Professional Documents
Culture Documents
ANSİKLOPEDİSİ
khttp.//qroupS-google.com/group/merQkediyorum
İSTANBUL ANSİKLOPEDİS
O k u z A r a b a l a r ı n d a İ s t a n b u l H a n ım la r» . N»8&-i8âö
f B e ll o n u n b ir t a b l o s u n d a n S a b i h a Bozcalı eli ilej
http://groups.googlexom/group/merakediyorurrv
İh sa n Jlaıııam ioslu. D m lr t adam» vc edlb fU 'a d Mi-
r 7J '’
.r -K
iîa
http://groups.google.
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
İSTANBULUN: LAMI. MESCID. MEDRESE, MEKTEB, KÜTÜPHANE, TEKKE. TÜRDE KİLİSE.
AYAZMA. ÇEŞME. SEBİL. SARAY. YALI. KONAK. KOSK. HAN. HAMAM, TİYATRO, KAS!\ EtlANE.
m e y h a n e , b ü t ü n y a p i l a r i . . . d e v l e t a d a m i . a l i m . şA ııt, s a n a t k a r . 15 a d a m j ! e k i h ,
MUALLİM. HOCA. DERVİŞ. PAPAZ. KESİŞ. MECZUB. NEVCİHAN, NİGÂR. HANENDE. SAZENDE.
ÇENGİ. KÖÇEK, AYYAŞ, DERBEDER. PEHLİVAN. TULUMBACI. KABADAYI. KUMARBAZ. HSHSIZ.
KERSEHİ. DİLENCİ. KAATİL. BÜTÜN SOHBETLERİ DAÛI. BAYIRI. SUYU. HAVASI, MESİRE YER
LERİ. BAHÇELERİ, BOSTANLARI. VE İLAH BÜTÜN TABİAT GÜZELLtKLERİ VE COĞRAFYASI
SOKAKLARI. MAHALLELERİ. SEMTLERİ- YANGINLARI. SALGINLARI. ZELZELELERİ. İH
TİLÂLLERİ. CİNAYETLERİ VE DİLLERE DESTAN OLAN ASK MACERALARI . İSTANBUL HALKI
NIN DEVİR DEVİR ÂDET. AN'ANE. GİYİM VE KUŞAMI... İSTANBUL ARGOSU. ISTANBULA
AİT RESİMLER. ŞİİRLER. KİTAPLAR. ROMANLAR. SEYAHATNAMELER.,. İSTANBULA GEL
MİŞ YABANCI ŞÖHRETLER
Bu cıidde: Salm Turgud AKTANSEL. Sermetl M uh tar ALUS. M ıaarrer ESEN. İhsan HAMAMİOCLU.
VâBİI HİÇ, Rtşad MİMAROĞLU. A. C&bir VADA merfeumlırla M rhmed Alı AKBAY. Ekrem Haidsı
AYVERDİ, Hakki Râif AYYILDIZ, Na^id BAYLAV. Şükrü Nail BAYRAKDAB. Osman Nuri ERGİN.
Semavi EYİCE. Ali GENCELI. Celâleddin GERMİYANOĞLU, H akla GÖKTÜRK. Reijld Hstlid GONC.
Zekii IIAKVAK H üsnü KINAYL1, Hasıın KOCAMAN, Mo-hmed KOÇU. SBildi N iîlttı NİRVEN. T
YılmaE ÖZTUNA. Kevorlt PAMUKCUYAN. Neoklis SARK İS. şaltir TUNÇÇAPA knlem aıkaflaslısı el-
mi*Ur.
DÖRDÜNCÜ CİLD
BABA — BAYRAMPAŞA
m/group/merakediyorum
Yabancı rhllcre tercome hakkı ve türkço basiti lm lüu yalnız jic ja d Ekrem K oçu nun dur
http://groups.google.<
1885 - 1890 amamda B iyand Meydaor
(Resim: 0. ZckJ Çaknloz)
B
çıkm ış sa n a tk â rla rd a n idi; hayatı hakkında
başk a b ir k a y d e rastlan am ad ı.
Bibi.: Evliya Çtlebi, I.
BABA ACEM İ — O nyedinci A sır o rtasın da BABA CÂ FEK — tstan b u ld a, kendi adı
1 yafam ı} tınm iı sazen d elerd en , tak ım sahibi na n isb etle b ir zindan bulunan A rab aslından
d a ire te n le rd e n , v fiz e n v e h ü n k â r huzuruna b ir y a tırd ır. M uam m er O nur, İstanbul ve «i-
öm/group/merakediyorum
BABACA FER ZIMBANI
İSTANBUL
— 1734 —
http://groups.google.
a n s ik l o p e d is i — 1735 — B ABACAFER ZİNDANI
başlıca mahpushanelerinden bîri İdi ki, es- ceresinden U r m&hk&m: — Ey hayır sahip
esnaftan, avamı nfadan ve serseri güruhun leri! Diz burada açız!.. Merhametinize sığını-
dan kaal]) ve hırsızlarla borç ve zina mah y o m /'. Bizi unutmayın! yollu durmadan
kûmları Galata zindanı iie buraya atılırlardı. bağırır, ve mahpuslara, hayır Rahiplerinin
Kadınlar için de ayrı b ir y e r vardı. Siyasi sadaka akçesiyle ayni yardımlarından her
mücrimler ve asker ocaklarından birine m en gün birer paralık ekmek ve birer küse çorba
sup olan kaalfller ve hırstziar iso Babrâlideki dağıtılırdı. Geceleri b irer mum verilirdi.
Tomruk'â, Vedikuleye. Rumelihisarına, T er •.Biiyükşehir halkınca da, zindan m ah
sane zindanına. A ğakapusu zindanına konu kûm larına her giuı tasaddukta bulunmak bü
lurdu. Umumiyetle de vücudüniln izalesi yük sevap bilinirdi. Nezir kurbanları da, he
matlûb şorirîer, zindanda gceeleyjn boğulur, men daim a zindana gönderilirdi.
cesedleri de, ayağına tas bağlanıp b ir çuvala «Fakat sonraları suiistimaller bajlamış,
konulduktan sonra denize atılırdı. zin dan kâtipleri sadaka ve nezir akçalar! ile
Baba Câfer zindanı, İstanbul surlarının a y n iy atın ı Wr yimelik edinm elerdi, Çorba
Haliç boyunda b ir burcun altında olup, fetih pişirilmesi olmuştu. Yevmiye ü tljer akçelik
ten sonra bu burç ve yanındaki ta p u «Zm- ekmek dağılırlar, paranın üst tarafını undan
dankapusu» adını alm ıştu, Vakantivfe Ahmet! kâtipleri aralarında taksim ederlerdi.
Lûtfi Efendi, tarihinin üçüncü cildinde H. «Kurban ve mum nezirlerinden, yirmi
(1&31 -1832) vekayli arasında, bundan böyle mahkûma bir okka et ve bir mum verip M
Zındankapusuna «Baba Câfer» denilmesi için taralını, odabaşı ve kâtipler üleşirlerdi.
bir irade çıktığından bahsediyor ise de, Bâbı «M ahkûmlardan biri, yüksek makamlara,
Câîer ve h attâ «Babacâîer kapusu» isimleri devlet ricaline şefaatnam e, ahpab ve akraba
halk ağzında tutunam am ış, «Zındanfcapusu» sına m ektup gönderecek olsa, derkenar ak-
adı devam edegelmigtlr. ça&ı ile a ltm ç paradan beş kuruşa kadar pa
Osman N uri Ergin» «MeceUei linajııru B e t a alınırdı
lediye» adında muazzam eserinde, İstanbul «Bir m ahkûm , zindana yatak, kilim ve
Kadılığı sicillerinde kayıtlı H. 1180 {M. 1766) keçe gibi m efruşat getirecek olsa, yatak ak
tarihli b ir ilm ühabere dayanarak B abacâfer çesi adı ile kendisinde» b ir altına k a d ar para
Zindanı ile zindan nizam ı ve hayatı hakkında alınırdı. Verm iyen, ta ş üstünde yatıp kalkma
Çok kıymetli m alûm at verm ektedir; şöyle ki: ğa m ahkûm bırakılırdı.
«Zmdana atılanların iaşesi vesair ih ti «Bir m ahkûm un a l ve itlâgı em ri gelse,
yaçları için devlet hâzinesinden h içb ir şey alabildiklerini alırlardı.
sar/edilmezdi. H e r gün, junâMitm Xxû& pen- «Subaşılar tarafından tutulan h ırs a la r ve
yankesiciler zindana atıldığında, vak’a şüyu
bulm am ı; ise, ÜÇ beş gün s o n ra 'h ırsız ve
yankesicilerden alacaklarını alıp serbest bı
rakırlardı.
«M ahkûmlardan, zindancılara para yedi
recek k u d rette olanlar, h o ; tutulurdu. Borç
yüzünden zindana atılm ış yah u t ciinııii pek
o kadar büyük olm ayan mahkûm lar, zindan
kâtiplerine akçe verecek durum da olup da
vermezlerse, tü rlü yollardan muazzeb edilir
di. P ara verenler ise -hoş tutulur, hattâ, ettr-
mü yok im i; tecessüs ettik diye hakkında fe-
faatnam eler tanzim edilirdi.
«Rum, Erm eni ve Y ahudi akalllyet ce
m aatler sandığından sundan suhasısına rüş
B a b tc tfe r Zindanı vet verirler ve bu suretle bir gayri müsliın
(B e tte . Nezih) zindanda miislüman m ahkûmların nail olama-
n/group/merakediyorum
RABACAKER ZT.VDAMl — 17*8 — İsta n b u l
d ik lin rah atı tem in ederdi. Zindanın itib arlı cam i avlusunda, sokakta, t e k i r odalarında ve
m isafirlerini gayri mUslimler teşkil ederdi. kırlarda ve gerekse m ahalle aralarında aleni
?H. 1180 de. B aba C âfer Zindanının bu ve gizli fuhş ile ittitıam olunan zaniyeler ve
bozuk düzeni düzeltilm ek istenildi ve 5 u te d fah işeler de H abscafer Zindanının kadınlar
birler a ü n d j; kısm ına atılırdı, M ahalle im am ları, bu gibi
1 — İstanbul kadılarının nezareti ve genç kız ve kadınları zabıtaya İhbar eder,
Divanı 311de çavuşbaşı bulunanların hükm ün zabıta da ihbardan sonra şiddetle takip v«
de bulunan Baba C âfer Zindanına, etvar ve zaniyeyi ve fMUşeyi zindana atm akla muvaz
harekâtı m ü c e rre t, n a m u sa ir b ir 2111dan su zaf idi. B ir zanlye Veya fahişe, zuıdandan an
bacısının tâyini. cak tövbe ve istiğfar etm ek suretiyle k u rtu
2 — Zindana konulan b ir m ahkûm dan. labilirdi; h ak ikaten nâdım ve pişm an olduğu
h e r ne su re tle olursa olsun h içbir p a ra a lın na d air, m ahallesi im am ı ile m ahallesinden
mayacaktır. sözüne jtim ad ed ilir b ir zatın kefaleti de
3 — A f ve itla k edilen m ahkûm dan, h a r t şa rttı. İstan b u l K adılığına hitaben yazılan H.
nam iyle 18 para, dilekçe akçesi nam iyle de 1192 (M. 1778) ta rih li b ir ferm anda, zaniye
i& para alınacaktır. ev fâh işelerin tövbe ve İstiğfar ile tahliye
4 — G ayri m iislim lerin verdikleri rü ş lerin de de bâzı kızlarla kadınlardan p a ra alın*
vetin katiyen ö n üne geçilecektir. dığı, bu n u n şiddetle önü ne geçilmesi, p ara ile
5 — Kule penceresinden m tinadiye veri kefa le tte bulunan İmam ve şahitlerin de, cü
len sadakalardan toplanan, akçe İle h e r gün rü m leri sab it olduğunda sürgüne gönderile
m ahkûm ların ekm ek v e ço rb aları ra u ta d üze c ekleri yazılıdır, V akanüvis Atrnıed Lûtfi
re muntazam an tevzi edilecektir. C um a g ü n E fen din in H. 1247 v ektiyi) arasınd a k a y d etti#
leri d e pilâv verilecektir, Bu p a ra y a BabaeS- bir b endd en , b ir a ra E abacâfer Zindanının
fe r Tilrbedarı m ütevelli ve zindan s u ta ş ısısı yalnız k ad ın m ah k û m lara tahsis edildiğini
öğreniyoruz, vakanüvis «Bu an e kadar m a
na zır tâyin olunacak ?e p a ra onlarm e)t İle
»M folutıacaktır. halli m ezkur taife! nisaye m ahsud m ahpes it
tihaz o lu n m u ştu . (Baba C âferle zindancı Ali
fi — taşe, odun, köm iir, kandil, v e de-
D edenin) ru h a n iy e tle ria e hürm eten Ahmedi-
lekçi m asrafları çık tıktan so n ra g e ri k a la n
y e m eyd anı c ivarın daki lobhane nisaya tah
para, k eselere ko nup m ü tev elli ve n a z ır ta
sis ile zind anı m ezkûre karakolbane inşa
rafından m ühürlenecektir.
(olundu)» diyor.
7 — tsta n b u l k ad ıları, h e r d ö rt a y d a b ir ts ta n b u ld a, bâzan sa lta n a t tebeddülü, h i
zindan hesaplarını te tk ik ed ec e k tir. F azla zan d a b ir sa d ra z a m ın sukutiyle neticelenen
para ite, borç yüzünden hapsedilm iş o lu p hiç
a sk e ri ih tilâllerd e, ih tilâlcilerin ilk işlerinden
b ir vakit borçlarını Sdeyem iyecek o la n la rın
b iri G alata v e B abacâfer Z indanlarına gidip
b orçlan ödenecek v e b u g ib ile r tah liy e ed i
k ap u iarıııı açm ak, b u radaki m ücrim ini salı
lecektir. v erm ek o lu rd u . M ahp uslan hürriyetlerine
8 — M ahkûm ların istid aların d an , d e rk e
kav uştu rm ak, ihtilâli id a re ed en ler indinde
n ar akçesi olarak yirm i paraya k a d a r h a r ;
b i r u ğ u r say ılırd ı. B u na b ir ö rn ek olarak,
alınacak; ku dreti olm ayanlarınla m eccanen
N aiına ta rih in d e n , Genç O sm an vakasındaki
yazılacaktır. H ilafında h a re k et e d en k â tip le r
Su s a tırla rı okum ak kâfidir:
Şiddette teoriye edilecektir.
« ... v e asker, gükrane-i cü îte , BabacM er
9 — H e r gün zindana a tıla n veya zından-
îtıın b n m a varıp a n d e ve G alata Zindanında
dan çıkarılan m ahkûm lar evvelâ çavuşbaşı
o lan m ahpusları itlak ettiler. Ve ta ş gem ile
ağaya inha olunacak ve ancak onun tasdikin
rin d e ve te rsa n e zindanında olan m ücrim leri
den sonra bir adam zindana konulup çıkarıla
bilecektir. salıverd iler...»
B aba C âfer Türbesi ve Zindanı tstanbul
10 -— Bu nizam ın aynen tatb ik ınd an zin
A nsiklopedisi adına 1951 y ılı şubat ayında
dan s ü b a jm şiddetle mea’ul tutulacaktır». H akkı G öktürk tarafın dan ziyaret edilm iş vc
Zina ve fuhşun, gazabı Sübhanl olan ta aşağıdaki no tlar v e rilm iştir:
un ve vebanın zuhurunda başlıca sebepler T ürbe ve a n d a n 1934 B elediye Şehir
den bilindiği devirlerde, tstan bulda gerek
A S S İK tO P E D fS t
— 1787 — B A B A D A Ğ I YOKUŞU
Canbazbanı Sokağı kavşağı klişesindedir. tki kuyu vardır. B aha C&feriıı sandukası da b ir
demir kanatlı sokak kapo sun un Ustilndc şu dem ir parm aklıkla çevrilm iştir.
kitâbe vardır: Zindana çıkan ta ş m erdiven on d ü rt ba
sam aktan sonra «ağa kıvrılır, b u m erdivenin
.Ycrkarfl K avti) Cafer nılİA lU lv »nbfi
1296 <M. 1881) yirm i -bej basaznaklık bu ikinci kısm ı tepe
penceresiyle aydınlatılm ıştır. Zindana tek ka
Gel ılyarct kıl niynı e l C aftrüîengâriy* natlı b ir dem ir kapudan girilir. E vveli zin
ftü p te ttji «lerd o lan lar ^İ httiIIIaIi o lu r b of
Gerek cköar gerek «ıram ı n edeklâ hüznll endişe
dan mescidi görülür. Tahta döşeli ve 5 x 9
NamUrfidı b e n n iirtd Idcr id e n ey te eû$ m etre kare genişliğinde olan mescidin m ih
ra b ı duvar içinde b a sit b ir kem erden ib aret
Kınat eyle UÇ ibli» dahi surei Fatih*
olup içinde vaktiyle m ahkûm lar tarafından
Btt âli AJİ Babayı »kın ejlcnte ferâmikg
C|er nii'mln e |e r gayri alub bir katre âbtndeo kullanıldığı rivayet edilen iki toprak testi bu
Basılı cihl ntcatden her kim eylerse nfijj lunm aktaydı; m escid dem ir ısgara parm ak
lık lı d ö rt pencere ile aydınlatılm ıştır. Asıl
Bu dem ir k apunun ark asın da bulunan zindana b u rad an yine te k k an atlı d em ir b ir
ikinci bir cam lı k apu dan ön kısm ı ta ş arka- kapudan g irilir v e o n basam aklı gayet d a r bir
daki geni? kısm ı ta h ta döşeli b ir m « İh a le gi ta ; m erdivenle Çıkılır. Zindan 4 x 9 m etre
rilir. Medhalin solunda tü rb e d a rla ra m eşruta 4tare genişliğinde tavanı tonos ö rtü lü be} k ü
oda, onun yanında zindana çıkan m erdiven, çü k m azgal deliği ile aydınlatılm ış b ir yerdir.
geride sol dipte de tü rb e kapusu bulunm ak Baba C âfer T ürbesi ve Z indanı bu s a tır
tadır. İki dem ir k an atlı tttrb e kapu sun un üze ların yazıldığı sırad a Topkapu Sarayı müzesi
rindeki talik bat ile manzum k itab e şudur:
m üd ürlüğ ü em rind e bulunuyordu.
İkinci Mahmudun Turan BABACAN — A slen Ü sküdarlıdır; De
gihi krrrar jl yem h u rfiti .Sultan MaJımv< desi D ağıstan m uhacirlerindendir, Pendikte
Bösav bulk ile odur fahri m nlüki bdâffl İstasyon karşısın da kahvecidir. K ahvesini sa
b a h la n sa a t d ö rtd e açar. İlk tre n e yenilecek
Devri Fatih geçeli İşbu makanu râşen
le re kahve, çay hazırlar ve uzun uzun hikâye
Otaamıgkc» himenı (tevsiine?) mazhari lâm
le r a n la tıp tre n zam anı beklem ek zahm etini
Kıkfa tecdidine ferman o mnced&id unvan bu şekilde g iderir. T renin in canlı tarifesidir,
Çilerin m bini $&d eyledi ber vefki merim
tre n zam anı gelince yüksek sesle bağırıp aha
Öyle Câfâr İri Hattan tenine kılmış İdî liye ih ta r eder.
Tâbİtn ahdi flehidft bu mafıal içre lüyfim Vüoud yapısı ir i y a n , lâtifeci; kendisini
Gel de Ihlig İle ol câyl îcâbetdir bo Pendikte, K artalda, Tuzlada, Gebzede ve o
Siibhagtrılâni düa g£bl cihana müdâm civarda herkes tan ır. A rada sırada ocak ba
şında vaaza başlayıp m üşterilerin e ahlâkî
Alem oldukça naıargâlıi veli agâh
Mim itstts sebl devranı Hudayl aiıâm öğütlerde bulunur. V elhasıl hoş bâr esnaf ti
pidir. (1951).
Beadci s&dıkı Es'ad didl »İbâ tâ rih
AB Gencel!
% k ı t i Cite r i yapdk ne gfim l ^ h l enam
Pıjaçeşnıcsi Sakağından yürününce evve nesinde ile kendi yolundan biri tarafından
li kal» U.ş merdivenli oJnratc sonra sağa bir katledilmişti IB .: Ali, Kız yahud Sarı).
kavis çlîi.'erpk diir.leşir ve genişler, tekrar sola Soroıed M uhtar AIııs da tstanbul Ansik
bir kavis çizerek darlaşır, Bahriye hastahanesi lopedisine tevdi ettiği notlarda şunları yat).
arka» sokağında nihayet bulur, Sokağın baş yor:
langıcında sağda dört basamaklı, üç katlı ah «Baba Efendinin nefes ve muskalarına
şap bir ev, yanında iki ahşap ev olan dar ve oğlu Mehmed Ali Efendi do devam etmiştir.
toprak bir aralık .yol vardır, Daha sonra Şeyh- Baba lAJtdbı, zannım, çocukları sevdiği, koru,
veii Soka|uıı nihayetine isaflar iki katlı kâglr duğu, neresi hasta çocuklara iyi geldiğinden
biiyük bir bJjıa olan Kadı Mehmed ilkokulu kalmış olacaktır. Gebe kadınların günil yak
("Eski Rüjdiye Mektebi) işgal eder. Yine soka laşıp doğuracağı sıralar çocuğun kundağı,
ğın başlangıcında sol tarafta Deniş Hastaha- etekbezi, pamuklusu Baba Efendiye götürü
neslnin yüksek bahçe duvarı ve kapsss olup lüp bırakılır, d , okuyup üfledikten sonra alı
onan yanında ikinci kavisin başında olan Katlı nıp saklanır, doğum olur olmaz evvelâ onlar
Mehmed Efendi Camlinin fevkani meşratası- kullanılırdı. Efendiye memedeki, kundaktaki
nm duvarında tersane emini Ahmed Ağa Çeş çocuklar da götürülür, nefes ettirilir, geç yü
mesi bulunmaktadır. rüyen çocukların «kösteği» kestirilirdi (B ,;
İkinci iarisfan solağuı sonuna kadar ca Kösteğini kesme, Geç yürüyen çocuidannX
miin fevkani meşrutası ve Iıatlu kapusu işgal
BABAEFENDİ DERGÂHI — Haseki
eder (Ocak 1960).
H a ttı Göktürk Caddesinde, bu caddeyi C errahpaşa Caddesi
n e bağlıyan Yağhane Sokağının klişesindeki
BABA EFENDİ (Şeyh) — Geçen asırda Bayrampaşa Türbesi ittisalinde b ir Kaadirt
tsUnbnlun büyük şöhretlerinden bir Kaadiri Dergâhı idi, az ileride bir çıkmaz sokak için
şeyhidir; Haseki Caddesindeki tekkenin şey- de de tekkenin harem kısmı var idi, bu satır
iid lr 'E,: Babaefendl Dergâhı), Aşağıdaki sa ların yaKîldıgt sırada sem a hane ve selâmlık
tırlar. Resaıl Mlraarağlnnıın İstanbul Ansiklo kısmı tam am en h a ra b olm uş bulunuyordu,
pedisine gönderdiği notlardan alınmıştır: harem, bakımsız ve y a n h arab mesken olarak
«Baba Efendi aslen İstanbullu olup do kullanılm akta idi (1946).
ğumu 1820 ye doğrudur, 1883 de ölmüştür, R esad M imaroglu
kabri, tekkesi haziresindedir. Zamanında, ne
BABA GENCELt (Hacı) — Bu satırların
fesi ve yazdığı muskalar ile meşhur idi; bu
m uharriri Ali Gencelinin büyük amcasıdır.
şeyh, Beşinci Sultan Murad deli olduktan son
1275 Azerbaycanda Gencede doğmuştur. Ba
ra validesi Şevkefzi Kadınefendinin. bammal-
b a s ı Kara Hacı M ehmed id i. Bu sebepden ai
lar kahyası ve İkinci AbdüihamUlin meşhur
le n in eski soyadı »Mehmedol» veya «Meh-
hafiyelerinden Elhac Hafız Mehmed Emin medzade» dir. Babası Gencenin eski b ir aile
Vasılasiyle dtmeni kerametine sarıldığı ve
sine mensup v e Gencenin Sofular m a h a l le s i n
Oğlunun şifa bulması için kendisinden mus d e n id i. Bu Sofular m ahallesi T itn u r le n k in
kalar getirttiği Baba Efendidir. Kendisinden Ankara m u h a r e b e s in d e n sonra bir kısım Ana
sonra oğlu Mehmed AG Efendi tekkesine şeyh d o l u lu l a r ı g ö ç e r d iğ in d e Şeyh Sadreddin Erde- ı
oldu. Bu Mehmed Ali Efendinin biiyük kuını bilinin oğlu Derviş Alinin teşvikiyle Timur '
üohiyar Mahallesinin Yokuşçeşme Sokağı alt- tarafından Gencedo İnşa e d ilip ve A n k a ra d a n a
başındaki Eekirbey Tekkesinin şeyhi meşhur g e ti r ti le n Anadolu g ö ç m e n le ri bu m a h a lle y e
Şeyh Bekâr Beyin oğlu Şeyh İhsan Efendi al yerleştirilmişlerdir.
mıştı ki, bu tadivacdan doğan bir orkak ço Kara Hacı Mehmed Beyin yedi oğlu ve
cuk, nevcivanlık çağında, harikulade güzelliği iki kızı vardı. Oğulları Hacı Ali Rıza, Hacı AH
ve türlü uygunsuzluk ve haşarılıkları ile İs Asgar, Süleyman, Hacı Ali Ekber, Hacı Baba
tanbul aabıt&smı bayii uğraştırmış, <Kız Ali» ve Necattır. Hacı Babasının altıncı oğludur.
ve «Sarı Allı lîkablan ile baldın çıplaklar Asıl adı dodesi Hacı Mehmed Hüseyin oldu
ve kiilhânUer arasında büyük şöhret kazan ğundan Mehmed Hüseyindir, Fakat hürmeten
mış ve mahkûm olarak galiba Bursa hapisha küçüklüğünde babası tarafından baba denil-
http://groups.google.com
I
rfigjûden B ata ismiyle şöhret bulmuş ve Mek- HABA IIASAN ALEMİ MAHALLESİ —
keye gittOtten sonra da Ham Baba* İsmi İle 1994 Belediye Şehir behberinln 6 namarals
^ağrıtmış, asıl adı olan Mehmed Hüseyin paftasına gtore Fatih Kazası mahallelerinden-
unutulmuştur. İlk defa 1290 civarında U* «tir. Atatürk Bulvarı Çıngırakİıbostan Sokağı
tanbııla gelmiş bir müddet ^kalmış ve sonra Horhor Caddesi ve Şehzadebaşı Caddesiyle
Hacca gitmiştir. Kardeşi Necefle birlikte İs* çevrilmiştir. İç sokakları şunlardır: Seretti
tanbulda Yıldız Hanında ticaret hane açmış Sokağı. Kavalaİı Sokağı, Şeyhatt Sokaftı, Kaf
ve halu ipekli kumaş ve çay ticaretiyle meş tan Sokalı, Hoşkademmedresest Sokağa Lûl-
gul olmuştur. B ir müddet sonra Irana ve da- fieCendi Sokağı, Papağan Sokağı» Kırmatu-
ha sonra TürkUtana (Seznerkand. Buhara ve (uraba sokağı, Tütüncü sokağı, Babahasan
Kişgare) gitmiş ve oralardan İstanbul* çay Sokağı, Vfrançeşme Sokağı, Uacılâtifefendi So
ve Orta Asya halı ve Kumaşları getirmiştir. kağı. Toprak Sokağı, Girdap Çıkmazı, Meç-
Paha sonra İrandan Istanbula halı getirtmlş- hulâaker Sokağı. Oroçgazl Sokağı. Oruçgazi-
tir. Kardeşiyle b irliğ e İranda da b îr ticaret* camii Sokağı, Oruçbozan Sokağı.
turne açarak işi genişletm işlerdir. Hacı Baba Dar gelirli ve orta halli Türk ailelerinin
fetanfrıtffa bulunmadığı zaman kardeşi Ne* oturduğu bir mahalle olup Oruçgazzcamü,
cef tstanfauldaki işlerine devam etm ekte İdi. Babahasan Mescidi ve Mimarayasefendi fSa-
Diğer kardeşleri ise o zaman vefat etm işler raçhanebaşı Camii), Horoz Hamam ve Çandar-
di. 1300 e doğru tstanbulda Yıldız H anının lıibrahimpaşa Hamamı bu mahallenin şuur
biiyük bor hissesini satın alm ışlardır. Bugün bu ları içinde bulunur. Türk yapı sanatının bir
ban btı ailededir. H acı Baba zamanında Istan^ şaheseri olan İbrahim paşa Hamamı Atatürk
bulun tanınm ış tüccarlarından olup b ir kısım Bulvarı açılırken küçük bir Justnı b u ira r üze-
bayır binalan da yapm ıştır. Üsküdarda Şemsi- rinde b ir çıkıntı yapıyor bahanesiyle maalesef
pfljaria satın aldıkları yalıda otururlardı. Hacı yıktırılm ıştır. (B .: Candanı İbrahimpaşa Ha*
Bahanın üç oğlu ve b ir kızı vardı. Oğulların mamı).
dan Süleyman Mehmedzade ve Rfehdi Meh- Bu mahallenin târifi yolunda yukarıda
medzâde şimdi Ncw Yorkta ve diğeri Molı- ki notlar 1950 yılında te$bit edilmiştir <B.:
med Ali Mehmedzfide Yldız Hanı 5 num ara İmar).
da tîcBreile m eşguldürler, Mehmed Bey Ro-
BABAHASAN SOKAĞI — Saraçhane-
bert Kollfljden ve Michigan Üniversitesi Zi
başmdan Aksaraya inerken Atatürk Bulvarı*
raat Fakültesinden m ram d u r. Halı üzerinde mn sağına düşen Babahasanaleml Mahallesi
ihtisası. vardır, İslâm Ansiklopedicinde halı
nin sokaklarından olup kaba taş döşeli ve bo
maddesini bu zat yazmıştır. Tercüme eser
zuk bir yol idi. Adı mahalleyle beraber Ba*
leri de vardır. Hacı Baba ve kardeşleri halı
bahasanalGini Mescidinden, alınmıştı. Bu mes-
sanatının inkif&fı için çok çalışmış ve İranda
cid ve banisinin kabri bu sokak üzerinde idi.
bir halı fabrikası kurmuşlardır. Bu fabrika
1950 den evvel mesrid hizasından bir kısmı
hfilen mevcut değildir. A ncak bu f a r i k a n ın
Bulvara alınmıştı. 195fi da başlayan son İmâr
çıkarmış olduğu halıların her biri bir sanat
işleri arasında tamamen kaldırıldı.
eseri ve kıymetlidir. F ab rik a n ın yaptığı halı-
lann çoğunun resimleri bîr albümde toplana BABAHASANALEMİ MESCİDİ — Aşa
rak fabrikanın çalınma tarihî ile birlikte bu ğıdaki THjUar 1960 yılında tasbit edilmiştir:
satırların m uharririnin babası Hacı Cevat «Atalürk Bulvarı He Saraçhaneden Ak»
Genceli tarafından hazırlanmış ve bir nüs seraya inerket sağda yolun altında görülen
hası Paris ve Londra müzesi halı mütehassısı ilk küçük harap mescittir. Haıiik&tûl Cevsmi
Ordubadlı Abbas Ağanın teşvikiyle o müzeye şu malûmatı veriyor; «Hogkadem Camii kur-
hediye edilmiştir. Bu fabrika tstanbulda hah bindedir. Mescidi mezburun bânisi Alemdar
ticaretinin inkişatında büyük bir rol oyna Baba Haşan Ağadır, bîr yokuş üzre bina olun-
mıştır, Merhum Hacı Baha öm rünün son una mağiyle kapusunun birisinin merdiveni var
doğru Tebrize giderek bu fabrikanın işleriyle dır, kabri mesciddeo bir m iktar baid bir hâ-
bizzat meşgul olmuştur ve 1340 (1924) de nenfn bahçesinde bulunmağta hâneyi roezbû*
Tebrizde vefat etmiştir. run sokağa olan penceresinden ziyaret olu
Ali Geneeli nurdu, Bâdezaman pencereyi mezbûre sed
/ group/merakediyorum
BABA>lASANALT.Mt MESCİftt — 1740 ISTAffmn.
Itubohaeanelem î M m id l, ı l S l ,
{Resim: NozLh.
îı}tp://groups.google.com>
A-NSİITLOPEUlSt
— 1741 — BABAJ 1AYI>AA MAHALLESİ
''group/merakediyorum
BAÜAHAYDUt MEKTEBİ SOKAĞI — 1742 — İSTAHB01,
H a liste D e fte rd a rın ü z e rle rin » d ü ş e r, a d ın ı Y ola b u b a şın d a n g irild iğ in e g ö re: C adde de-
B a b a h a v d ir M escidinden a lm ış tır (B : B ab a n ile c c k k a d a r g e n i; k ab a ta ş d ö ş e li aft v e üst
h a y d ar Mescidi). k ısım la rı g a y ri m u n ta z am m erd iv en li ve d -
1263 m ebus seçim in d e (arızini e d ile n d e f d u k ç a difc m eyilli b ir y o k u ştu r, tkl yanında
te rd e 203 h a n e o la ra k g ö ste rilm iştir. S on te ş bU yliklü k ü ç ü k lü vc b a h çe li a h şa b e v le r v ar
k ilâ tta k ald ırılm ış o la n bu esk i m ah allen in d ır. Sokak y o k u ? k ısm ın ın ü s tü n d e n doksan
1934 B eled iy e Ş e h ir R eh b e rin e g ü re D üğm e- d e re c c y le s a ğ a k ıv rılır ve d ü m d ü z Zahireci
e lle r. N işan cım u stafap asa v e C czcrikasm ı m a S o k ağ ın a k a v u şu r. Bu d irse ğ in iç k u m u lda
h a ile le ri a ra sın d a tak sim ediSdıfi a n la şılıy o r. O nsek izin ct a s ır tü r k y a p ı s a n a tın ın en güzel
Ö rn e k le rin d e n m e d re se p lâ n ı üzerin e ln ;a edü.
BA BA H A V D AK M EK TEBİ SO K A Ğ I —
H aliçte D e fte rd a rın ü s tü n d e B ab a h a y d a r d i m iş Ş ey h S e lâ m i N a k şib e n d i D ergâhı bulun
ye anılan sem tin s o k ak la rın d an o lu p 1634 m a k ta d ır. B u y a tırla rın y azıld ığı sıratla bu
B elediye Ş e h ir R eh b e rin in 9 n u m a ra lı p a fta n e fis e s e r m e tru k v e y ü re k le r s a la ta n bir
sın d a C ezeriîıasm ı v e N iş a n c ım u sta fa p aşa h ald ey d i; tezelden tam ir
m ah alleleri a ra sın d a g ö ste rilm iş o lu p y in e bu e d ilip k u rta n İm a js a İs
p afta y a g ü re D ü ğ m eciler m a h a lle si h u d u d u ta n b u l, Ö zerindeki Türk
içind ed ir. d a m g a sın ın p e k asil ör
A dı g e çe n re h b e rin b u p a fta sın d a H ay n e k le rin d e n birini d a la
d arb ab a C addesi ile B alcı y o k u şu n u n te şk il k a y b etm iş o l a c a k t ı r
e ttiğ i ü ç yolağzı k avu şağı ü z erin d e g ö rü le n (E kim 1950}.
B ab a h a y d a n n ek te p sok ağ ı a slın d a b u n o k ta
B ibi: REK, C n i Nata.
da alm ayıp falı üç y a ta ğ a n d a n y irm i ad rn ı
ta d a r ile rid e ve B alcı yo kuşu ü z erin d e d ir.
BABAHAYDAR MES
CİDİ — H aliçte D efter
d a rın ü stü n d e Babahay
d a r d iy e a n d a n sem tte
o lu p 1934 B elediye Ş&
Babahtyrtar Meseldi
(Resim: Nerih}
fit+p:/ / groups.goog le.cot
A.VSİKİOPEDİSİ
— 1743 — BABAHİNDt SOKAftl
hir Rehberine göre Düğmceiler mahallesi bir çeşm e de H aydarbaba Caddesinde Camiin
sınırı içinde kalmıştır.
k an ısın d a d ır. K itabesi sud ur: «Sahibüîhayrat
Yine aynı rehbere göre Haydarbabu H aydar lied e im am ı E îhaç U m ail E fen di r u
faddesiyle BabahaydarcaiBii Sokağı k a v l a hu ola şâd. T a rih i ta m ir 1252*.
ğın kösesindedir; caddeye nazaran bir set üs Bibi : H a < lik a tü l C e v fim l I; f l E K G e z i n o tu .
tünde. iki avlu kapusundan biiytik knpu Hay-
darbaba Caddesi üzerinde kaba taç döşeli ItAlîAHAYDARTEKKfc SOKAftl _ Ha
merdivenli bir çıkm a; sokak nihayetinde, kü liçte Defterdarın üstünde Babahaydar diye
çük kapu da Babahaydarcamii Sokağındadır. anılan semtin sokaklarından olup 1934 Bele
Hadikatülcevami bu mescid hakkında şu ma- diye Şehir Rehberinin 9 numaralı paftasında
lûmalı veriyor: Cezerikasmı ve Nişancımustafapaşa mahalle
»Bürüneüklü Ayazma yanındadır. K a leri arasında gösterilmiştir, yine bu paftaya
gör© Düğmeciler mahallesi hududu içindedir.
nuni Sultan Süleym an tarafından H ayar Ba
Şeyh Selâmii N akşibendi tekkesi önünden baş*
ba için teberrüken yaptırılm ıştır. Ba H aydar
lıyarak yukarıya doğru çıkan, bir araba rahat
B ata Abdullah A h rar H azretlerinin halife
geçebilecek kadar geniş, kaba taş döşeli ve az
lerinden o!up k ırk sene k ad ar h e r ram azan
meyilli yokuş bir yol olup üst başında otuz
Eyyııb Camiinde iti&âfe çekilm iştir. Sultan
sene kadar evvel yıkılmış Babahaydar Tek
Süleyman bu zâtın h aline vâkıf olunca gön
kesinin haziresi bulunm aktadır. D uvarsa âde
lünü hoş etm ek üzere bu mescidi bina bu
ta b ir çöplük haline geimiş olan bu mezarlık
yurm uşlardır. H aydar Baba da orada m edfuıı-
ta baş ve ayak ta şlan dört köşe köfeki taşın
dur. M inberini Ü çüncü Sultan M ustafa za
dan bir kabrin üzerine halk tarafından «Van
manında A rpacı Mescidi im am ı A bdullaa
adak m u m lan yak:/agelm ektedır; kime ait ol
Efendi koym uştur. M ahallesi vardır.*
duğunu Öğrenemedifİmifc bu kabrin baş ta
Dö'rt köşe plânlı, tuğla m inareli, ahşap
şında şu kitâbe Okunmaktadır:
son cem aat yerinin dışı aşı boyalı b ir mes-
«Bariî Teaİânın rahm eti ve Resuli Ek-
ciddir. Büyük kapudan girildiğine göre sola
rem in şefaati ol m ü'minin üzerine olsun ki
düşen sed üstü bir m ezarlığın hem en başında
bu fakiri hayır dua ile yad eyleye».
Haydar B abanın son zam anlarda çim ento ile 1911 “ 1912 arasında bir yangında harab
pek zevksiz olarak tam ir edilm iş k ab ri bu olan ve bu arada Babahaydar Tekkesinin
lunm aktadır. K abrin üç satır üzerine olan şeyhlerine m eşruta konak da yanmış bulunan
Sdtâbesi şudur: bu yolun iki kenarında, bu satırların yazıldığı
«K utbül-ebrâr vel a h b ar Baba H aydaıiil- sırada mütevazı gelirli Türk aileleri ta r a f ta
nakşıbendl ül Sem erkandî h azretlerin in mer- dan iskân edilm iş küçük ahşab evJer bulun
kadı m ünevvereleridir W azizi m üşarünileyh m akta idi. Mezarlığın alt köşesinden Baba-
ek&biri hacegânı nakşibendiyeden Hoca Ubey* haydarktıyıı Sokağı baslar, 90 derecelik bir
dullah A hrar h azretlerinin hulefayi [dram ın dirsekle hazirenJn boyunca kıvrılarak Eski
dan olup dokıızyüz elli yedi tarih in d e irtihali Sofular Caddesine kadar aynı atmosfer altın*
dari beka buyurm uşlardır. Kuduse s u re hü- da devam eder, kayda değer hir hususiyeti
mâ.> yoktur (Ekim 1950).
Kitabe «Aziz» kitâbesini taşım aktadır. Bibi.: REK, Gezi Kotu,
Bu kitabenin b ir eşi de m erkadm merdivenli
çıkmaz sokağa açılan parm aklığı dua pence BABA HİNDİ SOKAĞI — Beyoğlu tlçe-
resi üzerinde bulunm aktadır. Son cemaat ye sinin Kasımpaşanın B edrettin Mahallesi île
rinin önünde çim ento döşeli temiz b ir avlu- Çatmaınescid Mahallesi sınırında oîııp Bah
cuk, tulum baiı ve liç m usluklu b ir taş tekne riye Caddesi ve Çivici Sokağı ile Tâli Sokağı
bulunmaktadır. Bu ön avlunun çimento ile arasında uzanır; ancak iki araba geçer geniş*
döşenmiş kısmînin gerisi de ağaçlarla bezen likte, paket taşı döşeli, dar Söğiitözü Sokağı
miş bir bahçe olup bu- bahçede de b âıı k ab ir İle bîr kavşağı vardır.
ler bulunm aktadır. Kayda değer başka bir Bahriye Caddesinden gelinince sağda
hususiyeti yoktur. Bu mescidin imamların bakkal, gaz ocağı tamircisi, yağcı, berber, kun
dan olup mescidin yanında medfun olan H a duracı, bakaliî, ahgçı, A rı çikolata ve şek er
cı îsmail Efendi isminde bir zâtın yaptırdığı leme fabrikası, Anadolu Hanı ve kahvesi, es-
m/group/merakediyorum
BABA fSFAHANÎ — J744 — tSTAîrBTJlı
kicf, kalaycr, nalband, mermerci dükkânları talık M ecm ua neşriy a tı a ra sın d a çıkmıştır.
ile bir çargı boyudur. Ancak eseri yasan Seyyitl C elâleddin bâzı se-
Evleri ikişer katlı ftâgir ve ahşap yapı h e p le rd e n dolay ı oııa b ir vom an süaü ver
lardır. Tâli Sokağı kavlağında camekânlı bir m iştir AH O oce||
baraka Demokrat Parti Çatma Mescİd lokali ItABALİ RAKKAL — Asıl ismi Mejhedl
bulunmaktadır (Ocak 1900). CaEcj-dir, İranîdir. AsmaaUında dükkânı var-
Hakkı Göktürk <3l Tebrizde de bir dükkânları vardı. ZcngLı
fakat cimri bir adamdı; asabi, kıldığı Kaman
BABA İSFAHANI (Hacı) — Dünya dil
lerine gevrilmiş hâtıraları ile m eşhur iranh dili açılır, zincirleme nükteler savururdu,
bjr mftcerâperest; ondokuzuncu Asrın orta bundan ötürü etraf fırsat buldukça takılıp
söyletmeğe çalışırdı. Bir gün h ir zat hamma-
l a m a doğru îstanbula İran sefiri ve daha
sonra Kaçar hükümdarı Fetih Ali Şâh’ın Os lın sirtına bir koca boş yağ küpü vererek bak
m a n l I . devleti sarayında hususî murahhası idi.
kalın dükkânına gider. Ve yağın fiyatuıt so
H a d Baba İshafanda doğmuş bir hamam rar. Bakkai küpü görüne*? bir küp yağ alaca
dellâkırun oğludur. Çocukluğunda dellâklık lın ı düşünerek m üşterisine hürm et gösterir,
ve berberlk ile geçinmekte idi. Zeki b ir adam ayrıca kahve de ısm arlar. Yağlan gözden ge
olduğundan berberlik sanatım icra ederek çirirler. M üşteri beğenmez. Depoya inerler va
İsfahandan Tahrana gelmiş ve Tahranda yağ lan muayene ederler. Nihayet müşteri bir
iiın fıettnıbaşifinuı ugakîığma girmiştir. Bu yağı beğenir. Pazarlığa girişirler. Al aşağı
rada Zeyneb isimli bir cariye ile gizil aşk m a ver yukarı m utabık kalırlar. Müşteri kabın
ceraları geçirdiğinden cezalanmak korkusu İle darasını aîm astnı söyler, Bakkal küpii büyük
Kum şehrine kaçmış orada şlyMlerin ziyaret- taraaiBİne yerleştirip d arayı tu ta r ve -sne ka-
gâhı olan Hazret* Mâsumenin Türbesine sı kadar em redersiniz?* diye sorunca müfteri:
ğınmıştır. Sonra cezası affedilip tekrar Tah «Yiiz dirhem!» der. Bakkal ilk önce afallar
r a » dönmüş vb Osman Ağa isminds b ir T ürk ve so n ra müşteri; «Evet yüz dirhem!* deyip
men tüccarın Ufaklığına girerek H orasan se* te k ra r edince M eşh ed î:
yahaline çıkmıştır. Yolda T ürkm en eşkiya- —- Anlaşıldı efendi., der, sen yağ alma
U n tarafından efendisi ile birlikte soyularak ğa değil, b eni k ü p e bindirm eğe gelmişsin'..
yine berberliğe başlamış, hem kendisini, hem Ali Gtpcell
de efendisini geçindirmiş ve nihayet Hora
sanın merkezi Meşhed gelirine gitmiştir. O m BABALIK — İstanbul halk ağzında bil
da seyyar kahvecilik, sakalık edip bir m üd hassa külhânî argosunda yaşlılara karşı kul
det geçirmiştir. Daha sonra tüccar kafilesine lanılan bir h îtab d ın «baba» hitabı gibi saygı
katılarak Bağdada ve oradan da tstanbula ifâde etmez, h a ttâ ekseriya b ir ihtiyarı azar
gelmiş, Valide Hanında bir oda kiralayarak lama y erinde kullanılır: meselâ kahvede uyu
kendisine tüccar süsü vererek Şokerleb is ya kalmış birini uyandırıp kaldırırken:
minde bir kadınla evlenmiş, sonra foyası — H ey babalık.'.. Öldün m ü be!..
meydana çıkmış karısından dayak yeyip ev B ir yer, bİT şey teınâşâ edilirken:
den kovulmuş ve karısını boşamak zorunda — Babalık., önüm de dikilme bakalım!..
kalmıştır. Kasa eseri çarpan ihtiyara:
Tekrar Bağda’da ve oradan da Mekke- — K&rmüsun babalık!?,.
ye giden Hacı Baba yine Tahrana dönmüş Babalık dâima kıyafeti hirpânî, hırpa
bu defa yavaş yavaş yükselerek sefaretkâtlbi, nice, taşralıya benıayen bir ya$lı adamdır.
tsam n İstanbul sefiri, Fetih Ali Şâh’m Os- Ferid Deyelüoglu «Türk Argosu» adında
manlı sarayında hususi murahhaslığına ve ki eserinde bu kelime için «saygı gösteren
daha aonra tngilterede İranı temsil «t.mege bir söz* diyor ve şu misâli veriyor:
kadar yükselmiştir.
«Afiyetdesin inşallah, babalık!..».
Hacı Babanın hatıratım Hindistan (Pa Saym dilcinin verdiği misalde de
kistan) âlimlerinden Seyyid Celâleddln-el-Hü- yoktur, sihhati sorulan İhtiyara ya mevki, ya '
seyni ya&nifhr. Öu eser İngilizce ve alfflancaya hud gençlikten gelen yukardan bîr bakış var
tercüme edilmiştir. Türkçe tercümesi de Haf dır.
http://groups.googJexoıh
AKSİKLOFBDtSf
1 745 — BAÖA tafür
BABA NAKKAŞ — Onallmtı Aaır baj-
göre, oyuncuları tkiyU* kadar çingene ve
[arında Irao stiUnden kıymetli Wr nakkaştı/;
hlr oğlanıdır. Kol sahibi Baba Nazlı, gemici
İranda çıkan dini karışıklıklar yiUUndcn Tür-
oyununda «Şeytam cihan» imiş, oğlu da Ar-
loycye iltkra etmiş vc tstanbuda büyük şöhret navud taklidinde olup «Arnavud Ka
kazanmıştır. Devrinde yapılan saraylardan peJt sım f diye bir tip ibda Köçekleri ara
çoğunun duvar tezyinatı onun d inden çıkmış
sında Çakırşah, Şekerşah, Siiglünşah gibi oğ
tır v£f pek çok çırak yetiştirmiştir. İs t u bu J lanlar, d&vrin büyük hükümdarı Dördüncü
Civarındaki Babanakkaş küyij. adım bu sa
Muradın alâka ve İltifatlarına nail olmuşlar.
natkârın isminden almıştır.
Baba Nazlı Kolu, zengin ve yük&ek la.
BABAN (Cihad) — <B,; Cİhad Baban), baka düğünlerinin hemen hepsinde bulunur
du; bu meşhur köçekleri, şib ve zerbaf deni
BABAN (Şükrü) — <B. : Şükrü Baban) len kıymetli kumaşlardan entariler giyerek,
parm aklarında ziller ile tra n oyunları oynar
BABANA YUTTUR — Külhânî, hâne- lardı.
bçrduş. apaşlar argosunda «inanmam, kimi
Bibi.; -Evüyo Çelebi, I.
kandırıyorsun* yerine bir deyim; ayni mûna-
da avam ağzında da kullanılır. Meselâ yan BABANZÂDE — (B .: Zihni Paşa; tamail
kesici içi dolu olduğu dışından belLi sîiztlanı llakkı Bey; Naim Beyj.
aşırır, el ulağı oğlana verir, sonra buluşur
lar, adam cüzdanı açar, içinden beş on lira BABAOfiLU (Ay vat) — Tarihçi Apra-
çıkar, ve gözlerini oğlanın yüzüne gazabla di* ham E ngürülüye göre, İstanbul'un fethinin
kerek bs£ınr; akabinde, Fatih Sultan Mehmed tarafından
İstanbul'a getirtilen dürt Ermeniden biridir.
— Bune ulan?,.
Başka hlr mzh&sûa kaydına tesadüf edileme'
— Ne bileyim abi, açmadım vallahi., ver
miştir.
din, attım koynuma... Severle M. P&Btt&cfran
— Ulan babana yuttur onu sen!..
Gece bir kuytu köşede iki serseri eroin BABASI TUTMUŞ, BABALI ARABLAR
çekerlerken polis gelir: — Eski İstanbul konaklarındaki zenci cariye
— Ne yapyarstınuz ulan burada?.. ve kölelerden eınekdar veya a zad kigıdı koy-
— Muhabbet ediyoruz abi... nunrta, nazı çekilir olanların b ir şeye kızdık
— Ulan babana yuttur onu!.. la rı zaman gösterdikleri gazabil kale «Arabul
De|«rlî dil bilgini Feri d Devellioğlu bıı babası tuttu!..» denilirdi; sahalılar gibi ağız
argo deyimi <4unt, takma göğüs» tnânâsnda ları köpürür, ö d d en korkunç bir hal alır
gösteriyor. Henüz on altı yaşında bir Lise lardı. B u nöbetlerde bilhassa zenci kadınlar
talebesi iken îstanbulun en azılı serserileri da, onlardan da, kocaya verilip çırağ edilmek
pençesine düşmüş, otuz beş yaşma kadar Mr istedikleri halde efendilerinin buna b ir türlü
girdabı sefâlet ve mezellet içinde çırpınmış ve ekseriya yapmacıktan olur, fakat ev halkım
bise cemiyet yaralarım bütün çıplaklığı ite yîne hir hayli korkuturdu; evin efendisi eli
t esbit eden azametli bir «Itlrafnâme» tev sopalı, celâlli takımdan ise, h e r babası tu tu
di etmiş» bu ansiklopedinin. argo madde ğunda çektiği dayak ü e ateşti zenciyi yola
lerinin tesbitinde büyük yardımları görül* getirirdi; feu gibi hallerde evin hanımının da
muş Orhan Oflaz da Devellioğlu nun bu no mühim bîr rolü olacağı düşünülünce, zenci ca
tu İçin: «Takma memeli bir karıya da baba riye dayağını yediği efendisine değilde hanı
na yuttur denir elbet., ama bu bilginin kita mına kin beslerdi; öylesine ki, o devirlerin za
bında yazılı olduğu gibi bıı deyim, takma gö bıta kayıtlan arasında zenci cariyeleri tarafın
ğüs demek değildir» demiştir ki pok doğru dan katledilmiş hanımlar görülür. Ve bilâkis
dur «B.; Oflaz, Orhan). babası tutan zenciye, bekçiden, sakadan, san
Bibi.: r. Dovelliofila, TUrfc Argosu. dalcıdan bir tıygun adam bulunup baş göz edi
lince bir şeyciği kalmazdı.
BABA NAZLI KOLU — Onyedinci Asır
ortasnda Îstanbulun en uıeşhur oyuncu kül BABA TAHİR — (B.: Mehmed Ta hlr
Bey).
BASA TORÎK — ]?4fi — ISTAÎTltUL
BABA TORİK — Külhâni hânebcrdug, rinin tstâjıbül Vilâyeti Valilik makamı ve V].
»pfrçîır triosunda müstehcen <T(jrk l&yct riüroflu otımış, mûşlMTıHMından bir par-
Argosu» lûgalma bakınız. çatına da İstanbul Defterdarlığı v« Başbakan
lık arşivi yerleşmiştir. <B.: Vilâyet Konaftı;
BASAYAN (Andorıl — Bir Ermeni rcs*
1>ffturdarlık konağı).
sunidir. 8 o|axiçinin Kuruçeşme semtinde ika
Tanzimata kadar bu binanın bir de harem
met elmigür. Patrikhane İktisad Heyetinin
kısmı bulunmuş, ve bu kuım mührü hüma
bültenlerinin 1872 tarihli nüshasında ismi
yuna nail olan vüzeraya miri İkametgâh ol
zikredilmekledir. 2904 de olmuş olması muh
muştur. Tanzimatta tft&bı&li» sadece sadaret
temeldir; «İra aynı yılda neşredilen Yedikule
makamı olarak kaimi?, bfistı dâirelerine de
Ermeni Hastahanesinin salnamesinde, İstan
muhtelif nazırlıklar ve *ŞCurayı Devle!* gibi
bul Ermeni sanatkârları meyanında adı geç
resmi daireler yerleştirilmiştir; fevkalâde ah
tiği halde, erlisi yılmkinde kaydına tesadüf
valde geceleri dc makamında kalabilmesi için
edilmemektedir
Kcvoık M. Pamakciyan sadrâzam ların şahsına mahsus da bir yer ay
rılmıştır.
BABAYAN (Dr. Dikran Paşa) — Saray lîâbıâliye AvrupalIlar diplomatik oıu-
doğum hekimliğinde bulıııutıuş meşhur bir harreratda «Sublirae Porte» derlerdi; «BV
Ermeni doktoru. Kendisi h a k a n d a müracaa bıâli» ismi bizde, İkinci Mahmud devrinde
tımız ürerine Erm eni doktorJan biyografileri yerleşmiştir; ondan evvel, münevverler ara^
müellifi Bayın Dr, Mer.buryan İstanbul A n sınria «Bâbıâaafî» denilirdi, halk ise, müba
siklopedisine aşağıdaki malûmatı lütfetti; lâğasız Meşrutiyete kadar daima «Paşakapu-
«Dr. Dikran Paya Babayan 1B59 yılında s u » diye gelmişti {B,: Âsaf; Sadaret Sadırâ-
Mısırda doğmuştur. Jstanbula geldikten son zam; PaşakapusuJ. Esasen halk ağzında «ka
ra ilk tahsilini Hasköy Ermeni Mektebinde pıl* hüküm et yerine kullanılmıştır; herhangi
yapmıştır, 1332 de doğum mütehassısı ola bir resmi daireye giden resmi bir dairede ifi
rak İstanbul Tıbbiye Mektebinden mezun ol olanlar: «Kapuya gittim, kapuda işim var»
muştur. Sonra da Paris Tıp Fakültesinde derlerdi, hattâ bu arada «Allah kimseyi ka
tahsil etmiştir. 1900 de, sivil pasa ünvaniyie puya düşürmesin» temennisi darbı mesel ha
Sarayın doğum baş doktoru tâyin oluıunu ^ line gelmişti ki, pek mânalıdır.
tur. Bu vesile i]e tstanbulda fransızca neşre- Devletin mutlakıyeti mutlaka ile idare edil
redileo «JLe Montieur Orienta]* gazetesi Dr. diği ve Topkapu Sarayının padişahların daimi
Babayan hakkında methiyeler doîu b ir ma ikametgâhı olduğu devirlerde, padişahla
kale neşretmlştir. 1904 de Tıbbîye Mektebi* rın sonsuz salâhiyeti! vekilleri olan s&dırteaıa-
itin nisâiye profesörlüğüne getirilmiştir. Bir lar için sarayı hümayunun karşısında miyıî
kaç defa Parise ve Berline giderek yeni tıbbi mülk olarak bir sarayı a safî yapılınasi ve ha
usuller öğrenmiştir. 1908 de sinir hastalığı rem kısmının da miyrlden döşenüp dayanma
na müptelâ olduğundan isten çekilmiştir. sı muhakkak ki hikmeti hükümete pek uygun
Kendisi çok mütevazı ve fukaraperver bir idi. Sadırâzamlara bu miyıi sarayın tahsisin
kimse idi. 1334 d e Osraanbeydeki evinde ve den evvel mührü hümayuna nail olan vezirler
fat etmiştir». devlet işlerini ya kendi mülkleri olan yahut
K rork M. Pamulicîyan kira ile tuttukları saraylardan görürlerdi; sa
daret kalemlerinin bütün defterleri, evrakı,
BABAYAN iKarabetJ — Saray kuyum- memurlarla beraber eski vezirin ikametgâ
cubaşüanndaTi; 1903 de kuyumcubaşı olarak hından yeni veririn sarayına taşınırdı; hun^
zikredilmekledir. 1912 de henüz hayatta idi. dan ötürüdür ki, sadırâzamJüc için şahsi kîy-
Agacamiinin sıraauıda ve yakınında m uhte mot ve liyakatin yanında servet sahibi olmak
şem bir dUkkâna mâlik olduğu bilenler tara
fından söylenmektedir.
da şart gibiydi.
Sadırâzamlariu ne zamandanberl Bâbıâ-
Kcvork Af. Pıcnakdyna
ilde oturmağa başladıkları ve burada yerle
BÂB1ÂLİ « - Türkiye Cumhuriyetinin şen ilk veririn îtim olduğunu kesin olarak
ilânına kadar, ttüp&ratorlugun ve^inâzaınlik, tâyin edemiyorum Eski belediye mektupçusu
sadaret sarayı, kİ son yapısı, Cumhuriyet dev Osman N uri Ergin. «Mecettei Umur-u Bele
A.vsmw>PEPisi — 1747 — BABtMİ
diye* âdındaki aaametti eserinin Js tan bu 3ila hemen yanı bağında bulunmak münasebetiyle
*abrw umuru kutrumda, sadaret makamından ehcmmiyeU pek aydın olarak anlatılıp.
bahsederi»»! «Meşhur NevSehirli Damad İb KeJHfUİ de Onyedlnd Asırda yeşamıy
rahim Paçanın sadareti hengâmmd* H 1140 olan Kındıkülı Mehmed Aftanuı «sadrı «ibik»
Jİ727- 172B) Bâbıâli sadrazamlara makar U- ve «maktul» diye bahuctugi Kara Mustafa
tü m olundu, Bu tarihe kadar umuru devlet, Taşa. İMrdUltcU Sultan Muradın son ve Sul-
sadırâzaraın riyaseti altında kâh mabeyni hû* Un Ibrahlrnin İlk vetiraam ı olup SıılUn 1b-
mayuıtda afcdj divan, k ih faaoel oıdarcUe te- rahimln bir sinir buhranına kurban olarak
cemmfi edilerek ruyel olunurdu» diyor. (B : İdam edilen Kemenleeş Kara Mtıriaüa Paşa.
Sadaret. Sadır5xamX d ırJ’ındıkhlıdan öğreniyoruz ki bu «atın Şeb-
Fakat SUİhdar Fndıklılı Mehmed Ağa, «adebaşinda bir sarayı vardır. Fakat Naima
meşhur tarihinin ikinci dkllnde, H. 1099 tarihinden de öğreniyoruz tu kendisi Şehza-
JIGS7) vekayii arasında Dördüncü Mehmedin debaşında değil, Padişah Sarayının etrafım
tahtından indirüip yerine kardeşi ÜçlincU SU- çeviren kale duvarının Soğukçeşme semtinde
Aymanın îclâsım anlatırken H3.: Süleyman ki köşesi üzerinde bulunan Alay Köşkünün
IIJ-) orduyu hümayun ile beraber Sİlivridet* k a rc ım d a kâin ve bilâhare tBâbıâli» meşhur
Davudpaşa sabra&ınû gelen sadırlzara Sİyavuş olacak sarayda oturmaktadır- hattâ Padişahın
Paşanjı, muharremin üçüncü pazar günü, gazabına uğradığı zaman tebdili kıyafet ederek
rorbaba&ılar tarafından tahrik edilen âsi as bu saraydan kaçmış, fakat yakalanmış ve yine
ker tarafındın otağının basıldığını, «kasım ge o civarda bulunan Hoeapasa Çarşısında halkuı
çeli hayli şamar, oldu, böyle açtk yerde ika gÖ2ü ününde idam edilmiştir. Naimanm bo
met neden iktiza eder» diye cebren tuğları vak’ayı pek a^ık bir tfade ile anlatıyor;
kaldırılıp şehre sokulduğunu, fakat, veziri, «Kara Mustafa Paşa sarayına can atıp
yeni padişaha yakın bulundurmamak için kapuları kapayıp adamlarına silâhlanın diye
«Alay kö&kU ününde miri saraya kondurma emretti; onlar da toplanıp teı ne çeşit sûi-
yı? Eskiod&tar tfurbunda lEskıodalar denilen todbirdir. burası İstanbul şehridir, cümlemi'
yeniçeri kışlası Şehzadebaştnda, Şehzâde Sut* zi kılıçtan geçirirler U r gayrj çaren var be
tan Mehmed Camiİnln karşısında idi). Sadrı onır gör dediler. Çaresi2 can korkusu ile ba-
sabık maktul Kara Mustafa Paşa sarayına ge reme girip bir kapama bir yeşil makdem bir
tirildiğini» söylüyor. Fındıklüı Mehmed A|a* çuha serhadi üe tebdili kıyafet edip sarayın
mn bu s&ılerinden de, B&bıâUmn. Onyedinci harem damından NalU Mescid tarafına İndi».
Asırda, sadırâzamlara mahsus miri bir saray Nail) Mescid. bugün mevcud oltıp «Vilâ
olarak mevcudiyeti, ve m a y ı hümayunun yet Camii» dediğimiz mâbeddir; arlık gOn
M/group/merakediyorum
M s tlt — 17«8 — İSIAMIOL
Jîihi aydındır k | Kemanke* Kara M uştala Im - «Ttugün lıUınbul villyH daireli olarak kal-
i*Bln idao) ohunittgtı H ieil )0S$ IM tlidl 1643) Unılmafcta bulunan binanın Pafakapunı itti
yılında sonraları USSuJU adı il« m e|))ur ola tu » olunmanı MiUdl IB56 tarihinden M im
cak saray mevcuddur: hatU belfc m iri btr dir, SadırU am Omrvlf Pafaya verilmiş olan tut
saray olarak mevcıı&iur, Belki dc Kara Mtu- konak, onun vefalından n a r a diğer sa iıri-
infanm ittemımMu son ra mir! adına müsade zam iar tarafından miM lemiıten İM"İ olun
re olunm uş vc s a d ırizsn ıla rın İkametine ta h mağa bajlamıg ve Ribıâlt, Bâbı htimlymrun
sis edilmiştir Bu tarihten kırk dürt sene, yani yanı hajıntl* k a ra r kılm ıştır» diyor ve fityle-
y i rjju asır sonra. 11187 de. Fındıkltlı Silâhûar Ce devam ediyor; «Bunul* beraber miiteakib
Mehmed Aga, yukarıda ııaklettîk, bu saray saSırtaam lardan b izılan yine o n d a burada
dan attık kesin üir lisan ite «Alay Köşkü oturm uşlardı: meselâ Lâle davri Jubratnanı
öPütıde sadırsKiııılaıa mahsus tnîrt saray» ekseriya B eğktasta İkamet ederdi. Şu kadar
diye beiısctraettedir, ki, bina resmen sadırtamlarm ikametgSlu ve
devletin B âbıilisi olmak « fa lın ı o tarihten
«Osmanb Tarih Deyimleri ve Terim leri sonra kaybetmem iştir».
Sthlüğii* müelltli Mehmed Zeki pakalm ise.
NaJma'rtin bu a p k ve aydın kaydını görme M uhterem m u h a rririn yulardaki «alırlar-
memi;, değerli eserinin Bâtuill maddesinde da bu k adar k a ti konuşması herhalde doğru
ea az on senelik bir hataya diışrcıujtur, »ja- değildir.
ğıdail satırlar adı geçen sözlükten alunmflı: NalmA, tarihinin besinci cildinde H. 1003
(Wr
http://groups.google.com
*V5İKU>J»EDISİ — Î74Ö — BABIÂLİ
(M İ0&2) ve4tayii arasında »Sadırâzajn Drr* (eriyle helva sohtfcllerino öriıne olnnıgtu. bir
viş Paşa. Kadırga limanında olan »raydan ertfhl mahfil idi ve halk ağzının «Paşakapu-
göçüp Melek Ahmcd Paşanın oturduğu Ars» su* d elildi: burarta biiyük siyasi toptaM ıUr
fonha/je ardmda Bayrampaşa sarayuıa nuk' olurm uş, fafcat günlük *Pa$a divani» kurul-
letlı* diyor- Bit k a y ı t ı r , Blbiâli hakkmdtt marndı».
fcat’î bir hüküm çıkarılamaz, Derviş Paşa sa Burarta. güven Jie rahaLça soyliyebllc-
dareti bir yıl kadar devom eder, kendisinin ceğimi-z: eBâbıâlinİn, Onycûiftci Asır ortala*
bir felç darbesine uğraması üzerine LG53 d& nzıdan Uiharen, sacfırazamlartn emrine veril-
mührü hüm ayun Ibşir Tasaya gönderiilr; Pa- mis bir mirî saray* olduğudur.
kafm »Bu konalı onun vefalından sonra di Efdalüdd.n Bey, O&manh Tarih Encüme
le r s&dirâıa.mlar taralından tnüstemirreıî iş ni mecmuasında neşrettiği «Alpjpdar Mv*
gal olunmağa başlamıştır», ve aynı bina için lûfa Paşa» adındaki eserinde, Yeniçeri t»*-
«P8|sk£pıreu ittihaz olurcmaât Milâdi 1656 kim, yangın ve Al&jtıdar Paşanın ftlümii mü
C&rihlnıtea sonradır» derken pek garip bir nasebetiyle o devirdeki B&bı&llyi, d<i l&svir
karışıklığa düşüyor. odiyar:
tLâle devri kahramanı» diye NevçehlrU «BâinâU, elyevir, mebnt bulunduğu arsa
İbrahim Paşa halkındaki hükmüne gelir.ee, ilo arka tarafta Tom ruk dairesi denilen kı
unytmanialıdır kİ, Nevşehirli Damad İbra sımdan ib a ret o\an vâsi saha üzerinde jüt ka
him P^şanm BeşiktaşUtt sahilsarayı bu vezir tının bir kısmı k ârg ir olmak ü ıe re terem ve
ile padigaiımuı yfcranmın Çıragap cfitance- selâmlık dairelerini, ah ırlan , an larla rı ve
®İİMİIMI< bir M en
S. Uo«4âı eh' ile)
/group/merakediyorum
r â b jA U d e h a y a t — 1750 — İs t a n b u l
siEâhhane ve ccbehâneyl vc vâsi avlu ve ba İl ve beytutel için de barem dairesinin mebni
çeleri $4o>ii cesim ahşab bir daire idi. bulunduğu tomruk dairesine mürur eyler idi.
Bu d a ire n in Sojufcçeşmo tarafından ha «Tomruk denilen kısım iki parçadan mü-
kikaten Ali olan cesim b ir tapudan girilen rekkub idi. Biri kısım şarkide haremiâsçfİ
büyük bir ev altı avlusu ve bu aviud&ıı Naili dairesi ve diğeri dc kısmı garbida mutbaklar
Mescid tarafına çıkılır bahçe kapusu ve bu vc sak ta n koğuşları Vv ahırlar ve * şlalar ve
bahçe meydanda çavufbaşı, tevkii, telhisd t a saire mebni olan yer idi.
puları ve Nallımescid mahallesine nâzır di «Etrafla dahi aıaufl askeriyeden bir ço
vanhane ve bunun merasim kapusu var idi. ğunun karakolhanelefi var idi.
Elyevm ıneaeid denilen camiin etrafı hane * Yeniçeriler vücutlarım hissettirmeksisin
lerle muhat ve o nam ile mevstım bir mahal e trafı ta h tı tarassuda aldıktan sonra tobıke-
le olup buradan d ar bir geçit ile zikrolu- bira yanaştılar ve harbeciler kolluğundan g«-
nan resmî kapularm açıldığı meydanlığa ge Ü rd& leri k u ru otu kethüda odası şehrüşinio
çilir idi; vezir teşrifatına mahsus Bâbıâsafi ve alım daki direklerin aralıklarına doldurarak
binek taşı dahi burada idi. ateşlediler».
«Beşiraga Camii ve sebilinin önündeki
Efdateddin Bey. bu m alûm ata bir mehaz
d ar bir çıkmaz sokağın m üntehasinı harem gösterm em iş ve makalesine de bir plân ek
kapusu otan tom ruğun arka k ap u lan teşkil lem em iştir. Yukarıdaki, ta rife göre bâr plân
edeFdi. N ailımestid tarafından dahi tom ruğa çizmek çok zordur, büyük hatalara düşüle
girilen ve ayni mevkiden çavuşlar ve kavaslar ceği m uhakkaktır.
ve sayisler d^tiresme ve horandanuı guzanna
mahsus olan m uhtelif kapular olu p harem ile BÂHIÂLİ, 15ÂBIÂUDE HAYAT —
selâmlığın iltisakı olan zülvecheyn sofalar Merhum Semih Mümtaz S. «Tarihimizde
burada idi. hayal olmuş hakikatler» adındaki çok değerli
<tVezir dairesi bu kısm in üzeri olup, d ai hatıraları arasında: (Bu eser Hilmi Kitabevi
renin buradan Avasofyaya doğru imtidat tarafından yayınlanmıştır). İkinci Abdülha-
eden kısmı reis ve kethüda dairelerini m uh atfd devri sonlarında Bâbıâll hayâtma dair
tevi idi, Sengül yokuşuna ve Fatmasultanmek- genişçe bir yer ayırmıştır. Aşağıdaki satırlar
tebi sokağına muhazi sebil ve camie ve kü oradan alınmıştır:
tüphaneye kaı*şı olan akşamı ehniye, sokak fle «Ben Divanı Hümâyunu Mühimine Ka
yiLz teşkil ed&r ve şehniş inleri dahi havi bu- lemine kaydedildiğim gün ser halife, yani
lımurdu. Alayköşkiinün tamamen karşısında kalemin m üdürü safa geldiniz dedikten sonra
Bföıkebr denilen en muhteşem kapu mevcut beni iki büklüm bir ihtiyarın yanına oturttu
olup üstünde kethüdayı sadrı âlînin makam ve «O efendinin yazısı fevkalâde güzeldir.
odası raebni idi. Odanın kapu üzerinde teş Ondan ders alınız», dedi, thtiyarlar meraklı
kil eylediği şehnişin ve altındaki payende oldukları için daha 0 gün bu zat benim Jdm
direklerin araları boş idi olduğumu sora sora nihayet öğrendi ve aym
Bâbıâünin sarnıç, izbe, mahzen gibi bir odada büyük babam Mümtaz Efendi Üç ka
çok teferruatı dairenin altında olduğu gibi lem arkadaşlığı ettiğini ve onun torunu İle
tahtezzemin bodrumları ve tünelleri Habj var yanyana oturmaktan memnun ve müftehir
idi. olduğunu söyledi, ihtiyar az kalsm ağlıyacas
«Kalem memurları, hâcegân ve sair rüe- tı da! B ir iki ay yanyana oturduk* Beni âme-
sa deniz tarafındaki kısunda icrayi memuri di odasına aldılar. Amedi divanı hümâyun
yet ederler, herkesin hanesine avdetiyle dai kalemi sadaretten, yani sadırâzamltk inak*»
renin tatilinden sonra bu kısım dâ hademeden mından saltanat makamına yazılan arkalan
ve nöbetçilerden ba*ka kimse k a im » idi. Sa- yazar ve padişahtan gelen iradei seniyeleri
dırâaam dahi dairenin garb larafındaki ce kayıt ve lâzım gelenlere tebliğ ederdi. Bir
nahı üzerinde Ebussuud Caddesine kadar usul daha vardı ve buna da âmedçi bey neza
uzanan fevkani bir paviyondaki resmi oda ret ederdi, o da bâzı iradei seniye tezkere
larından çekilerek hususî selâmlık dairesi lerini yalnız okunmak üzere Bâbıâll konağın
olup Nalltmescid mahallesi tarafında Tnebni da oturan nazır paşalara göndermekti: vs
ve divanhaneye muttasıl olan daireye geçer bunları istediği adama, yani âmedi hülefasın-
h+tp://gpoups,googİGxoı
ANSİKLOPEDİSİ — 1751 — BÂBiALİDE RAYAT
dan olmak şar tiyle dilediği zattan bîrine ver gibi diğer nazırların odaları kapılarında da
mekte muhtardı. ikijer süngülü ârker p a h la ra selâm durduğu
cBâbıâHdc oturanlar — Sadaretten son- için Süit Pasa askerin selâm dur tic&lne tem-
ra Dahiliye Nezareti ve erkânı ve kalemleri popunu uydurur selâmım ona göre Ayarlar,
Bâbıâ'Lide idiler. Bugün vilâyet mcklubcu- clci'lmü, Bir gün kendisin* ete b ir irade tezke
sunun odum dan yanındaki büyük odada be resi götürm üştüm. O turmakiğumğı em retti ve
nim gördüğüm 2at Dahiliye Naaırı Memduh mutadı veçhlltf yakalı. iltifatlar ihlaline baj-
Paça idî ve yanı başındaki küçük odada d:ı iâılı. Beni büyük ha bama karşı beslediği m u
mühürdarı Haşan Bey (kalemi mahsus mii- habbetten dolayı fazla İltizam vc bana [azla ik
dürü) otururdu ve bir iki arkadaşı daha vardı. ram etlerdi. LâJurdı ederken birdenbire.,.
«Memduh Paşanın otu rd uğu odanın ta- *Oğlum; sen de Reşit Akif Bey gibi (paşa}
İüjtu ye§il kadifeli iki kanepe ile dört koltuk- neden fesinin püskülünü fesin tepesinde tutu
{azı ve âJîj iskemleden ibaretti ve m asanın yorsun?...* dedi, Ben hayretten hayrete düş
karşısında da iki maroken iskem le d ururdu. m üş ve biraz şımarığı Olduğum için «Efen-
İradei seniyeîerl kendisine götürdüğüm üz za dimia her zaman görmemezlikten miyoptden
man ayağa kalkar, tezkereyi okur ve bize iade şikâyet buyururaum ia... Bendenizin püskülü
eder ve bİMn 'da, merakı idi, b ir nüktecik m ü nasıl olup da g ö r d ü n ü z deyince;
sarfederdi, Bir gün oğlu Maziûm Beyle be Sana mahrem bir haber vereyim,
raber baba oğul kargı karşıya o tu ru rk e n bir — Gürmeme-k yoğdlr görüp divâne olmaktan
iradei seniye teskeresi götürmüştüm. Tezke bkii— Anladır, nu oğlum? Sen de benim ev-
reyi okuduktan sonra benim de oturm aklığı lâdımsın bunu bil, fakat kimseye söylem e..
mı emretmiş ve Bebekteki yaLumuda m ı ik a cevabını vermigti,
met ettiğimi sormuçtu. Maziûm atıldı; «Elbet «Hariciye Nezareti — Bugün İstan
te efendim», bebekler Bebekte o tım ırlar...» bul D efterdarlığının bulunduğu konakta;
gibi bir şaka savurdu Memduh Faşa derhal... fakat başka b ir kalıp ve kıyafette idi ve
«Evet amma oğlumuz göz bebeğidir...» mu o zaman Şûrayı Devlet Daireleri yanmadı
kabelesiyle (benim anladığım) oğluna azar* ğı için buraya koridorlardan geçilerek gi-
lanugtL dirilirdi. Evet o /am an tâ sadaret dairesin*
«Şûraya Devlet — İm paratorluğunu Şû deki büyük sofadan bavlıyarak hariciyeyc
rayı Devtetî de Bâbıâlide toplanmıştı. Bu kadar altlı üstlü koridorlardan gidip gelinirdi.
daire bugün yerinde yoktur; yanm ıştır ve ye* Hâriciyenin istişare odası, tercüm e odaları,
rine konulmamıştır. Burada Şûrayı Devlet Rei şifre ve kalem odaları, şehbenderler dairesi
si, tanâm at, maliye, dahiliye, mülkiye daire* ve kalem ler... Bahusus... K ileri hep oraday
leri ve muhakemat daireleıi ve kalem leri dı. Hâriciyenin kileri a lt katta bir büyücek
otururlardı. odada hemen hemen hepimizi toplar akşam
«Muhakemat daireleri o zaman devlet üzeri kahvaltısı vaktinde hakikaten işimize
memurlarımı muhakemeleri işiyle meşgul yarardı. Havyarlı sandviçler, lor peynirli
olurlardı. Bir de bunların fevkinde bir mül francalalar; naneli limonatalar hem terütaze
kiye dairesi vardı. Buna Şûrayı D evlet Reisi hem de tertemizdi.
bizzat riyaset ederdi ve Stesı adedi o devrin «Sadırâzam Avlonyah Ferid Paşanın
ibjalline rağmen yirm iyi geçmemişti. bâra o bu kilerden şunu bunu getirttiği de
«Benim yetiştiğim Şûrayı Devlet reisleri görülürdü. Muziplik bu ya bix de... «Şadırâ-
Kürt Sait Paşa ile Lâz Haşan Fehmi Paşalar~ zam paşamız ucuza dayanamaz...» der gülü
dı. Salt Paşayı ârnedi hülefa&ından iken sık eık şürdük,
ziyaret ederdim. Haşan Fehmi Paşayı ben de Sadaret ve erkânı ~ AmediJ diva
fi*Ml olduğum için mülkiye dairesinde görür nı hümâyun kalemi Matı mudu Adlî dev
dururdum... rinden başlar. Vazifesi yukarıda e n etti
«Sait Paşanın bir hususiyeti de fasla mi ğim gibi Padişah İle Sadırâzam arasın-
yopluğu id i Bâbıâli koridorlarından geçerken daki muhaberatı kayıt ve tahrir etmekti
sağa sola eabere selâm verir gibi rivayetler da Meclisi vükelâda bulunan kâtipler bu kalem
duyulurdu, Ve kendi kapısı önünde olduğu den alınırdı. A m etal bey veya âmedei efendi
Wgroup/merakediyorum
BÂBfÂLİDE HAYAT — 1752 — tSTANBUJL
denilen zat İm kalemin müdürü idi. Ben im** ■İçimizde hakikaten dirayeti kim deleri
iti hAlefalıgıoa memur edildiğim vtkii Amedci müsellem olanları vardı, tçinrâde gene haki*
Mthıncd Ali Beydi (Sonratan Mehmed Ali kalen ademi dirayeti k*(Aileleri müsellem ve
Paya olarak Sadırâzam müsteşarı; Meşruti meşhur olanları da vardı. Odada yanma te
yetten sonra da Evkaf» Hümayun Nazırı ot- sadüf ettiğim bir kalem arkadaşımın bir tür
muydu* Dikkatli, ferasetli, hayırhah, neşeli lü maaş senedini yazamadığını bugün gibi ha
ve oükteel bir zattı. Hepimize ayrı ayrı ilti tırlarım . Ancak su İçer gibi hattâ en mühim
fat eder; »rica ederim» demeksizin bir keli tezkere müsveddeleri yapanları da hatırla
me olsıın söylemeydi. Hele altı kişiden iba rım. Efdaieddin, Müfit, NuraUtin, Büyük
ret olan hıısıısl maruzat odası biz efendileri Celal, muavin Cemil Beyler ve saire gibi
ne fazla ehemmiyet verir ve emniyet ederdi; Ren de dahil olduğum halde üst tarafı pek
çok da çalıştırırdı. sayılacak kadar az değildi. Buna rağmen İş
«Zevki tencerelerin gayet tertipli ve lerde asla sekte görülmezdi. (Nureddin Bey
okunakh yazılması olduğu için buna ve bun sanatkâr M ünir Nureddinin babasıdır I
dan evvel de müsveddelere aşırı dikkat eder
«.Seryaver bey veya paşa — Bâbıâ*
di (... Doğrusu boyledir diyerek müsvedde*
lide b ird e yaverlere ve süvarilere mahsus
lere müsvedde derdi...) ve yazdıklarımızı ta s
odalar ve ahırlar vardı. Bir de Seryaver Bey
hih etmezse kâğıdı bize verirken m utlaka te
veya Seryaver Paşa vardı. Sadırâzamın ya
şekkür ederdi. Padişaha gidecek evrak) biz
verleri... Yaverler nöbetle at üzerinde Sadoi*
zat Sadırâzam a götürür, im zalatır, sonra bun
zâmın arabasını U kibederlerdi ve öteye be
ları kırmızı b ir atlas keseye yerleştirir ve
riye gönderilen müstacel tezkereleri, iradei
balmumu île sıktığı kesenin ağzını da mü-
aliyeleri (Sadırâzamin em irleri demektir! götü
hürler, saraya yollardı. Saraydan gelen iradei
rürlerdi. Seryaver Bey veya Paşa da odasın
seciyeleri de Sadrâzamdan a lır icabım icra
etlerdi. Âroedci bey yazdıklarımızı beğenmez* da oturur, gelirken ve giderken Sadırâzamı
se hırçın çizgilerle tashih eder «seraihâne istikbal ve leşyi ederdi. Bir rivayete göre de
gelen gidenleri, S adırâum ı ziyaret edenleri
yazmışsınız» derdi. Bu itaptan biri de hiç
unutmam ilk defa bana nasip oîmuştu ve se- kayıt ve saraya areederdi’ Bu başyaverlerden
m ih in e tâbiri böyle başlamıştı.
ismi hatırım da kalan Cemal Paşadır. Hepi*
mize hiirm et eden bu » t hususi hayalında
«Âmerii Hülefaları — Ben bu m e
dostluğa hürm etkardı. Eğlence namına da
muriyete getirildiğim zaman bir hayli âme-
yalnız pokeri severdi, ve pokerde kısarsa alâ-
di hülefası vardı. Bunlardan kalabalık ta
hotör diyecek yerde «Alâvutum» derdi.
rafı haşmııavin M üfit Beyle beraber bü
yük bir odada o tu ru r, çalışırlardı. Altı «ItafıilEye Nezareti — Bugün Istan*
kişilik hususî kalem de ay rl bir odada ça bul Valiliği makamında Valinin işgal el*
lışırdı. Muavini sanilikte bulunan zat da tiği daireyi evvelce sadırâzamlar işgal eder
(Ben burada Cemil Beyi bulmuştum. Besim di ve Vükelâ Meclisi bu dairede İçtima
Ömer Paşanın ağabeyi. Azmi Beyin kayınpe eylerdi. H er pazar ve çarşamba günlerû -
deridir) âmedei beyle beraber b ir odada otu Merdiveni çıkar çıkmaz sağ tarafa tesa
rurdu. Miifit Bey îyi bir kalem müdürüydü. düf eden birinci koridorun başlarındaki eda
Yazılacak müsveddeleri hülefaya o taksim larda nezaret tercümanları otururdu, lik böl
eder, yazılanları iptida o tashih eyler, âmed- meden sonra da Dahiliye Nezareti kalemleri
Ciye yollardı. Pek mühim olmıyanlara da bulunurdu. Mektubî kalemi, evrak kalemi
beyan edilmesi işaretini verirdi. Fakat h e r gibi hemen a lt katlarında *>da muhasebe ve
kese iş vermez* yani herhangi bir illi maş nüfus kalemleri yerleşmişti. Aynı zamanda da
la kaleme gelip de ellerinden İş gelmeyenleri vilâyetlerin kapı kâhyaları ve kapı çuhadar
yormasdı. Ve kendisinden bu gibilerden Ali- ları alt kattaki odalarında çalışırlardı. Kapu
tıln veya Velinin gelip gelmedigl, kaleme de kahyalarının vazifesi vilâyetlerle İstanbul
vam edip etmediği sorulursa nevima şöy'e dairei Tesmiyelerinin arasında cereyan eden
b ir cevap verirdi: tahriratı toplamak ve bir hülâsasını yapıp
«Kcndİ M an gelir anma kuleme valilere gdndermek; gelenleri de alıp devaire
8foü gelmez Qdqn a d a h atm e!» ı taksim ve Jaklbetmektİ ki kapı çuhadarları bu
nttp://groups.google.c
A N S İK L O P E D İS İ — 17 53 — B A B IA L İ D E H A Y A T
ı/group/merakediyorum
b â b jA ü d e h a y a t - 1754 — I s t a n b it l
http://groups.google.
ANSfKLOFEOfSt — 1735 — B A B IÂ L İ B A S K IN I
ü. Memlekette umum i efkâr, yakından gör pacajdarını düküne düküne nihayet oradaki
düğü sefaletten ve Erîirnenin düşm ana bıra camiin duvarına yaslanarak — ıskat atmak
kılarak yapılacak sulhdan dolayı hüküm etin için bekllyen dilenciler g ib i— çömeldiler.
aleyhinde idi. İttihad ve Terakki Cemiyeti «Halbuki diğer taraftan baskıncılar, sa
böyle bir hareket hazırlarken yabancı m uhit daret dairesinin kapuau öniinde nöbet bekli-
leri de düşünmüş, ve hareketten Istanbuidaki yen iki neferi, vazifesini yapmağa kalkışan
Alman ve A vusturya sefaretlerini de haber- Sadırâzam yâveri Nazif Beyi isimleri mazbu
dar etmişti. H attâ Almanya elçiliği başte m i- tum olm ayan diğer altı kişiyi şehid ettikten
maniyle Bağdad Şim endiferleri m üdürü Mös sonra camekânlı kapuyu kırarak girdikleri iç
yö Hügmcn d e baskın yapıldığı sırada Bâbıâ- sofada H arbiye Nasırı Nâzım Paşa ile yaveri
lide bulunuyorlardı. K ıbrısü Tevfık Beyi de şehid etmişlerdi.»
Baskını yapanların hüküm et içerisinde Bâbıâli binası ve caddesi silâh sesleriyle
ve Babıâlide ta rafd arla rı olduğu m uhakkak çın çın öterken ekserisi sarıklı bulunan bir
tır, Çünkü tstanb ul m uhafızlığının Bâbıâliye kaç yüz kişilik baskıncdardan ayrılan altı ki
gönderdiği b ir bölük asker, o sabah talim e şilik b ir heyet vükelânın içtima salonuna gi
çıkarılmak vesilesi ile B âbıâîidcn uzaklaştı rerek orada bulunan üç kişiye iş başından çe
rılmış, yerine A nadolu red iflerin d en yeni si kilm elerini em rettiler. Onlar da bu em re iîaat
lâh altına alınmış b ir m üfreze bırakılm ıştı. ettiler.
Bu m üfrezenin de başında k u m a n d a edecek Başında Sadrâzam Kâmil Paşa olmak üze
tek b ir subay yoktu. r e vükelânın ekserisi daha ilk silâh sesleri
İşte bu sırada yapılan Bâbıâli baskınını üzerine Bâbıâliden ayrılm ışlardı O zamanki
o vaktin dahiliye nazırı A hm ed Reşid B eye H ariciye Nazırı Köpril N uradonkiyan Efendi
fendinin iA hmed Reşid Rey) kalem inden ok u P ariste çıkan L e Temps gazetesinin 14 şubat
1913 tarihli sayısında çıkan siyasi bir hatıra
yalım:
sında : «Meclisi vükelâ salonunda dışarsdan
«Sadırâzam Kâmil P aşanın iradei seniye gelen silâh seslerini işitince yapılacağı gün-
tebüğine gelen m abeyin başkâtfelnî kabul e t le rd en b eri dillerde dolaşan baskının vâki ol
m ek üzere meclis salonundan odasına gitmiş duğunu anladım, Siyasî mühim kâğıtları çan
oLduğu b ir sırada, B âbtâünm biiyük sofasın tam a do ld u ra rak kilitledim. Fakat çantamı
dan silâh sesleri ü zerine evvelâ n e kadar a l verecek m esul b ir şahıs bulamadığım için
danmış olduğunu ancak o vakit an lıyan H ar masa üzerine bıraktım. Şahsıma ait evrakı
biye Nazırı Nâzım P aşa y erind en fırlayarak a larak dışarıya fırladım . Ön kapudan çıkma
bana hicab ve ıstırap ile bak tıktan sonra, yı tehlikeli bulduğum için arka kapudan do
hızlı adımlarla yü rü yerek gitti. Sonra Şey laşarak Soğukçeşme karşısındaki kapudan
hülislâm Efendi evvelden tasarlam ış olduğu tram vay caddesine çıktım.»
emin b ir yere çekildi. V ükelâyı saireden bir E n salahiyetli iki z a t a anlattıklarına göre
çoğu salonu terkettiler. Yalnız Ş v kaf Nazırı kolayca karşılanabilecek oîan bu baskının bir
Ziya Paşa, Bahriye N ezareti vekilliğinde bu hü küm et tebeddülüne sebep olması, devlel
lunan bahriye feriki R üstem P aşa benim le adam larının aciz ve tereddütlerinden Kİyade,
beraber salonda kalm ayı tensip ettiler. m em lekette Balkan H arbindeki mağlûbiyet ve
«Revolver sesleri fasılalı b ir şekilde de iradesizlikten mesJul gibi görünen, bilhassa
vam ediyordu. Fakat Bâbîâiideki bölüğün bu hâlâ kahram anca m üdafaa etmekle devam
hücumu def'e kâfi olacağını bildiğim den m ü eden E d im e kalesini te rk e razı olan kabine
dahalesini bekliyordum. Böyle b ir müdahale aleyhine hissedilen «mumî memnuniyetsiz
zuhur etmeyince pencereden etrafa bakındım; likten ittih a d ve Terakkinin istifade etmeyi
gördüm kî üzerlerindeki asker elbisesini he bilmiş olm asındandır. N itekim Bâbıâli baskı
nüz; giymiş oldukiarı ve askerlik değil, bek nından sonra kurulan Mahmud Şevket Paşa
çilik bile yapamıyacakları vehleten anlaşılan; kabinesi, Edirnenin terkediiemiyece£ini izah
yaşlı* mâlüî, cılız birtakım adam lar tüfekle için büyük devletlerin îstaıı buldaki elçilerine
rini âdi bir çıkın gibi ortasından tutm uşlar verdiği notada: «Edirnenin düşmana terkedf-
sağa sola bakınıp duruyorlar, yanlarında bir leceği hakkındakl haber umumi efkârda o ka
küçük zabit bile yok? Bu bedbahtlar ne dar büyük b ir galeyan hâsıl etmiştir ki, sab*k
ı/groııp/merakediyorum
I
tübioc istifaya mecbur olmuştur, derken bil lâuhaliyâne bir i im kaydırma diyebiliriz ki,
İKtts* bu nokrayı tebarüz ettirm ek istiyordu. J.ılanbul basın âlem inin beşiği olan bir yeri
Mneffrr Emi tetkik edecek istikbalin yazarlarını şaşırta
IIAIÎIÂI.I CAKOKSİ (Eskil — ıB.: Anka bilir. İm endişe iledir ki. İstanbul Ansiklope
ra Caddesi) Bâbıâli Caddesinin yakın maziye disi. 1934 Rehberindeki Bâbıâli Caddesini
ait manzarasını. Ahmed Midhal. 1200 (1878ı tetkik ed er iken, maddeye b ir «Yeni» keli
da »Yeryüzünde Bir Melek* adındaki rom a mesinin ilâvesini uygun görmüştür.
nının baslarında şöyle tasvir eder: Itüyükşehrtn en işlek yollarından biri
dir.
■Bundan tahm inen otuz beş sene kadar
evvel b ir kış gecesinde id i IJ261? — 1845?) 1951 yılı ocak ayında İstanbul Ansiklo
Sirkeci iskelesi tarafında garip b ir hal vukua pedisi adına A nkara Caddesini gözden g e b
geldi. Ama nasıl Sirkeci iskelesi?.. Büyük ren Cemal Gündoğariten ve Behçet Elver
yangından sonra meydana gelip bugün bir aşağıdaki n o tları lesbit etm işler, bu notlara
başlan diğer başa doğru baktığımız zam an M ünir Süleym an Çapanoğlu d a bâzı hatıra
kalblerimize ferahlık veren geniş caddeyi ba la r ilâve etm iştir; V ilâyet önlinden sol kal
tın ım a g etirip de kendinizi Sirkecide bulur dırım ı takiben yüründüğüne göre:
iseniz h a b e r vereceğimiz vakanın aslâ farkına 28 num ara İzzeddin H anın altında kah
varamazsınız. Eğer yirm i beş yaşını askın b ir vehane. m üşterisi ayak esnafı ile hamallar
adam olup da biraz da hafıza kuvvetiniz y e ve civardaki miivczzi ve işçilerdir.
rind e ise, o e.vki Sirkeci iskelesini h âlâ güzü 26 num ara İzzeddin H anın altında dük
nüz öntinde bulursunuz. B inaenaleyh ta rif için kân. avukat M. Fevzi Gökçeli yazıhanesi ve
pek uzun tafsilâta liiznm yoktur. Cağalog- daktilo.
lundaa doğru gelen yani şim diki B âbıâli C ad 24 num ara tzzeddin IJam. Hanın içinde
desinin selefi bulunan belli başlı caddesinde aşağıdaki avukatların yazıhaneleri vardır: Mu
bile sağ taraftaki hanenin dam ından b ir kİTe- am m er K öprülü. N aci Aksoy, N ecad Akde
m ir, Naci Kılıç. Kem al Açıkalp. Edip Keçe-
mil düşecek olsa, sol taraftaki haneuin cum
cioğlu, Cevacf Beyaıojjlu, Meliha Çorbacıoğ-
basını zedeleyeceğini size ih tar eder isek m ü
balâğa etmemiş olduğumuz halde. Sirkeci is lu. B ekir Sami GömügeL
Bu handa bulunan diğer m üesseseler de
kelesi sokağıma nasıl bir sokak olduğunu da
tarif e tm i ş oluruz.s şunlardır: e B in Yayınevi, Türkiye Eczacı
K alfaları D erneği, Genç Kalem ler dergisi.
BABIALİ CADDESİ (Yeni) — 1934 B e Türkiye Kimya Cemiyeti, Amerikan Haber
lediye Şehir R ehberine göre, tstan b u l Vilâyet Ajansı, Oya terzihanesi, Osman Yalçın Mat
Konağı karşısından Sulta nahmed - Bayazıd baası, Büyük Doğu Cemiyeti ve Dergisi, De
tramvay yoluna kadar uzanan büyîHt cadde ki, nizli İsm et İnönü Lisesinde yetişenler Cemi
bu tramvay yolu, Büyükşebrln ana seyrüsefer yeti, İzm ir Lisesinde yetişenler Cemiyeti, Ay
kanallarından biri olup adı 1934 Belediye Şe dın Y üksek T ah sil talebe Derneği, Üçler Mat
hir Rehberinde Yeniçeriler Caddesidir, fakat baası.
mezkûr rehberin 2 numaralı paftasında adı Eskiden izzeddin ffanında yazıhane ve
yazılması unutulmuştur. m üessese yoktu, odalarında bekSr uşakları bil
İstanbul Ansiklopedisinin «Ankara Cad hassa Niğdeli hamına! lar otururdu, Asa mİ
desi* maddesinde intişar etmiş bir kaç satırı iklisad ile yaşayan bu hammallardan çoğu
burada tekrarlam ak zarureti duyulm uştur; hammallıkfan gayrı faizcilik de yapardı ve
Eski Bâbıâli Caddesi, bugünkü A nkara hazin olan tarafı da faizle para verdikleri in
Caddesinin, Muradiye Sirkeci Tram vay Cad sanların ekserisi Bâbıâli patronlarının insaf
desi dörtyol ağamdan Nyrlosmaniye Caddesi sızca istism ar ettikleri m uharrirlerle gazete
kösesine kadar olan yerin adıdır. 1934 Reh muhabirleriydi.
berinde, eski Bâbıâli Caddesinin bir kısmına 20 num arada İzzeddin Hanın altında Fet*
«Ankara Caddesi* admın verilmesi, keza eski lab UsiaoJn Kanaat a f evi tB.: GönillaUn,
Bâbıâli Caddesinin yukarı parçasına eski Ca- Fettalı).
ğaloğlu Caddesini ekliyerek t Bâbıâli Caddesi , 18 num ara İzzeddin Hanın altında Tü
adının muhafaza edilmesine, en hafifinden tüncü,
http://groups.google.coi
A s s tıc to re o ls t
1757 «A b i Al I c a d d e si
ı^ jr n ııp /m o r n k o H iy n r ıım
BÂBlAU CADOCSt — 1758 — İSTANBUL
http://groups.google.
AjrsttCLOPEDÎSf
— 1759 — BABIÂLİ CADDESİ
ı/group/merakediyorum
CABIÂLİ Ca DDKSİ — 17B0 — tSTA jraut
h t t p : / /groups.gooale.co»
ASSfK LO PEDfSf
— 1761 — BABIÂLİ HOCASI
ikinci ve üçüncü cildlcri orada tamamlanmış ortalığı tutan çılgın eğlenceler içinde yaşıyor
ta- (B.: Nurgök Matbaan).
du; Öyle ki, kocasının ürerindeki nüfuzu ile
İran KonsoJosMncstain harcısındaki ko- bu çengi karıya zengin İrat yaptırmaya ka
babından Eminönü Halk birusı Gazeteciler dar varmıştı. Devlet ihtilâller, ve çok k&tii
Cemiyeti tarafından satm alınmış, iki kal ilâ şartlar altında devam eden bir Rus harbi kar
vesiyle iç kısms tamamen değiştirilerek yep- şısında çetin anlar yaşıyordu. Vazifesi çok
yeni bir bina olm uştur (B.: GazeteriJer Ce- agJr olan kaymakam paşa ise, Bâbıâli hare
jnlyeti>. minde olan rezaletleri görmiyecek kadar göz
Halkevi ne ,ek o la rak y aptırılm ış bina leri bağlı bulunuyordu. Dostlarının nazikâne
konferans salonu - Çocuk T iyatro Gençlik 1ma ve İhtarları ile de kendisini toparlaya-
Teşkilâtı elindedir, madı, Bâbıâli haremindeki eğlenceler nihayet
35 kapu numaralı bakkal dükkânının saraya aksetti. Kaymakam paşa mayısın seki
yerinde bir şekerci dükkânı açlmıştır. zinde (3 Reblüîevvel) azledilerek kendisi Lini
Nuruosmaniye Caddesi köşesindeki Ca- ni adasına, zevcesi hanım da Bursaya sürüt*
ğaloğlu Fırını 5 * 6 yıl kadar kapalı kaldık dü, Çengi kan da cellâda verilip boğulduk
tan sonra son imâr işleri arasınd a yanındaki tan sonra cesedi denize atıldı.
27 numaralı tütüncü d ü k k ân ı ile b e îa b er yık* BABIÂUDE MAHALLE MEKTEPLERİ
tınlmıştır. Yeri arsa olarak durmaktadır, ÇOCUKLARINA PİLÂV ZERDE ZİYAFETİ
tam Cezerikasımpaşa Carr.irnin arsasına k a r — Eski Türk maarif hayatının tuhaflıkların-
şıdır; bu fırın arsası da sey yar kundura bo dandır; 18D9 da tstanbulda ne kadar mahalle
yacıları parkı olmuştur. mektebi varsa, bütün çocukları hoca ve kal-
Eskiden 17, 15 ve 11 kapu num aralı bi falarlyle beraber beşer onar m ektep olarak
naları Sedad Sîmavt m erhum tarafından sa Babıâliye dftvat edilmişlerdi. Orada kendileri
tın alınarak y ık tırılm ış arsaları üzerine tesis ne bir pilâv zerde ziyafeti verilmiş, çocuk
ettiği H ürriyet Gazetesinin binasına başlan lara da onar para bahşiş dağıtılmıştı. Bunun
mış, taraamlayamadan vefat etmiş, oğulları için d e hazîneden evvela 3000, sonra da 2000
tarafından ikm âl edilen bu bina, lstanbulu k i ceman 5000 kuruş çıkmıştı kL Babtâtiye
hakikaten tezyin eden muazzam bir yapı ol 20,000 çocuğun geldiği anlaşılır.
muştur; Türk gazeteciliğinin ve ayni zaman-
da modern T ürk yapı sanatının yüz akıdır BÂBIÂLİ EFENDİSİ — Bâbıâli kalem
(B. H ilm yet Gazeteaij. lerine devam eden kâtipler kılık ve kıyafet
11 num aralı Büyûkreşldpaşa İlk Okulu lerine bilhassa dikkat ve itina ederlerdi, te r
binasına tstanbul Küs Lisesi yerleşmiştir. Sed biyesinde noksan, tavrü hareketlerinde uy
üzerinde i, 3, 5, 7, 9 kapu num aralarını taşı gunsuzluk görülen gençler Babıâlide pek tu
yan evlerin hepsi istimlâk edilip yık tırılm ış tunamazlardı. Bundan ötürüdür kî, Biiyükşe-
tır, tkincî Sultan Matamud Türbesinin yüksek hirde halk ağzında, gayet terbiyeli, dürüst
duvarı da yıktırılmış, alçaltılmış, üzerine gü- gençtir» mânasına «Bâbıâli efendisi» tâbiri
zel bir demir parmaklık konmuştur* Yolun doğmuştu; bilhassa kadınlar^ meselâ; «Bânİm
o sabası bu tadil ile şlrintegmlştir (Şubat 1960), oğlum, maşallah Bâbıâli efendisi gibidir» di
ye öğünürlerdi. Ayak takımının külhan! mu-
BABIÂLİ ÇENGİSİ KAR! — Asıl adı kulesl arasında da, edeb yadırgana geldiğin
bilinmiyor; Ondokuzuncu Asrın ilk yıllarında den: «Ulan Bâbıâli efendisi misin?-* gibi tez
bu lâkapla İstanbul halkının diüne düşmüş
yif yollu kullanılırdı.
ve şöhreti kendisi için âfet olmuş bir kadın
dır. BÂBIÂLİ HOCASI — Babıâliye devam
1B10 (.H. 1225) da sadaret kaymakamı eden genç kâtiplere» - ki içlerinde onüçer,
olan Osman Pasa zevcesinin pençesine girmiş ondörder yaşında çocuklar da bulunurdu -
erkeklerdendi; 'hanımefendi de gaye* bilhassa lisan ve kitabet ve yazı dersleri veren
iffet ve namus kıymetlerine karşı kayıtsız olan muvazzaf muallimlere verilen unvandır. Aşa
ba çengi karıya tutkundu* Onıı BabıâUnin ğıdaki satırlar bugünkü yası dilimize çevrile
rek Vakanüvis Ahmed Lûtfi Efendinin kendi
BABIÂLİ YANCINLAiU — 1702 — İSTANBUL
adü?a nisbetJe anrl^n tarih/ain dördüncü a i dığı sırada, tersaneliler, ateşin önünü kesmek
dinden alınm ıştır: için arz odasının bir kaç yerine gomana tâbir
«1250 tarihine kadar tstanbulda kalem edilen kalyon halatlarını bağlayıp ve hep bir
lerdeki kâtiplerin tahsiline muhtaç olduk den «zörû bâzO» ile asılıp a n odasını yerin.'
ları arabî ve farisi lisanları tahsili için mun den koparıp indirivermlşlerdİ; fakat a rı odası
tazam mektepler açılmamıştı. Arabi tahsili çökerken, yangının itfasına çalışan neferler
için cami derslerine gidilirdi, fakat farsea den beş kişi yalımh enkaz altında kalarak te
Öğrenmek müşküldü. Büyükler ve zengin lef olmuşta. Arz odası çökünce tulumbaUr
ler evlâtlarını ‘dairelerinde konak hocalarına müessir olmuş vo yangın söndürülmüştü. B&-
okutturarak terbiyelerine itina ederlerdi; fu biatinin hemen yarısına yakın b ir kısmı mah
kara çocukları bu talim n im etin den e k s e r i/a volduğundan, ondörl gün, yeniçeri ortaların*
mahrum kalırlardı; bu gibiler için de Babıâ- dan bir kaçı sönmüş gibi görünen kerestelerin
lidc ve D efterdarlıkla, kalem vaktinden ev- için için yanarak te k ra r alev almaması için
yel dersler açılmıştı. İlim ve edebleri tanın gözcîi bırakılmıştı. Fakat, kurban bayramı
mış vaktin ildebasından b ire r muvazzaf m ual yaklaşmakta olduğundan» şehre kurbanlık, koç
lim yeni yetişen kâtiplere itim te d n s eder- indiren çobanlardan o civara gelen b ir kaçı
lerdi* bir m iktar ot tedarik etmişler, otları yanık
Bu madde ile ilgisi olmamakla beraber k erestelerin üstüne yığmışlardı. Geceleyin,
burada kaydetmek lâzımdır, Büyükşehrin herkesin derin bir uykuya daldığı sırada, me
eski kalemlerinde, çoğu edib, şâir, tarihe, ğ e r hâlâ sönmemiş olan kerestelerden, çid-
arabça ve farseaya âşinâ kalem âmirleri, mü detU b ir poyrazın kopardığı bir kıvılcım bu
meyyizler dairlerine verilen m üstait ve zeki o tları tutuşturm uş, rüzgârın önünde saçak
gençlere lıakikî bir muallim» mürebbi, m ür saçak alevler halinde uçmağa başlayan »İla,
şit! olm uşlardı. Babı&ünln birinci yangından kurtarılm ış ha
Bibi.: MZ. Fakalıa, Tarih Sözlüğü. rem dairesine yapışmış, b ir âfet halini almış,
BÂBIÂI-rt YANGINLARI — Bâbıâli (H bu y en i yangın da beş saat devam ederek
115%) 1740, IH. 1168} 1755, (H. 12S3) 1808, Babıâîiyi tam am en k u l etmişti.
(H. 1241) 1826 ve (H. 1254) 1830 yıllarında 1755 Yangım — Silâhdar tevkii Ali Pa
tamamen, <H. 1295) 1878, (H. 1329) 1911 yıl şa sadaretine rastlar, ateş, Hicrî 1168 zilhic
larında kısmen yanarak ateş âfeti geçirm iştir cesinin yirm i ikinci pazar gecesi saat alatur
1740 Yangını — Hicri 1152 yılı zilkaade ka altıda Demîrkapu hizasında b ir evden çık
sinin sonuncu cum artesi gecesi saat alaturka tı. Şiddetli bir poyrazla derhal bir kaç kol
dörtte, {Mehmed Paşa sadareti), harem ta p u olarak bir taraftan Bahçekapusuna gitti, Muh*
suna bitişik harem ağalarının oturduğu yer sinzâde sarayım , surdan atlıyarak yeşil ki*
den çıkan yangın, ağaların şaşkınlığı ve hfr- rem itli camii yaktı. Bir taraftan Paşakapusu
men hepsinin evvelâ kendi esvaplarını kur ve D efterdarkapusu ürerinden, Divanyolun
tarmak kaygusuna düşmeleri yüzünden etrafı dan M ehterhane ve D efterhaneye dayandı; hir
iyice sa d ık la n sonradır ki BabıMinm m uha taraftan Mahmudpaşa çarşısı ve Çuhacılar ha
fazasına memur kılaal He tulum bacılar hare nım kül etti, bir taraftan Soğukçestne ha
kete geçti; fakat onlar gelinceye kadar âteş, valisini Ayasofya çarşısını mahvetti, ateşin
raâncndi ejderhâ! demkeş, sûyi âsümame ze- itfasına çalışan halk ve asker, bitkin ve pe
bânekeş» olmuştu. Sıkıca bir poyraz estiğin rişan ne yapacağım şaşırdı. Padişah Üçüncü
den, etrafındaki a n odası, hasır odası ve bun Osman halkın eşyasını kaçıracak yer bula
lara bitişik daireler alevler arasında eriyip madığım öğrenince Ağabehçesî&in (Gûlhane
yok oluvermişti. Padişah Birinci Mahmud parkının) açılmasını emretti; otuz saat sürert
sertabibi ve bil fiil Iiumeli kazaskeri Hayatl- bu ateş âfetinde Bâbıâli de tamamen yanmış*
zâde Efendinin o civardaki konağına gelerek tu Yeniden yapılıncaya kadar Esma Sultanın
yangının önlenmesini bizzat takib etmiş, ate$l Kadırga limanındaki sarayı Pajakapusu itti
söndürmeğe çalıdan yeniçeri, cebeci, tersane haz olundu. Hicri 1169 muharreminde Babıâ*
ve sair ocaklar nefer ve zabitlerine bahşişler linin yeniden inşasına baştandı ve Tersane
dağıttırmıştı. Ateş Divanhane tapusunu sar Emini Bekir Efendi, bina emini tâyin otundu.
http://groups.goog le.cor
A^slKLOFBDİSt
— ı?&3 — BABIALİ YANCINIAM
Jllüftni hümayuna nail olduğunun tezine çıtan sür'atle ilerliyordu. Efdaleddin Bey OsmanlI
bu yangın, halk tarafından sadırâzaju hak Tarih Encümeni mecmuasında neşrettiği
kında uğursuzluğa yoruldu vc nitekim bir ay «Alemdar Mustafa Paşa» a d ın d itt eserin
sonra, irtişa fle itham olunan Bıyıklı Ali P a di» bu yangım $ıı StUrlarto tasvir «<liyor.
şa azil ve idam edildi. «Silâh sesleri dahildekilcri ikaz eylediği
B a b ıâ lin in in ş a s ı a y n ı y ıl s o n la r ın a d o jj. gibi alevlerin çıkardığı « d a y ı velveledar ve
ra Mustafa P a ş a s a d a r e t in d e b ite r e k Vaka- etrafa intlyar eden ziya. Alemdar Paşaya her
niivis Vâsıf Efendinin lisaniyle, «B&bıâli, hakikati ayan etmiş idi Cftmenâbınclaa fır.
d e s t i y â r î - i himemî pârîifshi p ür meali ile layon paşa, harem takımının sofalarda hMiz
resm i evvelden M 15 t e r biııa o lu n u lj» s a d ır â - vc îeraun teşkil eyledikleri serseri kalabalık-
zam ta r a f ın d a n padişaha b ir ziyafet ile resmi tor arasjndan selâmlığa geçmek istedi ise de
kiişadı yapıldı. Şevvalin altıncı perşembe gü- harik ve dumanlar zülvecheyn dairelerden
oii «debdebe-i miiJûkâne ve tantatıa-i hüsre- ileriye geçmeğe mâni olduğundan Tomruk
vâne» ile Babıâliye gelen hüküm dar arz oda meydanına inerek istimdad için tabılbazlara
sına alındı. Sâıende ve hânendeler icrayı em ir verdi; yangın alevlerinkı mehib sadaları
ahenk ederek m ilkelle! t i r ziyafetten sonra Ve atılan silâhların sesleri arasında beş on
sadırâzamın on beş on a lt ı yaşlarındaki oğlu davulun yek ahenk olarak m uttarit! darbele
huzuru hümayuna kabul edilerek hassa silah ri de işidUmcfe başladı.
şorları lüm resine İlhak ve has ahırdan müzey «Bir tarafdan Alemdar Paşa, Bâbıâli ha-
yen (akimları İle b ir a t h e d iy e e d iim e it su re riki içinde kendi dairesi halkı ile birlikte ha§r
tiyle iltifata nail oldu. Sad;râısam Muştala Pa ola dursun* diğer tarafrian yeniçeriler, şadı-
şaya da, himmetinden ö t ü r ü b ir sam ur k ü r k râzamm ötede beride m üteferrik olan aske
İhsan olundu. rin e haberler göndererek: — Bizim içimi*
ocsğzmıiîJn riiigzn&m vezir iledir, am a l^i ta*
1808 Yangını — H ic ri 1223 yılı K am a mam oldu, siz başımızla beraber arkadaşları
ralımın yirm i yedinci gecesi seh er vakli, ye mız ve tarik i Bektaşiyede hem pa ve yoldaş-
niçerilerin Sadırâzam A lem dar M ustafa P a lanm izsiî, kışlalarımıza buyurun, rabatta olu
şaya karşı ayaklanm alarında kasden çıkar nuz* diye m uğiilâhe sinlerle şaşırttılar.
dıkları yangındır. «Şehir ahalisine gelince, civar mahallât-
Y enicenler vücutlarım hissettirm eksi- ta olanlar haTİkten ürkm üş iseler de, yeniçe
zln, etrafı tam am en tarassu t altına aldıktan rile r ahalîye: — Bu bildiğiniz yangun değil
sonra Babıâlinin Soğukçeşmedeki biiyük i s dir! diye hanelerinden eşya çıkarmağı men
pusuna geldiler. H arbeciler kolluğundan ge eylediği gibi hakîkaten, gayreti kâmile ibraz
tirdikleri ku ru otu, bu kapunun üstünde b u ederek har ikin sirayetine meydan vermedi
lunan kethüda odası şebnişinin altındaki dİ ler. Uzak mahallât sekenesi ise vakit gece ve
reklerin aralıklarına yığıp doldurdular ve sah u r zamanı olduğundan ekseriya bekçi da
ateşlediler. Yalımlar dairenin kaplam alarını vulunu bile zor duyduklarından ertesi gûmi
İyice sardıktan sonra, yer yer tüfek v e ta vaka şayi oluncaya kadar bihaber kaldılar.
banca atılarak isyan başladı. B abıilinin etra «A lem dar P aşan ın ta b ılb a zla n n u ı olanca
fı tamamen sarılmıştı, ateşten kaçanlar ye k uv vetleriyle sallad ık ları çom akların çıkardı
niçerilerin eline düşecekti; A lemdar Paşa da ğı m ııtta rid sa d a h e r ta ra f ta n cevapsız kalıyor
bu surette ya ele -geçecek, yahut yanarak d u ... A ra d a n h ay li zam an m ürur ettiği halde
ölecekti. Civardaki bekâr odlarında ve ev haricin iktiham ve izdihamının ziyadeleşmesi
lerde ve hanlarda yerleştirilmiş sekbanlardan ve imdada kimsenin gelmemesi Alemdar Pasa
silâh sesleriyle uyananlar, ortalığı yangının ile yanındakileri dü çan ye's eylem iş idi. Ora
şulesi içinde p ü r Steş» gördüler, Bulunduk- da hazır bulunan bolük başılar böyle eli bağlı
1311 yerlerden çıkıp yangını söndürmeğe ko olarak harik içinde yanm aktan veyahut ye
şanlar. pusuda bekleyen yeniçeriler tarafın niçerilere telim olmaktan ise dahile ahırlar
dan öldürüldü. Yangın, şiddetle genişlemek da — Islahîiüsâfidu —* bulunan allara bine
te idi; Babıâlinin mevcut binaları muhtelif rek meydanda yalın kılıç hazırlanmak ve bir
tarihlerde yapılan ilavelerle genişlemiş bayii kaç kişi fedailik edip kapuU ri açtıktan sonra
binalar olduğu cihetle ateş kolay sarmış, yeniçerilere sıkı ateş ederek onları geri pû»
n/group/merakediyorum
BABlAU VANCINLARI 1764 İSTANBUL
kuıttâklen sonra açılarak sabaya 3İteria Tır- neden ait Ur zamanda da fcitlrttip içi tefriş ve
İMilk ve berÇc bid âbâd (İterlerine saldıra tanzim olundu.
rak cemijKÜ eşkıyayı yarıp geçmek ve bfty- !•*« Yangını — ılicrt 1241 ziUdcceatnİe
leee jelâmete müyesser olursa hariçteki kuv yirmi yedinci günü çıkan büyük Hocapaşa
vetle birlenmek veya ana göre hareket ve ha yangınında Rabıifi'de yanmıştı. Yeniçeri om.
Uı ottip olmazsa dlürine uruşub ölmek tari ğının lâğvından bir buçuk iki ay kadar sonra,
kini irae etliler ise d r Alemdar l*aşa: — Bire İ Locapaşada Elvan mahallesinde ateş Çıkarak
elbette imdad olunur! (diyerek kabul etmedi Yenikapuya uzandı; otuz ahi saat devam ede
ve yanmakda olan Babıâlide müdafaaya ka rek Batnâli, Çiflesaraylar; Büyûkçarşt sayısız
rar verdi). ev ve dükkân mahvoldu. JB.: Hocapaşa Ylo-
gınlartf- Tulumbacıların büyük ekseriyetini
«Bir kaç bin metre terbiinde cesim kül-
yeniçeriler teşkil ettiğinden, ocağın da ttğve-
le-i haşebîyyenin tenkil eylediği Bâbıâli dai
dilmiş bulunmasından, ateşin önlenmesi hal
resi. her taraftan ateş içinde kalmışdı.. Asü-
kın gayretine kaimta, buna şiddetli bir poyra
mane ser çeken alevler v« duman görenlere
zın inzimamı, yangının bir âfet halini alma
dehşet veriyordu. Yeniçeriler harikin etrafın
sına sebep olmuştu.
da hem sirayete meydan vermemek üzere ça
Vak'a-i Hayriyeden sonra Ağakapusu Uc-
hşjyoriar. hem de Alemdar Paşa nereden zu
şiyftat dairesi ittihaz edilmiş, fakat teflişah
hur edecek diye tarassudatı eiddiyede bulu tamamlanamadığı için Şeyhülislâm elendi he
nuyorlardı. İçeriden paşalı kıyafetinde ola nüz aakletmemişti. Bâbıâli yanınca, sadıriza-
rak can havliyle dışarıca kaçan hizmetkâr, mın muvakkaten Ağakapuaunda ikameti ka
sekban, çavuş, kavas, seyis, aşçı velhasıl kim rarlaştı ve orası muvakkaten Babıâü İttihat
OiUfSB okun derhal boğazlıyorlardı. kılındı. Yangını müteakip Sadırâzam Selim
«Harikm kemali dehşetle icrayı Faaliyet Paşaya gönderilen hattı hümayunun sureti
ettiği iki Uç saat zarfında o to c a Bâbıâli dai şudur;
resi miibeddelî rem ad olarak mebni bulun «Be kazaen lillâhi taalâ muhterik olan
duğu c&5İ2 î arsa açılmış ise de enkazın sö n Bflh^limiaîB Jbc minnehu taali evvel baharda
mek ihtimali olmaması ve yaniMksızın (-öken inşa olunmasına irademiz taallûk etmiş ve
ahşabın devamı ihtirakı o sabaya kimseyi yak müstakil aharın bina emanetine hacet olmı-
laştırmıyordu. yarak senin nezaretinle yapılmasına trilmüşa*
cTekmU İstanbul âfakım tutan yangın ha sana emrü tenbihİm südur eylemiş oldu
kızıllığı înfilAk-ı envan subıihgâh ile zail ol ğuna binaen şimdiden kâffei malzemesini te
duğu 2aînajı bile henüz ateş şiddetle devam darik ve bir me'men mahalde hıfz olunmak
ediyordu. Yağmacılıkda ileri gidip de c&mnı üzere şimdilik ceybi hümayunumuz hazînesin
ateşteo eiirgemiyen cahil yoldaşlardan ateşin den alelhesab olarak beşyûz iis e akça tara*
gözüne kadar sokularak bâzı şeyler almak, için fına gönderdim. Ancak aenin açıktan memuri
alt katın heniiz tutuşmuş mahallerine girip yetin uymayacağına binaen ebniyenin üzerine
çıkanlar oluyordu». biraderin Halil Beyi memur İdesin».
Halil Bey, paşanın aynı samanda hazine*
Bu yangın, bir mahzene sığınmış oJan d a n idi, onun nezareti altında, Babâli arsa*
Alemdar Mustafa Paşanın bir barut ft;w>m mııın etrafında bâzı arsalar daha satın alına
ateşllyerek İntihan ve içinde bulunduğu mah- rak yeni BabIâli daha büyük olarak İnşa olun
Mflia üzerinde ve civarında bulunan yeniçeri du. Bu münasebetle Lûlfi Tarihinin btriıus
lerle beraber berhava olması İle sona erdi (B.: cildinde Hicri 1243 vekayii arasında şu ma*
Mustafa Paşa Alemdar). lûmat verilmektedir: «Geçen sene binasına
Bâbıâli arsası bir seneden fazla olduğu başlanan B?hn5h ebmiyeai tam olduğundan w-
gibi kalmıştır, nihayet keşfi yapılarak yeni yülevvella. birinci günü sadrı âli alayı mahsus
binanın 1800 keseye çıkacağı a n la şıld ı, hfice- ile yeni kapuya naklettiler. Nakil günü Duacı
gftndan Tahsin Efendi bina emini tAyin edil efendi ile sofularına ve binanın üiutemed-
di; Hfcrf 122$ muharreminin onuncu (1810 leriyle kavaslara yalnız dokuz yüz dotaan
şubatı) ftlüneteimtaşı Rakım Efendinin tâyin beş kuruş İta ve taksim olunduğu o vaktin
eylediği uğurlu saatte de temeli atıldı. Bir se evrakında görülmüştür. Nakil gününün ak-
http://groups.google.
ANSİKLOPEDİSİ — 17(55 — BA BJtrtİM A Y Û N
şa/m Serasker Flüsrev Paşa ve Kaptan Uzet L&mamen, Sadaret dairesinin de mürteşar,
Mehmed Paşa davetle Kapuya geldiler. O ge mektupçu, teşrifatçı ve beylikçi odalartyle
ce Mevlûdl şerif okundu ve levhid icra ecîiî- sadarut kalemi yandı. Vanan yerler arasında
dj. yumun esbabına tevessül olundu». Vakanüvis odası da vardı, o sırada Vakanü-
1839 Yangını — Ateş. Hicri 1254 senesi via bulunan merhum Abdurrahman Şeref
nikaadesinin beşinci paaarlest günü seher Efendi bu münasebetle şu satırları yazıyor:
vakti Babıâlinin dahiliye dairesi altındaici «Odada bir hayli evrak mevcud id], ba
ahırdan çtkü; sttndürülemeyip bina tamamen husus divanı harbi örfi maiyetimdeki komis
yandı. Devlet işlerinin gecikmemesi için Ba^ yonda muayene edilen Yıldı?, evrakı meya-
bıâli memurlarına Veznecilerde Necibefendi nınds îaribe ait olmak ürere bîr hayli vesaik
konağı (diğer ismiyle Zeynebbanım Konağı, sureli mahsusada tarafı âciziye gönderilmiş
yanan Fen ve Edebiyat Fakültesi binası) tah- ti ve Tarihi Lûtfinin derdesti intişar olan se
sis olundu; on giitı sonra da eski D efterdar kizinci cildine dere olunmak üzere kiıberayj
kapusu (Şehremaneti konağı) hazırlanarak zamanenin tasvirleri elde edilerek bir çoğu
oraya Tasındılar ve 1844 e kadar orada bal orada idi. Evvelce matbaaya gönderilmiş se
dılar. Yeni Babıâliyî, devrin seçkin m im ar kiz kıtasından başka diğerleri muhterik ol
larından tstefan Kalfa yaptı, İnşaat 1844 de muştur. Harik Bâbıâli telgrafhanesinden zu
bitip ayru yıla tekabül eden Hicrî 1260 rebi- hur ettiği rivayet olunmaktadır, tşbu harik
yülevveJînin altmcı pazartesi günü de resmi münasebetiyle Tanin gazetesi sahib ve ser*
îrüşadı yapıldı; hatLâ sıvalan büe henüz ku m uharriri Hüseyin Cahîd Bey yevmi mezkûr-
ramamış, Sadırâzam Mehmed Em in Ttauf P a de Bâbıâli harikleri hakkında tarafı âdra-
ça ile devlet ricalinin ih tiyarlan rutubetten nernden malûmatı tarihiye istediğinden «On-
hastalanmışlardı. Gefif hüküm dar Abdütme- üçüncü karni Hicride Bâbıâli harikleri* ser-
cid resmi küşaddan bir kaç gün sonra Babıâli- levhasiyle Tanine gönderdiğim makale ertesi
ye gelmiş, “binayı gezerek İsteten K alîayı bir salı günü neşrolunmuştur».
kıta iftihar nişaniyle taltif etmiş, m em urlara
BÂBI s AFİ — (B.: Âsaf BâblâÜ; Paşa-
iltifatta bulunmuştu. Bâbıâli, bu sefer kârgir
kapusu; Sadaret, Sadırâzam).
olarak yapılmıştı: yeri, yeni arsalar alınarak
genişletildi. Babıâliye ilâve olunan evlerin ■sa BÂBIFETVÂ — (B,; M ethal; Şeyhülis
hiplerine de Direklerar asındaki Yeniçeri k a lâm» Fetvâ Emini),
lasının (Yeni odaların) yerinden arsalar veril
miş idi. Bu bina. (H. 1282) 1865 büyük Hoca- BÂ BI DEFTERDÂİ, BÂ BI DEFTERİ —
paşa yangınından bir mucize kabilinden kur (B .: Defterdarlık, Defterdarlık kapusu; Def
tulmuştu. terdar).
1878 Yangını — Ateş, Hicri 1295 yılı cema- BÂBIHÜMAYÛN — Ay&sofya ile Üçün
âyelevvelinin yirmi "birinci perşembe gecesi, cü Sultan Ahmed meydan çeşmesinin karşı
gece yansından sonra, rivayete göre odacıla sında; Topkapu Sarayı arazisini şehirden ayı
rın ihm alkâmğından, Bâbıâli binasının orta ran ve Fatih Sultan Mehmed tarafından yap
sına rastlayan Şurayı Devlet dairesinden çık tırılmış olup «SuTi Sultanî» adiyle anılan sa*
tı, altı saat devam etti, bu daire, altında bu ray sunınun. üzerinde eu büyük kapu, sarayın
lunan Ahkâmı Adliye dairesi, Dahiliye ve şehre açılan merasim kaputudur. Bîr Fatih
Hariciye N ezaretlerine mahsus devairin ek- devri yapısıdır. İnşasında hiç bîr azametfıiruş-
serisi tamamen yandı. Sadaret dairesi fevka luğa kapılmadan, bir kale burcu olduğu. göJîö-
lâde gayret sar? edilerek kurtarılabildi. Ya nunde tutulup, kaim ve muhkem duvarlar
ftan dairelerdeki resmi evrakın büyük bir kullanılmış, yalziiZ kapusumın da bîr saraya
kısmı mahvoldu. geçit verdiği unutulmamış, güzel ve zarif mu-
İ f ll l Yangını —■ Ateş, Hİctİ 1329 yılı sannâ yazılarla süslenmesi ihmal edilmemiştir.
sefer ayinin alîuıeı pazar günü sabaha karşı Bir kaleye yaraşmayan bugünkü oyftıa korku
çıktı. İki ucunda bulunan sadaret dairesi ile luklardan bir an kurtulduğunu farıedip. eski
Hariciye Nezareti kurtuldu. Orta kısmı teş resimlerinde gördüğümüz sade ve kunt ka
kil eden Şûrayı Devlet ile Dahilîye Nezareti tın ilâve edildiğini tahayyül edersek orijinal
■n/group/merakediyorum
BABffftTiAYCîı — 1766 — İSTANBUL
bir fikir mahsulü olan azametli tak kapuyu İstanbul* gctmişlir. Halbuki mevcut tarih ki
canlandırabiliriz, tabesinden Çinili köşkün 11 B77 — 1472 de
Ne yazık ki bugütıkU mânasını ve tesiri ve bir tarih manzumesinden de bir «K ası
n i oldukça kaybetmiş vaziyettedir. Fatih Sul âlit nin H. ft73 14GÖ de yapıldığı bilinme-
tan Mehmed Bizans zamanında metrûk ve sine göre Mehmed Beyin tesiri, belki faUtUıt
Zeytinlik denilen bu sahaya yeni sarayı inşa saray teşkilâtının bu kasırlar etrafında te
ettirmeye. Jtritovulosa göre H, 864 =■ 145S). merküz ettirilm esi ve betkl de ftunın yapıl
A ti Tarihine nazaran II. 6*72 146B de ban masında görülebilir. BÖylece sarayın İnşa
ladı. Birinci m üverrüün m uasır olması, gös başlangıcını vuzuhla tespit edemiyorsak da
terdiği tarihin doğruluğuna vehleten hük- köşklerin evvelâ, surun ve has ahır gibi sa-
jnettirebiürse de, Bâbıhiimayûmın H. 883 — ray m üştem ilâtının sonra yapıldığını biliyo
147$ de bitmesine nazaran, inşaatın on doku?. ruz. ,
t f pA gibi un m bir zaman sürmesi haklı b ir Bu tâk - kapu, zemin katında kitabeyi ve
'tereddüt basıl etm ektedir Diğer kitapları bir sûreyi havı geçit kapu ile yanlarında kub
m a muayyen bir tarih vermeyip yalnız Uzun beli iki kovuş ve mahzen gibi tâli teferruat'
Haşanın oflu Uğurlu Mehmed Beyin yeni tan, ik i yandan m erdivenlerle çıkılan asma
sarayın inşasında mühim tesiri olduğunu k atla ise ü ç nöbetçi ikametgahı ve 2 belâ ve
zikretmeleri de bizi tenvir edemiyor. Çünkü gusulhaneden ve Şimdi mevcut olmayan fev- *
OUukbell muharebesi H. Û7Û — 1473 tedir kani bir katlan ibaretti. Kapu tâm m n orta
ve U furlu Mehmed Bey en erken bu tarihle sında olmayıp sağ cenah soldakinden daha
büyüktür. Bu son kat için rivayetler»
Fâtih ’in Köşkü idi diyen*. Manzarasın
fevkalâde denebilecek güzellikte ol»
ması köşk fikrini mül&yim göster
m ektedir. Bu son kat m uhtelif za
m anlarda çeşitli vazifeler görmüştür.
K ayıtlara nazaran zemin katının al
tında b îr mahzen olması icab ediyor
sa da bulam adan. A rka ve yan cep
helerde d erîn tonozların vethi istima
lin i tâyin biraz müşküldür. Bu tonoz
ların önü bugün duvarla örtülüdür.
B ina kesme küfeki taşından aralıklı
derzle faşa edilm iştir. Derzler 2,5 -3
santim etredir. Cephede ta jb n n se
m inden itibaren iki üç sırası hücrele
re k ad ar olan o rta kısım 33 - 45 san*
Hm jıtifainda biiyük, mütebaki yan
fevkani kısım dır, yan ve arka cephe
le r 1 5 -2 0 santim irtifannda ufak taş
lardır. Cephelerde inşaat, kapu çer
çevesinden maada b ir hususiyet gös
termez.
Dahilî duvarlar 20 - 30 santim
irtlfaında Kesme taşlarla* kemer ve
kubbeler ise pek muntazam işçilikle
2 8 x 2 8 x 4 ,5 eb’adında tuğlarla İşlen-
raiştîr. Bu eb'ad tuğlalarla Fatih dev*
ri yapılarda sık sık tosadüf edilir iç
Bflhlhflmâytııu 11)59 kapu ve Jıücre kesnerteri tuzla
Utadm: Ne^k) dan, m e r d i v e n l e r ku-
http://groups.googls.ee
ANSİKLOPEDİSİ — 1767 — b Ab ih ü m a y ü n
feki tayındandır. Asma kallalci geçme dem ir yanlarımla kaiuı m erm er oyul/nuş tüveler brr
parmaklıklı pencerelerle ark a ve yan cephe metreye yakın yekpare merm erden ve İç yük
den aydınlık alır. Asma kat oda!Arı içinden de lerinde püsküllü bir koltuk «ilme ile süalM-
kubbeli kovuşlara, yine parmaklıklı, pencc- mişti* Kupunun kem er taşları da merm erden
Telerte ışvk verilm iştir. M erdivenler de mâî* dir. Kapının yan bölmesin^ teşkii etmek ta e -
gallarla tenvir edilir. Döşeme kaplamaları re de içeride küfekiden ve bir B u ru kem e
tuğladandır. Binanın eski cıvaları dahileri ri ile nihayetlenen ikinci bir süve yapılmıştır.
dökülmüştür v& tek tük izleri kalm ıştır. Fev Kapu dövme dem irdendir; kalın boyalar
kani k at Melling'in gravüründen ve Paspa- altında dövme ile çıkarılmış silmeli şeritler
tis'm yağlı boya tablosundan ve yıkılm asın görülm ektedir.
dan. evvel çek iim î^o to ğ rafu n d an anladığımt-
HücrecikJer ve m erm er bir kem er sathı
za göre taştandı. Bu katın cephede a lt sırada,
ortadaki diğerlerinden büyük olmak üzere, dahilisi kem er aynasına ve güvelere am ud ola*
ra k bitiyordu Tâdilât m eyanında kum saati
yedi, üst sırada altı penceresi vardı ve bir
nin yana ve içe, sonra aşağı doğru inen ufak
kirpi saçaklı çatı başlıyordu.
silmesi uçlarında konularak m erm er dtf’ı mü
Arka cephesi hakkında vesika yoktur. cessemine devam ettirilm iş ve kum saatini de
Cephede son kata k ad ar yalnız iki mazgal ihtiva eden etrafı ayrıca sılmeli m erm er bîr
pe/ıcere kovuşlu odaları aydınlatır. Kapu çerçeve yapılmıştır. K apunun yanındaki İki
dan başka açıklık yoktur. Son kat Sultan Azi* nöbetçi hücresi evvelce dümdüz bir kemerle
samanında kaldırılmış ön ve arka cephelerde bitiyordu, bunlar da köşeleri kum saatli, ke
bugün görülm ekte olan tâdilât ve ilâveler m erleri tenasüp ve zarafetten âri ve içleri ki-
yapılmış, dahilen d e koğuşun bir tanesi bö tabeîi m erm er kaplam alar yapılmıştır. Geçi*
lünerek ufak kısım lara ayrjlnuş, dahilî ka- din iç cephesindeki tâdilât daha büyüktür.
pularm mevkileri, m erdivenlerin başlangıç* Evvelce bu geçit iç cephede geniş b ir kem er
îa n tebdil olunm uştur. Çatı yerine de taraça le ve feapusuz olarak m hayetleniyûrdu ve m er
yapılmıştır. divenlerin k ap îlan yanlarda idi; kapılardan
Evvelce dış cephede kapu e trafı sîlmeli evvel de bu binada pek çok tesadüf edilen
bir kum saati ile nihayet buluyor ve kum saa hücrecikler vardı. Bu hücrecikter vardı. Bu
tinin stalâktitli başlığı üzerinden dıl’i müces* hücrecikler kısmen» merdiven kapulan tam a
semi düz m erm er b ir kem er başlıyor, kapu men yapılan kârgır ayaklarla kabaca Örtülmüş
G
A
I I I
r -
s a r r ı n
B â lu h tim iıy U D im e s k i h â l i
■ ( E k r e j n uBtLM
U s k i ıt r*r
A y v e r d î a r & lv îu d e o )
Irn/group/rnerakediyorum
tİMSüZ-MAYlm — 17M — fcrrAX*rı_
nttp •.//groups.google.ee
ANSİK LO PEDİSİ _ 1769 — b Ab ih ü k a t On
taşını g iu e i bir Sultan Mahrnud tuğrası İlâve yapıbm yarak yin e taraça yekli ipka olunm uş
cdilm iitlr. Sultan AıJz devrindeki yan hücre tu r Böyle b ir kale kapılına varaşnnıyan oyma
lerin sagındaldne celi sülüsle «Essultanı zil - korkuluklar kaldırılm ışsa da m aalesef sonra
lullahi filan », salundakine «Y İ vellyhü e y /i dan konan konsolları kftiDİJen b ırakılm ıştır
külli mazlum A bdülfettah 1285» yazılmıştır, B unların da hazfiyle yalnız eski k at silmesinin
tç cephedeki kem er aynasına ayni hatla «Bes ihyası m uhakkak U zımgelir 11951).
mele'.. lnnelm üttekin...» surei çelilesi ve k e E. İt. A.
m er Üstüne 2.80 X 1.25 eb'adında «N asrii nıl-
nallittıü ve fethi k arlb beşşiriil mii'm i nine y i B abıhtim ayunun İkinci katını tefkll eden
bu odalara Yavuz Selim zam anında M andan
Muhammed, nem eka A bdlilfettah Sikkeıen
getirilen kuyumcu, hakkâk, nakkaş gibi ıa .
12S4» sağ hücreye *Lâ ilib e İD allâh EJ m e ll-
n,Tıkarların geceli gündüzlü saray k a p m a d ın
Iciil h aik ü l miibiin» soldakine «Muhammet!
girip çıkm aları hoş göriilm lyerek ikam etleri
Resiilullah Sâdikiil va'dül em!n» yazılmıştır,
itin başka y erler gösterilerek Babıhümayun
Ve sanki bu yazılar yapılan zevk ve m im ari
odaları defteri hakanl mahzeni yapıldı ve asır
hatlarını örtm ek içinm iş gibi büyük bir sanal
lar boyunca bu hizm ette kullanıldı. Birinci
ve ihtişam a n e d e r. F eltab Efendinin yazdığı
C ihan H arbini m üteakip İstanbul İtilâf dev
çift «lnnelm üttekin...» suresi hariçiekine ialll
le tle ri askeri kuvvetleri tarafın dan işgal edi
İtibariyle pek benzem ekle beraber kopyası de
lince, ljgal kum andanlığı Babıhüm ayun» da
ğildir; onunla boy ölçüsen kıym etli e se rd ir ve
SenegalUlartlan m ürekkep b ir m üfreze yer-
söylediğim gibi yapılan hataların kefaretidir
lejlirilm ijil; b u n la r da 1924 de, Istan buldan
denilebilir.
