoghımın İÇ yüzünü
Okumak İsterseniz Oraya Sabaha Karşı Gidi-
niz. Süt Damlası. Süleynıanive Kulübü, Altın-
ortu Kulübü, Muharrir Kasan Bedrettin'e ait
batınlar. Hilâl Spor K u lü b ü . Yıldız Kumar-
k u c sl Beykoz Zindeler Yurdu. Vefa İdman
Vurdu. Beylerbeyi Kulübü, Kapahcnpda Ur
atleyemeğt. Ah^ı Mığır Efendi. İstanbullu
Şampiyon Horozu. Beşiktaş Kulübü, Diyojen
Mehmet A |a, Galatasaray Kulübü.
Mecmuanın ikinci saysuıda Foto Namı-
fcn sünnet gocuğu resm i de İstanbul hayatı T # t a p w Sm yı Mtectade | M ( ef « * ■■»
bakımından kıym etli b ir vesikadır. Aylık ( U k Bcferei D u r l
om/gf’oup /meral<ecliyorum
• .v s A — 1606 — ISTAJTEUL

hanelerinin ve hamamlarının da bağlıca süs­ Aşağıdaki m ısralar EndmuıSu Visıtm


lerinden ve bir İhtiyacı karşılayan batlıca eş­ İstanbullu bir m ahalle kızı ağzından anası&g
y a s ın d a n o lm u ş tu r: bunlardan çoğu da, ayna­ hitiben yazılmış m eşhur mamuracjlndendlr,
larının çokluğu veya büyüklüğü dülayıslyle C»k ya'nyao nu bUlr i» fnkM tuk fteıen
<Aynalı Kahve*, 'Aynalı Meyhane» gibi isim ­ Ta geroedlkr* olainadıın b u buuk rtUsm
ler almıştır; ve h a tt â bu yerler de isimlerini T M ı M n rtmitlimi gürilktc mtrd u « o
İstanbul sokaklarına vermişlerdir, Galatsda Kendime virub âylnedı* b ir çHıi dux»n
Onbes yaşında kindim,' lılr oytıaç a n y ım
b i r ^ A y n a lı L o k a n ta Sokağı», K aragüm rükto
Kasım G tin an f Mahallesinde bir «Ayanalı El aynaları, saplı veya sap sa, çerçeveni
Dükkân Sokağı», Mevlevlhanekapısı Ue Siliv- nin. yuvasının ve kapağının gümüşlen v*ja
r ik a p ıs ı a ra s ı n d a k i Veledi K arabaş Mahalle­ altından, fil dişinden yapıldığı zaman üzerine
sinde b ir •Ayanlı Bakkal Sokağı» vardır. Be- bir de kuyum cu emeği ve san 'atl binerdi ve
yoğlıınun da m eşhur b ir «Aynalıçarşı» s ı v ar­ bir ailenin m ücevheratı arasında yer alırdı;
d ır ki son zam anlarda ismi «Avrupa Pasajı» m u rassi el aynaları ise. glranbaha b ir kıymet
ita değiştirilmek soğukluğu yapılm ıştır. (aşırdı. K ıym etli e l aynaları, kibar ailelerin
Yemçeri zorbalığının en azgın devrinde, kız c ih a n arasınd a asla unutulm ıyan başlıca
(Üçüncü Selim. Dördüncü M ustafa ve İkinci eşyadan v e m ücevherat faslından idi.
Mabmud devirleri), ocağın sayılı fırtınaları Eski e l ay n alarn ın en güzel ve kıymetli­
olarak geçinenler, hem kârlı, hem şenlikli bir lerin d en b iri T opkapu Sarayı Müzesinde Ka­
meşgale olarak büyük ve fevkalâde müzeyyen nuni Sultan Süleym ana a id b ir fildişi aynadır,
kahvehaneler açıp işletirlerdi: resm i küşadı. m üzede 2883 n u m ara ile kayıdlt olan bu ayna
Süleymaniyedeki Agakıpısından başlıyarak h ic ri 950 (m ilâdî 1543 -1 5 4 4 ) yılında Gani
kahvehanenin bulunduğu y ere k a d a r devam adında b ir san a tk â r ta ra fın d a n yapılmıştır;
eden tantanalı bir alayla yapılan bu kahveha­ aynanın ark alığ ı y ek p ârc fildişinden olub üze­
nelere, sahibinin haraca kestiği erbabı ser- rin d e T ü rk oym acılık san atın ın şahikasına va­
vel ve tüccar tamundan, hediye olarak içinde rılm ıştır, göbeğin ösHHıiajtcrümış çiçekleri
kuşu ile beraber kıym etli ka­ sey red e n le rin gözlerini karar­
narya kafesleri ve keza kıy­ tacak d ereced e hurda nakış­
m etli duvar ve el aynaları ge­ larla b ir cen net bağçesi giti­
tirilirdi (E.: Kahvehaneler). dir. K enarında çiçekler ve
Eski b erberlerde de, tı­ d a lla rla süslenm iş bir zemin
raştan sonra, çırak m üşteri­ üzerine sü lü s b a t île şu kıla
ye bir el aynası tu ta r, bah­ yazılm ı$tır:
şişi de avucuna değil, tu ttu ­
ğu aynanın üzerine bırakılır­
Rüşen cemâlin âyinesin »1 sitil
lenıml
dı (B.: Ayinedarj. M üşteri e r­
babı servet ve itibard an İm, Kılsan münevver dUmA hav ^
çırak, yüz tıraşı m üddetince menün her (b Mel
karşısında d u ru r ve ayna tu ­ Dev IMügaiKe rftrigir İle k«n
tardı; aynı âetel ham am larda leyllî oitir
da vardı, m üşteri giyinip kuşandıktan, (M (İl krm ili Ilın ile âkmıte
bilhassa itin a edilen kavuğunu giydikten latfl biemâi
sonra n a tu r ayna tu ta r bahşişi d e ayna Rab bi bakkı Muharamul âtü
üstüne konulurdu; tstanbulun es Kİ kül­ tıokkıç4n
hanı ağzında bu adetten gelm e bir «ay­ g e l d u fin n » L İîA to c A b b u b e n d e n i n b l

na öpmek» tâbiri vardı, bir yere gidip Fildişi arkalığın sapa raMediî*11 alt
de yediğine içtiğine veya kendirine ya­ kısmı üzerinde de san a tk in n lmö*1
pılan b ir hizmete parası çıkışmayarak vardır: «Der eyyâmı Sultan Süles,JDa,,
hacil ve rezil olarak çıkıldığın1 Şâft Amile Ganî sene 950’ .
anlatmak için söylemi' (B.: Ayna TopJupusu ftarayı MttzcsLtıd? Bu güzel ayna 1968 yiüı'd*
tmırsssi mİ a )m a n
Öpmek). O edu; Behçet Elver) m üze m üdürü H alûk Şeftsü«r

http://groups.goog le.co
- t i ' J P E D 'J İ — 1007 — \v :. i

-^Il'uun himmeti ile sarayda açılan K anuni mamak lAtımdır kı 1047 de bu aynalardan biri,
S e rg ltis^ edileı: eşyadan biri olm uf Kcyaffilı kaymakamlığı s . t s u ı d n n ÎH*|»s«j-e
tu. inen yolun ;s r t d inletind e, biri . >
Sakal traşını kendi -Mi}.. yapan İstanbul doslyU. A lem dar O d rte .ı km viun.!*. biri t«-
kjjuidelerinin Ira ; tak ım ları a rısın d a b îr ay ­ linye asfaltında. biri AV-jûr- k . ik.olu ya
na. ılm j a y n am adını a lırd ı ki, el aynacın ­ nında idi. Taksilerdeki dikiz îy n a la n , t. r anı.
dan fariı. açılan k ap alın ın arkaya çerrilidigi m ü fterilerin .)ofiir gülü altım la y,,l, ,.|,y?;-r,
saman aynı u m a n d a aynaya b ir destek olma duydukları sıkıntı d i i ş ü n ü U- k
tiydi. Bilhassa Tanzim atıan so n ra, giivey h e ­ fakat, şoförlerin, uygunsuz yolcular n ra fm
diyesi arasında kıym etli b ir usturamı ile s an 'at dan i n i b ir tecavüze u£ram*,' <rı. <>io:ı ı>n
eseri b ir tıa ş aynrsı. kız ta ra fın d a n giirgil ve can em niyeti bakım ından dikiz
.‘ riin ü i m e ltro k len n d c n say ılırdı, kıym etli ra r m üsaade edilm iştir.
trış aynalarının çerçeve r e kapakları, altın
A ynanın âd i cam dan veya k ristald en j » p .
ve giinuiş yerine terc ih a n fild işind en. bağ a­ m ış bu lun m ası, ay naların sır safcbm l'; ■
dan. abanozdan, gü l, m aun, zey tin ağ açların ­ tem izliği b akım ından kıym etlenm e-!, bu a n ­
dan yapılırdı. Ceviz çerçeveli ve kap ak lı traş sikloped in in m evzuu dışınd adır; buntds jur.
aynaları harcı Alem sayılırdı. k ay d etm ek liz ım d ır k i, halen p iy a n d a in;-,
İstanbul saray ve k o naklarının eski h a ­
c u t e n kıym etli ay nalar, yıkıcılar elinde sayı­
nımefendileri ta ra fın d a n k u llan ılan ve naml*
la rı h e r g ü n biraz: d a h a azalan eski. U tanbui
bir kuyumcu d in d e n çıkm ış a ğ ır ve kıym etli
konak ve y alıla rın d a n çıkarılan biiyuk kri*’-ai
el aynaları, zam anım ızda, y e rin i tu v a le t ta -
e ndam ayn alarıd ır.
bralanfun şu veya bu k ıy m e tte k i ayn aların a,
lüks eıy adan sayılan k a d ın ç an tala rın ın b ir .• \V \.\ — İstan b u l su ların d a rastlanan
kadın ağzını, b ir k a d ın gözünü sah ib in e gös­ m ah lü k a tta n d ır; çağanoza benzer, fakat ista­
terebilecek lilip u t ay n alara te rk e tm iştir. vroz k a d a r b ü y ü k tü r, v ücudu beyzi. m orum tı­
T aıuim attan beriye, B ü y ü k jc h ir halkının ra k nâki re n k te , vücudunun k u tru otuz san ­
avale!akimı, onların da hovarda, kabadayı ve tim e tre k adard ır. U çlarında b ire r sivri tırn ak
kiillıanl boyunun uçarı delikanlılık ile k ıra n ta ­ bulunan d ü rt çift ayağı ve bir çift m akası v ar­
lık çağlan arasında olanları, bıyık burm ak, d ır. fakat m akasları İstakozun m akaslan ka­
düzeltmek ve ZUlUf, k ik ü l taram ak için yelek d a r büyiik ve dayanıklı değildir. Vücudunun
ceplerinde bir cep a y n a » bulutıd uragclm i,- e tra fın d a siv ri dikenler, gözlerinin arasında
]e rd ir ekseriya u n , mavi, kuram ı, yeşil bo­ boynuza benziyen bir çift kem ikten elleri v a r­
yalı teneke yuvalara o tu rtu lm u ş olan bu ay­ dır. B u nların yekdiğerine tem as eden kenar-
nalar, ayak satıcılarının işp o rta m alıd ır, m a ­ ları te stere gibidir. H ayvan ieabm da diş ye­
halle a tta rla n n d a , U ra; takım ı, (a k ı. oyun­ rin e k ullan ır. A yna, İstakoz ve böceklerle be-
cak, mendil, çorap gibi şey ler b u lu n d u ra n han
kapıları esnafında satılır.
Bu teneke ceb a y n alarının ark aların d a,
Bayand kulesinin. G alata kulesinin, Kız kule­
sinin resim leri iptidai k ab artm aları bulun an­
ları da vardır..
1909 da da ark a la rın d a , o zam anın tâbiri
ile hürriyet kahram anları E nver ve Niyazi
Beylerin resim leri bulunan h a rc ı âtetn ceb
aynaları çıkm ıştı. C um huriyette d e A tatü rk
resimli ceb a y n a lsn çıktı.
Bu m adde İçinde. İstan b u l laram vayları-
nın vatman aynalarını, taksi otom obillerinin
Şoför dikiz aynalarını, belediye tarafından
sert dirsekli yol kavşaklarına k azalan önle­ A yıı
mek İçin asılmış büyük sokak aynalarını um ll- (Resün: K. Devcci»u4*D)

m/qroup/merakediyorum
ATN4C1 — 1808 —
raber tutulur. Eü az, le&eUizdir. makbul de- N tdiren kadın hakkında d a kaİtana,,,
(ildir Cahil halk arasında, kabuğu. kam (fit­ «Kart ama.. aynalı kandır..» gibi.
lere karşı tılsım bilinir; «akiden, esnaf ayna İşlerin m ataad ve murada uyguD
kabuğunu yaldızlayıp nazarlık olarak dükkân­ •i. m isil:
lara» asarlardı. — D algan (durum un; nasıl?
AYNACI — Istanbulurı kfllbanl argosun­ — Aynalı
da vjdlncfe, fân ind e durmayan adam; hile- B ir şeyin en güzeli. m ükem m eli:
k ir, düzenbaz, — Falçatan (bıçağın) v ar mı?
— Aynalısı!,.
AYNACI ÇIKMAZI — Bayaııd nahiye­
A rgo kelim eler genç şairlerim izin aft.,.,
sinin Kalenderhanc Mahallesi sokaklarından-
da edebiyatım ıza bol bol girm eye başlamışın
dır. Kovacılar Caddesinin, Süleym aniye Cad­
desi kavlağından gelindiğine göre, başlangı­ AVNAIJ DÜNYA
cından az ileride, iki arabanın geçebileceği Ne aynalı l»lcf dtaAjrır *'
genişlikte, bozuk, kaba taş döşeli olarak baş­ Un aksam rBnllhdcU ai ı p j l TnjM.|.»
lar. Hafif U r m eyille yükselerek, kısa tn r gi­ Baflf Mr yafm ır ba|lamqü
dişten sonra, sırtım Bozdoğan kem erin e ver­ 7^5 İlk Mr k o rtu Kd
Sevdkh adam
miş. betonla takviyeli ü ç katlı b ir kâgirin FİKtnfek bir kadın
önünde biter. Etrafındaki evler de birer, üçer Tamam.
katlı kâgir ve ahşap yapdardır.
Şahinkan DU (G uib »Ürter Anttloflıij
Aynacı Çıkm an Siirtlilerle m eskûn olup,
pek bakımsızdır. MÜzabrafat İle dolmuş bulu­ Ş. Dil «A ynalı» yı «Tuhaf, garib* yerinde
nup daha cadde kavşağı başında insanın y ü ­ kutlanıyor gibidir.
züne müteaffin b ir hava çarpar, şehrin göbeği A Y N ALI — Ü çüncü Sultân Muştalama
sayılan bir yerde bu ihmal, halin dir (1947). büyük k ıt'ad a k l altrn p arasın ın halk ağanda­
İsmâl] E m rim ki ad ıd ır. M ehroed Z eki P ak alın «Tarih De­
y im leri ve T erim leri» ad ın d ak i mühim eserin­
AYNALI — Istanbulun külhânl ve hâne*
d e b u a lıra p arayı {öyle tâ r if e d iy o r «Kenar­
berduş p ırp ırılar argosunda giizel, yakışıklı
ı m nakışlı o lup tu ğ ra İle yazıların etrafnub
oğlan, delikanlı; m isaller:
s id e veya n o k ta lı ik işe r ü ç e r değirmi çizgi
Bir kahveciden bahsederken: vard ı, h a lk ta ra fın d a n aynaya benzetilerek
— Olan h e rif nereden bulu r bu aynalı aynalı denilm işti».
çırakları... A ynalı, k adın ziy n et altın ı olarak bilhas­
B ir seCit ih tija n işâretle: sa rağ b et görd ü; Ve bu m ak satla İstanbul sar­
■— Moruğa Güzel H aşan derlerm iş., ö y ­ ra fla rın d a dâim a a ran d ı. H icri 1290, milM
le aynalıymış ki çocukken, Tophânede b ir ta ­ 1874 in tişar» başlam ış ilk m iztiı gazeteleri­
neymiş.. m izden «Lâtife» n in 1 num aralı sayıfuub
«Sarrafiye» b aşlıklı bendde ziynet altınların­
Köprü altında yalın ayak y a n çıplak iki
çocuk arasında: dan bahsedilirken şu s a tırla r yazüm lftır
— H&fızsın sen ulan., ten in gUtf aynalı Y ı l d a ...... V ın k a la riı bulaaar
olsam sü rü nür müyüm burada.. Pul ......... ketasn altmış par»7B
Ayılalı ...... akşamlan bayii ı . ı ^ i ı i
B.E. Koçu bu argo kelim eyi «Hüseyin P utık ...... ısaesf 5, b an a t ta n ı
Çocuğa Mersiye* (B.: Ayaşlı, Hüseyin) adlı {li­ *U&nurfJye...... Centaede İlminle
rin in U r kıtasında yine «güzel» anlam ında
Bu fıkracıkda «hayli kalabalık» «fiye J*
fakat yalnız b ir u m tahsis ite tereddüd «t-
pılan imâ bu isim deki m eşhur bir G*W*
den kullanm ıştır:
m eyhanesidir.
Sesi p t y r u
G8*leri Ryıub AYNALI BAKICI — Y arım asır evrdfe
Kan kırm ın İs ta n b u llu n am lı bakıcı ve büyıicül*rifl^e0’
K ülhan foeolUıır Süliiklü’de OlUTUTdu; aslı Rum elili, ellili* t*

http://groups.goog le.c
« M ÜU MO M — |«» _ AYNAUÇeŞME MESCİDİ

kadındı. Kendiline müracaat edenlere, bir No. da: Anna Papazya», Dugme ateiyesl.
karı< boyunda Ur aynaya bakarak ü t ikbalden VOffl Kalumenue, Kunduracı. 14 Ne. da. Ka­
ıra gaipten haber »erirdi. nada kürk evi. iıt Na. da: Yorgi Papamilıal.
H e rm ti MalıUr Alı» Gömiokçl. Yorg! (.'riyanla*. Ajurca. 18 No. da:
Ytteııl Yayınevi. Galeri, çanta gatımevi, 73 N».
AYNALI ÇARŞI — Beyogluıtda, Meşru­
da: Bogo* Sancıyan, Düğmeci. 20 No. da: Yö-
tiyet Caddesinde, Galatasa raya yakın, bu cad­ cel Yayınevi. Galeri, fanla «atımevi. 22 N».
de Ue Sahne sokağı urası/ıda uzanan bir pa- da: Ulus pazen (1941/-.
tajdır; bir sunanlar lö b rril büyük geliri dol-
tamall Kntylm
(turan bu geçidin bugünkü adı Avrupa Pasa­
jıdır. AY.NAL1ÇKŞME MESOlOt — Hastahane
A yuıalı Ç a re y i M eşru tiy et C ad d esin d en (Yenibabçej çayırı yanında geni* bir yangın
iki bâjam aklı b ir m erd iv en le çücılır; sem in yerinde. Sultan Selim Medresesi ve Mescidi
m ermer döşelidir, iki ta ra fın d a b irb irin in ta ­ onüiııton Aksaray • Topkapu tramvay cadde­
m imiyle e?i otan d ü k k â n la r v ard ır. P a ja j A y­ sine çıkarken Saray [lamamı Sokağı ile bu
nalı Ç arjı adını d ü k k â n la rın a ra sın d a b u lu n a n
gıüstakil seklindeki a y n alard an atm ıktı; bu
aynalar üzerine asılı k ü re v i a b a ju rla r lç c rifİn ­
de birer e le k trik am p ulü a silid ir, A y nalı
Çarjı üzerini ö rte n balık s ırtı b ir cam ta v a n ­
dan ışık alır. Sahne noltaguıa çık an m a h re c in
jç tarafında b ir m adalyon iç e ria in d a k a b a rt­
ma bir arslan başı; M eşrutiy et C addesindeki
mahrecin t{ ta ra fın d a k a b artm a b ir A ta tü rk
bafi vardır.
1947 de İstanbul Ansiklopedisi adına pa­
saj gezilirken 7 numaralı ıtriyatçı dükkânın­
dan, bu pasajın Sait Ktnoglu isminde birisi­
nin m#Ikö olduğu ögrenilmiçtir. Y*aHMİK*4e AjraaJı Ç enat .
Pasajda bulunan dükkânlar (Unlardır: (fe d a i: B. SetfaçıejJ

Solda: 1 No. da: Konstaıttin Siotis, ber­ sokağın Sigortacı Sokağı ile olan kavjagı kö­
ber. 3 No. da: Josef ve Puzant Bisar. ipek­ şesinde idi; Hadikat-lil-Cevamiin kaydlne gö
t i S N*. da: R. Levı, Tuhafiye mağazası, re, yaptıran bir divitlar Mehmet Efendidir ki
Marino elbise boya ve temizleme evi. 7 No. mescîd bu isimle de anılırdı. Bu satırların
da A. Aikestaridis, Itriyat, çorap, eldivene! yazıldığı sırada fTemmuî 1946), dört köşe mi-
9 No. dâ: Y. Kailaoglu, Ajurcu. İ l No. da:
Antajqro Katenari, Kundura boya evi. 13 No.
4a: Moiz Piıante, Pijama ve ropdöşambr. Mi-
ha] Danlolot, kuyumcu ve tam irci 13 No. da:
Rupenyaa Hanberk - Takvor Hanberk. Türk
nıâiU pazarı. 17 No. da: Pagonl, Kadm-arkek
(«dal. 19 No. da: Yako Acıman ve biraderi
îrgÖDikl, Tend (evazunatı. 21 No. da: Çamlıca
paıan.
Sağda: 2 No. da: B o{ Bayveıtyan. Düğ­
meci. 4 No. 4a: Nikn Dimatı», Ayakkabı, ter­
lik, bat tttotl; Güne; boya ve temizleme evL
t Ne. da: Mibran. İşlemeci, J. Tapalar, Ku­
yumcu ve t u l tamircin. S No. da: Hakver,
Parfümeri. 10 No. da: Rafael Moi. İbrijlmci: Yndbahferfc A n ıtı CifBK
kordon, ajur, pilse, çorap tamiratı, diigme. İS (K n Ik B. Beviafoy)

om/group/mcrakediyorum
MESCİDİ — 1610 — IS T A ÎfB ^

narc kaidesi üc küçük harab tfffnıe müstesoa. teşkil eden sokaklardandır. Ayan ve Kitak[Q
yer ile bir olmuş bulunuyordu. An kaz ve mi­ çeşmesi sokakları arasında uzanır.
nare kaidesine güre- kesine laftan yajubmş Ayan Sttüafeı Kavşağından girildiğine göre,
olduğu fcreddms&f kaydoJunafcllIr, Saray Ha- yol iki arabanın ferah ferah geçebileceği g6!
mamı Sokağı iUerinde yine kesme taştan ve nişlikle olup kaba ta* döşelidir ve bozuktur.
fcî&fk fclûnîa, kemerine Kadar toprağa gft- Kenarlarda ayrıca birer kişilik yaya kaldırım!
cnülmilş olan çe$menin hatinftâ tamamen yı­ lan vardır. Yol toyunca ekseri ikişer katı,
kılmıştır: kitabesi yoktun cephesindeki na- kâgir evler sıralanır.
faşlı üva ilerinden vaktiyle Oilüplaçmış çifiet Başlangıçtan u ileride, solda nihayetle,
nakışlan He müjeyyon olduğu gftrülmekte- nen Karakapan sokağının hemen karşısında
dîr kî çesıneferde emsaline pek nadfr rastlanır. Balat Rum kilisesi buiunnr Daha ileride uç
aiül- - Ilodlkatül-O virni, î; REK v* M ıııafta araba genişliğine çıkan yol Tamburacı, Top.
fisen, Ged notu.
tancı ve Kiza sokakları tarafından Ü re r defi
AVVALfÇEŞME MESCİDİ — Y«nibah«» kesilir. Bu arada, m ahalle bakalitimi karşısın,
civarında, geniş bit yangın yerinde. 1934 Be­ da, sağda. 43 num aralı ev hakikaten ince bir
lediye Şehir rehberine göre Akdeniz Caddesi zevkin m ahsulüdür. Hamam t Camii avlusun­
He Ycnitetıçedea Fatihe çıkarken s a f kola dan itibaren sola dirsek yapıp sağa kıvrılan
rastlayan Hakperest Sokağı «zerindedir. Ha* sokak, az ötede K ürkçü Çeşmesi Sokağına ka­
dikat-ül-Cevami. onyedind asır vcairlertnden vuşur (Ekim 1046).
Silâhtar Bıyıklı Mustafa Pa$a tarafından yap­ İsm ail E n m la ı
tırıldığını, köşesinde Mr sebil ve çeşme bu­
lunduğunu, sebilin, «air Çevri tarafıudan ya* AYNALIKAVAK CADDESİ — Beyoğlu
zrtmıg manzum tarih kitâbesinln tarih mısraı: Kazasının H asköy N ahiyesinin Keçeciptrt Ma­
hallesinin sokaklarındandır (1934 Belediye
Mvabıu kov&er sMjİU âbı n»1)
Şehir R ehberinin 17 nu m aralı paftasına ba­
H İM*
kınız); Hasköycamii Sokağı ile Kasımpaşa -
olduğunu kaydeder. Mustafa Paşa, kaptan pa­ Hasköy Yolu arasın da u ıanıf; Keçeciplri Ma­
şalıkla gittiği Girit çenginde şehit olm uştur. hallesi ile K asım paşanln C am ükebir Mahal­
Bu satırların yazıldığı sırada, bir avlu lesi arasında sın ır sokaktır; Hasköycamii So­
duvarı ile harab avlu kapısı, harab ve ayna kağı başın (tan y üründüğüne göre sol kolda
taşma kadar moloza gömülmüş çeşme ve çek­ M uslukluçeşrae Sokağı ile b ir kavşağı vardır.
menin yanı başında m inare kaidesi, raihrab Toygar Sokağı i)e d e b ir dörtyol ağzı yaparak
duvarının alt kısımları ve cenup duvarının kesişir. İki araba ra h a t geçecek genişlikle.
kilşesî Müstesna yer ile bir olmuş bir halde Toygar Sokağına k a d ar asfalt, o d ö rt yol ağ­
idi. Çeşme ve duvar parçalan ve dört yıl ka­ zından bitim ine k adar da paket ta jı döşelidir
dar emre) yıktırılmış olan minarenin taşları, dikçe b ir yokuş halinde Kasımpaşa - Hasköy
bu mabedin kesme ta? ve tuğladan yapılmış yoluna bağlanır.
olduğunu göstermektedir. Sebilden en ufak tik kısm ının «al k enarında arsala r ara­
bir iz kalmamıştır Kesme taştım kUgik Üs­ sında a ltı b ir kaç göz dükkân b ir kâgir ev.
lûpta olan {eşmenin kitabesi yoktur. Nakışlı
bir arsa aşırt iki k a tlı k&ğlr b ir ev, sağ kol­
sıva illerinden vaktiyle cephesi serâpâ üslûp-
da da Denizcilik B ankasının Liman İşletmesi­
laşmış çiçek nakışları iie müzeyyen im iş ki. bu
nin anbarlar duvarı vardır.
nakışlarda beyaz a m in üzerine siyah, mavi
ıçlvil maviıi), ve kırmızı (kiremit kırmızısı) Toygar Sakağı dörtyol ağzından sonraki
kullanılmıştır. Çeşmenin haznesi durmakta­ ikinci kısmında ik işer üçer katlı, kaplıları
dır (Tsnıtnuı 1946), [tünler beşer basamak ta ; m erdivenli evler
Bibi.; Hadi&8L-Ul'C«v&ml, I: R£K VO Mu/Iiifcr vardır. Kasımpaşa - Sillhdarağa otobüsleri
2
£ n p , Cc İ rıntu. bu caddeden geçer (aralık 1959).
H akkı Göktürk
AYNALIDÜKKÂN SOKACi — Fâtih
k a m ı Fener nahiyesinin Hamaml MttUddin AYNALI KAVAK SAKAYI y a h n d TER­
ve Kasım Oiinani Mahalleleri arasında amir SANE SARAYI — Kasımpaşa’da Haliç sf\bi"
h t t p : / / 9 rO U p S .g O O g le .C O lT
ANSİKLOPEDİSİ — İ f lll — A m i l U V U SARAYI
lin in en büyük «arayı. fjbmbulüiı Topkspu ve T e rs a n e B a h ç e sin e b itta b i' m e y ille ri o lm tg ile
CJ-:î- ıd a r s a ra y la rın d a n s o n ra m ü k e lle f v c b ü ­ iç h a re m b a h ç e sin e iy a m ia n tük& fe e rb a b ı
yük b ir y a p ısı idi. e n v a ie z h a r g e tü r u p m u te b e r o b a la r ı b tr e r
lfl$aaına. B ilin c i A h m ed z a m a n ın d a ve bu m a h a lle U r h e ltile r , h a t ı l m a lu w v O ttra « t
h ü k ü m d a rın e m ri i le H icri 1022 y ılı s o n la r ın e m r e m ü b a ş ir o ld u la r» .
d a ıM 16131 b ir k a s ır İle b a ş la n m ış , b u k a s ır
Nıima tarihinin yine ikinci cildimle.: alla­
b ir m ü d d e t ıııe irû k k a ld ık ta n s o n ra b e d rn e -
mış atan bu bend de aydın olarak gösteri­
d ilm iş, O ç ü n rü S etlin d e v rin e k a d a r, tec d i-
yor ki, te ra n e kasrının yanında bir 4e
d e n y a p ıla n b in a la r v e ilâ v e le rle b ü y ü m ü ştü .
bahçesi tanzim edilmiş, başta ŞeyhulUItm .gel­
İmparatorluk tersanesinin Kasımpaşa'da mek üzere devrin viitertsı, uleması muhtelif
kuruluşu Yavuz Sollan Selim zamanında bağ­ nadide çiçek soğan ve fidanları hediye «üni-
ladı (B.: Tersane, Tersaneiimire). Fetihten Y a­ terdir; burada Birinci Aluncd devrinin Türk
vuz devrise kadar, Haliç kıyısından Okmeyda- çiçekçiliğinde parlak bir devir Olduğunu ha­
nına doğru Kasımpaşa sırtlarını büyük bir tırlam ak ilaimötr, ki tarikimizde -U t* Dev­
koru kaplamımı (E.: Kasımpaşa); bu koru. Fâ­ ri* diye bir çiçeğe nlsbetle anılan üçüncü Ab-
tih Sultan Hebmedin sevdiği yerlerdendi. ota med devri. XVII inci asnn büyük çiçekçileri
gı hümâyûnunu kurdurarak sık sık gelir. Ok- âyarmda sim alar yetlşUşmemiştlr.
meydanında da kemankeşlik yapardı. Yavuz
zamanında sahildeki arazîye tersane k u ru ­ T ersane sarayı harem Ue enderin takı­
lunca, koru'da ona nisbetle «Tersane Bahçe­ mından ancak b ir kısmım alabildiğinden. Pa­
si», hükümdarların bir tenezziih yeri olması dişah buraya göç ettiğinde maiyetinden bir
itibariyle de «Hasbahçc» diye anılır oldu. kısmı da Halicin nihayetlerinde Karaağaç
kasrı ile yanında yine emlâki miriyeden Yu­
Hicri 1022 Şevvalinin başlarında Birinci
suf Elendi bahçesine çıkardı: Birinci Atüne­
Ahmed bir Edirne seyahatine ç itti; sadaret
din en küçük şehzadesi Sultan İbrahim, (B :
kaymakamına gönderdiği bir hatU hümâyûnu
İbrahim . Sultan) Tersane sarayında doğdu.
ite, bir yıl kadar kalmağa niyet ettiği Edim e-
den avdetine değin, p«k sevdiği ve ekseriya Sultan Ahroedin iiç oğlu ve bir torunu.
oradan yaya olarak Kiıâ Eyyubül-ensari'nln İkinci Osman, Dördüncü Murad, İbrahim ve
türbesini ziyarete gittiği Tersane Bahçesin­ Dördüncü Mehmed. babalarmın ve dedeleri­
de bîr kasır yaptırılmasını em retti; bunu, n in pek sevdiği Tersane sarayını ihmal etme­
vak'a nüvis Nalma Efendi, tarihinin ikinci diler. kendi zevklerine uygun ilâvelerle bilâ­
cildinde söyle kayıt ve tesbit eder: kis levsi ettiler.
<Btnji kasrı Tersane - kendâler Edirne- Bu devrin adam ı olan Evliya Çelebi, Ter­
de iken Tersane Bahçesinde bir kasri İ li maa sane sarayı hakkında şunları yazıyor. -Haskoy
Ictimmâtihâ bina olunmak buyuruldu, Istan- kurbinde lebi deryâda, Tersane Bahçesi padi­
bola teşrif buyurduklarında sAbika ve lâhika şahlara m ahsustur. K efere arasında da kırat­
ekser antte olup gilıice Ebâ Eyyubül-ensarl lara mahsus bağ im iş. F âtih Sultan* Mehmed
radiyaUahü anhülbârı Hazretlerinin ziyaret­ fetihten son ra iptida çadırını burada kurdu­
ler rae vahi pinhan ile tevazuan piyade hare­ rup gaza m alini burada tevzi etmiş. Fermanı
ket iderler idi». ile hamam ve kasır, sofalarla havuz ve şadır­
Birinci Ahmed Edirneden Hicri 1023 Mu­ vanlar yapılmış. Satrançvari on iki bin p îi ser­
harrem i taşlarında (1614 Şubatı) döndü, vak’a- vi ağacı dikilm iştir ki rayihası dimağı ta tir
nilvisin tasviri Ue tAvani berfü biran» idi, ider. Bu ağaçlardan dolayı bu bağa güneş gir-
yollarda çok rahmet çekilmiş bilhassa Çorlu u ie z . Bu bağın Sbdir şeftalisi kayısısı pek
il* Silivri atasında «çamur slnebende çıkmış memduhtur. Lebi deryâde İbrahim Han bir
idi»; genç hükümdar, sayfiye mevsiminin gel­ kasır bina etmiştir.
mesini beklemeden Tersane Bahçesine f it ti: «Bağçe önündeki denizde U r gfina denil
«İstanbul* vusulden birkaç gün sonra hayvanı çıkar ki ayrıca sayyadlan vardır, adı­
Tersane Bahçesine birkaç gün göçöp mukad­ na istiridye derler, sadef gibi kabuk içre rf
dem i binası ferman olunatı kasri vdlft dahi ruh b ir mahlûktur, ki mey hor kimseler zeyt
turnam olmagla arnle ârâm buyurdular ve yağıyle pişirip yahut limon ile çlyce lenavdl

ı/group/merakediyorum
A V K A U K A V A K SABAYI — 1812 — lSTANBtn.

ederek bMo nıış Iderler. Bağçe ustasına say- darlardan biri de Dördüncü Mehmed olmuş­
yadlan senevi on bin akçe avaid verirler. tur: Kanb bir ihtilâlde tahtta» indirilmiş ol­
masına rağmen, kırk senelik saltanatı İmpa­
«Bu bağın bir ustası üç yüz kadar hali­
ratorluğun en muhteşem devrini temsil edea
ta ! vardır M hizmet iderler. Hünkârlara mah-
bu hükümdarın zamanında, Hicri 10BB Mu­
atu kayıkhaneler vardır. Padişah Yeni Saraya
(Topkıpg Sarayı) ve gayri bir yere gitmek ifl- harremi f-U. 1677 M artı) ortalarında bir
yangın felâketi gördü; vak'ayı, mbrerrib Si­
tarse, kayığın kıçında cevahir kubbe altında
lâhtar Fındıklılı Mehmed Ağa, kendisine nU-
mücevher taht (berinde side cura, a ın u ve
çiHp nakkare faştı idûrek Halicin tarafeynin­ bette anılan tarihinin birinci cildinde şöyle
de olan kat kat yalıları, bag ve b afte ve ter­ nakleder:
saneleri seyıti temaşa İderek giderin'. Bu <lhrak şiiden baremi haası Bagtei Ter-
bagçede bir bas ahır vardır. Okmeydamna sane-Evsatı rnâhi mezburda sabaha karlb Ter­
drid oynamağa giderler». sane Bağtesi hareminde horanda odalarının
birinin ocağından âteş isabet edüb itinde olan
Naimanın dördüncü cildindeki bir kayde kirişe ve badehu tavanına yapışup K an at*
gire Tersane sarayının harem kısmı denizi lar soğündiirememekle in i vihidde bütün
görmezdi, dnünde yüksek U r duvar vardı, odayı ihata ve etrafnda olanlara dahi sirayet
gününün biiyük bir kısmını haremde getiren idicek, itindeki câriyeler ancak biner başlan
Sultan İbrahim tarafından bu duvar Hicri ile Pâdişâh Hasretlerinin olduğu camlı büyük
1057 yılında yıktırıldı, haremin yüzü denize köşke firar, ande dahi karar idenieyub akıbet
atıldı, buna mukabil, o taraftan pereme ve deryaya nârır kafesli köşke kattılar. Bl em-
kayıkların geçmesi şiddetle yasak edildi; fa­ rillâhi taalâ ol gice bir azim duman (gayet ke­
k at bu yasağın halka verdiği sıkıntı pek ça­
sif sis) olmağla şule'i âteş bir yerden müşa­
buk anlaşılarak bir hafta sonra yasak kaldı­
hede alunmayub aneak m d e b ta r buluma
rıldı.
iki yüz mikdar halvetti bostancılar İle Bm-
Tersane Sarayına sık sık giden hüküm­ tancıbaşı Rum Salih Ağa ve ocaklarının
baş çavuşu Kanozlu ÜMn Ali yetişüb ve
Zülüflü baltacılar gerdeller, ve aştılar iri
kazanlarla deryadan su taşıyıp semender
vâr dört taraftan kuşatup balta üşürdüler.

OnM ııtuBcu «srıtt Ayrttlıkavvk Sarayı ,


<blt emüritn Ktnui zerttt «ii tte> h++p://groups.google.co
A59&O0PİDtl) — 1 B IJ — AY>.'AUKAVAK &ARAT)

E ite M a l e b n a |la fa u l» UmejrOp g ittik te * K ( haninin ılstü kiremit tatûiü bir kamamı vir­
İflial b u lv b c a m ii b ııy u k k n ş k e y a p ışm a ğ a o n di. H arenin ön israfında da üzeri kurcun ör-
tir» m ik ta rı k ı U ı j ı m a h a ld e n B a şç a v u ş keadü - 1U1U bir kaıır vardı, denli tararında tahtanı
n ib b U r n illih i la a lâ a h i k a lu ı d u v a r ç ık m ak la çamaşırhlnesl ite kâgir ocak yeri inşa edil­
itef te sk in o ld u . V » illâ m ü şk ü l o tu rd u . M ü llifl mişti.
b a k ir lü m r e i b m ta D c ly a ttd a a o lm a m a h a se ­ Harem di)inda tkıert kiremil «rtiıla u b -
biyle h lım e tt* h â z ır v e o t v a ra ta i hm dlnSki lanl bir kasır bulunuyordu ve bu binadan
U ıretaûm aye n i z ı r k lim . T a r a f ı P â d işa b ld e n sonra üzeri kiremitli büyük saray kaput geli­
aua lıltfe m « h a r o ld u k M ü c e d d e d e n ta m l- yordu Harun tarafındaki «Dairei hümâyûn»
n a c fe rm a n ı h ü m â y û n s â d ır o lu b K a ra a ğ a ç üzeri kiremit kaptı obnak ürere 1162 arşın
B i ç e s i n e r a b i r a y d a n a o n ra . e v s a ti b a h a r nııırabbaı bir sahayı işgal eden iki katlı U r
idi, Ü s k ü d a r s a ra y ın a n a k lü t e ş r if b u y u r d u ­ bina İdi; dairemin, Üzeri kurşun an u ta Mr ha­
lar». mamı, bağçeslnde bir pavlyonu, bir kamer-
Yine aynı m üverrih. Hicri 1090 yılı Mu­ yası, ve daire* hOmiyün önünde etrafı mer­
harreminde CM. 1919 Şubatı) Potonva seferin­ mer döşenmiş. ortası fcal'a resminde fıskiyeli
den donen Dördüncü Uebm cdin Büylikşehlr- Mr havuz vardı.
de Sç gün ii{ (e c e süren b ir donanma ve şeh- Deniz tarafında Üzeri kurşun örtülü tez-
rayin it* karşılandığını kaydediyor ki, bu mü­ hlbli Namazgâh Köşkü 284 a r a raurabbaı bir
nasebette. Haliçte kayıklarla büyük b ir de yeri işgal ediyordu; bundan sonra da sarayın
esnaf atayı te rtip edildiğini zikrediyor, {fiy­ cam ii geliyordu, camiin etrafı, üzeri kurşunlu
le ki: İstanbul esnafı kiraladıkları at kayık­ tu r r e saçaklarla çevrilmişti, kurşun damlı,
larını ve m avunslârı birbirine çattırıp Üstüne mermer sökeli, kem erli ve fenerli mükellef
kekler yaptırıp Galata otıündc toplanırlar, bir kapısı vardı. Camiin yanında demir par­
c-.ıvii türlü oyunlar oynayarak bu kayık ve maklıklı küçük bir kö;k bulunuyor, ondan
m arallar ile Tersane Sarayı ününden geçerek ■onra hamamlar, Kızlarağası dairesi, Hazine­
ılıy gösterirler, P adljah bu alayı Kafesli dar Ağa vc maiyetimn daire», acemi ağalar
Köşkten seyreder- koğuştan, badem e oda la n geliyordu; burada,
Tersânc Sarayı 15.000 arşın ntıırabbaı harem ağalarına mahsus b ir cami inşa edil­
sahayı kaplıyordu. A rka ta ra fta sed sed yük­ mişti.
selen 9.000 arşın m urabbaın d a b ir bahçesi Harem ağaları dairesi ile haremi hümâ­
vardı. H aliç'den bakılınca sarayın biltttn dai­ y û n arasında b ir ta ; duvar ve üzeri kiremit
releri görülürdü örtülü ve fenerli büyük bir kapı vardı. Bu
Harem dairesi 4.300 a ışm m urabbaı yer sahada «Hasoda tahtı* tâ b ir olunur, üzeri
işgal ediyordu; iki katlı idi, dairenin önünde kurşun örtülü, iki tarafında üçer adet eenahlı
alt katını haftan başa U r cam ekân örtüyordu. ve abdest odalı, divanhâneli dairei httmft-
yûn bulunuyordu. Divanhâneli dairei hö-
mâyiın 979 arşın murabbaı bir sahayı kap­
lıyordu; mülevven. turre saçaklı idi; kut-
besi üzerinde altın yaldızh iki fener alem
vardı; bu daireye altın pûşideli tahtanl bir
hamam yapılmıştı; ve etrafında cndenın
ağalarının odaları, Silâhtar Ağa, Hazine
ve Seferli daireleri yapılmıştı. Divanhâne-
li dairei hümâyûn önünde, üç yerde «tah­
tı ratlı ve m ermer pehtüden döşemeli» bi­
nek taşı mcvcut idi.
Divanhâneli Kasri Hümâyûn mey*'
nuıda kiremit örtülü fevkani bir köşk
Silâhtar Aga dairesi altında da ctahtı ra­
hattı köfeke pehlûdan» binek taşı vardı.
Dairei hümâyûun etrafında açıklık
tYr.AMKAVAK SARAYI — [614 — tSTAHBVL

mahalde mermer döşemeli ve dem ir knpai- paşa tam irine dair B aşbakanlık arşivinde kıy.
lıkiı balıkhane 30 üira murabbaında bir yeri metli vesikalar m evcuttur. Tam iri iilr'atie ta­
işgal ediyor idi. {Bu tnairtnıa!, merhum Saffet. mamlanan sarayın tefrişinde de. mtinecçim-
Bey tarafından 1329 da neşredilmiş Bahriye başının tayin eylediği «vakti m es’udr da. İM İ
arşivinde 1220 tarihli bir vesikadan hülasa Şevvalinin 22 İnci Pazartesi günü İM. 1787)
edilmiştir.) Temmuzun sabah a laturka 12 yİ 35 geçe baş­
Tersane Sarayının «Aynalıkav.ık Sarayı» landı. Sarayın bu tam irine en glizel târihi
atilin alması Üçüncü Ahmed zamanında, 1713 Stirftri söylem iştir;
den sonradır; bu tarihte Venedik C um huri­ Tauvlre hrıın'dı tınhın AylnctikaTkh
yeti ile Pas s rafça Muahedenamesi imza edil­
miş. Cumhuriyet OsmanlI Padişahına gayet S ürûri D ivanının T a rih le r kısmında Ay-
büyük ve güze! Venedik aynaları hediye e t­ nalıkavafc Sarayının tam iri iiîerine iki U rih
mişti. Uçiincü Aluned de bu aynaları T e r­ daha vardır, biri şudıır :
sane Sarayının m uhtelif dairelerine ko y d u rt­
A y and ır h e rh irin d e miİHİjılılt lârih ı c ev h erd âr
muş. kavak kadar uzıtn endam aynaları» dil­ Sürür! iki "ü'-nV y andı ki hry tiil knsiri ntdu
lere diişüp «Aynaları kavak sarayı», giiıılük S arâyt dilfceşt T e r a n e b u ld u zibt ilin .uru
sohbet a ja n d a «Aynnlıkavak Snrayı» diye Zeht mıılhû e s e r »İni l.ırhl ıin n AbcEüIh&mld oldu
kısaltılmış ve Tersane Sarayına alem olarak
U zunca olan diğ er m anzum e dc Tersane
kalmıştı. Saray m m 1a m irin d e Sadırûzam Y usuf Paga­
Üçüncü Alımed. şehzadelerinin sünnet nın h im m et hissesi bilhassa belirtilm iştir, hıın-
düğününü, Nevşehirli İbrahim Paşa sad â re ti­ dan anlaşılıy o r ki, tam irin itm am ın d a değil de
min ilk yılında, Okmeydanında ve onbeş gün ta m ir te şeb bü sü n ün ta h a k k u k u n d a yazılmış­
oııbt's gece devanı etmek üzere pek parlak tır, nitekim ta rih m ıaraı da iki sen elik pir fark
bir surette yaptırmıştı, dügiiııün devamı m ü d ­ île hicri H 0 9 {milâdî 1785) yılını verm ekte­
detine® kendisi de haremi hüm âyûn tak ım ı ile
dir:
beraber Tersane Sarayında ikam et etm işti Ki.
sarayın önündeki deniz, geceleri pek m uh te­ A bdülham ld H an k i safây i ta b İrli
şem fişenk h ün er ve eğlencelerine sah n e ol- \ y i w i S itenden? v e rm iş k e d iırrli
Isk e n d c rio m etû n e lî şe d d i şe d id in i
m u ş tu .
{reçm lçlir ü s tu v a rii h ü n y â n ı sa tv e tİ
1771* da. K üçükkaynarca M uahedesinin N U ıhel s a riy i d e v le tin e v ird i b ü ro i U m
Ruslar tarafından kaaden karışık ve m uğlak V ûnuf lik a a v eziri p e sen d id e h a sle ti
yazılmış maddelerini açmak ve izah etm ek K lhak MrâVİ d e h re s e râ s e r v lrilb nl*âm
T ek m ili hizm et eyledi n ü r a i n him m eti
için Türk ve Rus m urahhaslarından tn iirek-
EıcümTe ftilk i X ûh pîbi yapdı p<*k m etin
kop bir konferans Aynalıkavak Sarayında Tcrsântf Dahilim le sa râ y i nıegeîTPti
toplanmış ve yeniden imzalanan m uahedena- M ir'üti y enide aktti tlira lılln 1(1 tteyritfc>
me tarih kütüğüne «Aynalıkavak Tenfeihna- K aabii m i ftdem anm aya lûbâyJ C enn eti
mesl» adı ile geçmişti. T e k ra r e s e r kavak y eli b âçında içikift
KordUkcc kaddi d ilb e re se rv in d e ntabeti
Aynalıkavak Sarayı, Üçüncü A hm ed'den Şfthi eJM n ö s a d n Bazın m ih rü m eh gibi
sonra bir müddet padişahların iltifat ve rağ ­ İ le r r û tii «eh maknT id e e y v im r if a tl
betinden mahrum kaldı ve harabiye yüz tu t­ Der^Ahl fişiflye S iirtin İdcib şjtâb
tu; nihayet Hicri 1021 de Birinci Abdülhaıni- Ar* ft lıuıurn kıt'nm fevt iteno fırscti
{tin sadrazamı Koca Yusuf Paşanın nazarı dik­ Jlakkaa ki buldu sâyi camilinle âuffl
SûhİJsnrûyi EUihal Tersane &a(vctl
katini çekerek hu Veririn himmeti ile tam ir Tcvcihi rûyî p ik He târihi» kıl naıcar
edildi, şöylo k i : «Aytttellkavak ne Kü*el buldu mtreti»
Bu güzel sarayın içilen tam ir edilmediği S w c 11SO
lakdirde yıkılıp kaybolacağını gören Yusuf Y«nl sarayın sahne olduğu flk LariM
Paşa, birkaç defa Aynalıkavak'a gidip bütün vak'a, 1787 Rus harbine tekaddüm eden Süıı-
dairelerini gezmiş, Pâdişâha yazdıjjı bu- te l­ terde. Koca Y usuf Paşanın İngiliz elçisi ite
histe hu sarayın tamiri ve müceddeden tefrişi giali m ülakatıdır, Sadırftaam Aynal&avak mü-
ile ihya» fikrini kabul elik m iş ve hem en işe lâkatmda: *Elçi bey, seninle sineni adideden-
girişmişti. Aynalıkavak Sarayının Koca Y usuf beri
- 1615 — AYSi/UJ Kİ-T

■ 3.: =s ilu n n u y a rit ve ha- nılmak üzere Eyyub Sultan: naklolundu* ile*
fj<p -n ■ : s ra : ;-i ıî-r î M esabesinde birt* niliyor.
^sht~' edfUm* diye a fi» V jla ım t elçi ite Bıiyiik Tersane Sarayı yıkılırken. Üçün­
HuçaıuA T ııık-,--. t- durum unu ıntıtalfta cü Selim yerine Hicri 1208 ıM n a lı de Has-
•lükten »Ö(ir3 Tiır*'5<ni:ı Rusya ile b ir harbi bahçe kbjkünü inşa ettirdi, bu koşk. harabtni
s ö v ıld ıi: ta k d - r i ' İT işücr?nin dostluğuna enak ambarı olarak kullanılan kaan ^ 1::'.
İıimad ed elıi;e« g l n e tin s in * v arılın ıjtı Rus­ yunun yerine yapunlmıştı.
y a » harp iU ıu. A vustıııyanın TürUyeye>« Ü çüncü Selim zamanında Utanbcıla gel­
Xjrşı harbe Ş iirin i. R usların karşısında uğ­ miş olan ressam ve mimar Vt'lİJTitf, meşhur
ranılın vrit -:4lı ve kanlı m ağlûbiyette, B irin­ resim albüm tlnün tznhnamesindc Aynalika-
ci Abdülhanrirm bu felâk etler karşısında d uy ­ vaktan bahsederken, bu sarayı. F âtih M etane­
duğu te r - u r le m cnzulen ölüm ü, bu m adde­ tlin ahfadından birine, dünyanın en güzel sa­
nin çerçevesi içinde m ütalâa edilecek mevzu­ hiline milik olmak gururunun yaptırttığını
lar de#i!dir. H arbin devam ıncı, A ju a iık a v jt söylüyor; saray yıkıldıkta» sonra, Haliç sahil*
Sarayı yine bekçiler etine terkedilm işti, bir leri. onun İstanbul zeraleti eseri o güzel adı­
ara da miri am b ar o larak kullanılm ıştı. nı uzun zam an unutm adı. N asıl unutulabilir­
di kİ, A ynalıkavak. aynı zam anda, iiaerme
Birinci A bdülbam id’in yerine OsmanlI şark ılar tanzim edilip bestelenm iş bir mesire
(ahuna otu ran (jçiincU Selim in ilk saltan at İdi; L âtif Ağanın hicazkârdan bestelediği a l ­
yıllarında A ynalıkavak Sarayı, K aptanı der* gıdaki şarkı. Hâşim Beyin kendi adına nis-
ya Küçük H üseyin Paşa etiyle b ir ta m ir da* betle anılan m eşh ur eserind en nakledilm iş,
ba gördii, bu ta m ird e P iy ale B üyük B asan ü r:
Paşanın sarayı d a a lın a ra k A ynalıkavak Sa­
rayının harem dairesine eklendi. T am ire baş­ İster İsen bubise ey ıMJşIMr
M ba
lanacağı zam an, saray ın itin d e bulun an m iri
S*« de rerur qrln(8 ■*** w var
buğday ekm ekçilere tevzi edilm iş, a rp a da Ajv 0 İ ı b n |ı KİNİ bu ptur
arpa em inine teslim e d ile re k saray b ir iki gün
K ir m ü rtrra h IM d eğ ild ir Ihlam ur
İçinde boşaltılm ıştı. F a k a t Ü çüncü Selim bu
Şim di B o la d ç ln e gitmtk d e tor
sarayda ancak b ir b a h ar geçirdi, b ir m addesi Cam basa gitsek oJvrsun b lh a ru r
ile K ırım 'ın Rusyaya ilh ak ın ın T ürkiye t a n ­ AyaalıÇ*v»|a gitsek bu pazar
lından tasdikini ihtiv a e d en Ziştovi M uahe-
P e k kalabalık i u i h t h ı « h e lf
denamesini bu saray d a im zalayan Ü çüncü | « h W p azraedap ( K q u t dile
Selim, d e rin b ir te e ssü r içind e B eşiktaş Sahil* B ir Eki candan fü ze ! a h bab l ir
sarayına g itti. A ynalıkavak’a b ir şeam et ço k­ A ynalıkavağs gH»ck btl pazar
lu vo evvelâ b ir daha ta m ir edilm em ek üzere
H icri 1286 da T ersanede inşa olunan 195
ketıdi haline terk ed lld i; so n ra, T ersane, K ü­ tonluk bir vapurum uza da A ynalıkavak adı
çük Hüseyin P aşan ın g ay retleriy le tev si edi­
v e rita işti.
lirken, sarayın bin a la rı d a kısım kısım y ık tı­ lîıtltık V. gthrihrarotlii
rılarak T ersane sabasına ilhak edildi (B .:
Tersane) H 1271 - 1218 ıM. 1802 -1803) ara* AYNALI K tT — O sm an Cemal Kaygı-
sında da son ille ri k aldırıldı, Câbi Said E fen­ lı’nın Ç ingeneler rom anında, gece ve gündüz
dinin el yazm ası vakayinam esinden Reşad içer, y a rı deli b ir serseri ayyaş tipidir. Mu­
Ekrem tarafın d an çıkarılm ış ve bu satırla rın harrir, Kazıklı bağıla çingeneler arasında g e­
muharririne tevdi edilm iş küçük b ir notla: çen bir âlem e soktuğu bu adanı hakkında:
'A ynalıkavak Sarayı hcdraedildl. y eri te rsa ­ O Eyyub, D efterdar, Ayvansaray sokak­
neye ilhak o lu n ü u ve am elim anda sefaine ların da İter gün çocukların peşine takılıp da:
tahsis olundu, e tra fı sed d ü ben<i edilerek
— Küiıp: A ynalı küiip’
Tersaneî A m ire em im o lan lara m ahsus b ir
yeni daire İnşa edildi, A ynalıkavak Sarayının Diye kızdırdıkları saç sakalı karışm ış o
Uçları. M ihrişah V alide Sultanın E yyub’da perişan ve hiç ayılmaz herif» diyor <B- Çin­
inşa edilecek m edrese ve tü rb esin d e kulla­ geneler).

\/group/merakediyorum
AYNALI LOKANTA SOKASI — 1816 — 1STANOTL

AYNALI LOKANTA SOKAĞI — Çata kerci Hanına kaçıma, kocasının görüşüp ba­
tanuı Miieyyetzade mahallesi sokaklarından» rışma tekliflerini kesin olarak reddetm iştir,
dır: bir çarşı boyudur. Nazif de bu red cevabını bildiren kaynata­
Necattbey Caddesinden ıKaraköy - Top­ sına: «O halde bu İşi tabanca temizler!..* de­
hane tramvay yolu), iki arabanın zor geçebi­ miştir. BU tehditten dort ay kadar sonra, çı­
leceği gonişLUcto ve kaba taş düşeli olarak rağının anlattığına göre 31 Mayıs gecesini
baslar. Ortalardan ssfca doğru ayrılan Argın cinnete yakın buhran içinde geçirmiş, atöl­
Sokağı kavşağına kadar; bulunan müesseseler yenin Üstündeki odasında geç vakte kadar ta,
şunlardır: bancasını silmiş, yağlamış, hazırlamıştır. E r­
Başlangıçta, solda: Tavukçu, depo; iki tesi sabalı saat yedide Şekerci H anına gidip
tavukçu yanyana; bitişiğinde Sarnıçlı Han, al­ Kevgeri aramış, bulamamış, kaynatası ve kay­
tında bakkaliye: yanında hurdacı, terzi leva- nanası ile kavga ederek silâhım çekmiş evve­
zunatçısı. lâ onları, sonra silâh seslerine kotan diğer oda­
Sağda: Komisyon evi, Süs Foto cvj, iki başı Kâzım Güngör'ü vurm uştur. Cinayeti mü­
ten i, Adapazar tavukçusu, yanında lâstik fab­ teakip bir taksiye binerek Gaitadaki atölyesi­
rikası, Kefalonya lokantası. ne gelmiş ve kepengi içeriden kapayıp hâdi­
Arsın Sokağı kavşağından, Yenicamı Ha­ senin inkişafını beklem iştir.
mamı Sokağı ile Kemem İÜ Caddesinin kesiş­ KaatiÜıı izini pek çabuk bulan zabıta 8.30
tiği yere, buradan itibaren artılı bir araba da Aynalı Lokanta Sokağındaki atölyeyi kor­
anine ilimi; Aynalı Lokanta Sokağının niha don altına almış, teslim olması ih tar olunan
yetine kadar olan müesseseler de şulardır: Nazif:
Solda: Evkafa ait iskeleti ayakta duran — Ben ancak savcıya teslim olunun!..
iki katlı bir kAgiria, altında komilrcü; ileride
en nihayette hurdacı. Cevabını vermiş, savcı da geldiği halde
Sağda: Eskiden Bilyfik Millet Kam de­ kepengi yine açm am ış:
net), jlmdi Büyük Balıklı Haıu, altında ta­ — Bir parça m üsaade edin düşüneyim!..
vukçu ve sobacı; yatımda Aynalı Aşevi, Ulus
Demiş, vak’ayı duyan iki bini mütecaviz
berber »tonu; tavukçu. Ototeknik, tesviyeci,
İstanbullu bütiln civar sok ak tan doldurmuş;
çarkçı.
zabıtanın bütün tedbirlerine rağm en Galata-
İşlek bir sokaktır, daimi bir faaliyet ve
da trafik felce uğram ış ve kaatilin teslim ol­
canlılık halindedir. Sekenesi yukarıda zikre­
masına intizar, akşam üzeri ortalık kararm aya
dilen iş ve sanat erbabıdır (Temmuz 1947).
İsmail Erseyim kadar devam etm iştir. N ihayet kendisine kar­
şı silâh kullanılacağı ih ta r edilerek kepengin
AYNALI LOKANTA SOKA& FACİASI kırılmasına başlanırken atölyenin içinden bir
— 194G yılı Ocak ayının oUi:-’ birinci günü silâh sesi lşitilm lştir ve tornacı ustası Nazif
içlenmiş bir cinayetin Hdjıei safhası; m uhiti­ Kuş intihar etm iştir ve cesedi bir cenaze ara­
nin sevilmiş ve hürmet edilmiş b ir siması ulan bası İle Morga nakledilm iştir.
kaaLilin bu sokakta bulunan atölyesine kapa, Genç sanatkârın kaatil olduktan sonra bu
nırak, binlerce tstanbullunun güzü önünde feci âkibeti kendisini iyi ve temiz adam ola­
intiharı vak’asıdır. rak tanım ış m uhitinde çok derin ln r teessür
O yıllarda intihar vak'alarının neşri ya- uyandırmıştır.
sak olduğu için gazeteler Galatayı saatlerce «En Son Dakika» gazetesi bu vak'a üze­
heyecan içinde ayakta tutan Aynalı Lokanta rin e «bir yuvayı söndüren F âtih «inayetinin
Sokağı faciası kahramanının bir kaza kurşunu iç yiizü» serlevhası altında « A d -A k» imzan
ite vurularak öldüğünü yazmışlardır. Genç ile birkaç gün devam eden b ir yazı neşret-
tornacı uslan Nazif Kuş birbuçuk sene evvel miştlr
V ilih'de Şekerci Hanının odabaşısı olup ayni «Kemal Film» in çevirdiği «Kanun nâ­
banda oturan Mehmed Muzafferin güzel kızı mına..» adındaki filmin senaryosu da bu Ayna­
Kevser ila evlenmiştir. Nazif ustanın yersiz lı Lokanta faciasından mülhem olarak yazıl­
ve ölçüsüz kıskançlığına ve hırçın tazyikine m ıştır (B .: Kanun nâmına).
tahammül edemiyen genç kadın az sonra Şe­ BtW, ı Cumhuriyet OınslMt,

http://groups.goog le.ee
jOM hOO PZDlSt
— 1617 ayna Öp m e k
AYNALI * E Y .
fU.VELKB — Ga­ O sokağın az
lata köprüsü geçi­ öteninin «ski adı
lip Karakoye varı­ «Sidikli Sokak-p
lınca. Tophaneye Gelen geçenin ka­
fiden tramvay cad­
şesine bucağına
desinde. şimdiki
boyuna su dfikül
dttfiümlen otliriL
«Arlin> ve «Sa-
D a h a ilerisinde
ray> lokantasından birkaç umumi ev
sonraki H e l v a c ı de var kİ içleri 100
Sokağında idiler. paraya, ttç kuruşa,
Bugün o sokağa balta bir çift tayin
a d l a r ı verilerek ekmeğine fit yol­
«Aynalı Lokanta malarla dolu.
Sokağı* deniyor. S fn ın d Midi(a r A lın
Bundan SS, 40
yıl evvel orada AYNALI YAZI
karşılıklı iki mey­ A rab asıllı Türk
hane, daha doğru­ harfleriyle te k
su birahane vardı. harfi, veya U r k e­
limeyi, yahut bir
Bu adlan taşı­
cümle lû r te n i ol­
malarının sebebi,
m ak üzere karşı­
duvarlarda, çepe­
lıklı iki defa yaz­
çevre a y n a la ra
mak; eski y a n sa­
bulunuşu.
n atı ıstıla lu a * mü-
Galata meyha­ sennâ yazuırn halk
nelerinin hepsinin ağzındaki adı. ts-
(iîttail, t e m i z i tanbulda m iisenni.
o ikisi îdi. Tertem iz Aynalı Van Aynalı yazının bi­
m e r m e r l i , pı­ r e r san’a t bediaıı
rıl pırıl d ltit masalar; g ü v e y kadife döşeli olan en güze] örnekleri, F âtih Sultan Mehmed
kaaapeler; garsonların sırtlarınd a beyaz pi­ devri eserlerinden Bâbı Hümâyûnun kitâbesi
keden ceketler, ellerindi; k a r gibi peçeteler. ile zamanımızın seçkin sanatkârı H attat H i-
Uygumuz [atım ının uğrağı değil; haraza ma­ m idin Şişli Camiinin topusu üzerine yazdığı
raza az. Zira m üşterinin para tu ta n la n , rabı­ yazıdır.
talıları gelip gitm ede. Çünkü civarın kıyak B ibi.: M. Zeki Pakalm , T arik deyim leri ve
meyhanesinde rakının karafakisi, biranın bar­ Terim leri, 1.
dağı kuruşa iken orada rakı ikiliğe bira 60 AYNA ÖPMEK — latanbulun eski kül­
paraya. hanı, pırpırı, k o p u i argosunda «parasızlık
Verdiği halis kayık dttzll, yahut mihyoti yüzünden fiyakası bozulup h a d i ve rezil olma»
mezeleri de seçme, sıcaklı soğuklu, artık lar­ yerinde kullaılırdı; şüyle t i berberlerde tı­
dan kavançe değil. raş bilince çırak, hamamlarda da giyindik­
Havalanmış, Beyoğluna ayak dadandır­ ten sonra natır m üşteriye bir el aynası tu­
mış daire mümeyyizleri, kâtipleri, yukanyl tardı; müşteri de tıraştan veya hamam çıkışı
boylamadan önce oraya seğirtirler, biraz kain tutulan aynada yüzünü şöyle lnr temaşadan
Parlatıp efendi efendi kapıdan çıkarlar, yolda sonra çırak oğlanın veya natırın bahşişini tu ­
eş ihvana rastladılar m ı: tulan ayna içine bırakırdı. Yeniçeriliğin it­
— Aynalı'da beş altı tek çaktık. Arkası lik, kopukluk, haytalık yolunda en argın dev­
bilmem nerede sökün edecek?..! yapıştırır- ri olan Üçüncü Sultan Selim ve Dördüncü
lirdi. Sultan Mustafa samanları ile İkinci Sultan

rjv'group/merakediyorum
AYT.'A.-.U — 1618 — ISTA'.TSİ

M ahnıud'un ilk saltan at yıllarında Istanbul- — Cemal mi?. B ırak aynasızı..


da «CezSyer Kesimi i denilen b ir b a ld ın çıp­ Faraza hak edilen b ir ham m allık ucreti-
lak kopuk kıyafeti moda olm uştu: giil gün­ ul kırpan, yahud bir hak ödem ede sonra gel
cesi gibi beyz&deler, paşazadeler bile Cezâyer diyen şahsa h ita b d a :
Kesimi esvaplar y aptırıp sokaklarda baldırı — Abİ . aynasızlık yapm a şimdi...
çıplak, yalınayak dolaşm ışlardı (B.: C ezâyer
Kesimi); baldırı çıplak, kopuk gürûiıu da AYNİ — O n beşinci a sır şâirlerinden,
ayakları yalın olduğu halde aç d u rarak , veya bal tcrcüm csı teshil edilem edi; «Câroiül Ne-
gasp ile, hırsızlıkla, ve güzelceleri d e h attâ zâir» d e İstanb ul sânında yazdığı b ir murab-
iffetini satarak bellerine, baslarına ü çer be­ bâ vardır; bu m:ınxıııoçyi A saf H alet Çelebi
ş e r endaz uzunluğunda tra n ve Mind şalları m erhum un “Divan şiirin de İstanbul* adın­
sararlardı. B erbere gittiklerinde veya ham a­ daki eserinden naklediyo ru z:
m a-girdiklerind e şallarına aldanıp da ayna Ş e h ri âzam kim b in iş i g erçi m»*tt U fndadur
tu ta n çırak oğlanlarla n a lu rla ra h ah jiş v er­ T a an ım fistttnded ür c en n H yahud a ltindadur
mek şdyle dursun, yine itlikden kinaye «param B û h a b e r k im s ö y lra iir hem « â h ir ü b&tındadnr
yok» yerine tu tu la n aynayı Öperler, ve ekseri­ R evnakı b u k â in a tın «eh ri K osta tUlMİedar
ya tıraş parasını, ham am parasım bile verm e­ C e r sala S u lta n M nbam m trf Z ü lfiltaan H ar deri
den çıkıp giderlerdi. H em bu zillet karçısın- M isti H a y b c rd ü r kiisârf i d t b u yedi k isvert
da bem de edebsizliklerinden çekinilerek » İ r m ele k le r n u tk a geldikçe fe le k le r dilberi
R evnakı b ü k â in a tın ş e h ri Konta n lfndedur
berberle hnmamer p a ra için yakalarına y a p a ­
mazlardı. M id i d ü n y id a r a n ın i(indr-ki cam ileri
Bıı küthânller kendi araların d a çekişirler- Z eyn o tu r b em cuuTfl g ü * h u f lâ r ile m akulleri
K û şe b e r İlk te o lm u ştu r c ih an ham illeri
t e n birbirlerine h a k aret k astı ile, yah o t çeret
R evnak ı b u k â in a tın .şehri K ostauliodednr
ve haysiyet iddiası ile; «U lan sen ham am da
ayua öpersin!,,*, yahut «ben ham am da ayna İk i « k m g ö rm e li fik r id e n e n c a n Ue
V ar H alata şe h rin e d e ry a y ı gev sey ran ite
öpenlerden değilim!..» derlerdi. Bârte v lr d e ö m rü nûg i l b& lei bubim Ue
AYNASIZ — Külhanı ve hâne berduş R evnakı bit b â in â tın şe h ri K ostaatİoded ur
pırpırılar argosunda poLLa; külhânî ağım dan ŞOle a d a k t ı rem in ü stü n e m âhl tn c ttm fn
alınma olarak teıkireslz ay aksatıcıları ara­ .Vergisi r â n i b ite r, bük fo re h * r fcdşe «tm en
sımda belediye polisi: m is a lle r: P i r zebâm c in İte sorsan bu * l i f l i n ç i nıea
R evnak ı M k â in â tın ş e b ri K o staatİnd edur
— İzm irli geliyor, çeneni tut.,
Fftth M tib S u lta n M ubarom ed an da e â eyledi
•— Bilirim, aynasızların adam ıdır.. K i n A liler yapub firdevsİ â lâ eyledi
1e D etm em iş e y A y al p ü r gilm ânii h a f r t eyledi
*— A ynasızların eline düşm edim hiç.. R evnakı b â k â in â u a ş e b ri K o staatfad ed ar
— D üşersin oğlum» bi2yolcu, o n la r hancı.
AYNİ (BALATM) — O naltıncı asırda
*
G alatanm en nam lı uygunsuz kadınlarından;
Mahmudpaşa Çarşısında halkdan b ir fah­ m ahallesinin şikâyeti üzerine tevkif edilip ya­
ri m uhbir işportacılara seslenin pılan tahkikat ve yüzleştirm ede yaramadığı
— Aynasız!.. sabit olarak H. 973 (M. 1565) tarih li b ir fer­
AYNASIZ, AYNASIZLIK — İstanbul m anla ve yine G alatanm diğer nam lı birkaç
argosunda aksi, kötü, cem sıkıcı durum , y e r ve fâhişesiyle b eraber Islanbulcüın sürüldü. (B :
adam ; misaller: F ati. A rab; K am er, A thases; N arin, Nefise).
Otobiisde uzunca tü r y oku lu kda o tu r­ BIW.: AJımed R efik, Onuncu hicrt asırda istenbcl
duğu yerde m ütem adiyen zıplayan: AYNİ (llasan Tahsin) — Seçkin ilim
— Amma aynasz yerm iş be.. adam ı, iktisadcı; Mehmed A li Ayni’nln küçük
tş bayatında durgunluk yabud serseri kardeşi ffi.: Ayni, M ehmed Ali); 1877 da Ser-
giir Ahunun sıkı baskı ve tâkih altında bu­ fiçede doğdu, tahsilini Istan bulda Vefa İda­
lunduğu sıralar için: disi Ue Mülkiye M ektebinde yaptı, Mülkiye-
— İşler aynasız!.. den 1896 da henüz on dokuz yaşında iken bi­
Şahıs h ak k ın d a: rincilikle çıktı ve m aarife iotisab etti; Kabf-

http://groups.goog le.c<
İN' IKUOPBÜtSl
— 1619 A Y \ ( (MffcmK)

ta; Sultanisinde,
flceıic Tajflık mahallelindeki Sıbyan mekU’-
Ticaret Mektebi
blne verildi Kakal Vunan çetelerinin Ser-
Alisinde Müdürlük
rice balkını rahatsı* etmelerinden muUM .ir
yaptı. Divanı Mu-
ulıın Necip Efendi aileni Scrlicedeıı SeSânifte
iıâsetö: Atalığında,
taşındı. Mehmed Ali de Selanik!. n la-jıaıi
Maliye Miisteıarlı- M m genç münevverler dönmelerin açmsş ol­
jmda. I.^LâhsıU Mj.
dukları yeni usul iizere tedrisat yapan bir
üye Komisyonu mektebe kaydoldu. Ancak yedi ay kalabildiği
Szaligında tekrar bu mektepten Mehmed Ali. babasını Yemen
Lise’ Müdürlükle­ vilJyeUndf SaıVa şehrine, harekeli üzerine
rinde, M ü l k i y e ayrıldı,. Necip Efendi ailesi Istenbula ve o t ­
Mektebi Müdür. lunu Çiçek pazarındaki Rüştiye mektebine
luğLLnde bulundu. yerleştirdikleri sonra, San’ada muhasebe mü­
Hukuk Fakültesi­ meyyizi olan kardeşi Şerif Efendinin yanına
ne iklisad ve m âli­ H a şa n T ih ıJ ıi A v n l gitti.. Sonra ailesini d e küçük Mehmed Ali ile
ye muallimi oldu. (R etim ; Nezih) beraber San’aya getirtti. Mehmed Ali San'ada
1937 de muallimlik askeri rüştiyesine yazıldı. Iiususl alarak da
hayalının kırkıncı yılı m ünasebetiyle Mülkiye ona fransızca ders verdirildi.
Mektebinde jübile yapıldı. O kuttuğu dersler
Bıı askeri rüştiyede Mehmed Ali dikkati
için yazdığı «tim i Servet Dersleri», *llm i M i
çekti. Vali ve kum andan Ferik İsmail Hakkı
U« ve tMebâdii İk tisa d ı adındaki eserleri çok
Pasa m ektebin mükâfat tevzii merasiminde
değerli kitahlardır; iki kalem arkadaşı Ue be- Mehmed Alinin fransızca okuduğu bir nutuk
ra&er geçen narın dünya ölçüsünde büyük ikti- üzerine ona kitaplar hediye etmişti.. Mcbmed
ssdcısı Charles C ide'den lercem e etliği 4 cfld- A li'de fransıara jevki i;te bu yaşlarda aşılan­
lik itim i lllsad» de milli kütüphanemi»* bü­ mış bulunuyordu.. Babası San’adan Istanbula
yük kam a; olm uştur. Türkiye Mâliyesi hak­
gelince D da Sofukçeşme A skerî Rüştiyesine
kında da bir broşür JılJinde neşredilmiş gtlîel nakletti, sonra da Giilhane Rüştiyesine devam
bir etlltlil vardır. Bu mes&isine gezete ve mec­ ederek mezun oldu. 1883 de Abdurrahm an
mualara yazdığı ilm i m akaalulcri de eklenirta Şeref Beyin m üdürü bulunduğu Mülkiye
Kasan Tahsin A ynı'nin T ürk irf&nına olan Mektebine girdi..
aiiıneu iç |n hiç tereddild etm eden çok büyük
olmuştur dernek lâzımdır. Bu devir, Abdiilhamid istibdadının en
Bibi.: t .A. Gbvya, Ttlrk meşhurlan. yldrteUl, Mülkiye Mektebinin de en parlak
devirlerinden biridir. Kecafeade £kram, Mu­
AVNİ i MtlIMKD ALİ) — Âlim, şair, fi- rat Bey, Ali Şehzade Elendi, Portakal MikScl
îmor; muhtelif idare am irliklerinde, valilik­ Paşa, Şakuli Ohanes Efendi gibi zamanın seç­
lerde bulunmuş, İstanbul D arülfünununda kin ve tanınmış simaları mülkiyetle ders ve­
müderrislik etmiş, bütün öm rünü ilme ve fel­ riyorlar ve genç­
sefeye vo çeşitli fikir meselelerine harcamış, lerin ruh ve ufuk­
yerli ve yabancı ilim ve fikir m uhitlerinde, larını genişletmeğe
kongrelerimle Türk ve Müslüman tefekkürü­ çalışıyorlardı. Melı-
nü münakaşa vc müdafaa etmiş bulunan Meh- med Ali burada
*w l Ali Aynî san elli yılın yetiştirdiği seçkin Süleyman Nazir.
zekâlardan birdir. 12115 Zilkadesinin 25 inci Ali Kemal vc Beşit
Perşembe giinü - 25 Şubat 186S • Ser f İçel'de Bey (H. Nâzım) gi­
Ayııl oğullarından Necip Efendinin sulbün­ bi sonradan mem­
den dünyaya gelmiştir. Çocuğa ünce büyük leketin meşhur o la­
tabası AH Rtea Efendinin adı kondu. Necip cak K e n tle riy le ta ­
Kemli eski bir Sipahi ailesine mensuptu. Ti- nıştı.. Yeni fikir
ısrelle İştigal ederdi, Mehmed Ali bu Türk ve ic rle k a rş ıla ş tı, U-
Müslüman evimle sağlam bir iman, ve Kur’an /tib d fid a karşı M eturiBd .U t rty ftl
terbiyesiyle büyüdü. Yetil yıkına gelince Sor- ayaklanmanın, H u r- { R e sim : N e ıib )

jm/group/merakediyorum
AYNI (Mehmed Mü — 1620 — istAm a
riyeün, Jîerİ fikirlerin canlılığı bu muhitte lâyette iken emekliye ayrıldı ve bundan son­
Mehmed Ali de nasibini alıyordu, Vaz* yaza­ raki biltltn ömrünü de itme ve felseefye ver­
rak geçinmek ve ömrünü iime hasretmek ar­ di..
zusu da içte bu muhitte inkişaf etmişti.. Haki- Şüylece 45 yaşma kadar muallimlik, mü.
katen Mehmed Ali, Mülkiycden mezun oldu­ dürlük. mektupçuluk ve valilik suretiyle Ot-
ğu sen», mektebin son smıfuıda okutulan is­ manii im paratorluğunun birçok yerlarinde
tatistik derslerinin fransızca aslını buldu ve Aumelide, Anadoluda, İrakta, Suriyedt v%
bunu türkçeye çevirerek memlekette ilk defa Arabistanda bir hayü gezdikten, görgü, bilgi
istatistiğe ait bir eser neşretmiş oldu. Fakat ve tecrübesini arttırdıktan sonra idare İşlerin­
bu kitabın neşri ona zamanına ali bir ders de çalışmasına son veren üstad, ömrünün ba­
daha vermiş oldu. Fikir, duygu, serbest ko* kiyesini tam hazırlıklı bir halde, arapçı,
nuşuş ve kitap bastım a hususundaki devrinin acemce ve franstzcaya geniş vukufiyetl Ue, il­
pek şiddetli otan tazyiki ite karşılaştı.. Bir
mi tetkik ve tetebbüe ve bunların neticeleri­
yandan da, devrin açık fikirli ve ileri nâzır*
ni neşir ve tamime, sahası ve ihtisası içinde
lanndaa olup o zaman Maarif Nezaretinin ba* ki neşriyatı tenkide hasretm iştir. 1915 de İs­
şında bulunan Müıuf Paşanın teveccühünü
tanbul Darülfünununa m üderris olarık giren
kazandı. Paşa Mehmed Aliyi Edirne idadisi ve hayatının otuz yılını alan bu safhada Meh*
Tarih, Türkçe ve İlmi Serveti Mile! muallim­
med Ali Aynl’nin çalışmaları bilhassa t*ıa»
liğine tayin etti, sonra Dedeagaç İdadisine
felsefesini ve İslim mutasavvıh ve ahlâkçıları­
müdür olarak kaldırıldı, Edirnede ve Dede*
nı incelemeğe yönelmiştir-, FarabJye dair bir
ağaçta resmî işinin yanında tercümelerle de
telif, Baron C erra de Vatuc’dan çevirdiği t mam
meşgul oldu, Edim ede Sanat Tarihi, Dede-
Gazlî, Türk Mantıkçıları, Şeyhi Ekber, Kaa
ağaçta Hukuka Düveli Bahriye diye kitapları Bayramı Veli Siyasetname Tercümesi, Tasar*
türkçeye çevirerek bem kitap yazma ve bas* vuf Tarihi, T ürk Ahlâkçıları, Muhiddini An*
tırma arzusunu yerine getirdi, hem de ileriki
bt Felsefesi, BursalI İsmail Hakkı, Celâl Dev-
felsefe kültürüne malzeme olmak üzere geniş
vant Abdülkadir Geylânl gibi mühim eserleri
bir kültür edinmeyi sağladı.. Buradan üç yıl
işte hayatının bu safhasını dolduran eserler­
sonra Halep İdadi müdürlüğüne nakledildi.
dendir. Bu Şark irfanına a it bulunan eserler
Halepte do boş durmadı, «Malûmatı Fenniye»
yanında E, Rabeaudan tercüm e ettiği Ruhiyat
diye bir kitap bastırdı, o zamanın mektepleri*
Dersleri Ch. Bartlell'den çevirdi# Felsefe
nin fen dersleri ihtiyacım karşılamak istiyor*
Tarihi, Ahlâk Dersleri, Demokrasi Nedir,
du.. 1309 da Diyarbakır Maarif Müdürlüğüne
İtim ve Felsefe, Hükmü Cumhur nev’inden
terfi ettirildi.
kitapları ile de garpta o devrin yüze gelinil
1895 de Maarif Nezaretinde ihdas edilen allAmelerini dilimize aktarmağa çalışmıştır.
İstatistik kalemi kâtipliğine getirildi. 1897 de
Milliyetçiliğe ait tetkiklerini de hlr ki­
Maarif Nezaretindeki bu vazifesinden ayrılıp
tapta toplamış bulunan Üstadın ilmi hüviye­
Kosova Vilâyeti mektupçuluğun* nakletmek
tine gelince: Mehmed Ali Ayni her şeyden
suretiyle mülkiye işlerine başlamış oldu., ts*
önce îsiâmcı bir mütefekkirdir. Vahdeti vü-
tatlstik kalemi baş kâtibi iken Em este Lavta*
se’den küçük Tarihi Uımımi'yi tercüme etti, da İnanmış bir tasarrufçudur. O, ilmin en aon
keşiflerinden, enerjiden, elektrondan bahse­
Kosovaden Kastamonu mektupçuluğuna ge»
linet Küçük Tarih, Fakir, Ziraat Derleri, Ta­ derken bile yazılarına vahdeti vücuda dasr
olan kanaatini serpiştirir. Bu inanışla o aynı
rihi fideUİ Alem adlı kitaplarını da Kastamo­
nu Vilâyet Matbaasında bastırmağa muvaffak zamanda milliyetçi ve garpçıdır. Çünkü o mil­
olda. liyette dahi külü bir ruhun tecellisini görür
ve böylece tslâmcılık, garpçıhk ve milliyet­
1903 de Talî mutasarrıfı fo n* tayin olun­ çilik tezadına düşmekten nefsini korur. Hentfs
du. Sonra Atsare mutasarrıflığına kaldırıldı. otuz beş kırk yaşlarında iken dostu ve mek*
Balıkasire ve Lftdktyeye mutasarrıf yollandı- tep arkadaşı Süleyman Nasifin kendisini bu
Elâziz Valisi oldu. 10U de de Yanyaya Vali ruhçuhıktan ve tasavvufça düşüncelerden ve
tayin olunup bir yıl sonra Trabzon Valiliğine neşriyattan kurtarmak için verdiği öğütler*
nasbedUmiş bulunan Mehmed Ali Ayal bu vi­ hiç itibar etmemiş kültürünün ve mfrer'*1"1"

http://groups.goog le.co
:-:aİ--T4 j
\ y ?; ı İ T O r ft îl

:£»punA* \v3 irrk h a y a tı ^ ü İK> <bti!ün ile 11...... • iv» fivi... r-Tı-jî ol4h-
vc h W s''-î în ilâh! b ir t. fta-lrlik».-"! m ^ ' i i v r d. fn. ■Ijldi. Ru l«u-
aA tin fe a :ia c c t» bulufw|ıj*îUna d a ir im anını yül* ilimin ülUtıtu, Isi^oImiI m-', *:-iuıTi:iuı fikir
otuhafaia e tm iş tir . K ü tü n frii*rK', i ifa t* | im a ­ âl. mlndü derin U -.Kr'.r karnUııdı O ."im­
nın b ir açsklanrafc-îndan hvı-.ka b i r !.ı»y degıl le rin n ü ü l-İL T ln rtt M ehmed -. i a >jiÎ •* Sr! tn
d f- Bu k a n a a tle rin i 1928 d a Kı-m brtç tfn i- da kıymetli m * l!a 'V ı t ardır
t o p la n a n A ltın cı F else fe K o n g re *. S*‘ I »Vtf
«jr|- tf<t 1030 d a H a n v a r d üniversitene Is-
UûtlUİ D a rü lfü n u n u n d a n ı n u r a h h a ı o lara k sn- AYMÎALtBAJlA I)KR<jÂIII — Kto-
^Jip jrpllaıulsğı z J m a n B u r s a h tsm aij Hakkı- p a şad a fte d re d d in Mahalli- .jmI:* iı.Jin., t >n
va ve CclâİL'JdİJi Rumi'ye- d a ir h azırla d ığ ı so k a k ta h a re m i, sctSAn*!*;*: vl- < m ih âru M olan
iftb] ,--rîc g a rb â le m in e d e izh a r e tm iş ve üç k a tlı a h ş s b b ir İtinâdır.
e serlerinden M u h ld d ln A r a b ln in felse fe si, a r- Kurucusu Fiıih SvılUıı MehmM devrin­
kidâ«* Reşid B ey UE. N âzım ) m a rife tiy le frarı de yaşamış olan Ayni Alt Babadır. Krmdbi v*
sızeayâ te rc ü m e e d ilip P a r ia le b a s ıld ık ta n R lfil erkim üzerine kurulmuş bir (U r^ r idi
sonra da ü s ta d ın h izm e tle ri g a rb ın ş a rk iy a tla İlk yapısından ener kalmamıştır; 1902 de ta ­
me$guî m ü te fe k k irle rin c e k a b u l v e h u ş a h a ­ bası tarafından Ahmed EI-Rifiiye vc- Eyyub
d e ti geni^ bilgisi tasd ik e d il m içtir.. Rl-Knsârlyo ve anası tarafından AbdûJks 'îjr
Geylânlye monaub olan Bağdadi* ş^yh ttv
29 Kasım 1945 de yetmiş attı yaşında ol­ hammed Ensâri tarafından kendi parası ile
duğu halde hayata gözlerini kapayan ûslad yeniden yaptırılmış, dergâh yapıları iken bu
Mehmed Mi Ayni. Şark felsefesini ve medre- Şeyh Efendi ile çoluk çocuk ve kadınlar bü­
9a bilgisini garbm müsbet ilimleri ışığı altın* tün ailesi efradı sırtları ile •**, luğla ve harç
da incclemcğe ve yaymağa çalışmış ve bunda taşımışlardı; kendisinden sonra meşihat kü­
muvaffak Otmuş, neşrettiği kırka yakın eseri çük oğlu kıdemli binbaşı Muhiddin Bns&ri;.«
ile memleketin ilim muhitinde bihakkın bit- kaldı. Bu Muhiddin hâli hayatta ve bu
yük yer almış bir Türk âlimi ve ahlâkçısıdır.. dergâhda İkamet etmekte idi; gençliğinde her
Kısa boylu, hareketlerinde aceleci, yol­ sene kadir gecesinde Ok Meydanındaki târihi
da gayet hüdı yürür, gayel te m » ve cidden namazgâhın açık mihrabında muazzam bir
kiMrâne giyinirdi; İmparatorluk ananesine mümin kitlesine nazaran kaldırırdı. Meakür
uyarak mutasarrıflığında sakal bırakmış ve mihrpb Fâtih Sultan Mehmeddin fethi mü­
Ur daha kesmemişti, bu küçük sivrice sakal himlen evvel ilk cuma namazını kıldığı yer­
ve bıyığının üstünde büyükçe bir et beni mu* dir; orada Kadir Gecesi namazı an anesi za­
nis simasının hususiyetlerinden idi. Hüsnü manımızda maalesef terkedilmiş bulunmak­
cemâl âşıkı, yiyeceğinde nefasetperest, dostla­ tadır.
nsa vefakâr, spglam tur hafıza sahibiydi, ts- Bu dergâhda âyin an’anelerinden idi:
tanbulda Kızıltoprakta yerleşmiş, bu köyün, Zikir esnâsında cezbeye gelen dervişler
demiryolu boyunda en güzel köşklerinden bi­ şeyhlerinin em ri ile sekiz on adım geriden bir
rine sahiptir. Türk irfanının güzide simalann- duvara doğru koşarlar ve bu duvara sûreü
daıı Leyla Hanımefendiye damat olmuştu, mahsusada yerleştirilmiş meşe direklerine
tylvnun Ingiltercde tahsilini bitirdikten sonra başlarını bütün hızları Ue vururlardı: bir kı
memuriyetle gittiği Ankarada âni Slümü. ha- sim dervişler de mangaldan ateş alıp yer­
yttuun ton yıllarında ağır ln r darbe olmuş, ler. kızıl olmuş kızgın demirleri yalarlardı,
fakat evlât acısının tesellisini sağlam imanın­ bir kısmı da karınlarına, kafalarına, vücut*
da bulmuştu; kendisi de, yaşının hayli İlerle­ (arının muhtelif yerlerine katın şişler, çiviler
miş olmasına rağmen, umulmadık bir saman' sokar, şaplarlardı. Bilhassa Şeyh Muhammed
^ <b hayata gözlerini yumdu. Koltuğunun altın- Bağdadi bu yolda pek meşhur İdi. bir han­
. da bir köpek tnepoesi çıkmıştı, bir gün. ara çeri, kılıcı gögsünÜn pınarına suplardı.
I treninde, çok sevdiği tür jgeıtce ıstırabından Tekkesindeki dervişin* akrepler ve yı­
( bahsederek; «Beydebânın hîkmetlerlndendir. lanlarla oyuncak gibi oynar, ba zehirli mah­
^rcun, ateşin, düşmanının, hastalığın küçüğü lûklar o cezbe sâhiplerine bir şey yapamazdı.
j yoktur, ameliyat olacağım! > demişti; işte bu Zamanımızda -oğlu Muhillin Ensâri de ayn,

