Professional Documents
Culture Documents
t
l
$ -
Bu cildi fahraetfi arkadaşlarım ftfıraJiijn Muzaffer Eden, Heykeltıraş Râlib §ir Acudoğu ve Muallim
Silim Turgud AkLaaserin aziz hâîıralârma ithaf ediyorum.
R. E- Koçu
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
İSTAN BULUN; C A M İ M ESCİD. M EDRESE, MEKT&B. KÜTÜBHÂNE. TEKKE, TÜRBE. K İLİSE AYAZ
MA, ÇEŞME, SEBlL, SARAY, VALİ. KONAK, KÖŞK. HAN, HAM AM- TİY ATRO, KAHVEHANE, MEYHANE..
BÜTÜN YAPILA RI... D EV LET A D A M f, ÂLİM , ŞAİR , SANATKÂR. İŞ ADAM I. HEKİM , MUALLİM. HOCA,
DERVİŞ. PAPAZ* KEŞİŞ, MECZUB. NEVCİVAN, NİGÂR* HAN EN D E. SAZENDE, ÇENGİ. KÖÇEK, AYYAş!
DERBEDER, PEHLİVAN, TULU M BAC I, KABADAYI» KUM ARBAZ, HIRSIZ. SERSERİ, DİLENCİ, KAATTU
BÜTÜN ŞÖ H R ETLER İ D A Ğ !, B AYtRİ, SUYU, HAVASI» M ESİRE YERLEJÜ. BAHÇELERL BOSTAN LARf VE
İLAH.. BÜTÜN TA B tA T G Ü Z ELLİK LE Rİ V E C O Ğ R A FY A SI... SOKAKLART. M A H A LLELER İ SEMTLER j_
YANGINLARI, SALGINLARI, ZELZELELER İ, İH TİLÂ LLE Rİ. CİNAY ETLER İ. VE DİLLERE DESTAN OLAN
AŞK M ACERALARI.,. İSTA N B U L HAU O N TN DEV İR DEV İR Â D ET. A N 'Â N E, GİYİM VE KUŞAMI... İSTAN
BUL ARGOSU., İSTANBULA A İT R ESİM LER. ŞİİRLER. KİTAPLAR, ROM ANLAR. SEYAHATNAMELER...
İSTANBULA GELM İŞ YABANCI ŞÖHRETLER..
Bu cildde: Sftim T u rp a l AKTANSEL, fierm-et M uhtar A LLS, M. N aci ECER. Owm HAMA M İOĞ LU, Vâsıf
HİÇ, Resad M İM AROĞLU. Aziz OĞA N, A li ORTA, N lh id S im ÖR İK , M ahm ud YESARİ merhum Uu-Lu Mch-
med AU AKflAY, Ekrem Hftkkı AYV ERD İ. B. ALACALI, R«WI BARAZ, N aitd BAYLAV, Şükrü NaÜ BAY-
KAK DAR, Pertev N ailî BORATAV. MÜoir Süleyman ÇAPANOÖLU» Riîşdi DAÖLAROĞLU. Feridun DİRİM-
TEK İN , Behççj EVLER, Osmım N uri ER G İN . Umaİİ ERSEVİM . Semavi EY İCE, AU G EN CELİ. Ali Nüîfcei
GÖKSEL, Hakkı GÖKTÜRK, Reşkl H aiid G Ö N Ç . M. Bhha KÂH YAOĞLU, Hman KOCAM AN. B. OLKER.
N ejat Halil ÖZKAN, M ahraud ÖZLÜ. T . Yılroıu ÖZTU N A , Kevork PAMUKCUYAN» Neoklis SARRİS. Mîdhat
SERTOÖLU. H. Y, ŞEHSUVAROĞLU, Haili T A M ER . İbrahim Hîimî TAN IŞIK, Osman TOLGA, Tartddin
TOPAÇ, Atî VEREN kalem arkadaşlığı etm işlerdir.
S*Wha BOZCALI. Behçet CANTOiK, O. Zeki Ç AKALOZ. H. ÇİZER, H . Hüsnü, Nezih İZM İRLİÜĞLlf.
A. m kfaA KOÇU. Resad SEVİNÇSOY, Salih SfcNAN, A bdullah TOM RUK. Kemal ZEREN resim, harita, kroki
vb plünJarı ylifmişîardtrı
176 mim, 28 pULa. hjfeita ve roetm dışnul# 6 yaprvfc ıtnfcsn. i yoprak renkli rtsiars.v* I v*pf»k ynv llâ*(si.
ÜÇÜNCO CİLD
:o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
i
Yabancı dillere lerceme hidckı vç liirkçe baskı t^kJü yalnız Rcsad Ekrem Koçunundur.
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le ,
Ayasofjs
(Besin: KcçıO Seriaçuy)
■A
» n e ve sadakat şıarane ifa ile hakkuıızdaki
teveccühatı (şahane) n ln bir kat daha teza-
yüdüne sarfı mesai edeceğiniz ve hemşehri
ve hem s inlerinizden pek çoğunun sizi görüp-
te sizin gibi sayei (şâhane) de tahsili ulûm
ed erek (eyziyab olm ağa... çalışacakları me-
m uli âlidir...*
AŞİRET MEKTEBİ HÜMAYUNU —
ikinci Abdülhamid zam anında ve 1306 Bu zabitler piyade ve süvari mülâzımı
sanllikteri rütbelerile çıkarılmış ve her birer-
11890) senelerine doğnı arablarla aşiretlere
lerine üstelik olarak hüküm darın yaverliği
karşı (kuvvetli b ir tem sil siyaseti projesi ha
ziranmış ve evvelâ) çocukların harbiye rütbesi ve üniform ası da verilerek bulunduk
ları m em leketlerdeki askeri m ıntakaiara gö
mektebinde (okutulm ası düşünülm üştür).
re gönderilm işlerdir. Harbiye mektebinin
6- Temmuz 1306 (1886) fu rfh i Tercüm a 1307 (1891) senesi m ezunlan arasında bun
nı hakikatin başm akalesinde okunduğuna gfi- lardan 55 zabitin adı ve gönderildikleri yer
re: 1302 (1886) senesinde Hicaz, Yem en ve
ler yazılıdır.
Trablusgarb evlâdı ara bundan 48 kişi getiri İki sene sonra arablann Harbiyede oku
lip Harbiyede tah sil ettirilerek ü ç senede za tulm asından vaz geçilerek onlar için hususi
bit çıkarılıp m em leketlerine gönderilm iştir. b ir m ektep açılması düşünülmüş ve işte Aşi
Bu » b itle r b ir cum a selâm lığından sonra Pa re t Mektebi o maksatla ortaya çıkm ıştır. Aşi
dişahın huzuruna kabul olunm uşlardır. re t çocuklarım okutmak için hususî b ir mek
Arab zabitler gördükleri teveccüh ve 11- tep açılmasını ilkin AbdüHnmid II düşünü
tUata karşı padişaha b ir teşekkür arızası tak yor, bunun hakkında ikinci karin fahri yaver
dim etmişler, padişah da m em nuniyetini baş- ve ferik Osman N uri Paşaya direktifler veri
Mtıbl vasıtasile onlara yazı ile bildirm iştir. yor ve buna göre bir lâyiha yazıp takdim edil
Bu yazıda şu cü m leler bilhassa kayda mesini emrediyor. Osman Nuri Paşanın yaz
deler: mış olduğu 9 Haziran 1303 (1892) tarihli lâ
«... Memleketlerinize avdetinizde memur yihanın programa ait bir fırkasını (Tarih
olacağınız hidem atı askeriyeyt askerlik Şanı dersleri hakkında) Olduğu gibi alıyorum:
«Selâtini izamı osmaniyenin şevket ve
jf r ğ f s y M m & g v s r *
AŞIIIJÎT MEKTEBİ — 1158 — ISTAJJBtn.
re'fet ve adaleti jami leşini VB dini ve siyasi A şiret Mektebi namile b ir mekteb tesisi ve
muvaffak buyurulduktan tesisatı hayriyye ve müdüriyetine Moktcbi Mülkiye m üdür mua
nafıayı Ve hıltai Mısriyyel şahanenin Dev vinliği uhdesinde kabnak ürare Recal Efen
leti Aliyyei Osnıaniyyo hükümeti adilcsine di tnyin edilerek Beşiktagda vâki Akaretler,
dâhil oLn)azd&ıı evvelki vo sonraki ahvalini, de 1310 Bencıi RebiUlevvelitıln 12 sine müsa
velhasıl Uovleti Aliyyel Osmaniyeııitı milleti dif 21 Eylül 13DB (18S2) tarihinde Maarif
islâmlyye ve milleti snire içinde bihakkın Nazırı hazır olduğu halde resm i kilçadı icra
haiz olduğu mevkii sıam et ve ultivvişan ve olunm uştur.
m enzildi biletraf tarif eder su retle mahsa- A şiret M ektebinin 1310 (18812) senesi
san bir tarih kaime aldırılıp bir hey’eti muk Rebitilevveliııin 12 sine düşen 21. EylOL
tedire m arifetlte muayene ve tetkik aluiKİtıiî- 1308 (İ892J tarihinde açıldığı resm î bir ©ser
tan sonra taboluııarak kitabı niczburdan ted olan M aarif Tarihçesinden anlaşılm akla bera
ris edilmelidir.» ber ancak İki sene sonra açılabilmiş olduğu-
Bu tarzda hususi b ir iılâm tarih) yazıl nn da arşivde görülen aşağıdaki vesikadan
iğreniyoruz.
mış ve ıııııktedlr bir hey’et_ tarafından teikiF;
edilip bastırılmış mıdır? Öğrenemedim. Fa A nlaşılan 21. Eylül. 1308 (1892) de şöy-
kı^ bu lâyiha Üzerine çıkan padişahın ira Icce bir başlanm ış olsun diye akaretlerdeki
desini! Babıâlice iktifa olunarak mektebin evlerde üstün körü bir açılış töreni yapılmış
ders programı ve idaresi için nizam nam esi La- ve fakat billün h azırh k lar yapılmeıya ve ta
zırlatuyor ve 14 Haıdraıı 130S 11692) tarih in lebe gelinceye k a d ar aradan İki sene kadar
de takdim ediliyor ve Beşikta^ta A k aıstlerd e vukit geçm iştir.
birkaç bina Maarif N ejaretiııee kiralanarak A rabistan ve K ürılistandan seçilip pey
mektebe tahsil olmımak isteniyor. E iitüıı d erpey İstan bu la gönderilen talebeyi rıhtım
bunlardan bahseden Meclisi Vükelâ m azbata da M ektebi M ülkiye talebesi karşılam ış ço
sında $üyle bir fıkra da gilze çarpıyor: cu k lar A şiret M ektebi açılıncaya k ad ar Mek
♦Dariişşefakaııııı ıısuli İdaresi m azbut ve tebi M ülkiyede m isafir kalm ışlar v e salim en
m asarifi- mekSübî saire ınuhassesaünın n ısfı gelip m ektebe yerleştirild ik leri ailelerine tel*
na muadil almasına nazaran işbu m ektep ta g rafla bildirilm iştir.
lebesini sureti iaşesinin dahi D arüşşafakava H alb u ki arşivdeki kayda göre: A şiret
tevfik edildiği halde tasarru f ve m azbutiyeti M ektebinin 11. R ebiülevvel. 1312 y e yani 1.
nuıeib olacağı...ı Eylül 1310 (1804) ta rih in e diişen velâdetine-
Şu izahata göre A rabistan m h er köşe bevt gö nünde açılm ası Padişaha ara edilm iş
sinden • bilhassa m uteber ailelere m ensup - ve P ad işah b u tarzda yapılm asını irade et
Arab gençleri getirilerek bm ada o kutturula m ekle b e ra b er «zikrolıınan m ekteb için b ir
rak, kendilerine Türkçe ile birlik te OsmanlI m a h a l li m absus tedariki lâzimeden olduğun
Terbiyesi ve mem leket idaresi u sulleri h a ttâ dan ve devletrn ism etlü Esm a Sultan hazret
askerlik gösterilecek, böyleoe on yeni bilgiler lerin in elyevın ikam et buyurm akda oldukla
le tecilin edildikten sonra A rabistanda açıla rı K abataşda kain saray (İnönü Kız Lisesi)
cak mekteplere muallim, kazalara kaymakam yokuş üzerine m ebni olmasile araba ile amed
ve taburlara zabit olarak gönderileceklerdi. ve şüdde m üşkilât bulunduğu gİW sair ci
Bu cihetleri m aarif tarihçesindeki şu ka hetlerle dahi saray ittihazına pek de elverişli
yıtlardan da iğreniyoruz. olm adığından biri sultanı m üşarünileyhe
«Urbanı aşair evlâdının talim ve te rb iy e hazretlerinin ve dikeri hanım sultan lar haz
lerine ve m ektepler tesisine mukaddeme ol retlerinin ikam etlerine tahsis olunm ak üzere
mak iirere Halep, Suriye, Bağdat, B asra, Mu m ütevalfa Hüseyin Avni ve Ali Paşaların sa-
sul, Diyarbekir, Trablusgarb vllSyetlerile bilhanelerinin hazinei mâliyece mtibayasile
Bingazi, Kiidiis ve Zor sancaklarından dör K abataştaki mezkûr sarayın tesis ve küşadı
der; Yemen ve Hlcoz vilâyetlerinden beşer mıısaınmen alan A şiret M ektebine te rk ve
ki cem'an elli nefer şakirdin aşair ve urban tahsisi» lüzumu 11. Temmuz 1308 (1892) de
evladının en muhterem ve m uteberanından BabıAliye em ir ve tebliğ edilmiştir.
kıır’a He bilintilıab Dersaaadete izamlarile A rab çocukları burada beş sene okututa-
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — 11» — A3İHET MEK7B8I
fik ve -Aşır halkını fiiyuıı m arifet ve mc- İle tezyin zat ve sıfat eylemesini aran cimi-
rfoniyotden behremend ptnırk ve hllSfotl Ilı yecek dûrendi; bir peder tasavvur olumuna;
mayı islâmlyyc te saltanatı seniyyet asmanly- Halbuki e k th lrl Yetnanîyenln birka< sene-
yeyc derkâr olan meyil ve muhabbeti tabily- denberl şu fırsatdan İstifade hususunda pek
yeleri bir kal daha tezyld ve bunların. şer'an ağır davrandıkları kemali teessüfle görül
ve kanunen mükellef oldukları sııdakatl kal- mektedir.
biye ve vezaifi dlniyeleri takviye ve te'kid* Y em enlilerin sayei sema payet hazreti hi
edilecekti. lâfet penahide herveçhile istihsali saadeti İn
Aşiretler arasından seçilecek çocuklar liye veâtiyclert için imali teda birden bir an
«cismen ve zihnen kabiliyetli ve oldukça m u hail kalm am alıda olan zatı şamil hazreti vi-
teber »İtelere mensup ve yasları 12 den aşa liyetp enahl bu defa şu vesile ile de va -yayı
ğı ve 16 dan yukarı olmamak» şa rt konul lâzınıc ve m üessire olmasını sureli mahsusa-
m uşu da olarak m ülhakat' memurini mUlkiyesine
Bu âdeta Osmaıılı İm paratorluğunun ilk m u fassalın tavsiye ve ihtar buyurmuşlardır».
kuruluşunda islâm olmayan u nsurların ço A şiret M ektebi ilk açılışında yalnız arab
cukları devrişilerelî hüktlm et merkef.ine ge (ocuklarına tahsis olunmuş ise de sonraları
tirilil) acemi oğlanlar kışlasında islâm terb i şark vilâyetlerindeki kiırdlerin ve güçebele-
yesi Üzerine asker, labil ve m em ur y etiştiril rln çocuklarına da kapılar™ açmış olduğu
mesi usulüne benzer k i bu defa da »rab ço nu görüyoruz.
cukları Türkleştirm ek gayesi gözetilmiş o lu 380 sayılı ve İL Ha?.iran 1314 (1893)
yordu. tarihli Serveti fiinunda şark vilâyetlerinden
Aşiret Mektebine ilk senesi eLli çocuk getirilip evvelâ aşiret sonra harbiye ve m ül
alındı ve 5 inci sene sonunda m ekteb m evcu kiye m ekteplerinde tahsil ettirilerek yüzba
du 250 ye çıkarıldı. M ekteb yatılı idi, Talebe şılık ve fahri yaverlik rütbelerile çıkarılmış
sinin cicili bicili bir de ü n ifo rm a lın vardı. olan 13 gencin kendilerine m ahsus üniforma
Aşiret Mektebi talebesinin g rup halinde ve ile re sim le ri g örülm ektedir B unlardan 12 si
üniformalı bir resmi 30 sayılı ve İS K ânunu yiizbaşı ve ask er birisi rab ia rütbesinde ve
sani 131G (1900) ta rih li M usavver M alûm at üniform ası da sivildir. Resim o zam an ordu
gazetesinde görülm ektedir. Bu k adar gayrete m erkez) o lan Erzincanda bulundukları b ir sı
ve bu derece m asraf ih tiy ar d o n m a sın a ra ğ rad a çıkartılm ıştır. Daha sonra Arnavutluk-
men arablan n bu işe ehem m iyet ve kıym et dan gelen 18 çocuğun A şiret M ektebine ka
vermedikleri San’a gazetesinden nak len 1 b u lleri arşiv de görülen 10 Eylül 131& (19021
Ağustos 1311 (1895) tarih li Tercem anı H aki tarih lî vesikadan anlaşıldığı gibi Malûmat ga
kat gazetesinde şu fıkradan anlaşılıyor: zetesinde C avadan gelip A şiret M ektebine Gir
»Sayei kem alât vayei hazreti padişahide m iş olduğu beyanile resim leri görülen talebe
merkezi hilâfeti kUbrayı islâm lyede te sis ve le re d e k ap ılarını açm akla m ektebin hizmeti
teşkil buyurulm uş otan A çiret M ektebi için İm p aratorlu k hududu dışarısına k adar aşma
sinleri 12 den ve 14 den akal olm am ak ve s ı ve taşm ış dem ek olur.
terbiye ve tahsile mUsteld ve teb ed d ü lâtı ha- A şiret M ektebinin ehem m iyetle kayde
vaiyyeye müteham m il olm ak ve asalet ve iti d eğ er b ir hususiyeti de talebeyi h e r iki sene
barca birinci dereccde rOesa ve m eşayih ev d e b ir büyük m asraf ihtiyar edilerek m em ur
lâdından ve bulunmadığı halde o nların y e r la rın nezareti altında m em leketlerine gön
lerine dunundaki zevat evlâdından o larak 4 derm ek ve te k ra r getirm ektir
nefer çocuğun biliotihab Ağustos evailinde O sm an N u ri P aşanın lâyihasında h e r s»
Dersaadeite bulnmak üzere iuum Dahiliye ne talebe m em leketlerine gönderilirse kendi
Nezareti celilesinden şeref m evrnd te lg ra f na çocuklarına \a p ıla n dikkat vc itinayı görecek
mede iş'ar buyurulm akla keyfiyet ta ra fı alii le ri ve bunun a şiretler üzerinde iyi tesir bı
hazreti viltyetpenahtden elviye m utasarrıflık rakacağı gösterilm iş fakat hu mtttalea *ife'
larıyla kazalar kaymaklıklarına em ir ve iş’a r senede bir» kavdile usul ittihaz olunmuştu!
buyurulınnştu. Aşağıya su reti Konulmuş olan 12 Haziran
Alemde evlâdının iktisabı ulum ve fünun 1318 (İVOO) tarih li arz tezkeresi bu sıla k*y-
o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AŞİfcET MEKTEBİ — 1160 — İSTANBUL
fiyctini İzah etmekte vc beher çocuk için gi doriiensk bir sene de orada okuduktan sonra
dip gelme masrafı olârfık 4 liradan fazla bir mülkiye kaymakamı olarak Afabistana gön
paya sarf edilmekle olduğunu göstermekte derilmek istenilmiştir.
dir. Maarif salnamesinde bu suretle Mülkiye-
*Agiret Mektebi hümayunu talebesinin de okuyup çıkanların adlarına, memleketleri*
her ski sonede bir sılaya gönderilmeleri ne ve tayin olunarak gittikleri yerlerin kay
usuli mevzua iktizasından olduğu halde uç dına rastgelinir. Bu kayda göre Aşiret ve
seneden beri gönderilmemiş olduklarından MüHüye mekteplerinden çıkanlar doğrudan
lebdiJî havaya İhtiyaç hasıl etmekte olmala doğruya kaymakam olmayıp önce vilâyet ma
rına rnebni talebei mumaUeyhimdeo 89 nefe iyetlerine memur edilirler ve orada Mr müd
rin bu’diye-tî mevkileri hasebile vaktilc gidip det staj görürlerdi.
senei haliye eylülü- iptidasında avdet ettiril Aşiret mektebinden gelenlerin tahsil se
mek üzere sılaya feamJjırı zjummda sarfı lâ* viyelerde mülkiyeliler arasında çok fark var
zrmgelen 40000 kuruşun mektebi mezkûrun dı.
iajımiye tertibinden îesviyesi hususunda* Aşiret Mektebi gibi orta derecede bile
Mekteb talebesine ayda 30 kuruş harçlık bir tahsil veremiyen bir miiessesedûn yüksek
yerilmekte idi. tahsil veren mülkiye mektebine gelen talebe
Aşiret Mektebinin ders programı şudur: nin bir senede oranın programını takip ve
1 inci sene: Kuranı kerim, elifba, ulumi ikmal edemiyeeeği tabii olduğundan bunlar
dJnjye, kıraati tiirkîye, imlâ, talîm. sınıfı mahsus adı altında mülkiyelilerden ay
2 İnci sene: Kuranı kerim, tecvid, utumi rı bir program dairesinde okutulurlardı.
diniye, kıraati tür-kiye, lügat, imlâ, hesab. Sınıfı mahsus programı şudur:
hlisui bat, taLim. Ulum; diniye, kavaidi cısmaniye ve kita*
3 üncü sene: Kuran: kerîm, tecvid, ulum! bet, mecelle, arabl, farisî, ilmi ahİâk, kava*
diniye, kısası enbiya, sarfı lürki, kıraati tür* nin, ilmi servet, usuli idare, hüsni hat rık'a
i-tıye, lügat, hüsni hal, hesab, soğrafya, Eran- ve divani.
sızca, hüsni haltı fransevl, tâlim. Aşiret çocuklarının bahriye mektebine
4 üncü sene: Kuram kerim, toevjd, ulu yani denizcilikle ne alâkası vardır? anlaşıla
mi diniye, sarfı arabl, nahvi tü r kî, farisî, ta mıyor!
rihi islâna, kitabeti türkiye, coğrafya, hesab, Bu işde gözetilen maksadı Arab şeyhle-
hüsni hat, malûmatı mütenevvıa, resim, rile, Krüd ve Aroavud sergerdelerinin çocuk
fransızca, hüsni battı fransevl, talim. larını okutup onlara rütbeler vererek, ma
5 inci sene: Kuranı kerim, tecvid» ulu aşlar bağlıyarak ve askerî mülkî memuriyet-
mi diniye, nahvi arabî, farisî, tarihi osmanî. lere tayin edilerek memleket idaresine işti
kavaidi Osmaniye, kitabeti türkiye maa kıra- rak ettirilerek bu yüzden çıkmakta olan is*
at, mükâlemei türkiye, coğrafya, hesap hen yanlardan ve gaidelerden kurtulmak olduğu
dese, hüsni hat, malûmatı münevviâ, hjfzıs- halde serbestçe ve serkeşçe yaşamak istiyen
sıhha. usuli defteri, £ransızca, hüsni hat, hus- şeyhlerle sergerdeler çocuklarım rehine gi
ni hattı fransevl, resim, ayak talimi. bi tatanbula göndermece yanaşmamışlar ve
Şu programa göre Aşiret Mektebi rüşti tstanbul bu mektep için kendilerinden tale
ye İte beş senelik İdadi, bugünkü tabirile o r be istedikçe eşraftan olmıyan şunun bunun
ta mektep arasındadır. Orta mekteplerden çocuklarım göz boyama kabilinden gönder
ayrddığı -noktalar mükâlemei türkiye gibi bir mişlerdir.
dersin mevcudiyeti, kuran ile tecvidim Jıer Bu çocuklar biraz okuyup. Öğrenip gü
sınıfta okutuluşu ve bir de yine her sınıfta zelce giyinip kuşanıp memleketlerine dön
talim mecburiyeti bulunuşudur. Bu mecburi* dükleri zaman içtimai mevkilerinin a^ağı olu
yet çıkanları kısmen Harbiye ve Bahriyede şu yüzünden âyan ve egraf arasnda itibar
okutularak askeri rütbe vb askerî üniforma görememişler ve hükümetçe gözetilen gaye
vermek fikrinden ileri gelmiştir. de bu yüsden husule gelmemiştir.
Daha sonra ittihaa olunan bir kararla Nihayet bu baldırı çıplak arab, göçebe,
buradan çıkanlar Miilkiye mektebine de gön- arnavud ve kürd çocukları n&zü ciem için
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
•'NSJIOOPEDtSt — ııe ı — AŞIYAN
meşhut bir ruhun tekemmül etmiş in'ikaçı »Duvarlar tablolarla örtülmüştür. Müna
oten s&Iobüü fcaa* noktası, zihni saatlerce yo?’ sip yerlere »efis dJdler, içlerinde her £tin
tından düşündürür: tâ*e çiçekler yaşayan Sevr vazoları konul
^Rengârenk camlan gotik mÂbeilen ha- muştur: öteye beriye heykeller, çevreler aer
t ırlatır. Sâde, çiçek gırlaatlı duvarları, ha- piştirilmiftir. Hasılı hu yer. tenevvü içinde
lif inhinan tavam kadim Yunan evlerini an bir vahdet misali, imtizaç etmiş bir âhenk
dırır. Sedef kakmalı, kadife döşeli sediri, âlemi, bütün bîr hüsün İklimidir. Denilebilir
kanapeleri bundan yirmi sene evvelki İstan kİ hakikatte birbirine u t, takip milletlerin •
bul zevklal uyandırır. Cilâlı tahtalara serilmiş yüzlerce senedir yürütüp gelindikleri - sa
tarif seccadeler hayalinizi Buhâraya, Irana natları bu âsödc salonda uyuşmuşlar! Ve o
kaçırır. Şu yüksek tirşe lâmba, şu fağfur beynelmilel güzellikler, şairfn, ruhunda ya
Kâseler İhtiyar Çinin metildir; siyah zemin şattığı banşüc insaniyet hayalinin bir timsah
itatrlne san Kırma kartal işlemeli paravana, grbi bu tâneyi süslemiştir! Kuradaki cn
ince m im li ltlipler, volkanlar ve padgoda- ehemmîyetalz şeyin üzerinde biit derin bir
far adalarına mensuptur. Loş, minimini bîr rukufi sanat titiz titiz işfemfftfr. Sİ£ otur-
girintinin bir tarafındaki ocak, karşısındaki duğunuz fekemleyi kıpırdatmağa fwle kail ota
utun minderi, şal örtüleri, işlemeli yastıkla» mazsınız: fakat her gün bir yenilik arayan
n . ayet levhaları, tavandan sarkan Arabesk sahibinin elleri alUnda o nefls hurdalar ytr*
lâmbasiyle zihninizi su rla r arasında dolaştı terini sık sık değiştirir.
rarak tâ kurunu vusta İslam, şarkının efsanevi Ertmtmd Hostand'uı Kambo'daki aayfl-
adatenna gâtilrür. Sedefli, oymalı sigara İs yesin! ziyarete çıkan bir muharrir, Hcnri
kemleleri Bftfctladı, Şamı düşündürür. Bordeau. kaarüerine: 'S airin UbUcrce meç
n ttp ://g r o u p s .g o o g lc .c o n :
A K î^ m u s i — 1163 -
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
ANtlKtOTEblSI _ U #5 — As IYav
ta kapıya karçı geni] m inderin ü stü nd e dar. ki zam anlardaki gibi kayalar içine sedirler
u n ın, cam lan rengârenk bîr pencore ve al* oymuş. T a j la f ü stüne koyup kaya parçala
tın da k ılip dolu latr r a ; Sonra bahçeden Uç rından m asalar, k a n ip e le r yapm ış O nların
cephedeki balkona ve kilnn odasına meliha! civarında sıra ile dikili iiç n ârin s e n i var
olan, köprüye karşı geniş, her yanı aç üt g a ılırı. O nlara « U » Trois-Grâces» diyor. Salo
yet sade U r vazdıane, arkalığı oym alı geni;, n un yanındaki küçük odaya ÜÇÜ Anatloluhi-
u n b ir sandalye, etrafla yine Ula]] dolu ra f sa n n a , Uçu de Beylerbeyi tarafına n irır çı
la r ve bahçeye n fa ır kanman İki tarafın d a (la kıntılı ve dılılı allı pcnccre yaptırm ış. Onları
dört m aini d irek arasına dizilm iş şık v e basit b ire r panoram a gibi telâkki ediyor Hangi
raflarda kitaplar... Yemek odası en alt k a tta birini açsanız Boğazın a y rı b ir köşesini gü
dır. Pencereleri yüksekte kalır. Üçlerinden lüyorsunuz. H asılı Aşiyan biraz oyuncaktı,
b irer saksı fu je r salkıyor, B üfesi, du v arların fa k a t o k a d ar y e k ti, o kadar nezih b ir şey kİ
içine yapılmış k ab arık gül oym alı, fevkalâde o nu size benim acem i kalem im değil, kuv
zarif ve boydan boya u a m b ire r y e rli dolap vetli b ir sa n a tk â r kalem i iy i anlatabilir. Hep
tır. Sofrası son derece tem iz, büsIü, tertip li... sinden iyisi, kendiniz görm elisiniz.
Ifzun b ir sofradır. Cidden bu ad am ev h ay a
tına tapıyor. H e r tarafın a b ire r İsim bulm u?.
Meselâ şatona girilecek dış kap ının sa h a n lı «R enklerden tirşey i pek severdi, Salon
ğı altuıda sarm aşıklara b iirü lü, ifiri taşlı daki « e k ita p odasındaki lam baları, abaju r
bîr püncere vardır. O na S o kratuı penceresi la rı tirşeyd i. Y ol h alıları lirşe, yemek tabak
demi;. Bahçede Boğaziçirsc n âzır sed le re es ların ın çiçekleri tirşe idi. Salonon duvarları
tirşe y e yakın bir renktedir. Ba
zevkini evinden m ektebe de tef-
mil etm işti. M ektebi Sultaninin
ınuslki salonundaki duvar d a tir
şeyi a n d ırır b ir renktedir. K apılar
d a o renge yakındır. T irşenin im
tizacından hâsıl olan açık ve knyu
re n k le ri, - donuk, yeşillere k ad ar-
d iğ erlerin e tercih ederdi. Kumaş
lard an da kadifeyi sevdiği aşikâr
dı. Zira salonunun döşemesi kadi
fe, yeleği kadife, köşe yastıklann-
den bazıları kadife, evde giydlli
takke kadife, göm lek kadife idi.*
 flyan İstanbul Ansiklopedisi
adın a 1947 de ve 1959 da iki defa
ziyaret edilm iştir; aşağıdaki notlar
bu ziy aretlerd e tesbit edilmiştir.
Aglyan bina olarak taravetini
muhafaza etm ektedir; fakat, Râşen
E şrefin tasvir ettiği F ikretin eliyle
tanzim edilm iş olan içi. b ir kaç
p arça eşya m ılstesnâ, tamamen de
ğişm iştir. bu değişiklik de şiirin
ütümü ile Âşlyanın İstanbul Bele
diyesince satın alınarak bir m Ih*
haline getirildiği zaman arasında
olm uştur.
Ariyan, Kıt kal Eski gaz Umbalramra yerini
(H u Rctml SerâıcMy) elektrik tesisatı almıştır.
ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AstVAN — İM — ISTAftBUl
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
ANSİKLOPEDİSİ 1167 AşIVAS
rullab Efenıtı ve kaıçısıınla haruz basında iki sahi/e. 4— Ruhlar, ilk müsvedde İki defter
otlu. Nusuhi Bey ve yedi yaşınıU llam id Bey. de elli yedi sahile. İIKrnlıiiıı yat isiyle. uçlln.
.-tlHMilınpeldi» IırcaBimlantıkmıs v e aynı ssln- cü defler başkası tarafından tebyiz »dllml;.
nun diğer bölmesinde bulunan yağlı boya B— Ilhan, lam müsveddesi 160 sahlfe. 6—
Ab<IQIhak Ilârakl portresinin fokıgrgf riipro- A r* ilo r. la n ı m ils v e d d e s t 73 sa h ile . 7__ Ib n i
düksiyonu. Üst sel kilende ressamın el yazısı Musa, son ıleflor 220 uncu sahlfeden 200 inci
ite 'K avuk lUnıld'e.» ibircsı ve im a sı; af- Kabileye kadar. B»- t-ınU-n müsveddesinden
lınrto şu «ıtırlar; şiir Tevnk Flkretindlr: miisvoıMesînrfen liç sahlfe. D— Te/er. tam
müsveddesi M sahlfe. 10— Yabancı dostlar,
Pflıil; ev nrvylrf rsrArı f b h ı t d n lllıâmın
Senin iılonil llnmM «M ir l'Vnuım arinımT baştan on İki «»hilesi m ükerrer olmak ürere
caier. e j Hohil .Aı.mı. (îcrin fcrtl»** ecraımn yelmiş küçük sahife. II— Zeyııeb. ilk müs
Olur ik ;IiuiII Fikrim yiıfc «İdlkcF »»yalı namın vedde 114 sahife. 12— Zeyneb. l»m ve kati
İlerin Mr cvrvl Inhııti, Reni; bir darbel *eltlırr m üsvedde İki yüz dö rl sahife 13— Tayıllar
Üçüncü fotoğraf on b ej en a ttı yaşla geçidi, tik müsvedde 99 sabite. 14— Torban.
rındaki Hânıid, ailesi arasında; babası, iki İkinci defter 56 ıncı sahîfeden 104 üncü sa
teyze bamın, annesi, kızkardegi Fahrünnisa hneye kadar. 15— Tezor ve Sahranın ilk
Hanım. m üsveddeleriyle M utekit vc Miltehassir man
zum eleriyle sair birkaç manzume. I l t sahife..
Bu bölmeyi soldaki bölmeden ayıran d u
V itrinin bu ü st katında Ittm ide gönderi
varın oniindc heykcltraş Ntjart'ın Ahdiilhak
len b ir iki telgraf, şâire ait birkaç perakende
EÜmiıt başı. Soldaki bölmenin sağ duvarın
m ektup ve manzume ve bu arada Hâmidin
da şâire öliimiyle Makberi yasdırtan Fatm a
e l yazısı ile genç yaşında vefat eden Türko
Hanımın büyütülmüş fotoğrafı: bu ince vo
log K ip hakkında b ir kıt’ayı ihtiva eden bir
harlkulâde dilber genç kadın resm inin a ltın
kâğıt vardır, k ıl’a şudur:
da Beypııttakl kabrinin fotoğrafı: hu bölmenin
karsı duvarında HAmidin Fatma Hanımdan Ciuule «örfim vefasıyla ederken fıtylp»
lîoğımtş çoraklan. Hüseyin Beyle, 1948 rta Kem li ilm rtlnıle vefa RfirmoH ol xatl cdlıı,
yelmiş iki yaşlarında vefat eden MSmlde H a tozıp rken «Im as iril ev ri fcemSJe vesıl
Ne oturdu yafam ı; olsa MI m isler Ki|i
nımın fotoğrafları ki bu hsnım fendi P ro fe
sör Fihlrln annesidir; Hıiseyin Bey İse Şâi- Bu vitrinin alt kısm ında İlintide ait bazı
rliıam ın hayatında genç ya}inda vefat etini■ 05ya teşhir edilm iştir: Y an hokkası, y an ku
tir. Ayni bölmenin sol duvarında Halife Ab- rutm a tamponu kalem ler nişanlar, küçült bir
dillmecidln büyiik yapılı boya ve tam boy Ah- tiyatro dilrhini, tek gözlüğü, teşbihi, saali,
diillıak îlâm id porterl lyazıMıie üstündeki fo kartvizitleri r e mebusluk lıiiviyfi varakaları,
to ğ ra fa aslıl, ressamın imzası ve 1333 tarihi gayet zarir ve ktiçücük bir dama takımı, son
vardır. Ayni duvarda Abdülbak Mümidiıı hastalığında verilen İliç ve Ölümünden bir
Fatma Hanımdan sonra evlendiği İngiliz Net kaç saniye evvel bu ilâçla doldurulup ağzı
li Hanımın ve Lonrtıadaki kabrinin fotoğraf na götürülen kaşık.
lan; soldaki odanın kapı yanındaki duvarın Salonun m ethal kapısından girildiğine gö
da iki yağlı boya portre; Şnirut babası Hay- re karcıdaki bölmede şöminenin yanında bir
rullah Efendi ve dedesi Hekimbaşı Abdiilbak salranç masası vc: satranç taktını, orta du
Molla. Salonun methal kapısının soluna dü varın ününde Ş â ir ta m ın yazıhanesi, sol du
şen küçiik duvar parçası üzerinde Eıniıı Şü- varın önünde bir etajer.
lıtıhl Bey, kapının lıcnıan solundaki duvarda Soldaki bölmenin orla duvarının önün
Belıçot Efendi. deki vitrin: R&iritaımn esvapları, sağda lâ
Salounun ortasındaki vitrin: Üst gözde civert bir kostüm, ceketin üst nebinde beyaz
Abdiilhak Hâmidin eserlerinin orijinal müs keten mendil, alt cebinde beyaz eldivenler,
veddeleri: (sıra num araları eserleri ayırt et sa£ kenarında fes. Ortada Bâlâ üniformanı,
mek için konulmuştur) 1 — Cttnıınu aşk, ilk göğsünde nişanlar, belinde kılıç, solda kadi
müsveddeden altmış iki nahife ve içinde bir iki fe yakalı lâcivert paltosu, köşede silindir şap
not. 2-— Hâk a ıl. ikinci defter, seksen sekiz ka; vitrinin alt kısmında bir çift rugan iskar
sahife. 3— biberle, natamam nıiisvodrlc 47 pini. şemsiyesi ve kamty bastonu.
,m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AçİYAN — 1168 ___ ISTANBtn.
Salonun methal kaplından girildiğine yük konsol saati Terfik Fikretin ölüm anın
göre «ağdaki bölme içinde gflmBfl semin üze da durdurulmuştur, alaturka o* Utlyl on
rine çiçekli İtalyan kadifesinden İki koltuk ki* geçe.
«e U r kanape, Şftİrlâzamı» Londrada ikamet Salonun sagımLki yıkıntı önünde ısırin
elUgi sıralarda kullanıldığı rivayet edilmek büyük yan masası ve yerinde Mr tibir İte
tedir. fUr lahit olan gayet geniş, rahat kolluğu.
Aryanın «İt katındaki soldaki oda Ab- Vaktiyle şilte ve yastıklar ito döşendiği mu
diiUıak IJtmıd salonuna nisbetle pek fakir hakkak otan koltuk çıplaktır, üzerine ktıçttk
dir. Buradd kaydedilmece değer hemen ye- bir meşin yastık konmuştur. Y a» m arnı cid
gâe kıymet. Recaizâdc Ekrem fibrin Halife den zariftir. Cayel gonlş olup üreri bir hay
Abdtilmecid tarafından yapılmış büyük yağlı li evrakı perişan taşıyabilir, orta kısmını Mı
5oya portresidir. Bir duvarda Edebiyatı Ce sır hasın İle kaplatmiştır. Rivayet edildiğine
dide $air ve ediplerinin el yazılarını ihtîva göre bu koltuk ve masa vaktiyle Edebiyat
eden küçük bir vitrin vardır ki bu arada Ce- Fakültesine hediye edilmiş. Fakülte binadan
nab’ın. Süleyman Nazif'in, Saffeti Ziya'nuı, binaya göçüp dolaşırken menşei unutulan bu
Halid Zira'ıun, Fail: Ali’nin yazı ve imzaları iki kıymetli hâtıra b ir ara ambara atılmış,
ile haftalık Servetifunun garttarnin bili müd uzun zaman orada kalarak bir hayli yıpran
det kapatıldığım sahibi imtiyazı Ilışan Beye mış, Aşiyan müze haline konulurken Flkre-
bildiren LQ teşrinievvel 13 İT tarihlî bir teb- tin arkadaşlarından biri tarafından hatırla
1:ğnâme görülmektedir. (B.: Serveti FÜrtUii) narak haber verilmiş vc Edebiyat Fakültesi
Âşiyanın iist katı tamamen Tevfik Fik- dekanı Profesör Hâmid Ongunsun’nun araş-
rete tahsis eriiîmlşlir. Bu kat da müze halino tırmasıyle meyadana çıkarılmış ve eski ye-
konulan üç bölmeden mllrekkep bir mesai rioe konutmuştur.
odası He bir yatak odasıdır. Mesai odasına Mesaî odasının bu bölmesinin sol köşe
girilince hemen karşıda Hâlife Abdütmeeidln sinde tunç taklidi boyanmış Fikretin alçı
fırçasından çıkmış yağlı boya büyük bir sis büstü rivayet edildiğine göre: Robert Kollejli
peizajt vardır. Prens ressam ilhamını sairin bir Bulgar gend tarafından yapılmıştır Bu
meşhur şiirinden almış ve tablosunu #Muhib bölmenin duvarlarında Tevfik Fikretin fırça
bi aziaim Tevfik Fikret Beye* cümlesini ya- sından çıkmış yağlı boya İki natürmort var
zarak imzalamıştır. 1326 tarifemi taşıyan bu dır kİ birinde ayvalar, diğerinde şeftaliler
tabloda Abdülmecid muvaffak olmuş bir sa vardır. Biri hattat Saminin- dileri Yesârizâ-
natkârdır; duman altında râkit bir deniz, du* denin. siyah üzerine yaldızla yazılmış iki tâ-
man ansından sıynür gibi olan belirsiz gü Sik levha vardır.
neş, durgun sularda uçucu akisler, bir balık Mesai odasının solundaki bölme şöylece
çı kayığı, kayığın öttnde elini siper ederek tanzim edilmiştir:
ferisini seçmece çalışan bir adam. Duman Orta duvarın merkezinde şairin, zevcesi
içinde gfiriinüp kaybolur gibi İstanbul silueti. Fatma Nâzİme Hanımefendi ile çekürttiği bir
AbdSİmecidiB tablosunun üstünde ressam boy fotoğrafının büyütülm üş. Hanımefendi
Blihrl Hanımın Tevflk Fikret portresi, Türk çarşaflıdır. Onun üstünde şâirin babası Hüse
edebiyatı tarihinin en kıymetli vesikalarından yin Efendiula portresi: sağında ve sohında
birindir. şairin fırçasından çıkmış iki küçük «Çocuk
Huşun Eşref nakleder, Fikret son gün Halûk» portresi. Halûkun portrelerinin ya*
lerinde bn profil portre hakkında: «Bakın nında yine şairin fırçası eseri Ski kopya yağ
bu ne güzel resim, benim baytını ne barikıt- lı boya manzara.
lâde gösteriyor, göylo buruna doğru geldikçe Bu bölmenin sağ duvarında, Fikretin
incele bir baş. şu burnum biraz daha uzarsa eliyle yapılmış üç resim: Fatma Nteiıuo Ha
bir fil başı gibi olacağım!» der imiş. nımefendinin portrasi; Aşiyan civarında Bo»
Duvarda sis tablosunun iki yanına rast- tazın görünüşü (bu yağlı boya peyzaj tered*
lıyan yerinde iki küçük niş ve bunların ar dttlsüz bir nefisedir): bir çamın altında otur
kasında İki küçük camlı dolap vardır. Bu muş otan çarşaftı hanun fşâjriu zevcesidir):
nişlerden sagdakiıtin üzerinde fanuslu bü kara kalemle genç balıkçı portresi (bu r«tfm
nfrp://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ AStYAN
de şairin bayalı hâtûnundan kıymetlidir; Fik şâirin, sou hayal deminde bu bardak İle lur-
ret bu resmi Galatasaray Sultanisinin son sı 5u suyu içtiği söylenmektedir. Karyola, ft>*
nıfında iken yapınılır. üst sol kaşesinde lograf karşitorida kıymetini kaybedince, ga
«Mehmet TevfiJt* Jauasiyfe su satırlar okun yet ağır ve kenarlan çok kalın olan bu bar
maktadır: TccrUbei kotem ohnak vc sûn se dak da müzeye İfiübAU eller tarafından <ko(uO-
ne İmtihan salonuna vazolunouk üzere dflprc muş şüphesini veriyor; Âşlyamn haresinden
natUı tersim kılınırn^r. Mekicbi Sultani ziyade bir turşucu dükkânında bulunacak ley
1888 ], dir denilebilir; büyük şiirin ateşle kavrulmuş
J3tı bulmeıılü sol duvarında F ik re lin İki dudaklarına .sunulacak birkaç yudumluk tur
yajflj b o y w : «F ırtınalı bir gü n d e B o g a t v® şu suyu, her halde W fincan veya küçücük
A a adaluhlsam . g it» ! bir peyzaj; ve bir n a- ve ioce bir bardak içine konmuş olacaktır.
tü r raort; M andalinalar. Fikretin son günlerini tesbit eden Ruşen
Moaal Odasının solundaki h a bölm e ö n ü n Eşref, bu turşu suyu fıkrasını kaydetmiyor
de iki katlı bir v itrin v a rd ır; v iti'inin ü st, gü (B.; Tevfik Fikret).
zünde. F ik ret'in üç küçük foto ğ rafı İle b ir Bu odada» karyolanın baş ucuna rastla*
h â tıra (tefleri, kıym etli vesik alard ır. Bu d e f yan duvarda, şairin eliyle ve kurşunkalemiy
terin , aç:k sahifesinde .3u s a tırla r o k u n m ak le yapılmış babası Hüseyin Efendinin, bir
ladır: portresi vardır, altında şu satırlar yazıtadır
«İD Ağustos )9ib pazartesi tavalı tahatturuntlo Meteif babacığım
btllUHRIftkla mubah i perestijkâram Fikret. «Benim JüürtlıM f bdgil* balzi gehadetsia
Faik Ali, Süleyman Nafiz, M. K«n>îıl*. flebiti ndfc-e taasfryet, çthMf flurtelılfl.»
S oöuûcu imza, A ta tü rk 'ü n , L â tin h arf- Onun altında, küçük bir vitrin içinde
!e rin in kabulünden evvelki im zasıdır İU, S a fesi teşhir edilmiştir; deniz tarafıdaki du
karya m uhareb esinden so n ra k e n d ile rin e vara da, ölüm döşeğinde iken Ressam Mİhrt
«Gazi» unvanı verild iğ in d e bu imzanın m — Hanım tarafından alınmış masksın bir kop*
mlaı h a rfinden evvel u n v a n la rım yazarlardı* yası vardır; bu maskın asimin Profesör Ad
Vitrinle alt katında, şaire ait ufak tefek nan Adıvar'da olduğu rivayet edilmekle idi;
eşya, bu arada kalemleri, yan takımları. ka bıı satırları yazıldığı sırada tahkikine imkân
lemtıraşları, resim fırçaları ve paleti bulun bulunamadı.
maktadır. Gazanferağa Belediye Müzesinin deterlî
.\$iyBüın bıı üst katında yatak odasına Müdürü Edhem Sezdi 1953 yılı ortasında be
gellllco: lediyeye bağlı bütün, müzelerin bu arada Aşi*
Kapıdan girilince, hemen solda bîr ko yan Müzesinin de başına getirildikten sonra
modin ve bir ağaç karyola vardır- bu karyo asla küçümsentniyecek işler başarmıştır, 1956
la. müzeye, sadece bir dekor tamamlamak da vukua gelen ve Âşiyan için müstakbel bü
için koulnrjştur; baş ucunda, duvarda asılı yük bnr tehlike teşkil eden dağ kaymasını on*
duran lxt fotoğrafı da pek ay dm şehadet el temek üzere 400.000 liralık tahsisat alarak
liği güi, ki şairi öliliD döşeğinde göstermek beyellna karşı takviye duvarı yaptırmıştır.
tedir, Filtrelin içinde öldüğü uymalı ceviz Binanın t âmiri için de 1959 mâH yılı hüdce*
karyola değildir. Aslı bulunamadığına güre, şinHff 150.000 liralık yeni b ir tahsis temin
karyolanın. bu fotoğrafa göre yeni olarak etmiştir; Âşiyana şehir telefonu almış. para*
yaptırılması, muhakkak ki çok daba uygun toner in;«ah yaptırmıştır. Yine onun himme
bir iş olurdu. ti île Aşiyanda Edebiyatı Cedide şUr ve nâ-
Fikretin, ÖliİmUne takaddüm eden gün sirlerloin şimdilik yahu* fotoğraf portrelerini
lerden birinde, asabi bir kriz anında elini ihtiva eden yeni bir oda açılmıştı ki. ileride
karyolanın demirine çarptığı bir hakikati ta Edebiyatı Cedide Sımalarının bütün hâtıra
rihiyedir. Fotoğraftaki karyolaya teslimi ruh larının Aşiyanda toplanması şayanı temenni*
ettikten sonra yatırıldığı kuvvetle tahmin olu dir
nabilir. Seçkin kadın şiirlerimizden Nİgâr Muti
Komodinin üzerinde büyük ve saplı biı Osman Hanımefendi Âşjyanın komşusu İdi;
bardak yardır ki. müzeyi ziyaret edenlere. 1 nisan 191» de vefat etti (B.: NİgAr binti Os*
m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
1170
m an Ilanunl, >-^]u Kr-'idun Nijçâr Bey muh :ır T iflannı karşıla* ~ lı, g«“ î mf :
--' idi :Jn 100C rllrflih !. jtUfıhDfK" Iili kupam!)
hediye etmiştir. H-mırm ft-ndUıln ol « « l ı HlılfTmıl
yazısı üc blj hAMro âcüt-r. cin kilidli vo mü A şIV A N MECMUAM — IMS İnkıUtain
hürlü bir velüneee-snntluîtı-p İçimle yi İH' ogul- dan sonra .ikilin edebi, i l m i ' abUki bir bal
II rı FVridu-ı S ig ir ve Sıilih Kerimet Nlgûr talık mecmuadır: ilk ■ ■■; ı*. 27 uül* 10C-J
bejler tarafından Âşiyan? verilmiştir ki sahi (13241 de intişar etm iştir, M plrri lblıu
besinin vnsiyi?!l üzerine ölümünden elli sene Aiımert Cevdet Bey merhumla kardeş 1: 1
■■ i l nisan 1SGU tarihinde anılacaktır. lın Mııslafa Namık Beydir, i.i ■
İçrden Kemal Salih Sel’in ağabeyleridir. ".
ÂŞİVA.V İDADİSİ — Birinci f il a n Harbi
yanın bir nüshası 10 24 eb'adında 32
.-■nundn kuru'arı hususi mekteplerdendir:
olup fiyrılı G0 pann -di Ödüncü sayıdan itiba
kurulu; tarihi İRİ8. kurucuları da. Meşruti
ren. edebiyata hevesli nençlerin yazıları i‘ !i.
y d in ilâmnda Âşiyan mecmuasını çıkaran
dürt sahilelik bir il&ve koymağa da ba;lan- t
Ahmed Cevdet ve Mustafa Namık kardeşler
m .'ıir kİ. Meşrutiyet devrinde heveskâr ■
dir.
lemiere ilk defa olarak kıymet veren Âş j.n
Aşiyan İdadisinin tedrisata başladığı ilk olmuştur
bina, 1059 da Milli Türk T alebi Birliğinin
Bu mecmuaya adını koyan Tevfik t’ıkret-
bulunduğu i 1950 ye kadar Cumhuriyet Halk
lir; mecmuada neşredilecek şiirlerine karşılık
PjrtLsi İstanbul Merkezi) eski Divanı Mııha-
bir telif hakkı teklifini de şiddetle reddetmiş,
bat dairesinin yanındaki sokakta Keçecizâde tir. Aşiyanda en üstün yazı bedeli de AMU-
K Fdad Boyin konağının karşısında idi; bu ha!t Kilitlide ödenmiş, her şiirine beş alim
binada devrin kıymfltll ıtıunllimlerlnoM Ah-
telif hakkının lütfen kabutii rica edilmiştir.
med Edibin tesis ettiği »Biçki Yurdu» vardı,
Ahmed Edip, yer bulamıyan arkadaşlarına Afiyftnın aneîak 28 niishalık bir ftmrii
burasım kiralamış ve Âşiyaa İdadisi bu su olm uştur. İlk iki nüshası Şirketi Mûrctlibiye
m atbaasında, diğer say ılan da Matbaa! Âmıre-
retle açılabilmişti; Mektebin ille m üdürlüğü
ne de Ahmed Edip tayin edilm işti ki sonra d e basılm ıştır. Devrin c n kıym etli kalemleri
bu vazifeyi müessiflerden M ustafa Namık m ecm uanın yazı ailesi içinde bulunmuştur:
Tevfik Fikret. A li SBaıl. Ahmed Şuaib. İsmail
kendi üzerine aldı. )lk talebesi, on beşi ley
Miiştak. Ali Kâmı, Celâl S ih ir, Aynizâde Ha
I) olmak iizere altm ış çocuktu. 1919 d ers yı
lı başında Âşiyan İdadisi b ir talebe atanına şan Tahsin, Hüseyin Sîrel. Süleyman Fehmi
uğradı; m ektep de Fazlıpaşada Tefeyyüz (bir edebiyat muallimi. Dahiliye Nezareti kale
Mektebinin bulunduğu konağa taşındı. Ted mi m ahsus m üdürü oldu, aslen A rnavut olup
ris ve terbiye program ları garb m em leketle Arnavutluğa gitti. M aarif N azırı oldu ve
rinden riddi etüdleric hazırlanmış olan Âşi orada öldürdüler), Faik Âli, Ahmed Haşim
Menemeneloglu Edhem, Doktor Ali Süha,
yan İdadisi, idaresinin ciddiyeti ile bilyUk
bir şöhret kazandı, öylesine ki. Kadıköylü- R aif Necdet. Enis Avnl (Aka Cündllz), Ali
ler. Sadaret Müsteşarı Emin Beyin riyasetin Fuad (m atbuatta Köse İmam diye meşhurdu,
de bir heyet göndererek, mokiep müessislc- eski mülkiye kaymakamlarından, 1940 - İM İ
rinden, Kadıkbyünde de b ir şube atm alarını arasında 61dü).
rica ettiler. Bina bulunamayınca. £nıin Bey, Hllitılr Süleyman CaptnoiJu
kendi konağım verdi-, 1919 yılında Ariyan A.ŞKt [Komamı — ikinci Sultan Abdül-
İdadilerinin talebe sayısı 800 ii buldu, hamid devrinde Ayvansarayıîa Lonca'da ye
Aşiyaıı İdadisi, tedrisatına 1022 yılına tişen s&zenrielcrdcndlr- piyasanın ikinci de
kadar devam edebildi Mektebin başlıca ge rççe kemancılarındandı. ÜstadkSri eski bev
lir kaynağı, Anadoludan gelen yatılı talebe telcri, kârları, peşrevleri pek beceremez fakat
lerden alınan Dcrel idi. Milli Mücadele ban kiriz havaları denilen oyun havalarında, k&*
layınca, Anadoludan çocuk gelmedi; nlharl çekmelerde, kabadan çiftelli ç.ılışıta yayı («*
talebeden alınan Ücretler de mektebin ağır curcunalı ve şakraktı.
http://gr0ups.g009 le.
-F.DİSİ — 1171 — AŞKI EFEr-îTV
I o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
Vıftl E fE îfD l ıT ajjh) — 1172 İST « .'B in .
karag ü lle b erab er roeıldahlıkda eski p ar •il/m ln ci ad id e Ve sinini m edirtedenberi fenni
lak rağbetini kaybettiğinden, Açki ilfcncll, Culflhate İştigal ile tahsili v ukuf ve ju tır e t
k en ar kahvelerde dolasmnŞs başlamış, lükâ m ekle y a d lg irı rfeıigdt olm ak için ol jviküfeı
ye ve fıkralarından sonra da, elin d e tab ak W nazirln tâ rtfa ı ve m u h assen atu ı beyan ve
p arsa toplam ıştır. M u h a k k a k Ki, devrinin şöh hu ru fu lıeca ü zere esm a ve sahibi tohum ve
retlerin den m eddah S ürurlnln m ertebesine resini ve m izacini d e re ile a lâ sebilül ihtisar
ySkselem em işti, bunu kendisi dc itira f eder. cedvel tarik i üzere sebil sahifei is â r ve Tak-
«Slirurt eşsiz b ir sau alk ârd ır, bezi ta k litle ri vimi L âle ism iyle na m d a r olundu > diyor, Bu
ne bayılırın, derdi. N aşid h akkında ise: satırla rd a n d a an laşılacağ ı ü zere tohum dan
»Meddah değil, m ukallittir am a istevse m ed e led e edilen lâ le le ri, çiçek lerin tescil edilen
dahlık da yapabilir» devdi. Aşkı Efendi en az isim lerine go rc a lfa b e tik b ir c e d v tl lam ım
iki viız hikâye, tü; yüzden fanla ela monofag etlen Aşki Efendi, lalelerin re n k ve nakıslan
re tekerlerce bilirdi. K endisinin en çok sev ve şek iller: hak kınd a h u rd a lafallât verdik
diği hikâyeleri: « P o rtak a la Y ahudi», »Sür ten so n ra başka lolıuır. sah ip lerin i n de ismini
pik dudu ile B elâlı bıçkın», «Sulukule k a v k ay b ed iy o r ve l>u m e şh u r çiçeği i l i , evsat ve
gası», «Ramazan beyin ahretliği», «Süleym s- cd n â olm ak ü zere Uç sınıfa ay ırıyo r. Risale
tıiye batakhanesi» ve «Acemin şal satm ası» sin ilen öğ ren ild iğine g ö te bu nam lı çlçekç
idi. kendi to h u m u n d a n yüz on .sekiz çeşit lâje ye
«Qria oyununda en m uvaffak olduğu Sal tigtirm lştîr.
c ı Hacı A ü iu s rolüdür; sırtına menevişti k u
A Ş K !t KAOÎM — O nbeşlncı asır p i r
m aştan entari, başuıa siy ah acem pap ağı gi
le rin d e n ; fe tih d e n so n ra U tan bu ld a ilk yer’
y er, avucunu yanağına dayayarak o d e v irle r
leğ en lerd en , a slın ın n e re li olduğu, doğum ve
de pek m eşhur olan ve ısfah an m akam ında
ö lü m ta rih le ri b ilin m iy o r; şiirle ri soğuk w
bestelenm iş şu tü rk ü y ü okurdu:
d e ğ ersiz o ld u ğ a h a ld e h e r n asılsa bü yü k pâ
İsfahanda b ir kıl yıl var d işâh ın fev k alâd e tev eccü h ü n ü kazanm ış, yüz
İçinde lallı soyu vur ak çe y evm iye ile htanbulıfo mansıb sahİM
H er ffvllfJııı bir huyu vur
o lm u ştu r kİ p e k m ü re ffe h b ir h a y at sürdüğü
Ne yam an » e m güreli!..
m u h a k k a k tır; k en d isin i çekem eyen m uasırla
K ıraathane sahipleri, m eddah g etire c ek r ı ikbâlini b a h t y ıldızının p a rlak lığınd an bil
leri zam an gazellere ilân verirlerdi; şu ilân da m işle rd ir, şu beyit o yolda sö y len m iştir
AşkI Efendi hakkında 27 kân u n u san i lÜOtt
AşMyl tâiUdne aşk olsun
tarihli Sabah gazetesinde çıkm ış b ir ö rn e k
C c rç l n u m İD kûtii, sifâ re n iy i.
tir; «Lâlelide YeşiHtriumbada Süleym an E fen
dinin kıraathanesinde m eddah A şki Kfendi Bibi.: Lfitili Tezkiresi.
tarafından «ayanı tem aca g arip tûbiyat ve hi AŞK-1 MEMNÜ — T ü rk edebiyatında
kâyeler icra k ılın acağ ın d an ...v m o d ern ro m an yolunu açan H âlid Ziya Uşak-
AŞKİ EFENBİ (Tıbih Mehmedl — Üçüncü Ugil'in e n d eğ erli, k e nd isin in de en beğen
Selim devrinin namlı çiçekçilerinden; «Tak diği eseri. N akledilen İstanbullu b ir ailenin
vimi lâle» müellifi: 1801 IH 3216) da telif edi hayatıdır; vak’a Boğ&ziçinde geçer.
len l»ı esere, devrin şairlerinden Riza şu tak E serin k ah ram an ların dan b iri olan Ad
riz-tarih i yaznıçtır n an Bey, 2engin, o rta y aşü. kibar, yakışıklı
KteodlnUk kalemi çfsnifcl liilâl b ir a d ım d ır. Genç yaşında karısını kaybet
O A M td H m a'rtle n r n m l b n M tik ten sonra b ü tü n sevgisini iki evlâdına ver
Ahvali Ulc( biteyim dEfw ebll dil m iştir; kızı N ihal anncsizliğîni kardeşi Bü-
A liyi n v u ıı M er a a M e lnilk»! lend ile babası A danan Beye olan derin sev
T «'111 Idince M ylt- xQıiâe rl<|Iey) gisi ile unutm aya çalışıyor, gönül yarasını bu
K ıldıuı tafaecrDhea ant ta k riri b l m lıâl sevgi il» b ir dereceye k ad ar ted&viye İmkân
T jtrtk ypıclt hlubiil «lub U m ey Rina buluyordu. A danan Beyin yalısında uşaklar,
TKVlınl Lâfe olda blMn giilMlkt kemil
lalalar ve m ürebbiyelerle' oldukça kalabalık
Kendisi dc devrin bokum dan Sultan Se bir aile dekoru arasında hepsi meaud, (emiz
lime ittıat ettiği eserinin mukaddimesinde: vc güzel b ir hayat yaşam akta idiler. Adnan
»m/group/merakediyorum
A,'.iJKU>pr..K» — 1173 — AŞIU HEKNV
Bey ı ı l u t çocuklarını mahun sandala alarak der. Bir gün adada, kendisini Bchltıl İle ni
Bogıaçinde deniz safisi sürerlerdi. Biytcce ş a n s a k istediklerini duyar, önce kızar, is
yıllar gelip geçer. Bir g(in Göksün un tanınmış yan eder, fakat babasının telkini ile yumu
bir ailesi olaa Firdevs Harııra takımı İle k a r' şar, razı olur. M izadan birbirine uymayan
şılaşırlar. Flrdevs hanımlar serbest yakarlar, bu kardeş çocukları araaında, farkına yarma
kofl ve eğlenceye d ü şü n d ü rle r, yirmi İki dan bir aşkda başlar. Delikanlı da lik deta
yallarında İti k u lan Bilileri Adnan Bey çok ciddi bir sevginin ruhunda yarattığı heyeca
beğenir, o gündea sonra tesadüfler sıklaşır, nın zevkini duymağa başlar. Fakat Bihter bu
sandallar birbirlerine yaklaşır, göz âşlnilık- izdivaca m in i olacaktır, Behlûl'un kendisin
larım tebessümler, selâmlar, onlan da konuş den usandığını ve kaçm akta olduğunu görün
J malar takip eder. Bu işde ilk ümide düşen se delikanlıya bir tehdit mektubu yazar. Zeki
gen; yasta iken dul kalmış olan kırk beşlik çocuk küçük B eşir Bihter ilanım ın da peşin
.5 Firdevs Hanım olur, faka! çok geçm eden A d dedir, bu mektubu ele geçirir, adaya gidip
nan Bey LU Bihterl istediğini öğrenir, çok küçük hanım ına verir, Nihal bu silâhla yalıya
çanı sıkılır, Adnan Beyin yaşını ileri sürerek döner, yalıdaktlerin k um geldiğinden haber
inini olmak ister, lâkin kızı B ihterin bilâkis leri yoktur, vakit akşam dır, b ir odada Bili
bu izdivaca rizası ile karşılaşır. Aslında ise lerle Beblûl münkaşa etm ektedirler, kadın,
BîhLer, Adnan Beyin yaşını değil, servetini N ihal ile evlenm e işini katiyen bırakmasını
düşünmektedir, İzdivaca engel olarak gör- ve kendisine dönmesini ısrarla istemektedir,
diljü de sâdece Adnan Beyin ik i çocuğudur. ikisi İşledikleri günahın ağır m esuliyetini
Kız, bu meselenin hallini ileriye bırakarak birb irlerin e yüklem ektedirler. Konuşulan
Adnsn Beyle evlenir. ları kapı arkasından dinleyen Nihal teessü
Bihter Adnan Beyin yalısına gelince yalı rü nd en bayılır, Kızın yere düşmesi ve Be-
nın asil sükûneti bozulur. Yeni hanım gelin şirin feryâd ed erek koşması üzerine odasın
ce yalıda bir de Behlûl Bey p ey d i olur, Ad dan A dnan B ey çıkar v e kızını kucaklıyarak
nan Beyin bir yeğeni, yine odasına götürür.
Bihter d a h i Uk aylarda evin küçük h a Bu beklenmedik hâdise Adnan Beyi cid
nımı Nihali gölgede bırakarak yalının hâkim i di olarak düşündürür, karısı B ihter ile kay
kesilir, her kanaya kilid v u ru r, b u tahakküm nanası Firdevs Hanınım görünnıeyişleri de
ailenin em ekdarlannı gücendirir, b ire r b ire r mânâlıdır. O sırada Beyin odasına muzdarip
uzaklaşırlar. Bu arada Adnan B ey oğln Bü- yüzü ile küçük Beşir g ire r
iendi de, B ihterin tazyiki He yatılı m ektebe — Ktttiik hanımı öldrüyorlar, artık hep
verir. Evin tenhalaşm ası, bilhassa k ardeşinin sini söyliyeceğlm..
uzaklaşması Nihal! son derecede üzer, baba
sına boş yere derd yunur. diyerek hâdisenin 1$ yüzünü bütün çıp
laklığı ile anlatır. Çocuk h er şeyi teferruatı
Beklenmedik b ir hâdise daha olur, Fir-
ile bilm ektedir, soğuklarda, yağm ur altında,
devs Hanım kendi takım ı ile A dnan B eyin
yalısına yerlerir. Anası geldikten sonra, y a karan lık köşelerde gizlenerek, şahnişlerde
saatlerce bekliyerek, amansız ısrarla tâkip
vaş yavaş B e te rle BefcJOl arasında m enüm
e d e rd e 'h e r şeyi İşitmiş, gSrmdştiir. Şimdiye
bir aşk başlar. Biri kocasına diğeri dayısına
ih&net ederken mukaddes aile çatısının çök k a d ar susm ası, Beyefendiye söylemek için
kendisinde kuvvet bulam ayışındandır. Ad
mekte olduğunu ilk gören N lhalin m iirebbl-
yest matmazel De Courtan olu r, b ütlin sev nan B ey çocuğun karşısında ezilir, fakat ken
gisine rağmen kızı bırakıp P atise gider. Ni- disini çabuk toplar, hiddetle Bihtere sesle
halin yanında gölgesi gibi dolayan te k sâdık n ir, fakat ona B ihterin kendi beynine sıktığı
5lma küçük uşak Beşir oğlan kalır, mOnaae- tabancanın seei cevap verir. G ünahkâr kadın
.betsiz havadan o da bizardır, fakat küçük ha kıvrama kıvrana can verir, onun ölüm ü ile de
nımı yalnız bırakamaz. Adnan Bey yalısındaki aile dram ı sona arer.
Nihal evlerinde garib U r şeyler dönmek Faciayı unutm ak içi baba ile cvlâdlar daha
te olduğunu sezer, sıkılır ve «ık sık aile yu çok sevişme ihtiyacını duyarlar.
vasından kaçışı adadaki halasının yanına gi ah m u * c*k»ı
î le .c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AJKÎ.V ıK rM ) — 1174 — UTASBUl
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
a n s ik l o p e d is i — 1175 — A$K JTUHABEIlF.İJ'i:
lw mevzu üzerine kaleme alınmış hdUralnn- re yoktur. Dil, hâkipSye her b ir arıza takdim
dan derlenmiştir: etmek diler. Fakat sureti takdim inde talim a
«Elti yıl evvellerine gelinceye kadar, tınıza m üracaat eylerim. Dua ve hayaliniz ile
âfik ile ma’şukamn, yollarda, mesire yerle kesbi lbtlhaç vc bekaayi tcveccilbatı kalbiye-
rinde, tramvaylarda, vapurlarda, kaş ile göz nlze ı n İhtiyaç eylerim. H er halde merhamet
ile. (eşitli e$ys diliyle, hulâsa, İstanbul ktil- efendimizîndlr.
hanilerinin «işınar; dedikleri pandomima İmza
(B,; tşmar) ile birbirlerine bütün hislerini U ftâdeniî
d&kt tikten sonra, buluşmaları, başbaşa b ir
Mukaddr-3H anım .lâf) Vur] Beye
kaç gece geçirmeleri, (.idden zor, hattâ baz an
imkânsızdı, her iki taraf için de büyük teh Miirüvvetkârım efendim
like ve felâketleri gözo a b n a k ile ancak ta Lûtufnam eniz bâisı memnuniyet, tervici
hakkuk edebilen bir saadetti. Âşık ile raâ?u- iltim asınız ise sahih olsun cana minnettir.
ta arasında, «Posl restant» la n n ve Telefon İnşallah düşünüp buna b ir çâro bulur ve ta
ların bulunmadığı o devirlerde, canlı m uha ralınıza ta h riren arz ile nezdi vefakârılerinde
bere vasıtaları vardı, ta n la r da, pek çoktu, m akbul olurum . Olbabda m ürüvvet efendi-
ba?lıcaları şunlardı: «Süt nineler, kalfalar, inindir.
her eve girip çıkan bohçacı kadınlar, hanen
imza
de ve silende karılar, bildik hamam ustaları,
Muhibbeniz
hamam natırları, evdeki beslem eler, dışardan
gelen kolacı, gSmlekçi, terzi dudular, vaktiy Makıddes Hanımdan Vslfl Beye
le başından aynı haller geçmiş m uhibbeler, V efakarım efendim
sır a;ılan hemşireler, siyah bacılar, işgüzar
Cuma günkü verdiğim vâad üzerine mu
komşu hanımlar, büyücü, k urşuncu, okuyu
h abere için o k a d ar düşündüm o k adar dü
cu kadınlar, çarjı İçinde bu İşlerin ustası
şündüm b ir { ir e bulam adım . Az kaldı ki bu
dlifckân sahipleri».
yüzden nazarınızda m ahcup kalacaktım . H eie
Hicri 1290 (M. 1874) yılında İstanbulda
b erek et versin o yolda düşüne düşüne gece
besılmış Emin Nilıadm M üsam eretnâm e a d ın
le ri tftbeseher uykum kaçm ası dadım a aşırı
daki hikâye serisinin altıncı ve yedinci çözü
halde m erak v ererek m ü b re m în e halim i sual
len ni testnl eden «Vasfi B ey ile M ukaddes H a
e ttird i ve kendisi g erçek ten hay u hâh u n ve
nınım sergüzeşti» adındaki hikâyesinde, ge
h e r veçhile m ahfazai râz ve esrarım olduğun
çen asır sonlarının günlük h ay attan alınm ış
d an , endişei kalbim ise ketm olunam az dere
bir muaşaka faslı ve o d e v rin m uaşaka m ek
ceye geldiğinden a rtık o halde bende lıir tür-
tupları Sineklen vardır. Bu vak’an ın kah
til dayanam ıyarak kendisine biraz keşfi zamir
ramanlarından biri de, V asfı B eyin m uhab
ile hâli piirm elâiim e açındırıp pek çok rica
bet ulaklığını yapan Husrev adında b ir u;ak-
larla işbu arizaı cariyânem i desti maJıremâ-
köleıiir. Mektup Örnekleri ş u n la rd ır
nesiyle takdim eyledim. İşte ta ra fı vefakSrile-
Kök Hllsrevden Vıstt Beye
rinden dahi vâad olunan lûtufnâm enin kendi
Beyim etendim sine teslirnen irsalini rica vc bekaayı tevec-
Tahkikime güre bugün K âathaneye azi cUhatı kalhdyenize iltica eylerim . Olbabda
met efk&nnızca bâist m uvaffakiyet olacağın inayet efendim indir.
dan keyfiyeti tebşir ile bu saat A ksarayda fınza
mâhud pi'rükârda teşrifinize ınuntazır oldu U ecbureniz
ğumu arzederlm. Olbâpta irade efeodim îndîr.
Vnt.fi Beyden Muludrirs ilanımı
Köleniz
HOsrev Çaresizim efendim
V s ıtl Beyden M u kad du Hamrna Gönül ki zgU ismetinize bend oldu, o bir
hümS idi ki evci m elâhatde k a ra rın buldu.
Hayatı cin im efendim LSkin ilfîideniz ki böyle perişan halimdir,
N azan iffetinize arzedeeek h lc e t yok, lâ şehberi Jûtfunuz y â r olmadıkça zirvei nlâk-
kin derdi dile d&rftyi iltifatınızdan toaçka ça sürfe vusulü muhaldir. MaunafÜı
_ o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
A5K MUHABEHELEKİ — ıııa — İSTANBUL
Umitvanm. ynksa çoktan heîâk olurdu dili tlevaıııı toveceilhitl luitliyenizi İstida ederim
îin[7i Mademki rahmü şefkatinizden kat i herhalde lütuf ve kerem cfondiınlndir.
İJmiıl I'tnıem can tonde oldukça derbfinı ol İmza
duğum bâbı raerhaıııetlnüdeo ayrılıp bir yere Muhibbe tas
gitmem. İşte iâlil finını budur ««eyleyecek, 1047 yılında onbeş OtlilU yaslaruıd« Y4-
rnflriîvveti kalbiyenlze dehaletten başka yok kul) adında bir şerbetçi çırağının yine aytıl
tu r söyîiyecek. Ancak munlazırı lQCfıı hâsınız yağlarda Şükran İsmindi? bir zarfcı-fcutucu
vc ümilvan vâatlı visâilnîii olduğumu arz ile çırufına gönderdiği manzum aşk nâmesi bu
İktifa ederim. Herhalde İhsan efendimindir. ansiklopedinin y:1?l erkânından B urhan Ül
İmza ker'in armağanı olarak arşivimize girmiştir:
Biçareniz m uharririn tasvir ettiği şirin bir siline ile
şehir kütüğüne mal ediyorıu:
Mukaddes H aaım ılu Vuttl Beye
«O yıl haziranının tatlı bir ikindi vakll,
Mürev ırici arzuyu cinini elendim oıı altı yaşlarında, koyu kum ral «ıçb, büyük
Fransız ressam ı W. Bouguereau'nun Eros'
Ifcfnrt tezklrmizdu müjde veren tevee-
lan n a benzeyen hakikaten gilzel bir oğlan,
cüillt! kalbiyeniz m teıı hakkı vcfakârılermde
sırtında kolları dirsek üslüııc kadar kıvrılıp
asla zcvalpezlr olmayan şem'l itim adım a bir
sıvanmış beyaz mintan, açık Diûvi bez panta-
kaç derece daha revnakbshs oldu. Bu yilıde»
lonun paçaları ayak bileklerini örtemeyecek
aşın miiftehir bulunduğum gibi süreli mlhrü kadar kısalmış, tertem iz çıplak ayaklam a
vefâda olan milsfibekaatinize dahj ne veçhile ökçeleri basık yemeni geçirmiş, telin de kıı-
teşekkür edeceğimi bilemem. Çünkü muhlb-
U1121bir peştem al. dükkândan sokağa çıkarken
beniî gönlümün en kıymetli bir şerefi olan
büküp toplam ış, beline kuşakvkri dolamı}-bü
teıııayiilâlı kalbiyenizi kazandığım günden- yükçe vc uzun uzun parm aklı elleri belli ki
beri kendimi o kadar mukbil ve o kadar dâim a su içinde, kızarmış, kendisi de hırçın,
bahtiyar addederim ki eğer cihanda benim gazablı, yalın ayak ve tü lü kafa bir oğlancığa
için b ir b ili saadet »ar ise o da ancak hak- b ir kâğtd verdi.
kunda£i bekaayi teveccühünü 2dür. Bu sebep
— Koş, bunu ver, hem söyle ona, na
ten câriyetüz şimdiye kadar vetâsuıdan şü p İstemem, dükkânın ününden her gün mek
he etmediğim kalbi sid ik aan en u e itim aden tepli kızlar geçiyor, çekerim onlardan birini,
tarafınızdan zuhûrâta m untazır olm uş ve lif konuşurum, ben çıraksam o da hanım de
li dili senelerce o bâzicei üitnid İte oyala ğil ya, kolunu çırağı!., dedi.
nıl} durmuştum. Nihâyet n im e tte sad ü f m u
«Çarşı boyu yol dik bir yokuştur, mab-
kaddemi K i r t i l i n e yokuşunda ettiğim te- bûbc yokuşun üst başında, p ırp ın oğlandan
şerrüi der&Dnmda hUzican gibi sakladığım güzel şerbetçi çırağının mektubunu aldı ve
ümidimi tecdid eylediği gibi andan sonra açm adan yürüdü. Giizellüclen yana kız. şer
a ra sın penceremizin önünden geçmeğe rağ betçinin eline değil ayağına su dökeouyecek,
bet ile mecbürenizi memnun ve m üstelid et otuz, k ırk adu» k ad ar sonra nâmeyi açtı,
menize takdiri kıymetten âclzlm ve ben de okudu. H erhalde mektepli kızlarla kendisi
vakti bUiıuoiyen teşrifinize ihtiyaten her ne m eydan okumasına kızmış olacak, mek
a n t iDiuOuir olduğum halde ya pencereden tubu y ırttı, yırtık ları buruşturdu ve bir du
arzı rOyu şükraniyet etmek veya hiç olmaz v a r kenarına çarparcasına attı. Yetijdlm, tek
sa muntazir buluduğnımı kafes ardından ol parçası kaybolmadan topladım, cebime koy
sun bildirmek vazlfel memlılkiyet ise de ne dum, kız koşa koşa döndü, gözler yaşlı ve ne
çâre k i bildiğiniz veçhile nazarı rekabetinde k ad ar gariptir ki ağlayınca güzelleşmiş, azı
bulunduğum üvey vâUdeıui'D asla halden an cık evvel attığı kâğıtları yerinde bulamayın
lamaması ve haabelgaraz babbeyl kubbe etme ca şaşırdı, yoldakilero de bir şey soramadı,
si şerrinden temkin ve giiMUıete mecbur ve yutkuna hıçkıra giderken dayanamadım, sır
işte bundan dolayı nazarı artınızda, pürkumır tım okşayarak:
bulundum ve yine cUrmilmün affını rica ve
A ' SfKLOFEDlSÎ — 1177 — A tll Sü\
bctçı gü zeli alffi& dı.ben aldiffl. am a sana ver* 5a edilen Kandilli Ermeni Kilisesi fan zatin
mi/ecegim ... hayır yardımı eseridir
rYüıtfme bir ‘■ahşi flhû gibi boktıH bu K e tırk Paaıafctupu
bakış ile d aha daha güzel leçdl ve sonra AŞIIRKAIIIS rEŞVESl — Yenlçprtlef
kaçtı» Caddesinden Bayazula cidarken meydan agzm-
Masum aşk nâmesi aydın atarak göster da. sol kolda, hu m idenin Tabanca uıkagı ile
mektedir ki «orbeCçi çırağı Yakub'jfa körel «lan kavlağı k ü llin d e d ir çimento İle tamir
megc mahkum bir şiir isüdAdj vardır. Bü- rdilnıiy teknesi derince kemeri itinde, ayna
yükşebrin günlük hayatının binbir cilvesin taşı mermer, sarı pirinç İtileli. Lâle devrin
d e n kifiuclii bir vesiln olan bu a$k zıâmcsi- de yapılını; bir akar çeşmedir: bayır aablbi.
Din imlâsını aynen muhafaza ediyoruz: üçiincıi Ahmcdin k ın Patıma Sultanın ket
fUkriM M «ol «cviyonm Çek a n a p*kçok hüdası Aşub Kadındır. Kemerin üçlündeki
sroln bal serdl&iadeıt b i t e r j a k manzum kitabesi ş u d u r
hru t i r fakir Çotm n am a gilıriını « 0 4 İ9
« d a f r v |tıık demiz fb l derin K ıu rttü l ayni saadet |o h İ bürci » k a n a t
DuhtoH H 'd t k tn i Han AKfliCdi çarb ifiy tn
Mektepli ^ «ko r y a n a n *
şerbetfİfİB /« H u r rm n a u | u » ı n F itin se Sollan] U isani z e h ri b ilkaüa
ömorllfı e fıu n îde ı d â l filo) rabbi mOnteaa
sal firfto ce n e r İtfamda yeller Kethüda U n u (y i) serayi devleti Âfub Karim
fireadln kt D*na » k ı M * r Oldu saltam gibi c fttfjn hayratı batsan
«o S(* y n fia ıd aîm h f p ıU tü K lîn ı YUmntte tarhU tkeni hflnyâd d ııp bn fegmayv
ş a b a n ın (M in k «evselim f m d i n Hak yoluna m ilin i bedevindi M im tinaa
f i n n ||l a r ın e e k baaa ZİbO dA rİyitfe vJnU öyle ftbi t ib )dm
fyte bende haber f e r d a a n a D İr tem ftsi cy k y ilp nllg eyledikçe tefnogâıi
rrn f espaplam uda gyerim A yni ib İbayâü n y i a y â p tavsartn
ir i farfr kaps u d a s a t antla bekletin Selsebtll bagi c e n n e ttir ya içenim i cmam
faktan frin «w ıı b ra n ç a n n sent* M evkiinde böyle b ay rat olmaz m üyesser bor k c «
bea Kıtları dalga geçtirm em 1>*oIe Hu&nü taliki h u lfa i k albe m ebm dir beman
başka gli»1 K » bulnım knasunıen Hak taalfi eyleyûp siy a n ı dergâh! kabul
bana şerbetçi yakızp dlmlşJer yavrum Masdfirı 6sâri hayr îrfç vSriMtm h e r a m a n
h«(n 5^ıtını hem şiirim ben Tai&i didün sitâjd» birle târihin görüp
blliıira sefersin bilide sen Oldu n h â çeşme? Asubdcn Zcmzeo revan
gelm nsea fu la yalvarmam 1122 Ü Î10)
sni bentle hiç a ram an
EetaeMen artık geçme ctlikan ünilnden Çeşmenin kemeri alımda bir madalyon
oamıjflsuıum bakm an yü ine kes umudu benden içinde Şükrü ketebeli şu kîtâbe vardır kr son
{eoelm güzelim hana Kjc çok tamirfnde konm uştur «Merhume, Tayyibfl
ama ssa 5«hc(d yakup fok Hanım ruhtı için elfatihs 1340 (’192S>* Bu
çuknmcımâ bu m ektup Tayyibe Hanım ]ıiç kimsesiz zengin bir ka-
yiiıo Şerbetçi yakup
dindir ki olümündeıv evvel haylt yekûna ba
AŞNANYAN' (Bogosl — Geçen asrın liğ olan servetini muhtelif hayır islerine tak
n^mlı Ermeni sakatlarındandır. Eğinli A§- sim etmiştir.
nanyan im iralann ahfadındandır ve m uhte Bibi, r EBK, Muzaffer Etten, Geai notu. .
melen geçen asrın Ermeni ricalinden M ika- AŞŞUM DEDE — Oıı yedinci asır orta
diç Afutn’ın oğludur. 1842 de teessüs eden larında yaşamış, İstanbulin namlı mec-îub-
Anadolu kumpanyasının ilk âzalarından bi lanndandır. Saraçhânebaşmda dolaşırdı; ifl
ri olmuştur. Aynı yılın Kasım ayında Patrik glicü, yolcuların ayağına çarpmasın dîye so
hanede yapılan bir meclisden sonra, fakir kaklardan kırıntı taşları toplamak ve birer
ler. yetimler ve dullar teşkilâtının baçıııa köşeye yığmak idi.
geLİrilmiştir. 1853, 1855 ve 1856 yıllarında Bibi.; Evliya Çetebi, I.
Patrikhane Cisnünı Meciİ&ine A&a sevilmiş
tir. 1863 de Ermeni cem aatının yeni nizam- AŞUR AĞA (Kcmençed) —■ Oü yedinci
namesini icra komisyonuna ve 1869 da P a t asır ortalarında yaşamış namlı bir sazende;
rikhane Ruhani ve Cismani m uhtelit Mec hayatı haklımda haaka bir kayda rastlana
lisine âza olarak iştirâk etnaiçtir. 1845 dc in* madı Bibi fcMiya ç«f«U> l
ım /g r o u p /ın e r a k e d iy o r u m
*51HZ — 1178 — İSTANBUL
AŞVRE — Nuh Peygamberin gemili larak yine sandal iie Beylerbeyi sahllsarayına
Tûfsmfan kurtulduğunda, gemide kalan e r indiler. Yeni yapılmış ba£ kasrında dinlendik
zakın toplanıp IcarıştırrJmasiyte pSşirilen açın ten sonra sabilsaraym haremindeki bölme de
hâtırası olarak Hicri takvim Ue Muharremin nizin ayna gibi mficellâ ve du ru suyuna ay an
onuncu günü pişirilen aşurenin, Istanbulda hâlU altınlar atıp güzde nedimleri ve dilsiz
dia başta Sarayı Hümâyun gehnek üzere asır ve cüce kullarına kapışm aları işaret olundu,
larca devanı etmiş zengin b ir an'anesi vardı; nnların suya atılm aları pâdişâhı kahkahalarla
en yoksul aile ocağına varınca. Muharremin gttldürdll.
onıuıdsıı bu ayın sonuna kadar aşure pişerdi. «ikindiden sonra, âşure günü olduğun
An'ane perest U r tstanbııl konağında dan, biri nefsi nefisi hüm âyunları, diğeri de
a?nre merasimi şudur: m aiyetleri için, harem den iki biiyülk maşraba
Aş pişip de katan ocaktan yere indiril anberli ve miskli aşure getirildi. Yenilip sev-
diğinde, evin en yaşlısı kazam karıştırarak ku sata buyurulduktan sonra yine filikalarına
bir vâsini şerif okur, kasanın üstüne fitler ve binip saraya döndüler».
kalaylı tarafı iğine gelmek özene kazanın
üstüne b ir tepsi kapar. Küseler hazırlanıp d a AŞÛRE BAKLASI — Aşûre yenilirken,
Aşure üleştirilmesine başlandığında; kazanın kaşığa gelen ilk bakladır; ağızdan yalanıp çı
bu£ıısu Ue terlem iş olan tepsi kaldırılıp: ev k arılır, sofradan kalkınca güzelce yıkanır ve
reli erin beyine, hanım ına ve çocuklarına ku rutu ldu k tan sonra p a ra kesesine bereket td
götürülecek k&seler doldurulur ve bu te rli suni olarak atılırdı. Kesesinde üşüre parası
tepsi il« beraber fifitÜrtNiir; bey, hanım , evin bulunduram ayanlarda, muhakkak ki b ir a ştre
çocukları sıra ile b irer salâvatı şerife getire baklası bulu nu rd u (B .: A şûre parası).
rek o terden birer parm ak alıp göz kapak
la n sın üstüne sürerler, yılıma k ad ar güz ve ÂŞUR EFEN D İ (B asriride) — Geçen
baş ağrısı çekilmez derler; aşçıya ve yam ak asırd a yaşam ış seçkin miiceUid ve müzehMp-
larına yshsıt o giia İçin ijııre y i pişirene ve lerden; m uasırlarının tâbiriyle cgajret tuhaf
yardımcılarına bahşişler verilir; bunda» so n ve nâd ire gûy* b ir zât imiş; hayatı hakkında
ra d lerli tepsi, bütün ev halkına dolaştırılır. başka b ir kayda rastlanam adı.
Aşure ailenin hal ve vaktine göre, güJ B İ İ jL ; Hat re Haltâlm
mü} veya ktaylaı baksr tepsilere dfeilrotş ve
AŞÛRE İBRİĞİ — K ibar ve ricâlin mu
üzerine sırmalı, islemeli peşk irler örtülm üş
h arrem lerd e yekdiğerine âşftre gönderdikleri
porselen, gümüş veya kalaylı b a k ır k âselerle,
porselenden mamul, um um iyetle çift olarak
konu kamşudan başlanıp akraba ve eşe dosta
bu lu n an ve gaayet kıym etli sanat eseri olan
üleştirilir. A şure kteeleri. b ir berek et inam
(izerî renkli ve yaldızlı zemin üzerine çiç«k
olarak yer'.ne, yıkanmadan İade edilir. K apı
nakışlı, kapakları yine porselenden m ta u l,
ya gelen fakir fukara, kendi kâselerini geti
rirler. çiçek kabartm alar ve kuşlarla tezyin edilmiş
İbriklerdir. Zamanımızda bir çift âşûre ibri
Birinci Matımudım aırkâtib! olan Salâhi
ği bir salonun vitrinini, zengin bir büfenin
Brendi, bu hüküm darın hayatına alt 1148 (M.
üstünü, m azinin ihtişam ım h atırlatarak tez
l"35ı muharreminden b u la m a k üzere d ö rt
yin eden eşyaların başında gelir, R ic il ko
senelik bir hâtıra d efteri tutm uş olup on se
kizinci asrın İkinci yarısındaki Osmanlt sara naklarında âşû re ibrikleri, gönderilecekleri
yı hayatı bakımından çok kıymetli b ir vesika y erlerin derecelerine göre, çeşitli kıym ette
bırakmıştır; Bu defterin 11 m uharrem 1148 sekiz on çift, belki daha fazla olarak bulu
tarihine rastlıyan vukuat sahifesinde şöyîece nur; bu nların içinde y erleri m üzeler olan
bir kayıt vardır; m urassa ibriklere de rastlanırdı.
«Sandal ile Beylerbeyi sahilsarayına git Aş û r e PARASI — Â şftre pişirilirken
tiler; yolda Beşiktaş* uğrayıp Harem deki ye b ir kaç tan e delikli giimiiş p ara kepçenin
n i ta şırd a kahve içip dinlendiler. Nâdidc bir ağzı dibine bir ibrişim le bağlanır, âşûre piş
şekilde Unrim edilmiş olan has bahçedeki tik ten sonra bu paralar yıkanır ve p ara ke
çiçekler! iemâşi ettiler, gfânöileri *a( kat açı selerinin dibine bereket tılsım ı olarak dikilir
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
A N SlK LO PK D tüt — U«9 — ATABEK « M i (UıV
di. Eskiden BDySltşchlrde, kesesinde aşû re yat arasındaki tezad, o meclisde hazır bulu
p ırasl buiurım ıyan yok gibiydi. nan Ahmed R ülcnd'e de şu satırları yazdır
AT.İ (Tabak) — Ü çüncü Selim devrinde m ıştı:
yaşamış nam lı b ir çiçekçidir; bilhassa Mle- P ırp ırı
teri meşhur o lup seksen k a d a r lâle çeşidi e l Y alın a y a k la n h a f ttlı
de ctm i?U r ki «ErJkeı Elm as*. «Şâhidi K ud Y alın a y a k la n n ın »lünıi»
A lilli, ta ı. toprak M k a U ıf
ret», «Feyzi R ahm an» v e «Nolicr.i Zer» ad ın t |,r k M r lıııll.
daki lâ le le r btı a ra d ad ır. H ay atı h ak k ın d a Htiaftfcr (» ra r kiküUlAb
başka b ir k ayda rastlan am ad ı. Bıı t ı | (İM ( M lliv a ! .
B ibi. - T ak v im i L âle.
P ırp ın
A TAAYKUT (M uradı — 19S6 son baha Y atın a y a k la rı büyUk, k a lım ııa m a k lı
V alin ay a k ta n ım atlın da
rında onbes y aşın d a güzel yüz çizgileri ite A srall. tas to p ra k « o lu k lar
çok d eğerli yaban cı b ir re ssa tn tn n azarı dik Y aprak y ap rak , çiçek çiçek b ir halı.
katini ç ek erek y ağ lı boya p o rtre si Büyiikgeh Yağmur yıkar bağını
riıı san at şah e se ri b ir kaç â b id e sin in ta b lo Bu »«lak «İM çocuğ#»’....
ları arasın d a A rja n tin e g itm iş gazete mttvez- P ırp ın
Zİİ b ir İsta n b u l ç o c u ğ u ; bag açık , y a lın ayak, Vjlm ayaklan çalınırla, kumla kııuJı
sırtın d a beyaz ü stü n e k ırm ızı çu b u k lu b ir m in Valin ayaklarımı) atlında
Asfalt. la*. loptak «akaklar
tan İsta n b u l so k ak la rın ı k o ç a n ad ım la rla do
Miiaehkeb bir balı
laşır iken ev lû l a y ın ın o n b iıin c i g ü n ü . b ir dev Güncı hnyar cildini
ri ile n i sey ah ati iç in d e İsta n b u la u ğ ra m ı; o la n Ba başak glM çotuğun!...
A rjantin li ressam D r. S anıu- M urad A taaykut Büyük
el Mallo Lopez He Y enikap ı- şeh rin günlük h a la tın d a mü
rın deniz kıy ısınd aki b ir ba- him b ir yer (utan yüzlerce
iık jı kah v eh an esin d e k a rş ı gazete satıcı çocuğu, bu şe
laşmış, zeki ve güzel ço cu k h ir kütüğünde, Tazı Aii Sala-
la alâkadar o la n s a n a tk â r iki haddın gibi (E.-. Ali, Tazı) tem
şer saat siiren ik i gü n lü * b ir sil etm eğe lâyıktır
çalışma ite y a lın ay ak lı k ü
ATABEK (AU Refik) —
çült iDÜvczztin 2 8 X 4 0 e h 'a -
A srım ızın ilk yarısında Is
dında b ir boy p o rtre s in i şa
tan bulun en nam lı m anifatu
heser o la ra k ib d â e tm iştir. ra tüccarlarından; 1865 de
6 a güzel re sm in a y n i san a t- Selanjkte doğdu «e ticaret
k iı tarafın d an yıpılm ış bir hayatına 1905 yılında orada
kopyası R.E, K o ç u n u n e lin atıldı; 1911 dc istanbula hic
dedir. O ğlancığın çıp lak ay ak re t ederek evveli K atıraoğlu
ları altın d a Y en lk ap ı sah ili Hanında bir mağaza açtı, ça
nin kum ları, M arm aran ın , ya- lışkanlığı vc doğruluğu ite
kında [ it e yeşili, u zak ta P r u s işini sfir'atle genişletti. 1914
ya m ivisi d a lg a lı s a th ı, v e dc (Hamdibey Geçidi) Topa-
Çok buluttu, b u lu tla rı rü zg âr yan H anına nakletti, manifa
la uçan b ir gökyüzn... Sol turacılığın yanına h a tır d b i-
koltuğunun a ltın d a k i gazete seciüği de koydu, 1919 da
leri taşıyabilm ek için gövde Sııraski nıüesscsesinm yanın
•ağ yana ta tlı b ir k ıv raklık la da yeni ve biiyiik b ir mağaza
biikübnUf, b ir güzel yüzdeki açtı; ipekli, yünlü fantezi ku
meşakkatli b ay atı te sb it eden marların toptan ve peraken
sanat ku d reti, kırm ızı çub u k de ticaretiyle meşgul olarak
lu beyaz m intan ın ın u çu rtm a Mıırpd AlJUtyknt iş hacmi bir kat daha geniş
hafifliği ile bu m erüreti h a (Resim? Fa A.) ledi; Nihayet 1632 dc Şamlı
— uao — lE T A N ll’L
ATABEK HANİ
annesi itana Hanımdır, tik okulu Kadlköy'ta
lUnırti safm fildi; bu
okuduktan Ronra babasının memurtyetf dola-
s u re tle «yrıua şöhretti
yusiyle Orta ve Lise tahsilini Bursa'da ikmJl
bîr müessese olan
etmiştir. 1931 senevinde «ivil olarak Tıbbiye-
«Şamlılar mağazası»
um ca halefi gibi ol ye ginni», Ttb Fakültesi Hay darp adan Istan-
du hanın adını da de* bula nnkledîllnce üçüncü sınıflan sonra as
piştirerek A t n b o k keri tıhbiycyc intisap elmiş vc 1937 senesin*
Hanı ko.vdıı ve Ala de ınejsün fllmuştur. JD37- 1938 senelerinde
lar MiieMçselerini Gulhane Askerî Akademisinde stajyer o alarak
kurdu. Son hiiyal de çalışmış ve imtihanı kazanarak nisâlye ati.-
mine kadar İşinin ton: olmaya hak kazanmışttr. İki sene Trak*
basından ayrılmadı. yada aakerl kıt’alarüa Tekirdağ vc Çorîu As
İstanbul piyasasının keri hastahanelerlnde çalılık ta n sonra 1939
örnek i? adam ı ola senesinde Gülhane Askeri llastahaneslnde ni
rak 1945 de Seksen saiye ihtisasına banlamış ve 1942 senesinde
yaşında vefat etli, Ati Refik Atabek ihtisasını tamamîamtş, bir sene Ankara Mevki
(Resim: Nedh) Hastahanesinde nisâiye mütehassısı olarak
{fekki GnktOrk
çalıştıktan sonra ayrılm ış ve iki sene Gülha-
ATABEK HANİ — Eminönü tlçesi dahi ne askeri akademisinde baş asistan olarak bu
linde şehinah Pchlsvl Caddesi fYenipostabâ- lunm uştur Gülbaueden ayrılarak iki sene İz
ne Caddemi) Uç FındıkçıremzJ Sokağı k&vuşa*
mir Askeri hastahaneainde çalışmış bu arada
ği kösesindedir; yerinde Şamlı Hanı vardı, askerlikten ayrılarak, görgü ve ihtisasınm art
namlı manifatura tüccarı Atû Beftic Atabertt
tırm ak üzere İngiltere'ye gitm iştir, t İd bu
tarafından 1932 de satın alındı ve adı Atabek çuk sene İngiltere'nin m uhtelif tıastahanele
olarak değiştirildi, 1939 da içinden çıkan bir
rinde ç a k m ış. «Gebe kadm larda vaginal froî
yangınla tamamen yandı, 1940 -1941 yılanlı
ti ilo ölü çocuğun teşbisi» îeanJ hazırlamış ve
da Fevzi Atabek tarafından mimar Pistikos's
yurda avdetten sonra İstanbul Üniversitejı
zamanımızdaki Atabek Hanı yaptırıldı. Altı»
1 İnci kadın-doğura kliniğinde Doçent olmuş
daki Ud kat mağazalardan gayri dört katlı bü
tur. 1952 senesine -kadar Ut klinikte çalı$roı$
yük bir binadır; her katında 13 odadan 52
ve aynı sene Zcyneb Kâmil Hastanesine Baş
odadır. Kapısı Fındıkçıremzi Sokagmdadır:
hekim ve klinik şefi tayin edilmiştir.
beton ve halk aj^ında «kübik» denilen üs
1952 senesinden beri aynı hastanede ça
lûpta bir yapıdır. Altındaki iki katlı mağaza
lışan Doç. Dr. Fahri Atabey 1860 senesinde
lar Alalar müeasesesi tarafından işgal edil
kurulm uş olan Zeynep Kâmil Hastabanesin-
mJftir; mağazaların ikinci katının caddeye
restore ederek m odern bir bale sokmuş ve
bakan cephesi boydan boya camla kapanmış
1953 senesinde Zeynep Kâmil azıa ve çocuk
tır.
sağlığım korum a cemiyetini kurm uş ve bu
Han kapısından girilince evvelâ genişçe cemiyetin m arifetiyle Zeynep K im i] H arta
parke döşeli bir medhalden geçirilir v« Sekiz hanesine 200 yataklı çocuk ve 150 yataklı
mermer busamaklı bir merdivenden çıkılır, kadın hastalıkları paviyonunu İlâve etm iş, ha
sag tarafta banın birinci katma çıkan m er- len de 100 talebelik bir hem şire okulunun ik
d'iven vardır, solda da asansör ile A talar mü- maline çalışmaktadır.
osseseslnin ikinci katına girilen bir kapı - ge Mttgfîk, âlicenab, sempatik, Türk hekirn-
çit bulunmaktadır. îigııvn yüz akı olan bîr sîmâdır. Üniversite
Hanın elli iki odası 1959 da muhtelif şir- Tıp Fakültesi Mecmuasında mesleki etüdleri
küllerle ig adamlarının yazıhaneleri olarak, iş neşredilmiş, 1956 ve 1959 yıllarında da «Zev*
gal edilmiş bulunuyordu. neb Kâmil Hastahânesi» adı ile iki bülten
H*Uu Göktürk yayınlnmtştır.
Hakkı Göktürk
ATABEY |Drr Fahzil — Seçkin hekim-
lerimizden; 1913 de İstanbul'da doğmuştur. ATABEY (Eşref Şefik) — Namlı m uhar
Babası orman baş müdürlerinden Ziya Bey, rir, eski sporculardan, çok sevilmiş Radyo
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c
ANSİKLOPEDİSİ — Ilf ll — ATA BEY (Toıryınid')
Kereslecizâde Arif Efendi gibi zevatın him ğu tebşiri hosııııdı velinimetin dâvet eyledi
metiyle. ftir buçuk senede .-usulü kaleme me jji glryei ıztırarı ve kemâli şevk ve şâdi 11e
leke • hâsıl elti ve 1D25 ie (Hicri 1240 Rama İ m olan sürür vc hayret, mesyü harekete
tanında); tesadüf e.-ierir babasının yetiştirdiği mecalden bi kudret bırakıp hemen oradaki
Enderujıi HOujâvuna alındı ki. Atâ Bey on (tütüncü dükkânına girip ve kentlisini top
beş yaşında idi. hayatının bu dönüm noktasını, layıp) hanesine avdet etmiştir -
yıllarca sonra, ihtiyarlığında yazmağa başla Edesi günü Sil&hdar Giridli Ali Ağanın
dığı meşhur esprinde şöyle nakleder: «saka» tâbir edilen gedikli hizmetkârı Yakub
»Kırk tarihi Ramazanında bir gün pede Aga gelip Âta Beyle biraderinin Enderun!
rimin Ayasofya Camii şerifine esnâyi azime Hümâyunda Kileri Hâs koğuşuna kabul edil
tinde Divanyolundaki Acı Kamam hizalarına diğinin puslasını ve otuz bir kuruş çıraklık
vusulünde, cennetmekân Sultan Mahmud Han akçesini getirir. B ir harta sonra da çocuklar
Efendimiz kitip kıyafetinde ve yanlarında saraya giderler. Tayyarzâdeleıjn Enderuna
bulunan meşhur müsahib Sald Efendi zaim girdikleri zaman Enderun teşkilâtının kökten
heyetinde tebdil oldukları halde tılrlikte Sul değiştiği devre rastlar. A la Bey b ir müddet
tan Bayazid Camii şerifine müteveccihen teş Asâkiri Mansürei Muhammediyeye zâtûl yetiş
rif buyulurlar iken tesadüfen rast gelip pe tirilm ek üzere ayrılan ağalar arasına katılır,
derim Zâü Hümâyunu gSrdügii gibi gayet m eydanlarda, kırlarda, bizzat padişahın nezâ
temkin ve meskenetle kaldırımdan aşağı bir retinde talim ler yapılır. Bu arada sarayda bir
tarafa girin etmek istediğini gösterir b ir hal bando teşkil edilir, kardeşi H alil Bey de
alup edebi ubudiyeti arz ettikle H akanı huld bandoya ayrılır. E nderun takım ının ekserisi
âşiyan karşısına teşrife rağbetle: — Said ötedenberi clindüik ve tokıııakba/.iık Ue meş
Efendi: Maaşallah Tayyar Efendi pek ihtiyar g u l «ve bu /en lerd e çapik ü eesüur olduk
lamamı;, gördüğüme bâz ettim! iltifatı âliy- larından» piyade talim inden ziyade süvari ta
ycsiyle levaltSuIen isticvabı ı’şrâb ed er tü r lim ine heves ve istidatları nazara dikkate
hal irae buyurduklarında, pederim kaldırım alınarak sarayda iki süvari b ö lü p ta l i p
dan aşağıda durarak: — Efendimi bu iltifatı olunur. Bu sefer A tâ Bey de süvari olur ve
şahanenizin, ve peyderpey müstagrak oldu m eşhur Fransız Rüstem Bey kendilerine mu
ğum alâyâyı nülûkânenizin teşekkür ve ce allim tiy i» edilir |B . : Rüslem Bey). Süvari
vabım ılıer seher) huzur; hazreti bâride arzi talimim le epeyce tahsil ve melekeye muvaf
ır.Linâent ile İEâdaa gayri sermayei teşekküre fak ve; «ortası tugraiı fimden nıamûl riairel
raaliit ıdeğit Ikon) nefes İltifatı seniyyal mü- şemsin nısfı resm inde olan bir çift ni;an ile*
lûkSnetıizle [lisanı ubûfliyet nisanım lâ! oldu), süvari onbaşısı vekili olui. SiivaH talimi
Rabbim kiffei dllhâhı hümâyununuzun ihsa- arasında, ekseriya cumartesi günleri tebdili
niyle osdıkai bendegânı şâhinenizi müftetair kıyafet ederek mesire yerlerinde dolaşan
ve jjd an buyursun! sözünü arz ettiğini mü İkinci Mabıımda. kavas kıyafetinde refakat
teakip: — ü ç evlâdın olduğunu İmam AbdUl-
eder. İkinci Maiıznuduıı Râjsi K alasında bir
kerim Efendi sriyienıiştl, onları saraya ala
yıl İkameti esnasında, (B .: Malınıud II; Asâ-
lım! Buyurduklarına cevaben:
■kiri M ansürei Mııhaınmediye; Bânıl kışlası: Tâ
— Rabbim fendimize müebbeden öm ür ve rihi Ltvâ). A tâ Bey de bir süvari olarak maiyeti
Afiyet ihsan buyursun, en sonraki evvelce seniyede bulunur. 1828 IH. 1244) yılında Rami
gitti, İkisi ber afiyettir, dedikte: İstersen on Kışlası hayatından bahseden Tayyarzâde Atâ
ları Sarayı hümâyuna çırağ edeyim., buyıır- Bey, cçapiksüvaranı meydanı btiııerverl tiren-
dutlarında, çünkü ol vakit doksan dört ya dâzıde yegâne) rüzigâr olan dindi ve Keman
şında olmakla her ne kadar d in; ve tâmüş- keş üstadım Şişman Mehmed Efendiden edin-
şutır ise de muktczayı sinnü sâl bu iltifatı iliğim talini ile hemen yedi ylla adııua k a
velinimet kendisini kemâli sürunından meb- rlar ok atmağa meleke iıâsıi OİreıUf idK diye
but ettiği mauzûri hümâyun oldukta bin n ıb ’ bir hâtıra kaydediyor, ve, o zaman arkadaş
iyye atiyye ihsanını emir ile vedâ buyurduk larından olup Baş Çuhadar bulunan Damad
ları gibi sokakta bu- miidfletcejjlz İram ı hü- Said Paşa, Çavuş Haşini Bey, sonr» Mabeyin
nı Uyun Ue âlâmelainnas fevkalhad nâil oldu ci olan Selim E fen d i Kırımlı Mustafa Ag«
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .e e
A.VrfKLOf*ETİ5l - 1183 _ ATA BEY ıTajT^TT.i»:.
( t Çerk» Abdi Paşa ile birlikte pâdişâhın Tayyar Paşaya sokakla rastlamış, açıkla ol
(îuiyeunde Okmeydanı Tokkesiııe giderek dudunu öğrenilire Atâ Beyi alıp Serasker ka
huîura hiioıüyıında kabıe kavrayıp atıcılık pısına giVllirmUş. Halil Paşanın huzuruna çı
müsabakası yaplıklarını naklediyor. karm ış. devrin seçkin simalarından İlacı Bc-
Kini i kışlası dünüşllnde. Enrtoruni Hü şid Paşa da Seraskerin yanında imiş ki: bu
mâyun Ağaları -iltifatı velinimetten nıehcur> atını İlmiyeye mensup olan babasının mil-
olmuşlar. üstlerinden asker esvaplar! alın dcrrlslijje tâyinine vaktiyle AtS Beyin baba»
mış. Sunun üzerine, AM Bey, bazı arkadaş Tayyar Kfemll delâlet etmiş imiş, İlacı Keşld
larfyle blrlcşek arapça uktımaia karar ver Paşa bunu unutmamış, Serasker Pahaya u da
miş; devrin ulemasından olup halk ağzında ayrıca rica etmiş ve A li Bey Meride açılması
evliyalığı süylenen Zihnoll Ömer Efendiden karar altına alınmış olan D iri Şûrayı Aske
haftada üç giin ders vermesi rica edilmiş, riye, beş yüzden yllzii açıldığı zaman öden
<sarf*l bitirdikten sonra mahlv» e h a rlan ır mek üzere flört ytİ7. kuru; maaşla mukayyit
lar. bir taraftan da yazı dersi almışlar. Bir tâyin edilmiş; pek aı sonra da DSrl Şûrayı
kaim arkadaşları ise askerliğe heves edip Askeri teşekkül ederek vazifesine baklamı'
Asikiri M anslreye kıiçuk zabit kaydolunmuş 1837 (H. 1253) de Kürdistanda çıkan bir
lar ve az samanda ilerleyip yükselm işler; bir isyanı bastırmağa m em ur Hafız Paşaya p ırlan-
sene sonra, hocaları Ömer Eefendi ölmüş; tali Tasviri H üm âyun nişanını götürmeğe
febat d iter saray hocalarından ve bu arada memur edilen Hüseyin Paşanın maiyetinde
bilhassa tsraetbeyzlde Ahmed Arif Hikmet deııiz yolu ile Samsuna ve oradan beş giinde
Bey il< Hafız Mehmed Emin Efendiden ta h Malatyaya giderek bu şehirde llafız Paşaya
sillerini ikmâl elm işler (B.: A rif Hikmet Bey). mül&ki olduktan sonra D irende, Sivas, To-
Denizlili Yahya Efendiden de «Ilalebl» ve kod, Turhal. Amasya. Merzifon, ve tzmil Üze
«Mültekaa» okumuşlar: rinden yedi günde Ü sküdaara dönmüş, yoiıia.
ju rn a l tarzında yazdıklarını tebyiz Ue Seras
1249 Ram ssanındatt biı gün m e l Tay
yar Efendi ölmüş (1833). ev halkından «alil k e r Paşaya takdim etm iş ve 1840 IH. 12S8ı
da gayret ve hizmetini lakdiren mücevherli
ve alile bir takım ihtiyar ve am elimânde y ir
mi kadar biçaregân» Atâ Beyin eline baka hir kıta Hamse nişanı ile ta ltif edilmişti.
1839 İH. 1255) da Tayyar Paşa maiyeti
kalmış. A tî Bey de 1250 saferinde (İkincikâ-
nnn 1834) hazine kethüdası B ekir Efendinin ne m em ur edilerek Nizib muharebesi arife
ruhsal tezkeresini alarak saraydan çıkmış ve sinde O rduyu Hümâyunda bulundu; bu arada
Üskiidarda akrabasından bir zatuı bânejjrae orduda yakalanan Mısırlı iki casus yüzünden
misafir olarak kalabalık aile efradını geçin- S erdar Hafız Paşanın haksız olarak sert bir
hitabına maruz kaldı, ki tslanbulda da bir
direşilecek bi iş kollan»?. O zam anlar Top
hane Müşliri olan Ali lliza Efendinin A ti Be hayli faaliyet göstermiş olan Mısırlı İbrahim
ye teveccühü varmış, ki bu 2al Ayasofya Ca Paşanın casusları hakkında, A tâ Bey, tari
miinde esrarengiz bir cinayete kurban ol- hinde şu notları tesbit etmiştir:
muştur; efendinin dBİSletiyle Koca Yusuf Birecik yanından Murad suyunu geç
Paşa blrsderzâdesi Sadreddln Beyin dostluğu m işler, İsmail Paşa livasında kaymakam olan
nu kalanmış, iltizam işleriyle meşgul olan Kavaklı Mehmed Bey çadırına akşam yeme
Sıilreddln Beyin yanında Ar.adomya giderek ğine davet etmiş, arkadaşlarından Nedim
Amasya, Keban Madeni, H arput, Malatya, Efendi. Emin Bey vc Zarif Efendi de orada
Dirende, Sivas, Maraş, Elbistan, Tokad, T u r imiş... O gün ardıımın karakol zâljiti Mehmed
hal, Zile, Ankara, Çankırı, Tosya. Osmancık, Rey imiş.. Yemek esnasında bir çavuş gelip:
Çorum, Sinop, Ereğli, Şile. Amasra, Bafra, — Karakol merkebine İki çıplak adam gel
Samsun, Mftnifon, Lâdik, İskilip, Sungurlu, di, Serasker Paşayı görmek isliyorlar, ne em
Sandıklı, Kaymana, Nallıhan, VerfrköprU, riniz olıır? diye sormuş...
Boyabat) ve daha bir çok Anadolu küy ve ka Ata Bey merak edip sflze karışmış:
sabalarını dolaşmış ve bu âtfcen&p hâminin Haydi çavuş ağa o çıplakları buraya ge
vefatından sonra İstanbul? dönmüş. B ir kaç tir, Hafız paşaya ben gütUrocoJim! demiş .
gün sonra, devrin vozirltsrinden Mehmcd Kaymaklın Mehmed Bey bu teklifi red.
ım /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATA BEY ITaryurıld*) — 11B4 —
dedemamış, çıplaMar gelmiş, fakat içeri günle öderler de maiyetlerinize böyle çoluk çocuğu
yip çadır kapmada eturmuşkr. rhîrksç fprırr katarlar, anlar da Devleti Aliyycnin bizim
filetinde a ra lehçe ve endam «Imei istemle- gibi emektar adamlarına ıkıl öğretmeğe ça
diklerini ««cm Atâ Boy: lışır, ne garip şeydir: der
— Ata b ira d e rle r, beriye gelin! deyince şa AtA B ey dc:
kırmışlar v e sıcak birer adım atmışlar. Bu — Mükâfata mukabil tahkire duçar olduğu
lum üzerine Alâ Bey kalkmış. çıplaklar ve mu ma mtiteesslf oldum amma bu elemi dahi mu-
hafızları ile beraber Hafıı P a ş a n ın çadırına kiMİılerala hamledenin' deyip huzurdan çık
doğru yürümeğe bastımı?... Serasker (a d ın mış.
civarında b:r maş'ale yamyormıif A ti Bey, Bu villadan birkaç gün sonra Hafız Fa-
mej'ale ışığında çıplakları dikkatle muayene şa ordusu Niribdeki bozguna uğramış... Ara
etmiş., vücutları o taraf ahalisi gibi esmer dan yıllar geçmiş, Mısır meselesi kapanmış.
olmayıp beyaz imiş., ve teodürilst imiş... Bu Mısır ordusundan bir çok zib itler Osmanlı
«tamların, Mısırlı İbrahim Paşanın casusları ordusuna geçmişler... AU Bey Üskûdarda
olduğu hakknvdaki şüphesi kuvvetlenmiş.*. Mirahorda oturuyormuş- komşularından Der
Pajanın huzuruna girip keyfiyeti arzetmlş. viş İsminde b ir zât kızını Mısırlı zabitlerden
Tayyar Paşa ile Birecik mütesellimi Ayıntab- hâline vermiş, AtĞ Beyi dc düğüne davet et
lı Battal Bey de Seraskerin yanında imişler... miş, fakat bey U r öşür dileyip düğüne git
Verilen emir ve müsaade üzerine Çıplaklar memiş.. B ir cuma günü, o semtteki Hacıah-
da çadıra alınmış ve bir tanesi şöylcce nak mcdpaşa Hamamına gitm iş... Hamamın 50-
letmiş; Cıdduğunda oturup dinlenirken çıplak bir
— Efendim, Mz buraya iki saat me
adamın endamı gözüne yabancı gelmemiş., ve
safede Mezar kariyesi ahalisindeuiz, değir güderini o adam a dikm iş... Beriki bunu far-
mene un övütmek iizero gelmiştik. M ısır o r kedinee renkten reng e girmeğe başlamış ve
dusunun atlılan yolumuzu kesti, z&bitieri l i nihayet tahammül edem iyerek Atâ Beyin ya
re OsmanlI askeri Murad suyunu beri tarafa nm a gleip dehalet ve eski cürümlerinin at-
geçti mi diye sordu; geçtiler dedik, ne kadar fivle şefaat rica etmiş.. Derviş Ağanın kızını
asker olduğunu İşittiniz mi dedi, suyu bu ta alan kendisi İmiş, Mısır ordusunda kayma
rafa geçenler elli bin ve geriden gelmekte kam olup adı da flurşid Bey İmi;.. Hafız Pa
Olup geçecekler yüz elli bin olduğunu tevâ- şa Halobe doğru İlerlerken bir binbaşı ile be
iüren İşittik dedik; bunun Üzerine Mısırlılar raber İbrahim Paşa tarafından casusluğa
unumuzu düktüler, hayvanimizi aldılar, bi m em ur edilmiş.. Köylü kıyafetinde Malatya-
zi de soyup dövdüler., demi;,.. ya gelmişler.. Kendisi gözlemcilik, arkadaşı da
Bunun üzerine Faşa elini kesesine atıp börekçilik sanatlarını bildiklerinden ve yap
çıplaklara bir Avuç altın İh tın etmig ve: tıklarını da gayet ti£ut sattıklarından «ca
— Evlâdım, ben sizin ziyiaünızı yakın nım bizim İzzet Ağanın gözlemesi veyabııl
vakitte onlardan ziyadesiyle alırım. Biz hemen Abmed Ağanın böreği pek güzeldi» diyen
kSyiinifee dfjjıün ve pâdişâhımıza dua ile meş ordu zâbitaniyle temas etm işler... Kendi
gul olun!., demiş... kendilerini soyup Birıcek civarında da ordu
Bunun üzerine Atâ Bey kendisini tuta ya girm eğe m uvaffak olmuşlar, fakat. Hafız
mamı;: Paşanın huzurunda A li Beyin şüphesi üzeri
— Efendim, vukuat dedikleri gibi ise. mağ ne korkarak ertesi sabah alaca karanlıkla
duriyetlerine mukabil lutuf ve ihsan buyur kaçm ışlar...
muş oldunuz, ancak irid e buyurur iseniz bu Atâ Bey. b ir müddet C âri Şürayi Aske
gece Birecik mütesellimi Battal Bey bende rid e la ld ı; Halil Hifat Paşanın reisliğinde
nizin yanında misafir olsunlar, yarın ahval- m aaşı 800 kuruşa çıktı, tayın bedeli İle eli
ieri b ir soruslurulsa münasip olur gibi gell- ne. fi zam anlar İçin miiMm sayılabilecek
y o r.. demiş. 1500 kuruş geçti. Girid valisi Mustafa Pa
Hafız Paşa hiddetlenmiş. Tayyar Paşa şaya divan kâtibi tâyin edildi. C iritte birkaç
ya hitaben: dola eşkıya muharebelerine iştirâk etti; fa
P a fî Hazretleri! Sîzler gibi kıy kat 1843 İH. 1259) de. münafıklar yfizünden
metli zevatı böyle nizlk işlere memur f ili p«ş« ile arası açıldı, paşanın suikastın-
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
. - >.rJ » ra k b ir gece, H indiye lim aınndıp van a tatmak a ru re tin d e kaldı, levkaMde
u r î-'r* * atlajnp adadan kaçtı. <m tıkıntı çekti; 18M IH. 1280ı da lim it muta
gC\ f a i z d e çaMcanarak ve o l a n tehlike- »am fi oldu, fakat ancak iki ay kalabildi, has-
; s 'U 'j r a k İzaure, oradan bir F ran iız p at atlandı, utifa etti, aynı yıl İçinde aekb ay
lı vapuru ile îjtanö u la jcld l. B ir ey kadar kadar da Karasi mutasarrıflığında bulundu,
evioU^ do oturdu; b ir gün. âeraakerllk ka fakat B una valilerinin «İltifatları ile tahsili
fi . yoibm ı kalcını M tiplerindrft A n? Efeo- rızalarına» muvaffak olamadı; nıhlyet m rr
di ŞHİdi: «D iri Ş û ra M lu tefan Bo*tancıb«;ı t.aır.niı celbedsrek 5WH> k u nı; mizüliyel ma-
jid» Hetı Erttmm tfc n d l, G ırid c n belki av asıyla inzivaya çekildi ve eserini yazmağı
det edersiniz diye m a a j ve tayınatınuı ha- hafiadı,' itmamından bir müddet sonra 1877
am yı. alıkovm ıış Idit d edi. A t» Bey, b u tu - (11- 12113) de Haremi Nebevi müdürlüsüne
retlr Mki m e m u riy e tin e dânriü iso de, reis tayin edildi. Hicaza gitti ve orada öldü.
ijiK iç i O sm an P aşan ın s e r t m u am elelerin e
dayanamadı, İstifa cîfnedı ise de memurlye* ATABKYOÛLU ıS alah ad d İD Çala) —
tıoc de devam etm ed i: aç ık ta k ald ı, 1045- UilyiUt romancı, hikayeci, gazeteci; Tilrk r t c
184ı! ı II. 1283] ara sın d a Adana M alm üdüflü- biyatında realizmin öncUlorinden mUmUz tnr
giinıiı, b ulundu. I M î dc ila le b m a lm ü d ü rü kalem slhibi; İstanbul’un nev'i şahım a mün
,.;ju L • de Vâli Z arifi P a ja ile geçinem ed i, ts- hasır sim alarından biri; 1892 yılında, U r jan
uiiuula dön d ü, 1848 II 1262)de İs ta n b u l o r darm a tubayı olan babası Ahmet Enis Beyin
dusu muhasebeciliğine tâyin edildi; 1852 tH vazifesi icabı bulunduğu Antalya'da dünya
126Îİ de m em uriyeti üzerinde kalm ak üzere ya gclmiglir. Jandarm a albaylığından emrhll
Tunus Vallssl Ahmed Paşanın hastalgı mü merhum Enis B e j aslen Artvinli olup Gür
nasebetiyle d e rle t n a n u ıa is tif tin h ilır» d s ta n 'ın Atabek hinedanındandır. Annesi
memur edildi. Ayni yıl içinde Rusya barbl N'aime Hanım ise İzmirin Çeşme eşrafmdan-
tnjlavm cj Rumeli ordusu muhasebecisi ol dır. M ej'um Sevr muahedesini Şûrayı Sal
du; fakat, m üdahaleler yüzünde vazifesine tanatta reddeden tek rfroâ Ayan Mec
devam unlcinuu bulam adı; do rt yıl atıkta lisi izazından Topçu Feriki rahm etli Ali
kaldı; ailesi kalabalık olduğundan, her ay Rıza Paşa, S alilad d in Enia'in amcası olur.
15.000 kuruş alm ak üzere sarraf Aslanoğîu Ayrıca kalemi ve radyo konuşmaları ile mi-
Avanes» 3000 kese borçlandı; borcuna kar puf kıymetli spor adamımız Eşref Şefik Ata
şılık babadan kalm a b a tın ı ve evini sarrafa bey ile kardeş çocuklarıdır; Zeynep tUmü
lerketti; Sadrazam M ustafa Re$id Paşayı zi hastahanesi Başhekimi Dr. Fahri Atabey d t
yaretinde Cebeli Lübnan m u tasarrıfı tâyin ayni ailenin kökünden gelmektedir. Salibad-
edildi ve bir m üddet sonra vezirlik rütbesiyle din Enis ailesinin üç çocuğundan ortancası
Haleb Valiliğine tayin edileceği vadini aldı, d ır Küçük kardeşi
fakat bir h alta sonra büyük devlet adamının Yahya pek küçtik bir
ölümü ile hu vaad yerin e getirilemedi. y a ş ta v e fa t etmiştir.
1856 d i. 1273) da B eyrula giden AU Ablası Erlise Hanım
Bey 1859 ı II. 1278) d a C ezaylribabrâefld mu- d a kendisinden çok
ta a m lı oldu ve m utasarrıflık m erkezi otan evvel hayata güzleri
Rodos adasına gitti; Adada otuz dokuz ay n i kapamıştır.
kaldı. Ordu m uhasebecilikleri zamanında yol
suzluklar olduğu ihbarı ile mahkemeye ve Çocukluk yılları
rildi. azledilip tsU obula çağırıldı. Uzun ve n ı babasının vazifesi
üzücü bir muhakemeden sonra beraet etti. ie a b ı A n a d o
1805 (H. 1282) de Filibe m utasarrıfı oldu, l u n o n m uhtelif
burada da otuz üç ay çalıştı, birçok im ar I5- şehirlerinde geçiren
In i arasında bilhassa, Bulgaristanda gülyağ- SaUhaddin Eni* pek
cıhgı tim im elti; fakat halk Özerindeki nü küçük ya;ta muharir-
fuz v« itibarını çekemeyenlerin feaadı ile lige m erak sarmif ve
azledildi. Bir yıl açıkla kaldı; biriionif parası henüz 11 yatında &^ tu in H h
yoktu, elinde avucunda p ara edebilecek nesi iken Konyanın «Ana- (m im : » « » i
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATA&İNEN İRegld SafvH) — 11SS — İSTANBUL
dolu* gazetesinde ilk yazısı intişar etmiştir; sedilen ve tstanbulun unutulmaz bir siması
ilk romanını da İT yaşında İken kaleme al olmuştur
mıştır; yirmi yaşında iken kitap hâlinde bas 1023 yılında, emekli alay kumandan
tırdığı hu romanının ismi ı.Yeriınan* ılır. larından Mustafa Beyin kızı ve Vehbi Paşa
I 912 yılında «Tanin- gazetesine girereknın torunu Suat İlanım İle evlenen SaiShad-
gazeteciliğe hamlamı; ve tam oluz yıl mil d üin Enisin 1925 yılında bir Oğlu Olmuştur. Tek
det'le B abıüi/o empJc v-nrnıJjfir. Salâlı&ddin evlâdı olan Cem, ekmeğini baba mesleği Dian
Enis sırası ile tlktlam*, 'İleri*. -Vakit*. gaztftodllkto aramıştır. Babasının vefatım
•Son Sast», 'Payitaht», «Cumhuriyet» ve müteakip henüz 18 yaşında iken «Son Pos
«Son Poa'o. gazetelerinde çalışmıştır. 1M2 ta» ya iıılisEnıla bu mesleğe a tıla n Cem Ata-
yılında vefat ettiüti 2aman da «Son Posta* beyogiu İB lj ile «Cumhuriyet* $ geçmiştir.
gazetesinde çalışmakta idi. Miilâreke yılla Hâlen bu gazetenin Y aıılşleri Müsür mua
rında «Kaplan» adında bir mecmua neşret vinliğini yapmaktadır.
miş ise de dolu dizgin giden bu mecmuayı İstanbul basınının g e n ; nesli arasında
sansürün devamlı tazyiki karsısında kapat velsan ve temiz ruhu Ue tanınan Cem Ata-
mak jiicbnriyetir.de kalmıştır. beyoHünu, bir baba dostu olarak yetiştiren
İstanbul basınına otuz yıl m uharrir, mu tanınm ış gazetecilerden Cevad Fehm i Başkut
habir. musalıih, yazıisieri m üdürü ve pat olm uştur ki zamanımızda uutulm uş bilinen
ron Olarak emek veren Salâhaddln Enis sıdkü vefanın clhak en n e d b eserini göster
şöhretini romanları ile yapmış, nesli arasın miştir.
da «Türkiyenin Zola’sı» nâmiyle şöhret bul Salâhaddin Enis 1942 yılı haziran ayın
muştu. da yakalandığı Zatiirrledeıı kurtulamıyarak
bu ayın o nbirind günü Cağalağlundakl evin
«ZânJye», <S£râ>. «Cehennem yolcuları».
de ölm üştür.
«Orta malı», rBataktık çiçeği», «Endam ay
Feriköy m ezarlığında «Salihaddin Enis
n a s ı. «Ayan bozuklar» ve «Mahalle», edebi
A tabeyoflu - 1892-1942» yazılı mütevazı hir
yatımızda realizmin ilk şaheserleridir.
taşın altında ebedi uykusunu uyumaktadır.
Salihaddin Enis’in ayrıca m ulıtelif ga
zete ve mecmualarda m ünteşir birbirinden ATABİNEN (Reşid Safvet) — Muharrir,
güzel yüzlerce hikâyesi vardır. diplom at, T ürkiye Otomobil ve Turlng Ku
ru m u Reisi; a silet,
Hukuk Fakültesini bitiren edibin gazete
necâbet ve zerâfet
cilik ve romancılık bayalı Ue b irlik te götür
tim sali bir İstan
düğü bir de memuriyet hayatı vard ır. Bir
bullu; Sarıyerde.
müddet Âyân meclisinde kâtiplik yaptıktan
an a tarafından bü
sonra SeyriseFain’e intisap etm iş ve öm rü
yükbabası B edeste
nün sonuna kadar bu müessesede hizmet
n i M ustafa E ten
görmüştür ; son vazifesi Devlet Denizyolları
s in yalısında 4 ey
Neşriyat Müdürlüğü İdi,
lül 1884 de doğdu;
O devrin Istan bulurum tipik bir şahsi babası, Mızıkal h ü
li olan Salâhaddln Etil; giyimi İle de hayli mâyun atik m ira
atftka toplamıştır. Dar kısa paçalı ve yukarı layı Safvet Beydir
tarafa doğru gittikçe genişleyen pantalonu kİ bu zât da Da-
ve kalın bastonu Ue İstanbul» yepyeni bil1
ni$mendleritı Tos
moda getirmiştir. Kocaman tabakaları, boy Rotld Safvet Alabiaen
ya kolundan Ata- (Resini H. ÇİMT)
boy ağızlıkları ve ceblerinl dolduran dolma binenoglu Doktor
kalemleri de pek meşhurdur. Ayrıca kadın A li Beyle Şetnseddlnl Sivast ahfadından H i
lar aleyhine yazdığı yazılarla U r ara «kadın çim Efendinin kızı Fatm a Hanımın oğludur
düşmanı» diye anılmış; daha sonraları spor (B.ı Abdülmecid Sivasl; Şemseddin Slvâsl).
aleyhtarı yazıları onun adını «1 num aralı Pek ktlçtik yaştan itibaren, seçkin hu
spor düşmanı» na çıkarmıştır. Kısacası Sa- susi muallim ve m ürebbiler elinde itlnâtı bir
lifcaddm Enis uzun yıllar kendisinden b ah tahsil ve terbiye gürdü; sonra Kadıköyün-
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le
- 1197 \TABtNEN lB*ı*ASaf**t>
^ Fr rlcr k o" _>ı*5e verilerek bu mektep- devrelerinde Kocaeli mebusluğuna seçildi;
îrT !9oc de diploma aldı v r ldo4 de F ru ı- Mülefvekllliği samanında Londra. Patis. Ama*
id», güç elde edilen vp bcyncl- terdam, Berlin. Roma, Milâno. Bükreş Peşte
bir kıymet olan Ec»>le libre de Science* Helsinki. Kraltovi. Atina, StoUnli» Moskova,
p»»İii*j- • iıntihaıilarıni verdi ki henüz yirmi Harkof’da müteaddit ilmi, iktisadi ve siyart
a$mda bulunuyordu; 1906 d a Tütûıı Rrjbd kongre ve konferanslara Türkiye murahhası
Ku.tıserlik kalemi mütercimliğin* (ayin edil sıfaliyle iştirâk ettt. Aynı zaınand»Ttirk Ocak
di; jyaİ » m and a traıısjzca ve İngilizce Le ları Hars Heyeti umumi kâtipliğini yaptı
vanı Herald r;âîPte»i başm uharrirliğini ve Bu satırların yazıldığı sırada mürrOsi ol
52, i ; j u n Avlooyalı F eiid Paşanın husıu! ka duğu Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu-
tipliğini yaptı; Babıâli T ah riratı H ariciye ka nun Reisi, Milletlerarası Olympiyad
lemi hutefâlığia alındı. 1907 d e T ü rk iy e - âzası. 40 seneye yakın devamlı neşrolunan
Romanya M uhtelit komisyonu başkâtibi 190B Economlsie d'Orient mecmuasının Başmuhar
de Bükreş sefareti başkâtip vekili, sonra riri ve müesslslerinden olduğu Türk Tarih
sırasiyle Vaşington- Madrid ve T ahran sefa Kurumu iıyesi bulunmaktadır Meşrutiyette
retleri başkâtibi, 1912 de, büyük elçilik tesis olunup 1915 denbeıi faaliyetini tatil et
müsteşart piyesiyle Malîye kalem i mahsus miş olan İstanbul Muhibleri Cemiyetini «Is-
müdürü oldu: Londrada toplanan B alkan lanbulu Sevenler Grupu» adı altında ihya Be
sulh konferansına m utahassıs olarak gönde Istanbulda harap olmakta bulunao yüzü mü
rildi ve r e ’sen Paris ihzari mükAlemeierine tecaviz büyük küçük âbideler üzerinde tetkı-
ntemur edildi. 1913 de D ahiliye N azırı Talât katta bulunarak bunlardan bir takımının ihya
B«y tarafından Edirne K urtuluş H eyeti Reis ve tâm irine ve bir çoğunun durumlarının tes-
liğiyle Londra ve Komaya gönderildi ve bu bitine delâlet ederek İstanbul hemşeritigi yâ
büyük Avrupa şeh irlerin d e devrin İngiliz ve nına lâyık hizmetlerde bulundu.
Italyan diplomatları ite tem as e til ve Türk Burada İstanbul Ansiklopedisi de şu
baklamı bu m em leketlerin efk ârı umumiye* notu teshil etmeği bir borç bitir ki. iUc teb
üne arzeden konferanslar verdi; kendiline rik mektubunu, tertemiz bir vicdanın tercü
Edime fahri hem şehriliği verildi. 1914 İle manı. sevgi dolu, m etanet ve gayret tavsiye
1915 arasnda, Maliye N azın Cavid Beyin ya oden sözlerle, bu necip İnsandan almıştır.
nında Viyana ve Ş erlinde b e; de£a mal) mil- Hususi hayatında. Reşid Safvet Atabinen,
^ te re le re iştirak ottL sağlam ve zengin hir kültürün hâlesi İçinde
1918 - 1920 seneleri arasında lsvi;rede câzip bir sim adır; 4000 kadarı Türkiye ve
Milli İstiklâl propagandası için m üteaddit ki- T ürklelre ait olmak üzere 12.000 ni müteca
laplar ve bir çok m akaleler yazdı v e kon viz kilap ve risaleyi ihtiva eden zengin hir
feranslar verdi; Lucerne sosyalist konferan kütüphane sahibidir ve Türkiyeye ait tarihi
sında Türkleri tem sil etli. tablo ve estam p ve gravürlerden mürekkep
1021 de Tevfik Paşa sadâretinde Saded b ir kolleksiyonu vardır.
i n Arcl'in reislik e ttiti Şûrayi Devlet Tan- Yüksek kıym ette b ir viyolonisttir: meş
rimat Dairesi âıalıgında bulundu; 1922 de h u r kemani W ondra Beyden meşkederek 6
Gazi Mustafa Kemal'in bizzat İntihabı ile Lo yaşından 22 yaşına kadar o rkestrada vazife
zan Sulh Konferansı Upıumİ Kâtipliğine ta alacak dereceye terakki île kemana heves
yin edildi. etm iş ve Bcyruth ve Salzbourg Musiki Pes*
1923 den 1927 ye kadar Memafiki Şarki tuvallerinde devam etmek suretiyle musikiye
ye Fransız Bankası' Müzevirliğinde. Anadolu- m erak sarmıştı.
Ba|dat Demiryolları reis vekilliğinde ve bir Sayılı Avrupa scyyahlarındandır: telan*
Çok şirketlerin idare heyetlerinde. Sıhhiye da dahil olmak üzere Avrupada gezmemiş,
'e k ili ite tik Saydam'uı lensibl ile Hudud görmemiş, olduftu y erler azdır. Fakat no ka»
Sıhhiye Tasfiye Komisyonu âzalıklarinda, ve d ar yazıktır kİ zengin seyahat notlarm ış pek
Cenevre Beynelmilel İktisat konferansların cUz*i bir kısmı m ünteşirdir.
da bulunduktan sonra BÜyiik Millet Meclisi Avrupada irfanımızın yüz akı bir Türk
nin 1927 de üçüncü ve 1931 d e Dördüncü şöhretidir: 1907 İle 1939 seneleri arasında
.c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATABİHES «Rt«d Safvtlj BTA.NBLL
— 1188 ■—
Avnıpaam siyasi ve edebi en bttydk şahai- 4v Les Turcs de Perse, Ed. Revue de
yellprini tanına!. AentiUfri ile dosMne mü Honffrie. fiııdapest (1911);
nasebetler tesis etmek fırsatını bulmuştur. &} Knqi!clc 6coaomique en Anatalie, en
Bunlarla kıymetti muhabereleri vardır. He- cellaborallon avec II. Phllouze ■ tstanbul
şid Safvet Atabinenin portresini U m unla- (1912):
m al için, burada. edip. şair, m uharrir vû 6) La İtbersUon d'A ndrlnople. Home
diplomat ağzından çıkmış siteler kaydetmek (1913);
Haradır. Omın halikında H ilid Ziya Uşaklı- T) Lettres ouverles â ClemeDceaııs. Ce-
gil: «Bâlân hir k a im in işini tek başına çıka niv e (1919);
rın lstihzalı. zehirli sütleri Ue iyi dostlarını S) Lıu Turcs et le Panhclltalsm e. Ge
kırar»; Alınıed HAşlflı de: «Heşld Safvet'le, rit*ve (191tt>:
dosttuk da, dllfmalı*; da bir meseledir» de 9ı Le Proletariat turc a ta G onternae»
mişlerdi. Sadrâzam Tevfik Paşa, acelecilijı- Sociallste lııtı-ınationale. Berne ÜÛISf-,
ni telmih ederek; «Torpido mizaçlı» hükmün'1 10) L'islam , les Tıırcs e t la S o c tttt des
vermişti. Lozan Konferansında Rusya mu Natlons, Genevt? (1919);
rahhası Çiçeria. çapraşık müzakerelerde te- 11) L’Occupatîon de Smyme, Gen£ve
iif-ibeyn edfcl formülleri bulmasını takdiren (1919);
Reşld Safvet Beyi: ıl'hom m e aux formules 12) Turcs e t Armfenie™, 2 voluıoes, Ge-
apaisantes» diye tarif etmişti. nive (1919).
Bir gün de Maurice Barres, Paris elçisi 13) Biian £conomique et fin a n â e r de U
Naucıpoşazâde Said Beye: «Ahmed Riza Be» Turquie, A nkara (1927);
ye söyleyiniz! artık onun zamanı geçmiştir. 14) Les Tiirk - Odjaghis, tstanbul (1931J;
Tui'kjyL'rıin kalkınması Reşid Safvel gibi tam
İS) La pclitjqııç fc<M>noıtıique de la Tuı-
Avrupa zihniyeti! gençlwle olabilir* demişti,
quie Kemallste, Lihr. Fresco, Paris (1931);
Reşid Safvet Atabinen hakkında en za-
19) C ontribution a rtıisto iıe d’Attila, Libr.
rif sözlerden biri de Cavid Beye hitaben Ta
Fresco, Paris (1934);
lât Faşa merhumundur; Paşa, onun, Avrupa
17) B ulletins econocniqueı e t flaanciers
kültürü ile koyu Tül* milliyetçiliğini ve an’a-
— Gazette Financiere e t Eeonomiste d'Oerl-
neperesUiğini telmih ederek: «O gâvur müs-
net (1912 -1939);
lüman:» demişti.
18) Les Caracterisltques de l’architec-
Reşid Safvet Atabinen m uharrir olarak
tü re turıjue. Lib. Presçe, P aris (1939).
di. velûd bir kalem sahibidir: 1902 den IM S
19) Souvcnijrs turc* en İUİle;
e kadar Fana matbuatında Temps, Figaro,
20) Lam artine (fervent a mi des turcs)
Eclair. Ere Nouvelle, Patrie, Inform ation
İstanbul 1940;
gazveleri İle, Mercure de France, Revue de
Hongrie mecmualarında; Türk m atbuatında 21) Les Turcc en Europe depuits a*
Levand Herald, tstanbul, Jeune Turc, Beyoğ siicles;
22) Les Turcs su r les câtes d'A ngleterre:
lu, İkdam, Sabah, Turan, Hâkimiyeti Milli
ye gazeteleri ile Tlirk Ocağı, Ülkü, Aydabir la base de Lundy; N. H. de Hongrie. Budapest
mecmualarında bine yakın makale nşretmlş- (18441.
tir. 23) P ie rre Loti, İstanbul (19Î0);
Kitap şeklinde neşrodilmiş eserleri de 24) C ontribution tıırgues â la S ecu riti
şunlardır; e t i la Clvillsation M £diterran£ennes, Paris
(1961).
Fransızca:
25) L es A pports tu rts dans le peuple-
1) L'Effort Öttoman, Rudeval ItL Paris m ent e t la clvillsation d e l’Gurope Oriental,
(1906):
İstanbul (1952);
2) L'Agiıallon Butgarc, Rudeval M . Pa 26) Les Turcs i ConstanUnople d u V ı ı ı
ris (11)07); XVe. S ite d e , P aris (1964);
S) M6langes iittiraiıes et polltlques, 3 57) La Quention de Cbypre, İstanbul
Vol.- Ed. Levaut-Herald (1906 -1911); (1930):
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .
ANSfKLÖFEDtaJ — 1189 — ATAÇ (Dr. Galip)
.r.ıdı muhtelif gjısctelrde sajlilt NlgJsine ki kalmağı bilmiş h a ; »adalardan biri ola
dair yanlar yazdı. Halka anlatılman (ok güç, caktır
haltû İnkinsız fiöriinen mevzular bile onun lialip Ataç’ın yu rt kütüphanesine bırak
zekasının süzgecinden geçtikten sonra hem tığı kitaplar arasında Pnslör'Un hayatı. Ctaude
çok Lallı okunan.. Iıem çok kolay anlaşılan lu Bernard'dan Tıpta Deney'in tetkikin* giriş
sît bir {ey oluveriyordu En çok okunmuş İsmi ile tercem e eltigi • L'introducllon a l*e-
b ek in yararımız olmuştur. lude dc la m edetine e*p6rim cnlalI. bilhassa
Galip Atnç'ın m uharrirlik jöh rell yalnız anılmağa değer.
bu sıhhi «Jütlerinden gclm i; değildir. Onun Doktor Galip A taç lltiyük Millet Mecli
birçok gazellerde, mecmualarda en basit sinin Yedinci devresinde İstanbul Milletve
mevzularda!), en çapraşık m eselelere varın killiğine seçildi. D ö rt seneye yakın milletve
caya kadar h e r seyl bahis mevzuu eden yüz kili olarak da çalıştı, fakat 194ü temmuzun
lerce makalesi, fıkrası vardır Pek ta d ı bir da yenilenen m illetvekilleri seçiminde aday
üslûpla yazılmış ve zarif nüktelerle süslen gösterilm ediği için te k ra r radyodaki işine,
miş olan bu yantohn, ömiirlcri b ir günlük kitaplarının arasına döndtl. 1M6 yılının son
samları b ir mevzuda alanlarını bile ne vakit günlerini hasta geçirm işti, 1M 7 nin ilk günün
vc nerede okunursa okunsun İlk okunuşun d e hayata hiçbir zam an ihtirasla bakmıyan te
da verdiği tevki v erir ki bu h er m uharrire ki gözlerini kapadı.
nasib olan saadetlerden değildir. Muzaffer Em
Calip Ataç to k tatlı konuşurdu, sözleri
daima tasvirler, nüktelerle süslü idi. fakat ATAÇ (N unıllah) — H am m er Müterci
bunların hiçbiri evvelden hazırlanmış, hesap mi M ehmed A tâ B eyin küçük oğlu. Dr. Galip
lanmış değildi, o bunları kolayca bulur, kul A taç'ıo kardeşi; m uallim , m u h a rrir. csseisl;
lanır, maksadını d al» kolay, dalıa zarif an pç s ıla tiyle de. asrım ızın fik ir ve edebiyat,
latır, dinleyenlerin istifadesine olduğu ka san 'at bay atın da îistû n kıym etlerden; 1898 de
dar zevkine de yaramayı bitirdi, İstan b u id s doğdu; G alatasaray Lieslni bitir
Omı bir m uharrir, bir A nkara Caddesi di; Ü niversiteye gitmedi, fakat h e r kolunda
adamı olmaktan memleket çapında halkçı bir kıym etler y etiştirm iş bîr ailenin münevver
münevver yapan radyo oldu, Haydarpaşa İn muhitinde otodidakt olarak yetlgtl, ki Nurul-
taniye hastabanesi baghektınliğinden A nkara laJı A taç'n jâ h eserl, kendi şahsiyetidir; kale
radyosu redaksiyon şeflififle geçti, B ir ta minin sınırsıı hü rriy eti, onun hiçbir ekole
raftan da radyoda "Evir saati» ve «Posta ku mensup olmayışıdır; kendisinin bir ekol ku
tusu» saatlerinde bütün memlekete hitab e t rucusu olmayışı, genç nesillerden, onu ta.
ti. Bu tatlı konuşmalar A nkara radyosunun kip edebileceklerin çıkabilmesi imkânsızlığı
çok beğenilen, çok sevilen saatleri oidu. dır; fransızcariaki karşılığı edebiyatımızda ay
tEvin saatiı konuşmaları kitap halinde de ni kıymeti almıg olsaydı kendisine pek yakı
basıldı, muvaffakiyet şacak olan bir sıfat ile
kazandı ve kısa u m a n «Genç Ataç», bir fasü
da tükendi. Evin saatin edebiyi açm ıj ve kapa
de olduğu kadar Posta mıştır.
kutusunda da Galip 1920 den sonra yaz
Ataç kırmadan BğretU, mağa başlamış olan Nu-
gücendirmeden yanlış ru llah Ataç'ın ilk yazısı,
ları düzeltti, incitmedi)!! «NuruUah Ata» imBa-
kabalıkları törpüledi, Biyle Uerfiuh mocmua-
hem irfan, hem de mu Emda çıkmıştır. Fransız
aşeret dersleri verdi. O- ca muallimi, olarak ma
arife intisap etti, bir kaç
mı dinleyen neslin k u
Nunıilalı Ataç yıl taşrada dolaştı, A fu
laklarında çınlıyacak bu {RfıİRj; Ila}üt itfccmuun u^vljıılnhi karada bulundu, sonra
tatlı ses bu kubbede ba felairBfındBiı Nttdh eli h tan b u ld a Pertcvüjyil
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
ANSİKLOPEDİSİ — 1191 — A T A EFEN T5İ ( B e j l e r b e r l l )
m/q ro u p /m e ra k e d iy o ru m
ATa EFENDİ iScttniUI Mctuord) — JİBÎ —
fS T A ^O L
terfi odsmijen kaymaktın riMbcsindc U r as tanbul Ansiklopedisinin nesri haarbgı meş
keri doklar varanı ... Bir kıç gecesi kapısı galesi bu satırların yazıldığı zamana Kadar
çalınıp komşulardan biri: bu nefte kabir taşının unutulmağına sebep
— Atâ Efendi luuta İmiş «v&bntiM olmuş. 1347 dc ise resminin yapılması için
bir baksana diye rica etmiş.. Doklar Efen- gldUdlgindc kaybolduğu görülmüştür. Mahal
diye gidecken içinden «Mübarek adtıra. lıas- linde yapılan soruşturmada o civarda yerde
talanacnk zamanı bulmuşsun ya.'» diye getir tmtanan bazı taşların kırılarak mezarlık dcı-
mfç,. Kulübeye vardıklaroıd* A ti Elendi: vartamın tamirinde kullanıldı^ imrenilmiş-
— Allah ra a olaıuı. gelmişsin.. Bir de tir. Aşağıdaki satırlar IM 2 de İstinsah edil
ifln lemte gelseydin pasa olurdan! demi}.. miş kitabesidir:
Ertesi iabaiı doktora nlralnyhga terfii müj- «HavoSbâki
delenroij.. «Ey *âir! Şu nazeninin kabri ününden
güzftr eylerken bir vakfei dua İle pederin
Meczup AU Efendinin kabri, bugün bir
dümuu firak ile nakşeyledigi güllere n a u t
harabe halinde bulunan tstivroz dergâhı me-
eyle, sinini vetireden beri İrd i em rine mu ta
jarlıgındadır.
Re&H Burai vsat eyleyen otü’mînin ve m ü'nıinatm kabil
pü r covarlan içün fatihabâ» olarak taşlar
ATA EFENDİ (Selânikli Mehmed) — On naht eden bu fakir bir gün ömrü baharının
sekizine! asır «diplerinden; İstanbul tarihinde on beşinci sâlinde bir gül-ü nâzikler iken so
^Yedinci Cîball yangım» diye anılan Hicrî lan ogUı içttn dahi &hır Ömründe kalem ura-
12SS (M. 1782} Ramazanındaki büyük ateş cagım teemmül eytemezdû H er yaprağı bir
ifetini tasvir eden bir mektubu. İstanbul ta âbı dngtidaz ve har b ir düteni dili mecra-
rihi kaynakları arasında benzeri olmayan bir hum d a birer tlrî firaktır,
vesikadır [B.: Cfbâli Yangınları). «Taşçı At$ Efendinin mahdumu Mektebi
ATA EFENDİ (Taşçı) — Geçen asır son Bahriye! Şâhâne ş&klrdanmdan Ahmed. Nec-
lanm a seçkin kabir taşı ustalar ut dan; Eyyub- meddln Efendi ru h u n a rizaonliöiih fâtiba
tan Piyer Loti kahvesine doğru çıkarken, yo Sene 1303 Şevvâli n ü k e rre m 5»
B ibi.: REK, Muyıtfer Esen, G«tl nota.
lun sol kenarında, dfcrt adım kadar* içeride.
Mektebi Bahrtyede talebe iken on beş yaşın ATAERKİN (Keki A rifl — Musiki bilgi»
da vefst eden oğlu Ahmed Necmeddin Efetı* ni ve seçkin bestekâr; bal terlem esini Musta
dinin kabri için yaptığı bbr taş 1942 d a yere fa Rona’nm <90 yıllık T ürk Müziği» adındaki
devrilmiş olarak görülmüştü. Yüksek kabart* antolojisinden alıyoruz:
ma güller İle teorin edilmiş olan bu taş Is* «1806 da lstanbulda dünyaya gelmiştir.
tonbul taş EgçSiğfoİn b ir bedfesı idi/K itâbe- M eşhur musikişinaslardan kanuni Hacı Arif
sinde bu çiçekleri gö* yaşlarîyle sularay&k Beyin oğludur (B :
oydu^uıu «iyiİyen sanatkâr baba, tâbir caiz ArU Bey, Kanımı
se. toykdtr&ştde natürm ortun zirvesine yük- Hacı).
felmJştir; usta bir tas kalemi güllerin kele «İlk tahsilini Be-
lerinde, tÖ7eyçleriude, yapraklarında hattâ şiktaştakl ACİtâbı Ma
incecik saklerioi donatan dikenlerinde m er arif okulunda, orta
meri bir kuyumcu inceliğiyle oymuş ve bu
tahsilini Vefa Sulta.-
surette kürk beş parça gülden mürekkep b îr
nişinde yaptıktan son
çerçeve ibda etmiştir. O zaman bu şâfaeserin
y«r1 tsUm ve Şark e m le ri müzesi olduğu ra H ukuk Fakültesi
düşünülerek müzenin müdürü merhum Atv n e girerek o ra d a n '
dOUudir Erdoğan'a haber verilm iş mufate* mezun olmuştur.
rem 41im Eyyuba götürülerek taş gösteril* «tik. musiki d e r
düş ve müzeye akledJleceÜ v&diyle derin bîr sini pek küçük yaşta
meserret duyulmuştu. Maalesef üst&dın has iken babasından alan
talığı bir müddet sonra emekliye ayrılması sanatkâr, çok güael ^ AlU A(J,MUll
teşebbüsün tahakkukuna imkân vermemiş, İs sesiyle öğrendiği jar- ««Mim: n«Mu
h t t p : / / g r o u p s . g o o g l e .c <
AfiSJKLOPEDt&i — 1103 - ATAMYAJf ( B e to ı
h t t p : / / g r o u p s . g o o g |e
ANSİKLOPEDİSİ
— U 95 — I ATANA*YAN iM adatn)
I TSlassû onu muasırlarından ve Komedi Fran- makta idi Müverrih MeshopoUU Demttrlos
şetto yıldıklarından Mûunet S u ll/n i/ı *ark!a Prekoplu bu zatı Yunan ve Lâtin dillerine
bir eşi kabul eder. Ölümünü Türk Uyetrosu vftkjf bir şâir, edip ve fUoeof ve büyük bir
jçJn C b ü y ü k bir kayıp ojaraft belirttikten hatip olarak gösterir. Fakat keyfi İdaresi,
sonra 'Bolünü oynamadan eserdeki vakala kilise muhitinde hoşnutsuzluk uyandırmış
rın cereyan etliği yerlere gider, oralon gö» ve intihabından kırk gün «onra azledilmiş,
riiı. kendisini tıayâlen o vakaların cereyan Selântge kaçmıştır. Oradan Papaya müracaat
eltıği zamanlara götürür,, o devirlerde ve va* etmiş. Patrikliğe yeniden intlhjbı için tavas^
tûlnnn içinde yaşar, o hayat vc tahassüsle sutuntı rica etznlş, Papa tarafından, Katolik
dolu döndükten sonradır ki piyesi oynardı. Kilisesine girdiği takdirde böyle bir tavatsut-
Atamyan Venedik ve Kıbrısta Otello !te. Ve* ta bulunulabîlecegi şart koşulunca, bu teklifi
rona'da Romeo ile, Elsenor'da Hamletme baş* şiddet ve nefretle reddetmiştir. Bir müddet
başa yaşar gibi oldu ve omdan sonra bu kah Eflâk ve Bugdanda dolaşmış, Ömrünün son
ramanları tem sil etti.> diyor. yıllarını İstanbulda geçirmiştir.
Atamyan'ın öliimü üzerine hakikatten A li O rta
uzak bir de masat nakledilir:
ATANASİOS IV — Fener Rum Ortodoks
Bîr akşam A ktör K in piyesini oynarken Patriklerinin ikt yüz aJtıncisı; 2 ağustos 1679
eserin sonunda rol icabı: ‘— Ben b ir paiyoço- da Tekirdağ] ^piskoposluğundan Patrik se
wm, diye bağırır ve y e re düşer. Yine piyes çilmiş ise de, seçimde hile yapıldığı ve cebir
icabı suflör deliğinden sahneye çıkarak se- kullanıldığı tddiaaıyLe Patrikliği Seneslnod
I yircilere hitaben: — Efendiler, A ktör Kin âzaU nndan bir ekseriyet tarafından kabul ve
vefat etti. Der ve perde kapanır. F ak at Ak tasdik edilmemiş, sekizinci günü makamın
tör üilçttlgii yerden hakikaten kalkamaz Atam- dan indirilm iştir- au Orta
yan’ı sahneden kaJdınp ölüm döşeğine yatı
rırlar. Böyle son hakikat olmasa d a Atam- ATANSİOS V — Fener Hum Ortodoks
yan'a yaraşır. Patriklerinin İki yüz oo üçüncûsu; 1700 da
Edirne m etropolitlığinden p atrik seçilmiştir.
BibL: Aşot Madalyamı İstanbul AasJktopedi*
sine bilvasıta tevdi edilmiş ûOtlan. Aslen giritli olup âlim bir râ t îdi, yunanca, Lâ
tince ve arapça bilirdi. Kilise musikisi ile uzun
ATANASİOS I I — F e n e r Rum Ortodoks yıllar uğraşm ış kıym etli bir bestekârdı; ahlâk
patriklerinin yüz elli yed in d si; B üyükşehrin ve fazilet sahibi İdi; bu kıymetleriyle Fener
TüıU er tarafından fethinde patrik bulunan Patrikhanesinde b ir yıldız gibi parladı, fakat
sattır; 1450 tarihinde P a trik seçilm iştir. Ko Fener Kilisesinin, o asırdaki cahil, basud,
yu Ortodoks hissiyatiyle roeşbû îdi. Daha ev m ünafık mubiti. Atanasios’u eçkemedi* ru-
vel* Patrik Grigoriyî agletmig olan Sensinod hap] kisvesinin şerefini korum ak için maiye
Meclisi, İkinci Atana&ios zam anında, Floran- tinden talep ettiği disipline tahammül edile
sada toplanuış olan yalancı Sensinod Ifledi medi; «Frenklerİn m usir eserlerini mütalâa»
sinin kararlarım tetkik ederek bir k ararların * suçu ü e ilham edilerek 1711 d e azledfldi.
hepsini nakzetmiş. ınHfffcfır k a ra rla n imza e t Meniskinin d ört Usan üzerine tertip edilmiş
miş olan S aik Kilisesine m erbu t m etropolit lügatim rum caya tercüm e etm iştir ki. Yunan
ve rahiplerin göz y aşlan dökerek gösterm iş kültürüne buyilk hizm et sayılır.
oldukları netiâmeti kabul ile bunları da at AU O rta
fetmiştir.
ikinci Atana&ios, fetibde idam edilmiş ATANAŞYAN (Madam) — tstanbulun
tir. İlk karfın tabiplerinden; 1291 (M. 1879) de in
AU O rta tişar eden «Kahkaha» mizah gazetesinde ilan
ları vardır. Viyanada ve Kumanyada hayli
ATANASİOS 111 — Fener Rum Ortodoks müddet hekimlik ettikten sonra Istan bula
Patriklerinin yüz birincisi; asfetL Gi* gelmiş. Bayoglunda. Sakızağacı sokağında
fitlidir; Selânik piskoposluğundan 1634 de 1 num aralı hanede köstebek, fistul. mesane
Patrik seçilmiştir. de taş, sıraca illetlerini tedavi edermiş-
. Patrik olmadan Patelario* adm ı taşı» ıS e rn rd Afiıblar A)u*
com/group/meraKeaıyorum
ATAMK - 1196 - »STANBOl
ATAM K — İkinci Abdılthamid devrin h a tıl ekseriya kira bile almazdı Paralı, tık ır
de, Kuyumcu çarşısının en nam lı kuyum cu tık ır liraları a y a r a k boroj, bilezik, küpe ala-
larından biriydi. l?f»k tefecik, cılız, Stıf bı cak yabancı m üfterilere, kcyli y erinde değil
yıklı bir adamdı. U un b u l hanım larınca İU se, hiç latifini hotm ayıp.
lâkabı v a rd ı: <Buctir» ve «Ölmez». 1B94 bii~ llegoııecegln gibisi bentle yok hanım,
yük zeheleslnde. çarşıdan dışarı kaçarken. yı. cığırn, başka y erlere bak! yollu b altan savı»
talan duvarların altında kaim i;; mucize ka b ir cevap verirdi.
b i li n d e n kurtulmuş. Küçük d lik k in t arada bir kapalı d u ru r,
Kuyumcu' çarşısındaki vc bitişik han lar kepengi itlik g ö ren ler derhal anlarlardı:
daki kuyumcu Şahbazyan. Çuhukcuyan, No- — M utlaka Sultanlardan biri çağırdı da
şastaciyan, Tolayan gibi geniş dükkânı, m üş oraya gitti. Y arın gelelim! Y ani, sahtiyan
terileri oturtacak kadife kaplı kanepeleri çantasını eline alıp Û rtaköy, D e ftc rd a ıtu r-
koltukları, vitrinli masaları, koca koca kasa nu, Divanyolu, M ercandaki saraylara gider,
ları yok. Dapdaracık, ilt d ü rt kişi ancak sı elm asları sa tıp torba dolusu lirala rı cebine
ğacak küçiik bir dü ktü n: içinde, üstüne eski koyup dönerdi.
bir batı parçası serilir, tahta kerevet, ö n d ek i, S p rrn e d M a h U r A îıu
kapıdaki cam lar kirden, toz topraklan buzlu
ATASEVEN (Vicdani) — Lise kiraya
cara halini dlmıs.
m uallim lerinden. 1959 da Vefa Lisesinde bu
Gel gelelim, gaz sandığı kadar, k illto tttt
lunuyordu; ark adaşları arasında ciddiyeti, ve
kasasını açsın, neler yok. neler; Badem k a fakârlığı, dürîislisı ile ve Örnek b ir aile reisi
dar, tındık kadar, o n o d he? kıratlık p ırla n
olarak tanın m ıştır. T aleb elerine karşı şefkat
talar; damla yakutlar, gök yakutlar, züm rüt alâkası çok kuvvetlidir, rahlci tedrisinde yıl
ler... larca c w e l o lu rm u ş çocuklar, b ir gün her
Sultan efendilerin baş harem ğalan; bii- hangi b ir d arlık ve sıkıntı içinde k alır ve Vic
tûn vükelâ, vilzeri, küberâ fam ilyaları hep dani A taseven bundan h a b erd ar olursa, kendi.
ana başvurmada; zira en ş&hâne, en nâdide İşini ve g ü cünü b ırak arak eski talebelerinin
m ücevherler onda. Hem, ötekilerde bulu n an d e rtle rin e d e rm a n aram ağ a kokm akta aslâ
lardan daha üstün, hem de Fiyatça ehven. te re d d ü t etm ez; bu h alleriyle aşağıdaki ter-
Yağlı kuyruk m üşterilerine karşı pek cüm ei hal satırla rı karşılaştırılırsa, Vicdani
ikramcıydı, şakacı ve lâtlfeci idi de Böyle- A laseven’J» çocukluk g ü n le rin in , acı hâtıra
lerden biri gözükür gözükraeE ların ı aslâ unutm am ak asaletine sahip olduğu
~ Gülü seven dikenine katlanır.. Şu be g örülür.
nim kıyak sedirim e y erleş efendiciğim ' d e 1901 d e Ç atalcada doğdu, babası Zaptiye
dikten sonra y a s a , yakınındaki sucudan buz çavuşluğundan tek a ü t olmuş Ali Çavuştur. İlk
lu sular, limonatalar, şerbetler; çarşının Mu- tahsilini bu kasabanın İptidai vc Itiigdt m ek
ru o sm n ly e kapısındaki m ahallebici B u ra lı tep lerind e gördii. B alkan H arbi hicretinde on
Ahmed Ağadan dondurm alar g etirtir, kışsa b ir yaşlarında idi, o felâket içinde b irbiri a r
ta h v e k r, çaylar, tavukgöğtlsler, keşkülü ft- kasından hem anasını hem babasını kaybetti;
karalar taşırdı U nkapanı civarında Seyyid Buharf tekkesinde
Gelenler dükkânın içini kalabalık görtince- ki m uhacirler arasında bulunurken üvey ağa
«Blraz dolaşalım da yine uğrarız* deyip çe beyisin! buletu ve ona sığındı, onunla beraber
kilirler, ba$ka yere gitmezlerdi. Tanıdığı, o t K asunpaşada Kulaksıza g itti ve bir m üddet
ta halli hâtûnlar, jayed o hafta düğüm: mü Kulaksız m ahalle m ektebindeki hocaya kalfa
ğüne dfivatülerse ondan elmas kaldırırlardı; lık etti; bu tesad ü ftü r ki, kiiçük Vicdanl’ye ilk
yani yüz yazısı, perşembe günü, ertesi paça mürebbitlk ve m uallim lik aşkını aşıladı. Ma
günü, o elması iğretiden takacaklar; görenler hallenin iteri gelenleri çocuğun zekS ve gay
kendilerinin sanacak; cumartesi götürecek ku retiyle alâkadar oldu, kendisini B ahriye has-
yumcuya teslim edecekler. Kuyumcu çarşı tahanesi civarındaki Nümıınc m ektebine kay
sında böyle elmas kaldıracaklardan kefil is- dettirdiler; kısa bir zam an sonra bu mektebin
m et. Uç beş mecidiye k ıra almak âdetti. Ata- başımıallimlntn nazarı dikkatini çekti, leyli
Dik, emin bildiği kadınlardan kefil istemez, m ekteplerden birine yerleştirilm esi düjunül-
h t t p : / / g r o u p s .g o o g le .c
»y: i & o p e d Ls I — H 97 — A T * TARİHİ
do; fakat » sırada Balkan harbi sona erdi- yiik b ir eser olup matbu dur; müellifi Tay-
gjndcn ığabeyisi ite beraber Büyükçe İanece yarzâde Ahmed Atâ Beydir (B .: Atabey. Tay-
İ t dönmeğe mecbur oldu; bu üvey atabey, yarz&o* Ahmed).
kardeşinin bir an evvel bir ij sahibi olarak 1874-187B IH. 1201-1293) yılları arasın
hayata atılmasını düjünrliilüıııicn. Vicdani' da fstanbulda Şeyh Yahyâ Efendi ve Basiret
aia okuma iştiyakına ehem miyet vermiyerek m atbaalarında basılmış olan «Tarihi Atâ.* nın
onu bir kahvecinin yanına çırak olarak yer orijinal kısmı, müellifin müşahede ve hâtı-
tetirdi; {Ocuk, bir müddet, uykusunu kitap- ralariyle babasından naklen yazdığı «ahife-
lanna {oda ederek çalıştı, Düyunu Umumi- lerdir kİ bunların btiyllk bir kısmı, İstanbul
vede bir memur olan bu ağabey. Büyükçe*- tarihi bakımından kıymetlidir.
meceden Çatalcaya tayin edilince, o <ta doğ Birinci d ld 131ü sahife):
duğu kasabaya döndü; İstanbulini eski Şeh Eserin en mühim cildidir, başlıca bahis
remini Haydar Bey merhum , o sıralarda Ça ler şunlardır: Fatih Sultan Mehmed tarafın
talca m utasarrıfı bulunuyordu, hem şehrileri dan lstanhulda eski ve yeni sarayların ta W
taralından tahsilini te rk etm em esi için teş — ikinci Bayazıt tarafından Galatasaray rnın
vik edilen Vicdani’m n b ir nıüraeaatiai bü te sisi— Mısırın fethi ve Em anatı celUenin
yük adam, onu Kastamonu Sultanisine leyli tstanbula nakli ve Has odanın tesisi - Ya
mcccanl olarak kaydettirm eğe m uvaffak ol vuz Selim, K anuni Süleyman ve tkinci Selim
du. zam anında Enderun nizam ve teşkilâtında ve
Milli Mücadele başladığında V icdani A ta kıyafetinde yapılan değişiklikler — Bir ço
seven, on Uti senelik Sultaniyi Kastamau- cuğun veya gencin saraya alınması usul ve
da birincilik ile b itim i; bulunuyordu; şöh nizamı — Saraya yeni alınan Ağalara eski
reti Anadoluya yayılm ış olan D em irci Efe lerin tenbihatt vc lalalar, yenilerin lalalar?
nin yanında gönüllü olarak çalışm ası için hizm etleri, Enderim de tahsil ve terbiye —
Koğuş zabitleri, gedikliler, hizmetliler, koğuş
I Mustafa Kemal Paşaya b tr m ektupla m üra
caat etti- Şu zarif cevabı aldı: <Sizin için ce ların nizamları, Endcrunlujarın tenezzülden,
hil ile mücadele efdaldir.» B unun üzerine, dini terb iy e — Hazine, K ilâr ve Seferi] koğuş
muallimlerinin kefaletiyle «Amali milliye hi la rı — tlim tahsil etm ek, hattatlık, hafızlık —
K oğuş hayab — Dariissaade Ağalığı — Çor
lafına hareketlerde bulunm ıyacağuıa» b ir se
net vererek yüksek tahsilini tam am lam ak lulu Ali Paşanın silâhdarlığt zamanında ya
üzere tstanbula geldi. F akat Büyükşehirde pılan E nderun nizamatı — Hazine, K ilâr ve
Darülfünun tahsiline devam Imk&nuu bıı la- Sernrli koğuşlarında ocak yolu ile verilen me
ı owdı, Çatalcaya giderek M ektebi Sultanide m uriyetler — Bu üç koğuşta, ocak yolu Ue ol
mayıp istidat erbabına verilen m emuriyetler
bir riyaziye muallimliği buldu, kısa b ir zaman
ve sair hizm etler — Koğuşlarda kıdemler —
sonra bu mektep d e lâğvedilince açıkta kaldı;
Sermahfillik, Başçavuşluk ve Dilsizlik hizmet
uranca sayılabilecek sıkıntılı günlerden sonra
ve vazifeleri — Hazinel Hümâyun Başkolluk-
nihayet Maarif Vekili N ecati Beyin bir em ri
culuğu. Çantacı, NBbetçihaşı ve Kaftancı —
ile Öarülmuallimini Âliyeye kaydedildi; ve Hazine! Hüm&yun yazım lan — Kiler Başkol-
bu suretle meslek hayatına sağlam b ir adım
lukçusu, Ndbetçibaşı, Şerbetçi, Sırkâtibi ya
I ile atılmış oldu. Türkiye m aarif ailesinde mağı — C üceler — Üç koğuş ağalarının maaş
kıymetli bir idareci olarak da temayüz etti
ve vazifeleri — Aşağı koğuşlardan has odaya
müdür muavinliklerinde. Muallim Mektebi nakle İstihkak kesbetme. nakil ve çıraklık usu
VE> lise müdürlüklerindi? bulundu, İkinci Ci lü — Has odamı usul ve hizmetleri — BaşlaUı-'
han harbinin ilk yıllarında, Balıkesir LUesi
iıiı — Sarıkçı, kaftancı, kahveci ve berberine-
müdürlüğünden Vefa Lisesi kimya muallim
şılar — Tırnakcılık ve hizmetleri — Hazine
liği İle tstanbula geldi. kelhüdltğı — Sır kâtipliği — Rikâbı hümâ
ATA TARİHİ — «Enderun Tarihi* adı yun başçuhadarı — Peşkir, anahtar ve tül
He de anılır, tstanbul sarayının Enderun bent ağaları, rlkâbdar ve çuhadar ağalar ve
tejkilitı ve hayatı ile Enderunu Hümâyun hizmetleri — Sllâhdar Ağa —‘ Huzur dersleri
dan yetişme devlet adam larının ve şairlerin nizamı — H ırkai saadeti merasimi — Rama-
kal tercümelerinden bahseden beş clldijk bü- a n ın on beşinde sarayda Yeniçerilere bakla-
om/group/merakedıyorum
ATA TANlllI — l lf lf l — Istan bul
va llagıt.LmaEi — K adir gecesinde PadişAhın m ankeş K ara Ali Paşa, Ç erkeş Melınıçd pa.
Aynsufyaya gitm esi — A rife m erasim i — B ay şa. Hafız A hm ed Paşa. H üsrcv Paşa. Sultan-
ram merasimi ve teşrifat) vc bayram alayı — zade Melıvncd Paşa, M elak Atımcd Paşa, Si
Mevlûdu şe rif ktf^ah merasimi — S ılrrei ilü ■ y a m ; Paşa, T arh u n c a A hm ed Paşa, tb^ir
jıiiy u n em inlisi, m erasim ve te şrifa tı — V e TvlıısVafs Paşa, M alatyalI Süleym an Paşa, HSp-
lâdet donanması ve beşik «layı — Haztnei ı’ültl M ehmed Paça, Nişancı t.ım aij Paşa, Bı.
hüm âyun kethijdalıgı, Saşçuhsciarhk ve si- y ık lı Muslafa Paşa, Kavanoz A hmed Paşa,
lih d a riıîm tebeddül v c nizam ları — CUlfls- M orali H üseyin Paşa, Ç orlulu Ali Paşa, Aba
iaria iıazinei iıllm âyunun m uayene nizam ı — za Süleym an Paşa, Şebid Ali Paşa, SüLihdar
Dariissaadfl ağalarının usııl ve nizam ve k a M ehm ed Paşa. Seyjd M ehm ed Paşa, Şehri Ali
nu nları — NSbet k alfaların ın hizm etleri, o r Paça, H aım a Paşa, D am ad M ehmed Paşa,
tancalıkla haslığa yükselm e — D arüssaadc Seyyid M ehm ed Paşa, S itâh dar Ali Paşa.
asalarının koğuş tertip leri, terb iy e ve nisam H üsrev M ehm ed P a şa. K ıbrıslı M ehmed Emin
]arj ■ K ızlar flğaaınuı tebdili nisam ı — Ulû- Paşa.
fc çıktığında e lji m ülakatı niM m ı ve g iydi Sarayın dış o c akların dan yetişmiş olan
rilen hii’stla r. Sadrâzam a k ü rk R ûııderm e sadrâzam ların h al te rc ü m e le ri: B altacı Ye
te şrifa tı — S efirlerin nâm e takdim i, s e firle m işli H aşan Paşa, S o la lı K uyucu M urad Pa
re cevspnâm e teslim i te şrifa tı — İm âm e v s şa, B ostancıbaşı D erv iş Paşa, B altacı Nasuh
elbise tıs (ilil — Saraydan tefeyyüz edip sa P aşa, B ostancıbaşı H aşan Paşa, Haseki I)[li
ra y koğuşlarına v akıflar b ırak anlar — Saray var Paşa, B ostancıbaşı R ecep Paşa, Teber-
îfiûlâhlan — E stablı am ire lakım ı, öw;ngl d a r Tabafiıyassı M ehm ed Paşa, Hulvahaneli
ağ alan, saray ı h üm ayun kap ıları v e m e m u r S üleym an F a ş ı, B altacı Kalaylı Koz Ahmed
ları, tam irat a n b a n tak ım ı — Z ü lü flü b a l Paşa, T e b e rd a r M ehm ed Paşa, Bostancıbaşı
ta c ıla r ocağı — H aseki ocağı — Kozbekçi H alil Paşa, T e b e rd a r N e v şe h irli D am ad tb-
c csfı — Has fırın ve harci ı'ırm ocağı — rahiııı P a şa. KozbekÇİ P a n d o l Osm an Paşa,
Kuşhane. İMslvahStae, aşağı m u tb ak — Sofa B o stan eıb ajı M uldovanlı A li Paşa, Teberdar
ocağı — O dun a n b a n takım ı — K apıcı ocfl- t i i o t M ehm ed P aşa, B ostan cıbaşı Abdullah
ğt — B ostancıbaşı bostancılar ve bostancı P a şa, D am ad M ehm ed A li P aşa.
ocakları — Eski saray baltacılar ocağı — Y e E n d e ru n u h ü m ây u n d an y etişm iş Şeyhü
dekçi ocağı — Saraçlıâue ocağı — K ayıkhane lislâ m la rın h a l te rc ü m e le ri: M irza Mustafa
vc sandalcı o c ak tan — Solaklar, peykler, sa E fendi, Ç erk eş H alil E fendi, Yâsincizâde Ab-
kalar — Saya ve te rc ile r k ârh o n esi o cakları d ü lv eb h ab E fend i.
— Y enisarayın tç ve d ış k ap ıla rı — Y eni E ısd erun u h ü m ây u n dan yetişm iş kaptan-
sarayın m aruf d aireleri ve k a srı h ilm iy u n la r. p a şa la rın h a l te rc ü m e le ri (İsim leri yanında
b ire r yıldız b ü h ta n la rın h a) tercü m eleri, sad
ikinci clld (227 sabite):
râ z am lar cedvelindedir): * M ahm ud Paşa, *So-
Eenderunu hüm ayundan yetişm iş sad râ kollu M ehm ed Paşa, K ü çü k P iy a le Paşa, *Ca-
zam ların b al tercüm eleri: M ahm ud P aşa. G«- ia M d e S inan P a şa. ‘ H afız A hm ed Paşa,
dik A hmed Paşa, D avıtd P aşa. H ersekzâde • ö k ü z M ehm ed P aşa, *D avud Paşa, Canbıı-
Ahmed Pasa, Hadım Ali Paşa, Koca M usta ladzade M ustafa P aşa, SilShdar M ustafa Pa
fa Paşa, Hadım Sinan Paşa, M aktûl İbrahim şa, *siyavuş Paşa, S ilâh d ar Y usuf Paşa, Bı
Paşa. Ayas Pasa, Lûtfi Paşa, Tavaşi Süley yık lı M ustafa P aşa. K en an Paşa, Sllîhdar
man Paşa, Riistem Paşa, K ara A hm ed Paşa. K üçüksipahi M ustafa Paşa, M usahib Muşta/»
Semiz Alt Paşa., Soknllu M ehmed Paşa, A r- Paşa, K ö le S ü le y m a n P aşa, S ilâ h d a r Bekir
ııan ıd Ahmed Paşa, Tavaşi Sinan Paşa, Siya- P aşa, K üçllk H üseyin Paşa. B ursalı Mehmed
vuş Pa.ya, Mesih Mehmed Paşa. F erh ad Paşa. Said Paşa, K ilerli Süleym an Raf el Paşa, *Klb-
Lala Mehmed Paşa, Damad İbrahim Paşa. rıa lı M ehmed E m in Paşa.
C agalaıade Sinan Paşa, Tavaşi Haşan Paşa, Sarayın d ış ocaklarından yetişm iş «lan
Cenrah M ehmed Paşa, Yavuz A li Paşa. Lala K aptaâpaşaJarın hal tercüm eleri: *Derviş
Mehmed Paşa, ök üz M ehmed Paya. K ayseri M ehmed Paşa. ‘ R ecep Paşa, Bostancıbaş1
li H alil Paşa, uiU v er Paşa, o av u d P a ;a . Lef- C afer Paşa, Z ülüflü B altacı Deli Hlısoyin Par
keli M ustafa Paşa, Glircii Mehmed Paşa, Ke şa, Voynuk AJicjed Paşa, "Kalaylı K oz Alt
h t t p : / / g r d u p S . 9 OO 9 Je.C C
— II _ JT'lı.-.
n /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1200 — &TANBÇI
|Ahre(l, Türkiye IfarefaU. BÜytik Nulkfyle portre ressamının vazifeli bitmiştir diyen
Cifem tarihi ölçüsünde futib; 1453 de Fatih i m hak vermek tem * göçtür. Şekli ^
Sulian Mehmetfiı* milletimi* hediye ettrfil mailde, ziyanın akillerine göre andan ana
ve asırlık Tllrk sanat ve İrfanının »dW bir değişir. Bu yüklen, hiçbir çehrenin, vasıflan
kaynağı o lan İstanbullu. 1 T em m uz 102? dc ntuayyen. bir tek tecellisi yoklar. Fırça ar.
İstanbul halkına hltabeo söylemin nukunda UaU reemüıl çteecegi çehre üzerinde. n^n
bu bdytlk 4dan tarif ve lavsii edebilmiştir kİ, »aman hayatın cezir ve meddini gâziemek ve
nutkun fotanbuta ait satırlariyle nutkun İçin* onu bir çok değinmelerinde yakalamak su.
de bir teldi mûmtcoi oton bu tarif aşa&ya reliyle mhayet lıakikl benlimin gbsli hatlarını
alınmıştır sezmeğe ve görmeye muvaffak olur. Fotoğ
«İ4U cîhanuı mültekasmda, Tttrk vatanı raf, dimağı tahlili ve terkip kudretine malik
nın ziyneti. Titrk tarihinin serveti, Türk mil değildir. Onun İçin cam üzerinde gölgesi be-
letinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaş Uren sekle bir vesika kıymeti verilemez.
lasın kalbinde yeri olan bir şehirdir. Bu şe» «Gördüğüm fotoğraflara göre, şişman,
bir, meş'um hâdiselerle rouztarlp bulunduğu biraz yorgun» biraz hailart kalınlaşmış bir be
amutlar, bütiia vaî&n(loşların kalblerînde denle k arlatacağım ı sanırken. kapıdan bir
kaynayan yaralar açılmıştı. Kalbi yaralı olan ışık dalgası halinde giren toplu bir kuvvet
lardan biri de tendim. ve hayat kaynağı îte birden gözlerini kasıaç
«Bugün görüyoruz U geçirdiğimiz ka tı; bebekleri en garip ve esrarlı madenler
ranlık gecelerin meşfttrinden kalbierinrâı den yapılma b ir çift gfciln, mavi. sarı. yeşil
sn« a r ile dolduran nurlu seherler doğdu. ışıklarla aydınlattığı asabi bir çehre... Yut
«Sekiz sene evvel mustarip. agbyan Is- dcf alında, ellerde bir asttık ve bahar ren
Unbuldan kalbim sasıyarak çıktım, Teşyi gi... Düzgün taranmış eksiksiz, sap genç saç
edenim yoktu. Seki* sene aonra kalbim müs lar... Büliin zemberekleri çelikten, ince, yu
terih olarak, gülen ve daha güzelleşen Is- muşak, toplu, gorilmiş, taptaze bir uzviyet..
taübnla geldim. «Altıyllz senelik bir devri bir anda İh-
«Uunbulutı bediî güzellikler!, İstanbul tiysrtalafl selamın çehresi eski ilâhlarınki gi
halkının samimi nüvazkşleri İçinde geçirece bi, yıpranmış bir başın hiç bir itini tanımı
ğim gönlerin bende, yeniden unutulmaz hâ yor. Alevden coşkutl bir nehir halinde, eski
tıralar bırakacağına, feyiîU İlhamlar yara tarihîn bütün yıkıntılarım süpüren ve yeni
tacağına siiphem yoklar. Sunun İçin çok se bir cihanın oluşuna yol açan fikirler kaynağı
viniyorum.» 0 baş, bir yanardağ tepesi gibi, taşıdığı ateşe
A ta tü rk ’ü n m ufassal h a l te r c ü m e s i k&* kayıûıız, mavi gök altında, sessiz ve miite-
bul e tm e lid ir ki başlı başına b îr e s e rd ir; bu bessim duruyor»,
A natkloperilde k ısa b ir h al te rc ü m e s i de b ü y ü k Istan bulda geçirdiği günlerin takvimini
a d am ın şan ın a lây ık d e ğ ild ir, ts ta n b u lu n m u h vermekle tarih! vazifesini yapmış olacaktır.
teşem dek o ru içinde bize o n u n güze! yü zü n ü
20 Mayjg 1453 den 1 Temmuz 1927 ye
Çizebilecek tam aalAhiyetU k a le m a ra d ık ve
kadar İstanbulda hiç bir fâni Atatürk'e ya
M s dosilarındavı R u şe n E ş re f C n a y d a ı’t se ç
pılan ilk İstikbal ölçüsünde karşılanmamış vc
tik. Ü s t i d büre böyle bir yazıyı v&deltî, fak a t
Stiyilkşehrin temeli atıldığı günden Atatürk*
rah a tsH lik la n e n g e l o îd u . Buruda b ü y ü k şa ir
Un tabutu Utanbuldan ayrıldığı güne kadar,
ve edip A hm od ftâ ş lm 'in k a le m in d e n çık m ış
biç bir fâninin naşı aynı ölçüde uğurlanma-
bir A ta tü rk P o rtre sin i n a k le tm e k le ik tifa
«diyoruz:
iniştir. Birincisi neş'e ve şetaret cuşu huru-
şunun jtfrvcsl. İkincisi ıstırabın ve matemin
«Yeni h a rfle r* (lıtir tik defa f ftJ rle rir a ld en beliğ ifadesi olmuştur. On bir sena fasıl)
söylem ek için D olm ababçe S a ray ın a çıörrilan ile İstanbullular, bir büyük şehir halkının ir*
lar İçinde O 'nu tâ y ak ın d a n gö rm eğ e g id en fan seviyesi mahsulü aşk ve vefayı Türk tflri-
lerd e n biri do bendim .
hine altın kalemle yazdırmıştır. Bir Temtflfl*
<îleyecamm yoktu Wn alkışları ve 10 Teşrinisaninin gözyaşları
nFotoğraf camına zerre kadar lUmadım Ulan bulun gönlünrtan kopmuş vc gönlünden
yoktur. Onun için fotoğrafın buiumnsaiyie dökülmüştür. . . t
http://groups.goog le.c
^jOdOPJEDlSİ
— 1201 — a t a t O&jc.
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o n
^•SlKMJreotSI 120» — a ta t Ork.
pSyOkcta d e til miT„ Pıı csn*dj. dMkûln UMU. akşam uttnc^nln kı-
VAııı- u/alnan uzan ve slyuh b l n r kaya y itim snlıflt araaıtıda km llıftı b ir kat daha cana yakm
{Ebl *:**»*« adAİara dDrt>Onle »eçlte iM lııc n «evindi b e y r^ u n ıd a «iırit öbek I IM r r aç»
i tt)J*crk kadar y ık ın i^ m ııiık , Gml arkalarında du- m if e»atlrl b ir bahçeyi andırıyordu. Maltepe vo
1 rtP ŞphrtmtaimlM- gö lertk : BnaU nrı sahillvrioden haftayıp tV ride Safaybunul
pem rk. artık İstanbul hu lu H u n ı ( ir ly o n ll blaaama kadar Imtlıdai edon bu Kvnlf «aha dahilin*
^ j l e r ()yle ise. ıixftı hinuıyenJıdeyfe. de adetli yüzlere varan (ula, *aodı»t, yelkenli, mav
İftanhal anlarında istik b a l: Yirm i dakika son» na, kik, röm orkör, m olorlıot vc kırkı. mtttecaviA
n , ıdAİ^rt birer b ire r trfrlk edebiliyor, j u Kınalı, «u vat»u,,l* mUtcma.1i h arekat halinde kaynuııp d u n -
t^ b e lf. ntekl llaytftızM İa. diyorduk. Bıı »ırnda, Is» yurlar. Ve Gazi, bu buftrı yanık Itn^reliiler karfi*
Uiıbulun büyük ve ş ın lı m isafirini açıklarda istik- aınrla b ir kovder k»yn«<ı gibi duruyor. Y ttkıektrn
' tel khı. bli'bfrti'Fiyfe rekab ete g irişen İki m olür mJ- ve yükseklere bnknn jefclerJnln b ir bftkışı İle yilrek-
simini buddatından dum anlar fılbıkdrcrek y ala dog> lerinıkda ateşi sönüyor. Onn bakmufiH doyamft'-ru*-
m y a k ıy o rla rd ı. Binde» Gaziyi Kordüler. A gır a ğ ır ilerU yon». T ürk Oceftl, Şirketi K«v-
* Denizin ilsltt. dnrhal baym lclnrla hilalenmlg yil* rlyc, lîm allilm ran Oemiyoti, Kabam ve tahvilat hor
lftcc motBr. j a n r knyjfcı, tak», m avna, ramoffeffir ve aacılnn, ecnebi vap o r acentalan . Tdrfeİye tdınen Ce
tadatta doldu. Bu y lld c tcc m o t6r( p a a r kayığı, m iyetleri ile levhalarında M o r i f t l okum ağa im
lal», mavna w m m o rk tr b ir a ğ a d a n filg ın dUdUk kân bulem adıA ım ıt diğer birçok cem iyet ve mtieo-
Meleriyle Türkün en büyük adam ını alkışlam ağa aeselerİR husus) vapurları ve bu m eyseda AmeU
toflffftılır. Arada b ir d alg aların «oryanın» k apılarak Kayut m ektepleri, d iğ er b ir çok mektejAer, yatın
la tfa ^ c a k gibi olurken yîne ile riy e a tılıy o r n geçeceıti yola dfdlmiıterrfl.
<3mJ/İ yflJtmdun, uUtniC'k İsteyen yo lcuların a ra ıs u M rrAkibi bahıiyetıln hu e in a tk vtftlyell ridden
Ho rularm üstünde bnculayurak R rtug rula yansım ağa SBrUleeok b ir m anianı te$kll ediyordu. Bujindn Fîr
ttıhuîıyortar. Gazi. n£inntUı h ir sigara, ipek mendi* tu £ ru t bulunuyor. Arkadan Hıımldly^ ve Hatnldly*-
linl sallıyarak m innetU rlıftuu ne Ue llad c odeee- yi Laklhfcn torpidolarım ız geliyordu. Sandal, mntor-
<Önl bilpmiyen b» c<ışkun k ü tle n in selâm larına m u bot. ram orkffr ve kttcük vapurlar, k ırk a r, ellîfcr
kabele ediyorlar. B ir nrkhV. ad a açık ların da n e ka m etre m esafeden y alın e tra fın ı ilıata etm işlerdi.
d ir Soyrisefsm vc Ş irket v a p u ru v a rsa b ire r Hdaer Bil seyir Üzerine yolumuza devam ed e re k AılaU r
dömptt ftjrnrflh y#tîn etrpfııoı ktıgottıUe. açtklarm dfı Keni( M r knvis g e d ik te n aonm Anadolu
ElcHttal su içe;;! nlLorinc k a d a r yolcu İle doi* ımhiUennj pek yakından takibe bsu}lndık.
mu«tu. Bir kısım ahali, güverted e y e r bulam ıyarak Vapurum u», A nadolu sahilbıe gUtlkve y a k la ş
kaptan köprülerinin iislüne. panakbklara, bacalara yordu. H attâ. M oda burnu hizasinu gcJdiftim h sa
tırmanmışlardı. Heyecanı hiw o lu n u r derecede artan m an sahilde v e c i» w tep e le rd e toplanan balkı, hîref
bayİJc Gjid, terlerin i ınlm efte ç a lışırk e n , hepsinin b ire r tnghin etm ek b ile kabil uluyordu. G « l. Fe
Ayrı »it» gönüllerini alm aktan d a Rert kalm ıyordu. n erbahçe 5nllnden geçerken, b ir flflrbiin iatedi ve
Urytati fitıönde polis, rüsum at, lim on ve bahrlye- F enerbahçe m esiresini b ir m üddet dürbOnle tetkik
den gönderilen niutörirp. E rtu g n ü n iltih a k e ltile r. «deruk:
Yiı* ada açıklarında C em iyeti Um ıım iyel He- Ş urası ne eUzel yerdirl HııyurUurlur.
Wlye, Türk O rağı, M atbuat C em iyeti. D ariH lttnım . G rtuftrul y atı, m üteakiben aerl b ir «eklide yan*
bcB n eni VU&yet, H alk F ırkacının İsta n b u l. Ü » dan g e ri ed e re k a ğ ır M ır S&roybumuoo d t f n ı yak-
kildir w Beyoğlu te$kttfitlar» nam ına beyanı hos laçtı. GElIhnııe bahçesinin serileri, haftahıine civan,
ta c il vb a n ı tazim ata gelen h ey etler, vapur» Bir dem iryolu gUasergâhı. sahildeki garlno ftıncfihmç
diler. dolmuy va battö tn îîn ljtı
barülCDnonun fak ü lteleri nam ına D oktor MU- İıU nbulun hem en y ansın ın m nrııılıoi l»uf«4etl
dtnU NeVel Ö m er, Ccm iycli Um um iye] B elediye sey rettiğ i söylenebil!rdL Cüzinin yatı. AdUye bi
Bamına DortUtlkmm 'Emini N urpddin AUt M atbuat nam karşum dan a ^ ır aftır burnu dönerken ancak
Cemkyall nnııuna Hakkı T atlk , M uallim ler B irU # on binlerce e lin «ıkerfıMleceği «ak)rt>li bir alklf
samıoa Salih Zeki, Ytlknek m ek tep ler Rannna Tnh- bafladL
» k Halk F ırk a » iatanbu l teşk ilâ tı nam m a Şeoı- B rln tn d y a tı Saraybum undun sonra, Anadolu
" ’ddia Hoyf#T, tfcfcüdor nam ına Sflreyyp Pnfa, T O ıt sahiline teveccüh ederek, D aktidar, KuSguncuk.
Ocağı naaıuıa Naluye ilanın» gelm işlerdi. Gaxl he- Beylerbayt ve Çenüelkfiytine kadar gHmi( ve (Tü
Mt âealanni güvertede v e . ay ak ta kubul ederek m eli sahilinden Knm ce^m e, OrtakÜy ve Bu^İkUşi
kendilerine İltifatta bulu ndular. laklbnderek Dolmabahce Sarayı plfgâhm o celmt^Ur.
Vapurtan dolduran k ütlen in b u tira d a G u iy u IslanbuM a ln ltsa r ve M İkbal: N i i Cum hur
'‘■f» K^ıierdîklOTi derin m erbutlyoU n derecennî 1Taxretlnrlnin tevriOırri mlhrnsobeMylc UUyükada-
Uym d ittik İmkftnı yoktuf. D enebilir ki, halk. Ade dazı (Ubarefl bnhreıt yapılacak l^tılcbn! merıaJıııini
te kendinden geçm İfti. «Y afsU diye b n iım k e iı el- İdare eden B ahriye kum andafilıftııım hazırUdıjtı
Itrinde mcndlti t ı y n İh tiy ari ftrU toiı, baylanndaki procnuna tevfikan, dün aaat I I den lUbanm Jinuı/h
WPk»yî <leotee tlUpürünler pek çoktu. Arkamıcda dn btttUn Beyrisefuio ve Ş irketi Hayriye vapurları
1>lf«kuftımu vapurların yerin i derinti Jlg orlerl ifK naferİMtinl tatfl uımiglerdl.
^ «dl»w ve dii4lkkk*rln ve a lk ifta n n a rd ı araat Ç eosoik^y lakeleıd • l)t*(terdaf burnu - âahjkt'
sarı - Sarayburnu v e Yaaaıada uraaındu hattı maf-
r /groüjft'/m &rakediyorum
ATATÜRK _ 1204 —
ruıutt pırictndaftj bâtün gem iler yerlerinden kald> Heybeli Ue Bflyllkada ırs*iDd* B ana vapuru
nlm ttU nli- bulunuyor ve b îr taralındaki levhada «Kadın Bir-
S ab ah leyin er tem d en B a h r iy e kum arıdanlıftj e m lltfî. b üytk h*14*klf GaKİalnin battığı topraklan
r in e v e r ile n v e «L . K » İbaretli b a y ra k la r ı h a m il tes’ld ediyor* IbarcKİ okunuyordu.
Olan Ş eh rem an eti» S ıh h iy e . 5 * y r £ « fa lrt. U m a n şfr - B&srauiD yanından Cemiyeti Hayriye Azasım hamil
Ve ti v e T ic a r e ti B a h r iy e m ü d ü riy e ti sw 4 t)r U rl. BÛ- «Halet». Türk O ra # tarafından İsticar cdUen «Bafr
yHiadadJin itib a r en lim a n d a İntizam ı (e m in iç in dad» vupurlan vardı, M m duba ötede (berinde «İv
büyük b ir fa a liy e t jıS?torlyorîardj. S a lu th le y io e ^ tanbul MusüVİtcri Cad Paga H am illerini tayam
lu?jıd*n S c y r is e fa is ra Ş ir k e ti H a y r iy e is k e le le r i hog Amed) « d e n İbareli bir levha bulunan «Fener
istik b al m e ra sim in e igtlrûk e d c cc tt d a v e tlilo r ie le - bahçe» vapuru ahvl mevki etm lfti. Bıirgarüıama
b.ıleb dolm uştu. S aat on b ire kndnr dax-trtlileri lın* doğru Haydarpaşa vnpuru, aonra Haliç Şirketinin
m il v ap u rlarla m u h te lif ce m iy e tle r ta n ttın d a n Irtl- (hederinde -rftog geldin» İbareleri yazılı levhalar
ca r e d llta m ü tead d it v a p u rla r, kfiprOıîen dU düklcri' bulunan 7, o, 16 num am h vapurîariylc d iie r İki
ni ö ttü re re k , köprü üze rin d e b irik en İtaUc tarafın - vapuru bultmuyordiL
don alkışlannrnlc iak e ie îerd c n h a re k e t etm iş le rd ir. Ayni mahalde RU’s omat Muholaza ao m u rlan bn*
Bu v ap u rlar; b a y ra k la r, d efn e d a lla rı, e le k tr ik am hınan b ir vapur, beride Şirketi llayıiyenbı 70. 71
p u lleriy le çok güw;l sü slenm lçlfrtli- numnrntı vapurları vardL
Davetlilere tah sil a dilen S^yıinefnlnin büyük Ş i r k e t i H a y r ip e n in 19 o u m a r a lı v a p u r u n d a « İs
vapurları İle tüccar getfülerindcn b îr kısmı, bir ta n b u l ilk m e k te p le r i a av g U l m n ıo z e z G a z iy i U r -
gOn evvelden A h ır^ a p ıd a n YnsKtada İstikametine m e tle fie U m la r» İ b a r e li U r l e v h a vardL V a p u rd a
ıncysul h attt m efrus üzerinde birer gombıe «bir tttz b a n d ç a lıy o r , k ü ç ü k le r p lir n e ^ 'e d w e d iy n r -
mllİD onda biri» fiuufül&rla demirlem işlerdir. BÜI- l a r d ı. Ş i r k e t i l f a y r iy c n ln BT nun ıa z & lı v a p u ru n u tt
nihıl. Konya, Akdenb. GUlcemal vapurları da, dim ü z e r in d e « t s t a n b u l T İ e a r c l -ye S a n a y i O d a a l . T i
b in im e halkı hamil oldukları halde, ayni hat üze c a r e t v e z & h îr ç B o ırsası> , 6$ m ım a r a h v a p u r d a
rinde â c ^rte m i^ lerd ir, « Ş ir k e ti H a y r iy e m U n c il 4z a m Ç e r i m i â h O n n e tle
Sa-at on Oçc teadnr istikbal m erasim ine ıçtir&k B e lâ n ıîsT » i b a r e l e r i n i h a v i l e v h a l a r v a r d i-
edferi Seyffljıefaiııln u r a h ili mtitoenvire vapurları Ue TOrkiye İdm an Cem iyetleri {tüU kı tstanbul
Şcrkctl Hayriye vo Haliç vapurları dn Bıivüİcada- Muıtiknm. 64 num aralı vapuru İftUcar etm iştir.
dan Sw shadayB kadar bJr b at B «rittde ahıj mev Ü zerinde « fth m a ttb ır Tahm il ve Tahliye Şir
ki ermişlerdir. k e ti - H a U tk ir büyük Gazimiz sata g d d la l» İba
Y ilz!en *e I ıu sy sl ü s n e n f ih m otÜ r ie ri, İstim b o ttu r resi yazılı b ir lev h a bulunan b ir vapur da Adalar
p32ar k a y ık la r ı. F e n e r b a h ç e i l e B o s ta n c ı araaittda* önünde ehzi m evki etm i) bulunuynM u.
ssyu u f ît a ia r v c ^ ıtn d a lk r F e n e r b a h ç e , Kalamit, A hirini pıdan Y tu ıa d a istikam ciinde e lli kadar
M oda, vç K a d ık ö y inlerinde btdonumrUfdL bUyflk tü cc a r ve Seyriscfain cem ileri dem irlem iş
B iltüa tertib a t alm m ıj h erk es y e rli yerine İcrdL
geçmişti- S u t on fifc on dp buçuk. n ih ay et o n d ö rt Tam <a«at 15 id i. B irdenbire b ir tnyyafe filo-
o$do. Fakat ufukta b ir ş e r gfirOnmityordti- m u t Büyukada « fak ıo d ı göründü. BUtttn ıfid e r, t »
Gtfl Tap Hazretlerine ara tazimat edecek he* m it tarafına dtiodli. Sem aya kesif U r dum an A*
yelleri hamil bulunan Seyriımfaiııln «Burgaç» va tu n u yQIneUyordu. B iraz m n ra beyas ietoesiyle
puru Bttyfikada isMetine jm apigb. Vapurun iki sevim li Gazimizi ham il e la n «Ertuğrul» yatı görüo-
taraftnda «İstanbul Şehremaneti» ibaresini havi dO. B unun Özerine «M üliyeU in husosi motörft,
tevhatar v*w1l Bir aralık merâlrîbi babriyenin b* bfllUn d iğ er m erskib! bahrlyeden evvel Bûyükuda
»İtten muayyen « a tindea biraz sonra ayrıldığı şa» açıklarına doğruldu v e m ümkün olduğu kadar ya
yİ oldu. Bu şuada Buyükdanın sahilleri, Jsitele, Is* ta yafcJajt».
keleye civar çsinokr lunmluııç halk ile doldu İdL E rlu g ro lu n aricasıpda Ham ldiye knıvazdrvniDOz,
Bu meyaoda İngOiı —*irî«in zcveesj Ledi Klark da sonra » r a ito B erkicatvel, Peykişevke^ Samsun.
bulunuyordu. T a ^ tt ve B a m lo rbitolam sız, bo rd a niTammda
Bftykadanjfr SnOnde yüjtlptce amıifT müteaddit ilerliyorlar, sefain i iıarbiycyi A nkara vc Marmara
«enezattb moiüderi, istimbotlar. Gaziyi bekleyen takibeâiyordiL.
M nleree halkı ham il bulunuyorlardı. ö n direk ind e R iyaseti C um hur hayıagı hulvnan &
BOyGkade İskeleninin h ^ n ın ^ a yj»r?mi*^p bu ta ğ n d . e v v e li K artal istikametimde ilerlen ir* Kal*
lunan m ebusları ham il S eyı|w (aiıiiıi ■üfnw ıriU y |r te p e Önünden BOyûkadoya dfinmOstOlür.
p u ıu , b l n s Ötede İla d a , Fendik tc Özerinde «aaılH Bu «ırada, Büy&kada iskeîeJİndeki Burga* va
T ürk Talebe Birliği büyük hal&skftn h ü rm etle fla- p u run dan A ü s i C um hur H azretlerine arzı tazimat
lam lar» v e «İstanbul D arülfünunu» ibareleri ja o lı etm ek üzere o n a ltı fcffllik Ok heyet; Şebfetnane*
levhalar bölünen K adıküy v ap u rtan v a rd ı H u n im i tin in «İstanbul» m nl Bt-ünp rakiben «JSrtU^nil» ııo
berisinde Tayyare Cem iyeti fa«»n» ham il «Yakacak» yanına gllm ig v e heyet. G ati Fava H azretleri tara*
vapınft, daha Ötede «İstanbul « A ta flh y Cemiyeti» Futdart güvertede kabul buyuTulmuştur. S aat oo b e j
levhasıyla « K ın ah ad » . yanında «Kandilli» m ekte boctikt*. E ıiıı£ m l Ada a p id a n n d a durdntfu mahal
bi», «Erkek MutlUm M ektebi* «G ebnbevl O rta den h a re k e t « b n if, BüyEknda iskeletinden hareket
M ektebi» levhaları Ue «M altepe» v a p u rltn ak li eden «Burmaz». H llliyef'lfi huscid mnt6(Q ve U m u
m evki etm işlerdi. kontrol m otorleri tarafından takiben İlerlem iştir,
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
') _____________________________ - 1206 - _______________________ ATATÜRK
H unin devlctlıılıdc kendilerini temsi) (ereltjrle IsunbuMah tifctıtun etinden bufOne kadar teki:
TniıhfliKi oHugura )ehJj halkının lDtfu tq d lh iııh ıı ten» jetti. Hicran ve tabiMOrlcrle geçeli dakika
mUlavtlUd U pıjrm minnet ve gUtaanUruu m ey tarın trite ne kadar uzun geldiği dOsUıtlIne *Uı
ler ve bfssljretı k*lHye k « la lu ılın n terrUmmıı senelik hesnrtin. IsUnbuiuo muhterem ahalid İçin
olarak bir kere d a h i sUıluK v* saadetiniz Irm raol- ruhuıntJ» ilerlediği lftiyakm büyüklüğü kolaylıkla
ytttnı izhara müsaade buyurmaların) uiUrham edi takdir olunur.
yunun. İ li UUyUk cihanın rolUtckesmda Türk vatanıma
K urtardığın vc meVud elliğin m illetin bajm da ziyneti, Tarlt tarifemin serveti, Türk milletinin |ü »
çok yagn büyük G ul>. bebeği Ulanbul. bütün VHtaodBflann kalbimle yeri
Bundan ton ra BOytlk Otrt tarihi m ıtaklsruıı olan M r sehJretfr. Bu fchJr, hidlteJecie ana,
ifaıl buyurdular; Lartp bııluodugii z a m ^ U r btilUn v-âfcaad*#Zam Jtatt*.
Cnini* tarihi nutku; « b tu tb u l balkını, İ start- -.terfod#, kanayan yaralar nçiUtıitftt.
buldaki cemiyeti»rl ve muhteUl teşckkUUeıi heyeti K&Jfal yaralı o lu la rd a n biri de besdim. BufUo
altjrenilde selimlanrakla bahtiyarını. Aziz »«Unda*- fiSrijyona ki geçirdiğimiz ta ra d ık fiecelerbı me»l
lafımın bina karsı ölen teveccüh ve m uhabbetim nünden kafbtcrlmiri mosar Ud dolduran nurlu te
cin bngünitl parlak l*-»hQralutdan fok mülchs.vsis b er doffdti.
oldun. fiamimt kalbimden tfîckkU r ederim. Sekiı s*ne evvel muzUrip, ağiayat l*Unbuki*n,
A.laUifk*ii Hihhatli ytllarLDd* İstanbul su ların d a gesdJm üş m oijjrjcr ve y nllarj yukarıdan ve so ld iu Mİ**’
A nkara, la ttn b ıll m oüjrlerl, Sö£litlU yatı» Sakarya m otflrti, E riu g ru l yatı*
(Rejin Ilchcet Elver)
http://groups.google.coir
jLVSİKLOPBDİSt — 1207 — ATATÜRK
kalbim u z b y ıra k ctkrm şum . Trçyl ödettim yoktu. fer, * « - tülü n . nıUskifaL m U dbrieri, «efcDeUere aaen-
je U ı m b* so m , kalbim m üsterih olatak . gülen t« m p m ü fettişler, « k i n i v lliy e t. MBflti. Jandarm a
daha fltfieJfefetı trtanlıuJâ geldrfm vc h(it(io talan ' K um aodanı. Polis MtidUrll v t k ata kaym akam ları,
buMuiana ruhum» heyecan v eren sıcak f e muhal» dev alr v» v iU yH m tM iram *m anvl e rk im İle d«>
l e t H r n en ey le k tfy tltfb m . y ılr i belediye m Odllrteriı m ektep roUdOrleri, Halk
Sekft sene, heyeti ffU m siycm lıin yen i d ah il ol- F ırkası, H are heyeti* T icaret O daıı, M atbuat Cemi
dııt* devrin tarih i ihtiva ettiğ i İhtilâllerle, inkıU p- y e ti. HUflliahmer, T ürk Ocaftı, T ayyare Camlyetft.
lıria ve neticeleriyle aa m eşini değildir, Seki* «e- III inayet EU al, M uallim ler B irtitf. H lU llabdar. T i
ı*da miUtUmizin siyasi, İçtim ai, m edeni in k işaf yo- c a re ti b e rriy e v e b ah riy e mUdDrleıi, T icaret B lrliH ,
h m h gösterdin kabJII/et ve liy ak atin «tarecesi kfl> Sanayi B irliği. İdm an C em iyetleri İtiU akı, Cem iyeti
jdktfir- Bo dereceyi h e r gBn daha y ü k seltm ek İçin ftayrlye rOeaan, M illi b ankalar vecair m illi mG»Ke
çok dikkatle ve atim le çalışacağız. V atanın im a n ; s a t m üdürleri, E sn a f C em iyetleri ve ferilerle b e n
milletin refahı daha çok g ay ret ve m esai tale p e t m ah allerd en g elen tatim a t h ey etleri tarafın d an arzı
m ettedir. H issiyatı ve vicdani tele k k ly a tı. İlim v e
(tu de (ennriye ve terb iy e e d e re k hey eti İçtim aiye- K undan to o ra $ehrim î*de bulu n an ecnebi kon
tnfein hakikî huzur ve saad etin e çalınm ak u lv i h ir solosları da R eisi Cum hurum uza arzı tazim at eyle*
nokta! nazardır. B u nofctai na&rı site, bzIz İstanbu l in işlerd ir.
halkına sekiz » n e evveline k a d a r, I p o d e y e d i w * T am saat BJ& d e m erasim İkm al edilm iş v e te ş
Uya kuvvetinde b ir h e y u li tasa v v u r e ttirilm e k İste* rifa ta dahil olan zeval aam yi te rk eylem işlerdir.
oileft bu sarayın içinde söylüyorum . Gazimiz bu s ıra d a selâm lık kapışm a g elerek av
Yalnız, artık» bu saray , z ıllu lla h la rın değ il, a l d e t eden a sk erlerim iz tara fın d a n yapılan m erasim i
okuyan, hak ik at o lan m ille tin s a ra y ıd ır. (S ü re k li ih tlrtu n iy ey l g ö rm ü şler ve b u n u m üteakip stlo ıd an -
alkışlar). na av dat b u y u rm u şlard ır,
Ben burada m illetin b îr fe rd i, b ir m isa firi bu Ista a b u ) cahillerinde halk arasında: Vapurlarda
tun m art J bahtiyarım . yer bulamıyatı ve Getlyi karadan İstikbal eden yU*
İstanbulun bedii gfizeH ikleri. İstan b u l h alfanın b la le rc e h a lk da Yeşllkdydea OrtakSye tadar sahil
samimi ftilv aaşlezi içjfldfl geçireceğim g ü n lerin , lerde teccmmü etmiştir.
bende yeniden unu tulm az h â tıra la r bırak acağına, fe- B ilhassa S araybtırn u, kSprU ttstfl, Tophane, Ka>
yütt ilham lar yaratacağına şUpbem y o k tu r. Bunun bata?, F u ıd ık lı, B eşiktaş sa h ille ri aondereoede kala-
itin çok seviniyorum . Bu sevincim i b ü tü n h alka ib- balıktı* M ektepler tale b e si de sah illerd e afczl m ev ti
U£ buyurm anın rle s e d e r v e h e y e ti aliy eo iri tek eylem işlerdi, tstikifil m arjı terennüm edlUyor ve
rar selimlanm». m üzücüler m illi h a v a la r çalıyordu, ö ğleden sonra
N utkun hitaiD im m ü teak ip ream i k a b u lü n k - a rta n güneşin h a ra re tin e rağ m en h alk sah illerde yer
rn ın a başlanm ış ve sır&siyle evvelâ m ebusa ti,, m ü bulabilmek İçin koşu luyordu.
teakiben V ali, Kolor<iu tfum aarfanj. H alk F ırk a n S ah illerd e m uazzam h a lk k tttteleri, M orm araya,
Hariciye m urahhası, C em iyeti U m um iyet B elediye A dalara gözlerini dikm iş JutlAskArlannı sabırsızlıkla
ve Meclisi Umum) v ilây et â z alarj, b e rri ve b a h ri er- beklem iyorlardı. E lle rin d e k i dftrbinlerJe A dalardan
k&o ve üm erayı askeriy e, bUkkam ve rü e /a y i adliye, gö rü n en ufak b ir dum an f r e n l e r sevinçle;
DarUlölmm Em lıtf ve m üdürü um u m iler. sü c en d i — G eliyor, Gazi geliyor diye haykırıyorlardı.
ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
İSTANBUL
— 1208 —
S -• nn a îu «dört.» raddelerine jceİrafjU. A rtık jartfıir. Sdmafyada, .Samatya polis merkezi Önünde-
^ « o u tju U o İtibaren Saraybunuuıa k sd a r oJın *a- Icl tak a y rıc ı h alılarla BÜslcnraLjtlr. Buraya b ir rıd-
M|i dolduran halkta heyecan « n dereceyi bulm oftu. yo m akineli Hp kanolûtus v r halka t£İ«lx konseri
Nihayet ufukta bir dım uo ve b o y u bir seyyar dlntotllm iftir.
cisim förtlndii. Sufayburounda dUrblnltsri* bakanlar DurOlfUnun binam. Hayand Yangın K alesi de
bağırıştılar: donatılm ıştır.
— Geliyor!.. Bundan haşkn Tnpknpı. Fatih. Eyyubaultan
Bu rafljdeyi «"^ktan urafc» vapur düdükleri te» vc litlanbulun dlfivr taraflarında da halk tarafından
yid etti. Bütün sahillerde U r »lk»a tu tan ı yüksel» yüzlerce kUçüV ta k la r y&pdnnfftır.
di r e horken sevinçle bayktnyordu: C crrahpaşada b ir evin cephesine yeşil y ıp rtk-
— Yaşasın büyük Gwi- ta n ve gayet güzel işlenm iş «Ylice Cazl, u n a ttlçlk-
Tayyarelerimi*, mütemadiye® şehrim izin sema* süz m innet» ibaresi yazılım dır.
unda uçuyorlar, deniz ve Irandaki m iM znm Lstifc Beyo&iıındii: Caddei Kı>lwr, bilhassa TDnrtden
bal merasimine havadan İştirak ediyorlardı. T abiim e k a d a r em salsiz b ir şekilde donatılm ıştır.
Halfiskinmızm rakip bulunduktan E rtır£üü ya Bu m ünasebetle *efaretbam ?lpr d e k im ilen tezyin
tı daha vuzuhla «BrÜIUyor, yavûf yavaş Kadıköy is- e d ilm iş tir İle r mağaza vitrin lerin » C a d Paşa H a t
tilca/nsUnde ilerliyordu- retlerintn. foto ğ rafların ı koym uş ve mağazaMtu tez
Se İlmiyeden ı<tJau ilk toplar: Bu esnada SelE- yin e tm lç tir A p artm an lar kümUeo sevim li bayrak'
miyeden toplar atıiranga başladı. A rtık İstanbullu lenm ızla mCûcyycndirler,. Beyogltı TTalk Fırkası ta
ların süm n ın a p iy an yoktu. r alın d an büyük b ir lakı i z le r yaptırtıîrm stır.
Yat, Selimiye önünden «araytm m uua do£ru Taksim m eydanındaki tak ı zafer İki taraflı ve
m eyletti. Sahillerden yükselen alkış ve «Yaşa G a a T> k öprüdeki k a d a r muazzamdım Ü&crlcrinde Gaziye
tadnlan vapur düdükleri İstanbul aljütında yükse m in n et ve şelfim ve h ü rm etleri m uhtevi ibareler
liyordu. Herkes. Gaziyi uşaktan selâm lıyor, m innet vardır.
ve tsnm iprini arzedlyordu. Tophane ve Uolm abahçe G alatasaray Lisesi çok güzel Icçrlıı e d U a lş -ve
sahillerinde lecemmil eden halk da ayni s u re tte te e le k trik le -Yasaınn B^yük Gazia yazılm ıştır.
zahüratta bulunyordu. T ürk E nrifnJ kiliseleri namusa G alatasaray kar
Sahiller* n a a r bUıüa evlerin p enccrçlçri, tara-
şısında b ir takı zafer ic^a olunm uştu r. Bunun üst&-
çaları, b a tti danalarının Üstleri h a lk ile doluydu,
ne Gaziye hiLabcn b ir b e y it yazılm ıştır.
m inarelere de çıkılm ıştı.
Haüc F ırk ası Tozkoparan ocağı T tp eb aşu ıd a t i r
E riagru l yatı, Kıdculesuıden dönerek Bûfcaza
tak y a p tırm ıştır.
daiait oldu. Şimdi butun nszarîar, yatı sevinçle la-
M ektebi H arbiye m iikcm m ei s u re ttf donatıl
kip ediyorlardı. Dolmabahçe ve sarayın c iv a n iğne
m ış tur. Cephesine «H arbiye M ektebi, m ânevi v e mu
atılsa yere «füşmiyecek ka d a r kalabalıktı.
kaddes v a rlığ ın tim sali o lan bGyCk Başkum andm uu
Sarayın sahil fcun&ıoa U uhaftz T a bu ru efra d ı ve İn
ebedi b ir h ü rm etle selâm lar» yağılm ıştır
zibat efradı, zabıta m em u rları İkam e ed ilm işti. Hat
B iiyukderç yolunda m üteaddit ta k U r vardır.
t ı ton derece sü h u let gösteriliyordu.
Dolm abahçe Sara>ı önUndekl ta k ı zafer çok nefis
Şehirde donanm a: B ir haftadanberi geceli gün-
t ir . E le k trik le «Hofscldiolr.» yazılıdır.
d felü de^am edeo faaliyet, dtin sabah sem eresini
vermiş ve İstanbul, takızaferleriyle em salsiz b ir şe H aliçte: H alicin iki sahili d e donanm ıştır. Mu
kilde donanm ıştır. sevi vc Rum cem aatları d a donanm aya iştirâ k e t
İstanbul cihetinde: K öprünün üzerinde muazzam m işlerdir.
bir takıeafer inşa edilm iştir. A yrıca Jtöprilniin M ar Lim anda: S aray b u m u n d a Gazinin heykellerinin
nı ara ya nazır cephesinde Ş irk eti H ayriye güzel b ir bulunduğu m ahallin ark asın d a b&yük b ir tak ı zafer
lak yaptırm ıştır. yap ttrü m ıçtır.
EminÖnundeJri m ağazalar tinlerinde küçük tak T ophane n b tım ın d a da Sey riseiain İdaresi tara
lar vardır. B o ru a m ön 1osxQinda «İş Bankası» ta fın d an , sey risefain in firm asm ı m uhtevi m tia m m b ir
rafındın büyük ve zarif b ir takı zafer inşa e ttiril £akı zafer in$a ettirilm iştir.
miştir. T ık ın ortasına «Sevgili h aU skânm ız büyük TesaiU nakliyA: T ram vaylar otom obiller de
Gaziyi Bankacı h& naetJe selâm lar* yazılm ıştır. b ay rak lar, d e fn e d aliariy le «üslenm iştir. H alk sa
Bunun arkasında T icaret ve Sanayi Odası ve bahleyin cad d eleri otomobil ve tram vay)! ve yaya
Zebire Borsan namına b ir ta k y a p tırd m u b r. o larak gezm iş ve öğleye doftru sah illere g itm e li
Babtilido Vilâyet H üküm et Konağının ünündeki başlam ışlardır.
tak d a muazzamdır. Üstlinc «Yaşasın h alâslarım ız Ü aklhlanla: tjfküdfirdû diin sabah erkenden
bftyük Gazi> y a slıd ır. h a lk ve m ektep talebesi sah illeri hıncahınç doldur
Ş e h r e m a n e ti ö c ü n e İn şa e d ile n lalcı t a l e r çok m uş. o d v a r m ekteplerinin talebesi ellerin d e bay-
g ü z e ld ir v « « K u r t a r d ı n v e m e* 'u d e t U ig ia m ille t in rak larla sahilde toplanm ıştır,
boamda çok yftşa bGyttk Gazi» yazılnjtfür. Ü sküdar h alk ı E rtu g ru İ yatı gftrüaUr gftrüo*
Cum huriyet H ılk Fırkası İstanbul m a r k e t bi m ez <Yaşa> nidalariyle ve aü aşlariy le bUyttk G sd '
nası Önünde fırka tarafı a dan inç* e ttirilen takı t i ye beyanı hoş im e d i feUniş ve m eheplilfer de eli*
le r cidden güzeldir Bunun üstüne büyük findeki b a y ra k la r^ paşayı solâm lam cşlardır, Uera-
«sisimiz» yazılmıştır, Evkaf M Udüriydlnln takı da sime işlir&k eden v apurlar a yn i hatU tald p e d e n k
nttp://groups.google.cı
^•SnCLOPKDtSt
- 1209 — A TA TÜ R K
g ^lerb efiae ta d a r ile rle rk e n h alk d ı m endilleriyle. rek et ntm lgler v t kdprUden çıktıktan w n n liman
alkı^tf1* *eiim a devam «tınJ^lr. dalr*« 1. ^riM efo ln blnau , K abataş sahilini UMb*n
tfsJcOdar Halk F ırkası e lek trik le İMivir etilimi? Oollnabahç* Saray* te lin e gitm işlerdir.
ra merasimi Istik M ly e İçin İçtim a m ahalli olarak Bu sıradft Dolmabahçe Sarayı Ünlerinde llmnl*
ftm rfpatt meydanı İntihap cdUmişUr, M ahalli mez* diye kurvartrûm llz ile Bcrkiıotvet, PeyklşovkoL, T >
tte tid « r B a d i r e s i larafınıTsn Uç bin lir» joz, Docra vo Sam sun lorpltolanm ız dem irlem iş
«artlyle fay et tnuazzun bir U kı zafer in » erillm ls vo baştanbaşa elektrikleri» tenvir e d ilm ele rd i Ha<
ve takın üzerine btlyflk U r »Var ol GhîJ» lev han mldlyede E lektrikle t Y ı j ı Ga*l> ib areti yazılmıştı.
lilik ve âlim # hOyflk h ir şekttıîe \ f üzeri ten* Erluftrul yatı, Ham ldfye İle diğer ta b in i harblyemls
jlre a k elektrik am pullûrlyln mOıcYyen bir îstlk lil arasında dem irlem iş ve anbean cSaer yanar kırım*!
» a d a li* ! frtkü tolik edilmiştir beyaz elek triklerle ten v ir edllm lptt. SBgOtltt yatı Dol
t*>Jrttfar İsketesinden f ır k t binasının önün* ka- mabahçe öaünde ten v ir edilm iş b ir halde de
for lajtltfat eden A hm ediye Caddesi il& rltıde allı m irlem işti.. GündUzki İstikbal tnerarintine kjllrik
cak inşa edilerek b u n ların (İnerine «Ü sküdar halkı eden şirk e ti H ayriye vn Scym efaln vapurları, *ick-
bûyiik G â^ jio i selâm lar, yafasın bliyfik halânkân- trik le rle donaülm ış oldu klan halde Dolmabahce Ön
ıptt v ar o ltan yöcc R e i3 C um hurum uz» levh aları lerin d e balunuyorlardı. Bu vapurlar, H aliçten siden
n Gazi H azretlerinin büyük k ıta d a resim leri talik fen e r alayı Hç (frtaküye k adar ilerledikten sonra
fd üuiftîr. hap bird en dönm üşler ve Dolm abahçe Önünde ha»
Şemsfpaşedaki bü yük tak ın önüne Ü sküdarda val fişek ler a tılarak . caA& nd Ue d a n ı «diterek gece
bdaaan Türk ve R um bilfım um m ek tep ler, esn af y a n sın a k ad ar kalm ışlardır.
cemiyetleri ve b in le rce h a lk topleıum ? v e E rta ğ ru t Denizde binlerce ağızdan «Yaşa Gatl», «Şa. şg.
vatı geçerken Gazi P a sa H a z re tle rim Y aşa sevgili $a> avazeleri yUkşeiiyordu. F e n e r alayına. isU a-
GaLr.iL v a r ol n ju h ie tere ın R risi C um h u ru n u z» ni- b o tla r tarafın d an e e r edilen lim an şirk etin in mavna
dalsriyla aelâm lanıışlardır. fU olan da Ig llrik etm işlerd ir. B u m avnalar, bayrak
Ü&feüdsr itfaiye gnıpıı binası da k im ile n elek lar ve defne d allaıiy le süslenm iş m eşalelerle aydın-
trikle tenvir edilmiş ve binanın deniz cephesine Tam $Aat yirm i ik i d e to p la r atılm ağa. Mi
'Safa geîrtin büyîik Gazi» levhası ta lik e d ilm iş tir tlin v a p u rla r hep b irden düdüklerini çalm ağa başla*
İtfaiy* jTupuada mevcud efradın h ir kısmı sah ild e m im ardır.
dizilerek Gaziyi selâmlamış ve b ir m ü freze d e Bey B ir a ra lık ağızdan a&ıza Gazinin balkona çUrtıj)
lerbeyi S ararm a giİEmflerdir. Ü skü dardâkl bifötnum h a b e ri dolaşm ış, bu h a b e r fe n e r alayına İştlrlk eden
le rin s ttr a r ve neşelerin i son dereceye getirm iştir.
caddeler Gflk.su kasrın » k a d a r itfa iy e ta ra fın d a n a t
F e n e r alayı s&Atlerce saray önünde kalm ış, Dolma*
İanılırak halk toedsn m uhafaza o lu n m u ştu r, üakü*
bahçe m eydanından ve m üteaddit vapurlarda ve
4ar «Gürbüzler Y u rd u İd m a n C em iyeti» b in ası 4a
p ro je k tö rle riy le e tra fı n ü ra garkeden sefaini te rb i
fevkalâde b ir surette d o n a tılan * v e b in an ın onilne
yeden ren g ü ıen k sayısız havai fişekleri atılm ıştır,
küçük Eakat m uhteşem b ir ta k y a p ılm ıştır.
$e b ta y in e iştira k eden e l’a b ı nâriyeyt ham li babri*
Selimiye v e B ay d arp aşad a: H ayd arp a iskelesi y e n iu seyyar dubas!yle donanm ış filik aları da fener
Üzerinde büyük v e m uh teşem b ir ta k yap ılm ış ve alay ına başka b ir ueş*e v e hususiyet yerm işlerdir.
İUerİoe «Var o l b ü y ü k h alâskâr» levhası ta lik S e ia in v e m erakibi bahriye Se sandallar, çanak
edil»)ifdr. S elim lyede B a y ta r M ektebi A lisi bina- m eh tabı da istim al etm işlerd ir.
» da k im ilen e le k trik le te n v ir e d ilm iş v e b in a önU- S aat 22,30 d a RiyaaeU C um hur bandosu lAtft
(e yapılın muazzam ta k ın ü z e rin e «B aylar U ek teb i h a v a la r terenoD m etm lşlerdir.
ÂJIsl, B etti C um hur b ü yük G aziyi h ü rm e tle selâm Bu s ıra d a d ışarıdan bakınca R eisi C um hur Haz*
lar ve a ra . tazim at eder» lev b a sı ta lik o tan m a şlu r. re ü e rin ln . sarayın bü tü n m efruşatı kırm ızı olan sa
t'tk û d ırd an B ey lerbey ine M a r sa h ild e v e cadde- lo nund a b u lu n duklarına hİlkmedUİyordız. B ir aralık
ter Üzerinde o ıo lıte lif c e m iy e tle r ta ra fın d a n b ir çok şeh rey tn in azam eti, so n h adde vam n ştır.
taklar l a ^ e ttirile re k ü z e rle rin e Gaziye arzı tazim at B ir v a p u rd a ele k trik le m ünevver «Ş irketi Hay*
beyanı hoş âm ed î gunnm da b üyük le v h a la r ta lik riy e m üneii â â m G ıa m U h ürm ette se lâ m la n , b ir
olıioiBUjtur. diğ erin d e «İstan b u l v e m ülhakatı U n u m B akkallar
Kuzguncuk ve Pagal im anında d a bU A m un Çcn* C em iyeti», b ir d iğ e r başkasında «Safa geldiniz Bü
Siftüy. Beylerbeyi ve K tızgııocıık m ek te p le ri tale- yük Gazi» i t e r d i lev h a la r otam ıyordu .
^ ve b ir çok t n u l c e m iy e tle ri toplanm ış v e Ga* Hüval fişe k le r a tılıy o r, çanak m eh lab lan yakılı*
W M lâm laım şiardır. yor, kestane fişe n k lc ri p atlıy o r, p ro jek tö rler orta-
Fener alayı: R esi C u m h u r H a s e tle n ilin şe h ri b £ t n u ra gsrkediyordu. H am idiyenln muzikası ça
fcfriflerl, geee b eh re n icra, p ek p a rla k v e mu* lıy o r. bazı v a purlardan cazband s e d . kim isinden İn*
i°*m U r t d ı n y t a Ue tes’k t e d llm istir. eesaz ah eng i geliyordu. G ündüz m erasim ine iftirifc
Fener alayına iştira k ed e n kayık, sandal, oıo- eden Seyrteefain b ü yük v a p o rla n İle büyük tüccar
fât ve emsali ın erakibi baglre, b ay rak lar, defn e dal* gem ileri d e. b ire r ik işe r Dolm abahçe Sarayı açık
lan İte süslenm iş, ı»w» ren g âren k kâgtL fen e rler ların a gelip dem irlem iştir.
w a s fa lo ln te te n v ir o ld u k la rı h a ld e Ha* O halde, kİ Sarayın ö n ü kesif tşzklarîyle punl
toplanm ışlardır. L im an ku m andanlıftnun em ri p m l yanan yütteree v ap u r v e salr m erakibto dol'
m uştu.
o m / g f ^ ö p ^ r ö t ^ y ^ r t r 8 g m " * h*
ATATÜRK — 1210 — tSTANBüı.
F en er alayı gcce geç vakte k a d a r devam etm iş, Gece H alk F ırkası m erkezinde, kırk kifUifc ^
m erakibl saglre S ara y b u m u sahilini takiben Halice ork e stran ın IştlrAkıyle sab a h a k ad a r devam tdi&
dB um öjtûr- M üteakiben ScvaMU mîllMBVİrc v a p u r danalı b i r e i l e n c e te r tip edllm tjU r.
u n da. fmUn iskelelere çıkarm ışlardır. 3 Ti’m m uı 1927
Ct t * dcD İıdra çehre M r M » n Gece denizden
ş e h it bakanlar, İstanbulu hakiki bir b*M el n u r hû' Ş o h ird e b ir gezintiye çıkm ışlar, otom obil He
ünde görm üşlerdir. Ş irk eti Hayriye, L im an in h isar Beglfttaç - F ındıklı • Karak&y Ü zerinden v e B abılu
Ş irk e ti M üskirat İ n tiş a r ı binaları baştanbaşa e le k C addesini ta k ib e n Ç onberlJta^a, fia y a n d - Çehzad*.
trikte te a v tr e d ilm elerd i. T ica reti B ahriye M üdüri başı ve F atih yolu İle F ^lim ekapı Ş e b ld ll(in e ge)*
y eti binasının eJefctrikJe aydınlık cephesinin o rta sın , m işlc rd ir. Y o llarda h a îk ta r a lın d a n coşkun b ir b r
da bUyllk ve m Udevvar bir sapa g örünüyordu. (îtti6ta yecan tfo alk ış la n m ış la rd ır
vc Bayanrf yangın k u leleri, tep e d en tırn a ğ a k ad a r Adı teablt ed jk m ly o n b i r A lm an, lsian b u l Vila
aydınlıklı. E lektrik Ş irketinin m erkezi M etro Hanı, y etin e b ir I&ylha v e re re k b&yie b i r re sm i kabulün
ti kırm ızı beyaz re n k li e le k trik le riy le hiç b ir peb ird e hiç b ir kim seye y apılm adığım , Istan*
CoJc nasip ve ziyadar b ir m anaara a rze diyordu. bu lu n em salsiz g ü n le r yaşadığını, bu «tinleri, en t u r
SoyrUefaİnin T ophanedeki bînaal ve T ophane da t c îe m ıa tın a varıncaya, re sim leriy le b e ra b e r b ir
m eydanındaki sey risefain kulesi çok güzel ten v ir h â tıra k itab ın d a to p lan m ası g erek tiğ in i beyan e t
edilm işlerdir. E lek trik le ten v ir ed ilen S eyrU efain m iştir. K endisine, te k lifin in te tk ik edileceği (I) bil-
a n trep o ların ın cephesinde b âyilk ve m ü n ev v e r b ir rürîim lglir.
çapa görünüyordu. Uzfskta A lm an se fa re th a n e sin in Gazi, aksam yedide, Ş eh re m a n e tln in «İstanbul*
d e to s v fr edildiği n a r d a n kaçm ıyordu. Lim anda rrot&ril ile BcySerbcyi S arayına g itm iş le rd ir; Y an
b ir Alm an vapurunun k ı m u u beyaz re n k li e le k trik la r ın d a F ırk a m lifeltJpi İb rah im Tâlf Bey, K olordu
tenviratı yaptığı görülüyordu. K um an d a n ı ŞUkril N aili Paça, V ali S üleym an Sami
K olordu blna&t v e Sanayii N e fise M ektebi d e B ey, Ş eh re m in i M ubidrfia B ey v e B aşk âtip leri Tav-
ten v ir edilm işlerdi. K jzkulesinde yap ılan tak, çok flk B ey b u lu n u y o rd u .
gö ıet ten v ir ediîraîşîf. D olm abahçe C am ii «S afa
geldinfo» ibareli m ahya k u rm u ştu . D o lm ababçe mey- 4 Temmııı 1ÎÎ27
danında on bin lerc e h a lk to planm ış, k a r a d a n $eh- R e is i C u m h u r D olrnababçe S arayında istirah at
rayine iş tirâ k ed iyorlardı. D olm abahçe S ara y ı m e t e tm iş le rd ir. E c n e b i v e T ü rk , bUyiik b ir kalabalık,
halinde çok m uhteşem b i r ta k ı z a fe r vardı, üzerin* saray * güderek arzı taz im a t e tm iş le r ve d e f te ri ı&ah-
de ele k trik le «Safa geldiniz* eGmlesİ yazılı idL su s u im zala m ışlard ır; b u n la rın arasın d a bilh assa şu
Saraybum u ve S are y b u rn u n d ak i G aîüûln h ey z e v a t b u lu n m a k la idi:
kelm iş yanında ınça edilen ta k t z a fe r d e u zaktan İtalyan, s e f a r e ti den iz a te sesl S inyor Mazoni ve
çok hoş b ir m anzara arzedlyordu. A yasofya m in a re k a ra a te şeai L iy ab iio , F ra n s a s e fa re ti k ara ateşesi
lerin d e k i m ahya, T ü rk b a y rağ ın ı ta n z ir e tm e k te M ösyö S aro. H e y k e îtra j S in y o r K anonika, E rm eni
i d i Reisi C ıtm bur H a s re tle rin in te ş rif le rin i te s 'id P ro te s ta n c e m aati re isi, E rm e n i p a tr if i v e piskopos
için bu gece d e k arad a fe n e r alayı y ap ılac ak tır. lar), H ah am b aşı B e c era n o E fe n d i, .îaponya aefiri
3 Temmuz 1827 MBsyö O bata, A lm an y a s e firi H e r U adolni, Yujö*-
lav y a a te ş e m illta ri M ilo S ovlobovtç, A v uelruya mas-
Gazinin tatan b u lu teşrifi, İsEanbuî h a lju U «- lo h atg U ıan , İr e n m as la h a tg ü z a rı M i r a Saairi, E fg jn
rVnde tasviri İm kânsız b i r b ey e e a a u y an d ırm ıştır. H a r i c i y e ' N ftzıh A hm ed T a rü H a n , Y u n a n (sefiri
Geçe muazzam b ir fe n e r alayı te r tip edilm iştir, on C am ados, cd lb S am i P aşazade Sezai B ey, eski V »
binlerce İstan b u llu D olm ababçe S ara yındaki A lay ş in g tn n sefiri RÜstem B ey, S üry an li k ad im patriği,
Köşkün tin (cem lı kE«kün) flnönde saa t sekizden CfltniyetE A kvam İs ta n b u l m üm essili, M tair seflıl
itibaren toplanm ağa banlamış, D«tfraabahçe Önü, te k A M iilâziın R aşid P aşa, A b d ü İh am id ln P arl* elçM
adım aU lam aı b ir b ale gelm iştir. K öşkün pencere- S alih M ü n ir P asa, In g iİiî - TO rk M uh telit Hakem
8ine Selen Gazi, bu k esif h alk k ü tle s i tara fın d a n d a M ahkem esi fte îs l Mösyö H em eriiı, M iitekaft MOfÖ1
kikalarca yaşa, sesleriyle alkışlanm ıştır, Ali Rıza F a ş a , sad raza m la rd a n S alih P aşa, Amiral
Büyük fe n er alayuıdart başka, şeh rin m uh telif V a sıf P a ş a , M u h telit M Ubadrfe K om isyonu âzasından
sem tlerinde de sem t ve m ahalle h u d u tla rı dahilinde Mösyö Virling, S araçoğlu Ş ü k rü B ey, İttib a t ve Te
kalm ak Ditere fa n er al ay la n te r tip edilm iş, İs ta n ra k k in in hariciy e N â h ırlaftn d an A hm ed Nflalmi
bul, muhtejcTî» b ir flehriayin yapm ıştır. G azetelerin M u htelit m übadele Y u nan h ey e ti m urahhasa*!
başmakaleleri., um um iyetle Gaziden bahsetm iş; Gaz* Möayb D iyam andapulos, eski D a n im a rk a Sefiri M&s-
hak km da m anm m ve m ensur birç o k b e a d le r n e ş re yö Vandel,
dilm iştir.
Gazisi K ırkla re lin e dav e t etm ek (b e re Vali Ah* 5 T em m uz 1927
raed D urm uş B eyin riyanetinde B elediye Rolsl, Def R eisi C u m h u r s a ray d an çıkm am ışlardır, Geç va
te rd a r v e H alk F ıritası fetaaından m ü re k k ep b ir he k i t hem şire le ri J lâ n u u e fe n d ly i ziy a rete ve or*<W*
y et gelm iş ve Dolmab&hçe S arayında arzı tarim a t T e rabyaya ^ U m ijle rdlr, T a rabyada pek cofkun bir
eylem iştir; Reisi Cum hur, ilk fıra s tta K ırk k re lin e a u rette k arçü a n m ıg lajd ır; b u B oğaz köyQ gece
geleceğini vâdetm lglerdlr.
vak te k ad a r ru&Q h u ru f içinde çalkalanm iftir.
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
K İİKLOPB i IJİ — « II — ATATÜRK
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1212 — İSTANBUL
** bal İr tarafından coşkun tezahürat ile vUrnlaR- rim atta bulunmuşlardır. Geee, tvfıkallcKap Başınv
mimardır. Galatasaray kuMJbtaüo dcnteriHk fube- kfl l*m»t Paftayı a la ra k ûl«mpblt \]e Tftmbyafla bir
d n o ınrnsup <mi k ı i n r futa. Ekrem Rcgltf Beyin tenczzOhtc buluom ıiflardır.