çıkacakları sırada kapunun üzerindeki kubbe
Ekrem Hakkı Ayverdi
ile m üştem ilâtını yaktılar. Eski saray teşkilâ
tstanbul A nsiklopedisine bu bendin y a tın da, BabıM iraayun, orta kap u ile bera
zılması ile neşri arasında B abıhüm ayun re s ber, sarayın dış ocaklarından «K apucular oca
tore edilmeğe başlanm ış bu m eyanda cephe ğı» ta ra fın d a n m uhafaza e d ilird i Bu ocağa
nin taşları değiştirilip üzerleri tam am en eski m ensup ve «Sarayı hüm ayun kapucura» diye
hale getirilm iş, ve bu su re tle cephe h ail as a nılan n e fe rle r geceleri de, kapuyu nöbetle
lisine yaklaşmış, arka tarafın d a kapatılm ış sabaha k a d ar beklerlerdi; zabitleri kapıcı
olan hücreler açılarak önlerine b ire r m ahfaza la r kethü dası, en büyük âm irleri d e Kapu
parmaklığı konm uştur. O dalarda da fuzuli lıöl- ağası id i (B .: Topkapu Sarayı; B lbüsseO n,'
meler kim ilen hazf edilm iştir; taraça kısm ının K apu Ağası; K apucular K ethüdası). Babı
araştırılm asında ü s tle eskiden m evcut k atın H üm ayun sabah ezanı d e a çılır ve yatsu-
duvar izlerine tesad ü f edilm iş ve b ittabi kat dan son ra kapanırdı. Gündüzleri, bilhassa
\/group/merakediyorum
b Ab ih ü m a y Dn — 1T 70 — JSTA.VB01.
divanı hümayunun toplandığı günler divan muştu, öylesine ki. U r yıl devammca, Babı
da işi olanlar ve sarayın gliniük hayatı ile Hümayun önünden h er gün 10-15 kesik baş
alâkadar esnaf v« tüccar, sarayın dış ocak- eksik olrtıaıuıştj; bunlara basan, İstanbul'da
feriyle en d ertn u hümayunda bulunan yakın cellâda verilenlerin cesetleri ilâve edilm işti
larını görmeğe gelenler olein geldiğini ve ki İstanbul İhtilâllerinde de, saraya hü
mi görece£ini süyliyerek vüzera. ulema ve cum edildiği vakil ilk hedef dalma Babıhü
elciler O rta Kapuya ta d a r Babıhümayundan m ayun olm uştu; aşağıdaki natırlar, bugünkü
ve birinci avludan s t iı'e geçebilirlerdi. - y a » dilim ize çevrilerek NairoJ tarihinden
Divan Jürinde. «Babıhümayun» u n adına nakledilm iştir:
Suı-urtndn şu ta rif beytinde rastlanm ıştır:
1622 (llicri 1031 Recep) İhtilâli — ıGenç
Birle *4Mae revirle (relisin kandcsdir O sm an 'a karşı olan bu as k e ri ihtilâlde henüz
Cftnlbl Bâtufaftauıuıda mı ^rvlotbine
on dokuz yasında bulunan bu hüküm dar tah t
Babıhümayun, İstanbul şehrinin tarihinde tan indirilm iş, Vedikule zindanında öldürül
çok hâtıraları olan b ir yapıdır: A sırlar müş, b ir m ecnun olan Birinci Mustafa tahta
boyunca, sarayda idam edilm iş nice vezirlerin, o tu rtu lm u ştu r).... Saraya giden ulem adan ha
ınütegallibenin ve em irleri ferm an yerine b er gelmedi, asker bildiler ki sözleri makbule
g e ç m iş ihtilâlci zorbaların cesetleri, ib re t ol geçmedi. Saraya hücum a k a ra r verdiler, lâkin
mak üzere bu kapunun önüne bırakılm ıştır. silâhlı bostancılar kaplıları tutm u ştu r diye te-
Kora im paratorluğun herhangi b ir köşesinde te re d d ü t halinde iken içlerinden Dideban
idam edilen valilerin, âyan ve eşrafın, isyan Ö m er Beyin tedbiriyle Ayasofya m inareleri
ve şekavete sapmış kim selerin kıldan yapıl n e adam lar çıkarıp gördüler 4ü ulemadan ge
ım} bal torbası içinde payitahta gönderilm iş lir gid er yok ve bostancılardan da (Babı Hü
kesik başlan, yıkanıp teşhis edildikten son m ayunda) ese r görünm ez, hem en asker yürü
ra Baiıhüm ayıin önüne atılm ıştır. Bu göv yüp saray kapsuna eriştiler, engelsiz, zahmet
deler ve başlar, b u 'm u hteşem kapu önitnde siz. açık bulup içeri girdiler. K apucular ban
b S u n günlerce kalır, kim se kaldırm ağa ce la n ; — Sakının!.. Bostancılardan gafil olnunı!
saret edeme:, taaffilr. ederdi; bu kanlı sah dem ekle birkaç yüz tüfenkendazı bunlara ve
neler bakımından rekor, H icri 1069, Milâdi ta p u la ra koyup to p ç u ve cebeci ve acemi oğ
MSB- 1659 yıilaruıdadır: Köprülü Mehmed lanı vesair ş e h irlid e n silâhsız olanlara odun
Paşa sadaretinde, A nadolu’da biiyük b ir İs anbsrında yığılan odun dan b ir e r od an alıp: —
yan çıkarmış olan Abaza Haşan Paşa ile yk- Şehirli aramızdan çıksın!., d ed ik lerin d e: —
ra m Halep’de pusuya düşürülüp tenkil edil Biz askerden ayrılmazız!., diye durdular., Bir
miş, d yıl içinde on bin kişi kadar idam olun iki saat asker dery a m isâli m eydanda çalkanıp
http://groups.goog le^oı
AN5JKLOF£DÎ3t — I 771 ~ BABİk YAN (Agop Efeodi)
nâralar urup... «B.; İstanbul İhtilâlleri; Os A ja kapuyu açıp cümlesi Babıhümayundan
man II; Bostancı Ocağı, Bostancılar). içeri saraya girdiler.
1630 ( I fim 1»10 Reccp) İhtilâli — (Dör
KABISKR ASKERÎ — m . : Serasker, Se
düncü M urad'a karşı otan bu askeri Thtilâİde raskerlik Kapuflu, Harbiye Nezareti).
bu hüküm darın itim adını kazanmış ricalden
Sadırâzam Hafız Ahmed Paşa, Yeniçeri ağası BABİK USTA — Onsekİzinci asırda ya-
Haşan Halife, D efterdar Mustafa Paşa ve Sut bir Erm eni dem ircibaşıdır. Sarkîa Tıbir
s jjf m ış
tan Murad’ın sevgİÜ gözdesi Musa M elek Çe* S arraf-O hannesyan’a göre SıvaaıUdır. Aym
lebi öldürülm üşlerdir; bütün bu isim lere b a m üellife ve Inciciyan'a göre, bu şahıs, Hicri
kınız)... Gece A tm eydanını te rk edip dağılm a 1152 {Milâdî 1739) tarihinde, Topkapu Sarayı*
dılar, s e h e r vakti yine B abıhüm ayun» hücum nm bazı m üştem ilâtının inşaatı esnasında ya
idüp... âh ır üçüncü gün yine hücum idüp pılar. kazılar neticesinde meydana çıkan, k a
(Rabıhümayunu açtırıp) OrLakapuya v a n n e a bartm a dini resim leri haiz d ö rt m adeni büyük
asker doldu... levhayı, dem ir mukabili satın alıp, Halattaki
Surp H ıregtakapet E rm eni Kilisesinin büyük
168 (Hicrî 1058 Eeccp) İhtilâli — (Sultan
kapısının y erin e geçirm iştir. Bu levhaların
İbrahim 'e karşı olan bu askeri ihtilâlde bu
ikisinin altında lâlin h arfleriyle ve almanca
padişah ta h tta n indirildi, henüz yedi y aşında
iki k itabe m e v cu ttu r flnciciyan’ın tü rk ç e te r
bulunan oğlu D ördüncü M ehmed Padişah oldu
cüm esinde sehven Lâtince yazılmıştır}. B u ki
ve az son ra-da Sultan İbrahim İdam olundu).
ta b ele rd en birinin sonunda Milâdî 727 tarihi
Sultan İbrahim Han ahvali duyup cenk ve
kaydedildiği, gerek Sarkış T ıbir ve gerekse
müdafaa için Endçrun halkına ve bostancılara
In c id y a n ta ra fın d a n Iş'ar olunm akta ve bu
kilıç ve tüfenk ile hazır olun diye ten b ih et
husus resim d e dahi aşikâr olarak görünm ek
mişti; ve b ir gün evvel sabahtan bostancıları
te d ir. F ak at kanaatım ızca bu levhaların bu ka
ve Enderun gıîm anını karşısına g etirtip hitab
d a r eski olm asına im kân yoktur. Zira evvelâ
idüp ben size şöyle lü tu f ve-b u n c aley in ih
m ezkûr ta rih e Aîm&n. lisanı henüz teşekkül
sanlar etmişim, benim içün çalışmanız g e r e k
etm em işti. Saniyen. Milâdî sekizinci asırda
ti r didikte cüm lesi b aşların ı aşağı eğerek em ir
böyle saııatkârân e b ir eser hazırlanabileceği
padişahımızmdir lâfzından gayri söz söyle
ne inan m ak pek güçtür. D iğer ta raftan kita
mediler. Bostancıların silâh, ile içeride am ade
benin son kelim esi iîe tarih i arasında fazlaca
oldukları haberi şayi olunca b eri ta raftan
b ir mesafe v ardır; şöyle ki, bu ta rih in 1727
ulemadan Seyrekzâde Seyyid A b durrah m an
olm ası da m üm kündür. M elkon A sadur'a gö
Efendiyi gönderdiler; bostancıbaşı ile b u lu
re, silinmiş bir rakkam a bazı ta rih çiler de ih
şup: — Ağa hazretleri, cüm le ulem a ve vü-
tim al v erm işlerdir. K ayda şayan diğer b ir hu
zerânm cevapları bu dur ki padişahı ta h tta n
sus da. sekizinci asırda A vrupada dahi bugün
İndirmeğe ünıum en ittifa k o lunm uştur ve f e t
k ü bildiğim iz rakkam ların henüz kuilanılma-
va verilm iştir; şehzadeyi ta h ta çıkarm adan bu
cemiyet dağılmaz, hem en ilâcı kap uyu açıp m asıdır.
Eevork M. PamakcIyaD
işi bitirmeğe çalışm aktır, yoksa sizin v e sizin
le beraber karşı koy anların helâk olm ası m u RABİKYAN fAgop Efendi) — îttih a d ve
karrerdir, üm m eti Mııhaınmed ara sıca kı2ıç T erakk i F ırkasına m ensup tanınm ış b ir h u
girm esinden sakınınız, dünya ve âh iret güna kukçu ve devlet adam ıdır, 23 Şubat 1856 da
hını boynuna almaf didikde bostancıbaşı âki- E dirn e'de doğmuş ve 20 Tem m uz 1909 da
betin veham etini düşünüp1 . — Efendi bizden tstanbu lda vefat etm iştir. Yeşilköy Erm eni ki
m uhalefet ed er yoktur! diyiip bostancılara lisesinde m edfundıır.
muhkem tenbih etti. Bostancıbagı gizlice Sul- İlk tahsilini Edirnedeki Erm eni m ektebin
tanahmed Camiine geîüp yeniçeîi ocağı ağ a de yapm ıştır. Bilâhare Fransız Kolejinden
la n : — Baka Ağa! Bostancılardan b ir hareket mezun olm uştur. 1873 de resm i vazife iie Sof-
olursa dünya yüzünde bostancı adına kim se ya’ya gitm iştir. 1877 de, Türk-R us H arbi es
kalmaz! dediler, O da bostancılardan bir ha- nasında Bosna'ya geçerek, oranın A vusturya
Feket olmayacağına kefil oldu. E rtesi gün tarafından m uvakkat işgaline kadar. Hariciye
cum hur kalkıp saraya yürüdüler, bostancıları N ezaretinde vazifede bulunm uştur. IÖTÖ da
n/group/merakediyorum
BABtJTYAN (Arafe»> — 1772 — ÎSTANBOL
http://groups.google.<
A>-5İSX0FEÖtSİ__________ — 1773 __ BABÎNOFS iFv^îi
dikleşir kî insanda, Babii kulesini h a tırla ttı kü ltür tarihi ve edebiyat tarihi ile uğraşmış,
ğından dolayı bu ismi aldığı zanm uyanır. bu alanda bir çok eserler ve m akaleler yaz
Kışın, karlı ve buzlu havalarında çok tehlike m ıştır. B unların en önem lileri Filolardır:
li olduğu muhakkak ve âcilen bir merdivenli S ta m b u le r Rucw esen im 18. J a h rh u n d e rt
sokak haline konulması gerekir. Beşer altı (XVII! yüzyılda İs ta n b u l'd a k itapçılık H919V,
şar katlı birkaç apartım an müstesna. Bâhil S eh ejeh B edredd in rIG 2I i; Han?: D ernsh-
Sokağının iki kenarı boyunca uzanan evler vvam* T agebu ch e in e r Fteise n a ‘ h K oııstanti-
İkişer katlı ahşap ve k ârg ir'm ü tev azî yapı no pei u nd K ieiııasien 1553/55 (K ans Dprnsch-
lardır. Cumhuriyet Caddesi kavşağından y ü w am 'm 1553/55 İstan b u l ve K üçük A sya'ya
ründüğüne göre sokağın birinci kısım, kasan, b ir s ey ah a tin in rüznâm esi) /Î923>: Dîe friibos-
bakkal marangoz, berber, manav, kunduracı, m an iseh en ,la h rb ü c h e r des U rd sc h (O rutfu n
kömürcü dükkânları He bir çarşı boyu m an îlk O sm anlı d e v rin e ait vekayinaroesij <1925/;
zarası arzeder (Ocak 1951). A nata lisch e Skizzen u n d ReiBebriefc von A.D.
Hakkı Göktürk M ordtm flnn (A. I), M o rd tm a n n 'm A nadolu
ta s v ir le r i ve s e y a h a t m ek tu b la rıı fl925); ü ! -
BABİNGER {Franzl — Alman iUm adam
G e s c h lc h ts c h re ib tr d e r O sm anen u n d ih re
larından, müsteşrik Türkologlarıada^: İstan
W e rk e (OsmaıUı ta r ih ç ile ri ve onların f e r
bul üzerine orijinal eserleri olan -kalem sa
leri) (1927); A us S üdslaw ien s T ürken zelt.
hiplerinden; bu ansiklopedinin m üellifi Ro-
IT ü rk le r za m a n m d a k i M aca ristan ’d an kalm a
şad Ekrem Koçu’ya gönderdiği bir mektupla
ed e b iy a t âb id ele ri) (1927); E w îijâ TseheleM 's
asil ve necip kadirşinaslık göstermiş sim alar
K eiacwege in K leln asien (Evliya Ç elebi’nin
dan; hal tercüm elerini kendi işaretleri üze
K ü çü k A sy a’d a s e y a h a t yolları* Ü930}; Das A r-
rine İnönü Ansiklopedisinden aynen alıyo
ehiv tlea B o sn iak en O sm an P&3ctıa (Boşnak
ruz :
O sm an P a ş a ’ıufl arşivi) (1931); Z u r G esriehle
*1891 yılında B avyera'da doğmuştur. d e r P a p ie re rz e u u n g im O sm anisch en R eiche
Würeburg ve M ünih'te tarih, hususiyle İslâm (O sm anlı d e v le tin d e k â ğ ıt istih sali ta rih i h a k
memleketlerinin sanat tarihi öğrenim i g ör kında) (1931); R u m e îisch e S treifeıı fR um eii
m üş 1914 de Hindoloji ve Semttik filoloji A k m la n ) (1937); B e itrâ g e z u r F rü h g e sc h ic h te
sinde doktora yapmıştır, 1914 sonunda gönül d e r T ü rk e n h e rrsc h a fL in R u m elien (K üm elide
lü asker olarak Türkiye’ye gelmiş, T ü rk su T ü r k h â k im iy e tin in ilk d e v re le ri hak kın da
bayı sıfatı ile Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) n o tla r) 11944); B a b în g e r «Islâm A nsiklopedisi*
om erkânı harbiyesinde b ir sü re em ir subayı
rıde fL ciden 1914 -1 9 3 0 ), ekserisi T ü rk le rle
olarak çalışmış, Çanakkale'de. Kafkasya'da.
ilgili m e v zu la ra a it o lm ak ü z e re 125 k a d a r
Irak"da, daha sonra Galiçya’da Osmanlı ordu
m a d d e yazm ıştır».
sunda ve nihayet Filistin'de (1918) Cevat Pa-
şanın erkânı harbiyesinde butunmuş* 1921 de P ro fe s ö r B ab în g er. 1951 eylü lü n d e îs ta n -
Berlin Üniversitesinde îslâm bilim leri doçent b u ld a to p la n a n M ü steşrik le r K o n g resin e işti-
liği imtihanını kazanmış, 1924 rie ü niversite râ k etm iş ve B ü y ü kşehrim izd eki roîsafireti s ı
de ve aynı zamanda Doğu dilleri seminerinde ra s ın d a R eşad E k re m K o ç u 'n u n A n k ara C ad
profesör olmuş, 1933 de Naziler tarafından desin d e k i m ütevazı çalışm a odasını ziyaret ite
vazifesinden çıkarılmış. 1935 de misalir pro- ş e re fle n d irm iş le rd lr ki, İs ta n b u l A nsik lopedi
festir olarak Bükreş Üniversitesine ve 1037 de sinin büy ük bir kısrm bu odacıkta hazırlao-
oııun için tesis edilmiş olan Türkoloji Ensti m akladJî\ U zunca boylu, cevval, îin d e, azıcık
tüsünün müdürü ve Ordinaryüs Profesör dalgın, ta th dilli, ilim a d an » güzelliğini ve
olarak Yaş ltaşi> a gitmiş. Orada 1943 yılma ta zibesini tevazu ile tezyin etm iş olan Prof.
kadar kalmış, 1947 de Yakın Doğu tarihî ve I)r. Babinjfer, u m a rız k i R.K, K oçu’nun ne»*
kültürü aynı mamanda Türkoloji ordiaryiis dinden hoşça in tib alarla ay rılm ışlard ır ılOSl).
profesörü olarak Münih Üniverjjlesine çağ P ro f. F anz B abîn ger 1953 d e Îsîajıbulun
rılmış, aynı zamanda orada bu ihtisas şube 500 ü n c ü fetih yılı m ün aseb eti ile Fâtih S u l
leri için yeni kurulmuş olan enstitünün ba ta n hakkında n e şrettiğ i eserd e ilm in tarftfsi£
şına geçirilmiştir. Uğuıdan ay rılarak bu fcüyük T ü rk Pâdteahı
Babînger hususiyle Türkiye'nin tarihi, hakkında g&ı-a&kâı-fcne y a ^ lm ış n e k a d a r ür-
ı^/group/merakediyorum
BAB MAHKEMESİ — 1T74 — JSTANBUl,
cûfe varsa, adetâ arayıcı esnafı gayretiyle to p c im solid d eri b*rsl*Jttrfn 4 rf Jfiyüh
lam ıştır; b ir misal verelim : «Fatih saray bos Itstu ır ItûkltnİDi» yin<<fi M h oâiljMlr.
lanma iner ve bir salatalığın koparılm ış ol İM bJ.; M . Z e k i P û lfalm , T a rih [»eyUnlerf vc
duğunu görür, sutluyu bulmak içki de orada T e rim le ri.
dolaşan b ir bostancı neferinin karnını y ard ı
HAIS NAtBİ SOKAftl — Fatih İlçesi, roer.
rır*. Bu bir hunharlıktır, Babînger bu fıkrayı
k es bucağının, Ilocaüveys Mahallesi soluk
naklen yazar ve susar. Profesörün Osmanlı
larındandır. H ırkalşerlf Caddesiyle Kınalnd-
tarihi illerindeki bilgisi, Fâtih çapında b ir
(le Sokağı arasında uaanan H ırkaişerif Cad
İm parator değil, en sönük ve hasis herhangi
desinden y ü ründüğüne göre İki araba geçebi
bir padişahın saray bosfanındaki salatalıkları
lecek k a d a r geniş, ancak k ırk adımlık yeri
saymağa tenezzül etmiyeceğini bilm iyecek k a
p a k e t ta s ı dEşelidir; sonra henüz tanzim edil
d a r noksan ve sathi m idir? U reûfeyi tenkid ve
m e m iş b ir to p rak yol olur. Sağ kolda Çöpçatan
re d ilim adamı sıfatı ile vazifesi İken sükûtu,
Sokağı ile b ir kavşağı vardır. !ki kenarında
AvrupalI âlim lerin çoğunda görülen «Tiirke
s o k ak k ap ıların a ikişer, üçer ta? basamaklı
karşı garazkârlık» dan başka ııe ile kaabili
m erdivenle çıkılır, ik işer üçer k a tlı k&rgir ev
ilahtır.
le r sıralan m ıştır. H ırkaişerif Caddesi kavşağı
MünihcJe b ir Y unan e n stitü sü b jr de tür-
s a ğ köşesinde d ö rt k atlı Sanat apartım am , sol
kûioji enstitüsü vardır; Birinci h e r gün açıktır,
köşede kapusu caddeye açılan dört k atlı k ig ir
Babinger’in m üdürlük ettiği İkincisi d e h er
b ir bina ile sokağın orta kısm ında -dört katlı
giden daima kapalı bulm uştur. Bu hal n e ile
Z eytin a p artm a n ı B abnaibi Sokağını süsleyen
kabili izahtır.
y ap ılard ır, S&kinleri h ali vakti yerinde Türk
Sayın F. B abînger tnahud «Fatih» ese ri
a ilelerid ir. (Şubat 1951).
nin tenkidini. öm rü vefa ederse, bu İstanbul
Haldtt Göktürk
A nsiklopedisinde «M ehmed II, F â tih Sultan>
maddesinde okuyacaktır. Biz hakkım ızda me- CATllIK — K u llıan ! hâneberdugîar a r
dih değil, bü than istem iyoruz. H akiki yabancı g o s u n d a m aiıb u b p erest; misal: «Şu sakallıyı
dostun e a acı ten k id i ile yüzünde d o st m as g ö rd ü n m ü., b a b u k tu r ke ra ta * ....
kesi ile dolaşanların bü h tan dolu kasıdlı yazı- B ib i.: F. Devellioğlu, T ürk Argosu.
larm ı a y ırd edecek aklı selim e sâhibiz.
BABÜSSAADE — Topkapu Sarayının,
BAB MAHKEMESİ — İs ta n b u l Ş cr'iyo d e v le t m u am elâtın ın cereyan ettiği, ulufenin
m ahkem elerinin en büyüğü idi; b k z a t İs ta n Uç ayda b ir d ağ ıtıld ığı ve divanı hüm âyunun
bul kadısı e ten d i bu m ahkem enin h âk im i idi, to p la n d ığ ı k u b b ealtın m b u lu n d u ğ a ikinci av
fakat ekseriya m uhakem eleri bizzat riiy e t ey lu ile saray ın dahilî üçüncü avlusu arasında
lemez, bir naib b u lu n d u ru rd u . B u n a ib in e m ki to p u s u d u r. B abüssaadçdan artık sarayın
rinde bulunan k âtip lerd en b iri d e «vekayi k â h a rim in e g irilir; y ah u t başka b ir tSblrle, Ba-
tibi1 unvanını ta şırd ı ki, m ühim ah k âm ı te sc il b ü ssaad ed en itib a re n sarayın E n d u r u n u H ü
ederdi. Bab M ahkemesi sicillerinin, a sırla r m ayunu b a şla r (B.: Topkapu Sarayı), Bu k a
boyunsa İstanbul b ayatı bakım ından fevka plıya, ilk zam an lard a A k b a d ım ağalar ÇTavâş!
lâde mühim, zengin bir hazinedir. N azik aile ağalar) ta ra fın d a n m u h a fa z a edildiği için Ak-
meseleleri, k a n koca dâv aları h u m ahkem ede ağ alar k ab u su ism i de v e rilird i
n iy e t edilirdi. B ab M ahkem esi 1908 inkılâbı
T opoğrafi vasdyet ve sanat icabı hu ka
n a kadar devam etm iş ve h u ta rih te k a ld ırıl
p u , O rta k a p u ve B abıhüm ayun ile b ir istika
mıştır.
m ette d eğildir; k a r a karşıya da düşmezler.
"Bibi.'. M. Zeki Fakalm, Tarih JJeyimleri ve
Terimleri. F a tih d evrinde yapılm ış olup ikinci avluyu
çepeçevre dolaşan m erm er jüttın lu ve çatılı
BAB NAİBİ — Beb M ahkemesi reisimin revak, B abüssaadenin önünde de devam edi
unvanıdır; bu m ahkem ede İstan b u l kadısı yordu; Onsekiüincl Asırda, revakın kapu önü
efendi adına hüküm verirdi. Şair Sabit, şiir ne rastlay an aitı sü tunu kaldırıp kem erleri
kudretinden ziyade İstanbul hayatını, ve tâ kesilm,iş, d aha ileriy e konulan eskilerinden
birlerini tesbit etm e bakımından m eşh u r olan yüksek d ö rt yuvarlak s ü tu n , ve duvara yasla
divanında şöyle bir teşbih y a p a r : nan iki yarım sütunla geniş b ir sayvan teşkil
h t t p : / / groups.google.o
ANSİKLOPEDİSİ — 1775 __ BABÜSSAACS
edilerek kapuyu anlatacağımı; vazifesine da Her mı*r«ı M r b tş k » bab. her b&bı gây* U r kliab
ha uygun bir şekli verilmiştir Bununla bera (llk k a l o lvnsa h âb bâfc. m e tn i tn rtn l uıevM bet
ber bu ilâvenin yapı kıymeti ve bediî leşin liy ılernohl M rrln ktıbnb, s r j l iiillr n kürai cenab
düşük ve aayıflır; bu medhalin eakj çekli mu Hrntf* d u a la r rnÜHİCfııb, b i avnl [ ty ıl terb iy e t
hakkak kj daha basit ve çok asil lül. îlâvc OltHn ey& gftbl fısrlıl, bahtın ftaltf »mrttn metiıl
sütunlar yerde» 1,20 yüksekliğinde dört köşe Olfrabrfa hıfn toecdl meçUİ kıfli) klM I meymenet
kaidelere oturtulm uştur, baslıkları da acaip. Ikbotü sa'ği bakıilı- ffy.il mUbartk vaktU*
tir. Geuiş saçaklı tavan, oymalı çıtalar, silme- ItiK dittim bu b ty ü lc idinr* tarfl nukderH
ler ve köşelikler ve yine oyma bir göbekle
Târihi vcvhrr mfcyenl, a r j u t a liyjk pâycal
süslenmiştir. Kornişlerde m uhtelif manzara Lf-vhJ ijjiiktıh pin y cjp bâbı Id lâ h n fta a c l
resimleri vardır, ü ç ü n cli Mustafa zamanın
da 'kapının ik i yanında b irer ^ıttyûk m erm er itB» (Milâdi 1714)
çeşme varmış, tam irlerden birinde bu güzel Kapunun anahtar taşında ise Rakım kete-
çeşmeler kaldırılmış, yerlerine b ir «sütun beli İkinci Mahmud tuğrası bulunmaktadır.
ormanı» resm i yapılmıştı. E n son tam irlerde Kapu kanatları ahşap ve ondokıuuncu Asra
bu resim yerine düz bir sıva vurulm uştur. aittir. İçeri girince sağda solda birer ulak ka
Sayvanın döşemesi küfeki taamdandır; o rta pu varılır ki, sagın dakin den evvelde Babüs-
sında ufak bir taşla kapalı b ir delik bulun saade ağası dairesine, soldakinden A kalalar
maktadır, bu delik, seferlerde Sancağı Şeri koğuşuna geçilirdi. Bu d airelerin bugünkü ya
fin serdarlara teslim i m erasim inde retaolun- pıları, yangından sonra S ultan Mecid zama
duğu yerdir. K apunun üstünde m erm er üstü nında yapılm ıştır ve h iç b ir m im arî kıymeti
ne kabartm a ve «Mahmud bin Abdtilmecid yoktur. Yalnız A k ağalar .kogaşunun, bütiin
Han» ketebeli bir Besmelci şerife levhası var koğuşlarda olduğu gibi, pitoresk b ir çeşme
dır. H attatlar, bu yazının ketebesi Sultan Mah- avlusu vardı ve yan gın dan pek m üteessir ol
muda ait olmakla b erab er M ustafa Rakım ta- mamıştı, İS - 17 nci A sırların illerin i taşLyor-
rafından yazıldjğına b ih a k iiü hükm ederler; du, 1940 senesinde saat müzesi yapılmak üze
en güzel yazılardan biridir. Besm elenin altın re bu çeşm e avlusu hazfedildi ve bina beton*
da, yine m erm er ü stü n e kabartm a, beş m ısra taştırıldı. İk i kapu ortasındaki ulak avlunun
üstüne beş satır talik kitabe ş u d u r: sağ ve solıında taştan ve yüksek birer seki ve
D i m i gcrtfun m eım le t/ S ultanı f i l i m enkıbet solımdakitıin ortasında, Akağalar Koğuşu ka-
Hakanı sahibi Uctt ta h t, ?8W şe riri m aatfelet pusanım hem en yanında alçı yaşmaklı ve od
taşından ayaklı, m ütenasip ve güzel bir ocak
Keyfausrevİ D â ri guU ıu, yâni hvdftvendî «nâm görünm ektedir. Bu ocak nisbctleri ve yapmışı
AMğlhamİd ila m benim » »ilil cihan â tifet
itibariyle ilk devrelere ait olsa gerektir. Kapu
Hflsnl sülük lıllkatı, fahrnlmülak lıpr hkleti aralığı d&şemeBİ mermerdeııdü' ve kaymamak
Z itl htimtanı midhati, mahıS roölân maritııııeE için taşta muntazam çentikler açılmıştır. S dd
Şfiblnjjebi rtcryâ neval» Baltanı iMnutûMIhasal döşemeleri büyük altı köşe tuğladandır. İkinci
Hem divuri sahib kemal, âiMtcO dbl mahmedet kapu söveleri ve kem eri merm erden vb Onsa-
kiziaci Asra, herhalde kitabelerin zamanına,
Zibl mefaanU vfleud, tıû ri tacellll guhud
Miftahİ fcyıi beırt vficıut d er^ âhi lütfü m ekrem et yani. Birinci Abdülhamid devrine aitür. Bu
CSr. iki kapu arasındaki tavan, devrine yakın, bu
Mimarı lab 'ı m d e t i , y a p tı kulııbi d e tte ti lunan eski motiflerle tezyin edilerek 1940 se
E n lin le e d n i h iu u e l i , v ird i b u câye takviye! nesinde yapılmıştır, ikinci kapudan çıkarılın
Bu mıskal tevketm eab, tertib i aa u n t muftlatab ca karşıya arz odası gelir (B-: Arz Odası).
T c'lifi gAh} kim İyab, m arm unl s ırrı m evhibet tkinej kapunun tam üstünde ve tavana
Seyreyle hüMri behçetl, 41em esiri tal’all yakın, Üçüncü Ahmed’in kaleminden çıkmış
Tadıl liflfti ntynetl, revuakfezâyi ûffyet celi sülüs ile «Re'siil hikmetti malıafetullah*
Resmi IclSTct pervrri, naksl hayali âtcrl levhası vardır. Kemerin müsellesi boşlukların
8e r malini mUiri cnverl, ntucmı nisamı da, dört satır ola rak talik hat ile ve mermer
ra» oyulmadan yalnız yaldızla:
rare ı kÜKter] ayintf lıtkG nüerl
Tudrlrl hti»ui peykçri gelinime *ÎM ına’tlelet Şefe tatbik Ue iul vaz'ı fcfiituul ccdiıt İl
/group/merakediyorum
RAKI. AAI>E AĞASI — 1770 — İSTANBUL
n**rt< İ /te lia o . l f ı k m d Ih ta İ n /tb d â lfe n tld Yukarıda da yazıldığı veçhile. Sancağı
Mttlkl ü i ı r ı m n h*MI H am mİ 'i l t f ı m u Şerif, padişah taralından serdarlara Babüssa-
Kfklya iMntuıl bihiMİM laruaK ıû brdid
ade ününde teslim edilirdi.
Ve fam İtenler üstünde yine yabu; yal- Osmanlı tarihinde ihtil»! dalgalan, ekse
dızla ve tilik hat İte: riya Babıhüm&yunu v* Orlakapuyu aymış ve
Habüaaaade önünde durmuştu Yalma bir ıtr
Hakanı kflrirrtln drvrlndf Stern brrmttmıl
Dertfhı tbM şcvktll yi Rnh ata rfalnı k*5»d
(er. İkinci Osman'ın tahttan indirilmesinde.
Ihtllâkılar, Babttssaadeden dc içeri girmece
Kapunun sağ ve solunda mermer iîstiine cür’et etınişlerıli.
kabartma olarak hakkedilmiş hem tufira ve Babüssaade. biitiin tarihj boyunca bir
hem sülüs yazı ile : defada kırılarak açtoılmışU. Üçüncü Se
H a h b rri hakanı tfcan hakim i h ü k m i m crld li mH tek rar tdhta çıkartmak İçin İstanbul'a
Hamil « 0 ü **»*! IbsrU A W ü ) b A i d gelen ve b ir huktıraeL darbesi yapan Alemdar
Mustafa Paşa, Babiissaadeyi kapalı bulmuş,
yazılmıştır. Bu jki m erm er levhanın sağında Üçüncü Selim ile Şehzade Mahcmıd’un Dör
ve solunda, eskiden, yaldız çerçeveli ve bez düncü M ustafa tarafından öldürülmeleri teh
üstüne bütün padişahların isim leri vc müd likesi karşısında kapuyu kırdırtm ış, kapu ile,
deti sattanatlan yaldız ile yazılmış iki büyük arz odası arasında Saltan Selim in nişini bul
dairevi levha 1910 senesine kadar asılı durur* muş, Sultan M ustafalı suikastçılardan güçlük
do; rutubet tesiriyle levhalarda çürüm e alâ le kaçabilmiş olan Şehzade Mahmud’u tahta
metleri görüldüğünden müzede hıfzedilmek oturtm uştu.
üzere kaldırıldı. Ekrcaı Hakkı Ajrverti
Bâbüssaadenin saray teşkilâtındaki vazi
fesi epey mühimdir. Bu Kapudan ötesi, Ende* Babüssaade tarihinde garip bir de ölüm
r a n m ensuplarından maada herkes için ya vak’ası vardır. H icrî 1001 (Miladi 1593) yıb
saktı. Endenm a mensup olmayan bir İtimse, N evruz tebriklerinde saraya gelmiş bulunan
tu rad aa içeriye ancak padişahın, şahsına şeyhülislâm Zekeriyya Efendi, devrin meşhur
mahsus verllmig izniyle girebilirdi. Vüzera, sim alarından m üverrih Hoca Sadeddia Etendi
ricali devlet, ulema ve sefirler, A rz O dasında ile Babiissaaûede otururken bir kalb sektesin
padişahın hâkipayma varmak üzere b ir girer, den ölmüştü. Osmanlı tarihinin boyunca sa
bir çıkarlardı. rayda ölmüş tek şeyhülislam bu zattır.
Babüssaadenin muhafazası, Babüssaade
BABÜSSAADE AĞALIĞI. BABÜSSAADE
aşası yahut Kapuağası unvanını taşıyan bir
AĞASI — Daha sade oiarak Kap\fağalıfı. Ka-
Akhadım (Tavâşî) Ağanın em rinde Akhadım
puağası da denilin Osmanlı. dolayisiyle İstan
ağalara tevdi edilmişti. Babüssaade Ağası
bul sarayının en büyük m evkiierindea biri idi;
Üçüncü Mehmed devrine kadar saraym en
büyük zabiti idi. Sonra Dariissaade A ğası ya ikinci Sultan Murad tarafından ihdas edilmiş
h u t Kızlar Ağası denilen k ara hadim ağalar b ir saray memuriyeti olup «tavâşî* denilen
ak hadımlara takaddüm ettiler. akhadım lara verilirdi. Kapuağaları İkinci Sul
tan M ustafa zamanına k adar Enderunu hümü-
Cülûs merasimi, bayram tebrikleri ve
bâzan ayak divanları bu kapunun 'önünde ya yunun en büyük z&biü idiler; sadırâzamlann
padişahlara gönderdiği telhisler (padişahın
pılırdı (B.: Ayak Divanı: Bayram; Cülüs mera
simi). Babüssaade önünde bir tebrik merasimi* tasdikine arzedilen sadaret tezkireleri) ve pa
n i gösteren Üçüncü Selim devrine a it yağlı dişahların sadrazamlara yolladığı fermanlar
boya büyük b ir tablo, bu sahnelerden birini kapuağlaruıa verilir, onlar tarafından götürü
teferrüatiylc ve sadakatle tespit etm iştir. lürdü. İkinci Mustafa zamanında Çorlulu Ali
Ekseriya devlet ve saray erkânından ba Ağanm silâhdariıgı devrinde (B .: Alî Piaşa.
zılarının idam ve katilleriyle neticeleneli Ba* Çorlulu) Enderunu hümayun nizamında bü
büssaade önündeki Avak Divanları da tarih yük bir değişiklik yapıldı, silâhtar ağa Ende*
kaynaklarımızda tafsilâtiyle kayıt ve tesbit rıinun en büyük âm iri oldu, kapuağası da ia
edilmiştir. dece Babüssaadenin muhafızı olarak bırakıldı
http://groups.qooole m
ANSİKLOPEDİSİ
— 1777 — BABl'SSmAll
telhislerin ve fermanların götürü Kip getiril- .Sadırâzam burada atından iner ve bir
ntesi vazifesi de silahtar ağalara verildi. kere eşiği aşınca 4a bütün kaza hakkını ve
Babüssaade ağalığım Darüssaade ağatsğj iktidarını terk eylerdi. Ancak bu eşiğini dı
jZe karıştırmamak lâzımdır; Darilssaade ağa şarıya aşdıktan sonradır ki padişahın vekili
lığına Kızlar ağalığı da denilir ki, .sarayda Ha m u t l a k J sı/aliyle sonsuz salâhiyeti ve h a l l i
remi hümayunun en büyük zâbiti lıliler ve bîr şahsı sorgusuz idam ettirmek hakkını
Kadimdeıt, bu ağalığın lâğvedJlriiği Meşruti kazanırdı. Bu kadar ehemmiyetli bir geçidin
yete kadar daima » n c i veya Habeşi hadımlar başmuhafızı olan Kapucubaşı ağa sarayın ra
dan tâyin olunurlardı. biiyük zâbitierindendl, Padişah gazabına uğ
Babüssaade, Kapuagalan, resmi merasim- rayan devlet erkânı bu kapunun odalarında ve
de başlarına Selfmî üzerlerine kırmızı şalvar, Kaıuinrntn kuleleri ilâvesinden sonra da kule
üstüne ağır kum adan bir entari onıın üstüne leri» zemin katında hapis ve tevkii edilir,
de Kontoş kürk giyerlerdi; ayaklarına da k ır encamlarına muntazır olurlardı. Arz odasında
mızı sahtiyandan yemeni giyerler, beileriuG huzura kabul edilmek veya divanda sadırâzam-
sırmalı kemer takıp kem erlerine m urassa’ la görüşmek üzere gelen sefirler, hatırlı mi
kabzalı bir hançer sokarlardı. Silâhtar ağala safirler kapudan girince sola isabet eden ka-
rın Enderunu hümayun Amirliğine kadar pucubaşı odasında istirahat ederlerdi,
(İkinci Mustafa zamanına kadar) padişahların İçeride veya Balıkhanede siyaset olunan
sülüs meTasûnvmde, yeni hükümdarı Ba'büssa- idam mnhkûmlançın kesik haşlan kapuya gel
ade önüne kurulan tahta sağ koltuğuna Kız meden soldaki «Sengı ibret* e konulur, Di
İar ağası (Darüssaadetüşşcrife ağası) sol kol vanı hümayunda muhakemeleri cereyan eden
tuğuna da Kapıı ağası (Babüssaadelügşerife lerin k â n da sağ tarafta fodlahane duvarına
ağası) girerek getirirlerdi. Çorlulu Ali Ağanın muttasıl Cellât çeşmesinin yalağında itmam
silâhtarîığînda bu şerefeli hiztnetde, yani cü- olunurdu. Sarayın bu ehemmiyetli kapu&ı
lûsta padişahın sol koltuğuna girmek fclzrtı«ti vmm omtül b o y u n a hemen bütün padişahla
de silâhtar ağalara verildi (B.: Silâhdar Ağa). rın alâkasını çekiniş, birçok tadilât ve ilâve^
ler görmüş, ilk halini kaybetmiştir. Evvelâ bu
BABÜSSAADEAGASl CAMtl — Üskü-
kapu ilk plânında bugün bütün dikkati ken
darda, Kapuağasından Divitçilere giden sokak
dine çeken kulelere mâlik değildi. Ve saray
içinde idi. 1342 (M. 1928) senesinde vukubu-
haremini çerçeveleyen düz duvara açılmış bir
Isn yangında yandı. IJaîk ağsında, Babussaa-
geçit ile koğuş ve kapucubaşı odasından iba
deden boama olacak, E.buss\ıüağa Camii deni
retti. Duvar Fatih devimdendir; muntazam-
lirdi. Hadikatulcevamiin verdiği malûmata
ca moloz taş: cephesi bunu aydın olarak gös
göre İkinci Bayaaıd devrinde Hicri 912 (M.
terir. Fatih bugünkü Topkaptı sarayının teme
1506) yılında Kapuafası Süleyman Ağa tara
lini atarken bu saraya, Edirne Sarayının plâ
fından yaptırılmıştı.
Vâsıf Hiç nını örnek olarak almıştı ki, bu duvar Edirne
Sarayında da vardı. Kapunun iki yanındaki
RAftÜSSElAM — Kadîmden heri, Baray kuleler sekiz köşelidir, ufacık kemercikJerle
ve halk ağzında ekseriya «Orta Kapu» diye birbirine bağlt konsollara müsteniden taşan
anılır; Topkapu Sarayının haricî suriyle karim pencereli bir üst katı vardır. Bedenimde de
duvarı arasındaki bijlnci avludan asıl saray dört sıra mazgal yarığı ve tüfenk deliği bu
avlusu olan ikinci avluya geçH veren kapu lunur. Kuleler birbirlerine yine ayni konsol
manzumesidir. SUnsalca!ar, hasırcılar ocak lar üstünde bir diş sırası ile nîhayetlenen se
lın , fodlahane, inşaat, odun anbarlarım, esli- pet kulpuna benzer yüksek bir kornerle bağ-
hâneyi ve bu hizmetlerde bulunanların ko- Janmışttr. Kemer ayaklaıajjia iki geniş nö
guşlannı ihtiva edcıı hizmet sahası birinci betçi hücresi ve k Ö ş e l e f i f l d o p ı ı m saatleri bu
avludan, vekili mutlak sadırâzamm bile yaya lunmaktadır ve teınpanuîı dane bele*oni
olarak girmeğe mecbur olduğu sarayın alay çivi ba.sı süslemektedir. Kapu, kemer üstün
meydanı ikinci avluya medhal olmasından deki mazgaldan şakulen de müdafaa edile
dolayıdır ki, tarihle ve merasimdeki rolü bilecek vaziyettedir. Kuleler eb'ad itibariyle
pek ehemmiyetli olmuş ve pek çok vekayie bir kale burcu olmaktan uzaktır, hummln
beraber ilham Kanuni'nia MatarisUn fûtu-
E .'.': — 1778 — İSTANBUL
■.:! gürdü^'i ka.*ıtellerd en abnm tş ve • Ameli tsâ hin Mehmed sene 831» imzasını
kuleler 3nun tarafından yaptırılm ıştır. Bu ku taşır. tçeriye girince tonozlu bir aralık, sag
lelerde bir Onbeşinci Asır O rta A vrupa ve ta ra fta yine tonozlu b ir koğuş, solunda bi>
A ktteoiz kokusa aşikârdır. Taşkın üst k a l b i oda v a rd ır B iU bara sagdılri tonozun bir
lim hisarlarda tesadüf edilen bir u n su r De kısmı yıkılm ış yerine ahçah b ir tavan yapıl
ğildir; fekal sip erler kum saatleri, çivi bak ını; ve ko£u$ bölm elerle aksam a tefıik edil
teriyle bu cazip ilham a derhal m a lu lü ve diği gibi h e r iki ta ra r b ir a ra döfemesi ile iki
m illi b ir dam ga vurulm akta hiç k u su r edil kat haline gellrilm iglir. Medhalin tonozu da
m em iştir. Kcsoıe !a< gövdeleri, v e k em er 91 uncu A sırda oymalı müzeyyen b ir tahta
i m ile bu k uleler kapuya ihtişam m anzarası tavanla ö rtülm üştür. Odadaki ocaklar yük
verm ekte vc ufak laflard an yapılm ış duvar sek tavana göre yapıldığından şimdiki ka
üstiindc bedeni tebarüz e ttire re k ziyaretçi tın ortasında kalm aktadır. Sağdaki koğu
üstünde te sir bırakm aktadır. B u k u lelerin şu n n ih ay etin e ikinci avlu etraf revakların
sade bu te s ir için y apılm ış olduğunu, a rta d an b ir göz İşgal edilerek çaprast tonozlu bir
tap u d ak i bu m üdafaa tertib atın ın b ir ihtiya k ahve ocağı ilâve edilm iştir. Bu da Babıhü-
ca te k a b ü l etm ediğini zannediyorum , çünkü m ayun gibi (B.: Babıhüm ayun) herhalde tek
b ı ı n u n sağında Ve solunda b iç m üdafaasız ik i
kapulu idi. B abıhüm ayun tek kaputa iken bu
kaptı bulunduğu gibi d u v a r d a m üdafaa m üsait n u n çift olm asında m âna olamazdı. Anlaşılan
değildir; la rib le de b u k a p a n tın Fiilen m üda K anuni devrinde yeni ve daba müzeyyen de
faa edildiğini bilmiyorum.
m ir kapu yap ılırk en yerindeki d e ileriye gö
G iriş dem ir k an alları K anuni devrinde tü rü lü p jim diki yertrfe konm uş ve bu suretle
dövme olarak yapılm ış tablalara k itabeler, iki kapulu b ir ısıeâhal meydana gelm iştir.
köşelikler konmuş, çivi başlariyle süslenm iş tkinci kapu imzalı değildir ve birinciden fe-
tir. V e pirinçler gömme olarak yazılan kil vc işçilik itibariyle biraz ayrılm aktadır. Bu
Bfllıîissel&m (Ortakftpu)
!«kd ectfinçMiy)
ScvinçMiy)» • •
nttp://groups.google.cc
ANîUtLOFEDİSl_________ _ l7 7 9 _ BABt'SSELÂM
tapu aralığının medha] tarafına 1172 tarihini nısfında tesadüf edilen dal ve yapraklardan
taşıyan barok süslü ufak bir çeşme konmuş vc madalyonlardan mürekkep bir kalem ya
tur. pılmışlı. Bu kalem idleri kemerlerde de te
İkinci kapudan Alay meydanına Çıkınca kerrür etm iştir Sonradan bunlar da örtülüp
bütün tesisler enine* 8 direğe müstenit! çok üzerine son derece çirkin manzara resimleri
geniş bir revak görülür. Üçüncü Mustafa'nın çizilmişti. 1042 de bu satırların müellifi tara
muhteşem bir alayla kılıç kuşanmağa g id e r fından yapılan restorasyonda sıvalar kısmen
km bu kapudan çıkışım gösteren b ir Ingiliz temizlenerek ilk satıh meydana çıkarılmış.’yal-
gravüründe jnevcud olmadığına göre revak nız badana altından çıkan 18 inci A snn kalem
bu tarihten sonra ve m uhtemelen 1172 tarih panoları ve kem erterdekiler muhafaza edil
li tamir kitabesine nazaran, harab bir sakfın miştir. Tam mcdhaidekl iç duvar ise, ilk ya
pısında, tamamen kesme taştandır ve basık
yerine yapıldığı anlaşılıyor. Sütunlardan biri
kem erin üstünde yüksek bir tahfif kemeri gö
penbe granit, diğerleri mermerdir. Başlıkları
rünm ektedir. Bu cepbe üzerine Kanuni dev
istalaktitll. kaideleri yapraklıdır. Bir Onyedta-
rinde yapıldığını zannettiğim mavi kırmızı
ei Asır işi olduğu kuvvetle söylenebilir, m uh
renklerin galip olduğu bol yaldızlı zengin ve
temeldir ki, başka bir yerden buraya getirilip
ağır yağlı boya bîr kalem yapılmıştı. En üs
konulmuştur. Sütunlar birbirlerine ve geride*
tünde yapraklı b ir tac ile nîhayetlemnekterîir.
ki duvara kalın demir gergilerle bağlanmış Kemeri üzenglsîoe kadar dolu olarak geldik'
üstlerine sivri kem erler atılmış, bilâhare sıva ten sonra büyük bir münhani ile ortaya doğ
ile dilim yapılarak kem erlerin üstüne de 2>5 ru akıp kapu sövesi yanında bir sarkma İle
metre genişliğinde saçaklı bir çatı çekilmiştir. nihayetlenlrdi. Bu kalemin tac kısmı 18 inci
Bu saçak ilk kemerleri kısmen kapattığına Asırda yapılan çatı içindedir. Oldukça iyi mu
göre 1172 deki saçak olmayıp bilâhara tecdid hafaza edilm iş şekilde durm aktadır. Hariçte
edilmiştir, Tezyinatı da 19 uncu A sır ilk nısfı kaian ise maalesef bozularak sıvanmıştır. Sı*
tahta işçiliğinin e n güzel nüm unelerindendir. va altından muntazam kesilmiş ik i şerit ile
Geçidin üstüne gelen tavan oyma silm elerle 8 sarkm alardan birkaç parça çıkmıştır. Böyle
dilime ayrılıp, h e r dilim in ortasına tah ta oy müzeyyen bir kalem harici bir cephede tesa-
ma beyzl b ir madalyon konm uştur. Tam orta düf edilebilen bir ım sur değildir ve pek calibi
daki çak büyük tahta göbek fevkalâde b ir sa dikkattir. Sarkm aların yanlarında da Onye
nat eseridir. riç«*kw çok kabarık ve bariz, dinci Asır işi olduğu tahm in olunabilen iki
hatlar keskidir; terk ib bakımından da muvaf- m etre kutrunda çUt madalyonda dörtlü ola
fak olmuştur. Kubbenin etrafı üç sıra oyma rak «Allah Rabbi ve Muhammed Nebi» yazılı
pervaz ve köşeliklerle süslüdür. Sağ ve solda levhalar da sıva altından çıkmıştır; bunlar da
kiler İse oyma pervazlar ortasında üzezi ka Üçüncü Mustafa zamanında konulan m erm er
lemle süslü sıvalı büyük koltuk silmesinden kitabe levhalarîyle kısmen örtülm üştür. Bir
sonra çaprazına konmuş oyma çıtalarla devrin kaşım kalem d e haricî kapunun mermer ke
çok tesadüf edilen murabbalı tavanlardandır. m er taşlarının iç yüzünde vardır.
Ancak çitalar oymalıdır ve ortalarında oyma Kitabelere gelince: H ariçte kapunun ke
birer ufak pal vardır. Bu tavan da müzeyyen meri üstünde ilk yapısına ve nihayet Kanunt
silmeleri ve oyma çitaları ile çok güzel bir devrine ait olduğu kuvvetle 'muhtemel olan
tesir bırakır. Saçağı^ geçide tesa
düf eden kısmı ile köşelerde oyma
çitalarla yapılmış dairevi veya mü
sellesi göbekler, sair akşamında
yine oyma çitalarla yapılmış en
lemesine taksimat vardır.
DahilE duvarın cephesi ve yüz
leri devir devir epey tadilât gör
müştür. Bu cephe b ir tarihte sıvan-
nüş. üzerine İB inci A sım ikinci
R^ap^ıJED
)m/group/merakediyorum
B ,V A — 17110 — tSTAJJBUl.
•K<î.. i Tcvhid». altında anahtar tayında atlında 1272 tarihi mahküktur ki. bir U n ir
İkinci ' Mahtpud'un tuğrası vnrdır. Ka tarihi oJm gerekllr.
puttur sn^ında mermer levha Üzerine kabart İç kapunun üstümle tahta üzerine oyma
ma yaldızla (.Vünctt ftfuâlafa’mn tujrAsı vc <C'ennatl Adinin mûfaUlhahu lehUmü) cbvab
altında ufak yazı ile: *Hafızı adli şeriat has 230* levbaa tâlik olunmuştur ki» İmzasız otan
reti zilli Küda' yanlıdır; bunun altında da bu harikulide yazmm büyük haltal Râfcun'ın
ikişer mısralı sekiz saiır halinden Sülüs yazı eseri ohluğu yazı mütehassısları tarafından
ile şu manzum kitabe vardır: beaıon ittifak ile.kabul edilmiştir.
Bir de aralıfcdaki çeşmenin talimde tkl-
.Mncüi barçjdl ‘f ik r i schrl.van m idclrt şer mısraltk dört satır halinde çu İtilâ be bir
İlenil büDTini drvlrl hâılUul KeytUlbarim
lunmaktad/r:
Virisi mulfcf mİIH vn&eı jûhint dave!
Zıl!i tVadaıu tart dsüârı lekendir «vlâm ftfonbaı cûyi kinizm ^^ıittsehi J)»rd ha%^(n
Şabl m^mruMş^kycm fm n a n dibi »İılki cihan
|tiv«ri drvraa Sulta» Mustafa Haa kim ae«ı
TJrSdjranı scIcMc görmedi miftUn cnim Vând Baltan M utlafa Îbni Ahmed İtan kim
Görmedi m kltt ^eblhlıı didri devri s u san
EyUyüb Sûrfı niıkudu himmeti *abirç«bt
İtmede ümranı dehri her drnı aksâyı mcr&m Kııbl ecdadı iû m ın f»d cdöp bu bâM a
Oldu «irAba tülâJi bim ateii d{|tv«n»gân
t$n» cıcüm lc bu Divanı H üm ayun m evkiin
SejT^diftfe w i.fi eyvanın o cern râtas bananı
H rd't bism illih lir üibht didim lirih la i
K}lı)ı Sultan M uştala bu çe«mpi rûdl r rr a a
ttmemti âtia telâllnl selef atfı aijftlı
Mahvolup âsin resmi d s ^ I zcrM n lamûtn 1172
KlUbenin yazısı Sütüstür.
Kıbleİ şahini nlera antrtgtihı halk İSccd
Ekrvın Hakkı .\y \e rd i
Ana çâyânü Kûzâdur kim ola pür ihtişam
Emrldüb hnüuin bhAyl küfene tarh sakliniu RACA '— Büyüksehir tstanbulun günlük
Taru iislitfej luıdtajj) eyledi tecdidi tim hayatı içinde ve panoram a manzaralarından
ev ve fabrika bacaları olarak İki çeşidi hatır-
Sol tarafla üçiincü Sulten Mustafa'nın
lanır.
tuğrası vc altında küçük yazı ile «Mustafa
Bilhassa eski ahşap tstanbulda dehşetâ-
Han îbni Ahmed Elmuzaffer dâima», bunun
ver hâtıralar bırakmış olan yangınların lıû-
altında da ytnr sekiz satır halinde yu manzum
yük b ir kısmı temizlenunesi ihmal edilmiş ev
kitâbe vardır:
bacalarındaki kurum ların tutuşması ile çık
Mufctnâyt Mmmett (ab'l bUktndijle yapnb mıştır. İstanbul sokaklarının ayak esnafı ara
Kıldı tıev icad böyle msoıl p&Jclze n iû m sında baca süpuriicüier kadimden beri mev
Kim görseydi mâni nakçl zerrin hSnnı cut! olduğu halde tstanbul halkı bentedefi ise
HeıjkU* d e e * e stti hayret olurda subkü şâıu evlerinin bacasını siipürtüp temizletmekte
M ısruiun şrm sd ftil mıhına miM otânir daima ihm alkâr olmuştur. İstanbul Belediye
D aiıiândır U rAyin kaplam * re$kl aelâm sinin mesken bacalarını temizletme işini şe
hir halkına h e r sene b ir vazife olarak tahmil
U y a rti t ı h t ı ı n ı nislıei ç t r h i alin* U1 n u k n j
Sal fin* tik i fcloJc çinisi; yanında W hne bâm etmesi, ihm al edenlere karçı da cezai müey
yideler koyması ve bu işi dikkatle takip etmesi
Vi4tl vaaftnda reftârı etmendi hinutyi
gerekir, h attâ Belediye Temizlik İsteri MU*
Zabddûb himmet duaya h ^ tl n atfı ıloâm
dürliiğune bağlı müstakil baca temizleme ekip
Tlam ti nayyl n tu k û z ı nizamı kâinat leri teşkil ederek kış ağzında mesken baca
Çevhtfü fıdâliol İde ciluHİa ber devâm
larını kendi ekip ve vasıtaları ile temizlete
Tabii âJi babu dcıtetdc «bed elnb «mtfcifM rek mesken sahip veya müstecirlerinden ba~
Nice iaifa a m a tta k Me Hall&k) eaftai çatarın irtifa ve cesametine göre tanzim edi
Zlkniya libası ıln lirifcjo Urçl oyledlm lecek bir tarifeye göre muayyen bir ücret al
Ola »meû yiima Ha Ortakapu bâHbuclftm ması gerekir (B .: Yangınlar).
1272 <?Jllâ«U 1758- 1730). Eski ahşap jUtaobulun yangın âfetlerin
den sonra halk ağzında «yangın yed* denilen
Sun beytin ilk kelimesi olan Ülbüiyâ İkSzı hiizün verici felâket sahasında tik göze batan»
http://groups.google.coi]
fg L O P g P lg l baca
- i7 e ı —
v group/merakediyorum
«AOu'.OÎ (AleH- — 1782 — B r ın o ı
m da balırlanuk Uzundu-, Ekseriya vapur i l lu nda geçm iştir. Babam ın babası kılarneı \A-
kelere bağlı iken ateşçiler ocakları fayrab lardı. Babam, m efh ur lâvtacı Lim bo, dayım,
ederler, vapur bacalarından kolon kolon sav m eşhur kemençeci A nanas Efendi ki babamın
rulan dum anlar köprünün ilstünü yalar, ku talebesidir Ve yine kemt-nçeci Sotiri dahi pe.
rum lar köprüden geçen İstanbul halkının üs derim den çok İstifade etm işlerdir Musikiye
tünü başını berbad eder, hele yazın köprüden olan m erakım ı evvelâ dayım AnaaLtg farketti
beyaz esvapla geçmek bir İstanbullu için hay Ve henüz sekiz yadımda iken bana Bonmane-
li zordur denilse yeridir. Liman vapurları ba den oyuncak bir kem an aldılar. İki tene *on-
calarından savrulun dumanlarda yabancı re s ra kem anı büyüttüm . Bana, hakiki b ir keman
samlar için Istanbuîun hususiyetlerinden bil aldılar. B undan sonra, a rtık bu kem anla çal.
immiş, bunu bilhassa tesblt edon resim leri mağa başladım . Babamdan, aşağı yukarı iki
çizmeyi İhmal etmemişlerdir. sene, kem anla peşrev vc sem âlieri ve bilhaııa
B.ICA.VOS (Kcmençeci Alekol — Rum ağır fasılları m eşkettim B undan m nra da ke
m ani T ekirdağlı V asil'den nota ve keman
asıllı tanınm u piyata sazendesi. 18BB s e n e s in
de doğmuş, 27 kânunuevvel 1050 de B2 yaşın dersi aldım. Çocukluğum böyle geçti. Bir hayli
da olduğu halde İstanbul'da ölm üştür. Kısa zam an sonra, dayım A nastas'a saraydan bir
boylu, zayıf olduğundan yaşlı gözükür, lürk- kem ençe hediye edildi. Evimizde, haftanın üç
dört giinü m usiki top lan tısı ile geçerdi. Bir
çeyi ram şivesi ile konuşur b ir zat idi. Ke-
gece, dayım ın kem ençe taksim i çok hoşuma
mençesi iyi değildi; parlak tos çıkaramaz, pek
gitti, ve o gece herkes dağıldıktan sonra Anas-
çok falso yapardı, Faka! piyasada şöhreti v a r
dı ve birinci sın ıf para kazanan sazendelerden las nı kem ençesini ben a larak b ir odaya ka
m idut idi. G ençliğinde daha iyi çaldığı söy pandım , ve yalnızca saatlerce çaldım. Ertesi
lenir. Birçok plâkların doldurulm asına İştirak gün, dayım , kem ençesini istedi. Beıı de ceva
ben.' — B ir kem ençeyi yeğenine çok mu gö
etmişti. Gençlik senelerinde birkaç şarkı bes
telem iştir ki, bunlar bilhassa 20 • 25 sene ev rüyorsun?! deyince, gülerek: — Haydi onu
sana hediye ettim : dedi, işte , o gün. bogiin
velki İstanbul'un ağzında çokça işitilen e s e r
lerdi: Hiisevni Sengîn Semâ! (Zevkim, em e birebirim izin b ir a n yakasını bırakmıyoruz.
lim hep sen ile pür-em el olsun), H üseyni Sof- B ilâhara babam ın tavsiyesi üzerine d ers al
yân (Çekmeye giderken san sın kız). H üseyni m ak ü zere dayım ın evine gittim . Kemanla öğ
Diiyek (H asretin u nu ttu rd u beni banal, Hiiz- rendiğim bfitün ese rle ri kem ençe ile çaldım.
zim Seııgln Semâl iAşkm beni bak gülm e n e Dayım d a bana: — Y e ter artık git, ve b ir da
müşküllere sardı), Hüzzam D üyek (Seni, ancak ha buraya gelme! dedi. Ben d e bunu hakaret
seni rûhüm düşünür sonsuz inan), gen e b ir zannederek çok üzüldüm ve babam a bu hali
Htizzâm (M eftûnun olan gönlüm ü sevdalara an lattım . Güliimsemege başladı. Aıüadım ki,
saldın!. Segâh A ğır Devri H indi (Aşkı m es'û- bu vaziyette babam ın hoşuna giden b ir hâdi
dumuzu hâlikı sevdi korusun). R âst A ğır Dev se var. B en ilaha hiç b îr şeyin farkında deği
ri İlindi (Cana tercih eylem işken şivekânm lim . Dayım, m eğer
ben seni), Hicaz Devri H indi (K ûjei nisyâm babam ı görm üş,
atdı sevdiğim, yâdetmiyor). Sabâ D evri H indi «bizim çocuk, ben
(öyle b ir âfeti yektâi em elsin meleğim), Acem d e n daha teiniz ses
Aşîran Y ürük Semâi (Gel ey denizin nazlı k ı le re -basıyor, onun
zı, nflji ş e rlb et). derse biç ihtiyacı
T . Yılmaz ( ta u n a yok, kendi kendine
Aşağıdaki satırlar, em ekdar sanatkârın, ilerler. Kemençeyi,
1Ö47 şubatında, İstanbul Ansiklopedisine tev büyük kabiliyet ve
di ettiği bir otobiyografi m ektubundan alın zekâsı ile yenmiş»
mıştır: diye iltifatta bu
«Ailemizin İstanbul’a, Çatalcamn arkasın lunmuş.
daki Çanta köyünden geldiğim babam dan g it •O n iki, on üç
miştim. Ben İstanbul'da doğdum, çocuklu yaf l i r i n d i , __________
ğum. gençliğim, IKitUn ömrüm daima Beyoğ b a b a m ı n da < R « in r K n ik ı
http://groups.google.ee
I
eyvah heder etdinl. gene bir Kiirdl'U Hlcftz- teakiben kupunu dört beş çimento basamaklı,
k ir cm rtjo r leblerim, mübeyy» basene ey balkonlu, pancurlu ve bahçe kaputu demir ka
şiveniz). H icizkir <At elinden j u çiçek deste natlı iki katlı ahşap kaşk ve ahşap çıkmalı iu
«ini. v er su eli). Segih (Çökliı artık b ir peri katlı k tg ır ev zengince Rum ailelerin oturdu
şanlık havil i Mllmeı. SulUnl-YegSh (Her ğu güzel yapılardır IMayıa 19$];.
nağmeni rûhum içiyor, mest oluyor, çal) ve Hakka Gaklürlı
Uşşik (Tatlı e li gederinle karartdm gözleri
mi! HAÇTAR SOKAfil •— Hallç'de Haaköy-
t . Y ıls ın (Vzlüna dedir; vapur İskelesinden gelindiğine göre.
İskele sokağı ve asfalt IlaakSy caddesiyle bir
İstanbul Ansiklopedisi bu zâte tstanbul dörtyol ağzı teşkil ederek başlar, ew<M bu
Radyosu vasilisiyle gönderdiği b ir m ektuba nahiyenin Keçecipiyri ve Piyriçavuç mahalle,
cevap alanıartuştrr Radyo İdaresinin bu hu teri arasında sın ır sokağı olarak uzanır, sonra
sustaki ciddiyeti dUşündlürse, Yorgo Bacanos’ Piyriçavuş M ahallesi içinden gerideki sırta
un hal tercümesi b ir şehir kütüğünde kendi tırm anır; uzun b ir sokaktır 11934 Belediye
kayıtsızlığı yüzünden tespit edilem em iştir. R ehberinin 17 num aralı paftası).
BACA SÜPÜRÜCt'LER — (B .: Ayak E s Cadde kavlağından yüründüğüne g ire,
nafı ve Satıcıtan|. ev v eli iki araba geçecek genişlikte kaba taş
döşeli dik U r yokuştur; sağa ve sola İki k aıis
BACHEI.İEK — Küçük adı ile hayatı Öğ çizerek b ir düzlüğe gelir, sonra te k ra r dar
renilemedi, onyedinci asır başlarında Istan- ve dik bir yokuş olur, k i bu ikinci yokuş ta s
bula gelmiş b ir Fransız seyyahı olup çarkın ını to p rak tır. Sokağın alt kısm ı, iki tarafı ya
bu muhteşem şehrinde sokakları süsleyen a t ya kaldırım lı, aşçı, tütüncü, tornacı, berber,
kestânesi ağaçlarının güzelliğine hay ran ol kazancı, kasap, m odelci dükkânlariyle b ir çar
muş, 1615 senesinde İslanbuldan a lu p götür- ş ı boyudur, sem tin M illet Partisi sem t ocağı
lidanlarla P aris sokaklarına da tezyin
üzerinde olup b ir de beton «Ekrem Tur» çeş
ağacı olarak a tkestlneleri dikilm esini t&mim
mesi vardıf; bu çeşmenin kîtâbesinde «C.H.P.
etmişti (B .: At Kest&nesi!,
E. T u r Çeşmesi 1949» ibaresi mahkûk iken
BACİKADIN SOKAGi — Biiyükdada Nizam 1951 m artında kitâbe tahrlb edilm iş ve yal-
mevkii «»kaklarındandır, 1934 B elediye Şehir ni2 tarihi bırakılm ıştır. Kalayeıbahçesi Soka
Rehberinin 32 num aralı paftasında K adıyoran ğı ile kavlağı köşesinde Ayia Paraskevî Rum
Caddesi ile Albayrak Sokağı arasında göste O rtodoks kilisesi bulunm aktadır. Sağda Zar-
rilmiş olup aslında bu cadde Ue N ilüfer So zavatçı Sokağı kavşağından sonra birkaç ah-
kağı arasındadır. K adıyoran Caddesinden ge şab ev ve yanm ış Rum mektebinin duvar is
lindiğine göre ferah b ir araba geçebilecek k a keleti uzanır; sonra bu dik yokuşun iki kena
dar genişlikte olup e sasın d a k ab a taşlarla dö rın d a bağeeler içinde birtakım kuliibemsi ya
şenmiş iae de bozularak toprak olmuş dik bir pılar görülür. Solda Çançan Sokağı ile kav
sokaktır. İki kenarında kısm en k a b a ta ş ve şağı hizasına geldiğinde, ayak altm a, Haliç'ln
çimentodan birer kişilik yaya kaldırım ı var güzel bir panoraması serilir; sonra, sağdan
dır. Aynı Rehberde bu sokağın iki yanında Sürücüler Sokağiyle bir çatal şeklinde kesi
gösterilen iki isimsiz yol da aslında mevcut şir. Toprak b ir m erdiven yokuş halinde ba
değildir. Yukarıda adı geçen caddeden geli yıra tırm an arak Taşkeuen Sokağı kavşağında
nince saş; tarafta, küfede ön cephesi caddeye sona e re r (Mart 1931).
bakan çentin k atı kârgir, revaktı, pencereleri Hakkı GöktUrk
pancurlu. üç katlı ahşap köşk, yanında dem ir
kapulu bahçeli, onun yanında yine dem ir ka BADANA, BADANACILAR — Dilimize
pulu bahçesi olan, kapusuna üç dört çimento ilalyancadan girm iş bir kelim edir; aslında be-
basamaklı m erdivenle çıkılan iki katlı, pan- yazlatm ak için duvarlara sürülen «Olu kireç
curlu ahşap köşk, sol kolda köşede ön yiizü veya m erm er tozudur; fakat bu sulu kirece ve
caddede olan zemin k a tı k irg ir, revaklı, pan- ya m erm er tozuna m uhtelif boyalar katılarak
curlu ve bahçeli iiç k atlı ahşap köşk, onu m ü renkli badana da yapılm aktadır. Mecazen tçi-
http://grovps.gûûgkiCOI
A,S'SÎKLOP®OtSİ
— 1785 — BADANA
ne ehemmiyet vermeyip dışını süsleme, yal Bütün İstanbul için 400 n efe r badanacı
dızlama mânasına da kullanılır. esnafı pek az g ö rü n ü r Zamanımızda badana
B adana. T anzim attan sonra. Büyükşehir- cılık, b îr ailenin m aişetini, h attâ bir ferdin
de âdeta İm p a ra to rlu ğ u n h âli p iirm e lllh ıi ifa geçimini m üştekilen tem in eden i? olm aktan
de e d e r olm uş; ta rih î G iym eli haiz eserlerin çıkm ıştır. Badanacılar, ancak yapı mevMmin-
tam irinde resto ra sy o n a gidilm ey ip içi ve dışı dc devam lı çalışm ak im kâınım bulm aktadır
badanalanm akla iktifa edilm iş, h attâ, garibi, ve far vc d u v ar yaglıboyaeıliğı ve nakkaşlıkla
hazini, b in a ların iç in d e birço k kıym etli kalem ^ birleşm iş du ru m dadır. D ört yüz ne-
isleri, d ışlarınd a da ta şı ve tu ğ lası beyaz ve fer E rm eni badanacının, Onyeduı-
çiy b ir k ire ç töbakasiy le ö rtü lm ü ş tü r. İs ta n v B l et A sır o rta ları için, m im arbaşı
bul’da. b a d a n an ın e n g ü lü n ç ta tb ik i O n yedin em rind e ve em lâki m iyriye inşaatı
ci A sır o rta la rın d a o l veya ta m irlerin d e çalıdan san atkâr-
m uştur. G irid cengi iç in y lar old uğu nu kabul etm ek doğru
de V en edikliler B ozcaa olur. Eski k o naklarda, yalılarda,
da ve L im n i’y i i$gal e d e «sahibi hâne» nın bendegânı, ka-
rek Ç anakkale Boğazını
kapamışlar, h a ttâ boğazı
zorüyarak g eçm eğe ve
îstanbul ö n ü n e g e le re k
Türfciyeyi s u lh a i d i a r e t
meğe te şe b
büs e t i k l e r
di. Bu sırada
D ördün- d *
c ü Mehr at A r
din Sadırâza- jy
mı Boynuya- y
r a lı Mehmed
Paşa, k i cehli ile m e ş h u r
h tr adam idi, d ü şm a n ın
gözüne yeni ve h e y b e tli
görünsün ve V en ed ik li
ler korkup kaçsın h ü ly a
sı ile harab s a h il s u r
larım boydan boya ba*
danalatm işü ( B .: M eh
med Paşa, B oynu Y a ra
tı veya Eğri),
Evliya Çelebi b u esna E h ak k ın d a şu m a
lûm atı v e riy o r^« O n y e d in ci A sır o rta sın d a İ s
tanbul’da 400 n e f e r b ad a n acı v ard ır: b u n la r
m im arbaşılığa b ağ lı e sn a fta n d ır. B adanacılık
umumiyetle E rm e n ile rin e lin d ed ir. Esnaf
alaylarında yaya o la rak , a rk a la rın d a des-
telerie vneîm er k ire cin d e n ce lâb o lm u ş beyaz
badana ve e tlerin d e uzun s ırık la r u su n d a do-
ınıiî kılı furçalariyle k a ra rm ış evleri ve du*
v arlan b adanalayıp ağ a rtarak : — Seksan ak-
çanı alub ağ ard uru m ., Y atm ış ahça virsan ol
maz!,. diye fîrm eni lehçesiyle y av eler söyli- B adanacı (ip le ri (G Brtepe 1951 ve 1956*
yerek geçerlerm iş..*. (rtcfitm : A. B. KoçıU
m/group/merakediyorum
BADANA — 17(16 — ISTANBUl.
pusu halkı arasından, lüzumunda badana* ğın üzerindeki evler umumiyetle kapuU n
cılık yapacak il; be; Idşi çıkabilirdi. İstan üçer, dürder basamak m erm er merdivenli
bul'un ayak takımı, fukarası ve hattâ orta kârgir binalardır. Sokağın sag köşesinde al
hallisi evlerini birası badan a ederler. Badana tımla hlr bakkal dükkânı bulunan h lr katlı,
eıl* ta hüner fırça İzinin belli olmaması, re n pancurlu. kârgir bir ev, yanında bahçeli İki
gin de dalgalı düşmemesidir. Fırça Uç bada katlı ahşab. pancurlu b ir ev, sol köşede dok
na yerine son zamanlarda ptiskllrme makinesi to r N îgâr lîrlen’in ikam et ettiği, altında dük
kullanılmaktadır, Bu usul ile hem siir'st te kânlar bulunan bahçeli iki katlı ahşap bir ko
min edilmiştir: hem de, çeşitli kalıblar ilp nak bulunm aktadır. Sağda beş k atlı kSı-gjr bir
hendosi, çiçekli veya resimli nakışlar yapıl bina ile- so lda altı -katlı H ürriyet apartım anı
maktadır (B,; Nakkaşlar). sokağın en yüksek yapılandır. Bakkal dük
kân ların d a n başka s a f kolda bir kunduracı,
BADANA — KlUh&nS hâueberduş, apaş b ir b e rb e r, sol ko lda b ir so-ba ve elektrik ta
lar argosunda ve halk ağsında elfâzı mtlsteh- m ircisi, b ir b e rb e r, sol k o ld a b ir soba ve elek
ceneden: nefis hırs ve lezzetini delk ile ta t trik ta m irc isi, b ir m a rango z b ir kolacı-lekeci
min. d ü k k â n la rı v ard ır. Sağ ta r a fta iki katlı Gümüş
BADE — Farsça şarap; asırlar boyunca, a p artm a n ı, üç k atlı U ğ u r a p a rtım a n ı, sol ta
r a f t a iki k a tlı b ir bina sokağı süsliyen yapı
Büyükşehrln rindlerini, rind şairlerini, bü
la rd ır, sol ta r a f ta b u lu n a n b ir arsa sokağın
yük gedikli (Selâtin) meyhaneleriyle -koltuk
boş kalan k ıs ım la rın d a n d ır. R usenağa Sokağı
meyhanelerin akşamcılarını çok, pek çok uğ
kavşağı köşesinde iki k atlı a h ş a p bir ev, soka
raştırmış bîr kelimedir.
ğın son kısm ında so ld a Uç k a tlı, bahçeli ahşap
Türk edebiyatında bâde liseline yazılmış b ir ev, yanında kav şak ta kapusu Yağurtçu-
mısraları toplamak için bir insan öm rü kifa paricı Y okuşunda alan bahçeli iki katlı
yet etmez denilirse mübalâğalı konuşulm uş ahşap b ir ev ile sağ köşede duvarla çevrili
olmaz; fakat sıfat bediası elmas yahut bayağı bahçesi, kapusu Şairnefi Sokağında iki k atlı
ve çürük, milyonu bulacak o satırla r arasında k ârg ir b ir bina v ard ır. Damga Sokağı kav
tek bir beyit vardır k i halk ağzına perçinleş- şağı kösesinde olan b ir akasya ağacı bahar
mi;, hemen ite r gün, hâlâ tü rlü vesile ile ha m evsim inde güzel kokusu ile sokağı gölgelen
tırlanmaktadır; Büyiikşehir İstanbulini en diriyordu (Mayıs 1931).
mükellef kâşânelerüıfien, en yüksek edebi Hakkı Göktürk
mahfillerinden en nıülevves ve süfli k ö le le
rine kadar kadın erkek, edip ve diplom at ya BADEMLİK CADDESİ — Haliç’te Halı-
hut kayıkçı ve ham al ve hattâ hâneberdûş, cıoğlundadır; 1934 B elediye Şehir Rehberinin
ayyaş ağızlarında doğru yahut bozuk, yan lı; 17 num aralı paftasına göre, K arağaç ve Kum-
olarak dolaşan bu m eşhur beyit 2iya Paşanın barahane C addeleri kavşağından Selâm dere
dır, ve h er halde b ir cem iyet hayatında m ak ve M ahmuddayı Sokakları kavşağına kadar
bul olmaması gereken rind egoizm asuu teren uzanır ki, bunlardan M ahmuddayı Sokağı az
nüm eder; sonra K araağaç arkasında tep elere tırm anır.
A şağıdaki cadde kavşaklarından yürün
İç U de, fribrl H * m b ? ıldfi «uürua
düğüne göre, iki araba geçecek genişlikte, pa
INİaya var İmi) jrftkı yok olmuş ne um um a
k e t taşı düşeli oldukça dik b ir yokuştur; her
BADEMALTI SOKAfil - Kadıkbyde, iki köşede bahçeli b ire r kahvehane vardır, az
Sakızağacı semti sokaklanndandır. Moda Cad ileride de V iktori Lâstik Fabrikası, b ir bakkal,
desi ile Yogurtçuparkı Yokuşu ve Ş aim afî So b ir -kömürcü dükkânı bulunm aktadır; yolun
kağı kavşakları arasında usanır. Moda Cad üffl yaııı boyunca ikişer üçer katlı kârgfr re
desinden yüründüğüne göre iki araba geçe ahşab evler, arsalar sıralanm ıştır. Kayda de
bilecek kadar geniş, paket taşı döşeli, ortası ğ er başka b ir hususiyet görülm em iştir (Nisan
yüksekçe, iki kenarında dar birer yaya kaldı n n d a neşredilm iştir,
rımı olan bir sokaktır. Sel kolda Damga So Jlsklıl GSklttrk
kağı ile bir kavşağı vardır; Ruşenağa Sokağı BÂ DEMLİK YOKUŞU — H aliçte. HaU-
ile de İm' dört yol agu yaparak kesişir. Soka cıoglu ile Sütlüce arasında, gerideki bayır Ü2C
http://groups.google.cori
V iS im O F E D lS t
— 1787 — b a D V E IJ (TfttiyM )
riîtde bir sokaktır. 1934 B elediye Ş ehir R e h * sUrttîdi), affedildi, yine bir iş tutm a
berinin 17 n um aralı paftam na göre Mflhmurl- dı ■ — Bıçağım hakkı yaşarım! diye mırılda
dsyı ve BSdemlik C addesi k avlağı İle Yazma- narak öğündü. Ama aftgüt yaprağını göstere
cıbs>Tam Sokağı arasın da u zan ır ıB : Bâdem- mez olmuştu. Kumarla geçiniyordu. Çok so
Jik Caddesi). Badem lik C addesi kavşağından ğukkanlıydı; sermayesinin iki misllini alınca
yüründüğüne gitre. dik b ir to p ra k y old ur; sng tamaa dUşmez kalkardı; sermayelinin yansım
Kenan eski E rm en i m ezarlığıdır, Bu sokakt.ı, verince: — nu gece şansım ynk! der yine
Jiri üç katlı ve çinko k aplı ahşap, d iğ e ri do kalkerdi.»
bir kelli k â rg irlc r olm ak ü ze re biri sokağın Kılık ve kıyafeti ile portresini de şöyle
yanır, d a, diğeri ö b ü r b aşınd a o lm ak iizerc iki çizer: «Kadife paçalı külhanı pantolonu, tra-
ev vardır. K ayda d eğ e r bir h u su siy et g ü rü l- b lıu iu şağ ı, sivah sıfır fes, alîından fışkıran
nıemiştir. yağlı siyah saçlar,. Çarpık bacaklı yengeç vari
Hak tı Göktürk yürüyüş., buyun kalın, omuzlar geniş, yanak
ları çıkık., yardan ayrıldım çaprast yelek.,
UADGER — «R esim », bu isim le İstan
boynunda gümüş 'm uska, kavuniçi fildekos
bul'da m uh telif ta r ih le r d e n e ş r e d ile n erate-
faulle. dar kollu siyah triko ceket., rugan
nice gazeteler şu n la rd ır:
m askaretalı yum urta Ökçeli kundura!..» (Ömer
Birincisi yarım ay!ık olarak H. Şehrikyan
Seyfeddin, Gizli Mâhedl.
yahut Şehriyan tarafından 1890- 1900 yılla
rında neşredilmiştir. BADVELİ — ^Şayanıhürmet» 18 inci as
İkincisi haftalık ve m izah i a l a r a k m üte rın sonlarında ve 19 uncu asn n ilk yansında,
veffa Yermok K u y u m eu y a n ve B. Pakarat İstanbul’da yaşıyan E rem eni âlim, edip ve
Tevyan taralından 1927 -1923 y ılla rın d a neş m üverrihlerine ekseriya Patrikh ane meclisi
redilmiştir. tarafından verilen b ir unvandır. Bu unvanı
Üçünctisü ise te k ra r Y e rm o k Kuyumcu- haiz olanlar arasında en m eşhurlan ölüm ta
yan ve B. A vedis A leksanyan tarafınd an m uh rihleri sırası ile şunlardır: Kevork Badveli
telif şekillerde, 1931 yılından itib aren bizi D er Ohannesyan (1737 - 1812 ). K irkor Badveli
fasılalarla 1945 yılının ilk aylarına k a d ar neş Peşlim alcıyan (1773-1837), Fizika Boğos Bad-
redilmiştir, veli (1788-1858!- Hovsep Badevli Malezya»
Kcvork M. Ptmukeiyaıı <1801 -1881), Deroyentz, Çam urcuyan Ohan-
nes Badveli (1801 -1888).
BADİK A HHED — Ö m er Seyfeddin'in Bugün ise bu ünvan Erm eni protestan
«Düşünme Zamanı» arlındaki hikâyesinde tas vâizicrine verilm ektedir.
vir ettiği İstanbullu b ir kUlhani tipidir; m u Kevork M. Pamukclyan
harrir kahramanım şöyle takdim ediyor :
«Daha onaltı yaşında tüysüz b ir çocukken BADVELİ (Tatiyos) — Ahmed Midhat
Atsarayın palabıyık nnikilerine k arşı koymuş.. m erhum un <Avnıpada B ir CevelSn» adındaki
Kıvırcık Enain'i Sam atyada sekiz yetinden eserinden (iğrendiğimiz U r İstanbullu Erme-
vurmuş, 6ç sene M ehterhanede yatm ış. Meş n id ir ki, H âeei Evvelin aşağıdaki satırları bu
rutiyet gürültüsü çıkm asaydı şöhreti daha bü şeh ir kütüğüne alınm ağa d e ğ e r:
yüyecek, ihtim al bir g ü n istanbukın e n azılı »tstanbul da Taliyos Bavdeü adm da hiç
külhan beylerine İr e olacaktL O n Temmuzdan dünya ş ığ ı görm em iş bir zavallı Erm eni ta
sonra çemâî kahveleri yavaş yavaş tenhalaş- nınm ıştır ki kendi dilinin ilim ve edibi oldu
nu§, yeni yetişenlerin çoğu askere alınmış; ğu gibi Osmanlı v s Farisi lisanlarında da beh-
ik ile r, hürriyet jandarm alarının amansız ta rei vetiresi bulunup franauca, İtalyanca da
kipleri altında darına dağm olm uştu. Kolayı- söyler. Lâkin öyle ağızdan bellenmiş gibi de
ru. bulup serseridir diye taşraya sürülm ekten ğil, hem okumuş, hem yazmış; Osmanlı ve
kurtulanların kimi kahve, kim i kuşçu dükkânı F ariri lisanlarında «Ha*, «Hı> ve «He» harf
aÇai3ş, kimi kolcu yazılmış, kim i uşak, kimi leriyle «2e», «Zel» ve «Zı» harflerinin fark
gazete müvezzii olmuştu. Ama Badik Ahmed, ları gibi şeyleri bilir. Parm ağiyle en güç im-
ÎŞşamak için yine b ir iş tutm am ıştı; -— Bu Iâları işaret eder. Fransızca kelimelerde it
^zûu şlmmıza yakışmaz! demişti. mamı imlâ için yazıldığı halde talâffuzunda
n/group/merakediyorum
BADYA SOKAĞI — 1788 — ISTANBOl
okunmayan harfleri tâyin eder. Elhasıl bildiği ren k li in ce b ir kordon!» ^ rd tr d ı. Kordon ka-
lisanları okur, yasur addolunacak su re tte tah paİ3 'S eferoglu) m ühürtiyle yapcytırıtm ^t,.
sil etmiştir. OsmanlIca oldukta jiir dahi söy Kapağın ark a tarafın d a 9u satırla r yazılıydı:
ler; fazla olarak keman dahi falar. Şu sak at Kırk H h fd lr ben alflar» fctli
lıktan maada fakru zaruret dahi hu zavallı İyi»!. tfıfly tt ancak »eçelL
adamcağızın keınallâlı ilmiye ve edebiye ta h
İle r çeşit UCıdı iM lmıl rltkn.
silini m en edememiş olmasına pek (o k taşmışı. Bafra kftfıdinda ( « ■ lu r tf vcNİa».
birkaç defa hanem de içtima ve m ülakatla
sohbeti kâmilesinden d e m ahzur ve m üstefid H*r türlü Muzır m*v»dd*Q Art
Pirinçten numuM iir y tp r ı |ı im t
olm uşum .»
J ff lM I H ııh la r A lus Tâ riünvM kadar aandürm tt D in
B ir cıftara yap da nM lnM » (»M
BADYA SOKAĞI — F a tih ilçesinin Fe- Ol sebepten bajk? U £ ıi İfemem.
■ ner nahiyesinde TevSiica/er ve Hızırçavus S e frn g la S ıfrasıiH fjıı v ı^ tf f p tf n ,
mahalleleri soluklarındadır. V odina Cadde-
Y ıllarca Tiirkiyede e n iyi cıgara kâğıdı
siyle Tevkttcaferm ektebi Sokağı arasın d a uza
o la ra k S eferoğlu’n u n çıkardığı B afra kâğıdı,
nır. İki araba gerebilecek genişlikte, y a rısı
sahib ine biiyük b ir şöh retin yanında muazzam
paket taşı y a n sı k ab a ta ş döşeli oldukça işlek
b ir d e s e rv e t te m in etm işti. M ahmudpaşa’da-
b ir sokak olup kayda d eğer b ir hususiy eti yok
k ı S eferoğlu H an ı ve A sm aallındaki Seferog
tu r (1951).
lu d ü k k â n la rı bu muazzam serv etin Seferoglu-
Hakkı Göklitrit
n u n v â risle ri elinde k a ia n so n kırın tılan dir.
BAFRA CİGARA K Â ClD I — ik in c i Ab- Muzaffer E m
dillbamid devrinde Istanbııtun en m e şh u r et- BAĞANA (İsm ail) — 1940 - 1945 arasında
gara kâ|ıd j. ö te k i cıgara k â ğ ıtları beş veya b ir işp o rtacın ın o ğlu 15 -1 6 yaşların da iffet
on paraya satıldığı halde B afra cıgara kâğıdı v e istik aaın ct tim sâli b ir çocuktur; ilk Okulu
yirm i paraya satılırdı. Beyaz kağıttan, üzeri b itird ik te n sonra, bab asın ın d a r gelirine ek
yaldızlı harflerle, türkçe ve fransızca olarak lenen zâlim b ir üvey a n an ın m âni olması y ü
yazılı güzel bir kabı vardı, bu kab pem be zün d en o rta okula gidem em iş, b ir dökümcü
yanına ç ıra k verilm iştir; haftalığının barınm a
ve boğaz m asrafı olarak üvey anası aldığı için
İsm ail B ağana, h e r akşam saa t beşden gece
y arısına k ad ar köprüdeki v a p u r iskelelerinde
gazete sa ta ra k harçlık çıkarm ağa çalışm ıştır.
B ir yaz gecesi köprü d en K adıköyüne son va
p u r k alk tık tan sonra, yalın ayak p ırp ırı kıya
fet A ksaraydaki evlerin® dönerken köprünün
Eminönü, başında, çıplak ayağına bir cisim
çarpm ış, eğilip baktığında büyük ve çfşkin
t i r p a ra cüzdanı olduğunu görm üştür, evvelâ
MAflftue PEPOSİC heyecan Ue n e yapacağım bilememiş, ciizdanı
koynuna atarak eve gitm iş, babası, üvey ana
s ıe ı, B e p o t
STAMBÖUL sı ve üvey k ardeşi m utad üzere uykuda ol
d u k ları için, kendisine bırakılm ış sahan a rtı
^S.K y-tchuk Yildİat Ha n , g .' ğı yem eği yiyerek sofada serili yatağına g ir
m iş ve yatakta b ir idare gaz lâm bası ışığında
cüzdan m uhteviyatı parayı saymış. 260.000
olduğunu dehşet içinde görm üştür. Sabaha
O kadar uyuyam am ış, fakat bu bulunm uş parayı
saklam ayı değil, sâhibiııin kendisine vereceği
Bafra Sigara Kâğıdı rUstesi m ükâfatı düşünm üştür, tahm ininde 5000 lira
vc alim otl farikau ya kadar çıkabilm iş r e bu 5000 liranın sahibi
http://groups.google-.con
AN'StKLOPEDİSt — 17Bfl — BAĞANA {İsmail'i
ı/group/merakediyorum
— 1700 l5 tM t)ıu ı
Komiser. İsnuilin beş bin lira m ü t i M ' aıfotiyle faydalandırdı. Sırtlarında kahveren
i» tahayyül «dip do sirkat İUihamı ile vc da- gi gayet içlemli camedan. cepken He cep ağız
ya-!> talebi ile fcarştlaşfıfcı adamın suratına iki ları işlenmiş potur «ati milli kıyafetleri oldu*
tokat atmış ve karakoldan kovduktan sonra ğundan bittabi o kisve ile fabrederler ve ha
hüngür hüngür ağlayan çocuğa teselli yolun kikaten heybetli görünürlerdi. İşledikleri ka-
da: *Seride bu kadar var evlâdım* diyerek cç- pudan rntikemmeJen yerler, ilerler, muayyen
biiid&kı on firasmı vermiş. bir maaşla biiyücck bağlarda yanlannda bir
İsmail Bağana 1960 vılında küçük bir iş ile çırak olduğu halde çalışırlar, köşkün hari
Adamıdır. ce ihtiyacını giderecek miktarda her nevi seb*
Uıi*x>ü K m nyh zeyz de yetiştirirlerdi.
\ M Hiç
BAĞ, BAĞLAR, BAĞCILAR — İstanbul
bağlannın semtlere göre bir tasnifi yapılırsa BAtiCIOD AL A Rl SOKACf — Üskfcdar-
UJf hatırlananlar: da Nuhkuyusu semti sok*kUruıdandır Pazar
başı Caddesiyle Alacaminare Sokağı arasında
1 - ■ Çamlıca ve Yakacık bağları (B .:
uzanır. Kaba taş döşeli, iki araba geçebilecek
Çamlıca, Yakacık, Bağlarbaşı),
genişlikte bir sokaktır. Çoğu bahçeli b irer ve
2 — Topkapu Mnltcpealndeki bağlar. ya ikişer katlı evlerinde ekseriyetle dar gelir
3 — Nüroune bağlan, bu arada bilhassa li Türk aileleri oturm aktadır. Kayda değer
GÖîtepedelri Niimııne bağı roskf adiyle Aşı bir hususiyeti yoktur. fNisan 1951).
bagj).
lUkkı G öktük
A Boğaziçi köylerindeki bağlardır.
Çavuş üzümünün, on nefisi Tavşancılda RA Ğ C I S O K A L I — Boğaziçinde Kuzgun
yetişiyorsa da Pendik üzerindeki Dolayı bağ cuk Solaklarındandır. 1934 Belediye Şehir
da batta Kurbağ&hdere Demiryolu Köprilsü Rehberinin 21 num aralı paftasına göre Ica-
dibinde hâlen küçült bir köşk buîunan beş cUye Caddesinin sonu İle Ayçiçeği Sokağı ara
dönün £adar «Dere bağı* denilen mahalde sında uzanır. Cadde kavşağından girildiğine
gayet güzel Çavuş üzümü yetiştirilir ve ora nazaran: Evvelâ dik toprak* sonra kaba taş
larda berayi tefem ic gidenlere diledikleri döşeli ve merdivenli, som kısmı da dar ve me
vezinde satılırdı. Yukarıda yazılan bağlar bit yilli toprak bir yoldur; iki kenannda birer
tabi bu kadarla kalmayıp Kralloprak, Gözte ikişer katlı ve hemen hepsi bahçeli kârgir ve
pe, Kozyatağı. Merdivenkoy ve Erenköyünde ahşap evle sıralanm ıştır ki» Kuzguncuğun üst
dahi müteaddit ve mükemmel bağlar vardı. kenarlarıdır (Şubat 1951}.
En büyüğü de Valide bağı idî iB . : VaJde Bağı). wfcfcı csktuıt
Bu bağların çoğu bir hastalık neticesi olarak
bozuldu ve uzun milddet harab ve muattal bir UAGÇE ÇIKMAZI — Haliç Fenerinde
halde kaldıysa da yakın bir mazide gösterilen Abdisüb&sı Mahallesi sokaklarından. Tabak-
al&kâ ve himmetle köşelerde ve bâzı hususi yumıs Sokağındadır. B ir araba sığabilecek
mahallerde -kudretlice b ir faaliyet başlamış» genişlikte, dik yokuş, bc&uk. toprak bir çık
tır, daha kemaUi ve daha verimli bağlar U r mazdır: sağ basında bir demirci dük*c$fii olup
luna muvaffakiyet elvermesi temenni olunur. yanında iki katlı, s ıv a s ız tuğla yat*-bir ev.
Beylerbeyi, ÇongeJköyii. Rami. Topkapu. onun yanında da bağçeli y arı kâgir bir ev; sol
Ocakçılardaki bağlan Şişli cihetindeki tek tük başındB da üç katlı ahşab bir ev, yanında iki
göze çarpan küçücük ve fakat güzel köşklerin şer katlı iki ahşab ev vardır; hepsî mutevâzı
minicik mî*k kokulu bağlarını da tahsüile gelirli aileler meskenidir (Şubat 1960).
kaydetmek lâzımdır. Hıkta Gtibtüıfc
Eskiden bağcıların mahdutça bir kısmı BAGÇEKAPUSU — İstanbul şehri sur
Hum ve Ermeni idi; bağlarda kahhar ekseri larının Halice açılan kapulanndası bîri idi:
yetle IşkodraU vo Matlı miislim Arnavutlor Jteçen asır sonlarında su r île beraber kaldınl-
istihdam edilirdi. Bunlardan görenek vnkuf- ını$tır. BİsansIılar zamanında adı Gvyon Ka*
' lan hasebiyle âzami derecede İstifade olunur; pusu İdi; CeiM Esad Bey «-Eski İstanbul»
cesureUerİıffien de dönme* ve muti bir bekçi adındaki eserinde: «Bu kapu» tstanbulda Ve-
http://groups.google.co
AA'SİfOOPEDÎSJ — 17&1 — BAflÇEKAPUSU
rjj/group/merakediyorum
HA'iCEKAl’CSL FIRINI — 1792 — İs t a n b u l
Yeril Mallar Paran (eski OrmdiİMİı nılim c- «İstanbul şehri derununda dükkincı Frenk
sesi). Yapı ve Kredi Bankası. Biiyük Fostaha- olmaylip onlara Galata tarafı mahsus Üten fim.
tır, Polis Müdüriyeti tesM Sanasaryan Hanı) di hekim ve ispençar (eoacı» ve luhafçı diy*.
Ba&ckapusumın sının itinde kalır. BaSçeka- rek Bağçekapusu etrafı bütün Frenk kıyafe
pıaunun diğer başlıca hanları şunlardır: Agop- tinde dükkâncı o to m , hattS Divanyolunda
ysn Han!. Ermnım Hanı. Yeni Valde Hanı, dahi var. iklimi edenlere muhkem tenbih olu-
Anadolu Ham, Arpacı Hanı, Atabek Ham, Bi nub daima taharri olunsun, h e r kimin dük
rinci Vakıf Han, Artaryan Haıu. Ayan Hanı, kanında bulunursa du k k in kapatılıp şedi*j.
CeUlfcey ilanı. Cermarçyan Hanı. Fındıklıyan nin devlet tarafından üabtolunacagı Dildiril
Hanı. Hacıbekir Hanı, tsıradyadi Hanı. Kar s in .»
deşler Hanı. Kasabyaıı Hanı, Kmacıvan Ha
BAĞÇEKAIMJSU BOCAÇACI FIHIM _
nı. Kutlu Han. Mine Hanı. Kail Hanı, Rıdvan
Istanbuluıı en eski ve m eşhur fırınlarından
Hem. Sadıkiye Hanı, Selâmet Hanı Tsş Han,
biridir. Sirkeciden Eminttnüne doğru, Dor-
Temelli Han. U f urlu Han, Dördüncü Vâkıf
düncü Vakıf Han önünden geçerek yüründü
Han, Yılda Haıu.
ğüne göre, sağ kolda, köşedeki şekerci Ma
Bu sahanın tarihi yapılan arasında d a : lafa m üessesesinl geçtikten sonra gelen fırın
Büyük Yenicami Sebilini. Birinci Abdilthamid dır. Bu satırların yazıldığı sırada eski şöhre
Medresesini ıZahlre Borsası ile Dördüncü Va tini muhafaza ettiği iddia edilemez, emsali fı.
kıf Han kanam daki dükkânlar). Birinci Ab- rın lar arasında, işlek yol üstünde olduğu için
dUlhamid Türbesini, Yıldız Hamamını sayabi iş yapag*lir; oturup çöplenecek veya karın
liri!, tstanbulun en gUul, muazzam ve m uh doyuracak m ü fterilen için küçücük b ir yeri
teşem bir hamamı olup da kör kazmanın ku r vardır. Boğgçası, bâreği, lokması, peksime-
banı olarak yıktırılmış bulunan ve bu satır di, tuzlu yağlı çubuğu fbaton salesı) bulunur.
ların yazıldığı sıratla yerine büyük b ir hanın Terbiyeli, eli yüzü tem iz isçiler, çıraklar kul
temelleri atılmakla olan Haseki Hamamı da lanır. Gaayet terbiyeli, çok temiz türkçe ko
Bagçek&pu&u içinde idi. nuşan Koça Kuzulidis ism inde bir Rum tara
Bafçekapusu, Istanbulun faal ticaret fından işletilm ektedir (1951)
hayatinin yerleştiği yerlerden biridir. Bugün M eşrutiyet devrinde İttih ad vc Terakki
kü büyiik hanların inşasından evvel ise, çok Fırkasına karşı en şiddetli m uhalefeti yapan
daha civcivli bir günlük hayata sahip, sokak m u h arrir A hmed Samim Bey meslckdaşı Fa
larının sökülüp geçilmesi zor b ir sem tti. Sa zıl Ahmed Aykaç ile b eraber giderken bu fı
laş dükkânlardan mürekkep çarşıları, ham- rının önünde b ir m eçhul şahıs tarafından
malları, beygir sürürücüSeri. ayak satıcıları, tabanca ile vurulup öldürülm üştü fB .: Ahmed
sahilinde bir sıra iskelelerin kayıkçıları, Samim).
hammal. arabacı, kayıkçı kahvehaneleri ve
bekâr odalar ile gürültüsü ayyuka çıkan yer BACCKKAPtr.su CADDESİ — 1934 Be
lerdendi. lediye Şehir Rehberinin 1 num aralı paftasın
da A rpacılar Caddesi adını taşıyan ve Emi
Tanzimattan evvel, Büyükşehrin iç semt
nönü meydanından Yenicami Büyük Valde
re çarklarında olduğu gibi Bağçekapusunda
Sebili önündeki dörtyol ağzına kadar devam
da gayri müslim ecnebiler dükkân açıp icrayi
eden vc tram vay hattı geçen caddenin eski
ticaret edemezlerdi', büiiin dükkân sahipleri
adıdır; 1918 de neşredilin!; olan N ecib Beyin \
cübbeli, şalvarlı, sarıklı müslim ve gayri müs-
İstanbul Rehberinin birinci paftasında da bu
lbn yerliler idi. Ecnebiler atıcafc Galatada
caddenin adı Ragçekapusu (Evyenis kapusu.
d ü k ü n Hıtuu icrayi ticarete mezun idiler. Bü
Orea pltll bu cadde üzerinde, Eminönü mey
tün yasaklar feiM. hır ara Cçilneâ Selim sama
danından gelindiğine göre tahm inen Bagçeka-
nında bu yasağa da giz yumulmuş, başta Ba{-
pu bojaçacı fırınına yakın b ir noktada bulu
çekspusu gelmek üzere ecnebiler, tstanbulun
çarşı boylarında dükkânlar açmışlardı; Hicri nuyordu; fırın sıır içinde kalıyordu.
1221 Rebiyilievvelinde (M. 1BM1 İstanbul Ka BAĞÇEKAPUSl’ CİNAYETİ — 1932 se
dısına gönderilen Ur fermanda bunun önüne nesi nisanının 28 inci perşem be günü iki kıy
geçilmesi emrolunmaktadır: metli polis mem urunun vazife başında jeh»-
http://ğr-oup#^oog leLCût
ANSİKLOPEDİSİ
— ITO — BAĞÇSKAPUSU İSKELESİ
n/group/merakediyorum
BAĞÇ£KAPlrSU VAKASI 1STAS-b Vi
gün i af ve k a ti bir e m irle b urslard ak i ka deşi İstanbul» g elip d ik ta tö r sad raz a m a ftfci.
yıkhaneler ve b e k ir odaları tem ellerine va- yotto b u lu n u r. A lem d ar P aşa d a Boğaz nazın
n nett y ık tırıld ı Şâllizjrfe A lnullab Efendi, Uzun İlacı Ali A ğaya h ay d u tla rın yakala m*,,
m eşhur tarih in d e şu şayanı dikkat îafsilfltı sini em red er. N azır A ğa b üllik bajılan m gön.
v eriy o r: «Vebanın şiddetine fisku "öna sebep dererek Islıra n c a dağını m u h asara e ttirir ve
olduğundan eşkıya roecmaı olan b ek âr odala sü rg ü n avı g ib i k u ş uçu rm ay ıp üç haydut i|e
rının yıkılıp kaldırılm asına k a ra r verildi; Şev ayağı kesilen köy lü yü b ir vad ide k ıstırır. Şid
valin 18 inci cu m artesi günü kaym aknm paşa, d etli b ir m üsadem e ile h ay d u tlard an birini
m im ar ağayı ve ocaklıdan b ir m ik d a r zabıtan ölii ikisini d irf y a k a la rla r; b ir k etle İle m
ve nefer ve pek çok am ele ala ra k Bajjçekapu- tıaydutu sad ırâzaın ın h u z u ru n a arzederler
suna geldi, bizzat n ezaret ederek m im ar ağa Paşa, ih tiy a r köylüye: «A yağını kesen han.
amelesiyle Metek girm ez sokağım la ve k ay ık gisi?» d iye so ra r, « d a h ay du tlard an birin
han eler özerlerindeki odaların cüm lesini b ir g ö stererek ; «B u id i' d er. B u nu n üzerine pa-
kaç saa tte yıktıinr. K aptan paşa da G alata ve ;a davacılara: İşte hasırımız! v arın hakkından
Kasımpaşa tarafındaki kalyoncu vc kalafatçı gelin! .’ d ed ik te n s o n ra d iğ e rin in Babkpaza.
eraziU odalarını yıktı. K ârgir han lard a olan rın d a katled ilm ek ü zere cellâde verilmesini
odalar boşaltılıp m ühürlendi. 0 esnada g erek e m red er. F a k a t, cezanın dâvact tarafından
tstanbul ve gerek G alatada yıkılan, boşa Kılan ta k d ir ve ta tb ik i o zam ana k a d a r görülmemi}
odaların bâzılarında vebadan henüz ölm ils o ldu ğ un d an h e r iki h a y d u t d a Balıkpazarında
kimseler bulundu, ken di kom şularına sokak idam edilm ek ü z ere cellâda v erilir. Mahltûm-
larda y ıkattırılıp kaldırtıldı. O dalardan, kim i Ear, e lle ri bağlı c ellâd ve y a m a k ları nezare
yeni ölmiif, kimi hasta b ir kaç da fâhişe fi- tin d e siyaset y e rin e g ö tü rü lü rk e n kafilenin
karıldı», İkinci M ahmud, fuhuş ve rs z a le t y u in c in e ta k ıla n dav acı k a rd e şle rd e n ayağı ke
vası bekâr odaları yıkılan M elekgirmez Soka silen ih tiy a r B ağ çek apu su o da haydutlardan
ğında bir camii şerif y aptırılm asını e m re tti ve ayağının k a t i l i n i ark a sın d a n yaftalayıp:
ve Tju cemie pek m analı olarak «H idayet Ca — B re b u n u n e re y e g ötü rü y o rsu n ?: diye
mii» adı verildi. Şurasını da ehem m iyetle cellâdın satırın a sarılır. C ellâd köylüyü azar
kaydetm elidir ki. B ahçekapustusım bu çirkin layıp s a tırın ı verm ey in ce köylti cellâda:
manzarası, yeniçeri ocağının lağvı arifelerin e, — B re m e l’u nl Sadırâzam efendim iz i^te
yani Ü çüncü Selim ve D ördüncü M ustafa za haşininiz, v arın h a k k ın d a n g e lin diye bunun
m anlarına İkinci MsJıraudun ilk saltan a t yıl k â rın ı bana sip ariş e tti diye b a ğ ırır ve hemen
larına rastlar. Haliç su rla rı tam am en deniz b ir bak k al d ü k k ân ın a d a la ra k e lin e geçirdiği
kenarında değildi. Sahil ile s u r arasın d a şerit kocam an b ir bıçak la ayağ ın ı kesen haydudu
halinde b ir arazi uzanm akta idi ki, b urada is orad a, h alk ın güzü ö n ü n d e p arça p arça edip
keleler, kayıkhaneler, kahvehaneler, bâzı tica boğazlar. D avacı k ö y lü le r in tik am ların ı alır
reth an eler v e depolar bulunm akta idi. Daha k en c e llâ tla r ö b ü r h ay du d u ırg a t pazarına gö
evvelki devirlerde, su ru n dışında tstanb u lu n tü rü p k atled erler.
b e k â r uşağı hayatı hâkim olm akla beraber. B ih l: c â b l Said V etayinfim esi.
Bağçekapusunda su r içinde k ib ar ve rical ko
n aklan ve nam uslu ailelerin iskân ettiği so BACÇEKAPUSU YANGINLARI — Bag-
kaklar görliîür <B.: Hidâyet Camii; Bagçeka- çekapusu, Istanbufu h arabezara çeviren M '
pusu Yangınları). yük yangınların çoğunda tam am en kül oîmu}
sem tlerdendir; m eselâ H icrî 1070 yangınında
BACÇEKAPUSU VAKASI — A lem dar baştan başa yanm ıştı; kendi içinden çıkmi}
Mustafa Paşa sadaretinde H. 1223 (M. 1808 j, iki yangın görüyoruz.
tstıranca taraflarındaki köyler halkından zen 1724 yangını (H icri 1136 Cemaziyülâhı
gin oldukları rivayet edilen iki adam ı hay rın ın sonuncu günü) — B ir perşem be günü
dutlar yakalar, soyduktan sonra mal taleb idi; o zam an Bosna valisi b u lu n an Muhsinzs-
ederek birini işkence Oe katlederler, ihtiyar de A bdullah Pasa konağından çık tı ve yal
olan diğerinin de b ir ayağını keserek rehine nız bu konak yandı ki, devrinin büylik ve pek
gibi alıp götürürler; o civarda havîi gpnaai ic güzel yapılarından b iri idi.
ra ederler. Ayağım kestikleri ihtiyarın kar 1750 yangını (4 Rebiyülevvei 1163) —
n i l g f c k ü y MPSCİdl
( .R e li m i H e şa ıl 8l>vlnçsı>ji)
m/group/merakediyorum
»/V cry.jv _ J796 — tCTAHGUl
BAĞÇEKÖY — Ressam A hmed Ziya Bey da B irinci Suitan Mahtnud tarafından yapıU
merhumun 131S ıM. 1903ı resim sergisinde ın n olan bıı kem er, bazan bânisinin adı ile de
ieşhir edilmiş yağlı boya bir peyzajıdır. Bu arulır. Dr. Saadi Nazım Nirven «İstanbul Su
satırların yazıldığı sırada eserin nered e, k i la n » adındaki eserinde Bağçeköy kem eri için
min elinde bulunduğu tesbit edilem edi. şu satırla rı yazıyor: t Mimari kaliteleri dikka
Bibi.: Malûmat Gazetesi. te şayan olm ayıp h a ttâ basit olan bu su ke
BAĞÇEKÖY BENDt — l E .: Eski Bend. m eri İstanb u l civarının en pitoreskleri ara
Topuzlu Bendi. sın d a bulunup, b ir yandan B üyükdere vâdisi-
nin d iğ er ta ra fta n B etgrad orm anının arzetti-
BAĞÇEKÖY MESCİDİ — Boğaziçinde gi m uh telif m anzaralar arasında kendine mah
Biiyiikderenin arkasında bulunan bu isim deki sus değişik şekillerde devam eder. Hakikaten
köyün mescididir. E skiden b ir R um köyü olup de. g erek m e şh u r çm ar ağaçlariyle süslü o
balkı mübadeleye tâbi tu tu la ra k Y un an ista güzel ova ve ağaçlı kaba ta ş yam açları tem a
na gönderildiğinde Selanik m uhacirlerinin şa edilsin, gerekse B elgrad O rm anı yeşillik-
—— g ö îr adını ta ş ı y a n k lr g ır ta ü s e - canıl ittihaz- köy 9U kem eri, züm rüt tep elere asılm ış gil-
edilmiş ve 1946 da, köyün o rtasında meyda- m üş b ir ş e rit h alind e görülür>.
nımsı b ir açıklıkta b ir m escit in şa ed ilerek K raliçe V iktorya devrinin namlı İngiliz
kilise terkedilm iştir. edibesi Miss P ard oe da «İstanbul» adındaki
D ört duvar üzerine kirem it ö rtü lü kiiçük. eserinde, bu kem eri söylece tasvir ediyor ki
basit bir yapıdır, tç d uvarları kötü nakkaş aşağıdaki sa tırla r, İstanbul Ansiklopedisinin
elinden çıkmış gayet zevksiz bûkalfemun na aziz ve kıym etli dostlarından, bir ara H aydar
kışlarla donatılmış ve çivi yazısını andıran paşa Lisesi Tabiiye Muallimi ve Eczacılığın
peü bozuk ve acayip bir hat ile bâzı âyatı k e da bulunm uş geçirdiği ağır bir hastalıktan
rime yazılmıştır. Kayda değer hiçbir hususi sonra İzm it1de ikaam et ederken 1859 yılı son
yeti yoktur. Köylünün teb erru ları ile yapılan larında vefat etm iş N ureddin Bey tarafından
ahşap minaresi ancak dört yıl sonra 1950 de tercü m e edilm iştir:
ilâve edilebilmiş olup m inarenin dışı, 1951 tBUyÜkdere Çayırında kurulm uş yüksek,
M artında şerefesi korkuluğuna- kadar çinko zarif ve kadim b ir kem erdir. B uradan etrafa
kaplanmış bulunuyordu. çevrilen nazarlar eşsiz ve vâsi bir güzellik
BAĞÇEKÖY SC KEMERİ — Büyükde- karşısında kalır. D a f ve ova, kara ve deni2
re - Bağçeköy yolu üzerinde, Bagçeköyün ce orm an vc beyaban h e r yanda asitâne bir im
nubunda ve pek yakınındadır. Onsekizincl asır tizaç ile iratidad eder, mevkiinin derTh sükûtu
http://groups.goog le.o
^ s a u ııM ls i — 1797 BAfiÇELERÖNÜ SOKAĞI
fjıanzaraya hissedilm em esi imk&nsız bir ru 80, bir tek kavi» fgozl daha bulunur, bu su
haniye! bahseder. retle yalnız bu noktada kemer iki katlı olmuı
«Sonbaharda TUrklercc p aüıcan meltemi dem ektir (Şose kemeri bu noktada katader ve
denilen bir mevsimde değism eksizin flm ali bu geni? gözün içinden gebert. Diğer kavisler
şarkiden esen rlizgâr Karariemzln korkunç dal (gözler) 6 m etre 14 santim . 7 m etre 27 san
galarını g arb kıyılarına çarparken b u rad a can tim açıklığındadır. Kemerin boyu 420 m etre
çekişen b ir insanın m ütem adi ağ ır, d e rin in il 45 santim dir; yüksekliği 19 m etre 57 santim-
tilerine benziyen sesle r çık arır. Bağçeköy su dir. Kaidesi ikinci gözden aşağı 2 m etre 77
kemerinden m eydana gelen bu nıahuF diyapa santim dir, toprak üstü 3 m etre 23 santim, su
zunun tesiri tü y le r ürp erticid ir. galerisinin geçtiği y e r 2 m etre 43 santimdir»
«Bağçeköy su kem erim y u k a rıd i ta rif fE seıin Taksim S u lan bahsi).
ettiğimiz gibi b ir fırtın a lı gUnde gezm ekten Miss Pardoe’nun «İstanbul» unda İngiliz
ise m ünasip bir m evsim de ziyaret etm ek d a ressam ı W. Tl. B arllett’in yaptığı iki Bağçeköy
ha çok savanı tavsiyedir. İn san kuvvetinin, K em eri g rav ü rü vardır, biri kem erin uzaklan,
insan zekisin in b ir zaferi olan Bağçeköy k e um um i manzarası, biri de altından yol ge
meri de yıpratıcı a sırla r boyunca hâlâ y e rin çen göziln resm idir; um um i manzara yanlı;,
de durm aktadır. F a k a t h er b eşer işi gibi o da bu kem ere aid değildir. Uzun Kemer’in resmi
Um değil, h arabiy ete nam zettir. Muazzam ta ; olup altına sehven Bağçeköy yazılmıştır.
inşaat zam anın dişleriyle, havanın itıkâlâtiyle
ağınmış v e gevşem iştir. Y arık lara dikenler, BAHÇELİ — tstanbulun eski gedikli mey
sarm aşıklar kök salın ıştır. B ir ta ra fta koca h anelerinden biri olup Çaylak Tevfik merhum
çınar h e r b a b ar yeni b ir tazelik gösterirk en •M eyhane yahut İstanbul Akşamcıları» adın
diğer ta ra fta b eşeri âbid e yıldan yıla zayıf daki m eşhur risalesinde bu meyhanelerin bir
listesini v erirken «Bağçell» yi evvelâ Balat
lamakta, çökm ekte, muazzam kem erlerin e ha
m eyhaneleri arasında gösteriyor, [akât aynı
rabıyetin M eri hakkedilm ektedir.»
eserde birkaç sahife sonra, akşamcısı çok olan
A rkadaşım ız m im ar v e ressam Reşad
m eyhaneleri sayarken Samatyayı da kaydedi
Sevinçsay’un refak atin d en m ah ru m kalm ıştık;
yor. H er iki sem t pek ay k ın , Tevfik Bey de
bıı târih! ese r h akkında aşağıdaki s a tırla rı y i
dikkat ve hafızasına güvenilir m uharrir oldu
ne ansiklopedim izin aziz do stu kıym etli bilgin
ğ una göre bu k ayıtların birinde b ir tertip
Dr. Saadi N azım ' N irveuin «tstan b u l Sulan»
hatası olduğu m uhakkaktır. Bağçeli'nîıı Sa-
adındaki güzel eserin d en alıyoruz;
matyada da Balatta da y e ri tesbit edilemedi.
«Topuzlu B end, V alide B endi ve Bendi
~ — Biluiikada.
akıştan esnasında bir t;ı^m katlTKilar 13a İcatl-' m u İ3k d e 5e ltitî~ s o fa k ia rm d ;u ıd ır. 1384 Bo------- =
lir; Birinci Sultan M ahm udun Bağçeköy Ke tediye Şehir R ehberinin 32 num arası harita
m eri yolu ile Acıelına mevkiine gelir. sında K aptannuri Sokağı ile Al bayrak Sokağı
«Bağçeköy su kem eri B üyükdereden Bağ- arasında gösterilen bu yol, yerinde Mehmet
çeköye giden şose üzerinde ve bu köyün ce çik Sokağı A lbayrak Sokağı arasında uzanır'
nubunda dır. K em erin 20 sivri kavsi (gözü) (M ehmetçik Sokağı adı geçen rehb er ha
vardır; daha geniş eb'adda, açıklığı 7 m etre ritasında, iskeleden gelindiğine göre sol ta-
- 3J>oJ*a
HBgçFİtü; Sa kenmri
(RGKİftu Ur. S. N. Nlnr«u>
om/group/merakediyorum
dA< O K U HAM A.': 1798 — ÎST a N BC L
ftu&çeköy Sn kem en
1W. ||. R»N(rtıM«iı o ^ . Çakaloz «fi it«)
varı nüfus kesafetinin fazla ve bekâr takımı BAâÇELİ KAHVF. SOKA&I — Kumka-
nın d* çok bulunduğu b ir sem t haline gelmiş puda Çadırcmhtnctçclebi Mahallesi solakla
ti; İçinde, n a tır ve dellâfe. yazın B, kışın 10 - rındandır. Gcdikpaşa caddesi ile B lltpaşa yo
12 kişi çalışmakta idi: cam sıfcmıyacak kadar kuşu arasında, iki arabanın geçebileceği ge
iş yapıyor d e m e ttir. H am am ı, İstanbul A n nişlikte, kaba taş vdög*U, ortası kanbur. yaya
siklopedisi adına gören O sküılartı Vâsıf Hoca kaldırım ları çimentodan b ir aralık sokaktır.
aşağıdaki n o tla n tevdi etm iştir: <1 kapu nu Bâlrpaşa yakugu kavuşalı kaşesinde dörder
marasını taşıyan Bagçeli Hamam . V ahan is k atlı iki k ârg ir ev ile lld kenarında araların
minde b ir E m e n in in ta h tı isticarındadır. İkin da b ir arsa bulunan üçer kaili kâgir evler de
ci Abdültıamid d ev rin d e R agıp Paşa Rum eli um um iyetle g ayri möslim aileler oturm akta
Hanını yap tırırk en ham am ı da m ülk edin dır. D ükkln olarak b ir kunduracı v ardır iŞu-
miştir. hâlen veresesinden Cem al B ey ism in bat 19BO).
de bir zata ait imiş, C am ckân kısm ında sağlı H akkı Göktürk
sollu soyunma sofaları, iis t k a tta da soyunm a
odalan vardır. M üşterilere, d iğ e r ham am ları BAfiÇE SOKAĞI — Kuzguncuk solak
mızıla olduğu g ibi çam aşır koym ak için boh larındandır; icâdiye Caddesinin bitiminde sot
ça verilmeyip d u v arlara m untazam ask ılar y a koldadır. 1834 Belediye Şehir Rehberinin 27
pılmıştır. Soğukluğunu» sağında ik i temizlik num aralı haritasında Ayçiçeği Sakalından
hileresi, solunda d a iki göz ayakyolu vardır. başlıyan Bahçe Sokağı, yerinde, Ayçiçeği So
Asıl hamam kısm ında ise, sağda iki halvet kağı, Sim itçitâhir Sokağı ve Bozdağı Sokağı
vardır, karşı duvar ve sol du v ar boyunca da ile yaptığı dört yol ağzı ile isimsiz b ir patika
9 kurnası bulun m ak tad ır, ortad a m u statil şek arasında uzanır. Bafçc Sokağı İle bir dörtyol-
ağr.ı yaparak kesişir. İki araba geçecek ge
linde k ü tiik b ir göbek ta ş ı vardır» .
nişlikte, sağa sola kavisli, yarısı k atataş da-
B afçeli H am am ın İstan b ul tarihçesinde
şeli ve y a n sı to p ra k bir yoldur. İkişer üçer
şirin bir hâtırası vardır: Rumî 1306 lkincikâ
k atiı ahşab ve kâgı'r evleri T ü rk ve gayrimüs
nununda (Milâdi 1890) Tiirkiycye ilk d efa ola
lim aileler m eskenleridir. Sağ kolda çukurda
rak gelen Japon bah riy elilerin e b u hamam
k alm ış iki g âgir evin ikinci hatlarına sokak
tahsis edilmiş, Jap o n gem icileri, b urad a, izaz
ta n b irer beton köprücükle girilir. (Şubat
ve Ücram g ö rerek m eccanen yıkanm ışlardı.
1960).
Bu ham am ın dış resm i, civarındaki b in a H ık tu G ftkttrk
lar yüzünden yapılam adı; içerisinin resm ini
yapmak ve p lâ n ın ı çizm ek için gönderilen b ir BAHÇIVANLAR — İstanbul Bağçıvan-
ressam - m im ar arkadaşım ıza da ham am sa larm ı, Müslim ve Gayrimüslim, vüzera ve
hibi m üsaadede bulunm adı. B ir şehir k ü tü kübera saray ve konaklarının tağçelerinde ça
ğünü tesbit e d erk en asil ve necip feragatim i- lınanlarla şehir İçinde ve sur haricinde ve şe
îtn karşılaştığı bu m ânâsız hoyratlığı bu k ü hir etrafındaki hostanlarda işleyenler oîınak
tüğe esefle k aydetm ekten kendim izi alamadık. üzere iki sınıfa ayırm ak mümkündür,
Konak ve saray bağçelerlnde çalışan bah
BAĞÇELtilAMAM SOKALI — B eyof-
çıvanlar, um um iyetle bekâr uşağı olup efen
lunda K atipm ustafaçelebl m ahallesinde, İs
dilerinin kefaleti altında bulunurlardı ve is
tiklal Caddesiyle A hududu sokağı arasında
tisnasız, o kapunun arabacısı, seyisi, ayvazı
uzanan b ir dirsekli -küçük bir ara sokaktır.
gibi sair m üstahdem leri ile berabor kendi
Adını, üzerinde bulu n an 1 kapu num aralı
lerine tahsis edilen bir yanaşma odasında ya
Bağçell H am am dan alm ış olup kayda değer
tıp kalkarlardı; kaplılarından çık tık lu i veya
bir hususiyeti yoktur.
çıkarıldıkları takdirde ete yeni bir kaptı bu
BAfiÇELt HA.V — F atih te bir b ekâr ha luncaya k ad ar b ir bekâr banında kalırlardı.
nıydı; Onaltıncı A sır yapısı olduğu söylenir Bostan ve bağçe işleyenlere gelince, fili-
di; 1310 dalti büyük j.elztlede kısmen yıkılar, yükselirin sair esnafı gibi gedik usulüne t a b i
seri kalan kısmı d a bilShara yıktırıldı. Yeri idiler. Çedik sahibi bahçıvanlar, bostan vc
tesbit edilemedi. bütçelerinde çalışan bekâr uşaklarına keli)
S airo T u r g u d A k U tm o l olduktan maada, yanlarında çalışan yanaşma
/group/merakediyorum
3AÖÇTVA.VI«t5 — İSOO — tStA N B Ü L
ve ırgatların sayısı da bagçe ve baştanlarının lığı tarafından tosbit «Üten narhtan fazlası
büyüklüğüne güre tesbit ve tahdit edilmişti. na sebze ve meyva salam tyacaklardı.
Gedikli Bahçıvanlarda, Istanbulda, pirleri ve Bu. usulT devlet vergi Blaleralnin ve Ter
yiğitbaştlaı? ile bir esnaf loncası halinde top sane teşkilatının esaslı Islâhına kadar devam
lanmıştı ve bir de. hükümet* tarafından tâyin elti.
edilen «bagçtvanlar kethüdası bulunmakta idi. İstanbul Ansiklopedisinin aziz ve muh
Devlete verdikleri vergi de Tersane! âmîreye terem dostu Vâsıf Hoca merhum «Bağçeler ve
tahsis edilmişti. Gedikli bahçıvanların vergisi BağçıvARİar» hakkında 1946 yılında şu notlan
Tersaneye senevi beş yüz nefer Imdadiye ola tevdi etmiş İdi'
rak tesbit edilmişti; yani Tersanede daimi
olarak çalışan beş yüz ırgadm temini bağçı- «Fakir ve orta halli kimseler bahçeleri
vanlara tahmil edilmişti. Bu ırgatları kaptan nin vüs'alm a göre en ler.iz olan sâilerinin se
paşalık tutar, onar para ürerinden yevmiye meresini iktitaf etmek ve ekt.'klerini biçip ye*
lerini de bahçıvanlar kethüdası toplayıp m e mek üzere biraz nâne, tere, dereotu, mayda
noz, salata, tu rp e k e r hele akşam yemekle
muru mahsusu marifetiyle ırgatlara dagitırd»:
rinde bir ağacın altına çoluk çocuk toplanıp
beş yüz nefer irgadm senelik yevmiyesi 88,500
neşvünema bulanlardan toplayıp miskler gibi
kuruş tutardı, Fakat bağçıvanlardan Tersane
koka koka taze taze yerler. Yerleri daha bü
iradiyeslnjn tahsili daima sızıntılara yol açar
yük olup zahm ete katlanırlarsa domates pat
idî. Zaman zaman bahçıvanlar «Tersanemiz
lıcan» kabak, biber, salatalık ve emsali sebze*
vardırL* diyerek İstanbul KadıJıgü tarafından
lerden de m üstefid olurlar. Konak bafçeleri
konulan narha riayet etmezler, meyva ve seb sahiplerinin îstilaatı mâliyeleri de müsait ola*
zelerini narhtan üstün fiyatla satarlardı. Bağ- cağından b ir bağçıvan tutarlar, evvel emirde
çıvanlar kethüdası tarafından tersane imdadi-
bağçenin tarh ve tanzimi1şart olduğundan ha
yesinm tahsili de hayli güç bir iş olduğundan
vuzlar ve kuyular kazdırılır, fiskive. ve sakız
gedikli bağçiY&nterâan bantenna da hakiki-
dolapları kurulur; çiçekler sulanır» mevsimi
lea gadrediîdiğt m uhakkak idi, H icri 1242 ne göre aşılar yapılır, güzel ve nadide meyva
(M. 1826) yılında, bugünkü mânada belediye ağaçları dikilip m eyvaiar yetiştirilir; m üna
ye doğru ciddi bir adım atılarak b ir ihtisab sip bir mahalle kam eriye yapılır, ortaya bir
Ağalığı kurulur iken ve bîr nizamnamesi tan lâmba asılıp geceleri oturulur. Bagçe de bü
zim edilirken bağçıvanlarm Tersane imdadi- yükse her nevi sebze yetiştirilir, sepet kol
yesi de esaslı bir şekilde tesbit edildi, Istan tukta sebzeci d ü k k â n a gidip gelmek külfeti
bulun dört kadılığında (tstanbul, Galata, Ey- ortadan kalkar ve çiçeği burnunda sebzeler
yub ve Üsküdar kadılıklarında) kayıtlı ne ka y erier B ir de hususî çiçek foağçeleri vardır ki,
dar gedikli bağçıvan esnafı varsa, bağçıvan- envai çiçekler yetiştirilip çarşıda, pazarda ve
lar kethiidssiyle beraber İhtisab ağalığına bağçede satılır, sahibi bilgisi nisbeiinde isti'
çağrıldı. Tersane tmdadiyeleri olan 98,500
fade eder.
kuruş bağçe ve bostaniannın büyüklüğüne ve
B ağçırantar T0rk, Ermeni, Rum, Bulgar
dolayısiyle gedikli bahçıvanların servet ve
olup e k se riy ^ b a ğ c ıla rd a olduğu gibi Arna-
kudretlerine göre aralarında b ir su reti âdilâ-
vutlardadır. Çiçek bağçelerinin kısmı âzami
nede taksim edildi: ve senede dört tak sit ile
R utnlar elinde gibi bir şeydir*.
bu parayı kethüdalarına teslim etm eleri teb
liğ edildi; bundan gayrî kendilerinden h e r ne Rind ve külhanj şairlerimizin kalemlerin
isim altında olursa olsun gerek para gerek den çıkmış ve esnaf güzellerinin şânında ya
sebze veya meyva taleb edilirse verme zılmış «şebrengi* namı ile m aruf manzum ri
meleri ve taleb karsısında kalırlarsa h ü salelerde ve yine esnaf gürelleri üzerine ya
kümete şikâyette bulunmaları bildirildi. Bah zılmış destanlarda bağçıvan güzellerine rast
çıvanlar kethüdası, her taksiti toplayınca ih lanamadı'; fakat he*el ve mizah yollu birkaç
tisab ağalığına yatıracak, ihtisab ağalığı (be şey görüldü. Meselâ Süruri, meşhur hezeliya-
lediye) de bu parayı tersaneye (kaptan paşah- tın d a :
, ğa> verecekti. Buna karşılık, gedikli bahçıvan* BûRçıvamn o$!u k im b i r genç İr isi t i z e d i r
lar da, m e v sim in e , g ü n ü n e g ö re , ihtisab ağa {•fisteriib doltnn kaba£ırt s i k i h i toû ko y u u g arf
http://groups.google.coi
A >srK U )PE W 51
— ıso ı — BAĞCIVA-VOûUî
diyor. Abdülâıiz veya İkinci Ahdülhamld dev U r çift kundura verdi. Muhakemesi esnasın
rinde kilem e «tınmış olduğu tahmin edilen da b a ta n ın müdavimleri tarafından Aa çok
.Reşid Efendi Hezeliyatınm Ş e rh i, ismindeki vardım gi$rdfi; ortada namus müdafaası oldu
el yazman risalede dc şiiylı? b ir fıkra vardır: ğundan maktOt yanaşma Hrislo da nuıhttinde
■P etro derlerdi. Yedikule dışında b.ıgçı suiahlâk ile tanınmış bulunmakla bir veya bir
vıfun ogtu gayeti» dilber urunı oğlanı iıii. Be- buçuk senelik bir mahkûmiyet ile kurtuldu;
d^tanS Mehmed Beyefendi k i Tavukçu deyu müddeti mahkûmiyetini doldurup çıktığında
mülâkkabdır. agnıyadaıı Â sir Efendiye b ir na kısa bir müddet ayni boatanda çalıştı, fakat
dide silnbül soğanı ile b ir gül [itlanı gönderir, mahpushanede iken esrar keyfine müptelâ
bu Petro civan eliyle. Resid Efendi merhum olduğundan hem safiyeti ahlâkını hem de 1a-
o gün konakta imfe, şu beyti söylem iştir. râveti hüsnünü kaybetti, giderek M neber-
düşan arasına karıştı, vak'adan üç beş sene
Gftrnb Tarulmt Mehmedln yeni atmB sunbölütıü
0 M KIM * eln*H MHltmoç HMdım kâk&liinB sonra bir gece Galatada b ir balosun kabusun
da dilenirken gbrdüm, yüzünü kara ve müh
Bu beyit dahi giil iç in d ir: mel b ir sakal çevirmiş, saçı sakalına karışmış,
SüonP j ; ı t , Kiimii.ş baldır, ây ine slnei pâkl m eşhur Bağçıvanoğlu olduğuna <m U n gahil
fi)}4 w ıo ğ giiltta adını Itrn tlrım « civ an P c ln k i» . isterdi, yirm i iki yirmi üç yaşlarındaki genç
kırkını aşkın görünüyordu; aradan yarım asır
BACÇTV'ANOĞUi — 1890 - 1895 arası lık b ir zam an geçtikten sonra bize Bağçıvan-
Langa'da güzelliği d illere destan olm uş bos oğlunu hatırlatan ve tstanbul Ansiklopedisi
tan yanaşması b ir B ulgar gencidir; o devri için bu satırları yazdırtao. evrakı perişanımız
yaşaroüj ve çok zengin h a tıra la r bırakm ış olan arasında sakladığımız cinayet mahkemesinin
Üskttâarlı Halk Şâiri V asıf Hoca bu gencin o zamanki gazetelerde intişar etmiş b ir ilânı
adım İvanço olarak, hatırlıyor, ve «genç irisi, olm uştur; h a ttâ bu gazete elime geçtikten
onbeş onaltı yaşlarında, soyunupda meydana sonradır k i Ü sküdarlı kâtip âşık Hâzinin bende
çıksa nice Labayiğitleri vücudunun sıh hat ve bulunan mecmuat eş'arında bu Bağçıvanoğ-
kuvvet laşan güzelliğine im rendirecek, desteye lıı için yazılmış bir manzume bulunduğunu da
çıkabilecek pehlivandı, b ir koca prasa küfesi tah attu r etlim , Genç Bulgar yanaşmasının adı
ni sırtına alınca ta n a mı demezdi; rindi b! resm! ilân d a d a Jvan diye yazıldtğı halde Razl
perrt âşıkları saçının telleri kadar çoktu; gü m erim m bu n ıı Y u v an diye telâffuz ediyor;
zel yanaşmayı görmek için kibar ve ricât takı manzume şudur :
mından dahi bostana gidenler olurdu; bostan-
Râhl revanim idi, İİze civanım idi
da yer yer İşret sofraları kurulur, tvanço da Çelipâ&ı sinede, Bıılftar Yuvfintnı idi
ortalıkta pervane gibi dolaşıp tü rlü cilvelerle
şakilik ederdi», diyor ve hazin akıbetini de Allı ıfOllfi mintanı, batcm aın fettanı
Luı^adakl bostanı keskiin, eyvânun iril
îöyleee anlatıyor: «Güzelin düşm anı çoktur
Setler; bir gece bostan d a yatarken ötedenberi Patnr kuşak kehueee yaraşır mı o gence
kendisine karşı kütü efkârı bulunan yine ayni çabalar kecitriace âbı hajTİııım idi
bostanda yanaşma ve yine Bulgar milletinden Ayak yalın baj kabak o «btelhn el ayak
Hristo adında bir adam ı kama ile cerh ve kati Balcık İflnde bfera bak mbbâz devimin îdi.
t {Irar etti; kaatll oğlanı tam iki ay sonra Katmer sBnMU kâkblâ yanakda bjjinr gölü
tabanca dağlarındaki orm anlarda korucular YUsde htcAbın tülü bir cnıuvflMinı İdi.
yakaladı; yaranımız ile Belgradcık köyüne git Gerroâbtl sefftde, £ehî güntf cefâde
miştik, oradan geçirdiler, gürdüm. Cinayeti Refik rihl v e ttd e a bağgıvânım idi.
müteakip poturunu dahi ayağına çekmeden
Günlüm eıııhUcı İdi, derdim İlâcı Mİ
l*r iç donu bir gömlek, yalınayak başı kabak Bâşnnıa U et İdi genci dlvAmn İdi.
firar etmiş, iki ay orm anlarda « t, kök yemiş,
üstündekiler de lim e lim e döküldüğünden ilân da şudur: «Lângada Bulgar Hris-
Meta çini çıplak b ir hâli vahşetde idi- Bel- tom ın Çıngıraklı Bostan denmekle m aruf bos-
gradcık kfiyii m uhtarı Vasi! Efendi çocuğa tanında mukim yanaşma Bulgar milleGnıten
şadı, çamaşır i l e bir potur, bir y e i e k , bağına ş ib ı emred, genç irisi pehlivan yapılı, uzun
bir fes, yarılmış, kan içinde ayaklarına da bpyltı, sobu çelırell, eımer, kara kaşlı k«-
T\/group/merakediyorum
i,ç ıv * :,-.5 l i ' ' Kevork Efendi) — 1802 — ISTA-VBCt
ra gözlü, âdeti burunlu tvsn reledt Toşef mûruz kâifrîiştır. 1837 de Ueâlk Hâtûn ismin
mezkûr t»s;ıııda y a n ım a yine Bulgar mille de Hasköylü bir kızla evlenmi^ir. 1839 da,
tinden 22 yadında Hristoyu bıçak ile cerh ve bütün Rumeli varidatını Hazîneye teslim aden
katilden munıın olup hali firarda bulunmak Rumeli Kumpanyasına direktör tayin ûhnu$-
la her ne mahalde ttşhisj mümkün oldukta tur. 1B41 de, yangın mülâhazaslyle ve kendi
derdesti babında ilin olunur* sühsî masraTı ile, hükümetten müsaade alarak
Yeni Kapııda Kumsal Sokafcjnılan ftostana git
BAÛÇIVANOfiLlt ıKcvnrk Efeliclll — E r mek için kaleden yeni bir kapı açlım uftır ki
meni kaynaklarında Bardisbanyan (Bahçıvan- ’-tçerj Yeni K apu olsa gerc-klir. 1842 de, Yeni
yani vc bilhassa Kevork Amira Papatyan na Kapu Ermeni Kilisesinin inşaat müsaadesini
mı Ue maruf geçen asrın meşhur sarrafların almış ve maddi cihetten yardımda bulunmuş
dan ve seçkin devlet ricalinden, Annesi tara tur. 1843 de, Kumkapu Surp Aatvadzadıiji ki'
fından sarraflar kethüdası Tarpiyan Mardiros lisesine mütevelli tayin olmuştur. Aynı yıl,
Amiranın lorunu ve Kumkapu Surp Astvad- Yedikule Ermeni Hastahanesinln kapanını*
zadîin kilisesi hayırhahlarından papazoğlu Ce olan mumhanesmi 40.000 kuruş sermâye ko
vahirci Haçatur Ajjamn (Slümü 18481 oğludur. yarak yeniden İhya etmiştir. 1651 de İradei
Papazyaa soyadını, kendi ifadesine göre, Eğin aliye ile Maliye Hazînesinde TahsıUt Mecll*
ti keşiş Haçaur’dan alınıştsr kİ btı şahsın da sine âza tayın olmuştur. 1653 de Malîye Mu*
pederimin büyükbabası olinası kuvvetle m uh hasebat Komisyonuna â z â seçilmiştir. 18S6 da
temeldir. Zira mezkur rahibin, Keçecizade h - Şirketi Hayriyenin teşekkülüne iştirâfc etmiş
zet Moila’nın (1750- 1830) hatıratında, pederi ve vasiyetnamesine göre onyedı sene, otobi
Konya mevlevilerlnden Mustafa Efendi (do yografisine göre ise onüç sene td a re Meclisi
ğumu 1720) ile birlikte İstanbul’a gelmiş ol âzalığında bulunm uştur. 1859 da, yeni hazır
duğu kayıtlıdır. lanan Erm eni cem aatının Nizamnamesini t et*
Kevork Efendi, vasiyetnamesindeki kay kik eden heyete dahil olm uştur. 1060 sırala-
da göre 181)7 yjlı Haziran ayında tstanbulda
rrnda, Y edikule Erm eni Hastahanesine ve Üs
dolmuştur. Aynı kaynağa güre, onbir »ene küdar’ın Selâmsız sem tinde bulutu n Patrik
kadar mektepte ermetıiee ve tUrkfe okumuş Nalyajı'ın (1701-1764) su vakfına mütevelli
tur. Otobiyografisinde ise 12 yaşında kuyum
seçilmiştir, 1861 de de Sarraflar Kethüdası
culuğa meşgul olduğu kayıtlıdır. Bundan son
olmuştur; ayni tarihde kendisine mütemayizi
ra bir müddet tülbentçilikle iştigal etmiştir,
s in i rütbesi tevcih edilmiştir. 1863 de Kum-
17 yaşında iken pederinin Çuhacı banındaki
kapudak: Surp H anıtyun kilisesine B0.000
od astınla cevahircilik yapmağa banlamış ve
kuruş vasiyet etmiş ve bir kısmını da Bdemij-
elde ettiği bir miktar sermaye ile Haeıyan
tfr. MezfrÖr kilisenin bahrisinde kabrini de
Parseh Aga ile ortak olarak Edirneli sarraf hazırlatmış ve kimse mâni oimasuı diye Sa
larla poliçacılık yapmıştır. Bilâhare, Sebuhojjj-
ray’dan da «buyu
lu Haeıyan Mıkırdıç Ağanın (1796 - 1856) oda-
ruldun temin e t
sının direktörlüğünü ifa etmiştir. 1829 da
miştir. 1865 de, ih
Kumkapudakl Ermeni Mektebine nazır tayin
sanı Şâhane ile ulâ
olunmuştur. 1B34 de Edirneli Bağçıvanoğlu
Avediü Aga (1804 - 1904) ile, uzun müddet rCitbesiyie t a l t i f
devam eden bir şirket kurm uştur; Bağcıva- edilmiştir. 1866 da,
noğlu soyadı da hu şahıstan kendisine intikal .tfallye Hâzinesin
etmiştir. Bu şirket Hazine Müdürlüğü ile il de Divanı Muhase
gisi olan İslerle meşgul olmuştur. Aynı yıl, bat âzası tayin
sarraflar esnafının İkinci sınıfına yükselmiş- olunmuştur. Aynı
tir. Mezkûr tarihte, Rarphanej Âmlrede, Ni " yıl, şahsi dostu
zam Mahkemesine iradei Seniye ile âza tayin MUlhst Paşüıujı hi-
edilmiştir. Müteakiben, Hazînece taahhüdleri mayeBinde, Emni
kabul olunarak sarraflar esnafının birinci sı yet Sandîğuıın ku
nıfına terfi etmiştir. Fsltal bir müddet sonra, ruluşunu tahakkuk Bü^çıvanaîEu Kavorfc Bey
sarraflar esnafının lâğvı iic biiyük zararlara e t t i r e n bı;- (R esim ; Nezih)
http://groups.google.con
AS*SIKJ.OPO>ISt - 1803 — BAĞDAD FETHİ DONANMASI
lıca şah s iy i olrou* ve biraderleri Mıkır- zendclcridendir; bilhassa taksimde hüner sa
diç ve Obaımes Efendi Papazyanlara kefalet hibiydi. kendisinin de besteleri v a rd ı; şiirle
te bubınarak. birincilini m ildür ve İkincisi meşgul olmuş ve «Şehri» mahlâsuıı almıştır,
ni de sând& emini tayin etmiştir. Sermaye (lemen bütün Ömrünü Ümml Sinanzâde Ha-
koyanlar roeyanında da. Midhat Paça <50 altun) sanefendi tekkesinde geçirmig ve um anının
ve paşa ve Viyana Sefiri olan Sadullah Bey* bu meşhur şehrinden inabeı almıştır. Hicri
den r20 alt un, sonra on altım la Kevork Efen U tO ıM. lüM ) sonlarında ölmüştür Silim
di gelmektedir. 1867 yılı Hazira n-Temmuz ay tezkiresinde Bagçsvanofclu Derviş Alî'nin şu
larında Abdülâziz'in Avrupa seyahatinde SuU rubâui kaydedilm iştir:
fana refakat edenler meyanında bulunmuştur.