İn/group/merakediyorum
a y n Ia U b a b a SOKACl — 1822 — İstan bul

çeylerl yapma kudreti mâneviyyesinc silılp- Tasmaları sırmalı hamam nalınları:


tir, bu bakımdan memleketlmbıdtt M r benzeri Koyundu n i ı I h ol prri prykrr
yoktur. Tekkelerin kapanmasından 8«ce dor- AyafcJ» ■a lin i v n n M d dm la«malıdır
gâbı İyin gibilerinde bilhassa ecnebilerle do­
— Çengelköy meyhâjıeleri yangını:
lu r* : İlâhi bir aşkm verdiği kudretle yapılan
bu harlkûlâdellldcrl yakından tetkik «den bir Kariyytl Çvngtlrie yandı Ah kim DtryMııefer
Alman papazı ile bir profesiirlin Islâmiyetı Nâr* «Udp kendin ul aûrte «lan BMtrifrttJer
irs bul ettikleri söylenir. Tarikallerln lâgvl ve Helva s o hbetleri:
tekkeleri]] kapatılmasından sonra. Ayni Ali Rezml fapM<İR v u lftc dair
Baba dergahı tempo ile sahihleri bulunduk­ İtİr fplerr çlğtıftdl o haç tiiR ır
ları Şeyh Muhammed Bağdadinin vârislerine
İkametgah olmuştur. — Lâleli» H o rh o r:
Hakkı flüklürk Hasreti Arın pUrtAb ile rinan giryan
Ultrayub Lâleliye llorhor* tta|ru ««yarız
AYNİAl.tHAlU SOKALI — Kasımps-
şada Bcdreddin Mahallesi sokaklarmıiandu1; — Fesin mîllî serpuş olarak kabulü vc
An bar arkası Sokağı »e Tepebaşı arkası yolu • ördurfa Enderiıntlan çırak edilmiş genç feıil
İle tenkil etliği bir llç yol agîi Ue Ya^nıaksıyı- seAbitler;
ran Caddesi arasında uzanır. (B.: Bedretldirı Un bejinde böyle bir yüzbaşı x « lM t tuğlaya
Mahallesi) Uç' yol aizm ian girildiğine göre G iy» de her harta hfn ncvcivan dtinyadc f a
sag kolda Tayyarectokl ve Uıbul sokakları il> KMe »imi» tAslyanr belde tlgl «ertÜBan
birer kavjagı vardır, Lobut Sokafiı kavuşa- Arkada jilıtpcmbe harvonı bapta aide f n
ğında sert bir dirsekle sola kıvrılır ve sağa ft»k kabak yalın ayak sürdü beni bilıll o |b h
('Urefci vardır Ayniyi jt'lÂde feı ednâdc fes
doğru bir kavis çizerek Yaşmaksıyırsn Cad­
desine yarır; paket taşı düşeli, iki kenarında­ — Helva sohbetleri:
ki yaya kaldırımları kaba taktır. Şebinkarahi­ F iş eytrdl ballandırarak KabbeU duban*
sar! Otobüsleri bu sokak üzerindeki bir arsa llehra «eeetf iUttlmls sobbetl maktfta
dan kalkar. Ayntaübaba Dergâhı bu sokak — K ibar gençlerin lala refakatiyle gw-
(ilerindedir ki sokağa adını veren de o b in i­ mesi:
dir. B ir tornacı ve bir lol çekme atölyesi, bir llnbahtcd» al lâle hân g«ri)b HÜiD
elektrikçi, bir motnr tamircisi vardır; kayde lalanı ile Ukllye da’vali nufafiM
değer başka hususiyeti yoktur 11950).
Hakkı G S ktirk — A teş gecesi:
Al*ö gecesi mrellai nûr eyledi Vanko
AYNİ IIİVANI — Onsekizinci asır aon- Saki karft-b* badeyi bu sevkile yan ko
larlyle ondnkuzımcu asır başlarında yaşamış
Ayıntablı Unsan Ayni Efendinin divanı; ki
— Çengiler:
bu şair, zamanında seçkin b ir Ihan Mimi ala­ Diklik M lı M k Ih c , kemer ince bel iaM
Çalvan »Uriioüfiec o fin g ir beNtee
rak tamumu;, kendisine «mümeyyizi şûrâ» un­ KakflJlftn dalıl Ztiltre ıfcfl bfllel meblc
vanı verilmişti. Aşağıdaki notlar İçin, bu di­ Perte* ı c n a e t m «Uk ft*gj |üw lim «
vanın (H. 1258) 1842 de İatanbulda Serasker-
Ik matbaasında basılmış olan nüshası gözden — Körfezde m ehtap âlemi:
geçirUmişUr. Bir kaval RflmbUlfde çıkd» »eMAbc ba
nilftfi Ayni kör jflfet nkri bfltmla KErfroe
Divanda İstanbul hayat vo tarihi İle ilgili
parçalar şu n lard ır: — A rif Beyin kasrj,
— Üçüncü Selime'mersiye ve şehadetlne — Kuruçeşme ateş gecesi:
tarih. Kuracttme «eki Jtepfe bular AMItr tfb
— Kibar konaklarında anberli kahve:
■— Camcı güzeli:
(•el akldr İle «eker yt lutbv« İle anbvr lf ^amcı tfflıelJn ftyûwt rüyln* bafcdıa
— İstanbul civanlarından Sucuzarie AW {«bknln «fvUm. ^eıı Udtyl faiktım
O ftumskdr peri lal'atl Mr drm giww ı — İstanbul gairleri:
Baku y ii vcçhltv hin Aytsri ib t tabtfı
KMnldde bıılab N rfi mriııret
http://groups.goog le.c<
aSİİK tO FZPİSI — 1«23 AYNİ DtVAMI

Alil fH w H * bvlla yüuvt — Silâhtar Ali Ajanın Tarabyada ihya


HitiR, Mantıki Baki. K«*ti ettiği camiye tarih
Ibhdi. SidiH. Emri B Z âti
SıhifL Perte** Batikle Raİh — Takketl cunlinin tecdidine tarih
F>anf * Ran S C ın ı fi Bltib — BoşlkU|ta Yahya Efendi d o r m d a ya­
m » fi Sanık Q Vfiart Bahayl pılan mektep ve muvakktthaneye tarih.
Mönlf ft Vehbt 6 R aim i Nidayı — İbrahim Paşa Cunhnin tamirine tarih.
* StU« U R jtin II Kini i Aura — Heybelâada kiflası Camiine tarih
BeAİ Ao»rdi İhya iı SİUn — Abbas Ağa Camilnin tamirine tarih
Kemali RaYet a Cvridtt r«vdel
Bini «Ugfri Amir be Ne*>t — Arnamıtköy Camiine tarih.
{Sâbı teocaai dekrtn Galibidir — Salıpaaarı Mescidinin LaDUTine larth.
Utabt R&soa Aştan «bitid ir — Salih Ağa Camiine tarih.
O SünbâbMe Vehbi IIire Nrf'cl — Galata M evlerihanesinln tecdidin* ta ­
Krcttiılit In rL «İH l n t i rih.
mAverrih Pertev fi Esrftr
S in i r i i
Uslfitti mlnübet plrtri la tir — Sinan Paşa türbesinin tam irine tarih
\cdbintn hafMİ Miri Arif :— Üçüncü Selimin Nişantaşı tarihî.
Nilcitf fi'rüe nakil — Baruthane çarklarına tarih; Haddeha­
Vedim ü Şahit â Sami i Tâîlh ne. elek, c ili çarklarına tarih.
Fekimâ Sabi i Veyai ü Sahih — Halim Girayın satın aldığı eve tarih
Cenabı Perll» mihri meaııl
— Kâğıthane çarklarına tarib.
O ftMdl krthBdal «adn İQ
O jrfti Akif tajrtl tttftarif — Topçu b jla s ın a tarihler.
Odv fcejllkrlf sahih avarff — Selimiye kışlasına tarih.
O foH t beytfendbide Hikmet — Babıâlıde yapılan kasra tarih.
H&nerdfi Rubilye HU sebkat — Davııtpaşa Kışlasına tarih
Dthl Tlk'uürU E&ad Efendi — Heybetiada B ahriye kıjlaım a tarih
0 n ıo tt nesirde âlem pesendJ
Cenabı Mfari lUJf SDnl Ant — M ehterhaneye tarih.
Odnr esran uannıı a tın vakıf — D efterhaneye tarih.
Topu]üsttedir U u MM Rlfftt — Hasanpaşa. Odunkapısl. Şehzade başı,
Solümde eytemls kesbl mehaıtl tstinyo karakolhanelerine tarihler.
VIrtr Zlver nıU ej’are xiy»Cl
Selim i l kaR> il feriıulıdt Ublll — Timarhaneye tarih.
Mertliden Haşan Tabdo Efendi — Miri am barlara tarih.
Bfllun «bU tfhnn lab'ın kefendi — Hatice Suttan kasrına tarih.
Z em Ipr dahi cUi Miat — lcadiye kasrına tarih.
Nnlbc Zeynek i Leyli tt Fttaet — Heybeilada Mühcndihanesine tarih.
— Dördüncü M ustafa ve İkinci Mahmu- — Beyazıd kasrına tarib.
da cölûs tarihleri. — üçflneU Selimin filikasına tarih.
— Şehzade ve sultan doğum larına ta­ — Kazasker Şemseddin Efendinin evine
rihler. tarih.
— Amedi (n e t Beyin satın aldığı eve
— Devrin v â ıe ri, rical ve kibarına Ölüm
ve tayin dolayısiyle söylenmiş talih ler; çocuk* tarih.
tamun doğum tarihleri. — Şâir Akif Paşanın konağına tarih.
— Darphane MOgiirü Riza Pa^anuı ya­
— Düğün tarihleri, sünnet dügüûü ta­
lısına tarih.
lihleri. Kibar ve rksllzadelerin sakal salıver­
me tarihleri. — Ömer Lûtfi Efendinin satın aldığı ko­
nağa tarih.
— Yıl ba$ı tebrik ve tarihleri.
— Mektupçu Şerif Beyin evine tarih.
Ayasofyanın tamirine tarih.
— Akıntıburnonda Halil Paşazade Nuri
Aşçılar Camünin tam irine tarih. Paça yalısına tarih.
— Tülbende» HLisanıetki Uı mescidinin — Çeşme tarihleri.
b i r i n e tarih. —- Selimiye hamamına tarih.
— OrtakOjrden ileride Ali Pag* Camiine — Unkapanı İle Azapkapısı arasında ya­
yapılan mahfili hüm&yûna tarih. pılan köprüye tarih.

)ir\/group/merakediyorum
AYNI EPEN Dİ ~ 1624 İSTANBUL

— Feshaneye jarih. n ıJe , firik ve fü cu ra m e y y a l o lm a k la dİ!® d ij.

— Cafaloğlunda Haşan Paya «bilin e ta­ ştirü lm ü ş. hayli d e rfik o d u h ı bir ö m ilr aUrmujj
tlir. M u a s ır la r ın d a n E s a d E f e n d i n i n i f a d e s i i]*
rih.
« m ed resed en m a im d vc m e c lisi u le a a d a a
AYNÎ EFENDİ t Aymtablı İlanım) ım trd ıu U o la n A y tıi, sa çın » ü u k a îjm b o y a r . I&
— Oıisekiainci aaır tunları Ue «ndokuzıınciı g iy e r, m e v k iin e ve y a d ın a y a k ışm a y an han*j
asır başlarında yasamış ve devrinde büyük ketlerde b u l u n u r m u ş : b u n l a r da g f o l o H r k i
şöhret yapmış bir şairdir; 1760 dıı AyifılalKİs Aynî kıymetli bfr şâir olmamakla beraber v».
doğdu, ondört yadlarında ikon metnlckotnden lûd bir nâzım, devrinin, muhakkak k i miiit
ayrılarak bir müddet Maraş, Elbistan ve Da* ccllid vc rind b i r simasıdır rB.: Ayni Dlvanıı.
rendede kaldı, ve 1790 da Istanbula seldi. Divanında kendi hayatı hakkında da man­
Sutta n&hmed medresesinde okudu. Şeyhülis­ zum h atıralar vardır, hicri 1233 yazı içiıuJr
lâm Diirmade A rif Efendi samanında mütü- milâdî 1817 bir gün Bogaeifindf' devlet rick
ienıei rüusu aldı, kâtipliklerden başlıyarak Iinden Tahsin Efendinin yalısına gece yatta
Devlet Matbaası musahhihliğinde, kalem ıtıi&ıfirfigme gider, yalıda yalnız, olarak yal-
âmiUeriııdc* ve meşhur Kırımlı Abdullah Kâ­ dığı odaya hırsız girerek cübbesini, şalım ve
iniz Paşanın kitapçılığında bulundu: devrinin iki kıymetli saatini çalar, «rlosi sabah yalıda
ricalim yakından tanıdı; 1831 de tekaüt cdi* pek soğuk bir hava csdlği muhakkaktır, fakat
lerrit Babıâll arapça ve farsça muallimliğin*! hırsı* bulunamaz; zamanının şâirleri arasında
tayin edilerek himaye edildi. bu vesile Ue vakalara tâ rih le r yazmakla meşhur olan Ayni
ikinci Mahmudun illlfat ve himayesine nail Efendiye yüreği aızlaya sıslaya ebced hevabt
ûldü; 1837 de vefat etli, kabri Galata Movle- ile m a rtla r tanrım etnıckden g afrl yapacak
vihanesindedlr. i; kalmaz:
Bbş şâhidesl destarlı mevlevi sikke-
IL yanları çiçekli, mailen astarlı olan kabir Bir ge*c TıMin Cfradl yıİKioda rattım
Hasılı kabiıa gibi bendeni ncvml gtfM
taşının Ulaııbul Ansiklopedisi adına ınerhum
Ihsan Hamalofilu tarafından okunan kitabesi Şalımı Jııras »tüfe aklıma ıtridİ hlffrt
Sudur İp kuşaklı oTnfe İUİm Mttrrl» Glfrt
Yâ Hû Çatub lafflrdUer eyvah İki Mitimi
SflciMm mktimi şimuleagvrû metmım aıM
«Klbân vâlâ teber tariki saadet refiki
Mevlevlyeden Babıâll hâcesi iken b&l küşâyi BirW basma falar saati amin İdi Ilı
Birisi «Ctıcb idi doğru yftrürdü g^yiri
sema’kedei l&hût ölün suUanÜssUarft ve bür-
hanülurefâ Ayint&bi Mevlâ na E&seyid Jinsan lUnMtimre i([ sandallı o cübbem giUl
Ayni Efendi Hazretlerinin ruhi p ür fûtuhlerl- feybii dâmânmı pür eyledi denli ftıltanri
ne rizaen lillâhi taalâ elfatil». Sone 1223 fi ilmfi irfouiljfrrâcrlle Mttb fttri dakik
4 s. tSafi&n*, IMdİ bir «Mî hirrdmrndt) (elâlun hikmet
Şeyh Galip İle sohbet ve ülfet etmek fır­ Sâfclbl hâıiM İc yi lUıilıl eyyida tık a r
satını bulmuş. Keçecizâde tzzet Molla ile mü A n lar» «ylew o ıab b c sd r rabyet ikrlel
şaarede bulunmuş olan Aytd’nin filrlerl umu* Sui zan nylcmertin kimseye «mdanıfa Wc«k
mlyetle «gelişi güzel» yağılmış şeylerdir; ede­ Sizgu »lAkusı hudnr işle lıc *ofkl sıhhııl
bi şahsiyetinin yegâne eaerl denilebilecek
<»«rılU rtmmâlü mnnrccla bcı i k i Urllıiffl
uzun, yekdiğeri ile alâkalı hikâye ve bahisler­ \okt»fl nccmlte vfctfomnn 6 ıWı hfomel
den mürekkep «Sakinime» sl dahi, emsaline
niabetle sıkıcıdır. Divanında Üçüncü Selim Ue «cıiljhi* vü fvvıri'ijtim *Ayİ olnb flitti mudıtf»
«Oldu saftUtr ifr çalı r«Hİrita ılrkal»
Mahmuda ve zamauının diğer büyüklerine
yandığı kasideler ve Hicri 1203 Ue 1252 yıl­ AYJVSş a H SUI.TAN — İkinci Sultan B»-
ları arasında geçen vak'alarıı düşürmüş tarih­ yazıdtn kutı; Hacı Beşir Ağa külliyesi » •fy
ler geniş bir y er tular, yarım asırlık bir devir binin ilk baniyesi. Kabıi mekıebin aluo^*^'
İçin bu tarihlerin vesika kıymet) ntUhJrmİİr. hayatı hakkjnda baskn bfr kflyde
Aynt’n/n İkbalim çekemeyenler çok olmuş, madı.
kendisine müteşair, dalkavuk mlaatfı denil- WbL : Jlpditıııyib ovAnıJ T ■
nfTp://groups.goog le.co
ıSjlKl.OPEDlSİ
1625 — AVOMAK ıMUJn SİjiH j
A Y \l!K .Sj.VtMASI — Aksaryyda .V!u tik tahsilini yay
raiptS3 Mehaliesir.de Sofulnr Caddesindedir. tıklan sonra tstaııbul
yaılık ve kışlık çifte sinemadır, bahçeli kumı Darülfünunu riyaziye
Sotulsr Caddesi lio Millet Caddesi fAksaray - *ubtMine devam el­
Topfcapı tramvay caddesi! kavşağındadır. Kı:|- miş, fakat tUplomtı
İli: Itısıın. eski Sofular Taş Mektebinin »ınul.l alamadan, Birinci Ci­
iuerinde insıı cdjiıui^i.r Sahibi Bay tsnöi.i han Harbine ihtiyat
ŞlrıTdir. Her iki kısım da 4SÖ şer kişi alır. zabit alarak iştirak
(Taftada tiç giin ttu-kçe yerli veya arab filim­ etmiştir.
ler! gBstorillr; Pav.ırtesi gütıîerl yalnız kadın^ Mîldan Niytıainln
hra laalısusiur, Salı günleri de halk gLinü olup yüksek m aiyetleri­
her yer 38 k u ru ş tu r İler iki sinema 1939 da nin U kdirkâr bir dos-
açılmış olup semtin yegâne sinem alarıdır, ts- tu olan İstanbul Uni- Militan Nlyatl A^omtk
mvl Şiril'in bir sinem ası d i Koca Murialapa- versitpsi Üroloji do- (Resim: sı. çiıtr)
ç-.ıda vardır ve aynı isnıi ta |ir (19411i. çenti Dr. Sâim Erkun.
Belitti ElvfT MÜdan Nlyaziuin Basra iisorâ kampındaki
Bu siııema son imâr faaliyetinde kaldı­ hayatı hakkında bize şu malûmatı veriyor:
rılmıştır Iİ959). «Mildan Niyazi'nin Basra üseri kampın-
tfukl portresi: Çenesini çerçeveüyen simsiyah
AYNUR SİNEMAM — Kuca Muatafapj-
sakallı, sevimli yü&Unâe tebessümü eksik ol-
ijada, Koca M ustsfapaşa Caddesi tlîtrln dc,
mıya ınevmn endamlı, neşeli olgun bir genç­
Cerrahpaşa h a sla h m tsi tivarm da bir yaalıs
tir.
sinemadır. 1948 de açılmış olup sahibi Buy
İsmail Şiril'dlr. Bu Katın Aksarayda da biri «Türk, musikisi hakkında geniş bilgisi yc
yazlık, biri kışlık iki sinem ası vardır. 450 kişi insanı kendine çekici kudretiyle ttserâ kam­
alır, haftada iki gün Uırkçe y erli w arab fi- pındaki genç, birçok yaşlı zâbiUeri etrafına
linıtert göstarir. M evsimlerinde sem tin sünnet topladı. Be* yüz kişilik kampta evvelâ beş od
düğünleri de bu » nem ada yapılır. yanın bü­ kişi ile kurduğu Musiki B irliğinin âza sayısı­
yük şehrin Dumbüllü İsmail tru p u ve emsali nı kısa bir zaman içinde iki yüzden favaya
Bibi bâzı kum panyaları da burada tiyatro t e r:ı- çıkardı. Onlara nota ve solfej dersleri verme­
sillert verir 11940!. Behçet Elvtr ğe, klâsik musiki eserleri öğretmeğe başladı.
B u hareketiyle hepimize hem çölün ortasın­
AYM1,IIAVAT ÇIKMAZI — Kumkapı- da esirliğin verdiği Tuhi ıstırabı dindirmeğe
ıla Kadırga meydîınmdadır. 1934 Belediye Şe­ muvaffak oluyor ve hem de kurduğu yüksek
hir Rehberinde ŞehaüYtr Mahallesi hududu b ir sanat mektebine devanı İmkânım sağla­
kindedir. Kayda değer bir hususiyeti yoktur. mak suretiyle bizi ruha» tatm in etmiş, oyala­
mış oluyordu, Mildan Niyazi'nin bu hareketi
AYNl'l.llAVAT lıA TUX — Üçüncü Sul­
o kamptaki esir Türk zâ bitlerinin ferdî ve !<;-
tan Mustataıım hasekilerinden oluş H adital-
ti mal durum larında usta bir pedagog ve psi­
ûl-Cevamiin kaydına g öre Kadırga limanı ci­
kolog olduğunu göstermiş olması ba&ımmdan
varındı! Katırcı Ham Mendilinin baıtiyesi;
dikkate şâyândır. 0 günün yurduna dönmeğe
fcd>ri lâleli Camiinde Hasekiler Türbaslnde-
:lır. m uvaffak olan gençligı kendisine çpk şeyler
borçludur.
tîilal.: lladlkMttll Cevami, I.
«Musiki görüşlerine gelince; gölün orta­
AVOMAK ı Mlhlaıı Nlvsri ı — Klâsik sında, o sadece znıulkiyi muhitine tanıtmak,
Tiifk musikisinde kıymetli bir bestekâr ve sevdirmek ve Öğretmekte kalmamış, ayni za­
büyük musiki İUmi; ib SB de Serftce'de dağ­ manda kampta mevcut ve ıtıüntesibi daha mr
ılıl: haylili hakkında elde edilen mıılılımıl. ilmi olan Garp mOzIğl kulübü Ue de samimi te*
şanına nisbelle pek m ahdut Italnujtır. son yıl­ maşlar teinin etmiş, otüara Türk musikisine
larının hastalıkla geçmesi, yalcın doatlaruıı ait ilmi görüşlerini îtab ederek Türk musiki­
kendisiyle terriinıei hali hususunda komış- sinde* yapılması lâsımgeîen yenilikleri, Üç
■nflktan incitmek luıdigeslyle alıkoymuştur. dttrt actfli koro yapabileceğini Istuh etmiş ve
d /g r o u p /m e r o k e d iy o r u m
ISTA M rn,
AVOMAK ıV ilriu S ı n a i — 1626 —

h atti yapanjtır, ü « r t kampında musiki na­ yapmak lüzumuna çoktan Inanmi) olduğu içio
zariyatına d ü r yazdığı notlar 108 sayfa k a­ Ahmed Adnan Saygı'nın da hocası olup o es-
dar tular. Hem monist vt kem idealist U r nada seksen yasinde oldujju »Sylenen Miear
ruh taşıyan Mildan Niyazi o (fin V>k sevilen mlUıımdUi Macar Tevfik Bey adlı bir hoca­
ve Jıiirmet £3ren kimi] bir insandı, bttttin ha­ dan fia rp musikisi nazariyatını tahsil etaıiftir.
yatı boyunca da böyle kalmıştır*. tzmirde kurduğu Darutaıuslki m«Jetse»
Mildan Niyazi. esaretten dSnüjüjıde İz- sinde yüzlerce talebe y e ld ire n Mildan Niya-
mirde yerlermiş, musiki çalınmalarına devam zi «yenem ediğim iz sebepler yüzünden ra&ts-
ederek Medine yolculunda «Dariiîmutiki» ad­ seseaini kapatarak İstanbul* gelip yerieınüj.
lı bir mektep açmiftir. Daima mttsbet ve ve­ tir; geçim endişesiyle belediyede mütevazı bir
rimli çalışmış olan sanatkâr ilim, gördiigii memuriyet bulm uf. Bayazıdda da «Musiki
rağbet üzerine miiessesesini genişleterek ha­ Birliği» adı ile bir dernek kurarak musiki g .
pishane arkasında daha geni? bir yere naklet- lışmalarına başlam ıştır; ve burada da yüıltr-
aıiftir. ce talebe yetiştirm iştir: rakat bu esnada ge­
M ild an Niyazi. Doktor Soim Erkun'un çirdiği bir kalb krizi yüzünden çalı^malarau
bilhassa kaydettiği Türk musikisinde yenilik fasıla vermek* zorunda kalmış, derneği dagıt-
m if. b ir m iiddel sonra ba satırlara
m u h arriri ile tanışarak beraber
«Türk Musiki Derneği» nl tesit tt-
tıtijlir.
İnsanlığı, eşsiz fazileti, musiki,
deki d erin bilgisi ve hudutsuz me­
ziyetleri Ue arkadaşını kendsioe
hayran bırakan Mildan Niyazi, ar­
tık ölüm ü gününe k ad ar (alıgnu-
larına durm adan devam etmtytir.
26 Nisan 1647 Cumartesi günil sast
11 de, bir kalb krizi neticesinde
H akkın rahm etine kavugmuştar.
ö lü m ü Ue dostlarım sonsuz bir
elem ve ıstıraba düşüren bu büyük
adam, arkasında 700 - 800 sayfa tu­
tacak olan büyük bir «musiki naza­
riyatı» telif etm iştir ki tab'ı linki*-
la n elde edildiği gün. railli küîüp
hanemiz muhalled bir eser kazana­
caktır.
B îr öm ür verdiği bu çalıjma-
laruu bir şöhret yapma veya servet
toplama vasıtası olarak kuUannttf*
a sli tenezzül etmemiştir. Onun. W-
lün hayatı boyunca çektiği nıaıîdl
sıkıntıdan bir gün olsun şikâyet et­
tiği işiUlmemiftlr. izinlide iken
Leta’i Beyin Mr aralık İzmirde tu ­
tunduğu maddi bakımdın aıtantı
içinde olan bu büyük Türk b«le- (
kâruu Darütmusiklsinde aylarc*
WIM»tı N ljari Ayemak’ın K k â r ^ td lk barındırdığını en yakın döstiv
(V«n; îluhlddhı E*ev> bile, ağsından içitmcmişlerdir.
http://groups.goog le.cd
A.VİtKLÛMB’b :: 1627 — AYFBSCOfi

Vefalından sonra hMiscyj bilenlerden Üg Büyük Şrlılr k * |n i — Mescit yat-


ra a m İşM i. 30 nisan 1947 4e halkevlnde lop murlu bir lecefc. mahalleler arsamdan ge­
Türk Musiki Derneğinin yıllık kon- çerken bir evin perdesi açık kalmış «Un ay­
^nefiiıin hazrrltklan ba$laıaiftı B ir» evvel dınlık ottasına bakıyorum: Bir kalabalık allı
geçirdiği gripal btr hastalığın Rekabetinde ol­ masanın başına ctisllip kbesinden dumanlan
duğu için, yanılmamasını temin maksadı İle, La^an torbadan İçerek yemek yiyorlar Ne
provaları yetişkin talebelerinin yaptırabile­ hoş! Yahul Mr kızgın dğle iiıttt kftşkkr ilm ­
ceklerini söyUyerek kendisinin provaya git* ilen gederken bir piyano sesi duyuyorum. ışU
peşi meoedUroişür. O e id i olarak provalara evin. I05, serin bir odasından gebyor. Ne tat­
giUniş ve yorulunca da balkcvine çok yakın lı:.. YahuUa Boğaziçi vapuru İle ikindi üzeri
«]afi evine dönmüş, provalara geldiğini, bu Anadolu yakasını geçiyorum. Harap U r yalı­
$atırtann m uharrirlerine söylememelerim de nın (One} vurmuş bir pencerelinden bir ka­
talebeferine tenbtf» e Uniş. bu hali, vefatından dın gölgesi görünüyor. Belli kİ ö jle uyku­
bir gün evveline kadar devam ettirm iştir. Söz sundan kalkmış, mahmur güderiyle ne yapa­
dinlemeyip provalara gittiği öğrenildiği za­ cağını bitmeden bu baş d e n in bakıyor... Ne
man, suç tulünde yakalanmış bir öğrencinin güzel*
öğretmenine karşı Aldığı masum ta v n ile mu­ M eseli akşam üzeri İstanbul mahalle­
nis ve İçinde samimiyetler dolu olan bakışları, lerindeki yoğurtçu sesleri... Meseli Vapur dü­
gözün unutacağı sahnelerden değildir. dükleri.. Meselâ tramvay (ellerinde çıtırdaya­
Dr. N'e?at Halil ita c a rak tutuşan mavi elektrik alevleri... Bunlar
bile intana hayatın bl nllıaye zevklerinden
AV PEŞİNDE — Refik H aüd'in, siyasi ve batısını tattırır, yaşamayı sevdirir (Histen
edebi sohbet m akalelerinden mürekkep bir Saadetler).
eserdir; esere adım veren kısa, fakat pek ta* Tramvaya atlarsınız, her tarat dolu. Be­
rtC bir vatan m a llıd ır. Bu eserde toplanmış beğe kadar gideceksiniz.. Ayakta bu ne güç
diğer yazılar şunlardır: İş!.. 0 esnada bakarsınız ki oturanlardan biri
Anadoluda Bahar; Ne zannederim..: ÜÇ ikide birde kalkacak gibi b ir lavır abyor, pal­
Nehir; Kervanda Muaşaka: Üzüm ve İpek Bel­ tosunu ilikliyor, saiu n , solunu gözetliyor, sık
desi; Hiçten Saadetler; Hiçten Felâketler, Çay sık kımıldanıyor: hah. muhakkak BeşikUşta
Belâsı; Olmasaydı. . N e oturdu; H ürm et Gö­ inecek.. Açık gözlülük eder, onun yerini haya­
renler: Canlı Vesikalar; Akrabayı Ziyaret; Ya­ linizde peyliyerek arkasına geçeniniz.. Lâkin
zık oldu; Eski Yaz A şkları; Bal Ayı Sohbeti; tam siz orada ahzı mevki ederken o dakikaya
Zavallı Boğaziçi; Mehmetçe Beyle Muhabere; kadar yanında beklediğiniz zat katkı verir ve
Kendime Dair; A yrılık Gayrdık. yerini U r başkasına bırakıverir! Derhal kan
Bu yazılardan büyük ln r kısmında, mu­ başınıza fırlar, dişleriniz kilitlenir, takat bir
harririn fslanlnıla ait çocukluk ve ilk genç* müddel daha Beşiktaşa inecek tesellisi ile
İlk hâtıraları île Mütareke yıllanm a İstan­ sabretm eğe çabalarsınız.. Çabalarsınız ama
bul» tesbit edilmiştir: tramvay arabasının yarısı boşanır. Ortaköy.
Kalamış koyu — ... Durgun b ir sonbahar Kuruçeşme geçilir. y iK o adam kunıldana kı-
akmamı, tek başına Kalamış koyu kenarların­ mtldana yerinde oturur. Bebeğe beraber iner­
daki kumsallarda ağır ağır yürüyorum. Ufak siniz: (Hiçten Felâketler).
i kıpkızıl— Fakat sahillere doğru bu kızıllık İlk çay ziyafetleri modası — Malûm a.
| koyulaşarak geliyor ve erguvanlden leyliklye ben öyle pek hSdOk. pek gttrgiısüz bir adam
dönüyor, nihayet tam kenarda morlaşıyor. değilim: bayii salonlar, ziyaretler, âlemler
Nereden geldiği farkedîlmiyen çocuk kahka­ gordiim, fakat bu bizdeki çay dâvetteri kadar
haları.,, İşte iki narin ve genç hanım, acele manasızını, mUşkillGnU, tatsızını görmedim
acele, yan yana yürüyorlar.., Denizde yarı Geçen gün bir aile n ezaketen beni de gönle­
çıplak bir adam» din d e kepçe, balık arıyor ve rinde divei etuler. Gitmemeğe azmetmiştim;
her adımda geniş su halkaları katmer katmer nedense kararımda duramadım, gittim. Aman
»çılarak, rengarenk dört tarafa yayılıyor... yarabbi, her taraf o derece ısınmış, öyle Ur
'Hiçten Saadetler). cehenneme dönmüştü ki gömlekle olursak

m/group/merakediyorum
A ••KAL .J r j .. - H ohfiı — 1628 — İstanbul

teriiyecektik . Birçok U mmadığım zevat, ki tonunu kakarak, bezgin ve düşünceli, geliyor­


m i a ık e r. k lıai doktor, kim i ecnebi, kimi y e r­ du. Ona İrfan Bey d e rle rd i, zarif, vakur, hoş
il. Ev sahibesi bütün bu halka. bil otuz beş sohbet b ir adam dı, ekseriya F en erd e çift atlı
derecci hararette, m uttasıl pervane gibi do­ kupasında kibârân c gezerken ve vapurlardı
laşarak çay ve yiyecek yetiştiriyordu. B ir a ra ­ önü ipekli pardesiiau sırtın d a , uşağı ardında
lık bnıta da bir fincan uzattı: ayakta yeni ta k ­ ağır ağır, raiitobessim ve m ü llefit. memuri­
dim ettikleri bir ehem m iyetli zat ile görüşü­ yetini; giderken veya d ö n erken ra st gelirdim.
yordum; henüz bir yudum olmamıştım, ünü­ Ne sakin, ne kaygısız ve ne kibar bir hayat
me bir tabak uzattılar, fincanımı sol elim e ge­ g eçirirdi... B elliydi ki varid atın ı masrafına
çirdim. sağ elim e - hiç sevm ediğim — bir u y durm uş, ailesinin re fa h ın ı tem in etm iş, kü­
tane sandflviç aldım , almağa m ecb ur oldum: çücük zevk lerin i d e d ahili hesap ederek borç,
derhal üçüncü bir tabak daha uzattı; K ızar­ sıız. düşüncesiz, d e rtle rd e n uzak pürhuzur
dım, ondan da aldım .,. F akat n e m üşkülâtla... yaşıyordu. O nu, o te rte m iz giyinen, o vakarı­
Ellerim dopdolu fdi. Aksi gibi tüm sırtım a da nı bir an te rk etm iy en , azam etle m üteradif bir
soba isabet etm işti, kaynar ftcaıun guğuau ise nezaket İçinde tepeden tırn ağ a kadar kibara-
yüzümü haşlıyordu. M uhatabını ne diyordu? ne üm iir sü re n bu zatı b ir giin, kısa müd­
Anlıyacak halde değildim ki... Tanı o esnada d et so nra, ark asınd aki u şağınd an daha ber­
bu zat; bat, daha şerefsiz b ir halde, sırtın da liyme
liym e elb iseler, ikinci m evkiye d o jru itişe
— Kerimem!
Jıakı^a g id erk en göreceğim i aklım dan geçir­
Diye beni kızma takdim etm esin mi? H a n ­ meydim. Şim di selâm laşırken biçarenin halin­
g i elim i uzatacaktım, ne yapacak, nasıl neza­ de b ir m ahcubiyet, beni görm em ezlikten gel­
k et gösterecektim ? Fincancı k a tırı gibi yüklü, m ek arzusu hissed iy ord u m ve yan yana tesa­
terli, yorgun, şaşkın b ir haide idim; y e rle re d ü f edersek:
kadar eğildim, etrafıda fincanım ı olsun koya­
— N a ib in iz efen d im , iyisiniz inşallah!
cak bir yer «ıradım. B ütün m asalar sü slü p ü s­
D em ek ten , h a l ve h a tır so rm ak tan çeki­
lü eşya Ue dopdolu idi. Ö yle, uzatılan e le bön
n iy o r, n e za k e te n is tifs a rı b atırılan vaz geçi­
bön çaresiz bakarak *cala kaldım . Ter- ta n e ­
y ord u m . B u a d am , şu v aziyetiyle, ödiinç para
leri ahum a dizilipthıruyordu; m u d ilim i inle
bulm ak, b o r; v ereb ilm ek, ek m eğini tedarik
çtksnunıyordum . K apılardan ise m ü te m a d i­
edebilm ek m ü şk ü lâ tı içinde y a rı yarıya, hattâ
yen yeni dâvetliler b ir teviye doluyordu. Bo­
y a rıd a n fazlası b itm iş değil m iydi?
ğulacak gibi olm uştum , teneffüsüm ân zay a
«Ay P e şin d e» n in ilk ta b 'ı, 1938 de, 13 X
uğram ıştı; kendim i dışarıda keskin ayazın o r­
19 boyunda 159 say fa o la ra k Sabah matbaa­
tasında. eli b o; bulm ak için cebim dekini, bü­
sın d a basılm ıştır: B askı say ısı te sp it edileme­
tü n m evcudimu derh al fedaya hazırdım (Çay
m iş olan bu e s e re o zam an 25 kuruş fiyat
Betası).
k onm uş ve kısa b ir zam an zarfında tüken­
Birinci Cihan H arbinin değiştirdiği İsta n ­
m iştir (B-; K aray, R efik Halid).
bul hayatı ve İstanbullulardan p o rtre le r —
Kadıköy vapuruna yanaşır yanaşm az binm iş A Y RA I, (Jey an M ahfl) — T iyatro ve si­
ve iskeleden girenleri tâ karşıdan görecek bir nem a a rtisti, 1928 d e tsta n b u ld a doğdu, Şehir
yere oturm uştum . Elim de gazete ve kitap T iy atro su n un seçkin
yoklu, zaten olsa da okuyacak halde değil­ san a tk â rla rın d a n Nec-
dim; gözlerimde yorgunluk, başım da a ğ ır­ d e t M ahfi A y ral’ın
lık duyuyordum. kızıdır. B eyoğlu Kız
— En iyisi yolcuları seyrederim ! L isesinde ouncu sın ı­
Dedim ve sigaram ı yaktım , tem âşeya k o ­ fa k ad ar okum uş, fit.
yuldum . B ir tarudık söktü, elli beşlik b ir zat... r î istidadını gürejı b a­
On sene içinde ne kadar da değişmiş, ne ta­ hasının teşvik ve ıs­
nınma* b ir hale girm işti... Etinde örm e b ir er- < r a rı ile 1938 de Şehir
Zak kesesi, sırlın da bolluk zam anından artakal- Çocuk T iyatrosunda
m ıj bir redingot, boynunda yum uşak yaka ve v sahne hayatına atıl- J t, „ x „ , n Arr.ı
başında kiril bir ten, güm ü j saptı yadigâr b a v . m ıştır. Pek çabuk in- u tn in : K «M
http://groups.goog le.co
A .\stıc u > ra j)sf - 182 0 — AYRA»

İnşat ederek Şehir Tiyatrosu kadrosuna geç- dt. esas sanatkârlar kadrosuna alındı; ilk ba;
dı ve ilk defa P ergıint piyesinde Solveyk ro ­ role Johann Slrauss’ın 'Y arasa- piyesinde
lünün hayaline çıkdı.. Yarasa rolüne çıkdı..
Öylesine m uvaffak oldu ki m ühim ro l­ Daha sonra Shakespeare'in tK ral Lear» in­
ler giıveple verilm eğe başlandı, «Şafakda ge­ de Soytarı, «Yumurcak» da Yumurcak, ;F’iga
len kadın* da Adela Iİ950), ^(’rıknmino i n ­ ronun Düğünü» ntle Figaro rollerini lagarı ile
dine gel* de Lelana. '■Tehlikeli dönemeç» dc oynadı, yüz elliye yakın piyesde birinci d?
f’reda, «Vahşi Kız* da Terez 11951), «Annemi roccdo rollerde görüldü, onyedi sene sahne
hatırlıyorum* da K rislin, «H alanın Mirası» n- müıiürlUgl) yapdı, Muhsin K rlugrul'un çevir­
da AtlBnla Iİ955), «Gizli Anne» d e Kletnan- diği tüm lerd e de rejisör asistanlığı yapdı.
tln, <Hayaller U m anı» nda M an H956) oldu. Ayni zamanda kalem sahibi olan Necdet
Trajedi ve dram da m uvaffak olan genç s a ­ Mahfi piyesler ve senaryolar yandı; trajedi,
natkâr Türk -B ir yaz perdesinin* d e seçkin dram , komedi, operet, sahne hayatının her
simalarından btrl oldu, »Gençlik g ü n a h lı, sahasında kıym et olan sanatkâr Çocuk T iyat­
«Uçuruma Doğru». «E fsuacu Baba», «Bekle­ rosunda aldığı rolleri de m uvaffakiyetle ba­
nen Şarkı». «B rakurt Obası» film lerinde birin ­ şardı. «A ksaray P a la sı, «Akdeniz Kolsan lan»,
ci derecede ro ller aldı. Fransızca ve rum cayı »Efsuncu Baba», Paydos», «Yaprak Dükümü*.
pek güzel konuşan, son d ereced e sem patik ve «H ürriyet A partım anı», «Cici B erber» film ­
sağlam bir sanat terb iy esin e sahib Jeyan lerinde d e mühim roller deru h de etti. 1947 de
MaUfi Ayral bu satırla rın yazıldığı 1956 y ı­ fransız a rtistle ri ile b erab er Jcan Sarm ant’ın
lında otujîbir yaşında bu lu nu y o r idi, ve İstik­ «Les plus beaun Jeu x du mnnel» piyesini fran-
bal için çok şey ler vaad e tm ek te idi. Stzca olarak iki defa tstanbulda Maksim Ti­
yatrosunda, bir defa da An karada Konserva-
AYRAI, (N ccdet Mahfi) — Şehir T iyat­
tu v ar sahnesinde oynadı.
rosu artistlerin den 1908 d e Bogaziçinde Paşa
T aklidde m üstesnâ h ün ere sahib olan
bagçesinde doğdu; babası jâ i r m iralay Melı-
N ecdet Mahfi nam lı Italyan komiği Toto'yu
med Mahfi Bey, annesi F atm a M esadet H a­
film lerinin dublajında musev! ağzı ile ko­
nımdır; G alatasaray Lisesinde oku d u, tiy a tro ­
n uştu rm u ştu r. 1959 da T oto'nun yirm i dör­
ya k a n ı pek küçük y aşlarınd a b a şla n ış, m ek-
düncü film inin dublajım yapm ış bulunuyor­
ieh sıralarında iken de b ir aşk b ilin e gelm iş­
du.
tir. jlln net düğününde ne eğlence istediğini
soran babasına o g ü n lerd e Beyttozda tem sil­ îtan b u l R adyosunu radyofonik tem sille­
ler verm ekte olan a k tö r S ilim Bey m erh u ­ rin d e m ühim hizm etleri olm uştur. Şehir Ti­
m lu tiyatrosunu getirtm iş, Paşabağçesindeki yatrosunun tu rn elerin e katılarak m em leketi­
yalısının bağçesin- n in hem en h e r ta ra fın ı gezmiş, görm üştür, bu
de bir açık hava seyahatlardan zengin hatıralar, notlarla dön­
m üştü r.
temsili verdirtm iç-
Bilhassa mesleği, edebiyat ve sanat eser­
ti. 1932 de Ş eh ir
le ri bakım ından değerli b ir kütüphaneye, ti­
Tiyatrosuna figü­
y atro ve sinem a üzerine kıymetli bir resim
ran olarak girdi, ki koleksiyonuna, b ir de posta pulu koleksiyonu­
yirmi sekte yasın­ na sahiptir,
da idi, evliydi, kızı H alûk, zari! mütevazı kendisini beşeri fa­
sanatkâr J e y a n ziletlerle de süslem esini bilmiş b ir sanatkâr­
Mabflde dürt ya­ dır.
şında idi; bilhassa
AYRAN — tstanbulda, küçük dükkân­
sağlam sahne k ü l­
larda, yahut ayak esnafı eliyle bilhassa yazın
tü rü ile büylik re -
satılır. Devir devir, kullandığı yoğurdun ne­
jisür Muhsin Er- faseti Ue Büyükşehirde şöhret yapmış ayrancı
tuğrul'un nazarı dükkânları vard ır ki, son sekiz on yıllık mazi
dikkatini ç e k d İ, Necdet Nahn Ayrıl İçinde, Bayazıdda. Sahaflar [K a tU k la rı çar­
takdirlerim kazan- (Reste: N«llı) şısına girerken koldaki ayrancı bunlardan

. m / g r o up / me r ak e di y or u m
AYHAN ACI2U 1890 — İs t a n b u l

biri idi. Seyyar Ayrancılar, bilyukçc deştiler Ayranın, kap İçinde bu sik in ve rakid
veya gügüm lerte dolaşırlar. gfiğiimUn veya halidir ki. İstanbul argosuna «ayran delili»
destinin ağzını yeşillik ile süsleyip ağzına bir U blrilli mal etm iştir. Yine Büyllkşehir argo-
bur parçası yerleştirirler; saltıklan ayran da. «unda «ayranı kabartm ak», «ayranlığı şimşek*
ekseriya beyazımtırak so£ıık bir sudur; seıy- tâbirleri v ardır (B.: A yran Delisi; Ayranı Ka­
yur aucutar gibi barıiaklartm şıngırdatarak-. barm ak ve Ayrantıgı şişmek).
— BU2!.. Ayranım Iju î !.. gibi!.. Dişleri AYRAN AGIZI.I — KUlhânl ve hâneber-
donduruyor!., gibi şeyler bağrırlar; m üfteri­ d uşlar argosunda abdal, budala, sersem ; mi­
leri dc umumiyetle ayak takımıdır., K öprü­ saller :
nün Eminünl! tarafında bu seyyar ayrancılar — tyl oğlan ama., ayranağulı..
stlc sık görülür.. Bazı kimseler, ayranı tuzlu *
içer, bu gibiler için ayrancı dükkânlarında bir
tuz kabı mutlaka bulunur, ayrancı bir barda­ — Beyi gördün mü?
ğın dibine kahve kaçığı ile bir m iktar tuz at­ — Gördüm ama anam dan emdiğim bur­
tıktan sonra, ayranı bardaktan bardağa bir­ num dan geldi..
kaç defa Hktararak tuzu erittikten sonra müş­ — Neden?
terisine sunar. — K apucu diye bdr ayranagızlı koymuş­
Amele ve işçi arasında ve d ar gelirli a i­ lar, beni çapaçul gördü, sokmadı, bey çağır­
lelerde. koca bir kâse içinde ekm ek doğrayıp dı, nişanı Ikartvtalt) var dedim, yine sokmaz
kaşık ile a tıjtm lan ayran, yaz günlerinin hem içeri...
ucuz, hem mugaddi, hem de ferahlık veren
bir gıdası olmuştur, AYRANCI SOKAĞI — Küçükpazar na­
Yazın. İstanbul konaklarında ve yalıla­ hiyesinin T lm u rtaş Mahallesi sokaklarından;
rında ayran ikram etmek, feü htenberi yer- doksan derecelik bir zaviye teşkil eden tek
yerleşmiş bir an'ar.c idi. Bununla beraber, dirsekli bir sok aktır; k aba taş döşeli, ik i ara­
hezil ve mizah vadisinde kalem yürü tm ü ş İs­ b a geçebilecek k a d a r g en iş v c bozukça b ir so­
tanbul şuarâsı, ayran düşkünlüğünü âd eta bir k ak tır. B irb irin e bitişik ü ç er, d ö rd e r katlı ve
taşralılık alâm eti gibi gösterm işlerdir; Siiru- bozukça b ir sok aktır. B irb irin e bitişik üçer,
rinin hezfiyatındaki şu beyit b u n a güzel b ir sokak k a p ıla n ta ş m erd iv en li tem iz ahşap ev­
ürnektir: leri, hali v akti y e rin d e a ile m eskenleridir.
Soğuk ayrfln içersin evde ekmek doğrayıp ey T ü r k G ürültüsüz, te n h a b ir so k ak tır (H aziran 1946).
M a f f r l i M t H k n g u ı c a { o r t u v t t e S e n m e ı t i n '. . .
Bibi.: REK ve Saim Turgud, Gcıt notu.

Yine Sürurlruıin h ezliv alm d au d ır; AYRAN' D ELİSİ — İsta n b u l argosunda,


I n c ıtk o ld u h a v a la r b q g b n a n ı i t e g ö r safdil, bön adam m ânasına; ekseriya hitap
Y a rın a k a lır s a e k ş iy ip a y r a n d ö k iiliir o larak h a k aret kasdiyle:
Ahmed Hikmet Bey m erhum da, m eşhur — Haydi u la n a y ran delisi!., diye kulla­
«Yeğenim» monologunda, tah sile gittiği Av- nılır.
rupadan kötü bir fironk m ukallidi olarak dön­
AYRANI KABARMAK, AYHANLIĞ!
müş bir gence tiirlü çılgınlıklar yaptırttıktan
ŞİŞMEK — A yram kabarm ak İstanbul argo­
sonra, bu hallere tahammül ederaiyen amcası
sunda, kızmak, aşırt hiddetlenm ek manasına
tarafından Zonguldağa göndertir ve motıolo
kullanılır.
ğunu Zonguldak dönüsünde şu çitinle ile bi­
tirir : — A yranım ı kabartm a benim.'...
<0 şampanya gibi kabına sığtm yan yeğc- — Ü stüne varm a, ayranı kabardı ba- ke­
nim, Zonguldaktan avdet ettiği zaman, ayran re!...
gibi sakin ve râkid, apışmış kalm ıştı...» — Ayranı kabardı mı, babasını dinle­
Mehmed Akil do, Ivenk m ukallitlerini şu be­ me! gibi.
yitle hicvetmiştir: A yranlığı şişm ek, söz dinlem em ek, inat­
Aynın daha midesinde kaynar çılık. kızm ak k arşılığı kullanılır:
K a lk a r d a t e r e s m » . . , — A yranh fı şişli mj, kötildilr! gibi.

http://groups.goog le.coıt
A.VStKLOI’E D İS l — 1831 — A V R IM K ' E Ş M E Sİ

AYRIMK ÇEKMESİ — H aydarpaşa'da, seyrettirdi. Baba Paganın onbir, oniki y aşla­


kandı adın» nispetle anılan y erdedir ki eski rım la b ir oğlu vardı ki babasının gözbebeği
demiryolu köpriiıUnUn altından geçip sola, idi; Paşazadenin yine çocuklardan k ırk etli
lbmhJınajaya doğru kıvrılırkon sağda görü kişilik bir de m aiyeti vardı ki kavas. enderun
İsn meydan gedmesidir Müslüman İstanb u ­ ağası ve e nd eran çavuşıı esvapları giyn. }lerd\-
lini tarihinde zengin h âtıraları alan b ir çeş­ bu çocuklar kafilesinin M idilliler usîünıl*'
itlidir Her yıl, dinimizin çıktığı. Peygambe geçişi de Baba Paşa alayına başka bdr ren k v*
riroiıin yaşadığı topraklara yüzsürm eğc giden zenginlik vermişti.*
hacılar kaTIlesi. evlâtları, akrabaları, dostları, Kesme taşlan klâsik üslûpta bir çeşm e­
koşusu komşusu tararından bu Haydarpaşa dir; ilk yaptıran. O naitıncı asır sonu devlet
(ayınna kadar ugurlnnırdı; bu çeşm enin e t­ Kapııagası G azanfer A ğadır; çeşm e m üruru
rafında büyük bir cem iyet olurdu. Yalnız ha­ zam anla h arab olmuş, İli. 1154j. 1741 de Bi­
cılara mahsus değil, um um iyetle A nadolu rinci M ahmudun kapuağası Ahmed Aga ta ­
kervanları da yolcuların yakınları tarafın d an rafından ta m ir edilm iştir; kem erinin alındaki
Ayrılık Çeşmesinden geçilirdi. Ç eşm enin ya­ kitabesi bu tam irinde k onulm uştur ki şudur:
nında bir <le m eşhur namazgâh vardı; Istan- İlan Mahmudun troibl Kltrriyi
buldan ayrılan b ir yolcu B üyükşehirde son Zâtin tısta menbai lülfü ali
namazını orada kılardı. A naldoluda vazife Çtşmel piki (İaaenfcr Ağanın
alan verirler de, Ü skü d ar h alk ın a A yrılık BdDctk Cehrin raiınjrivlc fenâ
Çeşmesinde alay g ö sterirlerd i; m eselâ geçen KapuajUst Kerimi hayri hafef
A b d i Mitfindc g ü z e l hıMı b i n i
asır başlarına aid kıym etli bir vakayinam e bı­
rakmış olan Cftbi Said Efendi, d e v rin büyük Geldi bir hayr ehil Urihin dildi
şöhretlerinden B aba İbrahim Paşanın alayını «Pâk Uıya eyledi Alıaned A£«»
1154
şöyle naklediyor:
cBalra P aja H icrî 1228 y ü ı ReblUlevve- Bu k itab en in altın d a, diğer b ir m erm er
li&in başında Sıvan valiliğine tayin edildi ve kitâbeden, son zam anlarda küçük b îr tam ir
L’sküıl ardan m uhteşem bir alay gösterip yola g ördüğü anlaşılıyor ki tâlik yazı ile olan k ita ­
çıktı Yağmurlu b ir gün idi, İkinci M ahmud be şudur:
Baba Pajanın alayını görm ek için, tebdillkı- Dünire Sultanın ruhlyçtoo Hfıllhj
yafelle H aydarpaşa'da A yrılık Çeşmesinde 1340 (İM İ)
Giimrükçü’nün bağındaki köşke gitti. B a ta Susuz, h arab olmağa, yıkılm ağa m ahkum
Paşi, H aydarpaşa Çayırında Padişaha yağm ur bırakılm ış b ir haldedir. Lülesi kopm uş, tek ­
altında güzel bir süngii m uharebesi oyunu nesi yanındaki yalak ları laş ve toprakla dol­
m uş, üstündeki kabartm a nakışlı /iriıin de
b ir parçası kırılm ış bulunuyordu. Tarihimiz­
de zengin hâtırası olan bu
güzel çeşm enin tam ir ve ih­
yası gerekir. N üktedanlığı
ile tanınm ış şair ve edebi­
yat tarih i m uallim i T ahir
Olgun (Tahirulmevlevi) Ay­
rılık Çeşmesinin adm ı bir
ı kil'asıı:» pek zarifine y e r­
leştirm iştir.

* ijjy

A yrılık Ç eşm esi


(Reeimı R«sart Sovincmr)

ı^yroup/merakediyorum
İSTANBUL
A Y B O JK ÇEKMESİ SOKAĞI — 1032 —

Niri hicranı iurm o gülüm da vc Y enişehirdcki um um hanelere nakl*.


Pili piir itilişimi .«ındıriı dildi.
Gofftrim faiııl finkiMİa nvıriıi Haftan Kocaman
Ayfifık fvşneabri anılırdı.
AYRILIKLAR — R uşen E ş re fin İstan­
Çeşme ile beraber târihi namazgâh da yok
bul üzerine on altı m akalesinden mUrckkcp
olmak üzeredir (6.: Sogütiü Çeşme).
nefis bir eserd ir, 1923 de tstanbulda tkbal
Bibi, r îUSK v e A li V e ren . G«<1 n o tu .
külli pil.-Iiıcsi tarafınd an basılm ıştır. Bu maka­
AVHILIh ÇEŞMESİ KOKALI — Kadıköy leler, İstanbullu edibin, 1818 - 1920 arasında
kazası Kasımpaşa mahallesi soluklarındandır. düşm an işgali altında yaşayan Istanbula kar-
Dokuz m etre genişliğinde kaba taş döşeli ba­ şi t e r T ü rk ü n y a ra lı kalbine tercü m an olmıış
kımsız bir sokaktı. Yeldeğirraeninden gelen coşkun aşkının sesidir.
tramvay yolunu taklbeo dem iryolu köprüsünü A şağıdaki s a tırla r, eserin ilk sayfaların-
geçtikten sonra sağa doğru dönünce bu sokağa dandır:
girilir. Sc&ağa ismini veren «A yrılık Çeşmesi» B u n e fe r K astam onunun köy lülerin d en ­
sol köşede kalır. Acıbadem C addesinin baş­ d ir (>921 de L on d ra k o n feran sın a d âvet edi­
langıcı olan HaJidağa köprüsüne doğru yü­ len T ü rkiye Biiyiik M illet M eclisi H üküm eti
ründüğüne göre sokağın sol tarafını, b ir bu­ m u rah h as hey eti deniz yolu ile d ön erk en ls-
çuk m etre yüksekliğinde duvarla çevrilm iş tan b u ld an geçiyor. R u şen E ş ıe f v e h u n efer
mezarlık teşkil eder. Sağ ta ra fta ise yine bu bu h ey et ile b erab erdir).
sokakla şim endifer b attı arasında d a r bir sa­ Y edikulc a çık ların d a ... N e fe r yanım a so ­
haya sıkışmış olan bir sıra evler vardır. Soka­ k u ldu . S u rlara v e e n bü yü k b in a la rı beyaz,
ğın Yeldeğirmeni tarafından gelen düz sokak, sarı b ire r silin ti h alin de k abarm ağa başlıyan
Haşini Paşa Rıhtım Sokağı, D uatepe Sokak­ Istan b u la nasıl bak tığ ını görseydiniz heleca­
ları ile k a v la k la n vaı- is» de, H aydarpaşa ■
n ın ın İzlerini kolay anlardınız.
P eııd ii demiryolu 5 - 6 m etre b ir yarm adan
— Bey, h a n ı b u n u n Ilg azd aki çam lar ka
geçmekte öldüğünden karşı sokaklarla İrti­
d a r m inaresi v a rm ış d e rle r... N e re le rd e ki!
batı kesilmiştir. Bu yüzden bu üç soka­
d iye so ru y o r. D ü rb ü n ü m ü veriyorum . A rad ık ­
ğın demiryolu ila Ayrılık Çeşmesi Sokağı ara­
la rın ı k eşfettik çe k e n d i kend in e: «Sahi imiş
sındaki kısınılan komşu evler ta ra fın d a n iş ­
an am , m aşallah çogim iş çok!...> diyor. B ura,
gal edilmiş bir vaziyettedir. Yalnız U zun H â­
sın ı ö m rü n d e b îr defacık bile görm em i?. Onun
l a Sokağı tre n h attı üzerinden b ir k ö p rü Ue
için ts ta n b u lu o n a b ü y ü lte n ve d aha yakına
Ayrılık Çeşmesi Sokağına bağlanm ıştır. Bu
g e tire n bu icad ı en çok şiın di anlad ığ ın a, sev­
sokaktan halen onbir ad et boş arsa ile 34 adet
ev vardır. Evlerin hem en h ep si ikişer k atlı ah­ diğine, Adeta k e ra m e tin i duy d uğ u na kaniim!
şap evler olup sakinleri um um iyetle H aydar­ B iliyor ki, e te k leri »uya d eğen ta ş k em erler
paşa garında {alışan ve m üstahdem lerden itin d e ü st üste, a rk a a rk a y a ku b b e dalg aları,
ibaretti. m in are o k ları v e serv i tu ğ la rı a d ese le rd e to p ­
lan arak, b üyüyerek g ö zlerin e b ir tasv ir, bir
Kadıköyünün «Paris Mahallesi» diye an ı­ şifa tılsım ı g ibi hakkoluyor! R u han i iptilâlar
lan m eşhur um um haneleri. Bu sokak üzerin­ ve dünyevi z aferle r nam ına k u ru la n bu ecdat
deki evler idi. Evlerin nazenin s a k in d e n mi bergüzarı ru h u n a b ir büyü, b ir g u ru r gibi s in ­
safir-m üşterilerini bu sokakda tü rlü lü rlü iş­
sin diye d ü rb ü n ü e lin d en alm ıyorum ,
ve ve cilve ile karşılarlar, bilhassa yaz gece­
«Sarayburııunu sapınca su lard an göklere
leri, snkakda sazlar çalınır, çengi k arılar, kö­ doğru kabarm ış ve incelm iş gibi fışkıran Is-
çek ogianlıır oynatılırdı.
tanbulla kıyılara doğru, yoğrulm uş gibi, bo­
Sokağın evlerinin obtir yüzleri Haydar- ğum boğum inen Beyoğlu arasındaki mavi d e ­
paya yarması (Istüuden donür yoluna bakar; niz önünde h ayran ve tutku n kaldı. Boğaziçi
Paris Mahallesi gülleri k atarlar geçdikçe p en ­ dehlizindeki yalılara, k o ru lara sahllsa raylara
cerelerde tıîm üryan arzı eııdâm ederlerdi. Bu ne inticapla baktığı ta rif edilemez.
evler Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te­ «Böyle üç su yun üstü n d e üç şe h rin te p e ­
mizlendi ve Paris Mahallesi fâhişeleri Galata lerden birbirini Beyretmesi öm riinde um m adı­
da Kuledibinde, Beyoğlunda Abanoz Sokağın­ ğı, öm ründe unutm ıyacağı b ir şa'şa a oldu.

h ttp ://groups.goog le.<


A N S İK L O P E D İS İ — 1633 — AYRILIKLAR

Bu dev g ibi şeh rin u fu k lara d a sığm adığım — B ir zorlu şehirm iş kİ am a... H epsin­
kestirem ivordu: Zira g ö rü lüy o rd u ki Çamlı- den bu ho;um a gitti. Dedem rahm etlik: <ts-
çayı da a lıy o r. H alice de kıvrılıyor, M arma- tanb u lu n Üstüne çıkar olu r mu» deyip d u ru r­
raya da dönüyor. Vc bitti sandığı y erd e d e ­ du! Sahi de Sy!e imiş.. Paraya kıydım. Tomo-
nlilerden te k ra r b ire r ada halinde lışknyor. filo bindim. O yana bu yana seğirttim ve lâ­
Ona: — Bu su y u n neresin d en K aradı'- kin b ir iyice tadına varam adım ki!» dedi
aize çıkacağız? dlve so rd u la r. Çeugelköyiin- O gün ben n eferi, n e fe r d e İstanbul» en
den sonra da d eniz olduğunu b ir türlU dlişiin- doğru sim asında tanıyorduk!.. Bizim için İs­
cesine sığ d ıram ad ı da İzm it körfezi ta ra fın ı ta n b u l beklenm edik b ir rüya gibi güzel ve
gösterdi. kısaydı.. Biz de İstanbulun Üzüntüyle göçkün
IK araya ayale basacağı a n ı hepim izden ru h u n d a âni b ir neş’e, b ir iftiyak uyandırm a­
sabırsızlıkla, m uh ak k ak o b ekliyordu. N c Lon- dık mı7 Öyle değilse halk bir vicdan fevera-
drada, ne P a ris’de, ne V enedik ve Homada ııiyle yollarım ızı em irsiz ve gösterişsiz neye
d uyguları böyle yüzüne ve Sudaklarına v u r­ kapladı? Boğaziçi, Kadıköy gem ileri niçin ya-
m am ıştı. n a yattı? Ve çeh relerle hıncahınç güvertler-
F a k a t gem i su y u k u rc a la m ak tan vazgeç­ d en büyilk k an at seslerin i an d ırır el şak ırtı­
m iyordu ki!.. la rı lim anı niçin sard ı? Bu sesler kayıklarda,
«Durmadan gideceğiz» gibi b ir ik i söz k u la ­ istim b o tlarda Önümüze çıktı, arkam ıza düştü.
ğına çalındı. B ir m ü dd et güzden kaybettim . Y alılardan bliyttk beyaz çarşaflar halinde sar­
Kendi hey ecanım d an fazla on un k i ite alâk a­ kıyor, çırpınıyordu. Sahil kahvelerinde, va­
darım. O nun İçin k en d isin i a ra ştırd ım . T â a r­ p u r İskelelerinde vaveyla oluyordu. Bu teha-
kaya gitm iş, deııizs d o ğ ru sarkm ış, om uzları lük, çoğu (esterinin ren g i uçuk ve libaslarının
sarsılıyor, çocuk gibi hıçkırıyor! havı dökük en elem li ve nam uslu İstanbul ta ­
— Ne o ld u n ayol! dedim . bakasına aid değil mi? Y a n gıdasından, yarı
« A m irinden a za r iş itti sandım . B öyle n a ­ hevesinden geçerek, b elk i b ir gece lâm basını
d ir bir a n ın da bu g e n cin k alb in i k ırm ak m ü­ sö n d ü rerek , m um unu üfleyerek k end i çare­
nasip m iydi? sizliğinden a rtırıp asıl ru h u n u n ve re b â ümi­
B aşını k a ld ırm a d ı: dinin tecelligâhı bellediği Anadoluya yüz bin­
— Ç ık a ım a y ıv erirle rse nideriz!... dedi. le rc e lira ve yüzlerle evlât gönderen mütevazı
B ü tün sebebi an ladım . Boğazın: sözlerim e İstan b ul halkına.. N eferin gözlerinde de bi­
zim gözlerimizdeki gibi ıslak b ire r titreklik
zorluk v e r d i;
olan ku b beler ve m inareler Istanlm lunun bu
— H iç Öyle şey mi olur!
&nl ggleyaniyle sanki ihtilâçtı ru h u ürperdi!
— B ırazıcık göre de gideydik bari!.,, O ru h u bizim gibi o da güzergShnda et ite do­
« İstanbulun eşiğinde de T ü rk çocuğu ağ­ kunulur, kulakla sezilir bir madde halinde
larsa, vatan, sen a rtık n ered esin ? H â li m ı sa­ Boğaziçi sonlarına kadar gördü, ağladı. Anla­
na gelm edik, sana kavurm adık? Sen var mı­ dı kİ e si i engin devletin merkez! fim di de
sın? Y oksa g ö n ü llerd e ln r y a d mı kaldın?» d ö rt g ün d ür h âtıraları kadem e kadem e içimi­
diye bağıracak, bu n e fe r gibi bıçkıracaktım . zi dağlayarak engin lm aran ülkesinin merkezi
«Y irm i ik i saa t tsta n b u ld a kalm ak has­ o lm uştur A rtık eminim k i o çocuğun dertıni
re ti sö nd ü rm ek m idir? B unu kendim e sora hayatında bu ziyaret ve bu hıçkırıklar mu­
sora U r ciim le b iriyle, b ir cüm le biriyle ko­ hakkak b ir m erhale kalacak, benliğinde bir
nuştum : b îr parça b ir camii kapısıdan, b ir dönüm yeri olacak.
parça bir sokağı ucundan biraz b ir evi alt ka­
tından gürdüm! G ünler gibi uzun süren saat­
leri aradım , zira bugün b ir dakika kadar biie «Ve akşamleyin bir kayığa binerdim.
uzun gelm iyordu. İçim de b ir nevi teselli var­ G urubun renklerini tek rar eden sular üstün­
dı: Biliyordum ki n e fe r d e bu saatlerd e tstan­ de a ğ ır a ğ ır Istan bulu b ir baştan bir boğa sey­
bulda geziyor, görüyor. K endisini rıhtım da rederdim : Bir u ran d a Peygam ber emanetleri
te k ra r bulunca: ve e: İti cihangirler penihı Topkapı. bir ucun­
— ft'esıl begi'iıdin m i dedim . da yarım hac kudsiyetinde Eyüp türbesi!...
lstanY jl. bu din ve milliyet umdesinden çer-
om/group/mer<akedıiyeor'ı!Hrı
AVHILrK SOKAÛt — 1634 İSTANBUL

çeve ortasında sulardan göklere doğru ince­ a y r i i . i k s o K A f t l — Kumkapı'd» Kâtip


lerek, ruhanileşerek yükaclPtı bir rrukacîdps Kasını Mahallesi sokaklarından. Linga kara­
tasvirdi. Onu haUfesjndcn rcnçberine varın­ kolu sokağı kavşağından yüründüğüne güre
caya kadar her Tıirk, her Müslüman ötene Uç araba geçebilecek kadar geniş, kaba taş
foene asırlarca süsledi. Ve bu mirası kanlar düşeli ve bozuk bir sokaktır, öyle kİ be; altı
ve alevler içinde yoıta bojula nesiller nesillere adını sonra bîr toprak y o l olur, evleri iiçer
emanet bıraktı. Zira edebiyatın, mimarinin, dörder katlı kâgir yapılardır, sekenesi umu,
bütün sanalların ve nıüessoselerin. biitün m iyetle T ürktör, orta halli ailelerdir.
tarihin liibbü budur ve bundadır. Bunsuz t a ­ İsm ail E n rv k m
lan Tiirkler, -kitabı kaybolmuş bir mezhebin
ümmetine ıtiinerler... Onun için ey İstanbul, AY8U SİNEMASI — Karagüm rükte Zin-
ey gönüller güreli, etrafını gölseler sardıkça cirllkuyuda, Hasanfehimpaşa Caddesinde Atik
yükselir, yükselir, semaviteşirdin... Yanında A il Paşa (Zincüiikuyu) Hamamının yanında­
ila Edirne vc Burssyu senin uıânam tamamla­ dır; yazlık ve kışlık iki kısım olup iuşlık ıl-
yan ita dibâce gibi görünür, bu temftşayu hay­ nema, bir çifte hamam otan Atikali Paşa Ha­
ran kalır (imi m am ının cam ekân kısım ları bozulup birleş­
«Bana derlerdi k i madem bu kadar sevi­ tirilerek yapılm ıştır IB.' Atikallpaşa Hamamıi
yorsun. neden içimle oturm uyorsun da karşı­ Sahipleri Osman G ültepe ite amcası Yusuf
sında duruyorsun?... Onlara genç «K ânı» n in Gültepe’dir; üçüncü suııf b ir sinem adır.
şu mısralarını söyledim : E v veli 1937 de yazlık sinem a açılmıştır;
bahçenin ortasındaki tisklyeli dondurm a ha­
Bru gurbtup değilin,
Guıfcel beırim iftmde!- vuz m arifetli bir zat olan Osman GUltepe ta ­
rafından bizzat yapılm ıştır. Yazın, gündüz se­
«Zira bilhassa kendisini kaybedecek gibi ansları kıştık sinem ada yapılu', gece seansı
olduğumuz o ilk mütareke ve hakaret yılla­ için bahçe açılır.
rında İstanbul TiirJtler için ne yaman ve ne K ışlık kısım 1938 de yapılm ıştır, bir par­
sevgili bir gurbete tan ıeraişti. Ruhlnrımız teri ile altı sıralı b ir balkonu ve onun arkasın­
ezilmeğe çalışıldıkça onun güzel ve m üebbed
da beş tocacığı vardır. Balkon ve localar 100.
nesi varsa baden olduğunu ve bizim İçin ol­
p arter dc 250 kişi alır. Sag d uvara da Kema!
duğunu — bir hasta, nöbet halinde sayıklar
ism inde genç bir am atör tarafınd an yapılmış
glM — yad ederdim. AlelAde zamanlarda dik­
büyük bir yağlı boya tablo v a rd ır ki Milli Mü­
kate bile pek çarpraaksmn bir itiyad halinde
cadelede cepheye kağnılarla silâh vc cephane
tekerrür eden hâdiseler d in hilil kılıklı yıl­
taşıyan bir köylü kalitesini gösterm ektedir.
larda bütün hasreti erin m ihrakı olmuştu. V a­
Büyük sinem alara çok u u k bulunan bir
kit taşından, çeşmesinden, türbesinden, iba­
sem tte, Aysu sinem ası bir ihtiyacı karşılamak
detinden derin heyecanlar ve kırgın bir te ­
bakım ından, yerinde b ir teşebbüsün eseridir.
selliye kapılır, bir garip şifa bulurdum . On­
İstanbul Ansiklopedisi, sahiplerine, yeni ve
ları - eyvah, çok eksik ve çok solgun olarak -
konforlu bir kışlık sinem a yaptırtacak ve Ati-
ara sıra kaydettim.»
kalipaşa Hamam ının camekfln kısım larını da
Ayrılıklardaki makaleler şunlardır: resto re e ttirip eski Ç ifte Hamamı ihya etti­
Bıraktığım İstanbul; Bulduğum İstanbul; recek b ir kazanç ve muvaffakiyet temenni
İftar; Davulcunun Mânileri: Eyyub Sultanda eder!!! (Mart 1947),
Ramazan Gecesi; Bayazıd Sergisi, [tırkni Safl- B l b |. ; BI5K vı’ M u im /fer FNen G v tl N ütu.
det D aim inde Teravih-, Kadir Gecesi Mevlevl-
ler; Ayasofyada Bayram Namazı; Süleymanl- AYŞE | Tııvukknldınm ) — Bu satır­
yeıle; Mimar Rinanın Kabrini Ziyaret; tslan- ların yazıldığı sırada, Btiyükşchirde, nam­
bulun Çarşısı; İstanbulun Caddesi; Yol Üstü lı bir tavuk hırsızı olan 55 - 90 yaşlarında bir
Birkaç Çeşme; İstanbulun Cûşlşi. (B.: Eyyub Kıpti karısı; geniş petorînll bir çarşaf ile do-
S u lta , Bayazıd Sergisi, Hırka! Saâdct, Rama­ loşun bu hırsız, bilhassa şehrin tenha kenar
zan, Ayasofya; Kadir Gecesi; Sakaklar; Çek­ sokaklarında rastladığı semiz tavuklara alkol­
meler; Evkaf M(itesi; Kdirnekapı Camii; SU- lü rotstr serpip hayvanları »arhoş ettikten
leymanlye; Sinan, Mimar). sonra
AKglEkOFKDlst — 1835 A YŞ E H u b b I ı ı A n r *

mak yolun» mi™**1!*; *M6 M artında suç 1te-


ttinde yakalanmış ve koy jı un tian küçük bir
mj5tr kesesi. alkollü m ısırlar ve bir de kütük
aîkolîiseü çıkmıştır.
AVŞFÇAVUŞ SOKAtiE — Anadolu ban­
liyösünde Suaüyededir. Suadlyr plâjına giden
sokağın lam karşısında. tiren istasyonuna gi­
den sokaktır. Bagdad Caddesinden girilince
solda- köse basında, tramvay bekleme mahal­
li ye polis nnktası vardır. İki tarafında yaya
kaldırımlar! vnrsa da ortası toprak ve kışın
Çamurdur. Bu satırların yazıldığı tarihte, is­
tasyona doğru gidildiğine göre, sol tarafla
bajtan ba^a bo; arsalar, sağda ise ikiler Uçsr
katlı bahçeli kâgir dört köşk vardı. Sokağın Pnkücljtrda A yıebA tun Ç * n n w l
nihayetinde bir merdivenle S’jadiyc tren is­ (R esim ; tfeıiJı»
tasyonuna çıkılmakladır (Mayıs 1847).
l i a s a a K ocam an ve kerimesi Ümmehani H atunların nıhlyçün
clfattha.
AYŞE HANİM < V ap u rso ran | — 1380 1060 (M . 1690)
tarihiyle 1895 tarihleri arasında Davudpaşa İbrahim llilmi Toaıgrk
Mahkemesi, laakapısı ve Etyemez arasında do­
AYŞE IlUBBt HÂTÛN — OnaUıncı asnn
laşan zararız bir meczup badındı. Rivayete gö­
büyük İradın p irle rin d e n ; evveli İkinci Se-
re bu kadın, silrgün edilen b ir oğlunun ele­
Ura’in, sonra oğlu üçüncü Murad’ın nedime-
miyle delirerek sokaklara düşm üştür. Ekseri­
lerioden, bu iki hüküm dar devrinde Osmantı
ya. tsakapısmdan Etyemeze İnen ve Deve
» r a y ı barem inin en parlak simalarından;
Bağırtan yokuşu denilen İnİf üzerinde dola­ İkinci Selim'in $ehzâdeliğinde olan Şeyh
şır; «vapur geldi mi? V apur geliyor mu?...» Yahya Efendinin torunu idi, saraya da bu
sözlerini ra st geldiklerine sorardı... münasebetle gitm işti. Ak Şemseddin ahfa­
Repri Mimareiln dından Şemsi Çelebi Ue evlendi. Kızını da
asrın ulem asından Mehmed Vusûti Efendiye
AYŞE HATUN — Hadikat-ül-Cevamiîs.
verdi k i İstanbul kadılığına kadar yükselea
kaydına göre Müftü Ali Hamamı k ü rtü n d e
bu zata, kainıvalideslnin himayesini kasteden
Karabagh Mescidinin ba tüyesi Mr hayır sa­
İstanbul zürafası «Hubbl mollası» lâkabını tak­
bidir. *
ın ırı; Fındıklı Camilnin bânifli olan Mehmed
Bibi.: ttadiJmtÜl Cevimi, I.
Efendiyi, tlâtHkaiülcevamî yanlış olarak Hüb-
AYŞEIIATUN ÇEŞMESİ — Usküdarda bi H iltunun zevci gösterir, Birçok gazelleri,
Sultantepesinde, Hamalbaşı Mescidinin biti* kasideleri ve ilçbuı beyittik «Hurgidü Cem-
eğindedir. 1047 de ak ar çeşma idL Aslı onye* şid» adında bir eseri bulunan bu kadın şair
dinci asır yapısı olup son tamirinde. tu$la ve hislerinin rikkati ve ve lisanının zarafeti ile
çimento ıu» karakteri bozularak acayip bir divan edebiyatında mümtaz bir yer alır:
Şekil almıştır, aslından tekncai, iki tarafım Sular gârtıle hal olmu^n gnyei
dakl sedler, ayna taşı ve fctt&bed kalmıştır. G«c*a fthvali eylerdi glfciyırt
Klişem Valide SulUnın kethüdası Arslan Ağa­ Sır, rahmet lııılltlu eylerdi labrlr
ma zevcesi Ayşe Hatun kızı Ummcham Hatu­ Vfeıîn et ijratı eylemi Kfılr
nun ruhları için yaplırılıwştır« kitabesi şu* Fevkalâde giııcl İmi;, bir ara Üçüncü Mu-
dur; rad İle olan yakınlığı bir saray dedikodusuna
Sahibülhayral Valide keÜıüdasi Aralan sabeİHİnıuf. agajjıdakl zarif beyti, kendilini
A |i merhumun halilesi sahibetlilhayrat Ayşe m ihbr ıt yolunda yazdığı söylenir:

com/group/merakediyorum
AYŞ£ KAPIN «Kbc> — 1636 — İSTANBUL

K iıld u f t f l i n m v a » n r g d l oıilİ tACIyt sblifti İdi. çirkinine ablalına tahammül edi>