İdaresinde, kasrm tatlno jfelervk CoıJyS srllmlamJS'
1 2 -lû AAuırto»
lardır. Gazi. eençlcj* iltifatta bulunmu^Intıfar-
$*rayda. «tu undmata gelenlerin Vıraalmlıldan Dolmabahçe Sarayında raefgul olmuşlardır.
defteri mahdti* kaldırılmıştır.
ıe Agoıtof ı# w
30 T em oıaı IB27
SügHdlü yatı ile Marmurada bir teneaübe cık*
Bütün gün « ra y d a tnefgui olm u jln rd tr Gece. rmçlardır.
Ankara metörtl il? Modaya k ıd a r b ir (teniz tenez-
yspjflijîırdır.
ıö h i] 11 Aguılus 1927
G a zin in T r a k y a y * s e r a h a t in d ç Ç o r lu v o T<?ki> B oİt«»b?> hçe S a r a y ın d a m « w u l o lm u ş la r d ır , B cr-
rfafltna da ııjT am aâi İçin ta ta n b iıîn g e le n b ir m u h 11ü £ 3 ç fa l K e m o lo d d ln S a m i P a ş a y ı k a b u l « im li
te lit h e y e t , sa ra y a g id e r e k b llvjıssta arat taz im a tın le rd ir,
b u lu n m u îtu r .
18-32 Afcusto« 1927
9 1 T o n u m u 1937
Aklam a kudur Dolmabahçe S a r a y ın d a mefgu)
Dolmabahçe Sarayında me^cul olm uşlardır. At- obn unlardır.
yonknndtisar Mebusu Rujeıt E$ref Bey saraya gide
rek Reisi Cumhura sko laslm at etmlyiir. 23 Aftusto» 1921
o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATtBK — 1214 — teTATTfcUL
r th te buluaım ıtlar ve t ı n ^ ı «aç vakit avdet etm i* tenenâh yapmışlar, Maarif Vekili Necati Beyt ak*
ferdir. fam yemeğine alıkoymuşlardır,
20 Ihdnn 1988 13 Trauım 1921
GfincfüE d a ir e le rin d e tfttftfu l o lm u fla r g ee e. M ' O tom obille lalaıritbl ve B eyoğlu taraflarında da-
ra y d a t e s u ü edile*) «A vaJcU ntab» o p e re tin i te m a şa letm ifta rd a r
e tm ifte rd fr.
I? Tfnuauı ltt t
I I H id r a n IMS
Rryriaefalp (dareai ım tıadaa Helal Cumhur Kto
A nkara moidrO ile B e la ıiç lo d e b ir teneaühu* yaptın)melet» bulanan molür bttmek Usaredir, «ne-
bulanm uflardır. klnelert de Amerikadan gelmtftlr.
t2 • 23 B u l r a ı ı 1938 26 T e m a ı İMİ
Dobnababpe Sarayındaki da ire le rin d e tneggul ol Bojtazlçtnde bir deniz gezintisi yapmışlardır.
dular. Ayın 23 öncü tfUnü akşam ı Sojfldlü y atı ilo
22 Temmu* 1928
M r d e n li ten e ttü b ü n d e bulundular.
O tom obille U u n b tıl tara fla rın d a doU fflU fhfdtf.
£ i l l a ı i r a n 1928
26 Tem m uz 1928
A kşam Uzeii A nkara mfft&rfi ile B ogasiçinde M r
fenettU be ç ık tıla r B ü tü n g ü n sarayd a m efgu) olm uşlardır. Gece
» a t o n bird e, SÖgUdlU y a tı He F enerbahçe BelvG-
zs H aziran U 28 d e v e rilen H İm ayeietfal balosunu te ş r if etm işlerdir;
A k |am üzeri A nkara m o tlrtl Ue B oğarfçinde b ir m aiy e tle rin d e b ulu n an zev at » unlard ır: B üyük MflM
teneszflhe ç tk tü a r. M eclisi R eisi K âtım Pa«a, D ahiliye V ekili ŞOkrti
K *ya B ey. K olordu K um andam Ş ü k rü K aili Fayı,
26 H aziran 1*21 İsta n b u l UobUM ve K ırka M U fettijİ H akkı Şlnasl
Paça, v a li veldU ve Ş eh rem in i M uhlddln Bey, Riya*
Ih lam u r K asrını te ş rif e ttile r.
M U C u m h u r K âtib i U m um isi T ev fik Bey. Bot*
27 Haziran 1938 M ebusu S a lih B ey. A n te p M ebusu KsUç AU Bey.
P û lli M üdürü U m um isi Ş e rit B ey. GaıSıtfn B eM fra
Otomobille tstanbul tarafında dolastıtar. Kaimesi, h a lk ta ra fın d a n fevfcalM e c o jk u n teıahO rtt
28 H aziran 1031 Ue k a rş ıla n m ış baloya fev k alâd e b ir tıum alyet hah-
« e tm iş tir BetvU de b ir m ü d d et o tu rd u k ta n v e halka
A kşam G ıeri BDyiikadoya giderek aJc&aro yeme* İ ltifa t e ttik te n s o n ra m aiy e tle riy le b e ra b e r tekrar
Sini Yal K ulüpte yediler. S dftttdlii y a tın a b in e re k B üyükadad* Y a t K u lU ta fc
M aarif C em iyeti b alo su n u U jr if e tm işle rd ir. Orada
1 T em m uz 1928
d a aynı hey ecan ve aU rur De İstik bal edU m l^erdlr.
Geç vakte k a d a r saray d ak i d a ire le rin d e meş» Gazi b ah çede o turm ayı te rc ih e tm iş, çiçeklerle wö*
| a l oldular, Bffe yem eklerini BaçvekU İsm e t Paça. zeyyen b ir tna&ayı İşgal e tm işle rd ir. D ahiliye Vekili
F eth i, Tevfik Elü çtü v e S a fv et B e y lerle b e ra b e r ye* ş tik rS K aya, m u h a rrir Y uou a N adl, Ş ehrem ini M*
m ele rd ir. h ld d ln , H am dullah S ubh i, A hm ed Refik» İ n a t Melih
ve N aci B e y le rle Ş likrö N aili P aşayı, Fahrünnlff
3 T tm m uz 1928 İzzet M elih ve H id a y e t N aci H uıuM İM M İlhrl masa*
Otomobille Taksim ve Şİ>!i taraflarında bir te* la rın a d av et e tm işle rd ir; d a n a e d e n Ç iftlen tea t H
nezzGhte bolenımıgbedır. c te ılç le r. m asaların d ı, b u lu n an zevat U t hasblhatö*
b u lu n m u şlar v e b ilh a ssa m & verrib m ü d erris Ahmed
0 Temmuz 1928 R e fik B eyle ta rih i b a h isle r ü zerin d e kom ifm uflV -
G azetecilere d e «gazete» bakkm dakj nok tal naian>d
İstanbul ( a a t e le r i tB tty llk G « ln ln , U U n h j r f
larin in (atÎDialinde de re h b e r olduğunu» y azm ışlar m la ttn ifla ri um um i neşeye f f tir ik e d e re k masalanD*
d ır. K âbil se fa re tin e tây in ed ilm iş «U n R iy aseti Cum da bu tu n u n H a n u n c fe n d ile rto b irk aç d tfft dans et*
h u r BaakÜibE H ikm et Beye (H ikm et B a y u rj bugün m içlerdir. Y at K ulllblindcn Sabah* fcarçı aynlafl
W ffltû jrû ü a n n j hediye ed erek altın ı LâtJfl h a rf Ga»i, k e n d ile rin e iyi b ir gece g e ç lrlÜ k la tia te p
leriyle y « jp lm%ala<ia«r. Bu totnftraf G a d rin MüH Inyı A dalılara m em n uniyetlerini beyaft etm işler ve
M ücadele ee& uındo Koca tepede büyük ta n m ış günü SHğüftlü yalı tie Dolm&bahçe S arayına döpm ü#Ier
çekilm iş b ir re ılm le ıi olup fotoğrafçı V aynberg ta- d lr.
« fo n d an btytit& im U ftflr, itclai C um hur, bu fotoğ Z A ftoııtat l&İS
rafa, U ttin h arfleriyle İlk im a la rın d a n b irin i atm ış
B o g sn ç ittd i ınotörle b ir te n e o ilh e çıkm ışlardır.
ve unva n la r ını «Ghaıri» diye yazm ıştır.
10 Tem m uz 1988
3 A gastaa İtti
BogaziçLnde Sögüdîü y a tı Ue b ir tenezzüha ç ık
A k f*m U zetlı S ü & lld lti y a tı Ue B o ğ a z ın d a b |r
ımsianür h t tp ://g r o u p s .g o o g le .
— 1 21 5 — A T A ftiU
I A »m tm ıtH M .U m u * im
4eU*®4|lâitür Buta* «a»<elera Gufei*. dr*Mİc ve u m u Mr
* Ağm tm . » a «fM te d İH iıık Yanı İ M Ha/fleıSal tıdrik ve m
İtli lir BMMd fttdufcfennı j ı — >|İTİır y»
Ger* « t i om birde vHakeaİettade Mıarif Vek* 4td« seşedia yan ıu B m um m » * i > ^ ^ I t <ii
;■ * a a 4 Bey. ©aMUy» Vekili $4krt IU ji Dey. A*-
^ M M » U ı« AH *«r «M » N#b«tt İU«b |ty . İT U m u * im i
g*#fc Sahfc »ey. Bafo Mebusu Ptllfc Rjfb Gftat birlik, Burujre gbHp ıtlu lıM lf.
rırtı EHıM V n a a iM S*fr#ı Bep re Setyaeer n Agmtm ın a
(«d RaMlu 8 *> ekhıfu hıld» Sayy*d moltrtt He fi»
fV bana ptrfcu» l**rtf etmişler w kal*h*lıfc btr fıutıün kuaurtyle, Dölnub^ç* Btraymda bM b
halk büeti tarifinden eoekun imh&nUa karşılan* bir inplMüU »ımimıştır Tvri? ırfutnıa en ^
B iliy d i lıh i» "IstlkUl Manaıı {almif, Halk malarutuı davetli bulmdulv be taptan^ı, ^
«Yap' * faaftrmtfCfr TBrfc Ocağı gearfertıılfl Tttrt barflerlaln. Tirk dilıals beifta ik u rı& tn m
tfjm&ıto mybek oytmtt. Cni urefmdan alkışlanmış lâtmla et(l|l -tın kabul edilmifltr
ar Bebcenln t it tarafında Kyyttfaeultafi cax heyeti,
l Eyifei IMft
<lı4 heykeli OnOiMfe d t Beyftflu halk tnaflta't, içer
* öt euband v» Ibmsm k n y ı terranftm H tfonh, Gni Bmıtrul yalı Ue v* lu n lk M e
gbtek havil fişekler »tılmiflır Ged. Lâtin harfleri bir »eyahatv cıkmiflardtr. Oecelelrr be kmufid re-
dn kabtıJfi hakkmdıkl tarihi nutuklarım ired etmi* ol harflerle neşretmiıtlr.
j#r, nihayet btr veya ÜÜ »ene İçinde bütOn TDrk
teyeli fcrimaJyeijain yeni harfleri ftfreneeeİJfll «Of- I EyİAİ 1»S»
kaillerdir OfÇ vakte katlar $ar*ytarntrft<)ı kaLuı Şehirde otomobille dolaşmışlardır
Çtd. barutu rnnMrle BOyükadaya gitmişlerdir t EylU 1»»
SeyrU rfain td ıre ctitffl y a p tırd ığ ı tG a tU m otârfl
tafta denişe indirilmiştir. Gadilin Karadeaic yolu ile Ankanyı ddneofc
leıl biberi yayinlaamışür
Hışırdın Utanbula gelmiş bulutun meşhur bA>
«tıtd» Münire Mehdiye o gece Sarayburna galin* II ErUl 1>2&
randı Ur kooter veriyordu. Gûlhene Parinada dolaşmışlar, Topkapı Sera-
ti U u m \m yına giderde im i— daim ini p a l ı b ı f l r
M Aguıtoa 192»
tünüyordu. n«-ivi cum hur olrldeu çıkinu, bir mM-
Akfam ûeert Bogorfçlndr bir ı«*nmUhe ç>k- etet halk »rasında paye yUrDmll|)rr v« halk tara*
gj^Uf-dır, fımlûr» rofilrun bir sevgi letahürtl II* A*UnOınaı>
(a rtır. Cumhuriyet. gaıatatlnln pek yerinde olarak
M A furto* iKfl kuiUnriıgı tfihlr ifn «ilteenahlıfea v» demokrat!»
4 m mOttrsna nllmunoal* G ııi «loıatriHUoriM bUM>
(taUnabakge SaıajttKİakJ daireforiatlr meşgul rvk Takrim BabçttüaJ te |r tf etm ldıv, bahçedeki
alrnmlartlır. Ba|V*fctt tam al t**|a sa n ıd a R«i«j num aralann n n kumuRt leraaşa etip||U nU r- Bu
O m iıın mOIIfcf «te wift« n * r. A ıptdcü «onra cefa- rada tf« balk larafıedan (ilgiM e afallan arak «•>
k ıilc fM * tm w t «U ugu ta td e Ertuftrul yit* Umlanmı» ve aaal birde Taksimde* Tarabyadakl
J )|e Yalovaya gtdnlflcfillr. Tbkaılıyan oceültı# fHml0İerdlr
Mevkllnlo «Q m )lt^nt ve hıvasınm letafetim
M Ağustos u n
blraat tccriiİK* etm ek Osere e «eceyi bo otelde getir-
Gtcc geç vakit Y alovadjn frtaefcuia dBnmlIş- tn lf M ir ve e ıiest gUnft, yemeklerini yemek
tijf Akşama k ad ar dalrolerind» m e& tıl cdm uslar ta e ra moılirle D«lmababçe Serayıa* dOnmU^erdlr.
dır. Y ıİevaile kaldıktan rnUddet zarfında, bu su 2* A luslee 1» »
k*$ebeumun İhyası ve İm an İçin bizzat om lrlor v e r
aıiyircdlr. E rtu lfu l /« ti re nfakAÜerindeki m utad «evet
ile Yalovaya gitm işlerdir.
r ı a jm i « m s
29 • 39 Ağertee 1929
Akfame kadar saraydaki dairelerinde meşgul
olmujlaflhr. Akfam yem eğini mtitıudclp. sofaları»* Gece aaal 21 dc E rtugrul yal* ile Yalovodan
dı bulunan d avetlilerine: «Arkada? M atadır, MJ- D olnababceye d ö n m ele rd ir. Y at saat 23 de ftdyttk-
btug bekeJım’» diye lîttfa t ederek refakatlerinde- ada Bnflnde demlrlomifftir. Vaki davet Uz»rinc Yat
kİ mutaâ » v a t ve Şükril Kaya v e Saaraengu $ûkrü K ulüpte IfitAUahmer balosunu teşrif pfeabetlni
Beylerle birlikte Tokatlayan otelin] teç rîf etm işler, gösterm işlerdir, td u le d c ıı Yat Kuföbe, Adaldarm
M fk u e te ıa h O n ü arastnda araba i|« ğltm iflerdlr.
otelde bulunan DarfttfUOUR EftıİRİ D oktor Nes’M
B ateda m üteaddit de fa la r dan s etm ifier ve gece
Âmer Beyi de refak atlerin e a tım la rd ır.
y i Yat K nldpto g etirerek ub eh ley tn Sakarya m »
Otelin g«zlao*uDd& k e n d ü etin e hlstmet edenler (crö ile saraya dom nflflerdlr.
I a n sın d ı bulunan m etrdotel ki. H arbi Umumide 30 Ağustos günü akşama kad ar saraydaki d a l
f Soriyede Cemal Paşa m erhum un sofraoılıgını yap- relerinde meşgul alm ışlardır. ŞflfcrB Na0l Pas».
ra.14 ve bu vesile ile Gaziye hizm et etm iş b ir adam Tû*mJ geçidi m üteakib seraya gidecek, ordu baüu-
dır, derhal tam m ış ve kendisine iltifa tta b a tıın n u f' nfl», Rciti Cumhura arzı tazimatta bulunmuştur.
tur ve bu arada otelin yem ek aalom ına giderek.
— Seninle b urada k a rıla ş tım , a n la t bakalım ! de- î Eylül 1929
m l$lertir. Gutinln m etrdotele naklettirm ek tatedltf
öflicdcn sotıra BrtagruJ yatı tltî mnrmarada bir
valfa şudur: Y ddm m O rd ulan G rup Kum andan-
tüneallho cıkm işlw v« Ynlovnye Ecçmiîlcrdlr.
lifi m ütarekeyi mUteaklp lâğvedilince, Murt&fa K 0 >
ntai P a|a Istanbula d6 tım.Uşlür. P a y itah tta. ark a d a ş 4 EyİLÜ 1929
lariyle beraber vatanm halâsı çarelerin i aramak*
Gece Yalovadan dönerek Böylllçada Yat KcUO*
Udin bir akşam , arkadaşlarını Tokatlıyanda yeme
büne u |ram jsln r, b ir mûddel istirahattan sonra Dol-
i* davet etm iştir; ve o eJtşam k endilerine bu m etr
KiabaJw? Sarayına dönuıüşlârdlr. Bu 4 eylül gûnO,
dotel hizmet etm iştir. M etrdotel Tftkatlıyıuıdafcl
sabahleyin sn rayda meşgul olmuşlar, aklam a doftnıt
bu hâtırayı ş&yieee nakletm igttr: — Paşam efen
molUrle Befeariçiude bir deei» gezmUsi yapmışlardır.
dimie, İşte bu m asada oturuyordunuz, yanm ada btr
de im a ra b o rla , esm er U r m inaliriniz vardı. (Bo 5 BylM 192»
lu n t e r i n e Gaıi n&etrdotdin hafızasını tak d ir ede-
tek ayni B uutum kenarında aynı y ere o turm uşlar 9tttiln gfln saraydaki dairelerinde meggul oV
4 a ). Bendenize: »Çocuk, Dafilsm? İ y i m isin? Ke muçlordır.
yapjyenun> buyurdum », bendeobt de: «Paga ha* « Eylfll 1929
retlerl, Cemal Paça m em leketten gitti. bendeni* de
tak ıtr buraya garsonluğa diJndllölı» dedim . Buûun Cee vakte kadar saraydaki dairelerinde met-
taerine b ay urdun ta ki: «Merak etm e, onlar gitti* gul olmufî^r. llzcri Sakarya mcıtörü ile Bo-
l*r am na bugünkülerle bejmi de a ı u m an d a bura- jUıaiçIfldu bir deniz gc^iniial yapnııjlardır.
gideceklerdir». 1 Eylül 1939
R eU C um hur yem ek a e ta ıu n â a* {tlcmak iixe-
K İken ke&dUerine a r a taalm et edea ve Umumi Refakatlerinde mulad zpt»i bulunduğu halde
Harpte İhtiyat zabitliği 7«|W i} oldukları «ulaşılın otomobille İstanbul cihetinde dolaşmışlardır*
tU K oebi efendiye iltifatta belunm uşlardır. tiaal- Saat tm U rde Aydsofya C am ili^ giderek kay-
Bin Tokatlıyanda b alundu fu şsyi altınca otelin ka- yum Mehmod ECenttiya eaml TUrlüerto eline w -
pun Snllne kalabalık Wr kalk kütlesi birikm iş bu* tikten sonra no gibi tesisat ynpFİdi&tıu. sofalamit
:o m /g r o u p /m c r o k e d iy o r u m
ATATCM — 1218 — t5TA.VW.T4
tnenner lrtpîerin ne u n u n yapıldığını torm uşlar... m uşlardır. Gece bekçisi O w a adımla b ir adama
Sonra esmi avtBaundifci m eşhur kabvsye U |n y i’ kapıyı açınası »ftylenmJş, bekçi: Em ir aidim* m -
tak halk arasında oiurm a*Ur v* kahve içm işlerdir. n*m' dem iftlr. Bunun ü ıerine h in a ı Reisi Cum
Kahvede yirmi dakika kartar Iflln b u l eden Gia I» hur: — fo n Gariylm! aç 1 em rini verm işler, bekçi:
m ahaeri bir halk kütlesi tarafındın eoşkıu» te*ahU- — Em ir aldım paşam. »çamsın, n&betçl tabibin»
r a t Ue selLm tansrak Ayasofyadan jıynlinUJlarfjr haber vereyim! dem iştir. tta ıta h a n e kapısı n&betçt
ö ü e yem eklerini B e l li m d i T o kıllıyiP oW ln dı tabibine haber verllHJktcıl w n n açılm ıt T* GW
n a i l l e r ve Utl daat kadar i ıtir th ıt etm elerd ir. bu varl/eglna» i « * bekçi*ini tak d ir etnıiftir,
S u t 18 ye d e fn i Sıraya döom Uftortif.
ZZ - 2* Eylül 1129
S . 10 Eylül 1029
S*fâyıi.ıVj dairelerind e n ıe^ u J olm ti|Jardtf. 24
Saraydaki dairelerinde meşgul olm uşlardır ve Eytûlde U m eı Pa«a İte b irlik te Yalovaya KİUftcleri
b ir yere çıkmamışlardır m ukarrer iken, havanın m uhalefetinden >oSculok
10 Eylülde. Büyük Napolyonun gonerıillerin' h ir edilm iştir,
de d M urat'ın ahfadından Fransız edlbesi prenses
MBfaı'yı sarayda kabul elrolfiertfir, Prenses Murat, 25 EylÛl 1325
F ra n sa BOyttk Elçisi Kont dö Şombr&rıÜn akraba- Gazinin vaktiyle Şişlide ikam et buyurduktu)
larm dandır. Prenses, Gaaiyl yakuıdan görmek Sfftl» evin b ir inJc;JAp m ûıcai höJijie konulm ası için t a
yakını lahor etmiş vc kabulleri için p*ri* Sefiri beden hazırlıkları yapm ıçtff. M üzenin k a p u u u lev
Fethi Beyin tavM*utunu rica etml* ve Gani, bu bası ile C asinin bu evde İkam et elliğin] gfeten e
rica ve l»va«ulu lülfefl kabul etm işlerdir. h â tıra pl&kı ««ılmi^Ur. Miize için bu Lanhe kadir
10,000 lira lık e ser sattn alınm iîU r,
11 Eylül m s
26 . 28 Eylül î&£9
Afc^am Ustü otomobille Şi|U Sıhhat Yurdıuut
gltmiilerdir. Bir» rah&lrz bulanan mtnavl keri Bllttin gUs SKsraydaJd d airelerind e moKOİ ^
m elerinin muayaesirtde hazır bulunmuşlardır. muşlardır,
İS EvJûl 1929 29 E ylül 1929
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
jtystK L O PeD U t
— 1219 — ATATÜSK
1C . İJİ H u iriD 10)0
1 fclneettcvYtl i m
Saraydaki dairelerlo de meşgul olm uşlar. ift ı u . Cari* Ege vapuru Ue fs u n ta lu teşrif etm işler
d n a | k h | Yalovay* «eprir etm işlerdir. dlr. 90 Teşrinisanide vapurdan İstanbul* şu telgraf
S* • » Hidran İM» <ekUml«ttr
«Cİteet havada yolumuu devam (4 fjm a t>e*
Y alokadıa tM ınbula gelm işlerdir. 25 haziran nix sakindir, yarın »bak İMenbuldayu».
je e ts l m anevi k a t R ukiyr H anım la Jandarm a MU*
Uzimi HUttıQ B lfİA evlenm eleri toltoascbetî Up S Uunuevvel 1Î1 0
Dolmabehçe Sarayında Wr sdv are m ro ltfe rd lr. BeJ-
ıl Cumhur, dügOn d av etlilerin i m uaycde »U m un- Hnrfe Akademisini» Mülkiye IfektebinJ ve Ga
d ı h u z u rla rı» kabuJ buyurm uşlardır.
latasaray Ussainl dyaret etmişler. tslebelerfn ara.
nnıla oturarak dmleri dinlemişlerdir Bilhataa
M * 29 H a d ra a IB30 Galatasaray çocuksan ficini Cumhur* coşkun »•*
«J tuahürieri gttslemjIşlertJlr. Bu Jtiy«retteıt tonr*
Saraydaki dıS reletfnde meşgul drrıuşJprdır. Türkuvaı’ı leşrjf edep (îûzi caddeye ruıctr ntMult
30 iîa ıim n 1R3Û halk arasında oturmuşlar ve çay h (nişlerdir. Ken
disini gören balk, fevkalade tezahüratta bulunmuş-
A n k ın m otörti İle Y alovaya gitm işlerdir, lur.
30 H aziran 1930 3 K l n d s a tv n l 1930
E riu g ru l y a tı ile sabaha k a rşı tstan bıitu teşrif Nezleden rahatsız bulunan dişlerini tedavi et
«UAİjler ve akşam g eç v a k te k a d a r isU n h a t bu* tirmekte bolünün Reisi Cumhurun, tstaAbulda bir
yum u şlardır. Gece 11 rfe otom obille BttyUkderods müddet daha kalacakları Öğrenilmiştir
tfecmoddio M alla B eyin evin de ikam et ed e n Pnri* Öfikdon sonra ikide, refakatlerinde bulunan
Sefiri Fetlıİ Beyi z iy aret e tm işlerd ir. mutad tevsii ile Hhamra sinemasına Bİtmtşlet ve
1 A ğustos 1930
17.10 a kadar huMisi seansta Rbrterüen «Gazi Çlitr
liginde* filmini temaşa etmişlerdir, Bu filin. mü>
Sabahleyin e rk en d en Y alovaya tilm iz le rd ir. nadeleriyle Foks şirketi tarafından çekilmiştir.
Müteakiben, Gazinin Amerikalılara hitaben vaki
$ A ğustos 1939 beyanatlarına alt sedi film gösterilmiştir: ki hu
Saat 17 de refa k a tle rin d e B aşvekil İsm et Paşa filmde Amerikanın Ankara Bfiyflk Elcili iaitttoe
ve bazı m ebuslar olduğu h a ld e E r tu jr u l yatı Ûe olarak TUrk inküfibtnt imb «diyor ve Gaşyi Ameri-
Dolmabahçe Sarayın* dön m üşlerdir. kalılara tanıtıyordu; Oari de tOrkca İki demokrat
milletin birbirlerine karsı muhabbetinden bah
* E ylü l 1030 sediyordu.
R efakatlerinde Bayvcklt tsenet P ı t a bulunduğu 4 KAnunoevve) 1930
halde otom obille B eyoğlu * H alicin k a rs ı kıyw ı - Ey-
yub ♦ E dirnekap ı - Şehzadebn# 7 0 lu İle S araybum u öğ led en sonra b ir buçukta. Dolmabfthçt Sarayı
parkına g elm işler v e p a rk ta 0 0 d ak ika k a d a r isti* rıhtım ın a yanaşan D eni^nU aruun Kalamış VAfnıriyle
Y alovaya gitm işler v e gece saraya dOnm aşlenltr. Bu
rahat buy urm uşlardır, ik i bGLytik d e v le t adam ını h is
seyahatlerinde, hem şireleri H akbnle Hanımefendi
um m adıkları b ir a n d a a n ila rın d a g fre n halk , « 9
refak atlerin d e b u lu n m u ş ur.
kun b ir sevgi tezah ü rü gösterm iştir.
S . 11 I l n u m m l 1930
? • İ t R ylûl 1939
Saraydaki bü ro ların d a m eşgul olm uşlardır.
Saraydaki dairelerinde meşgul olmuflanto
12 Kânunuevvel 1930
13 Kylûl 1 0 »
öğled en so n ra S e tte s t F ırk a A eİal F eth i Beyi Öğleye doğru otomobille Beya£tonds DJ$ Tsbibi
kabul etm işlerdir. Sami Günberc Beyin muayenehanesine gitmişler ve
fiğle yemeğini dişlerini tedavi eden bu fcaslk tabibin
I I E y U l U9A muayenehanesinde yemişlerdir. Refakatlerinde Kâ
Gasinln bugünlerde A nknraya avdet buyura tibi Umumi ve Seryaverieriyto Sıhhiye M(Üleşen
cakları şayi olm uştur. S erbest F ırk a U d e ıi Fetbi* Hüsameddln Bey ve Kılıç AU Bey bulunmakta İdL
KfttlM Umumi N uri ve T ahsin B ey ler fcolmobahçe Itânttşte Nlşafltoşmdaki Vali Konatıns utnyank bir
Sarayında fletsl C um lııtnf a ljn re t etm işlerdir. saat kadar İstirehtt buyurmuşlardır.
19 KyIM 10 » 14 K la u a tm l 1930
Hususi tre n leri ite A nkaraya »»det etm işler Cerrahpaşa hastahanedni ziyaret etmişindir.
dir. K endilerini teşyi e rte tılrr arasında bulunan Keftuşları dolaşarak hestalerın hatırlarını aermuşiar-
Siftırtma« M ustafanın elini sıkarak iltifa t et* dır. Haalabanu defterine şu notlan haydat»
«CflrdOkteriadeu memnun oldum- Traüdlk, intimm.
m /g r^ ^ rte m k ^ d iy tM b
İm A&İBUl AySİKL*jPEiıi5i
ATATfîRK
£5 K a n u n u e v v e l IM o
ritldi mesai UMİrc ıifUi'ltr*. Uıstuhttndİfli syf>
İırkca İhtiyar bir kadtnın otomobile yaklaşmak îa G a « h e l k ı n " . ılır>i rn? ih ü T İc* ıl ara=.p**ı T u * .
(cdlftİBİ gtfra&«!cT ve çölün» durmftaıu »mredcn'k • □.İ m i totanlıui- flrinmüjlerdlsv 'n ıı^ ıdv r, « e * *
Mlİalbe. Ls-oJııdcfei bu fcadınln konuşmuşlar. Ken nıı-n irtlffti vııkusmn r: ıkı-j,
dilerin* bir btida sunan bu kiınsoıU kadımı yardım
vadederek ve jstid ânını ılonüc fiyrılmıçlerdır Wü* £8 J t â o ı ı n m 'v r i 'l I Î J »
tdtklben H.v « hariahntıosiiı* uRmmiflsr. orndıü Bu ( .m ÇnrşJkipjri - ci Kunduranla** Camiyaıif*
hastalarla yatandan alâkadar ulrouçlrtljr,
ı'iri',rt>k kııınlıırncı r ^ r - f m ı n *ır-rticrif)İ ıkt/kmbfcr.
15Kisunuevvc) I 03B d ir
$ **t JO buçukla. rernJr*Ücrinrt«* bulunan mulad £t Kânunuevvel 1 0 3 0 — 3 K in » m ıw a n l j j j |
zevat ile birlikte Darillfflumınu «iyHrel elmislcnîir
B u r a y la k i d jıL re lerin d » - m e if lu l n U n u |la td ır . Mr
vt Darülfünun pnçliftl tarafından m s^ lsa bir sev
gi v# hfrmet Irahnrlerfj’Ie tartıla um ışlnnlır. Dr* n e m o n d e iı g e l e c e k o l a n D a h iliy e V e k il» $ û k r t Kay*
O e y tfa n . l r ü c a v a k a t i h a k k u ı d a m u l o r 'a l
rülfünun eminlisi odnsıatU UUr&httUbri esnosındn
vorilâf» izahatı dlnlemişlor ve m&lcakiben sınıflara v e iz a h a l f t l d ı k l a n a o n r n A n k aray a E d e c e k le r i ha
girorefe talebe anısında oturup dets dinlemişlerdir. b e ri n e ş re d ilm iş tir.
Dersten sonra leknır Eminlik o d a s ı n d a nturulmtif* 3 K â n u n u s a n i ak m am ı E g e v n pıırivl< - M uda& yıj
tn&denlsler Reisi Cumhuru takdim edilmiştir. Bir m D te v e c c ib e n h a r e k e t r - u n l ş l c r d i r , G a z e te le r , e r a d a ı
a n gtmege hazırlanan Gaaf. miitebessfm Mr çnhr* BısM A yn f i ^ ^ r e k l e r m i . İ k i il e B u r u d a lâ ld fte a
ile: «Bu sıcak mulütten ins^o kolay kolay aynlnım- a o n r a A o k a r a v s d ö n e c e k l e r i n i y n z iru ştıy .
yw, biraz daha oturalım’» demişlerdir. Darülfünun
Emini Muammer Rnjid Bey: 21 Tem mı» I9S 1
kjjTTreüi gençler/e yakt&dao tanıştığımdan çok mem. E rtu ğ ru î yatı ile saat 16 da Yalovaya fİta^
nun oldum, il la timsali olan bu ;Qksek müessese* lerdlr.
mirîn hüyük hizmetleriyle iftihar edeceğinize şQp>
be yoktur. 26 Temmuz — 84 Uylûl
G&zl M. Kemal».
Müteaddit defolar Yalovaya gidip gelmifflırıijr.
DorUlFOmmdan ayrılırken fotebe (ararından coş
25 E y lü l 1031
kun hir surette ftlkınİMUttt} ve ellerini Hpmok İste
yen Renklere mUsaode etmelerdir. DönUşle Ad&pıc Ertıi.iml j-aij ile Derinceye gitmişler vc oradan
ta n Bez Fabrikası İstanbul şubesiyle Abdullah Wu- hususi trenlerine binerek Ankaraya döamlW<nSt
lial Boyin Sebat Krepdflşin Fabrikasını ziyaret «t* Başvekil İsmet Paşa, Hariciye Velüli Tevfik BM*
millerdir. İşçilerle konuşmuş fabrikanın satış ye* B«y Ve D&hijiya Vekîîi SöJtrü Kaya Bey de fefaW*
Tİ&de hff müddet isürnhnt elzaiçlerdir.
Icrlntle Ankaraya gitm elerdir.
16 Kânunuevvel 19S0
1 ? E â n n n ıi£ a iH 1 9 3 5
Fabrikaları gezmişlerdir.
S M t 1 0 .3 0 d q h u s u s î t r e n l e r i y l e A n k a r a d ı n
11 Kftnumttvfel i m d a rp a ^ ıy a g e ld ile r. Coşkun t e z a h ü r a t ile kflîŞll*Bfr
tar.
Öğbriuı senra DurUlicoıcyl »lynret plmls, bu.
radakl dUskUnlerle fcumi'jrmjş, dönllştc Kf ^ıtianc 1 3 - 1 7 K â n u n u s a n i J*3&
kuyunu ujreyıp küyltUırle bır hasbıhaldi! bulunmnt.
tu r Sûraytlukl. bürnlünnıln meçsul olmujlU1^ '
Kftnurıuaflnl ^Unii şehir idinde atomoblllu bir
İR KâatfaıievFel 16Jf) elit© çjkmışlurdır. Ertosl gün de öfllcden SûûT* A**“
köyilne gitm işlerdir.
Şehir İ M M » giderek mlluojıemtı ainîemlsİM-
dlr. 18 • İfl Knııunıiflani 1952
19 Ktaum evrel 11)30 Saraydaki bürolarında meşgul ol®n#^>nÜfc
A y w * n elva/m da otomöblLIe bir uncöühte b»
Akşam Hacri, T r a k y a hareket etmişlerdir. tunmu$îardır.
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c p
Klijıshune,, D o lm a b a h ç t' S a r a y ın d a A ıa tiir k ü n k a ta f a lk ı Nur*ök Madunvı
(Rpüim: f'n ia jru fffa n S»tılfaı Itoecah H i İh )
m/group/merakediyorum
e .c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATtÜlK — 1222 — İST A N 8U I
Saraj-djjlri bfirolartıul» m eşgul elm uılartU r. 23 Saraydaki dairelerin d e m eşgul nlm uılatciır.
KAnıuıuiaîii şflnO akşam 0.30 araıuınria o p e ra sf< 1» Şulıal IM Î
nemasına flldervk tÇanakkale» filmini tem aa» etm i*
Isnitr, R efakatlerinde D ajvohıl îsm cl Pa$a bultm dgfl
lınklu fttom&billfc M&fclak eiv an n d a tenettU he çıkiM .
25 • 24 Kâm um san! 1932 lard ır.
Satnydakl b îljaU nnd a m eşgul o lm u şlard ır 19 • 21 S u b al m ı
2S 1932 Saraydaki bflrolîınnd& m eşgul olm uşlardır.
Gcce D arillbedayie ıdtm ijlenH r. K endilerini ti 22 î>uhal 1B32
yatroda karşıta?*?) B elediye Reixl ve Vali M uM ddîn
Beyle Jluşen E şref Beyi localarına alm ışlar ve «Ya Ö yleden s o n ra 10,30 d a otom obille F a tih ve To|>
lova T ürkülü» operetini (ermişti e tm işle rd ir Bu kapı C ivarında dolaşm ışlar. Şişli -GOmUşauyu yolu Ue
operet ancak b ir aylık h ir prova Ue sahneye konm uş sarayn dfinm lkgierdir.
otmjism a rağm en m uvaffak o tan sa n a tk â rla r Gazi*
23 Ş u b a t 1932
flin tak d iratın a nail olm uşlardır.
G ece, m aiy e tle ri e rk in iy le b e ra b e r Elbam ıa dr
26 • 31 Kfiııutıusam 1932 nem asını te ş rif e d e re k «K ongre E glcnlytn? M lıri^
Saraydaki b ü rolarında m eşgul o lm uşlard ır, ak tem asa e tm işle rd ir. S in em adak i b e lk G aziyi locada
şam lan oıem oM lle B eşiktaş. OrfakBy. B ebek, Şişil. g ö rtn e e coşkun l e u b ü r a t İle k e n d ile rin i seUmla-
F a tih ve Beyoğlu taraO am ırfâ do laşm ışlardır. m ışl& rdır.
34 Ş u b at — I M art 1» 2
1 • 3 Şubat 1932
S a ray d a k i b ü ro la rın d a m eşgul olm uşlardır. Mar
* • Saraydaki b ü ro larınd a m eşgul o lm u ş la rd ır, ak
tın b irin c i günü akşam ) otom obille B akırktiyline ka
şam ilıerl otom obille Beyoğlu, Şişil, M aslak, Boyacı-
d a r b ir te n c s lih te b u lu n m u şla rd ır.
köy tarafların d a b ir teoezztihc çıkm ışlardır.
3 M»rt I m
4 Ş ubat i m
İk i g ü n e k a d a r A n k a ra y a d ö n e c e k le ri haberi
Öğleye k a d a r saray daki b a ro la rın d a m eşgul olm uş n e ş re d ilm iş tir. H u su si v a g o o îa n A a k a ra d ao Haydar
lard ır. Ö ğleden so nra S akarya m o tö rü İle B oğançin- p a şa g a rın a g e tirilm iş tir.
de dolaşm ışlar v e B Ü yfikdereye k a d a r y ık m ışla rd ır.
Gece, M aksin snlotılarm daki d a rü la c e z e b a lo su n a 4 M a rt 1932
te ş rif etm işle rd ir. H u z u rla rın d a m illi o y u n la r ey*
A kşam s a a t y e d id e . bustı«l tre n le rin in ark a n sa
nanm ıştır. G eç v a k te k a d a r M aksim de k a la n Gazi*
b a ğ la n a n R iy a seti C u m h u r v a g o n iy le A nkaraya nü-
nin refa k a tle rin d e B aşvekil İsm e t F a şa da b u lu n u
tftveccihcn h a re k e t e tm iştir. V a li M uhiddln Bey ken*
yorlardı.
d ile rin i v ilâ y e t h u d u d u n a k a d a r te ş y i e tm İ|tlr.
5 . |İ Ş u b a t 1932
İS Tem m U s 1932
Saraydaki bü ro ların d a m eşgul o lm u şlard ır. H iç
A n k a ra d a n İsta n b u la m U tev eed h eo h a re k e t eden
b ir yere çıkm am aklardır.
Gazi, D e rin e e d e n Y alovaya g eçm işlerd ir.
11 Ş u b at IW 3 İS T em m nz 1932
G ere D arttlbedayie g id ere k ilk d e fa tem sil ed i G azi ü ç gU o d en b eri ista o b u ld e b u la n a n m isafir
le n «Akm » piyesini tem aşa e tm işle rd ir. S a n a tk â r İta ly an filo su n u n k u m an d a n ın ı, Y alova da kabul bu
la rı tak d ir buy urm uşlar, tem silin sonunda, piyeste y u rm u şlard ır.
İstem i rolUnft oynayan E rta firu l M uhsin B eyi yan*
U n n a çağ ırtarak : — Çok m u vaffak oldunuz. te b rik 31 T em m uz 19SS
ederim i diye iltifa tla bulu n m u şlard ır. E serin m lielll'
A kgam Üzeri E rtu g ro l y a lı Ue Y alovadan İs*aa*
11 F a ru k N aü z Beyi d e h u zu rların a k ab ul e d e re k
bu la g e lm işle r. c w e ia B ey lerb ey i S aray ına inerek
tak d ir ve ta ltif etm işlerdir.
b ir m ü d d et is tira h a t b u y u rm u şlar, fionra yine
12 • İS Ş u b a t 1932 D olm ababçe S aray ın a g îlm isla rd if.
H KflM i m
4 Agu»to« 1038
M arm arada b ir d en iz IcttezzUfcÛ yaptıktan ıonr*
S n u g ru l y a lı İte ak şam U w ri Y alovaya g itm iş geç v ak it D olrrtfbobçe Sarayım ) âftnm UşlenU r
lirdir, ^ d a ^cılU&nndn b u la n a n Y bvu* Ue
İS Eylül 1*01
diter *ı*rb g e m ileri E rtufcrul y a tım to p la » İ fa d a -
maşlardır. Gece B cy oglund ı O lorys sin e m a m ı (S aray &!•
nem ası) te ş r if e d e re k . Spn'do dU oyı güzellik kralı*
10 .tjn s to » I M Î
çe&k ib U tıa b ıu s film i İle «D em ir Kapı» ism inde fran-
G sftle le n fe n k e n d i b a k k ın d a k l b e y a n a tu » oku- s ıte a b ir film tem aşa e tm işlerd ir.
ym Kerimim FTalİ» ila n ım , A v n ıp a d a n , Y alovad*
2D t y tt il 193ft
bahınan Gazİyp şti te lg ra ln a m e y l g ö n d e rm iştir:
«G a£ H a z re tle rin e ; SabaM oyta S akarya m otörü Ue Vır m üddet M»r-
«ön b * î g ü n d ü r m em leV otlm âen h iç b ir h a b e r m areda dolaşm ışlar v e b fle d e n sonra saraydan çık-
aJsoum ışlım . BııgBn P a ris se fa re tim iz d e Lâyık olm a n u y a ra k b ü ro la rın d a çalışm ışlard ır.
dıitai k ıy m e tta r iltif a tın ın g a z e te le rd e g ö rd ü n .
M eserretimden sftlad ım . B u m u v affa k iy e tim , sizin n E y lü l 1932
ıriemleket k ad ın lısın a te lk in ettiftlaJ* f ik ir esleridir. ö ğ led e n sem rs, m i K uru ltay ı TOlil6$ebhta he-
Cenftbt B aklan sizi ü z e rim iz d e n o k sik e tm e m e si tc- yetflüfl P o lm ab ahçe S arayındaki toplantısına riy a
m ennlyatını >-Sde1 inekteyim . tfa U ra n u tım u ı kabulü* s e t e tm işlerd ir.
qQ r k a ed erim e fe n d im . R eiri C um hur, v e fa t eden büyük m u h arrir Ab-
K e rim a n H alis». m od R w lm B eyin ailesi ne şu telg rafı gö& dem î*
1 E y lü l 1932 Isrd lr:
«M erhum İsta n b u l M ebusu A tuned B asim Be
Dolm abahçe Sn ra y ın d a k i b ü ro la rın d a m eşgul y in k ız la n flaslm e, S ad i?» B a m m lm ve oguDarı
olmuşlar, akşam ü s tü B oŞ aziçindc b ir teneZSUb ya Ş eyda r e Ö&mao B eylere;
parak Tornbyada b ir m ü d d e t İ s tira h a t e tm işle rd ir. «D eğerli babaszzın VlOmO bOyttk kayıptır. Çek
s E y lü l ı s » a c ı duydum .
fta isi C um hur: Gazi M ııttala Kem al.»
Reisi C um hur. d iln v a g ü z e llik k ıra l İçesi K e rim a n
BtlU H anım ın te $ e k k ilr to lg ra lm a şu ce v a b ı yolla* 23 EyUkl İB32
mcflardır. S a a t tl^ O d a T o katlıya» « telin i te ş rif ederek
«Kerim an H a lis H a n ım e fe n d i, {iğle y e m e k le rin i o rad a yem işlerdir.
F ın d ık h A p a rtm a n ı - K a b a la ş 26 E yio ı m z
«T btgrafnam eıılti a ld ım . M a zh a riy etin i; m&na*
T oplanan DU K u n ıltay ın a şe re f verm işler n
sebeliyte m em lek e tin in v e T ü r k k a d ın lığ ı bakicinde
m ü zak ereleri aonuna k a d a r tak ib etm işlerdir. (Bu
ki a n t d ı İn tİb alan o m d an v e şahsım a d a ir k a lb i ı J »
g ib ile r, D olm ababçe S arayında DU K urultayı top
ferlnfedeo m ü teh assis «ılritım. M ütehaU l o ld u ğ u m a
la n tıla rın a ra s tla r).
tnaddl v e m ânevi k ıy m e t ve fa z ile t id ild e m es’ııd
elm am a d ü e tim kızım . < T eşrin ievvel İ N İ
G a d M ustafa K em al». A kşam Uaeri otom obille B dyflkdereye do^ n t
6 E y lü l 1132 U r g e d n ti yapm ışlardır.
firtuftral yatı İle Derinceye gitm işi or, or*daıı 2S Tem m us 1**$
hususi u * # le rtw binerek A nkırşy» titanO glerA r. Yalovadan avd et buyurm uşlar. Maarif V«U)
3* D azln n 1932 Reşİd G atlb Beyin (eçirdlfti deniz k a m ım h ıte t ı h
rak y u la riy te M odayı teşrif «dip Reşİd GaMb Bcrft
H u su l trenleriyle fetanbula gelm işlerdir ve I » kSşkflae uğram ışlar «e h a tır sorm uşlardır <B.; he
tu b u ilu lır f a n ta d a n bttyûk b ir sevinçle karşılan şid G altb Bey>. ntfoOşte b ir m üddet ttedede iûOt
m ışlardır. Vali vs Beledi?* R*UI M uhkldin Bey. gazinosunda istira h a t buyurm uşlar gelirken ve
Kolordu Kumoftdaeı ŞQtcril Naili Pa$a ve H alk d erken. U odaüU r tarafın d an coşkun te n h a m la »
Partisi İdare H eyeti Aesıi Cevdet Kerim Beyden HnıtMuıı^laıJif
m ürekkep b ir heyet Reisi Cumfcunı. fatanbul şe h ri
namına İzmitto ka rşıla ra şk n ijr. Ti Temmuz 1933
Haydarpaşa gan. baştMi başa V aytıklaria do B ir kaç gOndenberi İstanbulda bulunan sabık
natılm ıştır. G&d, m erasim yapılm am asını e m ir bu- Afgan kıralı AraamıDah tim . »evce ve b a ld d ın
yttrraUîİursa da. K alabalık b ir h alk kütlesi. Fendik* fU tu n ıf« n ü le rle DoUnabahçe Sarayına giderek « B
ten Haydarptasaya k adar dem iryolu baytına d&kfHe- b ir dost sıfallyle Reisi C tonhur Gazi Mustafa Kemi
rek kendilerim hararetle alkışlam ış: Haydarpaşa H azretlerini ziyaret etm işlerdir. Bejai Cumlntr
farın a sa&t 4 ,1 & de ty lk basan Reisi Cum hur S6 * da Yalovaya gUmişlenUr.
gOdlfi jmt* fle fîolm abehçe Saraym a geçerken li
manda bulutum vapnrîar tarafından d&dUk sesleriy 17 AğnstM t& »
le aelfanlanm ışUrdır.
Yalovadan Dolma bahçe Sarayına d ü fltt C m
1 Tem am ı 193S öğleden sonra Dü Cem iyeti toplantısına rfyaıet H-
tile r; ve Im toplantı hakkında b ir tebliğ ocfredflA
I>arQlfttnuna giderek im li hanlara girm işler ve
talebe an am a g irip gençlerle hasbıhallerde bulun* 13 A£natna 1933
Hum ardır. 2 T am unu tarih li tstanbul gözetleri bü<
Bo* m İçinde AnııdaSu ve Bumdik«*»Sl kSrlert-
yük adamın T ttrk gençleriyle b a yafandan tama»*
m uzun bendlerle teabit e tn iğ in d ir. n | te ş rif ettiler.
lB Aftnates 1^33
3 . S Tem ana 19»
Yalovaya gidip cKodüler.
Dairelerinde meşgul olm uşlar. Yalovaya gidip
gelm işlerdir. î » A£nstiMt 1933
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1228 — İSTA.VBIT.
l**fnin ik am e le rle * tah sü eden C « i Beylrrh^yi teklifini m üm kere ve Itfb al ederek 21 T>*rinbıtd
Sarayında f^nrmâHarfsrUr. Saat 3.5 ta mO(5rl« Dol- I ft-34 d r ReiaJ Cum hur Gaz) Mustafa Kemal P»«ay*
m tb*ht«T t giderek Ş eh ln p h a mtUiki clm ujIiTdjr cA tatûrk» M yaılını rem ılgtlr.
29 B u l n n 16)4 *2 K i n u n t u a n j 1B35
$ # e d o n sonra Dolmababfe Sarayına gfderek Atallifk» rttak allflrifld r BafvekJl tım et İnfitıll
mülâki olmuşlardu*. ve m utad » v a t Jte beraber huıuri irenleriyle U
ta n b u h geldiler ve eogkım teu h U rat Ue keryUa*
W Rartran IÜM rtıLır,
MotÖrle #gl«len sofır» Beylerbeyinden fWm*-
29 • %B K lnıınuaani 1335
bahçeye geçerek tnlaafirterine mttMki olmıitferdır,
Saroydjıkl delreferturfo m t^ u l oldular. 20 kJL
) Yaramın 1934
nuntınanl |lit)li akşam ı Dlomobille !lllrriy«ti Ebedi*
Ögledin sonra !W*t üete refak atlerin d e Başve ye civarında tencuU fte ÇJklilar.
kil İsmet Pasa, Hariciye Vekili T*vfik RU$dU Bey
S İflîfî
ve Ttlrttlyenm T ah rsn Sefiri Enî* Bey bulunduğu
halde Sakarya motflrD Jle Beylerbeyinden Dolmabah- A tatü rk . S o rbcil Fırkanın kurulucu mtiftas*
Ç0 S a n y iM Sİ d prek m isafirlerine mtllftki olm uşlar betiyle: «Serbest çah jse a k m mi mİ y u ılta ^ a n u ultu
dır. BıiCün, t ran Şrhlnşahı m em leketlerine avdet et kUrslisiinden yapacakları tenkidlprle milli s ık m a
m ek Elure lsianbuJdan aynlm ıçlnrdır. nın kuvvetleneceği JcflflaaUtıdeyiz> monliıuifl tiyed
b îr beyAnnome neşrettiler.
J Temmuü 1934
1 6 J0 dıı BM ufrol yatı ile Yalovaya gitm işlerdir. 8 Ş'ibal 1035
Not: fîstf, Yal ova dan A nkaraya dflnm iişlerdir.
M obus se lim in d e Halk P a rtisi namıcUerİpfa
I I T em n ıaı 1934 kazanm aaı riolayısiylc m illete b tr beyaonaina M r
retULer ve m ille titı p a rtiy e ot&a sUvcainİB fay a t-
RUHİSİ tre n le ri ile y an sın d an sonra m *1 tin i b ctû rttller.
IMde ÎJtanbulu teprlf ©derek H jıydarpa?*dan Dol-
m abahçe Sarayına geçm işlerdir. B Ş u b at IftSS
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .e e
^ f Ş L O P C P tel — 1227 — ATATÜRK
ve o n d a n Trakyada bir tetkik neyalutlnc Çıktılar. TicLrsI, A tatürk'ün saatlerce atlrcp fimi *e aiysıri mt-
Husıuf trenleriyle gece j a m t Trakyadan toanbulo aaiAİ il* ve Bpot bayaünuı Ahenkli İmtizacını «bü
a r te t e tlile r yük »damın kendirine İsi» b ir cehli nüm latü» ola
rak hcllrtm ljtlr. ( Bugünlerdedir id M ootreuı Mna-
9 Il*tJr«n l&îfl betlenamed imuTamnıyUr).
fetanbutdan Ankarada m litövectıhen hareket
ZB Temraıu 1 0 *
ettiler.
tfgleyo kadar Florya k ökü nde anetcul <£ma%-
İS ü ıu ln ıı İBSB
lardır. H JO do refakatlerinde mutad aevat bulundu-
Gee* busud trenleriyle fstanbtıia seldiler. ftu lıald* Sakarya n>o1örû ile llaydarpaya geçmljler
K aydaıpajada fcfcndJJfriul karşıinyanlAT »raunda v» bu stui tm le rfy le Ankaraya müteveccihen h in -
hem şireleri B ayta Makbule dc bulunm akta fdj. k e t e tsiz le rd ir.
A kıtın yemcgnE. Vali ve Belediye Re Lal Muhlddln
ÜslÖn ÜstflndaA'ıa davetlisi oîorak m aiyetleri er- 2 Aiotfoa 1*3#
U siy le Parkotelde yediler. H am al trenleriyle Ankaradan Derincuyç gelen
16 Haziran J ttS A tatürk, Akny ifîar&5:nfo Hcybeltade vspurlyle İftan-
buin gelm işlerdir. R efakatlerinde bulurun Dahili
Tayyare Ue Ankarada:? l*Uiibi*la gelen Başve ye V ekili Şükrü Kaya He Londra Büyük ElçUl Fethi
kil İsm et İnönü, Adliye Vekili ve Hariciye Vekili Okyar'a veda edorek Bdybkadaya (tkm ı^ar. o n d u .
Şükrü Saraço&lunu, Bayındırlık Vekili Ali Çetin- rcfnknU erindckj m utad zevat ile Florya ltögkGoe
kayay'ı ve Dahiliye V ekili Şftkrü Kaya'yı Florya- (•eçmlşterdir.
öaki denil JtfffcOnde kabul ederek keodUetitıi Sg-
le ytm egtae alıkoyduiar. Y em ekten sonra Baş 10 »39
vekil ve vekliler devlet İşleri ürerinde çatiftU ar,
Cccc Moda KuJütıtinUn Hge vapurunda v trd iii
hüküm et erk in i g e c fji do A tatürk'ün m isafiri ola-
baloyu teşrif etm ipterdir. Baprekll İsm et !a$nû,
rak köşkte geçirdiler.
İktİFad V ekili Cclftl Bayar, thıhfllye Vekili şükrü
18 Haıİntt WW Kaya, Adliye VekUl Şükrü Sarftçofta, Ltmdnı Büyük
EJçisl PelM Okyar, Blikref Eîçısl KamdulİAh Subhi
A tatürk, YepUköy hava rneydamna giderok, Uy> T anrtövcr kendiîerlao reCakât etm işlerdir. AUiUrk
y are Ue Anka ra fa dfo en BaffvekU İle v eküleri tejy l vc yanım la ki d«vlet ad am lan. Fgeyo & tu ^ n d yatt
etUler. Florya köşküne avdetlerimden sonra, geç İle ffolm lşientlr.
*aktt. BU kurum u âzasından b a n ların ı kabul «UU&r.
t i Agusto* 193S
19 H a rra n IMS
A tatürk'ün buzuru ile Üçüncü TUrk DU Kurul*
A tatürk, basUn, mnyo He bindikleri ve b ls a t tayı açılm ıştır. [Bugünlerde A tatürk Dil Kurultayı
Idar* etlikleri b if ftıolörbot İte Marrofiraye açıldılar m esaisi ile meg&uldürtor ve topla& tılan büyük hir
b ir saat kadar dolaştılar, sah ile yakın b ir yerde dc, dikkatle takib etm ektedirler).
motBrbotlan U r sandala geçerek kürek çek tiler vc
Satanım plâjına çıktılar. B ir m üddet kutntfalda halk 4 Eylül 1&36
*rau nda oturdular. Sonra otelin taraçasıoa geçerek
InfU tere K ralı U ajeste Seldzlad Edouard, Nah-
kahve içtiler» akşam a d oğra da yaya olarak ileniz
lin .vaü ile İstanbula gelm işler ve AiaUlrkkQn
kOfkOne dSndiüer. Kendilerine a r a tazim aU yeleri
safiri ofm ufJariır. Bugünlerin bâtiRaat, fstaobuZ A+
b s a arkadafZanm akşam yem eğine a lto y d u la r.
siklopedlainde bu hüküm darın sdı tl« teehit edil*
2B lladran 1038 m istir (B.ı Edouard VU1; lfi«Ut»re Kr&U).
PlorytoU, ke& dltal kürek. çekerek tan dalU do* 20 Eylül i m
laftılar, rom u plâja çıkarak kum ve güneş banyonu
aldılar, aksama do£n) da yay* ^Urak pJAJ sahilinde Heybeliadaya Buşvtktl İsmet İnönü'nü ziyartfe
bir müddet dolaçlÜAr. gUmlşlerdir. Bîr müddet adada yaya olarak doU&an
tki büyük devlet adamı, halk tarafından fevkalâde
19 T M abot t 8 W coşkun hürm et ve oevgi ite m lim lanm ı^lânltr.
Ankaradan tayyare Ue geleo B t^vdd l to n ei 23 R yttI l« « i
loÖöUnü Florya deniş köjkÜndc kabul ettiler
Haydarpaşa garına «klerck, Ankaraya dKneo
14 T e n u n u IÜH Bajvckil Um et İnönü'nü tuyyi etmljlardir.
A tatürk, Ftoryada y a t ve deste aportanna de
9 Tefiintevvet I9M
vam etm ekledir. S e r gtin deni* ve güneş b an y o n
yapmakta v» kürek çekmektedir. Gazeteler, büyük A tatürk, 10^0 da DolmabahfAden metfirte Hay-
devlet adam ım a Floryadalrt bugud hayatım ait darpafeya geçmiş ve oradan bosusl trenleriyle An*
kıymetU ren m ier üB|nj*mi*lerûİT. Cum huriyet fa- karaya mOtcvecribeo hareket etmlfİcnUr.
h + + p ://g r o u p s.g o o g le
*.V£İXL0PSDJSJ
— X22ft - ATATtfBK
veli m ajette A bdullah'tı elini pıkan Rci«i Cumhur, ten dönüşle yalovaya Uç kişilik bir hayet «finler»
m isafir hüküm dara h a ttr aorduküın sonra karşılayı rek Retil Cumhura tazjroallarm ı a n e lâ işle r. At*.
cıla r arasında h allinin mftnovl kntı tiy y n fffl Sabihıı lUrk bu hoyftll kabul ile iltifatta bulunmuş ve BQ»
Gtikçpn'e hitaben: «(Ne u m an geldin?» diyr »nrduîar. yük^fihlr m uallim lerine letikbRİ için muvalfakiyut-
SabUın <Wkç«n A tatürk’ün İroni ISskl^hlrılon *y. ler dilem iştir.
n ld ıhU n «onnı I ty y tru J Jlo tolanbuto luırriK t «imi? » lla ılr u İMT
ve iki u t t kadar Rtiyükşefcre m uvasalat etm iş
bulunuyordu. C anfa bııtunan ricalin etlerin i ay rt Yalovadan Floryaya ıtonun A tatürk U r müddet
a y n Jü ttn ve htp aln r iltifatta bulunan A tatürk roe- tloniz kttşkibıdo İstirahat etm iş ve denize elrmJfUr
rarim kıttuuıı da tefti? ederek: «M erhaba asker! .» 25 Tem aıu* 1937
4iy» hitabettiler. Gardan rıhhm o d o tru »gır otljm-
B tr a y ı yakın Florya deniz köşkünde istirahat
lafla İlerlenirken: Y»j* A tatürk'..» sesleri, K akı tu
eden A tatürk, bu tarih te Moda denfat yanşlanoşı g it
tuyordu. Reisi Cumhur, m isafirleri r e d ev let ricali
m işler V ft y o ru la n » lik a tle tak ip etm işlerdir. Bu*
ve m alvetlerl e rk in i De b erab er E rtuğru! yatm a bin
zurt m . Kodo yarışlarına ve deniz bayram ına fevka
diler. E rtu jru l, filonun finönden göçerken de topla
lâde b ir revnak verm iştir.
HfİBolandı. H alkı taşıyan tAMiy* vapurları, hususî
ve renmi rom orkörler, İstim botlar, Mit;ilk m otörler U * 80 ta m m ıu 1987
ve kayıklardan m ürekkep büyük b ir knfile de yatı Otomobille Bogazlçlnde Paş* bahçeyi, Polonez ve
takibetti, Dolmabahçe Sortiyi önüm le dem irleyen Beykoz köylerini teşrii etm işler, halk Ue yakadan
ErtufinıJcfûiı evvelâ Em ir A bdullsh Snksryn m olörü t<»mas ederek d ertlerin i dinlendiler, Muntala atlın*
Ue Beylerbeyi Sarayına, » n n AtaiGrk, İstanbul mc- da bir köylüye b ir sigara verm eler, MusUfa ken
Ifirü İle D elm utaiıçe Sarayına geçmişlerdir, goee. disinin tü tü n içmedi (İni, fakat bu sigarayı hayatı-
büyüle b ir deniz donanması ve fener alayı tertip nm sonuna kadar kıymotine paha biçilmez bir hâtı
edilmiştir. ra olarak saklıyacağuı B&yUmıişUr. Memnu irunla-
bada vazife gören b ir kır bekçisinin vauîJejlnaslı-
a H ttlra n 1,831
fiını da tak d ir ederek iltifatta bulunmuşlardır.
İzm ir vapuru Ue Trab'iöfta müteveccihen Istan*
10 A I usİ or 193T
buldan aynlrmşZardjr. A tatürk b ir Şark seyahatine
çdcm uür. Sinan köyüne g itm işle rd ir K endileri Ue çok
y*kınd»ıt alâk ad ar o lan R eisi Cum hura' ktfyiû ım yvı
13 Uazfcruı 1937 ikram etro lş ve aynlırkeaı: «fnşallalı gene buyurr
(ter zam an bekleriz.» yollu, sam bnl tem ennflerle
İzm ir vapuru Ue Trabaondnn av d et etm işlerd ir. ufturlanm ıştır-
Vtfpnr S m U u d a n geçerken, a s im i m erasim le »e*
lâm laam ıştır. M inevi bababasm ı tayyare Ue karşıla* H A |W to» 1W7
y a s Sabiha Gökçen b ir kaç def* g em inin güv erte Gece husus! tren leriy le Trakyaya hareket e t
«evtyvsine in erek A tatü rk 'ü e liy le selâm lam ış, sonra m ille rd ir. (BOytlk Trakya m #oevralan gU elerldlr).
bin m etreden fazla yükselerek a k n fta a i n u m ara la n
yapm ıştır. B u seyahat boyunca i™ ir vapuruna Za 7 E y ttI 1937
fer torpidosu refak at etm iştir. İzm ir vapurunu gören T rakya tnanev ralan ndan seçen ay sonunda av
Boğaziçi halkı, sahil boyun» S s ü s e n h ve y alıların d e t eden A tatü rk YcşilkBydc D evlet H avayollan id *
pencerelerinden AtaUlrk'U m endille v* bayraklarla re sin in yeni getirlU £İ d ö rt m otdriü büyük M r yolca
setâmlam u lard ır.
tayyaresini te tk ik etm iştir.
1$ H aziran 1937 15 - 16 Eylül 1837
tstanbula gelen Başvekil İsm e t İnönü, Dolma- Profesör P ik a rt kabul etm işler v e akşam saat
bahçe S any m da A lalttrk’e m tttîln otm uş ve İki dev* y edide lınmM tre n leriy le A nkaraya dönm üşlerdir.
te l adamı Floryaya gitm işlerdir.
ı s Eylül u n
I# Uaairab 1U 1 K nsust. tren leriy le A nkaraâaa Istanbula dön-
m Oşlerdlr.
A nkaraya dönen Başvekil İsm et İnfina’n d flor*
y a d u t m otSrle tlaydarpaşaya je ç c rrft uğurlam ışlar- S0 Eylül I0S7
d ır. At«tUxfc*üA lıu n ıra ite Dolmababçc Sarayında
ifi Haziran I U t büydk T arih K unıltm n açtlnu şlır. CAtatUrk bıutOB-
lerd e d ik k at v s aUk» Ue T arih Kurultayı toıplanb*
R efakatlerinde m utad aavat ile v e E rtu g n ıl yats * lann da bulunm uş ve m tteıkeratı takihetm lşlenllr).
ite Yalovaya gitm işlerdir.
26 E ylül 1837
30 ü n t r a a IDST
Profesör Dayan A fet'in Beylefbeyi Sarayında
Ş irketi Hnyriyonin 7 1 num aralı vapuru Ue Çt- ta rih m uatUm leHm verdiği çay d j t l e t t a t teşrif et*
narcıfŞa b ir tc o e a tth tertip eden İstanbul K üplü ni n işlerd ir.
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o
- 1231 — ATATÜRK
39 Eylül ItJT
rtrk tclklkatln bulunm uşlardır G azeteler. dünyam a
tfefuniyd *1*0 Başvekil h o ıe l InttnO'nA G arbi en büyük yatlarından biri olan gemiye «Gttneş-Dil)
Ajırfolud* yapılacak a*krrf mutcvnUm davet e(< adııım verirereftJnJ y u m ışU rd ır r D.: SavaroM ).
« h M Ir . <3aw‘t*,l « ‘ m atırvraU rrfa b ulunarak oUn 3 K adran İNH
AtalOrfc'ttfl b m ire jic îp rr |in l jaım ifllım liT.
A tatürk akşam ü terl Savarona I1« M im a r» acık*
I B lrittriltfritı t®37 larında ve Bogatlçindv b ir geıJnllye çıkınlılardır.
g«yoÜlunHn b ir gezinti yapm ışlar vc 6 &lc yçroe- S lla rira n 1934
{laf PcrapalAs otelinde y e m le r d ir . H ariciye V ekili
p r A n« Ue Dahiliye Vekili v e Piirll G enel Sekrr- Akşama kAdar sarayda meşgul altm ışlar ve ak*
uti SÛkril Kaya da Reisi C um hurım s^rm u n d a b it «aın lSwri Savamnııyo geçerek M*rm*r*da b tr te-
lımaıu^fdtT- ne& ıihte buluninuflardır.
£ rtu£ral Y ılı Ue Yalov*y*. o rad a n da D erinen Reisi Cum hur S m rofU t yatında Başvekil C elü
«* ffcferek kasabanın dem fjyolu LttAsynaunrij) kendi- S ayar, H ariciye V ekili D r A ras ve Dahiliye Vekili
İsin i bekilyen hususi tre n lerin e b in erek Anfc*rayn Şükrü K aya’yı kabul e tm işle rd ir
djnm fiflerdir 14 lla ıİra n 1938
g£ tkinctkâm iB IMS A tatürk. Savarooa yatında lıtra îıa t etm ektedir
ler. G aseteler, Reisi C um hurun yattaki hayatını g 9^
gttftUİ İrenleriyim A nkarada» TkTİnceyp gelen terfin ro to ^ rah âr n e fre tm i|te rd ir. Bu resim ler. Reisi
re oradan Yalovaya gecen A tstB rk yeni acılan T e r C um hurun ciddi b ir fturette hasU o ldukU n hakkın
mal otelinin İlk m isafiri olm uşlardır. da endişeler u y a n d ırm ıştır F a k a l gM eteler. bu bo*
»usta hiçb ir vey yum A m ı^ holk a ru ıo d a endişe ve
8 Ş ubat 1*38
h c j ecan gfttte gtlHknUr b ir h a le «etm iştir.
Yalnvadan S u n a y a g id en Reisi C um hur. Mu-
16 H ail ran I93S
dınja İskelesinden Ego v apu ru ile İrta n b ııU avdet
ftmlşîerrflr. Reisi C um hur S avanına y atın da VtgvçJdl İle
H ariciye, D ahiliye ve M aliye vcklH erini kabul buyur-
4 Ş ub al 1938 m uşiardır.
Geceyi Ege vapurunda vc K alam ış açıklarında » UaBİrab 1939
fieçlrett A tatü rk 581* üzeri D olm abahçe Sarayım
tcfrtf etm işlerdir. Bu seyah atlerin de Başvekil Celfli (U hlllye ve K orM ye vekUleH Savanına ystm da
* iW ı Dahiliye VekiU ŞÜkrtt Koya, N afU V ekili AU ReİM Cum bıtru riy aret clm iılortU r.
Ceüskıya, d iğ er m utnd zevat ile b e ra b e r refak at
S i H ail n n 19U
lerinde bulunm uşlardır.
SAvarena yeli 11* M arm arada b ir g e â n ti yap-
24 Şubftl 193R m ala rd ır. G nlcge k a d a r g itm ifler ve orada bulu-
non T llrk donanm ası tarafın d an scJSm U tım i|Urdır.
Hcybeliada vapuru ile D otm abobçeden Haydar-
[Ufiya geçm lşfer ve huRiısl tre n leriy le A nkaraya VI Haziran 13W
‘i&rirobsIeRİİr, b m e t İnönü, bu seyahatlerinde Reisi
G a u te le r, Reisi C am huruo Savurana yaftada
Cunthut? refak at e tm i^ k n tir
İslİrnb*ı etm ekle bulunduğunu yaOtıifllardir. Gwe-
Tİ Mayıs 198B t,eler, bugün A tatürk'ün e a &on İki po rtresin i ncıp-
reim lşlerd ir. Bu iki resim TUrkiya tarihinin çak kıy»
Humu5 irenleriyle A nkaradan tstan b u la gfclml? m etil iki vesikasıdır^ Bundan böyle bilyDk «damın
İçnJtr. njıydarpaşaya saal on buçukla «yak basan başka b tr resm i T llrk m atbnalının sayfalarına g e c
**l*l Cumhur, D otm atahçc Sarayına A car mottirtt mly e te k tir.
* Scm lglardir.
9 Tem m oı IMS
Zt Havın lf»3B
Sovarona yatını!» ve AUHUriCUn riynsaUnde Vo-
Akşama k ad ar hususi d airelerin de m eşgul ot- kiUvr Koyeti toplantıaı olm uj, gec vakte kadar de*
J J ^ n l ı r , Akşam tfecri otom abllte Bloryaya. knrtar vam i'lmİFtûr.
" * inim i yapttrafc dtinûşte B«yofilu ve Şişliden
W «nlflcr ve gUzorg&hlannda halk tarafından (ov* 10 Tem muz 1038
w 4d« coşkun tezahttrat Ue K İim lu ınusü ırd ır. Savurana yatı Uc Flnryad* A nır mûtOrilne ge>
C«m AUlÖrk, Plpyyadu ve BngMjçinde U r gezinti
1 H aziran İA3R
yapm ışlardır. Acarın otrofm ı sandallar ve m otA rier
Atatıldı için sa tın alınan Savarnna y atı İstanbul le naran halk, Cum burrelaine kur^ı eoıkun ıwvgl *o
luıanısn gçbntgU r. B o lu C u m h u r, bugUn **** g id e hlirm et tezahttHUıde bulunm uştur.
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
a t a t Cr k — 1232 — İsta n bu l
Dolmabahee Sararın d an h içb ir yer* çıkm ayan 1 — R eisi C um hur A tatü rk'ü n sthhl vaziyetleri
A tatürk bugünlerde Îstanbolıîa bulunan TUek tfevlel hafekrada m üdavi v t m 0 $avir tabihleri tarafından
»damlan ile m üteaddit mtÜâktfUard* tnihıaınnifer- bugtln sa a t 1 0 da verilen rap o r İkiûci m addededii',
dnr. A Teşrinievvelde tstaufculun k u rtu lu ş gftnü mü 2 _ Geceyi çok ra h a t geçirdiler. Asabi a m a la r
nasebeti İle İstanb ullulara b i r teşe k k ü r vc saygı zail olm ak d e m e tin d e aartbmçttr. Vmont hal daha
mesajı gönderm işlerdir. i^ d ir. N abız 102 , le&fcEfts 20, h a ra re t derecesi 38.8
dlr.»
7 ' İT Teşrinievvel 1S88 Geee neşredilen altıncı tobliğ.
AtalOrk'Ûn basta olduğu h a k im d a k i zan ve rf- «JUyoaHi C um hur Unuonl K itipliglnden:
vayaılert dair, gazetelerde h e r ne k a d a r h içb ir kay 1 — Aei«i Cum hur A tatü rk ’ün u h b i vaıiyetleri
da raatianmamig ine de BHyük&ehİr hslkm t, ÇoV cid hakkında m üdavi ve mUsavir U W bkri tarafından
di b ir endişeye dİİşüttoü$lür* b u aksasn 20 d e vo ritea ra p o r İkinci m addededir.
2 — Asabi a rızalar tam am en geffelştir. Umumf
İS Teşrinievvel 1938 hiJ&h a rtm aktadır N a b tt muntazam H tenctftU 90,
A tatürk'ün sıhbl durum u hakkında ilk resmi hararet dereccal 97,1 dîr.»
tebliğ Gfeşredllmfıtlr 21 Teşrinievvel 1938
«Kiyaseti Cum hur Umumi K&tîpllflmden: GQndÜ2 ne^redU ea yedinci tebliğ.
1 Reisi Cumhur A tatürk'ün sıhhi variyetleri «RiyaneÜ Cum hur Umumi K itlpti^lndon:
hakkında müdavi ve mûpavir tabihler tarafından. hu 1 — Ttelsi Cum hur A tatilrk'dn sıhbl vaıiyaıltri
sabah naat 10 da verilen rapor ikinci maddededir. hakkında m üdavi ve mUfavtr tabihleri Urafifldan
2 — AtotttrVttn umumi vaziyetinde b ir 6®gi- bugün naat 10 da vortten rapor ikinci ma-ddededir.
çVklik y o k tu r. Geceyi d a h a İyi scçirdU ec. N n h ıı ÖO ■ 2 — Ceccyi rdhat geğirdiler. Uttum ] »alib «it»
100 a r g ı n d a d ı r . T e n effü s JB, h a r a rd ı d ere c e s i 3*3,* m aktadır. Nflbtj muntazam 64, (epeffüs 20, b m r e l
tür.* dereeeci Â6 .9 dur.»
■^ r i p V n^ g p o i j p t t g o e g f e e o B
— 1233 — ATATÜKK
^raup~M er^keTİtyorüfn
ATATLUK — 1234 — İSTANBUL
h t1 p ://g r o u p s .g o o g le .c o ı
ANSttLOPBPfr* — ]235 ATATÜRK
__ Oh,, çdk rahat ettim . yapıLfljık nutrLiyle fasılafarm yıvaj yıvaj utatıla*
BUfunİB. cagjtu &rwiıntflL
5e, pfeelerdaa aktarm a ««Sildikçe: Şiftik yavat yavsı oriroif ve on allınfl gtluD
enki ıjctirnbları vereccfc tlrreceyo ge1ml|il< Tekrar
_8 ü katkı» su e«aftı jnılrın b ir ?n> ten ek* aj-
<*riMİ #Un(L »u almtya Irarar vcrmifUk. Diz bir gUa
Aİ doldurur. Karta İpimle tıkınabilir mi? Ifinoyi ba
evvelinden h er şeyi tıazırlaaufufc- öfile Üzen blıL,
na g ö sterin - Buyurdular.
em retti, huzurlarına getirtti.
neman ince b ir tin e fiöslordiffir — Ban («k uuzuutU m . hemen auy* atın... Bu*
— A nını bu k u m a anestezisiz m m ! baünldı. yurdular.
İptabtf yapılması için telkinat rapılm ı* olacak
N e ş e t Ö m e r.
ki, AUîflrS:
— tte m ttn b , y a n a yapılacak, her 9 *7 hazırla-
— Birkaç defa aaestcd yapılm adan bu yapıla-
nıyor. dndk
«Mfa. Fakat U r diğeri Jeabederae r i d cdo H a da
AtalürJc:
hi îaccsini İntihap edelim ... Bu.vurduür.
Su alındıktan soora bacaklardaki röitk lo r — Bugünle yann a n ın d a «te tir k v ır t Ilem ea
•U cku azaldı, fakat k ırm erte»! Jttntt, tek ra r gjş- y a p n u , buyurttu.
«iye batimdı. NeşcsJ b lra ı azatmış vc bu $işz»tfcn Bu u ra n Uzerioc bit dc tam en panU yonu
lab3 olarak memaıuı oUuunıg gürünUyordu. Fkkat yine anestezi altında y a p tık Ayni miktarda su (t>
Uz k o d U in bunun UK I olduğuna, bu İğin ancak kanltlt. Kendisi m ütemadiyen;
tedricen U bü b ir hate getscejine, sa b ır ve ta* — Hepsini aliCL. hiç kaİBiafita. Vaziyetimi da-
temtnöl lâzım geldiğine ıkaaa çalışıyorduk. V ile tfştirla de orada bıund» k a la a b rı da alnının.. bu*
kfta îtw u j« r efe kendilerine İlk pOTiksrycmlann aa yurdular.
gOa f m l t İle, «odan so n rak ik rlo aylık f a td d trls tM nd m alma da Atayı çok rahat ettirdi:
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
AÎ-iT-jRE — 1236 — İstanbul
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .c o n
T
So*liM başiyi* v'eys v-: :>]q ntuabei veya monU — Kemal Bey yok. yan n n ltm . diyerek poak-
cftıp vvrlyordu- Bu nöbet 3 «Un aDrriU. :'>yonu tehire uğratan eritadaslanm a k ttifo r ve:
Sabah ' 6 da Itay n ıllaH ben ve K ılıç AU. Mim Kemal alsın- buyuruyorlar.
bOytlk salonda otu ruyorduk flnv R idvu ı geldi: H hzanire yinı* hemen M.5 ]|tr# au alınıyor Bu
Efendim oturm ak intlyor. göllerini açtı. Ne son poııkntyonda. Ondun « o n » b sflt b ir buhran da
rip ıy ın dtdl- ha geçirdiler. Fakat diğerleri gibi »IddetU ••••- »O-
T e lifi m evdan verm em ek içlıt bunun. ; ı l n n rek li olmadı. Hem en «eroan yapmak M »Tabeden
b u giderek n em retu n a ltın d a yap*lm»*ı mtıvAfık ıMfttT ll&çlnn verm ek ü to re tertib at alındı. "rrom
bolundu. Hem en kuşlum Bay Ilidvan bann gelin* yapılırken, tam am en açılm an . H a iti bu mOdabal*
cetr kadar A ta, k e n d ilin d e n oturm uş .. Bpni gfr> «anasında;
jûn«*. dikkatle baktı: — Ben fin e uyudum galiba., buyurdular.
— Tuhaf |e y . Bana no oldu? B uyurdu. Ben de:
Bfi) İŞiPd b itirin c e « l a n a avdet «t Um vp bu — H ayır Atntflrk.. bttylı» b ir şey vaki o lm adı.
dedim .
vasiyeti teb şir ederken. Bay RJdvan te k r a r . geldi:
—• Kemal Beyi (artıcı, dedi. Mîm Kem âl değij — Acayip., ben uytıdıım zannettim - mıüwb=*
leşinde bulundular.
miydi. B u n d a n e Ifl v*r. N için burada? d iy e s o r
A tatiirk. geceyi rah atsıs geçirdiler. E rte ıl gün
du, dtdJ.
k araciğer MfayeUizlİfttnln eo vahim im a la rım gfis-
A tıtflrit m uh telif te f iıte r a ltın d a kanam adan
te rm e fe başladı. B u defa geçen seferki gibi keli*
çol k o rktuju veya k o rk utuldu ğu İçiD benim «ra m eler töylem iynr. hakiki ih tilâçlar g fl'term rtlc
dı bulunuşum un bu iğlerle m Düftsebetlni araştır* b erab er daha sakin bulunuyordu. Fbkat gittikçe
inak istiyordu. B aşından geçen hâd isenin kendisine û ra d a r şiddetlendi: e n nihaytft b ile ti neti illm e b
herhMigl bir su re tle s ö y le ıd lıo fti k a ra rlaştırılm ıştı. leri bağladı.
Atatürk v azifelin İçyUztlnü e tra fta k ıle rin yüzlerin Mim K em al'e b ir sual sordum :
den. sözlerinden U tthraç etm ek istiyo rdu Benim bu* — İliç n tıra p duydular mı?
tununum onun «ok d ik k atin i celb etm iş, olacak ki, — H ayır, dedi. H a ttİ ilk koma «m asında Şük
sık sık: rü K aya ite to r d e m.Ucak&şam)t oldu.
— Kemal Bey burada m ı? diye soruyordu. $ilkr{] Kaya:
Neşet ö m erle araların d a şöyle b ir m uhavere — tnliyen, h a re k e tle r yapan bir insanın ızlurab
romta duymamo5)na İmkAn o labilir mİ dem içli
— Kemat B ey b urad a m ı yatıyor? F akat o. b en u b ir hekltn gibi d e fil, b ir mantık
« E v et... İşî olarak izaha çatışıyordu. B ereket v m in kİ. Ata-
— N için? tû rlr bize a y ıld ı^ sam an b ir şey hissetm ediğini süy*
— V apuru kaçırm ış,. lem«k1e sözlerim izi toyld etm işti. Sadecc:
Bu cevapların hiç b iri onun j& lekleılnl tatm in — Bana nc olduT İliç b ir şey bilm iyorum ...
•demiyordu. F a k a t o, hakikati p ek ala gösterinden A llah Allah., çnk şey. Gibi sûftler söyîedf.
anlıyordu. E g ç r komtı içinde de u b r a p , e le m nıevzuubaiiE
o ls a y d ı, o n u n h a v u c u n d a e n u fa k b ir s a r s ın tıd a n , en
H er gün istişare Ue tâyin edilen b ir rejim , ka hasfllL b îr v e c ib e d e n k u r ta r Amacını dU şU ncn h e k im
raciğer huU aast, aerom fis y o k g ik , serom gjUfone Te le r ne k a d a r m u z t a ıib ve m ttte e ttim o la c a k la v d ı.
fcier bazı te d b irle r tatb ik edilm ekte id î. A ra s ın — P erşem be gftnQ idi. SsbaluıhleyiD s ln t M O
beklenilmeyen iyilik, görülü yord u. F akat b u n term
d a Akil M uhtar. M ehmed KAmil, A bravaya ve beo
kcpıi Ümit v e rid , a ld a tıc ı iy iliklerd i. A tatU rk. gfis- A ta tü rk 'ü n yanında idik. T ek rar sorom gttkose ya-
lulm bân önünde ö lüm ün pençesinde mOeadelc r e püm Atı kararlnfttm ldı. B u n a da yaptık. D erin b ir
kendisini m üdafaa ediyordu. A raStra g örillen n l i h , hu$ft ve ta a n d e huzurunda durduğum u* A tatilrk.
pâdetli U r kom adan m uvaffakiyetle k u rtulup h u T ü rk m illetine veda etm ek ü ter* İdi. Mehmed Kâmil,
k n b l ı |u ciödco kay d ed ilen H alleridir. N itekim orkamdA, nmu2 lan m a dayanarak b ıç k ın luçkıra ah
Fldenje yazdığı m ektubunda kom adan ku rtulm asın ı lıyordu. Akil M uhbir, oksijen doldunnalda meşgul
hartkul&de b ir h ld is e ie-lAkJ e d iyor ve şim diye ka dü.
dar ancak iki defa gördüğünü ilâve ediyordu. Mim Kem al derin b ir nefes aldı. K orkulu b ir
Sanki ölttm A ta tü rk ’e kıyaratyardM . sanki tUtim rüya gVrUr gibi silkindi. Anlıyorum ki, sözlerine
de ondan korkuyordu. B ütün ha*ialıftın sey ri esna* ıtevam odemiyordu. H afızasında kaybolm uş b ir lıfr-
»oda kalb ve böbrekleri ta b iile n ] m u h a fe a e tti. tira a ra r gibi g&Kİerlnİ Sabitleştirdi:
A tana m ukavem eti hikm etini de orada aram ak l i — ilim ve fen, dodl, ipte fleik için d ed ir O, W-
nindi. HatıA kendisi b ir gön: nata, ilm e v e fenne ne çok hürm et ederdi, tim i efr
«— Beni kalbim k o rta n y o r. buyvnm uçlu. l&hiyeUcra daim a hlirm etkûrdı. İliç unutm am bir
Bu defa karnında au çok afiır toplandı. 32 İneİ baloda Rece yansından sonra N ejel Öm crle birlik
8UnU ancak Uçtlacfi ponksiyona m ecburiyet bdaıl <d- te mUsandelcrinl alm agn gittiğim iz vakit m uaytıta
“u*vj. Dcrbai h ek im leri çağırıyor. K n n ve ana- salonunda bir su â atılo r saçak fipttlren padişahların
W bir halde suyun hem en alınm asını em rediyordu. oturd uklan yer tahtının yanında b ir koltukta olu
0 gtln bûa GUlhaneye d e n e geünişlltn, bulunamam ruyorlardı. Y anında Hakkı T a n k Bey v a rd t ilişe
hltabcu:
ı/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATCftK — 1238 — İSTANBUL AKSİSLDMEPfcti
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le .c
ATATİTUC — 1240 — İSTANBUL
u tijm e n Avni Elwlat. aı-tegmen Lûlfı A/najı, asteğ d e r Bibi ve tabutuna « ırü ip 00u teselli e d e r gibi
men B «m i KJşmlril .. id ile r
İçeri JJnUfiîm ıırada, ordu nnmına andfçer ci- Btiyllk tilönlJn jjyart>ttf!<*ri. program »ıraalyle
bJ, dimdik vaziyet alarak, b-dyOlc ölünün bağında solanını kule knpVMnl #eçeTi?k hahce/i d o lu y o r.
nöbet bakliyenle*, fjt* ttunturdı niKtıyrdû Halunmın «İriyor ve Atanın hitfuruadn
Şu dakikada» tarif edjimcz b ir jfıırur İçindeyim . pftUrJlkten annro üı^kl kapıdan çıkıyorlardı,
Kalbim» niflhfnMisina ajftmaynrtık gibi çiırpıynr: Onul) avlzrr5n p.Umdfl, çiçeklerin birbirine k*>
«Atatürk.. AtM ürk . diye bağırmak latiyorum, rjsfln kokusu llu l>urası bir kıjı luıhçeBin» d£it
blıftln w nl hrkliycn errlu, bize bıraktıRın mukaıl mllıjlü.
d ef emaneti «İp höylr bekliyor A tatürk!.. Fİlç bir üahii Honra Ak^mn d(»Sra. Orgcncrul K ah ro l
kuvvet, Türk m illetini, bu emanetin bjşından apt- din AlUy'j du, nSbc-ı yerindo, «ckjlmtt k ilu ı ila
ram a* günlük.
S in in adım taşıyan bayrak, fimdi sevgili arka Tlirbeüi, «cretlJ T ü rk orıluflunun, BerT>fll ku-
dâfia ttm e t inönU'nün eirnde esfeipi kad ar keskin m a n d a ll a n tara ftn d a n b ir e r e m irb e r n efo rti gibi,
b ir iilih U r. b e k le n ile n bu bUyük blOniln; fı& k a d a r M -^ n i bir
Tilrit milleti, bir nöbetçiden. difier b ir ntfbct- a d a m M d u ^ u n a bu m atuR radnn d ah a ra n tı şahld mJ
a r a n ırd ı?
çfye devredildi. Emnnel ise, yerli yenende duruyor
NUstcrifc ni! V atan İstikam etinden kulağına O rdonun sivil çrkîüıın geçrçi taklbet-
h ifbfr yırttet m* fieJraJyecvi: ra seni d r rm uykudan ti ve nihayet, R nktSr Cemil BlbırVftı yaslı güt,
uyandırmayacak- SIIAlı ve ülkü arkadaşın İ riticI Ieriyle plşt&rhgıru yapügı bDyük İrfan katileri.
İnönü. milletin, senin k adar girvendigi âdâm, lg A tatü rk 'ü n Cumhuriyeti emanet ettiği aentfik
basındadır!» gRründH, Yükack tah.Bil Bençliâil.. Üniversiteli to
Atatürk de. aankl, şu dakikada, yrfhut gflllerln pukların, hep bir arada, yUı.lorl, sandukaya dbnDk,
vc türlü çiçeklerden örülm üş tecim e orUısındn sJ» yalnız gftelnrini ve nıhlnrm ı konujituırarak Atayı
me#alon!n bîrb]rrnn k a n san ışi&nı içerek, bizi din* UıijjA ile öyle bir tnval edişleri vardı kİ, bu gen?*
lifte güvenmemek, nankörlüklerin en bUyttgd olurdü.
liyor, bliim içimizi dinliyordu.
Bira* sonra, o rta çağındaki AtatUrk k i»
Omm allara bürünen ebedi köpkünün bir hu
Ibt) hu nt-ıkh salinenin dekoru âmtnds göründük
susiyeti de, Üzerinde yası hatırlatacak hiçbir renk
leri za m an kim so kandlnl luUmadj.
ve h içb/r nişane bulu^fîîajnasi fcü. B attan bj{û ko
şimdi» mu&yerte salonunun geniv kubbe*! al*
yu kınm zt feumaşlnrla dö&enmiştl.
tra d s . h ıçk ın k t^ rla sa n aU û g&ftUskrinm in iltisi vaıl
Tllrk m îlletî, onu bağında g ö r i ü i a giindenberi,
Bu h ıç k ın k la r, hize d e sira y e t etm ekte Redkınl-
«almamağa- y u h atm amağa ahdetm iş değil iniydi?
yrtr. V e hep b irlik te , kız eifteb. Ihlİfar. dUnkfilef
Onun, okad ar aci otan GliimU b ile , faize k a ra la r
b apü nköîer, h a ttâ b ira z sonra, y arln llk ler bafba^a
bağlatmadı.
v e rip pa]rİa<nrt#ı çalu^tıfiım» m fiöterek bliyâk acı
Saat 10... M nayede sa lo n a kapısında k ü te ve için ağlaşıyoruz.
m atım ın y itir t ila n duyuldu: O rd unu» «t«$rlüata iğ le b ir adam k i; 6 nııtı bum runda i p a t k içhı,
dahil» « lan erk ân ı geliyor! k tt’a la r açarak gelm iş: Eski JSfgan K ralı Amanallah
E n ba^U O rgeneral F a h rettin A ltay ... Ttaha d a n ... G özlerine sıç n y a n nıhun uu d tep yle Adeta
geçen s e n e ti nm npvralsırda A ta tü rk 'le y aay an a gür- kavrulm uş h a ld e... Ona yaklaşırken sendeliyor. N t
n e ^ e o kadar alıştığım ız kum andan. . Ve arkasında
h ay et o da boşandı.
akadem isinden haçlıyarak, topçusu, piyadesi, m a
İp ek hayraftm k o llan arasında ebedi uykusuDi
kineli t Ufefil süvarisi, n a B ly esl, denizi ve h a v a n İte
varan A ta tü rk 'ü , nam aza d u ran h ir mOmİn vecdi
btttOn b ir ordunun sO d ü d e ri...
ile . rttkfi ederecslne v e sonra, köslerinde
Ebedi Şefin bulunduğu tara fa g fe g««dlriyo iri ya$ dam laları ile, ınüleva^, w s tk kalabnbk ata
rum : Sandukanın GstOndefd {pek b ayrak, sanki a r»
sın a kanştL
d a b ir kım ıldıyor v e A tatürk, kapandığı p e n c e r e ^ L onıfradaa P ^ ia e . N evyorktao Transuval'e
hücresinin İsinden haıikul& de tevazuu ile, g r u p la k adar, b e j k ıt’ann t a2lka ve revgtaini Anka ra ma
halinde ziyaretine getonierç. ıb u ra y a k ad ar niçin İbreriiKln, kendi kalbiyle b irleştiren Büyük adaznuı
sah ım t ettiklerini» soruyordu. Slm edlgltı?, Slm lyeec^ne bu alâka ve aevginjn en
N&beUer bu Mr&da Rene değişti. Vc İki gene gin tezahurferini göstererek, m üsterih olmak hnkkt-
ral. M rl Ovman T ufan, öteki N uri Y am at, kılıçlan ruz degil m idir?
ın kınından çık ararak, AtaİUrk'&n tab u tu etrafınd a Yalnız, bu nrn. m&2 u r |{ör»ün bizi.. Talkıma»
y er aldılar, İVİımz «am yilkfl Oc doldu ve ^ M e rin b u damla
İşt® çelenkleri getiriy orlardı. E n bagta Cum hur dam la z ah lıta dolu b ire r k£^e oldu. Bırakanı, Wıi
Befcl İsm et Inlfe'nDn çelengi var. B i t u sonra. B k aglıyalım ! H alk, y&vaj yavaş İçeri doluyor. Çargaf*
yttk M illet M cdlrinin, Meell* R eisinin. Başvekil ve larm ı sırlından altığ ı, bnf«a ardından aydınUfa
M areşalin çelenkleriui de getirdiler. kardığı ham inneler, avak avaz, ian d A aarada:
A tanm dizleri dibinde yatan b a çiçok çeklin* — Atatn»! Atamız! diye baln fiy o rlar.
girm if *W fi sembolleri!. onun m aiuv] jslu ly eflıte: A ralam ida bayılanlar da var. B u ıfo n aandufc*-
— tş le b ir buradayız!... Senin yanındayız!., n ın Üzerine kapanm ak İsterken, güçlükle menedUl»
G iSrüyonun ya, sana A n k a ra u n talM u i gtU ıdlI.. yvr. Fakat aatl. miltalızı olan «ay. bu acıklı matem
h t t p : / / g r o u p s .g o o g le .e e
ANStm/JPlflöffî! ATATÜRK
— 1241 —
« jh n d n i geçerken, hiçbir tntlzam 'tzlıfc vukua gel* Sarayda: BaaI yediye yaklaşıyor. İstanbul mat*
iniyor. Onu dah» e w e l görmek lu y g ıu u Jll^ p bımfı fnUımssiUcrf vessb rtrfımîırla ftolm ıbahçe ss>
İM kı^nUr yok?-- n in n in kaplam dan iç bahçeye d n |m ilerliyorlar.
< M uharrir hu ıaU5fllitt1esindr y*>„ılmı*! İnil* Ktırknrafc yUrtiı-oruz. .Onun m inevl huzurunu ra*
h ım tbn A lenirr ntmu$ttır>: lıatsu ntm oklou çekiniyoruz ffenDz aydınlanmıy»
KudOsteki m rsb v r SUlcyman m abedinin ayak bavlıyan bahçeye t-ınıvın bUyük pencerelerinden
ıs kalan tek d u ra n önAnde, tarih kuruldaftıl ittin' elek trik ifiklıtrı SHtıyor: bahçede g ttg e ler kımılda-
Henhrri, belki hu kadar a jlıv an olm adır Vc Ata- myor,
rflrk. tfpftnffte. g u treck tr h içb ir kumanıfona hiçbir D inlen ütıdc qlden arkdo«(ar. duraklıyorlar,
kahramana, hiçb ir hOfcflmdarp. hiçbir fatih e nasip ifepim lc tnpljinıp bılcıjrnruıu M ukııtder Mr w oV
nlmıfan b fr m anevi saıd ellû , M illin b ir m illetin d u tu halde (talerim ize İnanmak M em İyerek tek rar
#0 ÛnJ* ha» kevifi, yay dökiO^ttnfl. rııhtım ıa a m a terk k ra r bakıyoruz:
sından seyreden, te k bjıhüynr Şef o larak tarih in Sarnvın hUyfik kapiNtnm i t i n d e b ir te p a r*
huzurun» çıktı! hıısı bekliyor. Onu alıp aramısd&n ebediyet» ghtft-
Aldltfrit'&n m u b îrırm ve aziz n&çi kfitABİıulriao rccek araba...
ebedi?** aynt»ynr fki » « h u u d ln . to lin d e n^bot beklediği » rv
İP teşrinisani İB38 bay» yaklsaıp tak ıy o ru m : ttm rlr» kooulan w bpada
şöyle b tr larilıî pUka:
(Bu in tih alar C um huriyet m uh arrirlerin d en Faile «A tatü rk'ü n top üstüne oakllne konulan wbpa»
Gtinerl tarafından te sb lt w iilrni?H r). ı±ıt-ım*
Aıfz ve ebedi « 'fim iz A iM ürk dün İstanbul*
*— 4 3 üncü alayın b u 10 £ luk obüsü mUzejre
dan. b ir daha dönm em ek tinere, ebediyen a y n i di.
konuinrak.» diyorlar. Bu tarih i obUsttn num trut& ı
İstanbullular bu elim acıyı y ü rek ler parçnlayi-
;ın>ornm : 18.
cı İm halar İçinde g ü rd ü ler vc d'iydulot, Onıın m u On bucukluk, sarayın m erdivenlerinin Snfinde
kaddes naaşım gU nîerdenberl b ir KAbo çtb i tavaf
duruyor. O nun b e r zam an beaus çehresiyle gSrtta-
eden İstanbul h alk ı dün A rasm ıtan ebediyeti ay rıl dUftB m enIU‘«n inaai) ^ en e onu ROrccekmif» fu bff>
mayı b ir tlirlö havsnlaMna s ıy ıra m ıy o r, ölüm ün >Qk kapıd an çık ıp hey betli çehrealyie te k ra r g5r&-
tlltkfen sldıŞı A tasım g e ri çevirm ek îrte r gibi fe nceekm îv KİU geliyor.
veran ederek üriıııtuııo sa n lty o r, içine nasıl Kiftdı-
581 *8 )1 0 bahçesinde f it yok. G ftâer y e re inik.
$ına akı! errHrcmedLfti s a n d u k a m ı Urten b a y r a k
Son Vazifeler gttrühiiftfi»!? >*npıUyor.
ytbOısi sürüyordu.
Böjrilk ttJttınikn huzıınında: Soat 7.B8> Gönler*
Evvelki gp«* İstan b u l, tsrih te m isil görülm em iş
rienberf fseaabulltılann ı/yaretgâht oUjj büy&k me
fevkalâde b ir gece yaşadı. Cftcc yan.M na do$TU, ho r rasim M İonıındayr/. BOyük ölü n ü n huzurunda b ir
um an «ebrin tenhatHFhÇj bu s e lle rd e flfuldelerin defo daha el bağladık, fi m eş'atenin alevinden bf-
bilakis kalabalıklaşm ağa bağladı*! RÖrfllrtÜ. Alanını k ıra n a y a kubbede hüzünlü Akisler bırakıynr.
son Mr d efa daha görm e* içen İstanbu lluların
Onun en scvdiftl r e g ü v en d i# arkadaşları şim
çit yerlerinde, k a ld ırım lard a .ver Bİrlıgn küm elcn-
di h e r zam anki glH O nun etra fın d a toplanıyorlar,
d££l görülüyor, j e t l e r ilerled ik çe bu kalabıtlıftıj}
bu düfn Onuıı tahuttınu kaldırm ak için.
kesafeti de artıy ordu . ÛrgcnonıT F a h rettin Aftay, fCorgeneral H alta
Ş ehirde fevkalâde iım h a t ted b irle r! alım uıg, B ıy ık la r. Salih Om uriaÇ. G eneral K u rt Cebe. Bk-
polis kuvvetlerine yardım etm ek O rtre geçit yer* rrm B aydar. Osman Doğan, Hakkı ozSener, Zefcl
İMİ jokeri kuvreU erîe tuttiH m ulu. fiilhass» dar ErfcOCay, niostafo Ifay ri Ertoy, Salim C w ad Ayalp,
caddelerde halkın durm ası ve geçm esi m enedilm iş, K ental B alıkesir. E n is Erkoçaj:. Ziya Erkhici, İlh a k
«ocak m üsait y e rle r halka ta h s is olunm uştu. Avnl Akdag. V uri Y a m u t
Saat d S rtten itib aren cad deler hüyük b ir ka Salonun d i^ w c ep helin de zabitlerden tnÜmk*
labalıkla dnlm ut bulunuyordu. K urağında (kİ a rlık kep b ir ihtiram m üfrezeni mevki aknıç. E d baf>
çocuğu İle T ürk en m anim y a n d a k i TUrte u k l sabitin eKnde O nun w n 4rtfls6 olan aUas bty*
yavnıau, gOtHildc ytirttycn İhtiyar T iiık n M vo rak. M r ta ra fta Onun İstiklâl m adalyaau Wr lev h t
Onun cum huriyeti e m a n e t eU lşi TO tk gençliği, llslOnde kırm ızı v c yeşil kordül&slyi» duruyor.
hepsi b u gecede O nun için uykularını b ırakm ışlar, Mes’alelo r A rtık sun ıp ik lın saçıyor. Koca ku>
Omınla veda İçin. Onu «an b ir defa aeUırikunak n^n»it»Mİar g9zyaçlarını tutam ıyorlar. Salonda h e r
ftfn caddelere «ralaurn ijIanJı. kesin trfet) y.ışK
Şurada çiseleyen jn jtn u ırd u ı u tıa m a k İçbı bl* N am a» kılıiHtfeen; T abu t k o llan takılarak « t o ‘
5*msfye altında top lanan lar, ®Ude b ir m angalın nun ortasuıa getlrlldL Dini m e r ^ tn yapılacak «
etrafında to planarak aoftufe» m ukavem ete ç tlıs u U r , c e n a n nam o n kılınacaktı. T ab u tu n arkasında s a t
M * kaldırım ın kenarını yaslık yap an lar gjhMO* lo r bağlandı.
yordu. im am ete İsUsn T etk ik leri EıutltOsflndan Ordi
10. ikincitetrin 193& sabahında gün*» ilk ırk* naryüs Profesörü Şerafeddin Y altkayn «eçtl mİ*»-
la n u yayarken b u « e h ln halku u ayakla A tu io ı tio li(i dc Hafız Y aşar O kur ald}.
beklerken bııldu. 1927 R*ne*İnde dc İstanbul Onu Nom.ıs k ılınırken salonun seesteutf IçHıda yal-
b5yle tyiyakta beklem işi- n ıt afilıyanl& ns h ıçkırıktan duyuluyordu.
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATÜRK — 1242 — İSTANBUL
Cîeftorallor vc M uhafız Brtlüsil oı-leri Onun Lobu aliptifHOİcrte knpının ününll KnpûrdMer ve İki Wl-
tu n u İhliram la Doimotıahçp »rayciKİrm nın <Wn ytik kanatlı güz y«şîan İçinde kapadılar.
Çikardtlai*. S aat Um 8,1. tfznktan sllu eh fiüîükpn Alay Jıa rfk ft rd ly o rı Bu «Anada « (id e d e en
fjfftmtmrfan Mk trıp st*s| duyıılrlıı MDrdivpnlcr nfiır ünde b ir atfı pt»1iB kiL'nıı bunun arkalından mı»
i £ ı r inlliycır. M’prn.tJm *#lonu k ırpm BnUrcdf» mevki rwW» »Drari JrH'atr. bnflnrrnde aiay a n c a ftı bulun
DİMİ kit'fi kum andanı keskin h ir kum anda v<*rdl. duğu linlrtp h ir piyarin kıf*su4 ıln y bayr»klıriyl«
— $ilîlffQ Lak, lüftîk anî.. l->pcu nlnyı tjJttrftk nhkeıl b trllk vücuda bu
IHInyanm Pn büyük kumandanı kargısında, nun nrkam na rtayuıı bine y a k l ı ^ n çelenklor ıır»
Onun yarattığı tah/um an ordu tekrar selAm duruyor. İAnmıştı. Ç cterk lp rln en onUnılf Cujnltum ilılB ih
E ller (htvrittde yökseicn tabut, tarihi top araba bsm rl İnönh v r M ecll^ RftitıL AMUlMlilc Rendl'mn
sının Öterin» konuluyor. * ro le n k lç rl, h u nun arkasında t]j| RapvckIUn v c BU-
Arabaya kofulu B siyah a1. bu mukaddes ta yük MHh't MirrliAinifi çflcn ltlc ri gldiyı>r. Hepsi bll>
bili ıı taşımak istemiynrımı? fliti yerlrrindo t-opin S yük b i r ttfna Ik* haîirİBnm ı* olan, çe len k ftrtn İçin
yor. hırçm lıw ® niu. Rn bUytifcümUzfin knybt bu d c plrldtın fe v k alâd e olan ları vartll.
hayvanları bile tMMÜre acvkeltniştl. 18 numaralı GcTenklcrln «rkusından gcleft top arabeitnı la-
Obtoüfl kuraaattotu Teğmen Kemâl kılıçla seîâm kıbef1«n zevütian eonm kor ıliplornatl&e mcnıup ze
variyetinde duruyor. vat, ordu erkânı, Şehir Meclîsi, Vllftyetl BtLadjye
BU e m d e E n k işehlrdfjı golt-b hava a lırın a vv hflkûmcl trk&nt, Üniversite ulebeRi, boşlanııda
men*up tayyareler » h eru /ı üRorindon geçmeğ.# kumitndARlftrr General AU Fuat bulunduğu halde
bttyük 5löy© karst «on ihtiram vazifesini ifaya baş Iforb Akoılemlui profenfirlerl v e'la leb e ıl, Bİtajdatt
ladılar, Mbit veklllorj. Topçu binicilik »kullan, Şehir batı-
Kural Denfe ve Hava orducu bitteri tohulu rlnsu, bujlanndcı bayraklar olduğu halde feciler. Ye-
arnbayn yerleştiriyorlar, îhtiram kıt'ası ePan şelfim dok Subay Okulu ve cUger kıt'&l&r geliyordu.
vuiyetlnrte duruyor, donanma, topln Büyük öfilyû / 4 ûy hnrekel ettiği anda sarayın kargısındaki
«llirtJıyor, havadan tifomuz merasime içtirâk ödi bahçelerin içinden canhıraş feryatlar yükieldl. Da>
yor. nlx bandosunun ç&lditı. Şopen’la malom havaBUUO
Sehpaya yerleştirilen tabutun fiberine vişne çü< ağır İıhenKl İcUıde alay ilerliyor.
rtîU renglndo kodife ftrtll ve ijwk bayrak tek rar Askeri M r İıuİbetla yollarda fevkattde intttam
örtülüyor. A rtık h e r çey temam, BUyttk ölünün et- füM çarpıyor. Iatanbul. b tr tek e giz halinde Ata
rafını önde birer s ı n zabit ve b ire r sıre e r, top sın a tu ry at ediyor, b ir tak kalb batinde A tea icbı
arabasının iki yanıoda G eneraller y er aidi. yanıyor. H e r adım da b ir feryat yObariiyOT.
A rabacın kem en arkasından İftfb a fn alayın Cinefy&hCakf fceyeeaa: BByflk ülllrD hireJI
dan b ir m anga v e bundan son ra Büyük Baçktunan- olan to p arabasının b e r geçtiği yerde b ir tufan ha*
«lanın kırm ızı y e jil k n ıd d â lı İstiklal m adalyasını van esiyor, halk onun tabutunu daha yakından gür*
l a ^ s n Tûm Ç e n e n i İlyas Sam i A ydem ir, bundan m ek. Ona yita sürebilm ek için büyük b ir tehalSk
m ı n Riyaseti Cum hur teaşfcatiM Kanan R tu Soyak. gOsterfyor. Hem en b e r adımda baydan İnaanlar.
Başvekil C ilü B ayar vc arkasında K alem i M ahsus fery al ed ip kendini y e n a tan lar görölüyorda.
mOdârtt Baki S edede yaveri. 8 (iyUk İtM e l HecUfd Bilhaasa Tophanede b ir ihtiyar ıdneoin ecll*
namına gelen heyet ilerliy or. B iraz geride AtatOrfcü meyi do sdse olarak Onun tabutuna atılarak cant-
«andan geven eakl A fgan K ıralı A m anuflah H an ve nmk İstemesi, b« 9 a llı yatiaruıda b ir çocuğun ta
mfötnfcfHİartBTT f d iy u r ve ondan son ra Trakya butun üzerine ürtOtett bayrağı, yerladen M r anda
Umumi M üfettişi g i « T D irik. V ali y»TılıM i« Üs> Iırity arak yüzüne sürm esi bo heyecanı® ne dere
tltnda?, üçOneU K olordu Kum andanı Salih. tetan- ceye yUksfck olduîum ı gösteriyordu.
W Kumandanı H alis Bıyıktay* d iğ er m illin ve Voltaınla bulunan talebeni® fiBrterdlü baBsaat-
keri erkân duruyor. j tei b e r tBrifi tasvirin fevkinde İdi. İalftnbul Kız Lİ*
M erasim kum andam Fahreddln AUay Sade ol sesinin hem en bölün U le b rltri. Onun tabut» «eter-
duğu baidc mevki!) fcapakfit e ttf. 3ten kendilerini yerlere atıyorlar, göz y?|U n n ı a p -
S ara y ın y a n b phçrcdndea ö n bahç*usine g e ç il tedam iyorlanlt- B tr e rin pencercrfndcn aarkaa ak-
d iğ i zam an E b e d i Ş e fin e n y a k ın d o s tla n büy ü k saçlı b ir kadm baân oı döverek bagınyor:
ÎHllyÖ bUrm eÜP s e la m lıy o rla r, M erd iv en in fin hnsa- __Ab yavrum ...
m oğindnn b i r K u leli n d e M d im d ik a e U tt a lıy o r: f r t * » alayı a (ır ağır ilerliyor, Tophane ve
— Ç oban affottafp. c iv an gOrtilcoek b ir mantara 1eskil ediyordu. Bo-
G üderinden akim jgibi yaqtnr akan I tm b f " , bu. eazkrsep yokuaunda |tOa alabildiğin» İnsan Irama
17 m ilyonda*! b iri, A tasuıa a ğ lıy o r v e onu sun defti dan luıskn M r ?ey RÖrtlîmüyor. Karaktfyıfea YUk-
selfim lıyor. sekkaldınm a bakıldığı saman fctanbuM» hiçbir
Saraydan tıh lırin tn : Sarayın kapısından çıkıl « m an b ir kalabalığın dekoriyle kar-
dığı sırada Ttafanubahçcnin tarihi ı n t k u len (fokuz «alasılıyAnlu. Karakby ve EmtnBoa maydamoda da
buçuğu çaldı. İstanbul un $ tm ltn x bağrında, qu ■sk e rlm m iz cidcta) «rnek Alacak b ir InUzam leais
binada m isafir etildi büyük İnsan *oa dala kapıdan âOniglcrdi- 0 arıııİ« yor y a r yükselen le ıra tla r Bar
çıkarılıyor. bakan Calâl Dayarı da M yttk b ir torlukta gttz y a r
Dolm abâhçenîn bUyBk kuptum »U»n lkf hademe lan n t tulnm tyacak b ir hale eetim t^ ti.
görUndU. M I U r mUll âdete uyularak enerindeki OöEdUncO Vkkıflar Ram mo önüne gelindiği eı-
h ttp ://g r o u p s .g o o g le .c o
v.sia-orEPtet _ 1M3 __ atatühk
1 D da mfllhl* bir f*ry»t yükseldi. Ild tarara sıralanan «nara isllkatncilndp eenozeyi Takip için BÜyflk MQ-
ı kL* mekteplerinin bütün talebe^, hep birden nftb- iet HccIîh n ommu dian hoyctic Atalftrk'fl
1 yortar. Keftdllerlnf top ırabûsuım nlıtftı ntmnk için tedavi «den doktorlardan bazıları v* AlMUrk'On *v~
çtfpsuyortaniı. «elce maiyeıt«rli|de bul mum mebuslara mukabil k »
B im Sw*ea HerUyonos. Tıbbi A dlisin önünde* mındiL Ut Pafrekîl. Riyarali Cuatbur SntkfttlU U>-
İ ki fcaZabalrk «özleri yolda befcJlyor E l’an inananını »an Hııa, Seryaver öelM ve diğer yaverleri, etrafla
gftftaiiyoT. E l'an A lasım kaybettiğine gönlll kail gcnvilk ıw ceaç zabitler yer alm iflardt. Donanma
almuyor. Albayrnğa sa n lo n ; tnbut, Softukçefmvyi kum andaniyk A ndraiter ’ Zafer m uhbirinin önünde
donma «aman bu kalabalığın içinden b ir feryat mukaddes tabutu teseflUme intizar ediyorlardı.
fiab* yikaeldl: Gem rıdlcrtn ' yardımiyie eevix .iMtdukanın (be
— A ttra . diye aflıyordu. rindeki İpek Tllrk aancagMia ^ kan lm aaım çalım
ütilbancde; Saat 12,17. Büyük ölü Gtlihane lıyordu. tpek sancak fen mukaddes Bldden aynhnak
I Partınu» kapısından giriyor. Memdyrknnuv gibi ly ke y ap t|m i|lı. Bir müddet n -
I Farkın kum lu yolarında Ud sim li duran ib»i- r» sanduka da arabanın Üzerinde «foUldB. G e n le r
ram kıt'alan arnsm dan to p arabası ağır a jı r UerH-
I yer ve rıhtım da bakliyen Z afer torpidosuna yakla-
«w -
son borçlarını ödemek, son variicleriBri ila etmek
Öserc RleyU b îr atılışla sandukanın mUteburnk k o l''
la rt y trla d e nynndık^n tabut geriye kaçıyor- $ a »
Sanyborauttda: U fuktan alaca karanlık sıyrı td bu çok serdiği şehirden vc kendisini çok s e v a
lırken Türk vo m isafir h arb gem ilerini!) artm ada» şehirlilerden ayrılm ak İslemiyordu. Biraz sonra zan*
Zafer m uhribi süzülerek Salıpazon önUne kadar duka sene Onun yaratıcı kudretiyle ihya «dllmi«
Keldi v* oradan m anevra yaparak Sarayburnu rıh- olan TOrk donanmasına mensup Zafer muhribinin
ınrnna konulmuş olan dubaya yanafb. M uhripte sancak kıanunda h&zvUnan m ahaltiae konuldu,
Büyük Atanın tabutunun konulacağı sancak eihe- ipekli büyük sancak da sandukanın üzerine OrtOltf.
tindeki yer hazırlandı. A rka tarafa yakın d a n yar Başvekil. A tnirala A tatürk'ün ıxiz n a a^U n u» tani>
de «enekle rengi b ir kadife ö rtü örtüldü. le kadar dolanm aya teslim «dltdltloİ sOylcdi And*
P e n s zabitlerim iz, terste. bUyfik U n i/onaılan nr rai, orta baş fctüodc m hürm etle h e r hizmetin ya>
giymişlerdi. Bu sırada F ra n stila n n Em il B erlin pılafinfiıaı süsledi.
kruvazörü m erasim w m anın# yetişm iş bulenuyötd». Cenazeyi Ukİbedecek olan B ap,ekille Bfiyflk
$thri topla selâ m la d ı, Selim iye m ukabele e t t i 19 M îllet M eclisi heyeti. GoneraUeHe gazeteciler de
tayyareden m ürekkep b ir hava flUmiuı b u umumi Z afere bindiler. Çiçeklerden b ir kısm ı tabutun e t
mateme ijtlrtît a tm tk lizere İstanbuluo m atem li rafına konuttu.
ıfsjunda doîapyerdu. İKtanbul motftrii İle tabutun Tam saat birde Zafer, gözyaşları içte d t Saray-
wp ırabaâiodan kolaylıkla indirilm esini tem in için bum undan aynldı
E b e d id e n giıiea bdyBk glih Yaslı g4zkr. Atası
gfaderilm if olan b ir m asa v t h a lılar İndirildi. Ha-
lılır yerlere serildi. B ir n tfd d e l sonra Donanm a na son hasret yapm doküyw. Onun en çok gftrcn-
digi ve <WUtıdU{â gençlik. SarB^-butmınun nbtaam -
Kumandanı Am iral Ş ükrü Okatı. ria fb Filosu Ku
do sıratanm ı? baçlannda zert rüzgâra uyanık dalga
mandam Am iral Mehmed Ali Ülgen «eldiler. Saray-
lanan bayraklarının alım da Ebedi Şeflerini son
burnu Parkının kttprU kıam ntdan itibaren sahilde
J**r atıuif otan Denig Hart» Akadomlrf talebeleriyle defo selâm lıyor r e hıçkırarak ağlıyorlar.
B ir taraftan M artı ve d ( |e r taraftan Ku$ bfr
Denil CcdlkU E rbaş Hazırlam a O rta O kulunu tefti*
eum botlan ta n fu ıd a n jakibodllen ZaTcrin Özerinde
ettiler. Hazırlıkları gtndcn geçirdiler.
u ç u tayyareler «na çiçekler atıyor. Kalto yaralı
Bir m üddet a o n n bıı taleb eler de tam im iyle
Irtanbotlutar, kara* deniz ve hava ordıdan onu
paftan içine çekildiler. Saal «D 10yi geçm işi, Ho-
n t a dünynıa b a r ktVMılnrir b u m naslm ! tokib için aelfrietliyor. , .
İki Bakili hm calunç dolu; ihtiyar k ü rttün iki
Jolmlt olan yabanrt sinem acılar. (ntoğraçdar Saray-
«ski kıtası Avrupa w Asyaitın bu kalabalığa daya*
bunumun. deniz k ıym ada çalışabilm ek için y e r inti
mıaaıya m g ı çdkcceğf, bu mot^mle enyece^i *an-
ha* ediyorlardı. Saat m i ikîyi yirm i geç* ellerinde
yüzlerce çttenk bulunan gencHk kafilesi gflrfndâ. nolunuyordu.
V arında: Saat 13^7. Zafer. Yavuza yanajıyor
Alayın flnBndnkl kıtaat Saraybum u Parkı kapışm a Yovuz zabitan vc efradı selâm vazi>etinde. Bv\*elâ
Çeldikleri zaman otu da tevakkuf etm işler, yalnız « •
Büyük M illet Meclisi iaalort Yavmn geçtiler ve
nucnftı bulunduğu t<rp arabasını takibeden mefafll
,w*ra cenaze denizcilerimizin elleri üstünde Yavuza
o»e dahil » » a t Ue genç zabitlerin vç (în lv c rtitr alındı vc mor kadifelerle haarianon sehpaya ko
I bebesinin parlan içerisine girm elerine müsaade
nuldu.
fUlalgtLT. B e t dakika sonra conazcyi Ankaraya g& Yavuzdan ablan yttörfr pvu*c lop sesi Mandara*
Uinnege Dum tır merasim kum andanı Orgeoenü ntn engin ufuklarında akisSer buafcıyor. Bu esnada
^»hroddin Altay i]p tnustviıd General Cemil CabM
dost mcmlekeüeHİeft gelen gem iler da top atarak
•t üzerinde fahûe geldiler dünyanın büyük insanına son hünneıiaâ gösteriyor.
Bİraz sonra top arabasının üzerinde mukaddes Savat, Sus, Şirfetü Hayriye vc Denizbankın 11
■fİUnUn janlı u ıacajın îira sarılm ıg tabulu göründü.
num aralı vapuru filonun arkacında dizilmişler, va
Top arabacı n v « tr t han riaru iı binek tabının yit-
purlardaki halk. Kbedl Şeflnio tabutunu obua son
nıodaki masanın önünde durdu. Cenazeyi takibeden-
defa görmek için çırpınıyor.
>cr muhribe giden y^hın İki Inrafına dizildiler. M«r
m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
— 1244 — İS T A N B U L A N S İK LO P E D İS İ
h t tp ://g r o u p s .g o o g le .c o ir
u V*Hitn KUlltl T urkly„ , j n b ir roafem lü o ü d ü r, <> tfün Kt#ab«J f f a z ^ te r t Türk miJfeUnj.» A tatürk* o | » bW-
. / « M^ T 'U rA ifW u u > l to Ü I lk iı^ İ M » Up bHrtlrit: OnbetfneL ÖtlirtılyıMoMttnBnde Vırnl Babın M ı* le t lr ti U* W
1/g r o u p / tb 'a d ın d trtu '; KompoıUyım Rullp în h ir B n n k 'tH fc rJ
A T A T t’AK nw — İSTANBUL
A tfa m ım n m a m d a k i e n e rji, liftik FiW <rfq • .Son gid iy o r, ffak k ı S fib ı G ezgin • K u ru n : İn sanlığın bft.
T e lg ra f; O n un g e ç tiğ i bfr yo l. O nm an cem stl • Ku* yflk kaybı, S e rv e r Z iya G e re rin • K u run: Y or) m *
n m ; U lu m âtcıyı, M eliha M iilenciog ln * Sf»n T oiifral: sid ir, iıin a l f îu lû ıl • Soo 1'oala; Bu n e muazzam
A m n on b ü y ü lü . N ccm ed d in S udak • A kkanı; A t* lev h a d ır, A. Jf. Koncan «• llugU iı; Ağlıyorum » g it
m u . N aci S ad ü llalı - T in : O tıuû nrn&çt'j h ux urun da, y acu fta. Sutd K eşler * M odern T ü rk iy e ; A tarn m kay-
S e lim i Sedçs ■ A kşam ; A ıatU rk ve hnlk, Sabİha 2e* bfU Ik, M odurn T ilrid y e; CMLynmun. Poyam l Sata -
k c tly a 8 * rte i * ifan ; O nda kî kulU rtm * K u d reti. Vû* C u m h u riy et: A tam ış iv la, Ö m er Selim . Y eni Sabah;
N û - A Jtpun; E cn eb i m atb u a t, H llteyU t Cfibid Yal* K ib p , c a r c r Scno ► C um h u riy et; A to tttrk k ızla n . Sa>
çj *1 - Y en i S abah bilin SJekeriya Sı>rtel - T an : G İdlygr. M. T u rb an T an •
17JU .I93B ru m h u riy c l; O n e t'e kav naftm ın m atem i, Vlı^ft • AV-
^am 1: Son nyntıfc, >1. C. Y alçın • Y en i Sabah; ftafku-
GÖiÇvffîlfln, A. C. ‘ VVci Sabah; Sevgili Atamu» nu ından ■ B tiyiik in k ılâ p tı, S öb fl Y am an - &on T tl-
kaybettik, Afncan; En bil^ük esori, NiiTtıltah Ataç • grak; H epim in «o> nun n e fe rleriy iz , M ahm ut Yo*
Haber; Ala! (irk yaralan adam, Ale$; ALıtllrkü sevi- sa ri ■ M odern T ürkiye.
yorank, Muhlddin Birgcu • Sû» Pasta; Ulu Başbuğu-
mUîU kaybettik, Çocuk Duygusu; Bayraklar ileri? S f l.X I .im
Daha Ueri, SadrI Ertem - Kurun: Eo belifc mersiyo Afiiıyan çehir. A. C. * Yeni Sabah; Epte BOyük
gü*ya$larinii2flır, & Felek • Tan; Halkın kuea£ındiı. Adatn. Ahidin Daver • Cumhuriyet; Ölen yasar nı?.
Hakkı Söha Gezgin - Kurun; Atatürk güzlerini ılikn* Celi) Ergim • Yeni Sabah; AtatUfk Giderken, F » -
33ya, H. F. - Akçnra: Tabutu önünde, Halk Filozo Kurun; Gıpta crfUeo y c |b ıc dlU , B. Felek - Tan;
fu * Son Telgraf; Onun yolunda yürüycccjis. Nc* Atımın arkasından, Hjtidu Sûh» Gezgin « Kurun;
nman Hikmet . Uya»»; Kara haber. İbrahim Hoyi * O'nun cenattaindo, Halk Filozofu * Sen Tfllgraf; 8on
CtyftBl#: Bir jn e u r taşı, Cahiri İren - Uyanış; Eö AÜn, İbrahim Hoyi-Sim Posta; AlatUrk'den aynlif
blİyiljiimüz ipin, İrfan Emin KüsemJhaİGglu . Uya- Nadir Nadi - CtımhuHyelj O, Ankaraya «itti. Selftnü
(115; Mustafa Kem»], îaeddln Mete - Uyanı®; Hıçkı Sode.î - Akjiam; Ne bahtiyar ölü, M. Zekertyi Sertel.
rırken, Enver Na.ci - Uyanın; Ata-mı görmeğe gel* Tan; Atatürk'e &ın vaıiie, Sabiha Zekeriya Sertel -
«Um, Orhan Seyfi Orbpn - Bugün; Dünyanın kaybı, T a n ; Bahtiyar adam. Cahid Sıtkı - Cumhuriyet; Onun
V. 2, Ortaç - O, 5, Ûrhon - Akbaba; Millet müthiş tabutu Ardında, M. Turhan Tan * Cumhuriyet; 19
hakikate İnanmadı, Feridun Onman - Tan; Büyük, İkincitcşrin 1936, H. Tarık Ur • Kuran; Atatürk'e
bepaindeâ büyük, Garsi Ifalid Ozaasoy • Uyanış; dair balkın fcfctıralan, Vâ-Nû • Akeam.
Milletin selamladığı kudret, Naci Sadullah * Tan;
Onan saalni ileJebed duyacağız, Selim i Sedes * Ak* 21.XI.ltt8
şanı» Görüşler» Sabiba Zekcriya Serte) - Ton; Ata* M atem gö&U. N u ru iJa h A ta ç - H aber; O gellf.
türk’ün ardında. Yaşar Slhay Uyanı;: Türk kadı b u jfeliŞr S e z a i A ttİ ii • T an ; A la tiirk iin soa b i»
nı ve Atatürk. Hatice E. Talıt * Son Posla; Turk m e ti, M. B irg e n - S on P o tta ; T a b u tu önünde, AM*
kadını ve Atatürk, K. Tufccu; Köylü ve Atatürk. d in P a v e r - C u m h u riy e t; S e n ölm ed in F. Dem irci
Haşan Ali Yücel - Kurun. li . C u m h u riy e t; A ltı m eş’a le , 5 a d ri E rte m - K u
ru n ; K e s im le re b a k a rk e n . H akk) S üha Gezgin - K o
Sft.XX.1938
ru n ; ü ç d a k ik a . H a lk Filozofu . Son T elg raf; Ata*
Öİ&mfliKten s o n ra bele, A . C . * Y e n i S a h a lı; t ü r k A ıîfcarajıın k u cağ ın d a, Y ıuıua N adi - Cum hu
A ta tü rk 'ü n b ü y ü k m u ciz e si. R u ş e n l B a rk ın - K a riy e t; A ta tü r k r e A n k a ra . P eyam l Safa . Com huri-
ru n ; A ta tü rk v e i s l i n düny ası* Ö m e r K ıza D o ğ ru l - y e t; A tam tU D y ü c e izinde, Kecai Smony * Son Tel*
T a n ; O 'tu ın k u m ru n d a . H a k k ı S ü h a G ezgin - K u ru n : graC; A n k a ra a ğ lıy u r, E . E k rem T alil * Soo Poata:
A latU rkttn h ü rriy e t A bidesi, A h m e d S atarı in h a n - T a n O . A n k a ra d a , M. T u r ta n T an - C um huriyet; Oi Ab-
A si) kle&t, N a d ir N a d i - C u m h u riy e t; û ö lm e d i, Se- k a m d a . A sım U s - K u ru n ; 1®. VfrNÛ - Ak$am ; BÖ-
lâ o ıi S ed es - A k şa m ; H e*yitf o la b ilird ik : fa k a t. M* y O k ,Ş e fe s o n m erasim , H- C . Y alcın Y eni Sabah.
Z e k e riy a S e rte l - T un; A g h y sıt c ih a n , H u ra d S e r
22.XI.19M
to ğ tu - Y e n i S a b a h ; İk i te k lif. E . T a lfı - S o n P o s ta ;
O 'a u n em& elsfr « e s a re t), Y4-N& - A ksam ; U lu y u at- 3 d a k ik a , n k r e t A dil * K urun ; A aıt k a b ri, P
y ı r r t e ltim , B . F e le k - T on. A, A y k ac - C um h uriy et; D eM n e d ir î, İ H . Baltoeı*
o ğ lu ~ B u g ü n ; A ta tü rk d ik ta tö r d e lild i. M. B irgen *
lff.XI.IfKW S»/» P o sta: A ta tü rk d ik ta tö r deftüdl. N u sre t S ata
A tatü rk» N u ru ila b A lay ■ R esim li H afta; T a n Co$kun - Son T o sla; *m ct fn ö ü ü 'n ö n yaşâan.
rıla şa n A ta tü rk , t secI. UWi A y k u t - Son T e lg ra f; ik i A b îd in D aver - C um huriyet; İsllk lû t m aüaljM *. T.
gldltf a ra c ın d a k i fa rk . E lh e m İzsel B e n k t • Son T el Ite n ıira y • Ate$; D eğm ez b u dün ya. B. F elek • Tan;
g ra f; A ğ la m a y ın » ; iftih a r e d in il, tfu h id d in ü irfjc n Ö1U taU n b u l, H akkı Süha Gezgin ■■ K urun; Acı ve
S on F o sla; G&yagLt B U rhan eev&d - S o n , T e lg ra f: k « d e r {çinde $eker b ayram ı, H aber: M atem ve bay*
G idiyor, AbU lin U avor • C um h u riy et: A latU rkH in ram . H aİk Filozofu - Son T e lg ra f; A h’, AgAh tzz« «
tilIlmU. Ali Rwu fire m - Sem T o igrn f: 0*nu da ku*- Y eni Sabuh: Son Hİetiş, N lzam edflîn Nazif - T an; Ca
b e llik . C elâl E rg u n - M odern T ü rk iy e : 20 yasın elem li gecem iz, C em al Ttefik - A kşam : Y aratılan
dakf M ustafa K em u lter. S a d rî K rtem - K u ro n ; A ta
* * " * • ih^ ^ r o ı p s . g o d g l e . c o ı
"1
1 A»1KWB>İSİ_______________ _ lwı _ atatCuk
n /g r o u p /m e r o k e d iy o r u m
ATATÜRK BULVa BI — 1248 — İst a n b u l
30 M aju IB37 Hatay'rn tstikUli Cenevre'de ta * narak bu suretle A tatürk Bulvarı tahakkuk et*
dJfc edtfdL m ittir. Bu kısım da 500.000 Uıaya mal olmuş
14 Jloiirsn 1937 Ceuevrc'dt! lasdlk odllûtl Tlatay
LsliklUi &I4clİ*1i> dc knbul r»lun* tur ki. bulvarın beyeti umumiyetine İstanbul
du. Belediyesi 1935 ile 1044 arasında 1.100Ott)
10 Kattım i£ 3 8 P e rş e m b e s a a t 9.GÎI le A tatflrk Ura sarfedUnrştlr.
um- Bulvarın çiçeklenmesine, diğer yollarla
ATATÜRK BULVARI — Büyükşehrin olan kavşaklarının tanzimine ve ban ufak te
en büyük bir yolu nlup Cıımurlycl devrinde fek ncvakısınm ikmaline 1944 de 400.000 lira
ve Doktor Ltitfi Kırdar'ın İstanbul Valiliği ve iktiza ettlgl tabinin edilmişti; bu da ilâve edi
Belediye Reisliği zamanında açılmıştır. 1934 lirse A tatürk Bulvarı 1,504).000 liralık b ir eser
Belediye Şehir M ehterinde Mustafa Kema! o lu r îstlm lik edilen bina ve arsalara da
Caddesi adı altında gösterilen cadde, güzer 1 449.000 lira verilm iştir ki inşa masrafına
gâhını bir hayli değiştirerek A tatürk Bulvarı bunun da ilâvesiyle m aliyeti 2.640,900 Uraya
adiyle bugünkü şekiinde tahakkuk etmiştir, u laşır iti tstanbul Ansiklopedisi Büytikşebrin
tstanbul g:lıi büyüklü küçüklü tarihî esefler günlük hayatındaki ehem emm iyeti karşısında
le bezenmiş bir şehirde bu ölçüde b ir yol aç hiç de çok sayılm tyacaguu bilhassa belirtmek
mak İçin feda edilen yapıların sayısı d üşünü isler.
lürse büyük bir başarı olarak kaydedilebilir, A şağıdaki no tlar Bulvarın açılşım yakın
İstanbul Ansiklopedisinin 1MB da Belediye dan takip etm iş, yazısına itim at edilir bir zat
Neşriyat M üdürlüğü vasrtasiyle ed ndiği re s tarafınd an verilm iştir:
mi malûmat şudur: F atih yangın y e ri haritasını tanzim eden
Bulvar M arm ara sahilini H aliee bağlayan fon heyetinin tesb it etliğ i Ok güzergâh Unka-
en kua yoMur; Gaz! K öprüsü vasıtasiyle A k p a n ı m eydanı - Zeyrek - Şebsafa Camii arka
saray vc Fatih gibi iki kalabalık sem ti d e Be- s ı-Ş e h z a d e C am ii yanındaki Em in Nureddin
yoğluna en kısa yoldan e&lcmlştir. C em an m ahallesi üzerinden vç Şehzade Camiine te
2200 m etre uzunluğundadır, m u htelit g e n ç lik m as ed erek Şehzade K arakolunun yanından
lerde Uç kısım alarak m u htelif ta rih le rd e inşa VftUde Cam iine ve oradan Yenikapı İstasyo
edilm iştir. nuna bağlanm akta idi (B.: 1934 Belediye şe
B irinci kısım: Y eaikapı - A ksaray kısmı h ir rehberi, H arita 5. 6 ve 11i-
olup uzunluğu 513 m etre, genişliği 50 m e tre »Şehrem ini O peratör Emin Bey bu gü
dir; yaya kaldırım ları hariç ikisi altı, biri on zergâhta Valide Camiinden miinhedim Fosfor
iki m etre genişi ilin d e üç yoldan m ürekkeptir. M ustafa paşa konağına k a d ar ve esld Mahmu
Parke olarak 1925 tarih in d e inşa edilm iş ve diye rtişdiyesinin üzerinden geçen kısmını
160.000 liraya ma] olm uştur. açtırm ıştı.
tklnci kıstın: U nkapanı - Saraçhanebajı M uhiddin Ü stünda? zamanında bu güzer
arası olup uzunluğu 1100 m etre, genişi gi 44 gâhın Zeyrekle Unkapanı arasındaki kısmında
m etredir: yaya kaldırım ları hariç, b ir parçası bir tashih yapılm ıştır. Bilâharn Gazi Köprüsü
12 m etre genişliğinde tek, d iğ er parçası 3,S projesi ve inşaatı yapılırken köprünün kenar
m etre çift yoldur. Yol kısım ları beton tem el ayağından itibaren Zeyreğe kadar h ir asma
(izerine m ıraylk p ark? döşelidir. Yaya kal yol yapılarak K e re sle d le r - Eyüp Caddesinin
dırım ları beton tem el üzerine asfalttır. İn şa Yolun altından geçirilmesi projeleri de hazır
sına İM İ de tın ın m ış ve yapısı 1942 de bi lanmış, fakat sarfınazar edilerek Bozdoğan
tirilm iştir. 440.000 Ira y a m al olm uştur. kem erini en azametli yerinde meydana çıka
Üçüncü kısım: A ksaray - Saraçhaneba;ı ran Mösyö P rost tarafından yeni b ir giizergUı
arası olup uzunluğu 555 m etre, genişliği bir (tahakkuk eden güzergah) çizilmiştir. Şöyle ki:
parçasında 90. d iğer parçasında 44 m etredir. U nkapanı - Zeyrekde Şebşefahatnn Camilmn
Yaya k ald ıran ları hariç 8.S m e tre genişliğin önü - Gazanferaga M edresesi • Bozdoğan Ke
d e iki yoldan m ürekkeptir. Yol ve yaya kal m erinin altı güzünün altından geçerek yıktırı
d ın m ları beton tem el üzerine asfalttır. İn şa lan Çandarlı tbrahim paşa Hamamı üzerinden
sına 1913 de baştanm ış ve yapı 1S44 senesi Oruçgazi Camii önü - Pertevnîyal Lisesi ve
iklııciteşriııinin oa dokuzuncu günü tamamla Pertevniyal Vâldesultao Camiî önü.
Sağ kolda Oruçgazi Camiiyle Pertevniyal Va Caddesi projeleri hazırlanırken yıkılan tarihi
lide Camii arasında Pertevniyal Lisesi bulun eserler şunlardır: Azepler Camii, Ajepler
maktadır. Eski projeye göre Önünde btr bah Hamamı, Sokbanbaşı Mescidi, Kırkçeşmeler,
çe yapılma olan bu okulun tahakkuk eden Revsntçelebl Mescidi, ÇandarU tbarahimpaşa
projede b&bçesi yola alınmış, esmer runkli Hamamı, Gürcü Kfehmudpaça. (Bütün bu isim
ve hiç de güzel bir yapı denOemiyecek olan lere hakin ıx).
İni Kin an m medaline şimşir tarak halinde A tatürk Bulvarının açılış töreninde İs
bir mermer merdiven eklenmiştir: tanbul Valisi ve Belediye» Reisi Doktor Lûtfi
Ol bana kimu , b ( l ona afet K irdar şu nutku söylemiştir:
«Aziz ve muhterem arkadaşlar»
Yolun bu kısmında Aksaray hududuna
girilince, sol tarafta ikişer, dörder, altışar Türk m îlletinin EbedS Şefi, eşsiz kahra
katlı kârgir beton evler ve apartm anlar sıra man A tatürk'ün yüce adını taşıyan hu Bul
lanır. Bunlar arasında Kıztltuğ apartmanı ve varın son kısmım da ikmal etmiş bulunuyo
Yayla apartmanı büyük yapılardır ve heyeti ruz.
umumiyesi Belediyeye üç milyona yakın bir Şehrin Marmara kıyılarım Haliç sahil
masrafa mal ölmüş ve A tatürk'ün adını ta lerine vc oradan da Gazi KöpriLsü İle Beyoğ-
şıyan Bulvarın binalarla da tezyini projesi luna bağlayan bu yeni yol, Istanbulun şah
hazırlanırken yıkılacaktır gibi görünür. damarıdır. İstanbul tarafında bugün mevcut
Bulvarın Akasaray tramvay caddesiyle ana yollar bu caddeye bağlı olduğu gibi, ya
olan kavşağının sağ kölesinde Pertevnİyıl rın yapılacak yeni yollar da yine bu Bulvar
Valdesultan Camii, sol köşesinde de eski Var- dan geçecektir. Onun için A tatürk'ün büyük
dar, Yeni Bulvar kıraathanesi bulunm akta adını taşımak şerefini kazanan bu cadde, o
dır. şerefe hakikaten lâyık olarak tstanbulun yol
Aksaray Caddesi aşılınca sağ köşede Per- ve m ünakale bakımından belkemiğini teşkil
tevniyal Valide Türbesi bulunm aktadır; onun edecek bir ehem miyeti haizdir.
az ilerisinde de yeni yapılmış olan re açılış Bugün, büyük emekler ve gayretlerle
töreni. Bulvarla ayni günde kutlanan Aksa ikm aline m uvaffak olduğumuz A tatürk Bul
ray PT .T . binası vardır. Halk ağzında Mus varını açarken tstanbulun asıl im ar hamlesine
tafa Kemal Caddesi adını taşıyan bu parça doğru ilk adımı alm akta olduğumuzu «izlere
nın sağ yanı boyunca Yenikapıya kadar ba m üjdelem ekle büyük sevinç duymaktayım,
zılarının altı diikkân beton yapılır, araların tstanbulun tarihi, iktisadi, coğrafi, arkeolo
da arsalar, bir hamam harabe» enkazı ve Ye- jik ve turistik kıymet ve ehemmiyetine lâyık
nikapı bostanları sıralanır, Sol tarafta da b ir şekilde im an için her şeyden evvel bu ana
manzara aynıdır; solda Yenikapıya yaklaşır yolun yapılması lâzımdı.
Şehrin ortasından geçen bu esaslı
ken büyükçe bir beton yapının yan duvarın
da şu levha okunmuştur; «Demokrat p a rti ve muvasala ve münakale yolu açıldıktan son
depomuz buradadır.» B ir o k b gösterilen is rada* ki onun üzerinde ve etrafında yapa
cağımız yeni im ar, tanzim ve güzelleştirme
tikameti takip eden erbabı merak bu depo
nun Mahmud Ağaoğluna ait odun deposu ol hareketlerine başlıyacağız ve Istanbulu, 10
duğunu göriir. Politika hayatına atılmış va yıl içinde, muhteşem bir mamare haline ge
tandaşların küçük muzipliklere yol açacak tirmeyi hedef tutan ülkümüze doğru sarsılmaz
dikkatsizliklerden kaçınması gerekirdi; yolun b ir azim ve yorulmaz bir gayretle yürüyece-
bu sol kenarının bir karakteristik tarafı da giz-
arsaların hemen kâm ilen birer odun deposu <A m arkadaşlar,
haline konulmuş bulunmasıdır. Mustafa Ke A tatürk Bulvarının ikmali ile Marmara-
mal Caddesinin yarısına yakın son parçası bir nın mavi sularının yıkadığı şu güzel kıyıların,
toprak yoldur ki Yenikapı istasyonuna göre Yenlkapı merkez olmak üzere, bir taraftan
birdenbire ancak bir araba geçebilecek ka Sarayburouna, diğer taraftan Yedikııleye ka
d ar darlaşarak nihayet bulur. dar uzanıp giden kısmının imar ve tanzimine
A tatürk Bulvarı ve eski Mustafa Kemal yol açılmış bulunuyor.
h t t p : / / g r o u p s . g o o g le
^vslKLoreolsI — 1251 — ATATÜRK BULVARI
Atatürk Bulvarının HtmoH ile bunun tize- Reisimiz İsmet IDönü ye sannız bağlılık sev
/inde inşasını kararlaştırdığımın ınubtrşem gisi ve tizim duygularınım İstanbul halkı
resmi daireler ve diğer binaları yapmak İm- adına bir autu rlohs teyit etmeği şerefli bir
kânını da elde elmiş bulunuyoruz, vazife bilirim.
A ta tü rk Bulvarının İkmali Ut! Tıp bUl- «Sayın arkadaşlar,
g f S İ n l a , Üniversite Mahallesinin Vo lla lid r
* Hepiniz! hürmetle “^Umlıyarak İsmet
Jsianbul Ayılarının imarına alt projelerimizi
inöııu devrinin sayısız güzel, nıedanl eserle
de gerçekleştirmek yoluna girmiş oluyoruz.
rinden biri alan Atatürk Bulvarım büyük
. M.ıhlerera arkadaşlar, bahtiyarlıkla açıyorum.»
lld yıl önce. A tatürk Bulvarının Gazi A tatürk Bulvarının açılması İstanbul
K.Hirüsu Saraçhane başı kısmının açılış lörc basını tarafından Dok lor Lfafi K ınların bü
□inde. Aziz Millt Şefimiz İsm et İnönü'nün: yük başarısı olarak karşılanmıştır ki. Istan
..Memleketin im arını, geçirdiğimi! dar bullnlann hakikaten tercümanı hissiyatıdır,
;j::ıantarda da durdurm adık, ünümüzdeki se tstanbul Ansiklopedisi de bu başarıyı Büyilk-
ntlerde de durdurm am ağa çalışacağız.» şetırin kütüğüne mal etmek isler.
Sözlerinden ilham aldığımızı söylem iş- Açılış töreninden sonra bulvar, o şu a
tim. O büyük ilham v e k u dret kaynağı, İni larda lstanbulda ve Maarif Vekili bulunan
nin çalışmalarımızda, h er an yolumuzu ay Tlasan Âti Yücel'Sn. gazetecilerin ve kalaba
dınlatan bir m eş'ale oldu. Başarma azmim İ7İ lık btr halk kütlesinin Iştlrâki^le yürünerek
arttıran kuvvet ve cesareti daima en höyü geçilmiş ve bu yürüyüş Tarlabaşı na kadar de
ğümüzün hamleci ve yapıcı ruhundan aldık. vam etmiştir.
Harbin ünümüze çıkardığı tü rtü engelleri, çe Bunu müteakip A tatiirk Bulvarında 53
şitli güçlükleri bu kuvvetle yenerek çalıştık. atletin iştirakiyle bir koşu tertip edilmiştir.
Her gün yeni b ir mektep, yeni te r yol, yeni Doktor Refik. Saydam Caddesinden başlıyan
bir bina atıyoruz. koşu Gazi Köprüsü geçilerek A tatürk Bulvarı
Yeni bir eseri bitirirken ve hem en bir boyunca A ksaıayda nihayet bulmuştur. Sü-
başkasına başlıyoruz. Sabahleyin, m em leketi mersfiordon Osman 8.26 dakikada birinci, Ga
mizin irlan ve bayındırlık hayatında pek mü latasaray'dan Dündar ikinci, Yapı usta oku
him bir mevkii bulunan Teknik Üniversite lundan Sabih üçüncü olmuş vc bil'ind gelen
ile bu raüesscseye ilâve edilen yeni binanın a tle te ,' A tatürk Bulvarı kupasını Haşan Âh
açılma türeni kıym etli M aarif Vekilimiz H a Yücel vermiştir.
şan AU Yiieol tarafından yapıldı. Biraz evvel 1947 den bu .vana A tatürk Bulvarı gü
Aksaray Posta Telgraf ve Telefon merkezinin zergâhında önemli değişiklik olmuştur; 1959
yeni binasını açtık. Şimdi de bu Bulvarm eylülünde manzara şöylcce tesbit edilmiştir;
açılma törenini yapıyoruz. Biraz sonra da, Gazi - Unkapanı Köprüsünden gelindiğine gö
Şişhane Us Taksim arasında güzel b ir yol ha r e sol tarafla:
line koyduğumuz Tarlabaşı asfalt caddesini Eminönü, Balıkpazarı, Asmaltı ve civa
açacağa. Arkasından Taksimde yeni üışa e t rında yapılan geniş îstimlâkta açıkta kalan
tirdiğimiz Tenis Kulübü binasının açılma tö tüccar ve esnaf için yapılmış tek katU beton
renini yapacağız. blok barakalardan geniş bir çarşı (10 blok);
«İşte bir günde b e ; eserin birden açılma geride geniş bir saha işgal eden kavun ve kar
törenini yapmak imkanı ve saadetini bize puz sergileri, ki önleri bulvara kadar atılan
veren, Büyük Milli Şefimizin yurttaki imâr kavun karpuz kabuklan ile bir çöplük hâlinde
hareketlerini durdurm am ak yolundaki işaret İdi; Şebsafa Sultan Gamilnin yanındaki eski
ve ilhamlariyle tstanbulun im âr ve güzelleş slbyan mektebi yine Çocuk Esirgeme K uru
tirilmesi hususunda göstermek lûlfuuda bu ntunun Ktiçükpazar şubesi ile dispanseri ola
lundukları yüksek a ttk a ve himayeleri olmuş rak kıl ilan ılıyordu; Şebsafa Camilnin üst ya
tur. İstiklâlin ve yurdun büyük kurtarıcısı nında geniş arsalara yol inşa malzemesi yığıl
Ebedi Şef A tatürk'e karşı tstanbulun besle mıştı: Vefaya sapan yolun köşesinde btiyük
diği minnet ve şükranın b ir ifadesi cılao bu b ir bina olarak llıfzusıhha Enstitüsü inşa
Bulvarın son kısmım açarken Aziz Cumhur ediimlştir.
c o m /g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
ATATC f K HE7VKELİ — 1 25 2 — tSTANBCL
lorinin henüz yetişmem iş bulunduğu o tarih da Şükrü Nailî, Sami Sabit ve Kenan P aşalar
lerde Tstanbul Belediyesi Kı-ippel’1 seçmekle la M erkez K um andanı Şakir Bey bulunan e r
hiç dc h a ^ etm em iştir. İnsaf ile düşünm eli kânı askeriye. H ariciye m urahhası N lisret,
dir ki, halk a£zındnfci adiyle S arayİu rııu hey Vali Süleym an Sami, Vali Muavini Hüsnü,
keli bu sanatkârın da Gazi M ustafa Kemal Em anet m uavinleri Şerif ve Şükrü Ali, Mü
mevzuu üzerinde İlk eseridir. K rippel 194Z dc fettişi um um i Tevtik, H eyeti fenniye m üdü
m em leketinde hir hava bom bardım anında ö l rü Ftıad, M ektupçu Osman, Cem iyeti B eledi
müştür. ye KAtibi um um isi T a rık Ziya B eylerle Em a
Heykelin m erm er kaidesi, genişçe m er n et rü esayi m em urini, e r k i n adliye, ceraf-
mer hir plnlforun ortasuıdadır; platform u n yeti um um iyei belediye ve meclisi um um li vi
etrafı da bodur m erm er siltuneukl.-ırla eklen lây et âzaları, in h isa rla r m ü d ürü um um ileri,
miş bir m erm er korkulukla çevrilm iştir; bu m atb u at m ün tesip lerl ve ülger birçok zevat
bodur sü tu n lu k ların iiüerine do tu n çtan a ra bu m eyanda idiler.
besk oymaiı baslıklar ([oçm lm işlir; platform a «V akit yaklaşm ıştı, heykelin etrafın ı çe
mozayik çakıl döşeli iki küçük yoldan g irilir; v iren ja n d a rm a , asker, polis zabılai belediye
modhal açıklığı nıUccllü b ire r «incirle k apan m ü frezeleri selâm vaziyeti aldılar, H erkesin
mıştır. Ne kadar yazıktır U bu sü tu n b aşlık yüzü-, iizert beyaz bir tü lle ö rtü lü ve kırm uı
larından İki tanesi vidalar) sökülm ek su retiy le k o rd o n la rla süslü heykele çevrilmişti,
çalınmış, zincirler de pek tab iîd ir ki yine h ır Ş ehirem im M uhiddin Bey, heykelin deniz
slı eliyle yok olmuş, hal tâ zincirlerin m erb u t cihetin d ek i kaidesi ön üne kurulm uş kürsüye
bulunduğu küçük bronz plâk lar d a y e rle rin çıktı. Çok heyecanlı ve titre k bir sesle bir nu
den sökülmüş, yerine âdi b ire r tel g erilm iştir. tuk okudu.
Bu tecavüz ancak vandalizm sıfatiyle ifade «D âvetliler ve halk bu n utuk ları şiddetle
edilebilir; mütecavizlere im kân v eren ihm al de alkışladı. Bu sırad a ask er süngü taktı, bahri
hıyanettir, cehlin eseri de olsa affedilm ez; ye m ızıkası s e lim havasına başladı. Şehrem i
İstanbul Ansiklopedisi çalan ve çaîdırtan ni M uhiddin B ey heykelin bordelâlarım çöz
mücrimleri lol’ln ederken çalınan y erin e tez dü, tü l a ğ ır ağ ır düşüyor, B üyük Gazinin tim
elden yenisini yaptırıp y erin e koym ıyan ve sali m eydana çıkıyor, hailem tezahüratı en şe-
A tatürk heykelinin önünde te l parçaları gö r did h eyecanları, en coşkun b ir hasreti İfade
meğe tahammül eden vc ziyaretçilerin zevki ediyordu.
ni rencide eden muhafazaya m em u r kim se «B ir ta ra fta n alkış tu fan ı devam ediyor,
leri dc ayıplar. Öyle sanıyoruz k i bu b a lık b ir y and an halk Gazinin Sarayburnunda yük
larla zincirler raütevazl gelirli b ir vatandaş selen heykelini ta v a f ediyordu. H eykelin kai
kesesinin himmeti île de yerine konulabilir, desin d e (Istihlâs 338) (H eykelin rekzi 1928)
elverir ki ilgili m akam lar izin versinler (C um huriyetin ilânı 1339) (M uzafferiyetl k a t
Atatürk heykelinin ağılı; m erasim ini iye 1338) ta rih le ri m ahkâktü.
nakleden aşağıdaki s a tırla r ertesi günü 4 te ş «Tem aşa edenlerin um um i m ütalâası, e t
rinievvel 1926 tarihli C um huriyet gazetesin rafın d a vâki olan tenkitlere rağm en, heyke
den alınm ıştır: lin kuvvetli h ir san atk ârın eseri olduğuna
«Reisicumhur Gazi M ustafa K em al Paşa dairdi.
Hicretlerinin Gülhane parkına rekıedilm iş «H eykelin kaideleri dibine koşan tema-
olan heykellerinin resm i küşadı, d ü n saat on sagerlertn ak ın ı gece geç vakte k a d ar devam
beşle yapıldı. etti.
«Davetli!er saat on dörtten itibaren gel Resmi küşati m ünasebetiyle Gazi Paşaya
meğe başlamışlardı, halk ise daha erkenden, aşağıdaki telgrafnam e çekilmiştir.
heykelin etrafında kesif bir k ütle halinde
toplanmışlardı. Halkın davetlilere tahsis edi
«A nlın; le b İ E im h u r Gui Paça llureCTerİM.'
len malla İle geçmemesi için «abıtai belediye Büyük kudretinizin yarattığı derin ink ı
memurları, gelenlerden davetiyelerini soru lâbın m edeni sem erelerin i b ire r b ire r İdrik
yorlardı. DSvcttlier heykelin kaidesi yakının ve iktifa ediyoruz. Bugün binlerle müştakınız
da biriktiler. Şehrimizdeki m ebuslar, araların heyecan ve slirurdan mütevellld edzyaşlariyl*
i/g r o u p /m e r a k e d iy o r u m
-'rC fffi HEYKELf — !2 H — İSTANBUL
ı -*.ı! 9cj'« ıColâl Bayan armağanı»; Atalitr- yanlan ve Cemal Kadir'in arap harfleri üze
kün >BmS$ sigara kutusu; alim kartal bağlı rine yaptığı zarif karikatürün orijinali.
fddifi kâğı( keseceği. Soldaki büyük salonda iki sigara masası,
Soldaki vitrinde Mustafa Kemat Paganın b ir kanape. dürt kolluk. AtaiürkUn bu evde
Slv.v. Kongresinde giydiği redingot. oturduğu günlerin eşyalarındandır. Duvarlar
Sağdaki küçük odada bulunan vitrinlerde da Atatfirke ait (ok gtlzel fotoğraflar yer at
Atı-!i,V- ait :u hâtıralar toplanmıştır: mıştır.
(jır*c (ç dona vc fanilisi, beyaz ve renk Ayrıca A rif Bediinin 1038 tarihli yağlı boya
li jp e k i gömlekleri, beyaz kolalı gem)e£i büyük bir A tatürk portresi ve keza yağlı bo
krem, gtirez ve siyah çubuklu kravatı, büyük ya ve Kemal imzalı Atatürkün SelAnikte doğ
nutkunu okurken Siydiği redingot, smokini. duğu evin resmi, bu evde doğduğu odayı güs-
Erzuruından Sivasa giderken giydiği sarı vi teren bir iç resmi vardır. (Bu ressam Kemal
daladan fotinleri. 1959 da Galatasaray resim muallimi bulunan
Kemal Zeren’dlr)
Sağdaki büyük odada yaldızlı Uç kırm ızı
Evin üçüncü katı bir müze olarak ziya
kadife koltuk A tatürkün bu evde oturduğu
retçilere açılmamıştır İstanbul Ansiklopedisi
günlerde kullandığı eşyalardandır. D uvarlar
bu k atta bulunan bazı eşyayı burada zikret
da Dil İnkılâbı çalışm aları günlerine a it el-
m ek ister:
K alafattın altı m eşalesi bu
radadır ve büyütülmüş bir fotoğ
rafla Dolmabahçe Sarayındaki ka
tafalk m erdivenden çıkınca karşı
ya gelmek üzere tanzim edilmiştir.
M uhtelif odaların duvarlarında
İtalyan ressam ı Pisani'nin fırçasın
d an çıkmış ve Yunan işgalinin
çok acı günlerini tesbit eden ve
h ep si hakikaten yilksek bir tarih
kıym eti taşıyan sekiz suluboya re
sim vardır. Mevzular şunlardır
1— İzm ir işgali, Saat Kulesi mey
danında sivil Türklerin katliamı;
Z— Bir h arp sahnesi; 3—
Rıhtım da İhraç ve katliam; 4—
Yangın, -talan; kıtâl; S— Türk köy
lü kadınlarının yaralı erkeklerine
yardım ları; 6— Kı§ gümtada Yu
n a n çetelerinden kaçan Türk köy
liileri; 7— B îr evin yağması; #—
Felâketzede m uhacirlerin yardımı
n a koşan HUâUahmer.
Yağlıboya, Atatürkün tabulu
nu taşıyan top a ra ta sı Kompozis
yonu; Zeki Kocsmemi'nin imzasını
ve 1939 tarihini taşıyan bu tabfc
bir büyiUc mükâfat İcazanmışür.
Mareşal Franehet d ’Esprey'b
tstanbula girişini tasvir edan v«
/ ; / / ' 'S s s / s s s * ■
‘ £S_'SŞ ş /{ y ■ Ş.* 1 ~ Beyoğlundakf Cadde! Kebiri (İstik-
!âl Caddesi) Yunan bayrailariyU
Şişlide Alattlık vc tnkıiab Münşi donanmış gösteren imsassz yifilı
(Reıim; Bchccti
ANStKLOrHDİSI — 129? — a t a tü r k ü n TAHNlTl
ve 1934 tarihini taşıyan yağlı boya «İşgal kuv b in i 1)700 liraya İÇ ve dış yağlı boyuları 1lü
vetlerinin İstanbul» girişi*. ayni rnnsnmtn U- boratıer tim lr edilm iştir.
rihslz yağlı boya «Türk askerinin lıU ııb ula
Bıı arad a sobalar kaldırılm ış. S52 lirayıı
girişi» resim leri, ki h er ilçü de san at kıym e
k a lo rifer tesisatı turalr olunm uş,'' I0SS 16515
tinden m ahrum eserlerdir.
kışında m üıc k aloriferle ısıtılm ıştır.
A faliirk ve İnkılâp ıjıilessescsin®, son pek
lin! almış ve eşsiz büyük adam ın M ilin hâlı- Ressam İbrahim Ç allı'ıun 1927 tarihini
rstını içinde toplam ış bir m üessesedir deni taşıyan «T ıikopisin Gaziye kılıcını teslimi»
lemez. adındaki fi m e lre boyunda btiyük tabolsu Bm-
İstanbul A nsiklopedisi, bu müzeyi, Mus lik i M illiye elin d e m uhafaza edilm ekle idi;
tafa Kemal P aşanın bu e rd e o tu rd u ğ u gilnle. d e fte rd a rlığ a m ü ra c a at edilm iş v c 1959 yılın*
rin havası r e dekoru içinde, K ah ram an Ala d a bedelsiz o larak bu m üzeye m al edilm iştir.
türkün M kiiçilk eşyasına varıncaya l a d a r B u b ina M ustafa K em al Paşa tarafından
bütün m elru k âtın ın to plan dığ ı b ir hazine 1918 sen esi aralık ayının b irinden itibaren Vır
olarak görm ek isle rd i. K endi eliy le b a h şe tti sen e m üd d etle kiralanm ışts. Büyük adam or
ği hediyeleri m üstesna, göm erini ebediyen du m ü fettişi olarak bu evden b e ; buçuk ay
yum duktan soııra onun h e r şey i m illetin d ir. so n ra ay rılm ıştır. Evin o zam anki b ilin i bi
Ila ttl, onun b ir hediyesine nail olm ak s u r e le n le rd e n Saym Tevfik R üştü A raş ve Dr.
tiyle İltifatına m azh ar o la n la r d a h i, b ir gü n lîasim F erid 15)56 da Müzeye davet edilm iş
aile eşyalarının d ağ ılıp kay bo lab ileceğ ini d ü ler, k e n d ilerin d en alın an bilgiye uyularak
şünerek, ellerin d ek iler! bu m üzeye tev d i e t 3000 lira civ arın d a sarfiy at ile elam ın '.iil
meleri g erekirdi, şu şa rtla ki ken di isim leri p e rd e le r y a p tırılm ıştır. G azinin Sakarya m u
de o eşyanuı y an ın d a te sb it e d ilird i; bu da h are b esin d e giydiği gri kalpak İle A tatürkün
A tatürkün b ir b ü y ü k lü k ş a n ıd ır k i. k ü ç ü cü k son Trakya m an ev rasın d a kullandığı b ir çili
bir hediyesi dahî, sah ib in in a d ım , b ir m üze ru g a n çizm e T ev fik R ü ştü A raş tarafından
nin etiketleri ü zerin d e e b e d ile ş tirm e k tir. M üzeye verilm iştir.
A tatürk ü n m ü zesin i g e ze n le rin gözleri Ş u rası da d ik k a t v e ehem m iyetle daim a
bazı şey ler arıy o r: g iü ö n ü n d e b u lu n d u ru lm alıd ır ki. Şişlideki ev,
D urm adan sig a ra içen b ü y ü k a d a m ın s i İçi a h şa p b ir y ap ıd ır. B ir yangın â fe ti, b ir an
garaları n e re d e ? .. B ir k a h v e tiry ak isi olan d a. A ta tü rk ü n aziz m e trû k Jl ve h atıra tın ı yok
A tatürkün k ah v e fin can ı n e re d e? .. H usus! ed eb ilir, Şişlideki ev. b u n d an böylo b ir dev
bayatında yem ek yediği ç atalı, Kaçığı, bıçağı le t, beled iye m ülkü olarak kalınalı, b ir Ata
nerede?.. B üyük a sk e rin ta b a n ca sı n e re d e? . tü rk v c In k ılâb m üzesinin de, tez elden tem eli
Son T rakya m an e v y ala n u d a g iy diği o z arif a tılm a lıd ır, BUyükşefoir halkı, m uhakkak ki
spor kostüm ü v e k ask eti n ered e?.. K alpağı A tatU rk B u lv arın ı tezyin edecek m ebâninin
müzede, Ş apka İn k ılâb ım y ap an A ta tü rk ü n b aşın da da bü m üzeyi g ö rm ek ister.
şapkaları n erede?.. M eşh u r n u tu k la rın ı yazan A TA TÜRK Ü N TA H N İT İ — A tatürk ii:ı
ve cum huriyeti T ü rk g e n çliğ in e e m a n e t ed en aziz n iş i v efatları g ü n ü D olm abahçe Sarayın.!
lülem i n erede?.. A ta tü rk e dilnya m eşahirln- te le fo n ile davet ed ilen G ü lhâne A skeri Tıb
d»n ve dev let re isle rin d e n gelm iş hedİydeT A kadem isi anatom i patoloji profesörü m e r
»ardır, o n la r nem de?-. ?,s... hum D o kto r M. L üfi Aksoy tarafın dan fevka
E ger b u n lar ve b u n la ra m üm asil d iğ er lâde d ik katle yapılm ışlı; A nkarada E tnograf
« letrû k it ve h a tıra tı başka b ir y e rd e to p la n ya M üzesindeki m uvakkat kab rin d e on beş
mış Ue, Şişlideki ev in kapısı ü zerine « A tatü rk sen e y attık ta n so n ra 1053 de Amd K ahire
ve tn k ıllb Miizesi» levhası konulm uş b u lu n n ak led ilirk en tab u t açılm ış ve Büyük adam ın
duğuna güre h e r şeyin in b u ra y a d ev ri İ l a m nâgi biç bozulm am ış olarak bulunm uştu. P ro
dır, fesö r Lûtfl Aksoy ta h n it isinde tanv.nl ile di
1959 yılı ağustosunda B elediye M üzeleri- ğ e r tah n it m addeleri, biiyük bir enjektör,
nin değerli m üd ü rü E dhem Sezin, tstan b ul m u h telif boyda vc kalınlıkta iğneler, pens ve
Ansiklopedisine 5u m alû m atı tevdi etm iştir: tro k n r ku llanm ıştı ki bı< Aletler 195S yılımla
tOS$ d e ta m ire m uhtaç o la n bu ah şab P rofesörün m uavinleri elinde bulunup Şişli-
om /group/m erakediyorum
‘■iMi Knamt — 1258 _
ısTMtnm.
■ M atü ri ve tn k illb Milzcsinc IL'vdl edil çfçek meraklılarından; birisini «Şerefıiz» adı
meli uzercMi ile te ıc ir ettirdiği Uç iane gayet suzel turun
Ktjld Barlav cu lAte e ld e etmişti.
BltıJ.- utırvıluliatı. T n k tri’l !}UkMocljran.
A TA I'I.I.A II EFENDİ — On altıncı asır
ulemasından, İkinci Sultan Selimin bacası; A TÂ IJU .A II EPKND) (Ilürrizadc Mrh-
astı Aydanm Birk) kasabasındatıdır; Rüstcm- ın u l — On sekizinci asır ulemasından ve şey
pi$2 M edreselinde m üderris iken Şehzade Se hülislâm ların seksen besincisi; Şeyhttllsisj»
lime muallim (ayin edilmiş ve bu şehzadenin D ürriıâde Mustafa efenıllniıı oğludur; (II.
derin hürm et ve sergisini karanm ış; Şehzade 11*121 IV29 da doğdu, İnhasının himayesinde
sinin ciiJûsunıi.ı. beş VJİ kadnr. İstanbul'la en sü ra tle terakki e tti; » I I17Ü-I197) 1758-17B2
nüfuzlu devlet erkânından b iri olm uştu; ka arasında sırasiyle Selanik, Mekke, İstanbul
pısı «mercii ulema vc ekabir» olm uştu. Genç kadılıklnriyle A nadolu vc Rumeli kazasker
liğinde Ehıisıımd Efendiden reyiz alanlardan liklerinde huiundu ve ıH. 1107) 1782 de Şey
Olduğu halde itetadına ria y e t ve ikram da ku hülislâm oldu; Halil llam id Paşa ile yakın
s u r ettiğinden, m üverrihin kaydına göre gali dostluğu (B.: H alil Haınid Paşa) iki sene sonra
ba Ebussuud E fendinin bedduasına Uğramış, azli ile G eliholuya sürgün gönderilmesine se
(H- 979) 1571 de ölm üş, cenaze nam azım Şey b ep Oldu; ve o yıl içinde Cellboluda öldü; Ya-
hülislâm Ebussud Efendi kıldırm ış idi ki. zıcızâde M ahmud Efendinin kabri yanına g i
efendinin yüziine dik k at ed en ler yüzünde b ir m öldü <H. 1199 — M. 1784). Devrinin pek ki
•m eserreti hakika» görm üşlerdi. b a r. mütevazi ve gayet cöm crd bir slm isı ola
A lâullah Efendinin bazı a hb abları an la ra k tanınm ıştı.
tırm ış. ölüm ünden birkaç gün evvel b ir rijya Bibi.: İlmiye Salnlmesl.
görür, ulema m eclisinin sad rın d a o tu ru rk en
içeriye sofu kıyafetinde e li âsalı bir adam gi A TA I'LL A H EFEN D İ (Ksseyid Mehmed
rer: «Kum min meclisike yâ nâsiüledeb!» T opalı — On sekizinci a sır ulenuısından. lll.
(meclisimizden kalk ey edebi u n u ta n adam !) 11731 1759 da doğdu. Şeyhülislâm Esadefen-
(Uye üç defa iizerlnc hiicum eder. AtâuJlah dizâde Ş erif Efendinin oğludur; asrın beşik
Efendiyi yerinden kaldırırlar, efendi mecUş- ulem ası arasında on iki yaşında m üderris ol
lekilere bu adara kimdir dîye sorur, E b u s s u ■ d u; sü ratle terakki ed erek yirm i d ö rt yaşında
ud örendin;» babası Muîıiddin İskilibidir d e r G alala kadısı tâyin edildi. Otuz bir yaşında
ler. <11. 1208 — M. 1793) İstanbul kadılığına ilâve
o larak nakib-iil-eşraf oldu; ilmiye silsilesinin
Bibi.: Pcçevlli T arihi, I.
A nadolu kazaskerliği basam ağını atlayarak
A TÂ U l.l.A li EFF.NDİ (A rabzade) - On beş yıl sonra Rum eli payesi aldı. (H. 1219)
sekizinci asır ulemasından; şey hü lislâm ların 1804 d e bilfiil Rumeli kazaskeri ve (H. 1221)
seksen nllıncısı; Ü çüncü A hm edin im am ı Ab- 1806 da Şeyhülislâm oldu. Kabakçı Mustafa
nürrahm an Efendinin oğludur: (II. 1132) 1119 vakasında." Ü çüncü Selime karşı irticai temsil
da doğdu; on sekiz yaşında m ü d erris oldu; on eden başlıca sim alardan biridir. A lem dar Mus
yedi yıl kadar naipliklerde d olaştı. H aleb ka tafa Paşanın ordûyi hüm âyûnla beraber İstan
d ısı oldu. E d im e payesi ald ı, İH. 1183 -1193) bul» geldiğinin tezine azledildi; Bebekteki ya
17flB -1779 arasında geçen on yıl itin d e lısına sttriildfi.
Şam , Mekke ve İstan b u l kadısı oldu; ilm iye
Dördüncü M ustafa'nın lıal’i ve ikinci
mesleğinde katedilm csi irab ed en Anadolu vc M ahnuıdun cülûsıı üzerine Kızanlığa, İki sene
Rum eli K azaskerliklerinde d e bu lu n arak (11-
sonra da arpalığı olan Gtizeihlsara gönderildi
1199) 1780 da şeyhülislâm oldu; fak al tu tu l
ve (H. 12261 1811 dc orada öldü, llalk arasın
duğu hastalıktan kurtulam ıyarak altm ış üç
d a Topal Atâ E fendi diye m eşhurdur. Çocuk
gün sonra oldli; A tlkalipaşa - Sedefçiler hazi-
luğunda hususi hocalar elinde, bilhassa mü
reslne gömüldü.
Btbt.: tlbifc Salnlmnl. d e rris Tokadi M ustafa Efendiden sağlam bir
tahsil görm üştü. M edrese erbabı arasında
ATA u LI.A II EFENDİ (Çlvtaâde) — On makbul ve m uteber haşiye ve risaleleri var
yedinci a sır ulem asından. Büvükşehrin nam lı d ır. Tiirkçe Labirat Ue Beyzavl tefsirine mub-
http://groups.gooq le.ç;
A*S!KU>PSDISt — 1259 — a t A u [,LA>I ETBNDt ıŞ a n M d rı
tasar bir haşiye yazmağa başlamış fakat ta istemek üzere el çırpını;. Meclis inde bulu
mamlayamamıştı. Vafcayi Selimiyede oynadı nanlardan bir kısmı hayret İçinde kaimi), bir
ğı siyasi rol, ilmi şöhretini unutturacak k a kışını rb gülmekten katıla yazmış, fakat, Sa
dar lueş'um olm uştur ıB.: Selim III: Mustafa daret Kaymakamı Şakir Ahmed Paşa işi ta t
Mustafa Paşa, A lemdarı Kabakçı Musta lıya bağlamak zarafet ve nezaketini günlete
fa vak'ası). rek: — Doğru.. Pek yorulduk.. Bir kabre içe
B ibi.: tlınij™ SatnaoiMt. cek kadar teneffüs edelim' diye d&vacıtan
dışarı çıkarmış.
ATÂI’LI.AII EFENDİ (Mclımcdı — On
iijbJ.: Tarihi Cevdet, X.
sekizinci asır ulem asından; şeyhülislâm ların
elti «klzincisi. İbrahim Efendi ism inde b ir AT â U U . a II EFENDİ IScyyld) _ On se
tad ın ın oğludur: m esleğinde yolu ile yükse kizinci asır hattatlarından: babası Sipahi oca
lerek IH. 1125) 1713 d e Şeyhülislâm oldu. ğı kethüdası B andırm alı Mustafa Efendidir;
Fıkıh ilminde d erip b ir âlîm ve ilm iye tftbiri kendisi Sipahi kalemi kâtiplerinden olup ne
İle 'ahkâm ı jeriy eye vakıf ve usulü istrhadda sih ve sülüs yazıyı Şeyh Mehmed Efendiden
vegine> olmasına rağm en fetva m akam ında tah sil etm iştir ıH 1191) 1777 de ölmüştür.
ancak üç ay k ad ar kalabildi: ilmi m eratibi
B iU .: Mustftfcİınz&ıto, T uM ei ta l t il tn .
ehliyet ve sitihkak sahiplerine verem edi, rü ş
vet re irtikâp m eydan aldı; nih ay et Sadırtzam ATÂULLAH EFENDİ (Şânizâde «ı-hm edl
Şehid Ali Paşanın tavsiyesiyle azledildi; dili — On sekizinci asır sonları ile on dokuzuncu
ni tutam ayıp d e rle t erk ân ı aleyhinde bulun a sır başlarında yaşamı? çok değerli b ir tabip,
ması Üzerine Siııolıa sürg ü n edildi: Trahzona ayni zam anda seçkin m atem atik bilgini ve
sürülen Şeyhülislâm Ebczâde A bdullah E fen edib; H icri 1223 -1236 ve milâdi 1808 • 1821
di ile beraber bindikleri gem i ((aradenizde yılları vak’alarını ihtiva eden ve tŞânüâde
şiddetli hir fırtınaya tu tu la ra k b attı; A bdul Tarihi» diye d ö rt ciltlik b ir e se r bırakmış
lah Efendi boğuldu. A tâullah Efendi, pek az devlet vak’anüvlsl; 1771 d e doğdu; Medi
olarak k urtu lan lar arasında, karadan Boluya n e kadılığına kadar yükselm iş ulemadan Hacı
geldi; geçirdiği fel&ket üzerine menfası da Mehmed Sadık Efendinin oğludur; Şânizâde»
Sinobdan Boluya tahvil edildi; ve pek az sonra Ligi şine-tarak kelimesinden gelip dedesi ta
1715 <H. 1127} de orada öldü. rakçı imiş.
B ib i.: İlm iye Salnam esi.
Tahsilini Siileymaniye Medresesinde yap
ATÂULLAH EFEN D İ (MoUacıkzâde) — mış, sonra o zamanlar yeni açslan mıibcndis-
On sekizinci asır sonu ulem asından IH. 1155) haneye girmiş, oradan da parlak muvaffaKİ-
y eüe zamanının emsali az seçkin münevver
1742 de doğmuş, R umeli kazaskerliğine kadar
lerinden biri olarak tanınmıştır. Müderris ol
yükselmiş, bu m akam dan ına’zul bulunurken
muş, orijinal eserleri ile nazan dikkati çek
|H. 1227) 1812 de ölmüştür; babası Rumeli
miş, bir arada hekim baş ılığa tayini düşünül
kazaskerlerinden İshak Efendi, dedesi de yine
müş ise de İkinci Sultan Mahmud üzerinde
ilmiye ricalinden Mollacık Mehmed Efendi
büyük nüluj. sahibi olan Nişancı Halet Efen
dir.
di engel olmuştu. O devirdeki Türk tababeti
Çok güzel konuşur, sohbeti tatlı ve zen nin kAzip şöhretlerinden hekimbaşı Behcel
gin fcr İstanbullu idi, ve devrinin namlı a f Elendi tarafından daima tehlikeli bir rakip
yon tiryakilerinden idi, kışın konağı, yazın olarak görülmüştü; sohbeti çak tatlı bir mec
yalısı, bu keyif zehirinin müplelâlariye dolup lis adamı olan Şâniüâdc Atâullah Efendi bıı
boşalırdı. Cevdet Paşa T arihinin onuncu cil
lştirkaab ile alay eder:
dinde şu fıkrayı nakleder;
— Behçet Efendi hekimbaşı ise ben de
Rumeli kazaskerliğinde, b ir gün B abılli-
başhekimim!..dermiş.
dekj Arz odasında dâva dinlerken, kendisine
keyif ehli züm resinin «şeker» dedikleri ımız 1819 da vak’anüvis Ayınla!) Asını Efen
ganmak (zamanımızın argosiyle dalga geçmek) dinin ölümü üzerine bimat tkinci Sultan İlah-
hali gelmiş, şöyle b ir toplanınca kendisini tir uıııd laraiuııian vak’anüvis tayis edildi; ŞSni-
yakilerle dolu olan koağında sanm ış, kahve zâcle evvelâ tutacağı vekayiuâmcye bir mukad
»m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
A T A tfL lA J! EFEY D İ — 1260 — İSTANBUL
dem e lü lem e alarak Padişaha arz etti, bu y a bilgiye sahip olduklarından m eclislerine işti-
zıyı çok beğenen Sultan Mahmud: râ k eden gençler hakikaten feyiz alırdı, ma
— Vckaylnâmenize benim cülusum dan h ut ju m a ld a bu Ortak&y cem iyeti İlmiyesi
başlayınız;.. dedi. gençleri dinsizliğe ve ahlâksızlığa sevkerten
O’sırada Şeyhillislâra bulunan Halil E fen gizli b ir Deklaşi Tekkesi gibi gösterildi. Kadri
di vak'anOviaÜğc kendi m ektupçusu Sahhaf- Bey M anlsaya, tam a» K erruh Efendi Bursaya,
larjeyhizâde Esad Efendiyi tayin ettirm ek isti Şftnizâde A tâullah Efendi de T ire'ye sürüldü
yordu, teklifinin reddi ile Şânizâdenln tayini- le r (R : F e rru h Efendi. İsm ail, K adri Bey, Me-
ni A tâullah E fendini» bu memuriyete talip lekpaşazâde: B ehçet Efedl, Hekimbaşı; Orta-
olm asından bildi ve bu d eğ erli adam a kargı köy C em iyeti tlmiyesi). Şânizâde o yıl içinde
husum et beslem eğe başladı: h a ttâ vak'anüvls m enfasında teessürden vefat etti. Arapça,
Efendinin protokol icabı k endisini ziyarete farşça, ve fransızcayı anadili gibi bildirdi.
geldiğinde asık bir yüzle karşıladı; M usiki ilm inde de derin bilgisi vardı,
— Senden b u gü n lerde herh an g i b ir ta ş iirle r yazar. gUzcl resim yapardı, en sağlam
ra fta n yazıya m üteallik b ir şey iste d ile r m i? m ânasiyie m ünevver adam dı; tıp ilminde ilk
d iye sordu. A tâullah E fendi «asırdı: tü rk ç e te rim leri o koym uş, kullanm ıştır. Tıp
— Hayola efendim ,.,dedi. Üzerine «M ir’atü l Etıbba» ve Mlr'atllİ Eban»
— Şevketli Efendimiz senin v ak'anüvis- ad ın d ak i e se rle ri 1819 da M atbaal Amire'dc
life kadar tek olduğunu n e re d e n biliyor?.. ik in c i S u ltan M ahm ud’u n em riyle basılmış
O zam an A tâullah E fen d i dayanam adı: lard an ; an ato m i üzerin e «Mi’y ârül Etibbâ» vc
— Benim Âsim E fen d in in v e fa tın d a n ha* fizyoloji üzerin e »U sûîül Tabla» adındaki eser
berim bile yok, Padişahım ız h a tırla y ıp ta y in le ri d e ö lü m ü n d en so nra 1828 de Mısırda Bu
etm iş, kulunuz ŞSnizâde A tâu llah E fendiyim , lak m atbaasın d a basılm ışlardır.
şim diye k ad ar hâkipâyi hü m âyû n u şâhâneye A TA U LLA H EFEN D İ (Tefslrfzâde Meh-
d ört tu t’a kitap te lif edip takd im etm iş idim :., nıed). — On sekizinci a sır ulem asından, şair
dedi. v e h a tta t; sü lü s v e n e sih yazıyı Derviş Ali'den
Şeyhülislâm fen a h ald e b o zu ld u , s o ğ u k ta h sil etm işti; m esleğinde tstan bu l kadılığına
b ir e d a Be: k a d a r y ü k selin i;. (H- 1129) 1716 da yaşı sek
— A llah m ü b a re k eyleye!.. dedi. se n i b u lm u ş o larak ölm üş, Eyyubsııltanda
Vak’anüvisliğl 1826 y ılın a k a d a r devam d efn ed ilm lşlir. Şu beyit kendisinindir:
itti; o ta rih te d üşm an ı h ek im b aşı B eh çet
Ü stâlH m an * n o k tıl m ö sk la b illa i
Efendinin tezv irleri ile azled ilerek y e rin e Sah- l lü t f ü h ı l 0 9 U r COo « lo r b ir iH â b fyJer
haflarşeyhizâde E sad E fen d i ta y in edild i. 0 -
nıın azlinden pek az s o n ra «Vak’a i H ayriye» N ak şibendiyc ta rik a tın d a n ve cezbe sahiple
oldu; Y eniçeri O cağı k an lı b ir ş e h ir m u h a re rin d e n idi.
besi ile k ald ırılıp y e n iç erile r ş id d etle ta k ip v e B ibi' MuslaküıizMe. Tbhfei hattfltin.
»
im ha edilirken bu a sk e r ocağına p e k sıkı h a
A TAY (Failli Hıfkı) — E dih ve m uharrir;
tıra la rla bağlı b ek taşü ik ta rik a tin d e n b ir fe r
İsta n b u l m atb uatının m u asır T ürk edebiyatı
manla kaldırılm ış, tstan b u ld ak l b ü tü n b ek ta-
n ı k u ra n tistad k alem lerinden birine sahip
şi tekkeleri k a p atılarak b e k taşller Büyükşe-
m üm taz sim ası; derin ve uzak görüşü Ue bü
hırden çıkarılm ağa başlanm ıştı, Hekimbaşı
yük baş m u h arrir, siyaset adamı; îstanbu] An
B ehçet Efendi yine başta gelmek üzere Şâni-
siklopedisi em in ha! tercem esini nezâket ve
zâdeyi çekem iyenier bunu fırsa t bildiler ve
asâlet tim sâli seçkin münekkld ve muallim
U.iiıci Sultan lU b m u d a b ir ju rn a l v erd iler;
Ali Niizfıet Göksel'in selâiıiyetlne bırakıyor.
devrin seçkin u lem asından M eiekpaşazâde ile
+♦*
Şânızâde A tâullah E fend i seçk in âlim lerden
İsm ail F e rru h E fendinin O rtaköydeki evinde •E ski Saat» adındaki eserinde ilk yazısı
sık sık to p lan ırlardı, bazı g en çler d e g elirdi, n ı 1910 da neşrettiğini söyler; Faiih Rıfkı
k en d ileri bu to p la n tıla ra «Ortafcöy C em iyeti A tay o günden bu yana kadar geçen k ırk se
tlm iy esiı adı verm işlerdi, pek ciddi ilm i soh kiz y ıldanberi aralıksız olarak Akra, makale,
b e tle r olurd u , üç tistad g e n i; ansiklopedik m üsahabe, polem ik yazılar ve seyahat esar-
http://groups.google.com
A-VSİKl-OPEHtSl — 12»! — ATAY <Failli Rılkı 1
Nuriftin dediği gibi o. «hem U r edip hem de Eserleri: « A let ve G üneş» <1916), «F ajist
tiirüjc b's ga 2cloCİ> oldu. M em leketin politi Roma», «Kenıalfirt T iran ve K aybolm uş Ma
ka hayalına k arıştı vç bu yüzden leh in d e ve kedonya» rlOSO), «Denizaşırı» (1991lı, «Yeni
aleyhinde en çok yazı yazılım lardan biri oklu. Rusya» (1931), «Moskova • Roma» (1932), «Ro
Falih H ıfkı'nın e se rle ri am sın d a ü zerinde en m an» 11032) «Zeylin l>ajı» 11932i; «Eski Saat»
çolc söz edilen ve g eniş h alk yığ ın ların a ka~ (1933ı, «L oiidra M ek tu p lar» , «Tayınla Kıyı
fol dedikodusu yapılan eseri, «Zeytin Itagı» la n » Ü 034|. «Bizim Akdeniz» (lB34ı, «Tuna
ıjjr. Bu esi'r» yazarın F ilistin ve Sfiriyede C e K ıyıları» (I93B). <)iind» flfi44j, «Yolcıı Def
mal Paganın k a ra rg â h ın d a «alıştığı B irinci leri» (1046).
Dünya H arbi y ılların a a it h â tıra la r. mİtfaJte- Son e se rle ri: «Çile» ve «N için kurtulm a*
dejer ve ten k itle rid e n m eydana g elm iştir. m ak..». iki küçük ■’citaptır. m uhtelif y erlerd e
Eserin aleyhinde b u lu n an lar, C em al P aşanın in tişa r etm iş en «on fık raların d an seçilerek
nimetlerini g örd ü ğü halde P aşan ın a ley h in d e v ücud b u lm u şlardır, bu ik i e se r de bilgi ile
yatmasını ileri sü rü y o rla rd ı. O ysa k i m u h a r s a n 'a t ne çok giizel bağdaşm ıştır. Güze) T ü rk
rir hir y a n sın d a «C em al P a şan ın k a ra rg â h ı çe, büy ük m ükem m eliyete ulaşm ıştır.
na b 'r vedek su bay o la ra k girdin», o ra d a n y i Son y ılllarda İsm ail H am i D anişm end'in
ne bir yedek su b ay o larak çık tım .» d iy o r. F a yazdığı «M i Suavi» kitab ın d an toata Falih
kat şimdiye k a d ar oııun aley h in d e b u lu n a n R ıfkı da Stiavi için küçük b ir e se r hazırladı.
ların bir çoğu ay ni fik ri b eslem ek te dev am F ak at İki e se rd e de m übalâğa vard ır, âdeta
ediyorlar. Bu düşünce ile « seri o k uy an H ü zorla Süavi’y i tan z im a tfılsrın en ile ri şahm-
seyin Cahld Y alçın, <F ik ir H a re k etleri» d e rg i y etl o larak g österm ek İstem iştir. B unlardan
sinde «Zeytin Dağı» iç in yazdığı bir te n k it başka A ta tü rk hakkında da tki e se ri vantor.
yazısında «Cem al P aşayı en iyi ve en doğru Biri k ü çük <19 M ayıs* d iğ eri A tatü rk e a lt h a
anlatan Paşanın g e rç ek şah siy etin i o b je k tif tıra la r. A ta tü rk ü n şahsiyeti ve inkılâpları file
olarak açıklayan bu eseri, T iirk ed eb iy atı için rin d e yazılm ıştır.
bir kazanç.» sayıyor. Ali NUzhtl GSksel
Yakup K adri K a ra o sın a n o flu d a «K adro» *« *
dergûlnin d ö rdü n cü sayısınd a b u e se r için, B abası Hoca H alil H ilmi Efendidir. Kısa
'Cihan H arbi m evzuu h â lâ ü stü n d e d u m a n ı Sürm üş Olan m em uriyet hayatı 1913 de Babı-
13ten en faza ve e n sıcak m ev zu lard an b iri âlid e sadâret m ektupçuluk kalem inde katip
dir. Buna d a ir en güzel k ita p , d a h a geçen yıl likle başlam ış, so n ra D ahiliye N izılıgı hususi
Almanyada çıktı. «G arb C ephesinde b ir şey kalem ine K âtip olm uş ve oradan ayrılm ıştır.
y o k ,; Buna d a ir ikinci e se rin doğusu şerefi de B irinci C ihan H arbin de İh tiy at zabiti olarak
bitim m em lekete d ü ştü . O nun iç in d ir İd, bu d ö rd ün cü ordu kum andanı ve B ahriye N âzın
eser hince e n tern asy o n al bir k y m eti h aiz o l Cem al Paşanın k arargâhına verilm iş, İttih at
mak lâzım geliyor.» d em ek ted ir. ve T erak ki Fırk asının en önde sim alarından
Diğer sey ah at e se rle ri a rasın d a tngiliz- bu ziy k u d re t paşanın itim aduu katanını}.
leri bize tanıtan «Taym ış K ıyıları» için de B u r 1917 de. bilâhare »Zeytin Dağı» adındaki ese
han -\saf ayni d erg in in otuz İkinci sayısında rin d e b ü tü n dehşetiyle belirttiği bozgunda pa
♦Y akup K adrinin «Sodom ve G aroore» s t gibi şa ile b erab er S uriye’den dönüşünde Bahriye
bit de, A vrupacın m uhakem esini yapan töz N âzın Cem al Paşanın hususi kalem miidiirfi
deki nadir kitaplardan b irid ir.» diyor. olmuş ve ayni yıl Heybeilada Bahriye Çarkçı
Diğer seyahat e serleri de şu n lardır «Tu Mektebine edebiyat ve lürkçe muallimi tayin
na Klfcıiaru, ' Yeni Rusya-*, «Moskova - Ro edilmiştir. IS IS m ütarekesinde üç arkadaşı
ma», «Faşist Koma», «Kemalist Tiran, K ay ile beraber akşam gazetesini kurm uştur (B .:
bolan Makedonya», iDeııiz aşırı», «Hind», Aksam Gazetesi). 1920 da Kalk Partisi nam
»Yolcu Delteri», «Bizim Akdetıiı», *Londra zedi olarak Bolu Mebusu seçilmiş, 1046 seçi
Konferansları Mektupları*, bu eserler bazan mine kadar da yine o parti namzedleri a ra
yalnız olarak, bazan bir heyette Avrupa, Ame sında Ankara Mebusu olm uştur. Ankarada
rika ve Asya m em leketlerine yaptığı seyatıat- evvelâ »Hâkimiyeti Milliye» ve soura «Uitu»
lara ait notlarından meydana gelmişlerdir. gazetesinde kalemi İle Kemslizmln en kuv-
'g ro u p /m e ro k e d iy o ru m
ATAYAN' — 12M — İSTA N B tll
vak iller pek çirkin adlı Tepeye b ir solukta tu ru p arzuyu yerine g etirir; yalnız bsyvanuı
(■karlar; tcyaz köprüler içinde kalırlar, d e r bedelini değil «Istanbuldakilcrl» U ç değilse
h al brik’len biri atlıyarok havlu ile (erlerini üçte biri», tstanbula k adar yol m asrafını da
siler. üs ilerine ö rtü ler örterdi. sineye çelter; cevaben cızıktırdığı «nemikai
<lki uç gün geçmez, bâr de bakarsın ki senâvert» ye «Zâti b irad eri ekreroilerine bir
canbaz efendi bu sefer de, yine o k ıra tta do bergiizarı naçiz olsun», yahut «Nftnı uyiınu-
ru la rı sürm ede; öteki y a ğ ıd a n bilmem hangi muz mahdum veya dam adı Hamileri (enendi
m ahdum veya damad beye satmıç. Kaç lira necibimize b ir hedlyei âcizi teşkil eUln> satır
tüt? Dediğim gibileri 200, 250, hattâ 300 al larını ilâve ed erek beleşten yollayıvcrirletdiı.
tından aşağı değil.
♦N e re d e n mi getirirlerdi? A rada b ir Rus- ATEŞ (Ahmed) — İstanbul UnivemteVl-
yaya. Macaristana, Rnnıanyaya sefer ederler. n in Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden; Kon
Bu işin erbabı olduklarından, alırken sıskalı yalI AteşzSde M ustafa Efendinin oğludur;
ğa, gösterişsizliğe aldırış etm ezler; elv e rir ki ta b a s ı d em ir ve şose y o lla n müteahhidi idi,
sagiam , illetsk. hilesiz olsunlar. B urada bol işi icabı çok dolaştığı İçin A bmed Ateş, » 1 7
yemle, kuru üzümle, hattâ şarap la besliyerek de. Nizib’in Akçeköy nahiyesinde doğdu. Ken
sem irtirler. Fıstık gibi oldu otu müşterisi tü disinden a ltı sene evvel dünyaya gelm iş olup
men tümen. sabi ik en ölen büyük kardeşinin nüfus kay-
<Aslı var m ıdır bilmem. A lnının ak ıtm a di silinm ediği için A ile ikinci evlâdının kay
sı dudağının aJtjna varan, ay akların ın dördii b e ttik leri oğ ullarının yerine koydular; bun
de »ekili {beyaz külı) olan, yani u ğursuz s a d a n ö tü rü d ü r ki resm i doğum ta rih i 1911 gö
yılan alâm etleri koyulu açıklı saç boyasiyie rü n ü r. tik tahsilini A dana, m er’aş ve Pazar
boyandıkları rivayetini de duyanlardanız. cık ta y ap tı, o rta ta h
«Bu çantasızlarda binek b eyg irleri d e bu silin e H alaty ada baş
lunursa da asıl aksatayı y apan lar a y rı idi. ladı, K onya L isesinde
Onlar da hemen hem en aynı k ılık ta, ay n ı g i bitird i, 1935 d e lise
dişatta, fakat m ostralık a tla rın ın ta k ım ta k la - d e n m ezun olup ts-
vatı bambaşka. B aşlıkta gü m üşten siisler, ip e k tan b u ld a Y üksek ö ğ
püsküller; dizgâı ipekle k a rışık ip lik ten ö rm e; re tm e n O kuluna girdi
Çerkez k âri eğ erd e koca koca k u b u rlu k , g e ri ve E d ebiyat F ak ü lte
sinde Tekirdağ] karpuzu k a d a r iki ur; belle sin in T iirk dil ve ed e
m e tiftikten , gepgeniş ve saçak saçak: ü zen b iyatı, A rab ve F arisi
g ile r AraptSri, yani a ltı yayvan, kavisli, d ö rt filo lo jile ri d erslerin e
k en arı sivri.
devam etti. 1938 de
«Şecereli A rap k ısrak ların ın , y ab ancı k a seçkin m esaisiyle y a r
rışık yarım kanların ü zerle rin e çükvip, y in e
dım cı asistan ı oldu.
reklâm niyetiyle, ö te k ile r gibi kalab alık y e r
1939 da Fak ülteyi b i
lerde, seyir ve sey ran larda dolaşırlar, k ısrağ ı
tire re k A ra b ve F a risi fllojileri kürsüsüne asis
oynata oynaU , şaha katılıra kaldıra, h en d ek
ta n tayin edildi. Bu sırada bilhassa rahm et
lerden a tla ta a tlata d ö rt dönerlerdi.
li O rf. Prof. Şerafeddin Yaltkaya ile Prof. H.
«Bu gü n lerde kıym etli h ayvanlar yok R itte r'in derslerinden istifade etti. Cahiliye
değildi, fakat n âdir, diiseş kabilinden; h e m d e
d evri A rab şairlerin d en Al-Nâbiga hakkında-
ateş pahasına, to rb a dolunu liraya. Zaten
ki tezi Ue 1943 de doçent oldu. 1933 de A rab
dide binek atına fazla m eraklılar, sahibolm ak
ve F a rs filolojisi Profesörü seçildi. 1955 de de
İsteyenler azdı; yüksek ta b ak a b îr ik i kişiden,
A ra b E debiyatı sahasındaki çalışm a ve yayın
birkaç paşazadeden ib aretti. O n a r d a ah b ap
larından, bahalarının do stlarından H alep, M u la rı dolay isiyle Şam daki A rab Akademisine
sul, Bağdad giln vilâyetlerin v alilerine, ku m uhabir âza seçildi. 1957 de İran M aarif M -
m andanlarına b aşvu rurlar, o paşalar da «hu zırtığı tarafın dan «Spas Güzâri» nişaniyle ta l
kuk ve m uveddeti kadim e* y e binanen e tra tif edildi.
fa ad am lar salarak, m ünasibini bulup buluş 1954 de tstan bu l F etih derneği tarafın-
http://groups.goog le.c
AKSUOOPtDİS) — 12*7 — ATE$ BALlûl
kurulan Islar bul Enstitüsünün m O dürlüğüne çenesi uzunca ve yukarıya doğru kapanır,
seçilmiş bulunan AJınıtd Ateş, bu ilm i müos- ağzı körüklüdür. Yelesi müselles şeklinde
sesenin başında 1057 yılm a k ad ar uç sene olup kılçıkları yumuşak ve lS -lfl tanedir; ku
Itatdı. Bir enslıîu mecmaaısuım leais ve n a r i n lak kapaklarının altında bulunan kanadlan da
de, tslaobula Itml »tarak ete a la n b ir takım keza 15-16 kılçıklıdır K arın kanadı, yanka-
eserlerin Uhoklıukunda büyük gayret g ö ster nadlarından daha küçük, yedi kılçıklıdır ve
d i - b tınbul Enstitiisânün statü sü k u rucu ce vücudunun tam ortasındadır, makad kanad-
miyet tarafından dı.giştirilinceye katlar bu la rı uzunca, 16- İT kılçıklıdır; kuyruğu uzun
m usaisine devam etti. v e çatallıdır.
Uıun M m andanbcri d e İslâm A nsiklope
disinin tahrir heyetine dahil bulun m ak tadır.
İ940 da lise edebiyat m uallim leri ndetı
Fikret Hanımla evlenm iştir; '[.ki erk ek evlâd
sahibidirler. Hususi hay atın da çok m azbut
aile reisi olan A hm ed A teş-in şahsına a lt tek
kçyl inhimaki am atör fo to ğ rafçılıktır. İstik bal A tesbatığı HVlna çık arak u D dal
IR esim : Nezih)
için ;t>k şeyler vâdeden g en ç p ro fesö rü n b aş
lıca eterleri şunlardır:
Metin tenkidi hakkında (T ürk iy at Mec A teş balığı te rsi balığına çok benzer, üy-
muası 1939); X II • XIV. a sırla rd a A na doluda lesine ki te rsi'y e ateş balığının azm anıdır di
(arsea eserler (1942i'. S m dbâdnâm e (1948); y en ler v ard ır; fakat, sardalya h em nefaset ba-
kjm ın dan çok ü stü n d ü r, hem d e seyir zamanı
Tercemanü! belâge IİM 9); İb n i S inâ'R ln aşkın
mahiyeti h a lk ın d a k i risalesi (1953); M evlûd ve av y e rle ri a y rıd ır, tersi’y e nisbetle çok kü
ç ü k tü r. d ah a yassıcadır, k arnı daha beyaz ve
ı Ankara, 1055 ); F arca G ra m e ri (1957, 2. bas
ili re n k li b ir y an çizgisi vardır. Çok nazik ve ga
y e t lezzetli b ir eti olan ateş balığı (sardalya),
ATEŞ ISAMĞl — ts ta n b u l s u ların d a n ku lak y a rık la rı geniş olduğundan, denizden
geçen e a makbul ve n e fis b a lık la rd a n d ır; ası) ç ık a r çıkmaz ölür, birkaç saat sonra da yu
adı sardalya bnbğı k i, a te ş adm ı, aşağıda ta rif m u şar ve lezzet ve n efasetin i tam am en kay
edileceği veçhile geceleyin b alık çı k ay ık la rın bed er, bundan Ö türüdür k i ya taze taze ye
da ateş yakılarak avlan m asın dan a lm ıştır. m e lid ir y ah u t m üm kün olan sü ra tle tuzlama-
Aşağıdaki m alûm at K a ra tin D eveciyanın «B a lıdır.
lıkçılık* adındaki e se rin d e n n a k led ilm iştir: P u lla n v ücudunun k ıt'asm a nisbetle hem
«Ateş balığı, EyiCılden itib a re n Ç anak büy ü k, hem dc ç o ktu r ve vücudundan pek ko
kale Boğazından A kdenize ç ık a r; b ü tü n kışı lay ay rılır, denizde büyük balıkların hücum u
Akdenizde geçirir; N isanda y u m u rtasın ı a ta r. n a uğradıkları zam an p ullarım bırakıp düş
m anının gözlerini kam aştırm ak suretiyle kaç
tık la rı söylenir.
Ç anakkale Boğazı ile Akdenizde tutulan
a te ş b alık ları büyüktür; Boğaziçi Ue Marma-
ra d a tu tu lu p tstan b u l balıkhanesine getirilen
A n a d ili le r ise ufak tır; b o y la n 1 0 -1 5 santim arasın
IK. D e v e d ^ a d u ) dad ır; fak at lezzetçe diğerlerinden kat kat üs
tü n d ü r. İstan b u l s u la n ^ te ş balığı, sardalya
Mayısta zayıflam ış olduğu h a ld e M arroaraya sanayiinde dünya ölçüsünde b ir şöhrettir;
girer, K aradeniz Boğazına g id erse d e B oğaz dü nyanın biç b ir denizinde b ııjc a d a r nefis ve
(enerleri hizasından ile riy e geçme*. K arade- leziz sardalya çıkmadığı balıkçılık aleminin
tıize g irm ez.. kabul ettiği b ir hakikattir.
S a lı yeşil zem in ü zerind e m avi benekli A teş balığının tazesine, İstanbul balddu-
ve yanları mavi zem in üzerine beyaz yaldızla nesi ıstılahında ve balıkçı ağzında terbos, kü
kaplıdır, k arnının altı ve y a n a k ta n güm üş çüğüne terhos vonosu denilir; sardalya. tuz
gibi parlak, gözbebeğinin e tra fı beyazdır. A lt lanm ışının ad ıd ır; fakat halk ağzında ateş ba
o rn /a ro u p /m e ra k e d iy o ru m
A T K J B A U fil — 1268 _ İSTANBUL
lığı denilir; sardalya adının tazesi hakkında her yıl 301),000 kilo kadar ateş balığı gelmek
kullanıldığı da görülür. te ve bunun yarısı tuzlanıp yarısı da taze ola
Ateş balığı dalyanlarda, yahut ığnb ağ- rak sarfodlLmekte idi, yine o zamanlar ufak
Isriyle, veya sureti mahsusada yapılan m an kıt'ada olanının kilosu ortalama 00 paraya,
yat ve ateş aglariyle tu tu lu r büyüklerinin kilonu 100 paradan iiç kuruşa
H aarsndan itibaren seraizleıımeğe başla kadar satılmakta idi. 1046 tem b u lu n d a ateş
yan at e ; balığın m av mevsimi, Haziran, Tem balığının kilosu 160-250 ku ru ; arasında; 19d8
muz ve Ağustos aylarıdır; bu aylarda Boğazi- temmuzunda İse 7fi0 -1000 kuruş idi.
çînde. Marmara körfez ve adalarının sahille Tuzlanacak balığın semiz olması azımdır,
rinde, ekseriya ateş kayıklariyle ve çok bol bunun için de tuzlayıcılar. Ağustostan sonra
olarak tutulur. tutulan balıklara rağbet ederler; bunların ku
Aleş vasıtaslyle ateş balığı avı İçin iki lak ve barsaklarını çıkarm aksam fıçılara sıra
kayık lâzımdır; bunlardan birici Uç veya dört ile dizip bir kat tu î bir kat balık olmak üzere
çifte büyük bir kayık olup ağ lan taşıdığı için tuzlarlar. Balık, tuzlandıktan Üç ay sonra ye
«ağ kayığı» denilir. İkincisi iki çifte b ir k a nilebilir; fakat eskidikçe kokusu ve leneti
yıktır ve ateş bu ikinci kayığın kıçında yakı artar; haddinden fazla eskirse de pek tuzlu
lır vb bundan ötü rü de «ateş kayığı» adını olur.
alır. K u tu lar içinde pişmiş sardalya konser
Karanlık gecelerde ateş balığı yakamoz vesi için Gelibolu ve Lâpsekide (11. 1311)
yapar; bu yakamoz d erin su larda farkedilmez, 1805 e doğru birer fabrika açılmıştı; oldukça
fakat en çok 1,8 kulaç derinliğindeki sığ s u iş görmekte, yaptıkları kutu sardalyahın İs
larda yakamoz kolaylıkla g ö rü lü r ve balıkçı tanbul, İzm ir, Beyrut ve Selanik gibi İmpara
lar balığın yerini keşfeder. Ağ k ayığı balık torluğun büyük şehirlerinde rağbet görmek
ların bulunduğu yere yanaşıp ağı denize bı te, hem en tam am en sarf edilmekte idi. Fakat
rakır bırakmaz ateş kayığı m eşalesini yakıp ateş balığının bol çıktığı zamanlar, bu fabri
ağm üzerinden birkaç defa ve m uhtelif isti kaların alım takati mahduö olduğundan, fiat
kam ette gelip geçer. Balıklar ateşi takip et fevkalâde düşm ekte, hem balıkçı, hem de ha-
liklerinden. ateş kayığı ağın Üstünden geçtik â n e zarar görm ekte idi. Istanbulda; büyiik
çe balıklar ağa takılırlar. Ağ kayığında bulu sardalya fabrikalarının kurulması, en nefis
nan reis, yakamozdan kâfi m iktarda balığın balık lan işleyeceğinden, dünya ölçüsünde şöh
ağa düştüğünü görünce, hem en ağ denizden re t tem in etm esi muhakkak bir büyük iştir,
çekilir, balıklar silkilm ek suretiye sandalın fakat ne kadar hazin bir hakikattir ki, Cum
içine aktarılır ve y er değiştirilerek ava devam huriyet devrine kadar, İstanbul, yıllarca Av
edilir. ru p a m am ulâtı kutu sardalyaları istihlâk et
Ateş balığı avı için kortine denilen iki miştir.
çifte bir kayık daha vardır; bunun ağı ufaktır, K utu sardalyaları şöyle yapılır:
b ir kayık ile bem ağ dokiiliir, hem de ateş «Balıkçıların, karaya çıkardıkları ateş
yakılıp balıklar ağa doğru fışkırtılır. balığının sağlam larım ayırarak süratle fabri
Ateş balığı, pek nâdir olarak gündüzünde kaya teslim ederler. Fabrikalarda ellerinde
manyat ağlariyle avlanabilir. Manyat ağları b irer bıçak bulunan am eleler balıkların ba
ile tutulan ateş balıklan, hu balığın İstanbul şını kesip barsaklarını çıkardıktan sonra ya
sularında tutulan en inceleridir ve gayet mak salam ura yahut tuza atarlar. B ir müddet sa
buldür. « lam urada ve tuzda kaldıktan sonra yıkanır ve
A teş balığı, m evki ve sem te g ö re bü yü k hususi te l kafeslerde güzelce süzülüp kurutu
veya küçiifc k ifa d a d ır; ku llanılacak a ğ ın göz lur; sonra ufak iskaralara dizilerek kaynar
le ri b alık ların b aşlarına m ünasip olm ak lâ zeytinyağı içinde bir iki dakika pişirilir. Ya
zım dır, böyle olmazsa, b alık k atiyyen tu tu l ğı süzülüp balık soğuduktan sonra kutulara
maz. istif edilir, ağzına kadar çiy zeytinyağı doldu
B irinci C ihan H arbînden evvel, tsta n b u l ru lu r ve kutular lehimlenir. Kutuların kapak
B alıkhanesi M üdürü K arakin D eveciyan E fen la n lehimlenirken yağ ısınıp cismen geniş
d in in k aydına göre, ts ta n b u l balıkhanesine leyeceğinden, kapakların üzerinde birer küçük
h ttp ://g ro u p s .g o o q le
Kanuni Sultan Süleyman devrinde A tmeydam düğününde Ç anakyağm ası
dialük Y. S thrt.aroSlunyn .Aburlar b o y u .» l ^ - b u l . e k in d e k i ml.Ji.lur
NurgjHc tfatbaası
KIİKt‘hfrflD5İ
T ü ıkivc- K lİ M İ ıa n o s l I-
roup/meraKedıyorum
— İ2 « 9 — ATKÇCl
o . s l s t * PED^
delik bırakılır, kapak lehim lenirken y»& bu ATEŞÇİ — tstanbulun eski büyük gedik*
I delikten taşar, sonra ite r i silinerek bu delik 11 meyhanelerinde, vazifesi, müşterilerin çu
i: . d* aynca ^bindenir. K utular ağzına kadar buklarını yakm aktın İbaret olan meyhane
p t ile dolduğundan içinde havadan eser kal uşağı kİ *A tej oğlanı» da denilir: hemen is
mamakla beraber, «m. Mr am eliyat olmak tize tisna*».. eli ayağı düzgün r a hattfc gayet h u
n kutular b ir kazan İçine M il edilerek 2 - 3 n l ve m ibiesna nuhbub oğlanlardan seçilir
j j i 1 kadar kaynatılır» {Karakin Deveciyan, di Btlydk gedikli S elitin meyhanelerinde bu
Balık ve Balıkçılık). dilber ateş oğlanları bilhassa seslenerek hiz
T o e olarak yenilen t l q balığı u l a n d ı m ete koyulurlardı, bağlarında mavi pûskblHl
pişirttir: Istanbuldı Temmuz ayı da, tered al Cezayir fesi, kükiilleri fesleğen saksısı gibi
dütsüz. ateş balığı ayıdır; bu ay İçinde bütün fesi kenarından kaklar üstüne dökülmüş, sır
lokanta listelerinin başında ateş balığı (sar ına işleneli al) kadife veya a l çuhadan cep
dalye) bulunur; artık hem en hiç kalmamrş kenler, beyaz gömleklerin kollan sıvanmış,
olan meyhanelerin ve bilhassa Balık pazarı belde al kuşak, altında yine sırmalı al renkli
meyhanelerinin baş mezelik balığı idi. jalvar, ayaklar yalın, yalın ayaklarda al ka
! Ateş balı|ıniD, ağız tadına dünkün Islan- dife tasmatı takunyalar. Ateş oğlanlarının he
1 butlular indinde en m akbulü, Boğariçinde Be men hepsi rum du, bilhassa raahhublan ile
bek koyu ile Çengelköy sularında avlanan- m eşhur Sakız ve İmroz adalarından gctirllür-
lerdi,
I iarıdtr.
Şâiri m eçhul jö kıt’a Sakızadalı Mr mey
! ATEŞBAZ SOKAfil — Sam atyanın ilacı- h ane ateşçisi hakkında söylenm iştir:
hüseyirnij» m ahallesi kokaklarındandır. Sa- fiim şlr u l l m l e ay nalı tasm a
raatya caddesi ı'Samatya - Yedikule tramvay A teşoftbaı b ir Sakızlı r o m a .
jolo) nden, iki araba genişliğinde, toprak ola Hikl p ttta m U ı ey peri p q te r
rak bajlar. Düzensiz b ir m eyille iner, sağda Ayağın cinimi ı k De b am ..
Çarklı sokağı kavşağından sonra bir meyille İstanbul akşamcıları arasında ateşçi üze
iner, sağda Ç arktı scıkagı kavşağından sonra rin e şu fıkra pek meşhurdur:
* darlaşıp b ir araba enin e inerse d e Büyükku- Esnaf şebbazı hir delikanlı her akşam
lefi Sokağı 11e obra kavşağında, yani bitimin- meyhanede çakarmış. B ir sabah anası yanı
r - de, yine iki arabaya yakın genişliktedir. Çok
na gelip:
( bozuk, bakımsız b ir sokaktır. Sekenesi fakir — Oğlum, işretten vazgeç desam bir
•1 Türk aileleri olup barındıkları evler, üçer, faydası olmıyaçagtm biliyorum, bari meyha
dörder katlı ahşap yapılardır. Cadde kavşağı nede ifm e de ne yapacaksan evde yap! demiş.
köşesinde, yüzü caddeye bakan «Şen Sine Dalikanlıya bu sfiz tesir edip o akşam me
mana vardır. Kayda değer bajka U r hususi zelik öteberi alarak eve gelmiş; anası aşırı
yeti yoktur (Haziran 1947). memnun olarak derhal oğluna l&ze yemek ye
İsm ail E rsevim tiştirm ek için mutlağa girmiş; oğlu da önüne
tepsiyi koyup birkaç kadehten sonra çubuğu
ATEŞBÖCECİ SOKACI — şa lin in Fe
riköy, Taksimin Hacıahmedefendi maballelesi doldurmuş, fakat ateş yok:
arasında bir sınır sokaktır. K urtuluş tramvay — Valide, bir ateşi diye seslenmiş
yolu civarında Ermeydanı sokağından geride — Peki oğul, simdi getiririmi demiş
ki kuiara doğru uzanır. Kırkthyası, Yeniâlem, Demiş amma d u r pilâvın yağım haşlıya-
Lokumeu, Omuzda;, Beyzade ve Alkaranfii yım da götürürüm, çorbama tuzunu koya
SOlcaMarlyle birer kavşağı olan Ateşböceği So yım da g&türürüm deyip aradan U r saat geç
kağı henttı tam im edilmemi? bir yol olup sağ miş, hâlâ ateş gelecek. Oğul, çubuğu elinde
kenarında bir sıra alığa? evler uzanır, a: me beklemiş, beklemiş, bakmış ki gelmlyecek,
yilli bir deveboynu vücuda g etirerek vidinısi şişeyi kapınca fırlamış, anası oğlunu sokak
U r çukura inip karşı sırtlara tırm anır. (Hazi kapısında görünce:
ran 1947). — Oğlum, yine mi meyhaneye?.' diye sor
Im tll Encvim muş.
e .c o m /g ro u p /m e ra k e d iy o ru m
ATESC1 — 1370 — İSTAHBVL
— Anadilin, ben meyhıneî* bunun için miye arasında seyrederken dökülür Boğaziçi
giderim, çubuğu doldurup da Ateş! dedim İTLİ seferlerinde de dtiniiş seferlerinde dc Boğaz
atejci oğlanın: Ceüyorî demesiyle ateşi lüle ortasında seyrederken atılır.
nin Üzerinde görürüm! Geçen asır üzerine muazzam ve ıt-ngııı
ATEŞÇİ — Biiyiik jehJr Istanbulda ya- bir hâtıra defteri bırakılmış olan kantlıllijj
.şfcdıgı halde ömürleri Uman vapurlarının ce Aşçı Dede İbrahim Bey IB .: İbrahim Bey,
hennemi iazan dairelerinde geçen vo bu şeh Aşçı Dede; Aşçı Dedenin Hâtıraları],
rin tabiat güzelliklerinden ve türlü nimetle İkinci Abdüllıamid ılevrinln büyük İlim
rinden nasip alajnıyan deniz amelesine veril lerinden Üsküdarlı Dell Tahsin Efendinin ha
miş isimdir. yatından bahsederken bir vapur ateşçisinden
Bu ağ î r işe dayanabilmek için genç ol bahseder ki ne dudak bükülecek, ne gülüne
mak ve san derecede sağlam ve ayni u m an d a cek, n e ayıplanacak bir menkıbedir: kendi
çalâit bir vilcud yapısına sahip olmak (arttır. sinden feyiz almak için yaşların ve hattâ Şey
Yaz ve kış. İçleri başında valm ayak ve yarı hülislâm Efendinin bile derslerine koşup git
çıplaktırlar; sırtlarında bir {anili, ayakların tikleri bir filozofun ruh ulviyeti gösteren sa
da ya bir don yahut bir bez panlalon bulunur; tırlardır:
çıplak ayaklarına geniş tasmalı takunya geçi «Hoca merhuma yetişen ihvânın malû
rirler, bazan başlarına bir kefiye giyerler; mudur, bu zatın aşk ve muhabbetine, ilim ve
ocak başında ekseriya fanilâyı da çıkarıp çıp İrfanına diyecek yoktu. Bununla beraber »ka
lak gövde ile çalışırlar. Ocak kapaklarını tlar kalendeî ve riııd idi M ÜBküfldr vapuru
açınca, tutulacak yerlerine ıslak bez sardık nun ocağına kömür atan yüzü güzü kapkara
ları uzun demir çubuklarla evveli ocak İçini kendisi maskara bir mahbube tutulup o Uim
karıştırırlar, sonra gelberilerle yanmış kö ve irfanı ile uzun zaman o çocukla beraber
mür cürufunu ocaktan çekip yere dökerler vapurda kömürcülük etmiştir» (B.: Tilhaln
ve kızgın cürufu su a tırak söndürürler. Etendi. Üsküdarlı Deli}.
Vapurun büyüklüğüne göre kaç ocağı Ş iir Şükûte Nihal Hanımın «Ayna» adın
varea bu ameliyeden sonra kapakları tekrar
daki romanı bu vapur ateşçilerinin ağır ha
sıra ile açarak ocaklara kararınca kilrek kü yatından m&Uıem olarak yazılmıştır. Bu ateş
rek kömür atarlar; ateşçi yamağı, ki umumi çilerin çoğu, bir roma kahramanına yakışa
yetle ateşçiden bir kaç yaş küçüktür, kazan cak müheykel vücuda sahiptirler, hatta erkek
dairesinin üst kısnıuıa çıkar; ateşçi aşağıda güzelidirler. Fakat o demir gibi vücutlar ve
cüruf gerdellerini doldurur, yamak b ir çık güzel yüzler pek çabuk yıpranırlar; değme
nğa zencirle bağlı olan dolu gerdeli yu genç adam vapur ateşçiliğine tahammül ede
karı çeker, demir bir çubuk üstünde hare
mez.
ket eden bir makara - tekerleğe raptederek
gerdeli vapurun kenarına kadar sürüp İçin ATEŞ GECESİ — Hıristiyanların, bil
deki cürufu denize döker. Bir ocak temizle hassa rum nrtodokslarının icra ettikleri Mr
mede 40 - 80 gerdel cüruf çıkar; ateşçi yama yortudur ki, lmssatnn Tanzimattan sonra ge
ğı gayet seri hareketle 4 0 -8 0 defa gerdel çe çen asır ortalarından Cumhuriyet İnkılâbına
kip ocak dairesinden denize doğru gidip ge kadar tstanbulun ram lar tarafından iskân
lir. bu iş bitince, bir çalı süpürgesi ile yola edilmiş semt ve mahallelerinde pek coşkun
dökülmüş pislik süpürülür. Ateşçilerin, ken eğlencelere vesile olur; Türklerden de uçan
dilerine h is o yan çıplak kılıkta gerek ocak külhaniler ve rindemeşreb zevk ve safa düş
başında çalışmaları gerekse bu cüruf dökme künleri, ateş gecelerinde rum dilberleriyle
işi bazı vapur yolcuları için U r seyir mevzuu ülfet ve sohbet fırsatını kaçırm alardı.
olur. İstanbul rum lan, ateş gecesini 24 Kas
Cüruf dökerken bazdan, dışarıda kar, nında yaparlardı; meydanlarda, büyükte ga
buz da otsa, ağırlık verdiği için ayaklarından zino avlularında büyük bir ateş, umumiyeti*
takunyaları da atıp yalın ayak gidip gelirler. köhne bir kayıp yakılır etrafında işret ve cün
Ocak cürufu denize vapur limandan çık ha; ile raksedllir, genç kızlar ve delikanlılar
tıktan sonra, umumiyetle Ahırkapı ile Seli ateşin üstünden atlarlar, bu ateşten atlım»
http://groups.goog le.<
— 1271 — ATEŞ GECESf
ağar sayılırdı. A taş gecesi, H ıristiyan aziz* «Aleş gecesi. Bu m ünsabet köyü hınca-
ferinden Avios Yuanis (S e n -Ja n —■ Hazreti tııne doldurdu. T renler zilvvar ile malâmal
Yahya) aduıa yapılırdı; Em rullah Efendi mer- olarak geldi. Kumpanya yine düdüğünü öt*
bumun «Muhttiil Maarif» ind e verdiği nıılA tü rdü .
n a ta güre bu yortunun m enşei. htrisltyanltk- «Zeytinlik sahili dtlnişlninde terennum -
tao (ok eskidir; eski IIiıuI ve Iran ın ateşpe câz olan ve m eşhur udi Ibrahim in nağamafı
restlik {deÛerinden biridir; A rab m üverrih tttifcsiy lc la n ı ihsası b ir kat daha ruha do
leri ateşperestlik bayram ına -M ihri C an ı d e kunan A rab çalgısı yalelliler, mavellüer. ş*f-
mişler, onlardan tspanyollara <Magra Jan» gontterie raksâveri vicdan oluyor. Bu musiki
{eklinde bozularak geçmiş ve ateş göçesim devri m akamat noktal nazarından kulakları
alem olmuş, bâr taraftan da Sen - Jan (Hazreti mıza yabancı gelmiyor. Usulde darbukanın
Yahyal adına nisbet edilm işti. Y ahııdller de. icaddelliğl h ir nevi hoş d arb eler harekatı rak-
Kamı; Bayramının bittiği gün ateş y a ta rla r siyeyi daha ziyada tanzim için ihdas olunmuş
dı, haham ların eski uru h alari ve ketn&rleri olsa gerek. Elhanı Arab, o girintili, biter gibi
alınır, parçalanarak b unlardan ItaRîı b îr fitil gö rün ü rk en b ir daha uyanan m lltekerrer nağ
öriiltir, bunlarla m eşaleler yapılır, m eş'alelerl m elerle âdeta kanaatden ziyade tamaha hiz
dini vazifelerinde taassu b lan ile tan ın m ış m et ediyor.
kim seler yakarak ve d in i m anzum eler, İlâhi
«Dün hava biraz rüzgârlı olduğu için ter
ler okunarak dolaşırlardL
lem ek gibi insanı iz'aç eden sık ın tılar yoktu.
Isfanbulda, a te ş gecelerinde, ta rtı işret
Hava, badepereslân İçin b ir kttşayişl lâtif için
yüzünden, y e r y e r vak'alar çıkardı; h a ttâ ba
d e kaldığından sa a t sekizde kadeh çev iren)»
zen kan da döküldüğü olu rd u. 25 H aziran ou ikiye doğru b ire r b ire r dökülmeğe başla
1306 (M. 1B90) tarihli Sabah gazetesinin şeh ir
dılar. F ak at n e tem aşa: B akılm akla doyulmaz.
havadisleri arasındaki şöyle b ir fık ra vardır:
İskem le üzerinde sızanlar m üstesna olmak
«Pazar gecesi nallsli hıristiyaniyenln ateş ge
üzere iç kuşağını ü stü ne bağlayanlar, omuz
celeri olmak hasebiyle leyiel mezk&rede ge
kaldıranlar, bıyık b u ranlar etrafı göreyim di
rek BeyoğluncSa gerek şehrim izin m uhtelif
ye gayret etlik çe gös kapağına tahammıll
yerlerinde ahalii mezkûre gecenin altısına k a
eden acîbütte’s lr ve garlbünnüfuz bir kuvve
dar îcrayl âyin eylemiş ve hiç bir vukuat o l
tin saikasiyle ktlrei ayının yalnız beyaz cihe
mamıştır». tini gösterenler, saatlerce saata baktığı halde
Aşağıdaki manzume de, geçen asır o rta tre n vaktini bir tü rltl hesap ederalyBnler,
larına) rind sairlerinden Ayni tarafın d an . klınbilir ne türlü b ir hâtıra! yâr ile ağlayan
Yanko adında dilber bir meyhaueci çırağı lar, -kosnıa, semai, divan isteyenler güzelce
hakkında lâtife yollu yazılmıştır: eğlendiler, Vasil, kemençe deyince namı ha
tıralarda, gönüllerde a y n ay rı iştiyak ve ta
Alcf Gctefll mectltl nûr eytrdi Yanko
BUU! fcıfteke bideyi bû tevkile 7 au ko ralı uyandıran bu üstad yanında refiki HrJsto
Usla, lavtacı Ovrit vesaire olduğu halde Sa-
Mmadı mel&ı»etzcde ol piri raugaaııe kızağacında Ispironun dükkanın, karyenin en
BlniaUuM hudpgehl cime ayı D ko m üferrah, en salibi arâm olan dili üzerinde
ZSuBir n a l ro lü n e b«o4 Eübdt icrayı âhenk ediyor. Vasil, fey*i mahsusi mu-
Bir raııjbcfiealn asVına eao oldu plf&fliko aild perverânesini, musikii oszuânlde haiz ol
Yine bu şair, o zam anlar pek m eşhur olan duğu kuvveti, kudreti, musikimize bahşeyie-
Kuruçeşmenin ateş geceleri üzerine 511 beyti diğl ta v n lâtif, bize yadigâr bıraktığı teren-
söylemiştir. nüm atı şairânesi en güzide, en İli hissiyat ite
mâli olan peşrevi ile burada tabiatın şu sevi-
Düktü c ilttim t i n i h e y st fi ruhinle k û o t t
R n n t t l n |eM l t q d e b u lu r İ b ik Uh
hilde en ziyade m ekşuf olduğu panoraması
huzurunda neşrü isbat ederek taksimleri ile
Ahmed Rasim de. M alûm at» yazdığı şo- dinleyenleri neş’eyab ediyor. Vasil indinde bir
hlr mektuplarında, İkinci Abdüthamid dev şairi musikidir. Dün gece, üstadı olduğu mu
rinin MakrikSyündelü (Bakırköy) bir ateş ge sikinin kendi ru h ve kalbi üzerinde uyandır
cesini şftyl» tasvir ediyor: dığı hissiyata majjlûb olarak jee* yarısına ka-
:om /group/m erakecfiyorum
'-TE» İSTİdAİI — lîf t — İSTANBUL
d » i yayını elden bırakmadı, kendisini seven, miş». Bunu öğrenen Sultan İbrahim, hemen
tak d ir eden birkaç perestişkArı musiki ita Çavuşbaşı Ağayı Sadıtizam H esarplre Ahmed
âdet» hususi denecek su rette bir faezmi efişa- Pahaya göndererek tngilizlere yapılan haksız
cû .511 edeb vücuda getirdi, var olsun. lığı tam ir ettirmiş.
»Piyasa benim Anastaşla hem ihetık. ka
n uni Mihal ile vSyedan fevk. Lavtacı Lâmbo ATEŞ KAYtCl — Boğaziçinde yangın ol
ile sen, L'Ish ça'.gıcü&eiyle alafrangadan m üs duğunda, tulum balarla tulumbacı takımlarını
tağni. Tam saat d ö rt buçukla m eydanda k u Anadolu yakasından Rumeli yakasına, yahut
m lan sandal ile İçindeki fişenk kaptan alev K ümeliden Anadolu yakasına, veya İstanbul-
ler. p atrn iıU r içinde kaldı. Güzel bir manzara dan Üsküdara geçiren kayıklar İd, dört çifte,
h u lu le geldi. Çoluk çocuk, fam ilyalar, ihtiyar, pazar kayığı büyüklüğünde, fakat daha hatif
genç, köylü, yabancı orasını doldurm uştu. Za ve çok daha yollu idi; sair zamanlarda Üskü
bıtaya . polise teşekkür olunur. H erkes em ni d a r ile tstanbul arasında, Üsküdar ve lstan-
y et ve itim adl» gezinip güliip eğlendi. Hoşça buldan yukarı Boğaza yük ve dolmuşa adam
bir âl eni edildi». taşırlardı. Ç eteleri, Eminönü ve Üsküdar is
kelelerinde b ir veya iki ateş kayığı yangın
ATEŞ İSTİDASI — T a c ıta a tta ı evvelki nöbeti tutarlard ı; vanguı tulumbaları tulum
devirde, bilhassa On yedinci asır so b lan n a bacılarla beraber kayığa girip de iskeleden
kadar, şikâyet îeryadı gökyüzü tu ttu d enil açılınca yangın nöbetçisi elinde b ir harbi ile
diği gibi, görülen haksızlık ve zulüm den bi2- kıç üzerinde otururdu.
zat P id işaha şikâyet edebilm ek İçin, huzura Dilimizde sü r'a t ve tezcanlılık için «aleş
çıkılam ayınca başvurulan son { İre idi. Şöy gibi» ta b iri vardır; kendi kürek sayısındaki
le ki, P âdişâhta sahiîsaraylardan b irin d e p e n d iğ e r kayıklardan çok yollu olan ateş kayığı
cere önünde oturm ası gözlenir, v e hem en U r n ın adı bu bakım dan da aynca manâlıdır; fa
kayık ile denize açılarak, içinde sam an, talaş, k a t A teş kayığını Hüseyin Kazım Bey merhu
hasır parçaları veya ziftli paçav ralar bulu n an m u n büyük Tilrk •S ü r’a i kayığı» deyip geç
b ir fcab haşüstüne k o nu larak tu tu ştu ru lu r; bu, m ek büyük hatâdır.
t Pâdişâhım , h e r ta ra fta n gördüğüm haretzlık
S ü rü r! bu İsmi hezel yollu bir beyitinde
ve zulüm ile a rtık başım da a te ş yanıyor. Son
şöyle kullanıyor:
ümidim »endedir, san a sığm ıyorum fa k a t t e
ni senin yanına sokm uyorlar!» dem ekti. B unu Kalmfalçılarda ateg kayığın yaglatlak
Tine 511 aldı. çektip İsketeye bağlattık»
Pâdişâh d erh al m üştekiyi h uzu ru n a g e tirtir
ve d erdini din ley erek ıcabed en e m irle ri ve Bibi.: Emruüah, MuhltüJ maarif-
rirdi. A teş istidasının e n p a rla k ö rn eğ i, N&1- A TEŞ9EH M ETPA ŞA KÖPRÜSÜ — Em-i
m a T arihin in d ö rd ü n cü cild in de (H. 1058) n ö n ü n ü G alataya bağlayan ve halk ağzında Ka-
1648 yılı vak 'aları a rasın d a k ay ıtlıd ır v e S u l
rak öy köprü sü denilen ve günün alaca aydın
ta n İbrahim saltan atın ın so n g ü n le rin e ra s t
lığından başlayarak gece yarısından çok son
la r; şöyle ki:
ra la ra k a d a r üzerinden on binlerce insan ge
Y edi ta n e İngiliz tü c c a r kalyona, G alata çen k ö p rülerin İkincisidir. H aliçte ilk köpril.
ö nünde d ery a o rta sın d a a k b a y ra k la r çekip U nkapanı (A tatürk) köprüsü yerinde İkinci
bütün m ü re tte b a tı g ü v e rte üzerine dizilir, b aş H ahm ud tarafın d an yaptırılm ıştır ki «Hsyra-
ların da b ire r bak raç lif t yakıp bağrışm ağa tiye» adiyle m eşhur. K araköy köprüleri is*
başlarlar. D erhal saray d an adam gönderilip sırasîyle şunlardır:
d e rtle rin in n e olduğu so ru lu r. M eğer g etir
d ik leri m aldan ev v eli tic a re t m uahedesiyle 1 — H icri 1281 (M- 1845) köprilsü. Ab-
tesb it edilen yüzde üç yerine yüzde altı güm dulm ecid ta rafın d an yaptırılm ış ve Hicri 1279
rü k resm i alınm ış. Sonra satın alın an tak ri {M. 1862) tarih in e k adar on yedi senelik bir
b en 15.000 kuruşluk m allarının bedeli öden ö m re sahibolm uş h ir ahşap köprüdür.
m ediği gibi gem i kap tanlarına Umanı d erh al 2 — H icri 1279 (M. 1862) köprüsü —
terketm eleri d e em rohınm uş... «Bu mezalim A teşm ehm edpaşa köpriisü; H icri 1295 QL
üzerim izden ret buyurulsun, y a h u t sefin eleri' 1876) tarihine kadar on beş - on alt» sendik
m izle um um en a teşlere yanarız d e m e t ister U r öm re sahibolmuş U r ahşap köprüdür, M
İstanbullular ağzında «Cisrl atik), «Eski köp merdivenli olan Fındıklı Mezarlık yokuşu ve
rü* diye meşhurdur. Tekke yokuşu arasında uıanır. Genişliği bir
3 — Abdülâzlz M inanın yaptırılıp yerine araba k adar olup. Tekke yokuşuna doğru pa
İkinci Abdülhamiıl zamanında konulan dem ir tika halini alır. Sokak boyunca bir tarafta
köprüdür; bunun da Ömrü Hicri 1295 (M. ufak bir »ateşpâre» ile (ıra gibi yanabilecek
1878) den Hicri 1380 (M. 1011) otuz ü ç - otuz ikişer, üçer katlı ahşaplar sıralanm ıştır. Bu
dört sene kadar sürm üştür. ahşaplarıtı karşısı yüksekçe, ot bürüm üş ar
salardır. Sokağın sekenesi fakir Türk aileleri,
4 — Hicri 1300 |M. 1911) de yaptırılan
d ir fHazİran 1947).
zamanımızın Karaköy köprüsü (B.: Köprüler).
İsm ail K nevtm
İkinci ahşap Karaköy Köprüsü, Ateş Meh-
Mchnıed Pasarım Bahriye Nazırlığı zam anın ATGEÇMEZ SOKAĞI — Fatih kazası.
da yapılmıştı. Ebüssiya Tevfik m erhum , F e n e r nahiyesinin T ev tiicafar mah»llesi So-
«Mecmuai Tlinizziya» m a 144 üncü niishasn- kaklanndandır.
d j <Karaköy Köprüsü» başlığı a kın da neş
U sturum ca Sokağı kavşağından Kirildi-
rettiği bir makalede Ateşmeiııuoripaşa Köp
ne, göre, üç araba genişliğinde kaba taş dö
rüsü hakkında: «H attâ o köprü, zam anına gö
şeli ve bozuk b ir yoldur. H er iki tarafla ek
re bedayii hendesiyeden m a'dut idi. Modeli
seri üçer ğ atli kâgir evler bahçe ve arkalık
Sultanahmed meydanındaki Sergii Osmanlde
la r vardır. R um lar ve daha çok Türklerle
teşhir olunmuştu, ki, elyem Tersane Müzesin
m eskûn olan loş ve sessiz bir sokaktır. (Ekim
de mevcud bulunmuş olması melhuzdur» d i
1946).
yor kl, bu model büyük m uharririn tahm ini
iım a il E rH v is
hilâfına, sergiden müzeye nakledilmemiş, kay
bolmuştur. A TIF (Foshanell) — Geçen asır sonların,
ATEŞMEHMED SOKAĞI — Beyoğlu ka da, D efterdarda Feshanc fabrikası amelesin
zası Kasımpaşa nahiyesinin Çatmaraescid ma den bir delikanlıdır: Eyyub, D efterdar ve ci
lulleş! soluklarındandır. Çaünarrrcrdivert So varının tulum bacılık ve kabadayılık âlemle
kağı ile Tepebaşı - A karca yolu arasında rinde pek sevilmiş bir sima idi; bir gün, ken
uzanır. disini fabrika çarklarından birine kaptırma-
Çatmamerdiven Sokağı kavşağından gi style teel d ir su rette parçalanarak ölmüş, Au
rildiğine göre, iki araba genişliğinde olup, ölüm, m uhitinde derin bir tesir uyandırmış
yer yer otlarla kapiı boıuk taş döşeli bir so ve hakkında mersiye yollu bir destan yazıl
kaktır. Evleri, ikişer liçer kat kâgir ve ahşap mıştır. Osman Cemal Kaygılı merhum un «Se
tır. Sekenesinin ekserisi Türk, bir kısmı rum- mai Kahveleri» adındaki eserinde. «Ahlı Oflu
dur. Kayde değer başka bir hususiyet) yok göz yaşlan içinde yıllarca okunup dinlenmiş»
tur (Mayıs 1947}. destanların isim leri arasındaki küçllk b ir not
ta u n u E rselim tan gayrı, hayatı hakkında hiç bir kayda rast
lanamadı.
ATEŞPÂRE R0KA6I — Beyoğlu kazası,
Galala nahiyesinin P ü rtelâj Hasanefendi Ma ATIF AHMED EFENDİ — Devlet ada
hallesi solaklarındandır, İkisi de bozuk taş mı; aslı Çankırılı olup Üsküdarda attarlık
/ g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
~ r BEY — 1274 — tSTAMBUL
e te n Osmsn Dede adında bir ıs tın oğludur. raklı bir zat da bir tayyare icadetmişti. B an
Devlet ricalinden Lâleli Mustafa Efendi dai nksaıııı âdeta mukavva inceliğinde gürgen
resinden yetişmiş, devrinin seçkin k âtiplerin ağacından ve bazı parçalan İnce saçtan tasnif
den biri olarak tanının;?, K els-ülJsütlablığa 1‘dilnuş knnadları ve kuyruğu havi idi. El ve
(Hariciye Nazırlığına) kadar yükselm iş (İl, ayak ite teılvlr edilecek birkaç çarkı vardı.