Bİx M f,v(edti aşkdû Ştbâ citf'a kafiniz
Bu sıralarda, Sadırâzam Fuad ve Âli Pa
BU raketi ftnâ İçre bugün »&ht (ikiıut
şalarla diğer Devlet ricalini. YcnikapıTdaki
Nimlylr Mıe ( ( id ki iman «Udiler
yalısında hir pazar akşam ı yem eğe dâvet et- K alıid e Bfvîm In n d rı bi ktvııji
İniştir. Yerli ve AvrupalI m usikişinasların iş
tirakiyle büyük resm i kabul olm uş ve sokak* BAtDAl» CADDESİ — (B .: Bafcdad Yo
Iar donalılm ıştır B ir m üddet sonra da, Sadi- lu ve Caddesi).
râzam Midhat Paşa’ya ve yin n id en fazla diğer
RACDAD FETHİ DONANMASI — On
vükelaya. ÜsküıUrda. Tophanelioğlundaki köş>
yedinci Asır ortalarında, Dördüncü Murad’ın
kûode yine b ir Pazar akşam ı ziyafet vermiş*
im paratorluk tahtına cülusunun tezine, Bağ
tir. Yeniden büyük şenlikler olmuş v e misa~ da d t nmUların eline geçmiş ve bu şövalye h ü
Erleri gece saat beşe k ad ar köşkte kalm ışlar
küm darın hem en bütün devri saltanatı İran
dır. harpleriyle dolmuş, Bağdadın g eıi alınması
d Ocak 1877 de. Midhat Paşa’n ın Erm eni
isteği. Anadoluda ve Rumelinde, Türk camia
Patrikhanesini ziyaretinde* Kevork Efendi de
sının h e r ferdinin kalbinde bir aşk heyecanı
davetliler ve n u tu k irad edenler arasında bu ile yaşaülmıştı. Bu arada tstanhulhılann gön
lunmuştur, Aynı sene, Yenikapıda, Ermeni- lünde de, Bağdad. hasretle anılan U r isim ol
ler arasında tedrisatı inkişaf ettirm ek gayesi
muştu.
ile kurulan bir heyeti» başlıca şahsiyeti ol Bsğtlad üzerine gönderilen orduların ser
muştur. darlarından Haliz Ahmed Paganın genç hü
Midhat Paşa’nm sukutundan sonra saa- kümdara gönderdiği manıum bir mektub ki.
detlu Papazyan Kevork Efendinin de yıldız* şu mısralarında da görüldüğü g ib i:
sönmüş ve ölümüne kadar gölgede kalmıştır
Son yıllarda hafızasını kısmen kaybetmiştir. Aldı etrafı artliv imdada M ker yak mudur
Din yolunrfa Ims vJrir merdâne bir te yok mudur
İrtihali 25 Haziran 1885 de vuku bulmuş ve
Yemkapı, kale dışı Surp Arutyım Kilisesinin Kir fleeh girdâbc dü^diik çaresiz kaldık m*deri
bahçesinde hazırlamış olduğu kabre defnolun- Â'.ı ııâlar sümreainden b ir tfn iv e r yok mudur
mufîur. ÂtOrl sâu u u âdâye bilim le $lrmcg*
Otobiyografisine göre, iki defa Patrikha l^ h riç ltıd e imtihan olm uj « m e n d e r yok mudur
ne idare mecH^pne, iki defa da cismanl ve Dergeh» İH Murada »amfimiz h illn e
umumi meclislerine âzâ seçilmiştir. Fuad Pa Bâdı s u n a r gibi cÂp(k U r hebııter yok m udur
şanın da teveccühünü kazanmıştır. Tarihçi A. Bir feryadnamedir; ve ona Dördüncü Mu-
Mınturyan’a göre Amiral arın soncusudur. rad tarafından aynı vezin ve kafiye Ue veril
tşbu makalede başlıca kaynaklarımı*, Ke miş cevap:
vork Efendinin ermenlce muhtasar otobiyog
rafisi ve tGrkçe vasiyetnamesi olm uştur Mel» ' nâfoâ. Bagdada imdad l in ç le e r yok mudur
Blnteo istündad id en in sen <fe asker ytfc m adur
kûr vesikalar, son defa, müşarünileyhin tonı-
nuimn oğlu nıüteveffa Dr. A rto M ezburyan’ın DUsrucnt M ( Hraede ftntincytm ben üLr îdin
flB79-195T) nezdincîo bulunm akta idi. JJ*saıa karçu şimdi al oynatmağa yer yok mutfur
K e vork M. P a m u h d y a a
ki, on bir beyittik bir manzumedir; Büyükle*
BAGçtVANZAm: ALt — O n s e k ta c i Itlrde halk ağ^uıa düşmüş, sık sık güt yaştan
Asır başlarında, îsta n bu lun nam lı derviş e S l- ile okunurlarda
l/group/merakediyorum
BAĞDADKÖŞBTÜ 1804 —
NlhayoC *Bagdadt bihişttbdd* m tethi, nev'i ^jhsıjı.7 münhasır baş eseridir; Töpkapu
Hicri 1048 rAI. 1639) yıünda bizcât Dördüncü Sarayının lUSrdiincü avlusunda Şimşirlik ve
Murad'a oasib olmuş, fetih müjdesini de Is İncirlik bağrelrnnln birlettiği noktada. Ur
unbula, Ramazanın onuncu günii ?J63& ikin- s«tl iîsi&np tae gibi koadıırulmuştur.
cÜtâJiuDvj vezirlerden Musa Paşanın tatarı Daha evvelki devirlerin İncili KÖjk ve
getirmişti; üç giln sonra da Mirahur Halil Aga Suttan Bayazıd Köşkü gibi yapıları zamanımı
gelerek Padişahın fetih donanması fermanın} za kadar intikal edememiş-, daha m ö n ü le r
getirmişti 1638 — 1639 kışı çok seri olarak den pek çoğu da Saraybumundan gecen de
devam ediyordu İstanbul, bir arşın kar a l miryolunun, bir kısmı da aletle zamanın kur
tında idi. Bununla beraber İstanbullular, Bay banı olmuş. Toukapu Sarayının otu* köşkün
ramın tiçüflçii gıinüne kadar «azim şiddeti gi- den devrimize beş tanesi kalabilmiştir. Bu
laria* yirrul gün ve gece devanı edetı bir Bağ- bakımdan da büyük bir ehemmiyet kazanan
dad fethi donanması yaptı. bu köşk, isminden anlaşılacağı lltere, Bağda
B ibi,: Naimâ Tarihi, III; Mehmed Halife, Tarihi dın ikinci fethi hâtırası olarak INSrduncii Sul
Gilmİni tan Murad tarafından yaptırılmıştır. S ulun
Murad, daba evvel yaptırdığı Revan, Emir-
BAÛDAD İSKICI.ESt. BAGDADİSRKI-E gân ve Kandilli köşkleri ile, kısa ve dağdağab
$1 HAMMALLARI — Eski Üsküdarlılar, Bağ saltanatında, münterld kasır mimarisinin baş
dad Yaluaaa başlıngıcı olduğundan doüj'ı lıca K ahram an ların dan biri olmuştur. Bağdad
Üsküdarın büyük iskelesine Bağdad İskelesi kasrını yaptırırken üe çok özenini;, emsalsiz
derdi. bir terkib ve plân eseri ve çok müzeyyen bir
Kısmeti ezeliye toyun ederek tulüdan dekor «tem if, zamanın ince san'at zevki de
guruba bârı mihnetlerine inzimam eden ecfffl- pâdişâhın arzusuna bu harika yapı ile muka
mı sakileyi sırtlayarak mevdû mahallerine bele etmiştir.
nakleden ve bu hizmetlerinden dolayı sahip Bu kadar arzu ve emele rağmen Dördün
lerinden alabildikleri mangırlarla keîafı tıefs cü Sultan Murada Bağdad Köşkünde dileği
eden Üsküdar semer hamnıalları Bağdad Is- gibi zevkii safâ stirememiştir. Vak'aoüvis Nal-
kelesi Hammalları unvan] ile musecceller- m i anlatır: Sultan Murad bazı kitabelere al
dfr '(L bu da Bağdad yolunun Üsküdar iske tın yazı ile âyâtı Juır'a-
lesi sahilinden başladığına lam bir delili t e f i niyye yazılmasını em ret
dir. miş.. devrin tanınmış
Vâaf Hiç battallarından Tophane
li Malımud Çelebi ez
yerleu ibrahimüi kavâ-
UACDAD KÖ.ŞKÜ — Onyedinci Asrın ilk
id .» âyetini yazmış , fa-
yarısının plân, terkib ve tezyin cihetlerinden
http://groups.google.corr
ASStKLO PC0fSİ BAĞDAD fcOSKC
1805 —
4,1 mcdlûlütlen le re 'ü m edilm iş., vo fil haki- dördüncüsünü haricen (lâv? odilen oda, d a
jpa az sonra da S u ltan M uradın vefatı vuku hilen d e m uhteşem Hlr pirinç ocak işgal e t
iu lm u î- m iştir çıkm a kısım larında atılı Unlti 32 p«n-
Bn attın yaldızlı yakılar buğun köjlule ccre vara» ita bunlardan dördü iliv e oda ve
görülmediğine güre banisi olan padişahın ayakyolu ile korlçlIbnlaUr. Kahve ocağı a la
«lüalit M 8*rJ te lm iş o la ca ktır. Vak'atıüvfem rak kullanılan bu odada da altlı (tatili d p en
naklettiği fıkra köşktuı tamamlunpna tarihini cere varılır.
vermesi bakım ından m ü h im d ir kî H icri 1049 Revakın 22 m erm er sütunu kaidesiz ola
ve JfiUd) 2639 yılına ra stla r. ra k b irer pirinç çenberle tab an tabına oturur.
U le Bagçcsinin garbındaki so lan ın aıüıı- B aşlıkları baklavalı, kem erler m ütenaviben
lebasmda yerden 7 m e tre yükseklikte y ap ıl beyaz m erm er v e kırm ızı H ereke müaeUeı
mış kaîui ke m e rle r ü stü n d e ve 22 m erm er sü Icri göm m e k urslarla sü sle n m iş ir. Siltun a ra
lünün teşkil elliğ i g e n i; » c a k h b ir rev ak o r ların d a oym a m e rm er şebekeler ve f in a l cep
tasında yükselen b u d ilrü b â kö şkün p lim , hesinde de konsollar ü stünde iki geniş balkon
dürt tarafında ç ık ın tıla r o la n b ir sekiz k$$e v ard ır. Saçak tavanı d ö rt küte, rev ak tavam
«tir. Sekiz köşenin ü stü n ü z a rif b ir fen erle se kiz li y ıld a ı-« a ltı Köşe te şkil eden Çitalarla
süslü ktıbbc, y a n la rı v e re v a k ta n d a g eniş b ir teşkil edilm iştir. O danın cepheleri zeminden
(Su örtm ektedir. Sekiz köşe p lâ n ın cenubi kapu iıtifaın a k adar m uhtelif ren k lerde ta ş
şarki köşesinde, esas salonla doğru m uvasa larla. ten azu r ve intizama ehem m iyet verm e
lası olmayan. d ısdan kapulu den kaplanm ıştır. C enub ta
ufak U r oda ve b ir ayakyolu rafında daba ziyade geniş
ilâve olunm uştur. B u ilâve da- , m erm er çerçeveler ortasına
bildefı hiç fark edilm ediği gi- •/ m u htelif kırm na ta ş levhalar
gi revak da O cihetle k esilm iş- * > v . jğ , konduğu halde şimal cephesi
tir. Sekiî 'köşe pîâm n içle ka- * A d a r beyaz şeridler ortasında
lan dılılarının üçüne konmuş. / \ fg fli levhalarla kaplanmış ve
. bu m ühmel İmi* git» görii-
ı/group/merakediyorum
BACDAD KÖ$Kl — »eoa — İSTANBUL
httpV/groups.google.
a n s ik l o p e d is i
— 1BÛ7 — BAĞDAD RÖŞKÜ
m/group/merakediyorum
I y;~A r.ı ;v \X « r a k ım — 1808 — İSTANBUL
Sayvanın şark tarafında bir mermer ayak Önce m eşhur m atbaacı Canik Aramyan'ın
yolu, ve önünde kakma yaprakları hâvi mü m atbaasında çalışarak orada bu mesleği öğ
zeyyen ayna taşı ve müîeyyen dört köşe tek renm iştir Bilahare m eşkûr m atbaanın mü
nesi ile çift bir musluk vardır. dürü olm uştur ve Aramyanın ölüm üne kadar
Binada farili yoktur, esas kapu ve küçük (16 Nisan 1879) bu vazifede kalm ıştır. 1880 de
kaputunun kemer üstlerinde mermer üzerine Sultanham am ında hususi b ir matbaa tesis e t
yaldsla şu beyit yazılıdır: miştir. A vnıpadan yeni m akineler ve harfler
Kiij»iı1p M<F b r devto hrm l'f İn dtrgdh getirtm iştir. Saatte 20 - 30 bin nüsha basan
MhllıAI «alırda enli iHfcf lllullah bir de makine iead etm iştir. (?.. İst Ans.ı
Bu analla köşkün Boğaza ve limana olan 1883 sıralarında Sam atyadan Erm eni Patrik-
manzarası doyulmıvacak kadar güzel oldu hanesi cismani meclisine âza seçilmiştir. Mat1
ğunda hiç teroddüd edilemez ise de çinileri baasında basılan 1898 yılı duvar takviminde
muhafaza için epey zanıao evvel konmak mec Sultan Ilaınidin cülûsu için «Meyoin tnenOs*
buriyetinde -Salman taksimatlı ve altı saç ta b yerine «meyyus» yazılmış olduğu için 53 gün
lalı demir camekânlar içeriden bu dllküşs hapse m ahkûm olm uş ve m atbaası Kapatılmış
manzaranın görülmesine engel olmaktadır, tır. M eşrutiyetten so n ra te k ra r m atbaası açıl
dışarıdan da binanın zara/etini bozmaktadır. mışsa da b ir m üddet sonra yanm ıştır. Mütea
Camekanlar revak kem erlerinin ortasına vg kiben Sirkeci dB yeni bir m atbaa k u rm u tu r ki,
hemen mermer şebeklere bitişik konm uştur. sonradan SalkımsSğüde nakledilm iştir. Birinci
Bursa. İkinci Sultan Hamidin şark ceb- C ihan H arbinden sonra Romaya gitmiştir.
hesine yaptsrdıiı ve Ramazanlarda gelip isti İkinci Cihan H arbinin baslarına kadar orada
rahat ettiği ahşab camekSnlann kötii m an yaşıyordu.
K evork M. Pam ukclyan
zarasını ilâve etmek lâzımdır; fcf İlk fırsatta •
kaldırılması gerektir.
BAĞDADIKTAN (Karabet» — Em ekli bir
Ekrem llakkı AyvenH
başm ugaıuıi ve m uslkişinasdır. 1817 d e Kum-
Kalemi sağlam ihtisasa dayanan kıymetli
kapı'da doğm uş ve 3 Ekim 1903 d e Balatta
dost ve âlicenab kalem arltadaşı Ekrem H ak
vefat etm iştir. B üyük p ed eri kuyum cu Mınat-
ki Ayverdinin yukarıdaki m akalesine tsta n
zakan B ağdadlı olduğu için Bağdadlıyan so
bul Ansiklopedisi şu küçük n o tlan ilâve eder;
yadını alm ıştır. P ederin in adı A rakeldir.
Ahmed Refik Bey merhum, b ir m akalesin
de vesika göstermeden «bağdad Köşkünü in Önce M ıntazakan adını taşıyan Bağdad-
şa eden o devrin ınimarbaşısı Haşan A ğa'dır» iıyan tahsilini Bezriyan M ektebinde yapmış
tır. 1833 de ftalat sem tine naklolunm uşlardır.
diyor.
Bağdad Köşkünün tarihinde en m ü O rada 1840 tarih in e k a d ar Zenne Ohannes
him vak a Lüle Devrim kapayan kanlı M ineciyan’ın taleb esi olm uştur. 1845 de Sal-
ihtilâlin hamam [tellâklığından gelm e ser ınatom ruk'daki E rm eni m ektebine muallim ta
gerdesi Patrona Halil ile ayakdaşlarının yin edilm iştir. E rtesi yıl da, B alattaki Horen-
bu köşkde dâvet edildikleri b ir toplantı yan M ektebinde m usiki hocalığı yapmağa baş
dan yakalarına yapışılarak kaldırılm ası ve lam ıştır. 28 Temmuz 1856 tarih in d e vuku bu
hasır bulunan cell&dlara oracıkta teslim edil lan A rpacıbakkal yansın m a kadar, aynı za
niştir. (B.: HaUl Patrona). m anda B alat E rm eni K ilisesinde başmugannl
tstanbul Ansiklopedisi, 1950 de Bağdad olm uştur. Bu yangından hem kilise hem de
köşkünün plânını ve makta resim lerini veren m ektep kurtulam am ıştır. 1858 de, Eçmlad-
Topkapu Sarayı Müzesinin o tarihdekj Mü zin'e ve A nadolu’nun diğer bazı şehirlerine
dürü muhterem Tahsin öze E, H. Ayverdinin seyahat ettikten sonra, ertesi yıl İstanbul'a
ve ft. E: Koçunun şükranlarını bilhassa kay dönm üştür. Bu sıralarda, küçük Baba Hajn-
deder. partzum Çerçiyan (1828 - 1001) ve Agopik Ma-
nuelyan'la (1802-1870) birfikde, dini teganni-
BAClMIM.tVAN iKarakin) — Ermeni yattan olan «sarakan» ları notaya almışlardır,
matbaacın. İK51 de Üsküdarda doğmuştur, 1860 da K udüs'e geçerek, üçbuçuk, sene E r
Eski Ccmeran okulunun müderrislerinden ra meni Patrikhanesinde hocalık yapmıştır. 18 M
hip Mesorbıin oğludur. de latanbula avdet edip. 1867 tarihine kadar
http://groups.google.coi
jlNSUttOPEDtSl BAÛDAD V A R H U
galat kilisesine başmuganni olmuştur, Mez- dnrt'ın eski tazelik devrini hatırladım. Terte
îtfir tarihte. Dördüncü Kevork KatoğUtoa'un miz, bembeyaz boyası, geniş ve rahat salon
11813- 1882) diveti üzerine yeniden Eçmiod- ları, süratiyle bu vapur, o zamana göre, fev
zin'e gitmiş ve 1872 yılına kadar orada kal- kalâde bir gemi jdl. Esi Basra ve Ha lob ile
mıhtır. Eçıniadzin'de, bu defa da Nikoğas Taş- birlikte denia aşın oturan bütün yolcuları kı=
cıyatı'la (I83B-1B85) beraber p arak an » la n kandırırdı. Kadıköyüfidc oturduğumuz halde
tekrar notaya almışlardır. 1872 de Istanbula sırf bu gUzel vapurlara bimek için Havdarpa-
dönmüştür. 1875 de yine Eçmiadzln’e giderek şaya kadar gittiğimizi pek iyi hatırlarım. Bi
1882 tarihine kadar orada baş muganni ol. zim gibi çocuklardan başka yaşlı, kerli ferli
muşlur. 1882 de nihai olarak İstanbul'a av birçok kimseler Haydarpaşa vapurunu tercih
det edip Balat Kilisesinde m ugannilerin reisi ederler, kuruşu gözıien çıkararak, Kadıköydf*
[Tıbrabed) seçilmiş ve vefatına kadar bu va sandalla Haydarpaşaya geçerlerdi! .
zifede kalmıştır. Büyük hizmetlerinden dola «Bu vapurlara, doğrusu, gençlerden zi
yı, muasırları tarafından ıvarbed» (iistad) te s yade yaşıltlar yakışırlardı. Çünkü her tarafta
miye olunmuştur. bir ağır başlılık göze çarpardı. Hat boyunda
K e v a rk M. P am u k c ly a n oturan zamanın ricali hep bu vapur Ur la gidip
gelirler, yolda Bâbıâli ağzı ile konuşurlardı.
BAĞDAD VAPURU — ‘Devlet Delzyol-
Hele yan kamarası âdeta «Meclisi Vükelâ»
larının, ekseriya Köprü - Haydarpaşa - K adı
mn bir şubesi gibiydi. Burada muhakkak bir
köy ve Köprü - Pendüt hatlariyle K öprü - Ada kaç Nâzır, birkaç müsteşar bulunurdu. Bun
lar hattında kullandığı yolcu vapurlarından lar, suya sabuna dokunmamak için hep hava
biri olup bu satırların yazıldığı sırada 119501, dan sudan bahsederlerdi. «Bağdad. Basra.
araba vapuru şeklîne tahvil edilmiş bulunu Haleb bir bakıma aristokratların vapurları
yordu. idi, Çünkü vapurun dörtte üçti birinci, ancak
Bağdad vapunı, «Basra, Haleb ve Maltı d örtte biri ikinci mevki idi. Baş ve kıç salon
pet İsmindeki d iğ er üç eşi ile b erab er Ana la r. y a n kam araları, üst güverte kamilen bi
dolu - Bağdad Demiryolu Şirketi tarafından rinci mevki idi. İkinci mevki yolcuları, yazın
Atmanyada yaptırılıp b ir m üddet K öprü - baş taraftaki salonun dışında, kışın baş taraf
Haydarpaşa h altın da isletilm iş, sonra bu va taki alt salonda seyahat ederlerdi.
purlar ve bu hat v apu r işletm esi Seyri Sefain * Bağdad. Basra, Haleb’i sevenler arasın
idaresine devredilm işti. da b ir de şehzade vardı: Seyfeddin Efendi...
Bağdad vapurunun araba vapuru şekline Seyfeddin Efendi diplomasız kaptandı. Çam-
tahvili münasebetiyle Akşam gazetesinde lıcadaki köşkünün geniş bahçesinde büyük
E.T., im a s ı ile bir hâtıra yazısı çıkmıştır; bir havuz yaptırm ıştı. Havuzda küçük istim
botlar kullanırdı. AbdüUıaınid. politika ile
yakın geçmişe d a ir çok kıym etli ve fevkalâde
Şirin h âtıralar neşretm iş olan Akşam gazetesi uğraşm adığı için bu şehzadeyi çak sever, ken
disine yardım ederdi.
yazı işlen m üdürü Enis Tahsin Til'in olduğu
«Seyfeddin Efendi bu te
nu tahmin ettiğimiz bu gUzel makaleyi bura
veccühten cesaret alarak Hay-
ya alıyoruz:
darpaşa vapurlarında kaplan
Bu haberi okuduğum zaman, şim di a r
K l yerine çıkmağa, vapuru idare
tık ihtiyarlamış, yorgun hale gelmiş olan Bağ-
■ I l ı ıP etmeğe başladı. Bir gün bu işle
■K B tiiL_
rn/group/merakediyorum
BAÖdAO VAPî.'RU — İfilO — İSTANBUL
meşgul olurken başka bir vapurla çarpışma- nun halini telefonla İdareden bir soralım de
dia gütf öuii atındı vc o tarihten sonra Sey- dik. Ne dedeler beğenirsiniz*
feddin Efendinin artık kaptanlık etmemesi — Sormağa ne hacet! Rüzgârsız havada
İçin irade çıktı. ikide bir imzalara uğrayan vapur bu fırtına
•<Hatırımda kaldığına güre, aslen bahri da kimbillr ne olmuştur? Fakat henüz Tapor
yeli olan karikatürist Ra tip Tahir de bir gelmedi. S li kendinizden ufak bir şey yasanız*
müddetler muavin kaptan olarak bu vapur — Ne gibi?
lardan birini idare etmiştir. — Dümenine «akalUk ârız olnuış, yahut
<Bu üç vapıır 1S04 seıı-oslnde Almanya- çarkının iki tahtası kırılmış, yahut bacası iki
nın Kıct şehrindeki tersanede yapılmıştı. Ha ye ayrılmış İse de yine yoluna devam etmiş
cimleri 434 ton, süratleri Azami 9, vasati 7 tir.. falan gibi...» {Ay Dede, 1022).
mildir. ÜÇ vapurun içinde <8ağdad) birçok «Geçen sene Haydarpaşa önünde batan
maceralar geçirmiş, bir defa batmış, sonra Bağdad vapuruna İki defadır deniz ortasında
yüzdurüfruüştür İlk âr>2a 1334 (1018i dedir. sakatlık hnz oluyor.. Yani Bağdad vapuru li
Vapur «isli bir havada Köprüden Adalara gi sanı hâl i l e :
derken. Kadıköy iskelesinden hareket ettik
— Yine batacağım tut!.. Haberiniz olsun!.,
ten sonra, sis yükünden Mühürdar kıyıların
diyor; ama derdini kimseye anlatamıyor. Ge
daki kayalara bindirmiş ve büyük bir yara al
çen günkü lodosta Bağdada binip de Köprüye
mıştır. Sahilde bulunan vapuru göremedikleri
müteveccihen Marmaraya doğru açılan bir
halde, yolcuların feryadlarını işitince sandal
yolcu hepimizi teskin için şu fıkrayı anlattı:
larla yardıma koşmuşlar, yolcuları karaya çı
«Bir fırtına esnasında yolcunun biri, geminin
karmalardır Vapur, yetişen römorkörler ta
ardında dalgalara gömülerek vazifesiyle meti
rafından kayalardan kurtarılarak mendire
n in e uğraşan dümenciye sormuş:
ğin içine çekildiği sırada batmağa başlamış
ve güçlükle mendireğin içinde alınabilmiştir. — Sizin peder nerede vefat etti?
Bağdad burada rıhtımın önünde batmış, yal — Şap denizinde, ateşçi imiş, şapa otur
ım bacası ve direği meydanda kalmıştır. Va muşlar, batmışlar!
pur, altı ay bu vaziyette kaldıktan sonra bîr — Ya büyük peder?
tahlisiye şirketi yarasını kapatmış, suyunu — O Karadenizde fırtınada boğulmuş..
boşaltmış, vapuru yüzdürmüştür. Bağdad — Dedeniz?
bundan sonra Halice girerek esaslı bir tamire — Siste yolunu kaybetmiş, çarpıkmışlar,
tâbi tutulmuştur.
Akdentzde kalmış..
«Bağdad tekrar sefere başladıktan bir
— B unian bildiğin halde hâlâ denizde
müddet sonra Adadan gelirken Ada ile Üs işm ne? Ben senin yerinde olsam ayağımı ge
küdar iskelesi arasındaki kapağa bindirmiş,
miye atm azdım !,
kapağın illerindeki, birkaç kişi denize dür
müştür, *Bu defa dümenci suale banlamış:
— Sizin peder nerede öldü?
«Üçüncü kaza, vapurun K adıköy-H ay
— Kahatçacık döşeğinde..
darpaşa İskeîesioe bindirmesidir. Bu yeteden
— Büyük peder?
Köprünün bu iskelesi -kısmen harab olmuş,
— Kezst döşeğinde..
vapurun burun tarafı parçalanmıştır.
— Onun pederi?
«Bağdadın eşi olan vapurlardan biri ev
velce araba vapuru haline konmuş, fakat son — O da öyle, döşeğinde...
ra bundan vazgeçilerek bu vapur tekrar yolcu — Peki bunları bildiğin halde hâlâ kara
gemisi olmuştur. (Akşam). da işin ne? Ben senitt yarinde oteam ayağımı
Bağdad vapuru adı mizah edebiyatımıza yatağa atmazdım!..
geçmiş bahtlı teknelerdendir; aşağıdaki fık cBu hikâye gibi Seyri Sefftio de bize:
ralar, Refik Halid Karay’ın Mütareke yılla — Nerede olsa Ölüm varj Ecele karşı gelin
rında çıkardığı «Ay Dede» gazetesinden alın mez!Boş ıgf etmeyiniz, kadere rıza gösteriniz,
mıştır. sanki sokajdar daha az nu tehlikeli?! A llahın
tEevvelki günkü lodosta Bağdad vapura- istediği olur!... diyor, v&az «diyor!*
http://groups.google.C'
ANStKLOPBDftf — 1611 — BAĞDAD YOLV. BAÖDAn CAM>RSİ
pAİDAS'VH {Dellı — Tarilıçi Avedis Bor- ■alınm ıştı. Bağdad kervanlarının yolu boyun
beryan'a göre. Kaplan -1 D eryama filikasın- ca b52i (eğmeleri. Üsküdarlı V isıi Hoca şöy-
! da bir hamlacıdır. 1820 4ef Ermeni Gregor- l« e tespit etmiştir: «Medlnei üskttdann is
yen ve Katolik cem aatları arasındaki mezhep kelesi sahilinden başlayarak çarşı boyunu U-
ihtilâfları esnasında. Erm eni Patriğinin Ka kiben İskele meydanındaki Sultan Ahmed ı
tolik dinini kabul etliğine dair bazı m üfrit Salis Çeşmesi. Ilorhor Çeşmeni. Yenicaûıii şe-
gatolikterin çıkardığı bir iftira üzerine, Sa rif önünde C.ülnûş Sultan Çeşme ve Sebili,
l y a d a k i Ermeni ayak lakımın* Patrikhane- Karadavudpaşo Camiişerifi kurtlunda lleh-
ve hücuma teşvik eden başlıca şahsiyet olmuş- medağa .Çeşmesi: Veniçeşme ününde yol iki
Jur. Bu hareketinden dolayı tevkif edilmiş ve ye ayrılarak biri sağdan Ahmediye Cam lide
jvjii yj) eylülünün oniklnci gönü Samatyada- ri fi Kabristanı önündeki (eşme, kütüphane ve
kİ sahibi bulunduğu kahvehanesinin önünde İm aret Kapusu önündeki {eşme ve sebil. U-
idam edilmiştir. kenderbaba Dergâhı dibindeki çeşme. Menzil-
1952 de. Balıklı Erm eni Mezarlığında. hânc Yokuşundaki Tavaşi Hasanaga Çeşmesi;
Deli Bâğdasar’ın mezar taşına tesadüf ettik. bir yol dahi solu takiben Tabutçulariçi Kıılar-
Taşın baştan büyücek b ir parçası noksandı. agast Çeşmesi, Dutlukahve önündeki (eşme;
Keza alt sol cenahdan da b ir kısm ı kırıkdt. bu yol Katırcılar sokağından tıkılarak lnadi-
Şöyle ki, sonlarına doğru kitâbenin bazı ke yede diğeriyle birleşir; iki kabristan, arasın
limelerini tamanüyle okumak kabil olmadı dan Karacaahmedsultan Türbesi ittisalindeki
Noksan harfler tarafım ızdan 4cerre içinde ilâ (eşm e ve sebil, camiişerif karşısındaki çeşme.
ve edilmiştir. K itabe manzumdur. Ermem M iskinler Çeşmesi, karşısındaki sebil, hayrat
harfleriyle türkçedir ve iki kısım dan m ürek kuyu, Saraçlar Çeşmesi, tbrahim ağa çeşmesi,
keptir. İki kısmın ortasında büyük b ir kılıç ilânı M eşrutiyete değin civarında iki kahve
resmî görülmektedir. Deli B afdasar’u ı mezar- hane b ir bakkal dükkanı ve binek arabadan
taşı 1956 yazında y etind e bulunm am akla idi. bulunup şimdi kâh akar kâh kuru, vatanından
Tarafımızdan okunan m etni şııdur: m etıeur bir garip gibi boynu bükük metrûk
bir vaziyette bulunan m eşhur Ayrılık Çeşmesi,
Zulmi bod farhın çıkdı a n i rahmane Söğütlü C eşm # namazgahında H ürriyetin ilâ
Oareila nenin bani âdeme insane
Bir bakmayıp hep kırıp dfckdLLn meyden? nın;. kadar bir kahveciyi barındıran Önıere-
Bordi ju timden girer kafes zindone fandi Çeşmesi, thlâmurluda ZüMiipaşa Çeş
Belisi »anı jtihrst. geldik dile desdane mesi, Selâmi Çökmesi gibi...».
Olunduk ülti ftjkırln kurban, gitdik şişhane
Nam Hacı Bftğdasaj'dır, deli şanım nişane Anadnltı Demiryollarının döşenmesi eski
(Çü) nki bildin her halimi, zira budur mekîıne Bağdad yolunu tarihe mal etmiştir; şurası da
(B^bliUâh ajkı Jçün rahmet oku. şu cane unutulmamalıdır kİ, Andoluya demlıyolu dö
t j ret nüni4, eyle beni hiç güvenme zomaııe şeyen şirketirr adı da «Anadolu - Bağdad De*
i ) ifieen çek Lırkavı gey tacı devri&ane miryolu Şirketi» idi, Irak'ın elimizden çıkma
Sene 1820 E y l ü l 18 sı ise Bağdad yolunu hâtıra ve hafızalardan
Hem,e e y lik I d ü b , s a y <*tdijj;im e y a n d ı r fam am en siimiş. y aln u , 1934 Belediye Şehir
Şu nu K e l i n d e n k u r t a r d ı ğ ı m b e y a n d ı r Rehberinde, Biiyiikşehrin en uzun yollarından
ÇUn k a l ı r u ş a k l a r ı n e y l l ğ i b u t o m n m d ı r biri Bağdad Caddesi adını almıştır. Kısmen
RHen d o s t l a r ı m d a n n i s a n t a ş ı m k o y a n d ı r
eski yolıın güzergâhını takib eden Bajduc!
Kevork M. Paıtm kdyuı Caddesi, Kaüıköyünden Bostancıya kadar de
vam eder. BüyUkşehrln an işlek damarların
bacuad y o lu , bağ d a d ca d d esJ —
Asırlar boyunca, tjsk ü d a rd a o B agdada kadar dan biridir. Kadıköy - t ; ErenJtöy, Kadıköy -
Bostancı, Kadıküy - Yakacık, Kadıköy - Malte
usanan bir ticare t ve s e fe r yolu olm uştur, Üs
küdar iskelesinden bakliyatı yol AynlıV Çek
pe ve Pendik otobüsleri ve Kadıköy - Bostan
mesi, Sögütlüçeşme, K u rlıstalı, Selâmiçeş- cı tramvayı bu caddeden geçerler.
Bostancı, Maltepe, K artal, Pendik, Geh- Adı geçen rehbere göre Bağdad Caddesi
ve Diliaketesi üzerin d en körfezin kargı sa f!9 numaralı patta), Süfiitlil Çeşme civarında
hilinde I-ierseğe geçerdi. Yol boyunca köprii- Kurbağalıdere beton köprüsü ile Kayış Dağı
lef. çelm eler ve kemak y erlerind e h a n la r M- yolunun kavşağından bir üç yol ag 2i yaparak
om/group/merakediyorum
HACDAD YOL* BAĞJtAT» CAIlDBSİ 1812 İSTANBUL
http://groups.google.coj
ASStKLOPEÛİSl — 1B13 «AĞDAİJ YOLV l ’ZERlNHEKt ESERLER
âine giren Bağdad Caddesi Kö^eleci Sokağı vc da kalan KiiıltoprakU bulunuyordu. Bugün
kara taraftndan da Noter Sokağı iîc ^c-.siştigi caddenin har iki tarafında göze dokunur boş
noktaya kadar bu mahalleyi ikiye böler. arsa k*lmaaıı gibidir. Yalnız çifte Havuzlar
Bostancıya doğru gidildiğine göro denfe Tramvay durağı ile Göztepe tramvay durağı
tarafından Caddcbogtam tskele Sokağı ve arasında deniz tarafında <736.5) ve kara ta
Erenköy tren istasyonumla» denize kadar rafında da 120) dönünıliik (ki parça hoş arazi
uzanan Ethemefendi Sokağı ile kara tarafın tfeçen asırda Kurbagalıcîcre Sultan Murad
dan valnız Şerafetlin ve K anlartı Sokakları Çiriigi adı ile anılan bUyUk çiftliğin Göztepe-
Erenköyün iç kısmım Bajdad Caddesine bağ den Çifte Havıalara doğru utanan kısımların
lar. dan olun sonraları muhtelif kanunlar gere
ı4-4-490\ kilometrede Suactiye Mahallesi ğinco Maliye Hatirveslne intikal etmij ve bun
ne giren Bağdad rad d e si <54-295) kilometre dan bir müddet (İnce de bîr kanlınu mahsusla
ye kadar bu mahallenin içinden geçer. B ura Belediyeye devredilmiş yerlerdir. Belediye bu
da deniz tarafından Tan ve kara tarafından yerlerde ne şekilde bir tasarrufta bulunaca
Bostarıcıdere Sokaklarını geçliklen sonra. Ka- ğın) henüz tespit etmemiş olduğundan yolun
dıköyün Kartal hududunda sdiî mahallesi olan iki tarafındaki arazi olduğu gibi durmakta
Bostancı hudutarı içine girer. Suadiye hudut dır.
ları İçinde Bağdad Caddesi deniz tarafından Bu satırların yazıldığı tarihte Bağdad
Köseled, N oler Suadiye Karakol. Küçükağa Caddesinde fitmiş bir imar faaliyetI vardı. Seft-
Mücahld. Gülşen, Suadiye vapur iskeîesi. Su mi Çeşmeden Suadiyeye kadar kısmında Cad
adiye plâj yolu. Koruparkı ve Tan Sokakları, de Trafiğe kapanmış ve tramvay hattı sökül
kara tarafından da, Noter. Suadiye Karakol. müş. bulunuyordu. 1958 yılında başlayan
Mücahid V® Küçükağa sokaklarından ba$ka imar işi Göztepe ve Şaşkınhakkaldaki yüksek
Akın ve Ayşe Çavuş ve Bostancı Suadiye ara kısımların İndıriamesı ve yolun bir seviyeye
sında hudut teşkil eden Bostancıdere Sokak getirilmesi işi 1960 yduıda da devam ediyor
lan ile kavşakları vardır. du. t mar faaliyeti son bulduktan sonra İmar
bahsinde. Bağdad Caddesinin aldığı son çe
Çatalçeşmeden Bostancı Çamaşırderesi
kil de yazılacaktır (Kasan Kocaman)*.
köprüsüne kadar olan kısmı Bağdad Caddesi
Eski Bağdad Yolu Pendikden sonra ta~
nin en dar yeridir. Caddesinin Bostancı Ma
mamet) yokolmoğa mahkûm metrûktiir. Pen
hallesi içindeki kısmında denizden bu cadde
dik Deresinin ü2erind%n, son dercede harap,
ye ulaşan Türap, Taşlıçeşme, Tüccar. Kasa
yarısı taş yansı tahta köpaüdezı geçere* İs
dar ve Sucukçumusa ve Koy Yolu İle son
tanbul Vilâyeti hududundan çıkar.
tramvay durak mahallim ve Bağdad Caddesi
ni iskeleye bağlıyan Bostancı İskele Sokağı BAĞDAP YOLU ÜZERİNDEKİ MİMA
bulunur. Bağdad Caddesi Bostancıya yaklaştı Rİ ESRELER — Aşağıdaki satırlar bu ansik
ğı yerde cadde tren hattı ile birleşmiş bir du lopedinin pek seçkin yazı arkadaşı ve İstan
rumda olup kara taralından Bostancıdere So bul Üniversitesinin yüz akı genç iHra adamı
kağı ile Taşlıçeşme Sokağından başka sokak Dr. Semavi Eyice'nin Edebiyat Fakültesi Ta
lar yoktur. Bağdad Caddesi, ortasında Bostan rih Dergisinde neşrettiği «İstanbul - Şam -
cı Polis karakolunun bulunduğu daire şeklin Bağdad Yolu üzerindeki mimari eserler» adın
deki sûn tramvay dönüm noktası ve duraktan daki makaleden alınmıştır:
20 metre kadar ileride bulunan Bostancı ça- «Osmanlı imparatorluğunun en mühim
maşırcıderesinde nihayet bulur. Bu noktada ana yollarnıdan biri olan tstanbul • Şam - Bağ
Bağdad Caddesinin uzunluğu (6+610) kilo dat yolu güzergâhı inli ufaklı bir çok mimar!
metredir. eser ile işaretlenmiş bulunmaktadır. Kuyu,
Kurbağlıdereden Bostancıya kadar Bağ-» çeşme, namazgah. köprü, câmi, kervansaray,
dad Caddesi üzerindeki kapı numaraları sağ roisafirhâne gibi birbirinden farklı Inâhiyrtte
da 550 ve solda 433 e çıkar. ve değişik ehemmiyetteki bu eserlerin bazı
Birinci Cihan harfcindpn sonraki seneler ları hâlâ mâmtır olmakla beraber, bir çoğu
de Bağdat Caddesi güzergâhının en meskûn harap veya tamamen ortadan kalkmıştır. Os
.kısımları Kurbağalıdere ile Feneryolu arasın- manlI
m - Türk medeniyetinin en dikkat çekici
n/group/nerakediyorum
BAâDASAR (ib jn llib j — t» 1 4 — İSTANBUL
http://groups.google.cor
ANSt&lGPgDİSf — 1815 — BAĞDASAR TIBİR
n/group/merakediyorum
kkah — 1816 — İSTANBUL
olma talihinin m uhtıra kısmından anlatılm ak 1860 - 1932), Biroen Zartaryan (1879 - 1956),
tadır Kayıp ikinci eseri, şehid Malgaralı Ast- Asadur M ınataıkanyan ve Şusanik Nazaryan.
vadzadur Vartabed hakkında da 1710 tarihin Kevork M. Pamufeciran
de kaleme aldığı manzum bir methiyedir.
Gayrı m atbu yegâne eseri ise, beşinci asrın HAfilKKRAH — Bofaziçinde Çengelkö-
en m eşhur Ermeni tarihçisi Horenli Movses’ yünde Lâle devri İstanbul'unun mamurelerin
in Erm enistan tarihinin özüdür ki hugüıı Kıı- den olup kuvvetle tahmin olunabilir kİ arka
diis Ermeni Patrikhanesinin kütüphanesinde sında ın u a rn m bir korusu V etrafında çiçek,
bulunmaktadır. Bir rivayete göre, m ıhitarist bilhassa lâle bahçeleri bulunan bir sahüsa-
rahiplerinden Sarihçi Mikayel Çamiçyan’ın raydır. Sahibi. Sadırâzam Nevşehirli İbrahim
(1738-1823) üç cildlik mufassal «Ermenistan Paşanın dam adı Kapudanı Derya Mustafa Pa
Tarihi» yukanda sözü geçen onun kaybolmuş şa İdi.
eserinden istinsah edilmiştir. Filhakika, Ça- Bağıferah hakkında Nedim’in 32 beyitlik
miçyan 1823 yılına kadar yaşamış olmasına b ir kasidei tarihiyesinden şu malûmat topla
rağmen, eseri takriben B ağdasar Tıbirin ve nabiliyor; B agıferahm tanzimi ve sahilsarayın
fatı tarihinde nihayet bulm aktadır. Keyfiyet, yapısı hicri 1140 (M. 1727) dlr:
Sanaatımızca bu hususta b ir delil telâkki olu-
Bu aısrâHa Neıimı'a söyledi itmamına tarih
nabüir, «Bu nev sahilsarayı kıldı ihya Mustafa Pasa»
Bagdasaı- Tıbir’in, P a trik N alyan’m is ti 1140
fası ve haleli K irkor Basmaciyan’ın intihabı « B a jıfe ra h i adım koyan Sadırâzam İb
ve cülûs merasimi hakkında 17 H aziran 1761 rah im Paşadır:
de Erivanlı Simeon katoğikos’â hitaben yaz
mış olduğu imzasız kıym etli bir m ek tubunun Hu vâld mevzii ni'melbedel idini''1 i'Mishab
Saadetle şerefibahş olıiu bir fliııı sadri mülk ara
sureti 1956 da, m ütevaffa Toros Azadyan'ın
evrakı arasında tarafım ızdan m eydana çıka Geîiib tab’ı ferah pcymâstna abii hâvâst ho$
rılmış ve 1956 yılında New-York’da m ünteşir Peseıuli Ifttkdr tarru resmine «1 âsâfı yektâ
«H. Çoçnak» adlı haftalık m ecm uada neşre Buyurdu namına Bağı f-fnib dinmek ■riiftaslptfr...
dilmiştir,
Sahilden gerideki sırtlara uzanan bir or
Bağdasar T ıbir’in evlâdlarındau ik i oğlu m an v a r d ır :
ve bir de torunu bilinm ektedir. B unlardan
liiyaban/ânua dnğru nigâh iden kıyas fyler
rahip Andoh 1720 de doğm uş ve 1785 de ve $eiıi kndlrr kabâyL sebz Ue saf bağlamış gûyâ
fat etmiştir. Diğer oğlu A rşen T ıb ir ise 1715
Giircn hu aıfalnun imfcidadın iki cânibde
de doğmuş ve 1771 de vefat etm iştir. B unun Sannr kim perii balin eylemiş Jtiisterde bir ankaa...
da oğlu M esrop Tıbir 1750 sıralarında doğ
muş ve geçen asrın başlarında vefat etm iştir. Lebideryadaki Kasrın arkasında büyük
Mezartaşma 1952 de, Balı-klı E rm eni Mezarlı bir havuz vardır;
ğında tarafımızdan rastgelinm iştir. 1956 da 5
Temaca kıl u havzan vüs'aLln bak kim bu kasri nev
ise yerinde yeller esmekte idi. B ağdasar Tı- Muhat olta üştür iki cânlbindeıt bahfile gâyâ
bir'in mezartaşı İse bütün a ra ştırm a la rım la
Ve m uhakkak ki devrilsin nefîs bir sanat
rağmen bulunamamıştır. A rşen T ıb irin ve
Öğen Mesrop Tıbir'in de, ou sekizinci asır İs bseri olan bir selsebiiı vardır:
tanbul Erm enilerinin k ü ltür hayatında değer Ra dJlcû aehcbili g ü r kira ande sem ti eşvâke
li hizmetleri sebketmiştir. İd e r Her b ir glken b ir kûçci ebrft ile imâ
Bağdasar Tıbirin hayatı ve eserleri hak Beyanı Inbfantü zevk içim h e r tü h rtd c Sıtın
t a b i f e r v â r a i şad m’anil b&rik ider peydâ
kında araştırm alar yapan başlıca müdekkik-
le r şu şahıslardır. Lâle devri ricalinin felâketine varan hic
Arşak Çobanyan (1872-1854), rahip Mı- ri 1143 (M. 1730) ihtilâli çLküjguıda, Kapuda-
kırdiç Boıluryan (1881-1959), K arekin Levon- nıderya Mustafa paşa bu Bağiierah’ta bulu-
yaıı (1072-1947), Leo (Arakei Papahanyan, n uy ordu. Çengelköy kâşanesinin, bahçeleriy-
http://groups.google.cor
AJÎSÜCLOPEDİSI
— IB17 ~ BAĞLAR BAŞI
)/group/merakediyorum
BAÖLARBASr - 1818 — ISTANBUt
riyle köylerden inen odun ve kömür araba- Bağlarbaşı için bir de mâni ild ird im ki
lafl ile dolarak bu bakımdan kesbi jöhret o? - oPan orada burada iüyllyenler vardır;
m iftlr kİ şimdiki şekli, hava bulunur ama
A ıJ a m a m a n J w £ l a r b â f f ., .
odun, kitmür her zaman hor yerde bulunma*
darbı mesclinec evvelki sekline geçim cihe A y n a m ı r ltr r c n ı i t i n h e r K ü r e n b ı n tl a r b a | j
tinden ihtiyaç nisbcünde teveffuk etm iştir S u n a g e l i r g ü z e l l e r , » « m lf n e v a r B a g i a r b ı g u
http://groups.goog le.G
A N StK L O PZD tît — 1819 — BAĞLABBASI MEZAKUCl
Ây k ın g irlv n vcchj Hvgjjj d ild in y ir caddedir. Her iki tarafında kavşağı olan ve
Melkeninı fimdi clvamm Lskürtar etUn beni ya keşişliği yollar şunlardır: Abacıded# Soka
dediği jib i Bağlarbaşı halkındaki malûmatım ğı, Helvacıali Sokağı. B akılar Yokuşu. Vali-
bundan ibarettir. O fa manlar Üsküdar İstan de-kâhyası Sokağı, Valideimareti Sokağı, Çini-
bulini sayfiyesi idi. simdi bilemem ve göre- licarni Sokağı, Ûsmanpaşa Sokağı, Çiniliha-
mem nereleridir. mam Sokağı, Kaşımağa Sokağı, Pazarbaşı So
V iııf İlle kağı, Turşucu kem al Sokağı, Tahtırcvancı So
kağı, Alaı-aminare Sokağı, Boybcyi Sokağı,
BaglarbajJim an revnaklı devri, Oııdn-
Miroğlu Sokağı, Yamacı Sokağı.
Siiızuncu Asırdır; bu asrm rlnd ve külhanı
Çavuşdere Caddesinden gelindiğine gö
mejrel) şairi Beşiktaşlı Gedai, iki neti» sem ai
re kaba taş döşeli, İki araba geçecek genişlik-
sinde Baglarbaşı âlemlerini tasvir etmiştir;
tedir. Helvacıali Sokağı kavşağından sonra
Semat sola bir kavis çizerek dik bir yokuş olur. Bal
Merird dh llm omü ey bülbiill s ry d i var vakti cılar Yokuşu kavşağına -kadar olan caddenin
.\^ar fiil goncesîu rlb c t gclitıce nevbAbar v&kll bu birinci kısmında ikişer katlı ahşab evler,
Olur râbt yememle ayşti nûşurı IçtUıar v ık ti arsalar ve bağçeler vardır. Sol kolda köşede
» ü ş tr ol sem ti yâre gün olıır bir r e h g tin r vakti klâsik üslûbda, kesme taştan teknesi çukur-
Ne cünbtişler olur Baglarbafinda gUlitftr vakti
da Kalyoncular kâtibi Dereli Mustafaefendi
lifle evvel bahar olsun da gefolkn Cakfldar vakti.
Çeşmesi bulunmaktadır. Yol burada tekrar
flfiim de mey sunar ol sAkii nevr*ıte tıüb g&lrû sola kıvrılır, sağ tarafta Toptaşı Cezaevinin
SOrihtler oiur titl ş e rib ı b fo n ite rncmîû
yan cephesi, sol ta rafta meydamrnsı bir açık
Çeker m eslâncler «crm eıt olub bir nâlel yâhCı
Çıkar bir bir t«Tni»lya çeker üft£<le!cr a rzd lık vc Validekâbyası Sokağı kavşağı vardır.
Ne cünhtif|fer olur Bağlarbagında f tü lta r vakti Bu coktadan itibaren yol üç araba rahat rt*
Hele e m i bahar oTsua da gcfaüa 1/sktidar vakti hat geçebilecek kadar genişler, sağda (Valide
Tulaydın bir karık ben de Yem işten y ir e «M olaıın İmareti) Topta§ı Cezaevi, «ol ta ra fta Aükva-
Görenler seyrine koçsun b ütün deryâ yüzü dolsun Ude Camii ve M edresesi bulunm aktadır. Va
Yeler zinciri m ihnetten riiJi divâne kurtd lsn o lide İm areti v* Çİnİlicami sokakları ile teşkil
triş in ÜÖrtldanü mevsimi ahdim y e rin bulsam ettiğ i dortyol ağzından itibaren Bağlartaaşı
Ne ctfnbttgler olu r K ^ h r b a f iııd a g utizar n k ü
C addesinin üçüncü kısım baslar diyebiliriz,
Delc evvel bahar olsun da g e ftn h Ü sküdar n k l l
yol yine İki araba geçebilecek k adar daralır,
Semai te k ra r dikleşir, ve Nuhkuyusıi Caddesine bağ
Açıl ey goncafem nihaili âlin iâleaâr olsun lanır. Bu kısm in üci kenarında ikişer iiçer
Dağıtan sünbtill ke.vaûlann fesli bahar plsmı k atlı pek azı kârgir» çoğu ahşab evler, bağ-
Vişdtfn hülbüti şftrideye dârü diyar olsan çeter, arsalar sıralanır; iki bakkal, b ir berber
Cüriip gütçeade gttller verdi hüsnün şernuAr olsun
Sana B alhîbijı mesken M a hicrin medar olsan dükkânı, Kaşımağa Sokağı kavşağı köşesinde
Bu sma ey servi kaamet oa makamın Üsküdar o)$ub ■bir m ahalle kahvesi, Çinilîbamam sokağı kav
şağında b ir çeşme bulunm aktadır. Boybeyi ve
Bulanmaz ^ T tk ln a sen gibi âlemde bîr dilber
Hİtâb eyler erm&fjft gdrstege $&feen<fe gilterfer Miroğlu sakaklarıyla olan kavşakları arasın
Bfetiin »âridedUler bibi hüsnünün seyrini ister da 7-B yıl tmce yıktırılm ış ik i ahşab m eşru-
Salın Baglarbaşımla lerv) kaddin tamftiı* gğster fytı ve kalmış Pazarbaşı Nakşibendi
Sana Baghrfcaşt mesken bana hkria medar »tean HprgSht bulunm akta idi. Caddenin nihayetin
Bu yat ey servi kaamet «t makamla Üsksdar oümn de b ir K aadM dergâhı olan Sah Tekkesi bu
Sana İhsanı Vlakdır Mı güsetllk tok küçük yaşta lunm aktadır. (Nisan 1951).
Ama» bil kaıdrlni ger mtirgl devlet var İken basla Hakki GvUBıfc
tiedâi »Kikin gönlü (6ın hep sen kalen kagla
llema* leylü aehar lu s atlatma varsın BMtktqla BAĞLARBAŞI EKMENİ MEZARLIĞI —
Sava Üa|lartuM menken bana hicrin n e d v olsun tstanbulun en eski Ermeni mezarlıklarından
ftu ya» ey servi kaamet öz makamın Üsküdar olsaa
bilidir. Bağlarbaşının tam göbeğinde ve Ka
BAĞLARBAŞJ CADPESf — Üsküdarda dıköy ve Kısıkll tram vay hattının kavşağın
Toptaşı sem ti yollarındandır. Çavuşdere Cad da bulunm aktadır. Mesahası 14000 m3 kadar-
desiyle Nuhkuyusu Caddesi arasında azattan dır.Cenup ve şimal olarak iki kısma ayrılmış
sağa ve sola kavisli, dirsekli, dik ve yokuş b ir tır. Ortada kalan ufak bir kısım ise Rumlara
h/group/merakediyorum
BAĞLARBAŞİ «EZAftU Ğ I — 1B 20 _ İSTANBUL
aittir Yeni Mahalledeki Surp Karabet Kili nastınndan Bedros Piskopos (vefatı: 17711)
Sesine ait olan cenub kısmı daha eskidir Şi Ankara F rınoniim nin ruhani reislerinden
mal kısmı ise Selâmsızdaki Surp Haç Kilise Başpiskopos Antreas (1756 - 1807) Kudüs
sine ait olup nisbeten daha yeni ve daha bü Ermeni Patrikhanesi Vekili Tekirdaglı Agop
y ü ktür Piskopos 1175e - 1809). ytac Kudüs Ermeni
Mezarlığın tesis tarihi cenuptaki kapının Patrikhanesinden İstanbullu Bağdasar Pisko
üzerinde bulunan m erm er taştaki kayda K öre pos fvefatı: 180B), Kilikya Ermeni Katogiko*-
155S d ir Fakat bu kayıt » inanından olmadığı lujgu mensuplarından lçevanlı Bogos Başpis
için tarihi bir kıymet ifade etmez. Maaınafih kopos (vefatı: 1810), Kudüs Ermeni Patrikha
bu tarih aşağı yukarı doğrudur. Zira Erm eni- nesi b a la rın d a n Tokatlı Markos Başpiskopos
terin Üsküdar» yerleşm eleri de bu sıralara (vefatı: 1B28).
tesadüf eder. M ütefekkir ve san atk arlar:
Mezarlığın toprağını Ermeni cemaatına
vakfeden Atam isminde DiyarbakIrlI bir Et M eşhur m im ar Serkis Kalfayan oğlu, yaz
meni katır tüccarıdır. 1718 tarihinde vefat manın mucitti Kevork (ölümü: 1751). Kayse
ede» bu şahsın, bugüne kadar mevcut olan rili Merametçi Kalust Kalfa (ölümü: 1779).
mezar taşındaki kitâbeye göre, bütün van yo A şkhar ovalı Gireğ Kalfa (doğrusu Güreğ ola
ğu satılarak mezarlığın toprağı satın alın cak) föliimü: 18(Mî). M üderris ve KopsJt Mardi-
mıştır. ros Sargayat 11741-1813). Sarayı llüm ayûn de-
1B85 talihinde mezarlığın etrafı duvarla ınireibaşısı Manuk 11788-18381. Sarraf Serkis
(OTilmijilr. Bu iş bilhassa o zaman Silip Ka Koranyaıı {öltimü: 18551 m eşhur tüccar Mar
« b e t Kilisesinin vaizi olan Başpiskopos (son d in » M arkaryan 11801 - 1867). Meşhur şair
radan Katoğikos) Matteos tn nirliyan’ın ve Bedros Turyaıı (1851 -1872). Saray baş tabib-
Sarp Haç Kilisesi vaizi olan Piskopos Kirko- lerinden O bannes Bey Şimşiryan (1830-1865).
ris Aieatcıyan’ın gayretleriyle başarılmıştır Saray bamamcıbaşısı Serkis Marzmanyan
Esinden Ermenilerin yüksek zümresi ve (1807-1897), Saray M imarbaşıiarından Serkis
bilhassa Amira unvanını taşıyanların ekseri Bey Balyan (öiiimü: 1809), M uharrir Mıgırdıç
yeti Üsküdar ve civarında oturdukları ve bu Şahnazar (1866-1900), Saray sertabibi Vahan
ra m ın tstanbul Erm enilerinin ilk mühim ir Paşa Manulyan (1840-19021, Saray ikinci te r
fan kaynaklarından lir i o ld u |u için. Bağlar - cümanı ve yabancı Basın Müdürü, Bâlâ rü t
başı Ermeni Mezarlığında gömülü birçok m eş beli Nişan Seferyan (1848 - 1B06), Berbeıyan
hur simalar vardır. Bunları iki kısma ayıra Mektebi müessis ve m üdürü edip Reteos Ber-
biliriz. Birinci kısma mezar taşları bugüne beryan (1848-1907), Dr. Diran Paşa Papatyan
kadar mevcut olanları, ikinci kısma ise mezar (1886-1928) v.s.
taşı olımyanlan yahut kaybolmuş olanları da
A m iralar:
hil edebiliriz. Birinci gurupta bulunan kayda
değer şahıslar sınıflarına güre şunlardır: Azatyan Bedros Amira (ölümü: 1762),
Azatyan M ardiros Amira (1745 - 1775], Kadı-
Din adam ları:
köylü Sarraf Artin Amira (ölümü; 1776),
B unlar arasında beş patrik ilk başta ge Eğinli Sarraf Pişmişzade K arabet Amira
lir. Vefatları sırası ılı;, isimlerini veriyoruz: (1750-1802), Eğinli Aznavoryan Kaspar Amira
Zakarya Vartabet Vanh (vefatı: 1640), (ölümü: 1806), Akulisli Meyrem Kulyan Torna
Piskopos Ohannes Çamaşırcıyan <1757 - 1817), Amira (1738 -1818). Saray Mimarbaşısı Bal
Piskopos Astvadzadur m m -1846), Piskopos yan Kirkor Amira (1704 - 1831), Aznavoıyan
Karabet Balatlı (1783 - ıano). Piskopos Sarkis Aznavor Amira (ölümü 1832). Egı'nli Sarraf
Kuyumcuyan (1804 - 1865). M arkar Amira Deryantz (1776 . 1841). Nizam
Diğer din adamlarının baslıcaları şun ustası Noradunkyan Artin • Amira (1770-
lardır : 1834), pişmişyan Mikael Amira (1785 -1849)
Tokatlı Bûğos Vartabet (vefatı 1675}, vesaire..
Retns Vartabet Edirneli (vefatı; 1746) Kudiis Mezar taşları bulunmıyanlar arasında da
Palrikhaesi murahhaslarından Simoen Fisko- ezcümle şunlar vardır-
pos (vefatı: 1767), Kayseri Surp Karabet- Ma Meşhur mimar Serkis Kalfa (ölümü 1740 a
http://groups.goog lc.
p
A>’stKW>PED!St — 1821 — ba Cla bba si ME2ARUĞ1
doğru). Şaray ressam ı Ohannes Behzal 41800- ederek ve tarihleri sırası île buraya koyuyo
1874ı, m eşhur ressam. Apraham Saksyan ruz :
11 fl82l • 1876) 10 uncu M ir İstanbul Erm eni
1
lerinin en mlimtaz m ütefekkiri O hannes Had-
velî Deroyeıttz (Iftdl * 2888), Şair ve edip H«- Knıtlriıfiı rah ip BafeM'ıut oftlu m ofanıti Bogoc
çadur Misakyan (1815 • 1891). Tarihçi vc edip ÜtOnıb 1736 Temmuz 30
Karutyun Mırmtryan Misakyan (1815-1891) (Bu iki n i ı r ermenicedir)
Tarihçi ve edip H arutyun Mırmıryan (1860-
N r k in ben dünyjya geldim gel de ( — )
1926). M üderris vc edip Ohannes HintJiyan Al da kendimi Jfdai aldım lo an n u n y ıla n d ır
i l 806 - 1950) v,s. Dünyaya fitlen neçin «elif, tfte r İRedaeb?)
Rağlarbaşv Erm eni Mezarlığındaki mezar Efter bâkl ulur, Tik/ edeo s?|ftxnrt bulur
taşlarının şekil Te sanat cephesine gelince İnanm an a ld atır dünv* H iısgud»rdır mefciıum
23 de tealim ed ip canım
şunları söyüyebiüriz: 17 nci asra ait olan en Kim .sebeptir helâl kanım
eskiler alçak ve bir tabut şeklindedirler. 16 İnpnsan feftd boj düGy*
İnci asra ve 19 uncu asrın o rtalarına ait olan Dua ediniz.
lar ekseriyetle m üstatil şeklindedirler ve yük
îBu kitâbe çok m üşkülâtla okunabilmrçtir.)
seklikleri de vasati olarak y an ın m etre ka
dardır. 19 uncu asrın ortasından bugüne ka 2
dar olanlar da m uhtelif şekiller arzederler. Balıkçı Moülk
San'at cephesine gelince, eskilerden fev Kİm&o dem esin k î benim
kalâde güzel oym alar ve kabartm alarla süs Ben söyledim ki benim
lenmiş taşlar vardır, Meselâ P atrik Zakarya H e r kim kİ derse benim
O lur nice kİ, benim.
Vanlı'nuı vc Azatyan Amira lardan birkaçının
5 Eylül 1840
taşlan bunlara b irer örnek teşkil ederter. 10
uncu asrın ortalarına kadar olan m ezar taş Y akarıdaki kitâbenin sahibi Balıkçı Mo-
larının bir hususiyeti dc kitâbelerln altında 5 i k gayet güçlü ve kuvvetli ve aynı samanda
merhumun sanatına ait bir âletin hâkkolun- kabadayı bir kimse iıniş. Lâkin bir gün kavga
ınug bulunmasıdır. Meselâ b ir terzinin taşın esnasında kendisini kamalıyarak öldürmüşler.
da b ir pergel görürüz. Mezarlıktaki en büyick B undan dolayı bu kıt'ayı gelecek nesillere de
taş, Kirkor Amira Balyan'a, ea ufağı ise Ser bir d e rs olmak maksadı ile mezar taşına yaz
kis Kalfanın torunu Katarirıeye aittir. mışlar.
Mezarlıktaki tarihi ve edebi kıymeti haiz 3
kitâ beler bu satırların m uharriri tarafından
1942, 1943 ve 1945 yıllarınca asıllanndan Hayya Serasker H isrefi <HÜsrev) Pa
şa Hazretlerin se r ka.
büyük bir itina ve emekle toplaıulmıştır. Bun
vüzbaşıs; «krebatısı
ların sayısı 500 ü bulmaktadır. Maalesef bıı A gaaın sad İnce Servisindir
kitabeler gayri matbudur. 1263 (1845)
Kitabelerin harflerinin hususiyeti hak 4
kında umumi olarak şunu söyleyebiliriz. Ou-
1047 teşrinievvel 3 cuma
dokuzımcu asrın başlarına kadar olanlar bü
Gina oldu Kayseri kıyserisi
yük harflerle, ondan sonrakiler ise küçük Talaşlı Üsküdar Alpfizan
harflerle yazılmıştır. Edebi bakımdan ise men Sulu Han odabaşı K arabet dayı.
sur ve manzum olmak üzere ikiye ayırabiliriz.
5
Manzum olanlar arasında fevkalâde güzel şiir
ler vardır Kimse demesin kİ benim
Ben itâyicdim kİ benim
En eski kitabe Koca Bedros'un zevcesi Her fcim İd d e n e benîm
Şazüam’a aittir ve 1637 tarihini havidir. Olur nice ki benim.
Mezarlıkta crmeûice harflerle türkçe ola MUos oğlu T«ıla&lı
rak yedi adet kitabe mevcuttur. Bunların
ûedrosun oğlu Karabet.
mümkün olduğu kadar aşıtlarını muhafaza Sene 16 S6 da Tammu? 6
m/group/merakediyorum
— 1822 — İSTANBUL
BAHÂ, B A U Â LIU K — Bahâ, behâ. H a T icâret V ekâletine sore İstanbul uctızlufe diyarı imiş
şeyin Kâzım Beyin Büyük Türk Lûgatı’na gö fGsteteicf)
t e dilimize Carscadan alınmış isim, «bir şeyin *Şebi ycldâyı muvakkUle müneccim ne hilir
alımb satıian kıymeti, değer». Onu meıııurl&ra *or kinj g tc e le r kag su*t!»
Kadimden beri halk ağzında «B» yeri f N e h s r T li b l e k ; A k b a b a M e c m u a » )
http://groups.google.ee
AJftlKUMPEDİSİ 1IK3 — BAHÂ. BAHÂU1I >
İS T A N B U L . CANAVAPl
>m/group/merakediyorum
b a h A. b a h a u u k — 1824 — İSTAÎÎBUI.
http://groups.google.
jL 'iîflttO pE I,ls* — 1825 — b a h a . b a h Au u k
I jd u Iii üe h irk U s tn
H dlıltkiricr b elisidir bu b r li
Ihtanım r >,r njfha Bulfimm
(k İ 0u r b l i W d t d f d bu ı ı l t
m/group/merakediyorum
— 18*6 — ____ ______________ jSM sftu
http://gr»oups.googteTcö
AS3lKW>PEDlSt — 1827 — BAHÂEDDIM 'Mjlııan.
Bu yazı, saatkâruı kano tiye gapka ile bir bir kahvcci • berberidir. Devrin gazetelerinde
portresi. Kur’an okuyan hoca efendi, ney ça bu cinayetin kaydlne rastlanamadı; vak'ay a
lan mevlevi ve dilenci isimlerinde iiç deseni bir pajaöuı ada karadığı için sansür tarafın
ve hokkabaz Çiçekçi ofiiu. görücülere çıkmış dan neşrinin yasak edildiği tahmin olunabilir.
genç ka, bir mahalle kavgası isminde Uç kom Vak’a Tophâne ketebesindon Üsküdarlı Ayık
pozisyonu ile tezyin edilmiştir, 13unlar, Balı? Râüi tarafından o devrin âdetine* Bahâeddİ-
Beyin kuvvetli bir desinatör olduğunu hakkı nin ağzından 50 kıt’alık uzun bir destan ile
ile göstermektedir. Şurasını da ehemmiyetle tesbit edilmiştir; bu destanın Ü fküdtrh halk
tespit etmek isteriz kİ, Baha Beyin yaptığı işi şâiri Vâsıf Hoca (Vâsıf Hiç) merhumun delâ*
bugün devam ettirm ek fsteyen bir acemi zât lett ile elimize geçen nüshası san saman kâ-
görülmektedir; fakat bıı soğuk şeyler ne de gıdından bîr defterde kurşun kalemi ile ya
sen bakımından ve ne de ruh bakımından bu zılmıştır; usun zaman rütûbelli yerde kaldığı
sanatkirtonn eserleriyle ölçülemez; bu soğuk anlaşılan defterin son yapraklan tamamen
ve çirkin şeyler maziyi tehzile kaçan ve bir çürümüş, yazılar okunmaz hâle gelmiştir-, Vâ
türlü dalâletten kurtulam ayan bir kalemin sıf Hocanın notlarından ve kısmen de Âşık
mahsulüdür vc öyle zannederiz ki, zevki se Râzinin destanından öğrenilen şudur: anasını
limden mahrum vc sanat kültürü olmıyan babasını pek küçük yaşda kaybeden Bahâed-
ayak takımını güldürm ektedir. Baha Beyin din, Gedikpaşada, Gedikpaşa Hamamı yanuıda
hüneri, eserlerini güldürm ek için yapmayı- kahveci Numan Ağa adında biri tarafından
şmda idi, evlâd gibi büyütülmüştür; gayet dindar, er
babı iffet ve nâmusdan olan bu adamın elin
BAllA BEY YALISI — Sütlücede idi; de ciddi ve afif bir gene olarak yetişmiştir;
sahibi Baha Beyin kim olduğu tespit edilem e ustası-babatığı ite berâber kahvehanede ya-
di, İstanbul Ansiklopedisine bu madde 130Ö tup kalkar, hem kahvecilik hem berberlk îder-
senesinde Sabah g a ile s in d e çıkmış b ir satış ler. G aayet güzel b ir gene olan Babâeddin
ilânından, eski bir Haliç yalısı hakkında fikir zamanının bütün ayak takum gençleri gibi tu
edinilmek için alınm ıştır. Bugün, H aliçte tek lumbacılığa heves eder ve babalığının izni ile
yalı kalm am ıştır diyebiliriz. Bu satış ilânının G edikpaşa Sandığına uşak yazılır, tulumbacı-
verdiği tafsilât şayanı dikkattir: lıkda da koşarlı ayakları ile b ir yıldız olarak
«10 oda, 4 sofa, 1 hamam., ayrıca 10 oda p arlar ve sandık arkadaşları tarafından ken
selâmlık dairesi, in k â r uşak odaları, limonluk disine «Mahzun» lâkabı verilir. B ir gün bir
ve meyva ağaçları..» Y arım asır içinde Hali yangına giderlerken b ir paşa k m konakları
cin inajulmiyacak derecede sima değiştirişine n ın cum basından henüz on sekiz yaşındaki
Baha Bey Yalısı pek canh h lr misaldir. giizel tulumbacıyı g ö rü r ve oğlana derhal gö
nül verir, adını öğrenir, fakat aralarında de
BAHADIR SOKAĞI — Beyoğlu İlçesi rin b ir ietim at seviye uçurum u olduğundan
nin, Şişli Bucağının. Pasa M ahallesi sokak- m âşukuna kavuşma ümidi yoktur, aşk hastası
larmdandır. Ferahi Sokağı ile Darul&ceze yo olup yatağa düşer ve ağzından tulumbacı
lu arasında iki acaba genişliğinde b ir toprak Mahzun Bahâeddini serdiğini kaçırır. Kızın
sokaktır. Bu sokağın sekenesini teşkil eden hastalığL ve b u itirâfı bu paşa ailesinin mu
fakir T ürk aileleri tü re r k atlı ahşab ve kfigir hitinde pek çapuk y a y ılır ve aileyi lekeleye
ku lü b em i tip ik evceğizlerde barınırlar. (Ocak cek m âhiyette dedikodu mevzuu olur; kızları
1951) nın bu yüzden evde kalacağından korkan bir
ff« k h Göfct&ric teyze hanım hâdiseye başka b ir şekil verir,
g u y â b ir tulum bacı tığlarına m usallat olmuş
foUnbul AımiUopedisiııiı» yarım k a im } Ok haa-
h a bu m adde İle m m e te r. B ı yemi b v f a feni* tu r, h e r sokağa çıkışlarında peşlerine takıl
llâvrjprle yapılır I I » buraya j u a l i ı i ı r U r maktadır, kız bu yüzden hastalanmıştır, hâ
j* ta r a « tm k tajrtteıHUt. dise paşaya da bu şekilde aksettirilir. Gazaba
gelen paşa üç Jcürd franuna] buldurur, üçü d e
RAUAe DDİN (Mahzun) — H icri yahnd h e r tü rlü habaseti İrtikâp edecek tıyneide.
rûmi olduğunu tesbit edemediğimiz 1301 tari eşkıya kılıklı ve dev yapılı şerirdir, kendileri*
hinde şen! ‘bir cinayetin kurbanı olmuş gene ne mühimce bir para vaad edilerek Bahied*
m/group/meraksdiyorum
BAİlAEPDtN fM ıhıun) 1828 — İSTANBUL
duğunu b i l e n ..
k ürdler, Gedik- O n b ir JT* y a n ın d a ç a b 'd ım tam am
paşa H am am ına G a a y ıt n a m u slu m ü slü m an adam
girerler, yıkan M ahzun B a b â e d d în Öt e v lâ d ı g ib i s e v e rd i beııi
m a bahanesi ile (R esim : Sabifaa Bozcalı) B akm azdı bu k a d a r sağ olaa babam
g e c e yarısına
k ad ar oy alanırlar, so n ra kahveye gidip kapu-
S a n a tın d a u sta a b lâ k d a re h b e r
yu vuru rlar: «B aha kalk., baban öldü!..» d e r OndöTt y aşın d ay d ım oJm uşdvra b e rb e r
le r; delikanlı yatağından deli g ib i f ır l a r ve D ü k k â n d a i ş te r iı y a ta r k a lk a n a
kapuyu açar, içeri atılan k ü rd le r geııei agzm ı G ece g ü n d ü z y az kın d âim b e ra b e r
hem en b ir m endil ile tık ay ıp k apu y u k a p a r
lar; b ir paşa kızının peşine d ü şm enin cezası
n ı çekeceğini sö y lerler ve biçâreyi b ü tü n ha- llü s a ii a h lâ k İle iem ây ü a ç itim
bâset ve m eTanetleri ile h ırp alay arak onbeş tğriye sapmadım Hosdoğm gittim
A b d e stö z basm adım a y ağ ı yere
yerinden bıçaklarlar ve öldü zannı ile k açar Sfivünde m erd â n e tâce yiğittim
lar. N um an e rte si sabah seh er vakti döndü
ğünde faciayı dehşetle göriir, b ütü n Gedikpa-
şa ayaklanır. B ahâeddin ölmek üzeredir, ca F e th e ttim böylccc cü m le kuJöbu
nilerin eşkâlini ta rif eder, m âsum olduğunu Sem tim iz h alk ın ın oâdıun mahbAfeu
A k ran a m u h ab b et büyüğe k ö n n e t
an latır ve o akşam ölür; cenâze üçyiiz k ad ar Itu d u r dinim izin bizdeb m atlû b u
tulum bacının ve bir o kadar kahvecinin, b e r
berin ve büyük b ir halk kitlesinin iştiraki fle
kaldırılır, nümayş kasdi ile m ihu d paşa kona Serâfreu tah â râ tfd ig im su d u r
ğının önünden geçirilir ve konağın bütün B ilm edim «a garab rak ı d a budar
http://groups.google.cor
4 < r£K L G fttttt
— İtti — &AHAEDDİN i
ctapda* u m M n o n fik
lir tef* edem edi kanma «çk v İT
4 | a a l n «ama» Ifrc a lr İM
8 ^ i | i hm m a ili f ta tl b n k f l
Wlf c*UUf«e M lia k « f u «ak
t İH - b n I» fe n tte h â ja iH r k i m T*1ft»j*h katar M f l
] , r^ «ıbyY *d e to l» -Vmm^
y a lM t a ıl ıl a k * m l l m k İS
İste dedim b ıla M 4 rr a ta tn
W rt Mr lif alar erteye MlUaa
ft <>İUa N I m i U r atekkkre (<» falaa
W*— k a a u a ı aklım je tte
l 'f — m» I tf /f k u a A |ı ılr d la T d a a N f i kapak kMtklal fetta*
C ı ^ l l H i t f « d ı |ı a ı | u w rfl»
Vata ***** w « ıM l(İalc 1»
f ın lm te b şir m t « l e r ih m
B erber dened a la r m U r paşaya
# 10 Kilce denilir mİ dem ir — r r
•ılıtA d e |ll « Ilı kelen sallayıp
V illır ka*et1ı k*y İm * u n O tlan artalıkda fe r t» m e y e
T e iffM endam iM yelle n m u
jU r M Ukalacık kir tthafc 20
S ın da mânialb firftldU <Xıknıı>
Tedârik adilmiş Af nefer k trd ler
11 B eşer te k li aâıettnde Aç ejder
Btt İtlerden kaberftm |« k
U n M ra k o ra » eaaa h W M e|er kaalUlerae tira ttı fM c t
.U u h babam b«ytm e U ü
21
Berke* k ı h h b h r a t ı r l a d n bende
Tebeufim sAalerl o gttl te n l l i FeU ket inaana aakltm a tm a n ı
GfrdUm ben de b ir p e r evvel birdeş
12 Melek K eıbelâ «*rbeU «vadn
H *nun »luy elîerU dee HUa» o k |
Rjifıjı Hqd4yı kİ yektnr biberin
Dâttinda işiyle meşgul berberin 22
H*r m z i b m ftk to iı d L u b h I 4 i
D ilai ftnllme bakır giderim 0 ı k ı a n ittile r dQ|Hne d i r e t
H ançeri! BpU aada 121 ıly lfe t
İS B ab ı dedim caz ioz istemez tııu m
Sardı y iirefim i b n fü o b ir k a m t
DUik kcça külih jaayel civelek
Sftıdıbdı kefirken ben mlall melek 23
Bir peşıua lua gSnntiıj cumbıdon İkindiydi gEUi d i | e n t u ı l ı n
> « İn a« fgnilum tekdiri felek Çıkan »on aaOfleri B alıktı HUıam
KnhT«bftııe kepeokltriftl fcıparkra
14 A klara « ü s l e n okunurdu tu n
^ ■* 1 bu dinlemez w nrür ferman 24
Be M ıltnoı in k olmuş kız heman
O ltu 'n U r luİDmbKi p»r(uı A bdeit alup öttee U d i m nam a»
Vâlıa ıjtk fı frlj kirpini o£lan H ık k * Ittfn J e lJ iu fla nlykn
B ilir miyim y ın ln u f itr anlım a
15 Şakiler tü y le kanlı b ir y t a ,
n/group/merakediyorum
BAKÂEDDİN BEY (UQestnb*9ir Mlraiayj — 1050 — İSTAÎîBUL
Kapuyu Tordular pabıık aç p h nfc MJsum çvhiri oğlum gider diyerek
Babanı gelirdik dünyadan göçatij IVj|bfl]i(jfm y ü rejlu i dağlardı
27 3 7 -5 0
l'iclıılıııı ritifckdea d l v i u gibi Bu on dört kıta tamamen yok olmuştur, güç
Kapuyu afinca sardılar ben] lükle ve JtMijne Jlo okunabiltnlf bazı m n rtta r:
Birisi ağsımı tıkadı heman İndirildi konanın brp cam lan
A tarak boynuma kol ta n e n d in !
http://groups.gooq le.
A N S İK L O P E D İS İ
— 1831 _ BAHÂEDDİN BEY tVtaut)
doğdu: mabeyin başkâtipliğinde bulunmuş B ibi.: Mabmud Kemal İnal. Son asır Türk
ayandan T erfik Beyin oğludur. Bayatlı) Rilş. iAIrlert.
ıtiyesinde okudu, Bayazıd Camiinde rte arab-
ça ve fa n c a öğrendi. 1858 d e on üç yaşında BAHÂEDDİN Bey (Yusuf) — Geçen asîr
ite n Meclisi Vâlâ mazbata kalem ine girdi, sonlan ile asrımız başlanm a kalem ü h ib i
böylece çocukluk yaşında baştıyan m emuriyet kişizadelerinden. İktidarı, doğruluğu, namusu;
1909 yılma k ad ar k ırk sene sürdU. mühim iffeti ile tanınm ış m emurlarından; hicri 1267
O larak A dalar Em lâk Komisyonu âz&lıgındtl. (MîISdl 1851) de tstanbulda doğdu, babası ilim
Sehîreuumeti Em lâk D airesi M üdürlüğünde. ve irfan sahibi ricalden Ziver Paşa, anası Ne
Ticaret M üdürlüğünde, N alia N ezareti İsta ftse Hanım adında bir çerkesdir; Cağaloglu
tistik Dairesi M üdürlüğünde, C inayet Mahke sibyan m ektebinde ve Dârülmearifde okudu,
mesi Baş Mümeyyizliğinde, A ydın v e H üda- Şeyhülharem tayin edilen babası ile beraber
rendigâr vilâyetleri istin af m ahkem esi ceza Hicaza gitti, paşanın az sonra orada vefatı ile
dairesi reisliğinde, İstan b ul İstin a t Mahkemesi on yaşında iken yetim kaldıf «gerek maişetim
aklığında bulundu, 1896 da Temyiz M ahke ve gerek tahsil ve terbiyem yolunda pek tok
mesi âzSsı oldu, 1899 d a Tem yiz Ceza Dairesi inayetini gördüm , bana hem tlicenab ve mer
Reisliğine tay in edildi. M eşrutiyetin ilânın ham etli b ir kardeş hem de şefkatli b ir baba
da tekaüd edildi, 1917 y ıb M ayısında yetm iş oldu» diyerek daim a rahm etle andığı büyük
iki yasında vefat e tti, B eşiktaşta Yahya Efen üvey kardeşi Mehmed Salâhaddin Bey tara
di D ergahı hazîresine defnedildi. K endisini fından him aye edildi; fransızca Öğrendi, Sa
yakından tanıyanlardan OskUdarlı Ş â ir T al’at lâhaddin Beyin delâletiyle 1281 iMilâdl 1864)
Bey Mahmud K em al In al’e gönderdiği bir de heniiz on üç yaşında iken Bahıâlide Divanı
mektupta bu zat için: «N üktedan, zarif, liti- H üm âyun kalemine mülâzim olarak devama
feyi sever, resm î ve hususi kitab eti veciz idi. başladı ve bu tarihten sonra, fazilet ve ilim
müaekkah şiir söyter, tanö ân kasideler ya sahibi âm irlerinden nakıs alıp otodidakt ola
zardı* diyor. Şiirlerinden b ir kısmını 36 sahi- rak yetişti; Miihimme; Hariciye muhasebe,
felik küçük b ir risale halinde ve '»Ufak Mec T ahriratı ecnebiye, Şûrayı Devlet mazbata, Ad
mua! Ej'ar» adı İle 1911 de tıeşretm i$tir. liye M uilakemât Dairesi kalem lerinde çalışa
Caz HL ra k yolu ile terakki etti, 1200 (1873) de has
M itlerde IhtiyAcıın nhhSiıa külfetim yok
talığı yüzünden istifa etti, kışı geçirmek üze
Hund Md hâm d kim b u yüzden ukdem , kasvetim yok re Mısır'a gitti. 1293 (1876) de kısa bir müd
Bir Meta kapıldım çıkdı o da vefâaız
det Edirne'de tahkikata m em ur edilen Ralf
V ı r » budur günâhım başka tııb lh a lim yok Paşanın kâtipliğinde bulundu, oradan dönü
ş ü n d e Suriye Valisi tayin olunan Ziya Paşa
B la lm e bildiğim « a r tü re ld e rindi ü lfe t
ttftjrü İd m ^ e M a t c faem rüı sohbetim yok
nın M ütıiirdarlığı ile
Şama gitti. Fakat dört
C®k anulınm dka pncânu firig oldum ay sonra Paşanın
UM» lamlle debrift »tteydrn fı-rtgııtlra yak
Konya Valiliğine t a - ,
tutup BaMalft ilerdi, derdi dilin yini üzerine, Şama
Al M beni tabibim tosıihe kudretini yok. kalabalıkça olarak ai
GAZEL lesi efradını da gö
Demi herem de "dc gevdsyî y â r ntSmkündtir türdüğü için yeni b ir
Sever lıeet seni M ih tty lr m Smkttndllr yol m asrafı yüzünden
Samda kaldı, iş a r mü
Hu plıi hâdeyl lâ'Unte tüzeden ıâw
Etler Uea nekadar neç’eıl&r tnıimkiındür fettişi oldu ve ancak
0 m ertebe sıkı (uttum kİ ıiâmenl m alın 1 altı ay süren bu rae-
KaUyçı satm n elim den f ı r i r mftoıkliodür murlyeti hakklyle İfa jjğ ,
Kllcilhsuya buradan auHimlzde w ı * t v a r ederek tamamen açtk-
â s ile r M fU uıa versek kar&r mtımUUndor ta kaldı; Şamda bir
Habtyi dun Kaça gam* eylemle sana lubMâd
memuriyet almak için Yusuf Babteddio Be?
tek başına tstanbulda («esim : N edbl
n/groüprm^okecfiyorum
BAHÂEDDİN ETENDİ «Ajımecf) — 1832 — İSTAMBU1.
geldi ve 1295 (1878) de Şsm V ilâyeti m ektup <1289 (Milâdi 187ZJ da lstanbulds doğdu;
çuluğuna (ayin edildi. 1302 (1684) yılına ka babası Kiirkcüahmedşemse&din Mahallesi ima
d a r altı sene bu vazifede kaldı -ve sırası ile mı ve Şehrem ininde Pazar Tekkesi Şeyhi Ah
Suriye Valisi o!an Cevdet, M idhat ve Hamdi med Zarifi Efendinin Halifesi N ureddin Efen-
Paşalarla beraber çalıştı. 1884 de Aydıtı Vi didir. Riişdlye M ektebini bitirerek Maliye N e
lâyeti m ektupçusu oldu, sonra S e m , Dede- zareti kalem lerinden birine intisap etli, y ıl
ağae ve Yozgad m utasarrıf tıklarında b u lu n larca hizm etten sonra M uhassesâü Zâtiye dai
du. Yozgad m utasarrıfı iie rt Ankaca Valisi resinden te k iü â e serkediM i».
Meınduh Paşanın «idaresiz» liginden şikâyeti
M üellif bu kısa hal tercüm esine Hüseyin
iiîerine azledileli, fakat iki ay sonra «iktidar»
V essat Bey m erhum dan aidtğuıı söylediği bir
ından dolayı Hiicfavcndigâr Vilâyeti vali m u
m ektuptan şu satırla rı ilâve ediyor ki şairin
avini oldu ve d ö n ay so nra da yine Vali m u
sim asını azıcık aydınla [m aktadır;
avinlisi ile Ankaraya gSnderildi. 1319 (1901)
da Defteritıafcanı hazırlığı m uavinliği ile Istan- «Hoş sohbet b ir m eclis adam ıydı, lurk
bula geldi, Meclisi Maliye âzası oldu, M eşru yaşın d an so n ra ijr e te atılm ası kendisini tü rlü
tiyetin ilânında bu Meclisin kaldırılm ası üze d a rb e le re u ğ ra ttı, Kızını Şehrem ininde Üm-
rine 1909 da açıkta kaldı, sonra te k a ü d edildi. m isin a n D ergâhı Ş eyhi İb ra h im Şükrü Efen
Büllln iffe t ve nam us sahibi em ekli m e m u r dinin oğlu M ustafa E nver E fen di ile evlendir-
lar gibi geçim sıkıntısı çe kti, fakat sıkıntısını m işli, son zam anlarını on lara sığınarak ge
kibarlığı altında gizledi; H icri 12 Şevval 1334 çird i. Gece ve gündüz içtiğinden ta? ve top
(Milâdi Ağustos 1916) de altm ış beş yaşında ra k ü stü n d e y atard ı, alkolden zehirlendi, h a
vefat etti, Yenikapu M evleviiıauesi k a b rista sıl olan y ara üzerinden k ang ren olan kahıtıu
nına defnedildi. kestiler, zehirlenm em enin önü alınamadı.
Y ukarıdaki m alûm atı «Son A sır T ü rk H icri 1342 reb iü lâh irin d e vefat e tti (Milâdi
Şâirleri» adındaki eserinden aldığım ız M. K. a ra lık 1923, e lli b ir yaşında ölm üş oluyor ki
İnal (kum ral sakallı, o rta boylu, vücud yapı a şırı işre t iptilâsı ancak o n b ir sene siinm iftiir).
sı zaif, babası Ziver Paşa gibi sağırdı. Ş iirle V asiyeti m ucibince Y enikapu ile SiUvriliapu-
rini Mecmuai Es’ârım ad ı altın d a toplam ış, su arasın d a Ü çkozlar nam ındaki y ere göm ül
kendi el yazısı İle yeyâne nüsha o larak oğlu dü. O rta boylu, şişm an, ku m ral sakallı, melâ-
Ziver Beyde İdi» diyor. h e t sahibi b ir zat idi. D avudi b ir sesi vardı.
İlâhiler b esteler, okurdu. Ş iirlerini gSrmek
TORKÜ üzere dam adına m üracaat etlim :
Heves eUl gönül aşkil sevd&ya — Tekkenin kütüphanesindeki kitaplar
OUşmek istedi pibkâUtt belâya arasında a sk erin işgalinde kısm en zayi oldu,
Dayanırım saaüp te n ü cefiy>
B ir k ıo n l saçlının « ir i »Mu e ld e k a la n ları görün., diyerek b ir to rb a evrak
g etird i, içinde bir iki d e fte r gSzüme iü'ştf, bir
Hicrin gördü sitem gürdü canandın
k a ç gazel yazdım, evrakı perişanı tetkik üe
Ctknw4)(i mUtnet kıbnndı sodan
Yaak ş ta il geçüp candan cihandan şiirle ri toplansa büyük b ir divan olur».
Kopmuf çift* gBâ «arardı M>ld« H üseyin V âssaf Bey m erhtunun bu mek
Gipö] kendini nratt Ufdan laya tu b u , zam anım ızla cem iyet tarihini yazacak
G&diın ıtn dr balsama kanlı y^p m ütefek k irleri elinde çok acı b ir vesikadır.
Çire a t gen?)ikde cftithsk ba«a A hm ed Babâeddin Edendi şiirlerinde
Bıı ıb luder Unlş y nial boldu
cBahâİ» m ahlasını kullanm ıştır.
BAU dn n n a g etir n q 4 eü lfû n ı
K eferim kalm am ı filemde nâmı <um
Zlrft İmi m ecliste m uhabbet cim i
Perçem i Jfttfdtf y â rla nice n e riA u ı var
Şarâb yerine zehirlerle dalda
A41İH fftrîdcsif âşiKtesi, mecnftnu v a r
BAHÂEDDİN EFENDİ (Alımcd) — Son B ir ni£ftht nâx He teeh ir Itfer mUltt dili
divan şairlerinden; aşağıdaki bal tercüm esini Ç e ş m i « e l ı h a r u ı n e k e s k i n n a z r e i e ı te û n u w .
M.K. inal’ın «Son Asır Türk Şâirleri* aılrn- Vuslatı dildfire m jfru r «ılmy, /İrttaMen şakul
i ı k 1 eserinden alıy o ru z : Çorhi {(«s rcftûnn ey dil mcgrebl vârÛno var.
http://groups.gooqle.coi-
— 1833 — ■M fA t ETENDİ (A katdl
p l harita BM t ı M d u k r «Mbhu
şJftMI riMTf l|k lB hAHrii rA l r f a t » var. Ticaret bahanesiyle latanbuidan ayrılırken
kâtibini de yanına aldı, Iskenderiyeye gittiler:
Ur « a l «Akta M İM m d a c b r n r r grlini Aka Ahmed Hindistan yolo ile Şlrz'a döner
Zlirinvn m M ı H H rlrüu ıfeı^Aııı t»r
ken Tebrizli Ahmed Bahâl Mısırda tutulduğu
( ,1 , ti r dlM Kr m r llu n nldu k in » İ n dil sıtm anın yolda artm asından endişe ederek
HöbltiF** İP * pıifrvk l |« |[ b U I h yuk efendisinin izni ile Iskenderiyede kaldı.- İ s
D in rta ttic « ü t U jık lır B d tli m im ini tikbali İçin ümidini tıtan b ula bağlamıştı. Bü-
q | ««İli M M U b&yle IfilHi n r iııfjıu vpr. yükşebre dönerken U r mOddet GİHd'de kal
M b l.: M ahmud K em al İnal. San nar T ürk dı. yazıyı ilerletm ek için h a tta t «Müşirin ka
lem» in U şaktan talebesi oldu, icâzetnâme.
jiırlert
ve bu adadaki h attatların ananesine uyarak
BAHÂEDDİN PAŞA — A sker m u h a rrir «M übarek kalem» unvanını aldı.
muallimlerden; Ç anakkale re d if kum andan İstanbula döndüğünde Yunan harbi baş
lığından em ekli o larak H in i 27 M uharrem lamış bulunuyordu; Halk m uzafferlyet haber
1320 ve Milâdi 17 O cak 1912 d e v efat ederek le ri ile dolu gazeteleri âdeta kapışarak alıyor
Ok Meydanında Sinanpaşa M ezarlığına d efne du; genç Tebrizli bu fırsatı kaçırmadı, gazete
dildi. idarehanelerinden müvezziliği toplan üzerine
Doğum ta rih i b ilinm iyor. Um um D em ir aldı, gazeteleri, kendisine küçük b ir k â r h is
yolları M üdürlüğünde b ulunm uş H ayri Be sesi a yıra rak seyyar milvezzilere dağıttı, za
yin oğldudur, H arbiyeden 1332 (1854 -1883) m anım ızın tâb iri ile serbâyi oldu; ve kısa sü
de Erkânıharp Y üzbaşı o larak m en in olm uş, re n bu h arbin sonuna k adar kendisine mühim
bir m üddet m ühendtshSnci hüm âyun son s ı sayılabilecek b ir serm aye tem in etti; h arb so
nıfındaki asker) d e rs le r ve hendesehânede nunda gazete satışı tavsayınca, çok zahm etli
idi yollar v e D em iryolları m uallim liği yap- olan serbâyiliği bırakıp köprünün Ü sküdar is
mijtır; «Kâgir köprüler», «T akeom etri», «De kelesinde gazete, kitap ve bardak, tabak, kâ
miryolu — Şömendöfer işletilmesi», »Demir se gibi zücâcive üzerine küçük b ir dükkân
yolları vc Turukİ âdiye için güzergâh tayini». açtı. F ak at veresiye verdiği bazı eşyanın be
»Ameliyatı türâbiye» ve Turuki A skeriye — delini istediği için kendisine kızmış olan bir
Aikerî yollar» adlarında m eslek kitapları yaz Şirketihayriye kapudanı, b ir gün vapurunu
ıni|tır. iskeledeki ha küçük dükkân üzerine bindire
Bibi.: N m âli Osmant. rek bütün serm ayesinin mahvına sebep oldu.
* B ir sene kadar ağ ır sıkıntı içinde yaşadı. Mı
BAHÂ! EFEN D İ (Ahmed) — H aytı iş sırd a görüşüp tanıştığı Ferecullahı Kürdi
lenmemiş b ir rom an müsveddesi to m a rı halin adındaki bir tabie rastlam ası Ahmed Bahâiye
de; dünya rııık ve nim etlerinden nasibini Is- serm ayesiz b ir iş sahası açtı; tstanbul umumi
lanbuida aram ış ve bu biiyük şeh ird e kalmış kütüphanelerinde bulunan el yazması nadir
bir garib, Bayazıd K ütiibhanesi M üdürü İs eserleri güzel yaz isiyle kopye edecek ve m ı
mail Sâib E fendi m erhum un ta rifi ile şair, sıra basılm ak üzere bu zate gönderecekti.
hattat, musikişinas ve bağçtvan; Azarbeycan- Sabahleyin kapuları halka açılırken girdiği
bdır. Hicri 1290 etrafında (Milâdı 1872 - 1874 kütüphaneden, kapular kapanırken çıktı; ve
arasında) Tebrizde doğm uştur; babası o şehrin bu çalışması öm rünün son günlerine kadar
Ebrab Mahallesi balkından Mehmed B âkır- devam etti; çok dikkatli, bilhassa nesih yazısı
tor. Geçim sıkıntısı çeken bir ailenin evlâdı çok güzel, isliınsah ettiği nüshanın doğrulu
olduğu halde iyi m uallim elinde sağlam bir ğuna güvenilir bir kopist şöhreti kazandı, ü s
tahsil gördü, henüz çocukluk çağında iken telik son derece d e kanaatkâr idi, Ferecullahı
kendisine hattatlık yolunu açacak düzgün bir K ürdi ve diğer tabiler hesabına iiçyüzden faz
pazıya sahip oldu; 1310 da (1893) onyedi on la eser yazdı.
'tokuz yaşlan arasında İstanbula geldi, îra n lt Farsça yazı dili de gayet düzgündü, ts-
tüccarlardan Aka Ahmed Ş haıînm yanuıa tanbuldaki tran iler arasında da en mükem
kâtip olarak girdi, efendisinin aşırı sevgi ve mel arzuhalci olarak tanındı; iş sahipleri için
himadııu kazandı; tstanhuldaki bSyük zelze- bedava denilecek bir ücretle yazdığı istidalar
leden sonra, <çok korkm uş olan »Aka Ahmed daki ifade ve yazı güzelliği fstanbuldaid Iran
n/group/meraRedıyorum
BAHÂ) EFENDİ ı AJuned) — 1834 — İSTANBUL
http://groups.google.co
«.VSİttOPEDtSt
— 183» _ BJUtJU £F B (D İ 4M 'bra«lt
BAHAİ EFENDİ (Mehmedı — Onyedinci rahfmi tahtından indirip yedi yaşındaki oğlu
jjrıo seçkin ulem asından, şair. Şeyhülislâm Dördüncü Sultan Mehmcdi tahta çıkaran Ye*
ların otuz İkincisi: Hoca Sadeddin Erendi zâ- niçeri Ocağı agalariyie büyük Valide kösem
de Kümeli Kadıaskerligine kadar YUksPİmty Mahpeykor Saltanın devlete hâkim o ldukları
Aıil Efendinin oğludur: H icri 1004 (Milâdi biiyük anarşi devrinin başlarına rastlar IB :
1595 -13961 da İstanbulda dofcdu. devrinin İbrahim ; Mehmed IV: Kösem Mahpeyfcer Sul
hatân kibar ulem a evlâdı gibi hususi tahsil tan: Mustahaddln Aga; Bektaş Aga; Mustafa
çörtii. medrese tahsilini de iltim asta bitirdi, Aga, Çelebi, M ustafa Aga. Karaçavuş; Abdü-
kıs» bir m üderristik tecrübesinde bulundu, lâziz Efendi, KaraçeleMzâdcK
fejul kadılık yolunu m üderrisliğe tercih etti, Şeyhülislâmlığında ilk İşi tiitün içme*
blâmi ilim lerden ziyade şiir ve edebiyata me nin haram olmadığına d air fetva verm ek ol
rakı vardı, çok güzel konuşu r, veçhen dc gü du. Mahrem hayatlarında h e r türlü habaseti
ıel adamdı; gaye t zeki, kafasını taassup çem r e şenaati irtik âp edip halka koyu sofu görü
berinden kurtarm ış, zevklerine, keyiflerine nen ve zincirlem e haram larla halkın dünya
düşkün, tlltün ve içki gibi m ükeyyefâti insan hayatını zindan kasveti içinde geçirtmek iste
lana bir zaafı olarak hoş g ö rü r, m übtelâları- yen ve «Kadızâdeliler» diye anılan riyakâr
nuı takibini hü rriy ete ay k ırı telâkki ederdi. la r yeni m üftünün bu fetvası üzerine aleyhin
Kendisi de tiitün tiryakisi idi: to p usu n dak i de dedi koduya başladılar (B .: K adoâdeliler;
bendeg&nı ve m ahrem iyetine kabul e ttiğ i ya Ustuvâni Efendi). Bahai Efendi gayet sakin:
ranı da bava ve hevesine düşkün ad am lar ol «T ütünün haram olduğuna d air delil göster*
muştu. Büyük aile servetine sah ip, zengin ve sinler'...» dedi, berikiler. «H aıam old ujun a
güzü tok, son derecede asabi, kızdığı zam an d air delilimiz yok. ama helâl olduğuna da fet
lar aklına geleni yapm aktan, ağzına geleni va verilmez!..» deyince: «Ben veririm , dedi,
söylemekten çekinmezdi. h aram olm adığına g öte içilebilir!..».
Evvelâ Selanik, sonra H aiep K adısı oldu K adızâdeliler, m evlevilere düşmandı, si
U683- 1634?). H alep’de V ali K üçük A hmed m a la rın ı ve neylerini kastederek «tahta te
Paşa île geçinem edi; V ali d ev rin Padişahı penler, düdttk çalanlar» diyorlardı; mevlevi-
Dördüncü Sultan M uradın cezası idam olmak hânelerln kapatılm asını istediler, gelenler)
üzere koyduğu tiitü n ve içki yasağından İsti te re d d ü t etm eden koğdu.
fade ederek bu gazabı am ansız Padişaha Kadı
Şeyhülislâm lığa K ara M uradpaşatun sa
Bahai Efendi hakkında «M ükeyyefât alûdedlr,
elinden tiitü n çubuğu düşmez, icrâl ahkâm ı daretin d e tayin edilm işti; bir m üddet sonra
bu vezir istifa ed erek m ührü hüm âyun Melek
Şer'iye itmeğe şu u ru y oktur» diye a ğ ır b ir ih
Ahmed Paşaya verildi; riişvet eli uzunca bir
barda bulundu, Ha hal E fendi azil ile K ıbnsa
devletliydi <B.: M urad Paşa, Kara; Ahmed
sürgün edildi. Adaya, başını k u rtard ığ ı
na bin ham dü şükiir ed erek g itti; ve m en Paşa, Melek).
fasına yalnız m ahrem i olan ınahbub b ir uşa- Akdenizde V enediklilerle yapılan Gürid
fc«ı götürerek m aiyet nüm ayişi ile göze bat- harbinin buhranlı yıllarıydı, Fransız ve thgi-
■naklan çekindi, adını b ir m ü d det unutturm a lizler Adadaki V enediklilere gizlice silâh ve
çalıştı. Bir sene Vatlar sonra affedildi vc e r a k satıyorlardı; kıym etli b ir denizci olan
tstanbula gelip evine kapandı. H icri 1048 (Mi Kapdânıderyâ Ali P aşa bu ticaret gem ilerini
lâdi 1638 ■ 1639) da Sam Kadısı. 1054 (Milâdi amansız bir dikkatle takip edince tsfanbulda-
1644) de Edirne Kadısı, 1055 (Milâdî 1645) de daki Fransız vc înjgiliz Eliçilert Sadırâzam
İstanbul Kadısı oldu: p ek az sonra Anadolu Melek Ahmed Paşaya hediyelerini (?!) suna
Kadıaskeri, b ir ay k ad ar sonra Rum«li Kadı- ra k Osmanlı Devletinin dostu olan bayraklara
aakeri oldu (1046). yine o sene içinde azledil- hürm et etmesini bikniyen b u Kapudan Paşa
mâzuliyeti d e uzun sürm edi, te k ra r Ru- nın aidini istediler; Bahai Efendi «din ve dev
m«Ii Kadıaskeri ve H icri 1059 (Milâdi 1649) let uğrunda çalışan böyle bîr adam ın azli din*
da Abdiirrahim Efendinin y erin e Şeyhülislâm ve devlete ihanettir!..» deyince. Melek Ahmed
oldu (B.; A bdürrehim TSfendiJ. Paşa K apudan Paşayı ededem edi; tak at bu
Mehmed Bahâi Efendinin bu ilk Şeyhli* sefer m üftünün azli için fırsat gözlemeğe baş
Uallmlığı, bir saltanat darbesi ile Sultan tb- ladı.
m/group/merakediyorum
B A lU t EFENDİ 'MHunMİ) — 1836 — İSTANBUL
Ocak A ğalan ile S a d ıriu m bütün dev derefc konsolosun azlini isteyince elçi âdeta
let mansıblarını rüşvet ile sattyorlardı. Aga hağırarak:
to r tirit ellerini Kadılıklara da uzatmak iste ~ Onu kralımız tayin etmiştir, ben a«
diler. Bahai Efendiye «falan mollaya falan İmlemem! dedi.
kadılığın verilmesi» yollu ricacılar günderdi- Bunun Üzerine Bahai Efendi de ıcslnt
ler. hiç birisini dinlemedi, gelenleri boş dön y ü k seltti:
dürdü. Ocak Ağaları da m üftünün düşmanı — Bre mel'un, İki devletin aramdaki mu
oldular. ahedenin tatbiki bttyle mİ olur? Düşmanımız
Nihayet bu namustu. mUteeelHd adanı Venedige kalyonlar ve e n a k verininiz, ata ne
bîr dâvada devlet şerefini korum ak isterken biçim muâhid geçiniriniz!., dedi.
ölçüsünü biraz ajan şiddetli b ir muamelesi Elçi en küçiik bir siyası nezaket g iıter-
yüzünden 11 Cemariyetülû t016 (2 Temmuz meyip:
16511 de azledildi. — Bizden her kim gemi, asker ve en ak
isterse, kirasını, parasını alır, veririz.. Siz de
Bir Ingiliz tüccarının izmîrdeki İngiliz isterseniz verelim!..
Konsolosundan iki yük akçe alacağı vardı,
konsolostan parasını istedi, alamayınca ta n ır Deyince Müftü İçendi adam larına döndü:
Kadısı Hâşimizâde Efendiye giderek Türk — G ötürün bu mel’unv, Paşa hapseUvn!.
mahkemesinde dâva açlı. Ingiltere ile T ürki dedi. .
ye arasındaki kapitülâsyon muahedesine güre Elçi d c :
iki İngiliz arasında 200 yü k akçe ve bu m ik
— Sen beni hapse kaadir ve memur de
tardan üstün alacak davaları ancak b ir İngiliz
ğilsin!
mahkemesinde görülebilirdi, H işim h id e gaf Deyince Baha! Efendinin gazeb ateşi har
let edip konsolosu mahkemeye gelirittl. Kon ladı :
solos muahedenin suretini çıkararak; «Efen
— B re kaldırın şu mel'unu! diye ba
di:.. Sen bu dâvaya bakamazstn!» dedi ve bu
sSıü pek kaba bir tavırla söyledi. Kadı E fen ğırdı-
di de kızdı: «Bre mel'un!.. Şer’i şerif Üzere U şaklar elçinin yakasına yapıştılar, d ile
niçin dinlemem!..» diye bağırdı, Konsolos iri y um ruk huzurdan çıkarıp Müftü konağının
yarı U r adamdı, gitmesine m âni obnak iste ahırına götOıiip hapsettiler; Bahai Efendi Ve
yen mahkeme hadem elerini silkip attı v e Kon zir Melek Ahmed Paşa da «Balyos dedikleri bu
soloshaneye döndü Hâşimizâde bu konsolosun m el’unu elbet de kaleye (Yedikule Kalesine)
Türkiyeden e n a k alarak devletin düşmanı göndersiin» diye haber yolladı. Elçinin, Müftü
Venediklilere gizlice satm akta olduğunu isbat konağından etrafa dağılan maiyeti de Sadi-
eden vesikalar lopladı ve tstanbula, Şeyhülis râzam İİ£ Ocak Ağalarına koştular, vak'ayı an
lâm Efendiye gönderdi; Bahai Efendi de on latarak Sefirin kurtarılm asını rica ettiler. Ye
ları Saduâzama yollıyarak «bu meselede is- niçeri K ethüdası Çelebi M ustafa Ağa Ocak
tanbuldaki İngiliz Elçisi de sorum ludur, hem erkânının ağzından konuşmak iizere ulema
dan Altıparmak î&cahim Çelebiyi Şeyhülis
elçiye ihtarda bulunun hem tamirdeki konso
lâma gönderdi; Bahai Efendi artık teskin edi
losu azlettirin^ dedi. Melek Ahmed Paşa Müf
lebilecek halde değild i:
tünün hassasiyet ve asabiyetini bildiğinden
ona salâhiyetinin dışında b ir i ; yaptırm ak için __Ocak A ğaları dediğin bu heriflerin
kasten kayıtsız kaldı- «Biz çok meşgulUz.. Bu Ali Osman Devletine bu tasalluta nedir? Val
Meseleyi Efendi Hazretleri halletsin» cevabı lahi bir gün senin ağalarını da seni de kat
ile İanirden gelen dosyayı geri yolladı. Bahai lederler!.. dedi.
Efendi: «Bu ne biçim lâf!.. Vezirin işi bu gi Altıparmak İbrahim Çelebi âkit adamdı,
bi meselelerdir., din ve devlet um uru ihtilâle döndü. MüftU Efendinin red cevabını yumu
varmış!..» diye bağırdı. Fakat Paşanın hazır şak b ir şekilde tevil ederek getirdi. Yeniçeri
ladığı turaga düşmekten de kurtulamadı. S a A ğalan bu sefer maskaralıkları İle meşhur
lataya adam gönderip elçiyi getirtti. Adını tes musahlblerinden Sarı Kâtibi gönderdiler. Sa
hil edemediğimiz bu elçi de kaba Ve m ağrur rı Kâtip Şeyhülislâmın sıhhat ve saadetine
bir adamdı. Müftü vak'ayı siiMinet Ue naHe- uzun bir duadan sonra:
http://groups.google.corn
cfsn a o P E rtst
— 1837 — BAHAt EFENDİ IMchmfd)
_ Bu kadar senedir ki Venedik dedik la r ısrar edince Bahai Efendi Azledilerek ye
leri ter talik ti kâfiri ile h arp ediyoruz, bun rine yıllardanberi Şeyhülislâm olmak hırsı İle
ca mil ve can te le f oldu, henüz gereği gibi çırpınan Kara Çelebi Zâde Abdülâziz Efendi
hakkından gelmek m üyesser olmadı, İngilte tayin edildi. Bahai Efendi evvelâ Kanlıca kör
re kıratı dedikleri Frengistan mülûküniln bü fezindeki yutum a ceküdi, birkaç gün sonra da
yüklerindendir. ma] ve asker ve donanmadan oradan arpalığı olan Bergamaya sürüldü. Ya
yana çok kuvvetlidir, onunla sulh bozulursa tısından kendisini sürgüne götürecek gemiye
iıize biiyük zararı dokunur. A sken tslâm ın binerken komşularından b ir dostuna:
başına yeni gaile çıkarm ak cenabınıza m üna — Sadırâzam Paşa gayretsiz ahmak, biz
sip raidir’ dedi. ise gayyuı- Ahmak idik., görülüyor ki insana
Baha) Efendi bu maskara adam a evvelâ zarar gayret belâsından geliyor!, dedi.
sükûnetle cevap verdi: Gelibouda bir kaç glin ulemadan Kovacı-
— Bakan Kâtip Efendi, lngilizlerin sul zâde Abdökadlr Efendinin evinde m isafir kal
ha riayeti olsa bizim harp ettiğim iz Venedik dı, Padişahtan izin alındı, oradan Lâpsckmin
lilere imdad vermezdi, ağalarınıza bu gibi Bergoş (?) Nahiyesinden Çelebizâde Mehmed
meselelerde bizimle istişare etm ek düşerken Efendinin havuzlar, sclsebiller ve mükellef
bu gibi sözler söylem ek Islama diişer mi?.. kasırlarla bezenmiş çiftliğine gitti.
dedi. Kovacız&de A bdülkadir Efendi anlatırmış,
Sarı K âtip dalkavukluk ettiği ağalarla b ir sohbet esnasında Bahâ) Efendi Yeniçeri
laubali konuşmağa alışm ıştı. M üftünün huzu A ğalarının türlü habasetlerini nakletm iş:
runda da ayni ta v rı takındı: — Bu vaziyeti milftu olduğum gün an
— Hangi Şeyhülislâm konağında Balyosu ladım, ardı kesilmeyen tnekruhattan teklif
hapsetmiştir, ağalar em rediyor işte, şu ada lerin in biline müsaade etmedim, bana düş
mı serbest bırakın!.. man olduklarını bildiğimden iki defa büyük
Valide hazretlerine iltlm asnam e gönderüp is
Derdemez Bahai Etendi p a rla d ı: tifa ettim , azlimi rica ettim , kabul etmediler,
— B re asılacak kâfir:.. Bu ağaların ola âkıbet tahm in ettiğim basıma geldi., demi;..
cak herifler ne dem ek isterler!. Bize m üda Lâpsekideki çiftlikte b ir sene kadar olur
hale ne hadleridir! Alemi rüşvetle h arab ediib du. Sarayda gocuk padişahın anası Turhan
dururlar!., diye bağırdı, sonra ocak ağalarının Sultanın taraftarları eli ile Kösem Sultanın
türltt yolsuz hareketlerini madde madde sa katli ve bütün İstan b u l halkının müzahereti
yarak San Kâtibe öyle ağır h ak arette bulun ile Ocak Ağaların uı devrilmesinden sonra is
du ki herifin yüzü Bahai Efendiyi dinlerken tanbula döndü (Hicrt İ0B2 — Milâdi 16S2) ve
kâh karardı, kâh bozardı. Anadolu K adıaskeri ayni yıl içinde Şeyhülislâm Ebûsaid Efendi
Kudsızâde Efendi de o meclisde bulunuyordu, nin yerine ikinci defa Şevhüislâm oldu;
rica yollu m üdahalede bulunacak o ld u : «hunnak» denilen v e d zamanlar için ağır,
— Sultanım bu adam ın günahı yoktur, tehlikeli hastalıklar arasında bulunan illetten
tehevvür buyurmayın!-, diyecek oldu. Şeyhü ölünceye kadar bu makamda kaldı.
lislâm onu da: Vefat tarihi hicri 13 safer 1064 ve milâ
Efendi sen Kadıasker misin!.. K üffarı hi di 3 Ocak 1654 bir cuma günüdür.
maye eden bu heriflerin gününde ne mala- Naîmâ tarihinde dlümii münasebetiyle ?u
hat için divana varırsın!?.. Y arın evinden çık hâtıralar kaydedilmiştir:
ma! Divana gitme!.. »Haysiyet sahibi, şiir ve nesirde mahir,
Diye azarladı: Sarı Kâtibi «Çık!..» diye gayet teki, tenkidleri yerinde ve kuvvetli bir
huzurundan koğdu. Sarı Kâtip M üftünün söz vücud idi; fakat hiç bdr fenni de derinliğine
lerini Ağalarına bin dal budak katar ak nak bilmezdi, usulü üzere tahsili yoktu, yaranı sıh
letti. Bu hâdise bir Cumartesi günü olmuştu, hati ve mükeyyefatı ülfeti ile tahsile zaman
paz*r günü Ocak Ağaları Al Meydanında th- bulamamıştı; vakitlerinin çoğu keyif istiğrakı
rahim Paşa Sarayında toplandılar ve saraya içinde geçerdi; bilgi boşluğunu ateşin zekâ
haber gönderip Şeyhülislâm Bahaî Efendinin sı ile doldururdu ve h e r vadide akran ve em
azlini İstediler; radişalı evvelâ reddetti, Ağa salinden geri kalmazdı.
/group/merakediyorum
BAHAİEFENDt YAUSİ — 1836 — İSTANBUL
«Ölümüne yakut günlerde pek gariptir ki ter edilmiş » d a h a, kurban ve erzakı müsta
ahlâkında ve mizacımla büyük değişiklikler hak ve muhtftırlyne ddğıtmayıp havadan olan
oldu; daima lûtufkâr. mükıirn. cömerd adam kuzgunlarla paylaşıp yuttu *
ik«n kabalaştı, hasisleşti; dtiskünlere garible- «Bendegâmmİan Burnaz Mustafa anla
re, yoksullara uzanıp yardım eden d i kısaldı, tır; efendinin bir şeyi yok iken:
kapandı. Kabiliyet istidad sahibi gençleri ko — Hayırlısı 11e bu cumevted gününü M-
rur. himaye ederken korumaz oldu». tatsak!.. demiş..
ölümünden yirmi gün evvel tstanbulun «Meğer rüyasında ayniyle böyle söyle
bazı vak'atannı evvelden keşfetmiş olmakla mişler. Safer avının ondördûneü çarşam
tanınmış bir meczuba olan Derviş Hüseyin ba günü asicik ateş geldi, sonra öksürük baş
Efcussudzâde Sadık Çelebiye g e lip : ladı, boğası tıkandı» nefes alamaz oldu, «hun-
Kalk beni Müftüye götür?.. dedi. nafc» dediler, çehresi patlıcan rengini alıp
Sadık Çelebi de baş üstüne deyip götür morardı.. Tabibler koliarmdan kan aldılar,
dü; kapıdan girer girmez meczup d e n iş Ba bazı ilâçlar verdier, kendisi heoüz şuuruna
sahipti:
hai Efendiye:
_Baka a kaza müteveccih aldu, kurtula — Zahmet etmeyin, bunun dermanı yok-
na iferin;.. dedi. turl.. dedi.
Baha! Efendi gaflet .uykusundan uyanıp: «Hastaığınm üçüncü cuma gönü teslimi
ruh etti. Evinin karsısındaki bağçesmde, so
— Dedem buna çare nedir?
kak üzerindeki köşeye defnedildi».
Diye sorunca derviş Hüseyin:
— Buna çare yoktur, belâyı red ve Ömrü Hicri 1128 (Milâdi 1716} yılında bir yan
ziyade eden umuru siz talim ederken varlık gın hakkında verilen malûmat arasında Ba
ve refah içinde yine gaflet ettiniz, tedarik h si Efendinin tstanbuldaki konağının Fatihte
vaktinde gerekti, halen fırsat fevt oldu, yol Karaman Çarşısı civarında, olduğu anlaşılıyor,
tedarikini gör!.. şöyle ki, 1128 yılı rebiülevvelînin onsekizmd
Dedi, Bafeaî Efendi dehşet İçinde kalıp gecesi K araman Çarşısında hlr yangın çıkmış,
dervişe- b ir çok ev ve dükkân yanmış, bu arada sabık
— Hele oturun, d e fi banide teveccühü Şeyhülislâm Mahmud Efendinin sahip bulun
derun Ue lütfedin!.. duğu ve «Bahâ! m erhumun evi» denmekle ma
ru f e$it benzeri bulunmaz konağın da yandığı
Dedi İse de derviş:
kaydedilmiştir.
— Haber verdiğimiz de îûtufturL
Diyerek firar eder gibi meclisten çıkıp BAHÂ! EFENDİ YALISI — Onyedinci
gitti. asır ortalarında Dördüncü Sultan M ahmedin
«Şeyhülislâm Efendi hemen tekkelerdeki Şeyhülislâmlarından Mehmed Bahâî Efendi
fukaraya ve evvelden tanıdığı saliba ve fuka nin Kanlıca Körfezinde yaptırttığı meşhur
raya sadakalar, kurbanlar, prinç ve yağ ve b ir yalı olup o devrin Tiirk yapı san’aiıntn en
rilmek üzere defter yaptırıp kethüdasına ve m uhteşem ve en gazel binası idi; öylesine ki
müvezzilne verdi: körfezin dahi efendinin adı Ue anılmasına se
—- Bugün bunları dağıtın!., diye tenbih bep olmuştu. Bu m eşhur yahnin tariG yolun
etti. da en küçük b ir kayde rastlanamadı, ömrü
«Fakat üzerindeki dehşet gitmedi. O ge hakkında da bilgi edinilemedi.
ce de bir rüya gördü** On yedinci asır müverrihlerinden Silâh-
Kendisini çini çıplak soyup bir beyaz d ar Fındıklık Mehmed Ağanın Hicri 107#
ipekliye sararlar ve evinin karşısında olan {Milâdi 1667) vekayii arasında küçük bir kay
bağçesinde bir ağaç altına küçük bir çadır dından bu yalı kadar bağçesinin ve etrafında
kurup bunun içinde otur derler. ki korunun da pek m eşhur olduğu anlaşılıyor:
Dervişin sözlerini teyîd eden bu riiyayı Sadırâzam Köprülftz&de F&73İ Ahmed Pa
gördüğünün ertesi günfi de üçytiz florin çıka şa Avusturya seferinden 1664 yılında Vasvar
rıp sadaka olarak dajıtılm ak Özere nnivezii- sulh muahedesini imzalıyarak döndükten son
ne verdi. Fakat o sefih adam bizim Efendi ra Almanya İmparatoru Birinci Leopold
vesveseye düşdu diyerek altınları evvelce def İstanbula b ir fevkalâde elçi göndermişti: elçi
http://groups.googlc.co
aSStPjOfEPlal BAHAB
— 1839 —
padişahın izni ile İstanbuldaki Selâtin Cami- minin Uç ayını (B .: Mart Ayı; Nisan Ayı: Ma
telini. biitOD ziysret yarlerini. Tersanei Ami- yıs Ay?) şöyle tasvir ediyor :
reyj ve Boğaziçindeki vabları. sarayları do
MART
lasım?* l16® tabiatın hem d c T ürk yapı sana-
luun güzlükleri karsısında hayran kalmışla; (İM id n n t r l ı n , Mjtnh { e h ıtsiy lr kıt
Ayrılmak IftUyor, takat anrılm ıyor gibi;
Sadırâzam Fazıl Ahmed Paşadan olçlye RÖ7.
< W r. a ra r, k a k ır, ylae ö n e r « U lb l
kamaştıran zenginlik içinde resm î ziyafeti
ni Kanlıca Körfezinde Şeyhülislâm Bahâi
NİSAN
Efendi merhumun m uhteşem yalısı ile b a |-
çesinde »ermişti ve elçi buraya b e ; ç ifte bir (ifMÜİ bir ıla'j k n m ııt kam dı Mr hülya
sa lta n at k ıy ığ ı ile getirilm işti. Kalem, b ah in bu laavirt «44c aak«lyle
Hulâsa «ytanek isler......
Bu güzel ve m uhteşem binanın yerini
başka bir ihtişama ve ypni b ir güzelliğe b ıra
M A Y JS
karak Lâle Devrinde yıktınrfığı tahm in olu
Degub, g tlç ls olurken işle le r sul»h| babâridep
nabilir.
Soner biçâre, eo parlak dem i «evkinde b ir a k ta n
BAHÂÎ KÖRFEZİ — Boğaz içinin meh- E H n le r en m te h h c b râçei açluyte Ütrerfcea.
labiyle m eşhur Kanlıca Körfezinin Onyedinci Divan edebiyatında bahar lerennmüm>
asır ortalarından oııılokuzuncu asır sonlarına leri için Nedimin iki şarkısını en güzel Örnek-
kadar kullanılmış eski adıdır. K Srlezin etra lor olarak alıyoruz; İstanbul m esirelerinin eu
fındaki arazînin büyük b îr kısm ı Dördüncü güzel sam anı bahar mevsimindedtr, yeşeren,
Mehıuedin Şeyhülislâm larından Mehmed Ba çileklerle bezenen çayırlara, bağlara, bağçe-
ki] ceddinden kalm ış m ülkü idi. Elendi de lere seyrâna çıkan tstanbul güzelleri de ka
burada, onyedinci a sır o rtaların d a T ürk yapı tılınca BÖyUkşehrio her kösesi cennet misâli
sanatının en mükellef, m uhteşem ve sözel olur.
binası olarak bir yak yaptırm ıştı: körfez de ŞARKI
bıı yalıdan ötürü Şeyhülislâm Efendinin adı ile (Baharda Sâdâbâd)
anılmağa başlamıştı (B .; Bahâî Efendi, Meh-
Gel bele b ir kerrecik seyr it gfee olmaz yasaû
medl,
Oldu Sâd&bM fim di sevdiğim dağ iUtfl bağ
Bahâî Körfezinin etrafındaki koni da Çâr bağı IsfBh&ru ey lem ed ir dağ dağ
meşhur '^ r bülbül yatağı idi; bilhassa yaz Oldu Sâdâbâd ^lifldi levdlglm da$ iistü bağ
mehtaplarında Boğaz halkı kayıklarla Bahâi NcvhoJıir Irtşrtl oldu ol nm in rennot misil
körfezine bülbül dinlemeğe giderd; körfezin Gare olundu kaametln gibi bezaran nevnihAJ
Ballarla buldu ruhsûnn gibi htrouii cemâl
I bitiminde denize bir derecik döküliir. bu de
Olttu Sâdâbârt şimdi sevdiğim dağ üsitt bag
renin adı da Bülbül Deresidir (B. ; Kanlıca
Körfezi; Bülbül Dereat). ŞARKİ
(Baharda Çtra£an eSlencrifiri)
B A H A R — Yılın dört mevsiminden biri;
İrindi nevbabar eyyftmı açıklı ç i l tt gttlçcn
togat ağzı île tarif edildiğinde, dünyamızın Çıradan vafctt geldi lAtesârm dldest nit-şea
&n8l yarısında güneşin Koç ıHaroel) Öküz Çemenler dfadij rftyi y ir e rengJ Jile vii gülden
'Sevir) ve ikizler (Cevzâ) burçlarında bulundu- Çıraftan vakti geldi [ale n im AldesJ rûşeo
6u zamandır ki m art, nisan ve mayıs aylarına Açıldı dilberin n ih a in Rlbl lâleler güller
rastlar; İstanbul ikliminde bahar tadunbk Yakıldı btıban ve» zemine fiaçiı spnbüller
Mevsimdir, başları ekseriya kışın sonuna ek- Nevftsiır olmada bin sevk île fiçüfte bülbüller
İGnlr, sonları yaza katılır, tstan b u lda bükmü Ç ı ^ a ı ı vakti geldi lâlezâna (lideri rrçıcn
biitün tatlılığı ile uzun sü ren mevsim sonba Bir İstanbul dilberin] ftguşi muhabbete çekib
hardır (B.: Sonbahar). cennet misâli mesirlerden bîrinde, deniz veya
İ s ta n b u iu n tadım lık baharını e n g ü z e l dere^su kenarında saıJa sözle felekden gün
tere n n ü m e d e n ş â ir T e v fik F i k r e t o lm u ş tu r, çalmak rind şalrJere baharı diima arairrm-
j Lhn on iki ay ı için yazdığı «Âvengi Ş u îıû r» da tu , aşağıdaki mısralar Nedimin bir gazelin-
Islanbulun c k îe r ly â kısa süren b a h a r m evsi- d en d ir:
m/group/merakediyorum
— 1840 — İSTANBUL
BAHAR (Davld) —
Seçkin hekim lerim izden;
eski avukat ve hâkim ler
den Bohor Salomon Ra
har'uı oğludur; 1915 de
babasının cinayet malı
kemesi azalığı ile b u lu n
duğu Balıkesİrâe doğdu;
ilk tahsilini orada, orta
tahsilini tstanbulda Ka
bataş Lisesinde yaparak
1940 da tstanbul H ukuk
FakUltesinen diplom a al
dı. İç hastalıkları ih tisa
sım 1643 - 1946 arasın
da Fakülte üçüncü dahi
liye servisinde tam am la
dı. 1&46 da Eyyub V e
rem D ispanseri Başhe
k im liğ in e tayin edildi,
b u notların tesbit edil
diği 1952 de bu vazifede
bulunuyordu
Fransızca, İngilizce,
almanca bilir, neşredil
m iş meslekî tecrübeleri,
broşürleri vardır, bun H ır b ah ar gününde M r İstaabut
ların arasında «Hayat (liftrriy e t tiazetesin d e çıkın ı* b ir fotografd**, 190?»
yolu» ve «Tenasül ha Sabiba B o tc tlı *11 lte>
http://groups.google.corr
ASSİKM»*1» ^ — 184! — b a h Ab â t. s a k Ar A t c i l a r
gelerek 1944 senesine k ad ar on dört m uhtelit g lşlirtn. hazmı çabuklaştıran ve mide ilrâzâ-
mekteplerde m usiki muallimliği yaptı, 1944 lını. salgılarını dâvet ederek lemessiil (ülini
de muailimikten istifa ed erek serbest meslek kolaylaştıran ekşi, tuzlu, şekerli ve güzel ko
(«yatına atıldı, N ecm eddin R ira t Beyden dors kulu maddeler; BâhârMcı da bu maddeleri sa
alarak bilgisini genişletti. 1947 de Samatya
tan esnaf, bir kısmı sâbit, dükkân sahibi, bir
halk evinde açılan dershanede sem tin genç
kısmı da seyyar, haftanın yedi gününde Istan-
ferine musiki öğretti ve o rada yetiştirdiği
bulun pazar yerlerini dolaşan, geçtiği yedi
gunatSr san atk ârlarla Konak O telinde, Be\e-
pa*ar yerinde bahârât sergileri açanlardır, pa
lediye Gazinosunda ve tstanb u lu n m uhtelif
zarcı esnafından baharatçılardır; İkisi de ls-
Halk evlerinde hay ır cem iyetleri m enfaatleri
ne konserler verdi. lanbulun günliik hayatında kadimden beri
yer alm ışlardır, fakat, son yarım asır içinde
Yirmi beş k a d ar bestesi vard ır; güftesi
baharatçının hüviyet ve şahsiyeti değişmiştir;
Necdet A lakanın g ül kah k ah alar fırlatarak
nej'e çağında-» K ürdilı şark ı île ve güftesi eski bahârâtcılar a tla rla r idi; mesleğinde bil
Faruk G û rtu n ca'n m «G öllerim den dökülen gi sahibi a n a rla rı azalması üzerine, attarldc ile
yadları sen hileydin..» Hicaz şark ı en beğen en küçük alâkası olm ıyan b ir takım insanlar
diği eserlerdir. b ah ârât alım satım ına atıld ılar ve bu madde
Kızının düğünintde'â& veU U etden b iri en leri sâdece ismen ve şeklen öğrenerek ne için
kıymetli n otalarım havi b ir defteri aşırm ış arandıklarını, neye yaradıklarını bilmeden
tır ki Hâmid B ah ara çok a ğ ır b ir d arb e o f' bahârâtcılık yapnnya başladılar, kimi bakkal-
muştur. lıkdan gelm e, kim i de, «İstanbula git, bir
1949 d a işlerin in (ok lu ğ u nd an Sam atya şeyler al sat, p ara kazan» düsturuna uyanlar
Kalk evindeki m u sik i kolu m uallim liğinden d ır; içlerinde kına ile sakızdan gayrisine aklı
çekilmeğe m ecbur oldu; 1949 d a Fındıklıda ertniyen kadın esnaf dahi v ardır.
Tekel İstih lâk K o operatifi m a ğ a » şefliğin îstan b ulu n eski attar-bahârâtcılarım n son
di1 bulunuyordu. nesli b ir kaç dükkân hâlinde Mısırçarşısında
Babasının ıh iç b ir zam an p ara k a rıd ığ ı topluca olarak bulam ıyordu. Bu târihi çarşı
keman çalma!..» ten b ih in e titizlikle sadık kai nın 1941 yılındaki tâm irinde dağıldılar (B .:
mi; bir sanatkârdır. M ıarçarjısı; AttarjL B unların çoğu o taıihden
Hakkı C ükttrk
bugüne k ad ar geçen on sekte y ıl içinde vefat
BAHÂRÂT, BAHÂRÂTCII.AR — Bahar, etm iştir; M ısırçarşısında iken namlı esnaf
dilimizde arab cad an alın m ış isim ; karabiber, idiler, M ısırçarşısının en eski ve en ihtiyarı
karanfil, d arçın v e enısîvli şey ler; b ıh â r i t ba- Hacı Hüsnü Efendi idi, M ısırçarşısmı 1941
tam irinden evvel terkederek Tahtaialede
Cedide H anuıın alt katına nakletti ve 1958 de
vefat etti; dükkânı, kültürlü bir gene olan çı
rağ ı Can Kalfaoğiu tarafından devir alınarak
işletilm ektedir. Buna karşılık böyle mesleki
b ir maziye ve görgüye sahib olm ıyarak bahâ-
rSk'ilığa atılm ış olanlardan hâzd an da Mısır-
çarşısında dükkân açm ışlardır; Şunlar toptan
cılık ile bu işin sâdece ticaretini yapmakta
dırlar, meselâ M isırçarşısııını Balıkpazan ka-
pusundan girildiği zaman sağdan 4 num aralı
dükkânut sahibi Bay fspiro gibi. Bu zât yıkı
lan Bahkpazaruıda tohum cu idi, öm rü tohum-
cuiukda geçm iştir, Balıkpazan yıkılınca Çarşı
İçine girm iş, eski uamlı atlarlard an merhum
H acı Muhiddin Efendinin dükkânını almış,
CuHitM lpaanrtlA * 71* bpbânrtrı lohumculukdan bahârât ticaretine başlamış
(Resim : N4jW B»>«* tır. M ısırçarşısuıa yeni girm iş olan 6 numara-
ı/group/merakediyorum
BAHÂRATCt SOKAĞI — 1841 — îB T k m m .
1] dükkânı]] sahibi Bay Mehmed U m ar da es biidir ki çeşidleri bir baAfirltcı dükkânı ka
ki bir bakkaldır. dar değildir; zamanımızda bir bahârâtcı dük
1959 yılı aralık ayında Mısırçarş ısının kânında bulunan maddeler beşyüzü bulur.
bahâritcı dükkânları ve bah.irâtcıhın çunlar ö rn e k alıyoruz:
idi: Balıkpazarı kapusundan girildiğine gitre-
7 num aralı dükkân —* Giridli M, Cevad Beşiktaşda Cumartesi Pazarında sergi ku
G iilcü (arşının eski atta r - halıâr&tctlanndan. ran altı nefer pazarcı - bahârâtcı vardır, bun
9 num aralı dükkân — Mahmud Dillioğlu- lardan Bay Cevad SivaslI'nın sergisinde tes
gil, çarşıya yeni gelenlerden. bit «ttiğim m addelerin yekûnu ylnü bulmak
ta idî.
29 num aralı dükkân — Sıdkı Akan, çar
şının k£rk senelik a tta r - haiıârâtcısı, soyca Sergisindeki maddeleri tesbit ettikden
attarlıkdan gelme esnafdaa. sonra Cevad Sivsslıyla şttyiece konuşduk:
Çarcının H asırcılar tap u su n d a n girildi, — Tezgâhında aşağı yukarı yüz kadaj
ğine gfire: m adde bulunm aktadır; bunların nerelerde
42 num aralı dilkkân — tstefo Kovacı, kullanıldığını biliyor musunuz?
çarşıya yeni gelenlerden. — Pek azm i bilirim, hepsini öğrensek
Veni Cami bağçesinin kapusundan giril İçin k ırk yıl uğraşm ak Ifcım.
diğine g ö re :
— Bilm ediklerini halka nasıl cesaret edip
51 num aralı dükkân — M ustafa Akın,
satabiliyorsun?
başçavuşluktan geline, çarşıya yeni gelen ler
den. — A lanlar nerede kullanacaklarım bil
53 num aralı diikkâa — Lûtfi özgül - Alo dikleri için mesele değil; m üşterilerim in çoğu
Alyanak öısal Komandit tdh alât Şirketi; şir icadın, onların içinde de genç kızlardır; za
ketin m üessifleri yeni b ah ârâtcılardandır. manla biz m üşteriden, m üşteri bizden bilme
49 num aralı dükkân — R, Veksm an, ye diklerim izi öğreniyoruz; bu tezgâh üniversite
ni bahârâtcıiardan. d ir beyim, hem tıp fakültesi, kim bilir kimin
43 num aralı dükkân — H acı M ehmed ne derdi var, bu sattığım şeylerden insanlık
Camtez Mahdumları. faydalanıyor, d erdine derm an buluyor, her
41 num aralı dükkân — B ayan M ükcrrem m adde b ir derde, devâ oluyor vesseUm?...
Erdal, Giridli M. Cevad G olcünün hem şiresi, MqU Baytftv
çarşının tek kadın bahârâtcm ı. BAHARATÇI SOKAĞI _ Beyit özda Ya-
4 1/1 num aralı dükkân — M. Uazm an, lıkâyü » k ak la rın d a n d ır, Yalıköyçayın Sokağı
Mehmed Kalmaz. ile Beykoztaşocağı Sokağı kavnşağı ve Taş-
60 num aralı dükkân — H tırn sn B ereket, ocakları Yolu arasında uzanır. Beykocbayın.
eski bahârâtcılardan. F ıstıklı Yolu, Yalıköyü Meydanı. Yalıkoymek-
Mısırçarşısı dışında m erhum H acı H üsnü teb i sokakları ile b ire r d ört yol ağzı yaparak
Efendinin dükkânından başka A lacahamam kesişir; H usrev Sokağı ile de bir kavuşagı var
civarında da b ir k a t dükkân eski m usevî ba- d ır (B .: Beykoz).
hârâtcı vardır. Hacı H üsnü Efendinin eski Beykozçayın Sokağı kavşağından yürün
kalfalarından a tta r Hiisnü Özdöl de Kara- düğüne göre iki araba geçebilecek kadar ge
güm rükde mahalle attarlıg ı - bahârâtcılığı nişlikte görünür, kısmen paket taşı kısmen de
yapm aktadır, ayni zam anda H ırkaişerif Canıli- kaba taş donelidir İki kenarındaki evler, bâ
nin imamıdır. z d an bağçe içinde birer, İkişer, üçer kattı
M ısırçarşısının yeni bahârâtcılarınm dük ahşab yapılardır, sokak gltdikçe daralır, ni-
kânlarında bulunan m addeler eski tstanbul iıâyt'tlETÎndc bir araba ancak geçebilecek hâle
atlarları kadar çeşitli değildir. gelir. B itim ine doğru sol taraida çukurda tar
Dükkân sahibi olmıyan ve pazar yerle lalar görülür, sağda b ir nalbur dükkânı, sol
rin d e sergi açan seyyar bahârâtçılara gelince köşede bir m ahalle kabvehâneıd vardır, önün
yukarıda da kaydettik, haftanın yedi gilnü, de Uç akasya ağacı ile bu kahvehanenin man
tstanbulun sendikleri yedi pazar verilide ge zarası pek şirindir, şubat ayının son haftasın
çirirler (B ,: Pazarlar, pazar yerleri). Pek ta da güneşli bir günde çiçek açmığ a başlamış
ht t p: //g ro ü p s .googi&cflU
^•SlK LO rEO lSl
— 1843 — BAKÂKtYC
•
bir erik ağacı da manzaraya ayrı bir letâfet H a r t a n * k f l h ü r l â ı ı A lı f tf td e K f e p d İ
vermiş bulunuyordu (Şubat 1952). l-cfin y a ı ı l m i ) k a ı l d e d e n
ü/group/merakediyorum
B A H Â fthre — 18 4 4 — ISTAHfeUl.
•
kının erkek ve kadın, kışlık esvapları (emiz- lamış, ve bize Eyyub Bahariyesi hakkında aşa
lenip sandıklara kaldırılır, yerine ta h a rtık la r ğıdaki notları göndermiştir:
giyilirdi. Bunları teferröatı ile ve bilhassa «CÖzü dinlendiren ve ruha ferahlık ve
be barlık esvapları İsimleriyle hiç olmazsa ya ren yeşil rengin h e r çeşidi ile harelenmiş öy
t ı n geçmiş üzerine tesbit etm ek için b ir İstan le b ir yerdir ki bu h e r dem yeşilliğinden ötü
bul konağı hayatını çok iyi bilen Şehld Ami rü Bizans devrinde de Kozmidion adını taşır
ral Osman Paşa kerimesi M ebrûre Hanıme mış.
fendiye müracaat ettik, fakat m aalesef hasta «Bahâriye ismi F itili devrinde konmuş
lıkları ricamızın yerine getirilm esine mftni ol olacaktır. Tabiat güzelliğini pek yerinde be
du. lirten ve muhakkak k i zarafet eseri U r ialm-
Ondokuzuncu asır başım a rin d şâirlerin dir.
den Enderunlu Vâsıfm mahbub b ir nevcivaaa «Zamanımızda kliçUk b ir izi dahi kalma
hitaben yazdı|s b ir manzume He İktifa edi m ı; olan buradaki b ir kasri hümâyûnun ne za
yoruz: m an yapıldığını bilmiyoruz. Takat Fâtih veya
t kinci Sultan Bayazıd zamanında Bahâriye'de
S6yle ey t i » nihâli güli nâzik m efreb
Bu sene s a n ı bıhârivc n e kesdirsem aceb Padişahlara m ahsus b ir kasır inşası »ti» pek
»..tamam ?ûlci lufiliON İe Irurnijı e ıu e b yakın güriinür; Şurası aydın bir hakikattir kî
Bu sene sana bahariye ne keMUrsem aceb İkinci B ayandın kızı yahud lo ru nu Hançerii
Gerçi ey gönce dlben cftm elerin k a lk a ttır Sultan B ahâriye’de b ir yak ve kendi adına niı-
ç + f i bülbül d e veli hüsne d iğ er z iynettir betle anılan U r dergâh (Taşlıburun Tekkesi)
Kurarım ben dahi endişede Ut s a a ttir y aptırm ıştır. F âtih Sultan Mehmed’in de Ba-
Bu »ine sana b a h iriy e ne kesilirsem aceb hSriyenin hem en eşiğinde b ir hamam, bir
Çemeni « n î « i ey setvi se ra frfe giydin im âret ve b ir kervansaray ile bu sem tin im an
N'Azdcn nesc olan elbiseyi az giydin yolunda ilk adım ı attığ ı m alûm dur <B.: Ba
Dahi ay v i gülü hârâyı geçen yaz giydin hariye K asrı; Eyyub Hamamı; Hançerli Sul
Bu « n e .vana bahiriye ne kesdin^m aceb
tan).