R ir k e tın iR M M m i m a r a Rİrm lş ( i l m i n . Jfttnc/.. akıllısı, güzeli Ue de hasa «Adamındı
Recai Mollayı Mora Yentşehrine kadı ta­
Kabri Eyyubdadır.
yin etmişlerdi. Hem yol hazırlığına, hem de
AY ŞE KA D IN (Ebe) — H ndlkût-ül Gevn* kim bitir kaç yıl sonra göreceği güzel Istan-
ifiiJn kayd ın a gü re. A k sa ra y c iv a rın d a k i l la n i ' bulu gc2 ib doluşacağına, eşe dosta, yirina
m aj lla y re d d in c a m iin i icc d id o n ta m ir e t t i ­ vçdâ ziydrellcrine başlanıışdı.
ren b ir h a y ır sa h ib id ir. A slı B c n d e rll o lu p ts - Bir Rİirı yolda biri tâze biri yaşlıca iki
îanb u ln g e le re k Aksar&yda y e rle şm iş, b ir y a n ­ kadına rasllamışıiı, hfinımlarızı arkalarında da
gın n e t i m i h a ra p o lu p m e ı r û k b u lu n a n m ra- bir halayık vardı. Soknkdan da kömürcü de­
k û r Cam ii ihya e tm işti. fB H am n ıa) H ayred* veleri geçiyordu. Kadınların Üzesi deveyi gtlft.
ditı Camii). te re re k :
l i lb l .: H.nILkaiiil Ccvaml, I.
— Aman anacığım bunlar ne?, diye sur­
a v s u k a k in h a m a im i k o k A G i — na- du.
v a /ıd N a h iy e sin in S tile y m a n iy c E lm a ru f ma- Yaşlıca kadın:
h a ile si so k a k la rn ıd a n d tr. K ira z lım e sc İd ve — Onlara deve derler kızım!., dedi.
K an u a im e ıtrP sesi S o k a k la rı a ra sın d a u z an ır, — Ya anacığım arkalarındaki boğmalarda
K ira a lm ıo s c iti k & v u şa g m d a ıı y ü r ü n d ü ğ ü n e gü- nç v a r d ı ı * ? .
re. ik J a ra tan ım r a h a t g e ç e b ile c e ğ i kadar g ı^ — Kmm onlar boğça değil, develerin
n iî? , k a b a ta ş d ö şe lid ir, a d m ı b u sa tırla rın ya­ hörgücü...
z ıld ığ ı s ır a d a b ir h a ra b e halinde b u lu n a n ha­ Recai Molla çöyle bir toplandı, «bu yaşa
m am dan a lk ıştır. îk l B ira lı ik işe r üçer k a tlı gelmiş, deve ile hörgücünü bilmeyen bir ka! .
a h şa p e v ler a ra s ın d a n g e ç e r k i b u e v le rin he­ Yakmak altındaki yüz huri misâli, gözlerde
m e n h e p s i h a li v âk H y e rin d e T ürk a ile le rin i âteşi zekâ, işte benim arayıb da bulamadığım
m esk en lerid ir. B ir m a h a tte b a k k a lı v a rd ır. böylesidir.. Allah vere de evli olmasa..» diye­
Ifmaİl firaevtm rek peşlerine düşdü. K adınlar Süleymanlyede
m eşhur Ayşe Reisin konağına girdiler.
AYŞE REİS HİKAYESİ — İlk defa ne Ayşe Reis, Cezayerli Ahmed Dayı İsmin*
yırtan, kîmln tarafından söylendiği tesbH edi­ d e namU bir korsanın kızı idi. Din ve devlet
lememiş bir meddah hikâyesidir: uğruna yapdığı gazalarda Karun hâzinelerine
Recâi Molla ya$ı otuzu aşmış, bir türlü ev sâhib olan Ahmed Dayının oghı olmamış, d iri
lenememişti. Kızların kendilerine sorulmadan dünyada tek evlâdı k a im erkek gibi yetiştir
gözlen kapalı kocaya verildiği devirde gene miş, ölümünde de işini, gücünü, ona devret*
mollanın bekâr kalmasına yüz vc vilcud ö lü r­ tnişdi. Ayşe Reisin koynunda pâdişâhın fer*
leri hahls mevzun olamazdı, kaldı ki Recai 1114111 vardı, erkek esvabı giyer, beline yata­
Molla erkek güzeliydi: Tüy koyu Kumral, göl ğan hu^Jcları, tabancaları dizer, başını, saçla*
elâ çakırı, beniz buğday; kemazı kaşlı, ş&hin rını sımsıkı s a r a r , üç anbark, bağçell, hamam-
bakışlı, afctt erkek İşi biraz büyükçe, düzgün lı. üç kat yatırm a toplu ticâret kalyonlarını
bir burnun altında sünneti Muhammediye gö­ ve yirmi beş çifte küreğini zincire vurulmuş
re kesilmiş karanfil bıyık, ve düzgün bir çe* ikıyiiz etli forsa çeken cenk kadırgalarım idâ*
nenin üstümle oya gibi bir sakal. Boy boa, re ederdi.
alım çalım yerinde, üstelik zengindi, U r h a­ Recai' Elendi hir rahat nefes daha aidi.
mam, iki han. olıa kırk parça dükkân 1râdı « T e v e k k e U d e ğ i l kız deve İle hörgücünü bil­
vardı. Cerrahpaşada konak, Kanücada yalı. miyor.. Korsan k a r ı n ı n baBkisı altında yetiş-
Şamandırada çilftlik sahibi hanedan kişiydi. mlş.. Lam benim aradığım..» dedi ve hemen
Şeyhülislâmlar damad edinmek istemiş de, ertesi günü anasını görücü gönderdi. Takat
«tüm ile meşgulüz, «f buyursunlar» diye özür Ayşe Reis: «Damadı kendim görmeyince kızı
dilumişdi. Konu, komşu, mahalleli: «Zâhir bir veremem., yarın molla erendi teşrif eylesin .»
mahrem ayıbı vardır» diyordu. Halbuki Re* demlşdi. R e c a i M o l l a n ı n anafti;
câi Mollanın bek&r kalmasının tek sebebi — K ix ç o k g ü z e l e v la d ı n ı., a d ı d a M flh b û
vehmi, kadın denilen mahlûka karşı güven- b e ,, m e le k y ü z lü m û s ü m e . fa k a t b e n a sıl A y ?t

http: //groups.goog le.<


AN'SlKUJPEDlSt AVŞE REİS H İK A Y E S İ

H âıin kendisine bıltim.. îiptarr"£svabı $ır- besi yanında yok., her şeyi unuttu, düşe kal­
lıjıda.. lepiska saclar belinde. bülbül de lisa ka, tutuna senücleye güverteye ç ık tı..
na gelmiş dilinde., ya o kaslar, gözler.. nczâ- Bir de nc gönriln.. dalgalar dag gibi.,
f ketle ttr ife t onda tastamam olmuş., ilim, ir­ bir taran an sağanak., gök yüzünde şimşekler
fan. cümle mâlûmat onda.. Ayşe Reis durur* birbirini kovalar geminin kapUıtı köşkün*
k#n deve ile horgiit'ilnU bilmeyen kız alınır de de gelinlik entarisi ile Mahbûbe, başını bir
*nı£ ile sımsıkı sarmış, tayfalara emirler ver­
Deyince Recai Malta yerinden fırlayarak: mede :
— Aöuü anacınım sus.. dedi, onun me- — Büyük yelkeni toplayın., fırtına yel­
lümatı da. güzelliği de kendisinin olsun.. bc:ı kenini açın..
öyle tabanca elde, yatağan belde kadınla mi­
Molla yanından koşarak geçen bir gemi­
sil tas ederim...
ciye:
Ertesi gün Recai Molla Ayşe Reuitı kona-
gına gitıi, Kadın Korsan Molla ile Isafca arka­ — Bre şehbaz bu avret kimdir?., diye
sından konufüu • sordu.
— Molla Efendi hasretleri- dedi, ben o Tayfa : — Ayşe Reis!., dedi, gemiyi eline
kızı sana veririm ama şartım vardır.. Mabbûbe alıl), kurluldu-k demektir...
tenim ruhum, caıum evlâdımdır, bir katyon
yükü çeyizi vardır., bana b ir hafta itin, kızın
eşyasını gemilerimden birine yükleteyim, kı
a da içine koyayım, seni de o gemiye bindiril.
Mora ceziresine yola çıkartrım.. ama erkek­
lere pek emniyetim yoktur, komşunun tavu­
ğunu kas görürsünüz., nikâhı 100.000
alımdan aşağı kırdırtmam..
Recai Molla boşamak için karı al-
iniyordu, razı oldu. Bir iıafia sonra da
Ay$e Stcisden haber geldi: «Bir kalyon
yükü çeviri ile kız helâlini kalyonda
beküyor..» diye, Ayşe Reisin ten*
sibi ile zifaf da gemide olac&kdı
Molla gemiye Wndi, kalyon
lenger aidi, damad efendi gelin
kızın duvağını kaldırınca heyeca­
nından az kalsın düştlb bayılacak­
tı- Karşısında bir peri kızı
vardı.. o ne güzellik., o ne
masumiyet Recai Molla bek*
lenUf beklemiş, lam ay ı gö-
flmteıı vurnuışdu...
Fakat. Çanakkale Bo­
ğazından çıkar çıkmaz
nûdhiş bir fırtınaya tu-
'ulduUr. Gece deniz bİı*
kat daha azgmlaşdı. Ge-
m* battı batacak. Rccai
^öllayj âeuue lulmuşdu.
y«n baygın yatıyordu..
bir ara gizlerini «d*~ Aj k Bel»
aıttatı Allahım.. .MıbMı- tenim ; Sabiha Bem lıj
o m /g r o u p /m e ra k e d ıy o r u m
AYSE SULTAN HACÇKSİ — 163» — İSTAMBJL

Gemiyi batmaktan kurtaran Avşe R e is: üslûbunda. haznen kesm e taştan, yüzü m er­
— Kocacığım , dedi-, ananın gördliğii birm er. kemeri bir beyaz b ir renkli m erm er ile
sersem put misâli câriye idi, yolda senin gör­ örülm üştür. K em erin üstündeki kitabesi, celi
düğün. deve ile hÜrgOcünil bilmeyen kız ise EtilUs İle bir beyitten ibarettir k i sudur:
ben idim., kimse cesiret edip benimle evle­
O s a b ı H u ı t tl A îîe S u lu n cüd İIit A e lti ba l A l
neni ezdi. ben de ha- erkeğe k o ta diye baka­
Piriti
nındım .. son defa korsanlık yapriım. fesi kal­
dırdım.. erkek esvabı giymemeğe and etmiş- Ilkllm lAribîne unun kıldı te n Ztılill çefttel »yaiıl-
dim.. bu gece gelinlik esvabımla buraya çıkıp k v llt
geminin kumandasını elim e almasaydını cüm ­ t o » (M. ıssa)
lemiz gemiyle beraber batar, boğulur g ider­
dik. ama ben yine senin o mâsura Mahmube- M usluğu koparılıp çalınm ıştır; Ustu çatı­
nim.. üstüme senden başka erk ek eti değme şır ve acıktır, fak at ayna taşı teknesi ve haz­
Hiiştir.. sen de vehim ve vesveseni at., kadı­ nesi m am urdur. Cephesi, k ilib e n ü t altında
m a nâm usunu kocanın baskısı, kilidi degıl. ve kam erin '(» 'is le ri üstünde iki madalyon
sevgisi ve itim adı korur. çiçek ile tezyin edilm iştir. Bu güzel çeşmenin
suyunun akıtılm ası. BUyiikşehirin in u r faa­
AYŞE Sl'LTA.V BAĞÇESİ — Onyedîılci liyeti arasın d a çok y erin d e b ir iş o lu r ki. ağır
asır ortalarında Üsküdar sahrasında ıııirl bah­ b ir m asrafa da m al olm asa g erek tir (1947).
çelerden; bir a n d a lb şir Paşa zevcesi Ayşe
Sultana verildiğinden bu isimle anılm ıştı; y eri İb ra h im Bilimi Tutttık
tesbit edilemedi; paşa, kendisine m ührü h ü ­
AYŞE SU LTANIN D O G O M ) — Vak’a-
mâyûn ile beraber Ay^e Sultana v erilip ts-
nüvislerin kaydettiği saray d üğ ü nlerinden bi­
(anbula çağırıldığında. ev veli bu bafçeye in­
ridir; H icri 117i y ılı Cem azîyelevvelinin al­
mişti |B.: Mustafa Paşa, lb ş:rt
tın cı g ü n ü (Milâdi 17581, Ü çüncü M ustafa, kız
bibi.: SllÂhctar Tarihi, I,
kardeşi Ayşe Sultanı devrin vezirlerinden Si-
AYŞE St'LTA N ÇEŞMESt — Ü sküdar- lâh dar M ehmed Paşaya verm iştir.
da, tm rahor Caınif kar^um daki küfededir; SilAhdar M ehmed Paşa T ırhala m utasar­
onallmcı asır yapısı olup bu satırla rın yazıl­ rıfı bulunuyordu. N ikâh, paşanuı gıyabında»
dığı sırada mııatta! idi. T ürk klâsik m im ari s u lta m a lkam el etm ekte bulunduğu Hekim­
başı sarayında Kızlaraga&ı, Şeyhülislâm efen­
di, paşanın vekil ve şah itleri huzurunda beş­
ti in a ltın üzerine kıyıldı. M ükellef bir ziyafet­
ten sonra, Şeyhülislâm Efendiye bir bohça
içinde beyaz çuhaya kaplı b ir sam u r kürk
hediye edildi; harem de Kızlarağasına da bir
sam u r kürk giydirildi; diğer hazır bulunan­
lara da m evkilerine göre. Sultan ile Paşanın
şanlarına lâyık hediyeler verildi. Sür’atle ts-
(anbula çağrılan dam at paşa, büyük şehre an­
cak Şevvalin dokuzuncu günü gelebildi; k en ­
disine Koca Ragıp Paşa tarafından Bahariye'
de b ir ziyafet verildi; oradan yedi çifte bir
kayık ile B ahçekapısı iskelesine çıktı, Babtâ-
liye giderek S adırlzaraın elini ö p tü ve Sadi-
râzam tarafından serâsereye kaplı bir sam ur
k ürk giydirilerek ta ltif edildi vc binek taşma
hediye olarak çekilen fevkalâde müzeyyen bir
ata binerek iskeleye dSndU. ve kayık İle Sul­
ÜKküdarda A ytm lU n Çefmeii tanın Ortaköydeki sahilsarayına gitti, yatsı
<>esllıl: Ntılh) namazından sonra, Kızbragasj vasıtasiyle
http://groups.goog le.<
ANSİKLOPEDİSİ — 1639 — AYTAÇ I H tn id l

«hacUgâJu isııietpenibiye rûm al ve şerefi zi­ Hoca VfthLd E fendiden rik ’a, ve jan d arm a ko­
faf ile dağzeoi kuliibi emsal» oldu. la la rın d a n A hm ed H ilm i Efendiden sülüs
BıU : Vfaıl Tııthi. I yazdım. Sonra K avasısagir imamı Said ve
idadi hüsni h a t m uallim i h a t bocası akrabam ­
AYŞE SULTAN SARAYI — Evliya Çe­ d a n A bdbsselâm Efendilerdim teallüm etlim .
lebinin yazdığına güre, onyedinci a sır n rta- «Yazı k ad ar te sm e d e istidM un vardı,
larıııda Aksarayda İstanbulun en büyiık s a ­ resm i, a sk eri rlişdide resim ve fran su c a mu-
raylarından biri idi. Baglca bir kayda rastla- a ilim i Ressam i! ilmi Efendiden Öğrendim . Bu
namadı. Zamanımıza kadar nişanı, izi kalm a­ z ât ressam m erhum Ali Rlza B eyin m ektebin­
m ıştır den yetişm iştir.
Bibi.: Erlira (,'rlnN, I.
«M erhum H aşan F erid B eyin atlas hari­
AYTAÇ (Hdntidl — Zamanımızın en s e ç ­ tasını a sü n d an fa rk edilm eyecek şekilde mu-
kin b attan, arab asıllı T ürk h arfleri ile yazı tahassüs bdr h arita c ı g ib i çizdiğimi gferea coğ-
sanatının son üstadı; rind m eclis adam ı, İsta n ­ rafiy a m uallim inin ta k d irin i m ucib olmtışdu.
bul ansiklopedisinin m üm taz dostlarından; Bu e se r m ekteb m üzesinde m ahfuzdur.
«Son H attatlar» m üellifi m erhum M ahmud «İdadiden m e tu n olarak 1324 d e 4milâdi
Kemal İnal bu değerli sanatk ârın hal te rc e ' 1906J îsla n b u la geldim , b ir sen e k a d a r Mek­
meşine: «M iikerreren vâki talebim iz üzerine tebi H ukuka, 1325 d e (M. 1907) Sanayii N efl-
yazdığı hal tercem esini aynen dercedediyo- sede resim v e hakk kısm ına devam ettim .
n ı u diye başlamıştır. İstan bu l A nsiklopedi­ «1326 d a (M. 1908) H asekide G ülşeni Maa­
si de: tM iikerreren vâki talebim iz ü zerin e to k r if M ektebi resim ve yazı m uallim liğinde b u ­
daha etraflı bir hal tercem esini vaid b u yu r­ lundum . Bu sıra d a talebe ara sın d a istidadını
dukları halde b ir tü rlü yazıb verm edikleri için g jrd iig iim M ustafa H alim i yetiştirdim f H attat
«Son H a tta tla » dakî satırların nakil Ue İkil- Halim).
fa olundu» derken duyduğu derin leessilrü «H ususî m ah iy ette m atbaa işleriy le meş­
bilhassa belirtm ek ister. Ü stadın İnal nuurhu- gul oldum. 1327 d e (M. 1900) m ünhal bulu*
ma gönderdiği yazı şudur: tıan R üsûm at M atbaa M üdürlüğüne bilmiisa-
»Asıl adım Şeyh Musa Azmidir; Azmi im ­ M a tâyin edildim . Bu m em uriyet Sanayii
zalı bir çok yazım vardır; otuzbeş seneı] enberi Nefis'eye devam ım a m âni olduğundan istifa
Hâmid nâmı müsLeârı ile yazdığım için h e r­ ettim .
kesçe Lamnan m üsteâr ismimi değiştirm eğe *1328 de (M. 1910) M ektebi H arbiye m at­
Siinım görmedim. baa hattatlığın a, bilâhare E rkânı Harb&iyyei.
«Yazı sanatının nâçiz hâdim lerinden b u ­ serh&Ltatı Hocam M ehm ed N azif Efendinin
lunan fakir 1309 da (milâdî 1891 - 1892) tti- vefatı üzerine m ezkûr m atbaaya geçelim. Bu
y arıbekirie doğdum, Tuhfei H atm in d e m u­ m atbaada yedi senelik hizmetim devresinde
h arrer hatlâtlnden
B irinci Umumî H arbde Y ıldırım O rduları
Âdemi Âmedl'nin ah-
grup em rinde hizm etten so n ra Istanbula av­
f&duıdan Z u 1 f i k a r
d et ettim . M ütârekeyi m üteakib 1336 d a (M.
Ağanm oğluyum. 1918) istifa ed erek H attat Hâmid Yazı Evi
• tik tahsilimi sib- nâm ı m üsteân ile K apalıfınn karşısında b ir
yan mektebinde. Bü­ dükkân açdızn. O larih den U ihiren serbest
yük Millet Meclisinin çalışmaktayım.
ilk devrei intihabiye- «A radan altı ay geçdjkten sonra H attat
slnde Diyarbokir me­ A rif H ikm et Beyin vefatı tilerine ondan m ün­
busu olan lloca Mus­ h al olan yazı yu rdu n u (şimdiki A fitâb K ırta­
tafa Âkit Efendinin siye Mağazası) istihlâf ederek orada çinkograf-
rahlel tedrisinde yap- hâne açdım. K ardeşlerim ve talebem burada
dım ve ondan yazı ag çınkograflık öğrendiler.
kuıı meşk eyledim. «Şimdi A nkara Caddesindeki matbaamda
«Diyanbeklr Aake H .u .t utmM a ,ta , yazı işleri ile beraber tezhib, çelik üzerine re*
rt Rfifdl Mektebinde ( M n : Nedfci sim ve yazı hakki, çlıikograflık, kabartm a ve
om/group/merakediyorum
tS T A S B tl.
1 64 0 —
AYTEKl-V .-,KA(iI

ll&nıid A y in in bir yaasc


IPtjfiınıbrrlrrintlziu Felhi Miibini (rb^r «len hudîn)

lüks etiket ve saire islerini bilfiil tatbik e t­ dem eğe m ecbur olurlar. MedhU s e n i bir âde­
mekteyim. mi en2ân am m ede kıym etli gösterm ek, yâhud
kıym etini a rttırm a k için ihtiyar olunur. Ha
«Şişli Camii şerifinde, daha başka cam i­
m idin kıym etini yazıları is te t etm ekde oldu­
lerde. tstanbulda b ir çok zâtin salonlarında,
ğundan m edhü senâ ile ona kıym et vermek,
Mısır ve lrakda binden (azla yazını vardır.
yâhud kıym etini arltırm ak için uğrarına bey-
«tstanbulda SÜU13celisini Mehmed Nazif, hûtledir. Güzelin ınedhe ihtiyacı yokdur, Gü­
suliıf ve neshi Hacı Kâmil Efendilerden, tâ ­ zelin m eddâbı güzelliğidir».
liki de H.ılüai Efendiden meşk eyledim».
AYTEKİN SO K A tl — K um kapı nahiye­
Merhum Mahmud Kemal inal bu lıal te rc e -
sinin T ülbentçi H üsam eddin mahallesi sokak-
mesi notuna şu m ütalâayı eklem iştir «Hâmid
larındandır. M erm erciler Caddesi ile A tatürk
Bey, celi sülîisde, sülüs ve nesihde ve tâhkde
Bulvarı arasında uzanır, b ir araba rah at geçe­
zamanın en değerli hattatlarından sayılmak
hakkını hâizdir. Fakat yazının dekaayikine bilecek kadar geni;, kaba tu ; döşeli bir so­
kaktır, evleri ikişer. Üçer k atlı kâgir yapılar,
m uttali olanlar ve kıymetini takdir edebilen-
ler, benim g ib i: sekenesi Rtım dur: Uç bakkalı, b ir Jtundura ta­
mircisi vardır. T em m ta 1947.
M#gL vlur Rorse ftğer lıalhut orbâbı V[ıkınır
tiahanuz dilberinin oolcla] halli batın» AYTCTULMASI — İlk okul talebesi ço-

http://groups.google.co
AN SİK LO PE D İSİ — 1A41 — AYVAD BEN Ol

cılkların bile basit bir izah ile kavrayıp anla­ lunarak ve canavar üzerine kurşu n sıkarak
dıkları ay tutulması hâdisesi, kaba cehlin vc kendisin! kurtarm ak m üm kündür.
dolayım İle bâtıl itikadların karanlığından k u r­ Filvaki bultin cam ilerde vaziyetle alâka­
tulamamışlar tarafından dalma k o rtu ili: sey­ d a r dualar cılılnıektıyilr ve tstanbulda yaylım
redilmiş, yakın istikbalde kölii vak'alara bir aleşi 1>h ş I jiıiışlır Bu korkunç hale hayırlı ça­
işaret gibi kabul edilmiş, ay üzerine elliden tılardan aya tü fekler atılm aktadır.
dünyanın gölgesi onu yutan bir canavar zan­ Evimize varm ak iızere F enerden bir ka-
nedilmiş. canavarı korkutup kaçırtm ak vo yjca biniyoruz. Yolda bizi tevkif ediyorlar.
ayı kurtarm ak için dualar «dilmiş ve giik yli- Halicin yarı yolunda, zaptiyelerin motBrlj bi­
züne tabancalar, tüfenklor boşaltılmıştır. ze geçidi kapıyor; b ir husuf gecesi kayıkla
Bıçkın, külltânl ve serseri gfirûhu silah dolaşm ak ıııeınnû.
ateşliyerek taşkınlık göstermek için bu tjJtıl -îFakal sokakta yalam ayız yal Zaptiye
itikadı fırsat bilmiştir. Bu hal Istanbuldâ I î)06 efend ilere k arşı gayet yükseklen alarak m ü­
meşrutiyetine kadar devam etmiş, ancak o ta ­ zakere eıliyor, m ünakaşa ediyoruz ve ciir’e t
rihten sonradır ki ay tutulunca silâb alm ak gösterm ek sayesinde b ir k ere daha işi halle­
yasak edilmiş, yasağı clinlcmiyenler de asa­ diyoruz. — N âhid S ırrı O rik tercenıesinden».
yişi İhlâl ile suçlandırılarak hapse m ahkûm tB.: Av,iade).
olmuşlardır.
AYVA — M eşhur ıneyva; İslanbulıia b il­
iç in d e yer y er geçen a sır o rta la rın d a k i
hassa [Soğnziçinde Ç engelköyüııün ayvası m eş
İsta n b u lu n çok g ü zel ta sv irle ri b u lu n a n P ierre
h u rd u r; m evsim inde bu köye m isafirliğe g i­
L o ti'n in tAıid e > ro m an ın d a ay tu tu l m a s ı iç in
denler. sem tlerin e hiç olm azsa b ir sepelçik
de b ir p arça v a rd ır:
nyva ile dö nerlerd i; a sk e r m ekteplerim izin en
lU lık a p a n s e d le rin i m u h te şe m b ir ak şam
büyüklerinden biri o lan K uleli lisesinde, do­
iç in d e in iy o rd u k .
laplarında k e h rib a r gibi b ir kaç ayva b u lu n ­
• İstanbulun alışılmamış bir .manzarası var­ d urm ak çocuklar arasın d a b ir a n ’an e hük m ü ­
dı; bütün m inarelerde hocalar garip m akam ­ ne g irm iştir ve K uleliler evci çıktıkları za­
larla meçhul dualar terennüm ediyorlardı; ge­ m an, analarına, b abalarına, k a rd e şle rin e Çen­
cenin bu alışılmadık saatinde bu kadnrr yiik- gelköy hediyesi olarak ayva getirirler.
sekten (ikan bu tiz sesler muhayyeleyi endi­
şeye düşürüyordu; ve kapılarının önünde top AYVAD BENDİ VC DERESİ — Belgrad
lanmış olan M üslümanların lıepsl gcfc yüzü­ o rm anların d a. Onsekizjnci a sırd a Ü çüncü Mus­
nün bir korkunç noktacına bakıyor gibi idiler. ta fa ta ra fın d a n y aptırılm ış b ir ben d d ir ki,
adını o zam anlar civarında bulunan b ir köye
^Ahmed nazarlarımı takip e tti ve dehşet nısp-.-Lle an ılan bir d ered en alm ıştır.
İçinde elimi yakaladı: Demin Ayasofyanuı
O ııaltıncı asırd a bu yana, B üyükşehir b a­
kubbesi Özerinde o kadar parlak görm üş ol­
y atın d a {ok kıym etli j-ol oynam ış olan Kırk
duğumuz ay. yukarıdaki büyüklük içerisinde
çeşm e su ları, B elgrad orm an ların da yap tırıl­
sönmüştü; artık »olgun, sönük ve kanlı bir
m ış bendlertlen, ufak havuzlara akıtılm ış d e­
kırmızı lekeden ibaretti.
re le rd e n ve m ü tead d it p ın arlard an toplanm ış
«G5k yüzünün işaretlerinden daha tees­ su lard ır; İm paratorluk ta rih i boyıtoca bu su
süre garkedici b ir şey yoktur ve b ir şimşek şebekesini yeni katm alarla zenginleştirm ek,
çakısından daha siir’atle peyda olan ilk his­ daim a d üşünülen bir hayır işi olmuş, her tu 4
sim de bir detışel hissi oldu. Takvime bakm a­ şatta, yeni ve büyük inşaata girişilm iştir. Ay-
ğı uzun zamandan beıi ihmal etm iş bulundu vad bendi de bunlardan biri olııb Hicri 1179
ğum için, bu vak'ayı tahmin etm em iş bulum, (M. 1783 - 1766ı yılında yaptırılm ıştır. Aşağı­
yordum. daki bilgi. Dr. Sadi Nâzını N irven’in İstanbul
«Bunun ne kadar rmlhlm ve korkunç bir S uları, adındaki çok kıym etli eserinden nak­
hal olduğunu Ahmed bana izah etti: T ürk iti­ ledilmiştir:
kadına nazaran bu esnada ay kendisini p ar­ • Bu beııd. Belgrad orm anlarında mevcut
çalamakta olan bir canavarla mücadele halin­ suyun tslanbula en uzak mesafede olanıdır.
dedir. Maamafllı Allah nezdinde şefaatta bu­ 10ü m etre irtifam da bulunan tepeler arasın

m/oroup/merakediyorum
AVVAGClÜ — 1&42 — ISTANBUt

da Ajvaıl deresi üzerinde ^ a p ıb n ijtır Ista * Bendden ayrıldıktan sonra. sağdan. eski
bulda Aymd deresi Özerinde y»pılmi}iır. İs­ Ayvad JtOyiı civarında O rta dereyi, az aşağıda
tanbul? Lâleli Camiinin kurulduğu bir devre Altımı ve Hamam derelerini. B aşç ım * man­
ati olan bcı bendin mimarisi de çok güzeldir dırası önünde Çakal Dereyi a lır ve PetnahM
Adeta el ile fcabarulnııj gibi duran koyu ye- altında. Süleyman Bey ÇLfltiJi önünde Kağıt­
şinikler a ra m d a bend duvariannuı oterm er hane Deresine karıdır, ki Ba|çe«ı»eden itiba­
konsollarının güzel bir duruşu vardır. Bende, ren aşağı kısmı. Davutpaşe M eraları eteğin­
deresinden maada, kendini .o ran tepelerden den geçtiği için Davulpaşa Deresi diye de
derecikler de akar. anılır
Bendin lemel üzerinden yüksekli# 12 m.. 57 AVVAGULÜ — İstanbul arzının tama-
Bendin üstünün uzunluğu 55 m , 20 n un n da unutulm uş renk isim lerinden; taya­
Bend üst kısmının kalınlığı 6 m. na yakın uçuk pembe; geçen asrın seçkin t ü r ­
Eend kaidesinin kalınlığı 9 m .. 44 lerinden Vâsıf, bir şarkısında bir İstanbul ci­
İstiap hacmi 15B.000 tn3 vanına :
H avai ntaiye sathı 2000000 m2 Sana ayvı gttltf (alvaır
Süvari miilâîiüslerinden Mehmed E şref Yarasur ejr g&U blhar!_
Beyin 1 60.000 mikyasında İstanbul civarı diyor.
haritasında, Ayvad Deresi ;qyle gösterilm iştir; AYVALI — Geçen asır sonlarında. Ay-
vaıısarayda Loncada tsUn-
_______ b ulu n eski gedikli mey ha-
= :— nelerinden b ir nam lı mey-
hane idi.
_____ AYVANSARAY — ts-
[— — tanb u lu n H aliç yalısı semt­
lerinden, k a r a suıivle
d e n i z s u r u n u n bir

A jT a rt pfftn. cehbe ^(VrtİBÜfU v« kcftlrltrr


(Dr. Saadi N u r a N lrvtnla lu a u b a l S ulan n e H n d e n l

http://groups.goog le.c
A-SSIKLOPEDISI — 1643 —
AYVANSARAY

Jeytijl köjede. sur dışının Haliç kenarın­ Lonca adını alan iç kısım B üyükşchrin Sulu-
daki son parça» İte su r içinin b ir tasım ın iti­ kuld ile b erab er cn kesif çingene kolonisidir.
l i n eder ki Balat Karabaş. Atik Mustafapa)» Deniz am elesi gelip gidici, fab rik alar ve k a­
ve Abdülvedûd m ahallelerinin oldukça geni; lafat y e rle ri am eleleri yerle?m i{tlr
bir parçası Ayvansa ray hudutları içindedir « arad enize doğru inen ve gittikçe açılan
Amele. i#çi, kiiçitk esnaf, gemici yatağıdır: bir vidirien ib a re ttir ki Lonca bu vâdinin d i­
llinde ve geride bulunup k ara su ru n u n son
parçacı batıya (İlişen sırtın tilerinde u tan arak
vo iki büyük kavis çizerek Haliç sahiline iner.
Deniz ilin i A yvansaray Caddesi boyunca uza­
nır kl sem lin hııdudu içinde kalan izi küçük
birkaç parçadan İbarettir.
Sahil A yvansarayda bir körfezcik ve ya-
rırcıadKik vücuda g etirir, m e ş h u r Ayvansa ray
k alafat y eri ve H aliç v ap u rların ın iskelesi bu
yarım adacık Ü zerindedir fB.: A yvansaray K a­
lafat yeri.)
Bu sem te gerideki sırtla rd a n , m esela H o­
ca A li M escidinin bulun d uğ u tep ed en bakıldı­
ğı vakit göz ö nünde uzanan panarom a A tik
M ııstafapaşa (Câbir) C am iinin m inaresi e tra ­
fında sıkışm ış b ir ç atı yığınından ib a re ttir.
San p lân d a y a n i deniz k en arın a rastlay an sa­
hada blok halinde fabrika y a p ıla n uzanır. Bu
panoram a aydın olarak g ö sterir ki Ayvansa-
ray sü k k Jn ım n gü n lü k kazancı dolgun dahi
olm uş bulunsa, çatılarının altına has m ânada
re fa h ın girdiği tahm in edilemez.
Sem tin çarşı bölgesi sahil parçası listün-
dad.tr, am ele ve gemici yatağı olduğundan
kah v ehaneleri ve ahçı dü k kân ları çoktur, ah-
çıian n da ağız tadından ziyade kifafı nefis d ü ­
şün ü lü r, kahvehanelerinde tiryakilerden ziya­
d e günlük yorgunluğunu iskam bil ve tavla
gibi oyunlarla a vu tantar o tu ru r; bilhassa ge­
Ajvad Bendi vr fttrûfı m icilerin içkiye düşkün olduklarını Ayvansa­
rayda hatırlam ak lâzımdır: bu son hüküm il-

Ayvad P»Mİİııde oton** jtrt Ay«a4 BmdİMto «luvır ü«Ut


Nesih) (Ketim: N?dfe>

om/group/merakediyorum
\YY4X SA*A Y CAOOESt tSTA-VBV\
— 1 64 4 —

libaslara sebep olmasın, Ayvansaray sekenesi- Hiltd »bal ity4t h ra rtfc* f » b sl|
no *ewtjrl K ım ıl Peygamberi tiü r a n a n
ain Loncalılar müstesna, büyük bir kısmı mü'-
N'ör b»bfi m r ş h tû »M alıca ba ı*U ö ahw rpcn
rotn vc tnu'tekid insanlardır. Ol Kbtn İkb^JtB f f n o ide «M u
Ayvansarav huduttan içindeki başlıca O lfct Vıtbı nis. i i f r Kc**d ba UrUıi « â n *
fabrikalar çeltik, lâstik, dokum?, konserve, Yaptı i t i pH*rk«WI »uA riji fth i fJK■»
katem fabrikaları ?e mecbur Ayvansaray de­ H I2SI <M 1834 18»)
ğirmenidir Avra Hayim Musevî hastahanesi.
semtin yeğine sıbbat möessesesidir AYVANSARAYDA LONCA — Lonca aduıı
S â rjrf hczil yollu kaleme aldığı bir m an. al^n A yvansarayuı »Ç kısm ı. B üyukfeluin, Su
zumede Ayvanssrayı şöyle tasvir ediyor: Uıkule ile b erab er en kesif çingâne kolonilc-
rinden biridir. Lonca Ç ingeneleri İstanbulun
Halta biıim fMJullealjı » U tt v ır saa ve söz. i>s ve nûş âlem lerinde her zaman
K ıalranı, kani. «atın. W&gi. t* U |ı nr en zengin (akım lan çıkarm ıştır; beynelm ilel
Bir lûM ^avdır <*ribaşmtu 9>Ip k in kıym etiyle bohem hayatı Loncada görülür.
Aj-rftftsıraj-di m&i buîaaau r k o tu £ W
M erlu ıu Osm an C em al Kaygılı tÇingeneter*
S ıiU ıa tf bir « J lb u Ç lagiR fltrfe kim
adındaki m eşhur-rom anında, ki kendisi Islan
Heydı» n p ı^ f s i gfbi ipten kuşağı « r -
bul civarı Ç ingenelerini pek vakıadan ta n ı­
.4W A \S A Ü A V CADDESİ — Eyyubu m ış tır ro m an ın k ah ram an ı İrfa n ın ağzından
Büyükşehrip m erkezine bağlayan büyük cad­ Lonca yı y er y e r ta sv ir ve nakleder- Aşağı»
denin. Arslan iskelesiyle İstanb u l k ara s u r­ d a ki sa tırla r O sm an C em alin rom anından se­
larının Haliç u m arasında uzanan kısm ıdır. çilm iştin
A rdan iskelesinden yüründüğüne göre. 3 a ra ­
«Ç ingenelerin asıl g örülecck hayatı h a r­
ba geçebilecek kadar geniş, paket lası döşeli
m an y e rle rin d e , ç erg elerd e. sep etlerd e, sep e t­
bir yûMu: sağdaki Bakkal B ayram Sokağı k a­
le r. m a şa la r* sa ca y a k la r, ay ılar, m aym unlar,
v a ğ ı n a kadar olan ilk kısm ın iki yanında
heybeler, fal çıkınları, sıp alar, k ısra k la r a ra ­
2 - 3 kath ahşap evler sıralanm ıştır; sekenesi
sında değilm iş... A s:l görillecek v e hoşlanıla­
m ütevaa gelirli aileler olarak görüliir. B ak­
cak Çıgaıı hayatı, R eha B eyin, beni yeni alış­
kal Bayram Sokağı kavşağından A y ra n sy a y
tırm aya oaşiadığı y e rle rd e im i;...
vapur iskelen sokağı kavşağına kadar ise. de­
vam eden tâki: ahşapların altı sıralı dükkân, • Bizim Y enikapıya göçettiğim izin h a ft
çan ı boyudur bunların büyük ekseriyeti de. sın d a R eha Bey. k en di evinde bazı ark ad aş­
Pazar günleri açm ak için ru h satiyeleri otan la rı ile birlikte b ana b ir çalgılı ziyafet verdi
manav, helvacı» tütüncü, altçı, içkili lokanta Fakat bani, a la tu rk a ziyafet de bu k a d ar olur
vç kahveci dükkânlarıdır kİ bu m anzara ve Sofra: içkinin, m ezesinin bin bir tü rlü sü ılı-
bi!hassa ahçı dükkânlarının çokluğu, d v a r dolu irti. Sonra, sekiz kimilik b ir incesazla k a­
fabrikalarda çalışan am ele ve gemici gibi be­ d ın la n a n beş kişilik b ir h an end e ve çengi ia-
kâr uşaklarından mühimce Vtr kalabalığın b u k ıx ı vardı. Saz takım ı, başla E dirn eden li-
semtte oturduğunu gösterir, A yvansaray vapur ianfaula yeni gelini? olan kem ancı Bülbüli Se­
iskelesi serağından öle sağ kolda Güven Çe­ lim olmajc üüere A yvansarayuı en gözde çal­
lik ve Buigur Fabrikası ile m üştem ilâtı bin a­ gıcılarından m ürekkepti. H anende kadınların
lar uzanır. Solda da iki ahçı dükkânı. Halid üçü A yvansaraydan ve köçeklik ıköçek oğlan
btn Zeyd’in gaza yoldaşı Sahabeden b ir zatin, :>iur. çengi dem ek lâzımdı) eden iki kaduı da
Huhaaim edül Ensari’nin sembolik türbesi, Sulukuledendi. Fakat «efendim nered e, ben.
yanında Hatice Sultan Mektebi, sebili ve çeş~ r.r r e ie . dedikleri gibi, öteki çergiciler. h a r­
mesi vardır. m ancılar n ered e .bu n lar nerede? Hele bun­
İkinci Mahnmd yapısj olan tü rbenin ça­ lar;:) erkekleri p ek k ib ar insanlardı. M isafir­
tısı 1945 kışında baktm tııU ktan çökm üştür; lerle hiç *bendeniz» siz, i î^'lü iiiı‘.7. siz ko­
kapısının üzerindeki tarih kiU besi şudur: nuşm uyorlar. H epsinin de elbiseleri, ayakka­
bıları yepyeni ve son m oda... Hepsmiıı de
Ja*trt1İ Mthmad Han kim d mfceddld hasletin
Oldu bo ftudea rine b ılk ı k e n n a tı 171a yeleklerinin cebinde altın r e güm üş b ire r sa­
Bu rnâbırtk türbenin Icvaiine hİmoMt Wip a t... Parm aklarında pırıl p ın l yanan elmas
tjlcti jam stfcttrd? riâyet bi fâjnao yüzükler. İçtikleri rıg aralar h ep birinci sınıf

http://groups.goog le.<
A Jo u a o rc M sı — 1645 — AYVANSARAYDA IjONOA

cıgara U r . Ç algılarının k ulu ve kılıfları h a ­ arb a la rın » k u ru lu p g e rd a n la rı beşi b ir verde-


ni. diyebilirim k i benim çok kıym etli kem a le rle dolu o la ra k K iğ ıth an ey e g ittik leri va-
itimin kutusundan daha ş ık ... B unlardan k» ■iit h erk es b u n ları o rad a A yvansaraylı değil,
Miani Raif ism inde birinin kem anına baktım , g erçek ten b ire r saraylı sanırladı
sakağa atsanız elli lira e d e r su içinde. K adın
isrdanda A vvansaraylılar. pek k a la n to r «ey­
«G eçen yazı nasıl ç erg eler, çadırlar, h a r­
ler... K ılıfları biraz ataca bulaca o lm akla be
m a n la r, k öp ek ler, a y ıla r ara sın d a hoş g eçir­
rsber. p arm ak tan p ırlan ta, züm rüt yüzükler,
dikse. bu kışı d a m eyh an eler, sazlar, zurnalar,
kulakları aynı (e şitte n k ü p e le r ve g e rd a n la rı
k tâ rn e lle r, ç ifte n a ra la r ara sın d a d ah a hoş
sapsan beşi b.'r y e rd e lo r ve ziynet altınlara tls
geçirdik. G eçen yaz, N azlılar, tirşe gözlü kız­
dolu... Yalnız S u lukuleden g e tirilm iş o la n to k
la r, T o p a l G ü llü le r, fa lc ıla r gönliimU yelpaze­
genç ve çok güzel iki çengi kız. bu cih e tle rd e n
liy o rd u ; b u kış ise, h a n en d e Z iyn etler, çengi
b u z la n a yanında p e k sönük, p e k s â d e su ya
S e h e rle r, B en li K iih ey lân lar. y an ık yüreğim izi
kalıyorlar.
ta z eliy o rla r. O ooh, iş te k ış d a g eçti; yakında
(Z avallıların attı, p u llu m o rlu , s a rılı v e
b a h ara g iriy o ru z. İk i, iiç g ü n s o n ra tiç ü n rü *
yepyeni e n tarilerin d en , a y ak la rın d a k i pem b e
c e m re d ü şec e ğ i için , R eh a B eyin evinde, o
püsküllü yepyeni te rlik le rd e n b a şk a ü s tle r in ­
gece, b ir k ışta n ç ık ış â le m i y a p ılacak ... V e bu
de göze ç arp ar b ir şey cik leri y o k Y akıâ iki­
â le m e A y v a n sa ra y u ı e n m a ru f sazcı v e okuyu­
sinin de k ollarında a ltın su y u n a b a tırılm ış in ­
c u la rı iş tirâ k edecekm iş. G el key fim gel!..»
cerek bir k aç bilezik v a r am m a , b e lk id e o n ­
lar vetmis, seksen k u ru şlu k şey le r...
• Reha Bey, benim , A yvansaraylı k ad ın «R eh a B ey b an a, d iin Loncada öyle ş a ta ­
la n a altınlarına, e lm asların a, p ırla n ta la rın a fa tlı, ö yle d ö rt b a şı b a y ın d ır b ir Ç ingene
pek dftk atli baktığım ı g ürünce: k av g ası s e y re ttird i k i ben. bu çok c an lı v e çok
— Daha, dedi, b u n la r hiç! Sen, b u n la rı re n k li p a n o ra m a y ı ö m rü m o ldukça u n u ta n u -
eskiden b ir cuma günü K âğ ıth an eye, Ç ağlıyan yacağım ! B u kavga, öyle a ra sıra S ulukulede
Köşkünün arkasına, kapalı ku pa a ra b a la rı ile filân p ara için te rtip ed ilen yapm acık ufak
gesmege gittik leri zam aıı b ir g ö rm eli idin, ja - te fe k k av g alard an olm ayıp gerçek candan, y ü ­
(M kalırdın! Şim di a ra sıra. hâlâ da g id e rle r re k te n , d a h a d o ğ ru su sin ird e n gelm e sam im i,
amma, eskiden, daha b u ndan on beş yıl önce lirik v e b astan basa hey ecan dolu b ir kavga
o canını feraceler, yaşm ak larla m ü k e lle f kupa [di.

. . ı ı « Ayvaınuırfiy<fc Lmeıt, 1051).


:om/group/merakedıyorum *«110
i . • •••A — IMS — IS T A N B n.

'B ir gün <ri« cuma olduğu isin Kiğıt- gider; oracıkta. Çağlayan KöşküoUtl arkasın­
baoeye gezmeğe. eğleşmeğe fiden bir takım, da size inat yeriz, içeriz U iyetlen... Siz d s bu­
akşam tu lü geç vakit arabalarla oradan dö­ rada kokmuş evinizde pineklersiniz akşamla­
nerken. karşılarında oturan bir evin kız ço­ ra k adar eziyetten
cuktan. bu Kâğıthaneden dönenlerin çocuk­ — Orada bir gün yersiniz, içersiniz am­
larına takılmış, anlarla: ma, sonra burada haftalarca açlıktan nefesi,
— A a . Şunlara bakuı... Bitli Kâğıtha niz kokar:
neden donuyorlar: bir de bize çalım satıyor­ — Onu sen halletmişsin! Bizim evimizde
lar! h er gün iki üç tencere kaynar!
Diye alay etmişler.. Bunun üzerine, ak­ — Sizin evdeki tencerelerin içinde her
şam karanlığında oracıkta hafiften bir ağız gün cinler tap oynar!
dalaşıdır başlamış, fakat Kâğıthaneden. dö­
— Ay, ay. ay! llçcriyo seslenerek) Getir
nenler yorgun oldukları için i # o gece pek
anam şu dünden kalan patlıcan dolamalarını
Ulatmamışlar: ufak tefek bir İki atışmadan
görsün de arsız k a in birazcık gönlü gözü
sonra meseleyi ertesi sabaha bırakm ışlar...
açılsın!
< Balada. Kilise dibindeki büyük meyha­
Tam bu sırad a elinde, kora bir do İm i
nenin bahçesinde bunu haber alan Reha Bey.
tenceresi ü e o rta yaşlı b ir kadın pencereye
kulağıma e ğ ild i:
geldi ve kapağı açık tencerenin içindeki dün­
— Öyle ise. dedi, yarın erken kalkalım;
den kalm a birkaç yaprak dolmasını karşı pen­
birlikte Loncaya gidelim; çok enfes b ir kav­
ceredeki kıza göstererek ve olduğu yerde gö­
ga seyredeceğiz ki sen bunu rüy an da hile gö­
bek çatkabyarak kendilerine mahsus olan kıv­
remezsin! rak kavga makamı Ue tuttu rd u :
• Ertesi sabah erken Loncaya geldik; en ­
— Dolma görsün gözlerin!
ce oradaki şişman n u n Sütçüde birer süt, son­
ra da tepedeki Hançerli Bostan kahvesinde Bu sefer ana kız, ikisi birden ayni tavır
birer kahve ile nargile içtik,,, ve ayni makamla:
i Dertten efendim, baktık ki a lt tarafta. — Dolma görsün gözlerin Dolma gör­
Hançerli B ostasın yilkseit duvarının dibinde­ sü n gözlerin... D olma görsün gözlerin... Yağı
ki tozlu meydanda b ir kaynaşm adır oldu. Ön­ halis A yvalık... Dolma görsün gözlerin. Pi­
ce çoluk çocuk, sağa, sola koşuştu. A rkasın­ rin ci h ilis M ısır... Dolma görsün gö zlerin ..
dan kadınlar kızlar, kapıların önlerine dizil B ahar, biber tastam am ... Dolma görsün ( i z ­
diler. Erkeklerin hem en hepsi işlerine ve işi lerin ... (Elleri ile oradaki Hoca Ali Camiinin
olmıyanlar da mahalle kahvelerine gitm işler­ m inaresini işaret ederek): Gel sen de ye he>
d i Daha sonra, açık pencerenin birinden uza­ im a m 1 Dolma görsün gözlerin.. Selim söy-
nan bir genç kız, karşıki eve doğru hafiflen leen kocana... Dolma görsün gözlerin!
sestendi: Şimdi k arşı taraftaki pencereye, elinde
— Biz K âğıthaneve gidiyoruz akı (a kızı! yeni kalaydan çıkmış b ir bakır sahanla gelen
Keyif etmeğe, cana can katınıya gidiyoruz; orta yaşlı kadın, bu sahanın içindeki bezelya-
nasıl var mı iştahınız sizi de götürelim ; orada y ı karşıdakilere göstererek, ayni edâ ve aynı
bizimle birlikte hem keyif eder, hem eğlenir; cdâ ve ayni makamla kızı iie birlikte başladı­
hem cana can katar; hem de soracığıma efen­ lar:
dim, bizim sofralarımızı kaldırır, bulaşıkları­ — Buna d erler bezelye... Buna derler be­
mızı yıkar papuçlanmızra tozlarını silersiniz. zelye... Yağsı h ilis kuyruktur... Buna derler
Karşı pencereden uzanan başka bir kız bezelye... Tuzu biberi tam am ... lOnlar da ayni
ona karşılık v e rd i: camim m inaresini işmarlıyarakl: Gel sen de
— Bitli Kâğıthaneye!.. Bitli Kâgıthane- y e imam!.. Buna d e rle r bezelye... Ağzın ya­
ye! Orası açar sizi!.. Orası açar!.. n ar usul ye!..
— Bitli Kâgıthaneye sizin gibi bitliler gi­ < Karşıki pencereden baş üçleşir ve üçün­
der. Bizler ise buradan kuruluruz tenteli a ra ­ cü gelen kocakarı, içi kavurm a ile dolu bir
baya... Sepctlerimizlen, bohçalanmızlan, hab- tabağı uzatarak:
belerimizlen (yemeklerimizle) çala, oynaya — Buna d erler kavurma .

http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ — 1647 — AYVASSAHAYDA l û n c a

yanındakiler: da çingene kavgalarının en bellibaşiı, en im in


— Dumanmı savurma... ve agıza alınmaz tekerlem elerinden IdHriş Oku­
— Eli aldık kasaptan! ması) denilen tekerlem e karşılıklı okunurken
— Biz korkmayız hesaplan! e tra fı saran yüzlerce kadın, erkek, çoluk ço­
— Hâlis kavurm adır bu! cuk seyircinin, kim i gülm eden bayılacak hale
— Körpe toram andır bu! geliyor, kimi jaşkınüklan aptallaşıyor; kimi
tK arjı taraftaki başlar da üçlejtj. Ve o ra ­ utancından kıpkırmızı, eli ile yüzünü örtüyor
ya <la elinde içi reçel dolu hlr kavanozla ge ve seyirciler arasındaki hele kavgacıların iç­
İfMi bir kocakarı, kavanozu kargıdakllere gös­ l e r i n d e k i s i n i r zem berekleri çok bozuk olan­

tererek: l a r , b a b a ) araplar gibi bir takım m jrazt hal­

— Keçelimiz vişnedir: l e r geçiriyorlardı!.,

Y anındakiler tef vc zilli maşa i l a : «Böylelikle saatler geçiyor, kavga da bi­


— Görenleri kişnetir: teceği yerde uzuyor; ortada karşılıklı savru­
— Onlar biltıısz i[ nadir? lacak sövmeler, fcillürler, günahlar kalmayın­
— B ilirler (.......) nedir) c a bunlar, yeni bastan daha kuvvetti, daha ko­

4Bu ağaza alınmaz söz üzerine karşıdaki­ yu. dalıa jid d e tii olarak tekrarlanıyor; hele
ler birden alevlendiler ve avazları çıktığı k a­ kavgacıların içlerindeki sin ir zem berekleri çok
dar bağırarak teflerini, darbukalarım , zilleri­ bozulan kadınlar, baştan ayağa kadar bütün
ni, boş yoğurt tenekelerini alıp kapının ününe, vUcut uzuvlarını m ıncüdıyarak kan ve ter
dökülmeleri ile b erab er yine onların taraflısı içinde yerlere yatıp kendi kendilerine tepini­
olan birçok kadın, kız ve çocuklar «rast bir yor; tıpk ı her yıl, mayısın on dokuzuncu gü­
panayır yerine döndü. Orada ahengin daha n ü Çobançeşm esinde (A raplar düğünü) diye
suuturlusu olan ik ln d faslı başladı. b ir âyin yapan babalı araplar gibi b ir takım
y arı maraz! haller geçiriyorlardı.'..
«Berikiler du ru rlar mı ya? Bunu görünce
onlar da teflerim, zillerini, darbukalarım, ke­ «Fakat, n e dersiniz; o gün sabahleyin, e r ­
manlarını alınca ayni çığlıkla kendi kapıları­ kenden başlıyan o pek şatafatlı ve d ört bo}ı
nın önüne sıralandılar ve onların taraflısı m am ur kavga, öğle vakti biraz yemek paydo­
olan bir alay kadın, kız, oğlan da o nların ya­ su verilip öğleden sonra ayni tertiple tek rar
nına dizildiler. E, a rtık lam mân asiyle k u ıjtı; başiıyarak akşam erkekler evlerine dönünce-
sinirlerin en gizli köşelerde*i zem berekleri y e kadar siirdügü ve akşam geç vakit, gerek
boşandı. A rtık m üstehcen denilen sfizierüı kendi erkeklerinin, gerek m ahalle imam, muh­
yirmisi, otuzu, kırk ı birden ayni edâ, ayni ma­ ta r, bekçisi ile, polislerin m üdahalesi m eri­
kamla karjıUklı savruluyor ve her savrulan ya­ ne giiç yatıştırıldığı halde h e r ik i taraftan da
kan açılmamış sözün, tâbirin, ıstılahın, argo­ hiçbir kimse, değil bir hafif lokat. bir mini­
nun ağızlardan kıvrıla kıvrıla çıkışına güre gö­ cik fiske hile yemedi. Kavga, akjam ezanı ile
bekler çalkanır; eller çırpılıyor; gerdanlar kı­ birlikte yine çalgı, ahenk arasında, tıp k ı bir
rılıyor; gözler süzülüyor; arada bir arkalar dö­ düğün, dem ek, eğlence biter gibi lallı tatlı
nülüp tersine ruküa v arır gibi karşılıklı vazi­ mayna oldu.
yetler alınarak kalçaların yukarı kısımları,
Upkı darbuka çalınır gibi ellerle dövülüyor­ it k i üç gündür, gündüzlerimizi ve gece­
du. lerimizi Ayvansarayuı arkasındaki Lonca Ma­
«Sonra yine arada U r bu çak kıvrak, oy­ hallesinin kahvelerinde geçiriyoruz.
nak. çok curcunalı alı&ıge hafi! bir fasıla ve­ «İki üç gündür, bunıda öyle bir düfün
rilip evlerde ne kadar kap kacak, çanak, çüm- hazırlığı var ki, sanırsınız, masallardaki peri
lok, bohça, sepet, yalak, yorgan varsa karşılık­ pâdişâhlarının k m ile eski Hindistan hüküm­
lı ortaya yığılıyor; bunlarla vasiyetlerinin, darlarından birinin oğlu evlenecek...
servetlerinin dereceleri biribîrlerine gösteri­ «Halbuki yaşlı bir lâvtacının oğlu olan
liyor ve sinirlerin en gizU yerlerindeki zembe kemancılardan biri ile eski bir zurnacının kızı
rekler yine birdenbire boşanınca biraz önce­ evlenecekler... Aman yarabbinı, günlerden
ki çok kıvrak, çok oynak, çok curcunalı ve çok beri o ne hazırlıktır o... Günterdenberf çeyiz
açık saçık »henk tekrar bağlıyordu... Bu ara­ namı ollmda evden eve neler gidip geliyor.

m/group/merakediyorum
A.T»AXIA»ATT>A W » f * — IM » — İ3TA.TÎCL '

■d a r l Cnnierdeeberi çifte çifte hallaçlar ev- O ne y a ' Şu u n baptaki pembe evin pe«-
tir f e boruna pamuk alıyor, boyuna yı*nl jm i (-e r o ın d o n ı ı ı ı n a n b irk a ç lu d ın başı. J r r ş r ı
yalaklar yorganlar. yastıklar dikiliyor. u h u a la y ın lim o n tık ıy o r v e a ra d a bir. ba
Ur tUlDFror takım takım ırljr dlkıLı- M kılan l im o n la r d ille rle y a la n a ra k ala y a k a r­
yor. duvarlar badanalanıyor. bakırlar kalas lı lu h a f tu ,ı* ( tıa r e k e lie ı j ıp a l ıy o r t u n u gfr.
lamyor ve h«ıinç yorgancı, dönm eci ıı*t*». n ı n ! . ' H eh a B ey , k u la ğ ım a e ti l d i
h iç durmadan d ılg u n nlacak evdeki g e lin r e — B u n la r, dedi, ıJuJlın yapanltıa tu rp
miaafir odalarını hazırlıyor; hamam, lra$, <:■'< k o n tr p a rti katanlar Onun Kin fimdi İM
mİ ve gelin alayları İçin f e n e r l e r m e ş a le le r a la y ı çekemiyor v< onlara ııi*lwt (ermek için
jtiiıljr buketler hazırlanıyor b n y le y a p ıy o r la r Kilerinde, k ih alayın İ te ­
«RugOn çanam b* olduğu için, gelin ta rine s ık lık la r ı, »kâh kendi dilleri ile yaladık­
rah çalgılarla Eftrikapıdaki Hançerli Hama­ ları bu limonlarla (unu demek İstiyorlar:
mına gidecek Onun itin yliıden Fazla kadın, — A m a n , aman, tınan . U oğnm f Bu
çoluk ç « u k en ilk elbiseleriyle kapıların a la y ın ız a b a y ıld ık İçimize baygınlık geldi
dnünde alayın kalkmasını bekliyorlar Belki sizin de gelmiştir. Onun için, b u limonu
,ljte hamam alaymın ününde çalacak y a lıy o ru z ki b a y ıl nııyalım, ve sizin üzerinize d*
çalgı lakımı da kadınlı, erkekli. Um on bir s ık ıy o ru z ki bay ıtm ıyasınu,.,
kişi olarak Sulukuledcn geidiler Lotıcalıiar- R e h a Beye sordum:
dan hiçbir çalığı cı bu alayın önünde çalmı- — Sakın bundan yine bir kavga çıkıp
vacak, onlar, hamamda, kendi aralarında çalıp alayın tadı bozulmasın?
scyliyeceklermij... — İmkânı yok... Onlar fimdi ne yapar­
«Alay toplandı, Sulukuledon para ile se- larsa yapsınlar; ötekiler cevap vermezler ki
lirılmi? otan on bir kifillk çalgt, hinend e ve kavga olsun:
çengi takımı bu. yıü. yüz elli fcifilik alayın •Reha Beyin anlatLıgına göre kadınlarla
önüne geçli. Çalgıcıların arkasına, ünde iki o günkü hamam alayı en aşağı on. on beg li­
tarafın kaynanaları, arkada çok süslü gelin raya (altın para) pallarm ış ve cuma sabahı
ve gelinin yanında görümceler. baldızlar, tey- güvey ile birlikte erkeklerin yapacağı hamam
jeler. balalar, yengeler, daha arkada da bü alayı da yine jatafat vc m asraf cihetinden
tiin d irettiler olduğu balde alay, çalgı ile h a ­ bundan aşağı kalmazmış .
reket etti. Artık baybaylar, boyhoylar. raaşal- «Akjam Ba lalla ki Selâtin meyhaneler
bhlar. ala atabeylerden. Lonca Sokakları den birinde kafaları b ir hayli çektikten sonra
gümbür güm bür ölüyor. Loncadan Yatağan yine Reba Beyle birlikle ayni kahveye geldik
Mahallesine ve oradan Eğrikapıya doğru bü «Bu gece, yatsıdan sonra buradaki ber­
kitlen daracık sokaklar binlerce seyirci ile b er masasının önünde güvey ile arkadeflan
dom Arabacılar hamamının önünden geçen tra-î olacaklar... Onun için kahvenin bir ke­
caddenin itd tarafındaki evlerin pencerelerin­ narındaki berber masası ile aynası ve lakım,
den, alayın U2erine çiçekler, lavantalar, ko­ la n pırıl pırıl yanıytr. Yanan sade onlar mı?
lonyalar serpiliyor; eller çırpılıyor. Biz. Reha Kahvenin önünde yüz d il mumluk koskoca
Beyle birlikle oranm en kibar kahvesinin bir lüks lâmbası... içinde ayrıca bByafc çap­
ünündeki peykelerin üjtiine çıkmış, hu hamam la dört bej petrol lâmbası. Her ınasanın üs­
alayını seyrederken, yarın gece güvey gire­ tünde rengarenk fanuslu başka lâmbalar vc
cek olan çok yakışıklı ve esmer güzeli deli­ rengarenk mumlar...
kanlı yanımıza gelip;
t Kahvenin bir köşesinde sekiz kişilik bir
— öpeyim bey bala! tJ incesaz lakımı durmadan çalıyor Bu gibi bü­
Diye Reha Beyin ellerini öpüyor ve ba­ yük (tilgunlerdc glıveyi traş eden Dalatın. Fe­
na yerden kandilli bir temenna ederek elimi nerin en meşhur berberlerinden berber Tay­
sıkıyor yar İle kalfaları he» tertemiz, bembeyaz gi-
Zurnası koltuğunda olarak karşı kahve yhunfşler. boyuna ellerindeki yepyeni natu­
nin peykesine bağdaş kurmuş olan İhtiyar raları kdağlıyorlar. Bir larafla saçı «bahşiş,
zurnacı Şişko Ahmed ağa aglıysrak güveyi ır hediye? tepsileri... Ortadaki. aaplan blie gü
yo^lı balasına bir şeyler anlatıyor. mU.jlen olan hu tepsilerin etrafına çevrilen

http://groups.goog le.<
»İIİÖ PEDİSI — İM » ■ AYVANSARAY U lV 't
5
nagsnak kordeleden îtııler. sanki anlan ku «Ertesi gilnh gelin, ve düğün gecesi ya­
çık çapla birer gelin g d a u ıA n daJıa SU5İU pılan güvey alayları bir gün önceki hamam
itD o t^ r . Güvey. ırat a n d a ljm iııt ntnnıncı alayından pek çok muazzam ve mutantan
berber Tayyar, berberlerin piri Selman Pikin oldu. O glan ve o gece Loncada sanki kıya­
ruhun* bir fatiha okuyup, banlıyor guvey'nfn metler koptu Her kahvede ayrı ayrı saı ve
saçlarında makası şıkınlaımıya... Kjılralar da çengi takımları okluğu gibi düğün evi ihenk-
gfvey'nin arkadaşlarını traşa koyuluyor, ö te ­ ten yıkılıyordu.
de ssa. durmadan en b o | havalan çalıyor •H ele o yemekler, içm ekler hiç hatır ve
■ Baylec* tra ş biter bitmez, güvey hem en hayale gelir şeyler değildi. Düğün evindeki
kalkıp o bahşiş tepsilerinin içine avuçlar do­ hususi m isafir sofralarından başka Loncanın
lusu bahşişlerini atıyor. Tabii, arkasından bu geniş meydanlığına kurulan upuzun sofralar­
tila arkadaştan, ki bunlar e n aşağı yirm i b ej d an çorba, kızartm a, pilâv, zerde tep ti vc kâ­
kişidir, oniar da traşlan so n ra güvey’i taklit selerinin biri kalkıyor; b in konuyor, dâvetii.
ederek lıer iki tepsiye İkişer, üçer, balta dör­ davetsiz yoldan geçen bütün yolcular, esnaf,
der. beşer mecidiye ln h şiş fırlatıyorlar. Böy­ fakir fukara, zorla çevrilip tıka, hasa doyu­
lelikle o {ece tra ş m erasim inde çalan saz ta ­ rulduktan sonra kahve kahve üstüne, şerbet
kımı ile beraber, b ir hayli p ara alıyorlar. O şerb et üstüne ikram edilerek salıveriliyordu
gece. on beş liradan (altın para) aşağı p ara Ya öğleden başlayıp da gece yarılarına kadar
loplamadıgmı söyliyen b e rb e r Tayyar, b ir a ra ­ sü re n içki sofraları, sanki. Loncada, insana
lık Reha Beyin kulağına eğilip diyor ki: b ir içki bayram ı yapıldığı duygusunu veriyor­
— Ah. bey babacığım , nerede o eski d ü ­ du.
ğünler: gecede elli altm ış lira p a ra toplard.k. <0 gün ve o gece bu muazzam Çingene
Şimdi ise görüyorsan, lopu topu, o n beş os düğününde acaba kim ler yoktu? B ir k ere, Ay­
kinin içindeyiz! vansa rayın, Sulukutenin. Kasırapaşaıtın, Us-
Sonra ben, Reha Beye soruyorum : k üd arın e n namlı kıpli çalgıcılarından başka
— Peki amma, bu adam lar bu k ad ar pa­ yine istanbulun en gözde çalgıcılarından Türk,
rayı nereden buluyorlar kİ düğünlerde böyle Kum. Erm eni, la h u d i kemancılar, utçular.
ivuç avuç serpiyorlar? kanuncular, hânendelerden bazıları dâvetii
>Reha Bey g ü lü y or: olarak arada idi. Semra yine dtvetliler ara­
— Nereden bulacaklar? Vükelâ, viizera, sında istanbulun bazı m aruf ve kibar zatları
konaklarından, c kabir yalılarından, saraylar­ da göze çarpıyordu.» (B.: Çingeneleri.
dan... Bunlar, bu dediğim yerlere bir kına İstanbul Ansiklopedisi için 1947 yılında
gecesine, bir sünnel düğnüne g itliler miydi, dolaşıklığı zaman Lonca, yakın geçmişe na­
o zaman paranın anasını ağlatırlar. Faraza zaran pek sön ilk bulunuyordu.
sekil kişilik bir saz takım ı, yah u t altı kol tur Büyük bir kısmı Atikjnusîsfapaşa, bir
Çengi takımı, Boğaziçindela en k ib ar yalılar­ parçası da Mollaaşkî Mahalleleri çemberi için­
dan birine on, on beş Uraya pazarlıkla gider­ de kalan Loncayı, Mollaaşkî Mahallesindeki
ler: fakat gece katalar dum anlanıp da herkes bir iki sokak istisna edilirse Lonca Caddesi,
kendinden geçmeğe başladı mıydı, yalı sah ip ­ Ebekadın Sokağı. Bekârodası Sokağı, Yata-
lerinden olsun; m isafirlerden olsun, en aşağı gankülhanı Sokağı, Şamdanctbaşı Sokağı ve
otuz, kırk lira bahşiş kaldırırlar. Ve senede Demirci Haşan Sokağı ile çerçevelemek müm­
her takım on aşağı böyle on düğüne ve kına kündür; bel kemiğini Yatağan Caddesi teşkil
Becetine gitse fena mı? Sonra piyasada ça­ eder, iç sokakları da şunlardır: Hacı A rif Bey
larlar; orta halli düğünlere giderler. Sokağı, Kunduracı Sokağı. Aktarma Sokağı,
— kaza­ Sokağı, Şehbender Mümtaz Sokağı, Si-
Desene ki bunlar Tröyle haydan Vezir
nıp huya sarfederler rikapı Sokağı, Eğriknle çıkmazı. Yatağan Cad­
desi müstesna, I; sokakların hemen hepsi be-
| — Öyledir, zavallılar... Eğer bunlar, de-
niiı tam im edilmemiş toprak yollardır, Yol
diglnU gibi böyle havadan kazandıklarını hu­
kavuşsMarı küçücük meydancıklar halinde­
ya iuırcamasalar, şimdi bunlarm her biri Be-
yoglunda birer İkişer aparlınan sahibi ol:ır dir.
L onca C ad desi boyundaki e sk i m eşhur
rom/gro’u p / m e r a k e d i y o r u m
AYVAMSAHa y d a l o n c a m e v h a v e i . k r î — 1650 — ÎST A N B U .

m eyhanelerinden hiçbiri kalm am ıştır, ik i fı­ m usikisini tem sil eder; fakat kahvehaneleri­
rını, Yatağan Caddesi üzerinde biri Ziya K ih - mizin, m ey hanelerinizin, m esire yerlerimizin,
yaogluıuın, diğeri Calip Kızılovanro iki k a h ­ sünnet düğünlerim izin, orta halU ve fak ir aila
vehanesi vardır. N üfusu 4500 - 5000 a rasın ­ düğünlerim izin, m illi bayram larım ızda sem t
dadır. A rabacılar Hamam ı kapandığından, h alk to p lantılarının da saza ve söze ihtiyacı
halkı yıkanm ak için civardaki H ançerli, Ba- vardır; buralarda akadem ik kıym etler mevzuu
lat. Tahtam inare ve S ultan ham am larına g i­ bahis değildir; sadece gönül pası silinir; ve
der. k o n serv alu v ann diplom alı sazendeleri ve so­
Lonca sokakları daim i b ir hay huy için­ listleri, B alıkpazarı, K um kspı, Kalyoncu K ul­
dedir. Yalın ayak, yarı çıplak, esm er, birçoğu luğu m eyhanelerinde, çalgılı gazinolarda, Kâ-
harıkulâde güzel, fakat kirli, çam urlu çocuk­ ğıLhaıtede, Gdksuda, Sularda, kırlarda dola­
ların çığlıklarına pencere ve kapılarda k ad ın şacak değillerdir.
yaygaraları karışır. Tülü k afa, y ırtık m inta­ ista n b u lu n şu yoksul ve yoksulluğun se­
nından memesi, yırtık pantalonundan baldırı bep okluğu nej'esiz g ü nleri de devam edecek
görünen yalınayak b ir delikanlı. ru g a n isikor d eğildir.
pinti, rayye pantalonlu, ipek göm lekli, saçlaıı Lonca gençleri a rtık fabrikalarda amele
biryantinlt b ir arkadaşı ile kol kola g eçer... veya to rn acı atölyelerinde işçi olm aktadır. B u­
B ir kulübe azm anından, p arm ağında te k taşlı n un sebebi de, Loncanın birinci sınıf piyasa
gül yüzüğü İle kalantor b ir bayırı çıktığ ı gö­ sazende ve hanendelerinin, kendilerini yetiş­
rülür. B ir sokakta, pak eti yüz k u ru şlu k b ir tirm ek im kânını bulam ayışlarıdır; Üçüncü de­
çikolatayı mıncıklayıp m acunlaştırm ış bir recede s a n 'a tk â rla n , sıkıntı içindedir. Son
kızcağa, etrafına toplanm ış boydaşlarına avu ­ y ıllard a büyük çalgılı gazinolarda şö hret yap­
cuna yalatarak ikram da bulunur. Ziya K âhya m ış olan solist k ad ın lar, saz heyetleri angaj­
oğlu’mın kahvehanesinde, kem ani A li T etik, m anlarında k a t'î S O I sah ib i o lm uşlardır ve
İstanbul Ansiklopedisi yazı ailesiyle b ir san­ h e r ned ense b u kad ın lar, Loncalı san'atkâr-
atkârın bütün zerafetiyle konuşur, H anende la n n bu giM koruyucu m üesseselerle anlaş­
İsmet ise, tavla oynarken bu ziyarete m âna ma ve b u ralard a iş bulm a im kânını ortadan
verm ekten içiz, gazapla hom urdanır; Lonca, k aldırm ıştır.
son yıllarını yaşar gibi gö rün en bir daim i
AYVANSARAYDA LONCA MEYHANE
panayırdır.
LERİ — İsta n b u lu n eski gedikli m eyhaneleri­
Piyasa sazende ve hanendelerinin en nin en m eşh u rlarınd an iki tanesi d e Ayvan­
nam lıları Loncadan yetişm iştir; b u n la r a ra ­ sa rayda I<oncâda idi; h e r ikisinin de sahibi
sında geçen asır sonlarının şöh retleri kem ani Musevi olaıı bu m eyhaneler «Ayvalı» ve «Ya-
Memduh Bey, kemani İhsan E fendi, kem ani vaşko* isim leriyle m aruflu; geçen asrın m u­
Aşki Efendi, kem an! B ülbül Salib Efendi, ke­ h a rrirle rin d e n olup yazılarında devrim tespit
mani Ağa, kem ani Tahsin Efendi, -kemani Kâ- etm eğe çalışm ış bulunan Çayiak Tevfik Bey
öi, klârinet İbrahim Efendi, hanende A hmed m erhum ne k a d ar yazıktır ki, «İstanbul Mey-
Beydir. Bu sau la n n yazıldığı sırad a ise, Lon­ haneleri» adındaki risalesinde birçok isim sı­
canın beş bine yaklaşan nüfusu arasında ha ralark en m eyhanelerin hususiyetlerinden ayrı
yatm ı sası ve sesi ile kazananların sayısı 60-70 a y rı bahsetm em iştir. Loncanın bu iki m eşhur
arasına düşmüş bulunuyordu; başlıca şö hret­ m eyhanesinin de bu eserden sadece isim leri­
ler arasında da klârinetçl Şerif, kanunî İs­ ni öğrenm iş bulunuyoruz.
mail, kanuni Ahmed, kanuni İsm ail, kemani Bu satırların yazıldığı sırada yapılan bir
Alı Tetkik, kem ani diğer Alı, cümbüş Feh­ araştırm ada «Ayvalı» denilen meyhanenin bdr .
mi, cümbüş Rahmi, cümbüş Enver vc hanen­ araba a h ırı olduğu, sahibinin de Yavaşta» ol­
de İsmet bulunuyordu. G ençlerden Şerifin duğu öğrenilm iştin kuvvetle tahm in edile*
oğlu Saim yetişmekte İdi. b ilir ki, meyhaneci Yavaşta), Çaylak Tevfiğin
Lonca -lnr halk musiki m ektebidir; yakın bu sem ti tetkikinden bil1 m üddet sonra «Ay­
bir istikbalde bu mektebin sessiz sedasız ka- valı» yı da afinLj olacaktır; yahut «İstanbul
panmaslyle, Büyüşehire U r ıssızlık çökeceği­ Meyhaneleri» müellif:, Loncayı görmemiş
n i kabul etmek lâzımdır Konservatuvar, Türk ağızdan aldığı malûmatı risalesine geçirmiş.
http://groups.goog le.co
ANSİKLOPEDİSİ — te s t — AYVANSAfUV KALAFAT Y E*t

<nr m eşhur meyhane ile sahibinin ıd ııu bir­ Zikredilen kavusaktan girildiğine göre,
birine karıştırarak « e rm e iki m eyhane kay üç araba genişliğinde toprak bir yol olup, ite-
kaydetmiştir de beride moloz yıjgınlariyle ürtülti vc hara­
Lonca meyhaneleri. 1034 Belediye Şehir belerle çevrilidir Sokağın ancak sonlarında
Rehberinde Esnaf Loncası Caddesi adiyle tes­ ikişer. ılçer kattı, dll/günce ve hatta glkelco
pit edilen cadde boyunda idi; bu ış tırla rın kagir binalar görülür lEklm 1946)
yauldığı sırada, bu cadde boyunda, tslaııhul İm ali Kncvlnı
kütüğüne mal edilecek bir meyhaneye dc ra st­
AYVANSA RA V KALAFAT YKKİ _ Ay­
lanmamıştır <1047 Nisanı).
vansaray sahilinde Ayvansaray Musevi hasta-
B ibi: R£K ve Muzalfrr Es«ı. Geri Notu.
hanesi ile Ayvansaray vapur iskelesi arasın­
AYVANSARAY GİZLİ TOPLANTISI — daki yarım adacık üzerinde Halicin ve belki
Şeyhülislâm Feyzullah Grendi ile evlât ve y â­ İstanbulun en büyük kalafat yeridir.
rınının felâketine, ikinci M üstafimin tah tta n Bu satırla rın yazıldığı 1947 yılında Kala-
indirilip Ü çüncü A hm edin cülûsuna v aran ve (at y erin in sahipleri şu zatlar idi kj hepsi dc
Türkiye tarihine E dirne Vak’ası adı ile g e­ aynı zam anda İstanbul limanının en namlı çe­
çen askeri ihtilalin başlıca sim aları pek az kek ustalarıd ırlar: Şaban Usta, Koyunoğlu İb­
sonra, hüküm et otoritesi bakım ından tehli­ rahim Efendi, Kara M ustafa Usta, Yahya
keli görülüp idam olunm uşlardı, E d irn e Vak­ Efendi, Hafız M ehmet Usta, Şerif Kaptan.
asına iştirak edip de h e r nasılsa tak ib attan Ç ekek ustalığı gem ileri kızağa a lıp karaya
kurtulm uş olan bam kim seler, vak'aniivis Ra- çekm ek, kalafattan sonra da denize atm ak hü­
jidin tâbiriyle «eşkıyadan olup zindanı (ed n eridir. K alafat y e ri sahiplerinden birinin sa­
mirden kurtulan bazı m U isidler». tstanb u ld a h asına 150 - 200 to nluk en az 18 - 20 gemi çe­
ikinci b ir hüküm et d arb esi hazırlam ağa te ­ kebildiği kaydedildikten sonra aşağıdaki ma­
şebbüs ettiler. (M. 1707) de, Ç prlulu A li Paça lûm at şayanı dikkat b ir kıym et a lır (1947).
sadaretinin bağında, A yvatuarayda, su r d ışın ­
K alafat usta ve am eleleri umumiyetle çe­
da sabık Cebeci başı K irem it;izade M ehmed
kek u staların ın adam larıdır. ISO-200 tonluk
A |anuı yalısında gizli b ir to p lan tı y aptı­
b ir gem inin sahibinden çekip indirm e 300 Ura
lar. bu toplantıda, M ısır V alisi Küseç H a­
çekek ü c re ti alınır; bu ü cret sabit değildir, yer
lil Paşanın sad arete, K ulkeibiidası Dev Ali
daralm ışsa 600. hattâ 600 liraya kadar çıkabi­
Ajanın yeniçeri ağalığına, yalı sahibi Meh­
lir. insaf işidir; buna m ukabil külfet ve mas­
med Ağanın da yine C ebecibaşılığa getiril
ra fı beş kilo don yağıdır. Gemi kalafat y e tin ­
ıneılne, H alil Paşa B asradao gelinceye kadar
d e kaldıkça günde 30 lira toprak kirası verir,
da Kara M ustafa Paşa nam ında hiç tan ın m a­
b u da t a zan 50 ye çıkabilir; bir gem ide b ir
mı) b ir zatın da Sadırazaro kaym akam ı tay i­
k a la fa t ustası ve 4 - 5 amele çalışır; amele
nine karar v erdiler ve and İçtiler. İçlerinde
yevmiyesi 10 -1 2 lira olup gem i sahibine ait­
bulunan bir softa, yeni b ir ih tilâlin devleti
tir; ISO - 200 tonluk bir gemini» kalafatı 4 - 5
felâkete sürükleneceğini d üşü n erek keyfiyeti
günde biter; bu müddet İçin halafat işçilerinin
yeniçeri ağasına ihbar etti, o da Sadırâzama hüsnüniyet ve namusu şarttır; bazı hesap
haber verdi. A yvansaray Içtim aında b u lu n an ­ am eliyeteri yapılırsa ortalama şu rakam lar el­
ların isimleri bir deftere yazılıp ocak ağaları­ de edilir:
na tevkifleri em rolundu; ele g etirileb ilen le r­
150 - 200 tonluk bir geminin kalafatı beş
den birkaçı Bablbiinıavun ân illide idaın edil­
günde 500 - 800 lira biralar. Bir kalafat ye­
di.
rin d e yirm i gem inin mevcudiyeti düşünülürse
BM .: Rısid Tarihi, tlt. çekek ustalarının beş günlük k&2aacı on bin
AYVANSARAY llİS A B ttN l) SOKAĞI — İbradır. H esaplarda mübalağa olduğu da dü­
fatih kazası Fener Nahiyesinin Bulat K arabaş şünülse bir kalafat yeri sahibi olmak ve çe­
Mahallesi sokaklam ıtlandır, A yvansaray Cad­ kek ustalığı yapmak tatlı bir iştir, tstanbulda
desi ila Çember Sokağının y aptıkları kavuşak- hiçbir arsa bir kalafat yeri kadar verimli de­
başlayıp D emirhisar Cadılaş;ne paralel ola- ğildir.
rck tid er ve ileride. viue ona kavuşur, Ayvansaray kalafat yerlerinde gemi t ez-
m /ûroup/m erûkedıyorum
AYVANSARAY K C Y d SOKAĞI — 1B 52 — te tA M U t *4

ffttıı kunıhıp inşaat da yapılır; geaıı İJiŞJ •**- AYVANKAKAV KLVU SOKAĞI — Ay.
ulara ayrıdır fcu satırU nn yazıldığı eırnd« vansany sotntl ile Faner Nah»y«*Hün BıU*
faali bayatla veya Ölmfl* olup halırlauan en Karabaş vo Atfkrootlofepaşa Mahalleleri ara*
kıymetli gemi ustaları fu zatlardır kİ isimleri suıd» sınır teşkil eden sokaklardan biridir.
Türk deniz tarihine geçmeğe d ejer: Başta Ayvansam) Caddesiyle Aya Vlabcroa (Vaual*
Fatlı utta» »oma Huırem usla, Kemal usta. yay kUİRCMlHlo bahçesi arasında uzanır ki. bu
Pamuk Ahmet usta. Ahrart usUu Karak&ş ll- bahçenin önünde Derviş Aüzade ve Mustafa*
yas turta, Hacı Mehmet usla. paşa Bostan l sokakUriyle bir Üçyol agu teşkil
Ayvansaray teagfthlarında balıkçı iöoLo r­ eder. Cnddekavuşafljgdım yüründüğün* göre,
ları ve büyült motorlar da inşa edilir; tetik?* Itç araba rahat geçebilecek kadar geniş, kaba
motoru yapı ustası olarak Şevki usta, motor taş döşeli vc bozuk bir yoldur, ve gayel hafif
yapı ustası olarak Meftmel Bayrak usta kıy­ meyilli bir yokuştur ki, inıHdadı olan Derviş
metli şöhretlerdir. Alızadc Sokağı, îynzefcndi Camiine do^ru ol­
Ayvansaray’ın yakın geçmişteki en bü­ dukla dik ln r yokuş halini alır. Cadde kavıt-
yük şöhretterinden birisi de sandalları idi; şağnıuı sol köşesinde Ayvansaray Mescidi, al­
Llanbıd kibarlarının, İmparatorluk ricalinin tında İskender Bey Çeşmesi O : Ayvansaray
kuru tekne halinde essiz bir sanat eseri ota tı MeacUli; IrAenderbey çeşmesi) ve yanında bir
kayıkları vc sandalları hemen istisnasız Ay­ mahalle kahvesi, a r ileride sağda Ur İkinci
vansaray kalafat yeri fezgâhldrmda inşa edil­ mahalle kahvesi vardır. Kayda d e fe r başka bir
miştir. İnce sandal ustaları arasında da m er­ hususiydi yoktur (Mart 1947).
hum Halil usta, keserini kullanacak bir el da- fciM.: RKK. ve Muıaljer E*en, O a i notu.
ha yetinemez şöhretini bırakmış büyük san­
atkâr idi» AVVANKAKAY KÜLHANI SOKAĞI —
Ayvansaray tezgâhlarında 7 5 -8 0 tonluk f'âtih kabası Fener Nahiyesi. Aitkmustafapaşa
bir motor d&rt namusk&r amele Ue iki buçuk mahalleri kokaklarındandır. Mustafopaşa Boa-
ayda m^a edilebilir, Unı-ve Itemataşı sokakları arasında uzanır.
BlbL ; 8EK, ve Muzaffer JEmh, Ged ontu. B ir toprak yoldur, İlk zikredilen sokaktan