1222) 1807 yılı başlarında elli altı yaşlarında A tıf Bey, bir gün Bebek halkına uçacağını
ölmüş, üsküdarda Şerifkuyusunds dcfnedil- ilin elti. O tarih te B ebekle bulunan Prutes-
m iştir. M uasırlarından N amık Efendinin nak lan m ektebinin <A m erikan Kollcjiain) bahçe
lettiğine göre csahibi hayslyel, fen îjısa ve sindeki sed ir üzerine çıktı. Kollarını kanad-
kitabette süsü hu reşidei derecci nihayet, zarif lara, ayaklarını kuyruğa geçirerek çarkları
ve nüktedan, hezlü istihza ile gûyan, zevk ve lahrlke başladı ve kendini kaldırıp şedden sa
şevka mail ve meyü m ahbûbe şifle dil» imiş. lıverdi. Vakıa tereffü edemedi, fakat ufki bîr
Son m em uriyeti olan Çavuşbaşılıktan azSinde halde on m etre k ad ar ilcrllyerek düştü. Biç»,
hanesi İçinde olan eşya ile yedi bin beşyüz renin galiba kolu ve ayaklan incinmişti Böy
k u ru ; faizli bir n a m e t'd e n gayrı b ir şeyi yok le şeylerde b ir m usibete uğrayanların haline
tu; o n lar da borçlarını karşıla m ıyacak d e re acıyanlardan ziyade g ü len ler çok olur. H er
cede İdi. Kendisi de h astalanıp yalağa düş
kes bu sukuta kahkahalarla güldü. F ak at kim
m üştü; adam ları: «A rtık bu vofat eder» diye
se sak ıtın kaidınîm asfın ı düşünm edi. Şitaban
dağılm ışlar, yanında üç n e fe r e m ek tar a d a
olan d ö rt beş m uallim gidip beyi kaldırdılar.
m ından gayrı kim se kalm am ıştı. B ir gece E ğer  tıf Bey A vrupada bulunm uş v e bu fik
evinden yangın çıktı, harem indeki kadınlar,
rin i m evkii tatb ik e koym ayı tasavvur etmiş
bin to rlu k la A tıf E fendiyi b ir seccade İçine
olsaydı, kendisine fikren, ilm en, fiilen ve nak
koyarak ateşten çıkardılar. Eşyasından b ir hi-
d en pek çok m uavenet ed en ler bulunurdu-
141 bile kurtulam adı. Evinin civarında cariye- Bizde ise: B udala m irasyedi, babasından ka
lerinden birinin iki Odalı evine sığındı. D e
la n b eş o n k u ru şu böyle olmıyacak şeylere
ğiştirecek çam aşırı bile olm adığından, m em u
sarfcy led i g itti dediler. B içareye b ir d e sela-
riyet hayatında lıiç sevişm ediği İb rah im N e
h et ve cinn et isn ad ettiler. Ben o tarih te o ı
sim Efendi, s ırt h a k aret k asd l ite b ir k a t es- iki y aşın d a idim . B ebek ahalisinden benimle
vab ite b e ; yüz k u ru ş gönderdi. A tıf Efendi:
h em sj o lu p da elyevuı b erh ay at bulunan ka
ıB aşu n a gelen bu â fe t, Sahib E fendiye e llik ra tın bu vak’ayı ta h a ttu r etm eleri ve m erhu
lerim in cezasıdır!» diye ağladı. Bu Sahib m un m esup olduğu aileyi bilmeleri m e’mul-
Efendi, gayet nam uskâr bir zat idi. A tıf E fen d ü r. — Kbüzziya Tevfik».
d i rek ab et hırsiyle biçareyi uzun zam an açık
ta bıraktırm ış, hasta olduğunu işitince de iki A T IF BEY (Kuyneaklı) — Geçen asır
yiiz elli k u ru ; göndererek: (T ab ib e versin!» so n ların ın en seçkin m uallim lerinden, devri
diye hak aret etm işti. B içare Sabilı E fendi n in uleıua, udeba ve .şuarası tarafından «alla-
ölürken «ilahi! B enden b e te r olsun!» diye ağ- m eî şehir» unvanıyla anılmış bir sima; ule
lıyarak beddua etm işti. m adan K uyucaklı A bdürrahm an Efendinin
BibL: Cevdet Tırihi, VIII. oğludur; <H. 1267) 1351 de doğdu; (H. 1316)
I89B d e tslanhulda Heybeliadadaki konağında
A TIF BEY — (B .: Kamçıl, Atıf). öldü. M ektebi nevvab M üdürlüğü, Askeri
A TIF BEY (Bebekli) — Geçen asır son Kassam iığı. llâm att Şer.iyye Mümeyyizliği,
larında yaşam ış ve Istanbulda ilk T ü rk tay Evkaf M üfettişliği gibi b a n vazifelerde bu
yaresini yaparak uçma teşebbüsünde b ulun lunarak iffet ve istikam eti ile tam hm if olan
m uş am atör b ir fen adam ıdır. Bu büyük ad a K uyucaklı A tıf Bey, öm rünü bilhassa mual
m ın hayatı hakkında, Gbûzziya Tevfik m er limliğe vakfetm iş, Mülkiye ve Hukuk mek
hum un «A bdı sahavete a:d bir h itıra » adın tepleriyle serbest cami derslerinde binlerce
daki m akalesinde aşağıdaki satırlardan gayri genç yetiştirm iş; derin bilgisi, takrirlerindeki
hiç bir şey öğrenilem edi: «Sultan AbdüHteizin belâ gali, fevkalâde zerafet ve necabeti ile
senei cüiûsuna m üsadif 1861 senesinde dog sonsuz bir sevgi ve hürm et m ih ra b olmuştu,
m a büyüm e Bebekli A tıf Bey ism inde me ölüm ü, devrinin hemen bülün tstanbul gaz»-
h t t p : / / g r o u p s . g o o g l e . c o
* N siK U > P B > ısr — IS T 5 — At if b e v SOKAĞI
■elerinde derin bir teessürle karfiU nm ıttı. • Mehmed A tıf Bey erbabı fazilet ve is
Şair İsmail S ıb şu mersiyeyi yzzmıçtı- tikam etten b ir zatı m uhterem idi. Pederim
Kbpdir bu n f e m l ( M l j m U p ü r v rk a r
M ehmed Em in Paşa m erhum la Meclisi V aliyi
T lb ıU H 41 i n i l * « e li n M rr AhMum A dliyede sebkeden refakatinin istil
K indir, «*T«dı b Mm İ K aybpbrli buRlın zam eylediği m uhabbet, bu abdi acize intikal
VtftlUnfhârl mulklmUJ l l r r U n I t o etm işti. H orhordaki konağında ve fakirhanede
te şe rrü f edildikçe, sarayda görüp işittiği ve-
Kimdir bu. b ö r k M«dhlnl U rI v . Aginfi.
RİrlIkde K rU (Ab# H avini ( n Idfr. fcayiden, bilhassa Sultan AbdUUziz m erhum un
BİT S H | ki CTİdlI h l lm e t tehâlllktn hal'in e m üteallik m evaddan bahsederdi. Bu
B i l i r i d o tr a ı r n i f â n Uıtimam Ider bahislerden hâtıram da kalanlar, yahut kayde-
Kimdir, U n d a fca heyiftll rin ly e ti b e fe r debildiklerim n e k a d ar doğru olursa olsun as-
I>irl fenade U n K bo lhkayl n jm Ider lıo a tam am iyle tevafuk edem iyeceğinl ve ve
Atıf Bfyln k u i h İ , Aüf Beyin ki âtı saik i m ulebereden addolunamıyacafcuıı düşün
T U « m il i biç a (tutulm az d e v n M er düm . M csm uat ve m ttşabedalm ı - ahl&fa ya
Aşağıdaki ta t’a d a B abanzade N aim Bey d ig â r olm ak üzere - bizzat yazm asını müşa
merhumun yazdığı m ersiyeden b ir p arçad ır: rü n iley h te n rica ettim . Sinniisalinden ve «de
m i ik tid a rın d an b ah s ile itiz a r eylediyıe de
Gelmeı b U H dikerin Üstad: âlem e
Ziynet îdin, Iclâfet iıiltı n r v ’l âdem e
ısra rım a m ukavem et edem iyerek «m uavenet
Vefrel Ûüm ifi hiıru a larak ren g i m ita m e ed ersen iz yazm ağa çalışırım » dedi. 0 günden
k alırda mıydı du şine a h u n rîra lü itib a re n işe başlandı, tk i k ısandan m ürekkeb
o la ra k « H â tıra i A tıf» nam iyle U r eser vücu
ÂTIP BEY (Mehmed) — A bdülm eeid ve
d a geldi».
Abdülâziı d evirlerine d air pek k ıym etli ve
orijinal m alûm atı ihtiva eden «H âtırai Atıf» M ahm ud In a l'ın d a pek aydın ola
müellifi; Ağnam m üdürü Ali Ş akir Raif E fen ra k b e lirttiğ i g ib i H âtırai  tıf, Abdülme-
dinin oğludur; (1252) 1836 da Istan tm td a doğ « id v« bilhassa AbdiiUziz devirleri için
du: bir kaleme çırağ edilm ek için, lâzım gelen e n kıy m etli m alû m at kaynaklarından biri
tahsili görerek Meclisi V a li M cktubi k alem i d ir.
ne girdi ve bu rad a serhalifeliğ e k a d a r yük* Â TIFB EY SOKACl — Ü sküdar Kazası,
seldi. V alidesi İkinci M alunudun hazinedar* K ısıklı nahiyesinin K üçükçaralıca sem ti so
la m d a n zevcesi d e A bdülm ecidin cariyele-
lu k la rın d a n d ır.
rinden idi, b u k ad ın lar dolayısiyle sa ra y a in
K alfaçeşm esi ve Faikbey Mescidi sokak
tisabı vardı. (H. 1288) 1871 de M abeyni H ü
la rın ın y a p tık ta n kavşaktan, 'bir arabanın fe
mâyûn kâtipliğine alındı, <H. 1290) 1873 d e
ra h geçebileceği genişlikte, çok bozuk olarak
Mabeyn Başkâtibi oldu, (H. 1Z02) 1857 d e bu
başlar. A2 ile rid e hafif b ir meyil kapanarak
m jfe sin e iliv e olarak Hazine! H assa N azın
y ükselirken, iki a ra b a en in e çıkar. Daha ile
tiy in edildi; A bdülâziıin h a l'ln d e ü ç y ıl ma'-
rid e g ittik çe yük selerek biraz d a ra lır ve Raif-
n ü kaldı. |H . 1297} 1879 d a k en d i isteği ile
paşabanı Sokağına kavuşuncaya kadar, tarla
Amasya m utasarrıflığına. (H. 1301) 1883 de
la r arasın d an patika halinde uzanır.
Kareli valiliğine tâyin edildi; bu vilâyetin
Ugvı üzerine Istanbula geldi, te k a ü t oldu. Son E vlerin b ir kısm ı ikişer k at ahşaplardan
yıllarını H orhordaki konağında, m aişet d a r ib a re ttir ki dârgelirli T ü rk ailelerini b arın
lığı ve sıkıntılar içinde geçirdi. (H. 1333) 1910 d ırır. B ir kısm ı ise zengin harcı kârglr bina
da öldü; vasiyeti üzerine E ılirnekapt dışında lardır. Sağda, B num aralı, yeşil pancurlu, iki
lbni Kemalin kabri civarına defnedildi. Ken k atlı konak yavrusu zikredilm eğe değer.
d i sabasında sağlam bilgi sahibi ve doğra, Sol ta ra fta ise Prcvantbryom ’u n m uhte
fevkaUde terbiyeli b ir m am urdu. şem binası bulunm aktadır.
Büyük Edib biyograf Mahmud Kemal
İstisnasız bütün evlerin yemiş agaçlariyle
tnal. T ürk T arih Encüm eni m e c m u u n u yaz
dolu vâsi bahçeleri vardır. Yaz için iyi bir
dığı bir m akalede ıtH tır a i Atıf» ın nasıl k a
dinlenm e ve şifa mahallidir. (Mayıs 1947).
leme alındılım an latır ki yukarıdaki m alû
mat da bu m akaleden alınm ıştır. İ m a li E tıe ıia ı
m / a r o u p / f n e r a k e d i y o r u m
X rif' _______________________________— ] £ 76 ~ İSTANBUL
h t t p : / / g r oups.g o og l e .c o i
.M ıfefcadi K iıiöbM npsJ. « o lu k k a y u m , M fr a k ö lu b lere m e^rot* odalar
( İ k a n : S a lih S i m )
lan kapının tan ı karşısına rastlay an yine cam-V.1 zili m eşrutalard a bizzat s ik in olm aları ile meş
!ı b'.r kıp ıdan m ütalâa salonuna girilir. r u t ola ve eğ er h ilift şarti mezkûr menâziH
iiı salonuna g irerk en s a fd a k i d u v a r içinde b il-* ' m ahsuslarında sik in olm azlar ise cüıallan
yük M r m e n n e r üzerine A tıf E /end i K ütüp re fi ve hânei raeşrutalarda sik in olmağa ra-
hanesinin vakfiye hulâsası hâk ve te sb it edil g ib ve hizm eti lâziınelerini cdâya kaadir mu-
m iştir ki m etni ş u d u r tem ed kim reiere verile. H u lisai kelâm hafızı
Hâzihl hulâsatül vakfiye kiltiiM ük cıiıatl bi2zat hânei m ezkbrclerde sa
Elitamdii lîllâhi v e sse liti a li nebiyyihl ve kin ve m u tavaattın olm aları Ue m eşrut ola ve
alihi. Vaktiyyöi m âm ulûn b ih im d e zlkril tas hâfızı klitüblik cihatının örfi beled gibi kasrl
rih olunduğu ü zere M itübi m evkutem tal&ben yedi hitâfı şartım olm ağla kasti yed m urad
an raarataU llih m in is i ile ihyasına m uvaf e d en ler ru h sat verilıneyü!) e fe r izharı fütur
fak olduğum l;b u kütilbhanem de hıfz olunup id e rie rse ciheti refi şu rûti meakûreye m üral
kütiibi m ezkûra istinsah ve istifade tarik i ile bir kim seneye tevcih oluna ve hâfızı kiitUb-
rehin ile olurca dahi veçhen rainoi vücuh taş lik hizm eti vakfeylediği kiitbi m ûtebere mil-
ra çıkardık b ir kimseye verllm iye. Mtisteid halazasından ib âret bir m âna olmağia hizntt-
ve m ütedeyyin öç kim se hâfızı k iltü b olup tt tnezbfireye kaim olanların m utenıed kimse
bitmeti iâzbnelerine bizzat kıyam id ü b vekil lerd en olm ası lâzimei halden olub hâfızı kfl-
nasb eylcm iycler ve kütüphaneni ittisalinde tU blerin 'birisi 'b; em riilâhi tcaiâ fevt oidukda
blinyad edlib süknasını ş a rt e y le d iğ in üç bab Brfi belede kıyasen s iU oğluna verildiği lâ
kfjgir mena.Tİlin h e rb irtnd e s ik in ve bM nı muhalUhü âhiri tevkile m uhtaç vc vekili elan
tû liib lu k cih âtın a m u ta sarrıf olm aları m e n i k im se bizzat ciheti m erkuıaenin m utısarrifi
http://groups.goog le.c
A üttlnU X&tffp}ıAn#c! n t ll ıl i» « la m ı
(Rcıİm : Salih S l s u )
»e ricale m ütalia yeri olarak tahsis edildiği yapıştırılan} k ig u illerine Yesarâ&deni» gü
tahmin edilebilir. Bu suretle bu m ütalia sa zel bir lilik hat ile bir Besmeiei Şertfesl asıl-
lonu yedi beşik kubbe ile Kapatılmış bulun mıştır. Kitab hazînesinin salona bakan pence
maktadır ki dışarıdan bunların heyeti umumi- releri Üzerinde yine tahta Üzerine yapıştırıl
Jesi kiremit (jıtülü bir külah (e(ı altına alın mış kağıtlarda İki tuğra bulunmaktadır kl
mıştır, Bu satırların yazıldığı sırada kitap sağdaki Hazreti Mevttna'ııın soldaki Muhid-
hazînesinin lam karşısına rastlayan ortadaki din Arabi’nin adına tanzim edilmiştir ve her
sefa hafızı kfitüMere tahsis edllmig bulun üri tuğranın metinleri de sag küfelerinde
makla Mi. Erbabı m ü talia için de ortaya iki açıklanım;, sol köşeleri sanatkârları tarafın
büyük temiz masa Te sandalyalar konulmuş dan İmzalanmıştır. Mcviinanın tuğrasının
tur. Uti « ra poncereierden bol ışık atan salon metni-.
muhakkak İd huzur ve silkfin içinde (alınıla
T a l a m H ı r j b M nhM dlnfil A rabi k u M lıe d n I M .
cak yerdir.
Kitab bazinKinin m ljtajia salonuna acı
olup A tıf Efendi ahfadından Ömer Vahid
lan kapısı Uıtllnde m erm er Sterine Yahya Etendi k m Emetullah Hanımın eseri olup
ImzaiHu v« Ilitrt 1135 tarihini taşıyan:
Hlerl 1210 (1785) tarihini taşımaktadır. Mu-
PftlUbii kürün hifbtn vc fciive crtunflnakM B biddin Arabi'nin tuğrasının Bitini de:
levhası vardır. Bunun üstünde de bir tahtaya Y i bM rell t c f h M uhH dlntU A n b l k u rfd l» j lr tiU .
ım/group/merokediyorum
A T IF E F E N D İ k ü t ü p h a n e s i — 118* İS T A N B U L
m/group/mcrokediyorum
ATİXALlrA$A CAMİİ — ia # î — İSTANBUL
kınlıyı aşağılara k adar sarkan isialâktitlı mit •İde edilm iştir. Şimal cihetindeki ihata du
s e lin i kürevUere oturtulm uş yilk.sek ’ı a j ilik varı yok olm uştur, yerine tecavüz eden husu
li bir yarım kııbbc ö rter. Cami haricen kâmi- si em lâk bugün hudud teşkil etm ektedir. Ca
len kesm e köfeki taşından yapılm ıştır; bütün m iin şark ve ceııub tarafı kim ilen kabristan
p e n ce re le r etrafında genişçe silm eler dolaşır. dır. Mühim b ir şctırah Üstünde olması birçok
Son cem aat revakı, bu d e rir cam ilerinde te m eşhu r atm aların buraya defnine saik olmuş,
sad ü f edilen ta n d a , o ld u k ta g e n i; ve y ük tu r. Sadırftzam Ali I ’aşa, Derviş Mehmed Pa.
sek tir ve a ltı m erm er sü tu n a m üstenit) t e ş şa, Siyavuş Paşa, Boynu eğri Mehmed P a
kem eri vard ır, bu kem erler d e köfeki taam şa, Haşan P aşa, K uçiik Çelebi, A ttkali tekkesi
d an d ır K apı, m erm erd en, çok g en i; v e y ük • şeyhlerinden Kasım ve Ramazan Efendiler
sektir; g eniş b ir m e rm e r silm e ÜÇ ta ra fın ı do v e bazı sâd a l b u rad a m edfundur. Bunlarda*!
la şır ve yine m erm erd en , zengin ista lâk tltle rle Derviş M ehmed ve H üseyin Paşaların kallâ-
süslenm iş b ir h ü c re kapı yağm ağım teşkU vili k a b irle ri bug ü n d c m evcuttur. Diğerleri
eder; heyeti um um iyesi çok güzeldir. K apı yok olm uştu r. İhtim al ki a ltın d ı hiç bir taş
kem eri ü stündeki ıtn n e s sa lâ te k â n e t alel-m ü- bulunm ayan açık türb ed e m edfun idiler.
m inine k itil e n m evkuta» â y eti te rim e s i, y aş M inare on beşinci a sır m inarelerinin gü
m ağın altın d ak i yuvarlak besm elei şe rife 1314 . zel b ir enm uzecidir. Gövde kabn, petek nis
(M. 1&98) ta rih in d e Sam i E fend i ta ra fın d a n p e te n ince ve yüksektir. Şerefe istallktitlidî)'.
yazılm ıştır: d ev rin e a it değildir. K apın ın ta h P etek ii&tündeki oyuklarda mavi çiniler
ta k a n a d la n da so n rad an yapılm ış b a sit ta b - vard ır. C am iin içi kam ilen sıvalıdır. Kubbe
lab d ır. Son cem aat p e n ce re le ri ve m ihrab göbeğinde, m üsellesi kürevilerde. tocngl ve
hü creleri çepeçevre köfeki silm e i{ine alın ko rn işlerde, kem erlerde, üst pencere eirafın-
m ıştır. H ücrclerin y aşm akları Jtö-
fekiden zengin istalâktitlidir. K a
pı önündeki kubbe diğerlerinden
daha yüksektir; içi de pek zengin
m aîakâri rum i tezyinatta serap a
kaplıdır. Bu m alakâriler, bilâhare
boyanmışsa da pek zîd bir te sir b ı
rakmıyor. Son cem aat kem erlerin e
b ir lurmızı bir beyaz boya ile k e
m er ta fla n yapılmıştı; b u n lar 1937-
1933 tam irinde temizlenmiş duvar
ların da yanını;, buzulmuş ta şla n
gayet itinalı bir su re tte tebdil edil
miş, camiin en güzel yerini teşkil
eden bu son cem aat yerine eski
güzelliği iade kılınm ıştır Bu tam ir
m a s ın d a m inare kaidesi ve bu n a
m uttasıl pencerenin yanm ış olan
ta şlan da değiştirilmiş alt meşe
pencereleri kara ağaçtan, h arici
alçı pencereler betondan yapılm ış
tır. Fek harab b ir halde olan m u
hafaza d uvarları da tam am en yeni
leşm işse de, evvelce gürdilftü nıü-
te addit tadilâtın şekilleri yeni mal
zeme ile ihya edildiğinden ne de
virlerin ak>;nu gösteren teaelıüi
ve k a d i m l i k n e de asla Ç ts M rlIlv d ı
s a d a k a t i n verdiği vahdet (RMİh :
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — im _ ATtfCALtPASA CAHİ1
da je til itibariyle d ev rim yakın, rtn k İtiba dadır Slıhralı, iiıtü U d i, yağmağı UlaUktitU
riyle bozulmuş kalem kâriler v ird ir K ırk ıe- olup kim ilen m ermerdendir; yazılar sonradan
ne evvelki b ir fotoğrafta alt p encere ü stü n yazılmıştır.
de de aynı nak ışlar görülüyorsa da bugün M eruıer silm enin üç zırhı kırmızıya boyalı
mevcud değildir. B ir ta m ir esnasında, ih ti dır. M ihrabın yanlarında hoş iki motif var
mal ki m edhal levhasının d ır ki eşine a ı tesadüf edilir, bunlar mum
yazıldığı 1314 (M. 1B9S) kill&hlandır, Ü re r ufak yaldızb alem bulu
senesinde, bu nakıslar k a n an bu külahların Üzerindeki yeçıl yağlı bo
patılm ış, d iğ erleri de ren k yalar neden yapıldığını saklıyor Minber de
leri bozularak ta m ir ed il kam ilen m erm erdendir altrada bir 6ıra hücre,
m iştir. K apt iç ta ra lın d a n ark ada yan kapılar ve silmeli dörl köşe kenar
çift B ursa k em erlid ir; pen- varılır. Merdiven küpeştesi silmeli dolu bir
c ere k a p a k la n da d en ın u n - k orkuluktur, oyma değildir. Altındaki m isel-
lesi cidar da oymasızdır. Yalnız runıl katlan
m alı b ir suyu ve ayoi şekilde U r
göbeği vardır. Minberin ön ka
pısı ve kiilUı ayağı hususiyeti
olmayan teiniz işlerdir- Minber
k ü llin yarım kubbenin büyük
isialâktitlı müsellesi kürevtainln
musaadesizliginden dolayı yük
sek yapılm am ı;, bodur ve nis-
betsiz kalm ıştır.
AılluıUpı^ıı C untt
nm/aroup/'merakediyorum
a t iil a l Ipa s a CA«ir — ıa s t — İSTANBUL
M inberdeki ilyâh re n k le r sonradan boya yok olm uştur. M edrese de Divanyolunun tev
ile verilm iştir; aslında y o k tu r M üselles mih- sii esnasında y a n sı kesik bir ta ld e bırakıl
ra b çıkıntısı üsHJnılekl yarım kubbe üzengi mıştır. İstanbul Evkaf M ildürlügünün bahçe
sinde bir kom i? teşkil eden b ir stra alçı yap sinden on odası ve ılerthanesi görtiliiyor. Taj
rağın altında, gayet iri badem lerle süslenm iş ve Tuğla sıralariyle yapılmıştır. Revak ke
b ir IstalSktit m anzum esi vard ır. Z em ine Çok m erleri malnll, d irekler mermerden kem er
yakın hir irtifaa k adar İner; üç İane de oy leri de dairevidir. M edresenin caddeden gö
malı çivi hnşı g& rüliir Bu k adar büyük istn- rülen 2 inci kat odaları, iin duvar tamamen
lâktitlerc h ir dc, aynı d e v irle re yakın yapıl- m uhdestir. Kapı eski bağlık ve direklerle İh'
rai?, Hasekide ftavudpaşa cam iinde tesadü f ya edilm iîlir. llig er akşam da da !>a« tadil ve
edilir. ta ğ y irler yapılm ıştır. Cami eihuttndc, cadde
Camiin bazı y erlerin e ses k ü p le ri ko n du llstlindeki çeşm e ve su teraalai on sekiılıuı
ğu, bırakılan deliklerden anlaşılıyor t f alçı asırda yapılıutjlır.
p encerelerden bugUn b îr şey kalm am ıttır. Eknm iMkfcı Ayv«nH
Yalnız m ih rab cephesinde 13 alçı p en cere on A ç ılıd a k i sa tırla r İstanbul Ansiklipedisi-
t t k l u j ı d a sır İşidir. A h jıp m ah relU r k im lim nin Klyaret n o tla n d ır: 1647 M artında Atikali-
sonradan yapılm ıştır. p a ja Cam ilnin son cem aat yeri düşm eleri yer
HadlkaHIl cevam i m edrese, tekk e ve y e r jö k ü lm ü j, pek hazin h ir balde İdi; kız ço
im aretten bahsediyorsa da, ta itt* v* iş a r e t cukları ip atlam akta, m ahallenin delikanlı k ır
http://groups.googl
I
Soldakinin üzerinde:
Muhammet Resulıülalı Sadık öl vadfll emin. çeulıerlM o|4a Aıîkallposa Cam iinde m u m U»
yıulıdır. <*tsüu: B. (Hkcr)
c o m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
tiM C & U JK l'Y U ATİXA£>tPAŞA CAMİ! ~ me —
ISTASBIT.
olan bu büyük m âbedin bir defa daha esaslı ATİ K A I.trAŞA CAMİt, yabud ZtNCİR
bir Sjuıir görm esi Ita m d ır ; b u ta m irin hede IıİK U Y l' CAM İt — B âm si, ikinci B a y ta d
fi daha ziyade camiin içinin tanzimi ve avlu d evrinin en nam lı sadrâzam larından Uadun
sunun tecavüzden k orunm ası olm alıdır. Bu A li Fadadır (B.: Ali Paşa. Hadım); m im arı
gibi Abidelerin hadenıei h ayratından başka bilinm iyor. Tam am en Anadolu tesiri altında
sopalı bekçileri lâzımdır, nıuhafazasî sadece yapıtm ış ınilstatll plânlı, orLada iki ayak üs
Evkafa değil. Belediye ve îab ıtay a da te re ttü b tü n e a llı kubbelidir. H aricen b ir sıra ta ; iki
eden bîr borçtur. «Camilerimizin h a lim in i yol sır» tu ğ la Ue yapılm ış ve on s e k ja n d - asır
yapmayım?.:, mealindeki H âdisi Şerif burada fionlanııtlfı bir tam ir görm üştür. M inarenin,
pek acı olarak hatırlanm ışlır. bilhassa kaide kısm ının bina ile ayni devirden
Bir halk rivayetine göre Sedefçiler Ca olm adığı kuvvetle m uhtem eldir. B ununla be
mii. R üyiikjelurde içinde H e r makam) bulu rab er. şerefe nîiirtesna, bina m ütenasip alarak
nan İki cam iden biridir ki d iğeri Ü skiidarda- irtifa verilmişi diğer baz: cam ilerde olduğu
k i eski Valide Canûitlir. Eskiden H ızır'a ra s t gibi, inceltin Dk İmlasına. tUlşüitnemiştir.
layıp muratlına erm ek iğin k ırk glin sabah Camiin ünündeki iiç kubbeli son cemaat
namazını top kandilin altında k ılan lar çok yeri U sbıt edileıııiyen eski bir tarihle yıkıl
olurdu; bu eski halk inanı tstanbul Ansiklo mış, yerine ahşap bir son cem aat y e ri yapıl
pedisine bugün için şü mısra ı hatırlattı: m ıştı. Son ısınan lard a bu da kaldırılarak ze
İllin buluk r e b i zulmette kUlilıın k a p u m mini çim enin l!e s ıv a n a ıjU r. Ba satırların
Bibi.: KEK, ME ve tE, Gn. yazıldığı sıratla z in d rilk u y u Atikalipasa Ca-
h+tp://groups.qooale .coh
AVSlKLOrEDİSf — I2H7 — A T lK A İitP A Ş A CAM İ -SOKAĞI
müniıı son cem aat y erin den m ahrum iyeti, tu r; ilk d ö rt beş ad ım lık v e ri p ak et ta$ı dö
mabedin yapı » a t t ı g iu elllgi bnkJMuldan bil* ş elid ir, gerU lnin sag ta ra fı kaba taş döşeli ve
yiife b ir n a ib e d ir. A rka ve yan cephelerde, tıozuk, solu h endek halin d e ve to p ra k tır. Sağ
kubbelerin istm ad ettiğ i kem erlerin k a rşılı da Alik»lip.ıç,ı C am ii, so ld a m e şh u r H attat
ğında, duvarlara ıliirt tane ayak (payanda) y a M untafa Haklın E fendinin tü rb e si v ard ır; ca
pılanılır. mi av lusun d a, caddeye n a zır sed Üzerine 1U
Camiin kapısı «a aekitlnei aaırda tebdil tane d ire k li a fi; ta h ta sı d ikilm iş ve ü zerlerin e
edilm iştir; alçı poncercicr d e on sekizinci a s ır o s em ttek i A ysu sin em ası ile b a lattak i Milli
ididir. Mihrabı, sıvalı b ir h ü cred en fburetl-ir. sin em an ın a fifle ri y a p ıştırılm ıştır k i, A tikali-
Minberi m erm erden ise de üzeri k e sit b ir paşa Camii gibi yapı sa n a tın ın en eski ö rn e k
boy* tabak asiyle ö rtü lm ü ştü r: alt kısmı, gayet le rin d e n b ir rnübcde, m en faat e n d işe lin e düş
basit olduğu halde külahı tu ta n ay ak lar ista - m üş ceh lin (irk in ve iğ ren ç b ir tecavüzüdür.
lâklitli, ve b unları bağlayan k em er dilim li, C am i k ap ısı üniiııdo düzlüğe çıkan yot,
ililii <te Istatâktit taçlıdır. Cam iin başka bit bir m eydancık halin
hususiyeti yoktur. Y anında bu lun an 14 h ücre de geııişler, burada
ve bir dershnneden mürefk-kep m ed rese. Ka ta ; bilezikli» biri de
nuni devri vetirâzam larından Semiz Ali P a m ir çıkrıklı ve h e r
şanın hayır eseri olup, bu satırla rın yazıldığı ikisi de dem ir kapak
sırada bir dispanser olarak k ullan ılm ak ta İdi. tı iki kuyu, ve kuyu
Ekrem llalıkı Ayronii başında iki seivi ağa
cı vardır; yol bu nok
ATİKAÜPAŞA CAMI SOKAĞI _ Fatih tadan İtibaren, Ha*
kazasının Karagümrtik nahiyesinin Beyceğiz sanfehm lpaşa Cadde-
mahallesi sokaklarm dandır Fcvzlpaşa tram desine doğru daral
vay caddeıi (Fatih - Edlrnekapt tram vay cad m ağa l»$lar; Svleat-
desi) ile Masaıtfelımipaşa caddesi arasındadır. n e k i. bu kavşakta b ir
Tramvay caddesi kavşağından yüründüğüne araba eiiçiiikle geçe
güre ilk yirmi be$ adım lık kısm ı fi; araba fie- bilir. (Nisan 1946):
çecek kadar genty ve oldukça dik U r yokuş tam karşısında. Ha-
ı/group/merakediyorum
A ftjtA Ü PA $A HAMAM — 123» — ISTASBVL
s«nfr-hm if»ja Caddesi üzerinde, yarısı bîr diğer Uci yerinde, herhalde, <tal-
Aysu sinem ası haline sokulmuş m eşhur Zin gınlıM», bu binayı, Markos ve An-
c ir lifeuyu ham am ı vardır. dros namındaki azillerin kilisesi
Bibi - KEK Gn. olarak adlandırılm ıştır. (Adı geçen
esnr: Sayla 39, 40)
A TtK.VÜPAŞA HAMAMI — (B.: Zincirli
iu y u Hamamı). İstanbulini eski eserlerini, bir
jımr evvel yazmış olduğu kitapta
ATİKM CSTAF APAŞA CAMİİ — Sanal ta rif eden Patrik Konstanlkıs, Atik-
tarih i bakım ından g ay et mühim eski bir Bi muııtafapa;a Camiinin havariler
zans kilisesi alan A likm ustafapaşa Camii, Be d en Markoc ve PetrM nam ına in
lediye re h b e rin e g öre F a lih kazasının, Fener şa edilen kilise olduğunu kaydet
nahiyesinde, 112 nu m aralı B alat - K arabaş m iştir. (Coustanliniade,
m ah allesinde bulunm aktadır, (ts
tan b u l R ehberi, h arita 8). Ayvan-
saray sem tin d e bulunan bu cam ı,
şim diki A tik ın u stafap sja m ah alle
sinin h u d u tla rı dışınd a k alm ak ta
dır. (B.; A tikm u stafap aşa m ahalle
li).
B u cam i A yvansaray vap u r is
k elesin in y ata n ın d a b u lu n m a k ta
d ır, U nk ap an ı istikam etind en g e
lindiği tak d ird e ise, E yyuba d o ğ ra
giderk en , M usevi h a s ta ia n e s i g eçil
dik te, solda, Ç en b er S okağında,
cam iin , safk ı ;e ;U boy alı so n ce
m aat y e ri d e rh a l göze çarp ar. B i
n an ın yan v e m ih ra p d u v a rla rı
bostanlarfa çev rilm iştir. (B. Ç en
b er Sokağı).
O
doğru Istânb u la g e tirirle r. A tsk m u stttap a şa C am iinin p e k az ilerisin
Galbios ve K andidos y an la d e b u lu n a n ve son sen e le r içinde harab
rın d ak i m ukaddes eşyayı m u o la ra k şim di a n ca k te k b ir d u v arı kaim i)
hafaza için b ir m lb e d in in olan T oklu İbrahim D ede Mescidi olarak
şasının elzem olduğunu d ü te sb it e d ilm e k te d ir (B .: T okluibrahim dede
şü nerek, şim diki A yvansaray Mescidi).
«6varında V lah ern a'd a H av-
v arilerden P e tro s ve M arkos
için b ir k i l i s e yaptı-
■4
U
■n
•t
A tU a n a sta ftp tfa Camii
tK eritn; N cıib)
î.com/group/merakediyorum
A T tK M C S T A F A P A S A CA M İİ — 1290 — JSTAKSVL
A11luRW(tfapi|p Cımtl
( İ n i n Rrjad pavtaç^oy)
http://groups.google.coi
ANStKtOPEOİSt 1 îB l — A.Tİ’K M V STA .f'A PA ŞA C A M İİ
m ijtir Btı h ld iscy i birçok Bi?nns ia rih îllc fin yunda ehem m iyetsiz bir yapı olan Tokluded»
den cftremyortı*. (R ich artw 'ln eserim in a d la n M escidinden İs ıla Al iknnıslaf apaşa Camiini
geçen mi'reiliflordeu bii.ykü bk. Pselloâ: ü n - iıabııl etm ek m üm kündür. Z’. ra bu binanın ce
pngrnphic. M . Bellcs • Lottrca, Haris 19Î8, sam eti v® inşa tarzı. İm parator v« iın p m to -
CİM 2. sayfa 127). F akal btı h u su sta en (azla rivetere ibadetnJh olabilecek k adar rhem m ı-
bilü! veren aıeşh u r P rcn sra A ntla K om nins'- yotliccdir. Evvelce ile ;-3îdığiı%ız gibi, pintili
dır. B u kartın, eserim le. laıııdrios’ıın ta m ir c t lik b u farazice b ite en m akul gelenidir. Bıı
lird i|i Stü-sMun *... rnLltH&Sem b ir ııınbcd, ol arad a şu noktaya da teman edelim k i. Milli»-
duğunu ve hiç de a» b ir m asrafla m eydana gen'Sıı A üknııtsU fapaşa Camii olmasını muh-
gelmeyip, sana*m çeşitli v asıtalarıyla tcıyiıı toım>l gördüğü ve T affern er’in eserinde adı
cdildiğint ve im p arato ru n daim a ib ad etlerin i gcçaıı « P e tri, pntıli» kilisesi a ıu iım tz a göre
orada y a ptığ ın ı...: yasm aktadır. {Anne C'onı- A yvansarayda olm ayıp daha doğudadır. (A.
neıte: AîcJlaıto P a r a 19S7. cild I, sayfa ISO). van M illingeıi: Byaaııtine C hurchei in Cous-
Anna K omnena’nm büyük a n n esi A nna D&las- tantiu o ple. la n d o n 1912, sayfa 191). Bu kili
sena da gününün büyük b ir k ısm ın ı bu Tekla senin d uru m u hakkında aslı 1490 a doğru ya
kilisesinde ibadetle geçirirdi. pılan tV avassore» plânı m ühim b ir vesika
teşkil etm ektedir. tO borhtım ıner: Konstantl-
Bu kayıtlardan kalayca an latılacağ ı gibi,
tıopel, MüncSıen 1920, sayfa 16 daki resim).
Ava Tekte kilisesi olarak ancak cn m etre bo
İstan b ul A nsiklopedisinin Uk baskısında bu
m addeyi yandığımızda, bu hi
potezi ortaya attığımızda ayıu
Hicri ileri silrm ü ş olan J. Pa-
padopoulos’un kitabını gör
m em iştik. ıJ. Pspadopoulos,
Le palaiset e t les iglises dfcs
B lachernes. Selanik 1928.
104) A tikm ustafapaşa Camii
nin evveles Aya Tekla kilise
si olm asının daha makfll ol
duğu düşüncesi sonra A. M.
Scltneider iDie Blncbemen,
•-Oriensa, IV, 1951, 105) ta
rafından da desteklenmiştir.
lstanbulun fethinden son
ra btı kilisenin derhal camiye
çevrildiğine dair bir bilgiye
sahip bulınuouyoru2. Ayrıca
bu mSbcriln cami olarak ba
nisinin kim olduğu da meç
huldür. Bu arada şuna da işa
re t edelim kİ, A. Saim ÜI-
g e n in vaktiyle yasmış oldu
ğu risalede bu kilisenin «Atik,
yani Eski Ali Paşa tarafuıdan
camiye çevrildiğini» yazması
bir yanlışlıktan ibarettir. (A.
Saim: İstanbul r e Eski Eser
leri. tstanbul 1933, sayfa
137). İslanbulıın bütiin cami
/Mlh«ıust;»fapxlia Cun\1 leri hakkında toplu malûmat
<t*tiııı: Itcyad Scvİoç«#t} veren yegâne eser olan Ha-
■n/group/merakediyorum
İS*AXBCL
D e r g â h ı ) . Diğerinden
ayırdeditm esi rçin o lu
g erek , A yvanm aydakj
cam in in adının haçına
bir de A tik kelimesi ek.
ieıım islir.
F a tih vakfiyelerinde
İsta n b u l içinde bulunan
birçok bin alard an bah-
sM İılirken b ir takım mâ-
b e tle re d e tem as olan.
mni<ladır. B unların ara.
m nda, A yalcharna yani
A ya V lah ern a m ahali»,
sin d e b ir Çükalsca ma-
n a s lın n ın adı geçmekte-
d ir. (.Tahsin Öz: Zwei
S tıftu n g sü rk îîn d e n , fe.
ta n b u l 1035, Sayfa XI re
v a r. 4 1; V ak ıflar ne^ri-
y atı: F a tih Vakfiyeleri.
İs ta n b u l 1938 var. 235).
S ch ııeid er, eserinde
A tik m u sta fa p a şa cam i
n in bu m a n a stır olainl
tL 'ğlne iş a re t etm ektedir.
(A, M. Scîuıeider: By-
asn s, B e rlin Îfl36, sayfa
53). A y rıc a y in e Falih
v a k fiy e le rin d e »Musla-
fa p a sa ham am ı» civtnu*
d a b ir A ya m a n a stın vt
k ilise sin d e n bahsedil
m e k te d ir,. (F atih vakîi-
* y e le ri, var, 99,1 3 7 , 2S3).
Alikmustarapaga Cninii F ak at bu h am am ın yakı
(R e ıim : Eı-sad Spvinçsoy) n ın d a M ollaîıilsrev Mes
cidi d e biilu/imajctadır
dikat-ül-Cevamide, Istan bu ld a «K ocamusta- ki, bu m escld V efa d a o ld u ğ u n a g ö re bu Aya
fapaşat Camii adını taşıyan iki ayrı c a m a n a stırı v e M u sta /s p a ş a h a m am ının da ora
mi bulunduğu yazılm akta ve bunların iki d a o lm a la rı ica b itm e k te d ir. Son yarım 23U"
sinin de kiliseden m ünkalib olduklarsa ilâ için de sayıları çok e k silen h a m a m la n n u z hak
ve olunm aktadır, Hadika. cild, 1, say k ın d a hiç olm azsa saril) isim lerin i bildiren ^
fa 161). Had ika m üellifine göre A vvansaray- y e rle rin i tesh il eden b ir e tü d iln haîirlannıssı
dakl caminin yanında b ir çifte ham am b ulu çok faydalı b ir h izm et olu r.
nuyordu. Illaıiika, cild I, say fa 167). Bugün A tik m u sta fa p aşa cam iin e a d ın ı veren te -
bu cam inin hem en yakınında bu isimde h iç m am h e r h a ld e bu gü n artılc m evcut d elild ir.
bir hamam yoktur. Aynı adı taşıy an diğ e r c a Sadece, m evzuum uz h a ric in d e k a ia n bu husus
m i ise hâlâ m evcuttur ve Silivrikapısına yakııı h a k k ın d a su n a iş a r e t e tm e k le ik tifa edeceğtfc
kendi ismiyle « u la n sem tte bu lun m aktadır A yvansarayda bu cam in in b ira ı ilerisin de iıl-
(B.: Kocamustafapas» Camii. Sünbiil Efendi lâ b ir K ülhan Sokağı old u ğu gibi, yine bur*-
•ia B ı" 'i» r.ok*; ■ -;"lı 33 vc 3S num arau hip bulunmuyoruz. BugUo dahi caminin itin
jn r-'U ianelerin yerinde I9Ö8 - IfljO yıllaruı- de sr» taraftaki küçük yan mihrab M ereti
■m ı ta d a r te r t a - a m m creud olduğu söylen- u la t b.r türbe durum undadır ve burada bir
n ek lftlir. (IıVıâm Ali Özuyuk ve M uhtar V eh sanduka bulunmaktadır. Bu sandukaya dayalı
bi TV--İİ f.ı» tarafından) Bıı tarih le Aısınen d sra n vc Rc^aıi Ekrem Koçu tarafından yazı
ortadan kaldırıldığını anladığım ız bu hama lan kopyasını aşağıda nosfettif'm iı, «iyah ze
mın hliyük zelzelede kâm ilen m ünhedim ol- min üzerine altın yaldızla ve güzel U r tttik
'dv/tino «Sabahı gazetesinde ın-friMHlen lah- b alla yazılı büyük levhada da C ibir bin Ab-
ribal llslr.-lnden direniyoruz. (Bıı n otu R. E. ■iullah lil Ensari hakkında esaslı b ir malûmat
Koçu m a ış lir lı £ sk j b ir İstanbul haritasın yoktur.
da d» ba hamamın yeri sarih olarak, g ö rü l
m ektedir iE. H. Ayverdi, 19. ararda İstan b ul
n u u b k M htdm llr nbri kuışUli mfcBn*ucn
Semayı rilı^e tir nffmİ lludadır llnrrU c&Hr
haritfçı. 1958 par ta D-7).
Ayvansaray civannm 1729 İM. 1142) y ı m an i m rurlrllt btrml Umul kam dahildir
K r a n ta d llahlbl KJhriyıMİlr H m U Ciblr
lında biiyiik b ir yangın geçirdiğini bitiyoruz.
(S. O n v e r Suyolu haritası. İstanbul 1945, say Iliyiri Rûroe Fahrienbiyvun yidjKârıdır
fa 38-42; A. Refik: On ikinci asırd a tstanbul Sianbol fdulı» r m a l fnâdir Haneli CftMr
Hayatı, İstanbul 1930 sayfa 117). Şim diki gü CeliHil fcudr «kAhir^odlr nMIn kirin Irre
nüsüne nazaran esaslı b ir lakım ta d ilâ t izleri Şrrefjrifcı m ib ı X « b M > Haintl Ciblr
gösteren bu cam inin bu yangında batara uğ r ü n i« «flr M U p I H kabrine 5ndZ
ramış olması ihtim al d a h ilid e d ir. Bo mlılkr Ibtfl Pmmii Kodadır V ared C ttir
A tıkımısatatapaşa Cam ii H . 1310 (IBM) İkisi de sahabeden olan iki CSbir U n Ab
b ü y ü t zelzelesinde d e bayii h asara u ğ rayarak du llah'ın mevcudiyeti bilinmektedir; bunlar
minaresi de kısmen yıkılm ışta-, (Sabah gaze dan Cfibir Un Abdullah bin Amr-ttl Ensari
tesinde neşredilen listeden R. E. K oçu'nun muhtelif gazalara fetirik etmiş ve 680 dan
verdiği not) 3906 yılına k ad ar Sûren b ir ta sutıra 93 yajuıda iken Medinede ölmüştür.
mirat neticesinde c a n i te k ra r kullanılır bir A îlkmustafapüşa camiindeJü tiiıte n in bu za
hale getirilm iştir. Bu tam irat esnasında du tın namuıa yapılm ış olması hakikate pek uy
varları şimdi görülen nakışlarla süslendiği gun düşmem ekledir. Dİ|M Câblr'in İse İstan
gibi, tamamen kesme taştan alan m inare de b u l geldiğine dair hiçbir rivayet yoktur. (Bu
tamamlanmıştır. hususta etraflı bilgi için; Şemseddin Sami: Ka-
Birkaç sene evvel binanın İçinin alt kısım musiil - ftlim 'a bakılması).
ları pek zevksiz olarak tavsif edebileceğimiz A tikm ustafopaşa camiini® duvarlarında
bir badana ve nakış (1) tahnkasivle örtülm üş hiçbir kitabe bulunmadığı gibi civarında me
tür zar taşı d ı yoktur. Yalnız 1947 senesi. Martın
Bu caminin ayrıca iki ismi daha vard ır ki da burasın; tetkik ettiğimiz sırada şimal ci
bunların birincisi «Ayvansaray Camiin dır h etine bakan soî duvarın önünde kim ilen
IConstantiniade, sayfa 47, 113), Diğeri ise toprağa gömülmüş bir mezar taşı gözümüze
•Câbir Camiiı olup çok daha fasıla yayılmış Jligmijtir.
ve birçok kitaplara dahi geçmiştir. Fakat bu Caminin karşısında, şadırvanın bitişi
sonuncu inim bilhassa yabancı dillerdeki eser ğinde ve şimdi bir tahtaperdenfn arkasında
lerde gayet tııhaf . ■■killere girmiştir. (Meselâ: kalan, ş a tır Haşan Ağan® eseri hayrı 1BB2
C. Raymond: Nouveau pl&n de Stamhoul; Me- tarihli güsel bir çeşme bulunmaktadır. (I, Ta
yers Roisebtlchor: Tllrkel, Leipzig Ig08 sayfa nışık: İstanbul Çeşmeleri, İst. 1943, cild I,
292 ve harila) Hadikanuı verdiği malûmata sayfa 92).
naıaran Eyyubı Ensart ve Ebu Şeytbe ile İs Mimari bakımdan » e AÜktnuslıfapaşa
tanbul ününe gelon Cabir jbni Abdullah hu Camii, Bizans sanatında «Yunan haçı plânı
Caminin içinde mediundur. tstanbulun Arab- olarak adlandırılan plAn tipinin Istanbulda
lar tarafından muhasaralarının hâtıraların şimdi mevcud, ilk ve mühim numunelerinden
dan bir ianesini ve tu tanınındım tenkil eden birini lejipl eder. Bu p lin burada henüz bir
bu efsanenin teferruatı hakkında bilgiye sa intikal devresine İşaret etmektedir, Bu «Vu.
ı/group/merakediyorum
A TlK M trsTA FA PA SA CAM tl — 1294 - İSTANBUL
http://groups.goog le.c
A S s H a o » B » : s t _________ _______ — 1295 — a t İ k m u s t a f a p a s a c a m ii
:.infn yapılması h e r halde elzemdir. şark k lilu m clln d e olan ikisi yan mUvabak-
Atlkrnustafapa$a Camiinin şimdiki du- i*rı tfljki) etm ektedirler. Bu dö rt hücrenin
durumurtu b ir tarifine gelince: cam inin önün kıişe duvarları ünlünde kubbe bulunmakta
de Ur avlu mevcut değildir. B uradan geçmek dır, Kakat derhal şunu haber verelim ki bina
te olan çen b e r Sokağının «Mir taralınd a ah- nın hemen hemen bütün ust balları gibi bu
fib btr sataşın içfnıle basit ve sanat kıymeti kubbe de Bizanıı zamanın* a lt değildir. Esas
taşımayan b ir şadırvan bulunm aktadır. Sinı- lı bir tam ir esnasında çatıyı teşk il eden çit- .
ff.fci son cem aat y eri tam am en Wr Tiirk faı- g.iorie birlikle kubbe de yeniden yapılmış ve
• arıdır. Evvelce bunun yerinde «im ası icabe- boytece gayet alçak sekiz küşeli bir kasnağın
rfen N'ortelcs (Narı hfx) kısım hiçbir iz b ırak üzerine basık b ir kubbe ulurtulm ııştur. Bu
madan kaybolmuştur. Sadece son cem aat y e ta d iltt, binanın esaslı b ir tab rlb e uğram ış ol
rinin temelleri Hin bu n arteksin bakiyeleri duğunu işaret etm ektedir. B unun b ir yangın
(berinde kurulm uş olduğu tahm in edilebilir. olabileceğine yukarıda tem as etlik . Traıuept*
Piııı cemaat yerinin sokağa bakan cephesi, in sug ynnl cen u p nihayeti evvelce düz bir
aralan a lfık k ig lr b ir duvar vs camek&nla duvarla değil fakat İki sütunun taşıdığı üç ke
kapatılmış beş biiyük sütuna sahiptir. B un m erle yan ta ra fa açılıyordu. Sonraları bu ke
ların hepsi m erm erden olup yalnız en cağdaki m erlerin içleri ö rü lerek yalnız ortada b ir p en
üzeri Çinko kaplı ağaçtır. Bu sü tu n ların Üst c ere bırakılm ıştır. Bu duvarın böylece açık
kısımları tam am en yemi boyalı ahşap bir olması b ir takım nazariyelerin ileri sürülm e
saklın içinde gizli kaldıklarından b unların sin e sebebiyet verm iştir. Biz b urada bunlara
birer başlıkları-olup olm adığını ve eğ er varsa gayet sath i b ir s u re tte tem as edeceği»
başlıkların şekilleri hakkında b ir fikir e d in e U:< d efa Brunov tarafın dan ileri sürüten
miyoruz. Saldan itibaren iki ilâ üçüncü s ü tu n b u »azariyeye güre bu bina ilk şeklinde iki
ların arasında m ethal bulunm akta ve l>u m et yanında ik i sahna daha (yani N e fe ı sahip bu
hal de ayrıca iki ta n e gayet ince m erm er sü lunuyor ve böyiece ben sabınlı kiliseler grubu
tunla çerçevelenm iştir. Bu sonu n cuların baş na d sh il uluyordu. (N. Brunov: Z u r Erforsch-
lıkları ya km d ev irlerd e yapılm ış old u klarım hung d. byz B audenkm âler v. Kons.. Zeit cild
Küstürmektedir. Evvelce son cem aat y e rin in 32. 1932, sayfa 57 - 59). Bu âlim in araştırm a
üzeri çifte meyilli te r çatı ile ö rtü lü iken son larına nazaran daha alçak o lup tek k aili idi.
tamirde bu Çatı tadil edilm iş ve ön e doğru B inanın cephelerinde halü görillcn takviye pa
tek meyilli yapılm ıştır, Sağda k ü çük b ir ka y eleri aslında çatıya k a d ar değil fakat ancak
pıdan m lnarave çıkılm aktadır T am am en m uayyen b ir seviyeye k a d ar yükseliyor ve bu
muntazam kesm e ta ştan yanılm ış o lan m ina v an ro ta la rın üzerini ö rte n ahşap çatıyı taşı
renin kiirsii %ısmı sekiz köşelidir. B üyük zel yan k e m e rle ri tadıyorlardı.
zelede bu m inare çok hasara u ğ ra y a ra k yık ıl
tstan b uld a böyle beş sahuılı kiliselerden
mıştır. Sonradan şerefe, petek ve k ü lâh y en i
h içb ir nüın u ne zamanım ıza k ad ar kalmamıştır.
den yapılmıştır. T aştan olaıı külâh in e rin d e k i
Y alnız eski b ir kilise olan F enari İsa Camiin
tezyinat bakım ından m u ahh ar devirlerin zev
de 1923 d e yapılan bir h afriy at hu binanın
kine uygun düşm ektedir. Son cem aat yerinin
ilk şeklinin iiyle olduğunu gösterm iştir. Fa
sol duvarında küçük b ir kapı bulunm akladır
k at A tikım ıslafapaşa Camiinin de aynı seriye
M, bu. cam i m üstahdem inin ik am etg ah ım
dahil edilm esi hayli m üşküldür. H e r ne ka
açılmaktadır. Bu kısm uı zem ini evvelce allı
dın' T raıu ep t duvarının kem erlerle yana açıl*
köşeli tuğlalarla kaplı iken, tam irden sonra
ııı>,-ı burada b ire r safının m evcudiyetine işa
buraya taş döşenm iştir. re t ediyorsa d a Bizans kiliselerinin hemen
Bina kilise iken asıl k u m a Uç kapıdan hepsinde bilhassa sağ ta ra fa açılan kem erler
Giriliyordu. Bugün bu ta p ıla rd a n yalnız o r v a rd ır ve bunbırın hepsini buna dayanarak
tadaki asli şeklini muhafaza etm ekledir: yan- beş salimli’ binalar grubuna dahil etmiyoruz..
tordakiler kısm en tadil edilerek b ire r pence B runev'un bu husustaki nazariyesini W» pek
re durum u alm ışlardır. Asıl b ira evvelce de hak'kalo uygun görmüyoruz. Maamafih gayet
söylediğimiz gibi b ir haç şeklindedir Bu haçın basil b ir uondaj bu meseleyi kat’i bir su rette
köşelerinde bulunan dü rt küçük hücreden aydınlatabilir. EbersoU ise Brunov'un nazari
;om/group/ır\erakediyorum
■ t ir Ml'STAFAPAŞA CAMİİ______________ - _ 1206 — 1ETANB11.
ye=tai ana hattan itibariyle kabul etmekte da daha eski kalem İslerinin mevcudiyeti far-
fakat bu yan » fa la n doğrudan doğruya b ire r kedilm ektcdır. Barı kısım larda sıvaların dft-
satım olarak degi] fakat b irer revak şckltadc killm üş olmasına rağm en hiçbir erit! mozaik
tasavvar etm ektedir. (J. Ebersolt: Momımerıts veya freoko inine rastlam ak kabil olmamıştır.
d ’a rd ıitc d u re byjtaoUne, Paris 1934. say ra #5 Ancak binanın sağ dış duvarında pencereler
ve 162 -163). Şüphesiz lw Ciltlr evvelkine na hizasında » n yıllarda bazı fresk e illerine
zaran dalta akte yatkın gelm ektedir. rastlanm ış ve bunların üstleri tahtalar He
Binaıuıı kilise İken ii( m ihrabı yani ab kapatılm ıştır.
sid 'i bulunuyordu. B unlardan iki yanlardaki-
B inanın dışındaki hususiyetlere gelince:
ler b ire r hücre vazlyelindodlr. Bu m ibroblar
Bizans zam anında ki pencerelerin b ir kısmı
içerden yarım dairevi olm alarına m ukabil dı
so n ra ları örülm üştür. C enup duvarında gö
şardan geç antik devri yapı »n'anesine uygun
rülen b ir çift kem erden b ir tanesinin kesik
olarak üç cephelidirler. B unlardan ortadaki-
olm ası T ü r ilc r sam anında binanın ü st hat-
nin içinde yapılm ış olan T ü rk m ihrabı Uk
la n n u t tam am en değiştirildiğini gösterm ek
bakışta g ö lle ri y ad ırg atm ak tad ır Z ira kilise-
ted ir. B runov'a nazaran yapının Özerinde bu
den cam iye çevrilen bin alard a bu m ihrabın
m u h telif kem erlerin m ünhanilerini îakLbcden
binanın m ihveri üzerinde olm adığı m alûm dur; dalgalı b ir çatı bulunm ası icabcdiyonhL
halbuki b urada h er ik i m lh rab tam am en b i
nanın m ihverinde bu lu n m ak tad ırlar, İç e rd e Şim diki te stere tli;l tu ran d ak i tuğla tez
y in a tı yakın zam anlara ait ilavelerdir.
duvarların Ust kısm ında b ir m e rm e r friz mev
cuttur. Bu Criıin rn ih rab d u v a rla rın d a d e G örlllüyor k i bu bina nsimâri bakımdan
vam etm em esi bu kısım da esaslı ta d ilâ t yapıl esaslı bir tetk ik ten geçm eğe değer. Ayrıca bu
ım ; olduğuna işaret etm ektedir. Tam am en bu* rasın ın ÜÇ sahuılı binalar serisinde b ir y er al
TUrk eser) olan kubbenin ortasın d a B esm ele! dığına ve bu hu susla miihim b lı ro l oynadı
-Şerife ve Kulhii vallabü ah ad su re si güzel bir*-* ğına işaret e d en ler d e vard ır. U. Baltıusaiüs:
s u re tte yazılm ıştır. Şim di m ev cu t boyalı a h - Leglise c lo iso n n te en O rient e l en Occident,
ta b m inber ve m e rm e r v îiz k ü rsü sü h içb irP P a ris 19-11, say fa 15).
sanat kıym eti taşım ıyan b a sit e se rle rd ir. i B inanm inşa tek niğin e gelince. Dış du
Sağ yan n ühraberit ay rıca b ö lü n e re k b îr v a rla rın ü z erle ri badana ile ö rtü lü olduğun
tü rb e {ekline so ku lm u ştur. S an d uk a şim al - d a n b u n u h e r kısım da tc tlo k edebilm eğe im
cenup istikam etinde olup k ısm en b ir k em erin k â n y o k tu r. F a k a t esa s itibariyle b ir hayli ta
altında bulunm aktadır. B öyle cam i içinde tü r d il edilm iş te r d u ru m d a alan duvarların Bi
beler tstanbulda pek n a d ird ir. B u tü rb e n in n asız b ir şekilde m u h telif ta ş ve tuğla o ra
önünde geçen asrın b a şların d a yapılm ış yeşil la rı halinde vücuda getirildiği anlaşılm akta
boyalı ahşab b ir bölm e d u v arı bu lun m akta d ır. Z a te n b u hu su su y etm iş sen e evvel yapı
dır k i bunun o rtasında d e m ir p arm ak lıklı b ir lan ve .P asp ate’n in kitabında neşredilen re
kapı ve b ir perde vard ır. K apının ü stü n d e şu sim den d e anlam ak kabildir. E sas itibariyle
kitabe göze çarpar: h e r tu ğ la tabakası arasında »engin b ir fcarç
tab ak ası kullan ılm ıştır ki bunun kalınlığı bir
Ufaa ntrkadi Cifclr Un AbdııjUh ö) Eimuİ çok kısım larda tu ğla kalınlığının ık l misline
Transept'iı» sağ kolu d a cam inin esa s k ıs m üsavidir.
m ından b ir ahşap duvarla ay rılm ıştır. B unıuı A U km ustafapaşa Cam iinin eski tezyina
kapısı üzerinde (l. E k rem K oçu’ıu m aldığı tın d a n h iç M r şey kalm am ıştır. Yalnız camiin
kopyaya g8re şu kitab e bulunm aktadır: y an ın da bulunan b ir bahçe duvarının taşlan
içinde m e rm e r bir söve parçası üzerindeki
B âlâ flazreU C t t l r blo A bdullah E n s ttl radiraU nkü
tezyinat oldukça enteresandır. Bu taşın üze
mıhii. K »ri Idlkl Egrer Mrhmed.
. ^ rin d e Bizans tezyinatında sık sık görülen beş
Salibin garb kolu ve bunun yanındaki hüc yapraklı palm eller farkedilm ektcdir. DJehl
relerin üzerinde bulunan kat ahşaptır- B ilhas tarafınd an b u cam iye a it olarak gösterilen çok
sa bu kısım larda k ırk sene evvelki tam ird e e n teresan b ir sü tu n başlığı Pulgher’üı Me
yapılan kalem işlerinin v e badanaların a ltın rinden anlaşılacağı veçhile Atikmııatapaşa
http://groups.goog le .1
— 1197 — ATİNA t PUHUMU
-ttUlüdde de, ıl Güiham- civarında bulunm uş 41, Sokağı, Şehidm üm U ı Sokalı, Kun
tur. dakçı Sokağı.
Yakın zamana k jtU r şıd ırv a n ın yanında Hailce doğru inen bir sırt üstünde olan
duran v« büyük tam irden -<mra 1022 dc A r bu m ahallenin yarısına yakın bir parçasını
keoloji m ü n ş in e nekledliı-n y ekpare m erm er IjOjk .i tenkil ed er f l i : Ayvan» arayıla Lonca),
den bir vsfti* loluıeii h llâ mijjeıılrı büyük isüyijh^fhrln b ir çingene kolonisidir. Mahal
ccptasi ününde v« en »ağda durm akladır. I. limin lla llç elekleri am ele ve IfçJ, b e U r ya-
3893 num arayı tafiyen bu vnfliı teknesinin taflıdır, Dervi$z&de Sokağından yakarıda, **•
içinde Uç basamakla İnilm ekte olup, ite rd e Uç kenesi, o rta halice esnaf, m iitev u i getiril, fa*
ni? oyulinaşlur. E kseri k itaplard a resim ve kat tem iz aitelur taralın d an itk in edilmiştir.
tarifelerine rastlanan btf vafliî teknesinin d i A rabacılar üanrtamı, H ançerli Hamam, h a
ğer benzerleri aıüzen in bu kısm ında te şh ir ld e n d i Camii, Toklulbrahim dede Mescidi ha
edilm ektedir. iHosinrti R ehber. İst. 1934. say rabesi, Tııklıtdede tilrUbetl, Hacliyas Camit,
fa 126). Czarinde hiçbir yazı vc h a tti ş a d ır Em irbuharl tekkesi ve camii harabesi, Çınar-
van olarak kullanıldığına dair dahi em are ol lıçcşm e, Ç ın ariiîeîm e Mescidi harabesi ve
mayan bu tekneyi C. E sat seb e p siı a la ra k 458 Ayan D inıltriyos ru m kilisesi İmi mahallenin
tarihli g ö sttfiniflir. ı.C. E sat: C onstantinople. h ud u d iarı imindedir {BiHiin bu isimlere bıkı
Paris IBOOj sayfa 109). nız).
Bugün Alİkm ustalapaş» C am ii m am ur b ir tam ll Eranlm
haldedir ve cem aati boldur. B akım lı v e ol ATİNA /Pansiyoncu Madam) — Zamanı-
duk ça iyi bir halde bulunm asına rağ m en bazı roızm son yirmi yılı içinde Rcyoğlunda pansi
kısımlarının tam ire ihtiyaçları vard ır. E tra yonculuk adı altında randevuculuk yapmış Mr
fında ekseri camilerde olduğu gibi tü fe y li b i rum kadını; evi Tokatlıyaııın köşesinden aşa
naların bulunmaması burasını tetkik ed ecek ğı, Tarlabajroa doğru sapan Salak Solağında,
ler için büyük bir m azhariyettir. A tiknıusla- sol kolda idi. Dürt be} katlı, büyükçe bir bi
fapafa Camii hakkm daki bu yazımıza son nadır.
vermeden önce .jtına da işaret edelm kİ. bu H er m illetten nadide kadınlan evinde
binanın altında bir dehlizin m evcudiyeti r i bu lu n du ru r. İkinci Cihan Harbinden evvel en
a ja jı 10 lira olm ak üzere malına Köre 20. 30,
vayet Olunmaktadır. s«ı«vi Erk»
hattâ 5ü liraya kadar uvaid alırdı, Paralı ve
ATİKMÜSTAFAPAŞA M AHALLESİ — hovarda kişilerden pek (okları m üfterisi ve
Fatih k a m ın ın F e n e r nahiyesi m ahallelerin- canciğeri idiler.
dendlr; Surlar vc B alatkarabaş,
Molla aşkı ve Avcıhcy ile Çevril
miştir; sınır, sokak ve caddeleri
şunlardır: Ayvansaray Caddesinin
bir parçası. Ayvan aarayktıyu So
kağı, Mustarapıifabostam Sokağının
bir parçası, Yataganhamamı Soka
ğı, Egrikapı maslağı Sokağı, Egri-
kapımum hanesi Caddesinin bir
parçası, E îrikapı Caddesi.
1; cadde ve sokakları da şun
lardır: DervlşıSde Sokağı, Kandil-
litUrbc Sokaflı, Tandır Sokağı, Av-
cıliiıjji Sobsjt. Kavata çıkma», Çe-
dlKpabııclu Sokngı, Mahkemeklll-
iıanl Sokağı, Ahmedrifat Kokağı.
Ayvansaraykillhanı Sokağı, Ağaç-
lif im e Sokağı, Kunanuncası Caa-
desinin bir parkası, Pazarcık So
kağı, B e k i r o d a s ı So-
m/group/merakediyorum
A T İN A B A U — 1OT8 — tS T A N S V l
1938 den so nra yıldızı sönm eğe banlattı; Bu sırada Yunan Ortodoks kilisesinin
randevuculuk yolunun on nam lı sabıkalıları Ayıa Snodos m eclisinin de başkâtipliğini yaptı,
arağına girdi; ni bava! büyük b ir baskın v er 1921 yılında T ü rk -Y u n a n siyasi Ufuk
di. bazı serm ayeleri vc başlarında K atina is ların d ak i şiddetli fırtın a esnâsında Alinago-
m ind e bir ru m kadını bulunan yam ak v e e l ras iki m illetin arasında sulhun ve komşuluk
leriyle berab er tevkif Edildi. İstanbul moihrı- em niyetinin te k ra r tesisi yolunda çalışdı, ki
a tında a ğ ır itham lara h e d ef oldu ve m sbkûm lise onun sulh sev er gdriişlinü K orfu ve Pak-
oldtı. sos lultropolidliğîııe in tihabı ile ta ltif etti
^ r n ı r ı l M u h ta r Alo* iaralık 10221. AkdenUin bu cen n et m isili
A TİNA BALI — Y unanistan]» O sm anlı ad alarınd a on sen ed en fa d a r u h i n i ' reislik
İm paratorluğu to p ra k la n arasınd a b u lu n d u ğ u y ap lı ve halk ta rafın d an to k sevildi, oradan
zam anlar, a sırlarca, tstan b u ld a en m ak bu l vazifelen a y rılır iken göz y a şla n ile uğurlan,
b ir bal id î, Y u n sn istsm îan g e le n le r ta ra fın dı. 1834 de m ü te v e ttâ tstan b u l p atriği İkinci
dan İstanbul ikyan. e şraf v e ric a lin e h ed iy elik F otios ta ra fın d a n Kuzey v e G üney Amerika
g e tirilird i İkinci olarak da G irld b a lı g c ü rd l. orto do k s kilisesi başpiskoposu Aleksamfrns'un
On yedine! asır orlaau ıd a. S u ttan tb ra h iın za y e rin e A m arikaya başpiskopos olarak gönde
m anında tanzim ed ilm iş n a rh d e fte rin d e süz r i l d i Y en i dünyaya ay ak gastığ ı vakit oradaU
me bala top lan 11 vc p e ra k e n d e 13 a k çe n arlı Y u n an cem aatini, kİ 1 m ilyona yakın niıfos-
konm uş İte n A tin a b alın ın Fiatı 14. p e ra k e n tu r . k ıra lc ı ve venizeloscıı olarak İkiye ayrıl
d e İS akçe o lu s k tesb it e d ilm iştir. Evvela ım? buldu. A ınerikadaki orlodoks kilisesUd
Y u nan iftam n , so n ra da G irid in eld e n çık m a y en id e n organize e d erek bu ikiliği gidermeğe
sın dan so n ra d ır k i, İsta n b u l p iy a sa sın d a b u ç a lıju ; p ek çok ilk m ektep ilahiyat semineri
b alların y e rin i A n k ara b alı tu tm u ş tu r. a ç tı. >Ayios V asillos Akademisi» n i tesis etb;
h a y ır y o lu n d a yardım laşm a cem iyetleri kurdu,
A TİNAGORAS I — 268 inci İsta n b u l
k ilisesin e bağlı o lan ların refah ve saadetine
E k um en ik al O rtodoks P a triğ i; 18BG d e Y an-
(a lış ırk e n z e k i, m ilü m a t ve vekaar sahibi
y an ın Ç alapaula k ö y ü n d e doğd u . o ra n ın d o k
cem iyet ad am ı o larak da A m e rik a n a en ön
to ru M etheos S p iru 'n u n o ğ lu d u r; ru h în iliğ e
s afla d in ad am larınd an biri oldu ve Beyaz
intisab ınd an önceki ad i A risto k lis’dir, İlk
S aray ın k a p u la n , d ile d i# » m a n girm ek üze
tahsilini ken di m em le k e tin d e g ö rd ü k te n son
r e açıldı. D ünya su lh u ve Mesai beşeriyetin
ra 1603 d e onyedi y aşın d a ik e n Ista n b u la g el
lıım ır vo saadeti m eselelerinde Beyaz Sara
di. o zam an p a trik vekili b u lu n an Ifa ristu polis
y ın fa h ri ve mümtaz ıtıüîüvirleriaden biri ol
m itrap olid l A tin ag oras'in m ânevi ev lâd ı o la
du.
r a k H eybeli A da R u h b an M ektebine k a y d o
lundu; 1911 de, b ir ilih iy a t fa k ü lte si m âhiye 1948 d e Beşinci Maksimos tedavisi ol
tin d ek i bu din î m ayan hastalığı dotayısı ile tstanbul patrik
m ek tep ten birin ci liğinden İstifa etti; Fener Patrikhânesi hale
likle mezun oldu fini seçem edi, buhran ancak AünagorûS’ın
v e ayni yıl içinde A m erikadan çağırılm ası ile bal edilebildi ve
Elasonos m itropo- 1 kasım 1P48 de Ayîa Snotios meclisi onu İs-
lldi Polievtos ta ra tan b u t Patriğ i seçdi. Dünya sulhu için çalışan
fından diyakonos k8m ll insan, doiayısı ile Türkiye vatandaşı
t a k d i s edilerek olunca pe!c labii kendisine «Türk dostıu de
A tlnagoras ism ini m ek ınid olu r, Türkiye C um huriyetinin teîîi-
aldı. 1BJB yütna sûıi. Türk’ m illetinin saadet ve selâmetini is
kadar M anastır tem ek, p atriklik vâzifei riılıAnlyosinde başlıca
m itro p olid i o l u p şiAn oldu.
so n ra A tin a baş N ecâbetm eab A tinagoras Tiirkiyeye o ta
piskoposu olan M " rih te B irleşik A m erika Devletleri Başkanı
lek tio s'u n yanında olan şahsi dostu H. T rum an'ın hususi uçağı
bajdiyagotıos old« a Umbo ™ r. ile geldi, Türkiye vatandaşlığı muamelei rtw-
(S,; Meleİios). (ftcıiıtı: S. B.ı mi.vesjni yola çıkmadan Vaştngton büyük ol
http://groups.google.coi
ANSİKLOPEDİSİ — 1299 — ATİS <İbrahim Hakkı)
çimferte yaptırm ıştı, Yeşilköy bava alanında re araba ile gitm esi iktizâ eyledikte taksiye
toprağa ayak basar basmaz ilk sözü dc tiirk çe biner.
olrtu, patrikhaneye uğram adan Taksim e gitti Pek şirin bir fıkradır;
«e Cumhuriyet Abidesine, V aşingtondakl Meç Bir gün yaya gid«r£en kendisini b ir po
hul A sker âbidesinin parkından kendi eliyle lis neferi hürm et ile selâm lar, bunu gören bir
topladığı defne dallarından yapılm ış bir Çc- gazeteci polise:
lengi yine kendi eliyle koydu. — P atriğe selâm verm ek için em ir m i
Türkiyedeki İlk 4 i A nkaraya giderek aldnız? diye sorar.
o zamanki devlet erk ân ı ile tanışm ak oldu, Polis:
evvelâ Reisi C um hur İsm et tnönUyii ziyaret — Hayır., d er, evvelâ b ir reisi rû hâni o l
ederek Başkan T rum an'ın m ahrem b ir m esa d uğ u için selâm lıyorum , sonra, selâmımı a lır
jını tevdi etti. Vazifesine resm en b a lla r iken k e n o k a d ar ta tlı tebessüm ediyor ki o tebes
ilk sözü de: ıK ilisem u siyasetle uğraşm az, bu süm ü görm ek istiyorum ...
memleketin siyasetine yardun e d e » dem ek Y em ekde ancak açlığını g iderir, sofradan
oklu. dâim ! doym adan k alkar, ve çok az uyur, çok
1055 de Başvekil A dnan M enderes, p a t okur. A nadili ile b e rib e r törkçe, İngilizce,
rikhaneye giderek A tinagoras’ı ziyaret elti; Iransızca, İtalyanca, alm anca ve ru sça yedi
bu ziyaretle ilk d efa olarak b ir T ü rk h ü k ü dil bilir; ken d isin i ziyaret etm ek isteyen
met reisi patrikhaneye gelm iş oluyordu ki. lere, kini olursa olsun, hangi din ve roez-
Atinagorasın ınünıtâz şahsiyetinde bu ziyâre- tıebde bu lu n u rsa bulunsun k ap u tu açıktır.
Un asil m ânası. F en er P atrik hânesi üzerinde M isafirlerine evvela ananevi sakız tatlısı ik
asırlar boyunca devam etm iş b ir şüphenin ram edilir.
arlık kalkmış olm asıdır. Neoklts SrttIb
Atlnagoras patrikhaneyi yemden o rg ani İ stanbul A nsiklopedisi şu küçiik notu ilâ
ze etti; Kınalı Adada ıÇ ocukt, Büyük A dada ve eder: A llah sıh atte dâim etsin. Birinci
«Çalışan Kız >• I55I k ızları ad ı ile iki kamp A lînagoıas F e n e r P atrik hân esind e yeri dol-
açciırdı, papaz dinlenm e yu rtları, k ü ltü r d e r dıırulatnıyacak büyük adam dır: patrsktıâne
nekleri, (ııkara perver kadınlar cemiyeti k u r m uhiti, pek y ak ın ları ınüstesnâ, ?annediyo-
tlu ve patrikhanede bir m atbaa ile bu. m atba r u : ki bu zâtj. bir dağın eteğinde oturanların
ada banılan Apuatolos «Andevas» m ecm ua zirveyi görebildikleri kadar anlam ışlardır.
sını tesis elti (E..- Apostolos Andress). A TİS (İbrahim Hakkıj — M uharrir, ta
Yunanlstanın K ıbrıs m eselesinde takip rih bilgini; soy adını bazı m akalelerinde sa
elliği siyâset ve bundan m ütevellit h âdiseler dece tA tii» olarak bir takm a isim imiş gibi
Atiöâgorası mil)kUl durum a düşürdü, İsta n kullanıp çpgu yazılarını m em leketine nispetle
bul basını bu siyasetle uğraşm az rû hânîy l ağ ır ı İbrahim Hakkı Konyalı» diye imzaladığı İşin
şekilde ittiham etti; p atrik, b it Türk ata sözü «Konyalı» adı ile
hatırladı ç&ükııt altındır..» ve sukutu tercih m eşhurdur. ( R u m i
etti. İstanbul Ansiklopedisinin bu «Alinago- 1313} 1836 da Konya-
ras» maddesinin yanılmasını em ânet ettiği da A iâeddin köşkü
»sağıda imzası olan m uharrir, zâti ru h an ileri nün A kıncılar Kapu
ni hakkında tarfedüen sözlerden ve nakledi
tu n u n ö n U n d e k İ
len geylerıtan tenzih eder,
A kıncılar M ahallerin
Bıı muhterem adam hiç bir partiğin yap
de doğdu; babası Nal-
madığı şeyleri yaplı, l)Ir patriğin giinltik h a
banıizâtie M u s t a f a
yalında Seleflerinin titizlik lW riâyet edegol-
Efendi: anası Atazâde
dikleri protokolü riâyet etmedi, sokaklarda
yaya dol»?lı, vapurlara bindi, yolcularla se İbrahim Ağanuı kızı
lâmlaştı. ayak satıcıları ile konuştu, çocukları Hailce Hatıım; bu ha
Okşadı, Amerikalı zenginlerin şahsına hediye nım 1859 da sağ ve
olarak yolladıkları pek liıka bir otomobili sat 82 yaşında bulunu- İbrahim ıiaklu AU»
tırarak bedelini yetimhanelere verdi, bir ye yordu. Baba itirafın- <Resim: S tM ı
n/group/merakediyorum
ATÎYE MKAÛI — 1300 — İSTANBUL
dan aile şecerelinin Selçufcilcr devrinin b a l şarak tarihi abideleri letklk ettim, kitabelerini
larına mazbut »lap dedelerinin hepsinin nal- 7al»t ettim, vakfiyeleri buldum, bu yoldaki
band olageldiklerini söyler. ki İstanbul An notlarla dolu SOO defterim vardır. A ltılı Im-
siklopedisine tevdi ettiği notla: <0 »umanlar k&n ve fırsat verirse neşredeceğim»
nalband tâbiri u m anım ızın baytar karşılığıdır: Çalınmaktan yorulm ayan İbrahim Hakkı
dedelerim Konya Sclçuklirrlniıı ordu atlarını Ali- (Konyaü) ııın neşredilmiş eserleri {un
tedavi ederlermiş: bttldn o eski altta ed tv at latılır:
evimizde son zamana k ad ar dururdu* diyor.
1 — Topkapı Sarayında deri üzerine y
İlk ve riifdlye tahsili Konyada Yı*
pılım ı h aritalar; 2— İstanbul âbideleri: 3—
kik Mahalle ve FüyûzMı Hamidiyc mek
A frodil hakkında tarihi tetkikler; 4— HArun
teplerinde yaptı, sonra bozulmuş Medre
El-Iteşid; 5— İstanbul Sarayları (birinci clU):
se tahsilini ıslah yolunda «Islahı M ed iri tslü-
0— Akşehir; 7— Karaca Bey mamuresi (bi
mlye> adı altında açılmış külliyeye girdi;
rinci cilt); B— Abideleri ve kitabeleri İle
DiÛsbet ilim lerin tedrisine büyük ehem m iyet
Alanya; 0 — Eski İslim i paralar; 10— Mimar
verilen bu m edresenin en seçkin talebelerin
Koca Sinan; 11— A aullı Mimar Sinan; 12—
den biri oldu; idSdinin çok üstünde um um î
K aram anlı N işancı Mehmed Paşanın Tarihi
bilgi ile bilhassa iyi arabca öğrendi. A şağıda
Al Osmanl tercem esi; İS— Mimar Koca Si-
ki satırları talebimiz ilzerine yolladığı n o tla r
nanın eserleri (Tarih hâzinesi mecmuasında
dan naklediyoruz: ilSve olarak yayınlanmış, mecmua kapanınca
«Onsekiz yaşın tfanberi gazetecilik yaparım
yarım kaljnışlır}; H — Erluğrulgazi Türbesi;
M edreseden çıkınca B irinci Cihan harbin de 15— Akçakoca.
Demiryolu M ektebini bitirdim , ilk Türle D e
m iryolcularından biriyim ; h a rb içinde B atu- Baskıya verilecek şekilde hazır eserleri de
mu aldığımızda İstasyon m ü d ü rü oldum ve şualardır:
devlet B atum u terkedinccye k ad ar o rada k a l 1 — T opun ta rih i 13 cilt); t — K alnalı
dım. sici silah ların tarihi; 3— Â bideleri ve kilibe-
«M em uriyet hayatım , m ü tarek e y ılla rın leri ile Konya tarihi-, 4— A bideleri ve kita
da Konya Sanayi M ektebindeki tü rk çe hoca beleri ile E rzurum tarih i; 3— İslâm paraları
lığı Ue yine o yıllarda tstan b ulda M eşihat d ai nın basıldığı yerler-, 6— Konya vakıfları; 7—
resi d e rs vekâleti hutef&lığından ve U r d e Askeri M üzedeki şaheserler; 8— Askeri Mü
1053 d en b eri k u llan dığ ım İstan b u ld ak î A ske zenin ta rih i; 9— İstanbul âbideleri; 10—
r i Müze m ütehassısı m em urluğudur. İstan bu l m üzelerindeki şâbeserler.
«Tek dostum k itap ian m d ır.O n b in cilt A TİY E SOKAĞI — Beyoğlu kazası. Tak
lik b ir kütüphanem ve otuz bin fo to ğ raf b u lu sim nahiyesi, H arbiye Mahallesi kokakların
nan b ir de vasika arşivim vard ır. K en dim i ve dandır. Teşikiye tram vay durağı ve Maç
ailemi daim a bir k u rşu n kalem inin asil kazan ka C addesi kavşağı ile EmI9k Caddesi
cı ile geçindiririm . arasında uzanan ortası yüksekçe, iki araba
«H er zam an iftih a r ite an latab ilirim : geçebilecek k a d ar genişlikte, iki yaya kaldı
1931 senesinde B u lg arlara kilosu 3 k u ru ş 10 rım lı, kaba ta ; düşeli vc bozukça, Em lâk Cad
paradan h e r b iri ISO • 200 kîlnlııic 200 bolya desi kavşağı on beş adım kadar paket t a ji dö
ta rih i ev rak m eselesinde m ücadelem m em le şeli, yaya kaldırım ları kısmen kaba taş düşeli
ketim e en büyük hizraetim dir. B aha bitilm ez kısm en asfalt, üzerinde (içer dörder katlı fil-
o ta rih i vesikalar B ulvarlardan g eri alınam a g ir ve beton yapı apartm anlar bulunan bir
dı smtna tirihimiziB yegâne kaynakları diğer sokaktır, Sokağın ortası belediyenin bur elek
evrak hâzinelerinin ayni şekilde elden çıka trik lâm bası ile aydınlatılm ıştır. Teşvikiye
rılm ası önlendi (B : B u lg a rla rı satılan ta rih i caddesi kavşağından girildiğine giire cephe
ev rak meselesi). leri cadde üzerinde bulunan sağ köşede be
«Gün yüzüne çıkardığım , tarihim izi ve ton yapı altı k atb Dilak apartım anı, sol köşe
cem iyet hayatımızı ten v ir eden vesikalar sa de yine altı k atlı kagir ve isimsiz bir apart
yısızdır. man sokağın en büyük yapılarıdır,
« Istanbulu sem t s e n t,, sokak sokak dola Hıkla GSkMrk
h t t p : / / g r o u p s . Q O O Q |p.r
A N S İK L O P E D İS İ ıstı - ATLAMA
AT K A T ltil — İstanbul lim anında rö i.,Uan yan kapısı «nündeki btiyiık agaç, Ajra-
morkör ve araba vapurundan cvvrt kullanılan sofyn önündeki ağaçlar, Sarjyerde HimkAr-
mavna yavruau miri kayıklardır kİ, d erin ve »uvundakl ağaçlar, Boykozda A brabam pıjf
basit bir Ickıutlen ibaretti; baş taralınd a İki - korucundaki ağaçlar.
iıç Çille küreği vardı, bir k ü re lin i en «z İki İstanbul «ayfiytkTinin hem en hepsinde
İtişi çekerdi, seferlerde, orduyu hüm ayun bi birçok köşklerin bahçelerini tezyin eden fljaf-
nek vü mekkllre hayvanlarının Istan bu 1dan lar hr p.i ııı tSa al kestanesine de sık sık n a lla
t'sktldara. Üskiidardan İstanbul» naklim le nır
kullanılırdı.
ATLAMA, ATI.AMATAŞI — Kbçükpazar
AT KESTANESİ — İstanbul m csireleri- İle U nkapanı arasındaki »omlln adıdır ki Ve-
ni, bahçejerini. sokaklarım süsleyip gölgelen Tanın bulunduğu bayır ile deniz arasında bi
diren gayet güzel b ir ağaçtır ki. sü ra tle boy raz genişçe alçak b ir saha loşlu! eder; Şehir
atar, şiddetli s o f u la r a dayanır, çiçekleri pen- Ruhberi haritasına güre Hacıkadın ve Hoca-
be yahut beyaz, bir nakil gibi donanır, raey- gıyaseıidin m ahalleleriyle etekleri ve Yavuz-
vası tababetle kullanılır, geni? y a p raklarıy la, sinan M ahallesinden m ürekkeptir. Uüyük$eh.
gölgeli ağaçların başında sayılır; valanı Şimalî rıiı 1ayam la n yapılm adan, — ki, U tan bul ta
Hindistan dağları ulan bu ağaç, Parise ilk rih in e kanalizasyon adı ile gcçml} olan büyük
d e li 1615 yılında B achelier ism inde bir zat ta ve çok m ühim işe başlayan Şehrem ini Opera
rafından tslanbuldan götürii lm üştitr. tö r Kinin Beyi burada tak dir ve şükranla an
Bu satırların yazıldığı sırada B üyükşehir mak gerek il-— bu semti, uzunca süren bol
*e civarının en gilzel ve m eşhur at k e sta n e yağm urlarda su basardı, Öylesine ki, sokak
lerinden bazıları şunlardı: ları b ir kanal halini alırdı.
Bayezid Camii İç harim itıin Sahaflar'a Sem t halkı, paçalarını sıvayıp. U r karm
v yer daha fazla btr *U)-a dalarak <tola- Ferid Devptlogln «Türk Argosu» adlı
vrdı- (tali vakti yerinde kimseler de. gide- değerli eserinde «atlamak» tâbirini külhani
■ c- . yere gore od pars, hir kuruş, beş on ku ağzında «vermek» kargılığı gösteriyor, misal
nt; vererek turaal sırtına binerdi. AleliUe olarak da su cümleyi yazıyor: «Bir cıgara at
yağmurlu günlerde ise. sokakların ortasında ta da ciğerlerimiz hayranı eUin!..» Biz, İstan
kundan Ue geçinilemiyecck kadar su dolardı. bul klilhinileri argosunda bu yolda bir Ubire
Bundan Stttrü bu »D ilin sokaklarında, ara rastlamadık, «allamak, atlatmak» kulhlni a r
balara i i,lnı olmayacak şekilde, bir yandan- gosunda da B aw l«i ağzının aynidir; vermek
obür >aıu geçmek ii» re atlama taşlan ko yerine ekseriya -<toka etmek, uçlanmak, tos
nulmuştu ki. semtin ad) buradan gelir. Atfll- lamak» kullanılır, ayni misâli yazalım*. <Blr
vesj Allaıııataşı Camiinin kamumda bulunan cıgara toka et dc.. hir cıgara uçlan da,, bir
fotoğrafa Bay Kerameddln, yirmi üç » n e cıgara tosla da ciğerlerimiz bayram etsin..».
kadar evvel, yağmurlu bir gecede rolü} ya
ATLAMA SOKAfil — Beyoğlu kazası Ka
parken au battığını ve dükkânın içinde diz
sımpaşa nahiyesinin Sürurimehmedefendl Ma
boyuna yakın yükseldiğini söylemiştir [Hatâ
halle» sokaklarııtdamlır. Aynatıçcşme cad
na I946>. desi Üe; İncekaş Sokağının Süruriçcşmeai So
ATLIMA K, ATL.VT.MAK — İstanbul ba kağı ite yaptığı kavşak arasında uzanır.
sısında en kıdemli iki argo tâbiridir, günün Aynatıçeşme caddesinden girildiğine gö
mühim bîr haberini bütün gazeteler almış iken re. iki arabanın ancak geçebileceği genişlikte
alamamak, veya hiç bir gazele alamamış Ücen ve parke döşelidir. Sokak boyunca iki sıralı
alıp kendi gazetesine ulaştırmak, ilk n efir evler ikişer, Sçer, dörder h attâ beşer kat
muvaffakiyetini kazanmaktır. H aberlerde at lı kagir yapılardır Bunların arasında 12
layan muhabirler ve yazı işleri m üdürlerinin numaralı apartm an, güzel bir binadır. Soka
patronlar nazarında ve mesîekdaşları arasın ğın sekenesi ekseriyetle ru m d ur (Haziran
da prestijleri kırılır, carsılır, atlatanların da 1947).
bilâkis artar, kuvvtlenir. Bağan b ir gazetenin İsm ail Krsevlat
diğer bütün gazeteleri allatarak verdiği U r
haber balk nazarında öylesine alâka sağlar ki ATLAMATAŞf — Karadeniz boğazı dı
gazetenin baskı sayısı birden b ire yükselir. şında Rum elifenerine yarım saat mesafede
Gazeteler istihbaratında atlamama, ve bilâkis bir deniz kayasıdır ki Boğaz balıkçıları tara
atlatmaya son derecede ehemmiyet verirler; fından nirengi noktası olarak kullanılır. Uzun-
büyük sermayelerle kurulmuş., en teiniz bas «aburun ile bu AtUmataşı. U r kış dalyanı olan
kıyı temin etmiş, en değerli kalemleri sü tu n M armaracık dalyanının sınırlarını teşkil eder
larında toplamış bir gazetenin haber, havadis ler. A tlamalaşında bir de deniz tahlisiye is
atlamaları yüzünden tutunamayıp kapanm a tasyonu vardır; kısaca «Atlama» da denilir.
ğa mahkûm olduğu çok görülmüştür. ATLA HATASI CADDESİ — Eminönü
Atlatmak, i; ve bilhassa memuriyet ha kazasının KUçükpazar nahiyesinin Hocagıyı-
yatında da kullanılır, bir işin halli elinde olan seddin, Hacıkaduı ve Yavuzsinan mahalleleri
adamın o işi takib eden sahiplerini güler yüz sınırındadır; eskiden tstanbulun en işlek cad
le ve vaid ite başından savarak işi yapmama delerinden biri olup A tatürk Bulvarının açıl
sıdır, bu m in ida atlatıcı olanlar hekimlerin masından sonra şeref ve faaliyetini kaybetmiş
teşhisine g ire birer ruh hastasıdır, yahut iğin bulunan Unkapanı Caddesiyle Küçiikpazar
hal ve intacı vazifeleri iken bîr rüşvet, gayri ve Ilücrftadın Caddeleriyle bir Gçyol ağzı vü
raeşrû menfaat sağlamak için Irtlkib edilmiş cuda getirir; paket tası döşeli, Uç araba geçe
ahlâksızlıktır: hasta veya mürteki, atlatıcı bilecek kadar geniş, çarşı boyu ve işlek bir
memur bir cemiyetin günlük huzurunu bozan yoldur.
insandır: misaller: ■ Atlatmada bizim müdü Unkapanı Caddesi kavşağından yüründü
rün üstüne adam yoktur..» ğüne güre, safi kfigode Hasodabaşı Hassnağa
— Ne oldu? Yerloftin mi? çeşmesi vardır;' çeşmenin yüzii Unkapanı
— Hayır., bugün git, yarın gel, harlf Caddcsindedir. Az ileride, solda AUamatası
allatıp duruyor... Camii vardır ki sadece Atlama Camii dc de-
http://groups.goog
AN'SlKLOPEDlSt — 1303 — ATLAS
ıtiUn yine sol kolda, hu caddenin Yenihatay dahi andadır, mahallesi v a rd ı» denilmekte
Sokağı İle olan kavşağında H ala; Sineması dir. Mahalle adını «Tenbelmehmedefendi»
vardır. İstanbulin, tercihan macera filmleri olarak muhafaza edegelmiştir. Fakat balk bir
gösteren sinemalarındandır; bu kavşağın öbür mescid binişine tenbel Ukalanı yakıçlırama-
kasesinde de bu satırların yazıldığı 1846 hazi yıp «Tombul» a tahvil eylemiştir. Öyle M,
ranında «İstanbul Memurlar İstihlâk Koope mescide «Tombul mchmedelen4i Mescidi» de
ratifi Deposu» bulunuyordu. Atlamataşı Cad denilirdi. Mcscid harabesi yıkılırken Hacı
desinin öbür ucunda, sağtla Kilççiiçkpastar ha Mehmed Efendinin kabri de kaldırılmıştır
mamına karşı olan köşede büyükçe b ir esnaf (Mayıs 1947).
kahvehanesi vardır. BIM .: REK, ME V« VH. G n
Bibi.: REK ve ST, On.
ATLAS, ATLASCILAK — İpekten Bo
ATI.AMATAŞT CAMİİ — U nkapanında kunm uş m uhtelif renklerde düz, hareli, ken
Atlamataşı Cad itesi üzerindedir; Hadika-till di renginde kabartm a çiçekli ve temas Ue
cevamide Arabacılar Mescidi adiyle kayıtlıdır; tatlı bir ses çıkaran sert bir kumaştır. Esvab-
yine hu esere güre A tlar Hoca HaUl Ağa lık, şatlık olarak ve ekseriya gelinlik ve sün
adında l i r zat tarafından yaptırılm ış olup n etlik yorgan yüzü, yatak bağlığı için kulla
banisinin nerede medfun olduğu malûm de nılır.
ğildir; U r mescidi de Yenibahçede vardır (B.; Vezirlerin, ve bilhassa Pâdişâhların yüz,
Ycnlbahçe Mescidi). besyüz. bin allunluk büyük ihsanları, ağızlan
Mamur bir camidir; kâgir yapı, çimento ipek kordonlarla büzülüp kapanır boy boy
ile tamir ellilini} ta ; - yahut - tüğla minareli, al atlastan dikilm iş keseler İçinde verilirdi.
ööp duvar üzerine kirem it örtülü bir çatıdan Pâdişalıiaraı hüküm darlara, valilere gön
ibarettir. Bu p ik asrımızın baslarında yeni derdikleri nam eler, ferm anlar, keza muhatap
den yapıbrcasma tam ir .edildiği muhakkak larının mevkiine göte boy boy ve tezyinatı
tır; bir tamir âe son yıllarda görm üştür ki değişen a) atlastan keselere konulurda ki
minaresinin sokağa bakan yüzünde *1889» bunlar da «name kesesi» aduu alırdı.
tarihi okunmaktadır. K irem it örtülü genigçe K ibar ve rical saraylarında, konakların
bir saçak altında olan sokak kapısından d a r da ve hattâ orta halli İstan
ve uzunca b ir avluya girilir, solda b ir kuyu bulluların evlerinde musbatı
ve bir tulumba, yambaşında bu kuyu suyu ile şerifler yeşil atlastan kese
doldurulan beş musluklu büyiik bir m erm er lere konulup muhafaza edilir
tekne, dipte de ayakyollan vardır. Camiin bu di, bunlara da «musbat ke
avluya açılan kapısı ahşap bir bölme içine sesi» d en ilird i
alınmıştır. Bilhassa kayda değer bir hususi Çocuklar mektebe başla
yeti yoktur. Uk yapısında ahşap m inberini, nc tılırk en «elifba» cüz’uleri de
zaman yaşadığı tesbjl edile-
mıycn S i p a h i ağalarından
Cemfid Ağa isminde b ir kat
koydurtmuştu.
ATIAMATAŞI MESCt-
111 — Üsküdarda Albunsta-
şud a. HacıselUnafa Kütüp
hanesi yanında. Selâmsız Cad
desi İle Tenbeihacunehmed
Sokağı kavlağında idi; yıkıl
mış ve yerine 23 UdcU İlko
kul yapılmıştır. Hadika-tül
cavamide Tenbeller Mescidi
adı ile kayıtlı olup «banisi El-
IFnkapamnda A ltaautaşı Camii
hac Mehmed Efendidir, kabri : Tarhta glmgaı
le.com/group/merakediyorum
‘- T V S TKMAZ1 - 1304 — tSTAVBUL
■v'.'i ke?e?çri» ne konulurdu, kibar çocuk 2Ûft ayçaya, perakendeci dükkân sahibinin
.'r?:»nın cüzü’ kc*eJeri de atlastan yapılır ve 220 akçnya satacağı yazılıdır: gümrük resmi
bilhassa tercihan kanarye sarısı rengi tercih unutulmamak sartiyle mukayese etmek lâ
olunurdu ı'B.: Amin alayı). zımdır, ayni defterde, tstanbulun âlâ telli di
PSdljahların verirlere gönderdiği muras basının Ijlcycn tarafından J3ü akçaya, pera
sa katreclf altım kJJtçînr. hançerler kmJariyle kendeci tarafından 140 akçaya; yine Istan*
beraber Jtfiüi atlas kıtır - köselere konularak bulun telli ve nakışlı şîbiııin imleyen tarafın
yollanırdı. dan JBI) ûkçay.ı. porakerıdoci tarafından 100
Pâd^ahfarm sadırazam lara sadırâzamlı* akmaya satılacağı kaydedilmiştir. Büyükşehir-
alâm eti olarak verdikleri m ührü hüm âyûn de bilhassa al ve yeşil atlaslar makbul olmuş
lar: .(fa al atlastan bir kese içinde bulunurdu, tu r On sekizinci asır ortalarına doğru, Ne
buna da «mühür kesesi», «m ührü hüm âyun dim. yeşil a Haslı bir nevcivanı bir gazelinde
keres:? denilirdi; bu m ilhür kesesini al ip ek şöyle tasvir eder:
ten bir kordon Ue boynuna asıp koynunda
U n u ttu rd u b;mn ^tn-j revanı dürt ^Lilüîrlandı
taşıyan sadrâzam lar gece yatarken dahi çık ar r ‘foiMİIı», bir tının huytu, nllnsJı ife t var
mazlardı (B.: Saduâzam ; M ührü hümâyûn). Henüz nn tkiıtrn <m Uç gilo oksik yişı ntnmi kin
Saray arabalarının ve tahtırev an ların ın, Ayıtı <ın dördünü yâd ildirir lılr ntûhi (al'at var
saltanat kaytkîarm ın -kîç tarafındaki köşklerin
Şu kıla da tstanbul civanları üzerine ya
perdeleri atlastan, bilhassa kırm ızı veya yeşil zılm ış söyliyeni meçhul bir deslaudatı alm-
atlastan olurdu. mıştır:
Esvablık oiarak atlas. Osm anlı sarayında
kışlık kumaştı (B .: Atlas Mevsimi). Onaîtıncı TffiıH olub ıfiHrrinc
Ol çüsclin yolların»
asırda Kanuni Sultan Süleym ana A tam anya knl dblayip bclle ria r
İm paratorunun elçisi o larak gelen E ^ b e c k q Alltısıı ılihâ çokcriı
:Türk Mektupları* nda şöyie b îr tasvir yapar:
Felekten şikâyet yollu bir de meşhur
'T iırk atlıları zariî b ir ta ta ır h a lin â e iâı.
beyit vardır:
Altlarında en cins hayvanlar vardı. Beygir
lerinin başları kıymetli taşlarla tezyin edil Kimi nevrâna ç ık a r ultasu d ib i g l y m k
miş ve güm üş sırm a ile işlenmişti. A tlıla Kimi m endil b ulım az didrden cpkltı silccok
rın altın ve gümüş sırm alı esvapları p ın l p ı ATLAS ÇIKMAZI — Üsküdarda iskele
rıl parlıyordu. İp ek veya 'atlastan yapılmış civarında, A tlas Sokağı üzerindedir; kaba taş
olan bu elbiselerin rengi, al, tftoı v eyahut ko- döşeli, bozukça, biT araba rahat girebilecek
yu yeşil inefti) idi...*. kad ar geniş, h e r iki yajsı bahçe ve boslan, ga
Evliya Çelebi, on yedinci asır o rtasında yet uzun, tenha, tssız sessiz bir çıkmazdır.
ki İstanbul esnafını büyük b ir esnaf alayı Ali Veren
http://groups.google.ee
• S^IKljOPEDlSt — 13«» — ATLAS MEVSİM»
mütevazı alm ası gerekir. R ejisörü, Bay Şâdaıı dır. fakat A rab filmlerinin Türkiyedeki mu
Kâmil. operatörü Bay iliıaıı A rakotı'dur. He- vaffakiyetini, sanal kıymetlerinden ziyade
niiz müma esc yo uzun zam an kaydivle bağlan dublajında aram alıdır; sözleri türkçeyo yev-
mış Ickoisiyenleri yoktur, muvakkat toknisi- rilıııiyon ve Arab musikisi parçaları kesilip
renlerle çabşır. yerine İstanbul saz ve söz sanatkârlarının ses
Msmlokctlmimle iıeniiz sinem a artistler) leri ve sazları oklurnniysn Arab filmleri, ba
sınıfı teşekkül etm ediğine güre. T iirk sahne his mevzuu alan muvaffakiyet tahtından, kü
sinin evvelce film çevirm ek fırsa t™ bulm uş çük bir İstanbul baldın çıplağısın ıslığı ile
.şöhretleri, bu genç m üessese larafından ta t devrilir. H er halde bu dublâjları himaye eden
min •’dllemez, bunun içind ir ki, m üessisler hüküm etim iz değildir. Türk film âmilleri iç.
ve rejisör, mevzu ile b erab er sa n a tk â rla r İbda ise girm iş m enfaat çemberlerinin kor düğüm
etmeli zorundadırlar. U tan b u l A nsiklopedisi lerini çözdükleri gün, muvaffak olacaklardı!.
nin tem enni ettiği m es'ut tesad ü flerle, Atlas
ATLAS MEVSİMİ — Atlas, Osmanlı
Film Şirketi Tilrk sa n a t hayntıııın sem asına, sarayı an’anesinde kıştık kum aşlardan İdi,
birden", büyük y ıldızlar atab ilir; b ir âlem i saray ıstılahında kışa «Atlas mevsimi» deni
m e su liy e tte n l)u şirk etin m erdiveniyle şöh lirdi; aşağıdaki satırlar, Hafız llyas’ın »Ve-
rete ulaşan sa n a tk â rla r tla, m ütevazı miiesse- kayii Letâifi E n d eru niyet sinin Hicri 1238 (M.
y i birinci sın ıf şirk etlerd en biri yapabilir; şu 1822) yılı notlatısulan alınm ıştıı.
rası da h a tırlan m alıd ır ki, bun u n tahakkuku
"Eylül hulul edeli ahkâmı sayf sad hayf
için de şirket ve artint, m edenî dünyanın bir alup, havalar âdeta şitaya münkalib ve şid
kudsiyet atfed erek bağlandığı hak p re n sip deti rûzigârdan herkes m uztarib olmakla işbu
lerine riayet etm esini bilm eleri g ere k tir. Bu S a fe rü lh a y n n dokuzuncu cuma günü hâre
satırların y a sıld ı# sırad a. -En Son Dakika» m evsim i atlasa tebdil olduğu akdemce zeyli
gazetesi bir film şirk eti ad ın a b ir ^A rtist A ra letaifi vekayie te rtil o lu n m u şu . Yevmi mez-
ma M üsabakası* açm ış bu lun u y o rd u ; İstan b u l k ü rd e n iki h a fta m ü ru ru n a değin erbabı re
gençleri 3ra u n d a , kız ve oğlan, bu m üsabaka sim lıâ re ve canfes ilbası ile riayeti mevsim
ya rağbet g ö steren ler az o lm am ıştır; m üsab a etm işle r ise d e yevm en feyevma leşkeri ser-
kaların, gazete satışla rın ı ç oğ altan m eşru va m a h u du d u m ütecaviz ve badema elbisei say
sıtalardan biri old u ğ u n u kabul edersek , yüz fiye telbisi g ayri caiz idügunden hemen işbu
p ild u m ü ğ tt m uhakkaktır: ayni ta tlı netice- S e fc rü lh a y n n yirm i ikinci gününe tesadüf
n in adı g id en m iş şirk e t h a k k ın d a fla te celli cd eo m übarek cum a günü mevsimi atlasta
etm esi, bu şirk e tin d e A tlas F iü n olm ası te ilbas buyurula gelen sofa kaplı sam u r kürk
m enni olunur. lerin ilbasiyle erbabı rusum u mersam ve ri-
İstanbul A nsiklopedisinin gönderdiği b ir kâbı k am ertâb i pâdişahi âlicenabda yürüyen
anket ficine. A tlas F ilm Ş iık e ti cevap v e rir çu h adaran etek li atlas kaftan telebbüstt ite
ken, şahsi serm ayelerle k urulm uş sinem a fil m ersum oldukları m alûm oldu*.
mi tnfiesseseleTİuvu, h ü k ü m e t ™ âıaherat.ın- «E nderunu H üm âyûnda h e r mevsime ria
dan m ahrum b ir d u ru m d a ç ırp ın d ık ları b e y e t âd et ve şiddeti şitade külliyen kıyafet ko
lirtilm iştir. Sinem a film lerinin seh h a r b ir yu ren klerd en ib a re t olduğu rivayet olundu
propaganda vasıtası olduğu b litü n dünyanın ğ undan başka hususiyle Rûzi Nevruzdan son
kabul etliği bir h akikattir kî. A tlas Şirketinin ra nev’amâ ortalık itidale meyyal ve h e r taraf
bu m üzaheret talebini, film şirk e tle rin in de ta ra v e t kesb eylediği vâkiülbal olmağın bâ-
devlet yardım larına liyakatlerini ispat e tm e deztn kudum u faslı bahar ve gerek tesavii
le ri « ırtiyle. yerinde bulm ak Uzundu-. Vine leylü n eh ar cihanı gulu gülzara döndürerek
ayni ankete verilen cevabın şu sa tırla rı okun blham dltlllîbi taalâ h e r y er bağı İrem’e şebih
mağa değer: ve belki heşt bihişt’e müşabih ölmesiyle el
A rap film leri memleketimizi istilâ elm iş bise! şitaiyenlp bu mevsimde telbisi gayn
b ir vaziyette ve bizim filmlerimize gaz açtır- caiz ve belki atlas mevsiminin bile gamanı
Miyacak bir rekabet havası idinde kendi 6* mütecaviz görünm eğin hemen işbu Şahımı
m emleketimizde hüküm ran olm aktadır.» $ecl<m sekizinci pazartesi gü na kt$Uk uru ba
A tlas Filin Sirkeli, bu şikâyetinde haklı ları tebdil ve alay ile gidildikçe lelebbüs olu
ırp/group/merokediyorum
ATLAS SİNEMASI t — ııoe — İSTANİUL
nan çuhaya kaplı samur kürkleri sofa kaplı Büybkşehrin zevk erbain tarafından unutul
samurlara tahvil olunduğu leyli vebjFil te- mıyacak hâdiselerdendir. Gene bu heyet
tâlle tertll otundu». (B.: Atlas Atlastılar). meşhur Sahibinin Sesi plâklarına «as ve atı
ATLAS ŞİVEMİ VE TİYATROSI’ — eserleri doldurmuştur ki. bunlar dinlenmesi
Parmakkapıda IstiklU Caddesinde Lâle Süne ne doyulmıyacak kadar nefis parçalardır; bn
masa Marşislndadır Dar bir koridorla içeri plâkların üzerinde. «Çaglıyan Musiki heyeti
girilir, yapının iter iki yanında da magazalaı Urafından* diye yazılır. Bu mlikemmellyetift
vardır Koridoru müteakip büyük b ir girij sebebi şüphesiz mile—esenin isç
yeri, ondan sonra da asıl salon gelir; Hânei tarafından idare edilmesidir. Ertesi iki mev
kat. üç taraftan binayı saran bir balkondan sim (yani eyt&İdcn ertesi yılın mayısına ka
ibarettir: sahnenin karşısına r&stlıyan balkon dar), 1936 - I93B kışlarında incesaz hemen
kısmı derindir ve burada birkaç oda mevcut hemen muhafaza edilmekle beraber. Trttrvır
tur. Sahnenin arkası da derin olup müteaddit se sahipleri değişmiş, evvelkilerin yerine yİ*
odaları havidir. Arkada Anaçeşmesi Sokağı ne meşhur musikişinasımız geçmiştir: Hanen
na açılan birkaç kapısı vardır. Yapı esas ola de Faruk Altın ve bestekâr Kanun! Aıtakl
rak kâgirifir; fakat ahşap kısınılan da mev Candan. Çağfcyan İsmi muhafaza edilmiş, yi
cuttur. ne içkili, sazlı ayrıca vatyetell, fanfrnh ve
oyunlu bir gazino olarak kalmıştır. Bu üç
Bina bir Ermeni Katolik kilisesi (Oske-
sene müessesenin altın devri olup, bütün Is*
peranl vakfıdır. Tahminen 35 sene evvel tanbuldan müşteri celbeden en büyük gazi
muhtemeli başka bir binanın temelleri üze no idi. Musikişinas sahipleri Faruk Altın ve
rine loşa olunmuştur. Evvelâ at ahin olup, Artaki bu incesaza iştirak etmemişlerdir. Bu
cins atlar muhafaza edilirdi- Sonra bu atlara incesaz heyetinden, iistad bestekâr Tanburi
san'al icra ettirilmeğe başınm ış böylece Salâhaddin Pınar, udi ve piyanist YorgO. klâr-
ayni zamanda da canba*hane olmuştur. Son «elçi Şeref, hanendelerden Celâl Tokses, Aj-
ra, bir müddet de «Kozmografya» İsmiyle sİ* yazar Akyüz v.s. hatırlanabilir. Muallâ Gök*
nema olarak işlemiştir. 1932 senesinde esastı çay bu sırada ve bu sahnede tanınmıştır.
tamir ve değişikliklerden sonra Dervişaade
İbrahim tarafınd an Mulen Ruj (Moulin 1937 - 1938 kış mevsiminio (yani Faruk
Rûug - Kırmızı Değirmen. Fransada meşhur Altın'ın ikinci senesinin) ve bütün binanın
bazı eğlence yerlerinin ismidir) namı altında tarihinin en büyük hadisesi, Tahiyye Muhsin-
med'in Icrayi sanat eylemeyidir. Aslen Hi*
çalıştırılmağa haşlanmıştır. 1332 - 1934 İki
cazlı bîr kahpenin kızı olan bu lâyemut slnıa*
kış mevsiminde bu şekilde incesaz ve Azeri
bii», 1937 senesi yaz mevsimi başında Kahi-
sazı ile açılan bina, ertesi sene Zlver İsimli
reye giderek oynadığı Nil kenarmdaki me}*
birine**devredilmiştir. 1934-1935 mevsimin
hcir Kitkat Gazinosundan Faruk Altın getir
de de içkili ve sazlı gazino olarak kalmıştır. miştir. Tahiyye Mııhammed Keriro (Karyokaj
1933 - 1934 kışında Şamil meşhur rak 1937 yazında Belvu yazlık bahçesinde oyna-
kase (ayni zamanda muganniye) Mel&ket-ül mış, müteakiben 1937 -1936 kışında Ça£b>
Cemal ıTürkler yanlış olarak Melike Cemal yan'da programına devam eylemiştir. Büyük-
demişlerdir) Mulen Ruj'da oynamış ve nefis şebrin o zamana kadar görmediği ve belki
raksı ile büyük rağbet görmüştür. bundan sonra da gdreroiyecegi bu harikulade
1935 - 193B kışında Kemani Sadi Işılay san'atkÂr. fevkalâde bir rağbet kazanmıştır
İle zevcesi meşhur ses sanaikân müteveffa Fanık Altın a göre şimdiye kadar ge
Denizkızı Eflalya ve müteveffa bestekâr Bl- len dfraneiegip Arab rakkase, muganniye ve
men Şen aralarında hıuusl bir şirket nktede- cOTPndtMtinin bıraktığı kârların yekûnundan
rek binayı kiraladılar ve Mulen Ruj ismini fazlasını Tahiyye birkaç ay zarfında bırak
ÇağUyan'a çevirdiler. Bu mevsim burada, ilk mışta*. Yine Faruk Altının ısrarla İddia etti*
defa olarak ayni kostümler giymiş bir örnek glne güre Tahiyye bugünkü beynelmilel bü
bîr incesaz heyeti sahneye çıkmıştır. Pek mun yük şöhretinin temelini, hu İstanbul seyaha
tazam ve mükemmel otan bu heyette, en bü tin e borçludur. Hakikaten Tkbiyye. müessese
yük üstadlar mevcuttu. Bu incesaz heyeti, tarafından son derece reklâm edilmiş, bu
*>-lKU>PBDlSt
— M *7 — ATUAS SİNEMASI
»/yrouD/merakediyoruı-n
A T U -j âO K A fI — 1308 — İS TA S B O L
hır. acı sır.ıl fcîr sinem a olarak açm ak an tısu n - der olm am a» için aile dostlarm ış Uvstjesly.
dadır. le V «necilerde Zeynep Hanım tumağının kar
T. T i t a n d n ü * şısında ufak bir dükkânda ^tütüncülük yapu
ATLAS SOKAĞI — C skiidarrfa iskele musiki hocalaruıdan Hafız Yusuf ECradidta
c iv an sokakların dendir. HftkimiyetiniîUiyc m ajiki dersi slnuğ». lamanın Ubiriyle <te-
C addesini Selm anpâk C addesine bağlayan b ir meş4 uka> başlamıştı. Şehremaneti muhasebe
ç a r p b o ru du r: H âkim iyclim illiye Caddesiyle ciliği muavini olup, maalesef adı ögrenilemi-
olan kavşağı. Y enivalide C am iinin m usalla yen eniştesinin konağı Bozdoğan kemerinin
avlusuna (ik an kapısı karşısına ra stla r, b u ba- civarında idi; bu konağa gidip gelmeğe başb-
y n ılan y ü rü nd ü ğü n e göre sağda A tlas çıkm a yan Ifaftz Yusuf Efendi, a r bir a m a n sonn
zı t c S elâm a» Caddesi, solda K aracaoğlan So ailenin hâs dostlan an sın a girmişti. Lem’i
kağı ile b ire r kavşağı v a rd ır: S e lâ tn sa Cad Altının ablası ve eniştesi de. ifrat derecede
desi ve K aracaoğlan C addesiyle b ir d ö rty o l ağ musiki düşkünü idiler. En az, ayda bir geçe
zı vücuda getirir- Seraıpa d ük k ân ve dükkân devrin m eşhur hanende ve sazendeleri bu
ü stü e sn a f b e k in od alarıd ır. H âkim iyetim illi- konağa d ire t edilirler, mükellef bir saz âlemi
ve C addesiyle S e tim s e C addesi a r s ı n d a ka- yapılırdı. Bu saz âlemlerinin nizun ve mü-
faa kısm ında e k seriy eti m an av lar v e bakk al reltibi de Hafız Yusuf Efendi idi. Bir Ihenk
la r teşk il eder. B u n ların a ra sın a serpilin!? gecesinde, hocasının medhü senası iuerine
o larak da bir ik i kahvehane, b ir o du n deposu, küçük Lem 'inia dinlenmesine karar serilmiş
tenekeci. Selm anpâk C addesi k avşağına y a ti Üstad nakleder. »Bu gece erimize şeref
kın b ir m eyhane g ö rü lü r: H âjdm iyetim illiye bahşeden büyük Hacı Arif Bey. sesim ile gös
C addesi K av ağ ı başında d a ü s k u d a n n m ef-
terdiğim istidada m eclüb^tm uş. kendilerinin
b u r $£kercisi v a rd ır. P a k e t taşı dö şelid ir, iki tâb iri ile « â m in meczubu olmuş ve hur onbeş
araba zor geçer; g ü n ü n h em en h e r s a a tin d i, günde b ir evimizi jeıttendirmege ve iö ze me
fakat bilhassa sab ah v e a k şa m la n k alabalık lod in h ir su rette musiki tedrisine teştamtglı»
Lem*> Atlı H ata Yusuf Efendiyle Arif Bey
v e g ü rü ltü lü b ir so k aktır.
d en gördüğü tak d ir re iltifata güvenerek, ilk
AU Tncı
bestesini b ir karcığar şarkı olarak vücuda ge
A TLI |L<m 1ı — A la tu rk a d e d iğ im e m il tirdi:
fi m usââm iziıı s a n bü y ük b e ste k â rla rın d a n ;
Uöau.ae «Ran ainn j*n sente
(B 1286ı 1869 d a Ü sk ü d ard a S u ltan tep esin d e ■ e ı l t lafa* lirin d i f r ır a ı n n
doğdu. B abası. M üşir M in a S ait P aşan ın kain- IbtiyuuK tUrm (ütt caa « I *
b ira d e ri Ç erkeş İb rah im B eydir. İb rah im Bey Beo4# takat üiiM tb fm u a a m
«Şnem û» a şiretin d en o lu p ç e rk e s d ilin d e şö Fakat bu şarkıyı. Hacı Arif Beye değil,
valye m ânasına gelen b u ism in tü rk ç e si olan aralarında sent: benli bir dostluk kurulmuş
A tlıyı soyadı olarak olan hocası Yusuf Efendiye bile okumağa ce
alm ıştır- A nasından saret edemedi. Nihayet bir gün. Lem 'i Beyin
ve b a b a m d a n pek iki kıym etli muallimi, aile efraAndan bu
k üçü k b j y a fta öksüz besteyi haber aldılar: Lem'i Atlı şarkısını
ve yetim k alan Lem ı okuduğu zaman, hiç ummadığı halde Hacı
A tlı, k ızkardeşinın h i Âcif Beyin aşırı derecede takdir ve iltifatına
mayesi altınd a büyü mazbar oldu. Şarkı, Hafi* Yusuf Elendi ta
vafından da söz ve saz âlem lerine yayıldı te
dü- H enüz o a iki yaş
«Lem'i Bey» adi derhal. Büyükşehirde bir
ların d a iken re F atih
şöhret ohı »erdi. Güftesi Mahmud Celâleddtn
A skeri R nşdiyesine Paşasın -Pcabelikle imtizaç etmiş tenin» bi-
ılevam ederken, sesi
catkâr b ir ş n i ı da bu şöhreti sam lınız bir
n in fevkalâde letafeti hale getirdi. Han(eresindeki I t t i l l U e ibtizaı
m ektep ve aile m uhi sebebiyle h er sadamo tatbik ve laklid edeme
tin i te sh ir etm iş, b u diği şahane bir Uvır ve tandaki tegannile-
doğuş kıym etinin be- « U sta: N aik ı riyle de eşsiz bir hanende olarak tanınmıştı
h+tp://groups.gooolec
■.'StKlOPEBtSI — J309 AT LI ı L e r a ' l l
DellâlMde İsmail Efendinin yetiştirmesi Mah- Bebekle Mısır Hidivtntn anası «Valide Paça»
mud Ceiâlraldın Paşa ile alaturka musikide de m n yalısından ve V eniköyde 3aid llaUra ?aşa
rin bilgi sahibi olun Balıkhane Nâzın Ali m. kabinesinden açılan sandallarda Nedim Bey
a Bey İk i 98 yaştnrmda ö/mûşiiir), bir jrfin ve Hafız İsm ail gibi cn namlı hanendeler bu
Lem'i Atiı'ya iililit ederlerken: «İrem'i Bey! lunurdu. Lem’i Bey de hocası Hafız Yusuf,
Sen Külhanbeyi Hüseyin Dedenin boş bırak kemani Mike ve tanb urt Kaprisle denize açı
tığı yeri doldurdun!» demlilerdi. Bn Külhan lır, deniz ÜstUnde. ay ılg ın d a müsabaka yol
beyi Hüseyin Dede. Ilamami Zide Büyük İs lu okurdu: bu yıllardadır ki, «Boğaziçi bül
mail Dedenin muasrrlnrındntı bir hanende bülü» lâkabını alm ıştı. O günleri anan mer-
imi; ki. lâkabın: lıançeresinin harikulade şuh. huuı: «Altmış seneyi mütecaviz muallel haya
kıvrak ve edalı nağmelerinden ötürü almış . lım da N ed m B ey gibi b ir ses sanatkârına te
Delttlzâde: Bir e?eri yaptıktan sonra evveli sadüf etm edim . O nu dinlem ek bahtiyarlığın
Hüseyin Dedeye geçmeli ve ondan dinledik dan m ahrum kalm ış olan ımısikiseverlerimi-
ten sonra onun tavrında lenıessüî elmeb» ziıı bilgi ve zevklerinin pek noksan kaim i; ol
demiij. duğunu iddia ederim , nadasındaki halâvet, tiz
Muhit, bir bfiyiik bestek&r - hanende ye- p erd elerd e g österdiği ta tlı viisat v e bilhassa
(ittirecek Kadar zengin idi. Hocalarının mua taksim lerinde dinleyenleri gajyeden istisnai
sırlarından ve Türk musikisi-
ııin büyük üstsdlarıodaıı Ha
cı Faik Bey, Kadıköylü Ali
Bey. Bolâbenk N uri Bey, Püs-
kiücü Osman Efendi ve Hacı
Kerami efendi, kendilerine
müracaat eden Lem'i Bey#
seçme eserler verm ekle b ir <
an tereddüt etm ediler, Ha-
uıamizâde İsm ail D edenin to
runu Miiezziabaşı R ifat Bey,
Lem'i Beyin y ârig ârı idi: Sa-
rıyere sayfiyeye berab er gi
derlerdi. Orada da m usikide
sağlam bilgi sahibi DcJttor
Binbaşı K adri ve bestekar
kanuni KaymsAatn İsmail Na-
II Beylerden istifadeyi ih
mal etmezlerdi. İsm ail Nail
®ey menîul idi; evinden d ışa
rıya yıkamazdı; fakat h asta
nın odası, heveskâr gençlerin
Wr meijlıhanesi halinde idi;
Hifat Beyle beraber bir çok
muhallel eserleri, bu arada
bilhassa (muhayyer kürdi)
t*slım m ahfınatına orada ilâ
ve elti.
lâ m ’l AtU, 25 - 35 ya^
arataı-uıda, on sene kadar yaz
mevsimlerini Kanlıca veya
Kumelihlsarmda geçirmiçti.
O zamanlar m ehtap ij »an
âlemlerinin on parlak devir
leriydi.
A TLI (L em i) — 1310 — tSTAMVli
bir ttv rı letafetle yegânei saman Wı Onun Lem'i Atlı 11)43 fili k an m ayım a 24 - 23
kıymetinde tek okuyucu yetişmedi* diyor. İnci «ecesi vefat etti, Içerpnkoy kabristuıuı ,
Lem'İ A th'm n aanat hayatında unutamadığı dnfnDİunclu.
bir masum hatıra da şudur; Bir >aaz. Sarıyer- Lcm 'l A th. ufulünden «2 ew *l, rtefi.j
de mİMfir bulunduğu lanburl Resid Mollanın Ekrem Koçu'ya gu m ektubu gibıdennkfli:
evinden bir bciçk<* İle Sultansuyıına gidiyor-
M uhterem B*yiml
lârraış - Yolda bir başka araba içinde Crslad trtnnhul Anıilklopedlaine def*fth)nmak ü ttr* trm-
Aziz Dedeye rastlam ışlar.. Dede, o sihirli n e yİ ItU ııffcünıuu tvbean takdim «yim tltim tarrUcKfr
yi ile bir segAh taksimi yapıyormuş... Lem 'i hal y au U n m d ak l m atûm aiın daha ıtuıfıt»*! t e *
Bey de sesle mukabelede bulunm uş... Derle ım ılllî b tr s ıu ttl IklLıah e tm ij ta lu n m a u tukkiK ?:‘j
raestolınuş H er gittiği yerde b ir vesile b u diLhlhtnızı T anburt Fahrt B vf »ButıriM katırdı Bj
eıpeliaiatn p ek ta c a olduğun* w y a u la n m d a r«naı
lur. Sultansuyu yolunda neyine yoldaş otan a n r evvelki m usiki AManlcrlne, m ıutk l boeaUna*.
o sesin sihir ve füsunundan bahsederm iş.,. m eşhur çalıcı ve tfkuyoeulara d a ir m alûm at vermek
Lem'i Atlı, besteleri içinde en çok: v e bfaı vekayii to tk k r ile iatih au ıu bildirm ek mu*
tiy le mub&kcnıcli b ir kalem « r e y a n ı Hizueıvau 4er-
tydlni tebrik U n rv f a l fs»r p jf Ue keyfiyeti «atı fiillerine biM irib rijor vaüt
Pftyine yü* sâ n tû saltanı bahar m üsait İse aıO iekaddim yazılarım ) İade r lti|İ B a tafe>
Aftatnr ö p ta n iıe n tn n sg m e k ir dirtfe m es’ulO ntaüe is’afın a eehriO ikdam e tm e li Mr
NaMJ öm rün böyfe o ln ın pâyldar v e d b e addedeceğim i a n a tm e k ttte re iken s rtp ıl Ur
garkısın! severdi. k an hücum u Oe mflterafifc karsciftcrtfi büyümesi Qe
kûib tazyiki telh isiy le yatağa d ü re re k b u t » 1
taife beMnel jO n d ü r h asisliğin tehlike»»I
m ia ttık d ly eb illy o n o . B ir iki flOndenbeıt
do stlan m a Öteberi vâzabiliynrum . Hıdlaai
r o in ı t ve m eram ım hasretim ! Efter bfittfe
arzettig im tam am lam a keyfiyeti U r a «t
v a k ti » m a n ı m üsait b t F a h ri Bey o0n»>
la e m ir ve İrşat to y u rn td u g u takdirde İti
gUn İçinde takdim » İade «derim .
Tabibi m üdavini m eşhur dahiliye har
ta tık la n tnQl*bıififiiaTarındnn Ömer Bdlb
Ü re r. Regad Ekrem K oçu'nun baha doda
ve a ile d o k la ra b ir n e d b sim adır, D.: Crtf,
üm«T E dlb) ü e S uadiyc kom şularım ın kor*
k u lan bu h a sta lık ta n inayeti İlâbİjrey*
yanan b ir h a n k a n e tedavi «iyesinde kUf-
-i tulumumdan birçok ehlbbanın bllıaber kil*
^ m ala n hasebiyle gaimm* m a'tut USlb bir
|dhn*t ve îieîdl killerinde katanım ı
{um tcveecıih ve kıym etten e o a re t
iadel aCiyeiimio m atbuatın b ir iki «alırlık
b ir kösesine stkiştırtlm ak suretiyle mtim
kilo ise d e lile li keH m ancterini irtlfbam
e d e r v« h e r türl& e m lrle ıin lte iolÜ*r ef*
[erim m uhterem beyim.
3 1 3 945 Lem'i Attı
Şimdiye • ŞaflmbAkkal
KOçBkaâa Sok»k Ne. t
Ü s ta d ın e m ir le r i ü z e rin e : <Musi-
m îz in b ü y ü k k ıy m e tle r in d e n Lem 'i
A tlı, k ır k b e ş g ü n d c n b e il g e ç irm e k le
b u lu n d u ğ u a ğ ır b i r h a s ta lıg ıa t e h li'
k e li a n la r ın ı a tla tm ış v e n e k a h e t dev
r in e g i r e r d o s tta ^ iy le m ektuplaşm a*
g a b a ş la m ış tır . B u h a y ır lı h a b e ri k r e
l.w n'l A tlının «n r«k sevdlri bcsU^l d is in i s e v e ıf le r e b ild irm e k le btfyiik
«Süite ve noU kendi «I yazıyıdır) ze v k d u y a r v e ü s ta d a u z u n ö m ü rle r
http://groups.goog le.ço
ANSİKLOPEDİSİ — İ S li _ A TLIASES feOKAĞ1
m/group/merakediyorum
ATLI CİYAKLAR — 1312 — tSTA K Btt*
fcâglr evler umumiyetle jiy r i nıüslim aileler nOfdiıa rakntl brrk-l h u a n yolla rth io r,
lllr k f rr r bak «« n u n faa tr n u reU M n e ;
tarafından iskân edilmiştir.
l ^ t m r ı miyim lıu halimi* M r ■ila h in » ?
Hakkı GtfketiHt tokm ak jtllfleh mİ ı-ûyi m elih )! penIM ar?
ttftk d r b ir piyadeyim» ay yplolivir, dar!
ATLI CİVANLAR — Divan edebiyatının
İstanbullu kalender şairlerinden pfk co|ıı, İtilan * m ltlfl kİ rkllbl in im olur Iterrm.
fcfall lâlin ıiM y l (Akik p d rr o e d ra .
eski İstanbulun pitoresk dekoru içinde, al
ftth fln lt «ImdilU n lın m a ın da brm kadem.
Üzerinde bir nevcivan tasvir veya tahayyül B lf t ü a aeflr «livar olunun. <tl zaman demem:
etmekten kendilerini alamamışlar, bu yolda f flâ d e bir piyadeyim, ey fchtUvar, dur!
çok gürel gazeller, çorkılar. künlar ibda et
mişlerdir eB.: Atmeydnnı). ATLI IIAMMALLAR — Zaınammiîda tır-
men hle kalmamıştın -kamyonlar, eski yük
Şâir pâriişohlanmiüdim Kanuni Sultan SU' arabaları atlı ha-mmnllarm yerine geçmiş, at*
Jeyman rMuhibbl) en füze! guelforinıİGfl bi Ij hammnllır da sırık hammaltariyie beraber
rinde sefere giden, sırmalı esvublar giymiş
ortadan kalkınıştır. Eski İstanbulun glinlUk
pur silâh atlı bir nevcıvdr.ı şöyle Insvir edi
hayntiDdo bilhassa htaY mesafeler için, at*
yor: Ij hamallar, önemli b i r y e r alır. Amele. ır
01 serv kartı* nJRdh bu dlde bakaa ılftadti gat ve hammal makalesinin inzibatına ve
F+jki revan gözümden al Hemdr pkgg dib&dU narh u la m ın a fevkalâde dikkat edildiği o de
SToscitfdff diin İmâma uydum veli ne kı'dım virlerde, atlı hauımallarm da muhtelif iske
FHf bilmedim bu gntıliim ebrûyl (nkaa dlişdli
Ak ol Iit»Mi « r t e * ’bîmiîği âtı serkeş
lelerden bolll başla semtlere ne kadar bir ÜC-
B abandı tlrli tlrkcş azmi Inütaa düşdü. retle gidecekleri tesbit, edilmişti; aşağıdaki
satırlar, illeri 1143 <M, 1730) tarihli bir fer*
Aşağıdaki şarkı, geçen asır başında İs mumn bugünkü yazı dilimize çevrilmiş bir
tanbul gençleri arasında hiütüm süren bir suretidir:
şemsiye modası sırasında, Endcrunlu Fazıl
israfından at Üstünde semsiye açmış b ir dil «İstanbul kadısına hüküm ki;
ber delikanlı hakkında yazılmıştır: «At ham allarının beygirlerine yükledikleri
yüklerin ü cretleri nizamı sicilde mahfuz «lan
ş iv tU n m ş e re f tir olnttM yine
defterlerden çıkarılıp birer sureti iskele ket
Ş e b s ü n n esb<l nâz o lm a ; yine
N i* I ç i a çm udyye t l o i f destine hüdalarına verilsin ve lisanen de gereği gibi
H asreti elül niyaz «tm uş yine tenhifi olunsun-, • hammaUar. yük giden yer
lere narhlarından ziyade talepte bulunarak
K öklerin «emâjryedeı» aliatı» ayan
A n u i ı eylem ek o l a n oihaa halkı iz*ac etm esinler; nalsız beygir kullan-
Cilvedir ngşaka k ısd t tıer h ik id m&suılâr, ikindiden sonra hayvan ların ı din
Mahrem i rrb ah l r ta olma* yhte lendirsinler. sürücüleri çocuk olmasın. bir
U et » M q U m n b in e dizgin H e r
sürücünün gün»; ikiden fazla beygir verilme'
lift **kip â jıltlm taksin M er sin; görülürse sahibi cezalandırıldıktan başka
Şivelerle F s a lı g u n k in ider beygirleri de miriye zabtolunsun; yangınlarda
M I Ramiyle n tte c a t olma* y ln r halkın eşyasını zayi etm esinler, ederlerse ke
filleri olan bölükbaşılan tazmin etsin».
Bir atlı civan M am da su nefis maımıme
A tlı hanunallarla sürücülerinin, yük nak
Muallim N aci'nin kaleminden çıkm ıştır kı.
linden sonra baş beygirlere binm eleri de ya
TÂteşpire» adındaki eserinde intişar etm iştir:
saktı: bunu tem in için de ham m aî beygirleri
Pek dizgin etm e, tıa’k ediyor i tık K ir. d u rî nin sem erlerine sivri d em irler çakılırdı; aşa
KâkDIleria am an oluyor ım r Rubftr, dur! ğıdaki satırlar H icri 1215 (M- 1800 tarihli bir
Afilulan 8yle hic İdilir ati Onar? dur! narh ve esnaf nizamı defterindendir;
Aramaz sönül biraz IMIn karâr, dur!
ü ftâ d e b ir piyadeyim. ey frlu ttv â r. dıır! «At ham m alları ham ulelerini mahalline
nakledip avdetlerinde, ham malların hayvan*
ranıali haybet eylem# iimmidl vântu,
ÇekmMc koUy m ıdır elem i inüz&nm; îara binmemesi için beygirin sem erleri Üze
O nnddr bu semte r»h«. bırak lfUfaânoı: r c e . eskiden olduğu gibi sivri dem irler yap
YoIbo m u yoksa bekleyMm nb|liıinm ? tıracaklardır. Ve h e r gün ikindiden sonra ve
(iflâde Wt piyadeyim, ey ^ hdvir, dürt cutnu günleri işfemiyeeeklerdir».
http://gr0ups.900g le.<
ANSlKLûPgDtSİ — 1313 — A tg y ftA C A
Hammallar. bu sivri sem er demirlerinin nanin da devrin tutulm uş bir şarkını veya oy
kaldırılması için n m a n zamon Divanı Hümâ nak bir hava ile refakati şarttır. Çocukları
yuna «lüraceat edip yalvarm ışlar ve hatla bir allara ve arbnlara bindirmek üzere, atlı ka-
kaç defa bu yasağı kaldırmağa muvaffak ol racacı tarafından pırpırı güruhundan bir ve
muşlar. fakat, hayvanlara Karşı insafsız ha- ya iki delikanlı tutu lur; oğlan çocuklar ek
reketlerL Istanbul halkının şikayetine yol seriyetle atlara, kızlar arabalara bindirilir,
açarak hamrnaîlarm gittikleri yerlerden boş sekiz on tu rdan sonra, atlı k a ra t acı. — Pa
beygirlerine hinerek dönme yasağım yenilet ra la r yandı!., diye bağırarak durur. B ir siyah
miş ve hammal beygirleri sem erlerine sivri veya al atı, beyaz atı benimsiyen çocuklar ve
demirler çakılmıştır. On yedinci* asra »it di cebindeki harçlığını da verdikten sonra a tın
ğer bir narh defterinde de şu satırla r okun dan indirilip arkasına melûJ melûl bakan
maktadır; yavrucuklar pek çoktur. Çocukluğu İstanbul'
•=Hammal beygiri ziyade ücrel almıya, da geçip de atLıkaracaya binmemiş insan yok
gayet ırak yire iki akça, evsat vire b ir buçuk gibidir, Son yıllarda atlar ve arabalar kaldı
akça, yakın yire bir akça alına. E ğer ziyade rılıp b ir bid'at olarak tayyareler asılmış atfı-
alınırsa hakkından geline. k aracalar da görülm üştür.
<Ve ayağı yaramaz beygiri igletm iyeter Serm ed M uhtar Alus, İstanbul Ansiklo
ve at. katır ve eşek ayağını gözedeler ve ağır pedisine gönderdiği notlarda şunlarj yazıyor:
yük orm ayalar zira dilsiz canavardır. H er tydi fıtir denilen ve üç gün süren Şeker
bayram ı ve ivdi adhâ denilen, dört gün devam
hangisinde eksik bulunursa sahibine tam am
ettire; eslemeyen! tamam gereği gibi hakkın eden K urban bayram ı günlerinde Fatih, Ka
dırgadaki Cinci m eydanı ve İstanbulun bazı
dan geline».
sem tlerine kurulan bayram yerlerinin başlıca
Sultan tbrahim in son sadırâzanu Hezar-
eğlencen idi.
p ire Ahmed Paşa, Sofu Mehmed Paşa sara
yında idam olunduktan sonra, cesedi. Cellâd Büyük bahalarım ızın eskiden anlattıkla
Kara Ali tarafından bir hammal beygirine rına göre, onların çocukluk zam anlarında atlı
yüklenerek götürülmüştü. karınca daha orîada m evcut değilmiş. Çocuk
la rın dörder, altışar karşılıklı oturdukları sa
Genç Osman da. felâketine varan Yeni
lıncaklar varm ış. İhtim al, buralarda atlıkarın
çeri ihtilâlinde, iltica ettiği Süley ma «iyedeki
calara kuracak kişiler çıkmış, fakat tahtadan
Agakapısmdan Aksaraydaki Y eniçeri kışla
a t şekilleri bulunduğu için, heykel denerek
sında ûrtacam îye bir hammal beygirine bin
ve taassub g üdülerek izin verilmemiş. 40, 60
dirilerek götürülmüştü.
yılıîanberi, yukarıda bahsettiğim iz bayram
D ibi.: 0 _N. Ergin, MeceUeİ B elediye; Ahm cd yerlerinden eksik değildi.
•tetik, od Urffici hicri asırda İstanbul hayatı.
A tlıkarıncanın bazıları iistü açık, bazıları
ATLIKARACA — Ha!k ağzında ; A tlıka çadır gibi m ahruti b ir ten te ile örtülüydü.
rınca* da denilir; yere şakuli olarak dikilmiş O rtadaki m ihvere takıtm ş sırıklarda sıra ite
ve gayet sağlam bir surette tesbii edilmi$ ve tabladan çift at, çift at koşulu arabalar bulu
ağaç veva demirden bir m ihver kazık etrafın nur. On para veren çocıık. beğendiğime, ata
da ûonen bir çenbeve asılı ağaçtan yapılmış veya arabaya biner. A tlar ve arabalar dol
küçük atîbrdan mürekkep çocukların b ir eğ du mu bucurgadı çevirir; hepsi fırdolayı dön
lence i’asjtasjfkr; m esirelerde ve bilhassa bay meğe başlar. A tlıkarınca dö rt beş kere dev
ram yerlerinde kurulur; tek atlı, yanyana redince *yandı!» diye bağırırda, t kinci bir m e
çiı‘l atlı, atların arasında arabalısı olanlar da teliği olm ıyan çocuk bindiği attan veya ara*
vardır. Ağaç atlar göz alıcı renklerle boyanır, badan mahzun mahzun İnerdi.
üzerlerine e fe r taklidi kilim ler atılır; araba Salıncaklarda olduğu gibi atlıkarıncayı
larda kadife şilteler, çeşitli püsküllerle süs- çevirenin ve yardagnun şaklaban, neş’eli ve
leriİT. A tlılar açalar, mihver kazık üzerinde tuhaf tuh af m askaralıklar yapması, harcı âlem
bulunan cİİhU bir çarka bağlı b ir‘kol - mani- türkülerin hepsini bilmesi ve kafiiedokilero
velâ ile döndürülür; atların ve arabaların alebaşlık etmesi gözetilir, bu çe$İt kimselerin
dönmeğe başladığı anda bir dünbelek ile zur- atlı karıncalan etrafında çocuk kümeleri cı-
'aroup/merakediyorum
ATU S .^ y iA ft — IÜ14 tS T A M o t,
http://groups.goog le
.T £ L û M 3 J İg l — 1315 — ATWEY»ANI
; -n d e lild ir, y ıla n d a K-3töWk kasdı v ard ır, te b i ve Sultanahmet! Camii aracındaki mey
iki litird f - i-e k ötülıi* fcısdı y o k tu r, m isil dan M, halk ağzında camiye nisbetle S ulta
ler: nahmet! meydanı denilir.
— CapöRun dede*ı paşay m ış l e , Bir itıtttSIkre. ayaklanmalara, siya
—. A tar, ken d isin in m ek tep li oldu£u gibi. si toplantılara, m itinglere sahne okmuş ta
• • * rihi çok x*xgln hir yerdir <B. Atmeydant
__Kaçı ont - beni »yd u. kendi de şo vak ası. Vak’ayı Hayriye, Sultanaboıed Sfittn-
vundu beni banyoda yıkadı, sonra y a tık oda- KİJ Binans devrinde, HlppodrOm’un yendir ki
$UM girdik, her tara f ipek .. lü rk fe kanılımı Atmcydanı. en guıel Mr isbn-
— Atma ulan, ensen kalıp gibi , dir. Dikilitaş, örm e sütun, burmalı sütun ve
_Bu g e if değil ya. hatla oldu Alm an ç^şmf’si bu meydanın ortasında sıra
— Ulan « kir b ir yıllık be. . lanm ıştır. ıBlilfin bıı isimlere bakınır) Bu sa
• • • tırların yazıldığı sırada, ortasında park adım
__C em ideyken ben.. K arad eo izd e bir tanıyan bir yeşil saha mevcut ise de. astında
canavar gördüktü.. Jcuyrugu S aray b u rn u n d a .
Büyük şehre lâyık bîr halk bahçesi dahi de-
nilemîvecek kadar bakımsız ve muhakkak ki,
başı tyibde..
kütüklitr. Boyu 300 m etre, eni 7$ metre ka
— A tm a, h ep d in k a rd e je y iz ..
dardır. Fetihten sonra Türk binicilerine U r
• • •
talim meydanı olmuştu; cirid oyunları bura
— H anları, h am am ları, k o n a k la n v ar da oynanırdı.
ın ı; O n yc'dlnı-i a s r ın büyilfc ş a ir i Ş ey A iilislâa
— H epsi alm asiyon D edesi b ir paga
Y a h y a E fe n d i, n s f is b ir g a z e lin d e A tm e y d a m -
nın m andırasında yanaşm a i d ! ..
n ı ş ö y le ta s v ir e d iy o r:
ATMEYDANT — Esfci Um um i H apisha S^mrri'lı p,,<7 jçı^riık cimtnlıır IPJtt (ı kn ılt f
ne ve T?pu konağı i!d YUksek T ic are t M ek Pür dIbuo htıh|«rl« A i n ^ d u ı SlahbtttttA
B u « i 'r i a h a lı b u ıl u r V ab y * M **7*1 f a i n n l r »lıfıı laya- bir genci, hakkında rot ir. verilmir. )>jr
İ’ı>«»fi* t y l e r v (4(k f h l l İr fa n ı Sl»ı»ljuîw n
Jnıkımı olmadan cHdürl^:^ türlü dedikodu
On sekizinci a^iin l>ıkyü|c •; alri Nedim dt*. lara. bilhassa IMrdûnrû hakkımla
Cçünoi Ahmede sunduğu bir bayram tebriki meşum yorumlara sebep oklu ıR : Muştala tV),
kasidesinde- Kılıl ( iıhl Sftld
Ü rnjjl) « t i i o ü ı ıp r il e w - m f in ll ŞÛh f f / t û r c ATMEYlıANJ VAKASI — On yedinci tr
f i * > n ||e r A tm r y d a tu f ttfa » lu r «im ril m f y tto m o ft^ ın d a. henli* yedi yasında bir rocuk Aen
diyor. Bu şiirler pek aydın olarak gösterir kİ, tınparalorluk taht ma u lu tu lan Dördüncü
Aliıa-yıtom. asırlar boyunca İstanbulun on Mehmcdirı ilk saltanat, yılında Yeniçerilerle
..^nilicli bayram yerlerindim biti olmuştur Kapıkulu sipahileri a rd ın d a olmuş kanlı hir
.Vedimîn m uasırlarından. lalanbuJdn Intfili;? şehir muharebesidir ki; îkim-i Mahmudun Y*.
elçisinin zevcc-' olarak bulunmuş bir İngiliz niçeri ocağını kaldırmak için yaptığı /h ir
edibesi. I.nydı Montague. Londmdaki rauhib- muharebesi iVak^ayi llayrîycj müstesna, Türk
belerinde» bir Kontes P***y« gönderdiği istanbulun tarihinde bir eşine dah* rastlan'
m ektupla: «En zarif meydanlarımız At mey- maz.
daniyJe kabîlî kıyas otamaz» diyor kî, bu cüm VaVuniivis, bu büyük vak'uyo birçok se
le. At;:ıe,vıianmı.ı on sekizinci asır başındaki bepler sayar; söyle ki:
giızelLgini tahlil etm ek için kuvvetli bir ve Halkın bir kısmı Sultan İbrahlmicı tah
sikadır. tından indirilip idam edilmesinden fıoşnud
Evliya Çek-bi ise, At meydanını İs ta n b u l Olmamıştı. yer yer dedikodular, umumî yer
Içre îema.f-agâb olan? y e r l e r i başında kayde lerde m ünakaşalar ye fitne Te fesad alâmet
diyor. leri başlamıştı; İbrahim i tahtından indirip
On altıncı asırda Kanuni Süleyman dev öldürenler yeniçeri kuvvetine dayamağından
rinde büyük saray düğünlerinin eğlenceleri bu sefer gayrı memnunlar ve Sultan İbrahim
bu meydanda yapılm ıştı On altıncı asrın İb yâra m bendeler: Sipahiler arasında yeni hü
rahim Paşa sarayı ve Sokul tu Mebmed Paşa küm ete karnı propagandaya başlamışlardı
sarayı gibi on muazzam ve muhteşem vezir Yeni sadrâzam Mevlevi Sofu Mebmed Pa
sarayları bu meydanda nâztr idi, On yedinci şa, çok ihtiyar, yarı bunak /âkat son derece
haris b 'f adamdı, Ulemadan bazı fitneci ve
asır başlarında Suitanahm ed Camii yapılınca
riyakâr kimseler, m eşhur fıkıh kitablstnnâan
ya kadar A [meydanının bugü»kü sabasından
ıCamiül fusûlfn» den: »Kaçan sultan safir
çok daha geniş olduğu m uhakkaktır (Ü ; Sul-
olsa, reaya bir vali azimü^ana bi'at ederler:
tanahm ed Meydamı.
ol sağır de vekâlet ile hükümet eder, ISkin
ATM EYftAM CİNAYETİ — (H. 9 rebi- hakikatte sultanı evvel valii asimdir* bendini
ülâhır 1222i M. 1807 de gayel giiîiel bîr deli- hatırlatarak biçare Afefrmed Paşayı çileden
kanlı, ötedenberi kendisine m usallat olan ve çıkardılar; aslında ocak ağalarının elinde
ırzını payimâi. edccek tekliflerde bulunan Oyuncak iken, saltana! vekâleti iddiası gibi bir
Helvahâne neferlerinden birini, yolunu bek olmaz dâvaya düşürdüler. Bendegânı da gaf
leyip tasallut etm esi üzerine, Atmeydanmda. let İle fodulluklara başladı.
güpegündüz ve kesif b ir kalabalık ortasında Sultan İbrahim] devirenler haksızlık, hır
hançerleyerek öldürdü ve derhal Cebehano sızlık ve rüşvetten şikâyet ederek askeri ayak
neferleri tarafından yakalandı. Garip tesadüf landırmış iken; iktidarı ellerine geçirince,
tü r, cînayeün işlendiği anda, devrin padişahı aynı yola, başla ihtiyar sadırâzam olduğu hal
Dördüncü M ustafa da, tebdili kıyafetle Al- de Millin tamah ve hırslariytc atıldılar. Kısa
meytianından geçiyordu. Katil delikanlı, her bîr z a ilin içinde, memuriyet abm salınn için
ne kadar Helvahaneliyi namusu uğruna öl âdeta bir borsa kuruldu Ulufeleri uzun za
dürdüğünü söyledi ise de. padişah, idamını m andanken verilmemiş olan Kapukulu sipa
em retti, cellâtlar tarafından m aktulün yanı- hisinin şikâyet ve feryadına ehemmiyet ve
haçında çökertilerek boynıı vuruldu. Vak’a rilmemesi, Kapukulu sipahileri çulûs bahşişi
fstanbulda derin bir teessürle karşılandı; pa- almak üzere memleketin her tarafından İs
dışalım, namusunu müdafaa yolunda elini kaııt- tanbula akın akın gelmeğe başlamıştı. Ilazlna
http://groups.goog le.o
ASStEOOFIDlet — 1*1T — ATM*YT>AJJJ VAKASI
boş olduğumdan bunlara bahşiş verilmesine artık bir gün durm ağı tahammülleri kalma-
imkân yoktu. Sofu Mehmed Paşa sipahilikten mıştl.
yetiımc İdi; aslında kukla bir sadırâzam iken Galatasaraydaki oğlanların her giin «Al
kendisini hâs mânada saltanat vekili sanarak lah A llahı diye bagınşlıklan gidilirdi; fakir*
sipahilere bir iyilik yapmak istedi. DdrdtlncU İcrl açlıktan kuru ekmekle geçiniyordu. Sul
Muradrn ve İbrahim zamanlarında b ir takım tan İbrahim devrinde sarayın taşkın masraf
sipahilerin dirlikleri ellerinden almmışlı; larından, yıllarca tayinatı İhmal edilmiş «lan
bunlar sipahilerin oğullan namına tashih e t bu gençlerin, zaruret ve açlık bir can endişe
mek isledi; fakat sipahilerin onların hakiki si olmuştu. N ihayet (H . 7 Şevval 1058) M.
oğullan olduğunu kendi huzurunda ikişer 1048 giinü Galatasaraymdaki acemi oğlanları
şahitle ispat etmelerini ve bu sipahi oğulları nın hepai dışarıya boşanıp SuHanahmeddekl
nın Girid «engine gitmesini şart koştu. K apu İhrahim paşa Sarayına geldiler: onları gören
kulu sipahisi bundan m emnun olmadı. buradaki acem i oğlanları da «biz ne dururuz!»
Yer yer toplanmağa başladılar. Y eni b ir diye m uhafızları tepeliyerek dışarı fırladılar.
fitne, karışıklık çıkaracak m ahiyette şikâyet B unları işiden Yeni Saray (Topkapı Sarayı)
lere başladılar. Sadırazam: «Senelerdenberi g ilm an lan d a labtolunm ayıp bâzu zoru ile sa
bertaraf kılman oğullarının dirliklerini verip ray d an çıktılar. O zam ana k adar dünyayı gör
tashih ettik. Şimdilik hazine ve reaya ahvali me iniş, hapishanede yaşar gibi bir öm ür sür
m üş olan bu delikanlılar lâübali şehrin içine
muhteldlr; bu seneden sonra hizm etleriniz
dağılarak sipahi yazılmak sevdasına düktüler.
dahi verilir* diye haber yolladı. Sipahileri bu
H ep b ird en Elçi H anm a ve diğer hanlara var
vaâd da tatmin etmedi. Ü sküdarda ve İstan
dılar, odalarını boşaltarak yerleştiler. Aslen
bulini m uhtelif yerlerinde to p lan tılar devam
Selanikli o lup dirliği elinden alınmış olan Bı
etti. Bilhassa Anadolu Sipahileri Üsküdara
yıklı M ahmud ism inde b ir sipahi, e tra f ma bir
doluyorlardı:
alay sipahi toplıyarak tstanb u la gelm iş Sul-
Oğullarımıza ulûlelerimizâm verip bö
tanahm ed civarında b ir hana İnmişti, fırsat
lüğe çıkarılmaktan muradımız, evlâtlarımız tan istifade etti, derhal şehre dağılan acemi
n an p ira sahibi olsunlar dem ektir. Halen
iç oğlanlarının başına geçerek b ir zorba başı
o ğullanm am kUçüLücrini yazmıyorlar, bü-
oldu. E trafına daha birçok kimseler toplanın
yüklerini de Giride göndermek isterler, bu*
«un mânası nedir? Oğullarımız bizden ayrıl ca «fitneyi alevlendirmeğe başladılar». D arıl
maz. Biz de, padişah yahut sadırâzatn beraber m aları için s&dırâzam tarafından birkaç defa
gelmeyince sefere gitmeyiz. Kanun bllâfıdır. adam geldi; dinlemediler, nihayet zorla dağı
tılm alarına k arar verildi. Yeniçerilerin silâh
Oğullarımız olduğuna dair de birbirimizin şa
lanarak kışlalarında hazır bulunm aları em re
hadetini kabul etmiverek şahidi âdil isterler,
dildi. «Acemi oğlanlarıyla sipahilerin öldürül
şahid arıyoruz!» diyorlardı. F akat sipahi mec
m esine d air Şeyhülislâm fetva vermiş!» diye
lislerinde, bu şikâyetlerden daha tehlikeli bir
b ir şayia çıkınca sipahiler: «Vezir ve Müftü
sfe dolaşmağa bağlamıştı: «Padişahımız Sul
ile dâvamız vardır. Yeniçeri ve ahar fertler
tan İbrahim] hangi temesslik ve hüccet ile ile yoktur! Ayak Divamolsun!» dediler Bıyık
katletmişlerdir?»- Bu soî, sadırâzam ile m üf lı Mahmud başta olmak Üzere hepsi Sultanah
tü Efendiye ve hükümeti ellerine almış olan m e t Camii im aretlerinde toplandılar. İçle
ocak ağalarına karşı ağır b ir tehditti. rind en bazıları devlet ricalinden bazıları
Kanun üzerine acemi oğlanlarına yılda nın saraylarını taşladılar. Sadırâzam ile ule
bir asta »çıkma» olurdu IS,: Yeniçeriler). Ya ma Y eniçeri odalarına gittiler: «Sultanahmed
ni, hizmet müddetini dolduranlara liyakat ve Camii imaretlerinde toplananların hepsi vaci-
hi7iT.aUeitr.e göre dirlikler verilirdi, Sofu biilkatildir!» diye karar verdiler. Şeyhülislâm
Mehmed Faşa, bu yıl da m üddetlerin! doldu Abdürralum Efendi fetva verdi:
ran acemi oğlanlarının hep birden çıkarılma «Eşkıyadan birkaç İdmcsneler bir mahal
sını, sipahi adedinin çoğalması noktasından de toplanıp sulehayı müsliminden birkaç kî-
tehlikeli buldu. Onun için kafile kafile çıkar mesne için şer'an katlolunnıak icabeder hal
mak istedi. Halbuki sair acemi oğlanlarım a leri yok iken elbette katil olunsunlar deyip.
om/group/merakediyorum
V ." V A K 'A S l — 13İS — tSTAHMJl 11
k c r.lle rin bazı esaretine te$ebbiis itin lc ortasına atıktı ve ayaklarına mızraklar sap. ^
rem raü ettikleri padişah hazretlerinin mes- tandı; bazı - ipahi evleri basıldı; Sofu Mehmed
m uu hüm âyûnları oldukta içtiuta memnudur, Paşa. bu surette sipahi;erin gözünü korkut
cem iyetten men olunsunlar dîye batlı hüm â tuğunu -andı. Fakat bilil- bu Uıtilâl ıteşi.
yûn variıt oldukta biddefeat nasihat olunduk nln parlamasına sebep oldu.
larında nasihat kabul etmeyip m uti olmayıp Sipahilerle acemi oğlanları: 'H ey bunlar
fesadı kadim leri Üzere m usir olup şor’i şerif b ire r ikişer avlayıp urm ok islerler!» diye bir
ve padişah hazretlerinin muvafıkı şcrl olan birlerine h aber saldılar. E Je r VşnHorl vey»
em rine ve lıattı hümâyûna İtaat etm eyip ve Sipahilerden biri kanun ve şeriat .tabı Idas
lizim ulursa m ukatele ederiz deytı hilâfi «eri olunursa cesedi aşikâre denize atılırdı. Uf
rmıkatele üzerine m usir olsalar. Taifei m er zavallının cesedlcrinin çarşı ortasına alılarak
im ıneyc mukabele olunup m üdsfaai bisseyi tah k ir edilm eleri hepsin? yeniden gayret ver.
olunmak şer'an caiz olur mu? Elcevap: Olur». di. Silâhını alan Almeydantnda toplanmağa
Bu fetvayı A bJilrrahlm Efendi ile orada b u başladılar.
lunan bütün ulenıa İmza eltiler.
H er ne kadar ölüleri kaldırıp kaldinffl
Bu felva sipahileri korkuttu; ileri gelen
taşlarım yıkayıp silip süpürdüler ise de sipa
lerinden b u tla n vezire haber yolladılar;
h iler dağılmadı.
«Acemi oğlanların hepsi sipahi yazılsın; d â
vamızdan vazgeçtik!» dediler. D evleterkâııı 1leri gelen sipahiler. San Hüseyin Ağa
buna m uvafakat etli. H epsinin sipahiye yazıl r e K ara K ethüda butun sipahilere;
maları ve sipahilerin hoşnud edilm esi k a ra r — Vezir ile m üftüyü öldürmedikçe ü »
la? liri İdi. Bunun üzerine sipahiler ileri ge rah at yoktur?..
le " ’îri dağıldılar. B ir fesat çıkarm ak üzer» Diye h a b er göndererek bütün Kapukulu
Ikea üm itlerinin başa şıklığını gören Bıyıklı sipahisini A tm cydanına çağırdılar. Sofu U tk
Mahmud başına top lan an lar ile Ü sküdara geç nıcd l*ag# İstan bu l kapılarının kapanmasını -
li. Fitne bu su re tle yatışm ağa yiiz tu ttu . B e; em retti. B ir sipahi kafilesi Ahırkapıya hücum
gece iü rm ü ? olan bu kararsızlık esnasında, ederek kapıyı kırdılar. O radan Üsküdara Bı
Vezir ile m üftünün v e sa it ricalin saray ve ko yıklı M ahmuda sandal ile haber gönderdiler.
naklarını m üsellâlı Y eniçeri b ölükleri m uha Bıyıklı Mahmud Ü sküdarda ne kadar sipahi
faza etm işlerdi. Bu variyeti eld e etm iş iken varsa fitn e ve fesada iştirak edebilecek ne
ileriye varm am ak lâzım gelirken. M üftü ile k ad ar ayak (abım ı, serseri varsa hepsini ba
Vezir: şına toptıyarak gem ilerle Istanbula geçerek
— Bıyıklı Mahmurlu bite teslim etsinler.' A hırkapıdan şehre girdi ve Atmcydanına f i t
ti. Şevvalin dokuzuncu glinü sipahiler İçlerin
Diye h aber yolladılar.
den birkaç kişi intihap ederek kflçiik padişa
Bıı h aber sipahileri yeniden heyecana
ha gönderdiler:
düşürdü:
— Padişahım bizi yeniçeriye kırdırmak
— Matını udun curm ü nedir ki verelim! isterler, bize garezi olmayan birini vezir tiyin
Dediler. E trafına yeniden birçok sipahi etm eni rica ederiz; dediler.
toplanan B ıyıktı M ahmud. Ü sküdarda. ih ti
yatlı ve hazır duruyordu. Diğer ta ra fta n ile Dördüncü Mehmed:
ri gelen bazı ulem a, sipahilere ta ra fla r olm ak __ Yeniçeri ile sipahi kullarımın birbi-
la itham olundular ve nefycılilm clerl İçin fe r rivlc cenk ve adavet ettiklerine rızayı hümâ
m anlar çıktı, fakat hepsi de b ire r tarafa sak yûnum yoktur, siz cemiyetinizi dağılın ben
landılar. Ocak ağaları da milsellâh neferlerile sonra ikisini de azlederim, hatırını hoş tutun!
Suitanahm ed Camii im aretlerine gittiler. O ra Diye ln r b attı lııifnâvfln gönderdi. Padi
da hiç kimseyi bulamadılar. Yalnız sipahi kı şahı» h attı sipahileri ve acemi oğlanlarım
yafetinde üç fakiri yakaladılar, bunları sipa tatm in etmedi. Sarı Hüseyin Afia, Kara Ket
hiler kethüdası Sarı Hüseyin ağanın hanesi hüda. Bıyıklı Mahmud. Talaklı Ali. Oruç Ata,
önünden nümayiş îte geçirdiler; vezirin em Kara AhduHaJı. Paııdor Ali FJcnıll, Deli Bi
riyle Şehzade Camii ve halkın gözü önünde ra d e r Ahjned Aga. Hczarpare Abmed Paşa
biçarelerin boyunları vuruldu, cesetleri çarşı nın kardeşi Oruç Bey. Bengi Uebmed Efendi
http://groups.google.co
AKSİKLOHtDtet - 1310 — ATMEVDANI VAK'ASI
vesaire sipahi riiesası, adam larivlc beraber nın kendi bildiğine hareketlerinden endişede
Saluuabmed Cimrinde gecelediler. idi Ibrahim in saltanatını deviren ihtilâlin
Sipahiler Su ila nah medde toplanırken, meydana çıkardığı simalardım biri de Kara
ocak ağaları da Ortaca m ide toplanmışlardı. Çelebtzadc Aziz Efendi Mi, Aziz Efendi de
Sadırâzam da can bajm a sıçrayarak Ortaca- celâdeti İle ocak agalarlyle Kösem valideyi
mie koşmuştu. Bütün ulemaya lıaher gönde kuşkulandırm akta iılt. Bilhassa Kösem ondan
rilerek dâvet olunmuş, m üftü ile Hunjc-îi ve nefret ederdi. Bununla beraber onun heye
Anadolu kazaskerleri ve İstanbul kadısından canlarından, nüfuzundan, celâdetinden istifa
maadası, tiirlii tiirlü m azeret re bahanelerle de edileceği cihetle Efendiyi büsbütün uzak
gelm em elerdi; Müftü ile kazaskerler ve İs laştırm ak da islemiyorlardı.
tanbul kadısı gece Yeniçeri odalarında kal İhtilâli m üteakip Rumeli kazaskeri ol
malardı. Müftü, hayatının korunm ası şartıy muştu. Bütün bunları turneden Aziz Efendi
le, içinde kendisine taraftar kim seler b ulu bir gün tenhada Sofu Mehmed Paşaya:
nan Ellinci Yeniçeri ortası yoldaşlarına on — Cenabı hak saadellû padişahımızı mu
bin kuruş bağışladı ve Ortalarına beg yuz ku am m er eylesin, validelerini de sayei devlet
ru ; vakfetti. O gece şiddetli bir rüzgâr esiyor lerinde berk arar eylesin, Büyük Valideye ge
du. Sipahilerin ortaüğı karıştırm ak için yan lince, size teveccüh üzere idi, fakat şimdi mu
gın çıkarmasından korkan İstanbul halkı sa habbetini adavete çevirmiş, kanınıza aş erer
baha kadar uyuyamamıştı. Bana ise aksayüljaye adavet üzeredir, idamı
Bazı Yeniçeriler, Sipahilere: «Bi? de sizin mıza çalışlsğt m uharrerdir, âdet üzere Eski
ileyiz, hiç elem çekmeyin!» diye hab er yolla Karaya nefyedllse onun kin kemendine ben-
mışlardı. Sipahilerin başında bulunan Sarı doinıak ihtimali bertaraf olsa olmaz mı?
Hüseyin Aga: «Tulü kameti hamateatine delâ Demişti. F akat Sofu Mehmed Pa;a, Kü
let edlip Clı Yeniçerilerin iğfaline m ağ ru r o l çük padişahın anası T urhan Sultanın gençli
muş, «asker birbirine kılıç çekmez» diyerek ğinden ve tecrübesizliğinden korkuyordu:
SilAh ve cenk âleti hususunda ihm alkâr dav* — G erçek hakikat buyurursunuz, şimdi
ranm ış, sipahilerin ekserisi silâ h sa ve perişan İkimize dabi adavet) olup m ekir ve gadir fik
oturm uşlardı. Ancak içlerinden bazıları Hâs rin d e d ir am m a kale gelmez, ehveni şerreyn
ahırda bulunan a t oğlanlarına altışar akçe si y in e sarayda durm ası ahsendir! demişti.
pahilik vâdederek ad am lar gönderm işler ve İş te Sipahiler saraya m üracaat edince.
kandırarak cam iye getirm işlerdi. D ördüncü M ehmed büyük anasının tertibi ile
Suitanahm ed Cam iinde şam danlar kandil onlara Ben kullarım ın niza ettiklerine ve bir
ve m eşaleler yakarak sohbet etm eğe başla b irlerin e sey f çekliklerine razı değilim, m â
mışlardı; h attâ aralarınd a mansa!) tevzi ve kul ve m ünasib kim ise vezir etsinler» diye
tevcihine bile başlam ışlardı; B ıyıklı Mahmu- O rta Camie Vezir ile Ocak ağalarına gönder
da Selânık em aneti verilecekti; Sarı Hüseyin diler. Vezir ağalara sığınarak h attı hümâyû
Kethüdaya Sipahi Ağalığı, T alik i ı A li Ağaya n u g etirenlere:
münasip bir m ansab verilerek, sa ir ileri ge — E m ir pâdişâhındır ve orayı a ğ a l»
lenler de m uratlarınca ta ltif olunduktan sonra bilir, eğer azlimizi m âkul görürlerse m ührü
Hasabırdan gelen a t oğlanlarına a ltışar ak teslim edelim!
çelik b ire r sipahilik verilecekti. eY arınki gün Dedi- Bu site üzerine Ocak Ağaları:
de vezij katlolunacak, y e n i vezirden bekâm — Vezir ile m üftünün katline değil, az
oluruz:» diye sabaha k adar eğlenip söyleşm e line bile razı değiliz, hücum ile hat çıkartm ak
lerdi. E rtesi günü, 10 Şevval salı, vezirden ne dem ektir; t u dağılsınlar, ve illâ elimizde
tekrar dağılmaları için adam lar geldi; fayda olan fetva m ucibince cümlesini kırarız!..
vermedi. Diye kükrediler. Dördüncü Mehmedin
Sipahiler ileri gelenlerden K ara A bdullah hattını yanlarında alıkoydular. Yeniçeriler,
ile birkaç ihtiyarı saraya gönderdiler; padişa p lir silâh tüfek fitilleri yanar, cenge hâzır ol
hın huzuruna çıktılar. Padişah çocuktu. Sa muşlardı. Bütün mahalle imamlarına haber
rayda bütün n ü fu t büyük annesi Kösem Sul gönderildi. Y er yer dellâllar bağırmağa baş
tanda idi. Kösem Sultan Sofu Mehmed Paşa ladı:
m/group/meraked iyor um
— Bu cenge h u ır o l o u j u k*ndl kiiir. 11u siddelii mlidafaa Özerine Yeniçeriler
avreli bottur! durakladı. H aiti bozulmak mertebesine az
Agalann cevabını sipahilere Beşinci De k alm ışı Yeniçeri Ağası ile kethüdanı ileride
veciler Çorbacısı Mehmed A£a (*bli£ e lti Bu bulunuyorlardı. (Seride bulunan Koca Musll-
nun üzerine Sipahiler: hiddln Aflu hemen alını ileriye sürerek le
— Allah Allah!. m ld iiı eden Yeniçeri Ajanına:
Diye bağırmağa bağladılar Suitanahmed — Bre korkak, gert dur!
Cajniinin etrafında sokak başlarına kadar si Diye çıkıştı. Vonlçerilurin ününe duştu.
perler kazdılar vc nıiiîcilJlh Sipahiler ve ace- — Koman 3a lı bazlarını İm bir avuç Âcil
ıni GgİBiıln rmdan güzide kcnıcrıki'.'jler bu met lerin cengi ne olsa gerektir ve onların gerizi
rislere girdi; biçare çorbacıya kılıç düşürüp dağılmağa başladı. CSayret eyleyin!
küllettiler Eu kan. biitiln Yeniçerileri Sipa Diye bağırmağa haşladı. İhtiyar Mimli-
hilere karşı yürütm ek için kâfi geldi. hiddin atını sürmesi üzerine Yeniçeriler kı
Bilâhara rivayet olunduğuna güre Çor lıçlarını çekerek, ikinci bir hücuma geçtiler;
bacının katlı Vezir Sofu Mehmed Paşa tara önlerine gelen Sipahileri doğramağa başladı
lından tertip edilmişti, kendi adamlarından lar «Cüsseleri ayaklan altımla kalıp payiınil
birkaçını Sipahi kıyafetine sokmuş vb Çorba oldu» onlarm cesedlerine basa basa meyda
cıyı parsl«tnü}tii çünkü Yeniçeri kanı dökül nın ortasına kadar ilerlediler.
meyince Yeniçerilerin Sipahiler Üzerine ytiril- O zamana kadar cenk yüzü günmemlş
mlyeccğlnl anlamıştı. olan ulema efendilerin el! ayağı titremeğe
Ocak Adaları yollu yolunc* sıralandılar, başladı; herbi.ri bir tarafa çekildi. Dürt bir
Geride ulema vc daha geride de Sofu Mehmed taraftaki sokaklardan meydana dolan Yeniçe
Paşa geliyordu. Müftii A bdürrahim Efendinin riler, caminin harlmine sığınını; olan Sipahi
oğlu Galata Kadısı Mehmed Efendi, sırtına lere tilfenk tanesi yağdırmağa başlamıştı.
îırh, başına miğfer giymiş, etrafında, piirai- Suitanahm ed meydanı «ak sakallı ve ka
llh İç oğlanları sanki G lrid çengine gidiyor ra sakallı vc Uzc acemi ve iç oğlanı kelleleri
muş gibi, vezirine d a ra l ile gelmişti. ile m alâmal olup» cesedler tepeler gibi y ıjıl
Yeniçeriler iki Iırkaya ayrılıp A tmeyda m ışlı Geri kalan Sipahiler ile acemi oğlan
nının iki tarafından hücum eltiler. Meydan ları, kendilerini idare eden bulunmadığından
ağzına geldikleri zaman viuseradan K enan P a cam iin harim lne dolmuşlardı. İçlerinde beka
ta ile Fatih Camii vâizi Veli E fendi Sipahi d ır olanlar ok atıp ve kılıç çalıp merdane
lere gönderildi. Fakat Sipahiler bunlara «öz cenkleşiyorlardı. Bilhassa İç oğlanları arasın
bile açtırm adılar. Camiin içinde bulunan rile- da tiivAoc ve bahadır ok atıcılar pek çok
tu. H a tti vaktiyle C afer Paşa tarafından sa
«a ile tem as edem ediler; Sipahilerin arazil ta
kımı ise sual ve cevap bilmez; »Bre urun!..* raya çırak edilm iş M aksut namında U r yiğit,
ok torbasındaki h er ok İle b ir Yeniçeri mıhla-
diye bir ses yükselince ortalık karıştı. Veli
m ıştı. bunlardan yedisi derhal can vermişti,
Efendi bu civardaki b ir eve kaçarak canını
nihayet okları tükcnince Özerine kılıç Ue üpi-
kurtardı. Kenan Paşanın şatın ile matracu»-
şen Y eniçeriler Maksudu parça parça etmiş
•ını paraladılar; Kenan Paşa b ir cam i pence
resi İçinde m ahsur kaldı. lerdi.
Sipahilerin İleri gelenlerinden, aerçeşme-
Yeniçeriler Ayasofya yolundan yürüdü
İcrinden olan Sarı Hüseyin Ağa, Kara Ket
ler. Ağalar da arkadan geliyordu:
hüdası cami içinde idiler:
Kimi aMl kt-İnanın < W r, kimi İ li l b l M n l — Varalım kapıları kapatalım!
» iri birloc lu llı Iklıdn lirayı grytlnl.
Bunda ne dururuz, em ir Allahındır, varolun
Yeniçeriler kılıçlarını, çekerek önlerine cenk edelim!
gelen sipahileri doğramağa başlamışlardı. — Abdcstiıni ta/eliyeylm!
Sipahiler ve İç oğlanları arasındaki keman Diye birer bahane bularak dışarı çıklı
keşler Yeniçerilerin üzerine yağm ur gibi ok lar, eceli erlacmeyüp bahtı açık olanlar kaçıp
yağdırıyorlardı, tik hamlede birçok Yeniçe kurtuldu. Znrbabaşı Kıyıklı Mahmud, daha
ri yaralandı ve telef oldu. evvelden hazırlanmış. Ahırkapıyr Sipahilerle
http://groups.goog le.co
A N s m o p e D is t
— m ı — AT « E Z A N
aHihataa allına aldırm ışı. Yeniçerilerin ilti Dly# yalvarmaca başlamıştı; iki genci hu
cacı il başlar (Mftoum San Ifııseyln Ağ» İle «urelle Yeniçerilerin elinden kurtarmış. her
beraber ve arkalarından selen neferleriyle ikisinin dc ellerinden tutarak:
Ah.rtapı iskelesinde hazır bulanan U r iki — Gelin oğullar! f
kayığa atladılar, Üsküdar yakasına can attılar diye o civanla bulutun bir şerbetçi dükkânı*
Bu k ay alard an b ir ianesi sipahilerle do m açtırmış v« oğlanları şerbetçiye emanet bı
lu olarak u b ild s r. açılırken İçine birkaç kişi rakmıştı. Bir tsneaiıun yir.ni altını vardı, çı
dalla »Ilıyarak kayıftı devirdi, içindekiler de- karıp bu kara sakallı Yeniçeriye vermişti;
nüa dökülerek güçlükle k ara vb çıkablidiler. vak'a yatıştıktan sonra şerbetçi dükkânına
G en kalanlar, caıuiüîn iç r e dış harim bıde, tekrar gelen bu adam delikanlıları frtmif, Na*
y J : r a n etrafujıia. kapı ıv p encere itlerin d e, kılbend mahallesi tarafına götürerek tama-
:ıtinber ve m ihrap önlerinde k ılıçtan geçiril tniyle selâmete çıkmış» sonra aldığı yirmi al-
mişlerdi. Bu valt'ayı biitün fecaati 3 e nakle tını sahibine geri vererek:
d rn M üverrih Naima «Camii şerifin ol naze — Al oğul, elinden şerbetçi alır diye al
nin musanna k a p ıla n ve cam ları tü fen k fın ın iştim, benim ihtiyatilin yoktur, varın Mlft-
dığı Ue delik delik oldu, el'an bazı yerlerin d e metle! demişti.
m eşbuddur» diyor. Gaile tamamiyle yatıştıktan sonra da,
Bu satırların yazıldığı sırada. Sultanah- Suitanahmed Camiinin içinde ve dişimi» ya
med Camiinin dış ve iç kapılarında, bu kanlı tan cesetlerin akrabası olanlar gelip ölülerini
vak’anın hâtırası olan kurşunlar durm akta aldılar ve defnettiler. İki yüzden fazla kimse*
idi. sîzlerin cesetleri de cbagilerdir diye> namaz*
Yeniçeriler ölüleri soymağa başlamıştı, la n fcıbnmıyarak denize atıldı.
Kara Murad Ağa, sanki Geride Venediklilerle Ocak Ağalan ve zabitleri. Yeniçerilere
cenkleşiyonmış gibi, baş getirene bahşişler şiddetli em irler verdiler: <01an oldu. Yara
veriyordu. Sipahiler ile i; oğlanlarından ba mazlar cezasını buldu. Sipahiler de bizim
zıları nıinare kapılarını k ıra ra k m inarelere karındaşlarım ız, sefer ve hazerde yoldaşları-
çıkmışlar, ıniııaıalerclon aşağıdaki ağalarına: m izdir, bundan son ra h e r kim onlara dil uza
tır ise b ili am an hakkından gelinüp deryaya
— El’aman. blıi affedin! diye bağırıyor
aUîur, herkes edebile gezüp harfendazlıktan
lardı.
ziyade hazer etsün!* dediler
Ortaya yine M uslihlüdln Ağa atıldı; Y e
B ibt.: N al m â ta r ih i, rV; U tîım e d F b lif c T a r i
niçerilere: h i C iilm İnî.
— Y etişir yolda şiar, çekin elinizi!. AT MEZARI, AT EVLİYASI — fkinti
Diye emir vererek bu korkunç kilali dur Osm anın (Genç Osmanın) «Sisli Ksr» adındaki
tluıdu. Minarelerden ve camiin köşe bucağın sevgili atının mezarıdır ki, öldüğü zaınan, bu
dan çıkan Sipahiler ve iç oğlanları Muslihid- hüküm dar tarafından ü sküdarda sarayı balı ■
<ün Ağa ile Sofu Mehmed Paşanın atları aya çesinde bir yere gömülmüş ve medarına da
ğına kapandılar, atfedildiler. kitabell bir taş diktirmişti. Ü sküdar Sarayının
Bu korkunç katliamda kılıcını vatandaş bozulup bir -kısım arazisi üzerinde Selimiye
ve d'ndaş kam ile lekeleyen Yeniçerilerin ara kışlası ve camiinin yapıldığı sırada at mesa-
cında b an civanm ertler de çıkmıştı. O gün r ı da açıkta kalmış ve o civar halkı ağzından
oradı bulunan bir çavuş anlatmıştı-. başlıyarak bütün tstanbula bir «At Evliyası*
— k oğlanlarından iki tÜ7.e civaıı, başı şöhreti olarak yayılmı;tı; sancılı atlar şifa di
«çık, lülüfleri akılları gibi perişan kaçmağa leği ile bu mezarı ziyarete getirilmeğe, etra-
bulunuşlardı; aman vermiyerok seğirdip bun İmda üçer defa dolaştırılmağa başlamıştı.
ları katletmek üzere arkalarına yalın kılıç Selimiye mahallesinde Harem İskelesi cadde
scklî Yeniçeri dürmüştü. Tam erişecekleri va- sinde bir evin bahçe duvarına dayalı durur
— Yoldaşlar, kıymayın kardeşler, bana du; rivayet edildiğine göre, taş evin bahçesln-
bağışlayın, tmlann yerim* beni ötdiirürıı! iken, hasta atların ziyaretini kolaylaştırmak
kil bir alçak boylu kara sakallı Yeniçeri ara kasdlyle sökülüp soluğa konulmuştu. Müze
larına girmiş; mûdllrü Halil Edhem Bey haber alınca, bu
m/group/merakediyorum
ATOĞMN7 - * 1322 — İSTANBUL
kıymetli -kabir laşjm oradan Müaeye nafclel- fncıbaçınm im a n dikkatini çekmiş, hu adam
tirmiştl Yüksekliği 96. enî 72 santim oîan bu tarafmılan ktanbula getirilerek Etıderunu
taşın kitabesi şuriınr Filinib>ûııa verilmişti. (H : Yusuf Paşa).
ZtlJI ( l a k l i t t r e l i O sm a n H a a ıo On vvkizlnci asırda İstanbul'da pâdigah-
S h llk ır nam a d iarn mahsus saraylarda 600 nefer atoglaıu
fcmri Yrıriumr Ktvt iri^rek vardı. Yadlan ilerleyince neyi* ulurlar, son
fta mefci* l(re o K4mttlai(l>lttr.
Sen* JÛÛÖ ( SI. »âlÖ> ra da bir nanj>aro ile saraydan çıkarılırlardı*,
nanpârelerl de dalma memleketlerinde yev
A T O G l^M . ATOGl.ANLARI — Topka-
pu vc Üsküdar Şurayı lliimâyûnîariyJe Islan, miye hesabiyle alacıkları küçük bir emekli
bu) ile etrafmek âhiri bulunan şâir miri saray aylığı clurdn; bir kısmına da küçük bir timar
ve kasırîardat Suttan, vc^r. âyAn ve eşraf sa verilirdi.
ray ve konaklarında ahır uşaklarına verilmiş ATOM BOMBASI — Islanbuî külhânUerf
İsimdir. argosunun yeni tâbirlerinden: iki ayrı mânâ
Ahır küreyip temizlerler, hayvan tımar da kullanıldığı tesbit edilmiştir.
ederler, hayvanittrm yemini, suyunu verirler, 1: Gaayet dolgun, sert, başları ileri ileri
gezdirirlerdi; sefer zamanlarında da velini bakan kad:n memesi, bilhassa yosma karı me
metlerinin maiyetinde sefere giderler, roek- mesi; m isal:
kâre hayvan ve arabalarının sevk ve idaresi, — Bırak ulan, işkenbe suratlıyı..
muhafazası bu atoğlanlarınin vazifeaiyd*. Ağır — Boş ver surata, alombombalanna bak..
ve kaba hizmet olduğu için aloglanian istis
2: £ n azılı serseri, şerirleri dahi son de-
nasız gayet sağlam yapılı genç irisi çocuklar
rcco c ü re t ve h&rtkulSde cazibeleri ile şaşır
dan şehbaz ve tüvânâ -gençlerden seçilip alı
tan, sersemleten, ve girdiği meclisdeki hay*
nırdı; başlarında keçe ktilâh. yalın ayak, ya
ranlarını birbirine düşüren, etrafına verdiği
lın ayağında tomak, en kaba kumaştan çağşir,
vuslat üm idîen ile cinayetlere sebep olan £ü-
şalvar giyerler.
seller; misaller:
Ykida jJci bav ram da kendilerine ka
ba bezden ve iki don İki gömlekten ibaret ça — Düşelim peşine, fırsattır..
maşır verilirdi İstanbuldaki askeri ihtilâller —. Ben atorabombasmdan korkarım.,.
»**
de konak ve saray yağması için İhtilâlci aske
re büyük şehrin ayak — Piçe bak, atombombası..
takımı ve eclâft arasın — Zehir Mehmedin başını o yedi.,.
da bu bekâr uşağı atoğ- ATPAZARl — Biri Fatihte, diferl Üs
İaniarı da katılırdı. küdarda iki tanedir; İstanbul Atpazarları hak
On yedinci asır or* kında türlü toplu malûmat, Emrullah Efen
tasında Sultan İbrahim dinin <Mufltfjl - Maarif* inde verilmiştir ki
devrinin en Miyûk föh- aşağıdaki satırlar bu eserden nakledilmiştir:
İcrinrfcn. bu pâdişâhın ■.İstanbulun Atpazan Fatih civarında bir
silihdarı ve dâraâdi, m eydandadır ki burası kadimden yani Bizaas
Kapdâmderya ve Girid İm paratorluğu zamanında s*ğîr pazan iken fe
adasında Hanya fâtihi, tihten sonra bilhassa atpazarı ittihaz olun
zekâsı, malûmatı ve na m uştur. İdaresi Şehremanetine tâbidir.
musu ile mUrataz bir * At pazarının tarihi tesisi Fatih Sul
devlet adamı, ayrıca son Mehmed Han Hazretleri zamanına müsadiftir,
dersçe güzelliği ile meş Elyevm bir mahalleyi andıran ve dört beş so
hu r Daünaçyalı Yusuf kakla büyükçe bir meydanın dairei tahdidin
Paşa 14 -1 5 yaşında de m ahsur kalan bu eski pazar yeri vaktiyle
iken memleketinde Na- pek vâsi imiş. Sonra vüsatini kaybederek 25 -
din kasabası sancak b e 20 âhırdan ibaret mahdut bir daireye münha
yinin ahırında bir atûğ- sır kaimış. Fakat devri tesisinden az bir müd
lam idi; IstanbuMan bîr Au*i»nı det sonra 170 ahır ile iki büyük meydana 8i-
vazife ile gelen bir ka- (Rcatnı: manii) gamıyaeak derecelere geldiği tarihten sabit-
http://groups.google.c
— 132$ — ATPAZARI
tir. Atpazamun şekli sabıkı namın* elde edi satım U( dört saat devam eder. Fatihteki At-
len malAmaı burasının Saraçhane cihetinden |>azan U r vakitler süvari atlarının mabayaası
fatih meydanına kadar imtlılat ettiğini gös «Çin de y eğine mahreç olmuştur Asrı Sultan
teriyor. Şu sabai vesiayı işgal eden mebanii Mahmud Hao Sanıdc Nizamı Cedidin İkinci
ticariye bittabi yalnız a t ahırlarından ibaret d e /a olarak ihdası Özerine asker için alınan
drjildi. O a m a n » ıfle re ile r aşağı meydanda, ilk hayvanlar oradan iştira edilmiştir
a u u fla r »(pazarının arka, sokağında. sebeş- «Atpazarımn sureti idaresi, muamelatı,
| cifcr Saraçhane cihetinde. vani şimdi (1S01 hayvanlardan alınan rüsum pek büyük tebed
İSJÎ) arabacı dü k kln larlyte m u h at olan ke dülata uğram ıştır, ötedenberi Al pazarının bir
m e n tti tararında bu lun u r İmiş. Şu taksim at kethüdası ile bir de Yiğitbaşı dedikleri k et
Atpazarı denilen m ahallin yalnız hayvan alım hüda vekili vardır. B unlar alelusul esnaf ta
satımına mahsus b ir y e r olm adığına delâlet rafından intibah edilir. Yiğitbaşı müzayede
eder. A tpazan o halinde ata, y ah u t daha va- yerine nezaret eder, kethüda um ıım esnaf île
a h tâbiri ile süvariliğe m üteâllik n e k a d ar sa m eşgul olur Burada mezada çıkarılan hay
nat v a n a cüm lesini c im i b ir tic a re tg ib ı um u van ririiâl elinde gezdirilirse resmi m iri na
mi şeklini haizmiş. M üruru u m a n la bu san’ m ına beş k u ruş alınır. Başka b ir şey istenil
atla iştigal ed en ler öteye b eriy e dağılarak el mez. A h ır sahipleri hariçten gelen tü c c a ra
verin Al pazarı civarında U r iki m nytabbane atlarını muhafaza ederler. Bunun için yevmi
ite birkaç sem erci dükkânından başka b ir şey ye. yahut aylık namiyle ü cret vermek mutad
kalmamıştır Maam afth teb ed d ü lat v ita a At- değildir. H ayvan n c zaman satılm a ahır sa
p a sn ıu n sekli kadim im b ir tağ y ire u ğratm a hibi m üşteriden 30 k u n ış alır. Satılan atların
mıştır Buraya so nrad an ilâve edilen b ir şey b ir özrü m akbul üzerine iad en için 39 gün
varsa o da C ennetm ekân A bdülm ecid H an den ib a re t b ir m üddet tâyin edilmiştir. Bu
H’je lle rin in zam anı saltan atların d a b ir tim m üddet zarfında hayvanın sıraca, tıknefeslik,
sali lâtif m imari olarak m eydanın ortasın» sa r'a gibi illetlerden biriyle musab olduğu
yaptırılan dört ta ra ftı b ir (eşm ed ir. Eiyevm anlaşılırsa hayvan iade edilir. O zaman esna
Atpazarı ahalisinin pek ziyade istifade eyle fın ileri gelenleri birleşirler. Hayvan tetkik
diği bu çeşmenin üzerindeki tarih i manzum edilir. H asta olduğu teb e jy û n ederse satan
d u 1269 tarihinde Padişahı M üşarünileyh adam parayı iade etm eğe mecburdur. Hay
taralından ibya üıtyurulduğu aoU çtlıyor. At- vanlarda Belediyece bir iiıtlsab resmi alınır ki
pazarında bulunan hayvanların b undan başka bunun m ahalli tatbiki yalnız Atpazan d e lil
sulağı olunm ası çeşm enin, m evkiinde haiz ol dir. D ersaadet ve B lttdı selâsenin hangi ta
duğu rierccei lüzumu ispat eder. rafından Kayvan satılırsa — köyler müstesna—
ihlisab resm inin istifası için hususi memurlar
-Atpazartnın yukarı cihetinde bir de dua
meydanı vardır ki h e r sabah dükk ân lar açıl vardır.
maldan evvel esnaf ve ahaliden bazıları ora «A tpazarındaki hayvanlar her gün bir
ya gelir. M ahalle cam iini» imamı tarafından baytar m üfettişi tarafından muayene edildiği
güzel b ir dua okunur. H â z in in duayı dinler. gibi alınıp satıldığı zam anlarda dahi müşteri
Andan sonra dükkânlar b ire r ikişer açılmağa, arzu ederse bunu m em uru mumaileyhe mua
Stlar isteye beriye götürülm eğe, yazarın m ua yene ettirebilir.
m elâtı mutadesi görülmeğe başlar. (İkinci Ab- rA tp atan n d a senevi otuz hin manda,
dülbamid tarafından! buraya b ir de dılnişln öküz, yedi bin k adar da beygir satılırmış. Kü
naıruggîh iliv e edilm esi dua m eydanının leta meliden Anadoluya. yahut Anadoludan Kü
feti ruh anijıc Siyie m ütenasip b ir şekli zarife meliye getirilen hayvanlardan (geçld parası)
girmesini mucib olm uştur. Ü sküdarda bulu namiyle beşer k u ru ; daha alınır ki bu ihtisap
nan Atpazarı Fatihteki kadar m eşhur değil resm ine dahil değildir. Memalikt ecnebiyeden
dir. Orada ne bftylc âdetlere, ne d e daimi ter getirilen hayvanat zaten güm rük resmine ta
alışverişe tesadüf edilebilir. Ahz vc İta pek bi olduğundan bunlardan rüsum u mlrt istafası
m ahduttur Zaten Ü sküdarda pazar ittihaz ikinci defa satılm asına mütevakkıftır.
edilen mahal birkaç handan ibarettir. Yalnız «İhlisab resm inin ihdasından evvel yani
Cama günleri açılır. Pazar muamelesi, alım 1285 tariklerine kadar satılan hayvanlardan
om /group/m erakediyorum
VTPA2AJU KEKVA.V9AJUYI — JJÎ4 — m ir a c ı .
http://groups.google.coi
A ü s U a o rE D la l — 1325 — ATSIZ.VEFER SOKAĞI
r n ı s*'1**® protesto telgrafı üzerine astı- olmuf, mücadeleci ruh yakınlığı da oldu&un-
taptıktan istifaya d ire t olumlu, kabul ctmeıli, dai Riza Nûr, Nlhftl Alstta manevi bir baba
evvelce Malatya arta mektebine llirkçe, sonra sevgisiyle bafttarımıglır A fald ak i Koşma şiir
Edirne Lisesi edebiyat muallimliğine lavın diline bir ftm k tlr;
edildi; fakat tenkirikAr neşriyatına ağır bir
lisan ile devam ettiği JÇın vekâlet emrine alın Dumanlı jbılrH m bir hayal anır
Tan vakti uTukU RUnff yanmadjıs
dı. 1034 ds Deniz Gedikli Mekteb'ne türkçe lt«r g lta l dakikam «wç«r çahucjk
muallimi la sın edJIdl. B u ı’azifesi 1938 yıtı Tartım J?]p (1* nönfll kaamadjD
temmuzuna kadar dört sene devam eni, 1938
B *nln 4» çok tatlı U r 4Qnİra virdi
dere yılı başında hususi Yııcaillkü Lisesinde B11 el* nSılerl Binjrin&B ra n tı
ders kabul elti, 1030 da yine hususi Boğaziçi Ömrümde bir gftcvm bir ffcnUn v jrf ı
Lisesine nakletti: 1944 yılı Nisanının bağları Oma da tuıariınt artık anmadan
na kadar dürt buçuk sene bu lisede kaldı; o « 8 n o ]tır u fa k la r KühJ ühsÜ a k a r
sırada yayı ulamakla olduğu O rhun adlı aylık G â n o lu r kİ « önlüm â b ım d an b ık a r
Ç * y o lla r h« p t y n i ş e r b e te fUuu-
Türkçü mecmuanın m art vc nisan 1344 talih
D{r p ın a r basında durup konmadan
ti ve İS ve 16 num aralı sayılarında memle
ketteki komünist tahrikleri hakkında Başba faurliartc gıilttedio- rahat halm aâtn
kan Saracoğhıya hitaben yazdığı iki a ç * mek Ö lsrn rff nala kî amlm as achn
Hey \l*U yirtni bcf yılda k o eadu
tuptan sonra mecmua kapatıldı, Boğaziçi Ü re Başında M çl*nn btyadaıuDHdan.
sindeki muallim ligine Maarif V ekâleti emriy
le son verildi; bu açık m ektuplar dolayıslyle Bu koşmayı 1930 da yazmıştı. 1959 da
Sebabaddm A linin açtığı hakaret dâvasında saçları da ağarmıştı. Ama hâlâ başı dimdikti.
bulunmak üzere Ankaraya gjtti, 9 mayıs 1044 Mücadelelerinde çok sert bir kaleme sa
de dört ay hapse mahkûm oldu, cezası tecil hip olan Ataız, m ürit duygularının heyecanı
edifdi; fakat ürfi idare karariyle tevkif olun İle haksız hücum larda da bulunmuştur. Fa
du; İstanbıılda yapılan iSrft idare muhakeme k at b ir hakikattir ki ismi memleketimizin na-
sinde a ltı buçuk yıla m ahkdm edildi ise dc m nskâr evlâdlanndan biri olarak unutulmıya-
fflirfrır
karar Askeri Temyiz M ahkemesince esasından
bozuldu, b ir buçuk y ıl sü ren b ir mevkufiyet- ATSIZ MECMUA — Hüseyin Nibâl Adsız
ten sonra tahliye edildi r e yeniden yapılan tarafından tesis ve neşredilmiş aylık TSrfcçü
muhakemesinde b e rset etti. Kadıköy Sulta mecmua; «isim» mânasındaki türkçe kelime*
nisinden ve Edebiyat Fakültesinden sınıf a r nin a t şeklindeki arkaik im lâsı ile isimlendi*
kadaşı Tahsin Banguoglu M aarif Vekili olun rüm lşür.
ca vefakârlık göstererek N ihâi Atsızı Süley-
H er ayın <m beşinde çık ard ı 17 nüsha
mamye kütüphanesinde çalışmak üzere Da-
çıkmıştır; lHc sayısı 15 mayıs 1031. son sayı*
vutpaja o rta m ektebi türkçe muallimliğine
s ı da 5 ekim 1932 tarihlidir. 6 u on yedi nüs
tayin elti; bu vazifesi 1049 temmuzu sonla hada Zeki Velİdi. Fuad Kdprûlü. Ahmed Ca-
rından 1950 Eylülüne kadar devam etti; bu feroğlu. Abdülkadlr tnan. Mehmed Hftlid Bay
tarihte Haydarpaşa Lisesi Edebiyat m uallim rı, Şerafeddta Yaltkaya, Nibad Sami Banarla
liğine noklolundu, H aydarpa lise sin d e 1952 Mahmud Ragıp Gazinihal gibi tetkikçilerin
yılı mayısına kadar kaldı; 5 Mayıs 1952 de
türkûloji mevruuııda hayli makaleler] intişar
Afiturada Milliyetçiler Dem eğinde tertiple
etmiştir.
diği bir toplantıda «Devletimizin kuruluşu*
mevzuu üzerinde verdiği konferans üzerme İlk sayıları 1000 nüsha olarak basılmış»
maaşını Haydarpaşa Lisesi kadrosundan al sonra 750 ye indirilmiş, son sayılar da 500 ba
mak ü zere'tek rar Söleymanlye kütüphanesin sılmıştır. Mecmuanın ımiessisî vc sahibi bu
de vazifelendirildi, 1959 yılı eylûl-lııd^ bu kü mccmuada çıkan şiirlerinde AUıa takma adını
tüphanedeki vazifesinde bulunuyordu. kullanmıştır ki sonra soy adı olmuştur <B.:
Atsız, Hüseyin Nihâi).
Hüseyin K ildi Atsız TUrk Tarihi Üzerin-
* de sağlam bilgi sahibidir Bu yolda merhum ATSfZVEFER SOKAĞI.—» Şlf&mu Paça
Doktor Rina N ttr ile çok yakın b ir doatlugu Mahallesi so k a M a n m ia nd ı r Batı Caddesi ile
n/group/mcrakediyopum
A TTA * ATT ARLAR — is s e — İs t a n b u l
K io iilb e y Sok ağ ın ın k av u ştu k ları liçyol a g u e sn a f' ır b u trim h alk a £ tın d a bozulmuş, ak
B a ru lç u la r S o k ağ ı a ra lın d a u zanır. ta r o lm u ştu r.
Oçyol ağ an d an girildiğine göre, üç ara Esk iden a 't a r d ü k k â n la rı, «cıahatıelerin
banın geçebileceği gc ^ U k te , aı boaıık toprak vc ecza ‘Şef u ların ın y erin i tu ta rd ı; Büyiikje-
tnr yoldur, az ilerid e *n»a isim sir bir ara so tıird e al ta r la n a e n vu kufluları ve «enginleri
kak verir. Ferace sokağı ile »tan k a v ım d a » île M ısırçarjısın da bulun u rd u. M uırçarşılı
sonra d ö rt araba enine çıkarsa d a . ııih aj’îte b üy ü k a tla r la r h em to p ta n hem d e p eraken
doğru te k ra r darlaşarak « k i halini alır. d e satış y a p a rla rd ı ıB.- M utrçaru.sıı. Mahalle
Sol taraf Kcrac-,- sokağına kadar yangımı a ra la rın d a v e tsla n b u lu n d iğ e r bazı semt
d u ili ekseri ikişer kal ahbaplarla bezenm iştir. v c ç a r jıla n n d a k i k üçük a tla rla r ve kfrkçOler
Sag yan. ara sokağa kad ar arsa halindedir. •n allan ın M tsırçarçıH lardan ted arik e d e r in
Ferace Sokağı k av ağ ın d a. ragda, 17 inci tlko- di.
okııl vardır. Yol. ileriye, arsa ve bahçelikler 1 9 5 0 -1 0 5 9 sen eleri a rd ın d a hem en he
arasında uzanır: bahçeliklerde tek k atlı ten e m en a lta r d ü k k ânı kalm adı ve BayazıridaJd
ke - tah ta kulübeler, barakalar vardır (Hazi k ap alı ç arşı civ arın da bulunan a lta r dükkân
ran 1947». la rı d a istim lâk doia>-ısı ile yık ıld ı; h ile n Mı
İMıaiI E ı m i a s ır Ç arşısın d a 3 ta n e bah aratçı dükkanı var
ATTA.it, ATTARLAR — K am u sa g ö re , ise d e b u n la rd a n yalnız b ir la n e ti atlard ır,
güzel k o k u la r, tıb b i ecza, m isk v e b a h a r; v e , ö b iir ik isin in a tta rlık la İlgisi yoktur.
h alen iğneden ipliğe k a d a r tiirlü şe y le r sa ta n j r E ski a tla rla r, ilâ ; te rtip etm ekte gayet
http://groups.goog le
jDl-jJMLOPCftîSt — IS » — ATTAB ATTABLAR
yâsemin misilli ıtriyat makuulesi mâi layyi- cemi edviye mevcut olup etrafına na çocuk
beler füruht ederler: pirleri Itriiririin Hindidir. oyuncakları dizip «ÇerclhS:..» deyü alay ara
Hazreti Fahri Resul Efendımû rnyih.ıi tayyı- sında gezerler.
beden hoşlandığı İÇİR diim â gULiîı hediye ge <&>nafı Ispenciyariyan yani otbuluciyan
tirirlerdi. Hazreti Ait kemerini bend eyledi; — Pirleri Hazreti Lokm andır Ruy) a n d a Ce
pir oldu. Bu tü f e pür silâh alayda u bur eder nabı İzzet ne kadar nebat halk eyİedlyte cüm
ken iJd tarafdâ elan teınâşâcılara giilâb ve lesine lisan verlb <ben falan denle devayım»
mâl buhur nisâr ederler, cümle şahrâtı mu deyû Hazreti Lokmana söylet ıniftlr. Hazreti
attar olur. Muhammed asrındaki pirleri Hidayetullah ih<
«Esnafı meşrubâtı devâ — U ükkin 500. ni Züııııfm Mssrl'dlr, Hazretin izniyle babası
neferal 600. Pirleri tabib Ali bin -Sûfynn Sey kem erini bağlayıp olculara p ir eylemi|tlr.
ridir. Kabri Yemen Adenindedir. Bu taife Kabri Hicaz dağlanndadır. N ebat d ev irirken
dükkânları ekseriya Sultan B âveüdde. Hoca- kendisini yılan sDkmuı, şehirden mualece
praşa kurbünde Meydancık mahallesinde. Ga- crişinceye kadar vefat etm içtir. Bu olcular
latadadır. işleri lisanı sovir. hindiba, köknar, pazar kurup tabada kökii, gttneyik kökü. II-
itine, zaater gibi edrîyenin irakuıı çıkarıp
günalevn filelere kayarak dükkânlarını tez
yin ederler. Bu edviye guzâta gazada gayet
lüzumlu olduğundan bu tâife d ah i kâlâyi ma
rifeti arz İle pflrsllâh ııbu r ederler.
«Esnafı edhanı edviye — Dtlkkân 8, ne-
(erat 14. Pirleri Abdüasamed Ziyad'dır. Bas-
ralsdır. kemerini Selman bağlam ıştır. K abri
Bagdad diyarında K urna Kalesi m ezarislanın-
d ı. riysTetgâhı hâs il âm’dır. K abri türabın Kntlat Dânâ y a ra İle Cemiyet! Altlrmn millirll
dan bir yağlı turab çıkar ki ciizzam ve kel olan Mühitr N'âşld Bnylavdadır
bir adam hamamda kese sürünüb ba’de vücu (Reıtan: Behçet Elver)
duna o l yağlı turabdan sürse bi em riltâh ha
lâs olur. Bu esnafın işleri badem den, servi sanısevr kökü, meyan kökü, zaater kökü, da
koiatığından. cevizden, fındıktan ve daha gfı- ha binlerce deva otlarını cemedüb satarlar.
nagün eşyadan edhan (vUcuda sürülecek yag. «Esnafı alyonciyan — ilk pirleri Fisagors
lar) çıkarıp kainim iz çlıcler ıçre koyup tahtı tevhididir. H azreti Muhammed asrındaki pir
revanlar üzre dükkânlarım zeyn ederler. H al leri Amribni Ümmeyyedir. Hakkaki afyon te-
ka visemin yağı, sünbül, gill ve reyhan, kal- navül eden zam irynas, nüktedan, zarif olur.
lemisk yağları bezederek ubıu- ederler. B un lar dttkkâıılariyle vaeibülseyr bir halde
«Esnafı hâcegânı al'ary an — 2000 dük m ürur ed erler kl kimisi maslub nün indallâh
kân. 3005 neferdir. Pirleri H;i&am bin Abdul gibi dilini dışarı çıkarmış, kimi kalınmakta,
lah BasravMir. Kabri münevveri Acem Şelı- kimisi hay v» huv eder, kimi afyonun şidde
filanındadır. Bu attaran zümresinde nice eş tinde hâbl gaflete dalarak ubur ederler.
ya mevcuttur. Ekserisi yanlarında bulundu «Esnafı gülâbieiysn — Dükkân 41, nefe
rup dükkânların tezyin ederek ubur ederler. ra t 70. Bunlardan bazdan kocaman bir ester
«Esanfı anberetyan — B unlar da 35 dük üzerinde küp k adar bakır kazanlar içre gülâbi
kân, 100 nefer olup dükkânlarını üd ve an- satar, Edirneli hatunlardır. Bir kısm ı d» dük
ber ile tezyin edUb geçerler. kânlarda irahıırsuyu. gülâb, m il anber. aael-
«Esnafı buhurciyan — 25 dükkan ve 35 beııd. mâi verd, mâl yâsemln misüllü ıtriyat
neferdir. Dükkânların aseibend. günlük, sün- m akalesi mâi tayyibeler füruh ederler. P ir
bül, kına, buhuri nebi ile tezyin edûb güzer leri (Itriiddini Hindi) dir. Kabri Hindlslanda-
ederler. dır. Hazreti Fahri Bcsul Efendimiz rayihai
•Esnafı attaraıu seyyaran — Dükkânları tayyi beden hoşlandığı için daima gülâb heda-
yok, neferat 300. pirleri Bbuzcrlgaffarl'dir ya götiinirlerdi Hazreti Ali kemerini bend
Kabri Kudiistedir. Ellerindeki şeyler içinde eyledi, pir oldu. Bu taife p ü rsilih alayda ubur
http://groups.goog le.co
-liTjıitDiSİ -« 132b — ATTA» ATTAU a A
. liı U raft* 01*0 leniAjaçıUffe jjoüb
Atlarlar «<■ kvkçster t e a m i
— ’■ etimle la h n h m uattar olur 22 Receb 1302 v* 25 Nııan 1301
ucıraiH (tm ) n e ) — DGkUu 'U ilid l I8H )
: :î l'H> riukklnları Zindankapıaındaıı
B irin c i m a d d e —■ A lla r la r Lfbu m » n ,» » .
•_ı ,-jdır Efradı hep islim dir. Tahtırevan uı-
m e y e ın c rlm t d e fte rd u m u h a r r e r K u y l ( e m
:e dukkâ&u-iM le rü zıver ite tezyin edllb m iy e ve m u ılrr e y i İu ru b ı e tm e k te n f ta U y y u
punsılAh ulıur ederler. Mumcubajı ı!e Şem’a-
memnudur K akal e c z a c ıla r b e le d i upeDCtyar-
hane S to r vr Emini dc riltSb rik ib s giderler,
lifti n iz a m n a m e s i m u cib in ce y aln ız re ç e l* U t
jukulen balmumu tilerinde bu em inin mUhrü
f u n ı h ı e d e b ilir le r
B u lu nm ak yırttır. M ühürsüzleri hileli diye
tklncl madde — Atlarlar Avrupadatı |e -
rek zabtıHİub salıibinî İçerim ederler
Ifn spesyalite tâbir olunan edvlyeı husuaıvt
«Esnafı alları çömlckriyan — Diıkkin İle burada imal olunan ve mürekkehaıı bilin
3® ve neferat 500 dur Pirleri Abdtilgaffır meyen edviyei hafiyye vc miirektebeyi v* ec
Madenl'dir. Selman Pikin kırk dokuzuncu ke zacılara etlhba reçetesi ile yapıp stlm afa
mer bestesidir Çanakçı çömlckcikrc nir ol mecbur oldukları sair mualecatı Iruht ede
muştur. 162 yadında irtihat buyurub Medine! mezler.
Mür.evsore yakınındadır. Ziyareii müyesser Cçûncü madde Kökçüler işbu nizamna
olmuştur. Dükkânların ^iınagûn güze, kfcc, meye merimi defterde gösterilen mavadı
tabaklar Uc tezyin edfib pürsilâh ubur eder neballyei semmiye ve mızırreyl ayn mahalde
ler». hıfzetmeğe ve bu n lan malûm olan altarlarla
Zamanla bu esnafın çoğu yavaj yavaş or eczonlıırd^n gayri kimseye satmamağa mec
tadan kaybolmuştur ancak, zamajumıtda bazı burdurlar.
semtlerde birkaç tane atlar ve kökçü dükkâ Dördüncü madde — l^bu nizamname ah
nı kalmıştır; ve bazı cahil kimselerin buralar- kâmına muhalif hareket eden atlarlar » • kök
dan aldıkları şeylerle kendilerine mahsus ili; çüler ceza kanunu hükmüne tevfikan m I r a
tertipleri yaparak sıhhatlerine baktıkları gö la t olunurlar.
rülmektedir- Besinci madde — Dahiliye Nezareti lfbu
Tıirkiye ve İstanbul tarihinin büyük Si nizamnamenin icrasına memurdur».
malarından birkaç kişi çocukluklarında attar Bu nizâmnâmeye kökçülerle atlarla sat
{ıraklığı yapmışlardır: maları yasak edilen şiddetli zehirli maddelerin
Abdülmccidin gözde Seraskeri Haşan bir ifslesl eklenmiştir.
Rıza Paşa, Memiş Ağa adında bir atların ojlu Aşağıdaki attar reçeteleri, hu «storların
-di; amca» Osman Ağanuı yanında, Mısırçar- yazıldığı sırada artık Biiyfikşehir hayalının ta
iü.ııda küçük bir dükkânda çıraklık yapar rih vesikaları arasına girmiştir:
ken, harikulade güzelliği ve cevval zekisiyle Kürk bir tü rü bahar mirana
bir gün bu çarçıyı ziyaret eden İkinci Mah- (A ln d ia n k bir mieun)
.-■vıdtın nazarı dikkatini celbelmij vc hemen Bu m iran kırk Wr {esil bahar İle afcanher ve
saraya aiuııaıgtır. s tcı gönseksIziD unftnfm tf halt* txJın learfftınlms*
Sadıricam Âl) Paşanın babası. Mısırçar- siyle japılır.
î'sı esnafından id), ayni zamanda çarşının Biber, k a n n liL d.ırçın. »omüI, edrvill, yeni-
b ahar çörek Altı. ıjn im e k l. dirifOlfUl. havlıcan, n a l^
bevva bilgini yapardı. iril, aıuom zcfduç.ı.’ t» ra z kırmız, hlndtsuo crviıl.
B ü y ü k m u h a r r ir A lım c d M id h a t E fe n d i, kiM lnı», râvoorf çdp<inl, sapam a. anaıoD, u lu n b a ,
f a k ır M ı a d a m o la n b a ta u n u p e k k ü ç ü k y a ş ta r&rlyıuıe, defni y*xld, sarı hüllle, k a n haille. Bto-
k a y b e tm iş , bir a r a M ıs ırç a r jıs ın d a a t l a r ç ır a k luk. topalak. M beı ıe k m . foltul. kOt»k kakule, u-
k il. lu rp tokum u, m aydanos tohum u, d e n o tu , m r f
lığ ı y a p m ış tı. n a , havuç tohumu. fltfiUftalılr, buy tohıamu, Ittafbk.
1B70-1BB0 arasındadır ki diplomalı ec ktıbablra, tutaMse.
zacılar yetişmeğe banlamış; Mısırçarçjsı, a t Bunlar hepsi dö£itlQb elekten elendikten
larlar vc kökçüler hakkında d» bir nlzamha- sonra sızdırılmış halın İçerisine ayrıca bir ça
m« hazırlanarak buralarda tıMıt bazı zehirli kı ile kazınıp rendelenmek suretiyle ak an-
maddelerin a lıln u a ı yasak edilmiştir. Noam- bor konulur. Bu suretle hazırlanan m ioındaa
name judur: her sabah birer kahve ka;ıgs alınır. K*n< ha-
m/group/merakediyorum
AÎTAR. ATTARLRAft — 1330 — tSTAKBÇt
İki dirbom turunç, İki dirhem zilrünbad. iki dir On bc$ dirhem sinam eki, yedi clirhom gOeltt,
hem ûd, İki dirhem beıbftae, birer buçuk dirhem be s dirhem tu rb it, heg dirhem ravendi çini, b e| dir*
jnuuncş inci, fbrl«Jm, Jtchriba, m etten, bir buçuk dir- hcı» m ahm udiye, be« dırbem çApçlnl, Uç dirhem « t
hem reyhan tAhıunu ve bir bucuk dirhem nlak ku> kıZj iki dirhem topalak, bir dirhem eevit bevm» htr
nwu, bir <Urbetn beyaz bekmes, bir dirhem km ) dirhem teo e e fil. U r dlrbem kakule, bir dirhem fil*
bebmec, U r dirhem dnrçıo, bir dirhem sttnblllB hin n»U ebyae. yfiz dlrbem sDablıtılle bal.
di, bir dirhem katutfU. b ir bucuk dirhem xencc(U. Bunlar dÖ^Ulüp M Ue mftcun yapılır, sabahlan
b ir buçıA dirhem lu ln b e, b ir dirhem dtH tdtfill. aü» birer kahve kaşığı yenilir.
İBa dirhem misk ve mUHan t t f i bal ile m&cun ya
pılır. K adınlan» b aro m gtirmeıd Ifİn tertip
O tu r dlrbem çtfrek otu, « e rille , huy tokum».
Kusmayı kesmek için lertlb
bavUeaiı.
Bcger dirhem ecvd bevva. çörek otu, bİBdisten H epd tMflIUUp bal İl» mflcun yapılır. Sabeb «
cevizi {Silili, tu rp tohumu, kimyon, karanfil. m - akfam Ü rer kahva kaşıdı yenilir.
(•{İl. darçın, anason, softan, kendir fobumu, gUnlük.
(herlik. rtdyane v« Oç dlrbem «afran, İM m idi bat Kanlı baeur İçin tertip
He »ftcım yftpllır. Sabah ve aksam devam olunur, Onar dirhem almarnbe, ck«l par kobuffu. mmkt
BelıoftakEugn tçin tertip arabl. turblf.
Bunların efimleaİ bir buçuk ofcke ad He btr okka
Beş «Urbam pelesenk y atı, yirmi dirhem tere kalana kadar kaynatılır aabah ve akşam* fclrer bar
menti. ttç dirhem btiberçlfa. Qç dirhem fttnlttk, ttç dak içilir
dirhem eevlz, on iki dirhem fcebabiye.
Tlirlciyede eczacılık ih ttsasa dayanan
B unlar hap olacak ve Ue ggn $arap İl* fırın sa
olacak ve perhi* edilecektir. m ustakH m eslek o ld u k tan sonra şid d etli se*
h irli m a d d e le rin a tta r la r ta ra fın d a n satıÜBttl
Belaa|«kİQ ğa Iç^tı tertip
yasîüc «dildi.
İki dirhem yengeç göztj, b ir dirbeın günlUk, bir
dirhem pelesenk yadı. iki dirhem tere m e n ti BunTır Kadlaadenber) atlarlann sattıkları nebi ti. bayvaof ve
döfültip bap yapılır. Sabah akşam İki tane fctfUe- kimyevi maddelerin alfabetik flıUnd:
o ılır. Bu listede hayvani nuddelcırln »onuna h, kiv>
Yaralar tçtn Icrtip yevl maddelerin »nüne da k harfi konmuştur*
Vnlnn nebati maıfdelerrflr. Btınralan sılMrlan » i»a»
B eşer dirhem gOtUp* k ükürt, nakıe. rakı, zeytin Inrı yasak adilen şiddetli «ehlril maddelerin b«ew>
y a tı. M erhem yapılır, yaraya nUrtUtlr. dp b*r it İşareti konmuştur.
http://groups.goog le.
AjreiiO.OFBBtef
— 1331 — ATTAB ATTARLAR
A
Boytohujry <4b£lilfnUaÜM C^Mnl
+ Ae>£K fAcıynn*») Bny*« kükQ
ArıbodeM BUtürtten kGktt
t A/ifcnJelU ruhu Buhur
t AnbtdtfB ııvu Burçak
ACfb^dMa 7*İl C
Aabakl*
^ AcıçfdMO Cavl
AfHJm» raftı Cefoeİihinıli
AdaOTl * Cehennem tafi
^ Aıinajam ı‘— Akmiaa) f-ehrl
* Afrw C«vfct kabuftu
Ağaç k>vTiau Ccvir yaprağı
A lunbor <- A nber) <h) clnliyJme l çiniIyAnt)
Al bakkam * Clvcı (k)
A!bamya pnp*ty«ı
Altın çiçeJU t
* Altın k o ta
Akmıra ÇâdiTUptftı
Alabalık y a lı (b) Çatı to h u m u
Anason Çalı dik en i
Anber kabuğu Çntn«ıkE»
Andır ola, A&dız kökü Ç am M>ynlıi£u
A r a r ot ( ts Anzarut) Çkirçamba
Arab » b u n u (k> ■A Ç a v d a r m ahm uzu
Ardıç kalratıı Ç*k*m l o b u m u
Ardıç tohumu Ç em en to h u m u ( - - B oytohunıü)
Asilbend Ç e ın c a bo y to h ııa m ıu ra dögütm üçti
Atkuyruğu otu (= kırkJdlid otu) Ç e j a n tırn a ğ ı
Ayçiçefi C tm ıe z e n
Ayı yağı (Ti) ç i t d t aap*
Aynkköktt CleiBolu
Ayva ç*kirde£i Çiriş (o tan »ozu)
Ayva yaprağı Ç iîîc n k ö k iı f = Ç Bvfln k ö k ü }
Ayvadaitt C&?sM ( » Ç5p çini)
Çivi t
B Ç ü n > k o tu
ÇÖrckotu yağı
Badem yajı (aej. ta ılı)
Bağrıkara ( — B aldın kare) I>
Bahar
Bakla çiçeği Darbın naneli
* Baldıran olu D a m korugn
Balık nefsi fb) D a rdağa n d s rıs ı
* Balık otu D a rçin ( — T a rçın )
Balık ?»& (h) D a rç u ı ç iç e ğ i
Bilmumu (h) D âriföfH ir
B alm um u ç a m ım ı (fa) D e în e ta b u m u
Bamya çiçeği D e fn e y a p r s g i
D a fneye rfd Olu
ir Bfln olu
TTcfuc ya£ı
Baulöm bn Kutâlamba
* t îe m lb « î& n <k>
Eelileç
&DDİ for&U zeylini (k) D e m id ik e n l
Bcsbö^e Demirhindi
Beyaz biber D e n in k a d a y ıf ı
D e v e d ik e n i ç iç o ftl
Beyaz hatmi çiçaftl
tiîynTmaa (.■* Akmazi) D e v e d ik e n i to h u m u
ftaTOz potns fk) Deve yafh tb)
D iş i kasni
Biberiye
Dom alika
Biberiye jraji
* Biîoıu D ut koka
Boruçiçoği D u t yaprağı
roup/merakediyorum
1 7 T A B A T T A ftL R A l» — 1332 — ÎSTANBl
B Ilrıjih l ynjı
Itır yağı
Ebcgtuneci yapraftı
4 Ebucctıl] karjııızu J
E d relil JelA lin <h)
E Ç tr k«kC
Kltjan ar kstn ifu K
EarfoC
K a b ak ç e k ird e ğ i
E rkek kom i
K âdtblıtdl
F H ndm gflbo®
KSfııru
* r a n t o tu K akule
FcrfftİPÜ
Kakule ynjtı
F c ssu h
* K nlabartm ldam
F iiit küKOrt (k> K an taro n çiçeği
6 K apîutrbagâ yum urtası (b l
* K arsard ıç
G clineik çiçeği K arabajçiçeğJ
O liftfe n c ri K ara h ssy B g ı
O ıcır Karabaldır
it G 3 * « ap (k İ K araûam ya çiçeği
G ülbeşeker ■ Knrafaitter
O O lium u * K anfübtikcn
Gülhatm i it K araçB plem e
6111 k u ru s u K atah alilc
flıllîö p şe rl K araılu t kökü
G ünlük K arad u l y aprağı
•*■ G & elâvrat otu K arakafes
K aran fil
H K aran fil yağı
K a rd e ş k a n ı ( t )
ic H a b b fU m U iâ k
http://groups.google.co
i
, — - - -- IMS — ATTA*. AttVtOMJI
— Ilıtivarun ama h îitrın hof olsun, o Larlarmı ararlar ve buraya ha dar gktnei için
İH* para il1.' *. ' re^ [iarııını ver, alıp gelire yorgunluktan ve m avafU o ç rita m e ıle rd i
yiip.'.. dOBH§- Mahalle allarlaruun dükkânında ev İlâçları,
lh!iyar >ıUm, Şehzadebaşından Karama boyalardan başka çocuk oyuncakları saldırdı.
na gidüp tvL- kadar Sırrı bir kaç yu/
Mahalle a turların d an başka her aeaU e
a rfın içindeki maddeyi dcğıçUr.i]!^ çare!:
haftanın muayyen günlerinde kurulan p ta r -
|elip bir İliç lokma yedikten sonra falla kil-
ların da seyyar atlarları vardı ve bunlar pa
nuyııp fitmiş, karşı larafta bir dükkâna g i
zarcılar arasında en çok alışveriş yapın sa
rerek OT olacakını görmek için mlinaaib bir nattan «aydırdı.
yare gİ2İen;nıj.
Allara bir m üşteri gelmiş. parasım ve 1906 in k ılâ b ın d ın sonra memleketle
rcrek faraza - Ayrık kö k ü, istemiş, lnıad Çe dok torluk vc eczacılık geniş ölçüde yayıldık
lebi yaftasına bakıp *arfı alm ış, içinden «Ay tan, cczahanelerfn yanı başın da tuvalet ve mak-
va yaprağı» çıkmış: «Her halde dalgınlıkta y»j levazımı salan porfümtiriler açıldıktan
yanlı? koydum’ > diyerek «Ayva yaprağı» sonra attarlık kârlı bir meslek almaktan çık
tı. M» u ç u şu m d a k i atlarlar; mada, güzellik
zarfını indirmiş, onun içinde de <Karanfil»;
ve koku telâkkileri iamamiyle değiştikten
karanfil zarfım almış *Ak mazı» çıkmış; o
sonra attarlık ölür gibi oldu Mıs ir çarşısı ta
zarfa d almış, içinde «iârüfülfül!..» Şöyle bir
dıl'indükten sonra aldığı parayı müşteriye m ir edildikten sonra İstanbul Belediyeainla
atlarlara ayırdığı altı dükkândan yalnız
iiie ederek:
üç ianesi m üşteri bulabildi, mahalle araların
_ Var m üslünıan bir başka aktara git.
daki a tla rla r iıe dükkânları çoktan kapamış,
burası bir v eled iîini şerrine uğramış'..
hele pazar yerlerindeki seyyar atlarların «£
Demiş ve SuTinuı bir saat içinde yaptığı
sayu ı çok azalmış. Okçular Caddesindeki »i
kepâıeliği tiüzel.muk için Lam üç glisı uğraş
tartar da âdeta â$aâz kalmıştı. Fakat ikinci Ci
mış. han Harbinin başlangıçındanbcri attarlık tek
nhm m ı »
rar biraz canlanır gibi oldu; giyim eşyalının •
İkinci A bdulham id devrinde a tta r d ü k -kıymetlendiği, ancak k a n borsadan temin
kânlarını toplu olarak M ısırçarşısından baş edilebilen bir metâ olduğu (ıralarda attar
b Kapalıçarçıdan Bayazıda giden O ktu lar dükkânlarına çok satılan bir nesne girdi; yeni
Caddesinde idi. M ısırçarşısı dükkânları daha elbiselik temin edemiyen fakir, hattâ orta halk
ayade toptancı, O kçular C addesinde bulunan elbiselerini boyamağa alıştı, yünlü ve pamuk
dükkânlar ise y u n toptancı v s daha p erak en lu kumaşları boyamak için analın boyalariyle
deci sayılırlardı. B ululan başka h e r m ahalle sabun halkın kapışa kapışa aldığı bir oıe'â
nin bir veya jfcj a lta rı bulunuyordu, m ahalle oldu, bu m etim bugün satıldığı yerler atlar
itlerinde bulunan a tla rla r daha ziyade kadın dükkânlarıdır; diğer taraftan memleketin btr
hamamları civarında b ir dükkân açm ayı te r çok yerlerinden m uhtelif vesilelerle Istanbu-
cih ederlerdi. Bu a tlarların m üşterilerinin la g elen ve eski âdet ve ananelerine daha li-
biiyük bir ekseriyetini kadınlar teşkil ederdi, yade bağlı bulunan birtakım taşralılar da at
taç boyamanın b erb er dükkânlarına intikal larların müşterilerini arttırdı.
etmediğini ve hiçbir kadının berber dükkâ Bu satırların yazıldığı sırada Mısırçarşı-
nının eşiğinden allam ağı hatırına getirm edi suıdaki a tla r dükkânlarının «ayısı on b ire çık
ği o devirlerde saçı ağarm ağa boşlamış her tığı gibi Mısırçarşutı civarında toptan ve ge- .
kadının tacını boyamak için. saç renginin niş ölçüde iş yapan birçok aUariye m ağaza-.
açık vey* koyu olmasına güre terkibi ve içe la n peyda olmuş, Kapaltçarşı civarındaki at- *
risindeki m addelerin m iktarı değişen kına, ta r dükkânlarının sayısı artm ış, h attâ Sahaf
rastık, zerdeça) ve papatyadan yapılm ış m u lar çarşısında dahi İki a tta r dükkânı açılmış,
ayyen bir saç boyası vardı; bu terkip uzun pazar yerlerinde sem tleri için bir şöhret olan
görüşmelerden ve tecrübelerdim sonra takar w etrafında kalabalık bir mlişteri kütlesi top
rür eder ve her attar her m üşterisine vere layan attarların varlığı göze çarpmakta bu
ceği boyanın terkibini bilirdi, meraklı kadın lunm uştur <1945)
lar semt değiştirdikleri takdirde bite eski at- Munfter Kv*
m/group/merakediyorum
ATTİUA — İJ36 ISTAJtBUt
Geçen a f i n fonlarında. İstanbul civa- pehlivanlar boy gösterir; çelmeleri basa basa
. ]<!:- düğünlerinde f s a t Koşturulup varisti kapışmağa koyulurlar.
nldı. Sermed M uhtar Alus. İstanbul Ansik •Arada b ir alay abur cubur satıcısı ve
lopedisine verdiği notlarda. kay düğünlerinde bağırtıları: M iruncunun bügülusü, Eyyub
ıl yarışlarını, kendine hâs zarafeti Ue pek oyuncakçısının kocakarı z u ıltu r. çeşit çeşit
canlı ta v ir etm iştir ki. aşağıdaki satırla r bu dilencinin nağmeli nağmeli ilahileri. Araba
nallardan alınm ıştır: ların beygirleri ürküp şahlanmada, çifteler
>Bizde at yarışları, geçen U m um i h arb savurmada; içindekiler palas pandraı kendi
vtllannda b a la d ı. Evvelce bahisler, piyango* lerini dışarı atm ada; çocuklar ciyak ciyak
vıri kazançlı yarışlar yoklu. M eşrutiyetten ev- bağrışm aktaydılar.
rül ne Velietendi sahrasında, ne de başka ta «Güneş tepelerde kaynadığı İçin herkes
raflarda pist mist hiç arama. İKİrtmüj, terden sırsıklam , parm ak kıımldaU-
cBir vakitler Vellefefldi ve Çırpıcı çayırlan mıyacak kadar pelte, çile çıkarırlarken Avaz
sayfiyelerde köşkü ve yalısı bulum m yan, ysz- lar kopardı;
Sığa pfcmıyan İstanbul kibarlarının mesiresi — A t yarışı başlıyor!
Sen sonraları bayağılaşarak aşağı tabakanın •O anda arabaların, kalabalığın hepsi,
ve id i yosmaların seyrangâhı olmuş; dalıa yol kenarında y er kapacağız, yarışı göreceğiz
sonra büsbütün tavsayarak orada çerge kuran diye, sanki yangından ^açıyorm uş gibi, ileri
göçebe kıbtılara m e'valık etm eğ e başlam ıştır. doğru sald ırırlar; yola, iki keçeli olarak sıra
■Eskiden at y arışları koy düğünlerinde lan ırlar. A rkada yine arabalar; önde yayalar,
yapılırdı. Bu d üğünlerin y e ri m uayyen: Bul satıcılar, dilenciler.-.
gurlu. Dudalla. M erdiyeaköyü, İçerenköyü. «Y arış güzergâhı da muayyendi: Düğün
Yakacık... B ulgurluda ite B ulgurludan Tophanelioglun-
«Zamanı da hiç şaşma?.: Ya ilkb ahar so daki M illet Bahçesinin köşesine kadar; Du-
ğu, kirazlar dallarında pıtraklaşm ca; y a (fa duJlııda ite D udullu Camisi hizasından Üm
sonbahar başı, çavuşlar k ü tü k lerin d e s a ra rın raniye köyüne; M erdivenköyünde ise, Mezar
ca. lık tan V eldeğtrm enine; Yakacıkda ise bayırın
:Köy düğünü pazar g ününden başlar, per Üstünden K artala inen caddenin yansına ka
şembeye k ad ar sü rerd i. En civcivli gü n ü çar- dar.
»rtıha. O gün pehlivan güreşleri, a t y a rışta n «Yarışın başladığı avazlarla h ab er veril
yapılır, davetlilerden hed iyeler ta şın ır, ak şa diği, h erk es yol üstünde y e r k a p tıjı halde
mına da kına gecesi geçirilirdi. b ek le babam bekle, ik in d i güneşi şam arvari
tCüvey yabut gelin evinin y akınındaki mey yanlam a vurduğundan dem inkinden beterdir.
dan hıncahınç kesilir. Köyün kadını, erkek. Sanki başı fırına sokm uş giH kafatasının için
— (Oluk çocuk bütün halkı; civar köşklerin uşak deki beyin hanıdlyse pişecek. Gözlerin akı kıp
ları. aşçıları, bahçıvanları. kırm ızı, yüzler mosmor. V üendlarda da, gö
»Harem bölüğünün konak arabalarında bek taşında soğuk algınlığı çıkarmağa yaümf*
Hanımefendiler, k u la n , gelinleri. Selâm lık tasın a zırıl a n i te r...
bölüğünün arabalarında m ahdum ve dam ad «Tedarikli gelenlerde boyuna yelpazeie-
beyler. Kira faytonlarında. Ü sküdar talika nenler, e l çantalarından kolonya şişd erin i
larında. muhacir çekçeklerinde hanım lar, İla çıkarıp çık an p şakaklarına, bileklerine sü
cılar. sıbyanlar; efendiler, Ağababalar. Tâ ren ler; suculara seslenip seslenip, h ardaldan
Uzaklardan tabana .kuvvet gelenler de s u n i doldurtup doldurtup tepelerini ıslatanlar, yaş-
siyle. m endilleri enselerine, göğüslerine, koyanlar,
«Bu arabalar meydanın etrafına çepe «Eli işde, gOztt oynaşta olanlar d a aıev-
çevre tsraU m r; yayalar önlerine dizilir. Kimi cud. H anım larla Beyler arasında, karşıdan
ayakta, kimi çöntalmlş gibi bağdaş kurm uş. karşıya gelsin gülümsemeler, Aşinalıklar, işa
Bir mahşer k i deme gitsin. retler.
‘•Zurnalar cırlak cırlak (iter, davullar «Nihayet, yarış başladı. Şimdiki koşular
glimbür gümbür güm bürderken destelerden da olduğu gibi atların (PaddoolO da dolaştırıl
toşlıyarak küçük o rta büyük orta, bazaltı, baş ması, halka gösterilm esi ffilan ite gezer., ne-
n/group/merakediyorum
A T V A JtrS L A R t İSTANBUL
İcr vf hangiler olduğundan fertti vahidin ha tarafından geçilmesi şeklinde tecelli etmiş,
beri yok. her iki hayran (la. Inr hafta sonraki yarışta,
rMaamafih sahipleri. J.’/ım gelrn tedbir yine hakiki kıymetleriyle koşmuşlardır.
leri (oktan almış ve hazırlıklı, Kapaklaşsm Veiiefendi *»şu yerine gelince, 1947 dc
diye kaç gündür mahlilkcağızlara yem ylirti vı? bu yıla takaddüm eden şenler boyunca,
göstermemişler; zavallıcıklar açlıktan Molla Bilyilkşchrîıı şanına layık bir yerdir, denile
nın düldülüne dönmüşler, gûya 1[iv gibi hll- m ez yarışları tukip edenlerin arBsmda alıcı
fifl emişler. güzle dolaşılırsa, koşu yerimle, BiiyUkşehrln
«Yularsız, eğersin, palansız, yani çırçip- hakikaten güzide bir tabakasının topLandıgı
lakken üstferine on on iki yaşlarında, cılız iddi» edileme;. V diefendi koşu yeri, Ingiliz
cılız çotuklar oturtulur; bellerinden kayışlar ve Fransız /.arefulinifi tecelli ettiği Derili ve
la bağlanır; ekserinin eline kırbaç niyetine Niiyyl al yarışı sahalsrlyle asla kıyas edile
kızılcık veya ayva değnekleri verilir; (yallah1) mez. Iîir köşesinde de lıir atlı karaca ile bir
derdeınoz fciihey (ânların kıçlarına kıyasıya bi kayık salıncağı'kurulursa, zamanımıun kenar
re r kırbaç vıınılııp yola salıverilirdi. bir mahallesinin bayram yedd ir denilebilir.
<To2u dumana katarak karşıdan gözük Koşu sahasının dışında kalan çayır parçasın
tüler Bil ■seyirciler arasındaki ayaktakım ı yay- da . memedeki çocuklarına salıncak kurmuş
garaları ayyuka çıkarır, çeneleri de açardı: kadın küm eleri, pazar tatilini geçiren asker-
— Vay anasını, Köse Haydarın kısrağı ler. yalın ayaklı, tülü kafalı pırpırı (ocuklar,
yanıan geliyor! külhanbeyi fideleri. bu gibilerin peşinde da
— Olur şey değil, M uhacir İbişin yağızı laşabileceği sBzde kızlar, ş e m a il kıbtlier ya
önledi bel yılıp serpilmiş, koşu yeri kapısından demir
— Tuh, Çerkeş H usyenin ceylân gibi tayı yolu boyuna k adar da, karpuz arabalarını çek
şişti galiba?.. miş seyyar manavlar, şerbetçiler, köfteciler,
«Birinci gelen tavlı b ir koça, ikinci 10 m ısırcılar sıralanm ış, bahsi müşterekte kay
Etiımiş mecidiyeyi. Ü çüncü y an ın ad et sarı li bedenlerin son talih denemesi için olacak
ra y ı b ak eder; o kalabalık yine h arran giirra birçok d a sp o r atış kutucuları. «Bir koy beş
ile dağılırdı». al. İki koy on al> fırıldakçılan, tütün paket
Bu satırla rın yazıldığı yıllarda, a t y arış lerin e fala şişelerine çenber attıranlar koşup
ları. Istanbntda, kuruluşundaki gayeden bir gelm işlerdir: b ir çadır içinde de iki başlı dört
hayli uıaklaşm ıç, a t cinsinin ıslahı gayesi, y e gözlü ve d ö rt kulaklı buzağıyı beş kuruşa sey
re ttirip hilesini ispat edene yüz lira verece
rin i bahsi m üşterek ite tenlini m enfaate ve
ğini vâdeden b ir külhan! de, tereddütsüz. b>ı
bunun icapları o lan ince hesaplı tiil'lü oyun
a b c a lı hay ve huy âlemine pek yaraşm ıştır.
la r terketm iş. pazardan pazara. V eiiefendi k o
B ir şoför. Veiiefendi a t yarışlarına otomobil
fu yerinde, birkaç bin kişinin iştirakiyle, oy
lerle gelenlerin, hususi birkaç araba müstes
nanan b ir ku m ar olm uştu. A nkara ve İzmir
na. dolmuş yapıp geldiklerini söylemiştir ki,
yarışlarında da, bahsi m üşterek oyunu bilet
Veiiefendi sahası için pek de yadırganacak
lerinin satıldığı y erler, m eseli A nkara <Ba-
bıbli) Caddesinde V akit Y urdunun ttnli ve ci şey değildir.
v an , Taksim Belediye Gazinosu büfesinin a r tS Haziran 1922 larihli »Aydede» de o
devrin m eşhur simalarından Terzi Arif Zeki- •
kasındaki gişelerle civarı bahisçi küm elerinin
curcunaiı m ünakaşa ve m usahabelerine sah ııin ilânı olarak şu fıkra kaleme alınmıştır:
ne olmakta idi. A t y arışlan n da bahsi m üşte -.Hiç Sako He al yarışın» gidilir «ti? Bizim
re k ile kum ar oynayanların yüksek kakıçları mem leketle gidilir. Geçen pazar Veiiefendi
nı tem in, tü r (İraya 100,300 ve h a ttâ 800-1000 çayırında görseydiniz. Redingot mu istersiniz,
lira veren sürprizlere gelince, hiçbir vakit fa Staobolin mi, Avniyye mi. hin b ir çeşit elbi
vori hayvanların çetin m iicadeicsinin neticesi se varili Sade b ir Şam hırkası eksikti. Bu ci
olmamış, İşaretli iskambil kâğıdı veyahut da heti nazarı dikkate alan Arif Zeki Bey at ya
kurşunlu ta rla z a n gibi, favori bir atın, o rışları için a n ı moda kumaşlar getirilmiş ve
koşuya iş tirik ettirilen fakat kendisinin aya kemafissahık ucuz vo taksitle dikmeğe başta;
ğı tırnağı kıym etinde olmayan diğer bir at n ııştır., 13u vesika gSsterir ki, Veiiefendi ko-
http://groups.goog le.c
.. .r - beyûf!F-;!sl kıymette »t yarıştan Bııgun at yarışlarına sevilen bir hayva
: ■.:!] vı? adabı ruhu asır içinde, maalesef nın gtUcl koşutunu görmek için gidilmiyor.
&?!- eds'*»"*oıi*lir. Bizde aL yarışları, sahan, Avrupada ol
27 Temmuz 1M7 pazar günü yapılan kı> duğu gibi güzel kadın tuvaletlerinin meşheri
i ii .plkerin ev v eli b ir İngilizce bilen a ra de değildir. Bir moda mttessesesinia tinse e t
ması. j o n n aradığını 'B eşiktaşlı Sıdkı Bey» m ek istediği yeni tuvaletleri Veiiefendi çayı
diye ismen çağırm ası. U r « e r i nezaket mi idi, rında teşhii etm eıi vaki de&ildir B inle bil
volua f in laubalilik mi MI, pek kestirile- hassa aon senelerde at yarışları tabaları müş
medi te re k bahis adı verilen hakiki kum ar Oynan
A fiğıdaki satırlar, İstanbul A nsiklopedi dığı yer olmuştur.
sine M uharrir M uzaffer Esen tarafından ve M üşterek bahis Tiirkiyede ilk at y a rıd a n
rilen potlardan alınm ıştır: İle başlamış değildir. Kum arın kanunen t -.
tstanbulda ilk a t y arıştan . İkinci AbrfUI- sak ve d in bakımından haram olduğu düşün
bamidın h ıl'i ve M eşrutiyetin k a t'i olarak y e r cesiyle ilk senelerin yarışlara m üşterek bahi*
leşmesinden sonra. 1328 d e. B alkan H arbi konmamıştı. F ak at İshal i N esl-i Feres Cemi
arifesinde yapılm ıştır. Bu ilk y arışın hâtırası yetinin tesis ettiğ i a t yarışları, um ulan rağbe
1329 yılının Serveti Fiinun Salnam esinde şöy ti görmemişti. Bu rağbeti arttırm ak için ce
le tesbil edilm iştir. m iyet birçok çarelere başvurdu.. H attâ m üta
■ <Geçen sene. İstan b ul h ayalında pek re k e yıllarında at yarışlarına sem t tulum ba
| tıejvc (eza bîr yenilik izhar edilm işti; şimdiye larının yarışları da ilâve edildi. Fakat halkı
kadar Modada, Bfiyükadada. h a ttâ d evri Ha- toplam ak için m üşterek b a h â kurm aktan baş
midde bile nasılsa m üsaade edilerek kayık ve ka bir çare olm adığı sonunda anlaşıldı.
kol ra yarışları icra edilm iş, fa k a t a t y a rışı Başlangıçta m üşterek bahis, kelimenin
İstanbul hayatı için kulliyen m eçhul b ir zevk h as m ânasiyle kum ar değildi» A tı seven ve a t
kalmıştı. ta n anlayan h e r centilm en süvarinin b ir g öl
t İşte, geçen sene. V eiiefendi m evkii bu de a tı vardır. O nun kazanmasını ister ve id
eğlence için pek m üsait bulu narak , orada, dia ederdi- Yalnız onun yerine para koyardı.
bir heyeti lerllbiyenin ziri idaresinde icra Birçok a tla r üzerine kombinezonlar yapmak
olundu, tik yarışiar. bu işlerd e yeni bağlayan âdeti olmadığı gibi, ayni a t üzerine yüzlerce
lara mahsus acem iliklere, şaşkınlıklara rağ Liralık bahislere girişm ek de taammOm etmiş
men gayet büyük b ir m uvaffakiyetle yapıldı. değildi. F akat yıllar geçtikçe atı değil parayı
<B(itün İstanbul halkı, tâb iri m aiıstttile, seven seyirci k ü tleleri tw bahisleri, dünyanın
ı <fevc fevc* o havaliye hücum etti: a sırlard an h er tarafında olduğu gibi bizde de tam kum ar
ken. bilhassa bu yoldaki tezah ü rat h ayata pek haline getirdi.
bigâne b ir nazarı h usum etle bak an istibdat B uğun a t y arıştan sahaları bilhassa hu
devrinde m ahram olduğu bu yolda eğlence m aksat için hazırlanm ıştır. Yarışacak atları
ler i(Uı bütün İstanbul büyük b ir İştiyak ve koşudan evvel m eraklılara göstermek için
küşaylşle İzharı rağ b et etti. Padog sahaları, binlerce seyircinin kolay bilet
* Fakat, m aatteessüf, ikinci yarış, alm alarını tem in eden m üteaddit gişeler, ha
birden
bire btr saikai belâ gibi goriilen h arb seive- sılatı kontrol eden ve kazancı hesaplayan İda
» siyle, yalnız tayyarelerin iştlrâkinl, temini re heyeti kurulm uştur.