StiıUmü dinle in a d etm e yaraşm az v ız geç »Ü çüncü A hmed zam anında büyük vezir
Teni jiernrin'mc nisbetfo kabadır berveç ve şehtd N evşehirli Damad İbrahim Paşanın
İşte VAsıt soruyor bu sözü elbet ir gec
Bu nene Mina bahariye ne k e s d lr a n aceb
him m etiyle K âğıdhane ve Alibey dereleri bo
yunda Sâdâbâd ve Âsafâbâd m am ureleri ku
BAH&RİYE — V sk'ai IIByriveye kadar ru lu r iken B ahâriyc’nin çoktan bir sıra m ili
devam etmiş bir Osmanlı ananesi olarak pa Sultan y alıları ve k üb erâ ve rical yalûariyle
dişahların Yeniçeri Ocağı ağalarına hediye e t bezenmiş olacağı m uhakkaktır; zira Bahâriye-
likleri baharhk esvap ve kum aşlara takılm ış yi çok seven b ir Padişah olarak tanınan Bi
isimdir. Yeniçeri Ağası iie Sekbanbaşımn ba- rinci Sultan STahmud'un hem Bahâriye Kas
hâriyeleıi birer »hll'ati fâhire», Ocağın diğer rın a hem d e b u rad ak i nrirt Sultan Yalılarına
ağalarının bahariyesi de b ire r top kumaştı. sık sık geldiği s ır kâtibi Salâlıl Efendinin pek
Bibi.: İnönil Ansiklopedisi. kıym etli ruznam esinde yazılmıştır,
«B ahâriye K asri H üm âyunu Ü füncü Su!
BAHARİYE — Halicin biliminde, P'yyub-
tan Selim zam anında îıarabiye terkedilm iş
sultanın Bostan İskelesi ile SilShdarağa a ra
olm akla b e ra b er sem t m am uriyetini mıibafa-
sında, Buu deniı ve ard ı bayır, b ir kordelâ
faza etm iştir.
gibi usanan ve Bahâriye adı ile anılan sem t,
«İkinci S u ltan Mahmud devrindedir ki
fetihden Birinci Cihan H arbi sonlarına k ad ar
B ahâriye sayfiye hüviyetini kaybetti: 'Tama
tstanbulun pek m am ur b ir kibar yatağı, bü
m en h a ra b olm uş B ahâriye K asri ile m iri Sul
yük şehrin namlı bir sayfiyesi idi.
ta n Saraylarından H aticesultan S a h lto a ra y ı
Kıymetli tarUt muallimi, ihtisas sahasın yıktırılarak yerine tplikhâae ve bir kışla ya
da ciddi çalışmaları ile tem âyüz eylemiş genç pıldı.
lerimizden ve Eyyuhsultan K iiltür ve Sosyal «Eyyubun en yaşlılarından topladığım
yardım Derneği ikinci başkanı Ahmed A£ın hâtıralara güre zamanımızdan en to k 70 - 80
kendisine gönderdiğimiz b ir m ektubu lâ sene k adar evvelki Bahâriyenin manzarası şu
yık olduğu ehemmiyet ve ciddiyetle k arşı d u r:
http://groups.google.
ANStKLOPEDtst — 1M 5 — B A B A R İY E
»Bostan İskelesi • Karakol, Mthrişahsul- niz Kenarındaki binalar şöyle tesbit edilm iş
tan intâreli ve türbesi, im aret ve türbesi müs tir ;
tahdemlerine meşruta bej kâgir ev, tpllkhâne, Üçüncü Sultan Selim devri sonlarına alt
Kışla, Esmâsultan Yalısı, yanında bir bostan olan nlisha* Boslan İskelesi - Beyhan Sultan
ve çiçek bağçesi, İkinci Sultan Mahmud Çek Yalıttı - Hadice Sultan Yalısı - Esma Sultan
mesi, tmanttâde Mahmud Efendinin Onyedln- Yalısı • Yalı Hamamı (bir deniz ham am ı ol
ri asır yapısı tarihi evi İşimdi yeri bir briket ması muhtemel) - H ançerli Yalısı (Bahariye
imalâthanesidir!, M üsteşar Saadettin Bey Ya nin en eski yalılarından biri) - Şahsultan
lısı, Miisahip Said ETendi Yalısı, Şahsultan Tekkesi (Taşlıburun Dergâhı, Bahariyenin
Tekkesi (Taşlıburun Tekkesi). Rican Paşanın en eski yapılarından biri) • İbrahim Han-
Yalısı. Sadırâzam Raufpaşa Yalısı, Kereste zâde Halil Beyin Yalısı (SokoUu Mehmed
Gümrüğü Nâzırı Rlıapasa Yalısı, H aşlmpaja Paşa ahfadından) - Ü çler imamının Yalısı -
Yalısı, Bahâriye M evlevihânesi... M ütevelliye Kadın Yalısı - Sabık Eyyub Mol
cBabâriyenin bugünkü m anzarası da şu- lası Ali Efendinin Yalısı - M atlabcı Hacı Os
d u r: man Efendinin Yalısı - Bahâriye Sarayı Hü
m âyûnu.
»Bostan İskelesi, Bostan İskelesi 'Gazi
nosu, Hüsrevpaşa K ütüphanesi, Osmanlı İm İkinci Sultan M ahmud devrine aid birin
paratorluğunun son devri ricalinin yapttığı bir ci nüsha: Bostan İskelesi - yanında serapa kah
mezarlık, Mihrişah Sultan Sebili, im areti ve vehaneler - H lbetullah S ultan Y alısı - Hatice
tiirbesüe bir hszîre ve bu y apılar hadem eleri Sultan Yalısı - Çukuryalı dem ekle m eşhur
ne m eşruta gayet harab ve bakımsız on kâgir yalı, içinde Hanım Sultan sakindir - Yalı Ha
ev, Topbaşlarm Bahâriye M ensucat fabrikası, m am ı İskelesi - H ançerli Yalısı - Şah Sultan
Ingiliz Santral dikiş sanayii (makara) fabrikası tekkesi - İbrahim H am a de Halil Beyin Yalı
(tplikhânenin yerindedir, lkincisultan M ahmu sı - H asırcı Hacı M ehmedtn Yalısı - H asırcı
dun turası kapı üstünde gelip geçenlere act acı Hacı M uştalanın Yalısı - Kâğıdeıbaşı Yalısı -
bakıyor gibidir), levazım ve Maliye Okulu 1E s N akkaş M ehmedin Y alısı • Debbağ B ekir Ağa
ki Kışla), bir b rik e t im alâthanesi, *İkincı Sul nın Y alısı - Taşçı H üseyin A ğanın Yalısı - El-
tan Mahmudun iskelet haline gelm iş çeşmesi, vansaray (Ayvansaray) ham am cısının yalısı -
kâgir iki ev, b ir kon trplak fabrikası. K osta M uhzirbaşı H acı B ekir Ağa hatilesinin (zev
Zafranos kimyevi m addeler ve boya fabrikası. cesinin) yalısı - B ahâriye Sarayı Hümâyûnu.
Ali Kemal Kavrakoğlu’nun G üneş N ebatî yağ İkinci M ahmud devrine aid İkinci nüsha:
fabrikası, T ü rk K ontreplak fabrikası, Cikvaş B ostancı İskelesi - serapa beş adet kahve
Viü Mensucat fabrikası (Halk bu miiesseseye dükkânları - İm İre li A m ire bağçesi - Hibe-
Buhuı Fabrikası adını takm ıştır), Cizlavet ka- tu llab S ultan Y alısı - H atice Sultan Y alısı -
vuçuk sanayii fabrikası, Tünmesin T ü r k i y e H anım sııltanzâdenm sakin olduğu Çukursa-
ray - Yatı ham am ı iskelesi - M ustafa Paşa
Madenî Eşya Sanayi! fabrikası, M altaçğullan
nın sakin olduğu H ançerli Y alısı - Şahsultan
fabrikası, Otuyay fabrikası, Y ağlimited ortak-
Tekkesi - lbrahim banzâde Halil B eyin Y alısı •
Uğı fabrikası, Trakya Sanayi ve ticaret ortak-
sabık K âğıdcıbaşı A hm ed A ğanın Yalısı -
h l 1 yağ fabrikası, B ahâriye yağ fabrikacı.
N akkaş M ahmedin Yalısı - Debbağ Ehubeki
Aseton fabrikası ile bir B riket im alâthanesi
rin Yalısı - T işc î HUseyinin Yalısı - Ayvansa-
(Bahâriye Mevievih&nesi Arsasında)..
ray H am am cısının Yalısı - Muhzir Hacı Be-
«Denilebilir kİ sem t adından utanm akta k irin ' kelim esinin Y alısı - B ahâriye Sarayı
dır; Bahâriye ıtrim kaybetmiş, yağlı k aıa için Hümayunu.
dedir (Ahmed Ağın, 1960)»- Bu kıym etli vesikalar bize aydın olarak
Üçüncü Sultan Selim in son yılları ile gösteriyor k i ondokuzuncu asır başlarında
« in c i Sultan Mahmudun Yeniçeri Ocağını kal Eyyubda Bostan iskelesiyle B ahâriye Kasri
dırdığı zamana kadar geçen devir içinde ta n H üm âyûnu arası b ir y a lıla r boyu m am uredir;
zim edilmiş üç Bostancıbaşı defterinde (B .: bu yalılar arasında üç tanesi de muhakkak ki
Bostancıbaşı D eÛerleri) Eyyubdaı Bostan 1b- p ek muhteşem m irî m alı Sultan Y atılandır;
kele ile Bahâriye K asri arasındaki sahada de fakat unutm am alıdır ki Eyyub Sultan kasaba-
jjrı/group/meraKedıyorum
http://groups.google.co
İSTANBUL ANSİKLOPEDİSİ — 1947 — Bah A r Iy e
Jirn n Haliç kıyısı B ahariyeden ibaret d e ğ il d i r , Hckiragazâdenin Yalısı - Sabık Edirne Molla
o tarihlerde Eyyub büyük iskelesi İle Kuşlan sı Mehmed Kfendinin Yalısı - Merhume Va
İskelesi arası ve yine Eyyub biirıık iskelesi lide.' Sultanın bejgös kayıkhanesi - Bostan !s-
ile defdar iskelesi arası da T ü rk lalaııbulu kelesi
[emsll eden pitoresk bir köşe Uli; İkinci Sul Bu panoram ada gftrttyoruî ki Eyyub Sul-
tan Mahmud Devrinin ilk yıllarım la tanzim lsıı kasabasının yalı boyunun h a tti bililin Ha
edilmif U r Bostancıbaşı d e f t e r i n d e n o sahi liç boyunun Müslüman yüksek ta h a lu kısmı
li de Söyle bir görelim : B ahariyedir, Bostan i s k e l e ile Bahâriye Kafi
. Zalpnşa A ralık iskelesi - Alilıfyzâde ri Hümâyûnu arasıdır.
terin yalısı - Şehsuvaraâde Boslanı - Debbag- Yukarıda kaydettiğim iz üç nüsha Bos-
hâne arsası - Zaim L âtif A ğanın evi ve ka t-antıhaşı defterindeki kay ıtlan , tarih kaynak
yıkhanesi - Zaim Hüseyin A ğa zevcesinin evi - larım ızı dayanarak elden geldiği kadar dil
Müezzinzâde Said Efendinin evi - Hâna Sln- le n d ird im ; ûndokuzuncu asrın başlarında.
tıııtUB evi ■ Aşçıbaşı M elımed Ağanın evi - 1800 ile 1829 arasında Bostan İskelesinin he
A tlat Saidin evi - Peştem alcı Ö m erin evi - m en y an d aşın d a lebideryada b e ; kahvehSne
Hacı Mehroedin evi - T c b e rd a r M ııstafarım v ard ır; zamanımızın Bostan İskelesi Gazinosu
evi - Zaim İsm ail A ğanın evi - F.meSsizofilu bu kahvehanlerin yerine kurulm uş olacaktır.
Ö nerin kahve dü k k ânları - E y y u b iîtaısâri İs Lebideryâda kahvehanelerden sonra binası
kelesi - M erhum Zaim Mehmed Ağa Mescidi - arkada kalan im aretin denize k adar inen bag-
Berber lb n h iıtlin K ahvehanesi - .Alemdar çesi gelm ektedir, ondan sonra m iri malı dürt
Mustafa Paşa levcesm in evi ve ira d kahve- Sultan Y alısı...
hânesi - Em inin vc Ö m erin kahvehaneleri - O sm anlı fü n e d a n ın ın »a'aoeleciodetı.
Kahveci Haîilin evi ve dükkânı - B eşiktaşlı H alicde B ahâriyede ve Boğaz itin in en lâtif
Hafızın oğlunun evi ve dükkânı * Divan Ça y erlerin d e Devlet hazînesinden muhteşem ya
vuşu tbrahim in evi - Seyid HaliJin kahvesi - lıla r yap tırılır, döşenir, dayanır; h arab olan
Hamlacı M ustafanın kahvesi - Zaim Hacı Meh y erleri daima ta m ir edilir, iüzum görüldükçe
med A gir. m b e k âr Odaları ve kayıkhanesi - eşyası yenilenir hatta asrın zevkine göre es
Bir Hanımın hanesi ve altında kayıkhanesi, kisi yıkılıp tem elinden yenilenir ve Pâdişâh
müsteciri Hacı A hmed - CebehAnoi  mire K â lar tarafından Valide Sultanlara, hem şire ha
tibi Mustafa Efendinin yalısı ve k ay ıkhanesi - la Sultanlara, Sultan kiîları Hanım Sultanlara
İL
UıhA rfyfcnin m m y a l ı l a r ı n d a n M r i, 104®. Ş a l ı s u l t a n C a m ii yanjncl;ı tHilunno b u y a l ı n ı n 1990 y ılın dı» M İ y a r ım
t!a y ı k ıl m ış b u l u n u y o r d u
{Renim: N ejlhJ
oroup/merakediyorum
b a h a r iy e — 1848 İSTANBUL,
ikametgâh olarak tahsis edilir. Bir Padişah günü «Milâdı IGflûj Sadırâzam MerzJfonlu Ka
tahtından indirildiği veya Öldürüldüğü takdir ra Mustafa Paşanın Eyyubdaki yalısında P a
de bu yalılarda oturan Sultanlar Bayaaıddaki dişah Dördüncü Sultan Mehmede bir liyafel
« k î saraya gönderilir, y ah u t şehir içinde k e n verdiğini, ve o gün vezirin yalısında, talebe
di paraları ile yaptırdıkları konaklara, yine leriyle beraber gelen Anadolu ve Rumeli Ka-
şehir içinde mîrî malı diğer saraylara taşınır dıaskerleri Efendilerin Padişah huzurunda
lardı. Şehir içinde veya sahilde bu miri sultan Beyzavi Tefsirinden ders müzakere eyledik
saraylarında oturan bir Sultan vefat edince, lerini yazıyor.
saray, padişahın iradesi ile H ânedanın diğer K ara M ustafa Paşa Yalısının Bahâriyede
mümtaz bir kadınına ikam etgâh ohırdu. bulunduğuna şüphe edilemez; elimize hiç bir
Padişahlar arzu etseler de bu m irî sultan vesika geçm em iş oiroakla beraber, bu meşhur
saraylarım şahsa tem ük edemezlerdi, zira Vezirin şahsi m ülkü olduğu m uhakkak olan
temlik edilse. Sultanın vefatında Istanbulun bu yalının, M ustafa Paşanın Viyana bozgunun^
eri güzel sem tlerinde inşa edilmiş olan bu dan sonra B elgrad’da idam olunup bütü n em
mükellef kâşaneler miras malı olur. Sultanın lâki m üsadere o lu nurke n Bahariyedeki yalısı
evlâdları arasında paylaşılması için satılır, şu nın da m irîye intikal ettiği, Hançerli Sultan
nun bunun, bilhassa servet sahibi ekalliyet Yalısı kadim den h an e d an yapısı olduğuna gö>
lerin eline geçer diye endişe edilirdi ki el hak re, diğ e r üç S ultan yalısından biri olduvu mu
güzel b ir görüştür, tstan b u lu n içinde ve yalı hakkaktır; fakat m etnini dercettiğijniz Bostan-
boylarında Devleti tem sil eden h ân edanın en cıbaşı d e fte rle rin d e zikredilen Hibelullah, H a
güzel yerlerde b ütün haşm etiyle yerleşm esi lice ve Esm â S ultan Y ahlarm dan hangisidir
bu mîrî kâşaneler sayesinde devam edegel* kesin o larak söylenemez. N itekim, onyedinci
miştir. İste bu yalılardan d ö rt ianesi de Ba- asır orta sın d a k ırk sen e padişahlık yapmış
hâriyedir. olan D ördüncü S ultan M ehmedin anası ve Os-
Yukarıda metinlerim dercettiğim iz d e f te r manlı h anedanı ta rihinin en p arlak kadın s i
lerden görüyoruz ki birinci y alıda'evvelâ Bey m a ların d an biri olan Hatice T u rh a n V alide
han Sultan oturu rk en sonra H ibetullah Sul Su Hanın yaîısı da B ahâriyede îdi. T urhan SuU
tan yerleşmiştir; ikinci y ahda Hatice Sultan, tan yalısı için de ayni hükü m d e bulunacağız ve
üçüncü, yalıda da Esm a S ultan o tu rm a k ta d ır H ançerli Y alısı hariç, diğ e r üç S ultan Yalı-*
lar. On dokuzuncu asrın ortaların d a İstanbula sm d an b iridir a m a şu y a b d ır diye gösterile-
gelmiş Ingiliz m im ar ve ressam ı Thom as Al- mez diyeceğiz. F m dıklılı M ehm ed Ağa H icri
iom Esma Sultan Yalsının b üyük b ir salon — 1093 yılı vekayii ara sın d a (Milâdî 1682), d ai
divanhânesinin İçerden b ir resm ini yapm ış mî s u re tte E d im e S arayın da konaklam akta
tır ki güzelliği ve haşm eti gözlerimiz! kam aş- olup gü n le rin i çılgınca av peşinde geçiren
tırmaktadtr* D ördüncü S ultan M ehmedin*bu yıl da b ir ara
Yukarıda adı geçen Hatice S ultan Üçün^ İstan b u la uğradığını, kendisinin H aseki Sul
cü Sultan Selimin e n çok sevdiği hem şiresi ta n ve harem halkı ile anasının Eyyubdaki.
Hatice Sultandır. S ahisarayına indiğini, v e m aiyetindeki iç oğ
Dördüncü Sultan M ehmedin sevgili kızı lanların ın da K arşıyakada m iri em lâkten Y u
bfr Hatice Sultan vardır ki Padişah babasının suf E fe n d in in Bağçesi adı iîe m a ru f m iri
mahbub gözdesi Silâhdar Kuloğlu M ustafa yalıya yerleştirildiğini yazm aktadır. Onyedin-
Paşa ile evlendirilmîşti. Subhi tarih in d e bu çi asrın büyilk m u h a rriri Evliya Çelebi de
Hatice Sultanm Bahariyedeki Sahilsarayuıda £Bahâriyede) b ir Fâtım asuftan Y alısından bah
vefab ettiği ve nâşının harem i hüm âyun k a sediyor. B u F âtım a Sultanın da BahâriyedokJ
yıklarından biri ile Bâğçekapusu İskelesine m îrî sultan yalılarından hangisinde oturduğu
götürülerek Yeni Cami karşısında büyük ana^ îesbıt olunamaz, M uharrir şu ta d ilâ tı verdiği
sı Hatice T urhan Sultan Türbesine defnedil halde bugün bu yalıların hiç biri m evcut ol
diğini yazıyor. B u m eşh u r Sultanın içinde ve madığı, hatırlayanlar da kalm adığı için kesiti
fat ettiği yalının Bahariyedeki Sultan yalıla konuşm ak im kânsızdır: «Eyyubda Fâtım a Sul
rından hangisi olduğu belli değildir. tan Yalısının yola nazır şahnişinin altında
M üverrih F m dıklılı Silâhdar Mehmed Üçüncü Sultan M uradın bir çeşmesi vardır,
Ağa Hicrî 1Û91 Recebinin yirmi birinci cum a tarih kıt’ası şudur:
http://groups.google.
AN SKM n’ED tSl — 1S40 — BABARİYI
m/group/merakediyorum
BAHARİYE ADALARI — 1850 — İSTANBU],
h ttp :/ / groups.google.com
ASStR L O PED İSt
— 185) — BAHAfttYE CADDESİ
gilıı olarak üç mahalleyi İhtiva etmektedir çesinde hlr kaçlane çam ve akasya ağaçlan
1) Pekcnozoglu - AKıyoMafci Ağa var ise de bagçesl harab ve bakımsızdır
bey Hamamından bavlıyarak Nallbey So
Birinci sokak Kırtasiyeci Sokafeı,: Bu so
kağı ile yine Altıyoldan Kuşduli Caddesiyle
fjasırcıbaşı Sokalı ve Kalfaoglu Sokağı ile kağın başında Sobat Yorgan Evi mevcut olup,
sııhlbi sanatkftrane motiflerle süslü yorgan
çevrilen saha olup çok eskiden Pckmesoğlu
lar dikmektedir. Bundan sonra seâ Üzerinde
isiminde b ir E im cilinin haj»j ve bağçeslni ih
dûrL kath ahşab evler var ise de bunlar eski
tiva ettiği vc bu arazinin bir kısmını Siiavi So
yapılar olup cepheleri d ard ır Sefertası gibi
kağımdaki Ermeni Kilisesini yapmak üzere ki
kal kattır. Bazılarını» bodrumları dükkâna
liseye vakfettiği ve parsellenerek satıldığı ve
çevrilmiştir. Bundan sonra yedi katlı ve dar
bu para ile kilisenin inşa olunduğu teshil edil
cepheli Marya Apartmanı göze çarpar. Bu ev
miştir.
lerin bodrum katlarındaki dükkânlarda, elek*
2i Cevizlik — Bu scnıün Sokollu Soka trik. radyo tamircileri, kadın berberleri ku*
ğından- H asım hası Sokağından ve Şâir Lâtifl yunıcu gibi sanatkârlar vardır
Sokağından itibaren çevrelenmiş olup Bakla
tkinci Sokak Serasker Sokağı: Bu soka*
Tarlası sahasına kadar imlîdad eder.
ğln başında ahşab bir evin altında hakka-
3) Sakızağacı — Bu semt. Yoğurtçu Par^
Uyemsi bir dükkân mevcut olup caddenin iş*
kı yokuşu caddesiyle Küçükmoda ve Badem- lek yeri, müşterisi boldur. İşleten bir Er-
altı Sokaklarının çevresidir. menidir. Diğer başında mühendis Zeki Beye
Eskiden bu sem tte fazîasiyle Sakız ağaç aid apartm an ve altında kadın berber dıik-
lan dikilmiş olduğundan bu namı almıştır. kânı, elektrik malzemesi dükkânı ve eczahane
Hâlen Küçükmoda ve Modaburnunda bu cins vardır.
Sakız ağaçlarına rast gelinm ektedir. Bu ağaç
ların kökler! yayvan olduğundan toprağın Buradan itibaren Nailbey Sokağına ka
kaymasına m âni obııpktadır, dar hep Apartman vc altlarında bakkaliye,
Bahâriye Caddesindeki apartm anların kunduracı, kadın berberi, saatçi tuhafiyeci
bir çoklarında doktor ve dişçi muayenehâne- dükkânları vardır.
leri mevcuttur. Üçüncü Sokak Nailbey Sokağının başın
Bu cadde üzerinde eski yapı evler b u da büvük b ir apartman dişçi Rahmi Be
lunduğu gibi b ir çok apartm anlar da yapılmış ye aittir. Bundan sonra zarif oWer gelir ve
ve yapılmakta bulunm aktadır. Bilhassa Beş E r alt k attan dükkâna çevrilmiştir. Kuru yemiş
ve And A partm anları zikre şayandır. Fakat ç i muhallebici, sandövicci gibi esnaf İşlet
semte hususiyet veren eskf evlerdir. mekledir. Altı katlı And ve yine altı katlı Beş
Bu caddenin yüksekliği itibariyle havası E r A partm anları vardır ki çok güzeldir. Beş
güzel olup Bahâriye isminin konmasına spbep E r Apartmanının alt katı Bahâriye Pasajı
İse rivayeto dayanmaktadır. namuıı a lır ve bu Pasajda, kuyumcu, kundu
Bu semt eskiden bağlık ve bağçelik, ko racı. mobllyeci, kadın Berberi, tuhafiyeci,
nakların bagçeleri çiçeklerle süslenmiş ol LerlikcJ ve sandövicci gibi esnaf vardır.
duğundan güzel havalarda halk mesire olarak Dördüncü sokak: Saksıgülli sokağı, bu
buralara gelip eğlenirlermiş. Bu sebeple Ba~ sokakta H ile Sineması vardır. Evvelce Tiyat'
hfiriye ismi konmuş imiş. ro olarak yapılmış ve Sinema revaç bulduk*
Bahâriye Caddesi Altıyoldan başlıyarak tan sonra tadil edilerek «sinemaya çevrilmiştir.
Küçükmodada ve Yoğurtçu Parkı yokuşun Bu binaya Evkaf îdaresi ile Kadıköy çarşısı
da hitam bulur. İçinde bulunan Rum Kilisesi hak iddia etmek
Bu caddedeki binaların numaralar] Altı* tedirler. Ve hâlen dâva devam etmektedir.
yoldan başlar. Caddeyi kateden sokaklar hep Daha ileri gidildikte eski yapı evler
amu d durlar. vardır. Bir ufak marangoz dükkânı ve bir
Altıyoiağzmdnn itibaren vc sağı takip Kitabevi mevcut olup her türlü eser bulun
ederek Bahâriye Caddesine girelim, makta ve satılmaktadır. Adliye binasının kar*
İstanbul FllektrBc ve Tramvay İdaresine şısında bulunduklarından, kahveci, sandövicci
aid tramvay kuvvet mermeri mevcut olup bağ* ufttk dükkânlar da vardır.
,/group/merakediyorum
BAHARİYE CADDESİ — 1652 — IfTtiOjLT.
http://groups.google.cQj
T
1863 — Ba h AHİYE U S U
m/group/merakedjyorum
ÎİYE M gVL£VtH A,VESf — 1854 — İSTAMBE l
rı Hümâyunu tstanbulun Haliç sahilinde son Sineçak r»lmU* Wl der^ûhın d tri d iv ân hep
menzil olarak gösterilmiştir (E .: Bahâriye; Ah iderıfl m erham ette seyr iden m erdi kavi
Bostancıbaşı Defterleri). R û k l’U *AeM t a h ty y â le o tu rm u * h ö c r e le r
Bu kasrı hümâyunun yukarıda nakledi E le r b ir i K ti k k i m d O T İ H â m n û l m u « r e h r e v i
len yılan vakası ve Sultan Selhnin hazin ve D t& tf [r*4dı 4fth(n;İh î / c i d ü f t A b i r i t i y i m
feci âkibeti üzerine İkinci Sultan Mahmud K a J b g â l ım c l a s i m Al «Id u m ünzevi
devrinde metrük kalarak harab olduğu ve
Ba* kesor derv işler tirlh ln e R e m z i h e m a n
karşı sahildeki Karaağaç Kasrının son enka « O t d u i h y i m t i j d e ç e l c fty i N â ı î f l M e v le v i»
zının kaldırıldığı sırada yıktırıldıgı tahmin (1328)
Olunabilir IB- ■ Karaağaç Kasrı).
B ahâriye Mevlcvihânesİ Beşitktaşda Çı
BAHÂRtYE MEVLEVİHÂNESİ — Ey- rad an Sarayraın y erin d e bulunan Beşiktaş
yubıın Bahâriye semtinde. Halicin bitim ine M evlevihânesinin B eşiktaşdan Maçk&ya, Maç-
yakın deniz kenarında büyük b ir avlu içinde katlan da buraya nakli ile kurulm uştur.
bir harem, b ir selâmlık, b ir t&rbe, b ir biiyük Onyedinci a sır başlarında kurulm uş 0 U0
aemâ’hâne ve b ir h a â n dH i m ürekkeb olan Beşiktaş M evtevihânesiıtin onaUmct şeyhi olaa
bu mevlcvitıâneden 1952 de, içinde son şeyhi H aşan N azif D ede Efendi 1860 da vefat etti
merhum Bahâeddin Dede Efendinin refikası, (B ; Beşiktaş M evlevihânesi; Nazif Dede Efen
nın ikaamet ettiği barab selâmlık d ü re s i kal di, Şeyh H aşan); yerin e henüz sekiz yaşında
mış bulunuyordu. bulunan oğîu H üseyin F ahreddin Efendi şeyh
M ilisi (ok eski olmamakla beraber ge oldu fB .: F ahreddin Efendi, Şeyh Hüseyin)-
çen asır sonları ite asrımız başında Istanbu- 1668 de A bdülâtfz M açka da yeni bir mevle-
lun edebiyat ve musiki m ahfillerinden biri vİhine yap tırarak Beşikfaşda deniz kefiano-
olan bu m eşhur dergâhın, tekkelerin kapatıl da pek m utena b ir y erd e bulunan deıfiâ&ı
ması üzerine evvelâ siir’atle harabiye yüz tutan oraya naklettirdi. Genç şeyh ailesi ve derviş
semâ'hânesi 1935 de yıkdırılmış. 1938 -1939 leri ile b erab er babasının kemiklerini de
arasında da harem dâiresi içinden kaza eseri MaçJcaya götürdü.
çıkan yangınla yok olmuştur. F akat b e ş s e n e s o n r a M arkaya b i r kışla in
içinde Şeyh Biiyük Nazif Efendi, oğlu Şeyh şasına k a ra t v e r ilin c e m e v le v ü e re ik in c i b ir
, Hüseyin Fahreddin Efendi, onun oğlu Şeyh g ö ç g ö r ü n d ü , Maçka d e r g â h ı 1 8 7 3 d e H alicde
Iftiçük $azlf Kfendi ve bu ailenin damadı aon- Bahâriye s a h ilin d e h a ta b e m in i M u s ta fa ve
biiyilk divan şâiri Yenişehirli Avni Beylerin Hüseyin E fendilerin yalılarına nakledildi*
medfun bulundukları türbe çökmüş, 1052 de H ü s e y in Fahredffin pek se v d iğ i
kabirler de. üzerleri Miyük taşlar ile kapatıl sının k e m ik le r in i b u s e f e r d e M a çk a d a n Bs*
mış. perişan bir halde idi. hâriyeye k a ld ır ttı v e o s e n e B a h â riy e d e k i bu
http://groups.googlexotl
A*rSftCLOP£DjST
1855 — BAHARİYE MEVLEVİHÂNESİ
n/g ro up/memkedly.o r um
BAHARİYE jjL E B t ~ 1656 — İSTANBü L
«O zamanki Bahâriye, dergihdan Eyyub ne. D erg âh latıiahuıca somata kalırlar, öğle
ifilUcjmetine doğru sahite sıralanmış zarif ya namazından sonra da Ayin ballardı.
lılar ve bunların kibar, sevk ehli sakinleri «Ayin günleri tekkeye gelen satıcılar da
Mevlevihane ile hentâhenk olmuştu. Akşam o zamanlar Uz çocuklar için mühimdi. Sahab-
üstleri. Bahariyenin bilhassa çok meşhur olan dan gelmeğe başlıyan kâgıd ve koz helvacılar,
mehtaplarında yalılardan ayrılan zarif san dondurmacı, mahaltebiciler kadınların iyini
dallarda renk renk maşlahlara bürünmüş ha seyrettikleri kafes önünde sıralanırlar, müş
nımlar Dergâhın önünden geçerken derinden terilerini memnun etmeğe çalışırlardı,
derinden yükselen beste ve ney nağmelerine «Âyinden sonra erkek misafirler selim-
iştirakten kendilerini alamazlardı. Tatil gün lıkta Şeyh Efendi ile. kadınlar da baremde
lerinde. Htdıreilczde Kâğjdhane âlemlerine Şeyh ailesiyle oturur, sohbetler edilir, mev»
iştirak eden ve geç vakit dönen, birbirine simine göre izaz edilirlerdi. Aileleri İle bera
rampa etmiş sandallardaki keyif ehLİ, Mevle- ber gelen misafirler selâmlıkdan haber gün.
vihânc önüne geldikleri zaman saz ve şarkı derilerek beraberce kalkılır, vedâ edilir, bîr
lar durur, Dergâhdan yaydan musikî mevce- kısmı araba bir kısmı da Dergâhın rıhtımına
ieri mutlaka dinlenirdi. sıralanmış, üstleri beya2 tenteli sandallarla dö
Vtne bahar ve yaz akvamları tekkenin a r nerlerdi. Mevlevihâneye gelen bu misafirler
ka cephesindeki kırlarda, katiriımakları ara arasında zamanen paşaları, yüksek mevki sa
sında grubu veya mehtabın doğuşunu seyir hibi zatlar, veya bunların hanımları ya birer
eden erkekli kadınlı kafilelere rastlaıurdı.
kurban getirirler, yahud dedelere ve çocuk
Tabiatın bu semte ihsan ettiği bedii nimetler
lara dağıtılmak üzere «niyaz* denilen bir pa
den fazlasiyle istifade edilirdi. ra bırakırlardı.
♦Bahâriye Mevlevibânesınin hususiyet
«O canlı, renkli ve sıcak Dergâhın yerin
lerimden biri de semtin sahil olması hasabile
balık tutmak, kışın da ördek avı idi. Bahâri- de bugün çokmuş, kasvetli ve soğuk bir hara
yeniıı kalabalığı meşhurdur, akşamlan pare* be var...>.
kete atmak suretiyle tutulması ayrı bir zerk, B ibi.: Rauf Y ekli. EsâUzi elhan; Liıtfl Simİ-
v}. Sultao Mehmed fte^ad Ûe halefinin saraymfa
eğlence mevzuu idi. Gerek yalı kenarlarında gördüklerim: Midhat Bah&rt Beytur, Not; Setoan
gerekse sandallarla bu saatlerde BahâriyelU Tüzün» N * i H ıkkl Göktürk, N ot
lerin çoğu balığa çıkardı, öergâhda da kırdan
kesilen çalılar üç İskeleden denize atılır ve BAHARİYE ŞİLEBİ — Şâir B u ralı Yâ-
bir kaç saat sonra çekilerek çalılarda topla kubuıı tstanbul Limanına kayıdlı, yaş hadle
nan teke-karides oltalara yem olarak hatırla rini doldurmuş olduğu halde hâlâ sefere çı
nırdı. kan, ve hemen her yıl bir tanesi Karadenizin
«Kışın da karşıki küçük adatarda teşek müdhiş Karayel ve Yıldız fırtınalarından W- *
kül eden gölcüklerde ve kenarlarında küme rinde parçalanıp batan eski tekneler için yaz
lenmiş ördekler avlamrdı. dığı bir şiirdir. «Bahâriye Şilebi» muhayyel
«Dergâhın yanında Şeyb ailesine aid bir bir gemidir. Tahsilini lisenn dokuzuncu sını
inek ahırı vardı. Beş altı cins İnek karşıki ada fından terk ederek İstanbulun hâneberduş-
nın bol otundan istifade için denizi yüzerek la n araşma karışan şâirin {B.: Yâkub, Bur
geçerler, akşam üstü de yüzerek ahırlarına salI) hu şiirde kendi hayatından da bahset
dönerlerdi. Bunîann sabah akşam denizden mek fırsatını bulduğunu görüyoruz:
gelişlerini seyretmek hele yabancılar içüı, « B a h a riy e » g e m im iz in ad ı
hakikaten görülmeğe değerdi. Haftada bir iki fsta n b u j L im a n ı n d a k a y d ı
defa da bunların Bütünden Dedelere muhalle B oy ası h e r s a m a n d ökU k
bi ve stitlâç yapılırdı. K ırç ıl k a r a .
Alacalı.
«Dergâhın âyin, mukabele günü çarşam Pervanesi tek.
ba idi. Faaliyet sabahın ilk saatlerinden baş* Umun bacali.
lar, âyin bitinceye kadar devam ederdi. Der Y adını s o n r u u ı , u n u tm u ş ,
gâha mensup muhibler. mııhibbeler. diğer Kafa M jıhni kaybetmiş, deaiı yutmuş.
Mevlevitiânelerden dedegân vo sair misafir Bilinen |ay pejr az,
Ü ç y a ş ın d * İ s t a n b u l*
öğleye doğru gelmeğe başlarlar, fiğle yemeği tik tayfalarından bir Yuma trnrmıç -
tp://groups.google.co
A.N3JKLOP8Dt9t BAHAR SOKAĞI
— 1857
m/group/merakediyorum
BAHAR VE ÇİÇEK BAYRAMI — 1058 — S ia s m i
hendi* Sokaf! arasında uzanır; İki araba ge da İstanbul halkına irâd etdlği bir nutuk il(
çebilecek genlflikte, kaba tsş lîcyşuU iki ke b a y ra ım a ç m a d ır-
narı yaya kaldırımlı bir aralık sokaktır; t e » B a y ra m ın ik in c i Pa 8 a r SÜ nü G iilh â n e
rinde ikişer Sallı iki ahjap ile yine ah^eb bir parkında görülmemiş bîr kalabalık toplanma
konak yavrusu vardır (Mart 1051). binbir ayak bir ayak üalünde. Biiyükşehrin
M aU l CAllUtl en u*ak W)#eterifldert anbinîerce İstanbullu
parkda ejlenm ele koşmuştur. Btiylik d&nmt
BAIIAR VE ÇİÇEK BAVRA.HI. BU dolablar, büyük fırıldaklar, bilhassa çocuklar
BAYRAMLARDA fit'I.MÂ.VE PARKI — İs için dolambaçlı tiren, salıncaklar, açık h a ^
tanbul halkının, tstanbul halkı arasında da tiyatroları. Sulu kule çengileri ve parkın bft~
bilhassa orta ve dar gelirlilerin çocukları ile yük yolunun İki ketiarında kurulm uş yiyecek
beraber eğlenmeleri için İstanbul valisi ve içecek satan barakalarla kahvehaneler fevka
Belediye Reisi Ord. Prof. Fahreddin Kerim lâde b ir alâka çekmiş, rağbet görroüşltir Hal
Götav’ın eseri olarak ilk d e b IBM yılında k ın bu coşkun alâkasıdır ki GÖkava Bahar ve
teıtib ve tesid edilmiş ve bu seçkin devlet Çiçek Bayramlarını evvelâ b ir ay, sonra da
adamının İstanbul valiliği ve belediye reisli bütün yaz mevsimînce devam eden bir sergi -
ğinden ayrıldığı 1957 yılına kadar sekia sene panayıra kalbi fikrini ilham etmiştir*.
tekrar edilmiş. 1958 yazından itib tren de te- Bahar ve Çiçek Bayram larının amblemi
sidi terk edilmişdir. olarak üslûplaştırılm ış to r lâle resm i kabııl
1950 ve 1951 yıllarında üçer gün süren edilmişti. Gtilhâne Parkının saray kale duva
Bahar ve Çiçek Bayramı 1952 den itibaren rında açılmış kanad$tz to pu ların ın sokak ceb-
Giilhtae Parkında bir ay süren bir sergi - pa îıesi de boydan boya kontrplakla kaplanmış
nayıra inkilâb etmiş, 1956 ve 1957 yılların üzerine lâleler ve karanfiller resmedilmişti.
da da bütün yaz byoımca uzatılmıştı, Bu bayram lar m ünasebeti ile park gece
1951 deki Bahar ve Çiçek Bayramını leri saat 24 e kadar açık kalmış, Kadıköyü-
Hakkı CBtottrit tstanbul AnsUsl&pediai içm ne de gece gündüz dolmuş rootörleri ile mu-
çöylece tesbit etm iştir: vasale temin edilmişti,
«Mayısın yirmi altıncı cumartesi gün'ıi 22 mayjsdan 31 Temmuza kadar devam
bayrama katılacak resmi ve gayri resmî mües etmiş olan 1954 B ahar ve Çiçek Bayramı için
seseler öğleden sonra 3,30 da çiçeklerle süs neşredilmiş bîr reh b er • broşürde bayram
lenmiş arabalar ve otomobillerle Bayazıd program ı şoylece tesbit edilm işti;
Meydanında toplanm alardır, saat 4 de Snde
«Bayram 22 mayısta başlayıp 31 temmuz
şehir bandosu İle tramvay yolunu Lâkib ede akşaıntna kadar devam eder. GÜlhâne Parkın
rek GüihSne Parkına gidilmiş, V ili ve Beledi
da yer kiralamak isteyenlerin İstanbul Bele*
ye Reisi Prof. Fahreddin K â im Giftay park-
yediyesinde B ahar ve Çiçek Bayramı Komite
Başkanlığına bir dilekçe ile m üracaat etmesi
lâzımdır.
«Danışına Servisi — Bayramın açılış
nünden itibaren GüJhâne Parkında İstanbula
gelecek yabancılara h e r tü rlü bilgi verebil®*
cek b ir servis bulunacaktır.
«MlUcâfatlı Çiçek Alayı — Mayısda ya
pılacak bu defileye her azsu eden çiçekle
süslenmiş arabaları ile îgHrâk edebilir. Süs
lenmiş arabaları İle alaya iştir&k edecek olan
lar nihayet 15 mayıs akşamına kadar GfillU-
hâne Parkında İstanbul Belediyesi Bafceler
Müdürlüğüne y a» ile veya şıfâben müracaat
la kayıtlarım yaptırmaları lâzımdır.
«çiçek arabaları 22 mayıs Cumartesi g&*
Bahar ve Çffek B ayrım a)* S ig a ra n paketi nü saat 14,90 da Taksimde Mete caddesinde
nebçei) toplanacaklardır. Jü rf heyeti bu arabaların
http://groups.google.c<
ANSİKLOPEDİSİ BAHA » VE ÇİÇEK. BAYSA.MI
1859 —
arasında birinci, [kinci ve üçüncüyü seçecek, 11 — Ateş o y u n la rı: Her afcşam Parkın
nakdi ifcrilttSyeler Bdetıeceltlir, A rabalar ara deniz tarafında ateş oyunları yapılacaktır.
sında diğer derece ila n la ra m adalyalar dağı 12 — Parkta açılacak sergiler :
tılacaktır. a) 30 Devlet Kızılay ve Kızılhaçlarımn
«Önde şeh ir bandosu olm ak üzere çiçek iştirâki ile Kızılay Cemiyeti Eminönü Şubesi
artralarından m üteşekkil alay, Mete C adde tarafından tertip edilen Milli kostümlü enler
s i n d e n hareket edecek, Taksim C um huriyet nasyonal bebek sergisi.
Abidesi ününde "bir m üddet tevakkuf edip b) Müsabakal! çiçek ve süs fidanları
âbideye çelenk konulduktan sonra yoluna de< sergisi ıBu sergiye arzu eden iştirSk edebilir)
vamla Beyoğlu. A tatürk K öprüsü iGazi Kflp- c) Müsabakalı ktimes hayvanları sergisi
rüsui. Bayazıd yolu ite GUlbâne Parkına ge Hu sergiye dc arzu eden iştirak edebiliri».
lerek tahsis olunan mevkii alır, halk çiçek Bu broşür - rehberde büyük noksan 1904
arabalarını ziyâret eder, bu sırada arabalarda yılında Gülhane Parkındaki eşya teşhir ve sa
bulunanlar ile halk arasında çiçek m u h are tış pavyonlarını ve kurulan çarşıları tesbit et
besi yapılır. memiş olmasıdır. *
«Gülhane Parkında eğlen celer: Bu brogürde yazılan şeylerin hepsi ta
1 — Meydan sahnesinde h e r gün akşam hakkuk ettirilm iş olmakla beraber, aşağıda da
iizeri başlıyarak saat 24 c k ad ar T lirk musi- iöyliyecegimiz gibi Bahar ve ç i ç e k Bayram
' tisi konserleri, tanınm ış ses sanatkârlarım ızın larının Gîilhane Parkı S erg i-P anayırın d a bu
konserleri, milli oyunlar, varyete n um araları, canım park tahribe uğramış, avâmî b ir çapul
hokkabazlar, akrabot ve canbaz gösterileri. culuk da daima göze batmıştır.
2 — Kukla m ahallinde akşam Özeri kü Meselâ tü rlü tü rlü eşek arabaları ve d e
çükler için kukla,, g eceleri karagöz gö steri veler h alad an ve çoluk çocu id an arzu eden
leri leri b ir ü cret karşılığı park da büyiik yolda
$ — Sinema m ahallinde geceleri sin e taşım ış, dolaştırm ıştır; devecilerin ve araba-
ma gösterilir. c ila n a sözde m illi kıyafetleri bir sefalet ör
4 — Akşam fecrind en gece saat 24 e ka neği olm uştur.
dar 2 num aralı sah nede Sulukuie ekipleri de Lokantalarda ve kabvehânelerde garson
vamlı bir surette gtJsteriler verecektir. la r hem en bilâ istisna bıçkın güruhundan ol
(Yukarıda gösterilen bu eğ lenceler pa
m uştur; h a ttâ bazı içkili lokantalar, kendi
rasızdır),
lerini Mhiş fial talep lerin e soydurm ak istem e
5 — Lunapark: Bağçetıin m uhtelit yer
yen m üşterileri pataklam ak için «fedailer.'..»
lerine üç biiyük Lûnapark k u rulacaktır. Şim
beslem işlerdir.
diye kadar m em leketim izde görülm em iş yep
Parkın bâzı köşeleri köftecilerle Tahfa-
yeni atraksiyonların dn dahil bulunduğu hu
kalenin. Uzunçarşjbaşınm ara sokaklarına
Lunaparkların seyri de bedavadtr.
dönmüştür.
8 — A kvaryum : Yüzen, sürünen ve
uçan hayvanlardan m ürekkep zengin bir m eş Yemek sepetleri ve çıkınları ile gelen bîr
her görmek isteyenlerin em rine am âde bu kısım halk, çem enlere serilmişler. Gülhöne
lunacaktır. Parkını Hıdırellez gününde Kâğıthâne ve
7 — P anayır y e r i: Hor tü rlü sinema, Bayrampaşa Çayırlarına çevirmişlerdir.
canbaz ve saire gösterileri. Z955 yıl! Bahar vc çiçek Bayramında bir
a — Sirk : Zengin yurtiçi hayvan çeşit yenilik olarak Tekel İdaresinin çıkardığı ve
leri bulunan Avrupanın m eşhur «Oniversal* yalnız Gülhane Parkındaki Tekel paviyonu ile
sirki h e r gün matine, suvare tem silleri vere tütüncü barakalarında sattırdığı sergi sigara
ceği gibi sabahtan itibâren vahşj hayvanlar sın! kaydetmek lâzımdır. 20 aded kalın ve
teşhir edilecektir. yassı sigarayı ihtiva eden bu mukavva paket
9 — Parkın m uhtelif kısımlarında kail ler 50 kuruşa satılmıştır; paketin üstüne Ba
veler ve temiz bir lokanta bütün bayram nılld- har ve Çiçek Bayramının amblemi olaıı bir
dstince serviste bulunacaktır, kırmızı lâle resmi ile, lâlenin kıvrılmış yap
10 — Ş eh ir Bandosu : H er g ü n aksam, rağı için» Ahırfcap'.ı fenerinden Saraybumıı
üşürleri k o n serler v erecektir. na kadar bir İstanbul jilueti konmuştur.
m/group/merakediyorum
BAHAR ve ÇİÇEK BAYRAMI — 1B60 — tVTANItJL
J9â0 ve 1951 yıllan istisnâ edilirse. GUI- Bahar ve Çiçek Bayramlarının İstanbul şeh
hâne Parkında 1952 den 195? yılına (tadar her rine en güsel yâdigârlandır. Ayni kadirşinas
sene en az bir ay devam etmek ttsere kuru- lık yolundan gidilerek Gdkayın büstünü de
lan altı sergf-panayu\ eğlence saboları ile *a- o açık hava galerisine koymak muhterem ha-
tıı ve teşhir barakalarının yapılması için bir teflerinden beklenir.
kısım ağaçların kesilmesine, bir kıtım agaç-
lann da bayramın devamı müddetinde tiirlb BAHAR VE ÇİÇKK RAY RAH! IİATIHA
vesilelerle gerilen teller ve çakılan çivilerle SERİSİ POSTA puL L A ftl — 1950 yılında
tehlikeli şekilde zedelenmesi do)ay*iy1e eski tstanbulda Gülhâne Parkında İstanbul Valili
ve teribi bir sarayın has bahçesi olan bu gö- ve Belediye Reisi Ord. Prof. F.K. Gökay tara*
jel parkın gaz ile lâkib edilebilecek şekilde tından tesis edilen Bahar ve Çiçek Bayramı
harablslne sebep olmuşdu. için Türkiye P.T.T, İdaresi dört parça puldan
Gülhane Parkı iaden bunalmış dar gelir mürekkep bir hâtıra serisini 19 Mayıs 1956
li İstanbulluların yaz aylarında hutur ve sil* senesinde tedavüle çıkarmıştır. Pullar Anka?
Xun arayarak d^Iasdığı, oturub dinlendiği tek rada Yeni Desen Matbaasında basılmış olup
yer idi. Bahar ve Çiçek Bayramı sergi-panayt- danteller hâriç resim, yazı ve rakamları ihti
ruıın tfcramınca parka girmek için 25 kuruş va eden çerçevenin eb’adı 21 x 33.5 milimet-
dühutiv* kondu, pek garib olan bu duhiliye de redir; pulların fiat, resim, renkleri ve baskı
şöyle dursun, kurulan sergi-panayır ile par sayısı şÖyledir: ,
kın nezih sükûnu ve huzuru da kalmadı; kah- 10 kuruş K ırandl kırmızı SOOjOO aded
vehânelorde, içkili gazinolarda ve satış bara Lâle j»n 2.500.600 >
kalarında son haddine kadar açılmış radyolar GUI kırmızı 1.ÜOD.DÛO »
ve pikaplarla bir gıdgufe ve velvele girdabı Zambak koru sa n 100D0D »
haline geldi, böyle hâyii hûy âlemlerinden
Bu ta rif den de anlaşılacağı gibi bîr «çi
hoşlanan eelM vç erâzil fillrûhunuö akım ile
çekli posta pulu serisi» olan bu pullar gerek
ayrıca bir Dâriilnedvei H aşârât oldu.
resim , gerek baskı bakımından son derecede
Bahar vq Çiçek Bayramı sergi-panayır-
İptidaîdir; meselâ Belçika kongosu, Somalia,
lan için tstanbulun böyle mâmur bîr huzur
Çekoslovakya, Fransız Batı A/rikası, Yunanis
ve sükûn köşesi yerine meseli yine denir,
tan, İndenosya, Yugoslavya. Macaristan, Avus
kenarında, Gülhâne Parkının az İlerisindeki
turya, San Marino Hollanda AntiUeri. Çin ve
harabezfir alan seçilmiş olsaydı bilâkis oranın
imârına yol açılmış olurdu. Islanda’mn çiçek resimli posta pulları karşı
İstanbul Ansiklopedisi Bahar ve Çiçek sında bizim bu dört pulumuz ancak yüzümü
Bayramları sergi-pajıûyıriarmın GÜlhtne P ar zü kızartmaktadır.
kından kaldırılmasını pek isâbetli bir karar B ahar ve çiçek bayramı hâtıra serisi pul
olarak kaydeder: buna karşılık, F K. Gökayrn ları ellişerlik tabakalar
tesis etdiği Bahar ve Çiçek Bayramları eğ halinde basılmıştır. 1955
lencelerinin, sergi - panayırlarının büsbütün de bayramın devamı
kaldırılmasın* da teessürle yazar; hulâsa bu müddetince (20 Mayıs -
tesis İstanbul şehri şehîri için elhak lâzım 20 Ağustos) Gülhane
İdi. ama yeri GOlhftne Parkı değildi. parkında bir P.T.T, şû-
Fahreddin Kerim Gökay, büyük adamlara besi açılmış ve bu şûbe-
has hlr kadirşinaslıkla Gülhane Parkına 1956 de hususi bir damga
yılı Bakar ve Çiçek Bayramında parkın mü- kullanılmıştır. Bu pul
essisi şehremini Cemil Paşanın (B .: Topuzlu, ların tedavülden kaldı
General Cemil) bir büstünü reksettlnniş, 195? rılma tarihi 31 Aralık
Bahar vc Çiçek Bayramında da bu büstün ya 1900 olarak tesbit edil
nma, yine tstanbul şehrine büyük hizmetleri miştir Fakat pullar P.T.
dokunmuş şehiremioi ve belediye reislerin T. şubeleri gişelerinde Bahar «e ÇiÇ*k JfcUr»
den Operatör Emin Erkui, Haydar. Muhiddin bu tarihten evvel tüken camı faalin nerM P**
Üslündag ve Lütfi Kınların büstlerini koy- miş olacaktır ki. pulcu U puUanadao biri
durımışdu. Tuncdan dökülmüş bu beş büst lar tarafından kolleksU (İtesim: BehfeM
ht+p:/ / groups.google.com
/LVSÜCLOPBDt*!
1001 — »AlftR ETEtfot u^m cd)
fto e a ü r üzerlerindeki fiyatlın bir miktar bir « Felsefe tarihi >. Elle Rabier'den
yskanya «atılmakla idi 19S8 Pullun Kata 4!846*1932) bir «Mantık* tereerae ettiler, her
logunda 1938 Hatlar çuüur:
iki « e r büyük UgJ uyandırdı; «onra Aiımed
dam gam damgalı Nebil İle beraber daba ağır mevzulara girme
JO kuruşluk 20 k r 20 kT. cesâretinl gösterdiler materyalist alman fl-
İS » 30 kr. 10 kr tosofu Lü(J\vig Buchenr’den IİB24 - IBM)
20 » 10 k r 20 kr. «Madde ve Kuvvet» I, Alman filosûf*Wyolo)ts-
90 » 125 kr. 75 kr. tl Ernest Haeckel'den (1834 191*? «Vahdeti
Vüeud* u terceme ettiler, bu iki « e r İsUm
BiU: IMS FuUıu K»l*lo#u. Amprifan Mft M«c-
ntmcıa» nUtctlcr ansı İmakaıaın 2ft jubjt 1S60 ta. akaaidlne bağlı Türk aydınlan ünrinde mü
«mi eaıhaıı. tercimlere karsı çok şiddeti] menfi Mr ttpkl
uyandırdı. Çok ağır tenkid edildiler.
BAIIA TEVFİK — Muharrir, gazeteci, Baha Teviik «Rehberi İttihadı OMmni»
fjtlr adamı: 1831 de I /m irde doldu, orada mektebinde felsefe muallimliği yapıyordu,
akudu, idadiyi bitirdi. İstanbula gelin Mülki oradaki d en notlarını da 1912 de «Febefe>
ye Mektebine girdi, bir yandan da yun w ba adı Ue nedretti.
sın hayatına a tıld ı 1908 meşrutiyetinde he- Aşağıdaki satırlar çok değerli bir Gkİr
nOı İS-19 yaşlarında olmasına rağm en şöhret adamımızın İstanbul Ansiklopedisine »eril
basamaklarım kolaylıkla çıkdı, âteşin zekâsı miş notudur:
ve geceleri gündüze katan okuma aşkı iie Bd- *190® Ue 1916 anam da neşriyat hayalı
vükşehrin aydınlan anısında (niimlaz bir mev pek kısa sürdü. Materyalist olarak taassub-
ki sahibi oldu. dan çok akide ve itHcad Ue mücadeleye çalım
1911 de «Felsefe Mecmuası». 1012 de dı. Felsefd Ferd isimli eserinde agkd»n »çı
•Zekâ» adı İle İlmi ve edebi mecmualar f i ğa entellektüel anarşizmi temsil ve müdafaa
kirdi, pSyidar olamadılar; makaaleierinin bir etti. Gazetecilik ve muharrirlik hayatında tae
kumuu da devrinin diğer mecmualarında neş prensipleri üstünde durmayarak osmanlı ce
retti. Meşnıtlyetde ciddi ve m iîahl mecmua miyetinin esas ameli meselelerini »amaninin
ve gazetelerin m antar tarlasını andırdığı sı ihtiyacına gOre zekâ ve ces&retle lenkld ve
ralar Baha Tevtlk de tEşe*» adı ile b ir mizah tahlil etmesini bildirdi. Namdı Kemalden Hi
gazetesi çdunntıdı, kapadılar, adını «Elmâ- za Tçvfik ve Ahmed Hâşime kadar hücum
lim» yap di, onu da kapadılar, «Yine o..» is larını hiç bir kıym etten esirgemedi. Maale
miyle çıkardı IBu İsimlere bakınu). sef bu arada şiire ve şâire karşı gösterdiği
Teli/ ve tereemİOTinde aslı Arnavud olub a jin düffraan2ı|ı her hangi Wr-doktrine bağ
sonraları Arnavudluğa gitmiş olan Ahmed lamak sureti ile İ2ah etmek mftmkOa değil’
JJeMİ adında b!r arkadaşı ile müşterek çalrç- dİT>.
mqdt, İbrahim Alâeddln G&vsa bu Ahmed 1616 da henüz otuzbeş yaşında tken t*-
Nebil için: «Tahsili dfivisi ihmal edilmiş bir apandisit iltihabın
hayli zayii oldu dan öldü, Karacaahmed Mesarlı{ına defnedil
tundan müşterek di. Baha Tevfik, bir hakikattir ki. mllfrid ma-
denerinde kıymet yalümin tesirinden kurtularak Türk irfanına
Ptfı taUatiyle Ba daha faydalı olmağa bağladığı olgunluk çatı
nın eşiğinde üfOl etmiş bir kıymettir.
ta Ttvflk'e a ittir,
diyet, pek indi biı BAHÇE — (B .: Bajçe>.
iıOküm olaa gerek-
dir. Baha Tevftk de BAHÇE TİPİ VAPURLAR — 4B.: Dol-
mababçe Vapuru; Fenerbahçe Vapuru; Paşa-
Ahmed Nebil de
bahçe Vapuru).
mUabet ilim ve ma
teryalizmin tesiri BAHİR EFENDİ (Easeyid Mehmed) _ On-
ıhında kalm alar dokımıncıı asrın birinci yansında yaşam4 /e
di; Alîred FouUMe' Rafa* m m ■«> pek çok talebe yetigtlrmit değerli Mr UUk
(1836 - 1012) , ««“ > hattatı 1700 da dofdu. 1805 de battala/in en
ı/group/merakedıyorum
— 18 62 — _____________________________ İSTAMmJL
[ f a i t
M e h m e d B â h lr K e n d i n i n h lr y a tısı
yaşlısı, o devrin pefc güzel tâbiri ile Şeyhüb nâm elcrin en nefisi ve minyatürlü bir nüs
hattatın olarak öldü, kabri Eyyubda Kaşgarl hasının Topkapu Sarayı Müzesi Kütübhâne-
Dergâhı önündedir. sinde herkese gösterilmeyen memnu kitablar
Mevlevî lârikatine intisab etmiş, ömrü bo arasında bulunduğu sşUlilmiş, fakat eser gö-
yunca devrişâne yaşamış, rızkını yazı hocalığı rülm em işdir. Yine rivayet edilir kİ içinde
İle temin etmişti. Enderunu hüm âyun ağaları A bduüah B u hânn in on k ad ar minyatürü bu
na tâlik muallimi tayin edilmiş, haftada bir, lunan gaayet güzel bir bahnâm e de Armanak
salı günleri saraya giderek bu vazifesine y a la r Bey Sakızyan'dan satın alınmış olub. H, E.
ca devam etmişti- H alkdan istekli olanlara da A rdanın zengin kütübhânesinde bulunmakta
perşembe g ünlen H alıcılar Köşkü civârtnda' dır.
kİ evinde yazı öğretirdi; talebeleri hiç b ir
BAHRİ — İkinci Abdülhanıirî devrinde
man ikiyüzden aşağı düşmemişti. Evindeki
îstanbulun «Koltuk» denilen gizli umuaıhâne
ders günlerinde meşkini alan talebelerinden
— randevu evlerinin en m eşhurlarından biri
iki gencin eline b irer m ürekkeb şişesi verir,
ni işleten b ir kadındır; kendi adına nisbetle
çalkatır, onlar yorulunca şişeleri diğer iki
anılan evi A ksaray’ın az ötesinde Çapaçeşme-
gene alır, bu suretle m ürekkeb terb iy e e tti
sind e idi.
rirdi. KâğJd hususunda da son d erecede titiz
B ib i.; A hm ed R a s im , F u h ş l a tik .
di. meşelerini dâima en ala kâğıdiara yazdır-
tirdi BAHRİ BEY (Cıicej — Topkapu Sarayın
Bibi.: W. K. İnal, Son hattaliar. daki A kağalar taifesinden son senelere eriş
miş bir sât idi: boyu 1,30 kadardı ve pek şiş
BAHNAMELER — Mevzuu n igâre ve ci
mandı, âdeta yuvarlanarak bir -kaplumbağa
van olmak üzere cinsi m ünasebetlerden pek
s ü ra ti ile, elinde baston, y ü rü r ve incecik sesi
açık saçk, müstehcen bir lisan ile bahseden
ile saray avlularını çın çın öttüdürdü. Hafı
eserlere verilmiş isimdir, çoğu a sırlar boyun
zasında bulanık şekifde sakladığı hâtıraları
ca tstanbulun külhânî nıeşreb m ünşileri ve
insicamsız bir velûdiyetle durmadan anlatırdı,
nâzımları elinden çıkmış ve b ü tün bahnam e
herkes kendisi ue takılır, mûzibîik eder, o da
yazarları isimlerini gizlemişlerdir. K überâ
su retâ şikâyetçi görünür, fakat kendisi ile uğ-
ve rical için nefis hatlar ile yazılmış ve birer
raşılmazsa âdetâ kızardı 1945 senesinde 65
sanat eseri m inyatürlerle tezyin edilmiş bah
yaşını doldurm uşdu, tekaaude sevk edildi,
nameler vardır, Eskiden elden ele gizli dolaş ş a r iî Anadolu taraflarında olan memleketi
tırırlar, ve herkes istinsaha ve evine sokmaya ne gitti, az sonra da hemşehrileri ağzından
cesaret edemezdi. Pek nâdir olarak Bayazıd
orada ö ld ü fü öğrenildi.
sahhaflanna düşen bir bahnam e zamanımız
B ib i.: E. H. Ayvprdi, not.
da da herkese g ö sterilm e y i gizli ve oldukça
yüksek fiâtlaria satılır. Istanbîılda adı gizlen BAHRİ BEY (Oduncu) — Geçen asrın
miş bir matbaaya İkinci AbdİİUıanıid devrin ikinci yarısında Üsküdarın okumuş yazmış ki-
de bastarılmış ta§ basması ve içinde gaayet şizâde kabadayılarından. Üsküdarlı halk şâiri
ibtidai müstehcen resinüer bulunan b ir bah Vâsıf H ota m erhum Istanbul A nsiklopedisine
name yayınlanmış olub bunun da mahdud verdiği notlarda: «Doğancılar ahâlisindendir;
nushateruM pek nâdir olarak rastlanır. Bab- hiç b ir ferde ziyam âokıtntttamifr bilâk* ^ef
"httjr/^röüps^oogte^efc
A ysIK toP gP B r _ 1(S3 _ RAIIBİYE <Tldamb«ıı
,/group/merakediyûnum
— 1864 —
İŞTAHI CL.
BAHRİYE AAAUÖI
http://groups.google.cor
jÜrfîKLOPEDTSt
—■ 1885 _ BAHRİYE ÇİFTETELLİSİ
/nrouD/merakediyorum
’ -niVfc HAMAMI SOKAĞI — 1886 İSTAÜBUI.
Beykoz ve S u lta n iy e ç a y ır la r ı. Y û şa v e Ç a m niıı nağm elerine uyan her boydan ve her yaş.
lıc a te p e le r i. K u ş d ili. F e n e rb a h ç e v e h e rb ir i- dan kıranla, delikanlı ve çocuk; ele avuca
n in k e n d in e m a h s u s liirlfl g ü z e lliğ i o la n B ü - sığmaz ruhlar. î*vk, neş’e ve şetaret içinde
y ilk ş e h rtn Y ü z d e n t e l a m e s ire y e r i z u r n a v e göbek atm ış ve oynam ıştır; bu arada bilhassa»
Ç if te n a g a ra la rla İ n le r k e n . B a h r iy e Ç if te te llis i- hovardalıkları ve bıçkınlıkları ü e Istanbulda
yam an tip ler olarak tanınm ış Bahriyeliler, bu
ç irtrieliiy i kendilerinin bir glilbangi haline
getirm işlerdi. B ahriye ÇiftetolÜsûıin ne za
man bestelendiği, kimin eti ile son (eklini al*
rlığt m aalesef tesb it edilem em iştir; fakat kuv
vetle tahm in o lu n ur kl AbdlîlâzU devrinden
geriye gidemez.
http://groups.google.cor
ANSİKLOPEDİSİ
— 188 7 — BAMKİVfcLt
kivşagı köşesinde K iidım ehm edefendi Camii, let, klipliklü denizin son derece güzel, dehâ
tlnlu» ileride K adirnehm ed ilk okulu yan te p . eseri bulunm uş rem zidir
I hfJİ bulunm am aktadır. Sol kolda ik işe r k atlı Pâlcl, evvelâ Ingiliz donanm asında kul
ahşap evlerle tah ta, çinko havaleli bahçeli ge
n/arouD/merakediyorum
BAHRİYELİ _ İM İ — tSTMTBOL
http://groups.google.
ANSİKLOPEDİSİ — »8#S — BAHRİYELİ
attırıp al çuhadan işlemeli kısa vc kolsuz sının efradına benzetilerek Bahriyeli ünifor
saltayı çıplak gövde üstüne giydtrtti (B .: HU- ması takib etti. Bu kıyafette T ü rk Bahriyeli
styinpaşa ÇıplafU- sinin hususiyeti olarak başdakt fes ü e bele
«Kalyancuların içinde şe/ı:r eşkiyâsı tip sarılan kırmızı yün kuşak oldu.
ler göğüs kıllarım tıraş eder, iki meme başı «Bahriyelilere m iriden verilen eşya ara
ortasında bir tutam k ıl bırakırlar, bu kıllara sında kırmızı yün kuşak 1908 meşrutiyetinde
birer küçücük inci ite bir mavi boncuk geçi kalkdı. Birinci Cihan Harbinde de fes kaldı
rirler, adına da sine perçem i derlerdi. rılarak bahriyelilere hususi bir serpuş kabul
tYeJkenli h arb gem ileri kalkıb buharlı edildi ki çocuklara sünnette giydirilen takke
barb gemileri devri başlayınca kalyoncular da lere benzerdi diye tâ rif edebiliri!. Cumhuri
pitoresk külhan! kıyafetleri ile tarihe intikal y e t devrinde şapkanın kabulü üzerine bahri
etti, 1ikinci Suttan M ahmud devrinin sonu, yeliler de alman bahriyelisi kepinin benzeri
Abdübnecid devri taşların d ad ır ki tersaneliye b ir kep giydi k i zamanımızda 'başlarında taşı
.Bahriyeli» adı verildi. Gömlek, çağşır, salta d ıkları kepdir.
kısa bir müddet devam etti, tkincı Mahmud «Bahriyeli üniform asında kış için siyah
devrinde Kapdnnıderyâ H usrev M ehmed Paşa şayak, yaz için de beyaz keten kabul edildi,
Bahriyelilere serpuş olarak fes giydirdi ki yaz için siyah şayaktan yapılan keplerin üst
Osmanlı as tabla kısm ına beyaz ketenden bir kılıf geçi
kerinde i l fc rildi».
defa fes gi Elimizde eski bahriyeli kıyafeti üzerine kıy
yen B ahriye meti çok mühim olan iki fotoğraf vardır:
liler oldu. F e bunlar te r bıyıklı iki şehhaz delikanlının boy
si de, İngiliz p ortreleri olup tstanbulda Beyoflu Caddei-
donanma kebirinde Vasll Kargapulo Fotoğrafhanesin
de çekilm işlerdir; sahhaf-koltukçu Nizamed-
tfin A ktuc vasıtası ile Keçecizâde tzzet Fuad
Paşaya aid b ir evrak tom arı arasında elimize
geçm iştir; resim lerin arkasında kurşun ka
lem le fR ifa t Beyin bahriye talebelerinden!
ibâresl yazılıdır; bu iki bahriyeli gencin giyi
minde fevkalâde şayâoı dikkat hususiyet,
pantaton yerine tskoçyalılar veya Yunanlı ef-
zonlar gibi birer eteklik giymiş olmalarıdır;
baldırlarında İşlemeli tozluk, silâhlığında çifte
labacca ve işlemeli saltalarının köşesin
de ayyıldız nişanı ve al feslerinde mavi
püskül bulunan bu gençlerin hatıgi ba-
riye mektebinin talebesi oldukları ve
resimlerin hangi tarifede
çeki lifi, mıı alilin Rifal
Beyin kim olduğu tesbit
edilemedi. Batıriyeroizde
bu eteklikli kıyafetin
pek kısa sürdüğü söyle
nebilir, belki de Kırım
Harbi yıllarına rastlamış
olacaktır. Ayni tomar
içinde İzzet Fuad Paşa
nın da 7 - S yaşlarında
iken bu eteklikli bahri
yeli üniforması ile çekil
A ügiidlD y ı l ı n d a s ü v c r l » I i l ı « ' * ” I m lır ly e lU » '
( H M İ ın ; S. B (ra ta lıI miş bir resmi vardır.
'n/group/merakediyorum
b a h h iv e U — 1870 — ISTAKbUL
B ahriyelilerin beyazlar giyin eti yazın ikinci AbdlUhaırtltt devrinde, bassn ağzı Ue
müjdecisi, siyahlar giymesi de kışın habercisi .rDonanmayı Heybet m akrum denilen Osmanlı
b ilin ir : b a h riy e lile r J mayıs/ta şapka beyazım Donanması Ifa tlfd e len ger üstünde yabnif,
takarlar. 15 mayısda bej'aî ketenler giyilir. • lenger end&zı mehabet» olarak dipleri mıd.
1 kasımda da şapka beyazı çıkar R. E. Kovu ya bağlayıp SdeU çüriim ege te rk «iilmLftir.
193? de »Her Gün» gazetesindeki yazıtını bu çürüm üşlerdir Tâlim , yorindc/l kıpırdam a,
miinascbelle jfiyle bitirm ekledir; yan gem ilerde İcâbında bir g ö steril mahiye
^Bahriyeliler şapka beyazını 1 mayısda tinde kaim li, o devrin, m eseli «Resimli Mâ-
takarlar, beyai Jorm alam ıı da mayısın onbe tCsuıât» gibi m ecm uaları tçin, «efrâdı bahriye
{inde giyerler. Aman çocuklar beyazları giyin nln ta lim le ri resim leri* {ekilm iştir. B ahriye
artık, havalar ısınmasa da sizi p ap aty alar gibi lile r de şehirde gezip ta?m a ve bıçkınlık yo
göriir. bahar geldi diye h iç olmazsa avunur, lunda bol bol zam an b ulm uşlardır. «Nüveydi
aldanırız.. Ba yıl kış yakam ızı h â li bırakm ı FOtûh» adındaki yelkenli tâlim gemisi yılda
yor, gider gibi görûnûb geri dönüyor..*. b ir se fe r M arm aradan d ıja n çıkm am ıştır.
A hmed Hasim İkinci 'Ab-
dülbam id devrinde Galata Ti
y atrolarının nam lı kantocu oyun
cu te la m d a n bahsederken
B ahriyelileri İstanbul balinadan
Söyle b ir kalabalığın arasına
katıyor:
«Tutkun m u aradınız? Alın
size b ir g ü ru h daha!.. Mektepli
E fendilerden, Tophane lüleci
lerin d en . gözü acıtm am ı; miras-
yedilerden, Haddehâne Beyle
rinden. n işan lan k o ta m d a bi-
«riDCİ, ikinci sınıf tulumbacı re
islerinden, XaragümrUk, Edir-
nckap-.ı. Galat, Sulu manastır, Sn-
roatya kopuklarından, Boğaziçi
D alyancılarından, Bahriye ne-
râtından, ffizâmiye çavuşların
dan, askeri kanunlardan, Kara
deniz uşaklarından, mavnacı, kü
rekçi esnafından mürekkep bir
gürühi enbuh...»
Galatanın bu batakhane ti
yatrolarından Amerikan Tiyat
rosunda Köçiik Amalyanın bir
«Tayfa Kantosu* da bilhassa
bahriyeliler tarafından coşkun
takdirler, tekdir yerinde yere
ayak vurmalar ve ıslıklarla kar
şılanırdı. Ahıned Şasim -
«Amalya, gemici rufıaüi gi
yerek k ask etin im kordolisını
uçuı’a uçura sini sık t patilaloıt
ile çıkarak:
Nfiveyıli Flllüh rillm smnlfllhde halıHy«llle K a lk ın lu y fftlnr
İMnd JMıdiniıami'l ılF-vrl CıKItli fo lp o l& r
Içcffm $anth
;1
(Kesini S, Bo/csılt> Olıtlınt hapHb
http://groups.google.cof
A«rtK L 0p n > isl
— 1871 — BAHRİYELİ
/oroup/merakediyorum
BAH RİYELİ — 1 8 72 — İSTANBUL
http://groups.google.ee
r
*_vsl»CU)PKnJs! BAimİYE MÜZESİ
— 187S —
>m/group/merakediyorum
BAHRtVE STZARETt - 1874 —
group/merakediyorum
BAHŞİŞ — 1BÎ8 — tSTAKBUL
hademeye «Bir kahve içersiniz» diyerek ver- mah$us şüphesini uyandıracak kadar yUksek
flıgıprt, finizin kıymetine denk 20 lira. 30 alır.
lira, 100 Ura, 500 lira gibi bir bahşiş fcj üç ay B a z a n d a s e r v e t le r i ile, b ilh a s s a k o lay
da tâkib ile alamıyacağınız evrakı yarım saat k a ş a n ılm ış s e r v e tle r i İle ö y les in e şım a rm ış,
içiude etinite getirir. ş ım a rık lığ ı a z g ın lık h aU al a lm ış k im s e le r gb-
r ü İm ılş tü r k i, m e s e lâ 1942 y ılın d a b irin c i
Balçigiıı kıymeti, mânâsı gönülden bagu}
s ın ıf b ir içkili lo k a n ta d a iiç a ra k a d a şı ila
olduğu l»Me lokantalarda, gazinolarda ve em
iş r e l e d e n b ö yle b i r tü r e d i y ü zd e o n u ile
sali pıüesseâelerde masraf pusu lasının yüzde
b e r a b e r 150 liru t u t a n s o fra m a s r a f m ı 6de-
onu nisbetinde tor mecburiyet hâliile kon- d i k le n s o n ra g a rs o n a 500 lira , v e ç h e n pek
mu§tur. ydni bağış olmakdan çıkmış, munzam gü*e] b i r ç o c u k olan ve m a s a s ın ın y a tım d a
garson resmi otmuştur. Bu yüzde ondan gar h u s u s i u şağ ı g ibi e m i r le r in e â m â d c b ek Jeliiği
son vergiii ödendikten sonra ayrıca bahşiş g a r s o n y a m a ğ ın a 1.000 lir a bah şiş v e rm iş, ve
bırakmayan fazla hesabi kimseler garsonlarda v e s tiy e r kıza d a 100 Lira b ıra k m ış tır,
asla hog karşılanmaz, ikinci gelişlerinde İliz*
B a h ş iş y o lu n d a h a k la r ı o l d u ğ u h a ld e dâi-
SieÜerlDde bir İstihsâl sezilir, lüks yerlerde m â m a ğ d u r k a la n ta k s i ş o fö r le r id ir . Her Be
dâfci kaba muamelede bulunulur, en hafifin d e n s e İ s t a n b u l h a lk m u ı b ü y ü k e k s e r iy e ti şo
den yemek sipârişlfirini gaayet geç, kerhen före b a h ş iş v e r m e k şö y le d u r s u n , ta k s im e t
gaflrirler. î&tanbulda yüzde on garson resmi r e n i n k a y d e tt iğ i y o l ü c re tin i k u r u ş u kuruşu
ödendikten başka garsona bahşiş bırakmak n a ö d e m e y e k a lk a r la r . 2 5 k u r u ş iç in m ü n a z a a
âdet hükmüne girmiştir. Hele içkili bir yer ç ık a r a n z e ın â o e b e y e f e n d i le r i g a rü lm ü şt/ü r.
ise, garson da azıcû dilbaz, kaşı gözü dG ye B ir içkilj lo k a n t a d a , b i r b a rd a aa rlıoş k a fa y a
rinde genç ise bahşişini ardında bir kasri ı g ö s te r e c e ğ i iç în îıe s a b p u s u la s ın ı t a r i f e d ışın -
n/group/merakediyorum
- 1878 - İSTANBUL
BAHŞİŞ
da fahiş rakamlarla veya sofraya getirmedi'-' unuttuğu para çantasında 100.000 lira bulu
şeyleri de yasarak gadttirânp dolduran • •- nan bir I--IHİL manifaturacı, çantayı bulub sa
y&zde onunu da bu tutardan İlâve eden kül- hibine teslim eden Mr m?fere 250 kuru* bahşiş
hâni garsona ayrıca batışi kalenderi ile bah verm e.'- kalkmadır.
şiş veren bir adam, S ıtıl fırıt dönen kafası ilo Bir gece evine dönerken çıplak ayanına
bindik aMbs kendisini selâmetle evinin ka çarpan bir büyUk para cii/daıu Uinde hep#!
pısına kadar g&îürdügtl hakte, arabanın taksi biner liralık olmak lidere 26G.Û00 lira bulan
metresine mikroskop üstünde uğraşan bakte ve sahibine götüren fakir çocuk İsmail Bağa-
riyolog dikkatiyle bakar, ve 25 kıınışunu arar na, bahşiş şöyle dursun üstelik cüzdana geçi
iB .; Şoför: Taksi: Trafikl rilmiş altın bîr dolma kalemi çalmakla ittiham
Unutmamalıdır ki bahşiş, cömertük de edilir fB .: Bağıma, İsmail).
nilen asâiet ve necâbet cevherine sahih olan Eski esnaf nizâmnâmelerinde bir gönül
lardan alındığı zaman manâlıdır, kıymetlidir. bağışı olan bahşiş üzerinde ehemmiyetle du
Bahşiş ilerine girin fıkradır : rulm uştur Meselâ Sultan İbrahimin ilk sal'
İstanbul Darülfünunu lağvedilip yerine tanat yıllarında yapılmış bir esnaf nizâmnâ
İstanbul Üniversitesi kurulduğu zamanlar Is- mesi ve narh defterinde hamam bahşişi üze
viçreli Prof, Malche mütehassıs teşkilâtçı ola rine şu maddeler yazılıdır:
rak çağırılmış, mihmandarlığına da 1960 yıl) Müşteri mürüvveten (bahşiş olarak) del-
başlarında vefat öden ve İstanbul Ansiklope lâk ve nalırû akçe verdıküe hauıamcı ücreti
disinin sevimli m uhitten arasında bulunan mûtâdf.-Ieriîii yine vere.
muharrir NâMd Sırn örik tayin edilmişdi. Müşteri, hususen fukara ve misâfırin [ya
Rahmetli cimrice, lüzumundan fazla hesabi bancı) mürüvveten akçe vermedikçe (bahşiş
İdi. taviçreli profesör ilk gediği günler o za vermezlerse) clollâk ve naîır akçe (bahşişi ta-
manın şöhretlerinden vc Darülfünuna da çok Ieb etmiyeler.
yakın olan Bayaziddaki Eminefendi Lokan
Ayni defterde berberler hakkında da
tacına gider, yemekden sonra da dâima 2,5
lira bahşiş bırakır, o tarihlerde büyük bah- şunlar yazılıdır:
fiştür, lokantaya her gelişinde garsonlar ta ra Berberler adam başından bir akçe ala
fından bir prens gibi karşılanır. B ir gün ye la r, mürüvveten bir akçeden ziyâde verende
meğe mihmandarım da götürür, hesab görüp (müşteri bahşiş verir ise) gül suyu döklib riâ
bahşişini bırakınca Nâhid Sırrı fransızca ola yet ideler.
rak: «Bu çok paradır, oflda biri, 25 kuruş kâ Yeniçeri ocağının lâğvuıa kadar Osmanlı
fidir» der. Profesör de mihmandarının sözü Hanedanının bîr ananesi olarak, aber yeni
nü tutar. Garsonlar ftansızca, sözleri anlamaz padişah tahta çıkdığında askere cülfls bahşişi
lar ama Nâhid Sırrının sillesine uğradıklarını verilirdi. Hazine darlığı yüzünden bu bahşiş
anlarlar. Prof. Malche yalnız geldiği günler verilemediği zamanlar büyük gulgulcler ko
de de artık hep Î5 kuruş bırakmıya başlar. pardı fB .: Cülüs Bahşişi).
Lokanta garsonları suçsuz bildikleri bu ya- Eski mahalle tulumbacıları bayram bah
yabancıyı yine eskisi gibi karşılarlar, fakat şişlerini kendilerine mahsus bir gösteri İle
Nâhid Sırrı merhumdan miithiş bir intikam toplarlardı. Üsküdarlı halk şairi Vâsıf Hoca
alırlar kİ. bir hizmet boykotu yaparlar, Eml- tstanbul Ansiklopedisine verdiği pek kıymetli
nefendi lokantasında yemek yiyemez olur, notlarda bu sahneyi şöyle tasvir ediyor:
geldiğinde yüzüne 4ıakaa olmaz, önüne çatal,
«Adamlık esvaplarım giyerek çifte nek-
kaşık, bıçak koymak vibi ilk hizmet dahi ya
kare, klârinet ve darbuka gibi bir çalgı Ue
pılmaz, bağırır, çağırır kulak verilmez, araya
mahallelerinin kapulanm dolaşıp bayram bah
lokantanın sahibi Mâhir Efendi merhum gi
şişi toplarlardı. Bahşiş de ya fenerin yahut
rer, patronun tembihleri de boykotu kaldıra
maz. borunun içfae toplanırdı fB .: Tulumba, Tü-
lıuubacılık). Boruya toplanacak ise su fışkır
tstanbulda şu garib hâdiselere de rast tan ucu tıkanır, para, borunun hortuma ge
lanmıştır :
çen ağzından atılırdı. Toplanan para da ko*
Köprüden Haydarpaşaya giden vapurda ğuşda paylaşılırdı.
http://groups.goog le.
.^ İ5t — 1879 — BAHŞİŞ
Türk dostu Fransız Edibi Pierre Loti Î8- Nitortfl gür c4nö Itaift
tjrtbola geldiğinde bazan Fethiye Camii civa Bir bülbülüyüm gülfenlCL
rında Birinci Daire t ulum basınuı reisi olan Sen n* EvriAyım hulıimnj
evûıdc misafir oturmuş,. B ir misafireti 8öy1*tcn Jûtfundüt* srnffl
bayrama rastUmış, Fethiydiler de sabahleyin Medlıeylfrton hordiMH fteni
bahşişe selmişler. Lollnin misafir olduğunu Kıldım fedû cinli »rtıJ
bilen polisler tulumbacîlan, edibi rahatsız et* ftııdur nSyiıvm aullinım
BjıhfJylo JTvcsrûr et bent
memeleri için önlemek İslemişler.. Bunu pen
cereden gören Pierre Lotj miitevâ^ı bir Türk Olalım bu söa» kaaJt
efendisinin ev kıyafeti ite başında ilk e s i, LûLfi JtüeJAya yok hltl
ûcıkci kulun bekler beyi
sirtuıda patiska onları, vc çıplak ayaklarında Olmagn ihtida nAlI
fipıtık mercan terliklerle kapuyu koşmuş, eli
Bekçi «u gibi akıyor
ile işaret ederek polislerden tulumbacıların Fener* m umlar yakıyor
serbest bırakılmasını istemi?, ve uzatılan bo Bah*i«i gelir «Ifiim
runun içine de bir Nâpolyon (bir Fransız al- B«kcL yollara bakıyor
lunu! almıç.. Felhiyeliter de bu altunu hâtıra tek çin in ağırdır başı
olarak tulumba sandıklarına mıhlamışlar... A yığı gBtmUyor tası
Bah$İ| diye baka baka
On beş on altı yaşlarında bir çocuklum,
Bekçini! de oldu fası
her bayram namaımı vatanım olan Üsküdann
Hr tamügeriflnde kılayım diye ahdettim. Ce CELİYDİ dehrin ftilüdür
nabı Hakka hamd ederim, Üskijdann büyük Bbjı cihan sümbülüdür
Lütfün u Umîd eylemiş
tü küçüklü bütfln camilerinde Bayram namazı Bekçini! İhsan kıüudur
kılacak bir ömrü, bu âda. kuluna nasip etti.
H ânei dil m im ur olsüft
Bir Kurban bayramı sabibı namazdan sonra Dâim gönlü m esrur olsun
üabnye Nâzın Koca Hacı Vesim Paşam a ko Yanık 30 sohbet Mki
nağı önünden geçiyordum. Bahşişe gelmiş Bu kadarca m a'ııır olsun.
tulumbacıları gördüm. Paşa m erhum saraya Eski yaz ramazanlarında, kübera ve rical
gjtmelt üzere büyük üniformasını giymiş ka* yalılarında bulunduğu için, Boğariçi köylerini
psda duruyordu. Borunun içine b ir altım bı ayak takımı delikanlıları, çocuktan iftardan
raktığını ve kâhyasına: sonra yaya yahud kayıklarla yalıların önün
— Koçlardan birini bu çocuklara verin!. den geçerler, ud, keman, kemençe, darbuka,
Dediğini gözümle gördüm, kulağımla iştt* def ile bir s*2 takıntı düzUb İçlerinden güzel
dûn..» (Vâsıf Hiç, 1951). seslileri şarkılar, gazeller, m Aniler, gemAiler
okurlar, yalı sâhibi ile iftara gelmiş misafir
Eskiden tstanbulda ramazan gececi sahur
lerinden bahşiş toplarlardı; içlerinde ayni ta
vakti bekçiler tarafından, hemşehrilerinden
bakadan gayri müslimler dahi bulunurdu. Mu
peyledikleri bir davulcu Ue beraber mahalle*
şamba fenerlerinin ışığında âdetâ bir serenad-
itin sokaklarında davul çala çala dolaşarak
bildirirdi; bekçiter yılan iki bayramında da cılar kafilesine benzeyen bu kayıkların geç*
bayram bahşiş ve hediyelerini, yine davulcu mesi Bogaziçinin yaz ramazanlarına mahsus
mu ile beraber kapu kapu dolaşarak ve her müstesnâ bir gÜ2elligi olurdu. Ondokaunıncu
kapuda bîr münasip mâni okuyarak toplarlar asırda İstanbula gelmiş Fransıg ressamı M.
dı (B.: Bekçi). Dulong'un bu sahneyi tesbit etmiş güzel bir
tablosu vardır.
Bekçi mâni ve destanları, eski Cemiyet
hayatı takımından halk edebiyatında kendi Üsküdarlı Âşık Râzimn Saınalyada Büyük
başına zengin bir kayoakdır. Burada, muhtar Kuleli adındaki meşhur meyhânede hem pat
Yahya Dağlı tarafından derlenmiş ve 1946 dc ronun oğlu hem de miçoluk eden «Serkeş Va
C.ll.P. Eminönü Halkevi kütüphane ve Ya si!» adil bir oğlan için yazılmış bir manzume
yın kolu tarafından neşredilmiş «İstanbul ma- si bu «Bahşiş» maddesinde yakışık alır:
k&lle bekçiîerinin destan ve mâni katarları* Bu meygede nicedir*
adlı eserdçn «Bahşiş Destanı» m nakledelim: Goayct dflnlfin dedi.
n/group/merakediyorum
— 1800 — İSTANBUL
fcAHTİYAflUK
http://groups.google.con
^vstKLOPEDİSI__________________________ ___ | M ) __ BAHTİYARLIK
{siman, mekteplllik Âlemi ne demek olduğu «Mektebi Sultan! o zamanlar yeni tesis
nu. yani geceli gundiulii m ektepte bulunan ço ve küşad buyurulnftış ve medih ve sen an ge
cuklu™ yatakhane, yemekhane, dershane, le- rek payitahtta ve gerek viisyatta ciimle müş-
neffüshâne gibi yerleri hep ayrı idiğıni ve hor takin m aarifi kulaklarını doldurm akta bulun
hanede oraya mahsus işler görülüp aksi görü- muş idi... Badema bu m ektepten (d u nlard an
letniyecegim tafsil elmiyccegii. Şu kadarcık maada kimsenin büyük adam olaımyacagı ve
bir şey anedelim kİ yatakhaneler şakirdam n hele politika m em urlarının bile bu mektep,
yatan uyîtu mahalleri demek olup oralarda ten neş'et edeceklerini işitince...».
imin uzadıya sohbet edilemez iae de birisin Beyoglunda Klanı kahvehanesi — t Aca
den diğerine kol yetişemiyecek kadar uzak ba karilerim iz unuttular mı? Flam «alev» m â
olan karyolalarda şakirdler yattıkları vakit nasına olduğundan bir zamanlar* centilmeni
uykuya dâlıncaya k a tla r y atak kom şuları ile miz Flam da alevi a/dır» la m a d a k i zara/etler
biraz konuşabilir. Vakıa bu dahi memnu oldu pek ziyade tahsin olunurlardı. G aribür ki b u n
ğundan geceleri sabaha kadar yatakhâneyi b ir dan altı yedi sene evvel Flam 'ın kendbi dahi
ucundan öteki ucuna doğru mesaha edercesi alev alarak d a n duvardan ibaret kaldıktan
ne al» terlikleri ile gezen m ubassırlar karyo sonra Daire! Belediye Beyoğlu büyttk caddesi
lalar arasındaki her llirlü musahabeyi m en'e nin tevsii maksadına m ebni o m uhterik duvar
memur iseler de uykuya varıncaya k ad ar ba la rı dahi feda eylediğinden bina zemine be
zı ahbab (ocukların teati edecekleri hükematı ra b e r yıkılmış ve şim di y etin e güzel U r tubaf-
ışitmeınezlikten gelirler..». cı mağazası ve üzerine ü ç d ört katlı b ir h in e
bina olunm uştur... Flam
da b ir h âne idi... M eseli
«Misafirhane» denilidi
mi. Flam 'ın bir ismi söy.
lenm i; olur. «Kahvehâ-
ne» denilirse b ir ismi
daha söylenmiş olur.
«Meyhâne!», bu da bir
isimdir. «Tiyatro hinel»
Bu da Flam ’ın b ir adı
dır. «Muzika ve hânende
hâre!..», Flam ’ın Uti is
mini birden söylemi; ol
dunuz, «Kumarh£ne.'..ı,
en nıühl.n adlarından
birini andınız. <.......hâ
ne!..», daha ilerisine var-
mıyalım. Eihasü Flam
b ir ateşi suîan idi (B. :
Flam Kahvehanesi).
Taksim Bağçesi —
D erhal haber verelim ki
o zam anlar Taksim -ba£-
çesi yeni kttşad edilmiş
olmakla bütün Beyoğlu
halkının m üntcaatgibı
umumisi olup öyle şim
dilerde olduğu gibi o gü
zelim bağçede meydan .
CapUln B. dr»nvillrr Baker*!!! IstnDhu! rvslH lcrlndcıı: yalnız tavus kuşlarına
Liman vc UlLıU kalmamıştı. 0 tavuslara
ı/group/merakediyorum
liTAKBn.
BAHTİYAR SOKAĞI
— 13S2 -
http://groups.google.cor
ASStKLOPBDtSt
— Iftfl3 b Ah u k cCNLest
ş tr uÇ f a t a l a iştirak et
miştir. 1990 y ılı M ayıs
ayında Eçıniadstn Kato-
jjikoc VI u ta Kevork ta
rafından verilen hir kj-
rarla diğer iki ruhani He
birlikte bütün Ermeni
| Kiliselerinden tardoluıı-
muçiur- Yeni Patrik vı-
I zlfeye taşladıktan sojıra
gizlice afları iyin çaltş-
mifsa da Eçmiadzin'den
i menfl cevap gelmiştir.
Buaun üzerine bu meşe.
I leyi kendi aralarında
halletmek için Patrikha
ne ruhâni ve cismanl he
yetleri 1952 Kasım ayın
da bir komisyon kur
muştur. Ba komisyon iki
defa birer beyanname
neşrctiDigUr bunlardan
gayesinin ruhânilikteıı
tardolunmuş şahısları
temize çıkarmak otflugu
anlaşılmıştır. Bu vaziye
ti gören Eçmiadzin Kû-
îogikosu yeni ihtilâfların
' önüali alabilmeğe mec
bur kalmıştır (İ951 A ra
lık).
Bahtiyaryan eski*
dcnberl İstanbul Erm e
ni basınında birçok ma
ile le r neşretmlştir. ve C aptsin D. GrnnviUe Bafcer'ia İstanbul reaiaün-İjHfea:
az çok bettgatli bir vâlz- A m deltı II»anı»ila kale lu p u n
dir. (folcnJo İm davarı İle kapu 1fitti 4» yikhnlflUftfr).
Kevork M. Ppnuılteiyaıı
Pîpslral tâzHer ptjtnUrrie olmuş berki pnbân
BÂHUR GÜNLERİ, EYYÂHI BÂHUR — H aviyi nevruz eyler eyyin» b ib û n r..
Senenin en sıcak yeri günü için şark takvimin*
dekullaoılagehniş bir tâbirdir. Hüseyin Kteım Cumhuriyetin ilk yıllarında tstanbulda
Kanaat Kütüpftarcefii tarafından itinâ ile ha*
I Bey Bl'tylik Türk Lügatinde Bâhur kelimesi
zırlanmı; ve neşredilmiş Milli Nevsalde de
nin arabca isim olub şiddetli hararet mânası $u malûmat vardır:
na geldiğini söyledikten sonra *Ekser lügat
«Rumi Temmuzun Ifl 26 uıeı ve MîUdl
ehli bu kelimenin arabca asıUı olmadığına &a- Ağustosun 2 - 8 inci günleridir. Bâhur. Siri-
tobdirler, Burhanı Kaatı1 bu kelimenin aslı yus burcunda Knnikiii adındaki yıldızın şark
nı şüpheli gösteriyor» diyor, bu yedi günün de astronomları tarafuıdao &700)Uf İrinidir ki
ı 19 Temmuz i]e 26 Temmuz arası olduğunu Arablar bu yıldıza Şârâyi Yemânl, eski Yu
k»y<lederıîk NefTnin bir kasidesinden şu beyti nanlılar da Sırkııs derlerdi Kadbn Yunan hü-
alıyor: kemanından Ipokrat ile Romalı Plin: «Kani*
n/group/merakediyorum
HAKA l BFE.VDİ - 1884 — İSTANBUL
küi'ın doğduğu gön deniz kaynar v e şarab çekinir, in zlviyı şS h rçte tercih etm iş, edîb.
bozulur Safra a rta r, m ahlûkala b ir dermansız şair, zarif bir zât idi. Uçtlncü Sultan Murada
lık gelir» diyor. B ugilnlerde ham am a gitm e şehzadeliğinde hocalık yapm ış, devrin vezir
ğe. yıkanmaya, bedeni te m n bulundurm ağa lerinden çoğunun da hocasıydı. KaVat ne Sa
dikkat etm elidir. Giinesfa kızgın ışığı a)İm da ray ı H üm ayuna g id e r vc ne de eski talebe ve
da gelm em eli, mideyi doldurm am alı Birçok zirlerinin «çiğidi a şın d ın n lı H icri 1003 yılı
kişiler b ih u r günlerinde denize girm em eğe rebtü lah jrinro sonlarında idi, (Milâdi 15M
dikkat ederler, rivayet olunduğuna güre o aralık ayırım sonları? bu kendi halinde Mim
günlerde denize girilecek olursa insanın âzası, adam ın feci b ir cinayete k urb an olduğu ha
eli, ayağı, yüzil gözü aU ea buiaca leke olur beri yayıldı. K ütüphanesinin yanındaki yala
muş. Bu b illu r g ljn k rl lekeleri asla gid erile ğında «açı, sakalı ve ytizü yanıp kavnılmug,
mez». ölm üştii. Şam dan tinünde m ütalâa ile meşgul
iken sakalının tutu ştu ğ u, alevin saçlarını da
BAKAİ EFENDİ — O n altınrı a sır ule
alarak B a kal Efendiyi öldürdüğü intib& ltı ve
masından bir sat olup f a l veya fâıtlori m e t
riy o rsa da b ir cinayetten şüphelenildi; İstan
hal bir cinayîUn kurbanı olmuş. V ak'a ts-
bul halkı ağzında tü rlü dedikodu dolaştı, dev
tanbu.-da biiyük b ir teessür ve heyecan uyan
rin m ü v errih i Selânikli M ustafa Efendinin de
dırm ıştı
kaydettiği gibi bilhassa «avret ihânelidir» de
Bir ara Galata ve Ü sküdar K adılıklarında nildi; fakat suçluyu ortay a çıkartacak delil
bulunmuş olan B akii E tendi halk ile tem astan le r bulunam adı.
http://groups.google.cor
A>'s!KU>peD,s;t — 1*85 — BAKER (C rU filts)
BAK A Y N A L I G E R İZ ET S İN
y.AVİU: DCETTOSL — ikinci
AMİilhamid tiyatro ve balozlarının
gahne vılHL7: kantocu kızları ara
sında en namlısı Şamram’ın söyle
diği duettolardan; gtiflesi şu du r:
Erkek — B ık ayıuLı gr*nz i'LMrî N'fyıle
ŞMimnı — Zevku sefa Ideriı zum, ıie
Erkek — Kara biberim şarkısını -.nylp
jm nrtm — (Bu jarkıyı sS rlcr)
ürkek — RufiUn ™vku u l a ftm vk
Şamrım — Yok çalışm ak kürOk çekmek
Şıngıl 9in#t tM trlm iı
Şimdi baslar garfeimzfc
Nibâvendden bestelenm iş bu
duettonun bestekârı m alûm değil «Bak aynalı seriz elsin Narill'B dütltOMl
dir
B ibi.: Nuhbei Elhaa. şih id olduğu anlaşılıyor ki bu resimler, yer
BAKER ıCsptaln B. Granvltlc) — Tahmi leri geldikçe İstanbul Ansiklopedisinin sahi-
nen 1890 -1900 arasında İstanbula gelmiş ve felertne de geçecektir:
«İstanbul su rları = The Walls of Constantl-
1 — Marmara denizinden Sarayburmı ile
nople» adı ile bir eser neşretm iş Amerikalı bir
muharrir ■ ressamdır. Yaptsğı resm ilerden otuz Ahrrkapu arası bir İstanbul silueti.
adedini, yukarıda adı geçen eserinde m etin 2 — Karadeniz Boğazı ağa, Anadolulu-
dışı batkı ile nesretm iştir. hayatı hakkında vağında Ceneviz kalesi
lıilgi edinilemedi; resim lerinden, gördükleri
ne ssdık bir sanatkâr ve çok kuvvetli b ir mü- 3 — A nadoiuhisan
n/group/merakediyorum
BAKER - G eq t^ - ıaae — İİTA.NBU1
tk .
" V ı~
■>l+jş ~ •
it r .
=vr-
C tn U İ* B. (» n M ilit B ık fr'in U ttn h u l fcnlflifrrlnıIvB :
A w 4 « to k t« a ft m rfü fl* O n c v fc K ı M
http://groups.google.coir
jussfKLOPgPlal — 1887 — BAKICILAR
ı/group/merakediyorum
BAKIR — ım — İSTANBUL
Tbvgar Tepeli Arziye Iİoeahanim İdi (B .: Ar- elinden Çıkmış bereket, sıhhat, saadet yolun*
ziye Hocahanımı. da Kur’&nı kerimden âyetler yazılır, sahip-
«Hatırladığım diğer bakıcılar Mahmud- Icrinin isimleri lı&kkolunur, bu yatılara yine
pa$* Mahkemesinin bitişiğinde kuagunî siyah döğme olarak türlü nakıalar Uâvc edilir, ba
Küpeli Arap. SüKlkrüde Ali Hoca, Mobyardd kırcıların çoğu da bu sanalkârane hakir eşya
aynaya bakan ruroeîill kadın, Aksaray’ca ga- nın Mr köşesine kendi adını yazmayı thro&l
Latah Hamdi Reisin babalığı Ak Arab, Selim- etmezdi, istanbulun antikacılarından Nured'
paşa Yokuşundaki çöpçü ahırlarında tanzifat din Rii^dü BüngUl Dey merhum 1930 da neş
onbaşısı Habeş Ömer. bir alay da Üsküdar- rettiği «Eski Eserler Ansiklopedisi* adındaki
da vardı, eserinde «bakır» maddesinde şunları yazıyor!
«Nuruosjnanlye CamLfnin gerileri üfü «Eski devirlerden beri kullanılan ve Ana-
rükçü Hacı babalarla dolu idi, Karacaahmed- doluda sağlamlığından kinayeten ölmezoğlu
deki Mlskfnler derg&luııdakilerc muradîarın denilen herkösee malûm eşya yapılır. Bakır»
türlüsü için esmâ çektirenleri de unutmaya halı ile beraber bir çeyiz eşyasıdır, Anadolu-
lım,..». da kullanılan kalaylı bakırlardan maada yük
BAKtR. BAKIRCILAR — İstanbulun lüklerde raflarda kiîil bakır takımları durur
günlük hayatında teneke ve aluminyom kap du, bunu bir servet toplantısı addederlerdi;
kacak iaammünı etmeden ev - m utbak eşyası Harbi Umumîde köy köy ev ev gezen topla
tamamen bakırdandı; evlerin bak ır takımları yıcılar bunlara da musallat oldular; Türk ba
aile serveti oiâfak mahiııı kıymet laşırdı. Ba kırlan vapur vapur Amerikaya taşındı durdu,
kırcılarda istanbulun büyük servet sahibi es öyle ucuz Hatlarla elden çıktı ki. bugün an
nafı idi. Zamanmızda şehrirnizin bakır esnafı lıyoruz, meğer o güzelim eski döğme bakırla’
nın yü2d* doksanı i r a d e n i z yalısı halkından- nmız iyi izâbo edilememesinden âdeta bir gü
dır, fetihten beri böyle mi ola gelmiştir bil müş halitası imiş. Hattâ İkinci Mahmudun
miyoruz. bir kayde rastlamadık. Kara beşlik dedikleri bakır parada tam 26
kuruşluk gümüş bulmuş, tesbit etmiştim, iş
Geç-^n asrijı sanlarda kadar bakın hem
te hu yüzden bütün Anadolunun bakır serveti
levha haline getirirler, hem de levha bakırdan
elden gitm iş ve sonradan kalaylı kısmı da
kestikleri parçaları boy boy kazan, tencere,
kuşhane. saban, tava, tas, leğen, ibrik, göğüm, elden çıkarak tenekeleşm iş b ir hale gelmiştir.
bakraç, kova, maşraba, sini mangal, şamdan, «İşte bu döğme bakırdan bir tencere 2.5
buhurdan, gülâbdan kalıblannda dökerek bu okka, b ir sahan 1 okka, b ir mangal 15 okka
kapları imâl ed elerdi. Sonraları bakır lev gelirken fabrikalar teneke gibi b ir bakırdan
halar Avrupadan gelmeye başladı, yine Av- 100 gram b ir tas, 300 gram b ir sahan ve 500
rupadan muhtelif bakır eşyayı döğme yerine gram tencere ve 1. 3 kilodan mangal imâline
pres usulü ile yayma tamim etti; fakat döğme başladılar; bu yeni bakır takım ları hafifliği
bakır kaplar preslerle yapılanlardan daha bakımından kullanrçU, fiatça da ucuz olmakla
dayanıklı, daha geç delinir olduğundan döğ beraber bakırın T ü rk ailesinde b ir servet ol
me bakır kaplar hem daha pahalı, hem de ması m eselesine artık hâtrme çekmiştir,
halk katında daha makbuldür. «Gelelim antika kısmma (yani İstanbul
Zamanımızda terkedilmiş gibidir; eski antikacılığında bakır maddesine), Artık oğul-
den bir krala oğlan evlenerek yeni bir yuva îa n devrinde Musul ve Bağdadda yapılan bir
kurduklarında, milli bir an'ane olarak yakın kazan, bir şamdan, Gasslnîler devrinde çam
akrabalar, dostlar liüğün hediyesi olarak dai da yapümiş bir bakır şamdan, Mısır Memluk'
ma bakır takımı götUmdü; düğünlerinde he leri devrinde yapılmış yazılı ve işlemeli bir
diye olarak gelen kazanlardan boy boy dini bakır şamdan, Mısır Memlûkleri devrinde ya*
lere, tencere ve sabanlara, maşrabalara. ko pilmiş yazılı ve işlemeli bir bakır kap, Him-
valara varınca bıı eşyayı ömürleri boyıınca yenlerin Yemende yaptıkları resimli çakroalı
kullanırlardı. Bakır takımları bir Türk evin bakırlarının bir adedinin yüz İngiliz lirasına
de öylesine bit kıymet taşırdı ki, kazanların satıldığı vakidir. tstanbulda a ju r işlemeli bu-
etrafına, tencere ve sahanların dışına. ainile- hurdanlar, kabartma üzüm motifli leğen ve
j? r üste gelen yüzüne, kıymetli hattatların ibrikler ve daha başka desenlerde kalemli bir
http://groups.google.
**SU Cf*FED l$|
— 1880 —
BAKIR
tarzda yapılan ve bilâhare clva yaldızı ile al-
tunUmip tombak nâm aıı alan evâniden do bir müthiş bir fark olduğunu bilmiyormuş. Bun
leğen ibrik 500 liraya, bir buhurdan, gillâb- lardan pek yokları alimden gelip geçmiştir.
dan 100, 150 veya 200 liraya satıldığı vakidir. H âili bir küçük bakır şamdanı İOOO liraya,
Hâlen Amerikalılar eski kalaylı b a k ır l a r ı m ı n , kalaylı bir kilise leğenini 400 liraya ulliğım
silindirle kalayım çıkararak kızıl bakırları olmuştur. Şimdi b e :
memleketlerine götürmekte berdevamdırlar, İlam ıh ar f»hır takrr
Gazetelerde bu hususta makaleler yazdım, TumLıkır, kmt bakır..».
merhum Ahmed Rasim de b ir kaç makale Nuretidln Büngül Bey merhumun kay
yazmış Lsc de, verakı mihri vofâ gibi okuyup dettiği satış flatlan 1939 yılı ile ondan evvel
dinleyen olmamıştı. ki tarihlere aitldir.
«Tombak kısmı ise İstanbulun agniyû İstanbul bakırcıları hakkında çok mühim
konaklarında. çorba lasından, kuzu leğenle bir kayde Csbi Said Rfçndl Vckayina meşinde
rinden, leğen ibriğine kadar sofra ta kımları rastladık; üçüncü Sultan Selim Devrinden
pırıl pırıl altun gibi parlarken h er nasılsa bahsederken «bakırcı esnafının bîr mühim
bodrumlara atılmış, ve çarşıda o kadar ucuz vazifeleri de tersane! âmrrede inşa edilen kal*
satılmıştır ki bııntarı toplayıp izâle ederek al- yonlara bakır kaplamaktı» diyor. Anlaşılıyor
tunlarınl almağa savaşanlar bile olmuştur. kİ o ahşab hab tekneleri dıştan bakır levha
Sonradan m eraklılar, koleksiyoncular tarafın larla kaplanarak bir çesid zırhlı gemi oluyor
dan tombakları yeniden toplanmağa başlan muş. Bakırcılar hakkında Osman Nuri Ergin'
mış ise de. çoğu Amerikaya götürülmüş ol in mühalled eseri «Medoi Umûri Belediye»
duğundan pahalı satılmakta, arayanlar da her de bazı kayıtlar vardır; meselâ
cimini bulamamaktadırlar. Şimdi bir tas ve Hicri 1242 (Milâdi 1826 • 1827) esnaf n i
bir sahan yirm işer liraya, sitil 30 liraya, bir zamnamesinde bakırcılara aid madde:
leğen ibrik yüzîerce liraya satılmaktadır. H at «Bakire» esnafının ustaları climleten U-
tâ bir zarf, iyi olmak şarllyle beş lira etm ek abhüd etmişler, kâhyaları vasıtasiyle yeni ba*
tedir. Beş on sene evvel (1920 -1925 arası kırın beher okkasından 8 para, köhne bakı
oJacak) Evkaf MüdiiriyeLince okkası, 30 kuru- rın beher okkasından da 6 para ihtisab (be-
3a satılan parçalardan 50 dirhemlik bir m it- lediye) harcı ödeyeceklerdir».
m ert (mecmer, buhurdan, tütsü kabı) 1 li Bakırcılar hakkında çok daha eski bir
raya abp İS liraya, ve 2.5 liraya aldığım İki vesjka da Ahmed Refik Bey merhum tarafın
okkalık bir bakır şamdanı 100 liraya sattığı- dan «Onuncu hicri asırda tstanbul hayatı»
mı söylersem hayretler içinde k alın ın a . Î$W adındaki eserinde neşredilmiştir; İstanbul
böyle baltan sosuna kadar bilgisizlikle, gaf kadısına hitaben yazılmış olan Hicri 26 rebıııl-
letle satılıp Ameıikaya Avnıpaya gidenlerin evvel 976 - Milâdî 22 Eylül 1568 tarihli tkla-
hesabım ancak Allah bilir. ci Selimin bir ferm anrm n bugünkü yazı dili
♦Velhasıl bakır aJâtına hangi cebheden mize çevrilmiş sureti şudur:
bakar isek bakalım memleketin büyük bir «İstanbul Kadısına hüküm k i :
servetinin heba olup gittiğini görürüz. Buna «Bakır ve avadam işleyenler Divanı Hü
bir misâl: B ir g ün Fatih civarında taşınmak mâyunuma gelip baau tüccarların îstanbulda
üzere kapu Önüne çıkarılan eşya arasında gör bulunan bakırı alıp yukarı tarafa fRusyaya,
düğüm toir leğen ibriği sahibesine göstererek: İrana) iletmekle Îstanbulda bakır bulunmayub
— Bunu eğer satm ak isterseniz 100 liraya alı bakırcı esnafı sıkıntı çektiklerin] bildirdiler.
nın!,. deyip adresimi vermiştim. Ertesi gü*ı İmdi yukarı tarafa bakır verilmesine emrim
ton leğen mağazama kadar geldi, fakat nasıl yoktur. Buyurdum k i bu babda gereği gibi
bilir misiniz? Zavallı kadın leğenin böyle kirli mukayyed olup fstartbuldan bakır cinsinin
olarai çarşıya gitmesini muvafık bubnıyarafc gerek yenisi gerek eskisi yuJcarjya giden tüc
kum vesaire ile ova ova, sürte sürt e kıpkızıl car taifesine ve tüccardan gayri kimselere as*
bakırını çıkarmış, yaldızının tabiiliğini bos lâ satılmıyacaktir. Bunlara bakır aldırmsyub
muş ve 120 liraya satacak yerde 180 kuruşa def eylesin. İskele ve Gümrük Eminlerine
satarak bilgin liğ in in cezastaı çekinişti, çfln- ehemmiyetle tenbih ve tekid edesin ki emri*
kü yaldızlı balarla yaldıaaız bakır arasında şerifime muhalif bakır alub yıtkan canibe
n/group/merakediyorum
tS T A N B U l
BAKIR — 1B90 —
iletme* için iskeleye vanıb geçirmek isledik ile 511 hediyeleri verm işti ki şelızâdelere nasıl
lerinde bakirim müsadere Idüb sahiplerini bir hazine toplandığı hakkında aydın bir fikir
iutps iddb Divânı Hümsyufltmıa blJdirt*jjn»- v erebilir; 7 okka ağırlığında üç güm üş sini,
Bu fermatt. Nureddin Rüfdü Büngül’ün 3 gümüş m&şraba, gümüş gülâbdan ve gümüş
yana yakıla anlattığı Türklyeden ve dolayı- buhurdan.
siyle İstanbuldan mamul bakır kaçakçılığının Zamanımızda bakırcı esnafı, değişen ce
daha onaltracı asırda başlamış olduğunu gös miyet hayatı ve kuvvetli rakipler karşısında
termektedir. bunalmış bir haldedir: İstanbulun günlük ha
Kalaycılar eski esnafın nizamnamelerine yalında eski parlak mevkilerini tamamen ka-
göre bakıra esnafına yamak esnaf kabul odil* yıb, hattâ Türk bakırcılığı son devrini yaşa
mişdi. Orduyu hümayun sefere çıkarken, ya- maktadır.
htıd Şehzadelerin sünnet düğünlerinde, şeh Düğünlere hediye olarak bakır eşya ye
zade ve Sultanların doğumları münasebetiyle
rine Avrupa mamulâU biblolar, vazolar götü-
yapılan şenliklerde Ordu ve ordu esnafı alan rülm ektedlr. Bîr bakır sahanctğı gaz bezi
ları veya sadece esnaf alayları lerÜp edildi ne sarıp götürm ek ancak dar gelirlilere kal
ğinde kalaycı esnafı yamağı oldukları bakırcı
m ıştır. Evlerimizi alümmyom mutbak eşyası
esnafı peşinden geçerdi. İstilâ etm iştir. B akır çam aşır kazanları, bakır
Onyedinci asrın büyük Türk seyyahı ve
aşûre kazanları satılm ış, b ir kısıra evlerde ça
muharriri Evliya Çelebi Dördüncü Sultan
m aşır kazanının yerini çam aşır m akinalan, bir
Muradın pek tantanalı ordu - esnaf alayım
kısım evlerde de gar ten ek eleri alm ıştır, su
bütün tafsilâtı ile naklederken son derecede
yu gaz tenekesinde kaynayan çam aşırlar da
garibtir ki bakırcılarla kalaycılardan bahset
bakır çam aşır leğenleri yerine çinko leğenler
miyor. Bizim müracaat ettiğimiz bu mühim
de yıkanm aktadır.
eserin Ahmed Cevdet Bey baskısıdır; bu bas
kının yazma nüshaların birinden dikkatsiz A ğır bakır tavalar da öylesine unu
istinsah edildiği maJûmdur. adi bilinmeyen tulm uştur k i bakırcılarda aransa dahi buluna
m ü sterihin bakırcıları atlam ış olması da mıyor, sipariş üzerine yapılıyor. D üdüklü ten
muhtemeldir, maalesef Evliya Çelebi Seya c ereler ancak an 'an elere sadık ve dil Ue da
hatnamesinin İstanbul kütüphanelerindeki m ak lezzetim kaybetm em iş evlere girm e
yatma nüshalarını tetkik imkânım bulamadık. m iştir: b îr bakır tencerede ağ ır ağır pişen ye
Evliya Çelebi, eserinin yukarıda bahsettiğimiz m eğin lezzetini, değil, b ir ayağı sokakta bir
baskısının 579 uncu sahifesinde Tuğ dövme- ayağı evinde tstan b ul kadını yem eğin çabuk,
ciler esnafı ile kalay dövmeclleri eanafm dan ama yalapşap piştiğini bildiren düdğün kenrü
bahsetmektedir. Bu atada bakırcıları, bakır evinde de ötmesini düşünm ektedir.
düğmeci esnafını unutması bize pek garip Tom baklar autikacı dükkânlarında ve
görünür. Aftob salonlarının vitrinlerindedir; buhurdan
Şehzadelerin sünnet düğünleri veya şeh ve gülabdan şöyle dursun buhur ile gülsuyu
zade ve Sultanların doğum şenlikleri m ünase unutulm uştur. Gülsuyu zengin kâşanelerinden
betiyle tstanbul esnafı padişah huzurundan kulübem sl evceğizlere varınca, cam şişeler
takını takım geçerlerken sünnet olan gehzâ- içinde ancak cenaze ievazm atı arasında gir
de veya şehzadelere, doğan şehzade Sultana m ektedir. B ir kısım gurebâ bir çeşid yemeği
aralarında para tophyarak kıymetli hediyeler n i tenceresinde pişirip kapağında yemekte,
takdim ederlerdi, 1720 yılında Üçüncü Sul b ir kısım agnjyâ to k ü h erâ da bu miftbağmi
tan Ahmed iki oğlunu onbeş gün onbeş gece kapamış, lük s lokantaların gedikli m ü şterileû
süren bir düğünle sünnet ettirdiğinde tstan olm uşlardır.
bulda en büyük esnaf alaylarından biri y a İalanbUl Sebillerinin hem en hepsi susuz
pılmıştı; bu alay düğünün altıncı günü ta ş dur, zincirli ve parıl parıl kalaylı taslar, an
lamış onbirmci gününe kadar altı gün cak bilenlerin hayalindedir. Evine aldığı ter-
devanı etmiş ve bütün, İstanbul Kana* kos suyunu ölm üşlerinin ruhunu şâdetmek
fı şehzadelere hediyelerini sunmuşlardı; bu için sokak duvarının bir yanına yaptırdığı ha
arada bakırcılar ve kalaycılar esnaft düğünün yır lülesinden akıtanlar, zincirin ucuna temiz
dokuzuncu alayını gtaterm if, kazancıbaşı eli ce bir konserve tenekesi rap tetm elerdir.
http://group&gûogJexoı
^..riO O F B & IS İ
1891 — BAKIRCILAR CADDESİ
n/group/merakediyorum
SA SraczU U I ÇAH&JSi — i 893 — İSTAKBVL
liraya yaptmlamaz sannederim 1940 «(rafın civarında dahi Avnipadan gelmiş levha ba
da vefat etti. Ölümü île müeellidhânesi revna kırlan silindirle işeyen bir çok imalâthane
kını kaybetti» diyar. leşekkiil etmiştir. Bakırcı dükkânlarının Um
adedini vermek bira?, müşküldür. Şark tara
Bakırcılar Caddesi tstanbulun en işlek
fındaki bakırcı dükkânlarının karşısında da,
yollarından biridir. eskiden bakırcılara yamak esnaf sayılmış bir
Ilıttı ÜöktSrk
sıra kalaycı dükkânları açılmıştır.
Ekrem H tklu A p c r f l
BAKIRCILAR ÇARŞISI — Eski tâbiri
île tSÜkl Nuhhâsüı» Fâtih Suttan Mehmed RAKIRKİVY — İstanbul Vilâyetinin OTUdll
devrinde şimdiki verinde, yani Bayazıd da de karasından biri fB .: Eminönü; Fâtih; Eyyub;
ğil Itaınçarşı altında, Tsbîakale civarında Silivri; Çatalca; Beyoğlu; Beşiktaş; Sarıyer;
idi. Üçtinrü Suttan Murad zamanında TUrk- Beykoz; Üskjjtlar; Kadıköy; K artal; Adalar;
çeye tercüme edilerek yeniden tanzim edilen Yalova; Şile); kaza merkezi Bakırköyü Kasa
Fâtih vakfiyesinde 45 dükkân ve 2 menzilden basıdır. tstanbul Ansiklopedisi için yazılmalı
mürekkeb Bakırcılar Çarşısındaki dükkânları
güç olan bu m ad d en in tahakkuku yolunda,
tarif ederken hudud olarak Yahudi KinSsesı kendi notlarımıza ilâveten, yazı ailemize men*
ve Muradpaşa Hanım ve H acıtimurtaş milki- sub üç değerli JcaJem sahibinden, znnaHj/n -
ni göstermektedir ki bu binalar Tahtakale ci
G eneral Hakkı ÎU if Ayyıldifc, Neoklis Sarris
varında bulunmaktadır. Onyedinci asırda ise
ve Kevork Pam ukciyandan ricada bulunduk.
Bakırcılar Bayanda nakletm iştik Evliya Çe
Neoklis S arf is Bakırköyün kadim tarih
lebi Eski Saray'ın hududunu tarif ederken çesi Üzerine şu n o tları tevdi etm iştir :
şark köşesinin bakırcılar köşesinden başladı-
«Bakırköy Bizansm m eşhur Septimurm
ğım söylemektedir. Çarşının geçirdi gi m ütea
sayfiyesinin bulunduğu yerdir. Milâdî 324 de
kip safhalar pek malûmumuz olmamak)» be
Büyük K onstantin tarafından kurulm uş ve
raber ondokımıncu asır sonunda Bâbı S era*
zengin saraylar, köşkler, kiliselerle donatıl,
Jcerf yapıldığı zaman inşa olunan dükkânlara
nuştı; Septim um adı verilm iş olan bu sayfiye
yerleştirilmişler ve artık orada kalm ışlar de
im paratorların, tâ rih le rd e pek tantanalı ola
mektir.
rak nakledilen av âlem lerine, zevkü safa eğ
Bâbı Seraskeri (bugünkü Ü niversite m er lencelerine sahne olm uştu.
kez binası) ve müştemilâtı F âtih devrinden «Septiınıını. batıda, ttalyadaki Roma De
kalma Eski Saray'ın (B .: Eski Saray) yerine B üyük K onstantinin doğuda kurduğu Yeni
inşa edilmişti, h attâ bir müddet sarayın Ba- Koma (tstanbul) arasındaki ana cadde Üzerin,
yaad Meydanına açılan büyük avlu kapusu de iki; b u ana caddenin adı «Eğuatia» id i
b ir muddıet aynen muhafaza edilmiş, sonra E guatianm İstan b ul ile Küçükçekmeee
onun yerine bugünkü kaleyi andıran kapu sjfidaki kısm ı im p arato r Justinianos tarafın
yapılmıştı. Sarayın yerine Seraskerlik Dâiresi d an iki araba ra h a t geçebilecek şekilde geniş
yapılırken geniş avluda talimhane meydanı letilm iş ve kaba taş döşenmişti.
olmuştu: bu avlunun a rra s i cenüb ve şark ta «Septiratımdaki b ir lim an, Bizanaın en
raflarında yüksek olduğu içi» tonos örtülü m ühim askeri lim anlarından biri idi. Bizansı
bir ara dükkânlar yapılmış ve avlu du van bu ziyârete gelen mühim ecnebi şahsiyetler bu
dükkânların üzerinden çıkarılmıştı. Eski Be rada karaya çıkarlardı. M eşhur Termoyanm
lediye Mektubçusu muhterem bilgin Osman M eyhânesinin bulunduğu yer de Scptiroumuu
Nuri Ergin «MeceUel Umûri Belediye» adın
kalesinin bulunduğu y erdir, VeUefendi Ç ayın-
daki eserinde; «Bir yardım, himaye olmak koşu yerinde bir triUmvalmm var id i ki on
üzere Bâbı Seraskeri altındaki dükkânlar İm parator r e iki Im paratoriçenİn tÂc giyme
Dâraşşefakaya vakfedilerek içlerine B akırcı m erâsim ine sahne olmuş; ve pek Çok m eşhur
lar yerleştirildi» diyor.
adam burada idam edilmiş, esirler de burada
Cumhuriyetin ilânından sonradır ki Ba boğazlanmış yahut kesilmiştir.
karalar Caddesinin kargı kenarındaki dük* Bu bina, gaayet geniş b ir saha Üzerinde
kânlara yayıldılar ve hattâ Büyük Çarşıya olup daire şeklînde, a y n ca yüzme havuzlan
doğra ilerlemeğe başladılar. Bugün Mercan ve hamamları ile de meşhurdu.
tîîfpT /^rüop^ı
^fs a a ja ra s ts t — i893 — BAKIRKÖY
«Septimııitt sırası ile a vartana, arabla- nüfusu 107.142 candır. Kaza merkezi nebi
00 , baharların alanlarına mâruz kaldı; yağ Bakırköy kasabasının nüfusu da yine 1955 sa
ına edildi, yakıldı. En önemli yağma ve tahri yımına göre 89.690 kişidir. Son beş yıl içinde
fti de Lâtin istilâsında Mihait Paleslogosun bu JiOfutıin çok artmış olacağı muhakkaktır/
ordusundan {ördü. Bu tarihden sonradır ki
«tsUnbulun fethi ftfn Fatihin orduto Bfl*
Sepllmam'un parlak adı sönmeğe başladı. Bi-
ytikşehrln surları önllne gelir iken fethedil
angm sayfiyesi hüviyetini tamamen kaybet
miştir, Bizans devrindeki adı «Makro Horh
ti, tahribden kurtulmuş köşkler haıabtye ter-
İdi, «Uzun Köy» demektir; deniz kenarında
kedildl, soyulmuş kiliseler ahır oldu. Bizansın
uzunluğuna alabildiğine yayılmış bir baük« -
kibar hayatı artık Büyükşehria gurları içine
yfiimig bulunuyordu. çiftçi k&yti İdi, sekenesi tamamen Rum ftdL
Türkler bu köye rumca adından borana olarak
Septimumun tarihini arkeolog Teodoros
tMakrıköy» dediler Bu yeni bmJn ne zaman
u«ifriıtw Bey Osmanlı Devleti hizmetinde bu
kullanıldığı bilinmiyor; fethi İle beraber ta
lunduğu sıralarda 1914 de yaptığı kazılara da
kılmış olduğu en yerinde tahmin olur.
yanarak kaleme almış. «Ttakika» adlı meşhur
eserinin 10*12 inci dirilerinde (1938-1939) «Asırlar boyunca Türkler bu köy içinde
neşretmiltir. • yerleşmeğe İltifat etmediler. Ancak Onyedio*
«Blzanım son devrinde o eski ve parlak ci asır ortalarına doğrudur İd köy İçinde Tttrk
kalabalığı hâsıl olabildi, Çarşı içinde bir bü
askeri Septimiım’un adı da Makro Hori (Uzun-
yük ahşab cami ve bir hamam yapıldı. Camiin
köy) olmuş bulunuyordu; hakikatde de Mar
bftnl&l Kocamustafapaşatı Derviş Ahmed Efen-
mara kıyısında otan köyün uzunluğu 2 kilo
metre İdi; zengin bîr asıl2ade burada
satın aldığı arazide bir dârülâceze
yaptırmış, bakjm ve idâresini Tekir-
dağında Rab adında kurulmuş Pa- /
niktirmon manastırına vakfetmişti. /
«Kanaatimizce Makro Hori İs-
taabulım fethinden b ir asır kadar ev
vel Osmanlılann eline geçmiştir. Kö
yün gerilerindeki geniş arazisi Türk-
tere, Kumlara ve Ermenllere tem
lik edilmiştir, Ennenilerin Doğu
Trakyada yerleşmeleri ise çok eski
dir, 075 ile 945 arasında kafile kafile
vikı olmuştur.
«Turkler Makro Hori adını pek
** değiştirdiler, buraya Maknköyti
dedOa; ayni mânadadır; mSslvman
Türkleriü Maknköyünde kesafet ile
yerleşmesi on yedinci a ıır oetabnıdd
oldu {Nedklis Sarris)»,
Kıymetli dost ve arkadaşımız Mu-
aflön-Cenorrfl Hakkı Riiif Ayytfdtt
da bûe *pfiıı1alri notlan tevdi e tti:
«BakırMiy ifaa« ı doğada Zey-
tinbumu, Eyynb, batıda Ç#*
tolca ve Silivri, cenubda da .Hannara
Çevrilmiştir; bu Hııflafl içinde yüz
Mçtoa 232 kUomıAre karedir, Ka*
195& de yapılan sayıma g&re Utorlta t İL B. A)7ildtt)
,'group/merakediyorum
BAKIRKÖY — 1894 — İSTAHBUL
idlr. yapı târihi de hicri 1061 ile I0B9 arasın «Kasaba ılışı ile köylerdeki âsâyişi jan
dadır. 1914 de Rartaltepede Jıırîstiya n mezar darma sağlar, bir bölük kumandanlığı emrin
lığı civarında ikinci bir cami yapılmış, bu ca de dört jandarma karakolu vardır: 1 — Mer
miin minaresi de Tatıvlal) Tasçı Kosti Lazari kez karakolu lAkıl llasiahanet! ile İncirli, So
Zafırapuioe kalfa olmuştur (1039 ■ 1943). ğanlı, Hazinedar, Çırpıcı ve Veliefcndi Çift
İkinci Sultan Mahmud devlet b a ruth âre likleri bıı karakola bağlıdır); 2— Bagçeliev-
sini bu köye nakil He tevsi etmeğe karar ve ler karaknlu; 3— Mahmudbey karakolu; 4—
rince, bu mühim İşi Barutcubaşı Otıanncs Bey Ktiçübçeknıeçe karakolu.
Dfldyan'a havale etti; o da baruthine am elisi
«Arazi —■ Birinci zamanın Devon devrinde
olarak ırkdaşları Ermenilerl getirerek hu köy
teşekkül eden İstanbul ve elvan topraklarının
de yerleştirdi. Grıucni amelelerle köy nüfu
b atı kısmı, üçüncü zamanda çökmüş ve sonra
sunun en az bir misli artmış alacağını söyle
da yükselerek huğun Yedikuleden itibaren ba
yebiliriz (B .; Dadyan, Barutcubaşı Ohannes
tıya doğru uzanan dalgalı arazi meydana gel
Bey; Baruthane). miştir. Yükselme hâdisesi bilhassa Üçüncü
«Makr&öyün, az ötesindeki Ayastefana — zamanın sonlarına doğru yani Miyosen ve Pil-
Ayia Stefanos köyü İle beraber lstanbulun say yosen devirlerinde vuku bulmuştur.
fiyeleri arasına girmesi, bilhassa ricalin ve
servet sâhiblerinin buralarda güzel güzel yaz •İklim i — m utedil ve sağlam olan Ba
lık k&jkler yaptırması ikinci Sultan Hamid kırköy son zam anlarda büyük bir rağbet gör
devrinde başladı. MsknkBy köyllikden çıkdı mekte ntîfüs ve iskân bakımından inkişaf et
kasaba oldu. K aübada kaahir nüfus üstünlü mektedir.
ğü Türklera geçti. Şurasını da ehemmiyetle •T iren talasyonu — Sirkeci - Edirne (Av
kaydetmek lâiımdır İd, bugünkü hudutları rupa) demir yolu üzerinde Yenimahalle ile
içindeki köylerin pek çoğu fetihden bu yana Yoşilyurtl istasyonları arasındadır; derin bir
Tiirkler taralından kurulmuştur. yarm a Üstündedir; İstasyon Caddesi istasyon
«Cumhuriyet devrinde 1925 yılında kök önünden bil* köprü ile demiryolu üstünden
leri yabancı semt ve kfiy İsimleri değiştirilir geçer; son yıllarda bu eski istasyon kapatıl
inen makrikijyll «Bakırkoyü», A yıstefanos d i mış, yalnız perona inen m erdivenlerinden is
«Yeşilköy» oldu (B .: Yeşilköy). Büyük Millet tifade edilm ektedir; Perona yeni U r istasyon
Meclisinin 30 mayıs 1926 tarihli toplantısında yapılm ıştır. Bakırköyüne ilk ara treni, bir
kabul ve tasdik edilen 877 sayılı Mülki Teş Fransız Şirketinin elinde 1871 yılında işleme
kilât Kanunu gereğince Bakırköyü İstanbul ye başlamıştır. Bakırköy İstasyonunun Sirke
Vilâyetinin bir kazası oldu. ci C arına m esâfesi 12 kilometredir.
«Kaza Bakırköy Merkez, Mahınudbcy ve
«Eskiden Rum eli tarafı aratireuinin çift
Yeşilköy ad) ile 3 nahiyeye ayrılmıştır. H er
h attı Yeşilköy de sona ererdi, son yıllarda Hal
üç nâhlye hududu - yani kaza hududu - için
kalıya kadar tem dîd edilmiştir. 1 Ocak 1956
deki köylerin isimleri şunlardır:
tarihindenberi de Kümeli şehir ara demiryol
Şenlik, Küçtikçekmece, Halkalı, Finiz. larında elektrikli tiren le r işletmeğe başlan
Avcılar, Anbark, Safra, Yenibosna, Kocasi- m ıştır, elektrikli tirenler Sirkeci • Bakırköy
nan, Güngören, Bağcılar, Esenler, Kirazlı. arasını 22 dakikada almaktadır.
Afışalao, MetrisçifUîği, İkitelli, Kayabaşı,
«Bakırköyünün eski baruthane arâzlsl
Şanıılar.
ilzerindc 1960 yılında Türkiye Emlâk - Kredi
«Bakırköy kasabası da 7 mahalleye - muh
Bankası tarafından kurulm uş olaıı Ataköy
tarlığa ayrılmıştır ki şu n lardır:
Sahil Sitesi yapılarının inşaatı devam etmek
Cevizlik, Zeytinlik, Sakızağacı, Kartalte- te idi; bu yapılar, Bakırköy!! ile Yeşilköy ara
pe, Yenimahalle, Osmaniye, Bağçeli evler. sında, şimalînde Londra Asfaltı, cenubunda
«Kasabanın Alâyişi emniyet Smiriijlne Marmara Denizi, geniş bir sahayı kaplamak
b a p Merkez, Kartaltepe, Yenimahalle re Os tadır; bıı maderri yapılardan ilk eser olarak
maniye polis karakolları tarafından temin olu büyük bir plâj 1959 yazında halka açılmış bu
nur. Kasabada ayrıca hlr de askeri inzibat ka lunuyordu (b. : Eakırköyü Baruthanesinde
rakolu vardır. Ataköy Sâhil Şehri),
http://groups.google.cor
A .v s t o o f E B l s t — 1895 — BAHR&6Y
k/aro up/merakediyorum
BAKIMCOV IS T A N *^
— 1696 - -
.:^ n ileri karakolları görünmüş Yalmz, guı ve Alman K alan Tiyatrosu, Hakkı Efen
I jjfceri geri ç e k tirm iş ve R u s la r A y a s te fa n o » di idaresindeki oyunu, alelbusus deniz hama
[ v»fi] o lm uşlar B a k ırk ö y s ır tla r ın d a n K ara- mı aefta, çimenzâr&oe eğlencesi de yazın bir
deoiı* k a d a r M r m ü d a fa a c e p h e si tutacağa. kaç defa ohU zevki ora Ura eelbe fiyeate (di.
paşam a y o lsu z lu k ta n a k la k a ra y ı s e çtiğ in i HutlA insan demlryol mevkilerinde bilet alır
tettdi fizûanad» o kud u m . ken memurların mfitebakkimAne bir tavırla :
«Bakırköy de. Adalar gibi ezelden eusuz — Bocuk para olacak!., yolandaki emirlerinin
ve yangındır. Vakia her evinin kuyusu, emmo tesirini de unutuyor».
b u na tulumbası yok değil. (Yukarıda lam] 1D4S-1960 arasında Bakırköy. Trakyadan ve
geçen Ali Refik Paçanın kuyusu tam tamamı- Anadoluda» gelen kesif bir emele akımna uğ
nı 28 kulaçmış). Gelgelelim rum t haziranın 16 ram ıştır ve köyiin boş arkzisi Üzerinde gece*
onda Yaprak aşısı nihayettcnip K ralertk fır knndııiar kurulm uştur; Anadoludan gelip Ba-
tınası geçer geçmez, yani yaz kuruluğu baş kırköyünde yerleşen amelenin ekseriyetini de
lar fra?!81**! kuyulardaki o kireçli suyun dam TaşkÖprülttler teşkil etmekledir, içlerinde be*
lanı» bul: ortalık Kerbelâ. k âr uşağı da çok oluğundan, bu amele akının-
Eski m utasarrıflardan ve ahtablardan. dan sonradır 1q Bakırköy Kazası hududu İçin
mirmiran payeli bir Tevfik Paşa vardı. Gaayet de zabıta vak'alan ve bu arada cinayetler
sofulardandı. B ir sene Bakıricöytine yazlığa dikkati çekecek kadar çoğalmıştır. Bu cina.
gitmiş, dad bir. fery&d iki ağustos başında yellerin bir kısmı, bu ansiklopediye günlük
kaçmış. Yalgı silk erd i: — K uyular kurudu. gazetelerin vak'amn mahiyetine göre kullan
İyi sucu ortalığa yetişmiyor. Abdest almak için dıkları isimlerle alınm ıştır, kİ daima gazeteci
boyuna eczahaneye dayanmağa, şişe şişe ÇitU kafası zabıta vak'aiannı isimlendirirken en
maden suyu sarfetmeğe mecbur kaldım! der uygun ismi, hemen tam ittifak ile bulur,
di.
«Bakırköyünün nazarlıklarından biri de BAKIRKÖY AKIL HASTAHANESİ —
şimendiferleri ve kondüktörleriydi. O ne kü (B .: Bimtrh&ne, TimarhJne).
çücük küçücük, bilişleri bile çocuk düdükle BAKIRKÖV BALIKÇI KAHVEHANESİ
ri andıran lokomotiflerdi. 0 ne daracık dara — Yeni adı ile «Yalı Çayh inesi»; aşağıdaki
cık, boyaları dökülmüş, mundarı çıkmış va saiırlar 1937 ■ 1B40 yılları arasında tesbıt edil
gonlardı. miş notlardır: rKSjiin tek halikçı kahvehiae-
<Ya kondüktörleri, o palikaryaların surat sidir; sahilin birden teşkil eden Mr tepeciği
sızlığı, akalügt. Başlarında yağlı şapka; sırt üzerine kurulmuştur; dürt duvar üzerine ki
larında harçlı, mavi renkli, lekeler içinde ce- remit »rtUlü çatıdan ibaret bir yapıdır, ■dnün
ket. Kampana vurup tren kalkacağı esnada: de denlise çakılmış Kazılılar ürerinde bir sa
— Fertik!.. diye bağırırlardı ki fertiği kırmak laşı vardır; onun da üstü kiremitli çatı ile ör
tâbiri buradan kalmadır. tülmüş, ve yalnre dogu ve güney tarafları bi
«Şu da bahsin sonu olsun- Küçükçeinte- rer camegin ile çevrilmiş olup batı tarafı
ceden itibaren Veliefendi Cayırına kadar bü açıktır. Kahvenin batı yanında balıkçı kayık
tün dağlat, taşlar, o uçsuz bucaksız arâzi Ba- larının çektikleri kızaklar görünür, bunlar da
Tutçubaşı Ohannes Efendinin merâları. Bir bekâr uşağı batıkçı odalarıdır. Bu barakaların
kismmı ikinci Mâhmud, kaç mis}} fazlasını da önünde de tulumbalı bir kuyu vardır. Kahve
otlu Abdülmecid bol keseden ihsan ediver- hanenin gedikli müşterileri odalarda oturan
--işler'...» balıkçılarla köyün amatör balıkçılarıdır. Ba
Aşağıdaki satırlar Servetf^Fiinun sahibi san da Beıazyan Mektebinin dera kaçkını ta
merhum Ahmed İhsan Tokg&zün mecmuasına lebeleri gelirler; kahvehanenin sahibi k m
yazdığı haftalık sohbetlerinden alınmıştır, yi boylu, 5150-30 bir Emenidir; anlattığına gSre
ne aynı devrin Bakırköyti hak-kındadtr: 1918 mütarekesinden sonraki l;gal yıllarında
cPâyL ccvetânı bir crnna gtlnü Makrikö- Bakırköy Franaıı askerleri tarafından tutul
yline sevk eyledik. Makriköyünün. mevkifdeki muş, balıkçalann hayatı ila çok alâkadar olan
/fafaayondakî) gazinosunda nağmesâz olan Sa Frarısıslar hemen bütün günlerini bu kahvede
fa Çalgısı, detılz kenarının gazinosundaki çal- geçirirlermiş çoğu da işret ettiği için kahve
/group/merakediyorum
BAKIBKÖY a. ATAKÖY —- 1898 — •w « ıw n .
hane U d a bir meyhaneye InkılAp etmiş» Per- natında herhangi bir kıymet ifade etmıym
tevniya] Lisesi talebelerinden 688 Orhan). eski Baruthane binalan ile etrafındaki h3!|
arazinin seçilmesi de, şehir im lıu n idrik ba.
1900 yılı m art ayında bu kahveh&ne zi
kımındna banka adına ayrıca iyi bir nottur
yaret edildiğinde yirmi yıl kadar evvel, Bakır-
Aşağıdaki malûmatı bankanın neşrettiği p n *
kcylinde oturan Orhan adındaki mekteplinin
pektüslerden alıyoruz. Bu buy&k İmâr i|i {a
anlattıklarından bayii farklıca bulunmuştur.
öıl sö® ile takdim ed ilm iştir;
Evvelâ sahibi ve adı değinmiştir; yeni sahibi
cistanbulda eski B aruthane arazisi (he.