AyfiRura^ bM U ıvrf, J*9j>


<Rc4kn: S ilili *
http://groups.goog le.ee
Biz bülbüli muhrik demi güttâri fir lk u Ateş kesllür geçse sabâ güdenimizden
Selimi Sİai
Zara*omuna aeçklo yan ttsttdi Hâmid A y tıç 'u t ıt u ti n l AMUtlopedldiK h«üy* e tti# ^
, ; |U K i N I — ı«sa — »nrjmsAMAY T u c n u ıı

{j-JA|ia* P *e' Mr n a ta genişliğinde *«■ tok


p o ftu r. n «ede gemtjlSyerek HU araba eni
ne çıkar. Her üd tarafta umumiyetle ikişer
k«l JW*P v# kigir binalar, yer yer ıctukcU
tunhcUr eortilûr. Bir meydanlığı müteakip
, 01da iki kattı. sağda uç katlı bahçeli bir
erit' B unatıp .Sakıtına ulaşır (Ekim IMfl)
iyVANSARAY MESCİDİ — Ayvanlara?
tipat diamda. Ayvansaray Caddesi üo Ayvan-
sjny Kuyu Sakatı kavşağı kösesindedir. halk
ifanda Korucumehmedaga Mescidi diye ma
rjdar. Bu satırların yazıldığı sırada Evkafça
tedro dışı bırakılmış. mimari kıymeti olmı-
vii kırm a aşı boyalı harap bir ıhşap yapı
idi: Fevkani bir mesciddir, minaresi de olroa-
np ezan, balkonumsa bir yerden okunurmuş;
jltında bir dükkân ve Onaltıncı Asır yapısı
. icTiderbay Çekmesi vardır (B.: Ukenderbey
'.eşmen): Evkaf tarafından Karadeniz Yalısın­
dan bir a la ve galiba ayda dört lira karşılığı
t;rıy a verttmi}, m ilate ciri tara fın d a n da gemi
re kalafat am elesi için b ir b e k â r pansiyonu
haline k anım ı; bu lu n u y o rd u rM art 1947).
Bu meseid hakkında Hadikat-ül-Cevami
in malûmatı veriyor
«Filasıl hanisi K orucu M ehm ed Çelebi (■« İ n : RMJd S*rin{M]r)
bts Hüseyin’d ir. V aktiyle ta rih i 969 (M. 1990)
lo r. Banisinin k a b ri T o k m ak tep en in eteğin - AYVANSARAY VAPUR İSKELESİ SO­
dedir. K abir taşınd a tiirk çe şu beyit yazılıdır: KAĞI — A yvasaray C addesinden girildiğine
(ü re , sağ ta ra fı Fatih Kazası Fener Nahiyesi­
Dili dttaya kir mııanrlıaaedlr
Güç yaragm gönnerra rtlvim-dır n in B alat K arakaş Mahallesine, sel tarafı ay­
n ı kazanın E yyub NahiyesiDin Abdulvedut Ma­
i M inberini Z âl M ahm ut P aşa T ürbesi hallesine aid bir sokaktır, ü ç araba gedebilir.
kurlnııde vaki Iskend erb cy M ektebinin bocası Solda, köşe başındaki bakkalı müteakip, vasi
ve ÇiiralekçUer k u rb in d e A rpacı H ayreddin b ir sahaya yayılan «Nıırkalem Limited Şir­
Mescidinin im am ı o la n Şeyh A bdullah E fen ­ keti k u rşu n kalem fabrikası» vardır. Bitişiğin­
di ketymu stu r. K ab ri A rpacı H ayreddin M esci­ d e yalnız it anıtla r ı kalm ış. İki üç kayık bağlı
dinin karşısınd aki E lh em B aba tttrb esln ded ir. b ir iskele bulunur. Sonra Ayvansaray vapur
.v.^ansaray Mescidi 1187 (M . 1773) ve 1249 İskelesi gelir.
'M. 1833j ta rih le rin d e yanm ış ve k a d ıla ra k a ­ Sağda baştan itibaren Papağan Doyum
pı ketbüdalıSı yapm ış M ü h ü r H acı Befcri'nir Evi, yatım da, iki katlı bir ev bulunm aktadır,
kerimesi ta ra fın d a n te c d id en İnşa edilm iştir» iskele binasına kadar, daha da genişllyen yo­
Tokm aktepe eleğ in d e k ay d ettiğ i k ab ir, lun bu kenarı, k ereste ve kütük y ıju ıla n ile
gayet sade fakat pek azam etlidir: d ö rt köşeli kaplıdır (Ekim 1946).
iki büyük ta} sü tu n d a n ib a re ttir ki İstanbul Iıoull E m i n
mezarlıklarında b ir eşi daha y o k tu r denilse
AYVANSARAY YANGINLARI — İstan­
yeridir; İstanb u l cen g i şüh edasının to plu ola­
bullu) bu sem II, tarih i fttiyûk yangınların bir-
rak 3‘>mDldüga T o k m ak le p e yehiUiginde. bu
kaçında başlara ta şa harap oldukLan başka,
tarihi tepeyi san ın a lây ık b ir azam etle tezyin
kendi sın ırla n İçinde çıkan ateş Afeti tie de
«•en b ir e se rd ir (B.: Tokm akU peJ. birkaç d efa mahvolmuştur.
B U L ; R a d lln c UI-CfcıftiBt, h M * « M uzatter
*«>, Ota notu. I75S (H. 7 şab an 1168) yangını — f u a r

.coıtj/group/merakediyorum
AYVAMSAKAV YAX0SŞLAJ11 - İv>S4

gecesi s u r iç io d r bi* e?ü>n çıktı, p a y r a z Hu s*ır,".n;rtiMo. '•!/ elendim d* ■ ■; ■*-r


aur’ftile £«nifleyip fukara, kibar ^ ra /U n bir­ Sandal ile Bflh^c.!,H,r:i_ıaa riof'ij, ?:• ' ı . —
çok ı ileleri açıkta bırakıp ifçiınctl Otmtn'ın karaya çıkaı-H#/ nir?dA zltlan loplar,
ciUûmnufi leıine sadaret mevkii he gelirlimi* hin ':aruyu hfenuıc dondagünıi . «- ki •••_ -
olan tleklmofllu Ali P»** mt) da. ı*datrtU)in »ftrei's hir «>un oynandığını ı j.
elli ke*Jnri günü azline sebep oldu şuyle ki rafla da Silâhlar AU -\ga ^ra»A ?
fin padijahm sü ih ian Ali Aga tenasübü fie muvaffak oldu. Padigaha.
endam sahibi ve gayet gükfel bir gençli, da- — Şevketlû elepdünu henüz 4*-- -
n ıd l hır sese sahip ve musikiye ifin a idi; ca- ittiKİe yangın haberinin neiLcçatm b e .1 :^ ^ :
ıavı hiıroayuoft Çirag edilmeden önce İntisap Sadır&zam teiıutt, penası* alıp yürfc?** r'%_ <
jtfTıftf efendilerinden g&rdugu muamele ve lerT diyerek gazabı hümâyûnu tatırtfr '■**< f/<
terbiye icabı Hakimofttu Ali Paşa gibi şanlı t esi günü. Beşikta.} Sarayında huzuru h ^ .:
bir veziri çekemiyenlerie birleşmesine sebep yâna varan Ali Paşa Pâdişâhın acı Jı5’ ^ :i -
oktu. Ayvansaray yangınında âdi bir hîyle ile karşılaştı, huzurdan çıkıp Kuüarag? .x oda*:
vtıiri azleitirme&e muvaffak oldtı. Ali Paşa, varınca da, mührü hümâyûnu, isicaov-1^
muîad o)du$u üzere yangın yerine gitmişti beklemeden: «Gayri kullarına kerem «yl-
Padişahların da yangın yerine gelmesi, atehin îer, zira İhtiyar oldum, muradı hüuıftybn
bir an evvel etirunesi için bir « tu r sayıldığın u hizmet edemem, kafese girmiş kuş gibi <v
dan üçüncü Osman da saraydan bir filıkav- lehndeyi* İsterlerse azlederler, isterle» >öt
binip Ayvansaray önüne gitmişti, Silâhtar dürürler: diye Pâdişâha gönderdi. Derhal 'i
mahbub Ali Aga'nuı talimi littre Kapıcılar ledildi ve can düşmanı Silâhtar Ali Afta'nuı
Kethüdası Arapkirli İbrahim Bey, Sadırâza. nezaretinde Bostancıbaşı kayığı ile Kızfcuk
mı Ayvansaray’a yakın hlr yerde onliyerek: sine gönderildi. K uJaraftuı odasından Bos-
— SevkeUû efcfidlınte avdet: etliler, yangın tancıbaşt kayığına giderken, Sultan Osman'ın

a4ıfc(«pr Ay»tt«trıy Atesddl bSmİNi Itarucıı Mf'hmcd Abanıp kabri


Beviaçfto?)
http://groups.goog le.cod
> :*!J U 0 P 5 P U l — J85S AYVAZ

kasrın penceresinde;) kendisini seyrettiğim 'Ermeni Kilisesi ve Amerikalı Misyonerler»


j ö r n Hektmoglu Ali Paşa, bütün vaKar vc (I8fi0(. diğeri di* bir Ermeni grameridir 11863).
azameti fe r İle b ir temenni ederek Pâdişâhı m. Fıantoapta
selimbumş. Pâdişâh; — Ne garip «ilamdır,
böyle vakitle istifini bozmayıp ccsunm e se- AVVATVAN (Ohannen Kalfa* — Sıvacı-
J&ra verir, ne korkmaz, gayyur adabıdır: de­ başı namı ile tanınmış Kayserili bir Krmeni
miş, muhatabı olan zat da: kalfasıdır, Tarihçi il. Mırmıryan bu ıalln Üs­
— Pag* kulunuz eski vezirdir, küdar'da Lcadiye’de büyük bahçeli bir ktfşkta
vezirlik
âdabını güzel bilir! Cevabmt vermişti (B.; Ali oturduğunu ve Eçmiyazın Katogikosu Hlftm-
| Pa$*, Hefcimoglu; Osman JİJ). yamn Istanbuldakl hâmisi olduğunu yazıyor.
lttfiİ <&2 Birinci Teşrin 1278) yangını Hayatı hakkında başka bir kayda rastlanama­
Lonca’da ev yaııdj. dı
18Ö3 ı3l Temmuz 13801 yangım — Lon­ K*»ork W. Pnı«ki|)iu
camda 79 ev yandı.
AYVAZ — Eski kibar konaklarında en ka-
1878 (10 Nisan 1296) yangını — Loa&Cda 67 ba işlerde kullanılan uşaklara verilmiş isimdir;
ev yanık ekseriya ermeni, yahudi, kiîrd ölürlerdi; bal­
AYVA SOKAĞI — Beyoğlu kazası, mer- lıca vazifeleri şunlardı:
1 fcc7 nahiyesinin Çukur Mahallesi sokakların- 1 Muibakdan (matbah. mutfak) sa*
fendir. Karakumm ve Çukur Sokakları ara­ hanlığa ve hareme yemek taşımak. Konak­
sında tutanır. İki araba genişliğinde ve kaba larda yemeği erkek aşçılar pişirirdi, mulbak-
ta} döşelidir. Evler, ekserisi üçer kal otan dâ b ir aşcıbaşının idaresinde tatlıcısı, hamur-
kagirlerdir. Sekenesini ÎUımlar teşkil eder. kârı, yamağı en az beş allı kişi bulunurdu;
Sokağm kayda değer başka b ir hususiye­ muıbakda, hem konağın içine yemek kokusu
ti yoktur ıTemmuz 1Ü47). yayılmaması, hem de, yağ parlama ihtimali
İsmail Knetiuı ile yangın tehlikesine karsı konakdan ayn,
bağçeoln ux»k hir k o li n d e yapılırdı. Yemek
AYVATYAN (Matleos} — Ermeni mu­ zamanları tabla tabla hazırlanan yemekleri
harrirlerinden; Mıgır Kalfa isminde bir zatın ayvaz alır, götürürdü. Haremin yemek tabla­
oğludur. 1830 da Kayserinin Muncusun kö­ sını. haremle sel&mlık arasındaki bir dönme
yünde dolmuştur. On altı yaşında İstanbul* dolabU. ete tarafda tablayı alacak câriyeîerin
gelerek Samatyadabi Sahakyan Mektebiud? yüzünü, elini görmeden hareme verirdi IB,:
okumu;, 1852 < 1B58 yılları arasında ermeni- Dönme dolap).
cc «Araka» mecmuasında yazılan çıkmış, l9Sd 2 — Kışın mangalları hazırlamak. Eski
yılında Yedikule Ermeni Hastahaneslnin mat. Kokaklarda salonlara divanhane yolunda sofa
baasutt kurmuştur. 1882 de bu matbaanın ka* denilirdi, bu büyiik salonlar hem ocak — şö­
panmaaı üzerine b ir müddet muallimlik et­ minelerle hem mangallarla işitilirdi. Bir de
miş. 1609 da Ermeni harfleriyle lürkçe neş­ baya konaklarda bir sobalı oda bulunurdu; ve
redilen «Manzume* gazetesinin yazı işleri m ü­ bunlar dâima kahve ocağı denilen odaya bi­
dür muavinliğini üzerine almış ve ay m yU tişik olurdu. Bu odalardaki «soba», zamanı­
İçinde «Ararot> gazetesini kurm uştur, ki Ma­ mızdaki odun sobası değildir; kahve ocağın­
sı* adı Araratın crmenlcesidir, daki ocak kısın durmadan yanardı, çay. kah­
Ayvatyan. cesur bir teıtkidci olarak ta ­ ve» sahleb hep bu kahve ocağında hazır bu-
nınmıştır, devrinin hükümeti ile mücadele İunurdtf. Kâftveocağındafcİ ocağın bitişik oda­
dem çekinmemiş, bundan dolayı da gazetesi ya rastlayan ard kısmı ateş tuğlası Ue gaayet
sık sık kapatılmıştır. 1876 da Trab*ontte bu­ ince olarak örülürdü ve bitişik odadaki yüzü
lunan bir Ermeni ruhanisi nm aleyhinde yaz bir kor şömine şeklinde bir çıkıntı yapardı,
dıfcı bir makale yüzünden hakkında hüküme­ ocağın bacası da ayni yapı ile duvar içinden
te şikâyet edilmiş, tevkif olunmuş, birkaç ay çıkardı;. ve kahve ocağınıu davarından ya­
sonra, aynı yıluı oralıik ayının 13 tinde vefat nan ocağı, bitişiğindeki sobalı odaya bir ne­
otmişür. Ga latadaki Ermeni kilisesinde med* vi kalorifer vazifesini görürdü. Konağın geri
fundur. Ayvalyûn'm başlıca eserlerinden biri kalan 30 • 40 odanın oturulanları mangallarla
\/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AVVAZ — IrtSd ___________________ m a n il i ,j

ısıtılırdı. Her n b ı h jekiz «o mangalın kdrtıti lljdimım cık M it c**v H*1^


riıoii doldurarak. yıkmak, kömürler iyice yan­ İki kAcrllılIr uevclvanlan I
Bulunur t*twı bir k«*r*han ;ı
dıktan ve mangalları tepeleme kor oturtul' Atalık »lur mu J*«1ı <»«■"
dullan m ı mandalları yerlerine darılmak
a y n a n vazifesi idi pir t i m «fenni» Mi
H H u n ^ ıIHIthh* yıkam a İli |
3 — Akfamdan gece için şamdanları te KatUrınıln oynar c ın b ırtif lifli .
m izlemek, mumlarını dikip hazırlamak Petrol KkhrylAfi llrr M*rar l»»ıı foyM o .I
lâmbaları tıktıktan sonra lâmbaların gazını
tlnttaban otlaftı ( f l w halıya
doldurmak, fitillerini kısmak, jilelerini sil­ Trlli d iv itin atma çalıya
mek. Kail e l e n i r k o ı u f c t l e y ı l ı r * 1
4 — Vekilharcın yanında çarcıya gitmek, Mkfth k ıy d ıın ıa rm rrd y a p ıu .. ^

alınan teyieri konağa getirmek, yân! konak lüUııbulun cıki kibar vc rx a ] kapıların
hammallıgı yapmak. ila;; ayvazlar h ık ın d a . Scrıned M uhtar Mut.
5 _ IcJbındj sebze iyikiamak. bula?ık İstanbul A nsiklopedisine verdimi notlarda u
yıkamakda mutbakda aacı yamaklarına yar satırları yazıyor:
dım etmek,
1908 M eşrutiyetinin ilânına kadar ic-
6 — Mulbak odununu yarmak. kırmak.
tanbuldoki büyük konaklarda, vükeU. vbzert,
Ayvanlar başlarına. bir keçe külâiı giyer­
kalbur ü stüne gelen b ütün paçalar, beycim
ler. külaha koyu san . mavi, m or kaba diil-
d ilerin selâm lık bölüklerinde ayvaz dt-nflta
bend, {evre tararlar; sırtlarına da salta, yahud
uyakları vardı; b iz i kapılarda iki ta n e de bu
âaü kapalı, omuzdan iliklenir yelek, bacak
lunurdu.
lanna da kara bez şalvar giyerlerdi; bellerine
de yine kara bir kıışak sararlardı; yazın dai­ 4 Ayvazlar Şark Erm enilerinden çıkardı.
ma yafuı ayak dolaşırlar, sokağa çıkarken k a­ D illeri İstanbulun Sam atya, K um kapı EnM -
ra meşinden kaba kundura, ardı basık yeme­ m lerine benzemez. gayet kaba idi.
ni, lomak geçirirler, kışın da dalma çiçekli •Vazifeleri: Öğle ve ak jam vakitleri, tab­
kaba yün çorap giyerlerdi. ladan değirm i bir tablaya yem ekleri koyup
Bir konakda ayvaz, yukarıdaki işlerin­ başına alm ak, harem bölüğünün kapuıma, se.
den de aydın olarak anladılar, en hor insandı. lâmlık bölüğüne taşım ak; lâm balara gaz koy­
İstanbul konaklarında ayvazlar Tanzimat mak. fitillerini kesm ek, lâm ba şişelerini te­
inkılâbında bu horlukdan kurtuldular, ayvaz mizlemek; kışın m angallara köm ürlükten kö­
adını m uhafaza'etmekle beraber diğer uşak­ m ür; sobalara o d un luktan o d un çıkarm alı vc
ların gördüğü muameleyi gördüler, elendi ay la;ım ak; konak ham am ı yakılacağı vakit kül­
vaza hitab eder oldu. 1909 inkılâbından son­ hanı yakmak.
ra da büsbütün ortada» kalkdılar -K endilerine m ahsus k ıy afetleri virde
Üsküdarlı halk fiiri Vâsıf Hoca m erhu­ Kaşla um um iyetle kalıpsız fes, s ırtta siyah»
mun İstanbul Ansiklopedisine tevdi e ttifl çalar kaba çuhadan salta, a lt ta ra fta saha»;
notlar arasında destan kılıklı bir manzume kaba yün çorap, çivili kundura.
vardır, kimin olduğunu kaydetmiyor, -kendi­ «Ağavat dairesinin en cefakeş, en hor
sinin olmadığı muhakkaktır; tab’ı bezle m iil görülen, e n ho r içlere sald ııiılan ayvazlardı
?air yalın yüzlü genç ayvaza» gönül verib K ıdemli ağaların, h a ttâ ufak ların sırf kendi­
hareme ağa diye çekib alan b ir hanımı hicve­ lerine aiti işler, bu glhi nngariyeler de hep
diyor; tına yükletilir, hepsine eyvallah deyip boyun
E m e n i, klird mü desem, I4t mı Anem «gerdi. Bayram lardan, yortu günlerinden te f-
DıngU dangul k im a y v a mı dm rra ka öyle b ir kılıkta bulunurdu ki y a b an a W
H u n m U lbanuııla hayU t mı licum kimse görse bu acayip mahlûk nedir? diye
H in in sönül v « m |ş ja lm fehbını şaşarlar. Suratı, elleri, çıplak a y ak lan k a n ­
tik le ri guvlmli). yuni ıu«1ur> lara bulanmış Gömleğinin açık göğsünden
El ayak 4&axU»ıntt}, u n a h a p k m kara kara kıllar fışkırm ış. Yanına biraz yak­
iam«raiM|, k M i yan laşılacak o l» , gaz kokusundan, is to k u s u n ^
Devirt kuısa kondu yolak p a k la burnunun direği k ın iır
http://groups.goog le.co
-lE L O fE D tS t — İÇ Ş T — AY V A Z ( Ş c i $ i s S n

«Senin m iuteseacı ii UT Bir la rib u yDp uyuttuğu, rn jh yüzünü îey rçu ig ı Han
îsjaıenı hangi buruk m m koniğin la öyie yr- Ay-?£z > Jıv" b a h u d e r
tıfıldı, genç, y abirak te - ayvaz v ı m : ; iti A ıudtıiıı nvayeıi Küroglu hikayelerinde
«KcragiB» hıkiyasiBûeıı alınan bir manzume Ayvaz. Ü sküdarlıdır Anadolu d ifi anlatm a­
-e ta i bozulup bestelendikten s o n n bu Sence larda onıı b t|S u m am leketlcre mal ederler.
jiftdjterafc dillere dûçm üjtûr: İran A » ı i n , 'c » u u l ı m eydana gelmiş b ir K6*
■ ••jîu htUyeainde 'Cbodzko'nun tesbit etliğt
Kır ita U ı4 i« ta h t lir
Srtt m d ta brrtt ilf :r.ctıoı Ayvaı L'r(: iıdır; Özbek anlai^ıaaında
AİUn jraalı u t de Gürcistanlıdır
A ttb mer AoMor. m y doldur Avvaz'ın maceraları Köroğlu hiUyetain-
f« iU net M dor. d<Hıinr dc uran bir bâlâm tular: ber kahramanın m».
«Bu türkü bizim çocukluğumuzda bile cerasuu avn bir hikâye halinde ve m uftm i
mce ssı fasıllarında çalınır m: söylenir, güf­ şekilde veren Azerbaycan ve Doğu Anadolu
te Te bestesi çok beğenilir. unutulacak olursı anlatmalarında 12 veya 24 «kola içinde «Ay­
aayz katılmasını ısrarla isteyenler bulunur­ vaz kolu: da vardır: bu ad ile anılan kot. Ay­
du». vazın Kasabbaşıdan hile Ue kaçırılmasını te
tam lıbel'ı- getirilmesini anlatır: Ayvaz'ın şöh­
AYVAZ (Bir Korojlıı bir) — İstanbul retini işiten Köroglu onu kaçırmak için bL'
ıvun sohbetinde kullanılan sözlerden, çocuk­ hifc düşünür. güzel çocuğun babası Kasabba-
ları obnıvan kan koca: m ini: — Malum ya. şıya bir sürü koyun götürür, sürüyü şehirden
c.;afaiıfımı» yok. bir köroğlu tür ayvaz. - ;a i bir yere bırakır Kasabtafı sürüyü gör­
AYVAZ (t1iki:darlı Kasabbaşı-
mek üzere giderken, babası ile
oğlpı — K öroglu hikây elerm iş
beraber gitmeğe heveslenen
re rivayetlerisin hepsinde m i l i ­
Ayvaz, bir ara yalnız kalınca.
rin br kahram an; K oroğlunun. Köroglu çocuğu atının terkisi­
ne atar ve kaçırır. Ayvan kar
j.iielliğihi ve yiğitliğini işitip
tarmağ» gelenleri. Kasabbaşı-
»içirdiği, Ç am lıbel’e getirdiği
-d ih n lı
nın adamlarını, dövüşte yener.
Bir çok rivayetlerde Köroğ-
yahut yiğitliğiyle kendine ben-
•!i aun Avvaz’a uzaktan uzağa
deder. böylece Ayvaz'ı Çamlı
İşık olduğu an latılır; fakat ts-
bel'e götürmeğe muvaffak olur.
Ayvaz'm yaşamış. g e rç ei
tanbtılda taş basm ası olarak ya­
b ir şahıs olup olm adığı ve aslı
balanm ış otan Köroğtu hikaye-
n ereli olduğuna d air şimdiye
h-jıien başka h ik iy elerd e. Ay-
k ad ar bazı düşünceler yü rütü l­
taz'ın, Çamlı b e k geldikten son­
m ü ştü r; Zıya C ökalp Köroğ-
ra Köröğfn'nun <mahbu-
lunda -Gazneii Mahmud» u.
bs> olduğu söylenmcnıiş- Ayvazda da Mahmud un göz­
tıi'. Hepsinde Ayvaz. Kö-
desi ve n e d i m i
»t'-unufi beylerinden' sa­
A v a z » ı görm ek
vaş arkadaşlarından, keleş­
İstem idir; bu izah
lerinden biridir: çok defa
hiçbir sağlam esasa
o. Koroğhı'na kâtiplik vc-
dayanamaz.
yiverlik vazifesinde g örü­
lür Bâzı rivayetlerde mâ­ Ayvaz'ın Ü skü­
darlı olduğunu ka­
nevi evladı, b ir rivayette
Özbek rivayeti ı veliahdı bul eden rivayetler
oldukça yaygındır:
rolünde görülür. M araş ri­
vayetindeki şiirlerden bi­ fakat bununla Istan
rimle. Köroglu ondan «kü­ tüvdıH ı buM ifioilü Aynı bulun malûm Üskü-
ılltvia: SjWk* B<ım)o darı mı anlaşılmalı
çükten büyüttüğü ,-ignile-
t »/cıroup/meraKedıyorum
4YVA3 *'• -ittdarl» - 1638 — ıs T J V s m

dır? Köroglu hikâyelerine oğlunun maceraları ren vesikalar («kuyunu*- Pertev Kaili Bora
karışan Üsküdarlı bir Kasabbajı yaşamı* mı­ tav. Ilalfc hikayeleri v« halk hikiyeciUftt, S.
dır? Kai l bir şey «öylencntoz. Köroglu hika­ 1021 ve devamı) vardır. Çeliklilerden bahseden
yelerinde Türkmen kabilelerinden birçoğu­ hicri tarHıli bir hükümde Kdroftlu hika­
nun İsimleri vardır ve bu hikâyelerdeki m* yelerinde atiı geçen «ahuların adlarını hatır
ceralardan pek çorunun Türkmenlerle ilgisi lalan İsimler aracında Iva* adlı bir Cel&Uden
vardır öte yandan. XVIII. yttayıl baslarına de bahsedilmekledir. Ama vesikada bunun
ıtd bir vesikada -Ür’îöd&r Türjoneni» adı İle KdrojElu ile ilgisini gösteren herhangi bir ka­
bir aşirele rastlıyoruz; Ayvaz'ın. Üsküdarlı yıt yoktur. Bununla beraber yine bu çefil ve­
Türkmen aşiretlerinden bir güzel delikanlı sikalardan birinde, hicri 988 tarihli huktım.
olması İhtimali dç boylece varid oluyor. Bolu civarında zuhur etmif şaki Knroglg’mır*
Köroglu ile birçok arkadaşlarını XVI, yü*- «çektiği» fvani zorla kaçırdığı) bir «emred oğ­
yıl sonlanntn ünlü Celâlilcrl arasında göste­ lan» dan bahsediliyor. Belki de bu. hakiye-
terdeki Ayvaz'uı tari­
hi simteıdır.
Burada. «Tevatür
ite Meşhur Köroglu
Hikâyesi» nden güzel
Ayva* üzerinde bir­
kaç m e t i n parçası
kaydedelim.
Köroglumın Ay­
vaz elinden mey içer­
ken söylediğidir:
Anten hir keyfiyetim n r
Ayvat mry domur mty
doldur
A n d a b ir ^ ırtİm t u
Ayv** mey doldur mey
ıtoldnr
Kalımda tolb*Aı u tre s o
S n » kurfetn o M n bir
CM
BUntfr fağfur! fincan
Ayvmr m r; doldur
doldur

K ır al RörUnmcs lıaıodjn
B rn korkmam bfryden
papd»n
A llıa ysM ub şişfNİ*o
Ayva* m ct ılotdur «nej»
dftldur

Koroftlu’nun Ay­
v a lı ÜskÜdardan ka-
çırriığıru söylediğidir:
Seni t'skbdonfaı* aldı»
gcikür muradıma vrdlM
Çimdi Çamlıbcle Ufldlı»
H^lc m ry rietdur mer
Bİr Küroftlv Hlkay***! hitabının knpaf(mrffl Ayva!
K&rotfmıua ardıorinkl yalın >tUIU gtnır Köroglu n u n Ayvaz
(Hcılm: HâllıU ağlarken söylediğidir

http://groups.goog le.
\ SU ffT O fSI — 1699 — AYVAZ lİ-afcuO afto

» ( İ M .İ p * i K * < ıtta |i grim e» n i Dedlkde kızın babası:


f |» m nrnfa n c U n a a ?ofın?ı mı — tstanbulda Kaıabbapnm bir Oğlu var­
R ıa i k M n Han .%>Tj«am 4r n r ı mİ
dır. dünyada bir milli görülmemiştir Dünya
i Bafi lelH Hm Ayvaara ı|l» o n
Jü/flı «dur. anın cemilin! bir kere gören âşık
| ArvM’ın güzelliğini ve tuvaletini lasviT olur, tamam size lâyık(lir, adına Ayvaz der­
I eden parçalar: ler.. dedi.
« K r«kt »lim olsun a|I n« Ayr»* K ö roğ lu :
O ltr beaH tim bllrkll sorîıan Pek güzel ama »m nasıl almalı?
« ksjrtl |lr a K vırnı» r a l ı 'ı deyince:
AO al rrl» ü kulak bttpeti
Bu i« kolaydır, sana bir sürü koyun
* A y v a c a |B t ttn g t ıliM fit l i g d i r
ile bir dc dört boynuzlu koç vereyim, onları
* Oitloaa Ajrat bir bıt« Mkır alub Üsküdara gidenin, koyanları İbrahim
Alcii baftnoıı yakar
ı ( Âkta Kftlif Ayvaz g u lım
]>aşa Çayırında bırakıp kendin Kasabbafuun
Eli m5c ys* mıâtt ne<Iİr dükkânına varının, bir sârii getirdim görü,
* $imdl görürsün keodtoİ nüz dersin, o sırada Oralarda gezinen çocuğun
Gülden kınnm rrn|İal kulağına kuzum sana görmeğe te z i dört boy­
GÂrmednu bunua 4«a|ial nuzlu bir koç getirdim dersin, çocuk bunu
<Wftr gürleyi şiirleri işidlnce babasına sizinle beraber çayıra var­
* Yalakla* kalkmı* bir anlan mak i{in rccaya başlar, eğer pederi gMitrme-
Gelür h a rü y ı h o r la n
BatuHu ?ıkftHf «jr mek isterse efendim ben küçükbeyi atımın
Gelar par]ayı pjırl*yı terkisine a İnim, size hiç zahmeti olmaz diye­
t Tıflı rnvmle efvandır rek Ayvazı terkiye bindirdiğin gibi kaçıp ge­
Pfriev Naili Bortay lirsin.- dedi.
«K öroğlu bu ted b iri pek beğendi. Türk-
Rumi 1341 m ilâdi 1925 d e tstanb u ld a
m enden k o y an ları a lıp tlognı Ü sküdara geldi,
Sûii Kütüphanesi tarafından basılan vc ka­
pağında «yanhsfarjHj düzelten Sin. Te. Ha-' ve onun dediğini yaptı. Köroğlu Ayvazı te rk i­
diye işaret edilen bir Köroglu H ikâyesinde sine a lıp U sküdardan babası ile beraberce
İbrahim paşa Ç ayırına geldiler, K asabbafi sii-
Üsküdarlı Kssabbaşııırn oğlu Ayvazın k açırı­
ruyü tem aşa ederken K ö ro ğ lu :
lıp sahnesi şöyie nakledilm iştir:
• Kıiroğiu bir gün. Ç am lıbel'in karsısın d a­ fctsabbaşl Kasabbap
ki yaylaya bir oba T ü rkm enlerin ta d ır k urub Sürt senin Ayva* benim.
oturduklarım gördü, çadırın b irinden b ir k’z D?yüb atını mshmuzlsdı. mâltiffl olduğu
<;ıktp tekrar içeri girdi. Köroğlu hem en hin «eçhPe at yelden tefc gider. Kuş gibi uçar ol­
can Ue o kıza İşık oldu. Kızı babasından he d u ğundan gözden nihan oldu. Kasabltaşı oğ^
İsiliğe istemek üzere atm a b inerek yaylaya tun un kaçırıldığını görünce can başına sıç­
vardı Kızın babası K örnğtunun kıyafetini* radı. çobanlara bu adamın kim olduğunu sor
bıkarak bunun bir dağ haydudu, kanlı gözlü, du:
ied yüzlü ceitida benzer herif olduğunu gö- — Efendim buna Köroğlu derler, Çam­
riib anladı, bir hile ile başından savm ak iste­ lı bekle haydutluk eder..
yen*: dediklerinde bîçâre pederin gösterinden
— Behey ağam! Ben kızımı senden âlâ­ yaşlar döküldü. Doğruca Paşakapusuna varub
sına mı vereceğim, tan ım a m innet ki senin keyfiyeti anlattı. Faşa* K;ısjbba$ıya tesliyct
gibi pehlivan damadım olsun, lâkin sen yal- id ü p :
nıs başııu dağlarda iskân d in işsin , böyle y er — M e ra k e ü u e , T im u rie n fc o g lu K c n a n j
telde bir kızın m ünasebeti atamaz, size arka İki h a y d u d u n p e ş in d e n g ö n d e r e l im , o r r jn h â k
daç olmak için bir delikanlı lâzımdır, hem si­ k ı n d a n g c H r. biz d e a r d ı s ı r a a s k e r l e v a r ı r A y ­
te hizmet idor hem yoldaş ohır, dilediğin ye­ v a » k u r t a r ı n * ! d e d i.
re beraber gider. , dedi. K e n a n h a y d u d u n arkasından y o la revan
Bunun Özerine Köroğlu: oldu.
— Söylediğin pek münasib, fakat bu va- Köroğlu Ayvası alıp kaçmağa başladikdfl
ııfda bir delikanlı nerede bulmalı?.. Ayvaz kork ti b ağlamağa, güzel gözlerinden
ım/ q r o u p / m e r a k e d i y o r u m
ACTA2 AU 'K ifA ctl — J«0 — tSTA.N«OW
- 1
inci gibi yaflar dâkm*fe bağladığından Kâr- — K unıçeşm ed* SulU n yjünoneî, .
oğhj Ayvazı leaelli ve teskin JÇin fu fc**yıtler1 Dedi
akuda: O tirada güzel k n da »öze karışıp Aliain » id
aıla bekinmediği lâubalilikle*
Al ı ı ^ ı ^ i i A p B k m « n l tr
I t h ı fiili A r » n u 4*nür — İnci Unesı terlerin ile gümüş bara
A j tf » a gtrMkp ( i a « u n ^ tr lanftın hakkını b a h riy le alın ın kayıkçı Jü-
B«44»d (Altı ATV «|Uhu wU’,..
■İJlftTTBfr d* beaj fm lât* t }\rnr Dedi.
Sonr* arkasını gelir gider var mı diye Bre meded: Ayvaz Ali aklım oyn alı-
bakdıfcda Kenanın gelmefcd* olduğunu gördü, yazdı O zamanlar yeniçerilerin zorbalıkta
karımadığını göstermek için Ayvaza şöyle ve l u r İli lürtıi rezâU>l ve edebuzUkte azgınlık
söyledi ; devri İdi. Samurkaj Ali de yemçert ocağına
kayıtlı yoldaşlardandı. Ortalık da karam ak
4j i | u i C iftir l l r k l f a ı r l d l t
K m ı |(1m » da h u mAUdlr
üzereydi...
Sea fiiw tön d*mT« boiu t*alhflr Henüz on sekiz yadında idi amma. Sı
Bili )U{rf»d fAlU Ayvıı t |l ı ı u murkaş Ayvaz Ati için Saiıpazan önünde ka­
A |lkjv b 4t brmi yaldın yığı alarga edip akıntıya vermek ve palaauu
Aaâa k b I benim İçin b«l*di çekip; ‘ Sesinizi kısın, yoksa kıtır kıtır kese­
fc»iM b u o »rai bilen d ile d i rim» diye tehdit ettikten sonra kadınları Mar­
Cârs^lu da A rm an ı dlk*U mara açıklarına götürmek ve tâzesi ile gök 0a
Ba» Bıgdad jaltı A y n ı ı|la jn « denli arasında dilediği gibi muhabbet etmek
Affeynb da beni yaldın eyleme
işlen bile değildi. Fakat kendisine âdeta ilânı
AYVAZ ALİ ıKavıkcı Güzellj — Bir med­ aşk eden ki2in sesinde öyle bir sihir, füsun
dah hikâyesi kahramanıdır. ve hatâvet vardı ki:
Samurkaş Ayvaz Ali İkinci Sultan Mah* — SulLanim! . Ayağına yüz ve göz sü­
mut samanında Sirkeci fıkelesindeki kayık­ reyim. . Size para ve pul lâfı eden yoktur,.
lardan birinde sabahtan akşama denize kürek Emir sizden, itaat da benden!..
çalan lnr kayıkçı şehbaa idi. Henüz on sekiz Itadi, dedi amma evvelki hlcâbı da ter-
yadında bir nevdvan olup samur kâkülü alnı­ keyledi. Gözlerini kızın, yaşmak altında bir
na dökülmii§. karanfil bıyıkları yeni yeni te r­ çifl siyah elmas gibi parbyan gözlerinden ayı­
leyip bükülmüş, bakışları merdâne, hal ve ramadı. K ürekleri aheste âheste alırdı. Her
lavn levendine» kayıkçılar arasında güzellik­ ne hal ise. karşılıklı tebessümler, göz süzme­
te bir tin e idi. Kıyafeti dahi kıyafet idi; Ya­ ler ve İç çekmelerle Kuru çeşmeye geldiler
lınayak, baldır bacak çıplak .. Sinesi üryan, O sırada akşam ezanı okunuyordu. Ka­
kollar sıvalı- - Belde TVablus kuşağı, başta dınlar yalıya çıkarken güzel kız:
keçe külâh üstüne çat sarılmıştır... — Şahbazım... Vakit geç oldu... Kayığı­
Günlerden bir gün ikindi vakU altmış, nı yalının kayıkhanesine çek... Bu gece ya­
altmış beşlik bir kadın ile ferice altına yeni lımda m isafir ol!...
girmiş en dört yaşlarında gönce gül misali Dedi,
bir ka, Samurkaş Ayvaz Alinin kayığına bin­
Burada da lw* «ya hey!...*
diler. Nereye gMecekirattnl söylemedikleri Samurkaş Ayvaz Ali içinden. «Hele ba­
gibi, Ayva* AU de nereye götüreceğini sor­ kalım.. Bu gece gün doğmadan neler olacak!»
madan iskeleden açıldı. Kadınlar i r ehli gü- diyerek kayığını Kuruçeşmedeki Sultan yalı­
rüadâkUnnden delikanlı yüzlerine bakmı­ sının kayıkhanesine ç e k ti..
yordu. Amma yaşU kadın pırpırı oğlanı gön
Kayıkhane zifiri karanlık.. Ayvaz Alıma
tepsinde tutayor, kayıkçı giixeU de bunu his­
sediyordu. lim andan açılıp Salıpazart açık­ karnı da iyice acıkmış, zil çalardı ve: «Kadın­
larına gi ttiklerinde Ayvaz Ali nihayet bayım lar, hele o güzel kız beni unutacak değildir...»
kaldmp: diye düşünürken elinde fener ile bir hırvat
uşak g eld i:
— Nereye gideril nine hatun?
— Buyur bakalım delikanlı... Seni Fe-
Diye sorunca kadınların ihtiyarı: rahnâz Sultan Hanımefendimiz İster..

http://groups.goog le.co
JkNSfltturEMsI — (« 6 1 — ayvaz aU ‘lurıkcıt

Dedi ve A y m Aliyi yalının harem kapı­ yanıma gel de seninle farabı erguvan nuçe-
şım götüriıp bir dadıkalfa vb (eslim eyledi delim Vc {« fini dünyada [elekten bir ge­
Kalb da pırpın oğlanı her binnde j f a adel ce çalub kendimizden geçelim
mum yanar dört buyıik iv in ile lenvir edil- Kayıkçı oğlan da içinden: «Zatınım. bir
natf U r mükellef divanhaneye çıkardı kı. ziy­ balak hânuye duçtlık. . Burada emre Maat ge­
net re ;a |a a u kayıkçının (inlerini kam aştır­ rektir...» dedi ise de azıcık nazlanmayı da
dı Ortada altuı (ini ile «o(ra kurulm uş, ü s­ nevdvanlıkjlnından bildi:
tündeki nimetler ne » y ılır, ne tarif edilir, bîr — Sultanım efendim... Ben U r yalına­
küf südü ek sik .. Bir tarafta hanende ve s i­ yaklı kayıkçı beklin garibim. Sen efendimle
tende cartyeler.. Ortada perviııe gibi dönen bir sofrada oturup jarat» erguvan n&feünck
hizm ettir halayıklar Sofranın başında da ne baddimdlr!...
hanım sultan oturmuş ki. kayıkçı Sam ur Ay­ Ded). Hanım çullan:
n ı Alinin o dilbaz giizel k u la beraber yalıya — Y ok... Y ok... Ben bu gece i t a (eh ta-
gelirdi# altmış beşlik h&tundur .. Amma yü­ zunın elinden bkdenüg olurum. .
nlüde aklık, yanağında allık, gözünde sürm e, Dedi ve Sam urkaş Ayvaz Aliyi dizi­
kaşında rastık, saflar kınalı, iğne, küpe, yü­ nin dibine oturtarak saz ve söz ile bir kaç
zük. bilezik, gerdanlık m ücevherden yana da saat muhabbet eylediler ve altın ta s ile şarabı
kuyumcu dükkinı gibi... erguvanı dolu dolu içtiler... Vakta ki keyifler
Ayvaı Ali. yer 6püp e l pençe divan du­ tam am oldu... Hanım Suttan: #
runca hanım sıılian bir kahkaha attı: — Haydi nevcivanım ... Şimdi yatmak
— Benim yalınayaklı şehhazım’.. dedi. zam anıdır Odamıza gidelim!...
Bu sofra re bu meclis senin içindir... S iy le Deyince Sam urkaş A li:

İ t a y d ı» A yvaı A lt
(H n iv Sabun HmcBb)

m/groııp/merakediyorum
A W AZ $AH HCfcprll — 1062 — İSTANBUL

— Aman «fendim.. 0 u n izin . Ben ka niye «ordu. Ayva* A li:


ytlthanede kayığımın içinde yatanm - Ben ne İnim, ne anim Senin gibi
Dedi. Hamrn Sultan da o And» gazaba $u acüıe katibenin tuzağına bir garip
geldi kayıkçıyım Ya sen kimsin4
— Kaldırın şu kopuğu karcımdan* Dedi K ız:
Diye bağırdı. Meğer kapı ardında bek­ — Ey benim haftakinin. fChbazuıı. Ben
lerler hnij .. Dev gftt İki uçak Samurkaş Ay­ Aralan Pa$a kızı hanını Kullanım Adım F>-
vaz Alinin yakasına yapiçıp hanım sultanin rahn&zrttr. Bu yalt dahi benimdir. Şu bağla-
huzurundan çıkardılar. Sille ve yumruk ve ılığın kadın ise benim ıladım idi. Paşa ha<
tekme il: «Sen nc kopuksun ki sultanımıza bam iki se n t evvel öldüğünde beni bir hile ile
karşı naz edip hatırım remelde edersin bre buraya getirip -kapattı. Kendisi hanını atıllan
metun!» diye süriikliyerek yalının mahzeni­ olup yalıyı zaptetti. Bani çoktan öldürürdü
amma babamın gizli hazinecini söyletmek için
ne attılar
öldürmUyor. Her gün bir sefer gelir, beni
Mahzen lif iri karanlık olup içi küf ko­
böyle kırbaçla döver... Amma l«n öîlimij göze
kardı ve » m ini dahi dört parmak su idi, og*
aldım... Hatinenin yerim söylemem...
lanın ayakları su içindeydi. B tr müddet fer*
y*L ve ifftinıdat ettiyse de kendi «esini yim Dedi. Delikanlı hanım sultanı bağli ol'
kendisi ittird i... duğu direkten kurtardı ve yerde yatan dadı
kadımn belinden anahtarları aldı, kapıyı açıp
Kayıkçı gt&el Ayva» AU yahnin mahze­
«tadandan Çiklı lar ve dadı kadın sahte suİUju
ninde fclb bakırdı, kfth sualu, kSh ağladı ve
içerde bırakıp kapıyı tekrar kilitlediler. Kıtın
böyiece «aatler ve belki dc günler geçti... Gü­
rehberliği ile kimseye görünmeden Kayıkhane­
lüne uyku girme*, susadıkça da, mahzenlo û
ye gittiler. Alinin kayığı orada dururdu. İçine
pis suyundan İçerdi, amma açlıktan başı dö­
atlayıp doğruca Beşiktaş sarayına varıp Sul­
nerdi... Bîr ara eli duvarda bir demir halkaya
tan Mahmudun huzuruna çıktılar, mâccriyı
rastladı: «Acaba nedir Kî?» diye yoklayınca
naklettiklerinde Padişah yalıyı bastırdı. Dadı
halkama çakılı olduğa taş yerinden oynadı
kadım cellâda verdiler, cürüm ortaklarını do
ve o anda delikanlının tuvana vücuduna tâze
can geldi. Ayağını duvara dayayıp halkaya lers&ııe zindanı İle BaUacafer zindanına attı­
yapiftı ve çekti ve o taşı yerinden ç ık a rd ı.. lar. Ferahnâz hanım sultan da halaskarı ka­
Baktı gördü ki, bir yol açılmıştır.. Hemen yıkçı giizeti Samurkaş Ayvaz Ab' île evlenip
Kuruçcşmedeki Arslanpaşa Yalısında aafayi
içine daldı ve sürüne sürüne ilerledi. Biraz
aoora. aman Allahım, ne görsün!... D ört du­ hatır ile can sohbetleri etliler...
varı. temini ve tavanı laftan ln r oda... Ortada AYVAZ ŞAH (Küpeli) — Onyedinci Asjr
bâr direk... Direkte fifeti devran bir güzel kız ortasında namlı köçeklerden, meşhur Ahmed
bağlı . Kerabn&z Hanim Sultan elindeki bir Kolu'nun oyuncularından Bala Ilı «âfltab mi­
kırbaçla o güzel kıza vurur: sal* bir Çingene oğlanftTır. Hayatı hakkında
— Söyle katibe. . Babanın baataesi ne­ başka bir kayda rastlanmamişdır (B.: Ahmed
rede: Kohıj.
— Kıyma bana dadtcıgım!., B ib i.: Evliya Çelebi. I.
Diye yalvarır... AYVAZ YAN (Aprahaml — Ermeni n»U
A y m Alt bunu görünce kendisini tu ta­ harrhiaerlnden; 1846 yılında IsUnbulda doğ
madı. hemen içoriye dalıp hanım sultana çul­ muş ve 5 Eylül 1909 da Yedikule Ermeni has-
landı. İhtiyar kadın neye uğradığını İnlemedi, tahanesinde ölmüştür.
Kayıkçı gUz?li evvel* bayından yemenisini A. Ayvazyaıı Kumkapi Ermeni Mektebin
alıp acâzenm ağsım tıkadı ve belinden Tra­ de okuduktan sonra henıtz 19 yağında iken
blus kuşağını çözerek banım sultanın elini Ilarputta muallimlik yapmış, az sonra latan-
ayağın: muhkem bağladı. Direkte bağlı olan bula dönerek biraderi Kcvork Ayvaqrwüa bir
kız: Mkte 18Hfl da «Maınul» (Basın) isminde erme-
— Sen kimsin delikanlı? lıı misin, d n nice mizah] bir gazete çıkarmıştır kİ )960 U
mitin?. . rihitoe kadar neşredilmiştir.

http://groups.goog le.c
v ıi’E O Jst — 1M 3 AVVMIDİ >Hkr«m Itekkı

.4, Ayvaıyanın 6 - 10 kadar vc ekserisi AVVKROt il'.krfıtı Hakkı) — Yüksek mü-


ıtuaıunı ermenle* eseri vardır. Ayrıca 1093 de hendia. İnşaat müteahhidi. Türk yapı san’atı-
OCîT«tilaii? üç «İHlik ■ Ermeni Biyografileri ıtjn harap olmuş şaheserlerinin tam ir ve res­
Silsilesi» namı i3e crmenice tarihi bir telifi ti) ras.von idinde miitehasuft kıymetlerden, bu
vardır. Lâkin bu e je rin mevsuk olmadığı ansiklopedinin ve müellifinin pek ısıl dostu,
ve dalı* fu ta kulaklım dolma malûmatı ihti­ deynl şUkranımtu ifadede kalemimizin ica
va n tiii siyleulr. kaldı£ı bir necabct timsali IB.: İstanbul An­
A. Ayvazyan İstanbul Erm eni cem aati­ siklopedisi). İstanbul AngUtLopcdûi'nın kıy-
nin nuhtelif idare işlerinde de ça'uşdnı ıştır. kalera a r k a d a ş ı ; 1899 birinci Kinunu nda U
K rrg rk IM. P « ıu u tc a ) ia lanbulda Şehzadobaşjnda K alcnderha«e ma­
hallesinde doğdu; piyade kaymakamlarından
AYVAZYAN tiskuhiı — Tam nnuş bir İsmail Hakki Beyin oğlu, seçkin kadın roman­
ermeni kadın ses s a n 'a tiâ ııd ır t)!‘. Nişan Ay cımız Samiha A yvcrdi'ain ağabeyidir. O rta
nuj-a»‘aı zevcesi ve (ıeykeltraş Agop Arab- tahsilini D aru ıted n s r e Hâdikai Meşveret
ran'ın da teyzesidir. 1900 de Beyoghı’nda ve- m ektepleriyle Vefa Sultanisinde yaptı. Vefa
fıt pLaıifÜr. Sultanisinin onbirinci sınıfından mühendis
Emsalsiz kudrette bir ı F orte cSıanteusc» M ektebine im tihanla girdi. 1920 de diploma
olan Madam Ayvazyan, Italyada ve Paris Kon- alarak bir buçuk yıl kadar fen iş le rin i- ça­
îervaîuarında tahsil görm üştür. »Sem iratnisı, lıştıktan so n ra serbest meslek hayatına atıl­
. iArlesifnıte», «Hugucnots», «Minecin». «T ra­ dı.
nsta» gibi operalarda biiyiit b aşarılar elde B ir kısmı taah h ü t eseri, bir kısmının
H.niftir. Aynı zam anda değerli bir pianist planları da kendisinin olmak üzere yaptığı bi­
olan Madam tskııjıi ressam lıkda da istid at n aların belli ta şlı çaları şunlardır:
göstermiştir. B ir m üddet A vrupa'da katm ış Elham ra sinem ası ı Mimar Kiryakidis ile
-'İman hasebiyle fraBstzcaya ve italyancaya beraber). V eznecilerde Sevhan ve Ceyhan
da ana lisanı kadar vukuf kesbetm işU r. apartm an ları iüniversite inşaatı istimlâkinde
yıkılm ıştır), G u re ta H aîtahanesindeki iki anfi
, m t s . Pamukçuysa
dershane, G ureba Hastaiıanesinde ceırahL
AYVAZYAN (K apriyel B&şpiskepost — liçiincü dahiliye, göz - kulak, radyoloji w ka­
Ermeni aslından büyük R us deniz ressam ı dın hastalıkları pavyonları, llasek i tiastaha-
Ohannes A jvazuıvdy •=* Ayvazyan’ın bli.vtik nesiade tedavi kliniği, Cerrahpaşa hastahane-
iardeji ve Rus K rm enıleri üdcbasından ıB.t sin d e göz kliniği. Suleymaniyede Biyoloji ens­
Aitazow$ky). tk l ciltlik b ir O snurtlı ta rih i var- titü sü «proje Prof. Egli'nindir), üniversite Ra­
dar. lfH l de basılmıştır. 1857 Mayısında İs­ sathanesi. Taksim Belediye gazinosu. Kadıköy
tanbul* gelmiş, kısa bir m üddet kaldıktan soıı- Halkevi, Taksim gezisi. Barbaros anıdı. Üni­
ta Kınm'a gelm iştir. versite m erkez binası rektörlük dâiresi itti­
haz edilmiş H ün­
E e ıu t V. F t t ı A n y u
k âr k asn vc Pro-
AYVAZYAN' (Nişan Etendi) — İstanbul* fesflrler evi olan
«o namlı ermeni tabiblerindendir. 1844 dc şehzadeler köşkü
■tlgmuş ve 24 Ağustos 1907 de Beyoglunda ve lâk - bapunun
îeial etmiştir. ahşab kısınılan hâ-
1870 de Ilalyada diplomasını aldıktan son­ riccn m u b a f a-
ra İstanbul'a dönerek. 1874-1877 yıllan zar- za edilerek beton-
tında Vedilcule Ermem Hastahanesinde baş­ laumasi ve resto­
hekim olmuştur, ve uzun yıllar lntn Sefa*
rasyonu ve küıflp-
retbanesinde hizmetle bulunmuştur. 1901 de
baaıeler tesisi
®*y«tlu Belediyesi Sıhhiye Dairesine azâ se­
fil/n:^lir Üçüncü rütbeden Osman] ve Mecidl Tamir ve res­
"v rlan ite de taltif edilmiştir tore ettiği san al „ 3klu Ayr,*!
Kfvcrlı M. r**nukcn>»/ı e s e r l e r i de <H*sia; s»bifa Boıcab)
om/qroup/merakedıyorum
AVVER&t «StirlK »! 1664 — İSTANBUL

{tınlardır: Edirne'de Sultan Selim. Üç Şer** 9 — X I X uncu asjr Turk mobilyasından


(eti. B sjnad. Muradiye Ç inileri, İstanbylda birkaç parça.
Bâlİpefa, Sultan Selim. Mıhrimah, Davud Ekrem Hakkı Ayvcrdi. uîun boylu, me«
p a p Camileri, G au afer A |ı Medresesi; Top* Hh yüzlü ve hakikaten zarif İnsandır. Tarib
kapı Sarayında: Mutfaklar. Orta Kapı. Ha ve edebiyatım» üzerinde bllgbri olgun» inumı
zi.ne, KubbeaKı. Baltacılar ko£u$u. barem dal- sağlam, ecdat yadigârlarına ve hâtıralarına
rasî. ki Topkapı Sarayında altı yj; çalışmıştır. fevkalâde hürmetkâr. milli an'anelcre sadık,
Kuyucumuradpa*n vç Ilnsnnpnşa Medrese­ has mânosiyle münevver bir fe adamıdır. Mes­
lerinin restorasyonu vc enstftü hâline ifrâgı, leki faaliyetinin dışında, uzlet ve «rujvay 1 alâ­
Beyluuda îsîıaka** Çeşmesinin ve Çarşamba­ yişe tercih ederiîk ya$<jr.
da [smallefendi Çamiintn, Mercanda İbrahim- K ita p la r
paşa. BalaUa Ferruhkellıüdâ Camilerinin res­
X V I» . a s ırd a Jöle
torasyonlarım yapmıştır.
Fitih devri mimari eserleri
Projeleri Evkaf Hey’eti Fenniyesi tara^ Y u ^ ^ l e v y a d s T ü rk e s e rle ri
Eından hsnrUnmış camilerden Boyaoköy Ca­ XIX. as ırd a İstanbul h arita sı
milin 1925 de. Heybeliada Camiini de 1035 de F â tih (fevri h a tta tla r ı
yeniden inşa etli. F nıih d e v ri m im a risi
105D den sonra müktesebi! ı mimâriyesı- Ffttih d e v ri .sontorınıin h ia n b ııl M ahalle-
{eri, ş e h rin iskân ve nüfusu.
ni kâgıd üzerine dökmeğe bavlıyarak Türk
mimârl tarihine ve lstanbula âid makaalolor İstanbul İte ilgili m ak a le ler
ve monografiler y ad ı; bu yolda neşriyatla Ajtmn KöprU hakkında f Ak&am ga^cto*lT 1992;
buluanan müesseseierde çalıgdl, 1BG0 dn İs­ Bojnzkcsen H itan (Turlnk Kltlb Belleteni, lSS3ı
tanbul Fetih Cemiyeti reisi, İstanbul ve Vah* tslajılmldtı birin.-: osmnh kltâbosi <Fâılh-İst«ıbul
ya Kemal Enstitüleri âzâsı bulunuyordu dergisi, 19Î3>
Ekrem Hakkı Ayvertîi, san’a tk ir kszkarde* A y azm a C a m ii [İstanbul A n s i k l o p e d i s i )
 î^ k a ^ ti Caıttti (İstanbul AnsIklo^Kİ)
şiyle beraber, Fatih - Edirnekapı Caddesinde, B4bı h&raâyûa (İstanbul Ansiklopedikli
semtin en güzel yapısı olarak tanınm ış b ir ev­ Bagılad Kasrı (İstanbul Ansiklopedide
de oturur. Evi, sahip olduğu &aa’a t koleksiyon* Fâtih Camii (Islâm Ansiklopedisi)
ları Ue bir müzecik halindedir: bu koleksiyon­ İstanbul Çarşısına mersiye (Mlllljvl gazetesi» 1954)
ların başlıcalan da şunlardır: İKlanlml Çarpsı omi) tamir edilmeli (Milliyet gaze­
tesi, 19(54}
1 — Hat koleksiyonu. İsbmbul mûrizcsi (t.Manbul Mcemuası. 1980)
Ekrem Hakkı AyverdJ, bu koleksiyon llın m ııa y ı Türbeyi (tut. Bn«t(lMteil deflgisl. 18M J
hakkında: <BilAtereddüt muazzam bîr koleksi­ İstanbul fethinde* «otr» yapılan İlk İki eamJ (Ha­
yondur, toplamak imkânım bulmakla ve hâlen vadis g]»MH. INI)
sahibi olmakla övünürsem, zevkimin coşkun­ Bogjti Tüneli (HıvMİk gazetesi, W9î)
{Sazaafdrags manzumem (İst. EnslItttsU Mecmuası)
luğu gururuma hamledilmemelldlr? diyor. P&ılb devri sonlanndıt İstanbul MshaUcterl (Vakıf­
2 — Kalem, kalemtraş, divit, kubur, ya- l a r dergisi. 1S5Ö).
zı kutulan ve çekmeceleri koleksiyonu,
AYVERDİ (.SAmJbfl) — Devrimizin seç
3 — XVI - XIX uncu » i r Turic işlome-
lerl koleksiyonu, kin münevver kadınlarından, roman müellifi;
1006 (1321) da Istan bulda Şelızartebaşında,
4 — Bir miktar ok ve yay,
Katenderhane cfvanndft dngdu, babası pfyade
5 — fteykoz mamulâiı yaldızlı cam eşya
ve ıjegml bülbüller, kaymakamlarından İsmail Hakkı Bey; anası.
Fatma Meliha Hanımdır; mimar UaMu Ekrem
fi — XV inci asırdan itibaren İznik ve
Kütahya mamrnlâtı toprak avfini, Ayveıdi'nm küçtlk kardeşi! olan Saınilıa Ay­
vcrdi, romanlarında, son yarım asrın İstanbul­
7 — Çiniler.
lunu. pitoresk dekorları vc pek casip ve oriji­
3 — Bir miktar tablo rbu arada Şevket nal tipleriyle yaşatan kalem sahipleri tidendir; '
Boy’in İkinci SeLiro IBrbesU AU Rıza Beyin İstanbul Ansiklopedisi tarafından gönderilmiş
Kalender Köfkü. b u kemeri, iki peyizajı, Ha* bir mektuba cevaben çok ciddî bir tahsil ve
lil Paşa’nın Natürmortu, Şeker Ahmet Paga’ terbiye ile göçen çocukluk hayatını şöyle an-
nın natürmortu). latıyoi" **

http://groups.goog le.
A v ıljc & a r ta tç i 1665 — AYVRR£>t İlm ü u *

«Çocukluk hay»- «/ocuk, terkine daldığı bu oyunu oynar­


tun. dadımın soy ken. ne adık bir köle gfbi kımıldamadan
İrdiği n I p d i I e r i V t bekllycn yatağım, tıc yavaj yava-, Uattı ısuan
nJnalandır- W? ^ V robayı düşünebiliyor
sı j k endişesiyle £ Ama o. iade bunları defti. U r aşk ale
baçlıvan bir dü* Jk .E vinln yalımını ok hızı İte allayıp nuanın, ken­
fflnce ve tetkik at- s ft ^ İB dili ana illim edip yakıcılığını inkar elliği­
nostennc s a r ı l ı V ni de bilmiyor vc düşünemiyor
oUnk geçmiflir. Kımbilır, belki de hayal, ona ileride sa­
• Yuttfcak* Ümit * /B ğ g ^f de bunu düşündürmeli kararlaştırmış oldu
son kKabımın için ^ / S j A ta için, çocuklumun şu hayal ve ebane çalın­
da onu rahat bırakmayı istemiş ve ateşle bu
de. ba tefekkür * r f f ijjft
oyuncak gibi oynamasına güt yumamı ola-
tavasında kendini jfflB d t* cak »
ve etrafını dinle- - w ı
Bir buçuk yaşından itibaren sahne sahne
yen çocuğun şöy- ,Krsia>: Smkiha Bmrılı) hatırladığım çocukluğumda, farkında almak
le bir tasavvura sızın böyle yakalamış Olduğum tabloları, üat
v a r:
üsle biriken senelerden sonra birdenbire İn­
»Küçük bir «1. bir hayat sahnesi­ kişaf edivermiş buldum.
nin perdesini atıyor. Karlı, soğuk bir kış ge­
Şehzadebsşı gibi İstanbulun karakteris­
ce». Büyük, loş bir odanın içinde kum ral bir
çocuk dolaşıyor. Tavanın bir noktasından dö­
tik semtlerinden birinde geçen çocukluğum
külen ağır, geni; bir cibinlik İçindeki yalağı,
ve babamın dostlariyle dolup boşalan selâm­
karanlığa gizlenmiş bir sevgili gibi onu bek­
lığımız. h altl uşak, aşçı ve mahalle bekçileri­
nin uğrağı olan koğuş salaları, bize efimertçe
liyor. Fakat çocuğun yeşil gözleri bu gece ona
karşı pek kayıta»,
iz bırakıp geçen mali levhalanndandır. Bahu­
Uzun boyat geceliğinin içinde bir lu!
sus, ekseri ihtizar halindeki hastalarla sünmek
daha soluk ve zayii görünen çocuk, bu akşam,
üzere olan ışıklarda görülen bir son parlayış
üstünde her u m an sogıık ellerini ısıttığı so­
ve zindelik nevinden, eski İstanbul hayatı da
baya da yaklaşmıyor. Yalnız genzinin pek iyi
can çekişen günlerini yaşarken, pek yakın bir
tanıdığı bir odun ve küf kokusundan, soba­ akraba konağı, bu son ve ânı canlılığın biitttn
nın henüz yasılmış olduğunu düşünüp geçi­ vasi narını önüme sermiş bulunmakla, bana
yor ve odada yatnız olmasından İstifade ede-
bol, sahih ve hakiki fırsatlar vermekten geri
kalmamıştır.
I rek mum iskemlesinin yanında duruyor.
Burada, odayı masalların efsanevi kah- Ben, belki bir yaradılış tekazası yüzün­
tana döken bir mum yanıyor, çocuk, her za­ den maziye çok bağlıyımdır; belki Istanbu-
man olduğu gibi düşünceli. Bu tefekkür sık­ lu da bunun için çok severin). Bütün mer-
leti. onun küçük başını çok defa bir yana çe­ [tiiıngîrizligime rağmen beni böyle kolay ko­
ker ve bu bükülmüş basta bir düşünce hum­ lay söyletebilmenizf. biraz da, memleket kül­
malım gitremiycnler, bir hüznün izini ararlar. türüne tercihan İstanbul kapısından, bu hay­
Fakat çocuk bu gece, her vakit boynunu bük­ ratı olduğum yoldan girişinizde aramak icap
türen 0 bağından büyük düşüncelerine dat- gibi görünür.
mış değil. Sadece, odada yalnız olmasından Eserlerimi yazdırtan saika gelince, top­
faydalanarak, etini şamdana uzatıyor ve en rak altına gömülmüş bir tohumun zamanı ge­
sevdiği oyuau oynamaya başljyor. lince İnkişafı nevinden, günün birinde kendi­
— Mum dibi, mum ortası, mum tepesi, mi bu tarlada sürmüş bulduğum zaman bu-
pımr... ııa ben de şaşlım. Ezel tasarrufu beni o tarla­
Diye saydıktan sonra, parmağım sür'atle nın bir köşesine gömmüş olabilir; fakat onun
«levdejı geçiriyor ve elinin yanmaması sırrı­ sürilp gelişmesinin saiU, lütfedin de benim
nın, şu saydığı tekerlemede olduğunu işitmiş sımm olarak yine bende kalsın.
olduğundan, aynı siteleri »ıralarken, aynı ha­ Otobiyografi cihetine gelince, hiç bir eser
l e l l e r d e de de\a:n ediyor. h a U ı hayata ayna tutmadıkça aldatıcı sanat
om/groııp/merakediyorum
AVVEKI’i PUtaıtttn — Jfî66 — İSTANBUL

ö)m*ktan kurtulamaz; fakat şu da ıııuhak döküp bllimctrklir. Onu gövdesinden 'tutup


hak ki» yaşanmış s:ıhneler vc hakiki hayat çU- sarsacak vc haşmetli nıarJulni, lezzetleri, zevk*
gileri, değirmim Ufinııı arasına buğday ola­ lerl, husrnnlart, mürüvvetleri, hülyaları, ha­
rak girip un olarak çıkan tanecikler gibi, kikatleri. hulftsa Mittin çeşmi ve hasiyet 1er*
haj'îi tebdil ve tağyirden sonra ortaya çıkar kîbî J)e eleğine indirecek kuvvetli baxu cıc-
Sence ıflatınıyan fîün» ün «trlan Paga> ki ve re*de?
--Yaşayan Ölti* nün «Gerçek Çelebi* sİ, tu l­ Nttrcıle bu şehri fedaice benimsemiş, ne-
lerinde durulacak birer tiptir. rede nııun hûklın hüviyetini can gibi gixlemlf,
Maamafih ba?.ı kiLaplard» ikinci derece nerede onun irfanına, lahiatjyle tarihin İşbir­
de otan tiplerin daha dikkatle r^loıımlş olduk liğinden örülmüş ınazUine hasretle yanmtj
Iflrını söyliyeeeginı. Bahusus »İnsan ve Şey­ aerdengeçtj nerede? Nerede o ad;ı/jQ ki, bir yü­
tan* da bu örneklerden bir hayli vardır. rek dağının lek solukta söylediği bir kaside
Ru kügük t^ tr. eski İstanbulun hususi­ gibi, onun beyanında Lükeııirceainc feryad el*
yetim ve imparatorluğun payitahta bahşel- siu, içinden, tâ içinden vurulmuşların «ıtc$i İle
mif olduğu imkân vo imtiyazların belirlileri coşup, bir sevdalının bağrı gibi yansın ve m i­
i iç Brütüdür stin..»
K«a, yeni nt*şrüdilıuiş o lan «Mosih l’aşa Sam ıha Ayverdi'nin bize gönderdiği mek­
lınnm» nda da Ih-lanbul bögka cephelerden tup burada bitiyor. Bu Ansiklopedi, ki müel­
kendini gösterir vc Mesih Paşa tmanıı Hâlis lifinin yegâne medarı iftiharı hor an için ac­
Efendi hem kitabın rnerkctscî şahsiydi hem de zini idrakidir, burada kemali hu&b ile, kıy­
ilmiye mesleğinin örnek tipidir. metli romancının «İstanbul Geceleri* ııi 1044
Ben gerçi IjUnıbulu kitaplardan, argiv* don evvel yazmış olacağım tahmin etmekte
lantoft, bir JelkJk vc ta ria d ığ ı dir /B.; İstanbul GcceJıv'l; Balmjyan Gün).
imkânlar penceresinden dc seyrettim; ama Devrimizin, kıymet hükümlerini itaat et-
onu tanımaklığım, bir Utantuı) tiryakiliği, bir miyen MU* bir münekkidi Kufi Cevat Ulunay,
İstanbul düşkünlüğü, y&khglıkça uzaklık du­ Samıha Ayverdi'nin eserlerine tahsis ettiği
yulun bir anlaşılmaz hasret, b ir yatışmaz iş­ bir makaleye ~Bir mistik edebiyat nlimunesl»
tiyak yiftündundir. aerlevhasını koyarak şu satırları yazıyor:
Kvel, o süyteıheklf1 tüken mlyecck büyük tSam iha A y ra tll, hikâyelerinde, bire
hasret ki. bizi gtfzlc görülür, elle tu tu lu r her binlerce senelerden beri binlerce büyük di­
liarlü sevgi sınırlarından aşırır. Ama söztt bu mağların nesirle, .şiirle, musiki ile, labiatle,
vidiyc sürüklemek, dereleri ırm akları gü İlet­ aşkla, hicranla, elemle terennüm eyledikleri
tiren bir bendin tnşıııı koparmak kadar leh biiyiik Şark felsefesinin sevahlr çal ılıklarına
ilkelidir Onun İçin b u yine, bir eşik taşı gibi gizlenmiş hakikat kaynaklarını arzedlyor. Geç­
rastgele basıp geçtiğimiz İstanbul şehrine miş w gelecek eJıll aşka ka/üeai arasında bu
dönelim. değerli Türk kadınının bir mevkii olduğuna
Size son olarak, baştan aşağı ve sem t sem t ve olacağına şüphe etmiyorum».
iatanbulu söyliyen «İstanbul Geceleri» isimli Eserler ve m üellifler üzerindeki hüküm­
eserin ilk sayfasını yazayım: leri muhakkak ki, pek mSnalı olan Necip Fâ­
»Asya ile Avrupanın ortasında, boşluğa a l Kısa kürek de. m e ş h u r «Çerçeve» lerinden
kurulmuş muazzam br örümcek ağı gibi, her birini Samiha A yrcrdrye ayırmıştır; kıymet­
telini U r kıtaya İliştirmiş olan bu şehrin mâ­ li şair:
nevi gemlerinde dolaşmak, onun kıldan ince ■tJU&bette bir Geca), (Ateş Ağacı), (Bal-
İpek tellerini koparmadan, örselemeden bir tnıyan Gilnj. (Aşk Buymuş), (Yaşıyan ölü). iln-
taraftan t>bür tarafa geçmek için U r örümcek aan ve Şeytan) isimli, hikâye ve romatı, birkaç
mahareti nerede? kitabını gördüğüm bir kadın muharrirden
Sanının» ki («tonbul, meyvatanrım a/tına bahsetmek isterim: Sftmihp Ayvenlİ...
çaitaf tutulup silkelenen bir ağaç gibi, asır­ 8u kadın muharrirden güzüme çarjıan İlk
lar toyunca «lallarında budaklarında oldur­ hususilik, onıin çahsl muarefe ve Kiin'I &<Jtor©t
duğu ne varsa, çelimsiz b ir İnsan gücü, m ü­ teri İplerinden- hiçblrlaine kıymet vermeden,
tevazı bir teşebbüs, münferit bir hamle İle ınlitcvBzi bir kUtUphanc vnsitafclyK* yalnız üst'

http://groups.google.co
.\\sik C U lP £ l> IM — 1657 — AYVILD1Z ı H akkı HAlf)

üste eser vermesi oldu. Ru i a cim muharrir, 6 Haziran 1604 dc Is-


ne ccic bücüç Babıâü aynacında boy göstereli lanbulda Çengclkö-
endamı, ne de fYemiş) iskelesinin (Dolmuş) yünde d o ğ d u ki,
kayıkları gibi açıkgöz yazıcılar zümresinde < Mir'at i Mekteb i
mevki almak isüyen edasiyle. daha (ek »atı• tfarbfye» müellifi ve
rtnt okumadan. insana olgun bir nefes kifaye­ Kuleli Askeri Idudisi
ti vtdediyordu- fcitfıbel muallimi Ko­
Snmiha Ayverdi'nin bazı satırları ile tc- lağası Esad Bey do­
nıasa gelir gelmez, onda cins isLidaUara aİd ğumuna şu tarihi söy­
«soylu çilenin bütiin izlerini gördüın. AgıkgÖs lemiştir:
ve gün birlik şöhret avcılarının daima kolaya, C ev h e ri Kcıuet btfl& gntür
hafife kaçan, göz alıcı ve alâka çekici âdi hok­ bii U r lh j E s a t i r
kabazlıklarına karşılık, onda, derin bir meta- «Mrt&riu İcmali H»kk:
fizika ihtirası, mâverâ humması, eşya ve hâdi­ )Ü m n ilu ikbal Ue>
1313
selerin düğümünü ruhta ve müessirlerin mü­
essirinde ariyan hakiki insan hanılest, ka­ İlk tahsilini Çengelköy Ilavuzbaşı mekte^
leminin dokumalarındaki mihrakı şekillendi* blııdc yaptı, oradan Beşiktaş Askeri Rüştiye­
riyordu. sine girdi. 19L2 dc piyade mül&umi sanisi
Sâmtha Ayverdi. maddî eşyanın bılliği, olarak diploma aldı, Selanik beşinci kolordu
deri üstü hâdiselerin tükendiği ve ‘/ âhir ufuk­ nişancı alayına tâyin edildi ve bu alayla Bal­
larının sona erdiği noktaya bitişik âlemin ser­ kan Harbine iştirak elti Birinci Dünya Har*
den geçti meczubudur.* diyor. binde* birinci kııvvej seferiye ile İran ve Kaf­
kas cephelerinde bulundu, bu as&eri birlik
AYYAR — Hüseyin Kâzım Bey Büyük
51 inci fıkra ad-mı alarak İrak harekâtına iş­
Türk Lûgatında: «Serseri, çapkın; hilekar;
kurnaz» diyor; ve tasrih eylemeden N edim 'in tirak ettiğinde mülâzımı evvel oldu; General
bir hamamiye ile başladığı m eşhur kasidesin­ Townsend kumandasındaki İngiliz ordusuna
de üryan bir nevcivan ağzından yazdığı beyti karşı yapılan kanlı ve şerefli Selmanpak mey­
misal olarak kaydediyor; N edim'in bu beytin­ dan muharebesinde, Deiâbihâ takip muhare­
di? kullandığı «ayyar» sadece çapkın, haltâ besinde ve Kötülammare kuşatma vc Felahi­
«sevimli külhanı» manasınadır: ye m üdafaa muharebelerinde bulundu, iki de­
Nedim nâmına bir *Url cihan vanmş fa yaralandı. İstiklâl Savaşına Elcezire cep­
Kemendi aüfttmt» düşsün Uâhi ol «yyır.. hesi em rinde olarak istirâk etti- 1926 da Har
biye Mektebi piyade bölük kumandanlığında
Şu kirada da düzenbaz» yerine kulla- bulundu. Babasının vasiyeti üiterine yüzbaşı
nılmıştır:
iken İstanbul D arülfünununun Edebiyat Fa­
SOrmeli sözlerin, ayyar bokıgııı kültesinin coğrafya zümresine girdi vc 1928 dc
haçemin yanına çiçek (»kıyın diploma aidi. Erkânı Harbiyeİ Umumiye Coğ­
Kocr y n aldatdıu beni ey fıiUatı
Bttkklun De cefft cylertln kıjın rafya Encümeni İktisad Şubesi Mûdürldğüne
tâyin olundu, 1930 da binbaşılığa terfi etti ve
İstanbul masallarında biri kadın, «Ayyar askeri muallim sınıfının ihdası üzerine üni­
Zclihaı., biri de erkek «Ayyar H a m ı» , halk
muhayyilesinin yarattığı san derecede kuv­ versite mezunu olarak bu sınıfa Mk geçen mu­
vetli «hilekâr, kurnaz» tiplerdir. allim oldu. 1935 -1939 yılları arasında Kuleli
ve Maltepe Askeri Liselerinde coğrafya mual­
Ajnmr lla m c ı m ıd ır UstM uı canını
EUndc ta p a ra (törulüin civanım
limliği yaptı, 1943 de Milli Savunma Hakan­
lığı »at işleri öğretmenler ve hâkimler şubusi
AYYİLftIZ (Hakkı Kil ti ^ Bu satırlnrm fliüdürlüğüjıe tâyin edildi, 1944 de generallik
y37.ilclığı sırada emekli Tuğgeneral, coğrafya­ stajı için Bursa Askeri Lisesine coğrafya Öğ­
cı; Cumhuriyet ordıi'umı» askor muallimle­ retmeni oklu ve 1047 <!e general oldu ve As-
rinden ilk general; Mlr‘al-1 İstanbul müellifi kerl Liseler Eğitim Müfettişliğine tâyin edil­
merhum Mehmet Rrrif Hey’in İkinci oğlu; di. ltlttJ yılı sonunda (44 yıl 1 ay fiili, II yü

m/group/merakediyorum
a t y ;l m z •M — 1668 ~ lSfTASBOt

haris zam ları ile »tibâri -'intak ıiıere «•ınıvn M atbaada y u i r-vlrosundan kimse ka]m>
S S y t l l a y hizmet Üzerinden» em ekliye ayrıldı. mı* -.-<?» 3.30 İdi, basm ttrettıp Mehmet M a-
Birinci O h a n H arbinden harp ve kılıçlı har da yıkanmağa gidiyordu, mühim haberi
güm üf UytkJl m adalyalarını ve istiklâl Sava a lır almaz m ürettiphaneye koymuş, haberi
çından kırmızı kordelâh İstiklâl madalyasını buvuk bir başlık altında tertip etm iş. mafct-
taşır. H arplerdeki fedakârlığından ve Üni* n isir d e. mesuliyeti üzerine alarak 50.000 mi*>
versile tahsilinden d o rt yıl kıdem zammı İle ha basmasını söylemişti; ertesi sabah, hükft-
taltif edilmiştir. Komşu devletler coğrafyası­ m etin yarı resm i gazetesi olan Tfcnln. haberi
na ait seri halinde kıym etli tü r telifin sahibi­ atlam ış, çırpınarak ikini: baskısını hazırlar
dir. Bu satırların yazıldığı sırada, 1950, alfa­ iken, sokaklarda Tasvir, yağma fcdilircesioe
betik. resim li ve h arltalı büyük b ir Türkiye satılıyordu.
Coğrafya Ansiklopedik lügati hazırlam akta M ütareke yıllarında. AnadoJudaki Milli
İdi O rta boylu, tıknaz, gayet tatlı dilli, se H üküm etin evrakı m atbuasını basan ve bun-
viroü. hoş sofabet. meclisi âra. çocukluğundan ları gizlice Anadoiuya kaçıran teşkilâtta c ı-
beri arkadaşları ve m uhiti ve bilhassa talebe­ lı$tı, san sü r tazyiki altındaki yorucu mesai İle
leri tarafından çok sevilmiş, elinden gelen yıprandığını görünce birikmiş parası ile Ay
iyiliği ifinHoMİMi esirgem iyen tem iz, necip bir Yıldız K ırtasiye mağazasını aldı; burada da
simadır. Muallimlik hayalında talebesine, bil­ b ir ara Anadoiuya adam ve silâh kaçırma su-
gi verm esinden m aada şahsan iyi ask er ö rn e ­ çu ile 2 num aralı divanıharbe verildi ise de
ği olmuş ve birçok gencin yetişm esinde bü­ d eliller bulunam adığından beraat etti.
yük tesiri görülm üştür.
AYYILDIZ CADDESİ — Ileğbeliada. ada­
AYYILDIZ (M emmel M azhan — A nka­ nın başlıca ç a n ı boyu, en İşlek yoludur. Vapur
ra Caddesinin seçkin kırtasiye tü c c arların ­ iskelesinden çıkılınca sağa diiçen bahçeli lo­
dan. Ay Yıldız kırtasiye mağazasının sahibi. k an ta ve birahane ile köşesindeki pastacı dük­
1891 de Ordu'da doğdu, babası a ile n Rizeli kânından sağa doğru başlayıp rıhtım boyunca
yelken gemisi kaptan ve sahiplerinden Yunus devam e d er, solda Düzayak sokağı kavşağına
Kaplan İsminde bdr zat olup İstanbul^ gelm iş kadar, rıhtım İle cadde arasında dar ve uzun
K artal M altepesinde yerleşm iş ve Mehmet b ir yapı adacığı vardır. Kısmen paket taşı ve
Mazhar henüz Kartal R üştiyesinde taîebe kısmen asfalt olan t u uzun caddenin üzerin­
iken vefat etmişli, çocuğun mektebe de­ d e ilk görülen binalar şunlardır. İki yaoı fi­
vanı arzusu çok şedîd olmasına rağmen, ba­ d an dikili, sağlı sollu karakol, ada idare bu-
basını kaybeden ailenin geçim kayguauna cağı kom iserliği, tatlıcı, eczahane; hepsinin de
dikmesi üzerine, Mehmet Mazhar. Darüşşe- ö nlerinde rıhtım a muvazi bahçeleri ve bu
laka Kütüphanesi sahibi Hüseyin Beyin ya­ caddeye açılır ayrıca kapılan bulunan aile
yanına çırak-tezgâhtar olarak girdi, patronu gazinosu ve bahriye gazinosu gibi gazinolar,
Ebüzzîya Tevfik Beyin yanında yetişm işti, bu dondurm acı dükkânı vesaire...
meşhur gazetecinin, o hıralarda m enfası olan Cadde, aile gazinosu önünden rıhtıma
Konyadan İstanbul? avdeti, genç kitapçı çı­ d<ıj£m b ir dirsekle bağlanır.. Sağda b ir yeşil
rağına yeni bir meslek yolu açtı, Tevlik Bey saha ve sonra bir meydancık vardır... Cadde
çok zski ve çalışkan bulduğu Mehmet M azharı çarşı boyu hüviyetini muhafaza eder, mütead­
kendi matbaasına m ürettip olarak aldı, bu işi dit olarak sağlı sollu şü dükkânlar sıralanır:
s ü ra tle kavrayan genç, yıllar boyunca Tasviri Lokanta ve birahane, boyacı, kundura c*.
Efkâr M atbaasının baş m ürettipliğine kadar bakkal, kitapçı, fırın vesaire.. Cadde,
yükseldi. İstanbul Ansiklopedine tevdi edilen b ir kahvehane Önüne kadar asfalt, ondan a®rt‘
h âtıralar arasında şöyle b ir fıkra nakledil­ ra paket taşı döşeli kısım da burada nihayet
miştir; bulur, cadde bundan sonra eski paket taşı
Birinci Cihan H arbi arifesinde! Goben ve arnavut kaldırım ı döşeli olarak devam edtf-
Breslav harp gemilerinin Almany&dan satın Cadde sağa tatlı bir kavis ile kıvrılır ve nhlı-
alındığı haberi. İstanbul basınına, sadaret ya­ m a çıkar.. S a f taraf rıhtım boyu, caddenin
veri tarafından gece yarısından sonra haber nihayetine kadar b ir park olarak tanzim edil­
verilmişti. miştir. Düzayak sokağı kavşağından az İleri-

h ttp ://g r 0 ups.9009 le.c


V SİKXXıP£t>fSt — tM d — A Y Y 1LD 12 Y A S A Ğ I

Ayyûda Sineması» (M I)Qr- Cadde b u rt- diye vücud bulm u; m uhaleftin liderlerinden
103 numaralı evden başlayıp park karşı- olup m uhalefetin naşiri t U n «lan A nkara-
gıpjia 129 numaralı binaya kadar, yanJ men- ılakl Tan gazetesinin d e başm uharriri idi Laz
Hirgfc iMiiHiiati fenur j]« nhtuj) arasındaki Osman A ga vo adam ları taralın dan kaçırılıp
T irini çeke# w kalafat yeri karşısındaki es­ oldürdlın ü jlü r.
kiden otel olan merdivenli binaya kadar sü*
AYYILÜl'/. YASACl — Y eniçerilerin,
r e r (I945J.
Uuan lltm aal*£lıi m ensup oldukları ta b u rları gösteren m eactt
kılıç, ok. kayık, y ü rek çapa gibi (nr takım n i­
AVYIUMZ KIRTASİYE MAĞAZASI — şanları vardı, b u nları kollarına, baldırlarına,
Ankara Caddesinin eski ticaret roiiessesclerin- bassan göğüslerine dövme alarak n akfettirir-
den biridir. 1914 de Ali Şükrü Bey tarafın ­ lardi. Y eniçeri ocağı kaldırılınca, yeni k u ru ­
dan tesis edilmiş, 1916 da. Ati Ş ükrü Beyin lan A sakiri M ensurcı M uhamm ediye'ye a li-
Trabzondan mebus seçilmesi üzerine devren m et olarak ay yıldız kabul edildi, tstanbulda
a lilin i;. 1936-1937 arasında da şim diki sah i­ derhal; ay yıldız m odası çıkarak kayıklara,
bi Bay Mehmed Mazbar'a intikal etm iştir. Bu a rab alara, satıcı tab lalarına, dükkân ve kah.
m alalanın ımiessisi olan A li Şükrü Bey, Bi­ re b a n e cam ck ân lan n a ay yıldızdı sü sler ve
rinci Büyük H illet Meclisinde İkinci G urup n ak ıslar yapıldı. H üküm et bunu hog görm edi.