\ muvaffakiyet için h e r şeyin yapıldığını vâ M üşterekbahlsler tek at Üzerinde oynan
deden duvarlardaki ilânlardan ib a re t b ir ese dığı gibi iki ve daha fazla a t üzerine d e oynn-
ri hayat gösterebildi. nır. T ek a t iizerine oynandığı vakit tekli ba
»Yanş beygirleri m uharebeye sevk olun his. İki yarışın birincileri iizerine oynandığı
du ve o zevklere bedel İstanbul halkı, m aat vakit çifte bahis, aynı yarışın birinci ve İkin
teessüf düşmanımızın payitaht kapılarına ka cisi üzerine oynandığı vakit, ikili ta h iı. Üç
dar gelmesini mucib olan feci, hunin diğer yarışın birincileri üzerine oynandığı vakit
bir yarışta, bir harb yarışında hazır bulundu. üçlü bahis adını alır. Basan beş yanşın
«Harbin hayırhsiyle hitam ından sonra, birincileri üzerine beşli bahis tertip edildiği
yarışlara te k ra r başlanılm ası ahassi tem enni - gibi bir defa da od haftalık yarışlarda, her
y attan d ın . haftada bir yarışın birincisi üzerine onlu ba-
om/group/merakediyorum
AT YAJUJLAJU — 1340 — 1STASBCL
his tertip edilmiştir. Fakat tatbikindeki güç hayvanların ancak birinci gelmeli halinde b .
lük ve kasınçların ç o t mahdut olması yiirfın zanç temin eder.
den bırakılmıştır. Çifte bahsin hesabı ganyanda olduğu gi-
Müşterek bahiste biletler atlar padügdan lıidır Satılan bilet tutarından % IS çıkarıl
çıkıncaya kadar gişeden alınabilir. Atlar s ta r dıktan sonra geri kalan mecmuuna taksim
ta doğru paiogdm ayrılınca gişeler kapanır edilir. Bu surette elde edilen t u n c i kıs met
Bahislerin bizde nasıl yapıldığı ve kazancın kazanç olarak dağıtılır Ganyan oyunlarında
De suretle lesbit edildiği, tstanbnl A t Varış* cari blitun hüküm ler çifte bahiste de tatbik
la n K esnt programdan aynen alınm ıştır: olunur.
Ganyan a tla r N eticeleri gösteren levha İkili bahis: K oşulardan birinde sınaiyi*
ma üstünde tamam işareti çekildikten sonra birinci ve İkinciyi tâyin etm ek «ireli»Ie oy
birinci geldiği tebevyün etm iş olan a t demek nanılan bahistir.
tir. İkili bahis kazancı: İkili bahis bir kogu-
Ganyan kazancı: Ganyan kazanç mı tâyin e t da yapıla', ü zerlerin e oynanılan hayvanların
mek için, Ganyan olarak oynanan paranın ye sinisiyle birinci ve İkinci gelmesi batinde ka
kûnundan % İS çıkarıldıktan sonra m üteba zanç tem in eder.
ki meblâğ ganyan atm üzerine oynanmış olan ikili bahsin hesabı aynen çifte bahiste
bilet adedine taksim edilir. olduğu gibi yapılır. Ancak bir at sahibinin
tkincl ganyan m evcut olduğu zam an (ya birden lazia atı koşuya iştirâk eder ve bun
n i iki at, al başı b erab er birinci getirse) gan. lardan biri birinci veya ikinci getirse çifte
yan kazancını 'İy in etmek için ganyan olarak bahiste veya ganyanda oldnğu gibi at sahibi
oynanan parajım yekûnundan, m uayyen yüzde nin koşuya iştirâk ettirdiği diğer atların üze
çıkarıldıktan sonra mütebaki meblâğ h e r iki rin e müsavaten taksim edilmez Yani sahip
alın üzerine oynanmış olan bilet adedin nis lerinin koşuya iştirâk ettirip de kazanmıyan
petle taksim edilir. diğer atları bu tozanca dahil edilmezler. An
Bir at sahihi, bir koşuya birden ziyade at cak koşuya iştirâk eden aynı şahsa ait atlar
iştirak e ttirir ve içlerinden biri birinci getirse d an biri birinci biri de ikinci gelirse kazanç
bu atların h e r birinin iizerine oynanm ış olan yalnız birinci ve ikinci »e birinci gelen atlar
ganyan b iletler cem edildikten so n ra hasılı üzerine m üsavaten taksim edilir.
cemi o at sabinin koşuya girm iş otan atların a Koşuya iştirâk etm tyen atlar: Koşuya iş
m&tesaviyen tevzi edilir. tirâk edeceği ilân edildiği halde hareket hake
P lise atlar: N eticeleri gösteren levhanın m inin em ri altına ginoiyen atların üzerine
üstünde, tam am işareti çekildikten sonra 4-6 bahse girm iş olanların p a ra la n aynen kendi
atın iştirâk ettiği koşularda birinci ve ikinci lerine iade olunur.
geldikleri ve 7 ve daha fazla iştirak ettiği ko Çifte bahsin bulunduğu koşulara kayıtlı
şalarda birinci, ikinci ve üçüncü geldikleri atla rd a n y a n şa iştirâk çtmiyeeegi her iki ko
tebeyyUn etmiş olan a tla r dem ektir. şunun yapılmasından evvel tahakkuk ederek
Plâaemn kazancını tâyin etm ek için - ilân olunanlar üzerine oynanmış otan çifte
PUse olarak oynanmış olan umum) yekûndan bahis biletlerin bedelleri iade olunur. Ancak
% İS çıkarıldıktan sonra birinci, ikinci üçün- çifte bahsin birinci ayağını teşkil eden koşu
cûye kadar olan atların üzerine oynanmış Tapıldıktan sonra ikinci ayağının mevzu bu
olâjı m iktar bir tarafa ayrılır. Mütebaki meb lunduğu koşuya kayıtlı atlardan yan şa iştirâk
lâğ kaç plâse varsa (2 veyahut 3ü o k a d ar k ı t elmiyecegi anlaşılanlar üzerine oynanan bilet
ma taksim edildikten sonra çıkan harici kıs lerden valnre ayakta birinciliği kazanan atın
met h e r p lise atın üzerine oynanmış olan bi bağlanmış olanların bedelleri iade olurnır.
let adedine a y n a y n taksim edilir. Y ırtık biletler: At yarışları bahsi müşte
Çifte bahis: M uhtelif iki koşunun birinci rek biletlerinden yırtılarak ikiye ve daha (az
lerini tâyin ederek üzerlerine oynanılan ba la parçalara ayrılmış ve yazdan matbaanın
histir. s u n u taksirinden m ütevellit olnuyarak ofcu-
Çifte bahi) kazancı: Ç itte bahis. Özerleri naımyacak derecede bozulmuş ve silinnû!
ne oynantfan ve ik i koşuda koşacak ay n ayn olanların bedelleri ödenmez. Yırtık biletlerin
ht+p://groupigoQûJe^c
j^şiELorBM sI_________________ . 134J __
AT YMIIŞMRİ
.atılmaması taU5 m em urlarına ve bedellerinin daima Hüntf derecede kalır O nan içindir ki
ödenmemesi de tediye m emurlarına tebliğe yarış alları muvaffakiyetli zamanlaı-uıda ha
rı|«tcn gişe m em urları tarafından İmza edi- tırlanır. Muvaffakiyet! izlifje düştükten s o n n
îtrtk satılan biletlerin dahi bedeli ödenmez. nutaıtulur gider. Bugün yakın bir mazinin
Geç Udiye: Pazar günU akşamına ka yıldızları olan Humayuıı'lun, Dabi’leri. Diva-
dır «tıntnıyan bilet paralan erteni harla laciroları, Komlsarj'Urı, Çobankızı'ları, Ku
pazar günü hipodrom daki Geç Tediye Gişe ruşları, DcstegUl'leri hal ıralayan kaç kişi kal
sinden ılınabilir Sekiz gün zarfında alınmı- mıştır.
yin bilet bedelleri V arı; Islah Encümenine
1B17 yılı yarışlarının gönle a tla n şunlar
irsd kaydolunur.
dır: Neslihan. Karalepe, Levend, Mlıte, Ada
Oyuna mızıkçılık. kum ara trişörlük ka lı. Kontes, Tufan, Tarzan, Çağlayan, Donju-
n ıtım ı kötü insan zekâsı a t yarışları bahis ın , Hergül,
lerine de muhteliT hileler sol; m uştur. Kazan
Güzel hayvanlar yetiştirmiş al meraklı
ması islenen atlara taiırik edici ilâçlar şırınga
ları arasında iki senedir yarışlara allarını sok
edilir, kaybetmesi istenen allara uyuşturucu
mayan Prens ltalim 'i hatırladıktan sonra.
ilâçlar verilir. Bu ilâçların hayvan üzerinde
Fikret YUıatlı’yı, Fehm i Simsaroğlu’nu, M
yapacağı kötü tesir, kazanılacak paranın uyan
Kararoohmedi, Salâbaddin Aşar'ı kaydetmek
dırdığı hırs karsısında düşünülm ez hile. Yıl lcabeder.
larca yarış sahalarının en gözde atlarından
biri olarak kalmış olan Dandi böyle bir şırın ATYAKIŞI.ARI — Zamanımızdan yanm
ga yüzünden, btr koşudan evvel ringe çıkar asır k ad ar evvel, İkinci Abdülhamid devrinde
ken can vermişti. Pazaralmanda, Bonmarşede satılan bir oyun
Oyun m eraklıları daha em in oynamak cak idi ki, çocuklardan ziyade büyükleri eg.
için alların funrnı, llâçlanıp ilaçlanmadığı, lendim ıck ve ayni zamanda bir kum ar ile ti
bizzat at sahibinin oyun kazancını tem in için gibi kibar ve rical konaklarından girmediği
atım kaybettirm ek isteyip istem ediğini öğren kalm am ıştır denilebilir. Büyiik bir setertası-
mek için, bu hususta, bilgi sahibi olanlara ran güzü kadar, çinkodan, boyalı m »yalı bir
başvururlar; kurnazca suallerle h attâ para kutu, ü stü n d e içiçe b e j daire; h er dairenin
vererek m alûmat alm ağa çalışırlar. B una y a oyuğunda kıuyunâaır renk renk atlar, Öterle-
rış ıstılahında «TÜyyo bulmak» d erler. Bu rintte yine renk renk kasketli, gömlekli co
yüzden kazanı; tem in eden insanlar vardır. keyler.
Yarışlarda yapılacak hilelerden biri de B unlar kutunun altından dem ir tellerle
at » tüplerinin ve cokeylerin hayvanı bile hile
ortadaki düğmeye takılır. Düğmeyi çevirince
kaybettirmesidir. Tam form unda olan ve üst atlar ayni mihver etrafında, a y n ayri. fırdo
liste yarışlar kazanan h ır a t üzerine çok oy
layı dönüyor; hız kesilince, yavaşlayıp durak
nanır. Sahibi veya cokey atına çok oynandı
lıyor. K enarda yarım kurşun kalem boyunda
ğını- görünce kendisi başka bir a t üzerine, ki b ir çubuk da var. Çubuğun tam hizasında ve
İm at favoriden sonra kazanması en m uhtem el ya pek yakınında duran a t partiyi kazanmış
olan attır, külliyetli oynar, atm ı kaybettirir,
sayılır.
biletlerini kazandırır-
Bu oyuncağın büyükleri, muntazam lan.
Böyh ihtimalleri (inlemek içiıı birtakım ted
beş. haUâ 10 lira bile olanları da bulunurdu,
birler alınır, hayvanların muayyen kilo ile
koşuya pek meraklı Mösyö ve Madamların
koşmaları ve hoşu esnasında ağırlık atm aları
harcıdır! derlerdi. D oğrudur da. Dünyada ya
nın men’I jçin hayvan ve cokey koşuya girme
rış düşkünleri a kadar çok kİ m eseli kışta
den evvel ve koşuyu bitirdikten sonra ta rtı
kıyamette, Avrupanın büyük kumarhanelerin
lır Halk hileyi sezmek için gözünü dört açar.
Bir hile sendiği vakit cokeye yuha çeker, k ü de, kibar salonlarında ortaya koyup etrafına
für savurur, battâ iizerine hücum etmek is üşüştükleri, bahisler tutuştukları, avuç dolu
ter. Fakat bütün bunlara rağmen hile bir dc- su paralar kazandıktan, para kaybettikleri
rçcfeye ve muayyen vakte kadar yürür. görülmektedir (1047).
Al yarışları üzerinde konuşurken hayvan S t ı w 4 Muhtar Atns
m/group/merakediyorum
^ îr .R E B İR A lt N 'ESt - İMİ — İSTANBUL
http://groups.google.co
A.VSÖOOMOİSİ — 1*47 _ A Y A R IZ U -V tU K U kR I
İntan. bu P ." * m eşru menfaati temin t s a j . teide ev ve dBkkin b ıın ı ve ismiripde keza,
dtn 1} yapmayan: misaller:
bu sandıklardan ikrazlarda bulunurdu Bir
— Ne jrapıyonnııı? sosyal yardım kurumu alarak Büyukjehıin
— da kapıcıyım. günlük esnaf hayatında oyıtadıftı rol o kadar
— Kaç lira aylık' bûyGklii kİ, Avam Sandıklan yalnız esnaf
— AylıRa kulak an n a. avanta» çok! ararında kalmamif, ayni istm ilt mahalleler
• • a
de birer sandık kurulmuştu; mahallenin zin
— Şu hımhım moruğu gürdün mli?.. Tam cirleme kefâleti İle ihtiyaç erbabına ıkraıla,'
uç apartmanı var. küçük bir kâtib ama. avan yapılırdı.
tacıların piri . Büyük muharrir Mıisalıibıade Celâl -Ki
Gayri mejn ı b ir kazancın bulunm u;. a$ı- ki İstanbul Yaşayıp. adındaki merinde Ara
nlmif giren e sus payı: n ı Sandıklarından bahsederken şn hâtırayı
— Avantan» isterim aU.. kaydediyor
Vereceğiz dedik ulan - •Bundan altmış alimi} be} yıl evvel, rah
Tren makinisti ve ateşçilerinin, kondüktör metli annemin babası, Kaslamonili. seksen
lerinin, vapur personelinin, şoförlerin, yamak yatını tccaviız elmiş, ticaretle mefgul bir zat
tanım vazife icabı gidip geldikleri yerlerle idi. Bu .yazdıklarımı bize masal gibi anlatır
İstanbul arasında, sermâyesi kendi keselerin dı. Onun gençlik zamanından bugiine ka
den olduğu halde, nakliye ilcreli verm eyerek d ar geçen bir buçuk asırlık bir devrin ta
getirdikleri bazı peyleri Büyükşebirde ratm ak rihçim gözümün önünde belirir Dükkânı
nıreti ile elde ettikleri k n a n ca . hattâ evleri Kantarcılarda imi;. Dökmecilik edermiş. An
ne İstanbul piyasasından çok ucuza mal e t nem dolmadan Süleymaniyede bej allı odalı.
tikleri şeylere de «Avanta» denilir; misal: Hailce nâzır bir evi yanmi}, çok mütecasir
— Oğlum... a n la rın d a şoför, üçyüz o ra olma;; arkadajlan: — Canın sağ olsun! Ya
dan alıyor, her seferinde avantası da. yağ, nan ev olsun Mehmed Efendi, neye üzülür
sün'1 Sana yanan evin gibi bir ev alıverirtz:.
yumurta, tavuk falan geliliyor, ayda bin kâ
ğıdı buluyor..
demişler. Hakikaten bir iki gün sonra, yanan
evin civarında denize nSzjr, iki selamlık odası
AVARE SOKACl — Fatih kasası Kara- ile beş harem udaat vo biraz da bahçesi olan
giimrilk nahiyesinin, Kaariye Atikalipaşa m<ı- bir ev bulmuşlar, battâ yanan evden fazia bir
hailesi «»kaklarındandır. Kaariye yağhanesi küçük hamamı ile yarım njasuracık soyu da
Sokağı ile Evlâtlık ve Borazan Tevfik sokak varını;. Büyükbabamın mevcud bulunan beş
ları arasında uzanır. yüz kuruşu»#, esns/uı Avarız Sandı£uıdan
Kaariye yağhanesi sokağı kavşağından ge ddrt yttz kuruş İlâve edilerek dokuz yüz kuru
lindiğine göre bir meydanlıkla başlar. Ana şa bu eri alıvermişler».
yol ikj araba cninde toprak olup, yer yer bo VemcsntHıı InjMUia Üçüncü Mehmedln
zuk ve kaba taş d&gelidlr. Bitişinde daha bo anası tarafından on altıncı asrın son yılların
zularak geni} bir dere içini andırır, Evler bi da boşlanmış, fakat bu hükümdarın ölümü
rar ikijer kal harap kâglr ve ahşapcıklardan üzerine yapı elli yıldan falla hir Mioan yarım
ibaret olup aralarında bahçe ve a r a la r var ve rneti'Ûk kalmıştı. IB.. yeni Camii; ve etra
dır. Sekeneni fakir Tttrfc aileleridir; Kayda fında da büyüktü küçüklü alılıp evleriyle bir
|ieğM başka hususiyeti yoktur ITemmui 1947). Yahudi malmllesi teşekkül etmişti. Istanbulur
lvraad Erenim dörtle üçiine yakın bir kısmını mahveden bU-
AVARIZ BANDIKLARI — Hfiylikfehriıı yıik 1070 İM. 1M0) yangınında bu Yabudl ma-
"-■il cana! loncalarında bir kaza ve liülft ve hnllcsi de kiil olmuştu. Kriprillii Mehmed Pa
yanlım tandırı İdi ki sermayesi esnafın to- ça Radırâznmriı, devrin hükümdarı fJtirdüncü
betnı ve adaklarından vücud bulmuş idi, ay Melıtneılin anası Malice Turban Sultan bir
ni loncaya mensup olup da ber hangi bir İs* büyük cami yaptırmak arzusunda İdi. sadırâ-
teşebbüsünde sermayesi kifayet rtmiycnler zam», yarım kaimi; olan Yeni Camiin fkm»l
u bir faiz ve uzunca bir vâde İle A vam San ve ihyası teklif edildi, o da muvafık gdriip
dığından para alırdı. tılilm, doğun, dilgtiıv Valide Sullanıı a m ili, Turhan Sultan da razı
m/group/merakediyorum
AJTAUAB EAPV-SU — 1344 —
tfâu. Sttöu baber Ak.ı Vahu diler teü$a dııj- İüb Mektebini da ö *rw *rai Soıx 7:&şrt<
tÛ tr. Cami ihya edilirse, pek tabu Yahudi ırtesljıde muhabiri kîe iî*iî>;2 T friyîîina zui-
Mhıfclieil de b u n d u kaldırılacak. Yahudiler, ızu^ur
f d v i s es faal bir ticaret merkezinden nrah Pübnfmı pek k u / j t ya|1a iu>'3*:taA Er*
ça bir yerde ısJUn «Ulerekterdi. Derhal. Ye tugrol Şevket keısd’ .ndca birkaç kâffife
lii Cafflun ihvan fikrenden vargo^ılmesi için fcukardeyiyle beraber H«saiy« Jlatffla, mr±^
kendi avara «adalarından ıkâis v; beU h d - deki fe d ık ir bir aııamn mu? « a d seörl Ue
tnırtan* *adırazıma büyük b tr rüşvet teklif okurken, 16 - 1? yajU noda u jn sB taU aadji'
etU ier Takat Köprülü Mehmed Paşa tara fan - hı olmu{i)ir-
d n reddedildi» h a tti pa$a kendisine ikinci 1834 yılına kadar m uhittir Utacinrt ja -
def» böyîe l ekli/e cesaret edebi Iece* kimse • çetelerinde çıiı+an. zelc3sı. enerjili 'te a r a t e ı
leri asıaa vermeden idam ettireceğini şÂyledi.
üç kendisine iyi b ir mevki tcöstı «ien gen;
A r ım Sandıklan 1203 tM. 1377ı Ru*
m uharrir, tw Lirihte Aflkaray* gitmiş Matbu
H o b in e kadar devam etti; a£tr harb m asraf at Umum Modlirlöiiiflde bir v n ift ilmiş.
larım karşılamak zorunda kılan hükümet es
19+t» kadar g î « n 10 yıl idinde bafU Tan.
naf loncalarının ** mahallelerin Avarız San
Vatan, Tasvir vc A bam gattteterf gtbM k
dıklarım el at U vb asırlar boyunca birikmiş üıere ayni zamanda bir ta ç İstanbul gaısieri-
bu m to o a a halk sermayecini haziaeye maiet- ntn Ankara muhabirliğini yapmıştır.
tL Bu bûyflk sosyal yardım mûcssesesi de bu 1935 de Aokarada Vidinli Talıir Bq- i
sered e mahvoldu. mindeki bir zatın k m B*hîce Hamınla evlen
AYARLAR KAPISI — (&.: SurUrL miş, 1040 da Başredaktörküge kadar çıktığı
M atbuat Umum Büd&r]B|iiAieıı aynisuf.
AVAROĞLL' (E rtofru) Şevketi — Muhar 1944 de lstanbula dönmûytûr
rir edib; 1909 da Utanbulda Halıcılarda Cami
Bir maddet <Tan> gazetetonıı yttn i~ieıi
Sofc2 gmda doğdu. Bahası Bahriye Yüzbaşın
m!ıdjir)»|âiKte buhutdu. Oradan aynünk ka
Mehmed Ârif Beydir ki Birinci COtan Harbin
rikatürist Kimiz ile «Mizah» nrermu&^nıj
de Çanakkale Boğazı dıçmda balan Midilli lav*
kurmuştur, sonra « rm ^esi M. Faruk Giır-
vazâtö fğhfrfaffmfand ır Ârif Beyin pederi
bınca tarafından kurulmuş *Devran» adlı bir
Mustafa Efendi de bahriyeli olup tesbİt edi*
mizah metanıan pkamuştır Befik Hilid
lemiyen bir tarihle Kafkasvadan lstaobula Karay <A>ıMu mecmuasını tekrir okann-
Meret etmiş. Tersaneye ginniş ve bahıiyede
o (B , Aydedc) yszı Işkri müdûnl ik ra ı | r
kolafalıfına kadar yükselmiştir. Ertuğm l Şer* yan yüktisfi ürerine almıştır.
kel de aile ananesine uymuş, ilk tai»giı<m NQ.
muoei Tarafck? mektebinde gördükten ve bir Bir a n «Yrni Salak» gaaetedııd» fıkra
aıubarrirllgî jspmış. sonra M.F. GıirtuDcan»
müddet de Menbed İrfan İdadisinde okuduk-
V a roara Heybet: Ada Bahriye Mektebine «Her GSn> p a K r iıt fıkra muharriri olarak
gnm:~iîr Fakat bedeni takati deniariliğs el
intisap etmiştir ve yine Güftuncanm •Clkiı-
nmesRKhriıdıı umum müdürü olmuştur.
verişli çıkmamış için-
d» bahriyeli olmak İftS» da Her Günde sekreterlik ve «S*[ontj|i»
hJH riı fıkralann nıubarrirli|iıu yapmakta
heves v t aczalan bu- idî Bu gazetede tSerres Baba> ve <A^üiı
lur.'îuğu tulde Hey ölümü> adlı iki romanı tefrika edilıniftir Sırf
beliden ayrılmış, ter p ın knamnak maksadı ile iauata «tank
müddet sonra 1925 neşrettiği yirmiden £axb ramanı vardır ki
4e Yüksek Muallim hem küçümsenecek i$ değildir, hem de edebi
Mekteb cia tarih bir hüviyetleri vardır
n is a îiEiilYaııh gır* Eıtv{rul Şevketin m in b ve f ı t n mubar-
iftiş, e sıralarda ika- rirb2in:ıı ujtâpdc cdelıâyatımu4akS mümta.r
met ettikleri Üskü yeri bU dyciliğidir. lik bakiyelerim 1529 4>
darda komşuları olan <Kamc Fuad> ve 1939 de «Olma «eyler*
Sadri Edhcm'in teş Cn«tnı) ş h İ m . Av«m^« adı alımda topbm q. neşretm iş-
viki ile Yüksek Mtıal- ■mas aduıdaki Qç perdelik bir .
ht+p:/ /groups.google.<
1 ^ S HCLOPgDlSl____________________________ __
ı -,U n b ir bahçe duı-an olan fkt ta ttı kilisenin Ucasına hız vermiştir. 1991 de Eçmi-
•' b ir ev, onun yanında ön kapis) ç it .So- adzin'de, Kaıoglkos E£yaıar t. tarafından pis
^ g ın d a açılan İki k aili ahşap bir ev bulunan kopos takdis olunm uştur. Erzincan'a dönü
A .t i Sokağının kayda d eğ er b tr hususiyeti şünde. yeniden bazı kimselerin ve bilhassa
yo ktu r (M art 1847). K adı’nın düşmanlığına manız kalmıştır. Bu
HaUu C.uklkrl esnada Kadı ailesi efradı ile hastalandığından,
bumı Allah tarafından bir teeılye telâkki ede
AVEDAPER — «İyi haber g e tire n i d e
rek kilisenin İnşaatına müsaade etmiş ve mad
m ektir; Amerikalı m isyonerler tarafından,
di yardım da da bulunm uştur. Az sonra. Yeni
1835-1915 yılları u rf ın d a İstanbul'da n eşre
çeriler yeniden isyan ettiklerinden A vedii
dilen dini vc siyasi haftalık erm enice bir ga-
Piskopos Eçıniadstın'e sığınmak mecburiyetin-
2eîedir. de dalm ıştır. 1691 yılı sonlarında Kalolikos
Kevork Pamukçuypn
Nahabet 1. taralından kendisine Erzurum m u
AVEDİK PİSKOPOS ITukadlı) — İsta n rahhaslığı tevdi olunmuştur.
b ul'un aam h E rm eni p atrlk lerm den d ir. Önce 1701 yılında, Erzurum'dan Avedik Pis-
1702 - 1703, sonra da 1700 yılları zarfında ol kopos.un ahbabı olan, AvrupalIlara ve bilhas
m ak üzere fki defa p atriklik m akam ında bu sa KaloSiklore karşı m uhalefeti 11e tanınan
lunm uştur. B aşından geçen bir m acera ile ta- vc Padişahın iuerinde biiyük nüfuza malik
rlhde m eşhur olm uştur. bulunan Foyzullah Elendi seybülislim ük ma
kam ında bulunm aktaydı, Avedik, Erzurum '
P atrik Avedik 7. Nizan 1857 de Tokad'da
doğmuştur. P ederi dokum acı B ağdasar'dır dan L âltnlere karşı olduğunu bildiğinden 1701
Biiylik babası Ue Sorkls Adında bir rah ip tir ki A ğustos ayında, kendisini patriklik mevkiine
g eçirm ek m aksadiyte. derhal İstanbul'a gel
kendisine yedi yağına k ad ar okuyup y atm ak
m esi için h ab er yollam ıştır. O da davete ica
öğrütm iştir. FUhib B ag d aîar 1664 de 110 y a
bet ederek İstanbul'a gelm iştir.
ş a d ı vefat etm iş, A vedik vaptizcisı rah ip Bed-
ros'dan d e rs alm ağa ve p ed erin d en d e d o k u B u sıra la rd a İstanbul'da, Gregdryan ve
m acılık öğrenm eğe başlam ıştır. 1672 de To- K alolikler arasında d in i b ir yatıştırm a vaazı
kad’a. B clenkli A gop V a rta b et nam ın d a b ir irad etm iş, m üteakiben derhal Edirne'ye gi
d ia adam ı Kelmiş, A vedik de onun şakirdi d erek Fcyzullah Efendinin tavassutu ile Pat
o lup ru h in i hayata m tisab etm eğe k a ra r ver r ik kaym akam ı nasbotunm uştnr. 7 Mart 1702
m iştir. 1675 d e »Sarga’dağm daki S urp Agop dc b e , yine Feyzullah Efendinin şefaati ile
m anastırına b aşrahip tay ın olunm uştur. Mü E d irn e'd e İstanbul patriği ilân edilmiştir; o da
teakiben Erzincan'a giderek, Kabos’daki Surp A m asyalı O hannes Vartabed’i de İstanbul’da
A gop m anastırını inşa, ve D iranaşeııdeki ma kendisine vekil nâih tayin etm iştir. Bu suretle
n astırı d a ta m ir ettirm iştir. B üyük b ir zelzele E rm eniterln Gregoryen ve Katolik zümreleri
neticesinde h arab olan E r/îneanriaki A stvad- arasında anlaşm a ümidieri belirmiştir.
zadzin kilisesini resto re etm ek gayesiyle İs Bu sıralarda, İstanbul ve Kudüs Ermeni
tanbul’a gelini; ve bu hu su sta lâzım g eleu fe r P atrik likleri birleştirilm iş ve 1702 yılı Tem
m anı elde ettik ten sonra, m ezkûr şeh re döne muz ayında Avedik Piskopos K udüs Patrikli
re k teşebbüse geçm iştir. Bu esnada y e n iç e ğini de d eru h te etm iştir. Aynı günlerde sabık
rilerin isyanı b a şg o ste m iş v e A vedik V arta- K udüs P atriği Minas Piskopos aleyhine bir
beû iki yerinden hançerle yaralanm ıştır. İyi kaç ru h an i bazı isnadlarda bulunduğundan.
leştikten sonra İstanbul’a gelerek silâhlı y a r P atrik Avedik, K arabet adlı birini nâzır tayin
dım tem in etm iş ve isyanı bastırm ağa m uvaf ederek tahkikat için Kudttse göndermiştir. A t
fak olm uştur. Bunun üzerine düşm anlan, mil- sonra Avedik Piskopos Edirne'den tstanbu-
saadetiz kilise yaptırıyor diye iftira etlikle la avdet etm iş ve Bakufeöyde muazzam bir
rin d en Erzurum V alisi tarafın d an h ap settiril' Erm eni kütlesi tarafından büyük m ensim le
■niştir. Lâkin m ahkem ede lSzım gelen resm i karşılanm ıştır. Bu esnada Sahabayar Eremya
vesaiki ibraz ederek, kadı Feyzullah Efendi gibi bazı nüfuzlu Erm eniler Avedik'l derir-
nin k ararı ile serbest bırakılmışın-. Bunun inek istem işlerse de. Şeyhutlsllm PenuHab
üzerine Em ırtım 'daoı Erzincan'a avdet ederek Efendinin bhııavesi sayesinde gayelerinde mu-
h +tp ://q r o u D S .û o r tr tL > ,
1
1 * -'■ _________ _ 1M 7 _ A V E D İK MSK006
sffak olsm aoıışlırdır tstanbula avdetinden tnuştur. Feriot'un Saray nenimde yaptığı te
birkaç ay sonra Avedik Patrik tekrar Edime- şebbüsler netice verminUğindea. bu defa hi-
f t gitmiştir. B u n d a , kendisine m uhalif bazı lı*U b ir yola haç vurarak onu kaçırmağa ka
Ermeni papazlarının çıkardıkları yeni bir hâ ra r verm iştir Gemi Kudüs'-;. Kini, Bodot ve
diseden dolayı a n l a n açılm ış ve bazı nahoş Kıbrıs tarikiyle gideceğinden. Fİ-JiOİ ebelini
vak a ta r cereyan etm iştir Bunun üzerine P at tahakkuk ettirm ek İçin Ktasdaki F ran sa Kon
rik. sadırazam D altaban M ustafa Paşa'ya m ü solos muavini Bonald'ı vasıta y a p n 'i ve bu
racaat elm iş ise dc vezir kendisini itham ede maksadla Tarilton adlı U r dzv ıt papazını «ra
rek hapsini em retm iştir. Fakat yine Feyzat- ya göndermiştir. 7 Nisan 1706 da Patrik Ave-
tah Efendinin şefaatiyle k urtulm uş ve tnuha dik serbest bırakılm ıştır. B ir divan çavuşu
lifleri küreğe m ahkûm olm uşlardır. Bu «ıra refakatinde dört günde Kios'a vardıktan son
da tstanbuldaki E rm oniler arasında <la anla- ra orada üç gün gemi beklemek mecburiye
şamamazlıklar zuhur ettiği için Padişah em riy tinde kalm ışlardır. Burada M. Bonald Avru
le Patrik tstanbula dönm üşse de, az sonra tek pa ya giden bir Fransız gemisi bulup, divan
rar E dirne'ye gitmiştir. çavuşunu da rüşvetle elde ettikten sonra, De
1703 d e »E dirne Vak’ası* denilen ihtilâl ğirm enlik adasına vardıklarında çavuş gemiyi
de hâmisi F cyzuU sh Efendinin öldürülm esi ve terketm iştir. tki gün sonra da Avedik’in mua
verine Başmakcızâde A li Efendinin geçm esiy vini b ir adaya bırakılm ıştır. Böylece yalnız
le Patrik A vedik'in de variyeti sarsılm ıştır. kaldığı İçin, kaptan, ürerindeki paralarını ve
İstanbuldan k açar ik en Ü sk üd ar'd a yaka m ücevheratını kolayca m üsadere edebilmiş
(anarak Y edikulc zindanına atılm ıştır. Eylti) tir. Mayıs iptidasında Messina’ya vardıktan
1708 de y erine AmasyalI K alusd V artabetl’iıı sonra b e; ay orada hapsedildiği tstanbulda
tayini İle p atrik lik vazifesi de fiilen sona e r işitilince, ErmeniİLT kadar Hükfunet çevre
miştir. A ynı ayın I I in de hapishaneden çık a r leri de İnfial duym uşlardır. Sadırâzam Çorlulu
tılarak Fransız Elçisi F irio l’u n telk in i ile Sa- Ali P aşa derhal m ahalline arayıcılar yollam a
d ıriu m tarafın dan A vrad A dasına sürgü n ve şiddetli baskılarla sefir F lrio l'd an da Ave-
gönderilmiştir. K endi ifadesine göre burada diğin iadesini ta le p etm işse de, elçi olup bi
bir ?d k adar kalm ıştır. te n le ri kâffelen in k â r etm iş ve hâdisenin kor
san la rın icrası olduğunu söylem iştir Koza
17 Eylül 1704 de K alaylı A hm ed P aşa’nın
divan çavuşu da önce inkârda bulunmuş, bilâ
sadrtaamltfc m akam ına geçm esiyle Avedilf'in
h are işkence altında hakikatleri açıklamıştır.
taraftarları c esaretlen erek , o n u k u rtarm ak
için teşebbüse g eçm işler ve m uvaffak olm uş Sabık P a trik 170S yılı Eylül ayında Mar
lardır. Sabık p a trik sü rg ü n d en k u rtu ld u k tan sily a'ya ve derhal tersan e zindanına atılm ış
sonra Haleb’e gitm iş ve o rd a n d a Erzincana tır. B urada ayakları prangaya vurulm uş saçı
geçip eski m an astırın a çekilm ek istem işse d e . ve sakalı kesilm iş, elbiseleri ve kitapları elin
mezkûr şehre vasıl olm asından iki gün evvel den alınmış»fr. O radan da, Ferio l'an 16 Eylül
İstanbul'a avdeti için e m ir alm ış ve biiylecc 1706 ta rih li gizli U r em riyle, o sıralarda din
1704 yılı A ralık ayında te k ra r p a trik olm uş ve siy aset adam larına hapishane vazifesi gö
tur. Fransız Elçisinin kendisine k a rşı besledi re n ve N orm andiya eyaletinde bulunan Mont-
ği husumete ra ğ m e n b u d e fa A vedik Piskopos S ainl - M ichel m ansatm n a nakletmişlcrdiı-.
Katoliklere k arşı m u ted il b ir siyaset ta k ip e t B urada b ir k a tile d ahi reva görülm eyen iş
miştir. Bu »ıralarda yeniden şah sın a k a rşı şi kencelere ve h ak aretlere m aruz kalmıştır.
kâyetler a rtıp m uhalifleri ku vvetlendiğinden. M edcûr m ahal sahilde bulunm ası hasebiyle
ve bilhassa elçi F£ rîo l’u n D evlet nezdinıla em niyette hissedilm ediğinden, 8 Ocak 1710 da
yaptığı tah rik ve tezvirleri dolayısiyle. P a trik P a ris’e seritedılip B astille zindanına atıl
Avedik 14 Şubat 1706 d a B ohça A dasına sü m ıştır. A ynı yılın H aziran ayından itibaren
rülm üş ve o rad a hapsedilm iştir. kitap larla meşgul olm asına m üsaade edilmiş
B ir m üddet sonra Avedik K udüsii Ş erife tir. 22 E ylül 1710 da, hapishaneden ku rtu l
gitmek için Padişaha arzuhal sunm uş ve düş mak gaysesiyle P a ris Paşpiskoposunun ünün
m anlarına rağm en Sadırftzam Ç orlulu Ali d e katolik dinini kabul etm ek mecburiyetin
lo m /g rd ^ m e i^ i^ fîy d r» ^ kabul olun- de kalm ıştır.
— 134» — tSTANBUt
A radik Patrik, u k rlb e n altı senelik iş. kikat İçin Sakıza tü r Kapıcı başı gönderileli.
'.id e le r i* dolu hapishane hayatı neticesinde F raıuam n Sakız konsolosu ve kaçırma v e f a
bltab kaldığı ve sıhhatini d e kaybettiği için. sının başlıca m ürcllep lertnden bili olan dc
II Temmuz 1711 de vefat ederek Soint Sup- Bonnac, bir Ukım m ütalâalar (7) ileri sürerek
İlce kilisesine defnolunm uştur B ir rivayete Kapıcıbaşıyı ve Bahıâliyl ikoaa muvaffak ol
gore mezartoşı 1783 IbUtiillndc kaybolmuştur. du. Bir m üddet sonra da Avedik patrik unu
Edouard D ulaurier. onun Baslillc'de tulup glUİ.
kaleme aldığı otobiyografisini ve dini yazıları AVEUİSVAN (Kvplmeı — Değerli bir E r
nı Fransa H ariciye Vekâleti arşivlerinde bul m eni kadın şair ve edibidir. 1872 de Beşiktaş
m uştur, Tercenıel hali 1874 de Istanbulda ta doğmuş ve 4 Ağustos 105*1 de P ıris’de ve
ıMasis* gazetesinde neşredilm iştir. M arius fat etm iştir. Eğinli Çobanyan yahut Hovytn
Taupin adlı bir Fransız tarihçisi de «Demir »m iraların .ıtıfidıudandır. Tüccardan Tovmeı
Maskeli adam ve Erm eni P atriğ i Avedik» ad Avedisyan'ia evlenmiştir.
lı bir ese r noşretm fştir kİ K arabet th ü e ü y a o Rdebi çevrelerinde - Anayisı roahlâsiyle
(1823-1904) onu erm eniceye çevirerek 1870 de tan ınan Madam Avedisyan ilk tahsilini Be-
İstanbul’d a tabettlrm iştir. şiktaşlaki Erm eni ilk okulunda yapmış, bazı
Avedik Patriğin kaçırılm a vak'ası bir Erm eni ediplerinden hususi dersler almıştır
d arb ı m esele d e y e r verm iştir. Şöyle kî. bugün H enüz on iki yaşında iken şiir yazmağa baş
dahi hileli b ir işi ifade etm ek için «A vedifin lam ıştır. İstanbul vc hariçteki Erm eni basını
oyununa döndü* sözü kullanılm aktadır. nın da neşredilm iş birçok mamum ve nıan-
Kcvark Pamakçuyao s u r yazılar vardı; feminist cereyanının önett-
ieriıutendir. 13 M art 1949 da Parlste edebi
İstanbul A nsiklopedisinin y a ra n kalmış
faaliyetinin 60 ıncı yıldönümü kutlanm ıştır
birinci baskısında A vedik P atriğ in m acerası
K itap halinde neşredilm iş eserler! şunlardır:
hakkında T iirk kaynaklarına g ö re şu m alû
«F ecir vc gurub» lermenice Paris. 19421.
mat verilm işti:
< H a tıra la rı lerm enice Paris, 1941lı. İki tane
Babıâli, E rm en ilcr arasında K atolik mez d e g ayrı nıathıı eser bırakm ıştır; «Yolumun
hebinin yayılm asını hoş görm üyordu; K ato Üstünde» adlı hikâyeleridir, ve meşhur İtiyan
lik propagandasına gö* yum an İsta n b u l P a t edibi G abricle D’Anıınzio «Ateş» adlı ro
riği Sahak (H. 1113) M. 1701 de azledilerek m anının erm enice tercüm esi.
Tereane zindanına atıld ı, yerin e de m üthiş Kevork P a m u k çu y u
lılr katoiik düşm anı olan A vedik tây in edildi.
Avedik, K atolikliği kabul eden erm enileri AVERTA — F. Develi oglıımın kaydine
Babıâli vasılasiyle ve şiddetle te ’d ib ettirm e göre yalnız paseta denilen kâğıt oyununda
meğe başladı. F ak at Jesııit papazlarından (?> k u llan ılan kum arbaz ıstılahlarından, asil Itai-
B rakanye'nln teşviki ile Katolik E m m ile r , yancadan atınm ış, «açık, serbesti mânasına;
devlet erkânına rUşvet vererek evvelâ p a trik şu misâl veriliyor: «İstediğiniz kadar para ko-
likten azline b ir m üddet sonra da Sakız ad a bilirsiniz., kasa averta!..»
b u l ; F. Dcvciioglu, Türk a rm u
sına sürülm esine Eermaıı çık arttılar. Brakon-
y e bundan sonra da A vedik’in peşini b ırak ÂVlZE SOKA&I — Kuruçeşme sokak-
madı; bir gün yine İstanb u l p atrik liğ ine tâyi la m d a n d ır. 1943 Belediye Şehir Rehberi ha
ni ihtim ali olan m üthiş düşm anlarını Fraosa- ritasına göre K ırbaç Sokağı, Alayeralni Soka
ya kaçırm ak için icabçden hazırlıkları yaptı. ğı arasındadır. K uruçeşm e tram vay durağı ya
Avediğl Sakıza g ötürecek Olan divan çavuşu nındaki sokaktan gidilir. Kırbaç ve Alayemlni
rü şv et ile elde edildi. Avedik. kendilerini Sa sokakları kavşağından girildiğine göre yetmiş
kız açıklarında bekliyen b ir Fransız gem isine adım kadar dik b îr patikadır. Yolun sağ tarafı
teslim edildi; K atolik düşm anı E rm eni p a t y üksek kayalık b ir tepe, sol ta ra fı uçurumdur.
riğ i Mont Saint -M ichel M anastırına, sonra Sağ ta ra fta ileride yüksek b ir bahçeden akıp
B aslille zindanına atddı. Avedlgin kaçırıldı gelen b ir su yolun başından geçmektedir. So
ğım öğrenen Istanbaldaki ta ra f ta rla n Divanı kağın nihayetinde ik i tane galvanizli teneke
H üm ayuna şikâyette bulundular; çavuş sor kulübe, yanında daha yüksekte b ir k atlı ahşap
guya çekildi, vak'ayı olduğu gibi anlattı, ta h ev vardır. B uradan eski erm eni maşatlığına gi-
http://groups.gooqle.ee
U Ü F E D İS İ » V S İ A K T t"
— 134» —
,1ılir Bu okadır d e n i» bakan göte] hır pa. saiai hayalin alamıyacagı kadar buylik ayna
nareoıuJ vardır. (Şubat 1947 ı ların ve ûvuclenr, bir benzerini lUlnya gor
,7 Hakkı Gdklurk m u | değildir.
r «Yirmi o iııı gûoıfcubert ham lin m iş olan
1 AVİZE VE AYNA MODASI — Ağır ve
zengin çerçeveler içinde büyük endam ayna kandiller, aynalı şamdanlar yakıldı...
lın ite raıikeiJef ve m uhterem avizeler, on se «Sadırâzam Ragıb Mehmed Paşanın )eh-
kizinci asırda Buylilışehrin saray, sahiltaray râyin masrafı, hediye gelen asileler hanç,
U ıır. konak ve konak yavrularının en başla yirm i U n « e d iy i buldu. » diyor
gek o tezyinatından olm uşıu. Y ukarıdan aça- AV\ t — 23 yaşında hır nevcınan îfcen.
jıya. avize ve endam aynası edinm ek zevki, Peygamberimizin fethini müjdelediği İrtanbu-
lu alan büyük hOkümdar Fatih Sultan Meb-
bütiin je h ri tu ttu , öylesine ki. zengin, halı
m edln şiirlerinde kullandığı mahlastır; diva
vakti yerinde, h a ttâ o rta hallice İstanbullu
nı da mahlasına nisbetle meşhurdur
ların ev ve evceğnleriııe de katınca kararınca
Avoi divanının yazma Tıûshası. FallirU
tabirine uygun, b ir veya birkaç avize vc ayna
M illet K ütüphanesinin yazma manzum eser
girdi; r e nihayet bu iki p arıltılı ve şatafatlı
ler kısmında 30$ num arada mukayyettir, nefis
şey, çatılan a altınd an sokaklara çıktı, avize
b ir tâlik ite yazılmış olup 47 sayfa, serlevha
veya ayna, donanm alarda, sarayların, konak
ve cildlcri mOzehhlptlr. Ayni kütüphanenin
larla. evlerin ve dükkânların cephelerini,
ayni kısmında 330 ve $31 num araiarda kayıt
bahçelerini. İstanb u l şeh rin in m eydan ve sn-
lı, vakfettiği kitaplar ile bu zengin ilim mü*
kaklarını tiislem efe başladı. H atta Tersane!
essesesinin pek azametli olarak ta n e ) laşuu
Hümâyûnda inşası bitip d e denize indirilen
koymuş olan Ali Emiri Efendi merhumun el
harb gemileri bile, indirm e m erasim inde avı-
yazısıyle iki nttsha da kopyesi vardır. İlk tab'J-
te ve aynalarla süslendi B unun güzel bir sah
yeni h arflerle 1944 yılında Muallim Ahmed
nesi. H içti 1167 velcayli arasında V asıf T a ri
H alid Kitabevl tarafından yapılm ıştır ffi.:
hinde okunur, bu bendin bugünkü vazı dili
Mehmed II. Fatih)
m i» çevrilm iş su reti ju d ıın
«Tersaneî A m irede inşa olunan (iç an- AVS'İ (Vefalı) — Vefa Spor Kulübünün
bark kalyonu hüm ayun bitm ek üzere oldu eski seçkin fudbolculanndan: T ürk gençliğin-
ğundan padişah m utad Üzere avizelerle tezyi den tayyareciliğe ilk atılanlardan: fevkalade
nini em retti. Padişah, sad ıriz am v esair dev cesareti Ue Birinci Cihan Harbinde büyük biz
let e rk in v e ricali aniseler göndererek, te şri m etlerde bulundu. H ayatı hakkında başka bir
fatla v a alı olduğu üzere kalyona asıldı. O d a | kayde rastlanam adı.
gibi gem inin h e r yanı kıym etli kum aşlarla da B ib i.: Salın T urs»d. Not.
süslendi». AV N t (Siileymanlyeli) — Eski seçkin fud-
Avizelerin asılm ası için b ir teşrifatın y e r bolculardan; Sûleymaniye takım ının müdaü-
leşmiş olması a y rıta şayanı dik k attir. İcrinden. eski sporcular arasında taşkın oeş'e-
sj ve arkadaşlarına yaptığı zarif lâtileieriyle
On sekizinci a srın ayna ve avize m odası
m eşhurdu. H ayatı hakkında başka bir kaydı
ite rin e çok kıym etli b ir bend de, ü çü ncü
MııstaCanın kızı H ib etu liah S ultanın doğum rastlanam adı.
donanması üzerine 'H . 2172 — M. 1759} y a HM .; Sdm Turgud. Not
zılmış şair H aşm et E fendinin V ilâdetnam ei AVNİ AKTL’Ç IHttseytnl — Muallim, mu-
Humûyün» unda vardır; şair, donanm a hazır h a n ir . şa ir ve bestekâr; bahası Maliye Neza
lıklarından ve donanm adan bahsederken: reti kupon kalem i mümeyyizlerinden llif u
«... devletin şan ve şevketine denk ola Şevki Bey, validesi de divan edebiyatının son
rak, ötedenber'ı donatılageten y erlerin dona büyük şairlerinden Yenişehirli Avni Beyin
tılması İçin ferm am hümayun çıktı. Babı Bli- kızı Mutısine H anımdır; kitapçı • sahhaf N to -
yunun içi ve dışı nice giranbeha avizelerle ve meddtn A ktuç'un bttyiik kardeşidir (B.; Avni
nice bl hem ta kandillerle ve aynalarla tezyin Bey, Yenişehirli; Afctuç, Nizameddin); 1688 de
ve tenvir olundu ... Eyyubda Bahariye m evlevihlnedade dogdu:
«Orta kaoımn iki tarafına konulan hav- bu dergâhın şeyhi ve devrinin pek kibar ve
ım/group/meraKediyorum
A V N t BEY ı tıliA kpafalıl — 1350 Is t a m v l
mümtaz bir siması olan Hüseyin Fahrertdlo ret y ıllım d a bostoleaüçtir kİ garkının güf-
Dede dayısıdır. Şevki Bey nitesinin Bahariye tesi do kendilinindir:
Mevlevüıincjındt- ikameti bu münasebet İle
TVizir olrfıı firftiıiıılı rflffl c<d
dir. N‘r<1i!iı M l m r m n*4ca Itlltnn bH bkrj*
İlk tahsilini Baha ta b ir d bu acAlumuerılİBi dlyonlum
riyede A g i r e f e n - Uafcnr olılo cöotU MIA ptrigaıı.
d i Mektebinde, O r tistad tn a l ıllo f Sadi» yı yarıda bı
rakarak vefat etti. I; Bankası tarafından
ta tahsilini Galatasa
basılan bu kitabı *Ûdl Cemil» maddesinden
ray) Sultanisinde yap
tı ve 1912 d e İstanbul itibaren i tüneyin Avni Aktuç tamamladı.
Darülfünununun Ede AVNİ BEY (tsbakpaşalıı — İkinci Abdiil-
biyat Fakültesinden hamidin son yıllariyle Ifitft e kadar geçen
diploma aldı. Ankara devir içinde hrtaııbulun kibar hırsız ve dolan
Muallim Mektebi fen dırıcılarından; gayet temiz giyinir, çok güzel
ni terbiye ve A da konuşur, k ır sakallı, kendisini ilk görenlerin
na Sultanisi türkçe üzerinde kalem başkâtibi veya mümeyyizi te
muallimliğinde bu- Avni auuç siri yapan bir adamdı. O devrin yankesicile
lundu; B irinci Cihan (K esim N ezih) rinden Arpacı Güzel Haşan anlatır:
H arbinin ilk yılların Avni Bey, Mütareke yıllarında bir gün.
da ihtiyat zabiti namzedi olarak tra k cephe Selâtin cam ilerinden birinde ibadet ile meş
sin e yollandı. gul iken, yanında bir tercüm an Ue U r küçük
Ketlâhiye m uhrebelerine iştirâk e tti. Bağda seyyah kafilesi camii gezmeye gelir; içlerinde
dın sukutunda tngjlizlere K ir düştü; iiç y ıl b ir d e h alı m eraklısı varmış. camide gördüğü
H indislanda B cllari Jtasa basında ii$era kam antika b tr seccadeye takılıp kalnu j Bunu gö
pında kaldı; 1918 m ütarekesinden so n ra va re n Avni Bey farsatı kaçırmamış. Evvelâ o
tanına d&ndii. 1959 da m em uriyetten em ekli gün, bu seyyah kafilesini taldbederek İni
olarak Devlet M atbaasında m usahhihlik yap Fransız olan halı m eraklısı seyyahın kaldığı
makta İdi. oteli öğrenm iş, sonra kendi işine uygun bir
adam olarak tanıdığı ira n b fclr h alı tüccarına
Gün görmüş, k anaat ehli, m alûm atlı, kuv
baş vurarak falan camideki antika seccadeyi
vetli b ir kaim e sahip, benzerleri gün günden
kaça k a d ar alabileceğini sonr.uş, gidip seccade
azalm akta İstanbul efendileri ndendir. Zama
görülm üş ve galiba b ej bin liraya pazarlık
nımızın büyük biyografi M ahmud K em al tn a l
edilmiş. B ir taşla iki kuş tasalın 1kaçırmayan
son asır Türk m usikişinaslarının h a l te rc ü
m eleri üzerine «Hoş SadS> adındaki son ese Avni Bey oradan
rinde Hüseyin Avni Bey hakkında sn satırları Fransıza gitmiş,
kendisinin f a l a n
yazıyor:
cam iin m üdürü (!)
«Edebiyat sahasında m uhtelif m evzular olduğunu, hükü
da yazıları ve şiirleri vardır. İlk m usiki m eş m etin aylardanberi
kini M utafzâde Ahmed Efendinin şakirdi olan m aaş verm ediğini,
babası Şevki Bey ile büyük dayısı Bahariye ço tu fu ve çocuğu
mevlevibânesi şeyhi m usiki üstadı ve neyzen ile aç kaldıklarını,
Hüseyin t'ahreddiiL Dede Efendiden alm ıştır ıltinkü ziyaretle
Muah haren Ortaköy im am ı aziz Efendiden de rin d e camide b e
b's bayii eser m eşk etm iştir. Ud çalm ağa da ğendiği seccadeyi
m erak ederek Ûdî N evres Beyden m üsteüd kendisine Hü bip
olm uştur. Nevâ Y ürük semaisi Ue İsfahan, liraya getirebilece
hicaz, şeh n âı bûselik, sabâ, acem kürdi, sûzi- ğini, ancak beş yüz
uâk v e hicazkâr m akam larında on beş yirmi liranın peşn veril
kadar şarkısı vardır. Beyâtt makamında ve mesi ta b e ttiğ in i ishıkp*|ab Anü B»r
düyek usulünde ju s ı k ı y ı Hindistandaki esa bildirmiş ıRedoı: fliiuâl
n ttp :/ /groups.google.c
A.NSiKUffi’E D İSl — 1351 — AVNİ BEY .Vnv.-_.l-.: m
dedikten sonra, hayatının on iki senesini Sami AşnL Beyin, hemşehrisi bulunan Beşik
Pa?a aitesiniu himayesi altında rahatça geçir taş Mevlevihanesi şeyhi Kasan NaEia Dede
diğini şu beyitlerle anlatmaktadır. Efendiye «fânıad oîm ican evvel ht&nbuldz ne
İşle meşgul olduğunu da b'dmıyonu. Damad
Kafirim taâakir nimeM isua a*eri olduktan bir müddet sonra kayın pederini
f|anftdiiiııu<ta bulundum un tfcj sâl tamam kaybeden gair, Maçkada refikası Emine Hani'
O ttDUtutınbtd kim olmuş İdi ılidartn nu da toprağa veriyor. Maçkadan Bahariyeye
t ’fuk efrut-t (iıbud olsuğa mUu-J ilzam taşman Mevievihaneye nevcesinin ek si ve if»
S t u Ü li çibi ey lin»-l dürr-i Iclâl tirakım beraber getiren şair, hayatını bir in
Duş-ı Cbhmte ^redlrmlş Mim çok Imııgûm ziva içinde geçirmiştir.
TiirX edebiyatı tarihinde değerli îm anlar Şairin kızı olan anamın anlattıklarına g5*
yetiştiren Yenişehir de Avni Beyin geçen gün re: Dergâhın harem dairesindeki, pencereleri
leri daima inceleme, daima faydalanma dev Halicin sulatma açılan odasının bir köşesin
ridir, her gün okuyor, yazıyor, her gün bir de, sırlında aba, kâğıt ve kalem akşamın ma
temli gölgelerini taşıyan ufuklarında sevgili
başka şairin muhitinde takdirler topluyordu. genç karısı Emine nammın yeşil gözlerini
Muallim Naci Yenİşehirde bulunduğu esna arayan Avni Bey, Türk Divan Edebiyatının
da Avni Bey İle görüşmesini belirten «Yadi son şairi, odanın bir köşesinde bulunan kü
g â rı Avni» adlı eserinde onu, b ir Ustad JgJhî tüphanesinin bir köşesine gizlediği şjşeyi ha-
tanımış, arap ve acem edebiyatını çok 1yi bi lırlıyarak korkak adımlarla yaklaştı|ı külüb-
len. ÇOk İyi duyan bir değer olmak üzere bü hanede»! bir kitap alır gibi bir kadeh altrdı.
http://groups.goog le.co
— 1353 A V Sl BEY ,Y*rılKWrH>
hPf kadeh bir KittU her 3i<e bir kaside yara — Beyefendi her zaman meze iVtyo ley
tirdi. JJ*hl ^ ^ kln «etbesiyJp um anlar po- lin ianesi yiyorsunuz. Htiyle herkesin bıktığı
ertaljt kararır, hizmetçi Nevnlhal, onun Revünden başka bir şey alsam?. oltnaı ınl? dfr-
rejtick lepslsiAl yavana bırakır giderdi. Çoğu ıııty. *air de:
ram*a da yemek tepsisinin geldiği gibi jubah- — İbrahim A£a zeytine hor bakma, bir
[pyitı aynen geri döndüğü de olurdu. Pek az gün gelecek htı da «or bulunacak Bugiınkü
kondurdu, dilindeki tutukluk konuşması/» d* zeytin piyasacını dÜ$Un<liıkço büyük babamın
engel oluyordu, kitapları, yazılan va«mdn İdela kerametine hükmedeceğim geliyor: re-
bitilin brr ömür geçirmiştir. Öndün h e rk » Wr VftblAl VCTIÎ1İÎ.
ıdtfiiceden kaçar gibi kaçardı, lâkin sayarak, Avni Beyin kızı Mutainc Hanınım, Eyyub*
îiirmel ederek kaçardı. Or dergUım ımıhilln- da Kutukavakda *akln Bekçlbaşı Hafız Ab
rit -raJa içen Avni Bey» idi. DcrgJhın şeyhi dullah Efendinin mahdumu Ilaftg Şevki Bey
bûvük musikişinas Hüseyin Fahri Dede enlş- le evlendirilmeme ailece karar verilmiş, dü
ısrine vok hürmetkârdı, ne yapsın kİ Kamanın ğün hazırlıklarına başlanmıştı. O gece için
kötü durumu, birici Sultan Hamldin korkusu, tanınmış musi-ki üstadlarmdan müteşekkil
umt da çileden çıkarmıştı, Sultan Tlamldln mükemmel bir saz heyeti de temin edilmişti;
sincirledlği fikir hürriyetini. Türk milletinin kemani Mike, udi Sürür, neyzen Aziz Dede
iktisadi felâketini şiirleri arasında korkusuzca gibi SBHaîkâJ-lara Kanuni Ziya Bey de (Defteri
haykıran Avni Beyi dinlemekten korkardı. Halcanl N'aun Dariiİ Elhan müdürü merhum
Meşhur kafiyeler dergâhı bilhassa mu Ziya Paşaj katılnıuştı. Büyük üstad Zekâi De*
kabele günlari sessizce kuş* Urlardı. Avni Bey de heyetin başında bulunuyordu.
yalnız İstanbul sokaklarında değil, dergâh Yalı o gece mutadından çok fazla hare
içinde de Lehlikfti bir adam gibi görülürdü. kât!) idi. Her tarafta lâmbalar yanmış, kar es
Meselâ Midhat Paça kasidesi İle memuriyet lerin arkasından Bahariyenin bir gol gibi ra-
aleyhindeki manzumesinde, devrinin haksız kll sularına heyecanla titreyen ışıklar aksedi
Udumu selis bir dil Ue .sıraladığı beyitleri yordu, İlkbaharın serin bir gece» İdL Dama
öylesek sesle tekrarlayan Avni Beyin oda ka dı Şevki Beyin kalın, soprano setini çok seven
pısı hizmetçiler tarafından sıkı sıkı kapatı Avni Bey, o gece sevgül bir tek kısanın saa
lıyor, bu seslerin dışarıya sızmaması temin deti yereflııe bir musiki gecesi yaşıyacakü-
ediliyordu. Kemanl Mike Suzinaktan taksim ediyor
Avni Bey Bahariye dergâhından adlîye- du. fimfa Ağanm suzinak peşrevinden sonra
dek! vazifesine yaz günlerinde ekseriya ka besteler okundu, sıra ağır aksaklara gelmişti.
yıkla giderdi, kayıkçı İbrahim Aga şairin ve- Zekâ! Bedenin defe vurduğu bîr parmak dar
falından sonra derg&hfa bin bîr gün hizmet besiyle:
Mip içllc çıkanpr dede olmuştur. V akt-ı ra İm nokta e tm işk en M itilıi c ı > i I n t
!bnhim Aga. bu satırların muharririne, Bir ni£ifa>ı Intfa lây ık (örMdin e j kırlı beni
dedetinio hâtıralarından sin açardı; ne kadar şarkısına girildi, bu şarkının güftesi Avni Be
yazıktır kİ çocukluk aklı ile hepsi zaptedile* yin besteni Zekâl Dedenin idî. Zckâi Dede bu
sıemİştir. İbrahim Dede, orta boylu, kara sa şarkıya başlarken güderiyle Avni Beyi arı
kallı. kara gözlü, oldukça sert U r zat idL Son yordu. Halbuki şair dâgün evini bira* evvel
zamanlarda dergâha tu rb a la r oldu; Avni Be terketznjştf. O gece zçîn arkadaşlarından şair
yin de içinde bulunduğu türbede kandilleri Üsküdarlı Hakkı Beyle Muallim Feyzi £fen-
bet gece o yakardı, İbrahim Dedenin bana di de davetli İdiler. Avni Bey, dergâhın şeyhi
arılattığı fıkralardan biri de şudur: Hüseyin Fahreddîn Efendiden, misafirlerinin
Avni Bey bir gün Bahariyeye gelmek baston, pardesu gibi eşyalarını saklamak *Çin
Yemiş iskelesinden kayığa bindikten bir boş bir hücrenin anahtarını işlemişti Şeyh
m&ddel sonra mutadı itere şişesini açımj, b tr Efendi her zamanki gibi düşündü, misafirlere
kadeh içmiş, birkaç tane de acytın yemişli. ait eşyaların haremde saklanabileceğim s$y*
İbrahim Aga bu fukara mezesine hor zaman tedi; çünkü verilecek bir anahtarla belki bir*
kuıaRûtş, artık sabrı tükenmiş, çok hürmet et kaç şife de açılabilirdi. Anahtarları vermedi,
tiği efendisine: şak arkadaşları ile derhal saz seslerinden
ıjn/group/merakediyorum
lV'-’İİ y — 1354 — tSTAtfBUl
(iî &Ivîaşlı. Bu- !:A»Foh Ut* hir vehim, düğünün kalan kem ikleri b ir tabuta konularak ihtiram-
r*çr-EJi? zahirledi. Halbuki Avni Beyin sar- la Adeta ikinci b ir cenaze m erasim i yapılmak
ftc,,' r '-; ! jtjla grtnılmemî$li. O Itiçlıir Vftîilt bod- .suretiyle Maçkflj'a getiriliyordu; Çok hazîa
m;.-î •> u a ıh ^ 1.. ;>s hîçblr vakit rekâttın. dirâ- bir tabin m eydana geldi. Çırağımdan h-arekut
meşhur lerbiyesuıi fca?bclroerol$li. Ve* eden Şeyh Nazi fin tab u tu İle Maçkadan ha
ni'vhîrii ' ' uj Bey *:$e şişe İçmez; yudum yu- reket eden kızı Em ine İlanım ) hâm il olan ta*
divanımla sarhoşluğu tasvir eden hut karşılaştı; küçük ta b u t, büyük tabutu ta*
hak:JcAitoi) tivade şâiran r bir m übalâğanın kip e tti. A vni Bey. zevcesinin v c biraz son
tücrf : bu şiirlerden ufak, lâkin kav* ra d a oğlu H üsam eddiııin ölüm leri üzerine
vetli Vj örnek vermek İftrımdır: zevcesinin ağzından. Divan Edebiyatının on
İU2İ» m ersiyelerinden birini yardı:
S c n a :s l «dur ki ntnhsrre v a n s ra BÖylrye
SU klırabrir tın >er n r malıaMIr aetÜ r t>u l» I TA srlıkle l â l e s i n K erfarlâ e tti beril
Tîk ! c H lâ d ı verem â lr« b ıra k tı
A m i Bey, düğünden bir müddet sonra
Zahm-I h u n riz i cl|*rfı»Kâys m erh em dir d ty a
dergâhtan ayrılarak Divaııyohmriâ iki Jcatlı ItaAlor y a k lı ta b tb a o s»»*.i ttte â a ta a
kâgîr brr eve taşınmış* orada yalnızca b ir h a G ünde f i; rrövtot ben i d H h tn f d û b dâğ-ı r ] |r r
yat geçirmeğe başlamıştı. B ir d e v i k i r Itm enıfelir derd-l h î derm anım a
Avni Beyin civarında oturan, bu satırla A kib ^l b ir d em de l a n bo$do şe h h l <>tü b ra l
Ejr d irin » k en d i k an u n girrfî i h t r karnına
rın m uharririnin, musiki üstadı m erhum Ha-
Hâk-I de rflâ M Ç t n t u ı'd a o tu y im e th te «lop
£ız Aziz Efendinin (Cumhur Başkanlığı eski Vfiti<tün d e v le tle ırrld i tü lb e -l ah zâm ısa
genel sekreteri Kemal C cdeleç'in dayısı) an Ç ıktım İK tikbİlİne tib ııt-ı b i n M M İle
ladıklarına göre: kendisini ekseri akşam lar C av fe d â k ıld ın k n dnm J vâlid-i zâşannaa
rica edip evine davet ed er ve bazı musiki eser o t hvm â-yi hlnu nM in g i r d i n kan ad ı a i l i u
leri okuturmuş. Itrinin bir bestesi okunurken U m tu ttu m beççe-i m ttrg-i d İM jo lf a m m
H acte£âh-ı bcyM ilü y in e ittim İn tik a l
güzel gezlerinin kenarlarında y aşlar hirikir-
Bu y alan d ünyâ evi [ iy ık deftildl şanım a
kirıniş, musikişinas Nigoos'un Hicaz maka* R iblellm den e lli {Un g e ç tik te bft rmr<) Ilıtdft
mindan: . Özleyip «glum U nsâm eddin’i aldım yanım a
G üliaU n-ı il-İ Z e h riM a n d f le r p ir e m gibi
Turalanm ış ıım a saçm K Jto a in b ir gonca takdfm e y led im Yexdâmma
C&sctı benden b eter r>lttua
Vâ İlâh i ebl*i beyt-t M ıu ta fa m n ark ın a
jariH’ iıvı da beraber tek rar ederm lç. *— Be M erham et ksl h a lim e b a k m a benim nokc&nuua
ler olsun!., B eter ol&unL? derm iş. Aziz E fen Avni Bey, m em uriyetinin Ü sküdar Bida
di t a ta le r olsun nekaratuun kime ait oldu- yet M ahkemesi âzalıguıa nakli Üzerine Üskü-
:.'î‘ h sormuş. «o... o . d e m i ş . Acaba bu o... d ara taşın m ak m ecburiyetinde kalmış, semti
h» 'em in '.cin tekrarlanm ıştı? Meçhul kal ni öğrencm ediğlm b ir y erd e oturm uştur. Ana
mışı ır. mın aık sık ziyaret e ttiğ i babasını son zamaa*
B e ^ ta ş la n Maçfcaya. Maçkadan B ahari larda nfkâhladıgı iyi b ir kadın la beraber gar*
ye** nakleden mevlevlhane, Maşkada bulun müş. b u çerkes kadını Avui Beye çok sadık
duğu zanıanljrdâ. dergâhın yüksek ta ş m erdi- imiş, anam ı da Öz k u ı gibi severm iş.
enlcniMİCrt dü-?rek zedelenen vücudu ile Son yazılarının b ir kısm ının da en*
&g*cui olan hastalığının sonucunda* gençtik da kaybolduğunu anlatan zavallı anam, ha*
ve gfeslliğinin en hararetli çağında uzun k ir basm m hicranına bir de ortadan yok olan
pikli yeşil gözlerini Allahma çeviren zevcesi eserlerinin üzüntüsünü eklerdi. Babasının
Emini: ilanım ın iftirak aiefl ile tutuşan şai karşısında küçük yaştan beri diz çökerek oku
rin muhayyilesi Divan Edebiyatının en ha duğu Türk Edebiyatının Ölmez eserlerini an
z.n, en orijinal mersiyelerinden birini ya- lamağa çalışan anam, güzel yazılar da yazar
ratmçtır, P,u mersiyeyi buraya, tarihi ve te dı. H âtıralarım yazdığı b ir d efterin Darüla
sadüfi bir olayı belirterek aynen nakletmek cezede süprüntü tenekesine atıldığına emi
lâzımdır. nim- Bu defter bugün m eydanda bulunsaydı,
Beşiktaş mçvlevihancs) Maçkaya nakle belki de Avni B ey hakkında daha fazla jcyiei’
dilirken orada metlfun bazı Mevlevi büyük öğrenmiş bulunacaktık.
lerinin mezarları da Maçkaya ta$un yordu. Avni Bey (15 eübicca 1301) 18B3 de g&
http://groups.google.co
— u s s — AVNİ BET ıY«nKWH!>
terini yum duğu C iltti dardaki fa k irin e evin zelleri, mesnevileri, rubaileri h a tıl bazı hic
den kaldırılarak vasiyyeîi m ucibince Eyyub- viyeleri onun şiir dilini tetkik eden birçok ze
da Bahariye d e rg i htnm bulunduğu yerde, kain vat tarafından görülem em iştir.
pederi Nazif Efendinin tü rb esind e zevcwl Aml büyük İlhanı kaynağı büyiik Türk
Emine Hanım yanm a defnolunm uştur. şairi M evlinanın Mesnevisidir. Mesneviyi ez
Kütüphanesi: bere bilir. Divanı Kebir elinden düşmez İmif.
Avni B e ; Bagdndda bulunduğu esnada İt — M ecmuaları ve d iğ e r eserieri:
tedarik elliği birçok m ühim tarih i, edebi yaz
Kendi et y a m ı m ecm ualarında hayatı
ma eserler arasında b ir do M ir Ali h altı ile
nın jsısrca parça sayfaları görülm ektedir, G t-
M evlina'nın m uzehheb büyük divan ı vardı.
libolu ve m ülhakatına ait kasaba, koy isimleri,
Bu çok nefis kitab d iğ erlerin d en üstün idi.
Hağdad aeyalıati. bazı zevatın ölüm tarihleri,
Şeyh Hüseyin Fahrcd din efe n d in in k ütü p
resim ler, yarım kalm ış rum cadan dilimize
hanesinde büyük b ir titizlikle saklanan bu
çevrilm iş b ir rom an, bilmemi? bir piyes, ilmi
çnîc değerli eser, çok le ts s ü f o lu n u r k i bu
ıstılaha!, lügati, atyasi m akaleler, imzalar, mı*-
satırların m u h arriri H lndlstanda eair ik en d i
ra îa r, m ektup su retleri. Ateşgedo, M ir'atı ett-
ğer kıymetli yazm alar g ib i o rta d a n kayboldu.
nun, Y eni$ehlrnâm e, Mesnevi tercüm esi bu
Yenikapt M evtevjhânesinin son şeyhi A bdül-
m ecm uaların içindedir.
baki EJeudi tarafın dan O kunan ve okutulan
Bivan-t K ebir-i M evlâna'nın şimdi, nerede ol Avni Bey, A rap ve A cemeeden baj-
duğu kesin olarak belli d eğildi;. B ugün İçin k a R um ca ve b iraz da Fransızca bilirdi. Avni-
mübalâğasız on bin lira d eğ erin d e olan bu nin P araca divanı İra n şairlerinin bile laktil-
yazmanın ayna gibi p a rla k Iran lik e s l k a b ı d irin i kazaıw K |tır. Bütün yazılanın to p lu bir
üzerinde, onun hakiki sahibi olan ve bugün h ald e bastırm ak T ü rk Edebiyat Tarihi namı
Darülacezenin fu k ara m ezarlığında yeri belli na bir feag&nç olacaktır. O nun şiirlerinden
olnuyan zavallı annem in hayatini g ö rü r gibi ueun M isaller verm eğe bu biyografinin ç er
oluyorum. çevesi d a r g elir; bu hususta ufak birkaç ö r
Avni B eyin bilyilk zo rlu klar içinde top nek v erm ekle iktifa olunm uştur.
ladığı Silah hâzinesi B alıariye dergâhının son Gb k I
hayaleti gibi ortadan kayboldu.
Mabııflr bizim â y im 'i kcyftyyptliHtodir
Y enişehirli Avni Beyin eeerlcri: Gavga-yı feıyamel b a te r i b a le tim ialir
1 Divan;, tam divan tekniği ile te rtip B ir âtepe salılın ttiai e y malıNka kim
D uıch « e r i n a ir c i hasreU m lzdir
edilmiş bulunan divanın y arısı k a d a n H icri
Va h a r ı beta ya kadeh-t mtygede-l gam
1S06 İM 1887) tarihin de M abm udbey M at Avni te k e lim her n e ise k ısn e lîm n d tr
baasında basılm ıştır, Ru nüshayı okurken
üzülmemek kabil değildir. O zaman M aarif K ıta
Nezareti tetkiki m üellefat komisyonu ta ra fın Stfly sun [Turafak zaman d eğildir sakı
dan basım İzni verilen bu divan yanlışlarla VakM gıım-ti İm tihan d eğildir saki
doludur. K asideler birbirine, gazeller içiçe !>itayay.f ricnl kim y aîan d r d e rle r
girmiçtir. TerÜ b yanlışlıklarının b ir cetveli V allah billâb i l g i d i r Bakî
yapılsa bir risale m eydana gelir. Sansür ta Cevdet P h jj SaaMeNİDifeıı
rafından çıkarılan beyitler, kelim eler sayısız Afiliye m akanu gSrm om tstir
dır. Saraya verilen b ir ju rn a l ite to plattırılıp Z atı JJİhl b ir vüm d-l fidir
Ayasofya Hamamının külhanında yakılan bn BE nlncf p c lılt Tılr m eralle
divanin elde kalan nüshaları n sdtr bulunur T e rtib ia e atım ım ızı kaait
kitablar arasındadır. Bu satırların m uharriri B e y itle r
tarafından m uhtelif el yazısı mecmualarından
Şarab efçan olur bul u per i pervâne d5nddkce
uzun bir emcik neiicosi olarak tam külliyat Sttkftneiyap alnr tufan ı Banı |><\ rniru- (liindtjltç^
halinde hazırlanan bir muazzam nüsha, şairin ***
edebi hüviyetinin tetkiki bakımından çok m ü n e y e ü m M m n a i e f r a d ı m tlk i m lIM İıı
himdir. Avni Bey m atbu. eksik dtv.nnı île tam E fk fin o so ra a a fe le k e k l i u n u ( M e r i r
olarak anlaşılamaz, basılmamış kasideleri, ga
m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
AVtfJ paşa — &TAN-BOL
http://groups.goog le.c
V
| « .v s u u tr a r a _ j3 j 7 _
http://groups.google.co
— 1359 — A V H lîP A TİYATROSU
•U rct.l Français Uluslr®. gibi mecmualar* ralı. enayi tutkunlar bulunuyordu Hıncahınç
jîjone kaydederlerdi dolar, yer bulunmazdı.
Bibi : P n 'I t n G ı m t a l l .
Evet. Bir gün yine bu oda böyle yükünü
. « H f M TİYATROSU — Geçen «sır almıştı. Ifc ıU h ı Peruz kemali bavf ve teUş-
sonlarında G alatının oyunla rczalethanelerin- la fırladı. Ardı sıra odanın kapısından iç) dı
jpn: .\hnıed Rasim. «Fuhuşialık* deki h âtı şın* çıkıyormuş gibi b ir boğanına göründü
raları aralında, bu tiyatroyu şdytc tasvir edi Çıkanların cümlesi de korkudan yekdiğerine
yor: benzemelerdi!
«Penız'un kaşı, gözü, ağzı, burnu, tavrı, O anda acı acı bir feryad duyuldu. Bu
hali, goi s!lzü;D, nağmeleri, davudi sesi daha (eryad:
dilfîrtb. (tolM cazlb, daha tatlı gelirdi. Meselâ — Ah!.. Vuruldum!.. Sol mememden!..
boynunda mısırbugdaycı sepeti, elinde tas ile Yandım!,,
Diyordu.
çıkarak:
Mitinim kanırtırken Çıkanların biri de:
Dununını savururken — Bıçakçı P etri vurdu!..
diye basayıp: Diyor, giraler d ö nıü, baş açık, eller, du
Usta yapar, firak ı s t ı r daklar Serzedar bir halde:
Satam az» dayak atar — Tutun!
kuyruğu Ue bitirdi tnî localardan, sandalya-. N ârasijle tiyatronun merdiveninden ka
lardan çiçekler, buketler, fiyongalı m ektuplar çıyordu.
Btıhr, şan girdi, hilngürdü. patırdıdan bina Ne dersini;? Bir dakika sonra koca bina
yatılacak zannedilirdil da zavallı m ecruhtan bnşka kimse kalmadı
P eru ı daha işveli, daha şiveli, daha ma idi...
rifetli, daha şehvet İmiz, daha m unis gorünü- Ben refikim ile beraber arka camlardan
yordıl. Onun için tiyatronun sahneye karib birinin ününde dona kalmıştık. Korku ikiu>>-
ciheti dopdolu bulunuyordu. Tersane; topçu zi de sanki mıhlamıştı. Caddeye bakabildiğim
neferlerinden, sıkma p o tu r üstüne kukuleteli zaman yüzlerce kimsenin başı y u k an d ı &v»-
sako giymiş naturlardan, d e littla rd a ıı, hafiye kibe bıtizaren birikmiş olduklarını gördüm.
efradından. mavnacı, salapuryacılardan tu En nihayet bir iki polis, ellerinde taban
tun da kaleni mümeyyizlerine, on dört o n beş ca olduğu baide göründüler. A rdları sıra üç
yaglanndaki çocuklara varıncaya k ad ar bü kişi de geldi. Bıçakçı P e tfi odanın cammda’>
tün tenevvünt buralarda ahzj mevki ederlerdi. atlam ış gitmiş imi}!...
Arada o rad a hissi rekab et sahneye işpor M ecruhu kaldırdılar, koltuğuna girdiler...
ta artığı limon, portakal kabuğu, çıy yumur Sürükler gibi götürdüler Biçarenin ÜBtn başı
ta. muşmula attırır, rakipler arasından tokat kan içinde idL Sararmış, gdzleri kapanık, ağzı
tan. sopa, usturpadan başlayan münazara us açık idi.
tura, bıçak, dem ir keşidesi, bazan da tabanca Yine diyorlardı ki:
emtahtı ile nihayet bulurdu. — Komik Hamdi Efendi içeride bayıl
O zaman Peruz için derler idi ki: mış!..
— Çok kimsenin katili olmuş, çok gen — Büyük tsmail Efendi sahnenin altına
cin canını yakımş bir kabbedir!.. saklanmış!..
Bu hükmü hattâ bir vak'a da ispat et Peruz ortadan kaybolmuş?--.*
tiydi: Sermed Muhtar Alus da «On ikiler» adın
Bir gün oyun henüz başlamamıştı. Sah daki romanında şunları yazıyor:
neye fiden yolun solunda bir oda vardı kt oro- «Avrupa tiyatrosu Komik Arifin idare
da kahve, bira gibi M eşrubat satılırdı.. Bittabi sinde. Burada da, birkaç yıl sonra Utan bula ün
ben buraya giremezdim. Süzün doğrusu gir- yayacak aktrisler ve aktörler:
tnefe de cesaret edemezdim, çtlnkii burada Meşhur Perua, Aranlk, hanende Deli Pe
Galotada ün kazanmış kabadayılar, hacamat rm , Agato Elcili... Kavuklu Hamdl, Büyük İs
çılar ([). polisler, biraz evvel söylediğim hafi- mail. Komik AH Hıza, Kiiçiik Asım (Alim Ba-
yeier, şuradan buradan getirilmiş kanlar, pa ba). Davulcu Aiımed, Hukttylii Avram
m/group/merakediyorum
AVai KA OCARI 1360 — İs t a n b u l
Peruz. Şerbethane Sokağı umumhsneci- masım temin için de, aralarından bir sene
terinden KsUfaryamn km; babahgı de meş- müddrrtle ikf vekil seçmeleri usulü kabul edil
hur Tavukçu Miüsl.r miştir. Kilerine verilen beratlarla Avrupa tü«^
carlarına, ortaklarına ve ikişer noter hizmet
AVIH'P.l TCCCARr — Üçüncü Selim
kârlarına temin nlunan menfaatler şunlar Ol
»m âni ile Taratma! t an u sonraya kadar ge muştur:
çen devir IçEndc, Türkiye lebaasindart olup rid
biJJıasafl Türkiye ile Avrupa arasında ticaret* ^Kendileri veya adamları, ka^li ticaret ilt;
te meşgul vc devletçe hl mayo gören gayri l)Jr yere gidecek oMukta, yo! emirlerinin çık
mlislimlere eriten . resmî bir Unvandır Bu masında şûra t ve suhulet gösterilecektir
devlet himayesine, bu mevzuda y m yazan Adamlarından biri, ieabederse, memleketin
ların tâbiriyle imtiyaz demek çala**- ayni İm* dlger herhangi bir ticaret merkezinde Mura*
tlyaaa sahip otan Türkiye tebaası müslüman bilecektir. Herhangi bir yerden genelli ala
tüccarlara da ıHayriye tüccarı» (tavanı veril- cakları oldukta, vekillerin ve esnafın tevatU-
miçti (B.: Hayriye Tüccar*I, ren şehadetleri jjuümajm takdirinde, matlubu
Gerek Avrupa tüccarlarının, gerekse Hay* mahkemece tahsil olunacak ve ancak yilsde
rlye tiicca.rian.iUQ devletçe sureti mahsusada iki lahsll resmi alınacaktır. Müslim ve gayri
himaye edilmesin» Kapitülasyonlardan istifrı- müallm Türkiye tebaasından biriyle veya bir
de eden ve «miiste'men* denilen ecnebi tüc ccnebi ûc 4000 akçadan ziyadelik dâvalarına
carlara karşı alınmış bir tedbir olarak bakı kenar mahkemelerde değil, arz odasında, sa-
labilir. dırâaam huzurunda bakılacaktır. Gerek müft
Avrupa tüccarları, dahilde vc hariçteki üm, gerek reayadan biri, Avrupa tüccarım da
ortaklariyle beraber, bilylik serm ayeleri tem* va edip mürafaa için hâkim huzuruna çıkart
Bil ederlerdi. Etlerinde firmanın mümessiline mak istediğinde Avrupa tüccarının itibarını
hitaben yazılmış birer beratı hümâyûn vardı kesrediçi bir muamelede bulunulmıyacak mah
kl, Avrupa tüccar] intihap olunanlardan be kemeye, n frır tarafından tâyin edilen müba
ratın tevcihinde ve tebeddülü saltanat vuku* ş ir île getirilecektir, hapsi iktiza ederse, yine
unda tecdidinde 1500 kuruş bir h arç alınırdı; pâzır (Divanı hüm ayun beylUttisi) tarafından
o devrin rayicine ve işin azametine nisbetle hapsedilecektir. Avrupa tüccarlarının raüste'
beratı yatacak kâtip efendiye «kahve bahşişi» men tüccarlarla b ir niz&lan zuhur ederse, dâ
denilse yeridir; bunu «o zamanlara göre mü vaları evvelâ nâzır tarafından mümeyyiz tuc-
him paradır* diye âdeta bir imtiyaz bahşetti carîan n işLirilkiyîe tetkik edilecek, netice, dâ
recek bir hazine kazancı gibi göstermek, her vanın arz odasında rüyet edilmesi için Reisül-
halde yanlış olur: Selimi Sâhsi id âs ta sd i ils kltttaplıga fHariciye NÂzırlığınal b ir ta k rir ile
Utanbnla gelip dc Hicfî 1223. TM. 1808) dar- bildirilecektir; B u .n izâ' taşrada, 4000 akçe
bel hükümetinde ikinci Mahmudu ta h ta otur likten ta olanlar mahalli hlikkâm tarafmdaıi
tan Alemdar Muatafa Paçanın muhafızların* hal ve fasledilecek. 4000 akçelikten yukarı
dan alelârîe bir neferin başına Uç bin kuruş dâvalar îstanbula naklohıncaktır. İthal malla
luk şsl sardığı d&şunülürse, llic rt 1234 (M. rından, muste'men tüccarlar gibi yüzde Uç
1809) de tecdid olunan Avrupa tüccarları be- gümrük, resmi ödeyeceklerdir. İhraç inalların
Tatlarından alman harçların U r İmtiyaz bah^ı dan da İtega yüzde üç resim ödeyecekler, ken
karşılığı olmadığı anlaşılır. Eski Belediye dilerinden gümrük izinnamesi gümrük harı»,
Mektupçusu Osman N'uri Ergin, Mecellei mâalarfye ve refli güm rük naınlariyle bîr ak
Umuru Belediye adındaki eserinde Avrupa çe ve bîr habbe îaleb oluıumyecaktır. Güm
tüccarlığınm baıyiangıcmı, 1795 . 1802 ara* rü k eminleri tarafından aluıan bu gibi resim*
suıda Uabil ediyor. ler derhal İade ettirilecektir. Avrupa tüccar
Avrupa Tüccarlığı adiyle dış ticaret dev lar. valiler ve voyvodalar tarafından şer’I şe
let himayesine alınırken bir Ticaret Nezareti rif hilâFina tecziye edjlmiyeceklerdlr, Avrupa
nin »emeli atılmak zarureti de hasıl olmuş» tüccarları da, kendi ticaret işlerinden, gayri
Avrupa tüccarlarına bir merci olarak nözır şeye karışmayacaklar, bilhassa koca başı (arın
ünvaniyle Divanı Hümâyun beyUkçfeİ memur umuruna müdahale etmiyeceklerdin eğer bir
erilini iştir; tüccarların bu nâzır ile daimi te yerde torallı Avrupa tüccarından gayri kova-
http://groups.google.coi
• * SİKUJPfcDtSI — 1361 JMTKAT .’ ADDESİ
-yılığa UyA kimse bulunm asa, bUllin »Ki AVI'KAT CADDESİ — Beyoğlu, kaza
linin muvafakatini bildirir bir hüccet tamimi sının Şişil nahiyesinin Paşa mahallesi Ue Dila-
şarîiylf o Avrupa tüccarı kocabaşı olabile lepe mahalleal yollarından: Yomlşlitsahçe So
cektir. OKı» reay* hakkında b ir taaddisi g#- kalı, Şahap Sokağı kavşakları Be D araltan?
rdlürse. kentlisine neticenin vahim oldugıı an yolu .ırasında uzanır Yemişli bahçe. Şahap
latıîacaktır. Borailı tüccarlardan bitinin ölü sokakları kaytağından jtlrilditine gilro Şaha
mü takdirinde, veresesi saglr ve saglre, yalp det Sokağı kala {ahin Sokağı, Evranoszade
ve gaibe değilse te mirasın taksimini iste ene Sokağı. Şahmerdan sokağı. Ortanca Sokağı
yip iüunün işini hali üzere' devam ettirmek bu cadde üzerinden göçerler. İle r iki kolda
arzusunda ueler, tereke mühiirlenmiyecoktir, kavşakları vardır. Ortanca sokağının biraz
bu takdirde verese, miihiir keyfiyeti İçin taı~ İlerisine -kadar olan birinci kuım İki araba
y it cdümiyecektir. Avrupa tüccarları, kendi genişliğinde ortası paket tajı. iki kenarı ki-
leri itin senevi 20 Kuruş, btthfr hizmetkârı telaş düştü. ortası yüksekte İki kenarında ka
jçla de an ar kuruş cizyeye tâbi olup bu d e re balaş düşeli birer kimlik yaya kaldırımı olan
ler vekiller vasıtasiyle tahsil olunup Avrupa bir caddedir, tki kenarı boyunca ikişer, üçer
tüccarlarının defteri mucibince toplu olarak -katlı höyük bir kısmı kâgir, ahşap ve beton
her sene muharremin başında natıra, nâzır evler sıralanmıştır. Sol kolda Lalaşahnı soka
tarafından (ta İstanbul cfeyedanna teslim olu £ı ile Evranoszide Sokağı arasında Ayil Apos-
nacaktır. Ellerinde Avrupa tüccarı hizmet toli rum ortodoks kilisesi vardır. Bu parça
kârlığı beratı olanlara ayrıca cizye kâğıdı vc- b ir ç a m boyudur: Sağdı b ir attar, bir sirkeci,
riüniyeccfcür. Avrupa tüccarlarının e v tit ve ahşap bir kulübede bir eskici, İplik dokuma
tullü k atı ve bcratlı hizm etkârlarından gayri fabrikası, bir sütçü, bir kunduracı, iki terzi,
hizmetkârları diğer reayânın tâbi olduğu ciz bir sarat, b i/ kahve, tekke, bir altar, Düate-
yeye fitlidirler. B eratlı Avrupa tüccarları, pe Mahallesi muhtarlığı, iki bakkal, bir ka
kendilerinin Türkiye tebaası olduklarım unu im im i. barakamsı b ir kulübede bir eskici, bir
turlar. ubudiyet Te raiyet âdab ve merasimi helvacı, bir çayevi, solda bir ten i, bir arpacı,
nin dışında harekette bulunurlarsa, ellerin bir saraç, iki bakkal, bir baharattı • kökçü at
den beratlan alınacaktır. Avrupa tilccan be
lar, bir kömürcü, bir kalaycı, bir kasap, bir
ratı alanlar, beratlarını İstanbul Kadılığı si-
tatlıcı, bir kahvehane, bir helvıi.ı, bir çayevi,
düne kaydellireceklsrdir.»
bir aşçı, bir fırın bulunmakladır Sol kolda
Bcratlı Avrupa tüccarLarı, bu devlet hi Ortanca Sokağı kavşağı, sağ köşesinde a n a
mayesiyle kısa bir lam an tartınd a biiyük ser yanında kabalaştaıı yapılmış terkos suyu bir
vet sahibi oldular. İçlerinden, emliai ticariye - «eşme vardır ki İn semtin su ihtiyacını temin
yi kendi gemileriyle nakleden bitytik arma eder. Yenileli bahçe Sokağı kavşağı köşesinde
törler çıktı. Bazıları küfram nim ette bulun dört kaili FerikUy Kardeşler apartmanı bu
dular, Türkiye aleyhine siyasete karıştılar. lunmaktadır, Bu kısımda sekene, Türk ve
Etnıki Eterj'a sizli cemiyetine girenler. Mem- gayri nıüslim karışıktır- Ortanca Sokağında-
le'ırteyn ve Mora isyanlarında rol Oynayan
başlıyan caddenin İkinci kısmı, ımrmrasıju
tar, îlorada âsi çete reislerine para yardım ın değiştirerek meyilli, bozuk, sonuna doğru dir
da bulunanlar. sdtSh kaçıranlar oldu.
sekli, toprak bir yol halinde Darillâceze yolun
AVTAY1.0N (Haham) — On sekizinci asır da sona erer. Saüda Feriköy Kuyu Sokağı ile
ortalarında yaşamış secicin bir bestekâr, Edir- b ir kavşağı vardır; Bulanıkdere Sokağı İle de
nede do^ıuıs. muhtemel k i genç yaşında Is- bîr dürt yol ağzı yaparak kesişir. Yalvaç so
lanbııla gelmiş ve şöhretini Büyflkşehinlc' kalı. Karakullukçu sokağı, Ferahnâk Sokağı
yaymıştır. Tiirkler arasında <KUçUk Hoca> lâ ile de keza birer kavşağı, solda Teneke iokağr.
kabı ile lininm iş otan bu sanatkâr, muhtelif Ibu sokak 1034 Belediye Şehir Rehberindo
makamlardan şen ve şuh yllrttk semailer, ger gösterilmediği halde sokak üzerindeki levhada
daniye faslını, segah peşrevini bestelemiştir. Teneke Sokağı diye yanlıdır.} Kahraıtıanbey
Hayatı hakkında başka bir kayda rastlana Sokağı Ue birer kavşağı vardır. Üzerinde bi
madı re r katlı bakımsız ahşap evce&teler. bir. iki
Bibi.; AtTOln Galamı. TUrkler. Y rtudlU r tane Udfrr katlı, kâglr veya ahşap erler ve
■n/group/merakediyorum
A l ç ra Ş E H İF E F E T R l! SO K AĞ I — 1362 — (STAKBCL
a t a t ı r vardır Sekenesi umumiyetle (»kir ğine İntihap olundu. İtibarı Milli Bank** ve
Tıırk aileleridir Sağda dürt bakkal, solda bir Sayıfeeflln idaresi İdare meclislerinde bu
kahvehane, b ir çayevi, bisiklet Mmircisl. Paşa lundu.
mahallesi muhtarlığı bulunmaktadır. Sokağın 1930 senesinde Anka riy a nakletti; muh
sonuna doğra sokakta sıtma mücadele me telif Avrupa firm alarının Türkiye m C tatan.
murları tarafından tahta kapakla kapatılan* ligini alarak ticarete devam etti.
bir kuyu, biraz daha ilericinde ağ a yekpare 1945 senesinde D em okrat P artiye girer
mermer bilezikli çıkınklı bir kuyu daha var siyasi hayata atıldı. O torite ve nezaketi ve
d ır Mahalle halkının anlattığına göre sular geniş m uhiti sayesinde Demokrat Partiye bil
idaresi tanrından su geçirilecek diye su bo hassa kuruluşu sıralarında kıymetli hizmet,
ruları düşenini# » bu vesile ile de üç sene lerd e bulundu. Bilâhare P artinin A nkara II
den beri sekiz yiiz kadar ev yıktırdım}. Bu başkanı oldu, genel idare kuruluna seçildi.
satırları yazarken bu mütevazi semtin bir 1957 m ebus seçim lerinde Genel lddare Ku
bahçeli kahvesinde gramofonla plâklar çalın rulu tem silcisi olarak lstanbuldski siyasi faa
m akta. sokakta yalın ayak toraman çocuklar liyeti İdare etti.
oynaşmakla idiler; p?k şenlikli idi (mart 1947ı
1951 senesinden 1954 senesine kadar An
Hakkı Güklürk kara T icaret O dası ikinci reisi bulunan Uw-
AVUKATŞERİFEFENDİ SOKAfil — y r A vunduk ayni sam ında şu mevkilere ge
Sarıyer Yenimahallesı sokaklarından. Y eni tirilm iştir:
m ahalle M ektebi Sokağı ve Şerafeddin Soka 1652 d e Türkiye İş Bankası idare mec
ğının son ucu ile sınırlanm ış U r y a r başın lisi izalıgına, Ekim 1993 de Türkiye çim en
dan, b ir arab a genişliğinde çok bozuk toprak to Sanayii T ü rk Anonim Şirketi idare mec
b ir yot olarak başlar. Sağında, yu karıd a zik lisi reisliğine, N isan 1953 de Türkiye t ; Ban
redilen yar ve kenarındaki b ir çift korkuluk kası İd are m eclisi m urahhası feabğma, Şubat
vardır. Solurda b ire r k atlı ahşap ev le r sıralı 1954 de tş Bankası Umum Müdürlüğüne.
dır. Ocak 1955 de Maden Arama ve E tüt Limitet
Azizefendi Sokağı ile oian kavşağı kadar Şirk eti M üdürler heyeti reisliğine. Nisan 1955
manzara pefc değişmez. B undan sonra sola de T ürkiye Sınai Salkınm a Bankası idare
batif bir dirsek yaparak bir yokuş o lur ve üç meclisi reisliğine, 1955 d e Banka kredilerini
araba geçebilecek kadar da genişler, nihayete tanzim kom lttei teah gm a ve ayni »m anda
doğru tekrar daralır; A gabayırı Sokağına ka B ankalar B iriliği İkinci reisliğine.
vuşurken solunda meydanlık, sağında iki katlı V efatına k adar b ölün b u v a d ile ri uhde
bir konak yavrusu bulunur. Sekenesi, orta sinde bulunduran Uzeyr Avunduk 1951 se
balii Türklerdir (\is a n 1947). nesinde kardeşi Hemıl Avunduk ile beraber
İs m a il E re ev itn Edim ekapusu haricinde pamuk mensucat ve
iplik fabrikasını tesis
AVUNDUK (Czcvn — Nezaket ve ve- etmiştir.
k a n ile tanınmış seçkin iş adam ı ve poıtika
Ü zeyr Avunduk
cı; 1(580 da SİVasm Gürün kazasında doğdu,
.Sağlam bünyeli vo
babası eşraftan ve tüccardan Avundukzâde
sıhhatli idi, tik defa
Mehmed Beydir; ilk tahsilini G üıiin'de yaptı,
1957 senesinde böb
bir müddet Sivas idadisine devam etti, hu
reklerinden hastalan
susi hocadan da fransızca öğrendi. dı. Londrada, İsviçre-
1917 senesinde Akşehire giderek babası de tedavi gdrdti ila l-
Avundukzâde Mebmed Bey tarafından k um yada Padova şehrinde
lan manifatura .ticarethanesini idare etti; bir ameliyat oldu ve sıh
sene sonra lstanbula gelerek «Avundukzâde hati düzeldi. B ir sene
Biraderler» miiessesesini kurdu; bu ticaret sonra hastalığı rflks
haneyi a ı zamanda inkişaf ettirerek Mançester etti. Karaciğeri de
ve Milâno'da şubeler açmağa muvaffak oldu bozuldu. Hastalık jld- e<tTt AvDnduk
Bu arada İstanbul Ticaret Odası reisli detle İlerledi. Bu «• j«tıin>: N«U>>
om/q ro u p /m e ra k e d iy o ru m
AYAİRİNİ — 1S54 — İstanbul
önce de Askcıi Mine ittihaz edilmlftlr ki el- niçerilere «it b ir çok efy» ve hatırat mahve
yevm muhteviyatı muıakkaten bofaltılmt| dildiği gibi bu meyanda A vutturya, Macarfc.
»lan <m kilin?. Milli Savunma Bakanlığının tan ve Rusya seferlerinde eld* «dilmiş ola»
emrinde bulunulmaktadır Fetihtenbcri hiçbir b ir hayli ganim et eşyası da ziya* uğramış ve
zaman cami olarak kullanılnıamiftır. bu yiızden •IJarü ietlihat nm muhteviyatı «ok
Su binanın fetfMen zamanımıza kadir noktanlaşntijtı
geçen devirlerdeki istimal şekillerine bil* g&s Nihayet yukarıda titrettiğ im iz gün Top.
(ezdirelim: hane Mü}iri Oamad fe th i Ahmed Paşa bura
«Suru sn Hani > itin e alınan Aya İrini, d i da hüûrnum asarı at ika ve esliha gibi çeşidh
kilindeki eserlere dokunulm aksam miijlemi- eşya toplamağa başlamıştır.
litıyle beraber birtakım silili ve durmandan
Buyiik müzeler doğuran bu binanuı ya
JJtinaın edilen askeri eşyanın muhafazasına
kın b ir âtide Askeri Müze için de velud bir
taitös olundu. Uzun miiddeL <İç cephane - Ce-
beşik olması temenni edilir; çiinkO bina, lo;
behane» adını taşıyan binanın kapısı Üzerine
ve d ış zemin yüksekterek dört il i altı buçuk
ü ç ü n d i Ahmcd devrinde (1703-1730». A vru
m etre yere gömülü kaim i; olduğu için ru tu
pai teşkilat ve tesisata kıym et verilmesi itiba
bet bir hayli milli eterimizin çürüyüp küfle
riyle buraya b ir m ü » sskii verilmek istenmi}
nerek mahvolmasını bâdi olm uştur Zaten bu
ve hattâ kapıuununun üzerine «Darülesiiha»
gibi antika binalar bizatihi müze olduklan için
adı İla bicıi 1139 tarihini taşıyan b ir k ftibe
hiç b ir zaman İçlerine a sa n atika konması mü
konulmuş ve bu suretle. Avrupai teşkilât ve
zecilik bakımından doğru görülmemektedir.
tesisata kıymet verilmeğe ba^lanıhış bulunu
Bu satrların muhanriri yıllarca evvel bı-
lan bu devirde. Aya İrini de b ir silâh müzesi
nanin m azurlarını sayarak eşyanın mahiyeti
hüviyeti alır gibi olmuflur.
n e göre A nkara veya İstanbulun münasip y e r
Birinci Abdülhamid zamanında <1772 •
lerinde b ir müze inşasını teklif etmişti. En
1789) da Baron de Tolt ile Kumbaracı Abmed
son toplanan komisyonda da ilk iş olarak bi
Paça <B.: Ahmed Paja. Kumbaracı; Tolt, Ba
nanın tem ellerinin harabiden kurtarılması
ron dej Türk Devleti hizmetinde bulunan ya
için etrafın da derin hendekler açılarak top
bancı mütehassıslar <U bu müesaeseye kıymet
vermişlerdi; fakat. İkinci Mahmud devrinde
lanan suların Giilhnne yokuşuna kadar gizli
(1808 -1839) Yeniçerilerin ilgası sırasında Ye kanallarla akıtılmasını İsrarla istemişti.
Şurasını da istidralen anedelira ki As
keri Müze için. M eşrutiyetin iUmndanberi za
man zaman Şerlindeki Zeuglaus, Mliri hdeki
Ify
http://groups.goog le.co
MF.VI.EVl AYİNtNtN VP'CİJ) HAYASI tÇjNDE tK t GENÇ DERVİŞ
Sebatı - JotuJUcr FotuftmOıftneıî rnimlcrtaılcn SafrİH* B o/nh «U tt*V
m/ğroüp/merakeaiyorum Nur*tk
v 'i s i K l o r e o M — 1385 — AYAİStNt
Anneen Mtueum, Paristeki Invalîdes u ra y u ı- ederler. Şu halde binanın inja bitiminin 54a
dakl onlu müzeleri gibi yeni ve modern btıu den evvel olduğunu tereddittâ&ıce kabul ede
ing»k hakkında girijllen tefcbtfflslert hatır b iliri.
ları*. F a b l, her Bedense bu tejebbOaler U r Bu muazzam binaların yapılı} tarifleri
tür İH hayırlı ter neticeye İ n i edilemedi. nin üzerinden otuz, beş yıl geçmeden o mu
Aya İrini kilisesi Ayasofyanın pek yakı- hitte ve İm parator JUıtlyen'In aon saltanat
ıtındadır. fla tli ötedenbert birçok Btaantino- devrinde yine büyük bir yangın çıkmiftı. Bu
loğlar tarafından kaydedûmtş olduğu veçhile seferki yangın Aywofyanın esas bilnyetine
A y ^ofyı ile irtibatı vardır. Bina, Büyük Kos dokunmayıp yalnız Ayaaofya Atrium’u ve İri
tantin tarafından yapılmıştır. Koatantln baj- ni civarında kâin iki manastır ile Scmpcon
ka kiliseleri (mukaddes hikmet» yahud «mu Xenom m isafirhanesi ve Aya İrtal kilisesinin
kaddes kudret» in himayecise ith a f ettiği gibi A trium u ve ayni kilisenin Narteksi yandı.
bunu da «İlâhi selSm etı e ithaf etm iştir. 523 732 de vuiıubulan b ir y e r M nıntıam da İrini
de Nike isyanı esnasında (ik a n yangında, Aya- kilisesi pek ziyade hasara duçar oldu. H attl
sofya, Aya irin i ve bu İki kilise arasında Serap, bu sırada im p a ra to r A rkad iu ı’un bir sütun
son Seaora denilen Tabhane - M isafirhane de üzerinde m erirfiî bulunan b ir heykeli de yere
yandı. Jüstinyan bu binaları yeniden inşa ve devrilmişi!. V III d yüzyılda Isavria hıneds-
tevsi e tti ve Aya irin iy i de öyle bir bUyiUt- m ndan L eon’un im paratorluğu esnasında (776-
!tikte yaptı İd A yasofyadan sonra en büyük 780) yeniden ve a ğ ır basara uğradj. Bunlar
kiliselerden biri oldu. dan başka XI. in.cn asırd a hasar gören Aya
Nefdeki Baaileıu monogratniyle zavcevı İrini, zaman zam an ta m ir edilm işse de manas
Teodora’nın raonogramzıu başlıklara nahtei- tırla r İhya olunam am ışlardır. Ayaso/ya ve
tirdi. Dikkat edilirse Ayos Sergi» ve Bakhoı Aya İrini arasına g iren bu U na döküntüleri,
yani Küçük Ayasofyadaki monogramlaruı da eiyevm is halinde tefeler de Fatih tarafından
ayni uslîb re karakterde oyulma? oldukları İnşa edilen «Suru sultani • Topkapu Sarayı
anlatılır. surları» bu binalan yekdigerinden ayırmış ve
Jiistinyen İrini'sinm inhasına yangından tabiatıyla bu kısım d a bazı topografik değişik-
sonra S32 de bağlandığı çok k a ti olmakla be likler husule gelmigtir.
raber inşaatın ne kadar devam ettiği ve hangi Bu mühim binanın yapılı; talibini son
tarihte ikmal olunduğu malûm değildir. Bunu zam anlarda pek uzaklara gStttran bazı indi
t a t müdekikler İm paratnriçe Teodora’nın mütalâa ve iddialara hayretle tesadüf olun
ölümünden evvel bitmiş olacağını tahmin m aktadır. Arkeoloji tarihinde yeni narariye
A n lrW K ilim i
fPUn: b | H M w w )
.com/group/merakediyorum
AVAlBİKt — UM — İSTANBUL
ler m evdu» çıkarılmak İnlenmesi hiç şüphe m erli d a r bir dehliz ve bu dehlizin Ud
yak t i, İlim  lem inde derin tepkiler husul* nihayetinde d e birer kapu vardır. Biıumn
getirir Yeter M bu jıazariyeler. mevzuu ve ünündeki m erdivenler bu dehlizin merine
geni] incelemelere inzimam eden bütün amki yerleştirilm işlerdir. Mukaddeı suda şifa ve
»e yeni litleratürterin tetkik ve tahlili neti ren tesiri uzak yerlerde bile |ay i olm uşu, iki
cesine dayanmış ve hemıaman olan binaların yanında Paraklealyoıı ta U r edilen ve yan
mimari unsur ve malzemeleriyle vuzuhlu ve netlerin m üntehisini teşkil eden İki hücre bu
mukıti U r suretle mukayeseye imkân veren lu n u r ki buralara iki m elre genişliğinde geçil
noktaiar iddiaya esas olarak gösterilebilsin. veren boşluklar vardır. Inşal tekniğe dikkat
Aksi takdirde ortaya atılan farazim ler* bir ed en ler T ürttler devrinde bilhassa sol taraf
kıymet vermek çok güç olur. taki kısımda değişiklikler yapılmış olduğunu
Aya frini kilisesi, kubbeli bazilika sınıfı m üşahede ederler.
na mensuptur. Müstakil bir saha kaplayan
Merkezi nefin iki yan teşkilâtı birbirine
bina. Yunan salibi şeklini irae e d er k i bu
benzemez. Bu kısımda ilk göze çarpan pen
ta n . muahhar kilise binaları için bir başlan
gıç addolunur. Absid. merkez ve cenah n e t cere adedteıidlr. Şimal kısmın ana duvarla
rında dışarı çıkık pilpaye şeklinde iiç mesned
leriyle narleks ve atrium dan terekküp etm ek
duvarı v ard ır ki bunların binanın takviyesi
tedir. Dış görünüşü bütiin hıristiyan mâbed-
lerinde olduğu gibi .gözleri okşayacak b ir za maksadiyle ve banı pencerelerin sağır hale
rafet arzetmez. H attâ fazla olarak vekarla ka konmuş bulunm aları malûm olmayan bir za
rilik bir ağırlık irae eder. Dahilen, kendisin manda inşa edildiklerine şüphe bırakmaz.
den sonra yapılmış olan Aya Stüdyon - tmra- Üst tabakaları; beşer adet narin sütun
hor llyasbcy Camljae benzetilir. Aşağı yukarı lara basan d a r kem erli mesnedlcrle kaim
Jüsünyen Ayaiolyasmdan iktibaslar olmakla pilpayeler taşım aktadır. Bu itibarla Ayasofya
beraber onrtaki iç tezyinat ve ihtişam bunda tabakalarına küçük bir benzeyişi vardır. Ga
aranmamalıdır. lerinin hizasında kuvvetti bir korniş, netin
Binanı» içme bugün, fetthden sonra Türk- etrafını çevrelem ekte ve daha yukarıda bü-
ier tarafından şimal tarafta açılan kapudan yllk kem erlerin başlangıcında profili ona ben
glrilniektedir. Batı ve şimal cihetindeki yeni zeyen başka b ir k o m i; duvarfaıtyle pilpaye-
ekler atrium a kadar
dayanmaktadır. Ce-
nub tarafında b 1 r
bahçe vardır İd «sum
sultani» ye kadar de
vam eder..
Binanın ahsîdden
İtibaren narteks du
varlarına kadar 57,
A l r i u m u n nihai
duvarına kadar 43
metre, genişliği de 32
metredir. BUtlin kili
selerde olduğu gibi
doğuda olan abrid,
dıştan llç yüzlü ve
sakfı da Uç mail sa
tıhtı olup karakteris
tik tür m iy e t arze-
der. Kaim duvarları
. arasında bâr metre Ajr* İrini Klllw>l içi
genişliğinde üzeri ke Iftcılta: Me»gd Oğan)
http://groups.goog le.c
',’tSteL.jPEOjsJ — 13ST — a y a Oiİn I
' ri takiben absidin inhinasını lakib etm ek lanatm a mahsus mimari (eklilerinden olan
tedir. askılı lAlUtaı kubbeyi kullanarak uzun bir ba.
Yukarıda Mlmıinasebo Aya İrini kllisesi- tilikayi örtm ek git» mûulcUl bir bir meseleyi
nia d 14u n toprak » m in i yükselmiş olduğun- höylece büyük bir muvaffakiyetle hallettiği
dün bej altı metre çukurda kaldığını, bıı yüz gibi zemin katındaki neli, canibi netlerden
den to k ratıb bir halde bulunduğunu Söyle ayıran kem erleri de tü t katta tekrar etmemek
miştik. Bandan beş «İti yıl tince şimal duvar suretiyle m ahfcilcre daha fazla genişli|j ver
larının zemine yakın livaları dahilden yeni m ek istemiştir. Fakat pilpayeier aranındı ge.
lenmek maksadiyle indirildiği sırada taşlarla niş beşik kem erler inşa ederek nuhfcllerio
örülerek kapanını; olan pencere yerlerinin üzerinde dış duvarlara kadar uzanmıştır.
meydana çıktığı görülmüş ve o zaman bina Merkezi büyük kubbenin kutru 15 m etle
eşya ile dolu olduğu cihetle tetkikine imkân ve i;te « yüksekliği zeminden İtibaren 35 met
bulunamamıştı. Bu inceleme yapılabilm ek için redir. Kubbe, dıştan görünüşünü basık ve
dıştaki toprakların hakikî zemine kadar kazı yayvan olup dıştan oldukça yüksele ise de iç
larak kaldırılmaları zaruridir.. len kürevi b ir şekildedir ve kasnağın etrafın
O t yüzünde b ire r penceresi olan absid daki yirm i pencere yeri var ise de bir çoklan
ha- ne kadar dışardan mail satıblı İse de i t rbellti de kubbe basmasının önüne geçebil
ten yarım kubbe şeklindedir. Kubbe yaldızlı mek için) sonradan taşla örülm üştür. Ancak
zemin ile örtükü olup ortada dört kadem eli bir altısından ziya girebiliyor ki bu yüzden içeri
kürsü üzerinde geniş kollu büyük b ir salip si loştur. Ö rülen pencerelerin Üzerleri iyice
resmi görülmektedir. Absidin takı k en arların sıvanm ış olm akla beraber pencere kemerleri
da siyah harflerle mezamirden aluunıç iki s a bu varlıkları isbat etm ektedir. Kasnakların
tırlık bir parça bulunm aktadır. Ki t i beterin haricen etrefını destekleyen, pencere aralık
eplgrafik mahiyetini tabii] eden Mimler, Aytıs ları arasına yerleştirilm iş, mesnedi duvariar-
Serglyos ve Bakus - Küçük Ayasofya kilise* dır.
sindeki nefin etrafını çevreleyen kitâbe İle Merkezi kubbenin yanında âdeta yumur
çok benzerlik bulunduğunu ve Icürsti üzerin ta şeklinde fakat dışardan bir dam hissini ve
deki salibin ve VI. d asırda im parator Ti be- ren kasnaksa ikinci bir kubbe daha vardır.
rius'un meskukâtında aynen kullanılmış ol M imar bu uzun bazilikayi örtm ek için bu su
duğunu kaydederler. re tle gayet tedbirli ve maiıirane bir şekilde
Kenarlarında uzun sütunlarla dizili nefin s ak ıt vucude goürm ijtir.
be^lk kem erler altında geni; mabfeHer, niha- Biiyük netten nartekse geçit veren üç
yeisizlik hissini veren muhteşem kubbeler, ho; büyük kapı y eli vardır. O rta kapu absidin
U r manzara İrae ederler. Mimar VI. cı asır tam m ihverine tesadüf eder. Bundan başka
tabakaların altına tesadüf eden sag, sol nef.
lerd e de geniş b irer kapu yeri daha vardır kı
bu suretle kapu yerleri beşi bulur. Şimal ta
rafta görülen methal ve ahşap tesisat ve
ilâveler tamamen TUrkler devrinde yapıl-
___ rnıjjtır
Nartoks binanın asi! bünyesinden sağ
ve soldan biraz taşkındır. Burada atriuma
om/group/merakediyorum
A Y A ratN İ — 1388 — tSTAKBUL
geçld veren, beş kapu vardır ki bunların üçü, men binanın umumi şekil beşinci asrın a l-
binanın esliha anbarı olarak kullanıldığı sıra m arl t a n ve vnaıflanm m uhatına eltlginl pek
da olmuştur, k a fi olarak isbat ederler. Fakat İmparator
Butun dam lar kurşun UrtüliidUr. Müs ■liİF iin y o n devrinde yeniden inşası tarihin»
tesna olarak narteksin listündpki raahteli ö r kadar iki defa yangında yanan bu binadan,
ten çalma dam, kirem itte örtülm üştür. Beşik hattâ ilk bünlsl olan Büyük Kiînstsntln dev
kem erlerin üstünde hor yerde kalkanlar ve rinden ne gibi bir şey kalabilm iştir? Bunu ba
inşaatın and h atları dıştan ve aşik âr bir su len kestirm ek çok güçtür İleride yapılacak
re tte tereasüm etm ektedir, (alışm alar belki meçhul kalan noktalan ay
Biiyiik beşik ie n ıe rle rin s ırtla n ise cep dınlatabilir. Fakat şunu da unutm am alıdır ki
h elerd e p riî b a rk b ir şekilde görünür. K oııstantln tarafınd an yapılan bina, bir bazi
Yukarıda da söylediğimiz gibi Aya İrin i lika id!. Belki d e atrtu m u da v ard ır vc daoıı
nin fazla tag yirata m â m ı kalan ve ilâveler d ahi ahşap idi. H albuki şim di atrium binası
gören kısm ı a ln u m d u r. B u ralard a ttd irik le r dahi Jiistin y en devrine ait olduğu malûm bir
de bulunan Bizans san a t ve m im ari tarih i h akikattir. Bu gerçek m eydanda iken son ta-
bilginleri tam vc kâm il b ir plân vücude g e tir-' m anlard a bam yeni m eraklı kim selerin, bina
m ekte çok {ü çlü klerle k arşılaşm ışlardır. Bu n ın gûya b ir pu tp erest mâbedi olarak k u ru l
tedkiklere göre eski avlun u n için de vc d ö rt duğu h akkında hiç bâr esasa dayanm ayan id
ta ra fın d a T ü rk le r tara fın d a n ü z eti k ap alı b ir d ia ve d aha doğrusu fttâki problem leriyle kar
revak ilâve olunm uştur. Bu seb ep le avlu o l şılaşıyor. Buglin ölm üş şeh irle r üzerinde mü
dukça daralm ıştır. E ski a triu m , bugün İstan- esses y a p ıla n n kendinden daha evvelki mede
bulda tara olarak m uhafaza ed ilen y egân e a t n iy e te a lt enkaz bakiyeleri üstünde kurulm uş
rium olup üzeri te jlk kem erli idi. A n laşılan olm ası b u n la rın eskiye m al edilm esine vesile
bu tadilât kullanıldığı sıra la rd a veya A sk eri verm ez.
Müze eşyasını te şh ir m aksadiyle y a p ılın ı; o l B izans şeh rin in akropolünü kucaklayan
duğu şüphesizdir. M aam aflh bu so n ilâv eler T opkapı S arayı ile S arayburnu ve havalisi
de dahi sim etriye asla ria y e t o lu n m ad ığ ı gö A sya ve A vrupa k ıf a U n n ı yekdiğerine bağ
rü lm ek ted ir layan b ir geçit v e b ir iskân noktası ol
Bu kadim ki m ak dolayısiyle hiç şüphesiz buradan
li;» üzerinde daha evvelki m edeniyet izlerinin bulun
ted kikler y a
m ası çok m uhtem eldir. Bu itibarladır ki,
p a n 1 a r , bu Tüı-k T a rih K urum u, 1937 yılında Mll-
İlâv elerle ta
üerniz m arifetiyle Topkapı Sarayı ikinci
m irlere rag-
avlusunda bazı araftırm alor yapmağa
k arar verm iş ve iîk
sondaja da başlamıştı.
Velhasıl belki de
Aya İrini İkiyle bir
enkaz dBkllntüsü Üze
rine kurulmuş olabi
lir. Fakat biç bir za
man putperest mâbe
di olduğunu iddiaya
lıak vermez.
JlLstiyenin i n ş a
ettirdiği sair dini ya
p ılarda olduğu gibi
Aya İrininin de i ; taz-
' yi nal mt n pek zengin
Ajra, İrin i kilisesi, abairl yiiıii olduğu şüphesizdir.
tH calm ; Mentfil Ojfıuı) Y er sarsıntı-
http://groups.goog le.c
1J
tSftRVO FKDlS]
B ir adam ı sâbit fikir halinde düşm an bi N ankörlük eden, kavuştuğu « a d e tin ka
lenler için: d ir ve kıym etini bilmeyen hakkında: . .
Ayağına taş dokunsa bönden bilir. N im eti ayağı ile tepü..
om/group/merakediyorum
AYAK — 1370 — İSTANBUL
Bir klarnete, bir mevkie uğraşmadım, yo AYAK — Etki çalgılı kahvehanelerde,
rulm adan kavuşmak: semai kahvelerinde irticalen söyledikleri se
Ayağına geldi., m ailerle boy ölçüsen halk şairleri arasında
a. — «kaCiye* nin adı.
B ir yere gelip gelmeden vazgeçenlere: Bu m ilşaarelerde kafiyeyi vermeğe <ayak
Ayağını te sti, ayak kesti.. a ç m a k » , verilen kafiyeye göre irticâlan ve
hem en söylenen ınısralara da «ayak bulma>.
Bir yerden, bir işden, bir züm reden :îy- •ayak uydurm a» denilirdi; bu mllşaaralerde
rılanlsra: «cinas» denilen, mânaca farklı oldukları hal
Ayak çekli, ayağını çekti.. de şeklen birbirine benzeyen kelim eleri bulup
kullanm a sanatına son derecede ehemmiyet
gazan «ihtiyatlı ol», «kendine çeki d ü verilirdi; cinasa da «ayağı ayağına getrim ekt
ze:! ver» yerinde nasihat yollu, bazan da «had d erlerdi; simdi İstanbulun eski bir semai kah
dini bil» anlam ında tehdit yollu ihtarlard a: vehanesinde, ayak açanı A. açılan ayağa ayak
Ayağını denk al!.. uyd uran şairi B; ve ayağı ayağına getiren şairi
c harfleriyle g östererek d ö rt semai verelim:
Malûm bir yere gidilm em esi için tehd it:
A — Afinin am an... «yar asar»
Ayağını kırarım ... I1 — D ekim inen bak td b tııııa . cerrah İsen «yara s a n
C — B eni kim se asam aı, a s a r Lse «yar asar*
İnaci ile ısrardan vazgeçilmesi için rica » II
yollu; A — Adam am an ... « y a ra la rla »
Şeytanın ayağını kır!., 8 — lle p a ttık ç a geç g elir, m uvafık «yara tarlan»
C — B ir ta ra fta n e l şilem i, b i r ta ra fta n «yar a c a rla n
«• •
H er işds bahtı açık olanlara, h er teh lik e A — A dam a n a n ... « d e rtli kayna»
den sıyrılanlara, B — Z âlim k » i e lin d e n ne « e k e r «dertli kayan»
D ört ay ak iistiine düşer.. C — B u sevdftla o l u n u n ad ım ı «D ertli kasnn»
http://groups.goog le.cg
ANSİKLOPEDİSİ — 1371 — A YA K (Ç ıp lak . f * lm '
roup/merakediyorum
A TA K /Cıt-VV —îm ) — 1372 İSTANBUL
cıUttea bir "^mîefr ?\yjJJr kollar bol y t fi lar da yalındı; yalm ayaklara yıgıjb gtiıU«-
il ? t daima dif»cje kadar sıvalı, düğmeler ash de, kifluı, var il» yok ara*< Çifti «Di dirhem
•-ıtiktenmea. iln© üryan. nameler muhakkak çekmez «Galııia YemcnW> ?■ ;xilırdi, bu y
görünecek, |4gıis kıllı ise kıllar ustura He U- menilerin yiiirü gayi't küçük, ayak f^rr.'h-
n g edilir, ik! meme ortasında yalm* bir tu lirm uı yalan ürıuklartnı luU ı, parmak en
tam kU bırakılır, onlara da birer küçiik İnci, leri gorlınur, arkası da gayet kn*. U>pu|u he.
boncuk geçirilip düğümlenir, adına «aiiie por men nöyîc bJütn inden tutardı. Güı^l şlinltr*
temi» denilirdi. Bele de. bajdakfmn eji fal de o yemeniler de gjyjlmea, «Akaklarda yalın
kuşak sarılır, bir ucu yere sarkıktır, giiyi !&• ayak dalabilirdi. Kjjm «ntiilaru beyaz ylir-
vcndâıte denilen it adtmı ile yürünürken yer den bu- C e»yer bomıiBU alüırdı
de» Bürünürdü. Kim paçalı iç donu, üstüne de Bu külMni, bıçkın m nduı httsfeuhı Öy
kısa diz çagşırı giyilirdi. Çağ§ırın da dia üs- lesine sarmışU ki, beyzâdeler, paşazadeler da
ilindeki don paçaları göritnec^k tadar kısa hJ birer kal Ceıayer kesimi esvap yaptırdılar
olanı makbuldü. Vakanuvlsltrin tâbiriyle «it- yanlarında yüzlerine günuç vurmasın diye
törten kiniyc» dûler, baldırlar çıplak, ayak semsiye açmış lalalarla l^rtajıbu.1 sokakların-
ela yalın ayak dolaştılar, $ı
kır gaKır altın firmalı ve
inci işlemeli eyerler vurul
muş atlara yalın ayak tin
diler.
lln c u k âyini
Alemdar Mustafa Pafa y>
http://groups.goog le.c<
tflKLOPEDtBİ AVAK Çı*M , *alıa>
— 1373 —
rin bîr köşesi berber dükkanı Y « lm ayaklı İntaobuHular. «•Hı» «4»= ki»eher«toı ^ , ' K7C
olarak tamim cdİUrdi, küçük b ıı. mavuoAci, d t t v r i p r a f l ı \
kahvehânülerde kahveci bdB' ( ftn a im : rolOgrftftanLSD S- B a z t* l d » l i r )
jm/group/merakediyorum
A Y A K <Ç ıp la k , palın ) — 1374 —
•STAîfBUl
http://groups.google.coir
A.NStKLOI-KDfSİ — I37S — A Y A K >Çıplak, yalan
Yalmayaklı İsm nbuU ıılır, soldan s a ja : Milim yılayım sofSr ynm ail. $£Sütlltt<*nıc p a ıa n n d a » i m i . kallTOl»
saz ç ıla n f in » o şa jı
(Kesim: fü U ıtraflanlan S. D o n a lı e li Ue)
ı/group/merakediyorum
AYa j ; ı<7+f>î?k. ratın ) — 137e İSTANBUL
http://groups.google.coh:
A N S lK U tP E fitS İ - 1.177 - AYAK iO p ia k . Vkîır.'î
Istanbulda yalm ayak üajı açık bir ahu İle, arasında pabuçlar moda olmuştur: vaktiyle
Derviş Meczub Ahmed Dede İse. kırk yıl ana İstanbul hr.çıralının giydiği Galata yemenisi
doğulası urj-30 Eo^mrKtfr. :.ilıi bunların da on kısımları gayet küçük olup
Kıpliler müstesna. kadınlar İstanbul w - parmak enleri görünmektedir: bit pabuçların
kaklanuda fccnilı yaltn latanla dotaşmaga içinde tlv kirli, kirlice, sokakta kirlenmiş ka
başlamamalardır: takat bilhassa yazuı, valin dın ayağı da muhakkak ki tahammül edı!n
ayağına herhangi bir çeşit pabuç getirip so şey değildir.
kağa (ikan kadınlar erkeklerden vc oglaıı Ra;fa Dirtg.t Bardn ve emsali ekzistanst-
(ocuklarından çoktur. Pek varlıklı bayanların, yalısı sinema yıldızlarının kılık ve kıyafetinin,
genç kızların, haitâ kibar hanımların vc kü yalın ayak dalaşm alarının kızlarımız tarafın
çük hanımların bile, üzerlerinde büyük te r dan taklidi mUU ve dini ahlâkımız hakunıu-
slerin etinden çıkmış ağır kumaşlardan es da:ı »zerinde muhakkak ki endişe İle durula
vaplarla sokağa çnrapsız çıktıkları görülm üş cak bir meseledir. Hele bu yalın ayakları
tür. yemoniınsi pabuçlu kızlardan b ir kısmı tulum
Kndının. ki2tn sokakla çorapsın dolaşması bacı dizliğine benzeyen daracık p u n t a l o n l a ı
erkeğin ayağına çorap giymeden U r ayakka giym ektedirler ki. kendilerine o pabuçları da
bı geçirmesinden iarklî olsa gerektir. Kadın allık ları anda tulum ba sandığın: omuzlayıp
iskarpinlerinde arka kısım tamamen haztedil- yangına kojm ağa am ade »kız tulumbacı» de
mîş. topuk olduğu gibi meydana çıkarılmış mek yaraşır zannederiz.
tır; nihayet ön kısımda bîr tasmaya inkılâp R.E. Koçu bir giin sokakta, kipti k ard an
ederek bir takoııva - iskarpin tipi ibda ed.il- gibi pabuçsuz, yalın ayak, yalın taban yürü
mijLIr; lîianbul sokaklarının pisliği, tozu top yen bir hanım kız görm üştür ki, o kızı ve duy
rağı karşısında, bu dekolte iskarpinler, takun gusunu 1037 yılında H er Giin gazetesinde
ya pabuçlar içinde çıplak ayağı temiz tu t «Yalınayaklı Amazon» serlevhası altındaki bir
mak ImJtiusızdır. Sabah larivelinden sonra, sohbet yazısında şöyle testin etm iftir:
hele çarji ve pazar fazlaca dolaşılmış ise tır- s Kadın olsun, erk ek olsun, İnsan vücu
naitları kırmızı boyalı ve cilâlı parm akların du anadoğm ası çıplak olarak ancak heykelde
üzerlerinde ve aralarında biriken tozlar, k ir ve resim de güzeldir. Resimden de kasdizn fo-
ve toza bulanmış kadın topuğu gözün tiksin tograt değildir. Tıpkı meyvalara yapılan aşı
diği bir manzaradır. 1957 - 195!) de ekseriya gihl, insan vücudüne sanatın eli değmelidir.
çorapmü giyilen ç a n i - tulumbacı yemenisi «Onun içindir ki, erkekleri kapısında rin-
ı/group/merakediyorum
AYAJUm _ 137i — İS T A N B U t
:om/group/merakediyorum
tSTAKBVL
A ya k ap u İla m ım ı» 1944
(R«sîb: N«B*n
http://groups.google.coir
r3 *ŞsnttO PE D tât____________________________ — 1381 — ______________________ AV AK BA&DI PAHASI
>/group/merakediyorum_________
AYAKÇI — 1382 — tST A M İjm .
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ ^ ]3B3 __ AYAK DtVÂM '
:om/group/merakediyorum
'V a k d i v a n i _____ _ 084 .. İ stan bu l
zum Jıtimayflnda « fır m asraflarla tahakkuk madan sadırâiumıa haber gönderir: «Mcdcd.
edebilecek bir teşebbil* («erinde fikir boyan * »har devletin sultanım olmaya ki bugün
ediği cihetle sadakat ve istikametinin tahkiki m eşverettir tleyu divana gelesin. Hemen Ih-
için hapsedildiğini söyleyerek m il tehlikesin İtfa «yteyesiz. inşallah bu cemiyete tefrika
dt!.ı sıyrılmıştı. gelir ve illâ Mr zarar lerettub çimekten hazet
İstanbul, ihtilâl iyinde. hakikaten matı- olunur» der Katız Paşa güler: ıVar blzık-n
Serden (imek oyak divanlarını D ördüncü Mu- selâm eyle! Zuhur edetek kazal mübreınt rü
rad ile Dördüncü Mehmed zam anlarında gör yamda müşahede eyledim, ölmekten gam çek
m üştür. her ikisi de Nainıa Tarihinde lafsili- mem!. diye cevap gönderir. Alına binor. ma-
tiyle tesbK ve nakledilmişti:- iyyetlylo beraber sarayından çıkıp Topkapı
Döi'dünrU ıM uraıtın ayak divânı — Hicri Sarayına gelir. Babı Hümâyûndan girer ki..
1041 yılı recebinde |M. 16311, Saıiırfaam Ha- El ra t mahşerden num une.. Kalabalık açılır.
?:■• Ahmed P açay ıd ev irip yerine gcçınek in Sıdırâzam a yol verir. Hafız Ahmed Paşa ken
leyen Recep Paşanın teşvikiyle çıkan askeri disine selâm durm uşlar zanneder, selim ve
ihtilâl dc kurulm uş bil' ayak divânıdır <R: rir. m eğer helisinin koynu koltuğu «aş ile do
1041 re c eb İhtilâli); D ördüncü Muraıl henüz lu imiş, vezir kapıdan girip biraz İlerleyince,
yirm i iiç yasım la b ir geneli. Aşağıdaki satırla r b ir sipahi seçilip arkasından bir taş ve: — Bre
Nalına Tarihinin İİÇüncü cildinden naklolun- vurun!., diye bir nâra atar Ilafız Ahıııcd Paşa
muştur: taş yajjmtıruna tutulur, atından yıkarlar, fa
kat şallıları yetişip koltuğuna girerler, has
ıÇiin Hafız Paşa sadrâzam oldu, Reeeb
ta la r odasına, oraıln:) dn sarayın iç kısmına
Paşa ha.te:l iıtilh Halli Paşayı kaldırıb (öldiii1-
kaçırırlar, hücum eden Sipahi jet’ bu arada
liib'ı keııdiisu VwiriAzam almak için amele
paşanın satırlarından bir oğlanı hançerle göğ
başladı. Etraftan dahi norbalar ve bölük hal
sünden vurup öltlüriirler. birisini de yaralar
kının a ’zaraı gelilb İstanbulun İçi dolmuş idi.
lar; Sndırâzaıııın kaftanı ve mücovvezesl bu
Saka Mehıııed ve Cin Ali Mahmud AğaoJUı
arada kaybolur; BosUnbaşıdan bir iist kalta.ıı
ve Salih «fendi vc E m ir H alife ve C adu Os
ile b ir milcevveze alıp huzura çıkar ve vak'ayı
m an ve Biçakcıoglu ve K ütahyalı K alem Bey
tafsilâtı ile nakleder ve miihri şerifi öpüp sa
ve Nazlı Muslıı ve Kum A hmed ve d ahi bun
h ibine iade ve testim eder, pâdişâh da müte
ların em sali zorbalar ki h e r b iri m addctiîl
e ssir olup: «Yiirii var git» diye destur verir.
fesaü idi, b u n lar m ütterikü lrey İstanbul iç in
Hafız A hm ed Paşa, Yalı Köşküne inip kıya
d e fadam lariyle) o turu p ikazı fitney e bahane
fetini lebdiI isler ve kayığa binerek Uskiidara
ararlardı..», ih tilâlin nakline böyleCB başla
geçer.
yan m eşhur V ak'anüvis, İstanbul» dolan Y e
niçeri vı> Sipahi zorbalarının sabık Sadırâzam Beri tarafla. S ad ırd anım hastalar ta p u
llüErev Paşanın haksız y ere azledildigi baha sundan içeriye kaçınası üzerine, ihtilâlci as
nesiyle ayaklandıklarını ve b ir d e fte r tanzim ker galeyana gelir Orta kapuyu zorlayıp içori-
ederek ile rle t erkânından bam larım ölüm e * ye g ire r ve ikinci avluyu istilâ ederek Bâbiis-
m ahkûm ettiklerin i söyler, d e fte rii o lan oıı saadeye dayanır, Kubbealb asker ile dolar,
yedi kişinin başında: Sadırâzam Matız A hmed n am dar zorbalar ileri çıkıp: t Padişaha sözfl-
Paşa, Şeyhülislâm ve asrın büyük şairi Yahya uıiiz vard ır, divâna çıksın» diye ayak divânı
Efendi. D efterdar M ustafa Paşa, pâdişâhın istediler; Genç Osman V a t’asına benzer bit
gözde musahibi ve Y eniçeri Ağası H aşan H a v ak an ın çıkmasından korkan UordiiIK'ü Mu*
life, pâdişâhın en sevgili gözdesi Musa Metek rad , ayak divânı talebini kabul eder.
Çelebi bulunm akladır (bUlün bu isim lere ha «Pâdişâh Hazretleri dahi taşra çıkıp sal
klımı. Ayaklanm anın üçüncü gllnU İd, bir sa tanat Ue ayak divanı idüp tahtı hilâfet (izere
lıya. yani sarayda Divânı H ümâyûnun toplan k arar eyledi ve: «Nedir kullarım muradınız*
tı gününe rastlar, İhtilâlciler B ib i hüm âyûn deyu sualde olıcak bi edebter bir mertebe
dan girm eğe muvaffak olup sarayın birinci odebslzlik ve Halet lisan e ttiler ki tâbire gel-
avlusunu. O rta kapıya kadar ellerine geçirir mez ve Hafız Paşayı ve defter ittikleri on yedi
ler. Kubbe veziri olup âkil ve ted b ir sahibi bir m uteber erkânı devleti «Bize ver paralayalım
/.at olarak tanınan Bayram Paşa, daha giin dog zira bunlar devlete ve pjtıfişaJumıza dosl d *
http://groups.goog le.com
T .. • s, v.l.1'tJîni;
tirtnfştl. HO^rrv Paçanın idamı Istanbulda, Efendi: Uca kefilim dedi. Itaceb Paşa dahi
ayni yılın 20 şabanında İkinci Ur fitneye se keni oldu» Sizlerin kefaleti 11e iıimad ııterb»
bep oldu, isi asker tekrar saraya hücum etti. deyu müteselli oldular. Padişah işaret İtil, şeh-
PJdişah ayak divânına çıkarıldı. Naimi E fen rârfelıı yine mekanlarına gütıirdüler. Cahil
di, bu ayak divânını da 5oy]e nakil vc taıv-r doıtlan ik il düşman yeddir dedikleri gerçek
eder: tir» ıB. Hüsrcv Paşa; Keceb Paşa: Ihıseyia
«Ayak divanı iltirüp- «— Padişahım, «en Efendi. Ahizade; Ussan Halife. Mum Melek
niçün HOsrev Paşa gibi yarar veziri katil ve Çelebi; Hafız Ahmed Paşa; Murad. fV. Sul
kendi devlelînf rahnedar ettin, imdi sen dahi tan; 1041 ihtilâli).
elbette bire Haşan Il3İl/eyi ve Mıuahih Muta Dördüncü Mehmcdln ayak divânı — Hicri
Çelebiyi ve Defterdar Mustafa Paşayı vtr pa 1006 (M 1036ı yılı ccffiazlyelevvelinde tıkav
ralayalım» deyu iglizı kelâm İtliler. Hem bu ve im paratorluk tarihinde Vak'ayt Vakvaklye
esnada ol edebsizler nadanlık idlib: «Şehza yahut Çınar Vsk'ası denilen askeri ihtilâlde
deler (padişahın kardeşleri) bizim efendimiz kum lm uş bir ayak d ivin t Afi ki Dördüncü
oğullarıdır, gayri sana itimadımız kalmadı, ita Mehmed hu div in a çıktığında henüz on beş
hak yere Hiisrev Paşayı öldürdün şehzadelere yaşuıda b ir çocuktu: sadaret mevkiinde Sü
dahi kıyarsın, elbette şehzadeleri çıkar bize leyman Paşa bulunuyordu. Vıllardanberi de
gjjater» deyu ibram ve hadlerinden ziyade k e vam edegelen Girid çenginin devlete ylikledi-
lâm İtliler. Padişah ol cahillerin küstahlığın gigi ağır m asraflar hâzineyi müşkül duluma
dan ziyade rencide olup: «Haşan Halife ve düşürm üş uzun zam andanberi para alamayan
Mıısanm ne günahı vardır ki size vlreyim, ba asker Istanbulda silâhına sarılıp ayaklanarak
mertebe şermü hürm eti aradan kaldırm ak si kiiçilk Padişahtan suiistim al ve tegaUSb ü t
ze düşer mi» deyu nice Tiiishü pendim iz kell- itham eyledikleri saray erkânının öldürülmek
mat buyurduklarında anların habaseti ziyade ilzere kendilerine teslimini İstemişlerdi, ya
olup güftegû bir mertebeye vardı kİ: «Bu di- kan d a zikredilen arabi ayın yedinci günü M*
led-Ttlıriraî/i hize virm eı isen te n bize PSdi- dlşah ayak divânına çağnldı. Bu ihtilâlde as
şahlıga lâzım degilstin» didiler. Ve eraril bey ker. kapılarını açtırıp saraya girmeğe muvaf
ninde: sH ünkâr jchzaduleri boğmuş» deyu er- fak olam adıktan için Dördüncü Mehmed ayak
a l ziyade olmağın ol divanda: <Elbette şeh divânına Sogukçeşmedeki Alay Küşkûndn Ur
zadeleri çıkar gürelisi» deyu ibram itm eleri penceresi önüne kurulan tah t'a oturarak çık
ile Pâdişâh emrediip dört şehzadeyi taşra çı tı. Aşağıdaki satırlar Naimâ Tarihinin altına
kardılar, cümle buzzan divan müşahede ey cildinden bugünkü yazı dilimize çevrilerek ya
ledi Sultan Bayegd, Sultan Süleyman, Sulta.! zılmıştır:
Kasım. Sultan İbrahim. Cümleden büyüğü «Padişah cümle vütera ve ulema ile cad
Sultan Baverid idi. b tr len iv e r miUtehi civan d e üzerindeki Alay Köşküne geldi. Atmeyda-
idi. dördü dahi Bâbüssaadete çıkıp arzı didar nından köşke k adar olan saha sipahilerle dol
ittiler ve Sultan Bayezld ile Sultan Süleyman muştu. en öndekiler yaya, geridekiler zırh
ıkapunua eşiğinden) ilerice çıkıp (ol cahillere lara hürünmüş atlı Mi. Padişah geldiği gibi
hltab edlib): «Bizden ne b tersiz biz ktışel ha- içlerinden M ehter Ilasan Aga r e Şamlı Meh
mulde kendi halimize meşgul iken haliıriK med ve Karakaş Mehmed ileri çıkıp kasır kar
kamayup namımızı anmak bizi lisana götür şısında el bağladılar, llasan A£a el kaldırıp
mek niçündür, yohsa h iâ müttshem idüb (yok Pidişalta gayet muntazam Ve uzun bir hayır
idümemizi ral| isteniz, Allahdan korkmayup dua etmeğe başladı o dua ettikçe asker «imin»
Pâdişâh Hazretlerinden şermD h a y i itmeyüp avareleriyle giirlem ekte idi. Duadan sonra
böyle tuğyan idersiz, lillihi taalâ bizi halimize llasan Ağa sSze gelip: -Padişahım, Haktaâlâ
kon. bize tizin himaye ve harasetiniz gerek vücudu şerifinizi tahtı saltanatta daim «M »
mez» dediler. 01 nadanlar İse kabahatlerin bil- Kulların yüzlerini toprağa sürüp gelerek arzu
meyâb yine pâdişaba hitah idüb: «Ba'delyevnı halleri budur ki Allaha hamdolsun büyüdü
biz sana hu efendileri inanmanız, elbette bun nüz. İstiklâl üzere saltanat umurunu elinize
lara zarar ilmeyeceğine bize kefil ver» deyu alacak c'rvanhaht in had ır oldunuz. GirH ada
kavga eyledüler. MÜttü Ahizede Hüseyin sında vezirleriniz, Ümeranız ve asker fcullan-
http://groups.google.cott
fiJİSlKLOPt& İSt — 1387 - AYAK. ESNAFI
m* gece ve gündüz kilftar ile harb ve kıtalde kendine hâs alâmeti farikalarıdır, sokaklarının
lahraet çekip karada vc denizde düşmanın sesidir Ve büyük İstanbul, asırlar boyunca
yaptıklarını pâdişâhıma* söylemiyorlar. Mem bin bir kılık ve kıyafette, tenha ve sapa sem t'
leketler zulüm ile harap oKUı, reaya darül terinden gullp geçen, çarşı boylarına dizilen,
harbe kaçtı Pâdişâh kul İle, kul hazine île, meydanlarına serpilen ayak esnafı ve satict-
haline reayadan hasıl olur. Kulların para yü lariylc cihan ölçüsünde bir ^ h re tiir. Halk
zünü görmezler, verseler verdikleri mağşuş hikmetleri arasında İstanbul sokaklarının Uşı
vc safi b^kır akçedir, îstanbutda geçmez. Ve- toprakı altındır» sözü yerleşmiştir; acırlar
rir teriniz ve defterdarlarıma sallanatınıza o r boyunca, ıızak veya yakın memleketlerden ve
tak oiaularuı yüzünden vergi tahsil edemi- vilâyetlerden kopup gelen ve İstanbul sokak-
yortar, Padişahımızın yanında olan ağalar ve larında rızkını arayan insanlar aç kalmamı}'
rausahibler (Harem Ağalan) büyük saraylar 1ardır; her m arifet, hüner ve sanal geçmif.
say» a atlar ve hizmetkârlar besliyorlar; her her şey saUlmç, ayak esnafının ve satıcıları-
bîri devlet islerine karışıp türlü suiistimal n ın sesleriyle zengin bir edebiyat vücud bul'
lerle kendilerine mal yığıyorlar, m uratlarınca muş hattâ ayak esnafı ve satıcıları arasın
hareket etmeyen vezirler azil veya idam olu dan, Büyüfcşehrin tarih kütüğüne geçen tip»
nuyorlar; halktan vergi olarak toplanan ay an 1er çıkm ıştın bazen de bir işi bîr vilâyet, bir
tam paralar adamları vasıtası ile ve bir takım m em leket halkı benimseyerek bir ocak hali
sarraflar eli ile çok eksiğine toplanmış ayart ne getirm iştir.
bozuk veya kesik paralarla değiçürilfp kabine Bizleri çarşılardı pazarlarda dükkân dük
ye bunlar veriliyor ve askerin ücreti bu mağ kân dolaşm aktan kurtaran, dolakmış olsak da
şuş akçe ile ödeniyor, din ve devlet için bu hi kolaylıkla bulamayacağımız bin çeşit her
adamların izalesi lâzımdır. A rtık başka yol şeyi yolumuzun üzerine seren, batta idrâk
katmadığından baş vurduğumuz bu küstaha- edemediğimiz ihtiyaçlarımızı hâl ırlatan bu
ne yoldan ötürü bizi affediniz Pâdişâhım, gö insanlardır.
rünüşü kaba bu hareketimiz akıbetinin İyiliği 1957 de Gazetelerde ayuk esnafı ve sa
düşünülürse mazur görülür, sizden istediği' tıcılarının, işportacıların tamamen kaldırılaca
miz kimseler şunlardır» diyerek bir d efter ğı, bu adamların, şehrin m ahtefif yerlerinde
çıkardı, saray erkânından ve dışardan otuz yerleştirilecekleri okunmuştur tahakkuku İs-
kadar ki ensenin adını okudu cebinden de bir tanbui için pek hazin olur.
avuç ayan bozuk ve kırık akçe çıkarıp Pâdi- Ayak esnafı ve satıcıları, işportacılar, bu
saba gösterdi. Dördüncü Mehmed sipahilere şehrin günlük hayat ihtiyaçlarının doğurdu
hitahedip: «Kullarım, bu defterde olan kim- ğ u , sokaklara döktüğü insanlardır. Hükümet
selçrin matları alınıp kendileri sürgüne gön kuvvetiyle kaldırılabilirler. Allah rezzaata
derilsin katillerinden vazgeçin* dedi. Pâdişâ âlem dir, aç k a lm a la r, fakat onlar sokaklar
hın bu sözlerini Sadaret Kaymakamı Mustafa dan, meydanlardan çekilince İstanbul halkı
Pa$a yüksek sesle tebliğ etti; fayda vermedi: sıkıntıya düşer.. Hele dar gelirli aileler ve
'Hayur vazgeçmeyiz, seni dahî istemeyiz» d i ayak takım ı kahrolur..
ye Muştala Paşayı korkuttular. İ% buraya va Nevyorkun günlük hayatını İstanbuldan d>
rınca fesadın d e fi için istedikleri yerine ge ha iptidaidir diyemeyiz zannederim. Hürriyet
tirildi» Padişah divit ve kalem istedi» defteri] gazetesinde «Fatoş* adı altında bir Amerika**
o lanlara idamları için Bostancıbaşıya bir karikatür serisi vardır. Fatoş, orta halli bir
hattı hümâyûn yazdı, defterin başında gelen ev kadını tipidir, bu karikatür serisinin mev
Kularağası Behram Ağa, Kapuağası Bosnalı zuu da AVvyorkju orta baHİ bîr ailenin gün
Ahmed Ağa ve Raco İbrahim Ağa derhal idam lük hayatıdır. Fatoşta sık sık ayak esnafına
olunarak ccsedieri saray duvarının üstünden rastlarız, Nevyorkta sokaklarda dolaça dolaşa
sokağa atıldı, diğerleri de birer toirçr bulunup neler satılmaz kL. H attâ oradaki satıcıların bir
idam olundular (B.: İ066 İhtilâli).
hususiyeti daha vardır, işportalar ve valizler
AYAK ESNAFI, SATICILARI — içindeki mallarını, evlerin ve apartm anların
Ayak esnafı ve satıcıları, büyük istanbulun kapılarını çalarak arzederler..
günlük hayatının tuzu, biberidir: İstanbulun Bu girişken, bu atılgan, bu yorulmak bil-
ı/group/merakediyorum
ayak esk a fi — 13 88 - İSTANBUL
meyan ve müşterisini kendisi arayıp bular» sokaklar w onların ağzından kendilerine çe.
cçnafi Imt büyük şehir muhtaçtır. minnettar şidh nükte fırsatları haıularlardt Ayak « -
dır.,. nafı ve Halıcılarının sesleri, halk muskisine
Ayak esnafı vc salıcılarivlc işportacılar girmiş. Büpiikşehfin bu sokak sofileri anne
büyük şehrin günlOfc hayat ihttyaçlariyle öy niz» edilerek tesbit edilıtr^. ayrıca bu ean»|
lesine yugrulmuşlardır ki, lüzumu kalmayınca ve şan o lar üzerine kantolar yazılıp bestelen*
içlerinden bir kısmı. yasaklar çıkmadan ken mIşT bilhassa geçen asır sonlarının kanto yıl.
diliğinden tasfiye otıır. meselâ, seyyar kah «Tızlan tarafından sahnelerde okunduğu za
veciler re seyyar berberler gibi. manlar coşkun alkışlar toplanmış» bazdan da
Ayak satıcılığının ahlâk bakımından da gramofon plâklarına alınmıştır; meselâ aşa
kıymet! vardır, binlerce âvâre ruhu kötü yol ğıdaki kanto bir Orfeon Retard plâguu okun-
dan uygunsuzluktan çevirmiş, alın teriyle ka* fflU^UTi
zanç yoluna atmıştır. Dondurmam şckc-rli kaymak
Yine ahlâki inzibat yolunda psikolojik ifuojiNtfskiı ifduıa b»k
tarafları vardır. İstanbulun hâüeborduş güru Minimini hanımlara
hu iş yapar, cebi para gönir. işportacı yoluna Çıtı pıtı beyler*
çıkmazsa o ne dükkâna gider ne de işporta Parasım atmada» lallırmacn
cıyı falan yerde arar, parasıyle kumar oynar,
şarap içer, esrar çeker. K antocu Sam ranTın (B.. Şamram] şu hüz
Ayak esnafı ve satıcıları ve işportacılar zam K eten H elvacı kantosu:
tamamen başı boş mu bırakm alıdır?! Hayır?» Acem helvacı geiiyüf
Yapılacak şey bu vatandaştan zaptü rapt al Ketenhefra getiriyor
tına almaktır, meselâ: Herkesi memonn ediyor
Köprü üstünden kaldırırsınız, ama bıra Parayı cepten çekiyor
kınız köprii iskelelerim le dolansınlar, fakat Nane suyu oane şeker
vapurlara sokm anınız... Benim canım seni çeker
Hem kırmızı bem dc beyaz
İstanbulun ayak esnafı ve satıcıları, çe
Tellcl olmuş ketenhelvara
şitli ve re ö g ire n k kıbk ve kıyafetleriyle ya
bancı ve yerli ressam lara, avni hususiyetlere K antocu P e ru î’un (B.: Peruî) da rastdan
ilâve edilen sesJeriyle buaaorîst m u h a rrir ve şu M ıstrbugdayci kantosu;
k arikatüristlere zengin b ir mevzu teşkil et*
m iştir. Sesim ktfilıyur benim
Sokak sokak b a k ı r k e n
A rtık tarihe karışm ış olan m eddahlar, h i MüirbugdRjr k ıtır k tttr
kâyelerine yer yer ayak esnaf* ve satıcılarım Tize pişmij C*^ Slljr
Ayık MiUiian
uBaraka okuJJann yemek (fcttU fcâlierfüdl*
Okiil ta p u s u n * d itilm iş juthrılar a a |d a n sola-
balıhn, lihmi tdn
http://groups.google.ee
T
Tttrk mhtftbıiKİa;
Ttlbfelrfıı karikatür*, Akbaba MocrauAB,
kntmtecl, tu m ru , tatlıcı, Mkerct, simitçi saJılebci,
d, Urcktt-
ım/group/merakediyorum
AYAK ESSAPI — 1300 — İstanbul
ktkales sanatkâr olanlar vardı. Makiueleri. diğine yükselmesi şipşakçıların İşlerine ke-
bîr fotoğraf sehpası uzerinde» bir ahşap san sal verdi, mûrterinin fotoğrafı almaması ih
dık içine yerleştirilmiş; bu sandık, bir seyyar mali bunları başka bir tedbire baş vurmağa
karanlık odacıktır ve üzerinde kırmızı camlı mecbur etli. Hugüoıüı sıpukcı fotoğrafçısı
bir göz veri vardır. Banyo güvetlerl küçük artık resim akmıyor, sadece retim alır gibi ya
sürgü gözlere yerleştirilmiştir: cam ve (Um pıyor ve bu laklld fotoğraf almkdan sonra
yerine de kâğıt kullanılır; resim evvelâ men makbuzu uzatıyor, fotoğrafı süzde çekilen
fi olarak çekilir ve bu esnaf ve halk ağzında adam makbuzu kabul ederek resmi atacak
*arab> tâbir edilir, müsbel resim de. bu arap- gibi durursa o vakit: «— Affedersiniz, belki
taıt diğer kâğıtlara çekilir; umumiyetle de re rerim iyi çıkmamıştır, tekrar atayım!» diye
sim ler müşteriye ıslak olarak teslim edilir. rek çekiyor.
İkinci Cihan Harbinden evvel 6 atlet vesika- M d n tfcr Eten
bk resim 1 5 -3 0 kuruşa, iki karpostal 15 20 Aynacı, Urakçı, flrketeefler — Meşruti-
kuruşa çekilirdi; bu satırların yazıldığı Birada, vetten evvel ayna. Varak, ayrı ayrı işportaya
tek vesikalık 15 kuruş, iki veya daha fazla kadar inmiş «lcğlldi, yalm?: firkete küçük ço
otursa beheri 10 kuruş İdi: iki kartpostal da cukların elinde yirm işer tanelüc kâftıt paket
100 kuruş idL İkinci Cihan H arbinden evvel, ler içerisinde on paraya satılırdı. Ayna, ta ra k
tatil günleri m esire yerlerine giderlerdi, 1038 İse Mahnıudpaşamıt bütün boyunca yolun iki
denberi tatil gönleri mesire yerlerine gidenler kenarını dolduran seyyar sergilerde ılijer bir
azalmıştır: hu fotoğrafçıların tatil günleri hâs Çok cfya ite beraber satılırdı; İki tarafında iki
müşterileri askerler olm uştur; üzerinde «As tahta kolu olan bu seyyar sergiler, yokupıı
kerlik hâtırası» veva clstanbu) hâtırası» y a b ir yerinde bir kaç saat kaldıktan sonra daha
zılı vc işlemeli bir siyah perde önünde ken aşağıya inmek veya daha yukarıya çıkmak
disine şöyic bir çeki düzen verip resim çı iizere yerinden kalkardı. Bu sergi sahipleri
kartmak. askerliğini Büyük^ehİrde yapan Me- yirmi beş, otuz yaşlarında güçtü kuvvetli.:
medcikîer için, âdeta an’aneleşm iştir; asker insanlardı; bu sergilerin bir kısmında, bütün
ler, bu esnafın yüzünü hakikaten güldürür; eşya ayni fiattan, bilhassa kırk pandan satı
bazen iki. üç, be? kişilik gruplar halinde re lırdı; satıcılar kendilerine mahsus bir makam
sini çıkartırlar. ile koca Çarşıyı çın çın öttürürlerdi:
Dakikalıkcılara sandık yapan marangoz «O yandan al. hu yatıda* al, b in birer Jmnısa'
turtalarının en namlıları. 1947 de, Eyüpte «Aynalım ın, tarakların, biri birer kuruca!
Mustafa Usta, Taksimde Papaz köprüsünde fcülrl b ire r k un u p , biri b lıtr kurup !»
Islavro Usta, ve bir de İstepan Usta idi, bir
Bazı sergilerde ise eşya Uî cins olarak
sandık da 4 5 -5 0 îiraya çıkmakta idi. tasnif edilir, kırk. elli, altmış paraya satılır,
Ayak fotoğrafçıları, şipşakçılar — Bil satıcıların nağmeleri de. buna göre tâdil edi
hassa t kinci Cihan Harbini fi ikinci senesinde lir ...
başlamış vc bir aralık çok taammürn etmişti.
«Sag yanı elli. «ol wm aUoıı*.
Elindeki makinesiyle dolaşan seyyar fotoğ ■O rtadan *1 b iri birer kumsa!»
rafçı; Bavezid re Taksim meydanları, İstiklâl
Meşrutiyetten sonra firketeye yeni saç
Caddesi gibi işlek yerleri terciîı eder ve bu
rada gözüne kestirdiklerinin, haber verm e modasında Uıliyaç görülm edi# için firkete
»■tadan kslklı, ayna ve tarak ayrı ayrı, husu
ğe lüzum görmeden, enstanlene fotoğrafını
siyeti olmayan küçük çocukların elinde İşpor
çeker, sonra bu adamın yanma yaklaşır, k en
disine bir makbuz uzatırdı. Bu maftbuz, fotoğ ta da kaldı.
rafın çekildiğim, ertesi gün fotoğrafhaneye İkinci Cihan Harbi so n lam a doğru her
uğrayarak resmine bakmasını ve beğendiği şeyde olan yokluk ayna ve tarakta da sürül
takdirde alınmasını rica eden bir kâğıttan baş dü, İngiltere vc Amerikadan gelen itk tarak
ka bir şey değildi. Şipşakçılar daha ziyade gü- lar bilhassa Mısjrçarjısı kapısında, ellerinde
$çt giyinmiş gençleri, bilhassa çift dolaşan vc eıı çok bir düzine tarak bulunan satıcılar oHn-
dalgın dalgın konuşan aşıkları tercih ederler de tanesi y3ı elli kuruşa satıldı.
di. Fakat harb içinde film Hatıma alabil 194? d e .Naylun m odası Islanbutu telill
n ftp :/ /groups.google.co
— 1393 — AYAK. n S A İ 'l
eO ı|i vakit b ilim » naylon taraklar u la n kü köşkler; bir iki ■■ -.‘A U n tattıktan balıktan
fok işportacılar EroioönO. Ankara Cadden, temizleyip keımeV i'.ln d* bir tabu ları vatıfar.
Mahmutpaşa, SultanhamamıM Umumiyle tut Vavf Kif
muttur.
H o ıfW C m B a ş m a n la r - - B u ğ u n , b n h ;j> : k ı d ın b r
llalıkrılar —' Hemen İstisnasız. Ruyük- müstesna 'B Bohçacı k a d ın la n I I ta * ,
ma ve kum a; u ta n la r blv kalmamıştır, ratııt
şefarin külhanı - bıçkın sınıfına m ensuptur
İk in c i Cihan Harbine k a d a r « k a k (C-iak do
lar. Bir kısım esnaf dukU nlardan « y a voli
İaşarak «Basmacı: b a sm ış diye yelken b o d s -
ma hailelerinden alıp mahallelerde salarlar
d e n b ü y ü k ç e bîr b o h ç a y a k o y d u ğ u b a sm a la rı,
Asıl oltacı balıkçılar sandailariylc tuttuklan-
e lin d e d e m ir argını sallaya s a lla y a y tiıû y s s
m ya diikklnlara verir veyahut bir kısmını
basmacılara Büytiksehrln hemen her larafaı-
rtuhaUecUtrc. b:r miktarını da kendileri sa
da sık sık n u lg fe lin ird i. Basmacılar a n sın d ı
tarlar. 8alt{l olta ile tutup kendi satanlar,
musttimana pek te s a d ü f edilmezdi. ;y: işi y#-
balıkları galssmalaruıdan getirdikleri bir si
panlar daha ziyade yahudi ve r u tr la r idi. Höt*
cime reva bir işportaya, tepsi içinde dizerler:
ferileri d e pazardan uzak semtlerin yaylı ka
Köprü babında, vapur iskelelerinde vapurlar
d ınları id i Basmacı cam vurularak kapu önün
boşalırken: «Haydi beyim oltanın! Burun-
de çağırılır, kapı y a n açılır, adamcağız elin
bahçenin! Yeşilkayanuı!» diye b a tırırla r, hele
deki bütün m allan e şitin veya kapu m erdi'
uskumru ise: «Kumru: canlı canlı oynar oy
Yenlerinin filerine yayar, başörtülü yemenüi
nar! Bizim tarlanın!» derler. Sicime dizilen
başlar kapu aralarından uzanır, basmalar dik
balıklar hem diri, hem de çok görünür. El
katle muayene edilir, şayet beğenilirse uran
işportalarında olursa balıkların arasına yeşil
bir pazarlık haşlar, karşılıklı yeminler, k i
yapraklar ya yosun koyarak tazeliğini göster
tatlı sözler arasında devam eder, nihayet ma
inek islerler aratıra üzerlerine tuzlu deniz su
lını zamana göre oldukça yüksek b ir U rla
yu vurulursa tazeliklerim muhafaza eder,
la ta n basmacı te k ra r «Basmacı! basma!* ıBy*
renkleri solmaz. Mahalle aralarında dolaşan
haytırarak yoluna d e v a n ederdi
lar, sahilden uzak sem tlere, sayfiyelere gi
N m lln Ek i
denler, balıkları, mevsimine göre incir yap
raklan arasında tahta kefelere doldururlar ve Bayram tebrikclleri — Ramazan, Kurban
bir askı ile omuzlanıp taşınır; ve icabeden bayram ları İle yıibaşılaruıa tekaddüm eden
yerlerde: i.Balıkçıl.» diye bağırırlar; bu gibi günlerde başta Yenipostabanc olmak üzctü
lerin, giin aşırı, üç dört günde b ir uğradıkları B&yiikşebrin hemen bütiin pas ta hanelerinin
önünü, işlek ve kalabalık caddeleri, hattâ pa
zarları yedi yaşından başlayarak birtakım ço
cuklarla, delikanlılar ve yaşlı satıcılar dol
durur; «Tebrik' Bayrama tebrik!*
Bazılarının elinde bir sepet, bazılarında
b ir işporta; bâzıları sepetlerini işpottalarmı
y ere koymuş, b a n la n tabla bir sandık veya
b ir İskemle üzerine yerleştirmiş: sepetlerde,
işportalarda beyaz kartlar, üzeri çiçekli, çeşit
çejil bayağı ve miibtezel tebrik ciimlek ya
zılı kotu zevkli resimler, çeşit çeşit ntaoara-
lar.
Bayram lebrikcileri bayramdan bir hafta
evvel işe başlar ve bayramdan sonra ortadan
kaybolur; son yıllarda tebrik kartı satanlar
arasında kız çocukları, kadınlar da gdriiıtmıv
ge başlamıştır. Tebrik kartı salan çocuklar
B ılk c ıla r , X IX , aitt arasında bir kısmı, hayatta başka işi olmayan
(Rmİm: Kafifnpuj* rotogrtflvnudAn lardır. bayram harçlığı çıkarmak Ümidiylo
Ayhan «II Llt) sokağa İşportacılığa çıkarlar, bunlar tetnlıcc
m/group/fnerakediyorum
AY A* ESNAF] — 1304 — İSTANBUL
http://groups.goog le.co
:K U îF 2nrsı — 1395 — AYAK ESSA fl
m/group/merakediyorum
A Y A K esNAF» — 1398 — İSTANBUL
http://groups.goog le.<
A N B İK IyO P E D lS I — 1397 AYAK ESNAFI
:om/group/merakediyorum
AK ESNAFI — 13G8 ~ ÎSTANB0L
http://groups.goog le.co
a n sik lo ped isi — 1309 — A YAK B SN A Ff
kemale ermeğe banlayınca orsda yalarlar, pusulası alıp hem ucuzluğundan înûstefid ve
ağaçlan devşirmek itibariyle ikiye ayırırlar, hem dc taamından mUtelcasiz v? muicna'lm
bir gün dokunulan s£aca tür giin ara verirler, olurlardı.
dalları da bu yolda laksiıu ederler. Evkaf İdarelerinden tahsis olunmuş fod-
İhlamurda dulluk. Balmumcu çiftliği; Me la — piflcnln esmeri — pusulası alanlar da
cidiye koyu. Mevlevihanekapu, Silivrlkapu, vardı. Fodlaları da imaretlerde ekmekçi Ar-
Topkapu «emıleri batlı d u tlar yetiştirir. Hele navudlar labfc edip ınshrutl denilebilecek tff
o Tatar delikanlıların lubla istiflem eleri, gö yckilde imâl olunmuş kulelerle sırtlarına alır
renleri bihakkın imrendirmeğe, h attâ ald ır lar, ellerine dc beş on tane çıkarıp, ;Kod..la..
mağa şevke kâfidir. Bilim Ü sküdar ve Kadı- cı!> diye muayyen evlere bırakır geçer, yolda
köyünde dc uefls. tatlı batlı du llar varsa da arzu edenlere de satarlardı,
^ Bilmem simdi var mıdır. Vaüdebağında öy
Ayni Arnavudl&r perşembe ve pazar
le ballı dutlar vardı ki hakikaten parm akları günleri im aretlerde pişen pilâv ve zerdeyi kö
birbirine yapıştırırdı — tablalara gayri m un
şe başlarında kâsesi yirmi paraya» her sabah
tazam döküldUfündeu karşıkiler kadar ai be
da yine bir çanağı on paraya çorba » tartard ı.
llileri yoktur. tncireîler için de keyfiyet ayni
Y a«r u *
dir.
V asıf İliç Elma şekerciler — Çocukları en ziyade
baktıran, anne isterim diye ağlatan elma
Ekmekçiler — Hânı M eşrutiyete, Sefer
şeker, kırmızı garibaldi, galibardalı tatlıya
berliğe kadar fırınların kısm ı âzami Rum ve batırılm ış üzeri ince bir zar gibi tatlılarımı;,
Ermeııiler elinde olup simitçi fırınlarında
bîr topuzlu sırığın ucuna batırılan şişelere
Türkier, yirmi beş paraya satılan esm er, taae-
sıralandırılm ış ham elm alardır, çocukluk bu,
liginde leziz ve fakat bayatlığında biraz ek* şaka değil, çocukluk daim a kırmuuya m eyyal
çilik peyda eden bir ekmek çıkarırlardı. Fuka
d ir, çocuk sokağa çıkar, çarşıya gider ne bak
ra halkın; bas ekmeklerden cn para noksanına
lavaya ne de böreğe bakar, kırmızı kırm ızı ki
«atıldığı için simitçi ekmeğine rağbetleri faz
razlara gözünü diker, şekerci dükkânına gir*
laca îdi, ber fırının kendine mahsus tablakâr-
dirildiğinde bile şekerin kırmızısını İster.
ları olup ber birisine b ire r sem t tayin ed er
ler, oralardaki evlerin ekserisine çetele muka Elma şekeri satan ların çoğu da bir za
m anlar kayıtları sıfır olanlardır. Fakal ne ça
bilinde ekmek bırakırlardı. Ekmekçi belin
re çocuğun istem esi ebeveyninin bağrını îıûn
den bıçağını çıkarıp çenter, ev sahibi o çete*
ed er de b ir tane alıp yavrusunun eline tutuş
leyi bir tarafta muhafaza eder, h e r gün böy
turm ağa mecbur olur.
lelikle ay bağına kadar o yanm bilek k alm a V asıf Hfc
lığındaki tahta incelir; para verileceği vakit
çentikler sayılır, görülen hesapta bıçak yine En'am ı şerif çiler, Yasini şeriftiler, ab-
çıkar, ya tamamen verilip çetele atılarak bir dest namaz surecileri — Hemen daima Ak*
yenisi meydan alır, veyahut yeni çeteleye es sekili. Konyabdır; az miktarda şehriler de var
kilerden kalmalar da çentilip ekmekçiyi biraz dır; bâzan da mecbubca delikanlılara ebeve-
İnfiale sevkeder. Tekmil silinirse ekmeğin yinîeri tarafından bulunmuş rahm et vesilesi
basça ve pişkinlerini bırakır, artaya bırakılır bir iş olm uştur; bilhassa büyük camilerin iç
sa — takıntı hiçbir kimsenin hoşuna gitm edi harem tapularında ve Ramazan günlerinde
ğinden — tablak&rin suratı bir karış askıda: bulunurlar. Bu satırların yazıldığı sıralarda,
«Ekmekçini!:» diye kapu sert sert çalınır, bir maalesef bâzı kıbtiierin de etl'am ve yasini şe
iki ay hesabı birbirine karışırsa, çeteleler el rif ve abdest - namaz sûreleri sattıkları gö
den ele, kafadan kafaya vurulduğu da gürü- rül iTieğe başlamıştır; «En'amı şeritler, yâsini
lürdil. şerifler., hediyesi ....... kuruşa!» diye durma*
Her lirin akşam üzerleri bayat pazarları dan bağıran yan meczup bir genç son yıllar
na bir iki Uç günlük hattâ haftalığa kadar ba da Beyazıd camiinin ayrılmaz bir siması ol
yat ekmeklerini gönderir, narhtan beş, on m uştur
para noksanına satlırırdı kt bittabi onun da Esklalıedor — Meşrutiyetten evvelki dev
alıcıları bulunurdu, B&uı kimseler de tayin rin eskicisi mutlaktı Yahudiılir; sırlında yiix-
m/group/merakediyorum
AYAK ESNAFI — 1400 — İSTANBUL
Icrce kilo ağırlığında eşya alacak kadar bü uğuldatırlar., Bunlar da Anadolunun, Öteki
yük, uzun bir torba, başında üzerine ince bir ler gibi Kastamonu vil&yetUlertli,
yemeni sarılmış kalıpsız bir fes, sırtında yaz Fodla, peynirli pideye andırır ye peynir,
4(14rat/Usn üzerine giyitmiş eski bir palla. ba friz, yağsız, pide gibi ince ve yuflu; ekmeğin
caklarında geniş ince bezdon bir şalvar... kaba, esmer, ınahl&t undan pişirilmişi îdi. Si-
Bu Vahudinin sokaktan geçerken haykı bahiri ayazını: yemiş, köseleye dönmüş. Yu
rışı hiç dugiçmez. sona doğru gittikçe uzayan karıda dediğim güruh ufarağına 5 para, bü
bir nağme ve gittikçe incelenen bîr sesle: «Es yükçesine 10 para verip alır, ortasına bir kep
kiler utayım'.,>. çe kuskus pilAvı koydurur, katlar, hart hart
Eskj İstanbulda eskicinin faaliyet zamanı ısırıp gövdeye atard?.
bilhassa kışın sonu veya başlangıcıdır, Istan* S ^rm cd M uhtar AIbs
bul evlerinde ilkbaharın başlangıcında ve son
baharın sonunda geniş ölçüde mevsim temiz Gözlemenler — Bu satırların yazıldığı
liği yapılır, kenarda köşede balm ış eşya a ra sırada tarihe karışmak üıare bulunan esnaf
sına da kulianümıyacağına ve bir işe yaramı- tandır. Umumiyetle Salranbolulu idiler. İkin
yutağına karar verilmiş olanlar eskiciye ve ci Mahmud devri ulemasından zarafetiyle ma
rilmek üzere b ir tarafa a y r ı l ır d ı; işte bilhassa ruf KetftUdsjıade Mehmed Arif Efendi şöyle
bu mevsimlerde Yahudi eskiciler daha sık b ir tı-fcra nakleder: Yeniçeri devrinde Ycmka-
dolaşır, bir tapu d an ayrılinea hemen öteki punun gayet cemiyetli ramanıydı, bir gözl»-
kapu dan çağırılırlardı. meci vardı, lâlelerin yüzüne bakıp:
Eski İstanbulda eskiciye, yaram az çocuk — Tâns gözleına!..
lar için bir umacı rolü de oynatılm ıştı; çocuk Diye bağırırdı» der. Ne kadar yaukUr ki
lar «Seni eskiler »tayımcıya (oausı büyük an bu a itamın adını kaydetmemiştir; İstanbul kü
tüğüne geçmeğe değer zarafete sahib İmi; (B.:
neleri arasında adı böyledir) veririm ha, o da
Bürckeîlcr).
seai igneîl fıçıya kor» nakaratiyle korkulu-
turdu. Halı - Seccadeciler — Hemen hepsi Ana
Zam anla eskici çok değişti, Y ahudiler dolulu. fakat hin oğlu bin adamlardır; bir ha
arasına başka m illetten olanlar, bilhassa kik lı. seccade veya kilim oım ularlar, otel kıraat
tiler karıştı. M eşhur «Eskiler alayım!» haykı hanelerini ve Sirkeci, Balıkpasan meyhane
rışına yeni kelim eler ilâve edildi: «Eskiler alı- lerini dolaşırlar, bilhassa akşamın alaca ka
yorum» eski ceketler, pantalonlar, eski ayak ranlığı ile geccyi tercih ederler. «Haydi Gör-
kabılar alıyorum!..» şeklin) aldı. düsf.. B ir ta n e kaldı, Uşşağın!..» diye bağırır
E s ü yalnız para Ue alınm am ağa, b ir m ü lar. M üşteri çıkanın alâkasına keyfinin dere
badele vasıtası olarak kullanılm ağa da başla cesine. kılığına kıyafetine, içki masadının
dı, Bilhassa şapkanın kabulünden sonra «Bir m uhteviyatına göre 300 lira, 200 lira bir jey
fese bir bardak!» haykırışiyle İstanbul sokak isterler, pazarlık kapusu açılınca: «Son de Ur
ları çın çın öttü. şey v e r bakalım beyim!..»- diye İsrar ile durur
Buğun de eskiler leğenlerle, sürahilerle, lar. İstediğinin y an sı verilirse, bu müthiş
bardaklarla, bakır m angallarla m übadele «dit adam lara bulunmaz kelepirdir, «AL. güle gü
m ektedir. Ç ingeneler de y aptıkları iptid ai ha le kullan!» deyiverirler... İstanbul Ansiklope
sır koltuk ve masaları, oyuncak çpcuk araba disi arlına b ir efüd için yapılan çeşitli pazar
larını, dikiş sepetlerini sokak sokak dolaştı lıklarda, ilk ağızda 300 Ura istenilen bir sec
ra ra k eski c^ya ile değiştirirler. cade 25 liraya, 200 Ura istenilen bir kilim
M uzaffer E sen 12,5 liraya düîmiiştür!
(B.ı Alıyorum). TTalUçlar — İstisnasız hemen hepsi Ka
FodııİMilar, Fodlacılar — M eşrutiyetten radeniz yalısı uşaklarıdır, Biiyükşehrl semt
sonra görünmez olmuş satıcılardan; kuskus- sem t dolaşanları da çalâk yapılı, sırım gibi
cuLaım yakınında, hemen hem en omuz baş adamlardır; hırpani kıyafet alâmeti forikaıı
larında, yine sehpalar ve üstlerinde tablalar. gibidir, evlerde atacakları pamuğu götürü pa
Bunlardaki ses hiç sıtm a görmemiş: zarlık ederler- Hallaç için, evde bir oda boşal
__Fodla a, fadlaa! avalleriyle orta Lığı tılır. bir süpürge, bir desti su Verilir ev ssfıi-
http://groups.goog le.co
AVSÜlLOPE&fSt ayak ESNAFI
W gani ' * *ahı insan ise bir yemek ile ekmek » k id ir, ihtiyar ksynanacık o pufla yatağa
de vertr. Bir odasında hal!&ç çalışan evden hasta d û fe r. ve ona yatak ölüm dâjeÇi olur
‘‘)k?ğa akseden fesler, talanbutun kendine ILurlua oifcer
U s âhenfclerindendlr do.tJJrbilir. Eskiden, d ü
U m a rı, paihkacılar — Mcşrulîyi tıh-n ev
ğünü yaktaçm*} kız evlerinde hallaç uluna*
vel hanlar Yahudi ayak fal itilan idi Bu r
guıırt pamuk diden kirişde yıkatd ıfı tns, ki
kaSşnmuj, ihtiyarlayıp takatten kestim:] a
•dafl.. Ui~ dan dan . * lâ bir notası vardır,
takımın harcı <tej£U; sırtta okkalarla yük ta*i
günlerce devam eder, müstakbel gelin kıza,
nacak. Gençlerin, fermanlıların kftrıydı.
«v halkına, konuya komşuya vakıa bir istik
Sesleri — ötekiler gibi - cırlak cırlak
baldeki aile saadetini müjdelerdi. ayyuka çıkardı.
— Hasseeleeer. iüncce paatiskaaa'
Patiska malûm, hasseye gelince: Hındii
tanın Madras eyaletinde, Madapolam şebrin-
dc Çıktığı için AvrupalIların Madapolam. İ l
tanbul hanım larının da Madampol dedikleri,
pamuk bezinden bir nevi kalın patiska..
Bu satırların yazıldığı sırada Göztepe İs
tasyon çarşısında simdi dükkân tezgâh sahibi
olan Bay Yakup fYako) bundan 50 yıl evvel
delikanlı çatların da iken, sırtına koca balya
yı alır; kan te r içinde, havalinin sayfiyeleri
arasında, yukarıda dediğim a$ızla bağınUı-
lart ayyuka çıkara çıkara geter, tozardı. Bir
kaç sene geçm eden basma, yünlü illin da sal-
maga başladı. G it gide işi büyüttü: balyaları
m çoğalttı, cjege yükledi. Nihayet bngiiıilcü
dükkânı açıp çeşitleri bollaştırdı ve epeyce
lU llaç
(Resim; mefhum tanaf.1 h d ’feıı .vattı l»y»
kalanturla$tı.
labİM undâfl Ayhan eU ifel
9eı*»4 Muhtar Altt*
tti kli ?alvar giyen oğlMiCifciar. saçtan belle pa. üzerinde tahtadan değirmi bir tabla. Öş
rine kadar inen, takunyalı küçük kız çocuk* ründe kapağı beşik BrtilsB çatılı. sağı solu ku
lan d i vardı. Çocuklar, daiıa fazla kahve vo leli. boyalı çinkodan, nakışlar vo resimlerle
InracfhaarJeride dolaşırlar, masa ve iskemle suı]ü kutu. Kutunun iki yanında birer cam
altlarındaki izmaritleri Coplarlardı, Bunlara kavanoz; bunların İçinde de sa k u İcblebUi.
izjTiıriiçi denildiği gibi tBaşnltcj* da derlerdi. Kâgn helvasının piyata tabağı çevrecinde
îzmarituiler, topladıkları sigaraların kâ ki büyükleri yaluı kat, çifter, hattâ altı vc se
ğıtlarım çıkarırlar. tütünlerin yanık ve siyah kiz kaili olurdu. Genişliğine göre 10, 20. 60
vcrlm ni ayıklayıp teml^lerlor. sonra puro para ve iki kuruşa. Küçükleri, çay fincanı ta
şeklinde bü-iüünöş kAğıllara sararlardı; htı- bağı kadarları çam fıslıklı, fındıklı ve ş im a
na «fişek» derlerdi. «Pişek» lerüı fiatı — öl liydi; bunlar da 20 paraya.
çüsüne gür? — beş paradan başbyaraJt yirmi Kadıköy yakısında önceleri Dcbrctt Hay
yatayu kadar satılırdı. izmaritler, sebiller ci dan.ij o gaiplere karıştıktan sonra yine l)eb-
varında. sokak köşelerinde önlerine b irer yay reli Akifle kardeşi Tt-vflğln; hemşehrileri ve
gı bezi e re re k : Fenerbahçelim gediklisi Selimin helvasına
— Âlâsıdır, harmanım? uyar yoktu. Unu, yağı İyi kaliteden, pişirili
Diye satarlardı, şi de tam kıvamında. Boğaziçlndokilerin ta t
Üstad Hüseyin Rahmi’nin 1324 senesinde lısı daha boldu, Göztepe, Erenköy havalida-
Bojboğa* gazetesinde üm arilçU ere a it şöyle ile dolaşan Haydar, Âkif ve TevEk, bahar gi
bir &krasj varda*: ^Sokaklarda sigara bagt to p rince M crdivenköyünde oda tutar, takım tak-
layan m narilçilerin, namı diğerle başaklıla lavatı getirip helvaları yapar, sokak sokak do
rın tekessiirü münasebetiyle bunlann esnaf sı laşırlar, B ağırtıları da hep ayni ve hiç lîeğtş-
rasına ıdbali Şehrem aöelince tahtı karara alın ıneı;
m a isg de İamariLçi nüm ma bafcıldığı surette — Hceelva kltiiiir!.. Heelvn taaaze!
Balıkhaneye. başak tâbirine nazaran Ziraat Kestane çıktı mı, kağıt helvası paydos!
JVc£âT€tâ:e nisbelteri tâsim gelm ekle bu hu K ahvctilcr — A rtık tarihe karışm ış es
susta tereddüt hasıl olmuştur.» n aftandır. H aftanın h e r günü, m uhtelif semt
MUhİt Sükroan Çapaaoftlu lerd e k u ru la n pazar yerlerini, cami avlularını
dolduran kalabalığın arasında seyyar kahve
K adayıftılar — Kastomonu vc civarı se ciler de tiim en tümen. Ekserisi sakallı, hattâ
kenesinden olup kimisi kad ay ıfa dükkân ak sakallı adamcağızlardı.
larında çalışanlardan, kimisi de başlı başına Omuzlarında sırık, sınğ ın Jinr ucuna iple
i; yapanlardandı. bağlı, içi m ıcır delu kahve ocağı; Bbilr ucun
B unlar dükkânlardan çiğ te l kadayıfı üç da c e m le r , fincanlar, kahve ve şeker kutusu,
Alınışa alıp pişmiş olarak Yemcam! avlusu ve bulaşıkları yıkayaoa* suyun paslı tenekeden,
lıâıı pazar yerlerinde yüz paraya satarlardı. eııın;kll ibriği.
Galiba «herkes sanatının hırsızıdır» darbı me E trafla kahve tiryakileri çok Hemen se
mîİİ bulunduğuna nazaran bu adam lçr da k a ğ irtirler: yıkılan b ir duvar kenarına çpkereit.
dayıfı çiğce bırakıp suya kuvvet verdiklerin bir taş üstüne i üşerek, b ir kenaretğa çömclc-
den idare e ttirip vaktü zamanı geldiğinde sı rek okkalıyı hopttrdetirler.
laya giderlerdi. Bu alışverişe karışam am Y a Sermcıl Muhtar Ala*
radan bilir.
Eskiden kahve takımı bir askı İle onıuıda
Bunlar da hemen Kemen sönmüş gibidir. veyahut takım b ir sepet İçinde omıı»la, man
Zira çoktandır göremiyorum gal elde, yorulduğu yerde oturur, dükkân
Vmıl niç
ların ünlerinde dolaşır, bir köşe başına indi
liftgidhelvacılar — Kâğıt helvası ve hel rir icrayı sanat ederdi. Çarşularda gözüne
vacısı İstanbulun bas daaıgalarm dandır; es kestirdiği herhangi bir köşeye id e ta temeli İlk
kiden bunlar da lam a men de m eydandan kal eder, işinin hızına göre kliçük lakendeler atar,
kardı. Kadıköy yakısında, Bogaziçlndc Gök- lokma m angırını Hakkın inayetinden bekler
sudu, Snriyerin Çırçır, Hünkâr, Kestane su di. Bu ytizden Hicaza gindenlerl dahi biliriz.
larında revaçtaydı. Satıcıların omuzunda seh Kırlarda agfıv alUannda. şimendifer g iu e r-
http://groups.goog le.c
A SSlK L O F E btSİ — 140* — AYAK ESNAFI
gitu münasip kıyüarda çdpîcrnlp cv bark sahi geç. fSası saıı bir koku almıı. kurtlanmıştır)
bi olanlar da az rioğllctJ. Btıgün bunların ge denir, öylesini kimimler almaz, yemezdi. Me
zicilerinin mcvcudu kalmayıp kenar yerlerde sirelerin, sayfiye tiyatrolarının » n demlerin
yazıcılıkla iaşei yevm ivröni çıkarmağa s i'y de onlara miidavlm hanımefendiler, kerime ve
edenlere nidiren tesadüf olunm akladır. gelinleri kiiçllk hanunfendilvr «raunda un
Elvcvm bu is vaJnjz p iuar yerlerinde İş naba bayılanlar, yiyecekleri zaman kabukları
lemeğe münhasırdır. nı soymak Içlrt’ yanlarmda geder aaplı. küçü
V M f H iç cük çakı taşıyanlar çoktu, incecik kabuğunun
k'aaabiar — Tarihe k a n şra ç esnaftandır; hazmı bati sayılır, o çıkarılmadan ağza kon
omuzda bir sırık, etler dizili, elde bıçak, be mazdı. İpek a ju r güderi, podüsuetten eldiven
linde bir peşte/nal: iSemiz!..- diye gezenler li elleriyle soyup soyup yerlerdi.
veyahut işlek, münasip bir mahal Lulup bir Vaktaki Kasım yaklaşıp, havalar serinle
sehpa iuerine et sırjğım vaz île dükkânlar» yip köşklerden, yalılardan krçlık konaklara
dan daha ziyade iş yapanlar vardı. Yalnız bâzı taşınılınca kebab kestaneciler BahçekapısL
pazar mahallerinde göze çarpmakladır. Divanyolu, Şehzadebaşı gibi kalabalık cadde
V r s iF Biç lerin bir köşeciğini peyler, bütün kış oradan
ayrılmazlardı. Geceleri de Direklerarasındaki
Kebab kcstanoclleı, U nnabcılar — Eski*
çaycıların, kıraethânelerin, cuma vc pazar ak
den kebab kestaneciler, ıırmabcılar da hep şam ları orada oyunlar veren Kel Haşanın,
Aranvuddu 'Eyliıl girdi mi kesfane çıkar; don
Şevkinin tiyatro kapılarında gecenin geç vak
durmacıların bâzılan. işportalara .doldurup
tin e kadar ayazda beklerlerdi.
bunları başlarına otu rtu p elleriyle hiç Ilıtm a
S e ra e d M uhtar AIuk
dan, at cambazhanesinde m üvruene oyunları
yapan bir cambaz meharetivle ladırlar, acele K eten helvacılar — Şimdi de olduğu gibi
acele tın sı tutuşlarında bile, dildirm ezler; beyitler okuyarak gezerlerdi. Basa kahveha
mesirelerde, sayfiyeler civarında dolaşıp sa nelerdi' dahi yüzük oynayarak mağlûp olan ta
tarlardı. Bağırtıları şöyieydi: rafa helva çektirirlerdi. O vakitler Harbiyede
— Keeestaneee kebaaap: m eşhur bîr helvacı vardı, işitirdik. Bu helva
Bir hafta, on giin geçti mi İşportanın üç cılar 5imdi de aynen gezmektedirler. Gerek
te bir kısmında unnab, Malûm a, un mıhın tahan, gere-* kelen helvası eskiden m art ayı
ömrü kısadır. On beşyirmi gün ya sürer, ya nın hululünde piyasadan kaldırUırdıysa da
sürmez, tUkenlr. Zira şekerciler kapLşıverir. Harbi Umumiden sonra da yaz mevsiminde
Batman batman (batman tartısı yurdun h er h er dükkânda kazanlar kaynamakta keten hel
vilâyetinde değişen, yerine göre iki okkadan valar da çekilmektedir (B.: Bu madde içinde
sekiz okkaya kadar varan bir ölçüt alarak re lahan helvacılar).
çelini yapıp Kamazaaiyeiik bakır kaplara dol Arnavudlarm bir de un helvası satıhları
duruyorlar, vardır ki, tablalarında pide de bulundururlar
Unnabm yeni devjiriimifp, gevreği m ak amele kalabalığı bulunan mahallelerde içlerini
buldü. Kabuğu buruşuğunu, İçi porsumuşunu çevirmektedirler. Vawr Hiç
Kınacılar, damla vc çam şakacılar
— Yaran asırdan fazladır; benim ço
cukluğumda seyyar kınacılar vardı.
Hattâ siyahi bir kndın sokaklarda:
— Yeşil kınSl Yaprak kınâ! Dilde
m enşur (meşhur) bizim kini!..
Diye fiezerdi, çoktandır böyle şey
ler görülmemektedir. Onların da tahta
Ue damla sakızı satanları vardı. Ana
dolıı Iular çömleklmsi bir şife içinde çam
sakızı satarlardı. Şimdi o çam sakızları
K ubab k n stan ccl nı kıbti kızlar satmaktadırlar.
(R psİm ; F o tn g raftfd u A jb a n « İl lle> Vmr ıılç
http://qroups.qooqle.ee
— 140» — AVAK ESTİAFİ
ım/group/merakediyorum
r
http://groups.google.co
AJCSKLOPEPİSt — 1407 — AYAK ESNAF!
Hikmeti Hûda, dondurmacıların sesi una- gülsuyu (ifMİ. tnekedon 102 jeker kutusu,
hjJJebiciler gibi hımhım hımhım çıkmaz. kea- sllnger voyatıut bir beı bulunur. Sütlü mu
fcn kcskJn çınlardı: hallebi isleyene büyük parçadan İstenildiği
— Vişneli var, Jtaaymaafklım: Dondur* miktarda keser tabağa koyar üatllnc biraz in
jnaftm Staaaymaak. ce toz şekeri daha doğrusu Jükum çekeri tozu
Kadıköy yakasının en meşhur dondurma doker bir iki darala t!a bulul suyu lie k a n jıt
cısı Vajıyalı Andondu. O havalide ve Kuşdili gülsuyu serper, bir kaşıkla eline tutuşturur.
çayırında dûîaşır; pazar curnatan Fencrbah- Pekmezli isteyen yine »yol şekilde hare
çeye gelirdi. Çoluk çocuğa 5 paralık, 10 pa ketle seker yerine pekmez (tekerler Bunlar
ralık vermez, İllâki kuruşluk, hiç değilse 20 da amele yataktan, pazar yerleri, mektep ün
lik olacak. 50 yıl evvel kırkını aşkındı, 1947 leri, (Ocukların oyun esnasında toplandıkları
baharında halâ sağ. Ycldcğirmeninde susam- yerleri kollarlardı. H ilen beyledir
U simit salarken gördüm. Vmr ai(
Makar acı. lğnccilcr — Eskiden Beni Is-
raildendiler. yaşlıydılar; sermayeleri kıttı;
haydi haydi be; on mecidiye tutarında Mal
la n tavla kutusu kadar, tahtaları {allak, ka
pağının rezeleri ta n k bir çekmece içinde On
lardaki bağırış da ince, düdük gibi, yayık ya
yık. ezik ezik uzayıp gider:
— Maaakaracill'..
Soluğu d ı r almaz, ardından:
— tUynecUi!...
Şehir içinde, sayfiyelerde sokak sokak
gezerler. Onlarca astlanmak turta ya. çoju çi
çek bozuğundan çopur, htyığı sakalı kel kal,
bir gölü de menhus illetin yüzünden kör. Ay
kırı şekil ve şemailleri dolayıslyle mahallele
ri a ele avuca sıfm aı çocuklar; peşlerine takı
lır, etraflarını alır: sorarlar;
— Bezirgan, kedinin ayağı 'kaç?
Bir türlü dört diyemez, üç bujul! diye
Mahatlablcl, XTS. a&a mırıldanır. Eteğini çekerler, çelme atarlar,
(fieıim: Folografriu Ayhan eli ile) bezirgan yerlere yuvarlanıp tozlara, çamur
lara bulanır, feryatları basardı;
Yine bizim çocukluğumuzda Göztepe,
— Yeti|in be. olduruyorlar' .
Erenköy civarlarında dolaşan Amavud Os
Afacanlardan kaçan kaçana..
man, delikanlılığımda gayet yakışıklı, müte
nasip vticullu, değme pehlivanlarla el enseye Senaed Mutalar AIub.
giriçecek kadar kuvvetliydi. Çeki taşım hop- Manavlar — Şehri şehrimizin her çapta
padak kaldınveritdi. Mütareke senelerinde ve her istidatta mttstakimülhkl iesaru ağuşu
Erenköyütıde dükkân açtı. Eski müşterileriyle şefkatinde perverd* eden beldei tayyibedtr.
epeyce aksuata etti. Yıllardanberi görmedim. Bu erildendir ki yaz gelince bağı abani sarıklı
Memleketine mi gitti, öldü mâ, kaldı mı bil Alanyalıbr, yeşil ve beyaz sarıklı KonyaU,
mem. Aksekili, Ürgüplü seyyar manavlar küfesini,
S em e< Matalar A]us
işportasını, tablasını kapınca sokaklara dö
Debre. Picren. Pristina, Lama havalisin külürler. Esnayî abzı atâda sakallarım tutarak
den Arnavudlar olup çoklan dükkln tabla- müfterilere, kendisi kaoacafmdan bihaber
Urlarıdırlar. Mahallebl sûtltt ve pekmezli ya savatlılar» aklınca kandırmak için ben haccfli-
pıla*. Tablada su guğilmû. pekmez göğümü. haremeynim derlerdi.
m/group/merakediyorum
AYAK eSÎM Fl 1408 - İ3TANBVL
http://groups.goog le
ANSİKLOPEDİSİ — İ4M — AYAK ESNAFI
Eski istanbulun seyyâr satıcıları arasın di. Kaluı. nalçalı yarım kundura giyerlerdL
da kavuncular, tipik insanlardı. SAf yüzlü, kır R (u la rı, u s a m ı t maksadtylc kundura falan
safcjiii, sesleri ftu ter yüksek vtirotlu insan almazlar. bir ickl başka. btekl t «ki b a jk ı ayak
lardı: Göğüsleri açık ve yanıklı Şalvar giyer kabı, yahut lâstik kullanırlardı. A ralarında
ler. bajUniKtekf fesin üzerine renkli çevre gençleri, sljımlyalı sakallıları, bembeyaz sa-
sorarlardı. Alacalı m intanın üstüne llaydari kullan göbeklerine kadar uzayanları d a vardı.
biçiminde yelek geçirirler, ü stüne eamedan, Ve çoğu. KürUtl. Yüklendikleri küteler, için
y»hut çepken. giyerlerdi. Boğazlarından a$ağı dekilerle beraber, seksen okkadan afajjı de
sarkfrn gumü# kösteklerin yanında b ir d c ip ğildi. ü n le rin d e ortasındaki değirmi sapından
sarkardı. Kösteğin ucunda piryol saat, ipinin iple arkasındaki küfeye tu ttu rulm u ş yuvar
ucunda da bir kese vardı. Sattıkları malın pa- lak ve iistü açık sepetler vardı.
rasjıu bu kedeJerc korlar, keselerindeki p a ra Sesleri tâ uzaklardan duyulur, «ofcağın
lardan gerisini ve içine sald ırır saldırm az, gür, kütla, alabildi
rirlerdi. Saatlerini diğine yüksek b îr sesle:
ve keselerini bel — T atlı kavunlar!
lerim* sardıkları Diye bağırırlardı.
kucakların arasına Çoğu defa, çağsrüdıîdarm ı duymazlar, bir
sokarlardı, k ere adım larını kulenin gıcırtısına uydurduk
Bâzılarm m bal ları ağızları ile de:
dırları çıplaktı. Bâ- — T opataniar; Bal akıyor.
züsrı da balditla- — Vay m übarekler.' Top atanın da ba!
rinın üstün* kaim akıtanı!
tozluklar takarlar Ezgisini tu ttu rd u k la rı için yollarına de
vam ederlerdi. Eski kadınlar, m ahal
le a raların d a avaz avaz bağırarak k a r
puz, kavun sata n la r hakkında:
— H erif öyle bağırıyordu ki. bi
zim m am a dadıya karnı yarıklık pat
lıcanı ikiye böldürdü!
— O ğlanı güçlükle uyutm uştum .
Çocuğu beşikten fırlattı.
D erlerdi.
B unlar, kav u n un ianesini üç k u
ru şa k ad ar, yüz paraya kadar satar
lardı.
— A ltm ış paraya olmaz mı?
Sorgusu karşısında:
— A ltm ış paray a m ı? Bulsam yirm i küfe
alırdım ... cevabını verirlerdi.
K öprü yem işçileri, pahalı tnal sattıkları
için, onların kavun satıhları hakkında:
— B ir kavun, b ir altu ı top!
Derlerdi.
Seyyar kavun satıcıları arasında, CirilL
ttıı m lar da vardı. B unlar, siyah, uzun şalvar
giyerlerdi. Fakat sırtların da satm azlar, küfe
le ri beygirlere, eşeklere yükliyerek:
— K ala peponi!.. Ola zaharl!
Diye satarlardı. Fakat, İstanbul mahalle
Manav tipleri lerinde dolaşmazlar. A dalarda, bilhassa ekal
{Resim: F tlo graflardan Ayhan vo Ne?ih eli Ue) liyetlerin bulunduğu m ahallerde gezerlerdi-
com/group/merakediyorum
(‘ ■ ‘A K :a f i — 141D — ts r u ıc ı
http://groups.google.ee
A .S S I& 10F E D İ5! — 1411 — ATAK ESN AFI
bu A nıdoiu çocukları insanın karşısında e r bey köyünün, sütlü m tstr hay m ısır hayyy!..»
kek yapısı ve giicliniin Lunsali idiler. B ir kıs Diye satarlar, bâzı köşe başlarında kazan ko
mı yalnız gezer, bir kısmı da yanların* yar yup kaynatırlar, kebab yapıp da satarlar.
dımcı alırlardı. E ğ ir malı ortaklam a almış Şimdi bu yolda salmak âdeti kaldırldıgı
larsa, üzüm küfesini yarım saat biri, y an ın sa cihetle bir camekiin derununda satılmaktadır.
at Öteki taşırdı. Kuleyi taşımayan, teraziyi K estaneler de ayni şekilde satılmakta
eline alarak üne göçer, birkaç adunrla bir: • iken m ısır gibi cam ekina girmigtir. Kestane
— Çavuş!.. nin de kebabı yapılıyor, çok yazdı k t suda pi
Diye bağırırdı. şirilenlerin üzerleri çizildiği için İnce u r ka
Eğer mal ortaklam a değilse, serm aye sa buğundan ayrılm am akta, yenilirken bir acı
hibi küfeyi taşımaz, yauma aldığı gündelik lık verm ektedir. B ir de fırın kebabı vardır ki
çiye, yahut ondalıkçıya taşıtır, kendisi dc Çı kestaneler çizilip h afif fırın göriir, taam ı le
ğırtkanlık yapardı. zizdir. B ir de çifte fırınlanm ış kabuksuz kes
Ondalıkla yahut gündelikle adanı tu ta n ta n e v ardır ki, bunlar hepsinden enfes ve da
sermayedar, iiğle yemeğini de yedirm eğe mec ha kibarane k estanedir. Ö tekilerin dalma bir
burdu. buçuk, iki misli fiyatla satılır.
Temiz yürekli, tok gözlü, helâl şilt em V lU Hic
mi? insanlardı. Birkaç dirhem eksik ma! v e r
1950 den so n ra m ısırcılar ve kestaneciler
mek için teraziyi meyilli tartm azlar, h ile y o
yin e sokaklara dökülm üşlerdir; cam eklnlar
luna kaçmazlar. «H aram dır hakkı geçmesin!»
atılm ış, eski lâûbSli h ü rriy ete dönülm üştür
diye dikkatle tartarlardı.
Midya dolm acıları, midya tavacıları —
M ünir Süleym an Ç apanoğlu
A k şam lan bilhassa m eyhaneleri dolaşan es
Patlıcan ve p o rtatalcılarm ekserisi de n aftan d ır; um um iyetle Rum ve Erm enidirler;
Vahudidea olurdu. Patlıcanın, p ortakalın sa içlerind e m idya dolm ası yapm akta hakikaten
tış ciheti kolay, terazi filSn lâzım değil; tek l hüner sahibi, tem iz su la r mtöyası kullanan
im pazarlık et, birer b irer say, parayı at. yağı halis, pirinci leziz, fıstığı iteiimü yerinde,
B a lın d a n yine tiz, sürekliydi, Z a rz m t- aldığı p ara helâl olan esn af vardır, devrimi
çı hırıstiyanların, atlı, eşeklt Rum bahçtvan- zin şöhretleri arasında iki kardeç barbalar
la m k in e benzemez, S altıklan da onlardan
yarı yarıya ucuz: Tanesi 5 para, hattâ üçü 10
para. Velâkia hepsi porsuk, suyu seli çekil
miş, kozalağa dönmüş. Tevekkeli (pahalıdır
hikmeti var, ucuzdur illeti var) dememişler.
Meddah Aşkı’m n onlara d air taklitleri
oldukça hoştu. Önceleri fonograf silindirleri
ne, sonraları gramofon plâklarına bu ta k lit
lerini vermiş, Istanbulda kapışıimıştı. P atlı
canın Yahu dinin uraumhanecl Siirpik D uduy
la ali} verjji ömürdü. Portakalcıaın da cum
badaki banım nineyle pazarlık ederken kah
kahadan kırılışı; seslendirerek, plâğın sonuna
kadar mütemadiyen katılışı en som urtkan
kimseleri bile kah kah güldürürdü,
Sermetf Muhtar Alus
Mısır ve kestaneciler — Tabla iistünc
mısırı doldurup sıcaklığını muhafaza ve te
miz bulundurmak için bir peştamala sararlar,
tablanın kenarında pişmemiş m ısırları b ire r
şiş İJe yani ağaçlan mamul sivri bir ile te ge
çirip atta kabilinden olmak Özere yeşil yap Kestaneci. XIX. u ır
raklarıyla dikerler: tGöksuyun veyahut AU* (R«Ik İL Ereeıtt
ım /group/m erakediyorum
AYAX ESK A fl — 1412 — !S T A .m x
n r d ı, ki hem midye dolmaları hem de çöpe kapkara, korkunç bir zebelllhdı, sokakta be
dizip kızarttıkları midye tavaları pek nefis lirirken tok, çatal çutal, ata de ortalığa yayı-
İdi. her İkisi de İkinci Cihan IlotrU haçlarında lir :
öldüler; bunlar gayet gSzel uskum ru dolma — Ocaçtt!..
ları da yapar, bilhassa Galata mcyha/ılerinl Kapı eşiklerinde yayıla kalan ıııka, düm
dolatırlar. Köprünün Kadıköy İskelesi batma belek karınlı, Izede «yani kavruk vc hiç geliş
gelirler, nadiren de Emintinüne, Balıkpazan- memiş) masumlar; kapı ünlerinde oynayan
na geçerlerdi. Midye dolmacıları arasında son biraz daha kotaca d b y a n lır, umacı geliyor
şöhretlerden biri Karamanlı Rum Karakaş diye hayktra haykıra, bucak bucak çU yavru
Kiryakn ile Yalıudi M enleştir su gibi kaçarlar. H erif sahiden sanki umacı:
Menleşin sahası balıkpaıarı İle Galata birbirine takılı sekiz on sapa, alt atta bağlı
meyhaneleri idi; yaşlıca olan K arakaş ise, bir sürü çalı süpürgesi; yüzü gözü, eli aya£ı
son yıllarda Sirkeci hudutları d ısına çık kapkara, ocak zifirine bulanmış.
mamaktaydı; bir zamanlar, Dördüncü Va Derhal anneler,
kıf han (Borea hanı) karsısındaki mezeci Fi- anne anneler, baba
lip'ln dük k im önünde saatlerce durur, malını anneler.
hemen hemen Fitip’in kapıdan taşan m üşteri — Kahrolası he
lerine satmakla büiriverirdl. (B.: Filip. Meze rif yine göründü,
ci). Sonra A nkara caddesindeki Bahçeli lokan çoluk çocuğun ödü
tayı durak yeri edindi. B ir ara bir de «İzmirli» koptu. Evlâtlarımız
türem işti: Lâutalice bir adamdı, midyelerini d a ğ l a r a taşlara
satarken: boncuk (yani hava
— Midyenin dolması!_ le) illetine uğraya
— Halis Edrem it yağiyle.. H aniya mid cak! kabilinden çe
ye dalması!.. n elerle palas pan
— Fıstıklı baharlı. . dıras aşağıya sal
— Kazandibi midyelerim!., dırırlardı.
gibi sesleri yetine: Çocukları içeri
— Kan yapar bunlar!.. U ç ta n e ye. Be- a lır almaz başpar
yoğluna git!... mağı d ald ırıp da
Gibi yâveler tu ttu ru rd u . ik inci C ihan m aklarını kaldıran
Harbinin Büyükşehre y erleştirdiği yeni bir kaldırım ı a rk a üstü
sınıt akşam cıların da bu g ib i lâubalilik y atırıp kasıkların
lerden hoşlanır olduklarını b elirtm ek lizundır. da k i k o rk u dam ar
Bir de küçük gazete m üvezrilerinin midye larını basana; ar
dalm acıları vardı, dolm alarını ho rd a m idye dından çömleğe
le rle yaparlar, pek ucuza v e rirler, yalm ayak, o tu rtu p, aptesha- Ocak «B pU M U l
başı kabak, gazete isim lerini cigercikleri til- neye götürüp (çiş, (Kesim: F o la ğ n M n A r k a
keninceye k adar bağırarak koşan yavrucuk çiş!) lerle id ra r et «H Ur!
ların keselerini yarıya yakın boşaltırlar, am a, tire n ettirene.
Allah ra n olsun, doyururlardı, bulundukları Ocakçının işi, büyüklüğüne küçüklüğüne
yerler, bilhassa akşam gazellerinin tevzi edil göre 40 paraya, 2 kuruşa, bilemeden 100 pa
dikleri sokaklar. Acunusduk sokağı ve Şeref - raya ocağı, bacayı süpürmek, kurum lanın al
efendi Sakağı İdL Son yıllarda esnafın ayak mak; m utfağı, taşlığı batırıp köpek bağlansa
takanı kolay p ara kazandığı İçin m üşterileri duranuyacak hale sokmak, o kapkara pislik
p ırp ın çocuklar olan bu midye dolmacıları leri temizliyecegiz diye kadıncağızların da
kalmadı. anadan emdiklerini burnundan getirmekti.
Ocak l i p t ı t d i k r — Hemen hiç görün
mez olm uş esnaftan dır Kocakarı masalların Oynar oynar balıkçılar — Kendi oitasiyle
daki gibi bîr dudağı yerde. U r dudağı gökte tuttukları balıkları kendi eliyle satan ve he
A rap Üzengi v a ri iri y a n , tepeden lırnaga men hepsi de BüyilkşeMrde mihnet ve me-
http://groups.goog le.co
T ANStKLOPEDtSI ,
m/qroup/merakediyorum
■ V . h »' -. AKI — H U — İSTANBUL
rülen baş suyu ile pişmiş pilâv sal altların ek- bjgünkii gibi vıcık vıcık, hali) Çevriş yağın
sîrisi Karamanlılardan m ürekkep olup gece dan. A vurtta, dam akta yapışkan yapışkan do
leri çıkarlar. Galatadakiler tibesabah »hzü nar.
a li ederlerdi. Sehpa üzerindeki tablaya bir M n m 4 M ıdılu AİM
tencere oturturlar etraftın, suyunu kullandık
Kakalar — Gaz tenekelerinde Hamleliye
ları baş ve beyinlerle süsllyerek kaşıkla tok
suyu. Terkos juyu taşıyan sakalar sonraları
tak tablanın kenarına vurup müşteri celbine
sai ederler, alış verişin aı veya çokluğu d e re çıktı. Daha öncekiler, kılık kıyafetçe bunlara
cesinde tablanın kenarına diktikleri feneri» benzemezdi; başlarında soluk yazma bağlı,
içindeki mum veya lâmbaya gözler çevrilerek kenarı b ir parm ak yağlı, kalıp yiizb görme
m iş fes; sırtların d a sodaların kazekisl gibi
dertlerine yanarlardı
Kuskus pilavcılar ise sırtlarında İtiife kolsuz, sahtiyandan bir çekel. Kayışla bir
o m u za takılıp koltuğun altından sarkıtılmış,
büyüklüğünde bir sepet içinde daima kalaylı
bulundurdukları bir tencere, sepetin kenarın b ir ta ra fı geniş, öbür tarafı dar, inanda d eri
da uçları delikli iki teneke kutu birisinde tuz sinden, içi b ir küp su alır, hen üı sütten k*
birinde karabiber ekseri pazar y erlerini vc silm iş dana cüsdsoaindc bir kırba.
çarşı içlerini dolaşıp: sBizinı pilavcı geç kal Küçük evlere mahalle çeşm elerinden lö
dı.’» diyen m üşterilerine: «Kuş kuşum kuş kün -kokulu, bulanık, içinde vrtıl vıcıl ku rt
kuş:- sadalariyle arzı endam m üjdelerini, la r kaynayan Kırkçeşme veya Halkalı suyu
tencerelerinin dum anlan görülm eden evvel nu taşıyıp d u ru rlar, kırba dolusuna 10 para
kulaktan işttiriıJsrdi. Bu esnaflarda T ürk, ve alırlard ı. Sem t* »nlıtır Alo»
Ermeni işçileri olup m evcutları çok kalm a Sakız lehleblcilrr — Bin üç yüz o tu ı yılı
makla beraber tek. tiik orada b urada göre n a k ad ar ensesinden kayışla beline kadar asıl
çarpm aktadırlar. m ış b ir to rb a içinde taze kum leblebin satan
V«ıf İliç K um lar vardı. M ahallâtta m esire mahalle
Sabah sabah Em inönü Bay 37.1
t. Fatih, rin d e: « S akizzıs.. leblobiciii..» d e r gezerler
m e y d a n l a di. Şimdi o n ların mevcudu kalmamışsa da
r ı n d a sehpalar: e l arab aların d a sakız leblebisi. Amerikan fıs
üstlerinde değirm i tığı. çam fıstığı, kabak çekirdigi, eskiden ço
tablalar, tablanın cuk ların pek sevdiği olup fim d i nadiren gö
üzerinde koca U r rü len abdülleziz sa ta n la r vardır.
lenger görünürdü. V asıf Ulç
K uskustular Ana
Sim itçiler, Fideciler — Edinebildiği müş
dolulu, hepsi d e te
terisin e k ad ar kimisi başında tabla İle, kimisi
peden tırn ağa yağ
sep etle ve kim isi de b ir değneğe geçirerek
içinde, k irli kukla;
muvazzaf olduğu fırınlardan çıkarlar, üdeta
hep de:
b irb irlerin i kovalarcasına basısı sokak arala
— Gusgus pili- rında gezer, bazısı çocukların toplu bulun
vu, gusgus pilSvu!. d u k la rı m ektep önlerinde: «b ıçak ısıcak tu e
diye kısık sesleriy taze göttüm (getirdim)» diye bağırırlardı. Bazı
le, sattıklarını ağ satıcılar (ablalarında kaşar peyniri d e bulun
zın içinde geveler d u ru rlard ı. sim itle taam ı hakikaten leziz ol
ler. M üfterileri ha duğu için daha fazla satış yaparlardı. Gece
mal cam al, ırg at sim itçileri de çıkarlardı. O vakitler akşam
n ı r ( ı l tay ezanından dört s u t sonraya kadar kahveha
fası, v e eskiden n eler açık bulunduğundan birbiri ardınca ge
b ir de m edrese yo lirler, ben içeride İken sen neden geldin diyo
bazları. Onluğu ve kavga ve <1öğüş ettikleri d e görUUlrdü. Simft-
rene kepçe dolusu Kirindi Mkn ler bejlik, onluk, yirm ilik olmak üzere >W
kuskus sunarlar. (H H to : P M a in M a n Ayhun kısım olduğu gibi yuvarlak ve uzun, yani müı-
Gel gelelim o pilftv r ll İte) lalil şeklinde yapılırdı. Acemi çırak simil£İ'
http://groups.gooq le.co
i.v s lm o 's îj ts t — U 15 — AYAK E S N A M
itr'.c hı*î iünuelef fcahveb±2?leTdt aity «ier- birbirine hafifçe vurup jıkırtiaü fıkırda ta
İ rdi, .b esili vwfi iane beşlik simidi on lln s iu .^ r ı r L a r :
jtojar: 'OtJIutıı bunlar* otu r bef para vere — Aflsunaaa!... Haniye but gibi sudan
vim de baca verr <L?rl?: çırak h c « b ı kıvra- içi'n"1
tıjjjadıjfından itiraz eder: «Olnut-’ı alaycı; Gevezeleri de çok:
^.Neden olmasaı kuzum, ben yabancı değilim, — 32 di|e, 32 makamdan nıuıka çaldı
benden usuna seleni aSyte o sana bir (*y de- rıyor*
um olmaz mı?» (Olmaz efemi tira benden bi bl — 1ley mübarek, kaynanamın dilini
paralan jslevu, vıronıon’: der Ulifoyi UtlI dondurdu; koca karı dırlayamuz oldu!
bir tirrU bırakarak: (Bak (»i'ujjunı, bu iki l\ ırkrçşnıc UgIkaij, Takdim guloruun
limit * j,' para0 On para, — İkişer ikişer sa bardağı beş paraya: öteküerlnkl 10 panya.
yıp — altısı t>*uz para, bir lanetine de bej Kayifdagı, Çamlıca, Tuşdelen, Karakulak,
pjî ı doğru mu yavrum:» diyerek zihnini kan Göztepe diye sürdükleri hep keçe suyu, ya-,
dırır, pnrnvı verir â m illeri alırdı. Ertesi gcco hut da Hamıdiye İle Terkosun kartjıgı sdJ.
çırak o zati bellediğinden önüne dikilir bir Ağzının tadını bilenler ayağına üjenuıei; Vo
oluz tu?; para daha almak ümidiyle güzlerini nicaml kem erine dönülecek yrde, bi; durraı-
diker, nasibi varsa alır gidor, yoksa boynunu dan zili ölüp duran (Ç ir ebrû) lombalak Ku
bükerdi. mun tezgâhdarlık ettiği dükkâncıca koşup
Kaç simit yiyebilirsin diye bahislere do halis K arakulağı diker; Köprünün öbür yaka
girişilirdi. Dediğini yapabilen belemen Çöp sında iseler Karakbydcki börekçi fırının ka
ledir. yiyemezse, yani taahhUt edindiği mlk- pısına scğirtirlerdi. Ve lâkin peştemaliının
dan bitiremezse yediklerini bittabi öderdi. bardak bardağa soktuğu, b ir iki kere devret
Kandillerde b ir giin evvelinden sim itçi tirdiği simsiyah, lime lime çuhaya göz yum
ler çıkar, yer y er sergiler yapılır, m iskler gibi mak. aldırm ayıp canbaza bakmak gerek.
k o k u kazan yağlılar m eydanı alırdı. R am s Strmed Muittir Alo*
a m şerifte oluz gün pide ve sim it çıkardı. B ir v akitler belde bardakları muhafa
Evine simit alan bazı ağniya serginin veyahut zaya mahsus tenekeden mamul bölmeli
fırının dnünden geçen iki yoksulu da sevin bir k u lu , U r bölm enin üsltt kapalı p ara a l
dirirlerdi. mak için delikli çekm ece, b ir elde serin d u r
Bilemem, her gücenin yine gündüzü var ması için yapraklarla sarılm ış desti, diğer el
ama, o pâk adam lar nerede? de bardak yıkam ağa m ahsus içi su dolu bir
Simitlerin en meşhuru B eylerbeyi ve Ila- ibrik, iki bardağı birbirine vurup şakırdata
san paşa (ıraların d a çıktığın rak:
dan kimisi: «Misk kokulu, — Buz buz buz derya»
misk kokulu Beylerbeyinin-», İHlî’..
•Kandil - veyahut - Ramazan diye dolaşırlardı. Şimdi bu
Etilleri:), kimisi d e : «Taze kabil satıcılara n&diren tesa
taze, misk kokuhı, ttasanpaşa düf olunuyorsa da sırtta kar
(ınnmın’r diye bağırırlardı. lıkla, yani bir su tenekesi içi
Pidecilerin de: <Ey ca ne yine tenekeden mamul bir
nım bas bidelerim has!» «Ey!.. boru_ içinde buz suyun içine
Isıcak bide!.. Yoruldum gidü bırakılıp soğuk su satanlar
ata; gibi ala;!: nidaları varsa da halis tatlı memba su
vardı. yu satanlar pek az olup ya ya
Sucular — En eski ola rıya acı ile tatlı mahlût veya
rak geçen asrın sonlarındaki hut doğrudan doğruya kum
sucuları biliyoruz. Yoz sıcak panya suları olup şap ile dur
Urında meydana tıkarlardı. durulm uş ve bir mlkdar buz
Bir elde yarıya kadar sırlı, İle soğutulup:
Klmldrl
kocaman bir testi; öbür elde (Re&mj; ftüjûkjbıâdc, L’sfci İitaubnJ Ajiamam buz buz buz..
iki kalın bardak; bardakları Abı hayat satıyorum..
m/group/merakediyorum
AYAK ESNAFI — 1416 — İSTANBUL
diye Karakulaktan Kayışdagına kadar uçuru- sınd ı saldan sil! efeseriy» peşin para ile sa
lur veya Hünkâr suyundan Kanlıkavaktan do tılamaz, çeteleye çentilildi
laştırıp Çırçır suyunda ta tlan ılır. Seyyar su Bugünkü neslin belki yalnız adım işitti
cuların beygirler, merkeplerle dolaşanları da ği çeteler âdi bir tahıa parçasından îbjret
varmış olup, o devirde sütçünün, ekmekçinin he
Vasıf Htç sapları aydan aya çetele ile görülürdü Sütçü
Siiliikçiilcr — Mayıs ayı bul Ölünde, gol kendisine kapı aralığından btr kâse Ue bera
lerden çıkardıkları sülükleri şişelere doldura ber uzatılan çeteleyi alır, sütü ölçer, boşaltır,
sonra çeteleye verdiği mikdan çizer, yani bir
rak: «Sülük. taze sülük, canlı nüük!..> diye
okka için tabla üzerine İki tarafı örülmüş de
sakaklarda, mahalle aralarında, pazar /e r le
rinde (atan ve ekserisi Kıpti olan satıcılar hâ rin hir çentik, yanm o klu için yalnız bir ta
rafa vurulmuş bir çentik (£.: Çeteleı.
il mevcuttur.
Y a s f Hiç tik Cihan Harbi sıralarında sütçü ve çe
tele sokaklardan kayboldu. 1918 Mütareke
Süittiler — Birinci Cihan H arbinden ev sinden sonra sEitçü lek rar meydana çıktı, fa*
vel sü ttü ; sabah ve aksam üzeri şehri devre kat çetelesi* olarak Güğümler su ttan indi,
(ikan ve öğle zam anlanın iştirahatle geçiren elde taşınmağa başlandı. K ise yoğurdu sey
h ir seyyar satıcıdır Sabah daha ortalık ağa yar sütçülerde bulunmaz oldu.
rırken işe başlar, b ir sırığın iki ucuna geçir Bir aralık İstanbul Belediyesi süte su ka
diği güğümlerini omuzlar, eline okkalık, ya tılm asını men etmek maksadiyle açılmaz gü
rım okkalık, yüz drhem lik ölçülerini alır; ba ğüm ler yaptırdı, sütçülere üzeri kırmızı eti
ğırmağa başlardı. «Sütçü' Süt!... Sütçü!...> ketli olan bu güğüm leri tevzi ett; ba^ka çeşit
Akşam devre çıktığı vakit s tr ı|m yalnız güğüm lerde sttt satılmasın) menetti: takat
b ir tarafında güğüm ler asılıdır. Öbür tarafına, sütçü esnafın söylediklerine inanmak üzün
iizerine s i n sıra yoğurt kâseleri istif edilmiş gelirse, temizlenmesi çok g ü t olan ve daha
bir tabla takar yine dolaşmağa başlar. Sütçü doğrusu taroamiyle temizlenmesi imkânsız
yine «Sütçü! Süt!» diye bağırır, yoğurt keli olan bu güğüm ler ancak kısa bur zaman piya-
mesini iliveye lüzum görmezdi. Syie ya, ak da görüldü, sonra yerini yine eski güğümlere
şam sütçüsünde yoğurt da bulunduğu her. bıraktı.
kesce malûmdur. Bugün Büyükşehrin hayatı tamamıyla
0 a m a n b e r sütçünün bir m m takası ve değişm iştir, onun için sabahleyin süt s&tan
bu mmtakada malum ve m uayyen m üşterileri sütçü yoktur, yslmz Şileden itibaren gece get
vardı. Okkası kırk para ile altm ış para ara- vakitlere kadar dolaşan eilnde iki güğümü,
litreleriyle ekserisi taşralı mahdut sayıda süt
çü kalmıştır.
Muzaffer Esen
http://groups.goog le.c
ANStm-OHEPlSİ — 1417 — AVAK ESNAFI
vardır ki, ya yokluktan veya ebeveyninin his na kukuletalı muşamba, yahut o zamanlar
» tin d e n isterim isterim diye te rle r tepinir, imakferlan) denilen pelerin atarlardı.
bu âlem bâyledir, kime ne demeli, ne yap Şemsiyeleri sap tarafından — o devirde
malı bilemem: şemsiyeler ekseriyetle devrik saplıydı. Bu
çocuklana en ziyade sarıldıkları iki kav günkü gibi topıu başlılar pek yoktu— sol
ratanı} dedikleri ki şekercilerin ocak basla kollarına asarlardı. Orası kâfi gelmeme sağ
rımla bulundurdukları bir çnmlrfjm mahsu etlerine de asarlar, kollarım 'göğüslerine çap-
lüdür; ş e t e r kaynatılırken te n c e » üstündeki rastlıyanık yürürlerdi.
köpükler atılır, tencere dibinde kalan buraya Mallarını türkçe olarak satmazlar, daima
dökülür, sinek dahi düşer, işte iki kavrulmuş rumca söylerler, tıabhre bağırırlardı:
bu şekerdir; hilmlyerek ben de birçok (ocuk — U m breb! Umbreta'
lar gibi iki kavrulmuşa sarardım , Ura dişe Sapı giil ağacından, kum aşı ipekten za
p ik dayanır. rif ve güzel şemsiyeler satmazlar, basit, bezi
V a a t İliç bayağı, sapı dem irden ve üzeri açık kahve
telvesi renginde boyanmış şeyler salarlardı.
Şemsiye - Bastoncular — İkinci Abdlıl-
B unların en aşağısının riatı (61. en yükseği-
hanıid devrinde ve onu lakibeden M eşrutiyet
n ın değeri 120) kuruştu.
yıltarında semsiye yalnız dükkanlarda s ilil-
M ünir S d e y n u ÇspaM ğlo
Dazdı. Eminönü kem erinin altında, m eydan
da, köprü üstünde, yağm urlu havalarda, sey Şerbetçiler — Meşrutiyetten evvel şer
y a r şemsiyeciler dolaşır, bağıra bağıra şem si betçiler. sucularla a tta şı beraber yarışla, iki
y e satarlardı. Fakat asıl şem siye borsası, Ga- n e v id irle r İzntirinkiler, yerliler, tzmiruıkller
latada hazır elbise satan AvusturyalI Iştayn fiyakalı tiplerdi: Başlarında sırm a işlemeli
mağazasının önünden — yukarıya doğru uza ırakıye; üstüne kefiyenin küçüreği bir ipekli
nan köşe başındaki Piyanko bileti sata n tü sarık, şakaklarda k ıv ır kıvır zülüfler, bıyıklar
tüncü ve gazeteci dükkânının arasındaki sa b uru la, yüz sin ek kaydı tıraşlı, su tla terte
bada idi. miz m intan, önde sa
Burada, b ir köşeden öteki köşeye kadar kız gibi peştemaL bel*
gidip gelerek satış yaparlardı. Bazan Aziziye deki kem erin pirinç-
karakolunun önüne kadar uzadıkları da o lu r ten, p ırıl pırıl gözle
du. Karakol, şimdiki Vagon-linljı bulunduğu rin e bardaklar soku
yerdeydi. lu. A rkada koltuk a lt
Seyyar şemsiye satıcılarının çoğu yahu- larından kayışlı, kos
dilcrdi. A ralarında Kumlar da vardı. Yahudi- koca bir kallavi: Tıpkı
ter, havı rîöküljnll;, yakası yağlı redingot ya büyük Çin vazoları
hut istanbulin giyerlerdi. Paltosu olanlar, is boyunda vc şeklinde.
tanbulin veya redingotlarının üstüne g e tirir aşağısı ve yukarısı İn
ler. plmıyanlar yağm ur ve kar altında, tltriye ce. boğmaklı boğmak-
tltriyc dolaşırlardı. N ar çiçeği renginde fes lı. ortası karınlı, te
giyerlerdi. Kalıp tablalı İdi. Sekil on tel kal pesinin üç kolu ıin-
mış püskül daima arkada dururdu. Fesin d rle rle. boncuklarla
kenarları çepeçevre yağlıydı. süslij. som altından-
nıış gibi parıidryan.
Takma yakalı ve m uhtelif renklerde göm
yine prlnçten bir şer
lek giyerler ve tek kanatlı yakalara siyah
p liilıo n boyunbagı bağlarlardı. En sağlam bet hazînesi.
tarafları ayaklarıydı. Kunduralarının üstüne Afili bir eda ile
lâstik geçirirler, ve bunların alt taraflarından bağırtıyı basarlar:
ip takarak Üstünden sımsıkı bağlarlardı. — tzmirîlln!..
Rum satıcılar kıyafetçe Yahudi meslek- O kadar şerbetçi Ştrfctrl
daşlarından bir num ara daha Üstündü, Bun ler pul şişeyle dola (R etim : ro to fra fd ıft
ların bazıları gemici kasketleri giyer, sırtları şırlardı. Behtftt rli llrj
http://groups.google.co
A S 'Z U lP Z O tS )
— 1419 — AYAK ESN A f i
Bun U n a asıl u n a a ıle rt ba)ka: aksaLaları birbirlerine lıtılınlı olarak yirmi para, kırk
kasatlagtığı vakitler şerbetçilik »derlerdi. Ml>- para dun (lalla salarlardı Kııirn OskUdarda
itli Komili AbdüJTKıak, » lir a Küçük tsnıail Hacı Haaan dürt kuruşluk helvayı ytiz para
kumpanyasının Itirann , yanı hafnkişi roltinc ya (attırırdı. Aıılaşsldıgma gıjre türümden vc
çıiun aktörü. Mannil; »ayali Kalıp Salibin ar» kağıttan kazanırdı Şimdi ne o tablalar ve
nikçisi Selim sulı Karakaş... im do o lablakirlar var
Şerbetin nefisini içmek istiyen elkl Zıp- V m l Hıc
tiye Caddesinde Şekerci Kifatın dükkânında
Taze cevizcller — Şimdi olduğu gibi hep-
soluju alır, yahud Eminönü Meydanında
'i kopuk lakımındandı Uaşla vapur dumanı
Hacı Yaverin hücre kadar dükkânını toylar:
renginde, bumburuşuk, piukiilıûz. cücüğü
arasıra vukuhuldugu gibi hacıcagız serm aye
dimdik fes; sırtta soluk, yırtık pırtık, göğlu
sini -hediye yükletip yaya kaldırım ına şişe
fora mintan; belde şahrem şahrem kuşak;
lerini dizmişse. karşısına dikilip kan kızdırı bacaklarda paçaları d il kapakta panialon;
cı o meşhur dem irhindi şerbetini gövdeye yu baldırlar, ayaklar çıplak. Koltuğunun alımda
tarlardı. da suyla dulu koca U r pul fiye, iğinde ceviz
S tn a e 4 M uhtar Alus
içleri. H erifte iki avuç, on parmak zifiri k a n .
tbrikler, güğüm ler, askılarla vicdanları ö y le apikoları vardı ki şişeyi tepeye kor.
nın emrettiği, ellerinin yettiği daha doğrusu hiç d Üşürmeden k u rt dingili'yi (omuzdaşlık
hilkatin kendilerine bahşettiği temizlikle b a ta tulum ba sandığı tle tırıs gidiş) tutar; seyir
yatlarım kazanmağa atılm ışlardır. En calibe yerlerinde bilğülülü mâeuncu, kemanell il
d ir olanları sırtlarında lz m irk iri askılarla kem le kuklacısı filin çiftetelli. Entari» ala
gelenlerdir. benziyor, Cimdalb gibi oyun havalarına giri-
İlânı m eşrutiyete, en doğrusu ilânı cum ginci. yine gişe tepede, kıvır kıvtr göbek atan
huriyete kadar pazar yerlerinde o rta çapta ları da bulunurdu.
kaz-ganımsı b ir kap içinde kırm ızı boyadan Çıka gelirlerken n iravari bağırtmayı ba
mamııl inkâr olunam ıyacak derecede şekerli, sarlar:
içi kar veya buzlu bir şişe içinde: «Şart boru — Ceviz İÇİ badem'
beş, haydi beş... K arlı buzlu beş, haydi bet- Sesi duyan, karşıdan uçarıyı gören hanm
haydi beş!..» diye ortalığı velveleye veren Sü- nineleri tasa alır:
leymaıujyeli - M usul SDleymanlyesl - bir ta — Çenesi kısılası uçan müjdeyi yetiş
kım madrabazlar vardı. Cenabı H akka ham- tirdi. Kış geliyor çocuklar, ağustosun on beşi
dolsun bugün o gü ruh tan eser kalm am ıştır. yaz, on beşi kişi ir!
V asi 1IIT Butu rağmen cevize can'atarlardı. Ağız
Tahin Helvacılar — Kastamonu vilâyeti larına göre, tlişc, çiğnemeğe lliaıra yok; ge-
mülhakatından Safranbolu civarlarından olu veleyivcr.erir gider. Tazeler de bayılırlardı
her dükkânın vüsat ve kudretine göre çalıştı- ama zar gibi kabuklarının dahi parmaklanın
rahildigl tablakârlardandır. Bunlar tezgâhtan karartacağından çekindikleri için yaşlılara
helvayı kıyye ile alırlar, tabi! olarak aldık yalvarır, ayıklatırtardı. Kocakarılar lek dur
larından farklı fiatla satarlar. maz, ıhassalı ve şifalıdır, kemiklerini ktıvvcl-
Tablalarına helva kalıplarını m uhtelif c e leştirir) diyerek kucaktaki sibyanlara gevele
samette keserek bir hanım kadının eski dc yip geveleyip posalarını parmak parmak ağız
olsa odasuıı tertiplediği gibi tam nıâııasiyle larına tıkarlardı.
süslerler, besmelei şerifi {ekerek dükkândan Srrıprrf M ahur AİM
uzakladırlar. C am eÛ u yerine yarım çam aşır
T cfariM Icr — Malûm a tefarik. ufak
kafesi şeklinde b ir mania ile yağı; ve tondan
tefek ınânasuıdadır. Pahada do. yükte de ha
muhafaza İçin b ir buranda ile ö rterek tabla
fif bu kabil m allan satana tefarikci ileoırdi.
nın üsHinü kapatır:
Ekserisi Ynhudllerdi.
Helva b v y u dc beyaz Slritoclde AHelendl, Süslü, Nefaset gibi
Rılpyjı vananın [v an nral bu y »
lokantalar, tzmir, Halep, CeıaLri BahrisofU
iadesiyle mahalle mahalle dolaşırlar, baıaıı gibi otellerin altlarındaki kahveler fiğle UJ-U
m /q ro u p /m e ra ke d iyo ru m
4YAA ESNAFI — 1420 — İST VSBTL
http://groups.google.coir
A K SttfjO PED tSİ — 1421 — AYAKKABI
aralan ince ve fakat seyyar bir tabla ile bi>- diye sokakları yıkarlar. Kimisi daha ileri gi
Jönmüş fevkani ve tahtanı İki sıra kâseleri bir derek İtendim köyden yeni gelmiş de berabe
askı ile ikindiden sonra omuzlarına vururlar. rinde getirm iş gibi göstermek için daha uy
) mahallelerde — yaygara yok — yalnız U r: gunsuz bir kıyafet takınıp hin oğlu hin b ir
— Yoğurt! safdi) tavrlyle:
diye seslenirler. H er m üşteri kendi yoğurtçu — Köyden taze çıhdım!..
sunu sesluten far keder; zaten o da fcttabi diye asil, necip kimseleri alelhusus p&k
müşteri tA a haneleri tanıdığı cihetle evin venezih hatunları kandırıp piyasadan fi
I dnttnde bir' lâhza duraklar, alacaklarsa cam ı y atla salarlar. Hele b ir kutu İçinde tereyağı
veyahut kafesi vururlar, ya peşinen veyahut bulundurursa çok dil dökmeğe lüzum
veresiye h e r ne İse kâseyi b ırakır, e rte si ak hemen inandırır. O tereyağı Öyle bir yağ kİ
şam 1ertem iz olm ak üzere kâseyi alırdı. Üç. parm ak aşağısı hiçbir m idenin kabul ede-
Y aradılıştan mı yoksa âdabı m uaşeretin miyeceği yağlardan mürekkep bir kalıtadır
telkin ettiği bir akideden m i. birisinden bir B n doğrusu güz göre göre tavuğu olan
kaç kere aksuata edince bizim yoğurtçu, bâ kom şulardan almak, kabil olmadığı takdir
dın sütçü, bizim bakkal hem en benim seriz; de civ ar köylülerin beygir üstünde indirdik*
salıcı da bilmukabele bizim m üşteri der. M a leri tavuklarla beraber getirdikleri yumurta
hûr yoğurtçular sılaya gid erk en m üfterilerini lardan alm aktır ki, fizâıtd bir haftalık, on gün
adedine göre gediği ile âh ara devreder, m u lük yum urtalardır.
kabilinde hir sıla p arası alır, avdetinde dev T an f Hfe
rettiğinden alır, yine verir, hasılı m üteselli Z an av atçılar — Başta tabla taşımak âde
len bir alı? veriş oyunu döner, h e r iki ta ra f da ti büsbütün kalkm ış gibi oldu. Sırtta küfe,
müstefit olurdu. O kısım yoğurtçular eVan yahut m erkep, beygir gibi vasıtalarla satmak
mevcutsa da adedi az hem o belâlzade esnafı tadırlar. N akil vasıtalarının üzerlerini mev
germiyorum. Şubat o rtalarında koyunlar ku* sim de bulunan sebzevat envaının adedine
sulamağa başlayınca Silivri yoğurdu sökön göre küfelere vaz olunarak her birleri
eder, ancak pahalı olduğundan eski m üşteri n e ay rı ayrı doldurulup satışa anolunur.