Bay Sâcid Akyürek örnekleri gittikçe azalan
rinde Türkiye Emlâk Kredi Bankan taı*/a.
bu giiıelim balıkçı kahvesine «Vali Çayhâneai»
dan inşasına geçilen Ataköy kuzeyde Londra
yibi harcıâlem bir ad koymuştur.
asfaltı, güneyde M armara denizi, doğuda Ba
1991 senesi yazındaki bir ziyaretimizde kırköy ve batıda Yeşilköy ile hudutlandml-
kurutulmak üzere ısılm ış balık ağlarını da mı§ olup i milyon m ' lik b ir sahayı kaplamak
göremedik; halbuki Bakırköyüne sahil yolu ile tadır.
giderken Kumkapuda b ir balıkçı semtinin «Türkiye Em lâk K redi Bankası, bu ggıd
muhteşem alâmeti farikası olan a jla r. ağ ta ve şirin aıâzı parçasının modern şehircilik
mir eden balıkçılar görmüştük. esas ve prensiplerine uygun im â r ve ibyaıuu
Kahvehanenin salaş kısmı batı tarafm a ön plânda m ütalâa etm iş, bu maksatla bir şe
doğru biraz genişlemiş, kahve ocağı d a içer hircilik m üsabakası açmış, m illetler arası şöh
den oraya alınmış bulunuyordu; doğu taralı reti haiz b ir İtalyan şehircilik profesörünün
na da kayıklar için yeni kızaklar konmuş- Bu l M illetlerarası b ir otoritenin burada isminin
na mukabil gerideki balıkçı odaları kalknr.ş.. zikredilmemesi v« kurulan mimari büro iz i-
Sezdiğimiz Bakırköyde balıkçılığın sönmekte, laruıın m eçhul bırakılm ası gayet garihtir) ne
h atti sönmüş olmasıdır. U nutmamalıdır ki zaretinde T ürk m im ar ve mühendislerinde!
kastettiğimiz am aldr balıkçılık değildir. m iire iie p b ir m im ir t büro kurm uş re ta bü
ro şehircilik m üsabakasının miisbet ve iyi fi
BAKIRKÖY BARUTHANESİ ATAKÖY
kirlerinden de istifade suretiyle etttt ve pro
SÂHtL ŞElIRt — İstanbulun son im âr faali-
jelerini ikm âl etm iş bulunm aktadır.
yeti içinde em büyük işlerden biri olup kuru «Türkiye Em lâk Kredi Bankası modern
cusu Türkiye Emlak - Kredi Bankasıdır; ve
ve sıhhi m esken ve inşa sahasındaki terakki
aydın bir hakikattir M bu büyük Bankanın
leri gözönünde tu ta ra k hazırladığı ve bu bro-
adını İstanbul şehri a h irin in tarihine geçirt:
şUrde takdim ettiği Ataköy Sitesi plânlarında
çektir. Devrinde vazifesini görmüş, yıkılmaca
görüleceği veçhile bilhassa 4rat ve daire rüü'“
mahkûm, kitabelerinden başka Tiirk yapı sa
kiyetinin verdiği im kânlardan faydalanarak
“lıTfpV/groups.google.co
IV SİK LO FED lSt — 18 99 — BAKJHKÖY B. ATAKÖY
konforu haiz ve en İleri şehircilik tekniği:» Ayni pro sp ek tlittk n (Ataköy Sitesi plânı
cem etm iş 80.000 nüfuslu yeni ve şirin bir na um um i bir bakış» serlevhaL' yazıyı da ay
Sihil şehrinin kurulm asını lem in edecektir. nen alıy o ru z:
«Ciddi ve em in ellerde yapılm akla olun • 23 sene evvel asrımızın en meşhur mi
bu gü*el ve sağlam inşaat, p lân lan huzuru marları toplanarak günün şeraitine uyan şe
nuza takdim edilm eden, değerli alâkayı top- h ir kurm a prensiplerini tespit etmişlerdi.
İBmış ve hinlerce vatandaş hesap açtırm ak «O günden beri A vnıpa ve Amerika'da
İÇin bankamız servislerine m üracaat etm iş bu prensipler dairesinde yeni şehirler kurul
bulunm aktadır. du vc neticede o şehirlerde oturan insanların
»Yurdumuzun sıhhî ve m odern mesken öm ürleri esnasında rahat bir hayat ilirehil-
ihtiyacını bundan evvel Koşuyolu, Levend ve dikleri, okuma, dinlenme, alışveriş etme ve
muhtelif şehirlerim izde kurduğu m ahalleler gidip gelm e ihtiyaçlarını en kolay bir şekilde
le tem in etmiş bulu n an bankamız. Ataköy Si temin ederek oturdukları şehri kendi evleri
tesinin inşaatı s&yesinde günden gibi sevdikleri müşahede edildi. İşte barJca-
güne gelişen tsla n b u b sosyal ve nıııiıı tahakkuk ettireceği 60.000
kültürel bilûmum tesisleri de nüfuslu Ataköy Şehri bu düşün
ihtiva edecek yepyeni h ir sahil celere hizmet etmek g a y e s i He
şehrini kazandırmış olacaktır. ele alınmış ve plânlandınlnuştır.
«Ataköy sahil şehrinde ken <60.000 nüfusu ile müstak
dinize göre b ir daire alabilmek bel Ataköy Sitesi, Yedikuleden
veyahutta bu site hesapları için Florya’ya doğru uzanan ulak şa
birine sahip olabilmek üzere hit şehircilik
tertiplenen husus! keşidelerdeki lerinin en bü
41) daireden birine sahip olabil yüğü olacak-
mek üzere Türkiye Emiâk Kredi
Bankasının herhangi Itır Şube
Münakale
sinde bir hesap açm anın tavsiye
ederiz.» bakımın-
dan şimalde
Devlet Yoln
ile İstanbul*
10 kilometre
dir. 1958 ya
lında işletme-
m/group/merakediyorıim
BAKIRKÖY B. ATARÖV — 1900 — İSTANBUL
ye açılacak otan sahil turistik yohı İle fstan- oturtulmuş 1 lise, 2 orta okul, 1 san’al oku-
bulun ticaret merkezine bağlanacaktır. Sitc- umı havi bîr kilittir m erkc». Ayamama Dere
un ticaret merkezin» bağlinucairtif. Site si k enarında vs 1( liman vaziyetinde sitenin
nin ayrıca elektrikli tren, otobüs ve b atti kanalizasyon merkezi, kömür depolan, lıaJ, ve
şehir hattı vıpvrteriyle Utanbulun her nok umumi garaj gibi tesisler yerleştirilmiştir.
tasına İrtibatı bulunacaktır. Tayyöre meydanı (Sabüde 50 hektarlık turistik bölge mes
nın yakınlığı ve sahilde 50 hektarlık bir tu kûn sahadan Sirkcci Florya yolu ile aynim i;
ristik bölgeyi haiz alması siteye fevkalâde bir ve hııdudlandırılm ıjtır. 19 Tem m uı 1957 de
değer katacaktır. açılan p)âj tesislerinin gördüğü rağbete ba
•Sahilden itibaren şimal hududuna doğ kılırsa ilerde bu turistik bölgede yapılacak
ru 20 metreyi bulan seviye farkları ve arazi btlyük oteller, kır kahveleri, kulüp, lûna park,
nin yer, yer tatlı sırtlardan te$ekkUI etmesi, bahçeler va rıhtım piyasa meydanı ile sitenin
her noktadan deniz m am arisından ve hava kazanacağı değer, gözler önüne serilebllir.
sından faydalanmak imkânını sağlamıştır. Bu Kurulmakta olan sitenin başlıca hususiyet
rada zamanlınızın şehircilik anlayışına en uy lerinden biri de; yaya ve otomobil yollarının
gun şekilde U r plânı meydana getirm iştir. birbirinden tamamen aynim i} olması, trafik
Yulcanda bahsi geçen prensipler dairesinde yollarının meskûn m ahalleleri katetmemeleri
■yehir 9 mahalleye ayrılmıştır. 4000 İli 7000 ve bu sayede mahallelerin teneffüs oihatı va
kişilik mahalleler topûğrafik iklim güneş ve zifesi görecek olan sırf yayalara mahsus yol
rüzgâr özelliklerine gör* yerleştirilmiş olup ve bahçelerin m ahallelerin ortasında y e r l i
bir çw}i vs i l i mektep etrafında tertiplen leşmiş olmasıdır».
miştir. Yine ayni prospektiisde «Ataköy 1 inci
«İstasyon binasının iki tarafında sitenin kısım hakkında fc&hat» başlığı altında şu ma
ticari, tdarl, sosyal vb eğlence merkezi düşü lûm at verilm ektedir;
nülmüştür.
«Şimalde devlet yoltına ya-
kıo 15.000 llşılik bir salodyojıı
ve lUzumlu sjmr tesisteıi, bu
nun cenubunda parklar içinde
(Ke^‘*wkr. X$$$fö://groups.google.cotr
*xstKLOPeDtsl — 1001 — BAKIRKÖY 6 . ATAKÖY
\/group/merakediyorum
BAJCIRKtir » ATAKÖY — 1902 — < s r« n n a .
http://groups.google.
ANStftLOPEDtSt — 1903 — BAKIRKÖY B. ATAKÖY
hakkında sırf bir bilgi verm ek üzere tertip edilm iş sım inşaatına da îti kıtta bir zamanda başlan
olduğun* ehemmiyetle işaret ederJı
ması zaruri görülmüş ve bu broşürümüzle
37 — Taiipîerio. küçük cart « henabına yatır
d ıklan paralar fa iti Uc birlikle satış ve feraft aıra* lakdim olunan plânlar htfurlaıunışttr.
jnnda p^Sin bedel olarak kabul ve m otaup edilirler. «Birinci kısım inşaatla birlikte yürütül
İfl _ AUkÖytte in*3 ettirilm ekte o laû a|uırt- medi mukarrer bulunan Ataköy % in d kıtım
mm daireleri *£7 b iz ve 12 yılda ü çer aylık ta k a t p lin ve projelerinin İhzarında halkımıza en
lerle ödenmek iteere eatıU caktır. Faiz Üzerinden ta
fazla rağbet gören ve müsait iştirftk İmkan
hakkuk ettirilecek muamele vergisi znügleriye ait
oktaktor. larını haiz bulunan S *4 odalı yeni tiplerin
19 tertibi temin olunmuştur.
A partm an dairelerine talip olarak m üf
terilerin ferağ 3m am d a B u ık a m ıla hazırlanacak ve «702 daireyi ihtiva edecek olan 2 İnci kı
İrtifak b ık k m t esas olacak, taatıhttlnaoneyf kabul sım; I inci kısmın hemen yanında inşa edile
etm eleri zaruridir.
cektir. Bu arada 1 in d kısımda evvelce 11
Bir neşir tarihi taşunıyan bu propektüs-
adet olarak inşası mutasavver E tipi blok ade
den U r m üddet sonra 2 num aralı b îr prospek-
di 2 ye indirildiğinden yeni tiplerden bazıları
tüs fiitanlm ış, onun ön sözünde de Ataköy
bunların yerine yapılacaktır.
Sahil Şehrini» ikinci kısmı yapıları ta rif edil
«Ataİtöy 1 inci kısım apartman daireleri
miştir; bir gün bu risalelerin hepsi ortalıktan
için hesap açtırm da kendilerine tahsis yapı
kaybolup gideceği için bu kütükte o satır lamamış olan tevdiat sahiplerinin haklarının
ların tesbitim de İstanbul şehri tarihine hiz ziyaa uğramaması işbu broşürümüzün 7 inci
met bildik: maddesi ile temin edilmiş bulunmaktadır.
«Bankamız tarafından U tanbulda eski «Ataköy sahil şehrinde kendinize göre
Baruthane sem tinde tesisine girişilm iş bulu bir daire alabilmek veyahut açılacak Ataköy
nan 60 bin nüfuslu Ataköy Şahit Şehrinin in ev hesaplan için tertiplenen hususi keşidede
şaatı sür’atle ilerlem ektedir. ki 40 daireden birine sahip olabilmek üzere
«9 mahalleye ayrılm ış bulunan sitenin Türkiye Em lâk Kredi Bankasının her hangi
birinci kısım inşaatını teşkil eden muh bir şubesinde acele hesap açtınnız.
telif tipte 55 blok apartm anın plânlan, evvel Bu ikln d risalenin sonuna da satış şart
ki borşüıümüzde sayın halkımıza takdim edil ların ı bildiren b ir yazı konmuştur. Birinci ri
miş olup, bunlar umumi b ir rağbet ile k arşı saledeki şartnam enin aynidir, yalnız yeni tip
lanmış ve satış şarttan gereğince yapılan tas binaların fiyatlarında değişiklik vardır; bu
nifler sonunda apartm anlardaki dairelerin raya onları bildiren, 2 inci ve 8 inci madde
taliplerine tahsisi yapılmıştır. leri almakla iktifa ediyoruz:
«Ataköy, birinci kısım inşaatında b irer 2 — T e rc ih e hak kazanabilmek U »re müracaat
daire' almak üzere Bankamızda ev hesabı aç sahipleri, işbu b ro ^in ü t Rürüp beğendikleri daire
tipine talip olduktartha d u r usulli gereğince bİp ta
tırdığı halde sıraya girememiş bulunan talip li# meLttıhımu gıihelerimize tevdi edecekler ve bun
lilerin devamlı m üracaatları na ların satış bedeli fcoı-aılıgj oJmnk üzere, asgari,
zarı itibara alınarak Utanbulun İ tipi İçin 29500
mesken ihtiyacını büyük Ölçüde İB i &7.SO0
Uarştlıyacak »lan sahil şehrinin 4 ► 36.000
K 26000
bir an evvel tahakkukunu temin l 30.000
gayesiyle Bankamızca 2 inci kı M » 16.000
rn/group/merakediyorum
BAKJJUCÖY BEZ FABRİKASI — 1904 — İSTANBUL
T urk lir* « m acü re co ld arı küçük cari ev he»* Fabrika 1925 de Sanâyl ve Maadin Ban
biAA jtttra c jk la rd J r. kasına, 11)32 de Sanayi Ofisine ve 11 temmuz
8 — T a s n if le r d e a&fl o l a r a k s ır a y a jjl r m * ve 1933 tarihinde de Süm er Banka devrolun-
b ir d a i r e « f i n m e hafckjıu k*w rtı»ıi# b u l u n a n h e w p
muştur.
s a h ip le r i n e « u b e l e m n iı e * t a h s is i b i l d i r e n l a a h h t ll lü
m e k lu p la r if t y a p ı l " 1 «*>1»*»^ i s k l b e d e n a y ın b a m
Sümer Bank işe yeni bir ıslah programı
d a n i t i b a r c a a p a r t m a n d a i r l e r i n i n ik m a l in e k&4»r. ite başiarmştır; evvelâ eski binayı te r k ed e
rek m odern tekniğin İcablanna uyarak teme-
1 t i p i iç in h e r a y 2flS.—
tB * > > * 275.— İfndcn yeni b ir fabrika bina») iftjjia ettirm iş vç»
müesseseyi son sistem m akinelerle teçhiz ed e
rek 13 ağustos 1934 tarihinde işletm eye aç
* * n '300.—
mıştır.
11 9 * * * 180.—
Açılma töreni başvekil tem et tnönünün bir
l ir a sjTK -a ta h s i l o J u n o c s lf tır
konuşması ile yapılmış, İnönü bu konuşm asın
B ib E .: E m l â k K r e d i B a n i a s ı m İ s u n b u l d a t e n i '
da .şu izahatı verm iştir:
s i l « t e n l e r . İ s t a n b u l A n a ik ln p e d İM n U ı t e r l e a ı l z aka^
d e o ıik ş a h s i y e t in i y a k i n e n b i l d i k l e r i J u l d e , b u m ad*
«Bana verilen m alûm ata göre C um huri
d e n in ynulm aSL i ç i n v a k i ş i f a h i m ü r a c a a t ı m ı z d a ta- yet bu fabrikayı ta k rib en 1600 iğ ile işlerken
E«p e ttiğ im iz r e s i m v e n D lia rı g ö n d p r o ı e n y î , k a y rd - tesellüm etti, tik ham lede bu m iktar 3600 iğe
s u k a l m ı ş tı r . B ü y ü k i m â r i f i a n c a k ik i M Jçilk p ro s - çıkarılm ış ve yeni dairele rle fabrika takriben
p efctilsd en te sb H e d il e b i lm iş t ir .
9000 iğlik b ir m üessese olm uştur.
RAKİRKVOV BEZ FABRİKASI — İs «Süm erbank'ın te sis etm ekte olduğu b ü
ta n b u lin en eski müesseselerinden birisidir, yük fab rik alar önüm üzdeki ilkbaharda 30.000
hâlen tescil edilmiş ad ı «Süm erbank B akırköy iğle işlem eye başlıyacak m em leketin e n bü
Pamuklu Sanayii Müessesesi» olm akla b era yük dokum a m üesseseleri olacaktır. Onîara
ber halk ağzında «Bakırköy Bez Fabrikası* bakılırsa, Bakırköy fabrikası d ah a küçük bir
diye meşhurdur. müessese sayılabilir. B ununla beraberber,
1850 de husus! b ir teşebbüsle k u rulm uş B akırköy fabrikasının, hususiyetlerini ve h u
ve iş mevzuu el dokumacılığı İle el basm acı susî kıym etlerini nazarı dikkate vazetm ek be^
lığı olmuştur, o zamanlar da halk tarafından nim için hakikî bir zevktir. H ususî ve resmî
sâdece t&asmahânes- adı ile anılmıştır. bugün m evcut olan m üesseselerln en yeni
1-860 senesine kadar ad ım tesb it edem e m akinelere m âlik olanı h em en burasıdır.
diğimiz sahibi tarafından çalıştır ilm aya gay «F akat b u g ü n için, hepsinden daha kıy
r e t edilen müessese bu ta rih d en sonra Hazi- metli olan görüş şudur: B u fabrika, küçük ve
nei Hassaya devredilmiştir. iptidaî b ir halden m ütem âdiyen ilerliyerek ve
1860 -186^7 y ıllan arasında Hazinei H as genifliyerefc kendi k endine büyük bir m ü
sa em rinde açılan Basmahâne 1867 de H arbi essese olm uştur, F abrikaların tasavvuru h at
ye Nezâreti Levâzımâtı Askeriye Dâiresine tâ kurulm ası yaşayabilir b ir halde işletilmesi
devredilmiş ve 1921 senesine kadar 51 yıl n e nisbetle kolay sayılır. Asıl zor İş, kurulmuş
ordu ihtiyaçları için çalışmıştır. bir fabrikayı işletebilm ek kaabiliyeti ve di
1Ö21 de Harbiye N ezâreti A skeri F ab ri rayetidir.
kalar Umum Müdürlüğü em rine geçmiş 1925 «Bakırköy fabrikası geçen on sene zar
yılına kadar da bu umum m üdürlüğe bağlı fında bu im tihanı verm iş ve kıym etli müdiirü
kalmıştır; 1924 de kabul edilen üç senelik bir reyine güvenilir ve eline milletin sermayesi
ıslah programı gereğince m akinelerin düzen em ânet olunur bir dırâyet gösterm iştir. Yeni
lenmesine başlanmış ve bir kısım yeni maki kurulacak büyük müesseselerimizin işletme
neler tem in olunmuş, bu işler arasında faali zamanlarında bu im tihan devrini hep beraber
yetini tâtil eden fabrika 15 eyiûl 1924 de kıs dikkat ve merakla ta kip edeceğiz. Bay Fazlı,
men yenilenmiş olarak işletmeye açılmıştır. fabrikanın m uhtelif parçalarını bana anlatır
1924 yılma kadar günlük 10 saat çalışma ken işçilerin yetiştirilm esinden, makineler
ile 203 kiiopamuk ipliği ve 1015 m etre bez bakımından dikkatim i celbeden noktaları
imalâtı yaparken, yani senede 370,000 metre saklamadım, işçilerin yetiştirilmesi yeni sınâi
bez dokunur iken yenilenmeden sonra senelik hayatınızda büyük bir vazifedir. H er işçi kul
bez imalâtı 600.000 m etreye çıkmıştır. landığı makineden azamî istifade kabiliyetim
http://groups.google.
^V SIK LO PED İSÎ
— 1905 — BAKIRKÖY BEZ FABRİKASI
yalm* bilgisi ile değil, bir nevi ateşli hırs ha senesine kadar pam u k sarfiyatı ile im âlâlı şu
line gelen arrusu ile tem in etm eği düşünm e v a z iy e tte d ir:
lid ir miJteiin yeni İktisadî hayatım ssLibümet- D okunm uş b e t
lendirmek için ehem m iyet verdiği btı fabrka- Sene P a m u k to n <m e tro »
lar ancak bilenlerin, çalışanların ve öğretmek
isleyelerin ve öğrenm ek kabiliyetinde olan 300 U8Û.0Û0
*P34 7 öo 2.500.00(1
ların bulunduğu y e rle r olacaktır. 1035 noo 4715 000
«Bilgisi, çalışması, hevesi az olanların 1936 1200 5.838 000
sığınmaları için m illet fabrika yapm ıyor ve 1937 1400 6-317000
1938 1400 6*44.000
yapmiyacakür. F ab rik aların kapısından ilk
1939 1600 8.134,000
günîi giren m em ur veya işçi herkesin bu esası 1B4Û 2000 7.213.000
evvelâ yüreğinin içine yerleştirm esi lâzımdır. 1941 1500 $765.000
Onun için yeni biiytik fab rik alar ilk k urulduk 1942 1700 e^rıooo
ları andan itibaren sanatında ve masrafında Günden güne artan yurd İhtiyaçlahm
dikkatten yüreği titrey en s an atk ârların yetiş karşılamak maksadı ite fabrika 1949 y ılınd a
mesi için g ay ret sa rf etmelidir. yeniden genişletilmiş ve J&50 yılmda 29904
iğ ve 455 dokuma tezgâhı ile girmiştir.
«Burada gördüğüm i yi şeylerden biri fab
1960 yılındaki durum u ile senede 4.400
rikada bayanların geniş bir çalışma zemini
ton pam uk sarfederek 650 to n çeşidli cins ip
buknasıdır. Ötederiberi kan aatim odur k‘tf b a
liği piyasaya arzetm ek iteere 3600 ton iplik
yanlarımız dokum a islerinde ince zevkleri ve
ve 15 milyon m etre ham bez dokumakta ve
el m aharetleriyle bizim dokum alarım ıza dun*
bu çeşirili tiplerdeki bezler terbiye edilerek
yada hususi b ir k ıym et tem in edeceklerdir.
piyasaya arzetm ektedir.
Bâzı tabii m ahsullerim izin k en d in e m ahsus
F ab rikan ın bağlı olduğu um um m üdür
bir nefaseti olm ası gibi, eski el işlerimiain
lü k A nkarada, müessese m üdürlüğü Bakırkö-
mâzide tan m m ş hususi çeşitleri gibi y eni do*
yünd e fabrikadadır. M üdürün biri idâri biri de
kuma fabrikalarım ızın da h e r ta ra fta sevile
tek n ik olm ak üzere iki muavini vardır,
cek ve aram löcak incelikleri olm alıdır.
İd â ri m ü d ü r muavinliğine bağlı altı mü
Ba&ırköy fabrikası C u m h u riy ette İfiOÖ d ü rlü k vardır-, muhasebe, tic â r e t personel.,
iğden 9000 i geçen iğe vardı. Bu te rak k i nis- gıda dağıtım , iç hizm etler, hastahâne ve kreş,
bet sanat hayatım ıza ö rn ek ler olursa, Türkiye Teknik m üdür m uavine bağlanmış teşki
az zamanda sanayi sahasında yü k sek neticeier lâ t da şudur:
alacak dem ektir. B u tafsilâtı sîzlere ve efkârı 1 — Esas İşletm e Ş efliğ i:
umum iyeye zevkle veriyorum». aj İplik şûbesi
İnönünün y ukarıdaki sözlerini fabrika ta b) Dokuma şûbesi
rafından 1943 sen esin d e neşred ilm iş b roşür c) Terbiye şûbesi
den aldık; ayni eserde, başvakilin nutkunda/ı 2 — Y ardım cı İşletm eler Ş efliği:
sonra şy m alûm at verilmiştir: a) Mekanik atölye
^Bakırköy fabrikası, (II. 7. 1933) ta rih in b) Makine bakım
de, Süm erbank'a 320.000 kü su r lira kıym etiy c) E lek trik bakun
le devredilm iştir, H âlen (11 Tem m uz 1943) d) Teknolojik buhar santralı
9838 iğ ve 320 dokuma tezgâhı b ulunan fabri 3 — P lân Bürosu:
ka 1.507,000 liray a mal olm uştur. F abrika se a) E tü d ve kontrol şefliği
nede S milyon m etre bez dokuma kaabiliyeti- b) Pi&nîama
lîe mâliktir. c) Eğitim işleri
«Bakırköy fabrikasında 700 kadın ve S00 d) Teknik muamelâtı» muhâberai
erkek İşçi çalışmaktadır. Şimdiki im âlât prog e) H esab işleri
ram ı île senede 80.000 liralık boya kullan 4 — İnşaat Bakım Şefliği.
maktadır. M uharrik kuvvetini şehir cereya 5 — L aböratuvarlar Şefliği.
nından aldığı için köm ür sarfiyatı senede 2000 Fabrikayı 1960 yılının nisan ayında İs
tondur. tanbul Ansiklopedisi 'adına ziyaretimizde tes-
«Fabrikanın L1 temmuz 1Ö33 den 1542 bit ettiğimi* n otlar şunlardır r
m/group/merakediyorum
BAfUAKÖY CİNAYETİ — 1906 — İSTANBUL
P am u k: Senelik ihtiyaç 4400 tM olup dldfinnüf, faka* kaili üzerine alan Kâmilenln
Ege. Antalya ve Seyhan bölgelerinden sağla- em tir yaşındaki oğlu Cemal {ocuk, cinayetin
tur. ilk tahkikatım yaşından, başından nmuİAtya*
Komün Senelik 8000 ton. köm ür tevzi cak sekUdc karıştırm ıştır; Bu ilk okul tale
müessesinden alınır besi bıçak atm a talim iyle oynar, bundan vaz
E n e rji: 8.600.000 kw. kuvvet ve 000.000 geçmesini söyliyenlere d e : «Büyüyünce bı
k\v ışık İçin, cem'atl 10 .000.000 kw. Şehir çakçı olacağım!* d er İmiş, fa k a t ayni mahal
santralından vc diğer hidro elektrik santral de oturan mahmud isminde b îr çocuk şahid,
lerden temin edilm ektedir kaatil olarak Kfimİleyi itham etmiş, bir kaç
K ad ro : 2-400 işçi ve 174 m em ur ve te k gün sonra tahkikat tamik edilince ve Cemal de
nik eleman, cem’on 2574 kişidir. İşçilere İlk tahrifatından dönünce kaatilin Kâmile ol
yılda ortalama 7.000.000 T ürk lirası iç karçüı- duğu anlaşılmış ve kaduı m ahkûm olmuştur.
gı ve fî.aoo.ooo T ürk llrau da munzam ticret Cinayetin sebebi, kocasını m em leketinde bı
olıflak üzere cera’an 12.800.000 Türk lirası rakarak çocukları ile beraber İstanbul? ka
ödenmektedir. çan Kâmilcnirı evde bazı uygunsuz hareket
çalışm a rejimi: Esas ve yardım cı işletme lerinin görülmesi ve Salih Yavuz tarafından
şübeleTlnde umumi olarak 7,5 saatlik ve 3 bu hususta zabıtaya şikâyet edilmesi yüzün
ekiple güftde 22,5 saat çalışmaktadır. den beslenen m üthiş b ir kindir.
Sosyal iş le r; İçe gelen her işçiye günde B ibi.: Cüütta gazeteleri
2.000 kalorilik çeşidi* bir öğün yemek verilir.
BAKtRKÖY ÇARŞI CAMİİ — Bakırkü-
Her isçiye senede 2 kal bedelsiz iş elbi
yünüu iki cam iinden biri ve bu köyde yapıl*
sesi verilir.
mtş İlk eftmidir; 1010 senesinde (Milâdi 1601 -
Kıdemli işçilere, kıdemine gare ikramiye
1602) Şftban Ağa adında b ir hayır sahibinin
verilir.
eseridir. Zaman İle h arab olmuş, bugünkü
İşinde yeM bir buluş yapan, Liyâkat gös
kârgîr c im i bu eski m abedin yerine H icri 2292
teren işçilere ikramiye verilir.
(Milâdi 3B75) de Sultan Abdiittziz tarafından
işçilere evlenme ve doğum yardım ya
inşa ettirilm iştir. Fevkani olan camün altında
pılır.
ve Hüsreviye Sokağı üzerinde bulunan bir çeş*
İşçilerin küçük çocuklarına, iş saatlerin
menin üstünde tâlik hat İle beş beyittik k>tV
de kreşde bakılır.
b e vardır; k i aslında bu kitâbe hem câmiin
Spor h arek etleri: «Sümer Spor Gençlik
kalübiı> ad) altında tutbol. denil, boks ve gü bem çeşm enindin
reş kollarım ihtiva eden bir kulüp mevcud Bin om âlin d e eyleyib himmet $ibao A |ı o trim o
olup her kolda bölge çapında m uvaffakiyetler Bu n m tld f N û nmifiH I tt cimi İt (fflW
kazanmaktadır IHürdri d r k r | k ( ik n v d ı f a ra (UlftblbliMİti)
Hastafctae: Hariciye, dâhiliye, röntgen, Karini İnhidam olmuştu r to i (im i tt (eşme
diş. nisâîye ve eczabâne bölümlerini ih tira mhamdlllih kıtmdı 'ihâned* Itedld
•den 25 yataklı bir hastalıine vardır; tşci Si Bh M f iartfıi (»Ilıin Su r bu MM cim i 0
gortaları teşkilâtı adına işcilcrioin ve memur
■in iy S devleti a m in in pâ}'M tf «Jw «
larının muayene ve tedavisi işlenni yapmak Olundukta cikavd» bitylo ikfl cltnl İl {6fme
tadır.
D | U lâ ıilıi la m ın la ib âd u U lh a kl] labtfr
GfMr] UbUii ilftkf AjTlldn
Tapıldı defai sâm|y«lr vâtf r ia t <3 fcşffle
»ece 1292.
BAKIKÖY CİNAYETİ — 1M9 Nisa
nı başında işlenmiş bir cinayettir. Aslen Di- Camiin müstakil kitâbesi yoktur.
yarbakııiı olup dört çocuğu üe BakırkÖytlndo Camiin avlusunda, mabedin kopuşu kar*
Aamalısalktm Sokağında bir evin bodrum kâ* şısında, üç musluklu yekpare b ir taş tekne ve
tında oturan ve Bakırköy Hamamında çalışan he r musluğun üstünde de birer kitâbe vardır;
SO yaşlarında kâmil İsminde bir kadın, bu m etinleri ş u d u r:
evin ayni katında oturan Salih Yavuz adında Sağdaki musluğun üstünde: «SfihibttUıay-
ki kiracıyı, sabahın ab ca karanlığında ayak- rat Mehmed ağa ve Muştala Aga btrâderan fl
yoluna giderken arkasından bıçakla vurarak Ramazan sene 1099 (Milâdi 1*89}
http://groups.google.com/
— 1907 — BAKIRKÖY CAKSI CAMİİ
Ortadaki musluğun iistü n ie : «Yaplıklm israfından girgir olarak İhya e dilm lf ve ha)"'
ju musluğu Şaban Aga Jdeler kim rahm et W» rs BakırkOy ucnginlcrnden Yango Malinûpu-
H a i ons fi gurrei ramazan 1099 (M illdl 1683). lös Çorapçı da 200 altun yardımda bulunmug-
Soldaki musluğun üstünde: , Ceddim Şa- lur.
ben A jsıua cam ilstrifc verdiği suyun yak! Sokak (İterindeki çekmenin ve clrrvl av
akçesidir, ihraç idüb cümle kariyelitıln jıcza- lusundaki m uslukların Üzerindeki kitSbeler
rçti ile bu m ualuju tccdld Idiib vakfetraifiz- kargısında rura kırnaklarının (ok h a ü lı ol
dir, âllardan İtimse mâni olmıya». dugu meydandadır.
Musluk kltâbeleri aydını olarak gösteri
£ğ er KocamusUfapatalı b ir Derviş Ah-
yor W cSmiin Şaban Ağa vaMı olan suyu ça.
med Efendinin bu «aml ile bir « tik a ıı v a ra ,
lımrnş. Şaban Ağanın o ğu llan veya torunları
b in işi olmayıp eam ijjerKe minber koyduğu
DİU Mahmed ağa ile M ustafa Ağa cedletjnin
nu söyliyeMlIrlz.
çalınmıg id vakfını bililin Bakırköy M üslü
H icri 1099 (Milâdi 1083) den evvel ttbnüf
manlarının jelm deti ile meydana çıkarm ışlar,
Şaban Ağanın 1660 d» cam llkebir olarak ih
harab olan musluğu da ÜÇ m usluk olarak yc-
ya etm esi ise h e r halde garib. fih is hatadır.
mlemijker. üçüncü k ıtihey e de b u suya art'.k
kimsenin el atm am asını kaybettirm işlerdir. Caralişerif, 1934 Belediye Şehir Rehbe
O f totâbeye d e kaydedilmiş olan 1009 rine güre Hilsreviye Sokağı M erindedir, so
yılının, bayır sahibi Şaban A ğanın ve kaktan evvelâ taş döşeII Bir avlpya girilir. Av
fat tarihi olmayıp evlâdından M ahsıed ve lunun ortasında b ir şadırvan ve yanında bir
Mustafa Ağalar tarafından çalınm ış vakıf su kuyu vardır, sokaktan girildiğine göre cim i
yun camiişerife iadesi ta rih i olduğu daha ya sağda, yukarıda bahsettiğimiz m usluklar da
kın görünür. solda kalır, tam karşıda da U r kabvehâne ile
8« Ansüüûpedjnjn jw ,\ ailesinden Neok üstünde vakıf odaları vardır. Kahvehanenin
Iis Sarrls'in rum kaynaklarına dayanarak ver ta p u su üzerinde de «İstanbul mahalle bekçi
ir digi malûınsta gü leri yardımlaşma cemiyeti» diye bir levha
re, Rakırtrily Çalfli asılmıştır,
Camii Hicri 1061 - Kahvebâne bekçiler yatdımlasma cemi
10fi5 arasında (Mi yeti tarafından da işletilmiş oba. adı üstün
lâdî 1650 - 1855) de, sohbet, lâklaJu ve belki de oyun yeridir,
inşa edilmiştir, bâ- kahvehane ve emsali müesseseler, her ne su
nlsi de Kocamus- retle o lun a Olsun bir mabedin harimine so*
tafapasa’h Derviş kularoas. Nitekim 19OT yılı martının otuzun
AhnU'd Efendidir. cu gtloü İstanbul Ansiklopedisi adına bu câ-
Evvelâ abşab bir rali îiyaretimliile cim i avlusundaki kahveha
mabeddir, 1878 de neye dolmuş bir kalabalık fstatıbul Radyosu-
yanmış ve 1880 de nıuı yayınladığı bir fudbol maçını dinliyordu;
kasaba Şaban Agi canv.işeıifden ayrılırken de ayni Radyo, aşk
S ılu r k f ir Q t f |i CkmU
(R asİlD; BcbccO
'group/merakediyorum
İSTANBUZ,
EAKIRKÖVDE EJtMKNİLEIî — 1008 —
ve alâka üzerine şnrkı söylüyordu. Dünyanın Umum Müdürlüğünce Evkafı masbutaya alın
biç bir yerinde bir ma bert avlusu adan çengÜ mış ve elhak yerinde bir iş yapılmıştır.
çegâne, «pas, şut ve gol* avaaeleri yükselme- fevkani olan Bakırköy Çarşı CamiSMn
mîşfır. Kahvehanenin Üzerindeki vakıf oda altında, büyük bir sarnıç vardır; Hüsreviye
larda da son zamanlara kadar bekâr uşakları Sokağı üzerinde de ikisi çeşmenin sağında,,
otururmuş, hayli uğranarak tahliye ettiril ikisi solunda dört dükkânı bulunup dükkân
miş. İstanbul mahalle bekçileri diyar garibi lardan İkisi nalbur, biri oduncu ■ kömürcü bi
vatandaşlarımızın du ınabetfe hürmeten ken ri do bir mobilyacı tarafından işgal edilmiş
dilerine başka bir yer aramaları gerekir. Câ- bulunuyordu.
mi srlıuuna yaraşan kalıvchâne değil, bir B i b i . ; R E K v e M e h m e d K o ç u . O e s i n o tu .
dershâne, bir kütüphane olsa gerektir.
BAK1RKİİYDE EK M ESİLER . — Bakır-
Camiin pabucJuâuuun sağında müezzin
köydeki Erm enilerin tarihi Istanbulun diğer
efendilerin istirahat ettikleri bir ada vardır.
sem tlerine nisbeten yenidir. E rm elilerin bu
Minare tapusu müezzin odasının hemen ya-
raya yerleşmeleri, o civarda bulunan Azatlı
mndadır.
köyünde, tarihçi Avedis Berberyan’a göre
Pabuçluk avlıı ■ taşlıktan camlı b ir böl
17fl3 yılında, Baruthanenin tesisiyle başlan
me İle ayrılmıştır. Pabuçluktan fevkani olan ması çok muhtemeldir.
camie geniş bir taş merdivenle çjkılır, m er
divenin üst sahanlığının sağırda ve solundu Filhakika Erm enilerin burada azamî bir»
üçer basamaklı taş merdivenler vardır ki sağ* buçuk asırlık b ir mfcsisi olduğu bazı eski men
daki merdivenden müftülük odasına girilir; falardan anlaşlıyor. Meselâ m eşhur tarihçi
aıtlitü odası, temin katındaki müezzin odası ve edip Erem ya Çelebi Kömürciiyan, 17 inci
nın üstüne rastlamaktadır. Soldaki merdiven asrın ikinci yarısında, Erm eni dilinde ve man
den küçük bîr sofaya, oradan da yukarıda adı zum olarak kalem e aldığ* çok kıymetli «İs
geçen bekâr odalarına doğru uzanan bir kori tanbul tarihi» adlı eserinde. Bakırköyden
dora geçilir.* bahsederken, sam anında Erm enilerle meskûn
Sahanlıktan b ir kapıya son cem aat yeri olan sem tleri zikrettiği halde, orada Ermeni-
ne. oradan da camie girilir. Cam) m üstatü le rin yaşadığı hakkında hiç b ir şey söylemi
plânlı, düz tavanlıdır. D uvarları levhalarla yor. Keza İ d inci asrın sonlarında İstanbul
tezyin edilmiş olup m ihrab duvarında so) kö hakkında kıym etli ta rih î m alûm at veren Mıhi-
şede Ye&ârizâdenin 1250 tarihti «Hiivesse- tarist rahiplerinden m eşhur tarihçi Lufcas İn*
nriiil-atim» levhası Ayasofyadaki muazzam cictyan, B akırköyün lâfını bile etm iyor. Mu
yazmin bir minyatürü olup fevkalâda lâtif* m aileyhin VenetiikLe neşrettiği «Yeğnak Pü-
tir. Sol duvarda H attat Sami Efendinin de yi *antyan» isim li derginin 1618 yılına ait bir
ne talik hat ile 1312 tarihli «Dahilck yâ Rc- sayısında, Tstanbulun sem tlerinde yaşayan Er-
suhıUah» levhası, sağ duvarda ayni hattatın m enilerln m iktarım hâne hesabı ile verdiği
tek hat ile diğer bir levhası, bir çerçeve için halde, Bakırköy Erm eni nüfusunu zikretmeğe
de toplanmış müzehfteb m lrkaat ve bir hılye lüzum görmüyor. B undan anlaşılıyor ki mez
levhası dikkatle muhafaza edilmesi gereken k û r tarih te oradaki Erm enllerin sayısı pek
san’at eserleridir. cilz'l b ir m iktarda imiş.
Son cemaat mahallinin sol tarafında bir Erm enilerin Bakırköye asıl yerleşm eleri
ahşab merdivenle yukarıdaki asma mahfele 183S sıralarında oradaki Baruthanenin tesi
çıkılır, bu ahşap merdivenden alt ta u n la rın - siyle başlar. Şim endifer battım n inşasından
da bir kapıı ile dar vo uzun bir odacık — malı- sonra, diğer un surlar gibi, Erm enilerin de
fele bağlamrt bu odacık merdivenli bir kapu sayısı artm ağa başlam ıştır. Ezcümle 1680 ta
île de bekâr odalarına giden koridora m er lihlerinde Erm enilerin mevcudu tahminen
buttur. 100 hâne kadardı. Bu artış 1920 sıralarına
Camiişorif, yirmibeş senelik müezzini kadar devam erimiştir. Bundan sonra Ermeni-
Mustafa Efendinin himmeti eseri gaayet te lerîn harice hicretiyle ve bilhassa son zaman
miz buluuuyordu. Evkafı mütevellisinin ihma larda umumiyetle zengin ailelerin Beyoğlu
li yüzünden vaki şikâyetler üzerine Vakıflar taraflarına göçmeleriyle Bakırköy Ermeni
http://groups
b a k ir k ö v
google.com/group/merake'âîyoru'ffi"
— IBM — BAHRKÖYÜE ERMESİLEH
nufunı Ur hayli Kaimidir En ton koyulara vormigttr. 1 &B2 ı!e ahşap crian *sWslnljı yn-î-
göre I » DlifcUrr W affeyc yakındır.
ne tıuçünkO k&gir biri yUkseLlllmitür ve o ta
Klibeler — Baklfkûyde Ermeniler İlk rihten İtibaren Padyaaliınn sûlileslna tıur-
(ela 1B.12 Urihlnd» bir kliliteyo sahip olmuş ı&elön, okul «Dadyan» teemlyc olunmuştur
lardır. 0 m msn anlaşıldığım güre Bakırköy- 2. NenjııbtıhyRct il)s nkulg. — &u mek
de ikam*! etmekte olan Axath’dak| Barutha tep Kspriel Ncfştbtıhyan taraflıdan «çılîny-
nenin BrmonL iıçltort Eu-utcübaçı Ohanncı: tır v« 1388-18B0 şualarında fıallyetU- bulun-
Be? Dadyaa's (17BB- 190ît) müracaat ederek, rmi|tur,
Setıülerl için bir ibâdelMnq temid etmesini S. Nlkogogyon İtkoJmlu — Aram lYtko-
rlcü etoıi{l*rîİtr O dt Sultan Mahmuddan bu jgOSiyan israfından SÇllaa bü mektep KKtf-lOOT
huiurtfl müsaade almıştır, tşle meıkûr tarih nıralnnnda Aua bir mQddci tedrisatla bulun-
[pt Rarplar ahşap bir rnanâKÜfİATim Errrı tali muçtur.
lere hediye etmişlerdir Onlar da bu Kiliseyi
Şurp Snrkis tesmiye etmelerdir. 4. Beıeıyan lisesi. — önce İlk tedrisat
ta bulunan bu rnektap Bcuzyan tara
Bundan birkaç yıl sonra, gdrUnüyar U
fından 1008 de lesls olunrruistiir. Tcdrken
bir kısım Ermeni amele aileleri mufrttmfilen
Uorliyerek Usey« kadar yükselmiştir İkinci
ko la y lı* »Uun diye Azatlı Köyüne naklolun-
Cihan Harlbfnln baştanım kadar Itee ölerek
nıiı^inrriır fci IBS5 de Oh&incs Bey Dadyiın
faaliyette bulunduktan soma tekrar ilk tedri
orada Surp AstvadziâaİD namıyla müteveffa sat derecesine inerek Beyogluna taşınnu$Ur.
pederi Arak®l Amira Dadyan‘ınll753 - 1812)
(ratfrasj için y e n i bir Milse ia$e ettinnîf^r. 5, fsvlj^e-Ermiînî illtokalu, — Miitsrat»
M«kHr kilise 183-7 Nisan 25 de takdis olun yılaarındft bir kaç aens çalışmış olan bu mek
muştur. tep Gür» Kevorkyan yahut Kevork Daroyan
B skırkaydeki asıl S u rp A stva& adzla K İ' isaıinde bîr üst tarafından anılmıştır.
lisesinin <Bu maddeye bak), fltşBSl İse m alûm Bergen BaJurS5y<İe VJlnu Dadyan îüccku-
olduğu dereJ 1044 yılının N isan ayında ta lu faaliyettedir.
mamlanmıştır. Y eni bir Kilisenin ih tiyacı şu üfuhtcUi eeıniyet ranllyctlcrf — Eski ve
suretle izah edilebilir. 1635 sıra la rınd a Bakır- yeni Bakırköy Ermeni cemaatı [aitliyetlerin-
köyde yeni b ir b a ru th â n o in şa olunm uştu. den bazıları Şanlardır; U in d Meşrutiyetten
Surp Serkis KilisealniD b in ası ah şap ve m u h sonra Tojnak, Hınçak ve sair komttder Ba-
temelen ufak va îtö b n e idi. B u nlardan başka kırktyde de kulüpler açmi|laıdır. Mütareke
Zeytin B a m ım d a bu »ıralarda b i r d e m ir lab- yi İlanda İse Kıulbaç tufikilSU da mevcut ol
fUtau tesis o lu n m u şta. (A. B erboryun'ft £öre muştur. Son zamanlarda V&dlkuîe Eftneni
25 sstim I M S d« in ş a n tanıaDiIannuçtır) Hastahâîıcsine yardım kolu dil te^^ckol etmiş
Ohannesl Bey DadyantUn maada kilise tir. Tahminen 1915 yılından bOTİ fakirlera
avlusunda gGmfllü diğer Kayda değer sfcnâlar y a rd u n kolu de faaliyettedir.
şunlardır Bfljuriıöydf dflğmuj yahni yaşamı; ban
I O ğullan, Barutcubftşi A rakel - Sisalt Bey ErmenJİer — Ermeni Kilisesinin «luaunda
| Dadyan (1320-145*!; N ersea-Hösrov Bey Dad luedfun Dadyan efradından; Meıarllkla gfî-
/a n ı!825-îa72); K lrk o r- M ihran Bey Datfyan mlilii olanların heman hemen lıepslDden Ke
(1412 -1042); N erses - Hosrov Beyin ogîu, Ar. miklep açmjf olanlardan maada kaydadc|ei
Ç »k-N ertej Bey B adyan (ölüm ü 16&4h Elyas puhulardan tesblt edebildiklerimiz; şunlardır:
% a » ) Çayyan 11840- 1&QÎ>; OımDt Bay tstanbul patrifi Başpiskopos Horen Aşîfe-
Bıbayan, v,f. yan (1842 - 1BB3); Oamanll Devlrtl yükselt
M cktcpkr — 1 ArdzrunyiU] Dadyan İlk memurlarından Mıhrltıt BoyBabayan: Osman
okulu Hayırhah oldufcu kadar aynı »m anda lI Mfibusan Meclisi âzalam dan Sıvüa mcbu.ni
münevver bir kimse olan Ohannes Bey Dad- &ücran Barsamyan; Matbam t« takvim n£şlri
Vsn, kiliseyi yaptırırken yanına bir de mek Kevorh Zaıtaryan (ötümlU: 1&A3) va evlMları
tep Loşa ettirmeği unulmanuçtir vo atalarının tarihçi Vüiıan Zartaryan (1071-1944) ve Bi-
h'rtırasım iısfeton ona «Ardmuıyanı İsmtnl man ^artaryan (doğuşu 1860); Şair Yfflvaft
)/merakediyor(jm
BAKIRKÖY'DE BL’ULAR ıg ıo — IS T A H fcn.
Kolanctyan (dokumu: 1850]; Poktortar: Sarfcis köyden baM i'den m add esi için d e kalem im i?»
Ifahabetyan. Çilyan. Ohannes /Vgtkyan, Peşti- e m â n e t edilen y o rd e b a h setm iştik Rak»rk5-
maltiyao. v^.; Genç yajU Ölen meşhur mu yDnde r a m la r ın y e n id e n İsk â n ı 1780 d e n «on.
ganni Mike Kerestcclyan, hayır ve comaa* fi ra baflad». Y an yada T epedeletıH A li P aşa dev.
leriyle tanınmış Apraham Apciyan. dans ho rindo Karbcniıjten v* Agrabadan eşkiyi m i
cası Prof. Nişanyan, v,s. mlinden kaçan 10 12 rum ailesi, devlete ^
yan ctmtj ola» Alı Paşanın tedibi ile meşguj
M ezarlık — B rtırk ö y E rm en i M ezarlığı
elan padişaha sigmdLİar; İstanbul* getirilerek
istasyonun fırka tarafında ve Rum K a b rista
Bakırköyündeki Ayios Pandctemıon Biranı
nının yanındadır- Ista n b u lu n en yeni, ? n u fak
manastırının harabesi etrafındaki verimli top
ve aynı zam anda e n b akım lı v e e n m a m u /
E rm en i a t « a rlık la r u ı d a n b iridir. M esahası
raklarda y e tild ile r; hÜkûmctden bu aranyl
tahm in en 2.000 m - k a d a rd ır. H angi ta r ih te n
alarak ziraalle meşgul oldular Bu muhacir
lerin öğrenebildiğimiz, isimleri şunlardır:
itib a re n kullanıldğı k a t i o larak belli d e ğ ild ir.
Epirden Sarandi Yiancoğlu İle: amtazâtJel^ri
Afaaraafîh b ir s s ra y a k u ı m azisi olm ası m u h
tem eldir. M ezarlığın to p ra ğ ın ı K ilisen in p a
Kosti. Zaharia ve Petro; Topal Ulaş yahnd
Vasolaridis; Çukurbostamn ilk sahihleri AL:
p azlarından D er B edros, JSÖfr eten s o a ra e ld e
e tm iştir. K iık o r M ısıryan a d ın d a b ir b a y ır- nâsios ve Kostantin Çukarlu; Andon. Dimüri
haiı tüccarın v asiy etiy le 1899 y ılın d a m ezarlı
ve Atina Zahariadfs: Karbeakzten Agrefti Spi-
ğ ın e tra fı d u v a rla çev rü m içtir. B ir ik i yıl ön
rosoglu Ko&tandi Malliupulos İle 14 çocçjfc sa
c e K abristana s u g e tirtile re k ve yerçj y o lla r hibi bulunan büyük oğlu Yango Çorbacı; bun
y a p ıla ra k daha cazip b ir b a le s o k u lm u ş tu r
ların hepsi bağcı - bahçıvandır. Hattâ 1800
Rastladığımıur en eski moz&rtsst kilibesi den evvel Bakırköyünde bir bağcı - bağçıvan
1879 tarihini tayyör ve Bitlisli Markos Agop- loncası kurmuşlardı ki loncanm amblemi bir
yau isminde bir şahsa aittir. Ea güzel erroe- çapa ile bir destere idi. Bu lonca 1812 de Sa-
nıce şiir J8B5 de genç yaşla eden Vwkine Boh- randı Yiancoğlunim bağışladığı arsa üzerine
çelfjrsıı naramda bir kızın mezar t r i o d a d ır . Ayios Yeorgios rum Ortodoks kilisesini inşa
Ermenice harflerle tûrkçe hiçbir kitâbe mev ettirmişti.
cut değildir. Kilisenin yânında Sarandmin, daima si
S a n 'a t b akım ından e n z a rif m ezar â b id e si yah potur ile kalpak giyen oğlu Petro Yian-
Malfıasv-an aiJesfne a ittir. K eza B e rb e ry a n , coğfu île zevcesi Eteninin oturdüğu harikü2«-
K avukyao ve K uyum cuyası a ile le rin e a it o U n de güzel bir bağçe içindeki iki katlı evleri bu
la r da m ezarlığın nazar* d ik k ati ç e k e ce k â b i lunmaktaydı; ona yaian çıkmaz sokakda nam
deleri a ra sın d a d ırla r. lı rum kadın ressam Tatria Fînranm doğduğu
Mezarlıkta gömülü kayda değer simalar afışab ev hâlâ durmaktadır (1960).
ölümleri sırası ile şunlardır: Rahip Der Bect- Bakırköyünde yerleşen bu ilk çiftçi mu-
j û s Itedrosy-an (1832 - Jurkor fitıscryatt hatıllar -mahattetemi ayırmak için yollarına
(1650 - 189$); Dr. Karabet Nâzaretyan (1856 - çeşitli ağaçlar diktiler; Zeytinlik, Sakız ağacı
J921): Dadyan okulu müdürü Zareh Mağak- ve Cevizlik gibi semt isimleri bu münasebetle
yan (1873 -1924); Ealıip Der Bedros Bedros takılmıştır.
yan flftt>7 -1929); Kilisenin sayılı hayırhah
Bu muhacir ailelerden önce Bakırköyiin-
larından Kayserili Karabet Ohanyan (1840-
âe yerl&şrriş rumlardan en eski isim olarak
1931), ki bu satırları yazanın annesi tarafın
Yani Paskaloğlu'nu tesbit ettik; baba 1777 de
dan büyük annesinin dayısıdır; edebiyatçı ve
ölmüş, kendisi Osmanlı ordusunda binbaşı
filolog Nişan Civandan {1851 - 1933}; T ürkiye
rütbesi ile Sarayın ve Ordunun Kasabbaşilı-
Hükümeti konsoloslarından Serkîs Balyan
ğmı yapmıştır.
(1062 * 19&6); lügat naşiri Zakar Papâzyaıı
U8Û&- 3942): Bezazyan Lisesi miiessi® ve mü 1840 da oğlıı Yeorgjos Sakızağacı'Mabaî*
dürü Boğcs Bezaayau (1878-1951). leşinde Kamandarof'ua evinin yanında beş
Kerorfc M. ramkciyu ev inşa ederek Bakırkoyde yerlerdi; bu evle
re üe cniftesl Kasabbaşı A taıus KosfantinStüS
aiKIRKÖV&C SUMLAR — Bakırköy^ İle İngiliz konsolosu, İtalyan Polmierj otur*
n ü n Bizans d ev rinden, b u a n sik lo p e d in in b u muşlardır.
http://groups.google.coir
^SStKLOggPİd — 1911 *— BAKIRKÖY FÜUN SOKAĞI
Kogrûo iki fırınının sahibi MakedonyalI dem ettir; Önceleri Utanbul Caddesinde ufa
Toma Butgarididir. Çorlulu, koyun sürüleri cık U r odada bulunan merkezi kısa bir zaman
ile meşhur Pandelı Celeboglu da ilk kasabı da Aşmalı Saka Sokağında gaayet geni» bir
obnıı^ttr; Celeboglu Islanbuldı yerleşince binaya taşınmıştır, bu bina, kilisenin arka
kıyafetini değiştirmemiş, «Şalvarlı Kasab» di sında mctrûk bir a«tıâne jdİ, 1955 de kilise
re meşhur olmuştur. İlk yerleşenler arasm- den almaya muvaffak olan gençler tâsnir ve
<b fcpngin bir çiftçi ailesi, Hacıteodoriler var restore ettiler. Dernek muhtelif kollar üze
dır. rinde çalışmakUdr: Tiyatro kolu, Uıbik kolu.
J32I den sonra ıtâki adasından gemici Spor kolu. Kliltttr kolu. Gezi kolu, Kütübha.
İŞpin gemiânin bir kayaya ntuntp parçalan ne kolu. Faaliyet programları dikkatle tatbik
masından sonra kalabalık ailesi efradı ile Ba- olunur. Âza sayısı oldukça yüksek olup ekse
fcırköyüne hicret etmüf. yerleşmiştir. Aynı sı riyetini de münevverler tenkil eder. Derneğin
ralarda Kefalonyalı gemici Yorgi Kambfçis de kurucuları Haralambos Çingiroglu, Niko Ni-
Batarköyüne gelmiştir. Bu iki aüe Sakızağacı kolaidis, Yorgo Sianisoğlu. Stamat Macaridls
nın ilk nuyhâııe» eten «Babi* de tertip ettik ve Niko Klios'tut. Bu satırların yazıldığı ta
leri eğlenceleri ile meşhurdur. rihte reis avukat Yanıuki Emirzes idi (İKD).
Sonra sonra zengin tüccarlar gelmeğe Fukarâperver Kadınlar Cemiyeti — Ev
başladı, İnannis Voltu (1839-1917), Sakızlı lâ hususî bir topluluk iken 1956 da resmen
loannis Ciras (1826- 1907), Aleksandros Sar- tescil ettirildi. Kurucuları Aoastasia Gumbris,
lis gibi. Sofıa PetropulUdSs ve Eteni Bunsropulos'tur.
Çiftçileri, gemicileri, tüccarları fikir adam önce bir aşocafı açmışlardı; garfbiere, düş
ları. kültürlü burjuvalar lâkibetti, başta As künlere, medâr olduğu görülünce âzası fazla
kepidısfer. laştı. Gelirini aile toplantıları teberrûları ve
1B68 • 1870 a ra s ıd a da Anadoludan çık tiyatro temsilleri ile temin eder.
an», fcstonbulda zengin olmuş rucnJar gelrot- MekteMer — Bakırköyünde ilk rum mek
ye başladılar; bunların evlâdlart arasından er tebi geçen asrın başlarında Ayıos Yeryios Ki
kek ve kadın pek çok kültür sâhibi simalar lisesinin n&rteksinde bir kilise mektebi ola*
yetinmiştir, bu arada ilk hatırlanan isimler rak açılmıştır. 1840 • 1841 yıllarında Patrik
den biri arkeolûf, tarih ve meskûkât âtimi [V. Antimos bütün kilise mekteplerini kapat
Kostandi. Makridis Beydir; bu ailelerin, ekseri tı; yerine lâik mektepler tesis edildi, Bakır-
si, BakırkÖyüne İstanbul içinden kalkıp gel kdyüode ayni kilisenin avlusundaki bîr koğuşa
miştir, meselâ 1893 de Küiııkûpudan gelen da miİ8bet bilgiler de veren yeni bir dershâne
«Ağa* lâkabı ilç anılan Fertekli Anastasios ayıiHı» ısfis yılına kadar b a dershanenin mu
Araoâpubs gibi. allimi Zaharia Zabartedfe idi. Bu dershâne de
1857 d« Fenerde çıkan büyük bir yan 1A65 vebâ salgınında kapatıldı. Mfi8 - 1870
gından sonra fenerli rumlardan bir kısmı da arasında aynı koğuşda bir erkek çocuklar
Bakırköyüne hicret ettiler. mektebi açıldı, kızlar İçin de «Binbaşının Evi»
Bakrr köyünün Sirkeciye demiryolu İte diye mâruf binada ayn bir mektep kuruldu.
bağlanması, Ayestefanos muahedesinin imza Erkek ıaA tehim 1875 ydma kadar Y. Psİhalis
lı Bakırköyiine Utanbulda yerleşmiş ecnebi- idâre etmiştir. Kilisedeki koğuş küçük ve gay
lort «3b etil. Yine Ayasteûnos Muahedesiıı- ri sıhhî olduğundan 1871 de muhtar Nlkolos
öen sonradır ki Türk zenginleri, bu arada ta- Askepidis ile H ad Todorinin gayretleri fle
nıomış Türk münevverleri Bakırköyüne T ağ- köyün rum zenginlerinden büyök bir ü n e
bet etmeğe başladılar. toplandı, klişenin karşısında eski rum m ezar
1022 den sonra tslanbutdaki tum lann lığı arasına iki katU kâgir bir erkek mektebi
inşa edildi. N«<Uk Surla
beyle dördünün TürÜyeyi lerketınMi (Berine
Rakırkâyünün rum dEseriyeti de kalmadı. Fa- BAKIRKÖY FIRIN SOKAĞI — Bakir-
kal hicret etmeyenler, içtimai ve fikrî miies- köyde Yenimahalle sokaklarından, Öcalan So
Scsclerini yaşatmaya muvaffak oldular. kağı ite gerideki bortanlar arasında uzanan bir
Kttltftr Demeği — 1947 de Balurköyde yoldur. Tayyarecitethi ve Tayyareciydik So*
tein gcnolorînin gayreti île kurulmuş bir kaklan ile birer dörtyolağzı yaparak kesişir;
ı/group/merakediyorum
&AK7(tKÜY TflAS$t2 KJZ MEKTEBİ 1&12 — ICTAMBÜİ
asfalt döşttuniş. yajk kaldıranları b b a Uf- koridor bırakılm ıştır, bu koridorun n.iii-;-
(0/ 1. ik i ârab» gfcçebilocek genişlikledir iki tindc sağ tarafla hır m erdivenli İkin- kata
fcfianndakj evlerin • ahşab. çoğu ba£ yani zemindeki koridor ile dükkanların usta
çfebdlr: bitimine yakın tek katlı fakat çok şi nı? çıkılır, hamamın soyunma peyke ve oda.
rin bir beton villâ üe iki katli güzel bir ahşab cıfcları buradadır
köşk vardır. Adını, Ücalan Sakağı ile oUın Hamamın yeni kapııaundan girilince U
kavşağının aol köşesinde bulunan bir ekmek' men sağda bir odacık vardır; bir ten iy . '. j j .
ci (ınnmdan almıştır (Nisan 1052) ya verilmiş, içine hamam kapusuıtıian
Hakkı Göktürk bir atölye olmuştur. Kaldırılmış olan eski Wj.
y iik a tn e k â n m kajm sa caddc Üzerinde bulun,
BAKIRKÖY FRASSISt KIS! MEKTEBİ — dlığıı için, hamamın kadınlara tahsis edildiği
1818 4a Fransada Bordeau Şehrinde kurul günlerde ve saatlerde çarşı boyu cadde Ittlün
muş Mariste tarikat! rahibeleri tarafından ka deki kapudan bir kadının ham am ı girm e;,
pitülasyon muahedelerine dayanılarak Istan, hamamdan çıkması eski edeb ve terbiye an’a
bulda açılmış mekteplerden biridir; N’e za nelerimize uymadığı için, zannediyoruz ki bu
man açıldığı bilinmiyor, fakat 1839 tarihli bir terzi dükkânının yerinde eskiden kadınları
vesikada Istanbulun muhtelif semtlerinde ku mahsus bir kapu bulunm uş olacaktır.
rulmuş 40 Fransa Lâthı Hıristiyan Mektebi Asıl hamama, mııhdes binanın zemin ka
nin arasında adı geçmektedir. 1912 • 1913 tındaki m erm er döşeli koridorun sağındaki
Türk - Fransız anlaşmasında adı geçen mek bir kapııdan girilir; bu kapu da dahil, hama,
tepler arasında da mevcuttur. Bu kayıtlardan mın hiç bir yerinde tahta kapu kanadı yok
anlaşılıyor ki 74 sene yaşamıştır. Harbi Umu tur. halvetler, m ahrem temizlik yeri ve ayık
mide kapandığı muhakkaktır. M ütareke yılla yolu medhalin iki Ust kenarına asılı sallandı
rında yeniden açılıp açılmadığı öğrenilemedi, rılm ış peştem aldan perdelerle kapanmıştır.
talebelerinin Osmanlı tebeası Rum ve Ermeni Hamam ' iki kısma bölünm üştür; evveli
kızları olduğu da pek ayduıdır. dış koridora amud ikinci bir koridora girilir,
B i t i : O.N E rjlo . Türkiye Maarif Tarihi. 11.
bunun sağında tek ku m alı bir mahrem te
BAKIRKÖY HAMAMI — Bakırköylinde. mizlik lıücresi ile ikişer kum alı iki halvet var
İstanbul Yolu He BakırkKyharaam Sokağının dır; sol tarafta temizlenme hücresi karşısında
kavuşağı kösesindedir; Bakırköy Çarşı Camii- tek kurnalı bir soğuk halvet, onun yanında
nin tam önüne diişer. Onyedinci asır sonla dar bir ayakyolu, ayak yolunun yanında da ÜÇ
rında. cami ile berâber yapılmıştır. Bîr «tek kurnalı ve diğerlerine nisbetle büyükçe bir
hamam» dır. sıcak halvet vardır; bu sıcak halvetin tapusu
Pek çok tâdil görmüş, on yedinci asır Türk hamamın ikinci kısmında, kubbe altındaki gö*
yapı sanatında kttçlik tek hamam plim bozul bek taşlı satımdadır.
muş, hamamlarımızın dışardan lıakıldıgındj Hamamın asıl Sıarâre, şahın kısmı tek
en pitoresk yeri olan camekin kısmı tamâ- kubbe ile örtülmüş tam bir m u ra b ta d ır orta
men kaybolmuştur; şöyle ki, kaldırılan eatne- sında dürt köşeli b ir göbek taşı, etrafı t u do
kSr.tn yerine gaayet çirkin iki katlı bir g&rgir layı m erm er sotadır ve on ilç kurnadır; ka
bin i eklenmiştir, bu binanın zemin katında, nada», peştemal perdeli kapusundan girildiği
İstanbul Yolu üzerinde dört göz iıid dükkânı ne göre aol köşede bir kapudan yukarda bah
yapılını;; hamamın eski camekânının giriş settiğimiz üç kum alı sıcak halvete Keçiür
fcapusu muhakkak kİ İstanbul Yolu üzerinde BakırkOy Hamamım ziyâret etti jtoriz MW®
iken bu muhdes kâgir binada giriş kaputu ydı nisan ayında hamam Bay Osman C a c e ttt
Hamam Sokağında açılmıştır, ve o çirkin ya ve ojlu Hakkı Cacekli tarafından işletmekte
pı da seınln katında temama ancak dar bir idi. Osman Caeekli ayni zamanda baznamm a*'
Vgroup/merakediyorum
BAKIRKÖY İSKELE ÇIKMAZI — 1914 — ISTASB üj,
Denize arta verilirse aagüa i&imste bir kırköy Adîlyesi He Mallyr-sinln faulunduçv* r,
araî-ii foJuk, Sak,w Sokağı, KüçüJcyah Soka* ki Halk Evi binası ile geni; avlusunun '. r
|i, Kapamacıekrem Sokağı, Korsa/ı Sokağı, ucunda dlger bir binada ıB a l^ ü y Gençti*
solda da Sakızlıya!* Sokağı, Aşmalı Sokak, Kulubü» de bu cadde UziTindcıUr.
Kartopu Sokağı ve Bakırköy iskelesi çıkmazı Caddenin bitiminde sol köşedr de
ile birer kavşağı yardır. kırköy Biçki vo T>ildj Vurdu* v arj,r .
Köşkler arasında bîr kaç boş arsa, bu sr*
BAKJü KDV İSKKJ.KSİ ÇIKMA/I —
salardan birinde de bir odun deposu bulun
kırköy Iskeleai Caddesi üüerindec-;
maktadır. Bu sokağın en güzel binası, belki
değer bu5U*iyeti, d e n k ile ve i ' • il* jytr_
Bakırkoyünütı ve hattâ bütün binaların en ti
alâkası olm adığı halde bu ismi laşımıicla
pik yapılarından hirU deniz tarafından yürün
lunntasıdır (30 M art 1960).
düğüne göre, sol tarafta köşede 30 kapu nu HrkınMİ lUçv
maralı büyük bir ahşap köşktür Zamanım 12da
Bay Hüseyin adında bir zatın miltd olan bu BAKIRKÖY İSTANttt’L NAKİL VA
bina, tahminimize göre bir a5ra yaklaşan bir SITALARI — Geçen asrın ikinci yarısın: /
ömre sahiptir: maalesef hsrabçadır; bir gün dar, Bakırköyünde oturanlardan ts ta n ln 'r ;. ı
yerini modern bir beton yapıya terk ederse düşenler, yahud şehirden bu Köye gilmetr
çok acınır. Bu köşkte, mes'ud bir tesadüf teyenler, hâli vakti yerinde kişi ise aU b î^ r-
tür ki, ihtiyar yapuım güzelliğim bilen birisi, di, kadınlar da arabaya binerlerdir amelesi,
heykeltraş ve ressam Kemal Kiilmat kiracı reneberi, esnafı yaya gidip gelirdi.
olarak oturmakta idi (B .; Külmat, Kemal), Sahilde Vır kayık iskelesi vardı; deniz
köşkün bağçesinde. bilhassa taş üzerinde ça sâkin ise, cn az iki çifte kayıklar ile de gidi
lışmakla tanınmış sanatkârın mermerden nah- lip gelinirdi; kayıklar dolmuş da yaparlardı.
tetmekde olduğu tabii cesamette bir üryaa 1871 de b£r F ran su Şirketi eliyle demir
kadın heykeli bulunuyordu (30 Mart 1960). yolu döşendi, İstanbul Avrupaya demiryolu
Bu satırların yazıldığı sırada içinde Ba ile bağlanır iken bu tarihden itibaren de Ba-
h tt p :// 9roups.google.ee
^ V S ftL O P g D tS İ — 1915 — BAKIRKÖY KÖPHİ''.'
ItırkÖy ile Sirkeci arasında ara tirenler* ^îe- nıf adedi ne olursa olsun talebe mevcudu ile
tilmeâ* p la n d ı. muallim kadrosunun gösterdiği tezaduı her
1877 • 1878 arasında bir vapur isketesi hangi hir mantık yolu He izahı zordur. Bakır
vaprîarak tdârei Mahsusa Bakırköyü Ue Ye- köy Hüşjdiyesinln ne samana kadar devam et
şilkByune hir vapur tren ile rekaabet edeme tiği dj* teshit edilemedi, Bu mektebin, h&len
di. Avrupa demiryolu Cumhuriyet devrimle lîakırkoyünıîe karma orta okulun bulunduğu
Fransa Şirketinden Devielece satın alındı; binada açılmış olacağını tahmin ediyoruz fB.:
devlet demir yollan I95Û yılından İtibaren Rüşdiye Mektepleri).
ku hat üzerindeki kömürlü lokomotiflerle Bibi.: O N , E rgin. T ürkiye M aarii Tarihi. İli
eski vagonları kaldırarak elektrikli tren işlet-
* nıcğe başladı. HAKlRKÜY KlRKMİTLKRİ — Zamanı
Bakırköy hâlen, (renden başka taîanbula mızda İstanbul piyasasında bu köye oisbetle
beledive ve halk otobüsleri ile de bağlıdır; anılan kiremit yoktur; öyle tahmin edem ki
otobüslerin Istanbuldan hareket yerleri Sir- Bakırköyünde, belki asırlardan beri kiremit-
keçidir- Yine duraklan Sirkecide dolmuş ya çiLİJc terkedilmiş olacaktır. Halbuki OjıalLmct
pan otomobiller vardır; adam bağına iki lira Asırda İstanbul Kadısına hitaben yazılmış bir
ücretle beş yolcu alırlar. hattı hümâyundan Bakırköyünde kiremit kül
liyetli miktarda scvkedtldigi, evsafının adiliği
B i b i . : N . S a r r i s . N o t; M. K o ç u , N o t.
ytUünden do hükümetçe ciddî tedbirler alındı
BAKlliKÖY KARAKOL SOKAfil — Bakır- ğını görüyoruz; bu hatîı hümâyunun bugünkü
köyde "Yenînıahalle sokaklarmdandır. öcalan diümiae çevrilmiş surct5 şudur:
Sokağı ile gerideki Boslanlar ara/unda ulanır; «■İstanbul Kadısına hüküm ki;
iki aTaba geçebilecek genişlikte kaba taş dö’ «Mimârbaşımız olan Davud (B.: Davud
şeii bir yoldur. Tayyarecifethi ve Tayyareci- Aga, Mimarbaşı; .Mimarbaşı), Divanı hümâ
sâdık Sokakları ile dörtyolağzı yaparak kesi yuna mektub günderüb Bakırköyünde kesilen
şir. Tayyarecifethi Sokağı île olan kavşağında kiremidlerden şikâyet ctmîşdîr; bu kiremit
birfcasai), bir raanaı* ve bir bakkal vardır; Ye lerin eni ve boyu tayin ve teebit edilmiş Ölçü
nimahalle muhtarlığı da bu sokağın bitimine den noksan imiş, gemilere yuklenüb îslanbu-
yakuı bir yerdedir (Nisan 1952), la geldiğinde, gemiler keresleri dükkânları
U a k k ı G ö k tü rk önüne yanaşır ve kiremitler keresteci esaalına
gayet ucü2a satılırmış, yoklanmaz, teftiş edil
BAKIRKÖY K IZ IÎÜŞDİYESİ — Eski mezmiş. Bu kiremitlerin evsafı çürükmüş, az
Belediye Mektupçusu, Maarii adamı ve de- zaman içinde kırılır, dökülür, kullanıldıkları
|erli tarih bilgini Osman N uri Erginin büyük vakıf binalar da, mirî ve halk yapılarında Ev
Maarif tarihinde Kız Rüşdiyelerinden babse* kafa, Devlet, halka zarar ve gadir olurmuş.
dilirken 1319 (Milâdi) 1903) senesinde tsian- Buyurdum ki bundan böyle îslanbulun bütün
bulda evvelâ 11 Kız Rüşdiyesi açıldığı (Emir* iskelelerine Bakırköyünden gemilerle kiremit
gân, Beşiktaş, Kendillî, Üsküdar. Suitanalv geldiğinde, keresteciler kâhyası hazır bulu
med. Eyyub. Mollagürani, Kadıköy, Fâtilı, nup bu kiremitleri muayene etmedikçe keres
Küçükmuslafapa^a ve Kocamustafapaşada) ve teci esnafına aslâ satılmıyacaktır, satış kâhya
bir müddet sonra bir Kız Rüşdiyesi de Ba- nın huzurunda, eni boyu ve sağlamlığı niza-
kırköyünde açılarak bu mekteplerin on ikiye ma uygun görüldükten sonra yapılabilecektir.
çıkarıldığı, yazılıdır. Me'haz olarak devrin Gizli satıp planlan İsimleriyle divânı hüma
salnameleri gösterilmiş ve maalesef Bakırköy yunuma yazub arz eylesin ki haklarından ge
Mektebi hakkında yeri, hiç olmazsa kurulu line fî 2 zilka&de 1004 (Milâdî 1598)»,
şunda talebe ve muallim mevcudu hakkında
malûmat verilmemiştir. Me^fclâ şayanı dik B A K IR K Ö Y KÖPRÜSÜ — B a kırltoy Is-
kattir ki yukarıda zikredilen mekteplerden tanbul Sahil Yolu üzerinde ve bez fabrikası
Emirgln Kız Rüşdiyesinde BB talebe 7 mual nın hemen yanı başında bir beton köprüdür,
lim. Sultan Ah meri Rtişdiyesinde 310 talebe, Çırpıcı Deresi ile Hazinedar Deresinin birle
B muaüim, Kocamu.stafapaşa Rüşdiyesjnde de nerek denize döküldükleri yerdedir: her tki
115 talebe 4 muallim vardır; program ve sı başında toprak üstündeki kısınılan ile be ra-
m^group/merakediyorum
»A .'liitK d ir KÖRFEZİ — 1016 — İsta n bu l
ber luunluğıı 100, altında su buiuıtan kısmın için mUnid rüzgâr beklemek üzere bu ««fcn
uzunluğu 20 ve genbtigl 7 metredir; resmini boyunca demirlerler. Bu demir yen taban
CİM ve yapan Belediye mühendislerinden cernıb ve batı riizglrlanna aç<k w de bunlar
Arif Hikmet Bey olub resmlküşadt 20 eylül esme£e başlayınca, Karadeniz» çıkacak yel
1927 bir Pazartesi gttny Şehir Emini Muhid* kenli gemiler 4e zaten demir almış bulunur
dia Bey tarafından /iMrJMUi) MuhJddin Üatöo- lar».
dağ) yapılmıştır. O zamanlar Karaktiy Köprü
sünden hir kuruş munıriye resmi verilip se BAKIR PARA — OsmanlI Devletinin mi
çilmekle idi ve Beledi/e Meclisinde bu Jcöprtt li buhranlar karşısında madeni kıymetinin
parasının kaldırılması için çalışanları» başm- üstünde kıymet taşıyan Bakır para bariim a
da da avukat Sâdeddiı» Petid Bey buluşmak- sını mütalâa bu ansiklopedinin mevzu dışın-
ta îdi Bakırköy Köprüsünün resmi Jcüşadına dadır: bir bakır paranın İstanbul tarihindeki
^agnianiar puta ve çay ikramı İle ağırlaour- bir hâtırasını tesbit ile iktifa edeceğiz Abdlil-
ken SadffMin Ferid Bey Şehir Emini Muhid- mecid zamanındaki mali buhranda lstanbukla
diıt Beye lâtife yollu: halk etinde ve kesesinde dolaşan giimOş ufak
— Bu köprü için de rouruıiye var mıdır? lıklar tamamen ortadan kalkmış, yerini, me
Dîye sormuş, Muhiddin Bey d e: telik ve mangır, bakır paralar almıştı (B.:
— Yok maalesef1..» cevalnnı vermişti. Mangır; Metelik); kimin hükmünden tıktığı
Bibi.: Gânuıı fazelıtol bilinmeyen şu kıt’a da la ik agzuıa düşm&t,
dolaşm ıştı:
BAKIBKÖy KÖRFEZİ — İstanbul Tica Efki Mraıaedır aksan herkesin
reti Bahriye Müdürlüğü tarafından 1928 de Hirf İ l a oldu luzine tamtakır
neşredilen İstanbul Limanı» adındaki reh Oficmf-de ır r jc Hk nuku
berde Bakırköy hakkında şu satırlar yazılıdır: Devletin atlın İŞİ oMa kakır...
•Bakırköy sahili, Yeşilköy burnunun şar
kında bir körfezcik teşkil eder, körfeze var İstanbul balkı bakır parayı daima hoşnut
mazdan evvel güzel Te şirin binaları muhtevi suzlukla karşılam ıştır bunun en kesin vesi
kalı hicri 1100 (Milâdi 1686) tarihli üç fer
bir kasaba göze çarpar. Bakırköy körfezinde
ki kışladan yarım mil açıkta bir vapur enkazı inandır; İstanbul Kaymakamına hitaben birin
vardır. Ba'kırköyimün garbında Zeytinburna cisinde. mangır kesilmek üzere darbhaneye
fabrikaları vardır, ve bunun yarım mil gar saraydaki bakır mahzeninden 1000 kantar ba
kında yüksek bacal: İmalâtı Harbiye Fabrika kir yollandığı yazılıdır. İkincisinde balkın ye
ları vardır*, ni mangırları almamazlık etmeleri şiddetle
Meltmed Enis i beyin 1311 de (Milâdi 1H8S- tenblh edilmektedir. Üçüncü fermanda da İs
1894) basılmış «Çanakkale ve Bahriziyah Bo- tanbul zahire tüccarlarının, gümüş ve altta
taHariyle Marmara Denizi Rehberi» adındaki para ödeyerek getirtecekleri zahireyi lstan-
eserinde, (müellif o tarihte Bahriye Nezareti bulda hakırpara karşılığı satacakları için A-
yaverlerinden ve mül&rimifcvvel rütbesinde- bire getirtmedikleri, BflyOkşebrin bu yüzde*
dir). Bakırköy Körfezi hakkında şıı malûmat fevkalâde sıkıntıya düştiigü, bunun derini
verilmektedir ününe geçilmesi ele alınmaktadır.
«Makriköy sahili Ayastefanos burnunun B ib i.: A M iirrabm an Şeref, T ârih mi!»iı>M-
8“ n doğusuna doğru b ir lim an teşkil ederdi ki leri; Abmed B elik, O aikinci hicri M lrda ktaat***
hayatı.
Ayastefanos Deniz Fenerine nazaran (B.: Ye
şilköy Deniz fen e ri) gündoğusu poyraz dbetin- BAKIR YAPMAK (Altın adıl — Ayan
de 2 mil mesafede M aknköyü görülür; Tiefai tam altın parayı halitasında tesbit edilmiş
İstanbul dışında «lam uriyet ve tevessü» cihe miktardan fazla bakır katarak bozma, kıyme
tinden anbean müterakki b ir kariyedir. Ayas- tinden ve itibardan düşürmeye benzetilerek.
tefanos burnundan SaraybUmuns kadar sabi) İstanbul ağzında, tam lı bir aile evMdının kü
7 - 1 3 kolaç derinliğinde güzel dem ir mahal tü arkadaşlara kapılarak uygunsuzlar yoluna
lidir Maltrıköyü açığı ile bu limanın garb Ula sapması, ayyaşlık, hırsızlık serserilikle leke*
mı daha derin olub d a r a dibi daha iyi demir lenmesi, ve emsali olmayan kfitU kişiler elinde
tutar. Velkenii gem iler Karadenlze çıkmak iffet ve namusunun payimâl nlmuı.
http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ
— 1917 —
Bilhassa saptıkları kolu yolların kurbaıu hın lltiföiına mahzar olduğu «aman yirmi se
o1nui| nevdvanlar fanında yazıtmış destanlar- kiz yaşında bulunuyordu
da bu söze pek sık rastlanır; kötülüğe te ^ ik Zamanının itim otoritelerinden biri olan
edilen genç: «Ben altın adımı batar yap Kadızld? Efendiden ders almış, üstadının İli-
mam!..» diye ayak direr; cebir karşıtında da; mail ve muhabbetini kuannuftı, K adnide fH.
«Altın âdımı bakır yapmayın.1..» diye yalvarır. 1555 de Ifaleb (cadısı olunca Bâkiyl de
Bu pek güzel, manalı sö* zamantmızdd. götürdii. şâir Halel» Mahkemesinde üstadın»
her halde altın paranın tedavülden kalkma» nâlblik etti.
sebebiyle olacak, unutulmuş gbidir. Ifaiebdcn dönüşünde Konyaya geldiği
sırada Şam Kadısı Ebussuııdî'.âde Mehmed Çe
BÂKİ — Mahmud Abtlülbakl Efendi.
lebiye rastladı, ona bir kaside sundu ve fev
Türk Divan Edebiyatının yasadığı «ati tem,si]
kalâde takdirini ceJbeUt. tsfanbuia döndükten
eden en büyük simalarında» biri, hicri 933 ve
sonra (Hicrî 9üüi 1561 de Şeyhlslâm EbussuuA
Milâdi 1520 da îslanbulun Fâtih semtindeki
Efendinin himayesi sayesinde Müderrislik
mahallelerinden birinde doğdu; babası Fâtih
hayatına bsşfedı.
Câma müezzinterindendi, bu adı unutulmuş
Şiir ve san'attan çok iyi anlıyuı Kanuni
müezsinin 1665 yılında Hicaza gittiği ve ora Sultan Süleyman Bâki’yi devrinin en kıymetli
da vefât ettiği «Şekaaik 2eyli* nde yazılıdır.
şâiri telâkki ettiği için himayel jâhânesine
Bâki babası öldüğü sırada kırk yaşîannda ve aldı ve her fırsatta iltifat ve ihsanlarda bu»
lfitanbulda Muradpâşa Medresesi m üderris
luodti; (H. 97 U 1563 de Silivride Pirî Paşa
bulunuyordu,
Medresesi müderrisliğine tayin edilip ertesi
Müezzin Efendi fakirce bir adam olduğu yıl İM. 1M4 ^ H- 972) Istanbulda Muradpaşa
için oğlunu bir saraç yanına çıraklığa ver- Medresesine nakledilen Bâki (Hicrî 973) İB65
miftf. Saraçlar Çarşısı ve îstanbulun tarih de Hicazda babasını, Zigetvarda haşmetli ha
kütüklerinde ehemmiyetle bahsedilen rneg* mi»! Sultan Suteymanı kaybetti. Otuz doku*
hur Saraçhanesi, zamanımızda dahi «Saraçha- yaşında bulunan $air coşkun samimi teessürü
nebaşı» diye anılan yerde, bugün Acrncazâ- içinde bu büyük hükümdar çânuıda yazdığı
de Hüseyin Paşa KülLiyesinin öniinden geçen yedi bendlik mersiyesi İle Divan Edebiyatımı
sokak üstünde ve bu külliyenin karşısına zın âbidevi eserlerinden birini meydana g e
rastliyaa sahada idi. M ahallelerine yakın ol tirmiş oldu (B .: SüleymanlI, Kanuni Sultan
mak gerekir; bu dükkân - im alâthanelerden Süleyman); ölen efendisine karşı derin bağlı
birine ne kadar devam ettiği bilinmiyor, fa lığım gösteren bu mersiye, ayni zamanda ye
kat saraç çıraklığında 8 -1 1 yaş arasındaki ni hükümdara yaklaşmasını da kolaylaşdırdi;
Çocukluğunun geçtiği tahmin olunabilir. Tah mersiyenin yedinci ve sonuncu bendi ikinci
sil hayatına, çocuktaki olcuma aşkını takdir Sullan Selimi medih yolunda yasacağı kaside
eden ustasının izniyle Fâtih Camiinde, yalın lere bir başlangıç id i:
ayak yarım pabuç, c&ml derslerine devam İle
R trb U İtildi tahll Süleyman* riıigfcr
taşladığı da söylenebilir. Sultan Selim İtimi skender &erirl gör
Bâki’nin hayatından bahseden eski kay
V ardı p efenfİ bûfei v**g*a h&bı rahata
nakların hepsi, büyük şairin ulemadan Kara KfibBârı Kibriyida (turan nerrt «iri E#f
manlı Mehmed Efendinin ta v s iy e si ile — w
belki de himayesi İle — medreseye girdiğini Cev*M«a jtfUİ ««caya târivi biil Kurfs
F errl biimâyi ev d sa?d£tnwfl5rf gör
yazmaktadır; fakat hangi tarihte ve hangi
medreseye girdiği de bilinmiyor- «Sahn» Ata s&sflnde «Kurbl sultan, âteşi sûzan»
Medresesine devam ettiği sıralardadır k i şiir dır, fakat o devirler için refah yolu şeriri
edebiyat ile uğraşmağa başladı. 18-20 yaş saltanatın dnünden geçmektedir. Baki de şâir
larında B&yükşehrin edebi muhitlerinde seç ler kafilesinden ayrılmadı, yeni Pâdişâha ka«
kin bir şâir olarak tanındı. O devrin tartınmış sldeler sunmağa başladı.
ŞÜr üstadı ihtiyar Zâti, genç Bâkiyi ilk ve çok fH. 977j 1560 da istanbulda Mahmudpaşa
takdir edenlerden biri oldu; B&k) (H. 062) 1554 Medresesine, (H. 979) 1571 de Eyyub Medrese-
de Nachövsn seferinden dönen Kanuni Sultan »İne müderris tayin olundn; nf. 981) 1573 de
Süleyman* bir kaside sunarak büyük Pâdişâ Shan Müderrisi oldu; Üçüncü S u lta n Muradın
n/group/merakediyorum
BÂKİ — 1918 — İSTANBUL
cüJılsundan sonra da (H. 983) 1575 de Süley- büyük Devlet adamları, fikir ve san at erbabı
maniye Medresesi Müderrisi oldu; artık ilmiye ihtiyar Kadıasker Mahmud Abdttlbaki Efen*
mesleğinde ara sıra hükümdarın meclisterlne dinin son hizmetinde bulunmak için Cenaze
dâvet şerefine nail olacak mevkie yükselmiş namazının kılınacağı Fâtih Câmiİne koştular;
oluyordu. ifritle ise, «binblr ayak bir ayak üstünde» top
Büyük şâirin ikbalini çekeıuiyenler çok lanmıştı.
Namazı Şeyhülislâm Sun'ullaiı Efendi
tu; Üçüncü Sultan Muradın eülûsu başlarında
kildırdj; Musalla taşının önünde, Bâki’nin ta
türlü tezvirler ile Pâdişâhın gözünden düşü
rüldü, Padişah Bâki'nin aali ve nefytni irade butu önünde, ebedi uykusuna yatmış arkada
şının kırık kalblc yazdığı:
etti; Padişah yanında şairin hâmileri de var
ciı, müderrislikten azledilen şâiri sürgüne git Kaılrini s^nal m usallada fclldh t f Bâki
mekten güçlükle kurtardılar. D uruk *1 baglayalar kargına yâran u r uf .
{H. 984) 1576 da Edirnede Selimiye Mü beytini okumakla büyük bîr zarafet gösterdi.
derrisi, (H. 987) 1579 da Mekke, ve ertesi yıl Tabutu, Edırnekapusu dışındaki kabrine ka
Medine Kadısı tayin edildi, (H. 989) 1581 dü dar el üstünde götürüldü; Lâlizâde Sofası ya
azledilerek tstanbuia geldi, hakkında yanıldı nında Hamamcılar Sofasında hazırlanmış olan
ğını anlıyan Pâdişâhın teveccühünü kazanma kabre defnedildi.
ğa muvaffak oldu. (H. 092) 15Ö4 de İstanbul Onyedinci Asnn büyük muharrir ve sey
Kadısı. fH. 994) 1586 da Anadolu Kadıaskeri yah! Evliya Çelebi Bâkinin kabrini îiyarete
oldu; bir miiddet açıkda kaldıktan sonra {H. gittiği zaman, mezar taşında Bağdadi* şâ*T
1000) 1592 de Rumeli Kadıaskeri tayin edildi. H âdîııln:
Artık iüniye mesleğinin son basamağında idi;
Altmış altı yaşında idi, Rumeli Kadıaskerll- BAkî Efendi gittli uibâye bin sekizde
ğinden sonra hakkı Şeyhülislâmlık; fetva ma mısraı ile biten bir kıt’a yazılı olduğunu
kamıydı; muasırları ittifak ile şâirin bu ma söylüyor. Ne yaaık ki bugün bu eski taş kay
kamı daima özlediğini söylerler; Rumeli Ka- bolmuştur; bugünkü basit ve çirkin kabir tası
dıaskerliğıne çıkmış akranı arasında Şeyhü ne zaman konulmuştur, tesbit edemedik, üze
lislâmlığa elyak olduğunda da müttefiktirler; rinde «ulemadan ve sultânuşşuerâdan mer
fakat öilediği makama getirilmedi, tekatid hum Abdülbaki Efendinin ruhu için fâtıba
edildi. Şöhret ve servet sahibiydi, Şeyhülis- 1062 » diye ifadesi bozuk ve tarihi yanlış bir
lâmlık onun iğin yalnız bir şeref dâvasıydı, kitabe vardır. Reşad Ekrem Koçu mesmuala
tekaüdlük ağır bir darbe oldu. (H. 1003) 1595 dayanarak verdiği malûmatta; «İkinci Abdül-
de Üçüncü Muradın ölümü ve Üçüncü Sultan ftamid zamanında tabibden ve ilâçdan pek
Mehmedin CiilCısıı Şâire yeni bir ümıd ışğı ol’
hoşlanmayan haremağaları a ra s ıd a Bakinin
du; Şeyhülislamlık, yoluna sed çekenler de
kabir taşının bütün hastalıklara karşı şifâksr
Ölen Padişah ile beraber sahneden çıkmışlar-
olduğu yolunda bîr inan yayılmış» ağalardan
öl; yeni Padişaha kasideler yazdı, sihirkâr ka
biri hastalanınca bir araba ile adam gönderi
leminin sayesinde (H. 1003) 1595 de tekrar
lir, taş yerinden sökülüp saraya getirilir, has
Rumeli Kadıaskeri oldu; ve ölünceye kadar
ta ağada bir gece bu taşı konuna alıp yatar
beş sene bu makamda kaldı.
mış. Bu gidip gelmeleri gören b ir ta$ hırsızı dJ
Bu yıllar içinde arkadaşlarından Hoca bir gün saraydan geliyorum diyerek mezarlık
Saadeddin Efendi ve Sun’uliah Efendi birbiri bekçilerinin gözü önünde büyük şâirin taşım
peşinden Şeyhülislâm oldular, fetva makamı almış ve cahil bir taşçıya satmış. Fakat taş ye
iki defa boşaldığı ve kendisinin bilfiil Rumeli rine gelmeyince mezar bekçilerinden biri sarf*
Kadıaskeri bulunurken iki tnâzul arkadaşının ya müracaat etmiş, haremağalarınclan taşı sor
Şeyhülislâm oluşu şâire o kadar ağır darbeler muş. sirkat de o zaman aniagilniiş; vak’ayi
oldu ki bu kırgınlık ile hastalandı ve Hicri 23 duyduğu, takdirde Sultan Hamidin gazabına
ramazan 1008, milâdi 7 kasım 1600 bir cuma
uğramakdan korkan haremağaları mezarlık
günü 75 yaşında öldü.
bekçilerinin ağzını para ite kapatarak bugün
Asnn büyük şâiirinm filümü tslânbulda görülen taşı alelacele bir gün içinde yaptırıp
derin ve samimi bir teessür uyandırdı. bütün kabre koydurmuşlar» diyor.
http://groups.google.coi
U fStR LO fE D tSİ — 1919
Profesör «âir Necnıeddüı HalU Onan Cun lö lin ey le r nnsû, y&r ivm ek ı&tcr kaam m ı
<Bâkt Öldür adlı hece vezni ile yazdığı güzel YA Itıth ne v âdi d ır bu kim esn teşne, canan teşnedir
manzumesi ile bizi Bâkt devri Jslsnbuiunj Ab) Hilâli v a r ın a m u h ta r te n h â ben de£fi
götürrcıekîedir : H âk lizrc kalm ış hııçk leb, derySyı um m an teşnedir
http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ — 1921 BÂKİ BEY i'
m/group/merakediyorum
BAKİ0eY SOKAĞI — 1922 — İSTANBUÎ,
alarak iki sâdık İç oğlanı ite selâmeti kâçup bilirliği ile sıkıntısız yaladı. 1057 mebus se
bir dost yanında gizlenmede buldu. çiminde pemokrat Parti adayı olarak m em le.
Düğün yeri perişan oldu. Ahmed Paşanın keti olan Kaslomonu Vilâyetinden mebus se
katli ve Sultan îbrâhiroin tahtdan indirilmesi çildi; 1050 da Jcalb sektesinden vefat etli.
ve bilâhare idamı ile sona eren bu Yenice» Kısa boylu, cevvftl, muhakkak kl bece
ihtilâlinde genç B5ki Beyin ne oldıığu bilin rikli bir iş adamıydı; terbiyesiyle vc daima
miyor: bayalı körpe ve toy gençliğine bağış mütebessirn sempatik yüzü ile İstanbul basu
landığı muhakkaktır muhitinde sevilmiş bir 2at idi.
B ibi.: Nrıimâ Tarihi.
BÂKİ DEDE SOKAĞI — Haliç Fenerinin
BÂKİBFY SOKAĞI — 1934 Belediye Tevkiicâfer Mahallesi sokaklarından, Cîuüçi-
Şehir Rehberinin 10 numaralı paftasına göre çeşmesi Yokuşıt ile Sancakdar Yokuşu arasın
Şehreroininde Nevbahar Mahallesi Sokakla da bzamr; Fenerklreçhânesl Sokağı ve Akim
rından, Selçuksultan Sokağı ile özbeksüley- Sokağı ile birer dortyolağzı yaparak kesişir.
manefeodi Sokağı arasmda uzanır; Halimbey, Camcıçeşmesi Yokuşundan gelindiğine göre,
Sanıipaşa. Adak Sokakalan ite kavuşağı var iki araba geçebilecek genişlikde. kabataş dö-
dır. Diriişşefafra Sokağı ile de dörtyriağzı ya şelidir. İki yanında gaayet dar yaya kaldırımı
parak kesişir: aşağıdaki notlar 1952 yılı m ar vardır. Akcin Sokağı kavuşağından Ötesi bo
tında tesbit edilmiştir: zuktur. tk i kenarındaki evlerin sokak kapu-
Dâriişşefaka Sokağı ile kesişdiği yerden larına, yerine göre 4-6 basamak taş merdiven
Öibefcsöleymanefendi Sokağı ile kavuşduğu lerle çıkılır, üçer dörder katlı evlerin hep6İ
yere kadar olan kısım üstünde gece kondular kâgtr, derli topludur. Sağ kolda bir Ayia Pa-
yapılmış bulunuyordu, raskevi Ayazması vardır. Sekenesinin hemen
Selçuksultan Sokağı kavuşaguıdan giril hepsi rum dur (mart 1951).
diğine göre, iki araba geçebilecek genişlikde, Hakkı Göktürk
kaba taş döşeli iken bozulmuş toprak yol hâ
BÂKİ EFENDİ — İkinci Abdülhamİd
lini aimjş. Üzerindeki ikişer üçer katlı ahşab
devrinde Bâbıâli ricâlinden b ir İstanbullu ti
evler, bir beton yapı orta halli aile mesken
leridir. pi; hal tercem esi elde edilemedi; Semih Müm
Hakkı Göktürk taz Bey merhum, içinde Bâbıâlide geçen yıl
larının hâtıralarını naklettiği «Tarihimizde ha
BÂKİÇELEBİOĞLU (Zeki Cemal) — Ga yâl olmuş hakikatler» adlı eserinde ba zât-
zeteci ve muallim; lt)Q0 de Kastamonu da doğ' den şu satırlarla bahsediyor:
du; Cemal Bey adıada bir zabitin oğludur; «Sadaretin evrak m üdürü Bâki Efendi
taJisilini Yüksek Ticaret Mektebinde tamam Bâbîâlirûn eskilerinden ve hemen hemen her
ladı; daha bu mektebin talebesi iken 1924 de kesin sevgilitcrmdendi. Senelerce tâ vefatına
Cumhuriyet Gazetesine muhabir olarak İnti- kadar bu vazifede kaldı ve kıl kadar doğru-
sab etti, uzıın yıllar luktan ayrılmıyarak gelen geçen saduâzatn-
bu gazete ile Vakit larrn ve m üsteşarların emniyetini kazandı.
ve Son Telgraf Ga Kısa boylu Bâki Efendi uzun boylu konuşmayı
zetelerinde çalan sever, gördüklerini anlata*; tatlı tatlı menkı
dı, « B ü y ü k Gîı beler, nakleder, hulâsa kendim aratırdı. İs-
&etc» adı ile bir Lanbulda, Şehzadebaşmda Kuyucu Muradpa-
magazin çıkardı; $a Türbesinin arka cihetlerine tesadüf eden
soara «Ekonomi» bahçe içindeki tahini boyalı konağını hatır
gazetesini tesis et; larım. Babam bâzan beni buraya götürürdü'
ti; bu arada ekalli Ve bunu da hatırlarım: Her çarşamba gecesi
yet mekteplerinde aziz ve samimi ahbaplar Bâki Efendide topla
de türkçe muallim şırlar, yemek yerler, sohbet ederler, eğlenir
liği yaptı. lerdi. Beyükçi N âsır Bey, teşrifatçı Hatabizâ-
Son derecede z«iü Cenut B&kiçeiefeiagiu delerden Behçet Bey ve biraderi Bekir Bey.
mazbut hayatı ve 1$ itesim: N«uh) Esat Molla Bey, babam Reşit Mümtaz Bey
http://groups.goog le.ı
ANSİKLOPEDİSİ
— 1923 — BAKKAL
,pa$ai. İstanbulda bulundukla Babaınzâde lerinde dahi türkçe konuşan Karamanlı orto-
Mustafa Zihni Faşa. Restd Akif Bey (paşa), doks Türkler IB . : Karamanlılar} bakkal oldu
müsteşar Bülbül Tevfik Bey (paşa), şair Celâl lar.
Paşa emsali zevat gibi. İstanbul Kadısına gönderilmiş Hicri 1221
«Bâki Efendinin oğlu Müfit Bey de (Jma. Milâdi 1006 tarihli bir fermandao g H * ni
dİ Milefasından) arkadaşlarını ayrıca dâırat ve zamına ve kefalete rağmen bazı uygunsuz
İkram (d ad erd en d i. Bu zat sonraları müsteşar kimselerin İstanbulda bakkallık yoİu ite bü
Tevfik Paşaya dam at oldu ve birkaç sene ev yük ölçüde dolandırıcılığa teşebbüs ellikleri
vel vefat etti, Bâbıâlide âmedi odasında be ni, gedik nizamına vc kefalet İslerine bakan
rberdik - Baki Efendili? de iyi yem ekler ye ların vazifelerinde dikkatli davranmadıkları
mek ve yedirmek m erakı olduğundan barem nı öğreniyoruz; fermanın bu maddeye taalllûk
deki eski kalfaların yeşil em ir dolm aları meş eden kısmının bugünkü yazı dilimize (evril-
hurdu. miş sureti sudur:
«Bâki Efendi Bâbıâli evrakı İşini hayli «... İstanbulda Balkapam ve Galatada
tanzim etm ekle d e şöhret bulan diirüst m e Yağkapanı tüccarları, zeytinyağı ve sabun
murlardan biri idî ve vefatında bütün Bâbıâli tüccarları, Odunkapusu tüccarları, kuru ye
erkânına ve efradına acılar bıraktı. Onu hep miş ve pekmez ve pirinç tüccarları ve mumcu
si hürm etle ve samimiyetle severlerdi. esnafı ile bakkal esnafının ellerine verilen
BıbL: Sem ih M ümtaz, Târihim izde H ayal ol- Parmanda tafsil ile beyan edilip açıklandığı
mu$ hakikatler.
üzere bakkallar sattıkları m allan alıp yuka
BÂKİEFEND1 CAMİİ — (B .: Abdulb&ki rıd a zikredilen tüccarlar tarafından sair bel
Mescidi. Üsküdarda Sultan Tepesinde), delerden îstanbula getirdikleri türlü zahireyi
Pazarbaşı vc Bölük başı ve Ustabaşılan delâ
BAKKAL — İstanbulda ve b u tu n Tür- letiyle alacaklardır (B .: Kapanlar; Balkapam;
kivede bakkallık, bakkaliye ticareti diğer bü Yağkapaoı) ve bunlar bu malları kefilleri
tün esnafta ve ticari sahada olduğu gibi Tan- alınmış» rabıta altındaki bakkal esnafına da
iünat devritıe kadar «Gedik* denilen tahdi ğıtacaklardır ve malın tevziinde sekizde b ir
de tabiydi (B .: Gedik); yani b ir adam» serm a bedelini esnaftan kolaylıkla tahsil edip tüc
yesi ne olursa olsun istediği zam an istediği cara vereceklerdir. Kefile rabtolu tımayanlar
yerde bir dükkân huhıb bakkallık yapamazdı; bakkallık yapamaz. Ahvali meçhul bazı kim*
İstanbulda gerek çarşılarda gerek mahalle İç selfr istanbulda, Galatada. Eyyübda, Üskü-
lerinde bakkal dükkânları yerleri ile tes- darda bakkal gediği tedarik ederek ve bu ge*
bit edilmişti; devlet sem tin ihtiyacım takdir digi aldıkları yerden (meselâ Istanbuldan Üs-
ve esnaf ile e halinin m üracaatım kabul ede küdara; Üsküdardan Eyyuba) diledikleri yere
rek yeni bîr bakkal dükkânı gediği ihdas e t nakil için Galata. Eyyub ve Üsküdar hâkim
medikçe mevcud bakkal esnafına b ir yenisi lerinden ve sair mahkemelerden ilâm ve hüc
katılamazdı. Yine bütün esnaf gibi bakkallar cet alarak nizam şartlarına aylan olan yeni
da pirleri* yiğit basılan ve devletçe tayin edi den bakkal dükkânları açtıkları. Tüccardan
len K ethüdaları ile bakkallar loncasında sağ- malı aldıktan sonra kaçıp kayboldukları, tüc
tam kefalet altında idiler; devletçe konulan car malının bu auretle zayi olduğu öğrenil
narhlara ve esnaf nizamnamelerine riayet, ve miştir. Bundan böyle Âsitâuel AUyemde (İs
bilhassa hileli terasi ve dirhem kullanmaktan tanbulda) ve Galata, Eyyub ve Üsküdarda ve
mutlaka içtinaba bu kefalet ile de ayrıca mec buralara bağlı yerlerde gedik nakletmek, ye
bur idiler. niden gedik açmak, esnaf tarafından birbir
Gümrük nizaminca h er bakkalın yanında lerine gedik satıp almak, borca karsı gedik
taç Çırak bulundurabileceği de tayin edilm iş terhin etmek gibi hallerde ancak İstanbul
ti; çıraklar da kefalet altında alınırdı (B .: Be Kadıları huzurlarında alman hüccet ve İlâm
kâr Uşakları). la r muteberdir. Bakkal taifesinden biri tüc
İstanbulda bakkallık, tanzimat devrinde cardan satın aldığı zahirelerin akçesini ver
Badiklerin lâğvı tarihi olan hicri 127B (1861) mekte çevir ve eza ederse (borcunu ödemede
tarihin* kadar yalnız müslümanların elinde alacaklısı tüccarı üzerse) veya borcunu öde
Wl. 8u inT-îhtrvr» cmıraıiır ki, evvelâ kendi ev meden ölürse, yahut iflâsım ü3>ı ederse elin-
n/group/merakediyorum
bakkal ~ 19J4 ___________________ _______________ İ s t a n b u l
h+tp://groups.google.cojiı
AKSTUOrtDISl — ms — BAKKAL
l]: Mademki mahallede akşamcılar vardj, a «. kazancına rağmen ortada bir eksik
l^fA» bualm n ötede beride meyhane tneyha- vanfı kadın., iki tutum gibi sarkan meme
ae dûUftp yarılarına kadar çoluk çocuk* leriyle Inofe benzeyen kana» gençliğinin bir
fapnj soira başında bekletmelerinden İse bıı* hata» olarak boynunda katmjjtı... Köyde bile
racıkla İslerini görmeleri h e r halde daha mu evlilik içinde bck&r hayatı yakmakta id i. bu*
vafık değil miydi? AJs sakalı ile Hacı Nuh mınla beraber karısını getirmediğine mlilee*
Bey bile bu fikrin doğruluğunu Lasdik etmiş* sifdi.,.
di Esasen ij de gîzti oluyordu. Lamba LfRia, Kadjn mahrumiyeti içinde geçen gecelerde
dükkinıain iç tarafa kıvrılan mahzenini buna bütün çirkinliği ile beraber kamını attu edi
ha$reto«îti. Akfa/n olur oJ/naz Komiser Melv yordu. Filhakika ortada bütün mahaileiinin
roed Efendiden tulunıı?. da Hacı Nuri Beye yanıp lulujtugu çırağı Yuvan vardı, tikin
kadar akşamcılar birer İkişer iç tarafta isli Lambo mümkün değil undan bir şey anlamı
bir lâmba altında içtima ediyorlar ve orada, yordu. Halbuki Kaymak Yuvan mahallenin
trİT kadehle işlerini pek güzel görüyorlardı horozlarım başına topladıjı gibi tavukları-
«Esrarı ticarete vâkıf olan Lambo UslaT di da birer birer çekiyordu... Hizmetçi tuz
ayni umanda mahallelinin hâleli nıhiyesini de lar iğne iplik almak behanesiyle Yuvan’m pe
pek güael anlamıştı. Bunun için manzarası şine takılıp dükkâna sürükleniyorlar, bimini
yag tüpleri, gaz tenekeleri, kahve çuvalları tevakkuflar He dakikalarca makara, iğne seçi
olan dükkâının bu gidi köşecjğini şöyle bir yorlardı... Yuvana karfi ruhunda gizli bir
güieryüzlü. ak çehreli bir çırakla şenlendir hased ve infial duyuyordu.
me# düşündü. Şüphesiz bu, müfterilerin cel «... Kendisinin n « j eksikli?.. Yuvan tüy.
bi için pek muvafık bir fikirdi. aüz bir çocuk, lâkin kendisi tamam kuvvetli
«... Günün birinde çapkm çehresiyle gü bir erkekdi. Fakat ah bu İstanbul kadınlan.,.
zel bir kabak çiçeği gibi açılan ve daha geldi- Sıkı bir yeldirme altında kıçlarım bir tence
£ gün mahallelice Kaymak Yuvan tesmiye
edilen bu çocuk, müşteriler üzerinde halûka-
ta» iyi bir tesir yapmıştı... Tesiri de yalnız
bu mahalleye münhajn r kalmamı;, az um an
itfade otefcı mahallelere kadar sirayet etmişdı.
Yalaıt Lambo Usta İnce işlerin açığa vurulma-
yıp giîlice yapılmasında bir mahzur gfrmedi-
fini müşterilerine çıtlatmıştı. Lâğım kokusu
nun intişar etmemesi için küngü kırmamak
ItamdL
«Yuvanın vüradu mahalleli beyninde ye
ni bir kıjrlü kaal açm ış, kahvede beyne! rüfe-
kaa iace telmihlere sebep olmuştu. Lambo
Ustaca bunların h iç biri haizi ehemmiyet de-
fildi. O ancak k*«*«>na giren paraları bilirdi
«... Lambo Usta maksadına muvaffak ol-
®uçtu. Artık Öteki mahalleden bir çok nıöş-
terikri kenffiûae celbetmîş ve bu surette bak
kal Mihan solda sıfır bırakmıştı.
«... Bu galebe ne kendisinin, ne de dük'
kânının usul ve eşkâli hâriciyesinde görüle
bilen bir tabavvul husule getirmedi... Pastır-
yağı, peynir suyu iLe siyah ve ağır kokulu
hic inecin parçasına benseyeıı gögüslüğ'ünü. KârJfcalürdf ftafckaf:
®inek breleriyle âdeia kutum tutmuş cfliue- •—öyle lıir Crtp okUlMh latlrorunı U fccyc*c«*dan fil-
kâtüarıtu bile teınzletmedi... Yalnız kasa güıv- Oırınm!,.
k r geçtikçe IHr g^ba kadın karnı gibi kabarı — ftıklvlıa hccap pifu/um »ta;
yordu. (Karikatür. Cevjd Şılrir: AktabJ. usa»
i/group/mcrakediyorum
BAKKAL — 1036 — tSTAKBUL
re 0M çalkaya çalkaya yürüyen bunlar, bü < ., fim di Lambo Vsla da müfteri He b*.
tan bu hizmetçi kışlar, delik ve pis bir uyak' raber kadeh toka ediyor, ıstırablaruıı İspirto
kabı idiler. İçleri biraz taklamla*. ya gömmek İstiyordu Arlık fen, miiJleftt, kur
«... Lamba Usta. aûım alacağı yeri yok na* değildi.
lanısdan ayağını uzatır adam doğfldi- Arada «Bahar ve yaz böyle geçti Anika, Umbo
bir din farkı vardı... Dikkat etmeli idi. Kö Ustaya teslim olursa bir müddet sonra kam
ledeki penbe eve taşınan hariciye kalemi kâ- doymuş bu küplü bakkalın kendisini t*fk
tiplerinden Necib Fehmi Bâyiıı bizRKt(i^ edeceğini fındıkçı ve orospu kadınlara )ıfc
Aıûka f e r l e r i arasında bir istisna teşkil edi ameli muhakeme ile düşünüyordu.
yordu— Kendi» *ile onun arasında muhabbe «Lambo bir bataklık »(ine düştüğüne pek
te mâni bir sebep yoktu... Bu, bir açık kapu emindi. Binaenaleyh düğüm vuran bu adamto
ML nazarında artık paranın da kıymeti kaim*
«Her ne kadar Anika Lambo Ustaya yüz mıştL
vermemekte ise de yola getirmek zor bir çey
değildi. «Bir sonbahar akşamı hemşehrileri Lam.
«önceleri ılık bir bava gibi damarlarına bo Ustayı Karaman yollarında, bir eşeğin yg.
nüfuz eden bu kızın aşkı kısa zamanda bir tına vurulmuş iki hegbe ortasında, nefesiz ve
ateş gibi vücudunu sardı. hasta, tstanbuldan köyüne dönerken gördü
«Bu aşk sakin ve neşeli hayatında büyük ler..*.
bir değişiklik husule getirdi. Alaycı bir popa- Salâhaddin Enisin bu Karamanlı bakkal
f«n gibi şaklayan Lambo Usta ıslak ve miskin tipi her halde çok mübalâğalıdır. Istanbohıa
bir hasta kargaya dönmüştü. Tezgâhının ba Müslüman mahalle bakkalları Karamanlı bak
şında atyama kadar AnHsasını bekliyordu... kalların veresiyecilikte gösterdikleri sonsuz
Hiçten sebeplerle onıı dükkânında İşgal edi cesaret karşısında gerilemişler, evlerinde ko
yor, kıskançlık hissi altında Yuvanı hiçten nuştukları dil de türkçe elan bu Anadolu
bahanelerle dükkândan uzaklaştırıyordu. rum ları İstanbul mahallelerinde açtıkları
«Anika Lambo Ustanın kendisine tutkun dükkânlarda veresiyecilikle tutunmuşlar, «ve
olduğunu biliyordu. Onu tam burnundan ya* resiye defterleri üzerinde hiç kimsenin neler
kâl&mışti- Silütk&m eliyle veya kolu ite ona yaptığım bilmediği bitmez tükenmez bir meş
temas ediyor, bakkalı çıldırtıyordu. Kendisi* guliyet île durmuşlar» idi: fakat hiç biri Salâ-
ni dirhem dirhem satıyor, musahabeleri en haddin Enisin anlattığı bir Lambo Usta olma
lezzetti yerinde bırakıp eve geç kaldığını söy mıştı.
leyip dükkânı terkediyordu. Karamanlı bakkalların veresiye defter
lerine sattıkları şeyin hem bedeli hem de atik-
darını ilâveli yazdıkları hakkında yerleşmiş
bir kanaat vardı. Bazıları da akıllarına esdik-
çe, müşterilerinin mutad alışverişlerine uy
gun, veresiye defterine bir okka gaz, bir okka
pirinç ilâve ederdi. Hemen hepsinin hir müd
det sonra tüyünü düzüp kalantorlaşması da hu
veresiye defteri hırsızlıkları İle olduğa kanaa
ti de umumî idi. Bir Karamanlı bakkalın Kâ-
dtkdyünde koca bir apartmanın sahibi ûlsft
kalender meşreb ve âltcenab bir paşazadeden
veresiye defterindeki borcu karşılığı aldığı
193Q ile 1933 arasında işidilmiş vakalardan*
dır. Bu bakkallardan bir kısmı da eski kllbe-
Karifcft(6nfc ffcıkJuf: râmn vekilharçlar; iie ortak olarak veresjy*
Hu s ileri ha va d a n i t l a gcaınlyp a ç ıy o r su n ? defteri doldururdu. Evlerde, konaklarda da
— Amacı «“ ••• takfcala ua (im h evra var, %$*■ ayrıca defter tutulur, hukkai kendi defterin-
nm(a deki alacak fazlasını kabul ettiremeyeceğini
(KirlhatUr: Muvaffak; Akbüsu, IBS3 kendisi de anlarsa suçu dlimS çırağına
h+tp.//groups.google.cp
bakkal
AXSfKLOP£Dfet — 1927 —
tını, hattâ Adîsini verip fiatını dâimfi âlâsının A li desti pekaMsî ......... .......... * e >
fıçı pekmad .............. . » s *
nartu üzerinden yazmak, arada veresiyede Âlâ zeylin yağı ..................... . » 12 »
kaptutkklan serm âyeye k a rşı t i r nevi ıfteşru Mudurnu tulum peyniri ............. # M » >
tedbir sayılmış olsa g erektir. K aram aalı bak Sofya tutum peyniri ................ » 10 •
kal tipi jle bakkala borçlu İstanb ullular üze A li Edirne kasar peyniri............. » 15 >
Pazartankı. saüLıa ednâ ka$er ... » 10 >
rine mizah gazellerimde çıkmış fıkra ve k a ri
Balkan kaşkavalı .................. . > SO »
katürler pçk çoklur. Bu yolda üsk üd arlı îıalta İımir ve^jûr bü^fllce ... a 3fi >
Aşık Hiçinin de alaylı bir m anzum esi var Trabzon familyası ..... j 2,73 >
dır: Varna ve Şumnu salamurası ...... 7 10 >
A li bulgur ................................. > *£ »
Kırauumm koyunu A li zeytin ................................. 1 4 t
Sûflra çıkar oyunu
Aşağı zeytin *.....„ ..................... » 3,16 >
Bakkal Bodos çıra£a Dfiguimfr) m ird ik buğday ......... * S >
Agılamı* huyunu
Ali j&UAç ............ ................... a 14 *
Vynuış usta pendine Yerli adi mum ........................... > 16 >
Bak çırağın tetullne Yerli m annir tmü. nişasta ......... > 7 >
Vekilharcı bafclanuş Yerli evaal nljasta ....................... > 5,5 >•
Zülfünün kemeadiıvç Edime nlgastası ........................... > BA »
ttocabey, Sel&nlk v« bünyenin a 6 >
Çelültıl defteri 1 No. un ................
OJnusft var ezberi
»larıa tag yazar isUnycsin 2. No» un ............... . a 4,8 ►
9eytofı otmuş re h b trl
T^kî/dağu) bas tın .................... > 4 »
Yerli has makarna .................... » 8 >
Vfl ler&tl yo kantar Yeril «vaat makama ................... * S >
Ûgİiirt ir parmak anlar
w*uıa boır la r . Çorbalık
von han şehrlyy .............. . a %6 »
m/group/merakcdıyorum
&AJUC4LAHMEDAÛA MESCİDİ 192fl — İSTANBUL
n/group/merakediyorum
— 1930 —
tSTAMBDı
BAKKAL KÖYÜ
http://groups.google.cor
ANSİKLOPEDİSİ
— 1931 — BAKKAL KÖYÜ
n/group/merakediyorum
ISTAJOOL
-BAKKAL KÖYÜ 1932 —
birer küçük üst pencere açılım dır Mihrabın Kllçük R»Wı»l Köyü — içerenkiiyttniin
iki yanında altlı üstlü dört pencere, mihra 1 5 kilometre şimalindedir: az derin bir yj.
bın üstünde de bir yuvarlak pencere bulun dinin kargılıktı iki yamacında ve tepelerinde
maktadır- Sag duvarın pencere vaziyeti kü kurulm uş bir köydür. » 2 2 yılın» kadar hir
tük bir fark ile aol duvarın aynidir, şöyle t i , Hum köyü İdi- 191» mütarekesinde Büyük
kıpıdan girince ilk pencere hasredilmiş, m i Bakkal Köyü şakilerine ayak uyduran Kü
narenin kapusu olmuştur 1000 da alt müer- çük Bakkal Köylüler de Anadoludaki Yunan
zlü mahlellerl Jıcnüz tamamlan mam ıştı. Sağ İşgal ordusu lmha edilince, şent mel'anelleri.
dan ahşap bir merdivenle çıkılır bir üst kat nin hesabını vermemek için köylerini toplu
kadınlar mahfeli vardır. Kapu cephesinde olarak terketm işlor ve Yunanistana kaçmış,
kapu üstüne Süt3 be taşı yuvası yapılmış, to lardı. 1923 de Kliçük Bakkal Köyüne Kılkış
kat kltibest de henüz yazdırılıp yerine kon mübadil! muhacirlerden 25 hâne Türk yer-
mamış bulunuyordu. Kayda değer hâtırası leştirilmiştir; 1929 da da yine mübadil mu
köy balkından yapı ustaları lzıet Yalçın ve hacir olarak D oyran'lılar iskân edilmiş, 4 * .
Bayram ÇeUkel tarafından ve ameleliğini de 30 hânelik bir köy olm uştur.
köylü kendisi yaparak inşa edilmiş olması Doğu - batı istikam etinde tatlı meyilli bir
dır: minareyi yaşı ellisini aşmış, ayni zaman vâdide bulunan Küçük Bakkal Köyü bilham
da iyi taşçı, iyi bir doğramacı olan tzzet Val cenuba, tçeronköy yolu üzerinde inkişaf et
em örmüştür. miş. yaygın b ir halde büyüm üştür, birer iki
Havası fevkalâde lâtif olan Büyiik Bak ş e r katlı tuğla ve beton yapılarla Küçük Bak-
kal Köyünün hepsi ay n ayrı kaynaklardan kal Köyü 1960 nisanı başında 215 hâne idi;
gelen itm e suyu beş (eşmesi vardır, biri kö 270 yeni evin de tem eli atılm ış bulunuyor
yün n>edli£İinde, mektep yanında, biri çınar du. yani 1961 - 1962 arasında bu köy 500
lı meydan kenarında, biri kilise harabesi kar hânedir: R um lar zam anında hem en tamamen
şısuıda, ikisi de köyün şimal taralındadır. vâdi içinde bulunan eski köyden kalmış bü
KUisc harabesi karşısındaki çeşmenin suyu yükçe b ir ahşap yapı, az altında kem erli ve
miidrir, şifalı imiş; (eşmeye tekne olarak birbirine ekli beş yalaklı klâsik üslûbda bü
konulmuş ta;- da, üzerinde kabartma bir salip yük çeşme, ortadan akan dere, dere üstünde
bulunan eski bir vaftiz teknesidir. taş köprü, dere boyunun yeşilliği, yine yeşil
Köy mâmur değildir, evlerinin çoğu ah- lik içinde k a rşı yam açtaki köyün ikinci par
şabdu1. bunların büylik kısmı da tek katlı çası şirin bir m anzaradır. Köy H eyeti İhtiya-
yer odaları halindedir, fakat son derecede riyesî Köyün yeni cam iini vc m ektebini de
şirindirler; denilebilir ki Büyük Bakkal Kö
renin öte yakasında yaptırm ış olm akla bü
yünün her sokağı, her yönelen
görünüşü bir ressam için
tablolar ibdâına mevzu olabilir.
Bilhassa fikren yorgun olanların
muhayyilesindeki odacığı bnla- |
bilse huıur ve sükun içinde
dinlenebileceği bir köydür.
Büyük Bakkal Köyünü ziya
retimizde pek samimi bir kabul
gördügumüz kSy muhtarı Fadıl
ötg(ir'Un, tarat Yalçın ve Bay
ram ÇeUkel ustaların ve genç
köy muallimi Silim Grdemir'in
ismini bu büyük şehir kütüğü
ne ayrıca kaydetmeyi bîr vecibe
bildik (3 nisan IS60).
B ibi.: KKK vc Mehmed Koçu,
Gezi ootu-
yû» isabet göstermiştir Mektebin altında da ten, Mustafa Er»l«m. Na?if Kaya. Receb Gök-
j,ır köy kahvesi (bir nevi kulUbı yeri h*wr- ç ü l ’d ü r
fanauş. bunun önünde de bir köy bagçesiflitı Küçıık Bakkal Köyünde 7 kahviîhAnr. 4
Uitfimine başlanmıştır Yine o cidarda bir bakkal. 2 Itasab, 2 berber, 1 manav, 1 kun
köy muhtarlığı He evlenmç dairesi İnşasına duran, 1 tçrrJ vç t fm n vardır.
karar verilmiştir. Bu teşebbüslerden de an- Asayiş ve emniyet bakımından polis b ar
lıyoruı ki köy Heyeti Ihtiyarîyesi. köy m w gesl içinde, tçerenköy karakoluna bafclıdır.
kelinin o göael y*?'! vadiden çıkıp dazlak, bu karakoldan gönderilen bîr polis neferi
çjy bir tepe üstünde tçerenköy yolunu doğru sabahleyin gelir, ttkgam gider
kaymasından, belki de farkında
olmadan endişededir, bu teşebbüs
leri ile o güzelim eski köy yerini
bırakmamaktadır ve bunda yerden
göğe kadar haklıdır.
1960 nisanında köy nüfusu
1770 kişi idi: mühim bir kısmı me
mur ve işçi olub sahipleri çok er
ke» kalkıp 1,5 kilometre urakt;ı
İmhınan İçerenköyüne yürüyerek
giderler, oradan otobüs ve dolmuş
taksilere binerler; akşam dönâ$ü
âe birtnıçiik kilometrelik bir y ü
rüyüşleri vardır.
Halkının bir kısmı da Sağmal -
cılık ile geçinir ki en namlıları
Ahmed Yazıcı, Ali İşık. Şevket
Asıi. Osman Gezici. N uri Adlgö-
zel, Abdullah Akdemiz. Süleyman
Altıntaş Mehmed Akalın, Sâlih
Aksakal, Sâlih Bite, Câfer tizde-
m>r, Arif Kaya, Şerefeydin Basu-
n/group/merakediyorum
İs t a n b u l
BAKKAL KÖYÜ
İsta n b u l M a a rif .U t-
dürlilgi) kızlar ve kadın
lar için bir *Teızi Vur
du» açmıştır. maaşını
Maariften alan bir Ba
yan öğretmeni vardır. » ı !o c ($ a e
Evlerin çoğunda bir p d j 'i p j g ?
kilim lezgâi» vardır.
U v kadınlarının ve k v - m _m
tenmn dokudukları ki-
timler de İstanbul piya Kıi(üfc 0 9 k l» l Ktifü
sasına götürülür; köyün |R 'û n : S* knm lr)
kiiçümsenmiyecek bir
gelir kaynağıdır. te açılm ıştır. Câraiin p ttıu yapı işlerin.*
Beş simdi bir İHcoJcuiu vardır; 1959 * 1060 den çok iyi anljyan ve köyde Demokrat
yümda okula kayıtlı 186 çocuk vardı; mektebi Parti Vatan Cephesi ocağının ytıu rtaJd
talebeyi alamıyacak kadar dar olduğu için 1959 kahvehâneyi isleten N ifî Şirin tarafından
yazında iki katlı, köylerimizde eşine rastlanım- çizilmiş ve bina da yine bu zatın
yan yeni bir mektep binasına başlanmış, fakat ile köylitJen Salih Bilir, Ali C01 ve Afi
ders yılma kadar yetiştirilememiş; 1999-1960 Çetin taraflarından yapılm ıştır; yalnız mi
deri jrduıda pirine? ve ikinci sınıf ço nareyi örüp çıkarmak
cuktan köyde bırakılarak üçüncü, için tstanbuldao bir
dördüncü ve beşinci sınıf talebeleri m inareci getirilmiştir.
îçerenköy mektebine gönderilmişti: 1960 yılı nisanında
o yavrucaklar da gldtş geliş her gün
3 kilometre yol yürüm üşlerdir. Yeni
mektep için bize kov hakkında malû
mat verenler Köyü ayaretinıfeden
beş gün sonra, a nisanda açılacak de*
diler.
Köyün çocukları tlkçkulu b itir
dikten sonra hayata atılmakta, usta
yanında U r zanaat öğrenmektedir:
içerinde tahsile devamla Üniversite
veya bir yüksek okul diploması alan
lar da olmuştur; Doktor Vasfi Pam ir
ve veteriner Mustafa —_
A k d e m i r
A s k e r olanlar dia
görülür: S ı h h i y e
baş gediklisi Âbi-
din pamir ve tayyare
Başgediklisi AU Aka
lın da bunlardandır.
Köyde yeni vc
büyük bir cami inşası
----- SN,
için bir dernek kurul
muş, köy parası ile
1954 de temeli atılan
küçük Bakkal Köy Küçük Rnhlul Ki,vâ (,'imU
Camii 1957 de jbâde- (Resim ve p lâ n : Itüm ü)
http://groups.googfe.ee*
r aNS Î|U 0 P O İS İ BAKKAL KÖYÜ
n/group/merakediyorum
193S İSTANBUL
■AlCKALZADE T»hıbı
http://groups.goog le.
ANSİKLOPEDİ — 1937 — BAKLACIOĞLU
daki fcyvvetU bağlılığı ifâde etmek için, tlev^ amda yalın ayak, sine liryan ve boynunda
rin en meşhur ve büyük harb gemilerinden aşk es&retine alâmet bir zincirle y an ermiş
zırhlı Mahmfldiye Firkateyninin sağlam zin birmecmh olabilir (B. • Baklalı Kemaleddin
cirlerine telmihen «Mahmudiye Baklası» de- Mescidi),
nildiğîne rastladık, «Kataycr Bağçesi Cinâyo-
tİ» davisuida şâhidlerden Ahmed adında bir BAKLACIOfil.il — Geçen asır sonları
bahriye neferi şöyle konuşmuştur: «Arife m uharrirlerinden Çaylik Tcfikin «Meyhâne
k&Ç det» söylettim, güvenme o ite dedim, ben yahut İstanbul Akşamcıları» adındaki ri&alc-
değil cihan toplansa ayıramazdı onları, Mah sindeki kay d e güre Jstanbulun eakl büyük
mudiye Baklası gibi idiler» (B. Ârİf, Nefer). gedikli meyh&neLerlodort biri ftt,: Mcyhâne;
Çapa vinçleriıun kullanılmadığı, gemi Gedik); Unkapanjnda imiş. B*;ka hiv bir
zincirlerin bocurgadJara koşulan bahriyeli yerde adına rastlanamadı, Unkapanında da
ler, gemiciler eliyle denizden alındığı ve yi rtâmü nişânı bulunamadı,
ne onların eliyle denize «alındığı devirlerde, BAKLACİOGl U — 1934 Belediye Şe
demir baklaların akar iken çıkardığı sesin. hir Rehberine göre Eminön&nde Balıkpaza-
tw ağır işi goreıı deniz adamlarının kulak nnda Helvacıbekir Sokağında Atatlirkün
larında tatlı bir nağme tesiri bıraktığını ve Devrinde, Büyük Valide Hanının da bulun
bu işin bizim donanmamızda merasimle ya duğu ada ilo Yeni Camii kapayan dükkânlar
pıldığını bir gemicinin hatıralarından öğre ve mağazalar yıkıldığında Heîvacibekir So
niyoruz; gemi Orhâniye Zırhlısıdır, bahriye kağı da Eminönü Meydanına katıldı ve bu su
neferleri, hepsi genç, gürbüz; çehreleri, sine retle meydana çıkan Baklacıogiu mağazası
leri güneşte ve acı deniz suyunda yanmış, birdenbire parladı. Bakkaliye malının türlü
gövermiş, koüar, paçalar sıvalı, ayakîar çıp çeşidi ve en âlâsı bulunduğu için bilhassa ak
lak, zincir başındadırlar, emir veren bir ça şamlan müfteriler tapusundan girebilmek
vuş yahud gene bir mülâzımdır: denizci mu için sıra bekler oldular.
harrir şöyle anlatıyor:
İstanbul Ansiklopedisi için Baklacı oğlu
«Salyafora halatını zincire takıp* ailesi hakkında malûmat talep ettiğimizde
— Alesta m ı oğlum? müesseseyi idare edenler cevap vermekten
— Alesta! daima Istinkâf etmişlerdir; namlı bîr zahire-
— Hazır mı oğlum? bakkaliye mağazasının sahihleri olarak Bü-
« Hazır! yükşehrin kütüğünde yer almanın mânevi
— Aşk ile yüriî yâ ideni Allah sılasına kıymetini idrâkle, a lı; veriş işlerindeki dira
kavuştursun! yetlerini göstermemişlerdir. Sahiplerinin
— Âmin!.. menşeini, şeceresini Öğrencmediğimiz bu ma-
— İsteksiz çekeni Allah Tersâne köpeği ğasa, tahmin ediyoruz ki bizim büyük kütü
gibi süründürsün! ğün artık teferrüatm ı tesbit etmeğe başladı
— Âmin!.. * ğımız 1035 - 1936 yılları arasında ya kardeş
— Ilaydl.. y i... hooop!.. YUtÜ.. yâ... be* ler, yahut yeğenler elinde idi; ve dükkânda
râber... 15 - İti yaşlarında son derecede dilber, dai
Güverte locasından çıkan iri baklab fir ma güler yüzlü, işvebaz. dilbaz, son derece
kateyn zincirinin akup giderken çıkardığı de terbiyeli ve nâzik Yunan Kadîm edebiyat}
muttarid Ahenk efrâdı sevka getirdi» (Ö. Ç; ıdaiuûca b ir nevcivazı Diyospissofi, Divan
Deniz Mecmuası), edebiyatında gehrangizler dilince Bakkal gü
istanbulda kendi adına nisbelle anıl- zeli bir çırak çocuk vardı, adı Yani idi. Za
«ı? bîr mescidin bânisi olan Baklılı Kema- man İle büyüdü, askere gitti, askerlik dö
leddlnio «Baklalı» lakabı meşhur sebzeden nüşünden bir müddet sonra bu Bay yani bak-
»iyide zincir baklasından takılmış olsa ge lacıoğlu, Mıurçarşısı restore edilip açıldığın
rektir. da, çarşının Emtofinü Kapusundnn girildiğine
Tâtth Sultan Mehmedlc beraber İstanbul göre sol kolda «Yeni Bakİacıoglu» adı altında
fethinde bulunmuş olan Kemaladdin, Türk yine biiyük ve zengin bir bakkaliye mağatMl
Ordusunda sayısı binleri aşan dervişler am açtı; Erainönündeki mağazanın müşterilerini
Vgroup/merakediyorum
BAKL4 HANİ — 1938 — İSTANBUL
çarşı içine öylesine topladı kİ Emlnönündeki maleddinln lâkabında Hadika müellifinin zti
mağaza mühim bir sarsıntı geçirmiştir diyebi- hulde bulunduğunu zannediyoruz: aslında da
liriz. Aradan bir sene kadar gelmemiştir, bu mescidin binişine «Baklacı» dan ziyâde
1951-J952 arasında ailenin diğer kolu da Mı* Baklalı» lâkabı yaraşmaktadır, malûmdur ki
sırçarştsına girerek ^ Büyük Baklacıogiu> dilimizde m eşhur sebzeden zincir halka
marazasını açtı, hak budur ki o dükkânda sına da bakla denilir; biz. Baklalı Keni»,
emniyet ve huzur içinde mal alınır bir yer leddiıû. FftUh Sultan Mebmedin ordusunda
oldu. Fakat soğuk ve çirkin 6 7 eylül vak'a- sayısı binleri aşan dervişler arasında, yalın
sındarı az sonra her İki bakkaliye mağazası ayak, sine üryan ve boynunda aşk esaretinin
nın 'Y eni Baklacıogiu* ve «Büyük Baktecıoğ- alameti İki* zincirle kendisini iU bl cezbeye
lu» diye elektrik ışıkları yatılan çarşıda kaptırm ış b ir mcczub olarak görüyoruz. Kab
okunmaz oldu. ri de malûm olmadığına göre, fetihten bir
müddet sonra yine o cezbenin şevki île, zin
BAKLA IIAM — Geçen asır sonlan
cir baklalarını şakırdatarak Istanbuldan ay
muharrirlerinden çaylâk Tevfik’in «Meyhane
rıldığı. b ir meçhul yere gittiğini tahm in edi
yahut İstanbul akşamcıları» adındaki risale*
yoruz.
sinde kaydettiği eski büyük gedikli meyhft*
nelerden biridir. Tavukpazannda bu isimdeki Zamanımızda mescsdden en küçük bir iz
hanın altındaki dükânlardan birinde geçen kalmamıştır. 187B da ilk mebus seçimi için
asrın büylik şöhretlerinden bîri olmuştu, tanzim edilen defterde Baklatıkemaleddln
Müşteri arasında o devrin münevver akşam Mahallesi 82 hâne ve «m uhterik — yanmış*
cıları olduğu söylenir. Türlü vesilelerle za olara-k. gösterilm iştir. Mescidin de yanup yok
manının hemen bütün gazino ve meyhane olduğu anlaşılıyor. Mahalle Aksaray Çarşısı
lerini etraflıca tarif etmiş otan Ahmed Ha İle deniz kıyuı ve Küçük Lânga arasında bu
sisi Bey merhum bu Bakla Hanı meygedesin- lunuyordu; şehrin san mülki taksimatında
den bahsetmediğine göre İkinci AbdÜlhamid kaldırılmış, arazisi Çakırağa Mahallesi Ue
devrinin ilk yarısında kapanm ış veyahut es K ürkçübaşı M ahallesine taksim ve Ühak
ki şöhretini tamamen kaybetmiş olacaktır. olunm uştur.
B ib i.: H adikalül Goykmi. I; Ekrem Hakkı
BAKLAL1HAN KERVANSARAYI — A yverdi, F â lih devri sonlarında İstanbul Mahal
Istanbulun artık örneği ve hattâ izleri dahi leleri.
kalmamış meşhur K ervansaraylarından biri
BAKLAVA — Meşhur yu/ka tatlısı; bit,
dir. Onyedinci asrın büyük m uharriri Evliya
yufkanın aslı da ham ur olmakla beraber bak
Çelebi bu ismi yerini ve bâıusini zikretme lavayı. sarığı burm ayı ham ur tatlılarından
den kaydediyor, o zaman, bu namlı m uhar
ayırıyor, ham ur tatlılarım kadıngöbeği, dil-
ririn tâbiri ile «bir mUımanhânei m isâfirîn»
berdudağı ve benzerleri oiara& kabul «diyo*
olduğu anlaşılıyor îavukpazarm da bir Bak
mz.
la Hanının bulunması, biz de zaman ile ker
vansarayın hâne tebdil edildiği, «Baklalı» ' Birinci Cihan H arbine kadar baklava İs-
adının da halk ağzında «Bakla» diye kısaltıl tanbulda orta halli ailelerde dahi daim i ev
dığı ihtimalini uyandırıyor. de yapılm ıştır, zamanımızdaki hazır yufka
Bibi.: Evliya Çelebi, L cılar da yokdu, baklavanızı, börek ve sair ha*
m ur işleri gibi yufkası da evinkadım, yetiş
BAKLAIJKEMALEDDttt MESCİDİ VE kin kızı tarafından açılırdı, Seyyar yahud bir
MAHALLESİ — Hadikatül Cevâmi bu mes dükkânda yerleşm iş baklavacıların yaptığı
cidin adım «Baklalı» diye kaydederek: « B i tatlıyı çalişdıklan fa-uılarda, hamamlarda
nişi Baklaa Kemeleddindir ki hini fetlhde yahud bekâr adalarında veya bekâr hanların
gelinlerdendir, kabri mâiûmdur, mahal da yatıb kalkan bekâr uşakları alır, yerdi.
lesi vardır» diyor. B ir m üşterileri de ayak takım ı idi, nâdİreft
Banisinin, lakabı «Baklacı» olduğu tak de mütevazı geçimlî aileler tatlıcılardan tatlı»
dirde mescidine de «Baklacı Mescidi» diye bu arada baklava alırdı; hattâ bunlar tatlıcı
anılacağı pek tabu görünür; mescid asırlar dan aldıkları hazır tatlıyı bir m isafir sofra*
boyunca «Baklalı» adını taşıdığına göre Ke- sıra çıkaracak olsalar ayıblajurlardı.
http://groups.google.corr
ANSİKLOPEDİSİ — ı m — BAKLAVA ALAYI
ı/group/merakediyorum
BAKLAVACI GÜZELİ IfîA lfm i
tepcl üzerenden saray baklavası ikram edilir* sıf Hoca tarafından İstanbul Ansiklopedici,
di. O gun, bajta yenileri ortalan olmak Üze ne levdl edilmiş baha biçilmez notlar ve ve
re asker sarayda Orta KapmUn içeri a Ulur sikalar arasında Hicri 1301 (MilMl
lar. futalara bağlanıp saray mutfakları önü senesinde Aksaray Çarcısında befinda tep«
ne dizilmiff olan baklava tepsileri karşısında İle seyyar baktaravıtık yapan Rumeli muha.
bir sıra halinde dizilirlerdi. Askeri fiabüssaa lirlerinden h ir güzel genç için yazılmış bir
dede bekliyen Sliahdar Ağa sağ koltuğunda manzume vardır; ne kadar yazıktır İd kılığı
Anahtar Ağa»), ve sol koltuğunda Ba* lala, kıyafeti ta rif edildiği halde bu baklavacı gü
önünde yedi nefer Çakırsalan ve arkasında zelinin adı yazılm am t|tır, sadece Lofçalı q|.
KUArcıhaçı Baltacısı ile Silibtarağa Pâtûde- duğu ve babasının yaptığı baklavayı sattığı
Cisi olduğu halde kapıdan çıkar, kendisini ta kaydedilmiştir:
bip eden bu son İki nefer raiistesn*. diğer
maiyetini kapı ağzında bırakarak fcfkiav* tep G fa d ie ri» e&ıeU
silerinin bulunduğu yere gelir, adı nefer ola Onsekir ayw aHun
rak yeniçerilerin birinci orta defterinde kayıt Kâkülünün her teli
lı bulunan pâdişâh için iki tepsi baklava alır S a m u r s a c la rı g ü m râ h
dı. Sonra, her ortadan iki nefer gelerek, ken- keçe ktLÎAh
lerine ail baklava tepsilerini, futalarının dü A h ü v u v a h ş î g ib i
ğüm yerinden yeşil boyalı sırıklara geçirirler, B a k ı y o r A llah A llah
- Ht tp ^ /group^googlexofr
I
ı/group/merakedi^orum
jfS lX L ow eP tsî BA&TBRİyOtOlİHÂNEt ÛSSİANl
— 1941 —
DtUttlerin löre*i
GüB*l yıfuumk taba çalışma masalan. camlı dolaplar, mebcul *141
ve edevftt 11e kftfi miktarda mikroskop idi.
tfftfliınniı sâllanatı MütHirittgttne N kole'un tayin edildiği bu
Kurna hajıdfr W>tı
I Ad* em yü um ak
müesneseye «BakteriyoloJibAoel Osmtal» adı
H««ıg< tbUigın bıMı verildi ve Umum Mekitibi Askeriye Nazırlı
ğına bağlandı.
tpU («kid haftayı
1 Sckkyin çaryamb*yt Bakteriyolojlhânedeki derslere o aidsa
Onbtfüıde botto Um Askeri Tıbbiye Mektebinden mezun olmuş ve
Tfunımrtı gürü» ay» aralarında şöhratü Hoca Dr. Refik Gilran»
Şefte bin üçyG* bir dır Dr, Ziya Seyfuilah, Dr. RAkım ve Dr. SUley*
Ey lealero hâlim bildir man Beylerin bulunduğu on yedi yütbaşı de*
Y&rek temi*. mUcrİmtef vam ediyordu.
Götlerim le dilbnöir.