Azak A ııartuttanı f / t ynriık filoemAst


(Resim: N'erilıj

roup/merakediyorum
AZAK APARTK ANLAİÜ — !« 7 0 — İs t a n b u l

ay y ıid ıa hrtrmetstelik taydı ve bu alametin dtiMİUIjnif, binanın temelleri ulıhntf ta Ur


askerden gayri hiç kimsenin hiç bir yerde miktar duvarları ylıkıeinıif iken, sonradan ba
kuilauamıyacajını ilân ettirdi. yapılanları da i|ten vazgeçilmiş ve bina haliyle bırakılm alı.
kaldvttı. Biiyltk^ehrjn İş hayatında du rüstlüiü İle ta­
Fakat bu yasak bir müddet sonra unu­ nının:) zenginlerinden Azakogullan bu anayı
tuldu; ay yıldız yine Ibilzale düsurüldUj pek satuı alarak 1831 tarihinde Üzerinde inıaata
litif oUut şekli de bozularak, ekseriya, yay- banladılar, evveli yirm işer daireli iki apart­
ran yahut tıkız ve kaba bir hilâlin Jtarşısın- man. sonra kışlık binasını yaptılar. Muhtelif
da gayet kaba, hattâ bazan tersimi daha ko­ tarihlerde aynı arsa üzerinde yine yirmi dai­
lay olduğu için altı suali bir yıldızdan ibaret reli ve bütün asıl konfor vasıtalarım haiz
olarak, kundura boyacısı kipti çocuklunun çüneü bir apartmanla geniş b ir garaj ve bu
boyacı sandıklarının üstüne varınca nakşedil­ satırların yazıldığı sırada (1950) çorap fabri­
di. kası olarak kullanılan binayı yaptılar.
Azak sineması, şehrin İstanbul semtinde
AZAK APARTMANLARI — Bayazıd ci­
Şetaadebaş/ndan ayrılan ilk sinem a binasıdır.
varında, eskiden at cambazhanesi, daha Gül­
Dört yüz ki;i alan bir parteri, on locası, 100
lü Agop'un tiyatrosu olan sahada, ikisi H at­
kişilik balkonu vardır. Sıcak vc soğuk hava
tat sokağında, birisi do Tiyatro Caddesinde
tertibatını havidir. Yalnız İkinci sınıf ve eski
olan apartman. Hepıi yirmişer daireyi hav!
flllnrteri oynadığı için seyirciler;, şehrin müm­
otan bu apartmanlardan Tiyatro Caddesinde
taz simaları değildir; kelimenin bütün mSna-
bulunanı, asansörlü, kaloriferli muhteşem bir
slyle orta halli halkın ve çocukların sinema­
binadır; en üst katında fazüet sahibi ve din­ sıdır.
dar bir aile olan Azakza delerin hususi bir
G arajın üzerinde tuğla döşeli yazlık si­
mescidini ihtiva eder ki, bu bakımdan şehri­
mizde eşsizdir. nema ise yalnız yaz gecelerinde çaLışıı; serin­
lenmek İsteyen halkın uğrağıdır, halkta be­
Bulundukları muhitte daima milletin
rab er sinemaya nazır olan balkonlarda top­
menfaatlerine hizmet eden ve hayır işleyen
lanan bedavacılar da buradan b ir iki mevsim
Azakadeter. apartmanları yaptırdıkları 1931
evvelki fi timleri seyreder. Bu bahçede arada
tarihinden itibaren çok ucuz b ir kira ile hal­
sırada tiyatro (ropları da mflsamereler verir,
ka vererek elliden fazla aileyi barındırmış­
sünnet düğünleri ve buna benzer eğlenceler
lardır. İkinci Ç itan Harbinin, hayati (ekilmez
bir yük batine getirdiği ve ev kiralamam ateş
pahasına v&kseldigi. kara borsanin hakim ol­
duğu çetin {ünlerinde cidden fazilet sahibi
olan Azakzadeler, kiracılarından açık veya
kapalı hiçbir zam istememişler, hava parası
almağa tenezzül etmemişler, apartm alann
konforundan hiçbir şey eksiltmemişler, bu
surttle kiracılarının hem ks İtlerini, hem de
hayır dualarını kazanmışlardır.
Mımffor Ban
AZAK SİNEMASI VE BAFtÇESİ — Ba­
yana civarında, Çarşıkupıdan KuııAapıya inen
Tiyatro Caddaıl üzerinde eskiden a t cambaz­
hanesi ve daha sonra Oülia AgDp’un tiyatrosu
olan arsa üzerinde yapılan sinema ile, biraz
daha aşağıda bir garaj Örerinde kurulan yaz­
lık sinema vc tiyatro.
Gülltt Agop'un tiyatro arsası Üzerinde
1908 inkılâbından sonra mühendis mektebi Aak shmum
yapılması takarrür elmiş. a ı» m n topraklan «M m : Noikı

http://groups.goog le.
A -'iS İR /lP E O İS t — 1671 — AZARYAN EFENDİ tUUPM B*Sm>

tertip olunur. Sildi Tek. Muammer Karaca, AZ/VRYAN EFENDİ (B tdrtt) — Ka


İsmail DüraMUlü İcmsılItTİnd,. hem bahçe, tollk mezhebine mensup degorti bir ermeni
hem dp balkanlar tıklım tiklim dolar; Zati ticaret adamıdır. 1851 de İstanbul'da doğmuş
Sungur'un hünerlerini gösterdiği günlerde be- ve 21 Ağustos 1906 da tedavi için gitmiş ol­
davacılar!? sanatkârlar arasında sahneden duğu F n n tc b a d ’da (Avusturya) vefat, etmiş­
balkonlara, balkonlardan sahneye lallı şaka­ tir.
lar yapı 1ir? Balkon seyircilerine Bedavacılar Tanınmış v* tengin bir aileye mensup
adını Iskan ZaU Sungur olmuş (ur. olan Azaryan Elendi yüksek lahsûde bulun­
Vız tık sinemaya bakan apartm an daire- muşsa da daha faala i$ hayalına temayül gös­
{erinde oturan kiracılar, bu temaşadan çak termiş vc pederinin llcarl illerini devam et­
memnun iseler de, aralarında geceleri çalış- tirm iştir. Ticaret âleminde gösterdiği kabili­
m at torunda bulunanlar (kİ bu satırları ya- yet ve muvaffakiyetler naaan dikkati celbe-
a n da anlardan biridir) gürültüden şikâyet­ derek, İstanbul Ticaret Odası Reislisine ta»
çidirler; gürültüye rağmen Çalışmak istedik­ yin olunm uştur ve uzun müddet bu vazifede
leri vakit lambalarının ışıklarından sinem a kalarak baharı göstermiştir.
seyircileri ra h a tsa oldukları için evvelâ ha­ Katolik cem aatine mensup olması hase­
fiflen toslayan, sonra derece derece şideteli biyle, b u cem aatin idare işlerinde de vazife­
yükselen <I$ıjjı söndürelim! P erdeleri kapa­ ler deruhde etmiştir. Aynca hayır içleriyle de
yalım!» sesleri yüzünden, sıcak havalarda ka­ tanınm ıştır. Bilhassa Hacın ve Bilecik’dckı
p ılı odada çalıgstnıyacakl&rı İçin lâmbaları Erm eni Katolik mekteplerine ve Büyükdere
söndürerek mecburen Bedavacılar kafilesine ile PendÜc'cieki fakir haika teberruda bulun­
katılırlar. m uştur.
M uzaffer E s e n
ffcvork M. Pımokci^an

AZAK SOKAÛ1 — Beyoğiunda, Şişlide. AZARYAN EFENDİ (Istepan Bedrin) —


Feriköy ve E s k itilir m ahalleleri arasında uza* Erm eni âlim lerinden bir edip dilci, İstanbul
nan toprak bir yoldur, kayda değer bir husu­ Erm eni K atolik cem aati patriklerinden; kibar
siyeti yoktur. Sekenesi um um iyetle orla halli ve zengin bir ailenin çocuğu olarak 1820 ya
doğru Tstanbulda doğdu, Türk Rüştiyesinden
Rum aileleridir (1947).
İsm ail Erseyim şahadetnam e aldıktan sonra Roma’ya gön*
derildi ve orada ruhban mektebinde okuyarak
AZARYA — İstanbul Erm eni patrikle­ 1850 de rahip oldu; 1871 de Papa tarafından
rinden. İranda Cıılfa şehrinde doğmuştur. kardinallik verildi ve İstanbul Ermeni Kato­
Doğduğu tarih malum değildir. 1591 -1592 lik patriği Hastın Efendi*ye müşavir tâyin
yıllarında b ir sene kadar İstanbul Erm eni p at­ otundu, bu zatın hastalığında patrik kayma­
riği olmuştur. Bundan sonra eski makamı ola» kamı oldu, 1875 de Hasun Efendi'nin yerine
Sis Katoğikosluguna dönmüş r e 1601 de vefat İstanbul patriği seçildi. Türkiye İmparatorlu'
etmiştir. Halepleki «Kırk Çocuklar» Ermeni ğuna sadakati ile tanınmış pek afif ve nezih
Kilisesinde medfundur. bir sima olarak bu makamı hakkiyle doldur­
Kevorfc K . fa m u k c J y a o du. 1377 de Paşa
Onuncu Leon'un lac
AKAftYAN EFENDİ (Arislake*) — Er­ giyme merasiminde
meni zenginlerinden vc kültür adamlarından; bulunmak üzere Ro-
İstanbul Ermeni Kalölik Patriği Istepan Böd- raa’ya g ö n d e r i *
ros Azaryan’m kardeşidir. Bcyoğlundakj Surp 1 e n Türk heyeti arü-
Agop Haslahaneslne yaptığı hüyük hayır iş­ snda bulundu; 1692
leriyle tanınmıştır. Kardeşiyle birlikte 1048 de de Popa Onüçüncü .
yılında, Viyanaüaki Ermeni Mihitaristler mat- Leon'un rahipliğe in- r £
baBgmda, yunanca, İtalyanca, ermeniee, lürk- tisabım ellinci yıldö­
çe olmak Üzere dürt dilde büyiik bir lügat nümü şenliklerinde
tıeŞTûlmiçtir. Romada TUrkiyeli | ^ B Aanry»n
Jlevw k İH. Psm ukc^yu lemsil etti. N«ft)

corçVgroup/merakediyorum
AZABYAN EFENDİ d h n u k ) — 1 672 — İSTANBUL

Tıirkçe ve ana dilinden gayn. ramca, Azaryan Efendi erm eni cem aatı idare İş­
ETansızca, İtalyanca, İngilizce bilen Azaryan lerinde de mühim mevkiler işgal etmiştir. Ez­
Efendi, gençliğinde Mirçedcn franaızca, Hal cümle 1BÎ4-1875 yıllarında Patrikhane Tedri­
yanca, nımca re ermcnlceye bir lügat n e p rl- sat Heyeti âzahğm da bulunmuş ve 23 Ekim
mijtir. Sakuağacında patrikhaneye bitişik bir 1909 da mezkûr makamın clsm anl meclisine
Ermeni to lleji, Beyoğlunda bir Erm eni kız reis seçilmiştir. 26 Kasım 1910 ve 6 Mayıs
Sksils mektebi ve bir kız sanayi m ektebi aç­ 1911 tarihlerinde ise aynı makamın omurnl
mıştır. Zamanında patrikhane bir edebi mah­ meclisine başkan geçilmiştir. 1912 den sonra J
fil halinde idi. İkinci AbdlUhanıid’ln sohbet­ cem aat işlerinden çekilmiştir.
lerinden zevk aldığı Azaryan Efendi'yi her Eski Moskova btiyük elçisi Calip Kemali
huzura kabulünde ıram zaman alıkoyduğu Söylemezoğlu «Hariciye hizmetinde 30 tene»
meşhurdur. 2 mayıs 1899 da öldü. adlı eserinde Iİstanbul, 1949) Azaryan Efen- I
MU.: N cvsoll Mıılijlıidt; G m e le îc r. d i’den, «m uktedir v e m ücerret) hariciyecileri­
mizden» diye bahsetm ektedir.
AZARYAN' EFENDİ Ihlanuk) — OsmanlI
devrinin ermeni aslından mühim siyasi sim a­ Azaryan M anuk Efendi IsUkU) Caddesin­
larından; 1850 de İstanbul'da Ortaköy’de doğ­ deki apartm anının altındaki eczahanede bu­
muş ve 1322 yılı Nisan ayında Beyoglımda lunduğu b ir sırada çıkan y a n g ın a kurbanı
olm uştur.
vefat etmiştir.
1664 de Devlet tarafından Paris'e gön­ Kevork M. Pamukclyaıı
derilerek orada Saüıte-Barbe asker! m ekte­
AZATAMART — 1910 -1912 yıllan ara­
binde tahsilde bulunmuştur, 1868 de İstan­
sında tstanbulda T ajk an K om itesinin organı
bul'a avdet ettikten sonra Hariciye N ezare­
H. Tiryakyan m atbaasında neşredilm iş erm e-
tinde kâtip tayin edilmiş ve aynı zamanda as*
nice gü nlü k b ir gazetedir, adı türkçede «H ür
keri mekteplerle Hask&ydeki Şahnazaryan E r­
M ücadele» m&nasuıa gelir; gazetenin haftalık
meni okulunda fransızca muilUrni olmuştur.
m ecm ua şeklinde 72 sayı İlâvesi çıkm ıştır.
1873 de sadâret tercüm anlığına tâyin edilm iş­
H e r rkisinin de m üdürlüğünü şair B upen Bar
tir. 1878 da Hersek İhtilâlinde ve T ilrk - Rııs
Ü ry an ifa e tm iştir
harbinde Balkan ordularında diplom atik k a ­
Kevoık H. Fum gkdm
riye olarak vazife görm üştür. 1878 de Tiirk
esirlerini İstanbul’a getirm ek üzere B ükreş’e A ZATLI SOKAĞI — Y ukarı Boğazın Ru­
gitmiştir. 1879 da Turkiyenin P etersburg Se- m eli yakasında B üyükdere köyü sokakla n n -
farethânesi başkâtipliğine tayin olunm uş ve dandur. Y ukarı Boğazı G alataya bağlayan bü­
iiçbuçuk sene bu vaafede kalm ıştır. 1883-1889 yük sahile yolnunun b u kSydekl parçasını
yılları arasında K orfu ve 1890-1908 yılların­ teşk il eden Çayırbaşı Caddesi ile Uzu ofistik
da da Galatz başkonsolosu olm uştur. Bu «ıra­ Sokağı arasında b ir dirsekli b ir sokaktır, taş
larda, Tuna N ehri Beynelmilel Seyrüsefer döşeli ve bozuktur, cadde kavuşağından giril­
Komisyonuna reis se­ diğine göre solda 1866 da inşa edilmiş İta l­
çilm iştir 1908 de
y an kilisesi bulunm aktadır, sağdaki genişçe
Belgrad sefirliğine b ir a n a sem t çocuklarının oyun yeri, bilhassa
getirilmiş ve az sonra futbol » h a s ı olm uştur (Nisan 1947).
Ayan Meclisi âzası ol­ tm a il Bnevfn
muştur. 190S da ise
Hariciye N e z a r e - AZAT YOKUŞU — Ü sk ü d a ra tm rabor
t i müsteşarlığına ta­ sem ti sokaklanndandır; U ncular Caddesi Ue
yin edilmiştir. Birinci Azizmabmutefendi Sokağı arasında kısmen
düz, kısmen m erdivenli dik yokuş b ir sokak
ve ikinci rütbeden
tır; ıkl arab a sığacak genişlikte, kaba taş dü­
M e c 1 d 1 ve birinci şeli; sağ kDtda Bakıcı Sokağı kavşağından son­
rütbelerden de Osma- ra 32 basamak m erdiven sokak olarak Aziz-
ni nişanları île taltif mmuk Aıarym nr.nhınudetendi Sokağına bağlanır. İki kena­
olunmuştur. <RrıLm: Nısilo rında ikişer katlı ahşab evler, bunların a n -

http://groups.goog le.cçj
ANSİKLOPEDİSİ — 1673 — A2ATYAN AMİRALAB SÜLALESİ

suuto Ud k ig ir yapı orU halli aile m eskenleri zulara a ü yırm ibeş kadar ermenice matbu
dir. Altbaşuıda, kapusu cadde üzerinde bir eseri m evcuttur. İlk eseri şair Mtsak Medza-
gazoz («İnikası vardır. M erdivenli kısm ında rentz’e (1885-1908) aid olup 1922 de neşre­
bir evin çok güzel bağçesi, duvar üstünden dilm iştir. Diğerler) meyanında şunları zîkre-
taşm ış dallar, çiçekler sokağı pitoresk btr g ü ­ debüiriz: «Ağpilr A nm abutyan = . Ölümsüzlük
zellik vermiş bulunuyordu (aralık 1959) Çeşmesi» (şiirler. S clld), 'Bezeiyao Okulu­
ki G öklir* n u n tarih i (1830 - 1930), «M eşhur kompozitör,
müzisyen ve m aestro K ooıltas V artabed'ln h a ­
AZATYAN (Toros) — Tanınm ış b ir E r­
y atı ve eserleri» (1931). «Eğin ve Eğinliler»
meni s ü r . edip ve tarihçidir. IB98 de E ğin'in
(1943), «Ksayan M ektebinin tarihi» (1945),
Abuçeb kasabasında doğmuş ve 15 K asım 1955
•Jam anak gazetesinin 40 İnci yıldönümü ha-
de İstanbul'da vefal etm iştir. A zatyan anı Ira­
kitabı» (1948), «M ışaguyl salnamesi»
ların abfaduıdandır.
«Lübnan H atıraları» (1950), «Kevork Başpis­
Tahsilini, doğduğu y e rin V araka (19 0 4 - kopos Aslanyan» (1952).
1910), E ğin'in N arekyan (1910-1912) ve ü ç -
T oros A zatyan iki ta n e d e miihim gayrı
bek'de diğer bir m ektepte (1912-1914) aldık­
m atb u e se r b ırakm ıştır. B unlardan birincisi,
tan sonra 1915 yılına k a d ar V araka o k u lu nd a
E rm eni halk şairlerin in tiirkçe şiirlerini ihti­
muallimlik yapm ıştır. 19X9 da İsta n b u l’a g e­
va eden antolojisi, İkincisi İse, G etronakan
lerek y a a hayatına atılm ıştır. A ynı zam anda,
L isesinin tarihid ir.
Ermeni Patrik han esin de m u h telif kâtiplik va-
sileleri ifa etm iştir. Ezcüm le 1935 y ılm a k a ­ Bu s a tırla rın m u h a ıtirin in teşriki m esai­
dar Patrllıhâne T ed risat H eyetinin s e k re te r­ si ile hazırlanan Eğin E rm enileri hakkuıdaki
liğini deru h de etm iştir. B ir m ü d det «A revelk m ufassal e se ri ise ölüm ünden sonra 1957 de
natam am şekilde in tişa r etm iştir.
_ Şar» ve «Zartonk — Uyanış» gazeteleri­
Kevarit M. Panokcfrın
nin neşriyatım tedvir ettik te n sonra, 1936 da
«Mışaguyt — K ültür» adlı n e şriy at d airesin i
AZATYAN A MİRALAR SÜLÂLESİ —
tesis etm iştir. Bu daire ta ra fın d a n 20 ad et
O nsekizinci A srın başlarından itibaren yaşa­
kadar eser n eşred ilm iştir. 1945 de E rm en i m ış asil b ir E rm eni ailesidir. M enşeleri Eği­
Patrikhanesi tara fın d a n seçkin heyete dahil n in A buçuiıa koyıındciidir. A ile ınaftberleri
olarak Eşm tadzindeki KatoğÜcos seçim ine k a ­
Ü sk ü d ar'd a B ağlarbaşm da Erm eni Mezarlı-
tılm ıştır, 1949 y ılı Eylül ay ın d a ise. P a trik
ğındadu-. M ezar taşı kitabelerindeki kayıtla­
vekili A slanyan Başpiskopos’un m üm essili sı­
rın gösterdiğine göre Azatyan A m iralarm en
fatı Ue, İstan b u l'd ak i ru h a n ile r arasmdaJci ih­
eskisi Nikoğos ism inde b ir zattır, kendisinin
tilâfı tetk ik e d en A ntilyas K atoğlkosu K are- k abri yoktur, a d ı ev lâtlarının taşlarında yazılı
kin Hovsepyan'ın (1867-1951) başkanlığtnda-
o lduğundan Istanbula gelip gelmediği şüp-
daki heyete izahat verm ek üzere B eyrut'a
Udir. Bu sülâleden ilk defa olarak Amira u n ­
gitmiştir. 1951 de, 30 sayı in tişa r ed en «As-
vanını taşıyan N ikoğosun Oğlu Hacı Bedros
tağpert» adlı m ecm uayı çıkarm ağa başlam ıştır.
d ur. A zatyanların en eski ecdadının Van ta­
1953 de, İstan b u l m e­
busu m erhum Salih rafların d a hüküm ran olm uş A ntenini kıra]
Fuad K eçeci'nin ön­ ftan»rignnıa hağlaııdığı m uhtem eldir. (X - XI.
derliği ile tesis edilen ■s ır), bu ktr&llık V andan Sivasa nakil olunup
K ültürel A raştırm a­ o rada m ünkariz olunca hanedan efrad ı Eğin
ları Teşvik Cem iyeti­ ve D ivrikl taraflarında Bizans tebaası olarak
nin başlıca mSessisi tavattun etm işlerdi. Yukarıda adı geçen me­
olmuş ve vefatına ka­ zarlıkta bulunan kabir taşlarından Hacı Bağ­
d ar İd are K urulubeş- d a ş ır Azatyan ve H acı Bağdasar’ın oğlu Ohan-
kaniığında bulunm uş­ nes Azatyan’m ta şla n fevkalâde güzel oyma
tur. Itırla müzeyyendir, bu nakışlar arasında b irer
T. Azatyan’ın, irili ^ kartal başı da yapılm ıştır ki, A rdzruni hane­
danının armasıdır, Krvarfc M. Punufeiyta
m / g r ^ y ^ e r t e y o r ü P f f 1- N" u,)
AZBt BASA — 1074 — İ5TAHBVL

AZBt BABA — Ondokuzuncu asrın bi­ gisi olmayan cenk ferleri (acemi oğlanlar, yi»,
rinci yarısında yaşamış İstanbullu bir Rektfl* niycrilur ve deniz seferi ile miikeUcf tinıarh
|İ u s gaLhtilr* Ömrünü tekkelerde hizmet JJo sipahiler) bindirilir, gemilerin muharrik kUV»
geçirmiş, Vakai Hayriycden ûr evvel ölmllş veli olan in.san hulusunu da, kürek sıralarına
ve Karaağaçta defnodilmişlir. Aşağıdaki n o ta zincirle çakılmış forsalar iharb esirleri ve
merhum Sadettin Nüzhet Ergun'lın Bektaşi m ilerimler, kürek mahkûmlanj temin eder­
Şiirleri Antolojisinden alınmıştır di, McscIS çekiliri smıftnın en kuvvetli gemi
tipi olan bir kadırgada (25 çifte kürekli gemi)
ftaıu jrrden büyük A&ftlhJt
ü ö r d d g â n örU * ö n a * tJ * i n
gominltı reisi, kaptanı ve zabitleriyle beraber
lir c D İ c r d r n , p ir d e n b o d u r c m t M t ancak BO bahriyeli bulunurdu; bunlar da kü­
G U r d ü ü m ö r t f f û r m e d lf to « ü y le n e . rek mahkûmları) temin ederdi.
J k n d a h i ig flı rBh o U m d tn tn Bunlar dn kiirek kuvvetine yardım­
E v c i » m i r t U ı m i b a la r a d frtc n cı olarak çekilen yelkenleri kullanırlar, for­
,S e l i n t i ı c h r l n e (ta m denco
salara nezaret ederlerdi; bir kısmı da ka-
C d r t u t ü d ö rt, J İ n n e d l f l ö s ö y le m e ,
t&falçı, kürek ve yelken tamircisi idi; baş dü­
KehHI b İ l f i ı l a c g i d e n l i n e t menci, baş yelkenci, udaba^ /geminin İnzibat
K i ı i e te v il o I b b s h ı k t ı r b u u h b c l
âmiri) geminin zabitlerini teşkil ederdi. Buna
Kimseye rtH ©!mı *y «U1 h u c « t
Gantfct£Un ö r t , g E rm e d ig ln s ö y l e n e . mukabil, bir kadırgada, bir küreğini beş kişi
çekliğine göre, elli küreği için 25D zincirbent
B d y o la c td k Ue f i d e n t e l i d i r
forsa bulunurdu; bir kadırgaya iiç yüz katlar
Bo yot» » t ik ile glfts M ildir
A lla h H a k M u b a s u n o d « a k ım A l i d i r da cönk eri bindirilırdj (B.: Tersane; Donan­
G t a l t i g ü n ö rt, g U rm e ıh g ln ö y l e m e . ma) aîebler, reis vc zabitleriyle beraber mu­
A ıh i k i ş t a h l ı k l â f « e o d e A y a n d ır
ayyen bir geminin daimi eiradmı teşkil eder*
S e n beti d r m « d a im h i l l 0 e y u a d ı r ler dj,
Afadc u b i t k a d e m « h li t a s a d ı r Evliya Çelebi. Onyedincı asır ortaların­
(JördlifrUrı ö r t, f t t n p e d i g i » s ö y le m f -
daki Kasımpaşa tersanesini tasvir ederken:
AZER. AZEBLER. AZE8LEE OCAĞI — «Kaptan paşaya on iki bin (?) Azebİstan as­
Azeb, bekâr genç demektir; Azebter ocağı, keri, y iv elli enderun kaptanı, yûz elli btrûo
Türk donanmasında kürekli gemiler devrinde kaptanı, yetmiş alem ve tuğ sahibi «zeban
(Onyedinci asır sonlarına kadar) Tersane as­ ağaları, cezirelerden ve kırk sancalf yerden
ker ocağının adı olmuştur ki, Yeniçeri ocağı­ sair kürek keş an azeban gelmek Kanuni Sil-
nın kuruluşunda bekâr kalmanın şart koşul- leymantdfr» diyor. Galata surunun tersane
mug olduğu hatırlanırsa. Yeniçeriler gibi dev­ tarafındaki kap»), bu askere nisbeüe cAzeb
let hâzinesinden gündelik alan Tersane efradı kapısı» adım almıştır; Sokollu Mehmed Paşa­
İçin de bekârlık şart olduğu, ocaklarına veril­ nın burada Mimar Sinan'la yaptırdığı bir bü­
miş bu isimden pek ayduı olarak anlaşılır. yük cami de paşanın adına nisbetle olduğun­
Bu ismin arap harfleriyle yazıldığına gö­ dan fazla Azebkapost Camii diye anılageUr.
re bir noktanın düşmesi Ue «arab» olarak Halicin karşı sahilinde, Unkapanznda bulu­
okunur, haklarında en h adi hüküm muhak­ nan Elvanzade Camii ve civarındaki Çifleha-
kak ki gaflettir, bâzı muharrirler, hattâ bu mam da iıalk ağzında Azebler Camii ve Aaeb-
artda bâzı şöhretler, Tersane efradını» «ev­
ler hamamı (ber ikisi de Ataliirk Bulvarı açı­
lâdı araptan» toplandığını yasarlar kİ, kolay lırken yıktırılmıştır) diye megfıur İdi
affedüemiyen bir lâubaliliktir.
Azebler. tersane ve donanmanın muha­ A2EBASKJSRİ SOKAĞI — Em inönü Ka­
fazasına memur olup sefer esnasında gani­ zası Kfiçükpazar nahiyesinin Hacikadın ve
leri sevk ve idare ederlerdi; yani bugünkü Bayazıd n?blywönin Mollabüsrev Mahallesi
mânada devletin bahrîye askeri İdi. şu fark arasında am ir teşkil eden sokaklardandır.
ile kİ, askerliği meslek edinmiş İdiler, buna Atatürk Bulvarından meyilli bir inişle
rağmen bir muharip sınıf da değildi; Türk başlar, sona kadar dÜ2b ir şekilde devam eder,
donanmasında Çekdiri {kürekli gemiler) dev­ tki araba eninde topraktan ve bakımsız bir
rinde gemilere aynca, gemicilik ve denizle il­ yoldur. Üzerindeki arsalar birer foplfik ha-

http://groups.goog le.c
A N SİK LO PED İSİ — 1075 — AZEBKAPU50 CAMtt

Uhdedir Sekenesi um u m iyetle o rta h alli ve gelen gem i ü zengilerinden y u k a rın Oluklu,
fakir T ürk aile le rid ir (1947) a it kısm ı düzdür. M ethal cih etin e g elen i t i
bmall Ktm-vİid köşo y arım kubbesi d e ayrıca m urabba! i t i
ayağa istinad eder. Bu sahayı Uç tarafınd a»
A ZE B K A PL 'Sf CAMİİ — Gazi K ö prü sü ­ lıaçvari tonca, yarım ve b ü tü n k u bb elerin ö rt­
nün G alata başında; S okol'u M ehm etl P aşanın tü ğ ü b ir galeri ihtiva eder. K ubbe difiaaı.
hayratından olup M im ar S in a n ’ın e serid ir; U-
y a n la rd a d u v arlard an çıkıntılı p ayelerle, roıb-
lanbulun ziyneti o lan â b id e lerd en d ir; adını,
ra b c ih e tin d e de m ih ra b hücresi duvarlartyle
ttu satırların yazıldığı sırad a a rtık m evcut ol-
k arşılan m ıştır Bu yan p ay eler genişliğinde,
mtyan G alata su ru n u n b u rad ak i b ir ta p u s u n ­
h e m e n m ih ra b hizasına k a d ar devam eden,
da» Jlıcıştır.
b ir m ah fil biittin cam ii d olaşır M ahfilin m u­
Denizin yaladığı b ir y e r seçilm iş o lm a­
vasalası p a y e le re açılm ış k ap u larla tem in ed i­
sından dolayı, p ek y e rin d e bir tarz in tih a p
lir. M ahfilden m üstak il o larak m ikrabın so ­
edilerek, fevkani y spılm ıjU r, P lâ n ı s e k iî köşe
lu n d a b iri k ırm ızı, d iğ eri yeşil ik i z arif sü tu ­
b îr kasnağa o tu ra a m erkezi b ir ku b b e e tra ­
na d a y an a n m e rm e r b ir k em eri vardır. Mah­
fında, cen ahların k em erler, u fak k u b b e le r ve
filin döşem esi büyü k kö fek e laşlariy led ir, kor­
tonozlarla genişletilin esi su re tiy le elde ed ilen
k u lu ğ u m e rm e r şebek ed ir. P ay elerin kaide
h ir m u slatild ir. M erkezi k ısım la rın a ay ak k ab ı koym ak İçin güzel m e r­
kubbe m ih rab cih etin d e m e r h ü c re ra fla r o yu lm uştur.
d u v a rla ra gö m ü lü ve B u bina zam anla harabe haline gelmi}.
m u sta til iki, allı ta n e si b ü tü n p e n c e re le ri açıktı, k u rşu n la rı harahatı,
de açık ta ve y u v arlak so n cem aat ö n d u v arı ve çatısı tam am en m ah­
iekiz m e rm e r ayak ü s­ volm uştu; v e bu bale bilhassa son 30 - 40 se­
tü n d e o tu ru r. Bu ayak- n e için d e gelm işti- G u rllt’in 1805 tarih li ese­
rin d e k i rö lo veleri pek az harabı gösteriyor.
ü z e r l e r i n e

Anhkkpıum ranıU, 194?


IR eııiıu : N e z ih )
:om/group/merakediyorum
AZÇBKAFU5U CAMİİ 167« — İSTANBUL. ANSİKLOPEDİSİ

Birkaç sene devam eden esaslı bir lamir ca­ maya müsait olan sıva üzerine vurulduğundan
mii ihya e lli yaaıaı deglçir; caasen tarihli de olduğundan
Kubbe ve kemerlerin sıvalan kâm ilen ye- do zamnn tecdid olunduğu anlagüu*. Bütün iç
nidir. tçf zamanı üslûbunun tfilrel nakışları ilo vc dış hİçi pencereler yeni yapılmıştır. Son
bczenmifUr; yalmz son tamirinde o zamanın ccmıa;ri mahfiline çıkan sağlı sollu iki kapuı
stileğen kırmızısı yerine kullanılan fes ren­ yenidîr. Ve gerek yıldızlı ş o k e le riy le , gerek
gine yakın, koyu bîr renk, kölemin tesirini ta­ ayımı yozılariyle sun derece güzel ve zamana
mamen bozmuştur Kubbe göbek yazısı «tn- uygun yapılmış parçalardır. Camiin -zeminine
nallahe yiimslküssemavfit...» ayeti kerimesi­ tuğla Zaklidj çimento müseddesi kırmızı çini­
dir; 1357 tarihini ve Halim ketebesiııi taşır. ler konmuş, ahşaptan secdelikli nama/ safları
Evvelce kubbe müselles kiirrevileri çini ile yapılmıştır İçende yapılan tamirat ufak te­
kapılı idi, bunlar Jıarab olduğundan yerine fek başka idlerle, yaldız, temizleme gibi idlere
çimdiki kötü çiniler konmuştur, Beyaz diye münhasırdır. Pencere kapakları kimilen za«
ancak bir çlvidt mavi yapabilen bugünkü çi­ matımdan kaiıııadır. Mihrab cihet indekiler
ni işçiliğimi* böyle bir âbidenin çinilerini yıldı* şeklinde müşebhek, diğerleri mustatil
yapmağa kasdir değildir. Ve böyle harab ufak parçalardır. Mihrab duvarında altı par­
olan yerlere velev ufak bir çini parçasını da çada «Ayetelkiirsı* yazılmıştır. Bunların ya*
muhafaza ederek etrafını sulu boya kalemle zun eski, yaldızları yenidir. Kürai üzerine dc
ikmal etmek bu çinileri koymağa müreccah* yine eski olmak üzere «Rabbena inrıenâ semi'
tır. Bu suretle asıl ve tamir ayan olarak gö­ nâ münadiyen ylinâdı lil iman.» ayeti kerimesi
rülür* müstakbel nesiller de hu kötü çiniler yazılmıştır. Mihrab ve minber On altıncı asrın
karşısında tereddüt ve M am d a n kurtulur. Banat eseri camilerinde olduğu gibi mermer­
Çinilerin ortasında çiharyar isimleri dc gtasol den, şebckull ve islalâktftlidir, çok güzeldir.
bir yazı olmakla beraber diğer yazılarından Fakat fazla hususiyetleri yoktur. Cümle ka­
farklı olduğundan çok aykırı duruyor. Kubbe pıların iç yüzünde yerini pek güzel kavramış
yazısı böyle değildir: kalem her zaman bozul-. rumî işlemeli birer lac vardır.
Hariçte yûpılajı l&mirat ise da­
hile nazaran pek fazladır- ve cid­
den kusursıra ve iyi olmuştur. Sen
cemaat yerinin üç duvarı ve pen­
cereleriyle parmak lıklariyle, oyma
şebekeleriyle, merdiven ve döşe­
meleriyle kârnilûii yenidir. Ve da­
hiline pek çok uygundur. Son ce­
maat yerinin döşemesi dc cami
gibi, kırmızı tuğla taklididir; yalnız
son cemaat yafalarının kenarına iki
santimlik mermer koıımugtur; böy­
le eski eserler tamirinde lûgey me-
sabesinde olan bir fedakârlıktan
buraya anlı gibi kalın mermer vaz’ı
lâzımdı. Son cemaat yerine sokak
tan iki -kfipu ile girilir. Kapularcn
yanlarında mu/rintil plflnlı iki ni$
vardır: ki üstlerimle Fatih devri
motiflerine müşabih dilimli birer
yarım kubbe ve lk.1 sıra ıstalâkUt
bulunur. Kaplılardan birinin üstün­
de camiin Hicri 085 ıM. 1577) seno-
Au-hkapasu Cnmli Kinde yazılmış eski k l t â b ı* s i
(P lin : CurnL'Uus (iurllt) v a r d ı ; p e k hara b t ir mülû-

http://groups.google.cofr
AZEMC-'.PVSf1 cUIİI — 1678 — İS T A N B D l

hazastyle hattat K imıl Efendiye aynı yaz­ eserlerinin en güzellerinden biri olarak bir
dırılarak yerine konmuştur. Bu kit&bc birin­ Abide şeklinde yükselir: aksi takdirde müştak'
cinin aynı kopya» olmakla beraber, vesika bol nesillerin acı tenkitlerine hedef olmak
kıymetini muhafaza için, eskisinin de yerinde mukadderdir.
muhafazası lâzımdı. Diğer Jcapunun Dstttnc de M r«» H ıU ı A ^tnft
tSokollu Mehmed Paşanın âsân hayrlycsin-
Aşağıdaki satırlar. İstanbul Ansiklopedi­
den olan bu camii şerif tamamen Harab bir
sinin ziyarei notlarıdır: Camiin m ethal yıbfin-
duruma girmiş dten Cumhuriyet etiyle yeni­
de ve sağındaki kapunun üzerinde bulunan
den tam ir ve ihya edilm iştir 1941» ibaresiyle
kitabesi şu d u r:
yeni bir kitâbe konmuştur.
İki kapunun ortasında eskiden mevcut Ah H âzam Mebmed PA«&yl ahd atalım*del
Mkdıarl harrt («ı^l A nen«) İM(U aU
abdest mumluklarının yalıta aynaları ihya Sihlll drryMr İtmişken bu i l k t n i l
olunıuuı. musluk konmamış, bittabi su veril­ Kirglr İtli mükerrer «I blpayı ballyi
memiştir. Son cemaat yerinin üstü m urabbai
Cem olub diriüMMM mahfilinden ekildin
çıtalı tavaniyîe ahşaptır. Gurlİt bunun yerine Kıldılar lif» valilinin sahibine rahmet m İ
muhtemel bir kubbe resütüsiyom ı çizmişse de Ktkaldıntb dtiaye llalil 4e tarikin dldl
yanlıştır; aslında kubbe yoktur, yeni yapıldığı «Camii wır HmlelfiİM Htk tiyi Mi»
gibi çatılıdır. Camiin altında birtakım dük­ «85 İM. S&77)
kânlar yapılmış ve bunlar eşhas tasarrufuna
Camiin e tra fın ı (eviren ve küçük döküm­
geçmişti. İstim lâk olunarak hepsinin kapıları
cü atölyeleri yerleşm iş bulunan harabelerin.
kesme îaşla örülerek kapatılmış, yalnız m ih­
rap cihetindeki pencereleri açık kalm ıştır. Ca­
miin minaresi hiçbir yerde tesadüf edilmiye-
cefc bîr tan d a, biraz uzak yapılm ış ve bîr
köprü ile son cemaat köşesindeki m erdivene
bağlanmıştır; köprünün altından d a r bir yol
geçer. Minarenin son cem aat yerinde ve so­
kakta iki kapusu vardı, m erdivenle köprüye
çıkılır, oradan m inareye geçilir. HadilcattiL
Cevaaıi minarenin H icrî 1222 senesindeki y a n ­
gından rtn ra esaslı ta m ir olunduğu ve te k ra r
saika isabetiyle harab olarak yoîdırüdiğını, ve
Kicrİ 1242 (M. 1826) d e henüz inşa olunm a
mtş olduğunu söylüyor. Gövde kısm ının İn­
şaatı da bunu gösteriyor, kaide ve kup kısm ı
ise Onaltınçı asır yapısıdır.
Bu güzel cami bugüne tam ir olunm akla
beraber dört cihetten berbad binalarla ve
köprü ile kapanmış bir haldedir. Deniz cihe­
tindeki Denizyollarına ait deponun ve diğer
taraflardaki mağazaların gün geçirm eden yı­
kılıp etrafının açtırılması, sokaklarının terte­
miz yaptırılması lâzım dır Ondan sonra asıl
büyük engel olan köprünün havuz, cihetine
doğru alınması ve yansına kadar gömülmüş
camiin meydana çıkarılması b ir zarurettir. Bu
ameliye büyük m asraflara m uhtaçtır. Accle
yapılıp tatbik edilen plânların da sonu böyle
fuzuli m asraflardır. M inarenin de Onaltmcı AacMutpnsu (Hnıllnıle mlaireyl mâbcdt
asır Uslübiyle yeniden ihyası mübrem bir za h a n t , İte rd e n W|>r* U ralın* k « b |
ru rettir. Bu şekilde camit karşı cihetteki Türk {Prafan: R t H Sevinç«Mr>

http://groups.goog le.co
ANSİKLOPEDİSİ 167B — AZEBKAPLSU ÇEŞME VE SEBİLİ

m âbedi şartına lâyık g ü z ellik te m eydana çı­ d ir. h ic ri 1143 (m ilâdi 1732 - 1733) yılın d a
karm ak için yık tırılm ası, d ö k ü m c ü le rin cam i İkinci S u ltan M usU fanm z e v m i ve B irinci
te rim in d en u z ak laştırılm ası, h a ttâ A zebkapıı S u ltan M ahm udun a n a sı S ilıh a S u ltan ta r a ­
meydan çeşni t/sı vc sek ilin e k a d a r olaıı s a h a ­ fın d a n o ğ lu n u n pad işah lığ ı ve k en d isin in v i-
nın istim lâki He, bu ad acık tile rin d e , esk i lu te s u lta n lığ ı u m a n ın d a fcvV.aanl b ir sibyan
çejrae m eydanının d ah a geniş ölvilde ihy ası m e k te b i ile b e ra b e r y a p tırılm ıştır; m im arı
lâzım dır. M inarenin a ltın d a n geçen y olun hıı- m a a le se f bilin m iy o r. P a d işa h la rın vc vU ide
ştnda. m İ kolda ki tâ besi/, ve k lâ sik ils lâ p ta s u lta n la rın , h a se k i su lta n . $ e W id ele rin ve j>a
oılyuk b ir ç ejn ıe v a rd ır, lü lesi k o p a rılm ış vc d lşah k ız la n s u lta n la rın h u gibi h a y ır e s e rle ri
teknesi molo* ile dolm uş olan b u güzel e se ­ d e v irle rin in d e v le t m im ar b a şıla rın ın elin d e n
rin d e b ir an evvel ta m iri ve s u v e rile re k ih ­ yıkm ası lâ z ım d ır diy e b ir h â k tim vereb ilirsek
yası lazım dır. b u güzel e s e rin , P rn f D r. S ü h ey l U n v er'in
K&pni a ltın ın cam i « n ü n e ra s tla y a n a lt ta ra fın d a n y a p ıld ığ ı tü y le n e b ilir.
kısmı. A zebkapusu s a n d a lc ıla rı ta ra fın d a n b ir
R esm i çeşm e y a p ısın d a ih tisa sı o lan d ev .
kayıkhane gibi k u lla n ılm a k ta d ır. M abedin
le l m im a rla rın d a n b iri ta ra fın d a n çiıilm i}
denizden gö rü n m esin e m in i te şk il e d e n ve
olsa d a h i, b u re sim ad ı geçen m im ar h a fin in
harikulade (irk in b ir yapı o la n ş e h ir h a tla rı
h iç o lm azsa k ab u l ve ta sd ik in d en so n ra d ır kî
am barının da tez e ld e n y ık ılm ası lâzım dır. yap ıy a b aşla n m ıştır.
8 u takd ird e, cam i baritininin s a h il ta ra fı da
A zebkapusu çeşm e v e sebili b ânisin e nis­
tem izlenerek A zebkapu isk elesi d e b u g ü n k ü
p e tle S& lihasultnn Ç eşm esi d iye d e a n ılır;
perişan halin d en k u rta rılm ış o lu r (N isan 1947).
GnUndc m eydanı msı açıklık b u â b id e n in inha­
A ZE B K A PU Sl ÇEŞM E VF. S E B İL İ — s ın d a n s o n ra Ç eşm e M eydanı a d ım a lm ıştır.
Tiirk çeşm e yapısı s a n a tın ın en güzel e s e r­ K a rşısın d a Sokollu M ehm ed P*5a tlw fln d a n
lerinden, (întatay ı tezyin erten â b id e le rd e n ­ M im ar S in an a y a p tırılm ış Ç ifte H am am var-

Ascbfcaptısiı Çe$n»*sî
(W* U. Btftlett'dr-n Snblfn Bov-alt Hİ İlo)
m/group/merakediyorum
AZEBKAHJSt; ÇEŞME VC dEflİLl — 1660 — tFTAKVtJL

dtr. bu şaheser de halk ağsında Yoşildirek- unutulm uştur İC Çeçentn bahsettiği bu tamir
II Hamam. yahut »emte nispetle Aaobka- teşebbüsünde tam ir projesini merhum Mimar
pusu Hamamı adını taşır. çaşmeııln he­ Kemal Allan hazırlamıştı) Bu geçen seneler
men yanı babında da yine Soknllu hayratın­ esnasında b e çcşidli sebeplerle Sebilin kub­
dan ve Mimar Sinan yapılarından Asebkapu* beleri çokmuş, bronz parm aklıklın sökülmüş,
su Camii ve Medrese* bulunmaktadır <B : işlemeli taşlan da kırılmıştır. Son senelerde
Azebkapusu Camii; Azebkapusu Hamamı). bu güzel Türk medeniyet eseri çürük ve kinfc
SoKollu Mehmed Paşnıun onalUncı asırda tahta parçaları arkasında gizlenen, çatılı ve
yapılmış bu eserleri arasında bir slbyan rnelc- kubbesi dökülmüş siyah bir taş yığını h a li»
İebj ile çeşme ve sebil bulunmadığına göre gelmiş bulunuyordu. Nihayet iki sene evvel
onları da birbuçuk asır kadar sonra SMiha sayın Vali vc Belediye Reisimiz Ord. Prof. Dr,
Sultan ilâve etmiştir. Her ne kadar etrafı fır­ F, Kerim Gökay*ın himmetiyle Belediye Mec­
dolayı açık, bir duvara veya bir yapıya da* lisinin verdiği 170.000 liralık tahsisat sayesin-
yanmamış ise de tek kaşe cepheli olan bu dc tam irine başlanmış ve aslına eo uygun bir
âbideye fköşelemesine Ur sebilin iki yaıunda şekilde ikmal odilmişmişti*.
iki çeşme) meydan çeşmesi demek doğru de­ Yine ayni risalede Ord. Prof. Dr. Süheyl
ğildir; hırbuçuk asır ara ile yaşamış ikİ hayır Ü nver de bu tam ir hakkında şu satırları ya­
sahibine aid haşmetli bir küUİyenia bir parça- zıyor:
$ıdu\ Unutmamalıdır ki meydan çeşmeleri «... İtk esaslı onarun projesini İstanbul
daima münferld eserlerdir IB.: Mehmed 111 Belediye Reisliğinin arzusu ile yliksek Mimar
Çeşmesi; Tophane çeşmosil Sâliha Sultanın Ali Sâim Ülgen yapmış ve benim delâletimle
Abidevi çeşmesinin yanındaki fcvkaanl mek­ makama verilm işti. Halen bu proje ve tadil­
tebi istanbulun sahne olduğu son imârda leri üzerine yapılan onarıra cidden muvaffak
1999 -1959 arasında kaldırılmıştır. olm uştur. Bir de£a, bozulan nakışlı taşların
Son yüzyıl içinde görenlere hîiı(in veren asılları gibi yapılmasına İtina olunmuştur,
■bir tmrâbiye yüz tutmuş olan /Uebkapusü Çeş­ saçak nakısları da XIX uncu asırdaki duru­
mesi 1952 - 1&53 yıllan srasında eski îstanbo.1 mundan alınarak aynen yapılmıştır. Bu m u­
Valisi ve Belediye Reisi, bu satırların yazıldı- vaffakiyetli tam irden dolayı başta kıymetli
| t sırada Türkiyenİn Bern Büyük Elçisi bu­ m üdürleri olmak üzere bütiln Sular IdSresi
lunan Ord. Prof. Dr, Fahreddm Kerim Gökay’ tebrike şayandır.
m himmetiyle vc lâyık olduğu ehemmiyetle «....... elimizde bu çeşmelerin ve sebUin
tamir görmüştür. Tamir projesini, klâsik Türk XİX uncu asırda yapılmış esaslı b ir gravürü
Mimarisi Üzerinde tam salâhiyet sahibi Ten ve vardır |W.H. B artlett'in) ... 150 senedenberi
Ran'at adamlarımızdan Yüksek Mimar Alı *emin bir m etre kadar yüksekliğinden bu âbi­
Süm Ülgen hazırlamıştır.
de jim di toprak seviyesinden biraz »sakıda bir
İstanbul Belediyesi Sular idaresi Müdür­ va â y ete düşmüştür. O zaman (te ahşap saçak­
lüğü tarafından 1954 de neşredilmiş «Azcb- ları vc üstündeki ufaklı büyüklü kubbetan
kapı Çc*aıeai> adındaki kollektif risalede Kurşun ile örtülüdür. Saçak a ltla n devrinin
Yüksek Mühendis Cahit Çoçen âbidenin son rokoko tezyinatı île süslüdür ki bunlar esas
lamrrini afiyle anlatıyor: tutularak «on tam iri de ayni şeklide tam ir edil­
«O muılakaria oturan halkın ihtiyacını miştir».
temin eden ve âbidevi bir eser olarak şehri­ Yukarıda da kısaca tarif ettiğimiz gibi
mizi süsleyen hu çeşme bir müddet sonra ba­ Azepkaptısu Çeşme, doksan derecelik bir za­
kımsızlık yüzünden harabiye yü* tutmuş, müh­ viye Üzerinde bir büyük sebil ile iki yanında
mel bir halde senelerin tahribatına terkedil­ iki büyük çeşni eden mürekkeptir: bilemeyiz
miştir. Çalısı gittikçe eğilen bu san’at eseri' ne dereceye kadar doğru, biz bu plân için «tik
nin bundan 30 - 30 sene evvel Evkaf idaresin­ köşe cepheli» tabirini kullandık; âbideye sa*
ce tamirine tevessül edilmiş ve çeşme etrafı bilin tam karşısına geçerek bakmak lâzımdır
tahta perde ile çevrilmiş ise de hu sıralarda Nitekim âbideyi lâyıkıyle gösterebümek içfo
Vakıf sularının ve çeşmelerinin Belediyeye merhum Mimar Kemal Allan bir r estiitfiıiyon
devri dobyisiyle tamirat İp geri kalmış ve resmini böyle yapmıştır; doksan derecelik bir

http://groups.goog le.c
A M a tu ro ıa — İM İ — A z n u r d K ( U n v s sz s ta J

z r n y t U f k U e d e n İ Y İ *jr> h a t Oseruıdeki U d de IbnU i, M t dem ede tarif. son dtrMedt


^ ı n d ı t e k bat û e rin d e göstermek t a k t t a » » fû 2*l bir nakıı M |lıü iii pek arahteşeadir
ta n te n d ik etaoe» de Ukdenin flttelltgl k i Abidenin Iklıl çe^melrria kenu ricıi üt-
£ıt Sterinde a n c a k M yle U r rcaka Ue göıte- lûadt biri de »ebtlin kemerleri Ozennde
r iid iV . ICennl A l l a n 'ı n tıu g ü r e l nam ını. maıuaim tarih kHlbeu \*/du. jürler «fevrinin
d i a U t ancak m i n y a t ü r bir r ö p r o d u l u t y o c u SuHIflttHÛrâal Uta «dUaüf Scyytd
bulunduğundan k a ı n r t k l o p e d l j e kayam adık; dir Çnmelerin tarihleri «n Urw beytt olup
ba rtprodUksiyandan n e kli|* yaptırm ak ve bir cattrd* iki beyitle bey çatır ıe-
a t de ressam larım ı» Mr kopyesinl (âd lrm ek billa tarihi de Allı beyit otup ortadaki üç şe~
ıınU ııuu bulamadık. bifeenm (Herine lldşer Dü|er hâk '^»■nnııfır
Ba doksan derecelik kın k cephenin tam Sağda, batıdaki ekmenin tiUbesl :
kösesinde bulunan sebil yarım silindir jek-
ünde bir çıkıntı tq U ] eder; dört m erm er «ii* MeAhal İM » U ll ■ ı ı l ı f l
tun arasında bej bronz (ebUtelidir. Mlrcrl pir ci*l ikılnfl ııU
■tevlui pkr U ri tahnM
Ba cephe zeminden ahgap ve geni} saçak Şemü ( « e t aOdtri Zilli lfo4k
lı çatışma m erm er kaplıdır; çeşm elerin tek­ VUtdtaaUaıı kİ d « İ f alca»
se himıada» sebilin de şebekeler iutUıuSeU İtaat cAdid ım lıcttl İbl ati
dantelli kem erlerinden çiçek m otifleri Ue sı­ fclkrt» flfcrt U k b m * H U t
U r l kajrrfc 4Umk
vama alçak kabartm a n a k ilid ir; son derece­
F| atfaİllIUh lire isaf Idufc
Eyledi In U rU yi KlkHjft
tjte netimle ba dilet Çtgm* Ma
T q v İ d d ir H u r d lıle ıd e r u f t
Ctrl k«fular flfaf hrr Itleal
Sü rt KtfMr akur «akta a « d
M lkınl M caofahıi ile
•Itfo fidae rtfcl piki KuriaM
Aıv «h C «iM rir û t t eyüye
Hftklİ Kttm » A lt^i Mvvlrrt
Dtdllfr Ab* b ıj lb ı nıfaaı
CA$ M(tb Mi^rndıı amini V«kMyl
Biri Mr mftmttc Ürik e/leyflk
V&fideeattaan lc kayrtoe mh

Solda, doğudaki çekmenin kitftbesi:


llurrtl I l H ı l f liaa yAaf
Mldcrl llanrli SofUa MakaM
Matlal « n d hiHf«t fcl ama
Feridir ı4yH Hattaki M fc l
Ameli «Ulhadır §a’yt nfidAm
Kândır kesM rUjrl .«İMd
Ilım himmet leıcm iadfı mrmlâ
Pejnl n f e l e « rM * i n«|M d
İşle cvcftaıfe ta âsinaa bak
Utanı be efer Uyâaı gOMd
Nk* l « yanıb yakıldı fialaia
«ttıkıllb İaVt alı» âtefA « d
Klnue ak İUft Icrm l
K«mwl* Ityar kbi «Ak llld
İlaca A'ıaâ dnılfea atml* hMfc
Çefme ahmakla UAn MkMd
OMo Ur h ım nwti(fık kİ ıh r
Ccrl OaaaMdakl havil m trrû 4
» * ■ ama kem «kİ d m la n «la
Omri H»tr O* samlaı mrmdttd
A n M a fO H Ç « |i a c « l Okta tlrlİKi ima ty IViıbl
ilid ir Mtreflafa b»d|BrtBidenl ÇetauA VklMcl Um Mafcn»*ıt
:om/group/merakediyorum
•VZEBKAJ»UM.’ Ç55UE VE SEBİLİ — 16B2 — İSTANBUL

Sebilin kitabesi: — Testiyi kırdım, parası için ahlamıyo­


Vilidetollûnı i ü şia> himmet m eşrrtİP rum. bir su getirmenin üstesinden gelemedi­
Ayal eftritmdan gel *7 leb iet&e «rlri* frb k « r iç ğime ağlıyorum., diyor.
D f-rrl I s k e o d e r d e o k a Ilın- derdi <fl»terüb
İ ç i r m i l a y ı t i U t e y i t j b u ttu m e y t«kp o «# er iç «.Valide Sultanın çok hoşuna gidiyor.
T ıflJ m ü d r ik l û l n l t t rermrtUl Mdyl d iyrye Ailesine haber salınarak kız saraya alınıyor
Dişeler i s l e r » if i ç t e n e |lri m ârtrr İç Küçük Sâliha, sarayın «engin ve renkli mu­
S û b f « â g ü y i lls iû » K ile ile ç e ş m e l e r hiti içinde bir çiçek gibi büyüyor ve nihayet
C4£l*yul> [ilr& ş u fîb l d e rle r u b e r iç
J ittıib til bakrın duim a *û gibi e t e r l e <te
bir gün de İkinci Suilan MuHüfanm zevcesi,
t$l« rû L$le sebil b te r - vımı e t 1x1er İç Haseki Sâliha Sultan oluyor. Bir müddet son­
Y r h b l y i U r lta ln Jşrfcb e l a t|A i am n * te ra gebe kalıyor. Yattığı atlas döşekler içinde
Gel seMli VANdcıullaıuU'i Abı Kevser if Azebkapısını. başında testisini kırdığı çeşme­
Bu Ansiklopedinin has dostlarından otup yi hatırlıyor. Sarayın ihtişamına, arzutarmın
Millî Kütübhanemize «İstanbul Suları» adın­ yerine getirilm esine alpm ış sultan, daima 'j
da çok kıymetli bir eser koymuş olan Dr. Saa- ufak çeşmenin yerinde büyük ve muhteşem
di Nâzım Nlrven 1945 de Belediye Sular İda­ bir çeşmenin yaptırılmasını düşünüyor, ve
resi tarafından neşredilmiş ve yukarıda da yaptıracağı çeşme için bir şekil arıyor. Gebe­
zikredilmiş olan «Azapkapı Çeşmesi» adında­ lik yatağında tabiatın iyice kabarttığı gülüş­
ki koLlektif risaleye yazmış olduğu makalede leriyle vücudunda husule getirdiği değişiklik
bu âbidenin Azebkapustında İnşası olduğu ona b ir ilham kaynağı oluyor; bu suretle
sebebi üzerine çok girin b ir fıkra naklediyor: Azebkapusu Çeşmesinin her iki yanında mer­
<Aıebkapusu Çeşmesinin tam iri sırasın­ mer beyaz çeşm eler ile ortada müzehheb, za­
da semtin gün görmüş, saçları bembeyaz ol* rif sebilin şekli bu saf sultanın temiz hislerin­
muş ihtiyarlarından da bu yapının tarihine den doğmuş oluyor.
aid şu hikâyeyi dinledik: «Birinci Suilan Mahmud 1143 tarihinde
istanbulun ilik re güneyli aylarından bir /Milâdi 1730/ saltanat tahtına oturunca sevgi­
HÜn, Dördüncü Mehmüdin zevcesi ve ikinci li anasının yıllardanberi özlediği arzusunu
Muştalanın annesi Validesullan şehirde b ir yerine getiriyor. Taksim suyu Ue bol suya
gezintiye çıkıyor. Arabası ile kavuşan Galata semtinin Azeb-
Azebkapjamın sokakları ara­ kapusunda çeşme ve sebil inşa
sından geçerken ufak bir ettiriyor.
meydanda bir çeşme başında,
«Sâliha sultan Azepkâpısını so­
kınlan tenisinden elinde kul­ kaklarına aşı boyalı evlerin, mor
pu kalmış, ağlıyan bir kız ço­ salkım larla yeşil asmaların se*
cuğu görüyor. Yavrucuğun a f rin gölgeler serptiği mahallesini
lamakla büsbü­ asla unutmuyor.
tün mâsumlaş- Sokollu M c iı-
mış. ra«lekleş» ın e d Paşanın
miş yiizü Valide Camiinin m er­
Sultanın rikka­ mer duvarları
tini çekiyor; ço­ önünde çekdir-
cuğa çağırtarak,
melerin, büyük
kırılan testinin
sandalların su­
bu üzttnt&ye se*
bep olduğuna da lara yelkenlerin*
hükmederek bir den düşen akis
başkasını alması lerin titreştiği
için bir miktar Halicin bu kıyı­
para ihsan e t­ larını daima ta*
mek istiyor. hattur ediyor;
Çocuk p a ­
Azrbk&jiUEiı Çeşmesi oraya hayr ve
rayı a lm ıy o r, ve: hasenat için bü
(Sular İdaresinin broşnrüaden)

http://groups.goog le.c
■OJSIXLOmı!St — 16B3 — AZEBKAPl'iU HAliAMI

m ektep yaptırıy or, eski A ra b C am iini de i j . dağılılır. Bugün B eyoğlum ın m erkezi y e rin d i
m ir ettiriy o r ve büyütuyftr» o lup H üyiikçeltrin n tifu i k esafeti bakım ından
Bu Çıkrada muhterem S N N irv cn ’in de v n k alabalık y e ri o la n T aksim , «u yu n g etiril,
kaydettiği gibi Azebkapımı Çeşmesinin sııyu, iliği vc A zebkapusıt sefin esinin yapıldığı t a ­
Uksim suyudur; bu su da B irin ci Suttun Mah- rih le rd e , kırlık, ormanlıktı; T ak tım adını da
mudun hayır » e ri olsrıık inşaatı hicri 1144 o ta rih te bu su m ün asebetiyle a lm iftı ıB.; SJ-
lU iU dt 1731-1732) yılım la biten Topuzlu lllıa S u ltan , M ahınud I; Bug<,’«kây K em eri; To
Bendde toplanmış ve büyük şöhrel Galata ve fjııahı Bend).
Beyoğlu ta n lla rt İl* Boğaiıçsnıo Rum eli ya­
JJibJ : C. S.N. Nirven v* S. Üavtr,
kasını ihya etm iştir; BaifekSyüud«ki 420 m e t­ A jjıp ln p ın u Çeşm ebl
re ımınlugımda Bajccköy Kem eri yahut B ü­
yük Kemer diye a n ılın su kemerinden ve ge­ A /K liK A PÜ SV İ H AM AM I — O nalU ncı
m i b ir galeriden geçerek Taksime g e lir ve A sır y a p ısı bir f if te ham am dır; O alatada Çeş-
ondan je lırin yukarıda zikredilen senitlerine m em ey d am m la. T e rsa n e C addesi üserinıir- ve

A zefctapusu H u n u n u , 1941
(R esim : Kezİh)

Axc1)lüi|)u»u U m u m i. IBGO
(«fslm : N*«Jh)

:om/arouD/merakediyorum
AzZFKAft'SU Va HCISOAIU — 1«IM İSTANBUL

Aırbkapuftu Hamamımla Câıaefca*


(R rılm : S fviırçrty )

bu caddenin Aıeb&apusu taaşt vakumdadır. Muharrem 1127) yangını — Öğle üe ikindi


Halk sjzuıtla «Çeşmeffleydanı hamamı» ve arası çıktı, fakat b ir âfet baJinJ almadım sön­
«Yefildirek hamamı» diye de anılır. Bu satır­ dürüldü.
ların yazıldığı sırada B. Mustafa Karamsa ta ­ (20 Şevval 1211) yangını — Bir cunta ge­
ralından isletilmekte idi. Kalabalık ve bekâr cesi çıktı, yedi saat sürdü, bu yangın bilyûk
yatağı bir semtte bulunduğundan işlek, ta­ gayretler gösteren Yeniçeri zabit ve’ nefer­
kım lın letniı. bakımlı bir hamamdır. lerinden otu* iı r k kişi yaralandı. ıl
Erkekler hamamına birkaç basamak m er­
divenle girilir; camek&n kısmının ortasında AZEBLF.it CAMİİ — UnkapanııuU İdi.
bir mermer fıskiye vardır, üzeri daima bir A tatürk Bulvarı açılırken yıkılan eserlerden­
tahta ile örtülmüş durur. dir; binişi Elvan Çelebi diye anılan Fatih
ü s t kat ahşab soyunma bölmelerine üç devri ulemasından Sinan Efcndi'dir. .Sokak
k&gesinden üç ahşab merdivenle çıkılır; b ir topusundan bir avluya girilirdi, gayet lıûyük
küçük kubbe ve bir ktıçUk beşik kubbe ile bir asma, geni; b ir çardak üstüne yayılıp ser­
örtülmüş ûlan soğukluğun sagud a dört göz pilmiş. bahçenin sokak duvariyle m lbet ara­
ayakyolu vardır. And hamam kısmı, halvet sını iirUntlşiii. Sokak kapusundan gtnline*
kaplılarının yatunda ilriger ikişer konnlmu; cami saga dillerdi, sol İsrafta şadırvan vardı.
sekiz mermer sütun öterine d ö n büyük ke­ Mabed. dört duvar üzerine kiremit örtülü bir
merle oturtulmuş U r kubbe He örtDlfi- çatıdan İbaret baait bir yapıydı. Camiin ark* *
diir-, ortada s e te köşeli bir göbek taşı vardır; tarafındaki ınoarbgında Azeb Baba denilen-,
dört kösesinde İkiyer kurnalı dört halvet ve Mr yatır v arid i kİ Camiin adı ya bu kabirjleıfc,
halvetler arasında da ıkiçcr kumalı üç sofası veyabud kİ azeblcr denilen bahriyelilerin kap­
vardır. tı sahilden munana bu camie gelmelerinden
kalmış olacaktır. Cami yıkılırken amelenin
AZEBKAPU5U YANGINLARI — (17 toprak altından «Bana dokunma!..» diye bir
http://groups.goog le.<
•.-I1CU>1*EW*I — 16B5 _ A2£BLKR HAHAHİ

- : ji: JJınl. bir iki g ü n ( a lı ş ım jd d tltr ı o a


manlar î ' ~ : r sütunlarına gecmt{ vakalar -
dağdır. Halk ağzında AteDler Camiine ı-El-
ranadF Camii» d» denilirdi.
Aıeblcr Canıil hak-kuı d a Evliya Çeltbı
ju n b n yatıyor:
<L'nktpaaıııın if yüzünde. Kliütfoth za­
manında Elvan çelebi binasıdır. Avam ara-
jında Şefikli '.'amil dirler. Binıı olunduğu se-
duvarıma dışında b ir şeftali ağacı husule
gelijb dördü bir okka gelir şeftali v e rir bü­
yük bir ağaç olmuş. Ijle je lla li Camii naroiyk-
yad olunduğuna sebep (ie bııdıır. Lâkin «in- _
a l ı r ı M usia Suilao sarayında bir yangın olup
İki vasıla üe »eftail a ja ct vo cam iin bir kısmı
y-uJdından halen ol m ahalle ahaüsi joflali-
m kaldıkları cihetle et şeftalisiyle geçinir
Icr».
liadikatül-cevami’de «Azrblyr ı'am ii
diye sâdece ismi kaydedilmiş olup banisi K i­
ran C'eleVl'niıt hal Lercemesi Demirkapuda
kendi adına niâüelle anılan nu-iridim le y a alı
dır I.B.,: Elvan Çe!eW, Elvan Mescitlij.
-VZiîBi.Fit HAMAMI — Unkapunında
Aiciıer Camiinin itarşısmtıa, istanbulun en
eski hamamlarından biri
idi; AlatUrk Bulvarı a tılır­
ken yıkılan eserlerdendir,
tvhya Çelebi, İstanbul ba­
bamlarından bahsederken:
•tstanbulda OunanUlar eli
ile ilk yapılan hamam Fâ-

A«H»1h Cunil
(TCrtHİia: f'ffk! Wr İ r t f W*ı> Hi Uı*>

jjy'group/merakediyorum
fif n -firCTHİ r™ 4> — IM6 tsrnm ,'
lU ıia biuagerdesı oia .ı , ■ «r«?k v«* kahv«xı ç ır a k h i* »î* i l İM»
] r g a d H a m a m ıd ır y a tın a a tıld ı; bir a r (t p n t i l ı w\ a d u n l t n f o "
fti h ı r d ı m ı s a ra y ın k u rd u k la r ı Mr %irk<! a d ın a Iir9U}«rlUfı f | .
jücii ve Uthirine p u rla rın ırı bufel*r»::ı ı^i«*Milrr. 193$ - tOftB
lııs w $ id i. tk io c i lu - a ra n ın d a y irm i y ıl d a K ö p rü n ü n K adıköy
tn*m A arbJer h a n u - ke|<*ıi id in d e k i buiı*>i M**ıtı 1 9 M d a U tta n
m ıd ır ki. k e fe re t a n ı v a p u rla r ın d a n M«*d? v a p u ru n u n b ü fe s in i Ii l e ­
m im a risin d e n ta h v il tiy o rd u . Cî*;,J k ı t biri odları d o r t *vlfrd s a h ib i,
ile İslâm âdabı üıere g tirg ü s ti ile . lerbıy«-si Ilı* b ir j a b ıjy e tiir .
yap ünu«tıı> d i y o r .
V/KRBAVCAN1JI.AK lUUnbuldaı ^
Bir çift* hamamdı.
İstanbul fethinden gl»<tûnuizv kadar muhtelif
Â7.ER (Styyid O demirlerde, m uhtelif vif»lalarla, çeşitli yolU rlı
vadi — Hâteasînda Utanbula brr hayli AzerbaycanlI T urkler gel
Fars vc Türk edebi­ 5 t j ? l d C rv ad A w r ntif. yerlefm ı;. bııyiık bir kısnu bir iki n»?«J
yatından b i n l e r - ıBmlra; N'Milll ..oma tstanbııllularla kaynaşmıştır.
t e kıi'a ve beyit bu­ Fetihten -sonra. Fatihin ilim , sanat ve
lunan münevver iş adamı; Hicri 1313. Milâ­ r- ttfbiya* m ensuplarını hiınaye etmesi üzerine
di J900 Aıerbaycanda Selmaü'da doğdu *ovc seve Istanbula gelip Büyükçehrin ilim
bahasj Ulemadan Scyid Ahmcddir; İt) 17 dc mahfillerin* inl sab edenleri ancak devrin
Ermçaiterift Selmas Müslûmantanndan vc «"MreİM-iiiden. Ul&nbul küıüphanelerûıj dol­
Türklerinden 170.000 kişiyi öldürdükleri bü­ duran yazma « e r-
yük katliâmda hiitün ailesi efradım kaybetti;
onyedj yaşında bir gençti. cenazelerin Uç ay
sokaklarda yaüıgı Selmas’da. katliamdan mu
çiz* «-seri kurtulan bir avuç Türk arasında
Sefn»5fa giren AJi İhsan Paşa Kolordusu ta­
ralından selâmete çıkarıldı, 1919 da İstanbul»

\ttb tr r tiM İ)
( R o tlın : b ir l a l a p a M n S n d b H l H r)

http://groups.goog le.
v - ik lû peo Is I — 1567 — ÂZEflAAVt,ANL!LAr5

D ü k d e v ri p a r a s ı n d a n M evlâ na K a b u ü 'n jn d e ticareti, pamuklu bet. havlu, yazma ve bu gibi


Ş jrra n d a n g e ld iğ i d iv a n ın d a n a n la ş ılıy o r. K a-
işlerle meşgul olurlardı. Ayra »manda Şir­
ra iü y u n lu ve A k k o y u n Ju d e v le tle r in in s a r a y ­ van abulisinin çoğu âlim ve tizıl adamlar'ol­
larında b u lu n a n ilim v e s a n a t a d a m la r ı d a , duğu itin yüksek memuriyetlere. hocalığa m
ini T ü rk m e n d e v le tle r i s u k u t e d ip m e m le k e t­ münevver zümreye mahsus işlere <l« intlsab
leri O sm a n lIla rla Sa fe v tle r in e lin e g e ç in c e , ellerlerdi. Çenetliler ise halt ticareti kuma;,
fsfanbultf h ic r e t e tm iş le rd i. S a f e v i ■- O sm a n lj (ay ve kahve işleriyle daha çok uğradırlar.
m u h a re b e le rin d e , Â z e r b a y c a n ın O s m a n lı id a- Karabaglılar, (ay ticareti, antikacılık, altuo ve
resin d e b u lu n d u ğ u s ır a la r d a d a , T e b r lz d e n v e gtlraüş l|lerfylc ugaraşırlsrdı. .Sebüşteriiler
diğer m e ş h u r A z e rb a y c a n Osm ajıLı id a r e s in d e tuhafiye, kahvecilik otelcilik, faizcilik ve liı-
bulund uğu 6 ira ltırd a d a , T e b r iz d e n v e d iğ e r lUllciillikle meşgul olurlardı. Muhtelif köy­
m eşh u r A z e rb a y c a n ş e h ir îe r m d e n ilim v e s a ­ lüler ise, hammalık, eşekcllik ve ayak salıcı-
nat a d a m la rı İ s ia n b u la c e lb c d ilm iş ti. Itgl Ue meşgul olurlardı; bu köylülerden biri
Safeviler devrinde, Şiy'i Kızılbaş Safevi gelişini jtiyle nakletmişlir:
idaresi atfında ya$ama£ istemiyen Sünnî Aîc- «Birkaç kuruşla köyden (iklim. Birkaç
riler Osmanlı ülkesinin muhtelif yerlerine günlük yiyecek ekmeğimi aldım. Yaya alarak
hicret etmişler ve oralardan İstanbul'a gel' yola -koyuldum, köylerde çalarak Uç ayda
inişlerdir. Son asırlarda. Rus İstilâsı devrinde Trabrana geldim, vapura binip vapur parası­
d e . gayri müslirn lnr devletin tebaası olmak nı vapurda kömlir ve eşya hamallığı ederek
istemiydi AzerbaycanlIlar Türkiyeye, bu ara­ ödedim. Üstelik birkaç kum; da para birik­
da bilhassa İslanbula göç etmişlerdir. tirdim. Istanbula tıkar çıkman hemşehrileri
Bunlardan m a a d a t ic a r e t i t i n , ic r a y ı s a ­
buldum, bana bir yer tarif ettiler. Bir tabla
nat için, hattâ a m e le lik , h a m m a J lık , u ş a k lık ,
teıtorik ederek ulak tefek utmağa başladım
Köprilde. pazar yerlerinde dolaştım, hem ge­
aşçılık, tüccarlık» t ü c c a r k â tip liğ i, a y a k sim­
çimimi temin eltim, hem de para biriktirip
sarlığ ı gibi İ ş le r e g ir iş m e k i ç i n İ s ta n b u l* p e k
İşimi büyüttüm. Şimdi Kumkapu Ue Çamlıca-
çok kimse g e lm iş tir. B u n la r d a n b a ş k a . I fa c c e
<ta t.re r evim, Asınaaltında bir dükkânım
g id e rk e n I s ta n b u U g e îip y e r le ş e n , m e n s u p o l­
vardır». Bu Azeri köylü, bu satırların yazıl­
d u ğ u t a r i k a t p i r in in z iy a r e ti n e gelip bir
dığı sırada İstanbul zenginlerinden biri idi.
tek k e d e h ü c r e l is i n o la n  z e r b a y c a n b la r d a
m ühim b ir y e k û n l u l a r . B ir in c i C ih a n H a r -
Harbi Umumiden evvel git gel kolay idi,
b inden e v v e l t s t a n b u ld a 2 5 -0 0 0 A z e rb a y c a n lI
döviz meseleleri, iş kanunları çıkmadan İstan­
vard ı; h iç b ir d e v le tin p a s a p o r tu n u taşımayı p
bul ile Azerbaycan şehirleri arasında devamlı
t a ş ı boş g e b e n le r b u y e k û n a d a h il d e ğ ild ir
bîr bağlılık vardı. Bir müddet İstenbulda otu­
rup memleketlerine dönenler çok id); bunlar,
ts ta n b u ld a A a e r b a y c a n lıla r h e r işde, h e r y e r ­
OsmanlI Türk kültürünün Azerhayeanda ya­
de h e r s a n a lla g ö r ü n ü r l e r ; O sm a n U d e v le ti­
yılmasına çok hizmet etmişlerdir.
nin sa d ırâ z a m lıg ıu a k a d a r y ü k s e le n l e r d e n B ü -
tstanbulda bulunan belli başlı büyük
y iik je h rin ç ö p ç ü lü ğ ü n e te n e z z ü l e d e n le r e k a ­
aileler şunlardır:
d a r v a rd ır: Â lim , ş a ir , d e rv iş» h o c a , m e m u r ,
e sn af. a y a k s t l ı c s u i u h v e d , m e z e c i. sâb U , I : Şirvanlılar
poOf. taiaci, tiy a tro c u , s in e m a c ı v e o y u n c u - • ] — Faik Paşa Şirvani ve kardeşi HMct
d a n u m u m h a n e iş le te n le r e v a rın c a r a s ta la m r . Molla Bey: Faik. Paşa son OsmanlI paşaların-
B u n u n la b e ra b e r b irk a ç s a n a t v e m e s le k , la* dandır. ilim, fâzıl bir aat İdi: ŞeJuadebapn-
lanbtıkf* z a m a n aann p n . Â z e rh a y e a n lıla r a ra - da konağı vardı
*uıda fazla y a y ılm ış tır ; b u n la r d a A z e rîle rin 2 Sadırâzam Şirvanizade Rüştü Paşa,
k opup g e ld ik le ri  verbaycan. ş e h ir v e k a s a b a ­ kardeşi Ahmet Hulûs] Efendi. ŞehsMtebaşmda
ların a g o i f a y n la h iV r; m e s e lâ T e b r iz tile r u m u ­ konaklan vardı; bugün bu semtte Şirvaniaade
m iyetle h a lı U<*areUT k â ğ ıt v e k ırta s iy e işle ri sokağı onun adına atfedilmiştir. Bu ailenin
Ue u ğ ra ş ırla rd ı. S e lın a s lıla r v e H o y lu la r d a h a evlâd ve ahfadı, bu satırların yazıldığı sıra­
fazla çu v alcılık , s a n d ık ç ılık » g ü m rü k haram at* larda mühim memuriyet «e İşlerin başında
lıfc»* k o m isy o n c u lu k g ib i İs le rle m e ş g u l o lu r ­ bulunmaktadırlar.
lardı. Ş irv a n lıla r, h a lı t ic a r e ti, ip e k li k u m a ş A — * Mesut Efendi Şirvani: Son la n r a ı-
ı / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
A Z O ftA Y C A S U U U t - K İM — İstanbul

Isrda gelmiştir, edip Mr ı»t olup, mektepler ^..•r.glunda konakları. B ebekte yald an . Ka-
de Türkçe muallimliği yapmıştır Sabılc llu - dtköyûnde K ıışdilinde köşkleri vardı, b ta n -
rif Vekili Kısan Al! Yücel. Mesul Efendinin bulun meşhur ve ilk büyük sineması olan
talebelerinden bindir. Melek Sıntınıaıu. bu aileden İsmail Bey’in
4 — Kurbruıoglu aileıu, İlci nesilden beri kın Melek Kanımın ismine izafeten konul­
Islaobuldadır; halı ve antika «*ya ticareti İle muştur. Sirkecideki .Âıen Sinema» da ayıu
meşgul idiler Beşiklaşta konakları vardı; yan­ aile efradından bjrlntndtr.
dı. Ailenin bir parçası Şiryandadır. İstanbul» 3 — Civanşir ailesi, Ovanşir Aterbay
Safder Beyle Baba Bey Kurbangll (Kıırbanof) canın en eski ailelerinden biri olup Timûri-
gelmişlerdir. Baba Beyin edebiyat ile tevag- ter zamanından beri Karabag vilayetinin be
jtulû, tılriçD ve farşça eş'arı vardır. yı. hükümdarı olmuşlardı. Bunlardan Behbud
[1; Sekililer ilan Civanşir Azerbaycan Sadat hükümetinin
harbiye nâzın İdi. Park otelinde Krmeni Tor
Pek çoktur, fakal ekseriyetle' ufak tefek U'.yan tarafından öldürüldü; elbisesiyle Azer­
ticaret İşleriyle meşguldürler. Maruf simalar baycan bayrağı, hatırasını taziz İçin Askeri
az yetişmiştir. Müzeye kaldırıldı.
t — Profesör Ali Nllıat Tarlan ailesi, ev­ 4 Agaoglu Ahıned Bey ailesi- ' B Sa
velâ Erzurumda tavattun etmiştir nesil men Agaoğlu Te/^r Ağaoglu.ı
denberi de tstanbulda yerleşmişlerdir. ıB
Tarlan. AH Nihad). I V : Saüyanhkır
2 — Saraeeddin Bey ailesi; geçen asır 1 — Merhum AU Bey HüseyimMe ailesi;
sanlarında Utanbulda yerleşmiş halı ticareti »cinci AbdülhamSd devrinde İstanbul* gelmiş.
ile meşgul bir sat idi; bu satırların yazıldığı Tıp doktora idi. Mektebi Tıbbiyede profesör­
sırada oğulları da tanınmış halı tüccarların­ lük yapmış, Genç Türklerin hareketlerine iş­
dan idi. Halı: Hüsnü Beyle kardeşi, Halıcılık tirak etmiş, Türk milliyetçilerinin ünlülerin­
Türk Limited Şirketi sahihidirler. den biri olmuştur Sultan Hanıid tarafından
3 — Hacı Bekir Efendi: Kapalıçarşt es takibata maruz kalmış, bir ara üsküdarda
nafındandır; tipik bir seki kıyafetini muhafaza Genceli Mehmedzâdelerin yalılarına çekilmiş,
eder, altmış yıldanberi Istanbulda olduğu hal­ bu sıralardadır ki. Hacı Cevat Gencelinin (bu
de Türkçeyi Şekl lehçesiyle konuşur; vc mem­ satırların muharririnin babası) bir portresini
lekette olduğu gibi dükkânında da post üre­ yapmıştır. Oğlu Mehmcl Selim Turan İstan­
rindir oturur. bul iid tanmmıj resssmlanndandır.
4 — Hacı Tâki Efendi ailesi; geçen asır 2 — AU Bey Akşin; Birinci Cihan Harbi
sonlarında İstanbul! gelmiş, gümrükte halı sıralarında Baküda TOrk Konsoloshanesinde
komisyonculuğu ile işe başlamış 'Dellâl Hacı çalışırdı; sonra tslanbuia gelip yerleşmiştir
Tâki» (üye şöhret bulmuştur, oğlu, Ali Bey de Gayet zarif bir zattır. Türkçode Azerbaycan
gümriık komisyoncusu olup zarif, nDkleda» ağzını muhafazaaiyle meşhurdur.
bir zattır.
V: Bakû'lular
u f : Karabağlılar Yeni inkişaf eden bir şehir olup iş saha­
• — Caffar Oğulları; büyük bir ailedir, sı da geniş olduğundan bu şehirden Şirvan,
Yirminci asrın başından beri tstanbulda yer­ Şekl, Gence, TebriA Hoy, Selntas gibi harice
leşmiş bulunmaktadır, antikacılık ve halı ti­ tüccar, esnaf muhacir gitmemiştir. Bunun için
careti Ue iştigal ederler. Bebekte yalıları var­ Istanbulda birkaç nesil geçiren Bak&lu Aze-
dır, çocukları Rubert Kollejde okudukların- rllere seyrek rastlanır.
dan bir kısmı Amerikaya Meret etmişlerdir; 1 — Mirza Bala, Bakûnun tanınmış aile­
Istanbulda Kapalıçarçıda Antikacı Abmet lerinden birine mensup bir zattır. Harbi Umu­
K a n e r bu ailenin Istanbulda en maruf s im a , m id e n sunra IsLanbuLı yerleşmiştir ki, kuvvet­
sid ir.
li kalem sahibidir. Karaca, fransızca, nısca
î - Feyyaz Oğultarı; bu da kalabalık bir iyi bilir; ilim ve fazileti ile seçkin bir simadır.
«iledir, dünyanın en mühim şehirlerinde kol­ R iııd ntoşrob, hayyamperesltir. İ s l i m Ansik­
lan vardır. Vaktiyle gayet zengin idiler, Ca- lopedisinde değerli makaleleri vardır.
http://groups.goog le.ee
4 \S lK U > m > IS I Attmvruuuı

VI Nahcivan ve ftevanlılar nın muftlsl vc hocasıydı. Peysl Efendinin ot­


Bu vilâyetler uzun zan u n Osmaniı İdam lu Mehmet Safa Bey (Safa Ikselı. OsmanlI hâ­
| sinde bulunduğundan istanbula selenler ^nfc riciyesinin değerli nıenmrUriftdaiMtır. matbu­
olmuştur. fakat bunlar. İstanbul denilen der- at miidariutu yapmıştır. bu satırların yazıldı­
vjda. U r katrecik su gibi kaybolmuşlardır. ğı »ırada Cumhuriyet Merkez Bankan mıılıa-
Bugün tanınmış Nahcivanlı ve Revanlı aile berat müdürü idi. Onun ojjlu Settar Ikael.
i Icrden: Pari* elçiliği müsteşarıdır, kın Zeyneb H a ­
\ 1 —. N ahdvan vilâyeti vc beylerbeyini nım. Ankara Hadyosunda tarihi tnUıik saati­
Kengerlü aşireti beyi Forccullah Han oğulla­ ni dinleten Cevat Memduh Allar ın «vceai-
rı. torunları, torunlarının torunları. Ferecul- dlr.
]j)ı Han. bu satırların yazıldığı sırada 08 ya 2 — Kemzi Baba ıB.: Remzi Baba.ı, İsisn-
juıda Kızıltopraktaki kâşkilnde torunlarının tantıiılda yerleşmiş TebrizlJ kalender bir Bek
oğullan ile oturuyordu Kendi dişleri ile. her taşidir; deryakes idi, her çeşit adamla düşüp
m nan cebine doldurduğu badem leri yer. Dok­ kalkar, vüzeıadan, şuaradan sokak dilencisi­
san sene evvel okuduğu Gülistanın birçok n e varınca herkesle demleşirdi.
yerleri hafızasındadır. Kızıltopraktan KadLkü- 3 — Sadık K igıtçı; Afîtah mağazası sa­
yılne yaya gidip gelir. Canlı bir tarihtir. 1293 hibidir K ig ıt ve kırtasiye tic a r i y l e meşgul
Kars muharebesini görm üş ve IstlklH H ar­ hayırsever bdr zattır.
bine iştirak etmiştir. 4 — Cevat Bey  ier; milliyetçi, Türkçü
2 — Sadık B ey HaJcvertü R eranlıdır, ku­ bu- zattır. Teln-izdc muallim idi, İstanbula
maş fabrikatörüdür. gelerek ticaretle iştigal etti. Eedebiyat ve ta ­
VII: K arabağlılar rih ile sağlam ülfet sahibi sözü tatlı bir zattır.
J — Ahmedagaoglu ailesi (B.: Ağaoğlu 5 — İhrabi, Tebrizin Ibrab Mahallesin -
AhratdJ. dendir. Harbi Umumiden evvel Istanbulda
1 — Mehmet Sadık Bey: K aratogın ] e yerleşm iştir. Altesi ötedenberi İstanbul ite
hir ailelerinden birine m ensuptur. Bilgili, fa- Tebriz arasında halı ticareti ile meşgul idi.
liletll bir zattır; farsea, arapça, rusça. fran- Alim, flzıl bir zattır. Parsça şiirleri vardır.
ssca, almanca ve ünce bilir. Azerbaycan ta ­ 6 — Pren s Daniş, Prens Mirza Bıza Er-
rih. coğrafya ve etnolojisi üzerine kıymetli faüddevle, aslı Erzurnm ludıır, geçen asırda
tetebbeleri vardır. U lus’ta. C um huriyet'te, Revana hicret etm iş b îr ailenin evlâdıdır. Is-
Taîrir'de ve Tanin'de değerli makaleleri in- tan hu Ida uzun zaman sefiri kebir olarak İra*
tifar eimiştir. Finlândiyada «Yeni Turan» ga­ m temsil etm iştir. Ana dili Türkçeden başka
zetesini çıkarmıştır; m uhtelif gazetelerimizi farşta, arapça, fransızca, nısca. almanca, lâ-
Avrupada ve Şark m em leketlerinde tem sil e t­ tince, İngilizce bilir. Türkçe ve tarafa şiirler
miştir. Utanbuldan başka, A nkara. Kars, yazmıştır­
, Trabzon ve En u ru m d a da şö h ret sahibidir. l a r Genceliler
3 — Doktor Ağaoğkı Mehnıet; Istaııbnl- t — İstanbula yerleşm iş Gencel! Azerl-
I da yerleşmiş, Vlyanada icmali tahsil elm iş. İs­ lerin en eskisi «Genceliler» denmekle meş­
li lim sanat tarihi m ütehassısıdır E vkaf Müze­ h u r K ara Mehmed Bey ailesidir. Bunlara
ci sinde, İstanbul D arülfünununda bulunmuş, <M ehmeıbâdeler, Mehmedoflar» da denilir.
j Amerlkaya davet olunarak Filadelflya Gni- D ört kuşaktnnberi İstanbul hemşehrileridir­
I ^ersitesi İslâm Sanal Tarihi profesörü olmuş- ler. İlk defa 1250 ye doğru Ucarot maksadı
J tur. Ars İsiâmice cemiyetinin mecmuasını ida- ile gelmişlerdir. Osküdarda Şemsipaşads bir
re ediyordu. 1M9 da orada öldü. Annesi BA- yalı almışlardır. 1300 de Mabmutpaşada Yıl­
' ııiı Hanım istanbuldadır. dız Hanının büyük Mr hissesine sahib olmuş­
V III: Tehrlzliler lardır. Kıı aileden merhum Hacı Baba Gence-
Birtok aileler gelmiştir, İçlerinden vezir, lı ve kardeşi Necef Gen celi (bu satırları yaza-
hattat, şairler yetişmiştir. nın dedesi) Büyükşehrin maruf tüccarları ol­
1 — Muallim Feyzi Efendi ıB : Feyzi muşlardır. Bu aileden Mehmed Bey Mehmed-
BfaiHU, Muallim); Tebrlzin Türkm enler kasa- zâıle, Yıldız Hamııda ticarette meşguldür.
l>asw<iandır. Kabası Bscdullah Molla kasaba Edip bir zattır. Bu satırların m uharriri, Ali

ım/group/merakediyorum
1690 — İS T A .\2?, u

(iş- iı. herketls üt/el v« lohbot eder, mizacı r a b a k k u v iö 5u s ş t f r l a r yrt.'il-nî 1 ı r EM »',‘r.