îulmuş tak um k a r buz içinde günde b îr tene Sebzeler halden* civar ve sem t bahçe ve baş
keyi bin m üşkülâtla elden çıkarabilir. V akta tanlarından, pazar yerlerinden tedarik olu
ki mart nihayetlerine doğru sü tle r çoğalır, nu r, bunlardan, dükkânlardan daha ucuz fi
yoğurt sınğını vuran m ahalleler arasında ko y atla alm ak kabil olur. Doğru ve noksan tar*
şar. her sokakta, h e r kösede h ir ses: tan h er yerde bulunur, m üfteri beş on d ir
— Silivri Caym ak yoğurt! Silıvriden, ka hem ağırlığında tn r külah giyer, bir kısmı da
ra koyunun beyaz yoğurdu' Hay babam hay pazar m ahallerinde satış yaparlar. Aklıma bir
yoğurdu Silivrlden al! fık ra geldi. İşittiğim e göne Fatih Sultan Meb-
Halbuki bunların kısm ı âzami şehir da raed İstanbulu fethinde hâlen mübarek fet
hilindeki sütçülerin yaptıkları bileli yoğurt hiyle andan mahalde bir pazar kurdurmuş,
lardır. Ne taam ında lezzet ve ne d e çeşnisin karinleri: — Pâdişâhım ferm anın» büyüktür
de bir rayiha vardır; daha keserken sulan fakat pazar yeri küçük oldu demişler. Ce
mağa başlar, çatal, kaşık uzatıldığında b ir b u t vaben:
giîH kayarak tabağın karşı köşesine kaçar. Bu — O nlar birbirlerini aldatırlar geçinirler?
yoğurttan satanların birçoğu da mevsim n i buyurmuşlardır.
hayetinde yoğurtçuya k ırk elli teneke takar. Vanf Hic
Günde hiç satamıyan dö rt teneke satar, o sa AYAKKABI — Bİİyükşehir İstanbulun
yede evlâdı ayal geçindirir; neticede bu nâ- sokaklarını her gün yüz binlerce ayak çiğner,
reva halleri irtikâp eder. Acaba İyi mi yapı* y er yüzünün en eski beldelerinden biri olan
yor, kötü mü? istanbulun fetihten beriye beş a s n doldur
Vamt Biç mak üzere olan tarihi boyunca. İstanbul kal
Y umurtacılar — Ürgüplü ve omsaUerinn dırım ı çiğnemiş ayakların sayısı ise ancak
buzhane yum urtalarım b tr sepete doldurarak: astronomik U r rakam Ue gösterilebilir. Fakat
— t r i ta n z e e e .. y iım rta a a !..- bu satırların yazıldığı tarihten, yakut ve uzak
ı/group/merakediyorum
ATVUOU«r — 1 422 —
http://groups.goog le.co
ASStKLOPEDtSI
— 1423 — AYAKKABI SANATKARLARI
Kadar, bir kayıktı karısından b ir saraylı aya kabıları ile yürüyen ayak gövdeye de o hale
ğına kadar h er nevi ve kıym ette ayakkabılar; denk kilitlini eda verdi, gençlerimizin yüzün
sokağın Iaslarını çiğneyecek kösele ayakka den edeb çekingenliği kalktı.
bılar. hak lar üstünde gezecek papuçlar, be Mokasen iskarpinlerden sonra dar yüzlü,
yaz satenden ukçcli zenne papnçları. İnci i; »sokak te rliğ i' diyeceğimiz patiklerin tamimi
İcmeli kadın terlikleri. Bu terliklerin içme ru h lar üzerindeki ciddiyet baskaını biraz da
ne girecek olan ayak nasıl bir şeydir? Gir ha kaldırdı.
huri, b ir melek avagı mı ki. boyu U r zambak
Kadın ve kız ayakkabıları da beyledir,
yaprağı, eni bir gül yaprağı kadar. Ecnebilerin
esefle teshit ettiğimiz bir hakikattir ki 1959
cn çok dolaştıkları y e r burasıdır. Bilhassa yılında Türk kızlarının yüzde doksanının
genç AvrupalI k ad ın lar giîrulür, ellerinde bîr ayaklarında kız ayakkabısı yoktur; sokaklarda
Italyan veya Fransız ayağının kâğıt üzerine b ir kısmı balerin patikleriyle, bir kısmı da ucu
alııunı; ölçüsü, güzlerini tu ta n b ir pabuca bu sivri ve yüksek ökçeli genç kadın iskarpini ile
ölçüyü koydukları zaman, pabucun küçük
dolanmaktadır, hattâ görgülü olması gereken
kaldığını görünce hay retten kendilerini a la
an alar bakire kızlarına kadın ayakkabısını
mıyorlar. Bu çarşıda ekseriya beyaz yaşınak- kendi elleriyle a lıp giydirm ektedirler. B&kire
lariyle Türk kadınları dolaşır, on ların satıcı kızlarım ız bu kadın iskarpinleri ve balerin
larla uzun uzadıya k o şu ştu k la rı g ö rüliıı. k u patikleriyle hattâ okullara gitm ekledir.
lağı bir m andolin gibi okşayan berrak s e s
leriyle güzel TÜrkçeniu ib e n k la r kelim eleri Seke seke ben geldim
Çıngıratıın ho« Relrtla..
işitilir: — Bunu kaça verirsin? — Pahalıdır:
— Ziyade verm eni..» (E. de A m itis, İstanbul. tekerlem esiyle yürüyen kızların ev hanımı ve
R. Ekrem Koçu tercü m esi, 1038). m eslek hanım ı olm ak İçin öğrcncceğl şeylere
Ayakkabının, bütün giyim kuşum eşyası başka alâk aları tercih edeceği acı b ir haki
gibi, sahibinin k arak teri ile yakın alakası v a r k attir.
dır. Renginden, biçim inden, süsünden onları
AYAKKABI SANATKÂRLAR l CEMİ
taşıyan ayaklara hükm eden k afanın hüviyeti Y ETt (İstanbul lim um ) — İstanbulun. faali
hakikate yakın anlaşılabilir. ' A yakkabının
y eti en çok göze çarpan esna! cem iyetlerin
kullanılışı dahi bu bakım dan çok m ühim dir.
den biridir; 18 m art 1340 (M. 1922) tarihin
İslanbulda kadim den b ert külh&nilik, ko de F a tih te H ilâl kundura mağazası sahibi iner-
pukluk, kabadayılık, itlik alâm etlerinden bi fVıinı Hüseyin H akkı U sta. Aksaraylı Hacı
ri do topuk v urararak yürüm ek, topuk gös Şev-ki vc Ccıtıal Akyiiz tarafından nizamna
termek idi. o takım ın hepsi ark aları basık mesi yapılarak F atihte tram vay durak yerln-
kundura veya yem eni giyerlerdi. M ahallelerde Lİn Hüseyin Hakkı Beyin evinin bdi' odası mer
yangın tulum baları sandıkları k u ru lu p tatan- kez ittihaz edilerek açılmıştır. Cemiyet reis
bulda tulum bacılık denilen yeni bir külhanı, liğine de Hacı Arif Bey s&çilmigtlr. Bu surut*
kopuk mesleği gelişince tulum bacılarda y e lü Faaliyete geçen cemiyetin ilk işi, R efet Pa
meni vc ku n d uraların ı ayaklarına arkalarını ganın kumandasında İstanbula gelen Türk as
basıp geçirdiler ve eski topuk gösterrne n ü kerine binlerce çift kundura toplayıp. Çapa
mayişini devam ettird iler. Ve bilhassa ayak daki evinde, İstanbullular tarafından pek coş
takımından gençler arasında bu tulumbacı kun tezahürat ile karşılanm ış olan paşaya
yemenileri ve iskarpinleri son derecede rağ teslim etm ek olm uştur. Cemiyetten evvel, İs
bet buldu. tanbul K unduracılar esnafı, yaptıkları ayak
Hiç teredd ü t etm eden yazıyoruz: İkinci kabılarını tası-aıiıın gelen tüccara vc halka ts-
Cihan H ı r t ı içinde a rk a la n yum uşak ve ek konderbogazııırts sokak ortasında teshir ede
seriya terlik gibi basılıp giyilen vo »djna «Mo- rek salarlardı. Cemiyet.' Sait Paşazatlo Nâci
kımtı» denilen iskarpinler moda olup yayı Bcylu kıymetli gayreti İle, ayakkabıcı esnafını
lınca çoraplı çorapsız topuklar yine meydana bu perişan halden kurtarm aya muvaffak ol
çıktı. Bu lâubalilik siir'allc ayaktan başa İnti du. Evkaftan Çarşıkapıda Çorlulu Ali Taşa,
kal etti. Sokaklarda, BUyUkgehzln caddelerin Sinan Paşa ve Kara Mu»l*f<l Paşa ınudrese-
de,göbeğinde şıpıtık şıpıtık topuk (l&gcn ayak leriııl tutara-); ayakkabıcı esnafından çoğunu,
roup/merakediyorum
AYAKKABI SA K A TK Â RIA K t — 1424 — İS T A K B H ,
gaye* ucuz kiralarla bu ErînaUrda toplu oUrak ran Cpmİyetinin ilk talimatnamesinden çıka
yerleftfrdj. Burada, Islaabul Ansiklopedisi |U rılan fu notlar da. bu cemiyetin tarihçesi ve
notu ehemmîyetîe kaydeder: Bilhassa. Çorlu bünyesi bakımından mühimdir:
lu ve Sinajıpaja medreseleri, Büyükçe hri tez «Cemiyet usta, kalfa ve çıraklardan mü
yin eden ve Türk yapı sanalı tarihinde müs rekkep olarak kurulmuştur. Kunduracılık ile
tesna kıymet tanıyan sanat eserlerindendir; nıQ$tagİl umum sanatkârlar, milliyet ve diya
bu binalarda yerleştirilmiş bulunan ayakka net farkı olmaksızın Atayı dalmeden «yılır.
bıcı esnafuiJB hüsnü niyeti no kadar üstün Sabık ustalar, sanat veya cemiyet hakkında
olursa olsun, sanatları, bu binaların hüsnü hidematı muhimmesi sebkedenlcr, ayni za
muhafazasına müsait değildir; tahaıl vq gör manda bazı hususi simalar ki sanat hakkında
güleri. içinde bulundukları sanat eserlerinin beyanatı hayırhahânelcri ve ahvâle güre hl-
kıymetini idrake kâfi olmıyan çoluk çocuk demâtı mahsusalar! sebkelmiştir, fakat âza
denilecek kunduracı çıraklarının, her gün bit- umumî toplantılarda söz lıakkına ve islişarf
miyerek yaptıkları tahribat — su damlacık rey verme hakkına sahiptirler.
larının taşları oyduğu gibi — inkâr edileme/. «Cemiyetin kendisine mahsus bîr hayra*
Ayakkabıca esnafını toptu bulunduracak, hat ğı vardır. Cemiyetin iskarpin şeklinde (Arap
tâ bu şenaatin muhtaç olduğu konfora sahip harfleriyle) «Umum Ayakkabıcı Sanatk&ranı
binalar yaptırmak mümkündür anıma, bir Cemiyeti* ibaresini havi bir mühri resmi var
Atkha sinanpaça ve Çorlulu Alipaşa medrese dır. rHarf inkilâbm dan sonra bu mühür de.
leri yaptırılm az. getirilm iştir).
Cemiyetler Kanunu hükümlerine göre, t Cemiyetin gayesi, anaları arasında k a r
ayakkabıcı esnafına içtimai yardım larda bu şılıklı yardım, ustalarla kesiciler ve kalfalar
lunmuştur; esnafın geçim kolaylığı için de arasında iyi geçim temini ve kendi m enfaatle'
bir İrtihlâîC kooperatifi kurumuştur: Mustafa- rinin korunmasıdır.
paşa medresesinde kurulmuş bulunan bu koo < Takati yeliigj derecede kunduracı ato
peratif. ortaklarının malım satar ve kendisi leri ve m urakkat kurslar açarak şehit çocuk-
ne iptidai maddelerini teinin «der. lan n a, fakir» kimsesiz çocuklara ayakkabıcılık
sanalım öğretecek, onları sefalet ve felâket-
Cemiyet, ihtiyarlayıp da çalişamıyacak
ten k u rtararak kendi kendilerini geçindire
faale gelen ihtiyarlara, her ay yirmi liradan
cek b ir hâle getirecektir.
aşağı oUnamak üzere nakdi yardımda bulu
«Kendi ağalarından kalfalarla çırakların
nur*. ayrıca hastalara, ötenlerin ailelerine ke
irfan ve sanat ahlâkını yükseltecektir.
za nakdi yardtmlar da yapar; bu yardrnı her
yıl 3000 3500 Ura arasındadır. Cemiyet âza* «Ustalarla onların yardım cıları olan kal
fa ve çıraklar arasında tekevvün eden iş, me
smm ödedikleri senelik aidat, servet ve iş öl
sai ve talim bakımından çıkacak ihtilâfların
çülü gözetilmeksizin iki lira olup 1947 yılanda
IsUnbulda mevcut TOOO ayakkabıcı esnafın hali i için bir hakeme heyeti vücuda getirile
dan 2700 ü cemiyete girm iş bulunuyordu. Es cektir; t u heyet bir reis, biri usta, diğeri kal
nat için cemiyete girme mecburiyeti yoktur. fa iki âîadan m ürekkeptir. Kalfalara iş bula
Bu satırların vazjldıgı 1947 yılında Ayakka cak, sanat talîm i İçin atölyelere çırak yetişti
bıcılar Cemiyetini şu zatlar idare etmekte idi: recektir.
t da re heyeti reisi Abdullah Vahdi Briuıatı, •-Herhangi bir sebepten siyasi ve mede
ikinci Teis Faik Alpan, âzalar Sait Bezmez, ni haklarından mahrum edilmiş olanlar ce
Ömer Yürü, Nuri Ansan, Naçit Geliş, Hüsnü m iyetten de çıkarılacaktır.
Bora, miirakipler Ahmet Edijv İzzet Gtinen, -Cemiyet heyeti umumiyesi yılda bir
kıdemli umumi kâtig Cemal Akyûz. kâtip Sır- defa, toplanacaktır. Bu toplantıda bulunabil
rı Efcan, tahsildar Rifat Akbaş., Cemiyetin, mek için, azanın, aylık taahhütlerini tamamen
her giin vazifesi basında bulunan bir de h'i ödemiş bulunmaları şarttır. Cemiyetin heyeti
susi doktoru vardır. Kooperatifin banisi Ce idaresi bu içtimada intlhab olunur.
mal Akyüz olup 1M7 de kooperatif ve İdare «Bir sene müddetle seçilen heyeti İdare,
heyeti reisi M. Nuri Tokcr idi. Kuruluş ta ri kendi aralarından btr reis, b ir reia vekili, bir
hindeki adı île, Umum Ayakkabıcı Sanatki- veznedar ve bir kâtip seçerler.
http://groups.goog le.c«
^ te v n P K U ls t — H 2î — ay aku m bvhake
jm/group/merokediyorum
'.VAJC i M U t l U H O I - j« 2 « — IS I ANSIT.
pejtemal parçası atardı Ayaklı meyhaneler. «Şeyhim!.. S idir olacak emrini husntı tettk k i
umumtyetJe B a tp fa p ı te YcmiştskrlalrH etmedikçe ilaat ayağım ve sebatım kalkmaz,
aranndaki manav dUkkAntan anam d a dnU. mühürlüdür»
fırlardı- Müfterilerin! gürdü mü, etrafım kol-
Bibi.: M Z*W h k l l ı a , T trtlı ılerin lev l n
byarak manav dükkanlarından birini- dalar, Terim leri. I
kaynımdan kadehi çıkararak kuşagıı»» için
deki musluktan vücudunun hararetiyle »sın AVAK ÖPMEK — Kökü (arkın saltanat
mif w sarramıs rakıyı doldurur, m arkasın ananesinde vc tizim duygusunda olmak üze
dan giren müfterisine nınardı: beriki d e o re eski İstanbul hayatında evveli sarayı ha-
tek kadehi yuvarlayınca. meze niyetine dük- m&yunâa teşrifat icabı padişahın huzuruna
U nda «Une ne grçprse, ağzına b ir lahana yap çıkanlar, ulemâ m üstesna. ayak öperek a n ı
rağı, b ir ftzUm İanesi, yahut bir tu rp parça ıı îxı diyet etm işlerdir. Bir pidişalun daha tah
sı atardı; to to 1(31 yum ruk mezesiyle ilerdi. ta çıkışında yapılan Mat türeni, protokol?
Onyedinci asır ortataruı- dUıll olanların, başda Sadırt-
dakl h u n im i esnafından bah zam, yeni hükümdarın ayak
sederken. Evliya Çelebi, B(i- larını öpmeden İbârettir Sa-
yükşehirde 800 kadar dlkkkân- dırâzamın diğer devlet erka
s b pjyidc meyhaneci bulun nından üstünlüğü o gelirken
duğunu kaydeder. Bundan da tahtta oturan padişahın ken
Ayaklı meyhane tabirinin disine hürm etle, ayağa kalk
sonradan çıktıjı anlaşılır. masından ib irettir. Bu tören
B ib i: M. T tvtlk , M cyhine. d e ayak yerine laht saçağı
öpen ulem l efendilerin başı
avak m ühürlem ek şeyhülislâm erendi, kendisini
__ Bektaşi tarikat! âda tun yine ayağa kalkarak karşıla
dan, <baba» nın huzuruna çı yan padişahın huzurundan ha
kan canlar, s a t ayağının has fi/ hir inhinâ ile eğilir ve
parmağını ani «yağının b a; pâdişâhın omuzundan öperdi,
parmağı Üzerine koyarak du bu da şeyhülislamlık makamı
rurlardı, bu duruş babaya na verilm iş eşsiz bir imtiyaz
karşı büyük bir tazim bili idi. Öpmek üzere bir pâdişâ
nindi. hın elini uzatması ise huzuru
Ayni (eklideki tazim du na çıkan için daim i a şın bir
ru ; mevlevi tarikatinde de sevgi ve itim ad ifâde etmiştir.
vardı, y a l n ı z b e k r ilik te İstanbulun eski günlük
«ayak m'lihfirîemek» tâb ri ye hayatında pSiljahdan sonra
rine mevlevilikde <niy&z dur bütün velinimetlerin, ve niha
ma» denilirdi. Remzi Etendi yet İşıklar ve şâirler tarafın
T&hjrstı Mevleviye adlı ese dan sevilen ve baş tacı edilen
rinde öylece târlf ediyor: güzellerin ayakları öpülmilş-
Küle efendisi, tilmiz mu tilı-. Divan edebiyatında aşk
allimi ve milrid de şeyhi h u ve alâka yolunda dilberlerin
zuruna bir hizmet için geldi mel&hat ve let&felte ydzlerine
ğinde ayakda durur. Miirid, denk güzel güzel ayaklarını
» 1 elini sağ omuzu, sag elini öpen m ısrâlar pek çoktur:
de sol kolu üzerinden aşarak
Sol omuzu üzerine koyar. Sag Dilerini plyiBİ bûse kılanı ol
ayağının ta ş parmağını da sol serv relUinn
(Kanuni Sultan Süleyman)
ayağının baş parmağı iizerine
koyarak bir vaziyeti mUtavü- O servin öpmeğe ayağın i m i
S-ylı hıuürunrla n ly ii dtınıp «yık
ziâne alır, buna «niyaz dur ■nühiirlrmia gem mUıid niuz vardtr
mak» denilir, tâbiri şudur: IKanimi Elllrnd Kovul (Nedime
http://groups.google.coi
' V'iirl-OPEO/st — 142? — AVrtKfAJf
-n/group/merakediyorum
AVAK TASI '
tepenin bsfmda; Kanlı Köşk tâbir olunan yere
doğru alılır.
— 1428 _ tefA N tl'L
http://grouf
AytMİ»*
bjbjw * U vktebl, Z--- ^ » d ın -ao , ‘4 - UıivrıkkıthA nc. 1 — M ülcv«lH lur d û J » * |, J ıİJ rn ıiılfcirtılft hrt— u *r M«İMyffc5İı tıu k aaın ı. V - $«*hıAdrl»r T trb flri, fc—
iftra RıUüm tfn ru d T lfrb m l, 7- • ik in c i SultM . Kelim T U fbuıl, O— D çünell flu lıp n M4*fcın<*fl T irtıe s i $ ***•■ İ J u * r « ı- r s* rtn ç . 11 - TUrk iûjn«1wmı», (Myjutdft
u ta n ıffcı hm :.; kU ım indc d iış m u ıtö r, u m k ıd » « İ U U m m a n M *W sr4ır», U — KttıttblıA»». W V*K»* « r h <•*•, i t k im i S»*»!» M u»uf* ** £ulı«tı Ib u h ım Turtw«ı
"»»'«t. 14— ?>W U 14— M io d rc k r. 1® w I ? - - Aiii*y<vn»t M u u ıta n * 1B- AyiM ityiı > f * ı i r r h - S o n H*>|»hUr. * * * ■ A n » l M tw i» « u . W * a
"•ul (1ırglldll\ do - i m i n i K apıiıu, bu »m V nıbt ' i. i m ir <tu«m<l|lur. k ro k in in y u t a n «ol kî»*»»*, i l - " 'i» r» k . 22 M u ıtU r toiaM fe İM ? İ M İ u a M f td f O auft>
’•. b i t e l i AMtttoiPcfrJJfl ynplırtltto
| h «k > m *kW . ■Hhiıtber, 24» —
i i v » '! , * — «.V^ttmra
( u m m gSvuı tma ını rJUu.^aıfnr r a p i ir J tı l f « « k M . 9 M rA ra ^ d $ « & ■» W w s * » > ^ < W U |ı â rtrrn « r i l in t i ,
Suftd» W **u. Kk|mim). vri* hunK&r gulca «dNk. M— V ubn U ta fika«
,s ^ o o g 1 e .c ö m 7 g r ^ l l u İ B a tU lım l.
AJcuctGttDöir Ay a x ia s -.
r jiU a k f l ta p t (£e K îlld ti T e * if ta rım d a *u- vereit 4mmcf« M nuyt bucrUsak ur* bey-
r* l b û k û tn ei frdor b ta a d a n la r p*)- oelvUUU nkı atkı mûtarer*?» ıB ■ S;
4a t^raiardj trtm v t dffM nifit ûl- Senedi Jı*(f*k) i
M S »A tUUft B d«H kd* UgaliH b t * la h lk - «BviujU maht teert* dotm IBOtı
IC O ed en K alyoncu M tu U ft nina faju* M * dâveıuter Mrer btref ^ » ı'riıth n m-
fc»Ç (k flb r fimtâJU İII Lufm İte eeto* m«- n»de Çebbenirt» ve K«rtrmıu4Q£iu gijtMe
mor K&arîf iteQ l*p* ftmedikdeıı btffca (er- lüvarilerijrte gdtih üaULder yalumada
ıtunı y ran lırı »eh İte gdtüretîeri dtfelmu eyMIler Kvahın m«bde Strod lamtit bej
di» dahi on üd Un kadar gOzlde etkerijrl* getob
^ a h ' 1 ftiu ft taftanu n iy e t n h ftâ , k*wU*l d* Darlıdpa^a uhraauida «kurtıldtım «Jm (fft-
K nm tlı I yanının ta fl± m lıljn » n lın b iri v e *!• dıriardaj İkamet eyiedt (B : C n j t r Ke*ıw
fct b tr yecıiçen oLM A le m d ir M ustafa P*+a esvab modan). taianbuUt hiç g^nıUoedik mı>
İktidar d»evfiilne geçince, V a k 'ıi Selimiye*!* fette bir «h er kalabalığı olduiu balda eva-
b a ttır ın 1 kurta rm afta m uv affak o la n ve e v miri aüjrye tekteıtf icra uluyabildiği ctbeıi» '
rtlmtlâ iıjp ia o d tk lan >füı h*lk a b ım d a Hu*- emniyeti, umumiye berkemai idi. (Ayaûus eta»
YArmaı» diye anılan üçilncû Setlim devri İesij Alemdar Pafiıiab yılau) ve götleri doU
ricattnrn luvslyuteriyi*, evveli lafrg Jyanmı rrtii| «lduju haWt ttoüne emnlftlt Item rieri
devlet merkfatne lu ifi ilaıt altını almalı, var idi: einirleri mûıtDU* ve ntUcMlr ohır idi;
keatüaiain ve lyaölann milisleri il» de Yenf- fermam ili üdırım mevaddı cetuoeye tah4ı
çeriierl amdımiâk lıtedl A ynılin tnınbuta «ttim ek a*if hıattMl Sçio U m muhiesar
davet etti rteikire) yu d m r idi; b ttli U r bıuua içto
Ajagıdaki ftelUr, Cevdet Tarihinin Hicri ftyınlirdan birîoe bilabcn İermanj 411 y u -
1233 (W- 1608ı yılı vik'alan ırasından ahrv Ueak o]dukda-. «A be padlfabm iertnaiu bet-
s ^ tır. vaci Mgıdı mı kİ bu kadar mDMeutt «Uyar'
t ... lalanbulcia bir m ele re l icra oluflup ■unıu! Bir küçük k aldın Uietine çutm çttik-
fa İttifakı â ri İle L»$iuu lflzımaye teşebbüs tirivefi* dediği rivajtl edilir.
olunmak üzere tarafı sadaretpenMUdeO Ca-*" «B un lar ta le n vah*! ed am ia r clu b btı
barzide n* KsnıoH»aBeld» «e Strtul Umail k e rr e D e rsaa d e le debi A ien d a-
B«y üe Kalyoncu M üitafı re Şile fiymnı Ab ra em A iyeileriodea ntfknbais b ir keyfiyet ola
med Aga gibi jöhretlû tyan ve a|al*ra davet- ra k çoğunu n (Ijia ^ b u l Jflne) { ü /ja d ü e n mil*
nim ete1 gönderildi. te v th h iı o ld u k ları m alûm olmaftm bu ç ıtu d a
«B fyle dSirai islikti» düımü? bL-faK ric a li rferte* lara Jla rJn d an b iric i «ehirde rlk J
âyra t» hln ad an lırm hemen İ t u a b u lt geli m e s irle rd e a a d n lu m a v e rile n mük<ılW uya-
vermeleri ol v aitia hükıpSnce pflic luıafc? İd* fe lle n le v a ie rl» d a h i ü lfe t r e m âM bebn
tekin Alemdar Paşa m akattu sad&rete geldi' o lu n m tk d a icU-
ti gibr eûjurj brfl’V* birdenbire o ikadır te «Şlbaaı muastUnm kekitiüd per^itıbe
beddül e y ltn ij va « y tı satveü © mertebe et- ^dnU HAdAbûd'n hkA bı bümüyAn olup K U îib a-
n l ve b itki kaplatatı İdi İki nüfuzu Daraaa* n e n id iki y a k a » (d ağların (epesine ta d ır )
dette nasıl câri lav taşralarda dahi olveçbite R um eli ask e riy le mfcLAsıAl o to rsk cfimlaa) mİ
cereyan* baflesıjf tH. Ijçgtııı' metilen o ld u k Jo n ve Sarfırititm n fay*
<Ferman dinlemiyen mütegalUbo güruhu bUIîtlAra v a d r crkAju d evlet v e R um elidm
Alemdarın bir ratakpârefit eardıfc gibi ifSyı AuadoİHdsuı g elm ij v iın *yan ve n te u b l m em
mukteaaatoa musaraat eder oldular. Hatifi le k e t B ebftriye'de iç*üna ile ieqri& btuaiyA aa
Kalyoaçu üîuU i«ıın bir kigrdını aldığı |pbl m un tazir bulundukları fuJcfe £u fto a ftUbeıud
aerian bçşhln kndar askerle getilb Çvpm C>‘ ila n ı A dli I la v e lle r l filikel bûmAyfıiiîerlyie
yırındaki ordun»* i'UhAh eyjemif idi &&âAbtd'm ftürfir ve Çağlayan ktntrıadt v&-
»SiTDit lamoll Bfly fll-uıl anın dairal it* Id k a m htim A yûnlarında lu r u r buynrduk-
tibad ve İnloyadjaja olup Cabbaniı}» ve Ka- la n e d a fiabor^yeıleki o m iy e t dabJ «ülöb S#*
noamuı&&dt> ve sairleri daM bu eanalardfl HAbAd liv a rın d a flu ıru lo u |) olan çadırlarda
nabilİDiindcn hareket edefek ılgar IdUb gel- l#tU7#T pttUcten .vm ra S jd tr ln n ı ve Şey-
mekde oidaklan baber alıiHb ve hemen nıe|- hU kalim veaair v ü m t» ji in m bucuru bQ-
merakediyorum
— 1430 - lBTAKBta.
fSloû?
mûyûnâ duhul iie aieîlortib p i foercâyt kıyam Dolu Ayanı Hacı Ahmedoglu, Üçüncü Se
o ld u k la rı halde Cabbnrz&cte ve Slrozl İsmail lim zamanındaki İslahatta. BoUıda Nizamı Ce-
Bey v e K arao.sm anotfu datıi h u z u ru h ü m â did için bir kı$ia ve bir havtahane yapltrtmış.
y û n a çıkarılarak ıkvnûllertov) sarûiır k ü r k le r ı>. Senedi it Ufak için Istanbula d lv et edil,
(glydirildij vc bellerine hançerler vaz’ Ue tal dibinde kendisine kapıcıhaşılık rütbesi ve bü
tif olundukları esnada tarafı şib&nedeı» Si- yük mlrahoriuk p&yeû verilmiş ve memleke
roti'ye hitaben: «Pek güıel a ş a rin var. Hak tine gönderilmemiş, Sekbanı cedidin yetifti-
Taâlâ düşmana galtb eyliye!» deyu iltifat bu rRmesinde vücudundan İstifade edilmesi dü
yuruldu. Huı&uru hümâyundan (çıkıldıkta» şünülmüştü. Alemdar Paşa, büyük bir ekse
sonra) sair âyao ve vücuha dahi otağı sndırn- riyeti Yeniçeri ocağında talim lerini şart ko
zaralde a ti meratiblhim hil'otlar giydirildi. şunca, İstanbulda manav, aşçı ve gözlemed
Ayan ve vücuhe hayliden hayU emniyet ve it gibi Bulu ahalisinden olanlar, Hacı Abmed-
minan geldi». ugluny can düşmanı kesilmişti, ihtilâlde elle
Hükûmet erkâniyle bir İttifak senedi im rine geçirdiler ve aman vermeyip paraladılar.
zalayan Anadolu ve Rumeli âyanları, A lem |B : Alemdarpaşa VaVasıt
dar Paja Rusçuk yârınının vesair îaraf- Bu Ansiklopedinin müeİlUJ H<*$ad Ek
darlarının, iktidar ve ikbalin n e fe si ile ken rem Koçu'nua ana tarafından bir ceddi de.
dilerini pük çsbtık gaflet vc sefdhelc k ap tır A lem dar Paşa ile Istanbula gelmiş N'igbniu
dıklarını gördüler, çoğu, şendi ittifakın im kalesinin son bâniM Eskizâğra âyanı Kapu*
zacını müteakip İsLanbuldan ayrıldı; ılcvîet ctıtaşı Mehmed Ağadır ki, Alemdar'ın felâ
erkininin «her gece bir yerde tertibi ziyafet ketinden sonra başını ikinci M&tımuâ’un elin
vo teıkirei hattyo bahanesiyle afcd.i cçjniyeL den kurtarabilm ek için tek başına İstanbul
ve m e n d e ve hassende ve hanendeler ile tez ila tavattun etm iş ve Büyükşobirde ölm üştür,
yini buuıigâhi iyşü işret uderek cevaril zülı- knbri Bayazıt Camii haziresi&dedir (B.: Meh
re tal'âl ve hfir kıyafetiyle hem pchlû* ol med Ağa. E skkagra Ayanı Kapucubaşu
dukları halk âğımda günlük dedikodu oldu, ÂYASOGLL' (.Sûml) — Değerli sahne ve
ayandan fatanbuleta ta la n la r da rîevlfitljlerin .sinema « rte ll, rejisör; 1913 de Istanbulda
gidişini bcgonnıtyerek birer b ab in c ile ruh doğdu, B irinci C ihan H arbinde şehid düşen
sat alarak memleketlerine dönmeğe başladı muzika m uallim i Hüseyin Hilmi Beyin oğlu
lar. Bu da Alemdarın kuvvetine b ir r.aaf ver du r, validesi Bedriye N eftse Hanımdır.
di. Alemdarın ocaklarına konmuş b ir belâ Pek küçük yaşda yetim kalmış, Darüşşe*
baykuşu olduğunu E yleyen Yeniçeriler, ken* ttıka’nuı âguşi irfânm da yetişm iştir; sahneye*
distain kolu kanadı «lan âyanlarm b irer birer de ilk d efa moklcbimlo, İÛ2B -1929 d e rs yi*
çekilip gLtligiui görmekle meramın oluyorlar Itnda yapılan bir nıüs&sneredc Mahmud Y esiri
dı, S im i İsmail Bey giderken; Sadirâzamıtı nin b ir piyesinde aldığı rol İle çıkm ıştır. Par
emriyle güzide askerinden birkaç y ü t atUyı lak m u v a f f a k i
IstanhuMa bırakmıştı; Cevdet Paşa, atfzfine y e t t içinde tiyatro*
iiMnulır kimselerin rivayeti olarak kaydeder,
y a karşı olan alâkayı
İsmail Bey, istanhulda kalan a&kerierittîn
tuzlandırm ış, 1930 da
sergerdesine: t Bu takım dahi İğlerini Ferhad
DariUbedAyide açılan
gibi başa çıkaramazlar, bunlar da fftsld gara*,
lara bulaştılar, biri savdıktan sonra şehvet Tiyatro Meslek Oku-
deryasına dalıp fitne tuEaııına u tu lu p ikbal lutıun giriş imlihanrnı
tâetnJlertnl,n parçalanmam yakındır, bir fitne kananarak henüa on
zuhurunu hisMider etmea hemen allarihjta Al yodi yftştcrfa ikm; bu
layıp a rk a n ı^ bakmayıp udin!* yollu gizli şehir tiyatrosuna inli-
talimat vermişti İsmail Bey görücünde yanıJ- «ab etti.
maçnıçtı, öyanlavm tRtanhuldnn ayrılışından İlk ba^ role «Öl-
nı Honrıı, Alemdar Paçn Uo yirruımuı fırlûke- yüyc1 piyesinde
HîU' varım Ünhıftll yangını İle b a d y a n İta. Ç ık t u ♦Mat’b clh ı
ıtiD/ö» IhtMfcll fmtlumişlı <Cyran<? d e fle rfe
http://groups.goog le.c
A V «tK I0P E D İS İ — M SI — Ay a r
m/group/merakediyorum
AVAS AĞA — 1432 — tSTA N M Jl
http://groups.goog le.c
A ?S tk LOPEOİSt - H S3 — AYASA&A KAMPI
om/group/merakediyorum
AYASAÛA AV KASHf — H M — İs t a n b u l
riya kamp hududu içindeki ağaç altlarında, AYASAfiA AV KASRI — Türk ahşab
uyumak veya okumak ile geçirilir, Okuyan yapı sanatının ondokuzuncu asır başında ibdâ
ların çokluğu dikkate doğer. Akşam iatlraha- ettiği en güzel eserlerden biridir: Maalakdan
tinde göze çarpan hususiyet, asrnlt boyunda Ayasağa Köyüne giderken sol tarafda, Haz
otomobilleri, otobüsleri seyretmek, futbol oy nedar Çiftliği arazisi dahilinde, oldukça derin
namak. muhtelif hararetli münakaşalardır. bir v&dlde ve bir koru içindedir Çağlayan hâ
Çadır sohbetlerinin mevzuunu da ekseriya linde ktış sekleri, bilhassa bülbül sesleri, ve
şahsi balınlar, hikâyeler, delikanlılığın çap yeşil rengin türlü çeşidlerinden süzülerek g e
kınlık maceraları teşkil eder. len ışık, bir minyatüre benzeyen bu miûEeh-
Kampda nöbet — Çadır ve nizamiye nö heb ftasra avcılardan ziyâde İşıklar için ya- ,
beti olarak iki türlüdür, her ikisi de, man pilmiş olduğunu duyuran bir hava vermek
ga başına yirmi dörder saattir. H er e r kendi tedir.
bölücünde çadır nöbeti tutar. Nizamiye nöbe ö nünde küfeki taşından yapılmış musia-
ti ise, bülük sırasına gere tutulur, vazifedar til şeklinde 100 m etre boyunda, 20 metre
mangalar nöbetleri müddetince talim den muaf eninde ve 2,5 m etre derinliğinde gaayet bü
olup nizamiye çadırında kalırlar yük bir havuz vardır ki banisi İkinci Sultan
Tatil günleri — Cumartesi günleri öğ Mahmud zamanında içinde kayıkla gezi kliği
leye kadar tfıfek temizlenir. 20 günlük kam p ta ıih kaynaklarında kayıdlıdır. Bu havuzun
içinde, onuncu günden sonraya rastlayan pa üç k en an örm e olup köşkün karşısındaki öbür
zar fiiııü erler tamamen serbesttir. Yalnız nö ucu taittl şekilli büyük kaya parçaları ile ka
betçi mangalar kamp yerinde kalır, ondan patılmıştır, öylesine ki havuzun suyu bu ka
evvelki pazar günü Ue, erler ancak kam p hu yaların üstünden çağlayanlar hâlinde dökü
dutları içerisinde serbesttir. lüp gelmekte imij.
Gece yürüyüşleri — 20 günlük kamp sü Havuza getirilm iş olan suyun adı «Dertli
resinin yarısından sonra başlar, biri birkaç Pınar» dır.
saat silrer, ıımumi tatbikat yerine geçer. Ay Havuzun yirm i m etrelik feüçük kenarın
rıca bir gün de bütün kamp alay halinde bir da bulunan av kasrı 1 6 x 1 0 m etre eb'admda
manevra tatbikatı yapar. bir salon ile geride iki kiiçâk odacıktan iba
İmtihan — Kampın 9on günü ameli ola rettir. Bu odacıklar kahve ocağı ite pâdişâhı
rak yapılır, burada alınan notlarla yıl içinde eğlendirmek için havuzda tü rlü yüzgeçtik hü
ki nazarî ve ameli ders notla ortalam ası ile nerleri gösteren Enderun oğlanlarının soyun
sınıf geçilir. ma yeri olarak kullanılmıştır. Salonun iki dip
Son gün ve gece — Talebe cem iyetinin köşesinde birer küçük güzel çeşme vardır. Sa
hazırladığı bir eğlence yapılır. Bu eğlencede lon kasrın içi şakır çakır altın yaldızlı nakış
hocaların, subayların taklidleri yapılır, şiirler larla müzeyyendir: gayet güzel yaşmaklı bir
okunur, monologlar söylenir ve bir küçük ocağı vardır: geniş pencereleri bol ışıklı fe
piyes oynanır. Müzik ile meşgul olanlar da rahlıkla korunun ilib l havasını kasır içinde
bir konser verirler. Y at borusu olmadığından de teneffüs ettirm ektedir.
eğlence geç vakte kadar devam eder. Ertesi Bu av kasrı İkinci Sultan Hahm udun en
gön kampda alınan teçhizat ve silâhlar tes sevdiği yerlerden biri idi: bakımına gözde si-
lim edildikten, ve son öğle yemeği yenildik lâhdarı Giridli Ali Ağayı m em ur etmişdi. Ali
ten sonra, kamp komutanının bir hitabesi ve Ağa velinimetine burada sık sık ziyâfetler ve
umumi bir geçit resmi Ue kamp sona erer. Bu r i r ve bu vesile İle havuz başında, devlin en
dakikadan itibaren erler serbesttir. seçkin lıânende ve sazendelerinin iştiraki ile
1940 yılında, Genel Kurmaylıkça kamp büyük musiki meclîsleri kurulurdu; bâzan
lar kaldırılan», ve yerine Üniversite ve yüksek sâzendeier bir kayiğü. hanendeler de başka
okul talebesinin bağlı bulunduğu askerlik şu U r kayığa biner, üçüncü bir kav:ğa da rak
besince teçhiz edilerek mahalli birliklerde 60 kas oğlanlar bindirilip havuzda saz, şarkı ve
günlük bir talini devresine tib i tutulm ası uy ra kıskı dolaşırlardı, bilhassa geceleri, meşa
gun görülmüştür. lelerle pek hoş bir sahne olurdu.
Mıhımı'! ödll Enderunlular pâdişâhı eğlendirmek için
http://groups.google.co
A.VMSÎ.OPEDİ5İ — 1435 — a v asa C a K A Sfll
birbirlerini gaafil avlayıp havuza atarlardı, bir mn su oluğu gibi en basit bir bakım görme*
seferinde mösâhib =dalkavuklardan Abdi Bey mis. meşrutiyetin ilânında da âdi poletikacı
J ttv u » düşürül/u üş. yiızme bilmediği İçin bo mücadeleleri ve harb felâketten arasında
ğulmasına ramak kalmıştı. e tra f ise Abdi Be unutulmuştur;
yi boğulma taklidi Ue şaklabanlık yapıyor zan Hiriuci C-iban Harbinde Ayasağa Kasrın
nederek adamcağız dalıp çıktıkça kahkaha da açıla» Süvari KiiçUk Zftbit Mektebi emri*
larla guJmiişdü, nihayet iş anlaşılmış, ve Ab ne verilmiş, u günden zamanımıza kadar da
di Bey kurtarılmıştı Yine o gün saray dilsiz
asker işgalinde bulunmuştur; ve alelâde hir
lerinden yüzgeçlJği Ue m eşhur şchbnz bir oğ
baraka gibi kullanılmıştır; 194? de pek İta-
lan Padişaha hiiner gösterme maksadı ile ha
/.in, yürekler sızlatan bir hâli periş&nîde İdi.
vuza dalmış, fakat uzunca bir zaman geçtiği
halde su yüzüne çıkmamış idi, m eğer delikan Bih|. : R£K vc MıızaJfor Kwo. Gen Nnlu U M 7|;
M it» ilyas. V e b a > il L eiâih Endcruniye; Melun**
lının ayağı havuzun dibindeki ıskaraya g ir AÜ Akbaj-, Ge£İ Nuiu M059J.
miş. b ir tdriü çekip kurt&ramaınış, boğul
muştu. Çok iyi yüzme bilen enderunlular ta AYASAĞA KASRI —. Maslaktan Ayasaga
rafından cesedi m ûşkilât ile çıkarıldı. Sultan köyüne giderken 90) tarata düşen ve Haznedar
Mahmud o günden sonra havuz şakalarını ve Çiftliği diye anılan erazide İkinci Sultan Mah
oyunlarını yasak etti. mut! tarafından kurulm uş bir dinlenme kas*
İkinci Sultan A bdâlham idin uzun saJla> rıdır; zamanımızdaki bina AbdiUâaz devlinde
natıttda bu giızeİ kasır alelade bekçilerin elin yapılm ıştır; Suttan Mahmud yapısı elan kas
de metruk kalmış, dam ının kirem idi, saçağı- rın tem elinden yenilendiği bellidir; eski kas*
A y m iıı A* K o n
(Resim: Salih Slaaa)
m/group/merakediyorum
AYASA&A K0YT — IMS — İs t a n b u l
rın bir yangın ila harab olduğu d i tahmin iki ü rik ile gidilir; yaya olarak Maslaktan
edilebilir. A bdüliıöıir yaptırtLığı bugünle il yirm i dakikadır.
kasır iki kaîlt. alttt geniş bir mermer taşlık Şeylanderesinin indiği a n la rd a ve Aya-
ve örtünde de geni» bir sefa üzerine dörder sağa d e m in in iki b o y u n a dağınık bir
den « k iı odadır: bilhassa üst kalın attın na köydür Has hüviyeti U r sağmalcı köyİd olan
kışlı tavan tezyinatı geçen asrın en nefia iş Ayasağa köyünden Ayasaga deresi bo y un a
lerindendir. en a* y anm saatlik tü r m esafede bir büyük
İkinci kata muhteşem bir m erm er m er m andırada Ayasaga m andraıı adını taşır.
divenle çıkılır; merdivenin etrafında her biri Köyden çıkıp d ere boyunca ilerliyerek bu
dört ince vc renkli m erm erden yirm i dört *fl- m andıra önünden geçen U r yol Ayasaga kö
lun gnıpu »ardır ki »on derecede zarif vc lâ yünü Şeytanda*! ve Tabya « u tla n üzerinden
tiftir Bahçeköyüne bağlar; Maslak - U tiaye şose
Yine Sultan Aziz tarafından bu kasrın siyle yukarı boğaza; I h ıla lı • tU ğıthan* şose
y8z metre kadar (im alinde üç k atlı »e b er si ile de K igjthaneye ve dolayuiyte Halice
katında dörder oda bulunan «« dış görünüşü bağlıdır.
yıldızdaki Şale Köşkünü b ât ırlatan ikinci b ir Köye b iri şark, diğeri garb kenarından
bina yaptırılm ıştır ki mutfak Ue m aiyeti (a h i g irerek köy m eydanının az ötesinde birleşen
ne «dalarım ihtiva etm ekte idi. Şeytan D eresi ve Ayasaga Deresi yaz ayların
Bu iki binanın az aşağısında, vadideki k a n ı da, bilhassa kurak geçen yıllarda susuzdur;
içinde yine bu Ayasâğa k a sn m üftem itttm - Ayasaga D eresinin kaynaklan Şeytan Dağı ile
dan «on derecede güzel bir av k a sn ve önün Tabya » rila n n d a d ır, Şeytan Deresi yalağı ise
de büyük b ir bavuz bulunm aktadır IB.: Aya- Eahçeköyünc k ad ar uzanarak ve bu köyün ke
ıaga Av Kasn}. narın d an geçerek bendlere ulaşır.
Ayasaga köyüne otomobille, Maslağa ka
Birinci Cihan Harbinde Ayasaga k asn ve
müştemilâtına, süvari küçük Zâbit Mektebi d a r otobüs ondan sonra yaya veya araba ile,
p aıartesi giinleri köyün içine k ad ar Mr sefer
yerleştirildi; bu mektebin burada n e zam ana
kadar kaldığı tesbit edilem edi Harbiyede Sipa yapan kaptıkaçtı ile gidilir.
hi Ocağı yanında bulunan Süvari M ektebi 1638 A yasaga köyü. İstanbul Ansiklopedisi
de buraya naklolundu; bu ikinci askeri m ek adına 1947 ağustosu başında ziyaret edildi
tep Ayasaga Kasrında 1941 senesine kadar ğinde aşağıdaki m alûm at toplanm ıştır:
kalarak bu tarihte Konya vilâyetinde K ara Köy 70 hanedir; nüfusu, yazın bahçeler
man k a tu u ıa naklolundu, kasn1 ve müşteml- d e çalışm ağa gelen yabancı rençberler, ay
lii; kümen boş kaldı, kısmen d e küçük « t e lıkla tutulm uş yabancı çobanlarla beraber 400-
ri birlikler taralından işgal olundu. 1947 de 450 arasındadır. K öylünün büytjk b ir eits^n-
Konvadajı tekrar lstanbula getirilen Süvari yeti sağm alcıdır; az mikdarda. da bahçıvan
Okulu yine Ayasağa Kasrında yerleşti. 1959 vardır. Köyün dört yüzden fazla mandası, bir
da, Türk ordusunda süvari sınıfının lağvı ve fn iid ar da ineği, bu arada bilhassa kıymetli
motorlu tur tellere inkılâbı kararı üzerine S ü K ırım inekleri vardır, lstanbula günde 800
vari Okulu da yavaş yavaş birliklerini tasfiye kiloya kadar s ü t göndeıir B ir vâdide kurul
etmekle vb Ayasaga K asn île m üştem ilatını muş olmasına rağmen, havadardır; Karadeniz-
boşaltmakta idi. deu Şeytanderesi boğazı ve C endere boğarı
M rtm * Ali Akbay yolu ile gelen serin bir bava cereyanı Ayas
aga köyünü yalayarak geçer. Suma vak'alan
AYASAGA KOYC -— Boğaziçinde, Istin- gayet nadir görülür; köylünün büyült bir ek
ye, İle Em trgin « ta u n d a k i tepelerin orta seriyeti için ömrü tabî! 70 - 80 jıw ım t»dır-
sında, Şişli - Büyükdere ıslaltınııı ûzerm dati Pek az olan fukarası, civar fundahtiardan ça
ila-eLaJt mevkiinin garbında, fia y lım lıı ıj ve lı keserek İstanbul fırınlarına indirirler ve
Ayasaga deresinin teşkil ettikleri çatalvldide, bununla geçinirler. Camü civarında mermer
kurutuşu On beşinci 15l t io b U tiiu vanan bir bir nam azgtln, köy meydanındaki büyiik t i r
köydür. Maslak - K igıtbane nsm lıı 1ı 1 ı j r v çm ar altında köy a n d ığ ı p a r asiyle yaptırılmış
lan biri yaya, diğeri araba yohı olmak 8 » r e «« bu sandık iradı tuğla yapı <*mlz ve hava
http://groups.goog le.<
A K ftK U lK M B t — 1 437 _ a y a s a û a kA y O
dar bDjâk^e bir U f lutıroi. 9tt bakkalı, ca- Ilım ıdiye m yunun kaynağı. Ayasaga kö
mân müsakkafatından bet nnl^1 Wr İlkokulu yüne İki kilometre ma n tededir; köylü, köy
vardır Bu »alırların yazıldığı sırada Uyun lerine m getirildiği tık ıM e 4000 lira kadar
kahveciliğini. mubtar Salih B ıjinnın karde nakdi yanlımda botanabtleceklerini bUtUmtîf-
şi Sami Bajan jıp ın a tb KİL İstanbul Ansik ler. fakat Sular İdareni Müdurhıftukdefl. I*-
lopedisi adına z ly u ttc glditdljliıule.'latcnilın tanhul fehrı «unntuk derdi tekerken «ahir
m attm at ihtiyar heyeti itasın d an Niyazi Onar civarı köylere su verilemiyecegi cevabı varil
İle korucu Mehmed tlk e n 'd e n alınmi|tır. in ifti Knytin ihtiyacını kuyular karııiar; hali
Koyun zenginleri re b a y tın sağmalcıları vakti yerinde olan köylülerde, (la midiye Kİ
olan Mehmed Ali Bay»ran. İsmail Eaen. Feh yunu suculardan para İle alırlar IVlnd Ab-
mi ogu than günde ISO - 200 kilo arasında süt dıilhamid. dvar tepelerin birinde bulunan bir
istihsal etm ekte idiler; bunlardan Mehmed kaynaktan köye au gelirini) ve k ıç meydanına
Ali Bakaran ve İsmail Esen ayni zam anda alü köşeli bir dc meydan çefmeai yaptırtmq-
büyük bahçe sahiplerid ir Köy hududu için- tı. Fakat on - on beş («ne kadar evvel bu to y
deki dlger büyü* bahçelerden biri Ali Sait nak kummuş, köy susuz kalm i|, topaç de
AkyıMıza. d i|e ri F e n l Çendereye aH olup harabiye yüz tutm uştur
kendileri köyde ikam et etm iyorlardı, biri Is- 70 haneli Ayasaga koyu İçin e le k tri# de,
tanfculda, diğeri Feriköyde oturm akla ($• asrım ızın h ir giinlilk h ay at ihtiyacı olarak ka
Bahçe m ahsullerinin başında s eta e , seh- bul etm ek lâzım dır, kaldı k i, telefon bile.
seln d en fasulye, domates, patlıcan vc biber Ayasaga köyü için çok faydalı b ir if yardım
gelir. cısıdır: B urada, köyün, Bliyilkdere - ŞlfU as
Ayasaga köyünde yavaş yavaş arıcılık da faltına, yaya olarak 20 dakikalık b ir mesafe
taammüm etm ekte olup b u nların a ra m d a n da d e bulunduğunu, Ayasaga yolu kavlağında da
yQı kadar kovan ile b aşta gelen korucu Meh b ir telefon m erkezi bulunm adığa» düfiknmek
med Ülken idi. 1947 de. Ayasaga kSyünlin liıım d ır.
batlıca ihtiyacı iu ve elektrik idi. B iU .: KKK » Jtıu affcr E mmi, f in i Nota.
ipm/group/merakediyorum
* KOVI -JAM1I 1438 — IST A N B C l
tutyîi Camii
(JtCSİVU H&5TOI)
http://groups.google.co
AVCİKLDPEDtSİ — 143® — AYASOFYA
m/group/merakediyorum
AYASOFYA — Î4 4 0 — İSTASEVL AS&İKLCPEDL'U
girmişti kİ, Jıulinyen*! 2cvc&si Tıtfırîora ıTlı*>* h*T gîin daha ıdyacte iş çıkaran ekibe bir mü
odoraJ tun s m i ve kumandan: Bc.Ii&arioR’un kâfat verilerek r-kabet gayretinden istifade
mahareti &unarmiştı. edildi. İm parator butisn villlerc. kendi vil&yeV
26 ocakta ihtilâl kanlı bir s u r e t l e bastı* (erinde mevcut kadim bara belerdeki et» güzel
n l d ı; faka? A y aso fyad an huşhn, Z aks'.p İli p rç a lu n Ayasofyada kutlanılmak üzere Istan*
m am ı, A ya - Jriîii Kilisesi ve İninim y a n ın bula göndermelerini emretmişti Ruftun İçin
daki Saıuson toratâftane*/ vo drgc/' iki basili* fcv\sia w yüktü oton IJy/kog’un fKpuâag yanm
mine b!:ıa.sı d a ta h r ip edilm işti. aıînsının) ^ ıK sahillerindeki Lk'lkls harabeleri
İmparator Jıısttnyeıı 2S şubal 532 de oîıral: ü.v-ıv Kfesur, Bnaibek ve diğer şehirler-
Ayaaofyayı yeniden yaptırma?* Uajladı. Ki de Mevcut ı-fct Htadftteftlcki sülünler, gltool
lisenin. Kııdüs'de llaxrctl Süleyman Uırnfm* m ermerler, ırnkU UşJar Aya v iy a d a kulla
dan ysptlnnf oUn E betten daha büyük ve nılmak îıatru gönderildi. Uufifm biuamnxemin
ilaha müzeyyen elmasım istiyordu. Bunun re duvarlarını kaplayan giixcl lıcya* m erm er
için mabedin evvelce işgal ci tiJi saha yeni l>* le r Marmara adabından, yejil somakiler l|ri*
ffmlikierie büyfffükîtf, biaâ ssJtİfihti bunları boğa iEübei) &festaâ$n, petabc merroerfer
ulmalc istemediklerinden türlü türlü çare Afy onka rahisar civarındaki Syna'U’dan, s a n
lere baş uiruUrr.lt bunlar salın alındı. Kili- m erm erler de şimali Afr&adan getirildi, bun»
senin ieşssma derhal taşlayabilmek için yan dan evvel iki defa Ayasotyanm yandığı naza»
gın aabasmm tamamiyle tOinkJetilmesinden rı dikkate alınarak yeni İnşaaLa mümkün ol
veigeçilerek saha dtijeJtrldi. bu su rrilc yeıü dug*ı k adar ahşap m a te m e kullanılmaktan
kilisenin zemini eskisinden 2.5 metro kadın çekinildi Kapılara bronz kaplatmak suretiyle
yüksekte U ldı. bunların y a n m *
Biaânın inşası tehlikeli azaltıldı;
vaziyeti büyük bir bütün inşaatta taş
mateuıatlk â l i m i ve tuğla kullanıldı.
olan Tratles'EI (Ay- Ta$ y a ta n esas
dmltı Arıtemios ayaklarda duvar «s
lAnttoemius) Ue o zemin kaplamala
devrin en büyük rında kullanılarak
miaısrt o/an Mi- btnâ gayet fcuwelli
Jet’li l/idoros’a ve- olan Bizans harcı
t Udi, ile birbirine rapte
İmparatorluk dilen tuğlalarla ya
dahilinden lopla* pıldı, kullanılan
naiı bin u9ia re on* tuğlaların üzerinde
bin amele bu inşa yapıldıkları atölye
atla görevlendir*] < lerini gösteren Ma
dj. Bıınfar iki t ı s gale. Ekklhiios ve
ına ayrılarak her ya Mama*. Domo*
birine binanın bir
nos. Tifon, Pres-
taralının inşası va
biteres. M a n o s .
altesi verildi; ame
K o n .s t a n ı i no*
le ve ustalara» kaç
p o l i s İsmini
mamaları ve çalış
malarını;! durma* -...■AıUiır şeklîlerde
ması İçi» kendlle taşıyan damgalar
rine yevmiyeleri görülmekledir.
muntazaman veri* t nı p a r a-
liyordu. Kilisenin l o r u ıı mütema
bir an evvel bilme Antofjm di takip ve teftişi
linin temini için dc 'Olbmartıı mbnlrriiKİj'i)» ve islerin bir an
http://groups.google.com
AYA40TYA — 1442 — SM.VSVL
http://groups.göogte.c<
a n su o opem si — H4S — AYASOFYA
rabına kadar yürümüş ve etleruu kıldırarak ıtıau ve SU inu n boyunda yine attın ıBliyilk
Cenabı Hakka bfiyle bir binayı yaptırmak fır KaratAnllne atfedileni bîr salip butunu yordu,
satını verdiğinden dolayı tefekkör elmi|Ur, l’roknpios bu fcuımda bulutun eçyadaki gıimût
ve <Ey Süleyman, seni geçtim'.» diy» hafcır ağırlığının lUbii biraz Çula mOlnUıgaU olarak)
mıhtır yirmi bej but &ilo olduğunu sAyler ÜOT ta
Bugünkü tetkiklerden anlatıldığına güre rafta altın ve elimli* vazolar. brueanl perde
mabet o am a n hakikaten uıuhlejera İdi, yep ler v f » ire bulunuyordu Asıl binanın garbın
yeni re parlak bir halde olan ronklt mermer da bir iç n arin , buna bitişik olarak lnr d i|
ler y u şeflerin ve n .ırtn 'in tavanlarını kap narteıc ve bundan sonra derlnli|î olıu m etre
layan mozaikler. tunç ve günttt* levhalar kap olan atrium vardı Burası mermer kaplı idi;
lı, altın yaldızlı kapılar, fevkalâde güzel ku »V tarafı revaktı idi. ortada nlrium <phıall>
tanlar ve bunların inerindeki m erm er tezyi bulunuyor, ve bunun inerinde gerekle ulara»
nat binaya erişilme: bir güzellik veriyordu; •Mabede girmeden yalım ellerinin değil kal
(iç son cetnaıl mahalli ı içeriye girmeye yara binizi de lem ldeyiııib yazısı vardı. Bu yazı
yan büyük im parator kapısının çerçeveleri v? gerek sığdan sola, gerek «ılıtan safta aynı su
kapının gümüş levhalarla kaplı olan kanatları re tle okunabiliyordu.
tamamiyle altın yaMulı idi. Mihrapta rahip M abedin'açıbg günü binanın infâsı fa
iere mahsus mukaddes mahal ile asıl kiliseyi lnameyle biunemfc utması muhtemeldir biç ol
birbirinden ayıran şebe mazsa bflzı mozaiklerin İmparatorun halefi
ke tamamiyle gümüş ikinci Jüst'-n zamanında yapıldığını bitiyoruz.
tendi; bunun arkasında Jııstinyen Ayasolyasında muhtemelen insan
altında a b ın mukaddes resimli mozaik yoktu, çünkü İmi d erin le impa
ratorluğun en zengin t a m olan Mısır ve Sn-
rivede Monophysiste'ler bliyük bir ekseriyet
teşkil ediyordu- Imparatoriçe Theodara inan
cından veya imparatorluğun menfaati iktizâsı
anları açıkça himaye ediyordu: Bunun için
sonraki devirlerde mevcut olan ve Iko-
ııoklastlar (Tasvir kırıcılar) devrinde tah
rip edilmiş olan mozaiklerin Jualinyenin
halefleri devrinde yapılmış olmaları
muhtemeldir. Esasen Prekopios'un Aya-
sofyayı tasvir erten yakısın
da da bu gibi mozaiklerden
bahsetmeme!:! de sayanı
dikkattir. Bununla beraber
Jııstinyen devrinde büyük
sarayda Uz. Meryem ve
tsS'yı ve kendi zaferlerim
gösteren mozaiklerin mev
cut olduğunu ve bunların
GılılM)
jm/group/merokediyorum
AYASOFYA — I4 - M - - İSTAN BU L
tasvir kırıcıları devrinde tahrip odlJ.filJff o ldu m ihrabı tam am iyle ta h rip e tti, in şaatın ziafı
ğunu da biliyoruz, bu s u re tle m eydana çıkm lftı.
Kuhbey* gelince- Bazı m ütehassıslar bu İm p a ra lo r Jıu tin y e n , m abedin m im arı
nun bugünkü gibi bir kasnağa değil, m adal lz ido r'u n yeğeni g e n ; Izıdo r'u celbederelt
yonlara dayandığı fikrindedirler: h e r halde bu kubbenin tam iri vazifesini ona verdi. Bina
kubbe çok basıktı. Bu büyük siklet h arçları nın itışaast esnasında am cası ile çalt^mış olan
k lfi derecede sertlenm iş olan d u v arlara o tur- bu m im ar kubbeyi tetk ik ed erek inç S ed lln uf
tBİmu{tu; 6u « n iy e tte m ib ed iu yan tazyikleri olan k ısım ları m uhaiaza partiyle bu basık
büyüktü, m abedin ya o zam anki İm kânların kubbenin yenid en yapılm asına im kân olm a
kifayetsizliğinden, veya yapılan hesaplardan, dığını an lam ıştı, çunk u kubbenin yıkılm ası
t u tazyiklerin kuvvetinin tanı hesap Edilme' nın bu basık kubbenin çok büyük olan yan
mis ve buna karşı alınacak tertib at îesbit edil tazyiklerinden ileri g eim ij olduğunu anlam ı?
memiş olm ası doby ısiyle bina btiyîlk sa rsın tı. B unun için kubbenin yıkılm am ış olan k u
tılara karsı zayıf b îr vaziyette bulunuyordu, m ı da m uayyen b ir yüksekliğe k a d ar k esil
b e tti de o zam anın tekniği, b inanın harici za di, b u rad an itib a re n yarını k ü renin açığı a r ttı
rafetini muhafaza şartiyle bunu yapm aya kâfi rıla ra k 20 kadem (6.25 m etre) k a d ar yüksel
değildi. Bunun İçin 15 A ğustos 553 zelzelesin tild i BU su re tle yan tazyiki azaltıldı. K ubbenin
den bina zarar gürdü, şark taki büyük kem erin istin at ettiğ i d ört asıl ayağı m esnet olmak
o rtası zedelendi; 14 Ocak 557 zelzelesinde bu üzere kule şeklind e istinad duvarları yajttı-
k esıer U m am îyîe çatladı; 7 Mayıs 558 deki rılili, yeni kubbenin çapı g a rp - şark istikam e
zelzele ş a ık 'iu rre s in in b ir parçası, şark büyük tin d e eskisinden biraz daha küçük olm uştu
kem erinin ve buna dayanan kubbenin o ld uk iB. Van N ice ve W Em erson, Hağia Soptaia,
ça büyük bir kısmı yıkıldı (M alalar. B onn th e Collaps o f th e fîrst Doım* Areheology.
489-4B6>. A ltında bulunan anbon ceboiûuı ve 1B51 a y rı baskı), 24 A ralık 562 de İm parator
http://groups.goog le.c
.p rjıts l — 1445 — AYASOFYA
om/group/merakediyorum
AYASOFTA — 1446 — tSTANBÇI.
r.ın etrafında u t z lrl genişliğinde lıir yol bı şadırvanı, ve 1155 de ımil&dl 1742ı Muvak-
rakılacaktı; orada bulanan miri Irir an bar bi k iıh in e İle Sibyan Mektebini yaptırttı.
nası yıkılıp kaldırılacaktı; kubbe üzerinde dian C a m i hicri 1224 dc (milâdi 1808i İkinci Sul
tahta mfnire kaldırılacak, ünündeki payanda tan Mahmud devrinde 800 kc%<; kadar para
duvarı iisiıine yeni bir minare yapılacaktı; sarfiyle Um ir edildi ve hasırlan değiştirildi
cebheler önünde MU kalacak olan otuıbeşer Ayasofyanın saltanat devrindeki en bü
aıfinlık yere yeni takviye pâyeleıi. göğüsle yük tam iri Sultan Mecid devrinde 1847-1849
me ayaklan yapılacaktı; Ayasofyanm itinde senelerinde yapılan tam irdir 6u büyük İş
dışında şâir tamire muhtaç h er y e r dikkatle Istanbuldaki Rus sefarethanesini yapmış olan
tesbtt ve tâtnlr edilecek, temizlenecek; bu ta IteljBn - İsviçreli mimar C. Fossati'ye verildi.
mirlerde dc yıkılacak biniların t®î w tuğla Bu tâm lr için lixıın gelen f>ara o zaman büâ-
ları kullnılacaktı. Bu höyük restorasiynn Mi v lris vefat etm iş olan sabık şeyhülislâm Mek-
marbaşı Sinan Ağanın nezâretinde yapılacaktı kiz&de Mehmed Efendinin beytülm ile kalan
(Ahmed Refik. Onuncu asrı hicri İstanbul servetinden tem tn edildi. Possali'nin yazdı-
hayatı?. gına nazaran Ukmir başlamadan kubbe Ve to
Peçoviye nazaran (Cıld I. S. 501) lıicrl 980 nozlarda çatlaklıklar vardı. Buradan k ar ve
yağm ur suları içeri giriyordu, bina yıkılmak
senesinde İkinci S u l ta n Selim Ayasofya Ca
tehlikesi aızediyordu.
mii Şerifinin kubbeyi azimesine ihtiyaten azim
payeler, iki m inire ve iki Sli medreseler. ve Tam ir iki sene sürdü, kubbenin dibi çift
kendileri İçitı medfen olmak üzere h i r türbe dem ir çem berle çevrilerek kubbeyi destekle
inçi olunmasını e m r e tm i ş t i yici dıirt a£ır dış yarım kem er (arc-boutant)
kaldırıldı; b ü tü n kubbeler tam ir edildi, kur
Ebübekir Behram Dıınüşklye nazaran
şu n lan yenilendi. Bilinci kat galerisindeki çok
U906I FaSih Sultan Mehmed mihrap, minber,
iğinm iş bulunan onüç sülün düzeltildi, sıva
m im re, müezzin mahalli, mesçid ihdas etmiş,
la r yenilendi; m ihrap, m inber, mahfiller res
tk inci Sultan Selim mihrabın cenubu { « iti
to re edildi. B ütün kandiller vc galerinin önün
şindeki bir şerefeli ıninirsyi, üçiir.cü su ltan
deki korkuluklar kaldırılarak bunların yerine
Murad da hattı glma.llBiti.lA nihayetinde şark
pek de güzel olm ayan ondokuzuncu asrın mo
ve garbındaki Uü minareyi yaptırm ıştı. Bu
dasına uyularak Vİctorya stili kandiller ve ah
tamir esnasında Andronikos tarafında ndan
şap korkuluklar kondu. Eski hünkâr mahfili
yaptırılan p'ıratnid şeklindeki payanda du
yerine Türk-Bizans b ir stilde m erm er sütun
yarlan da yükselmiş ve tahkim edilm işti.
la r üzerinde oturtulm uş yeni b ir hünkâr mah
ikinci Selim tarafından yaptırılm ası em- fili ve hünkâr sofası yapıldı. Sıvaların değiş
rolunan m inârelerin. kendisinin U r sene sonra tirilm esi esnasında m eydana çıkan mozaik
vefat etmiş olduğu nazan dikkate alınırsa, ler takviye ve tam ir edildi. Ö zerleri bir şıra
üçüncü Sultan Murad tarafından ikm al edil veya boya tabakaslyle kapatıldı.
miş olduğu muhtemeldir.
Mâbedfn etrafını eskiden olduğu gibi
1717 de Üçüncü Sultan Ahmed zamaıun- yine birçok ahşab binâlar sarm ıştı ki. Fossall
Gunıtn sıvatan dökülmüş olduğundan bunlar pek nefis b ir sû rette bastırılm ış olan meşhur
yenilendi ve sekiz köseli sâde fakat mabedin albüm ünün 25 İnci levhasında bu evleri gös
azameti ile ahenkli büyük top kandil konuldu. term iştir. yangına mâni olmak için etraftaki
Bu güzeİ top kandil Ayamfyamn 1847 - bu ahşaplar da kaldırıldı. Sadırâzam Mustafa
1849 tamirinde kaldırılmış^ yerine zamanı Rcşid Paşanın him m etiyle yapılan bu tâmlre,
mızdaki |o p kandil konulmuştur. Üçüncü Ah söylendiğine nazaran ikiyuz bin altın 1 i n ka
metlin kandilini G. Fussati’nin yaptığı çok gü d a r para sarfedilm lşti.
zel b ir resimden tanıyoruz Ayasofya bütiln diğer İstanbul binaları
Birinci Sultan Mahmud hicri 115Z de gibi 10 mayıs 1864 deki bir dakika devam
(milâdi 1739 -1743} binaya bitişik olan ve devam eden büyük zelzeleden zarar görmüş
içinde otuz bin kitap bulunan kütüphaneyi, l&nıir edilmişti. Bu yer deprem i esnasında
1153 de Itıftıİdi 1740ı O nstüzitıcl asır Tiirk harap U r şekilde bulunm uş olan mozaiklerin
minıurl eserlerinin güzel bir numunesi olan bir kısmı da düşmüştü.
http://groups.google.co
A V S İK L O m lS l — 1447 — AYASOKYA
m/group/merakediyorum
AVASOfY-* — W l İSTAKBOL
tm lûmat alınabilmiştir. Çıkan « e rle r küm en T ürkier İle ta p ıla rı dlljmiif! harap b ir vari
Ay»Kİyanın S»rp kapılının bulunduğu y er yetle bıiluıun bu binayı tamamen köhne ola
de, k»mo« dc bahçe İçinde muholnıa edil rak devir alını) ve m ütem adi lû m irlerle yk-
inektedir. ijila gelm işlerdir, büyük himmettir. Bugün
Ay/solya muıe oldukları nnnrt tin m ü te dünyada ayakta bulunan vc kendi kadar yaşı
madiyen lAmir gSrmüjftpr. 1347 ile b in in in olan binalardan pek azı Ayaaofya gibi tam btr
Şimali ja rk b in d e buluuan ince m inarenin 4e vaziyette küsursun mııh.-ıfaza edılettilmlftir.
n t e k a m ı esaslı bir m ırctte U m ir edildi, 12.11. Sıvifl’in dediği gibi Türkier Ayasof.
19S5 de başlayan esaslı lâ roirte r neticem ynrta hür vanıan din hususundaki serbert dü
binanın b ütün cepheleri ve tuğla minare ele şüncelerini göstermişler, Ayasofyayı m u b a h
aijjıd}, ve 1B5® da d a eski hazine binasının la için ellerinden geten her jeyi yapm alar
« m ir in e başlandı. dır. Bizzat Fatihe gelince binanın teklini boz
Koma S ü rt im p arato rta-ı Ayasofyayı nis- mamış tCami-i Ayasofya-i Kebir* şeklinde
*o y en i olarak 537 senesinden 145S seıte ismini fi.ıhi muhafaza elmiş, islim dininin in
ın* f a d a r U m ir ve m uhafaza etm işlerdir. san resimlerini menetmesine rağmen Fatih
bunları hafit bir suretle
linçe hir badana ite) ö rt
mekle iktifa etmiş, ve
hatta bacılarını meydan
da bırakmı^Ur.
1875 de İstanbul'u
■iiyaret eden Fransız sey
yahı G relof b ir çok ma-
z a ille r b a t l a m ihra
bın Üzerindeki y a r ı m
kubbedeki Meryem vo
İsa m im le rin i de fe rle
rin d e ve aç.k olarak güt
m ü ştü r (E.H. Sv/ltl. Hn-
gı'a Sophia. New-YoriO-
M imari Hususiyet
leri;
AyaroCya b ir kub
beli Basilikâdır; bu aoıd
bir o rta nef (sabin) US
yan nef fyan şahın) bir
apsiâ ı'mihrato. b ir iç ve
bir de d t; swrtex «on ce
m aat m ahalli) nde/ı te
rekküp etler. O rta nef
32,27 m etre yan neflor
ise 111,11) ve 18,70 cnin*
dedir.
Binan m mihrabdım
İm parator Kapısına Ka
d a r m unluğu 79,29 met*
reıiir, bu Hisliye iç ve d ı|
n a rte ı ve duvar kafalı
lıkları ilâve edilecek
olursa um mal uzunluk
AysflefcımA bugitalrii glrl<j I impukp 99,013 metre olur. <BU
(Hm/m: R rpd Spırincmrl ölçüler Mr. Van Nice t*-
http://groups.google.com/
rstıuofiSDisı AYASOFYA
'group/merakediyorum
AY.V?'.'rVA - 1450 — İSTANBUL
Şark v - garp rttikametine gelen büyük .,'jıırA ıi.ı Avsrofyanın Ies..- sırasında Utan*
tazi’ifefer ^ yanm kubbeler tarafından k*ı bula p t itilm iştir. G erek bu nakiller w ge
|ilir^mavti^ındîin bin&ıun bu cihctindu lstinad reks*» yer def»*» A le tin d e n ? » r j r gören bu Sû-
; f ü . y a p ı l m a k mc-ılvurjycl: h u jl ol t u n la r ın m uhsfnzsust İçin mû’«îddit çember*
muştur. Şimal ve cenup tarafında otan U te r in k o n u lm a s ı liz ım « I m i ı i r , B i n i n in k ö
yfkipn? y*n neflerm U*?kil cttifii destek kfiO s e le r in e t e s a d ü f e d e n ^ « ır a la r d a k i r u t u n l u
g e lm e lin d e n bunların haricîni* dc istlnad ılort k ö ş e v e b ey a z m e r m e r d e n d i r , Bunlardan
duvarları yapılmış, bu surcilç bini hariçten şimali garbi kü fem d e bulunan b ir c in in göz
hi.; dc gıiıel olmayan bir şekil almışlar. h a s ta l ık l a r ı n ın te d a v is i için iyi olduğu ıftyl*.
.Ava-şL>fy« binalında daha eski devir âbi l e n i r v e Leriıyec sütun ismi verirler: (»t asça
delerinden alıaımş birçok parçalar mevcut bu sütuna Roma Ş a r k İm paratorluiu devrin
tur. Orta nef Ue yan nofleri birbirinden Ayı* de <A y Los Yorgios’un mOdcevl sütunu» ismi
ran dördü sağda dördü solda bulunan yeşil v e rilird i
&iyah damarlı mermerden sütunlar Efesos'tlan Binanın duvarlarına birçok pencereler aç
getirilmiş, ve dördü tcüçü& yarım kubbenin mak sureliyle hem aydınlık temin edilmiş,
altında bulunan sekiz porfir sütun evvelâ hem de duvarların fiiklett azaltılmıştır; eski
Kahire civamda eski bir Mısır mftbcdinde Bizans camlarından şimdi hiç bir şey kalma
kullanılmış, buradan Komaya nakledilmiş, vc mıştır.
Orta nefin duvar*
lan üst kal galerisi Hi
zasına kadar renkli mer
mer vc dekoratif mo
tiflerle kaplanmıştır. Bu
r e n k l i mermerlerden
bazıları simetrik olarak
konmuş, ve bazı şekiller
meydana getirilmiştir.
Kubbedeki şarkta olan
iki pantantifte ve şi
mal duvarların ikinci
kat htzâsında bulunan
bu kısmada üç kilise bü
yüğü resimdeo başka
mozaik yoktur. Garpta
bulunan iki melek resmi
boyayla yapılmıştır.
Asıl nefin zemini
büyük beyaz mermer
levhalarla kaplanmıştır.
B unların hepsi Marmara
adalarından getirilmiş*
Ur. Şarkı cenubi kısımda
yerde bir yuvarlak yeşil
som&ki vardır ki burası
en son zam anlarda tav
para lorların taç giyme
merasiminde durdukları
yerdir. Eskiden İmpara
torlar takriben şimdiki
top kandil Ue mihrab
arasuula ve şark, garp
istikametinde kurulmuş
http://groups.google.coi
ı ı i I Jl H
ASSİSUİPEDİSİ
AYASOFYA *
«İm iki laraftan bir m erdivenle tık ılan ve ilsl Sultan Ahmed tarafından konan yalduti bir
tarafı yuvarlak olan kıymetli taşlardan yapıl şeb tâ s vardı. Şimdiki hiink&r mahfili yapıl
ını} altın ve gümüş tezyinatı havi ambon» da dıktan sonra bunun şahnişi yer döşeme» ve
taç giyerlerdi. merdiven kaldırılmıştır.
Bugün mevcut olan miiırab Fâtih dev Minberin aol tararındaki geçidin şark
rinde yapılmıştır. Mihrabın yanında bulunan tararındaki duvarında, çiniden yapılmış bir
tunç ayaklı kandil Kanuni Sultan Süleyman Kâfoe resmi vardır; yine bu cihette, cenûbi
İsrafından Budapeşlenin zaptından Bonra İs şarki esas ayagm Şirk yüzündeki beyaz mer
taabula getirilmiş, hicri 632 de Ayasofyaya m er levha üzerine sunradan yapıştırılmış bir
vakfedilmlştir. taş vardır.
Kapının iki tarafındaki m erm er küpler Bu taş üstünde insan eline benzer bir
Bergama dan getirilm iş ve Ü çüncü Sultan şekil görülür. Hz. Meryeme İzMe edilen bu el
Murad tarafından Ayasotyaya hediye edilmiş izi vaktiyle Ayvansaraydaki Theofnkos kilise
tir. sinin yanması iizerine Ayasofyaya getirilmiş
Tiirk taşçılık sanatının en güzel Örnek ve buraya konmuştur,
lerinden biri olan M inber ve vaaz kürsüsü İm parator kapısının iç tarafının yukan-
Dördüncü Murad tarafından konulm uştur. sında, ortada bulunan yeşil - siyah damarlı
Vaktiyle camide mevcut olan İsmi Celâl, m erm er levhanın alt tarafında, biri sağda
İsmi Resul, Hulefâi Etâşidin ve ıH asan», «Hü biri solda olm ak üzere, ortalarında bulunan
seyin» levha - yazılan dörtgen şeklinde çerçe daire şeklindeki tezyinatın a lt ve üstünde üs-
veler içinde idi ve iki yan duvarlarda mevcut luplaşünlm ış ikişer yunus balığı ve bunların
renkli m erm erlerin çevresine uyacak büyük ortasında kadîm putperest Yunanlıların de
İlikte yazılmıştı, nam lı hattatlarım ızdan Tek- niz tanrısı Pozeidonım ilçlG yabası vardır.
nerizade İbrahim Efendinin eseri id i (Hicri B unlardan şimal tarafta otan resim de sedef
1081 — Milâdi 16511.
L64C ■ 1849 tam irinde
Kadıasker M ustafa İzzet
Efendinin yazısı olan zama
nımızdaki levhalarla tebdil
edildiler. Tekneclîâde yazı
larıma fit; a ;ır boyunca ta
ravetini kaybetmiş, yıpran
mış oldukları tahm in edi
lebilir, 7.50 m etre çapın
da i t i r e v 1 çerçeveler
içinde bulunan İzzet Efen
dinin yanları çok kıymetli
olmakla beraber lüzumun
dan fazla biiyük görünmek
tedirler.
Minberin şiraâi tarafın
daki geçitte gayot güzel çi
nilerle süslenmiş bir duvar
ve yine çiniden ufak bir
nıihrab vardır. Burası vak
tiyle hünkâr mahfili idi,
bunun miniler tarafı şahniş
tarzında çıkıntılı yapılmış
ve altın yaldızlı dört jütu-
ııa istinat ettirilmiştir. Bu Aynftofyada B ia n s devrindeki hurine dairesi
nun fin tarafında Üçüncü (Ali S&ml Kûyar'm nutnlurifldpn)
ı/aroup/merakediyorum
AV'.-'OFYA — 1452 — İSTANBUL
tezyinat vardır, atili üstlü dürt yunus balığı Ic; i!jı t 'X t ı ? n asıl binaya dokuz kapı He
porfirden yapılmış bir daireyi çerçevelemek girilir, bunlardan cenupta olan iiç kapı halka,
tedlrteri Yeşil levhanın en üstünde JiHhîıe ortadaki üç kapı İmparator ve maiyetine, şi
{eklinde tezyinatı hâvi ve İki tarafında s ü tu n maldeki üç kapı da melce arayanlara mah
bulunan bir şekil mevcuttur; bu sütunlar a r a suslu. Şimal v e ronupta bulunan üçer kapı
sında yarı açılmış lıir perde vc perdenin ar ha! it bir sıırftte yapılmıştır; r;r:;uls bulunan
kasında bir ayak üstünde bir salip mevcuttur, üç kapıdan büyük imparator kapısının çerçe
bu şeklin iki yanlarında ılllrtgen ş o k ) İnde İki veleri altın yaldızlı bronzdan, diğerleri yeşil
levha vc tamların içine do porfir levhalar mermerdendir, liüyiık İmparator kapısının
konmuştur. bronz çerçeveleri temizlenmiş, vaktiyle mev
cut olan altııı yaldız izleri bulunmuştur.
B u muhteşem kapmuı kanatları da vak
tiyle allın yaldızlı gümüş levhalarla kaplı idi,
fakat bunlar dürdiincu haçlı orduları tarafın
dan çıkanlınrştır. Bıı 'kapının yine tunçtan
yapılmış tlsL pervazının ortasında bir madal
yon, b u r'jn İçinde de bir masa üstünde açık
kitap ve bir güvercin mevcuttur ki hıristiyan
Ekitanlml SeliaesSni temsil eder.
Bu kapılar Üzerinde vaktiyle ağır perde
ler asm aya yarayan bronzdan yapılmış par
mak şeklinde askılar vardır. Bu dokuz kapı
nın kanattan sonradan yapılmıştır.
AyaGOfyMlıa tâmirl b â l ı r a s ı o l a r a k İç narteksten beş kapı ile dış nartekse
ta&tlınıg madalyonun bir yimi
Seçilir, bıı k ap ılan a ’.ıepsi eskidir, m eşe üze
rin e bronz lev h alar kaplanm ak suretiyle ya-
Yan deflerde ise biitiin tavan altın ze
pılm ışlır, bilhassa O rtadaki im p arato r kapısı
minli mozaiklerle kaplıdır. B unlar büyük İh
ile iki yandakilerin tez y in in şayanı dikkattir:
timalle binanın inşaası a rasın d a yapılmış ve
en şim al ve e n cejıuptakiler eski vaziyetlerini
üzerlerinde salipden başka bir şey olmadığı
tam am iyle m uhafaza edem em işlerdir, ortada
için ikonoklastlar (tasvir kırıcılar) devrinde
tahrip edilmemiştir. ki üç kapı 1958 de temizlenmiş, vaktiyle her
Yan duvarlar renkli m erm erdendir, ve üçünün d e altın yaldızlı olduğu meydana çık
burada Bizans arm ası olan iki yunus balığı mıştır.
nın ortasında deniz tanrısı Poseldon’un Uçliı tç N arteksten garba açılan kapı ile bu-
yabasından şekiller göriitilr. B urada bulunan güııkil giriş kapısı arasındaki dehlizin (vesti-
mozaiklerin üzerinde bulunan salipler 1847 - bulj şark duvarlarının ortasında mevcut bir
1849 tamirinde vernikli bir boya ile kapatıl m ihrabın Avasofyacuı ilk namaz kılındığı es
mıştır. Şimdi garp duvarları üzerindeki mo. nada kullanıldığı söylenir, Hakikatte bıı mih
«lid er temizlcnmokledir. rap evvelce galeriye açılan ram palı yolun ka
İç Nar.oks (Narlex): p ın idi, bunun mukabil duvar gerisinde, bu
tç nartex 6Û.90 m etre uzunluğunda ve radan Horlugîon'a açılan kapı vardır. Bu kapı
11,04 m etre genişli^indcdir; tavanları çaprnz bugün de mevcuttur. A nlaşıldığına nazaran
tonozludur. Mimar Sfiıan tarafından cenubi garbi nıraa-
Bu iç nartoks s u n ılerece muhteşemdir; resi inşâ edilirken burada değişiklikler yapıl
tav;mı mozaik, heı- iki tarat duvarları renkli mış, bu kapı duvar gerisinde kalmış, Vostl-
taçlarla süslenmiştir. Şimal ve ücmılıundu blil ıic darlaşmıştır.
birer kapı vardır. Şimal kapısı İle bahçeye Ilorlogion vaktiyle İm paratorların elbise
çıkılır, burada yandaki bir kapı da i'ıst kat ga değiştirmesine mahsus daireleri de ihtiva edi
leriye çıkan rampalı yola bağlıdır; cenup ka yordu: burada b ir au saati de mevcuttu, bir
pısı buğlinkii giriş kapısına yol verir. nevi muvakkithane vazifesini görm ekte idL
http://groups.google.co
A .VSIK LOFK DİSİ — 1453 — AYASOKYA
Vestibuiiin cenuba doğru »çılan bugün şim âl ve cenup galerileri yan n etlerin
kü geni? kapısı şayanı dikkallîr. vaktiyle T ar ü /e rin i, «arp g a le ri» İse y a ln ıl iç narteksin
anılan gelirlim İştir, üzerinde iMikhaU Niki İUprirt: işgal eder, g a le rile rin tavanları, bil
tonl yazısı ve İm parator Tcofilos Ue İm para- hassa cenup g alerilin in lavan tan vaktiyle
tt>riçe Evdokslya'ya a li tem enniler gürlilm ek-
mozaikle kaplanm ış olm alıdır, cenup galeri
tedir. si nda y e r y er k a lın tıla r v ard ır. Bu galeride
D q N a rte k s : oMıı£u gihi diğer g alerilerde d c sütunlara
Henüz vaftiz edilm em işlere m ahsus « lan Istinad eder. K ornerlerin iç tararın da ve k ub
bu dQ cem aat m ahallinin tavan ları iç n arteks be içlerinde m ozaikler v ard ır, bilhassa k ub
gibi çapraz tonozludur; d u v arları ta d a n a be içlerindeki m ozaikler siyah gibi görünen
edilmiş, tam am iyle sâd edir; gimdi bazı Bizans g ay et koyıı m avi üzerine, şim ali A frika halı
eserlerini te şh ir için k ullan ılm aktadır. Bu ların daki n akısları a n d ırır, b u n la r binanın baş
nun şimal vc cenubundaki ik i k ü (ü k kapıdan k a kısm ında m evcut değildir.
m inarelere g irilir. G arp cephesine a çılan şi G arp g alerisin in ortasın da m uhtelif taş
mal ve cenup u tla rın d a k i ik i k a p ı vaktiyle larla yapılm ıg b ir d ö rtgen, ve bu n u n şa rk k e
.atrium» un m edbali olan ve d ış son cem aat n a rı o rta sın d a yeşil m erm erden d a ire şeklin
m ahalline dikine yapılm ış o lan ik i salona a t ı dc b ir ta ş m evcuttu r; bu dö rtgenin içi saray
lır, bu salo nlard an şim aldeki, A yasofya m üze
kadın larına m ahsustu, yeşil m erm er taşda tro-
olduktan sonra dam galı B izans tu ğ la la rın ın p a ra to ri(en in y e ri idi.
teşhirine lahsis edilm iş, cenubdaki d e depo
olarak kuH anılm aktadır. G alerinin en şayanı dikkat kısm ı cenup
cihetin de olanıdır. B urada ilk inşaat devrin
Vaktiyle bu dia n a rte k se yedi k ap ı ilâ
den kalm a cen n e t ve cehennem k ap ısı ismi
geçiliyordu, bugün bu kapılardan ikisi k a p an verilen m e rm e r b ir k ap ıd an Hılhânl Meclis
mış iki» de salonlara açıldığından yalnız üç
le rin (C onsillerinı to plandığı salona girilir.
tap ı kullanılm akladır; bu k a p ılırın kanatları
sonradan yapılm ıştır. D ünyanın en güzel m ozaikleri olduğu m üte
hassıslar ta ra fın d a n k ab u l edilen «D eesisr
Ü st K at G a le risi:
burada bulunm aktadır. Bu kısm ın kubbesin
Vaktiyle Kadınlara, dini büyük lop'.aııt:- de vaktiyle b ir <Penteoote» mojcaikl rnovent-
lara ve İm paratora mahsus k ısınılan bulunan
tu,
Üst kal galerisine binanın rlışmtla bulunan ve
Bıı o rta salo nu n cenubi şarki köşesinde
binaya dikine yapışık bulunan d ö rt rampalı
12IH de U tantaılıı rapteden haçlı orduyla
yolla tıkılıyordu; faka! sonradan yapılan is-
V enedik kuvvetlerine kum anda eüfliş ve 1205
Uıiad duvarları re m inöreler dolayısıyla bina
nın şimali ijnrki ve cenubi şarki kölelerinde de tsU abulda vefat etini} olan U o je H anrica
bulunan iki rampalı yol kullanılm akladır. D andoîo'nun b ir m ezar taşı varca da bunun
altında hiç b ir §ey bulunam am ıştır. Bundan
Cenubi garbide bulunan ram panın son
sonraki en şarktaki salon İm paratorlara mah
kısmı bir oda .’sazanmak için kaldırılm ış ve
bunun yerine bir merdiven yapılmıştır, bu sustur.
merdivenden çıkınca galeriye girilir. Galeri Şiınâl cephesinde halk kadınlarına mah
binanın cenup, garb ve şimal cephelerini iş- sus kısım da kem er altlarında ve kubbe içle
6SI eder. rindeki başka hiç bir mosaike tesadüf edUe-
Cenubdakl kısım bilyük dini merasim» m em işllr; fakat gnçen sene, 184? - 1849 da)
tere, İmparatora; garbtaki kısmı İmparatori- Fa s*a ti tarafından görü İniüç ve resm i yapıl
SGye ve maiyütine ve devlet büyüklerinin /.ev. mış alan İm parator I. AJokaandrnj 1912 - SIS)
ederine, şimal kısmı ise diğer kadınlara tali ınocaikinln bulunm ası dolayısiyie ehemmiyet
sin edilmişti. Burum sebebi ortodoks kilisesin kazandı.
de kadınların erkeklerden ayrı alarak ibâdet Yukarı galerinin duvarları — Alt kat ga
«troeieri idi leri g ib i— m erm erle (beyaz mermer) *apJı
m/group/merokediyorum
AYASOFYA _ 1454 — IS T A S rB C L
http://groups.google.co
I
A.'vçtKLOFK&JSf — ! 4fift — AYASOFYA
m/group/merakediyorum
* y a «?>;*y a — 1490 — İSTANBUL
http://groups.goog le.co
A-'-sUcLonoisi AYASOFYA
Barbakan İsmet İnönü'ye bu konuşmayı bil Zoi'nin evlât edindiği ve imparator yaptığı
dirmiş ve Ayasofyı'nın «Evkafça tahliye edi Mihailoa V.: onu Büyilkada'ya sısrtlılkten son
lerek m üıc olarak kullanılmak üzere Maarif ra. Iıalırasmt llnetlemek için reamlnl de tah.
Bakanlığına devrini teklif eden Başhakanlıga rip ptUrml-jHı-, Kaka i bu lıidir-don bltkıç
hjij heıı yazıla» bu Ifte ilk yozılj vesika olanı gün sonra tekrar «İareyi ele alan Zoi bendi
müzekkeresini de takdim etm iştir (Ayasofya- resmini tam ir ettirirken ftomanvs’un da yü
mit batıra defterinde A. üzraen'in yazısı). zünü re adını dc^işlirterck, bunların yerine
Başbakanlıktan Evkafa havale edilen evrak iiçüncU kcK-atı Koıutantin Monumahosûo j-4-
24 Kasım 1034 de V ekiller Heyetinin de tas zlinü ve ismini işletmiştir. Whittemore hipo
vibinden çıkmış, vc t Şubat 1935 de resmen tezini daha da ileri götürerek bu arada Isa'
Ayasofya müzesi açılm ıştır (Cumhuriyet gaze nın da babının yenilendiğini yazmaktadır. Fa
tesi 1 şubat I03S). Ayni ay içinde A tatürk biz kat bu fikirler itirazlar ile karşılaşmıştır: zira
zat burasını ziyaret etm iştir. Önce Ayasofya- 18 - 19 Nisan gecesi Zoi’yi sürdüren Mıhai-
nın. içinde m uhtelit eşyanın teşh ir edileceği İ06*un 20 Nisanda tahtını kaybettiğin* g ü n ,
bir Bizans müzesi yapılması düşünülm üş. fa ancak b ir günlük serbest zamanı içinde Mi-
kat sonra gayet haklı alarak bu fikirden vaz hailos'un «bu ücra yerdeki mızıayıgi tahrip
geçilmiştir ıCb. Dlehl, Constantinople, Paris bitirm ekten daha mühim işleri» olacağı akla
1933; Aziz Odan, Türk müzeciliğinin 100 iincil gelir. Esas itibariyle Romanos zamanında ya
yıl dönümü, İstanbul, IİM7). pıldığı anlaşılan Î j u resimde Bizans sarayının
ihtişamının akisleri bariz olarak güriilür.
1935 - 1930 yılları arasındaki araştırm a
larımla VVhlltemore heyeti, mâbedln içinde Pencerenin sağındaki resimde ise ortada
çalışmaya bağlıyarak, absid yarını kubbesin mavi maforlıın İle giyimli Meryem kucağında
de, be.ua kem erinde ve güney galerisindeki kiiçük İsa'yı tul maktadır. Elir.dckl para kese
muhtelif mozaikleri açm ıştır. Üçüncü raporda sini sunan İmparaîorlçe luannis Kumninos II
bunlardan yalnız bir kısm ı neşredilm iştir ki, (1118-1143) den başka burada Meryerain öbür
bunlar galerinin nihayetindeki duvarda bir yanında, elinde bir kağıt tom arı ile, Macar
pencerenin iki tarafınd a d u v a n örten kompo kralı Layog'ıuı hızı imparaloriçe İrini vardır.
zisyonlardır. Dîn] bazı vakıfların h â tıra m ı Bu pembe tenli uzun sarı saçlı genç kadının,
tebcil edilen bu resim lerden soldakinde m er m uhteşem m erasim elbisesinin içinde âdeta
mer b ir tah ıla oturan, ve koyu renk hitoo ve acemi b ir tavırla durduğu dikkati çeker. H ü
bimatioo İle giyimli İsa'nın s a ğ u d a b ir im pa küm darların diğer eserlere nazaran çok tabii
rator. solunda ise b ir inıparatorlçe ayakla ola ve realist b ir şekilde tasvir edildiği bu kom
rak tasvir edilm iştir. B ir eliyle takdis eden pozisyon sağ taraftaki piyede devam etmekte
İsa’nın diğer ell kıym etli taşlarla süslü U r ve burada payenin kuşesine sanki sıkışmış
kodeks tutm aktadır. Üivitlsslon ve loros'U n b ir halde hastal& lı veiiahd Aleksiyos'un sıh
nttteşelckil merasim elbisesi ile giyimli olan h a tse çehresini Görmek kabildir. tt'lıitteuıo-
vc bağında modlolos (taç) bulunan im paratori- re 'a göre hu taholnun büyük kısmı 1118 <
çenin, VIII. K anstantürin U025-1028) kızı Zoi aittir, ve Aleksiyos'un resm i 1122 dc ilâve
olduğunu başının üstündeki yazıdan öğreni edilm iştir. Fakat bu lîüşünce de iliraz ile kar
yoruz. Isa'ya iki eliyle b ir para kesesi uzatan şılaşarak resm in hepsinin Aleksiyos'un tahta
sakatli im paratorun ise yukarısında onun ortak edildiği 1122 yılma a lt olduğu iddia
«Romalıların hüküm darı K oıutantin Mono- edilmiştir.
mahos» olduğunu bildiren b ir yazı vardır. «Ayasotya’da bugün üzerleri açık daha
Aynı şey iınparatoriçenin elindeki küğıt to hir takun mozaikler vardır k i bunlar henüz
marının üzerindeki yazıda da tekrarlanm ıştır. neşredilmemiş oiduklanndan resimleri de çe
Fakat daha ilk bakışta bu yazıların ve bilhassa kilemez {Burada S. Eyice'ûin bu makalesinin
imparatorun başının değiştirilmiş olduğu an tarihi unutulmamalıdır). Bunlardan biri gü
laşılır. VViıittemore bu resm in 1028-1034 ara ney galerideki muazzam Doesls fyani ruzi mah
sında yapılmış olacağını ve aslında. Zoi'nül şe r sahnesinin merkezî kısmı) dır. Yalnız ali
ilk kocası Romanos İH ün burada tasvir edil- kısmı harap otan bu tabloda ortada haşmetli
, m i; olduğunu y a z a r. V in e IfflıiU e n ıo re ’a göre. bir Isa tasviri bulunmakta ve solda Meryem
fn/group/merakediyorum
AVA5".*VA — 1455 — m w n.x
ligine ra hoşgörürlüğü uy çok şey medyan ilikli tarihinden bugünkü yazı dilimi»! çevri
olunduğunu d a b elirtim ; bulunuyor. Cahil lerek alınmıştır:
birkaç m enfaat düşkününün m ahdut tahriba «Istanbun fethinden Sultan Selim zama
tına karşıİJfc. bilhassa zelzeleler yapının muh nına kadar yüz otuz beş sene m ürur etmiş,
telif yerlerini çökertirken ehem m iyetli kayıp Ayasofya i kebir CamilşeriN etrafımla, halkı
la n sebebiyet verm işlerdir. Şiddetli b ir yan âlem (ttyk* yerleşm iş idi kİ) diirt tarafını Far
gın esnasında 1755 d e m abedin kubbesindeki mışlar, (cami duvarlarına evler yapıştırmışlar
kurşunlar eriyip o luklardan akarken herhal âdeta cami görünmez oiınuşluı. Yapısı bin
de içerdeki m ozaikler de zedelenm iş olm alı yıldan ziyade olduğundan yapışma halel gel
dır tBaroıı d e Tott, M emoires su r les Turcs). miş, bina zlrliiyle bir buçuk zira bir yanına
Şurası arlık m uhakkaktır ki burada hiçbir m eyletm iş, az kaldı ki münhedlm ola. Allahın
mozaik «sistemli» bir su re tle tah rip edilm e inayeti ile bizzat padişah erkân vc ayanı dev
miştir. G ariptir ki 1848 e doğru Ayasofyada- let, viızora ve ulema ile Ayasofyayn gitti; (te
kj resim leri açık vaziyette gören ve resim cavüzü sürünco) camie bitişik olatı evlerin
lerini yapan Saizenberg de m eselâ, kuzey tim- cüm lesinin yıkılm asını, mülk iddiasında bulu
puand aki bülün m ozaiklerin yok edilrııiş ola nanlar çıkarsa ellerine azıcık bir şey verilme
cağını vazmaktan çekinm em iştir. Halbuki sini em retli ve [o esnada orada bulunan) Koca
tt’hittem ûre'un faaliyeti neticesinde vaktiyle Mimar Sinan Ağaya b im t hitab cdıırek;
Salzenberg'in hiçbir mozaik kalm adığını söy — Y erlerine muhkem payandalar yapıp İB-
lediği y erd e m ahdut b ir saha açılım ı ve bu Üzre etrarını eyle ki m uradım camü şe
n d a yukarıda zikrettiğim iz uç piskopos resm i rifi ihya eüilb eseri has edinuıekjfir, dedi.
bulunmuştur. W hittem ore, SalzenberE ta ra Sinan Ağaya hil'atı fâhirc giydirildi ve
fından m evcudiyet: kati olarak te sb lt «dilen tam ire hem en o gün başlandı. (Camiin etrafını
lerden başka, yeni m ozaikler ortaya çıkar sarm ış olan) köhne binalar içinde mekân tu t
makta süphetiz büyült b ir hiasnette bulun m uş fa re le r ve gelincikler ve yarasalar ve san
muştur. K endisine b ir dereceye k a d ar Fossa- sa rla r (ordular halinde imiş), m ahallelere da
li'nln neşredilm eyen levhaları da re h b e r va-' ğıldı; ziyankâr hayvanlar, nice zaman hemci-
zifesini görm üş alabilirler. var olanlara zararlarından uyku vc rah at yüzü
görm ediler».
■B elki lam b ir ilim adam ı olm ayan, h a t
Ayasofyanın bu tam iri H icri 980-981
tâ doğrudan doğruya bir B izantlnist de sayıl
(1572 • 1373) yıllarına ra stla r ki, bir sene son
mayan W hittem ore, geniş tem asları, ikna
ra İkinci Selim vefat etm iştir. Ayasofya ci
kudreti ve «işbilirliği ve becerikliliği» saye
varındaki evler ve tam ir hakkında 21 sefer
sinde İm kânlar tem in e tin i; ve birçok a raştı
Bttl (M. 1573) tarih li b ir ferm anda fevkalâde
rıcılara kolay kolay m üyesser olm ıyacak bü
şayanı dikkattir; onun da bugünkü y an dili-
yük bir şöhret kazanm ıştır. O nun en bûyfik
tnize çevrilm iş su reli şudur:
eseri bu işi düşünm üş, organize edebilm iş ve
«İstanbul kadısına ve Ayasofya mütevel
kısmen neticeye bağlayabilm iş olm asında to p
lisine hüküm ki;
lanır. T ü rk sanatseverliğini veciz b ir surette
•Sarayı âmirem önünde vâki olan Aya-
ispat eden bu am eliyelerin idarecisinin hâtı
sofya Camii şerifinin tam ire m uhtaç bazı y e r
rasını hürm etle anarken, yabancı m em leket
leri olduğu bildirilm esi iizerine görülm ek için
lerde kalan T ü rk eserlerinin acaba asırlarca saadet ve İkbal ile bizzat Ayasofya Camii şe
sonra orijinal ihtişam ları ile ilin1 dünyasına rifine gittim. Hassa m imarlarım başı olan
takdim edilip edilem iyecekleri de her halde Sinan (Allah şan ve şerefini ziyade eylesün)
düşünülür. Semavi Eylce». ve binanın ehlivukufu olanlar cem olup camii
Ayasofyanın TBrkler ta ra fın d ın yapılan şerifin sağında ve solunda otuz beşer arşın
tam irleri ürerine tarih i edebiyat — Mü y e r hâli olmak ve medresesinin etrafında üç
verrih Selânikli M ustafa Efendi, eserinin m at zira yol kalmak ve g eri anbar bozulup kaldı
bu kısmında ikinci Sultan Selim zam anındaki rılm ak ve yarım kubbe üzerindeki minare kal
Ayasofya tam irini teshil ederken, pek tubaf dırılarak ününde olan pâyenin üzerinde mina
şeyler de nakleder; aşağıdaki satırla r, Seîft- re inşa edilmek ve etrafında hali kalacak otuz
ım/group/merakediyorum
1460 — lS T A * # C l
ayasofya —
bejfif «i’şın yerde piyeîer v* gerişler bina -lidreael aliye - - kendilerine medfea rçin bir
olunmak v» f »ntfft İçerisinde *e d (yarısında tdrba j«rlfe bina?ı ferman olunup mOddeli
tamire raubUç yerler temizlenip U mir olun* karibede «mame iriftirildl ancak tiırbe bâ-
mak ve camiin hududunda d a n aaii yapılar deddefin itinam buldu».
yıkılıp tag v» tuglası/ıdan istifade edilmek vc Aynsofynnın Hicri 12.24 (M. 1S0Q) tamiri
Örtüye muhtaç yerleri kurşun Ue örtülmek hakkında, Cabi Said Efendinin el yizması btl-
«izere Ayasofyanın t-nmİrine lüzum gûsler- fü \ vckayiııamfr'iAd? çok gUtel bir not var-
düer], dır:
■ Cantij mesbunın hududu dahilinde, bol* 122-4 recebinin K ıların d a camiin tam iri
ki camiin kendi pâyelcri arasında bazı klfliae- ne başlanmış, tam ir bir buçuk ay kadar tü r
ier CÛj'İ bir ikimi Ue oturmakta olup eskiden müş, camiin bütün hasırları değiştirilmek
Italmı* toin*üan boıup diğer binalar kurup (ca yeni hasırlar d re n m iş , camiin tam ir ve tefri
miin) b m payelerini -kesip kubbe ve tonos şine 800 kese akça sarfodilmiş* çıkarılan e*-
lan da tasarruflarına geçirmişler. Em rü hü ki hssir’nr da VenJcamnc, Suitanahmed cami
mâyunum ile hâkimi şer’i ve müşarünileyh ine vc Ü sküdarda Balabaniskelesi arkasındaki
mimarbaşı vb sair ehli hibreler üzerine varıp
Y-.'ni Valıîe Camiine döşenmiş. Şâhan soıüa-
gördüler: CamHşerlf etrafında olan damlar
rine da b ir cuma selâmlığı İle ibadete açılmış
birbiri ürerine (binmiş) ve birbirlerine bitişik
Bu m alûm alı veren Cftbl Said Eîcndi bir Fık
olup cauıü şerifi tahkim fçin yapılını? ölün ra naklediyor:
kemerler kesilip yol açılmış; barıları da ke>
inerleri oyup ocaklar, pencereler, dolaplar «Kayyumbaşı Feyrullah Efendi anlattı:
yapmışlar, kendi mııradları üzre evler, odalar Sultan Mahmud varcie gclince, çizme ile y ü
inşa etmişler; pâyeter dibinde, hâşâ helÂl&r rü n e s i nıutad olan yere kadar yeni hasırlara
yapmışlar. Camii şerir haraba m iierref olmuş, çiım e ile basmağa kjyamaınış, hemen kapu
tur. Camit şerife hu makule zasar edenlere ağzında çizm elerini çıkarm ış., Lâkin, maiye
çer’an ne lâzım gelür diye Şeyhülıslârodau is- tindeki enderim ağalan, pfidişah çizmelerini
ti İta oHmdukda şiddetle tâzirden sonra ittik çıkardığı halde, çizme İle yürüm üşler» diyor.
leri tararın tazmini ve ol m üfsidlerin camii
şerif ararın d an tardı lâzımdır» denildi, tnad fiıı tam ir üzerine devrin şiirlerinden
idüb bize zulümdür. çıkmazız dirlerse, dinlen- Ayni’nin yazdığı tâıih kasidesi:
miyecek (atılacaklardır), ve bâ2i kim seler da İ n in i râıni şevket Jrölfbl minberi binuMt
hi o muannidiere destek olup kâfir binasıdır 9fh!ii(âliı veli hadrt İkinci H areli MıbmM
yıkılmak lâzımdır yıkılsa ne olur dirlerse. tein i adli temcidi salâhı (utta afâkı
(haklarında fetva alınmıştır) kafirdirler, katil Kİ lutsiK ehil İmsn srrdvl }ükrü(W’l tnftbild
leri m übahdır Şeriat em rinin icrasını, sonra
te ri fak bmunazm vakti taktâ İatİft&blaıla
dan yapılmış, meşkûr binaların külllyyen kal Olur ker hir m alulen recm İle fcytao fflbl merdfld
dırılmasını. camii şerifin la m ir ve ihyasını
Emredlyotum. Sabık Şeyhülislâm Mevlânfl Mu- tbAdelde &ehivetfip ;ıdiJcJde melıAbetde
hiddin’iti tayin eylediği faudud defterine göre Lvcyı'U M&an'ü N urirttinil Jlâkaan'a olur m4k«&d
bir an ve bir saat gecikmeden derhal işe baş Fünunl hatta isçiyi o «ehden m*5k (derlerdi
layın, bu babda gereği gibi mukayyed oluc». Eğer Yâkul U lbnî MaUe vfi Vasaâf olular niff(Ad
Ayaaofya. 981 (M. 1373} tam irine kadar OIuiKft şa'fftp p«nUz mihri ttgf eimiıı
iki minareli idi. Yarım kubbelerden biri üze O b a n d a ! n im e ti m im li fc ıitU u M er m efkuni
rinde bulunan eski m inarelerden bir danesi S»li kıldı sufUl dtismeae tekbir İte eUndt
yıkılıp yeniden pâye Üzerinde İnşa edildikten IHehî oiMfpl kim ofdu &lf»İ Cnritfdan nroh6d
başka bu tamirdedir ki, mâbetîe ikj m inare DemMr «bdwrtl cikiyinıa bfui kahrlndMi
daha ilâve edildi. Peçevl tarihi bunu şöylecc ClhüMİaa hi lalı&rel İtimseler bir bir «fob mefkaod
kaydeder;
t4«r ıkaadl kamil] zafer ka^vmi İbb4(l
4Emrü Suttan Selim Han sâdır otub Aya Olur dtante Uımft ttflhrdi İ«l4mdaa aM ûd
sofya Camii şerifinin kubbei aüm esine ihtiya-
Cihan m&iHUr ohır devri aditet latlatetod»
ten adnt pâyeler ve iki minare! U nazir ile iki İdSb &«Art hayrâimda cdnla Demi pat wd
http://groups.google.co
- İ tti AYASOFYA
A j i ia f lm • o * ic rn İD v «lot, n ı ıb l tr
ölen îubık ŞsyhtUlıiimlardan M ekkulde Meh
nnlHi1"tMd * niaı kalonnnşdı ı m k r t l b m tM
med Aaını Etendi mcrluımon beytUlmile k ı
Aat M ı a fibitffi u r y b ı e tü lu tl etil lan servetinden ödenmigtl. Vak'an&vU LOtft
0 ı i l t i a lU d e t p iff l ı ^ m d l ı B «Uıtfal r$d
Efendi, tarih'm ıı ırtiıtineı cildinde îü hendi
S*UU h a m * 4 t nktSb d u a n m ealim in Uxr* kaydvder
S I decfU u f r n l b ı Fiak T ra lld a barinr meksfld <K ûfiüı camii Ayaeotyu — Bir müddet-
S s İIİ « â b f l l » A m l «Udim UrOıl U m irlu tenbori derdesti tam ir olan Ayasofya camii
«\yM 0f i m r i nfcfnd f H ırt k ıldı H an MahmOd» kebirinin um uru tam irlye re tczyiıifyui r«-
1224 hini hUnıi hitam olarak Ramazanı ;erifln ilk
Ş u t a ı l h k a tfrfe s l d c y in e o d e v rin s e ç k in
cuma gilnfl küîadiyle selim lık rcım l orada
f e r l e r i n d e n K n d e r u n lu V â s ı f ı n d ır :
icra olundu. Flonmi m ıakûrdc bilcümle vilkt-
l(ı ve İstanbul (Kadılığı) raddesine kadar ule<
fim ll İrfinti iffet m u k iediyl hin ti im m a vc bâzı mütehayylzanı Ümera ve hendegün
gruTi m lhfabı hilâfet mc-Hıaıi O sm inlya ıı eltjijei rosm iyelerijle luzır bulunjnu;lırdır.
Yifli Sultan Mabmûdi S in i kim cihanda zâtid ir Camii m eıkûrun masarifi tam iriyd i « esnada
Siki bUicmti ferid bl soîtaııı ıim a tı i>:l a veled velal eden Şeyhli]isiaını Esbak
Oî h ld lrt dad fnnnâ kim vüeûdi p ik id ir MekkiKİile Asım Efendi merhumdan câıılbi
Bdisf ibyflyJ d e r k i raiye* em nü am an at-yKiimiie ait olarak zuhur eden kül
liyetli nukud ve giranbaha cevahiri iti roâdud
Strkeş&ıu âlem i lerm ânin» miiDİuad îdüp
S âbtıâ m ü ş iri adU Itm rdf' hükm in revan İle tesviye olunm uştur. Ni'me-ttnsviye ve ni'-
ınetlereke».
J?£rse s e r dârâtııu D ârâ alftyf fuuTada
Re$fci gayretin k a la r engttçti h ayret b e r dehan Ayasofyada Kadir Gecesi — Camie tah
vilinden m üıe ittihaz edildiği tarihe kadar ge
I DirçnunJ n y tü sedâyf tttfi kjJdi lerz tn â k
çen vc beş asra yaklaşan b ir devir içinde, Aya
Y ana lâyık secdei «Ufcre bfrlön i ilim i yan
sofya cam iinde K adir gecesi ibadeti, İslim
Rwrt Meflijfi arif icrâküni çer'I şerif dünyasında, hiçbir beldede hiçbir camie naslb
Hem n iic ih M lı«nı afif dİ ratfU ckl «alıl d ta ı
ulnuyan ulvî Mr ihlijaın ile yapılagelmifti;
Sebyl ttakdın tıjM ealI mıbMU Hakka ointcdlı F atih Ifebm edle başlamak iizore T ürk impa-
■UM i t e müncelto bir ^ b i İffet dâtftan ra '.u rliin n u K adir gecelerinde teravih nama-
SHgk sâ ri n!4p k h n taafl zfihdl â te s c 7m ı AyisofyaıİM kılm alan b ir anane olmuşla.
Bı%»Ihf bâwr namım gelmedenvakti ran E nderun T arihi müellifi Tayyarzâde A ti
ilnbU Fahröltttfirselfa İle d erû n i ( ib a ik Bey, im paratorluk devrinde «Kadir gecelerin
Vnri trvU ıf He b l b î itişen i p e rte rfe şso d e Ayasofyaya azimeti hörnayun» ananesini
İtfkaadı p â k i in a m fcnvl ak d i m etin
{öylece tesbit eder:
Affı gaaüb haEkl bbb e T all b a y ii bikevan î E f e r yaz Ramazanı olup pâdifalı sayfi
yede ise. o akptm Tapkapu Sarayında İftar
®o « t iK m abedi böyle İ n i r t t itm ed en
01 hidlvin d n H I celbi Astadır blküm an eder. Nöbetçi h a; odalı ağalardan maada, cu
ma selâmlığı teşrifatında bulunan bütün En-
«akUde ha*h ildikse dnaya r e n yed
Sal « f a i n c tnüheyyi obuada Kerrfkbivan dcrurılular. Htrkai Şeril dairesi önünden Aya
sofya Camii şerlHoln seUmlık kapusıma ka
K ıadlyfilfaâtlt idüb etTiyeî a U kabnl d ar iJa sıralı dizilirler, yol meşalelerle tenvir
Koliye ot «ahi n u v e tle karlb en » d u a n
edilir. P id ijah ın önüne de ayrıca yirm i rae-
8*’j i n t ^ O r l U bI i İ devleti mfeomr d r t ı galcci geçer. Megslelerin arkasından, mugav-
Hak llviyİ m h e t i a manam- ide ba t a * *•“ baiarı ktrm ıa ve yefil boyalı kırit adet büyük
B er «BÛnındgt hatab ( n f l U ı i M eri) ı s l t t fenorlerle haseki ağalar yiirür. O gece Aya
Tahtı U b lad e â t i n p ir ide bahtın riyan sofya Camiinde namazı, camiin imamı evveli
Vteıffc lAmtr U rlbtn «Hdln fc*’deaaeliı değil, nabetçl olan İmamı Sultani Efendi (Httn
«Vapdı bakkaa m ib edin Sfebnuıd Bmm» k i r İmamı) kıldırır».
12M Fransız muharrirlerinden Patü Horigo töoy
A y a so fy a n ın H ic r i 1 2 6 5 fM . 1H49) tanıİ* adının nalındaki ym lıguu tesbit edemedik/,
fİD İn fc a r|«i|ğ t_ o s ır a la r d a e v lâ t b ıra k m a d a » dilimize Ahmed İhsan tarafından Icrrfhne
m /group/m erakediyorum
a v a so ty a — 1462 — İSTANBUL
edilmiş olan «Kus ateşi» ismindeki romanın ,ilı> halkla dolmuf İdi. Atılı «ayışız
da. Birinci Cihan HarN Mütarekesini takip rin ipleri ve fiyeleri arasından cemaatin ha
eden işgal yıllan Ramozanlanmn birinde bir rekeli güç seçiliyordu Müslümanlar camim
Kadir gecesini $öyle lavvir ediyor: içinde saf teşkil eltiler, bu saflar tabiailyle
«Ayastrfya Camiinin tinü gayet kalabalık ufak inhinalar yapmış İdL yüksekten baki}
idi çok müessir idî.
■Beyaz eldivenli jandarmalar camiin «Galeride bulunan ecncbilcr sükût ve tü-
medhallermi tutmuş. gelenlerin dübuliye vara ktin ile takıyorlardı Dünyanın her kilesin*
kalarını büyük bir İtina ile tetkik ediyordu. den gelmlf adamların meraklı güzleri a f a l
«Camiin üst tatında» kubbenin etrafında daki cemaate bakıyordu. Camiin v irt meyda-
huinnan galeri davetli ecanlbe mahsustur; nuu dolduran kalabalığın hesapsız saflan
oraya, ücra ve karanlık dar U r yoldan gidilir. İçindeki Müslliîuaiilûrm semadan gelen emre
8u yol Özerinde üniformalı, tuvaletli birçok müctemlan İnkıyadlan fikirleri saranıstı.
ecnebilerin sıra sıra ve sukfit içinde çıkışı tu* «imamın keskin sadast ve eemaatin ara*
hat bir manzara yapıyordu. sıra çıkardığı kabul ve inkıyad nidası büyük
«Kubbeye yakın olan galeriye çıktık; bir tunç kâseye daima temas eden çelik iğne-
birçok asırlar evvel resmohuunuş melâilte re* D in uğultusuna benziyor ve iğnenin t*nn—>ile
simlerinin yalnız kanatlan yaldızlı nakışlarla kâsenin ber zaman münkad olacağı anlaşılı
yakınılan görünüyordu. Aşağıya cemaat do* yordu.
luyordu; sanki camiin tekmil zemini kanoca «Piyer cemaatin « » m im i in k ıy a d ım gör
http://groups.google.co
— 1463 ~ AYASOFYA
inekle tok mütehassis idi. Bir kenara çekilmiş şişkin yanıyordu. 13u fazla ışıklar bir İbadet-
toklar ve düşünüyordu. Davetliler ara-*nncîa haneden ilk Usavvuft tesirini fc'aç etmiş; Yer
jvvclS yavaş yavaş daha yüksek sesle deki halılar* aiilunlarin kaideleri lüzumundan
^ nu^j]ialar boşla miçti. Herkes yine siyasiyat-
I yn bahse başlamış, camiin manzarasını sanki
fazla aydınlık,, somaki duvarlara, sütun baş*
lıklarına, yarjm kubbeye ise ancak harabelere
unutmuştu. Sanki bu d ip lo m a tla r, z&bitlrr yakışır köhneleştirici bir boştuk slnoılş.
jatrfâtf iiyasi resmi kabulde bulunuyorlar, yi- «Sultan Süleyman» ın «Engurüs» den
nf tendi İşlerini konuşuyorlardı. ganimet getirip mihraba civar koyduğu iki
«famün büyük meydanındaki cemaat İle, cesim şamdandan birinin yanında sarigi ve sa-
yBiarnWsi seyircilerin vasiydi taın tezat teş kalı bem beyu bir Hafız, halim, mütevekkil
kil eyliyordu Teşekkür olunur ki, aşağıdaki eda ile «Yasin» okuyordu. Cemaatin kalbi ve
jar.D duaları, yukarıdaki galeride bulunan merkezi gûya a idL Kalabalık ondan başlıyor,
strmjü üfltforma)ı. yahut elmas ve inci tuva- etrafında bir yelpaze gibi açılıyor., genişliyor
Ittti ecnebilere hiîab değildi; vakıa bunlar du.- Hacı yağları sürünmüş, yeni mînlanlı ve
«l^ıdftkîlcrln istikballeri ve mukadderleri yeni çepkenli ham mallar, sert Rözlorl, burma
I hakkında konuşuyorlardı; bu konuşma Avrupa bıyıklan ve gümus köstekleri parlayarak sal*
kibar salonlarındaki mutarf tarzda oluyordu, İanau hammallar; yalın ayaklarının tabam kö
iafeukl «şagiki cemaat kalbindeki emelini- ve sele gibi kalın ve esmer duran gayei eski kil'
dossuu daha y u ta n gönderiyor, o seyirciler - veli yoksul Müslümanları.. Bunların arasında
1» biç meşgul olmuyordu.» beyaz ve yeşil sarıklar, kalıplı fesler, buru
Ayzsofyad* Bayram Namazı — Bayram şuk kabalaklarla kıvırcık kalpaklar seçilmeye,
namazlarım Avasofyada kılmak, beş asra yak yoğalmağa baştdı. Sanki cami bir cennet ha*
laşan bir tarih boyunca, misafir veya yerli. vımı idi. Şehrin muhtelif yollarından bir mû-
İstanbul Müslümanları için heyecanla özle tekid akını buraya boşanıyordu, tiyle ki az
nen bir ibadet olmuştu. îş&al yıllarında Aya- zamanda koca meydan hıncahınç doldu.
sofyada btr bayram namazını Ruşen Eşref »Bin dürt yüz yıldır b anın ve Muhant’
«Ayrılıklar» adındaki eserinde şöyle ta sv ir medin mtttevaJi âyinlerini, Jüstinyen gibi
«Kyor: âhirel sevdasının şaşaasını riıtnya hâzineleri
«Kandilleri henüz sönmemiş şerefelerin ni dökerek tesbit eden bir Hıristiyan hüküm
altın hilelerinden mahmur ezan sesleri işi darla Fatih ^ b i genç ve ateşin kalbinden pey*
tildi gam berinin arzusunu buraya bir mucize halin
«Suitanahmed minareleri, top gürültüleri de getiren Müslüman bir hükümdarın secde
arastada, buna aksi şada gibi cevap verdi. ettiklerini görmüş; İçine birkaç yüa neslin du
Saati iki cami arasında Araay& ezandan bir ası» ünıidf, hayret ve incfaabı sinmiş bu iba
titrek mahya kurulmuştu. Bu sos mahyanın det hnnede nihayetsiz ve naziresin bir kudsiyet
alUada ruhumuz müees&ir brr veetle hazırla ruhu inceltiyordu.
narak gftçtik. Mukavves tavanlarım a attan *e- «Hafız «Veşşemsi fecri* âyetine
minine Bizans mozaiklerinin levni ağır b ir le zaman muazzam kasn dinin içinde bir başka
tafet veren od bir tapulu dehliz karanlıktı. hâlct peyda oldu. Her tarafı örülü gibi, ışığı
Yalng U r ucunda bir mum yanıyordu: Re* nı yalnız içinden alıyor gibi kalın, katı duran
■herlerden bir damla altun mozayik yere düş ibadethane hafifleşmese başladı. Cidarları gû
müş sanmayınız... Ancak aydınlatabildiği bir ya benek benek açılıyordu. Kendisini bekli-
BİntAJiisUnyen gUnündcnbcrl orada unutulup yen cemaata karşı nihayet bayram ağır ağar
biımş bir imana azizin) hatırlatıyor: Kadim teşrif ediyordu. Büyük kubbenin etrafı, yaran
ve Isevt bir tahassüs uyandırıyordu. Yanından kubbelerin etrafı, büyük kavislerin cismi,
8eçerken gördüm kl bu aziz bize alt btr can mihrabın yanlan billûrdan örülmüş gibi me
lı mahlûktun Dünkü bacağının yerine geçir- - tili bir mavi huğu İmlinde seffâfl>L
4İgl bir tahtaya mum dikmiş bir malûl asker.. «O ilk ışık, kimi Nümidyadan. kimi Te-
Orada sadaka bekliyor... salya ve Lâkonyadan getirtilip burada mteil-
«İçeride, eski top kandillerin ötesinde sfe Wr tasavvuf! elvan ahengi şekline inkılâp
berisinde seyrek elektrik fanusları sert ve eden meruıer duvarlara eflâtun, soluk yeşil.
m/ group/merakediyorum
AYAJOFVA — 1*0-4 — İSTANBUL
leylffl renkler gelirdi. Kadim sütunların sırdı KmiA l»mı Çelilin, kenduini yaratan
abu* ve sert cüsselerine mahmur bir halâtct kuvvetin ele&knc secde etli Iceet ftfeadt'nin
go&derdı ttyemul faheteri, Btınoşfc camide tekrir eden
cBu «ulunlar tadar müessir hir şey ola- bir ziya uldu. O zaman tnn Tekbirler bir m:
maı! Cemaat sevapla beraber fıtra bektiyen ağacı tüuujlı gibi enfes nnbet nakışlı sükut
cer hocalarının safderun vâaziarlylo oyalanır- başlıklarına, kemerlerin bunca lesyinatın*
kon l^n sütunlardaki m&rtaya meftun oluyor «ürüruTi'k. kod mouayikierl pırıldAşan yarım
dun. Onlardaki Adem evJttlrtnıu Va/alana kubbelere, ve büyiık kubbeye Allaha, Mutanı-
karşı olan muhtelif şekilli ibadetlerindeki tev metle, Çîbaryara dtfgfü savruldu. Mü/niftier
ki e M l bir bevesle benimsemiş, herhangi bayramı karşılamak için ayağa kalktı. İmam,
iklime gidene gitsin başlan üstümde daima ac^nî. — Müslümanların bayram şerefine A!
ibadethane denen o mukaddes yükü taşımak laha enettiği şükranı— Allaha beyana has
tan yorulmamış rinde. kAmil ve pederöne bir retti. Cemaat bunu yerlere kapanarak teyit?
sabır ve kuvvet vardı. Aralarımla Nil vadisin etti.
de Firaunlarm eNUtevUere ve hayvanlara «Son derece vakur ve münkad bir sükût
taptığı günler var. BuMunnasn, Asori debde içinde hutbeyi beklediler. Yeşil sarığına sır
belerini tanıyanlar var... «Zevfs* namına ka ma dolamış yeşil cübbeli hatip, eski yaldızlar
dim Yamuıda yapılan merasimlerde «Deîf± içinden berrak ve ta rif nakışlan beliren mer
kâhinlerini, Perfkiesi. çelik kolin Ukendcri ve mer minberin yeşil perdesini açtı. Basamak*
bçiig Demosteai görenler var.. Sonra bunlar lan ağır ağır çıktı, lluşulu sllkûn. kusvâsına
eski giin terden kalma ihtiyar Ahii din gibi vanmşlı. Öksürükler bile kesildi. Sanki ca
Finike kıyılarından. İskenderiye koyundan. mide hiçbirimiz yoktuk Yalnız o vardı. Onun
Pire Umamadan gemilere binip yeni bir dine sesi, hiç mübalâğasız Ayasofya kubbesinden,
sülük için lstanbula geldiler. Jilstioycni, Teo- cidarlarından daha fazla yeri dolduracak ka
doravı. Paleologlan gürdüler, önlerinden dar feyyazdı. Böyle temkinli, böyle v&zıh, böy
şa'çaadar tös veli, uzun beyaz âaçlı ve sakallı le dolgun ve zorluksuz çıkan ses n&diren işi-
patrikler geçti. Fuhuştan, cinayetten yorulup tilmlştir.
merasim esnasında esniyen. uyuklayan nesli «Harflerin bile en arka saflarda sarahati
bozuk Bizans prensleri gördüler. hissolunuyordu. O minberde okurken, müez
«Nihayet güniuı birinde heyaz sarıklı, zin mahfelindeki müezzinler ayağa kalkmış-
kartal burunlu Ve taze sakallı bir genç geldi. lar, el pençe divan durmuşlar, çevre olmuşlar
Hazarlarında sccdeye kapandL Bu haşmetli dı. Hatip Peygamberin vc Çiharyâr ile ahfadı
tevazua taşlar hayran kaldı. Derhal onun em Muhammedin isimlerini zikrettikçe onlardan
rine TÜm oldular.. ihtida eltiler.,. Bu son mu- b'ri evvel» müessir bir nida ile tebcil ediyor,
ebenin güzelliğine hayvani timsallerle, insan sonra mübarek isîm yirmi ağızdan bir arada
sanem leriyle dolu Eergü7.cştlerınin en «ade, en çikan bir dua hâlesiyle sarılıyordu. Peygam
mükemmel, en ]lihJ faslı gibi m ec lû b gözü- berin arzusunu yerine getiren Falihi andı.
küyorlar. Göğüslerine çeliptiar, gümüşlU Halifenin ve Türk milletinin selâmetine dua
altııalu koyu sanemler y erin e artjk âyetler
eltj. Ve minberde duran bir kılıcı alarak aşa-
den, hâduicrden süsler asratş'ar
gıya indi.
«Sabah ışıkları üzerlerine beriki yalnız bu
güne mahsus olan bin ruhani cilve döküyor «O zaman, kırgın yüreklerimizin samimi
du. İnceldiler, mûnisleştller. Bayramın kudü tercümanı olabilecek gayet güzel b ir ses. Mu
mu sezildikçe Âdeta neşeli bîr istiğrak İçinde rad ı Silisden yadigâr kalan müezzin mahfi
kaldılar.. linden U r hıçkırık halinde koptu. Duayı ilân
elti. Bütün eUer havaya açıldı. Kubbe gojfü*'
«Bayram semadan ineceğini ihbar etme terden çıkan hırıltılar vc iniltilerle bir gale
ğe başlayınca on bin mUslümanın Tekbiri di yan içinde kaldı. Keşke bilmeseydik. Nikbet
ni bir aliuş gibi kubbeye çıkmağa başladı. Mu eyyamının dualarında ne ayrı bir tesir var
kaddes inilti taçlan bile buruşa getiriyordu.: Her âmin vaveylâ idi. Sagundaki nefer so
Onlar da gûya Tekbir alıyorlardı!.. Nihayet lumdaki saka gibi ağlıyordu. Hünkâr ntahfe-
haytam en Üst pencerelerden bir ışık halinde iindeki şehzade de müezzin mahfelindeki
http://groups.goog le.c
— i« 5 - AYASOfVA
H fitler n hocalar gibi m üteessirdi Bu dua lıtç Bugünkü çiti* kapoı — Bugün giriş
M jım u k istemiyor gftıi uzadı. İçin kuHaımlan kapıdan tnşlıyaiıın.
M Bira* evvel U f u i CelAlin ohrgın* kap,ı- arasında söylenildiğine göre, Fatih veya fethe
Fİ aas ış<k. *<Wa ftabbant bir gufran gibf kub- İştirak eden şahsiyetlerden biri bir al darbe
|1 y j r e süıuıtlara dngru iırnıtryc banladı: Me r siyle bu kapıları toprağa ııöınjnliş vc bu su
li et Sûya ziya halimle bu menkûb « m a a ıln retle bir daha kapanmaz hale getirmiş. Filha
dııası» icabet ediyordu:.. 0 vakte kadar bn*- kika ahşap bünye Üzerine broıu kaplamalarla
Ufimınn üstünde ıü c « l birer ism lâktit ho- müzeyyen olup 83R tarihti ve imparatorla aile
yetînd* duran top kandillerin yuvarlak uçları amitin Niello mo Doğramım taşıyan bu kapı bu
ideU «riyip birer vs s git» üzerimize dam ljyj- gün tapanım a* fakat sebebi iadece methal
ftjüar sarulırdı. O k adar incelm işler Vc şef. temininin sonradan her nedense yükseltilmiş
f ümştmşlaıMı!.. Dinen ses gam lı h u n ı;a n i tılmasındon ibarettir.
hayet verdi.. Fatihin ilk nama* mihrabı — Yine aynı
iO a m a n muazzam kalabalık harekete m ethalin sark duvarında bir mihrap vardır İti
£eldi. Asyjiiın bir ucundan A frikanm bbllr Fatih Sultan Mehmed 1 haziran 1453 «una
ı t m kadar süren bedbaht ve menkûlı islim gUnii ilk namazını kılmak iÇin geldiğinde kul
kıfasımn her (Uyarma m ensup insanlar vardı.. lanıldığı rivayet edilir, ne kadar acelc yapı
Sarıklıları, u ran hırkalıları, kıvırcık papak- lırsa yapılsın fetih gibi eşsiz bir hâdiseyi mü
Ulan, kefiyelileri... B unları diinya lisanı hir teakip, kilisenin camiye çevrilmesini belirten
birinden ayırıyordu. F ak at ahiret lisanı, fakat merasim için bu kadar basit ve aşajı işçilikte
tajb lisanı bilhassa şu felâket bayramında btr yerin Kullanılmış olduğunu kabul etmek
birbirine büsbütün ayan olm uştu. Birbirleri- herhalde pek güçtür.
a h boynuna ne şcfkatla sarılıyorlardı!.. Nfce
Kıra) kızının mezarı — Biiyük imparator
ucuılara göz yaşlan döküldü: b un lar bin bir kapısının üzerindeki tabut hlkSyesine gelin
derdin beliğ b ir lühfcii g ‘W b ir gözden bir ce; hakikatle zerre kadar alâkan »Intyan bu
kalbe sızdı.. masal sadece kapı üzerindeki madenî kısmın -
»Her k alede âm â ha fa la r K u r'an oku pek az olmakla beraber tabutu andırmasın
nu ga Te dervişler zikir etm eğe başladılar dan doğmuştur. Hakikatte müşabih omöman
ihtiyar bir Türk k ad ın ı b ir garip m ersiyeyle kapının iç tarafında da mevcut olduğu gibi
kubbeyi çınlatıyor., ö nlerine sadakalar yağdı. diğer kapıların üzerindeki mermer kısımlar da
(Ses çıkarmayan sailler yalnız dlinkii o r ayni şekildedir. hikâyesi şudur:
t a n ı kahram an enkazlarıydı: Esarete «üş-
KonsUntiıtin — hangi Konstantln olduğu
n up n m illetleri gibi d ilenm e i bengine ya
bilinmez zira halk araaında hemen bütün Bi
tana kalan sesleri içlerine göm m üşler, o genç,
zans imparatorlarına Konstantin demek âdet
dinç m alûllerin bakışlarında öyle roeftûr Mr
t i r — b ir k m varaıış. falcılar bu k ain yılan
vekar vardı i f ! . Önlerin® para bırakanları h ü r
sokmasından öleceğini söylemişler, çaresiz ka
met* mecbur ed en m ukaddes acizlerine y ü
lan babası da kızını yılanın şerrinden koru
reğim parçalandı B ir zaferin ebedi hâtırası
mak (itere «Kız kulesi» ni yaptırmış 04 fakat
dan camiden dilgir ve m akhur b tr asil kafile
bütiin bu tedbirler de fayda etmemiş, günler
ibkânu le çıktık .. Fakat çıkmasaydık, diyo
den bir gün bir üzüm sepeti içinde gizlenen
rum ılr» hepimiz biliyorduk ki. Türkün bay
ııfak bir yılan kızı sokmuş, öldürmüş, hiç ol
ramı bu yıl yalnız cam ilerde başlayıp yine
mazsa cesedini vikaye gayesiyle en emin yer
ramilerde tükenecektir, yabancı İçine çıkma
»larak getirip Ayasofyanın imparator kapısı
ğa utanacaktır»
üzerine koymuşlar, yılanuı muhtemel taarru
Ayaaofyaya dair söylentiler — 321 yıl zunu defetmek üzere de karşısına dört adet
kilisetik vc 48i yıl da cam ilik eden bu binaya lop konmuş, masal bu ya. yılan yine gelmiş,
dair halk ağzında m evcut H ıristiyan ve Müs toplar la ; olmuş, yılaıı da bir delikten girip,
lüman menseli pek çok söylenti vardır ve bun içerde yavruladıktan sonra diğer iki delikten
lardan bir çoğu da birbirine karışmıştır. Biz çıkmış.
burada pek fazla duyulm uşlarını tesblt etmek Bugün h lli kapı üzerine her ne sebepse
le iktifa cdecegiz: açılmjş fiç küçük tieliği görüp tam karşım a
- /«nnuD/m erakediyorum
AYASOFYA ISTAMBOl
m/group/merakediyorum
£470 — IS T A K İ^
AYASOFYA
|t « e |K İ » flkrt e h » «H *û U t u d n t o 4 tr
>’« deaM w tm b tfrfa a tlk id Akdi Mr» lb w « A ytaöflyye*
stm rtk bah'ftjjr âli neıltM
O ln tM İ td drm d ia (M b « ı Ayin flyy U ı
K m iî« a «ebl prrvh bahtı
> i« y J u u c i h « i k » i v * < " * y * » f ly y ıd ı
•laMar adnbcrâiUA Mctt laktı
tttncJ fiullan Baymd dem şiirlerinden ffe v rtl im â l \4 * r ***** i** ***** **M
I.OrcH UM Ider t e f an
SerezJj S0dt ÎAlaubtıl fanında yazdığı bir gft-
ıelde büyü* jehri tiverken ilk kaydettiği bina H^r ne denîû *»yr1 Tİml'dt LbAdrt »İM 4*
Ayasûfyadır ()/ur rtzan yiar t*â f*od*a A rim tİT T *^
Şehri İjtaobpr U ilrmrfâ fftiıelJer klnJdBr Aadelibiaı befalfti l* m lk* him a* ld*r
M ayana irffteri katinde MMft «lafdtir H er taraf İ t İ k I K p ^ m A y tu f ln tt^ e
Erleri tiMU İrem mrurfdleri zâlftl tm ld Abı germi didp r t siMmi latlğflr Ib
ftrnti her blrimn nfki behArl MânJrftlr P li ftlnr pirlheal Uyan Ay&sortyyede
Mftridi AJui AyasofJ)re*hflr pjyîyi Ferşl b c rrtb ruhimin eyltdikr» •tfdtgifc
fltlfcl atydâoı saadet dahi AUneydiaıdiir SU «İttr iylneJ Imaa Aj4*of1yy*4e
Ş*b beçpb m iuendi kandili fltrûzaa N iblyi
Yine Onaltınci asrın büyük müverrihi ve İnçirifaj dil b a ta r insan Ayâsöfiyyed*
dîn bilgisi Hoca SAdeddin Efendi Ayasofya
Ayasofya eski mizah ed eb iy atlau a da ji,.
için gu mısraları yazmıştır:
mi{lir. Bunun en güzel örneği ODieklzinci m-
Sİr ata kaMedir m ertti ı ’k ıa n n kiîlhini şU rterinden Ha^melin yazdığı bir
îtindi: mahvolur enberin krtom
«K ııld tl Hacnaıanlyye» deki bir beyittir. Et
A«n mermerini Ut vaafalraaıac kiden runazanlarda bütün meyhaneler kapa
ACitfll «nfann Sindf buluuou nırdı; KJfu m eşreb p i r l e r a k ^ m c ü an n peri-
Mtoir fcû «ütmtar sebz ft n t k şan hail Ut alay etm ek için bu b ir aylık mfy-
Somikî u satn ?ö Ak u eblik hane vc i fiti yasağını lıcsat bilir, akşamcı
Kimlsfcı taocdaa i f i k n i f t i r iM tf ja ırle r de kendi hâli p ü r m elâllerini U tvir ile
Açefe la r r tare «rmuş io a bfiAyâd yanıp yakılırlardı; H aşm et de yılın oobir ayın
Dahi » w i(i tfr ria mermeri nr da b id e düşkünlerinden dİ. Aşağıdaki beytini
M term o lu ita (İr dİrar okurken, o devrin m eyhanelerinde şarabın <b
rakının da büyük kUpler ifln d e dinlendirilip
Müipvren mermer ne sathı m efrûf
O tar styrtfh jpm hay tin û tı*dhft$ muhafaza ed ibtijin i hatırlam ak lizundır.
Yıkamaz 4lrla kanidilf atflü lindjn
M a u tta k b r On y e r i n yata var BeklcrU bia rit Arisoftyyede ktlp « M alî.
tictfrriiih çıksa efor «ab refevir
Aeeb peytardlr et bonyiıu 40 Bu m eşhur m âbedin adını a jk ve alâka
tasfll hiMe yoktur misil! maceralarm a karıştıran ş iirle r de vardır; sıt-
selî Onaltıncı asır şiirlerin d en oiup Torlti
Meğer jlhitu OnnlnJ t»in£«
Kl ribttar binişi vü rehin Çelebi lâkabı Ue anılan ve 1S64 de ölen N ibi
ni sakakta rastladığı b ir nevelvan İçin
Uurtıa Ctall Sallan Muhaaım«ff
Kİ olmuştur aaallâ rU jnfisaeftbed Bir gfiut gördöss bugün h«n A runfrıd an r""*
Ban aj*lekdttr fndl Hak emHrlc (lUn>id«e yana!
StUeym&o Uiaı tiaaal CİHtUnl diyor.
Rj vaafı A*»k eyler aaraHaf
Geçen aaır sonlarında yaşamış ve başka
S t t*«Mh ftmek «lor bir blnây* şiirlerinden şarktı, Erzurumlu veya K anlı ol
S t vaıtejlcr sarihti m İdsiyt
duğu anlaşılan Çeşml adında bir ş ltr de Aya-
Onyedüıri asrın ikinci yarısı Ue Onseki- «ofyadan bir H lfız tlyaa miinaaebeti ile ve bü
zlncl asır başında yaşamış Türk Divan Ede yük mâbcd hakkındakl halk söylentilerine te
biyatının seçkin simalarından Kftbi Efendi de mas ederek bahşediyor:
Ayasofya İçin bir gazel y a za ç tır; B ir r j i ı » «dladfct U r jrtel füti»
AyMfjMla «Ar eb rt mU«tdıı
Ittri rttt «ev dÎut rindin A flH İl^ d t t m l » ıV M f r Uya» o TftrİD
BjlIJm bendi im olur jrirao A y W t n * *
““"fî^^p^/ŞPÖtıPSgöogle.coı
ATTSffLOPEDtet
— t 471 AYASOFYA
Tik! artfarib rfidtm fcenun ki<r«U
Dldl Mıüf ıh la rtdİJHr Utrlk
Abtbat ald a n ırd a n «atanı rafına
0 ylrla hvzori ifN lııd trlifa
Kt*4 di* tirit* dia rt*en
j ı t f N I » CAmlln to ıV r tifiııa
s*tM a n m ım ı
om/group/merakediyorum
AYASOFVA JSTA,VBVt,
_ u n -
cihetle t haceti olralar arasında) İ lg ı n m âliki le r durur. Bir rivayetde tem elinde tılsımlı
almak üx?re Ol müzchlıeb top altında kırk derine vardır DifSsr rivayetde Viveduıt
giin sabah namazı eda etmek rivayeti (halk Sultanın Mıı siiânâklnm hararetinden terler.
ırasında sâylemH. Bir rlvayetde dahi Cenabı Resulü Kibriyim#
ata tü k riip İte kireç bu sütun altında (kani,
«Kubbelerin cümlesinin İçinde ilstad algından) anın netnnâk tesiriyle terler. Garib
nakkaş orjengt efrenk Mâni itim zat miizoh- temadadır. B ir idem 't a s ağrısına) mUMeli
heb ve tnlnâ tosavir ve eşkâli garibe ve odba olub bu am udun terinden başına atine bittn
ve sihrimiz timsali korûblyan ve gayri âtfu- rillûh halâs olur. Bir âdem in yüreğinden kan
ralyaıt suretleri ıakş etm edir ki n a m İtilen gltao, bu direğin terinden yalana biizniUih ha
lerin hayretten parmağı ağzında katır). Kub Us olur. Bir âdemi rubu ısıtm ası tutsa, bakı
bei azîmin dört piyel azimlerinin tabakai âlisi rın deliklerinden parm ak ile toprak çıkanbda
nihayetinde dört köşede birer melek sureti bağlasa. blem rillâh istlfrag ederek halâa olur,
vardır. M teşbih biri Cibril, biri Mikâil biri İs gayet mücciTebdir.
rafil. biri Azrail suretleridir kt hâlâ fcanadla-
«Ayasofya kuyusu — B îr Adem yürek
rını küşâde idttb dururlar ki boyları kanadla-
oynamasına ve hafakan marazına mUbtelâ
riyle beraber) elü;er airadır. (Hazreti Muham
oba. üç cum artesi Ayasofya içindeki kuyu
med doğuncaya kadar) bu melek suretleri gö
nun suyundan alessabah aç karnına üçer ker-
beğinde «lan abından (konuşurlar İmifl, Celi
tıt IIÜP itse biteni Hûda k u rtu lu r derler.
rail sureti olacak alâim ve vakayii beyan eder
miş Mikâil sureti cAnibi garbda olub düşman i Alim top — B ir kim se (unutkanlığa) uğ
zuhur ve (kıtlık, sçılk) olur tleyu haber verir rasa gerektir ki Ayasofya kubbesinin orta
miş ve İsrafil sureti câniiji şimalde olacak ve- sında asılı olan top altında yedi k o r e sa
kaylden haber v e rirn ij ve Azrail timsal! hü bah namazını kılub iif k erre Allabümme yi
kümdarların (ölümünü) haber verir rai;. kojifül m üşkilât ve yâ âlim iissirrü vel hafiyat
dtyiib h e r vakitdc yedişer siyah iiziim yise
«Kıblenin orta kapusu cümleden âli ve bicmnUâh öyle lek i ve necib ve miirşid olur
(boyu) elli zira bir bâbı kebirdir ve bunun ki lşltdiği elfaz derununde (sanki ta ; içerine
levhaları sefinei Nnhun Cûdî dağı üzerindeki naklolunm uş gibi k alır >. A tlında bir kerre
ankaztna nlsbct olunur. Ve bu orta kıble to ibadet edenin dünyevi ve uhrevl müradları
pusu Uz» tâbut misa] bir sanduka! tavil İçre hâsıl olur. H attâ Akşemseddin oğlu Ham di
kıraiiçe SoEijcatn na'şı roumy» halinde ola Çelebiye Göynük kasabasında olkadar (bu
rak medfundıır derler, nice eflıas ol sandu naklık) galebe e d er ki b ir id e m kendisine se
kaya (el atmağa) eür’et etıtiklerinde cami içre lim verm ek istese kâğıda h ir selâm resmi ya
bir zebele ve velvelei izim e yepda olub fel zarmış. A na nazar idüb vealeykümûsselâm der
çekmeje) mecbur olmuşlar imiş... imiş. Bu (altun top altında şifayab oldu), be-
lâhsttan halâs alub ol an Yusuf ve Züleyhn
•Ayasofya makam taran beyin edelim: te'Iıfine baslayub yedi ayda İtmamı müyesser
«Makam kıble kapusu — Kanadları Haz oldu.
ret! Nuhun gemisi tahtasından olması mervl «Makamı soğuk pencere — Kıble tara
idiigttnden cümle misafirin tüccar (deniz adam lında H ünkâr kopuşunun İç ydzUnde şimal
ları) o) kapu dibinde iki rekât hacet namazı tarafına açılmış b ir Ipcncerei) can safid ir k»
kılub ellerini kapunvn tahtasına stlrUb Nuh daima anda bâdı nesim eaüb İdem e hayat ve
Nebi ruhuna bir (alihal şerif tilâvet idüb se rir Ta§rasuulaki bâgi trem tn hoş el itan bili-
tere teveccüh eder, gayet miioerrcbdir. btlli güya .sının nağm elerinden âdeme pdayi
«Ziyaretgjıhı terler direk — hakkında ni ruh h isıl olur. Ibtidai fetihde Aksemseddia
ce kivili kal vardır. Kıble tapularının cinibi tefsiri şerif dersini tilmizlerine nakledtib.
garbi nihayetindeki kapunun iç yüzündeki Bunda K ur'an tilâvet eden vesair ulûma meş
bucakda (dört köse) yekpare bir beyaz mer gul olan tekmili ftimin tdiib musannif ola! di
mer sütundur U boyu onbir ztradır. Aşağınn- ye hayır dua edlib el an anda bir k erre Bes
da bir adam boyu bakır kaplıdır-, dalma te r mele diyen mahrum kalmanıışdtr Hattâ Usta-
http://groups.goog le.c
jL5 S)K M fB>tSİ — 1*75 A Y A S o m ÇMVlSl
duna ıŞeyMer ley h îl Evliya E tendi bu peri- yüz tutm uf. Bana bunlardan bir avuç getirip
ctrede itmi kıraati »5*1» okud up nice bin gösterdiler, cam gibi veya avantürle yapılan
xUaı bu m ahalde sah ib i k ı n a t aln>U(Urdır> terk ib gibi gbrtiıuhl. Impaıator Koslanttaift
Evliya Ç elebi, A y k ttly a m addeni İçinde. mezarını da gösterililer. Türk lor buna pek zi
İkinci Selini u m a n ın d a İd b ir ta u n «algını mü yade hürm et «diyorlar.
nasebetiyle bu m a b e tte y a p ılo ııt büyük bir «Size Ayaıu/ya gibi gayet meşhur bir bi
tıun duasından b a h se d e r ve bu d u a y ı nayı nutamam hir sureile lu v lr ediyorum;
J7,M0 (” > k iş n in işlirftk eylediğini kaydeder fakat am ali mimariye pek az vukufum oldu.
(g.; Kelimi Ağ»), Runu bildiğim cihetle hiç teferruata girilmi
Büyük seyyah, lıeniiz ç areb ru b ir genç yorum. istanbulda <Syle camiler gördüm ki
Uttu H k ri 1045 (M. 1633) d e hocası Evliya Ayasofyndan ziyade hoşuma gitti, m eteli Su-
Mehmed E fen did en hıfzını tekm il etm i« vc bu leym aniye Camii » (Ahmed Ketlk tercümesi).
51i R aroaiajım ım n K a d ir g ecesinde, Ayasot-
yjnuı m üezzin m ah felin d c K u r'an okurken AYASOFYA IKliçbk) — (B Küçükayı
sesinin güzelliği d e v rin h ü k ü m d a rı D ördüncü sofyaı.
Muradın nazarı d ik k atin i çekini} v e derhal AYASOFYA BOZASI — Evliya Çelebi
KıKbek(i M ehm ed ve S llih d a r M elek A hm ed nin kaydına göre Onyedinci asır ortasında l<-
A jalar ta ra lın d a n m a h fe li h ü m iy û n huzura lanbulun en naınlı bozalarından idi. sertli#
fifcanlou}, p id iş a h ın iltifa tın a n ail olarak ile m eşhurdu; ırgat, hamal, sandalcı ve lefllk
EMİenuıa alın m ıştı (B. E vliya Çelebi). gibi ayak takım ı. Ayasofya binasından bahse
A yasofyada l-ady M on tagur — On s e tt- tu tu şu p içerlerdi. İçki yasağı devirlerinde,
rnıd M ir o rta la rın a d o ğ ru . l â l e devri b e jin d i nıilsekkir olarak İçilirdi
lstanbula. In g iliz e lc isin in re fik a s ı o larak g e AYASOFYA ÇARŞISI, MEYDANI, VE
len İngiliz etlibeai L ady M onlague. m eşhu r .SIRA KAHVELERİ — Ayasofya yanındaki
{ark m e k tu p la rın d a n b irin d e, K o ntes de P*** Adliye konağının yandığı tarihe k id a r (1932),
ye yazdığı m e k tu p ta Ayasofyayı jo y te ta sv ir Ayasofya ünii, Büyllkgehrin kalabalık ve ha
eder: re k e tli yerlerinden biri idi. Büyük U r mâbed.
«Saraydan so n ra en m e şh u r bina, Aya- A dliye S ırayı ve büyük bir hamam bu faaliyet
safya, f a lttt b ir H ıris tiy a n b u ra y ı görm eğe m erkezini b ir saç ayağı şeklinde çerçevele
güç m uvaffak olu y o r. İs ta n b u l k aym akam ın m isti. A tkestaneleri altında ve Ayasûlya ha
dan üç defa m ü saa d e İste ttim , n ih a y e t belli mam ının 6nlinde ahşap barakalar halinde sı
In jlı efendileri to p lam ış, o a tlu b u ıu u lü tfe t r a kahveler utanır, yazın m ibed önündeki
mek kabil o lu p o lm a d ığ ın ı m ü ftü d en su al e t ağaçlar altına arkalıksız bodur hasır iskemle
ini* S u iş o n la ra o derece mühim gelmi} ki, le r a tılır, Camiin ta$ düşeli büyük avlusu, şa
lamam ilç g ü n m ü zak ere edilm iş, nihayet dırvanı fırdolayı çevirmek üzere keza iskemle
m ükerrer ıs ra rla rım a m u v afak at gösterilm iş. lerle donatılır, tilrbeler Snflndekl duvar bo
Üt£er cam ilere H ırlsliy a n ia r b ili m üşkülât yunca ve Adliye karşıcındaki köşede bulunan
bırakıldığı hald e T ü rk le ri bu cam i hakkında sebilden mSbedln doğu kapusu yanına kadar
kuşkulandıran seb e b i b ir tü rlü anlayam adun duvar boyunca sıralanmış olan kahvehaneler,
Burası vaktiyle U r kilise olduğu için, galiba, bakkallar ve arzuhalcılar Ayasofya çstysm ı
el'an m ozaylk halinde görülen ve ta m ın Ue teşkil ederdi. Cami ile hamam arasında Ad-
lurabçye ylU tu ta n azizlere dua edilip de llyeye doğru uzanan m eydanının caddenin iki
camiin k u dsly etüıe h a le l g etirilm esin diye çe kenarı boyunca, ağaçlar altında kir» arabaları
kiniyorlar. U m u m iyetle zannedildiği gibi, dururdu. Kaç göç devrinde Jcondini bilen ha
TUrklerin tsla n b u ld a b u ld u k la rı tasv irleri k i nım hanımcık kadınlar, Ayasofya meydan ve
milen ta h rib e ttik le ri k atiy en yalan. Ayasof- çaişısmdnn yaya geçmezlerdi. Bu semt, Meş
y>nın 113 kadem m e rm e r d ire k le re m lbtenid rutiyetten beriye, faaliyet ve hareketini parça
kemerler üzerine inşa ed tlm if, ta fla n ve dö parça kaybederek nihayet Adliye yangım ile
şemeleri de m erm erd en. M uhtelif ren k te mor- büsbütün sündü; bu satırların yazıldığı IM S
n n ı direk lere m ü stenld iki deliliz görülüyor. yılında, günün hemen ber saatinde ıssız ve
Kubbe m ozayikle siistü. fak8t kısm en harabe tenhadır; Müze olan Ayasofyanın ziyaretçileri
/nrouo/m erakediyorum
AVASorVA ÇBSKESİ — U 7 Iİ - tSTAS'Sl ,
tı-nebilerla mahdut mlkdarda meklop talebe daki halli kaldırarak her ikisini de enza* te- !
lerine infafsor elmiş, mun&anı ve muhteşem maşagerâna olanca m ehabet ve fiMmeffy|c |
hamam kapanmış, depo olmuş. Adtlyenin top iraeye muvaffak olmasından dolayı İstanbul
ladığı mahşeri kalabalık da postahaneye Me ahalisi Coroil Paşaya medyunu şükrandırlar,. J
ret etmişi İr. Meydan - Cadde, etrafın mesken İMT yıtı haziranında Adliye karşısından 1
kesafetinden ve okuldun mahrum oinıası yıl' sebilin mermer cephesi Üzerinde Ayasofyj j
zilnden. çocukların mahalle stadı da olama çarşısının yıktırılmış ahşnb baraka dükkln. ,
mıştır. Vaz günlerinde, tek füV sı>vdaied& larmılan birine ait şu duvar kayıtlarına rast
çiftler® rastlnmr, övlc İt!, Ayasofya hanaamı- lanmışlı:
nın ötıil ııdeti revak sütunları Ürerinde kalem Z'< hr.nmıı 23 poliae, 10 nüfus». 28 KUrde, 25
vc tebeşirle yazılını; rnndevu saatleri dahi Müddeiumumi, 41) 35 Daha. İD $shin, 44
okunur. Mchmndılen. 70 JMrcûIrfpn, 25 Kâmile, 30 Mukbtlt.
20 Besinci lluktık.
Evliya Çelebinin kaydn™ göre Ayasofya
meydanı, Onyedinci asır ortalarında, Büyük- Bunlar biı- kahveci hesabı olsa gerektir
{«hir halkının belli başlı mesire yerlerinden Sebil üzerinde okunan diğer bazı yanlar di
biridir. Fakat bu meydanın hududunu (İtm ek şunlardır:
gilçtiır; kaba taslak Ayasofya ile Suitanahmed SDlcymânfye 78 sim it, Hüseyin efendi 1756 adeı
camileri arasındaki saha diye tarif etmek simit, çocuğun dühulû: t teşrinievvel 1923. hamam
mümkün olup, bu takdirde hamam. meydanın da MıısUıfû efendi 32 kuruş.
Ortasına diiser. Onyedind assr ortalarında Ev ' Atlı kılıuıyan bngına tae
liya Çölebinin bahsettiği meydan, irili ufak İsler tok {-enin, Itterne aç
lı ahjsp binalarla dolmuş olacaktır ki, Hicıi Mastika Huz rakı elde kadeh var İken
1133 ve 1154 yıllarında İM yAngın burasını Loknuuılar faile buiaunnz anın d erd in e ilâç
silip süpürmüş, fakat yerlerine ayni tip yeni ’ Büliin dünyayı Bezdim bulamadım basıma bir tıc
Şu Istanbalda M zengini lok gSrdiim, ne fukarayı aç
binalar yapılma» gecikmemiştir. Zamanımız
da göTüten ıiıeydnn, Balkan Harbinden sonra w Siifvrikapu, K a r k a s Jla h ıfic sl, Lanka Sokffftuh
Şehremini Operatör Cemil Paşa (Cemil To H anife Hanını.
puzlu) tarafından açılmıştır; aşağıdaki notlar, Ayasofya meydanı, tarttı boyunca çok mil.
Belediye Mektupçuluğundan emekli Bay Os lıim bir vaka olarak M eşrutiyetin resmen ilâ
man Erginin ıJlecellel Umuri Belediye» adın nııın sûhne olm uştur. En heyecanlı günlerini
daki büyük eserinden nakledilmiştir: do 31 M art vakasında yaşamışta- (Bak: 31
«Suhanahmedlc Ayasofya arasında kâin M art Vakası).
meydana gelince, burası 1328-1329 senele İstanbulda şaiben İdama mahkûm müc
rinde ve Cemil Paşanın zamanı em anetinde rim lerin sehpası, zamanımızda, Ayasofya
açılmıştır. Evvelce mezkıır meydanın yerinde önündeki meydan - cadde iizerine kurulur;
bir iti mahalle mcvcud iıli. 1327- 1328 se bu satu’Iarın yazıldığı sırad a burada ipe çe
nelerinde İki defa vukua gelen harik dolayı- kilen son m ahkûm , Çatalca d u a yetinin fküi
siyJo mezkûr mahalleler kim ilen yanmış ol Küçük Al idiı1 ki. kendisine verilm iyen bir lu-
duğundan Cemi! Faşa m uhterlk mebaui arsa n n anasını ve babasını, vnh^iyane bir suretle
larını Utlmlâk ettirerek meydana kalbeUır- katletm iş olan b ir adam dır.
miştir
AYASOFYA ÇEŞMESİ — Alemdar Cad
--.Gerçi Sultan Abdülmecid devrinde Da desi üzerinde Ayasofya Caminin önünde müs
rülfünun olmak üzere Adliye Nezareti binası takil b ir adacık üzerindedfr. O rtadaki büyük,
inşa olunduğu zaman Ayasofya etrafında kıs iki yam laktleri k ü tü k , b ir arada iiç çeşmedir
men istimlâkler icrasiyle tevsiat yapılmış ise t. filimi Tanışık «Çeşmeler» adındaki eserin
de AdUye Nezareti Cephesine amud ve Aya de üçiizlii U biriııi kullanm ıştır,
sofya binasına ın&vajıi ve iki tarafı ağaçlıklı 1911 <1330) de Mimar K em al-V edat Bey
cadde Suttan Abdülâziz devrinde küşad edil ler ekolumun mahsulü b ir çeşme olup orta
miştir. daki büyük çeşmenin kem eri üzerinde Beşin
«Ayasofya He Türk mimarisinin bir nu- ci Mehmed Reşadın tuğrası bulunduğuna gö
mnnei bedii olan Suitanahmed camii arasın re bu hüküm darın b:ıvralı nazariyle baktlab-
http://groups.google.coiT
— 1477 — AYa SOFYA HAMAMI
Aruofr* tİMiunu
\/group/merakediyorum<K**lBv‘ ,“”i **** s,'l,l'w,
AYASOFYA HAMAMI - 1478 — ISTANJtt
Uzun yıllar kapalı, m e trû k kalmış. depo tt*n» almu» iiiM e « latM Iü kntmr mnafe
H ı M ı a » rabblhtm rilr iç fn * ol i b t a « ftn tn
ûl&rak kuîlnnılımş, içi yürekler sızlatacak şe»
kUde [flhril> edilm işi I. 1M 7 i*J5B arasında llb d ay l jrlrıll **'i!ü bafti Afinin a y n id ir km
IHtfl rtrih «îlftmmam» b(U «t ülıâdi m dU aU .
(Amir edildi, fakat nınalosef hamam olarak 604 {M 150G)
açılnıadı. Zannediyoruz kİ lâ m ir bu sertat ga-
Keserini lıamam o lara k açm*k gaayesi ile ya- TezkîretUl biinyanm kaydlnden ve kıu.
plI^.KTU^tLl'. beden olarak biliniyor İd* şehrin bu mutena
1947 d e İsta n b u l A n siklo p ed isin e bu ınuh- yerim. OııaHmcı asırda Atmeydaoı parlak de-
leşeın hamam hakkında su n a lla r d e re edil* virl erinden birini yaşamakladır IB : At M«y.
ıhını). Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan
Bu satrUnn yazıldığı sırada, uzun za- Söleymaıua zevcesi H urrem Sultan adına in.
mandanberi metrûk. Devlet Malbaasimu şa edilmiştir.
deposu olarak kullanılmakta ıdl. Ayasofya Erkekler hamamının camek&o kısmoun
Hamamı, Büyuksfrhrl tezyin eden, İBtan* Ayasofyaya hakan nıedhal cephtsi önünde
bulumımiu üzerinde failli imar damgalarımız* altj m erm er sütunlu bir ruvak vardır ki, bu
dan biri olan essiz kıymette bir yapıda- ki, büyük hamamın başlıca hususiyetlerinden bi
yalüia hamam olarak kullanılır, acilen resto ridir; dijrt beşik kubbecik ve ortalarında bir
re edilerek klâsik Türk hamamı olarak açıl küçücük yarım küre kubbe ile örtülmüş olao
man, bir miUi şeref ve haysiyet meselesidir, bu ruvakın üstündeki kurşunlar, 1947 de bir
istanbulun bejyiiaüııril fetih yjiı hazırlıklar)* hayli bozuk, kubbelerin içine yağmur soyu
nın başında gelen işlerden biri de bu hama* sızmakta idi, tam irinin kısa bir müddet daha
mın ihyasıdır* ihmali neticesinde hu ruvakrn çökeceği, Ç5ker
Bir çifte hamam oku Ayasofya Hama iken de m erm er sütunları devirip kıracağı
mının erkekler kamının meclhal kapusu üze pek aydm ve çok acı bir hakikattir. Sütunlar
rindeki üç beyJtlik tarih kitabesinin metni birer m erm er tnükab üzerine oturtulmuş otop,
şudur: kaideleri te rs lâle yaprakları, başlıkları da
baklava motifleri ile tezyin edilmiştir. Ter
LâilAJıe HlSJJîih M iih ın m e d n Bcaîilûllah
biyesiz ve mütecaviz çocuklar ve gençler, bu
Eğer girm ek d fle m n n « ıa i flrdevsa ridvjaı m erm er sütunları, kapu ve pencere silmeleri
Ctlftb h»ı»n»au snlıâne u b bul eri» «eyrjup ni pencerelerin aİutüM aruu, tebeşir ve kömür
<Bndm: ***^
ht+p: //groups.goog le.coı
ANSİKLOPEDİSİ — M 7» — AYASOFYA HAHAMI
pili YUlUlJr ile m lu ıl ı vo kovalı gpor alklf lı olduğundan. İstanbul Ansiklopedisi tarafın
1ın *e küfürleri ve pek acık « ç ık fuhuşrıa- dan lesbit edilemedi.
telvis etm işlerdir
ıg e le r y a r a r a k 1047 Rytdlüıule Milli Eğitim Basımevlnin
Ayasofya Hamamı, Milli Eğitim Bakan W Jıd deposu olarak kullanılan Ayasofya Ha
lıjı emrine geçoıedenk Belediyenin benzin mamının erkekler kısmı ju halde görlibnlif-
doposu idi?! Helediye tarafından mı. MIHI tür:
EJjtim Bakanlığı tarafından mı yapıldığı 'e s Cameklnin ortasındaki fıskiye, yerinde
kit edilemedi, bu hamamda y»ptf*n en büyük yok îdi, mesııed «Ulunu soguklukda duruyor
tahrip. depo iltUıaz edilirken, ortadaki kalın du. yekpare mermer teknesinin de içeride, bi.-
duvarda ga.vel geni; bir kapu açılarak, erkek halvelte. kâğıt balyalan arkasında o ld u jj
ler ve kadınlar kısmının birleştirilmesidir. Bu öğrenildi. C aroekânu ahşap soyunma odaları
satırların yazıldığı sırada, erkekler hamamı ve bölmeleri tamamen kaldırılmış İdi, yalnıt,
İle kadınlar hamamının «sil hamam kısmı Mil binanın mimari bünyesinden olan taş soyun
li Eğitim Basımevlnin kâğıt deposu, kadınlar ma peykleri duruyordu ki. fırdolayı bu peyk
hamamının soğukluğu İle camekâm da aynı lerin altında, 21 iane nalın - pabuçluk var
miiesjesenin kitap deposu idi. dır, harasının İçi de yirmi bir kurnadır. Ca-
Erkek ve kadın hamamları, yekdiğerinin mekâna biiyük pencerelerden bol ışık girer.
jvni ve mütenazırıdır; tek fark, erkek ham a Soğuklukta güzel bir çırakman maalesef
mı camekâm ita kubbesinin, kadın hamamın kırılm ıştır IB. Çırakman. Çiragman) ki bir e$l,
dan pek az büyük olmasıdır. Plân: büyük bir az zodell olarak iç hamamın medha] duvarın
kubbe ile örtülmüş camekân, ki bu kubbe, dürt da durmaktadır.
yırım tubbedk Ue dlirl duvar kemeri üzerine Göbok tnşı yer yer çökmüştür. Üzerinde
Murlulamjlur; Uf küçıik kubbe ile örtülm üş ki mozaik tezyinat, yukarıda bahsedilen ta
soğukluk, göbektaşı üstünde U r büyük, hal mirde yapılmıştır. İç hamamın m ermer döşe
vetler üstümle dört küçük yanın küre kubbe, meleri de keza bir kaç yerde çökmüştür. Hal
sefalar üstünde ve m edlul üstünde dürt beşik vetler ve sofalar üçer kum alıdır ki, hepsi y ir
kubbe ile örtülmüş asıl hamam kısmından mi b ir kurnadır; kurnaların ayna taşları ga
ibarettir; bilhassa, je tiz köşe bir göbçktaşı yet küçük ve zarif; tekneler, üç dört tip ine
nın etrafında, dört köşede dört halvet ve bin rine kabartma nakışlı, bir kısmı çanak şek
lur;ıda ikisi iki yanda üç sofası ite Ayasofya linde bir kısmı dört köşe blok içine oyma, ayna
Hamamı. İstanbul klâsik T ürk hamamı tipi taşlarına denk zarafetledir, çok yazıktır H
nin eo itinalı, bfiyiik. m etin ve güzel yapısı bir kısım kurnalar oldukça ağır tahribata uğ
dır. ram ıştır
Hamamın, aşağı yukarı en az bir asır ka
dar evvel esaslı bir tam ir gördugU muhakkak
tır, bu tamirde yapıdan ne giin teferruat ve
tezyinatın kaybolduğu ve yapıya nelerin ilâve
«itildiği, bütanın içinde uzunca bir etüde bağ
AYASOFYA İÇTİMAİ — 1480 — |STA-V»11
Kadınlar kısmının İç hamamı serap» kâ zın tepesinden aşağı boşaltarak onu ayak o.
ğıt balyalarıyla dolu olduğundan durumu tes- yak bağırtm ak ro&sum zevklerimizden ift
bif edilemedi. Ayasofya Hamamının kitap de Bazan da I» ber akis otur, ayni bal bizim bj.
posu olan geri kalan kısmı da gezilen»! di, şımıza gelirdi, o zaman kızdığımızı
Onyedinci asrın bilyıik muharriri Evliya belli etm iyerek gülm eğe {alışır ve haluka-
Çelebi, Ayasofya Hamamından bahsederken, U n de eğlenirdik Ama çıkış zamanı yaklaşm.
e m l i İstanbulun en büyük vs en güzel ha- ea suratlarım ız donuklaşır, çok ferab »e af.
aıımı oldujunu belirtir, sonra, her şeyi yeni dtnlık olan ham am ın içi id e ta luşlaşırdi. V»
ve tema, çarşı hamamları içinde iyan ve eş hamamcının: «— Başka müşterilerimiz geli
raf hamamlarından olduğunu söyler; İstan yor. haydi efendiler...» ricası, veya başlan,
bul hamamlarım lâtife yollu müşterilere tak daki m em urun: «— A rtık yeter...» kumandiıı
sim ederken, Ayasofya Hamamı için «Şeyh üzerine ister istemez dışarı çıkar ve baht;;,
lere m ahsustu» der. tiğim şadırvanın sessizliğine dayanamadın,
i İstanbul Çeşmeleri» müellifi İbrahim güzlerimiz arkada, bu güzelim binadan tor';
Hilmi Tanışık, AyasofyB Hamamı hakkında ayrılırdık...
İstanbul Ansiklopedisine ;u k ü tü k hâtırayı «Hey gidi günler hey.. Bugün, İstanbul
tevdi etmiştir: Ansiklopedisi adına Reşad Ekrem ile beraber
Ayasofya Hamam ının çok hazin son dununu-
fîstanbu'u tezyin eden ecdad yadigârı
nu gördüğümüz zaman, yarım saatlik kısa bir
âbidelerden Ayasofya Hamamına, ilk defa,
m üddet içinde, bütiin bu eski panaroma sis
bundan tam o hız altı yıl evvel girmiştim. Ca-
lerim in önünden böyiece akıp geçti, ve yatalı
ğaloğlu semtinin Çatalçeşme mevkiinde, bu
gönlüm duyduğu acı ve sızıyı unutmak içm,
satırların yazıldığı sırada İstanbul Kız Orta
İstanbulun belli başlı büyük sanal eterleris-
okulu olan bina, o zamanlar Dariilmuallimlnf
den biri olan bu ham am ı tam ir edilip açılmış
verilmişti ki ben bu mektebe 1911 de girmiş
görm eyi öyle bir özleyiş özledi ki... Ömrü
tim... Sıra kahveleri ününde tiryakilerin n ar
m ün sonuna k ad ar, çocukluğum u bulunuş
gile tokurdattığı Ayasofya Meydanının bliyilk
üm idi ite, başka ham am a gidemem desem ye
atkestanesi ağaçları altında, ekseriya sabahın
ridir».
erken saatlerinde ve bazan. da akşam Üzerleri,
galiba on be; günde bir. k ırk ar m evcutlu üç AYASOFYA İÇTİM Aİ — Abdülâziz de»,
şubeye ayrılan sınıfımızın birinci şubesi ile rin d e T ürkiyede m eşrutiy et rejim i kurmak
bu hamama getirilir, ve yıkanıp tem izlendik ve m utlakıyetin desteği olarak görülen Sad
ten sonra da ikişerli m untazam sıra halinde razam  li P aşa hüküm etini devirmek üzcıe
mektebimize dönerdik. birkaç m ünevver gencin Ayasofya Camiinde
«Dört yüz bu kadar yıllık bu m uhteşem y a ptıkları b ir siy asi toplantıdır. Abdürrah-
eserin, soğukluğunu süsleyen m erm er şadır m ao Ş eref E fen d i «Y eni Osm anlIlar v e Hür
vanının çevresindeki yüksek sedirlere neşeli riyet* başlığı altınd aki b ir makalesinde 1»
gürültülerimiz arasında sıçrayarak hemen vakayı şöylece n akleden
soyunma yarışına girişilir ve göbek taşı üs «Âli Paşanın e n uzun siiren son sadareti
tünde yer kapışılırdı. Sonra..- Bazılarımız so başlarında Y eni O sm anblar unvanı (im d i
faların, bazılarımız da halvetlerdeki kurna b ir gençler fırkası zuhur etm işti. Yeni 0*
ların uzun dem ir askılarına çıkm alarınım ata inanlıların m aksadı, Â li Paşanın ağır ve e n d
r d ı yıkanmaya başlardık. Evveli kise faslına politikasına nihayet verm ek (B.: Ali Paşa) **
girişilir ve hepim h, sabunlanma zam anını sa devlette b ir îdarei ah rarane vax eylemek MI
bırsızlıkta beklerdik. Çocukluk bu ya... Ki B unun için evvelâ Â ii Paşayı Iskat ve saniye*
mimiz, yüzünü gözünü sabunlamış b ir arka anın yerine -usulü cedideyi terviç ve hüniyat*
dasın, ya tasını saklamak., onu bir hayli ara k â r İdareyi tem in edici b ir heyet tedarik ve
tıp bulamayınca yalvartm ak... Y ahut, ku rn a ikame eylem ek lâzım geliyordu. Programla
sındaki suyu, sıcak su musluğunu kapatıp so n n d a icah ederse  li Paşayı öldürmek dalu
ğuğunu atarak değiştirdikten sonra ya ken va r imiş. Cem iyet halini alan bu gençler ara
disi tarafından gafletle dökündüğü zaman ü r s ı n içtim a ile teati! efkâr eyledikleri
perişini seyretmek veya taslarımız ile apansı vesaiti
5İKU>FB>1M — İM İ — AYASOFYA İÇİNDE ÖZBEK VAK ASI
kabineyi terk lb edecek » v a tı tayin eylemek tihbaratında Mehmed Bey efendinin b s ü de
iizere H t gün de Ayasofya Camiinde toplanıp veran edip duruyor, kendisinden bazı şeylerin
cereyan eden müzakerede ittihadı i r t İle bir tahkiki lâzım geliyor, aranıyor. İ ttin buluna
kararı k a ti verememişlerdi. Bunlardan Meh- mıyor. Miiaterih olsunlar ve Mehmed Bey
med Bey» sadarete junrası Mahmud Nedim nerede ise bulup hükümete göndersinler. h(i-
Paşayı ve bazı diğerleri Ahmed Vefik Efendi küm elin başka maksadı yoktur» gibi sözlerle
yi (B.: Ahmed V er* Paja) tavsiye eyliyorlar Ali Haydar Beyi nazikâne bir surette savmış
d ı Nezaretlere dahi efkârı m ünevvere asha IB.: Yeni OsmanlIlar).
bından istikametle m aruf rical namzed gös
teriliyordu. Ahmed Vefik Efendinin bu iRTtib AYASOFYA İÇİNDE HECZUB VAK A
SI — Hicri 1206 (M. 1791) yılı rebiülâhınnın
den haberi var mı idi. bilemem. F akat M aarif
yirm inci cuma gtintt. Üçüncü Selim Ayasofya-
Nezaretine namzed kılınan Salih E fendi m er
hum hiç b ir şeyden m alûm atı olm adığım ve ya gidip hünkâr m ahfeline çıktığında, mıliralı
keyfiyeti duyanca Âli Paşaya ifade ile te b ri tarafındaki cem aatin İçinden kimsenin tanı
ye! zimmete Uğraştığı sırada: — M erak etm e madığı bir meczub m ağribi sünnetler kılınır
yirliz efendi hazretleri! M ürettibler kim oldu ken cebinden b ir dem ir gülle çıkarıp, türkçe
ğunu ve kim lerin zim edhal bulunduğunu biz bilm ediğinden kendi lisaniyle şikâyet yollu
biliyoruz! Tem inatım aldığını söyler idi. C e bâzı şeyler söyliyerek gülleyi m ahfel kafesi-
miyetin ruhu ve re’s i M ehmed Bey idi. Meh- sine fırlattı, b ir İkincisini de atmak iizere
med Bey, M ahmud Nedim Paşanın biraderi iken cem aat tarafından tutulup zabıtaya tes
lim edildi, Sultan Selime a nzedildiğinde he
Sağu- Ahmed Beyin küçük m ahdum u idi. Ah
men idam ı ferm an olundu ve camiden çıka
med Bey, ashabı fazlü irfandan ciddi ve a fil
rılıp saray meydanında (Babı Hümâyûn önün
bir zat İdi. N akleder k i biraderinin sadaretin
de) boynu vuruldu. Bu meczubun, giriştiği ıs
de bir gün ziyaretine gidip ıslâhı m eslek e t
lâhat dolayısiyle Sultan Selimi dinsizlikle it
mesini tavsiye eylediği sırad a nahvelU paşa
ham eden m utaassıplar tarafından tahrik edil
dan İstihfaf ve istiskale: »Bari N aim â tarihini
diği pek aydındır (B.: Ayasofya isinde Özbek
okusanız bir parça m ütenebbih olurdunuz»
D ervişi Vak’ası).
söziyle yam adan ayrılm ış ve zamanı ikbalin
BİM.: Tarihi Cevdet, V.
de bir daha sem tine uğramamış. Ayasofya İç
timaını m üteakip keyfiyeti zabıta haber alıp AYASOFYA İÇİNDE ÖZBEK DERVİŞİ
taharriyat ve takibatı şedideye başladı. Bir VAK’ASI — Üçüncü Selim, mutaassıp ve
gece, tstinyede Sağır Ahmed Beyin yalısını m uhafazakârlar tarafından gâvur dostluğu ve
elek elek aradılar. Beyin büyiik oğlu Alî Hay dinsizlikle, uğursuzlukla suçlamrdı. Memle
dar Bey m erhum nakleder kİ: (T aharriden bir kette hayırlı işler başarmağa çalışan bu hü
gece evvel geç vakit Mehmed Bey yalıya ge küm darın mahvına sebep olan yeniçeri ihti
lip yanına bir m iktar eşya aldıktan ve valide lâlinden daha iki yıl kadar evveldi ki Ayasot-
si şefkati maderane Ue nukudu mevcudesini ya Camiinde bir irtica vak'ası olmuş, tstan-
ve iki dal elmas iğnesini kendine verdikten tıul‘,1 günlerce heyecan ve korku içinde bırak
Sonra yalıdan savuşup Avrupaya firara mıı- mıştı.
valtak olmuş. Küçük oğlunun teşebbiisatına Hicri 1220 (M, 1808) yılının bir Cuma
kâfi derecede muttali olraıyan Ahmed Bey, selâmlığında üçüncü Selim Ayasofya Camisi
hanesinde icra edilen taharriyatlan mtttees- nin Hiiııkâr maMelindo otururken, cemaat
slf olarak Ali Haydar Beyi şikâyet için ÂU arasından bir Özbek dervişi mahfel kafesine
Pahaya göndermiş. Ahmed Bey, hanesine ya büyük bir taş fırlatır. Kafes kırılıp taş pâdişâ
pılan haysiyet kırıcı muameleden bahs ile ne hın önüne düşer, derviş derhal yakalanır, ca
cürüm ve kabahat işlediğini bilmediğini ve hü miden alınıp Babı Hümâyûn önünde boynu
kümetçe kendisinden emniyet münselib ol vurulur, Pâdişab selâmlık dönüşünde başı
muş İse taşrada tenstb ve irae olunacak bir gövdesinden ayrılmış cesedi görür:
mahalde İkamete müheyya bulunduğunu söy — Acalp şey! Bunun bu kadar cesareti
lemiş imiş. Âli Faşa: «Peder Beyefendiye ne sebep derdi ne İdi? Sual olundu mu? diye
mahsus selim ederim , kendisine yenten gö- sorar. Mütecavizin sorguya çekilmeden idam
fte kadar emniyetimiz vardır, lâkin zabıta is edildiğini bildirdiler. Pâdişâh fevkalâde kızar.
m/group/merakediyorum
AVASOFYA KÜRSÜ JŞItYHUĞl — ]4 fi2 — _fo TaKBpl
Bundan btiyte bu gibi ahvale cesaret edenle- ği» denilirdi: îtilr&ü şeyhlerinin hepsi bbfaı
rin çok sıfc* bir faeguya çekilmesini emreder ■ ta ta r şeyhleri» diye anılırdı.
Bir Özbek dervişinin camitle seccöde Üs Katar şcyhljfclnin en dolgun Uhslsam ^
tünden Kaldırılarak idam ettirilmişi, mûrte- yüksek kademesi Ayasofya camii fcUrski
tile r in mfinc^’v ç r PfldJşab h a k k ın d a m cııli lifti, cuma vJrizHfti idi. Hem umman gibi gou
propagandaları için yeni bir mevzu tenkil ve derin bir bilgiye hem de pek parlak fefo,
eder. bel «uı'atıne sahip nlmak gereken guy<ai« ^
B ib i.: C İM S ahi V e k o v lttlm n ü . refli bir fnakamdı.
BıM * H.Z- to k alın . Tartta Deyimleri ve 7*
AYASOFYA KfîRSlî ŞKYiILİĞİ — *Aya- rintleri. 1.
sofya Cüıttâ V iujiji» denilir; istanbulda
muhtelif tariiâfler «to ia açılmış tekkelerin AYASOFYA KÜTÜBIIANKSİ Bil-
ilim ve fatiletlert Ue tanınmış şeyhleri, mö- yiîkşehrin umumi kütüphanelerinin en nam-
rid ve muhitlerinin dışında geniş lıalk kitlesi Ularından biridir, bâoisi ve vaakjfı Biriod
ni tenvir, Jrşad ve terbiye etmeler} için şey- Sultan Mahmuddur, Ayasofya Camiinin için-
hiîKslâmiık makamı tarafından İstanbul ca dedir, camün iki büyük iatinad duvarı aran&.
milerinin cuma vaizliklerine tayin edilirlerdi; daki boşluğa b itil 1152 (M. 1739) yılında inşa
hafUda bir gun halka v&iz etmekten ibaret edilmiştir: devrin şairleri tarafından bu nm
bu vazifelerine kargılık şeyh efendilere yine na&ebct ile söylenmiş tarihlerden biri şudur:
Şeyhülislâmlık Makamı tarafından aslâ azım- G o rrn k r tarh ı mallı«u n d k lilfr 2 c| bİfİ ttrilı
sanmıyacak bîr iicret ödenirdi; İstanbul ca «Bu npv darülkilta.b icabı sollanı cDııtı M »
1192 (H . 1739)
mileri bâmiericln Pâdişâh, Valide Sultan,
$ebzâde, sultan, vezir oluşuna göre kademe K ütüphaneye şöytoce geçilir: camiin ha
kademe tasnif edilmiş, berbirinin cuma vâzi len kullanıla gelen znedba) kapısından gÛTÜn-
tahsisatı da tesbit edilmişti. B ir efendinin ee, sağdaki ilk kem erin altından geçip yinsi
tekkesindeki şeyhliğinin yanında bir camide adtm kadar yürünür, m erm er kup solda kalır,
ki cuma vâkliği m ifesm e d* «Kürsü Şeyhli küpü geçtikten az sonra, sağda, loşluk içinde.
Ayamfya KfltiiMiftiiMi
(Rutini: Rc^ad Sevinç*oy}
»m/group/merakediyorum
A r M o rV A K E B K E Z R l'Ş b iY Z S t I4B4 — lS T A S B C t
den g iıle d ijin d cn ve g iri; çıkış külfeti »er tarihden sonra açıldığını gösterir <B.: RGfdiye
diğinden, raudekk.'kler m üj»«na. okuyucumu Mekti'bi.ı
pek a n J ır h a ttâ b ir çok vutânıtrçlarca. tarihi
AYASOKYA Ş A P IB V A N l — lstanbula»
i b r e t i n e rağm en. bu hiiyilk kU1ûb)unc ın « -
en biıylik r e g lü e l .jaılırvajıhriJKİaD btridtr;
huldiir denilebilir. O kuyucuların M ö n dUhu
B irinci M ahmud ta ra fın d a n H icri 1153 (M
Üyesi verm em eleri için kütüphaneye g ittik
17401 yılında y a p ı in le n ilir S çlrn m erm er alı-
lerin i söylem eleri lâzımdır.
tu n a day an an « ek h ıjpniş k e m e r üzerine otur
Ilayatıd l'm uıui K ütüphanesinin m üdttrti
tulmuş kalın, ku bbeli ve k u rju n ö rtü lü b ir m-
M uıaffer Gökmenin 1947 dc n eşrettiği «-İs
çak altın d a d ır, k i saçak d a ba}Iı b ajina bir u
tanbul K ütüphaneleri rehberi» nin ikinci bas
kısındaki kayda güre Ayasofya k litü b tıa m h - ı:at m eridir. Y cijrârc ve zem ine tu n ; bilezik
dekî yazma eserler, 4863 il B irinci .Mahroud'- lerle b a |la n tn ıs o lan m e rm e r sü tun ların
ua, 113 il Sevti'IM Am Sadettin Efendinin vak- lık ia n is ta lik titli olup a ra la rın a takılm ış ke
fı, 22 sİ de vakıfı m eçhul olmak iiıcrc 4SH8 m erlerin o rtaların d a da m e rm e r kabartm a ve
dir. Eski »e yeni harflerle m atbu e se rle r de a liın yaldızlı b ire r gıil m otofi vardır. Bu tekiz
mühim b ir yekûn tu la r. Ayasofya y atm aları köşeli m erm er ra v a k ın ü s t kısm ında, m enşei
arasında n a d ir ve tek nüsha olan (o k kıym et üzerine k a b artm a ve nefin b ir hat ife altun
li kitaplar bulunm akladır. yaldızlı arab ca b ir k ita b e vardır. Ravakın iç
M ahmutl ftttU kısm ında ise, a ra b ca k iU b e n ln m ütenazırı Ala
ra k m e rm e r iizerine k ab artm a tü rk ç e bir ta
AYASOFYA MERKEZ R V Ş V h lîS t —
Geçen asır sonlarında B üyU kjehrin cam lı rih kasidesi yazılm ıştır, b ir su halinde, m a
m ekteplerinden b iri idi; 1903 i1319j M aarif k in h e r p arçasında d ü rt m ısra bulunan, ber
N ezareti salnam esine göre bu tarih de, 17 m u m ısraı altu n yaldızlı çerçeveli, açık mavi te
allimi, 5 m ubassır ve hadem esi ve 295 taleb e min üzerine a lto n yaldızlı ve güzel bir talik
si vardı fci, talebe sayısı İki m isline yakın. 613 h a l İle yazılm ış olan bu on a ltı beyitlik ka
çocuk olan Bayazıd Riişdjyesinde 14 m uallim sidenin m etn i sudur:
ve 7 m ubassır ve hadem e bulunm ak
ta 1<U. 1294 İM. 1878) D evlet salna
mesinde adları tesbit edilen yirm i
bir Rlişdlye arasında Ayasofya Rüşdi-
yesinin bulunmaması, b u m ektebin bıı
ATüitoFya ŞtdınrıiM
(ffrsln ı; B ejftd S tr ia ^ M y )
http://groups.goog le.corr
AfBlKLOrgDtSl_________________________ 1419 — AYASOrYA «ADISVANI
\/group/merakediyorum
n
IST A N fc^
AYASOFY.A V-lStilSLARt I4M —
•taEn arllon « rtyhlf rrlp d im lirffıinl laftrlr lıainamı da askerin fevkalâde fedakârlığı
M<h>lll rM M Ir sullıtp M phınnduıı btt i l j i n n n kurtarıldı; bd yangında askerden pek ,0İ!
H İIKJ Of ITMI kimse telef oldu ve yaralandı: ZBgartrıta"
Ağanut ita Üzerine kereste düşüp yaraladı ve
Şadırvanın (ilerinde. «ıça£uı kubbesine araba ile evine gönderildi (Padişah Birinci
dujni .vilHelen lunç çubuklardan yapılını* bir Malııııuıldıır).
açık kubbe. tunum (ilerinde de. lile seklinde
istif edilip çerçevelenmiş oyma *Vr minel ınııl AVAS PAŞA — Onattuıcı asır vezirlerin,
tlen. Kanuni Suttan Sülcymanın sadırâzam
külli şey'in hay» *ypl I kerimesi ya*111 bir tunç
liinndaıı; Bliyllkşehrln bir semti M it onun
nlenı vm-dır (Şebikaııln ünüm* abriest al.tıUarııı
s irildi1in ırkini vc çevrelerini asmaları İçin,adına nisbeîlo »nıiagcİjııektcdJr.
tunç çulluklardan yppıJınıj askılar konmuştur. 148Ü veya buua çok yakın bir tarihte \ j
Ayasofya şadırvanı. Türk yapı ve süsle navutlukla ('imara IHimara) kasabasında
me sanallarının yûrakı iirneklcrinrtaıdir. doğmuştu. Enderimi) hümâyundan yetişti;
Bibi : REK. Gell Mutu. Tarih sahnesine İlk defa (1514) Çaldıran mu
AYASOFVA YANGINLARI — Tarih kay- harebesinde Yeniçeri Ağası olarak girmiştir.
haklarımızda. iki yangın gûrülii)': Bu muharebenin kazanılmasında büyük rol
15 şevval 1153 <M. 1.740) yangını — Salı oynamıştır; sonra sadnâzaın Sinan Paşama
gecosi, caıııi kurtlunda Mr evden çıktı. civar DulkadLr oğlu A lâüddevle ile yaptığı Göksün
köhne vc birbirine bitişik yapılar olduğundan m uharebesine iştirâk etm iştir 11515).
derhal büyüdü, söndürUlemiyecogi kestirilin Ayas Aga gene, ayni memuriyet uhde
ce. etraftaki binalar yıkılarak ünü alınabildi. sinde olmak üzere Mısır seferine İştirâk ci
Bu yıkaın işi arasında Yeniçeri vc Cebeci kol- m i; vc Lazkiye anahtarlarını Pâdişâh* teslim
lukçularınAıu üç dört nefer enkaz altında ka d n ıişlir (15)6). Mısırdaki muharebelerde bir
larak Sldü. tür kısmı da yaralandı. Bu yan çok vazifeler ifa edeıı Ayas Ağa, son Mısır
gımla 4 - S ev yanmıştır, snllanı Tomaııboy’ın yakalanışı hakkındaki
25 (Umumu 1IE4 (M. 1741) yangını — iki rivayetten birine nazaran b ir mağaradan
P a u r gecesi, cami kurbunda bir bakkal dük- saklanan Tomanbayı yakalıyarak Pâdişâha
klnından çıktı: Şiddetli U r rüzgârla derhal getirm iş ve onun e m ri iizerine Çaldıranda
genişledi: yangın sönddrlilmege henite. nefer nıulıafaza'etınişlir. 1519 da Yeniçeri agabğın-
ve » b it bir fcnl gelmeden ateş. bakkal dük ■ian Kasîaıııoni Sancak Beyliğine tayta edildi
kânına bitişik biiyük ve köhne bir eve sirayet Sultan Silleymanın cülAsunda {15201. Anado
elti, bu evden de, semtin kilçtik ah;ap evle lu B eylerbeyi» bulunuyordu; Yavuz Sultan
rine yayıldı, bu evlerin altı bakkal dükkân Selim tarafından Şam eyaletine tayin edilen
Unydl. yağların tutuşması. yangını bir âfet Kölemen üm erasından Canberdigazalı isyan
haline getirdi; bir kolu, Ayasofya haremi edince Sultan Süleyman üçüncü vezir Ferhad
önünden Cebebaneye, bir kolu Ayasofya lıa Paşayı serdar tayin ederek tenkite memur
mamı arkasından Andantıaneye, bir kotu da etmiş ve Anadolu Beylerbeyimi Ayas Ağaya da
Solianahoıct camii ve medresesi tarafından onunla birleşmesini em retm işti,
Kabasakal tarafına inandı. Yeniçeri Ağası isyan bastırılınca Ayas Paşa Şsm eyale
llasan Paja, bütün ocak zâbll ve neferleriyle tine tayin edildi (6 Şubat 1521). IB Aralık
gelerek yangını hor tovufındnn -kuşattı, Sadı- 1521 de tstanbuldan mağzulen çağırılmış, fa
rftıam ve padişah (la yangın yerine geldiler. kat tezine Rodos seferine bu vazife ile iştifâk
Sadır âzam Cebeciler kitibi Ahmed Efendinin etmiş, muhasarada fevkalâde yararlık ve mu
hanesine inmişti; ateş bıı evin de bir kaç ye vaffakiyetleri giSrülmüf, fetihten sonra Kub
rine yapıştığı halde. Sadırâzam dışarı çıkma be veziri olm uştur (Haziran t52J) İkinci ye
dı, bunu giren asker fevkalâde gayretle Atı zir İken âsi Mısır valisi Ahmet Paşa iizerine
mca Efendinin evini kurtardı ve dulavısiyle memur edilmiş, fakat Ahmet Paşa, Mısır üme
yangının evveli n kola bu suretle bastırıl rası tarafından mağlûp edilip başı lstanbula
mı; oldu, Padişah da, ateş tamamen Söndü giinderitince, Ayas Paşa Kütahyadan geri
rülmeden yatığın yerinden ayrılmadı, hattâ rtönme emrini alııısiır. Bu sıralarda ıMayı*
Mlıur yemeğini yangın yerinde yedi. Ayasofya 1524) Pâdişâh İstanbulda kııknrdeşinln İbra-
h ttp :// 9r O U p S . g O O g l e . C O I
’j .v .5 i* to r e S î5 t _ _ 1487 — AYASl’A&A HAMAMI
m/group/merakediyorum
AYASPASA t C r BESİ — 1488 — B T A su n ,
http://groups.goog le.co
AXStKU>FZ3>tSI — 14 80 — AYASTEFAKOs DA MİLLET SIECLİSt
Ayasynja TÜrtıcsi
(K cıim ; N tılk )
pasa türbesi ile ele alınacak eserlerden biri ten A yastefanonı da ikinci hürriyet payitah
dir (8.; Sinfın Aga. Koca M imar; A yas Paşa). tı diye biliyorduk! Geç vakit Yenikapıdan bir
T a re ttin T opaç İrene atladım v c dostum u aram ağa gittim.
Bu A yasl^ianot yolculuğu içinde benim için
AYASTEFANOS — (B .: Yeşilköy).
en mefiud tesad üf gene Süleyman N azif Beye
AYASTEFANOSDA HAREKET ORDU rastlam ak oldu. Ü stadın e t varında, sitelerin
SU VE MİLLET MECLtSİ — Püyük^ehrin de, ruhu nd a b ir hafta evvele nazaran büyük
Rumeli banliyösünde, C um huriyet İnkılâbın- b ir değişim vardı. Çiinfcli kendisini bıı sefer
da adı Y ejiliöye çevrilen eski A yastefanos, m eyus, ezgin değil, bilâkis zinde, beşuş ve
Türkiye tarihinde İM büyük vakaya »aîıne pek alevli gördüm .
Olmuştur ki, biri, 1876 harbinde R usların bu Lokom otif nihayet istasyona varıp da
raya kadar gelerek bu köyün adiyle anılan ko.jm adan nefes nefese gelm iş gibi solu»
m uahedenin imzalanması; d iğeri de. ikinci alırken bütün e tra fta büyük bir faaliyet gö
Abdülhamide k a rjı yürüy en H arek et O rdu rülüyordu, Birçok zSbit, birçok mavi kostüm
sunun karargahını bu köyde kurm uş bulun lü Selanik jandarm ası, k&lpaJcİarmm üzerinde
masıdır (B -: A bdülham id IX.). lYa h ürriyet, y a ölüm!) tehdidi okunan boy
H areket O rdusunun A yastefanosda b u boy fedai... B unlardan h a alam u n b ak rın d a
lunduğu « ra ta ra alt en {irin h âtıralardan bîri. ne kadar m ütehakkim b ir tn in a farkettiglm i
Fazıl AJtmed'in kalem inden çıkm ıştır: b iIJ pek iyi hatırlan ın . K endilerini hem
«Hilâl M atbaasını MI ask erler bastık sevmek istiyordum , hem d e her m lltehakkim
tan sonra Ahmed Santimden hiçbir haber ve silâhlı kuvvetin huzurunda İçime gelen ig-
alamam ıştım. N ihayet vefakâr bir dost ken- birorım sı, iclialim si duyguya (belki kendi zaa
fım ı jid detle hissetm ek azabı.'J tam am ca mığ-
n / g r o u p W ^ c ! l ^ o m ,,u söyledi- Z a '
AYASTErAİYOSDA StM-LET MECLİSİ — 1400 — İstanbul
)ûb oluyordun. Ahmed Samimi her tarafla gene gayet sert, âm ir ve kat't bir «es yolumu
ara dun, hiçbir yerde bulamadım. istafyoju tek k e sti:
ra r gelişimde (Sirkeciye artık tren yok!) de — Nereye gidiyorsun?
diler. Ve derakab cebimdeki yirmi be? kuruş — Ayastefanosa!
kadar bir para ile ne yapacağım diye tefek- __Yasak? Don geriye!!
kıire daldım. Çünkü iş cidden firaklı İdi. Şimdi insaf edip halimi bir kere daha
Maamafih hikâyenin bu tararını geoe münşi düşünün! Zaten Ayastcfanosda iken tiyle *tu-
bırakarak öldüğüm gün kendimle beraber istim allere bağlandığın» duymuştum ki, bir
mezara götürm e# tercUî ederim. Gecemi, o tedbirsiz hareketle dehşetli bir kazaya mahal
zaman MeskûkAt İdaresinde müdürümüz olan vermek pek muhtemel görünüyordu. Tabii
Hakkı İlaiid Beyefendinin nezaket ve ulliv- oradan da geri döndük. Kiraz evvel obur ta
vttcenabına medyunum. Kendisi beiıi lütfen raftan boğulduğumu bu zavallı nefertige an
evine kabul e tti v« pek rah at b ir uyku uyu latm ak kaabil değildi. Zaten, yanıma yanaş
dum. Sabahleyin btzj yalaktan kaldıran şey, ma diye uzaktan tehdide başladı. Ozaman ya
İstanbul tarafından gelen top Besleri oldu pacak şey, şim endifer güzergahını bırakarak
Mütemadiyen itllsa* eden bir m erak, taham kendimi deniz tarafına doğru salıvermek ol
mülümün bütün duvarlarını yıkıyor gibiydi. duğuna kanaat getirdim- Ve belki gene ktrk
Ke yapıp yapıp lstanbula gideyim diyordum. yerde kırk am a y a uğrayarak t i Makriköy
Fakat neyle? Tren yok. b ir şey yok! Maama- istasyonunun önüne kadar yaklaştım. EUi,
fUı kararım da sebat ettim. Şim endifer yolu altm ış m etre ötem de büyük bir kalabalık
nu takip ede ede Makriköyüne gelm eyi dü vardı. Ve emindim ki, bir kere oraya gitsem
şündüm. Ondan ilerisi için A llah kerim di birçok tanıdığım a rast geleceğim ve İş kolay*
yordum. taşacak!.. Lâkin tam am istasyona varırken
Hani bir mevzuu nakledip dururken b ir son kat*! ve âm ir ses beni bulunduğum yere
denbire tavakkuf ederek karilere mühim bir Çivileyiverdi:
nasihat verecekmiş gibi (Istİtrad) diye aza^ — Dur, yasak:
metil bir serlevha yazan m uharrirler vardır,
ZaEen o kadar yorulm uş, açlıktan, bez-
İşte ben de onları taklid edeceğim. Fakat be*
gîcılikten o kadar bunalm ış ve ezilmiş bir hal
nimki öyie büyük, felsefi fikirler talûn için
de idim ki, hemen toprağın üeerine tılurtıver
değil, kısaca bir kardeş nasihati vermek ar-
dfm. Y erim den kıpırdayacak halim kalma
zusLyle: Efendiler, dünyada otuz tane Otuz-
mıştı. A rtık bütün ümidim lâkırdı anlar bir
bir Mart olsa size tavsiye ederim Ayastefanos-
tan Makriköyüne yürüyerek gelmek teşebbü adam ın lütfen ve inayeten oradan geçerek
iki dakika beni dinlem esinde İdî. Fakat ftfcj
sünde zinhar ve zinhar bulunmayasınız!,. Ni
gibi, inadına kimse gelmiyordu. Orada saat'
çin? diye uzun uzun şimdi beni istintaka h a
cet yok. Fakat bilin ki söylediğim tamamen i erce kendi kendim e yapacak mâkul bir 5*y
bir dost vakardeş süzüdür! düşünerek ve bunun intizara devamdan baş
ka b ir gey olm adıgnu görüp stknl idari çattı-
Şimdi bahsime rücu ediyorum: Yola dü
yarak vakit öldürdüğüm e inanınız; nihay-t
şüldükten epeyce sonra sert, k a t't ve âm ir bir
bir ışık, bir ûznid belirir gibi oldu. Ayaste-
ses karşımda gurUİdüyordu:
fanosdan birkaç süvari zabit, birkaç asker ve
— Dur! bir cebel topundan m ürekkeb küçük bir ka
Baktım; bir nöbetçi nefer, tabii benden file geliyordu. Ben herçel>âd âbâd yerimden
hem en itaat! O, sordu: kalkarak onlara doğru yürür gibf oldum. 1^*
— Nereye gidiyorsun? ikin iyice yaklaşıp da benim kendilerine doğ*
— Makriköyüne! ru teveccüh ettiğim i görünce, hiçbir şey söy
— Yasak! Dön geriye!! lememe vakit bırakmadan bağırdılar:
Şimdi benim halimi siz düşünün bir ke —* Ne dolaşıyorsun burada be herifi Gir*
re. Fakat ne yaparsın? Bir kere iyice İçimi sene içeri!
çektikten aonra yorgun ve m üteessir geri Ben nöbetçi neferini göstererek «Efen*
döndüm. B ereket versin ki hava pek fena de dim ..,* diye süzt başlarken bağırtı büsbütün
ğildi. Kuskun küskün yürüdüm. Birdenbire şiddetlendi: , .t .
http://groups.goog le
>ı.s-slJcLoPEntsl l4 fli — _________ a y a s t e t a h p s « t.'A iftn E S A J ie s i
— Çekil, oradan dıyoruuı «ana be lıerif'. jimdiyc kadar tafcib eylediği mesleki bitara-
Halâ Söyleniyor b e '. ruu-n çüup çıkmayacağına ye sı^lıg* takdir
Duyduğum m eserret ve m innettarlığın de ilahi takılı edccegi hattı harekete, yani
d e re c e sin i I t s a n u r e ıle m e a ln ıs ! İJeırlcti AUyyeye karşı g&ıteregcldiği hayır-
Kâinatta bu kadar le n e lli tekdir işitil lıAhlıgın eser) lininini izhara kıyam «dtp
giml hiç hatırlamıyorum. Ztra İki dakika so n ■niyecegine ve Marmaraya donanına idhali
ra M atnkdyüne ginm } v» birçok ahpaha İta suret] d üs tanede olacağı muhakkak ise dc
vtıfmu; bulunuyordum.* maksadı asli ne idüğüne ıtair Hükümeti ‘
İkinci Abdulhaıi)ldln tahttan indlrilme- niyonin malûmatı ipudalyesi olmadıkından
âlnr* k arar veren Millet Meclisi. 1047 de ya zihinleri tırm alayan keyfiye! İngiliz donan
na» VeşikSy Palas’da toplanm ıştı. (B : Ab- ması Bahri Sefid boğazından içeri g iren e
dıilhamid II ve Yeşilköy Palas). RusyalInın savlet ve şiddeti artarak Ifitanbu-
lu İşgal ve istilâya tasaddı etenesi vc bilâhara
AVASTEFANOS MUAIIEDKNAMESt — def ve tesviyesi kaabil otamayacak vekayi vc
J87B Türk Kus scforiııde, Ruslar, İstanbul ka- m iişkilite sebep utması mülahazası idi. Hal
puîanna, Ayastefanosa (Yejilköy) kadar gel. buki İngUtere parlâm entosu vaktinden evvel
m ljlerdl. Bu seferi» tarihçesi İstanbul Ansik a tılın ı; vc kraliçenin nutku resmisinde (Kra
lopedisinin mevzuu dışındadır. OsmanlI İm liçe V iktoryaı «Şırkda m uhascnıat m aattees
paratorluğunun son V akanüvisi bu büyük si süf im tidat eyleyerek m untazir otmıyan ba
yasi ve askeri vakayı şftylecc hülâsa etler: zı vukuat zuhuru ile bunların ledabiri ihti
«M ütareke mukavelesinin imzasından son
yatiye icrasına bizi mecbur edeceğini ketm
ra Server ve Nüm’k Paşalarm m urahhaslık-
ve ihln edemem. Bahsedilen tedbirlerin eti
ları nihayet bulmuş olduğundan sulh {artla
len İcrası ‘tin Uzun hazırlıkların yapılması
rım mtisakere etmek Şûrayi Devlet Reisi Saf
hususunda parlâm entonun semahalitte tara
fet Pasa ile Berlin sefiri Sadullah Bey (Sa-
bir em niyetim vardır» denilmiş ve İngiltere
duilah Paşâ) yeniden m urahhas tâyin edildi.
başvekili Lorö Bcacoosfield sefirim iz Musu-
Sadullah Beyin B erlinden vüruduna kadar
ros Paşaya ümıdbahş tebligatı mahremanede
vakit geçmemek üzere Saffet Paşa yalnız ola
■ bulunm uştu. B unlar İstanbulca peyderpey ha
rak Edlm eye gönderildi. Rusya m urahhasla
ber alınarak ve İngilterelim Marmaraya do
rı da G eneral ig natief ile Nclidof idi. G ene
nanm a idba Ünden maksadı Devleti Aiiyye ile
ral İgnatief uzun zaman Devleti Aiiyye nez-
dindc Rusya sefiri olup husum eti aleniyyesi akdi ittifak ve bilfiil harbe iştirâk olmayıp
ve U hakküm at ve istihkaratı He devletim izin h e r tü rlü ihtim ale karşı bir muamele] ihti
her zaman kesri haysiyetine ve hedm i biin- yat iyeden İbaret olduğuna dair Petersburg
yanı şevketine çalışan ve gavail ve masaibi kabinesine kanaat gelerek korkulan teşev
harbiyeyi tı;rtib ve tesri’ eden h erif İdi, Saf- vüşler ve sııitereh h ü m ta laif alınuf. fakat
vet P a;a Edîrneye vusulünü m üteakip mli- İngiliz donanması Akdeniz boğazını bitmü-
m r Mudanya açıklarında dem ir altıkda, (Rus
zataerata başlayıp Rusya m urahhaslarının
diirüj-tane m uam elelerine vc m nhakkirane ve ordusu.başkum andanı) G randük Nicola İs-
tezyifkârane sitem ve m uatebelerine katlana tanbula asker sokmak sevdasından vazgeç
rak devletçe b teı m enafi istihsaline cabala- m ekle beraber m ütareke hattını tecavüz e t
makda iken İngiltere sefiri Layard, tstanbul- m iş ve Çekmeceleri re Ayastefanos kafiyesi
da bulunan İngiliz tebaasının zuhuru m uh ni işgal İle ÂyastefunOBU kendisine karargâh
tem el vakalardan' mal ve canlarını emniyet ittihaz eylemiştir. Bu suretle m ütareke hat
altına alm ak isin lngiltercnin Akdeniz donan tından ilerliyerek payitahtın pek yakınlarına
masından b ir filonun lstanbula gelm eğe em ir sokulan ordusuna karşı Asakirl Osmaniye ta
aldığına ve bu da su re ti dostanede olacağına rafından yeni b ir miidatm hattı tenkil ve tab
dair Babıilliye b ir nota tebliğ eyledi. Bu teb yalar inşası misilli bazı m ertebe müdafaa ted
liğ nftgihaıü H iikûtneîi Saniyeye birdenbire birlerine başvurulmuştur, ty le r işbu sureti
«Zade tiftan bur nağm etü ıılırâ* (Ben tanbura tesviyeye iktiran edinceye k ad ar Hükümeti
ne vuruyorum o bana n e nağme veriyor) ka- seniye hayli teU f cim i; idi. IlalU bir gün
m ensub ve mâzul vükelâdan ve ricali » iil-
.c o m /g 'l» ^ M 2r m ^ < } p m re de™ min
AYAÜTEFAJtOS HUAHKDENA1IKİ _ USB —
kiye ve askeriye ve İlmiyeden bir büyük şû fında ikmal edeceklerdir. Ayni komisyon,
rayı saltanat tertib kılınarak Rusya askeri ls Sırbistanda bulunan vakıflar ile Sırbiatanda-
tanbula girmek isterse harben müdafaa çi kl miri emllkJn Sırbistan Emaretine sureti
mek mi lâzungelir, yoksa btr mukavele! mus terkini dv Uç sene zarfında tesviye edecek
lihane tahtında anların dühulüoo müsaade tir. Doğrudan doftnıya tür muahede aktedin-
etmek mi daha mttnasib o lu r maddesinin hu ceye kadar, Osmanlı Devleti, topraklaruıda
bulunan sırplara. beynelmilel hukuk kaide
zurda müzakere olunması em ir buyuruiraus
leri tatbik edecektir.
tu. Meclis toplanacağı sırada zatı şahine
(fkinci Abdiilhamidl «Rusya askerinin Islan Osmanlı Devleti; Romanyanın k a ti istik
bula dilhulOne cevaz gösteremem. Ünıerayi lâlini tasdik etm iştir. Doğrudan doğruya bir
askeriyemiz izharı cebanet ediyorlar. Ben muahede akline kadar. Osmanlı memleket
terinde bulunan Romanya tebaası, Avrupa
nefsimce her fedakârlıktan çekinmem. San
tebaasına tem in olunan haklardan istifade
cağı Şerifi çıkarıp Rus ordusu iizerine varm a
edeceklerdir.
|a haslım » diye irade edip işbu iradel seniye
(sadırizara) Ahmed Vefik Paşaya saraya ge Bulgaristan, Osmanlı Devletine vergi ve
lince tebliğ olundukda; <0 sözler cilvedir, ren bir mUmtaı emaret olacaktır. Bulgarlsta-
nıtı k a fi hududu, Rum elinin Rusya askeri ta
meram bizi tecrübedir, biz İşimize bakalım»
rafından tahliyesinden evvel. Rus ve Osmanlı
diyerek bir tavn mUtsbessimane ile yürüyüp
â b lard an m ürekkep bir komisyon tarafından
meclise girm iştir. Granduk Nicola Ayastefa-
tâyin olunacaktır. Bu hudut, bilâhare tanzim
nosu karargâh iltüıaz eyledikten sonra Şûra- olunacak hudutlara esas teşkil edecektir.
yl Devlet riyasetinden Hariciye N ezaretine
Bulgaristan Beyi, ahali tarafından serbestçe
tahvili memuriyet eden Devleti Aiiyye mu intihap olunacak, Büyük Devletlerin muva
rahhası Salvet Paşayı Edim eden oraya celb fakatinden sonra bu İntihabı Osmanlı Dev
eyledi. İkinci m urahhas B erlin sefiri Sadtıl leti tasdik edecektir. Biiyük Devletler hane
lah Bey o sırada lstanbula gelmekle o da danlarından hiçbiri. Bulgaristan Beyi intihap
Ayastefanosa gönderildi. M ükâlcmatı sulhîye olunmıyacaktır. Beylik münhal olduğu vakit
orada cereyan etm iş ve tak a rrü r eden şerait gene intihap Ue seçilecektir. Bulgar mutebe-
inerine muahedenâme 3 M art 1878 tarihinde ranından m ürekkep bir meclis, Filibe veya
orada imza edilmiştir. (Tarih musahabeleri). Tırnavada, bir Kus komiserinin riyasetinde
Ayastefanos Muah edenim esinin metni vc b ir Osmanlı komiserinin huzurunda. Bul
nin hulâsası şudur: garistan Beyinin intihabından evvel, müsta
kil Bulgaristan idare nizamnamesini tertip
«OsmanlI Devleti; K aradağ Em aretinin
ve tanzim edecektir. İslim , rum ve Ulahlarla
k a n istiklâlini tasdik etm iştir. A ralarında
karışmış olan m ıntakalarda, bu ahalinin hu
hal edemedikleri m eselelerde Rusya ve Avus
kuku da nazarı dikkate alınacaktır. Bulga-
turya devletleri hakem olacaklardır. Osmanlı
rlstanda bu yeni idarenin nezaret), iki sena
Devleti ile Karadağ arasındaki daimi münazaa için, bir Rus komiserine verilecektir; bir an
lara nihayet vermek İçin hudut tashih oluna
laşma hasıl olabilirse, Avrupa devletleri ka
caktır. Em aretin kat'l hududunu, Gsmanlı bineleri de, Rus komiseri refakatinde birer
Devleti ile Karadağ tarafından da b irer Uza memur murahhas bulundurabilecektir. Bulga-
bulundurulacak olan bir Avrupa komisyonu ristanda 'bundan sonra osmanlı askeri bulun
tâyin edecektir.
mayacaktır. Eski kalelerin hepsi, masrafları
• OsmanlI Devleti; Sırbistanm k a ti istik m ahalli hükümet tarafından verilerek yıktın-
lâlini tasdik etmiştir. Sırbistana ilhak oluna lacaktır. OsmanlI Devleti, mütareke mucibin
cak arazide emlâki olan müslümanlardan ce, tahlife olunan Tuna laleleriyle Şutunu
Em aretin hududu haricinde yaşamak istiyen- ve Varna kalelerinde kalan ve te n d i matı
ler, mülklerin! diledikleri veçhile işletebile- olan harp mühimmatı vesair eşyayı istedi#
ceklerdlr. lalanı lardan, saplardan ve bir Rus gibi kullanacaktır, Bulgadstanm intâam . em
komiserinden mürekkep bir komisyon, müs- niyet ve asâyişl için, miktarı Rusya ve Os
liiman emlâkinin muayenesini Hü sene zar manlI Devleti tarafından ittifakla tayla olu
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — 1499 — AYASTETANOS U L 'A H E D M
nacak U r mitli asker teşkil olununcaya ka İstanbul Konferansının İlk içtimaindeki
dar, Rus askerî. İki aene kadar BuJgariatfln- osm anlı Uevleii m urahhaslarına tebliğ olu
da kalacaktır. BulgaristanlI* kalacak olan K i» nan Avrupa teklifi, Osmanlı Devleti ile Rus
arterin i» m iktarı elli bini geçnılyecektlr. Bu ya ve A vusturya arasında İttifak Ue kararlaş
askerin iaşesini Bulgaristan tcııılıı edecek tırılacak tâdll&l ite birlikte derhal Hoafaa ve
tir I [em ekte tatbik olunacak, vergi bakayası Is-
Bu asker Rusya ile olan m ünasebetini Ro tenm lyeccktir. İHSO senesinden itibaren ver
manya tarilti ile vt Burgaz ve Varna Umanla gi, Rusya, A vusturya vc OsmanlI Devleti a n
rı vasıtası ile tenlin edecektir. BulgarısUnııı sında kararlaştırılacaktır.
Osmanlı Devletine vereceği senevi verginin Osmanlı devleti, C irit adası ahalisinin
miktarı Os.nani. Devleti. Husya vesair dev arzusunu nazarı dikkate alacaktır. 180B ni
letler arasında karırluşlırıtaeaktır. Osmanlı zam nam esinin dikkatle icrasını taahhüt e t
Devleti, Bulgaristan Em aretinin ötesindeki m ışU r.
eyaletlerine gömlcreceği veya oralardan celb
Osmanlı Devleti tarafından kendilerine
edecctl askerler ve mühimmat vesaireyl Buî-
bir idarei m ahsusa tâyin olunmamış a lın Ar-
riitandan geçlrcttlecefctir, yalnız, yolları B ul
navudluk, T ırhala ve Kümelinin sair yerleri
garistan Em areti tayin cdecektir; bu hüküm
için de, buna benzer ve mahalli ihtiyaçlara
yalm / tr.unıazam asker içindir, gayri nıuııla-
göre lu r dahili nizam nam e yapılacaktır. As-
zam askerlsris başıbozuklar ve çerkesler bun
yada, Rus askerinin İstilâsı altında bulunan
dan [«nam en hariçtir. O inıanli Devieli, Em a
ve Osmanlı Devletinin iadesi lâzım gelen yer
ret dahilinde postasını geçirmek vb tergraf
lerin tahliyesinde, b ir karışıklığın çıkması
haltım kullanmak hakkını muhafaza etm ek
m uhtem el olduğundan, Osmanlı Devleti, bu
tedir. BulgaristanlIn emlâki olup Em aretin
ralard a otu ran C rm enileıin em niyetini taah
hududu dışında oturacak olan İslâm vesair
h ü t etm iştir.
ahalinin emlâki üzerinde ta sa rru f hüküm leri
devanı edecektir; iltizam ve icar ederek is Osm anlı Devleti, son vakalarda medhal-
tifade edecektir. Azası İslam ve bulgarlardan d a r olan bütün tebaasını a f edecektir. Malt
mürekkep olup bir Kus kom iserinin nezareti ta n ve m enfi a la n lan d a derhal serbest b ı
altında ve başlıca m erkezlerde teşkil oluna rakacaktır.
cak komisyonlar, Islâm ve sairenin alâkadar O sm anlı Devleti, m utavassıt devletler
Oldukları e m lttin m uayenesini iki aene için kom iserlerinin K olur şehrinin tasarrufuna
de kafiyen bai edecektir; m iri em lâkin ve ait beyan ellik leri m ütalâayı n a z u ı dikkate
vakıfların d a su reti ferağ ve idaresini! iki se alacaktır. Iran hududunun k a ti olarak tah
ne içinde kat i şekilde hal edecektir. Bu iki liyesini taahhüt eder.
sene içinde aranm ayan bütün em U k müzaye Rusyanın talep, Osmanlı Devletinin de
de ile satılacaktır, bedeli, son vakalardan za kabul ettiği h arp tazm inatı bervechi atidir;
ra r görmüş olan İslâm r e hıristiyan eytam r e
eramiline tahsis olunacaktır. Tuna kaleleri 1 — O rdunun idaresi, mü
tamamen yıkılacak, Tuna sahilinde m üstah him m atın nakil, ve
kem mevki, Romanya, Sırbistan ve Bulgaris harp edevatının sipa
tan sularında da harp sefineleri bulunmaya rişleri gibi muharebe
caktır. Yalnız karakol gem ileri, nehir zabı m asrafları 000 000 000 Ruble
tasına ve gümrük İşlerine mahsus ufak ge
2 — Rusyanm cenup sa
miler bulunabilecektir. Tuna m uhtelit komis
yonunun hak, vazife ve imtiyazları olduğu hillerinde ihracat ti
gibi bırakılmıştır. Osmanlı Devleti Sünne Bo caretine. sanayie ve
ğauoı tekrar açacaktır. Harpten, Tunada sey dem iryollarına olan
ziyan bedeli 400 000 000 ı
ri sefainin tatilinden zarara uğrayan eşhasa
tazminat verecektir: bu iki nevi masrafa mu 3 — Is tili münasebeti ile
kabil, Tuna Komisyonunun kendisine vere Kafkasyada edilen za
cejti paradan 500,000 frank tahsis edecektir. rarlara mukabil 100000000 *
om/group/merakediyorum
AYASTtSFASOS MUAtTEDESİ — İ M — İSTANBUL
vâsıl oldum. Şafvel Paşa ite görüşlüm. Mer o du tarafı ş&haneden Çara selâm gutirdiğini
humla olan hukukum k a d im vc kendisine ve iki hükümdar araauıda Ahiren c«ykir olan
hürmetim fev k a lâ d e idi H em do S a lv e l P a şa dostluğu takviye edeceğini ve poUtikâya dair
kuvvei hâHkamn nâdire n yetiştirdiği tfziml memuriyeti olmadığını beyan etmig; anın
slyasiyundan olmakla beraber sohbeti dahi üzerine Birinci ^İkolamn huzuruna kabul
diİDÜvaz iıli. Vakıa müşarünileyh ile b irlik le edilmiş; fnkal Halil Paşa gayet zeki ve dira
bulunmak ve akdi muahede gibi mühim bir yetli olduğundan Çarın yanına girdikten ve
vazifeni» İfası esnasında kendisine re f a k a t mclbıAnıın aetfimlnı tebUğ ve bcdayeunı ita
e tm e k benim İçin bir ş e re f idiT f a k a t iş de ettikten sonra sözü siyasiyata naklelmlf ve
o msbelie müşkül idi. Her n e is e müsleinen her ne kadar Çarın nozdinde bulunan harici
billâh ifayı vazifeye bağlanıldı. Rus murai> ye nâzın ile sair siyasiyun Halil Paganın bu
h a s b riy ta mükâfemeye girişildi... bahiste devamını arzu etmemişlerle de paşa
'Bizim oturduğumuz hane gerek Gran- nın elvar ve gilftarından Çarın mahzuziyetini
diik Nikolamn ikametgâhına ve gerek mua gördükleri v« Birinci Nlkola Öyle yanında tö t
hedenin akdî için hazırlanan haneye pek uzak söyletir adam lardan olmadığı cihetle çftrnâ-
değildi. Müzakerat bâzan her gün ve bâzan da çar sükût eylemişler Halil Paşa İse meydanı
iki üç günde bir cereyan e d erd i Çünkü t&- müsait bulmakla Nikolamn hoşuna gidecek
laAbul ile lâyenkati muharebe olunurdu. Ara sözler söyleyip ve her dediğine de muvafa
dan epeyce günler geçli vc muanedenaiîiem/ı kat cevabını aüp Edfrnede münakid olan mu
bâzı niövactd: takarrür eyledi. Lâkin iş ehem ahede ahkâmını külli tâdile uğtatm if ve en
miyetli noktalara gclince bitlabi bidayetteki nihayet muvakkaten İstanbul» avdet etmiş
sür'at görülmez oldu. Hattâ bir aralık mii- tir. tşte Halil Paşanın bu memuriyeti Mam
zakeratın Lnkıtaı ihtimali de yüz gösterdi. için bir ders olmuştur. O sebeple şimdi Pe-
Safvet Posa ile verdiğimiz karar üzerine sa- tersburga öyle fevkalâde e lç melçi gönderil
duâzamın Ayaalefatıosn kadar gelmesini ls mesine muvafakat edemeyiz?..
tanbula teklif ettik; Israr eyledik. Sadarette «Tarafı padişahiden Petersburga bir me
bulunan Ahmed Vefik Paşa geldi. m ur izamı tedbiri de bu suretle boşa çıkınca
<Bert müşarünileyhi yakından tanımay ve lekllfatı vâkîa müşkülülkabul bir derece
dım; keşke davet etmiyeydik!.. Çünkü Vefik ye gelince herçibâdâbaü Makrİkoy tarafların
Paşa az kaldı İdimizi bozacak idî. Anladık ki daki hattı müdafaa kumandanına iktizası
bir $ey becereceği yok! Her ne ise tatlılıkla veçhile bir haber irsali ve Huşlara karşı da
lstanbula avdet ettirdik ve hakkında besle ruyi celâdet iraesi son bir çare olmak üzere
diğimiz hüsnü zandan dolayı büyük büyük vâridi hatır oldu. Çünkü o günlerde Rus mu
esefler ettik?.. rahhaslarının gösterdikleri tavrı dilhıraş ar*
«Şu hale nazaran İstanbuldan b ir haber tık tahammül olunur şeylerden değil idi. Hat*
beklemek bog bir şey olduğuna Safvel Paşa tâ bir akşam Grandük Nikolamn yaverlerin
ile karar vererek lekltfatı düşmanı biraz tah den b ir general bizim oturduğumuz eve ge
ra ve tâdile medar olur fikriyle zatı şahane lerek bizimle görüşmek istediğini haber ver
tarafından Rusya Çarı nezdine fevkalâde bir miş idi. Generali kabul ettik; içeri girdi. As
murahhas izamını münasip gördük. Bunu kerce bir temenna çakarak: — Rus ordusu
Kuşlara açtık. Lâkin General tğnatiyef krize hngk^manriam fehametlû Grandük Nikota haz
şu cevabı verdi; — Hayır, hayır biz o tuzağa retleri sulhun tatlılıkla husulü emrindeki
bir kero düştük, bir daha düşmek istemeyiz! âmniı miisâlemetperverâneslne rağmen Os
Generalin bu sözünden bir mânâ çıkarama manlI m urahhasları bazeratınin İşi avk ve
dığımızdan istiknah eyledik. B akına tğnati teabhüre uğratmalarından ve Rtts askerinin
yef bize ne dedi: (Evet vaktiyle Edim e mu uzaktan m inarat ve mebanisinl gördükleri
harebesini müteakip Sultan Mahmudu Sftni lstanbula girmek arzusunu her an d e r m e y a n
tarafından fevkalâde elçi sıfatiyle Çar Birin» eylemelerinden dolayı vukua gctebUecek her
t i Nİkolay* Damad Hali) Paşa gönderilmiş türlü hâdlsei mâesslfenin mesuliyetini Os
idL Halil Paşa Petcraburga vardıkta Rusya m an lI murahhasları hazeraUna terk eder ve
z hükümeti canibinden memuriyeti sorulmuş; uıtfşarÜnUeyhiıuadan yinni dört saate kadar
om/group/meraReaıyorum
AVA3TEFANOS MCAKEDeSI — 1496 İSTANBUI,
k a n bir cevsp beklediğini tebliğ eyler'.. Söz ınuraasaat ite biz nasıl ziyafet veririz? Bu ola
lerini Boylevip gitti. Generalin bu gibi ziya cak Ij değil. Vak eğer mutlaka «eritecek ise
reti kısa günde liç defa vSkf Dimağa başladı şimdiden sttyliyeyim ki ben öyle ziyafette
biziın tarafımızdan da keyfiyetin deri devlet© bulunmam* Şafvel Paşa reyime tamamiyle
yazıldığı ve aksama sabaha vûıudu memul iştirâk etil, ziyafetten nnyafctten sarfınazar
olan cevap üzerine İktizasının ifasına müsa- olundu; sandıklar sofracılara yükletilerek ta.
n a l kılınacağı vc şöyle böyle »lacatı w « l« Vanbula iade kılındı'....
verilir İdL İçime derd otan hallerden biri de şudur
Fakat Graııdük'ün tazyikatı biter tüke kl, biz Ayastcfanosda miizakeratla meşgul bu
nir şey olmadığından ve Kus murahhaslarına lunduğumuz sırada müracaat edilebilecek
karşı daha ziyade dayanmak çaresi kalmadığı adam akıllı bir haritamız yoklu. Bereket ver
gibi muahedenin imza edilmesine de lstan- sin Berimden gelirken yolda bakarım diye,
buldan mezuniyet gelmiş idügündcn nâçar ol- rek bir Rumeli, bir de Anadolu haritası almış
suretie kabule karar verdik. Ancak bayie İdim. İşte hep o, hep o! Halbuki Rusların
gayet müphem bir işde fiyle kuru bir telgraf elinde bizi.71 kendi memleketlerimizin hudu-
la verilen mezuniyete istinad eylemek, sevab dunu, m lkdan nüfusunu ve daha bilmem in
görülemediğinden akdi muahede için m utla sini mükemmelen irae ed er öyle muntazam
ka tanıtı şahaneden sadir olacak iradenin haritalar vardı ki. ta rif edemem.»
tahriren tebliğini yazdık ve ertesi günü A şandaki satırla r Ayastefanos sulh mü
matlûbumuz veçhile ruh sat gelmekle yürek zakerelerinin devam elliği sıralarda ve mua
lerimi! kan ağlaya ağlaya muahedenameye hedenin İmzasından sonra İstanbul gazete
w»’ı r’ nıa eyledik. lerinden çıkarılm ış notlardır;
t;bu neticeden dolayı Kus ordusundaki (V akit gazetesi- 5 M art 1678 Salı).
şetaretler ve İcra kılınan nüm ayişlsr cümle
Ayastefanosda İngiltere sefareti tercü
sinden olmak üzere Grandük Niirola bize bir
m anı — İngiltere sefareti ikinci tercümanı
ziyafet verdi. Mecburi hazır bulunduk. Gran-
Mösyö M arniç geçen giin seyahat tarikiyle
düküjı sağında Safvet Paşa bulunuyordu. So
Ayastefanosa gidip görüşm ek üzere Devlet-
lunda da ben oturuyordum. Sofrada n e kadar
lû Safvet Paşa H azretlerinin dairelerine gi
çatal bıçak, süıahi, bardak, tabak varsa hepsi
re re k (Rusya sefiri) General lğnatiyef dahi o
bakırdan idi. H attâ Grandük bize hitaben bu
esnada paşayı m üşarünileyh ile mülakattan
lakımın kendi tarafından seferberlikte isti
avdet etm ek üzere iken kapuda tercümanı
mal için yaptırılmış olduğunu ve kusura ba-
mumaileyhe tesadüf eyler ve buna: — Marni;
kdmamasını sSyledi... Yemek yenildi, der
sen misin? diye sual etm esi üzerine o da;
ken sag kulağımın dibinde top patlar gibi,
~ Evet benim! dediğinden generali mumai
Grandük bir bağırdı! Meğer âdeti im i; hazır
leyh1. — Senin halin m alûm dur, buradan çık
bulunan zabitlerin sigara içmesine müsaade
git, zira kurguna dikilebilirsin! demesi üzeri
ediyormuş!.. Ne ise sigaraları yaktık, biraz
ne tercüm an durmayıp lstanbula avdet ey
daha konuştuk kalktık evimize geldik. Vukuu
ler. K eyfiyet D ersaadette bulunan İngiliz ga
hili lstanbula yazdık... Al sana e rtesi günü
U r eraSr ki biz de Gnuıdiike bilmukabele zi zeteleri m uhabirlerinin mesmuu oldukda fer-
yafet vermeli imişiz:... Sandık sandık eşya, kalede ehem miyet verilip taraf taraf telgraf
alay alay sofracı! Canim buna ne lüzum var; la r çekmeğe başlarlar. Bize kalırsa bu key
fiyet generali mumaileyhin bir lâtifcsl olmaSr
beni bâyle şeylere vaktimiz müsaait mi de
gerektir.
dikse de anlatamadık. Sandıkları açtık. Bir do
(Vakit (foOTtesi 27 Mıırt I87S
ne görelim tekinli takımlar, kahve zarflarına
varınca hep murassa, hep müzeyyen şeyleri Rus ordusu başkumandanı Gnmdllk Ni-
İçim taştı. Gözlerim kararılı. Safvet Paşaya kotanın. İstanbulda İkinci Abdülhamld ile mü
dedim kl «Dün verileri ziyafet galibin ziya lakatı — Dünkü gün saat d ört buçukta Cran-
feti olduğu halde takımlarının neden mamut dük Nikola maiyeti erltâniyle beraber Rusya
idügilnll gürdük- Bu vereceğimiz ziyafet ise imparatorunun, zatına malısud olan livadya
mağlûbun ziyafetidir. İnsaf buyurunuz îu nam vapura râkîb olduğu halde Doimabahç»
http://groups.google.ee
ANSI KLOPH>tSl — H 97 — AYASTEFANOS MUAHEDESİ
sahüsnrayı hümayunu plşgâhıua muvasalat ey rideıı izzeilû Tâhir Bey alâuneraUblhûn pre-
lediklerinde tercümanı divanı hlJmayıtn teşri* m iti1 edilmişlerdir.
faüi umumiye veltilı sa&dctlC) Münir Rcyt*- Grandük NUcoJa ile sair prensler ve ge*
femli hazretleri islikte Hurin* memurini vc ııoralk'i huzuru hazreti ^ehriyarlde gayet
sarayı hümayundan lertip olunan kayıklar ih? edibâne vc hiirmptkârane evza' ve etvarda
vapuru meakûre giderek Graudıik NikoUı vc bulundukları gibi hazreti şrhriyârt dahi Gran-
oğlu Vtf prens U hlenberg ve diğer U r Rus dlik Nlkulaya bir imparator biraderine lâyık
prvnti ve erkim harb reisini bir kayına w filncak surette nüvazişterde ve refakatinde
General Gurko ve Skoblef ve o£lu diğer Ge bulunan zevata dalıi nazikâne iltifatlarda bu*
neral Skoblef vesair generaller duhi ayınca lunmugüırOır.
kayıklara biiirkâb sarayı hümayunun büyük Hele Pilevneııin müdafii şecaatseınalı
iskelesine tsai eylemişi ir. doviellû Gazi Osman Paşa hazretleri tarafı
VÜkelAyİ fetıam ve ümerayı kiram üni eşrefi hazreti şehriyâriüen Grandük Nikola-
formaların) lâbis oldukları halde Grandük ya prcaaııte edildiği sırada Grandük cenap
Nikotoyı binek tflS< kurbunda istffchal cyJe- ları hakkı miişariiftiJeyhde zatı şahaneye pek
diklpri vo yiftû orada hadecnei hassai şâhanc çuk medayıh ve sitayişde bulunup ezcümle
île musikaj hümayun dahi safbestei sel ânı tBöyle gayretli kumandanla m uharebe et
uldukten halde Cî rtıtıdılk ve maiyeti sarayı m ek düşm anları için dahi şereftir.» sözü ile
hümayuna çıkarılarak evvel emirde Grandük Gazİİ m üşarünileyh hazretlerinin, üluvvu kad
ri askerilerini itirafda bulunm uşlardır ve mü
cenapları prenslerle beraber lieclil istikbal
şarünileyh G randük Nikolamn maiyetinde
sakm kapusuna kadar ilerlemiş ve yalnız
bulunan genertalier İle erkânı har biyesinin
cuma selâmlığına mahsus olan üniformaları
gerek Dolmabahçç ve gerekse Paşa hazret
nı lâbis ve nişanı oaııaniyi hâmil bulunmuş
lerine tesadüfleri esnasında perestiş derece
olan zatı hazreti Ueidârınm huzuru şehriya-
sinde fevkalâde bir riayet ve tâaim eyledik-
nlerine v&euI ve diğer generaller dahi süfe~
leriııi reyülâyin müşahede edenler beyan ey
rayi ecnebiyeye mabaııs olan büyük odaya du
lem işlerdir. Dersaadet umum, kumandanı
hulden ve zatı şevketsematı hazret i tacidârı
ferik saadeüû Fuad Paşa hazretlerinin Fili*
Grandük Nikola cenahları ite m ülakat e t
be önünde son defa olarak vukubulup "kendi
mekle beraber prensler Hazeratı dahi G ran
kuvvetinin üç d ö rt misil b ir kuvvete üç giin
dük tarafından a y n ayn takdim olunduktan m ukavem etten sonra fenni harbin cevaz ver
sonra siifera odasında bulunan g eneraller da diği hir suret iizre ricatı muntazam© ile ha
hi huzuru hümayuna dâvet olunarak cümlesi rek et eylediği gibi muharebedeki şecaatini
alâpıeratıbihlm Grandük Nikola tarafından takdirden G randük Nikola müşarünileyhe hi
zalı şah&neyc takdim olunmuş ve tararı eşreli taben ve rusca bir tâbir ile «Siz hakikaten
luzrcti şehrjyariden dahi başvekil feham etlü kahram an b ir askersiniz1» detnig ve Filibe
devletlû Ahmed Vevık Paşa ve hariciye nâ önünde müşarünİleyhifl kolordusu ile muha
zın devletlCı Safvet P aja ve Serasker devlet- rebe eden fırkalar kumandanı generalleri:
lû Bauf Paşa ve Tophanei tanlre m üşiri dev- *tgte suân Filibe önündeki muharebede düş-
IctlCı Namık Paşa ve devletlû Gazi Osman nıanlarmız bulunan kum andanları Size tak
Paşa ve bahriye nAzırı ve mabeyni hümayun dim ediyorum» diyerek general Gurko ve &>•
müşiri devletlû Said Paşa vc İstanbul kuman valof ile diğer iki generali dahi takdim e t
danı saadetlû Fuad Paşa ve mabeyni hüma miştir.
yun erkânı kiramından ve sorkurenayı has Takdim resmi bu suretle icra olunduktan
reti şehriyori utufctlu N âfit Pa§a ve mabey sonra Grandük Nikola i/e prensler huzuru
ni hilmayun serkatibL utufetlû Lebtb Efendi hümâyunda kahveler ve şerbetlerle izaz olun
ve kâtibi sâni saadetlû Süleyman Beyefendi dukları esnada süfera odasuıa avdet eyliyen
ve seryaveri hazreti şehrlyart saadetlü Metv generaller ve yaverler dahi orada izaz ve İk
zncd Paşa ve yave ram şehriyaıiıfen saadetlü ram edilerek nihayet saat altı raddelerin
Mehmed Zeki Paya ve sertabib saadetlft May. de m isafir Grandük Nikolamn zatine mah
royani Efendi hazretleriyle yaveraru şehriya- sus olan bir küçük vapıır ve lilzumu ka*
ım/group/merakediyorum
14H8 — tS T M » C L
AYASTEFANOS MUAHEDESİ
http://groups.goog le.c
A.'isflCLOİ’EDtBİ _ l« * — AVACTETAM* Iİ-1 î a t BS&I
zarri efasek flsare R uıyı «lavlati tın itn d jn fitine taralından İstinsah edilmiştir.î
atemuMD g * s u g u ; deıtetlfl fitufetlû Sen*
\V .» » T K F A N O » R l S A m ilt-S I — O
kar Pat» hMrcfl*:t j *Ir beraber 0 * r« u ıtf’ -
devrin halk a&zındj 93 bozgunu djyft ■*■>>!«
g*llBi| olsu Bufva erkj:; J .jrtn jr rvı*ı nju;ı
12113 (M 1870ı Itu* hartMBdve >tenra ve Hat
vatf h tik g n c n i (Nikofı ujerayi Osmaniye,
larla A yufcfannt MujİimImİpui Akdini atit-
s is d*W nailin* n f u r r ir memur olup bu
icakıp, Rusların Mr u f r r talıakkuuu ik la
h u m için tarafı de»leü aliyyerli'n dahi rr* ı
lanbulun bu sayfiye kdyündr diklikler) ma
m harbiye mirliva;jnn rijn saadetlû O jrt an
uzam bir ibıde İdi. Birinci Cıluıı lU rt» ba.
F»fj memur H ıln ı■, vc payayı ıritımnılryhın
^ıııda. Türkiye ile Itıuyanm yekdiğeri» kar
mâıveUBe lcabl kadar 2İb ıtanı askeriye vıî
şı ilânı harbi müteakip, iktidarda *»■!••»— |u
kelebe verilmesi d ib i tensib olunmıl) oldu
tihad ve Terakki Fırk an b&MmetiıdB »MM
fundan bunların generali merkum ile ücra
vekarın ifadesi olan U r kajariyle ytkbnlouf-
ber birfcaç giuıo kadar Sivastopola mütevec
tır. Bu vakayı teshil «den * t* fll<lVI satırlar,
ethen Dersaadetlen barrkt'l eylem eleri mu
ttlih ad ve Terakki fırkasının n k|iri e tk in
kaırer bulunmuştur. Rusya memaliki içen
olan Tanın gazetesinin 14 Teşrinisani 1914
Itrinde bulunan uferayi osm aniyenin şlmen
pazar tarihli ntubasından aakledilm ifU r:
diferler vüilasiyle Sivastopol lim anına inıli
d Ju n sabah saat a.3(l da Ayaıtefaausda.
rllereJc Rusya devleti tarafından istihzar edi
93 Moskof m uharebesinin U r h itırai şeameti
len vapurlara râkiben D ersaadetc rukledlle
olmak ü ıe ır Ayaslefanos m uahedel eUmednı
çekleri ve mezkûr va- H,
m üteakip, zahiren bir müessesçi diniye ve
p urlann hini avdeti erin
luy riy c. hakikatle İse Moskof nişanei zaferin
de Rusya askeriyle be
den başka şey olmıyan binanın kal'l esssı
raber D eraadette bulu
resmi bir cem'i gafir taralından icra edilmiş
nan Rusya te ra s ın ı da
hi alıp götürecekleri ve tir.