Kısa b ir müddet sonra binanın yeri be
BAKLAVA DİKİŞ — Yorgancı ve terzi ğenilmedi; bilhassa Kuşpalazı serumunun
| tflahlanadandır; baklavanın samsa kesimi hazırlanması gfbi büyük bir inkişaf devrine
ne benzeyen dikiş dem ektir. Terzi ağzında girmiş olan Bakteriyoloji fennînin tatbik ve
terkedilmiş gibidir, eskiden bilhassa kışlık takibine binanın küçüklüğü de engel oldu,
pamuklu hırkalarla baklava dikişiyle yapı gundan Bakteıiyolojîbflne Demirkapadan
lırdı. Yorgancılar hâlâ kullanm aktadır. Bil şehrin mûtenâ bir semti olan NişanUşma
hassa sünnet çocukları, gelin ve lohusa dö nakolundu; Nİşantaşında mîriUva Süleyman
şekleri için hazırlanan ipekli yorganlar bak Paşanın konağı senevi 96 lira jle tutularak
lava dikişi ile süslenirdi; son Cum huriyetin ilâ tam ir edildi ve içinde b ir Bakieriyoliiji tesisi
nından sonradır ki yorgancılar bu m ürüvvet için gerekli tadiller yapıldı.
döşekleri yorganları resim çisgilerî toyunca Müessese yeni yerinde büylik bir varlık
dikmeğe başladılar; pek m ükellef yorganlar gö sterd i öldürücü, müthiş hastalıklara kar
yapılır oldu. Baklava dikişli yorganlar da ş ı yüksek derecede şifa v& korunma kudreti
garib ve garibcelerin m ürüvvetine kaldı. ne haiz devâlar hatırlandı; fakat as son
ra ikametgfthdan boama bu binanın da
RAKTEKİYOLOJİHÂNEt OSMAN'I - müessesçye kifayetsizliği anlaşıldı, aynca
BakteriyulojihâfHsnfa kurulusu ile kısa ta rih mahalle arasında bulunması da büyük bir
çesini şöylece toplayabiliriz: mahzur idi; Vebâi Bakası Senanu ve Cemre
1893 de İstanbulda kolera vak’aları gö Aşısı yapılamıyordu.
rüldü, İkinci Saltan Hamitf Fran&amn tanın Doktor Nicole şişlide o zamanlar îzzet-
mış doktorlarından Chantem esse'i istanbula paşâ Çiftliği denilen şimdiki Şişli CAmünin
dâvet etti; hastalığın ard ı alındıktan sonra bulunduğu yerde eski Süvari KarakoIfiSnesi-
memleketine dönen bu m eşhur hekim Sul nin yıktırılarak temelinden tutulm ak üzere
tan Haraidden aldığı talim at üzerine P aris’in bütün ihtiyaçları ve hattâ fstanhıddaki her
E ğerli doktorlarından Nicole! 1901 de İs tü rlü inkişafı karşılayabilecek bir Bakteriyo-
tanbul* gönderdi; doktor Nicole de İstanbul lojihftne inşasını istedi. Şahsi hırslar, çeke-
da Türkiyenin Jlk bakteriyolojîhânesini tesis m elezlik ler ve b ir takım fena düşünceler al
ederek bu vesile ile yine ilk defa olarak tında bu güze1 proje reddedildi; Doktor Ni
Bakteriyoloji ilminin iflytk olduğu ehemmi cole de kurduğu müesseseyi terkederek pa
yetle tedrisine haşlandı. tise dündü.
Bu ilk Bakteriyolojihâne o zam anlar De- Müesaesemn başına, 1901 de m üdür ma*
Oıirkapıda bulunan A skeri Tıbbiye Mektebi avini olarak Pastor Enstitüsünden getirtilmiş
Wn ününde küçücük bâr müessese idi, nazari olan Dr. RemÜnger geçtL
^ataleti için U f ders piımH 9 e laboratuar Bu arada Orman Maadin ve Ziraat Nezftre-
odalarından ve fenni istihzSrat için lüzumlu O de Vebeyı Bakarl serum unun haşiri**"»**»
m m iirekkebdi Gerek bakteriyoloji İçin Kabasakaldaki Mülkiye Baytar Mekte*
okutulması ve gerekse bu sahada binde «Bekteriyolojihftnei B&ytariye» adı ile
KMMMflC için bütün m atem e, b ir müessese açtırdı.
n/group/merakediyorum
BAL — 1942 — tSTANBtJl,
Dr. Remlioger 1910 senesine kadar mil içinde böyle nefis çiçekleri hâvi baiçeler, kır.
esıesenin başında kaldı, bıı tarihle m em leke lar göremez ve arıları kovanların etrafına diz. j
tine dönerek yine bir Fransız, asker doktor dikleri tatlı şerbet, pekmez ve saire ile be$.
StaOnd müdür tayin edildi. Bu yeni m üdü lcrler, hayvancıklar da tatlı maddeyi çiçek
rün samanında müessese, şimdiki adı ile göbekleri ve usareleri yerine böyle kap ka
Piyer Loti Caddesinin üzerinde adı tesbit cak içinden toplayıp gömeçler doldururlarsa,
edilemiyen Ur yorgancıbajıya «id gayet bü bu ballar da zayıftır, sahtedir, erbabı indinde
yük bir konağa nakledildi. katiyyen makbul değildir.
Dr. Siınond 1914 de Birinci Cihan Harbi «Balı piyasaya arzeden kesilesice hilekâr
başlayınca F rın s a ja döndü ve Bakteriyolo- eller su, .süt, arm ut usaresi ile sulandırarak,
jih ta e Müdürlüğüne ilk de/a olarak bîr yahut ayva peltesi, zamgı arabi nişasta veya
Türk, Simond’un muavini Dr. Refik Girau un katarak tağşiş öderler».
tayin edildi; bu değerli Profesör Dr. Ziya Zamanımızda İstanbul piyasasında haldM
Seyfullah, Dr. Kemal Muhtar, Dr. İhsan Sâ- saf balı bulm ak imkânsızdır; Btiyük.'jehrln say
mi ve Dr. Cevad gibi m uavinleri ile büyük fiyelerinde kovan sahibi dostlara başvurmak
bîr faaliyet gösterdi ve m üessese yeni bir lâzım dır; m eselâ Anadolu Demiryolu üzerin
inkişafa kavuştu. de Yunus Durağı gerisindeki çiftlikte Şeyhül
B ir müddet sonra Bakteriyolojihâne Dâ m uharririn Refî Cevad Ulu-nay’ın çiftliğinde
ülkelb Tedavihânesi, Tetkihâne, Kimyâhâne bulunduğu gibi.
ve Sıhhi Müze ile birleştirilerek «İstanbul Balın asırlar boyunca tababetteki yeti
Hıfzıssılıha Müessesesi» adı verildi. Uzun yıl bu Ansiklopedinin mevzuu dışındadır. Peteği
lar İstanbul Tıp Fakültesinde de Bakteriyoloji ile b eraber veya süzülmüş şefkilde sofralar»
Profesörlüğü yapmış olan Dr. Refik G üran gelm iş, tatiı olarak, devâ olarak yenilmiş,
1927 ye kadar bu müessesenln M üdürlüğünü şerb eti içilmiş, ham ur tatlılarına, helvalara,
yaptı çok verimli bir faaliyetle çalıştı. 1951 de reçellere, m acunlara katılm ıştır.
bu çok önemli müessese K u le dibinde b ir bi - Basit bal şıırubu b ir kilo süzülmüş balın
na da bulunuyordu; m üdürü çok değerli b ir 250 gram saf su ile sulandırılm ası ile yapılır,
Hekim olan Dr. N ureddin O nur id L b îr de kuru tu lm u ş kırm ızı gul, süzülmüş bat
Sıhhi Uüze ile Kuduz H astahânesi adını ve 30 derecelik alkol ile yapılan «kırmızı gül
almış bulunan eski D âülkelb T edavihânesi de şurubu» vardır.
ayrılmış, yine m üstakil m üesseseler olmuş, Nâşid Baylav’ın kütüphanesinde, Hicrî
«İstanbul Hıfzıssıbha Müessesesi» B a k te râ - 1017 (Milâdî 1608 ■ 1609) yılında Topkapu Sa
lojihâne ile Kimyahâneden m ürekkep olarak rayındaki Helvahanede Uelvaeıbaşı Mehmed
kalmıştı; müesseseye A tatürk Bulvarı üze Ağa tarafından hazırlanmış şuruplar, reçeller
rinde büyük ve yeni bir bina inşa edilm ekte ve m acunlar Üzerine b ir defter vardır. Bu fev
idi (1991). (B.: İstanbul Hıfzıssıbha E nstitü kalâde kıym etli vesikada o y ıl Padişahın (Bi
sü; Kuduz Hastahânesi; Sıhhi Müze). rin ci S ultan Ahmedin) nefsi nefisleri için ce
Dr. Saadi Nazım Nirvea viz, kavun, kabak, patlıcan, ağaç kavunu,
karpuz, limon, freok limonu ve çağla badem
BAL — Arıların çiçeklerden topladıkları reçellerinin yapıldığı görülüyor. Kabak ve
maddelerle yaptıkları ta tlı şey (Asel; Şehd). patlıçan hariç, diğerleri zamanımız reçelcili
Bu Ansiklopedinin aziz dostu ve kalem arka ğinin terkettiği şeylerdir ve bunların arasın
daşı Nâşiıd Baylav bize bu madde için verdiği da da o tarihte, raçel denilince ilk hatıra ge
notta şunları yazıyor: len vişne, kayısı, erik, şeftali ve çileğin zikre-
«Bala, bal demek için an ların, gömeç dilmemesi gariptir. Helvahanede, yukarıda
gözlerine biriktirmiş oldukları tatlı maddeyi adı geçen reçeller için şeker ile beraber balda
mutlaka çiçek usarelerinden alıp getirm iş ol kullanılm ıştır; nlsbeti de reçeline göre değiş
maları şarttır. Bütün şifa! hassaları ile, lezze m iştir, m eseli kabak, kavun, karpuz, limon
ti ile ve ıtri ile hakiki bal budur; çiçek bağ reçellerinde 1 okka şekere 750 gram bal, pat
çelerinden ve çiçekli kırlardan m ahrum yer lıcan, frenle limonu ve ağaç kavunu reçelle
lerde arıcılık yapılamaz, eğer kovan sahipleri, rinde y a n yarıya, çağla badem reçelinde de
bal anlarının kovan çevresindeki uçuş takati I ¥ r . okka ç e k e re 230 gram bal kalılm ıştır
http:/7ğroups.googfe.com>
A .'ıS tfcU H ’E D İS l _ 1943 — BAL
Macunlardan FeJâscfe. E rbaa. llra fili mü m evsim lerinde Istanbula $ık sık gidib gelm ek
bâreke, Bcllût. H aşhaş. kızılcık, ayva, k a ra ta ; ted irler. Bu vak'anm o m evsim lerde ve P â
macunları ile G ülbeşeker yalnız bal ite y a p ıl dişâh ile m u in in istanbulda bulundukları
mıştır. b îr sırada cereyan ettiğini tahm in ediyoruz;
İstanbul tarih in de, dolayısijrle tarihim izde zira E dim edc bulundukları sırada olsaydı
bu nefis ve asil ta tlı m adde, şanın a asla layık kaatiı âçtkm başı, bal torbasına konmazdı;
olraıyan tccaviize de ııgram ı^. havaya kanjı y e güzel ve hazin tü rk il şudıır; m aalesef beste
gâne m iicerrid olarak kullanılm ış, Padişah sini bilem iyoruz:
gazaüuıa uğrayarak ta şrad a idâm olunm uş
verirlerin, ten k it edilm iş nam lı şakilerin k e Ç ift* k u b urlarım ı a |a U r ç tU ıa n almadı
CaMım atmadı.
sik başları, Istanbula teşh is ve te sh ir edil
D&rt y a n ın a bakdım s ta to r, k im » kalm adı
mek üzere, su re ti m ahsusada gaay et sık d o Kimse kalmadı.
kunmuş, dışına te k k a lre siîd ırm ay an kıldan Ea kii(«ik kardnşdan he atalar Uftdad olamadı
mâmdl bal to rb a la rı içind e g ö n d erilm iştir, at İtndad olmadı.
ile bir haftalık, o n g ünlük yoldan gelen bu Amam v e ıir o jlu v e tir jra a k Kânına f
bedbaht başlar c ellât e li ile bald an ç ık arılıp A m an am an yazık şanına.
yıkandıktan so n rad ır ki B abı H üm ây un önü Bu ftenclikde nasıl kıyduı fallı camına
ne konularak İstan b u l halkına te şh ir edilm iş Aman aman tatlı camma. •
tir (B .: B âbıhüm âyun).
Felek çenberitti be ağalar deldin de geçdim
1955 senesinde fo lk lor bilgini, e d ib ve ş â ir »eldim de getrin.
Edirneli R akım H oca bu A nsilopedinin nâçiz A$kın «Maunu be ağalar kaldırdım t(dlm
müellifine yazdığı b ir m ek tu b u n için d e Ru Kaldırdım içdltn.
raeli Ağzı gaayet güzel ik i h a lk tü rk ü s ü gön Kelleyi torbaya be atalar koydum da geddim
Koydan» da geçdln.
dermişti. B iri, O nyedinci a sır o rta la rın d a , Anan vezirogle vezir yazık sânına
DördUncü Sultan J le lm e d d ev rin d e K öprü- Amaa aman yazık şkaıoa.
llizâde Fadıl A hm ed P aşan ın onbeş yıl s ü r Bu genclikde Mal kıydın (allı canıma
müş o b a sad âreti zam anında, E d irn e ve ci A m anaman tatlı tanıma.
varında bilyük heyecan uyan dırm ış k an lı b ir
E vim in ün ü n d e be a ğ a la r tür binek tayt
aşk m acerası üzerine söylenm iştir. (İç k ıt’a-
B ir b in e k tagi.
dan m ürekkeb olan tü rk ü d e n m iih im b ir ş e D unnayub a k ıy o r be a ğ a la r gfrrinrtin yağı
kilde şunları öğreniyoruz: Göğüm ün yaşı.
Güzel bir delikanlı b ir ki2 sever; ister, O y i ti n u ğ ru n a be afialar keserim başı
K eserin^ başı*
vermezler; delikanlının elinden b ir kan çı A m an v eriraglu vezir* yazık fâaına
kar, k a in babasını, y ah u t ağasın ı v u rm u ştu r, A m an am an y a n t şânına
kesmljdir; belki de kızı h em en başka b ir B u gcacU kde nasıl kıydın ta ü ı c a n ın a
gence verm ek is te rle r, âşık rak ib in i oldur- A aıan am an ta tlı canım a.
»i üştür.
İ&taııbul halJc ağ an d a, h attâ münevver
Genç kaatll atlan ub kaçar, kardeşlerind en,
a rasın d a günlük so hbetlerd e b a l üzerine d a r
arkadaşlarından yardım um ar, fak at korku
bım eseller ve deyim ler p ek çoktur; meselâ»
dan kimse gelmez, şid detle tak ib edilir; ts-
çıkarı fazla b ir iş, y ah u t dilediği gibi m urada
kib edenlerle vu ruşur, yakalanır; sadırâza-
ereceği b ir oynaş bulana:
ffla ne yapalım diye sorarlar, F ad ıl Ahmed
Paşa şefaatcıları dinlem eyip idâm m ı em re — Bal alacak çiçeği buldu!..
der ve kesik kellesinin kendisine g ö nd eril- deriz. Bilâkis, aslA m urada erem iyecegl bir
meaiııi ister. Âşık gencin kesik başı b ir bal dilberin peşine düşene, yahut um duğunu as-
torbası içinde vezire yollanır. lft tem in edem iyeeeği b ir işe atılana» sesimi*
zin tonunu, etiâsım değiştirerek y in e :
Dördüncü M ehmed devam lı olarak E dir
— B al alacak ç ileği buldu!.,
»ede olurm uş b ir pâdişahdır; dolayısiyle dev
deriz.
let erkânı da Edîrneye yerleşm iştir, İstanbul
sadece ismen payitahtdjr. P adişaiı ile vezir Gönü] içi olsun, kese fcaygusu olsun, ba
ve sair devletliler, yalnız, ya* ve sonbahar yat yolu rakipsiz kalmaz;
^group/merakediyorum
BALABAN (D lliu) — 1944 — ısiA w w n .
tan HamidJn halası olup pek m utanU u. deb lüaıed» dururken deler dgeri
debeli bir bayat süren bu sultandan tem in GümttfUır yinm ıs belde ba»f*rt
edilmif olacaktır. K âtip Rfci Baglarba.;uıda Casab ilûd »İtip e| ıttı|) d»n
mükellef bir düğünle Kavasoglıı Balabanı Olur gUaclierbı »eri ptyhert
sûıuıet ettirdi, düğünden sonra da güzel og Auuar ifikina bir defa bM r
lan Adile Sultanın çiftliğinde korucu oldu. O dem ta n bUlbUltt (« lir CeryMe
Adı korucu, kendisi ekseriya  dile Sultan ya B a n n |l a Balabanı» yOdaden
Iısında bulunur, ih tiy ar sultan araba ile bir Db|Cbk efendi» bu b ili berhftde
y e n gidecek olsa, sırtında sırm alı al çuha es Keseni n dibine rkdtk dan yi
vaplar. bacaklarında tozluk, başında fesi, ç ı Danltup kaçırdık evden karıyı >
ÜyAflürdUm hep 9 gûtan yttztkaden f
kıp arabacının yanında otururdu. Uâmiyesi Başıma b ir ofcol aıgiü an yi j
Su ilanın ölümünden sonra Kavasoğlu Bala
banın çiftikâtı hüm âyundan birine korucu Pedf*r karde? içmek İster kamım /
R aldbîer de sarmı* dbrt b ir yanımı
bajılık İle gönderildiği KStip Râziden işitil- faU nbnidan Üsküdar» kaçırdım
mişti. Güzel gence Balaban adını koyan da KavanAde yfcrim Balabanım ı
zannederi* ki Râzldlr; asıl İsmi M irto yahut
QUü Ü lk ü d ara dnm if ker&met
Mito olacaktır. Oğlan İlk tanıştığı zam anlar D ıU lel e hline gelir nedâm et \ •>
lek kelime tllrkçe bilmez im ij, Râzi lâtife yol Şerefi Islim la m üşerref olda \
lu: K aradağlılara kopdn luyim et ^
KofdlIJ konngdok bir nİCE eyyam Sünnet dükünü y a p tık civana
Virtm em o y ire göntUden pivam Ali d y tfe tle r çekdik İhvana
v tmam d ir, hube dlr. m a lta , d lresü Af ittile r çekilm işken fakiri
Febm ltmem ne atikler tû tll £&yara Tophftoef A m rtede divâna
n/arouD/mcrakediyorum
BALABAN* AĞA <$0kteoban> — 1946 — İSTANBL1.
fiatı yazardı: «O bir adet £tm mecidiye», yani KudiisMeki t sanın merkadi kilisesinin benzeri
o yamana göre a U | bahasını •• ve tele türkçe olarak yapılan bu manastır ve kilise tX. asra
cümlede bu. kadar mevcud idi. Y ine aynı kaynaklara göre,
bu kilisenin Tavros yani şimdiki Bayaad mey
Bütün kibarlar, zenginler oranın müşte
danı civarında olduğu da öğrenilmektedir
risi. Yıldızda. Teşvikiyede. Nişanlarında otu
ıKİchler. Quclten d. byz. Kunst Wien 1807,
ran vükelâdan, vuzerâdan zevat kâhyalarını,
178; A. Janin, Eglises e t monast&res, Parts
sığalarını semtten tâ oraya gönderip W aldı
1953, 200). Fakat bu müphem kayıdlardan
fırlardı Haremleri hatunlar çayı mutad edin
Kouralorns m anastır ve kilisesinin yeri açık
memi* misafirlerine:
suretle layin edilemediğine göre, Balabaoağa
__bizim çayım » turuncu yaftalısı.
Mescidi blarak bilinen eski binanın da bu te
Çakmakçılar Yokuşunda NikoU Balabaıunki.
sise aidiyeti şüpheli kalmakladır.
lçitmezmi hiç!., derlerdi.
D iğer ta r ta n burasının b ir eski m anastır
ik n w t M ahtor A |us
kütüphanesi olduğuna d a ir ortaya alılan hi
BALABAN AĞA iSckbanbaçı) — Hadi- potez d e (A. van Millingen. Byzantine Chur-
katiil Cevamlin îsayduiü göre Şehzade Camii ehes. Landon 1912, 265; E. Mamboury. Guide»
civarında kendi âdına nisbetle anılan mesci İstanbul 1925. 245) aynı derecede mesnedsiz
din faâııiai; İstanbul fethinde Sekbanbaşı ola bir fikirdir. Şurası m uhakkak ki. hayli eski,
rak bulunmuş, kabri malûm değilmiş. Ha büyük b ir ihtim al ile V. asra a it olan bu bina,
yatı hakkında başka kaydo rastlanamadı. esasında b ir aile türbesi veya tü r hıristlyan
(B . : Balabanağa Mescidi). azizine m ahsus türbe olarak yapılmış, ancak
B i b i .: H a d i k a tl ll C e v â m i, t.
çok sonraları, Bizans devrinin sonlarında ulak
bir ibadethane, b ir şapel haline getirilmiştir.
BALABANAĞA MESCİDİ — Şetaadeba- Ancak bu son devirde binanın mahzeninin yi
şı ile Lâleli arasındaki sahada bulunan eski ne türbe haline getirilm iş olduğu teshil olu-
bir Bizans yapıcından çevrilmiş bir mescld, nabiim ektedir. k ta n b u lu n fethinden sonra bu
Fethibey ile Bikyükreşidpaşa Caddelerinin ara ufak bina, daha başka birçok kilise ve manas
sındaki Bâlabanağa M a h a llin in ortasında, tır kalıntısı gibi, şahsiyeti kat’I olarak tesbii
Belediye Rehberinde 39 rakkamımn olduğu edilcm iyen b ir kahram an adına mescld haline
yerde hemen hemen 9 rakkammın isabet e tti getirilm iştir. Eski bir T ürk adı olarak hayli
ği noktada bulunan (tstanbul Belediyesi İs yaygm olan Balaban adındaki kimsenin şah*
tanbul Rehberi, 1934, pafta 4) bu mescidden sîycü henüz aydınlanam am ıştır. M urad II dev
bugün en ufalt bir İz dahi kalmamıştır. Hâdi- ri ricalinden önce M enteşe Sancak Beyi sonra
kat-Ül Cevâmi’e göre (L 62) Balabanağa Mesci ları da T okat hâkimi olarak L 850 (1446) de
di «kiti&eden raünkaliptir. Vâkıfı hini fetihte vefat eden Balaban Paşa namına veya hâtıra
Sekbanbaşı olmuştur. Merkadİ nâmalûmdur. sına bu mescidin kurulm uş olduğuna ihtimâl
Vazifesi Ayasofva Camiinden verilir. Mahal verm ek zordur. Birçok evkafı bilinen Balaban
le» vardır*. Bu binanın yıkılmadan oıtce çi Paşa fTayyib Gökbîlgm, E dirne ve Paşa livası,
zilen plân ve kesitlerinden anlaşıldığına göre, İstanbul 1952, 55. 223) m n, Edirne’d e yine
burası şekli itibariyle esasında bir kilise de kendi adıtia b ir m ahallede b ir camii varsa da
ğildi. Esasında da h e r halde üstü basık bîr Ekmekçioğlu Ahm et Paşa Köprüsü kenarında
kubbe Ue örtülü olan bu yuvarlak binanın çok olan bu cami yıkılmış ve hazînesinde bulunan.
eski bir devirde yapılmış olduğu anlaşılıyor Balaban Paşanın nıezartaşınm da yazıları ka
du. Bu civarda bulunduğu iddia edilen ve zınm ıştır fO. N uri Perem eci, Edirne tarihi. İs
kaynaklarda bahsi geçen Theotokoston Kou- tanbul 1939, 75, 1441. XV. asırda yaşadığı bi
ratoros m anastırının kalıntısı olduğuna ihti linen diğer b ir Balaban ise, Bazılarına göre
mal verilmiştir (Dr. Mordtmann. Esquisse to- bu iki Balaban Paşa tek ve aynı şahıs olup bi
pographiçue, Lüle 1892, 70, no. 124; M. Ziya. rincisi için gösterilen h. 850 ölüm tarihi yan*
İstanbul ve Boğaziçi, İstanbul 1928, 11. 45). iıştır. (Z. Oralt Balaban Paşa buyrultusu, Fa
Bazı Bizans kaynaklarından derlenebilen bil tih ve İstanbul, sayı 7-12. 1954. 79-00). fstail;
gi kırıntılarına güre, Leon I (457-474) zama- bul'un fethi şırasında değerli hizmeti görü
mnda İm peratotiçe V trina'nm isteği üzerine, len vç Arnavutlukta İskender Beye karşı 1464
http://groups.google.coi
— 1947 — BALABANAĞA&
146? y* kadar suren çarpsşıiiaiar» idare kazalara satılmıştır. Binanın toprak üsı
bunların birinde çehid düşen a&tetı ar W akşamı tamamen yıkıldıktan sonra îst
navut roenjeU, Badera'Lı Balaban Paşadır Müzeleri tarafından müdahale edilerek t
(Uanjjaer. Hisioire dü i'emp. Otlaman m , 124- rikaa Bizans Enstitüsünün de maddi yarı
J27; A. Gegaj. Albanie et l’invasion turrçuc,
ile 8 nisandan 1 mayısa kadar süren bir i
Paris Itötf. 138 vc dev«. 145*. L H. Danişm«nd
yapılmış ve böylece hiç de&Use, taman
Osinaulı tarihi kron,. I. 305), Balal&jıağa Mcs-
kaybolmasından önce bu tarihi eserin etrı
cjdi tarihe geçmemiş başka bir Balaban adlı
lıca tetkiki münikân olmuştur. 6u kazı net
kimseye ait değile, belki fetih sırasında he^
pili seibanbsşj ola» bu Ra!nban Paşa
nın bir hayratı veya onun şahadetinden
satıra hâtırasını Ebedileştirmek üzere
bir eser olabilir HaJaban-
3g? mescidi mahallesi adına Fatih vak-
(ederinde rastlanmamasına karşılık,
h. 858 (1488} tarihli vakfiyede bu gö
rülmektedir {E. H. Ayvcrdi* Fatih devri
sonlarında. İstanbul mahalleleri, Utanbu'l
1958, 14, No. 18), 23 temmuz 1611 de
vuku bulan büyük
Msaray yangınında
ıbk. Aksaray yangını,
t. 5S9\ harap otan Ba-
la b a a â ğ a M e s c i d i
> 0 ^
t t * U b u u k £ f t M e ttU U
(Rnlm: tofeıuUkrtn Mlo#n«Sl»i - Paspal!»'**®. M?7; plim n t n ^ UÇplânn süitti Ut-
Senuvl Bylctl.
^/group/merakediyorum
B A İ^B A N A Ğ A MESCİDİ — 1948 — ISTAMUn.
cesinde o sıratla Müze müdür muavini o!an A. Galanakii tarafından çizilertk. 187T de neşre,
Mijfıd M annl tarafından hazırlanan etraflı dllm iştlr (A, Paspati, Vizantlne Melete, Istan,
rapdr, İngilizce ve lilrkçe olarak basılm ıştır bul 1877 , 385-386). B alaban Aga Mescidinin
(A. Müfit. The E x«vations of t he Balaban içini m Jm ûr halinde gösteren fotoğraflar iki
Agha mes. The Art Builetin, XV, 1933. 210- ayrı yerde basılm ıştır (A. van Millingen, Bj-
229: ay. müel. Balabanağa Mescidi hafriyatı, » n tin e Churcbes, lev. 55; ve W. H. Goodyear,
Türk Tarih Arkeol Dergisi, III. 1936. 49-73). V crticai curves... Brookiyn Museum, 1, V,
Bu kazı «onunda binanın esasında. 10 ın, 60 1905) İstanbul tarih i ve san at bakım ından ba.
yük bir değeri olan bu bina, yuvarlak biçimi
ve içinde duvar kalınlıkları içindeki nişleri
ile aslında b ir m ezar binası olarak iniş veya
hücreler lübid y erleştirm eğe mahsusdu) yapıl
m ış olduğunu açıkça gösterm esine rağmen
burasının vaftizhane olduğunun İddia edilme
si de m esnedsiz v e aldatıcı b ir hipotezdir (t.
M amboury. Foıülles byzantines. Byzantion.
Balafeaoafta Mescidinde 1980 da altıodaD çıkan
meıar fto m a keddl XI. lB3fi, 267-208). Sel&nik’d e evvelce Horta-
(Resm: Nacid Kurardan) ci cam ii olan İm p a ra to r K alerius'un türbesi Ue
b enzerlikler g ö steren bu bina, tstanbulda Fa
çapında haricen y u varlık olarak yapıldığı, tih Cam ii y erind eki H avariyun kilisesi y m u .
içinde ise altı hücre ve altı m ezar, ve ü st kıs da olan K on stantin tü rb esin in u fa k çapla bir
mında altı payeye dayanan b ir kubbeye havi, benzeri ve tak lid i olduğu haklı olarak iddia
içi zengin su rette renkli m erm er levhalar Ue ediim i;ti$/~rK oethe, Das Konstantinsmauso-
kaplı bir türbe olduğu anlaşılm ıştır. H er hüc leum . Jah b . d. In st. 48, 1933, 203). Ancak te
ren in dip duvarlarında görülen p encerelerin, m el v e m ahzen k ısm ı hakkında etraflı b ir bil
mescidin içini aydınlatm ak içi# burası mescid gi veren 1930 da Y ük. M im ar M acit K ural ta
haline getirildiği sırada açıldığı tahm in olu ra lın d a n çizilen rölöveler istisna edilecek
nur. V. asra aidiyetine m uhakkak n izarı ile olursa B alabanağa M escidinin hemen he
bakılan (J. Ebersolt, Eglıaes de C onstanti- m en aynı yıl]arda iki a y n m im ar tarafuı-
nople, Paris 1913, 252; A. M. Schneider. By- dan çizilen iki rölövesine sahip bulunuyorum
a tız , Berlin 1935, 54) bu tü rb e binası, XIV. B un ların b ir defa karşılaştırılm ası, o derece
asırda esaslı b ir tfidil&ta uğrayarak, bu sırada büyük ve b irib irin e uym ayan farklar ortaya
mahzen kısmı, dik dörtgen biçim inde b ir me koyar ki, B alabanağa M escidi gibi ufak ve
zar odası haline getirilm iş vc buraya birçok basit b ir binada bu dprece h a la lar yapan bu
ölü gömülmüştür. Kazı esnasında duvarlarda şahısların daha büyük âbidelerde ne gibi ha
Eresko resm i kalıntıları ve bu ölülerin kem ik ta la r yapabileceklerini h a tıra getirir. Gur-
leri ile bunlardan Theodoros'a aid 1341 ta litt’in muazzam kitabında H . W ilde tarafından
rihli m ezartaşı bulunm uştur. Bu sırada diğer çizilen rölöve (Die B aııkunst Konstantinopel»,
mezarların yine V. asra a it işlenm iş m erm er 42, res, 94) gibi, A . van MUUngetı'in kitabın
ler ile kapatıldığı da m üşahede olunm uştur. d a T raq u air’in rölövesi d e (Byzanttae Chur-
Bu Bizans binası mescid haline getirilirken ehes, 2fi7) ta tm in edici değillerdir. E , ltfam-
mahzendeki m ezarlara ilişlim lyerek. içine b ir boury’n in 1916 d a çizdiğini bildirdiği rölöve
mihrap, payelerden birinin üstüne tuğla b ir ise (FouiUes by/iintines, Byzantion XI, 1936,
m inare yapılmış ve binanın dışı kavisli oldu 267). M am boury'nin vasiyeti gereğince biitüü
ğundan, yapıyı dışardan yarım ay gibi kısmen notları ile neşredilm eden bir yabancıya hib®
saran b ir soncemaat yeri yapılm ıştır. Bu a lî- edildiğinden A m erikaya götürülm üş olmalıdır.
ka çekici mescidi, etrafındaki ağaçlan ve m e Binanın mahzen kısm ında bulunarak, 4191 -
zarla;! dolu haıiresi (Mescidin mevkii ve e t 4193 iavanter num araları ile İstanbul Arkeo
rafındaki geniş hazirenin sahası, E. H. Ay- loji m üzesine nakl edilen V, asra ajd işlerunlf.
verdi, 19 uncu asırda İstanbul haritası, İsta n m erm erden üç silme parçası (B k.: A. M. Msfl-
bul 195B, pafta C 4 do gürülmektedlr). ile x â - sel, Erw erbungsbericht d es Ant. Musııın*.
m ûr bir halde gösteren taşbasm ası bir resim Arch. Anzeig. 1931, 198; tst. A rk. Müz-, Re-
http://groups.google.con
JUraKLOPEDISl — 1949 — BALABAN İSKELESİ
Simli re h b e r. İstan bu l 1033, 125) h a lm m üze N um anbey Y a lısı-T e rsa n e k atib i Raşid O s
nin bahçesinde, id a re kısm ın* bitişik bahçe m an Efendi m ahdum unun yalısı • D uhâm A rif
nin, avluya tn k a n alçak d u v a n d ibinde teş- A ğanın yalısı - A hm ed H aseki kerim esinin ya
hir «dilm ektediç-^- lısı . Şem sipafa C am ilşerifl.
S fB H l Eyle® G örülüyor ki, bu sahil parçası boyu. Şetn-
sipaşaya yakın a ltı y a lı m üstesna, serap a ka-
BA(/ABA\ CADDESİ — Üftküdarda Sem. y ik ilin e ve k ah veh anelerle kaplıdır. 0 ^
sipaşâ C addesi ile Ü sk ü d arın belkem iği y e rin , Y eniçeriler u m a n ın d a . B alaban iskelesi
d e H âkim iyeti M illiye C ad desi ara sın d a m a v e civarı, Ü skü darın b ir h a şa ra t yatağı tdf.
nan iki d irsekli b ir c ad d e idi; Şem sipaşa C ad. Sekenesi, bam m al, kayıkçı ve kalyoncu bekar
desi kavşağından y ü rü n d ü ğ ü n e g ö re s a ğ ta r a la n olup kay ık h an elerin ü stün deki b e k ir ada
fını Yeni V alide C am ifntn k u z e y d o ğ u dış ların da. civardaki b e k ir h a n la n n d a v e kahve
du v an a ta p am ışlı. S on im â r işle ri a n s ın d a h a n elerd e y a tıp k alk a rla r, ban lardaki ve k a
kaldırılan b u c ad d e n in y e ri. A lan a k a tıld ı y ık h a n e le r ü stü n d ek i o d alarına uygunsuz ta
(1960). k ım ın d an a v re t ve o ğlan k a p atırla r, battft o
c iv a rd a n geçm ek g a fle tin i gösteren ırz ehli
BALABANI ■—- V alavani d e d e rle rd i, ik in
k a d ın la rla taze d e lik a n lıla rı ve çocukları ceb
ci A bdiilham id z am anında v e m e şru tiy e t y ıl
re n v e k a h re n sü rü k le y ip k a ld ırırla r, içkili ve
larında, zam anım ızda is tik lâ l C ad desi d e n i
s itth lı b ir h a y v e huy içinde y aşarlar, kan
len Beyoğlu C addesi K e b irin d e , m ab eyinci R a-
dö k ü lm ed ik g ü n olm azdı. B u b ald ırı çıplak
gıp P aşanın m ilki a la n A nadolu H a m a ltın
g ü ru h u n h em en hepsi. Ü sk ü d ar m uhafazası
daki A nadolu B irah an esin i işle tird i. Y unan
n a m e m u r Y eniçeri O rta la rın d a n b irinde ka-
tabiiyetinde, tıknazca, c d e b v e te rb iy e li, m ü ş
y ıd lı o lu p k olların d a veya b aldırlarınd a da
terilerini hoş tu ta n , g a rso n la rın a da iy i m u a
m ensup o ld u k la rı O rtan ın dövm e nişanım ta
m elede b u lu n a n b ir adam dı. ^
ş ırla r, e n a ğ ır v e şen t tecav üzlerin su çlu ları,
Ser*wL Muhtar AIu»
b ir m ü d d e t B alab an İskelesi b atakh anelerin de
BALABAN İSK E L E Sİ, BA LA B A N İS K E gizlenir. O cak g a y re ti Ue sak la n a ra k bimAye
LESİ H A N LA R I, B EK Â R O D A LA R I, KAH g ö rü rd ü . G ece v e g ündüz h an ların ve b ek âr
VEHANELERİ, K A Y IK H A N E L E R İ — Ü skü- o d a la rın ın p en ce rlerin d en s e rse rilik r e hay
d a r ı n kadim den b e ri d en iz yolu ile g elen kö
ta lık eğlencesi o larak havaya tUfenk v e taban
m ürünün. o d u n u n u n v e çeşitli e rzak ın ın in d i c a la r a tılırd ı. Y eniçeri kollu kları çorbacıları
a ra sın d a e rb a b ı n am u stan o lu p bu h aşaratı
rildiği iskele itil; civ arı da isk elen in adı ile anı-
(agelmiş o lu p y e ri, zam anım ızdaki a ra b a vapu te d ib k a stı Ue b u ra la ra girm eğe cesaret ede
ru iskelesinin b u lu n d u ğ u n o k ta ile Şem sipaşa cek kim se, sağ çıkam azdı. B alaban tskelesi
ta ra fın ı do ğru u zanan sah ild ir. Ü sk ü d arın son k op uk ları, b ü tü n Ü sk ü d ar İçin b ir baş belâsı
olu p sık sık kiiçük ç etele r halinde Ü sküdar
im âr faaliyetin de tam am en kalkm ış, eski B a
civ arın d ak i köşkleri b asarlar, b ağ lan talân
laban iskelesinden en küçü k b ir n işan kalm a
mıştır. e d erle r, bağlarda fah işeler ve uygunsuz deli
k an lıla rla iş re t ed ip yol k ese rle r, h attâ bazan
Bu sahil p arçası ando ku zun cu a s u ba b e ra b er g ö tü rd ü k leri kadınları bile soyarlardı.
şında tanzim edilm iş b îr B ostancıbaşı d e fte Ü sk üdard a o turm uş olup Ü çüncü Selim, Dör
rinde (B .: B ostancıbaşı D efleri). Ü sküdarın düncü M ustafa ve İkinci M ahm ud devirlerinin
biiyilk iskelesinden Şem sipaşaya do ğru şöyle Ü skiidarım sİ y a m a s ı muazzam Vekayinâme-
tesbit edilm iştir: sinde y e r y e r pek canlı ta sv ir eden Câbi Said
ü sk ü d arın B üyük iskelesi - B eylik han ve E fen di B alaban İskelesi haşaratından çok acı
kahveler - D ebbağ M ustafa A ğanın K ayıkha b ir lisa n ile bahseder:
nesi - D ebbağ M ahm ud A ğanın kayık han esi ■ «Ü sküdar B ilyilk tskelesi ile Baban İske
yanında serapa on göz k a yıkhan e - O dabaşı lesi yan ın da bulunan b ekâr adalarındaki fuhşi-
öm erin kahvesi - B alaban iskelesi - H acı H&- y â t haddi tecavüz e tti, ıra ehline dahi el u la t
fızın kayıkhanesi - D ebbağ ö m e rin k elim esi tıla r, üzerlerine b ir zâ bit v arsa fesat olacağı
U lu n u n yalısı - T erzibaşı v ere se le rin in yalısı - m uhakkaktı. Deniz kenarında fâhişelerirt d a .
yanında dokuz göz kayıkhâne - Keseryeliz&dc ŞürdUğU çocukların ö lüleri b ulunurdu, denlz-
/group/m erakediyorum
BALAbA iİKELE-i I
10,10 — tSTANBUJ,
den b a/sn da avret aliisîi iu h u r « Jcrd i Bö ksiyr.Miu t“.l<ıy.v.ı hicri 1223 d e (miMdl 18081,
rekçi, Sflhlebci, guzlemeci, tab lak âr bekâr A lem dar Pii-,:-nr. amansız :iıldet! kargısında
uşakları odalarında a v re tle rle iliş veri} e d e r b ir y ılg ın lık ü " " -'m iş le r d l ki bu da pek az
ler. bakkal (ıra k la n da av retlerin isled ikleri ^uı ınu^- , Qu d ev j-d o Ü sküdar m uhafızı elar.
ni getirirlerdi, Balabanda, G ala!adan çok msı- Kınlı A lıdürrolım an l’aş;-. B alaban İskeleti
n ita r olurdu. Hammal ve katj'oücu ad aların kahveMncterinıfı-n birini Sekfan knlluğu İt-
daki b lâr sürtük lih ije le r geceleri sekizer lihaz etıılİH, kıı|>usuna büyük h ir fener asarak
onar sokaklarda kol gezer gibi dolaşırlardı içine b ir <>e yangı» lulıım har; koym uştu K a
Ü sküdar Civarındaki köylüler hu k a n la rt gece dı Paşanın lütanbulo kolaylıkla gidip gelme-
arabalara ve yük beygirlerine bin dirip köyle 'i için, İkinci M ahm ud ta ra lın d a n kendisine
re, bağlara götü rürlerdi, boğ köşelerinde bu yedi çifte ve (lüm cnli b ir yağlı piyade ihsan
yüzden yangınlar çıkardı, sahipleri iç iz k a lır olunm uş, bıı miri kayık da Balaban İskelesi
dı. kay ıkh anelerin den b irin e çekilm (ti.
Balaban İskelesinin hamimsi, kayıkçı ve Alemdarın şehadetinden bir müddet son
ra. İkinci Mahmud, Yeniçerile
rin en azgın serseri takımı ile
uğraşmağa başlamıştı ki. Ocağın
kanlı bir şehir muharebesiyle
tamamen kaldırılmasına doğru
atılmış ilk adımlardır. Bu mü
cadelenin en mülılnı vak’ası da,
beJiIennıeriik bir ramanda
ü d ıiılııftla Bslabso i ı H r ı i
(Kir ıntvirdtıı 8*bib* IJ«we»h ♦*> il*
http://groups.google.cor
A V s n a O P E D lS I — 1951 _ BALADAN İSKELENİ
verilmiş bu- emirle Üsküdarda Balaban Iskc bunları ele geçirilerek eeıayı sezaları icra
leşinde, İstanbulda Bağçekapusu ile Yemiş kılınmışın. O devri yaşamış olan C.ibi Said
arasında ve Galatada, Tophanede. Salıpaza- Efendi ise Vakayinamesinde, bu vakadan
rında bulunan kayıkhanelerin. kahvehânele- bahsederken kili amele İle bir taakın yapı).
rin. ve bekâr odalarının yıktırılıp kaldırılma dınmı. bMlâr odaları yıkılırken Padişahın
S,dır ıB. ■. Bu semt isimleri üc Melekgirınez Yıldızdan dlirbiin İle temaca ettiğini yazıyor.
Sokağı: Hidâyet Camii; Yeniçeriler). üiUndeu onıinfruzunctt asır ortalarında
Cevdet Paşa. Tariflinin H icri 1226 ıM ill- yazıldığı anlaşılan fakat nekledilcn vak'a on-
dl 1811) vekayii arasında B alaban tskelesi le- yeıiincî asır ortasında bir anarfi devri olan
tıuzliğini «öyle tasvir e d iy o r: Dördüncü Sullan Mehmedln çocukluk yılla
«Üs&tidarda Balaban İskelesi arasında rında geçen «Yelkenci Yusuf hikâyesi» nln
ve debbağhane civarında ve sahili deryaya üçüncü faslında tlskildardaki Balaban İske
karıp diğer köşe ve SenarUıda bulunan beltâr lesi tasvir edilmiştir. Manzara tamamen Cev
odaları ötedenberi Darülncdvei eşkıya ve erâ det Paşa ile CJbi Saici Efendinin anlattıkları
dli eçhâsa me’vâ olup bu esnada bazı eşkıya na benzemekledir: şöyle ki: Galatanin hesaba
bir kaç ehli ırz hatunları cebren mezkûr oda gelmez azametli servete sahip armatürlerin
lan götürmek üzere yoklan çevirecek olduk den Trabznni Hüsaıu Reisin Haşan ve Ağ»
lamda Üsküdar eh£lisi tecemmu ve tahlisî Ue şöhret bulmuş oğlu Ali Bey uygunsuz ta-,
İle keyfiyeti Babıâliye arze ve ihbar etmeleri tamı iie düşüp kalkıua hatası yüzünden ba
üzerine bu odaların hedim ve imhası için basının kentlisini katledeceğinden korkup
ısdar buyrulan fermanı â!i mucibince hemen Üsküdara kaçar ve orada Balaban İskelesinde
Bostancı&aşı, Sek bankası ve Mimar Ağa, Mahı Sultan Hanında naınlı şakilerden Arnavud
Recebin üçüncü Çarşamba günü ÜskttAara Zeynelin odasına sığınır. Balaban İskelesinin
geçip Iklyflz kadar bekâr odalarını hedim ve diğer namlı bir zorbası ve elli dokuzuncu ye
imha etmişlerdir. Gariptir ki bazılarında ço niçeri ortasının Odabaşısı «zehri fcaatif* Kara,
cuklu katibeler için beşikler zuhur etmişti. bekir Ağanın himaye ettiği Uançerigüzel
Odaların bu veçhile hedminde csklyayı mer- Mustafa adında bir kayıkçı jehbazı Reiszlde
kuaıenin ekseri firar vc rhtifa etmişler ise de Aiiyİ Arnavud Zeynelin pençesinden kurtar-
n/group/merakediyorum
ISTA.setl' AVStKLOTEDİSİ — 1953 — BALABAN İ S K E U S t
BSİ< iat®r> Wmisi ile beraber Sultan Hanım mı; gibi anlatabilirim. Meselâ Balaban Kah-
bMSrlar. Balabarn İskelesindeki bir Handa vsterinln AbdülmecLd devrinde, Kının Har
yapılan bu kanlı dögUşiin tasviri yanında on binden sonraki hâli, manzarası şudur:
nfltbit kangster filmleri çocuk kavgası gibi «Kalıveci-berber ağaların hepai sakallı,
iıllr. müeddeb, bej vakit namazında, agabSni sa
İkinci Sultan Mahmudun çok şiddeltli ta rıklı. cebkenll, şalvarlı, gümiiş köslekll, göm
kibatındım ve nihayet Yemiçeri Ocagııım kal lekleri ve yazın pamuk ipliğinden kışın yün
dırılmasından t™1' m üddet sonra Balaban İs den el örgüsü çarahları bembeyaz, kar gibi
kelesi kahvehaneleri i!e kahvehâne ve Kayık- temiz, ayak takımından müşterileri Üzerinde
hSneler üstündeki bekâr odaları te k ra r inşa niifuz sfthibi, ciddi, vakarlı adamlardı. Çırak
«dilmtj, Balaban iskelesi ve civan yine ayak oğlanlar da ttiysüz veyâ nevhat, hepsi gaayet
tafcunııun doldurduğu bir semt olmuştu, Üs mellhül vecih, kaküller, perçemler üstünde
küdarlı halk şâiri Vâsıf Hoca merhum ikinci ters dönmüş fesliğen saksısı gibi dal fes, şal
Abdülhamld devrinin Balaban tskele kahve varlı, kuşaklı, yaz ve kış kadtoı kahveci ni
hanelerini İstanbul Ansiklopedine tevdi ettiği zâmı üzere çıplak ayaklı, ayaklarında şimşir
notlarda Söyle tasvir e d iy o r: ağacından takunyalarla tâvus misâli re ftlr
•Eyyamı sebâvetinıizde Balaban İskele ider gençlerdi, Hepsi Petürkeli idi, kardeş,
sinde lebi deryada dürt büyük kahvehâne amıca, dayı, hala, teyze çocuğu yekdiğerinin
cırdı. Gaayel mükellef kahvehanelerdi, m üş yakın akrabası idi; geceleri d e kahvehanede,
terisinin ekseriyeti kayıkçı, hammal, seyyar efendi peykesinde, m üşteri şiltelerini kaldı
manav, fırın ve ham am uşakları, Tophâne, rıp h asır Ustiine serdikleri döşeklerinde bü
Tersâne ve nizamiye neferleri, onbaşı ve ça yük bir yorganın altında ikisi üçü koyun ko
vuşları, d îirel belediye tulum bacıları olm ak yuna yatarlardı. G ündüzleri sim idle çayla
la beraber kalem kâtibleri, kişizâde beyler, çöplenirler, ak şam lan d a d ö rt kahvede işle
efendiler de gelirlerdi, Camlı dolablar İçinde yen onbeşden fazla çırak b ir tencere yem ek
giiaöflü billur nargileler, fağfur! fincanlar, pişirip o b ir üv ün yem eğe beraber kaşık ça
kehrûbâ arızlıklı yasem in çubuklar, eski Top larlard ı. İçlerin den yaşça en biiyğfl h e r sene
hane işi antika lüleler, diyarlarda donanm â- biriken gündelikler] toplar, köye götürürdü.
yi hiimîyun gemileri resim leri, Üç anbarlı tY aiaı ezanında kahveler kapanır, gün
kalyonlar, güzel yazı levhaları ve aynalar düz m üşterileri dağılırken gece m üfterisi ge
vardı; birinin ortasında da küçük b ir m er lirdi. O nlar da köyde tarlayı, çifti, dağda sı
mer havuz ile fıskiye bulunduğundan «Ha ğ ın , davarı bırakıp İstanbul* gelm iş diyar
vuzlu Kahve» diye anılırdı. garibi şehbaz yiğitler, genç irisi oğlanlardı.
«İskemle yokdu, fırdolayı ta h ta peyke K eselerinde han parası olm adığından günde-
*di. Peykeler de üzerlerine b ir döşek serilecek cilütten. k u rtu lu p aylıklı kapu. buluncaya ka
kadar genişdi. K apunun Ud yanında ik i peyke d a r bu Balaban K ahvelerinde yatıp kalkan
efendi peykesi idi, hasır döşeli, Üstüne şil lardı. A ltlarında döşekleri yok, üstlerinde b ir
teler atılmış, herkesi oturtm azlardı. Denize m itil yorgan, onlar da çırak oğlan gibi ikisi
karçı olan cebheden ir ild iğ in e göre dip sol üçü bir yorgan altına girerlerdi. Kahvehâne-
â fe tte kahve ocağı bulunm akta idi, p ırıl pırıl lerden sabah ezanında çıkıp razzâkı âlem
sa*l pirine kaplı büyük m ükellef ocaklardı, H udâdır diye iş aram ağa dağılırlardı.
sal köşe de berber için tanzim edilm işti. «Bu diyar garibi yiğitlerin üstünde ufak
«Kahvelerin ön kısm ı denire çakılmış lık eksik olmazdı. Şefrrî hâneberduşlarla taş
kazıklar üstünde salaş taraça idi, yazın orada ra lı bekâr uşaklarına geceleri m elce’ olan Js-
da yere serilen h asırlar üstünde oturulurdu. tanbulun diğer bütün sabahçı kahvehaneleri
' «Onbeş Onaltı yaşlarında idim , Tersâne- gibi B alaban İskelesi kahvehanelerinde de :
de Haddebâneye gitdiğim zam anlar, Cuma
— Fire itde, bit yiğitde..
günleri Balaban İskelesi civarında dolasması-
fehvasınca ufaklık yadırganmaydı.
m pek severdim, tü rlü kılık kıyatetde İnsan
lar İle İj-.r meşheri garâib idi. O zamanın ih- «Efendi p e y k e lerin d e kahvahâne çırak
Ayarlarından Balabanın daha eski hâlini din- la rın d an gayrî bek â r u şağı y atırılm adığı h a l
-c^:şimdir ki bugün kendim görmüş yaşa* d e B alaban İskelesi K ah v ehanelerine uğra-
rp/group/merakediyorum
BALABAN İ.SKEUSİ — 1954 — I tT U llO t
yan bey ve efendiler ayak ve «I in lel^ erin d c . tdeUm p u ıh ıb h etie haUui fceİAm
boyunlarında. enselerimle b ir ton (on m isa D fdfflir b û ı « tü h tA m h}v « d lfll
T ortum lu UryAnl O k n u hi» e u « m (
firin geldiğini yanığından his ederlerdi, ihti R M aeb k a n d ır U M U I nim et
yatlı olanlar evlerine gidince: — Bugün Ba
laban iskelesine uğradım ., diyerek kapn ağ «Âfik R izi 4c Balaban İskelesi Kahve-
zında soyunur, çamajır değiştirir, evin kadını JıânelerinJ tasvir eden bâr deatao y a u u f l ı r k i
k m da sırtından çıkanların paçalarını, kolla h&ffzaraızda kalan kıtalarım yazıyorum. Bu
n n ı, yakalarını, d ik i| yivlerini dikkatle göz destan bizim gençlik zamanımızdan m c llû
den getirirlerdi. Mezkûr kahvelerin bu şöh Balaban K ahvehanelerinin tasviridir, Rkti 9
re ti bizim zamanımıza kadar da geldi, evde devrt yaşam ış gibi anlatm ıştır:
ne zaman kaşınsam vâlıde m erhum : — Vâsıf, ÜskOdurda iskele)
yine Balaban İskelesine gitmişsin!., derdi. M eşhuru if a k tlr ideyim beyan
L ri» «Jeryâ d iaü m iftir kahveler
efiizim gençlik zamanımıza k a d ar 1»
Cüm lesi kadim den n e c m a i hAfon
kahvehanelerin bir yatılı m üşterisi de rind.
derbeder, kalender halk ş iirle ri idi. İçlerinde f lö r t n lik e ile f t o h te h i n e y a n js n ı
D ıvar faftEûrl o rta d a a y n ı
derya gibi irfan sâhiM eri bulunurdu. E fendi N arg ile flo cam Ittle ftıb u K b r
takım ı da h aralara bilhassa onlarla ü lfe t ve H ele hiç kusursuz n p t ıi » n yana
m uhabbet itin rağbet ederlerdi. T ophâne ke-
U flk U rtn hepsi ce n n e t g ilm iıu
tebesinden Ü sküdarlı Âşık R âıi m erhum ilk E lle rin d e iş n cilve ferm im
şiir zevkini Balaban İskelesi K ahvehanelerin F iliz A li GUI A li Benli A li
de Tortum lu Uryâni adım la b ir şâirden aldı U nutm a A hm etfle K ız Süleymflnı
ğını söylerdi. U ryâni imzasız b ir m ektubia
B a$ıoih dal fesin n a rk m ı; pfekO lu
Mâlûmat Gazetesine b ir gazel gönderini;, ga G ül y anak ü stü n d e b e n i f ü l^ lü
zeteye dere edilmiş meçhul şâiri de slitunu Balaban K ahvesi a ltın kaffesdir
mahsusunda bir bend ile dâvet edilmiş, m u U çaklar kanarya » t a bOlbOlfi
harrirlerimiz bu milsteld ş iirle tanışm ak İs- Topuğundan k&MUGnttn teline
tlyor denilmiş, U ryâni de manzum b ir mek- Gümüş Mlc|ine İnce beline
tubla itlzâr idiib m âlûm atcılan B alaban İs özür kusur bulamazsın efendim
kelesi kahvesine çağırıra;, gazeteden Ahm ed Hele ateşçinin rtâtik eline
Rasim Beyi göndermişler, fakat U ryânlyi bu Şalvarların a tı saflanır yerde
lamamış, kalender şâir İki gün evvel İsk e n B ir n azar devfi bin terde
der adındaki gene arkadaşı İle bir semti meç Cümle PetUrkeli bekâr uş&gı
Gicedc beytûlet bu kahvelerde
hule doğru Üsküdardan a y n lıb gitmiş. U ryâ-
nmin Malûmata gönderdiği manzum m ektu Ayakt&fcınudır «Omla mil|teri
bun Âşık Râziden istinsah ettiğim sureti şu KJmi jg safrrbt kJmJ «eneri
d u r: Balıkçı kayıkçı bammalla delUJc
Tophâne Tersâne çavuş neferi
Tâhir Beyefendimiz muhterem mirim TâzerCr m iirâbik Cilmlesi biçkin
Yetmişini aşmış al'jlbn pîrim Gavvâsı olm uşlar deryayı aşta n
Dlvotc İcabet vâcltHİir disem Gel e y le sohbetti m uhabbet R£ b
M inidir denizi aşmağa ki&em Garib garib durm a köpede şagkın
BuUak dahi kayık vapur patası
YUrefeiD denizle açıîç arası B alabanda lebi dery â kahveler
B ir gözleri ihû zülfü siy&hın O turm uş Âşıklar keyfin Ufczeler 1
U uğrundadır ççkdigi bu gUmrahıct Göze yasak yo ktur bu tem öşâda
Koca öktli gibi yeder h a yeder BİT y anı derya U r yanda lâzeler
BcnL o âfeti devran İskender
Kimi tflbâ kim i selvl civanın *
Ey erb&bı kalem nfflrttvvetanendiın
O güzelin b l |i içîû efendim A teşid ir K^rbiri bit* külhanın
Bu c&nibl tfeçrif iU ün m uhibban Kim i dökm üş k&kttlUnU alnına
Mekânımı* t&kelci B alaban Kokla sOnblU m isal çekerse canın
Asıkız uryinız m esli mUd&mız GttntU sohbet iste r kahve b e h ia e
Hûyt diiber tcmâfazı gidemor Setlim vlrdfm tâzerû b ir cfoSne
Buyurun beylerim «y fah ri kirâm Btıyur »gam deyâb iltifa t ile
B ir ocı kahvemiz id d im ikram O turttu yanına çeklib divâne
http://groups.google.co
A ss n c iv o fö ls t — 1955 — BÂLÂ CAMİİ T l RBE V E ÇEŞMELERİ
m/group/merakediyorum
BAL Â C AM İl TÜRBE VE ÇSÇV£XXftİ — 1056 — ts r ju r & c a
m anzum e yine üfc canıfirt b â n u in ln a d ı ile pencerelerin kemerli memeli at nalı arab
amlmıjür tarzıdır; Uallckiler yuvarlakdır. Kapının Uı*
Camiin avlu kapu&und* S olun Azizin tünde bblme bfr mahfil olduğunu gösteren
tıı&rası altındaki dokuz beyfilik (âllk kttâ- izler vardır. Duvarlar sıvalı, süveter tastan
1tttibcâ* Stagib Kalfanın l i k i t 1270 (BUU- dır. Kubbe dört kdfe dem irler ortasına Uıg-
di 1862) senesinde bu Bâl& Süleyman A gt Ja dolgudur. Mlbrab ve minber pek güzel ol.
Mescidini tecdid ettirdiği okunmaktadır, ya. mamakls beraber gnayel temi* işçilikle ve
pılan yeni manzume sokağın iW köşesinde
tekke ve türbe ve bunun bitişiğinde c&tni ile
Tekketnasteğı Sukap üzerinde ve BâUtek-
si karjısyıda m üteım ır İki sebil ite miltead-
did çeşmelerden kuruJmı>$ aaamelli bir grup
tan znürekkepdir.
Cami 7 metre dair«ye resmedilme se
kiz çıkmtıh pencerenin aydınlattığı yuvarlak
bir kasnakla kubbe duvarlara oturur; sekiz
ififcnifl yedi dd'mda altlı üstlü ikişerden on
dört, kapu darında da üç pencere ki kasnak*
dakilerJe beraber camide 25 pencere vardır.
BftJI M ıntaM İ
Sflblhâ B**r*tO
http://groups.goog le.c<
jLV.eîKltiPÖİSİ — Î0 3 7 ~ BÂJ-*
reflfcU kakı lajU ria s u s» olarak yapılmıştır zündc hücreler, iç dılljanla bir ahşab nıvak,
ziyıtfe onsekîonci asır rokoko üslûbu soyvan vardır: ilk mektep olarak kullanıl
ou andıran bu U r ondokuzuncu ajurda mü makladır. İnşaatı cilâlı basit tuğla duvardır.
tesddit y e r le r i, meselâ llırkaişerif Camiin Tekkenin duvarına pek giuot bir «nsO'
de kullanılmıştır; bununla beraber hatlar kteinci , w çeyıne aynası ortasına gömme ko*
seti ve Ahenk daha ziyade Kurudur; oııseki- «ulan bey*l kitabe 11c hicri 1313 (Milâdi
ıfarf asrın tahakkuk ettirdiği güzelliği bun 1895 - JSfi&.ı tarihinde geresi û Kadınefendi
tank ara/namaJjdjr. tarahnâan fiili Süleyman Ağa ruhuna ithaf
Minare basit ve taştandır. Câmi 1946 • olunan ayrı ve (ek bir çeşme vardır Kitabe
1948 a ra sın a kadar îıarab idi, fatniz ed ilm iş taşı onsekizinci asra ait olduğunda şüphe
lir; yalna medhal kısmı noksan kaim idir. edilmeyen ayna ta&ına yapıştırma olarak kon
Kalem İşleri cmaliıncı asır örneği, renk muştur,
ve şekilleri düzgün çiçekli tezyinattır. Bu kitâbenin metni şııdur:
KtişedefcL türbenin kapu&u ulak avlusu «Cenneimekân rirdevs i^yatı fibuireth
na açılır, tam Kemerli yedi pencere ile ay- Sultan Mehmed Han hasretlerinin topçu ta-
dıaîatılan basit bir binadır ve camiden son* şısı bu hânekaahm bârı İL evveli BâlS Süley
ra jnşs edibmgtir. içinde yalnız lahtâ)ân -kai man Ağa hazretlerinin ruhi kudsiyeJeri jçün
mi* altı sanduka vardır. Bunlardan birisi Peresîû Kadrn Efendinin hayrâtıdır, Sen<î
Bilâ SUleyman Ağaya aid ise de hangisi ol 1313 ailkaatle 33» (Milâdî IB96 haziran 26J.
duğunu tahkik kabil olamadı. Dilerleri tek Hâlâ manzumesinin en güzel parçagt se
kenin şeyh efendilerinin merkadleridtr. Çok bil ve çeşmeler grupudur. Arkadaki tek katlı
basit olan türbenin saçağı alımda ve iki cet- bir bina saçaklarının gölgelediği bu serapa
tesini jSDphyan mermer üzerine altun yazı mermer eser küçük bir âbidedir; müstesna
ile yazılmış kuşak yazısı hak edilmiştir. «Fa bir tecânüs arzetmez. takat (,-ok sıcak ve sa
ik min telâraiaî Mehmed Şefik. 1312» kete- mimidir. Su. bundan daha gfrte) b ir peklide
besini taşıyan ve «Âyttiilkürsi» İle «Yekuu- sunulamaz. Uzaklan, bilhassa sıcak yaz giin*
lü yâ leyteni* âyet kerîmesini İhtiva eden terinde, evveli göz ile ferahı*, serinlik du
bu yazı türbe cebhesinç (ek başına ihtişam yulur. Saçağa kadar mermer k*ph duvar or
vermektedir- ' tasında şemsiyeli bir tuğranın süslediği, on*
sekizinci asır üslûbuna kaçan renkli kakma
Karşıdaki tekke, sokağının köşesinde
taşlarla müzeyyen, ortası hafif gübeftli. bü
könye seklinde basit bir binadır. Sokak yü-
yük yalaklı bir çeşme vardır. Bu büyiik çeş
menin sağ v« sol meme duvardan hatifçe
kabarmış basü kitâbeli 6 koraçeçmasi var.
dır. Bunların yalağı müşterek, zeminden aşa
ğı bir oluktan ibarettir. Bunların da sağ ve
solunda dorik başlıklı sütunlara müalenid
yarım müseddes çıkınhh !kl sebil vardır. Se
bil parmaklıkları dökme demirden ve Sııl*
tan Hamid devrindeki binalarda görÜJea dai
revi göbekü çubuklardan ibarettir, Sebilin
kanarından başlayıp diğerinin kenarına k*
dar ulanan bir kuşak kitAbe bütün saçak al*
tını kaplar.
Çeşmenin sağında ve solunda celtsûlös
ile yaldızlı: «Ve ccalnû min el mâl külli geyfin
hay» ve «Ve aakahilm Rabbihilm Şerflben
taiıQr&» «Faik» imzasıyla 1300 (1891) tarihi
ni Ilım aktadır. Çeımenin üzerinde on beyit
tik Mr tarih kitabesi de çeşmenin Şeyh Meh*
Bflta m«*d Sadeddin ve Seyh Said AJi Efendiler
. (K m Iri; A noaim ) tarafından yaptırıldığım göstermektedir, tâ-
ı/group/merakediyorum
■ALA CAMİİ — 1958 — ISTANBÇt,
http://groups.google.cor
a k s o o c p e d is j BALAMUDOĞLU r K ın tje lC ır b ih '
— >959 —
evvel davransa da : — O çocuk gelsin: diye mevzu fiatları akıllara durgunluk verecek
beni isterlerdi; çünkü dillerinden ancak ben surette kırarak halka, fisebililîâh, dağıttım;
anlardım: — Çardaklı Bakıcı var mı? dediler bir çok kimseler, bilhassa gençler bu eserleri
mi, koşar t tesadüf* romanım getirirdim; — ancak benim yüzümden tedarik edebilmiş,
Atâ ile Şefîka'yı istiyorum! denilince »Za lerdir diyebilirim; seyyar Jutabcıİara, yayma
vallı Necdet» i sunardım; çıkan romanların cılara da para kazandırırdım. Bir tâbi olarak
hepsini okumuşum vesseUSmJ Şu Kadar senelik Haşan Bedreddin, Bürhan Cahid ve Ercü*
kitabcılık hayatımda benden «Japonca elifba» mend Ekrem Beylerin eserlerini bastım; şu
isteyen bir müşteriye yok dedim, «Z ile baş son yıllarda da Samiha Ayverdî Hanımefen
layan ve K ile biten* bir kitap isleyen diğer dinin tftbii oldum. Mesleğim nankör *drmadı,
bir müşterinin de hangi eseri istediğim an bu sıfatla beni tetviç .etti. Son hasdjğım mü
layamadım. Sinnunin küçüklüğüne bakmadan him bir eser de doktor Bedri Ruhserman’m
devrin muharrirleri ile konuşmasını, bunlar üç cildlik «Buh ve Kâinat* dır.
dan da bilhassa rüsumattan Besim beyle »Lü BALAMUUOC.LU [Mîsak) — Ankara Cad
gat Naci* yi tamamlamıya çuldan Müstecâ- desinin emekdar kitabcılanndan; Garbis Ba-
blzâde tsm et Beyi pek severdim. M ürettipli lanıuflûğlumm büyük kardeşi; «Zaman» Kü-
ğe de hevesim vardı, bu işi öğrendim, fakat tü&hnasinin sahibi; İstanbul Ansiklopedisi için
kendim dizip bastırdığım yegâne eser «Gayret hal tercümesi istendiğinde şu malûmatı ver
Kütüphanesi sahibi Garbis* diye bir k art vi- m e d i r 1293 de Kayseride doğdum, Kayseri
zttdir. kullanacak yerim yok, verip göster Fransız M ektebinde okudum, lstanbula gel
meğe utaıiarım. yıllarca koynumda sakladı diğimde yedi yıl A sır Kütübhânesinde mitlâ-
ğım o kart vizitciklerimin hâtırası da kıym et zimeten hizmet ettim. Kitaba ve kitabcılığâ
lidir. Musikiye de merale sarmışım dır, kanun heves ve' arzum sayesinde kitapların isim,
çalarım, çocukluk ve gençlik devirlerimin he* fiat, m uharrirlerini öğrendim. Haftalık «Ha-
men büiün garkılan hâfoam dadır. ÎDt dük zinei Fünun* a abone kaydetm ek üzere Ana
kânım!. çocuk denilecek bîr yaşda açdun, 1897 dolu ve Süriyede b ir seyahate çıkdım, dört-
de Zaman Kütüpbanesini satın aldım, cebim yüz kadar abone kaydine muvaffak oldum.
de yüz param vardı, iki ay vâde İle 30 altına İstanbula avdetim de Yorgakinin dükkânında
almıştım, sahibi gidip Tefeyyüze kâtip oldu. m üştereken İstanbul K ütübhânesini açtım*
Sonra Zamanı ağabeyim Misak’a devrettim, iki sene kadar beraber çalıştık, «Zaman*
kütübhanemin adını Gayret koydum; hâfı- Kütübhâncsinin satılık olduğunu öğrendim,
zamda yıllarını tesbit edemeyeceğim, Agobun otuz liraya aldım, hazır param olmadığı ci
Marifet Kütüphanesini, Yorgaki'nin İstanbul hetle içinde mevcud kitaplardan satarak al
Kütüpbânesini, Ar sen'in Dersaadet Kütüphâ- tı ayda bedelini ödedim.
nesini, Yani Martoğlunun Selâmet K ütüpha Zaman bu suretle benim olunca tâ
nesini, Aleksa'mn Köprüdeki Bahriye Kütüb- biliğe de başladım, Hizmetlerim arasında
hânesini satın alarak hepsini Gayret’e kattım. Rusyanın Or*nburg
Hürriyetin ilânında m alûm ata Baba Tahirin Vilâyetinin Orski şeh
Bütün kıtablarım satın aldım, Istanbuldan rinde Şark Kütüpha
feaçacaği sıralarda Sabahçı Mihranm kitabîa- nesi sahibi tshakî is
rm ı aldım. Harf inkılâbında îkbal, Kanaat, minde bir tatar ile
Cihan Kütübhâneleri Arab harfleriyle basıl olan, münasebetimi de
mış eserlerini elden çıkarırken toptan ben kaydetmek isterim.
satın aldım, Keia Hüseyin Cahid’in, tOğlu^ İstanbul neşriyatını
mun Kütübhâneai» nl, Bürhan Cahid ve Kir- oraya gönderir, Rus-
kor KömüTciyarî eserlerini bap a devrettiler; yada basılan türkçe
Mühendishâne eski harflerle e&erlerini tas* asârı da îstanbula ge
fiye ederken ben aldım; Ahmed îhsan elin tirdim. Türkçülüğe
deki bütün Serveti Fünun cildierini sattı, ben dair kitaplar Rusyaya
aldım; bu suretle elimde devir devir, koleksi giremezdi, Odçsa san-
yonlar toplandı, bana maliyet fiyatlarına kü riinde Safarof namın- .Mİm4 B„ lllnıniH ,a
çük meşru ka?.ancı koyarak ve üzerlerindeki da birini elde etmiştik <ıtrsim : s. ı u
- h+tp://g ro u p s .g o o g le,coı
^ " S tu a r e ıtu s b a ia t
— 1961 —
'n/group/merakediyorum
M LAT — IM 2 — ÎSTANBUl
Bottancıbafi D efterleri) Baladın yalı kısm ın ci mânasına da gelir), tsak yahudinin hânesi-
da ga b n u ia n sıralanm ış görüyoruz l ı a n ı u - Ibrahim Çavuyun irid ı yahudhlne arsan -
m uda Balat Vapur iskelesi civ an yarım dai Şerbetçi yakovaçl yahudinin hin e anası -
re seklinde bir yarım ada teşkil eder, cenu Delifelebuno£lu Aslan yahudinin anası - Keh-
bunda bir to y vardır, nefsi Balat da bu koy hil tgte hekimi) Kemal yahudinin a n t t ı .
dan başlar; Bostaııcıhaşı defterindeki kaydl Sarraf Şamanto yahudinin binesi • Çuhacı
bu koyun batından A yvansaray iskelesine tsak yahudinin arsası - tamiri) Mosl yahudi
kadar alıyorur. |B. : Balat Kara ha? Mahallesi): nin arsası - M ia t Menahem yahudinin ar
...... T lr î Slnâ Kilisesi IFeJier iskelesin ıtası - Çuhacı Yuda yahudinin anası - Kara
den devam edegeien rum b inâlanm n so nun gümrüğü simsarı Yasef yahudinin arasası .
cusu) — Kilisenin irid ) üç göz kayıkhane — Atlar Avram yahudinin arsası - A nlan İske
Bedeslen dellalı Em in A ğanın Sridı U r bâb le s i • Şapcı Boharaçi yahudinin arsası - Frenk
yaöudhim ; (Bu ilk ap artm an lar ban gibi to p dellak Yuda yahudinin arsası - Şifeci Mena-
lu H ra getirdiği ve bir handan (e k ucuza m al hem yahudinin hânesi - Attarlar dellalı Ya-
olduğu için yahudı b ilg elerin d e yahudhâne sef yahudinin hânesi • Hekim Mesabem ya-
yaptırm ağa zengin m üsH lm anlsr rağ b et e d er hudinin hânesi - Hekim Menahem yahudl
le r d i B .; Y ahuihancler). - Hayim yah u din in hânesi (yahudi iskân bSlgcsinin sonu, yalitoyu
areası - ismailin kaüvesî ■ Balat nam iskele - burada Ayvansaray kalafatyerl ve İskeletine
Meydana nazır H üseyinin kahvesi - Y ahudi- ulaşmıştır). • Zaimlerden İbrahim Ağanın M-
lere m ahsus sığır salhanesi - s e r a p i k e re ste nesi ve dükkânı - Kumbaracı Mehmedin b i
ciler dükkânları arsaları (burası o ta rih le rd e nesi - Kalafatçı Uzun Alinin binesi - Kunıçeş-
b ir yangın geçirm iştir. B . : B alat Y angm lan) - mcli Hüseyinin hânesi ve kayıkhanesi - mer
E s m i Sultanın irâdı H an ile kayıkhane a rs a kum Hüseyinin kalafat Meydanı...
sı - Balatdan Haskijye işleyen kayıkların is Bostancıbaşı defterindeki bu kayıttan ay
kelesi ■ kayıkh&ne ve sığır salh in esi - T aşçı dın olarak görülüyor ki Halatın Yalıboyu ta
lar tskelesi . Bezirgan Avram yahudinin ar mamen m âsevtler tarafından iskân edilmiş
sası - Ocak bezirgâni vereselerinin a rsası (B.: bulunmaktadır. Zamanımızda bu saha fab
Ocak Bezirganı) - Çuhacı M ente; yahudinin rikalar ve im alâthanelerle kaplıdır.
h is e s l - Hayim yahudinin arsası - D işçio ğ lu * Zam anım ızın b üyü k m u h a rrirle rin d e n re
Nesim yahudinin hânesi - Şerbetçi (Meyh&ne bu A nsiklopedinin hâtırasın ı daima tiziz ede-
http://groups.goog le.c<
I r
A jıs n c u > w is t — 1963 — bala t
ceü yakın dost» m erhum Serm ed M uhtar muş gem iler, m avnalar tak ır tu k u r tam ir edi
Atui bir y a n n n d a B alattan şöyle bahsediyor: liyor
•Geçende bir sebep dolayısiyle Balat a «Pencere önüne geçmiş, cıgarayı yakmış,
gitmeğe m ecbur oldum. Y ülardanberı o ta ra f keyifli keyifli tellendirm eğe başlamıştım. Sen
lara yolum düşmemişti. m isin keyfe gelen?
_ B alıkpazarından biraz ileriye git, o to H e r güzelin, h atU kadı kızının bile bir
büs bulunur! dediler. N esi biraz? Y ürü yiirii, kusuru olur ya; buranm da sineğinden el4-
bitmiyor. Ta H il'ü ı önüne vardrm . Bekle b i man. Ben diyeyim binlerce, siz deyiniz mil*
re bekle. N ihayet çıka geldi. Köşeden, b u yonlarca. Kış luş dem ekle; m endil, bohça,
caktan- gerilerden öyle b ir saldırış kİ kör (16- m asa örtü sü savulm akla savulur gibi d e ğ il:
füşSnden fark sa. haza küm e küm e kara bulut.
•Otobüsün halini görm eyin. Hani tra m Sebebini sordum . Süpürüntü kayıklarını
vayla Sirkeciden Hocapaşaya doğru gidilir iskeleye bağlıyorlar, tepelem e doluncaya ka
ken sağda bir arsada hurda, boyaları dökük, d a r bekletiyorlarm ış. H aşaratın liyuhlihun
Iskartaya çıkanlm ış otomobil, kamyon, oto- orada Ureyor, ortalığı istJIS ediyorlarm ış
büsier dtırtır; tıpkı on ların eşi. «Bir saa t oturduğum m üddetçe U r za
«Uzatmıyalım, balık istifinin arasına, m anki «M asana n ed ir o, b ir yelpaze» oyunu
ayıkta olarak ben de sıkıştım . S arsıntıdan nu oynıyorm uş gibi m ütem adiyen baş, boyun,
sendeliye sendeliye, çangıltı çunguK udan ser- el, kol. gögde oynatm akta bende n# tab kal
seraliye sersem liye yolu tu ttu k . Dar; k a ra n dı, n e tuvan. Vakıa mükemmel tsveç cirtinas-
lık sokaklardan g ittik gittik. K irden buzlu tiği ve idm an yerine geçerse d e eksik olsun.
camlıya dönmüş pencerelerd en içeri ışık g ir Y origunluktan bitik halde kendim i dışarıya
di. Biletçi (Balat!) diye bağırınca hem en aşa- dar attım .
j ı atladım. «O tobüsün cilvesini çektiğim için vapur
«Gepgeniş, apaydınlık bir cadde sağda la, döneceğim . İskeleyi boyladım . Y eni boyan
solda koca koca binalar, d erli to p lu d ü k k ân m ış, g ıcır gıcır; o k a d ar da kalabalık ki sor
lar. Ü stünde kam panalı te le fo n levhası asılı; m ayın. K adınb erkekli h e r yaştan insan, hep
camekânı gazeteler m ecm ualarla don atılı su si tem iz p â k giyimli; m ahu t İspanyol kırm a
cu. önünde kırm ızı buz dolabı, sifonlu p m l sını konuşm adalar.
pırıl musluk, şişe şişe lim o n ata, şıra b u lu «M eğerse gü n lerd en cum artesi olduğu
nan sucu. T aram adan b alık y u m u rtasın a ka için bu baylar ve bayanlar B alattaki akra
dar (eşit çeşit m ezeleri, ra k ıla rı, şarap ları, b alarını yoklam ağa gelm işler, Beyoğlu na dö-
biraları camek&ıuna dizm iş mezeci. Son tu r nüyorlarm ış.
fanda kavun karpuzlar* k e h rib a r g ib i m uş- «B ir sü rü d e yapayalnız, kız ve erkek
kuleleri, en &lâ Amasya elm aları. E n g u ru a r çocuk. M erak edip so rd u m :
mutlarını raflarına yaym ış m anav vesaire.. — Yanıoizda büyüğünüz filân yok, siz
«Evlerin önlerinde, k ap ıların da süslü böyle nereye gidiyorsunuz?
plisin kadınlar: kucaklarında, yanlarında .ço — Hasköye! dediler. B alat sinem asına
cuklar; melon şapkalı, siyah setreli, a ltın kös- gelm işlerm iş.
tekli sakallı sakallı adam lar. «Aşkolsun, B atat'ın sinem ası da v a r ha!..
«Şaşkın şaşkm etrafım a bakıyorum : Bu «V apur yanaştı, hıncahınç doldu, b e n d e
rası Balat ha!.. aralarında. Haspa tertem iz, fiyakalı fiyakalı
«Gittiğim y e r iskele civarındaydı. H aliç dü d ük ö ttü rü p köpükler saça saça öyle bir
burnunun dibinde. K ayıklar, yelkenliler, mo- gidişi var k i ömür.
törier v ra r vızır işliyor. K arşı kıyılar günlük «Eski Eyüp vapurları aklım a geldi. N ey
güneşlik içinde: tepeler, bayırlar züm rüt gtbi di o zavallıların hali? P a t pat pat, durduğu
yeşil. Oooh, dünya varmış! yerde oldum olasıya içler acısı biçareler. 70
«İki yanımızda da yürek ferahlatıcı bir bu kadar yıl evvelki «Çıngıraklı tatar» mizah
faaliyet: Eflâke ser çekmiş bir değirm en ha gazetesinde resm i bile vardır:
n i harıl un öğütüyor. Ö tede açıkta, beride Önde bir kayık, geride o tim tondan biri.
koskoca tur sundurm anın altında kızağa kon Lostoromo h a y k ırır:
Dm/group/merakediyorum
UAJ-AT — 1964 — İSTANBUı,
http://groups.google.com
U lR U ir a ıM — 1665 BALAT CAMİİ
ilgili 1 p lis tik atölyesi, 2 çivi fabrikası, ı un lır. Hadîkelljl Cevamlde mevcud malûmat şu
değilmem. 2 çeltik fabrikası vardır: mabsd dur :
olarak da 4 câmi. 4 senagoğ ve 2 kilise bu «Balat Camilnin binişi Sadırâzam Somu.
lunmaktadır. Ali Paça'nm kethüdası Ferruh Ağadır ki kür.
sü penceresi ttnilndc medfundur. Merhum
H A L A T C İ N A Y E T İ — 1 0 4 7 y ılı m a r
Mumaileyhin zaviyast ve mahkemesi ve çeş
tında B a la t m û s e v l le r i a r a s ı n d a d e r i n te e s -
mesi varılır. Câmiin itinam binası HayrUllİ-
f tir u y a n d ır m ış k a n lı b ir c in a y e t ti r .
tlf — 970 İM. 1562) tarihinde olduğu Tak
Balatta Karabaş Mahallesinin Kiirkçiı Dergâhında vaki arabl tarihten lehmolunur.
Çegaıesi Sokağında 26 numaralı evde oturan Tekkesine şeyh olanlar cuma vaizi olmak
ve seyyar satıcılık ile geçinen be; çocuk ba meşruttur, iptida şeyh olan Menaslk sahibi
bası kırkbeş yaşlarında Avram Ortaz, oğlu Şeyhülharem Sinaneddin Yusuf Efendidir».
Isaalc'uı kayın biraderi olan David isminde Balat Camii hakkında Eveliya Çelebi
bir gen; tarafından bıçaklanarak öldürülm üş şunları yazıy o r:
tür. Yirmi Uç yaşlarındaki tsaak. kaatUin kız «Süleyman Han devrinde Ferruh Kethü
kardeşi Rebeka ile iki yıllık evlidir. 1946 yı danındır. Mimar Sinan binasıdır. Taşra so
lı ağustosunun b ir pazar günü. tsaak karısı fasının kubbe duvarında Kudüsden Mısıra
nı ve kızkardeşini alarak Bomonti Bagçesine ve Mısırdan Mekke ve Medineye kadar olan
gider, bira içerek geç vakte k ad ar eğlenirler, menzillerdeki dere, tepe, ve muhâtaralı akebe
eve döndüklerinde Rebeka çantasından bir menzillerin şekil ve heyetleri gaayet üstad
bardak çıkarır ve gülerek: Bomonti Bağçe- bir nakkaş tarafından öyle tasvir olunmuş
sinden çaldım! der. Seyyar satıcının oğlu tu r kİ G rjenk ve Mân! gelse hatasını bula
fevkalâde hiddetlenerek b ir hırsız k a n ile maz»,
yaçaj'amry.'îcağım sSyliyerek Be bekayı evin Mimar Sinan yapısı, kl&slk Uslûbda kü
den koğar ve bir bagajıma dâvası açar. Kızın çü k cam ilerin en güzellerinden biri olan Ba
ağası David, bu n u n ken d ilerin e a ğ ır b ir ha la t CSmit, 104T de d ö rt duvardan ibaret kat
karet olduğunu söylıyerek İssak’a to n u m ah m ış bir hitrabe halinde idi. Kesme taştan mi
vedeceğin» diye h ab er gönderir. V e sekiz ay naresinin d e şerfesinden tistü yıkılmış bu
kadar sonra, b ir gece k ö rk ü tü k sarh o ş olup lunuyordu.
eniştesinin evine g id e r v e sokakta: «Bu evde Oldukça geniş b ir avlu içindedir. Avlu
erkek var ise d ış ın çıksın• diye n â ra ia r a ta r duvarında, klâsik iislûbda, susuz ve h arab üç
ve cam ları taşlam ağa b aşlar. H albuki tsaak dane d e çeşm e vardır; mabed ve avlu, Çavuş
evde yoktur, Avram: «Kim bu edepsiz» diye Hamamı Sokağı. K ahkaha Sokağı. Fem ıhkâh-
sokağa fırlar. F ak at pencere altında pusu ya Sokağı ve M ahkemealtı Caddesiyle çevril-
kurmuş bulunan genç David, yaşlıca adam ın m işdir; F em ıhk âh y a Sokağı, camiin dnünde,
üzerine atılarak bıçağım k alb in e sap lar ve büyük B alat yangınından kalm a sahada bir
bir darbede öldürür: «tsaak sen de çık, seni m eydancık halinde açılır ki, cam iin medhal
de temizüyeyim» diye bağırırsa da m aktu kapusu karşısındaki avlu ta p u su hu soka
lün evdeki k arısı ve d ö rt k ızının feryada baş ğa açılır. Avluya buradan girildiğine gü
laması iizerlne kaçar ve ertesi giln O rtaköyde re , solda b ir m ezarlık vardır- Burada, hacca
giderken hastalanıp ölm üş ^Türkistanlı b ir
bir evin bodrum unda yakalanır.
seyyah dervişin k abir taşında şu m ısralar ya
Bu cinayete sahne olan KUifüçeşmesi zılıd ır:
Sokağı İstanbul gazetelerinde B aiat K arabaş
Mahallesinde gösterilm iş ise d e 1034 Beledi H in i halbM l MU
ye Şehir Rehberine g ö re bu m ahallenin sınırı
dışındadır, Kassungönânl v e M o lla Aşki M a ç&Jteti ÂUmuhammed tandei Solman Pik
sanki ı-ahi Hûdn seyyalli aktirl »min
h a lle le r in i ayıran b ir sokaktır.
B ibi.: Gfltuin gazeteleri Ka&arldcn nakîlbendi meslökj irfan idi
Eyledi esnâyl hacde olhEnli lıuldl berin
B a l a t CAMİİ — Banisinin adına n is Enbiyâ? evlly&mn hUrmetiyçllfl cyllye
petle «Femıhkethüda Camii» adı ile de anı cenneiy diriûr ile Ikrnm RabblllUemln
/group/merakediyorum
»4LATOA ÇALGIU KAHVEKA.VEt.Kft — 1966— B lA S B n .
http://groups.goog le.
A »İKLOFEDlSf - mı — BALAT ZIAMAIfZ
/group/merakediyorum
BALAT HAİ1AHT — 1968 — tSTANBta
mından evvel yapıln'iş, bu pâdlgahm tik sal ye Sokağı üzerinde, ham am ın cephesini ört
tanat yıllarında. yahut Fatih Suîlan Mehmed m üş bavakam sı yapıların arasındaki bir ge-
devrinde inşa edilm iştir. Cenabı Hak son elli çiti bitim inde, kad ın lar ham am ının kâpusu da
yıl içinde herblri bir san'ai 3İh eseri olan em kendi adını taşıyan Çavuş H am am ı Sckajm -
sali h am am ların d ın uğradığı k â r kazm adan daıtır
şaklasın, 1BS0 yılında açık, halk hizmetinde 1900 yılı m ayısında yalnız erkekler kıs
işlemekle İdi. mı görüîdii, k a d ın la r kısmı erk ek ler hama
Eski adı «Çavuş Hamamı» dır; 1834 Be- m ının je k le n d e büyüklükte de aynıdır,
tediye Şehir R ehberinde de bu İsim ile tes- M lirabbaa yakın m uşta ti) (eklinde olan
bit edilm iştir. B ir sam anlar işleten b ir h a eam tk ân gaaye! büyüJt ve yine m üstatil pek
mamcısına nisbetle mi. y ah ut bânisinc n is linde, fırdolayı yüksek pencereli fen ar tâbîr
p etle mi takılm ı; isim dir, kesin olarak s-ijy- edilen büyük bir çatı e k in lis i İle aydınlatıl
lenemez; ömrii boyunca bütün İstanbul ha m ıştır; zem ini m erm er döşeli ve ertrafı İki
m am larını dolaşm ış ve hopslnde yıkanm ış ve kadem eli m erm er pey kelidir. Sokak kapusu,
isim lerini birdenbire kaydetm iş İstanbullu ham am cepheye alındığına nazaran gag yana
/. H. T a n ış* da İstanbul A nsiklopedisine diiser. K apudan girilince sağ tarafta ahşap
verdiği ham am lar listesinde bu ham am ı Ça bölm e bilyiik bir soyunm a odası vardır, bu
vuş adı ile yazıyor. F akat H icri 1288 (Milâdi odanın önünde sağ duvar önü a tık peyke
İSTİ) tarih li ham am lar üzerine b ir Belediye olarak m uhafaza edilm iş ve m üşterilerin üze
nizamnam esinde İstanbulini birinci sınıf h a rin d e soyunm aları için k an ap eler konmuştur.
mamları arasında ■»Balat» ham am ı diye ya Sol ta ra fta yine ahsab bölm e hamamcı odası
zılıdır; onyedinci asır o rtasında Evliya Çe ite yine büyük bir soyunm a odası vardır; bu
lebi de Balat Hamam ı diye kaydediyor. odanın y anından ahşab m erdivenle ahşab
1934 Belediye Şehir R ehberine güre ikinci kat soyunm a yerine çıkılır; bu kat bü
Balatda Molla Aşkı m ahallesi hududu içinde tü n ham am larda olduğu g ib i, önii camekân
Düriye Sokağı, Kamış Sokağı ve Çavuşham a- ta şlığ ın a n azır p arm ak lıklı b ir korido r • bal
oıı Sokağının teşkil ettiğ i b ir ad ay ı kap lar; k o n d u r; b u ko rid o r balkon fırdolayı 12 ahşab
F e m ıb k e th ü â i Cam im in de hem en yanı b a s ü tu n ü zerine istinad ed er, sü tu n la r çatıya ka
sındadır. E rk ekler ham am ının kaptısu D üri d a r y ü k selerek büyiik a h şa b fe n e r m ustaliline
http://groups.google.coi
AKSİKLOflPkl — 1969 — BAİAT HAMAMI
rp/group/merakediyorum
BALAT İSKELE CAMİİ — 1970 — İSTANBUL
mamda natur, delL&ft, külhancı, yanaşma ala la çalışan V akıflar Umum Müdürlüğünün Ba
rak sekiz hamam uşağı {alışm akla idi. lat İskele camii ile tez elden meşgul otın afimi
Bibi.: I. H. Tuıvk. not; KEK. G«ti notu. temenni ederken. bu cftjniin minaresini yap
makla kalmayıp halen mevcud çirkin binama
BA İA T İSKELE CAMİİ — Hadikatül tem eline kadar yıktırılarak yerine, yine İlk
Cevimi: «Balat Kapusu dışında fevkaan! bir bâ nişinin adına yeni bir cim i inşasının dü
mesciddir; b inişi Şeyh Yusuf Şücaeddin, An- şünülmesini dileriz.
bârf'dir, merkadl mnlûm dcgiMir» diyor. Bu
Bugünkü câmiin altında Evkafın iridı
fevkani mescidin ilk yapısmın şekli bilinm i bir mağaza vardır, b ir musevl vatandaşa ki
yor, ahşab bîr mescid olduğu tahm in edile ralanm ış olup b ir zam anlar boş ra k ı ve şa
bilir. Rumi 17 m art 1308 (1892) de K arabaş rap şişeleri deposu ittihaz edilmiş, 1960 yı
Mahallesinde çıkan bir yangında h arab ol lında da, işini çişecilikten şeker UyiUgine
muş ve Hicri 1310 da (yine ayni 1892 yılın tahvil etm iş bulunan ayni zat tarafından şe
da] bugünkü şeklinde kâgir ve yine fevfcaa- k e r deposu olarak kullanılm akta idi. Camii*
n i olarak ihya edilmiştir. İkinci yapısında şerifin altında boş içki şişeleri yerine ağız
son derecede güzel bir sülüs hat ile kapusu tadı şekerin girm eğe başlamış olmasına rağ
ürerine konulmuş kitabesi şudur: «Târihi men az veya çok bir k ira bedeli karşılığı ca
atİki 1180. Yusuf Şiicaeddin A nbâri Camii mi ile deponun bir çatı altında birleşmesi
şer’fi. Tarih tecdidi 1310). her halde şirin b ir manzara değildir; öylesi
Yeni bina Türk yapı sanatı bakım ından n e ki 1960 yılı m ayısında bu camii şerifi zi
en küçük bir kıymet taşım am aktadır, bilâkis, yaret ettiğim izde depoya şeker indiren kora-
kapusun™ üzerindeki nefis klU be İle tam yon ile ham m alların gürültüsünde, cami kar
tezad halinde bir çirkinlik num unesidir. Mi şısındaki kahvehaneden cam i penceresinde
naresi tecdidinden az sonra Hicri 1312 <10 ezan okuyan müezzin efendinin sesi işitile-
temmuz 1894) zelzelesinde kaidesine kadar m em iştir.
yıkılmış olup aradan 76 yıl geçtiği halde ya Sokak kapusundan b ir taşlığa girilir. Sol
pılmam!;, Ezam M uhammedi hâlâ cam iin b ir kolda beton b ir su haznesi ve b ir dem ir bo
penceresinden okunm aktadır; kayidsizlikle ruya dizilmiş abdest m uslukları vardır; hâzi
ihm alin yüz kızartıcı sahnelerindendir. nenin ü stünde abşab b ir merdivenle çıkılır
Bu camiin kadro dışı edilip tamamen müezzin odası vardır. Gaayet loş olan taşlığın
yıktırılması, kaldırılm ası h e r halde düşünü gerisinde, sola kıvrılan a y n b ir bölme ayak-
lemez, V akıflar Umum M üdürlüğünce minâ- yolları bulunm aktadır.
renfn sü r’atle inşası gerekir, sem t halkı ise Fevkani cam ie dikçe b ir ahşab m erdi
venle çıkılır.
Küçük fakat cem aati kalabalık b ir cami
d ir. Sokak kapusunun yanında m inare kaide
sine yapıştırılm ış küçük ve susuz b ir çeşme
v ardır. E tra fı yapraklarla müzeyyen beyd bir
madalyon içindeki kllâbesi ş u d u r.-
«Halen kapnçıllMd&n hazreti se h riy iri Bekir
Efendinin validesi B a f r a H anım ın mUceddedMl Ib-
y â eyledikleri hayratlarıdır».
Bu kitâbe H âşira imzasiyle H icri 1241
(Milâdî 1825 -1826) tarihini taşımaktadır.
Balat tlhclc Camii
<Reılm: Husul» Bl&L: Hadikatül Ceviml, I; BEK ve Mctuoed
Koçu, Gezi notu.
Evkaftan min&renin inşasını değil, minâreyi BALAT KAPUSU — Bizans d«vrindt
kendi keselerinden yaptırtm ak için sadece U r şehrin Haliç surları üiermde en mühim ta*
izin istedikleri halde mgabel veya m enfi ce pütardün bivi idi, «B alat Kapusu» adını fe-
vap hile alamamışlardır. Biz, harab, m etruk tihden sonra almıştır; son devir İmparator
câ nülerimizi ihya yolunda ciddi b ir program larının ikametgâhı olan Vlaherna (Blactoer*
http://qroups.qoogle.ff
» S tK L O P T O ta — 1071 — BALAT KARABAŞ MAHALLESİ
tn/<jroup/merakcdiyorum
ISÎANBm.
BALAT KAVİS İSKELE LEHİ — 1972 —
kelesi Sokağı, Keresteci S ik ir Sokağı, Eldiven dır. 1960 senesinde Balatta kayıtlı sandallar
Sokağı. Şayak Sokağı, Karbon Sokağı. Ras 50 tekne idi ve bunlar İki iskeleye yan yarı
pacı Sokağı. Jrrı.iiathânc Sokağı, Cıva Sokağı, ya taksim olunm uştu. 1B60 y â ı mayıs ayında
Cacık Sokağı, Arslan İskelesi Sokağı, Korucu Ayvansaray tarafında iskeleye bağlı sandal
Sokağı, Kayıkhane Sokağı, K alafata Hüsnü cılardan ikisi tnebolutu, g eri kalanı Erzincan
Sokağı, Bakkal Bayram Sokağı, Marangoz lI; F e n e r tarafındaki iskeleye bağlı sandalcıla
Rüştü Sokağı, Çenber Sokağı, Demirci Haşan rın ’îse yirm ibeşi d e Trabzonlu idî. Erzincan
Sokağının bir kısmı. Çinili Çeşme Sokağının l I l a r da aralarında b ir cemiyet kurmuşlar,
bir kısmı, Ferruhkâhya Sokağının b ir kısmı, nöbet î;le rin i bu kurum d i ile idare etmek
Sur harabesinde Balat Kapusu. te idi- Trabzonlular ise; hemşehrilik duygu
Halice doğru uzanan sokakların hepsi su ile yekdiğerine «ok bağlı, nöbet işini ka
denize ulaşınca sona erer, m ahallenin, hem en dim an’anclere göre düzenlemişlerdi.
bütün Haliç boyunca olduğu gibi, lehıdery&da. H er iki iskeledeki sandalcılar tarife üze
deniz kanarında uzanan tek sokağı yoktur. rinden hem dolm tua çalışırlar, hem yine ta
Mahallenin H alk sâhili boydan boya fabrika rife üzerinden hususi olarak yolcu alır. İm»
ve imalâthanelerle kaplanmış, tıkanm ıştır. de, zuhurat kabilinden uzak yerlere pazarlık
Balat Vapur İskelesi ile civâr y a n m dâi la giderler. '
re şeklinde b ir yarım ada teyidi eder, cenû- Z e t tl Hakvar
buada Mr koy vardır, nefsi Balat da bu k o r
dan başlar; mahallenin Ayvansa raydaki ucun BALAT LAĞIMLARI — Balat, tstanbu-
da da, Ayvansaray Kalafat yerinde b ir koy. lu n kadim denberi en pis yerlerinden biriydi;
b ir deniz dilceğizi gürülür- bu halini İkinci Abdülhamid devrine kadar
muhafaza etm iştir. Semtin Mittin lâğımları
BALAT KAYIK İSKELELERİ VE SAN bir büyük mecrada toplanır, bu mecrada mü-
DALCILARI — Baiatla biri vapur iskelesi teaffin U r d e re halinde Balatın ortasında!»
nin hemen yanıbaşında ve bu iskelenin Fener akarak denize dökülürdü; halkı pis kokuyu
taralında, diğeri de vapur iskelesinden a ı kanıksamış, a rtık denize döküldüğü yerde tı
ötede ve Ayvansaray tarafında iki kayık is kanarak etrafa taşacak hale gelince, bir kaç
kelesi var. tstanbulda ve dolayısiyle Baiatla senede U r, H aham bajı Divanıhümayuna bir
BüySkşehire mahsus bir tekne olan eski ka ta k rir vererek Balat U zunlarının ten ö let-
yıklardan te k tekne dahi kalmadığı için her tirilmeslni dilerdi, bu i? için de Tersane zin
İM iskelede İsleyen zamanımızın sandalları danından k tfi m iktarda ayak bilekleri de
mir bukağıh «slrler gönderilirdi; hem en hep- hâkimi İstanbul Kadısı Efendi idi; Fakat İs
yarı çıplak e sirler de yerine göre d il tanbul Kadısı. Büytlkfehıin m uhtelif semtle
lerine, bellerine kadar o iğrenç p lsllje gi rinde bulunu» makamına bijjlı olan diğer
rip mecrayı tem izlerlerdi; tem izlik işi gün m ahkem eler gibi burada da bn vazifeyi biz>
lerce sürerdi. nal y a p m u . «nfijb* unvan» ile bir vekil hâkim
Kerih m anzaranın ondokıızuncu m ır to n tâyin ederdi. Hicri İOVO (Milâdi 1679) yılında
larına kadar s ü rü p geldlgini sabah gazetesi B alat m ahkem esinde büyiik bir suiistimal
nin 1890 yıl' kasım ayımla çıkmış b ir nüsha meydana çıkarıldı, şer'i şerife aykırı nikâh
sından öğreniyoruz: Denize kayık İskelesi ya lar akdi için izinnameler verilmiş, davalar
nında açıkta dökülen Balat lâğım larının Uıaf- da da mahkeme zabıtları tahrif edilmişti Bir
rünu tahaınmülUıı haddini aşm ış olduğun ferm anı hüm âyun İle Balat mahkemesi ka
dan: iğrenç pislik, (her halde şu k a d ar a sır patıldı ve bundan böyle İstanbul Kadılarının
lık teraküm İle kaydi u n u tu lm u ştu n sahil d i İstanbul m ahkem elerine tayin edecekleri ns
bini tamamen kapladığı için denizden onbeş ibier iiıertnde çok dikkatli davranmaları em
arşın yerin kazıklar çakılarak doldurulm ası su redildi. Balat nâibi ile kâtibi ağır babse mah
retiyle bir rıhtım inşa edileceği, Balat içindeki kûm oldular.
ligim m ecrasının da iistii ö rtü lerek d o ğ ru Hâkimlik ve mem urluk vazifelerini sul-
dan derin denize dökülmesinin sağlanacağı isliınM eden Balat nâibl ile mahkeme kâtibi
İraberi verilmi}tir (B .; B alat; B alat Sâhili Ka nin tecziyesiyle iktifa edilmiyerek Balat mah
nalizasyon; Lâğımlar). kem esinin kapatılm asına kadar gidilmesi, on-
yedinci asiT sonlarında Balat ve civarı halkı
BALAT M AHKEMESİNİN K A PA TIL nın içtim ai seviyesi hakkında da ağır hü
MASI VAK'ASI — Tarihim izde Tanzim ât de küm ler verdirtecek b ir meseledir; burada bir
len uyanık ım ıtlakiyetden evvel, yalnız şer'iye m ahkem e nâbi ile kâtibinin asla temiz kala-
mahkemelerinin bulunduğu devirde Balat mtyacagı dem ektir.
Mahkemesi İstanbul K adılığına bağlıydı, yâni Ribl. ı Ri«i<l Tarihi, I.
. * & »
n/group/merakediyorum
B a u t k e y h A n e le m 1974 — İSTANBUL
http://groups.goog le.
ıSSlK LO PE Pld — 1Ö73 — BALAT YANGINLARI
3/group/merakediyorum
BALAT VANOfVLARI — 1976 — ISTANIM
•Kancgbas» denilen fllJcai hvtrtâyun ile ge nalı. Yanan büyük binalardan birisi de Ba.
lerek karaya çıktı; fakat SadırAzaın hemen lat büyiik kilisesi idi.
bîr telhis göndererek «Yatıudhftnelerin lw- B inlerce insan k ıjı yakuı açıkta kaldı.
lugdugu sokakların çek d a r ve moloz İle do Halk nazarm daki mevkii hayli sarsılınl| tjq.
lu, ve soktilemiyecek derecedc halk yığılmış lunan Sadırizam Damad İbrahim Pa|a, tu
oldujjumı» arzettl ve «denizden temaşa edip gibi Afetlerden doğacak galeyana meydan
söndürülmesi için hayır duada bulunm aları vermemek İçin şiddetli ve <ıfir'atli tedbirler
n a rica etti. Kendisi ise atehin yanına kadar aldı Evvelâ, her b liyü k yangından sonra futı
sokularak bir taraftan haUtı teskin vc tesel d aim ^ yükselen inşaat malzemesini heuuu
liye, diğer taraftan, yangını söndürmeğe ge tesbit ve tescil ettire re k «bir akçe v t habbe»
len yeniçerileri gayrete stvketm ek için bol fazlasına satılm am ak üzerine n arh koydu vt
bol ihsanlarda bulıınm aja başladı. Fakat ya- muhafazasına M imarbaşı Ağayı memur etli
hudhâneler gaayet yiiksek (B : Yahudhâne) İBtanbula kereste, tu ğ la ve klrem id gibi in
ve ekserisi harab, vak’anüvisin teşbihi ile bir şaat malzemesi gönderen yerlere, eldeki
yalımda parlamağa ıuüsaid mum fitili gibi m evcudun derhal yollanm ası ve geceli gün
olduğundan yangın âfet halini aldı ve 77 düzlü yeni im alât ile uğraşılarak mütemadi
Yahudhâne, İ20 dükkân. 4 debbağhane, 6 ek yen İstanbula şevki b ild irild i Edirne, Geli-
mekçi. fırını, 1 çörekçi fırını, 7 değirm en, 23 bolu, Maydos ve Sakız adasına gönderiler
müsiüman evi, Çavuş Mescidi, m edresesi ve ferm anlarla da. oradaki d ü lg er ve yapı kal
mektebi yandı. Yangını su ile söndürm ek falarının derhal istan b u la sevkı emredildi.
mümkün olamayınca, etrafında Hacıisa Mes K ereste kesenlerle nakliyatçılarının fırsattan
cidinin bir tarafı, on bir müsiüm an evi ve Uç istifade e tlik le ri için, Gelibolutfan Tunaboga-
aded sinagok ve sekiz hıristiyan evi hedme- 2ina ve K ocaeli ve Bolu hâkim ve idare âmir-
dîldi ve a te ; giiçlilkie önlendi. lerin e şiddetti fe rm a n la r gönderildi, litantml-
Bibi.: îUşld Tarihi, V. da, dülger, kalfa ve am ele, yapı İşçilerinin
yangın y erle rin d e çalışm aların ı temin mak
Hicri 1 m uharrem lt4 Z (M. 1129 17301 yan
sad ı ile, şeh rin d iğ e r se m tlerin de yeni yapı
gını — Ateş, su n in B alat Kapusu dışında
yasak edildi. B u s u re tle h arikzedegtaın feU-
meydana nâzır mescidin altındaki m ahzenler
keti kısm en önlem iş oldu ve yanan yerler de
den birinden çıktı, şiddetli bir poyraz ile d e r
s ü r’a tle i m i r olundu.
hal b ir âfet halini aldı ve «ur içine sirayet
BibL: Arif Beyin makalesi. Osmonlı Tarih
ederek yirmi dört saa t devam e tti ve Istan-
EiKilntDnj mecmuası.
bulan sekizde birine yakın b ir kısm ını m ah
vetti; söyle ki: Haliç boyunda F e n e r kapu- H icrî 10 şev v a l'1159 (SL 17İ6 ) yangını -
sıından Ayvanssraya kadar uzanan b ir b attan Gece alatu rka sa a t a ltıd a B alat Kapusu için
geride Edirnekapu ve Zincirlikuyuya kadar den çıkdı, gece y a n sın a k ad ar devam etti, bir
varan bir pafta, içinde kaian büyük cam ilerle çok yahudhâne ve dükkân yandı.
Kaariye Camii civarında mucize kabilinden Bibi.: O.N. Ergin, Mccnllci umuri Belediye
kurtulmuş beş on ev müstesna, tamamen
H icri 13 sabon 11M6 (M. 17*8) yangım -
yandı. 0 samana ait hususi bir mecmuadaki
B ir çarşam ba günii akşam a doğru fileti,
bir kay de göre yirmi beş efimi ve mescld ve
difah Birinci A bdülm ecld ve Sadırtzam
on dört iıru ı yanan binalar arasında idi. B il
»et M ehmed P aşa yangın yerin e gidip
hassa İlmiyeye mensup ricalden b&olannın
gayret sarfedildi ise de- a tes &■ gece ve «rl** .
konaklan, kıymetli esyatan ve kütüphaneleri
gUn.il akjam ına k ad ar devam etti. Haliç st-
ile kiU oldu k i tös bit edilenler şunlardır:
hi Ünden Sultan Selim Cam ilscrtfi ile Kar*’
Bekçiler Camii civarında Şeyhülislamlardan
güm rük ve H azineişerif aralarındaki sahsy1
Abdürrabim Efendi konağı, Kevagibizâde
yaktı. 7000 e yakın ev yandı',
Veliyeddin Efendi konağı, İstanbul Kadılı
Bibi,: Cevdet Tarihi, İL
ğından mazûl Sun’uUah Efendi konağı. Zin-
cirlikuyu civarında Anadolu Kadıaskerlerin- Hicrî 21 fiam aaaa 1227 (M, 1812) yaagH»
deo sahhnfzâde konağı, KaragümrUlcte Öküz — Gece saat alaturka dörde yakın dörtjol
Mehmed Paşa Camii kürtünde Mirzazîde ko zi denilen yerde yahudi evüıden çıkt*- ^
http://groups.google.cor
A.VSJKMtf’BDlSI — 1077 — BALAT YANCIN TULUMBACILARI
hudilerin kamış bayram ı idi, ateş sü r’aıle lisanı ile • hıristiyan ve yahud hanelerinden
yayılarak sur içi ve dışı büiün Baiatı sardı bir çok biiyût ve menizil mahvü muzmahil
re Mlün gayretlere rağmen beş kol halinde oldu».
yayıldı, bir kolu E ğ ri Jtapuya dayandıktan
itleri 14 ^llkaadc 1282 01, 1896) yancını —
joıtra söndü. Bir koli) Tokfür.wrayma doğru
Ateş sur içinden çıktı, SuO kadar bina yandi-
gitti ve kale duvarında kaldı. Bir koiu Baiat
B lb l.: O.N. Ergin, Mi.t i -Uil Umurl Belediye,
Hamamım ve sair mahalleleri yakarak Balat
Kilisesine Seldi, rahibler, Tulısmbacıbaşı A ğ a 1284 (M. 1*67 - 1888?) yanım ı — Ateş
ile neferatma 15.000 kuruş vâdederek ateşin su r dışından çıkdı, 118 binâ yandı.
kiliseye sirayetine mâni oldular. Devrin hü- , Dibi : O.N, Ktrîh, MeccLlci Umuri Belediye.
Jiiimdarı ikinci Sultan Mahmud, o akşam if
fi. İS teşrinievvel II'»,? (M, 1877) yan
tarı kum baran kışlasında yapim.su, ateşi ha
gını — Mahkemealtı denilen yerden çıkdı,
ber alınca derhal Aynalıkavak Sarayı yanın
121 binâ yandı.
daki Tersane Eminleri Bilek Konağına gel
Bibi.: O.N. Erııin, Mecelle! Umuri Belediye.
di. sahur yemeğini orada yiyerek yangın ye
rinde bulunan Kaymakam Paşaya, Kaptan R, 31 mayıs 1306 (M. 1809) ytmgiDi —
Paşaya. Sekbanbaşı Ağaya. Bostancıbaşı A ğ a k ürk çü Çeşmesinde 25 biıia yandı.
ya ve sair zabıtana hasekiler gönderdi ve Bibi.: O.N, Ergin, Mecellei Uaıûrl Belediye.
ateşin söndürülmesi için can ve başla çatış
R. 23 Temmuz 1308 (M. 1890) yangını —
masını emretti. B alatm nam lı m eyhanelerin
Ateş b ir Pazartesi gecesi alaturka altı buçuk
den Çuiacıoğtu m eyhanesinin sahibi on t a
ta Balatta su r dışında Mehmet Efendinin
dar tulumbayı içeri alarak k endi miçolarına
keresteci dükkânından çıktı. Civar evler ve
ve işe yarar sair kim selere p a ra la r dağıtarak
dük k ân lar tamamen ahşap ve şiddetli bir
ateşin bir kolunu m eyhâne önünde d u rd u r
poyraz esmekte olduğundan hemen büyüdü.
mağa muvaffak oldu. B ir kolu ertesi gün de
70 ev 35 dükkân 1 cam i yandı. Yangın yerine
ilerllyerek başlan başa A y v an saray ı' yaktı. m erkez kum andanı A rif ve Jandarm a kuman
Bir kolu A yvansaraydan s u r dışına atladı, d anı C em al P aşalarla zaptiye nâzın Nâzım
şiddetle esen b ir lodos rüzgârı ile önüne ge B eyin gayretleriyle şiddetli riizgâra rağm en
çilmez b ir halde E yyuba doğru ilerledi. H a- ateşin daha büyük b ir â fe t haline girm esi ön
Hç dalgalıydı; y aim dilerin itikadınca, kam ış lendi, Y anan evlerin hem en hepsi yahu dilere
bayramlarında sandala b in m ek büyük g ü nah a it olup içinde ancak üç dö rt rum ve ermeni
sayıjudı, yalım ları, lodos ile sahile doğru
h anesi vardı.
inen ateşin önünden kaçm akta olan Y ahudi-
tetin bir kısmı ken d ilerini denize atm ağa K. 17 m art 1308 (M. 1Sİ2I yangım —
başladılar, çoğu denizde boğuldu; b ir kısm ı K arabaş M ahallesinde 60 ev yandı.
da îyâl ve e v lâd lan n ın ellerind en yapışıp Bibi.: O.N. Ergin, MeceJlei Umûrl Belediye.
'“ fadan Eyyuba kaçtılar ve H alici dolaşarak R 29 haziran <312 (M. 189C) yagmı —
karşıda Hasköye sığındılar, yağmacı m aku- K arabaş M ahallesinde Dibek denilen yerde 45
lesi tulumbacılar için, b u yangın, kü lh an ı tâ - b i n â yandı.
îrat ile bir «kızılbayram» oldu; BoStancıfoa- Bibi.: O.K. Ergin, Meeelfcl ümûri Belediye.
51 Ağa bunların elinden yağma ve gazbedUen
eşyanın btr kısmını istirdada muvaffak ola R. 11 temmuz 1327 (M. 1911) yanjfım —
rak *Siıin imdadınız lâzım fleğil» diye yan- 334 ev yandı.
S'a hududunun dışına attırdı. A teşin Eyyuba Bibi. : O.N. Ergin, Mecelle! Umuri Belediye.
ÛOğru ilarliyen kolu, Zâlpaşa İskelesinde an- R. 13 aralık 1328 (M. 1912) yangını —
I cHk Ünlenebildi. Ates onbes buçuk saat de- 27 ey yandı.
v«m etti. Bibi. ■. O.K. Ergin, Mecelle! l/mûı*J Belediye.
: Câtji Stıid Vefcayinâmesl,
BALAT YANGIN TULUMBASI SAN-
Iliort 3 şaban 1243 (M. 1828) y»ngım — D İĞİ, BALAT TULUMBACILARI, BALAT-
Eit salı (ecesi Abacıbaşı Çeşmesi eivârından LtLAR — Eski mahalle ve sem t tulumbacı
t* lı, 6 saat sürdü, vak'ânüvis Lûtfi Efendinin lığı âtemiıuto Balat Ş&ndjgı İkinci sınıl ta-
r /group/merakediyorum
B A U 'I YOKUŞU — 1Ö7 8 — İSTANBUL
http://groups.google.coi
^SU tlO PED lSİ 1979 — BALÇIK TEKKESİ MESCİDİ
İle anılır Az ileride dc Şeyh Bejir Kfendl bir müddet fabrikanın hususi kayık iskelesi
Dergâhı görülür (Nisan 1952). olarak kullanıldığı söylenebilir.
Haklu Göktürk Bi\>\ • Buhiancıbajı T3eî Lcri; tmjVn S&btk Elen
di menkûlâtı.
BALÇIK. İSKELESİ — Haliçdc D efter
dar iskelesinin Eyyub tarafında lıemen yanı BAI.ÇIK TEKKESİ MESCİDİ — Haliçdc
Defterdardadır; D efterdar Caddesi ile Cezerl-
ba<mda bir küçük kayık iskelesivdi. Dogma
kaasırn Akarçeşmesİ kavuşagı kösesindedir,
küvunıe Eyyublu otub 1945-1946 arasında
lladikatül Cevâmiin kaydine göre hicri 8(3
seksen yaşım aşıuış buluna» tiyyuh Câmii- (Milâdî 1458 -1459) da meçhul olan bânisi
kebiri Başim am ı Sâkib Efendi m erhum İs tarafından dâriilhadis olmalı iiz«*re yaptırıl
tanbul Ansiklopedisine naklettiği h âtıralar m ıştır; zaman ile harab olmuş, Hicri 1000
arasında; (Bu iskele yanında b ir sıra çöm (Milâdi 1591 - 1592) tarihlerinde Kamje mü-
lekçiler vardı» dem işti. F akat, tkinci Sultan dafii m eşkur Tiryaki Haşan Paşa tarafından
Mahmudıiü ilk saltan a t yıllarında tanzim mescid olarak ihya edilmiştir; imamlığı Şeyh
edilmiş bir lîostancıbaşı D efterinde (B .: Bos- Mahmııd Sünbiili’ye verilmiş, bu zat da mes
tancibaşı Defteri! bu iskelenin iki su llan sa- cidi bir maviye haline sokarak halvetiye usu
bilsarayı arasında olduğunu görüyoruz; D ef lünce sabah ve akşam evrâdü eakâr ile meş
terdardan Eyyub istikam etine, m etin şudur; gul olm uştur; Hicri 1018 (Milâdî 1609 - 1610)
da vefat eden bu şeyhin yerine yine Mahmud
D efterdar İskelesi —* M ustafa Haseki isminde b ir şeyh postnişln olmuş» o da Hicrî
niıı iki goz kayıkhânesi — B eyhan Sultan 1128 (Milâdi 1618-1619) da vefat ederek
Sarayı — Balçjk İskelesi — Esm a Sullan zaviye - mescidin m ahfili altına defnedil-
Sarayı... raiştir. Ayni yere G aii Haşan Paşanın akra
Bu iki Sultan Sahilsarayının yerinde bü basından da b ir kaç kişi gömülmüştür.
yük Feshine Fabrikası k urulm uştur; bu a ra İkinci Şeyh Mahmuddan sonra sırası ile
da Balçık İskelesinin de ksldınklığı. yahut ki halvfctlyenîn şemsiye kolundan oğlu Abdullah
m/group/merakediyorum
âALDIRAN SOKAĞI — 1990 — İSTANBUL
Efendi (ölümü hicri 1155 = ■ milâdi 1742 - Balçık Tekkesi Mescidi ve tekkenin tür
174.1 • X Abdullah Efendinin oğlu Abdülgani besi 1950 da pek harab bir halde idi.
Erendi {ölümö hicri l2Q i — milâdi i7flö - Hakkı G*klui
1787), Abdurrabman Efendi tölümü hicri
UAUHRAN SOKALI — 1934 BeUdıyfc
1225 — milâdi 16101 Kambur Salim Efendi
Şehir Rehberine göre Üsküdar Vapur İske
(Ölümü Hicri 1234 - Milâdi 1818 - Jftlfll Şeyh
lesi meydanı H«* Şemsipasa Caddesinden Ea-
olmuşlardır.
1il ban İskelesine doğru ayrılan isimsiz sokak
Bü dört §eyh de vefatlarında zaviye için arasında uzanan bîr sokaktır; rehberdeki kim-
deki mahfel altma gömülmüşlerdir. Abdül- siz sokağı da buraya ekliyerek. Üsküdar mey-
ganî Efendinin zamanında Balçık Tekkesi en
danmdan yüründüğüne göre s a |a kıvrılıp
parlak devfinî yaşamış (milâdi 1742 - 1787
Balaban iskelesine kavuşan bir sokak idi de
arası) zengin, fakir halk ile dolub boşalmış,
diyebiliriz; 1959 im ârında k a ld ır ıp güzer
revnaklı cemiyetler olmuştur. Kanbur Salim
gâhı meydana katılmıştır. Bu sokağm kö
Efendi ise zaviyeyi zikir için yalmz salı gün
şesinde b ir yüzü ilkele meydanı/ıa bakan
leri açmış, sair giinlerv 18 lû dan 1819 za ka
dar Balçik Tekkesi kapalı kalmıştır, Kanbur büyükçe bir kahvehane vardı, müşterileri
S41im Efendinin ölümUnde şeyhlik münhal arabacılar, şoförler, iskele kayıkçıîariyie ara
kalmış, bu vazife yine aynı yıl içinde Şeyhü ba vapuru beKlîyen bazı yokulardı. R E. Kû-
lislâm Mekkizâde Mustafa Âsim Efendi tara çtııııın m uhterem dostu Üsküdarlı hatfc şâiri
fından Debbağlar Şeyhi denmekle m eşhur Vâsıf Hoca m erhum la Üskiidardaki buluşma
Sacük Efendiye verilmiştir. Bu zât hastalan yerlerinden biri de bu kahvehane idi, Rah-
mış, tekke - mescld ile şeyhlik makamını hic jtfetii muzaffer Esen de istisnasız Rejad Ek-
ri 1242 (milâdî 1820 ■ 1827) de 2000 kuruşa rem in refakatinde, bir müddet oturulduktan
Saadı'ye farîkatindefl Şeyh Mebmed Emin sonra Ü sküdarın bir semtini dolaşmak üzere
efendiye satmıştır; ve aynı yıl içinde Ölmüş yola çıkılırdı.
tür.
BALDIR, BACAK, AYAK MASAJI HE
Mehmed Emin Efendi Balçık Tekkesin SİMLERİ JFutbolcnlarm) — Zamanımızda
de SaadJye âdâbına göre icap eden tadilâtı
fudbol oyununa karsı gösterilen alâka, bü
yaptıktan sonra tekkeyi bir sene sonra aç
yük şeh ir Istanbulu baştan başa sarmıştır.
mışta*. tkinci Sultan Mahmud, Mehmed Emin
Efendiye ayrıca Eyyub Sultan Türbedarlığı
m tevcih etmiş, hicri 1251 {milâdi 1835) de
de Balçık Ifekkesi ve Cârniinl yenileyerek
şeyhleri için, bir de türbe İnşa ettirm iştir;
bu türbeye de ilk olarak hicri 1257 {milâdi
1841) de vefat eden Meluned Emin Efendi
defnedilmiştir.
Sultan Mahmud tamirinde kapusunun
üzerine konulan tarih kitâbesi şudur:
S ehlntehi derv iş h û k u lb l H uda M ahm ud H an
ttTBcfcâe lulfO sû ben i sihİbdiLâm şâd û m a n
http://groups.google.corr
— m ı — BALDü UÇIPLAR
! yjltn *yakü, yarım pabuçltı sokjik pırpın* rılmış kitot paçaları, kadar üryan hüner sa*
lanndan yüksek sosyeteye kadar kadın er- bibi adaH ve kıllı bacaklar, oluşturan müle*
Igelı her yaşta İstanbullular muhakkak bir hassıs elleri altında baldırlar, koca bir çıplak
klubûn taraftan olmuş. v« kiûbler arasında ayak, kota bir topuk, koca bir taban.-.
^ampiyûnluk yolunda yapılan müsabakalar») Kfrkaç tanesini m uhtelif gazetelerden
jrıünakaşasıni her türlü günlük işlerine tercih kc:.'-j) arşivimizde sakladığım a ve İki dane*
■ etmiştir: uğrunda tahsil* meslek, iş, mevki Bİnın kabataslak kroki kopyası bu yazının ya*
rç hâttâ sıhh& ve hayal fada edenler olmuş* nında görülen bu resimler iıç sütun inerine
tur <B. FUlboli. (umumiyetle 11, 14 santim ebadında) neş
İ Kâgırl tehdidine tâbi olub azâmi altı sa redilmiştir.
hi/c atarak iotişara mecbur olan biıyük ve B ir gün gelecektir ki meselâ İstanbul tarihi'
ciddf Sûolük gazeteler, halkın aşır) alâkası ne çok hizmet elm iş Efdaluddin Tckiner gibi
karşısında be? sahifesini. içinde vatanımız da bir Türk bilgininin ölümünün İstanbul basının
dahil siyasî, içiimaî, iktisadi, fikri, sınai, be daki yankısını arayan bir mtidokkik, basit bir
dii. askeri cihan haberlerine, baş m akalesi olum ilânından baçka bir şey bulamaz iken
ne. fikralarına. tefrikaların» ve keudisîni bes Meşin yuvarlağı» sihirkâı b ir hâkimiyetle
leyen ilânlara tahsis etmiş, koca bir sahile- koşturan vc «dem ir gibi ştttler» çeken bu
ani de (altıncı sahife) Spor haberlerine bu yalın ayaklardan, tabanlardan, baldır ve
I haberler arasında da bilhassa Fudbola bırak bacaklardan b ir çiftini görerek a ltın d a:
mıştır; uzak veya yakın b ir is c... sol ayak baldırındaki ha*
tikbalin ağır tenkidi önünde Eif am an ın giderilmesine ça-
«■gazete aslında beş sahifedir. bşjlırken,.», «Sağ ayak bile
alımcı sahife müstakil günlük ğindeki Ânza ihtimamla teda
Spor gazetesidir* diyebtlmek vi görüyor.», Sol iç... sahaya
lçİ£ bu son. sahifede «Milliyet çıkmadan masajını yaptırı
SpoT*. «Vatan Spor*. «H ürri yor...», «Klubünün mukadde
yet Spor», «Cumhuriyet Spor» ratım tayin edecek ayakta ârı-
gibi isimler kullanılmıştır. sadan eser kalmamıştır» gibi
yazılar okuyacak, ve bir dev-
Koca bir m îlletin günlük
'I rin irfan seviyesi hakkında
hayatının her alanında hiz
çok rahat hüküm verecektir
metleri ve hatıraları Türkiye
(195B),
târihine gççecek kimselerin
ölüm haberleri tek ve nâdiren HALDIRİÇfPLAK, BAL-
Hci sütunluk başlıklarla ve ek DIRIÇIPLAKLAR — LÛgat
seriya ölüm ilâçlar] ile neşre- mânası e d â f ve esâfil ayak
dilirken, biyografileri hakkın takımının da posası olan gil*
ca hiç bir şey yazılmaz iken rfıhdıır. Ar ve îıayâ duygusu
spor sahifelerinde m eşhur olmayan, ırz ve namus kaygu-
fudbocularm günlük hayati' su bulunmayan. Her türlö El*
nuı hurda teferruatı İle işti sik, fijcûr ve fuhuş ile yoğrul
gal edilmiştir. muş, mütecâviz ve türlü ha
1957 • 20S8 arasında İs basetle alabildiğine pervası*
tanbul basınında Fudboîcula- ve cür’etkâr, ayni zamanda,
m baldır, bacak, ayak masajı asil kuvvet karşısında korkak,
isim lerini yayınlama modası ccbîn, insanlığın yüz kara»
olmuştu; oyun sabalarında iıa- olanlardır. Bu makuuleler ki
2a geçiren fudbolcularm ma- lde v« kıyafet bakımından da
sfaler île çıkıkçt hekim lerin hırpani, hakikaten mühmel
dinde nasıl tedavi gördükleri serseriler olub baş açık, baldır
hakkında resimli tafsilât ve O o d o k in n » asır baldınçıjılaâı bacak çıplak ve yalın ayak do»
rilmişti: yukarıya doğru sıy (R e « ltu : SaUibft B euratı) laşırlar.
ı/group/merakcdiyorum
BALDIR IÇIPLAK — 1982 — tSTAKBGL
Bilhassa çıplak ayakla dolaşmağa, baldı- cCezâyer Kesimi* denilen bir kıyafetle dola-
fi çıplak ruhunun en miihinı tezahürüdür; şırlardı:
ayağına bîr kap geçirmek zaruretinde kalsa Ten üstünde bir gömlek, kollan kottuk
dahi topuk nümayişinden v*a geçemez, ayak* altlarına kadar ııvanınıg. düğmeler kastan
kabının ökçesini basar, lopuk gösterir. Bu kopuk, göğüs. bağır açık, «Sine perçemi» ıfe.
nun en canlı misali Islanhulun eski meşhur niten gaglis kıtları İte meme başlan görûpür. -
tulumbacıların ayaklarındaki kundura ve ye hattâ ban azılı zıpırlar göğüs kıllarını tutu,
menilerin ökçesini basıp dolaşmış olmaları- ra ile alıp tam bağrında bir tutam kıt bıra
dır. Kişi oğlu, haftâ kibar gençler arasında kır, bu kılların her birine hurda elvan bon
hünkârları pek çok olduğu halde îstanbulu cuk. bulabilirse hurda inci, bir (lanetine de
hükkiyle temsil eden orta tabaka halk nazarın bir mavi boncuk getirip düğümlerdi, bunun
da tulumbacılık hiçbir zaman makbul olma adına da «Sine Parçem l. derlerdi.
mış* tulumbacıların büyük ekseriyeti, en bü Belde bîr buçuk arşın şal kujak, bir ucu
yük şöhretlerini daima ayak takım ı yetiştir y ere sarkm ış, ucu ardında lUnurdü.
miştir. Tuimııba «andığı kolu aUına girip Paçaları diz kapaklarının bir kanş jü
yağına koşan tulumbacı da baldırı çıplak ti tünde kalan gaayet kısa «Diz cağsın» giyer
pini en kuvvetli çizgileriyle yaşatm ıştır lerdi. Botları, baldırları yaz ve kı; çıplak,
(B .: Tulumbacıları. ayakları da m uhakkak yalındı. Bir kısmı,
tâtanbulda. Yeniçeriliğin azgınlık devri bilhassa baldın çıplaklığa özenen kişlıâde
olan Üçüncü Selim. Dördüncü M ustafa ve gençler yatın ayaklarına «Galata Yemenisi,
İkinci Mahmud zam anlarında itlik ve itlikden giyerlerdi, bu yem eniler kısa arkalı ve Jtua
kinâye baldın çıplaklık da büyük şehir genç yüzlü, yeni topuğun üst kısmı ile ayak parmak
leri arasında rağbtf görmüş bir âfet olmuştu.. larının enleri, üst kısım ları görünür, yeme
Nice rengin çocuktan, beyzadeler kılık ve kı ninin yüzü sadece parm ak uçlan, tın u k bi
yafetlerini bu hayta güruhuna benzetm işler tim i hizasından tutardı. «
di ki o zam anlar İstanbul baldırı çıplaklan Ocakla kayıtlı olsun olmasın hepsi yeni
çerilik dâvası güldüğünden, bir ye
niçeri ortasının — taburunun ni
sanını (alâm eti fârikasını) kolları
na dövme ile nakşettirirler idi.
Başlarına da b ir ucu omuzla
rına sarkan bir. birbuçuk arşıjıiıfc
b ir şâl sararlardı.
O devirlerde bu uçarı baldı
Clplak kıyafetine özenen fukari
çocukları bir Galata Yemenisi, bir
baş veya bel şâlı tedarik edebil
mek için h e r şeyi göze alırlar, hır
sızlık yaparlar, hattâ iffetlerini fe
da ederlerdi.
Son Yeniçerilerden Çardak
Kolluğu çorbacısı ve JıalJc ş tiri (da
latalı Hüseyin Ağanın «Şehrengiz»
yollu kaleme .ıldıjı Destan Mec
m uası baldın çıplak hava ve heve
sine kapılmış ve altun adını bakır
yapm ı; bu uygunsuz kara bahtlı
gençlerin ilim leri ve tasvirleri ile
doludur. Aşağıdaki manzumeler,
VrjıiceriM im •«« »nan» d u r in d c bey • !>«£> uftlıı İHıMıriflpl.k bazan yarısından fazlasını son de
tR tsim : Sabi lı. B analı) rece açık yazılmış olan bu destan-
http://groups.googîexût
AVSIIOOPEDfSl 1983 — BALDlRtÇIPLAK
n/group/merakediyorum
r tL m ftJc riP u u t JÖB4 — İSTANBUL
zikrettiğimiz mecmuasında ıDâsitânı seren- kâr iblis benzerdi, çehresi iğrenç, maruarasj
tâm» adındaki otuz atlı kıt'atık destanca kötü, clnkayası onun yanında âdem idj> diyor
kendi ha! terümesini yazan ve başHHİan ge ve §u beyti yazıyor.
çenlen pervasızca nakleden Çardak Kolluğu VOiüjj jrorr" güvihı
Çorbacısı Galatali Hüseyin Afiamn bir kah l'rmn iviitıja klniM- rt'-mr; nry<{| ftUnıihı
vecinin oğlu olub ûtıbeş yaşında iken, kentli
tâbiri ile «Hamlacı iti Kurdoğlu Câfer> adın *Yüîıünü gören ahmak için #âhide lü
da. elinde tek telli sazla sokaklarda yalın ta zum görmez, kazığa vursan kimse günahı
ban döğen bir serseriye -ayak uydurduğunu, neydi diye sormaz» |I3.; Lâtifi, Kaslamonilil.
baldırı çıplak yolu ile Yeniçeri Ocağına gir Aşağıdaki beyitjn kimin olduğunu tesbit
diğini görüyoruz. edem edik:
Onsekizitıci asır muharrirlerinden Mirza- Scl*vl o]53 kadril yftrc ınuüdil atfcb olman
zâdc Mehmed Sâlim Efendi kendi adına nîs- Kim baldfnçaplaklarda haya ü rtk-h olmaz.
betle antları şuerâ tezkiresinde şâir Fasih
Ahmed Dedenin hal tercümesinde Galata *Û yarın endamı ile boy ölçüşen servi
baldırı çıplaklarımdan Pırpırı Mustafa ve ağacına şaşmayınız, baldırı çıplaklarda edeb
Bekri Haşan adında iki uyguosuz serseriden ve hayâ yoktur».
bahsediyor, bunlardan Bekri Haşanın asluida Knderunkı Vâsıf İstanbullu bir mahalle
irfan ehli zümresinden iken her nedense hal ağzından sürtük kızma yazdığı nasihatnâme-
din çıplaklık yoluna de:
düşt üğii nü soy] üy or
Baban vireyriî «eni bıılaykîm mevâtiye
ve her ilösi için «bal Jjâycntlp biulc (abınım bârl yâliyc
d ın çıplak levendi şe- B a ld ın ç ıp lak alup o t u r t t u r m a hâliyc
kaavet raütad» işleri Ne pırpırıya eylr mı*yil ne paşâliyo
göçleri şakavet olan Olttıi sokak siipiirscai kadın kadıncık olî,.
levendler dtyûr [B ; tlivor.
Ahmed Dede, Fasihi.
Müverrih ve âlim Şânizâde Atâııllah
Onyedinei asır or Efendi iso baldır* çıplakları îstanbulun in
talarında bir baldın ehJl halkının karşısında bir düşman gibi giy
çıplağın Galata ile yor.
Boğaz içi köylerini
dehşete verdiğini bi Dil bakımından ikinci Abdiilhamid dev
liyoruz fB.: İbrahim, rinde yazılmışa benzer, fakat, bir kılmasında
Kanlı). haldin çıplakların kellesi vurulacak derece
de jiddetle takip edildiğinden bahsettiğine
Onaltıucı asır mu
»öre İkinci Sultan Mahmud devrinde
harrirlerinden Kasla*
mış gibi giirünen Mukbil adında bir şâirin de
monili Lâtifi de bir
baldırı çıplaklık yoluna sapmış Hasköylii Sor
hâtırasını yine kendi
guçtu Nûman adında güzel bir gence nasi
adına nisbetle anılan
hat yollu yazdığı bir manîume *vardır:
şuerâ tezkiresinde Si
noplu Şükrünün hal- Nurrten gördüm seni aman gülelim
tercemesi içinde bir Bınkmhkda benim yumaıı gündün
vesile bulup nakledi Yoft mu Beııdc hiç din iman güzelim ,
yor ve Onaltıncı as Rtınrian sonra hâltııı duman güzelim
rın namlı baldın çıp Seni kim se lıaldirıçıplak yapan
laklarından Tızmantı- l>of ryln yüz vrrme cy çübi hubnıı
rıl adında bir serseri CİL-ant1 artık yalın uyak daltaban
doldurmadan hatibe zaman güzelim
den .bahsediyor; «vü-
cud yapısı ile Katda- Alnına diikor&m fışifte kâkui
• . , , . /.anjoniflUTin ttfrfstnnsj. Sîııoi ttrytmdu İki jfojıcn güt
gmda kopmuş dev'e. raliJll hal(llrl w ,ak ^
Bun kan ağlayım da »en karşımda rüI
kılık kıyafetçe hile- ittesim: Kablha BıncaUt <jöh$k#J zulme lirnmn giiullm
http://groups.google.coj
— ÎAB5 BALDI1UÇTPI*AK
http://groups.google
i . - ı , u a jo r E i it s t BALIK
-• 1687
BALfK — HâJkin günlük yiyeceğindi» gin vc maildin güzel lavaşı olur. Istakos yu
tuttuğu önemli yer. İstanbul sularının bolluk, murtalı vc tarak pek lezzetlidir.
ç^jt ve nefaset bakımından Harikulâde ve Man. — Tcrcihoıı yenilecek balıklar ke
rimi. avcıUnnin ve esnafının hayal, kıyafet, fal, levrek, gelincik, barbunya, lekir, kara
Ülfet ve sohbet bakımından tipik ve karakte* göz, İskorpit ve mercandır istiridye lezzetli
fiştik hususiyetleri ve nihayet Islanbulun Ba- dir.
bahanesi ve BalıkpaKtrUrı ile balık, bu şe* NiMn — İlaçlama balıkların hepsi fili
hır kütüğünde vaktiyle tesbiti gereken büyük dir. fatakoz ve Çağanozun tam yenilecek za
bjp maddedir. manıdır. Kalkan, bilhassa karegtiı kalkanı
Uzun zaman İstanbul Balıkhane Müdür' enfesi ir Boğaziçi balıkçıları. «aradenizde
lüğünde butunmuş ve Milli Kütüphanemize yeril kalkan avlarlar, pek, İm cilidir. İstirid
«Balık ve Balıkçılık» adı altında ölmez bir ye zayıflamağa başladığından tavsiye edilmez
ı$er bırakmış olan Karakut Bey Devedyan — Mayıs kalkanın^ pisinin ve kaya ba
kaviline göre İstanbul Balıkhanesine seksen lıklarının en filâ zamanıdır. l»adoryi. İstakos
yakın batık geiir. Bunların idinde mev âlâdır. Barbunya ve tekir ‘balıklan yağsız ve
simine göre daima görülenler şunlardır: lezzetsizdir.
Levrek- M a l, barbunya, tekir, kılıç, o r Haziran — Barbunyanın ıskara mev
kinos. palamut, torik, gümüş, istavrid. izma simidir, tekir yağlıdır, körpe Mersin balığının
rit, uskumru, ktiyos. ateş l»lıgı (Sardalya). lü pek nefis başlaması olur. Kırlangıç iyidir.
fer, kalkan, çivisiz kalkan. pisi, dil. hamsi, Levrekin bilhassa kuyruk tarafının tavası pek
gümii§. kırlangıç, öksüz, iskorpit, honı, kara lezzetli olur. Ulakos ve emsali yumurtalıdır,
göz. mercan, sarıağız, istrongilos, mezid. mer salataları pek güze] olur.
sin. çiı». çamuka. köpek balığı fasıl köpek, Temmuz — Ateş balığı (Sardalye) nrn
camgöz, hırbıriyas pamuk), vatos. Tatlı su ba- bilhassa asma yaprağı içinde ıskara zamanı
UKlaruv;Un sazan, Uıtlt su kefalı, u tlu su te* dır. Barbunya, tekir, lüfer, ispari ıskar& olur.
regj, vjan babjfi. yayın, turna. Ağustos — Barbunya İle tekirin en âlâ
Ara sıra görülen balıklar şunlardır: ıskara 7anıanjdır. Lüfer, tufana ve haşl&malık
Difltfer baliği, çeça. mazak, Lipsos, kokla, balıklar bu ayda pek lezzetlidir. İstakoz, mid
gelincik, sinarıd. minakop, eşkine, zargana, ye, çağanoz da güzeldir.
îûpea. Eylül — Barbunya, te k ir kofana lüfer,
Nâdir görülen balıklar: ispari. İzmarit, kılıç, ketal bu ayda pek lezzet
Akbalık, tessi, berber balığı, sarıgöz, is lidir, Bunlardan lüferin en İyi zamanıdır, kı
pari, üzgün, mand&göz mercan- berlâın. kayış, lıcı tla bilhassa defne yaprağı ile şiş yapma
msgrl* pervâne lAy balığı). fidir.
Teşrinievvel — Barbunya ve tekirin en
Pek nadir görülen balıklar: yağlı ve lezzetli zamanıdır. Lüfer yafJı ve
Malta palamudu, iskorpit hanisi. gün pek lezzetli olduğundan yalnız ıskara yapma,
balığı, ördek balığı, kâğıd balağı. ıskarmoz lıchr. Kılıcm ve kefalın en olgun zamanıdır.
balığı. melanorya, çitari, çutra, uçan balık. Teşrinisani — Teşrinievveldeki balıklar
Her ikisi de rahmeti rahmana kavuşmuş devam eder. Barbunyanın hâlâ ıskara zama
tur, Ekrem Regad Beyle (K.E. Koçu'nun ba nı ;lır. İstakozlar çok dolgundur. İstiridye ve
bası) Osman Ferid SağUın'uı kalem arkadaş raidye de pek lezzetlidir. Fakat Marmara ve
lığı ile neşrettikleri sNevsâli Osman!» de. Boğaz mahsulleri olduğuna dikkat etmelidir
İsl&ntolda yılın oniki ayında yenilecek ba* (B .: istiridye, mfaya)
hklaT ve mukaşşerât şöyle lesbit edilmiştir: Kânunuevvel — Balıklar yağsızdır, çoğu
îkinclkânun — Barbunya ve lüfer pek yenmez. Uskumru yağü ve lezzetlidir; fakat
îayıftır, lavaşı yapılır, fırına verilir. Bu ayda ayın «onuna doğru tavasını yapmalıdır. İsti
kırtartgıç ve öksüz balığından maadası çiroz- ridye ve İstakozun en âlâ zamanıdır (bütün bu
laşır Ulakoa, tarak ve istiridye iyidir. halik isimlerine bûRmvı).
Şubat — Balıkların ekserisi yumurtalı Balık deyimlerle, teşbihlerle, darbıme
dır; yenecek halde değildir. Levrek ve kefal, seller ile günlük sohbet dilimize, İstanbulun
yumurtası olmakla beraber yağ lıdır Gelinci* küffmniler. hlnebettluşlar argosuna girm iş.