..t>zaba mail, samimi bir itirafın hiiknm ola* b i r m a h b u b a lâ le y e * d af; t* -- d il o lu p t
raJc. kalender adamdır »Bu » I ir lan Jieşad a ş k ı ile s ü z a n î>lur v> ;* jîi;îâ n j t i k i n d e h ir
Ekrem muhabbetle ilâve eder: Has m&nada a n ııia h b u b fiu z e v k a s is " ü z e r a n e tm e z d i A kı-
münevver, harikulâdc enerji, belki biraa la* b e l b u h a v â d a n f e r i g a t ıtf n e y û ji r e L â t l i
libsiı. ateşin zekâsının hakkı olan tevazuu n Ç eşm ede* b e y h u d e fiükû;ıi*ldc îıû v i r â h e t b u-
tir ucunu arasıra açmaktan hohlanan bir sat­ la a ıa y u p d jru u g j e f . -îr-J*- in r tv â y i h i jâm r
tır. İstanbul Ansiklopedisinin hazırlıklarından c e n n e t m e rö ın i le ta H ir iç ü n -7^*m d t f i ı r d a n
iik haberdar olanlardandır ve Rcşad Ekrem o îu p g e lli»
Koçu’yu tcşci edenlerdendir. <B.: Gencel!, Aİih Şamda öldü. Sâlim tezkire-inde ,ür di­
Merhum Zeynel Genceli. edip, şair, alim line Örnek olarak şu meralar alınmıştır
ber lal idi. ömründe hiçbir işin Üzerinde se­
batkâr oEıntad, eserini tebyiz etmekten bile Trîlı itti İy^iml Irfcînf nâ*J fcatıd tdr-n
Kaltnif #*ni tabib beni ıtrrıtm^tjıl jdm
Üşendi Butun ömrünü eşe dosta takılmak,
lâtife ile geçirirdi. Şiirlerini, -«»kalelerini hep Virmiş Ktkibü sabri seviıp «*p %itrıuxrrt
ttabr ll beügrı »SİM» deyi hana prnri Mea
müslpar isimle nefretti.
2 — Adi3 ZiyndoğUı aüeti< Gencinin en A t r f b ıra k ril m e c m o rti k a lb i ig ık a
es-kı ai İşlerindendir. Safevi, OsmanlI ve Rus R u h u n n lizrr d&neî hsMtı sljMrnd M*n
devirlerinde dedtden babadan Gence beyler- Bu üç beyit taze dilli seçkin tir şâir ol­
' bejlisi olmuşlardır; Kaçar aşiretinin Yuharı duğunu söylemek için kâfidir.
Başkolunun Ziyadoğlu boyuna mensupturlar. Bibi. : Salim . Şıxvrâ TctkİrvRİ.
Bu aileden İsStanbula yerleşen Adil Cevad
Handır Gencetfn son bcylerbeyisi Cevad Ha­ AZİMET V A P tR f (23 Numaralıj — Şir
nın oğludur; Azerbaycan hükümeti hariciye keti Ilayriyesinin eski vapurlarından; ıRumİ
nazın idi. Sonra İran sefiri oldu; Finlândiya 1266) 1870 do Ingiltercde yaptırıldı ve aynı
MUslümanlar Kongresinde Aîerbaycan müs- yıl İçinde İstanbula gelerek hizmete girdi:
lûfnanJarım temsil elti, üniversitede Rus dil 90.31 ton hacminde olup makine» 60 beygir
ve edebiyatı profesörlüğünden tek aü t edildi kuvvetinde îdi; ve (Rumi 1327) 1911 de kadro
Rusça, faraga, fransızca ve almancayt ana dili d/şı bırakılarak satıldı.
£ibı bilir. Azerbaycan etnografyasında ve AZİMKAR SOKAĞI — Kumkapu Nahi­
folklorunda derin bilgi sahibidir; Azerbaycan yesinin Mimar Kemaieddin ve Mesihpaşa Ma­
hakkında Tahranda, Baküda, İstanbul'da bir­ hallesine ait sokitklaruıdandır. Alatiirk Bul'
çok eserler neşretmiştir. varı ile Koska Caddesi arasında uumır.
3 — Yusuf Bey kızları: Gencenin tanın* Atatürk Bulvarından girildiğine göre yol*
iniş ailelerinden Yusuf Bey. Azerbaycan dev­ Uç arabanın geçebileceği genişlikte, toprak vc
let reisi idi; .Azerbaycan devleti sukut edince bozuktur. Aksaray Caddesi. Paşazade Sokağı,
kayboldu* tuzı. refikası ve damadı İstanbul’a Lâleli Caddesi ve Kızıllaş Sokağı ile kavuşağı
yerleştiler; refikası Şefika Hanım. Kırımlı vardır.
meşhur Gaspıralı İsmail Beyin kızıdır.
Yolun başlangıç ve sonları daha mamur
4 — Doktor Ahmed Caferoğlu: Genceden
olup ekseri üçer dörder katlı apartımanlar
Utanbuta tahsile gelmiş ve Büyükşehîrde yer­
leşmiştir. İstanbul üniversitesi Edebiyat Fa- sıralanmıştır. Ortaları, en çoğu sokak kavşak­
kültesinde Türk Dili Tarihi profesörüdür. Bir­ larına rastlamak üzere sık sık arsalar ve iki*
çok teli falı vardır IB.; Caferoğlu, Dr. Ahmed ı şer kat kagirlerle çevrilidir. Bulvar kavşağın­
Ali Geacefl da, sağda: «Bereket» Döşeme ve icpvatlık
kumaş İmalâthanesi, ve Lâleli Caddesine ya*
AZERİ — On sekizinci asır şâirlerinden kın bir kundura tamircisi bulunmaktadır. Se­
ve Biiyûkşehrin kâtifcr tabakasından; doğma kenesi. hali vakti yerinde Türk aileleridir.
büyüme İstanbullu, Lâleli Çeşme semtinden Bibi..* M u z a ffe r £ a h i v e N ım ii EÜrscvioı Gen n o tu .
idi. Kadıasker Mehmed Salim Efendinin şue- AZİVAUE. ÂZÂDE — Fransız ediplerin­
r i tezkiresinde Reis ffieisulkütttb) kaleminde den Plerre Lotj'ııin bu isimdeki romanı, için
İrilince yükselmiş olduğu kaydedildikten son­ de İstanbulun tasvir edildiği Garb romanları

http://groups.google.coi
A>-SIKUırE01Sf — ıe # ı — AZJyAOE

ırasındaki en meşhurlardan hırl. hal (A belki mevcut bulunmasına rağmen. Ik) sevdalı Se­
tanların en meşhurudur. lanik limanında geceleri, kayıkta faallerce
Malum olduğu veçhile Uakıkl iscııl Jullcn 7>evuecı>klcrâtr. Aztyadc'nin U ıttyi kabul et­
V'iaad ve mesleki bahriye subaylıpı Loti 11850- liği kayrk «yumuşak halılar. Tiirkiye yaslık
t#2S|, Vakın Doguy» tik önce 1870 de bir vc lıalılarlyte doludur, Kunda Şark rehaveti­
mektep g*mist içimle gelerek tım irl jjftrmii; nin bütün incelikleri bulunur ve intan Ur ka­
se dc bu ilk ziyaret. uwrlndo büyük bir tesir yıktan îiyatio yüzen lnr y*tsk gûrdUgünU zan­
rapnıamışlır- «Aîivartc» roman» bundan allı nedebilir.-, Gir müddet sonra Loli’niıı gem isi
«ene sonraki ziyareti esnasında tuıulmuş not­ IsUıııtmla gider. Fakat Azlyade'den ayrılı* kı­
ların mahsulü ve iddiasına güre hayatta lal - sa sürecek. Abcddlıt Efendi ailesi İstanbula
ııgı en biiyüK aşkın tasviridir. 1870 - 18"0 nakledeceği gibi sadık Saınuel de gelecektir.
arasında, genç bahriye zabiti, dünyanın bir. (Sili’nin haıille daha içerilere yapacağı kısa
(Ok tarafım, Amerika ile Afrlkaıım bir hayli bir seyahat müstesna, eser artık hep Istanbutu
yerini görecektir; v« 1878 İlkbaharında bir tasvir edecek, fakat gariptir ki. Lcs tMsen-
harb gemisinin subaylarından olarak Selâ- chantees (Bezgin kadınlar) Boğazın şanına bir
ııik'e gelecektir. Konsolosların katli (Herine uzun kaside olacağı halde bunda iUhl sahil­
büyük dovletter bu liınaua hatb gemileri yol­ lerden hiç bahsedilmiyeceklir.
lamışlardır ve rom anın anlattığı şekle göre b ir gece yarısı pek genç Loti’ye Kasım­
lııgilterenin yolladığı gemideki genç subay­ paşa mezarlığı servilerinin arasından çıkıp
lardan bilidir. Eserde onun nıznauı esindeki musallat olacak adamın kabul edilmiş gibi
notlardan ve Londraya gönderdiği m ektuplar­ davranıldıktan sonra elli metrelik kayalardan
dan mürekkep olup 1879 da Pariste müellif LoU'ııin eli ile fırlatılışına ait çirkin hikâye­
ismi taşımaksızın [Aayadö (tstanfnıl 76-77) II) den sarfınazar, eser bir müddet siyasi olay­
Mayıs 1876 ela Türkiye hizmetine girerek 27 ların akislerini ihtiva eder. Sultan Murad taht­
Teşrinievvel 1877 de Kars istihkâm ları içinde tan indirilmiş olup fkinci AbdüJhamid kılıç
maktul düşmüş olan bir İngiliz bahriye mülâ- kuşanmağa gider; ve Eyyubd» Eylülün ihtişa­
zimlnin not ve m ektuplarından çıkarılmışı»1] mı içinde yapılan bu merasimin tasviri haki­
baslığı altında neşredilecektir. Bu izahattan katen güzeldir,
sonra artık vakaların seyrini takib edebiliri?.: Lnli gemiden ayrıldıkça Beyoglunda ya­
Genç İngiliz , bahriyelisi Loti, gemiden şamakla ve Halice yükseklerden bakaıı evin­
izinli çıktıkça şehrin Türklerle meskûn ma- de sıkılmaktadır; tllrkçeyi ise Türk sanılacak
hailelerinde dolaşır ve bir gün bir kafes ar- kadar (igıeııivermişlir. Samuel kendisine en
dimla A zyade'yi görür; «Kaim demir parmak­ ınûteasilp semtle, Eyyuböa bir ev lulup tan­
lıklar arkasında bir insan başının üst kısımım zim edecek ve Loti bu evde Arif Efendi ismi
vc bana dikilmiş iki büyük yeşil gözU -kentli altında mahalle ihtiyarlarının saygılarına
yakınımda lark ettiğim zaman garip bir his mazhar bir halde yajıyacaktır. Hakikatle Ey-
duydum. Kaslar siyah, hafifçe çaük, birbiri ile yublnlar bir Hıristiyan ve bir yabancı oldu­
birleşecek kadar yakındı; bu narana ifadesi ğunu bilseler bile bu Müslüman hayatın: sür­
irade ile masumluğun biı< imtizacıydı; o kadar mesine ses çtkarmıyacaklardır. Ve işte, kış
tazeliği ve gençliği vardı ki, bir çocuk bakışı bastırdıktan sonra Ajiyade Eyyubdnki bu eve
denebilirdi.» Kafes arkasından ve gariptir ki, gelir. Biçare Abeddiıı Efendi, işleri icabı fıejı
sırımda yeşil ferace ile görilleıı, gözleri yeşil Asynda seyalıat oderkeıı, Loti ile genç kadın
renkli ve kumralı Saçları kail Azyade oııaltı pek mes'ut günler geçirirler. Bu esnada Sul­
OTiyedi yağlarında bir Çerkeş cariyedir ve zen­ tan Hsnıid millete Kanunu Esasi verecek ve
gin bir ihtiyar olan c-fendisiniıı ayrıca Uç ka­ Loli tctanbuldafci cevelânlan esnasında key­
rısı vardır. Sanıuet isminde, palisparelcr için­ fiyetin ihtiyar sarıklılar (aralından İslâmlığa
de, fakat bir »ilişi kedi kadar temi*» Yahudi- ııe kadar aykırı sayıldığına şahid olacaktır.
nin delâleti ile bu geni; kadınla tanışacaktır, Fakat asıl mühim mesele aşklarının en güzel
ve şehirde mutlak ve korkunç bir taassubun günlerini tüketmeğe başladıklarıdır. Çünkü
nüküm sürmesine ve Asayade'mn kocası Abcd- bir gece, Loti ile Samuele rakip diğer bir fe-
<lin Efendinin hareminde şiddetli bir istibdat da k ir dost., genç Ahmed münavebe ile kürek
, / n r o u p / m e r a k e d i y o r u m
ç e k tik le ri h a ld e A ziy ad e ile b irlik te Kyyub- bura d î: olan U; «u Loti d*.;iİ fal ı> A ri\ yüz­
daki «ve d ö n ü lü rk e n b a h a rın d a baykuş ö te ­ başı Arif iVaam .smini Ihıyordu — Cephe­
cek ve b a şlartn d a fe lâ k e t k u lu n u n o lu şü jca- nin on afına ^nrJcrilm ek mÛBaad-r-m ute-
v aJI; A z ı y a d ^ 'y i j,^ ? y n ş î s r m d a n b itk in tn r h a ­ M^îJrrı Yarrrt gidiyorum .
le g e tirec ek Jİr. Hulr - f-k vc* biJdiylmiz ; ıbi -idinin Kars
r»;ıü:u:U-kl sı;lr‘îi-r arannda bulunduğun" ve
K a ld ı k i, L o ti b ir g û ıı Ç lra g a n saray ı iir-
Karaca J;!ırıh sahralarındaki Kızıltepe etek
k a sın d a k i caddede ve m u h te şe m b ir konak
lerltı-. yfimüldügüni: İstanbul gazetesi olan
s ra b a sın ıia ra jlla d ıfiı - fakat b u lu ştu k la rı za
fCeride-i Mavndls» bildirecektir.
iT i a j ı k e n tlisin e y a k ışm a y a n b ir g arb tu v a le ti
iç in d e g ö r ü p s e v m iy e c e g i ■ f e v k a lâ d e k ib a r b ir
Romanı bu gaw4e havadisi ikmûJ eder .
M ü slü m a n k a d ım ile b ir m a ce ra y a g irm e k Ltıti, bütiin inanılmam safhalarına ve sey­
ü ıe re A ziy ad e y i aşk y u v a sın d an kovup k o r­ rine rağmen bu maceranın hakiki olduğunda
kunç b ir ıstıra b a da sa lac ak ve bu h a le pek İ s r a r elmiş, Eyyubcîaki mezjrr iu<ş\m evinin
h id d e tle n e n A h m e d de E y y u b d a k i e v d e n uzak­ en aziz hâtırası şeklinde saklamış, sade A zıp
la şa c a k tır. Fakat d e d iğ im g ib i L o ti, konak de’niıı hakikatte Hakidje (hesapça Hatice) ol*
a r a b a l ı z e n g i u v e k i b a r h a n ı m a . S e n i h a ’y a r a ğ - dugtfnu söylemiştir Rus Harbi esnasında ha
beî e tm iy e c e k ve A z iy ad e n in sa lta n a tı y e n i­ kıkaten din ve tabiiyet değiştirmeyi ve sev­
den b a ğ lıy a ca k tır, gilisini muhafaza etmeği düşünmüş olduğu da
iddia edilir, Loti’nin eserleri hakkında mev­
H eyhat k i, bu sa lta n a t a rtık k ısa sürer,
cut malûmata ve verilmiş izahata göre de. sa­
İn g iliz g e m is i D e e rh o ıın d , L o ti'n in g e m isi, İn-
de Azfyad£'yi memleketine dünd [ikfen sonra
g ilterey e ç a ğ ırılır. B u e sııa d a R usya ile T ü r­
tekrar gelip araması hu romanda tasvir edi­
k iy e a ra sın d a h arb b a ş l a m ı ş t ı r v e A z i y a c î e ’d e n
len şekilden farklıdır. Loti, birkaç ay sonra
a y rılm am ak İste y en L o ti b ir an se ra sk erliğ e
değil, ancak 1880 de A âyade’yi »ramağa, alıp
m üracaat e d ip d in ve ta b iiy e tin i d e ğ iştire re k
götürmeğe gcieeek vc izini Haliç sahillerinin
M ü slü m an o lm a ğ ı düşünür. H a ttâ m ü racaat
sem tlerinde arayıp ölümünü öğrenişinin hi­
eder vc a n o ısu kabul o lu n u r. F ak at son d a ­
kâyesi e';e — dilimizde tercümesi bulunma­
k ik a d a, İn g ilte re ile ve a ile siy le b ü tü n b ağ ­
yan '/fan lû m e d'Orient <Uoğu Heyûlâsıı isim­
la rın ı k ıram ıy ac ag m t h isse d e re k vaz g e çe r.
li ve romammsı esere vücut vcrecektİr.
G id e c e k tir ve bu g id iş te n . A i i y a d Ğ ’n i n d u y ­
duğu ıstıra p m ü th iştir, E yyubda z iy n e lli eş­
Genç, taşralı, fakir vc M iniden uıahrum
bahriye zabiti Jutien Viaud o tarihte pek re*
y a sın d a » m a h ru m k a lın c a eski h a ra b b a lım
a la n — b ir y a n g ın da g e ç irm iş o la n — eve
vaçta olan natura üst romanlara tamamen zul
b irlik te veda e d e rle r ve sonra F ın d ı-k îu ia , g e ­
vo seyahatname ve hatırat, yeğnili romanına
m iy e g itm e k üzere filik a y a b in e ce ğ i sıra d a
kolayca lâbi bulamaz ve bir hayli iaraffan
L o ti a rtık e b e d iy e n g n c m iy e c c ğ i se v g ilisin ­
reddedilen eserini nihayet t'.ılımının - L6vy
den ay rılır. müessesesi 500 franga satuı alıp İ87U ocak
ayında neşreder. Kitap bazı tecessüs ve alû*
K ısa b ir z a m a n sonra g erçi te k ra r g e lec ek , k a la n rnucib olur, tenkid makaleleri çıkar;
dünyaya b e z g in g e lm iş k a lb in e İlk d e fa o la ­ fakat bu ilk eserin aynı /.amanda bir şaheser
ra k rik k a t v e m u h a b b e t g e lirm iş o la n g e n ç k a
olduğu ancak yıllar geçtikten ve Loti'niıı da­
d m ı b u lm a k ve a rtık e v in d e n h iç a y rılm a m a k ha sonraki rom anları büyük bir rağbet kasın­
k ira n Ue İsta n b u la y e n id en d ö n e ce k tir. Lâ-
dıktan sonra teslim ve tasdik edilecektir.
k in A r i y a d e 'n ln kederden ve k eder ik a d a r
Memleketimizin münevverleri ise îsUn-
h arem d ek i z u lü m vc istib d a d ın U tira b m d a u
bıtlur. e-ki âbidelerinin, muhteşem camilerinin
ö llip g ittiğ in i öğrenecek, se v g ilin in m e za rın ı
eritilmez bir şiir Usaniyle tasvir edildiği eseri
z iy a re t e d ip soğuk ta şa sa rıla ra k b a y g ın lık
fark bile elmîyecçkler, Namık Kemal ve ar­
g e ç ird ik te n sonra M ü slü m a n o lu p h arb e g it­
kadaşları. Şark hayalı yer yer gülünçleştiril­
m e ğ e , Ö lü m ü aram ay a k a ra r v e re c e k tir. în g U
me bile, muhteşem bir maziye sahib şehrin,
1İ 2 z ab iti a rtık O rm a n lı h iz m e tin e g irm iştir;
içinde bütün azametiyle terennüm edildiği b u
« Y an ım d a T ürk y a ta ğ a n ı sa rk ıy o rd u vc roma adan haberdar olmıyacakt+trdtr. Yirmi
yüzbaşı ü n ifo rm asın ı lâ b is b u lu n u y o rd u m ; yıl anma. Edebiyatı Cedide devrinde, TevCi*

http://groups.goog le.c
vNitHLOreniM 1OT3 _ AZIV A Slh

Fikret, Beyoğlu » to n la rın a müdavini bir s u ­ «Bununla beraber birbirimiz için, o be­
bayın, Cumhuriyet devrinin m ütekait g ene­ nim için ve ben onun için ı» kadar aşkla ha­
ral milletvekili Muhuidin Akyüz'ün bu «ona- zırlamış olduğumu* eve likayd bir eda Ue te-
d> jslanbuldin geçen Loti ile Aziyad£ hakkın­ knrrtlp ettim,
da bir m ünakaşasından da galiba mülhem ola­ «Halk dilimim ve tehditkâr, giljergihım-
rak «Serveti Funun» da eserden ü /u n uzun dan çekiliyordu; gazaba gelmiş ihtiyar kadın­
bohsedeesk, bütün şahıs ve hadiseleri sıkı bir lar erkekleri tahrik ve beni tehdit ediyorlar,
tahlilden geçirerek büylo bir m aceranın haki­ dı; kükürt kokuları duymuş ve yeşil dumanlar
ki olması imkânı bulunm adığının Isholmı m ü­ S&rmUşlerdl; beni büyücülük ve sihirbazlık­
him bir m uvaffakiyet sayacaktır. Halbuki, m e­ la İtham ediyorlardı. Eski şüpheler sadece
sele maceranın hakiki olııp olmaması mese­ uyum uşlardı ve hiç kimseye mensubiyet id­
lesi değilelir. Mesele eserde İstanbul şehrinin dia edem et ve İstinattan ınııhrunı, endijeâver
ihtişamla tasvir edildiği ve üslûbun nefaseti­ vc acaip bir şahıs utmanın meyvelerini toplı­
dir. Fikret, Loli’nin dilindeki büyüleyici gii- yordum.
KİSİJİ itiraf etmiş, fakat m abetlerim izin, H a­ Evimize ağır ağır yaklaştım. Kapılar kı­
lide. Eyyub’u n Lotiye ilham etliği m üstesna rıtm ış. cam lar kırılm ıştı, duman tavandan çı­
satırlar üzerinde durm am ıştır. Bu m akaleyi da kıyordu. Istanbulda arbede saatlerinde zuhur
yılların lâkaydisUîi takip edecek ve Ç erkeş eden o korkunç kütlelerden birinin istilâsı al­
kadın itim bir İngiliz zabitiyle m uaşakasın: tında her şey yağma edilmekte idi. Evime gir­
tasvir ettiği itin olacak, hiçbir m ütercim ka­ miştim; kurıım karışık siyah su, yanmış alçı
lemi bu pek lâtif eseri — neler tercüm e edil­ ve alevli tah talar yağıyordu.
diği hald e— dilim im ç cv im iy ecek tir. Haıı «Maamafih ateş söndürülm üştü. Bir uda,
dan Lûtfl imzalı bir bayan AziyadS'nin iik bir zcnıiıı, iki kapı ve bir bölme yanmıştı.
mitcTdmi olıa u j ve bu tercüm e. iyi hatırlt- Büyük bir soğukkanlılık ile vasiyete hâkim
yorum kİ, eski h arflerle v e aldanm ıyorsam oldum . Başıbozuklar yağm akerlerin ellerin­
• İkbal» kütüphanesi n eşriy atı a ra sın d a ç ık ­d e n ganim etlerini alm ışlar, evi tahliye e ttir­
mıştır. t akat b ir nüshasını m aalesef bulam a­ miş ve halkı dağıtmışlardı.
dığın için bunun n e sir tarihini d iren em ed im . «Miisellâh iki zaptiye kırılm ış kapımda
Aziyadenin ikinci m ütercim i ise bu kilçük nöbet bekliyordu. Mallarımın muhafazasını
yıtınm m uharririd ir ve 1U40 ila yapm ış ol­ onlara terk ettim ve Galataya gitmek inere
duğu tercüm e yine aynı yıl içinde Hilmi K i­ kayığa bindim. Ahmedi arayacaktım: O mu-
tabeyi taralından neşredilm iştir. sib re y le r serdederdi ve bu karışıklık ortasın­
Not — Bu m akaleyi yazm ak İçin bilhassa da dost huzuru benim için kıymetli olacaktı.
P ierrt Brodin'iu 'L o to isimli eserinden isti­ «Bir saat nihayetinde bu gttrUUüler ve
fade edilmiştir kahveler merkezine vasıl oldum; Madamları­
N a h lt S i m Ü rik na v e bütün berbat yerlere beyhude baş vur­
Nahid S u n Ü rik'in tercüm e ettiği Azia- du m ' o gece Alunedl bulmak mümkün olma­
deden birkaç parça naklediyoruz: dı.
■V e pencereyiz ve kapısız odamda, öldü­
Arifin evinde yangın — «Bir g ü ıel K ânu­ rücü b ir soğukta yanık kokan ıslak yorganlar
nusani p a ta n , neş'eli b ir kış güneşi altında içinde yalnız uyumak üzene tekrar gelmek
eve dönerken mahallemde beş yiiz insanla tu ­ ıztırarında kaldım. Az uyudum; mülâhazalarım
lumbalar gördüm, muzlimdi. Bu gece bayatmıın nahoş gecele­
«Ne yanıyor?» diye acele ile sordum, rinden biri oldu.*
«Evimin yanacağı hakkında daima b ir Bir kış sabahı Hııltc vc kavıkda Azlyadr
hissi kablelvuku duymuştum. — ıB ıı gayet güzel bir kış sabahı, şarkın o
■ Bir İhtiyar Türk: — Çabuk koş. Arifi kadar tatlı olan -kışının bir s-ıbahı idi.
çabuk koş, Ârif! Senin evin, diye mukabele «Bizden b ir saat evvel Eyyıı.Vdaı) ayrıl­
aUİ. mış ve Halici gümüşü renkte bir elbise İle
•Teessür Ve heyecanın bu çeşidi henüz innıiş olan Aziyade, efendisinin Mehmet -
meçhulümdli. Fatihteki haremine avdet etmek üzere bu İla-

■nrn/aroup/merakediyorum
AZtVAIfF. IG9-J — İstanbul

iiei penbc brr elbise ile tekrar geviyordu Be­ Daha koyu anberden renkler t^kapaldihnı
yaz yasmağı yflmnda bulunuyordu v© ön la ihata ediyordu ve mutaden birbirine çok yı.
rafı inciler ve yaldızlarla stisJiı ol,m kayık tun rri;m kakları o gece ilerin bir ıstırap ıt|.
Jarmda her ik isi dc p e k rahat oturmuşlardı. (Jest içinde birbirleri ile birleşmekte idi.
etki kürekli bir urun kayığın kırmızı yas «Gözlerini indirm eli ve kirpikierinta al<
lıfcjarına yaslanmış. Ahmedle ben aksi isli U n d a sade geniş gözbebeklerinin yere dojnj
kamette iniyorduk indikleri görünüyordu, İ d le r i sıkılmıştı va
ılaUftbul sabahının ihtişam dm itli, tulü mııljtdı olan »sabi bir lak*)lliu»!e kırmızı du­
eden güneş altında henüz pembe, saraylar dakları açılıyordu. Kir başka kadını çirkin
ve camiler Halicin sâkm derinliklerinde ken­ yapacak olan bu hareket onu daha sevimli
dilerini seyrediyorlardı. Balıkçı kayıklarının kılıyordu. Kendisinde bu hal endişe yahut ıs­
etrafında karabataklar pek acai p fırlayışJar tırabı ifade ediyor ve lamamiyle eş kUvucâk
yapıyorlar ve başları ünde soğuk ve mavi su- beyax incilerden iki «ıra gösteriyordu. Bu be-
da kayboluyorlardı. ya* incileri vc bu kırmızı dudağı ve olgun
«Ttsftdiir veya kayıkçılarımızın hevesi, bir kirazın etinden yapılmışa lıenzlyen bu diş
yaldızlı kayıklarınızın birbirlerinin yakının - etlerini Öpmek için insan ruhunu satabilirdi.»
dan, hattâ kürekler birbirine karışacak kadar Kasımpaşa Mezarlığı ve Aziyadg’nio Kab­
yakınından geçmesini a n ıd p oldu. Kayıkçı­ ri — «Kollarımda tutup sıktığım soğuk şey
larımız bu münasebetle m utat hakaretleri toprağa sokulm uş bir m erm er parçası idi.
birtrirterine tercih çimeğe vakit buiduiar: rfiu m erm er sema mavisine boyanmıştı.
«Köpek, köpek oğlu! Köpek torunun evlâdı!*, Ve adetu hissi? gibi okuduğum bu altun fii<
ve Hadiçe siyah agzınm içinde uzun beyaz çekleri ve yaldızlı harfleri hâlâ görüyorum.
dişlerini göstererek hizo gteliee bir tebessüm (Bu TUrkrytde kadınlara mahsus olan 9
göndermenin caiz oînujFjn* hükmetti. tartardan biriydi ve büyük Kasımpaşa mezar­
«Aziyado ise bilâkis hiç-bir alâka ve tanı- lığında toprak üzerine oturm uş bulunuyor­
şlk’j'it göstermeden geçti. dum.
Münhasıran karabatakların oyunları i İç «Kırmız» vc yeni karıştırılm ış toprak bir
alakadar görünüyordu.» İnsan vücudu uzunluğunda bir tümsek te f kil
Azlyade'nin bir tasviri — «Bu gece k en­ ediyordu; kürekte köklerinden koparılmış
disini pek ziyade güzelleştirmiş olan b îr kılı­ küçük nebatlar kökleri havada olarak bu ta r­
ğa girmişti Elbisesinin ğ&rkk&ri ziyneti* y e­ la itatii'ijic konulmuş bulunuyorlardı. — Türk
niden muzlim ve sefil otmuş evimizin manza- mıstarlarına ne buket nc de çelenk konur.
raaıyle simdi acayip bir tezad leşkıl ediyor­ * Bu m ezarlıkta Avnıpa meaarlıklarımız-
du. Bugünkü Türk kadınlarının Âdeta unut dalci dehşet yoktur; şarkkâri hüzün daha tatlı
muş oldukları uzun etekli bir ceket, altından ve daha muazzamdı, .Şurada burada siyah ser­
güller serpilmiş bir ipek ceket giyiyordu. Sarı vilerin yükseldiği büyük ve mağmum boş­
ipekten bir şalvar topuklarına, yaltyzlı te r­ luklar, akim tepeler; uzaklan uzağa, bu cesim
likler geçirttiği küçük ayaklarına kadar ini­ ağaçtunn gölgesi altında yeni altüst edilmiş
yordu. Gümüş işlemeli Sursa gazından göm­ toprak parçaları, eski matem taştan, başların­
leği. donuk ve amber renginde ve güt esan­ da sarıklar taşıyan garip Türk um arları.
sı He oğulmuş yuvarlak kollarını meydanda «Tâ uzakta,, ayaklarımın aHıfida, lîaliç,
bırakıyordu Siyah saçiarı seki?; örgüye ayrıl İ.ilaııou!uıı tıgma ştikll ve ülectc.., Eyyub!
miş vc bu örgüleri o kadar kalındı ki, İçlerin -Bu bir yas akşamıydı, kum ot, etrafına
den ikisi Par isi l gayet zarif bir kadmuı saa­ kollarını doladığını soğuk mermerden gayrı
detine kifayet ederdi. Bu örgüler, ucunda sarı her şey ılıktı; mermerin kökü toprağa dalı*
kordeleler bağlanmış ve ermeni kadınları gi­ yor ve ölünün teması ile soğuyordu.
bi, altın tellerle sarılmış bir Julde kendi ya­ « ta k ta n cihadı mukaddese gidea askeri
nında sedirin üstün? yayılmış bulunuyordu. kuvvetlerin mızıkaları, o garip Türk ınurkası,
Daha kısa ve daha âsi saçlardan bir yığın, w- gıcırdayan ve yüksek ahenk, bizim Avrupa
c a k v e yaldızlı hır solgunlukla yuvarlak ya­ âîeîlerimizce meçhul atta duyuluyordu,
nakların etrafında bir hâle teşkil ediyorlardı. «Vanııııda Türk yatağanı sarkıyordu ve

http: //groups.goog le.


A,N5İ*U>PEnlSI — Ifl95 AZİZ ı \c r~ ’

yüzbaşı uaiforT r,asını U b is bulunuyordum; bu- idi. Kendisi pek dilber olduğu haldi ablasının
r a d j " 'in in sa n L u ü d e ğ il f a k a t A rir, y ü z b a şı
gtlZelllğl Ue lâkabtandırıldıgıııa göre o kızın
A rif - L’s u m ism in i ta ş ıy o rd u ; — Cephenin
behcel ve leUfetı ne olmalıdır ki meşhur
on s a fın a j ö n d e r ı lı n c k m ü s a a d e s in i İşle m i*
K ayjnakubagı ,B Kaymaklabagıı ağırlığınca
(im. Y ı r ın g id iy o rd u m . altın sayarak o zamanlar «koltuk» denilen giz­
• Gurup eden güneş mezarların yeşilim­ li ıınıum bim cm ndevu evine kaldırmışlardır
tırak eski mermerlerini yaldızlıyor, mahzun derler.
giiraiMİ rcnl<te serviler üzerinde, onlurın asır
Ablasıgfuel Azlı için Toph&ne ketebctln-
dille kökleri ve mahzun yeşil d allan üstünde
den ÜBktidarlı Âşık K âjfm n bir kılası vardır:
pc-nbe ışıklar dolaştırıyordu Bu mezarlık Al­
lahın muazzam b ir mabedi idi; onun esrarlı l'rjM sordum GenniİH-L VrfMa a fıur-ll
sükûnuna malikti ve im anı duaya sevkedi- lepil^nnrlati hikUliiM kmurn >«k bhfcrtll
Ablan mı (tikel 5 jbuH cni dlyeıe
yordu
C m b n su trrrlh eltim ben Ahlıu(ü»ll
■ Bir m altın örtüsünün sanki ardından
gitıi gonıyürduro ve bütün geçmiş hayatım Ablasının ınicerâsı üzerine Azi« kemâli
rüyaların nıubhem karışıklığı içinde başımda hicabından Istanbulda duram ayub Tophine
dönüp duruyordu. Yaşamış ve sevmiş peres­ müdürlüğünden istida ederek naklen Rodos
in etmiş olduğum m uhtelif renkli k ad ın lar ve adasına gitti.
sonra heyhat ki ebediyen bırakıp gitmiş e l V n ıl Hl(
dugum şergili yyva. ıhlam ur ağaçlarımızın
AZİZ (Afcm) — İkinci Abdülhamid dev­
gölgesi ve ihtiyar anam ...
rinin namlı kum arhane tefecilerinden; İran­
«Burada yatm ış «lan için her şeyi u n u t­
dan ıbelki Azcrbaycatırtanı on iki yaşlarında
tum. Beni a en derin ve en sal aşkla, hem de
gelmiş; yapılara kiremit, horasan, tuğla gibi
en mütevazı aşkla seviyordu; ve bana b ir şi­
inşaat malzemesi taşıyan eşekçilerden terinin
kâyet yollamadan, harem in yaldızlı kafesleri
yanına girmiş: beş allı yıl sürücülük yapmış,
arkasında, çok yavaşça, ECüraptan ağır ağır
o devirde peynir ekmek yiyerek para birik­
oldıi. Ciddi sesinin bana hâlâ $ûvle söylediği-
tirm iş. küçük bir sermaye sahibi olunca da
ni duyuyordum: — «Ben b ir küçük Çerkeş
faizciliğe haşlamış
esiredeo başka b ir şey değilim ... F ak at sen
biliyorsun; bunu eğer istiyorsan gtt Loti; arzu Delikanlılık (ağında, kendi boyundan
etliğin gibi yap!» olanların devam ettikleri Galatada Ilurjid
«İncildeki kıyamet borulan gibi tannan, Reisin kum arhanesine gider, fakat ayakdaş-
mızıkalar uzaktan aksediyorlardı; Allahın la n n ı seyir Ue iktifa edermiş.. B arbut ve pa­
müthiş adını binlerce adam bağırıyordu, uzak tada tabela tutup bahşiş alır imiş.. B llihara
velveleleri bana kadar yükseliyor ve büvtta faizcilik için de H urşid Reis in bu iu m a r kah­
u.eurlıklan garip gürültülerle dolduruyordu. vesini seçmişti. Kumarda yutulanlara. alttan
.E yrubun m ukaddes dağı arkasında gü­ ve giimfiş saat veya köstek, vüzfik. kravat İğ­
neş batmıştı ve Osmanın m irası »zerine y u nesi. gümüş tabaka gibi eşya karşılığı para
gecesi şeffaf iniyordu. verirdi; biraz nazlandıktan sonra ceket, palto,
gocuk da alırdı; verdiği bir iki günlük müh­
Bu taşın altında olan müthiş şey, ba-
leti geçirenlerin eşyasını zaptederdi; şayet
aa yakınlığı Ue beni titreten ve şimdiden
bunlar Hurşidin h atırlı müşterileri ise. faizi­
toprak tarafından yenilm iş bulunan ve halâ
nin m ikdanıu azaltır, borcun mühletini de
sevdiğim bu miKhi? şev. Hepsi bundan mı
ujatırdı. Tabelâ tutarken. arap ra k a m la rın ­
ltürel Allahım?.. Yahut tarif edilmemiş bir
da dokuzun boynunu vurup, yedi iİs sekizin
taklyye. akşamın saf havasında yükselen bir
bacaklarından birin: parmak alıjı bire indir­
rah, burada, bu toprak ürerinde ağladığımı
mek suretiyle oyuncuların hesabından para
görebilen bir şey var mıdır?
çaldığı da söylenirdi, Uıujıd Reis öldükten
AZİZ {Ablaııguzrtı — 1800 ile IM S yıl­ sonra. Galata. Beyoghı ve istanbulun bitirim
ları arasında Tophâne sibyan bölüğünden hüs­ yerlerini dolaşmağa, seyyar tefeciliğe başladı.
nü in i ii« m m almış b ir genelin Küçükpazar- Sıkıntılı zamanlarında Hızır gibi yetişip bir
Uydı, piyasa arabacılarından bir adamın oğlu daha İstenmemek üzere para verdiğinden.

m/group/merakediyorum
AZİZ JSTAXBC(.
— 1699 -

p e n ç e li fcabadftv U r <*n».rin â a fi d a hım a lile r. t u lu m b a c ıla r k a y ık tıla r . s a la p u ry a c ıla r.


ye «rdtUrdi M ü » k .rjt k u lla n ın » / ç ig a ra it m an av , h a m m a t v e h a m a m d M U k U fl A z ıt d o 1
i r c a n a rg ile tiry a k is i m avi ftfe lu . etfm or. ya ^ ■■ ! , t r U ra n ın ı» , k u z u k a lp a k a* a rk a y a d o ğ ru
n k d u d a k , palS bıyık, ( a tlı d ilil, o ı^ e ll. -ik 3 f i j^ ılm u j, s ır tın d a a t a tla s d a n g ö m le k , göm le*
b ir ad a m d ı. ih tiy a rlığ ın a y e tiş e n le r. >ı*nçlı- ftin k o lla n b i lr k le r e k a d a r in m iş ıiifllft, o s tü n -
g in d e «M r Acem d ilb e ri» o k lu ğ u n u Ş iilik le ­ d e b e ld e n s ırm a lı kem eri* s tk ılm lf a l k a d ife
rin d e in a n a m a rta rd ı: 1 0 3 6 - 1037 a ra s ın d a y a ­ ' - ‘k e t. r e k e lifi y a k a sı yok* <m k ısm ı d ü z v r
ş ı se k se n i a çm ış o la ra k OMü- T e re k e s in d e n çarpr;<cllaıı>a. ü n le g e le n k e n a r ı i le e te g l ıır»
y ü zlerce sa al. k o rd o n . gtim u> r^ p lı b a sto n , m a ıd e m c li, a l a lk n d a n y a lv a r. a y a k ta rm d *
şem siy e, ve f titp a ra rm d a b i r d ü k k A ı d o ld u ­ g a a y e t y u m u şa k s a r ı s a h tiy a n ç iz m e , ta b a m
racak k a d a r pallt>, e lb is e . a y a k k a b ı v e b a tta ­ iııue g iid e r ld e n , a y a k la r y e r e y a lın b ttiy o f-
n iye tık tığ ı söylenir. uıu 4 g ib i h a re k e tle rin i! îıiü im . ç iz m e n in dit
Mftnir Sülünüm r/üpjnnglir
k ısm ın d a k ırm ız ı b ir ş t r i d , ş e rid in ü s tü n d e
A ZI/ tAnıele) — Uerarri hiç görülmemi* b ire r m avi p ü n k ü l, n a z a rlık . H oldeki k e m e rd e
b:r kavıya kurban giderek feci bir surette Bi- h a n ç e r, so l e li h a n ç e rin d e , r a g e liy le s e y ir ­
milf genç bir ameledir; Ahırfcapu civarında c ile r e b ir te m e n n a ç a k a r, b a ş la r, S ek e
Lajıardi’nih o;!un deposunda çalıdan Aziz, I94*j s e k e v n e y ü r ü y ü ş le r, o n e d ö n ü ş le r , a y a k la r ­
jubaünın 23 iincü günü elektrikli desten.* ile d a a n e h ü n e r, b i r p a rm a k fis k e s i ile u ç a r,
odun kescrlceıı arkasındaki odun yığını yıkıl­ b a c a k la rd a o w e lâ s tik iy e !, ya iki y a n ın a ya-
mış. ve biçare amele odunlarla Jn ıd 6 n u a rk a y a b ir h a t istik a-
dcâiorc arasında kalarak parça­ metinde açılıp oturması ile fır­
laamiptir. laması, fırlayıb havada uçması,
B ib i. D e v r in ü f K c lu lc rİ.
uçarken perende atması dört
AZİZ IÇcrkesJ — 1905 mî- üönıye, bc$ değil Rivayete göre
nesinde Istanbulda altJ ay kadar
yâverâm hazreti şehriyeden
hüner gizlermiş KafkasyalI bir
ve çerkeoslan beylerinden bi­
rakk&s oğlan, Sermed Muhtar
Alus Galata balozları hakkında rinin akrabası, aslında ki2 oldu­
İstanbul A n sik lo p e d isin e verdiği ğunu iddia edenler de çok. Pür
notlar arasında söyle anlatıyor: silâh İki çerkes sahnenin tâ
«Galatada Zorbanın balozun­ karşısında. Azizin muhafızları.
da Öbiir talozLarm birinde bu Bir gün bir lâf çıkdı ki ojlleı»
lunmayan numaralardan biri de benın yerin Galata balozları de-
Çerkeş Aziz nâmındaki tüysüz itil Haristir, demifier. Aziz de hâ­
oğlanın her'teso parmak ısırtan misi çerkes beyini bırakıp M*
Kafkas rakısları. kazaskaları idi. *ajcrı Martiin vapurlarından bi­
Urun boylu, her âz&sı mütenâ­ rine atlama*. Kransaya kaçmış»,
sibe esir pazarında köle otsa ağu - bitıt : a. * . A tı». Kot.
tıgınc* altın, incecik bel. kişmiri
ten, bir çift ahu gibi göt. keman A Z İZ fSo& aaeınını — İ k in ­
kaşlar, ciddiyet dedin mi de on­ c i A b d ü lh a m ld d e v ri s o n la r ın ­
da, kBçekfcr gibi öyle «ırıtma, d a Ü s k ü d a n n r n u ç a rı tu lu m -
yüifma, kınlma. Ukdjrkârlarma b a a ia r r a d a n . T o y g a rle p e s a n ­
yüz verme, lcılri|Agerandan tak­ d ığ ın ın y iiz ukı o la n d e lik a n lı
dir, aKtış bekleme yok Önce k ırd a n d ı.
mandollnli, kttaraiı iki ruıtı çal­
Bibi. : VII, Net-
gıcı çıkar, ardından da alkış vj
ıslıklar araımda Çerkeş A g d A Z İZ (T o p h a n e li M esLane) —
rüuürdU. Islık tesyjf dogll tak lf r w iio 1895 a ra s ın d a T o p ta n *
dir. zira balozu dolduran kalabil Ç tf k fi Anla s ib y a n b ö lü c ü n d e n JJursnlı bıç­
İlgın yüzde dokt>tmı tersane­ (Kaıinı; Kemal Zorcu j k ın ın ey re b b ir g e n e uJub h â a n li

http://groups.goog le.c
X .iKI.OPBMJiJ 1607 AZİZ BAHA «Sakat

Hu U uobülun freritıyııet güruhu H rum da lordun tiırl suratına lıir şamar attı, ağladı,
diller» rJwl«n ofanışdıı; TophAnu ketebesîn- sonra bir kesik kerem okudu. sesi ılâvâdl, hıç­
den v* bu satırları yazan günahkârın refiki kırır yibi fikıyortlıı. hülJ kulatrlarımıtadır:
can ta ra to r Ü sküdarlı Aşık U ta ki Icafender
H âklı-u m n ı ı n ı l ı ı ı ıp ıllr k u **rjr
tik vadisinde basını bir tûrlil d trd tt M â d a n S ü y l # l l r iIİ v jiii iIIvHitp tırtıl
kurl-ıraifi^mı^. o yolda luüûh ıılnıug biridir S & ra b ı lıV IJmlr ııc k r j ' f l y r l t u r
ı# ; Hizi. Asık H aşanı MesUrıc A?fx için bir I t l r k a l r m l k ı l d ı ntTNİAıar fe rnl

semâi .vjuımştir: Mi'gnr Anijf iMl>bIİIi^> lakabının veril­


IHrt* MUırt 0 -.uhi Jiüdılİm Uİlmrt k«UU»hâw? m işi bu nıaşlıur kesik keremi fevkalidc guitl
Efpiiriltn u'Af fıılbdmm huj'rtrun sfcfmffr h;»nr uhuTnasından nniş, O kaılar t ('»ir «İti kİ Axizi
flıkîÜ naıJar clh ctarlr hııktıb luesUtnc mpKlbnı* tokn 1Inynn u kaba, hoyrat lılzlarb lıtelm L‘o-
(M>lnrtntkf&ıı »jrılb iliihdb bin ıtu 'x rrri hin butum*
kuriitrııı bazit ve ııoııçe sahibi kabadayıları
YıllJt tııekk ifl «ryinu linkin tn-lr ‘t* klirhikiM’
BifİDRİarl» j | w r kiTir Fvnı«r. fitjksıi, K^iJıılhAıır arasında blıyiik bir arbede çıkacakdı. hele
«nliLi d«f nlııb g ittiler dr fırtına kopmadı,
lisinir lUflvrl r«Trii r r f i loyjuk oı»tıı*? }utfi o n lar g id er ^itnıı-ı bir nıecidly» sadaka ver­
Nolur b ir g*"* seneye >antouı <& t>âhu\ ta « ı
diğimi dc hatırlarım .
rJy ln r se r Jıoyuh «Udim otatın m nıı M n ri l a u
i,»srb âluri ulııb çoMt a muİ) iki kcm uıı 1id«i v i n f İlle
l'iıryt mr>J«k Ivl « p jlo a h a k in h fln 9 u kUlhAot
K tç b o lırlı ı t r ı r r k â d r t 'r ı ı r r . <iiiltsu. KajudM th* A / İ / i m h a (Kaka) — Bir Mıeczub kalen­
der. halk sairi vc kaatil. 1940 tlo sekten iki
Arfı i l e t i r w iıa yovrunı to[» kııkciMii TVplıâDcIi y::jinda ölen kahveci AU Etiza Efendinin b-r
İrim kân d f il l kPMillıı ft2i* cemfKİn b lln ırh isim taşım ayan hatıra defterlerinde hayatı
O çapkınlar beti tıy n e tle r jcurnr İm* ı ı u l ı beli
Işthıun yılan u lıır İLdkiâHiıtfth İter b ir teli şttylcee teüblt edilmiştir:
Yııni m rW i |r | lejrkiB b a k ın lw le 911 kiilhûnı* A slı Snkiülı Rum mühtedisi jmi{; babası
Sıkkınlarla k û flr l:« n e r, Cİüksa. K â ftu lh in r n r Köle Y usuf A ga derler ııniş; bu Köle Yu­
su f Afin >922 deki Sakız İhtilalinin sergerde*
Toptıâııc neforâtııuln;ı ü t _ lüz anbar-
lerlm lcıı b ir kaptanın oğlu imiş, ve o tarihde
dan bazı eçyayı m iriye «ınlıp îo ta rlıir ve
on Ut; yaşındn imiş; çok kanlı olan bu ih tilil
salarken d e rd c it o lu n u rlar, M estâııe Alizirı ıio
basrlu'ildıgınıla aydınlı bir zeybeğin eline ıtQ;-
şerikleri olduğu, İ h la rın a rıha m ç o tu ğ u sok-
m ilj ve Donanmayı Hümayunda Hurşid Rey
ıluklan tahakkuk ed er, uıoydaıı dayağından
aılım ia b ir kaptana elli kuruşa köle olarak sa­
m w b ü«.cr sen e prangabunri o lu rlar, Slııob
tılmış; melek misâli güste! olan bu Rum (ocu­
anılanına sevk o lu n u rlar.
ğ u kendisini biiyilk b ir sevgi ile mânevi evlâıl
M estine A ıiJi b ir d efa Körmiiş idim, bir uıiinen Flurşid Reyin telkini ile islim iy d i ka­
rarmuani şcrlfdc O sküılnrda yaptığım çalgılı bul e tn ıij ve T m in v y c nefer olorak kaydo­
kahvehlneye Tuphancli vı> TeMİincI) h e r biri lunm uş, A-Iıdeıti/rlt* .lxbandld> denilen Ram
« h rl İtaatli lâzluı-lu kürs.'iıılannın lâkibinıle. ki babası da vakti ile
beraber gelm işti, el bunlardım bu'utlr, ve Mora Ihtilltli muharebe-
hak g-JiCİLıhtlu Meti lcrlndu y a rarlık lar güsterıııiş; kırk yaşların­
devran idi, lâkin as- da iken 111147 dcı donanmadan ayrılarak hiz­
kor fo rtn u ın ıu ıWg m etlerinin ıntiltifat! Kasımpaşa İskelesi ka
meleri çözük, kuşağın y.kcılar kAhyadi olmuş ve Kasınıpaşadan bir
bir ucu siyaklarımla ıııUsHimnıı k m ile evlenmiş, bu iüllvacdaıı da
I'İC'H 12EİU dü (ınılâdT 1M 9-18S0) bu S « a
» (amanın modası
Ajiz. lUbtı doğmuş.
kiıııorçin ynment (B. :
Aidi sibyan mektebinde okur iken ha bası
Kaınerçin, yemeni), ölnıti», çncıık rnektebden alınarak kahvecilik
tîivn vn cilâsı son yapan dayısının riiikk&nınria çırak olmuş, on
dörter nıilbtezel, ha?.i allı yaşına kadar çalışmış, berberlik öğren­
II idi. Çarııgn bir şe;. miş. oıı altı ya.sı.ıda llıen (iSöö da) baba deml­
kum am ın aöyletlıler Mi'ntinr Aal« imi banriyo lâbiHtu-ijım Sıimâye ve ılellloti İle
ItuısLaııdı. UsmnBİı- ı.tsaiuıı M. B.ı Tcsîuieyc alınmış. MııhnıuHiye gemUine tayta
/ ^ o K - r t k e d i v o r u i 'n
AOZ BABA — İM - ISTANftÜl

o lm u ş, o ln ır y a s a r o ld u ğ a ç tv u y h ı( a yu-’; V9 oe-agı hizmetine verdi ıD • Efendi, K a b f t .


« İ m iş , o » ı b a n l a r b a h riy e ^ » v ||u ^ y K ı>ım - d Alil; avluya bekan ber dem ir parm aklıkd*^ .
pBşa. G a la ta . T o p h â n e . F in ıtü ılı, S a t ıp u a r ı, m ahkûm la» d* kahve, tutun çubuk verird i».
İsta n b u l je h r ım n y ı l ı »rD tlerıiM İc a y a k ta k ı Aziz Babayı orada buldum, benden b ir «cm
i r . arasında p e k itib a r lı b i r f lit bey m iş. İM»m«n kadar evvel gelmiş, kendisini Istanbulda d ı
hep»t b ıç k ın lık la rı. ktıJhao i k a b a d a y ılık la rı ite birkaç sefer gormtigiüm. L te Dimttriyl m .
m e ş h u r im iş, A m Ç a v u ş d a k ısa b ir z a m a n dtıgunu da gaileler yaamış idi » m e d e tim .
için d e k a h v e h a n e le rd e p a rm a k la g te ie r lU r o l­ Kokuşundan dışarıya pek çıkmazdı. bttÜ a
m uş. f a k a t y irm i b e ş y a ş la rın d a ik e n f l6 7 7 ı, mahkumin tarafından f« v ta lid e hürm et g».
h ff y ü z ü n d e n te c e n n ü n c U n if. lim arh A n e- rürdü. Zindanda iken yazdığı sem ailer S lm b
j v g irm iş. ş tlâ b u lu p ç ık ın c a k a le n d e r lik y o ­ Kalesinde çite dolduranların agıuıda dolaşır-
lu n u tutm uş» saç s a k a l b ıra k m ış , o z b e k d e r v i ­ di; ben dahi deflerim e kaydettim . «Tahtl»
şi ► fjıftım t» y a lın a y a k , s in e ü r y a n , o m u z u n d a m ahlasım kullanırdı» saçlı sakallı, levend en­
m«$fn k ırû n . b a k ır tas, s o k a k s o k a k d o la ş a r a k dam, veçhen de sfthiU m etthet. e l hak erkek
•<.\şk â te şi s ö n d ü rü r!..» d iy e fi s e b iU llâ h sa* güzeliydi; lâkin gözlerinde b ir lem 'ai d utu n
k a lık y a p m a ğ a ta ş la m ış . e a r a r k e y fin e , b ir var İdi. B ir dem ir parm aklıktan kahve verir­
g u n d e s e rs e r i gU r& hum İan b ir d ilb e r in tii lü f ken adımı sordu, heybetinden öyle dehşet*
k em en d in e tu tu lm u ş , b u y ü z d e n d e n a m lı düşdûoı ki iki kelim eyi yan yana g etirip Ati
ş e rirle rd e n Lfia D im itri a d ın d a b ir tu lu m b a ­ Riza diyemedim, nutkum tutuldu Akıbet bir
c ıyı neO s m ü d a fa a s ı y o lu n d a k a tle d e r e k Si* gıin zindanda bir vâveyJâ koptu. Saka Baba
n o b Z in d a n ın a g ö n d e rilm iş. te k m cinnet getirip koğuşundaki mahkûtn:-
Saka Aziz Babama ınâzisi hakkında bu
ne saldırm ış, güçlükle zcbtetm işler. ellerine,
mil uman reren Ali Riza Efendi şöylece an*
ayaklarına zincirler vuruldu, ağırlığı yüz ok­
latıyor; «Sene 1296 imilftdi 1879ı. her yerde
ka getir, b ananısın demedi, iki aded d e dem ir
karcıma çıkan in v* nâmus düşmanı Kozlu-
gülle rabteltiler; İstanbula nakli için kaptan­
cali Mehroedi vurup Stıtoba gönderildiğimde
lar gemiye alm aktan korktular; öç gün üç ge­
henüz onbeş yaşında idim; undun agasj Halil
ce kapatıldığı hücrede yemedi. İçmedi, bağır­
Ağa adında arslan yürekli bir adamdı, beni
dı, gürledi, kalede kimsenin gözünü uyku tu t­
şâir katillerin arasına koymadı, kendi kah-
madı; nihayet bir beylik gem iota kaptanı
* mecnunu götUrmeye râî* oldu. Bir müddet
sonra haberini aidık, gemide ölmüş, Karade-
jılte atm ışlar. Şu semâ! bu Saka Ad* Babanın­
d ır:
Olurdu k a n u n a «ilim beni sözlerdi gözleri*
Nİe* bin iMk* m eydan ok«rd« o gizlerle
Esiri zülfü eyledi kenoend alm akla sitelerle
K ararlm ıştı *rhû bakım ı 0 fâh&oe götlerle
ttlM r aoda diğer a is itir SOteymandır o götferle

N’İce bin ijık ı göntöm kılarlardı «m * c d c


Auj kıble sanop biçare el bağlar gelir yerde
H m onuuh niyaz eyler rf>ndJnı çfc/e b*J derde
Kay feşık eylen ü s efgan m rrhscaei yek o buırevde
MNıİr «uda diğer n ittlir SOleyıaândtf e götlerle

«Şu manzûme de onundur;


Aşıkım vallâhl yihû kalbim al kan aflayor
Sin mlPtcnulı geçmez AnJm ruhum ber «A tjtiyer
Mlâhira b*nl *5ıir eylertlnıe lûllnnu
01 Rrnulf bin kasrın mıemric t o u d agüjror
Stıkı Adı Rab* (?) Me|> eeffi çekmek rai dünyâ bEr tlilu l füo yek tnildar
(ttfljlm: FüloŞm fdan S. B ow sh MI Ho) N'&mıiMim İrim sûretrte rh-das Jkthyor
http://groups.goog le.c
— 1689 — AZİZ BEY

JUUtrı* bir oebar N lf*l blıı rt-h ru m-m ıw n ıu harhı esnasında Meclisi Vükelâ ıKabınat mü­
U tt* 4 b lb c f n r U l r mitili» a tlıy o r
zakerelerine zabıt MliU olarak ılındı; karb-
i l Itabl fllf NhM kalbı»? ol ımb i ^n den ton ra Şiırlyı Uevlet ve Sırtllı Ahvil Ko­
TW> UftrtAt b u ü lıa T a k lijr» Ş rjfU ll “| 1<70C misyonu kAtiıdıgine tayin edildi, hır müddet
• Mecnunun jemiye nakli tı-Ufi arasımla soma H1ifa ederı-k Kvkaf .Vrairelıne ıııtisab
uDuluImuj. kırbası i]>> tanları ıındaııda kaldı, «-ilerek MirAzatı Muhiınnu- inamına memur
ilûmü halleri geldikten sonra yıkadım. teınl7 oldu; 1808 de bu mcmuı iyel inerinde k a lm a k
İrdim, kahve macında kullandım, vcailet rah­ üzere Kvkaf İdare Mcelbi izan oldu; IMM hı­
met dlHuı kı Ilkında Şair Hecaizftde Mahnıud Kkrcm Bey
Bütün avam! terennümlerde olduğu gılıı Kvkaf Nâzırı ulunca Aziz Bey) Mezkûr Metli­
Sakil Azil Babanın tTahtVninı şiirlerindi' de sin roıslifiinL- gelirdi, Jlaınade Pnjanm Evkaf
velin ve kaaCıye aramalıdır: İstanbul An­ Nazırlığımla btı idare mcclbi ligvedı linçe cm
siklopedisi binle b'r .Zuıılaıı edebiyali' ol- ISkı vakfiye müdürü oldu; Şerif Ali Haydar
ıtugurıu. bâklr ve «ıııgin bir m e v z ii olarak Paganın NüıtıriığıruJa ise Edirne ve SeUnik
bunnırt re gayret sahihi bir ıııüdeklû bekledi­ Kvkafımıı teftifinc memur editdl; o zamanın
ğ i bilbun belirtir. yolları, seyahat vasıtları, hanlar bu kibar ve
Sebatı vc Joaillier Kotofıraflıaııısmiıı İstanbulluyu (ok yordu. Yakın ahbaplaundan
meşhur İstanbul mangandan ve kıyafetim IbnUlemin Malunud Kemal Beye Tckirdağın
resimleri anısında bir «Saka Derviş l’or- dan gönderdiği Ur mektuptur:
resl» vardır ki hal tereenıosini niikleitıgı- Y la r R rriynrum ben «Uyar diyar
mu Saka Aıi* Batm olduğunu, bu resmin dc t;tdp yakı u r ne c iı* lk ıly ır
Sıkıldım a rlık burada y r lr r
bedbaht adamın iki ciııııcl buhranı nrnsındu,
İle r gıinUn hail d lle n lr n beter
U j lllmitriyi vurmadan ime? eline bir kat, V ııuiuM ak kaldık burada
kuru; verilerek çekildiğini kvıvvclle tahinin İleni M r «anran ytık u n u m orada
ediyoruz. (Mık jrinli bulııllp U r a b a tlıy a r
Bibi : AU Rfa», Sinob Z in d a n ı H icrine h a tır ı l l l ı ü a ınİD y altınar yanup bana »ulıyor
M lınlr SU leym an Çopanofilu, not. VnbiıJ! «m ilim le C<t|1 e v ln ie
^ > k lllr m İ bu hül altm ış d rm ln d r
AZİZ »ABA (sarart — Muhitinde sevil­
Nihayet müfettişliğin lâjjvmdn Vilâyet
miş ve şöhret olmuş halk tlplerindcndir. Ye-
lahriri müsakkafât memuriyeti İstanbula gel­
ınbahçede Kcçecilerdc Karabaş mahallesinde
di: Ücretle Maliye Nezaretinde Vakıf Arazi
otururdu, 1014 de seksen yaşlarında olduğu
Komisyonu Heısllğjnc tayin edildi, az sonra
sSylcnirtli- Birinci Cihan Harbinin heyecanlı da tekaüd edilıli. Suiistimallere, servet yap-
devrinde, bir gün Aîiz Baha'nın içtiği kahve­ mjga çok mütaid nıeınııriyetlerinde ellen dai­
nin bedeli mahalle kahvesinde Donanma Ce­
ma tertemiz kalnıı» pek asil ve namuskir mc-
miyet menfaatine müzayedeye konmuş ve al­
ınur olduğundan tekaildlUğUnde geçim sıktıt-
tlın para olarak on lira loplnnııııjtı. Aziz Baba
Iuîi tekti bu sıkıntıya dam ar sertliği hastalığı
ila beş kuruştan ibaret olan gündeliğini Do­
İle, mcsfııte illetinin ıstırapları da yüklendi.
nanma Cemiyetine Icrketmisti.
İP 1(1 ile lİlleri 27
Dibi : SSK , C.L-ll NMU.
rt'Mülevvol 1337)
A/.İZ liEY — Edib, şâir: hicri 2 muhar­ jlecesi vofat etti.
rem 1267 ııniUdl 7 kasını 185(>| dc Istaııbut- ()ükildardu Selimi­
4a dugdu. Uınûri Mülkiye Nâzın Şair Mch. y e Dergâhı Nazire­
med Pertev PajazAtle Ahıned Ceınaleddin Bı- sinde tabasının
yiıl ofiludur ıB.: Pertev l’asn. Mehmed Sahil. kabrine defnedil­
Hususi Ulu il grirıiu ve hicri l'.:ttr> (milâdi di.
18081 dc Onsekiı yasında iken killipliklc gir Geçini? acırlar­
dljtl MbıMi Sadâret Moktfıbi «aleminden y«‘- daki Türk Cemiyet
lijtı Meşrutiyetin iL'ınındıı itk Osman lı Me havaimi, merasimi.
boşan Mecllıindc «atnl k.iUbli£l yaptı, ahla illetleri çok İyi b| ıvrır.uMJiidc ,ı.i. tı#j
kına son derece •Hvt'.ul.l.ı*. i' Türk ■ Utıs lc:j h ı r z a t <KrJm: Nrılk)
^ ^ ..n /m e r a k e d ıy ö r u m
idi. Maemud Kemal inalın «ran ile kaleme bir doat cninde toplanırlar, sohbet rahmet
aldığı «Mâcâsâm ve ÂdâU KadEmei Osmaniye» Kahmâna kavuşmuş nueşhıır adamların hal
adında çok miıhloı bir eseri bitiremedi; deıic- tercemelorinden açılır, AiIk Bey sıkılır, o ge>
si Pertev Posa hakkında yazdığı mufassal bir ce suratını asar, ertesi günü do şu hicviyeyi
hal {ercumesifli dı* yarını toraktı. yazib Inal’a yollar:
Evkaf Nazırlarından Mayii Efendinin mü­ D M te c r b ı b ı a v m ü k a r a d ık U beaabâlı
kemmel ve mufassal Mr Evkaf Tarihi yazıl- MlintrVr M ^riiK her w U o(mu« MiMkr
foaAi için ceşkit ettiği komisyonlardan birine
•InSMndair. &*M*ı*dan. « T a b in d e* «orduk
Reis olduğu faalde Kvkaf Tarihine dair ancak (d rn M rii »İÜ kıydın b ir g r w rh ll k ubâr
od sahtfelik bir müsvedde yazabildi. Ya­
n ı n kalmış eserleri İle beraber oğluna seçil* #yl* tnnük cdjlüb hâil biıliıı» kfffolda
miş şiir, hâtıra kırıntıları ve manzum ve men­ Sfbıfti oıcvti ola» Silkti rib ü biıAr
s u r tarihi fikralar. lclâif ile dolu defterler b ı ­ R ıU ıIt h e r ttkı-una b ir b ir u k a v a k KbdiitdiPiıı
rakmıştı; bunların arasında Biiyiık Mecmua­ Pişti p n t ^ n İtele hiç kalm adı b ir mcıtiır
da keadi şiirlerini ihtiva etmekte idi. Hepsi Alfk;iilıı»v(ık bite jrak bu kadar oilvm it
neşredilip Alilli Kütüphanemize mal edilım»- ■Caba entba olunmuşsa da titi memiır
si gereken kalem ınetrûkâtıdır. .tm b ü tiirlıi u e n d e n ne kadar varsa Ölfp
Şiir dlliııe örnek olarak «Son asır Türk Erfrrek n -a n i g e fid Bfçuifdp lâbitr tab u r
Şairleri» nden bir gaaûlini alıyoruz:
»hJtlp Itnım ııt tümle mile) eım&(ı
Hsyll demir giiaİUınlln lıor k â n yûr endişesi Ne garibdlr o gere sanki çalınmış İdi sûr
GUa olur ki i$ıkın belki «yra eudigesi
Bebtü h ay retle k a lır g S n e masaret M atm od
Saklıdır iliKtudt râri uşkın Umcm aşikar Çünlü e l u i ; ııiçe hem m esleği ■ İrinde zuhur
Cfıll giril ÜU«r ta p i n li ^ r endîtesJ
Güç idi gerçi tahammül br-rekel versün kim
rami » r rlu il sebûîrrle donandı Ufznaimla
Hana virdi oldu o çeb burmayarak İsraf sabdr
Kalmadı âlemde artık UlMâr endişe»!
İtilir «ıtlk «ıımitmi tklu* ile $iındcııgeni A Z İZ BEY (Çavuş) — İkinci Mahmud
Herdi firkat didçyiı »lmnT mesâr rnriigffli devrinin Emlerurm H üm ayun ağalarından; or­
f i & y m y dCu o l t n a u ıa k J ır M iû d fn ty u ı r v t h î r â n ı
ta oyununun ku m cu ların d an nam lı bir mu*
R tm J c i ilft-ij.fr*cırn teyİU n f h i r e n d ü ^ J kalıid (Ba Orîaoyunu); hayatı hakkında. Hafız
tlyas’m *Vekayw L c ta iH Enderun» adındaki
Rindi bl parvâyJ sjkı* yok «lıilkdea eser
ZiıhidJ hiçârrnlıı vardır h tia r «hdlgeai m eşhur eserindeki birkaç küçük bendden baş­
ka malûmat ed in ilem ed i;
Bulmaz âlemde Aiiıâ ehli dil eiıyl hujtıır
Blilbüli zârin de vur gillşcgrte bâr «ûdijeai ... İşiij liol oyununun kolu kanadı ve
belki sarayda sebebi kfişsdı olan Çavuş Aziz
Aziz Beyi yakından tanımış ve sevmiş
B ey in pişkâr-ı hiylekân ' Kor Müaiafa Beye
tbnüiemin Mahmud Kemal Bey merhum bu itikadı vb ne kadar cevr ^rlese tahammül
dostunun portresini «Son asır Türk Şairleri» edeceğine ilUnadı olduğuna ıtinayi muhavere­
inde şu satırlarla canlandırıyor.
yi iltizam ve meclise revnak virmek içün kür
-Kuvvci nutkiyesi meşhurdur. Söze âşriı mör gibi kelâm istişmua idecek vakarına do-
idi. 3ir meclisde bilâfâsıla saatlerce sot söy­ kunııb hemen Azûoe zaaf-ı basar ile nazar ve
lerdi, söylemeden lezaetyâb olurdu, sözlerini körlemeden attığı saçmalarla iskata zafer bul*
herkese dinletirdi, dinleyenler usanmazlardı. dukda Aziz-i merkun iıor-ii nanköre levm
Başkası, forsat buiub da söze başlasa, yüzünü edüb: Sen açıkgöz bar adam Olsan böyle sakar
duvara çevirir somurturdu. Selâhiyettar ol­ kör olmaydın, seninle sual ve cevap aynı
sun olmasın her şeyden bahseder, herkesle azabdır diye hayli itâb gösterince Mustafa
mttbâbaseye girişildi. Mütaleat ve mutıâke- Bey her ne kadar müşevveş ve şeşi beş görür
mâU, tavır ve kıyâfeti kendine mahsustu. bir k#r ü bi eş ise de yine bastığı yeri bilir
Vetâkâr. rijlnuvaz. hayırhah idi, iyilik yolun­ keleş olmagla Aziz Bey’e; Aman nan­
da elinden ve dilinden geleni esirgemezdi». körlüğü sen bana korlük içün İdersln hâri İs*
Pek şirin bir hatıradır, Mahmud Kemaî tedlğin gibi eyle de goziin glbne&in! dimosi
İnal ve yîr&m. içlerinde Aziz Bey de dabU, parlakça görünmekle Aziz Beyin sair aveneti

http://groups.goog lei
j o is iR L o r a m f f — 170) — AZİZ BfcV (TmMM Itahrnııd)

AılM btidnd» v« Muştala Beye dürüst hitab ğinlt bildiriyor. Tanbunı babasından öğrendi
ite Sen M k dört gte İte bak sonra cevab bu* Sadettin NUzhet, «Türk Musikisi Antolojisi»
lanla»'» diyerek isiiıiab ittiklerini kür gözü­ nln ikinci cildinde (a. 678 - 07fl) Aziz Beyin
ne kcstirOb: Ciiı»len£w hüsnü natarm vardır Hicazı Hümayun makamında ve Evsıt ikaaın-
didüçe herke* bir glibne peyda v« vafcttt asre da bestelediği bir Tevşlh'ln (dini musikimizin
fctdır «ıv»'i iddiaları nıha guta oldu» (H. büyük formlu ve güç (tekillerindendir) güfte­
1241 — M. 182$ vekayli). sini almıştır; bu (lir. Fıızull'nln olup gazel
«... Evvelce tanzim olunan kol takımiyle aklinde altı beyittik bb- naat parçasıdır
çengiler taslağı ÇavUf Aziz Bey ve pl^ekâr-ı Mes’ud Cemil'in ifadesine güre (Tanlmlt
hiylckâr Kftr Mustafa Bey ve Osmanlı Ali Cemil'in Hayatı, Ankara 1047} Cemil Beyi,
Te Mak’ad Esad ve Kanbur Haşmet ve Med­ Aziz Bey, zaman zaman evinde ziyaret eder­
dah SalHt ve İbrahim Hoca ve Zenne İbrahim miş; fakat babası Ali Efendi kadar Cemil Bey
te Malak Halim Bey ve Türk Emin ve Çilin- İle dost değillermiş. Gene Mes'ud Cemil Tel,
poide Ahmed Ağ» ve mukallid Yahudi-i Aziz Bey’ın aslında dahi pek yerinde olmıyan
bedbAd ve ınüteabhid-i taklid Cuhud ve Se- sıhhatini, hiç iyi kullanmadığından büsbütün
ferli koğuşundan Koca Vekta’yı sem alûd bozulduğunu ve gen; yağında öldüğünü, ayni
Musahib Soid Efendinin indinde isbatı vücud küçük notunda bildiriyor. Aziz Bey'in doğum
itmeleriyle kola dâhil ve Musahib Zeki Ağa ve ötibn tarihleri kat i olarak bilinmiyor, tah­
dahi dairczenbaşıhjs nâil olub cemi-j neferat minîmizce 1872 de doğduğu ve 1610 sıraların­
te haşcratlyle sedan gelince asıl kol oyunun­ da öldüğü söylenebilir. Mustafa Nezih Albay-
da dairecen Yahudilere tattnkan huzura yak- rak, Mes'ud Cemil'e naklettiği bir hatırada
leşdıkljuı İle yerlere beraber tem enni ve ba­ Aziz Bey'in Tanbuıi Çemil'e karjı hayranlı­
dehu kaiden pastal urm alan muvafık-ı usul ğını belirtir:
besU-i saye seza oLmağLa başçavuş zurnazen Cemil Bey Müikiyede Mustafa Nc2ih re
lset Ağa kaba -iurııJiyt dairelere denk ve nag- Aziz Beyler üe aynı sınıftaymış. Mustafa Ne­
me-i al-ı aegâiu perde-i biâr-ı müsteare âhenk zih, Aziz ile pek iyi arkadaşmış; fakat Cemil
Idecek cumınaeılara işlek geîiib her biri bir Bey ile pek görüşmezlermiş. Bir gün Aziz, Ne­
kisbet-1 bed ile meydan-ı muhabbete vusul ve zih Bey'in kolundan tutup Cemil'i göstererek:
kolbaşı Musahlb Said Elendin:tı muvacehesin­ «Şu çocuğu görüyor musun? demiş, işte bu,
de Aziz Bey Ue Muştala Beyin tepdiği curcu­ babamdan daha İyi taabur çalıyor». Mustafa
nadan başkası mugayir-i usul görütıüb ... Aziz Nezih evveli anlamamı; ve inanmamış, Bun­
Beyin Kör Mustafa Beyden bâzı sual ve ce­ dan sonrasını, bizzat Mustafa Nezih Bey'den
vabı mukabili tnâl-1 karun oldu» (H. İ241 — diniiyelim:
M. 1825 vekayil). «Doğrusu pek {aştım. Aziz şaka ediyor
Uatiz tlyas Efendi, yine aynı yıl vekayil sandım, inanmak da güçtü, Tanbuıi Ali Efen­
ananda, Gatatasarayı ağalan arasında Hayali di gibi bir üstadın üs­
Hâmid aduıda Ur vatın zuhur ettiğini ve padi­ tüne tanbur çalan ol­
şahsa huzurunda Çavuş Aziz Beyi mat ettiğini sa bile, bu, bizim sı­
kaydediyor. nıf arkadaşımız, ses­
AZtZ BEY (Tambûrl Mahmud) — Musi­ siz sedasız Cemil ola­
kimizin en büyiik bısleltârlarm dan, en deha- bilir miydi? Ama bu­
ktr saoatkirUırunızdan olan T anbûrl Ali Efen- nun böyle olduğunu
üi'nin oğludur (K.; Ali Efendi, H ünkâr imamı söyllyen de yabancı
Tanbıırl). d e ğ il d i . Sonraları,
Göbek adının «Mahmud» olduğunu da HU- merhum Cemil Bey
seyin Sadettin Aret'den öğreniyoruz (3 tem- ile Mülkiye Mekte­
| mut 1948 deki bir konuşmasında). Udi Vecdi binden başlıyan mua­
j Seyhan da «Santurt Edhem Bey» isimli m“- refemi ilerlettim ve
t nogratisinde «Tanburt Ali Efendi'nin oğhı arkadaşıma A z i z'in
I Aziz Mahmud Bey1in de cuma ve pazar gün- süzündeki doğruluğu, m taod Jiıta B«y
ı tart Kasımpaşa MevlevihSııesine devam ettl- o zaman kendi kulak- OMm: Ntdk)
i/oroup/fnerokediyorum
AZİZ BE7 4V«dhlp»yft*ld* Mehmtd) — 1702 — iR A m u
UrunIsı da ifittılctcn sonra anladım* Bakırdır gidelim dllyft f m t a r i ıt
T. Vübuu dntmıa h O t l bil lir blf hfcffm nhhM vrUydİA

Getir getir demidir bUri ftnib bakgl


A ltıdaki satırlar Mahmud kemal lnal'ın By »akU fırçala addl p ıb iK t ty lly d la
«Hoş Sadâ* sından alınmıştır:
«Mahmud Azil Bey 1 8 7 0 ( H ic ri 1287) de V ptub » gönce f n b ta and t-Ebe gMşende
C*mi flı’ikıtu bir bir hİUyet cjliydibı
tstanbulda doğdu. Mülkiye Mektebinde İkm a­
li tahsil ile 1893 de şahadetname aldı. Ziraat Gmnfanü gurbeti terkin asmanı faldı haHıl
Bankasına tucm u r oldu, orada senelerce hiz­ V ı h ı d l y i n u a rtık v i v M (fÜ jfeH n
m et etti. Divanı Hümâyûn Beyllkcisi Nâıar M ı a lu m ıra n a yâri» Irijd lrtn e b td
Bey merhumun oghı Haşbn Beyin Mülkiyede Haıdengl gamzelcriiMİen ılf c ijc t t|l|yclİB >
arkadaşı olmak münasebetiyle yıllarca evle­ O U v c tl f i bilirken n (A ne d ir bilmez
rinde ikamet etü. İnkılâbdan sonra Ziraat N a ııl nfctbtmfze a tfı töhm et eyUytÜra
Bankası merkezi Ankaraya nakledilince açık­ Kenfin v u la {«küb yftrl I f f t p erd ln
ta kaldı, pek ziyade zarurete uğradı, b ir ta ­ Cihanda bir de Axht ıcknfaet ehliyetlin
raftan muavenet görmedi, 1029 da vefat etü .
nereye defnedildiği anlaşılamadı; açlıktan öl­ Bu gazeli Hicazda, istanbula dönmek
düğü ve cenazesinin ashabı hayır sadakası ile üzere, iken yazdığı anlaşılıyor.
kaldırıldığı gazetede görüldü. B ib i,: M. K. în*l» son asır Tttrk Ş iirleri
«Kasır Beyin hânesi yan dik tin sonra ne­ AZİZ DEDE EFENDİ (N ey»n) — O eç«
reye nakli mekân ettiğini bilmediğim ve b ir asrın ü stad bestekârlarından ve büyük ney»
yerde tesadüf etmediğim gibi arkadaştan ve şenlerinden; m erhum üstad Sadettin Nüzhet
âşinâları da kendinden bahsetm edikleri cihet­
E rg un'un «Türk Musikisi Antolojisi, X>lnl
le halinden aczimle beraber, İmdadına şitab
Eserler» isimli pek mühim kitabının ikinci
ve elimden geldiği kadar izalei ıstırab eyler­
cildinde topladığı m alûm ata göre, Aziz Dede,
dim; vermeyince ma bu d, neylesin Mahmud..
«Aziz Bey m erhum sarı bıyıklı, o rta boy­ 1840 tarih lerin d e Ü skudarda Doğancılar Par­
lu, tıknazca, aükûtl, ağırbaşlı, uslu, terbiyeliy­ kından A hmediyeye inen yolun sağındaki bir
di. Babasından meşk ederek tanburzenlikde evde doğdu. Ailesi hakkında maalesef hiçbir
kespi maharet etmişti, sadası hatif ve hazin m alûm atım ız yoktur; h attâ babasının ismini
idi, güzel okurdu». ve m esleğini dahi bilmiyoruz. Genç yaşların­
AZİZ BEY (Vecihipaşasâde Mehmed) — da, tahm inen 1860 senesi civarında Mısıra
Şair; 1348 de Istanbulda doğdu, Hicaz valili­ gitti; oradaki m evlevihanelere devam İle ney
ğinde bulunmuş Yozgadtı Vecihi Paşanın oğ­ Öğrendi. Mısıra gitm esinin sebebini bilmiyor*
ludur; hususi alarak sağlam bir tahsil gördü, sak da* h e r halde bu seyahatten evvel d e —hiç
arabca, (araca öğrendi; 1864 de babası ile be­ olmazsa aile tarikiy­
raber Hicaza gitti, maagsız olarak vilîyetin le ^— Mevleviliğe İn­
tahrirat kalemi başkâtiplik vekâletini yaptı; tisabı olduğu tahm in
1887 de babasının ölümü üzerine İstanbula olunabilir. M ısırdan
döndü. Meclisi Vâlâ kavanin dairesine kâtip sonra GeliboEuya g itll
oldu; memuriyet hayatında u lâ sınıf evveli ve o rad a Ağazade
rütbesine kadar yükseldi; bilinci rütbeden Mevlevihanesi geyh
Mecidi ve ikinci riiüıeden O sm ini n işan lan ve v elcili Ali Dede E fen­
altun liyakat madalyası ile taltif edildi; 1908 d i l i n m eşihatı esna-
de tekaUd edildi ve 1014 de öldü; Rumelihi­ a n d a «m atbaha so­
sarı mezarlığına defnolundu. Nezaketi, terbi­ yundu». Sonra Şeyh
yesi, bilgisi ve tevazuu ile muhitinin hürm et Htisameddln D e d e
ve muhabbetini kazanmış b ir sim a KD. Aşa­ Efendi'nin (1817 -
ğıdaki gazelini «Son asır T ü rk Şiirleri» nden 1B84 d e yagamış m eş­
alıyoruz: h u r b ir Mevlevi ku-
plyileyi Hsdfcar ü l/e l «yUyelim
n * |ir dü&uendir) Şeyhliği
S nU e afafl farfck mıkıbbel «jllyellm zamanında — tarik at
http://groups.google.corr
1703 — AZİZ t>El>E EFENDİ (N em a )

m'ımsı— biaMr gün suren Mevlevi (Uealnl deruhte etain». Bunıın üzerine kendisine söy­
İttirip >0«du oldu. ledim-, «Şişman bir adam ış Eyyub'a gidip
Aaı Oedc’ftin tilculn) bitirme tarihini dönmek benim için bir hayli zar olur» diye
j*?2 olarak tesbtt etmek pek nıakut olur; kabul etmek islemedi İse de, ısrarım üzerine
{«ikil Hiısaroeddin Dede 1670 4e şeyh tayin reddedemedi ve çarşambaları muntazaman
glnnmus w Aîi* D®de <lc AU Dede zamanın- devama başladı.»
fa çilesine başlamıştır. A m l>ede, Gelibolu’ Aziz Dede, 211 ziikaade 1323 126 kânunu­
mm bu mesrur Mevlevihanesinde fail* ika­ sani 1906) cuma günü, İstanbulun en soğuk
met etmlyerck, tekrar istanbula geldi vc U*- bir zamanında vetat etti ve Üsküdar Mevlevi-
jjjara yerleşti. Bilhassa Hicaz makamında ve hanesinin bahçesine def notundu. Yerine, Ga­
fıUlt ikaaındaki meşhur şaheser peşrevi ile lata ve Bahariye Mevlevih&neleri serneyzefi­
musikimtale sanılmaz bir şöhrete saJıip olan liğine Istanbullu Hakkı Dede (vefatı: 1918)
Salim Bey'den mc^Jte banladı; Hacı Stilim getirilmiştir.
H,y dahi Aziz Dede gibi Üsküdarlı olup, pek Sadeddin Niizhet, âdeti veçhile Hicri ta­
kudretli bir neyzen idi; büyük bestekâr Ney- rihleri Milâdiye tahvil ederken, tesadüf eden
Kiı Hacı PaiK Bey, İni zatın küçük kardeşi­ ilk Miladi seneyi aldığından, Aziz Dede’nin
dir. 70 yaşlarında vefat etliğini — sebep göster­
Büyük H sttat Sam i E fend i, peşrev beste- meksizin— tahmin etmektedir; halbuki Meh
Slrlarımsdan M ehmed E m in Y azıcı'ya, Aii* med Emin Efendl’nin kardeşi Hattat Vasfi
Dede ile Salim B ey'in tan ışm asın ı şfiyle ra k - Efondi, yazma nüshası biraderinde bulunan
le m is tir: «Hatırat-ı Ömer Vasfi» sinde, Dede’nin vefa­
<A2k Dede neyini ilerletmek maksadı ile tında 60 yaşlarında olduğunu söylemektedir,
Salim Bey’e müracaat edince, Salim Bey De- üede'nln mezar taşında ismet Bey'in şu tarih
Sç'vî; «Bira* liQe bakayım» der; Aziz Dede’ kıt'ası vardır:
un sJdasınm harüulâdelijtlni işitir işitmez: M evlevi dergeM eri a e r a e y n l I l ı n d lıtt,
•Sen benimle alay etmeğe mi geldw ?ı hHa- Âlcm-i U ftüla p e m z e lti b u c&n-l Aziz
tünd» bulunuz. (Sadettin Nüzbet, 506). Aziz U c n t » eylertff dil-i y i r i ı n u k dm -1 te lâ ,
Dede. Salim Bey'den muntazam ney ve jbu- B işnev e r n e y d e n -i p liı-fey tted ea «Unuttu M&ctt
F lıb U jıie | « l ı t ( t r i u *»ldu jVmİİ d m ıı İ L
sfc dersleri almıştır; Salim Bey'in dini ve liı
<7* 301-1 c ia - ı û d b a s e U y le t f k r k
drnl musikimizdeki vukufu düşünülürse, bu M enzili ola tarab-gâh-l r a c û n - ı serm edi,
meraldi ve istidatlı talebesine çok «ey öğret- K im seye ciy-l k a ra r «lm ug m u ç«rh-i pûrciUı.
| tipli tahmin edebiliriz. Zaten Aziz Dede az K e u te rlo -i M evlevi tem el dedi to rttin i:
om u idinde Büyükşehrin en maruf neyzen­ « C M 1 yâhH I |k -1 M evU kt Ue De>vlf Azh.
lerinden biri olmuştur. Sami Efendi'ye göre 1».