«Milleti tslâmiye. ş&phesiz payitahtı mu
memleketeynde bulunan
azum a da Rus galibiyetim ilin eden bu âbı-
ii s e r a y i osmaniyenin
nakline nezaret etmek denin bakasuıa tahammül gösteremezdi. Aha
li önce binanın ahşap akşamını yakmış ve bı-
V anada bulunan mirli lâhara kârgir kısmını da tahrib etmiftir. Fa
va saadetlû Keşid Paça
kat hedim ve tahribe başlanmaıdan evvel,
nın memur edilip Bük-
din vc ılinayete hürm etkar olan -halk tararın
reşe azimet eyliyeceği dan kulenin yukarısına muallak
istihbar olunmuştur bulunan cesim çan vesar taraflar
iBu notlar da muallak çanlar indirilmişi kule
nin üzerine vesair tahrib edilen
mahallere Osmanlı bayrakları rek-
zolunmuştur Halk. Abidenin en
yüksek yerlerinde davullar çalarak
ilân jadiimani elm iftir Binanın
içkiden çıkarılan eşya polis Müdü
riyetine teslim edilmiştir. Bunların
meyanuıda pirinçten mamftl altun
yaldızlı âbidenin küçiik bir numu
nesi bulunmaktadır Kilisede mtv
cul bulunan kıym ettar eşya, bayii
aaman evvel bir Rus rahibi tararın
dan alınıp götüri)lmd|tGr.
<D(ın tahrib edilen Rus nişa-
nei zaferinin inşasına 1302 ıl8M)
AyattcfMM* Rai AbMnl tarihinde boşlanmış ve 1307 CUMM)
Kfful s tılü n s f) senesinde i k m a l edilmiştir Ga-
:om/group/merakediyorum
AYASTBFANOS RUS ABİDESİ — 1500 — İSTANBUL
yet metin vo sert kayalardan bir kale şek Aîûgıtlüki notlar, İstanbul Ansiklopedisi-
linde duvarlın mazgallı olarak inşa otlitmiş }i« Ft&kım Çn'iapala tarafından verilmiştir:
tir. Bu mefi’unt âbideyi tahrib edenler me> «AyasrefafiOA Kus âbidesinin yıkılışı,
yamada civar köylerden gelen pek çok Ru AvusturyalI l)ir şirket filme almak İsledi. Fa.
meli muhacirleri hazır bulunmuştur. kat harp dolayısiyle, böyle bir filmi ancak bir
<£u münasebette 93 muharebesinin bu Ttirk askeri çekebilirdi. Şirketin İstanbul
âbideye' taallûk eden bâsı hâtıralardı kari mümessili Mordu, o zaman bir ihtiyat zâbiti
lerimize hatırlatmağı faydadan hâli görmü* otan Fuad Ugkırıay isminde bir gönce bir
yoruz; film çökme makinesi vererek onu bu işe lef*
vik etti, Fuad Bey, o samana kadar hiç film
«Ayastofanos Muahedesi mâelkorâhe ad
çek/nera/şti; sade fotoğraf çeker. $Ulema ey*
dedilmiş iken Moskoflar askerlerimi Memaliki
natmasmı bilirdi, ilk defa olarak bu hâdise'
Osmaniyeden geri çekmek için İki mühim şart
yl filme aldı ki Türkiyede çekilmiş ilk Bktü-
teklif etmişler ve bu iki şart kabul edilmedik
a]îte filmidir; Türklerden İlk film operatörıi
çe münasebstı siyaalyeyi tamamiyle iade et-
dc kendisidir. Bundan sonra sinemacılığı
«Diyeceklerini BabıALlye resmen Lg’ar eyle
meslek edinmiş, Miizei Askerî sinemasında,
mişlerdir. Bu iki şarttan birisi Ayastefanos-
Merkez Ordu sinema dairesinde, Malûlini gu.
da alâmeti aafer olmak üzere bir sütunu ke
lala muavenet cemiyeti film studyoBUîiıia,
birin rekzi ve iizerine «Rusya askerinin Dev»
Kemal Filmde operatörlük yapmıştır. Hâlen
leü aliyyeye galebesi» ibaresiyle tarihî mua
de Harb Akademisi film çekme merkezinde
hedenin hakkedilmek idi. AbdiLlhamid Kuş
lar taralından derraeyan edilen şartı mezku memurdur». Tasflr gazetesinin hususî fotoğ
rafçısı da. maalesef adı tesbit edilemedi, âbi*
ru kabul etmiyerek doğrudan doğruya Kusya
imparatoruna müracaat ve tedabiri sairel si- denin büyük kulesi çökerken harikulade mu
vaffakiyetli bir enstantane resim çekmişti.
yaslyeye tevessül ve en nihayet Ayastefanos*
Kcüjid Hâlid Gönç
<tokf âbidenin şimdiki hâli olan müessesei
hayriye namiyle bir bina inşasına muvafakat A y ttle ta m Rus abidesini yıkan dina*
eylemiş idi. m itleri eliyle koyup ateşlediğini söyleyen
<ftttsîar, Abide içiş Barutçu baş» ailesinin emeldi yarbay Y. B ahri Doğançay bu târihi
tahtı tasarrufunda bulunan araziyi satın al hâdiseyi «Tarih Dünyası» mccmuaaına yaz
mışlardı. Bina, muharebede filen Rus zâbitan dığı bir makaaSede, Tania gazetesinde İntişar
ve efradının defnedildiği mezarlar üzerine eden yandan tamamen başka şekilde anla
kurulmuş idi». tıyor:
«Binbaşı Hamil Fahri Beyin kumanda
Birinci Cihan Harbinde Türkiye île Ruh-
ettiği 27 inci süvari alayı o tarih te Davut*
yanın iki muhasım devlet olmasından sonra,
paşa kışlasında idL Ben, bu alayın ikinci bö
İstanbul matbuatında Ayastefanosa Rus âbi
lüğünde teğmendim.
desinin kaldırılması zamanının geldiğini ya
zan iNt muharrir. Aka Gündüzün makalesi H arpte; süvari sınıfı mensuplarına de*
miryolu. köprü, istasyon tesisleri ve daha
özerine «Tezahüratı Külliye Heyeti Tertibi-
buna mümasil yerlerin tahrib vazifesi diişer.
yeti» adt ile bir komite teşekkül etmiş ve bu
Bu sınıfa tahribi öğretmek için her sene kurs
komite tarafından Fatih camiinde muazzam
yapılırdı. Böyle bir kursun son günü alay
bir miting tertip edilerek Ayastefanosa gidil
kumandanı amelî ve tatbikî sahada bu işi gör
miştir.
memizi istedi. Sahipsiz bir duvar, kuntmuş
Devrin gazetelerinden Tasfiri Efkârın 20 bir ağaç, bir demir parçası bulmak ve üzerin
T eşrinim i 1914 tarihli nüshasında da, âbide de tahrip tecrübeleri yapmak üzere kışladan
den İndirilen ve biri gayet büyiik olan dört çıktık. Ayastefanc» civarında Kalfcuatya kö
çanın* kamyonlarla Askeri Müzeye nakledi yünün hemen yanında bulunan Ayastefanos
lip, Fatih Sultan Mehmed tarafından Utan- âbidesine geldik. Alay kumandanı, «İşte ba
bulun fethi esnasında Haliti kapamak fçin âbidenin bahçe dııvaruıda birinci tecrübeyi
g ailen Bizans zincirinin yanına konulduğu yapalım» dedi. Duvarın metâ netini, kalınU*
kaydedilmiştir. |u u , yüksekliğini ölçüyûr ve ona göre koya*
http://groups.google.ee
ANStKLO fSD İs! — ı& ot — AYA STEFANO S RUH ABİTTCSİ
ca£mur tahrip featıbuun mıkdar ve adetlini £a kâfi gelm ene tırnaklarımızla ttikccegiz!
teabft* çalışıyorduk. dedi.
«Bir gikn evvel JsSanbıtidan ve civar köy ıllcpim is son dcrccc heyecanlanmıştık,
lerden J d c n şahıslar âbide önünde nümayiş alayın en gönç subayı idim ı
yapmışlar ve ellerindeki k o n u la rla duvarları — Kumandanım, dedim, Harbiye mi'k*
yıkmağı kalkışmışlardı. Biz meşgul olurken o
tebintle tahrip dersi gördüm. Balkan Harbin
vaktin emniyet tunum müdürü olan {İttihat de tahrip işi yaptım, müsaade ederseniz bu
Te Terakki hükümetinin polis m üdürü umu* işi ben yapayım..
ousü Bodıi Bey de âbidenin. İçerisinde bir
Çok memnun oldu. Hemen kuleye gir
gün evvelki hâdise dolayuı Ue tetkiklerde bu
dik. 0 ne muazzam bina idi! Bina duvarU n
lunuyormuş, bir koylu koşarak: «Efendim,
um iç yüzünde o harbde dlen Mockoflann
süvariler âbideyi yıkıyorlar.,* demiş. Bedri
isimleri oyularak yazılmıştı, ölülerinin k e
Bey d? pürtelâş dışarı fırlam ış, bize doğru
mikleri mahzenlere doldurulmuş. Papaz dal»
koşarcasına geltü. Alay kumandanın?;
releri, muhafızların yerleri ve daha bir çok
— Ben emniyeti umumiye m üdürü B ed
tçşkilât İçin odalar.. Abide betonarme olup
ri!.. dedi:
hariçten vald -olacak bir taarruza ve her tü r
Alay kum andanı da:
lü çapta top ve silâhlara karşı koyacak meta
— 27 inci sftvari alayı kumandam bin
netle îdi. Kaide kısmından âbideyi yıkmak
başı Hâmid Fahrî! diye m ukabele etti.
toplarla tahrip kalıbına ve günlerle emeğe
Bedri Bey asabi btr hal ve tavırla ve he
bağlıydı.
yecan içinde:
«Âbidenin tâ tepesine çıkan dıştan, b ir
— Hangi makamdan em ir alarak ve ken
merdiveni vardı. Bu merdivenden çikıyor-
dinizde ne gibi bir salâhiyet görerek âbideyi
h e r kademeyi inceliyorduk. Bir sahanlığa
yıkacaksınız?., d ed i
geldik, bu kısımda âbide oldukça daralmıştı.
Alay kum andanı şehid Hâmid Fahri Bey
A ralan b ire r buçuk m etre açıklıkta 12 gârgir
mefhum öa hiddetti hiddetli:
ayak üzerinde ü st kısmını tutuyor. ÂUdeıtıu
— Beyefendi, vicdanımızdan! $3 senedir
buradan tahribini mümkün gördük. Ayaklar
milletin sinesinde dikili duran Moskofun ba dan b ir kaçını tahrip edersek âbidenin yı
meş'um âbidesini yakmak için daha 33 se se mi
kılacağı na hüküm verdim.
beklemek lâzımdır? Hükümet yıkmak iste*
«Ben. dört ayağa kalıpları bağladım, tki
miyarca, bunu yıkmak m illetin hakkıdır! mu
ayaktaki kalıplara iki fitil taktım. Diğer iki
kabelesinde bulundu.
ayaktaki kalıplara galnu kapsül koydum. Ba
Bedri Bey: kapsüller sirayetle ateşleme usulü Ue ateş
— Hükümetin muvafakati yoktur, bu işi alacaklardı. iTabrip de b ir usuldür}. Şimdi,
yapmaktan atıl menederim! deyince: bu iki fitili ateşlem ek için iki kişi lâzım. Biri
Hamid Fahri Bey, mütecellidane b ir ta- ben. diğeri İçin benim bölükten Üsteğmen
vırta: Hobyariı Haydar çıktı. Ateşledikten sonra
— Milletin şahlanmış irâdesini durdur mıntakai mUhllkenJn dışına çıkmak lâzımdı.
mak elinizde İse buyanın, biz şimdi âbideyi Onu prova ettik. Haydar Bey evli idi.
yıkacağız, mâni olun! diye cevap verdi. Kumandan: «Evvelâ o ateşlesin kaçsın, sen
«Hâmid Fahri Bey, çok vatanperver btr bekârsın sonra da sen kaçarsın» dedi. Böyle
zattı. Aziz Atanın Harbiyeden sınıf arkadaşı yaptık. Provamız iyi netice verdi. Kumandan
ick. Pek yakışıklı ve kabadayı İdi. Çok heye ve subaylar âbideden tuaklaştılar. Biz Hay
canlanmış olduğu bu anda da. bir kat daha dar Beyle birer sigara yaktık Evvelâ Haydar
heybeUi olmuştu. sonra da ben sigara ateşiyle Stilleri ateşledik;
Bedri Bey fasla konuşmadı. Derhal d6n* kule merdiveninden son hızımızla indik ve
du, âbide flnünd» dunuı otomobiline binerek koşarak bahçeyi geçip bahçe duvarının arka
İstanbul istikametini tuttu. sına gizlendik. Fitillerin yanma müddeti J00
K n m a n H a ttim ı» - saniyedir fnfirib oldu, fakat ses tek çıktı
— Arkadaşlar, duvarı değil, âbideyi yı+ Duman sıyrıldı, kule duruyor. Müteessir ve
kavağız! Tahrip kalıplarımız bu iş! başarma- mahcup tekrar o kısma çıktık. Haydar Bey
ım/group/merakediyorum
AVAS U ıH Usrrla) — 1502 — İSTANBUL
ım/group/merakediyorum
1504 — İSTANBUL
' çıkmadı» demişler. Bir gemici de: «öyle de* »Beş yıl daha geçtü-- Yine gece, gök yfl.
gil„.» demi;... Lodos fırünassnd* koşar, kuv zUııde ayın onbeşi ve denizde lodos fırtınası..
vetli bir dalga gelir, ait güverteyi kaplar, öbür Sesler hırçın m artıların mı? RUzgârın mı?
kenarda bulunan Bûseyinin ayağı kayar. dii« Bey a m a , beyefendi, babacığın) babacığım...
fer. kalkmak İsterken gemi onun bulunduğu N«Hc evlik uraU vtnn iri?
taraf* yatar, oyandan bocalan sularla bera S»ı> «inmişin, fnyM n .kal iKnl«?
ber çoçucuk denize uçar, gider. «Beyim., bir Nm I aramalı JnU ?
(iğlik duydum... o kadar..» diye anlatır. D n U ı litfüodr bir g&uıtttf t m i mohuA
R.E. JCoçu'nuD Hüseyin çocuk mersiye* G M I b trikllı*! «lalını!»
İtrinin birincisi «Eylül 1P42» tarİMfiİ taşı Perlgan, btttb...
makladır. Hüseyinitı ölümünü öfreodl{i ge* AYATHANGELOŞ — Fnner Rum Orto
cedir. doks patriklerinden: aslen Edirnelidir, kili
Cjib çocuktur se bayatına Moskova Hum cem aat! papazlı
Ktnab. boyalı ğından başlam ıştır; 1815 de Belgrad, 1823
Tt'kir, m etta a {ocafcıar de Kadıköy m etropotidi tayin edilmiş, 1026
Sesi poynil da patrik se rilm iştir; bu m akamda dürt sene
Gözleri aynûJj kalm ış, 1630 da azil edilerek Kay&eriye Sii
Kan kırmm r tl in üş, bir m üddet sonra m enfâsı Edlrneyg
Külhan «ocuktur
tahvil ed ile re k orada ölm üştür, Türkçe, bul-
Koşıtuı, ufar garea, nısca ve Fransızca bilir k ü ltü r sahibi
Ete t w ı ı Slğnuı<, kaçar b ir zat idi, fakat m uasırları tarafından para
Bavadır, cıvadır
ya karşı fazla haris olm akla iftihara edilmiş
Çıplak ayağında çaın«r tir. Din ve ahlâk m evzularında tjir kaç eser
Bapnda sırnur yazmış ve bastırm ıştır.
Yaman «ocuktur NeeUU Sarrin
' Cin gibi şeyt»
D utuna kalkan AVAZ — KUlhâni, hâneberdujU r argo
^SmljfF, kahram an (ocuktur sunda kesad, işsizlik, iş durgunluğu; misal;
ftnh gün serîn
— İşler nasıl?
R iy â gibi derin — Ayaz!..
Döficyin a m tfe ? Bazan ayni m ânâda «ayaz kesmek» de
ÖlıKL denilir, m e se li b ir p ırp ırı ham m al oğlancık:
c(Jç gündür ayaz kesiyorum sbi.. bir e l çan
Kaff» dSfcâldö
Dudak bâkûUfl tası bile verm ediler atri...» diye derd yanar.
Cinnet güldü M ektepli gençlerim iz argo konuşmaya
ÇÜiMüyor A lb h IçinHeki dOgömü başlayalı bu kelim eyi ağızlarına m al etmiş,
ikinci pıersiyc bir yıl sonra, gemiciden fakat farklı anlam da, «tor, {etin, mttşkil»
deniz faciasını dinlediği zaman yazılm ıştır; yerine kullanm aya başlam ışlardır; m isal:
http://groups.goog le.c
ANSİKLOPEDİSİ — 1505 — AYAZMA*CAMİİ
rafından anası MüırLşah Sultan ite kardeşi yüksektir, sakaktan cami avlusuna taş kor
Şehzade SÜJeymanm ruhlarım şâd etmek için kuluktu ve iki turanı bîr rampa, «alhı maille
Hicri J 174, Milâdi 1760 ytlındn yaptirılmjf* çıkılır, Hor iiç kapuda, siyah temin üzerine
lir. Aksam ve tefcrruatuıdn gitael yerleri bu* altun yaldtzlı celi bir yazı ile âyeti kerime
lunması ile beraber mimarimizin inhitat dev ler uyulmuştur; garbdaki esas kapunun dış
ri eserlerindendir. HadikatiiJcuvamlîln de yüzündft;
gösterdiği £ibî. bu cami imaret manzumesi aİnncR$a)âln kû-ıu^t nlftl miı'mtnlnc klUt^Kin mtv
şefcfinde, yani yanında bir sıbyan mektebi, kııuti»
bir tek hamam, bir bilyUk çeşme vc bir mu-
vakith&nö yapıîmışiır. Bu satırların yazıldı İç y ü z ü n d e :
ğı sırada, 1947 tkiucitegrini, yıkılmış olan cKaalcilahü leb&reke »e İnalü ıw]SmflMİej>k«ai |A-
eski mektebin yerinde Meşrutiyet devri ese lüm redhulvhi hâtiılin. Sadafcallahttiaılnu
ri bir ükmektep bulunuyordu, muvakkitha* Cenubdaki kapunun dış yüzünde:
nenin yalnız duvarları kalmış, hamam yer ila
■SclliuUMalrvkütn b in a u tırrtiim ftni'tae ükbr46ir»
bir harabe, camiin müştemilâtından olan
hünkâr mahfili de pek haralı bir halde idi. Şimaldeki kapunun dış yiuilnde:
CaoıL mekteb hizasından itibaren iiç tarafı «SetiBbımlcjfcflın fidbnlüleennelc bim â küutQm la-
nı koşatıp her cepheden bir kapu ile girilen jn e lü a j
bir avlu İçindedir. KapuLar birer ufak tâk yazılıdır.
halindedir. Tama yakuı sa basrit bir kemer Avlu duvarları, sss.ı k i
den girilir, giriş yerinin yanlarında aivri ke pinin bulunduğu, garb ci
merli aiçak birer hücre ve hepsini kuşatan hetinde ve san cemaat hi
çok geniş süneler vardır. Pek zarif oyulmuş zasına kadar cenub ve şi
güvercinlikler yanları «üsler. malde haricen kesme dahi
len bir sıra ta} iki sıra tuğ
Cenub kapusu sokakla bir seviyededir.
Arazinin meyilli ttlmâsj sebebiyle, camiin ladan ve pencerelidir; mü
cephesine karşı olan garb kapusu sokaktan tebaki kısımları haricen ve
dahilen tuğla ve taşla ta
mamen sağırdır. Bütün ca
milerimizde ihata duvarı
pencereleri taş sıralariyle
bitirildiği halde
bu camide ayrı
ca Iriifekl söve-
ler konmuştur,
İhata duvarın
dan cenub dlıe-
-y ft-
? K « r ^ “r , ^ î http://groups.googie.co
ASSİKL0PBDC8İ — 150? — AVA7.MATAMİI —
*4i bayBelftMCferra Emlta» MmUf» Han thnflmlu» Kildi ffta ba m V d l ılbtjri la» fc| «19*
Mcfemed H u htladdlıUl davtetttlıu II* ItıfcnM» Ka«M ıtn Imdrd Ra|ıb «41 tartblel
vm aa «v « M t altaaıotfabb Itt lUniddrvn» tat* •(•M il r a ti blaal gah ftaltaa Mnlılâ»
Mflerl Ijhı (»nii şerit ve nlbMU bObİA HuImm 1174 (M. 1740)
*w*ilhHBIeri)» w taleben II merzalUr r*bbUr Ketebebu eddftl
rUüm mOceddeden Um ve D»va buyurub bu htjrrl VetiyUddia
enM erinla n n b ıaı viriM rahneti rabbUlik-fnln Uftjre anhtt
dan Tibdci nuhte**«ı*leri nertıum* v* maftfım-
leha Mibrıgab finine Hâtûn libe senM Ue «Alîni Bu tarttı kıt'ası sadrâzam Koca Ragıb Pı<
■eriri C «m t o tu biraderi «kbetlcri nvrlıım v* şanın. yazısı da Şeyhölislim Veliyuddln Efen-
onffuri leb feteade Saltan SOteymnı aleyhi rahme dinindir.
vd cufnnuı rüfei pUr IKahlaİM hİbt ve İbda bu* Son cemaat yerinde bu devir camüerta»
TiınuıLarı ile Cevabı Hak ve Fcjyın Mtlttftk bu
tnUHû nice mOberralı ceriteye nuıhar ejfiif». de ekseriya olduğu gibi cemaati divete nah-
Amin.» sus çıkıntılı iki saik köşkü, vardır.
Şefle crb ea v* s e b lo c v e m İçti ve e tf. Cümle tapusundan girilince mihrab is
ik in ci kitâbe bunun altında ve talik Hat tikametinde uzunluğuna bir mekta Ue kar*v
Ue m anzum dun , taşılır. Merkezi saha köseleri plâstriı dört
ttnkiedayi fUi ıGnui camii mecMÛJ bajr duvar vatilne dört ytttook kemerle oturan
t»k kubbeden itu m tir. Bunun mibrab kar Ue de nihayeUetuiirUmişUî. Bir cins aıalze-
şısına gelen duvarı murabba! kalın İki m er me muhakkak ki daha iyi bir tesir bırakırdı.
mer sulunla ve kemerlerle açıbrrık mahfel Pcncere kapaklan dokur tablalıdır \jij
tmmUn iUvc olunmuş, bu suretle uzunlu cevü ise de sonradan y a jlı boya ile boyan
ğuna bir müstatıl elde edilmiştir. Bıı mabfel mıştır, Alçı pencerelerde zamanının güzel
kısımlarını dön sathı nıailll tonozlar örlef. eserleridir, renkler ıatlı ve Ahenklidir. İkin
Kubbenin örttüğü « h a pek yiikaektlr: Birisi ci sıradakilerde yazılar gjrtılüyor, Mihrabın
kemerlerin, dileri kubbe üzengisinde iki sıra sag ve solunda m urabbai çerçevelsr içinde
pencere bu koca ırtifai ancak doldurur. Meni tlyah temlıı üstüne altm yaldızla tim i Cettl
de çok büyük alın bu pencerelerden fly bir ve lam) Nebi, m ukabilinde Hüseyin ve kub
lif i dalar. Cfit kubbenin daîjo fok aşağılar be halkalarında Çiharyâr isim leri yanlıdır.
dan başlamasını bekler. fakat kubbe çok yu Biitütı bu yazılar tuh fei hattatinde mezk&r
karılara kaçraısiır. Hünkâr ve miıezzln nıalı- olduğu veçhile Soyyid M u;lafa Ağanındır; ka
felleri 0 ince yuvarla* mermer siitunle yu pu yazılarında ve iç yazılarında kelebe yok
karıda bab$i geçen, iki murabbai sütuna is- sa da çeşm ede ketehesi de vardır. Mihrabda
tinad eder. Camie cümle kapu sundan maada iki sütun ortasında g e n i; b ir m erm er «ilme
sağda yukarıda zikredilen ve H icrt 1190 (M- dolaşır. Siitun bağlıkları hizasında başlıklar
17T6) d« pencereden tahvil olunan bir kapu daki profil ve m otifleri bavi b ir silm e dola
ile girilir. nır, O nun listunde de Bc;m ele ile «LSilâhe
Camiin duvarları kırmızılı, siyahlı kabil illallah ve kültem i dehale aley h i zefcertyel-
kalemlerle örtülüdür. Bu kalemler sonradan mihrab» âyeti kerim esi vardır. M ihıab hüc
yapılmıştır. Ayni tarihte inşa olunan Lâleli resi k ın m a m erm erlerle kaplanm ıştır; kö
«idinde, tam Ut kat kotii kalemdftı sonra şelerinde de koyu (es rin g i iki âltuocuk
esas kalem bulunmuştu (B.: Lâleli Camii). vardır. H iicre kubbesi renkli taşlarla kakma
Pencerelere -saflar duvarlarda m erm er lı ve m ihrabın heyeti u m u m iy et oldukça
süpürgelik vardır. AK sıra pencerelerin so mebzul yaldızlıdır.
beleri mermerdir; atalarına sıva b ir kenar M inber şekil ve nisbetlerl itibariyle da
iare alçı silinme, artasım siyah mermer ha evvelki devirlerin m inberlerine benzer.
levhalar konmuştur. Pencerelerin üstü m er Ufak Bursa kem erleri a lt sırada oyulmuştur.
m er kaplı olduğu te ld e a ra la n sıvadır. Ba Yalnız eski rum l oym alar yerine çok zengin
suretle mabfel dSşetnesi hizasına kadar ka ve iyi işlenmiş rokoko oyma müsellesi yan
rışık bir kaplama yapılını;, alçı bir silme lık ve korkuluk yapılm ıştır. Müselles fcısmuı
ortasındaki kabartm a çivi başı son
derece nefistir. M inber kapusu oy
ma ve güzeldir
M erdivenlerin üstünde incecik
renkli sütun lara 'm üstenid kiilâh
kaidesi onun üstünde som yaldızlı
çok uzun külâh ve alem camiinin
derin K ubbesi» doğru yükselir.
M inberde birçok da renkli kakma
taşlar göriilm ekıedir. Minber, hün
kâr m ahleliyle beraber en muvaf
fak olmuş parçr.lardır. Mabfel dürt
siyah m erm er »Otun üstüne alton
yaldızlı kalem ler işlenmiş başlıklar
konmuş, bunları da tahta oyıas
ve yaldızlı bir tac ve tuğlar ta
mamlamıştır. B aşlıklar» altında
CfllûdafıU A y m u Cm flafc hUnktr mahfili gene tahta oyma b ir peçe ve bir
(Herim: Kfsıd 5rrinçsoy> biri içinden gevmiş daire kavislari
http://groups.qooq le.
Ass»tu>m>ısı_______________ __ı s ı ı — a ya m la x a ît am un
şeklinde bir kafe- hUnltir mıhfoUfle dilden Anuta Bneyitf Muntf» nun uUaıM tUrtil
bir eda üive c d a r B ü tü n tahta aksam
J ih in c V«K>*a İS İ* <H lagO ).
» ro yaldızlıdır İmza ve tarihi bulunmaktadır
.UaUeide mavi beyat w yan duvar çl lıitrl «ra Üzerine eltideo fazla pencere
idlerinden bir kaplama ve duvar k o l i n d e
den but ışık alan mtbed bttyBIt bir top kan
dil ve onu (oviren çenber kandilleri* tatyin
küMhiflo beraber oyma m erm er U r kavuk
cıiilfni}, kandillerin arasına da puaklillit ta
luk vardır. Maiı/ei sulun (arının kaideleri
vus kıqju yumurtaları aaılmıttır. Duvarlarda
karpuz biçiminde şi^kımlır. bağlıkları da dİ'
hUyliklll küçüklü müteaddit levhalarla aüa-
Ifmiidir. B ajlıkisra uç sıra fen ber konm uş
lenmlylir. İçinde kırmızı balıklar bulunan
tur: bajka hiçbir eserim izde üç Mra bağlık
yangın havuzu da bakımsızdır, bu bavıma
gariilmemiflir. Btı camide nâdir tesadüf edi
altında klSsik uslûjıda kitabetiz Mr çeyme
lir bir parça olarak bir de nefis lıalkârlarta
vardır. Sabah gazetesinin b.r kaydına naza
süslü bir zemin içinde siyah kalem le «Inne-
ran, Ayazma camii 1306 da bir tamir gör
hû semi'üdduîi1 levhası vardır ki lE z'afül
müştü, son cemaat yerinin duvarla kapatıl
ibid Ahmed Ali Osman» imzaiim taşır; bu
ması bıı tamirin ijl olabilir.
çok kıym etli orijinal levha cam iin bânlsl B . A lacalı
Üçüncü Sultan M ustafanın babası OçüncU
Sultan Ahmedindir. lie r halde oğlu tarafın AYAZMA HAMAMI — Üsküdarda. Ayaz
dan leberrüken hediye edilm iş olsa gerektir. ma Camiinin civarında, cami ile beraber
yaptırılmıştı. Bu satırların yazıldığı sırada,
Bu sözlerimizden anlatılacağı veçhile ca- u nk i topa tutulup yıkılmış bir harabe halin
nıi heyeti umumiyesiyle kusursuz b ir tesir
de bulunuyordu Üskiidarlı Vâsıf Hoca, İs
bırakmaz. İrtifaı çek fazladır; güz bunun üç
tanbul Ansiklopedisine verdiği notlarda, bu
te birini fazla buluyor. Birçok unsurları gü
hamamın otuz yıldanberi kapalı olduğunu
zel değildir; m otifler bağlantısız kalm ıştır ve
söylüyor «Temmuz 1946).
kütlelerin nisbetleri h e r y erde iyi değildir.
Minber, hünkâr m ahfelî .gibi dahili unsurlar AVAZMA K A P f MEVİ) ANI — Evliya
ve hiink&r köşkü um um i âhengin nisbe i s i Çelebinin kaydına güre Onyedinci asırda, İs-
liğini tadil edem iyor.
Bununla b erab er cam iin çok uzaktan
ve [»tanbuldan görünüşü oldukta güzeldir.
Fakat bu tesiri daha ziyade mevkiinin son
derece hâkim ve cazip olm asına ve avludaki
büyük ağaçların ve civardaki binaların ya
kınlığının casnie uflü b il « isbet izafe etm esi
ne medyundur.
Ekrem Hakkı Ayıerıll
Un bul halkına teferruç yeri alan bir meydan birikirinden elinde olanı almaca ve bühtan
idi (B.. A;akapu). eylemeğe ve llmullah'a re ehline itibar it
Bihl.: KvUy» Cfcl<H I. memeğe ve ulema dahi ilinin mulcfezotı lizre
amel itmemeğe ve «Wi sCık dahi bey'u (in .
AVAZM AK A PISU YANGINLARI —
da envai hud'alar ve sadaU ve zekitl fukara
İstanbulu n toprak yapısında poyraz ağzında
ya vermemeğe ve bunların ekserili riya ve
olduğundan, Bûyük?ehrin bütün lis liç sahi
avam dahi zina ve livata fiiline ekseriya nw-
liode olduğu gibi Ayifcmakapusunrlan {ikan
yll ve muhabbet İtm^fe le kul taifen ziyade
yangınlar, hcmoıı daim a b irer âfet haiini a t
tuğyaa re fesad üzre olması havlı kelin
m ıklardır
mezkûr olan esnafdan ber Uuri lhadisi jetifi
16 Zilkade iflî« (M. IBM)) yangını: 1070 meşhurun) mazmunumdan gafil olmağın.
C ehennem i — Bu Afeti görenlerden M ehmed Bu hadisin musdakn::a Ayazmakapuıua-
Halife, T arihi Gilmâni’de {öylece nakleder: dan Ahi Çelebinin camii kurbunda kalenin
«Ehli divanın ve b arirgânlann saray ları dışında büı yetmiş tarihinde Zilkadenin «n
hesaba gelmez vc bu şeh rin büyüklüğüne ve altısında ve mahı Temmuzun dörüncü gliad
balkın keareline ve devletine göre ınâduddan cumartesi besinci saatte l.ir tütün ipei yara
hacic m alsettler ve dükkânlar ve kervansa mazın elinden ateş İsa bel idüb ve atejiu bir
ra y la r ve ta m a m la r v e hanKahlar r e tek k e bölügii kalenin dışından tfnkapanuıa vanaca
le r ve m edreseler ve hanlar r e İm aretler ve ne kadar kereste varsa yandı. Bir bölüğü ki
mescidler var itil kî vasfı hadden birftrıdur. kalenin içersine düşdü, o! ilahi bir IJd balak
Ifte bu geliri Islânıbo! bu m ertebe m am ur olub bîr bSlUğü Uıtkapamna ve bir bölügu
olup kemal buldukds halkı devletlerine m ağ Süleyman iye canibine ve lıir bâiügti dabi Sfi-
ru r olub tariki Kaisdart a y n iu b ika" etm eğe ve. leymaniyenln altından Bedesten ve Hasbag-
ç» semtin» gidüb yayıldı Ol giin emri Hakla varım-» ve AyaMıfyaıun aUımian SelimkSş-
a k lın a Jtarib gün tohımurken Siileynunlya künden Dcmlrknpuya varınca nihayet buluıı
Camiinin etrafım i»ata idü& camiin haremin Mtkin olmuştur. Vanfeıdifilmiz minval üzre
de ne kadar adam ve eshab var û e çogumı »ı*-; halka aman vermeytib kimia mal) Ue ya*
helik itm tjdlr ve dahi camiin dört minare tu h helik eyledi ve kimin üryguı ve glryan
leri cvel efük de İkan emri Ilalt ite mum £i- yalın ayak başı kabak Atmcydanına ve Yeıti-
bi külâhlan yandı ıc hareminde olan egcann caml haremine vc Itatba& e kaputuna attrith
çogM yandı bâhıısus Süieymaniye etraf] jj*- götürdü. Haıbatcekapusıına gelen halkı hem
yet vasi' Olmadın aklı muhal fiörur ki Sillcy şehrimiz BostancıUı;ı otan Bnınevl İbrahim
milliyettin m inareleri yan ıh harem ine atç» Aga Eaf'çei hanayı almızdır. Yüz binden zi
düşe. Bıı minvali mezkure üzre İslâmhottta yade e r ve avral ve milslünıan ve kâfir At-
dürt tarafa ateş Uilüft böltik olub yayıldı £ı meydaııına ateş şiddetinden ve havfındau
asil İtimse kartuşuna durm ağa iktidarı ol gelen halk dahi gol mertebe isdiham İle cami
madı. Cüya ki hiızat cehennem ateşi dün ve haremi ve Atmeydam doldu ki bir kirtile
yayı tutub halkı h elik idtib m ahşer yerine s a | ve sola meyletmeğe ve boyun döndür
sürer, baik İse dah: evlerinden üm idin kesüb m ece belki nefes almağa iktidarı yoğiken
kaşça canların e sb ıb ile halfa ideviiz deyu ateş dahi Atmeydamnda olan İbratıimpaşa
mutadı kadim üzru Selâtin cam ilerinin ha sarayının bâzı odalarına ulaşdıkdı halk dahi
remlerine esbablarm kaçırub ve kendilerine atehin şiddetinden ve mahı temmuzun hara
mahalli mıslHifiı insice ve me’v i ittihaz idüb retinden ve ziyade izdihamdan (Ol mertebe
ateş mekrinden enun O lunu deyu ümidinde nıuztar olm uşlardır gûya ki yevmi mahşer
iken hikmeti bâri ateş rüzgâr kuvvetiyle ha den nümıınc olub herkes nefsi nefsi deyu
remlerde olan âdeıaler ve esbablar üzerine oğul babaya ve anaya ve ana baba oğluna ve
dolu gibi yağıb esb abların yakıl) ve âdem den karındaş karındaşa bakmayıb s te ; teskin olun
nicesi osbahları balla ideyüı deyu sayü ih ca hayran ve sergerdan kaldılar. Badehu
timam iizre iken ateş yalımı isabet idüb he akılları başına geldikde iiç gündenberu aç vc
lak itmişdır. HattA bir dostumuzun Sultan susuz h e lik m ertebesin» varmışlar. Ne su
Bayazıd Camiinin Jıarem inde esbabına ale$ ne etm ek var. Zira ateş su yollarını ve de
isabet idüb h a lis Meyim derken ateş yalımı ğirm enleri bozdu ve unu ve buğdayı ve et
arkasına irijü b ve Özerinde olan esbab tutu- m ekti dükkânlarım btikülltye harab itti. Bu
şub ol vakit e |e r soyunm asa yanıb helâh gez halk valih vc hayran İsaldılar şöyle !d bir
olardu. Hele g û c i'lc kenduyi k u rtarm ad ır. etm ek bulunsa bin akçay» alırlardı. Bu min
Dünya metaından b ir habbe ve b ir fulü.si ah- val üzre dört beş gün m ikdarı a t ve susuz vo
mer halâs itm em içlir. B a m inval üzre her evsiz herkes ne yerde ateşden necat bulduy
nereye sığmıb h a iij oluruz deyu İtilâfı zahir sa geçindi sonra tedriç İle herkesi bir tarik ile
olmuşdur ve E skisiray kurbunda Kebeci H a Ü sküdar ve Sultan Eyyubdan vo Tophaneden
nt dtmekle m arnf bir ham var idi. B undan nice yüz bin derd ve belâ ile d e n remak mlk-
evvel ne kadar yangın oldu ise ana ateş za darı etmek ve yemiş gütilrflb ehil ve ayaliyle
rar Hmemigdir. Bu defa em ri H ak ile ateş jfakat buldu ve aldıkları etmek toprağa ben
İsabet idüb anda lıultınan esbabı ve emvali zer on dirhem m ikdarı bir akça ol dahi bu
ve ademi cümlesini h e lik itm işdir ve içinde lunmaz. Andan satıra herkes bir Utrafa pe
olan bszirgân ekseriya Bosnalı ve Acem İdi. rişan olub gitdf. Derya kenarında bagçesl
Naklolunur on Mısır hâzinesi deklü mal yan- olan bagçeglue gîldi. Ve ibrakı blıutir olu
mışelır. Ne tatvilı k elim idelim ol giin M Cu nan haber tecalurla iki bin yedi yüz âdem
martesi yedinci saate varınca Bajjçel hassa- ve yüz yirm i saray ve yüzden ziyade mahzen
dan Unkapanına ve andan Zeyrek yokuşu vc üç yüz altm ış cami ve kırk hamamı meş
üstünden Sultanmuhmede ve andan Sanki- hur ve ııamdar ve buna göre medaris ve me-
teze ve andan Molla G ûrânlye ve andan Ese- sad d ve lıankah vc banlar ihrak olntuşdur ve
kipusuna tâ Sam.ıtyaya varınca ve andan bilinmeyüb h elik olan adem hesaba gelmez.
Agaharaamıaa ve andaa Kadırga limanında Bulaykl Allahii Taalâ geru mamur vc 4bad
Styavuşpaşa sarayıı ;a ve andan Atmcydanına eyliye*-
o m / g r o u p / m e r a k e d i y o r u m
A V iZ lU K A P L it YAS-CL^umi — ts u -
http://groups.goog le.ct
A *--)* v f B D l s t
- 151Î - AVAZ P A S * K O I. C e itY O »
Idob sağ koldan gMikb mukaddem yutan m ı- Vak'aoUvls Ha^iıl Efendi de 4 muharrem
bılbn keıiariyle A tp a sın ıu *c Sulunabm ed Ayıızmalupusu yangınını tarihinin ikinci dİ-
e u n iip rifi kenarımdan n y ın lb bOyük Hal diııdo kaydeder: Metin yirmi u a t kadar sür-
laçbanc VP ArM ta ve dik «gaftı Sarıkiraz ve dügtlnii. ateş. bir yerde siVndbrUliırkjMi bir
Yffttodolardao yetm iş beş lu b od* vc Ş thhu kaç mahalli' aşıtı yere sıçrayarak yetiden
b in vc M MUgûnftl ve Muradpaga Camii tâ parladığını, halkın Ukal ve gayrelden keşi-
A ttctpazart kurbunda Ç uıarram linde alba İerck nihayet uzaktan seyirci kaldigııu aby-
y ı t bulub ve sol '»oldan dahi Agakapumı cl ler
varından geçöb Vefa m eydanı ve Şehzade ha ttt Mulmrrcm 1165 ıM, 1(0,1) yancım
remi ardından geçub E skkrtaîardan d ört bnb A?ja£tıl*ki satırlar, devrin müverrihi FıadtUdı
ada ve dvarlannd-ı olan K apam acılar ve dik Silâhtar Mehmet Abanındır: «Perşenbe |Cceıl
afajı yiirUyiıb Ahcaray köprüsünden sokağı üçûncu saatte yine Ayazmakapusu dışında U r
ajup ve Liftg» bcretanıadan sıyırup C errahpaşa köm ür mahzeninden tutuşup Buriel turda
camiinde ve Avrel pazarında kavuşup nihayet sağlı ve sollu dükkânlar ve cümle keresteci
buldu Bu «raiılcdı H ocabayreddln ve Hoca- ler t i Odunkapusuna gelince yanujı andan
Juüliılatlar r e Papasoğlu ve Yavuzcrslnacı- H isar duvarından içeri ngub sur itinde Kutu
bey ve İbrafcık aram chm ed ve H ızırbey ve cu lar çarşısında durdu.»
Softahaütı ve Sarı.lem irci ve K âtibijem scdd» O sırada İstanbul kaymakamı bulunan
ve Sarıbayezid ve H ocagıyaseddin v e Şeyhe- Kandilci Hüseyin Fasa, bu yangınlarda gev
bglvefo ve Vaf» kurbu nda M oliagûrani ve şeklikle itham edilerek Kıbrıs valllljl ile
Möllahiisrcv ve K alenderhane ve Kminnu- uzaklaştırıldı ve Kalaylı Koz Ahmed i’aja
rcddln ve Sekbanba$ıîbrahîınafa r c A tpazarı İstanbul kaymakamı tâyin edildi fB.: Ahmed
lııırhunda MaJnisaU ve F truzağa ve B&batkatu Paşa, Kalayldıor).
ve JtilftiaU ve Zeyrek ve Elvanzade ve Voy-
Raşid de bu yangın hakkında şuaları
nukşiica ve Mimar »yas ve lloşkadcm ve Dûl-
kaydediyor:
gerzade ve Muşta lobey ve Sofular ve Hay-
(A te f su r üzerinden şehir içine allayıp
darhane vc M ubU db ve B ababasanalem İ ve
Tiırlıeilicınalpa^a vo Or.ıçgazl ve K aılm in are Süleymaniye kurbunda sabık aadırizam H ad
Ali Pa$ı sarayına vasıl oldu. Bu hudut İtin
ve Zeymk kurbunda ŞaJıhoban ve Kazgani-
de Olan binilüye ılUkkiol&r ve evler yanıp
sîdi ve G urebahiiıeyinaga ve T ahU m inare ve
yıkıldı. Birbiri arkasından çıkan yangınlarla
Muradpışa ve Ç a k u a js ve EUUbmuslahaddin
ve Hacıbayram v» V akubaga ve Şirm erdça- İstanbul abalısının kalbinde emniyet ve bıı-
zur kalmadı. Yangınların kundak bırakılarak
vu; ve C anbaıiye ’.e K eçihatun ve H acıahm ed
çıkarıldığı söylendi. İstanbul kaymakamı Hü
ve Hobysr raahall-ıleri bilkülliye o n sekiz ca-
seyin Façanın, eşkıya zaptü raptı hususunda
m iiştrif ve an d u k u ı m esaciâ ve on yedi
tekâsiilli antagıtdia diyor,
nokteb ve on m edrese ve tekke ve ou bir
hamam ve on iki fırın ve sag ir ve k eb ir iki AYAZMA MEKTEBİ — Oskttdırda
Un be{ yüz k ırk .; Lrli ev ve seksen yedi oda, Ayazma Camiinin mihrab duvarı tarafında
ve bin yüz k ırk a l ı dükkân ve yirm i iki d e bulunan bu sıbyan mektebi yıktırılmış, yerl-
ğirmen ve iiç y ag h ln e v e han ve ab u r ve can rlne, Üsküdar Yirmibirinci ilkokul yaptırıl
bazhancler ve yu r elli dokuz yahudhaneJer m ıştır (B Y irm ib irin c i İlkokul).
ihrakıbinnSr oldu. Bu m usibet den sonra
AYAZMA TAŞI — Ü siüdar sahilinde
kerestecilerin günü duğub istedikleri gibi
Mumhaneönl) denilen yerde balıkçıların bir
beliği m lb e llg satm ağa başladıklarında şe
nirengi noktasıdır ki, Pasalimanı ile bu tay
hirli (okluk altn a ı ohıp v a n b gem ilerden
araamd* kurulan eski Üsküdar dstyamnm da
ucuz baba Ue alır olduklarında ehli dükkân
sınırını teşkil ederdi. Üsküdar dalyanı. Şir
ziyade tamaa diişüb hasedlerinden zinhar
keti Hayriye vapurlarının sık sik gidip gel
gürüler«kın k eresle salılm ayub l&zım olan
meğe başlamasından, yani IBM den sonra
geHib dükkânlardın alm ak üzre ferm an çı
kurulmamıştır.
kartmağa Hakkı Caalâ bunların dahi başla
nna bir beliyi âstlm ani gönderiib...» (B : AYAZ PAŞA KOL GEZİYOK — Iclrn
aŞaâıda 16 m uharrem yangını). bul argosunda şiddetli aojuk, Kanuninin
, -n/group/merakediyorum
AVIHUM — IS IS — ISTANStl
http://groups.google.co
— IM 7 _
jn/group/merakediyorum
W H J|^J«_J.-f.1/-Vp 1J* * f *AiV -AJ*'*.
• *oU I .i-V j f f , 1 - • 'J - * * ■•■• V*
7j*i,> ’*♦'■ Jt'. t J- * > ' ^
»>*î«îK+’> |j*
, Jıi'M
ij»' ( J.j^jl in-ŞtA'!
1ty^y «j? 'fy j i in | i . iii
-15jf / /. J*-J>»'V,J-jlJÎ^ j,»- jî;j;
..jJİ'U'üT ..
Oi/ iAİOit İjkj .j^L1
<j-'; t
I ’î\ «Jt» OV »jtjjj/j
f V ’“ T. J ’1- V# ' f'JJ.y»1 j j * '*
v.j>V^_j4 j><x i i-3* jjiji o/
ı/J>! ^î-»j'Û,a'-'1
j Otjf ji?ı*l»j1 iJjj <i.1
fj-ıJL . ıiJ—ıi-tijİ/ |>ı*W^
J^V »İd* J-uL-jjl «jjâLJ
<f*» r*1~» * İ
- JJ-lil ü / i-T'’^"jw* »
t ^/ılSU*
joi HjL^. ,f>ix+br
ift * ••• (T/ıSv^1
. <_i ı î jj* *jîj» / ijL»
AV — ISI» — AYİHSBEY SOE a A i
m/qro up/merakediyorum
AV(İÜ- KETlrflJA - 1Ü20 — tSTA.VSI.a
http://groups.goog le.c
— 1323 — A Y D IS O tL f PSB G & fl
- I z d E fendiler i]e d e iki riyazet h irlk a - yin <Menakibla?iz*n» adlı yazma eserlerinde
, - j {ihıd olm uştur. şeyhin m esaili fdyle anlatılm aktadır:
Hicri 1095 (M. H M ) d e E U n h ttU H |lu «H arab oloıak üzere olan dergâh, müd
te tir M uştala Paşan ın önayak o lm a » ite tr- d e ti hayatları zarfında tebdilen, tevsian w
$ad postuna getirilen Şaabaniyve büyük lecdiden İhya suretiyle Uç defa tam ir g$r-
lerinden K asan (İn si E fendi, öm ü rlerin in so mUflilr. Sem aahane ü t defa teviı edUmi|.
nuna kadar kırk b ir sen e devam lı b ir inziva d aireler, hnereler ilâve, küçük, büyük selâm
sessizliği içinde şeyhlik etm iş, zam anında lık ve harem odaları inşa ve ziyi olmu» bu
Avdiftoglu U ergihı, b ir d ershanei iJmü İrfan lunan vakıfları ihraç ve aynca vakıflar ilâve
hâlini almış! ır. A ydınoğlu D ergahının tasav edildi, Esna i târrıir ve insaatda tizi Efendi
vuf takıntından feyizli havasını, in tih allerin bellerin e b ir kuşak banlayarak etrafındaki
den «m ra teessü rü dolayısiyle k en d ileri d e y ak ınların a: — İzzet k ufağı kusandık'.. İlti
dergâhtan ayrılnı lyarak inzivayı ih tiy a r e d en fa tı ile bezli m ürüvvet eytiyerek ustaların
müteaddit e se r sahibi İb rah im H as E fendi- babında sabah nam azından akjam ezanına
•den dinlem ek en d oğ ru y o ld u r; H ic ri 1160 k a d a r b u lu n u rlar ve bu hali gören bendegân
'M. 1747) d a tarikd a$t B iiytlkçekm eceli N esi ve dervi^anı da, m evki v e 'rü tb ele rin e tek-
mlzâde Şevb L ûtfi E fend iye y azd ık ları m ek m ıyarak top rak , kirem it, tu jla , kereste tanı
m ağa kalkışıp rencberU k ederler ve bu gibi
tupta:
hldenıatı şakkeyı cana m innet bilirlerdi. Fil
«... B irbirim izi u n u tm a k m ü m k ün d e hak ika Hak. arzuyi kalbiye ve meyli zâti
ğildir. B ilirsiniz ki, k ırk sen e d e n m ütecaviz le rin i İhsan buyurdu. Y üzlerce mûsîümaıı,
bir su d an d ır sizinle bu d e rg â h d a b e n d e o l m eclisi bezmi m uh abb etçe elbirliği, gönül
duk. Bu dergâh, n e d e rg â h d ır ki, bey an ı akli n iy a ıiıg ı d erd e çâresaziıgı ile râ h l a{kü mü-
tülden haricdir. K endim izi b u ra d a bild ik, v e d d e tte soyunm uş, ü stün de beyaz gömlek
burada bulduk. K endi yüzüm üzü a n d e g ö r veya te n n u re , sırtd a haydariyye, başda be
dük, varlığı an de bitird ik , yokluğ u a n d e şi yaz tak k e o la ra k kâffesi b ir vücuddaa U r
kar ettik. H ususa sizin le h e m d e rd id ik . A n ağız ve b ir dil ile nam ı H ttdayı yad ey lem e
de p ik olduk, a n d e tiz e c a n b u ld u k . A nd e le rd ir.
her mü$kii feth o ld u ; o l k i a y n i m ü rşid d e n « D ergâhda p azar gü nü öğle namazından,
câri feyzi h a k ik a td ir. N a sıl u n u ta lım . C üm p a z a rte si gecesi y atsıd an so nra, cum a ve ge
leden k at'ı n azar U r p ın a r sızın tısıyız, o l p ı c e le ri nam azı m üteakip, h aftad a d ö rt defa
nardan sızıb z u h u r etm işiz, o n d a n b tr k a tre - Şaafcani, K aadiri İy is i y apılır, hem kuudeo
yiz. mahvii (enam ız y in e o l p ın a rd a fe n a b a zik re d ilir, hem .kıyam a kalkılır, hem d e H ıl-
hir. Alelhusus h ubb i sivâ, s a h ib i H u d a y a bu ve t İlere m ahsus olan şekilde d ev ran lar olur
kurbiyyetde m übeddel oldu. B u m u h a b b e t n e du. S em aahanede i ( içe halkalar tejk il edi
muhabbettir t i , bey an ii im âsı k a b il değil le re k genç v e ihtiyar, dinç ve nâttıvan yüz
dir...» diyor. le rc e â$ıkan ortasında, izzi Efendi, pervâne
Mehmed İzzi E fendi, H icri 1295 (M. 18791 m isali d önerlerdi. Alayem ini z ik ir M ustafa
de büyiik m utasavvıf ve ş a ir O sm an Şem s’e Bey, B üyükefendf Osman Şems’den:
intiMb etm işlerdi; Ş e h ire ra a n e tl m eclisi id a
Gölü dünya mı görür M a djdâr oliDD
re başkâtipliğinden tckau dlü ğU sil İstey erek Dilh«rl R a füfi Mr »»alıi dlLbâr o b u a
Üsküdarda H ü d ii D erg âh ı civ a rın d a k i e v in
de teiiiat ile m eşgul bulu n u y o rd u . Şeyh H a neşidealni okudukça h e r dilden en van mu
yali Fehmi E fen d in in v e fa tı Ue A ydınoğlu h a b b et berk urm aga ballardı.*
Dergâhı m eşibati d e in h ilâ l e tm iş ti Şeyhü İzzi E fendinin terbiye ve irja d devresi.
lislâm Cem aleddîn E len d i. O sm an Şem s’ln Aydınoğlu D ergâhım a tap u su n d an tam yir
feyiz nazarı Ue y e tişen İzzi E fen d iy e bu d er mi sekiz sen e dışarı çıkm am ak suretiyle se
gâhın postnişinligini ıs ıa r ile k a b u l e ttird i, le fle rin in çoğundan fazla devam e ta iftir.
b i Efendi, H icri 1310 'M . 1892) zelzelesin şahsındaki ulviyetin te siri il* burayı «meç
de harab o lan d e rg â h ı y e n id e n yap m ak ve im i uşjak» denilecek hale gelirm ijtf- Bura
uyandırmak için b ü y ü k em e k v e him m et «ar- da. İzzi Efendinin, göçm eden evvel, iki mâ
nası ile acı b ir ifşasını kaydetm ek lâzımdır:
?Q k rü B e '
AVDIieOÛLC M U B A H I 1524 — İBTANBOI.
jo rli^ T k ap u Jard an yavaşça Ita v a r g ib i g L rl- Bini anlatmak için, Ahmed Dedenin ylirüne
1 y»rtardi.. yalvarır gibi bakıyordu:
cAlt kat tâ koridorun Jkİ tarafında ab a
Pınar b u ld an , lagı yok
larına bürünmüş, kolları göğüslerine çapraı- V*w vır» « r u n Tek
lazna kavuşmuş, başlan eğik mihman bekli- V tlm ıttıüUmU ,txsrl
yen dervişler, içeri girenleri karşılıyor, ta Y l^ K ilc ıu ta « yek!
mdık Hıvan ile yaş farkı aranılm adan e l d e diyor ve hoş fincanı ocağa doğru ulatıyordu
öpüşüyorlar, yeni ziyaretçileri odalara götür* Bolulu aşçıtaşıya kahveci Ahmed Dede yu.
inek fçûı rehberlik ediyorlardı. muşak bir tebessüm le bakmıştı..
«Odalar, koridorlar m isafirle dolu idi..
«Kahve ocağında b ir köşe buldum , o tu r •D ervişler, eller göğüste çaprazlanarak
gövde ve ballar biraz <ue eğilmiş, Scmaaha-
dum.. Yuvarlak, deve tüyü ren k li A çanlarla
neye niyaz halinde giriyorlardı.. Hiçbiri, tü
kahvelerini içen d ervişler b ire r b ire r uzak
pünün eşiğine basmadı..
laştılar.. D uvarları kaplayan dolaplar, hiç y a
dırganmadan sırtlarınd an çıkardıkları elbi «Buradaki İbadet seklinde bir başkalık
selerle doldu.. P ara çantalarım , ipek tu r fce- w , cam idekine benzemiyordu... N eb isi mü
<eterini. saatlerini, gelişi güzel b ırak tılar... dafaa İçiıı e tra fım a rengini alan kuşlar gibi,
Bu i$de kim senin İçirmeye h b m e ti ve yardım ı herkesin y iiiü , tavrı, sesi m uhitin tasavvuftu
olmadı... M üşterek bir im an ve ru h baskıaı ifadesine uyuyordu..
altında, herkes kendisinin efendi ve uşağı* «Bu ibadet yorgun b ir itiyadla tekrar
dır. lanmadı., Sevdiğine ve sevildiğine inananla.,
«Abalar giyinmiş, derv işler hazırlanm ış rm dileğindeki güzellik gibi... Herkes ken
t ı . Bir kaynaktan (eyz »lan yüzlerce genç ve dinden geçerek nam az kılıyordu..
yaşlı insan aynı kıyafeti taşıyordu.. M üder ön ü n d e secdede zayıf b ir ihtiyar gür
ris, talebeden, kum andan, neferden, efendi düm, ihlâsiD, feragatin, vuslat iştiyakının
uşaktan, zengin fakirden, ayırd edilem iyordu. m üşahhas b ir m k aiî idi; yanarak, yakılarak
Hemencecik bal ve h am u r oluverdiler.. bir «mahvi kül» ancak böyle İfade edilebilir
«Sonradan gelen arasın da yaşlı, yorgun di..
bir zat paltosunu çıkarırken: «Yüzü yerlerde sürünen adamdaki bu
Olalı raüntesibi dergehi aşkın ey mah, ih eo g i, rubûblyyet eşiğinde nasıl eriyip ka
Tekkeden tekkeye gezm ekten usandım yıyordu.. V ücudunda maddeye benzer fJui
bUlâh! d e d i b ir u n su r kalmamış gibi namaz kıldı, n e gay
Karşısında o tu ra n arkadaşı, giilümsiye- re tli tazallüm idi Allahım?.. A llaba bu ka
rek: d a r kendini verebildikten sonra, bu adama,
— Eyvallah! dîye m ukabele etti. öm ründe b ir daha namaz kılmak lâzun gele
«AllahU Bkber! cek miydi?..
«Dergâhda bir ezan sesi.. Bunu» u la tı «Ayin başlıyor.
larak söylenen «Namaza yaJıuuu!» daveti ta- NalSa «lak *n.lı diyelim.. HQ dljrell» B*!..
kib etti..
«Gözler yerde, içli ve şuurlu b ir sükttt..
«Dervişler, geniş m erm er şadırvanın et
Cihangiri usulde Tevhid, Semaaahanede coş
rafında abdest aldılar.. M erm er sütu nu n üs*
kun b ir havaya başlangıçtı.. «Aşri şerif» den
tündeki büyük fenerin istğı, bahçedeki ağaç
sonra:
ların yapraklan üzerine düşerek eriyordu., sır
ohn canların m ezar ta şla n gölgetenm iştl. «Ey nfibfirvet tecuun gihı B ibim i K ib rl^ u
«Dervişlerde, başkalarını rahatsız etmek- okunurken abalar» külâhlar çıkarılıyordu..
ten korkarak, dikkatli b ir sükûtla, adalar
dan, kahve ocağından Sem aahaneye doğru Cni M u Ipklın
M a AfadöikAdlriı
hir ilerleme başladı..
«Odalar ve koridorlarda kuane kalna-
BngU, Tekkenin aşçıbaşısı, kahve ocağından «Şeyfa< Terhidhaneye. yavaşça, «el taraf
taki küçük kapıdan girdi; ve «Allah» ismi
■4VDI.V İ'irrtıt t.m ıstvn m .
ceUliııe «Hay:» J.Uziyiö niKÂ.'ibeJ* rltı. bu. AYHIN VAPURU — 18M - 190® ara.
piirtizsilz « s . jclileden döftUlûr glM katbJerg sıntla Idarei Mahsusanın. en »UraUl vıpuru
afcrfı: A llah Hav! Allah llsyr İdi; yazlan Adalar hattına verilirdi; Adalılar,
aAyine tgtirak e lm iy e n lrr, pcaebi zly.»- 180# kığında, ufeiefip İdare! Matuusaya yo»,
trf c llc r. k a d ın la ra m ah su s d a ire le rin a ltın d a lerce mektup gSodermlfler, Aydın vaptınuuıo
s ıra la n m ış d u ru y o rla rd ı, kığın da isletnmesinl dilemişlerdi, [fevrinin
«Kıyam zikrinde daha inco bir ifade be bir şöhreti olun bu vapur hakkında, Senntd
lirdi; hor esmâda ayaklar değiştiriliyor ve Muhtar Alus. İstanbul Ansiklopedisine lenU
yine esinin ın ahengine göre cazibeli kavis ettiği notlarda ;u malumatı veriyor:
ler halinde ağırlaşıyordu.. «Aydın vapurunun num arası 14, rUnun
•BursalI genç hir hafız, sesinde dinle tonası 35. ham ule tonası 82 idi. Em uiitri
yenleri doyuran bir ujanış ve yayılışla Btl- arasında en yollulardan, h attâ hepsini ge
yükefcndi Osman Şems’ılen 5U « ş k u n par- tenlerd en sayılırdı. Fiyakalı b ir çekli virdi
«ayı okudu: Tek dırekü; bacası kaiu ı, kısaca, biraz arka
E t i|ikı gcbuıııfa N ln butfeül? tarp ya eğri, yukarı kenarı mızıkacıların pirine
XaUs ıM Allah dlyrlUD, flû «Hyflln IH! ten boruları gibi dışarıya U fkin; kaptan kö}
Otau lyrunık Ijıfcl, JUlab fotodur ba, kii bacanın önünde değil, arkasında, yas
Ktlhı «lab Alla» «ftllat, İM « y e tin ■« ! dışarıda, gezilecek, oturulacak y e r bırakıl
«Bu ildlti be; kıt’adır.. Bu ses ve bu mâ nıamış. üstü de güverteli idi.
n i büyük bir kaynaşma yaptı -milli rıkıslari- «Ezani saatle K öprüden tam saat 10 di
mız hakkında biiyiik bir üstadın izahı gibi - kalkar: d oğru H eğbeli ve Böyükadayt tul
dervişi», bazan ellerinden kuvvet alarak tu ktan sonra K artal r e Pendiğe gider; gece
em uzların sağdan sola birbirlerine yaslanı- yİ Pendik iskelesine bağlı geçirir; ertesi sa
jiyle, bazan da gövde ve b ajlar biraz öne «SS1- balu yine Pen diktcn kalkıp, K artala u|r>
rni?, eller biraz öne doğru yanlara konula yıp saa t 1 de B ilyükadadan hareket edeı
rak tekrar edilen hareketleriyle dönüyor, in H eğbeliden de m ü şteri aldıktan sonra dos
sana sanki renkli kandilleriyle, kubbeleriyle, doğru K öprüye gelirdi.
avizeleriyle Seraoahaneniıı de birlikte dön
K öprüden H eğbeliye 1 saatle, hattâ be)
düğü hissi geliyordu..
ııltı dakika d ah a evvel de v arırdı. Bugünkü
Allah Hû, Allah Hû, Allah Hûûû!.. yani 40 yit so nraki vap urların da bu mess
«Bu âyin ve bu darbı esm i, k&lblerdekl feyi b u m üd dette aşabilm eleri, içler acm da
coşkunluğun b ir aksi gibi, adale ntiraayiji «V apıır ö tek ilerden çok daha yüriik, yo
yapılmadan, mehabetli ve ilMıl Mr vecd>i be lu d a kestirm e, az (o k d ire k olduğundan Ay-
den halinde devam etti. V e sonra b ir aralık d ın 'a rağ bet pek fazlaydı. G üverteleri, şato-
eller göğse (âpraılanarak, alınlar gökleri arı du, yan kam araları tıklım tıklım dolardı.
yor gibi geriye yaslanışlar oldu... A dada o turan terli fe rli » tla r , mahdumlar?,
»Kalbi »kirde UlElhiyyete içden b ir yal
da önadları, h arem leri, k u la n , gelinleri bep
varma yapıldı..
ona kokarlar. A hbapları tarafından gece ya
«Ayin devim ederken, gönüllerinin m ah tısına d;Wct edilen beyler, erk en buyunna-
ir i n d e gülerek ağlayanlar, ağlıyor gibi gü la n İsrarına rağm en saatin 10 otm aunı bekler
lenler vardı.. ler, A ydın’» kapağı a tıv e rirle rd l Başka bir
«Nihayet, Semaaahanedekl aydınlığa. t&- vapura dü jlip saatlerce denizde bocalama-
biatin sabahı yaklaşıyordu.. mak için değil yalnız.. A ydın'daki çefnıi {*•
<0 saatte Adaya donlUemiyeceği itin , bü re d e re doyum olam ayışından, e n kibar, s11
tün uzak yerlerden gelen m isafirler gibi, bi- ;ık hanım ların girip çıkıklarını »eyrederlMI
lim kilcr haremde, ben de Ahmed Dededenin gönlüleri, k o lları dekolte, tırıl tin i fistanlı
göstereceği bir odada yatacaktım.. madamların, m atmazellerin, kokonalann 'tar'
«Tekke, derin bir sükûta gömüldü.. Ak 5iaı oa oturup gönül ferah latırlar, keşke yol
sonra Sirkeciden, Ayasofyayı atlı tram vaylar biraz daha m asa diye de tasalan ırla rd L tlu
ilk seferlerini yaptılar.» Baat önceki ıv a o u r. s a a tle rd i .M armaradiıP»1*
A M ö tto m jls ı — 1527 ( * ' ^V ETC LLA H E EY
*■ 1■
çalmada, s id e o olsa *İA ama içinde dedjgj- ayakta ' I s UlıHım talf k a ç enkaz hU â yanıyor
oioı dJibfflcri de aram a» du BUyilk bir tahta parçam un üzerinde
denize doğru uzanm ış vaziyette kalası ve yer
AYDOCAN MOTOBl- İN FİLA K I —
y er vücudunun derisi soyulmuş çıplak U r
KShne g « nü» ri satın alarak p arçalam ak au-
t o s t yatıyordu Denizdeki bir tahta parçası
retiyle gemi enkazı ticareti yapan A li M eral
nın ü rerinde de bir kafatası yüzmekteydi.
re G aflar Meral adında ik i k a rd e jin m alı
Bu kafatasında ne e t. ne göz, ne d e burun
o!up işleri için seyyar depo atölye olarak
hiçbir şey kalm am ıştı, a lt olduğu vücuttan
kuIlasdtMarı A ydojan m otoru 9 1o A gusto»
o rta d a hiçbir eser yoktu.:
lf i 9 pazar ■ pazartesi gecesi saa t 22,20 de
Haliçte bağlı bulunduğu Fener iskelesinde, B ib i.: GUaUn s n e te le r?
içindeki 300 - 400 kilo d inam itin infilAki ile AYENUK NCYI.y — Eski İstanbul ev
parçalanarak batlı: e trafın d a bulunan te k k e terin de sokak kapısının tokmağı vurulduğu
lerden de B kayıkla d ö rt m otorun batm ası u m a n kapuya gelenin kim o jdu funu gös
na » b e p oldu. term esi için a lt k a tta sokak kapusu yanın,
Aydoğatı m otorunun sahibi e n k a z a k a r daki p encerenin miinjasip b ir yerine konu
deşler tarafından ıssız s a h ille re çek tik le ri lan a yn an ın ad ı zam anım ızda ayende nUmalı
kStuıe gemilerin paralanm asın da ku llan ıi-
o eski ahşap İstan bu l evlerinden tek eser
ıhgl süylenilen bu d in am itlerin in filâk sebe kalm am ıştır.
bi anlaşılamadı, bir ta y fa n ın dikkatsizlik
Bıbt.: 11. Zeki Pakalm. Tarih deyimleri n
esen attığı y anar cLgaradan olabileceği söy Terimleri. ].
lendi; Fener iskelesi e tra fın d a üçyiiz k a re
metrelik sabadaki evlerin c am ların ı k ıra n ve ÂYETL’LLAH BEY — (Subhlpaîszade
içlerinde de hayli ta h rib a t y a p an b u m ü th iş M ehmed) — M uharrir, edib; Tanzim at rica
iafii&itıe karada bir şo fö r a ğ ır y a ra la n a ra k kal lin in tem sil e ttiğ i m ünevver m utlakiyjete
dirildiği hastaham ede öldü, A ydogan m o to ru n k a rşı M eşrutiyet id aresini kurm ağa çalışan
da iU gemici feci şek ild e p a rç alan d ı; İskele o devrin uyanık gençliğinin seçkin a m a ln n -
ciranodaki p a rk u m ı m eydanda b u lu nan halk d an: A b d u rrah m an Sam ipaşazade Subhi P a
tan da on öç lüfi y aralandı. şanın büyük oğlu; A bdülvahhab Subhi ve
Bir yaz gecesini d eh şe te v e re n facia sah H am dullah S ubhi B eylerin büyük kardeşleri;
nesini Y eni Sabah gazetesinin m uh abirle 30 ccm aayelevvel 1282 (M. 1846) d e Mısırda
rinden Teom an O rberk ju s a tırla rla te sb it doğdu. Ü ç yaşlarında ite n dedesi ve bab a»
ile b e ra b er İstao bu la geldi. B üyükşehrin en
etm iştir
t Diin akşam F e n e r İsk elesi yanınd aki k ib ar k a p u la n n d an biri, b ir ilim ve edebiyat
park yine b e r zam anki g ib i serin lem ek iste m ahfili olan konaklarında hususi ve pek iti
yen yüzlerce sem t sakini ile doluydu. Saat n alı b ir tahsil ve te rb iy e ile yetiştirildi.
î i y! bulduğu zam an uy kusu g elen ler ağır Ebuzziya T e rfik Bey »Yeni O sm anlIlar T ari
a&ır darılm ağa başlam alard ı. P a rk ın önün e hi» n d e  yetullah
yanaşmış bulunan yük m o tö rlarindek i zayıf Beyden bahsederken
ışıklar d» sönm üştü. S aat ta m 22.20 d e ko r d e r kL «Şayet p e d er
kunç bir infilâk ve onu talü b ed en ta rra k a d e zam anındaki erb a
Fener sem tini yerind en o ynattı. K ısa b ir sü b ı jebab uı kâffesinln
kûtu m üteakip çığlıklar, fery a tla r başladı. fevkinde iktisabı ma
Herkes bir ken ara büzülm üş k orku içinde rife t etm iş ve hanei
feryat ediyordu. Yavaş yavaş a lev ler yatıştı, pedere m üdavim olan
dumanlar dağıldı. F ak at M il gökten taş, top ulem ayı garp tan Av
rak ve enkaz p a rç a la n yağıyordu. K endinde ru p a usulü siyasiye
bir parça cesaret bulanlar, deniz kenarına içtim aiye» hakkında
doğru koştular. D aba on dakika evvel rıh tı b ir b a y i i m alûm at
ma bağlı bulunan v e h a fif çırp ın tılarla ağ ır edinm iş ve bu ma
‘ gır sallanan iki büyük m o tâ r yok olm uştu. lûm atını ve mesulle A/eUıikk Btr
M anzara.tüyler ürperticiydi. Deniz üzerinde m üteallik müdevveoa- iRr-sli»; N>rifc>
om/group/rrreraKedıyorum
 re rv u A iı — 152# » ta sk u .
iı m Glıtia ile tevsi ve ikm ale çalifnııj. hasılı m ekle» tel- ;ı;ı.;k. hilifgtrlcrim la türlü tür
bugünktt günde hile o sinde hûgiıokiı mekS lü taan ve teinim e sebebiyet vereceğini f«h.
tibi iliyvm ıiîdcn yetişmiş g tnçlere ispatı m etinli olduğum dan mttlevekklleu aliUah
tefevvuk edecek iktidarı tlunı eylemişti, Ken azimeti ihtiyara m ecburiyet eiverm ini. ln.
di ise fıtratcıı artist olduktan b a|ka filozof san i(in görmediği yerleri görmek ve bilme
(Kritik). şair, diplomat, politik U r m uharrir diğini öğrenm ek dahi {ekilen sıkıntılara be
olmak istidatlarım haiz idi. Fakat hiç birin - del oluyor. Mevkii harbi, h a re k itı askeriye-
de bitlu tekemmül edeıumnlf ve fakat her yi, m uharebeyi, m uhasarayı hep görüp hal
birinde le'ıenımüi istidadını h a lt bulunm uf lerini I&yıkiyle tetkik ettim.»
idi. Hilkaten na'uk ve bir titanı ateşin beya Fakal ne k adar yazıktır, gene ve münev
na malik, der ecel raUfntade sevdayı hürriyet ver m uharririn bu m üşahedeleri, kalem di
te serder bara idi.» line verilemedi. E rıurum dan Erzincan» gelir
On beş yaslarında iken D efteri ha kani ken tifoya tutuldu ve 12 reblülevvel 12S»
kalemi kalipU£i ite itıtisab ettiği devlet me (M. 1879) dc öldü; bu kasabanın mezarlığına
muriyetinde süratle terakki ederek Tahriri gttmüldü.
emlâk dairesi tahrirat kalemi müdiiril. az son Aşağıdaki satırlar, Âyetullah Beyin am
ra da Şurayl Devlet kalemi muavini oldu. AU cası eski Basra valilerinden Abdurrahm an
Paçarnn Sifonu iizerine sadrazam olan Malı- Haşan Bey m erhum un verdiği m alum ata da
mud Nedim Paçansa yaptığı tensikatı* açık yanarak m erhum A bdurrahm an Adil Eren
ta bırakıldı. Silrlye valisi bulunan babasının tarafından yazılmış m akaleden alınım*' not
himmetiyle ayni vilâyetin evveli Baalbek, lardır:
sonra Bukaiilazi* kaymakamlığına b ir m üd «Â yetullah Bey, kâfi derecede fransıı-
det sonra. Midbat Faşa sadaretinde, Kendi cayı tahsil etm iş ve Fransa tarihine m erak
sinden ber nedense hoşnut olmayan vali Aaım sarm ıştı. Büyük ihtilâlin hukuku bejer b e
Pafanıu su sy e tt tlîerine azledildi. Asrızımın yannam esine takdirkAr, fakat birinci Napole-
edib biyografi Mahmud Kemal tnal, Tiirk Ta on’a da m eftu n ve p erestişM r idi. Beyanna-
rih Encümeni mecmuasına yazdığı «Mehmed m enin ilân e ttiğ i’ hü rriy et ve Napoleoo’un
Âyetullah Bey» makalesinde bu azil hâdisesi ilân ettiği k u d re t kendini m estederdi. Ali Pa
ni y a ark es, bir de telgraf fıkrası nakledi şa hüküm etine karşı daim a itiraz eder ve Mo-
yor ki, genç m uharririn şahsiyetini belirtm ek narehie tara fta rlığ ı dolayıslyle pederine kar-
bakımındın mühimdir: fi cidalcüy&ne bahislerden çekinmezdi.
<0 vakit makamı sadarette bulunan Mid-
«M aharetle m üştetıir G ranşan namınds
hat Paşaya {ektiği telgrafta: Vazifesini ifa
b ir Fransız ressam , kendisine fenni tersim
etmediği İçin bir padişah hali’ ettik; vazife
talim etm işti.
sini ifa eden mektupçu niçin azlediliyor, ce
vap itası mür&vvot m ukt«asıdır! dedi. Fakat: (Â yetullah Bey m erhum , N am tk Kemal
Bey grtw, devletin m iihim M r büyük memuri
G âlr r t ! İMtcimc bos y rre bülbtil inler yetlerinde bulunmadı. H er İkisinin mesleki
Y crıhı mihrtl veliyi Mm ukur kim dinler
m üttehazi hüküm ete m uhalefet olduğundan
meali, muvafık] bal oldu*. m utena m em uriyetlere tayinleri kabil değil
Bir sene sonra, 1294 !M, 1878) de Ed d i Kemal Beyin en biiyük m em uriyeti vali mu
ileni Paşa sadaretinde Erzurum mektupçusu avinliği ve sancak m utasarrıflığı oldu. Ayctul-
oldu. l.ı lı Bey de ancak Şurayı D evlet kalemi mua
Asil tnal arşivinde bulunup yukarıda aıiı vini ve vüSyet m ektupçusu olabildi.
geçen ıtır.taılede neşredilen 'bir mektupda, Â yetullah Bey, m ahud Veli efendi ca
Âyetullah Bey. İstanbulda bulunan dedesi yırındaki içtim a m eşelerine gelinceye kadar
Abdurrahman Sami Paşaya Kr/.urumdan jun- Kemal Bey merhumla birlikle idi. O tamama
ları yazıyor: tlb irln c e «darünnedve» dedikleri Tasviri Ef
«Samimi olarak atzederlm k i Erzurum k ar m atbaasına miidaveroet etm ekte idi. Fa
mektupçuluğunun uhdei acızaneme tevcihi kat Veiiefendi cayın İçtimainin Ayetutln*
gününden beri mttkedder ve mGnfcealr ol Bey larafıadan haber verilm iş olması, ahvsl-
muştum. Lâkin ne çare ki mevkii harbe git de kûllt U r tagayyfire sebep oldu. Veliefc»-
http://groups.google.co
« M n a o n m is t — m *
4i 1( 1)01*1ıuU istihdaf olunan £»ye milli mi. e liyor Siı de ijftıoodıntt mi- <î«di. Hen&z
J lt» j i U miydi, hangi ciheti İddia e(u>^ bilm iyordu». Menfi bir cevap verdik ünde
otsam «Me vesaik olmadığından cinlerim P-V- acayip, Âyetullah lîı; in haber verdi;*-.! -6y-
nli mücerrede addedilir Bir (Anı İddiada- lüyorlar» demesi üzerine büyük bir hayret
buluıunıyacagıın. Erbabı insaf, Ebuzziya Tev- i(inde kaldığımı halimden anladı Derhal
tik Bey merhumun keyfl ıKantılsIe) »te! Gri •rivayetler ekseriyetle ııefeü[’en,rv Uvafolt
ni bir tarafa bırakarak cemiyetin sureti te etıneza diyerek mUUtemeyi ItMli ve ell«_
trkkulund ve içtimain karanın nazarı müta kalen» ait kâğıt verip bent babından
İlaya alınca cemiyetin sıfatı Uzimesini tak- Akşam  yetullah Bey kalem i gulisct
rir «der. Bu cemiyete Kanuk Kemal ve Ziya işittiğim rivayeti kendilinden mordum. Riva
Beyler ıpaj» ve Suavi Efendi dahil değiller yetin bu k a d ar 31 b ir zaman içinde meydanı
idi. Cemiyetin elebaşısı Mahmud Nedim Pa- fuyua* atılm asına b i r a hayret ettikten «onra
jtu n büyüt biraderi Sagu- Ahmed Beyin oğ m eseleyi benden ketm e arlık lüzum gömüye-
lu Mehmed Bey Mi. Cemiyetin rast] ve siyasi rek dedi ki: «Ben sam im iyetle cemiyete dahil
oûdurü Prens Mustafa Faul Pa|amn kethü oldum . Ve, V eiiefendi çayım daki İçtimaî
dan Azmi Bey İdi. k a d ar işittiğim sözlere de inanmıştım. U k ln
«Veiiefendi çayırındaki içtim ada verilen İçtim ada, b a jta prens M ustafa Fazıl Paganın
kırar, ia tü u b e ttik le ri k ırk n e fe r fedai ta- m üd iri u m u ru Azmi Beyi cem iyeti idare eder
nfınılan B abtâlide vükelânın h ali içtim ada ve m üzakeraU d a vükelâyı k atil ve Mahmud
iken katlı vc M ahm ud N edim P a şan ın sad a N edim Pa$ayı sad a re te ik'at sadedinde dev
rete tayini bosusun dan ib a re t idi. İş te cem i ra n e y le r gördüğüm zam an hasıl olan nelrpt,
yetin fekii, ifte içtim a k a ra rın ın m ahiyeti. ben de zihnen lam b ir inkılâba sebep oldu
«Ebuzriya Tevfik Bey, b u cem iy ete «Jön O rtad a u su lü hükO m etin' İslahına d air b ir
Türk Cemiyeti* d em ek için cem iyetin Meş te d b ir v e m en faati m em leket hakkında yapı
rutiye! tesisi veyahut Tanzirnalı hini tesisin- lacak , b ir h üsnü te sir görmediğim den bavlı
de Gülhanede k ıra a t olu n an fe rm a n n e v in y arak acı acı tenk id atla bulundum . Hey’eti
den bir İslâhat te rtib i ile iştig al ettiğ in i i» -. içtim aiye bu cesaretim e b a y rtt etti. Mehmed
pat etmesi iktiza e d erd i. C em iyette tanzim Bey telâşla: <Bu cem iyete bir çok rical ve e l
ohmmıif bir kanunu esasi lâyihası veya bir lilin le pederiniz dahildir» dediğinde kendisi
İslâhat tertibi m üsveddesi Ebuzziya Tevfik nin bu m ertebeye varm asına taham m ülüm
Beyin m akalelerinde görünm edi. Ben g ö r kalmadı. H em en ayağa kalktım ve «Eğer
medim: zannedersem kim se d e görm edi. Böy şahsa hizmet ediyor ve m enfaati jajtfiye uğ
le olunca nasıl oluyor da b u cem iyete Jön rund a insan külletm ek istiyorsunuz. Allah si
Tiirlc Cemiyeti ism ini veriyor. zi kahretsin» dedim. Atıma atıldım ; atı sü r
<Bu cem iyetin  yetullah Bey tarafın- atle «Ördüm. Nasıl olu da arkam dan bir kur
dan haber verilm esi h akkında tahk ik atı hu- gun gönderm ediklerine taaccüp ederim . Kur-
fiısijem olm adığından m aliım at ita edem em . ;u n menzili mesafeyi geçinceye kadar buna
Ascak  yetullah Beyin kendini m üdafaa m u n u z ir olm uştum , A k san pederime, onun
eden sütlerini beyan edebilirim . Şöyle kl: O da dahil olduğunu söyledikleri cem iyetin hal
uaıan ben ve b irader A bdulhalim Bey m ec ve çanını anlattım . Pederim in boyie ley ler
lis vali mektvıbl kalem inde huleradan bu den ne katlar n efret edeceğini bilirsin, pek
lunuyorduk. E kser akşam lar  yetullah Bey mlitoheyyiç oldu. ÂU P aja ile dargın oldu
kaleme gelir, b irlik te gezintiye çıkardık; bir ğundan Serasker Mehmed R üjiü Pahaya gi
£Un serhailfe A tıf Bey beni yanına istedi. Bu dip m alûm at verdi. Mesele bundan İbarettir
Atıf Bey, Abdiilâziz H m 'ın hal'ind e tnabeyn Cem iyette sözümde hujf elm iş olamam :-
t»}İ5t]bi olan A tıf B eydir. Y er posterdi, olıır- 'C em iyet inhilâl edince hlUsûmetin te-
. 4um. Bir sigara da ikram etti. Çağırıldığım dabiri tahaffihkâraneıi yalnız cemiyetin mü*
ı kaleme ait bir i? için olm adığını anladım rettiplerine m ünhasır kalmayıp umum mu
«Ortalıkta hüküm etçe b ir cem iyeti hafiyye halifine jam ll olduğundan Jön Tilrklertn mb-
■eydana çıkarıldığına ve ban kesan tevkif t es yy in olan liderleri de terki diyara mecbur
edilmekte olduğuna dair rivayetler devran kalmışlar idf.
ım/group/meraKediyorum
AVETVLLAH SCMER — tSSO - İSTANBUL
«Ayelullah Bey, Fillp Efendinin tesis fiaflet ctfilp aynlma m kın b ttı lU d aa
A llal» n e m kİMUtryr r im olma eUıanda
etmiş olduğu Vakit gazetesine makaleler ya Ademde K i l umma nen ili* ba aamanda
lardı. Başka bir gazeteye makale yazdığını
hatırlamıyorum. Vakıa Bssîrol’çi Al! Efendi, AYETULt,All SÜMER — (B .: Sümer.
merhumu fcendfaıe cx>a:betbe1ı artusfylc batı Âyettıllalt).
mesaide bulunmuş ise de Ali Efendinin hal AYGIR FATMA — Büyiik m uharrir On-
ve şanı pek amiyane olduğundan kendisine
man Cemal Kaygılı'nın romanı, İstanbulun
teveccüh göstermedi. Ftlip Efendiyi bırak kenar mahalleler hayatını tasvir eden Oriji-
madı. Maa-na fili Fillp Efendi zemin vc za
nal Wr tinlûb, coşkun b ir samimiyet, zengin
manı gfiselir ve hürriyeti' fîkriyyenin aykırı
şiir malzemesi, harikulâdc zengin mahalli
mertebede slcmcfraıi olan makalelerin biLü
renkler ve sesler, harikulâde kuvvetli tipler,
bara kendisini perişan edaepi clcreeede ta
yakın geçmişe ait fevkalade kıym etli rengâ
rar vereceğini bilir bir «dam olduğundan.
renk İstanbul tasvirleriyle kalem » alınmış
Âyetullah Beye makalelerin münderecatında
bir şaheserdir; bazı ilâveler ayıklanabillrse,
t a n tadilât icrasını rica etmişti. Âyetullah
Bey gibi tam gençlik (ağında ateşin fıiret b ir A ygır Fatm a, m uharririn gençlik devrinin bir
adam, babasiyle bahse giriştiği zaman baba otobiyografisidir; Osman Cemal, en yakın
sının biraz sert ve tekdire mail sözlerine <Bir arkadşalaruıdan biri olan Re şad Ekrem 'e,
sahibi nkre. oğlunuz da olsa bttrmet etm eğe rom anın kahram anı olan Masan adındaki de
borçlusunuz» mukabelesinde bulunurken Fi- likanlı tipinde kendi hayatının altın çağını
tip Efendinin sözlerini nasıl havsalasına sığ- naklettiğini söylem iştir (B. : Kaygılı, Osman
dınhiiir. FiUp Efendinin bu tarz düşünceleri CemalJ.
az çok aralarında b ir m uhalefet zuhuruna se AYGIR İMAM — İkinci Mabmud zama
bep oldu. Musullu Sami Efendiyle m üştere nında Boğazıçmria B eylerbeyi Camii imam
ken ayr>ca «Utarit* namiyle bir gazete neş larından iri yapılı b ir adam idi. biri B eyler
rine başladı. Ancak Filip Efendinin düşünce beyinde. biri K artalda, ikisi d« B eylerbeyi Ue
leri pek muhik olduğu az zamanda filen s a K artal arasındaki köylerde d ö rt karısı varmış.
bit oldu. Çünkü «Utarit» tulûlle beraber ulu! B eylerbeyi Cam iinde yatsı nam azını kıldır
etti. Eğer hatıram beni iğfal etmiyorsa bir dıktan son ra eline U r sopa alıp yola çıkar.
hafta yaşadı. Seddettiler». 11 K artala gid er, orada yatıp k alktıktan sonra
Âyetullah Bey şiir ile de meşgul olmuş, sabah nam azını kıldırm ağa da Beylerbeyine
fakat akran ve emsali arasında şairlik ile yetişirmiş!!!.. Yol üstü nd eki k a n la rın a d a şöy
şih ret bulmamıştı. Ziya Paşaya takliden m at le bir uğram ağı ihm al etm ezm iş... Aygır tma-
bu bir terkibi bendi vardır ki bir parçasını ınuı bir m ârifeti de gayet i l i yoğurt yapmak
‘ naklediyoruz: imiş.. Ağız tadına düşkün İstan bullu lar, Bey
Bir k e m bu sahraya düşen desti hazadan lerbeyine su reti m ahsıısada y o ğ u rt alm ağa ge
Rehiyap a ta m » w »{*l hıuıhan heladan lirlerm iş... Zam anında İm am yoğurdu diye
f t'h iy ıp Olayım d o n en e{ er k ılın ı tehalük m eşhur imiş..
Bir gün jc ç lrü ş Bilmede bak m llkl f e s i d u
B ib i.: K ethiid azade M ecmuası.
Bir biknli Ditfre tılltp z itln l e ltııt
Hayr umma <alua kas eğerek «hll riîSdm ı
AYGIR İMAM — (B.: D erviş Efendi, Ay-
Her kahrına b ir İBrlü ulıam m iil olur amnıâ
Mlnnei çeldJir şef d e lil u lu câheiU an gırimam).
E» muktedir a ddejtedljin ârlzl hltaen
Tefrik edemezdin * ı ı n m hiiyı gedaflAa AYGÜN (Abdtilkadtr) — H ilallim , karto
Bîr AlıH edllp herkeal b ir kartlına gerdAo graf; İstanbulun eski ve nam lı b ir rodessese-
Başın alamaz kimse bu ahkâmı kazM an si olup «Necati M emduh B iraderler, Mektep-
Bedhahı a u t derler hi olup w k H lu n a ğ th p liier Pazarı ve Ay-Gttn» isimleri ile tanınm ış
llebâyap olamaz daildagai d a l flrâdan
• a halka aeıa a h k a m felekten ne s o r a n n
ticarethanenin sahipleri N ecati ve Memduh
Bir dofiru m a p »laıaTieak geç İ n M daB Aygun'ün babası; 1869 da İstanbulda doğdu,
B a kttbhede k ir *û# yok a n ta n t duysım m edreseden yetişti, g arb kü ltü rü n e otodidakt
Mânayı »lınm snnma lakın akat *tda4*n olarak lntfbak etti, husus) ve resm t m ektep
B ir muIreu me'aiHa bulamazsın bu rezâda lerde ve bilhassa m üessislerl arasında bulun-
http://groups.google.co
A .\d K U R W O — 1511 — AYCVN MAĞAZASI
daftf Mektebi Saadetle falıştı, Türkiyedc ilk du, bir sene « n yine Ankara Valiliği ve Be
ief» olarak m ektepler için coğrafya, duvar ledıye Rol lij,;, vazfelerlnc Mndü. İstanbul!-
Haritaları yapıp bastırdı ki, bu haritalar İS ViUyi't ile Belediyenin ayrılması üzerine B t
pafta olarak piyasada el'an satılm aktadır. ledlyc ReisU&l ile İsta n b u l geldi. J9W ı*-.
Saltık ve boş sohh^l bir zât olarak itin a la rı Demokrat Partinin It-ınbul 11 B akanı olda
n ı kendilini sevdirmiş ve bir İş adamı sıfatı İstanbul B elediv Kı-»U: • U r ftnlıun
ile kendilim servet ve refah temin cim i) adını, icraatiyle rhedi!«ştlr.. ı-ek -'.akanlardan
olan Abdulkadlr Aygıta, 1947 de yelmiş sekiz biridir; İstanbul Ansiklopcdl'i Kr-mal A j"'i
yaşında olarak Yakacıkta öldü ve bu köyiln nı> bu yolda muvaffakiyet (Ult-ı
mezarlığına gömüldU.
AY-GÜN MAĞAZASI — Aukarc r ad
AVGÜ>' (Kemal) - İstanbul Ansiklope deslnde 109 numarada, »üyukşchrln, reaam -
disinin bu baskısının tahkiki sırasında ve bu U ra ait malzeme satan en eski ve namh mil-
âllırların intişar ettiği 195B yılında İstanbul •Miscselerlnden biridir; 1908 dc Memduh Ay
Belediye reisi ve Demokrat P a rti İstanbul gün İle büyük kardeşi Necati Bey mertıum
tl Başkam; 1915 de D ivriği'de doğdu, babası tarafından kurulm uş, müessese İlk şöhretini
Mülkiye K aym akamlarından Mehmed Ali Ay- «Necati Memduh Biraderler» adı ile yaparak
gıiııdür; ilk tahsilini babasının kaymakam uzun zaman bu isim ile anıla gelmiş, iki kar
bulunduğu K aram anda yaptı; O rta m ektebi deş Veznecilerde olan ilk dükkânlarında ka
Konyada bitirdi, Konya ve İstanbul Liselerin zandıkları Ue Yeni Poatahano karcısında ye
de okudu, babasının m esleğine intisap ede ni b ir dükkân yaptırm ışlar ve buraya «Mek
rek yilksek tahsilini mülkiye m ektebinde tepliler Pazan> adini verm işler, fakat müş
yaptı; m em uriyet hayatına P.T.T. m ü fettişli terilerin in ağzında yine »Necati Memduh»
ği İle başladı, sonra İstanbul Vilâyeti maiye ismi yaşamış. Postahane karşısına »Yeniva-
tinde çalifiı. kalemi m ahsus m üdürü oldu, lide Hant» yapılırken Mektepliler Pazarının
oradan Adalar kaym akam lığına tayin edildi. ye ri de » t ı n alınm ış, çok daha evvel karde
Boca kaymakamlığına nakledildi, 1941 de şinden ayrılm ış bulunan Memduh Aygtin de
Emniyet Umum M üdürlüğü hizm etine geçe A nkara Caddesindeki dükkâna nakletmiştir.
rek istanbulda m uhtelif şube m üdürlükle Memduh Aygfin, İstanbul Ansiklopedisi
rinde bulundu, İstanbul Em niyet M üdürü ol ne ju tarihçeyi tevdi etm iştir;
du. 19M de Amer ikaya g önderilerek m illet <1893 de istanbulda Patihde Altay ma
lerarası polis teşkilâtında sta j yaptı; b ir se hallesinde doğdum, babam H aritacı diye anı
ne kaldığı A m erikadan avdetinde Türkiye lan muallim A bdülkadir Efendidir. Ağabe
Emniyet Umum M üdürlüğüne tayin edildi; yim Necati Bey m erhum ile b eraber Ticaret
bu umum m üdür Mektebi A lisinden ayni zamanda sınıf arka
lük uhdesinde kal daşı olarak mezun olduk; ve 1908 de, ki ben
mak Özere Ankara îıonüı on beş yaşımda idim, harçlıklarımız
Valisi oldu; 1954 dan biriktirdiğim iz ellişer Ura yani lopu yiız-
tonlarında Em ni ilra serm aye 1le ve babamızın bulunduğu hu
susi m ektebin adına nlsbetle «Külübhanei
yet Umum M üdür
Saadet» î kurduk, fakat zevklerimiz kitapçı
lüğünden çekile
lıktan ziyade kırtasiyeciliğe olduğundan pek
rek yalnız Ankara az zaman sonra kütüphaneyi bir kırtasiye-
Ankara Valisi ola dükkânına tahvil ettik, firmamızı taşıyan ka-
rak kaldı, kısa bir lemler. defterler, merakımız, titizliğimiz, la l
*aman sonra uhde lı dilimiz, babamızın haritaları 'bizi kısa btr
sine Ankara Bele zaman İçinde İstanbulun Necati Memduh Bi
diye Reisliği vazi raderleri yaptı, Veznecilerdeki bu ilk dükkâ
fesi de verildi; gö nımız. ki yerinde şimdi t i r tatlKi vardır,
rülen lüıuın üzeri devrin yaşlı ve genç ressam larının bir mah
■O n u l A ylltta fili halini aldı, diyebilirim kl. vitrinlerinde
ni! tekrar Emniyet
ıR e s im : N e d h l
Tllrk ressamlarının karakalem, sulu boy»,
Umum Müdürü ol-
m /group/m erakediyorum
AYI - 1»! — İSTANBUL
yağılı boya. pastel etüdlerini. poşadlanıtı, la r gibi nakletm esi: «A yının k ırk m asalı var
tablalarını satılmak üzere ilk teshir eden Ne- m ış. kırkı d a ah lat ü stü ne »
t ı l i Memduh B iraderlerdir. On dokuz sene H addini bilmezlik, m e se li sıvacının ret-
kadar Vezneciler — Şvhzadcbaşında kaldık, Ramlık iddiası karcısında: «Ayının kaval ç»l-
1025 -1926 arasında Yeni Postahane kargı maaı».
şlan kendi yaptığının mağazaya geldik, tezi B ir cem iyette, kab a adam ların yerinde ve
ne dc ayrıldık, ağabeyim Ankaraya nakletti, zam anım la lüzumlu olduğuna iş a re tle : «Ayı
ayni muvaffakiyet Ue orada yü rü ttü , m aale da b ir dağın şenliğidir!..»
sef çok yapm adı. 1929 da A nkarada vetat Cem iyet hayatında m uvaffakiyet itin mü
elti. Ben de 1940 da Ankara Caddesine gel nasebetsizliklere taham m ü l.g erek tiğ i yolun
dim. Vakit K itabetinden aldığım şu daracık da: «Ayıya dayı dem esini bilm eli...»
yerde Ay-Günü açtım»,
Ay-Gün müesseseslnin 1911 denberi h e r A Y IBA LlCl — fre n k le rin Fok dedikler)
yıl muntazaman çıkara geldiği takvim li m uh m ahlûk; c t yiyen hayvanlardan hem karada,
tıra defterleri vardır ki, yalnız İstanbulda d e hem denizde yaşar; ön tarafı dort ayaklı bir
ğil, Türkiyede tanınm ıştır. Son o n iki yıldan- hayvana, arka ta ra fı balığa benzer; başı yu
beri bu eski ve nam lı mlicssesenio günlük iş varlak, ku lak ları keşlim i; b ir köpek bağını
lerini Resad B uîancr idare etm ektedir ki, an d ırır, ön ayaklarında siyah tırn aklı beşer
çok sevimli ve tatlı dilli ve ayni zam anda parm ak v ardır, b u n ları kürek gibi kullanır;
m arifetli b ir zattır, yerli yağlı boya yapar, a rk a ay ak lan ise ayaklıktan çıkmış, araların-
iddiasız amatör bir ressam dır, bilhassa tiy a t
ro dekorları imâlinde lıüner ve levk sahibi
dir; ilk ve orta okul talebelerinin vazife def
terlerine yapıştırdıkları kâğıt üzerine kabart
ma renkli hayvan resim lerinden bâr seri y a
pıp bastırm ıştır ki, m aarif hayatım ız bakı
mından kaydedilmeğe değer b ir hizm ettir.
Ayı ta lıiı
AVI — İstanbul ağzında teşb ih e d ltı «Sesim: BelrçeO
«gibi» ile beraber kullanıldığında iri y arı, kuv
vetli ad am : d a kalm ış kuyruğu ile b erab er arkasından sü
— Kim bu ayı gibi ta r if yaim!.. rü n ü r. G özleri iri ve yuvarlak, dudaklarında
— Yeni Bağçivau... kedi bıyığına benziyen k ıllar v ardır, vücudu
Bu teşbih edatı kaldırıldığında kaba, te r tilyHl, ağım da m untazam dişleri vardır. Rengi
biyesiz ad am : sarıya ç alar koyu sincabidir; sırtında b ir ta
- Senin Nazmiye çok kırıldım .. kım siyah eb ru ları vardır, karın tüyleri de
— Hoj gör canım, ayılığına b a ğ ış la .. beyaza yakındır. 27 ifcincikinun 1329 (8 şubat
Külhâıüler arasında gücüne kuvvetine 1914) de Büyükada civarındaki torik ağlarına
güvenerek münasebetsiz, yersiz kaba «aka sarılm ış olup balıkhaneye getirilen gayet bü
lar yapan, h e r hareketinde a şırı aksayan, dü yük b ir ayıbalığının siyaha yakın esm er renk
zeltirken y utan, çekerken koparan, silerken te olduğu görülm üştür. Bu hayvan, burun de
kıran: liklerini tıkam ak suretiyle deniz içinde usun
zaman kalabilir; karada giiç hareket eder,
— Ulan ay»!!..
denizde kolaybkla ve s ü r’a tle yüzer; köpek
— Ayılaşma be!.. ulum asını andıran b ir ses çıkarır. Bâzı tenha
darbı meselleri arasında tstartıul ağzında sahillere çıkıp yavrularını emzirdiği görülür.
kullanılanlar da { u nlardır: Sahile yakın sularda sü rü ile dolaşır, balık
Basit adanun h e r zaman ber yerde ken yiyerek yaşar; içinde balık bulunan ağlan,
di menfaatinin bağlandığı bir meseleden bah dalyanları parçalar, 'büyük zararlar verir; ba
setmesi; yahut, yine basit adamın h er zaman lık avına da bilhassa geceleri çıkar, Xarad*
ber yerde zevk aldığı bir m ensi üzerine k« iken kurşun ile vurulur. Aslında pek uslu ve
nuşması, meselâ daima pek açık saçık fıkra terbiye «dilebilir bir hayvandır. Diri olarak
http://groups.google.coi
t v * 1 * ı^rK m sl - İM _ AYI B M J fll
tir j ( ^ r ' ,eM*or' hi^rl İstanbul knpufcları isra bir nete Itenüs yatağına girdisi sırada altın
fından fDraU canavarı» diye halka beş on daki kayıkhanede h&sıl «lan hnmurlıırtatı fev
kuruş karşılığı seyrettirilir, kalâde kurkarnk uofcajn fırlHr ve İskelede'*!
A. Crthir Vatta, «Boğaziçi Konuşuyor» kahvehaneleri! gelerek Istlındnd eder. Ekse
adındaki eserinde, ayıhalıgı hakkında şu mtt- risi balıkçı olan bir hayli kimse, meşaleyi
jjhcılolerl kayıl ile lıir fıkra naMeder: tetkik etmek İçin yalıya giderler. Kayıkhane
«Boğaziçi'nde senelurdenbori fok görül nin fok tarafından işgal edilıiigl anlaşılması
mektedir Bir zamanlar Kanlıca V ıhayi kör- tilerine, bekçiye korkulacak Wr şey bulun
fesindeki metrıik kayıkhaneler, bunların ya madığını tnlk)ıı ve ertesi gün, foku avlamak
tık y^ri olduğundan Prenses Rukiyentıı ku için tuzak kurutacağından, tekrar gelmesini
rutuşu Muyu Mııstaf# cifte İle vurarak iskele tem in için hiç patırdı çıkarmaması tenbih ve
yanındaki rıhtıma guUrnüjtir. ımıvsffnkıyet M ail otıiufju takdirde satış be
«BDjaîiçInriım gayri demlilerde yaşıyan- delinden kendisine de pay ayrılacağını ilive
larının hangi balığı gıda olarak yediklerinden ederler.
malûmatım yoksa da, Boğazda graenler lev Köydeki balıkçıların har biri fnku ötdUr-
rekte taayyüş etm ektedirler. Siyah veya sari meden ve kimseye zarar verdirm eden ele ge
etil balıklar, herhalde midelerine rahatsızlık çirebilm ek için fikirlerini beyan ederle: ve
veriyor kl, levreği tercih ediyorlar. ta rif edilecek plânın tatbikine karar verirler.
«Foklar gıdatfınmak için (uttukları balı- «M ııststtt şekilde olan K ayıkhanenin le-
j ı denizin sathına çıkarm adan yemek veyahut mini, karaya doğru yükseldiğinden esasen al-}
yutmak im kanına malik olmadıklarından, av çak olan tavanın gerilerde büsbütün alçaldı
ladıklar: batığı behemehal denizin yüzüne çı- ğı ve fokun da nihayetteki sokak kapısının
çıkarmak m ecburiyetindedirler. Avı ağzında m ukabil köşesini yatak mahalli yaptığı görül-
da İken, k ara cihetinden kim senin göremlye- d iif ünden, bu köyen in Usttinc tesadüf eden
ccgl hiîada ilenisin sathına çıkabilirse kemali tavan kirişlerine m enteşelerle ve mailen rap
iştahla ve karadan bir tecavüıe uğram adan tedilecek b ir kapı kanadına, kayıkhanenin üze
şikârını midesine indirm ektedir. L âkin ekse rindeki odanın döşemesine açılacak delikten
riya buna muvaffak olam adıklarından sahile bir ip sarkıtılarak bu kanadın diğer kenarına
yakın ve insan kalabalığı olan mevkide, ağ bağlam ak suretiyle tavana kaldırılm ası ve
zında avı ile b eraber yüzdükleri görülünce, fok yatağına gelip ta tlı uykusuna daldığı
sandallı üzerine gidenlerin taarruzundan hengâımta, İpin başında bekletilecek kimse
kendilerini kurtarm ak hiilyasiyle ağam daki kanadın sukutu için ipi btrdenblre salıverme
balığı bırakırlar ve hem en dalarak oradan si ve sokak kapısının dışında pusuda bekli-
uzaklaşırlar yenleri de haberdar etm esi muvafık görül
«Fokun difteriyle yaptığı tazyik te siri yü müş ve bu tuzak ile fokun herhalde ele geçi
ilinden az çok sersem leşm iş olan levrek b ir rileceğine k anaat getirilm iştir. Aklama kadar
denbire yilzmek kudretini iktisap edem edi- bu ameliyeyi İtmam aden balıkçılar, gece de
İinden. saııdaldakiler elle ve kolaylıkla yaka n li ve karada b e r nevi hareket nihayet bul
larlar. Kanlıca!) A li ite sandalcı Şerif ve d a duktan sonra. fokun h e r türlü iştihahım ön
ha M ıı kim seler hu suretle birer levrek elde lemek içki son dereco sükt'ın re ihtiyata ria
etmişlerdir. y et ederek, hayvanın kemali emniyetle ka
< Kaniicada. kış mevsiminde boş katan yıkhaneye girip yatağına uzanmasını, sokak
yalılardan ikisinin kayıkhanelerini, kendisine kapısının dışında boklcm iye' başlamışlardır
■ e k i l yapan b ir foku canlı olarak tu taM - «Kayıkhanenin içi ziyade karanlık oldu
■nek için kurulun tuzaklar, gfllUnç suretle ne ğundan lütum ıı halinde kutlanılmak iizere ar
ticelenmişlerdir. kadaşlarından birinin eline mumlu b ir fener
«Sahaflarşeybizldr vakanUvis Esat Efen verilerek, artık edada bulunan ve ip başın
di yalısının altındaki kayıkhanenin. İ t aaei- da bekllyenia vereceği kumandaya intişar
« d en tada karaya doğru uzunluğu olduğu ederler.
g*W. yanındaki aralık sokağındı da müstakil «Pek yatağına girip sükftnot bulduğun#
kapısı vardır. Valıda kış bekçisi olan adam. kanaat getiren odadaki balıkçı kapu kaııadınuı
n / g r o u p / m e r a k e d iy o r u m
A tu c g n s — 1S İ4 — laT A incL
I neleri
neler» romanını
rom anında U t m civarındaki göçe- «Orta y113lı göçebe kadın sevinçle İ n
ı^Uı>r(M
Mlıerdcn hafteMİ
bahsederken fu n lım yarıyor: girdi:
« A n ın A llahım , b u ra sı W i*bütün hafka — H ay y afasın benim yedi b e tim , gözü
bir ilem Mi- Ben ö m rüm de bu k a d ar çok gehHun, gördün mil IjU . b&ylc alm alı! Biri
çingene çadırını ve bu k a d a r çok çingene çalınalı, b ir söylem rll. b iri oynam alı ve btiy-
ta la b slıl1 b ir a rad a g itm em iştin ). B uradaki Icccsine in san lar b irbirin e kaynam ak. . Y ok
çukurda Karşı karşıya vc takım takım kurul- sam , siz kerizci, biz harm ancı, yok bilm em
İtiUf belki k ırk b e j elH çaıiır ve bu çad ırların öteki u k a ra c ı, beriki sepetçi, tarakçı, değir
etrafında karınca gibi kaynayan İrili u lak lı menci diye düşersek karşılık lı zırıltıya, I».
yüzlerce çingene vardı. B ir ta ra fta s e p e tti rıltıya, m arazaya., k açar o zam an bu y a p
ler. bir tarafta kalpazan ded ik leri d em irci m anın keyfi! ila gfireylm seni, benim ad ı yedi
ler. ta n k ç ıla r, değ irm enciler, b ir ta ra fta belâ, g o lle ri « e h li civan kısım , ELom Aga
ayıcılar, şeb ek tiler, iskem le kuklacılar. gişirsin tu lu m u , bu laşsın koca oğlanı zıplat
Kazikhbagda geçen b ir sahneyi de şöyle m aya . S en â e başlayasın onunla İnçlikte te
naklediyor: fi tın g ırd atm ay a ...
«A rtık gece olgunlaşm ış, önüm üzdeki Ed- — H a başlıyoruz!
hem'in g etirdiği koskoca kalaylı b a k ır te p «Em ine g ü lm ekten katılarak-.
siye benzlyen ay tepem ize yaklaşm ıştı. E d - — Ah anacığım , b ir yaşım a daha girdim .
hem birden çad ırlara d o ğru fırla d ı.. D ünyada h e r şey aklım a g elird i de, te fle ayı
— N ereye Edhem ? oynatm ak gelm ezdi.
— S ıra lıd ır ta m ... G etireyim hizim ko — ö ğ re n o n u (la, b u lu n su n çantanda!
ca oğlanı da b ir azıcık ta böylece eğlenelim .' — Şiııci çad ırd a m inik şo p arlar uyum ak
«Ve biraz so nra E dhem , yedeğinde t a f ta o lan b û îm k a n gö rm esin sen i bu k ılık la
ta bir yerden em anet alm ış olduğu koskoca karsım da..
bir ayı, kolunda tulum ve y an u ıd a eli defli Emine:
bir delikanlı ile yanım ıza geldi. E m in e ayıyı — G Srse n e olur?
görünce ağlam ayı, sızlam ayı, i ; çekm eyi unut- — N e olacak, k ısk an ır seni b en den, alır
tu ve kalktı, delik an elin e şun un şu ra sın d a n b ir süp ürge s a p ı.
lılım elin d en d e fi ka «Emine;
p arak : — A m an, o fena!
— Siz, dedi, ko — Am m a, korkm a sen, san a yapmaz bir
c a oğlanı o ynatırken şeycik. bana çalar sopayı!
onu ben çalayım! — B e E lem , b ıra k gevezeliği gayrı, bu
laş oıarefetine!
«Edhem, son bir öksürükten sonra
koltuğundaki sopa ile ayının sırtuıı ok-
{lyarak tulum la şu şarkıyı tutturdu:
F e lek bana n e le r e tti
Bu uunçllgim ektea gitti!
Bu iru ra k can» yetil
Bende tak a t mâk&t bitUl
:om/group/merakediyorum
İSTA N B U 1,
AYIMKACI — ISSfl —
http://groups.google.co
«K SlK lO PEM St - 1597 AYİA E F tU tA
.coıjı/group/merakediyorum
AYlA IHİS!
— ısa - m » n tn .
ht+p://groups.google.
' yşfKL1 j __ j r j | __
------ 1 “ -------------------------------- — ----------------------------------- AYİA EİKYAKI
om/group/merakediyorum
AYlA K IR Y M İt — 1542 — IS T A K tU L
AYİA KIRVAKİ HIM I1KTOIMİKS Kl Kapudan girilince »af tarafta agn y».
LİSKsi — Kumkapıdn Kariırgalinıanı Cadde- rım metre genişlikte içi su dolu uzun bir
nnriedir; bir kapusu dn ÇmîırtiBtımprfçe-leM tondu bulunmaktadır. Kışın bu ayazmayı aa
sokagmdadır. IttHB de inşa (idilmiş kûglr bir basar, içine girilenler. Panayırı 17 temımn-
yapı olup Beyoglunda Aynalı AyiC /i <Jj yapılır.
Kratantiııos. Taksini vc K.'îrlıkû' imdeki Ayia Hakkı (Mkllırk
Triyas kiliselerine müşabih, tırla kısmı yiik- AYİA MARİNA AYAZMASI — Tarab-
Mk bir vali ile örtülü iki larafınıla U(i büyük yada, Şakı sokağından gidilir; sol kolda K*
çan kulesi varılır. tçlndo Aylos Vasllios adına laycınurl Sokağında Koço'nun bahçesi ttniiıs-
bir ayaıraa vardır. Kilisenin vakfından 1890 dedlr. Dört duvor üzerine kirem it örtülü OJ
da yanıtı,ı bir ite Rtıııı ilkokulu yapılmıştır. m etre kadar eninde İki m etre kadar boyun
HaUu UiiMItrk
da kagir bir kulübedir. Ön cephesinde iki kü-
AYİA KİHVAKİ H l.ll ORTODOKS Kt- çUk penceresi ve iki kanallı kapusu vardır.
LİSUSİ VAK*ASI tKumkapudsI — 1908 dc
Türkiyede ikine! mebus seçiminde, arlık nesli
tükenmiş olması gereken Rum pııiiktıryalart-
nın çirkin tıtr vak'ssıdır ki. o sırada «Yeni
Edirne» gaatfesinm isloııbul muhabiri bulu
nun A. Safvet Bey tararından gazetesine gön
derilen bir mektupla çil satırlarla tesbit edil
miştir:
«İntihabat münasebetiyle Kumkapudaki
Ayia Kiryalti kilisesi UeyeÛ Harbiye Nezare
tinden mızıka gönderilmesini rica etmişler.
Nezaretten arzulan is 'af olunmuş. Halbuki
maatteessüf kiliseye gelen muhterem asker
lerimiz müeteınlin tararından:, Okso! nidaln-
rivls k.ırjılanııııjtiir Karilni kiram, size Ati TanhyiKİa t ı b M arina Ayazması
http://groups.google.ee
AHSIKLOPCSİSİ — 1543 — AYİA PABAgfCEVİ
»m/group/merakediyorum
ÎSTANBCT,
AYU PM M K EV t _ 1544 —
m/group/merakediyorum
Js t a m b u j .
AVİA PARA3KKVİ — 1348
deliğiyle aydınlatılm ıştır. İçerisi k ıjın ta şa a lım d a biiyilk b ir to n o zd u r. C eph esind e flç
rak g irltem öıectk h a le gelir. Bu ayazm a, ta s sD tunlu ve k e m e rli U r n ıv a k b u lu n m a k ta d ır
vir kırıcıların ik tid a r devrinde tasvir p erest- Tonoz ince tu ğ la d a n y a p ılm ıştır. D uvarlarıp-
İcrin gizli ib adethanelerin den biri o larak k u l d a a ttı a d e t b ü y ü k h ö c re v a rd ır. B iraz ileri
lanılm ıştır. H avuzun karşı duvarın da o za sin d e 1933 d e in şa edilm iş E m in e Hanım adın
m andan kalm a Ayia P araskevin in m erm er d a b ir k ad ın ın h a y ır e se ri o n y a la k lı b ir Çeş-
ü ıerin e boya ile yapılm ış bir tasviri v a rd ır itte v a rd ır. Hrtfc* GlUlIrfc
Hgltltı C oklurl
A Y İA PA R A SK E V t AYAZM ASI _ Be
AVİA PA ftASKEVİ AYAZMASI — Sur- şlk ta şta , K ulya D eresi so k ağ m d a d ır. İhlam ur
taruı B elgrat kapısı karsısında IsmaUlıı balı- K asrı y a n ın d a k i y o ld a n g id ilir, bu y o lun niha
çeaindcdlr. M üstatil şeklinde b ir bo stan k u y e tin d e so l ta ra fta B ay C em ilin 32 num aralı
yusudur. Hakkı GfiktUrk b a h çe sin d e d ir Ila lk ağ zınd a M olla A yazm an
AYİA PA RA SK EV t AYAZMASI — S ü t diye a r ıla g e lm e k te d ir. B ir a h ır iğ in d e S m et
lücede, K ara agahtadır; N u ri Paşa fabrikası- r e b o y u n d a v e 2 m e tre c n in d e ü s tii to n o s ö r
Din karşısına düşer, bayırın e teg lnd ed ir. T uğ tü lü v e d e m ir k a p ılı b ir y e rd ir. Z em ini m alta
la ve ta ştan yapılm ış ve m ethali tu ğ la ile ta şı döşeli İken b o z u lm u ç tu r; k a p ıd a n g irilin
örülm üş olup, ayazma olarak m etrûk, fakat c e so ld ak i d u v a rın n ih a y e tin d e g e n i; ağızlı **
suyundan istifade edilm ek ted ir E y lül 1947 d e rin b ir k u y u v a rd ır. D u v a rın k u y u ağzı h i
17aUt* Gtifetürk: zasında m e rm e r b ir s a lib v a rd ır. 1930 dan-
b e ri m e tru k b ir ay az m a d ır. (1947).
AYİA PA RA SK EV t AYAZM ASI — Ye- Hakla Göktürk
şüktiyde, N u ri Û em irağ Gök O kulunun avlu
sundadır. S m etre boyunda, 2 m e tre eninde AY İA P A ftA S K E V İ A Y A ZM A SI — H tt-
h ıra p bir tonostur, 1B47 de suyu kaybolm uş köyde, Ç ıksalin b a y ırın d a , İs lim , R um v e Mu
bulunuyordu. sevi m e z a rlık la rı a ra s ın d a P o ti B ak ıro ğ lu ’nuo
flakkı Ubklürt k ır k ahvesi y a n ın d a d ır. M eth al k ısm ı kaba
tak tan ö rü lm ü ş d ö rt d u v a r iiz e rin e saç ö rtü
AYİA PAKASKEVİ AYAZMASI — Ye-
lü 2,5 X 5 m e tre g e n işliğ in d e b ir y e r olup,
$HkÖye bağlı Satra köytlndcdir. FH oryadan
k ap ıd an g irin ce k a rş ıd a b ir adam ancak göçe
D ört kilom etre tııtar. T arlaların arasında yer
bilecek k a d a r d a r v e 2 5 m e tre uzunluğunda
iizeri tonoz b ir d eh liz le a sıl ayazm aya girilir:
kuyu çok d e rin d ir. B u ay azm an ın b e j asırlık
b ir m azisi o ld uğu sö y len m ek te d ir. M ethal kıs
m ında, m e rm e r ç erçe v e iç in d e güm üşlü bir
Ayia P a ra sk ev i ik o n u v a rd ır.
Hakkı ftSktttrfc
Selut Sümer'in ı»teui£ı d e jıiîs r a baitçelen AVİA PABASKKM W AZM ASI — Y».
a :n ti^vyund». yrr lüın*- £:r ayp?ın a d ir . n ık o Y iîf v j p u r n k e l e v ı o d e n y l if û y a n c v k a r
Aya&ro. W kişi saçak geçebilecek kjdır d ar s ıy a g e t - n » im ılç ı Sj lın S c k a t ı n d u T e V a ild ?
sjup doku/ basamaklı bir taş m erdivenle ını- (.r'T .ııc ii S o k a g ııu L a n « u tılır T e p e d e fc s h ^ e le r
;ır bir adım atılınca da eğît açık bir kuyuya d r ı ı ı n d ı d ı r B ir h a h ş c d u v a r ı n ı n aU iivîe. o l u p
r.iftl£.lır Üattl tooor kem rr olu p lın f a n n b d u v a r ı n ıç ı a lç a k b ir k s m t r .';lır*£ a ç ılm ış ,
kjn fik ince tuğladan ö rtü lm üştü r Demir pc»t- iç i n d e t ü r k u y u v a r ı l ır , UklU Ç lfitff ik i Jfam
rei a n sın a sıkıştırılm ış tuğla istinat ta v a n ı A h şa p , c ü p h u ı c a m c k â n v s ı te m ır p a r m a k t a
nın sonradan yapılısını aydın olarak g ü rü lu r La ç e v r ilm iş . h ir ı;:ıtı iç in e a lı n m ı ş t ı r C iU H öS
Tepesinde kapatılm ış lrir m enfez vardır. Du b i r ç ı n a r vı> i h la M u r a ğ a c ı v a r d ı r .
varları kafta taşla o riilaıu ştfir M ethalinin İ le r gun açıklır. panayır gueii 29 Tem>
daimde ustu k ın k b ir m erm er sütun. sol ta- m uzdur
n fıad a bir incir ağacı, kapısının llu ta ra fın U alıkı C M M t
da. duvara sıkıştırılm ış iki m erm er sü lü n v a r AVİA l'AKASKKVl A V A /M A SI _ H*y.
dır. Methalinin önündeki iki üç basam aktık beli adada. K ı^ jn çıkm alında ıbu çıktn»ı bir
taş merdiven, toprakla dolm uştur D em ir k a p ı
a r ş ı halindedir), a rsan ın a ltın da 0,50 y 0.73
sı, ikinci Dünya Savaşının ilk yıllarında m eç
m etre genişliğ in de b ir kovuktan ibarettir.
hul şahıslar tarafınd an ç alın m ıştır P an ay ır
İçinde d e rin b ir k u ju bulunm aktadır. K uyu
günt) a» Temmuzdur. H*kkı « k tu k
nun ü zen çinko kaplı olup a jz ı 25 santim
AVİA M K A S K İV İ AVAZMASI — H aliç k u tru n d a d ır KUçuk b ir 's n ılı çerçeve içinde
Fenerimle. Baki D ede Sokağında 10/1 kapı Ayia P a ra s k e v in n b ir tasv iri v ard ır v e bir
numaralı k ig ir yapı ve iki katlı, üslfi kirem it yağ kandili asılıd ır-
örtülü bir bina içindedir. Sokaktan çim ento I h k k ı « ■ö k u rk
d ren m iş bir antreye girilir. Sağda k o rk u lu AVİA PARASKKVl AYAZMASI ~ Kum-
ğu ahşap 12 basam aklı bir la ; m erdivenle ıs ıl kaptda, d ü zg ün Sokağında İT n u m aralı Bay
tyaımaya inilir. B urada vuksek m erm er bile- Ş ekerciyanın evinin bahçesindedir. 2.00 m et
rllcli bir kuyu ve yine m erm erd en yüksek ve re genişliğinde. 7 m e tre uzunluğunda, tavanı
biiyük bir tekne v ardır. Sot duv arda m erm er
tonoz, zem ini m alta ta şı döşelidir. Ö n cephe
kabartma b ir Ayia P araskevi tasv iri b u lu n
si cam efcindır. K apıdan girilince solda bir
maktadır. m etre uzunlukta. 68 santim genişlikte. 88 san
Ahşap kısmı pek h arap olm uş bulunan
tim yükseklikte ağzı m erm er bilezikli b tr ku
birinci katla da tah ta iizerine. m uşam ba üze yu b u lun m akladır. Ön yüzü güzel b ir k abart
rine. k ig ıt iizerine yapılm ış m ü teadd it ikon ma çiç^k m otifiyle süslüdü r. Y a n ın d a' aynı
lar mevcuttur. D unlar da bina ite b e ra b er ha yükseklikle- b ir m erm er d elik li taş. ikisinin
rap olmuş b ir vaziyettedir (1947). a rasın d a yuvarlak ayna taşlı bir m erm er tek
lUkkı G öktürk
ne vardır. K arşı duvarda, d u v ar boyunca iki
AYİA PARASKEVt AYAZMASI — Ka- ta b ta ra f üzerinde cam lı çerçeve içinde Ayia
kiJyde. N ecatibey C addesinde. K araköyden Paraskevinln giiınilşlii. yağlı boya b ir tasviri
gelindiğine göre sol kolda Sam sun - K arade ve d iğer aziz tasv irleri v a rd ır Panayırı 28
niz otelinin kahvehanesi altındadır, o te lin Temmuzda yapılır.
H akkı fıik ıü rlc
methalinden geçilerek S - 8 ta ş basam ak m er
Şiven ile inilir, bir dehliz nihayetinde içi an AVİA PARASKEVİ AYAZMASI — Kuuı-
dolu lur mahzenden ibarettir- 1940-1941 e kapıda, A ra p /jıle Mikabında 42 num aralı evin
kadar kahvehanenin yerinde Kemal Rıfat altındadır. Sokak üzerinde alçak b ir kapın
Okay eczahanesi bulunm akta v e ayazma ziya vardır. Sola kıvrılan bir dirsekle dokuz iaş
ret edilmekteydi. M len görm ek için o tel sa basam aklı bir m erdivenle inilir 2,83 m etre
hibinden müsaade almak gerektir, bu latın genişlikte. 3 m etre kadar uzunlukla, tavanı
»yledigine güre bu ayazm anın suyuna Ugım tonoz, zemini maKa ıaşı döşelidir, O rtayerde
«uları karışmakta olup gayet p iıtir ı t948>. afj/.ı yekpare m erm er bilezikli bir kuyu t e -
linkin G skıllrk Ilınm aktadır K apıdan girilince karşı duvar-
n/group/merokediyorum
AVI \ PAAASKEtf — 1S48 - tSTAMBtn.
ila sol M şede Yani Karagül adında Wr hayır m iştir Ahşap ikonoslasiyonu beyaza boyanmış
sahibi larafından 1938 de yaplm lm ı} iki m us kabartm a le 7>înntiyle ve azizlerin yağlı boya
luklu ve m erm er tekneli lıir çeşme vardır. tasvirleriyle süslenm iştir A rkada bulunan kl-
K arşı du ran la bulunan bir tulum ba vnsıUaiy ılınta- m ahfiline on d ö rt ahşap basamakb
i« kuyudan çıkarılan su buraya doldurulm ak m eni İven le çıkılır. D uvarlarında büyüt Çer.
tadır. Uuvarlaruıda cam lı çerçeveler içerisin çeveler İçerisinde » iz le rin yağlı boya tasvir
d e «zizlerin yafilı boya tasvirleri varılır. Çek leri vardır. Tavanın urtadaki kem erli kışını da
menin üzerine gelen duvarda b ir tepe pen kalem işleriyle siu le n m it olup ortasında bir
ceresi v jrd ır. Elektrikle aydınlatılm ıştır Pa p an lo k ıaio r kompozisyonu bulunm aktadır
nayırı 26 Tfntm uzda yapılır İçeı-isiıule beyaz la h la mumlu mermer
HaUı GSiUirk kaideli iki şam dan, d ö rt biiyük avize, dürt
güm üş kandil, d ü n cam kandil vardır.
AVİA PARASKEVt KUM ORTODOKS
K ilise 1937 ta rih in e k a d ar kandil ve
K İLİSESİ — BcykoMla, Panayır sokagında- m um la aydınlatılm aktaydı, bu tarihle MI-
dır. Dörl duvar iizerine kirem it ö rtü lü kügir
na C a m b a z -
bir yapıdır. 1832 de yapılm ıştır. Mabede lllr
cam lı kapıdan girilir. Tavanı kem er peklinde oğlu adında ha
ahşap olup zemini m erm er döşelidir. On pen y ır sahibi bir
ceresi vardır. Tavanın o rta kısm ı sekiz ahşap ta c ir tarafın d an
siituna istinadeder. Despot ve vâiz kürsüleri elek trik tesisatı
ahşap olup kabartm a nakışlarla, altın yaldız
yaptırıldı. Ki
la ve azizlerin yağlı boya tasvirleriyle süslen
http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ »549 — AYİA fAPASKEVİ
Ut»! 1W0 d ar 1945 e kadar askeri depo ola 'ezyia edilm iştir lkoımslasyon -u ! ide <vvlz
r>k kullanılmıştır. 1913 den 1W5 en erin in üzerin*- e rttf latemcll 1^.; inci! kCuSsu. Ot-c
Nisan ayına kadar da Toprak Ofisi tarafından u h m m um lu iki büyük n pirinç şam«» .
dop» olarak kullanıldı 1945 senesinin İla» , mfaleaddıl ,:üllü -pım lanl., -unıil) re p&m
ran ayına doğru mütevelli heyetine teslim kandiller, avizeler ınftbedtaı ler.-‘ .ıt» .' tı^MI
edildi eder, tkonlara gçlinıır btflıc&ları .u n la rılıı:
Bu satırların yazıldığı sırada esaslı bir N artoksılen girllüiüinn göre :=8dı-::i İVinrl jD-
tamir görm ekteydi ıM art 1847). lunun ününde gayet büyük vc kabartm a rjv -H
AYİA PAKASKEVİ HUM ORTODOKS tezyinattı ve iki yanında ü^'t r ıı.ürntu IH j,,
K İL İS E S İ — Y edikule - Kuzlıçcşme yolunda
rinç ;am daıı bulunan mükellef Wr •r-if.ı-
kiiçlik b ir k lf e d ir ; inşası üzerine halk « tu n içinde J85S tarihli Ayios N'ikolaot :'r ,nu. - ol
da dolaman b ir m enkıbeyi, sem tin deri tü c c ar dan ikinci sütu nun önünde aynı etfatts,
larından E. Tapanidis şöyle a ak letm işllr. aynı zenginlikte b ir Ç erçtvt içinde 1857 ;rih
IK K -1 82 0 a n a n l a Kazlıçeşm ell ihtiy ar li M eryem ana ve m etek ikonu. M>ldan der
bir rom kadını h astalan ır, h ek im ler d erd in e d un cu sü tu n u n önıinde ayni eb'alla ve aysa
deva bulam azlar. B ir gece lü y re m d a m elek zenginlikte b ir çerçeve içinde bir - E a 'ii
gibi b ir k ad uı g ö rü r, bu kilisenin y e rin i ta ril ha'delm evt» kompozisyonu; bu -onuncu ikon
ederek: — O rada kuyu gib i b ir ç u k u r v a rd ır, serap a güm üş kaplı olup giim üş İşçiliği pek
içi su doludur, o su ile y ıkan ırsan şif? b u lu r güzeldir, çerçevesinin a lt kısm ına yerleştiril
sun.' der. K adın aldırm az, fa k a l a y nı rüy ayı m iş o tan ejd e rh a şeklinde b ir çift s a n pirine
üç gece s ırtı a r a gö riir. B unun ü zerin e kom Sam dan da tereddütsüz sanat eseridir; Ikonra-
şusuna söyler. O zam anlar b u ra la rı s e r tp a bos- (asiyonda Ayia P a m k e v i ikonu, azizenin yal
ttn h k n u f K om şn kad ın gid er, boslan kuyu nız yüzü görün üp serap a gOmilş kaplı olan bu
formda® b ir kova su d o ld u ru p g e tirir, h astay ı büyük ikonun da güm üş işçiliği çok güzeldir.
vıiar, fakat o gece, gifcel kadın riiyada dBr- Bu kilisenin bilhassa Icaydadilmege değer
dülK'U de-fa olarak g ö rün ür: — B enim adım şeyi ııarîeksden girildiğine göre sol kenar
Paraakevi'dirl K aynıyan su ile yıkan! d e r parçada ikinci siituu un arkasında bulunan bir
Clderler, duvar dibinde bir kaynak bu lu rlar, ta b u t ve bu tabutun içinde Ayia A rgiri'nin
hastaya getirip y ık arlar, h asta kadın kısa bir m um yalanm ış başsn cesedidir. Kilise h a tıra
um nn sonra ayağa kalkar. B u nan üzerine y e tında ve halk ağzında bu cesct hakkında şSyle
ni ayazmanın şöhreti cihanı tu ta r. «H lnt'.en b ir m enkıbe nakledilir:
Yemenden!» h astalar g e lir. N ihayet 1920 de,
A rgiri İkiyüz sene evvel yaşam ı;, B u ra lı,
semtin dabağhano sah ip leri ve d e ri tüccarları,
g ay et d ilb e r b ir kızmış; B ursa paşasının o£lu
başta E. Tapam idls olduğu h ald e bu küçiik
bu kıza âşık olm uş ve babasından istemiş; fa
kiliseyi y ap tırırla r.
ka! kızı M üslocıana vermemişler ve hemen
Osm an Tolga
b ir Rum delikanlısı ile evlendirm işler; zifaf
AYİA PARASKEVİ RUM ORTODOKS larının onbc-şmci gUnil an’anevl kilise ziyare
KİLİSESİ — H asköyde. vapur iskelesinden tini yaparken paşazadenin adam ları. Argiriyi
tıkılıp dosdoğru y ürününce ana caddeyi geç kocasının alinden a lm a la r ve lstanbula ka
tikten sonra tam karşıya gelir. E tra fı duvarla çırarak tersane zindanına alm ışlar: bu paşa-
çevrilmiş b ir bahçenin içinde, d ö rt d u v ar üze sarie Sultan Hamldin veziri olan Fehim Paga
rine kirem it örtü lü b ir {atı ve kagir bir ta n nın oğlu imiş. Tersane zindanında Müslüman
kulesinden ib aret kâgir yapı küçük bir kilise ohıp paşazade ile evlenmesi için yapılan tek
dir. lifleri reddeden A rgiri açlıkla İntihar etmiş
Kilise 1B35 <le inşa edilm iştir: N arLctsin *vo ölümünden a t etvcı çağırdığı flaaköy kili
lıir hususiyeti yoktur: takat içi görülm eğe ve sesi papazına vasiyeti üzerine kilisenin avlu
tetkike d e je r. D ürt köşeli on >ki ahşap s ü tu suna gömülmüş; bir sabah civardaki Hasfcft
na IsUnadeden tavanın ortadaki tonoz parçası, hamamının üstüne peştam alları a*mak ürere
UtoDosiasiyonu, despot kürsüsü, anyonu va çıkmış olan bir d ellik veya n a tır kilise a*la-
kadınlar mahfel] m üstesna, diğerleri serapa sundan bir alev çıktığını görmüş, ajrat gece
oymalı ve yaldızlıdır ve m üteaddit ikonlarla kilisenin papazı da »beni buradan çıkarın»
m/group/merakediyorum
İSTANBUL
AVİA l'ARASKEVİ — 1530
rtiye b ir 3eı Işltonj. ütevi tören ıtcliiHı ve>a le ıiiv c « te n T iırk ıi. İR w nam u» dnjoıam
natırın delâletiyle patrikhaneden { c i n Mr tı< güatcnnttk k«n g a n v k J rin e uydurulm uş. he
y el tarafından kabir acılınış ve bugtla kilise (arılı, ne n u n rık to g l» n oton b ay alı bir
itin {findeki m um yalanın); ceset butunıııua urtüferiir.
gövdeyi b ir UhıM içinde kiliseye koymuşlar. İstanbul Ansikin|K.'iIiaı. ■ itfam bilgiline
B391 Nsusyaya g ö n d e rm e le r; T ılrk h u k â m e ll dayanarak bu iğrenç iftirayı JW 7 de K K K».
huııu haber «Imıs, n ıiıen in hafini gori getirl- çu vc M uzaffer Knen'ın İmzaladığı a lg ıd a k i
ınek İÇın gayet aUr'atli Mı1 vapuru lufcılıe f>- makanle İle vc bir iki flskeclk vurarak ıiy
k-urrıif meft#rce başı götüren gemi pamuk riizeber c ü ııiş ti;
yüklüymüş. yakiıboK 'sğm ı anlayan kâptan
■ ik lytiı sene evvel T lirkiytde tiçiincii Ah-
pam uk balyalarım denize a lın ı;, dairenin bir
mert. B irinci Mahmud, Ü çtineti Osman, Qç6n-
mucizesi olarak im pam uklar Türk vapurunun
eti Mıifllafa. Birinci Ahdülham ld ve üçüneU
uskurlarına takılmış ™ olduğu yerde <iur<
Stilin: htıkiimrtar olm uşlardır; bu devrin in
durm uş.
paratnrlıık vakayinam esi hu rd a teferrtıata lu-
Harcayın her yıl .10 Msar.da los'il edilen
dar m azbuttur, deyi! bbyle bir gen ç kııin ka
vç JS26 da Marlfca Sartdu admtla bir İcadının
çırılm ası, B urıada bir bekar ta n ın a îahije
yaptırttığı camlı bir t.ıijul içinde k ili» trah-
getiren b ir baldırı çıplağın sebebiyet verdiği
îestflde nıeroaintlt! cluiajiırılan Ayia Arfliri
alelade zabıta vakası dahi milsevveldir; guıel
menkıbesi, atıayaın bir hakikattir ki. ire vc
Arfiirinın kaçırılm ası divasini o tarihlerde
nam us meselelerindi! pek necip hir taaisubs
patrikhaneden evvel Divanı H üm âyûn taki-
safeib otsa vo mütecavizi. hedefi tecavüzü
bedordi ve garezkârane uydurm anın kahra-
hangi milisten olursa oI»un aman vermeden
1 ı T T p r / / y ı ö u p i '. y ö u y l n . c u
V İKİ.’ — İftsı - AVİA PAkAULKVt
yaf-uıı slllııa v c zengin k a b a rtım ı ç iç e k teayi- motifleri ile sDsIü ve başka Mr yerden getl-
o a tiy le b ir u t u l e s e rid ir. V illı kilralisıl. in d i rildijjl ve taribl tesbit edilomiyen bir tamir
ıdcııma y e ri, dc-spol kııllugu Ahşap, oym alı ve de buraya konduğu muhakkak olan bir kabir
d i |e r kili*elerdekl cn isalı m isilli a ltın y al la«ı vardır, lasın güçlükle okunan rumca ki
d a lıd ır. K ubb enin o rta s ın d a b ir p a n lo k r a lo r tabesinin tarelimeal şudur: «Burada Allahın
kompozisyonu, k a s n a ğ ın o n iki p e n c e re s i a r a kulu Edirneli Auanlas oğlu bakkal Hritodulos
la rın d a d a hnvarfyuuun ta s v irle ri v a rd ır , İk i yatıyor 25 teşrinievvel 1748».
aîrçap a u tu n ü u trin o a llin llj o la n tc a d ın la r Sağ tarafta b ir aed Üstünde bir mermer
n u th rc ü a h fa p o lu p m a m f e i n i k i y a n ın d a n lekne. kapıdan girildifcine göre k a rtı duva
çlfı k ap ı ile ç ık ılır. so ld a k i k a p ıd a n g irilin rın da iki köşesinde iki sed ve arasında, ikon-
ce, d eh lize A y la P a ra s k e v in m k ıy m e tli b ir larııı konulması İçin bir raf vardır
İkonu b u lu n m a k la d ır. M .ibot, b iitü n e m s a li Hakkı C ü k ttrl
gib i m ü te a d d it ik o n la r, a v iz e le r, k a n d ille r v e
AYİA TltİAS RUM KATOLİK KİLİSE
şa m d a n la rla tez y in e d ilm iş tir. Çfcn k u le s i a h
Sİ — Beyoglıında Hamalbaşı Caddesinde Odl-
ş a p tır (19471.
gitrio Rum K atolik ilk okulu ve nujflcnıilâ-
Hakkı ( ü U M
tının bulunduğu binanın içinde küçük tor
AYİA TKODOSlA AYAZMASI — Fe kilisedir; 1863 de inşa edilm iştir, kayde de
nerde, Ka.tahdcmiı-hii) Mahallesinde Hıçakçı- ğer b ir hususiyeti yoktur.
çeşmesi Kokağındadır. Ay?e Kaya Kllialtıoglu- H a t tı Göktürk
rm ail »tsanm altındadır ki yirmi yıl kadar ev
AVİA TRİAS KUM ORTODOKS KİLİ
vel burada nalbur Hacı Mehmed Efendinin
SESİ — (B .: Büyük Ayla Triada KiiisMfr
bir biiyük ahşap konağı varili. ftjıre seki*
basamak boauk bir toprak merdivenle bir de AYlA TKİAS RUM ORTODOKS KİLİ
mir kııpıya lııiUr, knpı geçilince bir merdiven Sesi — Kadıkövünde, Cevizlikledir; Haaşük-
daha gelir, bunutı ancak dört basamağım in rü Sokağı, Nisbiye Sokağı ve Bahariye Cad
mek miimkUndür, zira aşağısı en az 25 san desi arasındaki adadadır, plânı haç şeklinde,
tim derinliğinde su ile kaplıdır. 8 a | larallıı ortası kubbeli, palının Uİfcer ahşap kısmı ki
üstü tonoz ürlulii İçi su dolu ve oldukta de remit önütil kârg ir yapıdır. gözeİ bir bahçe
rin bir mermer havu» vardır, havuzun m er ortasında olup 1002 de, Patrik ÜçUncü Yo-
mer bileziği tilerinde madalyonlar içinde ka vakti» ve Kadıköy Mcfropolidİ Yermanos za-
bartma haçlar yapılmışııt 1948 de ziyaret m ıtunda Rum ortodoks cem aati tarafından
etUictiğinde, ayazmaya çok İyi bakan arsa yapılm ıştır ki. adı geçen metropolid vefa
sahipleri hat ti ayazmanın ihyasını, adının da tında bu kilisenin avlusuna gömülmüştür;
:Avje Kaya Ayanımsı* Ha tahvilini dii^ünii Taksimdeki Ayla Triada Kilisesinin plân ve
yorlardı. resminde îakal onun küçüğüdür. Orta büyük
İlahin Gilrttırk kubbesi H ereke taşından ddrt sütun üzerine
alılm ış pencereli bir kasnak üstüne oturtul
AYLA T K İ A S (T R İY A D A ) A Y A ZM A SI
— M alleped e, S ü re y y a P a ş a ıN a rlı) ç iftliğ in
muştur, ince somaki sütunları ile bir sanat
d c d iı eseridir. İncil kiirsüâû de mermerden ve
ayni kıymetle b ir eserdir. Zemini mermer
f la U t ftölctMrk
döşelidir, iki çan kulesinden birinde 4 di
AY İA T ltİA S A Y A ZM A SI — M evlcvi- ğerinde 1 çan vardır. Yevmi mahsusu paskal
h a n o k a p ıst d ışın d a d ır. K ozla ç a y ın a ltın d a yanın elli birinci pazartesi güniidür.
dır. K apısına ntılki b a sam a k lı ta? ın c rd lv c n BlbL : o. T»1$İ ve İT. GnktUrk. NnL
İle İn ilir, ik i k a n a tlı d e m ir k a p ıs ın d a n gonra
AYtA TKÎAN RUM ORTODOKS KİlJ-
uç basam aklı b ir la? m erd iv en do ha in ilir,
SESt — fioğaziçinde Klreçburnunda. Tarfib-
6 X 1 ,8 5 m etre ka re g ııni(tigindc. ü s tü tn ın »
yaya giderken sağ taraftaki sırtlar üstünde
zem ini ç im e n to b ir y e rd ir, finîda, d iin kilgc
dir. Çan kulesi demir potrelden yapılmış ya
yc‘k[jl'rc ta} bilezikli ve 4 m e tre k a d a r d e rin ri ahşap yun kftfiir küçük bir kJJJjie olup İ9ÛB
likte b ir kuyu, k u y u n u n ya n ım la da d u v a r
de metropolid Yormanos’uıi delâleti He İjişr
k e n a rın d a kü çü k bir scL o lu p Ü stünde çiçek odilmlftir. HivayeL edilir ki, yerinde ihtiyar
http://groups.goog le.çfl
ANSİKLOPEDİ: i — 1963 - AVİA VLAIIEHNA
pı/group/merakediyorum
A Y U VLAHERKA — 1554 —
m ajuun panayırı 2 temmuzda b u la y ıp bir bir tekne, onun üzerinde dc atlı a d et bakır
hafta sürer, bugünlerde, buraya biiyük şeh- m sşraba vardır.
rtn en usak M inilerinden bile m üılttınan, hı- M erdivenin sağ tarafınd a ibâdet için hir
listlyan binlerce kişi gelir. Ayazm anın k ili m liırab, m ihrabda da Hz Isa ile M eryem A na
se İçine bakan cephesi, iki ktiçtik m erm er nın ikonlarım taşıyan ahşab b ir ikonoslasyon
sülün üzenne atılm ış geni; ve yayvan bir k e vardır.
m erden İbarettir, ö n tarafında m erm er bir Ayazma elektrik le te n v ir edilm iştir; ay
set, iki kenarında yekpare m erm erden oyul rıca bir Avizesi Ue birkaç kandili vardır.
muş iki Süyflk yuvarlak tekne, ortasınd a ila Rivayet edildiğine güre Bizans devrinde
MiJıail Papadupuios’un ru h u n u şadetınek için bu ayazmaya azılı deliler konulurm uş, ki d u
JM 2 de konulm uş dört m usluklu bir inerin er v arların da zincirlerin rabtedlldigi dem ir hal
« ı deposu vardır. Ayazm anın suyu, arkadaki k a la r halâ d urm ak tad ır. P anayırı 31 ağustos
hâzineye damla dam la ak ar, tenh a zam an ta y ap ılır.
larda. kilisenin içinde harikulade lâ tif a k isler H akkı « iık iM k
yapar. Öylesine ki. yanındaki sokağa, h alk
D am lataşı Sokağı adını verm iştir. İstan bu l A Y İİ APOSTOLİ IHA V V A R IY t\> A YAZ.
Belediyesi m ektupçusu sayın O sm an Ergin, MASI — Fındıklıda S alıpa/arın da, Meclisi
bu sokağın adını 1934 şeh ir reh b erin e D am a M ebusan C addesinde; bu cadde İle. Salıputa-
ları diye kaydetm iştir. Sokağın eski bir adı n yokuşu kavşağı köşesindedir, Madam A ti
da Ayaıma Sokağıdır; Ayazma ve D am lataşı na N ikolaid i'n in sahibi bulund uğu binada
gibi ik i eski güzel ism in yanında D am ataşı B ayan Z etiha D oğrusöz'ün işlettiği aşçı dük
pek garip düşm üştür. K ilisenin çan kulesi, k ân ının a ltın d a d ır. A lçak ve k an atlı Mr d e
bahçede dem ir çubuklardan yapılm ış b a sit b ir m ir k apıd an g irilir; İçiçe üç bölm eden mü
kafesten ib arettir. Bahçe ise, A yvansaray g i re k k e p tir; h ey eti um um iyesinin uzunluğu 6
bi b ir am ele sem tinin o rta sın d a , silkûn için m etrey i geçer; h e r bölm enin tav an ı tonos ö r
tü lü , zem ini çim entod ur. B irin ci kısm a yedi
de (ünlenilecek yegâne y erd ir; kilisen in m ü
tevelli heyeti bahçeye birkaç ta n e kanape basam ak ta ş m erdivan le in ilir. U çüncii kıs
koydm tacak olursa, sem t h alk ın a iyilik etm iş m ın kap ısı Üzerinde, d u v ard a taş kabartm a
olurlar; bu takdirde bu bahçenin m üstakbel b ir saiib v ard ır, bu ray a d a iki basam ak taş
adı «Kilise bahçesi» d ir (M art 1947). m erd iv e n ile inilir.. İçi b ir k a rış k a d a r su
Ue d o lu d u r, geçilebilm esi için üzerine bir
BiM.: REK ve ME. Oeri notu.
kalas atılm ıştır. Su, n ihayetteki kayalıktan
AYİA VLAHERNA RUM ORTODOKS dam la dam la sızm aktadır, ve b ir ta ş. çukurun
KİLİSESİ — BüyUkadada A yios Y orgios m a için b irik m ek ted ir; bu n u n ö n ü n d e de, yerde
nastırı avlusu odadır. B ir B izans yapısıdır. y in e k a b artm a b ir saiib v a rd ır. İkinci kısım da,
B eş basam aklı taş m erdivenle in ilir. T avan ı kap ıdan g irince sağda, o n iki basam ak hele
tonoı. zemini m erm er döşeli lkon ostasionu da zon! b ir ahşap m erdiv en ile U r höcreye çı-
taştan yapılm ıştır (1947). * ılır ki, zem ini çim ento o lup ahşap b ir kor
Hıktı G ib M kuluğu va rd ır; b u rad an d a d e m ir b ir kapı ile,
ayazm anın üstün deki eve g eçilir; bu hücre,
AYİA ZONİ AYAZMASI — «Timiazoni» evin sak in leri tarafın d an köm ürlük gibi k u l
d e de Bilir, Eğrikapuda T a n d ır Sokağında Pa- lanılıyo r olacak, zirâ, zem ini kö m iir tozu ile
naia KiUsesindedir; kilisenin «hleronvim a» kaplıdır.
sının altuıa rastlar; on dürt, basam aklı ta ş R ivayete g öre H avvariynndan A ndria ta i
m erdivenle inilir, ü stü tonoz, zem ini m alta ta fesiyle Fındıklıya çıkm ış, vc orada yerleşm iş
şı döşelidir; boya tahm inen 8 m etre, genişliği tir. Bu ayazm anın da o zam andan kaldığı zaıı-
4,5 m etre olup etra fı dem ir korkuluk ile nolunuyor. Celâl G6Sd'ln «Eski İstanbul» un
çevrilm iş eni, boyu ve derinliği 1 m e tre bir da zikrettiği Fındıklıda Saint - A ndre kili
m erm er havuz, gerisinde a ltı basam ak taş sesi, bu ayazma hakkm daki rivayet İle ya
m erdivenle çıkılır b ir sed, havuzun sağ ta r a kından ilgilidir.
fında, ü stüne i 902 ta rih i bak edilm iş m erm er Ilakkı G tkilirlı
http://groups.google.corr
— 133$ — AVİKEDAR
http://groups.goog le
—- J 557 — ATINB VtSUT
KıTaut **Uy* fakirin ililince *atn kardığı resimli Mecmualardan (13.1 Arif Efen
ftol M «dun köm ür î ^ - e r e k Ş ehr^ rtıatifil di, Mofunadi; \Va ntiâhaa» hicri U Ramazan.
■ N e dim in kafty*siyL#>
to c ti * j i tyyam ı d e h rin tnevulm l M’H uinnU r
1283 vo rnHSdk 24 ocak İG76 perşembe günü
flü k a tılt'n d ille rd e artık h ep kbtıukr tr v r ia u d ir çıkmîflLır, haftalık mecmuadır; ne kadar de*
Bin v9K»p ı>u j ı l dujrrium K m a m ı eum ına vam citiRİ lesblt «lUcmodi, 38/*2T eb'admda
ganBu)iQ am a bu *ii» b ir $alrin h ü ly asıd ır parşomun* yükm kalınca b ^ v , kâ^ıd ii«r\ne
(Ki* dercü' hasılmış 16 sahifellk bir mecmuadır; bir nüs
Maa$ ulamıyan :r.uailimter:ıi. m em ur hası ken-rJi tâbirlerince ıb ir yirmilik Mrcidl-
ların ve fakir halkın - ıklı halleri hakkında: yenin çeyreğine*, yani beş kuru*, aalılmı*-
Ur kl o devir Kin çok paradır; abonesi de te*
V sefalet çekiyor m m r*i rtıK 4â)ta
n e ti# iki Osmanlı lirasıdır.
f(rm n b k v p ıft b ir lu h v t veyi rijrl Vatan
%> kad*r a ilrte r v a r kl sakaklarda y a la r Cehil ve zevk yoksulluğu dehşet ve gıl-
Çtrfrât olda bu Herdin paifll *iıkn*yi vatan aetlc h er yaprağında sırıtm aktadır ismi ile
Vâmeltk u r f criulûb Rîiil m â i^ t votıın» cism i lam bir le îâ d h ain d ed ir.
Sıtıllb kılm adı b ir harırde v»fan Zam anının son derece kurnaz bir do*
Yılda k ir kere g rlü r m Ahi m uharrem rif ytne
landıncısı olarak tanınm ış olan Mehmed Arif
Plgemeıt hanede b ir «türlü o t i y i v«U a
«V atan K *side«) Efendi nam ı diğerle A rif ik i bu mccmuattna
-Â yine i Vatan» adını koymakla evvelâ umu-
E; » m a a ltıw fr ey k ahlü jo lâ arU k am an
mi efkârı dolandırm ağa teşebbüs etmiş otsa
Çıktı eİLİcn kapluıcak e rle rd e Çom lfk kftlttadı
(K alm adı) g e re k tir Fakal bu onaltı sahifeUk mecmuayı
b ir alanın b ir daha alm adığı tahm in oluna
Akbaba Mizah gazetesinin in tişarına ta bilir. Y azıları da resim leri de. eline ne seçerse
rih ıB.: Akbaba; Aydede): konm uşa benzer. H er yazıda ifade aksak,
Ai edip d tftli m aiçtU e Ziya U Seyfl cüm leler sakaL. ve h e r satırında birkaç im li
Kokuyorlardı bu kıs glioleri kısm et p t ş i a t ve m ü rettip h atâsı vardır; hazin ve garip
Geldi bir karga $a ta rik Ue ( a k f a k diy erek olan b ir ta ra fı da bu çapaçul mecmuanın
Dediler Aydedenirt Akbaba konmııg leş!» r
LU. 1341) M albaai A m lrede basttmış olm asıdır. Birkaç
nü sh a devam eden b îr «Eski Mısır Tarihi» ya
İstanbul d ilberleri h ak k ın d a: zısının v* M ısır fajdivJ İsm ail Paşa iie Kavalalı
Gârâp latanknlttB d tlh c r ln in b e n d a h i b lim ig lîn M ehmed Ali Paşanın ve İbrahim Paşanın re
i k t i j ı k îcr Ue a n m a k i a ş k a tö v b f rtın if tiıa sim lerin in Âri/âkiDİn İsU nbuldaki M ısırlılar
AJ*5i aeyr iffis b ir £i)n k i SodâM tFa şitn d ştlı» dan p ara koparm ak için neşredttdi&j muhak
(Nedim Âe) kaktır.
48 punto kûfı m atbaa h arfine ta rih : Başlık yazısının altında bulunan şu sa
tırlard a şayan* dikkattir:
D ly ıp İM ad R ı û n i k o d id im u r l h
Dilildi K*Uı k i n k ırk «ekiz punto «M aarif ve edebiyata dair mevat ta ra fı
IH. I340> mıza gönderildiği balde sahibinin ihtiyari Ue
imzalı, imzasız ıneccanen neşrolunacaktır».
Ziimrudü Anka mizah gazetesinin inti
A rifâki m u harririne yazı bedeli ödeyecek
şarına tarih:
m ecm ua sahibi değil* bilâkis m uharrirden ya
Saf toğut&am geiiy*r ZümrütI» Anka diyerek zısını neşretmek İçin üstelik ücret alacak h a
Akbaba wyTü lem a şaa n a çıktı acele
kikaten yam an adam dır.
fa k ttfr u la r d h ii kartlı # e llp b tr »raya
Kuşa benzer m i bak ın KÜmrûdii A akapa kel# idarehanesinin nerede olduğunu göste
t a 1341) ren b ir kayld de yoktur, sahibi arandığı za
man bulunm am asını tercih etm iş olsa ge»
Müstakil gazeteye tarih: gerektir.
Qm i im ali htfMMıll*
v tsta k il b ir û m i b i m Una de£H ÂYİNE Y I S I F İLE ATTARZADE MEH-
Jfâ*dım bi bedel tarihin)* MED nİK Â Y ESt — On sekizinci asır med
Meslek) İrfanı o t a n mdatakU dah hikâyelerinden biridir ki. geçmiş asırlar
AVkNEl v a t a n — A riiâkİ lâkabı ile daki İstanbul hayatı bakımından gayet kıy*
tanınmış Gilidli M ehmed A rif Efendinin çı metli bir vesikadır. İstanbul üniversitesi kü-
.com/group/merakediyorum
S* »' t
j ıjjftL j «J
^ji». üljt ’ZiâV[mjÇ
-s.
f slA ^ | iLljS Jr •« /"
^ . ' t ^ i { S * lfc * ? * * f* ^ İ £ î£ ^ * '!*'\'A,'kA 1 r - y ^ / j Avh. “ •■:V ^ ' . J ;‘^ ^ '- i !',>
w
> - V *i>< y'^j^J--..4:1} **** ’■*-'*■* ■>*£’
'•*$ | jj^jl o^*l J*4>,, ,W ;* ^ j>
( jj.— j • ) j 4^ j ’ ^ ı i | ^ y . * | # 0*<V
<* . ’- . ~ ■ . - ~ - - ,
Ayine! V a ta n Mcm
m/group/merakediyorum
A V lvE Vl'SUF — 15110 ISTAN'avi.
http://groups.google.co
A.VSJKI.OPEOISJ — 1581 — AYİOS ATANASİO&
m/group/merakediyorum
AYİOS PİM İT R İO S İs t a n b u l
— tm —
rinde Oyma b ajlıkb çerçev* içinde y a |Iı boya lağındadır. Plânı m üatalil şrtiM e kiremit
bir £v*n#cllm O i to v lr i vardır örtiilü kâgir bir yapıdır. İlk yapının in p t»,
Narteks ahşap: K ilisenin çanı avluda bir rlhi malûm değildir. Kok-al harab bir balıte
ağaç ürerine »silm iştir Birinci Cihan H ar bulunan bu kilisen in 175C ‘le yeniden yapıl-
binde ciheti askerıyece i^yal edilen bu k ili di|ın n bir kayıl, vardır
se ikinci Cihan H arbi esnasında birçok rami Ortası tonoi bnğdaıli tavan on iyonik
ter vc mescitler giM iş g fl edllmif, IM S d» b s jjjiılı. kem erli bağdadı dfltuna t'jrfinad eder.
tahliye edilmiş, biraz tam ir gördükten tonrn Zem ini m erm er riûşcnmıştır. Kadınlar mah
194? senesi Ekim ayında ibadete yeniden açıl filine. klliten ln yanında bulunan ayazmanın
m ıştır. Jlillki fr6İIInfil m ethalinden g irıü r; kilisenin içine hakan
korkuluğu m evzuları İncilden alınmış resim
AYİOS D İ VTTRİOS K lü l ORTODOKS
lerle müzeyyendir, İkonostasio», incil «kuma
K İL İSE Sİ — Bgyilkadada, Alaçam Sokagtn-
m ahalli despot kürsüsü ahşap, kaSarlına na
dadır. Mustatil şekil iizerine In ja edilen bina
kışlı ve yaldızlıdır- Mabedin narttksc açılan
kiremit. örtülü kagir b ir yapıdır 1858 sene
üç kapısı vardır. Ortada çift k a rta llı bir arma
sinde Fistiki K alfıı adnda bir m im ar tarafın
vardır ki; kilise m ütevellilerinden Bay Yani
dan inşa edilm iştir. Zem ini mermer, kadın
Devteloğîunun verdiği izahata göre; ruhban
lar m ahfili ve Ikoııostasion kagirdir, V â iı ye
mektebi ve j-urn üniversitesi Kuruçeşmede
ri ve despot kürsüsü ahşaptır. Sag duvarda
iken, bir rahip m etropolit Olacağı vakii, dinin
tekiz süluûlu, kabartma n a k ili bir usta elin
ve incilin gösterini; olttugu yallardan ayni-
den çıiım ş biiyük bir çerçeve içinde on iki
mıyacağına ve kiliseye sadık kalacağına ye
havari tasviri vardır. V iiı yerinin yanında
min ederek bu arma üzerine basar m if. Hiih-
kabartma nakışlı bir çerçeve içinde Hazreti
ban mektebi ve rum üniversitesi Kuruçeşme-
Meryem'in gttmûşlü bir ikonu, sağ tarafta
de 18M do ku n ılm u f 1849 da riihban mek
ikinci autunun yanında bûyiik b ir çerçeve
tebi Heybeliadaya. üni
içinde Ayios Nütolaos'un keza gümüjlü bir
ikonu vardır. Tavanına on iki havari arasın versite de Fenere nak-
da Hazreti İsa'nın tasviri tersim olunmuştur. lolunmuştur.
A lt pencereleria üstleri, çerçeveler içinde Orta kısmın zemi
mevzuları inciledcn alınmış tablalarla tezyin ninde sol tarafta bir
edilmiştir. Çan kulesi, yanındaki mektebin kabir vardır kl, İB ind
avlusundadır Halikı Cüktürk a s ı r d a Di ram Hüma-
e ü n ık a f « M iıd 4 V I K DiınltTİM
KUHegi
(R c^lm IZAıim)
h t f p : //g ro u p s .g o o g le.cı
4:.^ : s u >p £!-'*1 - io ttö A v io s m t i m i o s
yan tercilnıaularınıLın Stavraki A ristaki'nin rım rica ed erler; dilekleri kabul edilir (17971,
kemikleri defnoditınlıtir. Bu kısmı» zemini Çan Sillesi arka Cephenin sol kösesinde
üzerine büylilı h ir halı örtülm ûîiiir. Nar'.eiv dir.
sin senlini üzerinde bıı Uman Kabirlere ile ETablu r.bktttrk
Marmara Metropolü; j v r Ruın Üniversitesi
müdürü Sanuil'in (İBÜS) kemikleri, Sisam AYİOS DİMİTRİOS BUJİ ORTODOKS
adasının beyi Kontaki Fotyadis'in feaym v.ıl- KİLİSESİ — Kui'tulug tram vay durağının as
d esinin UB8flt kemikleri, Bojîdaıı lıeyi Laga- ilerisinde. E r m eydanı v« A tej Sofcaklariyle
dos’un nB'JBl kemikleri. Dîvanı Hümayun 1er- K urtuluş C ad d ijl arasındaki adacıktadır.
rii manı Mkolııkimıı karısı Sofiya Ariataklnln lTfiJ dc a»- -'! cem aaliuin ianesiyle inşa edil-
|]853> ■kemikleri. Âjkolaki ArisUtkınuı k i» miıjUr- Yanında katlim bir bina vardır ki,
Raiu lkıyadu ile i 1314 - 1891) kocası sultan 1327 dc İnşa edildiği adylüiıcn bir Ayios Ha-
hekimlerinden ve P a’rikhanc kapı kâhyala ratambo» kilisesidir; idinde bir ayazması var
rında» Yuanis İkiyaılııııyn (1830 -1881) ke dır. Ayios Dinıitriyos kilisesi 1799 de ilâve
mikleri b-r anıtla ıtefneditmiştjr. V asiliki edilen inşaat ile bUyUtülmüştUr. 1888 da ya
MisUskUtis'm bu k-list hakkında vcrUlği iza- nına bir rum ilk m ektebi yapılm ıştır Yirmi
k a ti güre: Kilisenin âyin gonii ulan büyük m etre yüksekliğinde tfeııdr çubuklardan ya
cıun? gecesinde kilisenin cemaati ellerinde pıtm ış çan kulesindeki çan Rusyadan günde-
mumların mâbedıtcn çıkarlarken ve mezar ' ritm idir. Uim gülMl 26 Teşrinievveldir.
lığa gidcrlcrh-.n B e y l e r d i sarayından Üçün Osman Tolga
cü Selimin naiar; üikkatini eellıeder; bu ışık
lara! nç olduğımtı aoruşlnnır, etrafındakiler AYİOS KFTİ.V1İOS AYAZMASI — f'o-
b u n u n r u m la r ııı gûoe 3 y in y a p tı k l a r ı n ı v e İm nerde, lncobet Sokağında: merhum Doğra
&yin CJR im ıuljı T a tı ş a h a n e n i n p a k lık la r ın a macı Sinan m 08 numaralı evinin bahçenin-
d u a e l i k l e r i n i s ü y liy e re k v c k ilis e le rin in p ek dedir. Evin allm a rastlıyan bir m elre kadar
. h a ra u colılı m ■ ıııb ı. ta m i r i n e izin b u y tır m a la - uzunlukla, bir ıtıelreyo yakın genişlikte bir
jm/group/meraked iyorum
AVfOS EFT/MM* — 1646 — İ5TASBC1
lononiii içinde d erin b ir kuyudan İbarettir. zeyyen, despot -kürsüsü ahbaptır. Kayda de
Abgap bir ra f ü stü nde Ayios Eftim ios'ıın ç e r ğ e r b ir hususiyeti yoktur.
çeveli b ir ikonu ve diğer birkaç Ikon bulun- Hj U u (iitkUirjı
maktadır. AVİOS F A N lIlllO S AYAZMASI — Ye.
Hakki t>t>h.Lurk
nişehijde. T eşrifatçı S ok afrn d ad ır, « İd d e n bir
AYİOS El.B fT E B İO S KUM ORTODOKS a rsa ortasın da iken 1913 dc iüfa sdilm ij U.
KİLİSESİ — Ferlköyünden Bortıcınti fa b rik a rtm lt örtülü bir m ethalden girilir, on İki ba
s ın ı giderken, m ezarlığı Ue b erab er büyük sam ak ahşap m erdiven ile in ilir, sola kıvrı
bir ada te jk it eden b ir kilisedir. 1880 dc, la n kısa b ir dehlizd en »onra d ö rt baum als
Feriköy Ayios D im itriyos kilisesi m ütevelli b ir laş m erdiven daha in ilir, oldukça geni;
heyetinin tem in e ttiği ijn e 1le irtga edilm iş, zem ini la j d ö ;e ü b ir hücrenin du v arları yag.
mezarlık da kilise ile b erab er ihdas olun- lı boya, bazıları güm üşlü ik a n la r 11e tezyin
m ıifiur. K iiçük b ir m abet olup İçinde, d e tin - ed ilm işti. B u rad an on ad ım k a d ar süren ikin
den evre] yapılm ası g erek en ru h a n i iy in le r ci b ir dehlize g irilir, b e j basam aklı üçüncü
icra olunur b ir ta ş m erdiven ile in ilir, ayazm a, bu sonun,
Opnsn Tolga cu m erd iv en in lam k arşısın a gelen ağzı yek
p ir e m erm erden oyulm uş b ir kuyudan iba
AYİOS ELEFTÜRİOS H IM ORTODOKS
re ttir. V anında N ikola H lrlstozuludl adında
KtLİSESİ — K urtuluşta, K urtuluş Rum ce
b ir h a y ır sah ib inin koyduğu glizel bir m er
m aati me7.arlıgmdadır. P lim m iisM tü şek il
m e r te k n e v a rd ır, riv a y e te g öre bu zat iri
de kirem it örtülü da v arla rı tstiny e taam dan
y a rı ve g ay et k u v v e tli im iş, tekn esini teber-
k&gir yapıdır. D efin m erasim i y ap ılan b ir
rü k e n ken tli s ırtın d a in d irm ek istem i; ve
mezarlık kilisesidir. lflfis d e inşa edilm iştir.
m erd iv en lerd e ayağı k a yarak çok ağ ır olan
Tavam d uv arlar Üzerine MndirUmig ahşap
‘ b u m erm e r te k n e n in a ltın d a k a la ra k ölmii;.
totuKdıır. İkonssU sion a h ja p ü zerine A m e
ita k k ı G öktürk
rikan bezi kaplanm ış, aziz tasv irleri resmtıdll-
miştir. Yağlı boya ve güm üşlü ik on larla sos A YİOS FOKAS M İM ORTODOKS Kİ
ludur. İncil okum a m ahalli d e iko nlarla m ü L İSE S İ — O rtaköyde, M ecidîyc K öprii Soka-
'group/merakediyorum
AVİt» U A lU U m o S — 1MB ttTAHHUt
nun ı j n yanın d i m«mıcr hir autun bulunutı ılıt U»H> İki böcrenın İçinde s tille re a iı İkon
hu ayaıma hıriıtiyanlkrca ıselrû k nlııp üze la r y ırd ır Panayırı 24 H azirandadır >1M7j.
rindeki olan » k in le ri tarafın d an evin kuyusu H akiri tliktlttk
oturak kullanılm aktadır.
IMUı CÜUUrk AVİOS IliA N İS A V A /M A M _
çindc, Fagabahçcsiııde. Sohib Molla Cadde-
AVİOS ItlA.VlS AVAZ.UASI — Begıktaf sfnde idi. .1 0 -4 0 sene c m -iin e gelene kadar
Ue Orlakoy o n u m d a Ç ıragau Sarayı civarındı» m evcuttu. Süptirtintti İçinde olan bir a n a n »
bu «zilin a d ın ı b ir ayazm a bulundu ğu «eyle içerisinde yalıuz kuyuna kalm tf, «on zaman
nir. B ?ıiktasta Panalp kilisesi m ütevelli h e la rd a kuyusu d a kapatılarak kuyunun a c u n
yetinden Bay C srci'nin ta rifin e g ö re Brçik- da yalnız b ir ta ş kalm ıştır.
taştan gelirken kem ere y u t adım kala sag HaUu i m i m
kiri da b ir y erd e İmiş. 1948 d e ayazm a hak kın
da da araştırm a yap arken Vahyiiefeıırli D er AYİOS İ« A K İS AYAZMASI — Tarab-
gâhında b ir kapıdan ib a re t b îr ayazma oldu yada, Şalcı Sakağından gidilir, ra t kolda Ta-
| u aSrenilm iştir; 1M 3 İ944 sen elerin d e İçine rab y ab o itan ı Sokağında: T srabya Köprü So-
bir çocuk düşüp boğulduğundan ağzı çim ento
ile örülerek kapatılm ıştır.
lls & lu ( iü k tiirk
kemer höcre ifindcn geîun bir su ohıp önün Wr Un» inşa edilmiş, ayazmaya da a y n bir
de k enarlın mermer kaptı dar ve ımınca bir kapı ve b ir methal yapılarak ihya edilmiştir,
havuz bulunmaktadır. Özerinde evvelce hir ö n kısmı daha yüksek, arka kısmı daha alçak,
kilise bulunduğu söylenir. ilerin vc uzun bir kanaldır. Kanal boyunca
İlahili (»klürk derin bir suyu vardır Methal kısmı daha ge-
niş bir kem erdir Çok derinde olan suyu bu
AVİOS tOANİS AV AZMASI — Linga- radan kova Ue çekilm iştedir. Bu kısımda bir
da. Sepetçi Selim Sokağında 10 numaralı evin m erm er tekne ve İkonlar vardır. Ön tonozun
methalinden geçilir. Bir m elrc kadar geniş karşı duvarında Ayios Yuanisin tam boyda
likle turanı to n u olan bir yerden dokuz tas yağlı boya bir ikonu vardır. Bu ayazmanın
basamaklı merdivenle inilerek btr dem ir k a bin senelik bir mazisi olduğu söylenir.
nıtta kapıdan girdikten sonra ûç la ; basamak H a k k ı Güklork
lı merdivenle daha İnilir. 2.30 m etre geniş
likle. 7.5 m etre uzunlukla, tavam tonoz, ze AYİOS İOAN'İS AYAZMASI — ü sk ü
mini t»} dilşeli ise de bakımsızlıkları toprak darda, Çavuşderesinde; Çavuşdere Caddesi Ue
halini almış karanlık bir yerdir. Kapıdan gl* Ç ınarlıtekkc sokağı kavşağı kösesinde Çınarlı-
rlnce solda tem ine gBmttlii ağzı 60 santim tekkenin avlusundadır. B ir tüm seğin altuıda
genişlikte bir (a; teknenin içinde 22 santim Sn cephesi kaba taştan , ağzının kenarı tuğla
lik bir methalden çıkan bir sudur. K apıdan dan yapılm ış bir tonozdan ibarettir; l,2 5 x
girince yine sol tarafla eşikti b ir kapıdan 1,40 m etre genişliktedir: içinde d erin bir ku
2.75 m etre genişlikte, 2,55 m etre uzunlukta yu vardır. 50 - 60 yıldsnberi m etrûk b ir hal
tavanı tonoz, zemini toprak olan İkinci kısma dedir.
geçilir. Buranın sağ tarafında bulunan ke Hakkı l.oktlırt
merli bir kapıdan üç m etre kadar genişlikte,
AYİOS İOANİS AYAZJ1ASI — Samal
d iri metre kadar uzunlukta, tavanı tonoz, ze-
yada, İnekçi Sokağında E teninin bahçesinde-
miui moloz içinde üçüncü kısma geçilir, Bu
dir. Bahçenin altında içerisinde suyu olan kü
hısımlar iki iepe penceresiyle aydınlatılm ış
çük bir tonoz olup önünde b ir havuz bulun
tır.
m aktadır. Yazın su y u çekilir. İki basamaklı
Panayırı. Ekim ayının ilk baltası yapı
m erdivenle inilir. B ahçenin halkı tarafından
lır.
duvarına b ir k u tu içine konulm uş ikonlar ve
Hakkı « k lü r t
b ir fe n e r vardır.
AYİOS İOAN'İS AVAZDIASI — Ü sküdar- lUkJu « k lo r l
da, Paşaiinıanı Coddesindedir. M ithat Nemli
AYİOS İOAN'İS AYAZMASI — Bogtzl-
tütün deposu karşısında Nedim ve Sebahat-
çinde, Yenlm ahallede, ibnisina Sokağında
Un Alaçam'a ait binanın altındadu'. Evvel
Ayios Yuanis kilisesi içindedir. (B.; Ayios lo-
ce üzerinde ahşap bir (a tı vardı. Y ukarıda adı
anis Kilisesi) M ethalden geçildikten sonra de
geçenler tarafından 1947 de üzerine altında
m ir parm aklıklı b ir kapıdan girilir. Dokuz
bir marangoz ateiycsl bulunan bir katlı kâgir
m erm er basam aklı m erdivenle inilerek iki
m etre k adar uzunlukta bir m etre kadar ge
nişlikte b ir hücreye gelinir; tavanı ahşap, te
m ini m erm er döşelidir, Ayios loanis'in
güm üşlü btr İkonu ile tezyin edilm iştir. Sola
kıvrılan bir dirsekten sonra üç m erm er basa
maktı m erdivenle inilen ayazma 2,S m etre
uzunlukta, 1,40 m etre genişlikte olup tavanı
tonoz, zemini m erm er döşelidir. Sağda m er
divenin yanında m erm er bir tekne, duvarda
içinde İki, üç bakır maşraba bulunan bir hücre
vardır. Sol köşede d a r ağızlı geniş b ir tono
Ü sküdarda AyfM io a jıtt Aj o h h zun altında derin U r kuyu bulunm aktadır
(İterim: UA|ln) Suyun içinde «24 basamak merdiven olduğu
http://groups.google.co
ai'.'Ue l o p H iJs i
1571 — AYİOS İÖVİİS
m/group/merakediyorum
i " ' N9V:.
bir ikili»-' yiaıb»r.:-= -'ini 'ni>- îvr'; |:='^r,e Kt»BTûHy»»if. >. »••• • A;-’-U-.: »;üa:V-
'IftJOr o tar/i-J<n şnîr.H^jı <U ı.■-. -i> ,4‘up r ;- v r .j C tfîi rr :• L-- i-c'-'Ur il, .T».>!-#Uîtt
kıloı^ya bâffc.;. !«?;i..ınVu tınlım **UU ç« Af*r:ıpa 1« ; > >yc*> olup
X c u U n K arrfr «jiadş, ’■ ine '• ■•• • 'l.u • • >;r ; w,*x içla-
,jr. ;«,• >• ; > ... i i-,J*«v.isjnuşUr.
IVİOS İlM V iS O TV;^|,(Miftv *4» (||U
SOSTOMOM ttl'J I ORTODOKS KİM*XSİ *
Aysutm:- w : • ;!'• çekilir.
Kivi >•; I î *• / > :-;«v :rs'?3 vı im-:- oy
Heybeti Arb»»a D^ni* llarb Akadı'miKİ avlu-
sundadır: Pa^r-f ıgos ;-î!>âlCi»]de»» İmparator
»;a lı > . \\ vî .1 ■; N r U'ttii', :Ûİt-
ilil ’: j; .tUfVi ; C V I » . '
loam sin w t«.v tarafından yaptırılmıştır.
1560 <w yantmş, trfcrsr yapılım-. HHîv U»?
cpfci R un Tıca;-.* ^ e k i^ i binası Ku- ( ir ■><
A ' nȔ. '.YAZ
mamianlı; .13 ^eçtigittdv kıîi-f> de bo^aînlvıû?, — i'fj* 1. ;W‘, ı'n'Jr: yiC:;’!<r:ıl:r; TcU ^ ı
dcvredibniştlr. Hâlen Akademini/ı timi '«^î- nâ ^ r vU'ı/- J • l±-. >•*«. v>- h ;;•» ka-
depofti 'itarak kuUnılmakbıd;:- ik bl l)j»i i,-' t . l -U «Mlirh.l . v V%U
NroUh Saftis U rla bir •"mnû b îr ş<Tuiir V*r*r. Mtik
AVİOS İOA.Vte l’KOl>İiO.VttS A/ sıcak ve kur»*; -i;ynt>ııı» i^zan
KASI —- Tarnbva - Yenikoy yolunda ' rü y a ktldiği ö v ülür.
ların bulunduğu yerde idî Asfalt yol >;jîjü<1c- Ttakb (ioklürk
tilirkeu urtadön kaJrtmliîijşUr. Bir köşkün
/.Y io s : o an : i s p r w »r o ^ > s ayaz-
bahçe duvanuöa kem er şeklinde bit- i«â k al
yifiM — S»w!matomruH?3, Araf Sf^;ı_viucİa Pa-
mıştır.
Uatkı üüfctürk uaiyfi ktlİMtSfnuodlr. *c->^»nın -■b-â «.HMiahuım
üllıntl^dır. fkİ nıvln* kadar uzunlukta, bir
AYİOS tOANİS niOUKüM OS AYAZ buçnK W 2(to hüK'i':- geftiç^kte hir tonozdur.
HASI — F eny üe. SaâıfûKim Alipaşa Cadde- Bt> 71»î b /sarf^M ı m erdivenle inilir, tçe-
sinde; M aralı Rum tik ofeuluadadtr. Beton riiin îî'i b ir 1 ç . buiuHm«<-.tadır.. N arteksts
bir yapıdır. Kaptdac girince ta r z d a bir ba. âoi U m fınû ^yrır^; ıiiı ı>ûu yapılmış, Şeririne
samak yükseklikte iki uyak üetümle iki mus Uç ıııas;İu?J-i b ir hv- mc-r ıd u ıc itnnmuştur.
luklu müslatil bîr m ermer tekne, arka tara Kuyudan k«va c ıtir î . .- u bu tekneye
finda alçak bir kuyu bulunm aktadır > do!durulur ve feı-r-jJ aIü* *addii ikon
Bu ayazma 1&45 t a r i h e kadar Avîik İ o larla m ü'ü^'y^ndir.
anis Uarcaskino aduıa amlznaktayüL \ Hakin Gtfkttirfc
Daldû Cüfclûrk
oA N th İMCİİHROaİOS AVAZ-
AYİOS İOAVİfi rtîODRO.UOS AYAZ- MAM — SftınaiyadA. r*^?lık*>ıdn, su r dışa*
MASI — Kadırgada. Kadırga ümajıı l'addc- riüinda E ııu tu i itilisesİ kâçiik kâ-
sinde 6ö numaralı evh) bahçesindedir, Met pw.?«uı gc>çilcre-k <t.-ı»i2 .:>>naiînda Faruk Cûöi*-
ha! kbıot kiremit trlü lü aJışap bîr çatı, ayaz i» evinin içind edir rmv*âr.î« Wr ı**3cre oîup
ma, kuraı alçak kagir bîr yapıdır; İçinde de onûndc »3İr ku>"i :;^lı.mrtiaki^^r. Uocrenin
rin bir *uyu vardtr. nıvariJiiU; kii^üU .»..jiU- - iv litr v ar^ıt. SSyle-
Hnlüü CöfctArk nlldfftiKe g-'re ouraıfa bulunan yatUı ve baçlı
bir ttg ı kiliseye ausj'çloı . yanında bu
AYUks İOAKİS PaODfUHEOS AYAZ lunan üç kubbeli fonen yıkılm ış vı-yâ yıktı-
MASI — Katamifta, Kalamış iskelesi Sok v ntnıı^, bugün b ir tonox kalm ıştır.
gttida Ayi-v. loanlR Hırisostomos kilisesin'
dedir, mibedtiı içinde, ikonosUsıonua sol ta* AYİC İOANİS ttl* i iiR T düî'K S KİLİ
rafında duvar içindedir. 12 m etre kadar d e SEM* — A r"'-vadkaj irKİ^, ArnavudkÖy. Ku*
rinlikte bir kuyu olup »U kısmı yer altında fu «/- Cad*i.-iMılfîHr: ılu.t duvar üxenne
Sstü tonoz bir deliliz halinde uyanır. itorteks u’/'u ifi rrt^ ıü bir f?.u w ortastnd.'< yüluek
te de aynca b ir aya&nd yeri yapılmigtır ki bu k r 'l ifcîr - i kui>l3 .J:ıı îŞ:?r î k^-*»r bir yapı-
raya 203? yılında Eleklerine Elcfterfadu adın dJı . ••’• ' : - r i »*' *—r *iT -.ı§lir. ’Ju î: r1h-
da biri tarafından gayet gtteel bir mermnr l fin -■ • ;T: :- l = 1İ < Inp p ilı^ h a iıc -
rün yazlık kilisesi idi. Kubbe kasnağı dört pen Kilise 1843 <le Sakalı tüccar ve gemici'
cerelidir, iç sathı ikonlar ile tezyin edilmiştir-, (erin ianesiyle yapt.1nimt5t.1r İnşası tarihin
tomitii mermer (töçeiidır. ffcanOAt&rJonu, in d i den bu salırların yazıldığı «amana kadar c£a
Okuma yeri ve despot kürsüsü Bhşap olup ka- (14*47) Sakızlıların diridedir, hademe ve ruh
fcwtttjaJarl* süslüdür ve altın yaldızlıdır; Ka- banını Sakızlı mtUevcltı iıeyeU tâyin eder,
pıdau girince sağda oyma ve kabartmn kor* ruhbanın tayin tasdikini patrikhaneye arzeder.
nîyli dfirt ince aUîunlu ve altın yaldı*l» büyük Bu kilise «skiden &dda bir masUhaVgü-
bir çer çare Kla Ayios Joanfs'İn gümüş kaplı varlık vazifesi görmüş tür. SaltızUlaruı lalan-
bir İkonu vardır. îfci büyük bakır gamdan, mü* buldaki bütün medenî ve ticari akidleri bu
teaddid ki adil ve bir avize kilisenin tezyinatı rada yapılır» buradan verilen lam lar ve hüc
a rm a d a d ır Kilisenin girig kapısında sekil cetler, buraca tanzim edilen mukavelename*
basamak ta$ merdiven çıkılır, ç a n kul-esı av ler fevkali bir İtibara sahip Unıç,
luda, asıl Wnadaîi ayrı yapılmıştır. Vaktiyle bir Katolik kilisesi imiş,- bârkav
Hakkı GtiktÜrk defa yanmış ve tam ir edilmiş, son bir yangın
dan sonra tam irine Katoliklerln parası yetiş*
AVÎOS İG A .\fe RUM ORTODOKS Kf-
memlş, bunun üzerine zengin Sakızlj Orto
LÎSESİ — Büyükadada, Çınar Meydanında
doks ta ra terketrm şler. Kilise 1&43 denberl
idi. On &i sene kadar gyve] belediyece istim
tam ir E rm em iştir.
lâk edilerek yıktırdmı*, yerine park yaplınl-
mi|tır. Dört kâgir duvar üzerine İçi tonozlu, dı$ı
kirem it örtülü bir çatıdatı ibaret bir binadır.
Hakkı Göktürk
Avluda bulunan ahşap çan kulesi harap bir
AYİOS ÎOA.Nİ9 RUM ORTODOKS K İ haldedir. Vaktiyle kilisenin yanında bulunan
LİSESİ — <3atatadap Hacı Mini mahallesinde, bir mezarlık kaldırılm ış ve mermerden bü
Saiozcüar sokağı, Kaval Sokağı ve Vekilharç yük kabir ta şla n yazıları üste gelmek üzere
Sokağı ve Necati bey Caddesi arasında kalas avluya döşenm iştir, kabir taşının bir avlu ze
ada üzerindedir. 1934 Belediye Şehir Kebbe^ mini olmasa hazin bir şey olsa gerektir; bu
rinde Sakueılar Sokağı Sakizcılardan bo2ma taşların içinde en yenisi 1365 tarihini tagır.
olsa gerektir. Kilisenin narteks kısmında da duvarlara
yerleştirilm iş birkaç
taş vardır» bunların
arasında taşçı ustası*
heyketraş F. Regus'-
un imzasını ü r y a n
lar, bunlar içinde de
1860 da Maıü? Aiye-
ta Falyem isminde
b ir İradının taşı 1883
ve 1S85 tarihlerini
taşır, Aleksasdros
M avrokorda-
t o ' nun kabir ta$ı da
buradadır.
KilİBonm içinde
zengin ahşap oymalı
ikoüGstafflon, despot
kürsüsü ve vftfc kür
süsü nefts birer sanat
eseridir; sedefli İn d i
sehpaları, oraasam
GaUada Aj Im tauds ttttttMl pirinç şamdanlar ve
itesim: SoUk SUua) gümttj kandiller kay-
com/group/merakediyorum
AYİOS İOASİs — 1574 — İSTA.VEUL
ded i^n eje değer. mini m erm er döşeli olan m âbedin içi. tarihi
B ib L : R £K . M uzaffer E sen *« O. Toiga G efi Notu. hitıratın a lâyık bir surette tanzim ve tezyin
edilmiştir. N artekJin *ol yanında iki sutunlu
AVİOS İOANİS ItVM »RTOOOKS K İ n kemerli b ir kapıdan b ir odaya girilir U
LİSESİ — Bogsziçinrfe, Venimatulfede JbnJ-
mağara bu odanın altındadır, dem ir kafes
sina îOkaJU!itadır dört duvar iiaerine kirem it
içine alınm ış m ethalinden on bir basamaklı
ört ala M gır bir yapıdır, eski ire küçük bir
(a; m erdivenle soia doğru dönm eli olarak ini
kilisenin tecdit ve tevsii suretiyle 1834 de
lir. 3 .5 x 1 ,7 3 genişliğinde bir yerdir, tavanı
yapılmıştır. İkinci Cihan Harbi başuuUnlıeri
ince kırmızı tuğladan, duvarları kesme taş
mescit ve kilise orasında askeri depo ittiüaı
landır, tavanında üzerine kilise yapılırken
edilmiş olup. ;u satırların yazıldığı tirada
örülm üş İki delik vardır ki MelodioVun yiye
ibadet, aarteksiade yapı/maltlaydı. Bu kili
ceği buradan atılırm ış. Bu odada Metodioa’un
senin avlusunda 500 senelik, yani felib asnn-
m ağara b ay atını tasv ir eden büyük b ir yağlı
dan kaldığı söylenen b ir çınar ağacı vardır.
boya tab lo vardır: ö n d e ve sağda, p atrik ku
(M7).
kuletalı rub an] kisve ite asasına dayanmış
Batta GHAİfk
ayakla durm aktadır, başını m ukaddes h ile
AYİOS IOANİS RUH ORTODOKS Kİ çevirm iştir; solda ve ikinci plân da y alın ayak
LİSESİ — B u r s a adasında G ökdem ir Soka başı acık ihtiy ar b ir b a lık tı b ir koltuğunda
ğnıdadır İlk binası, 2£vci im parator Teofitos'- ekm ek, ö b ü r koltuğunda b ir su d e s tin île m er
uh Ölümünden sonra im paratoriçe Teodora divenden inm ektedir.
tarafından, asrının büyük din âlîm i Meioditü'- H a k k ı G * k t« f t
diyenlerle çıkılır. lkonoslasion a h şap olu p sinde B üyük K o alantin ile a n ası E le rin in gii.
beyaıa boyanm ış. oym a v e k a b artm a la r ile iko nları ve k ü ç ü k ta s v irle r v a rd ır. S ağ t a n ı ,
tezyin cdSlmijlir. İncil okum a y e ri v e despot la d u v a ra ra p to lu ıu n u f a y a k s a b ir killltt $am-
kürsüsU a b ja p tır. Kayda dfcji'r b ir hususiyeti ıian v ard ır.
yoktur. Hakkı GMuürk
llllill C ü k tü rt
AYİOS K O STA N TİN O S V E A Y İA ELE
AYİOS KOSTANTİNOS RUM OBTÖ- Mİ KUM ORTODOKS K İL İSE Sİ — Bcyof-
BOKS KİLİSESİ — Sam atya ılo Y edikule iu n d a K aîyo ncuku llu gu C add esind e; bu cad
arasında, tram vay Caddesi üzerindedir; Sa de ile K em er B o stan so kağı k a v şa ğ ın d ı, e t
ma tya dan yüründüğüne gö re sol koldadır. rafı d u v a r ile çev rilm iş b ir avlu ortağındadır.
1905 de, İm rahor ve civarı n ım la rın ianesi Y apısına 25 m a rt 1858 d a b a b a n m ış, 9 m art
ili! yıpUftlmiftiT, A vlusu içinde papas, k a n 1881 de b itm iştir.
dilci, zangoç »dalan ve bir d e İlk okıılu v a r
K ubbeli k â rg ir büyült b ir kilisedir, ö n
dır. Çanı ve çan kulesi 1903 de sem t zengin
cep h en in ik i köşesinde t a n k u le si v ard ır. On
lerinden A vram Vasiliyadl, Y orgiyadis ve
c eph enttı a rta y e rin te p e sin d e bü y ü k b ir ça
KaUa taralın d an yaptırılm ıştır.
Osm an T olga
la r sa a t olu p , b u n u n listiin d e de b ir Uçtindi
ç an v a rd ır. M âbedin içi birçok pencerelerde
AYİOS KOSTANTİNOS VE AYİA ELE- ay d ın latılm ış, zem in i m e rm e r döşelidir. Kub
Nl AYAZMASI — Tsrabyada Toka Ilıyan (Ko be d ü rt m u ra b b a sütunu day an an d ö rt kem er
nak) otelinin avlusundadır. l,6 & x l m etre ge- ü s tü n d ed ir. K u b b en in k a sn ağ ın d a sekiz pen
nislijinde 2 m etre y ükseklikle b ir tu ğ la y a c ere v ardır. İki y anda b u lu n a n g a le rile r altı
pıdır. Ü reti canıekâa irtillü , ism in i m erm e r sUtıııı ve sekiz k e m e rlid ir. K ub ben in sü b e
döşelidir. Camlı bir k a p m v ard ır. K apıdan ğ inde b ir p a ııto k ra lo r kom pozisyonu vardır.
girilince sag ta ra fta dem ir k apaklı b ir kuyu K asnağ ın p e n c c re a ra la rı v e k e m e rle rin za
ve bir ktituk b a k ra ; bulunm ak tad ır. K arşı v iy eleri d e azizlerin ta sv irle ri İle tezyin edil
tarafla duvara raptoluttm uş m e r ı u r r a f olup m iştir.
üıeriode bir bardaktan yağ kand ili, b ir ta b D u v a rla rın d a b iiyük k ıta d a çerçeveleri
la kum bara bulun oym alı ve işlem eli aziz ta sv irle ri olup a lt k ı
m aktadır. K arşı ta sım ları d e m ir p a rm a k lık iç in e alınm ıştır.
ra fta d u varda m er D e s p o t t a h t ı m or- ^
m e r çerçeve içeri in e rd e n y a p ı l m ı j v e l k i *J*
■n/group/merakediyorum
AYİOS NİKİTAS — 1578 _ terA N -aeı.
http://groups.google.coi
ANtiKM FEDİSt — 1579 — AYİOS NİKOLAOS
lü Uç p e n c e re li kA gîr b ir k u lü b e d e n ib a re t
t ir . K a p ıs ın ın ü s tü n d e 1932 ta r ih i ya z ılıd ır;
k a p ıs ı ü s tü n d e k i y u n a n c a kft& bede d e a n c a k
t a a a tr la r o k u n a b ilr n if tir :
«Settnıtar?
Güneşin tatlı aydınlığını görenler hoj gel
diniz ve hoşça gidiniz^ ben âcizleri için dua
ediniz. Savatin oğlu Theoklistos bunda ya*
tıyor.k Bu kitabenin ayazma kakıldığı aaman
Ayios Nlkolaoft'un Ur ikonu Ue yert altından
çıkügı rivayet edilir. Bina 1932 senesinde
yapıldığı zaman üzerine konmuştur, içerisin
de bir kuyu olup yanına bir aet yapümif ae-
Bâjlıkıfcrtdr AJ4M NUdtu A y a m ı tin ortasında bir agaç gedesi vardır. Kuyu
4IM tac (lifin ) nun ağzı dar ve müstatil şeklinde olup bir
frapflfr vardır.
sanııcımsı U r yerdir. Yerden SO santim ka Tavanında marnına seklinde U r iv in ,
dar yükseklikte oton kısmı m erm er kaplıdır. sekizi küçük biri büyük yağ kandili aaıiıdır.
Suyu karşı duvardaki bir delikten gelerek D uvarları da birkaç ikon ile tezyin edilmiştir.
ün tarafla bulunan b ir delikten gitm ektedir. Halikı GSMGrt
İçerisinde A ya Nikita’nın b ir tasviri, içinde
mumlar bulunan saç b ir tekne ve b ir kandil AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Ba-
vardır. Rivayete göre buraya B irinci Dilnya la tta Ayani Sokağında, Ayios Strati klisesinin
Harbi sıralarında bîr kilise yapılm ak isten avlusundadır. H âbedin arka duvarına bitişik
miş, her ne sebeptense vazgeçilmiş, fim di kirem it örtülü kâgir U r methalden girilir,
dert duvan kalmış b ir hakledir. Kapısı de basamak ta? merdiven Ue inilir 2xS m etre
mir kanatlı, kapalı durm aktadır. Panayırı 15 genişlikte, tavanı ahşap, »emini çimento U r
Temmuzda yapılır. 1947 de bu ayazmayı gür-
mak için Ke.'eliköyde B aıba Haralamboyu
bulmak lâzım geliyordu.
BofcJu Göktürk
n/group/merakediyorum
AYİOS NİKOLAOS — 1680 — İs t a n b u l
y u d u ibarettir. (herinde bir demir {ıkıntı basamaklı bir merdivenle inilir, sonra dar U r
vardır. Kenarmdakl setin üzerinde kabart dehlizden allı adım yürüdükten sonra on
ma Jfl/aıifli/j aynili bir m ermer tekne vardır. evin altındadır. Kapısı sokak üzerindedir
Sağ duvarda yere dayanan üci siltunlu çer Evveli saga kıvrılan bir dirsekle on iki ta;
çeve içerisinde Ayios Yorgiyos'Un at iijerin- ta ; basamaklı bir merdiveale daha inilir.
ds ejderha oıızrakiıyan bir ifconu vardır. Ayazmanın içerisi X 6.90 m etre genişlik
AjJKOia bir demir parmaklık içine alınmış ledir. Üsttl tonoz, zemini çimentodur. Karşı,
tır. da sol kaşede bir kuyu vardır; tavanda, k u
I lık la G ö k tü rk yunun üstüne gelen hizada b ir ram ekânlj
örtülm üş bir tepe penceresi vardır ki, ayaz
AVtOS NİKOLAOS AYAZMASI — Bo-
manın üzerindeki evin bahçesine açılır.
gszifinde PasaiHJıçesindc, Şehittik Cadde
M erdi yenlerden iıüldjğin e güre kargıda
sinde idi. 50 sene evvel üzerine evler yapı
ik i m u sluk la yüzü kabartm a çiçek m otifleriy
larak ortadan kaldırıldı. le sü slü b ir m erm er tek n e v a rd ır. D uvarla
Bakin OcktUrk
rın d a cam lı çerçeveler içinde A yios Nikola-
AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Kimi* os'un g ü m üjlii b ir ta sv iri ve d iğ e r aziz tas
çeşme, Arnavutköy arasında, Kollej yolunda; virleri v ard ır. Ayazma elek trik le aydınlatıl
Kollej bahçesinin altındadır. 2 m etre kadar m ıştır. P anayırı 6 ara lık ta yapılır.
gençlikte, 6 m etre kadar uzunlukta tavanı B a k k ı G ö k tU r k
tonoz zeminini kaba taş döşelidir. K apıdan AYİOS NİKOLAOS AYAZMASI — Bey-
girince iki adım y ürü diten sonra iki taş ba
kozda, Beykoz C aoıiinin ilerisin d e Pajabahçesi
samaklı merdivenle inilir. K apıdan girince
yolunda imin bu s a tırla rın yazıldığından yir
fcırjda toncızıın altında, önünde tel örgü kor
m i sen e evvel yıkılm ış ve k u ru tu lu p ortadan
kuluk olan bir metre eninde ve boyunda d e
kaldırılm ış (M art 1047).
rin bir kuyu bulunmaktadır. Sol d uv ar bo Hakkı Göktürk
yunca kaba laftan bir set vardır Sağ duvar
da iki sol duvarda b ir höcre vardır. Panayırı AYİOS NİKOLAOS AYAZM ASI — îs-
6 andıkta yapılır. tin y e koyundaki M ısırlı İsm ail P a ja yalısının
H a ttı GökUıt arazisinde idi; 1938 -1 9 3 9 y ıllarn d a sa h il yolu
genişleU lirketı istim lâk ed ilen y e rle r arasında
AYOS NİKOLAOS AYAZMASI — Kıım- kapatıldı.
kapıda, Hisarçeşmesl sokağında 19 num aralı N coklis S a rrîs
AYİOS NİKOLAOS
RUM ORTODOKS Kİ
LİSESİ — Sam atyada
^ Küçük b ir JcilJfedir. 1865
| de Sam atya R um cema-
| atinin ianesiyle inja edil-
5 m istir. M imari b ir kıy-
[ « e ti yoktur. B ahçajm -
İ d e biri e l çıngırdagut-
} dan az büyükçe, diğeri
I' deJ9D0 da dölciibnü} bej
■ m etre irtıfauıda iki çanı
’ v ardır; büyük çan asıl
dıktan aonra küçüğü de
ilk hâtıra olarak yerinde
juuhsli edilmiştir.
Snmatyftrtıı AHos N lk o lan Kilisesi MUteaddit ikonlar,
(RfsiriK S a lü Sinan)
a v i z e l e r , şam danlar.
http://groups.goog le.c
,*£EteK>?SI>i3f — İMİ — ATfCS M SKitMH
ta n ü U ? rt- tezyin ‘--.tılnK '.-Uiı ki?",.-. btlhasâa nun £*-nü} isçjîjji «şyet gfize’dir: ra», duvar
;™ = u k Ç a r r^ .-? ince ihfMp d i r e k da bö>J— bir vitnn içinde yine Rusyafan Car
ler üzerine ;'"'nuı- ''i j ır.; sıralı ff?!Tü fener* .VfiaLt tarafından Eorjjkmtmış ja y tı ...rl-
teridir, m alûm dur ki b a ü i ; |i.ii> J e r in Kimi li t>\- levha -s*rd;r. Al çıılu üzerine aitın sır
sidir; ba direkler ve fener çerçeveleri kabart- ma ite işlenm iş e!«n İki tr-vhad» Ismîjh ölüsü
ma çiçek nakışlı olup böcek kabuğu, prusya etrafında topliiunış ijsv ir edibn1*-
mavisi Tr kinle:*-. pem beli renklerle boyan tir: savapU n sırm* tş l ı - r l i cıan îıgürlcr r*r>
m ış renklerin Im ö ııcı çiy ve kabartm a işçi- mücessem. yüksek k a te ıİm a iır; yir,; «yr-ı
Ivgı iptidai o lm a s ın rağm en pitoresk peyler dubarda b ir «Çocuk U a ile v ar
dir. A h p p despot kürsüsünün üstündeki bü- d ır ki, bunun da giimuş işçiliği ve bilhas
vük tıç. en m anim tessm ıihe sahip o lu la r a sa kumaş kısmı gayet nefislir. Kiliacais
İd e Btniki E teryam n teatiye! {tinlerini ha- ahşap ve oymalı despol tah tı ye ’ fcjap vUz
ti7ü l 3tuür İkonlar arasında 1857 larüUi bir mahfeli em sali arasında ,“ >ı*el eserlerdendir.
Aiius loanls, İS İ 1 tarih li b ir H rtstos en giı- Mftbed bilûım ım Rum kil-sclennde o l'* '7'":
z ilo in d e n d ir. F akat, bu kilisenin, İstanbul
gibi m üteaddit kıymct’,1 aviıa'.cr, kandiller ve
m a la n arasınd a en çok ziyaret edilen tas ja m d a u lirla tezyin edilm iştir. M ibeduı lıiye-
rih , kapıdan girilince soldaki birinci sü tu
n m vim asında (Mihrap önflı Ayia T rsp?-;
nun altındaki «Ayios Fanurios» ikonudur, bu
(M ukaddes sofra tim salll bir n ıc rn ® sutıın
ikon, gelinlik kızlar ta ra lın d a n koca kısm eti üzerine oturtulm uş geniş b ir m errc=rdca
için ziyaret edilir, çerçevesine d e fırdolayı
ib a re ttir ki, bilâhare bunun dürt köşesine
ampuller y erleştirilm iştir. K ilise kapısının
d ö rt m erm er sü tu n daha ilâve edilmiştir.
hemen sağuıda bir de ayazm ası v ard ır, pana
N artekslnin ortasında da gemicilerin hâmisi
yır gilnil 23 nisandır.
alan Avitts N'ikolaosa nezreditmiş ilç direkli
Bibi-: KEK, M uaifer Esen ve İsmail Erseyim.
Gol Notu. yelkenli gem i şeklinde U r avize vndır. Rum
zenginlerinden m üteveffa Zaliropul» bu k i
AYİOS \tK O L A O S RUM ORTODOKS
liseye zengin bağışlarda bulunm uş, bu ara
KİLİSESİ — H aliç boyunda A yakapıda Ab-
da karşısına kendi adına nisbetle anılan bir
düleıel Paşa Caddesi üzerindedir: lstaab u - de İlk okul yaptırm ıştır.
lun büyük kiliselerindendir. D ört duvar ö te
rine on iki büyük ahşap sü tu n a is tin a t eden 8 u kilisenin yanında m üştem ilâtı ha-
içi tonoz, kirem it ö rtü lü b ir çatıdan ibarettir; line İnkılâp etm iş b ir Ayios llaratam bos aya?-
kârgir b ir çan kulesi olup büyük çanının azi tnası ve kilisesi vardır. Kilisenin Nartefcsı
zin adını taşıyan R usya Ç arı N ikota tarafın önünden m erdivenle çıkılan bîr daire var
dan hediye edilm iş olduğu söylenir. d ır ki. bu satıria n n yazıldığı sırada m üte
velli heyetine tahsis edilm iş bulunuyordu,
Bizans devrinden kaldığı tahm in edilen
(ki küçük beşik kubbe ile örtaim üş ve o ru -
ilk yapı 1600 ö e yanm ış, Bçüncü M uştala
smda gayet narin iki m erm er sütunu bulu
devrinde ve Koca Ragıp Paşa sadaretinde bu
nan bu oda güzel bir yspıdu\
hükümdarın bir gün A yakaptdan geçerken,
semtin Rum ekâbiriıün istirhamı üzerine biz Bibi.; REK, Nuaıffsr Esen ı\- («nail irecrim.
Gezi Nihu.
zat Pâdişâh, tecdlden inhasına izin vermiş,
kilise alelacele ahşap olarak yapılını} ve Sul AYİOS NİKOLAOS RUM ORTODOKS
tan M uştalanın velâdet gününde b ir de ci KİLİSESİ — Topkapıda, Sulukule Caddesin-
varını m ahveden bir yangında ahşap Siko- dedir; yüksek bir duvar ve duvar boyunca
laos kilisesi de yanmış, 1837 d e Rum cem aa sıralanm ış m üştem ilâtı ile ç«ırilH ii; bir av
tinin ianesi İle bugünkü ahşap çatılı k ig ir lu ortasm darlır. Cemi plânında yapılmış ki
bina yapılm ıştır. liselerden olup dört k iğ ir duvar üzerine çe
Bu kilisenin içinde g tae çarpan ilk h u kilm iş kirem it örtülü b ir çalıdan ibarettir;
susiyet, serapa m erm erden iif * edilmiş; ka kagir çan kulesi, Sulukule raddesine açılan
bartma taş İşçiliği çok tem iz İkonostaaton- bahçe kapısının ve bu caddeye hakan duva
dur; üzerini süsleyen* ikonların içinde kayda rın üstündedir. Bu satırların yazıldığı sırada
değer olanı Ayios Nikolaos ikonudur. Bu iko görülen yapı, 175 0 de inşa edilmiş. 1874 de
om/group/merakediyorum
AYtOS NİKOLAOS — 1582 — im s m s t
yanını? vo bu tarihten bir m üddet sonra tf*- yaftlı boya ve a lt en y a ld a ile boyarını ıştır;
diden tamir ve iby» edilmiştir kayde d e ğ er hir bususryotl yoktur: orta&uı-
N arteks. cam}) b ir ahşap bölm e ile e ğ d.ıKi OriM - p ilin in kırm ızı k ad ife perdesf Us.
rilm iş olup, tem ini, m jreden getirildiği t e h i l tü nde. £ünuijjlü b ir K tıdd 'i kompoıiafyona
edilenuyeo kıla M e r i ruınca ınczar ta şta n ile vardır.
(tâftmmiftit: n«r!ekiin sal kâsesinde ayni Bu k ilisedeki f»ir ikonlar ardında hil.
BZiûn adına Gİsbcile andan bilezik ta ;i gayet bassa zik re d e ğ er OtanUrı « u n lard ır:
alçak yekpant m erm erden b ir trryu, uyazou M artoksdcn g irild iğ in e göre, sacdaki ikin
vardır, suyu acıdır. ci ve üçün cü sü tu n la rın a rk asın d a, «afi du
Kilisenin zemini nıcrıjıer döşelidir; ah- v ar üm inüe. y e re k o n m u j (iç k an atlı paravan
ştp tavanın o rta to n a : parçacı dcirt k e fe li on şek lin dek i büyük a lıjaj) çerçevenin o rta m d a
iki a ltp p /ıü tııa Önerine »I itm iş olup, son ik i gttm ilşlu büyük b ir A yios H aralam bos ikonu,
siitun ira su ıd a b u lun an >ûhşAp ikonostasion ayni çerçevenin sol k an ad ın d a Çocuk tıa ve
kabartm a fiçek siislprl lif bf jeam i}. yeşil M eryeııi ikonu sağ k an ad ın d a Ayios Yutniıı
http://groups.google.con
ANSICLOPZ&lSf — İM 3 — AYİOS NtlCOLAOS
Dum a; »olda ıiç6ocıi « lilu n ö n ü n d e W r c a c ıfd t « i ü f c «le s a n a t k ıy m e tin d e n » y a d * b e ro e ri
k ü rsü ü s tü n d e g ü m ü fltı b îr Ayloa N iko lao s bulıuun ajnastjH tsn g e le n y elk en li «e y a n d a n
ik ono. so ld a d ö rd ü n cü tu tu n u n a rk a s ın d a ç a rk tı ilk b u h a r v a p u rla rı şeklindi* y apılm ış
sol d u v a rd a k a b a rtm a w gflm ûç .;yJ«ın»t| b îr bir av iz e d ir, »ki b acalı Ur, d ire k li ve b u rn u
« lia o tn olıbsi) e tra fın d a * Kom pozislonu^ k i bu m ah m u zlu o la n b u v a p u ru n tek n e si biUAr p a r
İkonun ö n ü n d e k i ta n d ılH p a rm a k lık d a gu- VMİarındao y a p ılm ış o lu p s a ir ak şam ın d a d»
seld ir. a ltın yatclızh m ad en i y a p ra k c tk la r, ren k li
K ilise. M itlin c m f illn ıte o ld u ğ u g ib i m ü- c a m la r ve bilitır p a rç a la rı k v iU m ln u şb r.
te a d d ld avize, k a n d il v c ş a m d a n la tez y in e d il flir rivayete göre bu gem) büyük. bir fır
in iştir (maya tutulmuş, Ayios NikoU/K «n LehlîkeU
I b k b C «klıl|rk
anlarda gemicilerden bir kaçınâ jrârimsıâf ve
AY İO S N İK O L A O S RU M O R TO D O K S gemi batmamıştır; İstanbul limanına gelir gel*
K İL İSE Sİ — (İa la ta d a , K e m a n k e ş K a ra M us- met de bir şükran borcu n!an bıı avtoyî yap
n f r p a p M ah allesin d e, b ir k a p ıs ı H o c a T a h tırmiflardır. Rivayet bir hakikat ıs* geminin
s in S o k a ğ ın d a, d iğ e r -kapısı G a la ta M u m fta- adının îaptedîlmemesi tarihi fıkralar bakı
n e sı C a d d e s in d e b u s e m tin e n b ü y ü k k ilis e mından büyük kayıptır; avize de Kefalon-
sid rr. D o rt k i g i r d u v a r ü z e rin e İç t a r a f ta n
yalı hediyesidir. {Nisan 1047/ Kilisesinin nar-
to n o siu . dt$) k ire m it ö r tü l ü b i r -ça tıd a n ib a teksinde birkaç basamak merdivenle inilir
r e ttir . Birçok Rum k ilis e le rin d e olduğu g ib i
bir ayazma vardır |B:. Ayîoa Andooiyoe Ayaz
to n o z ik i s ır a lı a lt ı la r d a n o n ik i k a lın a h ş a p ması).
B ib i: AEK. Muzaffer Esen ve X> Tolga Gezi Notu.
s ü tu n ü z e rin e is lin a l e tm iş tir . Gafyel y ü k s e k
vc z e n g in o y m a c ılık iş le r iy le m ü z e y y e n iko- AYİOS NİKOLAOS HLX OKTOimKS
n o sta sy o n u m u h a k k a k k t. b i r s a n a t e s e r id ir . KİLİSESİ — BüyUkadada. Ayios Nikolaos
Buna mukabil kilisenin d i ğ e r ahşap akşamı m anastırındadır. Dciıt duvar üzerine kiremit
nın k a b a rtm a tezyinau alelade ş e y le r d ir . örtülü ve kubbeli kâgir W* yapıdır. Aslı on
Kilisenin bugünkü binası 1856 da Galata dördüncü asır kiliselerinden olııp ikinci defa
ramlarının iane parariyJe yapılmıştır; fakat olarak 160$ de yapıldı. Kubbe dört mermer
tezyinatına b llh u tt Kefalo&yalı gemiciler pek sütuna dayanan dört kem er döşelidir. Kub
çok para harcam alardır; muo2&*m ikonostas- benin ortasında m utat üzere bir pantokralor
yon onlaruı paradiyle konulduğu gibi 1879 kompozisyonu dört kemerin zaviyelerinde
da sekiz metre boyunda vo üç metre enJrıde inciJi ysz»n dört asisin tasviri vardır. Ahşap
bir de faUyiik Ayios Yerasimos ikonu hodiye olan ikonostasyonu gayet sade olup yalnız
etmişlerdir, bu ikon büyük bir caraekân için fizİKİerln gUmOglU tasvirleri Ue tezyin edil
de muhafaza edilmekle olup rivayet edildi m iştir Torıofi ahşap olup teminatsızdır; an-
ğine göre Kcfalorıyalılar tarafından Rusyada vonu yoktur Ortadıı büyük bir avize asılıdır.
yfcptınlmrçUr; Ayloa YerasLmo& kefaUmyada Çan kulesi avluda olup demir polrelden yu-
muasaam bir m anastın bulunan bir acizdir. pıLmışttr,
Eskilerin anlattıklarına göre Galata rıhtımı Hakkı (SftUtirt
boyundaki şeddadi taş binalar yapılmadan
deniz Mumhanc Caddesine kadar getirmiş ve AYÎOS NİKOLAOS KtTM ORTODOKS
tam kilisenin önünde Galatamn meşhur şa KİLİSESİ — Heybeli adada tfgfotar Sokağı
rap iskelesi bulunuyormuş; kilisenin ihtiyar ile trnrah kavşağındadır; Ortası kubbeli sa-
kandilcisi Dimitri Vaya: «Galata merkebinin tip pı'ân üierine in$a edilmiş bir kigzr yapı
bulunduğu yerde kayıklar vardı, biz. çocuk olup inşa tarihî 1857 dır; ayni adı taştyan kü
tuk, paçalarımızı sıvar, oradan denize girer- çük bir kilisenin yerine yaptırılmıştır. İkinci
dik.* diyor. Şarap iskelesine yanaşan Kefalotı- AtKfüİhamiri zamanındaki büyük jttlaelede ol
yalı gemiciler ilk is olarak gemilerinin bütün dukça harâb olmuş, ve esaslı bir tamir gör
yelkenlerini sökerler, İstanbul limanında bağ müştür. Orta kubbe dört köseli dort sütun
lı kaldıkça bu yelkenleri teborrtiken bu kili üzerine atılmış dört kemere istiflet etmiş olup,
senin kadınlar mahfiline bırakırlardı. etrafında dört beşik kubbe kilise, müteaddit
Kilisenin te z y in a tı arasında fev k a lâ d e gii- pencereler İle aydınlatıJmıştır Büyük kubbe*
ı/group/merakediyorum
M M KIKOLAOB — >584 —
nıo göbeğinde bir pgntokrator kompozisyonu, zım dır. B ütün em sali gibi, bu kilise de birçok
kem erlerin ortacında 1)3 tn rtlin dört nüshası fam dan, kanili) v e âvize ile bezenm iftir. Çan
nın m uharriri olan dört azizin tasvirleri v a r kulesi avluda, binanın arkasınd a dem ir pot-
dır. Kubbe kasnağına da on İki havvarinin rellerd en yapılm ıştır.
resimleri yapılm ıştır lttkkı GSkl«rk
Zemin m erm er döşelidir. K adınlar m ah
AYİOS M tK O lA O S RUM ORTODOKS
fili İlci katlı vc fcâgir olup tnibediıı dışında
KİLİSESİ — Yeniköyde, H amit Vehbi
ayrı bir kapıdan girilir, tkonnstssyon m erm er
Sokağı ile Sait Halim Paşa Caddeslndedir.
altınyaldızlı gayet güzel kabartm alar ite tez
yin e d im id ir. Taş isçiliği bacım ından b ir su Bazilika »eklinde kagir b ir yapıdır. ln*a ta
rih i te sb lt edile miyen eski yapı 1772 de yan
na: eseri olan bu m ukaddes m erm er paravan
müteaddit! İkonlarla bezenmiştir. Anvon ah- mış. 18 12-1814 y ılla n arasında ihya edil
$ap, fakat Oymalı ve altuı yaldızlı b ir sanat miş ve iknnostasyon. altın yaldız İle te iy ia
eterid ir, ayni uslubda olan despot koltuğu, edilm iş, IB38 da d a bugünkü şeklinde tecdit
»A»«n ile beraber, mavi ve kırmızı y a jlı bo odilm lftir.
ya ve altın yaldız ile tezyin edilm iştir. Sa£ <ju- O rtası bağdadı to n o t iki yanı ashap ta
vard», g*S*4 b ijü k kabaram a çiçek ta t. v anı k e m e rli, m usanna tamlıklı kaideli o n bağ
yinatuu ihtiva edeo b ir m erm er çerçeve için d adi siltu n özentidedir, Zemini m erm er dö
de m erm er inerine İşlenmiş ve üstüne gümtl? şelidir. N arlckse açılan iiç kapısı vardır. K a
kaplanm ış bir Ayloa Nikolaos ikonu vardır. dınlar m ahfili ah jap lır. N arteksin 9ağ ve sol
D i||er İkonlardan Apostol Zografos im zası ile cenahlarında bulunan m ahallerden çıkılır,
1009 tariflini taşıyan b ir Ayios Trifon İle tkoncıstasiyomı, vaiz yeri ve despot kürsüsü
1845 tarihli b ir A.via V arvarayı lik rotoıek la ahşaptır. K abartm a n a k iflır ve altın yalda.
h ttp://groups.goog l<
A-NStKUlFBDİSl — 1585 *_ A Y İO S O S O rfftO S
ile ta y in e d ilm e le rd ir M i bel m ü tead d it avi. d em ir korku luk ta Uç köprü ile geçilir. A vlu
le vt k an d illerle donatılm ıştır. nu n k arşısında sağ ta ra fta yarı kâgir y a n ah-
G ayel boJ ıjlk i lir. N urluk* üç cepheli şap b ir d a ird i üçüncü bina, » I isra fla b ir ki
olup k em erli ve yekpare m e rm e r sütun lu lise ve b ir « ıiiu i aynım a tu tu n m a k ta d ır
dur. Tavan ahjap. Iet,lıni m alta taşı düveli B aşrahip A rkiınaııdtritfc L i.ıındrt» Kuktılinin
d ir Gem? cam ekânlı p e n cc rlerlo ay d ın la tıl ııa k le ttijlııc güre bu binalar. P *vlw Stefanu-
m ıştır. A it kısım ları tu ğ la ile ö rü lm ü ştü r. vUc ad ın d a b ir ru m zengini tarafın dan Hey-
Birisi o ru d a iı. ik isi y a n la rd a n a v lu ya acılan beliadada ru h b a n m ektebi yapısından a r
iif kapısı vardır. A vluda b u lu n a n (a n k u le si tan h arçla b u ndan elli sen e kadar evvel
M gir. üst kısm ı m e rm e rd ir. M ü tevellilerd en yap tırılm ıştır. B izans sam anında olan asıl ma
Saf», N ik o ü . M ike ve V asi] u m a n ın d a 1B88 n a stır deniz ken arın d a idi ve « o ddrdttnc<
d e y ap tırılm ıştır. a sırd a şim diki y erin e kltçük b ir U m olarak
llü ttı GölMilrlt yapıldı. 1804 büyük zelzeie>ınd<< yıkılarak y e
rin e bu b in a la r y ap tırıldı.
AYİOS NİKOLAOS RUM ORTODOKS
U aU u C ü U brk
K İLİSESİ — M allçpede; in$g ta rih i îe sb it
edilem edi, C em aatsiz v e b ir h a ra b e h alind e AYİOS ONOFRİOS AYAZMASI — Ar-
olduğundan P a trik h a n e c e k a d ro d iji b ırakıl- navutköyde, D u lk adı/oğ ulian sakağı ile Ar-
miş. cam ie tahvil e d ilm iştir (8 .: C u m h u riy et navulköyü çeşm esi sokağı kavşağı küfesinde
Camii). «lir. M ethalin ü ıe ri d ö rt kaba ta j duvardan
H a k k ı G o k lilrk yapılm ış, ilıe ri çim ento kâg ir bdr yapıdır. S e
AYİOS N İK O LA O S Rlj'M ORTODOKS kiz kaba ta s basam aklı m erdivenle inilir.
M ANASTIRI — B üyü İcada da K a rta la karşı A şağı kısm ı 1.80 m etre genişlikte, 3 m etre
denize y ak ın i i ; b in a d a n m ütevekkildir. İk i uz un lu klad ır. Ü stü lonos, zem ini tag döşelidir
bina cephedc olup zem in k a tla rı k â g ir. d ö rt M erdivenden inince k a rjıd a o rta y erd e ağu
duvar ü zerine k ire m it ö rtü lü ü ç e r k a ili ahşap d ö rt k ö ;c y ek p are âdi tastan oyulm uş b ir kuyu
yapılardır. K apıları avluya açılm ıştır. Uçün- bulu nm aktadır. M erdivenin yanında sağda b ir
cUkatın yol üzerin e gelen cep h eleri balko n delikli ta ş vardır. M erdivenin üzerine s a l ta
lu du r; bu iki b in a yedi d a ire y e a y rılm ıştır; ra fa kork ulu kta b ir ahşap set ilâve olunm uş
a ra la rın d a b u lu n a n k ap ıd an geniş basam aklı tu r. S etin ü re rin d e çerçeve içinde Ayios Onof-
m erdivenlerle avluya g irilir. K apıdan g irild i rio s'u n çıplak, sakalı ayaklarının ucuna kadar
ğine göre sağ ta ra fta k i b in an ın ikinci katm a uzanm ış bir halde, yağlı boya b ir tasviri var-
a AYİO* ONOFKİOS — 1SB6 — teT A N tm .
V A Y İO S PANOKSJ5İMON AYAZMASI —
Çengelkdyde, Tanrıverdl «okağı ile Meserret
Caddesinden gidilir; caddenin nihayetinde,
tepededir. Dört duvar üzerine kiremit Örtü-
JU, tin cephesi kesme taftan yapılmış k&glr
bir yapıdır. Ayazmanın üzerine 1870 de ya<
pılfin bina 1900 da yanmış ve yeniden yapıt-
mışlır. 5.33 metre genişlikte S.27 metre
uzunlukla, tavanı kemerli, zemini çini dbye-
ltöir. Kapıdan girilince solda kapının yanın
da bir m etre kadar genişlikte uzun bir tono
Arnıvudköyiliiılc A y in OuoMos A fttn»*ı zun altında derin bir s u bulunmaktadır. To
(flMiın; H ijim ) nozun ağzının k enarlan m erm er kaplıdır,
tekneli bir musluklu bir çeşme varılır. Çeş
dır. Merdivenin aag duvarında muşamba Üze menin önünde yeri içinde dem ir kafesli mer
rine yağlı boya lie yapılmış, bazı yerleri bo mer kaplı bir yalak vardır. Kapıdan g irilin c e
zulmuş, eatintiş iti tablo a s a d ır ftivaj-ete
kmşıda üç m ermer kaide Ve karşı d u v a rd a
göre ayazma 7-8 asırlık bîr tarihe sahiptir.
uzun çerçeveler içerisinde Ayios Pandelei-
Panayırı 12 haziranda yapılır.
mio’nun biri biiyük kıtada, diğeri küçük iki
H a k k ı GÖklflrfc
güm üjlü tasviri ve yağlı boya tasvirler var
AYİOS ONOFKİOS AYAZMASI — Bo- dır Tavanında da bir panlokralor k o m p o zis
ğaziçintfe Paçabahçeslnde, Tekel ispirto fab yonu var, ve iki avize, d ört kandil asılıdır. Pa
rikasında idi. 20 - 25 sene evveline kadar *»• nayırı 27 temmuzda yapılır.
yaret edılea bu ayazma 12 sene evvel ortadan dakkı Göktürk
kaldırıldı.
AYİOS l’ANDELEİM O\ AYAZMASI —
Uakkı Göktürk
Ayasağa köyünde, Ali Said kardeşlerin bos-
AYİOS PANDELEİMON AYAZMASI — tanı sıngındadır. Bir derenin kenarında ka
Bakırköyünde, barut fabrikalarırtdadır, bir vak ağaçlarının yanındadır. Boşlanın yanın
kuyudan İbaret olup ikinci Cihan Harbi ba daki tahta köprüyü geçerek önüııe gelen te
şından beri ziyareti yasak edilmif bulunu penin eleğindeki patikadan on dakika gidilin
yordu. ce tam önüne çıkılır. 1947 de ağzı çökmüş
Hakkı Göktürk m etruk bir kuyıı idi. Suyu pistir, fakat yazın
en sıcak aylarında dahi buz gibi soğuktur.
AYİOS FANDELEtMON AYAZMASI — 1947 de ayazmayı görmeğe giderken yo)
Hasköyde, AynaUkavak Sokağında 63 numa kenarında üzerinde kabartma haçlar bulunan
ralı evin yanında, etrafı duvar ve saç havale bir sütun kaidesine rastlanm ıştır ki bu civar
ile çevrili bir arsanm içinde ve yer altmda-
da Bizans zamanında m anastır bulunduğu ri
dır. Methal kısmı, dört taş duvar Üstünde safi
vayetini teyid eder.
ı, çekilmiş bir yapıcık olup, kapm adan girilip
Hakkı Göktürk
birkaç adım yürüdükten sonra altı basamak*
lı bozuk bir taş merdiven İle İnilir» sağa bir AYtOS PANDELEİMÖN AYAZMASI —
| dirsek yaptıktan sonra, merdiven on basamak Topkapjda, sur dışında; H aanedar Çiftliğinde
i daha yer altına iner, iki kanatlı bir demir köprüyü geçmeden sol tarafta Bay HamJd'iu
| kapı geçilerek üç basamak daha inilir; ayaz Kırkkavak Bağçesindedir; üzeri ve yanları
ma, 2,70X4 metre murabbaı ahşap tavanlı kaba taçtan yapılmış, içerisinde suyu bulunan
ve zemini taç döşeli bir yerin gerisinde, bir dar uzun bir kanaldan ibarettir. Ağzının ke
tonoz altında olup zemini mermer döşelidir, narında bir taş parçası üzerinde duran yatı
duyunun yekpare mermerden bir bileziği mı* mum parçalarından da ayazma olduğu
vardır (Temmuz 1947). s anlaşılır.
H aH ri G B k ltrk H ak k ı G tttfirfc
http://groups.goog le.c
AN&İKLOPfcötSt 1S81 - AYİOS STSTANIKİ
:om/group/merakediyorum
AYİOS S I I M T t — 1568 — lStAKBTn.
inini m ermer döşelidir. İçerisi on pencere ile çerçeve İçinde Uç aziz tasviri, aol duvarda Ayi
sydınlslılnıiftır. Arka tirattı mabedin için os Yorglos’un ejderha mızraM ayan b ir tas
im b e; basamaktı alışap merdivenle çıkılır viri vardır.
kadınlar mahfili vardır. Troncm vc anvan'u N artcks a h ja p olup geniş pencerelerle
ve ikoııoıtasyomı ahşaptır; ikonostasyonu al aydınlatılm ıştır. Çan kulesi sol duvarda olup
tısı yaldızlı kabartm alarla tezyin edilm iştir. kısm en ta ı ve tuğladan yapılmış, üst kısmı
Mibeditı İçinde beyazla boyanmış ta h ta mum- ahbaptır.
Ju Ucl balar famdan, üç büyük avize, d ö rt U .U ı OiikUM
tan» elektrikli kandil, on lano yağ kandili. iki
iane ortzcli yağ kandili vardır. lkonosUsyon- AYİOS TCODOKOS AYAZMASI — U n -
dan başka duvarda azizlerin gUmiiflü re sa gada Alacacam ii Sokağında, A yios Teodoro»
de tasvirleriyle bezenmiştir. Çanı, ön cephe kilisesi avlusunda y er altındadır. Sekiz ta*
nin sağ köşefinin tütü ndedir. B inasın etrafı basam aklı m erdivenle İnilir. Sağ tarafta 1,32
duvar vc dem ir parm aklıkla çevrilm iştir. m etre genişliğinde, 7,75 m etre uzunluğunda
Hatla UMtUrk ta v a n ı tonoz, zem ini m alta taşı döşeli b ir deh
lizden y ü rü dük ten sonra b ir kapıdan geçilerek
AYİOS S i n ATİ AYAZMASI — B alatta 3 m etre genişliğinde, 3,40 m etre uzunluğun
Ayan Sokağında, ayni adı taşıyan kilisenin da tav an ı tonoz, zem ini m alta tayı döşeli ka
avUısundatfır, çinko örtülü ahşap bir kulü ran lık olan ayazm anın içerisine gelinir. Kapı
beden ibaret olup tem ini m erm er dönelidir; dan girin ce k arşılıklı ağzı yekpare m erm er
kapıdan girince hem en solda yekpare m er bilezikli ve ta s kapakla ö rtü lü b ir kuyu, solda
m er bilezikli b ir kuyudur. K apının k a rşı m erm er b ir tek n e bulunm aktadır. Sağ tarafta
sında yarun m etre kadar genişlikte ve 36 tek n e si 3,5 m e tre uzunlukta, 30 santim geniş
santim i.-Ulamda, b ir kem er vardır ki, gi lik te, 77 santim yükseklikte, som aki düşeli a ltı
rilecek yeri arka taraftaki b ir dehlizdedir, m usluklu, v e a ltı b a k ır ta şlı b ir çeşm e vardır.
Ayazmaya getirilen h&Stâ (ocuklar bu kem e Çeşm e d uv arın ın ü stü n d e m erm er b ir h a ;
rin altından geçirilir. Y erm anos Papaduputus v ardır. N ih ayette bu lu nan b ir tulum ba vasıta-
imzasını ve 1919 tarih in i taşıyan bir Nevci- siyle ku y u d an çıkarılan su , hâzineye getiril
van Ayios S tratı tasviri, ayazm anın ziyneti m ektedir. D ışarı d u v ard a 1,35 m etre boyun
d ir denilebilir (1947). da, 66 san tim genişlik te b ir hücre olup içeri
H akkı Gfiklfirk sin d e m erm er Üzerine k abartm a Ayios Yorgi-
os'u n a t Üzerinde m ızraklı bir resm i vardır.
AYİOS STHATt RUM ORTODOKS K İ
Y ine dış kap ıdan girildiğine g ü re sol tarafta
LİSESİ — B alana Ayan So& tğındadır. M üs
b ir kapıdan 3,22 m e tre genişliğinde, 4,80 m et
takil plânlı b ir m ib s t olup k âgir d u v ar üze re uzunluğunda, tavan ı tonoz, zem ini çim ento
rine kirem it örtülü bir çalıdan ib arettir. 1836
o la n b ir odaya girilir. K apıdan girince karşı
senesinde inşa edilm iştir. dan sokağa açılan üç ta ş basam aklı, cam lı b ir
llu sta til kaide üzerinde o rtası tonoz olan kapı v ardır. O rtada büyük bir avize asılıdır.
ahşap tavan on iki ahşap siituna istinad eder. D uvarlarında H azreti 1sanın ve azizlerin yağlı
Zenjial merıneı- döşelidir K adınlar m ahfili boya tabloları asılıdır. Panayırı m artın ilk cu
ahşap olup sol tarafta bulunan b ir kapıdan m artesi günü yapılır.
ve dehlizden ahşap basam aklı m erdiven ile H a ttı Gâfctürk
tık ılır. Ahşap olan ikonostasion tam am en k a
bartm a m otiflerle, altın yaldızla bezenm iştir. AYİOS TEODOROS RUM ORTODOKS
Oera pili de tahta üzerine yapılm ış H azretl KİLİSESİ — Langada, Alacacamii Sokağın-
tsanın ve Ayla Triyada’nın b u lu tlar ve m elek dadtr. Bizans kiliselerinden olup eskiden Ayi-
le r arasında oturm uş vaziyetteki yağlı boya os’u n adım taşım akta idi. 1830 d a Kazaz Ar-
tasvirleri Kostantlrıos Sota ism inde U r re s tin ln delâleti Ue ta m ir edilmiş, adı da Ayios
sam tarafından 1938 d e yapılm ıştır, İ n d i Teodoros'a çevrilm iştir.
okunan yari ve despot kürsüsü kabartm a n a- M ibede cam ekânlı iki kapıdan girilir. Ta
kıştarla, altın yaldızb bezenmiştir. Sağ d u vanı ahşap zem ini m erm er döşelidir. İki sıra
varda kabartm a nakışlı, altın yaldu lı büyük üzerine on iki sü tu n vardır. Duvarlarında
L k H p : / / g r o u p « îff n n jİ p t
AMStlUOPEDtSl — 1589 — AYtOS TERAPON
H am li İsa'ma, Hazret» VaJl)-anlfl azizlerden kadar ziyaret «dilen bu ayazma Birinci Cihan
liijV m n, A y io s Haralambos’un tasviriert. Harbi m ütarekesinden sonra lüzumsuzluğu
Ccteaîl ateybisseUmın Meryem anaya çiçek görüldüğünden ilzeri toprakla örtülerek yer
kokutmasını giM erirîr b ir lasvir, Uazreli I * altında kalm ıştır- Bu satırların yazıldığı sıra*
Bin Hazretj Yahya tarafından vaftiz olunma- da. tesviye edilm iş bulunan o sem tte, gaz de
jın ı gösterir bir tasvir, Hazretj Isa'nın çarm ıh posuna ait hlc çardak bulunm akta idi (1M7).
lan indirilmesi tasviri ve daha balı mukaddes H ak k ı G tk tto k
nw /«rnı c/merakediyorum
AYİOS VEOHYlOS — 1590 — İSTANBUL
Follos zamanında Hum Cemâatinin hediyesi da çocuk laa ile Meryem ana tasviri vardır.
Olarak patrikhâne t'11 île yaptırümıg ve kon- N ezir m um lan iîin bir de kum lu şamdanı
mıışiıır, iki küçük sütun arasında U; musluk vardı.
lu. ayna taşında da Ayios teraponun k abart Etftklu Gtklfltk
ma bir heykelcik • ikonu vardır, bu sanat eseri AYİOS YEORYİOS AYAZMASI — Da-
tekneoJn kenarına da İncilden: «Sâde yiizüııü
kiidarda. A raba vapuru iskelesi ile meşhur
yıkama, kalbini temizle» sözü yazılmıştır.
Moskoflu fırın karşısında. M. CeUleddin
Kilçiik sütunlarla müzeyyen m erm er iko-
A rslangirayın m erkez eczanesinin altında idi.
nostasionu da b ir sanat eseridir; burada Ayaz-
B ej, a ltı taş basam aklı m erdivenle inilir bir
maya adını vermiş olaıı azizin güm üş kaplı
bir ikonu vardır. 1M7 de ayazma bu durum da tonoz olup içerisinde b ir kuyu bulunmakta
idi. Yedi, sekiz sene evvel m eydanın geniş
•idi.
Bin dörtytfz senelik mfizUi olan bu ayaz letilm esinde b u civardaki b in alar [istimlâk
ma hakkında şöyle bir rivâyet vardır: Yedin edilmiş, ayazma da to p ra k altın d a kalm ıştır
ci asırda Kıbrıs Adasında arablar tarafından RııMı Göktürk
öldürülen Ayios Terapon'un r.â$; vasiyeti
AYİOS YEORYİOS AYAZMASI — K|.
üzere getirilip bu ayazmanın bulunduğu ye
üiiloprakla Tahtaküprii Caddesinde, bu cad
re gömülmüş, medfeninin yanından hemen
d enin Bağdat Caddesi ile olan kavşağında,
bir su fışkırmış. Ayazmanın duvarında bu
ZUhtiipaşa Camii kargısında, Şabanuı baştanı
hâtırayı tasvir eden bir tablo vardır: Kale
kenarındadır. Üstü kirem it ö rtülü ahşap bir
duvarıma ününde Anlzin ceıı9zesi. etrafında
kulübedir, tahta b ir ra f üstü nd e aziz ikon
İmparator, patrik ve rflhiniler, bir yandla ha-
ları sıralanm ış önüne bir camokân. çekilmiştir.
ıırianıııış mezar, uz ötede bir kuyu; kale du
varının gerisinde do kubbeli binalar. Suyu, k ulübenin dışında y e k p lre m erm er
bilezikli bil' kuyudan çekilir. Panayırı 23 ni
Unutmamalıdır id ayazmanın arkasında
ki kale d u ru n Fatih Sultan Mehraed yapısı sandadır.
dır. Hakkı GüklSrk
Diğer bir rivayete göre de bu ayazmanın
AYİOS YEORYİOS AYAZMASI — Btl-
yerinde «skiden bir kilise varm ış; yukarıda
yükadada, teped ek i Ayios Y oryios m anastı-
bahsedilen Ibtidâi tabloda ressam a it sol kö
rın d ad ır. A yios H aralam bos ve Ayios Yoryios
şe bu kiliseyi de gösterm iştir.
kiliselerinden geçilir. 17 taş basam aklı mer
1739 - 1747 mum parası kübiklerinde bıı divenle inilir. 3 m e tre uzunlukta, 6 m etre
ayazmamın adı •Metamorfosis» olarak kay ıt k a d ar genişlikte, tavam ahşap, zemini (ini
lıdır: bu isalla, nıetrûk U r halde bulunurken döşelidir. M erdivenlerden inilince karşıda sağ
bu tarihlerden sonra bir yangında h arab o la
köşede yek pare m erm erden oyulm uş b ir k u
rak, Sarayı Hümâyûna yakınlığı dolayısı İle
y u , yan ınd a büyük mermer b ir te k se bulun
tamamen kaldırılan kiliseye aid olacağı m uh
m aktadır; ü zerinde beş b ak ır taş vardır. M er
tem eldir <1959)
Hakkı C«ktbrk m er kaide üzerinde b ir kOllii şam dan vardır.
Avluya açılan iki penceresi vardır.
AYİOS YEOJtVİOS AYAZMASI — Kum- Ayios Yoryios M anastırı avlusunda bu
kapıda, Gerdanlık sokağında; Fanaiya kıiise- lunan bu ayazma ile Ayios H aralam bos, Ayi
lindedtr. Mâbedin altındadır. Zemini m erm er os Yoryios, Ayii A postoli kiliseleri d ö rt kâgir
döşelidir Kapıdan girince sol tarafta yüksek duvar üzerine kirem it örtü lü b ir yapı içinde
mermer bilezikli, bakır kapaklı bir kuyu, so dir. P anayırı 23 nisanda ve 24 eylülde ya
lunda yuvarlak, kırmızı porfir bir tekne, onun pılır.
yanında müstatil bir mermer tekne bulunmak II«kkı GSktUrt
tadır. Altlarında demir ıskara vardır. Sag ta
rafta sanat eseri bir mermer ikonastasiyon AYlOS YEORYİOS AYAZMASI — Ûr-
vardır. Duvarlarında mermer üzerine kabart takttyde, çevjrjtıecj Sokağında; Rum Ortodoks
ma Ayios Yarglosuu at üzerinde bir tasviri, jnezarJjgmda kilisenin altındadır. SahaAUi sol
ile yine ınermer firarine kabartma kucağın tarafında dokuz t&g basam aklı m erdivenle
http://groups.goog le.c
a .v -IKLOPEDİSİ — ıs tıı AYİOS YEORYİOS
u f tarafa dönem eçti olarak 1,07 m e tre g f kabartm a nakıslarla bezenm iş. güm üşlü ve
n iğlikte dört m etre uzunlukta bir m ahale 1<>>- yağlı boya ikonlarla süslenm iş b ir san a t ese
Ur. Bu kısm ın nihayetinde solda Mı! basam ak rid ir Despot kiirsüsU sedef kakm alıdır. Ca-
lı merdiveni© bir kapıdan iıfr m e tre g eniş ınekân içinde Ayios Y eoryioj’ıın ve Ayios
likte, diirl m etre uzu İti kin loııos bir m nhale M inas'tn a t ü zerinde gum iişlîl tasv irleri b irer
geçilir ki, kilise yapılm adan önce ibadet ma- san at eseridir. S olca'ntn narlek se açılan bir
half idi, Buranın nihayetinde? altı bo$ kâgir kapısı v ard ır.
bir set, sol tarafta bir hücre bulunm akladır. Son zam anlara k a d ar K udüston golen
Bu kısmın baş tarafında sağda lws taş basa kilise rnensubini bu m âbedıle m isafir k a lır
maklı m erdivenle sola doğru bira* dönem eçli lardı. İçinde A yios M inas adına b ir ayazma
olarak dar bir m ahalden asıl ayazma m ahal v ard ır
line gelinir. Bir ınotre k ad ar ilerisinde ince llıltlıı G öktürk
tuğladan yapılmış bir totıos altında 2.5 m etre
genişlikte, dört m etre uzunlukta, öniinde d e AYİOS YKOHYİOS RUM ORTODOKS
mir korkuluk olan derin b ir kuyu b ulu n m ak K İL İSE Sİ — K adıköyünde Y eldegirm etıinde,
tadır, Tepesinde bir m enfez olup m âbedin K arakoltıane C uddeslnüedir. 1S9S e doğru
içinden bir elek trik lâmbası sarkıtılm ış! ir. m e k te p o la ra k iıışa odilm ij, 1913 de yanına
Kilisede m ihrabın sağ la ra ltu a ayrıca bir m a yeni bir m e k te p binası y ap ılarak bu eskisi
hal yapılarak m e rm e r tekn eli, m e rm e r ayna 1927 de b ite r, o larak teed îden tam ir ve ki
taşlı bir su haıinosi yapılm ıştır. A yazm adan liseye tahvil o lu n m u ştu r. K irem it örtü lü ça
su buraya tulum ba ile çekilir. tısı ve ikonostasyonu, vaiz ve despot kürsü
H ak kı G ö ktürk
leri a h şaptır. On b e ; m e tre yükseklikte dem ir
AYİOS YEORVİOS AYAZMASI — Bu ç u b u k la rd a n yap ılm ış bar çan ku lesi v a rd ır ki,
ismi taşıyan b ir ayazma da B altalim anı ile çan ını S am aty alt m e şh u r Z ilriyan u sla dök
Rumelihisarı arasında bulu nu y ord u; sahil yo m ü ştü r
lu genişletilirkcn kapatıldı. Osman To(f»
om/group/merakediyorum
A Y IM V M t ir t U — ıa » — UlTANIBl.
http://groups.goog le.o
Edirnekapmla Aytns Vrorylftt KUncsI
(Rfsin: H4|lm)
len Yanyalı Yorgiıtfn bu muazzam ikonu sc- ki evlerin hemen hepsi, kilisenin «karları idi.
râpa gtimUş kaplı olup 1844 de İstanbul De Bibi.: REK vc Muratta- Earn. 0 « i Notu.