;m/group/merakediyorum
BALIK AĞLARI — 1U88 — İSTANBUL
kelimelerdendir, Cemiyet hayalmda her türlü ları bu m uhterem müellifin *Bablt ve Balık
kt5Uiliik. yolsuzluk. bozuklukta daima küçük' çılık» adındaki müballed eserinden nakledi-
lerin büyükleri örnek a id in i, evvelâ büyük yonı* •
lerin doğruluk yolundan çıkıp sonra küçük' Balık avı âletlerinin en ehemmiyetlisi
lerin onlara ayak uydurduğunu İfade etmek ağlardır. Balık ağları pamuk, keten ve ipek
için t İpliklerden örülür İse de keten ve lpekden
Batık baştan kokar,.. yapılmış ağalar keyf için balıkçılık yapan
Denilir. meraklılar tarafından kullanılır Kıxık yola,
Bir İşîıı meçhul bir istikbale kalm ası: meslek olarak balıkçılık yapanlar. gerek de
__Aliden paranı aldın mı? nizde gerek lallı suda » K ılıç ağı müstes
— Bah k kavağa çıktığında alırız... na — hep poımık ipliğinden ISrülmüş ağ kul
N & îalf. kuru, ne yağlı ve semiz; boyu lanılır.
na, bosuntt, yaşma uygun vlkutl besisine *ba- Ağ yapmak için kullanılan pamuk iplik-
lık eti* fienilir. bilhassa eski îslanbul haya terini lm ırtayacak fabrikalarımı* bulutuna,
tında oğullarına kız aram&fa çıkan görücüler masından tîolayr ag ipliği kânıilen yabancı
(B .: Görücü) beğendikleri kızları bu leşbih memleketlerden getirilir. Ecnebi memleket
ile derlerd i. lerden hazır balık ağj ila gelir i&e de maki-
— Dün Çirl'yl deniide gördüm, balık na ile örülmüş o balık ağlarının düğümleri
gibi otan,.. kayıp güzlerinin mtteamı çabuk bozulmakta
— Ne yapsın garib, çöl çaput içinde, es dır. Bundan dolayı balıkçılarca makbul de*
vap yoksulu... gildir. Bizim balıkçıların kullandığı bütiin
Hiç bir zaman halledileraiyeeek bir fş. ağlar küyJerde ve ekseriya balıkçı kadınları,
hiç bir zaman ele geçmiyecek servet İçin kınları ta ra flıd a n örülür.
«denizde balık..,* denilir; Balık ağlan güllerinin genişliğini tâyin
— Ne oldu senin Mısırdaki mirâs işi? İçin balıkçılar arasında «parmak» ölçüsü
— Denizdi* balık., ve kâh m ilim etre kullanılm akta ise de ağ
Küçük sermayenin, büyük sermaye karşı gözlerinin büyüklüğü hakkında bir takım la-
»oda zebunluğu, «büyük balık küçük balığı b irâiı mahsusa vardır; kafe şeklinde «fon göz
yutar.*.»: lerin bîr- dıl’t m ilim etre ile gösterilerek ağ
— Senin fabrika lûthOOO Ura ile döne isim leri ş u n la rd ır:
cek iş değil, gelişmesi için en aşağı b ir mil B ir 7 m ilim etre «Hamsi b$z&>, en d a r fW ü ag
yon koyacak ortak bulmalısın,.. 10 «•Kilindir gözü». fS&nlalya *ötû>
*— Biliyorum, onu verecek adam da ha > J9 «Torba ^iaii>
zırdır, ama ben kendi yağımla kavratacağım.. 9 16 * cVnalka*. «Mazgala» ve «fstar-
Büyük balık küçlik balığı y utar dostum... rid g$zü>
İ» «Uskumru ç5tü>
Karışıklıktan istifade ederek yahut tez
25 < M akastık «Kırtgfe»
vir ile menfaat, mevki sağlama «bulanık su 98 «PıJam at ffefl*
da balık avlamak»: > 44 «-Kılıç gözü»
— Şu herif geldi, biziaı dairenin tadı
tuzu kalmadı... Bizim balıkçılar tarafından kullanılan ağ
— Nereye gitse öyledir kerata» bıılamk lar beş nevidir, h er nevin de çeşidleri vardır.
suda balık avlar... B irincisi: Voli ve Sürtme ağları:
Alın teri, el eoıeği ve güz nuru île ka- Bu nev’e gireıı ağlar evveli ığnb'Jvdır,
taoılmış, bak edilmi} bir paranın çalınması, onlar da üç nevidir:
gasbı, iş sahibi tarafından ahlâksa eseri öden t — Boğa* ığrıMarı; 2-— Marmara ve Kı-
memesi. yahut çok noksan olarak ödenmesi Kil Adalar ığrıbları; a— Torik ve palamut iğ*
karşısında beddua yerinde: n b la rı (B.: Iğrıb).
— Param balık kılgıdır, boğazda kalır!., Sonra manyat’lar, onlar da birkafi nevi'
derler. dir: l— BÜyiİk yahıırt dikne manyat; 2— Te
k ir manyatı 3 — KÜçîüc tnsnyat y<uâ ü t-
BALIK AĞLARI — Kara Wn Bey Deve- lakos (B .: Manyat}.
ciyan ki büyük bir otoritedir, aşağıdaki satır Sonra şu ağlardır; Çamur ığrıbı, atrİna I
M * p : / / g m ı ı p a g n n g l g finl
^ ,SSMm>«l»M________________________ ^ M B 9 —
(ından oUun- tablakâra balık» dem ek, bizce am atör oJta balıkçılarının en ccrarlarmdail
Bü)-ük$ehir tstanbulun hem en hepsi meni, biri otan Çubuklumu heykeltraş Râtib Âşir
fedakâr, mihneti kendine zevk etmiş <ieni2tı Acudogu da tek satırlık hâtrra bırakmadan
evlâıiları hakiki balıkçıların hakkına tecavüz ve bilhassa yalnız kendisinin bildiği en zengin
•Ibi geliyor. Balığı balıkhanede balıkçıdan alıp mercan yalaklarını tesbit edip İstanbul balık
bir çarşı boyunda veya sokaklarda satan tab çılarına hediye etmeden göçüp gitmiftlr. Eski
lalar. ne balığı r e n e d e denizi «ever, £ünluk ve muhakkak ki değerli bir otta balıkçısı ofup
alı; verişini, kazancını düşü n en alelade bir bıılnduğu meclislerde ve İstanbul radyosunda
mutavassıttır; daha kârlı b ir i; bulduğu anda bol bol konuşan Bgref Şefik /Uabey bu an tik '
tereddüt etm eden « yola sapar. lopediyc kendi hal tercümcattıt yatm ak için
■B alıkc». balıkçı doğar vq balıkçı olur', bilinmesi gereken bazı malûmatı yazmamış
içlerinde büyük teşkilât kurm ağa muvaffak tır, balıkçılık üzerine notlar, hâtıralar kaleme
olmuş, kırk, elli ve h attâ daha (azla tayla bes- alacağını aslâ tahmin edemeyin Bugün Istan-
leven zengin reisler v ardır, kılık ve kıyafet bul s u la n balıkçılığı hakkında bir şeyler bi
lerini dahi değiştirm eğe tenezzül etınezler, liyor isek hepsini İstanbul balıkhanesine hey
rajtarı ve sıhhatleri elv erdik te, denizin biitün keli dikilecek koca adam Karakin Bey Deve-
meşakkatini tay/alarjyle paylaşırlar; bayalık ciyan’a borçluyuzdur.
gösterme*. Reis ve yetişkin oğlu, biri yaşlı Boğazın halen en usta olta balıkçısı, en
öbürü şehbaz tayfadan ayırd edilmez. 1956 se güzel tekne ile en mükemmel av takımlarına
nesinde Şilede, bu kasabanın kayalar kenarına sahip kıym etli diş hekimi Dr. Slret Dosdoğru
kayıkhaneler üstüne k u rulm uş en pitoresk d a böyledir, Deveciyanın muhalicd eserine
yapısı olan b e k âr uşağı balıkçı o dalarını ziya pek çok şey ilâve edebilecek olaa bu zsî da
retimizde nam lı Teisterden M ustafa tpek’i d e Öyle tahm in ediyoruz k i tek satır yazacak d e
likanlı oğlu ile beraber, şartlarında eski fakat ğildir.
temiz b irer mintan ve paçaları sıvanm ış p ar İstan b ul sularının namlı balıkçılarının
tal pantolonlarla, yalın ayak, pırpırı, yakla h al tercüm elerine, hayatlarına aid malûmat»
şan balık avı r a m im i
için a£ tam ir e d erler
ken bulduk.
Bo|aam içinin
amatör balıkçıların
dan ve Kanlıca eşra
fından merhum A.
Câbir Vada »Boğaziçi
Konuşuyor» adındaki
eserinde Boğaz balık-
«ı Çtfığına imkân ölçü
sünde bir yer v e rm e
dir; balıkçılık üzerine
j müstakil bir eser ka-
3 'Mae alacak malûma-
; ta sahip olduğunu
tahmin ettiğimiz bu
I ratın bilgisini kalem
■ diUne vermeden uffı-
] W laldlıateîi buyiik
t Ayıptır; maalesef
emsali de pek çoktur,
bu arada İstanbul su
larını ve Marmarayı Ag tiünir Mfaa Vuk*rt Bofaa fratifccıi»
P 6 i y i bilen ve (ItMİro : Sahihi Bw*atı)
m/group/merakediyorum
BALIKÇI. B A U K C IU K — 1M 2 — İSTANMIL
hatırat. balıkçıların kılık va kıyafetleri. b-ı ifşa etmeden vefat etti) vc ne d* avlama usu]
Ukcı odaları; tıatıkcı sandalları. balıkçı ka »o âletleri ıslah ve tekemmül ettirildi. İler
yıkları. alamana va gırgır yapıcılar, cn narım ne kadar gırgır son zamanın bir buluçu ise de,
ağ örücüler, ağ tamircileri, balıkçı kahveha bu da evvelce kullanılmakta olan alamana
nelerinin hususiyeti, istanbulini balıkçı semt ağının denize daldırılan israfının biizblerefc
leri. mahalleleri; Boğazda, Boğaz dianda toplanmasından ba^ka bir şey değildir. gu.
Handenizde, İzmit Körfezinde, Marıııorad.ı, nunla beraber alamana alının ancak kendi
Hayırsız adaların sularında, Marmara adaları yüksekliği Jcadar otan derinliklerde icullaöıl-
sularında İstanSyl balıkçılarının faaliyeti za mak mecburiyetine mukabil, gırgır ağının her
manımıza kadar tltsyan perdesi altında kal derinlikteki suya saltnabllmeti de mühim bir
mıştır, zauvammızdan İstikbale de pak az. der terakkidir.
yada kalre yazılar kalacaktır ki onlardan bî Şu durgunluğun alimi! senesi benim bil
ri de İstanbul .Ansiklopedisinin <Balık* konı- diğim zamandır. Hir buçuk asır, belkidc daha
pozisyonlu maddeleri ile balıkçılık üzerine evvelden beri ayni halin devam edegeidijj. by
sair maddeleridir. uzun müddet zarfında hiçbir şeyin d e ş m e
A. Cibir Vada yukarıda adı geçen eserin miş olm ası ile de sabittir (miiellif zannediyo
de »U satırlür yazmakla, balıkçı hatıralarına ruz ki: *Bu uzun müddet zarfında hiçbir şeyin
ae kadar muhtaç olduğumuzu aydın olarak değişm emiş olduğunu tahm in ediyoruz» de
göstermektedir. mek istiyor).
•Balıkçılığı kendiline maişet vasıtası edi * İnsanın deniz derinliklerine inerek ot*-
nen Bota*lçtnin ilk balıkçıları mıklartn.1 d e da iş görebilmesi ım k in ın ın tahayyül htle
nizden temin etmeğe haşlarken yeni av ma edilemediği bir devirde Boğst bailkcılan ıg-
hallerinin kejtine ve avlama usulleri İle av rıb m ahallerini 'keşjfctmlşier, Marmara deni
âletleri icad eînıaje de gayret sorfetmi^lerdir. zinden « a ra d en ize ve m aküsen göç eden ba
■ Altmış seneden beri leser 1941 de kale tıkların cinslerini tefrik, muhaceret mevsim
me alınmıştı) ne evvelce kejfedllmlş av ma lerini tayın ettikleri gibi, h e r Ü rerlerinin <3 .
hallerine bir yenisi zammedildi [Meselâ K_ Â. sametleri nazarı dikkate alınarak bıınlan av
Acudoğu keyfettiği mercan V*t*6ı kayalarını lamak için m uhtelif şekil ve ebadda ağlar icad
ve a lla rın sureti istimalleri ile su tazyikleri
ne ve atıp tekm eden tahassiil edecek yıpran
ma ve drseleıneye m in i olacak tedbiri İm-
lub tatbik etm işlerdir. Balıklardan yeril olan
ların, tabiatieri ıcatn, yaladıkları mahallerin
kayalık, kumsal- veya çamur mu olduğunu
nıOUİea ve bunların avlanmasına mahsus pek
m uhtelif ağlar, oltalar ve bu oltalara takıla
cak en vli zokalar keşif ve her balığın harisi
olduğu yem cinaini de tayin eylemişlerdir.
«Zokaların ne g ib i bir maddeden im i)
edilm en muvafık ve ehven olabileceği tetkik
edildikten sonra zokaya verilmesi düşünülen
biçimi elde etmek için hangi cismin elverişli
olduğunu aramışlar ve bu cismi oyub zoka
kalıbı haline getirebilmek maksadı ile sabo
ra ne çalışmışlardır.
Her cins balığın geca veya gündüz veya-
(ıud hem gece hem gündüz avlanma kabiliyet
lerin i de ayırdetmek suretiyle balıkların hil
katindeki esrarı da meydana çıkarmalardır
Ag («mir eden Büy&taUb bir ram balıkçı Eski balıkçıların vlicud efrta etmek re ma)
(Ufstm: Keutol 7****) sarf eylemek mukabilinde elde ettikleri kefif-
ht t pH/^groyp^google.eon
V O İK L ftP g P lS l
— im a — BALIKÇI. BALIKÇILIK
:<rr emeksize* levarü* eden yeni balıkçılar, İstanbul sularında İstanbul balıkçılarından
Şunlara bir şey ilâve etmek şöyle dursun, el. gayri Anadolu yakasından İzmit Ercğllsl, Çı-
Uflat geçmiş olanları bile ftakkiyle İsıtma! ve narrık ve Gemlik, Rumeli yakasından Se-
Düurâ idare edemiyorlar» {Boğaziçi konuşu- ilmpaja Köyü balıkçıları da avlanırlar; banlar
w*. S. 131 ■ >«)• «Adabalıkcılar» adı altında toplanır, onların
A Clbir Vada'nın bu » t ı r l ı n üzerinden de (uttukları balık da İstanbul Balıkhanesine se
o t M a t yıl teçırojlir. Bu ondokuı yıl İstan tir.
bul suUn balıkçılığının. h a ttı büıfln Türkiye 1060 yılında Yukarı Boğazda 120 çift gır
İrtlıHlü*1™ fe!4Xe! devri olmuştur. Asi! g ır bulunuyordu: aileleri efradı hariç, bu gır
bıltkpnın kisvesi altında bir türediler güruhu Kırlarda çalışan binnets balıkçılar 3300 canın
pevda olmuş. balık(ilığuı tecrübeye dayanan iistiinde İdi.
hünerli bir meslek, bin türti) maşakkate gö- Gırgır 4-9 oturaktır, bir küreğini bir ba
Jûs gerilerek, uğrunda servet ve hattâ hayal lıkçı (eller. Bir kflrokcl sırası, yani her otu
M ı edilen ve hakikaten motin ve kahraman rak bir manga itibar edilmiş; iki balıkçıdan
idam İsteyen bir meslek olduğunu unutm uş, mürekkeb mangalar kadimden, eski alamana
lar, denizden kolay ve çabuk para karanma kayıklar devrinden devam eüegelen bir anane
yolunda gölleri dönmüş, devlet yasaklarına ile başdan kıça doğru *Raş Manga». «Varıl
rafinen ve bu yasakların takibine memur Mangası», «Domuz Mangası». Suguryacılar»,
olanlara! ihmal ve teseyyübünden faydalarla- • Hamlacılar* İsimlerini taşır. Basda direk -
rlk küstah bir clir’eUe bombacılığa ve zıp- deki çanakiıkda balığı gflıleycn «Direkti» diı\
iıncıiıja o ijlım ış l& r, hakiki balıkçının re li- Kkseriya direğe reisler çıksr, Kavığın kıçın
nimeti elan batıkların İstanbul sularında hu- da da tlümen-palayı tutan «Palacıt bulunur,
sinimi kaçırmış, yum urta yataklarını, inziva normal olarak üç nefer de ihtiyat alınırsa bir
idelerini mahvetmişler, balık nesillerini kud gırgırın balıkçı kadrosu onbeş kişidir. Gırgır
urarak tstanbu] r e hattâ bütiin T ürk balık la r balığa dâima çift kayık çıkdıjjına göre bir
çılığına câniyanc suikasdde bulunm uşlardır balıkçı reisinin en az bir çift gırgırı ve dola-
■Zıbkmcılıgın Boğaz balıkçılarına vurduğa yısı ile 30 nefer de tayfası bulunur.
ıgır darbe için b u ansiklopedide Anadoluka- Gttnliik toplu hayatda ve balıkda küçük i;
n |ı maddesine bakını?. Sahife 829. sütun 2). taksimi yapılmıştır: Baş Mangadakiler yemek
p iş irir. Varil Mangasındakiler suyu (emin et-
Memleketimizin biiyOk M erinden biri
m ittir, israfı önleyerek suyu onlar verir, açık-
elin İstanbul A llan balıkçılığı üzerine 20 ma
da balıkçının sosuz kalması elimdir; Domur.
yo 1960 cuma günü Yenim ahallede bu köyün
Mangasmdakiler yemek pişirmek için, kışın
bilgisine güvenilir gene balıkçılarından Sa
denizden karaya sığımnalf icab ettiğinde odun,
mim Emânet İle konuşuldu; aşağıdaki notlar
çalı çırpı bulup ateş yakarlar, son zamanlarda
ba konuşmada tesbit edilm iştir:
domuz adı şirin bulunmamı;, bu mangaya
İstanbul sularında ağır, çetin, fakat le n «Bu; Manga» denilmeğe başlanmıştır: sııgur-
sin 1$ alarak hak'Hl balıkçılığı tem sil eden yacılar denizden ağ çeker, hamlacılardan sağ
lırgır balıkçılığıdır. Gırgırcılığın yerleşip hamlacı kurşun alır, sol hamlacı Ona yardım
tökleşdiğl balıkçı köyleri hem en tam am en Yu eder; palacı balık çevrilirken pala-küreği bı
tarı Boğazdadır. Şehrin M armara kıyısında, rakır. ağ döker, Bon derecede sür'at. çâlâki,
İmi bakımdan biiyük balıkçı semti olarak yal- kuvvet, dikkat isteyen en mühim işlerden bi
■Ut Kumkapu vardır, Yukarı Boğaz balrttcı- ridir, palacı diim â usta balıkçıdır, onun için
'*n 1} hacmi bakımından yalnız kumkapulu- dir k i balıkdan diğer tayfaya nazaran İki p ay .
l*rı kendi ayarlarında tu ta rla r. Yukarı Boga/.- fazla alır. Kıç kıça duran İki gırgır y e k l e
<*>ve Boğaz dışında Karadeniz kıyısında nam- rinden ayrılarak ve balığı çevirerek ağ dök
11 balıkçı köyleri BfiyiHrdere, Sarıyar. Yeni meğe başladıklarında IB.: Alamana) ağın kur
mahalle. Rumelikavagt, Karibce. Rumelifenc- şunlu kenarı karar İsrafına, mantarlı kena
"■ Rumeli K araburunu, Kilyas. Şile, AnaOo rı da açıkdan yana bırakılır.
deneri, Poyraz ve Anadolukavağı köyleridir, Gırgırlar, yukarıda da kaydettik, balıma
â n la ra İğneada, M alatra ve Serves balıkçı. çift olarak çıkar; ağ iki kayığa yarı yarıya
'Alarmı da katmak liı,imdir. taksim edilerek kayıkların kıç tarafına konur.
\/group/merakediyç!rum
»ALIKÇI. BALIK ÇILIK — 1994 — ^A PfBül
o rtj parçasî İk i kayık arasında askıda kalır, B batıkçı paylan . B reisin mal pay, .
kayıklar birbirine daha k;sa bir iple lıafllan- magaıo payı 4- 10 motor payı - 85 pay.'
dıgı için bu ağ parçası hiç gergi grirn.c/. ser* Boğa* Payında balık satışı tu ta n 8 i hlı-
b esin , denize değmeyecek şekilde sark ar seye ayrıldığı halele SUrmeıve Payında 140-1
Ba$ kayık beşi istikametinde, ikinci kayık onu hisseye. Rize Payında da 110-120 hisseye
kıçın Jcıçm tâ ilb ederek ilerlerler. ayrılm ıştır. Sürmen* Payında 1 |. 1», g y
Yirmi yıl evveline kadar gırgırlar balığa hisseler varılır, ora balıkçılarınca hakların bu
kürekle açılırdı, zaman kaybım önlemek için su retle daha iyi ödendiğine kanaat edilmiştir
kayıkları açı£a m otorlar çekip götürmeğe ban A ğlar balıkçı köylerinde ve Mimlerinde
ladı. fakat balık çevrilip ag bırakılırken. ağ kadimden beri batıkçı kadınları ve ku lan ta.
kayıklara (ekilirken m otorlar seyirci kalır rarındaıı örüle gelm iştir, halik dönüşlerinde
olduğundan koca m otor teknesinden de İsti tim irleri İse balıkçılar yapar. Yeni örülmüş
fade düşünüldü, çift gırgırla balığa çıkılması ağlardan gırgır ağları bezir yağı ile. dalyan
ananesi bırakılarak bir motor, bir gırgır çifti ağları da çam Tıstıgı kabuğu İle boyanırlar.
yapıldı, ağın üçde ikisi motora, Üçde biri de Memleketimize Almanya. Portekiz. İtalya
kayığa kondu. ve Japonyadan makiııa ile örülm üş ağlar da
Gırgır balıkçıları kadimden beri, sair is gelm ektedir. Bu ağlar son zam anlarda gırgır
lerdeki gündelik, aylık yerine «Pay» usuliı tarda yerli örgü ağlara tercih an kullanılmak
ile çalıdırlar. Bu usul, b ir rutı asiletin i temsil tadır, örg ü zam anı tasarrufu mühimdir ve
eden balıkçının ecir olmadığını ifâde ihtiya m ubakkak ki bir balık ağı fabrikası, bllbass:
cından doğmuştur, layfa serm âye sahibi re i İstanbul için büyUk b ir ihtiyaçtır. Yine so»
sin uşağı değir, i; arkadaşıdır, ka- zam anlarda pam uk ipliği balık ağla-
zancdan hissesini alır. n n ın yerini naylon ağlar almağa baş
lam ıştır.
Pay, tutulan balığın Balıkha
Zamanımızda İstanbul sulanma
nede satı$ tutarının ta lıic ıls r a ra
sında taksimidir. Paya reislerin en büyük balıkçı tekneleri olan gır
m asrafları ile bekâr uşağı balık gırların yapıldıkları tezgâhlar Poyraz
çıların reis tarafından tem in edi Köyünde. Rumelikavağı Köyünde ve
H alicde Ayvansa raydadır; zamanımı
len ve Mağaza denilen bekâr oda
larının koIlcJstif masrafı da dahil zın g ırg ır yapıcı u sta la n da Poyrazda
dir. Türkiyede SUrmene Payı, Rize kalafat K ardeşler, Ali Riza Usta, Şev
k i Usta, Rumelikavağıııda Ahmcd Ce
Payı ve Boğaz Payı denilen üç pay
bi Usta, oğlu M ehmed Cebi Usta,
usulü vardır. Boğaz Payı İstanbul
M aksud G irid Usta, İnce Mustafa
balıkçıları tarafından kabul edil
U sta. Ayvansarayda da H urrem Usta
miş usuldür, satış bedeli 85 paya
K em al Usta, Muhsin Ustadır.
ayrılmıştır, bir çift gırgırda İS er
Balıkçı m otoru tezgâhlan yalna
candan 30 balıkçı bulunduğunu ka
Ayvansarayda bulunub namlı ustaları
bul edersek Reis 3 pay. iki palacı
yine H urrem U sta ile kardeşi Meh-
3 e r pay. sair tayfa da 1 pay a lır
ıned A li Usta ve Şerefeddin Ustadır.
lar. yani reis de dahil bütün ba
Son etli yıl içinde İstanbul sula
lıkçıların ücret paylan 37 pay tu
rının rahm eti rahm ana kavuşmuş CT
tar, reisin ağ. kayık, sair balıkçı
namlı gırgır reisleri şu zâtler-
alâtı masrafları, bunların daimi
dir:
bakım, tam ir masrafları da iicret
tu ta n kadar 37 pay itibar edilmiş, A nadoluhisarh Yavaş Ma
1 pay mağaza payı kabul edilmiştir, san Reis, Anadolısfenerti Arif
10 pay da motor payı ayrılmıştır, Reis, Anatlolufeıterli Afıme^
ücret payları tutarını B ile, mo Reii, KaribccJi Hacıyusufün A l-
to r payını da X ite gösterir isek med Reis, Karibceli Hacıyu*u-
Boğaz Payınım riyâzl ifadesi şu G ırg ır direğinde batık gtarötı fun Mahmud Reis, S a n yari ı So-
o tıır: (Reülhiır
ANSİKLOPEDİSİ
—1995— BALTKC1, BALIKÇILIK
lı Dfilipsşa R eis, S a n y a rlı D adaş M ahmud Sami m E m ânet Reisin bu vesile ile tstan bu l
Reis. S a n y a rlı Beyazoğlu Bihzad Reis. B alıkçılığına kıym etli h izm e tin i bilhassa be
Son elli yılın nam lı reislerin d en o lu b lirtiri!.
halen kendisini em ekliye ay ırm ış, elin i b alık Büyült him m et sahibi K arakin Bey D*ve-
çılıktan çekmı's o lan z âl!w d e şu n lard ır: Ye clyan 1913 senesinde neşredilm iş «Balık ve
lüınatıaUell K erhad R eis. Yerli m ahalleli m uı- Balıkçılık» adındaki ölme* eserinde lıU n b u l
lala Reis. S a n y a rlı M ahm ud Ç ın ar R eis, Gem- sularınd aki d aly an lar ile voli y erlerin i gerekli
İlkli Ali Refc, Ç ınarcıktı M ehm ed A gseren lafsılât ile teshil etm iştir (B .: D alyanlar. Voli
He-is. Y erlerii; İstan b ul A nsiklopedisinde de tafcl-
Eski nesilden 1660 yılın d a iş hacında r e lât «D alyanları ve »Voli Y erleri» maddele
islik yapmakda olanlar; AnadoluhissntıdaTi rinde verilm ek üzere buraya yalnız isim leri
Sadık Beis, A nadolukavağm dan Kemal A ltn He m evkilerini alıyoruz.
Re!s. R umelikavağından Uafıa M ahmud Reis,
Dalyanlar
Çmareıkrtan Y ahya Ağseretı Reis, Gemllkden
Ali Reisin oğlu İbrahim T oplu Reis, tzmite- 1 — K araburun Dalyanı, Boğaz dışında.
reğlili Hayri Reis. İzm itsreğlili B ekir Reis, K aradenizde, R um eli cihetinde
Yenimahalleden H aşan D tniz Reis, Y enima- İ — Kilyos Dalyanı, Boğaz dışında Ka
lıalleden lsh ak Deniz Reis, Y enim ahalleden rn en izd e, R um eli cihetinde
Kara Temel Reis, Sarıy ard an Şaban Reis, Sa-
3 — Uzunca b urun Dalyanı, Boğaz d ışın
rıyardan Ali Şengül Reis. B ü ylikdereden M eh da, K aradenlzde, R um eli cihetinde
med Deniz Reis, K um kapudan Kıran Reis, 4 — M arm aracık Dalyam , Boğaz dışında,
Kumkapıdan H usik Reis, K um kapıdan A ri tin K aradenizde, R. F enerin e yarım saa t m esafe
Mehmed Reis, K um kapıdan Kör H akkı Reis, de, A tlam a T aşı denilen yerde. ,
Kıımkapıdan Asım reis,
5 — Ö reke T aşı Dalyanı, Boğaz ağzında,
Yeni nesil g ene re isle r d e şu n lard ır: Sa
R um eli F en eri dnünde
oyarda Ö m er K ıran R eis, Y enim ahallede H ü
6 — B ağiaraltı Dalyam, Rum eli Feneri
seyin M enekşe, İsm ail Ç ınar, Sam ım E m ânet,
HaşTullah Y üzer R eisler.R um elikavağında ile K oribce arasında
7 — BüyiikUman Dalyanı, B üyük U m an
Dursun E m ân et. Hiza T erzi, M ustafa K arad e
niz R eisler, Poyraz K öy ü nd e N iyazi T orlak. d en ilen y e rd e
İsmail Torlak, H a y ri T ü rk m en R eisler. Ru- 8 — K a ra ta; Dalyanı, Mavromuluz deni
melilenerî K öyünde Y a şa r Y alçın ve A hm ed len y erd e
Gerçefc Reisler. 9 — M avromuluz Dalyanı, K arataş Dal
ı/group/merakediyorum
BALIKÇI. BALIKÇILIK — 1906 — İsta n bu l ~
http://groups.goog le.
usuunM ü
— mı —
BALIKÇI. B A U K CIU K
14 — Kireçburnu
Volltd, Agaçaltı ile
h% 7 k L K irtçburnu Karakolu
arasında
İS£!jf“ S j r 15 — ___
____ Tarabya
mm,m Vo-
.
1 Taralıya koyunda
.____ s r & J 18 — Venlköy Tab-
ya Vo|]Jlı YenikSydc
K iiytajı denilen yer
de
17 — Iltinye Vo
lisi
18 — Karaburun
V o l i s i , Karstyunın
Hülyanı içinde
19 — S ırtta; Voli-
sİ. S ırata; Dalyanı
içinde
20 — Mutbaköntt Volisi. Otuzhir suyu
Dalyanı hudud içinde, m etrûk
r A m m a 21 ~ Bülbül Sokağı Volisi, Bülbölsokagı
'" W W 6 J «6 yû Dalyanı içinde
22 — Mslttzçargıgı Volisi, Büyükdere Dal
yanı içlruie, metrûk
23 — ErmeaikiliseHt Volisi, Büyükdere
Dalyanı İçinde, m etrûk
24 — K alender Volisi, metrûk
25 — Anadoltıhisarı Hamamiskelesi Vo*
Ü£İ
26 — Çubuklu Volisi
27 — fatinyede HafızpaşayaJısi Volisi
28 — îstinyede Camlısokak Volisi #
29 — îstinyede Çamuriskclesi Volisi
30 — îstinyede Değirmeosokag) Volisi
31 — Bebek Volisi <
32 — Kuruçeşme Volisi
33 — Ortaköy Camiarkası Volisi
34 — Ortaköy Caraİönti Volisi
35 — Be§>kta$da Haraccıhaşı Volisi
36 — Beşiktagda Altın Volisi
37 — Dolmabağçe Volisi, meLrûk
38 — FindiJd: Camiönü Volisi
39 — Fındıklı Camiarkası Volisi
40 — üsküdarda Mumhâne Volisi
41 — Üsküdarda Çöplük Volisi
42 — Üsküdarda Dcreağzı Volisi
43 — Üsküdarda Şemsipaşa Volisi
44 — Çengelköy Vapuriskelesi Önü Volisi
45 — Çengelköy Karakolhâne Volisi
4G — Çengelköy çöpiskelesi Volesi
Yukarı B u z u la balıkçı köyleri 47 — Göksu Kapaklık Volisi, Göksu Lle •
(Mchı»«d Eşref m erhum un İrtonbul hMtUsından) Kandilli arasında
m/group/merakediyorum
E .U 4K BALIKÇILIK — 1608 — 1STA.VBCT.
48 — Göksu Volisi, kasır örnindt halk s a iri V i c J Hoca m erhum Balıkçı mad
49 — Kteesllı Volisi. Ç ubuklu kovu ile desi için de j u sa tırla rı y a îm ıştır :
B unınbağçe arasında «Olla balıkçılarını yakın d an lam dım . Bi
5 0 — Burunb&ğçe volist. K oznllı ile P a r e r sand alları, büyücek b ir tek m ece k ad ar ol
$abahçe*/ a n s ın d a ta k u tu ları v ardır. Bu kutu tâ b ir edilen küçük
51 — T oplaş Volisi. T opla? Ve H araeabu san dık ların içirt de se k il kattan on altı kata
run dalyanları arasında k ad a r ö rülm üş o ltalar, h e r oltaya m ahsus ig.
52 — İn cird i bi V olisi neler, iğneleri parlatm ak için civa gişesi, eti-
53 — Baş voli nin ıslaklığını silm eğe bez, sünger, o luların
54 — Dipocak Volisi ucundaki m isinayı s ilip parlatm ağa ince ki-
55 — -Erik Volisi ğıd, lim on k âğ ıtları, b ir d esti su , sandalın tu
56 — KapUıınbağaUşı Volist yunu atm ağa ve tu tu la n balığı s u itin d e bu
67 — Sığ Voli lu nd urm ağa m ah sus Çam çak tâ b ir edilen bir
'5 8 — Serviburun Volisi nevi büyük ta h ta nıaşraba. su ü stü görlilüp de
Bu yedi voli y eri U m uryeri D alyanı hu- alınabilecek b ir m ad d e için kepçe denilen ve
dudlan içindedir. y u k arısı aşağısından d aha genişçe ürülm iif
balık ağı m am ûlâlın dan b ir âle t ki aşağısı
59 — Kavak Volisi
ham si balığı yuk arısı uskum ru, palam ut ve
60 — Macar Volisi
Bu ttû voli yeri Aoadoiukavağı Dalyanı em sali b alıkları alm ak içindir; b una hamsi
hududu içindedir. n e / d erler.
81 — Gökkaya V olisi «O ltacılarda h e r m evsim balığına mah
SZ — Pilburnu M anyat Volisi su s â le tle r v ard ır. K ışın Ç a p ari oltasi kullan
8 u iki voli yeri F ilbru nu D alyam hududu d ık la rı v a k it su y u n ak m tıst, ku v v eti ve balı
içindedir. ğın dişin e yân i yiyişine g ö re onbeşten yirmi-
beş, otuza k ad ar iğ n e donatıb oltayı salıve
63 — Poyra z Volisi, P o ym kfiyü Kalesi ile
rirle r, gördüğüm üz veçhile kandille donatıl
Filburnu arasında
mış gib i balık çıkar. P alam uta, oltanın ta
64 — SoğanarJas! Volisi, Soganadası D al
ham m ülü ve balığın kuvvetine göre ign* ye
yam hududu içinde
rin e zoka, ve zokaya n e siyah ne beyaz alaca
(Bütün bu voli yerleri isim lerine bakınız). lıya m eyyal hindi tiiyünü zokanın dış kısmııu
İstanbul A n siklopedisine d e fte r d e f ts r , örtecek tiercede ta k ılıp a ta r çek er a ta r çeker
to rn uf tom ar h a tıra v e notlaT tev d i e d e re k ki, arlık balığın saldırışına g ö re çekilir. Tüyü
ra h m e ti rah m an a k av uşm uş olan Ü s k ü d a rlı hamsi ve daha ufak balık üanniyte kaparken
Limanda sandallardı»
(Hcafm : ftl. Ki ^//groups.google.com^
— ım — B A L IK Ç I. B A L IK Ç IL IK
iokayı yutar: «zokayı yuttu» darbım eseli mes dalla basılı b ir vasıla ile sandallar arasında
turdur. Torik de böyle tutuluyor; gür<1üj?ümU2 dolaşıp palık iftira eder. Ya balıkbAneye veya
bir küçücük sandaldaki altmış yetmiş kiloluk hut başka bir m üfteriye devrederler. Sandal
balıkçılar, ikiyttz elli kiloluk Orkinos balığını cı balığı kendi vasıtası ile Balıkhineye nak-
tutuyorlar. B ir torik balığının karnını yırtıp letse daha fazla İstifade eder, lâkin tutuş de
sırtından ensesinin dibine yani kulaklarının vamlı olursa bulunduğu noktayı bırakıp gi
yanından çıkarılmak üzere hususi surette yap demez, gitmese yük çoğalmıştır, mahalline
tırılmış büyült zokayı takarlar, yine k am ım göre tehlike de melhuzdur, gitse tutuştan
dikerler. Bu a™ çıkarken üç arkada} olması olur. O ltacıların sepetçilik ve paraketseUİUe-
«• hepsinin dirice olması şarttır. Orkinos yemi ri de vardır. Sepetçilik Istavrid, izmarid, İs
vutunca — bu avda olt» yerin e ip ve İngiliz takoz, gelincik balıklarına m ahsustur, sepeti
sitiıoi kullanılır— yol ister, yani sandalı a la her balıkçı yapamaz, o da ayrı bir sanattır.
bildiğine sürükler: meselâ Ü sküdar. Beşiktaş «Sepetler, üstünde tabla kapak, altı bir-
arasından Haydarpaşa.. Modaya k ad ar götü r buçuk karış kadar yukarıdan açık, Vırer met
düğü vakidir. B alıkçılar balığa tâbi olup itil re ara ile birbirine bağlanır. Oniki sepete bir
nskleri boşlar, aksi takd irde devrilm ek m u Tonoz derler. Livar denilen büyük bir sepet de
hakkaktır. Hayvan y o ru lu p da durunca İki tutulan balîklan için e atıp denize salıverilmek
hattâ üç zıpkın vururlar, Bu âletin u ç la n ete şartiyle muhafazaya hizmet eder. Sepetçilik de
girince çekerken açılır n e kadar cam yanar ki sandalın kıç tarafına tonozları İşine göre is
koca hayvan takatten düşer. Y ukarıda arzet- tif ederler. Şubattan ağustosa Kadar İmtidad
tlfialz hamlelerden daha Kısa ve daha kuv eden bu kabil işde gelincik, İstakoz, çağanoz
vetsiz bir iki hamle daha yapar, nihayet tea tutm ak İçin sepetlerin içine ekmek ve kepek
lim otur; sandalın yanına b ağ lar getirirler. ten yuğrulm uş to p halinde hamur konulur.
Oltacılar, mevsimine göre Kızıl A daların arka Bir kişi kürek tutar, bir kişi kıçtan sepet sa
larım» Yalova yakınlarına, Sedef adasına k a lıverir, y ahut iki kişi çeker, bunlar da ayni
dar avlanmağa g iderler, geceyi Sivri adada oltacılar gibi p a n taksiminde hoş, nahoş Mr
geçirirler. yol tutarlar.
«Oltacıların hep « P a ra k e te ciler yirm iden, otuzdan y et
sinin sandalları yok miş seksen kulaca k ad ar b ire r sere ara ile
tur. hattâ bazılarının m isinayı iğnelerle donatırlar; barbunya tu t
oltası dahi yoktur, m ak için yem istavrit balığından takd ir. 1z-
sandal sahibinin olta m arid, Istavrid, İstakoz için batak kum luklar
sını kullanır, yalnız dan k u rt çıkarılıp takılır, mevsimi de m art ve
denize çıkıp icrayı nisan ay lan d ır.
san'at olunamıyaca- «Paraketeyi akşam dan oldukça
ğından sandal sahibi lâğım — yakın b ir yere salıverip sa
yanına bir arkadaş bahleyin alınır. Bu iş de yalnız bece-
alır, biri kiirek tu ta r rilem eyip iki ü ç kişiye ihtiyaç göste
biri balık tu ta r, tş rir; zira hem k u rt çıkar
olursa itç a rk a d a; çı mak. hem yem parçala
t a , Hakkın İhsanına mak, takm ak, bırakm ak,
can gözünü açıp çatı çekmek, tu tu lan b alık lan
şırlar. Sondal sahibi çıkarm ak bittabi! yalnız
insaflı bir adam sa a r olamaz. Söyleniş» güre
kadaşlarından sandal kırlangıç babğı hu çeker
kirası almaz, aç gözlü miş, b ir çok oltacı ve ad
b e bir pay da san d a cılar körlükle tutulanı de-
la çıkarır. Balık faz nlze a ta r, 1920 -1023 ara
la çıkmağa başlayınca sında Çenaclküyünde ölen
madrabazlar da çoğa A hirkapu sAbUinde e lta balıkçısı p ırp ın o fla n Yuvan Reis bu m erham et
lır; motorla, san (ite sim ; F . A*) lilerden idi.
flroup/m erakeGİiyorum
JALIKcr. B A U K C IU K — 2000 — ISTAJSBtl
«Manyatcılık: Şehrimizin Anadolu ve torbaya yakın kurşunu fazla yer. torbanın ağ.
Rumeli sahillerinde Evkaftan isticar edilmiş zını sıkıştırır, balığın ağdan çıkmasına mey.
yahut vaktile bâ fermanı III bir kimseye Ihsan dan bırakmaz. Batıklar çavalyelere çıkarılın
buyurulmuş voli mahalleri vardır ki kiracı ca madrabazlar mtlzaycde ile alıp dükkana,
vc sahipleri kendi m ahallerinde İcrayı ian ’at mahalleciye verir. Manya lc igrib dahi derler.
etmek hakkını haizdir: açıktan b ir kayık ge Akşam olunca para pay edilir. H asılilın ya
lip de orada voli çevlrenm . yani takım ta k rısını ağ vc kayık sahibi reis alır, ya ruınt taı-
lavat tailalariyle gelip de hiç b ir reis o nok faya taksim eder. Eğer reK mal u h ib i de
tada a | salıverip balık tutamaz. Devamlı d e ğilse, iki pay alır.
nilecek surette kendi yerinden balık u z a k l a •A lam ana: kıyılarda i ; yazın gelmcıiyl;
j ir da diğer b ir mahalde tekasüf ederse azalır, hiç gibi k alır Manyat sahibi taifa dd-
kayığını alıp oraya gider, m isafir sıla tı ile zcr. ağlarını tam ir eder. B alıktı ıstılah ın a
bir s elim verir, kendinden evvel sokulmuş ka lam ire m eranıet derler. Olduğu yerden açılır.
yıklar varsa sıra ile b irer voli çevirirler. O K avaklar, K artal, Adalar, Silivri her ne ise gj
voli yerinin sahibi isterse m isafirlerden hak der. Lâkin bu gidiş manyata benzemez, tayfa,
namı ile münasip bir para alır; lâkin almaz nın komanyası sahibine a iddir. Balık tutulur
lar. bugün bana ise yarın sana darbım eselince sa İçinden m asrufatı alır, kader yardım elmez
gün getir herkes birbirine muhtaç o!ur kazi de yüzü gülmezse masarifat havaya gider;
yesini düşünerek yine buyurunuz kelimesiyle u şaklar da çalışır, yediği kuru fasulye ve iç
uğurlar. Manyat dero ei kendi yerinde avla tiği çorba ile kalır. Alamana abları, manyatda
maktır. 6 yahut 8 taifa b ir reis, b ir kıç yol kullanılanların başka tü rlü sü , daha büyüğü
daşı (palacı); kıç yoldaşı dümen kullanır, ağı dür; Çünkü açıkda çevirmek vardır, Kayığm
denize atm ak vazifesini görür;, kayığa biner. b a; Oturağına dikilen bir direğin tepesinde
Kayık kıyıda bağlı durur, hep birden küreğe gt)ıcil balığı hab er verir. Gece avcılığı oldu
asılırlar. H er volinin kendine mahsus çevri ğundan a'teş yakılır, balık sokulunca hemen
lecek bir hududu v a rd ı» yarım d a ire çizerek ağ denize atılır; ag a ltta n torba gibi biiziilür,
ağı döğer. Kıyıda taifa ikiye a y rılır; çekm eğe çekerler.
haşlarlar Torba görününce yavaş yavaş, b ir «G ırgır: çifte kayık ikisi birden ağları
birlerine sokulurlar, o sayede m akas denilen s a lıv e rir, b u nların a fia rı daha b ü y ü ttü r, da
ha d erin sularda çevirir
Y apılı; t a n ı ile b ir ıiıe-
kas gibi ağlar suyun
içinde b irbirin e kilitle
nir, m utlaka tu tar, balı
ğa rastlayıp da kaçırma-
sına lmkSn yoktur. Tay
faları daha çok, masrafı
daha ğ ır ise de Hurla ih
san ederse k i n da o nis-
bette fazladır.
«H er iş mevsiminde
geçtiği gibi balıkçılık da
mevsimin! gözler. Hava
K aradenfzden esmeğe,
biraz kışlam ağa haşla
yınca m anyattılar, olta
cılar, «Gönder Allahını.,
çoluğu çocuğu ile gön
der.’..» diye dua ederler
Bir iki gün doyuracak
derecede çöplenip açı
http://groups.google.co
^İKLPFgPfH — 2001 — BALIKÇI GÜZELİ
lırlar. Baskın bir havada maazallahütealâ. BALIKÇI GÜZELİ — Divan ve halk ede
saodal batar, kayık kapaklanır- olta kopar, biyatında esnaf güzelleri şftnınd» gazeller,
ag parçalan^* Hava iyice sakinleşinceye kadar şarkılar, aemâiler, d estanlar yazılır ve «şeh-
kahve köşesinde ispinozladırlar renglz> adı verilen müstakil şiir mecmuaları
«Bir de balıkçı uıânisi hatırlarım : tanzim edilirken U tanbiılun balıkçı güzelleri
Allım »rb a de unutulm am ıştır; nasıl unutulabilirdi kİ,
A? f t r l t r . b rd e n k o p a r ır, iııtıılm az zorba b a lık balıkçı, gece ve gündüz, yaz ve kıç deniz üi-
Ujlıb-ıNb sonatı d o ğ ru s u z o r b u t u l ik ...
tünde, hayatın en çetin m ihnet ve meşakkat*
«Bteİm U sküdarın en m eşhur voli yeı1 lerine göğüs geren bir kahram an tipidir; bo*
Semsipâ§a Medresesinin önüdiir. Burası bizim yu bosu ve yüz çizgileri ile erkek güzeli bir
çocukluğumuzda m aru f K aday ıfa Hacı Hüs nevcivan balıkçı, başka geçim yollarındaki
nünün voli yeri idi. Kendisi dükkânında meş akran ve em sali arasında güneşin, acı deniz
gul bulunduğundan arada b ir uğrardı; kayığı suyunun ve sert rüzgârların tavladığı, kızıl
Agop Reis idare ederdi; burası bâberâtı alışan ba-kır derili b ir şehbaz ve şehlevenddir. . Ba
kala kala Hacı H üsnüye kalmış; yabancı k a yüze ve vücuda içinin icâbı ekseriyâ yalın
tık fa>^dalanamazdı. Balığ'ın çok çıkdığı gün ayak, sine üryan, h attâ y arı çıplak u ç an bir
lerde misafir sıfalt İle g elen ler nöbetle b v kılık, kıyâfet de ilâve edilince, dâim a güzel
voli çevirir, rezzâkı âlem in lû tfu nd an nim et- liği ve kuvveti ve m erdliği öve gelmiş şiir
leııÜp giderlerdi. elb et ki balıkçı güzellerine kayıtsız kalamıya
«Tanıdığım nam lı olta balıkçıları A rab çaktır.
Salâhaddîn (1950 de sağ). V erem Cem il, Mah Sâdi Y aver A tam an 1954 yılında *Esn?f
mud ve yeğeni İsmail, K ekem e N u ri (1950 de T ürküleri» a d ı ile neşrettiği risfley e balıkçı
sağ), kardeşi Horoz Ali (1950 de sağ), T a ta r güzeli için de b ir k ıt’a koym uştur:
Nuri 1.1950 de sağ), Sâim (1950 de sağ). Sarı
Balıkçı güzeli Allah em ânet
thsan (1950 dc Sağ), Küçük A hmed (1950 de A ğ lan d ü şen e eğer k n in e t
sağ), Ziya Bey, Süleym an Bey, A rab H aşan, Bahkpaannda kapar kıyâmet
Yerebatanlı Küçük Ati (D oğancılar tu lu m b a Deryi sedâ olur fikir senftra
cılarından}, Paşalı H alid. K ıprışı) M ustafa.
B en zerlerine bak arak 32 yabud 36 kıl'a
Todori, Çolak Osman.
olacağını tah m in ettiğim iz m albû b ir «Esnaf
Hepsinin hısiı, acarı K ekem e N u rid ir. En
G üzelleri Destanı» vard ır; bu destanın elimize
soğuk ve sert havalarda, san k i tem m uz ayın
geçen nüshasının a lt kısm ı m aalesef yırtılm ış
da imiş gibi ceketi, m uşam bayı a ta r, y ü n fa-
ve kopub kaybolm uş, ancak İlk 19 k ıt'ası kal
nilâyı da çıkarır, te n fan ilası ile denize açılır.
m ıştır; çok aradığım ız halde tam oushass bu
En şiddetli soğuk, e n d eh şetli bo ralard a hiç
lunam adı İlk kft'a m ukaddim e m âhiyetinde
bir balıkçının denize bakm ak bile istem edik
olup g e ri kalan k ın a la rd a n h e r biri b ir esnaf
ler! zamanda balığı bu lu r, tu ta r, g etirir. K a r
güzeli şânındadır, on sekiz güzel sahhaf, kâ
deşi Horoz Ali, m etanetle cesa re tte N u rinin
ğ ıd a , bakkal, balıkçı, aşçı, fırıncı, berber,
dengi değildir. kahveci» m utaf, yem işçi, halıcı, tulum bacı,
«Çolak Osm an da oyle bir çolak id i ki. hakkak, tü tü ncü, m ahallebici, saatçi, kasab,
saf kolu koltuk altına k a d ar yakın bükük, kalaycı ve d ülg er güzelleridir; şair son kıt’ada
parmakları noksan ve bükü k , fa k a t so l kolu m uhakkak k i kendi adını da yazmış, söylemiş
sağlam, yalnız başına oltasını ö re r, k u rd çı olacaktır. Bu destanda B alıkçı Güzeli şânm da-
karır, sandala b iner, iskele açığında balığını
ki kıt'a şudur:
tutar, ipe dizer, çarşıda dolaşıp bizzat satardı.
«Bu satırları yazdığımız sırad a eskiden faltltr» gözeli salıvirîr ajj]
ebil oltacılardan olub hayli kocamı». balığa G ünün erir yüreğinin ya£ı
Y ıpratır deniz pek tez geçer {aiı
çıkmaz olmuş İrfan Reisi, Hım hım O sm anı ve T m ider â ç ık ı takar olby««
Uzun S an Hüseyin! de hatırlam ak lâzımdır;
irfan Reis ığn b sahibidir. Hımhım Osmanla Bâsın h âtıraları zengin olan m uh arrir
Uzun Sarı Hüseyin d e İrfa n R eisin ağ roera- M ünir Süleyman Çapanoğlu bu destan hakkın
meteisi (tamircisi) bulunm aktadır.» (Vasıf da bize verdiği kısa bir noida «Rûmi 1337 (Mi
Hiç. not, 1955). lâdi 1921) de çıkm ıştır, Âşık RÛzi*nin esefidir»
m/group/merakediyorum
BALIKÇI GÜZELİ — 2002 — tSlANBUL
Kayıklarda dalyanda
C fçer ki; fle y u
Kâkülünü savurur
Karadeniz poyra»
Ajik* yâri sâdık
Bllnteı cilveyle nazı
Merdânellk yolumla
Y ukarı Boğazda b ir ba|ıkcı tipi
Mnhabbetİn dllbâa
( R e s in : Sabüıa Bozcalı)
N ta t \sn\£t fAattştur
Alnında altun y a s M evttim «nottum , belâm ı b u ld u n
E re n d i» bir vahşi yâre tutuldum
Uymamaktır «eytana
Geee gündüx niyazı Dinleyin y ârinim kıssadan b is tt
Başın derde n » ı] sokar M r k in se
Kılar luüaltimanları
Be* vakiıde namazı K asdlın cayır çem en seyri! tem ftfl
vSanyara çittim ne getdl baya
fsâ kula UBUlmtf
KUis»yJ& papazı Dalyan k a rp u u n d a b ir kabvehâne
Gö*tü ahbab a ra r kabre bekine
Kalbi pak almak iterek
öpmeğe dlta&Tâzı B ir mahbııb siıretll m elek ılre tll
* Verhlne miioâslb a y alı eli
Kim ki Hakka kâaildir ÂfjkaaAe nâzik aohbcl muhabbet
B u civana jn&lldlr Dirilin bir gekerleb bulunun elbel
Dünya a h n t âşıklık
Lebîderyâde *1 kahveye g ird i*
Sm AIh b i Dilidir
Cümleye âşıklar « lâm in verdini
Geçen asır sonlarında Islanbulda derbe- BalıkeıJcr JmJ* k a b re aftkkâat
derâne ve kalenderSa^ bir hayat sttrdttgü. an* A f m e re m m t id»r pfrft cM m
iaştfan SivaslI saz şâfrl Âşık İbrahim ki Üskü G ördüler raU rtu elinde «an
darlı Vâsıl llocaum rivayetine göre bir ara Bildiler KSrofla a ra r Ayvazı
http://groups.google.c
jtffjfL/SFEblSÎ — 2003 — BALIKÇI KAHVEHÂ.NCLERI
■nVnrouD/merakediyorum
KALIKÇI K^YIĞf — 2004 — tSTAftBln.
1046 yazında Samatyıda Haşan Efendinin inşa edilirler İki çifteler uzatma, barbunya «e
balıkçı kahvehAnesini ziyaretimizde. yukarı batırma ağlan ile balık avında, tek çifte
daki satırlarla tasvir edilir bir yer olarak bul ler de Çapari, parakela ve olla ite balıkcdıkU
muştuk: sakatı matruş, beyas pus bıyıklı, göğ kullanılır.
süruin gür beya2 kılları flldikos fanilasının Bibi.: K. D tvrrijan, Balık »« Balıkçılık
düğmeleri çöaük yakasından taşmış, başında KAMKC'I KM’VES) — İstanbul v« civarı
beyaz bir mendil bağlı, sağ kolu ve iki elinin balıkçılarının kutlandıkları ağlardan sibil ağ
kırı; kın$ olmuş üstleri dövmeli, pantalon lar nev'ine girer. Ağzına ekseriya demirden,
paçalarını İncik kemikleri üstüne k adir kıvır- bazan da ağaçdan yapılmış bir çenber takıl
mif güzel bir ihtiyar ite karsısında güzel bir mış ve ağdan örülmüş bir torba olup çenbe*
gene, tüysp? yüzü yanık esmer, koyu kumral rine rabtedilmiş uzun bir sap vasıtasiyle kul
yosun yosun gümrato saçlı, gövde bele kadar lanılır. B&zılarınin çenberi mtidevver, bizıla-
çıplak, elleri ve çıplak ayaklan on altı onyedi rıutn da yarım daire olur, kepçeler, çenber-'
yaşının ölçüsüne ni&betle çok daha pençeli, terinin şekline, torbalarının büyüklüğü ile ağ
iri kıyan, ihtiyar peykede, oğlan bir tahta is* göçlerine ve tutulacak şey1» göre başka başka
kemlede, ağ tâmir ediyorlardı. Kına renkli ağ. isimler alır.
peykinin üstüne konmuş, gevrek vc ak,cı Wr Kepçenin çenberi 40 - 50 santimetre Ça
Ubek, bîr parçası, iki merematcınm ayakları, pında ve miidevver olursa, torbası ufak fakat
dizlen ve elleri arasında gerilmiş, güzden geç- alkarna torbasının siciminden Örülmüş ise
iniş kısmı yerde, iskemledeki gene balıkçının «midya kepçesi» denilir. Bu nevi kepçenin
sol ayağı onların arasına gömülmüş, güzel çiz cenberinin (Ut kenarı keskin ve alt tarafı de
gilerle ibtizile düşmemiş renklerle temaşasına likli olub. torbası çenbere bu deliklerden rab*
doyum olmayan manzara idi. Kahve ocağının ted itmiştir.
üstünde maskot olarak e) kad ar. küçük bir ge Torbası ince iplikden yapılmış ve gözleri
mi -çapası yılmış, bir duvarda da camlı çerçe pek küçük olan kepçelerle karides tutulduğa
ve İçinde eski «Neemi Şevket» korvetinin kâ- için karides kepçesi denilir. Bunların çenbe
ğıd kıtığı ve alçı ile yapılmış kabartma resmî ri de ekseriya yanın daire şeklinde olup tor
vardı, Arab Selim adında bir sanatkârın eseri ba, çenbere bir sidm le düz ilmikle rabtolu-
imiş, «kırk yıllık şeymiş* demişlerdi. rnır.
Bibi.: RİSK W M uaafîrr Esen, Gezi Nfltu. Ağlardan balık çıkarmak, olta balıkçılığın
B A LIKÇI KAV İĞ İ — ts U n b u l s u la rın ın d a büyükçe bir balığı sandala kolay almak, ve
sair İşler için kullanılan orta kıt’ada, ağzı mü*
d%vver bâzan beyzS, torbası ince iplikten ya~
pilmiş ağız çenberi ağaçtan veya demir tel
den bir kepçe vardır ki «el kepçesi* denilir».
B İbl.: K. Devedjaıı, Balık ve Balıkçılık.
BAUKCILAH — Tevflk Fikretin iki şiiri
bu adı taşır; her ikisi de balıkçıların geçim
Balıktı kayığı yolunda çekdikleri acıları, mihnetleri, balıkçı
(Herim : K. Dcrtrİyandan)
nm merd ruhu, hayatı istihkarını; vücudu
pitoresk süslerindendir; Boğazıçin-
de, Adalarda, Anadolu ve Rumeü-
nln Marmara sahillerinde, denizde
İken de, karaya çekilmiş iken de
bir çok ressama model olmuştur,
îkl ucu sivri, arka tarafı daba ge
nişçe bir kayık olup dümeni, yel'
keni tentesi de vardır. İki çifteleri
dokuz metre boyunda, tek çiftleri B ılık n Kepçelen
de yedi - dokuz metre boyundu (Resim : K. Deveriyaadan)
http://groups.google.cor
•’KİOP£&ISt — 2m BALIKÇILAR
yıpratan. insan giicdnÜM (ton haddindfe gayret Siyah kabırr*awım.. Alı açlık. »b Gmld!
lerine rağmen faJcrü zûrûret içinde geçen ha- Krnarda bir t**ın UıUinde bir hayiH aefld
raliannı terennüm eder. Kllyla engini j&yA IfArre ryU ycnk
iHyrırdu: «İtiydi, tiailhlıı t, d ib a la r d a . rW H »
Büyük şairi baş eseri Rübâbı Şikem deki
Y'trlir ta v tllı kırık icknrrlk, yürür, «Yürümek.
yerlerine göre bu iki şiirden birincisi, b\zo N a d b l n 'M r bıı’.. H âli n<toun kenarda., yitril!»
öyle geifyor kİ, sanatkârın Sorvetiftinunda Ylirlir fu k ıl »ulann btfylr luthrl «Iddrilne
Inüşar elmıs bâzı manzumelerinde olduğu gi Nıwıl latam m til İdcr m kl, h»*!* bir c^koe?..
bi. garb ressamlarından birinin bir tablosun )>*Ab uffikda. kiMİJn evdo muhUDr.. iriliyor.
dan miilhem olarak yazılmıştır; tstanbuldan K pfurda ü f flcccllk b i n Inllzinyle,
dışarıya hemen hiç çıkmamış, hattâ ömrünün UtUUn felâketinin d ırta ! hnirlyl*.
T rhi, k a r e d e bir t^kne karam ad a peder.
büvüfc bir kısmını evinde ve yazı masasının
L'sıktLı bir yeri yum rukla jcfoirrib jtülUyor.
basında geçirmiş olan şairin o çetin balıkçı Yürlinıle Jtiryell, munllm, hnAak *lk*yrtler
havalım yakından tanımış olmasına imkân
yoktur; Rumelilıisanndaki Asiyânından da İkinci şiirinde Fikret bir sosyalisttir: ce
ıft : Aşlyan) balıkçıları yutan ucu ufukda mili- miyetin aşağı tabaka i n s a n l a r ı m yüzleri gül
hış âcniıl görmek mümkün değildir. Fakat düğü halde içleri kan ağlıyan, vazifeleri se
biz, ktjnbullu Fikretin bu şiirini okurken ts- yircilerini güldürmek olan soytarılara benze
taubuhin Karadeniz karşısında ve Kilyos ba tir.. Hayatını namuskârâne fakat muhabbet
lıkçılarını tahayyül edebiliriz: Bir dram kar le kazanan, kazandığı da bir Lokma ekmek
şısındayız; ihtiyar ana hasta, ölüm döşelinde olan bu insanlara örnek olarak balıkçıları
dir. dinarda fırtına vardır, deniz kudurmuş- seçmiştir; iki kıt’a olan bu şiirin balıkçı ha*
dur: delikanlı oğul, tecrübeli ihtiyar babasını yatım lasvir eden birinci kıt'aju fiıdur
evde tasta kadının yanında bırakır ve sa Açık ı»4âdütnü rm v jrl kahre sineleri.
bahleyin balığa tek basına çıkar, fakat geri B irer kayıkdan ibaret bütün luui»eteri.
ffltomo. Sahilde İlç gün üç gefe evlâdını bek Rircr kayık «e lik e n m n bir İblİylcı aeMt;
liye» ihtiyar balıkçının devrilmiş, boş kayık Şu b ir bıyıklı; jaıuk yftıIfi aiiyiaı h v it
— H1 Ikrer atlarının her telinde zehri n e m li—
karşısında duyduğu acı, cinnetdir: Niçin, soran, hm tabaata?* dmre katlanıyor
— Bu((öd bçb yine cvlâdlanm, diyordu peder. Xasû. ite biate «o ıtiHâbı {fıuwb (gütıhav«7<.
Bu«âı a p t yine: likln ynnn, Daıid Merim
BALIKÇILAR (Türk resim sanaündul -
Stfer bir n dahi sakinleşir.. ıır çâre, kader
Erkek güzelliğinin ve kuvvetinin timsali ba
— H&yır, n l u ne kader t ^ k u n «Usa İ n giderim. lıkçı tipleri, balıkçıların ooşduğıı zamanlar
Diyorda oglü, y ano sen b it az. ninende « tu n
amansız denizle mücadeleleri, balıkçı muhit
Zıulbcık yitir k*c gündür îşCp k u l a .......
lerinin renkli, canlı, hareketli manzaraları- ka
— O lu n yıkları, ağlar, pitoresk kıyafetler, yeryüzünün
Bir «2 da Mn çalış o i l ı » , b ir a* da m c tb tlı;
denizle ilgili her köşesinde olduğu gibi biz
Sinen batan, iki atMcia M« a rtık «İMİlyiz....
de de resim sanatının ve bilhassa klâsik res
Çocuk düftiodfi, sjklyEtli b ir n u t ı h : — T a klz. min çok zengin ve tükenmez bir ilham kay
Y> kft nutl yafanın ab ölfinnıb?. nağı olmuflur; büyük ekseriyetinin yaşadığı
Bâlâ belde olduğu için ressamlarımızın kalemle,
Ö M rtj gürleyerek t itr e m iş b ir ordu gibi sulu boya ile, yağlı boya ile yaptıkları desen
W fcr4i ılk lii binlere* dalgalar aaaibî ve tablolarda tesbit ettikleri de umumiyetle
— Yarın Ma fcjlan güm 4a$mad»a lu m la rsu ı; İstanbul ve civan balıkçılarıdır. İstanbul ba-
Sakın yedeli Mr u ip. m antar almadan ü itn e ....... likcılariyle yalnız Türk ressamları değil» ts-
*Çiöea yelkeni, biç bakma, «jm s d i vam u, tanbula geimiş, bir müddet Istan bulda yafa*
x 9 ık «ocuk gibidir, o y u y o r mu, kayd etw e,
Unkutıma keyfine; yahut tetik bntan. *W mıg ecnebi ressamları da alâkadar olmuştur.
kadıo Ubldir. h k l u u u k «laıat lift Ressamlarımız arasında da balıkçı tiplerinin
Adetâ âşıkı alan Ziya Beydir (B .: Ziya Bey}-
Bu sanatkârın «Balıkçı Çocuk ve «San-
itökerkea a yahnz, bir n k i te k n e c in
ftiftlmlti, H û , çUrBk ipleriyle uğraşarak
dalda Balıkçı* adlarındaki İki deseni İstanbul
İkrUyurdU; d t t b ayni şiddetiyle şın k Ansiklopedisi sahifelerine Sahıbo Bozcalının
^•fak dİgOb eziyordu k ik o e le k o fa lu kudretli kalemi Ue nakledilmiştir; Ziya Be-
n/group/merakediyorum
http://groups.google.co
/n m ı ın/merakediyorum
% A U K C IlA ft LONCASI SOKAĞI — 2008 — I s t a K B i'L
BALIKÇILAR L O S C A S l S O K A Ğ I _
1957 den so n ra genişleyen ve hızlanan im ârda
tumanı en kaldırılm ış olan İstan b ul B alıkpaza- BALIKÇILAR
n n in m eşhur sokaklarından biriydi; Em inönü ıo | w | /J> ~l
M eydanı tarafın d an B alıkpazarı C addesiyle <
ıe
gelindiğinde 1634 B elediye Ş e h ir R ehb erin e o ^ -
göre sağ kolda dördüncü sokak, 1936 d a Y eni »T l S
Camiin Bnü asılarak m eydana geniletildiğin- >
«<
<te ikinci sokak; iki dirsek y ap arak B alıkpazarı
Caddesiyle B alıkhâne Sokağı arasın d a u z an ır H
rl
dı.
1952 de çizilmiş o lup b u n o tla rın y a n ın
BALIK P A Z A R I CAD DES İ
D.
da bulunan krokiye göne so kağın m anzarası
bu sokakta y etm iş sen e (alıçm ış A şçı B aba Bahkcıtar Lonran Sokağı
Istelyo’aun riv ay etine g ö re o ta n h d e şöy le
idi; cadde kavuşanından g irilin c e sağ kolda; 5 — T o h u m cu U risto , m eyhâneci bulgar
B o ris K ov açef’in b ab ası. B u ra d a daha evvel
] — K apusu B alıkpazarı C ad d esind e, ka-
B u lg a r A n a sta sın k a h v eh a n e si v ard ı; kopuk
dundenberi B alıkpazarm ın e n n a m lı b ir pas
y a ta ğ ı idi. 6 — B u lg a r B o ris K ovaçef’in Mey
tırm acısı İdi; son on yıl için d e e lle r d e ğ iştir
h a n e si (B . ; B o r in a M eyhânesi). Yarundiinya
di bir ara d a k u n d u racı oldu. 2 ve 3 — Y em e
B arb a tste ly o n u n so n g ü n le rin d e aşçılık yap-
nici N iko ve yem enici L im bo , belk i yüz y ıld a n
(azla yem enici olagelm iş ik i dü k k ând ı; gem ici, d ığ ı d ü k k â n . M eyhaneyi B o risd en evvel uzun
kayıkçı, balı&cı, çeşidli sey yar esnafla tu lu m b ir m ü d d e t b a b a sı H risto işle tm iştir; Hristo
bacıları ayaklarına g e çird ik le ri y e m e n ile ri te r b u ra y ı Y a n k o a d ın d a b irin d e n d ev ren almış
cihan bu ik i dükkândan a lırla r idi. E ski b ıç tır . Y a n k o d an e v v el d e m e şh u r gedikli mey-
kınların, yeniçerilerin g iy d ik le ri «G alata y e h â n e le rd e n « Z indan» b u ra s ı im i;. 7 — Barba
menileri» en son bu d ü k k â n la rd a d ik ilm iştir. L e o n u n ra k ı ve k o n yak im alâth an esi; Barba
4— Sonattı «T ünel tç k iii L okantası», sah ib i ts - Iste ly o b u m ü e sse se n in iç k ile rim piyasaya
plro; lspiro bu sokağa y alınayak, y a rım p abu ç h a n g i isim a ltın d a v e rd iğ in i hatırlam ıyor;
kahveci çırağı olarak gelm iş (İS n u m a ra lı «daha esk id e n b ir b ü y ü k m ey han e d e burada
nota bakınız), p a ra sahibi o lu p b u ray ı satın im iş» d iy o r; biz S iv aslı Â şık İb rah im in Balık-
almıştı. Eskiden gaayet m e şh u r M ihyoti'nin p a z a rı D e sta n ın a g ö re , bu b ü y ü k meyhane
meyhanesi idi. A slı K um anyada îb ra il k a sa n in « C e llid M eyhânesi» olm ası gerekdiğini
b a sı ro m ların d an olup o n ü ç yaşın da B alık- ta h m in ediyoruz. 8 — V a ag e lin Meylıânesl.
pazann a gelen ve fevkalâde d ilb e r b ir yüze 9— Y em enici H aralâm bo ; e sk id e n b u dük
sahib olduğu için «Y anm dünyâ» İS kabı İle k â n d a F ilîp a d ın d a m e şh u r aşçı vardı. 10—
şö h ret bulan, son yılların ı da, 70 - 75 y aşla U an av .
rında, yine bu sokakda B oris'in M eyhanesin
Y in e C ad d e k av u şağ ın d an girildiğine
d e aşcılıkda geçiren B arba tstely o o şöh retli, g ü re so l k o ld a :
çocukluğunda M ütyotinin M eyhanesinde ateş
oğlanlığı yapm ıştı, M ihyotîden evvel de b u ra 11 — M ezeci Koço, m inelkadim mezeci
sı m eşhur «H ançerli M eyhanesi» im iş; H a n d ü k k â n ı idi, 12— T oh um cu V asıl; eskidea
çeri! a d ı da b ir ateşoglam nın lâkabından ge ir i n l i A li a d ın d a b irin in tü tü n c ii dökkâM
lirm iş. B arba Istelyo M ihyotide çalışm ağa idi. B arba Istely o şöyle an latıyo r: «Benim
başladığı sıralard a b ir gün üç K efalonyalı çocukluğum da da tü tü n c ü id i; sahibi y i
gemici - to rs a n , m eşh u r ka&tll, şakı B ıçakçı n e A cem di, eşkiya .kılıklı adam dı, tütüncü
Petrlyi b u rad a basm ışlar, kaçacak e n kilçOk adı altın d a e sra r kaçakçılığı yapardı, »dini
b ir delik yok iken şerir, peşine düşmüş olan hatırlayam ıyorum , g üzel g ençlere düşkündü:
dev gibi ko rsan ların üçüncü de y ere sererek m em leketlisi Aliyi y a n ın a çırak aldığında Ali
kaçm ağa m uvaffak olm uş (B.: P etri, Bıçakçı).
K t ı f r y ) y 3 a t > ^ B ğ t e a‘c 6 m
■ vtiKLOfEOİSl — 2009 — BALIKÇI SEPETLERİ
jcera geceleri bir h anda kalır, Aliyi diiJçâni--ı leri d e n in yakın sarp yerlerdeki y apraklara»
üstündeki bekâr odasında y atırırd ı; bir gün dökmlycn ulu ağaçların yüksek dallarına yu
ortada görünm edi, kayboldu va yaparlar. Kaplıca mezarlığında körfez ci
Çardak İskelesinde denizden cesedi hetindeki büyük servilerin yüksek dallarında
ni çıkardılar, g c n î bir liz kayıkçı tarafın d an b ir çok balıkçı] y uv alan RÂrülür».
Sldıiruldügii m eydana çıkdı, tü tü ncü dükkânı
çırağı Aliye kaldı, arad an çok yıl geçli, Ali BAM KCI SANDALI — Boğaziçinde bil
evlenmedi, aynı b ekar odasında yatıp kalktı; hassa k ibar am atö r balıkçılar kullanırdı, za
bir gün odasının döşem e tah taları çöker, a l m anım ızda hem en hiç kalmamı» gibidir. Kıçı
tında bir deline bu lur, esrarcı acemin a ltın aynalı iki çifte b ir sandal tipi olup çaparide
larıdır denildi, b ird e n b ire zengin olunca dük ve oltacılıkta kullanılır, olta takım ları so n
kânı kapadı. İrana gitti. M eşrutiyetin ilânı duk çaları kıç altında hıfzedi lirdi.
sıralarına rastlar». 13 — B alıkpa zarının bel BALIKÇI SEPETLERİ — Türk balıkçı
ki İstsnbulun en nam lı fes kalıp çısı Mimiko-
la rı dolayısiyle İstan b ul sularında avlanan b a
mın dükkânı idi. 14 — B ir aşçı d ü k kânı var lıkçılar tara fın d a n balık ve m ukşerat avı için
du saü b i rom du, son ra tohum cu oldu. 15 —
k ullanılan sep etlerin hepsi sazdan yapılır.
İbrahim Çavuşun kahve ocağı: çayı kahvesi
B alıkçı sep eti im âlinde kullanılacak saz
çırağı ile bu sokak boyundaki d ü kk ân lara gön
ların y ağ m u r görm em iş ve kum üzerinde ku
derirdi. Çavuş bu dükkânı Y unanistana giden
ru m u ş olm asına d ik k at etm elidir, aksi tak
bir nım dan alm ıştı; m eyhâneci İsp iri işte bu
d ird e dayanmam ince ve kısa sazlara »dişi»,
rum kahvecinin çırağı idi. 10 — Tohum cu
k alın ve uzun sazlar da «Erkek» d enilir. E r
Yorga, 17 — Y em enici A nastas; bu d a eski
kek saz d ah a day an ık lı olduğundan balıkçı
ve namlı bir yem enici dükk ân ı idi. B arba ls-
la r sep e tle rin in erk ek sazdan yapılm ış olm a
telyo şöyle anlatıyor: «K anlı b ir d ü k k ân d ır;
sın a d ik k a t ed erle r.
A ra ta sın eline geçm eden bu d ü k k â n d a işler
Vasıl adında b ir yem enici k alfası, p e k güzel B alıkçı sep e tle ri Istakoz sepet), tzm arid
bir gençti, Kız V asıl d e rle rd i, k a y ık ç ı k o p u k sep eti, k arid es sep e ti v e gelincik sepeti olmak
larından r e n am lı şe rirle rd e n L âz D im itri k ö üzere d ö rt n ev id ir; fa k a t hepsi b irb irin e
tülük yolunda m u sallat o lu r, gözlerim le gö r b e n ze r, yalnız b& yttklügüııe ve gözlerinin ge
düm; kayıkçı dükkâna geldi. V asile tak ıld ı, n işliğ in e g öre yu k arıd ak i isim leri alırla r. Ba
yemenici kösele k esiyo rd u, plindeki bıçakla lık ç ı se p e tin in şek li ile b ir sep e t takım ım ı)
fırladı, fakat dü k kând an Çıkamadı, Lâz, bıça te fe rru a tı ve bu İtalikçi tâ b irle ri, bu satırların
ğını daha evvel d a v ra n ıp V asilin ta m k a lb in e y an ın da b u lu n an resim de g österilm iştir. B ir
ildirdi, kaçtı; fa k a t isk eled e n k ay ığ ın a a tla r b ed en e 10 - 20 sep et bağlanır; ve m eselâ b ir
ken hem şerileri ta ra fın d a n y a k alan ıp zabtiye- İstakoz tak ım ı d enilir. B eden için sağlam
ye teslim- ediMi. D ük k ân ın m erm er eşiğinde h u rm a h a latı te rc ih e d ilir ve sep e tle r bedene
varilin kanının lekesi, şu kadar yıl g eçti, h â lâ ü ç e r k u la ; a ra ile bağlanır.
durur». Istakoz sep eti, yu v arlak v e e rk ek sazdan ya
18 — B erb er A li B eyin d ü k k ânı. 19 — p ılm ış uzunca b ir sepettir. Bu sep etle İstakoz
Vangeün dükkânı. 20 T ohum cu Aleko. 21 — ve böcek avlanır. Bu seb e tle r erkek sazdan
Tütüncü. yapılm az ise, İstakoz, m akasları ile sep eti k e
Bibi.; Barba lateljv, Mot s e r v e k açar. Gözleri 5 • 6 san tim etre açıklı-
Hallin « fffln l
Sepet, t — K>M», *— »•*«'1 **» ** İt"**1*- KrpMlrrt» W M >
*— A u M n r kalooU tlk M«l< ır|> rtfc ıt « » M a i M r t r lrM x r i ™ a n lı
[__ 7 - O m il T U H InM l bMıriıny» M k Ip-
1 5 -2 0 sepetlik Mr
ğındadır Medhalinde lakımı kullanabilmek
sazdan yapılmış huni için iki yahut Uç çifte
{eklinde bir ağırlık var bir kayık ile dürt layla
dır, sepete giren Istakoz bulundurmak lâzımdır.
veya böcek bir daha dı Birinci Cihan Hart»
ta n çıkamaz. Sepetin iç arifesinde bir Istakoz se
kısmına balıkçı ağzında peti 15 kurusa yapılırdı
hazine denilir, hâzine Beden halatı, kolan ip
nin dibinde tahta bir ka leri ile beraber onbeş se
pak vardır, sepet yukarı tekilince tutulan İs petten mürekkep bir lakım da 3 -3 .5 liraya
takoz veya böcek bu kapak açılarak alınır. ancak çıkardı. (B .: Istakoz, Böcek, Gelincik.
Sepetlere yem olarak izmarit, İstavrit gibi Karides. İzmarit).
baUklar konulur, yemler ağaçtan yapılmış bir
iî{* dizilerek konulur. Sepetler sabahleyin er BALIK FIÇILARI — tstanbuldaki balık
kenden denize, bilinen İstakoz yataklarına atı (ıiîlayıcıları, hususi isimleri* anılan istandart
lır. yirmi dttrt saat sonra da yoklanarak, do fıçılar kullanırlar. Torik, torik yarm an, pala
lu sepetlerden avlar toplanıp yemler tazelenir m ut, uskumru, kolyoz, sardalya ve hamsi ha
ve sepetler tekrar denize bırakılır. liklan tuzlamasında kullanılan bu fıçılar hay
Istakoz, böcek, gelincik ve karides sepet boy olup :
lere geceleri girer. Çakan fıçı 6.5 - 8 çift torik lakerdası, y i
Boğaz içinde, sepetlerin, suların ceryan hud 400 - 500 aded Uskumru, vahud 35 - 40
şiddetiyle sürüklenip kaybolması için bede kilo knlyos, sardalya veya hamsi alır, balık
nin bir ucuna, parmak kalınlığında ve elli alt tuzlanıp istif edildikten sonra 35 - 42 kilo ft-
mi} metre uzunluğunda bir ip bağlanır, diğer lir.
ucuna da htlyUkfe bir mantar veya hatif ağaç Kova ve binlik fıçı 9,5 -1 1 (itt torik la
parçası raptedilir ki buna balıkçılar «handraı kerdası, 60 0 - 1000 aded uskum ru, 4 5 -5 0 ki
derler. lo kolyos, sardalya veya hamsi alır, babk tın
Hailede veya latanbulun ccryansız. akın lanıp istif edilten sonra 46 - SU kilo setir
tısı! sahillerinde denize atılan sepet takımla ' Şamandıra 1 2 -2 2 çift torik yarması. 35-
rının bedenine bandıra konulmaz, balıkçı, se 65 çift Tuzlu palam ut. 70 - 80 kilo kolyos, sar
petleri bırakacağı yeri nirengi noktaları ile dalya veya hamsi alır, halik tuzlanıp istif
teshil etnıijUr, muayyen vaktinde dönüp gel edildikten sonra 75 - 85 kilo gelir
diğinde. etrafında kendisine malûm sabit nok Tuzlu balıklar yiizde 20 - 30 arasında
talarla merkezini bulunca uzun bir ipe bağlı fire verir. Mayıs, eylül ve teşrinievvelde av
ve malya denilen dürt çatallı kliktik b ir çapa lanıp tuzlanan kolyozlar az, haziran, temmuz
ile denizin dibini araştırır ve t i r iki dakika vc ağustos aylarında avlanıp tuzlanan kolyoz
içinde sepetlerini bularak çapasını bedene ta la r çok t i n verir Yazın avlanıp tuzlanan ham
kıp takımı yukarıya, kayığa çeker. siler yüzde otuz, kışın avlanıp tuzlanaa.bam-
http://groups.google.co
AV SllttO Pfl>î®
20U - HALİK E M Â fcen
İller ancak yitid e beş fire verir Nisandan 2 0 yeri Emjnbnti meydanına katılan İstanbul Ba-
{giomoza kadar avlanan sardalya balıkları za lıkhânesl de bu tt&zırlık tarafından görüldü.
y ıftır, y ü z d e oobtşc kadar fir* veriri salf u -
Meş’um Düyûnu Umumiye İdaresi Lozan
manlsrda avlanan sarda (yatarın tuşlama ürosi
mııahtdeai ile kaldırıldığında bütiin Bılıkhft-
yOıde geçmez fBu balık isimlerine, Ş ar
neler idaresi Türkiye Cumhuriyeti Maliye Ra
ja ]ya için Ateş Ra lığına bakımı).
' Bibi. K D evett)r»n. {talik v c h alikçılık.
kanlığına babandı 1»50 nisanında Türk ba
lıkçılarını koruma yolunda balık avı resmi
BALIK EMÂNETİ. »A U K KMtXİ, «A kaldırılarak batıktan udece aatış brdeü üze-
UK11ÂNE. K A M KII.İSE N A Z lM .tfl — ts. rlnden bir vergi alındı, bu da mahalli Beledi
istıbul sularında tutulan, yahut boska sularda yelere terkedildi, bu miinasobotle İstanbul
jvîa/ırp İstanbul piyasasına getirilen balıkla- Balıkhanesi Müdürlüğü de İstanbul Beledi
rin balıkçılar tarafından devlet kontrnlu al yesi reisliğine bağlandı.
tında balık madrabazlarına vc lablakâr esna Balık Emini İği zamanında da IsUnbulda
fa ruüiayed* ile satıldığı ve satılırken kantin her gün tutulan balıkların balık madrabazla
gereğince vergisinin devletçe tahsil edildiği rına ve tablakâr esnafına satıldığı ve balıktı
müessese; tarihi kesin olarak bilinmemekle Urdan balık resmînin alındığı bir balıkhane
beraber istanbulun (ethietâco a r sonra kurul nin bulunduğu muhakkaktır, hattâ Balık
muş olacağını tahmin ettiğimiz bu müessese- Eminleriyle maiyetindeki memurların bu Ba-
nin ilk adı «Balık Emanelî, Balık EmrnUğl* lıkhâne içinde veya hemen civarında bulu
olmuş ve teşkilâtın başına da «Balık Emini * nan bir dairede çalışmış olacakları söylene'
unvanivle Başdefterdar (Maliye Bakanlığına) bilir. Bîı bu eski Balikhinenfa yerini «esbif
bağlı bir müdür getirilm iştir. Tanzimatdan edemedik. İstanbul Balrfîpazan, fetibden ev
sonra, Abdülmecid u m an ın d a iktisadi ve sı vel Kminönündeki Büyük Gümrük ile yemiş
na! kalkılma maksadı ile Devlet yabancı malı iskelemi aracındaki sabada kurulmuş, Türkler
kaynaklardan is tik ra la r aktedip alınan mil de bu meşhur çarşı boyunu ayni yerde imi*
yonlarca altın, hakikî kalkınma yerine lüks hafaza etmiş olduğuna göre eski Balıkhane
ve şatafata sarf edilince, borçlar ve tefeleri nin ve Balık Emİnlİğinin de Balıkpaıarında
ödenemiyecek b ir yekuna varmış. Osmanh bulunduğu kanaatindeyiz, fa k a t İstanbul şeh
bazinesi iflâs uçurum unun önüne gelmiş ve ri sahillerindeki İskeleleri, miri mçbani ve
yabancı alacaklıların tebaası bulundukları bü h attâ eşhasa aid bütün binaları sahipleri
yük Avrupa Devletlerinin baskısı He alacak- nin vc hattâ kiracdannın isimleri ile teker
tenm emniyet altına koymak için bir «Düyfi teker kaydeden Bostancıbaşı defterlerinde
mi Umumiye idare» kurulm uştu. Bu idare, k i <B : Bostancıbaşı defterleri) bu sabada b ir
tarihimizde müstakil devlet mefhumu ile ta» Balıkhanenin mevcudiyetini belirtecek kayda
ban tabana zıd acı kapkara b ir hatıra bırak rastlıyomadık. Balıkhanenin. Balıkçılar Lon
ftnşbr. devlet hâzinemizin gelirim teşkil eden cası gibi BaJıkpBzarmin iç sokaklarından bi
vergilerin en sağlamlarını, kaymaklarım, o r rinde bulunmuş olacağı muhtemeldir. Bastın-
tadan Osmanlı mâliyesini çıkararak, mükel cıbaşi defterlerinde bilâkis şaşırtıcı bir kayda
leflerden kendi teşkilâtı ile. kendi eli ile tah rastladık: Unkapanı İskelesiyle Cibftli iske
sil etmek h ak k ın ı alm ıştı IB . : Duydnu Umu- lesi arasında, bu iki iskelenin ortasına düşen
nl/ft Binası: İstanbul Erkek Lisesi). Bu arada bir yerde bir «Balıkhane İskelesi» kaydı bul
Utanbul ve tekm il Marmara havzasında ve duk kİ Balıkpazanndan hayli uzaktadır ve bu
Manyas gölünde tutulan balıklardan alınan sahil boyunda lebideryada Musevi evlerinin
VerSi lbalık resmi) de Dliyûnu Umumiye îda* arasın* sıkılm ıştır Bu iskele adından Balık
rtâ n e bırakılmıştı; Düyûnu Umumiye de bu hanenin orada, az geride bulunduğu tahmin
*tngfn İçj çevirmek ve kaçak balık avcılığına olunabilir. Doğrudan deniz kenarında bulun
" ü * olmak İçin bir baUkbüne idaresi kurmuş, mayışı Bostancıbaşı defterine kaydedilmemesi
idarenin bağına «balıkh&ne nâzın ünvznı ile için kâfi U r sebeptir.
hfr müdür getirm işti Unkapanı İle Cibolİ arasının Bosiancıba-
1957 de Istanbulda bütün hızı ile başla şı defterinde teshil edilmiş manzarası şudur
mış olan imâr faaliyeti arasında yıkt'ınlan ve (Defter İkinci Mahmud devrine aittir):
w group/T\erakeaiyor um
BAl.lt. ' ■ İS E T t — 2012 — tSTA-VBIJ].
http://groups.google.
r < t. P E P fS t BALIK EMANETİ
— 2013 —
,S jat altı raddelerinde dUyunu umumi riyet devrinde de kilo ağırlığı Üzerinden sa-
ye erkânı ve Salem riinsası peydor pey gcle- tılagelmlşlerdtr.
„ * Balıkhâne N azırı AH Rlza Bey tarafından B ir vesikaya dayanmamakla beraber bu
istikbal edildiler. S a it yediye doğru da ku teamülün Düyunu Umumiye Balıkhanesine
mandan B erje gelerek davetliler alt katlakl eski Balık Emlnligi Balıkhanesinden intikal
geni; müzayede yerine in diler B urası, Boğa etm iş olduğunu sîyliyebillriz,
ziçi vc îstanbııl civarında avlanarak Balıfchi- Elimizde İstanbul balıkçılığı (iterine
neya gönderilen her nevi m ahsulâtı bahriyc- dikkatle okunacak bir vesika vardır; hicri
,ıin halikçı esnafı arasında pazarbaşı ttb ir 9B5 (Milâdi 1577) yılında divanı hümayundan
edilen müna diler m arifeti İle bilmüsayede İstanbul Kadısına gönderilen bir fermanda
satım a mahsus olub zem ini m erm er ile dö şunlar yazılıdır (Bugünkü dilinize çevrilmiş
şenmiş ortası balıkçıların m üzayede esnasın tir):
da hücumuna karşı balA ların konulm asına «İstanbul Kadısına hüküm ki;
mahsus dem ir parm aklıkla tah d id edilm iştir. «Hâlen Balık Emini olan lshak Divanıhü
Zikrolunan parm aklığın e trafın a davetliler m ayunum a adam gönderüb hassayıhiimâyu-
oturmuş, bu sahanın b ir ta ra fın a d a b ir m a nuen {padişahın nefsi) için balık avlayan mus
lulü mahsusa B abıâli düagûsu ve Şehzâde lini balıkçılar ığrıb ile balık avlayageimemiş
Cemil imamı evveü İbrahim Edhercı Efendi iken halen ığrıb ile balık avladıklarını, ve
gelerek beliğ bir dua k ıra a t eylem iştir. Duayı bu yüzden de balık mültezimine zarar ver
miiteakib pazarbaşı V asilâki E fendi zikrolu- diklerini bildirm iştir. Buyurdum ki bu fer
nan parm aklığın d ah ilin de çevaiyalar içinde manım geldikte meseleyi tahkik it, Balık Em i
bulunan 17 kilo en n efisin d en barbunya, çi- ninin bildirdiği gibi hassayıhümâyunum için
nekop ve pisi balıklarını müzayedeye çıkar balık avlayan müslim balıkçıların ıjrıb ile
mış, 150 ■kıırıışdan başlayan müzayede, 600 balık avlam a için ellerinde izin farmanUrı
kunijda Balıkhâne N ezaretinin üzerinde ka yok ise on lan ığrıb ile balık avlamaktan men
larak satın alm an balıklar Padişahım ız İkinci it, ta d iu rîe n b e ri ne şekilde balık avlıyorlar
Sultan A bdülham id için saray a gönderilm iş ise yine öyle avlasınlar».
tir. M üzayededen so n ra D üyunu U m um iye B u ferm an, a n ’anelere dayanan haklar
komiseri Said Bey ta ra fın d a n b ir n u tu k irad karşısında evvelâ bir adalet vesikasıdır. Son
edilmiştir. Sonra ikinci k a tta k i n e za re t odası ra öğreniyoruz ki, başta Padişah, sarayı hü
na çıkılarak pek m üzeyyen olarak tefriş edil m âyun halkı ancak müsiüman balıkçıların
miş bulunan bu odada, dav etliler, şekerci Lö- tu ttu ğu balıkları yem ektedirler; tstanbulun
bon tarafından hazırlanan büfede izaz edil m üsiüm an sekenesinin bilyük bir kısmının
miştir. Komandan B erje b ir n u tu k irad etm iş da ayni taassubu gösterecekleri muhakkaktır;
tir». bundan da, Tanzimatdan evvelki devirde İs
Balıkpazarındaki B alıkhanenin 18 kasım tanbul sularında müşlim ve gayri mııslim
1902 deki resm i kiişadı çevalyalar için müza balıkçıların ayrı ay rı çalıştıkları, ve tuttuk
yedeye konulan 17 kilo en nefisinden bar ları balıkların da Balıkhânede hangi balık
bunya ve m inekon balıklarım a 600 kuruşa çılar israfından tutulm uş oîduğu tasrih edi
lulıkhine N azırlığının üzerinde kalm asiyie lerek satıldığı yolunda bir hüküm çıkanla-
yapılmış tı. bilir.
1902 den zam anım ıza kadar İstanbul Ba Bu ferm andaki diğer mühim noktada
lıkhanesinde b a la la r ile sair deniz m ahlûkatı balık iltizamından bahsetmiş olmasıdır. Bu
ayn satış şekline tâb i olagelm iştir; va- küçttk kayıt), devletin İstanbul sularında av
l°s, köpek balığı, kalkan balığı, subye, İsta lanan balıklardan alınan vergiyi iltizam usu
koz, böcek, bines ve pavurya adetle; pala lü ile erbabı servetten bir şahsa devretmiş
mut, torik ve bu cinsten bulunan sair SaUk- olduğunu gösteriyor. Yani balık avı resmi
k r yine adetle fak at çift olarak; istiridye, nin hazlnolhümâyuna sağladığı yıKik gelirin
roidye, tarak, çağanoz, karides ve emsali mu- — bolluk ve kıtlık nazarı dikkate a tınarak —
fcışşerat tartılm adan çevalyatar içinde göz k a ortalam a tutarım bir mültezim üzerine almış,
briyle, b ü tü n diğer balıklar da yine çeval- bu parayı hazîneye defaten ödemiş yahut bel
yilar içinde fakat tartılarak , okka. C um hu li taksitlerle ödemeği kabul etmiştir; ken-
n/group/merakediyorum
BALIK1IA.VC KAPL'SU — SOI 4 — İSTANBUL
dişi balık resmini balıkçıların yıl boyu nu zayede ile verilmesi usulü konm uştur. Tasvj.
lu 'lu fu balıklardan tahsil edecektir, batıta riefkâr gazetesinin 26 teşrinievvel 1909 ta
kadere, bolluk olursa büyük kâr saglıyacak- rihli nüshasında,. Uüvunu Umumiye İdaresi
tır, kıtlık olursa zarar edecek, iflâs edecek' bu yolda bir sui istimal ile Ittihsm od İlmiş
tir. tir; şöyle ki :
Mültezimin elinde Karadeniz. Boğaz. Mar- Küçtikçekmcce GöiümJe üç sene müd
mara suları, faaliyet (»halan çok geni» olan detle balık avlama hakkı müzâyedede daima
İstanbul balıkçılarını nezaret altında bulun 50.000 kuruşun UstUnd? istekli bulur İken ı>
duracak ve ia c ak talik avına ve salığına mâni yit müddeti bilmiş olan bu av hakkı, iliıuız
olacak bir deniz zabıtası teşkilâtı yoktur: bu yapılan bir j Kaptı ■kaçtıi nıüzâyode ile 15.000
teştiş ve nezareti devlet yapacaktır: bu mühim kuruşa verilmiştir.
isi de İstanbul salarının em niyetine mermıı Gazete arada hazine hesabına kaybolan
edilmiş oian Bostancıbaşı Afla ile Bonstancılar 35.000 kuruşluk (ark üzerinde imâli bir lisan
Ocağına bırakılm ıştır IB>; Bostancıbaşı; Bos ile d u rm u ş tu r
tancılar). B alıkhane İdaresinin İstanbul Belediye
■Dalyanlar ve voli yerleri balık avı ru h sin e devri m ünasebetiyle 1 nlgan 1850 cu
sat ferm nnlariyle inzibat altındadır, faaliyet m artesi gitnil balıkçılar İstanbul hemşehrisi
leri İstanbul ve civarının sab ilerin d ek i bo s sıfatiyle B alıkhanede bir tören yapmışlardı;
tancı kollukları karakolları tarafın dan da A şağıdaki satırla r 2 nisan tarihli Cumhuri
nezaret altında bulundurulm aktadır; tu tulan y et gazetesinin şeh ir haberleri sütunundan
balıklar da satış için İstanbul B alıkhanesine alın m ıştır:
gönderilm ektedir. Istanbulda biiyük; Balık ıB alık satışından aın m akta olan saydiye
hanenin mevcudiyeti bu bakım dan da şa rt resm inin k aldırılm ası ve İstanbul Balıkhane
tır. sinin B elediyeye d evri m ünasebetiyle dün
Sarayı hüm âyun İçin balık tu tan balık sabah 0.30 da B alıkhanede b ir tören yapıl
çıların ellerinde ruhsat farm anları bulunm a m ıştır. Vali ve B elediye B aşkanı Dr. Fahred-
dığı halde ığrıb ile balık tu tm aların d an şi din K erim G ökay. B elediye R eis Muavini Su-
kâyet edilmesinin sebebi, bıı balıkçıların ad K utat, Mezad M üdürü N ecm eddin Arballı
«Saray Balıkçısı» imtiyazı altın d a ığ rıb ile ile şeh rim iz balık çılarının h azır bulunduğu
ruhsatsız ve sarayın günlük balık ihtiyacının bu tö re n d e söz alan B alıkçılar Cem iyeti Baş
kal kat üstünde balık tutm aları, tu tu lan faz k anı Y u su f Y arar. B alıkhanenin İstanbul Be
la balık lan da. Balıkhanede resim ödem edik lediyesine devri dolayısiyle balıkçıların bir se
leri itin halka kaçak olarak ucuz ucuz sat vini; günü y aşadıklarını. B elediyenin burası
m aları. Balıkhâne satışında balık flatlarınu) n ı soğuk hava deposu ve asil satış yerleriyle
dGşmesine sebep oldukları, bu yüzden de ba h e r bakım dan İsta n b u l B elediyesine yakışa
lık mülteziminim zarara sokm us bulunm aları cak şekilde tanzim ve id a re edeceğinden
dır. em in o ldu k ların ı b elirtm iş ve B ahkhânedî
Tanzimatdan evvelki devirde olta balık m üzayede usulün ü n devam ını istem iştir.
çılığının tam am en serbest bırakılm ış olduğu »M üteakiben V ali ve Belediye Başkanı
nu zannediyoruz. b ir konuşm a yapm ıştı. V ali, bu konuşmasın
Balık resm i Düyunu U mumiye id aresi da Belediyenin balıkçılara h e r tü rlü yardımı
ne terkedildikten sonra, bu idare balıkhane yapacağını, fakat halka daim a ucuz ve temiz
kolcuları vasıtastyle balık kaçakçılığı yolun balık v erm eleri gerektiğini anlatm ıştır»
da İstanbul suları balıkçılarına göz açtırm a- BALIKHÂNE KAPUSU — Balıkhâne
m ışlır; bil1 ata sözü hükmüne? ^alacağına şa K apusu, İstanbul su run u n Sarayburnu Ue
hin» olm uştur. Serbest olan olta balıkçıları A hırkapu F en eri arasındaki üç kapusundan
da yıllık muayyen bir ü cret karşılığı bir ba biridir; fetih ten evvel Ayios Lazarus Kapusu
lık avı ruhsal vesikası almağa m ecbur tutu l ad ın ı taşıdığı söylenir; surun, Topkapu Sara
nıuştur. yı arazisini çevirdiği kısım dadır; İstanbul ta
Yıllık iltizam usulü yerine de voli yer rihinde acı ve kaniı b ir hâtırası vardır; Pa
lerinin liçer sene müddetle talihlerine m ü dişah gazabına uğrayan vezirler huzurdan çı
http://groups.google.cor
A .V S IlC U tm H S İ
— 2015 _ BALIKLAMA
karılınca buraya indirilir, kendisini takip narına Balıkhane Kapuauna kadar uzanırdı;
eden ferm ana göre, ya evvcice hazırlanm ış Balıkhanenin kapalı olduğu, bir geçid hizmeti
olup sahilde bekleyen bir gem iye bindirilip görmediği zam anlar için uzun b ir çıkmaz so
sürgüne gönderilir, yahut da idâm olunurdu; kaktı. Cadde Kavşağından girildiğine göre
idanı evvelce k ararlaştırılm ış ise, Bostancı bir araba geçebilecek genişlikle ve paket ta
başı cellâdtarla daha evvel gelip paşayı bek şı döşeliydi, kenarında beton yaya kaldırım
Itrdi. Bu kapuya ekseriya sadece Balıkhane ları vardı; sağ kolda B alıkçılar Loncası So
denilirdi B abıhüm âyıln ve orta kamı ile b e kağı, sol kolda da Kafesli Şerbethâne Sokağı
raber sarayın fırdolayı e tra fın ı çevirm iş sair ile b ire r kavşağı vardır; bu sokaklardan İkin
kapulftrınt bekleyen kapucular ocağına m en cisi ism ini B alıkpaıarınm namlı gedikli mey
sup neferlerin m uhafazasında bulunan Ba- h anelerinden (eski tâbiriyle Şerbethâne) K a
lıkhâne Kapusunda iri y a rı güçlü kuvvetli üç fesliye nispetle alm ıştır.
dürt dans saray bsjnnıalj bulunurdu. B alıkhâne Sokağında sarraf, kese kâğıd-
Osmanlı hanedanının son vak’anüvisi cı. m üskirat deposu, iskarm ozcu, manav, b er
Abdurrahman Ş eref Efendi m erhum un fıkra- b er. tavukçu, kahvehâne, ağ İpliği ve balık
larmdandır: çılık âletleri, levazım ı satan yirm i İki dükkân
«Alyanak M ustafa Paşadan LşiLt iğini söy- v ardı; Azim A nbarı, Yakobal Balıkçılık Ş ir
liyerek Zühdü B eyefendi n ak led er ki Sadı- k eti, Y eniüm id N akliyat A nbarı, Geyik K on
razan; M ehmed Emin R atıf Paşa B alıkhâneye serv e re B alıkçılık Şirk eti de bu sokak (ile
indirileceği gün fHiri 1223 — m ilâdi 18081 tin d e idi. Sokağın denize ulaşan bitim inde de
Bostancıbaşı Deli A bdullah Ağa g elip b ir d ö rt katlı b ir binada Em inönü Kaymakamlığı
hayli beklem iş. T elâş ile H âlet E fendi gelip: ile Em inönü B elediye Şubesi M üdürlüğü ve
— Aınan A bdullah Aga gitm e!.. B uralard a sokağa adını v eren İstanbul Balıkh&nesi var
dola;!.. Kallâvi yüzünden b ir tü rlü em rini d ı (Ş ubat 1952).
alamadım, hele bakalım !., d iy e re k acele sa Hakkı Göktürk
raya dönm üş.. M eğer R au f P aşan ın k a tli S u l B A LIK K IR C IM — Kışın şiddetli za
tan Mahmuda arzo lun u p P adişah: — O nun m anlarında. g ün doğusu rü zg ârı saniyede
taşına kallâvi pek yakışıyor, b e n o güze) b a 10 - 20 m e tre s ü r'a tle ese r ise, boğazın kanal
şa kıyam am . sü rg ü n e gitsün! diye ıs ra r e t ceryaıu intizam ını k aybeder ve kanalın ılık
miş ve H âlet E fen d in in istediği olm am ış. d ip s u ların a , sahillerin soğuk su ları karışır;
Vakta ki paşa sü rg ü n e gö n derilm ek üzere k analın d ip sularına çekilm iş olan balıklar,
Balıkhane?» in d irilip d e B ostancıbaşıyı o rada y a rı balığın, hem en cansız b ir halde denizin
görmüş k ork u sun d an id ra rı tu tu lu p b u nd au sath ın a çıkar; boğaz balıkçıları buna balık
sonra z ü ıriy e ti olm am ış. R au f kırk ü ç sene k ırgın ı d er. B üyük şeh rin sahil halkı kayık
daha yaşam ıştır. A lyanak M ustafa P aşa R auf la rla , y a h u t rıh tım lard an , ağ ve oltaya lüzum
Paşanın dam adıdır:» gö sterm eden balık ları kepçelerle, suya gaz
Balıkhaneye ind irilen son Sadırâzam Salih ten ek eleri d a ld ırıp toplarlar.
Paşadır (H icri 1238 M ilâdî 1823); devlet B ib i.: A. C ib ir Vada. Boğaziçi Konuşuyor.
işlerini düzeltm ek için H âlet E fen d inin Istan-
buldan uzaklaştırılm ası g erek tiğ in i S u ttan BALIKLAM A — Yüzgeçler arasında
Mahmuda gizilce o rad an tavsiye etm iştir. Ba- isim lendirilm iş b ir denize atlam a, daim a ta r
lıkhâne kapusunun yanına, çok son raları as z ı: K ollar ileri uzatılır, avuçlar yekdiğerine
keri dikimh&ne binası yapılm ıştır. yapıştırılır, baş. kolların bu su re tle teşkil et
tiğ i m ekik şeklindeki çenber içinde kalır.
BALIKIIÂNEKAUSU OCAGl - (B .: İstan b u l argosunda: B ir kim senin, ser
Bostancılar Ocağı). serilikte, kum arda, hovardalıkta, kendisini
BALIKHANE SOKAĞI — E m inönunde Ahi felâkete ve sefalete sürükliyecek h e r hangi
Çelebi M ahallesi sokaklarındandı; nefsi Balıfc- b îr kölü yolda çılgınca hareketleri:
pmarı sem ti içinde olup srnı im â r faaliyetinde — D elikanlı balıklama gidiyor...
Balıkpazarı Çarşısı ve B alıkhâne ilfc b erab er — A hm ed mi.. Balıklam a daldı bir
kaldırıldı. Balıkpazarı caddesinden Deniz kc- k e m .. .
n/group/merakediyorum
a u iu ’ 'kzk: i - 'U s e s İ — 2016 — OTAKBjn.
http://groups.goog le.
ANSİKUH’EOİSI — 2017 — iu l ik l : a v a z h a s i , kİ l î s e s !
ekim "4 J , b îr çarşamba g ün ü saat 8 de vukua taiıvil etm işlerdir. Paleologoslar lâtlnleri kov-’
gei«ı büyük zelzelede de harab oldu. 757 de duklan sonra Ayazmaya târihi ehemmiyetini
tnıparaloriça İrini t A tinea (Alinalı Irinn la iade etm işlerdir.
rafından tİm ir ve ib y i edildi; fakat bir asır Blıansm bu son İnhitat devrinde, ayaz
geçmeden ikinci büyük zelzelede yine harab mada tedavi gören herkesin b ir «ikan» yap
oldu, SB9 da kudretli b ir h ü k ü m dar olan İm tırıp kiliseye hediye etmesi âdet hâline girdi
parator M skedoayalı Vasılı as tarafından tâmfr A ralarında sanat kıymeti çok yüksek eserler
edildi. Bu im p aratorun yaptırdığı bina 1424 vardir.
yılına kadar kaldı. «Zoodohos P ly b ve Meryem Anaya İt
İm parator Filosof Leon (SBfl - 912) va h af edilmiş kiliseden maada Ayazma etrafın
zevcesi Teofano (Kilise bu kadını ölümünden da diğer dört yan kilise — pare klisi mev-
sonra azizler arasına koymuştur) çekdikleri cud d u r (Bu yan kiliseleri m iislüm anların mes-
idrar darlığı lîdırabından bu ayazma suyu cidleriıse benzetebilirimi: 1 — Hakim — Fl-
Ue kurtuldukları için bir narteks İnşa e ttir Losaf Leon’un Matheos ism inde bir kegig için
miller, kardeşi P atrik Stefanos da mukaddes yaptırdığı A yia Aıına Kilisesi; 2 — M agistra
masaya gaayet kıymetli b ir örtü hediye et A rtabastu'n u n karısı E leni için yaptırdığı Pa-
miştir. nayia K ilisesi; 3 — M ihail Kilisesi; 4 —
Bulgar kıralı Sim eon'un oğlu Petro ile E tstratios IStrati) Kilisesi. Bu son iki p are
Bizans prensesi M aria'nın nikâhları Balıklıda Kilisesinin bSniferi m eçhuldür.
kıyılmıştır. B a lık lı Ayazması İstanbul su rla rı dışın
Tarihçi N ikita H onniatis'in naklettiğine da bulunduğundan fetilıden evvel OsmanlI
göre lâtlnlerin istilâsında Bizansm vahjiyâne ların eline geçm iştir.
yağm asından bu ay a zm a d a kurtulam am ıştır, 1585 de istan bu la gelen Leoglaviuc Balık
fatollkler ayazmayı soyduktan sonra kiliseye lıda K uyudan m aada diğer b in âian da ha
2/group/merakediyorum
BAUKUAYAZMASI. KİLİSESİ — 2018 — İSTANBUL
rap Jıaİdc görmüştür; fakaI 1648 tarihli bir çıktıktan sonra 16.423 kuruşluk gelir sağ
mezar taşma rastlanmıştır ki harap da olsa ladığı görülmüştü. 17tiü (la ylıle mütevelli
Ayazmanın metruk olmadığına delildir, 1727 usulüne dönüldü, ve patrik Altıncı NecTitoa
de Derkos iTerfcOS) mitrûpolidl Nikodlmus. zamanında ayazma paralarının PMfikh&n*
bu milropolitîik sınlfi dahilinde bulunan Zo- kasasına yatırılmasına, oradan da muteber,
orfohos Pivi Ayazmasını ihyâ etmek için ge nâmuslu ıüecarlar pliyle ticâret alanında il
reken imi aidi, inşaata başladı Yapılan ka leti İmesi ne karar verildi.
zılarda «Panayia RabklioÜssa - Balıklının 1793 dc Üçüncü Sultân Selimin bir irin
Meryem* adı verilen çok kıymetli bir ikonu Fermanı ite Ayazma tamir edildi, 15 tommııs
kardeşi keşiş KaJUnlkos’a verdi, onun vasıta 1793 dc başlayıp dört günde tamamlanan
sı ile Jstanbulun bütün rum evlerinde dolaş- bu tâmirde şöhretli mimar Hacı Komninos
ürtarak yapı için para toplat!ı; hem Ayazma Kalfanın eliyle 5750 kuruş Ödenmiş, bunun
ihya edildi, heuı de küçük bir Kilise k e r 1677 4curuşu malzemeye, geri katanı da ame
terin İkameti için de dört kûğualuk bir ma- le ve ustalara verilmişti 13 temmuzda yeni
nsuiır yapıldı. Komnino tpsilanli'nin naklet- ayazma ve kilisenin açılma âyini yapıldı,
tiğine göre, 1732 de, devrin namlı bir mimân 1794 de Derkos mitropolitliginden pat
olan ermeni Şirin Kalfa, ayni semtde komşu rik elan Yerasimos, mitropolitllkde Halefi
ermeni lerin göz koydukları Ayazmayı rum- olan Makarios'u iknâ ederek Ayazmayı ve et*
larırı elinden almak için ayrı bir yerde başk4 rafındaki kilise m ü e sse sle rin i doğrudan pat»
bir kuyu kazdırdı, Derkos Mitropolİdl Samu- rikhâneye bağladı ve ayazma geliri paraları,
il ile Paüikin şikâyetleri üzerine devrin pâ* B ah ttı Rum Hastahâ nesin in masraflarım
dsşahı Birinci Sultan. Mahmud bir ferman ile karşılık tahsis etti. Alman ayrı bir karar île
ermenilerin tecâvüzüne mâni oldu, ve erme- Ayazmanın idÂresi, tstanbulun pek muteber
nllerin açdtğı kuyu dolduruldu. rum tü ccar ve esnafı bilinen kürkçüler, Sa
Erroenîler daha evvel, 1703 - 1704 ara kal] çuhacılar, abacılar, cevâbirciîer ve hetâ-
sında da bu yolda bir teşebbüse girişmişler» icİJer üsnaf loncaları tarafından setflecek
o zaman da Üçüncü Sultan Ahmed tarafın bir m ütevelli heyetinin eline bırakıldı; 1784
dan Balıklı Ayazmasının rum iara aid oldu de m ütevelli olarak Mihail H ristu İle Jorda-
ğunu tâyin eden kesin tedbirler alınmıştı. nis kaplaztoghı seçildiler, b ir kaç sene sonra
Hattâ Sultan Ahmed ferm an ile de kalmıya- bunlara Hacı Savva Papazoğlu adında hin
rak Ayazmayı himâyesine alarak arftzbini katıldı,
Bayazıd Camii vakıflarına kattı. 24 m art 1821 de tstanbulda vuku bulan
Balıktı civarında yerleşmiş olan m üslü- hareketler esnasında (Yuuan istiklâli İçin
manlardan bazıları, Ayazmayı koruduklarını ihtilâlci rum ların gizli faaliyetinin meydana
söyliyerek ziyarete gelen hıristiyanlardan b ir çıkantfnası, gizli silâh depolarının ve İhtilâlci
ziyâret ücreti almağa başlamışlardı. Üçüncü yuvalarını» basılması, tstanbu) Ansiklope
Sultan Abmed bir ferman ile bu bid’ati dc disi}. Balıklı Ayazma ve Kilisesi de yıkıldı.
kaldırdı. (1720V On iki sene sonra Birinci Konstandios’un
Zoodohos Piyi Ayazması, suyunda mev- patrikliği zamanında Balıklının tek rar inşa
cud balıklar dolayısı ile. 1? İnci asır sonları sına izin verildi. B unun tahakkuku için bir
ile 18 İnci asır başlarında, ilkin müslfimaıı- iâne toplama heyeti kuruldu, Patrik İte Ayia
lar tarafından «Balıklı» diye anılmaya başla* Sinodos meclisi İstanbul rum larına hitaben
dı. Bu îsîm kısa bir zaman sonra kesinleşe kiliselerde okunm ak itzere m üşterek hır be
rek hm sliyaolann sözlerine de geçti. Bugün yannam e yayınladı <26 Temmuz 1833).
TumUr arasında Zoodohos Piyl adını bilme O sam anlar karam anlı ram lar bilhassa
yenlere rastlayabiliriz. Samaty&da otururlardı, ram ca bilmezler,
Patrik Sofronios zamanında <1774 • 17801 türkçe konuşurlar idi; Samatya Kilisesine
ayazmayı Derkos roiUopoliUiğinde bulunan g&nderdilen beyanname rum harfleri ile t ürk*
An&nias tarafından seçilecek bir mütevelli çe olarak yazılmıştı, sûretl şudur:
heyetinin idâre edeceği kararlaştırılmış ise de «Evloyimeni hırisfiyanlar.
tatbikata u r a r edilince idareyi mitropolld «Bu okuyan Patrik apodikslsinin m efhu
kendi eline aldı. 1784 de bütün masrafları mu hudur ki şevketli, inâyetli. merhametli
h++p://groups.google.
VISIICLOPEnlSI B A U K U AYAZMASI. KİLİSESİ
— 2019 _
p^difaJıı âlempenâh hazretleri Sallan Mah- tinin cöm rrt tazminatı ile el'an devam el-
pıud efendimiz- bize ettiği tü rlü be türhi Inâ- mekde elan tecdiden tam irdir 11900).
ytllerden m aada bu inayeti dahi ihsan eyledi Balıklı Ayazma ve kilisesinin çevresinin
„ Balıklı Ayazmasının eklisem yapılmaca im ârı ile de uğraşılmıştır: bu arada Ayazma
nutku hümâyun eyledi. O nun için cümleni- yı ana {oscye baglavan ve 1953 dc yapılan
jjn m a l û m u olup B Jlii lealâ H azretlerine ni asfalt yolu zikredebiliriz.
yazlar ve dualar idesiz. A llah bir gününü bin Kelilulen bu yana Balıklı Ayazmasına
eyliye, düşm anlarını kahreyleye. Âmin. gelen, bu namlı Ayazma İle Kiliseyi ziyafet
«Kaldı M m âdem ki bu B akklı Kilisesi eden ve ayazma suyu ile «ÜS niyetine yüzü*
kefş olunda (ke.şf olundu), ve b ir kaç günden nü yıkayan tek nsmanlı padişahı tkinci Sul
sonra haslanacak harcı k ü lli olacak, cüm le tan Mahmud olmuştur. Sultan Mahmudun
ni/ jmdatlerinizi yetiştiresiz ve m ürüvveti kiliseye gösterdiği hürm et ve papazlara ilti
nizden ne ki virecek olursanız Fener sem tin fatı unutulm az bir hatıra olarak kalmıştır.
de naspoiunan spitalia ıh astah îne) m ütevelli 1891 denberi Balıklının rûhânj idaresi
lerinden «lûtcber H acı A nestı H acı H anna b ir piskopos tarafından çevrilmekledir; halen
fahri kim selere g etirip onlara teslim eylıye- hu vazifeyi ifâ eden piskopos Yermanos'dur
siz ve Balıklıda götürm eye isleyen kim seler «Zoodohos Piyi — H ayat bağışlayan kay
o tarafta naspolnnan iki m uteber kim selere nak» iki bin yıldanberi yaralı, kötürüm , üm it
Hacı Manolâfciye ve İptikci K onstandios'ı siz vücudlar için durm adan akar. Şöhreti
teslim cyliyesiz. böyle m alûm unuz o lup işbu tstanbulun sınırlarını aşm ış, bütün dünyaya
yardımınızı m inval üzere idesiz ve P atrik yayılm ıştır. Bu şifalı kaynak karşısında din
Efendimizin d u a la rı üzerinizde olsun*. vc mezheb ayrılıkları kalkm ıştır. Balıklı
Ayazmasına gelenler ve orada Meryem Ana
İkinci Sultan Mahmud B alıklı Ayazma
ya b ir nezir m umu dikenler arasında Orto
re Kilisesinin tam irine 1727 deki binâ şekil
doks olup ru m olm ayanlar, hıristiyan olup
ve plânlarına göre izin re rm iş li, ancak te
Ortodoks olm ayanlar ve nihayet hıristiyan
melleri için yapılan, kazılarda Bizans Kilise
olm ayanlar, m üslüm anlar pek çoktur.
sinin izleri çıkınca rum lar Pâdişâha tek rar
Neoklİ9 Sırris
müracaat ederek binanın eb ’ad ve şeklini
meydana çıkan bu en eski kiliseye göre ya- Balıklı Ayazması için aşağıdaki notlar
I pılmasını dilediler; pâdişâh ram ların bu ri vefâkâr muhabirimiz, kalem arkadaşımı? Hak
casını da kabul etti. Yağcıoflu Makri Kalfa kı Göktürk tarafından 1950 yılında teshil
ile hassa m im arlarından Leros plânı Hacı edilmiştir.
Nikoli Kalfa, bu yapi kalıntısına göre plânı Ayazmaya 19 basamaklı taş merdivenle
muvaffakiyetle çizerek ilk tem el taşım 14 inilir, tçî yüksek kemerle örtülüdür. Kapıdan
eylül 1833 de koydular. Kilise gemi şeklinde Edilince sağda dört ince mermer siltün üze
32 X 22 (704 arşın murabbaı) arşın eb’ad rinde gaayet kıymetli bir örtü vardır; önüm
üzerine inşâ edildi. Aynı zamanda Balıklı de dört musluklu, taş İşçiliği pek nefis mer
Ayazmasının m erm er döşeli kapusunun bu mer bir tekne bulunmaktadır. Bu kısmın her
lunduğu küçük zemin kilisesi de tâm ir edildi. İki yanında sekizer mermer basamakla mer
Yapı 30 aralık 1834 de sona erdi ve Patrik diven olup sağdaki merdiven ve demir par
Kotıstandios cmiki mitropolitle b eraber hazır maklıklı b:r kapudan geçilerek onbir basa
bulunduğu açılış âyinini 2 şubat 1835 de mak ikinci bir taş merdiven ile Kilisenin ka
yaptı, dınlar yerine çıkılır. Ayazmanın ası1 zikre de
O tarih ten bu yana bu m eşhur kilise bir ğer hususiyeti teknenin, mermer korkuluğun
kaç sefer daha tâ m ir görm üştür. Bunlarım arkasına rastlayan havuzdur. Havuzun yanı
içinde yalnız iki tâm ir esas binaya bâzı deği na, korkuluğun arkasından dört demir çubuk
şiklikler getirdiği için kayde değer, biri 1894 basamaklı merdivenle inilir. Büyük olan ha
deki büyük zelzeleden sonra gördüğü t Amir vuz bininin altında olduğundan üstü kapalı,
dir; diğeri de 6 - 7 eylül 1955 d e vuku bulan basık olup bodur merm er sütunlarla bezen
müessir hâdisede yanan kilisenin yeniden miş ve mermer döşelidir. Havuzun ağzı bir
yapılması için Türkiye C um h u riyeti hOkûmc- camekin ve tel kafesle örtülmüştür, içerisi
ı|m/group/merakediyorum
BALIKLI AYAZM ASI. KİLİSESİ — 2020 — IStA-VBCl
elektrikle aydınlatılmıştır. Ayazmanın aol hofes cilvedir, câhil amele elinde bazı taş
tararında bulanın m erm er İkonssUsJyofl fe*- ların yazılı kısmı iiste konmuş ve bize bun
katâde müzeyyendir, Ayazmanın tavan ve du ları okumak fırsatı düşmüştür.
varları da gaayet güzel kalem illeri İle tçzyin Batıklı Kilisesi taşlığındaki kabir kiti.
edilmiştir. Batıklı Ayazması, eskiden pana beleri arasında, zarif rehberimiz, bize bir taş
yırı en parlak olan bir ayazma idi. (Hakkı göstererek: «Bunu sık s * okuyorum!.., dedi.
Göktürk).. Bu kıtâbeyi aynen naklediyorum:
Cetâl Esad Arseven «Eski İstanbul» adın Niğde u n t a t ı n d a K u r d o n m t t ı i r Y a la n ım
daki eserinde Balıklıdan ancak İki üç satır İvin torunu ProdonıoMur «Um ,
ile bahsediyor: D onanm a gecesi b ir )( » f a y a ü fra d ın .
«Bizans şehrinin surlardan dışarısında tim * gittim atM taliminin k a r a ı a ı n a
orman ve bagçcler olup ehâü yaz mevsim T a s lu ita d a b ir f l« J ı v u rd u b n ^ m a ,
lerinde buralara gelip eğlenirlerdi. Bizans Y e n i R İ r m l ş t l m y l r ı n l b r « y a ıp m a
1»B u eğlencelerine dahi bir maksadı dinî ver R a h m & t c ı k a n n o k u y t n Jifcrctajilar,
mek âdetinde olduğundan ötedenken bura U « a m d a a h i) (Ejfan e d e r a k ı t ı r k a n l ı yatılar.
larda mevcııd ayazmaların yevmi mahsus T a r i h i b i n s e k iz y U * a l U n ı? y e d i f e b a v l ı r .
larında bir çok kalabalık gelir ve bugün
Eski tulum bacı destanlarını hatırlatan
(19071 e l’an miişahade e tm e k d e o ld u ğ u m u z
bu kabir tasının alt kısmı, ne kadar yazıktır
Balıklı Panayırı gibi panayırlar yapılırdı.
ki, kazınarak silinm iştir. Ustasının arkasın
Balıklı A yasnasının adı «Fiyi M anastır»
dan kanlı yaşlarla ağladığı genç Proclnmrao-
olup (?) ekseriyi im paratorlar berâyi ziyâret
su Rabblm dinince dinlendirsin...
bu Ayazmaya kadar geltr ve burada büyük
Ayak altındaki bu karam anlı kabir laf
m erisini; diniye icrâ edilirdi».
larının çoğunda, sahibinin işine, mesleğine
1943 - 1B44 arasında R.E. Koçu bu Ayaz
göre remiz şeklinde resim ler de vardır, me
ma ve kiliseyi ziyaretinde şayanı dikkat bir
s e li bakkalda terazi, m ey hin ecid t bir rakı
noktayı şbyle tesbit etmiştir:
kadehi ile rakı giigüm u gibi.
Bize Balıklı kilisesini, tatlı dilli, çok gü
A şağıdaki kitabe, terâzi resmini taşıyan
zel türkçe konuşan m uhterem rablb Hiristo
f'andaris gezdirdi. 1833 de tem elinden tu tu genç b ir bakkalın ağzından yazılmıştır:
«... 1865 eylülün 22 sinde çarşamba gü
larak yeniden yapılmış. 1933 d e son b tr ta
m ir görmiiş. İşte bu son tâm ir esnasında ki nü vefat ettim . 1830 dan 1805 senesine kadar
lisenin dia avlusunu, civardaki Rum mezar yaşadım, Muzbeg sene öm ür geçirdim. Ve-
lığından aökülen kabir taşlariyle döşemişler!.- tSsıs dünyada b in sene yaşasak sonu yoktur.
B ir bakımdan hazin, b ir bakımdan da bu ölü Topraklan hâsıl olduk, yine toprak olacağız.
lere rabm et vesilesi olmuş.. Bu k abir taşları Bttyle oldukça kimse aldanup günâha dalma-
nın mühim bir kısmı, Yunan harrierlyle tür- sun. İnsanın gözünü doyuran bir avuç top
çe yazılmalardır. Sayın Candaria, bunlar hak raktır. Bunu bilip tutan K ardeşler günaiıdan
kında «Karamanlı mezarlarıdır! Tek kelime pâkdir. Bu vefat İden kardeşiniz tstalyanos.
rumca konulmasını bilmezlerdi! Mezar taşla İsmi okuyan kardeşler fgllnahlarmı af) et
rına da Türk dili ile k itibe koydururlardı* sinler».
dedi. Avâmi hikm etleri saf bir h a lt samimi
Burada dilini unutan Rum aslığından zi y eti İle üstünde taşıyan bu kabir taşlarının
yade, Selçukilerden evvel Anadotuya gelip yeri b ir Kilisenin ayak altında çiğnenen av
yerleşmiş «e h iristiyanlığın ortodoks mezhe lusu değil, müzelerimizin bu taşlara tahsis
bini kabul etmekle beraber dilini d e ğ d ir edilmiş bir salonu olsa gerektir- İşte b ir baş
memiş olan hıristiyan Türkler meselesine ka örnek; manzumdur:
İşaret etmek isterim. G d gönfil İbret al... serimden
Kilisenin son t&mlrlnde avluya döşen F a r t e l ölüm ü u l a ç ı k a n » <11İlliden
mek için Karamanlılar Mezarlığındaki taş Ah D zatim hutnmil [iiinmed! peşinden
Ani da «ytrdr yârenimden çjtmdan
ların seçilmesi, en geni) hüsnüniyet sahip
lerini bir kaside aramağa sevkeder. Gariptir İki kitâbe örneği daha:
kl yazıların alta gelmesi İstendiği halde, bir M e v l û d u m K & y sert v e M l ı . ..
http://groups.google.corr
A.VSIKUU’SDlSt BALIK LI EHMENİ MEZARLIĞI
— 2021 —
/aroup/merakediyorum
B AUK PAZ AAI — 2022 — İSTANBUL
K ın la n k ise l e c e l. n u s, Iriu h b a k m z N ı^ n t
G. Nalbandyan (1899); 21 — Siirtli Yusuf
y iilrm i b « rintte çafcımria bu \ib te girdim »|uM
Stefo (I90ly, 22 — Kayserili Hacı Maryam Çıln » m i p r lafcm an^ri k a t i d d b b m i l l r r i s af
Keggekyan {100$}. I tt-r illc r e c e l t a p u d a h * r d p v a I r b İ d İ r t e h i
Balıklı rum kilisesi tâm ir edilirken kabir Ab! Madttii brm yeıilcrlm , çıkiı arşa kadar ttiıa ı
taçları Lürkçe olan karam anlılar mezarlığına Kurkıuadjjn o lü m Jfn tın m a u r t h m r t yıktı taa m
yapılan tecâvÜıUn «fi» Balıklı Erm eni Mezar A tlettim of ftüldum irdim Frenkyan bibed&buu
lığının duvar onaranlarında da erm eni h a rf Aı-indı bütün hrmijphrim, çl çare trh ld lr wbl
leri İle türfcçe IcitâbeU kabir taçlarının ter* M iirftl c a n ı m u t i u a r l ı k ; b i r d a h i r itm in ** k a t^ M
cihan kırılarak duvarlarda kullanıldığım ta h G e r ç i ( ü r ü r v lcııcl e m r ı u , t ı l ı gllm e* c a a a b w
min ediyoruz. Ç ü n v a r c o n ı n d a b i r < a a ı t b i l i r d i m T id L e tU r a
l l a m d o l mu o , Y â HAb. d i ı n e d f m , T a tU e i ( r b i d i r le h i
Yukarıda sahihlerinin adı İle gösterilen
yirmi iki kabirden bejinin kitabesini Örnek *
olarak alıyoruz: B u ru ılı K irk o ria
http'-//_Qroups .google.coı
A ssftaore015' — 4023 — B M .IK P A 2 A R ]
p/group/merakediyorum
BALIKPAZ.M U BÖREKÇİLERİ — 2024 — İSTAÎJBUİ,
sureti mabsusada yaptırdı, vc bu esnafa v e r bir daha açmam ak ilzere indireceği gece, son
di; 1958 de bu suretle İstanbul, tarihi Balık- vefakâr m üşterilerine mum ışığında sofn
pazartnı kaybetmesine karşılık ilk defa te r kurm uştur ıB. • Beyoğlu Balıkpazarı; Galata
temiz ve muntazam balıkçı dükkânlarına ka Balıkpazarı: Balıkçılar Loncası Sokağı; Lü-
vuştu. leci Sokağı, Borisin Meyhânesi; Tllnel Meyhâ
Balıkpazarı meyhanelerinin tantanalı nesi; Bodrum Meyhâneal; Balıkpazarı Meyha
devri 1808 meşrutiyetinde sönmeğe basıla neleri Balıkçı Dükkânları ve Balık Madra
ımgtı. Bizim bu ansiklopedinin tem el notla bazları ).
rım hazırladığımız sıralarda, 1927 - 1930 ara
sı. Balıkpazarmda, uçu Lüleci Sokağında, dör BALIKPAZARI BÖREKÇİLERİ — Ba-
dü Balıkçılar Loncası Sakağında, iki tanesi lıkpazarımn börekçi dükkânları kadimden!*-
de daha geride dokuz meyhâne kalmış bulu ri tstanbulun şöhretlerinden İdi. Müşterileri
nuyordu. Tetkik için bir meyhâne kapusu um um iyetle ayak takım ı, büyük şehrin ham
eşiğinden İçeriye adım atmağa cesaret e lli ına!. kayıkçı, fırın ve hamam uşakları bekâr
ğimiz .sıralarda ise. Balıkpazarı şöhreti olarak tâlfesi olduğu halde, evlerinde konaklarında
Lüleci Sokağında Karadenizli Temel Efen en nefis börekler yapılan ortahalli, hallice ve
dinin Meyhânesi, Doktorun Meyhanesi. Kn- zenginler dahi çarşı böreği yemek için Balık-
çonun Mayhânesi; Balıkçılar Loncası Soka pazarına gelirlerdi; m eşhur bir fıkra da bu
ğında Tiinel Meyhânesi, ve Borisin Meyhâ- börekçiler Üzerinedir. A nadoludan İstanbula
n*sl; Balıkhane Sakağında da Bodrum mey iş bulmak için Selen b ir garip, Büyükşeture
hânesi bulunuyordu; ki bunlardan Bodrum ccbinde tek m angırı olm ayarak ayak basmış,
Meyhânesi. son yıllarında bu nâçiz m uharri açlıktan bilab bir h ald e Balıkpazarmda do
rin bir hâtırasına izafeten adini değiştirmiş, laşır İken U t börekçi dükkânında fırından
«Gaskonyalılar Meyhanesi» adını almıştı. yeni gelmiş n a r gibi börekleri ve boğaçalan
«Temel Efendi, İşinin ehli değildi, kal görünce dükkâna dalmış, börekçiye:
ben çok temiz adamdı; Balıkpazarmda taırd
— Bu dükkân senin mi? diye so m u ;.
komşusu Doktorlarla rekabet edemedi; dilk-
-kânını kapadı, yeri tavukçu oldu. — Benimdir!..
Lüleci Sokağı meydana ilhak ulununca — Va b u börekler? Boğaçalar?
Doktorla Koço meydana çıktılar. Bu devir
— O nlar da benim ...
dedir ki Koçonun gedikli m eşhur b ir m üş
terisi rahmetli atlet Besim Koşalay olm uştur; A rtık dayanamamış, gözlerini açmış, diş
öylesine ki bu meyhanenin bulunduğu blok lerini gıcırdatarak:
da yakılınca zavallı Besim, kendi tâbiri ile — Eşek gibi ne duruyorsun.. Yesene be,
«evi yıkılmış gibi» olmuş ve tezine hastala yesene!.. diye bağırmış.
nıp ölmüştür, tpek gibi, <jnk İçil, son derece
Balıkpazarı börekçilerinin son şöhreti
ve edebil İnsan olan Besimin «Meyhâneci Gü
zeli» diye takıldığı Koçonun oğlu ve tezgâh- «Giritli» idi. 1952 de müossbJnin adını ve
dar - sâkisl olan gene, bu ünlü atletin cena hal tercüm esini evlâtlarından istedlmizde t e r
neden ise çekindiler, verm ediler; Gİridİinin
zesinde hüngür hüngür ağlıyarak hazır bu
lunmuştur. hakikaten nefis ıspanaklı böreğini İlk defa
Balıkçılar Loncası Sokağındaki Borisin tattığım ız 1932 yılında dükkân Balıkpazann-
meyhânesi. önündeki bloklar yıkılmadan çok da Helvacıbekir Sokağında idi.
önce istimlâk edilip kapatılmıştı. 1936 istimlâkinde, bu sokak ile beraber
Balıkpazarı kaldırılırken, ikinci faaliyet dükkânın bulunduğu blole Eminönü Meyda
devresinde Balıkçılar Loncası Sokağı He Ba nına katılınca, Glridliler Asmaaltı Caddesin
lıkhane ve Balıkhâne meydana katıldı. Bu de küçücük bir dükkâna naklettiler ve şöh
sefer Bodrum - Gaskonyolüar, Balıkpasarın retlerini muhafaza ettiler; eski geniş dük
da kalmış son meyhâne olarak bir ay kadat kandaki müşteri kesâfeti pek tabiidir ki
daha mevcudiyetini muhafaza edebildi; bu yeni dükkâna sığmadı, içerisi daim i dolu
meyhanenin mukadderatını eline almış To olduğundan ağız tadına düşkün olanlar Icapu
rna Çinga, elektriği de kesilince, kepengiııı dan ayakda alış veriş etliler, tezgâh önttn-
http://groups.google.co
ANSİKLOPEDİSİ
— 2025 — B A U K PA 2A R 1 HAM&fALLAB!
dc hep sıra beklenir oldu. 1937 de dc Asroa- girildiğine güre hemen sag tarafta, onyedin-
altı İstimlftk edilince açıkda kaldıiar ve bu n asrın büyük Türk muharri ve seyyahı Ev
ntflib börekçi dükkânı kayboldu. Bir ara, liya Çelebinin lâyemul bir hâtırasını taşıyan
1B59 da seyyar börekçilik yaprlıkları İşitildi Ahiçelebl Camii bulunmakladır (B .: Ahiçe-
d e r a s ü a n a d t ( B . ; B ö re k ; EorekclJ , lebi Camili.
BALIKPAZARI C A D nE S İ — Ş m İn ön İİn ii Bu sokağın bir hususiyeti, kuruyemişti
Unltapanına bavlıyan anayolun bîr parçası nin toptancılarının bulunduğu parçasının üstü
adi idi; Eminönünden yüründüğüne göre bu nün, tepe pencereli bir ahşap çatı ile ijrtiilü
esfcf yol parça parça Balıkpazarı Caddesi, bulnması, yani bir nevi kapalı çarşı mania,
Taşcular Caddesi, Zındankapıı Caddesi vo rası areetmiş almasıdır (1952).
Keresteciler Caddesi diye dört İsim taşırdı, H a k k ı GttİLtUrk
Balıkpazarı Caddesi de Eminönü Meydanı İle
BALIKPAZARI FIRIN SOKAÖI _
Yağcılar Sokağı Kavuşağma kadar yolun ile
1934 Belediye Şeiür Rehberinde Eminönlln-
kısmım teşkil ederdi; günün en erken saat
de Ahiçelebi Mahallesi sckaklarıtıdandı ı'B.:
lerinde uyanıp gece geç vakte kadar faal bir
Ahiçelebi Mahallesi); son im ir istimlâkinde
ticâret, alış veriş güzergâh! idi. im a r adı a l
güzergâhındaki binâlar yıkılarak EminUnü ve
tında tiirk îstanbulumuzu cehlinin oyuncağı
Unkapanı Bulvarına katıldı; Balıkpazarı Cad
yaproiş Adnan Mendersin yıkıp kaldırdığı
desiyle K emeraltı ve Tuzcular Sokakları ara
yerler arasında şehir haritasından silinmiştir
sında *T> şeklinde bir sokaktı, bir araba ge
fB. r Balıkpazarı; Eminönü).
çebilecek genişlikte ve paket taşı döşeli idi,
Bu yok oimuş m eşhur çarşıboyu cadde
iki kenarındaki üçer katlı hanlarda ve han
nin 1952 deki durum u değerli ve vefakâr mu
ların altlarındaki mağazalarda zahire tüccar
habirimiz Hakkı Göktürk tarafından şu satır
ları. bağcılar, peynirciler, m akarnacılar ve ko
larla tesbit edilmiştir: misyoncular bulunuyordu (Şubat 1952).
«Emmtinünür. A hiçetebi, Çelibioğlu Ala-
Hakkı GSktiirtı
eddin ve R üstem paşa M ahalleleri arasında
sınır teşkil eder. Em inönü M eydanından yü BALIKPAZARI HAMMALI.AR1 (Yeniçe
ründüğüne göre iki arab a ancak geçebilecek rilik devrinde) — tstanbulun faal b ir ticaret
genişlikte, pakettaşı döşelidir. İkişer Üçer merkezi olan Balıkpazarı ve civarı, fetihden
katlı binalar altında m anav, balıkçı» kasab. bert ayak takımı giirûbunun iskân edegei-
zeytinci, ekmektii, yufkaca» k u ru kahveci, diği b ir sem t idi; vurucu, k ı n a bekâr uşağı,
makarnacı, börekçi, yağcı, kâğıtçı, sarraf, baldırı çıplak hayta makulesl oradaki bekâr
bakkal, pastırmacı, mezeci, sakatçı dükkân banlarında, bekâr odalarında otururlar, kimi
ları sıralanmıştır. Günün h e r saatinde faal bammallık, kimi kayıkçılık, salapuryacılık.
alış veriş yeridir. T aşçılar Caddesine kavuş- İtimi fırınlarda, kimi de hamamlarda uşaklık
duğu bitiminde teknesi toprağa gömülmüş. ederlerdi. Devşirme kanununun kalkmasın
Hisuz, lülesi çatınmış M ihrişah Vâlide Sul dan, onselrizinci asır sonlarından sonra da
tanın güzel b ir çeşmesi vardır. En büyük bi bunların hepsi Yeniçeri Ocağına kaydolmuş.
nalar dört katil Makşüdiye Hanı ile kısa bir Ocağa kayıd olunmayanlar da kollarına, bal
aralık içinde beş katlı KanaaL Hanı ve iki katlı dırlarına Yeniçeri nişanlan, alâmeti farika
Kavaklı Hanıdır;* ları dövdürerek Yeniçeri taslakcılığı »der ol
muşlardı. Ocağın böylece bir haşerat yalağı
BALIKPAZARI DEĞİRMEN SOKAĞI
faalini alması İle de, Baitkpazarı, erazil ve
— Eminönü kazasının Küçükpazar nahiyesi
eşkiya takımının sık sık çıkardıkları çirkin
nin Zmdankapusu mahallesi sokaklarındır:
vak'alara sahne olmuştu. Bu yolda da bilhas
1934 Belediye Şehir Rehberine göre Yoğurt-
sa hammallar, habSset ve rezalette birinci
cuhUseyin Sokağı ile Çirozcular Sakağı ara-
idiler.
sında uzanır; B ir araba geçecek genişlikte,
paket taşı döşeli ve kavisli bir sokaktır; sag> Müverrih Cevdet Paşa tarihinin dokuzu-
h sollu iki kenarı yağcı, zahireci mağazaları cu cildinde hicri 1225 (M. 1810) yılı vakaları
■k İle toptancı kuruyemiş dükkânlarıdır. arasında anlatıyor:
Yoğurtcutıuseyin Sokağı kavşağından Birkaç hammal Balıkpazanndan geçmek
m/group/merakediyorum
BAUKPAZAJtl ItAMttfALLAHT — 2026 — IRTANfcül
^afletiai gösteren ırz chU bir karlını lııtup ca m ile rd e halka okunm ak üzere mahalle
cebren ve kshren odalarına götürmek İster imamlarına y o lla n d ı. Fermanda bu gibi eşkı
Kadının ftryâdı etrafda bulunan esnafa tc yanın derhal vc amansızca idam edilecekleri
sır ederek reca ve tatlılıkla ellerinden ku r bildirdikten sonra «Emnü aman Ve ibadul
tarmak isterler Hammallar ısrar ve Inad edin lahın ra h a tı m a llıib u m d u r llu d & j m tilea] gjy.
ce esnaf da gazaba gelip karlım mütecaviz retl d in iv e s l o la n la rı berhuda r etsin, iılâm a
lerin elinden zorla «imale ister, bu sefer y akışm a z' h a re k e tle re cesaret edenîcri de
hammaltar »İlâha sarılır, orada bulunan ayak- ka h h e r adı ile ka h re tsin . B u uygunsuz ve
dafları da mütecavizler? yardıma kalkınca m ü te ca vizle rin tecziyesi hususunda gaytel
is büyür, kadım -Yurfarmak isteyenler: «Müs g ö ste re n le r a h ire td e kazanacakları sevabdân
lüman yok mu?..* diye feryada baslar, bütün g a y ri dünyada da in ’ am ve ita â m vâhânem*
dükkânlar boşanır, kepenk sınğı, taş ve sopa m azhar o la c a k la rd ır» d e n iliy o rd u ,
ile hammaUara hücum edilir. Bütün çarşı Halkın n efretin e, pâdişâhın haisafîyeli-
halkının başlarına toplanması üzerine müte
ns hükümetin şiddetli tedbirlerine rağmen
caviz hamınallar kadını bırakıp kaçmağa
bu rezâletlerin önü. yeniçeri ocağının kanlı
mecbur otar. Fakat Balıkpazarı esnafı. vq
bir şehir m uharebesi ile kaldırıldığı tarihe
ttiihasss Mısırçarşılılar ayaklanıp: «Bu ne
kadar alınamadı. Yukarıda nakledilen vaka
demektir? Bir takım hammal makuuleleri
nın benzerleri sık sık te k e r r ü r etti. Hattâ to
şer'i şerifin itilâfı olarak alenen rezâlct vc
habaset ve halkın emval ve eşyâsına ta a rru î zan bu baldırıçıplak hayta gürûhu. bir avret
ve ihânet ve yasaklara muhalefet ettikleri veya oğlan y üzünden biribırlerine girdiier-
yetlşmeyip, çimdi de müsllm ve gavrl müs- güpegündüz şehir içinde it cenklert yaptılar.
tlm halkın nefsine, evlâd ve İyâline tecevüz Kalk îstanbulda ırz ve can emniyetinin kal
eder oldular, Kadınlarımızı, genç oğullarımızı madığını öylesine anladı ki Vak’ai Hayriyede
cebren hanlara, bekâr odalarına sokuyorlar, bütün İstanbul, Sancağı Şerifin attuıda top-
kişinin ırzı gittikden sonra yaşaması ne lâ landıT ve hiç tereddüd etm eden yeniçerilerin
zım? Ücretli hizmetkârlarımız yerinde olao üzerine yürüdü. Hicrî 1234 (M. 1616) de bîr
jpsiz hammal makuulesi bir Kaç eşkıyaya ni Baltkpa&an Cinâyetİ vakası da yukarıda bah
çin mağlub ve mahkûm olmah? N e olmak settiğimiz it çengine m isald ir:
ihtimâli var!..> diyerek bfıyük bir kalabalık Saray kayıkları ha m la cilamdan olup Ba
halinde Bâbıâliye gittiler, hammal. sandal lıkpazan İskelesinde de kayıkolık yapan bir
cı ve dellâk takımından baldtrıçıplaklann bostancı neferi fâhişe avret yüzünden ftelsk*
hemen cümlesinin Yeniçeri Ocağına kayıdlı
pazan tıam m allanndan birini öldürdü ve he-
olduğu o devirde hükümete onlardan şikâ men civardaki iskelelerden birine koşarak bir
yette bulundular: «Her gün bir türlü rezâlet
kayığa atladı ve Boğaziçine doğru kaçdı.
ve tecâvüz oluyor, yeniçeri tâîfesi içlerinde
Bağçekapusu, Balıkpazarı ve Yemiş İskeleti
olan şakileri zabtu rabt altına alsınlar ve illâ
bundan sonra o makuleler! sualsiz cevabsıt arasında ne kadar hammal varsa silâhlanıp
top lan dılar ve ayakdaşlarımn kan dâvasını
hemen elimizle katlederle dediler. Bâbıâll
g üd erek iskelelerdeki bostancılarla kayıkçı,
dönüşünden sonra da lehdidlerinl yerine ge
tirmeğe hazırlandılar, Balıkpazarı esnafı İle mavunacılara hücum ettiler. Fakat hammal*
Mtsırçsrjılılar dükkân ve mağazalarına silâh ların toplandığını haber alan berikiler de
ve cebhâne yığmaya başladılar, tkinci Sul tek kayık bırakmamak iizerc denize açıldılar.
tan Mahmud ile hükümet halkın hu heyecan Bunun üzerine hammallar hınçlarım Baltkpi-
ve galeyanına kayıtsız kalmadı. Sandalcı, ma- zarımn küçük esnafından çıkardılar, vak’ayj
vunacı, bammal vc dellâk takımının yeniçeri duyup görüp d© kepenklerint indirmemek
ocağına kayılh olduğunu ve bü rezâîetleri gafletinde bulunan veya bu ilde geç
yeniçeriliklerine dayanarak yaptıklarını na dükkânları yağma etliler. Kaalil buUınama
zarı -dikkate alarak yeniçeri ağasına hitaben dı, hattâ kim olduğu dahi öğrenilemedi. Hii
ve ocağın bütün zabitlerine tamim edilmek kAmet hammallarla kayıkçı ve mavunacılann
üzere «Yeniçerinin içindeki eşktyanin tedibi» arasındaki husumeti güçlükle yatıştırdı.