Salim Bey, bestelediği âsarını Aziz Dede'ye Ahmed Celitleddin Dede de şu tarihi dü­
aldırtmaktan pek mütelczziz olurmuş. İki üs- şürmüştür:
lad atasında bu dostluk, 1894 de Salim Bey'in
B a l * l e n r e l pu lrataft aagme-yl P İy J* n (eu*
veiatına kadar devam etti. Gilfe olup m ly in e d en h a y r İle n tn n yâd e h .
«Aziz Dede, istanbulun on meşhur iki Perde-yi f i ı l g â h 't ı ı ( A b nevi-yl Sbılstf,
Mtvlevihanesl olan Galata ve Üsküdar Mev- <GHd| A t b Dede m eded U ı k l 'ı , m tm r&d ol**.
Itvihanelerinde neyzenbaşı idi; sonradan, meş­ 13».
kur liatıırlyB Mevlevihanesinde de aynı vazi­ Aziz Dede, devrinin bir ney virtüözü
feyi aldı. Bu son vazifeye başlamasını Galata idi. Ömer Vasfi: «On idemin üflediği sesi,
Mtvletihaıuui şeyhi Ahmed Celâleddin Dede orta boyu, şişman karnı ile bir üfler idi ki,
ü tndi <doğarau; 1853) Sadeddin Niizhet'e samiin mislini görmüş değildir. Vaktiyle Mı­
anlatmıştır: sırlılara çok gitmiş gelmiş, mcc-SIis-i zevk-u
«Bahariye Mevlevihanesi şeyhi H üseyin tarabda demler çekmiş, taksimler eylemiştir»
C e d d in Dede (1854 1BU) bir gtln bana diyor (SadeddJ/ı NUıhel, 507). Merhumua ta­
ki: <Bon Aziz ü e d e 'y i davet etsem get- lebesi «lan üstad neyzen Mehmed Emin Ya­
w')«!»k, fakat sizi çok sever ve kırm az; [ûtfen ncı (1884 -1045), hocası için: «Ben öyle ney­
faJ>'7>n, inzim ck-:jiâhıu SL*nı Lyzcnliğtlli de zen görmedim; belki eslltta da gelmemiştir»
./^oup/m erafcedıyorufn
?]
AZİZ DEDE EFENDİ (N e m li — 1TOİ — UTAnm.
difar. Her halde Aziı Dede'nln he>U ohl-l dedirten o m tthur Utlf mevzSndndt. Tanbutf
zevke: Cemil ve zamanın büyük hanendesi
floa-ihN k kt» H M » 7 U K İI 11M naytc a M u
Hafız Osman İle Pertev Paşa. Eyyub'ı Ba;..
Tıam ur cyk Artık u lıM cnrtt-ı ıM W - riye Dergâhına giderek, flstad mıulki|lı&,
ların tjtirtklyte neft» Mr Rast Im Ii dinUmtj.
dediftec»k ayarda idi. ler. Fasılda Aziz Üede'nln 1er» etuff fevkalâ­
Aziz Dede, Mevlevthanelerde mliledavU de bir Rast ara taksimden büyük dlhi «Vr-u
otan birkaç neti» peşrev vc m semaisi beste­ o kadar mütehassis olmuş ki, kalkıp Dede’oin
lemiştir; on meşhurları, Hlclz makamınrfakl- elini flpmU|.
dir. l-j»ni sarkılan varsa da, bunlar ehemmi­
yetsizdir. Oıuın ismini musikimizde ilelebet Şarlu şeklinin buytik üstadı nnrima
yaşatacak işarı ise, aşağıda to&sedecegimiz Lem'i Atlı da, Kefad Ekrem Koçu'yı Aid
Beyiti Nakıj Sengin ve Yürük Semailer ile Dede ile şöyle bir gençlik hâtırasını naklet-
m if tl r :
Ufjakt bilhassa Yegâh Siz Semaileridir. Aziz
Dede'oin Udin! fasıllara, meclislere devam «Lem'i Atlı, 1000 seneleri esnasında Mr
ettiği de, gerek Ömer Vasfi'nin İfadesinden, yaz gUntl, briçka ile Sanyerden Sultansuyıı-
gerek Avnı Aktunç'un tstenbul Ansiklopedi- na gidiyormuş. Yolda başka bir araba içindi
ti'nln III. cildine yazdığı «Avni Bey, Yenişe­ de Aziz Dede Segihlan ney ile bir taksim yı
hirli) maddesinde, Avni Bey’in kızının Baha­ pıyorrouş. Lem’i Bey dahi, o bülbülleri hl-
riyedeki yalısında olan düğününe ijtirik eden m ûf eden sesiyle aynı makamdan taksime bzf
Zekii Ded«’nln de — tabii neyi ile — bulun- tamıt ve üstadı inesi eylemiş. Aziz Dede ha
duğuau söylemesinden (S. 798) anlaşılmakta­ yerde vesile bulur, Suitatısuyu yolunda tlih
dır. General Pertev Demirhan da «Musiki Dü­ neyine hemdem olan o harikulade sestea btb
şüncelerim» (İstanbul 194ü) isimli risalesinde sedermiş (B; Ath, Lem'I).
şöyle bir hatıra naklediyor; Uşş»k S»z Semailerinin en meşhuru w
Bir bahar günü, Babarlye'nin Şinasi'ye: en çok çalınanı da Aziı Dede’nln kısa ve zari
parçasıdır. Asım Bey'in be} hanelik, (01
uzun, güzel ve milli Saz Semaisi ayarında bt
eserdir. Piyasada bunlarda]
başka bilyük bestekâr Tatyoa
un Saz Semaisi de çalınır; ta
dahi uzun bir saz eseridir. Uf
şaktan Kemani Corci'nin
Salih Dede’nin ve bunlaı
ayarında eser veremlyen di
terlerinin Saz Semailen ar­
tık (alınmamaktadır.
Aziz Dede'nin ü«*k ®“
Semaisinden pek daha ®û*cl
bir Saz Semaisi, Yegâh maka
mmdadır. Aynı makamdan,
büyük bestekâr Tanbuıi li-
hak'ın, muahhar âsarmdan d*
Sedad öztoprak ve Hasa*
Ferid Alnar’ın pek gfl*«l S»
Semaileri vana da. her *»■
man duyulanı ve en giiseV'
Aziz Dede'nin şaheseridir
Ujjak Saz Semaisi gUH nota
sı müteaddki defa Ub °iu'
jjiiin c n a tsl — ITO* — AZİZ ETENDİ (Ali)

jj[ müşküldür Zira eser Um sekil hant » v a t hazır bulunduğu halde kaldırılarak Ye-
-■ *, u H a tfy h UM derece u a m d u r Fakat nlcsmi-1 şerlide saUtn cenaze bMel’eda m ak
o n » — h a tıl İstanbul K onservatuarı Tflrk bere-ı m ahttuasındı defni hik-l gufran kı-
jfajftUi t e n Heyetinin Yefiih faslında dahi — Iııunıştır. Rahmetullahl aleyhi rahmeten vt-
n la a 4. pek nadiren d e beş hanesi çatınır. slalen. M erhum u mumaileyh eaatlaei mıul-
Slalomdur ki. bu « e rd e n başka m iuikimizde klyedcn olup ahUk-ı halene Ue muttaaıf hoş
feii. tekil vejr* daha fad a haneli Peşrev ye sohbet bir zat idi. Birçok neyzen yetiştirdiği
$u S tnuiıi yoktur ve altı haneli olanlar da gibt kendisi Ycnikapu. Bahariye, Kasımpaşa.
birkaç eserden ib a re ttir Aziz Dede’n ln hususi Galata, Uaklldar Mevlevlh&neleri neyıenh^ı
tir uilipİM besteleniniz bu pek güzel saz ese­ lığını İfa etmefcde idi. Irtihali kendisini tanı­
nsin tamamı (alındığı zam an bir yoknesaki yanlarca teesaüf-ü izimi muctb olmuş ve za­
hissi verine de, m u lla m e n in u r a n çok gUzel yiattan bulunmuştur* (Sabah gazetesi 1 Mu­
tir tpıir bırakır. Son hanesi dahi — hem en harrem 1323 — 23 Şubat 1320 - 8 Mart 190S
bütün S u Sem ailerinin a k sin e — te k parça­ Çarşamba tarihli nüshasından. kİ buna göre
lıdır. Biraz tışıakl sedalar taşıyan Dede’nin bu vefat tarihi 30 Zilhicce 1322 - 22 Şubat
« mesluır eserinin tesiratı, m uaharr eserler­ 1320 • 7 Mart 1905 salı olmak icabedeı).
de görülür. Bu arada; büyük bestekar İsmail
Hakkı Bey'in bazı Saz Sem ailerindeki nâgm e AZİZ EFENDt — Geçen asrın namlı mil-
T:u.jabebeUeri ile yaşıysm büyük bestekârımız zehhib ve mUccIHdlerlnden; (H, 1290) 1373 de
İ’ıtad Tanbuıi Refik F ersan 'm beş hanelik eldü. Hayatı hakkında başka bir kayda ra t*
uzun meşhur Nikriz Saz Sem aisinin mtilâri- la ıu u n a d ı.
mesinin, Yegâh'ın m ülâzim esi ile nağm e ben­ K M .: H, HıL
zerlisine işaret e d eb ilin .
AZİZ EFENDİ (Ali) — Onsekiziııci asır­
HerluMe Aziz Dede’yi, şaheser veren bir da yaşamış edip ve devlet adamı; babası, Gi-
bostekir, mühim b ir ney virtüözü o larak m u­ rid defterdarı Tahmise! Mehmed Efendidir,
siki tarihim in g etirm ek m ecburiyeti vardır. bu adada Kandlye’de doğmuştur, doğum ta­
Bu satırlarla yazıldığı Birada Aziz Dede hak* rih i bilinmiyor; zengin b ir adam olan batası-
kında tek tetkik — eserleri hakkında hiç m a­ a ın ölüm ü ile mühim b ir mirasa konmuş ve
lûmat vermeksizin— Sadedin Nttzhet E rgun'
gen(lik (ağını sefih b ir mirasyedi olarak ge­
ııun (Tffirk Musikisi A ntolojisi» ndeki bend- çirm iştir; bütün mallarım yedikten sonra Is-
tanbuta hicret ederek bu bUyiikşehirde yer­
T. Yılmaı öılaa
leşm iştir ve o zam anlar paytahtın en nüfuzla
T. Yılmaz Öztuna, yukarıdaki m akalede sim alarından hemşehrisi Valide kethüdası Yu­
Aziz Dede’nln v etat ta rih in i zllkaade 1323 (26 suf Ağa'ya intlsab etmiştir. Bir ara İki yıl sü­
ünunusani 1006) olarak te sb it ediyor. Aşağı­ ren muvakkat b ir memuriyetle Belgrad’a gön­
daki satırlar, Reşid Halid Gönç tarafın d an sa­ derilmiş. (££. 1211) 1796 da da OsmanlI İmpa­
natkarın ölüm ünün ertesi günü in tişar eden ratorluğunun Berlin elçiliğine tayin edilmiş­
Sabah gazetesinden istinsah edilm iş olup, ta ­ tir ki, o zamanlar, Avrupa devletleri nezdi-
rihte çok biiyük U r fa rk vardır; gazetenin ne gönderilen elcilerin memuriyet müd­
»sika kıymeti, m ünakaşa kabul etmez: detleri üçer yıl olarak tesbit edilmiştir; fa­
«Tarikatı Mevleviye feudema-yı dedegâ- kat Aziz Efendi, sefaretinin ikinci yılında,
nrndan ve esJtizei m uslkiyeden neyıen-i şehir 1796 de Berlinde vetal etmiş vc Berlin Müs-
Aziz Dede Efendi, dtinkü g ü n sabah namazı­ İdman mezarlığına defnolunmujtur. Tasav­
nı müteakip hulOl-ü ccet-ü mev'udiyle İrd i vufla sağlam bilgi sahibi, ulûmu hikemiye ile
«ror-fl celiline lebbeyk zeni İsabet olarak az­ uğraşmış, tttrkçe ve fransızca şür yazan hafı­
mi- cennatı itiy a t eylemekle nâş-ı gufran nak­ zasında 90.000 den fazla beyit bulunan rljıd
şı Dskttdarda Kepcedede M ahallesindeki ha­ meşreb bir meclis adamı idi, ki <ViridJt> is­
nesinden IhUfalH-ı lâzıme ile kaldırılarak mindeki eserinde «Halkın muzir didiklerinde
•inde Üsküdar Mevlevihanesi Seccadeneşitıl n ite luej-hecı-l Süleymanl bulunduğunu» sgy.
t«aiatLû Arif Efendi ve dedegânı tehlil h&n lemesi ve bazı muzlr şeyleri bizzat İrtiktb et-
«Uukları *e ehlbba »e eviddâsmdan pek (ok İlgini İtiraf etmesi, portresini bir kal daha
/group/merakediyorum
şirinleştirir. Şiirlerinin ancak birkaç parçası S u n M a ki xâW r «1İB iıanm lA h a ttı n ey
1290 da Istanbulda çıkan »Sandık» mecmua­ İ h l4 ri h ı n a r g e ld i k u â d a o r n u r v lr ..

sında ne$redümigtir. geri kalanı »e tasavvuf! B ib i.; S âltm , Ş u c ra T e z k ire si


bir eser olarak «Varidatı gayri matbudur. Fa­
kat Aziz Efendiye halk arasındaki şöhretini AZİZ E F E N D İ (Hâfız) — Musikişinas;
1856 t!a Ista n b u ld a doğdu; Sadırâzam AU p a !
temin eden, ekseriya kendi adının ilâvesiyle
şa b e n d elerin d en Selim E fen d i adında bir a.
«MutıayyelAt-ı A z iz Efendi» diye anılan bir
tın o ğ lu d u r f B . : Selim Efendi). Basit bir ipti,
hikâye grupundan müteşekkil olan Muhayye-
dal tah silin d en so n ra K uranı Kerimi hıl* et­
lât, Berlin'e gideceği yü kaleme alınmış olup
m iş, m usikiye heves etm iş, D evrinin seçkin
bunlardan bilhassa «ikinci Hayal», «AtinalI
ilsta d la rın d a n ve b ilh assa zekât D ededen bir­
Cevad'rn Sergüzeştleri», devrinin glinltik İs­
çok e se r m e şk e lm iştir; Ö ğrendiklerini talebe­
tanbul bayatını göstermesi bakımından, fev­
le rin e hiç e sirg e m iy e re k Ö ğrettiği için musi­
kalâde mühimdir (B.: Emin, Uzun çarşılı
kim ize h izm eti b ü y ü k olmuştur.
Molla.),
B ib i.: İslim A n siklopedisi, C avid B sy su n ’un
A şağıdaki s a tırla rı M ahm ud K em al İnal1
m akalesi m « H oş S adâ» sın ıla n n aklediyoruz:
« B ir m ü d d e t Is ta n b u ld a n a y rıla ra k iz-
AZİZ EFENDİ (Çiçekçi) — ikinci Meşru­ m id , B u rsa ve M anisa ta ra fla rın a gitti. Bursa
tiyet devrinde adliye nezareti hademe müdür­ V alisi M ü n ir P a ş a n ın k o n a ğ ın d a te rtip olunan
lüğünde bulunmuş Üsküdarlı namlı bir çiçek m u sik i m e c lisle rin d e s e r h a n e n d e lik etti, in'
meraklısıdır. Tumısbağında otururdu; Kara- a m edildi.
caabmedden Selimiyeye giderken meşhur çi­ « E n iştesi o la n B e rlin S e fa re ti im am ı Şük­
çekçi kahvesi de bu Aziz Efendinin idi, (B.: r ü E fe n d i ile b irlik te K ü rk ç ü le r Kapusunda
Çiçekçi Kahvehanesi). y a p tırd ık la r ı e v d e o lu rd u ; O rta k ö y Cam ii ima­
HajTİ Tevfik m e tin e ta y in o lu n d u . M usiki m ahzuzatm ı Or­
AZİZ EFENDİ (Erzurumlu) — Otısekizin- ta k ö y d e b u cam iin o d asın da, E y y u b 'd a Taş-
ci asır şâirlerinden; Erzurumda doğdu o bel­ İtb u ru n D e rg â h ın d a v e d iğ e r d e rg â h la rd a a r­
denin yerlisi bir mollanın oğludur. Pek gene zu e d e n le re ta lim e tli, h ay li ta le b e y e tiştird i
yaşında tahsil için İstanbula gelmiş, müderris İ h tiy a rlığ ın d a n d olay ı te k a ü d ed ilin c e maişet­
ve kısmeti askeriye mahkemesine (askerden çe m ü ş k ü lâ ta u ğ ra d ı.
olub da ölenlerin mirâsi ile meşgul mahke­ « B ir g e ce ş â ir T rab z o n lu H alil Nibad
me) kâtibi olmuştu, tek gaayesi SUleymaniye B ey ve d iğ e r b irk a ç a rk a d a ş ile geç vakit bir
müderrisliğine yükselmekdi. buna öylesine â şin â n ın e v in d e n a v d e t e d e r k e n biçare ada­
bağlanmıştı ki her gün her yerde: «Âh bir m ın Ç e n b e rlita şın d ib in d e çöm elip istiâne
Siileymaniyeye vara bilsem..» sözü ağımdan e ttiğ in i g ö re re k fe v k a lâ d e m ü te e ss ir oldum;
düşmezdi. Yıllar geçdi, hak ettiği halde iste­ m u sik id e k i k e m a lin i a n la tın c a a rk adaşlar da
ğine kavuşturmadılar, ümidi kökünden kırı­ m ü te e ss ir o ld u la r, o n ­
lınca derin yeis ile tecenniin etti, hazin te ­ la rd a n b iri ile biraz
cellidir ki Siileymaniye Medresesi yerine Sü- p a ra g ö nd erildi.
leymaniye Tiraarh&nesine girdi. Yan şifâ bul­ « B irk aç d e fa evim i­
duktan sonra tstanbulda bir müddet yalın ayak ze g e lip n â d ir e s e rle r
ve perişan kıyafette dolaştı, ve bir gün izi ta ­ o k u m u ştu , e d a sı hoş
mamen kayboldu, nereye gitdiği, ne olduğu ise d e sadası nahoştu.
öğrenilemedi. Şiirleri hastalığında dağılmış,
« S â d e d llâ n d an idi.
şunun bunun elinde veya b&fızasında pera­
B ir gece P e rte v P a ş a ­
kende şeyler kalmıştı. Şu gazeli âşık olduğu
nın hafidi Aziz Beyle
nevhat bir mevlevi dervişi için yazmıştı;
b e ra b er geld ik lerin d e '
M lr'ata bakışa h e r k a ta n ol t&hi m evlevi k a d rü k ıym eti bilin­
A ia l Utui pAklne e r le r m ııV a a b e ir­ m em ekte old u ğ u n d an
i lir h u r ç atm adın n iy e gönlüm sehfc «İç! bahs v e şik » —ây « et ede­ i f r ı A dUı iMirnm
H flid E fendi
KetT&l ile ayâgma dügdüm yüsünı ttttritp rek ciddî t a v ı r ^ ^ p . / Z g ^ y p s ^ a ı a g l g c o
— 1707 — AZİZ EFENDİ lEHUat $»>(.'

_ Haydi sadırâzam oUrnayun, hariciye o taman da tahsil ettikleri musiki (cani he­
üten d* ol»®» mıyım’ .. der olmuştur demektir.
Demeti üzerine huzzârıo handeden ziya­ Itâfız Aziz Efendi 28 aralık 1026 da ve­
de hayretini mucip olmuştu. » fat etli, Ktllrnckapu mezarlığına defnolundu.
Biı Byle zannederiz lej Hafız Aziz Efendi- lilbl ; M K İn*], llo f S a d i
al# kamili ciddiyetle sarfettiği bıı söz yine
AZİZ KFKNRl IHattat Şeyhi — Son dev­
bir [İHfe saciedinıierı dışarıya çıkamaz, lâtife- rin bttyllk yazı ilstadlarından, ıtl 1288) 1871
fede hüneri ciddiyette aksamamak oha gc de Maçinde doğdu. Ailesiyle beraber Istan-
jettir. Cstad Mahmud Kemal İnal, Hâfız Azlı
bula gelerek Eyyub’a yerleşti. Henüz kiiçük
Efendide bir zihin sakatlığı, akıl hafifliği gö­ yaşta ikon hüsnü hatla fevkalâde istidat gös­
rüyor ki kendisine bu zat hakkında Hüseyin termeğe başladığından bu hali fark eden bir
Avni Aktu; tarafından tevdi edilen şu hlLı- zatın delâletiyle meşhur ve maruf hattat Fili­
ndan mülhem olsa gerektir; Aktuç: <Aziz beli ilacı Arif Efendiden siiltls ve nesih yazı­
Efendi çocuk İken pencereden düşmüş, dima­ larım meşk ederek icazet aldı. Bir taraftan
ğında bazı ilrıza kalmıştır..» diyor. Fakat bu Haşan Hüsnü Efendi’ye mülâzimetle tâlik hat­
tısa notun alt tarafı çocukluğunda bir kaza tını da elde etti.
gefiren sanatkar Ilâfız Efendinin dimağında Bu sırada meşiyhat dairesinde bir me­
bir arıza olabileceğini kabul ettirmiyor: muriyet alarak, fetvahane ve saireier ketebe-
«Ağzına bir damla içki koymadığı halde sine yazı dersi vermeğe başlamış, MedreseUU-
ijret meclislerinde bulunur, içenlerden ziya­ kuzat île diğer hauı mekteplerde hat mualli­
de neşelenir, şen ve j&tır bir zat idi. «Kub- mi olmuştu. Bunlardan başka, doğrudan doğ­
betülislâm» dediği plAva düşkündü, pirincin ruya kendisine müracaat edenlere de ders
nedreti samanında şu şarkıyı bestelemeğe baş verirdi.
lamı; ise de ikmâl edememişti:
Aziz Efendi, kendisini ahlâkına ve kabi­
Ka^iIc seti duyulm uyor liyetine hayran bıraktığı hocası Hacı Ârif
H asret k a ld ık pİU v« Efendinin yüzlerce talebesi arasında teferriid
< Bestekârı ık kabiliyeti vasat derecede idi. eyliyerBk asrının en büyük sanatkârı olmak
eserlerinden birkaç İlâhi ile baıı şarkılar ben­ ve üstadının yerini tutmak mertebesine eriş­
de mahfuzdur. Abdülhalim Çelebinin: miştir. Kendisi mütevazı, muttaki ve kemali­
ni irfan ile cazibelcndiren bir zat olduğu ci­
■ i r « f i g o llü d e k â l d ı u t t n n
hetle, öğreticiliğinden ve sanatının incelik­
D il « Id u m ü ş te r i, n y n a z u a ı a
lerinden pek çok kimseler hisselenmiş ve is­
güftesini karciğar makamından bestelemiştir. tifade etmişlerdir. Bunlardan tanınmış zat­
MaMuzatı sağlam idi. Meşk etmekten usanma­ lar da vardır. Hırkaişerif camii hatibi merhum
dı. Güç nağmeleri başı ve elleriyle tevzih Ömer Vasfi Efen­
ederek kolaylık gösterirdi. İmamlıktan tekaüt di, ki bıraktığı celi,
e(Üldikten sonra geçim zorluğunun en feci sülüs ve (ilik eser­
^etçilleriyle karşılaşmıştır. Kaamcti iki kat ler, muhterem üs­
olarak sokaklarda dolaşırdı. Esbak Riyaseti tadı Sami Efendi'
Cumhur kâtibi Kemal Bey (Kemal Gedeleç) ye iftihar vesilesi
yakıa akrabalaruıdandı*. birer âbidedir; üs­
Aktuç’un bu son satırları Ue İnal'ın Çen- tadı Sami Efendi'
berlitaş dibinde dilenme fıkrası hazindir. Mu­ ye iııtisabdan ev­
siki mahfuzatını talebelerine selsobil eden vel Aziz Efendiden
1,4 «pek çok genç yetiştirdiği» söylenilen bir talim elmiş ve ir*
«stadın, tekaüde sevkedilerek aslında bir hiç tlhaline kadar o
mesabesinde olan imamlık maaşından iflah- fevkalâde insana
rWı kalınca feci sefalete düğmesi ve hattâ hürmetle merbut
dilenmesi o sayısı pek tok olan gençlerin ba- katmıştır.
*ar kür olmalarını icabetlirir. yahut kİ pek AZİZ Efendi tâ- Aziz Kiril
duygusuz, taş yürekli olmaları lâzımdır kİ İlk hattından icazet iRerinc rveıtkt
ı/aroup/m erûkediyorum
tS T A N lm ,
, \ 7 *7. K F 'f^ D r Şeytı) — 17D8 —

M 3ı Rtffttnln UNk bir yann


(Ekwm Hakkı Arterdi koleksiyonundan)

aldığı halde Ömer Vasfi il* beraber Sami hayret verecek mahiyette idi. Râkım ilslûbly-
Efendiye d® devam etmiştir. Bu devamı mü­ le 12 nevi hatla yazdığı iki büyük eild ile
teakip. Yesarizâde siyvesiyle tâü.k yazanların Bursada Ulu Camie hediye ettiği l-âlik ve sü ­
im safına geçmigtir. lüs celi iki levha ve mütenevvi hatalarla yaz­
Sami Efendi'den îzzet Efendi'ye ciddi bir dığı büyük levhalar kalemi kudretinin ulvi ni­
teveccühü vardı. Hattâ hir defa tenezzüh için şanlandır. Müddeti hayatında 12 KuT'anı Ke­
K â ğ ıth a n e k ö y ü n e gittiğinde, bir zat Kendisine rim yazmıştır. Bunlardan biri, esbak Afgan
imzasız büyük bir celi levha göeterek İyi olup Emirinde. biri Mısır Kiralında, biri Validepa*
olmadığım sorar. Efendi merhum levhayL in­ şada, biri Mısır hâzinesinde* diğerleri ailesin­
ceden tetkik ettikten sonra miitebessim bir de ve kıymet bilen kimselerin elindedir. Ce­
çehre ile; «Böyle yazı her hattatın kârı değil; lilerden 116 tanesinin adılları Türk İsl&m
bu İzzet Efendinin eseridir* cevabım vermiş­ Eserleri Müzesinde bulunmaktadır.
tir. Şeyh Hamdullah devrinden başlıyarak
1920 tarihinde tab ve neşredilmek üzere Hafız Osman ve nihayet İsmail Zühdü zaman­
resmi Osmant üzere bir Kur'am Kerim yaz­ larında taayyün eyliyen mc§hur hattatların
dırılmadı ve tstanbul hattatlarının en ileri her biri yalnız kitabe, levha, ve mtırakkalar
gelenlerinden birisinin Mısıra daveti takarrür ile değil, K ur’anı Korim ve hadis kitapları
etmiş ve Mısır hükümeti tarafından naitibül- yazmakla da meşgul olurlardı. Üstad fiâkım
eşral bu i§e memur gönderilmiş, bir ssne fa­ Efendi celi sülüs yazısına k£t'î bir §ekil ve ul*
sıla ile üü defa gelerek Azi2 TtfenciTyi tercih vl bir çığır açtığından itibaren yüksek hat-
ve itıtihab etmiş ve Mısra götürmüştür. Aziz lallarımızın bazıları celi yazılarla, bazıları da
E/endi orada Kur'anı Kerimi yazdı, bizzat tez- sülüs ve nesih yazılarla ırteşgul oldular. Bun­
bib etti ve basılmasına nezaret etti. Bllâhara ların içinde eslâfın mesleğine riayet ile mü­
açılan iki hat mektebinin müdür ve hocalığı­ tenevvi hatlarla yazdığı yazılara ilâve olarak
nı da üstiine alarak 115 talebeye icazet verdi. Kur'anı Kerim yazanlar, başta Kadıasker
Mısırdaki ikameti esnasında be§ Kur’anı Ke­ Mustafa İzzet Efendi olarak bu zatin tebrik­
rim ile pek çok meşkler, m uraikalar, kıtalar lerinden Hilmi Efendi, Müzikal Hümayun hat-
ve celi levhalar yazmıştır. muallimi üstad Haşan Rıza Elendi ve Üstad
Yazı yazmak, merhum içto ruban! bir Aziz Efendi göze çarparlar.
zevk olduğundan, her yazı istiyene hayır di­ Haşan Rıza Efendi ile Aziz Efendi lestıib
yemeyiz ve ücret almaksızın da yazı yazardı. sanatına da sahib idiler. Bu iki zattan bagka
Ücret aldığı eserlerin bile hakiki kıymetini Güzel Sanatlar Akademisi profesörü merhum
istemeğe hicabı mâni olurdu. Fevkalâde gani Üstad İsmail Hakkı Bey'den maada hiçbir
ve kanaatkardı; aldığı maaşlarla geçüsir, sa*
hattatımız hat ile tezhibi bir araya getirme­
natlylc olduğu gibi kesesiyle de her elini uza- mişlerdir. Aziz Efendi nin pek çok tezhibleri,
tana yardımını esirgemezdi.
ve sülüs yazılan, bilyeleri aJlesi nezdindedir.
Aziz Efendi hattın bütün kısımlarında Evvelce Abdiilâziz, Mehmed Aziz künye atar­
aynı kuvvetle yazar* tuğra da r&srncderdi. Sü­ ken, Rufai tarikına inlisab ile 'kemale yettik­
lüs ve celi istifler yazmakta da pek müstesna ten sonra Şeyh Abdülâsiz-el-Rufa! künyesi
İdi. Kaleminden dökülen istifli mevzular bi­ kullanmıştır.
rer şiir flibi lâllf Jdi. Kaleminin sür'ati de
Aziz Efendi, Mısırda hastalanarak tftan-

http://groups.goog le.
— 1709 — AZİZ EFfeHDl IH .'kim btnı HKlzld»

İmli (vJsl elmiş ve 1934 senesinde 62 y itirt­ ıTeihk: ile emraz*ı müzmine ve gayri roüzml-
i l veto etmLsiir. E rllrntiapıı mezarüjtntta ncnln tedavilerine dair» oUn bu pek mühim
medfundur. vo güzel tercümede, vatı Swioden'in Anptıo-
AUeal e frıd rn d ıa biri risma'ları gerheden eserinden de faydalanıl­
mış ve çok kıymetli tıbbi bilgiler memleketi­
AZİZ EFENDİ [IIfklmb«5i IlacızJidc) —- mize sokulmuştur.
Tıb ilimi, musiki{inas vc {âir. Birinci S üitin
Maîumıd'un ilk saltanat y ılla n içinde doğdu. Azla Efendî'jıin musikişinası ığtndan, ta>
Doğum tarihi bilinmemekle beraber (1730 ■ mamlyle ve tam mitıası ile ilk defa bta bah­
17351 ara»! olarak tahm in olunabilir. Vak’antl- sediyoruz; lira Şimdiye kadar bu huauta tek
rU BeylifcÇi Halil Fehmi Efendizâde Mehmed kelime olsun yazılmış ricaldir. Bugün eiimli-
SubM Etcndi'ntn (ki 1769 da vefat etmiştir) de maalesef yalnız iki eseri kalmıştır; bunlar,
Dlludur, 1775 de, bir sene kadar Birinci Ab- iki parça, Azli Etcndi'nJn asrın en kudretli
dııllıamidUı hekimbaşılığında bulunm uştur. bestekârlarından bir! sayılmasına kllayct eder;
Son yedi yılım İstanköy adasında sürgün ola­ onun için, bestekârLığı üzerinde, bu büyük
rak geçilmiş, Hicri 1197 (M. 1782- 1783, &U adamın, büyük ehemmiyet ila durmak mec­
hicri yılın ilk b ej günü 1732 içindedir) d e ve- buriyetindeyiz. Ü stad Ur. Suphi Ezgİ'ftin. «pek
tıt elıuif ve orada göm ülm üştür. Halk arasın­ parlak» bulduğu Beyâtl parçalardan birincisi,
da daha ziyade «AbdülSaiz Efendi» diye m a­ bir nakış Ağır Sengln ScmaTdir. Erbabına
ruftur. Farca, arabca, lâtince ve fransoca bi­ malûm olduğu üzere, Se<i£ln Semai denilen
lirdi. Şiirine örnek Olarak aşağıdaki beyit, eserler, vezin itibariyle bir nevi Y ürük Semai
Burıaiı Tahir Beyin «Osmaıil» Müellifleri» olup, Yürük Semailar'den daha ağır okunma­
nden alıa m ıjtır: ları icab ettiğinden, fasıllarda, Ağır Semai
yerine okunur. Aziz Eîendi'nin bu eseri «Ağır
Ettin I d b ln gerçi hakim ane in tisib
Sengin Sema» denmek münasip düşen 6/2
LiJcbı b ir ötge derde d üşü rd ü n tababeti
yemindedir; yani eser «{Ok ağır/L en tt» dun
Büyük jdhreU tıb sahasındadır. H erhal­ bu vezinli eserler, musikimizde sayılıdır.
de, zamanının en m uktedir bekim i idi. E ser­ (Eserin notası: Ot. Suphi, Nazari, Ameli Türk
leri Üniversite K ütüphanesinde bulunan ve Musikisi, II, İstanbul 1935, s. 23). Eserin güf­
Fârisi e j'a ru u da ihtiva eden Divan; A hlâk'a tesi şudur:
»it bir risale; fransracadan b ir «ttalya Tarihi»
A r i n edem em yAre ntgil» eylemedikçe.
tercümeli; çok m eraklı olan Ü çüncü Sultan Hayretle bakıp rûylue âh eylemedik^
Mustafa'nın em ri ile farseadan Ali Şah-i Har- Bir yerde karir eyliyepu» cân-ı Adüm,
a n l'n in «El - Eşcar ve'l-Esm âr» m m tercü Efiylmle m un câ-yl penih eylemedikçe*
meal; Muhanuned Şerif ül-B ekrtnin «Burhân Bu eser. «Tab'I» itin XVIII. asır Tiirk
til-Kıtlye» lin in farseadan tercüm esi; Büyük Musikisinin harikalarından olan iki Beyltt
bekim (ferman Boerhaavc'nın (1668-1738) Nala; Semaisi yanında biraz gölgede kalarak,
*^phorismi de Cognosecendîs e t Ourandis lâyık olduğu kadar iştihar edememiştir. Aziz
Morbis* isimli 1708 d e yazdığı pek m eşhur ve Efendi'nin her iki Beyâtl Semâisi de, piyasa­
bymetli Lâtince tıb eserinin, F la m a n ın (Abd ca bilinmez. Musikimizin Uftak'a benzfyen,
ftl-Hakk Adnân'a göre: A vusturya’nın) İstan­ zengin, eski, kederli afk tasvirleri yaymakta
bul Sefirliği tercüm anı H erbert'in yardım ı ile kullanılan bu makamından, «TabTnin Nakif
«Kıtaat-ı Nekaave tî Tercem e’t-i Kclimât-ı Aksak Semai hediasmdan ba«ka, «Salife Ağa»
Boorhaavt» ismiyle yapılan tercümesi. Bu nın ve «Nazlm» in de Aksak Semaileri vardır.
®*r ile, lâtince beynelmilel tıb ıstıUIıatı ilk Yürük Semai kısmında ise. Aziz Efondi'nin-
d*fa lisanımıza girm iştir. Üniversite ve Veli- kinden bajka, «Musallî» Efendi ve «Mikail» in
>û<tdln Efendi (No. 2484). Kütüphanelerinde çok eski Yürük Semaileri vardır. Fakat en
"ÜJhalan vardır. Esad Efendi Kütüphanesin­ güzelleri, Aziz Efendi’nin Yürük Semaisidir
de (No. 2402) bulunan ve mütercim Azil Efen* (Yürük Semal'nin notası: Sr. Suphi, II, a. 21.
® »in tashlhatını ihtiva eden nüshada, 1188 22). Yürük Semai, diğerinden daha güzel ohıp,
l»7l) de terciime olunduğu yazılıdır; yani, musikimizin en zarif eterlerinden madutUır.
^dutbaşıiığmdanı evvel tercüm e (nHlroijtiT- Eser üzerinde, «Tab'I» r.m Bayat! Semaileri-

nj/group/ınerakecliyorum
AZTZ EFENDİ ı H r te J ) — |7]Ş I3TAHBUL

nia t*»üi d* blriulir Eserin ölçluü Sengin Hfşjy ta h l JflZt llU tlİM ll Aftt-kT'^-'-lİJlin#
Senin i*.*ı diri (fırçadır lAndaniino). Yürük d e n l A ziz E fe n d i oftlu IX A to r Halin» U t kin
Semai'nin güftesi pldur; d a n T a n b u ıi F a h ri JM n g e le n «-1» O t U v d j (dil-
m İf t i r :
Myl* n m h rûk i nıM n u n U aî «Abdullah Kfendl. eski bir an'anc gerau
Mtf. m tf-1 (İM Irr flld ıT
C i» ı Artı’lm gJM «ttkkrr mirin? tince vekâlet ve foragiyet almak u » ro Hılj.
■ o u n rM b ir p r r t - p r r k r r m laU T fet ınerlcczinc gelirken küçük oftlu Azit'ı du­
yanına alır. Aziz, lâtif bir sunaya, bir
F a r ta . «UU-i Isb iıu le b u h n lâv c t n e d ir,
zekâya sahiptir. Baba ojui, Çıre£an *ar*yıa
n llin o ta y u n g e l. M et-i d e v ra n . fıin e -y l I h ır -
da Kıılaragası A nber Ağa'ıun daird in» nn-
z a m in . g e l tfvebâzım ; (cg jn i fü sıın k â rd ır,
safir o lu rlar Küçük arap çocuğunun, ruha
gım zejv g a d d lr d ır. b ity leee b ir y a rd ır, f i t
rahmet gibi «n en bir »esle Kur’an ofcuytıpı,
y l r , d o s t d o st, b e li m ele ğ im , b e ti a k uzum ,
bayta An ber Aga bulunmak üsere. sarayda (Ut-
fo n c a a g u n d a h a k ü ç ü k tü r y a şın , k u r b a n o la ­
sarı dikkati colbcder ver ağa, çocuğa meftun
yım gol, çok a ra d ım y o k lu r e fe n d im esin , n e ­
vc meclub olur; avdetlerine yakın. Abdullah
tin » gibi nim m in a lı c ü m le c ik le rle s ü s le n m iş
Efendiye, gelecek ferd iy ete kadar Aatfln
n a k şed ilm iştir. Bu te r e n n ü m le r in m O bıuliye-
muvakkaten kendisine bırakılmasını teklif
ti dahi (T ab'I» te s irin i g ö s te r in m a lû m d u r ki,
eder; Abdullah Efendi, A raplann evlâtlarını
<Tab'l> de bu n ev i te r e n n ü m le r p ek z iy a d e ­
hiçbir yere bırakamıyacaklarım söyliyçrek An-
d ir ve h a rik u la d e d e ğ işm e le r v e n a ğ m e le r ih ­
ber A ğanın teklifini reddeder; fakat u m ha­
tiv a ed e r. A ynı s e n e le rd e y a ş ıy a n T a b 'I ve
reket edcce&i gün, Atız saraydan kaybolur,
Aziz E fendi, d e v rin e n m e ş h u r b e s te k â r la r ı­
kaçırılır, çırpına çırpına ağlayan baba, vapu­
dır. A nt E fe n d i'n in ba te re n n ü m le r in in v e ­
ra bindlriîlr ve Medineye dönüşünün tezine,
zinli o lm ası d a na z a rı d ik k a ti « e k iy o r r e s a ­
oğlunun aynUk acısına dayanamıyarak öittr.
hib inin yiiksek b ir zevki, m u sik i ve e d e b iy a t
Beride, çocuğu kaçırtan Anber Aga, bu kör­
k ü ltü rü o ld u ğ u n u g ö ste riy o r. U ser D r. S u p h i
pe Arap sesini, İstanbullu bir üstadı». Kadı*
B e / d e n a sılsa İ d i Y ü rü k S e m ai o la r a k g ö s ­
asker Mustafa İzzet Efendinin halkaj ledrisi-
te rilm iştir. bu k a d a r n a k le d ilm iş b o t t e r e n -
nlim lü b ir i d i S em ai m u sik im iz d e g ö s te r ile ­
ne verir» sağlam bir musiki terbiyesi görürken
n i n . S o n ra e ğ e r İ d i S e m ai g ib i d ü r t h a n e
faâfoı Kuran olur; çocuk büyüdükçe sesi de
o k u n u rsa e s e r S d a k ik a 4 3 s a n iy e s ü r m e k te ­
gelişir. Ramazanlarda. Ayasefya Camii ferifi-
d i r k i. b u u z u n lu k la b i r Y ü r ü k S e m a i o lm az
niu hünkâr mahfili altında, babında arab sarığı
T Yılanı in tu u He, öğle namazlarından evvel mukabele oku*
mağa başlar, o devirler için Ayasofya, bin­
A 2 tZ E F E N D İ (N e d e n li — O n d o k u z u n c u lerce Müslttmanm vecd ve heyocan Ue hunim
A a n n bU yük b e s le k lrla rm d n n d ıı; a s le n Me- İlâhide secdeye kapandıkları bir mâbelllr. bir
diaeU dlr, o rad a d o ğ m u ştu r, d o ğum ta rih i tes- genci, Büyükşeİırin. şöhretleri arasına koya­
M t ed ilem ed i. D okuz y a ğ la rın d a İ s ta n b u la bilecek bir yerdir. Medetti AztoMn sesini din*
geldiğine ve b u da leyenler arasında, bir cuma günü, Sultan Asiz *
A bdU llziı s a lta n a ­ de bulunur, pek beğenir, bir kese altın ihsanı
tın ın a k y ılla rın a şahanede bulunur ve ertesi ctıtna selâmlık
r a s t la d ı ğ ın güre resminin yine Ayasofyada elmasım irade
doğum ta rih in in eder, bu sefer, genç hafız hutura çıkarılır ve
1851 -1 8 5 5 a n s ı n ­ Hünkâr müezzini olur».
d a o îm a ıı U zım ge-
İstanbul Ansiklopedisinin kalemi bu aile
lir. B abası Sadak­
hatırasını, tarih kıymetleriyle tenkide kıya­
ta n A bdullah E fe n ­ mamıştır. sikli, bîr otoriteye bırakmağı tercih
didir. S a n a tk â rın ctmJfllr. aşağıdaki satırlar. Ruşen Ferİd Kam'
H icazdan B üyük- ın (B .: Kam, Kûşen Fcrid) Medeni Aıİz Efen­
;e h r e gellıjl, a ile di hakkında bir makü leşidir:
h a tıra tın d a jö y le c e M tI|P n i ^ K I r „ dl «XIX uncu asrin Hacı Arif, Hacı Kalk,
nıfz e d ilrn işlir ki <*wiın: ıı. çı»r> Şevki Boyler gibi büyük benlekArlan arası fi-

http://groups.goog le.co
— 1711 - AZİZ EfEVDt ı Medeni)

4ı SI«teni Aziı adını da saygı vo Bnemle an- seçme eterlerini her nerede duysa, uzak, ya­
ntk İcap eder. Merhumun oghı, kıymetli he- kın rtcmlyerck gider, ttğrenir.» Işto çocuklu­
fe rim iz d e n Ba>' Halim bundan yedi sekli sunda bavlıyan bu heves ve sevgi onu giinün
«ne evvel babasının resm i He birlikle hususi birinde yaşadığı devrin musiki üstadları sı­
mİ îorcüjneıine dair, bana şu malûmatı ver- rasına geçirdi. Evi bütün musiki severlere
roiÇö: açıklı. Her eseri isteyene türetm ekle bir an
«Medeni Aziz Efendi Medine'de doğmuş bile tereddüt etmez, usanmaz, yorulmazdı, O
lur Bundan dolayı kendisine «Medeni lâkabı devir musikişinaslarından bir kısmının, eser
(trilaijU r 9 yaşında iken babalı Abdullah verme ve öğretme hususundaki hasislikleri,
îfssdi ile istanbula gelerek «Fatma Sultan» düşünülürse, $u halin, Aziz Efendinin musiki
sarayındı başağa bulunan «Anber Ağa» ya ml- bayatında bir meziyet olarak telâkki edilmesi
sa£ir oldular. (Aynı kaynaktan nlmau malûmat icap eder. Ayrıca Fer'lyo saraylarında ve za­
iıoırrad*, üstad Rûgen Ferid, dostu Re şad Ek­ manının büyüklerinin konaklarında da musi­
rem adına konuşuyor denilebilir). KUçiik Ma­ ki dersleri verirdi. Vetiştirdiği talebelerden
deni Azlz'deki zekâ ve istidadı anlayan ağa, en ünlü ve iktidarluı, şarkı bestekârlarımız­
oııu kendine evlât edindi, tahsil ve terbiyesi dan Leylâ Hanımdır.
Ue mefgul oldu. Musiki hocası, m ejhur h a t­ «Medeni Aziz Efendi, 1311 -M ilidt 1S95-
tat ve bestekâr Mustafa İzzet Efendidir. Ara­ yılıtım ortalarına doğru hastalandı ve o yıltn
dan seneler geçti.. Bir Ramazan günü Ab- itkklnun ayında öldii. Merhum Nuri Şeyda,
dillim Ayasofysya gelmijti. H ünkâr mahfili onun vefatına ;u tarih mısraını süylem ifti:
allmda mukabele okuyan genç bir hafızın se­
Hak Alili yevm i mahşerde edur mutlak altı.
si ve okuyuş tavrı dikkat nazarını (ekti; ken­
disini takdir ve taltif etti. Ertesi h alta yine «Medeni Aziz Efendı'nin musiki alanın­
ayni camie gelmiş olan padişah, Medeni Aziz’i daki çalışmalarını İki kısma ayırabilirsiniz:
ikinci iımmkkla saraya aldı. Bu vazifede Ur Bestekârlığı, terakârlıgı.
müddet çalıştıktan sonra, rahatsızlığından do­ «Ariı Efendi. musikimizin dini ve ttdint
layı, kendi isteğiyle çırak edilmişti Bir müd­ insunlarında. muhtelif makam ve şekillerde,
det tütün gümrüğüne devam etti. Sonra, Şey- birçok sözlü eserler meydana getirmiştir.
tıUUsHm Hayri Efendi delâletiyle ilmiye sı­ Kendisine asıl şöhreti temin eden, şüphesiz
nıfına geçti. Fakat her nedense Şeyhülislâm bu alandaki çalışmalarıdır. Meselâ, şu anda
İle aralan açıldı ve bu viziteden çekilmek hatıramıza geliveren hicaz makamında ve ağır
zorunda kaldı. Tekrar tütün gümrüğündeki düyek ikaında şarkı:
vazifesine devama başladı. Medeni Aziz Efen- Y ar « fb taae y m siB *i n d pirem e
tö'nln ikinci defa olarak Hışır mevleviyetl Gayrı cl (e k «y felek vâkıf 4 e |lW « çâreme
piyesiyle ilmiye sınıfına geçmesi, Abdülha-
mid'in Şeyhülislâmlarından Cemaleddin Kfen- ile yine Hicaz makamında ve Türk aksağı ika­
4 zamanına tasUar. mda şarkı:
•Aziz K.fendı'nin memuriyet hayatının E ) f e r tri rile m tp r dU l nilAae rioktrana
İlle r ilm id ir e tt t tl n efgane dokunma
iktDçi ve son yansı Maarif alanında geçer. Bu Ejr €k^-l elem yareledis cianhni, biri
alanda ilk vazifesi, Maarif Nazırı Suphi Paça canıaia m areyledijtün c in e d a k a m ı
tarafından kendisine verilen Kız Sanayi Mek­
tepten Müdürlüğüdür. Münif Pas» Maarif Na- Onun en çok sevilen ve dinlenen eserle­
® n olunca Jiluğ VB Ama mektebinin musikî rindendir. Heic onan, setlerle işlenmiş, -ku-
'»uallimlijinl de Aziz Efendiye vermiştir. Sûr çuk Ur minyatür tablo kadar zarif, şu Hüz­
«omuriyetl k a meklopleri umumi roüfettiş- zam şarkısı m kadar renkli ve ahenklidir:
litidlr. Kamu* epte, m ea lin * la l b ir nlgAlı
•Medeni Aziz Efendi, musiki atanın- g u n b iç iOiIUsUm o f * t » l
fta bexm>l MfAdır, {«I ey rturl m ü
d* çocukluğundan bavlıyarak, ölünceye ka- Ş artfe l« «UlUİKtll d ç e y n -i r i ^ h
İ^r süren geniş ve ateşli bir öğrenme ve
SSretme devresi geçirmiştir. Oğlu diyor ki «Medeni Azk Efendi’nin bentekirlıkla
'Nk Sevdiği ve âjıkı bulunduğu musikinin önem ve kıymet verdlfil cihetlerden biri de
m/group/merakediyorum
«z b o n u ıib w ı — nn — teTAMsnt

güfte t n t f lııiıtlr Malûmdur U bir kuun bes­ m ine vl d e f erini bozan kiişelefUrilnıtş te fi­
tekârlarım a. besteleyecekleri güllelerin mâ­ m e yığınlarından fevkalâde çekinir ve bu­
na t t m ahiyetlerini hiç de gdz Ananda tut- nu konulm a orannda «efend&cegizlııe attyft.
atamışlardır. Muhtelif (eklideki bestelerimiz yeyim, şey, filin!» gibi y e n iz ve luzumam
iı«ittınıfa «bestesi çok gibol, fakat güfte na edelere benzetilmiş lyte Medeni Aziz Efendi­
Olt'» gibi hilksmler, U lâ ağızdan agua da­ nin bilhassa beateklrU ı te o kuyuculuk hak.
laşır, durur Bunun sebebi, ya bestelenecek kuldaki şu fikir ve hanaallerinin, daba |uur-
güftenin (elifi gü**l seçilişinden doğan bir lu ve daha ilmi anlaşmasının zamanı çoklan
lâubalilik, Mr aldırmamazlık, yahut bestekârın gelmiştir!» (Radyo Mecmuası}.
güfte seçiğindeki iktidarsızlığıdır. Buna, üçün Ahmed Midbat Efendi’nin kaleminden
eû olarak batır ve gömll gayretini d e ilâve çıkmış gu tasvir de güzeldir «Vekarı tezyin
edebiliriz. Halbuki Medeni Azil Efendi'nin edecek bir tevazuu alınız, edep vc irfana ziy­
bestelediği U r çok eserlerin güfteleri, onun net efza olacak bir şûhiyet-i âşıkaneye kalı­
kendi duygu ve heyecanlarının b ire r ifadesi nız. bidebu bunu sabrı cerall. kanaati sahi-
olduğu gibi, başkalarının Hazmettikleri söz­ ha, m uhabbette vefa, sam im iyette halâvet gi­
lerin de. m im ve mahiyet güzelliklerini ken­ bi cevahır-i ahlâk ile tarsi’ ediniz, işte Aziz
di kalbine naklettikten m nra, onlara, aynı za­ Efendi m erhum un halini tasvir etm iş otur-
manda melodilerle ifade edilen bir renk, lnr sunuz.»
e d i verirdi. Aşağıdaki satırlar, İstanbul Ansiklopedi­
<Aziı Efendi icrakârlıkla da uğraşmıştır, sinin necip destu T. Yılmaz öztuna'nm gön­
İyi Tanbur ve Lüvta çalarmış. Piyano da öğ­ derdiği çok kıymetli notlardan alınmıştır: '
renmişti; kız mekteplerinde piyano dersleri «H ünkâr İmamlığı gibi mühim b ir vazi­
verirdi. Fakat onun en mükemmel icraatı sesi fede bulunm uştur, bundan anlaşıldığına gore,
İdi. Badiği bütün eserleri, hususiyle kendi çok güzel sesli, ilm -1 kıraate, dini musikiye
bestelerini, h a d , tatlı, ölçülü sesi ve kendi­ hakkiyle vâkıf b ir zat olduğu anlaşılır (Saded-
ne mahsus btr tavır ve eda ile okurmuş.. Esa­ din Niizhet, Dini Eserler. II. 402 de de bu
sen Asi* Efendi, hanendeleri iki tasm a ayı­ nokta zikrolunmuştur). Fakat Aziz Efen­
rıyor: Bir kısmı, elleri (akaklarında, gizleri di’nin dini bir eseri yoktur. Aziz Efendi, lâ-
ve şahdam arları fırlamış, 5işmiş, ağızlan çar dinl bestelerinden ziyade, musikiye geniş vu­
pilmiş müthiş bir İşkence âletinin tazyiki al­ kufu, yetiştirdiği talebeleri, âlimane dersleri,
tında kıvranan biçareler gibi tnitün hüner ve edibâne sohbetleri ile bilyilk şöhret kazan­
marifeti, sesleri kısüıncaya kadar avaz avaz, m ıştır. Dr. Suphi Bey, 1885 tarihlerinde pe-
haykırmakta bulun anlardır kİ, onların çu lü­ derinin hanesinde haftada bir defa musiki
zumsuz, tatsız feryatlar, onun kendi tabiriyle, fasılları tertib edildiğini, bu fasla zamanın
«bağırmak» veya «haykırmak» tır: Diğer kısım diğer üstadları Ue Aiiz Efendi'nin de — tabii
ize. okudukları eserlerin bütün güzelliklerini, udu veya sesiyle— iştir ik eylediğini kayde­
derin bir sanat ve sanatkârlık haz ve zevki diyor (Ameli ve Nazari Tiirk Musikisi. I, İs­
içinde İHçttlU, muvazeneli bir ses ve tavırla, tanbul 1935, 3). Merhum İsm ail Fenni Krtug
dinleyenlerin kulaklarından kalplerine M eta rui'dan da. Aziz Efendi'nin Hünkâr İm a m lığ ı
fısıldar gibiler; işte onun nazarında asıl oku. vazifesinden tekaüt olduktan sonra OrUkSy*
mak ve »kuyuculuk budur.. Aziz Efendi, muh­ de ikamet ettiğini öğreniyoruz (Islâm - Türk
telif ses cinslerinin tizlik ve pestlik hadleri Ansiklopedisi Mecmuası, No. 74. temmuz
hakkında «dindiği teknik bilgiye dayanarak 1947, s, 9 b). İsmail Fennt. Dr. Suphi gibi,
her okuyucunun, ber eseri aynı düzenle oku- devrin üstad musikişinasları da Aziz Efendi'
yamıyacsit fikrini, pek doğru ve haklı ola­ den istifade etmişlerdir. Üstadın evinde dai­
rak, daha o zaman ortaya atmış bulunuyordu ma musiki meclisleri ve sohbetleri eksik ol'
Bir de Aziz Efendi gazet dediğimiz ve bdr m az, Ali Efendi. Salim ve Faik Beyler, Zeki
anin duygulusunu BBS ve sütle ifade eden Arif Bey gibi musikimizin pek m aruf simalan,
irtlcall beste tekillerinde. gUfteyi melodi Öze­ evine devam «derlerdi. Dr. Suphi'den. Aziz
rine bitlerken, aralarına «aman, of, ley ılAiı.» Efendi'nin bir müddet de U lelTda oturduğu­
gibi metrelerce uzayıp ve güftenin Ufzl ve nu Öğreniyoruz. Dr. Suphi, pederi ile dost olan

http://groups.goog le.c
1

| ^ «S iraO F E D İS İ — 1713 — AZİZ ETEN D İ I N ı M l U İ U

ju a Efendi'nin mektepten mezun bulundu­ yarım aranagm e Ue iki defa tekrarlanm a»


ğu pgar geceleri Ur hayli fasıl geçmiştir m ünasip olur. Bu şarkı da — birincisi kadar
ayni eser, S). Gene Dr. Suphi Bey'den, Alız olm am akla b e ra b er— MM okunm aktadır.
Efendinin Hampanum notan İle yazıtmış g«- A zb Efendinin duyulabilen ve p<k güzel h tr
ytt lengtn kolleksiyonlara malik olduğunu, şarkısı da Kast makamında olup, «Sevdi göpiU
fakat üstadın seleflerinden aldığı bSîı iiln n bir dilberi, kıldı tebah tk ıD teni» diye baş­
i meseU Z ekii Dede'de olanlarla tamamiyle lar; yürük bir eser ulup, »ed e Efendinin ay­
I teiabuk edemediğini öğreniyoruz. nı m akam dan ve aynı uzunlukta m eşhur «Uf-
Aza Efendi'nin m uhtelif 13dinl eserleri tâdenim ey bi-vefi* şarkısının b iriz tesirini
vsdır. Bunların en güzel, meşhur ve zikre 11- taşır. Hicaz ve fla jt gibi basit ve en zengin İki
ydı olanları, İsfahan Beste, Hicaz, Uş^ük, Rast, m akam dan bestelediği bu şarkılardan başka,
Şevketli « t. şarkılarıdır Medeni Aziz Efen­ üçlü ve şedli bir m ürekkep olup (Hicaz ı Zlr-
d i n i n yalnız saz oserieri, bihınsa ja rk i şekli güle Acam-Aştran (tabii şeddi Ç irig ih Nikriz)
Ue uğraştığı görülüyor. «Kerem eyle, «nesli- diye formÜUendirebilecegimiz Şevkefza maka­
ur kıl b ir nigih» diye bavlıyan çok kısa, son m ından da bugün piyasada okunan zarif «Ey
derece güzel, m i t denıni pek meşhur M ik­ nevbahar-l hüsn-ü ân» şa r kıs uu bestelem iştir.
am garkının Aziı Efendiye a it olduğunu id ­ F akat Aziz Efendinin şaheseri, «H ırim -i y tr
dia b e sle r varsa da, ben, bu eserin Bolahenk çem ende, hayat i candır* m ısraı ile başkıyan
Vuri Bey'in eseri olduğu fikrindeyim ; onun son derece kısa ve m eşh ur b ir Uşşak şarkı,
için, bu şaheseri mevzuubahis eimivecegim. dır. Musikimizin H icazdan sonra en »engin
Afiz Efendi’nin büyük şekillerde bestelediği makam ı olan bu basit ve esas m akam dan bes-
parçaların belki en güzeli Isfahan makamın telen en bu şaheser, U şşakm hatiften işitilen
(Uki bestesidir. Eserin ikaı. büyük vezinlerin tasavvuf! negam atı l{inde pek zarif b ir par­
en basiti olan mürekkep Evsat usulünün 29/4 çadır. Çem ende «h ırlm -i y lr» m verdiği neş-
iült veznidir. Notasını, Dr. Suphi Bey üstadı­ veyi hisseyleroem ek m üm kün değildir *
mız büyük eserinde (c. II. I I I - 8) neşretmiş- A ZİZ EFEN D İ (Mehmed) — Onsekteind
tir. Güftesi «Künc-i gamda bl-mecalim ey peri, a sır şâirlerinden; asıl adı M ehmed’dir; ule­
;âd et beni* diye başlar ve Artiz'un «fülâtün m adan ŞehlA A bdurrahm an Efendinin o |lu
(ülâtiin fâilOn» veznindedir. Terennüm leri olup m edreseden yetişm iş, m üderris olm uştu.
«yel le l li» şeklinde ve mânasızdır. Eser se- H iç istem ediği halde Sofya K adılığına tayin
üzlik b ir segâh (d) ile başlar. Uşşak g ib i baş­ edilm esine gücenm iş, ısra r edildiği halde
layıp Rast alan ve ekseriya Sebili g ibi dttg&h gitm em iş, ilm iye m esleğinden tam am en ay­
perdevinde kanır eden mürekkep b ir makam rılm ıştı. Vazife red dinin Padişah ihsanın*
oiaa İsfahan'dan, Zaharyan’ın 300, Itri'n in karşı gelme şeklinde tefsir edilerek sürgüne
260, Haşan Ağa'nın 230, Tanbaıi Ishak’uı ISO yollanm asından da korkarak adını gaalbe çı­
senelik besteleri bilhassa güzeldir. Musikimi­ kartm ış, evinde saklanarak uzun y ıllar tam
zin bu rengin maltam inin en güzel ve meşhur inziva içinde yaşam ıştı. Şu k ıt’ası ş iir dilinin
'fMtesi muhakkaktır k i Zaharya'nın şaheseri p flriia ü z olduğunu gösterir;
iıe de. Aziz Efendi’n inki de neflsdir; fakat
piyasada duyulmaz: Aziz Efendi'nin Hicaz ma­ Simdi cy nilıl leM rt HlMia UnlefMIr
gem lte pervtee kindir, whktİD ktaalertedlr
kamından ve T iirk Aksağı ikiında bestelediği Mûwİ7 iaın kim df/ifiittf'ı tayftl «jler a tılı
*e nk - sık okunan pek güzel: CtmcfcM l(fe iâ/iyi roslabn fctahetodtr.
Ey çerh-l slteHCtf, dll4 nUtne dokunma; BİM .J SAlta, Ş u e rl te o f e M

| sarkmam güftesi, Aşık Ömer’in meşhur ve AZİZ EFENDİ (McUufebâde) — Şiir vs


P«k güzel 4 beyitlik b ir gazelinin m a til ve ha) tercümesi bilgini. 1901 de IsUnbo/cia doğ­
nıaktaubr (SaadeıMBıt Nüzhet Ergun. Âşık du; Meşihat mektupçusu lznei Efendinin Oflu­
Ömer, Hayatı ve Ş iirle ri. İstanbul 1B33. OTV dur; Medrese tahmil gtErdü, 1820 de Müder­
Aziz Efendinin Hicaz'dan besteledi# za­ ris oldu, 1825 de tedris bayatından ayrılıp
rif bir şarkı da «Kendine niçin emsftl ararsın» kadılık yoluna intisab etti, ntiblik ile yirmi
<Uye başlar ve pek kısa olduğundan, arada yıl Anadolu ve Rmseliade Nâtilii, CisrİB’gç-
»m /qroup/m erakediyorum
AZİZ ErVTD l — 1714 — ttTAMBDL

w. Uaniıa, Itparla. tırnm , Tnkirdafr, uran- hsngi fahrin gltael oğlanları modhediliyor İm
caaMd. Flaaköy, Kütahya, Kayseri kaubaian o şehrin aduıa nkabetle anılan Şohrengtztar
m dolaştı, IMS bsjKUmal U ntm ı oktu. 1847 içkide yalnız ArfzJ'nın İstanbul Ş d ım fia ı
de tzralr Kidıltil piyesi «İdi. 1892 dc Şam bir İSUsni teşkil eder, «Ur bu «erinde Böyttk-
Kadın oMu andan tekrar Manisiye gitti: şehrtn kendi samanındaki gdzsl kadınlarım
Mekke. « sonra da İstanbul Kadın piyesi medhdmiştır; elli güze! kadını üçer beyit il*
»Mı 1842 d* Istanbulda vefat etö; OsMidar- övmüfiur Hiç tereddüt etmeden kaydede­
da Hvdâl Aziz Mehmed Efendi Dergâhı bast- riz kİ bu elli gllzel kadın onatUneı asır H a
raioe defnedildi. Mustakimzide’nin «Devha- lannda İstanbulun dillere destan obnuı dil
lâi meaiyih» adındaki meşhur eserine kıy- fMrişeaidlr; o asır için ırz ehil güzel kadınla­
uçtu Mr îeyil yazraijlir. rın bir şiir kalemi Ue dile düşUılitmesl aatt
Biti.: MK. tu l; Ski u r Türk |ilriert- liıifünülemeı.
AZİZ EFENDİ (NefeiSİde Sfyyld Mrt- Aztat'nin güzelliklerini övdüğü etli İstan­
med) — Onsekizind Asır uieoasındin ve u t ­ bul işiftest nizeninin isimleri (unlardır:
un Ulik battallarından; babası nafcfbai-eşraf 1— Saçlı Zemine, Z— Penbe Ayni 3—
Abdtırralunan Efendidir; llüsnü battı Dur- Kız Atem, 4— M eddibl, 5— Deli Meryem,
tm tp idg Ahmed Efendiden d iren m iştir İH. 6—- T a b a k k ız ı p â tim â n e , 7 — C e n n e t, 8—
1130ı M. 1718 de İzmir kadılığında, naibi ve Hümâ, S— Burgucuzâde Ayşe. 10— Paşa,
biraderi o tu müderris Mehmed Re fi Efendi 11— Mumcu kızı Fatma, 12— Kasab Ayşesi,
Ue aynı gilnde ölmüştür. Şiir ile de meşgul 13— Küçük Kamer, 14—Tavukçu kızı Ayşe,
obnu$, fJİrJe Hâzım mahlâstnı kullandıktır 15— Temkin Alem, 16— Turreraâsıe, 17—
Bibi.: MutıkımUit, TuhUl hılliUn. Zülfekızı Selimjab, 18— Mihri, 19— Bitızad
HUmisi, 20— SUtliin Emine, 21— Rahime,
AZİZ EFENDİ işlşman) — Goçcn asrın
22— Mevzûnc. 23— Çeçrakızı Muhsine, 24—
namlı milıchhib ve milcellidlerindcn; H. 1275
Ayni, 25— Kodui Huraâ, î i — EUerigü»!
ılSM-iaSS.ı de aidU; hayatı hakkında başka
Cemile. 27— Kamer;ab, 28— Kupelikızı Ke­
bir kayda rastlanamadı.
BM: Hal m HitUtln. rime, 29— Hocakızı Sentiy, 30— Lâlplre,
31—- Eğlence. 32 - Rebia, 93— Kliçiik Ka- '
AZİZ£FENDİ SOKAfti — Yukarı Boga mcr. 34— BOlükbaşıkıa Hümi. 3S— Emine,
na Rumeli yakasında Yenimahalle köyli *0 - 36— Ak Alem, 37— Cibine, 38— Ermeni Sut- |
kaklarındandır. Yenimahalle Bağlar Yolu ile tan, 39— Cerntenlil Ayşe, 40— Ka Ayşe, 41—
Yeniseilmiye Sokağı arasında, sırtdan aşağı HUmi. 42— Fahri, 43— Meryem, 44—Mil- '
denin amud olarak uzanır; üst kısmı bir dere zeyyenkızı Mihman, 45— Bakkalkoı Selim-
yatağım andıran, bozuk, yer yer basamaklı ve ;ah, 49— Kulak Emine, 47— Sıfırcılar Ayşe.
İM araba geçebilecek kadar, geni; bir sokak, 48— Kınocıkızı (Juımüiıan, 49— Havvi, 50—
tır, Bogaıa fevkalâde bir natareti vardır, ev­ Tabnklı Ayje.
leri bahçeli ikişer üçer katlı ahşab yapılardır, Bilkrfi NUI Bayrakdar
sekenesi Türk ve R um , orta halli ve hallice
ailelerdir. N'iıan >$47. AZİZ İURİS BEY IKınmlı) — Hekim Batı :
İsmail Eraevlm Metodları ile Tiirk Heklmli^nln gelişmesin­
de büyük hizmetleri olmu; ilim adanu.; 1840 '
AfctZİ lYtdlkulell MıııUfa) — OnaltUKı da tstanbulda doğdu; aslı Kırımda Bogçeta- .
asır Erlerinden, tesbll edilemeyen bir ta r iü . raylı olup Istanbulda yerleşmiş Saraç tdris |
de tstanbulda Yedikulede doğmuş, uzun yıl­ Ağa adında bir satın oğludur, «Kırımlı* diye
lar Yedikule Hisarı - Zindanutla kethttdttı- anılması bu münasebetledir; henüz on beş
jnda butunmuş, 1665 de Istanbulda ölmüş­ yaşında iken Askeri Tıbblyeye girdi, 1B80 da
tür. Şiirlerini divan fiilinde toplamış olan Azi­ buradan diploma alarak syni mektebe iç haf­
zinin edebiyat tarihimizdeki (ühreM divanın- talıkları muallim muavini vo ayni yıl İçinde
dan siyâde yazdığı bir «ŞdırengU» e dayanır. Tıbbiye! MUlklyeye müdür tâyin edildi; idaft
Esnaf civanlarının güzelliklerini övme yolun vazifesinin yanında «Emrftzı Umumiye*»
da yazılan, mevzuu dlimi oıafabublar dan, n «Kimyâyı Tıbbi», •Mlkmeti Tıbbiye», «En-
http://groups.google.co
ıMstELOTODfSİ — 1715 — AZİZİYE PES

rta DUliUye» düşlerini okuttu: Den kitabı İ n Efendi'nin oğludur; anasının babası da
$unk 1360 da iki cüdlik bir «Kimy&yi Tıbbi» Onyedinci Asrın büyük müverrihi Şeyhülis­
ve ;873 d e tur tS m r iıı Umumiye» yudı, lâm Karaçelebızâde AbdüJlıh Efendidir Tui-
1842 de meslek artıda;lam dan bazıları lel Hattâtin ise baba u n b m Haşan Can sü­
ile F.\ >-'jbiulumli Beşirağa Medresesinde «Ce­ lâlesinden gösteriyor U İn ailenin Boena ile
miyeti Tıbbiye! Osmaniye» adı ile memleke- ilgisi yoktur. Yazıda Suyolcuzâde Muştala
nmiıin ilk akademik cemiyetlerinden birfiti Efendiden idıelnam e almıştır; bilhassa mü­
tarda; Meclisi Tıbbiyei Mıilkiye'ye i l i tayin teaddit Hnshafı Şerif yazmıştır. Selinik ka­
cthldi. 1874 de kurucularından bulunduğu dılığından mûzul bulunurken H. 1100 <1688-
Cemiyeti Tıbbiyeye reis, Hilttl Ahmer Cemi- 1689) de öldü. Şiir ile de meşgul olmuştur,
veline delege oldu. şu beyit kendisinindir;
Doktor Aziı Idris Bey, evveli Tıbbiyei
E r fsra b ı agklle ilü d c l n n e l hoauu
Mülktyede, tıb öğretiminin türkçe yapılması C a n r t a e b ir | ü k e ser o ts n riu ia a p u f l H yitr.
yolunda çalışanların başta gelenlerinden bi­
Bibi ; U ıu tak in aad e, Tuhfei h a tu n a ; saHm
ndir. .UiMürJâgttııa yaptığı Mülki Tıbbi}'e'nifl Ş uezi u d d R d .
Türkçe verilen derslerle sağladığı başarı ni­
hayet 1871 de bütün derslerin Iransızea ola­ AZİZİM — Münevver tabakanın günlük
rak verildiği Askeri Ttbbiyede de tiirkçe ib ­ ülfet ve sohbetlerinde kullandığı bir tâbir­
retime dönülmesin* sebep oldu. O devrin ga­ dir ki, dilimizde İstanbul ağzının icatların dafl-
yelerinde bilhassa Lâtince deyimler ve te­ dır; ve 1908 Meşrutiyetinden sonra yayılmış­
rimler dglayısı ile tıb ilminin lürkçe olarak tır; azizimden evvel, genç OsmanlIlar aynı
.Ajtulâmıyacaîiûi iddia eden batı muharrir­ yerde «dostum» veya «monşer* tâbirlerim
leri Lımamen salâhiyet ve bilgiye dayanarak kullanırdı; ki bu satırların yazıldığı sırada
verdiği cevaplar, ilmi makaleleri ve eterleri yalnız «dostum» biraz yaşar gibi görünür,
ile susturdu; yine bu maksatla arkadaşları Ue «azizim» ile «monşer» yaşlan kuta aşkınların
Vrlikt» Nîsten'in «Tıb Lügati» m tıirkç«ye dilinde kalmıştır. «Adılın» laubali meşreb
:ercüme etti. ayak takıau ağzına düdüğünde:
Bu değerli ilim adanu 1878 de pek gene.
İn ik 38 yasında iken akciğer vereminden J t k « « s leslıiaı
«idi diye bir de tekerleme dolmuştur.
BoU : İnönft A ıU lH opedlsl
AZİZİYE FES — Sultan Azizin giydiği
AZİZİ BATOi — Oosekizmci Asırda ya fesin adıdır ki. Devrinde ricalden ayak takı­
şanuş namlı çiçekçilerden, İH 1108) M. 1896 mına varınca hemen istisnana kullanmıştır
de uç nıml lâlesi «Sincabi Kırlangıç», <Cöl- «Aziziye kabp» da denilen bu {esin hususiye­
peyker» ve «Cihangir Müşabihi» isimleri ile ti atı kısmının gayet geniş olup kulak hizası­
İradi edilmişti; ve o zamanlar, birincisi: na kadar inmesi ve üst tablasının dar oluşu,
püskülün Tanzimat püskülleri gibi kaim, fa­
4larda fadrt İH r basan Hıncabı KıllUSK
^ 1 * bae e h a n e û c d h a n d c b ak i kırlaaC lf
kat onlardan farklı
olarak fesin alt kena­
ikincili de: rı hizasında kesilmiş
fciM aıh e jle t b r i a a l IİM r û j i 4Uberi olması tdL A U ıM
C«tn4 n j b d l e te f lu fl r y lijc a C d l p c r M labUan İndirildikten
B e y itleriy le tn e d b e d iln tifle rd i. (H. 11W) M. sonra Aziziye fes gi­
1897 d e n id ü d e b i r z e r r i n i a ç m ış tı. Hayatı yenler hoş görulmiye-
hak kında b a ş k a b i r k a y d a r a s tla n a m a d ı. cegindeB dolayı bu
BOL: (.T«r<faıIIjh. T e lk in i ŞdkO fccinn- serpuş modası yerini
U İ Z İ E F E N D İ (M e h m e d ) — O n so k iz in - «Samidiye fes» lere
ö A sır n i» m M ia ıta n ş a ir v e U r s ü lü s v e u e - terk etti m fes ka­ M r Fh
a h h a tta tı; A d ın ı Aaâz d iy e t e s b i t e d e n S ilim lıpçısı dükkânlarında
•e^lurestndeU k a y ık g ü r e u le m â d a n B osvaU
Aziziye iıaiıplaf da gSrünmez oldu.
m/q ro u p /m e rak ed iyo ru m
SZtZtYE HAVAM) — 171* —

AZİZİYE DAMAMI — K ıd ü tS y 11* Hay- duğu eski Denizyolları (Seyri Sefain) Mna»
darjuşa arannda. nfctım boyuna ve tnm ny yerinde İdi.
inen Recaiudo Sokjfloda (bu m-
kagm okl adı Azlzlyehamim Sokajıdır) bir AZİZİYE V A PIIIA M İDAREİ AZİZİYE
çifte hamamdır. Sollan Azizin aoo yıllarında — Türkiye Devlet Denizyolları idaresinin İlk
bışa edildiğinden bu hükümdarın adına nia- devirlerinde, vapurlaruun ve idarenin bu inim­
M le isim almıştır. Sokaktan görünüşü biç de deki hükümdara aiabotle anıldığı Mr devir
bir bamam y»p™* benzeme*, İt yapısında da olmuştur kİ; Abdıilmecld zamanında «Fevald
kayda degsr hususiyeti yoktur; her iki kıs- İdaresi* diye kurulan Devlet Denizyolları
au da «a yedişer kurnalıdır. Bu satırların ya­ İdaresi, aıraslyle. «ldarei Aziziye» «tdarei
nlılığı tirada içinde Fıalır, meydancı, papuç- M staıs», «Seyri Sefain İdaresi» ve nihayet
çtı külhancı ve delllk yedi hamam uşağı ça- Cumhuriyet devrinde «Devlet Denfeyollsn
hşmakta idi. Takımları (emiz, tarşı boyu at­ idaresin ismini almıştır' Fevaid idaredioin ne
mamakla beraber müfterisi oldukça fok, İş­ zaman «ldarei Aziziye» ye çevrildiği k ati ola­
lek bir hamamdır. Bugünkü sahiplen S/S Ms- rak tespit edilmemekle beraber, «ldarei Azi­
se Ue Karııik kızı Arusyık Andonyan ve S 8 ziye* adına ilk defa (H. 1288) M. 1871 de rast­
hisse Ue Agavni (îregoryan Hayrebet ismin­ lanıyor. İkinci Abdiilhamid'in cUlteundan az
de iki Ermeni kadınıdır, yan hisseyi Blhac sonra, idare ve vapurların muamele evrakın­
Ahmed Hayri Bey, Nuri Bey ve Feyıiyab Ha­ dan «Aziziye» ismi kaldırılmış ve «İdarel Hah-
nım veresesinden, yarı Mtseyi de İzale! şüyu susa» terkibi kullanılmış ise de İstanbullular,
Üe Bandırma!] Bay Kâmil Umud'dan satın devlet vapurlarına daha uzun zaman Aziziye
almışlar; hamamı da damadları Arda} Gre- vapurları diye gelmiştir. Bu vapurlar, uzak
goryan iletmektedir, ki bu sat Kadıköy çarşı ve yakın Türkiye llmanlariyle sovahlll miite-
hamamlımı da m üatec iridir. cavireye (Adalar, Anadolu yakasında Pendik'e
ve Rumeli yakasında da Yegiköye kadar) gi­
AZİZİYE KARAKOLHANESİ — AbdOU-
zâ deninde gürültülü Galata bayatında, vu­ derlerdi.
rucu kırıcı kabadayıların. Galata yankesici ve AbdiiUziz, kendi adını taşıyan Devlet De
•uranlarının, şüpheli eşhasın sric sık uğradık­ nlzyoltarı idaresinin, ticaret zihniyeti olma­
ları bir yer idi Karaköy köpriisil başında, bu dan inkişaf edemlyecegini görerek tdarel Azi-
satırların yazıldığı sırada Vagon-lüıin bulun­ îlyenln bir milli anonim şirket haline konul­
masına işaret etmiş, (H 1289)
M. 1872 de büyfik servet sahip­
lerinden ve şûrayı devlet l a ­
sından Bogos Şeyin üzerine de­
vir ve ihale edilmiştir; fakat
ldarei Azlzlyenio «Kumpanya»
devri ancak on dürt ay kadar
sürmüştür, bu devirde, idare va­
ridatından mı, Bogos Beyin ken­
di keseğinden mİ ödendiği bi­
linemez» 31 bin altın verilerek
tngiltereye yeni üç vapur sipariş
edilmişti. <H. 1280) M. 1873 de
Bogos Bey ölünce, yine a U İda­
reye dönüldü, (Meclisi Bahriye»
nin eline verildi.
Gemide makine, tekne, sür­
at vo konfor kıymetleri gözetil­
meden gemi sayısının çogaltıl-
Kadılûiyftsde Acitlje H n u w nusı y o l u t u t u l d u ;
(Sevin: Ncrih)
M f y Y /g lf * o ö p k .g W ! # r e .c
A N S in flP ro ıs I — 1717 _ A J tU tY S V A P IH L A JII ID a K E I A ZİZİY E

y u n alımlı; eldeki vapurlar bakım sa kıldı. 9 ,1 0 Şevval 1280 gecesi Paşallraanuıd»