ğirm enciler Loncası tarafından hediye edil
AYİOS YEORYİOS RIİİH ORTODOKS
miştir. Gümüş işçiliği gayel güreldir, Kos-
K ll.İSB St — B avutpajs İskelesinden Saroaf-
tantînus Y uanu ism inde b ir sanatkârın, elin
yaya giderken, tramvay yolu Üzerinde Samat-
den çıkm ıştır, kilisenin sağ bölmesinde, a lt
va sinem asının yanındadır, Mütevellilerden
tunlardan birinde m uallak yağlı boya büyül:
kasap Mikonun rivayetine gSre. Samatyada
bîr «Tinos arasında Evangelistra M anastırı»
Sulum anastır kilisesinin yerinde vaktiyte Ayi
komposİByonu, Odisia Varoci Ve E leni Miro-
os Yeoryios adına bir m m k ilisen varmış; er
djya tarafından hediye edilm iş olan bu «ser,
meni cem aati taralından ileri sürülen kuyum
ressam Misailidis’ln imzasını ve 1903 tarih in i
cu başı V abram Ağa ism inde b ir zat, bu rvm
taşım aktadır Büyük b ir A yios Spridon ikonu,
kilisesini alm ağa m uvaffak olmuş ve yerme.
1000 de kuyum cular cem iyeti taralın d an h e
Ayios Yeoryios’un erm enice adı olan Surp
diye edilmiş A p güm üş İşçiliği (o k güzeldir.
Kevork ad ı İle yine bu aziz adına Sulıımanas-
Kilise, diğer bütün Rum O rtodoks kili
tır erm eni kilisesi inşa edilm iş; ram lar da Aya
selerinde olduğu gibi, m üteaddit avizeler, gu-
Anastasiya adına inga edllm ij olan bu küçük
ınSj, bililir ve cam kandiller, büyüklü küçük
Bizans kilisesini (am ir edip Ayios Yeorylos'un
lü birçok şam danlar ile bezenmiştir.
adını koymuşlar, iç i hayli harap U r Juldedir.
M ütevelli heyetinin elinde bulunan ve O s u n T a liı
saike güre, Edirjıekapıdaki M ihrimah Camii
şerifi, bir Ayios Yeorylcra m anastınnın yerine AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS
yapılım ;, ram lara da b u m anastırla yerine KİLİSESİ - B liyükaK da ayni aziım idm ı
bedel bugünkü kilisenin yeri ile civarında tanıyan m anastırdadır. M anastırın sol tarafı
geni; bir saha verilmiştir ki, kilise civarında na düşer, kesme Uçlan yapılmış dört duvac
m /group/m erakediyorum
AVI-ıtf VEOBYİOS — 1594 — tSTAJİBtTL
Üzerine kiremit örtülü bir çatıdan ibaret bir boyunca biKült bir tablo vardır ki Kinci,
yapı olup. BUyiikaita Ortodoks Cemaatinin Isa’nın e lraü nd a w p la o m i| Hüveriyuo ^
yardımı ite, bu satjrtann yazıldığı sırada 1(6 haîk kütlesini Kı^vir etm ektedir. Helsam ilha.
yaşında bulunan rablp Dinnlslos tarafından mın> incilin: -Sv mutlu gülerek aglıysatos,
1906 senesinde yaptırılm ıştır ne m utlu sulh yaparak rahata kavuranlara»
Zemini m erm er d illi d ir . Tavanın orta sözlerinden alm ıştır. Oldukça Haratx>ln>u$ cûuft
kısmı sekil ahşap sütuna atılm ı; m erm er ke kilis»«! tam ir cltiTtccek b ir hayır Nhlbinin
merler üzerine oturtulm uştur. İkonostasionıı çıkınası beklenm ektedir, ^ a n kulesi dış ka
ahşaptlf. Beyaz boyanm çlır ve m iilaadlt ikon pının üzerinde kesm e ta fta n yapılm ıştır İki
larla tezyin eılilmlşttr. .Ah5»j> anvonu Itiva kenarında oturm uş vaziyette iki m ermer arı
KriyMi re ırvçesı K aterm e tarafından kon lan heykeli vardır. Hıkkı W km n
m u; olup üzerinde isim leri yazılıdır. Rivayet
edildiği ele göre 5 - 6 sene kadar evvel mi ılı AYİOS YEORYİOS K l’M ORTOIKIKS
piyangodan kazandıkları büyük İkram iyeler KİLİSESİ — O rtaköyde, Ç etlınıeçi sokağın
den birinin adağı olarak yaptırılm ıştır. Sağ da; ram m ezarlıgındadır. Dürt duvar üzerine
lara/laki duvarda alt Jusmı pirinç parm aklık kirem it örtü lü ahşap b ir yapı olup b ir meta
içine alınmış ve çerçevesi yere dayanmış Ayi lik kilisesidir. Zem ini mozaik döşelidir, lio-
os Yooryios’un a t üzerinde gümüşlü ikonu en nostasion ahşap b a « t yapı, kabartma nabflı
az 1504 senelik b ir Bizans eseri olup kiliseyi ve ikonlarla m üzeyyendir, in d i okum» ma
tezyin eden e;ya a ra m d a çok kıymetli bir baUi ahşap sade yapıdır. N'arteksin önü ca-
antikadır. Yanında cam lı bir çerçeve içinde m ekândır. K ilisenin altında tarihi bir ayazını
Ayios Yeargios'un kadife üzerine iflem ni; di olup kilise inşa edilm eden ibadet bu kısımda
le r U r tasviri de kıymetli bir 18 inci asır isi yapılırdı. K ilise sonradan üzerine inşa edil-
dir. ınislir. Mezarlık çok esk i olup 840 senelik bir
T aıaçav a açılan k ap ım n üzerinde duvar k a b ir taşı bulunm uştur. B»kk» G*UM
AYİOS VF.ORVİOS RL'M CİKTOİMIKS döfelıdir Avluda ' ^ehpa üzerimle uç çan
KİLİSESİ — B u t ■ • l a d a . Kınalıadaya bulunm aktad» i u u , («ıkı«r*
k « q ı olan » itli d ir , ■.;! sjhzlü adını tanıyan A v m s v e ftR Y lu s m m o r t o u o k s
m a n a s t ır ın a v lu s u n tla tfır . U o ı i u u v ^ r ü z e r in e KII.İSKSI — Bakırköyunde. ebiiıd ya Cidde-
K iremit ortlılu vc Ic ıbboll, .,.r , s e n a n t e kub desl uıeriıııiı ıleınlryolı istasyonundan
be kasnağı alış-ji kuçtik ba- kagir yapıdır giderken sol koldadır
Rm.y . 'ip ; i,',r.,î±dlr. ıı>97 de yapılm ıştır Airçap yapı, d ö rt dn>V. u terın r o’urtul-
Ayi.r; Yeoryios adına Bizans yapılarından olan ıııu? Dört kofell ahşap hır 'I .
ilk Kilise daha aşağıda idi. Pek harap oldu- nan kllçllk bir klli.ımllr. yalnız t■-f.-.t,
■gaaiın yık tırılm ış yerine yeni b ir kilise y a duvarı kagirdir: IV32 de Bakırköy bıhç". y ı
pılını*. İkinci kilise de zelzelede yıkıldıktan ları tarafınd an yaptırılm ıştır Yapı sanatı ba
50ara üçüncü d efa olarak şim diki yerine tw kım ından b ir hususiyet ve kıymeti yoktur.
itiiicg inşa edilm iştir. Kubbe dört fil ayağına İç e ri» birçok avizeler ve duvarları mütead
istinat eden dort kem er ü stünde yüksek k as d it ikonlarla tezyin edilm iştir. Kapıdan gi
nağa O t u r t u l m u ş t u r Mâbedin d ö n köşesinde rince sağda zamanımızın ruın ressam larından
dört alçak küçük kubbe daha vardır. Kubbe B asm acidis'in 1942 tarîbini taşıyan ve çocuk
kasnağında on üç p e n c e r e v a r d ı r . Zeminin İsa ile Merycmı gösteren bir yağlı to y a tab
ortası m erm er iki yanı çini döşenm iştir, tko- losu vardır kİ B altayan isminde bir ermeni
nostasionıı tam am en oym alı ve kabartm alı tarafından hediye edilm iştir. Çok m uhte
olup azizlerin tasvirleriyle si&lenmi} b ir sa m eld ir ki b ir hastalığa tutulm uş olan bu za
nat eseridir. Despot ta h tı keza oym alı ve ka tin bu kilisede bir İkonu bulunan Ayios Pan-
banm a olup altuı yaldızla bczenroiftir. An- detelm oinona l Lokınan Hekimi bir nezridir.
von’u yoktur. D uvarlarında azizlerin tasvir K apıdan girince sol kolda Yinekooltiain (ka
leri, Uvamnfia m üteaddit a v û eier asılıdır. dınlar m atıfilij altına rastlıyan b ir yerde bu
N artekse ilî ta ; basam aklı n ı t T ü v e n l e cam lı lunan Ayios t’aodeleimiott un ikonu bu kilise
bir kapıdan girilir. Tavanı ahşap, zemini çini ye B aruthane ayazmasından getirtilm iştir. Ka
d in in 1 m ahfilinin kilisenin İçine hakan cep tirmomifl bir astın hediyesi; Ayios M inaı 190T
hesi altına ressam Basm oddls'in iki yağlı da Bakırktty Y ardu m ev en ler C em iyetinin be-
bgya tablosu daha tali* edilm islir.; bunlar diyesi; (Kilisenin en büyük ikonu); ktiçüi
dan 1SM3 tarihini tajıyan «HaırcÜ h s'ıım Ayios Mina», 1007 de Y uvanidlı hediyesi;
topalı yürütm esi iu u c İîc b İ* mabetle ttör.c Sn- Ayios DlmHriyos, 1«M ile Lam biridU hedi
hap İsminde b ir ta t tarafından verilm iştir ki yesi; küçük Ayios D lm itriyos 190B de Lazari-
bacaklarından Uîun zaman m uzlarip olup şi- <iis hediyesi Ayioa T ripon ikonu 1817; Ayios
layab olduktan sonra bu tablomu udak Ketli Tripon. ikonu, IB47 d e K um kapı H ıristiyan
ye olarak sureti nıahsusada yaptırm ıştır. Di Cem iyeti hediyesi; Ayios BatilJyos, Grlgoryos
ğeri, <tsa ila balıkçıları Apoîiolidl isminde re. H ırisostom os’u giisteren 138$ ta rih li Ütün
bir zatın hedlyeddir, K ilisenin ikonostasionu
İstanbul A nsikolpedisi a d ın ı 1943 Şuba
ahşaptır. Üzerine talik edilm iş olan ikonlar
tın d a bu kilise ziyaret edilirk en m ütevelliler
şu n lard ır:
heyetine m ensup zevatın gösterdikleri hQs-
Merkezden safa doğru, yukarıda büyük nii kabul lesblt edilm eğe değer.
Hazreti İsa 1W7 de Angeliki Pavlido'm m
Bilil.; SEK, Muzı/fer Eten ve Umll ZncrUn,
hediyesi; slita IcüçlLk Hazret! tsa. tarUısiz, Guii NOtU
M ihilâü hediyesi; yukarıda büyük H asreti
h a 1903 d e K e& oglu hediyesi; Merkezden AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS
sol» doğru, Hazreti Meryem, 18R8 da Alek- K İLİSESİ — B üyükadada, tepedek i Ayios
sidi hediyesi; altla küçük Hazreti M eryem Y eoryios m a n a stırlıd a d ır. Bizans zam anından
1906 da îstavridos hediyesi; Ayios Yeoryios kalan yapılardan, A yios H aralam bos kilisesi
1909 da Lamhrldo hediyesi; a ltta küçük Ayi- içinden iki ta ; basam aklı m erdivenle geçi-
cs Nikolaos, 1903 de Sirido hediyesi; altta kü lir. Tonoz b ir hü creden ib a re t olup zem ini
çük Ayios Nikolaos, 19114 de K lryakidi hedi m erm er döşelidir. Ü t parça m erm erden ya
yesi. pılın ı; olan orayapilinin ü st kısm ı oyma olup
Kilisede bulunan sair İkonlar da şu n lar a slîlerin tasv irleriy le süslenm iştir. 1790 ta
dır: Ayia Varvara, 1929 da Filipidi hediyesi; rihinde yapılm ış Uci m erm er kaide vardır.
küçük Ayia V at vara 1907 de, ismini teshil et- Ayios Yeoryios M anastın avlusunda ba-
http://groups.google.co
AKSİKLOPEDtSl 1S 87 — AYİOS YBOHYİOS
tunan tu kilise ile Ayios U arabm bos, Ayios Saj; tarafında yanında Hazreti Isa'yı çar
Apastoli kiliseleri ve Ayios Yeoryios ayazma - mıha (ektikleri hacın sütunu olup taktık
o dört k ig ir duvar Üzerine kirem it örtükü ları çivi gözükmekledir İnd i okuma yeri ce
h ır v a p i tÇ İn d fiâİT U l U l fiîlk liır k vizden «lup sedefle işlenmiştir. Despot kür
AVtOS YEORYİOS R l'JI ORTODOKS süsü dört m erm er basamaklı olup cevizden
KİLİSESİ — Fenerde, Sadrtaıın Âlipaşa yapılmış, sedef kakına ile itleumişUr Sağ ta
Caddesinde Rum Ortodoks Patrikhanesinde rafta lkonostasiy«nun yanında uç mermer ba
dir Dört duvar üzerine kirem it ttriülü kâgir samak üzerinde ü f mermer lahit mevcuttur,
bir yapıdır. 1720 senesinde inşa edildi. Yük itlerinde Ayia Eflmia. Ayla Teofano ve Ayioa
sek olan kâgir lonos tavan ı n dört sütuna Salomoni'nin mumyaları vardır. Azizlerin tas
istinadeder. Zemini m erm er döşelidir. Ka virleriyle sOsltt üçer mumlu İki büyük bakır
bartmalarla siistii m erm er medtıal kapısı. gamdan, m üteaddit avize ve kandiller mev
cuttur. H akkı M İ M
Patrikhane kaptkâbyası RomanyalI Kostan-
tinos tarafından yaptırılm ıştır. K âgir olan AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS
kadınlar m ahfiline narteksin sol cenahında KÎLtSESİ — Pendiktedir. Plânı möstatil şe
olan böcreden abşap basam aklı m erdivenler- kilde kircroil örtülü kâgir yapıdır. İnşa talihi
;crlc çiklUr. ö n cephesi tablalarla süslüdür - bilinmiyor; bu satırların yazıldığı sırada Pat
Tavın ve kem erler renklidir. rikhanece kadro dışı edilmiş. Tekel İdaresi
Nakıslarla ve aziz tasvirleriyle bezen nin yaprak tütün bakımevi olarak kullanıl
miştir. İkonostasion cevizden yapılmış, ka makla idi <19481.
bartma tezyin motifleriyle bezenmiştir. İkon
1B5B de istimlâk edilerek yerine Pendik
lar arasında bilhassa Hazreti Yahya'nın ve ço
Çarşı Camii inşa edilmektedir (1939).
cuk Isa'yı kucağında gösterir Meryem Ananın
moa yik tasvirleri tikıe değer eserlerdir. H akkı ü ü k cn ık
m/group/merokediyorum
\Y ln - YEORYİOS — 1598 — İst a n b u l
AVİOS YEORYİOS RCM ORTODOKS ıiHon adına takdis edildiği anlaşılır. Ayios Ye-
KİLİSESİ — Safraköyündedir. M ustatil şek oryios ismi yakın ta rih te verilm iştir. Mâbedin
tinde, kirem it örtülü kâgir küçük bir yapı «apışı üstünde A yios Y oorylos'un b ir ikonu
dır. Yapi tarih i bilinmiyor: 1630 - 1B34 a ta » vardır. Kilise İkinci cihan harbi içinde bir
hnrab bir halde bulunurken 1834 de tecdi ara T oprak M ahsulleri Ofisi tarafından işgal
den tam ir edilm iştir. 192$ de bu köyün rum edilmişi).
la n mübadeleye tâbi tutulduğundan. kilise H a k k ı G b k lü rlı
kadro d tjı bırakılm ıştır.
H a k k ı İM k liirk AYİOS YEORYİOS RIH I ORTODOKS
m a n a s t i R i KİLİSESİ — Heybeliada'da,
AYİOS YEORYİOS RUM ORTODOKS Çam llm anı yolunda bu isim deki m anastırda
K İLİSESİ — Yeııikoyıle, Sim itçi Salih sokağı d ır. D ört d uvar Üzerine k irem it örtülü ve
ile Valide çeşmesi sokağı arasındadır. Miis- kubbeli kâg ir b ir yapıdır. 1B62 de yapılmış
talil plânlı bir kâgir yapıdır- K apısı ü stü n tır. Bu ta rih te n önce y erin d e küçük bir kilise
deki yunanca kitâbesi şudur: «Bu m ukaddes vard ı; 1045 d e b ir ta m ir görm üştür. Ortada
kilise Aıristiyan dini uğrunda kendini feda b u lan an y üksek kasn aklı kubbe d ürt sütun
eden Ayios Yeoryios nam ına parası tam am en üzerine atılm ış kem erlere is tin a t eder. Zemi
Kudüs Isa m ezarlığının kilisesi veznesinden ni m erm er döşelidir. A rkada bulunan kadın
verilmek ü zere K udüs patriği ikinci zam anın la r m ahfiline n a rte k sten girilir, orcapilt mer
da 1851 de tem cilerinden inşa edilm iştir.» Z e m erden yapılm ış o lu p İtalyad an getirilm iştir
mini m erm er ve siyah taş döşenm iştir. K adın A hşap olan vâiz k ü rsü sü oym alı, yaldızlı tez
lar mahfili ahşaptır. A hşap ikonostasion y a l y in a t ile bezenm iştir. D espot y e ri cevizden
dızlı kabartm a vo oym alarla m üzeyyendir. İn yapılm ıştır. D uvarlarınd a adı tesbit edilemi-
cil okuma yeri ve despot kürsüsü de ahşap, yen b ir ra h ip tarafın d an d u var boyunca tab
yaldızlı oyma ve k abartm alarla tezyin edil lo la r yapılm ıştır. Ç an kulesi ah şap olup nar
in iştir. teksin sag ta ra lın d a d ır. B u k ilise Kudüs mel-
Mâbed kâli dereeede aydınlıktır. N arteks repolitliğino bağlıdır.
tamamen ahşapta. K udüs p atriği ikinci K iri H akkı G öktürk
lde Istaubuida bulunduğu ş u a la rd a vefat e t
ini;, bu kilisenin narteksine defnedilmiş!!]-. AYKAÇ (Eşfak) — Gazeteci, bankacı, Ga
Duvarında İB Ağustos 1877 tarihini taşıyan latasaray K ulübü İd ir e heyeti âzası. Galtas»-
kitabesi vardır. Mezarın yeri döşeme ü zerin ray KuIiibUnun futbol takım ının eski oyun
de görülm ektedir. Çan avluda iki servi ağacı cularından; 1918 de Istanbu ld a Kınalıadada
nın arasındadır. Bu kilise 1 Şubat, 23 N isan doğdu: şâir, edib vc gazeteci Fazıl Ahmed
ve 27 Temmuz tarihinde senede ii; defa a ç ı Aykaç’tıı oğludur, tahsilini G alatasaray Lise
lır; Kudüs patrikliğine bağlıdır. sinde ve İstanbul Ü niversitesi H ukuk Fakül
H akkı Gitkıllı k tesinde yaptı; Yedek Subaylığından terhisin*
dc A.nk,ırada yerleşti, Süm er Bankta çalıktı,
AYİOS YEOHYtOS HUM ORTODOKS Fransız H aberler A jansında da bir vazife al
KİLİSESİ — Kuzguncukta, teadiye Caddesin- dı, ayrıca A nkaradaki Z afer gazetesine inli-
dedir. Planı ınüstalil şekilde kiren ıit örtülü sab Ue gazetecilik yaptı: bu gazetede telif ve
kâgir yapıdır. Milâdi 500 de inşa edilm iş eski tercü m e pek çok yazısı çıkm ıştır; 19B3 de
Mr kilis«llin yerine yapılm ıştır. Sokak üzerin m üdürlükle lstan bula geldi, banka m üdürlü
deki kapısı üstünde bulunan yunanca kita ğünün yanında gazeteciliğini İstartbulda da
besi sudur; .-Bu çok ı-lislil m âbedin binasını devam ettirdi, ancak bu sefer n ı ü n h u s ır c r ı
H jristlyanlar Ayios Pandeleim lon'un ismini spor sahasında yazılar yazdı. A slında en çok
şereflendirm ek için inja etm işlerdir, yangın tanuıan tarafı da sportif hüviyetidir.
telef e tti ve din hevesiyle 26 Temgıuzda tam ir G alatasaray Lisesinde talebe iken. Hu
edilmiş, tekrar Allahın ismi eskisi gibi azizle- kuk Fakültesini! devam ederken Galtasaray
niyor, ra oraya imanla koçanların canlarına takım ında oynayan Kşfak Aykaç, Ankarada
Allahın bahş*tliii hayat ve sıhhat veriliyor». yerleştiği sırada Uasanpolat Stadyomuoda
Bundan, l>u kilisenin evvelce Ayios Pandelei- uıııutnf k&tiplik yapm ıştı; bu vazifeyi fiörüı"-
http://groups.goog le.ee
AM U C LO P H D U t AYKAÇ I Ata *'
1599 —
ken m illetlerarası spor k o rferan ? b ru ıd a Tıir- sevimli ve fevkalâde çalışkan im iş . Pek ktt-
klyeyi tem ıil iU .E .F A . r.ın 19Îİ5 V i v-ik y ıtu re sim t ve tU ik yazıya heves etmiş;
yana K onferansında, Turkiyenin A»ya v ty f U lanbulda. ilk m ektebi olan «Nümunei T erak
Avrupa gruplarından hangisine m e n tu p oldu ki- de sınıfın daim a birincisi olm uştur Bü
ğu m ünakaşasını. Avrupa G nıpuna girm em i* yük hareketi arzdan w n ra Yeniküy dalrel
şek lin d e hal ve intaı «tm iştl. A yni federas belediyesi m üdürü olan O m a ] Bey 1îtin ye
yonda teknik b ir vazife kabul eden Sşfak Ay civarında b ir yalıya taşınm ıştır. 1 jçük Fazıl
kaç. T ürk Milli F utbol takımının tek seçicisi b ir gün fcm ırgânda Ş erif AbdiiUh Paşa ya
oldu; tek seçici olarak gördüğü hizm etlerin lısın ın ününden geçerken, Pencere. Onönde
babında T ürk Milli tak ım ının iki «u m içinde o tu ra n paşanın nazarı dikkatini çefcm*.-,. pek
on b ir def* m illi m aç sahasına ç ık tığ ın ı h a tır sevdiği Cem al Beyin oğlu olduğunu öğre
lamak K zım dır; K ahirede 4 0 M ısır. V arşo- nin ce m ahzuz olm uş.. Bu k ib ar ve ilim zatın
vada 1 - O Polonya g a libiyetleri ite 1-1 lik Çe m eclisine kabul ed ilen Fazıl Ahmcd. Emir-
koslovakya b e rab erliğ id ir. F u tb o l F ederasyo gân yalısının m üdavim leri ve o devrin fikir
nundan a y rıld ıktan so n ra G alatasaray K ulü ve s a n 'a l âlem in de m ıim taz sim alar olan Ali
bü id are bevetine girdi. Şehbaz E fendi, T e rfik Molla, Koca V erir
Artık kultib idareciliğinde de çalınmak M akkı P aşa v e T absin E fendi gibi tevalin da
istemeyen Eşfak Aykaç mesâisini tamamen raah b u b u k ulü bü olm uştur. Bu yaşb »dam
gazeteciliğe vermek niyetindedir. la rın M eclisinde gördüğü alâka çocukla ye
Çok İvi Mtdigi fransızcadan başka İngi ni h ev esler uyandırm ış, b ir ta ra fta n biiyttk
lizce ve ermenice konuşur; çalışkan, muhiti b îr gay retle arapç» ve fa n ç a y a çalışm ağa
ni» çok sevi imi} bir «m isidir. koyulm uş, b ir ta ra fla » hıfzım ilerletm eğe,
H ald i CakOrfc
güzel b ir sesle K u ran tilâvetine, Tuhfeyi
AYKAÇ (FAZIL A H M EI» — M uallim . Vehbiyi e zb e rlem işe . T arih i A ti'd ır ki en-
m uharrir, şair; eskilerin ■=Şehri» dedikleri, d e ru n şairleri m anzum elerini inşada başla
nazik ve zarif b ir İstanbullu, zengin ansiklo n ış tır. Şortf P aşanın yalısında, Ramazan ayı
pedik kültürü, nükteciliği ve tertem iz diliyle nın ay rı b ir m erasim i vardı. M ükellef ifta r
bir meclis vc sohbet adam ı, son yarım a sır lardan sonra teravih hatim ile kılınırdı, Ce
lık Türk m izacının en briiyük şö hretlerind en m al Beyzade, paşa tarafınd an bu namazlarda
biri; 23 Tem m uz 1884 d e B eyazıd’d a Y ahni- m üezzinlik hizm eti ile ta ltif edilmisLlr.
kapan sokağındaki bir evde dünyaya gelmiş Güııiin b irind e Mehmed Cem al Bey, Ab-
tir; babası Divaniye m u tasarrıflığ ın d a irtih al dDlhamîd’e v erilen b ir ju rn a l üzerine yarı
eden Mebmed Cem al B ey, anası Ş abire H a sü rg ü n b ir tarzda G üm üşhane m utasarrıflığına
nımdır. Mehmed Cemal Bey, Mektebi H ar- tayin edildi. Fazıl A hm ed A ykaç da bahası İle
biyede okumu;, 6 2 - 9 3 Rus seferinde izzet beraber A nadoluya gitm ek, necip baba dos
Paşanın erkân ıh arbi?esin e dahil olarak Vitlin tu ve büyük h&miden ayrılm ak m ecburiyetin
M uhasarasında bulunm uş, büyük y ararlık lar de kaldı. G üm üşhanede rüştiye tahsilini ta
göstererek iki defa yaralanm ış, mıısal&hadan m am ladı, m edreseye devam a başladı. Baba
sonra müUciye hizme sının Süleym aniye m utasarrıflığına nakli üze
tine geçm iştir; son rine, Musul idadisine girdi ve oranın ileri ge
derece afif, müstakim lenlerinden Şeyh Malıvl Efendiden f a rb a
ve mütedeyyin, hoş sını ilerletti. M usul idadisinden şehadetnam e
konuşur, bilgili ve bil alarak tslanbula döndü; .kültürünün şark ta
hassa tıp ilm ine karşı rafı m am ur idf, biiyük şehirde, birden garba
döndü. LyıÂe F ran fais’y e girdi, turadan
meraklı bir zat imiş..
« P rlı d ’ejceellenee» ife fevkalâde oUrsk çık
Oğlunun tahsil ve te r
tı; Ve yepyeni bir âlem e daldı, tabiat ilimleri,
biyesine İtina etm iş fizik, riyaziyat, felsefe ve pedagoji ile uğraş
tir. Fazıl Aioned. ço mağa başladı. Meclissiz m eşrutiyetin - ki bu
cuk iken çelimsiz, ga- F„ , Ahmcd Arta* devre ikinci A bdülhamidin devri istibdadı
yet asabi, fakat (ok (Kesim: n . ( M denllegelir- son yılları idi, 17 ku ruş yevmiye
•m/group/merakediyorum
AYKAFI CADDESİ — 1400 — İ S T A S B lt
ile darphaneye {talip oldu, bir taraftan da. o Milli deki m akalesinden alınm ıştır: «İstanbul
um a n la r darphanenin yakınında bulunan Sa da 1302 senesinde doğm uştur: ve doğduğu,
nayii .Vefise Mektebinin (Güzel Sanallar Aka na da İyi etm iştir; çünkü, herkesin umuru b i
demisinin) mimari şubesine yazıldı, müze lire ve ctddiyeden addetm ektel olduğu birçok
Müdürü Hamdı ve Halil Beylerin müsaadesi vakayUn, haddi zatında, tuhaflıktan ibaret ol
ile müzenin zengin kütüphanesinde çalışmak duğunu bize İki kelime ile anlatan ve selâmeti
fırsatını buldu; Patisteki bir arkadaşının de tab'ımızı vikaye eden o oldu.»
laleti ile »Ecole libre des seclences politiquc
AYKAPI CADDESİ — Fatih Kaıaıı,
et morale.» in muhabereil kurlarını takip öl
F en er nahiyesinin Kuçiik M ustafa Paşa Ma
meğe ha; [adı.
hallesi C addclerlndedlr. Küçük Muşta tapa ve
1908 <tc, M eşrutiyetin ilânı ile, tâbir, F a Haliç C addelerinin kesiştikleri yerle, Abdtı-
zıl Ahmed halkanda Milli N evsal'e yazdığı bir zel Paşa Caddesi a n s ın d a uzanır.
makalede filozof Kıza Tevfik tarafından kul Haliç C addesinden gclindlğtne göre yol,
lanılmıştır, *ueu pek sivri ve m aklaı pek kes ik i arabanın ferah sığabileceği genişlikle
kin olan» kalemine sarıldı, yeni edebi neslin, olup, kaba ta} döşeli ve bozuktur; sağdan ge
F e c rü li’nin genç erkânı arasında lâyık oldu len Ş a ir N cv'i Sokağını da geçerek. GUI Ca
ğu seçkin Emin Bülend Ue beraber, genç ya- mii Sokağına k adar, h e r iki yanda umumiye’.-
şınıia şöhretinin ilk basamağına çıktı; o dev le ü çer k atlı evler ve bahçe duvarları bulu
rin birçok gazete, ilm i ve edebi m ecm uaların nur. Gül Camiî Sokağını geçtikten sonra yol
da imzası görülen Fazıl Ahmed, bilhassa Tû- pakcttaşı döşelidir. H lsaronü sokağından son
nm 'in velüd ve spritücl bir m uharriri oldu; ra kıvrılır. B ir arsayı m üteakip Ayakapıya
kendisinin samimi bir sohbet sözleridir, «ta- gelinir. K apıdan geçilince, sağda, Haraççı b iji
manıiyle iM iyar w klâsik b ir rido altında ve sokağı ile olan kavşakta. 1341 {1923/ de yapıt
eski edebiyat çeşnisi içinde zam anın bütün m ış C um huriyet çeşm esi bulunur. Solda, Aya-
yeni hâdiselerini iğneleyen yeni bir nazım
kapı M ecsidindc bu satırla rın yazıldığı sırada
çigrı açlı. İttihat ve Terakki hüküm etinin m a T.C. F e n e r N ahiyesi Abdi Subaşı Mahallesi
arif nezareti genç şair - m uharriri D arülmu-
m uhtarlığı ile C.H.P. Ciball Sem t ocağı mer
alliminin edebiyat, fransızea, psikoloji ve pe
kezi bulunuyordu (Ekim 1946).
dagoji muallimliklerine tayin etti. Bu faaliyet, İsm ail E t m l a
1918 m ütarekesine kadar devam etti. Bir ta
raftan da Terbiyeye Dair», tD ivançei Fazıl», AYKUTALP (Ali Nâzım) — 1959 da, İs-
'K ırpıntı» ve (Şeytan Diyor ki» isim lerini ta tanbulun ciddiyeti ile tanınm ış Nurgök Mat
şıyan kitaplarını bastırdı. Bir aralık Diiyunu baasının M üdİlrü; İstan bul Ansiklopedisinin
Umumiye idaresi Tiiris D ayinler kâtipliğine dizilip basıldığı Tan M atbaasının Ebussud
tayin edildi, o n d a n G alatasaray Lisesi T ürk C addesi infilâkında tam am en harab olması
edebiyatı muallimliğine ggçtl, L âtin h arfle ri üzerine (B.; Ebussud Caddesi infilâkı) eserin
nin kabulünü müteakip. Halk P artisi namzedi {jizglal ve baskısı için N urgök Matbaasını
olarak ElâKğ mebusluğuna seçildi: kısa bir seçtiğim izde bu bily.uk şeh ir kütüğünün nes
zaman Dil Kurumu izalığmda bulundu, sonra rin in aksamaması
bütün faaliyetini, memur edildiği «Dünya için dostluk göster
Parlâmentolar Birliği Türk Grupu Genel Sek miş. bize huzur te
reterliği* iğlerinde topladı; bu surette, yirm i, min elm iş bir si
yıl kadar, bütün Avrupa m em leketleri p a r m id ir, Bu ansiklo
lâmentolarında ve Kahirede, Türkiye BUyiik pedi için hal terce-
Millet Meclisinin, pek çok sevilen, sevgi ve
meşini şu samimî
sevk Ue dinlenen bir mümessili oldtı. Bu sa
tırların yazıldığı sırada, eski ve yeni eser satırlarda toplam ış
tır :
lerinden yedi sekiz d it tutacak alan külliya
tının neşri ciddi bir tejebblls safhasına girmiş «1805 de Ba-
bulunuyordu. kırfcöylln'de doğ
A. N in n i Ayltutalp
Aşağıdaki satırlar Rıza Tevfiğm, Nevsali dum, babam kete <Rc«&ıı: Ntfdk)
http://groups.goog le.co
M ts tK L o n a > /s i
— 1601 — AYLA IS d ty e ı
beden Hüseyin Avni Brydır, arım Hoca baka ifa yan d ırıld ı.
Said Efendi kızı EnıJne Hamdiye Hanını; I rıd Onaltı yadında mual
Cihan Harbi doiayıslylc babam asker oldu ve lim olarak çıktı; fakat
askerde vefat etti. İlk mektebi ancak 3 üncü m esluiino, Ş etaid e
sınıfa kadar okudum, içim de okuma beresi
başuada Dâr-iıt-T&li-
vardı ve ayrıca k itlb oğlu, hoca lorunu İdim,
m-i Musiki icra heye
fakat akrabalarım a yüz suyu dökerek tahsile
devamdan ise o küçük yaşım da ra k ım ı tem in tinin son konserlerin
İtin işe atıldım . Zuıdan Kapusuııda d âim i den birisine iştirlk
rahm et ile andığım Mefımcd Aziz Uslanın ettiği için devam ede
dükkânında ıpci (ırağ ı oldum. A skerlik {ağı medi; istifa mecburi
ma kadar bir müddet de kasaplık yaplım , as yetinde kaldı. M ekte
kerde gedikli başçavuş oldum . 1932 d e T ür- bi b itirdikten altı ye
kiyede ilk tank böltigiinG seçüdim. Çocuklu- di ay sanı* Polidor
gtımdanberl aıkerilge olan şevk ve hevesim ve Columbia müesse Kufiye Arla
maiyetinde çalıştığım kum andanlarınım tevec I Resim: S.B.I
s l e r i n e ilk plâklarını
cühlerini kazandım. Gazete, mecnıua, ta rih i
eserleri, edebi yazılan, şiirleri durmadan okumuştu. Kemani ve Rübabı Eyüpiii Muştala
okurdum, ve içimde o âleme karşı öyle bir Sunar ondaki istidadı esaslı olarak ilk keşfe
bağlılık vardı ki oraya girm ek için yoi aradım den olmuştu. 1931 de o zatının Duryişıade îb-
tahail (ağlarım mihentl mesâkı hayat İle he rahim in İşlettiği M ulenruj'da sahne hayatına
der olmuş, kalem yolu kapalı, matbaa İşçiliği atıldı f8 k.: Atlas sineması ve tiyatrosu!. O ta-
yolu açık, 1930 da tereddüd etmeden, işleri mandanberi d e piyasanın hemen h er birinci
askeri mtlesgeselerle olduğu için yakından ta sın ıf gazinosunda halkın bîkmaz rağbeti İle
mmış olduğum rahm etli Cemal Azmi Beyin kendini dinletti. Mustafa Sunar, Asım Arsoy,
matbaasına sifıtim , fak at k ad er, kısm et, 1944 S ad ettin Kaynak, Selâhattin Pınar’dan kendi
de askerlik şubesine k â tib oldum , ü ç sene eserlerini m eşkeden Safiye Aylâ, T ürk musi
sonra BâbıAIı m ıknatısı beni yine çefcdi, 1947 kisi tarih inin büyük ud virtüözü Nevres Bey
de şubeden a y n lıb H üsnü T abiat M atbaasına den d e klâsik musikimizi mcşkelmiş, ayrıca
idareci olarak girdim . 1956 ya k a d ar çalışdım , Mes’u d Cem il Tel, T anburi Refik Fersan, zev
1956 da d a N urgök M atbaasına çağınldım »- cesi F ih ire F ersan gibi büyük üstadlardan
A bhasüerden halife E l Me’m un: «Üç çe- istifade etm iştir. ZeftSİ Dede Efendizâde Hâ-
S*d in san v a ıd ır, diyor; b îr kısm ı gıda gibi, fız A luned Irsoy m erhum dan da Darül-Eytam
h er yerde lâzım dır, b ir kısm ı d e v i gibi, y erin sıraların d a arkadaştan ile beraber İlâhiler
de lüzum ludur, b ir kısm ı d a illet gibi.. H ak m eşkelm iştir ki, şimdi bunların yalnız birkaçı
bizleri on larla k arşılaştırm ası n>_ A li Nâzım S .ın'aîkânn hafızasındadır- Doldurduğu plâk
Aykutalp gıda gibi insan lard an d ır. la r ise yil2 adedini çoktan geçm iştir. Beş sene
evvel d e musiki İlim i Hüseyin Sadettin Arel-
AYLA (Safiye) — B üyük se s san ’atkârl. in şahsen gösterdiği alâka ile konservatuvar
Aşağıdaki lıai tercüm esi; İsta n b u l A nsiklope T ü rk M usikisi te ra Heyetine İltihak etmiştir.
disi adına, 2 4 A ğustos 1MB Salı günü İsta n Sanatkâr, hayatında elinden tutularak yük
bul K onservatuvarm da k endisinden T. Yılmaz seltilip bugünkü m evkiine erişmiş b ir kimse
ö jtu n a tarafın dan te sb it e d ilm iştir: olm adığının belirtilm esini İstemiştir. 1947-46
<1911 d e fstanbulda doğdu. Babasını hiç kışında M ısır'a b ir seyahat yapmış, fazla tu
girm edi: annesini d e çok küçük yaşta 'kaybet tulm uş, alâk a İle karşılanm ıştır; bilyüfc keman
ti. Saraylı olan annesinin çerkes halayığı olan virtüözü Şaıul üş-Şevva'nın san’a tk ira yazdığı
Klâdil isim li kalfası tarafın d an üç yaşında, b ir fransızca m ektup, musikimiz için anlayışlı
önceleri B ebek'de olan Ç ağlıyan Dâriil-Eyta- ve yüksek gören b ir ifade taşır».
miBa verildi. Şefkatli ve kıym etli hocalar elin T. Yılmaz öztona daha evvel, 13 Eylül
de iyi yetişti. Sonra babasının eski dost 1047 de Safiye Aylâ ile b ir miilâkatta daha
larından B ursa mdb’u su Servet E fendi ta ra bulunm uş ve san'atkânn, musikimiz hakkın-
fından B ursa Kız M uallim M ektebine miisa- daki fildrlerioin esasını tesbit etm iş v« Istan-
m/group/merakediyorum
— 1602 — İs t a n b u l
bul Ansiklopedisine uzun im- makale tevdi e t Zavılı, lEviç, I’eratınSk). (Karcığar, Beyill-Ara-
mişti. Aşağıdaki satırlar bu makaleden alın bân) gibi ma kam lar arasında teknik ve ses iti
m ıştır: bariyle pek az fark vardır. Fakat ifade şekil
•Evvelâ kaydedeyim ki hemen bütün saz leri bambaşkadır; Müslcardaki asil hüznii ile
ve ses sanatkârlarım ızın bilgi ve kavrayış se Segâh'tnki tasavvuf] ve ümilsiz aşk; M ahur
viyelerindeki düşüklük Safiye Aylâda da mev daki muhteşem sesler ile Acenı AşirâıTdakı
cuttur. Harikulâde bir sese ve mükemmel bir ince ve zarif sedalor tamamiyle başka husu
eşini daha £0remetiiğinıiü bu büyük san'alkâ- siyetlerdir. B unlardan birbirine en yakın olan
rm, musikimizi:; tarihi, nazariyatı, en nadir Eviç ve l'erahnâk bile Cemil Beyin de söyle
uıakamatı, din! ve lâdinl, söz ve saz âsarı, es- diği veçhile ■ ifade tamları bakımından ayrı
tetiJtl, tahlili ve tenkidi, sağlam san'at zevki ayrı mevkileri olan makamlardır. Bugün m a
ile mükemmel vâkıf olduğu söylenemez. kamları yaklaştırmak için yapılabilecek şey,
o da yalnız fasıllarda. M uhayyer - Kürdi eser,
• Safiye Aylâ — şalisen de IctTübe etmiş leri Kürdî'de, Dügâh eserleri Sebâ'da, Isla-
olduğu cihetle — istikbalde dahi ınukimizin
hâııek, B este-İsfahan gibilerini İsfahan'da
makamsız olaınıyacagım — pek hakti alarak —
okumaktan ibaret olabilir. Çünkü bu makam
sövledi. Yalnız makamlarımızın çokluğundan
lar fasıl teşkil etmiyecek kadar fakirdir.
bahsederek, bunların hepsinin öğrenilmesinin
»Safiye H anım musikiye başladığı za
pek zer, hattâ imkânsız olduğunu, bunun için
man ilk defa Yesarizâde Asım Arsoy’dan şar
makamlarımızın tasfiye edilmesi ve yalnız
kılar meşkettigiııi, Kemani Eyyubı Mustafa'
<esass makamlarımızın bırakılması lâzım gel
dan, HAfn Sadettin K aynsk'taıı ve başkaların
diğini beyan etti. Küçük makamlarımızı öğ
dan istifade ettiğini, bugün yaştyan bestekâr
renmenin pek gütı olduğunu Safiye H anımdan
lar içinde başla Sadettin Kaynak olmak üze
işitmek hazindir. Zira Uşşak gibi Râhat iil-Er-
re, Tam buri Selâhattin P ın a r’t, ikinci dere
vah'ı, Sûz-i Dil gibi Sûz-i Dilârâ'yı, R ast g M
Nevâ-Kiirdl'yl aynı muvaffakiyetle okuyup cede Udi Şerif İçli'yi, Rakım Erkuttu'yu, Ye-
çalmak o derece zor mudur? Safiye H anım sarizâdeyi, Osman N ihat Akııı’ı, Faik Kapan-
gibi bir ses virtüozundan bu şikâyeti hiç bek cı'yı, yakın zam anlarda vefat edenlerden Sup
lemiyordum. Safiye Aylânm bana bahsettiği hi Ziya Özbekkan'ı, bilhassa Lem 'i Atlı'yı
«esas» makamdan «basit makam» değil, «çok takd ir ettiğini söyledi. Bu arada, Selâhat-
kullanılmış makam» ı kas ilettiği m uhakkaktır. tin F ıa r'd a n da yüksek bir bestekâr olan
Zira böyle değilse Nihâvend, K ürdili Hicaz Suphi Ziya Bey m erhum hakkında pek sita-
la r, Hıcazkâr, Mahûr, İsfahan, SÜ2-İ Dil, Eviç, yişkâr konuşmadı; ancak bazı güzel şarkıları
Acem Aşıran. Sultani - Yegâtı v.s. gibi en bulunduğundan bahsetti. K endisinden bütün
kulla mimi; makamlardan vazgeçilmesi fik ri m u siki tarihim izde mevkii olan bir bestekâr
anlaşılmış olur. Şu halde «esas m akam» dan sual ettiğim ve ■»Refik Fersaıı» cevabını bek
«çok kullanılan» makam kastolunduğu a n la ' lediğim zaman, Sadettin Kaynak'ı ve Selâhat-
çılır. Fakat bu şekilde dahi fikir bâtıldır. Zi tin P raar'ı gösterdi. Bunlarla kıyas edilmiye-
ra en az kullanılmış ve şimdi biç kullanıtnu- cek k ad ar yüksek bir bestekâr olarak aftel-
yan makamlarımızın bile fevkalâde zengin tigim Tam buri Refik Forsan ve U di Sedat Öz-
leşmeğe istidadı nihayetsizdir. Meselâ Niha- to p rak ’ı hiç bilmediğim anladım, Refik For
vend makamı bundan bir asır kadar evvel o san hakkında ısrarla konuştuğum zaman, han
dereeo fakirdi ki, bugünkü fevkalade zengin gi «şarkılarına» dayanarak bu hükmü verdi-
vaziyete vösıl şlacağı şüphesiz o zaman ta h diğlmi sordu. Ben Refik Beyin peşrev, saz se
inin edilmiyordu. Halbuki bu makam pek es maisi, sirto, yani saz eserleri bestekârı oldu
kidir, Şu halde çok fakir olan bir makamın, ğunu arzettiğim halde, ısrarla şarkılarından
ileride bestekârların rağbetiyle fakir kalmış num une vermekliğimi arzu etti. Ben de ca
öyle, gilzel öyle zarif makamalımız vardır ki, nım sıkılarak m uhakkak bir şaheser olan
bunlardan eser bestoliyecek bestekâra teşne uzunca bir M âhûr şarkısını (Bir neş'e yaraı
vaılyetteyiî. Yakın makamların birleştiril hasla gotttil. sen de biraz giil) misal göster
mesi fikri dahi boştur. Meselâ (Hüzzam, dim. D erhal Sadettin Kaynak'ın bundan da
Segâh. MüsleSr, IrSk), (Hâhur, Acem-Aşiran, ha kıymetli şarkıları olduğunu söyledi. Bu
http://groups.goog le.co
*:;;iK LorED lst AYLIK ANSİKLOPEDİ
1608 —
rada -Safiye Hanımın sa r « e rle riy le h is fn< -, ne gSre her okuyucunun - tâbir caizsp - lnr
ju l olmak külfetine girilm ediğine emin ol «telâffuz ıLslOhu olmakla beraber, nihayet
dum- Bu arada Sadettin Efendi ile I.cın'i Be lıu üslûp, kelimenin ‘.,-vlenlç nr-Mini ısl& de
yin aynı seviyede san'atk ârlar olduğunu söv ğişti rıncmeliriir. Dinlediği.. tı-sicrin en hari-
Uyerek iddiasını gtillinç bir «ekle soktu kıılSdeleriddPıı birine mâlı!: «lan Sitoıtı1 Tıır
i Düyuk b ir teessürle kaydedeyim ki. he■simdi tr-iııirdedırj ba/ı kelimeleri ımeseli
men MUiİn ses icra kârlarım ııjn san'at bilgisi »m ecm uu kelimesini) ‘iı-iı llslııc müjısn-;. hntı-
acınacak haldedir; Safiye ilan ım ın ilm i s e çeresino uygun vc pek dılriibi l)Ir Unsd; söy
viyesi onlarla kıyas edllerolyecek kadar yük- lemekle beraber, kelimeyi 'ı.n'iyycn bmınaıl:
çektir. Bu arada. Safiye A ylîm n da göslerdifti Safiye İlanımda en Urun!'-;, çıkmalılarımız
veçhile, ■bilerek ve m uvaffakiyetle okuyanı da bile dikkat edilirse tesadüf olunabilen dit
Münir N urettin bağlıca bir İstisna teşkil eder sürçmesinden eser bile yoktur. Alafranga
t Nihayet Safiye Aylu'nm ses san'alıtıa parçalarda da muvaffak olduğunu Alabanda
gelelim. Sabam ın on iki senedenberi işlettiği Revüsünde görm üştük. Ses |>Lrdcleri gayet
şehrin en bilyllk ve m aruf gazinolarında Sa muntazam olup, eserin edasına hâkimdir.
fiye Hanımı ve daha nice ses sanaU târlnnı «Safiye Aylâ bazı Arap Tümlerinin mon
bfnlerce defa dinledim . B unların içinde S a tajın da Sadettin K aynak v.s. besilerini oku
fiye Aylâ derecesinde güzel, âhenkli. kudretli
duğu gibi, plâklara da bazı garhılar doldur
bir sese rastlam ış değilim. Benden eskiler de
m uştur. B unlar çok rağbet görmüşlerdir.
Safiye H anım dan üstün bir kadın sesi tlinle
mediklerini söylem ektedirler Yalnız ben Mı «Safiye A ylâıun lâdinl musikimizde nku-
sır'da Safiye Aylâ ayarında olarak m erhum e yam ıyacagı parça yoktur. Şöhret l Türkiye hu
Esmahan ül-Atrâg ile Ü mmü G ülsüm 'ii gös d u tla rın ı çoktan aşm ıştır. Sensierdenberi
terebilirim. m em leketimizin «en büyük ses sanatk&m
«Safiye H anım ın okuduğu parçalar, ni şöhretini m uhafaza etm ektedir ve edecektir.
hayet halkın zevkine göre olacaktır. K endisi G erek halk, gerek musikişinaslar arasında
nin de söylediği gibi, Şevki B eyin o cânını em salinden pek fazla iştih ar etmiştir.
şarkılarından ve em salinden halka iki ta n e
AVI.IK ANSİKLOPEDİ — tik saysı J944
den fazla dinletm ek k a b il değildir. F ak at bu,
H aziranında çıkmıya başlamış ve 1649 yılın
istisnasız okuyucularım ızın y eknesaklıktan
da beş ciltten ibaret ilk serisini tamamlıyarak
kurtulm am alarını izah edecek sebep değildir.
1 Tem m uz 1949 dan itibaren yepyeni b ir şe
MusiHmizde halkın d ahi İçkili y erle rd e zevk
kilde ikinci serisine başlam ıştır. 25 x 35 eba
alabileceği o k ad ar e se r v arken, b ü tü n b ir
dında S2 sayfalık ilk sert fasiküllerim n sayısı
mevsim «repertuar» kelim esini istism ar ede
00 d ır ve h e r ciltle 12 fasikül vardır. Bu İlk
rek 2D parçaya m ü n h asır kalm ak n e can sı
seri sekiz punto üzerine dizilmiş ve bol resim
kıcı b ir peydin D inliyen bıkar d a, okuyan bık
lerle d e süslenm iştir. H er fasikiilde metin
maz; devamlı m ü fteri İse Mç ta tm in edilemez.
dışı b ir resim ilâvesi de vardır.
Bâki'nin dediği gibi;
«Aylık Ansiklopedi» Server İskit'in ku r
Yollarda k*lır r i h i rtv-3 U be-yi Taslııı, duğu İskit Yayınevi tarafından çıkarılmakta
ftmr illır «ln r, m ev t e riş ir, d d i ti ş m e z . olup m ecmuanın çok ağ ır olan yazı işlerini
«Safiye H anım da b ir okuyucu için son bizzat S erver İskit İdare etm ekledir. Kendisi,
derece mühim olan diksiyon (telâffuz) d a mü ne altıncı sayıdan itibaren Sadun. Galip Sav
kem m eldir B unun için d e, iyi ArOtt ve Os- cı ve 25 inci üayıdan itibaren de H üsam ettin
manhea bilm ek gerekm ektedir. M eseli Rıfat Bozok yardım etm işlerdir. İkinci serisinin
Beyin m eşhur Hicaz şarkısının zem ini «Niçin teknik Sekreteri gene H üsam ettin Bozok ve
bülbül figan eyler, b a h ar eyyam ıdır jim di» yabancı vayın sekreteri de Eroğnl İskit’tir.
şeksinde değil, «N için bülbül figa neyler, Mevzuları Server İskit tarafından seçilmekte
baha reyyam dır şimdi» şeklinde okum sk la ve h e r mevzu en m ütehassıs otoritesine yaz-
zımdır. Bir eserd e «siyah» kelim esinin «si dırılm aktadır. Bu su retle memleketin en seç
ydi» mi, «siyah» mı telâffuz edileceğini bil icin ilim ve fikir adam ları bu ansiklopedik
mek de, A rûl'a olan vukufa bağlıdır. Kendi derginin yazıcıları araşm a katılmıştır.
m/group/merakediyorum
AVUJE MBCUL’A — 1604 — IgTAİfBtn.
Birinci seri «Aylık Ansiklopediye fran- tarihinin, gerek O sm anlI tariflinin s ı meraklı
tızca «Larousse Mensuel» örnek alırım tj ve ve hattâ en tuhaf vak 'alan dikkatle incelen,
bu tip dergi üzerinde uzun bir tetkik yapıla inekledir. E ıki Türk hayatını gösteren çeşitli
rak bizim bünyemize göre tertiplenmiş ve m l- l a triolar da hu kısmı a y n bir zenginliğe ka
illeştirilmiştir. Bu tip ansiklopedik dergiler, vuşturm uştur. Üçüncü form a ise birinci seri
bir ansiklopediye geçecek ehemmiyette olup ansiklopedi tertiblndcdlr ve onun bir devamı
bir ay zarfındaki hâdise ve İcaplar dolayısı Jle d ır Ancak birinci seriyi edinem em iş okuyu
ön plâna giren mevzuları hemen işleyip sü cuları tatm in edebilmek İtin, u n u düştükçe
tunlarına almakta, geçmişteki mevzuları da oradan bizi hulâsalar da yapılm akladır <B..
yıl dönümlerinin yeni aylara tesadüfü, yahut İskit, Server).
ber hangi değer bir vesile ile sayfalarına koy 1059 da Aylık Ansiklopedi neşriyatını
maktadır. Bu surede, zamanla bir Sistik ve tatil etm iş bulunuyordu (B.: İskit Yayınevi)
lam ansiklopedinin ber maddesi bu ansiklo
pedik dergiye gire gire günün birinde mü AYLIK MECMU A — tik sayısı 1928 Ni
kemmel ve tam U r ansiklopedi vücut bulmak sanında çıkm ış aylık bir magazindir. 1827
tadır. Bu şekil, klâsik bir ansiklopedinin, İt M artına kadar ancak on iki sayı çıkmıştır. İlk
mam edilinceye kadar geçmesi tabii olan za beş sayısı 2 3 x 3 0 boyunda 48 sayfa olup kar
man içinde, evvelce yazılmış olan bazı mad tona yakın kalın kâğıttan b ir kapak itin d e çık
delerinin değişmiş bulunmasın) da önliyerek mış ve bu kapağın birinci yüzüne 2 0 x 2 5 (tak
her hâdiseyi, her keşti, ber icadı, hemen o ay ribenj boyunda üç ren kli resim ler basılmıştır.
Bu resim lerin beşi d e şüh sima ve şûh weş-
içinde verdiğine göre, bunların en son ve en
re b genç kız ve kadın resim leridir. Mecmua-
yeni peklini tesbit eylemektedir. Bu hal. gü
nın m üdürü Kem al Salih (Se!) d ir kİ o yıllar
nün icaplarına göre m üracaat edilmesi gerekli
da büyük bir rağbet görm üş H aftalık Mec
Ijentlerin behemehal istifadeye arzını temin
m uanın da sahibi idi. Aylık Mecmua bu bal
etmektedir. Böylelikle okuyucuyu, klâsik an
talığın gördüğü rağ b etten cesaret alınarak
siklopedilerin b a n maddelerini bu imale için
çıkarılm ış, fak at berik in in yazı canlılığı her
onların muhakkak ikmalini beklem ek mec
nedense aylıkta tem in edilem em iş, b ir yıl son
buriyetine sokmatadır. B u nevi ansiklopedik
ra d a kapatılm ıştır. A ylık M ecmuanın on iki
dergilerin bir hususiyeti de hangi ay m ünde-
sayısında görülen im zalar şunlardır: Abidis
recatını ihtira ediyorsa d aya ait siyaset veya
D âver, Selim Sırrı, A hm ed Şükrü (Esmeri,
kültür hareketlerini ayrı U r ilâve halinde
Agâh İzzet. Server Bedi, N e b ata t itaatiz. Fo
vermesidir. BU İlâveler d it sonuna toplu bir
to Namık, M ümtaz F aik, S edat Ulvi, Mekld
halde konmuştur.
Salt, A iunet K adri, M ehm et R eli, Refik Ah
Daha geniş bir okuyucu kitlesinin kültür m et, K em al A hm et, A hm et Muhib Doktor
ihtiyacını karşılamak maksadiyle ikinci seri Fahri, Ç eleJrââde Sait, Ekrem Tevfik, Sey
müaderecatı daha mütenevvi olarak te rtip yah (Hakkı Sflhâ), B aîıattin Tevfik, Akil Şfaa-
lenmiştir. tkinci sen 2 0 x 2 8 eb’adıııda 40 si, Ercüm ent Ekrem , Aka Gündüz, H alil Mec
sayfa metin ve 4 sayfa ilâveden mürekkep muanın ressam lığını A hm et M ünif (Mlinif-Fe-
olup kuşe kâğıda basılmış bir kapak içine him) yapm ıştır.
konmuştur. Kapağın ilk sayfasında aktüel bir A ltıncı sayıdan itibaren mecmııa 16 say
resim, arka sayfasında da dürt renkli tarih i faya indirilm iş, üç ren k li resim le siislS kalın
hır tablo vardır. Metin kısmı üç ayrı şekilde kapak da yerini ilân lar basılm ış ince elvan
işlenmiştir Birinci foram aktüallte kısmı kâğıda tü k e tm iştir. F iatı d a 25 kuruştan 19
d ır ki bunda hem bir ayın çeşitli iç ve ılış po kuruşa iddfrümişUr, K arilerim izle baş başa
litika, ?m r. güzel sanatlar ve 'külliir hâdise sütşmunda bu değişiklik şöyle izah edilmiştir:
leri tahlU edilmekte, hem de T ürk ve dünya «Aylık Mecmuayı beş aydanberi ziyanda fil*
matbuatının en cazip, en sürükleyici re fay karm akta ısrar ve inat ettik. Ziyanın yekûnu
dalı yazılan hulâsa veya nakledilmektedir. iki bin beş yüz liraya v an n ea yeni bir şeldt
Çok nefis karikatürlerle de süslü olan bu ak- vermeği mecmuayı kapam ağa tercih edik.
tüalile kumuldan sonra gene bir formalık ta N üsha başına istihsal m asrafı yirm i beş ku
rih kısmı gelmektedir. Bunda gerek dünya ruşu geçiyordu. H albuki yirm i beş kuruştan
http://groups.goog le.c
— 1805 — AVSA
na öpmek» tâbiri vardı, bir yere gidip Fildişi arkalığın sapa raMediî*11 alt
de yediğine içtiğine veya kendirine ya kısmı üzerinde de san a tk in n lmö*1
pılan b ir hizmete parası çıkışmayarak vardır: «Der eyyâmı Sultan Süles,JDa,,
hacil ve rezil olarak çıkıldığın1 Şâft Amile Ganî sene 950’ .
anlatmak için söylemi' (B.: Ayna TopJupusu ftarayı MttzcsLtıd? Bu güzel ayna 1968 yiüı'd*
tmırsssi mİ a )m a n
Öpmek). O edu; Behçet Elver) m üze m üdürü H alûk Şeftsü«r
http://groups.goog le.co
- t i ' J P E D 'J İ — 1007 — \v :. i
-^Il'uun himmeti ile sarayda açılan K anuni mamak lAtımdır kı 1047 de bu aynalardan biri,
S e rg ltis^ edileı: eşyadan biri olm uf Kcyaffilı kaymakamlığı s . t s u ı d n n ÎH*|»s«j-e
tu. inen yolun ;s r t d inletind e, biri . >
Sakal traşını kendi -Mi}.. yapan İstanbul doslyU. A lem dar O d rte .ı km viun.!*. biri t«-
kjjuidelerinin Ira ; tak ım ları a rısın d a b îr ay linye asfaltında. biri AV-jûr- k . ik.olu ya
na. ılm j a y n am adını a lırd ı ki, el aynacın nında idi. Taksilerdeki dikiz îy n a la n , t. r anı.
dan fariı. açılan k ap alın ın arkaya çerrilidigi m ü fterilerin .)ofiir gülü altım la y,,l, ,.|,y?;-r,
saman aynı u m a n d a aynaya b ir destek olma duydukları sıkıntı d i i ş ü n ü U- k
tiydi. Bilhassa Tanzim atıan so n ra, giivey h e fakat, şoförlerin, uygunsuz yolcular n ra fm
diyesi arasında kıym etli b ir usturamı ile s an 'at dan i n i b ir tecavüze u£ram*,' <rı. <>io:ı ı>n
eseri b ir tıa ş aynrsı. kız ta ra fın d a n giirgil ve can em niyeti bakım ından dikiz
.‘ riin ü i m e ltro k len n d c n say ılırdı, kıym etli ra r m üsaade edilm iştir.
trış aynalarının çerçeve r e kapakları, altın
A ynanın âd i cam dan veya k ristald en j » p .
ve giinuiş yerine terc ih a n fild işind en. bağ a m ış bu lun m ası, ay naların sır safcbm l'; ■
dan. abanozdan, gü l, m aun, zey tin ağ açların tem izliği b akım ından kıym etlenm e-!, bu a n
dan yapılırdı. Ceviz çerçeveli ve kap ak lı traş sikloped in in m evzuu dışınd adır; buntds jur.
aynaları harcı Alem sayılırdı. k ay d etm ek liz ım d ır k i, halen p iy a n d a in;-,
İstanbul saray ve k o naklarının eski h a
c u t e n kıym etli ay nalar, yıkıcılar elinde sayı
nımefendileri ta ra fın d a n k u llan ılan ve naml*
la rı h e r g ü n biraz: d a h a azalan eski. U tanbui
bir kuyumcu d in d e n çıkm ış a ğ ır ve kıym etli
konak ve y alıla rın d a n çıkarılan biiyuk kri*’-ai
el aynaları, zam anım ızda, y e rin i tu v a le t ta -
e ndam ayn alarıd ır.
bralanfun şu veya bu k ıy m e tte k i ayn aların a,
lüks eıy adan sayılan k a d ın ç an tala rın ın b ir .• \V \.\ — İstan b u l su ların d a rastlanan
kadın ağzını, b ir k a d ın gözünü sah ib in e gös m ah lü k a tta n d ır; çağanoza benzer, fakat ista
terebilecek lilip u t ay n alara te rk e tm iştir. vroz k a d a r b ü y ü k tü r, v ücudu beyzi. m orum tı
T aıuim attan beriye, B ü y ü k jc h ir halkının ra k nâki re n k te , vücudunun k u tru otuz san
avale!akimı, onların da hovarda, kabadayı ve tim e tre k adard ır. U çlarında b ire r sivri tırn ak
kiillıanl boyunun uçarı delikanlılık ile k ıra n ta bulunan d ü rt çift ayağı ve bir çift m akası v ar
lık çağlan arasında olanları, bıyık burm ak, d ır. fakat m akasları İstakozun m akaslan ka
düzeltmek ve ZUlUf, k ik ü l taram ak için yelek d a r büyiik ve dayanıklı değildir. Vücudunun
ceplerinde bir cep a y n a » bulutıd uragclm i,- e tra fın d a siv ri dikenler, gözlerinin arasında
]e rd ir ekseriya u n , mavi, kuram ı, yeşil bo boynuza benziyen bir çift kem ikten elleri v a r
yalı teneke yuvalara o tu rtu lm u ş olan bu ay dır. B u nların yekdiğerine tem as eden kenar-
nalar, ayak satıcılarının işp o rta m alıd ır, m a ları te stere gibidir. H ayvan ieabm da diş ye
halle a tta rla n n d a , U ra; takım ı, (a k ı. oyun rin e k ullan ır. A yna, İstakoz ve böceklerle be-
cak, mendil, çorap gibi şey ler b u lu n d u ra n han
kapıları esnafında satılır.
Bu teneke ceb a y n alarının ark aların d a,
Bayand kulesinin. G alata kulesinin, Kız kule
sinin resim leri iptidai k ab artm aları bulun an
ları da vardır..
1909 da da ark a la rın d a , o zam anın tâbiri
ile hürriyet kahram anları E nver ve Niyazi
Beylerin resim leri bulunan h a rc ı âtetn ceb
aynaları çıkm ıştı. C um huriyette d e A tatü rk
resimli ceb a y n a lsn çıktı.
Bu m adde İçinde. İstan b u l laram vayları-
nın vatman aynalarını, taksi otom obillerinin
Şoför dikiz aynalarını, belediye tarafından
sert dirsekli yol kavşaklarına k azalan önle A yıı
mek İçin asılmış büyük sokak aynalarını um ll- (Resün: K. Devcci»u4*D)
m/qroup/merakediyorum
ATN4C1 — 1808 —
raber tutulur. Eü az, le&eUizdir. makbul de- N tdiren kadın hakkında d a kaİtana,,,
(ildir Cahil halk arasında, kabuğu. kam (fit «Kart ama.. aynalı kandır..» gibi.
lere karşı tılsım bilinir; «akiden, esnaf ayna İşlerin m ataad ve murada uyguD
kabuğunu yaldızlayıp nazarlık olarak dükkân •i. m isil:
lara» asarlardı. — D algan (durum un; nasıl?
AYNACI — Istanbulurı kfllbanl argosun — Aynalı
da vjdlncfe, fân ind e durmayan adam; hile- B ir şeyin en güzeli. m ükem m eli:
k ir, düzenbaz, — Falçatan (bıçağın) v ar mı?
— Aynalısı!,.
AYNACI ÇIKMAZI — Bayaııd nahiye
A rgo kelim eler genç şairlerim izin aft.,.,
sinin Kalenderhanc Mahallesi sokaklarından-
da edebiyatım ıza bol bol girm eye başlamışın
dır. Kovacılar Caddesinin, Süleym aniye Cad
desi kavlağından gelindiğine göre, başlangı AVNAIJ DÜNYA
cından az ileride, iki arabanın geçebileceği Ne aynalı l»lcf dtaAjrır *'
genişlikte, bozuk, kaba taş döşeli olarak baş Un aksam rBnllhdcU ai ı p j l TnjM.|.»
lar. Hafif U r m eyille yükselerek, kısa tn r gi Baflf Mr yafm ır ba|lamqü
dişten sonra, sırtım Bozdoğan kem erin e ver 7^5 İlk Mr k o rtu Kd
Sevdkh adam
miş. betonla takviyeli ü ç katlı b ir kâgirin FİKtnfek bir kadın
önünde biter. Etrafındaki evler de birer, üçer Tamam.
katlı kâgir ve ahşap yapdardır.
Şahinkan DU (G uib »Ürter Anttloflıij
Aynacı Çıkm an Siirtlilerle m eskûn olup,
pek bakımsızdır. MÜzabrafat İle dolmuş bulu Ş. Dil «A ynalı» yı «Tuhaf, garib* yerinde
nup daha cadde kavşağı başında insanın y ü kutlanıyor gibidir.
züne müteaffin b ir hava çarpar, şehrin göbeği A Y N ALI — Ü çüncü Sultân Muştalama
sayılan bir yerde bu ihmal, halin dir (1947). büyük k ıt'ad a k l altrn p arasın ın halk ağanda
İsmâl] E m rim ki ad ıd ır. M ehroed Z eki P ak alın «Tarih De
y im leri ve T erim leri» ad ın d ak i mühim eserin
AYNALI — Istanbulun külhânl ve hâne*
d e b u a lıra p arayı {öyle tâ r if e d iy o r «Kenar
berduş p ırp ırılar argosunda giizel, yakışıklı
ı m nakışlı o lup tu ğ ra İle yazıların etrafnub
oğlan, delikanlı; m isaller:
s id e veya n o k ta lı ik işe r ü ç e r değirmi çizgi
Bir kahveciden bahsederken: vard ı, h a lk ta ra fın d a n aynaya benzetilerek
— Olan h e rif nereden bulu r bu aynalı aynalı denilm işti».
çırakları... A ynalı, k adın ziy n et altın ı olarak bilhas
B ir seCit ih tija n işâretle: sa rağ b et görd ü; Ve bu m ak satla İstanbul sar
■— Moruğa Güzel H aşan derlerm iş., ö y ra fla rın d a dâim a a ran d ı. H icri 1290, milM
le aynalıymış ki çocukken, Tophânede b ir ta 1874 in tişar» başlam ış ilk m iztiı gazeteleri
neymiş.. m izden «Lâtife» n in 1 num aralı sayıfuub
«Sarrafiye» b aşlıklı bendde ziynet altınların
Köprü altında yalın ayak y a n çıplak iki
çocuk arasında: dan bahsedilirken şu s a tırla r yazüm lftır
— H&fızsın sen ulan., ten in gUtf aynalı Y ı l d a ...... V ın k a la riı bulaaar
olsam sü rü nür müyüm burada.. Pul ......... ketasn altmış par»7B
Ayılalı ...... akşamlan bayii ı . ı ^ i ı i
B.E. Koçu bu argo kelim eyi «Hüseyin P utık ...... ısaesf 5, b an a t ta n ı
Çocuğa Mersiye* (B.: Ayaşlı, Hüseyin) adlı {li *U&nurfJye...... Centaede İlminle
rin in U r kıtasında yine «güzel» anlam ında
Bu fıkracıkda «hayli kalabalık» «fiye J*
fakat yalnız b ir u m tahsis ite tereddüd «t-
pılan imâ bu isim deki m eşhur bir G*W*
den kullanm ıştır:
m eyhanesidir.
Sesi p t y r u
G8*leri Ryıub AYNALI BAKICI — Y arım asır evrdfe
Kan kırm ın İs ta n b u llu n am lı bakıcı ve büyıicül*rifl^e0’
K ülhan foeolUıır Süliiklü’de OlUTUTdu; aslı Rum elili, ellili* t*
http://groups.goog le.c
« M ÜU MO M — |«» _ AYNAUÇeŞME MESCİDİ
kadındı. Kendiline müracaat edenlere, bir No. da: Anna Papazya», Dugme ateiyesl.
karı< boyunda Ur aynaya bakarak ü t ikbalden VOffl Kalumenue, Kunduracı. 14 Ne. da. Ka
ıra gaipten haber »erirdi. nada kürk evi. iıt Na. da: Yorgi Papamilıal.
H e rm ti MalıUr Alı» Gömiokçl. Yorg! (.'riyanla*. Ajurca. 18 No. da:
Ytteııl Yayınevi. Galeri, çanta gatımevi, 73 N».
AYNALI ÇARŞI — Beyogluıtda, Meşru
da: Bogo* Sancıyan, Düğmeci. 20 No. da: Yö-
tiyet Caddesinde, Galatasa raya yakın, bu cad cel Yayınevi. Galeri, fanla «atımevi. 22 N».
de Ue Sahne sokağı urası/ıda uzanan bir pa- da: Ulus pazen (1941/-.
tajdır; bir sunanlar lö b rril büyük geliri dol-
tamall Kntylm
(turan bu geçidin bugünkü adı Avrupa Pasa
jıdır. AY.NAL1ÇKŞME MESOlOt — Hastahane
A yuıalı Ç a re y i M eşru tiy et C ad d esin d en (Yenibabçej çayırı yanında geni* bir yangın
iki bâjam aklı b ir m erd iv en le çücılır; sem in yerinde. Sultan Selim Medresesi ve Mescidi
m ermer döşelidir, iki ta ra fın d a b irb irin in ta onüiııton Aksaray • Topkapu tramvay cadde
m imiyle e?i otan d ü k k â n la r v ard ır. P a ja j A y sine çıkarken Saray [lamamı Sokağı ile bu
nalı Ç arjı adını d ü k k â n la rın a ra sın d a b u lu n a n
gıüstakil seklindeki a y n alard an atm ıktı; bu
aynalar üzerine asılı k ü re v i a b a ju rla r lç c rifİn
de birer e le k trik am p ulü a silid ir, A y nalı
Çarjı üzerini ö rte n balık s ırtı b ir cam ta v a n
dan ışık alır. Sahne noltaguıa çık an m a h re c in
jç tarafında b ir m adalyon iç e ria in d a k a b a rt
ma bir arslan başı; M eşrutiy et C addesindeki
mahrecin t{ ta ra fın d a k a b artm a b ir A ta tü rk
bafi vardır.
1947 de İstanbul Ansiklopedisi adına pa
saj gezilirken 7 numaralı ıtriyatçı dükkânın
dan, bu pasajın Sait Ktnoglu isminde birisi
nin m#Ikö olduğu ögrenilmiçtir. Y*aHMİK*4e AjraaJı Ç enat .
Pasajda bulunan dükkânlar (Unlardır: (fe d a i: B. SetfaçıejJ
Solda: 1 No. da: Konstaıttin Siotis, ber sokağın Sigortacı Sokağı ile olan kavjagı kö
ber. 3 No. da: Josef ve Puzant Bisar. ipek şesinde idi; Hadikat-lil-Cevamiin kaydlne gö
t i S N*. da: R. Levı, Tuhafiye mağazası, re, yaptıran bir divitlar Mehmet Efendidir ki
Marino elbise boya ve temizleme evi. 7 No. mescîd bu isimle de anılırdı. Bu satırların
da A. Aikestaridis, Itriyat, çorap, eldivene! yazıldığı sırada fTemmuî 1946), dört köşe mi-
9 No. dâ: Y. Kailaoglu, Ajurcu. İ l No. da:
Antajqro Katenari, Kundura boya evi. 13 No.
4a: Moiz Piıante, Pijama ve ropdöşambr. Mi-
ha] Danlolot, kuyumcu ve tam irci 13 No. da:
Rupenyaa Hanberk - Takvor Hanberk. Türk
nıâiU pazarı. 17 No. da: Pagonl, Kadm-arkek
(«dal. 19 No. da: Yako Acıman ve biraderi
îrgÖDikl, Tend (evazunatı. 21 No. da: Çamlıca
paıan.
Sağda: 2 No. da: B o{ Bayveıtyan. Düğ
meci. 4 No. 4a: Nikn Dimatı», Ayakkabı, ter
lik, bat tttotl; Güne; boya ve temizleme evL
t Ne. da: Mibran. İşlemeci, J. Tapalar, Ku
yumcu ve t u l tamircin. S No. da: Hakver,
Parfümeri. 10 No. da: Rafael Moi. İbrijlmci: Yndbahferfc A n ıtı CifBK
kordon, ajur, pilse, çorap tamiratı, diigme. İS (K n Ik B. Beviafoy)
om/group/mcrakediyorum
MESCİDİ — 1610 — IS T A ÎfB ^
narc kaidesi üc küçük harab tfffnıe müstesoa. teşkil eden sokaklardandır. Ayan ve Kitak[Q
yer ile bir olmuş bulunuyordu. An kaz ve mi çeşmesi sokakları arasında uzanır.
nare kaidesine güre- kesine laftan yajubmş Ayan Sttüafeı Kavşağından girildiğine göre,
olduğu fcreddms&f kaydoJunafcllIr, Saray Ha- yol iki arabanın ferah ferah geçebileceği g6!
mamı Sokağı iUerinde yine kesme taştan ve nişlikle olup kaba ta* döşelidir ve bozuktur.
fcî&fk fclûnîa, kemerine Kadar toprağa gft- Kenarlarda ayrıca birer kişilik yaya kaldırım!
cnülmilş olan çe$menin hatinftâ tamamen yı lan vardır. Yol toyunca ekseri ikişer katı,
kılmıştır: kitabesi yoktun cephesindeki na- kâgir evler sıralanır.
faşlı üva ilerinden vaktiyle Oilüplaçmış çifiet Başlangıçtan u ileride, solda nihayetle,
nakışlan He müjeyyon olduğu gftrülmekte- nen Karakapan sokağının hemen karşısında
dîr kî çesıneferde emsaline pek nadfr rastlanır. Balat Rum kilisesi buiunnr Daha ileride uç
aiül- - Ilodlkatül-O virni, î; REK v* M ıııafta araba genişliğine çıkan yol Tamburacı, Top.
fisen, Ged notu.
tancı ve Kiza sokakları tarafından Ü re r defi
AVVALfÇEŞME MESCİDİ — Y«nibah«» kesilir. Bu arada, m ahalle bakalitimi karşısın,
civarında, geniş bit yangın yerinde. 1934 Be da, sağda. 43 num aralı ev hakikaten ince bir
lediye Şehir rehberine göre Akdeniz Caddesi zevkin m ahsulüdür. Hamam t Camii avlusun
He Ycnitetıçedea Fatihe çıkarken s a f kola dan itibaren sola dirsek yapıp sağa kıvrılan
rastlayan Hakperest Sokağı «zerindedir. Ha* sokak, az ötede K ürkçü Çeşmesi Sokağına ka
dikat-ül-Cevami. onyedind asır vcairlertnden vuşur (Ekim 1046).
Silâhtar Bıyıklı Mustafa Pa$a tarafından yap İsm ail E n m la ı
tırıldığını, köşesinde Mr sebil ve çeşme bu
lunduğunu, sebilin, «air Çevri tarafıudan ya* AYNALIKAVAK CADDESİ — Beyoğlu
zrtmıg manzum tarih kitâbesinln tarih mısraı: Kazasının H asköy N ahiyesinin Keçeciptrt Ma
hallesinin sokaklarındandır (1934 Belediye
Mvabıu kov&er sMjİU âbı n»1)
Şehir R ehberinin 17 nu m aralı paftasına ba
H İM*
kınız); Hasköycamii Sokağı ile Kasımpaşa -
olduğunu kaydeder. Mustafa Paşa, kaptan pa Hasköy Yolu arasın da u ıanıf; Keçeciplri Ma
şalıkla gittiği Girit çenginde şehit olm uştur. hallesi ile K asım paşanln C am ükebir Mahal
Bu satırların yazıldığı sırada, bir avlu lesi arasında sın ır sokaktır; Hasköycamii So
duvarı ile harab avlu kapısı, harab ve ayna kağı başın (tan y üründüğüne göre sol kolda
taşma kadar moloza gömülmüş çeşme ve çek M uslukluçeşrae Sokağı ile b ir kavşağı vardır.
menin yanı başında m inare kaidesi, raihrab Toygar Sokağı i)e d e b ir dörtyol ağzı yaparak
duvarının alt kısımları ve cenup duvarının kesişir. İki araba ra h a t geçecek genişlikle.
kilşesî Müstesna yer ile bir olmuş bir halde Toygar Sokağına k a d ar asfalt, o d ö rt yol ağ
idi. Çeşme ve duvar parçalan ve dört yıl ka zından bitim ine k adar da paket ta jı döşelidir
dar emre) yıktırılmış olan minarenin taşları, dikçe b ir yokuş halinde Kasımpaşa - Hasköy
bu mabedin kesme ta? ve tuğladan yapılmış yoluna bağlanır.
olduğunu göstermektedir. Sebilden en ufak tik kısm ının «al k enarında arsala r ara
bir iz kalmamıştır Kesme taştım kUgik Üs sında a ltı b ir kaç göz dükkân b ir kâgir ev.
lûpta olan {eşmenin kitabesi yoktur. Nakışlı
bir arsa aşırt iki k a tlı k&ğlr b ir ev, sağ kol
sıva illerinden vaktiyle cephesi serâpâ üslûp-
da da Denizcilik B ankasının Liman İşletmesi
laşmış çiçek nakışları iie müzeyyen im iş ki. bu
nin anbarlar duvarı vardır.
nakışlarda beyaz a m in üzerine siyah, mavi
ıçlvil maviıi), ve kırmızı (kiremit kırmızısı) Toygar Sakağı dörtyol ağzından sonraki
kullanılmıştır. Çeşmenin haznesi durmakta ikinci kısmında ik işer üçer katlı, kaplıları
dır (Tsnıtnuı 1946), [tünler beşer basamak ta ; m erdivenli evler
Bibi.; Hadi&8L-Ul'C«v&ml, I: R£K VO Mu/Iiifcr vardır. Kasımpaşa - Sillhdarağa otobüsleri
2
£ n p , Cc İ rıntu. bu caddeden geçer (aralık 1959).
H akkı Göktürk
AYNALIDÜKKÂN SOKACi — Fâtih
k a m ı Fener nahiyesinin Hamaml MttUddin AYNALI KAVAK SAKAYI y a h n d TER
ve Kasım Oiinani Mahalleleri arasında amir SANE SARAYI — Kasımpaşa’da Haliç sf\bi"
h t t p : / / 9 rO U p S .g O O g le .C O lT
ANSİKLOPEDİSİ — İ f lll — A m i l U V U SARAYI
lin in en büyük «arayı. fjbmbulüiı Topkspu ve T e rs a n e B a h ç e sin e b itta b i' m e y ille ri o lm tg ile
CJ-:î- ıd a r s a ra y la rın d a n s o n ra m ü k e lle f v c b ü iç h a re m b a h ç e sin e iy a m ia n tük& fe e rb a b ı
yük b ir y a p ısı idi. e n v a ie z h a r g e tü r u p m u te b e r o b a la r ı b tr e r
lfl$aaına. B ilin c i A h m ed z a m a n ın d a ve bu m a h a lle U r h e ltile r , h a t ı l m a lu w v O ttra « t
h ü k ü m d a rın e m ri i le H icri 1022 y ılı s o n la r ın e m r e m ü b a ş ir o ld u la r» .
d a ıM 16131 b ir k a s ır İle b a ş la n m ış , b u k a s ır
Nıima tarihinin yine ikinci cildimle.: alla
b ir m ü d d e t ıııe irû k k a ld ık ta n s o n ra b e d rn e -
mış atan bu bend de aydın olarak gösteri
d ilm iş, O ç ü n rü S etlin d e v rin e k a d a r, tec d i-
yor ki, te ra n e kasrının yanında bir 4e
d e n y a p ıla n b in a la r v e ilâ v e le rle b ü y ü m ü ştü .
bahçesi tanzim edilmiş, başta ŞeyhulUItm .gel
İmparatorluk tersanesinin Kasımpaşa'da mek üzere devrin viitertsı, uleması muhtelif
kuruluşu Yavuz Sollan Selim zamanında bağ nadide çiçek soğan ve fidanları hediye «üni-
ladı (B.: Tersane, Tersaneiimire). Fetihten Y a terdir; burada Birinci Aluncd devrinin Türk
vuz devrise kadar, Haliç kıyısından Okmeyda- çiçekçiliğinde parlak bir devir Olduğunu ha
nına doğru Kasımpaşa sırtlarını büyük bir tırlam ak ilaimötr, ki tarikimizde -U t* Dev
koru kaplamımı (E.: Kasımpaşa); bu koru. Fâ ri* diye bir çiçeğe nlsbetle anılan üçüncü Ab-
tih Sultan Hebmedin sevdiği yerlerdendi. ota med devri. XVII inci asnn büyük çiçekçileri
gı hümâyûnunu kurdurarak sık sık gelir. Ok- âyarmda sim alar yetlşUşmemiştlr.
meydanında da kemankeşlik yapardı. Yavuz
zamanında sahildeki arazîye tersane k u ru T ersane sarayı harem Ue enderin takı
lunca, koru'da ona nisbetle «Tersane Bahçe mından ancak b ir kısmım alabildiğinden. Pa
si», hükümdarların bir tenezziih yeri olması dişah buraya göç ettiğinde maiyetinden bir
itibariyle de «Hasbahçc» diye anılır oldu. kısmı da Halicin nihayetlerinde Karaağaç
kasrı ile yanında yine emlâki miriyeden Yu
Hicri 1022 Şevvalinin başlarında Birinci
suf Elendi bahçesine çıkardı: Birinci Atüne
Ahmed bir Edirne seyahatine ç itti; sadaret
din en küçük şehzadesi Sultan İbrahim, (B :
kaymakamına gönderdiği bir hatU hümâyûnu
İbrahim . Sultan) Tersane sarayında doğdu.
ite, bir yıl kadar kalmağa niyet ettiği Edim e-
den avdetine değin, p«k sevdiği ve ekseriya Sultan Ahroedin iiç oğlu ve bir torunu.
oradan yaya olarak Kiıâ Eyyubül-ensari'nln İkinci Osman, Dördüncü Murad, İbrahim ve
türbesini ziyarete gittiği Tersane Bahçesin Dördüncü Mehmed. babalarmın ve dedeleri
de bîr kasır yaptırılmasını em retti; bunu, n in pek sevdiği Tersane sarayını ihmal etme
vak'a nüvis Nalma Efendi, tarihinin ikinci diler. kendi zevklerine uygun ilâvelerle bilâ
cildinde söyle kayıt ve tesbit eder: kis levsi ettiler.
<Btnji kasrı Tersane - kendâler Edirne- Bu devrin adam ı olan Evliya Çelebi, Ter
de iken Tersane Bahçesinde bir kasri İ li maa sane sarayı hakkında şunları yazıyor. -Haskoy
Ictimmâtihâ bina olunmak buyuruldu, Istan- kurbinde lebi deryâda, Tersane Bahçesi padi
bola teşrif buyurduklarında sAbika ve lâhika şahlara m ahsustur. K efere arasında da kırat
ekser antte olup gilıice Ebâ Eyyubül-ensarl lara mahsus bağ im iş. F âtih Sultan* Mehmed
radiyaUahü anhülbârı Hazretlerinin ziyaret fetihten son ra iptida çadırını burada kurdu
ler rae vahi pinhan ile tevazuan piyade hare rup gaza m alini burada tevzi etmiş. Fermanı
ket iderler idi». ile hamam ve kasır, sofalarla havuz ve şadır
Birinci Ahmed Edirneden Hicri 1023 Mu vanlar yapılmış. Satrançvari on iki bin p îi ser
harrem i taşlarında (1614 Şubatı) döndü, vak’a- vi ağacı dikilm iştir ki rayihası dimağı ta tir
nilvisin tasviri Ue tAvani berfü biran» idi, ider. Bu ağaçlardan dolayı bu bağa güneş gir-
yollarda çok rahmet çekilmiş bilhassa Çorlu u ie z . Bu bağın Sbdir şeftalisi kayısısı pek
il* Silivri atasında «çamur slnebende çıkmış memduhtur. Lebi deryâde İbrahim Han bir
idi»; genç hükümdar, sayfiye mevsiminin gel kasır bina etmiştir.
mesini beklemeden Tersane Bahçesine f it ti: «Bağçe önündeki denizde U r gfina denil
«İstanbul* vusulden birkaç gün sonra hayvanı çıkar ki ayrıca sayyadlan vardır, adı
Tersane Bahçesine birkaç gün göçöp mukad na istiridye derler, sadef gibi kabuk içre rf
dem i binası ferman olunatı kasri vdlft dahi ruh b ir mahlûktur, ki mey hor kimseler zeyt
turnam olmagla arnle ârâm buyurdular ve yağıyle pişirip yahut limon ile çlyce lenavdl
ı/group/merakediyorum
A V K A U K A V A K SABAYI — 1812 — lSTANBtn.
ederek bMo nıış Iderler. Bağçe ustasına say- darlardan biri de Dördüncü Mehmed olmuş
yadlan senevi on bin akçe avaid verirler. tur: Kanb bir ihtilâlde tahtta» indirilmiş ol
masına rağmen, kırk senelik saltanatı İmpa
«Bu bağın bir ustası üç yüz kadar hali
ratorluğun en muhteşem devrini temsil edea
ta ! vardır M hizmet iderler. Hünkârlara mah-
bu hükümdarın zamanında, Hicri 10BB Mu
atu kayıkhaneler vardır. Padişah Yeni Saraya
(Topkıpg Sarayı) ve gayri bir yere gitmek ifl- harremi f-U. 1677 M artı) ortalarında bir
yangın felâketi gördü; vak'ayı, mbrerrib Si
tarse, kayığın kıçında cevahir kubbe altında
lâhtar Fındıklılı Mehmed Ağa, kendisine nU-
mücevher taht (berinde side cura, a ın u ve
çiHp nakkare faştı idûrek Halicin tarafeynin bette anılan tarihinin birinci cildinde şöyle
de olan kat kat yalıları, bag ve b afte ve ter nakleder:
saneleri seyıti temaşa İderek giderin'. Bu <lhrak şiiden baremi haası Bagtei Ter-
bagçede bir bas ahır vardır. Okmeydamna sane-Evsatı rnâhi mezburda sabaha karlb Ter
drid oynamağa giderler». sane Bağtesi hareminde horanda odalarının
birinin ocağından âteş isabet edüb itinde olan
Naimanın dördüncü cildindeki bir kayde kirişe ve badehu tavanına yapışup K an at*
gire Tersane sarayının harem kısmı denizi lar soğündiirememekle in i vihidde bütün
görmezdi, dnünde yüksek U r duvar vardı, odayı ihata ve etrafnda olanlara dahi sirayet
gününün biiyük bir kısmını haremde getiren idicek, itindeki câriyeler ancak biner başlan
Sultan İbrahim tarafından bu duvar Hicri ile Pâdişâh Hasretlerinin olduğu camlı büyük
1057 yılında yıktırıldı, haremin yüzü denize köşke firar, ande dahi karar idenieyub akıbet
atıldı, buna mukabil, o taraftan pereme ve deryaya nârır kafesli köşke kattılar. Bl em-
kayıkların geçmesi şiddetle yasak edildi; fa rillâhi taalâ ol gice bir azim duman (gayet ke
k at bu yasağın halka verdiği sıkıntı pek ça
sif sis) olmağla şule'i âteş bir yerden müşa
buk anlaşılarak bir hafta sonra yasak kaldı
hede alunmayub aneak m d e b ta r buluma
rıldı.
iki yüz mikdar halvetti bostancılar İle Bm-
Tersane Sarayına sık sık giden hüküm tancıbaşı Rum Salih Ağa ve ocaklarının
baş çavuşu Kanozlu ÜMn Ali yetişüb ve
Zülüflü baltacılar gerdeller, ve aştılar iri
kazanlarla deryadan su taşıyıp semender
vâr dört taraftan kuşatup balta üşürdüler.
E ite M a l e b n a |la fa u l» UmejrOp g ittik te * K ( haninin ılstü kiremit tatûiü bir kamamı vir
İflial b u lv b c a m ii b ııy u k k n ş k e y a p ışm a ğ a o n di. H arenin ön israfında da üzeri kurcun ör-
tir» m ik ta rı k ı U ı j ı m a h a ld e n B a şç a v u ş keadü - 1U1U bir kaıır vardı, denli tararında tahtanı
n ib b U r n illih i la a lâ a h i k a lu ı d u v a r ç ık m ak la çamaşırhlnesl ite kâgir ocak yeri inşa edil
itef te sk in o ld u . V » illâ m ü şk ü l o tu rd u . M ü llifl mişti.
b a k ir lü m r e i b m ta D c ly a ttd a a o lm a m a h a se Harem di)inda tkıert kiremil «rtiıla u b -
biyle h lım e tt* h â z ır v e o t v a ra ta i hm dlnSki lanl bir kasır bulunuyordu ve bu binadan
U ıretaûm aye n i z ı r k lim . T a r a f ı P â d işa b ld e n sonra üzeri kiremitli büyük saray kaput geli
aua lıltfe m « h a r o ld u k M ü c e d d e d e n ta m l- yordu Harun tarafındaki «Dairei hümâyûn»
n a c fe rm a n ı h ü m â y û n s â d ır o lu b K a ra a ğ a ç üzeri kiremit kaptı obnak ürere 1162 arşın
B i ç e s i n e r a b i r a y d a n a o n ra . e v s a ti b a h a r nııırabbaı bir sahayı işgal eden iki katlı U r
idi, Ü s k ü d a r s a ra y ın a n a k lü t e ş r if b u y u r d u bina İdi; dairemin, Üzeri kurşun an u ta Mr ha
lar». mamı, bağçeslnde bir pavlyonu, bir kamer-
Yine aynı m üverrih. Hicri 1090 yılı Mu yası, ve daire* hOmiyün önünde etrafı mer
harreminde CM. 1919 Şubatı) Potonva seferin mer döşenmiş. ortası fcal'a resminde fıskiyeli
den donen Dördüncü Uebm cdin Büylikşehlr- Mr havuz vardı.
de Sç gün ii{ (e c e süren b ir donanma ve şeh- Deniz tarafında Üzeri kurşun örtülü tez-
rayin it* karşılandığını kaydediyor ki, bu mü hlbli Namazgâh Köşkü 284 a r a raurabbaı bir
nasebette. Haliçte kayıklarla büyük b ir de yeri işgal ediyordu; bundan sonra da sarayın
esnaf atayı te rtip edildiğini zikrediyor, {fiy cam ii geliyordu, camiin etrafı, üzeri kurşunlu
le ki: İstanbul esnafı kiraladıkları at kayık tu r r e saçaklarla çevrilmişti, kurşun damlı,
larını ve m avunslârı birbirine çattırıp Üstüne mermer sökeli, kem erli ve fenerli mükellef
kekler yaptırıp Galata otıündc toplanırlar, bir kapısı vardı. Camiin yanında demir par
c-.ıvii türlü oyunlar oynayarak bu kayık ve maklıklı küçük bir kö;k bulunuyor, ondan
m arallar ile Tersane Sarayı ününden geçerek ■onra hamamlar, Kızlarağası dairesi, Hazine
ılıy gösterirler, P adljah bu alayı Kafesli dar Ağa vc maiyetimn daire», acemi ağalar
Köşkten seyreder- koğuştan, badem e oda la n geliyordu; burada,
Tersânc Sarayı 15.000 arşın ntıırabbaı harem ağalarına mahsus b ir cami inşa edil
sahayı kaplıyordu. A rka ta ra fta sed sed yük mişti.
selen 9.000 arşın m urabbaın d a b ir bahçesi Harem ağaları dairesi ile haremi hümâ
vardı. H aliç'den bakılınca sarayın biltttn dai y û n arasında b ir ta ; duvar ve üzeri kiremit
releri görülürdü örtülü ve fenerli büyük bir kapı vardı. Bu
Harem dairesi 4.300 a ışm m urabbaı yer sahada «Hasoda tahtı* tâ b ir olunur, üzeri
işgal ediyordu; iki katlı idi, dairenin önünde kurşun örtülü, iki tarafında üçer adet eenahlı
alt katını haftan başa U r cam ekân örtüyordu. ve abdest odalı, divanhâneli dairei httmft-
yûn bulunuyordu. Divanhâneli dairei hö-
mâyiın 979 arşın murabbaı bir sahayı kap
lıyordu; mülevven. turre saçaklı idi; kut-
besi üzerinde altın yaldızh iki fener alem
vardı; bu daireye altın pûşideli tahtanl bir
hamam yapılmıştı; ve etrafında cndenın
ağalarının odaları, Silâhtar Ağa, Hazine
ve Seferli daireleri yapılmıştı. Divanhâne-
li dairei hümâyûn önünde, üç yerde «tah
tı ratlı ve m ermer pehtüden döşemeli» bi
nek taşı mcvcut idi.
Divanhâneli Kasri Hümâyûn mey*'
nuıda kiremit örtülü fevkani bir köşk
Silâhtar Aga dairesi altında da ctahtı ra
hattı köfeke pehlûdan» binek taşı vardı.
Dairei hümâyûun etrafında açıklık
tYr.AMKAVAK SARAYI — [614 — tSTAHBVL
mahalde mermer döşemeli ve dem ir knpai- paşa tam irine dair B aşbakanlık arşivinde kıy.
lıkiı balıkhane 30 üira murabbaında bir yeri metli vesikalar m evcuttur. Tam iri iilr'atie ta
işgal ediyor idi. {Bu tnairtnıa!, merhum Saffet. mamlanan sarayın tefrişinde de. mtinecçim-
Bey tarafından 1329 da neşredilmiş Bahriye başının tayin eylediği «vakti m es’udr da. İM İ
arşivinde 1220 tarihli bir vesikadan hülasa Şevvalinin 22 İnci Pazartesi günü İM. 1787)
edilmiştir.) Temmuzun sabah a laturka 12 yİ 35 geçe baş
Tersane Sarayının «Aynalıkav.ık Sarayı» landı. Sarayın bu tam irine en glizel târihi
atilin alması Üçüncü Ahmed zamanında, 1713 Stirftri söylem iştir;
den sonradır; bu tarihte Venedik C um huri Tauvlre hrıın'dı tınhın AylnctikaTkh
yeti ile Pas s rafça Muahedenamesi imza edil
miş. Cumhuriyet OsmanlI Padişahına gayet S ürûri D ivanının T a rih le r kısmında Ay-
büyük ve güze! Venedik aynaları hediye e t nalıkavafc Sarayının tam iri iiîerine iki U rih
mişti. Uçiincü Aluned de bu aynaları T e r daha vardır, biri şudıır :
sane Sarayının m uhtelif dairelerine ko y d u rt
A y and ır h e rh irin d e miİHİjılılt lârih ı c ev h erd âr
muş. kavak kadar uzıtn endam aynaları» dil Sürür! iki "ü'-nV y andı ki hry tiil knsiri ntdu
lere diişüp «Aynaları kavak sarayı», giiıılük S arâyt dilfceşt T e r a n e b u ld u zibt ilin .uru
sohbet a ja n d a «Aynnlıkavak Snrayı» diye Zeht mıılhû e s e r »İni l.ırhl ıin n AbcEüIh&mld oldu
kısaltılmış ve Tersane Sarayına alem olarak
U zunca olan diğ er m anzum e dc Tersane
kalmıştı. Saray m m 1a m irin d e Sadırûzam Y usuf Paga
Üçüncü Alımed. şehzadelerinin sünnet nın h im m et hissesi bilhassa belirtilm iştir, hıın-
düğününü, Nevşehirli İbrahim Paşa sad â re ti dan anlaşılıy o r ki, tam irin itm am ın d a değil de
min ilk yılında, Okmeydanında ve onbeş gün ta m ir te şeb bü sü n ün ta h a k k u k u n d a yazılmış
oııbt's gece devanı etmek üzere pek parlak tır, nitekim ta rih m ıaraı da iki sen elik pir fark
bir surette yaptırmıştı, dügiiııün devamı m ü d île hicri H 0 9 {milâdî 1785) yılını verm ekte
detine® kendisi de haremi hüm âyûn tak ım ı ile
dir:
beraber Tersane Sarayında ikam et etm işti Ki.
sarayın önündeki deniz, geceleri pek m uh te A bdülham ld H an k i safây i ta b İrli
şem fişenk h ün er ve eğlencelerine sah n e ol- \ y i w i S itenden? v e rm iş k e d iırrli
Isk e n d c rio m etû n e lî şe d d i şe d id in i
m u ş tu .
{reçm lçlir ü s tu v a rii h ü n y â n ı sa tv e tİ
1771* da. K üçükkaynarca M uahedesinin N U ıhel s a riy i d e v le tin e v ird i b ü ro i U m
Ruslar tarafından kaaden karışık ve m uğlak V ûnuf lik a a v eziri p e sen d id e h a sle ti
yazılmış maddelerini açmak ve izah etm ek K lhak MrâVİ d e h re s e râ s e r v lrilb nl*âm
T ek m ili hizm et eyledi n ü r a i n him m eti
için Türk ve Rus m urahhaslarından tn iirek-
EıcümTe ftilk i X ûh pîbi yapdı p<*k m etin
kop bir konferans Aynalıkavak Sarayında Tcrsântf Dahilim le sa râ y i nıegeîTPti
toplanmış ve yeniden imzalanan m uahedena- M ir'üti y enide aktti tlira lılln 1(1 tteyritfc>
me tarih kütüğüne «Aynalıkavak Tenfeihna- K aabii m i ftdem anm aya lûbâyJ C enn eti
mesl» adı ile geçmişti. T e k ra r e s e r kavak y eli b âçında içikift
KordUkcc kaddi d ilb e re se rv in d e ntabeti
Aynalıkavak Sarayı, Üçüncü A hm ed'den Şfthi eJM n ö s a d n Bazın m ih rü m eh gibi
sonra bir müddet padişahların iltifat ve rağ İ le r r û tii «eh maknT id e e y v im r if a tl
betinden mahrum kaldı ve harabiye yüz tu t Der^Ahl fişiflye S iirtin İdcib şjtâb
tu; nihayet Hicri 1021 de Birinci Abdülhaıni- Ar* ft lıuıurn kıt'nm fevt iteno fırscti
{tin sadrazamı Koca Yusuf Paşanın nazarı dik Jlakkaa ki buldu sâyi camilinle âuffl
SûhİJsnrûyi EUihal Tersane &a(vctl
katini çekerek hu Veririn himmeti ile tam ir Tcvcihi rûyî p ik He târihi» kıl naıcar
edildi, şöylo k i : «Aytttellkavak ne Kü*el buldu mtreti»
Bu güzel sarayın içilen tam ir edilmediği S w c 11SO
lakdirde yıkılıp kaybolacağını gören Yusuf Y«nl sarayın sahne olduğu flk LariM
Paşa, birkaç defa Aynalıkavak'a gidip bütün vak'a, 1787 Rus harbine tekaddüm eden Süıı-
dairelerini gezmiş, Pâdişâha yazdıjjı bu- te l terde. Koca Y usuf Paşanın İngiliz elçisi ite
histe hu sarayın tamiri ve müceddeden tefrişi giali m ülakatıdır, Sadırftaam Aynal&avak mü-
ile ihya» fikrini kabul elik m iş ve hem en işe lâkatmda: *Elçi bey, seninle sineni adideden-
girişmişti. Aynalıkavak Sarayının Koca Y usuf beri
- 1615 — AYSi/UJ Kİ-T
■ 3.: =s ilu n n u y a rit ve ha- nılmak üzere Eyyub Sultan: naklolundu* ile*
fj<p -n ■ : s ra : ;-i ıî-r î M esabesinde birt* niliyor.
^sht~' edfUm* diye a fi» V jla ım t elçi ite Bıiyiik Tersane Sarayı yıkılırken. Üçün
HuçaıuA T ııık-,--. t- durum unu ıntıtalfta cü Selim yerine Hicri 1208 ıM n a lı de Has-
•lükten »Ö(ir3 Tiır*'5<ni:ı Rusya ile b ir harbi bahçe kbjkünü inşa ettirdi, bu koşk. harabtni
s ö v ıld ıi: ta k d - r i ' İT işücr?nin dostluğuna enak ambarı olarak kullanılan kaan ^ 1::'.
İıimad ed elıi;e« g l n e tin s in * v arılın ıjtı Rus yunun yerine yapunlmıştı.
y a » harp iU ıu. A vustıııyanın TürUyeye>« Ü çüncü Selim zamanında Utanbcıla gel
Xjrşı harbe Ş iirin i. R usların karşısında uğ miş olan ressam ve mimar Vt'lİJTitf, meşhur
ranılın vrit -:4lı ve kanlı m ağlûbiyette, B irin resim albüm tlnün tznhnamesindc Aynalika-
ci Abdülhanrirm bu felâk etler karşısında d uy vaktan bahsederken, bu sarayı. F âtih M etane
duğu te r - u r le m cnzulen ölüm ü, bu m adde tlin ahfadından birine, dünyanın en güzel sa
nin çerçevesi içinde m ütalâa edilecek mevzu hiline milik olmak gururunun yaptırttığını
lar de#i!dir. H arbin devam ıncı, A ju a iık a v jt söylüyor; saray yıkıldıkta» sonra, Haliç sahil*
Sarayı yine bekçiler etine terkedilm işti, bir leri. onun İstanbul zeraleti eseri o güzel adı
ara da miri am b ar o larak kullanılm ıştı. nı uzun zam an unutm adı. N asıl unutulabilir
di kİ, A ynalıkavak. aynı zam anda, iiaerme
Birinci A bdülbam id’in yerine OsmanlI şark ılar tanzim edilip bestelenm iş bir mesire
(ahuna otu ran (jçiincU Selim in ilk saltan at İdi; L âtif Ağanın hicazkârdan bestelediği a l
yıllarında A ynalıkavak Sarayı, K aptanı der* gıdaki şarkı. Hâşim Beyin kendi adına nis-
ya Küçük H üseyin Paşa etiyle b ir ta m ir da* betle anılan m eşh ur eserind en nakledilm iş,
ba gördii, bu ta m ird e P iy ale B üyük B asan ü r:
Paşanın sarayı d a a lın a ra k A ynalıkavak Sa
rayının harem dairesine eklendi. T am ire baş İster İsen bubise ey ıMJşIMr
M ba
lanacağı zam an, saray ın itin d e bulun an m iri
S*« de rerur qrln(8 ■*** w var
buğday ekm ekçilere tevzi edilm iş, a rp a da Ajv 0 İ ı b n |ı KİNİ bu ptur
arpa em inine teslim e d ile re k saray b ir iki gün
K ir m ü rtrra h IM d eğ ild ir Ihlam ur
İçinde boşaltılm ıştı. F a k a t Ü çüncü Selim bu
Şim di B o la d ç ln e gitmtk d e tor
sarayda ancak b ir b a h ar geçirdi, b ir m addesi Cam basa gitsek oJvrsun b lh a ru r
ile K ırım 'ın Rusyaya ilh ak ın ın T ürkiye t a n AyaalıÇ*v»|a gitsek bu pazar
lından tasdikini ihtiv a e d en Ziştovi M uahe-
P e k kalabalık i u i h t h ı « h e lf
denamesini bu saray d a im zalayan Ü çüncü | « h W p azraedap ( K q u t dile
Selim, d e rin b ir te e ssü r içind e B eşiktaş Sahil* B ir Eki candan fü ze ! a h bab l ir
sarayına g itti. A ynalıkavak’a b ir şeam et ço k A ynalıkavağs gH»ck btl pazar
lu vo evvelâ b ir daha ta m ir edilm em ek üzere
H icri 1286 da T ersanede inşa olunan 195
ketıdi haline terk ed lld i; so n ra, T ersane, K ü tonluk bir vapurum uza da A ynalıkavak adı
çük Hüseyin P aşan ın g ay retleriy le tev si edi
v e rita işti.
lirken, sarayın bin a la rı d a kısım kısım y ık tı lîıtltık V. gthrihrarotlii
rılarak T ersane sabasına ilhak edildi (B .:
Tersane) H 1271 - 1218 ıM. 1802 -1803) ara* AYNALI K tT — O sm an Cemal Kaygı-
sında da son ille ri k aldırıldı, Câbi Said E fen lı’nın Ç ingeneler rom anında, gece ve gündüz
dinin el yazm ası vakayinam esinden Reşad içer, y a rı deli b ir serseri ayyaş tipidir. Mu
Ekrem tarafın d an çıkarılm ış ve bu satırla rın harrir, Kazıklı bağıla çingeneler arasında g e
muharririne tevdi edilm iş küçük b ir notla: çen bir âlem e soktuğu bu adanı hakkında:
'A ynalıkavak Sarayı hcdraedildl. y eri te rsa O Eyyub, D efterdar, Ayvansaray sokak
neye ilhak o lu n ü u ve am elim anda sefaine ların da İter gün çocukların peşine takılıp da:
tahsis olundu, e tra fı sed d ü ben<i edilerek
— Küiıp: A ynalı küiip’
Tersaneî A m ire em im o lan lara m ahsus b ir
yeni daire İnşa edildi, A ynalıkavak Sarayının Diye kızdırdıkları saç sakalı karışm ış o
Uçları. M ihrişah V alide Sultanın E yyub’da perişan ve hiç ayılmaz herif» diyor <B- Çin
inşa edilecek m edrese ve tü rb esin d e kulla geneler).
\/group/merakediyorum
AYNALI LOKANTA SOKASI — 1816 — 1STANOTL
AYNALI LOKANTA SOKAĞI — Çata kerci Hanına kaçıma, kocasının görüşüp ba
tanuı Miieyyetzade mahallesi sokaklarından» rışma tekliflerini kesin olarak reddetm iştir,
dır: bir çarşı boyudur. Nazif de bu red cevabını bildiren kaynata
Necattbey Caddesinden ıKaraköy - Top sına: «O halde bu İşi tabanca temizler!..* de
hane tramvay yolu), iki arabanın zor geçebi miştir. BU tehditten dort ay kadar sonra, çı
leceği gonişLUcto ve kaba taş düşeli olarak rağının anlattığına göre 31 Mayıs gecesini
baslar. Ortalardan ssfca doğru ayrılan Argın cinnete yakın buhran içinde geçirmiş, atöl
Sokağı kavşağına kadar; bulunan müesseseler yenin Üstündeki odasında geç vakte kadar ta,
şunlardır: bancasını silmiş, yağlamış, hazırlamıştır. E r
Başlangıçta, solda: Tavukçu, depo; iki tesi sabalı saat yedide Şekerci H anına gidip
tavukçu yanyana; bitişiğinde Sarnıçlı Han, al Kevgeri aramış, bulamamış, kaynatası ve kay
tında bakkaliye: yanında hurdacı, terzi leva- nanası ile kavga ederek silâhım çekmiş evve
zunatçısı. lâ onları, sonra silâh seslerine kotan diğer oda
Sağda: Komisyon evi, Süs Foto cvj, iki başı Kâzım Güngör'ü vurm uştur. Cinayeti mü
ten i, Adapazar tavukçusu, yanında lâstik fab teakip bir taksiye binerek Gaitadaki atölyesi
rikası, Kefalonya lokantası. ne gelmiş ve kepengi içeriden kapayıp hâdi
Arsın Sokağı kavşağından, Yenicamı Ha senin inkişafını beklem iştir.
mamı Sokağı ile Kemem İÜ Caddesinin kesiş KaatiÜıı izini pek çabuk bulan zabıta 8.30
tiği yere, buradan itibaren artılı bir araba da Aynalı Lokanta Sokağındaki atölyeyi kor
anine ilimi; Aynalı Lokanta Sokağının niha don altına almış, teslim olması ih tar olunan
yetine kadar olan müesseseler de şulardır: Nazif:
Solda: Evkafa ait iskeleti ayakta duran — Ben ancak savcıya teslim olunun!..
iki katlı bir kAgiria, altında komilrcü; ileride
en nihayette hurdacı. Cevabını vermiş, savcı da geldiği halde
Sağda: Eskiden Bilyfik Millet Kam de kepengi yine açm am ış:
net), jlmdi Büyük Balıklı Haıu, altında ta — Bir parça m üsaade edin düşüneyim!..
vukçu ve sobacı; yatımda Aynalı Aşevi, Ulus
Demiş, vak’ayı duyan iki bini mütecaviz
berber »tonu; tavukçu. Ototeknik, tesviyeci,
İstanbullu bütiln civar sok ak tan doldurmuş;
çarkçı.
zabıtanın bütün tedbirlerine rağm en Galata-
İşlek bir sokaktır, daimi bir faaliyet ve
da trafik felce uğram ış ve kaatilin teslim ol
canlılık halindedir. Sekenesi yukarıda zikre
masına intizar, akşam üzeri ortalık kararm aya
dilen iş ve sanat erbabıdır (Temmuz 1947).
İsmail Erseyim kadar devam etm iştir. N ihayet kendisine kar
şı silâh kullanılacağı ih ta r edilerek kepengin
AYNALI LOKANTA SOKA& FACİASI kırılmasına başlanırken atölyenin içinden bir
— 194G yılı Ocak ayının oUi:-’ birinci günü silâh sesi lşitilm lştir ve tornacı ustası Nazif
içlenmiş bir cinayetin Hdjıei safhası; m uhiti Kuş intihar etm iştir ve cesedi bir cenaze ara
nin sevilmiş ve hürmet edilmiş b ir siması ulan bası İle Morga nakledilm iştir.
kaaLilin bu sokakta bulunan atölyesine kapa, Genç sanatkârın kaatil olduktan sonra bu
nırak, binlerce tstanbullunun güzü önünde feci âkibeti kendisini iyi ve temiz adam ola
intiharı vak’asıdır. rak tanım ış m uhitinde çok derin ln r teessür
O yıllarda intihar vak'alarının neşri ya- uyandırmıştır.
sak olduğu için gazeteler Galatayı saatlerce «En Son Dakika» gazetesi bu vak'a üze
heyecan içinde ayakta tutan Aynalı Lokanta rin e «bir yuvayı söndüren F âtih «inayetinin
Sokağı faciası kahramanının bir kaza kurşunu iç yiizü» serlevhası altında « A d -A k» imzan
ite vurularak öldüğünü yazmışlardır. Genç ile birkaç gün devam eden b ir yazı neşret-
tornacı uslan Nazif Kuş birbuçuk sene evvel miştlr
V ilih'de Şekerci Hanının odabaşısı olup ayni «Kemal Film» in çevirdiği «Kanun nâ
banda oturan Mehmed Muzafferin güzel kızı mına..» adındaki filmin senaryosu da bu Ayna
Kevser ila evlenmiştir. Nazif ustanın yersiz lı Lokanta faciasından mülhem olarak yazıl
ve ölçüsüz kıskançlığına ve hırçın tazyikine m ıştır (B .: Kanun nâmına).
tahammül edemiyen genç kadın az sonra Şe BtW, ı Cumhuriyet OınslMt,
http://groups.goog le.ee
jOM hOO PZDlSt
— 1617 ayna Öp m e k
AYNALI * E Y .
fU.VELKB — Ga O sokağın az
lata köprüsü geçi öteninin «ski adı
lip Karakoye varı «Sidikli Sokak-p
lınca. Tophaneye Gelen geçenin ka
fiden tramvay cad
şesine bucağına
desinde. şimdiki
boyuna su dfikül
dttfiümlen otliriL
«Arlin> ve «Sa-
D a h a ilerisinde
ray> lokantasından birkaç umumi ev
sonraki H e l v a c ı de var kİ içleri 100
Sokağında idiler. paraya, ttç kuruşa,
Bugün o sokağa balta bir çift tayin
a d l a r ı verilerek ekmeğine fit yol
«Aynalı Lokanta malarla dolu.
Sokağı* deniyor. S fn ın d Midi(a r A lın
Bundan SS, 40
yıl evvel orada AYNALI YAZI
karşılıklı iki mey A rab asıllı Türk
hane, daha doğru harfleriyle te k
su birahane vardı. harfi, veya U r k e
limeyi, yahut bir
Bu adlan taşı
cümle lû r te n i ol
malarının sebebi,
m ak üzere karşı
duvarlarda, çepe
lıklı iki defa yaz
çevre a y n a la ra
mak; eski y a n sa
bulunuşu.
n atı ıstıla lu a * mü-
Galata meyha sennâ yazuırn halk
nelerinin hepsinin ağzındaki adı. ts-
(iîttail, t e m i z i tanbulda m iisenni.
o ikisi îdi. Tertem iz Aynalı Van Aynalı yazının bi
m e r m e r l i , pı r e r san’a t bediaıı
rıl pırıl d ltit masalar; g ü v e y kadife döşeli olan en güze] örnekleri, F âtih Sultan Mehmed
kaaapeler; garsonların sırtlarınd a beyaz pi devri eserlerinden Bâbı Hümâyûnun kitâbesi
keden ceketler, ellerindi; k a r gibi peçeteler. ile zamanımızın seçkin sanatkârı H attat H i-
Uygumuz [atım ının uğrağı değil; haraza ma m idin Şişli Camiinin topusu üzerine yazdığı
raza az. Zira m üşterinin para tu ta n la n , rabı yazıdır.
talıları gelip gitm ede. Çünkü civarın kıyak B ibi.: M. Zeki Pakalm , T arik deyim leri ve
meyhanesinde rakının karafakisi, biranın bar Terim leri, 1.
dağı kuruşa iken orada rakı ikiliğe bira 60 AYNA ÖPMEK — latanbulun eski kül
paraya. hanı, pırpırı, k o p u i argosunda «parasızlık
Verdiği halis kayık dttzll, yahut mihyoti yüzünden fiyakası bozulup h a d i ve rezil olma»
mezeleri de seçme, sıcaklı soğuklu, artık lar yerinde kullaılırdı; şüyle t i berberlerde tı
dan kavançe değil. raş bilince çırak, hamamlarda da giyindik
Havalanmış, Beyoğluna ayak dadandır ten sonra natır m üşteriye bir el aynası tu
mış daire mümeyyizleri, kâtipleri, yukanyl tardı; müşteri de tıraştan veya hamam çıkışı
boylamadan önce oraya seğirtirler, biraz kain tutulan aynada yüzünü şöyle lnr temaşadan
Parlatıp efendi efendi kapıdan çıkarlar, yolda sonra çırak oğlanın veya natırın bahşişini tu
eş ihvana rastladılar m ı: tulan ayna içine bırakırdı. Yeniçeriliğin it
— Aynalı'da beş altı tek çaktık. Arkası lik, kopukluk, haytalık yolunda en argın dev
bilmem nerede sökün edecek?..! yapıştırır- ri olan Üçüncü Sultan Selim ve Dördüncü
lirdi. Sultan Mustafa samanları ile İkinci Sultan
rjv'group/merakediyorum
AYT.'A.-.U — 1618 — ISTA'.TSİ
http://groups.goog le.c<
İN' IKUOPBÜtSl
— 1619 A Y \ ( (MffcmK)
ta; Sultanisinde,
flceıic Tajflık mahallelindeki Sıbyan mekU’-
Ticaret Mektebi
blne verildi Kakal Vunan çetelerinin Ser-
Alisinde Müdürlük
rice balkını rahatsı* etmelerinden muUM .ir
yaptı. Divanı Mu-
ulıın Necip Efendi aileni Scrlicedeıı SeSânifte
iıâsetö: Atalığında,
taşındı. Mehmed Ali de Selanik!. n la-jıaıi
Maliye Miisteıarlı- M m genç münevverler dönmelerin açmsş ol
jmda. I.^LâhsıU Mj.
dukları yeni usul iizere tedrisat yapan bir
üye Komisyonu mektebe kaydoldu. Ancak yedi ay kalabildiği
Szaligında tekrar bu mektepten Mehmed Ali. babasını Yemen
Lise’ Müdürlükle vilJyeUndf SaıVa şehrine, harekeli üzerine
rinde, M ü l k i y e ayrıldı,. Necip Efendi ailesi Istenbula ve o t
Mektebi Müdür. lunu Çiçek pazarındaki Rüştiye mektebine
luğLLnde bulundu. yerleştirdikleri sonra, San’ada muhasebe mü
Hukuk Fakültesi meyyizi olan kardeşi Şerif Efendinin yanına
ne iklisad ve m âli H a şa n T ih ıJ ıi A v n l gitti.. Sonra ailesini d e küçük Mehmed Ali ile
ye muallimi oldu. (R etim ; Nezih) beraber San’aya getirtti. Mehmed Ali San'ada
1937 de muallimlik askeri rüştiyesine yazıldı. Iiususl alarak da
hayalının kırkıncı yılı m ünasebetiyle Mülkiye ona fransızca ders verdirildi.
Mektebinde jübile yapıldı. O kuttuğu dersler
Bıı askeri rüştiyede Mehmed Ali dikkati
için yazdığı «tim i Servet Dersleri», *llm i M i
çekti. Vali ve kum andan Ferik İsmail Hakkı
U« ve tMebâdii İk tisa d ı adındaki eserleri çok
Pasa m ektebin mükâfat tevzii merasiminde
değerli kitahlardır; iki kalem arkadaşı Ue be- Mehmed Alinin fransızca okuduğu bir nutuk
ra&er geçen narın dünya ölçüsünde büyük ikti- üzerine ona kitaplar hediye etmişti.. Mcbmed
ssdcısı Charles C ide'den lercem e etliği 4 cfld- A li'de fransıara jevki i;te bu yaşlarda aşılan
lik itim i lllsad» de milli kütüphanemi»* bü mış bulunuyordu.. Babası San’adan Istanbula
yük kam a; olm uştur. Türkiye Mâliyesi hak
gelince D da Sofukçeşme A skerî Rüştiyesine
kında da bir broşür JılJinde neşredilmiş gtlîel nakletti, sonra da Giilhane Rüştiyesine devam
bir etlltlil vardır. Bu mes&isine gezete ve mec ederek mezun oldu. 1883 de Abdurrahm an
mualara yazdığı ilm i m akaalulcri de eklenirta Şeref Beyin m üdürü bulunduğu Mülkiye
Kasan Tahsin A ynı'nin T ürk irf&nına olan Mektebine girdi..
aiiıneu iç |n hiç tereddild etm eden çok büyük
olmuştur dernek lâzımdır. Bu devir, Abdiilhamid istibdadının en
Bibi.: t .A. Gbvya, Ttlrk meşhurlan. yldrteUl, Mülkiye Mektebinin de en parlak
devirlerinden biridir. Kecafeade £kram, Mu
AVNİ i MtlIMKD ALİ) — Âlim, şair, fi- rat Bey, Ali Şehzade Elendi, Portakal MikScl
îmor; muhtelif idare am irliklerinde, valilik Paşa, Şakuli Ohanes Efendi gibi zamanın seç
lerde bulunmuş, İstanbul D arülfünununda kin ve tanınmış simaları mülkiyetle ders ve
müderrislik etmiş, bütün öm rünü ilme ve fel riyorlar ve genç
sefeye vo çeşitli fikir meselelerine harcamış, lerin ruh ve ufuk
yerli ve yabancı ilim ve fikir m uhitlerinde, larını genişletmeğe
kongrelerimle Türk ve Müslüman tefekkürü çalışıyorlardı. Melı-
nü münakaşa vc müdafaa etmiş bulunan Meh- med Ali burada
*w l Ali Aynî san elli yılın yetiştirdiği seçkin Süleyman Nazir.
zekâlardan birdir. 12115 Zilkadesinin 25 inci Ali Kemal vc Beşit
Perşembe giinü - 25 Şubat 186S • Ser f İçel'de Bey (H. Nâzım) gi
Ayııl oğullarından Necip Efendinin sulbün bi sonradan mem
den dünyaya gelmiştir. Çocuğa ünce büyük leketin meşhur o la
tabası AH Rtea Efendinin adı kondu. Necip cak K e n tle riy le ta
Kemli eski bir Sipahi ailesine mensuptu. Ti- nıştı.. Yeni fikir
ısrelle İştigal ederdi, Mehmed Ali bu Türk ve ic rle k a rş ıla ş tı, U-
Müslüman evimle sağlam bir iman, ve Kur’an /tib d fid a karşı M eturiBd .U t rty ftl
terbiyesiyle büyüdü. Yetil yıkına gelince Sor- ayaklanmanın, H u r- { R e sim : N e ıib )
jm/group/merakediyorum
AYNI (Mehmed Mü — 1620 — istAm a
riyeün, Jîerİ fikirlerin canlılığı bu muhitte lâyette iken emekliye ayrıldı ve bundan son
Mehmed Ali de nasibini alıyordu, Vaz* yaza raki biltltn ömrünü de itme ve felseefye ver
rak geçinmek ve ömrünü iime hasretmek ar di..
zusu da içte bu muhitte inkişaf etmişti.. Haki- Şüylece 45 yaşma kadar muallimlik, mü.
katen Mehmed Ali, Mülkiycden mezun oldu dürlük. mektupçuluk ve valilik suretiyle Ot-
ğu sen», mektebin son smıfuıda okutulan is manii im paratorluğunun birçok yerlarinde
tatistik derslerinin fransızca aslını buldu ve Aumelide, Anadoluda, İrakta, Suriyedt v%
bunu türkçeye çevirerek memlekette ilk defa Arabistanda bir hayü gezdikten, görgü, bilgi
istatistiğe ait bir eser neşretmiş oldu. Fakat ve tecrübesini arttırdıktan sonra idare İşlerin
bu kitabın neşri ona zamanına ali bir ders de çalışmasına son veren üstad, ömrünün ba
daha vermiş oldu. Fikir, duygu, serbest ko* kiyesini tam hazırlıklı bir halde, arapçı,
nuşuş ve kitap bastım a hususundaki devrinin acemce ve franstzcaya geniş vukufiyetl Ue, il
pek şiddetli otan tazyiki ite karşılaştı.. Bir
mi tetkik ve tetebbüe ve bunların neticeleri
yandan da, devrin açık fikirli ve ileri nâzır*
ni neşir ve tamime, sahası ve ihtisası içinde
lanndaa olup o zaman Maarif Nezaretinin ba* ki neşriyatı tenkide hasretm iştir. 1915 de İs
şında bulunan Müıuf Paşanın teveccühünü
tanbul Darülfünununa m üderris olarık giren
kazandı. Paşa Mehmed Aliyi Edirne idadisi ve hayatının otuz yılını alan bu safhada Meh*
Tarih, Türkçe ve İlmi Serveti Mile! muallim
med Ali Aynl’nin çalışmaları bilhassa t*ıa»
liğine tayin etti, sonra Dedeagaç İdadisine
felsefesini ve İslim mutasavvıh ve ahlâkçıları
müdür olarak kaldırıldı, Edirnede ve Dede*
nı incelemeğe yönelmiştir-, FarabJye dair bir
ağaçta resmî işinin yanında tercümelerle de
telif, Baron C erra de Vatuc’dan çevirdiği t mam
meşgul oldu, Edim ede Sanat Tarihi, Dede-
Gazlî, Türk Mantıkçıları, Şeyhi Ekber, Kaa
ağaçta Hukuka Düveli Bahriye diye kitapları Bayramı Veli Siyasetname Tercümesi, Tasar*
türkçeye çevirerek bem kitap yazma ve bas* vuf Tarihi, T ürk Ahlâkçıları, Muhiddini An*
tırma arzusunu yerine getirdi, hem de ileriki
bt Felsefesi, BursalI İsmail Hakkı, Celâl Dev-
felsefe kültürüne malzeme olmak üzere geniş
vant Abdülkadir Geylânl gibi mühim eserleri
bir kültür edinmeyi sağladı.. Buradan üç yıl
işte hayatının bu safhasını dolduran eserler
sonra Halep İdadi müdürlüğüne nakledildi.
dendir. Bu Şark irfanına a it bulunan eserler
Halepte do boş durmadı, «Malûmatı Fenniye»
yanında E, Rabeaudan tercüm e ettiği Ruhiyat
diye bir kitap bastırdı, o zamanın mektepleri*
Dersleri Ch. Bartlell'den çevirdi# Felsefe
nin fen dersleri ihtiyacım karşılamak istiyor*
Tarihi, Ahlâk Dersleri, Demokrasi Nedir,
du.. 1309 da Diyarbakır Maarif Müdürlüğüne
İtim ve Felsefe, Hükmü Cumhur nev’inden
terfi ettirildi.
kitapları ile de garpta o devrin yüze gelinil
1895 de Maarif Nezaretinde ihdas edilen allAmelerini dilimize aktarmağa çalışmıştır.
İstatistik kalemi kâtipliğine getirildi. 1897 de
Milliyetçiliğe ait tetkiklerini de hlr ki
Maarif Nezaretindeki bu vazifesinden ayrılıp
tapta toplamış bulunan Üstadın ilmi hüviye
Kosova Vilâyeti mektupçuluğun* nakletmek
tine gelince: Mehmed Ali Ayni her şeyden
suretiyle mülkiye işlerine başlamış oldu., ts*
önce îsiâmcı bir mütefekkirdir. Vahdeti vü-
tatlstik kalemi baş kâtibi iken Em este Lavta*
se’den küçük Tarihi Uımımi'yi tercüme etti, da İnanmış bir tasarrufçudur. O, ilmin en aon
keşiflerinden, enerjiden, elektrondan bahse
Kosovaden Kastamonu mektupçuluğuna ge»
linet Küçük Tarih, Fakir, Ziraat Derleri, Ta derken bile yazılarına vahdeti vücuda dasr
olan kanaatini serpiştirir. Bu inanışla o aynı
rihi fideUİ Alem adlı kitaplarını da Kastamo
nu Vilâyet Matbaasında bastırmağa muvaffak zamanda milliyetçi ve garpçıdır. Çünkü o mil
olda. liyette dahi külü bir ruhun tecellisini görür
ve böylece tslâmcılık, garpçıhk ve milliyet
1903 de Talî mutasarrıfı fo n* tayin olun çilik tezadına düşmekten nefsini korur. Hentfs
du. Sonra Atsare mutasarrıflığına kaldırıldı. otuz beş kırk yaşlarında iken dostu ve mek*
Balıkasire ve Lftdktyeye mutasarrıf yollandı- tep arkadaşı Süleyman Nasifin kendisini bu
Elâziz Valisi oldu. 10U de de Yanyaya Vali ruhçuhıktan ve tasavvufça düşüncelerden ve
tayin olunup bir yıl sonra Trabzon Valiliğine neşriyattan kurtarmak için verdiği öğütler*
nasbedUmiş bulunan Mehmed Ali Ayal bu vi hiç itibar etmemiş kültürünün ve mfrer'*1"1"
http://groups.goog le.co
:-:aİ--T4 j
\ y ?; ı İ T O r ft îl
:£»punA* \v3 irrk h a y a tı ^ ü İK> <bti!ün ile 11...... • iv» fivi... r-Tı-jî ol4h-
vc h W s''-î în ilâh! b ir t. fta-lrlik».-"! m ^ ' i i v r d. fn. ■Ijldi. Ru l«u-
aA tin fe a :ia c c t» bulufw|ıj*îUna d a ir im anını yül* ilimin ülUtıtu, Isi^oImiI m-', *:-iuıTi:iuı fikir
otuhafaia e tm iş tir . K ü tü n frii*rK', i ifa t* | im a âl. mlndü derin U -.Kr'.r karnUııdı O ."im
nın b ir açsklanrafc-îndan hvı-.ka b i r !.ı»y degıl le rin n ü ü l-İL T ln rtt M ehmed -. i a >jiÎ •* Sr! tn
d f- Bu k a n a a tle rin i 1928 d a Kı-m brtç tfn i- da kıymetli m * l!a 'V ı t ardır
t o p la n a n A ltın cı F else fe K o n g re *. S*‘ I »Vtf
«jr|- tf<t 1030 d a H a n v a r d üniversitene Is-
UûtlUİ D a rü lfü n u n u n d a n ı n u r a h h a ı o lara k sn- AYMÎALtBAJlA I)KR<jÂIII — Kto-
^Jip jrpllaıulsğı z J m a n B u r s a h tsm aij Hakkı- p a şad a fte d re d d in Mahalli- .jmI:* iı.Jin., t >n
va ve CclâİL'JdİJi Rumi'ye- d a ir h azırla d ığ ı so k a k ta h a re m i, sctSAn*!*;*: vl- < m ih âru M olan
iftb] ,--rîc g a rb â le m in e d e izh a r e tm iş ve üç k a tlı a h ş s b b ir İtinâdır.
e serlerinden M u h ld d ln A r a b ln in felse fe si, a r- Kurucusu Fiıih SvılUıı MehmM devrin
kidâ«* Reşid B ey UE. N âzım ) m a rife tiy le frarı de yaşamış olan Ayni Alt Babadır. Krmdbi v*
sızeayâ te rc ü m e e d ilip P a r ia le b a s ıld ık ta n R lfil erkim üzerine kurulmuş bir (U r^ r idi
sonra da ü s ta d ın h izm e tle ri g a rb ın ş a rk iy a tla İlk yapısından ener kalmamıştır; 1902 de ta
me$guî m ü te fe k k irle rin c e k a b u l v e h u ş a h a bası tarafından Ahmed EI-Rifiiye vc- Eyyub
d e ti geni^ bilgisi tasd ik e d il m içtir.. Rl-Knsârlyo ve anası tarafından AbdûJks 'îjr
Geylânlye monaub olan Bağdadi* ş^yh ttv
29 Kasım 1945 de yetmiş attı yaşında ol hammed Ensâri tarafından kendi parası ile
duğu halde hayata gözlerini kapayan ûslad yeniden yaptırılmış, dergâh yapıları iken bu
Mehmed Mi Ayni. Şark felsefesini ve medre- Şeyh Efendi ile çoluk çocuk ve kadınlar bü
9a bilgisini garbm müsbet ilimleri ışığı altın* tün ailesi efradı sırtları ile •**, luğla ve harç
da incclemcğe ve yaymağa çalışmış ve bunda taşımışlardı; kendisinden sonra meşihat kü
muvaffak Otmuş, neşrettiği kırka yakın eseri çük oğlu kıdemli binbaşı Muhiddin Bns&ri;.«
ile memleketin ilim muhitinde bihakkın bit- kaldı. Bu Muhiddin hâli hayatta ve bu
yük yer almış bir Türk âlimi ve ahlâkçısıdır.. dergâhda İkamet etmekte idi; gençliğinde her
Kısa boylu, hareketlerinde aceleci, yol sene kadir gecesinde Ok Meydanındaki târihi
da gayet hüdı yürür, gayel te m » ve cidden namazgâhın açık mihrabında muazzam bir
kiMrâne giyinirdi; İmparatorluk ananesine mümin kitlesine nazaran kaldırırdı. Meakür
uyarak mutasarrıflığında sakal bırakmış ve mihrpb Fâtih Sultan Mehmeddin fethi mü
Ur daha kesmemişti, bu küçük sivrice sakal himlen evvel ilk cuma namazını kıldığı yer
ve bıyığının üstünde büyükçe bir et beni mu* dir; orada Kadir Gecesi namazı an anesi za
nis simasının hususiyetlerinden idi. Hüsnü manımızda maalesef terkedilmiş bulunmak
cemâl âşıkı, yiyeceğinde nefasetperest, dostla tadır.
nsa vefakâr, spglam tur hafıza sahibiydi, ts- Bu dergâhda âyin an’anelerinden idi:
tanbulda Kızıltoprakta yerleşmiş, bu köyün, Zikir esnâsında cezbeye gelen dervişler
demiryolu boyunda en güzel köşklerinden bi şeyhlerinin em ri ile sekiz on adım geriden bir
rine sahiptir. Türk irfanının güzide simalann- duvara doğru koşarlar ve bu duvara sûreü
daıı Leyla Hanımefendiye damat olmuştu, mahsusada yerleştirilmiş meşe direklerine
tylvnun Ingiltercde tahsilini bitirdikten sonra başlarını bütün hızları Ue vururlardı: bir kı
memuriyetle gittiği Ankarada âni Slümü. ha- sim dervişler de mangaldan ateş alıp yer
yttuun ton yıllarında ağır ln r darbe olmuş, ler. kızıl olmuş kızgın demirleri yalarlardı,
fakat evlât acısının tesellisini sağlam imanın bir kısmı da karınlarına, kafalarına, vücut*
da bulmuştu; kendisi de, yaşının hayli İlerle (arının muhtelif yerlerine katın şişler, çiviler
miş olmasına rağmen, umulmadık bir saman' sokar, şaplarlardı. Bilhassa Şeyh Muhammed
^ <b hayata gözlerini yumdu. Koltuğunun altın- Bağdadi bu yolda pek meşhur İdi. bir han
. da bir köpek tnepoesi çıkmıştı, bir gün. ara çeri, kılıcı gögsünÜn pınarına suplardı.
I treninde, çok sevdiği tür jgeıtce ıstırabından Tekkesindeki dervişin* akrepler ve yı
( bahsederek; «Beydebânın hîkmetlerlndendir. lanlarla oyuncak gibi oynar, ba zehirli mah
^rcun, ateşin, düşmanının, hastalığın küçüğü lûklar o cezbe sâhiplerine bir şey yapamazdı.
j yoktur, ameliyat olacağım! > demişti; işte bu Zamanımızda -oğlu Muhillin Ensâri de ayn,
İn/group/merakediyorum
a y n Ia U b a b a SOKACl — 1822 — İstan bul
)ir\/group/merakediyorum
AYNI EPEN Dİ ~ 1624 İSTANBUL
— Cafaloğlunda Haşan Paya «bilin e ta ştirü lm ü ş. hayli d e rfik o d u h ı bir ö m ilr aUrmujj
tlir. M u a s ır la r ın d a n E s a d E f e n d i n i n i f a d e s i i]*
rih.
« m ed resed en m a im d vc m e c lisi u le a a d a a
AYNÎ EFENDİ t Aymtablı İlanım) ım trd ıu U o la n A y tıi, sa çın » ü u k a îjm b o y a r . I&
— Oıisekiainci aaır tunları Ue «ndokuzıınciı g iy e r, m e v k iin e ve y a d ın a y a k ışm a y an han*j
asır başlarında yasamış ve devrinde büyük ketlerde b u l u n u r m u ş : b u n l a r da g f o l o H r k i
şöhret yapmış bir şairdir; 1760 dıı AyifılalKİs Aynî kıymetli bfr şâir olmamakla beraber v».
doğdu, ondört yadlarında ikon metnlckotnden lûd bir nâzım, devrinin, muhakkak k i miiit
ayrılarak bir müddet Maraş, Elbistan ve Da* ccllid vc rind b i r simasıdır rB.: Ayni Dlvanıı.
rendede kaldı, ve 1790 da Istanbula seldi. Divanında kendi hayatı hakkında da man
Sutta n&hmed medresesinde okudu. Şeyhülis zum h atıralar vardır, hicri 1233 yazı içiıuJr
lâm Diirmade A rif Efendi samanında mütü- milâdî 1817 bir gün Bogaeifindf' devlet rick
ienıei rüusu aldı, kâtipliklerden başlıyarak Iinden Tahsin Efendinin yalısına gece yatta
Devlet Matbaası musahhihliğinde, kalem ıtıi&ıfirfigme gider, yalıda yalnız, olarak yal-
âmiUeriııdc* ve meşhur Kırımlı Abdullah Kâ dığı odaya hırsız girerek cübbesini, şalım ve
iniz Paşanın kitapçılığında bulundu: devrinin iki kıymetli saatini çalar, «rlosi sabah yalıda
ricalim yakından tanıdı; 1831 de tekaüt cdi* pek soğuk bir hava csdlği muhakkaktır, fakat
lerrit Babıâll arapça ve farsça muallimliğin*! hırsı* bulunamaz; zamanının şâirleri arasında
tayin edilerek himaye edildi. bu vesile Ue vakalara tâ rih le r yazmakla meşhur olan Ayni
ikinci Mahmudun illlfat ve himayesine nail Efendiye yüreği aızlaya sıslaya ebced hevabt
ûldü; 1837 de vefat etli, kabri Galata Movle- ile m a rtla r tanrım etnıckden g afrl yapacak
vihanesindedlr. i; kalmaz:
Bbş şâhidesl destarlı mevlevi sikke-
IL yanları çiçekli, mailen astarlı olan kabir Bir ge*c TıMin Cfradl yıİKioda rattım
Hasılı kabiıa gibi bendeni ncvml gtfM
taşının Ulaııbul Ansiklopedisi adına ınerhum
Ihsan Hamalofilu tarafından okunan kitabesi Şalımı Jııras »tüfe aklıma ıtridİ hlffrt
Sudur İp kuşaklı oTnfe İUİm Mttrrl» Glfrt
Yâ Hû Çatub lafflrdUer eyvah İki Mitimi
SflciMm mktimi şimuleagvrû metmım aıM
«Klbân vâlâ teber tariki saadet refiki
Mevlevlyeden Babıâll hâcesi iken b&l küşâyi BirW basma falar saati amin İdi Ilı
Birisi «Ctıcb idi doğru yftrürdü g^yiri
sema’kedei l&hût ölün suUanÜssUarft ve bür-
hanülurefâ Ayint&bi Mevlâ na E&seyid Jinsan lUnMtimre i([ sandallı o cübbem giUl
Ayni Efendi Hazretlerinin ruhi p ür fûtuhlerl- feybii dâmânmı pür eyledi denli ftıltanri
ne rizaen lillâhi taalâ elfatil». Sone 1223 fi ilmfi irfouiljfrrâcrlle Mttb fttri dakik
4 s. tSafi&n*, IMdİ bir «Mî hirrdmrndt) (elâlun hikmet
Şeyh Galip İle sohbet ve ülfet etmek fır Sâfclbl hâıiM İc yi lUıilıl eyyida tık a r
satını bulmuş. Keçecizâde tzzet Molla ile mü A n lar» «ylew o ıab b c sd r rabyet ikrlel
şaarede bulunmuş olan Aytd’nin filrlerl umu* Sui zan nylcmertin kimseye «mdanıfa Wc«k
mlyetle «gelişi güzel» yağılmış şeylerdir; ede Sizgu »lAkusı hudnr işle lıc *ofkl sıhhııl
bi şahsiyetinin yegâne eaerl denilebilecek
<»«rılU rtmmâlü mnnrccla bcı i k i Urllıiffl
uzun, yekdiğeri ile alâkalı hikâye ve bahisler \okt»fl nccmlte vfctfomnn 6 ıWı hfomel
den mürekkep «Sakinime» sl dahi, emsaline
niabetle sıkıcıdır. Divanında Üçüncü Selim Ue «cıiljhi* vü fvvıri'ijtim *Ayİ olnb flitti mudıtf»
«Oldu saftUtr ifr çalı r«Hİrita ılrkal»
Mahmuda ve zamauının diğer büyüklerine
yandığı kasideler ve Hicri 1203 Ue 1252 yıl AYJVSş a H SUI.TAN — İkinci Sultan B»-
ları arasında geçen vak'alarıı düşürmüş tarih yazıdtn kutı; Hacı Beşir Ağa külliyesi » •fy
ler geniş bir y er tular, yarım asırlık bir devir binin ilk baniyesi. Kabıi mekıebin aluo^*^'
İçin bu tarihlerin vesika kıymet) ntUhJrmİİr. hayatı hakkjnda baskn bfr kflyde
Aynt’n/n İkbalim çekemeyenler çok olmuş, madı.
kendisine müteşair, dalkavuk mlaatfı denil- WbL : Jlpditıııyib ovAnıJ T ■
nfTp://groups.goog le.co
ıSjlKl.OPEDlSİ
1625 — AVOMAK ıMUJn SİjiH j
A Y \l!K .Sj.VtMASI — Aksaryyda .V!u tik tahsilini yay
raiptS3 Mehaliesir.de Sofulnr Caddesindedir. tıklan sonra tstaııbul
yaılık ve kışlık çifte sinemadır, bahçeli kumı Darülfünunu riyaziye
Sotulsr Caddesi lio Millet Caddesi fAksaray - *ubtMine devam el
Topfcapı tramvay caddesi! kavşağındadır. Kı:|- miş, fakat tUplomtı
İli: Itısıın. eski Sofular Taş Mektebinin »ınul.l alamadan, Birinci Ci
iuerinde insıı cdjiıui^i.r Sahibi Bay tsnöi.i han Harbine ihtiyat
ŞlrıTdir. Her iki kısım da 4SÖ şer kişi alır. zabit alarak iştirak
(Taftada tiç giin ttu-kçe yerli veya arab filim etmiştir.
ler! gBstorillr; Pav.ırtesi gütıîerl yalnız kadın^ Mîldan Niytıainln
hra laalısusiur, Salı günleri de halk gLinü olup yüksek m aiyetleri
her yer 38 k u ru ş tu r İler iki sinema 1939 da nin U kdirkâr bir dos-
açılmış olup semtin yegâne sinem alarıdır, ts- tu olan İstanbul Uni- Militan Nlyatl A^omtk
mvl Şiril'in bir sinem ası d i Koca Murialapa- versitpsi Üroloji do- (Resim: sı. çiıtr)
ç-.ıda vardır ve aynı isnıi ta |ir (19411i. çenti Dr. Sâim Erkun.
Belitti ElvfT MÜdan Nlyaziuin Basra iisorâ kampındaki
Bu siııema son imâr faaliyetinde kaldı hayatı hakkında bize şu malûmatı veriyor:
rılmıştır Iİ959). «Mildan Niyazi'nin Basra üseri kampın-
tfukl portresi: Çenesini çerçeveüyen simsiyah
AYNUR SİNEMAM — Kuca Muatafapj-
sakallı, sevimli yü&Unâe tebessümü eksik ol-
ijada, Koca M ustsfapaşa Caddesi tlîtrln dc,
mıya ınevmn endamlı, neşeli olgun bir genç
Cerrahpaşa h a sla h m tsi tivarm da bir yaalıs
tir.
sinemadır. 1948 de açılmış olup sahibi Buy
İsmail Şiril'dlr. Bu Katın Aksarayda da biri «Türk, musikisi hakkında geniş bilgisi yc
yazlık, biri kışlık iki sinem ası vardır. 450 kişi insanı kendine çekici kudretiyle ttserâ kam
alır, haftada iki gün Uırkçe y erli w arab fi- pındaki genç, birçok yaşlı zâbiUeri etrafına
linıtert göstarir. M evsimlerinde sem tin sünnet topladı. Be* yüz kişilik kampta evvelâ beş od
düğünleri de bu » nem ada yapılır. yanın bü kişi ile kurduğu Musiki B irliğinin âza sayısı
yük şehrin Dumbüllü İsmail tru p u ve emsali nı kısa bir zaman içinde iki yüzden favaya
Bibi bâzı kum panyaları da burada tiyatro t e r:ı- çıkardı. Onlara nota ve solfej dersleri verme
sillert verir 11940!. Behçet Elvtr ğe, klâsik musiki eserleri öğretmeğe başladı.
B u hareketiyle hepimize hem çölün ortasın
AYM1,IIAVAT ÇIKMAZI — Kumkapı- da esirliğin verdiği Tuhi ıstırabı dindirmeğe
ıla Kadırga meydîınmdadır. 1934 Belediye Şe muvaffak oluyor ve hem de kurduğu yüksek
hir Rehberinde ŞehaüYtr Mahallesi hududu b ir sanat mektebine devanı İmkânım sağla
kindedir. Kayda değer bir hususiyeti yoktur. mak suretiyle bizi ruha» tatm in etmiş, oyala
mış oluyordu, Mildan Niyazi'nin bu hareketi
AYNl'l.llAVAT lıA TUX — Üçüncü Sul
o kamptaki esir Türk zâ bitlerinin ferdî ve !<;-
tan Mustataıım hasekilerinden oluş H adital-
ti mal durum larında usta bir pedagog ve psi
ûl-Cevamiin kaydına g öre Kadırga limanı ci
kolog olduğunu göstermiş olması ba&ımmdan
varındı! Katırcı Ham Mendilinin baıtiyesi;
dikkate şâyândır. 0 günün yurduna dönmeğe
fcd>ri lâleli Camiinde Hasekiler Türbaslnde-
:lır. m uvaffak olan gençligı kendisine çpk şeyler
borçludur.
tîilal.: lladlkMttll Cevami, I.
«Musiki görüşlerine gelince; gölün orta
AVOMAK ı Mlhlaıı Nlvsri ı — Klâsik sında, o sadece znıulkiyi muhitine tanıtmak,
Tiifk musikisinde kıymetli bir bestekâr ve sevdirmek ve Öğretmekte kalmamış, ayni za
büyük musiki İUmi; ib SB de Serftce'de dağ manda kampta mevcut ve ıtıüntesibi daha mr
ılıl: haylili hakkında elde edilen mıılılımıl. ilmi olan Garp mOzIğl kulübü Ue de samimi te*
şanına nisbelle pek m ahdut Italnujtır. son yıl maşlar teinin etmiş, otüara Türk musikisine
larının hastalıkla geçmesi, yalcın doatlaruıı ait ilmi görüşlerini îtab ederek Türk musiki
kendisiyle terriinıei hali hususunda komış- sinde* yapılması lâsımgeîen yenilikleri, Üç
■nflktan incitmek luıdigeslyle alıkoymuştur. dttrt actfli koro yapabileceğini Istuh etmiş ve
d /g r o u p /m e r o k e d iy o r u m
ISTA M rn,
AVOMAK ıV ilriu S ı n a i — 1626 —
h atti yapanjtır, ü « r t kampında musiki na yapmak lüzumuna çoktan Inanmi) olduğu içio
zariyatına d ü r yazdığı notlar 108 sayfa k a Ahmed Adnan Saygı'nın da hocası olup o es-
dar tular. Hem monist vt kem idealist U r nada seksen yasinde oldujju »Sylenen Miear
ruh taşıyan Mildan Niyazi o (fin V>k sevilen mlUıımdUi Macar Tevfik Bey adlı bir hoca
ve Jıiirmet £3ren kimi] bir insandı, bttttin ha dan fia rp musikisi nazariyatını tahsil etaıiftir.
yatı boyunca da böyle kalmıştır*. tzmirde kurduğu Darutaıuslki m«Jetse»
Mildan Niyazi. esaretten dSnüjüjıde İz- sinde yüzlerce talebe y e ld ire n Mildan Niya-
mirde yerlermiş, musiki çalınmalarına devam zi «yenem ediğim iz sebepler yüzünden ra&ts-
ederek Medine yolculunda «Dariiîmutiki» ad seseaini kapatarak İstanbul* gelip yerieınüj.
lı bir mektep açmiftir. Daima mttsbet ve ve tir; geçim endişesiyle belediyede mütevazı bir
rimli çalışmış olan sanatkâr ilim, gördiigii memuriyet bulm uf. Bayazıdda da «Musiki
rağbet üzerine miiessesesini genişleterek ha Birliği» adı ile bir dernek kurarak musiki g .
pishane arkasında daha geni? bir yere naklet- lışmalarına başlam ıştır; ve burada da yüıltr-
aıiftir. ce talebe yetiştirm iştir: rakat bu esnada ge
M ild an Niyazi. Doktor Soim Erkun'un çirdiği bir kalb krizi yüzünden çalı^malarau
bilhassa kaydettiği Türk musikisinde yenilik fasıla vermek* zorunda kalmış, derneği dagıt-
m if. b ir m iiddel sonra ba satırlara
m u h arriri ile tanışarak beraber
«Türk Musiki Derneği» nl tesit tt-
tıtijlir.
İnsanlığı, eşsiz fazileti, musiki,
deki d erin bilgisi ve hudutsuz me
ziyetleri Ue arkadaşını kendsioe
hayran bırakan Mildan Niyazi, ar
tık ölüm ü gününe k ad ar (alıgnu-
larına durm adan devam etmtytir.
26 Nisan 1647 Cumartesi günil sast
11 de, bir kalb krizi neticesinde
H akkın rahm etine kavugmuştar.
ö lü m ü Ue dostlarım sonsuz bir
elem ve ıstıraba düşüren bu büyük
adam, arkasında 700 - 800 sayfa tu
tacak olan büyük bir «musiki naza
riyatı» telif etm iştir ki tab'ı linki*-
la n elde edildiği gün. railli küîüp
hanemiz muhalled bir eser kazana
caktır.
B îr öm ür verdiği bu çalıjma-
laruu bir şöhret yapma veya servet
toplama vasıtası olarak kuUannttf*
a sli tenezzül etmemiştir. Onun. W-
lün hayatı boyunca çektiği nıaıîdl
sıkıntıdan bir gün olsun şikâyet et
tiği işiUlmemiftlr. izinlide iken
Leta’i Beyin Mr aralık İzmirde tu
tunduğu maddi bakımdın aıtantı
içinde olan bu büyük Türk b«le- (
kâruu Darütmusiklsinde aylarc*
WIM»tı N ljari Ayemak’ın K k â r ^ td lk barındırdığını en yakın döstiv
(V«n; îluhlddhı E*ev> bile, ağsından içitmcmişlerdir.
http://groups.goog le.cd
A.VİtKLÛMB’b :: 1627 — AYFBSCOfi
m/group/merakediyorum
A ••KAL .J r j .. - H ohfiı — 1628 — İstanbul
İnşat ederek Şehir Tiyatrosu kadrosuna geç- dt. esas sanatkârlar kadrosuna alındı; ilk ba;
dı ve ilk defa P ergıint piyesinde Solveyk ro role Johann Slrauss’ın 'Y arasa- piyesinde
lünün hayaline çıkdı.. Yarasa rolüne çıkdı..
Öylesine m uvaffak oldu ki m ühim ro l Daha sonra Shakespeare'in tK ral Lear» in
ler giıveple verilm eğe başlandı, «Şafakda ge de Soytarı, «Yumurcak» da Yumurcak, ;F’iga
len kadın* da Adela Iİ950), ^(’rıknmino i n ronun Düğünü» ntle Figaro rollerini lagarı ile
dine gel* de Lelana. '■Tehlikeli dönemeç» dc oynadı, yüz elliye yakın piyesde birinci d?
f’reda, «Vahşi Kız* da Terez 11951), «Annemi roccdo rollerde görüldü, onyedi sene sahne
hatırlıyorum* da K rislin, «H alanın Mirası» n- müıiürlUgl) yapdı, Muhsin K rlugrul'un çevir
da AtlBnla Iİ955), «Gizli Anne» d e Kletnan- diği tüm lerd e de rejisör asistanlığı yapdı.
tln, <Hayaller U m anı» nda M an H956) oldu. Ayni zamanda kalem sahibi olan Necdet
Trajedi ve dram da m uvaffak olan genç s a Mahfi piyesler ve senaryolar yandı; trajedi,
natkâr Türk -B ir yaz perdesinin* d e seçkin dram , komedi, operet, sahne hayatının her
simalarından btrl oldu, »Gençlik g ü n a h lı, sahasında kıym et olan sanatkâr Çocuk T iyat
«Uçuruma Doğru». «E fsuacu Baba», «Bekle rosunda aldığı rolleri de m uvaffakiyetle ba
nen Şarkı». «B rakurt Obası» film lerinde birin şardı. «A ksaray P a la sı, «Akdeniz Kolsan lan»,
ci derecede ro ller aldı. Fransızca ve rum cayı »Efsuncu Baba», Paydos», «Yaprak Dükümü*.
pek güzel konuşan, son d ereced e sem patik ve «H ürriyet A partım anı», «Cici B erber» film
sağlam bir sanat terb iy esin e sahib Jeyan lerinde d e mühim roller deru h de etti. 1947 de
MaUfi Ayral bu satırla rın yazıldığı 1956 y ı fransız a rtistle ri ile b erab er Jcan Sarm ant’ın
lında otujîbir yaşında bu lu nu y o r idi, ve İstik «Les plus beaun Jeu x du mnnel» piyesini fran-
bal için çok şey ler vaad e tm ek te idi. Stzca olarak iki defa tstanbulda Maksim Ti
yatrosunda, bir defa da An karada Konserva-
AYRAI, (N ccdet Mahfi) — Şehir T iyat
tu v ar sahnesinde oynadı.
rosu artistlerin den 1908 d e Bogaziçinde Paşa
T aklidde m üstesnâ h ün ere sahib olan
bagçesinde doğdu; babası jâ i r m iralay Melı-
N ecdet Mahfi nam lı Italyan komiği Toto'yu
med Mahfi Bey, annesi F atm a M esadet H a
film lerinin dublajında musev! ağzı ile ko
nımdır; G alatasaray Lisesinde oku d u, tiy a tro
n uştu rm u ştu r. 1959 da T oto'nun yirm i dör
ya k a n ı pek küçük y aşlarınd a b a şla n ış, m ek-
düncü film inin dublajım yapm ış bulunuyor
ieh sıralarında iken de b ir aşk b ilin e gelm iş
du.
tir. jlln net düğününde ne eğlence istediğini
soran babasına o g ü n lerd e Beyttozda tem sil îtan b u l R adyosunu radyofonik tem sille
ler verm ekte olan a k tö r S ilim Bey m erh u rin d e m ühim hizm etleri olm uştur. Şehir Ti
m lu tiyatrosunu getirtm iş, Paşabağçesindeki yatrosunun tu rn elerin e katılarak m em leketi
yalısının bağçesin- n in hem en h e r ta ra fın ı gezmiş, görm üştür, bu
de bir açık hava seyahatlardan zengin hatıralar, notlarla dön
m üştü r.
temsili verdirtm iç-
Bilhassa mesleği, edebiyat ve sanat eser
ti. 1932 de Ş eh ir
le ri bakım ından değerli b ir kütüphaneye, ti
Tiyatrosuna figü
y atro ve sinem a üzerine kıymetli bir resim
ran olarak girdi, ki koleksiyonuna, b ir de posta pulu koleksiyonu
yirmi sekte yasın na sahiptir,
da idi, evliydi, kızı H alûk, zari! mütevazı kendisini beşeri fa
sanatkâr J e y a n ziletlerle de süslem esini bilmiş b ir sanatkâr
Mabflde dürt ya dır.
şında idi; bilhassa
AYRAN — tstanbulda, küçük dükkân
sağlam sahne k ü l
larda, yahut ayak esnafı eliyle bilhassa yazın
tü rü ile büylik re -
satılır. Devir devir, kullandığı yoğurdun ne
jisür Muhsin Er- faseti Ue Büyükşehirde şöhret yapmış ayrancı
tuğrul'un nazarı dükkânları vard ır ki, son sekiz on yıllık mazi
dikkatini ç e k d İ, Necdet Nahn Ayrıl İçinde, Bayazıdda. Sahaflar [K a tU k la rı çar
takdirlerim kazan- (Reste: N«llı) şısına girerken koldaki ayrancı bunlardan
. m / g r o up / me r ak e di y or u m
AYHAN ACI2U 1890 — İs t a n b u l
biri idi. Seyyar Ayrancılar, bilyukçc deştiler Ayranın, kap İçinde bu sik in ve rakid
veya gügüm lerte dolaşırlar. gfiğiimUn veya halidir ki. İstanbul argosuna «ayran delili»
destinin ağzını yeşillik ile süsleyip ağzına bir U blrilli mal etm iştir. Yine Büyllkşehir argo-
bur parçası yerleştirirler; saltıklan ayran da. «unda «ayranı kabartm ak», «ayranlığı şimşek*
ekseriya beyazımtırak so£ıık bir sudur; seıy- tâbirleri v ardır (B.: A yran Delisi; Ayranı Ka
yur aucutar gibi barıiaklartm şıngırdatarak-. barm ak ve Ayrantıgı şişmek).
— BU2!.. Ayranım Iju î !.. gibi!.. Dişleri AYRAN AGIZI.I — KUlhânl ve hâneber-
donduruyor!., gibi şeyler bağrırlar; m üfteri d uşlar argosunda abdal, budala, sersem ; mi
leri dc umumiyetle ayak takımıdır., K öprü saller :
nün Eminünl! tarafında bu seyyar ayrancılar — tyl oğlan ama., ayranağulı..
stlc sık görülür.. Bazı kimseler, ayranı tuzlu *
içer, bu gibiler için ayrancı dükkânlarında bir
tuz kabı mutlaka bulunur, ayrancı bir barda — Beyi gördün mü?
ğın dibine kahve kaçığı ile bir m iktar tuz at — Gördüm ama anam dan emdiğim bur
tıktan sonra, ayranı bardaktan bardağa bir num dan geldi..
kaç defa Hktararak tuzu erittikten sonra müş — Neden?
terisine sunar. — K apucu diye bdr ayranagızlı koymuş
Amele ve işçi arasında ve d ar gelirli a i lar, beni çapaçul gördü, sokmadı, bey çağır
lelerde. koca bir kâse içinde ekm ek doğrayıp dı, nişanı Ikartvtalt) var dedim, yine sokmaz
kaşık ile a tıjtm lan ayran, yaz günlerinin hem içeri...
ucuz, hem mugaddi, hem de ferahlık veren
bir gıdası olmuştur, AYRANCI SOKAĞI — Küçükpazar na
Yazın. İstanbul konaklarında ve yalıla hiyesinin T lm u rtaş Mahallesi sokaklarından;
rında ayran ikram etmek, feü htenberi yer- doksan derecelik bir zaviye teşkil eden tek
yerleşmiş bir an'ar.c idi. Bununla beraber, dirsekli bir sok aktır; k aba taş döşeli, ik i ara
hezil ve mizah vadisinde kalem yürü tm ü ş İs b a geçebilecek k a d a r g en iş v c bozukça b ir so
tanbul şuarâsı, ayran düşkünlüğünü âd eta bir k ak tır. B irb irin e bitişik ü ç er, d ö rd e r katlı ve
taşralılık alâm eti gibi gösterm işlerdir; Siiru- bozukça b ir sok aktır. B irb irin e bitişik üçer,
rinin hezfiyatındaki şu beyit b u n a güzel b ir sokak k a p ıla n ta ş m erd iv en li tem iz ahşap ev
ürnektir: leri, hali v akti y e rin d e a ile m eskenleridir.
Soğuk ayrfln içersin evde ekmek doğrayıp ey T ü r k G ürültüsüz, te n h a b ir so k ak tır (H aziran 1946).
M a f f r l i M t H k n g u ı c a { o r t u v t t e S e n m e ı t i n '. . .
Bibi.: REK ve Saim Turgud, Gcıt notu.
http://groups.goog le.coıt
A.VStKLOI’E D İS l — 1831 — A V R IM K ' E Ş M E Sİ
* ijjy
ı^yroup/merakediyorum
İSTANBUL
A Y B O JK ÇEKMESİ SOKAĞI — 1032 —
Bu dev g ibi şeh rin u fu k lara d a sığm adığım — B ir zorlu şehirm iş kİ am a... H epsin
kestirem ivordu: Zira g ö rü lüy o rd u ki Çamlı- den bu ho;um a gitti. Dedem rahm etlik: <ts-
çayı da a lıy o r. H alice de kıvrılıyor, M arma- tanb u lu n Üstüne çıkar olu r mu» deyip d u ru r
raya da dönüyor. Vc bitti sandığı y erd e d e du! Sahi de Sy!e imiş.. Paraya kıydım. Tomo-
nlilerden te k ra r b ire r ada halinde lışknyor. filo bindim. O yana bu yana seğirttim ve lâ
Ona: — Bu su y u n neresin d en K aradı'- kin b ir iyice tadına varam adım ki!» dedi
aize çıkacağız? dlve so rd u la r. Çeugelköyiin- O gün ben n eferi, n e fe r d e İstanbul» en
den sonra da d eniz olduğunu b ir türlU dlişiin- doğru sim asında tanıyorduk!.. Bizim için İs
cesine sığ d ıram ad ı da İzm it körfezi ta ra fın ı ta n b u l beklenm edik b ir rüya gibi güzel ve
gösterdi. kısaydı.. Biz de İstanbulun Üzüntüyle göçkün
IK araya ayale basacağı a n ı hepim izden ru h u n d a âni b ir neş’e, b ir iftiyak uyandırm a
sabırsızlıkla, m uh ak k ak o b ekliyordu. N c Lon- dık mı7 Öyle değilse halk bir vicdan fevera-
drada, ne P a ris’de, ne V enedik ve Homada ııiyle yollarım ızı em irsiz ve gösterişsiz neye
d uyguları böyle yüzüne ve Sudaklarına v u r kapladı? Boğaziçi, Kadıköy gem ileri niçin ya-
m am ıştı. n a yattı? Ve çeh relerle hıncahınç güvertler-
F a k a t gem i su y u k u rc a la m ak tan vazgeç d en büyilk k an at seslerin i an d ırır el şak ırtı
m iyordu ki!.. la rı lim anı niçin sard ı? Bu sesler kayıklarda,
«Durmadan gideceğiz» gibi b ir ik i söz k u la istim b o tlarda Önümüze çıktı, arkam ıza düştü.
ğına çalındı. B ir m ü dd et güzden kaybettim . Y alılardan bliyttk beyaz çarşaflar halinde sar
Kendi hey ecanım d an fazla on un k i ite alâk a kıyor, çırpınıyordu. Sahil kahvelerinde, va
darım. O nun İçin k en d isin i a ra ştırd ım . T â a r p u r İskelelerinde vaveyla oluyordu. Bu teha-
kaya gitm iş, deııizs d o ğ ru sarkm ış, om uzları lük, çoğu (esterinin ren g i uçuk ve libaslarının
sarsılıyor, çocuk gibi hıçkırıyor! havı dökük en elem li ve nam uslu İstanbul ta
— Ne o ld u n ayol! dedim . bakasına aid değil mi? Y a n gıdasından, yarı
« A m irinden a za r iş itti sandım . B öyle n a hevesinden geçerek, b elk i b ir gece lâm basını
d ir bir a n ın da bu g e n cin k alb in i k ırm ak m ü sö n d ü rerek , m um unu üfleyerek k end i çare
nasip m iydi? sizliğinden a rtırıp asıl ru h u n u n ve re b â ümi
B aşını k a ld ırm a d ı: dinin tecelligâhı bellediği Anadoluya yüz bin
— Ç ık a ım a y ıv erirle rse nideriz!... dedi. le rc e lira ve yüzlerle evlât gönderen mütevazı
B ü tün sebebi an ladım . Boğazın: sözlerim e İstan b ul halkına.. N eferin gözlerinde de bi
zim gözlerimizdeki gibi ıslak b ire r titreklik
zorluk v e r d i;
olan ku b beler ve m inareler Istanlm lunun bu
— H iç Öyle şey mi olur!
&nl ggleyaniyle sanki ihtilâçtı ru h u ürperdi!
— B ırazıcık göre de gideydik bari!.,, O ru h u bizim gibi o da güzergShnda et ite do
« İstanbulun eşiğinde de T ü rk çocuğu ağ kunulur, kulakla sezilir bir madde halinde
larsa, vatan, sen a rtık n ered esin ? H â li m ı sa Boğaziçi sonlarına kadar gördü, ağladı. Anla
na gelm edik, sana kavurm adık? Sen var mı dı kİ e si i engin devletin merkez! fim di de
sın? Y oksa g ö n ü llerd e ln r y a d mı kaldın?» d ö rt g ün d ür h âtıraları kadem e kadem e içimi
diye bağıracak, bu n e fe r gibi bıçkıracaktım . zi dağlayarak engin lm aran ülkesinin merkezi
«Y irm i ik i saa t tsta n b u ld a kalm ak has o lm uştur A rtık eminim k i o çocuğun dertıni
re ti sö nd ü rm ek m idir? B unu kendim e sora hayatında bu ziyaret ve bu hıçkırıklar mu
sora U r ciim le b iriyle, b ir cüm le biriyle ko hakkak b ir m erhale kalacak, benliğinde bir
nuştum : b îr parça b ir camii kapısıdan, b ir dönüm yeri olacak.
parça bir sokağı ucundan biraz b ir evi alt ka
tından gürdüm! G ünler gibi uzun süren saat
leri aradım , zira bugün b ir dakika kadar biie «Ve akşamleyin bir kayığa binerdim.
uzun gelm iyordu. İçim de b ir nevi teselli var G urubun renklerini tek rar eden sular üstün
dı: Biliyordum ki n e fe r d e bu saatlerd e tstan de a ğ ır a ğ ır Istan bulu b ir baştan bir boğa sey
bulda geziyor, görüyor. K endisini rıhtım da rederdim : Bir u ran d a Peygam ber emanetleri
te k ra r bulunca: ve e: İti cihangirler penihı Topkapı. bir ucun
— ft'esıl begi'iıdin m i dedim . da yarım hac kudsiyetinde Eyüp türbesi!...
lstanY jl. bu din ve milliyet umdesinden çer-
om/group/mer<akedıiyeor'ı!Hrı
AVHILrK SOKAÛt — 1634 İSTANBUL
com/group/merakediyorum
AYŞ£ KAPIN «Kbc> — 1636 — İSTANBUL
H âıin kendisine bıltim.. îiptarr"£svabı $ır- besi yanında yok., her şeyi unuttu, düşe kal
lıjıda.. lepiska saclar belinde. bülbül de lisa ka, tutuna senücleye güverteye ç ık tı..
na gelmiş dilinde., ya o kaslar, gözler.. nczâ- Bir de nc gönriln.. dalgalar dag gibi.,
f ketle ttr ife t onda tastamam olmuş., ilim, ir bir taran an sağanak., gök yüzünde şimşekler
fan. cümle mâlûmat onda.. Ayşe Reis durur* birbirini kovalar geminin kapUıtı köşkün*
k#n deve ile horgiit'ilnU bilmeyen kız alınır de de gelinlik entarisi ile Mahbûbe, başını bir
*nı£ ile sımsıkı sarmış, tayfalara emirler ver
Deyince Recai Malta yerinden fırlayarak: mede :
— Aöuü anacınım sus.. dedi, onun me- — Büyük yelkeni toplayın., fırtına yel
lümatı da. güzelliği de kendisinin olsun.. bc:ı kenini açın..
öyle tabanca elde, yatağan belde kadınla mi
Molla yanından koşarak geçen bir gemi
sil tas ederim...
ciye:
Ertesi gün Recai Molla Ayşe Reuitı kona-
gına gitıi, Kadın Korsan Molla ile Isafca arka — Bre şehbaz bu avret kimdir?., diye
sından konufüu • sordu.
— Molla Efendi hasretleri- dedi, ben o Tayfa : — Ayşe Reis!., dedi, gemiyi eline
kızı sana veririm ama şartım vardır.. Mabbûbe alıl), kurluldu-k demektir...
tenim ruhum, caıum evlâdımdır, bir katyon
yükü çeyizi vardır., bana b ir hafta itin, kızın
eşyasını gemilerimden birine yükleteyim, kı
a da içine koyayım, seni de o gemiye bindiril.
Mora ceziresine yola çıkartrım.. ama erkek
lere pek emniyetim yoktur, komşunun tavu
ğunu kas görürsünüz., nikâhı 100.000
alımdan aşağı kırdırtmam..
Recai Molla boşamak için karı al-
iniyordu, razı oldu. Bir iıafia sonra da
Ay$e Stcisden haber geldi: «Bir kalyon
yükü çeviri ile kız helâlini kalyonda
beküyor..» diye, Ayşe Reisin ten*
sibi ile zifaf da gemide olac&kdı
Molla gemiye Wndi, kalyon
lenger aidi, damad efendi gelin
kızın duvağını kaldırınca heyeca
nından az kalsın düştlb bayılacak
tı- Karşısında bir peri kızı
vardı.. o ne güzellik., o ne
masumiyet Recai Molla bek*
lenUf beklemiş, lam ay ı gö-
flmteıı vurnuışdu...
Fakat. Çanakkale Bo
ğazından çıkar çıkmaz
nûdhiş bir fırtınaya tu-
'ulduUr. Gece deniz bİı*
kat daha azgmlaşdı. Ge-
m* battı batacak. Rccai
^öllayj âeuue lulmuşdu.
y«n baygın yatıyordu..
bir ara gizlerini «d*~ Aj k Bel»
aıttatı Allahım.. .MıbMı- tenim ; Sabiha Bem lıj
o m /g r o u p /m e ra k e d ıy o r u m
AYSE SULTAN HACÇKSİ — 163» — İSTAMBJL
Gemiyi batmaktan kurtaran Avşe R e is: üslûbunda. haznen kesm e taştan, yüzü m er
— Kocacığım , dedi-, ananın gördliğii birm er. kemeri bir beyaz b ir renkli m erm er ile
sersem put misâli câriye idi, yolda senin gör örülm üştür. K em erin üstündeki kitabesi, celi
düğün. deve ile hÜrgOcünil bilmeyen kız ise EtilUs İle bir beyitten ibarettir k i sudur:
ben idim., kimse cesiret edip benimle evle
O s a b ı H u ı t tl A îîe S u lu n cüd İIit A e lti ba l A l
neni ezdi. ben de ha- erkeğe k o ta diye baka
Piriti
nındım .. son defa korsanlık yapriım. fesi kal
dırdım.. erkek esvabı giymemeğe and etmiş- Ilkllm lAribîne unun kıldı te n Ztılill çefttel »yaiıl-
dim.. bu gece gelinlik esvabımla buraya çıkıp k v llt
geminin kumandasını elim e almasaydını cüm t o » (M. ıssa)
lemiz gemiyle beraber batar, boğulur g ider
dik. ama ben yine senin o mâsura Mahmube- M usluğu koparılıp çalınm ıştır; Ustu çatı
nim.. üstüme senden başka erk ek eti değme şır ve acıktır, fak at ayna taşı teknesi ve haz
Hiiştir.. sen de vehim ve vesveseni at., kadı nesi m am urdur. Cephesi, k ilib e n ü t altında
m a nâm usunu kocanın baskısı, kilidi degıl. ve kam erin '(» 'is le ri üstünde iki madalyon
sevgisi ve itim adı korur. çiçek ile tezyin edilm iştir. Bu güzel çeşmenin
suyunun akıtılm ası. BUyiikşehirin in u r faa
AYŞE Sl'LTA.V BAĞÇESİ — Onyedîılci liyeti arasın d a çok y erin d e b ir iş o lu r ki. ağır
asır ortalarında Üsküdar sahrasında ıııirl bah b ir m asrafa da m al olm asa g erek tir (1947).
çelerden; bir a n d a lb şir Paşa zevcesi Ayşe
Sultana verildiğinden bu isimle anılm ıştı; y eri İb ra h im Bilimi Tutttık
tesbit edilemedi; paşa, kendisine m ührü h ü
AYŞE SU LTANIN D O G O M ) — Vak’a-
mâyûn ile beraber Ay^e Sultana v erilip ts-
nüvislerin kaydettiği saray d üğ ü nlerinden bi
(anbula çağırıldığında. ev veli bu bafçeye in
ridir; H icri 117i y ılı Cem azîyelevvelinin al
mişti |B.: Mustafa Paşa, lb ş:rt
tın cı g ü n ü (Milâdi 17581, Ü çüncü M ustafa, kız
bibi.: SllÂhctar Tarihi, I,
kardeşi Ayşe Sultanı devrin vezirlerinden Si-
AYŞE St'LTA N ÇEŞMESt — Ü sküdar- lâh dar M ehmed Paşaya verm iştir.
da, tm rahor Caınif kar^um daki küfededir; SilAhdar M ehmed Paşa T ırhala m utasar
onallmcı asır yapısı olup bu satırla rın yazıl rıfı bulunuyordu. N ikâh, paşanuı gıyabında»
dığı sırada mııatta! idi. T ürk klâsik m im ari s u lta m a lkam el etm ekte bulunduğu Hekim
başı sarayında Kızlaraga&ı, Şeyhülislâm efen
di, paşanın vekil ve şah itleri huzurunda beş
ti in a ltın üzerine kıyıldı. M ükellef bir ziyafet
ten sonra, Şeyhülislâm Efendiye bir bohça
içinde beyaz çuhaya kaplı b ir sam u r kürk
hediye edildi; harem de Kızlarağasına da bir
sam u r kürk giydirildi; diğer hazır bulunan
lara da m evkilerine göre. Sultan ile Paşanın
şanlarına lâyık hediyeler verildi. Sür’atle ts-
(anbula çağrılan dam at paşa, büyük şehre an
cak Şevvalin dokuzuncu günü gelebildi; k en
disine Koca Ragıp Paşa tarafından Bahariye'
de b ir ziyafet verildi; oradan yedi çifte bir
kayık ile B ahçekapısı iskelesine çıktı, Babtâ-
liye giderek S adırlzaraın elini ö p tü ve Sadi-
râzam tarafından serâsereye kaplı bir sam ur
k ürk giydirilerek ta ltif edildi vc binek taşma
hediye olarak çekilen fevkalâde müzeyyen bir
ata binerek iskeleye dSndU. ve kayık İle Sul
ÜKküdarda A ytm lU n Çefmeii tanın Ortaköydeki sahilsarayına gitti, yatsı
<>esllıl: Ntılh) namazından sonra, Kızbragasj vasıtasiyle
http://groups.goog le.<
ANSİKLOPEDİSİ — 1639 — AYTAÇ I H tn id l
«hacUgâJu isııietpenibiye rûm al ve şerefi zi Hoca VfthLd E fendiden rik ’a, ve jan d arm a ko
faf ile dağzeoi kuliibi emsal» oldu. la la rın d a n A hm ed H ilm i Efendiden sülüs
BıU : Vfaıl Tııthi. I yazdım. Sonra K avasısagir imamı Said ve
idadi hüsni h a t m uallim i h a t bocası akrabam
AYŞE SULTAN SARAYI — Evliya Çe d a n A bdbsselâm Efendilerdim teallüm etlim .
lebinin yazdığına güre, onyedinci a sır n rta- «Yazı k ad ar te sm e d e istidM un vardı,
larıııda Aksarayda İstanbulun en büyiık s a resm i, a sk eri rlişdide resim ve fran su c a mu-
raylarından biri idi. Baglca bir kayda rastla- a ilim i Ressam i! ilmi Efendiden Öğrendim . Bu
namadı. Zamanımıza kadar nişanı, izi kalm a z ât ressam m erhum Ali Rlza B eyin m ektebin
m ıştır den yetişm iştir.
Bibi.: Erlira (,'rlnN, I.
«M erhum H aşan F erid B eyin atlas hari
AYTAÇ (Hdntidl — Zamanımızın en s e ç tasını a sü n d an fa rk edilm eyecek şekilde mu-
kin b attan, arab asıllı T ürk h arfleri ile yazı tahassüs bdr h arita c ı g ib i çizdiğimi gferea coğ-
sanatının son üstadı; rind m eclis adam ı, İsta n rafiy a m uallim inin ta k d irin i m ucib olmtışdu.
bul ansiklopedisinin m üm taz dostlarından; Bu e se r m ekteb m üzesinde m ahfuzdur.
«Son H attatlar» m üellifi m erhum M ahmud «İdadiden m e tu n olarak 1324 d e 4milâdi
Kemal İnal bu değerli sanatk ârın hal te rc e ' 1906J îsla n b u la geldim , b ir sen e k a d a r Mek
meşine: «M iikerreren vâki talebim iz üzerine tebi H ukuka, 1325 d e (M. 1907) Sanayii N efl-
yazdığı hal tercem esini aynen dercedediyo- sede resim v e hakk kısm ına devam ettim .
n ı u diye başlamıştır. İstan bu l A nsiklopedi «1326 d a (M. 1908) H asekide G ülşeni Maa
si de: tM iikerreren vâki talebim iz ü zerin e to k r if M ektebi resim ve yazı m uallim liğinde b u
daha etraflı bir hal tercem esini vaid b u yu r lundum . Bu sıra d a talebe ara sın d a istidadını
dukları halde b ir tü rlü yazıb verm edikleri için g jrd iig iim M ustafa H alim i yetiştirdim f H attat
«Son H a tta tla » dakî satırların nakil Ue İkil- Halim).
fa olundu» derken duyduğu derin leessilrü «H ususî m ah iy ette m atbaa işleriy le meş
bilhassa belirtm ek ister. Ü stadın İnal nuurhu- gul oldum. 1327 d e (M. 1900) m ünhal bulu*
ma gönderdiği yazı şudur: tıan R üsûm at M atbaa M üdürlüğüne bilmiisa-
»Asıl adım Şeyh Musa Azmidir; Azmi im M a tâyin edildim . Bu m em uriyet Sanayii
zalı bir çok yazım vardır; otuzbeş seneı] enberi Nefis'eye devam ım a m âni olduğundan istifa
Hâmid nâmı müsLeârı ile yazdığım için h e r ettim .
kesçe Lamnan m üsteâr ismimi değiştirm eğe *1328 de (M. 1910) M ektebi H arbiye m at
Siinım görmedim. baa hattatlığın a, bilâhare E rkânı Harb&iyyei.
«Yazı sanatının nâçiz hâdim lerinden b u serh&Ltatı Hocam M ehm ed N azif Efendinin
lunan fakir 1309 da (milâdî 1891 - 1892) tti- vefatı üzerine m ezkûr m atbaaya geçelim. Bu
y arıbekirie doğdum, Tuhfei H atm in d e m u m atbaada yedi senelik hizmetim devresinde
h arrer hatlâtlnden
B irinci Umumî H arbde Y ıldırım O rduları
Âdemi Âmedl'nin ah-
grup em rinde hizm etten so n ra Istanbula av
f&duıdan Z u 1 f i k a r
d et ettim . M ütârekeyi m üteakib 1336 d a (M.
Ağanm oğluyum. 1918) istifa ed erek H attat Hâmid Yazı Evi
• tik tahsilimi sib- nâm ı m üsteân ile K apalıfınn karşısında b ir
yan mektebinde. Bü dükkân açdızn. O larih den U ihiren serbest
yük Millet Meclisinin çalışmaktayım.
ilk devrei intihabiye- «A radan altı ay geçdjkten sonra H attat
slnde Diyarbokir me A rif H ikm et Beyin vefatı tilerine ondan m ün
busu olan lloca Mus h al olan yazı yu rdu n u (şimdiki A fitâb K ırta
tafa Âkit Efendinin siye Mağazası) istihlâf ederek orada çinkograf-
rahlel tedrisinde yap- hâne açdım. K ardeşlerim ve talebem burada
dım ve ondan yazı ag çınkograflık öğrendiler.
kuıı meşk eyledim. «Şimdi A nkara Caddesindeki matbaamda
«Diyanbeklr Aake H .u .t utmM a ,ta , yazı işleri ile beraber tezhib, çelik üzerine re*
rt Rfifdl Mektebinde ( M n : Nedfci sim ve yazı hakki, çlıikograflık, kabartm a ve
om/group/merakediyorum
tS T A S B tl.
1 64 0 —
AYTEKl-V .-,KA(iI
lüks etiket ve saire islerini bilfiil tatbik e t dem eğe m ecbur olurlar. MedhU s e n i bir âde
mekteyim. mi en2ân am m ede kıym etli gösterm ek, yâhud
kıym etini a rttırm a k için ihtiyar olunur. Ha
«Şişli Camii şerifinde, daha başka cam i
m idin kıym etini yazıları is te t etm ekde oldu
lerde. tstanbulda b ir çok zâtin salonlarında,
ğundan m edhü senâ ile ona kıym et vermek,
Mısır ve lrakda binden (azla yazını vardır.
yâhud kıym etini arltırm ak için uğrarına bey-
«tstanbulda SÜU13celisini Mehmed Nazif, hûtledir. Güzelin ınedhe ihtiyacı yokdur, Gü
suliıf ve neshi Hacı Kâmil Efendilerden, tâ zelin m eddâbı güzelliğidir».
liki de H.ılüai Efendiden meşk eyledim».
AYTEKİN SO K A tl — K um kapı nahiye
Merhum Mahmud Kemal inal bu lıal te rc e -
sinin T ülbentçi H üsam eddin mahallesi sokak-
mesi notuna şu m ütalâayı eklem iştir «Hâmid
larındandır. M erm erciler Caddesi ile A tatürk
Bey, celi sülîisde, sülüs ve nesihde ve tâhkde
Bulvarı arasında uzanır, b ir araba rah at geçe
zamanın en değerli hattatlarından sayılmak
hakkını hâizdir. Fakat yazının dekaayikine bilecek kadar geni;, kaba tu ; döşeli bir so
kaktır, evleri ikişer. Üçer k atlı kâgir yapılar,
m uttali olanlar ve kıymetini takdir edebilen-
ler, benim g ib i: sekenesi Rtım dur: Uç bakkalı, b ir Jtundura ta
mircisi vardır. T em m ta 1947.
M#gL vlur Rorse ftğer lıalhut orbâbı V[ıkınır
tiahanuz dilberinin oolcla] halli batın» AYTCTULMASI — İlk okul talebesi ço-
http://groups.google.co
AN SİK LO PE D İSİ — 1A41 — AYVAD BEN Ol
cılkların bile basit bir izah ile kavrayıp anla lunarak ve canavar üzerine kurşu n sıkarak
dıkları ay tutulması hâdisesi, kaba cehlin vc kendisin! kurtarm ak m üm kündür.
dolayım İle bâtıl itikadların karanlığından k u r Filvaki bultin cam ilerde vaziyetle alâka
tulamamışlar tarafından dalma k o rtu ili: sey d a r dualar cılılnıektıyilr ve tstanbulda yaylım
redilmiş, yakın istikbalde kölii vak'alara bir aleşi 1>h ş I jiıiışlır Bu korkunç hale hayırlı ça
işaret gibi kabul edilmiş, ay üzerine elliden tılardan aya tü fekler atılm aktadır.
dünyanın gölgesi onu yutan bir canavar zan Evimize varm ak iızere F enerden bir ka-
nedilmiş. canavarı korkutup kaçırtm ak vo yjca biniyoruz. Yolda bizi tevkif ediyorlar.
ayı kurtarm ak için dualar «dilmiş ve giik yli- Halicin yarı yolunda, zaptiyelerin motBrlj bi
züne tabancalar, tüfenklor boşaltılmıştır. ze geçidi kapıyor; b ir husuf gecesi kayıkla
Bıçkın, külltânl ve serseri gfirûhu silah dolaşm ak ıııeınnû.
ateşliyerek taşkınlık göstermek için bu tjJtıl -îFakal sokakta yalam ayız yal Zaptiye
itikadı fırsat bilmiştir. Bu hal Istanbuldâ I î)06 efend ilere k arşı gayet yükseklen alarak m ü
meşrutiyetine kadar devam etmiş, ancak o ta zakere eıliyor, m ünakaşa ediyoruz ve ciir’e t
rihten sonradır ki ay tutulunca silâb alm ak gösterm ek sayesinde b ir k ere daha işi halle
yasak edilmiş, yasağı clinlcmiyenler de asa diyoruz. — N âhid S ırrı O rik tercenıesinden».
yişi İhlâl ile suçlandırılarak hapse m ahkûm tB.: Av,iade).
olmuşlardır.
AYVA — M eşhur ıneyva; İslanbulıia b il
iç in d e yer y er geçen a sır o rta la rın d a k i
hassa [Soğnziçinde Ç engelköyüııün ayvası m eş
İsta n b u lu n çok g ü zel ta sv irle ri b u lu n a n P ierre
h u rd u r; m evsim inde bu köye m isafirliğe g i
L o ti'n in tAıid e > ro m an ın d a ay tu tu l m a s ı iç in
denler. sem tlerin e hiç olm azsa b ir sepelçik
de b ir p arça v a rd ır:
nyva ile dö nerlerd i; a sk e r m ekteplerim izin en
lU lık a p a n s e d le rin i m u h te şe m b ir ak şam
büyüklerinden biri o lan K uleli lisesinde, do
iç in d e in iy o rd u k .
laplarında k e h rib a r gibi b ir kaç ayva b u lu n
• İstanbulun alışılmamış bir .manzarası var d urm ak çocuklar arasın d a b ir a n ’an e hük m ü
dı; bütün m inarelerde hocalar garip m akam ne g irm iştir ve K uleliler evci çıktıkları za
larla meçhul dualar terennüm ediyorlardı; ge m an, analarına, b abalarına, k a rd e şle rin e Çen
cenin bu alışılmadık saatinde bu kadnrr yiik- gelköy hediyesi olarak ayva getirirler.
sekten (ikan bu tiz sesler muhayyeleyi endi
şeye düşürüyordu; ve kapılarının önünde top AYVAD BENDİ VC DERESİ — Belgrad
lanmış olan M üslümanların lıepsl gcfc yüzü o rm anların d a. Onsekizjnci a sırd a Ü çüncü Mus
nün bir korkunç noktacına bakıyor gibi idiler. ta fa ta ra fın d a n y aptırılm ış b ir ben d d ir ki,
adını o zam anlar civarında bulunan b ir köye
^Ahmed nazarlarımı takip e tti ve dehşet nısp-.-Lle an ılan bir d ered en alm ıştır.
İçinde elimi yakaladı: Demin Ayasofyanuı
O ııaltıncı asırd a bu yana, B üyükşehir b a
kubbesi Özerinde o kadar parlak görm üş ol
y atın d a {ok kıym etli j-ol oynam ış olan Kırk
duğumuz ay. yukarıdaki büyüklük içerisinde
çeşm e su ları, B elgrad orm an ların da yap tırıl
sönmüştü; artık »olgun, sönük ve kanlı bir
m ış bendlertlen, ufak havuzlara akıtılm ış d e
kırmızı lekeden ibaretti.
re le rd e n ve m ü tead d it p ın arlard an toplanm ış
«G5k yüzünün işaretlerinden daha tees su lard ır; İm paratorluk ta rih i boyıtoca bu su
süre garkedici b ir şey yoktur ve b ir şimşek şebekesini yeni katm alarla zenginleştirm ek,
çakısından daha siir’atle peyda olan ilk his daim a d üşünülen bir hayır işi olmuş, her tu 4
sim de bir detışel hissi oldu. Takvime bakm a şatta, yeni ve büyük inşaata girişilm iştir. Ay-
ğı uzun zamandan beıi ihmal etm iş bulundu vad bendi de bunlardan biri olııb Hicri 1179
ğum için, bu vak'ayı tahmin etm em iş bulum, (M. 1783 - 1766ı yılında yaptırılm ıştır. Aşağı
yordum. daki bilgi. Dr. Sadi Nâzını N irven’in İstanbul
«Bunun ne kadar rmlhlm ve korkunç bir S uları, adındaki çok kıym etli eserinden nak
hal olduğunu Ahmed bana izah etti: T ürk iti ledilmiştir:
kadına nazaran bu esnada ay kendisini p ar • Bu beııd. Belgrad orm anlarında mevcut
çalamakta olan bir canavarla mücadele halin suyun tslanbula en uzak mesafede olanıdır.
dedir. Maamafllı Allah nezdinde şefaatta bu 10ü m etre irtifam da bulunan tepeler arasın
m/oroup/merakediyorum
AVVAGClÜ — 1&42 — ISTANBUt
da Ajvaıl deresi üzerinde ^ a p ıb n ijtır Ista * Bendden ayrıldıktan sonra. sağdan. eski
bulda Aymd deresi Özerinde y»pılmi}iır. İs Ayvad JtOyiı civarında O rta dereyi, az aşağıda
tanbul? Lâleli Camiinin kurulduğu bir devre Altımı ve Hamam derelerini. B aşç ım * man
ati olan bcı bendin mimarisi de çok güzeldir dırası önünde Çakal Dereyi a lır ve PetnahM
Adeta el ile fcabarulnııj gibi duran koyu ye- altında. Süleyman Bey ÇLfltiJi önünde Kağıt
şinikler a ra m d a bend duvariannuı oterm er hane Deresine karıdır, ki Ba|çe«ı»eden itiba
konsollarının güzel bir duruşu vardır. Bende, ren aşağı kısmı. Davutpaşe M eraları eteğin
deresinden maada, kendini .o ran tepelerden den geçtiği için Davulpaşa Deresi diye de
derecikler de akar. anılır
Bendin lemel üzerinden yüksekli# 12 m.. 57 AVVAGULÜ — İstanbul arzının tama-
Bendin üstünün uzunluğu 55 m , 20 n un n da unutulm uş renk isim lerinden; taya
Bend üst kısmının kalınlığı 6 m. na yakın uçuk pembe; geçen asrın seçkin t ü r
Eend kaidesinin kalınlığı 9 m .. 44 lerinden Vâsıf, bir şarkısında bir İstanbul ci
İstiap hacmi 15B.000 tn3 vanına :
H avai ntaiye sathı 2000000 m2 Sana ayvı gttltf (alvaır
Süvari miilâîiüslerinden Mehmed E şref Yarasur ejr g&U blhar!_
Beyin 1 60.000 mikyasında İstanbul civarı diyor.
haritasında, Ayvad Deresi ;qyle gösterilm iştir; AYVALI — Geçen asır sonlarında. Ay-
vaıısarayda Loncada tsUn-
_______ b ulu n eski gedikli mey ha-
= :— nelerinden b ir nam lı mey-
hane idi.
_____ AYVANSARAY — ts-
[— — tanb u lu n H aliç yalısı semt
lerinden, k a r a suıivle
d e n i z s u r u n u n bir
http://groups.goog le.c
A-SSIKLOPEDISI — 1643 —
AYVANSARAY
Jeytijl köjede. sur dışının Haliç kenarın Lonca adını alan iç kısım B üyükşchrin Sulu-
daki son parça» İte su r içinin b ir tasım ın iti kuld ile b erab er cn kesif çingene kolonisidir.
l i n eder ki Balat Karabaş. Atik Mustafapa)» Deniz am elesi gelip gidici, fab rik alar ve k a
ve Abdülvedûd m ahallelerinin oldukça geni; lafat y e rle ri am eleleri yerle?m i{tlr
bir parçası Ayvansa ray hudutları içindedir « arad enize doğru inen ve gittikçe açılan
Amele. i#çi, kiiçitk esnaf, gemici yatağıdır: bir vidirien ib a re ttir ki Lonca bu vâdinin d i
llinde ve geride bulunup k ara su ru n u n son
parçacı batıya (İlişen sırtın tilerinde u tan arak
vo iki büyük kavis çizerek Haliç sahiline iner.
Deniz ilin i A yvansaray Caddesi boyunca uza
nır kl sem lin hııdudu içinde kalan izi küçük
birkaç parçadan İbarettir.
Sahil A yvansarayda bir körfezcik ve ya-
rırcıadKik vücuda g etirir, m e ş h u r Ayvansa ray
k alafat y eri ve H aliç v ap u rların ın iskelesi bu
yarım adacık Ü zerindedir fB.: A yvansaray K a
lafat yeri.)
Bu sem te gerideki sırtla rd a n , m esela H o
ca A li M escidinin bulun d uğ u tep ed en bakıldı
ğı vakit göz ö nünde uzanan panarom a A tik
M ııstafapaşa (Câbir) C am iinin m inaresi e tra
fında sıkışm ış b ir ç atı yığınından ib a re ttir.
San p lân d a y a n i deniz k en arın a rastlay an sa
hada blok halinde fabrika y a p ıla n uzanır. Bu
panoram a aydın olarak g ö sterir ki Ayvansa-
ray sü k k Jn ım n gü n lü k kazancı dolgun dahi
olm uş bulunsa, çatılarının altına has m ânada
re fa h ın girdiği tahm in edilemez.
Sem tin çarşı bölgesi sahil parçası listün-
dad.tr, am ele ve gemici yatağı olduğundan
kah v ehaneleri ve ahçı dü k kân ları çoktur, ah-
çıian n da ağız tadından ziyade kifafı nefis d ü
şün ü lü r, kahvehanelerinde tiryakilerden ziya
d e günlük yorgunluğunu iskam bil ve tavla
gibi oyunlarla a vu tantar o tu ru r; bilhassa ge
Ajvad Bendi vr fttrûfı m icilerin içkiye düşkün olduklarını Ayvansa
rayda hatırlam ak lâzımdır: bu son hüküm il-
om/group/merakediyorum
\YY4X SA*A Y CAOOESt tSTA-VBV\
— 1 64 4 —
libaslara sebep olmasın, Ayvansaray sekenesi- Hiltd »bal ity4t h ra rtfc* f » b sl|
no *ewtjrl K ım ıl Peygamberi tiü r a n a n
ain Loncalılar müstesna, büyük bir kısmı mü'-
N'ör b»bfi m r ş h tû »M alıca ba ı*U ö ahw rpcn
rotn vc tnu'tekid insanlardır. Ol Kbtn İkb^JtB f f n o ide «M u
Ayvansarav huduttan içindeki başlıca O lfct Vıtbı nis. i i f r Kc**d ba UrUıi « â n *
fabrikalar çeltik, lâstik, dokum?, konserve, Yaptı i t i pH*rk«WI »uA riji fth i fJK■»
katem fabrikaları ?e mecbur Ayvansaray de H I2SI <M 1834 18»)
ğirmenidir Avra Hayim Musevî hastahanesi.
semtin yeğine sıbbat möessesesidir AYVANSARAYDA LONCA — Lonca aduıı
S â rjrf hczil yollu kaleme aldığı bir m an. al^n A yvansarayuı »Ç kısm ı. B üyukfeluin, Su
zumede Ayvanssrayı şöyle tasvir ediyor: Uıkule ile b erab er en kesif çingâne kolonilc-
rinden biridir. Lonca Ç ingeneleri İstanbulun
Halta biıim fMJullealjı » U tt v ır saa ve söz. i>s ve nûş âlem lerinde her zaman
K ıalranı, kani. «atın. W&gi. t* U |ı nr en zengin (akım lan çıkarm ıştır; beynelm ilel
Bir lûM ^avdır <*ribaşmtu 9>Ip k in kıym etiyle bohem hayatı Loncada görülür.
Aj-rftftsıraj-di m&i buîaaau r k o tu £ W
M erlu ıu Osm an C em al Kaygılı tÇingeneter*
S ıiU ıa tf bir « J lb u Ç lagiR fltrfe kim
adındaki m eşhur-rom anında, ki kendisi Islan
Heydı» n p ı^ f s i gfbi ipten kuşağı « r -
bul civarı Ç ingenelerini pek vakıadan ta n ı
.4W A \S A Ü A V CADDESİ — Eyyubu m ış tır ro m an ın k ah ram an ı İrfa n ın ağzından
Büyükşehrip m erkezine bağlayan büyük cad Lonca yı y er y e r ta sv ir ve nakleder- Aşağı»
denin. Arslan iskelesiyle İstanb u l k ara s u r d a ki sa tırla r O sm an C em alin rom anından se
larının Haliç u m arasında uzanan kısm ıdır. çilm iştin
A rdan iskelesinden yüründüğüne göre. 3 a ra
«Ç ingenelerin asıl g örülecck hayatı h a r
ba geçebilecek kadar geniş, paket lası döşeli
m an y e rle rin d e , ç erg elerd e. sep etlerd e, sep e t
bir yûMu: sağdaki Bakkal B ayram Sokağı k a
le r. m a şa la r* sa ca y a k la r, ay ılar, m aym unlar,
v a ğ ı n a kadar olan ilk kısm ın iki yanında
heybeler, fal çıkınları, sıp alar, k ısra k la r a ra
2 - 3 kath ahşap evler sıralanm ıştır; sekenesi
sında değilm iş... A s:l görillecek v e hoşlanıla
m ütevaa gelirli aileler olarak görüliir. B ak
cak Çıgaıı hayatı, R eha B eyin, beni yeni alış
kal Bayram Sokağı kavşağından A y ra n sy a y
tırm aya oaşiadığı y e rle rd e im i;...
vapur iskelen sokağı kavşağına kadar ise. de
vam eden tâki: ahşapların altı sıralı dükkân, • Bizim Y enikapıya göçettiğim izin h a ft
çan ı boyudur bunların büyük ekseriyeti de. sın d a R eha Bey. k en di evinde bazı ark ad aş
Pazar günleri açm ak için ru h satiyeleri otan la rı ile birlikte b ana b ir çalgılı ziyafet verdi
manav, helvacı» tütüncü, altçı, içkili lokanta Fakat bani, a la tu rk a ziyafet de bu k a d ar olur
vç kahveci dükkânlarıdır kİ bu m anzara ve Sofra: içkinin, m ezesinin bin bir tü rlü sü ılı-
bi!hassa ahçı dükkânlarının çokluğu, d v a r dolu irti. Sonra, sekiz kimilik b ir incesazla k a
fabrikalarda çalışan am ele ve gemici gibi be d ın la n a n beş kişilik b ir h an end e ve çengi ia-
kâr uşaklarından mühimce Vtr kalabalığın b u k ıx ı vardı. Saz takım ı, başla E dirn eden li-
semtte oturduğunu gösterir, A yvansaray vapur ianfaula yeni gelini? olan kem ancı Bülbüli Se
iskelesi serağından öle sağ kolda Güven Çe lim olmajc üüere A yvansarayuı en gözde çal
lik ve Buigur Fabrikası ile m üştem ilâtı bin a gıcılarından m ürekkepti. H anende kadınların
lar uzanır. Solda da iki ahçı dükkânı. Halid üçü A yvansaraydan ve köçeklik ıköçek oğlan
btn Zeyd’in gaza yoldaşı Sahabeden b ir zatin, :>iur. çengi dem ek lâzımdı) eden iki kaduı da
Huhaaim edül Ensari’nin sembolik türbesi, Sulukuledendi. Fakat «efendim nered e, ben.
yanında Hatice Sultan Mektebi, sebili ve çeş~ r.r r e ie . dedikleri gibi, öteki çergiciler. h a r
mesi vardır. m ancılar n ered e .bu n lar nerede? Hele bun
İkinci Mahnmd yapısj olan tü rbenin ça lar;:) erkekleri p ek k ib ar insanlardı. M isafir
tısı 1945 kışında baktm tııU ktan çökm üştür; lerle hiç *bendeniz» siz, i î^'lü iiiı‘.7. siz ko
kapısının üzerindeki tarih kiU besi şudur: nuşm uyorlar. H epsinin de elbiseleri, ayakka
bıları yepyeni ve son m oda... Hepsmiıı de
Ja*trt1İ Mthmad Han kim d mfceddld hasletin
Oldu bo ftudea rine b ılk ı k e n n a tı 171a yeleklerinin cebinde altın r e güm üş b ire r sa
Bu rnâbırtk türbenin Icvaiine hİmoMt Wip a t... Parm aklarında pırıl p ın l yanan elmas
tjlcti jam stfcttrd? riâyet bi fâjnao yüzükler. İçtikleri rıg aralar h ep birinci sınıf
http://groups.goog le.<
A Jo u a o rc M sı — 1645 — AYVANSARAYDA IjONOA
'B ir gün <ri« cuma olduğu isin Kiğıt- gider; oracıkta. Çağlayan KöşküoUtl arkasın
baoeye gezmeğe. eğleşmeğe fiden bir takım, da size inat yeriz, içeriz U iyetlen... Siz d s bu
akşam tu lü geç vakit arabalarla oradan dö rada kokmuş evinizde pineklersiniz akşamla
nerken. karşılarında oturan bir evin kız ço ra k adar eziyetten
cuktan. bu Kâğıthaneden dönenlerin çocuk — Orada bir gün yersiniz, içersiniz am
larına takılmış, anlarla: ma, sonra burada haftalarca açlıktan nefesi,
— A a . Şunlara bakuı... Bitli Kâğıtha niz kokar:
neden donuyorlar: bir de bize çalım satıyor — Onu sen halletmişsin! Bizim evimizde
lar! h er gün iki üç tencere kaynar!
Diye alay etmişler.. Bunun üzerine, ak — Sizin evdeki tencerelerin içinde her
şam karanlığında oracıkta hafiften bir ağız gün cinler tap oynar!
dalaşıdır başlamış, fakat Kâğıthaneden. dö
— Ay, ay. ay! llçcriyo seslenerek) Getir
nenler yorgun oldukları için i # o gece pek
anam şu dünden kalan patlıcan dolamalarını
Ulatmamışlar: ufak tefek bir İki atışmadan
görsün de arsız k a in birazcık gönlü gözü
sonra meseleyi ertesi sabaha bırakm ışlar...
açılsın!
< Balada. Kilise dibindeki büyük meyha
Tam bu sırad a elinde, kora bir do İm i
nenin bahçesinde bunu haber alan Reha Bey.
tenceresi ü e o rta yaşlı b ir kadın pencereye
kulağıma e ğ ild i:
geldi ve kapağı açık tencerenin içindeki dün
— Öyle ise. dedi, yarın erken kalkalım;
den kalm a birkaç yaprak dolmasını karşı pen
birlikte Loncaya gidelim; çok enfes b ir kav
ceredeki kıza göstererek ve olduğu yerde gö
ga seyredeceğiz ki sen bunu rüy an da hile gö
bek çatkabyarak kendilerine mahsus olan kıv
remezsin! rak kavga makamı Ue tuttu rd u :
• Ertesi sabah erken Loncaya geldik; en
— Dolma görsün gözlerin!
ce oradaki şişman n u n Sütçüde birer süt, son
ra da tepedeki Hançerli Bostan kahvesinde Bu sefer ana kız, ikisi birden ayni tavır
birer kahve ile nargile içtik,,, ve ayni makamla:
i Dertten efendim, baktık ki a lt tarafta. — Dolma görsün gözlerin Dolma gör
Hançerli B ostasın yilkseit duvarının dibinde sü n gözlerin... D olma görsün gözlerin... Yağı
ki tozlu meydanda b ir kaynaşm adır oldu. Ön halis A yvalık... Dolma görsün gözlerin. Pi
ce çoluk çocuk, sağa, sola koşuştu. A rkasın rin ci h ilis M ısır... Dolma görsün gö zlerin ..
dan kadınlar kızlar, kapıların önlerine dizil B ahar, biber tastam am ... Dolma görsün ( i z
diler. Erkeklerin hem en hepsi işlerine ve işi lerin ... (Elleri ile oradaki Hoca Ali Camiinin
olmıyanlar da mahalle kahvelerine gitm işler m inaresini işaret ederek): Gel sen de ye he>
d i Daha sonra, açık pencerenin birinden uza im a m 1 Dolma görsün gözlerin.. Selim söy-
nan bir genç kız, karşıki eve doğru hafiflen leen kocana... Dolma görsün gözlerin!
sestendi: Şimdi k arşı taraftaki pencereye, elinde
— Biz K âğıthaneve gidiyoruz akı (a kızı! yeni kalaydan çıkmış b ir bakır sahanla gelen
Keyif etmeğe, cana can katınıya gidiyoruz; orta yaşlı kadın, bu sahanın içindeki bezelya-
nasıl var mı iştahınız sizi de götürelim ; orada y ı karşıdakilere göstererek, ayni edâ ve aynı
bizimle birlikte hem keyif eder, hem eğlenir; cdâ ve ayni makamla kızı iie birlikte başladı
hem cana can katar; hem de soracığıma efen lar:
dim, bizim sofralarımızı kaldırır, bulaşıkları — Buna d erler bezelye... Buna derler be
mızı yıkar papuçlanmızra tozlarını silersiniz. zelye... Yağsı h ilis kuyruktur... Buna derler
Karşı pencereden uzanan başka bir kız bezelye... Tuzu biberi tam am ... lOnlar da ayni
ona karşılık v e rd i: camim m inaresini işmarlıyarakl: Gel sen de
— Bitli Kâğıthaneye!.. Bitli Kâgıthane- y e imam!.. Buna d e rle r bezelye... Ağzın ya
ye! Orası açar sizi!.. Orası açar!.. n ar usul ye!..
— Bitli Kâgıthaneye sizin gibi bitliler gi < Karşıki pencereden baş üçleşir ve üçün
der. Bizler ise buradan kuruluruz tenteli a ra cü gelen kocakarı, içi kavurm a ile dolu bir
baya... Sepctlerimizlen, bohçalanmızlan, hab- tabağı uzatarak:
belerimizlen (yemeklerimizle) çala, oynaya — Buna d erler kavurma .
http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ — 1647 — AYVASSAHAYDA l û n c a
4Bu ağaza alınmaz söz üzerine karşıdaki yu. dalıa jid d e tii olarak tekrarlanıyor; hele
ler birden alevlendiler ve avazları çıktığı k a kavgacıların içlerindeki sin ir zem berekleri çok
dar bağırarak teflerini, darbukalarım , zilleri bozulan kadınlar, baştan ayağa kadar bütün
ni, boş yoğurt tenekelerini alıp kapının ününe, vUcut uzuvlarını m ıncüdıyarak kan ve ter
dökülmeleri ile b erab er yine onların taraflısı içinde yerlere yatıp kendi kendilerine tepini
olan birçok kadın, kız ve çocuklar «rast bir yor; tıpk ı her yıl, mayısın on dokuzuncu gü
panayır yerine döndü. Orada ahengin daha n ü Çobançeşm esinde (A raplar düğünü) diye
suuturlusu olan ik ln d faslı başladı. b ir âyin yapan babalı araplar gibi b ir takım
y arı maraz! haller geçiriyorlardı.'..
«Berikiler du ru rlar mı ya? Bunu görünce
onlar da teflerim, zillerini, darbukalarım, ke «Fakat, n e dersiniz; o gün sabahleyin, e r
manlarını alınca ayni çığlıkla kendi kapıları kenden başlıyan o pek şatafatlı ve d ört bo}ı
nın önüne sıralandılar ve onların taraflısı m am ur kavga, öğle vakti biraz yemek paydo
olan bir alay kadın, kız, oğlan da o nların ya su verilip öğleden sonra ayni tertiple tek rar
nına dizildiler. E, a rtık lam mân asiyle k u ıjtı; başiıyarak akşam erkekler evlerine dönünce-
sinirlerin en gizli köşelerde*i zem berekleri y e kadar siirdügü ve akşam geç vakit, gerek
boşandı. A rtık m üstehcen denilen sfizierüı kendi erkeklerinin, gerek m ahalle imam, muh
yirmisi, otuzu, kırk ı birden ayni edâ, ayni ma ta r, bekçisi ile, polislerin m üdahalesi m eri
kamla karjıUklı savruluyor ve her savrulan ya ne giiç yatıştırıldığı halde h e r ik i taraftan da
kan açılmamış sözün, tâbirin, ıstılahın, argo hiçbir kimse, değil bir hafif lokat. bir mini
nun ağızlardan kıvrıla kıvrıla çıkışına güre gö cik fiske hile yemedi. Kavga, akjam ezanı ile
bekler çalkanır; eller çırpılıyor; gerdanlar kı birlikte yine çalgı, ahenk arasında, tıp k ı bir
rılıyor; gözler süzülüyor; arada bir arkalar dö düğün, dem ek, eğlence biter gibi lallı tatlı
nülüp tersine ruküa v arır gibi karşılıklı vazi mayna oldu.
yetler alınarak kalçaların yukarı kısımları,
Upkı darbuka çalınır gibi ellerle dövülüyor it k i üç gündür, gündüzlerimizi ve gece
du. lerimizi Ayvansarayuı arkasındaki Lonca Ma
«Sonra yine arada U r bu çak kıvrak, oy hallesinin kahvelerinde geçiriyoruz.
nak. çok curcunalı alı&ıge hafi! bir fasıla ve «İki üç gündür, bunıda öyle bir düfün
rilip evlerde ne kadar kap kacak, çanak, çüm- hazırlığı var ki, sanırsınız, masallardaki peri
lok, bohça, sepet, yalak, yorgan varsa karşılık pâdişâhlarının k m ile eski Hindistan hüküm
lı ortaya yığılıyor; bunlarla vasiyetlerinin, darlarından birinin oğlu evlenecek...
servetlerinin dereceleri biribîrlerine gösteri «Halbuki yaşlı bir lâvtacının oğlu olan
liyor ve sinirlerin en gizU yerlerindeki zembe kemancılardan biri ile eski bir zurnacının kızı
rekler yine birdenbire boşanınca biraz önce evlenecekler... Aman yarabbinı, günlerden
ki çok kıvrak, çok oynak, çok curcunalı ve çok beri o ne hazırlıktır o... Günterdenberf çeyiz
açık saçık »henk tekrar bağlıyordu... Bu ara namı ollmda evden eve neler gidip geliyor.
m/group/merakediyorum
A.T»AXIA»ATT>A W » f * — IM » — İ3TA.TÎCL '
■d a r l Cnnierdeeberi çifte çifte hallaçlar ev- O ne y a ' Şu u n baptaki pembe evin pe«-
tir f e boruna pamuk alıyor, boyuna yı*nl jm i (-e r o ın d o n ı ı ı ı n a n b irk a ç lu d ın başı. J r r ş r ı
yalaklar yorganlar. yastıklar dikiliyor. u h u a la y ın lim o n tık ıy o r v e a ra d a bir. ba
Ur tUlDFror takım takım ırljr dlkıLı- M kılan l im o n la r d ille rle y a la n a ra k ala y a k a r
yor. duvarlar badanalanıyor. bakırlar kalas lı lu h a f tu ,ı* ( tıa r e k e lie ı j ıp a l ıy o r t u n u gfr.
lamyor ve h«ıinç yorgancı, dönm eci ıı*t*». n ı n ! . ' H eh a B ey , k u la ğ ım a e ti l d i
h iç durmadan d ılg u n nlacak evdeki g e lin r e — B u n la r, dedi, ıJuJlın yapanltıa tu rp
miaafir odalarını hazırlıyor; hamam, lra$, <:■'< k o n tr p a rti katanlar Onun Kin fimdi İM
mİ ve gelin alayları İçin f e n e r l e r m e ş a le le r a la y ı çekemiyor v< onlara ııi*lwt (ermek için
jtiiıljr buketler hazırlanıyor b n y le y a p ıy o r la r Kilerinde, k ih alayın İ te
«RugOn çanam b* olduğu için, gelin ta rine s ık lık la r ı, »kâh kendi dilleri ile yaladık
rah çalgılarla Eftrikapıdaki Hançerli Hama ları bu limonlarla (unu demek İstiyorlar:
mına gidecek Onun itin yliıden Fazla kadın, — A m a n , aman, tınan . U oğnm f Bu
çoluk ç « u k en ilk elbiseleriyle kapıların a la y ın ız a b a y ıld ık İçimize baygınlık geldi
dnünde alayın kalkmasını bekliyorlar Belki sizin de gelmiştir. Onun için, b u limonu
,ljte hamam alaymın ününde çalacak y a lıy o ru z ki b a y ıl nııyalım, ve sizin üzerinize d*
çalgı lakımı da kadınlı, erkekli. Um on bir s ık ıy o ru z ki bay ıtm ıyasınu,.,
kişi olarak Sulukuledcn geidiler Lotıcalıiar- R e h a Beye sordum:
dan hiçbir çalığı cı bu alayın önünde çalmı- — Sakın bundan yine bir kavga çıkıp
vacak, onlar, hamamda, kendi aralarında çalıp alayın tadı bozulmasın?
scyliyeceklermij... — İmkânı yok... Onlar fimdi ne yapar
«Alay toplandı, Sulukuledon para ile se- larsa yapsınlar; ötekiler cevap vermezler ki
lirılmi? otan on bir kifillk çalgt, hinend e ve kavga olsun:
çengi takımı bu. yıü. yüz elli fcifilik alayın •Reha Beyin anlatLıgına göre kadınlarla
önüne geçli. Çalgıcıların arkasına, ünde iki o günkü hamam alayı en aşağı on. on beg li
tarafın kaynanaları, arkada çok süslü gelin raya (altın para) pallarm ış ve cuma sabahı
ve gelinin yanında görümceler. baldızlar, tey- güvey ile birlikte erkeklerin yapacağı hamam
jeler. balalar, yengeler, daha arkada da bü alayı da yine jatafat vc m asraf cihetinden
tiin d irettiler olduğu balde alay, çalgı ile h a bundan aşağı kalmazmış .
reket etti. Artık baybaylar, boyhoylar. raaşal- «Akjam Ba lalla ki Selâtin meyhaneler
bhlar. ala atabeylerden. Lonca Sokakları den birinde kafaları b ir hayli çektikten sonra
gümbür güm bür ölüyor. Loncadan Yatağan yine Reba Beyle birlikle ayni kahveye geldik
Mahallesine ve oradan Eğrikapıya doğru bü «Bu gece, yatsıdan sonra buradaki ber
kitlen daracık sokaklar binlerce seyirci ile b er masasının önünde güvey ile arkadeflan
dom Arabacılar hamamının önünden geçen tra-î olacaklar... Onun için kahvenin bir ke
caddenin itd tarafındaki evlerin pencerelerin narındaki berber masası ile aynası ve lakım,
den, alayın U2erine çiçekler, lavantalar, ko la n pırıl pırıl yanıytr. Yanan sade onlar mı?
lonyalar serpiliyor; eller çırpılıyor. Biz. Reha Kahvenin önünde yüz d il mumluk koskoca
Beyle birlikle oranm en kibar kahvesinin bir lüks lâmbası... içinde ayrıca bByafc çap
ünündeki peykelerin üjtiine çıkmış, hu hamam la dört bej petrol lâmbası. Her ınasanın üs
alayını seyrederken, yarın gece güvey gire tünde rengarenk fanuslu başka lâmbalar vc
cek olan çok yakışıklı ve esmer güzeli deli rengarenk mumlar...
kanlı yanımıza gelip;
t Kahvenin bir köşesinde sekiz kişilik bir
— öpeyim bey bala! tJ incesaz lakımı durmadan çalıyor Bu gibi bü
Diye Reha Beyin ellerini öpüyor ve ba yük (tilgunlerdc glıveyi traş eden Dalatın. Fe
na yerden kandilli bir temenna ederek elimi nerin en meşhur berberlerinden berber Tay
sıkıyor yar İle kalfaları he» tertemiz, bembeyaz gi-
Zurnası koltuğunda olarak karşı kahve yhunfşler. boyuna ellerindeki yepyeni natu
nin peykesine bağdaş kurmuş olan İhtiyar raları kdağlıyorlar. Bir larafla saçı «bahşiş,
zurnacı Şişko Ahmed ağa aglıysrak güveyi ır hediye? tepsileri... Ortadaki. aaplan blie gü
yo^lı balasına bir şeyler anlatıyor. mU.jlen olan hu tepsilerin etrafına çevrilen
http://groups.goog le.<
»İIİÖ PEDİSI — İM » ■ AYVANSARAY U lV 't
5
nagsnak kordeleden îtııler. sanki anlan ku «Ertesi gilnh gelin, ve düğün gecesi ya
çık çapla birer gelin g d a u ıA n daJıa SU5İU pılan güvey alayları bir gün önceki hamam
itD o t^ r . Güvey. ırat a n d a ljm iııt ntnnıncı alayından pek çok muazzam ve mutantan
berber Tayyar, berberlerin piri Selman Pikin oldu. O glan ve o gece Loncada sanki kıya
ruhun* bir fatiha okuyup, banlıyor guvey'nfn metler koptu Her kahvede ayrı ayrı saı ve
saçlarında makası şıkınlaımıya... Kjılralar da çengi takımları okluğu gibi düğün evi ihenk-
gfvey'nin arkadaşlarını traşa koyuluyor, ö te ten yıkılıyordu.
de ssa. durmadan en b o | havalan çalıyor •H ele o yemekler, içm ekler hiç hatır ve
■ Baylec* tra ş biter bitmez, güvey hem en hayale gelir şeyler değildi. Düğün evindeki
kalkıp o bahşiş tepsilerinin içine avuçlar do hususi m isafir sofralarından başka Loncanın
lusu bahşişlerini atıyor. Tabii, arkasından bu geniş meydanlığına kurulan upuzun sofralar
tila arkadaştan, ki bunlar e n aşağı yirm i b ej d an çorba, kızartm a, pilâv, zerde tep ti vc kâ
kişidir, oniar da traşlan so n ra güvey’i taklit selerinin biri kalkıyor; b in konuyor, dâvetii.
ederek lıer iki tepsiye İkişer, üçer, balta dör davetsiz yoldan geçen bütün yolcular, esnaf,
der. beşer mecidiye ln h şiş fırlatıyorlar. Böy fakir fukara, zorla çevrilip tıka, hasa doyu
lelikle o {ece tra ş m erasim inde çalan saz ta rulduktan sonra kahve kahve üstüne, şerbet
kımı ile beraber, b ir hayli p ara alıyorlar. O şerb et üstüne ikram edilerek salıveriliyordu
gece. on beş liradan (altın para) aşağı p ara Ya öğleden başlayıp da gece yarılarına kadar
loplamadıgmı söyliyen b e rb e r Tayyar, b ir a ra sü re n içki sofraları, sanki. Loncada, insana
lık Reha Beyin kulağına eğilip diyor ki: b ir içki bayram ı yapıldığı duygusunu veriyor
— Ah. bey babacığım , nerede o eski d ü du.
ğünler: gecede elli altm ış lira p a ra toplard.k. <0 gün ve o gece bu muazzam Çingene
Şimdi ise görüyorsan, lopu topu, o n beş os düğününde acaba kim ler yoktu? B ir k ere, Ay
kinin içindeyiz! vansa rayın, Sulukutenin. Kasırapaşaıtın, Us-
Sonra ben, Reha Beye soruyorum : k üd arın e n namlı kıpli çalgıcılarından başka
— Peki amma, bu adam lar bu k ad ar pa yine istanbulun en gözde çalgıcılarından Türk,
rayı nereden buluyorlar kİ düğünlerde böyle Kum. Erm eni, la h u d i kemancılar, utçular.
ivuç avuç serpiyorlar? kanuncular, hânendelerden bazıları dâvetii
>Reha Bey g ü lü y or: olarak arada idi. Semra yine dtvetliler ara
— Nereden bulacaklar? Vükelâ, viizera, sında istanbulun bazı m aruf ve kibar zatları
konaklarından, c kabir yalılarından, saraylar da göze çarpıyordu.» (B.: Çingeneleri.
dan... Bunlar, bu dediğim yerlere bir kına İstanbul Ansiklopedisi için 1947 yılında
gecesine, bir sünnel düğnüne g itliler miydi, dolaşıklığı zaman Lonca, yakın geçmişe na
o zaman paranın anasını ağlatırlar. Faraza zaran pek sön ilk bulunuyordu.
sekil kişilik bir saz takım ı, yah u t altı kol tur Büyük bir kısmı Atikjnusîsfapaşa, bir
Çengi takımı, Boğaziçindela en k ib ar yalılar parçası da Mollaaşkî Mahalleleri çemberi için
dan birine on, on beş Uraya pazarlıkla gider de kalan Loncayı, Mollaaşkî Mahallesindeki
ler: fakat gece katalar dum anlanıp da herkes bir iki sokak istisna edilirse Lonca Caddesi,
kendinden geçmeğe başladı mıydı, yalı sah ip Ebekadın Sokağı. Bekârodası Sokağı, Yata-
lerinden olsun; m isafirlerden olsun, en aşağı gankülhanı Sokağı, Şamdanctbaşı Sokağı ve
otuz, kırk lira bahşiş kaldırırlar. Ve senede Demirci Haşan Sokağı ile çerçevelemek müm
her takım on aşağı böyle on düğüne ve kına kündür; bel kemiğini Yatağan Caddesi teşkil
Becetine gitse fena mı? Sonra piyasada ça eder, iç sokakları da şunlardır: Hacı A rif Bey
larlar; orta halli düğünlere giderler. Sokağı, Kunduracı Sokağı. Aktarma Sokağı,
— kaza Sokağı, Şehbender Mümtaz Sokağı, Si-
Desene ki bunlar Tröyle haydan Vezir
nıp huya sarfederler rikapı Sokağı, Eğriknle çıkmazı. Yatağan Cad
desi müstesna, I; sokakların hemen hepsi be-
| — Öyledir, zavallılar... Eğer bunlar, de-
niiı tam im edilmemiş toprak yollardır, Yol
diglnU gibi böyle havadan kazandıklarını hu
kavuşsMarı küçücük meydancıklar halinde
ya iuırcamasalar, şimdi bunlarm her biri Be-
yoglunda birer İkişer aparlınan sahibi ol:ır dir.
L onca C ad desi boyundaki e sk i m eşhur
rom/gro’u p / m e r a k e d i y o r u m
AYVAMSAHa y d a l o n c a m e v h a v e i . k r î — 1650 — ÎST A N B U .
m eyhanelerinden hiçbiri kalm am ıştır, ik i fı m usikisini tem sil eder; fakat kahvehaneleri
rını, Yatağan Caddesi üzerinde biri Ziya K ih - mizin, m ey hanelerinizin, m esire yerlerimizin,
yaogluıuın, diğeri Calip Kızılovanro iki k a h sünnet düğünlerim izin, orta halU ve fak ir aila
vehanesi vardır. N üfusu 4500 - 5000 a rasın düğünlerim izin, m illi bayram larım ızda sem t
dadır. A rabacılar Hamam ı kapandığından, h alk to p lantılarının da saza ve söze ihtiyacı
halkı yıkanm ak için civardaki H ançerli, Ba- vardır; buralarda akadem ik kıym etler mevzuu
lat. Tahtam inare ve S ultan ham am larına g i bahis değildir; sadece gönül pası silinir; ve
der. k o n serv alu v ann diplom alı sazendeleri ve so
Lonca sokakları daim i b ir hay huy için listleri, B alıkpazarı, K um kspı, Kalyoncu K ul
dedir. Yalın ayak, yarı çıplak, esm er, birçoğu luğu m eyhanelerinde, çalgılı gazinolarda, Kâ-
harıkulâde güzel, fakat kirli, çam urlu çocuk ğıLhaıtede, Gdksuda, Sularda, kırlarda dola
ların çığlıklarına pencere ve kapılarda k ad ın şacak değillerdir.
yaygaraları karışır. Tülü k afa, y ırtık m inta ista n b u lu n şu yoksul ve yoksulluğun se
nından memesi, yırtık pantalonundan baldırı bep okluğu nej'esiz g ü nleri de devam edecek
görünen yalınayak b ir delikanlı. ru g a n isikor d eğildir.
pinti, rayye pantalonlu, ipek göm lekli, saçlaıı Lonca gençleri a rtık fabrikalarda amele
biryantinlt b ir arkadaşı ile kol kola g eçer... veya to rn acı atölyelerinde işçi olm aktadır. B u
B ir kulübe azm anından, p arm ağında te k taşlı n un sebebi de, Loncanın birinci sınıf piyasa
gül yüzüğü İle kalantor b ir bayırı çıktığ ı gö sazende ve hanendelerinin, kendilerini yetiş
rülür. B ir sokakta, pak eti yüz k u ru şlu k b ir tirm ek im kânını bulam ayışlarıdır; Üçüncü de
çikolatayı mıncıklayıp m acunlaştırm ış bir recede s a n 'a tk â rla n , sıkıntı içindedir. Son
kızcağa, etrafına toplanm ış boydaşlarına avu y ıllard a büyük çalgılı gazinolarda şö hret yap
cuna yalatarak ikram da bulunur. Ziya K âhya m ış olan solist k ad ın lar, saz heyetleri angaj
oğlu’mın kahvehanesinde, kem ani A li T etik, m anlarında k a t'î S O I sah ib i o lm uşlardır ve
İstanbul Ansiklopedisi yazı ailesiyle b ir san h e r ned ense b u kad ın lar, Loncalı san'atkâr-
atkârın bütün zerafetiyle konuşur, H anende la n n bu giM koruyucu m üesseselerle anlaş
İsmet ise, tavla oynarken bu ziyarete m âna ma ve b u ralard a iş bulm a im kânını ortadan
verm ekten içiz, gazapla hom urdanır; Lonca, k aldırm ıştır.
son yıllarını yaşar gibi gö rün en bir daim i
AYVANSARAYDA LONCA MEYHANE
panayırdır.
LERİ — İsta n b u lu n eski gedikli m eyhaneleri
Piyasa sazende ve hanendelerinin en nin en m eşh u rlarınd an iki tanesi d e Ayvan
nam lıları Loncadan yetişm iştir; b u n la r a ra sa rayda I<oncâda idi; h e r ikisinin de sahibi
sında geçen asır sonlarının şöh retleri kem ani Musevi olaıı bu m eyhaneler «Ayvalı» ve «Ya-
Memduh Bey, kemani İhsan E fendi, kem ani vaşko* isim leriyle m aruflu; geçen asrın m u
Aşki Efendi, kem an! B ülbül Salib Efendi, ke h a rrirle rin d e n olup yazılarında devrim tespit
mani Ağa, kem ani Tahsin Efendi, -kemani Kâ- etm eğe çalışm ış bulunan Çayiak Tevfik Bey
öi, klârinet İbrahim Efendi, hanende A hmed m erhum ne k a d ar yazıktır ki, «İstanbul Mey-
Beydir. Bu sau la n n yazıldığı sırad a ise, Lon haneleri» adındaki risalesinde birçok isim sı
canın beş bine yaklaşan nüfusu arasında ha ralark en m eyhanelerin hususiyetlerinden ayrı
yatm ı sası ve sesi ile kazananların sayısı 60-70 a y rı bahsetm em iştir. Loncanın bu iki m eşhur
arasına düşmüş bulunuyordu; başlıca şö hret m eyhanesinin de bu eserden sadece isim leri
ler arasında da klârinetçl Şerif, kanunî İs ni öğrenm iş bulunuyoruz.
mail, kanuni Ahmed, kanuni İsm ail, kemani Bu satırların yazıldığı sırada yapılan bir
Alı Tetkik, kem ani diğer Alı, cümbüş Feh araştırm ada «Ayvalı» denilen meyhanenin bdr .
mi, cümbüş Rahmi, cümbüş Enver vc hanen araba a h ırı olduğu, sahibinin de Yavaşta» ol
de İsmet bulunuyordu. G ençlerden Şerifin duğu öğrenilm iştin kuvvetle tahm in edile*
oğlu Saim yetişmekte İdi. b ilir ki, meyhaneci Yavaşta), Çaylak Tevfiğin
Lonca -lnr halk musiki m ektebidir; yakın bu sem ti tetkikinden bil1 m üddet sonra «Ay
bir istikbalde bu mektebin sessiz sedasız ka- valı» yı da afinLj olacaktır; yahut «İstanbul
panmaslyle, Büyüşehire U r ıssızlık çökeceği Meyhaneleri» müellif:, Loncayı görmemiş
n i kabul etmek lâzımdır Konservatuvar, Türk ağızdan aldığı malûmatı risalesine geçirmiş.
http://groups.goog le.co
ANSİKLOPEDİSİ — te s t — AYVANSAfUV KALAFAT Y E*t
<nr m eşhur meyhane ile sahibinin ıd ııu bir Zikredilen kavusaktan girildiğine göre,
birine karıştırarak « e rm e iki m eyhane kay üç araba genişliğinde toprak bir yol olup, ite-
kaydetmiştir de beride moloz yıjgınlariyle ürtülti vc hara
Lonca meyhaneleri. 1034 Belediye Şehir belerle çevrilidir Sokağın ancak sonlarında
Rehberinde Esnaf Loncası Caddesi adiyle tes ikişer. ılçer kattı, dll/günce ve hatta glkelco
pit edilen cadde boyunda idi; bu ış tırla rın kagir binalar görülür lEklm 1946)
yauldığı sırada, bu cadde boyunda, tslaııhul İm ali Kncvlnı
kütüğüne mal edilecek bir meyhaneye dc ra st
AYVANSA RA V KALAFAT YKKİ _ Ay
lanmamıştır <1047 Nisanı).
vansaray sahilinde Ayvansaray Musevi hasta-
B ibi: R£K ve Muzalfrr Es«ı. Geri Notu.
hanesi ile Ayvansaray vapur iskelesi arasın
AYVANSARAY GİZLİ TOPLANTISI — daki yarım adacık üzerinde Halicin ve belki
Şeyhülislâm Feyzullah Grendi ile evlât ve y â İstanbulun en büyük kalafat yeridir.
rınının felâketine, ikinci M üstafimin tah tta n Bu satırla rın yazıldığı 1947 yılında Kala-
indirilip Ü çüncü A hm edin cülûsuna v aran ve (at y erin in sahipleri şu zatlar idi kj hepsi dc
Türkiye tarihine E dirne Vak’ası adı ile g e aynı zam anda İstanbul limanının en namlı çe
çen askeri ihtilalin başlıca sim aları pek az kek ustalarıd ırlar: Şaban Usta, Koyunoğlu İb
sonra, hüküm et otoritesi bakım ından tehli rahim Efendi, Kara M ustafa Usta, Yahya
keli görülüp idam olunm uşlardı, E d irn e Vak Efendi, Hafız M ehmet Usta, Şerif Kaptan.
asına iştirak edip de h e r nasılsa tak ib attan Ç ekek ustalığı gem ileri kızağa a lıp karaya
kurtulm uş olan bam kim seler, vak'aniivis Ra- çekm ek, kalafattan sonra da denize atm ak hü
jidin tâbiriyle «eşkıyadan olup zindanı (ed n eridir. K alafat y e ri sahiplerinden birinin sa
mirden kurtulan bazı m U isidler». tstanb u ld a h asına 150 - 200 to nluk en az 18 - 20 gemi çe
ikinci b ir hüküm et d arb esi hazırlam ağa te kebildiği kaydedildikten sonra aşağıdaki ma
şebbüs ettiler. (M. 1707) de, Ç prlulu A li Paça lûm at şayanı dikkat b ir kıym et a lır (1947).
sadaretinin bağında, A yvatuarayda, su r d ışın
K alafat usta ve am eleleri umumiyetle çe
da sabık Cebeci başı K irem it;izade M ehmed
kek u staların ın adam larıdır. ISO-200 tonluk
A |anuı yalısında gizli b ir to p lan tı y aptı
b ir gem inin sahibinden çekip indirm e 300 Ura
lar. bu toplantıda, M ısır V alisi Küseç H a
çekek ü c re ti alınır; bu ü cret sabit değildir, yer
lil Paşanın sad arete, K ulkeibiidası Dev Ali
daralm ışsa 600. hattâ 600 liraya kadar çıkabi
Ajanın yeniçeri ağalığına, yalı sahibi Meh
lir. insaf işidir; buna m ukabil külfet ve mas
med Ağanın da yine C ebecibaşılığa getiril
ra fı beş kilo don yağıdır. Gemi kalafat y e tin
ıneılne, H alil Paşa B asradao gelinceye kadar
d e kaldıkça günde 30 lira toprak kirası verir,
da Kara M ustafa Paşa nam ında hiç tan ın m a
b u da t a zan 50 ye çıkabilir; bir gem ide b ir
mı) b ir zatın da Sadırazaro kaym akam ı tay i
k a la fa t ustası ve 4 - 5 amele çalışır; amele
nine karar v erdiler ve and İçtiler. İçlerinde
yevmiyesi 10 -1 2 lira olup gem i sahibine ait
bulunan bir softa, yeni b ir ih tilâlin devleti
tir; ISO - 200 tonluk bir gemini» kalafatı 4 - 5
felâkete sürükleneceğini d üşü n erek keyfiyeti
günde biter; bu müddet İçin halafat işçilerinin
yeniçeri ağasına ihbar etti, o da Sadırâzama hüsnüniyet ve namusu şarttır; bazı hesap
haber verdi. A yvansaray Içtim aında b u lu n an am eliyeteri yapılırsa ortalama şu rakam lar el
ların isimleri bir deftere yazılıp ocak ağaları de edilir:
na tevkifleri em rolundu; ele g etirileb ilen le r
150 - 200 tonluk bir geminin kalafatı beş
den birkaçı Bablbiinıavun ân illide idaın edil
günde 500 - 800 lira biralar. Bir kalafat ye
di.
rin d e yirm i gem inin mevcudiyeti düşünülürse
BM .: Rısid Tarihi, tlt. çekek ustalarının beş günlük k&2aacı on bin
AYVANSARAY llİS A B ttN l) SOKAĞI — İbradır. H esaplarda mübalağa olduğu da dü
fatih kazası Fener Nahiyesinin Bulat K arabaş şünülse bir kalafat yeri sahibi olmak ve çe
Mahallesi sokaklam ıtlandır, A yvansaray Cad kek ustalığı yapmak tatlı bir iştir, tstanbulda
desi ila Çember Sokağının y aptıkları kavuşak- hiçbir arsa bir kalafat yeri kadar verimli de
başlayıp D emirhisar Cadılaş;ne paralel ola- ğildir.
rck tid er ve ileride. viue ona kavuşur, Ayvansaray kalafat yerlerinde gemi t ez-
m /ûroup/m erûkedıyorum
AYVANSARAY K C Y d SOKAĞI — 1B 52 — te tA M U t *4
ffttıı kunıhıp inşaat da yapılır; geaıı İJiŞJ •**- AYVANKAKAV KLVU SOKAĞI — Ay.
ulara ayrıdır fcu satırU nn yazıldığı eırnd« vansany sotntl ile Faner Nah»y«*Hün BıU*
faali bayatla veya Ölmfl* olup halırlauan en Karabaş vo Atfkrootlofepaşa Mahalleleri ara*
kıymetli gemi ustaları fu zatlardır kİ isimleri suıd» sınır teşkil eden sokaklardan biridir.
Türk deniz tarihine geçmeğe d ejer: Başta Ayvansam) Caddesiyle Aya Vlabcroa (Vaual*
Fatlı utta» »oma Huırem usla, Kemal usta. yay kUİRCMlHlo bahçesi arasında uzanır ki. bu
Pamuk Ahmet usta. Ahrart usUu Karak&ş ll- bahçenin önünde Derviş Aüzade ve Mustafa*
yas turta, Hacı Mehmet usla. paşa Bostan l sokakUriyle bir Üçyol agu teşkil
Ayvansaray teagfthlarında balıkçı iöoLo r eder. Cnddekavuşafljgdım yüründüğün* göre,
ları ve büyült motorlar da inşa edilir; tetik?* Itç araba rahat geçebilecek kadar geniş, kaba
motoru yapı ustası olarak Şevki usta, motor taş döşeli vc bozuk bir yoldur, ve gayel hafif
yapı ustası olarak Meftmel Bayrak usta kıy meyilli bir yokuştur ki, inıHdadı olan Derviş
metli şöhretlerdir. Alızadc Sokağı, îynzefcndi Camiine do^ru ol
Ayvansaray’ın yakın geçmişteki en bü dukla dik ln r yokuş halini alır. Cadde kavıt-
yük şöhretterinden birisi de sandalları idi; şağnıuı sol köşesinde Ayvansaray Mescidi, al
Llanbıd kibarlarının, İmparatorluk ricalinin tında İskender Bey Çeşmesi O : Ayvansaray
kuru tekne halinde essiz bir sanat eseri ota tı MeacUli; IrAenderbey çeşmesi) ve yanında bir
kayıkları vc sandalları hemen istisnasız Ay mahalle kahvesi, a r ileride sağda Ur İkinci
vansaray kalafat yeri fezgâhldrmda inşa edil mahalle kahvesi vardır. Kayda d e fe r başka bir
miştir. İnce sandal ustaları arasında da m er hususiydi yoktur (Mart 1947).
hum Halil usta, keserini kullanacak bir el da- fciM.: RKK. ve Muıaljer E*en, O a i notu.
ha yetinemez şöhretini bırakmış büyük san
atkâr idi» AVVANKAKAY KÜLHANI SOKAĞI —
Ayvansaray tezgâhlarında 7 5 -8 0 tonluk f'âtih kabası Fener Nahiyesi. Aitkmustafapaşa
bir motor d&rt namusk&r amele Ue iki buçuk mahalleri kokaklarındandır. Mustafopaşa Boa-
ayda m^a edilebilir, Unı-ve Itemataşı sokakları arasında uzanır.
BlbL ; 8EK, ve Muzaffer JEmh, Ged ontu. B ir toprak yoldur, İlk zikredilen sokaktan
.coıtj/group/merakediyorum
AYVAMSAKAV YAX0SŞLAJ11 - İv>S4
alınan teyieri konağa getirmek, yân! konak lüUııbulun cıki kibar vc rx a ] kapıların
hammallıgı yapmak. ila;; ayvazlar h ık ın d a . Scrıned M uhtar Mut.
5 _ IcJbındj sebze iyikiamak. bula?ık İstanbul A nsiklopedisine verdimi notlarda u
yıkamakda mutbakda aacı yamaklarına yar satırları yazıyor:
dım etmek,
1908 M eşrutiyetinin ilânına kadar ic-
6 — Mulbak odununu yarmak. kırmak.
tanbuldoki büyük konaklarda, vükeU. vbzert,
Ayvanlar başlarına. bir keçe külâiı giyer
kalbur ü stüne gelen b ütün paçalar, beycim
ler. külaha koyu san . mavi, m or kaba diil-
d ilerin selâm lık bölüklerinde ayvaz dt-nflta
bend, {evre tararlar; sırtlarına da salta, yahud
uyakları vardı; b iz i kapılarda iki ta n e de bu
âaü kapalı, omuzdan iliklenir yelek, bacak
lunurdu.
lanna da kara bez şalvar giyerlerdi; bellerine
de yine kara bir kıışak sararlardı; yazın dai 4 Ayvazlar Şark Erm enilerinden çıkardı.
ma yafuı ayak dolaşırlar, sokağa çıkarken k a D illeri İstanbulun Sam atya, K um kapı EnM -
ra meşinden kaba kundura, ardı basık yeme m lerine benzemez. gayet kaba idi.
ni, lomak geçirirler, kışın da dalma çiçekli •Vazifeleri: Öğle ve ak jam vakitleri, tab
kaba yün çorap giyerlerdi. ladan değirm i bir tablaya yem ekleri koyup
Bir konakda ayvaz, yukarıdaki işlerin başına alm ak, harem bölüğünün kapuıma, se.
den de aydın olarak anladılar, en hor insandı. lâmlık bölüğüne taşım ak; lâm balara gaz koy
İstanbul konaklarında ayvazlar Tanzimat mak. fitillerini kesm ek, lâm ba şişelerini te
inkılâbında bu horlukdan kurtuldular, ayvaz mizlemek; kışın m angallara köm ürlükten kö
adını m uhafaza'etmekle beraber diğer uşak m ür; sobalara o d un luktan o d un çıkarm alı vc
ların gördüğü muameleyi gördüler, elendi ay la;ım ak; konak ham am ı yakılacağı vakit kül
vaza hitab eder oldu. 1909 inkılâbından son hanı yakmak.
ra da büsbütün ortada» kalkdılar -K endilerine m ahsus k ıy afetleri virde
Üsküdarlı halk fiiri Vâsıf Hoca m erhu Kaşla um um iyetle kalıpsız fes, s ırtta siyah»
mun İstanbul Ansiklopedisine tevdi e ttifl çalar kaba çuhadan salta, a lt ta ra fta saha»;
notlar arasında destan kılıklı bir manzume kaba yün çorap, çivili kundura.
vardır, kimin olduğunu kaydetmiyor, -kendi «Ağavat dairesinin en cefakeş, en hor
sinin olmadığı muhakkaktır; tab’ı bezle m iil görülen, e n ho r içlere sald ııiılan ayvazlardı
?air yalın yüzlü genç ayvaza» gönül verib K ıdemli ağaların, h a ttâ ufak ların sırf kendi
hareme ağa diye çekib alan b ir hanımı hicve lerine aiti işler, bu glhi nngariyeler de hep
diyor; tına yükletilir, hepsine eyvallah deyip boyun
E m e n i, klird mü desem, I4t mı Anem «gerdi. Bayram lardan, yortu günlerinden te f-
DıngU dangul k im a y v a mı dm rra ka öyle b ir kılıkta bulunurdu ki y a b an a W
H u n m U lbanuııla hayU t mı licum kimse görse bu acayip mahlûk nedir? diye
H in in sönül v « m |ş ja lm fehbını şaşarlar. Suratı, elleri, çıplak a y ak lan k a n
tik le ri guvlmli). yuni ıu«1ur> lara bulanmış Gömleğinin açık göğsünden
El ayak 4&axU»ıntt}, u n a h a p k m kara kara kıllar fışkırm ış. Yanına biraz yak
iam«raiM|, k M i yan laşılacak o l» , gaz kokusundan, is to k u s u n ^
Devirt kuısa kondu yolak p a k la burnunun direği k ın iır
http://groups.goog le.co
-lE L O fE D tS t — İÇ Ş T — AY V A Z ( Ş c i $ i s S n
«Senin m iuteseacı ii UT Bir la rib u yDp uyuttuğu, rn jh yüzünü îey rçu ig ı Han
îsjaıenı hangi buruk m m koniğin la öyie yr- Ay-?£z > Jıv" b a h u d e r
tıfıldı, genç, y abirak te - ayvaz v ı m : ; iti A ıudtıiıı nvayeıi Küroglu hikayelerinde
«KcragiB» hıkiyasiBûeıı alınan bir manzume Ayvaz. Ü sküdarlıdır Anadolu d ifi anlatm a
-e ta i bozulup bestelendikten s o n n bu Sence larda onıı b t|S u m am leketlcre mal ederler.
jiftdjterafc dillere dûçm üjtûr: İran A » ı i n , 'c » u u l ı m eydana gelmiş b ir K6*
■ ••jîu htUyeainde 'Cbodzko'nun tesbit etliğt
Kır ita U ı4 i« ta h t lir
Srtt m d ta brrtt ilf :r.ctıoı Ayvaı L'r(: iıdır; Özbek anlai^ıaaında
AİUn jraalı u t de Gürcistanlıdır
A ttb mer AoMor. m y doldur Avvaz'ın maceraları Köroğlu hiUyetain-
f« iU net M dor. d<Hıinr dc uran bir bâlâm tular: ber kahramanın m».
«Bu türkü bizim çocukluğumuzda bile cerasuu avn bir hikâye halinde ve m uftm i
mce ssı fasıllarında çalınır m: söylenir, güf şekilde veren Azerbaycan ve Doğu Anadolu
te Te bestesi çok beğenilir. unutulacak olursı anlatmalarında 12 veya 24 «kola içinde «Ay
aayz katılmasını ısrarla isteyenler bulunur vaz kolu: da vardır: bu ad ile anılan kot. Ay
du». vazın Kasabbaşıdan hile Ue kaçırılmasını te
tam lıbel'ı- getirilmesini anlatır: Ayvaz'ın şöh
AYVAZ (Bir Korojlıı bir) — İstanbul retini işiten Köroglu onu kaçırmak için bL'
ıvun sohbetinde kullanılan sözlerden, çocuk hifc düşünür. güzel çocuğun babası Kasabba-
ları obnıvan kan koca: m ini: — Malum ya. şıya bir sürü koyun götürür, sürüyü şehirden
c.;afaiıfımı» yok. bir köroğlu tür ayvaz. - ;a i bir yere bırakır Kasabtafı sürüyü gör
AYVAZ (t1iki:darlı Kasabbaşı-
mek üzere giderken, babası ile
oğlpı — K öroglu hikây elerm iş
beraber gitmeğe heveslenen
re rivayetlerisin hepsinde m i l i
Ayvaz, bir ara yalnız kalınca.
rin br kahram an; K oroğlunun. Köroglu çocuğu atının terkisi
ne atar ve kaçırır. Ayvan kar
j.iielliğihi ve yiğitliğini işitip
tarmağ» gelenleri. Kasabbaşı-
»içirdiği, Ç am lıbel’e getirdiği
-d ih n lı
nın adamlarını, dövüşte yener.
Bir çok rivayetlerde Köroğ-
yahut yiğitliğiyle kendine ben-
•!i aun Avvaz’a uzaktan uzağa
deder. böylece Ayvaz'ı Çamlı
İşık olduğu an latılır; fakat ts-
bel'e götürmeğe muvaffak olur.
Ayvaz'm yaşamış. g e rç ei
tanbtılda taş basm ası olarak ya
b ir şahıs olup olm adığı ve aslı
balanm ış otan Köroğtu hikaye-
n ereli olduğuna d air şimdiye
h-jıien başka h ik iy elerd e. Ay-
k ad ar bazı düşünceler yü rütü l
taz'ın, Çamlı b e k geldikten son
m ü ştü r; Zıya C ökalp Köroğ-
ra Köröğfn'nun <mahbu-
lunda -Gazneii Mahmud» u.
bs> olduğu söylenmcnıiş- Ayvazda da Mahmud un göz
tıi'. Hepsinde Ayvaz. Kö-
desi ve n e d i m i
»t'-unufi beylerinden' sa
A v a z » ı görm ek
vaş arkadaşlarından, keleş
İstem idir; bu izah
lerinden biridir: çok defa
hiçbir sağlam esasa
o. Koroğhı'na kâtiplik vc-
dayanamaz.
yiverlik vazifesinde g örü
lür Bâzı rivayetlerde mâ Ayvaz'ın Ü skü
darlı olduğunu ka
nevi evladı, b ir rivayette
Özbek rivayeti ı veliahdı bul eden rivayetler
oldukça yaygındır:
rolünde görülür. M araş ri
vayetindeki şiirlerden bi fakat bununla Istan
rimle. Köroglu ondan «kü tüvdıH ı buM ifioilü Aynı bulun malûm Üskü-
ılltvia: SjWk* B<ım)o darı mı anlaşılmalı
çükten büyüttüğü ,-ignile-
t »/cıroup/meraKedıyorum
4YVA3 *'• -ittdarl» - 1638 — ıs T J V s m
dır? Köroglu hikâyelerine oğlunun maceraları ren vesikalar («kuyunu*- Pertev Kaili Bora
karışan Üsküdarlı bir Kasabbajı yaşamı* mı tav. Ilalfc hikayeleri v« halk hikiyeciUftt, S.
dır? Kai l bir şey «öylencntoz. Köroglu hika 1021 ve devamı) vardır. Çeliklilerden bahseden
yelerinde Türkmen kabilelerinden birçoğu hicri tarHıli bir hükümde Kdroftlu hika
nun İsimleri vardır ve bu hikâyelerdeki m* yelerinde atiı geçen «ahuların adlarını hatır
ceralardan pek çorunun Türkmenlerle ilgisi lalan İsimler aracında Iva* adlı bir Cel&Uden
vardır öte yandan. XVIII. yttayıl baslarına de bahsedilmekledir. Ama vesikada bunun
ıtd bir vesikada -Ür’îöd&r Türjoneni» adı İle KdrojElu ile ilgisini gösteren herhangi bir ka
bir aşirele rastlıyoruz; Ayvaz'ın. Üsküdarlı yıt yoktur. Bununla beraber yine bu çefil ve
Türkmen aşiretlerinden bir güzel delikanlı sikalardan birinde, hicri 988 tarihli huktım.
olması İhtimali dç boylece varid oluyor. Bolu civarında zuhur etmif şaki Knroglg’mır*
Köroglu ile birçok arkadaşlarını XVI, yü*- «çektiği» fvani zorla kaçırdığı) bir «emred oğ
yıl sonlanntn ünlü Celâlilcrl arasında göste lan» dan bahsediliyor. Belki de bu. hakiye-
terdeki Ayvaz'uı tari
hi simteıdır.
Burada. «Tevatür
ite Meşhur Köroglu
Hikâyesi» nden güzel
Ayva* üzerinde bir
kaç m e t i n parçası
kaydedelim.
Köroglumın Ay
vaz elinden mey içer
ken söylediğidir:
Anten hir keyfiyetim n r
Ayvat mry domur mty
doldur
A n d a b ir ^ ırtİm t u
Ayv** mey doldur mey
ıtoldnr
Kalımda tolb*Aı u tre s o
S n » kurfetn o M n bir
CM
BUntfr fağfur! fincan
Ayvmr m r; doldur
doldur
K ır al RörUnmcs lıaıodjn
B rn korkmam bfryden
papd»n
A llıa ysM ub şişfNİ*o
Ayva* m ct ılotdur «nej»
dftldur
Koroftlu’nun Ay
v a lı ÜskÜdardan ka-
çırriığıru söylediğidir:
Seni t'skbdonfaı* aldı»
gcikür muradıma vrdlM
Çimdi Çamlıbcle Ufldlı»
H^lc m ry rietdur mer
Bİr Küroftlv Hlkay***! hitabının knpaf(mrffl Ayva!
K&rotfmıua ardıorinkl yalın >tUIU gtnır Köroglu n u n Ayvaz
(Hcılm: HâllıU ağlarken söylediğidir
http://groups.goog le.
\ SU ffT O fSI — 1699 — AYVAZ lİ-afcuO afto
http://groups.goog le.co
JkNSfltturEMsI — (« 6 1 — ayvaz aU ‘lurıkcıt
Dedi ve A y m Aliyi yalının harem kapı yanıma gel de seninle farabı erguvan nuçe-
şım götüriıp bir dadıkalfa vb (eslim eyledi delim Vc {« fini dünyada [elekten bir ge
Kalb da pırpın oğlanı her binnde j f a adel ce çalub kendimizden geçelim
mum yanar dört buyıik iv in ile lenvir edil- Kayıkçı oğlan da içinden: «Zatınım. bir
natf U r mükellef divanhaneye çıkardı kı. ziy balak hânuye duçtlık. . Burada emre Maat ge
net re ;a |a a u kayıkçının (inlerini kam aştır rektir...» dedi ise de azıcık nazlanmayı da
dı Ortada altuı (ini ile «o(ra kurulm uş, ü s nevdvanlıkjlnından bildi:
tündeki nimetler ne » y ılır, ne tarif edilir, bîr — Sultanım efendim... Ben U r yalına
küf südü ek sik .. Bir tarafta hanende ve s i yaklı kayıkçı beklin garibim. Sen efendimle
tende cartyeler.. Ortada perviııe gibi dönen bir sofrada oturup jarat» erguvan n&feünck
hizm ettir halayıklar Sofranın başında da ne baddimdlr!...
hanım sultan oturmuş ki. kayıkçı Sam ur Ay Ded). Hanım çullan:
n ı Alinin o dilbaz giizel k u la beraber yalıya — Y ok... Y ok... Ben bu gece i t a (eh ta-
gelirdi# altmış beşlik h&tundur .. Amma yü zunın elinden bkdenüg olurum. .
nlüde aklık, yanağında allık, gözünde sürm e, Dedi ve Sam urkaş Ayvaz Aliyi dizi
kaşında rastık, saflar kınalı, iğne, küpe, yü nin dibine oturtarak saz ve söz ile bir kaç
zük. bilezik, gerdanlık m ücevherden yana da saat muhabbet eylediler ve altın ta s ile şarabı
kuyumcu dükkinı gibi... erguvanı dolu dolu içtiler... Vakta ki keyifler
Ayvaı Ali. yer 6püp e l pençe divan du tam am oldu... Hanım Suttan: #
runca hanım sıılian bir kahkaha attı: — Haydi nevcivanım ... Şimdi yatmak
— Benim yalınayaklı şehhazım’.. dedi. zam anıdır Odamıza gidelim!...
Bu sofra re bu meclis senin içindir... S iy le Deyince Sam urkaş A li:
İ t a y d ı» A yvaı A lt
(H n iv Sabun HmcBb)
m/groııp/merakediyorum
A W AZ $AH HCfcprll — 1062 — İSTANBUL
http://groups.goog le.c
v ıi’E O Jst — 1M 3 AVVMIDİ >Hkr«m Itekkı
http://groups.goog le.
A v ıljc & a r ta tç i 1665 — AYVRR£>t İlm ü u *
http://groups.google.co
.\\sik C U lP £ l> IM — 1657 — AYVILD1Z ı H akkı HAlf)
m/group/merakediyorum
a t y ;l m z •M — 1668 ~ lSfTASBOt
haris zam ları ile »tibâri -'intak ıiıere «•ınıvn M atbaada y u i r-vlrosundan kimse ka]m>
S S y t l l a y hizmet Üzerinden» em ekliye ayrıldı. mı* -.-<?» 3.30 İdi, basm ttrettıp Mehmet M a-
Birinci O h a n H arbinden harp ve kılıçlı har da yıkanmağa gidiyordu, mühim haberi
güm üf UytkJl m adalyalarını ve istiklâl Sava a lır almaz m ürettiphaneye koymuş, haberi
çından kırmızı kordelâh İstiklâl madalyasını buvuk bir başlık altında tertip etm iş. mafct-
taşır. H arplerdeki fedakârlığından ve Üni* n isir d e. mesuliyeti üzerine alarak 50.000 mi*>
versile tahsilinden d o rt yıl kıdem zammı İle ha basmasını söylemişti; ertesi sabah, hükft-
taltif edilmiştir. Komşu devletler coğrafyası m etin yarı resm i gazetesi olan Tfcnln. haberi
na ait seri halinde kıym etli tü r telifin sahibi atlam ış, çırpınarak ikini: baskısını hazırlar
dir. Bu satırların yazıldığı sırada, 1950, alfa iken, sokaklarda Tasvir, yağma fcdilircesioe
betik. resim li ve h arltalı büyük b ir Türkiye satılıyordu.
Coğrafya Ansiklopedik lügati hazırlam akta M ütareke yıllarında. AnadoJudaki Milli
İdi O rta boylu, tıknaz, gayet tatlı dilli, se H üküm etin evrakı m atbuasını basan ve bun-
viroü. hoş sofabet. meclisi âra. çocukluğundan ları gizlice Anadoiuya kaçıran teşkilâtta c ı-
beri arkadaşları ve m uhiti ve bilhassa talebe lı$tı, san sü r tazyiki altındaki yorucu mesai İle
leri tarafından çok sevilmiş, elinden gelen yıprandığını görünce birikmiş parası ile Ay
iyiliği ifinHoMİMi esirgem iyen tem iz, necip bir Yıldız K ırtasiye mağazasını aldı; burada da
simadır. Muallimlik hayalında talebesine, bil b ir ara Anadoiuya adam ve silâh kaçırma su-
gi verm esinden m aada şahsan iyi ask er ö rn e çu ile 2 num aralı divanıharbe verildi ise de
ği olmuş ve birçok gencin yetişm esinde bü d eliller bulunam adığından beraat etti.
yük tesiri görülm üştür.
AYYILDIZ CADDESİ — Ileğbeliada. ada
AYYILDIZ (M emmel M azhan — A nka nın başlıca ç a n ı boyu, en İşlek yoludur. Vapur
ra Caddesinin seçkin kırtasiye tü c c arların iskelesinden çıkılınca sağa diiçen bahçeli lo
dan. Ay Yıldız kırtasiye mağazasının sahibi. k an ta ve birahane ile köşesindeki pastacı dük
1891 de Ordu'da doğdu, babası a ile n Rizeli kânından sağa doğru başlayıp rıhtım boyunca
yelken gemisi kaptan ve sahiplerinden Yunus devam e d er, solda Düzayak sokağı kavşağına
Kaplan İsminde bdr zat olup İstanbul^ gelm iş kadar, rıhtım İle cadde arasında dar ve uzun
K artal M altepesinde yerleşm iş ve Mehmet b ir yapı adacığı vardır. Kısmen paket taşı ve
Mazhar henüz Kartal R üştiyesinde taîebe kısmen asfalt olan t u uzun caddenin üzerin
iken vefat etmişli, çocuğun mektebe de d e ilk görülen binalar şunlardır. İki yaoı fi
vanı arzusu çok şedîd olmasına rağmen, ba d an dikili, sağlı sollu karakol, ada idare bu-
basını kaybeden ailenin geçim kayguauna cağı kom iserliği, tatlıcı, eczahane; hepsinin de
dikmesi üzerine, Mehmet Mazhar. Darüşşe- ö nlerinde rıhtım a muvazi bahçeleri ve bu
laka Kütüphanesi sahibi Hüseyin Beyin ya caddeye açılır ayrıca kapılan bulunan aile
yanına çırak-tezgâhtar olarak girdi, patronu gazinosu ve bahriye gazinosu gibi gazinolar,
Ebüzzîya Tevfik Beyin yanında yetişm işti, bu dondurm acı dükkânı vesaire...
meşhur gazetecinin, o hıralarda m enfası olan Cadde, aile gazinosu önünden rıhtıma
Konyadan İstanbul? avdeti, genç kitapçı çı d<ıj£m b ir dirsekle bağlanır.. Sağda b ir yeşil
rağına yeni bir meslek yolu açtı, Tevlik Bey saha ve sonra bir meydancık vardır... Cadde
çok zski ve çalışkan bulduğu Mehmet M azharı çarşı boyu hüviyetini muhafaza eder, mütead
kendi matbaasına m ürettip olarak aldı, bu işi dit olarak sağlı sollu şü dükkânlar sıralanır:
s ü ra tle kavrayan genç, yıllar boyunca Tasviri Lokanta ve birahane, boyacı, kundura c*.
Efkâr M atbaasının baş m ürettipliğine kadar bakkal, kitapçı, fırın vesaire.. Cadde,
yükseldi. İstanbul Ansiklopedine tevdi edilen b ir kahvehane Önüne kadar asfalt, ondan a®rt‘
h âtıralar arasında şöyle b ir fıkra nakledil ra paket taşı döşeli kısım da burada nihayet
miştir; bulur, cadde bundan sonra eski paket taşı
Birinci Cihan H arbi arifesinde! Goben ve arnavut kaldırım ı döşeli olarak devam edtf-
Breslav harp gemilerinin Almany&dan satın Cadde sağa tatlı bir kavis ile kıvrılır ve nhlı-
alındığı haberi. İstanbul basınına, sadaret ya m a çıkar.. S a f taraf rıhtım boyu, caddenin
veri tarafından gece yarısından sonra haber nihayetine kadar b ir park olarak tanzim edil
verilmişti. miştir. Düzayak sokağı kavşağından az İleri-
Ayyûda Sineması» (M I)Qr- Cadde b u rt- diye vücud bulm u; m uhaleftin liderlerinden
103 numaralı evden başlayıp park karşı- olup m uhalefetin naşiri t U n «lan A nkara-
gıpjia 129 numaralı binaya kadar, yanJ men- ılakl Tan gazetesinin d e başm uharriri idi Laz
Hirgfc iMiiHiiati fenur j]« nhtuj) arasındaki Osman A ga vo adam ları taralın dan kaçırılıp
T irini çeke# w kalafat yeri karşısındaki es oldürdlın ü jlü r.
kiden otel olan merdivenli binaya kadar sü*
AYYILÜl'/. YASACl — Y eniçerilerin,
r e r (I945J.
Uuan lltm aal*£lıi m ensup oldukları ta b u rları gösteren m eactt
kılıç, ok. kayık, y ü rek çapa gibi (nr takım n i
AVYIUMZ KIRTASİYE MAĞAZASI — şanları vardı, b u nları kollarına, baldırlarına,
Ankara Caddesinin eski ticaret roiiessesclerin- bassan göğüslerine dövme alarak n akfettirir-
den biridir. 1914 de Ali Şükrü Bey tarafın lardi. Y eniçeri ocağı kaldırılınca, yeni k u ru
dan tesis edilmiş, 1916 da. Ati Ş ükrü Beyin lan A sakiri M ensurcı M uhamm ediye'ye a li-
Trabzondan mebus seçilmesi üzerine devren m et olarak ay yıldız kabul edildi, tstanbulda
a lilin i;. 1936-1937 arasında da şim diki sah i derhal; ay yıldız m odası çıkarak kayıklara,
bi Bay Mehmed Mazbar'a intikal etm iştir. Bu a rab alara, satıcı tab lalarına, dükkân ve kah.
m alalanın ımiessisi olan A li Şükrü Bey, Bi re b a n e cam ck ân lan n a ay yıldızdı sü sler ve
rinci Büyük H illet Meclisinde İkinci G urup n ak ıslar yapıldı. H üküm et bunu hog görm edi.
roup/merakediyorum
AZAK APARTK ANLAİÜ — !« 7 0 — İs t a n b u l
http://groups.goog le.
A -'iS İR /lP E O İS t — 1671 — AZARYAN EFENDİ tUUPM B*Sm>
corçVgroup/merakediyorum
AZABYAN EFENDİ d h n u k ) — 1 672 — İSTANBUL
Tıirkçe ve ana dilinden gayn. ramca, Azaryan Efendi erm eni cem aatı idare İş
ETansızca, İtalyanca, İngilizce bilen Azaryan lerinde de mühim mevkiler işgal etmiştir. Ez
Efendi, gençliğinde Mirçedcn franaızca, Hal cümle 1BÎ4-1875 yıllarında Patrikhane Tedri
yanca, nımca re ermcnlceye bir lügat n e p rl- sat Heyeti âzahğm da bulunmuş ve 23 Ekim
mijtir. Sakuağacında patrikhaneye bitişik bir 1909 da mezkûr makamın clsm anl meclisine
Ermeni to lleji, Beyoğlunda bir Erm eni kız reis seçilmiştir. 26 Kasım 1910 ve 6 Mayıs
Sksils mektebi ve bir kız sanayi m ektebi aç 1911 tarihlerinde ise aynı makamın omurnl
mıştır. Zamanında patrikhane bir edebi mah meclisine başkan geçilmiştir. 1912 den sonra J
fil halinde idi. İkinci AbdlUhanıid’ln sohbet cem aat işlerinden çekilmiştir.
lerinden zevk aldığı Azaryan Efendi'yi her Eski Moskova btiyük elçisi Calip Kemali
huzura kabulünde ıram zaman alıkoyduğu Söylemezoğlu «Hariciye hizmetinde 30 tene»
meşhurdur. 2 mayıs 1899 da öldü. adlı eserinde Iİstanbul, 1949) Azaryan Efen- I
MU.: N cvsoll Mıılijlıidt; G m e le îc r. d i’den, «m uktedir v e m ücerret) hariciyecileri
mizden» diye bahsetm ektedir.
AZARYAN' EFENDİ Ihlanuk) — OsmanlI
devrinin ermeni aslından mühim siyasi sim a Azaryan M anuk Efendi IsUkU) Caddesin
larından; 1850 de İstanbul'da Ortaköy’de doğ deki apartm anının altındaki eczahanede bu
muş ve 1322 yılı Nisan ayında Beyoglımda lunduğu b ir sırada çıkan y a n g ın a kurbanı
olm uştur.
vefat etmiştir.
1664 de Devlet tarafından Paris'e gön Kevork M. Pamukclyaıı
derilerek orada Saüıte-Barbe asker! m ekte
AZATAMART — 1910 -1912 yıllan ara
binde tahsilde bulunmuştur, 1868 de İstan
sında tstanbulda T ajk an K om itesinin organı
bul'a avdet ettikten sonra Hariciye N ezare
H. Tiryakyan m atbaasında neşredilm iş erm e-
tinde kâtip tayin edilmiş ve aynı zamanda as*
nice gü nlü k b ir gazetedir, adı türkçede «H ür
keri mekteplerle Hask&ydeki Şahnazaryan E r
M ücadele» m&nasuıa gelir; gazetenin haftalık
meni okulunda fransızca muilUrni olmuştur.
m ecm ua şeklinde 72 sayı İlâvesi çıkm ıştır.
1873 de sadâret tercüm anlığına tâyin edilm iş
H e r rkisinin de m üdürlüğünü şair B upen Bar
tir. 1878 da Hersek İhtilâlinde ve T ilrk - Rııs
Ü ry an ifa e tm iştir
harbinde Balkan ordularında diplom atik k a
Kevoık H. Fum gkdm
riye olarak vazife görm üştür. 1878 de Tiirk
esirlerini İstanbul’a getirm ek üzere B ükreş’e A ZATLI SOKAĞI — Y ukarı Boğazın Ru
gitmiştir. 1879 da Turkiyenin P etersburg Se- m eli yakasında B üyükdere köyü sokakla n n -
farethânesi başkâtipliğine tayin olunm uş ve dandur. Y ukarı Boğazı G alataya bağlayan bü
iiçbuçuk sene bu vaafede kalm ıştır. 1883-1889 yük sahile yolnunun b u kSydekl parçasını
yılları arasında K orfu ve 1890-1908 yılların teşk il eden Çayırbaşı Caddesi ile Uzu ofistik
da da Galatz başkonsolosu olm uştur. Bu «ıra Sokağı arasında b ir dirsekli b ir sokaktır, taş
larda, Tuna N ehri Beynelmilel Seyrüsefer döşeli ve bozuktur, cadde kavuşağından giril
Komisyonuna reis se diğine göre solda 1866 da inşa edilmiş İta l
çilm iştir 1908 de
y an kilisesi bulunm aktadır, sağdaki genişçe
Belgrad sefirliğine b ir a n a sem t çocuklarının oyun yeri, bilhassa
getirilmiş ve az sonra futbol » h a s ı olm uştur (Nisan 1947).
Ayan Meclisi âzası ol tm a il Bnevfn
muştur. 190S da ise
Hariciye N e z a r e - AZAT YOKUŞU — Ü sk ü d a ra tm rabor
t i müsteşarlığına ta sem ti sokaklanndandır; U ncular Caddesi Ue
yin edilmiştir. Birinci Azizmabmutefendi Sokağı arasında kısmen
düz, kısmen m erdivenli dik yokuş b ir sokak
ve ikinci rütbeden
tır; ıkl arab a sığacak genişlikte, kaba taş dü
M e c 1 d 1 ve birinci şeli; sağ kDtda Bakıcı Sokağı kavşağından son
rütbelerden de Osma- ra 32 basamak m erdiven sokak olarak Aziz-
ni nişanları île taltif mmuk Aıarym nr.nhınudetendi Sokağına bağlanır. İki kena
olunmuştur. <RrıLm: Nısilo rında ikişer katlı ahşab evler, bunların a n -
http://groups.goog le.cçj
ANSİKLOPEDİSİ — 1673 — A2ATYAN AMİRALAB SÜLALESİ
suuto Ud k ig ir yapı orU halli aile m eskenleri zulara a ü yırm ibeş kadar ermenice matbu
dir. Altbaşuıda, kapusu cadde üzerinde bir eseri m evcuttur. İlk eseri şair Mtsak Medza-
gazoz («İnikası vardır. M erdivenli kısm ında rentz’e (1885-1908) aid olup 1922 de neşre
bir evin çok güzel bağçesi, duvar üstünden dilm iştir. Diğerler) meyanında şunları zîkre-
taşm ış dallar, çiçekler sokağı pitoresk btr g ü debüiriz: «Ağpilr A nm abutyan = . Ölümsüzlük
zellik vermiş bulunuyordu (aralık 1959) Çeşmesi» (şiirler. S clld), 'Bezeiyao Okulu
ki G öklir* n u n tarih i (1830 - 1930), «M eşhur kompozitör,
müzisyen ve m aestro K ooıltas V artabed'ln h a
AZATYAN (Toros) — Tanınm ış b ir E r
y atı ve eserleri» (1931). «Eğin ve Eğinliler»
meni s ü r . edip ve tarihçidir. IB98 de E ğin'in
(1943), «Ksayan M ektebinin tarihi» (1945),
Abuçeb kasabasında doğmuş ve 15 K asım 1955
•Jam anak gazetesinin 40 İnci yıldönümü ha-
de İstanbul'da vefal etm iştir. A zatyan anı Ira
kitabı» (1948), «M ışaguyl salnamesi»
ların abfaduıdandır.
«Lübnan H atıraları» (1950), «Kevork Başpis
Tahsilini, doğduğu y e rin V araka (19 0 4 - kopos Aslanyan» (1952).
1910), E ğin'in N arekyan (1910-1912) ve ü ç -
T oros A zatyan iki ta n e d e miihim gayrı
bek'de diğer bir m ektepte (1912-1914) aldık
m atb u e se r b ırakm ıştır. B unlardan birincisi,
tan sonra 1915 yılına k a d ar V araka o k u lu nd a
E rm eni halk şairlerin in tiirkçe şiirlerini ihti
muallimlik yapm ıştır. 19X9 da İsta n b u l’a g e
va eden antolojisi, İkincisi İse, G etronakan
lerek y a a hayatına atılm ıştır. A ynı zam anda,
L isesinin tarihid ir.
Ermeni Patrik han esin de m u h telif kâtiplik va-
sileleri ifa etm iştir. Ezcüm le 1935 y ılm a k a Bu s a tırla rın m u h a ıtirin in teşriki m esai
dar Patrllıhâne T ed risat H eyetinin s e k re te r si ile hazırlanan Eğin E rm enileri hakkuıdaki
liğini deru h de etm iştir. B ir m ü d det «A revelk m ufassal e se ri ise ölüm ünden sonra 1957 de
natam am şekilde in tişa r etm iştir.
_ Şar» ve «Zartonk — Uyanış» gazeteleri
Kevarit M. Panokcfrın
nin neşriyatım tedvir ettik te n sonra, 1936 da
«Mışaguyt — K ültür» adlı n e şriy at d airesin i
AZATYAN A MİRALAR SÜLÂLESİ —
tesis etm iştir. Bu daire ta ra fın d a n 20 ad et
O nsekizinci A srın başlarından itibaren yaşa
kadar eser n eşred ilm iştir. 1945 de E rm en i m ış asil b ir E rm eni ailesidir. M enşeleri Eği
Patrikhanesi tara fın d a n seçkin heyete dahil n in A buçuiıa koyıındciidir. A ile ınaftberleri
olarak Eşm tadzindeki KatoğÜcos seçim ine k a
Ü sk ü d ar'd a B ağlarbaşm da Erm eni Mezarlı-
tılm ıştır, 1949 y ılı Eylül ay ın d a ise. P a trik
ğındadu-. M ezar taşı kitabelerindeki kayıtla
vekili A slanyan Başpiskopos’un m üm essili sı
rın gösterdiğine göre Azatyan A m iralarm en
fatı Ue, İstan b u l'd ak i ru h a n ile r arasmdaJci ih
eskisi Nikoğos ism inde b ir zattır, kendisinin
tilâfı tetk ik e d en A ntilyas K atoğlkosu K are- k abri yoktur, a d ı ev lâtlarının taşlarında yazılı
kin Hovsepyan'ın (1867-1951) başkanlığtnda-
o lduğundan Istanbula gelip gelmediği şüp-
daki heyete izahat verm ek üzere B eyrut'a
Udir. Bu sülâleden ilk defa olarak Amira u n
gitmiştir. 1951 de, 30 sayı in tişa r ed en «As-
vanını taşıyan N ikoğosun Oğlu Hacı Bedros
tağpert» adlı m ecm uayı çıkarm ağa başlam ıştır.
d ur. A zatyanların en eski ecdadının Van ta
1953 de, İstan b u l m e
busu m erhum Salih rafların d a hüküm ran olm uş A ntenini kıra]
Fuad K eçeci'nin ön ftan»rignnıa hağlaııdığı m uhtem eldir. (X - XI.
derliği ile tesis edilen ■s ır), bu ktr&llık V andan Sivasa nakil olunup
K ültürel A raştırm a o rada m ünkariz olunca hanedan efrad ı Eğin
ları Teşvik Cem iyeti ve D ivrikl taraflarında Bizans tebaası olarak
nin başlıca mSessisi tavattun etm işlerdi. Yukarıda adı geçen me
olmuş ve vefatına ka zarlıkta bulunan kabir taşlarından Hacı Bağ
d ar İd are K urulubeş- d a ş ır Azatyan ve H acı Bağdasar’ın oğlu Ohan-
kaniığında bulunm uş nes Azatyan’m ta şla n fevkalâde güzel oyma
tur. Itırla müzeyyendir, bu nakışlar arasında b irer
T. Azatyan’ın, irili ^ kartal başı da yapılm ıştır ki, A rdzruni hane
danının armasıdır, Krvarfc M. Punufeiyta
m / g r ^ y ^ e r t e y o r ü P f f 1- N" u,)
AZBt BASA — 1074 — İ5TAHBVL
AZBt BABA — Ondokuzuncu asrın bi gisi olmayan cenk ferleri (acemi oğlanlar, yi»,
rinci yarısında yaşamış İstanbullu bir Rektfl* niycrilur ve deniz seferi ile miikeUcf tinıarh
|İ u s gaLhtilr* Ömrünü tekkelerde hizmet JJo sipahiler) bindirilir, gemilerin muharrik kUV»
geçirmiş, Vakai Hayriycden ûr evvel ölmllş veli olan in.san hulusunu da, kürek sıralarına
ve Karaağaçta defnodilmişlir. Aşağıdaki n o ta zincirle çakılmış forsalar iharb esirleri ve
merhum Sadettin Nüzhet Ergun'lın Bektaşi m ilerimler, kürek mahkûmlanj temin eder
Şiirleri Antolojisinden alınmıştır di, McscIS çekiliri smıftnın en kuvvetli gemi
tipi olan bir kadırgada (25 çifte kürekli gemi)
ftaıu jrrden büyük A&ftlhJt
ü ö r d d g â n örU * ö n a * tJ * i n
gominltı reisi, kaptanı ve zabitleriyle beraber
lir c D İ c r d r n , p ir d e n b o d u r c m t M t ancak BO bahriyeli bulunurdu; bunlar da kü
G U r d ü ü m ö r t f f û r m e d lf to « ü y le n e . rek mahkûmları) temin ederdi.
J k n d a h i ig flı rBh o U m d tn tn Bunlar dn kiirek kuvvetine yardım
E v c i » m i r t U ı m i b a la r a d frtc n cı olarak çekilen yelkenleri kullanırlar, for
,S e l i n t i ı c h r l n e (ta m denco
salara nezaret ederlerdi; bir kısmı da ka-
C d r t u t ü d ö rt, J İ n n e d l f l ö s ö y le m e ,
t&falçı, kürek ve yelken tamircisi idi; baş dü
KehHI b İ l f i ı l a c g i d e n l i n e t menci, baş yelkenci, udaba^ /geminin İnzibat
K i ı i e te v il o I b b s h ı k t ı r b u u h b c l
âmiri) geminin zabitlerini teşkil ederdi. Buna
Kimseye rtH ©!mı *y «U1 h u c « t
Gantfct£Un ö r t , g E rm e d ig ln s ö y l e n e . mukabil, bir kadırgada, bir küreğini beş kişi
çekliğine göre, elli küreği için 25D zincirbent
B d y o la c td k Ue f i d e n t e l i d i r
forsa bulunurdu; bir kadırgaya iiç yüz katlar
Bo yot» » t ik ile glfts M ildir
A lla h H a k M u b a s u n o d « a k ım A l i d i r da cönk eri bindirilırdj (B.: Tersane; Donan
G t a l t i g ü n ö rt, g U rm e ıh g ln ö y l e m e . ma) aîebler, reis vc zabitleriyle beraber mu
A ıh i k i ş t a h l ı k l â f « e o d e A y a n d ır
ayyen bir geminin daimi eiradmı teşkil eder*
S e n beti d r m « d a im h i l l 0 e y u a d ı r ler dj,
Afadc u b i t k a d e m « h li t a s a d ı r Evliya Çelebi. Onyedincı asır ortaların
(JördlifrUrı ö r t, f t t n p e d i g i » s ö y le m f -
daki Kasımpaşa tersanesini tasvir ederken:
AZER. AZEBLER. AZE8LEE OCAĞI — «Kaptan paşaya on iki bin (?) Azebİstan as
Azeb, bekâr genç demektir; Azebter ocağı, keri, y iv elli enderun kaptanı, yûz elli btrûo
Türk donanmasında kürekli gemiler devrinde kaptanı, yetmiş alem ve tuğ sahibi «zeban
(Onyedinci asır sonlarına kadar) Tersane as ağaları, cezirelerden ve kırk sancalf yerden
ker ocağının adı olmuştur ki, Yeniçeri ocağı sair kürek keş an azeban gelmek Kanuni Sil-
nın kuruluşunda bekâr kalmanın şart koşul- leymantdfr» diyor. Galata surunun tersane
mug olduğu hatırlanırsa. Yeniçeriler gibi dev tarafındaki kap»), bu askere nisbeüe cAzeb
let hâzinesinden gündelik alan Tersane efradı kapısı» adım almıştır; Sokollu Mehmed Paşa
İçin de bekârlık şart olduğu, ocaklarına veril nın burada Mimar Sinan'la yaptırdığı bir bü
miş bu isimden pek ayduı olarak anlaşılır. yük cami de paşanın adına nisbetle olduğun
Bu ismin arap harfleriyle yazıldığına gö dan fazla Azebkapost Camii diye anılageUr.
re bir noktanın düşmesi Ue «arab» olarak Halicin karşı sahilinde, Unkapanznda bulu
okunur, haklarında en h adi hüküm muhak nan Elvanzade Camii ve civarındaki Çifleha-
kak ki gaflettir, bâzı muharrirler, hattâ bu mam da iıalk ağzında Azebler Camii ve Aaeb-
artda bâzı şöhretler, Tersane efradını» «ev
ler hamamı (ber ikisi de Ataliirk Bulvarı açı
lâdı araptan» toplandığını yasarlar kİ, kolay lırken yıktırılmıştır) diye megfıur İdi
affedüemiyen bir lâubaliliktir.
Azebler. tersane ve donanmanın muha A2EBASKJSRİ SOKAĞI — Em inönü Ka
fazasına memur olup sefer esnasında gani zası Kfiçükpazar nahiyesinin Hacikadın ve
leri sevk ve idare ederlerdi; yani bugünkü Bayazıd n?blywönin Mollabüsrev Mahallesi
mânada devletin bahrîye askeri İdi. şu fark arasında am ir teşkil eden sokaklardandır.
ile kİ, askerliği meslek edinmiş İdiler, buna Atatürk Bulvarından meyilli bir inişle
rağmen bir muharip sınıf da değildi; Türk başlar, sona kadar dÜ2b ir şekilde devam eder,
donanmasında Çekdiri {kürekli gemiler) dev tki araba eninde topraktan ve bakımsız bir
rinde gemilere aynca, gemicilik ve denizle il yoldur. Üzerindeki arsalar birer foplfik ha-
http://groups.goog le.c
A N SİK LO PED İSİ — 1075 — AZEBKAPU50 CAMtt
Uhdedir Sekenesi um u m iyetle o rta h alli ve gelen gem i ü zengilerinden y u k a rın Oluklu,
fakir T ürk aile le rid ir (1947) a it kısm ı düzdür. M ethal cih etin e g elen i t i
bmall Ktm-vİid köşo y arım kubbesi d e ayrıca m urabba! i t i
ayağa istinad eder. Bu sahayı Uç tarafınd a»
A ZE B K A PL 'Sf CAMİİ — Gazi K ö prü sü lıaçvari tonca, yarım ve b ü tü n k u bb elerin ö rt
nün G alata başında; S okol'u M ehm etl P aşanın tü ğ ü b ir galeri ihtiva eder. K ubbe difiaaı.
hayratından olup M im ar S in a n ’ın e serid ir; U-
y a n la rd a d u v arlard an çıkıntılı p ayelerle, roıb-
lanbulun ziyneti o lan â b id e lerd en d ir; adını,
ra b c ih e tin d e de m ih ra b hücresi duvarlartyle
ttu satırların yazıldığı sırad a a rtık m evcut ol-
k arşılan m ıştır Bu yan p ay eler genişliğinde,
mtyan G alata su ru n u n b u rad ak i b ir ta p u s u n
h e m e n m ih ra b hizasına k a d ar devam eden,
da» Jlıcıştır.
b ir m ah fil biittin cam ii d olaşır M ahfilin m u
Denizin yaladığı b ir y e r seçilm iş o lm a
vasalası p a y e le re açılm ış k ap u larla tem in ed i
sından dolayı, p ek y e rin d e bir tarz in tih a p
lir. M ahfilden m üstak il o larak m ikrabın so
edilerek, fevkani y spılm ıjU r, P lâ n ı s e k iî köşe
lu n d a b iri k ırm ızı, d iğ eri yeşil ik i z arif sü tu
b îr kasnağa o tu ra a m erkezi b ir ku b b e e tra
na d a y an a n m e rm e r b ir k em eri vardır. Mah
fında, cen ahların k em erler, u fak k u b b e le r ve
filin döşem esi büyü k kö fek e laşlariy led ir, kor
tonozlarla genişletilin esi su re tiy le elde ed ilen
k u lu ğ u m e rm e r şebek ed ir. P ay elerin kaide
h ir m u slatild ir. M erkezi k ısım la rın a ay ak k ab ı koym ak İçin güzel m e r
kubbe m ih rab cih etin d e m e r h ü c re ra fla r o yu lm uştur.
d u v a rla ra gö m ü lü ve B u bina zam anla harabe haline gelmi}.
m u sta til iki, allı ta n e si b ü tü n p e n c e re le ri açıktı, k u rşu n la rı harahatı,
de açık ta ve y u v arlak so n cem aat ö n d u v arı ve çatısı tam am en m ah
iekiz m e rm e r ayak ü s volm uştu; v e bu bale bilhassa son 30 - 40 se
tü n d e o tu ru r. Bu ayak- n e için d e gelm işti- G u rllt’in 1805 tarih li ese
rin d e k i rö lo veleri pek az harabı gösteriyor.
ü z e r l e r i n e
Birkaç sene devam eden esaslı bir lamir ca maya müsait olan sıva üzerine vurulduğundan
mii ihya e lli yaaıaı deglçir; caasen tarihli de olduğundan
Kubbe ve kemerlerin sıvalan kâm ilen ye- do zamnn tecdid olunduğu anlagüu*. Bütün iç
nidir. tçf zamanı üslûbunun tfilrel nakışları ilo vc dış hİçi pencereler yeni yapılmıştır. Son
bczenmifUr; yalmz son tamirinde o zamanın ccmıa;ri mahfiline çıkan sağlı sollu iki kapuı
stileğen kırmızısı yerine kullanılan fes ren yenidîr. Ve gerek yıldızlı ş o k e le riy le , gerek
gine yakın, koyu bîr renk, kölemin tesirini ta ayımı yozılariyle sun derece güzel ve zamana
mamen bozmuştur Kubbe göbek yazısı «tn- uygun yapılmış parçalardır. Camiin -zeminine
nallahe yiimslküssemavfit...» ayeti kerimesi tuğla Zaklidj çimento müseddesi kırmızı çini
dir; 1357 tarihini ve Halim ketebesiııi taşır. ler konmuş, ahşaptan secdelikli nama/ safları
Evvelce kubbe müselles kiirrevileri çini ile yapılmıştır İçende yapılan tamirat ufak te
kapılı idi, bunlar Jıarab olduğundan yerine fek başka idlerle, yaldız, temizleme gibi idlere
çimdiki kötü çiniler konmuştur, Beyaz diye münhasırdır. Pencere kapakları kimilen za«
ancak bir çlvidt mavi yapabilen bugünkü çi matımdan kaiıııadır. Mihrab cihet indekiler
ni işçiliğimi* böyle bir âbidenin çinilerini yıldı* şeklinde müşebhek, diğerleri mustatil
yapmağa kasdir değildir. Ve böyle harab ufak parçalardır. Mihrab duvarında altı par
olan yerlere velev ufak bir çini parçasını da çada «Ayetelkiirsı* yazılmıştır. Bunların ya*
muhafaza ederek etrafını sulu boya kalemle zun eski, yaldızları yenidir. Kürai üzerine dc
ikmal etmek bu çinileri koymağa müreccah* yine eski olmak üzere «Rabbena inrıenâ semi'
tır. Bu suretle asıl ve tamir ayan olarak gö nâ münadiyen ylinâdı lil iman.» ayeti kerimesi
rülür* müstakbel nesiller de hu kötü çiniler yazılmıştır. Mihrab ve minber On altıncı asrın
karşısında tereddüt ve M am d a n kurtulur. Banat eseri camilerinde olduğu gibi mermer
Çinilerin ortasında çiharyar isimleri dc gtasol den, şebckull ve islalâktftlidir, çok güzeldir.
bir yazı olmakla beraber diğer yazılarından Fakat fazla hususiyetleri yoktur. Cümle ka
farklı olduğundan çok aykırı duruyor. Kubbe pıların iç yüzünde yerini pek güzel kavramış
yazısı böyle değildir: kalem her zaman bozul-. rumî işlemeli birer lac vardır.
Hariçte yûpılajı l&mirat ise da
hile nazaran pek fazladır- ve cid
den kusursıra ve iyi olmuştur. Sen
cemaat yerinin üç duvarı ve pen
cereleriyle parmak lıklariyle, oyma
şebekeleriyle, merdiven ve döşe
meleriyle kârnilûii yenidir. Ve da
hiline pek çok uygundur. Son ce
maat yerinin döşemesi dc cami
gibi, kırmızı tuğla taklididir; yalnız
son cemaat yafalarının kenarına iki
santimlik mermer koıımugtur; böy
le eski eserler tamirinde lûgey me-
sabesinde olan bir fedakârlıktan
buraya anlı gibi kalın mermer vaz’ı
lâzımdı. Son cemaat yerine sokak
tan iki -kfipu ile girilir. Kapularcn
yanlarında mu/rintil plflnlı iki ni$
vardır: ki üstlerimle Fatih devri
motiflerine müşabih dilimli birer
yarım kubbe ve lk.1 sıra ıstalâkUt
bulunur. Kaplılardan birinin üstün
de camiin Hicri 085 ıM. 1577) seno-
Au-hkapasu Cnmli Kinde yazılmış eski k l t â b ı* s i
(P lin : CurnL'Uus (iurllt) v a r d ı ; p e k hara b t ir mülû-
http://groups.google.cofr
AZEMC-'.PVSf1 cUIİI — 1678 — İS T A N B D l
hazastyle hattat K imıl Efendiye aynı yaz eserlerinin en güzellerinden biri olarak bir
dırılarak yerine konmuştur. Bu kit&bc birin Abide şeklinde yükselir: aksi takdirde müştak'
cinin aynı kopya» olmakla beraber, vesika bol nesillerin acı tenkitlerine hedef olmak
kıymetini muhafaza için, eskisinin de yerinde mukadderdir.
muhafazası lâzımdı. Diğer Jcapunun Dstttnc de M r«» H ıU ı A ^tnft
tSokollu Mehmed Paşanın âsân hayrlycsin-
Aşağıdaki satırlar. İstanbul Ansiklopedi
den olan bu camii şerif tamamen Harab bir
sinin ziyarei notlarıdır: Camiin m ethal yıbfin-
duruma girmiş dten Cumhuriyet etiyle yeni
de ve sağındaki kapunun üzerinde bulunan
den tam ir ve ihya edilm iştir 1941» ibaresiyle
kitabesi şu d u r:
yeni bir kitâbe konmuştur.
İki kapunun ortasında eskiden mevcut Ah H âzam Mebmed PA«&yl ahd atalım*del
Mkdıarl harrt («ı^l A nen«) İM(U aU
abdest mumluklarının yalıta aynaları ihya Sihlll drryMr İtmişken bu i l k t n i l
olunıuuı. musluk konmamış, bittabi su veril Kirglr İtli mükerrer «I blpayı ballyi
memiştir. Son cemaat yerinin üstü m urabbai
Cem olub diriüMMM mahfilinden ekildin
çıtalı tavaniyîe ahşaptır. Gurlİt bunun yerine Kıldılar lif» valilinin sahibine rahmet m İ
muhtemel bir kubbe resütüsiyom ı çizmişse de Ktkaldıntb dtiaye llalil 4e tarikin dldl
yanlıştır; aslında kubbe yoktur, yeni yapıldığı «Camii wır HmlelfiİM Htk tiyi Mi»
gibi çatılıdır. Camiin altında birtakım dük «85 İM. S&77)
kânlar yapılmış ve bunlar eşhas tasarrufuna
Camiin e tra fın ı (eviren ve küçük döküm
geçmişti. İstim lâk olunarak hepsinin kapıları
cü atölyeleri yerleşm iş bulunan harabelerin.
kesme îaşla örülerek kapatılmış, yalnız m ih
rap cihetindeki pencereleri açık kalm ıştır. Ca
miin minaresi hiçbir yerde tesadüf edilmiye-
cefc bîr tan d a, biraz uzak yapılm ış ve bîr
köprü ile son cemaat köşesindeki m erdivene
bağlanmıştır; köprünün altından d a r bir yol
geçer. Minarenin son cem aat yerinde ve so
kakta iki kapusu vardı, m erdivenle köprüye
çıkılır, oradan m inareye geçilir. HadilcattiL
Cevaaıi minarenin H icrî 1222 senesindeki y a n
gından rtn ra esaslı ta m ir olunduğu ve te k ra r
saika isabetiyle harab olarak yoîdırüdiğını, ve
Kicrİ 1242 (M. 1826) d e henüz inşa olunm a
mtş olduğunu söylüyor. Gövde kısm ının İn
şaatı da bunu gösteriyor, kaide ve kup kısm ı
ise Onaltınçı asır yapısıdır.
Bu güzel cami bugüne tam ir olunm akla
beraber dört cihetten berbad binalarla ve
köprü ile kapanmış bir haldedir. Deniz cihe
tindeki Denizyollarına ait deponun ve diğer
taraflardaki mağazaların gün geçirm eden yı
kılıp etrafının açtırılması, sokaklarının terte
miz yaptırılması lâzım dır Ondan sonra asıl
büyük engel olan köprünün havuz, cihetine
doğru alınması ve yansına kadar gömülmüş
camiin meydana çıkarılması b ir zarurettir. Bu
ameliye büyük m asraflara m uhtaçtır. Accle
yapılıp tatbik edilen plânların da sonu böyle
fuzuli m asraflardır. M inarenin de Onaltmcı AacMutpnsu (Hnıllnıle mlaireyl mâbcdt
asır Uslübiyle yeniden ihyası mübrem bir za h a n t , İte rd e n W|>r* U ralın* k « b |
ru rettir. Bu şekilde camit karşı cihetteki Türk {Prafan: R t H Sevinç«Mr>
http://groups.goog le.co
ANSİKLOPEDİSİ 167B — AZEBKAPLSU ÇEŞME VE SEBİLİ
m âbedi şartına lâyık g ü z ellik te m eydana çı d ir. h ic ri 1143 (m ilâdi 1732 - 1733) yılın d a
karm ak için yık tırılm ası, d ö k ü m c ü le rin cam i İkinci S u ltan M usU fanm z e v m i ve B irinci
te rim in d en u z ak laştırılm ası, h a ttâ A zebkapıı S u ltan M ahm udun a n a sı S ilıh a S u ltan ta r a
meydan çeşni t/sı vc sek ilin e k a d a r olaıı s a h a fın d a n o ğ lu n u n pad işah lığ ı ve k en d isin in v i-
nın istim lâki He, bu ad acık tile rin d e , esk i lu te s u lta n lığ ı u m a n ın d a fcvV.aanl b ir sibyan
çejrae m eydanının d ah a geniş ölvilde ihy ası m e k te b i ile b e ra b e r y a p tırılm ıştır; m im arı
lâzım dır. M inarenin a ltın d a n geçen y olun hıı- m a a le se f bilin m iy o r. P a d işa h la rın vc vU ide
ştnda. m İ kolda ki tâ besi/, ve k lâ sik ils lâ p ta s u lta n la rın , h a se k i su lta n . $ e W id ele rin ve j>a
oılyuk b ir ç ejn ıe v a rd ır, lü lesi k o p a rılm ış vc d lşah k ız la n s u lta n la rın h u gibi h a y ır e s e rle ri
teknesi molo* ile dolm uş olan b u güzel e se d e v irle rin in d e v le t m im ar b a şıla rın ın elin d e n
rin d e b ir an evvel ta m iri ve s u v e rile re k ih yıkm ası lâ z ım d ır diy e b ir h â k tim vereb ilirsek
yası lazım dır. b u güzel e s e rin , P rn f D r. S ü h ey l U n v er'in
K&pni a ltın ın cam i « n ü n e ra s tla y a n a lt ta ra fın d a n y a p ıld ığ ı tü y le n e b ilir.
kısmı. A zebkapusu s a n d a lc ıla rı ta ra fın d a n b ir
R esm i çeşm e y a p ısın d a ih tisa sı o lan d ev .
kayıkhane gibi k u lla n ılm a k ta d ır. M abedin
le l m im a rla rın d a n b iri ta ra fın d a n çiıilm i}
denizden gö rü n m esin e m in i te şk il e d e n ve
olsa d a h i, b u re sim ad ı geçen m im ar h a fin in
harikulade (irk in b ir yapı o la n ş e h ir h a tla rı
h iç o lm azsa k ab u l ve ta sd ik in d en so n ra d ır kî
am barının da tez e ld e n y ık ılm ası lâzım dır. yap ıy a b aşla n m ıştır.
8 u takd ird e, cam i baritininin s a h il ta ra fı da
A zebkapusu çeşm e v e sebili b ânisin e nis
tem izlenerek A zebkapu isk elesi d e b u g ü n k ü
p e tle S& lihasultnn Ç eşm esi d iye d e a n ılır;
perişan halin d en k u rta rılm ış o lu r (N isan 1947).
GnUndc m eydanı msı açıklık b u â b id e n in inha
A ZE B K A PU Sl ÇEŞM E VF. S E B İL İ — s ın d a n s o n ra Ç eşm e M eydanı a d ım a lm ıştır.
Tiirk çeşm e yapısı s a n a tın ın en güzel e s e r K a rşısın d a Sokollu M ehm ed P*5a tlw fln d a n
lerinden, (întatay ı tezyin erten â b id e le rd e n M im ar S in an a y a p tırılm ış Ç ifte H am am var-
Ascbfcaptısiı Çe$n»*sî
(W* U. Btftlett'dr-n Snblfn Bov-alt Hİ İlo)
m/group/merakediyorum
AZEBKAHJSt; ÇEŞME VC dEflİLl — 1660 — tFTAKVtJL
dtr. bu şaheser de halk ağsında Yoşildirek- unutulm uştur İC Çeçentn bahsettiği bu tamir
II Hamam. yahut »emte nispetle Aaobka- teşebbüsünde tam ir projesini merhum Mimar
pusu Hamamı adını taşır. çaşmeııln he Kemal Allan hazırlamıştı) Bu geçen seneler
men yanı babında da yine Soknllu hayratın esnasında b e çcşidli sebeplerle Sebilin kub
dan ve Mimar Sinan yapılarından Asebkapu* beleri çokmuş, bronz parm aklıklın sökülmüş,
su Camii ve Medrese* bulunmaktadır <B : işlemeli taşlan da kırılmıştır. Son senelerde
Azebkapusu Camii; Azebkapusu Hamamı). bu güzel Türk medeniyet eseri çürük ve kinfc
SoKollu Mehmed Paşnıun onalUncı asırda tahta parçaları arkasında gizlenen, çatılı ve
yapılmış bu eserleri arasında bir slbyan rnelc- kubbesi dökülmüş siyah bir taş yığını h a li»
İebj ile çeşme ve sebil bulunmadığına göre gelmiş bulunuyordu. Nihayet iki sene evvel
onları da birbuçuk asır kadar sonra SMiha sayın Vali vc Belediye Reisimiz Ord. Prof. Dr,
Sultan ilâve etmiştir. Her ne kadar etrafı fır F, Kerim Gökay*ın himmetiyle Belediye Mec
dolayı açık, bir duvara veya bir yapıya da* lisinin verdiği 170.000 liralık tahsisat sayesin-
yanmamış ise de tek kaşe cepheli olan bu dc tam irine başlanmış ve aslına eo uygun bir
âbideye fköşelemesine Ur sebilin iki yaıunda şekilde ikmal odilmişmişti*.
iki çeşme) meydan çeşmesi demek doğru de Yine ayni risalede Ord. Prof. Dr. Süheyl
ğildir; hırbuçuk asır ara ile yaşamış ikİ hayır Ü nver de bu tam ir hakkında şu satırları ya
sahibine aid haşmetli bir küUİyenia bir parça- zıyor:
$ıdu\ Unutmamalıdır ki meydan çeşmeleri «... İtk esaslı onarun projesini İstanbul
daima münferld eserlerdir IB.: Mehmed 111 Belediye Reisliğinin arzusu ile yliksek Mimar
Çeşmesi; Tophane çeşmosil Sâliha Sultanın Ali Sâim Ülgen yapmış ve benim delâletimle
Abidevi çeşmesinin yanındaki fcvkaanl mek makama verilm işti. Halen bu proje ve tadil
tebi istanbulun sahne olduğu son imârda leri üzerine yapılan onarıra cidden muvaffak
1999 -1959 arasında kaldırılmıştır. olm uştur. Bir de£a, bozulan nakışlı taşların
Son yüzyıl içinde görenlere hîiı(in veren asılları gibi yapılmasına İtina olunmuştur,
■bir tmrâbiye yüz tutmuş olan /Uebkapusü Çeş saçak nakısları da XIX uncu asırdaki duru
mesi 1952 - 1&53 yıllan srasında eski îstanbo.1 mundan alınarak aynen yapılmıştır. Bu m u
Valisi ve Belediye Reisi, bu satırların yazıldı- vaffakiyetli tam irden dolayı başta kıymetli
| t sırada Türkiyenİn Bern Büyük Elçisi bu m üdürleri olmak üzere bütiln Sular IdSresi
lunan Ord. Prof. Dr, Fahreddm Kerim Gökay’ tebrike şayandır.
m himmetiyle vc lâyık olduğu ehemmiyetle «....... elimizde bu çeşmelerin ve sebUin
tamir görmüştür. Tamir projesini, klâsik Türk XİX uncu asırda yapılmış esaslı b ir gravürü
Mimarisi Üzerinde tam salâhiyet sahibi Ten ve vardır |W.H. B artlett'in) ... 150 senedenberi
Ran'at adamlarımızdan Yüksek Mimar Alı *emin bir m etre kadar yüksekliğinden bu âbi
Süm Ülgen hazırlamıştır.
de jim di toprak seviyesinden biraz »sakıda bir
İstanbul Belediyesi Sular idaresi Müdür va â y ete düşmüştür. O zaman (te ahşap saçak
lüğü tarafından 1954 de neşredilmiş «Azcb- ları vc üstündeki ufaklı büyüklü kubbetan
kapı Çc*aıeai> adındaki kollektif risalede Kurşun ile örtülüdür. Saçak a ltla n devrinin
Yüksek Mühendis Cahit Çoçen âbidenin son rokoko tezyinatı île süslüdür ki bunlar esas
lamrrini afiyle anlatıyor: tutularak «on tam iri de ayni şeklide tam ir edil
«O muılakaria oturan halkın ihtiyacını miştir».
temin eden ve âbidevi bir eser olarak şehri Yukarıda da kısaca tarif ettiğimiz gibi
mizi süsleyen hu çeşme bir müddet sonra ba Azepkaptısu Çeşme, doksan derecelik bir za
kımsızlık yüzünden harabiye yü* tutmuş, müh viye Üzerinde bir büyük sebil ile iki yanında
mel bir halde senelerin tahribatına terkedil iki büyük çeşni eden mürekkeptir: bilemeyiz
miştir. Çalısı gittikçe eğilen bu san’at eseri' ne dereceye kadar doğru, biz bu plân için «tik
nin bundan 30 - 30 sene evvel Evkaf idaresin köşe cepheli» tabirini kullandık; âbideye sa*
ce tamirine tevessül edilmiş ve çeşme etrafı bilin tam karşısına geçerek bakmak lâzımdır
tahta perde ile çevrilmiş ise de hu sıralarda Nitekim âbideyi lâyıkıyle gösterebümek içfo
Vakıf sularının ve çeşmelerinin Belediyeye merhum Mimar Kemal Allan bir r estiitfiıiyon
devri dobyisiyle tamirat İp geri kalmış ve resmini böyle yapmıştır; doksan derecelik bir
http://groups.goog le.c
A M a tu ro ıa — İM İ — A z n u r d K ( U n v s sz s ta J
http://groups.goog le.c
■OJSIXLOmı!St — 16B3 — AZEBKAPl'iU HAliAMI
m ektep yaptırıy or, eski A ra b C am iini de i j . dağılılır. Bugün B eyoğlum ın m erkezi y e rin d i
m ir ettiriy o r ve büyütuyftr» o lup H üyiikçeltrin n tifu i k esafeti bakım ından
Bu Çıkrada muhterem S N N irv cn ’in de v n k alabalık y e ri o la n T aksim , «u yu n g etiril,
kaydettiği gibi Azebkapımı Çeşmesinin sııyu, iliği vc A zebkapusıt sefin esinin yapıldığı t a
Uksim suyudur; bu su da B irin ci Suttun Mah- rih le rd e , kırlık, ormanlıktı; T ak tım adını da
mudun hayır » e ri olsrıık inşaatı hicri 1144 o ta rih te bu su m ün asebetiyle a lm iftı ıB.; SJ-
lU iU dt 1731-1732) yılım la biten Topuzlu lllıa S u ltan , M ahınud I; Bug<,’«kây K em eri; To
Bendde toplanmış ve büyük şöhrel Galata ve fjııahı Bend).
Beyoğlu ta n lla rt İl* Boğaiıçsnıo Rum eli ya
JJibJ : C. S.N. Nirven v* S. Üavtr,
kasını ihya etm iştir; BaifekSyüud«ki 420 m e t A jjıp ln p ın u Çeşm ebl
re ımınlugımda Bajccköy Kem eri yahut B ü
yük Kemer diye a n ılın su kemerinden ve ge A /K liK A PÜ SV İ H AM AM I — O nalU ncı
m i b ir galeriden geçerek Taksime g e lir ve A sır y a p ısı bir f if te ham am dır; O alatada Çeş-
ondan je lırin yukarıda zikredilen senitlerine m em ey d am m la. T e rsa n e C addesi üserinıir- ve
A zefctapusu H u n u n u , 1941
(R esim : Kezİh)
Axc1)lüi|)u»u U m u m i. IBGO
(«fslm : N*«Jh)
:om/arouD/merakediyorum
AzZFKAft'SU Va HCISOAIU — 1«IM İSTANBUL
A«H»1h Cunil
(TCrtHİia: f'ffk! Wr İ r t f W*ı> Hi Uı*>
jjy'group/merakediyorum
fif n -firCTHİ r™ 4> — IM6 tsrnm ,'
lU ıia biuagerdesı oia .ı , ■ «r«?k v«* kahv«xı ç ır a k h i* »î* i l İM»
] r g a d H a m a m ıd ır y a tın a a tıld ı; bir a r (t p n t i l ı w\ a d u n l t n f o "
fti h ı r d ı m ı s a ra y ın k u rd u k la r ı Mr %irk<! a d ın a Iir9U}«rlUfı f | .
jücii ve Uthirine p u rla rın ırı bufel*r»::ı ı^i«*Milrr. 193$ - tOftB
lııs w $ id i. tk io c i lu - a ra n ın d a y irm i y ıl d a K ö p rü n ü n K adıköy
tn*m A arbJer h a n u - ke|<*ıi id in d e k i buiı*>i M**ıtı 1 9 M d a U tta n
m ıd ır ki. k e fe re t a n ı v a p u rla r ın d a n M«*d? v a p u ru n u n b ü fe s in i Ii l e
m im a risin d e n ta h v il tiy o rd u . Cî*;,J k ı t biri odları d o r t *vlfrd s a h ib i,
ile İslâm âdabı üıere g tirg ü s ti ile . lerbıy«-si Ilı* b ir j a b ıjy e tiir .
yap ünu«tıı> d i y o r .
V/KRBAVCAN1JI.AK lUUnbuldaı ^
Bir çift* hamamdı.
İstanbul fethinden gl»<tûnuizv kadar muhtelif
Â7.ER (Styyid O demirlerde, m uhtelif vif»lalarla, çeşitli yolU rlı
vadi — Hâteasînda Utanbula brr hayli AzerbaycanlI T urkler gel
Fars vc Türk edebi 5 t j ? l d C rv ad A w r ntif. yerlefm ı;. bııyiık bir kısnu bir iki n»?«J
yatından b i n l e r - ıBmlra; N'Milll ..oma tstanbııllularla kaynaşmıştır.
t e kıi'a ve beyit bu Fetihten -sonra. Fatihin ilim , sanat ve
lunan münevver iş adamı; Hicri 1313. Milâ r- ttfbiya* m ensuplarını hiınaye etmesi üzerine
di J900 Aıerbaycanda Selmaü'da doğdu *ovc seve Istanbula gelip Büyükçehrin ilim
bahasj Ulemadan Scyid Ahmcddir; İt) 17 dc mahfillerin* inl sab edenleri ancak devrin
Ermçaiterift Selmas Müslûmantanndan vc «"MreİM-iiiden. Ul&nbul küıüphanelerûıj dol
Türklerinden 170.000 kişiyi öldürdükleri bü duran yazma « e r-
yük katliâmda hiitün ailesi efradım kaybetti;
onyedj yaşında bir gençti. cenazelerin Uç ay
sokaklarda yaüıgı Selmas’da. katliamdan mu
çiz* «-seri kurtulan bir avuç Türk arasında
Sefn»5fa giren AJi İhsan Paşa Kolordusu ta
ralından selâmete çıkarıldı, 1919 da İstanbul»
\ttb tr r tiM İ)
( R o tlın : b ir l a l a p a M n S n d b H l H r)
http://groups.goog le.
v - ik lû peo Is I — 1567 — ÂZEflAAVt,ANL!LAr5
Isrda gelmiştir, edip Mr ı»t olup, mektepler ^..•r.glunda konakları. B ebekte yald an . Ka-
de Türkçe muallimliği yapmıştır Sabılc llu - dtköyûnde K ıışdilinde köşkleri vardı, b ta n -
rif Vekili Kısan Al! Yücel. Mesul Efendinin bulun meşhur ve ilk büyük sineması olan
talebelerinden bindir. Melek Sıntınıaıu. bu aileden İsmail Bey’in
4 — Kurbruıoglu aileıu, İlci nesilden beri kın Melek Kanımın ismine izafeten konul
Islaobuldadır; halı ve antika «*ya ticareti İle muştur. Sirkecideki .Âıen Sinema» da ayıu
meşgul idiler Beşiklaşta konakları vardı; yan aile efradından bjrlntndtr.
dı. Ailenin bir parçası Şiryandadır. İstanbul» 3 — Civanşir ailesi, Ovanşir Aterbay
Safder Beyle Baba Bey Kurbangll (Kıırbanof) canın en eski ailelerinden biri olup Timûri-
gelmişlerdir. Baba Beyin edebiyat ile tevag- ter zamanından beri Karabag vilayetinin be
jtulû, tılriçD ve farşça eş'arı vardır. yı. hükümdarı olmuşlardı. Bunlardan Behbud
[1; Sekililer ilan Civanşir Azerbaycan Sadat hükümetinin
harbiye nâzın İdi. Park otelinde Krmeni Tor
Pek çoktur, fakal ekseriyetle' ufak tefek U'.yan tarafından öldürüldü; elbisesiyle Azer
ticaret İşleriyle meşguldürler. Maruf simalar baycan bayrağı, hatırasını taziz İçin Askeri
az yetişmiştir. Müzeye kaldırıldı.
t — Profesör Ali Nllıat Tarlan ailesi, ev 4 Agaoglu Ahıned Bey ailesi- ' B Sa
velâ Erzurumda tavattun etmiştir nesil men Agaoğlu Te/^r Ağaoglu.ı
denberi de tstanbulda yerleşmişlerdir. ıB
Tarlan. AH Nihad). I V : Saüyanhkır
2 — Saraeeddin Bey ailesi; geçen asır 1 — Merhum AU Bey HüseyimMe ailesi;
sanlarında Utanbulda yerleşmiş halı ticareti »cinci AbdülhamSd devrinde İstanbul* gelmiş.
ile meşgul bir sat idi; bu satırların yazıldığı Tıp doktora idi. Mektebi Tıbbiyede profesör
sırada oğulları da tanınmış halı tüccarların lük yapmış, Genç Türklerin hareketlerine iş
dan idi. Halı: Hüsnü Beyle kardeşi, Halıcılık tirak etmiş, Türk milliyetçilerinin ünlülerin
Türk Limited Şirketi sahihidirler. den biri olmuştur Sultan Hanıid tarafından
3 — Hacı Bekir Efendi: Kapalıçarşt es takibata maruz kalmış, bir ara üsküdarda
nafındandır; tipik bir seki kıyafetini muhafaza Genceli Mehmedzâdelerin yalılarına çekilmiş,
eder, altmış yıldanberi Istanbulda olduğu hal bu sıralardadır ki. Hacı Cevat Gencelinin (bu
de Türkçeyi Şekl lehçesiyle konuşur; vc mem satırların muharririnin babası) bir portresini
lekette olduğu gibi dükkânında da post üre yapmıştır. Oğlu Mehmcl Selim Turan İstan
rindir oturur. bul iid tanmmıj resssmlanndandır.
4 — Hacı Tâki Efendi ailesi; geçen asır 2 — AU Bey Akşin; Birinci Cihan Harbi
sonlarında İstanbul! gelmiş, gümrükte halı sıralarında Baküda TOrk Konsoloshanesinde
komisyonculuğu ile işe başlamış 'Dellâl Hacı çalışırdı; sonra tslanbuia gelip yerleşmiştir
Tâki» (üye şöhret bulmuştur, oğlu, Ali Bey de Gayet zarif bir zattır. Türkçode Azerbaycan
gümriık komisyoncusu olup zarif, nDkleda» ağzını muhafazaaiyle meşhurdur.
bir zattır.
V: Bakû'lular
u f : Karabağlılar Yeni inkişaf eden bir şehir olup iş saha
• — Caffar Oğulları; büyük bir ailedir, sı da geniş olduğundan bu şehirden Şirvan,
Yirminci asrın başından beri tstanbulda yer Şekl, Gence, TebriA Hoy, Selntas gibi harice
leşmiş bulunmaktadır, antikacılık ve halı ti tüccar, esnaf muhacir gitmemiştir. Bunun için
careti Ue iştigal ederler. Bebekte yalıları var Istanbulda birkaç nesil geçiren Bak&lu Aze-
dır, çocukları Rubert Kollejde okudukların- rllere seyrek rastlanır.
dan bir kısmı Amerikaya Meret etmişlerdir; 1 — Mirza Bala, Bakûnun tanınmış aile
Istanbulda Kapalıçarçıda Antikacı Abmet lerinden birine mensup bir zattır. Harbi Umu
K a n e r bu ailenin Istanbulda en maruf s im a , m id e n sunra IsLanbuLı yerleşmiştir ki, kuvvet
sid ir.
li kalem sahibidir. Karaca, fransızca, nısca
î - Feyyaz Oğultarı; bu da kalabalık bir iyi bilir; ilim ve fazileti ile seçkin bir simadır.
«iledir, dünyanın en mühim şehirlerinde kol R iııd ntoşrob, hayyamperesltir. İ s l i m Ansik
lan vardır. Vaktiyle gayet zengin idiler, Ca- lopedisinde değerli makaleleri vardır.
http://groups.goog le.ee
4 \S lK U > m > IS I Attmvruuuı
ım/group/merakediyorum
1690 — İS T A .\2?, u
http://groups.google.coi
A>-SIKUırE01Sf — ıe # ı — AZJyAOE
ırasındaki en meşhurlardan hırl. hal (A belki mevcut bulunmasına rağmen. Ik) sevdalı Se
tanların en meşhurudur. lanik limanında geceleri, kayıkta faallerce
Malum olduğu veçhile Uakıkl iscııl Jullcn 7>evuecı>klcrâtr. Aztyadc'nin U ıttyi kabul et
V'iaad ve mesleki bahriye subaylıpı Loti 11850- liği kayrk «yumuşak halılar. Tiirkiye yaslık
t#2S|, Vakın Doguy» tik önce 1870 de bir vc lıalılarlyte doludur, Kunda Şark rehaveti
mektep g*mist içimle gelerek tım irl jjftrmii; nin bütün incelikleri bulunur ve intan Ur ka
se dc bu ilk ziyaret. uwrlndo büyük bir tesir yıktan îiyatio yüzen lnr y*tsk gûrdUgünU zan
rapnıamışlır- «Aîivartc» roman» bundan allı nedebilir.-, Gir müddet sonra Loli’niıı gem isi
«ene sonraki ziyareti esnasında tuıulmuş not IsUıııtmla gider. Fakat Azlyade'den ayrılı* kı
ların mahsulü ve iddiasına güre hayatta lal - sa sürecek. Abcddlıt Efendi ailesi İstanbula
ııgı en biiyüK aşkın tasviridir. 1870 - 18"0 nakledeceği gibi sadık Saınuel de gelecektir.
arasında, genç bahriye zabiti, dünyanın bir. (Sili’nin haıille daha içerilere yapacağı kısa
(Ok tarafım, Amerika ile Afrlkaıım bir hayli bir seyahat müstesna, eser artık hep Istanbutu
yerini görecektir; v« 1878 İlkbaharında bir tasvir edecek, fakat gariptir ki. Lcs tMsen-
harb gemisinin subaylarından olarak Selâ- chantees (Bezgin kadınlar) Boğazın şanına bir
ııik'e gelecektir. Konsolosların katli (Herine uzun kaside olacağı halde bunda iUhl sahil
büyük dovletter bu liınaua hatb gemileri yol lerden hiç bahsedilmiyeceklir.
lamışlardır ve rom anın anlattığı şekle göre b ir gece yarısı pek genç Loti’ye Kasım
lııgilterenin yolladığı gemideki genç subay paşa mezarlığı servilerinin arasından çıkıp
lardan bilidir. Eserde onun nıznauı esindeki musallat olacak adamın kabul edilmiş gibi
notlardan ve Londraya gönderdiği m ektuplar davranıldıktan sonra elli metrelik kayalardan
dan mürekkep olup 1879 da Pariste müellif LoU'ııin eli ile fırlatılışına ait çirkin hikâye
ismi taşımaksızın [Aayadö (tstanfnıl 76-77) II) den sarfınazar, eser bir müddet siyasi olay
Mayıs 1876 ela Türkiye hizmetine girerek 27 ların akislerini ihtiva eder. Sultan Murad taht
Teşrinievvel 1877 de Kars istihkâm ları içinde tan indirilmiş olup fkinci AbdüJhamid kılıç
maktul düşmüş olan bir İngiliz bahriye mülâ- kuşanmağa gider; ve Eyyubd» Eylülün ihtişa
zimlnin not ve m ektuplarından çıkarılmışı»1] mı içinde yapılan bu merasimin tasviri haki
baslığı altında neşredilecektir. Bu izahattan katen güzeldir,
sonra artık vakaların seyrini takib edebiliri?.: Lnli gemiden ayrıldıkça Beyoglunda ya
Genç İngiliz , bahriyelisi Loti, gemiden şamakla ve Halice yükseklerden bakaıı evin
izinli çıktıkça şehrin Türklerle meskûn ma- de sıkılmaktadır; tllrkçeyi ise Türk sanılacak
hailelerinde dolaşır ve bir gün bir kafes ar- kadar (igıeııivermişlir. Samuel kendisine en
dimla A zyade'yi görür; «Kaim demir parmak ınûteasilp semtle, Eyyuböa bir ev lulup tan
lıklar arkasında bir insan başının üst kısımım zim edecek ve Loti bu evde Arif Efendi ismi
vc bana dikilmiş iki büyük yeşil gözU -kentli altında mahalle ihtiyarlarının saygılarına
yakınımda lark ettiğim zaman garip bir his mazhar bir halde yajıyacaktır. Hakikatle Ey-
duydum. Kaslar siyah, hafifçe çaük, birbiri ile yublnlar bir Hıristiyan ve bir yabancı oldu
birleşecek kadar yakındı; bu narana ifadesi ğunu bilseler bile bu Müslüman hayatın: sür
irade ile masumluğun biı< imtizacıydı; o kadar mesine ses çtkarmıyacaklardır. Ve işte, kış
tazeliği ve gençliği vardı ki, bir çocuk bakışı bastırdıktan sonra Ajiyade Eyyubdnki bu eve
denebilirdi.» Kafes arkasından ve gariptir ki, gelir. Biçare Abeddiıı Efendi, işleri icabı fıejı
sırımda yeşil ferace ile görilleıı, gözleri yeşil Asynda seyalıat oderkeıı, Loti ile genç kadın
renkli ve kumralı Saçları kail Azyade oııaltı pek mes'ut günler geçirirler. Bu esnada Sul
OTiyedi yağlarında bir Çerkeş cariyedir ve zen tan Hsnıid millete Kanunu Esasi verecek ve
gin bir ihtiyar olan c-fendisiniıı ayrıca Uç ka Loli tctanbuldafci cevelânlan esnasında key
rısı vardır. Sanıuet isminde, palisparelcr için fiyetin ihtiyar sarıklılar (aralından İslâmlığa
de, fakat bir »ilişi kedi kadar temi*» Yahudi- ııe kadar aykırı sayıldığına şahid olacaktır.
nin delâleti ile bu geni; kadınla tanışacaktır, Fakat asıl mühim mesele aşklarının en güzel
ve şehirde mutlak ve korkunç bir taassubun günlerini tüketmeğe başladıklarıdır. Çünkü
nüküm sürmesine ve Asayade'mn kocası Abcd- bir gece, Loti ile Samuele rakip diğer bir fe-
<lin Efendinin hareminde şiddetli bir istibdat da k ir dost., genç Ahmed münavebe ile kürek
, / n r o u p / m e r a k e d i y o r u m
ç e k tik le ri h a ld e A ziy ad e ile b irlik te Kyyub- bura d î: olan U; «u Loti d*.;iİ fal ı> A ri\ yüz
daki «ve d ö n ü lü rk e n b a h a rın d a baykuş ö te başı Arif iVaam .smini Ihıyordu — Cephe
cek ve b a şlartn d a fe lâ k e t k u lu n u n o lu şü jca- nin on afına ^nrJcrilm ek mÛBaad-r-m ute-
v aJI; A z ı y a d ^ 'y i j,^ ? y n ş î s r m d a n b itk in tn r h a M^îJrrı Yarrrt gidiyorum .
le g e tirec ek Jİr. Hulr - f-k vc* biJdiylmiz ; ıbi -idinin Kars
r»;ıü:u:U-kl sı;lr‘îi-r arannda bulunduğun" ve
K a ld ı k i, L o ti b ir g û ıı Ç lra g a n saray ı iir-
Karaca J;!ırıh sahralarındaki Kızıltepe etek
k a sın d a k i caddede ve m u h te şe m b ir konak
lerltı-. yfimüldügüni: İstanbul gazetesi olan
s ra b a sın ıia ra jlla d ıfiı - fakat b u lu ştu k la rı za
fCeride-i Mavndls» bildirecektir.
iT i a j ı k e n tlisin e y a k ışm a y a n b ir g arb tu v a le ti
iç in d e g ö r ü p s e v m iy e c e g i ■ f e v k a lâ d e k ib a r b ir
Romanı bu gaw4e havadisi ikmûJ eder .
M ü slü m a n k a d ım ile b ir m a ce ra y a g irm e k Ltıti, bütiin inanılmam safhalarına ve sey
ü ıe re A ziy ad e y i aşk y u v a sın d an kovup k o r rine rağmen bu maceranın hakiki olduğunda
kunç b ir ıstıra b a da sa lac ak ve bu h a le pek İ s r a r elmiş, Eyyubcîaki mezjrr iu<ş\m evinin
h id d e tle n e n A h m e d de E y y u b d a k i e v d e n uzak en aziz hâtırası şeklinde saklamış, sade A zıp
la şa c a k tır. Fakat d e d iğ im g ib i L o ti, konak de’niıı hakikatte Hakidje (hesapça Hatice) ol*
a r a b a l ı z e n g i u v e k i b a r h a n ı m a . S e n i h a ’y a r a ğ - dugtfnu söylemiştir Rus Harbi esnasında ha
beî e tm iy e c e k ve A z iy ad e n in sa lta n a tı y e n i kıkaten din ve tabiiyet değiştirmeyi ve sev
den b a ğ lıy a ca k tır, gilisini muhafaza etmeği düşünmüş olduğu da
iddia edilir, Loti’nin eserleri hakkında mev
H eyhat k i, bu sa lta n a t a rtık k ısa sürer,
cut malûmata ve verilmiş izahata göre de. sa
İn g iliz g e m is i D e e rh o ıın d , L o ti'n in g e m isi, İn-
de Azfyad£'yi memleketine dünd [ikfen sonra
g ilterey e ç a ğ ırılır. B u e sııa d a R usya ile T ü r
tekrar gelip araması hu romanda tasvir edi
k iy e a ra sın d a h arb b a ş l a m ı ş t ı r v e A z i y a c î e ’d e n
len şekilden farklıdır. Loti, birkaç ay sonra
a y rılm am ak İste y en L o ti b ir an se ra sk erliğ e
değil, ancak 1880 de A âyade’yi »ramağa, alıp
m üracaat e d ip d in ve ta b iiy e tin i d e ğ iştire re k
götürmeğe gcieeek vc izini Haliç sahillerinin
M ü slü m an o lm a ğ ı düşünür. H a ttâ m ü racaat
sem tlerinde arayıp ölümünü öğrenişinin hi
eder vc a n o ısu kabul o lu n u r. F ak at son d a
kâyesi e';e — dilimizde tercümesi bulunma
k ik a d a, İn g ilte re ile ve a ile siy le b ü tü n b ağ
yan '/fan lû m e d'Orient <Uoğu Heyûlâsıı isim
la rın ı k ıram ıy ac ag m t h isse d e re k vaz g e çe r.
li ve romammsı esere vücut vcrecektİr.
G id e c e k tir ve bu g id iş te n . A i i y a d Ğ ’n i n d u y
duğu ıstıra p m ü th iştir, E yyubda z iy n e lli eş
Genç, taşralı, fakir vc M iniden uıahrum
bahriye zabiti Jutien Viaud o tarihte pek re*
y a sın d a » m a h ru m k a lın c a eski h a ra b b a lım
a la n — b ir y a n g ın da g e ç irm iş o la n — eve
vaçta olan natura üst romanlara tamamen zul
b irlik te veda e d e rle r ve sonra F ın d ı-k îu ia , g e
vo seyahatname ve hatırat, yeğnili romanına
m iy e g itm e k üzere filik a y a b in e ce ğ i sıra d a
kolayca lâbi bulamaz ve bir hayli iaraffan
L o ti a rtık e b e d iy e n g n c m iy e c c ğ i se v g ilisin
reddedilen eserini nihayet t'.ılımının - L6vy
den ay rılır. müessesesi 500 franga satuı alıp İ87U ocak
ayında neşreder. Kitap bazı tecessüs ve alû*
K ısa b ir z a m a n sonra g erçi te k ra r g e lec ek , k a la n rnucib olur, tenkid makaleleri çıkar;
dünyaya b e z g in g e lm iş k a lb in e İlk d e fa o la fakat bu ilk eserin aynı /.amanda bir şaheser
ra k rik k a t v e m u h a b b e t g e lirm iş o la n g e n ç k a
olduğu ancak yıllar geçtikten ve Loti'niıı da
d m ı b u lm a k ve a rtık e v in d e n h iç a y rılm a m a k ha sonraki rom anları büyük bir rağbet kasın
k ira n Ue İsta n b u la y e n id en d ö n e ce k tir. Lâ-
dıktan sonra teslim ve tasdik edilecektir.
k in A r i y a d e 'n ln kederden ve k eder ik a d a r
Memleketimizin münevverleri ise îsUn-
h arem d ek i z u lü m vc istib d a d ın U tira b m d a u
bıtlur. e-ki âbidelerinin, muhteşem camilerinin
ö llip g ittiğ in i öğrenecek, se v g ilin in m e za rın ı
eritilmez bir şiir Usaniyle tasvir edildiği eseri
z iy a re t e d ip soğuk ta şa sa rıla ra k b a y g ın lık
fark bile elmîyecçkler, Namık Kemal ve ar
g e ç ird ik te n sonra M ü slü m a n o lu p h arb e g it
kadaşları. Şark hayalı yer yer gülünçleştiril
m e ğ e , Ö lü m ü aram ay a k a ra r v e re c e k tir. în g U
me bile, muhteşem bir maziye sahib şehrin,
1İ 2 z ab iti a rtık O rm a n lı h iz m e tin e g irm iştir;
içinde bütün azametiyle terennüm edildiği b u
« Y an ım d a T ürk y a ta ğ a n ı sa rk ıy o rd u vc roma adan haberdar olmıyacakt+trdtr. Yirmi
yüzbaşı ü n ifo rm asın ı lâ b is b u lu n u y o rd u m ; yıl anma. Edebiyatı Cedide devrinde, TevCi*
http://groups.goog le.c
vNitHLOreniM 1OT3 _ AZIV A Slh
Fikret, Beyoğlu » to n la rın a müdavini bir s u «Bununla beraber birbirimiz için, o be
bayın, Cumhuriyet devrinin m ütekait g ene nim için ve ben onun için ı» kadar aşkla ha
ral milletvekili Muhuidin Akyüz'ün bu «ona- zırlamış olduğumu* eve likayd bir eda Ue te-
d> jslanbuldin geçen Loti ile Aziyad£ hakkın knrrtlp ettim,
da bir m ünakaşasından da galiba mülhem ola «Halk dilimim ve tehditkâr, giljergihım-
rak «Serveti Funun» da eserden ü /u n uzun dan çekiliyordu; gazaba gelmiş ihtiyar kadın
bohsedeesk, bütün şahıs ve hadiseleri sıkı bir lar erkekleri tahrik ve beni tehdit ediyorlar,
tahlilden geçirerek büylo bir m aceranın haki dı; kükürt kokuları duymuş ve yeşil dumanlar
ki olması imkânı bulunm adığının Isholmı m ü S&rmUşlerdl; beni büyücülük ve sihirbazlık
him bir m uvaffakiyet sayacaktır. Halbuki, m e la İtham ediyorlardı. Eski şüpheler sadece
sele maceranın hakiki olııp olmaması mese uyum uşlardı ve hiç kimseye mensubiyet id
lesi değilelir. Mesele eserde İstanbul şehrinin dia edem et ve İstinattan ınııhrunı, endijeâver
ihtişamla tasvir edildiği ve üslûbun nefaseti vc acaip bir şahıs utmanın meyvelerini toplı
dir. Fikret, Loli’nin dilindeki büyüleyici gii- yordum.
KİSİJİ itiraf etmiş, fakat m abetlerim izin, H a Evimize ağır ağır yaklaştım. Kapılar kı
lide. Eyyub’u n Lotiye ilham etliği m üstesna rıtm ış. cam lar kırılm ıştı, duman tavandan çı
satırlar üzerinde durm am ıştır. Bu m akaleyi da kıyordu. Istanbulda arbede saatlerinde zuhur
yılların lâkaydisUîi takip edecek ve Ç erkeş eden o korkunç kütlelerden birinin istilâsı al
kadın itim bir İngiliz zabitiyle m uaşakasın: tında her şey yağma edilmekte idi. Evime gir
tasvir ettiği itin olacak, hiçbir m ütercim ka miştim; kurıım karışık siyah su, yanmış alçı
lemi bu pek lâtif eseri — neler tercüm e edil ve alevli tah talar yağıyordu.
diği hald e— dilim im ç cv im iy ecek tir. Haıı «Maamafih ateş söndürülm üştü. Bir uda,
dan Lûtfl imzalı bir bayan AziyadS'nin iik bir zcnıiıı, iki kapı ve bir bölme yanmıştı.
mitcTdmi olıa u j ve bu tercüm e. iyi hatırlt- Büyük bir soğukkanlılık ile vasiyete hâkim
yorum kİ, eski h arflerle v e aldanm ıyorsam oldum . Başıbozuklar yağm akerlerin ellerin
• İkbal» kütüphanesi n eşriy atı a ra sın d a ç ık d e n ganim etlerini alm ışlar, evi tahliye e ttir
mıştır. t akat b ir nüshasını m aalesef bulam a miş ve halkı dağıtmışlardı.
dığın için bunun n e sir tarihini d iren em ed im . «Miisellâh iki zaptiye kırılm ış kapımda
Aziyadenin ikinci m ütercim i ise bu kilçük nöbet bekliyordu. Mallarımın muhafazasını
yıtınm m uharririd ir ve 1U40 ila yapm ış ol onlara terk ettim ve Galataya gitmek inere
duğu tercüm e yine aynı yıl içinde Hilmi K i kayığa bindim. Ahmedi arayacaktım: O mu-
tabeyi taralından neşredilm iştir. sib re y le r serdederdi ve bu karışıklık ortasın
Not — Bu m akaleyi yazm ak İçin bilhassa da dost huzuru benim için kıymetli olacaktı.
P ierrt Brodin'iu 'L o to isimli eserinden isti «Bir saat nihayetinde bu gttrUUüler ve
fade edilmiştir kahveler merkezine vasıl oldum; Madamları
N a h lt S i m Ü rik na v e bütün berbat yerlere beyhude baş vur
Nahid S u n Ü rik'in tercüm e ettiği Azia- du m ' o gece Alunedl bulmak mümkün olma
deden birkaç parça naklediyoruz: dı.
■V e pencereyiz ve kapısız odamda, öldü
Arifin evinde yangın — «Bir g ü ıel K ânu rücü b ir soğukta yanık kokan ıslak yorganlar
nusani p a ta n , neş'eli b ir kış güneşi altında içinde yalnız uyumak üzene tekrar gelmek
eve dönerken mahallemde beş yiiz insanla tu ıztırarında kaldım. Az uyudum; mülâhazalarım
lumbalar gördüm, muzlimdi. Bu gece bayatmıın nahoş gecele
«Ne yanıyor?» diye acele ile sordum, rinden biri oldu.*
«Evimin yanacağı hakkında daima b ir Bir kış sabahı Hııltc vc kavıkda Azlyadr
hissi kablelvuku duymuştum. — ıB ıı gayet güzel bir kış sabahı, şarkın o
■ Bir İhtiyar Türk: — Çabuk koş. Arifi kadar tatlı olan -kışının bir s-ıbahı idi.
çabuk koş, Ârif! Senin evin, diye mukabele «Bizden b ir saat evvel Eyyıı.Vdaı) ayrıl
aUİ. mış ve Halici gümüşü renkte bir elbise İle
•Teessür Ve heyecanın bu çeşidi henüz innıiş olan Aziyade, efendisinin Mehmet -
meçhulümdli. Fatihteki haremine avdet etmek üzere bu İla-
■nrn/aroup/merakediyorum
AZtVAIfF. IG9-J — İstanbul
iiei penbc brr elbise ile tekrar geviyordu Be Daha koyu anberden renkler t^kapaldihnı
yaz yasmağı yflmnda bulunuyordu v© ön la ihata ediyordu ve mutaden birbirine çok yı.
rafı inciler ve yaldızlarla stisJiı ol,m kayık tun rri;m kakları o gece ilerin bir ıstırap ıt|.
Jarmda her ik isi dc p e k rahat oturmuşlardı. (Jest içinde birbirleri ile birleşmekte idi.
etki kürekli bir urun kayığın kırmızı yas «Gözlerini indirm eli ve kirpikierinta al<
lıfcjarına yaslanmış. Ahmedle ben aksi isli U n d a sade geniş gözbebeklerinin yere dojnj
kamette iniyorduk indikleri görünüyordu, İ d le r i sıkılmıştı va
ılaUftbul sabahının ihtişam dm itli, tulü mııljtdı olan »sabi bir lak*)lliu»!e kırmızı du
eden güneş altında henüz pembe, saraylar dakları açılıyordu. Kir başka kadını çirkin
ve camiler Halicin sâkm derinliklerinde ken yapacak olan bu hareket onu daha sevimli
dilerini seyrediyorlardı. Balıkçı kayıklarının kılıyordu. Kendisinde bu hal endişe yahut ıs
etrafında karabataklar pek acai p fırlayışJar tırabı ifade ediyor ve lamamiyle eş kUvucâk
yapıyorlar ve başları ünde soğuk ve mavi su- beyax incilerden iki «ıra gösteriyordu. Bu be-
da kayboluyorlardı. ya* incileri vc bu kırmızı dudağı ve olgun
«Ttsftdiir veya kayıkçılarımızın hevesi, bir kirazın etinden yapılmışa lıenzlyen bu diş
yaldızlı kayıklarınızın birbirlerinin yakının - etlerini Öpmek için insan ruhunu satabilirdi.»
dan, hattâ kürekler birbirine karışacak kadar Kasımpaşa Mezarlığı ve Aziyadg’nio Kab
yakınından geçmesini a n ıd p oldu. Kayıkçı ri — «Kollarımda tutup sıktığım soğuk şey
larımız bu münasebetle m utat hakaretleri toprağa sokulm uş bir m erm er parçası idi.
birtrirterine tercih çimeğe vakit buiduiar: rfiu m erm er sema mavisine boyanmıştı.
«Köpek, köpek oğlu! Köpek torunun evlâdı!*, Ve adetu hissi? gibi okuduğum bu altun fii<
ve Hadiçe siyah agzınm içinde uzun beyaz çekleri ve yaldızlı harfleri hâlâ görüyorum.
dişlerini göstererek hizo gteliee bir tebessüm (Bu TUrkrytde kadınlara mahsus olan 9
göndermenin caiz oînujFjn* hükmetti. tartardan biriydi ve büyük Kasımpaşa mezar
«Aziyado ise bilâkis hiç-bir alâka ve tanı- lığında toprak üzerine oturm uş bulunuyor
şlk’j'it göstermeden geçti. dum.
Münhasıran karabatakların oyunları i İç «Kırmız» vc yeni karıştırılm ış toprak bir
alakadar görünüyordu.» İnsan vücudu uzunluğunda bir tümsek te f kil
Azlyade'nin bir tasviri — «Bu gece k en ediyordu; kürekte köklerinden koparılmış
disini pek ziyade güzelleştirmiş olan b îr kılı küçük nebatlar kökleri havada olarak bu ta r
ğa girmişti Elbisesinin ğ&rkk&ri ziyneti* y e la itatii'ijic konulmuş bulunuyorlardı. — Türk
niden muzlim ve sefil otmuş evimizin manza- mıstarlarına ne buket nc de çelenk konur.
raaıyle simdi acayip bir tezad leşkıl ediyor * Bu m ezarlıkta Avnıpa meaarlıklarımız-
du. Bugünkü Türk kadınlarının Âdeta unut dalci dehşet yoktur; şarkkâri hüzün daha tatlı
muş oldukları uzun etekli bir ceket, altından ve daha muazzamdı, .Şurada burada siyah ser
güller serpilmiş bir ipek ceket giyiyordu. Sarı vilerin yükseldiği büyük ve mağmum boş
ipekten bir şalvar topuklarına, yaltyzlı te r luklar, akim tepeler; uzaklan uzağa, bu cesim
likler geçirttiği küçük ayaklarına kadar ini ağaçtunn gölgesi altında yeni altüst edilmiş
yordu. Gümüş işlemeli Sursa gazından göm toprak parçaları, eski matem taştan, başların
leği. donuk ve amber renginde ve güt esan da sarıklar taşıyan garip Türk um arları.
sı He oğulmuş yuvarlak kollarını meydanda «Tâ uzakta,, ayaklarımın aHıfida, lîaliç,
bırakıyordu Siyah saçiarı seki?; örgüye ayrıl İ.ilaııou!uıı tıgma ştikll ve ülectc.., Eyyub!
miş vc bu örgüleri o kadar kalındı ki, İçlerin -Bu bir yas akşamıydı, kum ot, etrafına
den ikisi Par isi l gayet zarif bir kadmuı saa kollarını doladığını soğuk mermerden gayrı
detine kifayet ederdi. Bu örgüler, ucunda sarı her şey ılıktı; mermerin kökü toprağa dalı*
kordeleler bağlanmış ve ermeni kadınları gi yor ve ölünün teması ile soğuyordu.
bi, altın tellerle sarılmış bir Julde kendi ya « ta k ta n cihadı mukaddese gidea askeri
nında sedirin üstün? yayılmış bulunuyordu. kuvvetlerin mızıkaları, o garip Türk ınurkası,
Daha kısa ve daha âsi saçlardan bir yığın, w- gıcırdayan ve yüksek ahenk, bizim Avrupa
c a k v e yaldızlı hır solgunlukla yuvarlak ya âîeîlerimizce meçhul atta duyuluyordu,
nakların etrafında bir hâle teşkil ediyorlardı. «Vanııııda Türk yatağanı sarkıyordu ve
yüzbaşı uaiforT r,asını U b is bulunuyordum; bu- idi. Kendisi pek dilber olduğu haldi ablasının
r a d j " 'in in sa n L u ü d e ğ il f a k a t A rir, y ü z b a şı
gtlZelllğl Ue lâkabtandırıldıgıııa göre o kızın
A rif - L’s u m ism in i ta ş ıy o rd u ; — Cephenin
behcel ve leUfetı ne olmalıdır ki meşhur
on s a fın a j ö n d e r ı lı n c k m ü s a a d e s in i İşle m i*
K ayjnakubagı ,B Kaymaklabagıı ağırlığınca
(im. Y ı r ın g id iy o rd u m . altın sayarak o zamanlar «koltuk» denilen giz
• Gurup eden güneş mezarların yeşilim li ıınıum bim cm ndevu evine kaldırmışlardır
tırak eski mermerlerini yaldızlıyor, mahzun derler.
giiraiMİ rcnl<te serviler üzerinde, onlurın asır
Ablasıgfuel Azlı için Toph&ne ketebctln-
dille kökleri ve mahzun yeşil d allan üstünde
den ÜBktidarlı Âşık K âjfm n bir kılası vardır:
pc-nbe ışıklar dolaştırıyordu Bu mezarlık Al
lahın muazzam b ir mabedi idi; onun esrarlı l'rjM sordum GenniİH-L VrfMa a fıur-ll
sükûnuna malikti ve im anı duaya sevkedi- lepil^nnrlati hikUliiM kmurn >«k bhfcrtll
Ablan mı (tikel 5 jbuH cni dlyeıe
yordu
C m b n su trrrlh eltim ben Ahlıu(ü»ll
■ Bir m altın örtüsünün sanki ardından
gitıi gonıyürduro ve bütün geçmiş hayatım Ablasının ınicerâsı üzerine Azi« kemâli
rüyaların nıubhem karışıklığı içinde başımda hicabından Istanbulda duram ayub Tophine
dönüp duruyordu. Yaşamış ve sevmiş peres müdürlüğünden istida ederek naklen Rodos
in etmiş olduğum m uhtelif renkli k ad ın lar ve adasına gitti.
sonra heyhat ki ebediyen bırakıp gitmiş e l V n ıl Hl(
dugum şergili yyva. ıhlam ur ağaçlarımızın
AZİZ (Afcm) — İkinci Abdülhamid dev
gölgesi ve ihtiyar anam ...
rinin namlı kum arhane tefecilerinden; İran
«Burada yatm ış «lan için her şeyi u n u t
dan ıbelki Azcrbaycatırtanı on iki yaşlarında
tum. Beni a en derin ve en sal aşkla, hem de
gelmiş; yapılara kiremit, horasan, tuğla gibi
en mütevazı aşkla seviyordu; ve bana b ir şi
inşaat malzemesi taşıyan eşekçilerden terinin
kâyet yollamadan, harem in yaldızlı kafesleri
yanına girmiş: beş allı yıl sürücülük yapmış,
arkasında, çok yavaşça, ECüraptan ağır ağır
o devirde peynir ekmek yiyerek para birik
oldıi. Ciddi sesinin bana hâlâ $ûvle söylediği-
tirm iş. küçük bir sermaye sahibi olunca da
ni duyuyordum: — «Ben b ir küçük Çerkeş
faizciliğe haşlamış
esiredeo başka b ir şey değilim ... F ak at sen
biliyorsun; bunu eğer istiyorsan gtt Loti; arzu Delikanlılık (ağında, kendi boyundan
etliğin gibi yap!» olanların devam ettikleri Galatada Ilurjid
«İncildeki kıyamet borulan gibi tannan, Reisin kum arhanesine gider, fakat ayakdaş-
mızıkalar uzaktan aksediyorlardı; Allahın la n n ı seyir Ue iktifa edermiş.. B arbut ve pa
müthiş adını binlerce adam bağırıyordu, uzak tada tabela tutup bahşiş alır imiş.. B llihara
velveleleri bana kadar yükseliyor ve büvtta faizcilik için de H urşid Reis in bu iu m a r kah
u.eurlıklan garip gürültülerle dolduruyordu. vesini seçmişti. Kumarda yutulanlara. alttan
.E yrubun m ukaddes dağı arkasında gü ve giimfiş saat veya köstek, vüzfik. kravat İğ
neş batmıştı ve Osmanın m irası »zerine y u nesi. gümüş tabaka gibi eşya karşılığı para
gecesi şeffaf iniyordu. verirdi; biraz nazlandıktan sonra ceket, palto,
gocuk da alırdı; verdiği bir iki günlük müh
Bu taşın altında olan müthiş şey, ba-
leti geçirenlerin eşyasını zaptederdi; şayet
aa yakınlığı Ue beni titreten ve şimdiden
bunlar Hurşidin h atırlı müşterileri ise. faizi
toprak tarafından yenilm iş bulunan ve halâ
nin m ikdanıu azaltır, borcun mühletini de
sevdiğim bu miKhi? şev. Hepsi bundan mı
ujatırdı. Tabelâ tutarken. arap ra k a m la rın
ltürel Allahım?.. Yahut tarif edilmemiş bir
da dokuzun boynunu vurup, yedi iİs sekizin
taklyye. akşamın saf havasında yükselen bir
bacaklarından birin: parmak alıjı bire indir
rah, burada, bu toprak ürerinde ağladığımı
mek suretiyle oyuncuların hesabından para
görebilen bir şey var mıdır?
çaldığı da söylenirdi, Uıujıd Reis öldükten
AZİZ {Ablaııguzrtı — 1800 ile IM S yıl sonra. Galata. Beyoghı ve istanbulun bitirim
ları arasında Tophâne sibyan bölüğünden hüs yerlerini dolaşmağa, seyyar tefeciliğe başladı.
nü in i ii« m m almış b ir genelin Küçükpazar- Sıkıntılı zamanlarında Hızır gibi yetişip bir
Uydı, piyasa arabacılarından bir adamın oğlu daha İstenmemek üzere para verdiğinden.
m/group/merakediyorum
AZİZ JSTAXBC(.
— 1699 -
http://groups.goog le.c
X .iKI.OPBMJiJ 1607 AZİZ BAHA «Sakat
Hu U uobülun freritıyııet güruhu H rum da lordun tiırl suratına lıir şamar attı, ağladı,
diller» rJwl«n ofanışdıı; TophAnu ketebesîn- sonra bir kesik kerem okudu. sesi ılâvâdl, hıç
den v* bu satırları yazan günahkârın refiki kırır yibi fikıyortlıı. hülJ kulatrlarımıtadır:
can ta ra to r Ü sküdarlı Aşık U ta ki Icafender
H âklı-u m n ı ı n ı l ı ı ı ıp ıllr k u **rjr
tik vadisinde basını bir tûrlil d trd tt M â d a n S ü y l # l l r iIİ v jiii iIIvHitp tırtıl
kurl-ıraifi^mı^. o yolda luüûh ıılnıug biridir S & ra b ı lıV IJmlr ııc k r j ' f l y r l t u r
ı# ; Hizi. Asık H aşanı MesUrıc A?fx için bir I t l r k a l r m l k ı l d ı ntTNİAıar fe rnl
JUUtrı* bir oebar N lf*l blıı rt-h ru m-m ıw n ıu harhı esnasında Meclisi Vükelâ ıKabınat mü
U tt* 4 b lb c f n r U l r mitili» a tlıy o r
zakerelerine zabıt MliU olarak ılındı; karb-
i l Itabl fllf NhM kalbı»? ol ımb i ^n den ton ra Şiırlyı Uevlet ve Sırtllı Ahvil Ko
TW> UftrtAt b u ü lıa T a k lijr» Ş rjfU ll “| 1<70C misyonu kAtiıdıgine tayin edildi, hır müddet
• Mecnunun jemiye nakli tı-Ufi arasımla soma H1ifa ederı-k Kvkaf .Vrairelıne ıııtisab
uDuluImuj. kırbası i]>> tanları ıındaııda kaldı, «-ilerek MirAzatı Muhiınnu- inamına memur
ilûmü halleri geldikten sonra yıkadım. teınl7 oldu; 1808 de bu mcmuı iyel inerinde k a lm a k
İrdim, kahve macında kullandım, vcailet rah üzere Kvkaf İdare Mcelbi izan oldu; IMM hı
met dlHuı kı Ilkında Şair Hecaizftde Mahnıud Kkrcm Bey
Bütün avam! terennümlerde olduğu gılıı Kvkaf Nâzırı ulunca Aziz Bey) Mezkûr Metli
Sakil Azil Babanın tTahtVninı şiirlerindi' de sin roıslifiinL- gelirdi, Jlaınade Pnjanm Evkaf
velin ve kaaCıye aramalıdır: İstanbul An Nazırlığımla btı idare mcclbi ligvedı linçe cm
siklopedisi binle b'r .Zuıılaıı edebiyali' ol- ISkı vakfiye müdürü oldu; Şerif Ali Haydar
ıtugurıu. bâklr ve «ıııgin bir m e v z ii olarak Paganın NüıtıriığıruJa ise Edirne ve SeUnik
bunnırt re gayret sahihi bir ıııüdeklû bekledi Kvkafımıı teftifinc memur editdl; o zamanın
ğ i bilbun belirtir. yolları, seyahat vasıtları, hanlar bu kibar ve
Sebatı vc Joaillier Kotofıraflıaııısmiıı İstanbulluyu (ok yordu. Yakın ahbaplaundan
meşhur İstanbul mangandan ve kıyafetim IbnUlemin Malunud Kemal Beye Tckirdağın
resimleri anısında bir «Saka Derviş l’or- dan gönderdiği Ur mektuptur:
resl» vardır ki hal tereenıosini niikleitıgı- Y la r R rriynrum ben «Uyar diyar
mu Saka Aıi* Batm olduğunu, bu resmin dc t;tdp yakı u r ne c iı* lk ıly ır
Sıkıldım a rlık burada y r lr r
bedbaht adamın iki ciııııcl buhranı nrnsındu,
İle r gıinUn hail d lle n lr n beter
U j lllmitriyi vurmadan ime? eline bir kat, V ııuiuM ak kaldık burada
kuru; verilerek çekildiğini kvıvvclle tahinin İleni M r «anran ytık u n u m orada
ediyoruz. (Mık jrinli bulııllp U r a b a tlıy a r
Bibi : AU Rfa», Sinob Z in d a n ı H icrine h a tır ı l l l ı ü a ınİD y altınar yanup bana »ulıyor
M lınlr SU leym an Çopanofilu, not. VnbiıJ! «m ilim le C<t|1 e v ln ie
^ > k lllr m İ bu hül altm ış d rm ln d r
AZİZ »ABA (sarart — Muhitinde sevil
Nihayet müfettişliğin lâjjvmdn Vilâyet
miş ve şöhret olmuş halk tlplerindcndir. Ye-
lahriri müsakkafât memuriyeti İstanbula gel
ınbahçede Kcçecilerdc Karabaş mahallesinde
di: Ücretle Maliye Nezaretinde Vakıf Arazi
otururdu, 1014 de seksen yaşlarında olduğu
Komisyonu Heısllğjnc tayin edildi, az sonra
sSylcnirtli- Birinci Cihan Harbinin heyecanlı da tekaüd edilıli. Suiistimallere, servet yap-
devrinde, bir gün Aîiz Baha'nın içtiği kahve mjga çok mütaid nıeınııriyetlerinde ellen dai
nin bedeli mahalle kahvesinde Donanma Ce
ma tertemiz kalnıı» pek asil ve namuskir mc-
miyet menfaatine müzayedeye konmuş ve al
ınur olduğundan tekaildlUğUnde geçim sıktıt-
tlın para olarak on lira loplnnııııjtı. Aziz Baba
Iuîi tekti bu sıkıntıya dam ar sertliği hastalığı
ila beş kuruştan ibaret olan gündeliğini Do
İle, mcsfııte illetinin ıstırapları da yüklendi.
nanma Cemiyetine Icrketmisti.
İP 1(1 ile lİlleri 27
Dibi : SSK , C.L-ll NMU.
rt'Mülevvol 1337)
A/.İZ liEY — Edib, şâir: hicri 2 muhar jlecesi vofat etti.
rem 1267 ııniUdl 7 kasını 185(>| dc Istaııbut- ()ükildardu Selimi
4a dugdu. Uınûri Mülkiye Nâzın Şair Mch. y e Dergâhı Nazire
med Pertev PajazAtle Ahıned Ceınaleddin Bı- sinde tabasının
yiıl ofiludur ıB.: Pertev l’asn. Mehmed Sahil. kabrine defnedil
Hususi Ulu il grirıiu ve hicri l'.:ttr> (milâdi di.
18081 dc Onsekiı yasında iken killipliklc gir Geçini? acırlar
dljtl MbıMi Sadâret Moktfıbi «aleminden y«‘- daki Türk Cemiyet
lijtı Meşrutiyetin iL'ınındıı itk Osman lı Me havaimi, merasimi.
boşan Mecllıindc «atnl k.iUbli£l yaptı, ahla illetleri çok İyi b| ıvrır.uMJiidc ,ı.i. tı#j
kına son derece •Hvt'.ul.l.ı*. i' Türk ■ Utıs lc:j h ı r z a t <KrJm: Nrılk)
^ ^ ..n /m e r a k e d ıy ö r u m
idi. Maemud Kemal inalın «ran ile kaleme bir doat cninde toplanırlar, sohbet rahmet
aldığı «Mâcâsâm ve ÂdâU KadEmei Osmaniye» Kahmâna kavuşmuş nueşhıır adamların hal
adında çok miıhloı bir eseri bitiremedi; deıic- tercemelorinden açılır, AiIk Bey sıkılır, o ge>
si Pertev Posa hakkında yazdığı mufassal bir ce suratını asar, ertesi günü do şu hicviyeyi
hal {ercumesifli dı* yarını toraktı. yazib Inal’a yollar:
Evkaf Nazırlarından Mayii Efendinin mü D M te c r b ı b ı a v m ü k a r a d ık U beaabâlı
kemmel ve mufassal Mr Evkaf Tarihi yazıl- MlintrVr M ^riiK her w U o(mu« MiMkr
foaAi için ceşkit ettiği komisyonlardan birine
•InSMndair. &*M*ı*dan. « T a b in d e* «orduk
Reis olduğu faalde Kvkaf Tarihine dair ancak (d rn M rii »İÜ kıydın b ir g r w rh ll k ubâr
od sahtfelik bir müsvedde yazabildi. Ya
n ı n kalmış eserleri İle beraber oğluna seçil* #yl* tnnük cdjlüb hâil biıliıı» kfffolda
miş şiir, hâtıra kırıntıları ve manzum ve men Sfbıfti oıcvti ola» Silkti rib ü biıAr
s u r tarihi fikralar. lclâif ile dolu defterler b ı R ıU ıIt h e r ttkı-una b ir b ir u k a v a k KbdiitdiPiıı
rakmıştı; bunların arasında Biiyiık Mecmua Pişti p n t ^ n İtele hiç kalm adı b ir mcıtiır
da keadi şiirlerini ihtiva etmekte idi. Hepsi Alfk;iilıı»v(ık bite jrak bu kadar oilvm it
neşredilip Alilli Kütüphanemize mal edilım»- ■Caba entba olunmuşsa da titi memiır
si gereken kalem ınetrûkâtıdır. .tm b ü tiirlıi u e n d e n ne kadar varsa Ölfp
Şiir dlliııe örnek olarak «Son asır Türk Erfrrek n -a n i g e fid Bfçuifdp lâbitr tab u r
Şairleri» nden bir gaaûlini alıyoruz:
»hJtlp Itnım ııt tümle mile) eım&(ı
Hsyll demir giiaİUınlln lıor k â n yûr endişesi Ne garibdlr o gere sanki çalınmış İdi sûr
GUa olur ki i$ıkın belki «yra eudigesi
Bebtü h ay retle k a lır g S n e masaret M atm od
Saklıdır iliKtudt râri uşkın Umcm aşikar Çünlü e l u i ; ııiçe hem m esleği ■ İrinde zuhur
Cfıll giril ÜU«r ta p i n li ^ r endîtesJ
Güç idi gerçi tahammül br-rekel versün kim
rami » r rlu il sebûîrrle donandı Ufznaimla
Hana virdi oldu o çeb burmayarak İsraf sabdr
Kalmadı âlemde artık UlMâr endişe»!
İtilir «ıtlk «ıımitmi tklu* ile $iındcııgeni A Z İZ BEY (Çavuş) — İkinci Mahmud
Herdi firkat didçyiı »lmnT mesâr rnriigffli devrinin Emlerurm H üm ayun ağalarından; or
f i & y m y dCu o l t n a u ıa k J ır M iû d fn ty u ı r v t h î r â n ı
ta oyununun ku m cu ların d an nam lı bir mu*
R tm J c i ilft-ij.fr*cırn teyİU n f h i r e n d ü ^ J kalıid (Ba Orîaoyunu); hayatı hakkında. Hafız
tlyas’m *Vekayw L c ta iH Enderun» adındaki
Rindi bl parvâyJ sjkı* yok «lıilkdea eser
ZiıhidJ hiçârrnlıı vardır h tia r «hdlgeai m eşhur eserindeki birkaç küçük bendden baş
ka malûmat ed in ilem ed i;
Bulmaz âlemde Aiiıâ ehli dil eiıyl hujtıır
Blilbüli zârin de vur gillşcgrte bâr «ûdijeai ... İşiij liol oyununun kolu kanadı ve
belki sarayda sebebi kfişsdı olan Çavuş Aziz
Aziz Beyi yakından tanımış ve sevmiş
B ey in pişkâr-ı hiylekân ' Kor Müaiafa Beye
tbnüiemin Mahmud Kemal Bey merhum bu itikadı vb ne kadar cevr ^rlese tahammül
dostunun portresini «Son asır Türk Şairleri» edeceğine ilUnadı olduğuna ıtinayi muhavere
inde şu satırlarla canlandırıyor.
yi iltizam ve meclise revnak virmek içün kür
-Kuvvci nutkiyesi meşhurdur. Söze âşriı mör gibi kelâm istişmua idecek vakarına do-
idi. 3ir meclisde bilâfâsıla saatlerce sot söy kunııb hemen Azûoe zaaf-ı basar ile nazar ve
lerdi, söylemeden lezaetyâb olurdu, sözlerini körlemeden attığı saçmalarla iskata zafer bul*
herkese dinletirdi, dinleyenler usanmazlardı. dukda Aziz-i merkun iıor-ii nanköre levm
Başkası, forsat buiub da söze başlasa, yüzünü edüb: Sen açıkgöz bar adam Olsan böyle sakar
duvara çevirir somurturdu. Selâhiyettar ol kör olmaydın, seninle sual ve cevap aynı
sun olmasın her şeyden bahseder, herkesle azabdır diye hayli itâb gösterince Mustafa
mttbâbaseye girişildi. Mütaleat ve mutıâke- Bey her ne kadar müşevveş ve şeşi beş görür
mâU, tavır ve kıyâfeti kendine mahsustu. bir k#r ü bi eş ise de yine bastığı yeri bilir
Vetâkâr. rijlnuvaz. hayırhah idi, iyilik yolun keleş olmagla Aziz Bey’e; Aman nan
da elinden ve dilinden geleni esirgemezdi». körlüğü sen bana korlük içün İdersln hâri İs*
Pek şirin bir hatıradır, Mahmud Kemaî tedlğin gibi eyle de goziin glbne&in! dimosi
İnal ve yîr&m. içlerinde Aziz Bey de dabU, parlakça görünmekle Aziz Beyin sair aveneti
http://groups.goog lei
j o is iR L o r a m f f — 170) — AZİZ BfcV (TmMM Itahrnııd)
AılM btidnd» v« Muştala Beye dürüst hitab ğinlt bildiriyor. Tanbunı babasından öğrendi
ite Sen M k dört gte İte bak sonra cevab bu* Sadettin NUzhet, «Türk Musikisi Antolojisi»
lanla»'» diyerek isiiıiab ittiklerini kür gözü nln ikinci cildinde (a. 678 - 07fl) Aziz Beyin
ne kcstirOb: Ciiı»len£w hüsnü natarm vardır Hicazı Hümayun makamında ve Evsıt ikaaın-
didüçe herke* bir glibne peyda v« vafcttt asre da bestelediği bir Tevşlh'ln (dini musikimizin
fctdır «ıv»'i iddiaları nıha guta oldu» (H. büyük formlu ve güç (tekillerindendir) güfte
1241 — M. 182$ vekayli). sini almıştır; bu (lir. Fıızull'nln olup gazel
«... Evvelce tanzim olunan kol takımiyle aklinde altı beyittik bb- naat parçasıdır
çengiler taslağı ÇavUf Aziz Bey ve pl^ekâr-ı Mes’ud Cemil'in ifadesine güre (Tanlmlt
hiylckâr Kftr Mustafa Bey ve Osmanlı Ali Cemil'in Hayatı, Ankara 1047} Cemil Beyi,
Te Mak’ad Esad ve Kanbur Haşmet ve Med Aziz Bey, zaman zaman evinde ziyaret eder
dah SalHt ve İbrahim Hoca ve Zenne İbrahim miş; fakat babası Ali Efendi kadar Cemil Bey
te Malak Halim Bey ve Türk Emin ve Çilin- İle dost değillermiş. Gene Mes'ud Cemil Tel,
poide Ahmed Ağ» ve mukallid Yahudi-i Aziz Bey’ın aslında dahi pek yerinde olmıyan
bedbAd ve ınüteabhid-i taklid Cuhud ve Se- sıhhatini, hiç iyi kullanmadığından büsbütün
ferli koğuşundan Koca Vekta’yı sem alûd bozulduğunu ve gen; yağında öldüğünü, ayni
Musahib Soid Efendinin indinde isbatı vücud küçük notunda bildiriyor. Aziz Bey'in doğum
itmeleriyle kola dâhil ve Musahib Zeki Ağa ve ötibn tarihleri kat i olarak bilinmiyor, tah
dahi dairczenbaşıhjs nâil olub cemi-j neferat minîmizce 1872 de doğduğu ve 1610 sıraların
te haşcratlyle sedan gelince asıl kol oyunun da öldüğü söylenebilir. Mustafa Nezih Albay-
da dairecen Yahudilere tattnkan huzura yak- rak, Mes'ud Cemil'e naklettiği bir hatırada
leşdıkljuı İle yerlere beraber tem enni ve ba Aziz Bey'in Tanbuıi Çemil'e karjı hayranlı
dehu kaiden pastal urm alan muvafık-ı usul ğını belirtir:
besU-i saye seza oLmağLa başçavuş zurnazen Cemil Bey Müikiyede Mustafa Nc2ih re
lset Ağa kaba -iurııJiyt dairelere denk ve nag- Aziz Beyler üe aynı sınıftaymış. Mustafa Ne
me-i al-ı aegâiu perde-i biâr-ı müsteare âhenk zih, Aziz ile pek iyi arkadaşmış; fakat Cemil
Idecek cumınaeılara işlek geîiib her biri bir Bey ile pek görüşmezlermiş. Bir gün Aziz, Ne
kisbet-1 bed ile meydan-ı muhabbete vusul ve zih Bey'in kolundan tutup Cemil'i göstererek:
kolbaşı Musahlb Said Elendin:tı muvacehesin «Şu çocuğu görüyor musun? demiş, işte bu,
de Aziz Bey Ue Muştala Beyin tepdiği curcu babamdan daha İyi taabur çalıyor». Mustafa
nadan başkası mugayir-i usul görütıüb ... Aziz Nezih evveli anlamamı; ve inanmamış, Bun
Beyin Kör Mustafa Beyden bâzı sual ve ce dan sonrasını, bizzat Mustafa Nezih Bey'den
vabı mukabili tnâl-1 karun oldu» (H. İ241 — diniiyelim:
M. 1825 vekayil). «Doğrusu pek {aştım. Aziz şaka ediyor
Uatiz tlyas Efendi, yine aynı yıl vekayil sandım, inanmak da güçtü, Tanbuıi Ali Efen
ananda, Gatatasarayı ağalan arasında Hayali di gibi bir üstadın üs
Hâmid aduıda Ur vatın zuhur ettiğini ve padi tüne tanbur çalan ol
şahsa huzurunda Çavuş Aziz Beyi mat ettiğini sa bile, bu, bizim sı
kaydediyor. nıf arkadaşımız, ses
AZtZ BEY (Tambûrl Mahmud) — Musi siz sedasız Cemil ola
kimizin en büyiik bısleltârlarm dan, en deha- bilir miydi? Ama bu
ktr saoatkirUırunızdan olan T anbûrl Ali Efen- nun böyle olduğunu
üi'nin oğludur (K.; Ali Efendi, H ünkâr imamı söyllyen de yabancı
Tanbıırl). d e ğ il d i . Sonraları,
Göbek adının «Mahmud» olduğunu da HU- merhum Cemil Bey
seyin Sadettin Aret'den öğreniyoruz (3 tem- ile Mülkiye Mekte
| mut 1948 deki bir konuşmasında). Udi Vecdi binden başlıyan mua
j Seyhan da «Santurt Edhem Bey» isimli m“- refemi ilerlettim ve
t nogratisinde «Tanburt Ali Efendi'nin oğhı arkadaşıma A z i z'in
I Aziz Mahmud Bey1in de cuma ve pazar gün- süzündeki doğruluğu, m taod Jiıta B«y
ı tart Kasımpaşa MevlevihSııesine devam ettl- o zaman kendi kulak- OMm: Ntdk)
i/oroup/fnerokediyorum
AZİZ BE7 4V«dhlp»yft*ld* Mehmtd) — 1702 — iR A m u
UrunIsı da ifittılctcn sonra anladım* Bakırdır gidelim dllyft f m t a r i ıt
T. Vübuu dntmıa h O t l bil lir blf hfcffm nhhM vrUydİA
m'ımsı— biaMr gün suren Mevlevi (Uealnl deruhte etain». Bunıın üzerine kendisine söy
İttirip >0«du oldu. ledim-, «Şişman bir adam ış Eyyub'a gidip
Aaı Oedc’ftin tilculn) bitirme tarihini dönmek benim için bir hayli zar olur» diye
j*?2 olarak tesbtt etmek pek nıakut olur; kabul etmek islemedi İse de, ısrarım üzerine
{«ikil Hiısaroeddin Dede 1670 4e şeyh tayin reddedemedi ve çarşambaları muntazaman
glnnmus w Aîi* D®de <lc AU Dede zamanın- devama başladı.»
fa çilesine başlamıştır. A m l>ede, Gelibolu’ Aziz Dede, 211 ziikaade 1323 126 kânunu
mm bu mesrur Mevlevihanesinde fail* ika sani 1906) cuma günü, İstanbulun en soğuk
met etmlyerck, tekrar istanbula geldi vc U*- bir zamanında vetat etti ve Üsküdar Mevlevi-
jjjara yerleşti. Bilhassa Hicaz makamında ve hanesinin bahçesine def notundu. Yerine, Ga
fıUlt ikaaındaki meşhur şaheser peşrevi ile lata ve Bahariye Mevlevih&neleri serneyzefi
musikimtale sanılmaz bir şöhrete saJıip olan liğine Istanbullu Hakkı Dede (vefatı: 1918)
Salim Bey'den mc^Jte banladı; Hacı Stilim getirilmiştir.
H,y dahi Aziz Dede gibi Üsküdarlı olup, pek Sadeddin Niizhet, âdeti veçhile Hicri ta
kudretli bir neyzen idi; büyük bestekâr Ney- rihleri Milâdiye tahvil ederken, tesadüf eden
Kiı Hacı PaiK Bey, İni zatın küçük kardeşi ilk Miladi seneyi aldığından, Aziz Dede’nin
dir. 70 yaşlarında vefat etliğini — sebep göster
Büyük H sttat Sam i E fend i, peşrev beste- meksizin— tahmin etmektedir; halbuki Meh
Slrlarımsdan M ehmed E m in Y azıcı'ya, Aii* med Emin Efendl’nin kardeşi Hattat Vasfi
Dede ile Salim B ey'in tan ışm asın ı şfiyle ra k - Efondi, yazma nüshası biraderinde bulunan
le m is tir: «Hatırat-ı Ömer Vasfi» sinde, Dede’nin vefa
<A2k Dede neyini ilerletmek maksadı ile tında 60 yaşlarında olduğunu söylemektedir,
Salim Bey’e müracaat edince, Salim Bey De- üede'nln mezar taşında ismet Bey'in şu tarih
Sç'vî; «Bira* liQe bakayım» der; Aziz Dede’ kıt'ası vardır:
un sJdasınm harüulâdelijtlni işitir işitmez: M evlevi dergeM eri a e r a e y n l I l ı n d lıtt,
•Sen benimle alay etmeğe mi geldw ?ı hHa- Âlcm-i U ftüla p e m z e lti b u c&n-l Aziz
tünd» bulunuz. (Sadettin Nüzbet, 506). Aziz U c n t » eylertff dil-i y i r i ı n u k dm -1 te lâ ,
Dede. Salim Bey'den muntazam ney ve jbu- B işnev e r n e y d e n -i p liı-fey tted ea «Unuttu M&ctt
F lıb U jıie | « l ı t ( t r i u *»ldu jVmİİ d m ıı İ L
sfc dersleri almıştır; Salim Bey'in dini ve liı
<7* 301-1 c ia - ı û d b a s e U y le t f k r k
drnl musikimizdeki vukufu düşünülürse, bu M enzili ola tarab-gâh-l r a c û n - ı serm edi,
meraldi ve istidatlı talebesine çok «ey öğret- K im seye ciy-l k a ra r «lm ug m u ç«rh-i pûrciUı.
| tipli tahmin edebiliriz. Zaten Aziz Dede az K e u te rlo -i M evlevi tem el dedi to rttin i:
om u idinde Büyükşehrin en maruf neyzen « C M 1 yâhH I |k -1 M evU kt Ue De>vlf Azh.
lerinden biri olmuştur. Sami Efendi'ye göre 1».
Salim Bey, bestelediği âsarını Aziz Dede'ye Ahmed Celitleddin Dede de şu tarihi dü
aldırtmaktan pek mütelczziz olurmuş. İki üs- şürmüştür:
lad atasında bu dostluk, 1894 de Salim Bey'in
B a l * l e n r e l pu lrataft aagme-yl P İy J* n (eu*
veiatına kadar devam etti. Gilfe olup m ly in e d en h a y r İle n tn n yâd e h .
«Aziz Dede, istanbulun on meşhur iki Perde-yi f i ı l g â h 't ı ı ( A b nevi-yl Sbılstf,
Mtvlevihanesl olan Galata ve Üsküdar Mev- <GHd| A t b Dede m eded U ı k l 'ı , m tm r&d ol**.
Itvihanelerinde neyzenbaşı idi; sonradan, meş 13».
kur liatıırlyB Mevlevihanesinde de aynı vazi Aziz Dede, devrinin bir ney virtüözü
feyi aldı. Bu son vazifeye başlamasını Galata idi. Ömer Vasfi: «On idemin üflediği sesi,
Mtvletihaıuui şeyhi Ahmed Celâleddin Dede orta boyu, şişman karnı ile bir üfler idi ki,
ü tndi <doğarau; 1853) Sadeddin Niizhet'e samiin mislini görmüş değildir. Vaktiyle Mı
anlatmıştır: sırlılara çok gitmiş gelmiş, mcc-SIis-i zevk-u
«Bahariye Mevlevihanesi şeyhi H üseyin tarabda demler çekmiş, taksimler eylemiştir»
C e d d in Dede (1854 1BU) bir gtln bana diyor (SadeddJ/ı NUıhel, 507). Merhumua ta
ki: <Bon Aziz ü e d e 'y i davet etsem get- lebesi «lan üstad neyzen Mehmed Emin Ya
w')«!»k, fakat sizi çok sever ve kırm az; [ûtfen ncı (1884 -1045), hocası için: «Ben öyle ney
faJ>'7>n, inzim ck-:jiâhıu SL*nı Lyzcnliğtlli de zen görmedim; belki eslltta da gelmemiştir»
./^oup/m erafcedıyorufn
?]
AZİZ DEDE EFENDİ (N e m li — 1TOİ — UTAnm.
difar. Her halde Aziı Dede'nln he>U ohl-l dedirten o m tthur Utlf mevzSndndt. Tanbutf
zevke: Cemil ve zamanın büyük hanendesi
floa-ihN k kt» H M » 7 U K İI 11M naytc a M u
Hafız Osman İle Pertev Paşa. Eyyub'ı Ba;..
Tıam ur cyk Artık u lıM cnrtt-ı ıM W - riye Dergâhına giderek, flstad mıulki|lı&,
ların tjtirtklyte neft» Mr Rast Im Ii dinUmtj.
dediftec»k ayarda idi. ler. Fasılda Aziz Üede'nln 1er» etuff fevkalâ
Aziz Dede, Mevlevthanelerde mliledavU de bir Rast ara taksimden büyük dlhi «Vr-u
otan birkaç neti» peşrev vc m semaisi beste o kadar mütehassis olmuş ki, kalkıp Dede’oin
lemiştir; on meşhurları, Hlclz makamınrfakl- elini flpmU|.
dir. l-j»ni sarkılan varsa da, bunlar ehemmi
yetsizdir. Oıuın ismini musikimizde ilelebet Şarlu şeklinin buytik üstadı nnrima
yaşatacak işarı ise, aşağıda to&sedecegimiz Lem'i Atlı da, Kefad Ekrem Koçu'yı Aid
Beyiti Nakıj Sengin ve Yürük Semailer ile Dede ile şöyle bir gençlik hâtırasını naklet-
m if tl r :
Ufjakt bilhassa Yegâh Siz Semaileridir. Aziz
Dede'oin Udin! fasıllara, meclislere devam «Lem'i Atlı, 1000 seneleri esnasında Mr
ettiği de, gerek Ömer Vasfi'nin İfadesinden, yaz gUntl, briçka ile Sanyerden Sultansuyıı-
gerek Avnı Aktunç'un tstenbul Ansiklopedi- na gidiyormuş. Yolda başka bir araba içindi
ti'nln III. cildine yazdığı «Avni Bey, Yenişe de Aziz Dede Segihlan ney ile bir taksim yı
hirli) maddesinde, Avni Bey’in kızının Baha pıyorrouş. Lem’i Bey dahi, o bülbülleri hl-
riyedeki yalısında olan düğününe ijtirik eden m ûf eden sesiyle aynı makamdan taksime bzf
Zekii Ded«’nln de — tabii neyi ile — bulun- tamıt ve üstadı inesi eylemiş. Aziz Dede ha
duğuau söylemesinden (S. 798) anlaşılmakta yerde vesile bulur, Suitatısuyu yolunda tlih
dır. General Pertev Demirhan da «Musiki Dü neyine hemdem olan o harikulade sestea btb
şüncelerim» (İstanbul 194ü) isimli risalesinde sedermiş (B; Ath, Lem'I).
şöyle bir hatıra naklediyor; Uşş»k S»z Semailerinin en meşhuru w
Bir bahar günü, Babarlye'nin Şinasi'ye: en çok çalınanı da Aziı Dede’nln kısa ve zari
parçasıdır. Asım Bey'in be} hanelik, (01
uzun, güzel ve milli Saz Semaisi ayarında bt
eserdir. Piyasada bunlarda]
başka bilyük bestekâr Tatyoa
un Saz Semaisi de çalınır; ta
dahi uzun bir saz eseridir. Uf
şaktan Kemani Corci'nin
Salih Dede’nin ve bunlaı
ayarında eser veremlyen di
terlerinin Saz Semailen ar
tık (alınmamaktadır.
Aziz Dede'nin ü«*k ®“
Semaisinden pek daha ®û*cl
bir Saz Semaisi, Yegâh maka
mmdadır. Aynı makamdan,
büyük bestekâr Tanbuıi li-
hak'ın, muahhar âsarmdan d*
Sedad öztoprak ve Hasa*
Ferid Alnar’ın pek gfl*«l S»
Semaileri vana da. her *»■
man duyulanı ve en giiseV'
Aziz Dede'nin şaheseridir
Ujjak Saz Semaisi gUH nota
sı müteaddki defa Ub °iu'
jjiiin c n a tsl — ITO* — AZİZ ETENDİ (Ali)
jj[ müşküldür Zira eser Um sekil hant » v a t hazır bulunduğu halde kaldırılarak Ye-
-■ *, u H a tfy h UM derece u a m d u r Fakat nlcsmi-1 şerlide saUtn cenaze bMel’eda m ak
o n » — h a tıl İstanbul K onservatuarı Tflrk bere-ı m ahttuasındı defni hik-l gufran kı-
jfajftUi t e n Heyetinin Yefiih faslında dahi — Iııunıştır. Rahmetullahl aleyhi rahmeten vt-
n la a 4. pek nadiren d e beş hanesi çatınır. slalen. M erhum u mumaileyh eaatlaei mıul-
Slalomdur ki. bu « e rd e n başka m iuikimizde klyedcn olup ahUk-ı halene Ue muttaaıf hoş
feii. tekil vejr* daha fad a haneli Peşrev ye sohbet bir zat idi. Birçok neyzen yetiştirdiği
$u S tnuiıi yoktur ve altı haneli olanlar da gibt kendisi Ycnikapu. Bahariye, Kasımpaşa.
birkaç eserden ib a re ttir Aziz Dede’n ln hususi Galata, Uaklldar Mevlevlh&neleri neyıenh^ı
tir uilipİM besteleniniz bu pek güzel saz ese lığını İfa etmefcde idi. Irtihali kendisini tanı
nsin tamamı (alındığı zam an bir yoknesaki yanlarca teesaüf-ü izimi muctb olmuş ve za
hissi verine de, m u lla m e n in u r a n çok gUzel yiattan bulunmuştur* (Sabah gazetesi 1 Mu
tir tpıir bırakır. Son hanesi dahi — hem en harrem 1323 — 23 Şubat 1320 - 8 Mart 190S
bütün S u Sem ailerinin a k sin e — te k parça Çarşamba tarihli nüshasından. kİ buna göre
lıdır. Biraz tışıakl sedalar taşıyan Dede’nin bu vefat tarihi 30 Zilhicce 1322 - 22 Şubat
« mesluır eserinin tesiratı, m uaharr eserler 1320 • 7 Mart 1905 salı olmak icabedeı).
de görülür. Bu arada; büyük bestekar İsmail
Hakkı Bey'in bazı Saz Sem ailerindeki nâgm e AZİZ EFENDt — Geçen asrın namlı mil-
T:u.jabebeUeri ile yaşıysm büyük bestekârımız zehhib ve mUccIHdlerlnden; (H, 1290) 1373 de
İ’ıtad Tanbuıi Refik F ersan 'm beş hanelik eldü. Hayatı hakkında başka bir kayda ra t*
uzun meşhur Nikriz Saz Sem aisinin mtilâri- la ıu u n a d ı.
mesinin, Yegâh'ın m ülâzim esi ile nağm e ben K M .: H, HıL
zerlisine işaret e d eb ilin .
AZİZ EFENDİ (Ali) — Onsekiziııci asır
HerluMe Aziz Dede’yi, şaheser veren bir da yaşamış edip ve devlet adamı; babası, Gi-
bostekir, mühim b ir ney virtüözü o larak m u rid defterdarı Tahmise! Mehmed Efendidir,
siki tarihim in g etirm ek m ecburiyeti vardır. bu adada Kandlye’de doğmuştur, doğum ta
Bu satırlarla yazıldığı Birada Aziz Dede hak* rih i bilinmiyor; zengin b ir adam olan batası-
kında tek tetkik — eserleri hakkında hiç m a a ın ölüm ü ile mühim b ir mirasa konmuş ve
lûmat vermeksizin— Sadedin Nttzhet E rgun'
gen(lik (ağını sefih b ir mirasyedi olarak ge
ııun (Tffirk Musikisi A ntolojisi» ndeki bend- çirm iştir; bütün mallarım yedikten sonra Is-
tanbuta hicret ederek bu bUyiikşehirde yer
T. Yılmaı öılaa
leşm iştir ve o zam anlar paytahtın en nüfuzla
T. Yılmaz Öztuna, yukarıdaki m akalede sim alarından hemşehrisi Valide kethüdası Yu
Aziz Dede’nln v etat ta rih in i zllkaade 1323 (26 suf Ağa'ya intlsab etmiştir. Bir ara İki yıl sü
ünunusani 1006) olarak te sb it ediyor. Aşağı ren muvakkat b ir memuriyetle Belgrad’a gön
daki satırlar, Reşid Halid Gönç tarafın d an sa derilmiş. (££. 1211) 1796 da da OsmanlI İmpa
natkarın ölüm ünün ertesi günü in tişar eden ratorluğunun Berlin elçiliğine tayin edilmiş
Sabah gazetesinden istinsah edilm iş olup, ta tir ki, o zamanlar, Avrupa devletleri nezdi-
rihte çok biiyük U r fa rk vardır; gazetenin ne gönderilen elcilerin memuriyet müd
»sika kıymeti, m ünakaşa kabul etmez: detleri üçer yıl olarak tesbit edilmiştir; fa
«Tarikatı Mevleviye feudema-yı dedegâ- kat Aziz Efendi, sefaretinin ikinci yılında,
nrndan ve esJtizei m uslkiyeden neyıen-i şehir 1796 de Berlinde vetal etmiş vc Berlin Müs-
Aziz Dede Efendi, dtinkü g ü n sabah namazı İdman mezarlığına defnolunmujtur. Tasav
nı müteakip hulOl-ü ccet-ü mev'udiyle İrd i vufla sağlam bilgi sahibi, ulûmu hikemiye ile
«ror-fl celiline lebbeyk zeni İsabet olarak az uğraşmış, tttrkçe ve fransızca şür yazan hafı
mi- cennatı itiy a t eylemekle nâş-ı gufran nak zasında 90.000 den fazla beyit bulunan rljıd
şı Dskttdarda Kepcedede M ahallesindeki ha meşreb bir meclis adamı idi, ki <ViridJt> is
nesinden IhUfalH-ı lâzıme ile kaldırılarak mindeki eserinde «Halkın muzir didiklerinde
•inde Üsküdar Mevlevihanesi Seccadeneşitıl n ite luej-hecı-l Süleymanl bulunduğunu» sgy.
t«aiatLû Arif Efendi ve dedegânı tehlil h&n lemesi ve bazı muzlr şeyleri bizzat İrtiktb et-
«Uukları *e ehlbba »e eviddâsmdan pek (ok İlgini İtiraf etmesi, portresini bir kal daha
/group/merakediyorum
şirinleştirir. Şiirlerinin ancak birkaç parçası S u n M a ki xâW r «1İB iıanm lA h a ttı n ey
1290 da Istanbulda çıkan »Sandık» mecmua İ h l4 ri h ı n a r g e ld i k u â d a o r n u r v lr ..
_ Haydi sadırâzam oUrnayun, hariciye o taman da tahsil ettikleri musiki (cani he
üten d* ol»®» mıyım’ .. der olmuştur demektir.
Demeti üzerine huzzârıo handeden ziya Itâfız Aziz Efendi 28 aralık 1026 da ve
de hayretini mucip olmuştu. » fat etli, Ktllrnckapu mezarlığına defnolundu.
Biı Byle zannederiz lej Hafız Aziz Efendi- lilbl ; M K İn*], llo f S a d i
al# kamili ciddiyetle sarfettiği bıı söz yine
AZİZ KFKNRl IHattat Şeyhi — Son dev
bir [İHfe saciedinıierı dışarıya çıkamaz, lâtife- rin bttyllk yazı ilstadlarından, ıtl 1288) 1871
fede hüneri ciddiyette aksamamak oha gc de Maçinde doğdu. Ailesiyle beraber Istan-
jettir. Cstad Mahmud Kemal İnal, Hâfız Azlı
bula gelerek Eyyub’a yerleşti. Henüz kiiçük
Efendide bir zihin sakatlığı, akıl hafifliği gö yaşta ikon hüsnü hatla fevkalâde istidat gös
rüyor ki kendisine bu zat hakkında Hüseyin termeğe başladığından bu hali fark eden bir
Avni Aktu; tarafından tevdi edilen şu hlLı- zatın delâletiyle meşhur ve maruf hattat Fili
ndan mülhem olsa gerektir; Aktuç: <Aziz beli ilacı Arif Efendiden siiltls ve nesih yazı
Efendi çocuk İken pencereden düşmüş, dima larım meşk ederek icazet aldı. Bir taraftan
ğında bazı ilrıza kalmıştır..» diyor. Fakat bu Haşan Hüsnü Efendi’ye mülâzimetle tâlik hat
tısa notun alt tarafı çocukluğunda bir kaza tını da elde etti.
gefiren sanatkar Ilâfız Efendinin dimağında Bu sırada meşiyhat dairesinde bir me
bir arıza olabileceğini kabul ettirmiyor: muriyet alarak, fetvahane ve saireier ketebe-
«Ağzına bir damla içki koymadığı halde sine yazı dersi vermeğe başlamış, MedreseUU-
ijret meclislerinde bulunur, içenlerden ziya kuzat île diğer hauı mekteplerde hat mualli
de neşelenir, şen ve j&tır bir zat idi. «Kub- mi olmuştu. Bunlardan başka, doğrudan doğ
betülislâm» dediği plAva düşkündü, pirincin ruya kendisine müracaat edenlere de ders
nedreti samanında şu şarkıyı bestelemeğe baş verirdi.
lamı; ise de ikmâl edememişti:
Aziz Efendi, kendisini ahlâkına ve kabi
Ka^iIc seti duyulm uyor liyetine hayran bıraktığı hocası Hacı Ârif
H asret k a ld ık pİU v« Efendinin yüzlerce talebesi arasında teferriid
< Bestekârı ık kabiliyeti vasat derecede idi. eyliyerBk asrının en büyük sanatkârı olmak
eserlerinden birkaç İlâhi ile baıı şarkılar ben ve üstadının yerini tutmak mertebesine eriş
de mahfuzdur. Abdülhalim Çelebinin: miştir. Kendisi mütevazı, muttaki ve kemali
ni irfan ile cazibelcndiren bir zat olduğu ci
■ i r « f i g o llü d e k â l d ı u t t n n
hetle, öğreticiliğinden ve sanatının incelik
D il « Id u m ü ş te r i, n y n a z u a ı a
lerinden pek çok kimseler hisselenmiş ve is
güftesini karciğar makamından bestelemiştir. tifade etmişlerdir. Bunlardan tanınmış zat
MaMuzatı sağlam idi. Meşk etmekten usanma lar da vardır. Hırkaişerif camii hatibi merhum
dı. Güç nağmeleri başı ve elleriyle tevzih Ömer Vasfi Efen
ederek kolaylık gösterirdi. İmamlıktan tekaüt di, ki bıraktığı celi,
e(Üldikten sonra geçim zorluğunun en feci sülüs ve (ilik eser
^etçilleriyle karşılaşmıştır. Kaamcti iki kat ler, muhterem üs
olarak sokaklarda dolaşırdı. Esbak Riyaseti tadı Sami Efendi'
Cumhur kâtibi Kemal Bey (Kemal Gedeleç) ye iftihar vesilesi
yakıa akrabalaruıdandı*. birer âbidedir; üs
Aktuç’un bu son satırları Ue İnal'ın Çen- tadı Sami Efendi'
berlitaş dibinde dilenme fıkrası hazindir. Mu ye iııtisabdan ev
siki mahfuzatını talebelerine selsobil eden vel Aziz Efendiden
1,4 «pek çok genç yetiştirdiği» söylenilen bir talim elmiş ve ir*
«stadın, tekaüde sevkedilerek aslında bir hiç tlhaline kadar o
mesabesinde olan imamlık maaşından iflah- fevkalâde insana
rWı kalınca feci sefalete düğmesi ve hattâ hürmetle merbut
dilenmesi o sayısı pek tok olan gençlerin ba- katmıştır.
*ar kür olmalarını icabetlirir. yahut kİ pek AZİZ Efendi tâ- Aziz Kiril
duygusuz, taş yürekli olmaları lâzımdır kİ İlk hattından icazet iRerinc rveıtkt
ı/aroup/m erûkediyorum
tS T A N lm ,
, \ 7 *7. K F 'f^ D r Şeytı) — 17D8 —
aldığı halde Ömer Vasfi il* beraber Sami hayret verecek mahiyette idi. Râkım ilslûbly-
Efendiye d® devam etmiştir. Bu devamı mü le 12 nevi hatla yazdığı iki büyük eild ile
teakip. Yesarizâde siyvesiyle tâü.k yazanların Bursada Ulu Camie hediye ettiği l-âlik ve sü
im safına geçmigtir. lüs celi iki levha ve mütenevvi hatalarla yaz
Sami Efendi'den îzzet Efendi'ye ciddi bir dığı büyük levhalar kalemi kudretinin ulvi ni
teveccühü vardı. Hattâ hir defa tenezzüh için şanlandır. Müddeti hayatında 12 KuT'anı Ke
K â ğ ıth a n e k ö y ü n e gittiğinde, bir zat Kendisine rim yazmıştır. Bunlardan biri, esbak Afgan
imzasız büyük bir celi levha göeterek İyi olup Emirinde. biri Mısır Kiralında, biri Validepa*
olmadığım sorar. Efendi merhum levhayL in şada, biri Mısır hâzinesinde* diğerleri ailesin
ceden tetkik ettikten sonra miitebessim bir de ve kıymet bilen kimselerin elindedir. Ce
çehre ile; «Böyle yazı her hattatın kârı değil; lilerden 116 tanesinin adılları Türk İsl&m
bu İzzet Efendinin eseridir* cevabım vermiş Eserleri Müzesinde bulunmaktadır.
tir. Şeyh Hamdullah devrinden başlıyarak
1920 tarihinde tab ve neşredilmek üzere Hafız Osman ve nihayet İsmail Zühdü zaman
resmi Osmant üzere bir Kur'am Kerim yaz larında taayyün eyliyen mc§hur hattatların
dırılmadı ve tstanbul hattatlarının en ileri her biri yalnız kitabe, levha, ve mtırakkalar
gelenlerinden birisinin Mısıra daveti takarrür ile değil, K ur’anı Korim ve hadis kitapları
etmiş ve Mısır hükümeti tarafından naitibül- yazmakla da meşgul olurlardı. Üstad fiâkım
eşral bu i§e memur gönderilmiş, bir ssne fa Efendi celi sülüs yazısına k£t'î bir §ekil ve ul*
sıla ile üü defa gelerek Azi2 TtfenciTyi tercih vl bir çığır açtığından itibaren yüksek hat-
ve itıtihab etmiş ve Mısra götürmüştür. Aziz lallarımızın bazıları celi yazılarla, bazıları da
E/endi orada Kur'anı Kerimi yazdı, bizzat tez- sülüs ve nesih yazılarla ırteşgul oldular. Bun
bib etti ve basılmasına nezaret etti. Bllâhara ların içinde eslâfın mesleğine riayet ile mü
açılan iki hat mektebinin müdür ve hocalığı tenevvi hatlarla yazdığı yazılara ilâve olarak
nı da üstiine alarak 115 talebeye icazet verdi. Kur'anı Kerim yazanlar, başta Kadıasker
Mısırdaki ikameti esnasında be§ Kur’anı Ke Mustafa İzzet Efendi olarak bu zatin tebrik
rim ile pek çok meşkler, m uraikalar, kıtalar lerinden Hilmi Efendi, Müzikal Hümayun hat-
ve celi levhalar yazmıştır. muallimi üstad Haşan Rıza Elendi ve Üstad
Yazı yazmak, merhum içto ruban! bir Aziz Efendi göze çarparlar.
zevk olduğundan, her yazı istiyene hayır di Haşan Rıza Efendi ile Aziz Efendi lestıib
yemeyiz ve ücret almaksızın da yazı yazardı. sanatına da sahib idiler. Bu iki zattan bagka
Ücret aldığı eserlerin bile hakiki kıymetini Güzel Sanatlar Akademisi profesörü merhum
istemeğe hicabı mâni olurdu. Fevkalâde gani Üstad İsmail Hakkı Bey'den maada hiçbir
ve kanaatkardı; aldığı maaşlarla geçüsir, sa*
hattatımız hat ile tezhibi bir araya getirme
natlylc olduğu gibi kesesiyle de her elini uza- mişlerdir. Aziz Efendi nin pek çok tezhibleri,
tana yardımını esirgemezdi.
ve sülüs yazılan, bilyeleri aJlesi nezdindedir.
Aziz Efendi hattın bütün kısımlarında Evvelce Abdiilâziz, Mehmed Aziz künye atar
aynı kuvvetle yazar* tuğra da r&srncderdi. Sü ken, Rufai tarikına inlisab ile 'kemale yettik
lüs ve celi istifler yazmakta da pek müstesna ten sonra Şeyh Abdülâsiz-el-Rufa! künyesi
İdi. Kaleminden dökülen istifli mevzular bi kullanmıştır.
rer şiir flibi lâllf Jdi. Kaleminin sür'ati de
Aziz Efendi, Mısırda hastalanarak tftan-
http://groups.goog le.
— 1709 — AZİZ EFfeHDl IH .'kim btnı HKlzld»
İmli (vJsl elmiş ve 1934 senesinde 62 y itirt ıTeihk: ile emraz*ı müzmine ve gayri roüzml-
i l veto etmLsiir. E rllrntiapıı mezarüjtntta ncnln tedavilerine dair» oUn bu pek mühim
medfundur. vo güzel tercümede, vatı Swioden'in Anptıo-
AUeal e frıd rn d ıa biri risma'ları gerheden eserinden de faydalanıl
mış ve çok kıymetli tıbbi bilgiler memleketi
AZİZ EFENDİ [IIfklmb«5i IlacızJidc) —- mize sokulmuştur.
Tıb ilimi, musiki{inas vc {âir. Birinci S üitin
Maîumıd'un ilk saltanat y ılla n içinde doğdu. Azla Efendî'jıin musikişinası ığtndan, ta>
Doğum tarihi bilinmemekle beraber (1730 ■ mamlyle ve tam mitıası ile ilk defa bta bah
17351 ara»! olarak tahm in olunabilir. Vak’antl- sediyoruz; lira Şimdiye kadar bu huauta tek
rU BeylifcÇi Halil Fehmi Efendizâde Mehmed kelime olsun yazılmış ricaldir. Bugün eiimli-
SubM Etcndi'ntn (ki 1769 da vefat etmiştir) de maalesef yalnız iki eseri kalmıştır; bunlar,
Dlludur, 1775 de, bir sene kadar Birinci Ab- iki parça, Azli Etcndi'nJn asrın en kudretli
dııllıamidUı hekimbaşılığında bulunm uştur. bestekârlarından bir! sayılmasına kllayct eder;
Son yedi yılım İstanköy adasında sürgün ola onun için, bestekârLığı üzerinde, bu büyük
rak geçilmiş, Hicri 1197 (M. 1782- 1783, &U adamın, büyük ehemmiyet ila durmak mec
hicri yılın ilk b ej günü 1732 içindedir) d e ve- buriyetindeyiz. Ü stad Ur. Suphi Ezgİ'ftin. «pek
tıt elıuif ve orada göm ülm üştür. Halk arasın parlak» bulduğu Beyâtl parçalardan birincisi,
da daha ziyade «AbdülSaiz Efendi» diye m a bir nakış Ağır Sengln ScmaTdir. Erbabına
ruftur. Farca, arabca, lâtince ve fransoca bi malûm olduğu üzere, Se<i£ln Semai denilen
lirdi. Şiirine örnek Olarak aşağıdaki beyit, eserler, vezin itibariyle bir nevi Y ürük Semai
Burıaiı Tahir Beyin «Osmaıil» Müellifleri» olup, Yürük Semailar'den daha ağır okunma
nden alıa m ıjtır: ları icab ettiğinden, fasıllarda, Ağır Semai
yerine okunur. Aziz Eîendi'nin bu eseri «Ağır
Ettin I d b ln gerçi hakim ane in tisib
Sengin Sema» denmek münasip düşen 6/2
LiJcbı b ir ötge derde d üşü rd ü n tababeti
yemindedir; yani eser «{Ok ağır/L en tt» dun
Büyük jdhreU tıb sahasındadır. H erhal bu vezinli eserler, musikimizde sayılıdır.
de, zamanının en m uktedir bekim i idi. E ser (Eserin notası: Ot. Suphi, Nazari, Ameli Türk
leri Üniversite K ütüphanesinde bulunan ve Musikisi, II, İstanbul 1935, s. 23). Eserin güf
Fârisi e j'a ru u da ihtiva eden Divan; A hlâk'a tesi şudur:
»it bir risale; fransracadan b ir «ttalya Tarihi»
A r i n edem em yAre ntgil» eylemedikçe.
tercümeli; çok m eraklı olan Ü çüncü Sultan Hayretle bakıp rûylue âh eylemedik^
Mustafa'nın em ri ile farseadan Ali Şah-i Har- Bir yerde karir eyliyepu» cân-ı Adüm,
a n l'n in «El - Eşcar ve'l-Esm âr» m m tercü Efiylmle m un câ-yl penih eylemedikçe*
meal; Muhanuned Şerif ül-B ekrtnin «Burhân Bu eser. «Tab'I» itin XVIII. asır Tiirk
til-Kıtlye» lin in farseadan tercüm esi; Büyük Musikisinin harikalarından olan iki Beyltt
bekim (ferman Boerhaavc'nın (1668-1738) Nala; Semaisi yanında biraz gölgede kalarak,
*^phorismi de Cognosecendîs e t Ourandis lâyık olduğu kadar iştihar edememiştir. Aziz
Morbis* isimli 1708 d e yazdığı pek m eşhur ve Efendi'nin her iki Beyâtl Semâisi de, piyasa
bymetli Lâtince tıb eserinin, F la m a n ın (Abd ca bilinmez. Musikimizin Uftak'a benzfyen,
ftl-Hakk Adnân'a göre: A vusturya’nın) İstan zengin, eski, kederli afk tasvirleri yaymakta
bul Sefirliği tercüm anı H erbert'in yardım ı ile kullanılan bu makamından, «TabTnin Nakif
«Kıtaat-ı Nekaave tî Tercem e’t-i Kclimât-ı Aksak Semai hediasmdan ba«ka, «Salife Ağa»
Boorhaavt» ismiyle yapılan tercümesi. Bu nın ve «Nazlm» in de Aksak Semaileri vardır.
®*r ile, lâtince beynelmilel tıb ıstıUIıatı ilk Yürük Semai kısmında ise. Aziz Efondi'nin-
d*fa lisanımıza girm iştir. Üniversite ve Veli- kinden bajka, «Musallî» Efendi ve «Mikail» in
>û<tdln Efendi (No. 2484). Kütüphanelerinde çok eski Yürük Semaileri vardır. Fakat en
"ÜJhalan vardır. Esad Efendi Kütüphanesin güzelleri, Aziz Efendi’nin Yürük Semaisidir
de (No. 2402) bulunan ve mütercim Azil Efen* (Yürük Semal'nin notası: Sr. Suphi, II, a. 21.
® »in tashlhatını ihtiva eden nüshada, 1188 22). Yürük Semai, diğerinden daha güzel ohıp,
l»7l) de terciime olunduğu yazılıdır; yani, musikimizin en zarif eterlerinden madutUır.
^dutbaşıiığmdanı evvel tercüm e (nHlroijtiT- Eser üzerinde, «Tab'I» r.m Bayat! Semaileri-
nj/group/ınerakecliyorum
AZTZ EFENDİ ı H r te J ) — |7]Ş I3TAHBUL
nia t*»üi d* blriulir Eserin ölçluü Sengin Hfşjy ta h l JflZt llU tlİM ll Aftt-kT'^-'-lİJlin#
Senin i*.*ı diri (fırçadır lAndaniino). Yürük d e n l A ziz E fe n d i oftlu IX A to r Halin» U t kin
Semai'nin güftesi pldur; d a n T a n b u ıi F a h ri JM n g e le n «-1» O t U v d j (dil-
m İf t i r :
Myl* n m h rûk i nıM n u n U aî «Abdullah Kfendl. eski bir an'anc gerau
Mtf. m tf-1 (İM Irr flld ıT
C i» ı Artı’lm gJM «ttkkrr mirin? tince vekâlet ve foragiyet almak u » ro Hılj.
■ o u n rM b ir p r r t - p r r k r r m laU T fet ınerlcczinc gelirken küçük oftlu Azit'ı du
yanına alır. Aziz, lâtif bir sunaya, bir
F a r ta . «UU-i Isb iıu le b u h n lâv c t n e d ir,
zekâya sahiptir. Baba ojui, Çıre£an *ar*yıa
n llin o ta y u n g e l. M et-i d e v ra n . fıin e -y l I h ır -
da Kıılaragası A nber Ağa'ıun daird in» nn-
z a m in . g e l tfvebâzım ; (cg jn i fü sıın k â rd ır,
safir o lu rlar Küçük arap çocuğunun, ruha
gım zejv g a d d lr d ır. b ity leee b ir y a rd ır, f i t
rahmet gibi «n en bir »esle Kur’an ofcuytıpı,
y l r , d o s t d o st, b e li m ele ğ im , b e ti a k uzum ,
bayta An ber Aga bulunmak üsere. sarayda (Ut-
fo n c a a g u n d a h a k ü ç ü k tü r y a şın , k u r b a n o la
sarı dikkati colbcder ver ağa, çocuğa meftun
yım gol, çok a ra d ım y o k lu r e fe n d im esin , n e
vc meclub olur; avdetlerine yakın. Abdullah
tin » gibi nim m in a lı c ü m le c ik le rle s ü s le n m iş
Efendiye, gelecek ferd iy ete kadar Aatfln
n a k şed ilm iştir. Bu te r e n n ü m le r in m O bıuliye-
muvakkaten kendisine bırakılmasını teklif
ti dahi (T ab'I» te s irin i g ö s te r in m a lû m d u r ki,
eder; Abdullah Efendi, A raplann evlâtlarını
<Tab'l> de bu n ev i te r e n n ü m le r p ek z iy a d e
hiçbir yere bırakamıyacaklarım söyliyçrek An-
d ir ve h a rik u la d e d e ğ işm e le r v e n a ğ m e le r ih
ber A ğanın teklifini reddeder; fakat u m ha
tiv a ed e r. A ynı s e n e le rd e y a ş ıy a n T a b 'I ve
reket edcce&i gün, Atız saraydan kaybolur,
Aziz E fendi, d e v rin e n m e ş h u r b e s te k â r la r ı
kaçırılır, çırpına çırpına ağlayan baba, vapu
dır. A nt E fe n d i'n in ba te re n n ü m le r in in v e
ra bindlriîlr ve Medineye dönüşünün tezine,
zinli o lm ası d a na z a rı d ik k a ti « e k iy o r r e s a
oğlunun aynUk acısına dayanamıyarak öittr.
hib inin yiiksek b ir zevki, m u sik i ve e d e b iy a t
Beride, çocuğu kaçırtan Anber Aga, bu kör
k ü ltü rü o ld u ğ u n u g ö ste riy o r. U ser D r. S u p h i
pe Arap sesini, İstanbullu bir üstadı». Kadı*
B e / d e n a sılsa İ d i Y ü rü k S e m ai o la r a k g ö s
asker Mustafa İzzet Efendinin halkaj ledrisi-
te rilm iştir. bu k a d a r n a k le d ilm iş b o t t e r e n -
nlim lü b ir i d i S em ai m u sik im iz d e g ö s te r ile
ne verir» sağlam bir musiki terbiyesi görürken
n i n . S o n ra e ğ e r İ d i S e m ai g ib i d ü r t h a n e
faâfoı Kuran olur; çocuk büyüdükçe sesi de
o k u n u rsa e s e r S d a k ik a 4 3 s a n iy e s ü r m e k te
gelişir. Ramazanlarda. Ayasefya Camii ferifi-
d i r k i. b u u z u n lu k la b i r Y ü r ü k S e m a i o lm az
niu hünkâr mahfili altında, babında arab sarığı
T Yılanı in tu u He, öğle namazlarından evvel mukabele oku*
mağa başlar, o devirler için Ayasofya, bin
A 2 tZ E F E N D İ (N e d e n li — O n d o k u z u n c u lerce Müslttmanm vecd ve heyocan Ue hunim
A a n n bU yük b e s le k lrla rm d n n d ıı; a s le n Me- İlâhide secdeye kapandıkları bir mâbelllr. bir
diaeU dlr, o rad a d o ğ m u ştu r, d o ğum ta rih i tes- genci, Büyükşeİırin. şöhretleri arasına koya
M t ed ilem ed i. D okuz y a ğ la rın d a İ s ta n b u la bilecek bir yerdir. Medetti AztoMn sesini din*
geldiğine ve b u da leyenler arasında, bir cuma günü, Sultan Asiz *
A bdU llziı s a lta n a de bulunur, pek beğenir, bir kese altın ihsanı
tın ın a k y ılla rın a şahanede bulunur ve ertesi ctıtna selâmlık
r a s t la d ı ğ ın güre resminin yine Ayasofyada elmasım irade
doğum ta rih in in eder, bu sefer, genç hafız hutura çıkarılır ve
1851 -1 8 5 5 a n s ı n Hünkâr müezzini olur».
d a o îm a ıı U zım ge-
İstanbul Ansiklopedisinin kalemi bu aile
lir. B abası Sadak
hatırasını, tarih kıymetleriyle tenkide kıya
ta n A bdullah E fe n mamıştır. sikli, bîr otoriteye bırakmağı tercih
didir. S a n a tk â rın ctmJfllr. aşağıdaki satırlar. Ruşen Ferİd Kam'
H icazdan B üyük- ın (B .: Kam, Kûşen Fcrid) Medeni Aıİz Efen
;e h r e gellıjl, a ile di hakkında bir makü leşidir:
h a tıra tın d a jö y le c e M tI|P n i ^ K I r „ dl «XIX uncu asrin Hacı Arif, Hacı Kalk,
nıfz e d ilrn işlir ki <*wiın: ıı. çı»r> Şevki Boyler gibi büyük benlekArlan arası fi-
http://groups.goog le.co
— 1711 - AZİZ EfEVDt ı Medeni)
4ı SI«teni Aziı adını da saygı vo Bnemle an- seçme eterlerini her nerede duysa, uzak, ya
ntk İcap eder. Merhumun oghı, kıymetli he- kın rtcmlyerck gider, ttğrenir.» Işto çocuklu
fe rim iz d e n Ba>' Halim bundan yedi sekli sunda bavlıyan bu heves ve sevgi onu giinün
«ne evvel babasının resm i He birlikle hususi birinde yaşadığı devrin musiki üstadları sı
mİ îorcüjneıine dair, bana şu malûmatı ver- rasına geçirdi. Evi bütün musiki severlere
roiÇö: açıklı. Her eseri isteyene türetm ekle bir an
«Medeni Aziz Efendi Medine'de doğmuş bile tereddüt etmez, usanmaz, yorulmazdı, O
lur Bundan dolayı kendisine «Medeni lâkabı devir musikişinaslarından bir kısmının, eser
(trilaijU r 9 yaşında iken babalı Abdullah verme ve öğretme hususundaki hasislikleri,
îfssdi ile istanbula gelerek «Fatma Sultan» düşünülürse, $u halin, Aziz Efendinin musiki
sarayındı başağa bulunan «Anber Ağa» ya ml- bayatında bir meziyet olarak telâkki edilmesi
sa£ir oldular. (Aynı kaynaktan nlmau malûmat icap eder. Ayrıca Fer'lyo saraylarında ve za
iıoırrad*, üstad Rûgen Ferid, dostu Re şad Ek manının büyüklerinin konaklarında da musi
rem adına konuşuyor denilebilir). KUçiik Ma ki dersleri verirdi. Vetiştirdiği talebelerden
deni Azlz'deki zekâ ve istidadı anlayan ağa, en ünlü ve iktidarluı, şarkı bestekârlarımız
oııu kendine evlât edindi, tahsil ve terbiyesi dan Leylâ Hanımdır.
Ue mefgul oldu. Musiki hocası, m ejhur h a t «Medeni Aziz Efendi, 1311 -M ilidt 1S95-
tat ve bestekâr Mustafa İzzet Efendidir. Ara yılıtım ortalarına doğru hastalandı ve o yıltn
dan seneler geçti.. Bir Ramazan günü Ab- itkklnun ayında öldii. Merhum Nuri Şeyda,
dillim Ayasofysya gelmijti. H ünkâr mahfili onun vefatına ;u tarih mısraını süylem ifti:
allmda mukabele okuyan genç bir hafızın se
Hak Alili yevm i mahşerde edur mutlak altı.
si ve okuyuş tavrı dikkat nazarını (ekti; ken
disini takdir ve taltif etti. Ertesi h alta yine «Medeni Aziz Efendı'nin musiki alanın
ayni camie gelmiş olan padişah, Medeni Aziz’i daki çalışmalarını İki kısma ayırabilirsiniz:
ikinci iımmkkla saraya aldı. Bu vazifede Ur Bestekârlığı, terakârlıgı.
müddet çalıştıktan sonra, rahatsızlığından do «Ariı Efendi. musikimizin dini ve ttdint
layı, kendi isteğiyle çırak edilmişti Bir müd insunlarında. muhtelif makam ve şekillerde,
det tütün gümrüğüne devam etti. Sonra, Şey- birçok sözlü eserler meydana getirmiştir.
tıUUsHm Hayri Efendi delâletiyle ilmiye sı Kendisine asıl şöhreti temin eden, şüphesiz
nıfına geçti. Fakat her nedense Şeyhülislâm bu alandaki çalışmalarıdır. Meselâ, şu anda
İle aralan açıldı ve bu viziteden çekilmek hatıramıza geliveren hicaz makamında ve ağır
zorunda kaldı. Tekrar tütün gümrüğündeki düyek ikaında şarkı:
vazifesine devama başladı. Medeni Aziz Efen- Y ar « fb taae y m siB *i n d pirem e
tö'nln ikinci defa olarak Hışır mevleviyetl Gayrı cl (e k «y felek vâkıf 4 e |lW « çâreme
piyesiyle ilmiye sınıfına geçmesi, Abdülha-
mid'in Şeyhülislâmlarından Cemaleddin Kfen- ile yine Hicaz makamında ve Türk aksağı ika
4 zamanına tasUar. mda şarkı:
•Aziz K.fendı'nin memuriyet hayatının E ) f e r tri rile m tp r dU l nilAae rioktrana
İlle r ilm id ir e tt t tl n efgane dokunma
iktDçi ve son yansı Maarif alanında geçer. Bu Ejr €k^-l elem yareledis cianhni, biri
alanda ilk vazifesi, Maarif Nazırı Suphi Paça canıaia m areyledijtün c in e d a k a m ı
tarafından kendisine verilen Kız Sanayi Mek
tepten Müdürlüğüdür. Münif Pas» Maarif Na- Onun en çok sevilen ve dinlenen eserle
® n olunca Jiluğ VB Ama mektebinin musikî rindendir. Heic onan, setlerle işlenmiş, -ku-
'»uallimlijinl de Aziz Efendiye vermiştir. Sûr çuk Ur minyatür tablo kadar zarif, şu Hüz
«omuriyetl k a meklopleri umumi roüfettiş- zam şarkısı m kadar renkli ve ahenklidir:
litidlr. Kamu* epte, m ea lin * la l b ir nlgAlı
•Medeni Aziz Efendi, musiki atanın- g u n b iç iOiIUsUm o f * t » l
fta bexm>l MfAdır, {«I ey rturl m ü
d* çocukluğundan bavlıyarak, ölünceye ka- Ş artfe l« «UlUİKtll d ç e y n -i r i ^ h
İ^r süren geniş ve ateşli bir öğrenme ve
SSretme devresi geçirmiştir. Oğlu diyor ki «Medeni Azk Efendi’nin bentekirlıkla
'Nk Sevdiği ve âjıkı bulunduğu musikinin önem ve kıymet verdlfil cihetlerden biri de
m/group/merakediyorum
«z b o n u ıib w ı — nn — teTAMsnt
güfte t n t f lııiıtlr Malûmdur U bir kuun bes m ine vl d e f erini bozan kiişelefUrilnıtş te fi
tekârlarım a. besteleyecekleri güllelerin mâ m e yığınlarından fevkalâde çekinir ve bu
na t t m ahiyetlerini hiç de gdz Ananda tut- nu konulm a orannda «efend&cegizlııe attyft.
atamışlardır. Muhtelif (eklideki bestelerimiz yeyim, şey, filin!» gibi y e n iz ve luzumam
iı«ittınıfa «bestesi çok gibol, fakat güfte na edelere benzetilmiş lyte Medeni Aziz Efendi
Olt'» gibi hilksmler, U lâ ağızdan agua da nin bilhassa beateklrU ı te o kuyuculuk hak.
laşır, durur Bunun sebebi, ya bestelenecek kuldaki şu fikir ve hanaallerinin, daba |uur-
güftenin (elifi gü**l seçilişinden doğan bir lu ve daha ilmi anlaşmasının zamanı çoklan
lâubalilik, Mr aldırmamazlık, yahut bestekârın gelmiştir!» (Radyo Mecmuası}.
güfte seçiğindeki iktidarsızlığıdır. Buna, üçün Ahmed Midbat Efendi’nin kaleminden
eû olarak batır ve gömll gayretini d e ilâve çıkmış gu tasvir de güzeldir «Vekarı tezyin
edebiliriz. Halbuki Medeni Azil Efendi'nin edecek bir tevazuu alınız, edep vc irfana ziy
bestelediği U r çok eserlerin güfteleri, onun net efza olacak bir şûhiyet-i âşıkaneye kalı
kendi duygu ve heyecanlarının b ire r ifadesi nız. bidebu bunu sabrı cerall. kanaati sahi-
olduğu gibi, başkalarının Hazmettikleri söz ha, m uhabbette vefa, sam im iyette halâvet gi
lerin de. m im ve mahiyet güzelliklerini ken bi cevahır-i ahlâk ile tarsi’ ediniz, işte Aziz
di kalbine naklettikten m nra, onlara, aynı za Efendi m erhum un halini tasvir etm iş otur-
manda melodilerle ifade edilen bir renk, lnr sunuz.»
e d i verirdi. Aşağıdaki satırlar, İstanbul Ansiklopedi
<Aziı Efendi icrakârlıkla da uğraşmıştır, sinin necip destu T. Yılmaz öztuna'nm gön
İyi Tanbur ve Lüvta çalarmış. Piyano da öğ derdiği çok kıymetli notlardan alınmıştır: '
renmişti; kız mekteplerinde piyano dersleri «H ünkâr İmamlığı gibi mühim b ir vazi
verirdi. Fakat onun en mükemmel icraatı sesi fede bulunm uştur, bundan anlaşıldığına gore,
İdi. Badiği bütün eserleri, hususiyle kendi çok güzel sesli, ilm -1 kıraate, dini musikiye
bestelerini, h a d , tatlı, ölçülü sesi ve kendi hakkiyle vâkıf b ir zat olduğu anlaşılır (Saded-
ne mahsus btr tavır ve eda ile okurmuş.. Esa din Niizhet, Dini Eserler. II. 402 de de bu
sen Asi* Efendi, hanendeleri iki tasm a ayı nokta zikrolunmuştur). Fakat Aziz Efen
rıyor: Bir kısmı, elleri (akaklarında, gizleri di’nin dini bir eseri yoktur. Aziz Efendi, lâ-
ve şahdam arları fırlamış, 5işmiş, ağızlan çar dinl bestelerinden ziyade, musikiye geniş vu
pilmiş müthiş bir İşkence âletinin tazyiki al kufu, yetiştirdiği talebeleri, âlimane dersleri,
tında kıvranan biçareler gibi tnitün hüner ve edibâne sohbetleri ile bilyilk şöhret kazan
marifeti, sesleri kısüıncaya kadar avaz avaz, m ıştır. Dr. Suphi Bey, 1885 tarihlerinde pe-
haykırmakta bulun anlardır kİ, onların çu lü derinin hanesinde haftada bir defa musiki
zumsuz, tatsız feryatlar, onun kendi tabiriyle, fasılları tertib edildiğini, bu fasla zamanın
«bağırmak» veya «haykırmak» tır: Diğer kısım diğer üstadları Ue Aiiz Efendi'nin de — tabii
ize. okudukları eserlerin bütün güzelliklerini, udu veya sesiyle— iştir ik eylediğini kayde
derin bir sanat ve sanatkârlık haz ve zevki diyor (Ameli ve Nazari Tiirk Musikisi. I, İs
içinde İHçttlU, muvazeneli bir ses ve tavırla, tanbul 1935, 3). Merhum İsm ail Fenni Krtug
dinleyenlerin kulaklarından kalplerine M eta rui'dan da. Aziz Efendi'nin Hünkâr İm a m lığ ı
fısıldar gibiler; işte onun nazarında asıl oku. vazifesinden tekaüt olduktan sonra OrUkSy*
mak ve »kuyuculuk budur.. Aziz Efendi, muh de ikamet ettiğini öğreniyoruz (Islâm - Türk
telif ses cinslerinin tizlik ve pestlik hadleri Ansiklopedisi Mecmuası, No. 74. temmuz
hakkında «dindiği teknik bilgiye dayanarak 1947, s, 9 b). İsmail Fennt. Dr. Suphi gibi,
her okuyucunun, ber eseri aynı düzenle oku- devrin üstad musikişinasları da Aziz Efendi'
yamıyacsit fikrini, pek doğru ve haklı ola den istifade etmişlerdir. Üstadın evinde dai
rak, daha o zaman ortaya atmış bulunuyordu ma musiki meclisleri ve sohbetleri eksik ol'
Bir de Aziz Efendi gazet dediğimiz ve bdr m az, Ali Efendi. Salim ve Faik Beyler, Zeki
anin duygulusunu BBS ve sütle ifade eden Arif Bey gibi musikimizin pek m aruf simalan,
irtlcall beste tekillerinde. gUfteyi melodi Öze evine devam «derlerdi. Dr. Suphi'den. Aziz
rine bitlerken, aralarına «aman, of, ley ılAiı.» Efendi'nin bir müddet de U lelTda oturduğu
gibi metrelerce uzayıp ve güftenin Ufzl ve nu Öğreniyoruz. Dr. Suphi, pederi ile dost olan
http://groups.goog le.c
1
w. Uaniıa, Itparla. tırnm , Tnkirdafr, uran- hsngi fahrin gltael oğlanları modhediliyor İm
caaMd. Flaaköy, Kütahya, Kayseri kaubaian o şehrin aduıa nkabetle anılan Şohrengtztar
m dolaştı, IMS bsjKUmal U ntm ı oktu. 1847 içkide yalnız ArfzJ'nın İstanbul Ş d ım fia ı
de tzralr Kidıltil piyesi «İdi. 1892 dc Şam bir İSUsni teşkil eder, «Ur bu «erinde Böyttk-
Kadın oMu andan tekrar Manisiye gitti: şehrtn kendi samanındaki gdzsl kadınlarım
Mekke. « sonra da İstanbul Kadın piyesi medhdmiştır; elli güze! kadını üçer beyit il*
»Mı 1842 d* Istanbulda vefat etö; OsMidar- övmüfiur Hiç tereddüt etmeden kaydede
da Hvdâl Aziz Mehmed Efendi Dergâhı bast- riz kİ bu elli gllzel kadın onatUneı asır H a
raioe defnedildi. Mustakimzide’nin «Devha- lannda İstanbulun dillere destan obnuı dil
lâi meaiyih» adındaki meşhur eserine kıy- fMrişeaidlr; o asır için ırz ehil güzel kadınla
uçtu Mr îeyil yazraijlir. rın bir şiir kalemi Ue dile düşUılitmesl aatt
Biti.: MK. tu l; Ski u r Türk |ilriert- liıifünülemeı.
AZİZ EFENDİ (NefeiSİde Sfyyld Mrt- Aztat'nin güzelliklerini övdüğü etli İstan
med) — Onsekizind Asır uieoasındin ve u t bul işiftest nizeninin isimleri (unlardır:
un Ulik battallarından; babası nafcfbai-eşraf 1— Saçlı Zemine, Z— Penbe Ayni 3—
Abdtırralunan Efendidir; llüsnü battı Dur- Kız Atem, 4— M eddibl, 5— Deli Meryem,
tm tp idg Ahmed Efendiden d iren m iştir İH. 6—- T a b a k k ız ı p â tim â n e , 7 — C e n n e t, 8—
1130ı M. 1718 de İzmir kadılığında, naibi ve Hümâ, S— Burgucuzâde Ayşe. 10— Paşa,
biraderi o tu müderris Mehmed Re fi Efendi 11— Mumcu kızı Fatma, 12— Kasab Ayşesi,
Ue aynı gilnde ölmüştür. Şiir ile de meşgul 13— Küçük Kamer, 14—Tavukçu kızı Ayşe,
obnu$, fJİrJe Hâzım mahlâstnı kullandıktır 15— Temkin Alem, 16— Turreraâsıe, 17—
Bibi.: MutıkımUit, TuhUl hılliUn. Zülfekızı Selimjab, 18— Mihri, 19— Bitızad
HUmisi, 20— SUtliin Emine, 21— Rahime,
AZİZ EFENDİ işlşman) — Goçcn asrın
22— Mevzûnc. 23— Çeçrakızı Muhsine, 24—
namlı milıchhib ve milcellidlerindcn; H. 1275
Ayni, 25— Kodui Huraâ, î i — EUerigü»!
ılSM-iaSS.ı de aidU; hayatı hakkında başka
Cemile. 27— Kamer;ab, 28— Kupelikızı Ke
bir kayda rastlanamadı.
BM: Hal m HitUtln. rime, 29— Hocakızı Sentiy, 30— Lâlplre,
31—- Eğlence. 32 - Rebia, 93— Kliçiik Ka- '
AZİZ£FENDİ SOKAfti — Yukarı Boga mcr. 34— BOlükbaşıkıa Hümi. 3S— Emine,
na Rumeli yakasında Yenimahalle köyli *0 - 36— Ak Alem, 37— Cibine, 38— Ermeni Sut- |
kaklarındandır. Yenimahalle Bağlar Yolu ile tan, 39— Cerntenlil Ayşe, 40— Ka Ayşe, 41—
Yeniseilmiye Sokağı arasında, sırtdan aşağı HUmi. 42— Fahri, 43— Meryem, 44—Mil- '
denin amud olarak uzanır; üst kısmı bir dere zeyyenkızı Mihman, 45— Bakkalkoı Selim-
yatağım andıran, bozuk, yer yer basamaklı ve ;ah, 49— Kulak Emine, 47— Sıfırcılar Ayşe.
İM araba geçebilecek kadar, geni; bir sokak, 48— Kınocıkızı (Juımüiıan, 49— Havvi, 50—
tır, Bogaıa fevkalâde bir natareti vardır, ev Tabnklı Ayje.
leri bahçeli ikişer üçer katlı ahşab yapılardır, Bilkrfi NUI Bayrakdar
sekenesi Türk ve R um , orta halli ve hallice
ailelerdir. N'iıan >$47. AZİZ İURİS BEY IKınmlı) — Hekim Batı :
İsmail Eraevlm Metodları ile Tiirk Heklmli^nln gelişmesin
de büyük hizmetleri olmu; ilim adanu.; 1840 '
AfctZİ lYtdlkulell MıııUfa) — OnaltUKı da tstanbulda doğdu; aslı Kırımda Bogçeta- .
asır Erlerinden, tesbll edilemeyen bir ta r iü . raylı olup Istanbulda yerleşmiş Saraç tdris |
de tstanbulda Yedikulede doğmuş, uzun yıl Ağa adında bir satın oğludur, «Kırımlı* diye
lar Yedikule Hisarı - Zindanutla kethttdttı- anılması bu münasebetledir; henüz on beş
jnda butunmuş, 1665 de Istanbulda ölmüş yaşında iken Askeri Tıbblyeye girdi, 1B80 da
tür. Şiirlerini divan fiilinde toplamış olan Azi buradan diploma alarak syni mektebe iç haf
zinin edebiyat tarihimizdeki (ühreM divanın- talıkları muallim muavini vo ayni yıl İçinde
dan siyâde yazdığı bir «ŞdırengU» e dayanır. Tıbbiye! MUlklyeye müdür tâyin edildi; idaft
Esnaf civanlarının güzelliklerini övme yolun vazifesinin yanında «Emrftzı Umumiye*»
da yazılan, mevzuu dlimi oıafabublar dan, n «Kimyâyı Tıbbi», •Mlkmeti Tıbbiye», «En-
http://groups.google.co
ıMstELOTODfSİ — 1715 — AZİZİYE PES
rta DUliUye» düşlerini okuttu: Den kitabı İ n Efendi'nin oğludur; anasının babası da
$unk 1360 da iki cüdlik bir «Kimy&yi Tıbbi» Onyedinci Asrın büyük müverrihi Şeyhülis
ve ;873 d e tur tS m r iıı Umumiye» yudı, lâm Karaçelebızâde AbdüJlıh Efendidir Tui-
1842 de meslek artıda;lam dan bazıları lel Hattâtin ise baba u n b m Haşan Can sü
ile F.\ >-'jbiulumli Beşirağa Medresesinde «Ce lâlesinden gösteriyor U İn ailenin Boena ile
miyeti Tıbbiye! Osmaniye» adı ile memleke- ilgisi yoktur. Yazıda Suyolcuzâde Muştala
nmiıin ilk akademik cemiyetlerinden birfiti Efendiden idıelnam e almıştır; bilhassa mü
tarda; Meclisi Tıbbiyei Mıilkiye'ye i l i tayin teaddit Hnshafı Şerif yazmıştır. Selinik ka
cthldi. 1874 de kurucularından bulunduğu dılığından mûzul bulunurken H. 1100 <1688-
Cemiyeti Tıbbiyeye reis, Hilttl Ahmer Cemi- 1689) de öldü. Şiir ile de meşgul olmuştur,
veline delege oldu. şu beyit kendisinindir;
Doktor Aziı Idris Bey, evveli Tıbbiyei
E r fsra b ı agklle ilü d c l n n e l hoauu
Mülktyede, tıb öğretiminin türkçe yapılması C a n r t a e b ir | ü k e ser o ts n riu ia a p u f l H yitr.
yolunda çalışanların başta gelenlerinden bi
Bibi ; U ıu tak in aad e, Tuhfei h a tu n a ; saHm
ndir. .UiMürJâgttııa yaptığı Mülki Tıbbi}'e'nifl Ş uezi u d d R d .
Türkçe verilen derslerle sağladığı başarı ni
hayet 1871 de bütün derslerin Iransızea ola AZİZİM — Münevver tabakanın günlük
rak verildiği Askeri Ttbbiyede de tiirkçe ib ülfet ve sohbetlerinde kullandığı bir tâbir
retime dönülmesin* sebep oldu. O devrin ga dir ki, dilimizde İstanbul ağzının icatların dafl-
yelerinde bilhassa Lâtince deyimler ve te dır; ve 1908 Meşrutiyetinden sonra yayılmış
rimler dglayısı ile tıb ilminin lürkçe olarak tır; azizimden evvel, genç OsmanlIlar aynı
.Ajtulâmıyacaîiûi iddia eden batı muharrir yerde «dostum» veya «monşer* tâbirlerim
leri Lımamen salâhiyet ve bilgiye dayanarak kullanırdı; ki bu satırların yazıldığı sırada
verdiği cevaplar, ilmi makaleleri ve eterleri yalnız «dostum» biraz yaşar gibi görünür,
ile susturdu; yine bu maksatla arkadaşları Ue «azizim» ile «monşer» yaşlan kuta aşkınların
Vrlikt» Nîsten'in «Tıb Lügati» m tıirkç«ye dilinde kalmıştır. «Adılın» laubali meşreb
:ercüme etti. ayak takıau ağzına düdüğünde:
Bu değerli ilim adanu 1878 de pek gene.
İn ik 38 yasında iken akciğer vereminden J t k « « s leslıiaı
«idi diye bir de tekerleme dolmuştur.
BoU : İnönft A ıU lH opedlsl
AZİZİYE FES — Sultan Azizin giydiği
AZİZİ BATOi — Oosekizmci Asırda ya fesin adıdır ki. Devrinde ricalden ayak takı
şanuş namlı çiçekçilerden, İH 1108) M. 1896 mına varınca hemen istisnana kullanmıştır
de uç nıml lâlesi «Sincabi Kırlangıç», <Cöl- «Aziziye kabp» da denilen bu {esin hususiye
peyker» ve «Cihangir Müşabihi» isimleri ile ti atı kısmının gayet geniş olup kulak hizası
İradi edilmişti; ve o zamanlar, birincisi: na kadar inmesi ve üst tablasının dar oluşu,
püskülün Tanzimat püskülleri gibi kaim, fa
4larda fadrt İH r basan Hıncabı KıllUSK
^ 1 * bae e h a n e û c d h a n d c b ak i kırlaaC lf
kat onlardan farklı
olarak fesin alt kena
ikincili de: rı hizasında kesilmiş
fciM aıh e jle t b r i a a l IİM r û j i 4Uberi olması tdL A U ıM
C«tn4 n j b d l e te f lu fl r y lijc a C d l p c r M labUan İndirildikten
B e y itleriy le tn e d b e d iln tifle rd i. (H. 11W) M. sonra Aziziye fes gi
1897 d e n id ü d e b i r z e r r i n i a ç m ış tı. Hayatı yenler hoş görulmiye-
hak kında b a ş k a b i r k a y d a r a s tla n a m a d ı. cegindeB dolayı bu
BOL: (.T«r<faıIIjh. T e lk in i ŞdkO fccinn- serpuş modası yerini
U İ Z İ E F E N D İ (M e h m e d ) — O n so k iz in - «Samidiye fes» lere
ö A sır n i» m M ia ıta n ş a ir v e U r s ü lü s v e u e - terk etti m fes ka M r Fh
a h h a tta tı; A d ın ı Aaâz d iy e t e s b i t e d e n S ilim lıpçısı dükkânlarında
•e^lurestndeU k a y ık g ü r e u le m â d a n B osvaU
Aziziye iıaiıplaf da gSrünmez oldu.
m/q ro u p /m e rak ed iyo ru m
SZtZtYE HAVAM) — 171* —
AZİZİYE DAMAMI — K ıd ü tS y 11* Hay- duğu eski Denizyolları (Seyri Sefain) Mna»
darjuşa arannda. nfctım boyuna ve tnm ny yerinde İdi.
inen Recaiudo Sokjfloda (bu m-
kagm okl adı Azlzlyehamim Sokajıdır) bir AZİZİYE V A PIIIA M İDAREİ AZİZİYE
çifte hamamdır. Sollan Azizin aoo yıllarında — Türkiye Devlet Denizyolları idaresinin İlk
bışa edildiğinden bu hükümdarın adına nia- devirlerinde, vapurlaruun ve idarenin bu inim
M le isim almıştır. Sokaktan görünüşü biç de deki hükümdara aiabotle anıldığı Mr devir
bir bamam y»p™* benzeme*, İt yapısında da olmuştur kİ; Abdıilmecld zamanında «Fevald
kayda degsr hususiyeti yoktur; her iki kıs- İdaresi* diye kurulan Devlet Denizyolları
au da «a yedişer kurnalıdır. Bu satırların ya İdaresi, aıraslyle. «ldarei Aziziye» «tdarei
nlılığı tirada içinde Fıalır, meydancı, papuç- M staıs», «Seyri Sefain İdaresi» ve nihayet
çtı külhancı ve delllk yedi hamam uşağı ça- Cumhuriyet devrinde «Devlet Denfeyollsn
hşmakta idi. Takımları (emiz, tarşı boyu at idaresin ismini almıştır' Fevaid idaredioin ne
mamakla beraber müfterisi oldukça fok, İş zaman «ldarei Aziziye» ye çevrildiği k ati ola
lek bir hamamdır. Bugünkü sahiplen S/S Ms- rak tespit edilmemekle beraber, «ldarei Azi
se Ue Karııik kızı Arusyık Andonyan ve S 8 ziye* adına ilk defa (H. 1288) M. 1871 de rast
hisse Ue Agavni (îregoryan Hayrebet ismin lanıyor. İkinci Abdiilhamid'in cUlteundan az
de iki Ermeni kadınıdır, yan hisseyi Blhac sonra, idare ve vapurların muamele evrakın
Ahmed Hayri Bey, Nuri Bey ve Feyıiyab Ha dan «Aziziye» ismi kaldırılmış ve «İdarel Hah-
nım veresesinden, yarı Mtseyi de İzale! şüyu susa» terkibi kullanılmış ise de İstanbullular,
Üe Bandırma!] Bay Kâmil Umud'dan satın devlet vapurlarına daha uzun zaman Aziziye
almışlar; hamamı da damadları Arda} Gre- vapurları diye gelmiştir. Bu vapurlar, uzak
goryan iletmektedir, ki bu sat Kadıköy çarşı ve yakın Türkiye llmanlariyle sovahlll miite-
hamamlımı da m üatec iridir. cavireye (Adalar, Anadolu yakasında Pendik'e
ve Rumeli yakasında da Yegiköye kadar) gi
AZİZİYE KARAKOLHANESİ — AbdOU-
zâ deninde gürültülü Galata bayatında, vu derlerdi.
rucu kırıcı kabadayıların. Galata yankesici ve AbdiiUziz, kendi adını taşıyan Devlet De
•uranlarının, şüpheli eşhasın sric sık uğradık nlzyoltarı idaresinin, ticaret zihniyeti olma
ları bir yer idi Karaköy köpriisil başında, bu dan inkişaf edemlyecegini görerek tdarel Azi-
satırların yazıldığı sırada Vagon-lüıin bulun îlyenln bir milli anonim şirket haline konul
masına işaret etmiş, (H 1289)
M. 1872 de büyfik servet sahip
lerinden ve şûrayı devlet l a
sından Bogos Şeyin üzerine de
vir ve ihale edilmiştir; fakat
ldarei Azlzlyenio «Kumpanya»
devri ancak on dürt ay kadar
sürmüştür, bu devirde, idare va
ridatından mı, Bogos Beyin ken
di keseğinden mİ ödendiği bi
linemez» 31 bin altın verilerek
tngiltereye yeni üç vapur sipariş
edilmişti. <H. 1280) M. 1873 de
Bogos Bey ölünce, yine a U İda
reye dönüldü, (Meclisi Bahriye»
nin eline verildi.
Gemide makine, tekne, sür
at vo konfor kıymetleri gözetil
meden gemi sayısının çogaltıl-
Kadılûiyftsde Acitlje H n u w nusı y o l u t u t u l d u ;
(Sevin: Ncrih)
M f y Y /g lf * o ö p k .g W ! # r e .c
A N S in flP ro ıs I — 1717 _ A J tU tY S V A P IH L A JII ID a K E I A ZİZİY E
h r t l p 7 i g w n ı^ T ;.ş o n g İP . r n
ANStlOOPCDtet 17 1» — AZİZ MAHMUD tT IK D l
cadı Muuila Mescidine bilisi* İki u t «da >'*p- lisla m ın şe y h i lev m e d lfiln i s ö y le m e k te d ir. F a
tınp bir vakit orod* olurmuş, oranlan llıımmeh k a t A h m e d I İn ötiim U nde T‘a d i|* h ı y ık a m a k
cıedptja Cnimi yanındaki bir odaya giH'jntis. t l M r e d a v e t e d il d i # . ih tiy a rlığ ın d a n bu M a-
^ j g g ff/merakecliyorum
A tlZ MAHMUD EFEVDt tS T M fU .
— 1720 —
haldkl aıürşid ala ra k nakşetm iş, ıniirldane İl Aziz Mahmud Hudaylnin bir hüyük bes
tifatlı. ta ltif buyurarak dergâhı bâzını) küşa- tekâr olarak kıymetlerini tahlil eden aşağı
dıas m üsaade kılmış. Şeyhini ziyaret hıısu- daki sslu-lar, İstanbul Ansiklopedisin*, istik
, sunda Isfanbulla tisk iid a r a rasın ı bir köprü bal için çok parlak vaadterde bulunan genç
gibi aşmağa başlamış. bizzat ziyaretine gelme kalem arkadaşımız T. Yılmaz öztuna tarafın
diği günler netlim anındaü birini gönderip dan tevdi edilmiştir:
şeyhinin h atırını taty ip etm eği de ihm al e-t-
• Bu büyük mutasavvıf aynı zamanda üs
roemif tad musikişinasın bugün elimizde maalesef
Bir gün vekil olarak gö n d erilen uedim- yalnız Ç artgah makamında vs Düyek ıs/g)
lerdeıı biri şeyhi m akam ında bulam ayınca ik aatn d s b ir T evşlh'i kalmıştır. Musikimizin
Bulgurludaki çiiebanesine g itm iş. nc gürsün? esas m akam ı olan Ç arigâh (do majör), Hazreti
Sahibi keram et g ö rü lü p kendisinden nassb Peygamberin ezanları bu makamdan okun
i beklenilen P ir karşısın a gözler k a m a ştırıc ı bir duğundan hürmeten iâdinl nıusikimizde kul
j genç alm ıj sohbette. V ezir hem en selâm ı ar- lanılmaz; yalnız yaptığı eserin hangi maka
1 tedip baş kestikten so n ra uzaklaşm ış, m al bul- ma gireceğini bilemiyen halk musikişinaslan
mıgribî gibi k oşarak bu h a b e ri p ad işah a y e ta ra fın d a n birkaç türkilde kullanılmıştır; bun
tiştirmiş, bunu işite n pad işah veziri gibi içten la r dışında, hu makamdan elimizde İâdinl ola
çiirüm üj boîulm aga jiiz tu ta n a k id e sin in sev rak fevkalâde bir Sirto ile bir de yalnız Uk
iciyle ertesi giin soluğu Ü sk ü d ard a alm ış o d a hanesi zamanımıza intikal etmiş otan çok eski
□ e g ö m in aynı hal. U fak b ir a ra m a d a n so n ra lnr P e şre v vardır. Makam, harikulide güzel
hafif hir m üsaade taleb iy le ayaklanm ış, şeyh: likledir Tevşih. d in i musikimizin büyük şe
_Biz de karaya geçmek istiyoruz kayığa killerinden olup. Hazreti Peygamberi medih
kabul olunursak b irlik te gidelim! denilince mevzuunda bestelenir ve güftesi niatlaıdan
ister istemez buyurunuz demiş. Ahmed Hanla intibah olunur. Aziz Mahmud Iludâyi'nin mu
Şeyh yan yana çocuk karşılarında Kızkıılesî siki cephesi hakknda söylenebilecek şeyleri
Ue sarayburnu arasına varılınca eli küpeşte merhum Saadeddin Nîizhet Ergun söylemiş
de bulunan padişahın senelerdenberi parma tir:
ğında gezdirdiği yiizügü denize düşüvermiş, «Ezgileri bugün bize kadar intikal ede
çocuk atlamış yüzüğü Şeyhe uzatmış ve göz bilen bestekarlarımızdan biri de XVI. A suı
den nihan olmuş, Padişah: — Aman {ocuk son yarısında büyük bir şöhret kazanmağa
boğuldu! dîye bağırınca Aziz Efendi: — Se başlıyan ve H. 1038 <M 162*) de vefat eden
nin sui a n l ı gördüğün hu mahcup civan Hı meşhur mutasavvıf Aziz Mahmud HudiyMir.
zır aleyhisselâmın kardeşi Ilyastır! cevahıbım Cetvetilikin İntişarında mühim bir Amil olan
vermiş.. bu değerli şahsiyet, ilmi, tasavvufl eserleri ile
ve bilhassa şiirleri ile tanınmıştır. XVII. Asır
Aziz Mahmud Efendi hakkındaki kera
da ve daha sonraki zamanlarda yetişen birçok
met menkıbelerinin içinde en şairanesi mu
mtıhim musikişinasların da onun vücuda ge
hakkak ki şudur: Bursada Şeyh Üft&denin
tirdiği İlâhilere besteler yaptıklarını görüyo
hizmetinde iken vazifesi, kışın erkenden kalk ruz. Esasen Iludâyl bilhassa bestelenmek üze
mak, sabah namazı için Gltidenin abdest su
yunu ısıtınak imiş. Bir gece uyuya kalmış.. Ve re birtakım manzumeler kaleme almış, tava
nlı teşbihleri, temcidler. mOnacatlar, İlahi
Şeyhinin: — Aziz!- Aziz!., nidası ile uyanmış.. ler yazmıştır. Teşbih ve temddlerini bizzat
Her taraf çakı] çakıl buz.. Ocakta bîr göz ateş
kendisinin bestelediği de rivayet edilmekte
llîle yok... tbriği alınış, şaşkınlığından Üzeri-
dir. Fakat biz. tarihi menbalarda onun namı
I ol hohlayarak koşmuş... Fakat sııyu dökmeğe na teshit edilen sadece dört U41H beste'
-1 başlayınca, şeyhinin elleri haşlanmış ve Üfta- sine tesadüf edebildik. 11adiyi Azil Mahmud
j de, gözleri yaşararak: kurduğu tarikatte musikiye büyük bir ehem
— Aziz, biz sana suyu kömür miyet vermişti. Esasen «Celvetl Ayini* huşu
ateşinde
Bil dedik gönül ateşiyle ısıt demedik!., demiş ve huzua davet eden hazin bir musiki Ue ya
ve o glin kendisine hilâfet vermiş. pılmakta idi. Uâfız Kumral. Şaban Dede gibi
m/qroup/m erakediyorum
AZI? MAHMUD ETENDİ 1722 — tSTA JflÖ t
Bu sokafuı Açtktûrbe Sokağı ile olan fca- bfod£ Taşkışlanm Askeri Haslahaneye tebdi
vuşâgıntjı $»ğ ktişeftlnde de Onzltmcı Asır linden asra(an olarak ceMelerden (elen yaralı
TÛrk yapı sanatının şaheserlerinden Halil Fa lara tıiaınel etti, bir müddet de fahri olarak
ik Türbedl vardır, maalesef pek harab bîr Beyoğlu laşei Umumiye baş müfettişliğinde
haldedir: l&: Halilpaşa Türbesi). bulundu.
||C—İT Er#vim Sesi muhrik ve güzel olan Azis Bey (ok
AZİZ REFCT EFENDİ (Hadnıtailk- M*h- güzel ezan okurdu; bilhassa sabah* ez&nından
Htd) — Onsekbiacl Asa- alemnsnırtan ve tiiik evvel okuduğu illltiler se n t nıhfcıü
milatlarından; yazıyı Heis ılt-Hıbba ftfeluned vecd içinde bırakırdı.
Refl Efendiden tahsil etti. H- 117# (M. 17H5 Galata köprüsü bayında Merettoofcı Kara
İTM) da taundan fiMü. Mustafa Pvjh Ca
Bibi.- v m u lü ın tM e . T uhM lu tU tio mii Şerifinde öğle
zam anında
AZİZ BEİS — Şirketi Hayriye lostromo
gidip okuduğu eza
lanndao: Birinci Cilan harbinde şirketin talı- nı, tainstıyan ve
loiy» teşkilâtına meniu r edilenler arasında
m üstüman kSprfi-
bulunmuş, büyfik fedakârlıkları görülmüştür
den geçen halk hu
Hayatı hattında başka bir kayda rastlanama
şû ile dinlerdi. Sa
dı.
zan Harbiye Neza
AZİZ SOKACl — Beyoğlu K alasının retinde Enver Pa-
Hajköy nahiyesinin Keçecijriri M ahallen so- .yırım daiw>ı^nw
kaklarındandır U934 Belediye Şehir Rehberi kapısının karcısın
nin 17 numaralı paftasına bakımzj. Kasköy da ayni saatle oku
CiddMl ile Harapçeşme Sokağı arasında uza duğu ezanda. Paşa
nır. Hasktjy Caddesi kavşağından girildiğine d ah il biiiiiıı Nc d -
jSre sol kolda kubbe; Paçacı ve MahlM so ret erkim re men» ^
kakları, sag kolda da Kıtâbl Sokağı ile birer sublni daha İ7I din* ik a i
luvuşkgl vardır; U r araba rahat geçecek ge lemek tuere kapüa*
nişlikte olup sağa doğru h ir kavis çizerek dik tun difaroıoı yıkmak mecburiyetinde kalır-
leşir sag kö|ede b ir tornacı atölyesi, yaıunda (ardı. Tekkede zikir ezanında gtoel OIU «
U r manav dükkânı. bir Hasktjy Sinagoa'u. sol kailde okurdu. Babasının Erzincandafci tekke
küfede de b ir tatlıcı, üstünde D em okrat P a rti sinde Sallabaş Dede ismindeki bir uttan ve
tııctk mepkraf, b ir elektrikçi. b ir f a la vardır. Kasımpaşa MevtevihıoHi dedelerinden ^
Kulube Sükafcl k a n ış ım d a n » m a Aziz So ver Dede* den tin i îikartnıştır. sikir « u t
kalı bir m erdivenli yakK{ otar, K ilit* Sakağı anda dtfrt u a i durmadan sim* etti# olmuş
kavşatıada tekrar d in yokuş o hır ı t sola d*- tur. Ruf&J tarikattan bötüo burhanlara* yap
ner. ikiler wçer la llı k ig ir w çinko ta p tı ab- mak kudretine sahip olan Adı Bey başına
p p e rler a n sın d a u a ı ı n t H a n p n n e So sapladığı d ffi kama, vdcudonun muhtelif
kağı kavşağında soma e re r iarabk İK A . yerlerine sapladığı şifler, bflbına ateşte ta*
u t a ra ra rt arttığ ı «Güt» tlbir edilen urun, ucu y*m
AZİZ ENSÂftl BEV — Asrımız ta fb n n demiri diliyle yalaması, a |m u döktdğfl 01
da yaşamış ta E I tfrik ati şeyh agnllanııdan. yunurtagn, ateşte kızdırdığı «am ucu küçük
Kasımpaşada Ayal Ali Baba Dergâhı i ş t i ©erit kadar toparlak olan demiri ajana soka-
VftıtMd Emerinin otludur. 13% de Ei m n k pişirmesi berkesi hayrette btrakırdL
canda babannın rençber d t» «alışacak kenü Kader kata Avmpaya yota diyen Artı
|>araa üe kurdıge dergahında datçaya «eUL Bey bilhassa Pariste şartı fakiri Tafcrft Bty
Şeyh Hehmedin Islaubuia naMiıul™ a n dîye tamlan TOrk ve m&slöman naau altında
la iptidai. rtşdl ve ididl lahsahrim boada zeatfet yapan bir şarlatanın kir Ermeni oldu*
p şlı. Balkan Harbinde erir mduıama ve guan ve yaptıklarının basit hokkabazlık ol*
tjkodra katkına yardım için ilk (iden K m bj dağıma Mdia etmiş. Farisi* dejerif bekim*
yardı» ttşklUuoda (alıştı. Birinci Cihan Har lcti imamında tecrübelerini yapauştır.
m / g Po u p /m e r o k e d iy o ru m
AZtZ s r a A a J — 1T24 - İftTAinna
A llı B ey yabancı m em lû k atlerd e gâatcr- ta 'd a A ra b mı, f-tlndü mİ, Buharah mı nereli
dJJJ bu m ânevi h ü n e rle riy le F ra n sa , A lm anya, olduğu belirsia yaşlı bir ndım vardı, kattdU-
b p a n y a , tlalya ve H indistan d e v le tle rin d e n rte AbdttMelAın Tant&vl diyorlardı, fakirizme
tak d irn am e le r aUnıjU r. ait h ü n e rle r g ö ste riy o rd u , m « rak sardun, ta
27 ey itti 1943 dc vefat fitmiş Kasunpa- nışmak inledim, h izm et edetıtn belki h u
şada Zindan arkasında tarikat! moHınl pir tcAzet verir d e d ile r, (»nüm. cltai öptfim. ar
lerinden İrilisi Muhlefl Türbesinin İçine 5n zum u söyledim ;
tarafa Pederi Mehmed Ensartafn yanma def — V ıicuduna hâkim mbin?
nedilmiş tir. D edi, sol b ileğim i s u n sık ı tu tu p p a tlı U r
nıU ı CiBktBrk ştşl d e rid e n iç e riy e soktu:
Aziz Ensarl Beyin uzııfct a bir zaman va — S an a izin veriyorum *., ded i, b u n d a n
tan dışında dolaşması zannederiz ki siyasi se so n ra vücudU nlin te h lik e li olm ayan h e r ta ra
beplerle olacaktır. Avrupadan dönüşünün te* fına b u şifi sokabilirsin?.. « B u te lk in a ltın d a
yjp* o zamanın röportaj muharrirlerinden fazla a c ı d u y m ad ım , fa k irliğ e başlayışım böy-
MeWd SaicE kendisiyle konuşmuş ve bu müli* led ir. AbdURtelftmın y a n ın d a üç d ö r t ç en e ç a
tcaUOL «Yedi Giin> mecmuasının 27 eylül 1933 lıştım ..*.
tarihli ve 25 numaralı nfisiıssıada «Fahir Ajui Avrupada doladığı yerler için de: «iti
Bey. kafasına bıçak saplayan adam» başlığı buçuk sena Frausada, bir buçuk sese İspan
ajtında neşreLmlşLir. yada, bir ay da Portekizde kaldım, Fakirizm
Bu mülakat şayanı dikkattir, muharrir hünerleri gösterdim, 3930 beynelmilel Aııver»
muhatabının bir m iti şeyhinin oğlu olduğun SergUtodc de Tunusluların pavyonunda ça
dan bihaberdir. Asiz Ensarl Bey de rufâl der lıştım * demiştir.
vişliğini fakir kisvesi altında saklamıştır. Me* fakat aaü foyanı dikkat sözleri, muhar
selâ: «Bu i$e basıl başladınız, heves etliniz?* ririn «RufâUer de çiş saplarlar, agoianna ateş
sualine verdimi Cevap şudur: alırlardı?» suline verdiği cevaptır:
«Onbef sene evvel Mısıra gitmiştim. Tan- «Hepsinin hilesi vardır! Kömürü yanma
mış tarafından tutarlar
dı, şişi de benim yaptı»
gun fekilde. acıya ta
hammül Ue saplarlar, ta
kat bu melekelerini ta*
rikatlerinln propaganda
sı İ0 q kullanırlar, baıH
halkı iğfaS ederlerdi. Es-
kişefcirde Ur müsamere
veriyordum, tecrübeleri
me başlamadan sahneye
çıkarak tıalka şu »öderi
söyledim:
— Şimdi ^Öreceğ
ni* hOaerlal Ur zama
nın dervişleri bir hâyu
Jtûy arasında ismi Ce-
Uli zikrederek yaparlar
dı; halbuki şlzndl şu sah
nede sac çalmdt. benden
e m i d&rt kut kanto oy
nayıp göbek attı, bu ma
A«(a Enaârt Bcjr Fakir kıylfnü İle vc bir
rifetlerin maneviyat JJe
l ı p u r s l lU fis ila S ı ( ik n ıı barikattın aUkası nisa benhn çar
pılmaklığım lâzımdır!,.».
http://aroiosaooale.co
— 1725 A£M1 BEY lü«>
Aı±ı Pn&srt B<*yJn * b n d e h ü n e r göster- deki kayde göre, « k İ tab a b e t de «Çobi cin»
d i|J A vrup a m em le k e tle rin d e kendiıtndoD m ftcunu ad ı Ue an ılan «R lnbir derd e d e r iş m t
takdir ile bah sed en g m c ip tc r bu lo/ıduğtınu tu n la r d a n e n m ecburunu yapan t tt d ır id, h a
jöyİİvân m u h a rririn < ı u d u y a r n u sım s» m - y a t/ vc m esleği h ak kında m alûm at verilm iyor.
İtfle' Sanat k ıy m e ti olm ay an m anzum b ir la ılfn a n c -
— Y edi s e n e e v v e lin e k a d a r d u y a rd ım , d e n ib a re t o la n bu k a y d ın b a şın a «Azm inin
fakJf tah a m m ü l e d e rd im , şim d i { iğleri sap* M acunu» serle v h a sı k o n m u ştu r k i, sam anında
U rken h iç b ir şey d u y m u y o ru m . y a ln r b a şım a İlk y a p a n a n isb e lle a n ıla n b u m k tt n . b ilk h ı-
bıçak g ird ik te n ( ta ş ın a bıçağı b ir ççfciç i)* r e . Am ilinin İlk n u s ra d a ta k d im « ttlg l isim le
vu rd u rarak s o k tu rm a k la d ır) b ir m ü d d e t son* • ro ta g e lm ^ U r. M anzum enin d e A ıo ü U m *
n dim a£uıt u y u -şu r g ib i o lu y o r.. F a k a t o da fu ıd a n yakılm ış o lm a sı k u v v e tle m u h te m eld i/.
tokm ağın s a rs in lis in dartî..> c e v a b ın ı v e rm iş-
T l vItmh nfK «ai «Ç*M «la» 4e« u u ksker
d ir V e s o n ra şu iki h â tır a y ı n a k le tm e d ir:
Tat kub|t& ber nmatı f*l bina ey oh*4I btoorr
— A n ta ly a d a >kep s a h n e y e b ir o p e ra tö r
F»«v«M yMUiş rtıbba ■ ad* nrt*l M «Bakî
geldi, şişi k e n d i g ö s te re c e ğ i y e rd e n so k m a m ı Binde birin » m tak tir İde» «f H ü l h*MI
û t a f i , so k tu m , f a k a t ç ık a r ır ç ı k a m a z k a n
Nnkjrt, t(rcwi)t, «lyka vs tu fr ıa n ı
ta ş a n d ı, s a h n e n in a rk a s ın a d ü g tü m b a y ıl-
Vı» ve U i ı|n h n M dafal ala kirger
dm M e g cr O p e r a tö r b e y h a z ırlık lı g e l
miş, B eled iye d o k to ru İle b ir lik te b e n i te d a v i El arak yantmaaına, U r dm lıraılİM
SM endam olana, «M « te k M rı m akar
e ttile r, 2 0 - 2 5 g ü n y a ttım . P r o f e s ö r d o k to r
S üreyya A li B e y dte b î r m e c lis te b a ş ım a b ıç a k Sıtrta 1a|re «ıhsalar. Ia ll|l, Arla
sapladıguni g ö r d ü ’ « S e n iş in f a r k ın d a d e ğ il KİM tenine; kalene*, vlr* «**ae anıl fer
sin, b u y a p tığ ın v a k te h lik e lid ir , b i r g ü n s a h D m jttöb kaim yatandan öksAıik «halın
nede ay n ı d a k ik a d a ö lü n Û D * d e d i.. Yediği hannotmayab baş acibem
M ekki S a id Aziz Bey İçin «rengi solgun G it karanaaama» diş sfrdanaa, »»'fey*
du, koca a d a m e lli kilo büe gelmiyordu, vil- Hem bevasira ki «erir wJ>'»4ı d b e dr p r n
c u d tfn te kanı kalmamış!»» d iy o r. M u h a rririn :
Ifsyzl bfk ahaayteak... akim alanlara
<Hayatının bu tarzda kazanmağa devam ede Viol sol halanlere ki olu n vdedden behmtr
cek misiniz?» sualine h e m e n cevap veremi-
BahiB M hl oinb «ebib Isa Klürtr kanat*
y e n A z i ı Bey;
M rtlkteu hetm- grise kta ssif «Isa.....
— A rtık hiçbir şey kendi elimde değil,
«Türbedl ebjrı» Ue «Sirene»» enir dtıfcra ata
hayal beni bıçaklıyor, maişet gailesi vücudu* «Çohl çlü» 7 ÜI dirhem vr elli *"lrtem ota «grtef*.
şişlerim saplıyor, geçinecek bir iş bulsam,
fakirliğe herkesten önce ben lanet edeceğim!,. «Darbın» vc «Karanfil*! «ÜencfflT» vc Kıfcuie»
«CevU hindi» va *lebstwî*. Hustaiföa **
D e m iş tir Hakkı G öktürk'ün zabtetllği hal aSftid&ntr?»
iprciijnRsloe göre bu mfil&kattan sonra 48 ya
lında v e fa t eden Aasiz Entarinin hayatı t ü r lü Eyle İJtUmnJ naÛ ff*b (kİ iuptık dirhem
üİkrolaoan «mraıdan ü kıTımya tende eser
bakımdan pek hazin geçmiştir.
Şü| tamahla alasın hu tü^klu emrud&n hslİl
AZKABETVA.V fNevtoa Ffan| — Istan- ArmH islfi* h ü r bir dtı* tul ey püsev
bulda doğmuş m aruf b ir Ermeni doktoru. Er*
AZMİ BE V fü<tt> — A jnulıua en seçkin
ıtıcnl ProicsUnlar ruhani reisi Agob Boyacı*
bililerinden, bu snzı kendi gttnltt için îilm i|,
yafun oğludur. Tahsilini onoo ftebert Kolîej-
udunu ancak y&km yifâru dinliycbil/Bİftir
üe yapmış sonra da Genfcve’de ve Amerİkada
1870 de Ulınbulda doğdu, Maliy» momuria-
Kolombiya Üniversitesinde UnMmJsınışlır.
rından Cehıü Efendinin oğludur; basit bLr ip
Bir müddet Amerikada kaJdtJctan sonra (rana
tidai tahıilındea Sünfa p«k gen; ys;ınria Se
IJfeçmiş ve orada Saray doktoru utarak «ilan*
raskcrtUc dairesinde kâtip Olmuş, kalemden
Linvanmı almıştır. Ktvork M. Pamııkclyın
yetişmiş. İâ08 İnkılflbUida SeraskerU^iA adı
a z m i, A Z M İN İN M A C U N U — İ s ta n b u l llarhlye Nnîarcli nlarak yeni bir İdari te jidlil
üniversitesi kütüphanesinde bulunan Onsski- kurulurken topçu dairesi nıümeyyulijjint ti.
îihcl asra aid elyazması Wf Fevaid risalesin* yin edilmig, £akaL pek az aoara 1910 da iıtejt
llİ/qroup/ınerakediyorum
AZMt HEY rGtrtdh — 1726 — İSTANBUL
iîe teka&d olarak mbteahhidHk 11e iMboıi iş terinden, neflefdar P\r Ahmed Çt*leta'nln o|>
hayatına atılmıştır; 1944 d? olraUff. Karılıca Judur; lafonbulrJa doğdu, doğum tanhj bilLn>
mezarlığına defnedıirniştlr. miyar, 1582 de Istanbulda 61dU. kabri Eyyub-
Mahmud K om al İnal *H oş Sartû» da şu datlsr Kınnlızâde Latebeal olarak yetişti, mü-
hâtırayı naklediyor: durrialJklcrdc bulundu. Uçuntü Sultan Mah
«Azmi Beyin udunu dinlemek m(lyesstfr dudun şe?ı*Mteljflnd* hocamı oldu, «Enliül
olmadı. 5tehib Molla Zftde İbrahim Beyin Pa Arifin* adındaki eseri asırlar boyun 11 medre
şahağçesindekJ hanesinde bir gün tesadüf <?i se uleması araMuıda en makbul kitaplardan
tik. ud çalmasını huzurdan bir kaçı İle tora» biri oldu; bu eser Hüseyin V âııln «Ahlâkı
ber rica ettlJc Acele- işi olduğunu, vapur vak' Muhsini* islnılf kilabınuı hulâsa tercümesine
tl yaklaşığın] söyiiycrek itizar vc afifinle fi yazılmış çok mühim hâşiyeUrrie (ilâvelerle)
rar etti. Birkaç saat sonra arkad&şlanmülü viîcudc gelmişti.
avdet etliğimi?, sırada yol üfltilndo ehibbârm?- B ib i.; inbnij Ansiklopedini.
dan bir tatın bagçcslno girdfk. Azmi Bey ora
da idi. Bizi görünce sıkıldı, bir şey sttltye- \ZMI EFENDİ (Salih) — Onsekizinti Asır
medi. Ben de onun bıı «urctlo sıkılmasından hattatlarından ve devrinin en namlı hanen
sıkılarak bir şey söyliyfimedjm. Aradan yıllar desi, Kara Mehmed Pasa kaputundan yetik
geçtikten sonra Eminönü civarında bir dük miş, aaglam bir musiki tahsil vc terbiyesi
kânda görüştük, Udunu dinlotmeyip o v u ş tu görmüş, Sadirâxam Dâmad Nevşehirli İbra*
ğu İçin serzeniş ettim. Bir takım vâlıl özörlcr hım Paşanın serhaflendesi olmuştur. Yazıda
serti üe affını rica etti. Hayli, zamandflnbçri üstadı Hoca Mehmed Rasim Efendi idi. Dra&-
ı*dtı lerkfrttiğtni söyledi O günden sonra bir man Camii civarında otururdu, Şeyh Seyyid
daha görmedim*. Nureddm Süabüliye inllsab etmişti, ölüm ün
Bibi.: H.K. t nal. Hoş Sadâ. de vasiyeti üzere bu camiin mezarlığına def
nedildi. Kabir taşının kitâbesl Tuhfel Hatta
AZIMt EFENDİ ı.GIridj Ahmvd Said) — tın müellifi Süleyman Sadeddin Efendinin
Diplomat muharrir, doğum tarihi bilinmiyor, olup taşa, kabir sahibinin hocası Rasim Efen
Bâbıüİ kaleminden yetinmiştir. 1763 de sefir dinin haltı Dc hâkkedjjmiştir.
ola □ eoiştesi Ahmed Resmi Efendinin maiye Bibi.: Mu.«lakimxâde. TtıMel tatlAUa
tinde BerUne gitmiş, 1787 Ue, hilâfet maka
mına mali yardım sağlamak İçin elçilikle Fas AZNAVOR, AZNAVORYAN — Menşei
Sultanına gönderilmiş, 1791 de Berlin elçisi Gürcistanlı olup tstanbulda cemaat işlerinde,
olarak üçüncü Sultan Selimden aldığı talimat sarraflıkta, kuyumculukta, güzel sanatlarda
İle Prusya Kralı İkinci Frederich WtlhelnTi v.s. namlı şahsiyetler yetişmiş bâr Ermeni aile
Rusyaya karşı harbe sokmağa çalışmış, fakat sidir. Esasen Aznavor yahut Aznavur kelime
muvaffak olamamıştı. Pmçyadan dönücünde si de gürcücodir. Bu sülâlenin iik ferdi Tavii
Sadaret Mektubçuluğu Ue mühim bazı idâri isminde bir zattır ki, GüreüsUndan hicret
ve mali memuriyetlerde bulunan Ahmed Az ederek Sıva.sa yerleşmiştir. Zamanının sulta
mi 1821 de Istanbulda ölmüştür. Berlin Elçi nı orayı ziymeUûde müşarünileyhin faaliye
liğini anlatan sefarctııaroesi 1885 de Ebuzziyâ tini takdir ederek, Sivas ve civanım vergileri
Külliyatı arasında basılmıştır; bugünkü dile ni toplamak için kendisine ferman vermiş*
çevrilmiş olarak da 1942 de Vakit gazetesinde tir (?). Bu sülâleden bir kol da îzmire yerle
«150 sene evvel Şerlinde bir T(irk Elçisi» adı şerek orada ticaret işlerinde parlamıştır.
Ue tefrika edilmiştir; almanca tercümesi de KevorkJl. PaaukcijM
1918 de Berliüde Dr. Otto MüUer-Koîshorn
tarafından neşredilmiştir. Fasdan dönücünde AZNAVOR — Tahminen Ondokuzuncu asır
Padişaha takdim ettiği takrir el yazısı ola ortalarında yaşamış meşhur bir Ermeni ku
rak Topkapusu Sarayı arşivindedir. yumcu. Bugüne kadar onun yaptığı işlerin
Bibi.: İoBntl AjutiUopvdifd. hususiyetini belirtmek için «Aznavor işi» tâ
biri kullanılmaktadır. Bize malüm olan bu
AZMİ EFENDİ IPIrBtınıedçeleblzâde Meh hususiyet en fazla gümus tatlı kaşıklarında
med) — OnaUmcı asır ulemasından ve şâir mevcuttur. Eski kuyumculara müracaat edil'
http://Qroms.aooqle.co
o ttK L o r v r tg l — 1737 — ASZAVOH ( S m r >
m/qroup/ffîerakediyoruffî
ATOAVMYA* ffentot) - 1728 -
msştur. İ t il da katolikligi terk ederek Gre- yflnden v« prens sülâlesinden olduğu. Kudü-
gofjen mezhebine intlsab etmiştir. se gitmiş ve doğru imin La te iyi işlerle (
M sonra Patnkhine cisatanl meclisine ağustos 1806 talihinde vefat ettiği yazılıdır.
âta seçilmiştir 1860 de Paırikhâneıım hukuk Diğer Mr menbada da 1709 tarihinde On saf
müşaviri olank nkredUmekledlr. Serovpe t e ta bulunan Ermeni amiralart arasında zikre
oavor. Mason teşkilâtın mensup olup, Islan- diliyor. Keza kendisinin Zafcaıya Patriğin va
bulda, «Büyük doğu» ilmindeki Fransa Fran. siyetnamesinde cemaat işimi üzerine nazır
mason teşkilâtın» himiyeslnie «Sevgi» adlı tâyin olunduğu d a kaydedilmiştir Yaıunıfa
Hr loca tesis etmiştir. K m tstabtıTda faali medfun olan Aznavor Aaıira Aınavoryanm
yetle bulunan Londra’daki «Jordau* teşkilâtı bu u t u ı oğlu O ldu ğu tabmin edilebilir.
na da i ıi olmujıur. 1liram Asadur'a gthre İn Kfrark İH. raauhc^tıı
gilizce lisanına da vakıfmış.
Kcr*rk M. PunskrfrBD AZNAVORYAN (Ohannes Efendi) — Er
meni mimarı. Kendisinin, MSI yılı Ycdikule
A2NAVORYAN <Ksrabel Amlrni — Ge Ermeni Hastahanesi Salnamesinde Osnunlı
çen aşna İstanbul ermeni cemaatının mümtaz erkânı harbiye! umum iyesi riyaseti emrindi
şahsiyetlerinden biridir. 1745 de doğmuş ve mimar olduğu kaydedilmiştir.
1853 de 10S yaşında İstanbul'da vefat etmiş- K rvnrk M. Pamttfccijfia
tir.
Amavoryan Karabet Amiramn adı, bizce AZNAVLROĞLl’ — Onyedincl asır orta
malûm ennBni kaynaklarında, ilk defa 1811 larında İstanbullu ermeni halk şâiri, hayatı
yılında, Kudüs'ün Mukaddes yerleri için, hakkında en küçük bir kayda rastlanmamış
ermenllerle rumlar arısında juhıır eden ih tır, adı türkçe olarak yazdığı iki yangın des-
tilâfın halli maksadlyie, Şeyhülislâmlık Kapı nından bilinmektedir, Bu destanlar New
sında kurulm meclise, ermeniler tarafından York'da oturan B. Hamtyun Kürdynn'm ktt-
iftira* eden cismini fahüyetlerln bajmti» lü bonesinde bulunan ve 1 6 7 8 -1 6 8 1 arasın
«Sarraflar kethüdası» unvanı ile zikredil da Istanbulda yazılmış olan e rm e n k e bir
mektedir. 23 Ekim 1817 yılında da, Gregor- efinkden alınm ış ve şehrim izde in tişar eden
yen ve Katolik nihailerine mensup ennenl- em ıenice «Astgapert» adlı aylık m ecmuanın
ler ansındaki dini ihtilâfa çâre bulmak ga 1952 ocak tarih li 10 uncu say am d a neşredil
yesiyle, Kuruçeşme'de. Patrik Boğos Başpis m iştir.
kopos Kutoryanln [1703 - 1853) evinde top Aşağıda naklettiğimiz bu destanlardan
lanan meclise, Grcgoryeöler taraCndan hazır birincisi için B. Kürdyan tBM deki yangmn
bölünmüştür. Burada da «Sarraflar Kethüda tasviri olduğunu tahmin ediyor. Bu yangın
sı» alarak anılmaktadır. Bu ihtilâfların aka hakkında şâir Aznavuroğlunun muasır Erem-
binde. 22 EylA! 1820 de Sakız Adasına sürül ya Çelebi Kömürdyan'ın ruzntmesiDde de
müştür. tafsilât vardır.
1837 <te ise, Yedikule Ermeni Hastaha-
İkinci destan için ise B. Kiirdyan 1600
nealnln nazırları, yani İdarecileri meyanında
yangını hakkında olduğunu kaydediyor.
im i geçmektedir.
Reşad Ekrem Koçu İse her iki dostsnuı
Karabet Amira’nın, Ohannesl ve tslepan
Ağa Aznsvoryan adlı iki oğlu olmuştur ki. da İstanbul târihinde en dehşetli ateş âfeti
banlardan birincini, sütü geçen hastahane olan 1660 yangım için yazılmış olduğunu
söylemektedir ki tahmini hakikate daha uy
nin (esişinin ilk yıllarında, müştemilâtından
Sutp Agop manastırına ve İkincisi de Surp gun görünüyor, şöyle ki, bu iki destan asim-
Pırglç kilisesine mütevelli olmuşlardır. da Ur tek eserdir, şair birinci parçada yana
Kerark DC. Punuhelym nı. ikinci parçada da yangından sonra Istan-
bulnn perişan hâUnl tasvir etmiştir. Birinci
AZNAVORVAN (Kaspar Amire) — Za parça hicri 1070 yüuıa rastlayan 1660 yangı
manının meşhur Ermeni amiralanndan biri. nının FtndtkUlı Silâhdar Mehmed Ağanın ve-
Üsküdar Ermeni Kabristanında medfunAur. kaayinâmesinde. ve bilhassa bu âfet hakkında
Kitâbeslnde kendisinin Eğinin Abuçeh kö- geniş tafsilâtı veren Hasodalı Mehmed Hali-
http://groups.goog le
V C ttD tfD tt
— 17» — ATTAJt
*
http://groups.google.coi
BtaıAlialn Sofakçepse KapuMt
(Etti jülik Ur nstedea O, Zeki Çakalca eS He>
B
BABA — Lügat mâna» He berke&in bil İstanbul esnafı yaşlıca müşterilerinin
diği bu kelime İstanbul ağanda ve argosunda kılığı kıyafeti düzgün olanlar için baba ye
önemli bir yer alır. rine *Bey baba» hazan da «Efendi baba»
Mekteplerde, bilhassa leyli mekteplerde tâbirini InıJlanıriar; garibtir İd çok samimî
kendisini mUeaseseye ve taJebealne vakfet olan bu hürmet kâr hitaba k&scıütr da bulu
miş muallimlere bal» denilir, bunun zama- nur. Şuraaım da kesin olarak belirtmek la
mmttda en hagmetti misali tgrth muallimi zımdır ki Bey baba tabiri hakikaten hiinûet
îhsaa Şerif Bey merhum idi. makarnanda kullanılır, müşterisine bey baba
İstanbul esnafı, itetU başı pek düzgünce diyen bir manavın, bir balıkçıma daha yatfü
Atmayan yaşlı müşterilerine daima «baba» olduğu çok defa görülmüştür (B Babalık}.
diye fcdtab ederler, haü& kızdıkları zaman Serseriler, baldın çıplaklar, hırsızlar ve
dahi ayni tabiri kullanırlar: yankesiciler arasında kendi yollarının ve ko
•— Bat» yaran kilo uskumru alacaksın tu mesleklerinin tecrübeli yaşlılarına «baba*
çileden çıkarıyorsun be.. diye hitab edilir, jfıyabiarında da isimlerin
— Baba atlan deve mi alıyorsun be? Şu den sonra muhakkak kullanılır:
nun turasında alacağın elli fcurujlufc bir çift — Baba seni dinlemedim, «Aytuuus» eo>
çorab. seiedi.
m/group/merakediyorum
— Ahmed baba ılı geline bts bu ifle ■tabasının hayırlı evlâdı» denilir A&aaı n
vajvn babası mahallece «-»ilmemi* kJmseHıae bu
Hapishanede «ki gardiyanlara Misinam günler hakkında' •Babaaı turp m a şalgam
<bıb>> diye lutab edilir. ojlan na olacak kİ’» denilir.
M k karakollarında vazifelerini taliı Sohbet arasında hatırtanamıyan btr şey.
dille gören, ber lumti Ur nı;la karakol» dü bir isim ferasetli muhatab tarafından atyte-
denlere rifk Ue muamele eden memurludan elverince: «Hay babanın canına rahmet» Mr
gıyabUrında tlbıkalı gUrtthu tarafından «ba- halk takdiridir.
İM adamdır» diye habıediUr. Bir hamur tatlısı da «Şam babası» diye
IsUnbulun «rar tekkesi kahvehanelerin meşhurdur; kİ bunlar kt-nar mahalUatn
deki ocaktılar» da istisnasız bata denilir. •mahalle karış» denilen kadınlanma alsın
Türk semicilıJliHİe kaptanlara (emi mB- da evlerine kargı İlgisi zayıf. İhmalkâr «kek
retlebalı tarafından istiinJjız «Bata» diye ler hakkında teşbih yollu kullanılır:
hltab edilir; kendi aralarında (la kaptandan
— Bilim herifin kan evlâd gOrdûgü yok.
«Baha» diye bahsederler. Bu anane liman iş şambabası:
letmesi vapıırlannıta da câridir, ber gsmUlc
kâptan rfaîmn «Baba» dır. Yine İstanbul ajnndo incirin H y i(lm ,
bitabı bazan çarkçıbaşılar İçinde hindinin besi»ine: «Baha incir, bab* hindi»
kullanılır. denir |B .: Babaç). İddialı futbol maçlarında
i.»»»»» vapurlarının kahve ocaklarındaki galip gelen kulübün taraftarları takınılan İt
ocakçı da yanlıca in , garsonlar om «Baba» kine gol ohiatu am an tribiinlerdea f j I*-
derler. kertemevi bağırırlar:
Spor klüplerinde takanın aknn ve em Bir kalın ve yüksek ses — Bir baba hindi!
a li emekliye aynimi» en yaflı oyucuların. taraftarlar Ur ağızdan — Hey Allah. .
baba denilir: — Olsa da ^ h K
— Baba Gündü* topa ağlara güm! — Hqr Allah..
Takım arkadagUn urum da; — Pilâv da nerde?!
— Baba ver p a sın ı. — Hey Allah..
BSyükfehrimiahı günlük sohbet dilin — Kaşık da nerde?!
de hayır sever şahıslar hakkında «Öksliz- — Hey Allah..
Itf tvtNUi>ı «Fukara babası» çok kullanılır Baba hindi adı ile Istanbulda tutulunu
Ubfrlerdir. mış bir de mizah gazetesi çıkmıştır.
Para biriktiren cimriler, nakdi olduğunu Üzerlerinde has İstanbul damgası olma
gizleyenler İçin de «Altın babası» denilir: makla beraber burada bâzı darbı metalleri de
— Şu yakası yağlı herifi gördiin mü!? hatırlamak ve kaydetmek yerinde olur.
Altın hatasıdır Baban oğlana baf vermiş, otlu bir salkın ttsllm
Ajni UUr zillet {iıfcUı içinde yaşadığı vermemi*.
halde pek çok para», binlerce altını bulunan B ab anın adı Hur «Umden £ rie a budur.
dilenciler hakkında kullanılır: «Dilenciye acın Baba mirası jraoan mum sIMdir.
Babadan himmet «soldan klarnet
maz.. hepsi alim babasıdır.». Baba İrindi gibi kthmr
Dede maniama «Aj* Baba* tâbiri İstan Babasına dtakuz taş çücanr
bul ağzunn kelimelerinden olup bilhassa Babanını kuduz dalanuı, oğlunu yılan yalam ış
Tanıimattan senra bir milddet «BOyilk peder» Babanına hayn olmıyamn kime hayn olur
Baha ocatnm iadr dikil
tekline kalb edilmiş sonra da İstanbul ağzın Baka Mr h n a naUoM). ald» «al; atimi»». M t a
da «Büyük Baba» otmuftur. «al; farakanyort
Babası belli etmayan veledhina, piç ço a*b» m ıH eMaaMk. kaça m f a doyumluk.
cuklara eski İstanbul ağımda « lo ta babalı» Bu darbı mesellerin çoğu BUyükşehria
denilirdi. günlük halk sohbetlerinde binlerce defa kul
Kittü yollarda dolaman, başı serserilik, adır.
kabadayılık, havasında olan yahut ayya| veya m Mm» lıfUnr IIm f|U a a
kumarbaz gtnçltr hakkında hakaret, yolhı . IUaW.ll> elirtldir kimi te tiri »akta
http://groups.goog le.com/group/merakeciiyorum