BojMİÇİndeki scyrli seferi te mki eden Şir­ Bahriye Nâzın llüseyin Avni Pajanın yalısın­
keti Hayriye, ciddi ve temiz ellerde sü r’alle da yapılan bir vükelâ sohbetinde, tdarei Azi-
ia tiftl «derken, ldarei Aziziye, gilnlıik siya* ayenln durumu ile İstikbaldeki gelııme ve
s! gazetelerin mı«ıh mevzua olmağa banladı. İlerleme yollan konuşulup yraçtınlmı^ Trab­
<Sevahili miltecavire» ye imleyen vapurlarına, zon, Varna, Adalar. Kodıktty, Haydarpaşa ve
İstanbul zürafası «Tontonu Bahri» lakabını Ayastofanos (Yeşilköy) hatlarında imleyen on
tattı; dlgtjr limanlara gidip gelenler İse, yük yit), dürt tane de tam irde olmak üzere yir­
ve yolca bakımından pek az rağbet g6rdli; mi vapura sahip olan tdarei Aziziye, İzmir,
ancak fevkalâde ucuzluğu Ue yolcu ve yük Preveze, Girit, T rıb lm g arb ve Mudanya bal­
bulabildi. Kapitülâsyonlardan istifade eden la n için d ö rt vapur daha salın alınmasına k ı­
ecnebi kumpanyalar, bu arada lıattâ Yunan ra r verilmişti. Bunun kargılığı olarak tespit
gemileri kuvvetli bir rakip oldular. Gün goç- edilen 115 bin lira, idare hasılatından birbu-
nıadl ki, gazetelerde, Aziziye vapurları hak­ ;u k senede ödenebilirse de, vapurların salın
kında milli gururu rencide eden bir şey oku- alınabilmesi için bu kadar bir zaman bekle­
nurdu: mek doğru olamıyacagt, bu masrafı yüklen­
Malakof vapurunun yolda kazanı patlar­ mek için hâzinenin de takati olmadığı dllgli-
dı; Tekirdâj postasını yapan Musul vapuru, niilerok; m iidüni ve meclisi 1dan azalan fen
İstanbula gelirken K um kapı önünde köm ürü ve ilim adajnı mütehassıslardan mürekkep
Siler; H ayreddin vapuru K artalda kayaya bir heyet leşekiliyle tdarei Aziziyenin onların
olurda (Sabah gazetesi 1293 -1294). İstiklâline eline bırakılm asına karar verilmişti Fakat
sahip olmıyaa idare, meselâ harab olan Malte­ dokuz ay k ad ar sonra, Hüseyin Avni Paçanın
pe ve Kartal iskelelerinin tam irini Meclisi imzasını taşıyan bir bahriye buyuruldusu, yu­
Baliriyeye arieder, bir iskc'c iamiri, aylarca karıdaki kararın tatbik edilemediğini göste­
süren ttirlıl muameleden sonra tahakkuk rir, söyle kİ, nazır pata, bu kâğıdında «tdarei
ederdi. Varidatına maliye el koyar, meclisi Aziziye müdürlüğüne üf anterit süvariliği
bahriyeniıı gösterdiği lüzum üzerine, idare­ unvanını haiz Mehmed Beyin tiyi» edildiğini,
nin masraflın mâliyece verilen havalename­ idare vapurlarının tâyin edilen günlerde yola
lerle ödenirdi. İdarenin vapur almak husu­ tıkmalarını, hasıldım çoğaltılmasına bütün
sunda reji yoktu; bu hususta da, araya bir- memurların çalışmalarını, hangi vapurların
(»k banker - komisyoncular girerdi. Mesetfl, hangi günlerde nerelere gönderileceğini bah­
(H 1290) M. 1873 de tdarei Mahsusa için sa­ riye nezaretinin tâyin edeceğini, her gün top­
lın alınan Y am Tongam? vapurunun bedeli lanan hasılatın geciktirilmeden bahriye hâzi­
oUn 4000 altun tüccardan Apik Efendi eliyle nesine yollanmasını, maaşların ber ay bir def­
ödenir, Apik Efendiye Edime ve Kastamonu teri gönderilip bahriye meclisinde tasdik
Vilayetlerinden tahsil olunacak havaleler ve- olunup idareye ilmühaberi gelmeden maaj
| rilinll. dağılıiamıyacaguıı, hiçbir ferde alelhesap pa­
j Batan, İdareden gelen raporlarda: «Elde ra verilemiyeceglnl bildiriyordu. (R. 1294) M.
bulunan vapurlar müstacelen latnîr olunmaz­ 1878 den sonra ldarei Aziziyenin adı «ldarei
lara gelecek rÛH kasımda SelSnik ve Kösten­ Mahsusa» oldu. (B.: Fevaid İdaresi, ldarei
ce hatlarının tatiline mecburiyet basıl olaca- Mahsusa, Devlet Deniz Yolları). Bu tarihte
İl> okunurdu (28 temmuz 12*9 — 1873 ta­ ldarei Aziziyeden ldarei Mahsusaya devredi­
rihli rapor). len yirmi be; vapur junlardır: Malakef, Kay-
Bahriyeden idareye tebliğ edilen emir­ seri, Heybeli, Pürsûd, Kartal, Mudanya, Ki­
lerin itinde, garabetleri üzerinde dikkat ite line Ali, Canik, Hereke. Medarı Tevfik, Şeh-
durulacak olanları vardır. MeselA 6 mart per, Hayreddin, Pendik, Şere&esan, İzmit,
1280 -1874 tarihli emirnamede: »Vapurlar ta- Selinik, Maltepe. Ratum, Medarı Fevaid, Sey­
nüre çekildiklerinde bütan mürettebat ve *a- yare. Musul, Nfehetlye, Marmara, Hareket
Utanına yol verilmesi, tamirat bittikten son­ (gambot).
ra yeniden tayla ve kaptan tâyini» bildlril- ldarei Aziziye müdürlüklerinde bulunan
m i|i±r. zatlar da (Unlardır:
:om/qroup/mcrakediyorum
AZİZ KAFTAN — 1718 — İSTAN BUL

M&syö Bonai fBojjos Bey devri), Trkır lanın:}, (ek e n e ğ i fa k ir T ü rk a ile le r i o la a b ir


dagü Mehmed B ey (3 aguıtcu 1Î90 1874). y o ld u r k o y d a de fle r b ir h u s u s iy e ti y o k tu r
Binbaşı Şiıbil Bey <6 tegrlnıcwel 1290 — (1947).
1874). Ferik Salih I'aşa (üecerinde Uman reis­ i n u l l E n a « t»
liği de bu lııııma k üıere 12 Mayıs 1281 —
1875}. Haşan Pa$a /Bahriye natırı Bo»wıd»)ı AZİZ MAHMUR KFCMIİ ıŞeyb HIHllyi)
Haşan P»sa-olması muhtemel. Tayin tarihi - Onalı ıncı Asrın ikinci yarısında ve Onye-
tespit edilem edi A yrılâıiı tarih 1 Haziran dinci Asnıı ballarında yaşamış büyük bir mu­
1292 — 1876), Ziya Bey (1 haziran 1292 tasavvıf, devrinde İstanbulun en büyük şöh­
1876-14 teşrinisani 1204 - 1878) Un mü­ retlerinden ve cilveliye tarikatının en büyük
dürler arasında idarenin kalkınması için en Şeyhlerinden, jalr ve bestekâr; hal tercüme­
ciddi gayreti gösteren Salih Paşa olmuştu ki, sini nakleden aşağıdaki satırları Abdülbakl
biUUıare on sekiz yıl ldarei Mahsusanm be­ Golpınarlı'ıun Islâm Ansiklopedisine yazdığı
jindi bulunarak oton Con Paga. Salih Paşa­ Celveüyc makalesinden alıyoruı ki, bu saha-
nın yanında mütehassıs muavin olarak çalış- da en satâhiyetll kalemlerden biridir:
mıjLı (B,: Con Paşa). •A lil Mahmud Hüdâyl, Şakalk leyli'ne
Bibi: Seyri Sefain TırlhcMiı devrin gMtıtefcri. göre. Seferi llisırlıdır. Gülşen Efendi, KÜ11İ-
yât-ı iıazret-i Mudaylde SivrlhUürb olduğunu
A Z İZ KArTAN — Şirketi Hayriyonin
söylüyor. «Stlsilanatne-i celveliye», şeyhi
etnekdar kaptanlarından, 65 numaranın sil
Konya Koç-Hisarmda göstermede, Tlbyan da
süvarisi; merhum A, Cabir Vatla «Bgaziçt Ko­
bu İkinci rivayeti kabul etmekle ve H. 948
nuşuyor» adındaki eserinde, bıı gcmlciniu
(M 1541 1542) de doğduğunu ilSve etmekte­
adını, şirketin, temizlik vc tllisiigi m eşhur
dir. Giilîen Efendi, dojum tariflini H. 950
kaptanları aracında zikrederek «Ohlarm va-
pürljriyle seyahat ölmek Boğaziçi sakinleri­ (M. 1543. 1544i olarak kaydediyor, Islanbul-
ne pek tavuk bir haz verirdi» diyor. da okuyan, Edirne Sultan Selitıı medresesin­
AZİZLtK SOKAĞI — Üstüibrda Biil- de muittik, Şam ve Mısırda n&ipllk «ta», Mı­
bıilderesi semti solaklarındandır: kaba taş sırda Karim al-Dio Hstvati adlı birisine in­
düjeli. iU tarafında mütevazı ahşablar sıra­ tisap edip, halveti olan Mahmud Hudayt ni­
hayet Burada Farhadiyc medresesin* mü­
derris ve Cami-l atik mahkemesine ntip olu­
yor. Bu sırada, ananeye göre bir gece rüya­
sında cennetlik sandığı bir çok kimseleri ce­
hennemde, cehennemlik sandıklarını cennet­
te görüyor. Bunun üzerine ertesi sabah der­
hal Umdeye gidip.
İmlim oluyor. Tlbyan
ve KUlüyat, bu tes­
lim olusun tarihini 1
eilkâde 984 cumartesi
|,M. 1077) olarak kay­
dediyor U anane ile
böyle rivayet edilmiş
oidugu 2jılaşlm<iık1a-
ılı.r. Mtüunud Hudâyl,
Oftâdeye 3 yd kadar
hizmet etlikten sonra,
kendisine h a t i f e -
1 i k verilip. Sivri-
Hfsara gânderilnijtr-
Bir müddet svnn Is
tanbula gelip. Çamlı-

h r t l p 7 i g w n ı^ T ;.ş o n g İP . r n
ANStlOOPCDtet 17 1» — AZİZ MAHMUD tT IK D l

cadı Muuila Mescidine bilisi* İki u t «da >'*p- lisla m ın şe y h i lev m e d lfiln i s ö y le m e k te d ir. F a ­
tınp bir vakit orod* olurmuş, oranlan llıımmeh k a t A h m e d I İn ötiim U nde T‘a d i|* h ı y ık a m a k
cıedptja Cnimi yanındaki bir odaya giH'jntis. t l M r e d a v e t e d il d i # . ih tiy a rlığ ın d a n bu M a-

II. » 7 (M IMS, 158») do »imdik! tekke vc ın e tte h u lıın a m a y ıp , P a d lıa h t h a lif e le r in d e n


camiin yerini alımı, H >003 ıM ısö4 1505) ŞShun D e d e n in y ık a d ığ ı d tltu n lıle c e k o t u n * .
dc tekkenin ve camiin yapılma» bitmiş ve A h m e d 1 İn H u d a y t a M e s t « lir k e n i u d i k '
oflaya taşınmi|tır. V alini tekke ve camiin, <U|ti V a lid e S u lta n ın h a v lu t u ttu ğ u . p a d k|*.
Rüstatn Paşanın km Ayşe Hafun tarafından huı teybin arâatâ» yay» y ü n j d o j l l 0b), bttı
y a p tır ü iıîın ı kaydetmektedir. il 1*02 cemn- h ik a y e le rin , d o ğ r u o lm a sa lıile b i r « a b b u lu n -
ilyclâhlrinde (M. I5B-J) Katilı camiinin cuma d u g u ve A h m e d I. in t e y b e z iy a d e s iy le la y g ı
vliıligl He mlMeasir vc muhaddisliği kendisi­ g ö s te r d iğ i r n ıla jılır . P e ç e y i, N a i m i v e d l j e r
ne verilmiş, tekkedeki cami yapılınca camiin b ü tü n k a y n a k la r ın , ş e y h h a k k ın d a h a d d in d e n
hatiplisini atıp, Fatih camimdeki vazifesini fazla h i ir m e t k â r b . r d i l k u lla n m a la rı d ı b u n
bırokaıj ve buna karşılık üskiidardaki. iske­ d e lild ir.
le camii dc denen, Mihrimah Sultan camiinin Mahmud HudayI, üç kere baccetıniftir.
perşembe vbirliğini almıştır. Ayrıca Sulta M ihrimah S ultanın k i» Ayşt Sultanı aldığı da
nıüımed camiinin vâizligi de kendisine veril­ rivayet edilm ektedir. Şeyhin UUı dilli ve gü­
m işe de, ÖlOr dilemi; ve yalnız h e r ramanın zel süz söyler b ir zat olduğu (Nimâj, seyrek
ayuun Ük pazartesi günü Sultpnahmedde vaaz sakallı ve o n a boylu bulunduğu (İsmail Hak-
ttm eji kabul etmiştir. k ıj sövleııir Akbıyık’ın âdetini tazelediğini ve
M ahm ud H udayI zamanında b i i y t i k b i r s a t koyuverdiğini, dervişlerine de saç koyu­
iiürmete m azhar olmuştur. Silsilnamei rel- verdirdiğini Şakaik zeylinden anlıynız. İsma­
v etly e şe y h in b u t e v e c c ü h e uğrayışına Ah il Hakki: tC iineyd Bağdadi soyundan olduğu
n td I. i a b ir r ü y a s ı n ı kerametle t â b i r etme­ kendisinden duyulm uştur» diyor. Mahmud
sin i, s e b e p o la ra k g ö ste riy o r. P e ç ey i, R u m e li Jlud lyl, II 1038 (M. 1628) yılı seferinin ikinci
kaaukeri Ş y n a l J j h ı n te tiri ile vezir Ferhad salı gecesi vefat etm iştir, ölüm üne bir çok
Paça tarafından Fatih camiine vaiz Uyin edil­ tarihler düşurüüniijttir. Fakat kimin oldu£u- .
diğini kaydetmekte v o sithretinin I h i suretle nu bilmediğimiz «Şeyh Mahmud H ııdayb ta ­
başladığına işaret etmektedir. Nairaâ, şeyhü­ rihi cidden pek güzel bir tesadüftür.
Mahmud Hudaylnln
İS arapça ve 12 tlirkçe
eseri vardır ki, bunlar
Üskiidarda Selimiye kü­
tüphanesinde Hu dayi ki­
tapları arasındadır. Baş­
ka eserleri de belki var­
dır. Eserlerinin çogıı,
bir ka{ sahifeük risale-
'iklordlr. Arapça Maca-
lia, tefsirlere m üracaat
edilmeden yazılan ve ta ­
mamlanmamı; b ir te f­
sirdir. <Risaİe fl'l-tarl-
kat al-Muhatmnediye>
adlı arop fa risalesi ile
tilrkçe Tarlkatnamesi vc
yine lllrkçe manzum Ne­
cat a!-gari* adlı risa­
Alil Matımın] SSttudlala türbesi ,c gönül aleylûde unun İbrik lesi, Külliyat adı altında
divanı İle bir arada

^ j g g ff/merakecliyorum
A tlZ MAHMUD EFEVDt tS T M fU .
— 1720 —

toılm ijtır. En mühim ve büyük «teri. üfU-' tu tm a s ın d a n d a h a b ü y ü k k e r a m e t n e o l u Jtr-


dedin tasvvnfl sollerinin zaptından mcydj. « k * « c e v a b ın ı v e rir .
a l gelen Valciat adlı kitaptır. l'flâdenin tdrk Kendisini gönniij olan PeçevUl tbniıln ^
(e lmnıi|tugu muhakkak almakla beraber. Efendi de: «Bunların menakib-i celüeal ba
AıİE Mahmud Hudayİ bu kitabı arapça yaz- bakirin kalcm-i Kencayişijııletı Unudur. At- s
miçtir Kendi elyamı ile yamlmif ve iki elliden rmda kutbu zaman idbgiınde intibah olunma* t
n^vdaaa geluuş olan asli nüsha, S«linu£a İdi. Her diyarda hulefası ve kendiileftn haft* '
kütüphanesinde Hudayi kitapları arasında 574 tan inzivası re ihyanen vaaz ve teıUr İle ağ-
utmanda kayıtlıdır. Üstfindeki vakfiyeden, niya ve fıkaraıra ıras eden salan vasfa gel­
ş^yhm babasının Mahmud oğla. Fazlallah adlı
mez. Bir nice defa meclisi fentlerine dalal
Unsj olduğuna da anlıyoruz. Bu ever, yalnız
celvetilik ve tasavvuf bakımından değil, türlü olduğumuz ve tak bili yedi mübareklerine vâ­
münasebetler île zamanındaki adamlardan sıl olduğumuz şeref bu hakire kâfidir» diyor.
ve Takalardan da bahsetmesi dolayısiyle. ta- Bilhassa Üsküdarlıların ağzında, bir çak ke- ,
rîh tntTin''TVJfnr' da değerlidir. Gülden Efendi ra met fıkraları hâlâ nakledilegclmektedk. ‘
merhum, divanına pek faıdeli notlar İlâve et­ Bunlara örnek olarak aşağıdaki iki fıkra İs­
niktir. B in şiirlerin tarihini, hemen fosu­ tanbul Ansiklopedisine halk şair) Üskiidafh1:
nun bestelenmiş olduğunu ve bestekârlarım, Vâsıf Hoca tarafından tevdi edilmiştir:
ba arada şeyhin de besteleri olduğunu ve bir «Hazreti Pir Hudayt Bursadan şehrime*
iUMnm Murad III. m ölümü münasebetiyle teşriilerinde RmmL-tıehtnedpaş» Camii ŞeriS
söylendiğini bu notlardan öğreniyoruz. İlâhi­ havlusunun son cemaat mahallinin bir kâse­
lerinin bir kısmı, hece iledir ve bilhassa bun­ sinde hâmile bulunan zevcesi ile sığınmışlar
larda Yunus tesiri görülür ve bir kısmı da Yolcunun dakkı bab İsı takamıb edince ta-
taten Yunusa naziredir. Hemen biitün şiirleri
ZÜJtdJ-tjBavVUfl olup, şiir bakımından pek çare hatun yoksulluk ve hazıntzlıktan pkâ-
şıkajete banlamış pürden aldığı eevab lâf j*p-
değerli değildir» (Uliro Ansikolpedisi. S. VJ-
hesiz sabriı sükûn tavsiyesi olmuştur. Ak-
m med-i Evvel bir gece gördüğü rüyanın tâbi­
A at Mahmud Hudayi’yi Üçüncü llu n d rinde butun ulemayı boş bulmuş, bir tavsiye
devri şeyhleri arasında kaydeden Naîm â, Ru­ özerine haremağalanndan birini bir kırmızı
meli Kazaskeri Sumıutlah Efendinin himaye­
altın kesesiyle Hazreti Pire gönderisi; «
si ile Fatih camii vaizi olduktan sonra şöhret elindeki mektuba da bir cevap getirmesini
kazanmağa haşladıguıı söyiiyerek fu tafsilâtı
veriyor: «Bir jeyh-i halev-vtUlîsan ve fâztl-ı ferman buyurmuşlar Kırmızıyı çok sevdik­
kirdin o ta a f la ek ittri âevtetin kalbim o tb lerinden ötürüdür ki, kırmızı cübbe ve kumlu
idûb sonra Hoca Efendi mahdumlariyle ülfet pabuca hasret çeken ve tarmızı kesenin içinde
kırmuı dünyalıklar bulunduğunu pekâlâ İri­
etlikde Sınııllâh Efendi terbiye (himaye) et-
diğine nadim olub !$gyhiilis!âmlıgmda rağbet len açtkgör haremagası keseyi cebine indir­
vc İltifat eunedi. Hoeaaadelenn rağbeti mü- miş; — Efendimi* gönderdiler ta mektuba
tezayul chıb Cağalazade vc bazı viızera per- cevap istiyorlar? der demet Pir mazrufu at­
(embe re cumalarda meclis vaazına nrüda- madan üstüne cevabı yazınca hangi çölün Sam
vemet İdSb gitdikçe «halk) müracaatların art- yeline uğradığını şaşıran ağa: — Efendi bu­
tın ii giderek bir mertebeye vardı kİ padi- yurunuz bu da sizin! diye sol cebine İndirdiği
şah-ı o han bile kutbu zaman olmasına müte- keseyi nlçar olarak sağ eliyle uzatmış ve
kid oldu. Saytı kerameti âlemgir oldu». mamıfu alıp ilk adımını atınca mütevekkili
Birinci Ahmedin yeyhîn dine ibrikle su ıih im ı olan Pir keseyi hatuna atmış hayırlı
düklüğüne ve valide Sollanın da pegrir tut­ babanın hayırlı evlâdının istiklali ihzar ohu-
tuğuna dair Ur fıkra vardır. Rivayet edilir ki, muş. Gelelim hükümdara. Kendi mazrufunun
o günkü sohbetlerimi* gene padişah ihtiyar şekli aslisiyle geldiğini görünce hayret etmiş,
şeyhten bir kerame! göstermesini rica Bder, zarfın üstünü okuyunca muabbirim sarayı
A ltı Mahmud Efendi: «Pıdifah-ı ritn u n eli­ hümayunun» dâvet eimi}, sohbetinden meta­
me su dökmesinden ve validelerinin peykiz nım kaldığı misafirini o dakik* kalbine bir

h ttp ://groups.goog le.co


*.VRİKUOPEB[«l — 1721 — A2lz MAHJCUD ır ı s n r i

haldkl aıürşid ala ra k nakşetm iş, ıniirldane İl­ Aziz Mahmud Hudaylnin bir hüyük bes­
tifatlı. ta ltif buyurarak dergâhı bâzını) küşa- tekâr olarak kıymetlerini tahlil eden aşağı­
dıas m üsaade kılmış. Şeyhini ziyaret hıısu- daki sslu-lar, İstanbul Ansiklopedisin*, istik­
, sunda Isfanbulla tisk iid a r a rasın ı bir köprü bal için çok parlak vaadterde bulunan genç
gibi aşmağa başlamış. bizzat ziyaretine gelme­ kalem arkadaşımız T. Yılmaz öztuna tarafın­
diği günler netlim anındaü birini gönderip dan tevdi edilmiştir:
şeyhinin h atırını taty ip etm eği de ihm al e-t-
• Bu büyük mutasavvıf aynı zamanda üs­
roemif tad musikişinasın bugün elimizde maalesef
Bir gün vekil olarak gö n d erilen uedim- yalnız Ç artgah makamında vs Düyek ıs/g)
lerdeıı biri şeyhi m akam ında bulam ayınca ik aatn d s b ir T evşlh'i kalmıştır. Musikimizin
Bulgurludaki çiiebanesine g itm iş. nc gürsün? esas m akam ı olan Ç arigâh (do majör), Hazreti
Sahibi keram et g ö rü lü p kendisinden nassb Peygamberin ezanları bu makamdan okun­
i beklenilen P ir karşısın a gözler k a m a ştırıc ı bir duğundan hürmeten iâdinl nıusikimizde kul­
j genç alm ıj sohbette. V ezir hem en selâm ı ar- lanılmaz; yalnız yaptığı eserin hangi maka­
1 tedip baş kestikten so n ra uzaklaşm ış, m al bul- ma gireceğini bilemiyen halk musikişinaslan
mıgribî gibi k oşarak bu h a b e ri p ad işah a y e ­ ta ra fın d a n birkaç türkilde kullanılmıştır; bun­
tiştirmiş, bunu işite n pad işah veziri gibi içten la r dışında, hu makamdan elimizde İâdinl ola­
çiirüm üj boîulm aga jiiz tu ta n a k id e sin in sev ­ rak fevkalâde bir Sirto ile bir de yalnız Uk
iciyle ertesi giin soluğu Ü sk ü d ard a alm ış o d a hanesi zamanımıza intikal etmiş otan çok eski
□ e g ö m in aynı hal. U fak b ir a ra m a d a n so n ra lnr P e şre v vardır. Makam, harikulide güzel­
hafif hir m üsaade taleb iy le ayaklanm ış, şeyh: likledir Tevşih. d in i musikimizin büyük şe­
_Biz de karaya geçmek istiyoruz kayığa killerinden olup. Hazreti Peygamberi medih
kabul olunursak b irlik te gidelim! denilince mevzuunda bestelenir ve güftesi niatlaıdan
ister istemez buyurunuz demiş. Ahmed Hanla intibah olunur. Aziz Mahmud Iludâyi'nin mu­
Şeyh yan yana çocuk karşılarında Kızkıılesî siki cephesi hakknda söylenebilecek şeyleri
Ue sarayburnu arasına varılınca eli küpeşte­ merhum Saadeddin Nîizhet Ergun söylemiş­
de bulunan padişahın senelerdenberi parma­ tir:
ğında gezdirdiği yiizügü denize düşüvermiş, «Ezgileri bugün bize kadar intikal ede­
çocuk atlamış yüzüğü Şeyhe uzatmış ve göz­ bilen bestekarlarımızdan biri de XVI. A suı
den nihan olmuş, Padişah: — Aman {ocuk son yarısında büyük bir şöhret kazanmağa
boğuldu! dîye bağırınca Aziz Efendi: — Se­ başlıyan ve H. 1038 <M 162*) de vefat eden
nin sui a n l ı gördüğün hu mahcup civan Hı­ meşhur mutasavvıf Aziz Mahmud HudiyMir.
zır aleyhisselâmın kardeşi Ilyastır! cevahıbım Cetvetilikin İntişarında mühim bir Amil olan
vermiş.. bu değerli şahsiyet, ilmi, tasavvufl eserleri ile
ve bilhassa şiirleri ile tanınmıştır. XVII. Asır­
Aziz Mahmud Efendi hakkındaki kera­
da ve daha sonraki zamanlarda yetişen birçok
met menkıbelerinin içinde en şairanesi mu­
mtıhim musikişinasların da onun vücuda ge­
hakkak ki şudur: Bursada Şeyh Üft&denin
tirdiği İlâhilere besteler yaptıklarını görüyo­
hizmetinde iken vazifesi, kışın erkenden kalk­ ruz. Esasen Iludâyl bilhassa bestelenmek üze­
mak, sabah namazı için Gltidenin abdest su­
yunu ısıtınak imiş. Bir gece uyuya kalmış.. Ve re birtakım manzumeler kaleme almış, tava­
nlı teşbihleri, temcidler. mOnacatlar, İlahi­
Şeyhinin: — Aziz!- Aziz!., nidası ile uyanmış.. ler yazmıştır. Teşbih ve temddlerini bizzat
Her taraf çakı] çakıl buz.. Ocakta bîr göz ateş
kendisinin bestelediği de rivayet edilmekte­
llîle yok... tbriği alınış, şaşkınlığından Üzeri-
dir. Fakat biz. tarihi menbalarda onun namı­
I ol hohlayarak koşmuş... Fakat sııyu dökmeğe na teshit edilen sadece dört U41H beste'
-1 başlayınca, şeyhinin elleri haşlanmış ve Üfta- sine tesadüf edebildik. 11adiyi Azil Mahmud
j de, gözleri yaşararak: kurduğu tarikatte musikiye büyük bir ehem­
— Aziz, biz sana suyu kömür miyet vermişti. Esasen «Celvetl Ayini* huşu
ateşinde
Bil dedik gönül ateşiyle ısıt demedik!., demiş ve huzua davet eden hazin bir musiki Ue ya­
ve o glin kendisine hilâfet vermiş. pılmakta idi. Uâfız Kumral. Şaban Dede gibi
m/qroup/m erakediyorum
AZI? MAHMUD ETENDİ 1722 — tSTA JflÖ t

-m a ru f m usikişinaaiaru). Ifu d ây l D ergâhında çığın nihayetinde KapUnpeşa Ckmüab yan


«ZökirlM cıhk» e llik le rim d e görm ekleyiz» kapusu gOrtlnlır, kapımın yanında 1141 ta*
(T tirk U usikisi A n to lo jisi. D ini Eserler*. I) rlhli Şelıx»de Seyfeddin adına yapılanı t*
Büyük milldıuı» Sıdeddın Nüzhctin ve ayna tayına kadar toprağa ggomlarit ı*r
^fletatiai bulabildiği dürt n»Mo biri vukJ' çeşme vardır. Bu çeşmeden aoıua *^ı|ıu
nda annuukttblfi olan Tevkili. diğer üçü de manzarası birden değifir, evler haraMuş»,
İlâhidir (lâdint musikimizdeki mukabili farkı» günlük geçim kaygıisu içinde çırpman ede­
diri; merhum üstad musikişinas olmadığın­ lere İnkriâbeder. Sogcta Abdlefendİ 6ok*£t
dan, TeVfJb Ue İlâhi arasında ne bfiyilk fark ka»'Ufağından sonra manzara tekrar değişir,
olduğunu kestlreıneyijı «doct ilâbl» deyiver* yine iki sıralı mamıır ahşablar gfrunOr Solda
iniştir. Bu dört eseri» güftesi de kendiline Azat Yokuşu kavuşağmda tahini boyalı bü­
aittir; Tntfh&ı göftesi beyiltik Iıir Naai* yük ev geçen asır sonlamın tipik güıat yapı-
lir; digerlerininkl Uâht şeklindedir. Bunlar; lamdan biri olııp merhum Tatar Osman Pj-
Sûfiyân ikalarında Ud adet Nevi İlâhi Ue bir şanın konak yavrusudur, bu satırların yazıU
de Hüseyni Uâhtdir, güfteleri hece ile yazıl­ dığı sırada varisleri ikamet etmekle idi. Azat
mıştır. bugün, besteleri ımutulmu*iur: mat- Yokuşu kavuşanından yüz adım kadar sonra
bo Hodâyi Divanında, Hüseyni İlâhinin güf­ sokağa doğru keskince bir kavis ile tekrar kı­
tesi yoktur Tevsbı notası JConservatuvaıın rdır Te daralır, solda llicri 1140 tarihli Ur
neşrettiği Mevöd Tevcihleri arasında neşro­ Sullanmuslafa Çeşmesi vardır, jki?er ityp*
lunmuşlar. katlı ahşab evler arasından hayli yiiründflfe-
ten sonra sağda Hüdaisziznıahmudeiendl Der­
Cârigâh Düyek Tevçih. dini musikimizin gâhı ve Camii görünür, manzara şdytaür:
bugün elimimde kalan e n eskj ibrfa'larmdan NevSehirli Jbrahim Paganın sır kâtibi Kethü­
ve şaheserlerindendir; güfte ve besteleri ken- da Mehmed Façanın güzel bir çeşmesi yanın­
dişinindir da dergâh ve cami avulsunun mükellef kapa-
K ıdûnia, n h m cl'i terk-fi u H d ır yk ketfrlellâh su. yanında Aziz Mahmud Efendinin birer
Znhflrtm. 4crd*t ns^Uaa devadır jh RraolalUb sanat şaheseri olan çeşmeleri; bu mermer kil*
BadM*>e aeCâst kıl e |e r ^ fair. c |e r bâlıo leşinin karşısında Cemtetefendi Türbesi var­
S*pûni Jntlsftfc « in iş s e tid ir j l Rcıûtellib». dır: Azizefendimektebi ve tepsifuruım sokak­
' AZİftUAHMLDEFENDİ SOKACl — Üs- tan ile kavlağından sonra, sol tarafda bir
küdarda tmrahor semti sokaklarındadır. Do* sıra arsalar, bu arada vaktiyle semtin bir şöh­
ğanedar Caddesi ile Açıktürbe Sokağı ara reti olan Mahmudağa Mektebinin arsan
»uıda usanan gayet uzun bir sokaktır. Doğan­ görülür. Bu uzun sokağın Açıktürbe Sokağın­
cılardan yüründüğüne göre sağlı sollu Abdi- da sona ereceği sıralarda, göz^nûne ttsküda-
efendi Sokağı, Azat Yoşuku, Gülfem Sokağı, nn güzel bir panoraması a ç ılır Yaz ise, yeşil­
Kuyu Çıkmazı, Mahkeme Sokağı, Hüdalavlu- likler arasında kuş bakışı görünen kırmızı ki'
su Sokağı. Aztefendf Mektebi Sıcağı. Tepsi- remltj ve çoğu boyasız ahşab evler ve beyaz
lıiTUnu Sokağı, Açıktürbe Çıkmazı (aslında so­ minareler, soldan sağa üç dalga halinde Sul­
kak) ve Açıkiiirbe Sokağı jle konmakları var- tan Tepesi. İcadiye Tepesi ve Toygar Tepesi...
dır. Doğancılar Caddesinden az meyilU bir Toygar Tepesinde çıkmakla bitmeyen Kuşoğ-
joikuf halinde haşlar, kaba ta; döşeli ve iki lu Yokuşu... Ve dört âbide. İskele Camii, Ye-
arabanın rahat geçebileceği gençlikledir. İki nivalide Camii, Çinili Cami, Eskivalide Candi..
kenarı boyunca sıralanmış ikişer üçer katlı dördünün de b&nisi kadın. Kanuninin kın
evlerin sokak kapatanna hemen umumiyetle Mihrimah Sultan. Oçüocü Ahmedin anası Dör­
tiçer, dörder basamak taı merdivenler ite Çı­ düncü Mehmedin hasekisi Gülnûg Eraetuitah
kılır. bu evler om halli ve hali vakti yerinde Sultan; Birinci Ahmedin hasekisi. Dördüncü
elle meskenleridir, sokak, günün hemen her Murad ve İbrahimin anaları ve Dördüncü
saatinde tenha ve «essizdir; Sokak, orta tır­ Mehmedin biiyük anası Mahpeyker Suttan;
manıp yokuş sona erince «ota doğru ggp»f bir İkinci Selimin hasekisi ve üçüncü Muradı*
kavia çizer, burada sağda, isimsiz bir sokak* ana» Venedikli BafTo, Nûrbânü Sultan.

h t 1p ://o ro u D s^o o ^|e.c 3


A m tfK u m ta ı — 1723 — AZİZ «NSAM

Bu sokafuı Açtktûrbe Sokağı ile olan fca- bfod£ Taşkışlanm Askeri Haslahaneye tebdi­
vuşâgıntjı $»ğ ktişeftlnde de Onzltmcı Asır linden asra(an olarak ceMelerden (elen yaralı­
TÛrk yapı sanatının şaheserlerinden Halil Fa­ lara tıiaınel etti, bir müddet de fahri olarak
ik Türbedl vardır, maalesef pek harab bîr Beyoğlu laşei Umumiye baş müfettişliğinde
haldedir: l&: Halilpaşa Türbesi). bulundu.
||C—İT Er#vim Sesi muhrik ve güzel olan Azis Bey (ok
AZİZ REFCT EFENDİ (Hadnıtailk- M*h- güzel ezan okurdu; bilhassa sabah* ez&nından
Htd) — Onsekbiacl Asa- alemnsnırtan ve tiiik evvel okuduğu illltiler se n t nıhfcıü
milatlarından; yazıyı Heis ılt-Hıbba ftfeluned vecd içinde bırakırdı.
Refl Efendiden tahsil etti. H- 117# (M. 17H5 Galata köprüsü bayında Merettoofcı Kara
İTM) da taundan fiMü. Mustafa Pvjh Ca­
Bibi.- v m u lü ın tM e . T uhM lu tU tio mii Şerifinde öğle
zam anında
AZİZ BEİS — Şirketi Hayriye lostromo
gidip okuduğu eza­
lanndao: Birinci Cilan harbinde şirketin talı- nı, tainstıyan ve
loiy» teşkilâtına meniu r edilenler arasında
m üstüman kSprfi-
bulunmuş, büyfik fedakârlıkları görülmüştür
den geçen halk hu
Hayatı hattında başka bir kayda rastlanama­
şû ile dinlerdi. Sa­
dı.
zan Harbiye Neza­
AZİZ SOKACl — Beyoğlu K alasının retinde Enver Pa-
Hajköy nahiyesinin Keçecijriri M ahallen so- .yırım daiw>ı^nw
kaklarındandır U934 Belediye Şehir Rehberi­ kapısının karcısın­
nin 17 numaralı paftasına bakımzj. Kasköy da ayni saatle oku­
CiddMl ile Harapçeşme Sokağı arasında uza­ duğu ezanda. Paşa
nır. Hasktjy Caddesi kavşağından girildiğine d ah il biiiiiıı Nc d -
jSre sol kolda kubbe; Paçacı ve MahlM so­ ret erkim re men» ^
kakları, sag kolda da Kıtâbl Sokağı ile birer sublni daha İ7I din* ik a i
luvuşkgl vardır; U r araba rahat geçecek ge­ lemek tuere kapüa*
nişlikte olup sağa doğru h ir kavis çizerek dik­ tun difaroıoı yıkmak mecburiyetinde kalır-
leşir sag kö|ede b ir tornacı atölyesi, yaıunda (ardı. Tekkede zikir ezanında gtoel OIU «
U r manav dükkânı. bir Hasktjy Sinagoa'u. sol kailde okurdu. Babasının Erzincandafci tekke­
küfede de b ir tatlıcı, üstünde D em okrat P a rti sinde Sallabaş Dede ismindeki bir uttan ve
tııctk mepkraf, b ir elektrikçi. b ir f a la vardır. Kasımpaşa MevtevihıoHi dedelerinden ^
Kulube Sükafcl k a n ış ım d a n » m a Aziz So­ ver Dede* den tin i îikartnıştır. sikir « u t­
kalı bir m erdivenli yakK{ otar, K ilit* Sakağı anda dtfrt u a i durmadan sim* etti# olmuş­
kavşatıada tekrar d in yokuş o hır ı t sola d*- tur. Ruf&J tarikattan bötüo burhanlara* yap­
ner. ikiler wçer la llı k ig ir w çinko ta p tı ab- mak kudretine sahip olan Adı Bey başına
p p e rler a n sın d a u a ı ı n t H a n p n n e So­ sapladığı d ffi kama, vdcudonun muhtelif
kağı kavşağında soma e re r iarabk İK A . yerlerine sapladığı şifler, bflbına ateşte ta*
u t a ra ra rt arttığ ı «Güt» tlbir edilen urun, ucu y*m
AZİZ ENSÂftl BEV — Asrımız ta fb n n demiri diliyle yalaması, a |m u döktdğfl 01
da yaşamış ta E I tfrik ati şeyh agnllanııdan. yunurtagn, ateşte kızdırdığı «am ucu küçük
Kasımpaşada Ayal Ali Baba Dergâhı i ş t i ©erit kadar toparlak olan demiri ajana soka-
VftıtMd Emerinin otludur. 13% de Ei m n k pişirmesi berkesi hayrette btrakırdL
canda babannın rençber d t» «alışacak kenü Kader kata Avmpaya yota diyen Artı
|>araa üe kurdıge dergahında datçaya «eUL Bey bilhassa Pariste şartı fakiri Tafcrft Bty
Şeyh Hehmedin Islaubuia naMiıul™ a n ­ dîye tamlan TOrk ve m&slöman naau altında
la iptidai. rtşdl ve ididl lahsahrim boada zeatfet yapan bir şarlatanın kir Ermeni oldu*
p şlı. Balkan Harbinde erir mduıama ve guan ve yaptıklarının basit hokkabazlık ol*
tjkodra katkına yardım için ilk (iden K m bj dağıma Mdia etmiş. Farisi* dejerif bekim*
yardı» ttşklUuoda (alıştı. Birinci Cihan Har lcti imamında tecrübelerini yapauştır.
m / g Po u p /m e r o k e d iy o ru m
AZtZ s r a A a J — 1T24 - İftTAinna

A llı B ey yabancı m em lû k atlerd e gâatcr- ta 'd a A ra b mı, f-tlndü mİ, Buharah mı nereli
dJJJ bu m ânevi h ü n e rle riy le F ra n sa , A lm anya, olduğu belirsia yaşlı bir ndım vardı, kattdU-
b p a n y a , tlalya ve H indistan d e v le tle rin d e n rte AbdttMelAın Tant&vl diyorlardı, fakirizme
tak d irn am e le r aUnıjU r. ait h ü n e rle r g ö ste riy o rd u , m « rak sardun, ta­
27 ey itti 1943 dc vefat fitmiş Kasunpa- nışmak inledim, h izm et edetıtn belki h u
şada Zindan arkasında tarikat! moHınl pir­ tcAzet verir d e d ile r, (»nüm. cltai öptfim. ar­
lerinden İrilisi Muhlefl Türbesinin İçine 5n zum u söyledim ;
tarafa Pederi Mehmed Ensartafn yanma def­ — V ıicuduna hâkim mbin?
nedilmiş tir. D edi, sol b ileğim i s u n sık ı tu tu p p a tlı U r
nıU ı CiBktBrk ştşl d e rid e n iç e riy e soktu:
Aziz Ensarl Beyin uzııfct a bir zaman va­ — S an a izin veriyorum *., ded i, b u n d a n
tan dışında dolaşması zannederiz ki siyasi se­ so n ra vücudU nlin te h lik e li olm ayan h e r ta ra ­
beplerle olacaktır. Avrupadan dönüşünün te* fına b u şifi sokabilirsin?.. « B u te lk in a ltın d a
yjp* o zamanın röportaj muharrirlerinden fazla a c ı d u y m ad ım , fa k irliğ e başlayışım böy-
MeWd SaicE kendisiyle konuşmuş ve bu müli* led ir. AbdURtelftmın y a n ın d a üç d ö r t ç en e ç a ­
tcaUOL «Yedi Giin> mecmuasının 27 eylül 1933 lıştım ..*.
tarihli ve 25 numaralı nfisiıssıada «Fahir Ajui Avrupada doladığı yerler için de: «iti
Bey. kafasına bıçak saplayan adam» başlığı buçuk sena Frausada, bir buçuk sese İspan­
ajtında neşreLmlşLir. yada, bir ay da Portekizde kaldım, Fakirizm
Bu mülakat şayanı dikkattir, muharrir hünerleri gösterdim, 3930 beynelmilel Aııver»
muhatabının bir m iti şeyhinin oğlu olduğun­ SergUtodc de Tunusluların pavyonunda ça­
dan bihaberdir. Asiz Ensarl Bey de rufâl der­ lıştım * demiştir.
vişliğini fakir kisvesi altında saklamıştır. Me* fakat aaü foyanı dikkat sözleri, muhar­
selâ: «Bu i$e basıl başladınız, heves etliniz?* ririn «RufâUer de çiş saplarlar, agoianna ateş
sualine verdimi Cevap şudur: alırlardı?» suline verdiği cevaptır:
«Onbef sene evvel Mısıra gitmiştim. Tan- «Hepsinin hilesi vardır! Kömürü yanma­
mış tarafından tutarlar­
dı, şişi de benim yaptı»
gun fekilde. acıya ta­
hammül Ue saplarlar, ta­
kat bu melekelerini ta*
rikatlerinln propaganda­
sı İ0 q kullanırlar, baıH
halkı iğfaS ederlerdi. Es-
kişefcirde Ur müsamere
veriyordum, tecrübeleri­
me başlamadan sahneye
çıkarak tıalka şu »öderi
söyledim:
— Şimdi ^Öreceğ
ni* hOaerlal Ur zama­
nın dervişleri bir hâyu
Jtûy arasında ismi Ce-
Uli zikrederek yaparlar­
dı; halbuki şlzndl şu sah­
nede sac çalmdt. benden
e m i d&rt kut kanto oy­
nayıp göbek attı, bu ma­
A«(a Enaârt Bcjr Fakir kıylfnü İle vc bir
rifetlerin maneviyat JJe
l ı p u r s l lU fis ila S ı ( ik n ıı barikattın aUkası nisa benhn çar­
pılmaklığım lâzımdır!,.».

http://aroiosaooale.co
— 1725 A£M1 BEY lü«>

Aı±ı Pn&srt B<*yJn * b n d e h ü n e r göster- deki kayde göre, « k İ tab a b e t de «Çobi cin»
d i|J A vrup a m em le k e tle rin d e kendiıtndoD m ftcunu ad ı Ue an ılan «R lnbir derd e d e r iş m t
takdir ile bah sed en g m c ip tc r bu lo/ıduğtınu tu n la r d a n e n m ecburunu yapan t tt d ır id, h a ­
jöyİİvân m u h a rririn < ı u d u y a r n u sım s» m - y a t/ vc m esleği h ak kında m alûm at verilm iyor.
İtfle' Sanat k ıy m e ti olm ay an m anzum b ir la ılfn a n c -
— Y edi s e n e e v v e lin e k a d a r d u y a rd ım , d e n ib a re t o la n bu k a y d ın b a şın a «Azm inin
fakJf tah a m m ü l e d e rd im , şim d i { iğleri sap* M acunu» serle v h a sı k o n m u ştu r k i, sam anında
U rken h iç b ir şey d u y m u y o ru m . y a ln r b a şım a İlk y a p a n a n isb e lle a n ıla n b u m k tt n . b ilk h ı-
bıçak g ird ik te n ( ta ş ın a bıçağı b ir ççfciç i)* r e . Am ilinin İlk n u s ra d a ta k d im « ttlg l isim le
vu rd u rarak s o k tu rm a k la d ır) b ir m ü d d e t son* • ro ta g e lm ^ U r. M anzum enin d e A ıo ü U m *
n dim a£uıt u y u -şu r g ib i o lu y o r.. F a k a t o da fu ıd a n yakılm ış o lm a sı k u v v e tle m u h te m eld i/.
tokm ağın s a rs in lis in dartî..> c e v a b ın ı v e rm iş-
T l vItmh nfK «ai «Ç*M «la» 4e« u u ksker
d ir V e s o n ra şu iki h â tır a y ı n a k le tm e d ir:
Tat kub|t& ber nmatı f*l bina ey oh*4I btoorr
— A n ta ly a d a >kep s a h n e y e b ir o p e ra tö r
F»«v«M yMUiş rtıbba ■ ad* nrt*l M «Bakî
geldi, şişi k e n d i g ö s te re c e ğ i y e rd e n so k m a m ı Binde birin » m tak tir İde» «f H ü l h*MI
û t a f i , so k tu m , f a k a t ç ık a r ır ç ı k a m a z k a n
Nnkjrt, t(rcwi)t, «lyka vs tu fr ıa n ı
ta ş a n d ı, s a h n e n in a rk a s ın a d ü g tü m b a y ıl-
Vı» ve U i ı|n h n M dafal ala kirger
dm M e g cr O p e r a tö r b e y h a z ırlık lı g e l ­
miş, B eled iye d o k to ru İle b ir lik te b e n i te d a v i El arak yantmaaına, U r dm lıraılİM
SM endam olana, «M « te k M rı m akar
e ttile r, 2 0 - 2 5 g ü n y a ttım . P r o f e s ö r d o k to r
S üreyya A li B e y dte b î r m e c lis te b a ş ım a b ıç a k Sıtrta 1a|re «ıhsalar. Ia ll|l, Arla
sapladıguni g ö r d ü ’ « S e n iş in f a r k ın d a d e ğ il­ KİM tenine; kalene*, vlr* «**ae anıl fer
sin, b u y a p tığ ın v a k te h lik e lid ir , b i r g ü n s a h ­ D m jttöb kaim yatandan öksAıik «halın
nede ay n ı d a k ik a d a ö lü n Û D * d e d i.. Yediği hannotmayab baş acibem
M ekki S a id Aziz Bey İçin «rengi solgun­ G it karanaaama» diş sfrdanaa, »»'fey*
du, koca a d a m e lli kilo büe gelmiyordu, vil- Hem bevasira ki «erir wJ>'»4ı d b e dr p r n
c u d tfn te kanı kalmamış!»» d iy o r. M u h a rririn :
Ifsyzl bfk ahaayteak... akim alanlara
<Hayatının bu tarzda kazanmağa devam ede­ Viol sol halanlere ki olu n vdedden behmtr
cek misiniz?» sualine h e m e n cevap veremi-
BahiB M hl oinb «ebib Isa Klürtr kanat*
y e n A z i ı Bey;
M rtlkteu hetm- grise kta ssif «Isa.....
— A rtık hiçbir şey kendi elimde değil,
«Türbedl ebjrı» Ue «Sirene»» enir dtıfcra ata
hayal beni bıçaklıyor, maişet gailesi vücudu* «Çohl çlü» 7 ÜI dirhem vr elli *"lrtem ota «grtef*.
şişlerim saplıyor, geçinecek bir iş bulsam,
fakirliğe herkesten önce ben lanet edeceğim!,. «Darbın» vc «Karanfil*! «ÜencfflT» vc Kıfcuie»
«CevU hindi» va *lebstwî*. Hustaiföa **
D e m iş tir Hakkı G öktürk'ün zabtetllği hal aSftid&ntr?»
iprciijnRsloe göre bu mfil&kattan sonra 48 ya­
lında v e fa t eden Aasiz Entarinin hayatı t ü r lü Eyle İJtUmnJ naÛ ff*b (kİ iuptık dirhem
üİkrolaoan «mraıdan ü kıTımya tende eser
bakımdan pek hazin geçmiştir.
Şü| tamahla alasın hu tü^klu emrud&n hslİl
AZKABETVA.V fNevtoa Ffan| — Istan- ArmH islfi* h ü r bir dtı* tul ey püsev
bulda doğmuş m aruf b ir Ermeni doktoru. Er*
AZMİ BE V fü<tt> — A jnulıua en seçkin
ıtıcnl ProicsUnlar ruhani reisi Agob Boyacı*
bililerinden, bu snzı kendi gttnltt için îilm i|,
yafun oğludur. Tahsilini onoo ftebert Kolîej-
udunu ancak y&km yifâru dinliycbil/Bİftir
üe yapmış sonra da Genfcve’de ve Amerİkada
1870 de Ulınbulda doğdu, Maliy» momuria-
Kolombiya Üniversitesinde UnMmJsınışlır.
rından Cehıü Efendinin oğludur; basit bLr ip­
Bir müddet Amerikada kaJdtJctan sonra (rana
tidai tahıilındea Sünfa p«k gen; ys;ınria Se
IJfeçmiş ve orada Saray doktoru utarak «ilan*
raskcrtUc dairesinde kâtip Olmuş, kalemden
Linvanmı almıştır. Ktvork M. Pamııkclyın
yetişmiş. İâ08 İnkılflbUida SeraskerU^iA adı
a z m i, A Z M İN İN M A C U N U — İ s ta n b u l llarhlye Nnîarcli nlarak yeni bir İdari te jidlil
üniversitesi kütüphanesinde bulunan Onsski- kurulurken topçu dairesi nıümeyyulijjint ti.
îihcl asra aid elyazması Wf Fevaid risalesin* yin edilmig, £akaL pek az aoara 1910 da iıtejt

llİ/qroup/ınerakediyorum
AZMt HEY rGtrtdh — 1726 — İSTANBUL

iîe teka&d olarak mbteahhidHk 11e iMboıi iş terinden, neflefdar P\r Ahmed Çt*leta'nln o|>
hayatına atılmıştır; 1944 d? olraUff. Karılıca Judur; lafonbulrJa doğdu, doğum tanhj bilLn>
mezarlığına defnedıirniştlr. miyar, 1582 de Istanbulda 61dU. kabri Eyyub-
Mahmud K om al İnal *H oş Sartû» da şu datlsr Kınnlızâde Latebeal olarak yetişti, mü-
hâtırayı naklediyor: durrialJklcrdc bulundu. Uçuntü Sultan Mah­
«Azmi Beyin udunu dinlemek m(lyesstfr dudun şe?ı*Mteljflnd* hocamı oldu, «Enliül
olmadı. 5tehib Molla Zftde İbrahim Beyin Pa Arifin* adındaki eseri asırlar boyun 11 medre­
şahağçesindekJ hanesinde bir gün tesadüf <?i se uleması araMuıda en makbul kitaplardan
tik. ud çalmasını huzurdan bir kaçı İle tora» biri oldu; bu eser Hüseyin V âııln «Ahlâkı
ber rica ettlJc Acele- işi olduğunu, vapur vak' Muhsini* islnılf kilabınuı hulâsa tercümesine
tl yaklaşığın] söyiiycrek itizar vc afifinle fi­ yazılmış çok mühim hâşiyeUrrie (ilâvelerle)
rar etti. Birkaç saat sonra arkad&şlanmülü viîcudc gelmişti.
avdet etliğimi?, sırada yol üfltilndo ehibbârm?- B ib i.; inbnij Ansiklopedini.
dan bir tatın bagçcslno girdfk. Azmi Bey ora­
da idi. Bizi görünce sıkıldı, bir şey sttltye- \ZMI EFENDİ (Salih) — Onsekizinti Asır
medi. Ben de onun bıı «urctlo sıkılmasından hattatlarından ve devrinin en namlı hanen­
sıkılarak bir şey söyliyfimedjm. Aradan yıllar desi, Kara Mehmed Pasa kaputundan yetik­
geçtikten sonra Eminönü civarında bir dük­ miş, aaglam bir musiki tahsil vc terbiyesi
kânda görüştük, Udunu dinlotmeyip o v u ş tu ­ görmüş, Sadirâxam Dâmad Nevşehirli İbra*
ğu İçin serzeniş ettim. Bir takım vâlıl özörlcr hım Paşanın serhaflendesi olmuştur. Yazıda
serti üe affını rica etti. Hayli, zamandflnbçri üstadı Hoca Mehmed Rasim Efendi idi. Dra&-
ı*dtı lerkfrttiğtni söyledi O günden sonra bir man Camii civarında otururdu, Şeyh Seyyid
daha görmedim*. Nureddm Süabüliye inllsab etmişti, ölüm ün­
Bibi.: H.K. t nal. Hoş Sadâ. de vasiyeti üzere bu camiin mezarlığına def­
nedildi. Kabir taşının kitâbesl Tuhfel Hatta­
AZIMt EFENDİ ı.GIridj Ahmvd Said) — tın müellifi Süleyman Sadeddin Efendinin
Diplomat muharrir, doğum tarihi bilinmiyor, olup taşa, kabir sahibinin hocası Rasim Efen­
Bâbıüİ kaleminden yetinmiştir. 1763 de sefir dinin haltı Dc hâkkedjjmiştir.
ola □ eoiştesi Ahmed Resmi Efendinin maiye­ Bibi.: Mu.«lakimxâde. TtıMel tatlAUa
tinde BerUne gitmiş, 1787 Ue, hilâfet maka­
mına mali yardım sağlamak İçin elçilikle Fas AZNAVOR, AZNAVORYAN — Menşei
Sultanına gönderilmiş, 1791 de Berlin elçisi Gürcistanlı olup tstanbulda cemaat işlerinde,
olarak üçüncü Sultan Selimden aldığı talimat sarraflıkta, kuyumculukta, güzel sanatlarda
İle Prusya Kralı İkinci Frederich WtlhelnTi v.s. namlı şahsiyetler yetişmiş bâr Ermeni aile­
Rusyaya karşı harbe sokmağa çalışmış, fakat sidir. Esasen Aznavor yahut Aznavur kelime­
muvaffak olamamıştı. Pmçyadan dönücünde si de gürcücodir. Bu sülâlenin iik ferdi Tavii
Sadaret Mektubçuluğu Ue mühim bazı idâri isminde bir zattır ki, GüreüsUndan hicret
ve mali memuriyetlerde bulunan Ahmed Az­ ederek Sıva.sa yerleşmiştir. Zamanının sulta­
mi 1821 de Istanbulda ölmüştür. Berlin Elçi­ nı orayı ziymeUûde müşarünileyhin faaliye­
liğini anlatan sefarctııaroesi 1885 de Ebuzziyâ tini takdir ederek, Sivas ve civanım vergileri­
Külliyatı arasında basılmıştır; bugünkü dile ni toplamak için kendisine ferman vermiş*
çevrilmiş olarak da 1942 de Vakit gazetesinde tir (?). Bu sülâleden bir kol da îzmire yerle­
«150 sene evvel Şerlinde bir T(irk Elçisi» adı şerek orada ticaret işlerinde parlamıştır.
Ue tefrika edilmiştir; almanca tercümesi de KevorkJl. PaaukcijM
1918 de Berliüde Dr. Otto MüUer-Koîshorn
tarafından neşredilmiştir. Fasdan dönücünde AZNAVOR — Tahminen Ondokuzuncu asır
Padişaha takdim ettiği takrir el yazısı ola­ ortalarında yaşamış meşhur bir Ermeni ku­
rak Topkapusu Sarayı arşivindedir. yumcu. Bugüne kadar onun yaptığı işlerin
Bibi.: İoBntl AjutiUopvdifd. hususiyetini belirtmek için «Aznavor işi» tâ­
biri kullanılmaktadır. Bize malüm olan bu
AZMİ EFENDİ IPIrBtınıedçeleblzâde Meh­ hususiyet en fazla gümus tatlı kaşıklarında
med) — OnaUmcı asır ulemasından ve şâir mevcuttur. Eski kuyumculara müracaat edil'

http://Qroms.aooqle.co
o ttK L o r v r tg l — 1737 — ASZAVOH ( S m r >

J 4 |i hah)*. h a y a tı h a k k ın d a h iç b ir m a lû m a t 17(11 ta r ih in d e Istanbulda dokmuş. 1 (1 4 de


cM c e dilem edi r a h i p o tm u ş Ve 4 n is a n 1843 t a r ih in d e y a »
K m r t M. F am b cfeM ts la n b u lıla v e fa t e tm iş tir ^ E d e b t fa a liy e tin d e
B o u o u e t'B in '[ h a c m i n a u r r h is t o ır e Ü n iv e r­
AZNAVdR ıltatr«»ı —^ Ondokıizunctı u ırd a s e lle » . P le u ry 'n in <U ı v ie de* k r a e lile s » « e r ­
yafanılt bir Ermeni rahibi. 1875 yılında toton- le r in i vc K o le ra h a k k ın d a d i t e r b ir k ita b ı
bulda Ermeni dilinde n eşretti# «Avruponut E rm e n ie e y e ç e v irm iş v e m e ş h u r Ç im e n i ta -
t f Avrapâdâkt ve Asmadaki Ocmantı tmpara- nhçW ı r a h ip G u k a s In c ic iy a n ın <A m a ra n û U
lorlufuoım ticari v* t u u t coğrafyası» tamin- l ’ü z a n ty a n » n a m ın d a k i « e r t n l lla iy a n c a y a
drid 989 sayfalık eseriyle tanınmıştır ç e v ir m iş tir
Sfvprfc M. hmukcfyın K m r t H. rıa a k d ııa
AZMAVOR (Hovsept — Mcsbur bir Er­ AZNAVOR (O hannnı — M uharrir vt
meni minun. 1854 tarihinde Londrada doğ­ matbaacı; ISTO de Bahçecik'de doğmuş ve
muştur. 1847 de ailece İstanbul* gelmişler­ 1940 sıralarında İstanbul'da vefat etmiştir.
dir. Mimarlık tahsilini Romadakl Giiıel Sa­ Tasillni Usküdardaki Bcrberyan Mektebinde
natkar Akademisinde yapmıştır. Hcniu talebe yapmıştır. 1890 -1908 yılları arasında «A şırı
iken Diperfs Şirketinin villâsının plân müsa­ adil matbaa ve kıtabevinin mudilrü olmuş­
bakasında birincili# katanmış ve «V»Urye> tu r 1908 de BabIâli Cad. No 48 de «Yeni
nişanı ile mezun olromlur OsmanlI» Kltabevini ve b ilih are aynı ismi
İnşa ettiği binalardın b&züarı şunlar­ taşıyan matbaayı tesis ederek b ir m üddet O.
dır. Istanbulda Tepebaşındaki Şehir Ttyatro- Parsehyan'la btrlikde çalışmıştır. Ühatme*
ıu ve Bcyaglundaki Fransız Tiyatrosu bina­ Aznavor, N asrettin Hocanın hikâyelerini er-
ları, Fenerdeki Bulgar kilisesi. Cibalidcki Re menciye çevirerek 1910 da burada neşret
ji Tulün Şirketinin biiyiik fabrikası, Sanasar- iniştir. <Rasputin> adlı b ir eseri de aynı mat­
yan Ham (Şimdiki Emniyet Müdürlüğü Bi­ baada u b e tm lşü r 1918 -1919 yıllarında
nası). Gülbenkyan Hanı (Şimdiki Eminönü «Khelbk Tavlı — Uslu Davud» adlı mizahi
Kaymılıunlık binası). Topaiyan Ham (yan­ bir gazete çıkarm ıştır. M ütarekeden sonra
mıştır) ve Katırcıoğlu Hanı: Prenses Rukiye N unıosmam yc'de «Yeni Türkiye »adlı Mr
Karnının 'c Prens Abbas Halimin köşkleri: matbaa daha tesis etmiştir, Ohaıuıes Aznavor*
Prenses Nimet Hanımın. Prens Muhammet! un, İstanbul Ermeni basınında intişar eden
Alinin ıcvcesinln ve Bogos Bey Yusufun m uhtelif yazıları da mevcuttur.
türbeleri v.s. K e r o r f c M- F ım w lıc ly * f t
Arnavut Etendi, gerek Istanbulda ve ge­
AZ.VAVOR <Sfffovpe) — Bir Ermeni avu­
rek Kahirede Ermeni cemaatine ait variller­
de de bulunmuştur «Saiımanatrakan Ramga- katı ve m uharriridir. 1825-30 sıraLannct*
doğmuştur. IÖ4B- 1852 yıllan arasında. İstan­
van komitesinin kurucularından biridir. Ha-
yırtever cemiyetlerine bağışları ile de meş­ bul'da, Çanıurcuyan Ohannes Badv&li (1801 -
hurdur. Birinci Cihan Harbinden sonra Mı­ 18881 ve MıSurdıç Agalon (1820 - 18901 tanı,
sıra güm iş ve 1935 yılı haziranının sonların­ finden neşredilen «Hayastan» adlı haftalık
da Kahirede vefat etmiştir. ' gazetenin başlu-a m uharrirlerinden oloıuf ve
nrarfa, İstanbul Ermenilerinin Örf ve adetleri
Krvark M. Pamakriyaa
hakkında makaleler dercetmifUr. Birkaç yıl
AZNAVOR (Jorjı — MeşhuT bir n ebtlat sonra, beraberinde Yeniçerilere ait antika eş­
bilginidir. 1861 dc İstanbul'da doğmuş ve 1980 yalarla birlikte Londra'ya gitmiş ve bunları
de vefal etmiştir; Y. Çarît'uı «Türk Devleti mezkûr şehirde teşhir etmiştir. Sergi Ingtüi-
hizmetinde Ermeniicr* ederinde adı geçer; ha. ler tarafından takdir görmüş ve kraliçe Vik-
yatı hakkında başka Ur kayda rastlanamadı torya tarafından da »yaret edilmiştir. IBA7 de
■ m i t al- Fa»aferİ7» İstanbula avdet etm iştir 1B70 sıralarında,
Hasunyan İhtilâfları esnasında teşekkül eden
AZNAVOR ıKeropr) — Venedik Ermen» «Şark Ermeni Katolik Cemaatı* tarafındın
MılütarlsUer tarikatına mensup U r rahip. teşkil olunan meclisin Ataları arasında bulun-

m/qroup/ffîerakediyoruffî
ATOAVMYA* ffentot) - 1728 -

msştur. İ t il da katolikligi terk ederek Gre- yflnden v« prens sülâlesinden olduğu. Kudü-
gofjen mezhebine intlsab etmiştir. se gitmiş ve doğru imin La te iyi işlerle (
M sonra Patnkhine cisatanl meclisine ağustos 1806 talihinde vefat ettiği yazılıdır.
âta seçilmiştir 1860 de Paırikhâneıım hukuk Diğer Mr menbada da 1709 tarihinde On saf­
müşaviri olank nkredUmekledlr. Serovpe t e ta bulunan Ermeni amiralart arasında zikre­
oavor. Mason teşkilâtın mensup olup, Islan- diliyor. Keza kendisinin Zafcaıya Patriğin va­
bulda, «Büyük doğu» ilmindeki Fransa Fran. siyetnamesinde cemaat işimi üzerine nazır
mason teşkilâtın» himiyeslnie «Sevgi» adlı tâyin olunduğu d a kaydedilmiştir Yaıunıfa
Hr loca tesis etmiştir. K m tstabtıTda faali­ medfun olan Aznavor Aaıira Aınavoryanm
yetle bulunan Londra’daki «Jordau* teşkilâtı­ bu u t u ı oğlu O ldu ğu tabmin edilebilir.
na da i ıi olmujıur. 1liram Asadur'a gthre İn­ Kfrark İH. raauhc^tıı
gilizce lisanına da vakıfmış.
Kcr*rk M. PunskrfrBD AZNAVORYAN (Ohannes Efendi) — Er­
meni mimarı. Kendisinin, MSI yılı Ycdikule
A2NAVORYAN <Ksrabel Amlrni — Ge­ Ermeni Hastahanesi Salnamesinde Osnunlı
çen aşna İstanbul ermeni cemaatının mümtaz erkânı harbiye! umum iyesi riyaseti emrindi
şahsiyetlerinden biridir. 1745 de doğmuş ve mimar olduğu kaydedilmiştir.
1853 de 10S yaşında İstanbul'da vefat etmiş- K rvnrk M. Pamttfccijfia
tir.
Amavoryan Karabet Amiramn adı, bizce AZNAVLROĞLl’ — Onyedincl asır orta­
malûm ennBni kaynaklarında, ilk defa 1811 larında İstanbullu ermeni halk şâiri, hayatı
yılında, Kudüs'ün Mukaddes yerleri için, hakkında en küçük bir kayda rastlanmamış­
ermenllerle rumlar arısında juhıır eden ih­ tır, adı türkçe olarak yazdığı iki yangın des-
tilâfın halli maksadlyie, Şeyhülislâmlık Kapı­ nından bilinmektedir, Bu destanlar New
sında kurulm meclise, ermeniler tarafından York'da oturan B. Hamtyun Kürdynn'm ktt-
iftira* eden cismini fahüyetlerln bajmti» lü bonesinde bulunan ve 1 6 7 8 -1 6 8 1 arasın­
«Sarraflar kethüdası» unvanı ile zikredil­ da Istanbulda yazılmış olan e rm e n k e bir
mektedir. 23 Ekim 1817 yılında da, Gregor- efinkden alınm ış ve şehrim izde in tişar eden
yen ve Katolik nihailerine mensup ennenl- em ıenice «Astgapert» adlı aylık m ecmuanın
ler ansındaki dini ihtilâfa çâre bulmak ga­ 1952 ocak tarih li 10 uncu say am d a neşredil­
yesiyle, Kuruçeşme'de. Patrik Boğos Başpis­ m iştir.
kopos Kutoryanln [1703 - 1853) evinde top­ Aşağıda naklettiğimiz bu destanlardan
lanan meclise, Grcgoryeöler taraCndan hazır birincisi için B. Kürdyan tBM deki yangmn
bölünmüştür. Burada da «Sarraflar Kethüda­ tasviri olduğunu tahmin ediyor. Bu yangın
sı» alarak anılmaktadır. Bu ihtilâfların aka­ hakkında şâir Aznavuroğlunun muasır Erem-
binde. 22 EylA! 1820 de Sakız Adasına sürül­ ya Çelebi Kömürdyan'ın ruzntmesiDde de
müştür. tafsilât vardır.
1837 <te ise, Yedikule Ermeni Hastaha-
İkinci destan için ise B. Kiirdyan 1600
nealnln nazırları, yani İdarecileri meyanında
yangını hakkında olduğunu kaydediyor.
im i geçmektedir.
Reşad Ekrem Koçu İse her iki dostsnuı
Karabet Amira’nın, Ohannesl ve tslepan
Ağa Aznsvoryan adlı iki oğlu olmuştur ki. da İstanbul târihinde en dehşetli ateş âfeti
banlardan birincini, sütü geçen hastahane­ olan 1660 yangım için yazılmış olduğunu
söylemektedir ki tahmini hakikate daha uy­
nin (esişinin ilk yıllarında, müştemilâtından
Sutp Agop manastırına ve İkincisi de Surp gun görünüyor, şöyle ki, bu iki destan asim-
Pırglç kilisesine mütevelli olmuşlardır. da Ur tek eserdir, şair birinci parçada yana­
Kerark DC. Punuhelym nı. ikinci parçada da yangından sonra Istan-
bulnn perişan hâUnl tasvir etmiştir. Birinci
AZNAVORVAN (Kaspar Amire) — Za­ parça hicri 1070 yüuıa rastlayan 1660 yangı­
manının meşhur Ermeni amiralanndan biri. nının FtndtkUlı Silâhdar Mehmed Ağanın ve-
Üsküdar Ermeni Kabristanında medfunAur. kaayinâmesinde. ve bilhassa bu âfet hakkında
Kitâbeslnde kendisinin Eğinin Abuçeh kö- geniş tafsilâtı veren Hasodalı Mehmed Hali-

http://groups.goog le
V C ttD tfD tt
— 17» — ATTAJt

fratn tTIriM G llnfab adındaki w rindi Btp — Mı (Ü t n l u rLrai


sıUcdikB n w a n ^ lamjjnsn bemem alete­ Taacnn yim i — ^ ıtı «Ua
dir. ViM pek iabödir ki bir balk şiiri, l« ö f la p a dt|U te h İ i ^ b k M ı
rangıûi gibi cehennemi bir «t«ş &fetkti an­ fttaAa* p tk m * Uvmim m t u
latm ada randın jomuıu tasvir edeg güdük Ç&avmfUr «e s teri» t#ic*ta
bir cmt (-eremesdL Kildi kİ her iki dgrt*nm » ı ia n u «pw
krt't K olandaki ndK bafijrelen de aywdzr. T«Ka «f|il i
Çok byn«Uf bir tarttı vesikası o lu dettin T h iiu ««ifik r ı~*— y«b
{»dur : tf r f e r w n k m a U « la
D e jv f c r k İ ( t e f H r t ı ı m a l f a
Yangıa h ıU j n d ı tSytnunJftfir:
Dbt tOtkfe* Mr 4*ru*
I T irild i ■ ( ta le U e« t o j u â
II e m e * kİ û n r« a d ı
PiWuM ta n ta l r u d ı lata«4a T i t H İ ı m » H l l a j t i n a c oM a
nnrrrJik ı» k rijft kal «14*
Anavm it» 4er k*\wı& *n»
V ifs ıe ııa deril ırak 1 u | «Mu G6|v ünk «M« ik Qe sânm
GAlar ytolâ a e k k s ta ih yitim
tie ti a£t>$ar j i ttrl B ili y ık ın geMi l i r i n a » oM«
Erte karta* ^ fliti H vt4i
Vkr ki t n a ^ ı m i l kbtMi 1630 yangım OsmanlI metinlerinde ayaı-
Auş M n i ı m d u p ta i) «(4ı kapımındao «bir tütün içici yaramana» etüv­
Ftka « i 4mtU> « lu pektiler den çıkmış olarak gösterilir- AzzuTurofhı
EIbI fUer ktal «H u Jıll« destinin ikinci taam ının, altıncı kAa&ında fau­
O m U r v k c iA İ le r . k ilis r ie r na işârrt eiucşdir. yalnn birinci fcıatmrfa
Her «İp <ıiıwB «Ma İkifid kıtada atehin Odonkapusandan çıkdığı
Rınkıkı *ter fi^ i bâritti yauLmıgtır. Kısa bir um an içinde büyük şefe-
M h iftta iı şerifed rritf ria bütün Haliç ^ H ı> i sarmış «la» ateşin
THI ikttM d«rt kdgefca lötü dft AyazmakapusuıuUo a i Oduokapusundan mı
(jifta yvA knafamm al olda çıkmış olduğunu halkdap bir ferdin dognı
RUai afiar raaıyanm b ( U w yoktur. Fındıklık UehiMd
Ağa da. Hasodah Mehmed Halife de «araya
Tin» «İla n ta h v ab taı g rffa e a meosubdurlar. en doğru mâlûmalı edinecek­
< im * M tıM «mfk M «Ma leri şüphecidir «B. Ayannakaposu Yangın-
fikir ı l t e deyi ifin ir lan).
Simk b e n ü n n a ı ı kfanf n j ı m Destanın İstanbul Ansiklopedisine nak­
KM g*r<te laflar ata* 4«£ûir linde TTiinaıfa vuzuhu temin için târkçe ous*
k t a lUıa ı M M «Ma
ralarm ermeni harfleri İle yanlı; pekline sâdık
A a t f m t f ı öet tia te jil *w *m kalmadık, meselâ «el fida» yenne «el vedâ»,
R«ı Hıfcl»» fa jıı MÖ» M M cgnıtczm* yerine «kıvılcım»» «bısreretiik* ya­
n t p ^ ı ıld ır te küf» h u m rine «bâsîretîm», «Ben hakimi» yerine «Ben
Ak *4ar «ilama çc^âis «I «Ma
hakkana» dedik.
E m ik X.

İmaknUâ ra a c n «Ma*« w AZTAK — Tagnak Komitesinin organı ve


f m a lıH u »k*ek ı i ı w n «Ma (Aaiamart* ve «Piitanya» ^aatdainim deva­
( f a k raman j w M e r ıtrta e
C v>4aıa a * iu İim » «Ma
mı olarak Istanbulda Aleksan Misakyan ta­
rafından 44 sayı ne§aredilmi) ermemce haf­
i m » f m a iM ıt y i |ı» d ir Srbi talık bir gazete Neşriyatı idare edenler an*
t |k ı r c â d v halk k f i sutda $u şahıslar tmionmuftur: Şavarş Misak-
Taapa «Ma ka kıüı*ı* " W i yan, Vahram. TatuL Keğman Parsehyaa ve
fe r HIM rtH > m bu»™™ *M»
Zabel Eseyan,
T ık a gtUİ ysrHÜ**» K fwfc m. M * ı ı
A(ık i d * U»»>-«İM r tr a l
com/group/merakediyorum
AZTARAJt -m 1T3Û —• İSTANBUL ANStKL01*B)til

AZTARAR — fsttn b u ld * 1 Ö 2 7 -I9 3 7 ytf- İlk u y u ) 50 (utun 1840 ta rih in d e çdunifür.


U n A ruında « O k ı t tm a ıt » gaftctojfirtla deva­ takunyan «/endi. R ttctotain 1Mamm, fi inci
mı olarak n e şred ilen . siyaat v o edeM gilnJük ftayıundftn İh b a rc a , ay n ı tecnl v e a y n ı harf*
erm etûce b ir g a ıe te . S a h ip v« n eşriy a t m ü d ü ­ lort n m to fa ı» cUfftl t u ld e , a b o n e le rin in
rü Mantı* Asîanvandü*. buyUV fcısmuun ricası Qxertr*c lürkg ejre <*■
Kvtrofk M. Pwnntely*fl virmiştir Bu sur elle k o n d i UarİMiu göre
AvrupalI ve> T ü rk İM d e n de a b o n e le r e ld * «4-
AKTARAK PC%ANTVAN IBkuuu h ab er
m tjü r. FakAi b u le b e d d ü lllm d a mttfaim b ir
efe!) — tsum btıtda n e şre d ile n ilk e rm e nice
gazetelerden H a ç a tu r O s k a n ja n ta ra fın d a n
faydası olmamış vo 1841 yıtmm «oaUnaâ
d o £ ru g a z e te si k a p a n m ış tır
ç d n n b ttı$ v+ Boğos Anbytut aitbeasatdA
tabcdilm iğtir lim t ve t (c a d olatı b u ga z e te n in IU w k M. P uaM riB

*
http://groups.google.coi
BtaıAlialn Sofakçepse KapuMt
(Etti jülik Ur nstedea O, Zeki Çakalca eS He>

B
BABA — Lügat mâna» He berke&in bil­ İstanbul esnafı yaşlıca müşterilerinin
diği bu kelime İstanbul ağanda ve argosunda kılığı kıyafeti düzgün olanlar için baba ye­
önemli bir yer alır. rine *Bey baba» hazan da «Efendi baba»
Mekteplerde, bilhassa leyli mekteplerde tâbirini InıJlanıriar; garibtir İd çok samimî
kendisini mUeaseseye ve taJebealne vakfet­ olan bu hürmet kâr hitaba k&scıütr da bulu­
miş muallimlere bal» denilir, bunun zama- nur. Şuraaım da kesin olarak belirtmek la­
mmttda en hagmetti misali tgrth muallimi zımdır ki Bey baba tabiri hakikaten hiinûet
îhsaa Şerif Bey merhum idi. makarnanda kullanılır, müşterisine bey baba
İstanbul esnafı, itetU başı pek düzgünce diyen bir manavın, bir balıkçıma daha yatfü
Atmayan yaşlı müşterilerine daima «baba» olduğu çok defa görülmüştür (B Babalık}.
diye fcdtab ederler, haü& kızdıkları zaman Serseriler, baldın çıplaklar, hırsızlar ve
dahi ayni tabiri kullanırlar: yankesiciler arasında kendi yollarının ve ko­
•— Bat» yaran kilo uskumru alacaksın tu mesleklerinin tecrübeli yaşlılarına «baba*
çileden çıkarıyorsun be.. diye hitab edilir, jfıyabiarında da isimlerin­
— Baba atlan deve mi alıyorsun be? Şu­ den sonra muhakkak kullanılır:
nun turasında alacağın elli fcurujlufc bir çift — Baba seni dinlemedim, «Aytuuus» eo>
çorab. seiedi.
m/group/merakediyorum
— Ahmed baba ılı geline bts bu ifle ■tabasının hayırlı evlâdı» denilir A&aaı n
vajvn babası mahallece «-»ilmemi* kJmseHıae bu
Hapishanede «ki gardiyanlara Misinam günler hakkında' •Babaaı turp m a şalgam
<bıb>> diye lutab edilir. ojlan na olacak kİ’» denilir.
M k karakollarında vazifelerini taliı Sohbet arasında hatırtanamıyan btr şey.
dille gören, ber lumti Ur nı;la karakol» dü­ bir isim ferasetli muhatab tarafından atyte-
denlere rifk Ue muamele eden memurludan elverince: «Hay babanın canına rahmet» Mr
gıyabUrında tlbıkalı gUrtthu tarafından «ba- halk takdiridir.
İM adamdır» diye habıediUr. Bir hamur tatlısı da «Şam babası» diye
IsUnbulun «rar tekkesi kahvehanelerin meşhurdur; kİ bunlar kt-nar mahalUatn
deki ocaktılar» da istisnasız bata denilir. •mahalle karış» denilen kadınlanma alsın­
Türk semicilıJliHİe kaptanlara (emi mB- da evlerine kargı İlgisi zayıf. İhmalkâr «kek­
retlebalı tarafından istiinJjız «Bata» diye ler hakkında teşbih yollu kullanılır:
hltab edilir; kendi aralarında (la kaptandan
— Bilim herifin kan evlâd gOrdûgü yok.
«Baha» diye bahsederler. Bu anane liman iş­ şambabası:
letmesi vapıırlannıta da câridir, ber gsmUlc
kâptan rfaîmn «Baba» dır. Yine İstanbul ajnndo incirin H y i(lm ,
bitabı bazan çarkçıbaşılar İçinde hindinin besi»ine: «Baha incir, bab* hindi»
kullanılır. denir |B .: Babaç). İddialı futbol maçlarında
i.»»»»» vapurlarının kahve ocaklarındaki galip gelen kulübün taraftarları takınılan İt­
ocakçı da yanlıca in , garsonlar om «Baba» kine gol ohiatu am an tribiinlerdea f j I*-
derler. kertemevi bağırırlar:
Spor klüplerinde takanın aknn ve em Bir kalın ve yüksek ses — Bir baba hindi!
a li emekliye aynimi» en yaflı oyucuların. taraftarlar Ur ağızdan — Hey Allah. .
baba denilir: — Olsa da ^ h K
— Baba Gündü* topa ağlara güm! — Hqr Allah..
Takım arkadagUn urum da; — Pilâv da nerde?!
— Baba ver p a sın ı. — Hey Allah..
BSyükfehrimiahı günlük sohbet dilin­ — Kaşık da nerde?!
de hayır sever şahıslar hakkında «Öksliz- — Hey Allah..
Itf tvtNUi>ı «Fukara babası» çok kullanılır Baba hindi adı ile Istanbulda tutulunu
Ubfrlerdir. mış bir de mizah gazetesi çıkmıştır.
Para biriktiren cimriler, nakdi olduğunu Üzerlerinde has İstanbul damgası olma­
gizleyenler İçin de «Altın babası» denilir: makla beraber burada bâzı darbı metalleri de
— Şu yakası yağlı herifi gördiin mü!? hatırlamak ve kaydetmek yerinde olur.
Altın hatasıdır Baban oğlana baf vermiş, otlu bir salkın ttsllm
Ajni UUr zillet {iıfcUı içinde yaşadığı vermemi*.
halde pek çok para», binlerce altını bulunan B ab anın adı Hur «Umden £ rie a budur.
dilenciler hakkında kullanılır: «Dilenciye acın­ Baba mirası jraoan mum sIMdir.
Babadan himmet «soldan klarnet
maz.. hepsi alim babasıdır.». Baba İrindi gibi kthmr
Dede maniama «Aj* Baba* tâbiri İstan­ Babasına dtakuz taş çücanr
bul ağzunn kelimelerinden olup bilhassa Babanını kuduz dalanuı, oğlunu yılan yalam ış
Tanıimattan senra bir milddet «BOyilk peder» Babanına hayn olmıyamn kime hayn olur
Baha ocatnm iadr dikil
tekline kalb edilmiş sonra da İstanbul ağzın Baka Mr h n a naUoM). ald» «al; atimi»». M t a
da «Büyük Baba» otmuftur. «al; farakanyort
Babası belli etmayan veledhina, piç ço­ a*b» m ıH eMaaMk. kaça m f a doyumluk.
cuklara eski İstanbul ağımda « lo ta babalı» Bu darbı mesellerin çoğu BUyükşehria
denilirdi. günlük halk sohbetlerinde binlerce defa kul­
Kittü yollarda dolaman, başı serserilik, adır.
kabadayılık, havasında olan yahut ayya| veya m Mm» lıfUnr IIm f|U a a
kumarbaz gtnçltr hakkında hakaret, yolhı . IUaW.ll> elirtldir kimi te tiri »akta
http://groups.goog le.com/group/merakeciiyorum

You might also like