İçin bir ferman gttnderildl, birer sureti de Bibi : Cevdet T*rihi. IX, XI
http'//groups.google.coı
-!|CU)PEDlSt — 2 02 7 — BALİKTA2Alil KAPUST
a/group/rnerakediyorum
8A U !0*A Z A S ! KARAKOL SOKAĞI — ÎOM — lST A S B ln .
ht+p'.// groups.google.corr
» ■« ıırto re p ts l BALIKPAZARI MEYHÂNEI.ERI
— 2020 —
t/group/merakediyorum
BALIKPAZARI VAKASI — 2030 — İs t a n b u l
& Heybinr 'ilımta vardır Itlftfrl le r yerinde, saçlar umumiyetle uzun, omuz*
Rrr birin Ifinde kıç (f*»l âfrl tora dökülmüş, ayaklar çıplak, çıplak ayak
M t gbtr nurhabb^l ıüt ‘tin* ilffl " larında, diğer bazı esnaf çrftaklamda Olduğu
İdo vermi* koskoca bir kadı var gfbi kadife taşınalı takunyalar, ballarında da
t. Ge4İr f*Cir Hâki bcw)iım)rn jp'rm mavi püsküllü Cezftyer fesleri. Hemen istis
Kadehi (Cfninlf bir dolv itfW nasız İsU nbuiun bu mahbub meyhâne çırak
Girmesin an y t afiyle *ıı |w*rçcm ları halkının yüz ve vüctıd gfcelUgı meşhur
Bfttl betdâr Urarftc f**sa<lı var
olan Sakız adasından getirtilirdi. Bundan Ötü-
S. (Vc bıCa hıtfrdlldi) t u «Sakız Mahbubu* diye de m eşhur idiler
9. .Hâvidir pfickiUb basda «1 fosta İşinin tam ehli bazı meyh&neriler bu Saka
Rohlerlodİr r*?k «HM caafcaiıı m ahbubu çıraklarına ayrıca raks dersleri de
$*ku fAlil kokar siW neferin ald ırtırtar ve m eyhânede keyifler kıvamına
PaUrl'kHa «MiKiıin fcügada var.
geldiğinde, meyhane m eyhane dolaşan köçek
İ t . <Bu kili hu(t<liMI) oğlanlar bulunduğu halde bu ateş oglanlan da
köçeklik ederlerdi.
II. Onmlardaa topuğa kesanr billnr
S ın mtygedt içinde IriUçti n â r Âşık Ibrahim in Dstanından öfcrenlyoro
Cpbiniode levfcf pmüAk oiunur kî Tanzimat Ferm anının neşrinden sonra da
tnu>a sirkatimde nev icadı var Balıkpazarı m eyhanelerinde Sakızlı ates oğ
11 Bol paça kadlfc poturun kar» lanları kullanılm ıştır, Sivaslı Halk Şâirinia
Pek yarıçmif CİM ak ajnklara kıyafetini ta rif ile gürelliğini m ethettiği llya
Ayakların bpdilk olriak maakatv da bunlardan biridir. Otısekizinci asır sonla
Asıkın yi bcjr deyû frıyâtlt var rın d a yaşam ış E nderunlu V âsıf da Âşık t k
İİ. S a k ız m n lıfc n b tM n a e y cinini l l y a rabim in «rehberim iz oldu Şeytanı Racl®:
Y a k t ş u r m u n a t ı v e t stLrı » f l v i b o y a dediği gibi, ondan daha evvel bu sap ıi oğ
Scöln dc ayalin irrc e k suyo la n la r iç in :
ŞrbW w L k ilstir uçar kanod? var
A fim i andıran nl ntuftbefei bâde fiirûş
14. K â f i r i n o ğ l u n a e n ir m ü s i ü m a n
IVâsI şimrionserft idlâle ne hâCCt iblİJ-
G e l i r e y s i k f şa r& b ı e r g u v a n
O k u ı iiu ı ı u ru m c a s e m a i d iv a n Diyor; b ir şarkısında da, insanı azdırma
L a v t a n H i r i a t o b i r iis iâ ı lı v a r yolunda İbiîse iş bıraknuyan û rum muğbe-
15. U i e nreyrta rı e y m a h b u b u âMcenkfe çeteri şöyle medhediyor:
P b b ü r r h u f r a k s a <;ık i l m e h i c â b B ir nev eda rum dilberi
Topııfc kiltürclctilp l a b a n u r şwj> *aı> Yok m isli mânendi p^r}
C ü m l e n i n Hİkıgrta ittih a d ı v a r Ktvdim o i h û peyfeerl
Ab ol nikâhı kâfili
1& M e d d a h o l d u m b a k m a /.âh id k u s u r a
E y ler şikâr âbûleri
H a l i k t a n d ı r e re n d im b u ra
9 u ş e h r i ts u ın b u T d u r d u k ç a d u r a Ol nev nîhâli bağı ram
Yevmi kıyAmci* imlldfidı var Dilde k o n tu g e n li gttmûm
H erkes ana yanm a!* ranm
17 . fiunu böyle y«*dı Açık İbrahim Ab ol sigâhı kâfiri
Ttekberioıiz oldu ttacim E yler şikâr ib â lc ıi
TaMTitun bir adı GafOrtt Rftbİm
GUmrâh kuLUn^t bir Imdidı var İstanbul Balıkpazarı 1958- 1959 arafiJP-
da im âr adı altında M enderes vandelizmlnîn
Tanzimat Cemanının ilânma kadar İs
kurbanı oldu: tamamen yıkılarak tarihe lntl*
tanbul mcyhânedUeri meygedelerinîn büyüklü
kal ettiği sıralarda eski m ey hâilelerinin art*
ğüm» göre • Aleşoglanı» adı ile bir veya birkaç
ğı olarak ancak bir kaç dükkâna sahip bulu
mahbub çırak bulundururlardı; vazifeleri za
nuyordu. bunların en namlıları da «IJoktor»-
hiren demlenen müşterilerin çubuklarına ateş
«Boris» ve «Bodrum — Gaskonyalılâf»
koymak olan bu güzel çocuklar aslında türlü
f B . ' Doktorun Meyhânesi; Boris: Bodrum).
cilvelerle, işvelerle müşterileri meygedeye bağ
lamak için kullanılırdı; bunun içindir ki tuva Ba LIKPAKARINDA BAŞI ŞALLI I>ELİ
let ve kıyafetlerine soa derece İtina oiunurdu; KANLI VAK ASI — Alemdar Mustafa Pas*-
kollar sıvalı, sineler açık, kâküller, perçem nuı f«ci ölümünden sonra İstanbul erâzill
http://groups.google.co|
— 2031 BALIKPAZARI YANGINLARI
^/group/mcrakediyorum
BAU K S A T IC IL A R — 2032 - İSTA-^BCT.
sem tlerden biridir. Balıkpazartnın kendi için vâm etti, bahkpazan. taşçılar. balmumuctıUr
den çfkmiş yangınlardan tarih kaynaklar; keresteciler, acyUnyağctlar, nalburlar, kutu^
rrmda rastla nanlar şunlardır cıılar, kantarcılar, Bepetçiîer diye anılan çar-
•jiiarla hlr çok erzak ve muhtelif ^
5 t'anirtİYelevvel 11(109 ffi ştıbal 168R) polsrı vc Ahiçelebi camii ve bu semti* bu.
yangını — Bîr paîar gecesi saat alaturka ye* lunan bir kaç mescid tamamen yandt. Yangı,
dide Balıkpazarı Kapusu dışında hir meyltf' nin sahil ucu Tekirdağ* İskelesine, geri ucu
neden çıktı, Sur dışını tamamen yaktıktan rfa Uzunçarşi başjna kadar dayandı.
sonra içeriye sirayet etti ve MısirçarsiSi dı B ib i.: O.N ErgJn, MccelJi Umuri Beltdry*
şına yapıktı. Rüstempaşa Camiine varınca
bütün han. diikkân ve mahzenler yandı; ora 3 O m a ü y c lı r v v e ! 12.91 CIR h a z ira n tS74|
dan Balkapam. Uzunçarşt ve Mercan Çarşısı yangım — B a lıkpazarm da Tütün Gümrüğün
na vardı. Bir kotu da Ketenciler ardından den çıkdı ve 18 binâ yandı.
B i b i . : O .N . E r g i n . M e c e lli U m u r i B e le d iye
alıp Malrnıutlpaşaya doğru Alacahamam vc
etrahm, ‘boyacıları yaktı. Bu yangın, tstanbu BALIK SATICILAR, BALIK TABLA
lun yajadığr en kanlı günlerden hicr) 1099 KAR. MADRABAZLAR! — Balıkpazar-
ihtilâli içine rastlar, bîr kaç gün evvel, çar lannda, diğer çarşı boylarında dükkân sa
şılı, Yeaiçeri ve Sipahi zorbalarına karsı san hibi, yahut başında tabla veya omuzunda askı
cağı şerifi çıkartmalardı; Yeniçeriler *San ite sokak sokak dolaşır seyyar esnaftan, ken
cağı şerîfi çıkarıp kulu kırmak hoş mudur, dilerine yanlış olarak «Balıkçı* denilen ba
ko yansın şehirli keferesi* diye yangına se lık satıcılar, balık tablakârları. balık madra
yirci kaldılar. Vüzera ve Ocak Ağaları «din
bazlan, bilâ istisna İstanbul ayak takımın-
gayretidir yoldaşlar* diye yalvardılarsa da
dan ve çekirdekten yetişme külhâui, bıçkın
fayda vermedi. Yangın ancak Bostancıların
olurlar. Yazın çoğu, hele çıraklar, pantalon
ve tersane efradının gayreti ile ertesi günü
paçaları sıvanmış, yalın ayak balttın çıplak*
öğleden sonra söndürülebildi, Padişah Bos
Urlar; belde pamuk ipliğinden kuşak, sırtın-
tancılarla Tersanelilere fevkalâde ihsanlarda
da fildiko-s fanila, üstünde düğmeleri oldum
bulundu. Bu yangında 1500 ev ve 5000 den
olasıya iliklenmez yelek, mutlaka zülüflii,
fazla dükkin ve mahzen yandı, Valide Hanı
kâküilü, dudağında veya parmağında çtgara..
mahzenlerinden birinin penceresinden giren
Ahmed Rasim bir dükkân örtünü söyle
ateş, yalnız bu, mahzende 30.000 kuruşluk
teçyâi nefise* nin ınahvine sebep oldu. tasvir ediyor:
«Yırtık dudakları küfre amâde, mayda-
Bibi.: SiUikdBr Târihi, I!.
nos turreli. bir eli böğründe asılı durur, et
Ifi reccb 1099 (17 mayıs 168B> yangını — rafı fiyakalı bir dikizden sonra bağırır:
Ayni yıl içinde birinci yangının dehşeti henüz, — Vay lüfer vay!,. Yirmiye bu... Yir
unutulmadan bir pazartesi gecesi saat aîa- miye'..
turka dörîte Hasır iskelesinde saman anbarı *Refiki bu sesin çektiği ilk müşteriyi
civarında bir şerbetçi dükkânından çıktı. Sur mandepsiye bastırmak ister; evvelâ:
dışındaki çarşı, sağlı sollu tamamen yandı, — Vay lüfer va ... yyy I....
hasırcılar* çintciler, tenekeciler, prinç sergi dîye bir nâra atar, sonra müşteriye yaklaşır:
leri ve mahzenleri, Balmumcular, Zindan — Al efendi al.. Sonudur!..
Kapusu yanında abacılar, çardak iskelesi ve «Pazarlık kapusu açılınca balığın gözüne
kolluğu, Ahiçelebi Camii ve mahkemesi, bü and içer ve çift okkasını otuza verebilir» (Şe*
tün Yemiş iskelesi, sebzehâne kapusuna va hir mektupları)
rınca kül oldu. Zarar vc siyan sadece mal Tuttuğu mahdut miktarda balıklan ku
olarak 2.000 kese tahmin olundu, Ateş, an laklarından bir ipe dizip kendi eliyle satan
ca-k ertesi gün kuşluk vaktinde sondürülebUttİ. garip olja balıkçıları müstesna, balık ma<î‘
Bibî : SİJihdar Târihi, U. rabazınin denizle ve balık avî ile hiç ilgi»*
yoktur, bu Ansiklopedinin «Balıkçı» madde
20 Zilhicce 1209 (8 teninim İ79S) yan sinde de belirttiğimiz gibi günlük alış veri
gını — B!r çarşamba gecesi Balıkpazarı dı^ şini, kazancım düşünen aleîâde bir mutavas
şınıla nasvr iskelesinden çA\ı, o tiVır saat ûe- sıttır; hattâ bayat balığı, ve hattâ kokmuş
http://groups.google.
••».MSI 0ALIK SATICILAR
— 2033 —
(alığı m üfterisinin gafletinden istifade ede daki otuz balımı ben <le£il, O satacak., Sana
sürüp verm ekten e n küçük U r hicab duy- içeriden lazeaim vereyim'..
tfU Hiç jüphesi* k i içlerindi- esn af (e rç f vc — Demek bunu en son satacaksın'
pvsıyetine dikkat ed en ler vard ır, fakat !ı- — O artık satılma* görmüyor musun,
u ntnil halkı em niyetinin suiistim aline o ka- tki gündür burada oynayıp duruyor!
ÜS sık u ğ ra m iîtır k i yine A hm rd Rasimln ■Tesadüf olacak ya' O esnada tafralı
pUel bir yaıısı ile balık madrabazının hile bir m uşları geldi- Anlar gibi goı. geçtirdikten
dir yiiıü edebiyatımı** ma] olm uştur; üslatl sonra oynar oynarı göstererek
«Gülüp ağladıklarım . ,> adındaki eserinde — Şu balığı tart!..
oynar!..» başlıklı b ir parçada bize i Demesin mi?. Raiıkcı deyip germiye-
bu tipi çizmiştir (Kendisi Balıkpazarm da b ir Hm, hem kurnaz, hem hazır cevap:
meyhanenin «okaga baltan cephesindeki bir — Affedersin!'.!.. Onu şimdi Beybabaya
jaasa başında o turm uştur; balıkçı dükkânı sattım!..
meyhanenin tam k a n ısın d ad ır. Bu dükkânın «Adamcağız sıranın ehemmiyetine kaail
LOleci Sokağında Koçonun yahut Doktorun olanlardan olmalı kİ:
meyhanesi olm ası g erekir; o ta rih te kimin — Öyle ise alt taralındakini tart!, em
tarafından işletildiği meçhuiiimüzdiir): rini verdi.
«Oturduğum y erin karşısındaki balıkçı «Balıkçı derhal balığı çividen indirdi,
ibalık, satıcı madrabaz), sattığı kalkanlardan tarttı. B ağırm asına ferah ferah iki buçuk
birinin eıue tarafın a bir m akine yapm ıj. Tâ okka dedikten sonra dükkânın loj yerinde
Romanyadan. buraya k adar U ıh te itııfız geldik bulunan ta h ta uîerin e yatırarak satırı işlet
leri sonra balskbânede, dükkânda günlerce meğe başladı. Bir ihtiram ı mahsus olmak üze
durmuş, geceler geçirini} olan zavallı mürdei re sapa geçirmeyip kes® kâğıda tıktı. V erir
bl haberi oynatub duruyor. ken:
•Merak bu ya!.. Dükkâna kadar gittim , — C iğerini de koydum, mezesi kıyak ka
balıkçıya: çar!..
— Şu balığı kaça veriyorsun?., dedim. «Diyerek gaayet kızgın yağda tava edil
«Tanıdık olduğum için yüzüm e gülerek bak mesini tavsiye etti.
tı. dedi ki : •Tanıdık dedim a.. Ben yerim e çekil
— Aman Bey baba!.. Onu istem e, bura dim, dikkat ediyordum. Kim balık almağa
:>m/group/merakediyorum
SALIK * ATICILAR 2034 — İSTA3«8UV
http://groups.google.cor
v.gaorzDls ı - . 2035 BALIK SATICILAR
n/group/merakeaiyorum
&a u x s u n — 2036 —
ttiA satn.
lık tı dükkânındaki maJa
ve o gttnün balık fiyat-
la n n i bakanlar dükkin
sahibinin büyuk bir
giinlıik kazanç s»£l*dıiı-
m zannederse aldanır.
Balık satılm ana zarar
d â k in sahibinin, katm
ışa] madrabaz malın ser
mayesi ile yüzde on k ir
hissesini cayır cayır alır:
ufak telek i t l i k alıcı ve
satıcıların k alin to r mad
rabazlar elinden {ektik
leri ciğerler paralar.
Gün olur ki Mitil» ka
zancını kabzımala devre
der, kendine kalan dük
kân kirasını, çırak gün
deliğim cebinden öde
melidir. heba olan gay
TnlımıbMilarda h a lita n ı i l i ş
retidir,
( ite s im : Sakil»
«Onun içindir ki ben
bir balık satıcının bayat
ça, bani kokmamış da Ötürü (Sandığın ön kolları altına fif«n*
dil ve damak tadına düş. ler), iki uzun boylu uşak 4a ardcı (San
kdn o l m a y a n l a r dığın ard kolları altına girenler) olur
t a r a f ı n d a n yenilebi du; dolayısı ile sandık h a fif» öne me
lir şekilde ağırlanmış balığı müfterisine taze yilli olarak g id erd i
dir diye tıkmasını mazur görürüm, pek in- Bazı reisim bu yerleşmiş kaideyi boza
safsm na da Allahdan bulsun derim . ra k iki kısa veya o rta boylu uşağı ya sag y*-
«Kalantor madrabaz balık kabzımalının hud so] kolların altına verir, mukabil kolla
tek faydalı rolü, Balıkhane kasalarında yatan rı da uzun boylular alırdı; o zaman da san
paraUriyle, Balıkhaneye balık getiren balık dık ya sağa yahud sola' meylederek giderdi,
çıların paralarım müzayededen som a koyan bu gidişin de erbabı nazarında ayrı letUeli
larına koyup (İtm eleridir. Günün babıma, vardı; işte böyle sandık bir yanına meylede
kaderine, ucuz veya pahalı, balığı alıcınız kal cek şekilde tertip edilen takıma «balık sırtı»
maz. denilirdi (B .; Tulumbacılar).
«tozan bu d» olur. Balıkhaneye alıcının B JM .; V in t Hor*. N e t
kudret ve takati iistünde balık gelir. Madra
bazlar, balıkçı bedava verse mal almazlar. BALIK TU TM A K — KülMni Mneber-
O zamanlar gazetelerde şu kadar bin çift to duşlar argosunda bilgisi, hüneri olmadığı
rik, şu kadar ton balık denize döküldü diye halde işleri sırf şans eseri hep yolunda git
olcun». Bu seter de heba olan balıkçıların mek; ekseriya herhangi bâr uzva atfen kulla
gece sabahlara kadar deniz üstünde çırpın nılır; m isal••
maları, didilimleridir». — Aynasızlar (polisler) senin Çulsuz'11
BALIKSIRTI — Eski tulumbacı ıstılah- enselememiş...
lannden. Bir yangın tulumbası sandığında, — !>en!se düşse ayafiı ile belik tutar o...
yangıda giderken, yangından dönerken sandı- r . DeveUioglu «Türk Argosu» adiı ese
gı taşıyan dürt omuzdaştan mürçkkeb takını- rinde bu deyimi talebe argosu olarak g id e
daM, umumiyetle iki kısa veya orta boylu uşak riyor ve şu misâli veriyor:
http://groups.google.con
^ ü flc tp p sp l& ı — » ÎT - BAUK v e BAUKÇGUK
fgroup/merakeaıyorurn
BAUK 7 8 BALIKÇILIK - 2038 - İSTANBUL
tem likten hakkında ecnebi fUaniyle yazılmış ruflii. <8 o niu > O rkinos., diye tercüm* edil
en m aruf eserlerin m akaleleriyle mukayese m iştir k i pek yanlışdsr.
yapıldı, balıkçıla n ın u la istişare edildi, hulâsa «Bizim balıkçı esnafı arasında d a bir ta
hiç bir maddenin ftipheU kalm am asına elden kım hatalı ta b irle r kullanılır, meselâ:
geldiği kadar çalışıldı. kanın güm ügbalıgının ufağı, çaça'nuı >»*Twi
“Eser yalnız T ürk suları balık ve balık y avrusu olduğu söylenir. B undan dolayı, ba
çılığından bahseder Bizim s u lan m ad a bu* |ık av ı tâ b ir ve İstılahlarına mahsus b ir lügat,
)unmayân balıklardan, sularım ızda benzeri ç e yapm ağı m ecb u r oldum*.
yarsa, doJayuı Ue bahsedilmiştir. Meselâ Tiirk 4 Balık v e Balıkçılık» m illi kütüphane
sırlarında «ringa» balığı y ok tu r, fakat ringa* m izde benzerine e n d er rastlanan milattan»
ya benzeyen, ayni fasileden «tersi» balığı eserlerd en d ir, kendi m evzuunda ise tek eser
vardır; tersiyi yazar iken ringadan d a bah d ir. Pek m ahdud basıldığı m uhakkaktır. İs
settik,'' ta n b u l k itap çıların d a kolay bulunmaz, elden
*Deniz hayvanlarm ış cüssece en büyük d üşm e o larak , m eselâ 1937 d e b ir nüshasının
leri kitabiye fırkasıdır, bizim sularım ızda 15 liray a s alın alındığı ve akabinde ikinci bir
bunların ancak b ir kaç nev'i bulunm aktadır, n ü sh asının 30 lira y a aram b da bulunamadığı
esasen en'v&ı da pek fazla değildir, «balina» g örü lm ü ştü r. B u eğerin yeni b ir baskısının ya
başda, bütün kıtasiyeyi kitaba koydum. pılm ası, 1915 den bu y an a T ü rk balıkçılığı
"A v âJâ! ve edâvatı bahsine gelince, ka- üzerine 45 y ıllık bokluğun doldurulması, bu
dimdenberi OsmanlI balıkçılığında kullanıla a ra d a İstanb u l Balıkhanesini!) d e b ir tarihçe
gelen bütün ağlarla olta çapası ve parakeia- sin in yazılm ası çok h a y ırlı b ir iş olur. «Balık
Jarı teker teker tarif ettim, ehem m iyetli olan ve B atık lılık » için ts ta n b u lu n A nkara Cadde*
ların ^ k ille rin i gizdim ve her biri hakkında sin de tâbi a ra m a k b eyhûdedir, vaktiyle Du
mufassal malûmat verdim , hurda te fe rru a tı y u n u U m um iye İd aresi ta rafın d an basılmış
na varınca anlattım. olan bu eserin y en i baskısı ancak İstanbul
B elediyesinin h im m e ti İle tahakkuk edebilir
tKaradeniz Boğazı ile M arm ara Denizi*
İstan b u l B elediyesinin yaldızcı, goz boyacısı
bin körfez ve sahillerinde kurulan dalyanlar
pa rtiz a n la rd a n ternizlenm ekde olduğu içinde
beş altı nevidir. Sahillerin m evki ve vaziyeti
yaşadığım ız m illi iffe t ve ism et inkalâbı gün*
ne, balıkların seyrü seferine ve suların cere
leri yakın istik bald e bize m ûsbet işler için
yan tarzına göre dalyan kurm ak ay rı b ir fen
üm id verm ektedir.
dir. Bu babda en m ükem m el ve eti doğru mâ*
E se r d ö rt kısm a, h e r kısım da bir takım
lûm at almak için dalyanların en m ühim leri
ne bizzat gittim ve letkjkatda bulundum . fa sılla ra ayrılm ıştır. B uraya bu büyük eserin
fih ristin i koym ak y erin d e o lu r;
Tiirk balıkçılarız», yabancı m em leket sula
rında kurulan dalyanlar hakkında d a ayrıca I.
m&Lûmat verdim. B irinci F asıl: S u h a y v a n la n ; Balık, ba
«Balık kayıkları, sandallar hakkında da lıkların tasnifi, b alık ların âzası. Deniz balık*
ayrıca bir fasıl ayırdım. Balık ve balıkçılığa la n .
âid kanun ve nizâmnâmelerden de m alûm at ik in c i F asıl: Geçici balıklar. Orkinos ya*
olarak bahsettim. hııd Ton B alığı. Kılıç, T orik ve P a la m u t W '
«Türk balıkçıları tarafından kullanıla fer. U skum ru. İstavrit. Kolyos. M alta Pala-
gelen tâbirlerden, ıstılahlardan bahseden bir m utu. D ülger. Hamsi. Çaça. Sardalya. Terti-
kitab yoktur, bu kelim elerin Fransızca kar Üçüncü F a sıl: Y erli balıklar. KırlantfMÎ-
şılıkların ı gösteren bir kaam us da yoktur. A sü kırlangıç. Öksüz. Mazak. İskorpit. Lipao*-
Bu yüzden yanlışlıklar olduğu, güçlükler çe H ani. Karagöz. Sarıgöz. İspari. Kaya balıklan.
kildiği görülmüştür: Meselâ ellerim izde bulu* Lapına. Kekla. Gün Balığı, ö rd e k Balığı-
nao Fransizcadan Türkçeye en meşhur kaa- Çurçur. K urbağa Balığı. Trûkonya. Varsam.
rade* Dülger balığı, «Limande» kalkan yav- Gelincik Balığı. Horozbina. Üzgün BaİJğt.
muslar da «Barbeaj» kelimesi Basarı, «Dau* tandıra Balığı Kâğıt Balığı. Deniz Aygırı. De
http://groups.qooqle.coB
A jisaaopgptst — 2U3U — BALIK VE BALIKÇILIK
ı/aroup/merakediyorum
BALIK YEKLERİ — 2U4U - JgtAMBUi.
http://groups.google.co
T .«tfİJCLOPEDtel
K u n iızı h a v y a r , i -t _ v ? h a m s i: U m tr td
j^petTcrine k o n u lu r. iz m a rid tu tu lu r .
Çağanca: ite ezildikten sonra fictinrtk
(«petJeıine konulur, gelincik tutulur.
— 2041 — b Al i rH ***n4eU ni
tfı/group/rnerakediyorurn
BALt (Seker) - 2042 — İst a n b u l
Y a v u z S u lta n S e lim in M ıs ır s e fe rin e iş ti- a ltın kafes içinde, kâtib sofası cümle tafsil
fftk e lti, fa k a t Şam da » M ü , H u h id d ln A ra b i- olunacak).
n i tı m e rk a d i y a n ın a d e fn e d ild i. "B erb er H aşan Beşe üstadı KâmiL Mah
Bibi: İbrahim, Kemankeşler mecmua» dum u B âlt m ahbûbi dilâşûb (On beş yaşında
figan boylu, m elek huylu, dal fes, samur kâ
BAM (Ş eker) — Onyedinci a sır ortala* k ül. *a£ yanağı benli, hilâli gömlek, ak dimi
ruıda yaşamış b ir sazende; hayatı hakkında den dia ç a fşın , şal kuşak, peşlem al, «İne kb-
bilgi yoktur. Evliya Çelebide yalnız adına şâde, ham güm üş kollu, güm üş bacaklı, bal
rastlandı. d ın nişanlı elli dokuzun civelektir. Ayağında
şim şir nâlin, tasm ası aynalı, parm akları kı
BALI (Şirm erdoğlu ) — On altıncı asırda n alı).
yaşamış, İstanbul Ok M eydanında rek or ki* KIT’A
rıp taş dikmiş namlı kem ankeş pehlivanlar* Şimşir «Alin*- utm a arnalı
dan. H ayatı hakkında bilgi edinilem edi. yUriLrfcen tLdrttiv tvpak vurmalı
TAvâd rrttar lir tıkirdamalı
RALİ (ü sk ü d a rh B erber) — İlk defa Seltnan Pikin tört*id[r İtaat
olarak Abdülmeold zam anında hicri 1264 Ra
mazanında (m ilâdî 1848 A ğustosu) Tophâne-
KI T' A
nin sıra kahvehanelerinin en nam lılarından Zülüfleri kandil kandil af»r
Tozluklu Yusufun kahvehanesinde devrin Dal fpsfn altında al karanfili
m eddahlarından Şeka&yık M ustaia Çavuş ta- Âşıklar çeH&ı alır fltUl
rafından nakledilmiş bir hikâye, ve bu hikâ Cümleden fördütfü rûyi muhabbet
yenin kahram anın adtdu. "C üm le a şik lar sefinei aşka liman bu
Elimizde bu hikâyenin gaayet m u htasar kahv eh an ed ir dey ü p len ger en dlzı karar.
ve çok bozuk b ir dil ile kalem e alınm ış b ir B eyler, paşalar, m o lla la r o( m ahbûbun dizine
iskeleti vardu. Bu an&iklopediye, herkes ta baş koyub baş feda ederler am m â Bâliye ki
ralından kolayca anlatılam ayacak b ir kaç b ar ve rical tıraşın a izin olm am ağla oğlan
noktasını izah edecek ve a rtık sohbet dilim iz ham m al v e kayıkçı m akuulesin tıraş ider. Ki
de tamamen terk edilmiş ve u nu tulm uş keli bara ricale hizm eti çubu k darlık (Bu mahal
m eleri ayıklayarak bu hikâye iskeletini aynen le m unâsib güzel ve sem ai okuna).
koymayı, dekorları ve kıyafetleri tasvir ede
“ Perşem be günleri pederi İle Kolluk Ha
rek hikâyeyi yeniden yazm ağa tercih ettik. m am ında tetihm am . H am am da velvelei asî
Vak'a onyedinci asır o rtaların d a D ördün
me, gûyâ k i p ert pâdişâhının şehzadesi gelmiş
cü Sultan Muradın Uk saltanat yılların d a g e
S u ltan M urad tebd il ile ham am da ol mahbuba
çer ; fakat biitün m eddah hikâyelerinde oldu
görüp böyle civan avam hizmetinde olmaz,
ğu gîbİ Şekaayık Mustafa Çavuş d a ^ v ak ’ayı
an ın y eri saray i h üm ayunum dur. Nedimi Tfcfl*
kendi zamanının hayat nizamına, yaşayışına Çelebiyi m em ur ider (Bu fasıl tafsil ol«M-
göre tanzim etm iştir; sözde onyedinci asırda
H ün k ar berber B âli ile sohbet idüb oğlanın
geçen hâdiseler, onyedinci asırda yaşayan in
nezaket ve ferasetin d ah i pesend ide. Mahalle
sanlar hikâyede ondokuzuncu asır Türkiye-
m ünasib şarkı, B atinin aesi dahi lâtifdir, Tâzc
sinde ve ondokuzuncu aaır kıyafetleri ile do
civan M urad Ağanın hünkâr olduğun bilmez) •
laşırlar.
Tophâncde Tozluklu Yusulun K ahveha
K IT A
nesinde anlatılması her gece birer saatden beş
gece» beş saat sürmüş olan hikâyenin elimiz
deki iskeleti şudur:
“Ü sküdarda takelei Kebir meydanında Bir la«ı#tn konvı gvldi tra^a
Kolluk Hamamı kurbtnde EİU dokuz Ömerin MehlbB u İI utM yüzünde vahdet
kebir kahvehane# (Kehrubâ çubuk, fa ğ ftri "Ol şakiye Kanlı Temel dirler, dfv heyet.
fincan, billur nargile, bakiye, kanarya kuşu
ht1^ /g h î« |» ğ 8 8 ^S.coı
- 204H - b Al [ (ÜakOdarlı)
p dirîer kara Ia2 libası, dışında içinin karası, dahi Su Kan Murada arzı keyfiyet, Padişah
pj burekne, tâifei lâzjn esâfıîlmien, m e£er Bcıtancıbaşıya gazab tder: Bre hu ne güne
jgeçrPİÎ^ 6 b ir m û d d e d c n B e r b e r H a ş a n B*<e- aâbltllkdJr, bre Utanbulum suyunda korun
v t husumeti olub gelininde hayır yok. olmak ne demektir, ıiz Bâli civanı kaldırav
" K a h v e h a n e d e ocakçı, meydancı, çubuk^ korsanı bulub cümle tayfası ile gemisi dlrt-
cu. pzpuccu jâM 'd oğlancıklar cümle on nefer Sine berdâr idesin jJl-â ben seni ibreti âlem
hiımetkârlardır. Üç can dahi misafirindir* ka- İçin katlodorJm, Bostancıbaşı dokuzçift* kan
yıkeı boyundan (L alakiyat taklid oluna va cabaş kayık ile Oallboluya jçeldıkdo iakona
arada berber civanı Bâli ile latifeler Boğazdan mürur, Akdentze revan. Kaptan,
0la. Bilinin pederi Ha&an Beşe Çamlıcada dü pahaya ferman çıkdj ki lafları donanmâyı hü.
künde, Bâli dahi akşama gidecek). m ayun He arayub bula. »
"Kanlı Temel Haşan Beşeyi sual. Yok- K I T 1A
dur. Canım sen kira olursun dir. Haşan Be- B iliy i kan ıran Ejderi B ahri
«enin mahdumuyum, Ol anda efk ân fâsıdâ- Cüm le d e n lilerd e oldq ta h a r r i
nesîTie yol veriib: Benim cânım şehbâzım pe N p izi h n h m ı l u ne gören biri
derinize bir tulum peynir getirmişimdir, ge V ak’sy a çekildi perde! «olmel
mide, buyurun size teslim edeyim dîr. derûm :
tamam intikamdır, şikârım bu peri peyker ci "Boğazdan ki çjkdriar, vahşet abâd kızıl*
kaya tiraan, benî âdemden eser yok. And? bir
vandır dir. Kayıkçı yiğitler s u a l: B re lazoğlu
m â h karar, gem inin ismin ve rengin sildiler,
gemi hangi iskelededir. Balaban açığında îen-
hem dahi mahmuzun budadılar, b ir serenin
gerendâz Ejderi Bahrî nam iskonadır dir.
indirdiler» tam am çekli d i|« r bulub F ransa k i
BEYİT ra lın u t bayrağını çekdiler. Keşf için kehânet
lâzım.
İn tik am ın alm ak İçin b e d t ıy n r t
r e Y İt
AJın yazısıdır basacak eaflrt
Kaly«pr>p (evlrtfltcf adntı
Koca EJder oldu ornm kadını
‘Bâli berber ayağından nâlinin atu b ye
"B erber B âli gördü ki gözleri yaşı taçlan
menisini giyer ve o l p â b ürehne şakı laza re
e ritir, lazlan n yüreği taşdan katı, nâçâr em
fik olub îskelei B alabandan dahî iskonanın
re itaatle boynunü bükdü, baş eğdi, korsan
kayığına girib gem iye vardıkda K anlı Temel
beynine girdi. K anlı Temel kİ Bâliye kasdi
dört nefer korsan ayakdaşı m uaveti ile o ğ la'
fesadı azim İşlemektir, am m a her d e fa ki ta
nı anbarda hapis, Iskana fekki lenger v e lo ra
m am fırsa ttır dedikde bir vek’ai nâgehzuhur
yelken idüb havasın dahi bulm akla berki h a
kuzuyu kurdun dişinden halâs kterdi (Bu fas
tif misâli K ızkulesin dolaşub b ir saat geçme-
lın naklinde im ii bârid olmaya, sâmün tariki
deyin Kızaladalan dah i düm en suyunde terk,
akl ile fehm ide).
Gelibolu Boğazın yolun tu ta r (Tafsil oluna
" ü ç şenel kâm ile m ürur. B erber Bâli on-
çaktır, lazlann h ançer bedest tehdidi, sesin
sekiz on dokuz yaşında, hüsnü ânı gün gün
kes yoksa keseriz. O ğlanın o l şakiler ayağına
den kemâlin buldu, şehbâzı aeberbest o ld a
dugüb halan hahmd^ niyaâatı SÛZİŞÜ Oİ9- IsltO*
M fekki Lenger ve fora yelken eitikde lazla- K I T ’ A
rın ıstılahâtı bahriye üsere tekellüm leri gü Üç yılda, dcjcfcjfli btf) aded K»ntak
zel nakil oluna). On n n » kıydılar jÇonJüfcii ancafc
Ittlljrl dr kesseler yıdı soracak
K I T ' i Ofnmş Mî bdsffel w ttlr t
Şehri D sk ü d a n yayıldı habrr RIT'4
Gcnfl kaçnb sttm l* B&U berabrr O ndokuu bulda pfabattn yaşı
Kovsan pençesind e o n a ili b n b vr Değişm eyen ancak ^ j|e k ^ ı
Ki'vft nu boynuna U fk i esArel Asma yok g iK U ttı o ^ U n başı
' Bat*> irsm iş İdi ba$fc» JctAlfct
. " Ü s k ü d a r U s t a » B o H ta n c ıta s ı A |« y * 01
p/group/merakediyorıım
b AU tthfcOdftrti) — 204* — İ8TAHBUL
"B ir sofrai işfet. K ınlı Temel diledi kaleyi mezada verdiler (Ol şerire hatunun
kİ Bâliye idece#* ide (Meclis muhtasarca kocası ile k avga» nakil oluna, ta b ii
tasvir ^Ih m Bâltnin uâkilik hizmetin hcmdi* "Yâkub P ay ı aldı, Piyâleye Tufan adın
hi köçek misâli o y n atıld ım . Ayın «ndördü koydu. Yâkub Dayının kerimesi SttU Zühey.
mâhitâfa, d ery ) âyine gibidir). de güzellıkde bin içinde birdir. Tufan civan
"Oğlan uçkuru ucunda düğüm idıib ku bu duhtere alâka peydâ etti, kıs dahi oğlana
lağı p is]||in cem eytemiçtir. etıbba kavli sem» vurgun (Gece ile havuz başında muaşaka
mi şediddir, fındık cirminde eki İden yağlı ballı tasvir oluna. Baskın).
mestü bi hûş olur, saika isabet etm iş misal
yıkılar, ayağından sürüseler haberi olmaz, KIT'A
aklın bulmak için âteg ile dağlayalar. B erber DidlErr nanköre budar gmreftt
BÂJİ dpi» t§ve ve cilve fenninde üstâd olub Konakdan boyladı Tufan U rtfl
korsana can baş ile hizmet idttb tealime riza Zvnrirv vurnldn ayak klfcgi
suretin gösterüb fırsatı gözler İdi. Ol seouni Bir jıl sûrda undamlafıl İkaamet
şedldden birer mün&sib m iid a r ağızlarına
“B âli civanı zindandan akçesin sayub
lokma v iıir iken yutturdu. Beş nefer korsan
D elizengin dedikleri zâlim halay eyledi, âhfc-
tar leş misâli serildiler. Bâli oğlan cümlesin
y i m azlum arslan pençesinden halan bulab
keşse keser, amma elin kanlam adı, şerirleri
sırtla n pençesine dûgdü (Tafsil. ZuJmin eo*
ol hal ile terk, Iskonaya kundak kodu, ateşe
vâi. A ta eslere ^ n m M îdi, çarjm fa menziline
verdi. Kendi filikaya siivar, gemiden alarga,
B âlınin sırtın a b inüb g ider gelir idi, ester mi*
derya yangının u z a k d a n temaşa.
sâli boynuna y o la r tak u b menzili önündfe ağa
MISRA ca bağlar id i).
A ffiden g ü n â b ı G a fla rd ır elbet
VE T İ T
“Rûyi deryada yedi gün yedi gece. Ol Atlas cebelinden İnmiş e ayı
şehbaz yiğit aç hem susuz ve hem çıplak, Batiyedir dAjajtm arştan p tfi
meyyit misâli (Hâli p ü r melali tasvir oluna.
Mahalle münaaâb m ünacaat okuna) “B îr gece cezaen kölesinin kellesine mum
diküp Şam dan eylem ek istedikde Bâlide ta
"Gözünü açarki dil bilmez kâfir içinde.
ham m ül kalm ayub firar. K adıyı iftica, gayri
KITA y e fü n ıh tu n ıı İstida.
Bâli dükmüş maUularm eline
Kıymet blçmtş TÛlâfnıtün tettne KITA
Prmiş »»tarıtn ben bono ehline Dördüncü efendi seflbİİ ayyaş
Ceıarerdt» İmiş ba sefer kısmet Yaram olanlar U topak evbâş
Baıı olmayınca anlara oynaş
"Sicilya ceziresinde korsan m raad* ö l z&> M emh verdiler gaayet IsAbtt
berdest dv âm p e ri rûnun sîm âyi necâbetpe-
nâhuı gören gözler kam aşur İdL 3açı trfî«ırtgn “B u efendiler hizm etinde on bir sene mü-
ayaj&ı tırnağına k ü kadar kusursuz» p»ıiâH ra r. Ol şemsi hûsn 2irvei ikbâlin devridüb
beden, 9000 altuna çıkdı. Oezayerden ka a n ı zevale meyleyledi.
mı zaman Hoca Nâsirüddin Telem senrnin
KIT'A
kâhyası İftira, efendisi için. Hoca N ârirüddin
kölenin admı Bâll'den Piyâleye tahvil Ider ire Aşnu* otosunu ol servi balemi
açunı muhabbet îdüb her an diler ki karşu- Kalmadı kakülden nliM en kemend
sunda ola. Hamamda dahi dellâki Piyâle idi, Aldı yaamek Mİn itin in tevend
her nereye k> varsa hile götürürdü. Bir sene Hrzır Hela Mr sâhlbl keramet
müriir. Hhli bu m ahaböetj ktfkanub Hoca "Cazı ve baş İle levendİik hizmeti CÜ®1C
I 4aûrüddûûn sakal ve bğngih ytnîa/ Piyâle nin mahhub v e m ergubu ve Hızır Reisin
http://groups.google.co/
1
I
,lgtK LOpEDjS1_______________________ _____ j 046 _
*
ttü»*"#' ,Bu m*h*We ‘•ört direkli Şahini
p ^yi nambrik'iD târtfi gerektir, ıstılaha! ı
buhriy» « « « » -
•Ş ih ın l D e r y a d a b e ş » n e m ii r u r . Ahde-
BÂLİ İTENDİ < 5 » r » ,l
K I T A
Olanında v M a n ı m VAitdıu 4+brl
nllhrr dnüım^ır mahh u b diltorl
^ flrrrb l «Unnrtul b c^ rfi
nj2in <*°rt e*nibin hem kö*<' bucagm cevebın. Y«l| İklim iter* »almızdır s^hrH
jRf diyardan b ir nakış aldı. Otuzbes yaşında
to p yigft 3ûl kadar sene m ü ru r etm iştir, Yâ- "Köprülü Koca Mehmet Paşa sadaretin
Icub Dayının duhteri p âkû esi Zeynebi gece de donanmayı hümâyunun Boğaz bozgunun
riyism â * güfldiiz hayâlinde. Gönül kuşu o] dan sonra bu Berber Bâlînin levendltgl dep*
ngârda (B oran g aayet âşıkaane tafsil oluna). reşüb Tersânei İVmircdc kaplan oldu, dülger*
-01 mahbubenin dahî gündük hayâlinde ligin dahi kendi yaptığı kadırgada çok yarar*
gece düşünde Tufan n am nevcivan köledir. Iıklar gösterüb âhir Ömrüne değin deryâde
dolaşdı.
Baba» bendegânından Husiev Ç avuşa nikâh
otur amma zifaf olacağı gecede cinnet. Talâk. “Merhum oldukda Karacaahmed Sultan
Gelin odasından bim arhâneye nakil. {Gaayet da defnolundu, şehrâha nâsar sed üstünde,
su2ifll b acaktır). şâhidesinde yazılıdır:
“Y â k u b Dayının üç gem isi azim fırtınada
HüretbAkl
gark. İflâs. K eder ile fe v t olur.
Rüyl d m i dahi dar fd ib y ih i
• Bu havadisler ki B alinin m âlûm u olduk -
Levendine göçdâk yelken kürek b«
da Hl*lr Reisin ayağına düşub m inelbâb Üel-
Krtıdümftz pir Wfk |5i)lim üı (ise
mihrâb nakli m acera. Azad kâğıdı* ve 10,000
C&ml « r i sondu Ur âb«
altm ihsan-
uÂşık ile m aşukun bim arhânode buluş Tcnâıin Âmlmlr kadırga kaptanı Dukiidirt
ulası. Mecnûne ki T ufanı k arşusunda gördü, Berber Bâli Kaptan ruhu İçin El Fâtiha. Sene
ol ande âkile oldu (Tafsil m ükem m el ola, sâ- im .
miini ağlata).
"Berber Bâli m ahbûbesini alub <=ehrı İs BALI EF E N D İ (A bdullah) — On altın
tanbul. Ü sküdar hâkine yüzün gözün sürüb cı ararda Üçüncü Sultan U urad devri ulemâ*
a|ladı. Hubbül vatatı m in el îman. B erber Bâ stndan olup Eyyubda kendi adına nisbetie
li gelmiş, şehri Ü sküdar, ayakda. anılan bir mescidin bâni&İdir, Vefâtında mes
"Berber Bâli Elîidokuz ö m erin kahvehâ- cidi yanm a d e fn e d iliş tir. H ayat) hakkında
resinde mâceraamı naki\ ile on günde tamam başka bilgi edinilemedi (B.: Bâli Hoca Mes
etti. cidi).
Bibi.: HadikatOJ Cevûmı, I.
Biz ki bu hikâyeyi naklettik, pederim
den dinledim idi» o dahi pederinden dinlemiş,
dedemize dahi pederi naktetm işdir ki B erber BALI EFEN D İ (Şeyh Sarhoş) — On al
fiilinin amıcaaı oğludur, k atre hayal yoktur. tıncı asır ulemâsından ve şeyhlerinden, şâir;
Berber Bâli yetmişinden a rtık m uam m er ol Yavuz Sultan Selimin büyük kardeşi şehzade
muştur, Saltan Ahmedin hocalığında bulunmuş bir
zâtin oğludur; doğum tarihi bilinmiyor, ls-
K I T ’ A tanbulda Kepenekci Medreresinde müdderris
Kog gibi u ç m u şla r ç e n ç tlg in ça#ı iken bir gece rüyfizmda büyük bir şeyhin
Sararub solmuştur çrilhtan ba£t dervişleri ile beraber zikrettiğini görür. Ve
Sl^ sakal ağardı yetmiş durağı Şeyh: «Niçin sea da halkai zikre dahil olmaz
Tüter gölümde o tattı ^cbâbot sın?» diye sorar. A radan zaman geçer, bir
“Mâcepastn nazm edüb dasitan eylemiş, gün devrin tanınm ış şeyhlerinden Ramazan
hikâyede ki k ıt’alar vardır- îşte o dâfiitan- Efendinin meclisine gider, ve hayret içinde
d*v mahfuzumuz olandır. Ol tarihlerde Üb- kalır, o güne kadar tanımadığı Ramazan
dilberleri araeında şekercisi ve.çal- E tam in in xüyâ*ma giren geyjı. olduğunu.
\ 4 faerb&r‘civanlart birinci imiş- ■'* - (Tfcriislnin de .rüyâemtjaki n je d « ..,5 Îduğunu
n/group/merakediyorum
b A l İ h o c a M ESCİDİ — 20*6 — İBTANBU.
çörûnce Ramazan Efendiye hemen biat eder yapmaktadır- Banisinin kabri mescidin iç^,
i'* rtyize t ile nefsini terbiyeyi Koyulur, mii- de olup demir parmaklık ile çevrilmiş san
derrislikden çekilir, vesirleriri büyüklerin dukası perişan bir haldedir.
kaplarına varmaz olur. Hadikatül cavâmiin bu mescide biıtyk
«Sarhoş» lakabını kapıkfıfiı ilahi cezbe olarak gösterdiği hünkâr imamı Şeyh Abdül-
dnlayısı j[e dc almış olabilir, faksı gençliğin kadır Efendinin türbesi, bu mescide bfti^jk
im kalenderine bir hayat sürmüş olan Bâli değildir, ayni sokak üzerinde daha ötededir-
Kendinin tövbesine ve Inzlvfisma sebeo ola ö n kısmı 17 kapu numarası ile bir dukkAtr
cak bir fıkra nakledilir: hâline konm uş 1052 de E Simsarlar adında
Gençliğinde Pirûze AJı adında bir civana bir tezinin atölyesi idi.
ûjık olur, mâşükundan sıdk ü vefâ ile kargı Hakkı (fOkitırit
lık görür, bu güzel gence nisbetie şiirlerinde
«Cevheri* mahlasını kullanır. Pîrûze Ali ölür BAM KALFA (Merameieİ) — Hassa mi-
ve Bili Efendi bir gece rüyasında raahbubu- marlarmdan: hassa mimari Kirkor Amin
nu görür, *Ali. bana bir hediye ver!.,* del. Balyanın babası iB.: Balyan!.
çocuk da bir kâğıt parçasına azıcık toprak ko BibL: K, Pamukciyan. p/ot.
yarak verir. Efendi ertesi sabah bâzı mahrem
doBtlartna bu rüyâsuu göz yadları arasında BALI KAPTAN {Bursalı) — On yedin
anlatır iken başındaki destan düzeltmek leab ci asır ortalarında İstanbul Limanının namlı
eder, elini atar atmaz dülbendln arasında arm atör • tüccar kalyonu kaptanlarından:
içinde toprak bulunan bir k â |ıt parçası çıkar. hayati hakkında Evliya Çelebinin bi,r isim
Dehşet İçinde kalan Bâli Efendi hemen Ra* kaydından başka malumata rastlanamadı. Bü
mazen Efendiye kokarak tasavvuf yoluna gi yük m uharrir Bâli kaptan ve emsalinin ser
rer. vetimi beljrtm ek için sâhib oldukları tüccar
-Frıui cAmı Ur H&1J Efendi mest Ictl gcçdi- kalyonlarım şu renkli satırla r ile tasvir edi
y o r ki. kaptanların v e gem icilerinin Dördün
Mısrâı ölümüne târibdir ki hicri 981 İM
cü Sultan ltyırad zam anında yapılmış Ordu -
157J-1574) yılma tekaabül etmektedir,
tib l; peçevfli Tarihi. I. Esnaf A layında geçişleri m ünâsebeti İte yazıl
m ıştır: «H er biri d örder beşer kat ambarlı,
ikişer k at yatırm a toplu, beşer kat palavra
BAUIIOCA MESCİDİ — Eyyubda Eski
î'Mti Caddesi ile Kemikçj sokağı kavuşağt ko- kıçlı ve kıçında bağçeli, hamamlı, el de£İf*
' b in dedir; Hadikatül Cevâmi şu bilgiyi veri menli, karavana kalyonlardır. H er biri beş
yor: «Eyyubda Eski. Teni Hamam yakının ayda dolar boşalır. B unlar Sacay burnundan
dadır; binişi Abdullah Bâli Efendidir. Üçün- üç yaylım to p lar alarak sekte bin kadar dal
1 ı Sırtlan Murad devri adam larındandır. kab silâh Cezâyer Uifcnkli, kırmızı Cezâyer fesli
ri do oradadır. Bitişiğindeki b ir türbede Şeyh yelkenci dümenci. İstenkact, panamacı, ko»
/ bdülkadir Efendi medfımdur ki tahsisâtt manyaçı sanatlarında m üdebbir dayılar Al
!»irinei Sultan Ahmed tarafından verilmek lah AUah diye geçerler..».
lizere ilk defa Reisitlkunrâ oîan bu «âttir. Bibl.: Evliya Çelebi. I,
v^h-AbdüIksrlir Efendi. Birinci Sultan Ah- BALİ PA$A — Ön altıncı asır vezirle
nccie imamlık da yapmıştı, türbenin cadde* rinden; Hadikatül Cevâmi ile Sicilli Osmanî-
ye bakan pptîceretfi Hsbll ittihaz edilmiştir» nin kaydine göre Bâli Paşa aslen AntalyalI
Birinci Cihar Harbi içinde depo ittihaz dır; Enderunıı hümâyundan yetişmiş, kubbe
t'iilmijf, 1D18 müUrckujıtnde tahliyesinde çok veziri olmuş, ve Hilmâ Hanım Bultanla ev
harab olduğu U;in ihgriete akılmamış, tâmlti lenmiştir; bu htfnım sujtamn babası İskender
inkânı da bulunamadığından m etrik kalm ış Paşa, ana^t İkitrti Sultan. Bayatıdın kızı İla*
'352 den bu yana, dört duvardan ibâret bir tice Sultan&r.BAh Paşa hicri. 900 (M. 1494 *
harâhe olarak durm aktadır; hâlen Eyyub 1495) tarihinde vefat etmigtir. istanbulde
paıafı pazarcılarının teagâhhrına depoîuk kendi adına nisbetke açtlcn b ir tam un bini-
http://groups.google.
iH 5 ItC L O rE Ö tS t
— »47 — B Â L İPA ŞA CADDESİ CİNAYETİ
n/group/merakediyorum
“ ■ir ir 7 -A C A ioı — 2048 — JST/îfBu:
http://groups.google.co
ıs â g to p g p to t - 204ft — b A l İFA ŞA CAM İİ
!ü£group/merakeaıyorum
B A IİPA ŞA CAMİİ — 4066 — İSTANBUL
inşaatına gelince, avlu duyarı alı kısmı Son tamirde yapılan alçı pencereler de
Z sıra tuğla bazan 2, bazdh da 3 sıra taşla ya devrine uygun düşmemiştir. Camiin kürsll v«
pılmıştır. Pencereli fevkMni kısmı yıkılmış- şamdanları o sırada müzeye tahvil edilmiş
tır, yalnız yol tarafındaki dört penceresi du^ bulunun Ayasofya'dan getirilmiştir.
ruyor. Yedi basamakla çıkılan harem in gol Camiin tak kapım muhteşem denilecek
köşesine- yeni ayak yolları yapılmıştır. kadar güzel ve kendi bayına pek mütanatib
Kabristanında on kadar mezar tabından ıao de binanın basitliği yanında fazla süslü ve
devrine âid olan: yoktur. -Bâli Paşa ve Hil büyük düşüyor: çerçivoni tâ (Ut pencereler*
m i H atunun Jürbe veya kabirlerinin yeri da kadar yükseliyor. Bu çcrçiveyl kurtarması
hi bilinemiyor. için son cemaat ruvakı ortasının 0 seviyede
Binâ tamamen kesme taştan inşâ olun bir tomozla Örtülmüş olması lâzım gelir.
muş, sağır kubbelidir. Müsellesi kürevi alî- M ülenâviben kırmızı beyay mermerle va,
.Kalar mihrab cihetinde doğrudan duvara, di> pilmiş basık kapı kem eri üslünde ve bir çer-
ger üç olhelde dc duvarlara m uttasıl geniş
çlve İçinde yukarıda bahsettiğim kitabe kdtü
kem erlere oturur. bir sülüsle m erm ere oyulm uştur Kıtabeder
Kubbe kutru 12 m etre olduğu halde ca sonra zengin istalâktitli höcrç ve etrafındı
mi harimi m ihver istikam etinde 13,5, yan is- da silm eler vardır. Kapı çığışınin idlerinde
t ikam e t de de 15 m etreye genişler. A lçak kub kem erli höerecikJer ve köşelerinde güzel kum
beler yapmadan saha tevsii ileride Lülebur- saatleri m evcuttur. Kemer ve ravelerden ma
gazda Sokollu Camiinde, K ayseride Ahmed adası köfekidendir.
Paşa Camiinde m uvaffakiyetle tatb ik edile
Tak kapının iki tarafın da pencerelerle
cektir. Haricen de kubbe, köşeler daha alçak
bırakılarak elde edilen 8 köşe b ir kaa ideye m inâre kap:sı arasında istalaktitll iki hârici
oturtulm uşr bu sûretle sağır kubbeye bir ha m ihrab yapılm ıştır, Sol ta ra fta , minare çıkı*
reketi manzaravi verilm iştir. gının m ü ten azırı b ir m erdiven mahalli yapı*
la ra k c e m a a t ru v a k ın a beş kubbe teşkil olun*
Dâhili geniş kem erlerin altında, m inâre
m uştu r. B u kubbeler yivli başlıklı» çembertiı
merdiveninden çıkılan fevkaam b ir m ahfil
b aşlık sü tu n la ra o tu ru r. B aşlıkları ve kaide
dolaşır. Elli sene evvelki rölövem n d e m ahfil
le r 18. a sır işidir. B u dem ek tir ki Cami za
korkuluğu şakuli parm aklık şeklinde iken
m anım ızdan iki a sır evvel b ir tâm ir dahs
son tam irde tuğladan yapılıp sıvanm ıştır.
görm üş, n ıv a k yıkılıp yeniden yapılmıştır,
Camiin şim diki kubbesi 1935 senesinde
k em erlerin güzel ista lak titll yastık taçlan ve
betonarm e olarak bu satırlara) m üellifi ta
d em ir gergileri v e su tu n ları olduğu gibi dur
rafından yapılm ış isede m aalesef kubbe, be
m aktadır, yalnız kubbeler yoktur.
tonarm enin inceliğinden dolayı ufak düşm üş-
tü r, ve yüksek görünüyor. B u acı tecrüb e a s M inâre d ö rt köşedir, küpü dilim*
rideki restorasyonlarda iy i b ir ders olm uştur. İ l, gövdesi çu bu k lud u r; şerefe zengin jstalâk*
titlid ır, şerefe kork u lu k ları oym a kafestir. k&»
Camiin alt sırada 10, m ahfil hizasında g,
üatde dc 4 normal, 6 tane de fil gözü pence şele ri süsleyen k abartm a çubuklar şerefenin
resi vardır. AH sıra pencerelerin kem erleri ista lâk tit p ü sküllerine kem erciklerfe kaynaç
m ış, a lt ta ra fla rında b ir lâle ile nİhâyetleR*
dolu değildir; kem erleri? tenv ir sathına ilâ
vesi m ihrab cihetinde kilerde çok vâki ise de in iştir k i m üstakbel Şehzade Camii minârele-
bütiin bir aıraya tatbiki nâdirdir. rin în prototipini teşkil ider.
6kıcn Hakkı
M inber başka bir cam iden buraya nakle
dilm iştir, ve camie uygundur; kulâhı ahşab- K ıym etli bilgin E k rem H akkı Ayverdı,
dır, yağlı boya kalemle tezyin edilm iştir. B âli P aşa Cam iine eebheden bakıldığına p *
Mihrab son lâm irde alçıdan kötü bir işçi re, sağ ta ra fta bulunan m inâre merdivenine
likle yapılm ıştır; kalem İşleri de camiin dev m ütenazır olarak sol tarafda da bir merdiven
rinden b ir asır sonraki num unelerin acemi bir mahalli bulunduğunu kaydediyor, ki her iki
taklididir. m erdiven Corneliııs G urlitt'in çizdiği planda
http://groups.google.corr
AySlKtOPEMSJ ~ — BALKAN (Edbem Rütıi
^ açık olarak gösterilmiştir. Soldaki merdi- nişlikte olup paket taşı ile döşenmiş bulunan
için halk ağzında asırlardan beri dolaya BAlipaşa yokuşunun İki kenarındaki evlerin
gelmiş bîr rivayet vardır: hemen hepsi kHgir, 2-4 katlı binalardır, kû
Bâli Paşa Istanbuldaki camiini çift mina puları da sokağa umumiyetle 3-5 basamaklı
reli olarak yaptırm ak istemiş ve camiin piânı mermer merdivenlerle bağlıdır: bir kıs
ona göre hazırlanmış, temeli de atılmış, İki mının ah) da dükkân olup bu Mlırl&nn yazı)-
/jiinâreii camiler hep selâtin camii olduğun* diğı 1B60 yılı^Marlındu ] ecaâbânp, 9 tere,
dan bir vezirin bun» teşebbüsü hoş görüime- 7 kunduracı, 1 kundura kalıpçısı, ] kuntlum
jttiş, paşanın saltanat davasına kalktığı şüp levâzımalcısı, 1 kundura tamircisi, 4 berber.
hesini uyandırmış ve Bâli Paşanın idamına 1 kadın berberi, 3 bakkal, 1 fırın, 1 şekerci,
f e r m a n çıkmış; gönderilen celladlar paşayı 2 tütüncü, 1 gazoz imâliitcisi, i yorgancı, 1
inşaat yerinde öğle namazını kılarken bul terlikci, l radyo - elektrikçi ile 4 doktor mu
muşlar. nam azı bitirmesini beklemişler, fakat ayenohânesi bulunuyordu.
Bâli Paşa ikinci rek âld a kapandığı secdeden ilnkkı GÂktiirSl
kalkmamış, secdede İken ru h teslim etm iş.
Bâli Paşa C am ii 1916 F a tih yangınında BALKAN (ICdhenı R&hi) — Gazeteri.
yanmadan önce de h arab halde idi; İstanb u l1 avukat, siyaset adam ı; 1879 da İstanbul'la
un biiyûk âfetlerinden b ir: olan 1894 zelzele* Atik&tfd* doğdu, askeri tıbbiye talebesi ikeıı
sinde ağıl' sakatlanmış» son cem aat y erinin üç h ürriy et perverâne fikirler beslediğinden ve
kubbesi ile m ihrab d uv arı yıkılm ıştı. kitabları arasında «siyasi m uzir evrak» bu
1935 dek i tam iri, b u sem tin çocuğu ola lunduğundan tev kif edilm iş ve Trablusgarb'a
rak doğmuş o zam anın m illet vekillerinden sürülm üştür. Bu su rette pek genç yaşında
Rüşdi Beyin, bu tâ rih i eserin hazin durum u atıldığı politika hayatında kendisini otodidakt
nu Gazj'ye arzetmegj ite tahakk u k etm işti; ki olarak yetiştirm iş, tıbba tercih ettiği hukuk
Rüşdi Bey Camie bitişik kendi arsasının b ir ilm i ile uğraşm ış, Trablusgarbdan Bulgaris-
kısmını da imam ve müezzin m eşrutaları ya tana kaçarak F ilibe kasabasında yerleşm iş
pılması için B âli Paşa Cam ime terketm işti. orada «Rumeli* ve «Balkan» gazetelerini çı
k ararak Bulgaristan T ü rk le rin in hakların*
BALİ PAŞA YOKUŞU — Em inönü İlçe m üdafaa yolunda büyük medeni cesaretle ça
sinin Kumkapı nahiyesinin sokaklarından; lışm ıştı; h a ttâ Bulgaristan Türklerinin mü
Gedikpaşadan K adırgaya doğru Çadırcı Ah* m essilleri arasında m ebus seçilmiş, Sobranya
metçelebl ve M imar H ayreddin M ahalleleri ya gitmişti. M ecliste Çiftçi Partisi Biralarında
ortasından geçer. G edikpaşa başından y ürün
yer aldı, Bu partinin kanh hâdiselerle dağı-
düğüne göre (1934 Belediye Şehir Rehberinin
tlldığı sıvada zin dan a g ird i; 1921 de güçlükle
3 nuıçaraiı paftası), sağ kolda T athkuyu,
ku rtu larak anavatana döhdü ve Istanbulda
Esirci kemaleddin, Peştem alcı Selim, Sandal
avukatlıkla iştigal etti; .1646 «Çiftçi ve 1%‘İ
et thsan. K urban v e A rayıcı sokakları, sol
kolda da Em in Sinan ham am ı. K afesli çadır, Partisi» adı ile siyasi b ir p arti kurarak1o yıl
Musellun, Tayyareci Kemal, Bağçelİ kahve, yapılan seçimlere iştiraki, bu suretle tek rar
Asmahhan, Ç adırcılar çeşmesi, Çiîavct ve Ça siyasi hayata atılm ayı tecrübe etmek istedi
dırcı camii sokakları ile kavuşakları vardır; ise de, Türkiyede bir siyasî parti liderliği için
yine ayni istikametde yüründüğüne göre Tat- şöhretinin pek Bönuk olduğu acı hakikat ola
lıkuyiî sokağı kavuşağından itibaren dikçe rak gördü; 1908 - 1914 arasında Filibede Bal
bir meyil ile K adırgaya doğru m üstakim bir kan gazetesini çıkaran ateşli ve cesur Edhem
bat ile in ıti ^ f başlar, ve Kadırgada, Ç iftese- Rûhiyi tanıyan BulgaristanlI bir kaç eski dost
Ünler caddesi ile K ad»galim am Caddesinin ile yakın geçmişin târihi İle uğraşan sayıcı
bağlar noktasında sona erer, karcıdaki k ara çok az m ünevverlerden ibaretti. Yaşı da hayli
nmak sokağı ile bu noktada bîr dört yol ağsı ilerlemiş bulunan bu eski gazeteci bir müd
vtieudy gelir. Uç araba rah at geçebilecek ge det sonra hastalandı, tamamen inzivaya çc-
ı/group/merakediyorum
r to T .V A L * - Î0 5 ı - ISTAJfftUL
kildi, 13 Tem m uî 1949 da Sarıyerdo Mandıra Türkiye, Yugoslavya, önde bayrakları ile TaJr«
sokağındaki evinde öldüf ve ■■■■,•, Boğaz köyü sime b ir yürüyüş yapıldı, Ve Cumhuriyet âbi*
nün m e z a r lığ a defnedildi. dc -jne çelcnkler konuldu. Bu yurUyüfde baş
Ölümünde 70 yasında İdi. Mücadelerle milletin ayrı ayrı, rengârenk, kadın ve erkeh
dolu geçen gençlik ve olgunluk ^ağlannda milli kıya/etlerl, yolda okunan mili! marjUr,
son derece şişmanlığı ile m a h u rd u ; hattâ bir yolun iki k fnârını, iğne atılsa yere dikfmez
E dim e seyahahnda, arabacıların: ıfi^yefen- lûbiri ile doldurm uş olan îıtan bu l halkına
di. Beydirler ancak gizi ;;üç taşır. - üıycrok bedri bir ziyûfet oldu.
Edhem Ruhiyi arabalarına dâima yalnız bin H afta sonuna kadar her grup İstanbul
dirdikleri söylenir. Jtadyosımdn b ir konser verdi. Günlerin dfger
Son derece cömert, son derecede müşfik, saatleri grupların hususi şehir gezilerine, İs
kuvvet ve servet karşısında giliet gösterme- tanbul civarının güzellikleri görmeleri?-»
mi$ bir iyi İnsan olduğu m uhakkaktir. (meselâ B endler gibi) ayrıldı.
21 E ylül gecesi Beylerbeyi sarayında
BALKAN FESTtVAM — 1935 yılında parlak bir toplantı oldu; bilhassa bu sarayın
Türkiye Bulgaristan, Yunanistan. Yugoslavya sed üstü bağçesindcki biiyük havua etrafın
ve Rumanyanm iştirakiyle lstanbulda yapı da, feerik bir gece yaşandı.
lan Balkanlı m illetler şenlikleri; 14 Eylül
İ3 Eylül gecesi de son oîarak ve İstanbul
Cumartesi gecesi B üyükadada Yat kuiubde
halkı için bir eğlence te rtip edildi. Festiva
b ir balo ile açıldı. Açış nutk un u İstanbul v a
lin başından beri yapılan gösterilerin en par
lisi ve Belediye Reisi M uhiddin Ü stündağ
lağı oldu. Taksim Bağçesinden yeni bir gütâfı
söyledi ve Balkan m illetleri arasındaki dost
alaca aydınlığında ayrılan y irm i binden ***la
luğun ehem miyetini belirtti, O gece beş m il
İstanbullu, b ir d aha görülm ez, yaşanmaz b«f
letin feativ&Je iştirak eden ekiplerinin millî
âlem den döndüklerini duym uşlardı.
oyu al a n baloya müstesna b ir revnak verdi*
Sabaha kadar süren baloyu ertesi gün ekip İstanb u l B alkan Festivali, İkinci Cihan
lerin Lunaparka kadar pek güzel resmi geçi* H arbi arifesinde dünyanın sulb içinde, dost*
di tâkibetti; milli elbiselerini giym iş olan lu k havası altın da tatdığ ı insanlık nimetle*
festival ekipleri yolları dolduran h a lk tara rin d en b iri olm uştur.
fından çak alkıştandı. L una park d a d a m illi Hakkı (KklöA
oyunlar oynandı, b u arada İstanbul öğretm en
Okulu talebeleri de zeybek oyunu oynadılar. BALKAN G Ü BEŞLERİ (Dördüncü) -
Aydindan gelmiş olan efelerin oyunu ise em D ördüncü B alkan güreşleri 1935 de îstanbul*
salsiz b ir gösteri oldu, bu arad a Adem E fe d a Taksim Stadyom unda yapıldı, 14, 15 v*
adında b ir zeybeğin «Koroğlu» oyunu misa 16 E ylül (C um artesi - Pazartesi) üç gün sür
fir Balkanlıları hayran bıraktı. dü. A ro avudluk iştira k etmedi. T ürk takımı;
Gece m eşalelerle ateş oyunları te rtip 56 kiloda Hüseyin
edildi. 61 » Y aşar
Ertesi Pazartesi günü Balkanlı m isafirler 66 * â sim
şehri gezdiler; grup grup târihi binaları, mü 72 * H üseyin
zeleri dolaşdılar; Istanbulun tab iat güzellik- 79 * N u ri
ferini gördüler. Akşam üstü Taksimde Dağ 87 s M ustafa
cılar kulübünde büyük bir vay ztyAfeti veril A ğırda Çbban Mehmet
di. olarak m üsabakalara girdi, iki Hüseyin)*1*
17 fiyi&l Salı günü m isafirler öğleye ka hariç beş pehlivanımız Yunan, Yugo^
dar memleketlerine götürecekleri hediyeler lav, B ulgar ve Rumen rakipleri yenerek W*
iı;in İstanbul çarşılarım dolamdılar. Saat 3 de lalarının Bylkıın şampiyonu oldular ve bu
Galatasaray Lisesi bağçesinde toplanıldı; mil* suretle T & kiye güreş ekibi 17 puvanla birin
11 oyun ekipleri Alfabe sırası ile dizildiler: ci oldu. 9
Bulgaristan, Yunanistan IEUhs), Kumanya, Ktkkı Odktilrk
http://groups.gooqle.co
BALKAPM ft HANI
^m/group/merakediyorum
U A İK A P a » ! h a m - S flM - > S IA S 6 « t
n/group/merakediyorum
S O K A Ğ I. - 2U 66- tefrU fto'
m üş, kadim sim asını çok deflirçtlrmlştir na göre -ıp*vh - : y erler y a rm ış v«- nlcr s r-^.
o daların ın iiz«rindc aörtflen hicri 1277 tarı !nr s ö n m ü ş tü r
hlrıdon de anlaşılıyor ki, Abdillaziz u m a n ın » RjbJ Cûbı SMid Efendi V» *' .nâmen 1
d a d* muhil* bir ta m ir g ö rm ü ştü r. » A IJ JliA lIA SOKALI -w Br>. . ,,T(
İstanbul Ansiklopedisinin değerli Vefa tünde Gümu.Miyu sem tıtıdcdir. Idn-kö^; ı
kâr muhabiri Hakkı Göktür çıı notu tevdi e t Caddesi ile Bölibey, Karyagd* </kjW*n 1*. ’
m iştir: vaşakları arasında uzanır â&âlih»y &^ı
tB ir avlu - meydan etrafında iki kaili ma m en m ezarlık iç.nden r.^çer Kar?;: -i.
olan Balkapam Hanı 85 odadır; odalar kub kagı b ay ırd ır, m eşhut P»ycrî-.;. K ü w r^ ,-.
belidir; avlusunda 35 dükkân vardır; b nâ- sı bu sokağın bayır ü«*.‘ bitimind*<ı.>, g ,||,
nırt. avlunun vc etrafındaki sokakların allı baba *>ka«] td riş köşkü kavuşağtK<*.. ,.r .
do muazzam bir mahzendir. dü£ûne göre dik b ir toprak yoldur; n r V*-
t Avlunun üstü eskiden kirem itli bir ah* olarak biri kagir ikisi ahşab birer uUı
sab çatı ile kapanmıştı, 1952 de hanın içinden bahçeli üçer; tepe üstü bitim inde de Kar %
çıkan b ir yangın 19 oda ile bu avlu çalısı dı D ergâhının yan duvarı vardır.
yanmıştır, ı> tarihden beridir ki, nvlunun üs. Sokağın üst başından Halicin ve \itr
tü açıktır. nin kuş bakısı panoram ası pek ımıht*geffi4 ;t
'H an kapusundan girildiğine göre tam (N isan 1Ö52).
karşıya gelen odaların üstünde '1278* ta rih Hakkı Cokıâft
leri vasılıdır; rlvâyete göre hicri 1278
Milâdi 1S6İ — 1882i târihinde vapılm ış H A LM I'M l’ — A slında bat ansının, la
olan bıı odaların yerinde H anın asıl büyük, lını m uhafaza etm ek için yapdığı madde; ı~-
âbidevî kapLSi varmış, yüklü develer, Balka- nâyide m uhtelif işlerde kullanıldığı gibi asır
panmıo 1952 yangınında yanıp h arab olan la r boyunca m akbül b ir tenvir vâsıtası ol*
meşhur kantarında yükîeri ile beraber tartıl- m uştur.
diktan sonra bu kapud&n çıkarlarım *. E lektriksiz ve petrolsüz asırlarda büyük
«Balkapam H anının altındaki mahzen İstanbul, kulübesinden kâşânesine sarayva
Binbifdirek'İn b r eşidir: rivâyete göre bu varınca gece m um la ve yag kand li ile ayduv
mahzenden Ayasofyaya bir y e r altı yolu lah lırd ı. (B .; M am ; K andil).
varmış {?). 1960 H aziranında bu m eşhur Mum, âdi, o rta v e âlâ üç cins idi; âdin
mahzen boş kapalı idi. gezilip görülemedi. ? iç yağından yap ılır, o rta pingjae b ir miktar
balm um u k atılır, âlâsı da saf balmumundat
RALKAPANI SOKAĞI — Em inbnunde d ök ü lü rd ü : saf balmurolarına* yanarken gü
ITahtakelede. Tahtakele Cadesİ ile H asırcılar
zel kokm ası için kâffirî k atılır, bu da muaıan
Caddesi arasında uzanır. Balkapam H anı İle
en âlâsı oturdu.
Orsay Hanının arasından geçer; b ir araba
S a f halmumund&n m um lar kibar W ri*
rah at geçebilecek g en işlik le ve paket taşı dö cal konaklarında yalılarında, saraylarda vr
şeli b ir yol olup her iki hanın altı on b e te r
cam ilerde k utlanılm ıştır; büyüklü kÛçiM“
g tz d ükkândır; hu otuz dükkân da fıçıcı, at- şam danlar, avizeler iç n boy boy dökiilffl'if’
ta r. kır&tasiyeci. zücâeiyeci. kâgıdcı ve y a n lerdir; en büyükleri de cam ilerin roU>tri>
cından fazlası olarak nalbur dükkânlarıdır m u m lan olm uştur. Camilerin, bilhassa sel*
IİH0O Haziran
tin cam ilerinin m ihrab mumlarını akşanlt*
Hakka (S ik lM
rı uyandırm ak, yata» namazından sonra din
BALKAPAM YANGINI — Balkapam lendirm ek ayrı b ir İhtisas işi idi Meselâ
semti tslanbulu kul eden büyük yangınların teymaniye Camiinin m ihrab m um lan için y^*
çoğunda harab olmuştur. Bu «emtin k«ıdi mi^er kanter baltnutnundan dftküfmüş
içinden de hicri 13 cemâziyelûhir 1223 (M gu söylenir, bir mum un ağırlığı 830 okka tu
1808) Pazartesi gececi $aat alaturka beş tar, fitili de kol k alın lım d ad ır. Mirî murnftâ'
bu semtin içinde Kadı Hanından bir yangın rıe dcikiîlmiiş olan bu mumların imal) he?
yedi saat »Urmüş. müverrihin kaydı halde bas t olmaan gerektir, fitilini uyafid'F 1
http://groups.gooqle.coi
- 2057 BALMUMU
m/group/merakediyorum
B A L M U M C U Ç İFT L İĞ İ - 2 o ta - İSTAMKT
den kâffâra veya îstanbuîdan g ayri bir yere Zemin katı kagir, diğer iki katı ahş*br
(alm u m u v e rild i# öğrenilirse ö lü rü n ü n k a bağçeden ikinci k ata b ir çift mermer ınetdı*
bulü ihtim âli yoktur.» vcnlfl <akılan köşkün d i; görUnıişu güzeldir,
B alm um u, yakın geçm işe, asrım ız b aşla jge<*n asır .onlarııuja yapılm ış çok şirin va
rına k adar ok u r y azarların d a y a rı m asası p ılard an biri ‘ıM*ıgu m u h ak k ak ta gft).
veya çekmecesi eşyasuıdandı; k ita b o k u r lem rdı.
iken not alınacak y erlere, y ah u d yanlış oldu K öşkün ö nü ndeki park bafcçHr büyük
guna kanaat g etirilen no k talara, veya a rd ı v e r ü a e l b ir m e rm e r havuz vardır.
H akk ı f^fcluHt
na devam edilm ek ilzerc m ü talaalîn k esild i
ği y e re küçücük b ir balm um u y a p ıştırılırd ı. u a l m i 'm c i ; n \ R r ı . K v rAM i Bi
Bilhassa K u ra n hatm i tilâv etin d e balm u rin ci C h an H arb in in w n yılında. 191H 4*
m undarı d u ra k ib r e tle r i h alâ k u lla n ılm a k açılm ış v e ta le b e o la ra k bu kanlı harbdr du|~
la d ır diyebiliriz. K itab ara sın a b ir k âg ıd p a r m üş şü hed ânın ilk v e o rta okul çakındaki
çası ite veya y ap rak k en arı k ıra ra k k o n u lan y e tim le ri alın m ıştır- E v lâdı şühedaya götte*
işaretlere h erh ald e te re ih edilm esi g erek ir. rilen şefkat* te m in ed ilen refah, lahail ciddi
y eti v e ç a tış ır ın a ltın d a sağ lan an samimiyet
B A L M lT H C r Ç tF T M ^ I V E K A S R I — h av ası İle B alm um cu D ârüİeytâm ı maarif
Osm anlI H ânedanı m ü lk le rm d e n d i; B eşîk ta- târih im izd e te m iz b ir H âtıra bırakmış, bura
şın üstünde kendi aduıı ta şıy an se m tte d ir. d a n ç ık a n çocu k ların hepsi h ay at yolunda
Zincirlikuyu civarına d ü şe r; m e y v a bah çe m u v affak olm uş, b ü y ü k kısm ı d a yüksek tah
leri* b ağ lan . v e bilhassa en n efis çavu şü zü - silin i y a p a ra k m em lek etim izin mümtaz va
m ünü yel içtiren bağı ile m eşh u rd u . N e 2a* ta n d a şla rı a ra sın a g irm işlerd ir.
man kuruldtıŞuîiu tesb it edem edik, İk in ci B alm um cu D ârü İey tâm ı ancak on sene
S ultan H atu n u d u r. Z in cirlikuyu k a sn tle be çok v e rim li h iz m e td e n v e aguşuna aldın
rab er B alm um cu ÇiftUfti sık u ğradığı y e rle r ev lâd ı şü h ed ây ı y e tiş tirip h ay ata attıktan
d e n d i ikinci A bdülham id z am anınd a V eliahd so n ra 192$ d e lağ v ed ilm iştir.
Mehmed R eşat Efendiye ta h sis edildi. B esin T alebelerin yatak
ci Sultan M ehm ed R esad U n vanı İle ik in c i han eleri ve dersha
M eşrûtiyetin padişahı olan ve a h lâ k tem iz n e le r Balmumcu çil
lisi il^ »sâM w nPcAbet tim sâli o lan b u li &i köşkü müstemi»
pfflns, d^nılehttir ki en mesurl zam anlarım lâ tın k âg ir bir bini*
BalmriTr.ini CifUi^rnde ee^irm işti. 1905 d*» da İdi; gaayet harab
tahf.a cıkdıktan sonra bu rad a m iinzeviyâne b ir haîdp tesellüm
çeçen Günlerini d£tmâ h a sre t ile ândrğı söv- edilen bu bina, ame
îanir: f*h‘a cıktıkdan sonra b izzat v e rd i# leliğini çocuklar yap
•m M e Balm um cu ^iftlîîH ni h a lk a m rsire fi m ak M ere târafr ve
l s e k a k ın tın ve polenlere ta b la ta b la m ey- tevsi edilmişdi.
vaiar ikram « ttlrm b tİr. biî Ha B îrin ri rih a tı Talebe üniform a1
H a re n e k ad ar devam e tm iştir başda, o zaman»
Palm ucm u Çiftliği kasrı S u ltan Vehmf'H b ah riye neferlerinin
Reçadm v#fft*ırdan sonra Senlvc S ultanin serpuşuna benzeyen
î,'""*Yi^tİTîr tahsis «*dilmf:?. 1fll 8 yılında Hn lâciv ert b ir serpuş
,rr s7<,,v f i n m ü ş t e m i l a t ı n d a ç i f t l i ğ i n a d ı n a nis- fsflnnet çocuklar*
h e tle Balmumcu 'D&rülevtâmı a ç ılım d ır f R : takkesine benterl:
Fafrnum nî D firüleyttm ı). d ik ve çift vakab j
19C0 d a Balm um cu kö*kü 3. -Tnndarma lâcivert şayaktan c**
Tn&Svı K um andanlığı em rinde bulım nvor- k e t; ayni kumamdan
du. MüatemUâtmdan olup vaktivle D ârüley- B a lm u m c u Darttlrft*mı 15 ç ı n d a n küçük
tan v n vatakhânesi İle d ershanelerinin b u lu n ünllorması « lan lar için kısa **
duğu binada da «Jandarm a E r Okulu» vardı.
httpT/g ’roup^aSoâ'le^col
v r a iK L e r o b f - 2 0M - S A L K U M İA R ! Ü.Z TESK İB
r»/group/merakediyorum
BAM» - y o - istaw » ul
dan yaıbntf ve ucu sivriltilin? yagl* kir ke yemek ve içki masrafı hayli bahâtlıya oturur
sife oturtulup çakzftr, eJlert arkaaında bafc* «özüm ona balalar sık sık tçı-tlp otaımrdu.
İt, iki otnuz beşi oyularak birer iri bolmumu İkinci Abdüthamid devrinin bu balolarına
dikilirdi. gimdiki barların caba iuz n ;ne»| diye biliriz.
Çok geçmemiş bu çeşid eğlenceler?
BAIjO — Utanbulda, doUyjsı Ur Türki* avam, esnaf tabakanındın delikanlılar da
yede balo. Ondokuzuncu aarm başlarına ka meyil etmiş, kabadayılar, külhâniler. kUlhâ-
dar ecnebi sefârethâanelerde terEib edilen ve nîlik. uçarılık havasında yeni yeni kanad çır
davetlileri arsamda tek tiirk dahi buluruna' pan şehbaz civanlar da dam öğrenmişler.
yan egtcmce olmuştur. Beyoglııjıun baloları bu rağbet karasında
Turkiyede ilk reamî balo, ikinci Sultan Galata sokaklarına inince adı da, halk afeti
Mahmudun emri ite (H 1248) 1832 <fe Kap- nin nefis b ir tah rifi !1e Baloz olmuştu (B.
tariıderva Cengeloftlu Tahir P aşa tarafından,
Baloz).
o zamanlar Osmanlı {kınanmasının en büyük
Beyoğlu balolarında Beyzade. Paşazâde
harb eemisı olan Mahmudiye kalyonunda onyedişer onsekizer yaşında şımarık küçük
vükelâ ve elçiler şerefine verilen b ir ziyafet beyler d e g ö rülürdü ki, lalaların, kâhyaların,
münasebeti le tertib edilmişti. Toplantıya lisan hocası m ürebbilerin, m ahremiyete ka
fklnei Mahmıid da geldi, bul edilm iş h er em ir v e arzuya yatkın uşak*
K&sımpaçada Divanhane önünde demir* ların , konakların selâm lığına postu sermiş
[emiş bulunan kalyona, b&lo levazımı, orta k alen derlerin teşviki ve hazırladıkları fjrsal-
lık karardıktan sonra m avnalarla raklolun- 7ar sayesinde balolara Kİden bu nevhat ve
muslu; sebebi de mütaassıb balkın cansıkı- h a ttâ tüysüz k ib a r çocukları y art batakhane
cı dedikodusuna mani olmaktı. Buna rağ ya m eyhâne A vrupa v e A m erika Tiyatroları
men. sabahlara kadar kandJlerle donanmış nın sahnelerinde P eru zların , Amelvalarm.
koca pemi ve içinden akseden aîafranga mızı V irjinilçrjn ağzına düşm üşlerdi. K ardgar
ka sesleri, b iz n t padişahın gem iye g e ln rş m akaam ında bestelenm iş b ir «Şık Kantosu»
bulunması ve birçok ecnebilerin mftdamala* bu kiiçükbevleri ta sv ir ed er kİ yollarını göz
rilc beraber sefaret kayıklarile gem iye «it leyenler, bu k an to ile ben zerlerin 5 tertip edip
meleri. Kasımpaşa ve civarı halk ın ın sahilde
okuyan o sah n e yosm aları değil* kantoları
merak ile sabahlam asına kâfi gelmişti.
dinleyen zeberdesl tersaneliler, bıçkın gürû-
O gece ecnebi davetliler arasında nazarı hu arabacı, tulum bacı, kayskeu mavunacı be*
dikkati bilhassa celbeden, îstan bulda Rusya k a r u şak ları İdi.
Çarının fevkalâde m urahhası olarak bulunan
SİK KANTOSU
Prens Orlof olmuştu. B ir y ar nerdint kendisi köcöeök
îkinci Abdülh&mid zam anında pâdişâhın ^4
Ka g an î karacık
ve hükümetin, Avrupa hüküm dar hanedan Ah cık cık cak
larına mensub ıc v â t ile ko r diplom atiğin şe Y an ak tan ald ır
refine tertib ettikleri balolar T ü rk basınına İjP b te rl b a ld ır
aksettirilmez, halkın bu ronq{ balolardan ha Ajtzr H itii toparlaclk
ber* bile olmatd».
Ab cık cık cık
Şurasını d a kaydetm ek g erekir k i halk U ru çapkıncacık çapkıncacık
arasında ve ev veli erkekler arasında Avrupa- Rıh « k nk maskaracık
Jı (F renk) m uâşere âdabına Özenen, kendi Ah cık ede nk
aralarında Garblı geçinip de en hafifinden Benim yârim bir dinedir k**dl»l P*k
«Şak Bey», ve bir az serteesi «Züppe» diye di Balolara götürdüm
le geçen gençlerin dans öğrenm eleri - bağda GAtaıdara getirdim
vala gelmek üzere m azurka, kadril, kanıkan, TM m |lb i goTmcdlm
polka - yine tk ib d Abdülham id devrinde Kırara*! aldır. rfelüJfü de nd«l
olm uştur. Bey oğlunun birinci suuf içkili ga N* kadar 4dr, ne kadar sık
zinolarında duhuliye ile girilir ve gidenlere Kemlisi yık pk
http://groups.goog le.
vnSJKl o p e d i s i
— aoıtt - BALO
tn/group/merakediyorum
BALON ^ 2062 — İSTAKBTJt
Lâteksden balon şöyle yap ılır; B üyük BALON — 1) H alk dilinde ve h&neber*
kazanlar içinde bulunan işlenmiş lâtekse 300 düş külh ân iler argosunda etrâfı heyecana»
kadar balon kalıbı bir iki d efa batırılıp çıka- m eraka, endişeye düşürecek uydurm a haber;
rılır; bir as hava tem&smda bırakılır, te k ra r m isaller:
bir deia daha batınlıp çıkarılır 30-35 derece — Seoio S a n Floryada boğulm uş
sıcaktıkda bulunan bir etüvde k u ru tu lu r ve — Deme be!?.
— Namussuzum., gözümle gördüm»
kuruyan balonlar kalıplardan çıkarılır, piya
saya gönderilir. çıplak., sülün gibi yatıyordu...
— N e zam an ulan?
Istanbulda lilek&den balon yapan iki uç — Dün!..
fabrika vardır; bunlardan biri yalnız İstan — A m m a balon uçurdun be., nefes ata
bul ve Türkiyenin değil, bütün O rta şarkın yım ... Sarıyı b u sabah Sirkecide gördüm
en büyük lâteks fabrikası olup. Edim ekaptı- ulan!... '*
ma dışında Topçularda 1952 senesinde iki Al — Seçimlerde m em urlara birer ma*; iH-
man ile birllkde Mahmud Görpeoglu adında ram iye verilecek rolş..
bir Türk tarafından kurulmuştur* Alman - — O balonun modası geçti, başkasını
lardan biri vefat etmiş, biti memleketine don^ üSur..
http://groups.google.cor
y s n a - O P E P t s t _______________________ - - ________ BALON
p/group/merakediyorum
b a u jk Sftfi4 - ISTANBiîL
vardaki Ocpıirci D ercin» indi. Havada dort dan jklı başında ria o l» inemezdi Şu kâdar
saat fcaimişdı. Burada balonunu hir ağaç* var -ı, o biı* kaç kimse ile beraber iyi
bağlamış, köye giderek, harekelinden ew'«l dürbünlerle gazı s-ıkU£ını gördüğümüzden
kendiline verilmiş olan yo! fermanım gös inşallah selâmet ile yere mor.*
terini*. e gece köyde İziz ve ikram tir misa Y<d* «iün s o n ra y in t: C e rid e i Havacfj*
fir edilmiş, ertesi gün de köyden kırk kişi il«’ g a z e te s i ş u - a l ı r l a r ı y a z ıy o r d u :
gidip balonunu toplamış ve Yalovaya gele «Zavallı Komaşki'dcrı bu ana kadar btr
rek b ir kayıkla 11 Temmuz Î844 Perşembe haber ,gç)me^i^îndew telef alduftu anlaşılı
İstanbul* dönmüştür. yor. O RLin, yanında bulunanların söyledik
Comaschi ikinci uçuşunu Bevoğlunda lerine göre baloncu yemeği ag yiyerek içki*
Küçük Taksimdeki haatahânenin bağçesin- yi çok içtiğinden öyle mest olmuş ki, balon-
den yapdl. Buradan uçacağım birkaç defa culuk «sıratını bilenlerden biri beraber (il
ifan fttmiK, havaların müsaadesizimi yüzün melini istediği vakrl. balonun yerde bağlı
den ancak ramazan bayramının üçüncü gü olduğunu fark edemeyen Komaşki:
nü uçabilmişdi. Saat 11 de havalanmış, İs — Bak, beni bile kaldıramıyor!,
tanbul üzerinde biraz dolaşdtktan sonra Y e cevabını verm 'ş. balon yere ineceği zaman
şilköy civarında Safra Köyüne Bu azar azar yere dökülecek torbalar içindeki
rada balonunu bağlayacak a$aç bulamamış, kumlardan da ekserisini gene balonun yere
barutcııbasmın koiıathna giderek vardım ?s- bağlı olduğunun farkına varmadan almamış,
temis. rÜTîfârîa sürüklenen balon barutcııbft* bağları çözüldükten sonra balon, delJ olmuş
şjnın adamları tarafından tutularak icl bo kuş gibi havaya uçmuştu. Onun için Komaş
şaltılma ve baloncuya tealim edilmedi. ki. ya havada dönmüş, ya denize veyahut üç
Comaschi'nin üçüncü uçuşu son ve ebo- beş r i n yukarıda kaldı ise Afrika'nın ötesi-
di uçuşu oldu. Zavallı Comaschi Âdile Sul ne veya Hind veya dünyanın b ir tarafına
tanın yedi gün yedi gece süren düğümünü ri(]?mü^ür.>
daha çok neşelendirmek için uçmuştu. Sert Bu hâdiseden y'rm i sene sonra. Ameri*
bir poyraz esiyordu, balon İstanbul üzerinde kah bîr baloncunun yine İstanbul'da balonla
bir saat kadar görünmüş, sonra «özden kay- uçur tecrübeleri yapması üzerine Hakayİk-ul
bolmuşdu. Bu hazin vaka üzerine o zam anm Vakayı adlı gazete şunları yazmıştı:
gazetelerinden Ceridei Havadis şunları ya «Bundan yirmi sene evvel Komaşki na*
zıyor: mındaki bir baloncu İstanbul'a getirilerek
«Şiiri H üm âyunda Komaşki adlı baloncu Üsküdar'dan uçmuş ve herkes kemali laa-
Haydarpaşa sahrasından yükselmiş, ineceği cüble seyretmiş. Balon uçarken Komaşki çap-
yerlerde kendisine yardım edilmesi için ta kasiyle seyircileri selâmlamış ve balondan
tarla? çıkarılması hususunda ferm anı âti ya aşağı bir takım kâğıtlar da atmış idL O za
rılmış İse de şimdiye kadar b ir havadis aîı- man balon içindeki adamın canlı olmayıp
natnam ». b$%t kimseler Komaşkinin telef ol halmtimundan oEciuğd tahmin edilmiş idi.
duğu kanaatine varm ışlardır, çünkü o gün Komaşki uçtuktan sonra ne tarafa gittiği ve
rüzgâr ş ddelli olduğundan balon topaç gibi nereye Hnstîijjfr haber alınamamış. Kimi de
donup âletlerinden bâztlanm n düşmesi nize düştüğüne kitnr karaya İrdiğine ve kimi
mümkün görülmektedir. eüya kürrei nâre çıkıp yandtfına mâna ver*
«Gerçi balonun ziyâde yükselip in m e s i miş ve;
için balonun yukarısındaki selâmet kaputtu-
n» İple çekip açdıktan sonra fazla gaz çıkarı Mylrdl mürf-n kaza ervri havada Urlh
KDw-f nı*n* fihnp jandı Konuskl frn n rtrf
larak yere yaklaşmak mümkündür, f a k a t ka-
pıı ac»l*nadıfcı takdirde baloncu şaşkınlığın Tarihini inşad ve karaya indlfinİ kabe*
dan ne yapacağım bilemez. Baloncu bu defa verenler bir takım hîkayeler uydur/m’ŞİArdır.
haddinden ziyâde yUkselmİşâi. Bazı k im s e le Merkum buradan havalanıp vnek kadar ka
r in kanaatine pare akit başında olsa idi in e r lıncaya kadar görülüp sonradan büsbütün
di. Mirin aşağılarda »ü* « âr şiddetli olduğun kaybolmuş ve Anadolu tarafında bir tarlanın
n/group/merakediyorum
&AJ. SOKAĞI — 2066 - Ista k b u î ,
«taşların, refâhate meyyal bendeginın yanın h a seçme. H er dansa kalkanın, polkaya, ma
da buralara dadanan kibar evladları, bilhas zurkaya. valse tutuşanın damına bira alesta.
sa genç ve toy mirasyediler de olmuş ve ek Garsonlar gözbağcılıktan yana öyle kurd ki*
seriya başlarına tilrlU felâketler gelmişler. bardakla beraber çifter çifter tabak gatirip
Balozların hemen hepsi Kuraköyle Tophane lâhzada kuleyi di kivermede ler.
arasında İdi. «Buranın en gözbebeği kokanası, Kam*
Baloz adı, «Balo»nun İtalyanca#! oyun bur Manyo idi. Manyo kusursuz güsellerden-
y a n , oyun tç:n topluluk manasına «Balto» di. K am burluğunun takılm asına sebeb boynu
kelimesinden bozmadır. Sermed M uhtar Alus nun kısıkça oluşu. Saray tüfekçilerinden bi
İstanbul Ansiklopedisine verdiği nolda şun ri* masanın m erm erini kaldırıp beyni budur
ları yazıyor; «Karaköyden Tophaneye doğru d 'y e İndirmiş, zavallıcığın boyun kökü içine
giderken, tram vay caddesinde, sağlı sollu, göçüvermiş».
pek çok İdiler. O güzergâh ve havalisi, asırlar- UAL SO K A LI: — 1&34 yılı basıları Be
danberi İstanbul Limanına jgelmlş veya uğra^ lediye Şehir rehberinin 29 No, lu paftasında.
mış yabancı gemiler n kaptanları, tayfaları Kadıköy ün Acıbadem - İkbaliye mahallevl ” ,
gibi haşarat gürûhıınun yatağı; başdan aşağı sokaklarındadır. Zaam et Sokağı île Pomak
meyhaneler, bu m eyhanelerin içi de sarhoş sokağı arasında uzanır. Pom ak sokağından
adamlarla, süfli fahişeler ve zevk âleti süfli yüründüğüne göre 75 m etrede Yeni Mütevelli
oflarlar!* dolu. Sokağı ile b ir d ö rt yol ağzı yapar. Bu sokak
«Galata balozları Sultan Aziz zam anında tan sonra pek dik olm ayan bir yokuş başlar.
açılmış, süratle çoğalmış» ikinci A bdülham Jl Sağda İkbaliye Çeşme Sokağı ile kavu^a|ı
devrinde de mevcud idiler. M eşrutiyet yılla vardır. Sokak sekiz m etre genişliğinde olup
rına, hattâ zam anıaa kalırsa, birinci Cihan
tam am en kabataş döşelidir. Pom ak sokağın
Harbi ten d erin d e de bunlardan bir kaçı kal
d an girildiğine göre sağ köşede telorgü De
mıştı.
çevrilm iş bahçe içinde d a lla n y ere değecek
«Balozları işletenlerin çoğu, fuhuş bata
şekilde düşük, yaşlıca b ir ceviz ağacı sokağa
ğından yetişmiş, gençliği v e güzelliği elden
b ir güzellik verm ektedir. Sol köşedeki birin
gitdikden sonra, eski yavuklularının him aye
ci k â g ir bina, ondan sonrakiler sokağın somı*
sinde bu işe atılm ış k a rt fâhişeierdi; k i en
na k ad ar b ire r ikişer katlı ahşap v e kâgfr ev
namlılarından biri «Zorba* lakabı ile meş
ler olup yalnız sağda kapısı bulunan, bu 50*
h u r k a n idi. Benim gördüğüm m eşhur baloz
kağm tek büyük yapısı, 1959 d a tamamlan
la r; Zorbanın Balozu, A lafranga Baloz, Y ük
mış üç k atlı 12 d aireli A lbayarks apartmanı
sek Baloz. SŞerbethâne Balozu, Rus çalçısj
dır. O rta h alli ailelerin m eskenleri olan evle*
Madam Rcla’nm B atakhanesidir». (B ütün bu
rin çoğu bahçelidir. B u satırların yazıldığı
pim lere bakınız).
Mayıs ayının ilk haftasında badem ağaçlan,
Bu ansiklopediye «A lafranga Baloz»
ceviz ağ açlan ve um um iyetle biitün bahçeler
maddesi yazmış olan bu değerli m u h arrir Ba
yeşerm iş ve sokağa ayrıca b ir güzellik vermiş
loz notlarına da m ezkiir B ak a hakkında şu
bulunuyordu-
satırları eklemiştir:
Ü35AR Kocao*ıo
«Meselâ bunlardan A lafranga Balozun
yer.nde şimdi bir fotinbağı fabrikası v ardır BALSUYU, BALSUCU1AB — Şaraba,
(1946). B u Baloza. 2fv3û ayak m erdivenle çı h aram 'olduğu için el uzatm ayanlar tarafın
kılır. Etrafta masalar. Orta boş, dans yeri. dan rağbet edilmiş sekır verici bir içkidir ki
Sağda küçük bir tiyatro şanosu; önünde yedi zamanımızda yapılmış, satılıp içilmez olmuf-
sekiz kişilik orkestra. tur. Evliyâ Çelebi onyedinci asır ortasında
«Müşterilerin hepsi şapkalı. Kefalonya- balsuyu satan 50 dükkân bulunduğunu* ve
lılar, Çakanozlar, M altızlar; ecnebî gemiciler, balsuculann da usta ve çırak 300 nefer olduk
ateşçiler; Moskof, Fransız, Hırvat, Y unan mli- larım söylüyor, ve: «Bunu Atinada hakîau
letindeo ayak taktftu. «Alafranga balozun m eşhur K flâiun sead etm iştir. Evvelâ pâk ba
yosmaları ötekilerden biraz daha yüksek: da lı şerbet idüp İçine «hemel kökü» (ne oldu-
http://groups.google.co
.■a n tLOPEPte» — 3067 — »ALTA ASMA
jn/group/merakediyorum
b a l t a a sm a ISTAOTVL
m erdiven, süpürge gibi güzel, çirkin, m ünâse döşenen b u kahvehanelerin üzerine de bekâr
beti!, münasebetsiz bir alâm eti v ardı ki, bu o daları y ap d m ak adetti. Başkasının hah^fm,
n a «nişan» derlerdi. <B : Y eniçeriler) O rta in d irip kendi baltasını asm ak için, bir zorba*
nişan lan, kışlalarda koğuş kapılarına, şeh ir kabadayının, rak ibin i, hasınım bıçağı altın*
içinde de. hangi orta hangi sem tin m uhafaza dan geçirm ek lâğımdı. Yâni b ir kabadayı dü
ve inzibatına m em ur iae. oradaki Y eniçeri ellosu o lurd u . B u bıçaklı dögüşm e bazan iki
kollujtanun kapısına ve o rta b ay rak larının ra k ib in çetele ri efrad ı arasın d a b ir şehir mu
üzerine nakledilirdi. N işana uğruna te re d d ü t h arebesi h a lin i a lırd ı. Bu bıçak oyunlarının
süz ta n fedâ edilecek bir kııdsiyet verilm iş sahnesi d e G alata su rla rın ın dışındaki hen*
ti. d ek idi. B ugün en u fa k b îr iz) bile M fn trn u
Son devirlerde Yen çerfler. O rta nişanla o la n G alata hen değ in in İstanb u l tarihinde
rını bâzû ve b aldırlarına d e dövm e su re tile ro k k an lı h a tıra la rı v a rd ır. 4B.: H endek)
n a k şettirir olm uşlardı: kısa diz çağ rı g iy d ik ' İsta n b u l U m anına gele» yaş meyve V*
ferinden b ald ır n işan lan dâim a g ö rü n ür, toz sebze ise, b a lta sah ip leri tara lın d a n doğru
luk tak ın ır p la n la n da, k ahv elerd e o tu rd u k d an d o ğ ru y a k en d i s ah a la rın a İndirilir, orada j
ları zam an, ayak larınd an p ab u çların ı ç ık a rır k en d i a d am ların a d ile k le ri fia tla sattırılır,
İken nişan gösterm ek için b a ld ırla rın d an çem i v e m a l sah ip lerin e d e keyflerm e göre
da tozluğu atarlardı. b ir n a k liy e ü c re ti v e rilip hesap çıkardırdı:
Onyedinci a sıı o rta la rın d a devşirm e ka S a h h a fla r şey h izâd e E s a t efendi «üssü Za
nununun k a ld ırılm a s ı v e ocak kapışm an, Y e f e r t ad ın d a k i m e şh u r eserin d e kaydeder:
niçeri oimak isteyen herkese açılm asından B u n la rd a n b iri, b îr seferin d e K aram ürstlden
sonra. Ocaklı olm anın n üfuzundan istifade m ey v e g ö nd eren b ir adam a ç ık a rd ı4! pusula-
ksygısile bü tün esnaf, kayakçı, ham m al, d a » n a k liy e , k a n ta riy e , ham m aliye, dükkân
dellâk gibi ay ak takım ı ve b a ld ın çıplak ser k ira s ı v e sa ire , b irço k m a sra fla r kavdett'kten
seri, h ayta g ü r û h u bile Y eniçeri y azılm ışlar so n ra m al ş u k a d a r n o ksan çıktı, b u kadarı da
dı. Ç ürüyüp a tıld ı d iy e re k m al sahibini borçlu
Y ukarıda hududunu çizdiğim iz d ev irde çık arm ış, ü stelik d e p a ra istem işti. . Malını
ise, Y eniçerilerin esnaflığı m eşrıı ve edepli v e rd ik te n so n ra b ir d e b orçlu kaldığını gören
b ir İş olm aktan çıkarak bir şek a v e t h alin i a l adam cağız n e cev ap vereceğini şaşırm ış, balta
mış, büyük şehir halkını ve tü ccarın ırz ehli s a h ib : z o rb a Y eniçerin n hesap puslasın* İb
olanlarını u lu o rta soym ağa başlam ışlardı. Y e re t o lm ak ü zere K a ra m ü rsel iskelesindeki
niçeri kabadayılarının b u y o ld a ic a b ettik le ri k a h v eh a n e le rd e n b irin in d ıv a n n a asmıştt.
en kârlı usul de İsta n b u l lim anın a m al v e er- A le m d a r M ustafa P aşan ın çok kısa sür
2 ak getiren tü çcar gem ilerine «B alta asmak-. m ü ş d ik ta tö rlü ğ ü n d e (B .: M ustafa Faşa.
İdi. Bâzu ve bıçağına güvenen zorb a-kabad a - A le m d a r), Y e rîç e ri z o rb a la rı şiddette lâktb
yı, üç, beş, hattâ büyüklü küçüklü o tu z k*rk ve b a şlıca la rı Sdam ed ilm iş (B .: M ustafa Ağ*.
tekneye kadar, gem inin b u rn u n a , m en su p B u ru n s u n ); b a lta asm ak şidd etle yasak edil
olduğu o rtanın tah tad an yap ılm ış kocam an in ş , tü c c a r g e m ile rin in b u ru nların daki «Bal
b ir nişanını m ıhlardı; b un u nla, o ppjninîn t a l a r , Y en içeri n işan le v h a ları indirilip Par*
kaptan, gemi sahibi v e gem inin içindeki m a yalanm ıştı.
lın sahibi olan tu cv an n kendi him ayesinde Y eniçeri zorb aları ta ra fın d a n l>alta W*
olduğunu ilân etm iş olur, b u .h im â v e karşılı lan y e rle rd e n b iri d e İsta n b u l içindeki yapı
ğı olargk b u gem inin ham ulesinden b ir arslan la r idi. M üslim ve g a y rı müsüra» 2eng*n v e
payı alırdı. y a o rta h a lli; konak y ah u d evceğiz. bir adam
H e r nam lı zorba*kabaday uııo birk aç yüz, çatı ç atm ak istedi m i. o sem ti bıçağı altından
*li bıçaklı, vurucu yakıcı adam ı, tehlikeli geçirm iş Y eniçeri zorbası gelir, veya «ırgad*
baldırıçıplaklardan m ürekkep b ir çetesi bu başı» unvanı altın d a adam ım gönderir, o d*
lunurdu. H e r nam lı kabadayının çetesine i r yapıya, sap ın d a v e d e m ir sath ın da zorbanın
vazifesini gören b ir d e m ükem m el kahveha m ensub o lduğu Y eniçeri ortasın ın nişanı bu
nesi bulunm ak adetli P e k m ükellef y apılıp lunan b ir b alta, k e m veya k ü reğ i yapın»)
http://groups.google.con
r .^ O O -O fg D İat___________________________
ı/group/merakediyorum
BALTA ASMA - 20*70 - İSÎA-tttttJL
yacağını söyledi. Bin kuruş değeri olan bir gün üm edi e fe n d iy e nak li mâcerJi ile istim,
haneye hâlunun üçbin kuruş islem en pcde- d adda bu lu n u r. A m edi efendi:
J'tfi gücüne gittiğinden Ayşe Hâlun ile m üna —. Acciib ş e y ? ! tn? d iy o rsu n u z? !,.
zaa taşlayıp: Gibi h ir kaç adele la k ırd ıy ı kapnlır. tîftr».
—iki bin bcşyüze vermezsen ben do ha d in in bu v az iy eti b ir kay ıtsızlık gibi gürün-
neni cebren alırım!. d ü k ü n d e n e r te s i g ü n sadâreL k e th ü d a n efen
Diye korkutm a yollu bâzı söylerle khdın d iy e h ik â y e s i h âl idor, o d a h i;
def idüp tâm irat ile meşgul olduğu sırada — A m an.ne söylüyorsunuz!? bu ne Itadar
Feykhfmode çalışrmıkdn olan boyacı uslula c ü re ttir!, filân diye beyânı tahayyurd*n son
rından ve yeniçeri eşbehlerinden A hm ed Afifl ra sözü çevirir. P ed erin ise ted b ir ve irâdesi
mitmtvitı bir h erif konağa gclüb: elinden gidip böyle ehem m iyetsiz bir işi &|.
— V*l]fdcmin hanesini îk ib m b eşy ü z k u dırazam a k a d ar söylem eyi niyet ederek gidip
ru şa cebren alarak yık acak e fe n d i k im im iş etrâfH e a n la tır. F a k a t sadrazam hayret ve
bakayım ?!. Ç'ıksır. m e y d an a g ö r e v in i? '. telâş etm iy erçk :
Diye asuI savurm ağa başlayınca p ed er — N e çare beyfendi, h e rifle r söz djrıle-
yanına çagprub Lisânı m ü n â sib ile m acerayı in ek ten kaldı, m ü lâyem ette b ir çâre bulunuz,
anlatm ak istedikçe h e rif soğuk tav ırlarla hu* yorg un luk îâid e verm ez!., cevabını verir.
sûmet ider. P e d e r b un u ak şam a bize hikâye etti. Ak
— Aman daya., hele söz dinle., is şöyJc rab adan olup o rada m eveud bulunan bir zât
başladı, böyle oldu!, denildikçe uslanın hid .söze bağlayarak:
deti şiddet bulur. — B e e fen dim ... işin böyle hâsıl olmaya'
— Be canım, sen em ri H akka dahi râzı cağını ben size evvel soylem işdira, işi benim
olmaz mısın, l$te çtahkem e, işte hâkim , h ayd i re y im e bırakınız* d ıy ü b e rtesi gün elbiseye
gidelim, danışalım, hü k üm et n e rey id erse m ü te a llik b âzı eşy âi nefîseden boğça tertib
razı olalım!. e ttirib v e b ir o ıik d a r p a ra hazırlayıb beıri
d ahi y a n ın a a la ra k d o ğ ruca Yeni Odalar de»
Gibi sözlerle iknâa başlayınca:
n ilen E t M eydanı K ışlasına gittik. Yolda gi
— Ben n e hâkim , n e şeriat tanırım , ben
d e rk e n 31 inci C em aatin ustası olub yine ak*
Yeniçeriyim benim sözüm sözdür t...
ra b â m ız d an b ulu nan H üseyin A ğaya müraca
Diye feryada başladıkda h erifin had nâsi- a tla d e f i m üşk ile ç âre b u lunacağı söylenme
Jttshgı pederimin hiddetini tah rik eylediğin- di. K ışlay a vus&liimüzde, binalarının mana
den: ^
s ı n v e m e d h a lle ri in san a d eh şet verecek ce
— V ay bre edepsiz!, b ak etdiğİ heze sim b ir d â ire y e g irdik, H üseyin Ağanın odası
yana!. ben adaftta şeriatı böyle ta n ıtın ın !., nı bu ld u k. K apu d a nö b et beklem ekde olan
diye Ahmed Ağayı m ecruh edinceye hizm et karakullukçu ile izin aldıktan sotıra huzuruna
kârlara döğdürtür. girdik. Bu H üseyin A ğa u îu n c a boylu, köse
O gün öylece vakit geçUb Sabah oldukda sakallı, bakışı korkunç, sözü sert ve yüksek
Konağı inşa eim ek d e olan fû lg e r ve am ele fak at dilnüvaz b ir adam dı. Refik iin bogçayı
n in hiç birisinden eser görünmez. E bniye önüne k o y arak pederden arzı selâm ile mice-
muattal kalır. Sebebi ta h k ik olundukda «Sa rây ı a n la tli:
ka» namı ile m â ru f olan Yeniçeri zhhitânın' — Bu da m ahdum udur, siz pek 'küçük
dan birisi alessabah gelerek işhaşıları çagı- iken görm üşdüniiz, belki tanu n ad ın ttf diye
■TUp: — Yapı yapdos oLduL balta aadıkt. İş. söz* hitam vevdi. H üseyin Ağa hediyeye si*
lenmeyecek’. demesi ile am elenin dağıldığı v in d î:
haberi almır. İş bu dereceye geldikde pedeı — Z ahm et olm uş., b u tek ellü/e ne hacet
Ayşe kadını» evini alm aktan ve A hmed Ağa vardı., onların hizm eti bizimdir?. gibi $eylpr
y ı dftvâ etmekden vaz geçerse d e yapıya de» aöyleyüb:
Tam etmenin bir tü rlü çâresini bulamaz, k en . — K arakol\ukcu b re!, diye sayha eyledi
dl&İ B&hi&li mem urlarından olduğu İşin b k ki aklun h aşan d an gidiyor idL
http://groups.google.con
AjfcfKL0FgPj5* - Ö071 - BALTA BAS SOJtACî
llgro up/merakediyorum
BALM Cİ OCAKLARI - 2072 — İSTANBUL
dırır az meyilli toprak 40 k«kltr. Kurtuluş Sal tesbit edilmemişti, devir devir bir miktar
hanesi Sokağına bocuk merdiveni» bir sokak azal mi}. çoğalmış, Takat hiç bir zaman yü*
olarak iner. Sol kolda önü çift çevril! b ir neferden aşağı düşmemişti.
buttan vardır. Üzerinde civarın ihtiyacını kar Zülliflü B altacılar Ocağının en büyük
şılayan beton bir çcjflif vardır. Sekenesi, âm iri, kum andanı "B altacılar Kethüdan*1 tdi-
günlük geçim derdinde olan aileler olduğu ocağın diğer zabitlerinin unvanları yukarı
tahmin edilebilir ITemmuz 1 9 6 0 ). dan aşağı sıra ile “Baçbaltaci", “Divanhtae-
ffilkfcf Göfcturk c i'\ "K ilercibaşı Baltacısı", tekiz “Baltacı Bı*
BAITAC'I OCAKLARI. ZÜLÜFLÜ BAL çaklı Eskisi", bir "B altacı Bıçak Mülâzımı*,
TACILAR, KSKİSARAY BALTACIİJMU — geri kalanı nelerdi, aralarında sâdece hizmet
Tebardâran Ocakları da denilir, Osm anlt sa kıdem i üstünlüğü vardı.
raylarının kaba hizmet ocaklarm dandır, |s- Zülüflü baltacı n eferleri arasında okuyup
tanbulda biri Topkapusu Sarayında (Sarayı yazn-ıağa heves edenlere Ayasofya Camiinde
Cedidi Am irede), diğeri Bayazıddaki E ski Sa cam i d erslerin e devam için izin vermek bir
rayda (S ariy i A tikde) iki ocak idi: birincisi anane olarak y e rle şm ed i; okuyub yazma
Zülüflü B altacılar Ocağı, yahud sâdece Teber- ren m iş baltacılara arkadaşları üstünda bir
dar/ar, Teberdâran veyâ B a h a c ila t Ocağı ad? im tiy az tan jlır, beden kuvveti ile kaba ayak
ile. İkincisi de Eski Saray B altacılar ocağı ve hizm etinde kullanılm azlar, okuyub yazanlar
ya Eski Saray T eb erdarlar Ocağı diye a n ılır arasında da ay rıca onikî nefer güzidesine
dı. "h alife" unv an ı verilirdi. Padişahlar sefere
Zülüflü B altacılar ocağı ve Z ülüflü B al g ittik leri zam an z ülü flü baltacıların okumuş
tacılar - Koğuştan İkinci A vluda, Bâbüs&e- ların d an o tu z nefer, on iki haiife dahil. San
lâm = Ortakapu dan girip K ubbeaitı'na gi cağı Şerif hizm etinde sefere giderler, ocakla-
derken Hareme açılan küçük A raba K apusu- rin a vakfedilm iş m u sh alı şeriflerle sancak ah
nun yanındaki yapı idi (K rokiye b a k ın a ). u n d a K u r’an tilâ v e t e d e rle rd i Zülüflü balta
Zülüflü baltacıların sayısı belli bir rakam la cı halifelerin in b ir vazifesi d e sarayda hadım
S*lıl»n »ağa: Zûlüfltt H allacı N eferi, K m lnra*ası Ta*ıcw ı Zülliflü Baltnci, Z ü lüflü B ıü lard a r İ H *
h!• iu ttsL■ BE al kt ii s-------
a n a»* _ft. ____ ___
Baltacın ■ m _ a. . <■ _
(İNİM: S. * .
http://groups.google.cor
rn n sı BALTACI OCAKLARI
2fi7rs —
ı/aroup/merakediyorum
BALTACI OCAKLARI — 2074 — İSTANBUL
Sarayının ecı Mki yapılanndandır; kapusu- Saray hizmetinde olan Bütün ocaklara
mın û2Snndcki manzum târih kiUbeundı* olduğu gibi Eski saray Baltacıları Ocağında
hicri #95 Imilâdi 1587) yılında üçüncü Uu- da ocağın eroekdarlarından biri kahvecıbaşı
rad zamanında yeniden w daha geniş olanlt olurdu. H er sene SurreJ Hümâyun sakabaşt-
vftpıldıgı görülüyor ( R : Topkapusu Sarayı). lığı bir anane olarak l&sklsaray Baltacıları
j)eli Hüseyin Paşa tarafından kırıldığı riva jcahvecibafila rina verilirdi.
yet edilen trankâri yayın kırıkları Külünü Eski saray Baltacılığı için yeni alınacak
Baltacılar koğuşunun mescidinde don zaman neferler, yine bir anane olarak Hadim, Ayıtı*
lara kadar dururdu. tab ve Kayserili Çeneler arasından seçilirdi;
Eskisaray Baltacılar Ocağı ve Ebkisaray bu memleketler halkının tahsile karşı a fin
Baltacıları • EsJki saray, Bayazıd Camii ile fıtri istidadı olduğu söylenirdi.
Suleymaniye Camiînin arasında, zamanımız
Bayazıd Yangın Kulesi, Ü niversite merkez BALTACI, O blfN Y ARİCİ — İstanbul
binası ite geniş üniversite ılvusunu» bulun asırlar boyunca kış mevsimlerinde saray ve
duğu sahada idi. (B.: Eski Saray)* Bu sara- kâşanesinden kulubesine varınca ocağında,
yın Baltacılar koğuşu da, saray avlusunun sobasında, mangalında odun ve odun kömürü
Mercan tarafındaki kapusu içinde idi. Vazife- ateşi ile ısınmıştır. Birinci Cihan Harbine*
leri Eski Sarayda oturm ağa m ecbur atilini? k adar da en mütevazı gelirli âite reisi, son
jehiriçi sürgünü valide sultanların. Haseki b ahar içinde evinin kışlık odunu, kömürünü
sultanların, kerime sultanlarla hanım sultan* alm ış bulunurdu» İhtiyacın ölçüsüne göre
lann muhafazası ve hizm etleri id t gemi yükü, araba yükü, deve yükü, a t yükü
Kıyafetleri zülüflü baltacıların ayni olup olarak ve çeki hesabı ile alınan odun, mes
yalcjz serpuşları kenarından zülüf sarkıt- kenlere dâımâ dal-külük olarak girer, mes
mazlaıdı. kenin İçtimâ) seviye ihtiyacına göre, çama
Topkapu Sarayındaki Zülüflü Baltacılar, şır odunu, hamam külhanı odunu, ocak odu
kethüdâları ile beraber, Enderunu Hümâyu* nu, saç soba odunu, çini soba odunu olarak
nun en büyük âmiri olan Silâhdar Ağanın boy boy kesilirdi; bu işe «odun yarma», ya*
emrinde Idilsır; Eski saray Baltacıları ise pana da «odun yancı» denilir; konaklarda ya
Topkapu&u Sarayında Haremi Hümâyunun naşma w uşak takımından bir veya birkaç
en büyük âmiri Kıalarağasınm emrinde idi kişi tarafından yapılırdı; uşağı, yanaşması
ler. Kizlarağaii oian 2aL ayni zamanda Ha olmayanlar da. Anadolu veya Rumeli halkın
remeyn Evkafı mütevellisi olurdu; Eskisa- dan olup, son baharda birer balta ile sokakla
ray Baltacıları bu münasebetle Haremeyn ra* dökülen bir baltacı, odunyarıcı çağırıp çe
vakıflarının hizmetlerinde de bulunurdu. Es kisi şuk&rdan şu kadar çeki odun diye pazar
ki saray Baltacılarının çoğu okur yazar kim lık idüb odunlarım kesdirir, yardırırlardı.
selerdi, Bayazıd Canûmdeki cami derslerine Baltacılar, odun yancılar ekseriya çift dola
devam ile yetişirlerdi. girlar, umumiyetle genç, iri yarı, kuvvetli
Güzideleri arasından geçilen birli «Dâ- adamlardı. Üst baş dektik perişan, çocuğunun
russaadetüşgerıfe Ağası Yazıcısı», yahud sâ ayağı çıplak, yarım pabuçlu, balta sapını
dece «Yazıcı Efendi* unvanj ile kızlarağası- kavrayan pençeleri nasır basam ış, çeki he
nin hususi kâtipliğini yapardı. Bu kâtiplik sabı ile iş aldıkları için durmadan çalışırlar,
dfcvîet hizmetinde ilerlemek için mühim bir yiizler ter içinde, eğer iki kişi iseler, «vakit
başlangıç olurdu, ki sadırazamlığa kadar yuk- nakiddir» sözüne uygun, aralarında hemen
sûlttı Eski saray Baltacıları şunlardır: hiç konuşmazlardı, ve sık sık: «Sobalık ola
Tabanıyassı Mehmed Paşa (sadareti hic- cak.. ona göre kesin'..» Ihtan da ekaik olmaz
ri 1040), Kalaylıkoz Ummcd Paşa (sadareti dı.
hicrî 1110), Baltacı Mehmed Paşa (sadareti Zamanımızda kışın odun yakan evler çok
fcttl U16), Bolulu Mehmed îfczet Paşa (sa azalmış, odun da, odun depolarından bıçkı
dareti U8B). ile kesilmiş olarak alınmaktadır; at, araba
aaygroup/merakediyorum
— 2076 — teT A K H î’ı
K- . a(jJİmıMır.
r; ' i t :'"J ; r ; - ■■■Mİ.iHİM •: >!■ - IHncı Sultan Mahmud zamanında Yeni-
, :.',1 ^ "•n , İl, V:u JiMİrtl •!•* çtrj i Ocağının kaldın İmajından az ew el tati
•v.rr»lrr:-ı ' b-'-’M » Eu ;.'"!' \ ~ h r tn lim fiilm iş B*;£Uncıb*$j Defterinde (&.
İ v. !- iıâ,-: w; tri -, *■!-.!* *>n dün ü m Bostancıbaşı Dcfiorl«rij Balta Limanı ile et
u v.^vcüd uldugu K lftlİto prik ılc rafı şbyle tesbıl edilmiylir, Rumeli hİHn t*
i .irrf v m.! , -a s tla n ır. k u ru m u # eğ-*ç- ra fın d an gelmdlftin* ı'Öre:
^ i;: ., - ’r r ,r j te n h a ‘k lo rd a n tBalta*
. .. B u rsa kadıhğrndan mAsul Rahmi Be
ıh-.-c f, ^ nrlar.. yin yalısı ve kayrkhâne:;] Aralık ilkele .
lü-.ı.'./.ii" ;-h‘m am elesi o la ra k g e lm iş gc* Cebbarzâde kapu kâhyasının yalısı - MluuIi,
; f i;cr k v-,îid en baltasını de getirm iş, yapı- Rahik Efendi yalısı - McvkuuEat kaudafl
.!■ - bulamadığı cimlerde, baltasını omuz* H ü s n ü E fendi yahst , Yeniçeri tuîumbar,
1*. tp va kif-'iet diye dolûjiuai'i bir kahve kö- basısı Said Ağ» yalısı - M üdderrtfınden Arif
.-. inde p ^ k le m e ğ e tGKİh elrtitiftlr. Efendi yasılı - Balta Lim anı metlregiht -
Zaim N uri Bey yalısı ■ K öprü başında kala
BALTALADI — O sm anh i&Unbul sara- bamı Lim orun yalısı vc kayıkhanesi < flarral
; min Enderun ağzı argosu duy im ; endenın- Oalgıcoğlu yalısı - Tuhafeı Yanintn yalısı.
lu bir aganm koğuş arkadaşları veya *âbiti
Bu kayde göre, B alta Limanının o zaman,
hakkında daha büyük âm irlere ihbarda bu
la r Eogazın nam lı m esirelerinden biri olduğu
lunması; saray âdâbınca kabahat sayılıp giz*
kesin olarak anlaşılm aktadır (B : Baltalima-
tenmiş cilan bir hareketi ihbar ile kapu yol-
riajjmı ağırca veya ağır v e u y a çarpdırm a; nı Ç ayırı). B alta Lim anına gelirken 4-5 yalı
meselâ: n ın sahihlen veya vereseleri elinden Mtln
— Forsa Ali Aga Şehlevendim Hâtızı alınarak y erlerin e B altaU m aaı sahil sarayı
' -sMulach’.. denilirdi. n ın inşa edildiğini em niyetle soyllyebiUriz.
B altalim anı C am ii deniz kenarında olmıyub
Türk İrgatında (baltalam ak» m ecazen
az gerid e d e re k en arınd a bulunduğu için Bos.
bir İ*e engel olmak» b ir işi bozmak :, m anâsı
U ncı başı d efterin de kaydedilmemiştir. Sa
na gelir; saray ağzı b un u «çekindirmek,
aleyhde bulm ak; yerin e almışti- hi) yolunu d e re üzerinden aşıran köprünün
Bibl: TayytırsAdft Atâ. Enderun Tarltıl t> tarih d e , deren in denize döküldüğü nokta
d a olduğu anlaşılıyor. Bu köprünün bir ak*
K A i;fA I.İMANI — Rum elifrisarım n b ir şab köprü olduğu d a m uhakkaktır. Köprüba*
ı*n* şimalindedir, bitim inde denize aynı ismi çından itib aren g ayri m üslim yalıları başlı
tu ty a n b ir dere dökülür (B.: B altalim anı y or k i Ş irk eti H ay riye k urulup bir vapur i*
Deresi). D erenin denire döküleceği y ere y a kelesi d e E m irgân ile B altalim anı arasında
kın ve derenin şim al kıyısında b ir cam i var- yapılınca o rası Boyacı Köyü adını alacaktır
(B.: B altalim anı C am ii), civarındaki 30- (B .; Boyacı K öyü).
40 ev eskiden B altalim anı adı ile küçücük B alta L im anı adı, F âtih Sultan Melım*
bir Boğaz köyü idi, zamanımızda hem en ya d in ilk donanm a kum andanı, kap din ı deryası
nındaki Boyacı Köyü Ue beraber E m irgim n Baltaoğjlu Süleym an B eyin soy adından kal*
bir mahallesi olm uştur. (B.; Boyacı K öyü: m ıştır; büyük târih i m uhasara başlar Ucan
Em irgân). Tanzimat devri denilen m ünevver d ortyüz k ü sur küçük tekneden mürekkeb
mutlakıyet devrinin büyük diplomat» Musta T ü rk donanm ası Ue İstanbul sularına
fa fteşiâ Paşanın sahil sarayı bu lim anın ce- olan Süleym an bey, donanmayı Bizanslıtar*
nub kısmında bulunub «Baltalimanı Sahilsa- b ir baskın hücfimundan korumak için, y®*
ra y tı adı ile m a h u rd u r (B.; B alta lim anı sa yspılm jç otan Boğaz kesen kalesinin (Kümeli
hüsarayı), saray bahçesinin gimüi kısmından H isarı) himayesinde bu limana sokmuştur
ayrılm ış bir arsa üzerinde ve lebideryada (B .: Süleyman Beyt B altaoğlu; İstanbul mu*
«BaVt&limam Gazinosuv adı ite bilinci u m f hasarası ve fethi).
http://groups.google.cı
, W «LO PEM SI BALTALİMANI CAM rl
W 77
am/group/merakediyorum
BALTALÎMAHI CAKIİ - - OT* — teTAUBVL
http://groups.google.co
aSSKLOyEPİSİ_______________ _ _________— 2070 _ BALTALİMAKl K IM İK H ASÎA KA N ISİ
çq g^asranan k n ^ lttı semt halkt tarafından uzunluğunda olup Boğazın sâhil yolu bıı de
mecj {te temin edilmekte idi. reyi bir köprü İle e?ar. K öpnibaşınde ve de-
BiVf . iicdttatlU C*v*jtU. {]. h E K . M uzaffer S a m . renin » 4 kenarında B altalim anı Mescidi bu
]t5#n iıamamioghı, G m notu. IW7; risk vc Meh- lunm aktadır. Eskiden Boğazın m esirelerin
^ K ofu . Ged notu, ıseo. d en biri olan Ballalim anı D e rc in e kayıklarla
«irildiğinden mescidin altın a kayıkhane göz
EAL.TAUMAM ÇAYIRI — tstanbulun
leri yapılm ıştır. Bu satırların yazıldığı sıra
najn|ı mesirelerinden biriydi; B altalim anı
da metrfck olan bu gözlere, daha eskiden
Oynimin gerisilldp, ortasından ayni ismi ta-
Em jrgân ve R um elihisarı balıkçıları batıkçı
;,y«n dere geçer, çın ar ağaçları ile gölgelen-
kayıklarını çekerlerdi (1948 L ^ C W ( y
mjş büyük bir çayırdı, civar Boğaz köyleri
balkı gelirdi, çoğu da k ay ıklarla gelirdi. İkin Bahm etU A. C4bir Vadanın B altalim anı
ci Meşrutivetden sonra u nutuldu, kısmen Deresi hakkrndaki notu herhalde IM S den
bajçe. bostan oldu, zam anım ızda, d ere de b ir daha g erilere giden h âtırasına dayanm ış ola
balak yatağı hâline geldiğinden eski m eşhur caktır. Rum eli hisarının y erli İhtiyarlarının
bir mesireden küçük b ir iz b ile kalm adı rivay etin e göre B alta Lim anı D eresinin y u
(İfiflfl). k arı kısmı. 1000 - 1910 arasında büyük bir
selden sonra tıkanm ış, dere kurum uş. U m a
BA LİA U M AN I ÇA YIRI K A SR I — Es na döküldüğü yerden B altalim anı Cam iinin
fci meşhur b ir m esire olan B altalim anı Çayı ancak |<J0 m etre gerisine k ad ar v aran son kıs
rında Baltalimanı D eresi kenarında küçücük m ı, karay a girm iş b ir deniz kolu hâlini aln u s;
bir hün k âr k a s n idi. Ü çüncü S ultan Selim in lim an ağsı m üstesna zam anım ızda d ere b ir
validesi M îbrişoh S u ltan ın k âhyası G iritli b atak yatağı hâlinde idi. B aşka b ir rivâyete
Yusuf Ağa ta ra fın d a n b u p a d işa h için yapdı- göre İjevendde yeni kurulan m ahallenin ana
tünuşU. SuLtan RelLmin ta h td a n indirilm esi, lağım ı. B altalim anı D ereri vadisini tâkib edi
Yusuf Ağanın da id a m ın d a n s o n ra m e tr û k yormuş* 1959 yazında bu lağım patlamış* pis*
kaîdr, y ık ıld ı, yok o ld u . B elk i ço k s a r i / v e şi İlk sızıntısı aslında batak yatağı hâJJnde bu*
rin, m uhtasarca bir a h şab b ü ıâ o ld u ğ u n u t a h Junan dereye karışm ış, B altalim anı Camii ve
min ediyoruz. etrafında taaJTünden oturulam az hale gelmiş.
Bibi; HadılıattLl CevAnıl, II, |
BALTALİMANI KAPATMA VOUfll —
BALTALİMANI »K K K St — BufiMiçine Bogazıçinae akıntıda k ilit bahgı avının, y u
Rumeli yakasından d ö k ü le n d e v e lerd en d ir; karıdan aşağı beş av yerinden İkincisidir; sa
Hazinedar Çiftliği ile C a n d e re Boğazı a r a s ın dece K apatm a Volisi de denilir. Kanlıca ile
da uzanan bayırın g a rb sath ı m a ilin d en d oğar. Çubuklu arasında Fuadpaşa Y ald an harâbesi
Maslak altından, K an lık av ak Ç iltllğ i k e n a rın önünden 50-60 m etre kadar açılarak Rumeli
dın gecey ve m eşhu r h a s ır civ a rın d a B a lta sahiline d ağ ıü ve biraz aşağıya m e
Limanına d ö k ü lü r; ta h m in e n fl-6,5 k ü a m e tr o yilli, yani kayığın başı Boyacı Köyü
ne doğru alarak ağlar atılır, bu gü
relle BaJtalimam ünlerinde H alim ’
paşa Y alıları hizisına gelince de ağ
la r toplanırdı, (B.; Kılıç Balığı).
Boğazın gUn günden ölen balık
çılığı karşısında hüzün verici notlar,
h au ralar, kayıdl.dır,
B ib i: K a ra kin Davaciyaa, B a lık ve
â& lıkcılık,
rp/group/merakediyorum
1ALTALIMAK1 «EMİK HA5TAHANCSİ — yW — ISTAVBUL
mueıcMeyi jiy â re t ederek ve gözlerimiz ge sal hastalık tan m uesseaelerini görmek ve ye.
rerek, m üeoeseyi temsil eden ba* hekim in rinde incelem eler yaparak yenilikleri hasta*
den gereken m alûm at edinmek için bir rntk- haneye getirm ek üzere yaptıkları tetkik &e-
tub ile siyâret izn i ila m ü lâ k a p I talebinde yahatları ve bunun neticesinde verdikleri ra
bulunduk. 30 Nisan târihi İle verilen bulun porlar vekâletçe ehem m iyetle nazarı dikka
maya. târihi büyük h â d is e l e r dolayısı ile gı* te alınm ış ve bu surette müessc’&entn her se.
demedik; 27 Mayıs inkılâbındım » n r a da mı- yapılan ilâve vr yeniliklerle ilerlemt*j
Baltalimamna üç defa gidildiği halde başhe sağlanm ıştır.
kim bulunmadığı için içeriye alınm adık, nö ?Bu gün için B altalim anı Kemik Hasta
betçi hekimi ile g örü şm e isleglmia, h asta h â- lıkları Hastahâneüİ ita Deniz ve Güneş Tedg»
n e kapucusundan z iy â d e kurucuya benzeyen vi E n stitü sü aşağıda gösterildiği şekilde la-
bir adam tarafından red adildi. Bu durum azzû etm iştir:
kargısında yegâne tesellimi» müessese başhe- 1 — Y atak sayısı 200 dür. Miieço .r: Er*
kimi Dr. Opr. B aha Oskay'in, İs ta n b u l A n kek, kadın ve çocuk hasla kabul etmektedir.
siklopedisinin muazzam b ir şehir kütüğü A çılışından bu tarih e kadar cem 'an 8046 has
hüviyetini Jâyık ûİdugu ciddiyet ile takd ir ta y a ta ra k tedavi görm üş 31&5 hasta ameli-
idilp bize g ere k en n o tla rı hazırlam ış oldu yat edilm iştir.
ğunu öğrenmek oldu, H âstahaneye hizm eti 2 — P o liklinik genişletilm iş, kazâ \u
her halde b ü y ü k olduğu an la ş ıla n s a y in baş* âcil v ak 'aların ilk tedavilerini yapacak bir
hekimin notlarını, şükranım ızı teşdif ile d erç kü çük ameliyathane? ile teçhiz edilerek açılı*
etmekle iktifa ediyoruz: şindan b ug ü n e k ad ar cem 'an 64.509 adet has
«Müessese 1941 senesinde açılm ıştır, O tay ı ay ak tan m uayene ve tedavi etmiştir.
zaman Kemik vc Mafsal verem li h astaların 3 — A m eliyathaneler iki a d e t olup çeşit
bir yere toplanarak tecrid ve bakım larının li kem ik ve m afsal h astalıkların ın yapılabile
temini gayenle tarihi bir saraya 85 y atak vg ceği şekilde c ib a ria n d m lm ıştır.
m ahdut bir personel konarak açılm ış b u lu H e r ik i a m e liy a th an e için m üşterek elek
nan bu hast&hâne o devirden b uyana geçen trik le çalışan streıtizasyo n ü n iti olduğu gibi
«n altı sene içinde birtarafd an y atak kadro* ik i a m e liy a th an e için a y rı olarak steril yıkan
tu tedricen genişletilerek 100 * 135 - 150 v e m a su y u te rtib a tı, pro to k sit dazot gaz narkoz
nlhâyet 200*e çıktığı gibi, d iğer ta ra fta n İlmi cihazların , gölgemiz te n v ir te rtib a tlı sabit ve
ve fenni cebhesinde d e A vrupadaki benzer aey yar lâm balar, filim m uayenesi için iUü-
lerine yaklaşm ak gayeaile faaliy et gösterm iş m in atörler, ele k trik asp iratö rleri, normal ve
tir, ay rıca orto p ed ik m asalar m evcuttur.
«İlk açılışında preantibiyotik çağda te A çılışından bu ta rih e k ad ar cem’an 3185
davileri uzun, bıktırıcı, verim siz ve genel a d e t kem ik m afsal am eliyat v e diğer ameli*
cerrahi kliniklerince pek iltifat görm eyen y a tla r y apılm ıştır.
Kemik ve Mafsal verem leri gibi a k ar ve bu 4 — R öntgen D airesi: K udretli cihazlar
laşıcı binaenaleyh tehlikeli hastaların süslü ve döner anotta m ücehhezdir. A yrıca Tumog*
bir saray içinde toplanarak fikri, bedenî isti* raf cihazıda m onte edilerek faaliyete geçmek
rahattlTtrien ibâret sanatoryum k ürü ile te üzeredir,
davileri gibi b ir amaç güden bu müessese an* 5 — B akteriyoloji L âb oratuvari: Son s&'
Libiyotik çağın açjlmasile bakteriyostatik n e le r d e m eydana getirilm iş olup çeşitli m ik
ilâçların bütün verem sahasındaki parlak be ro biy olo jik ve tetk ik ata elverişlidir. Bu Ift*
yanları yardım ı ile büsbütün başka btr ilmi biratu v ara bağlı olm ak üaere tecrübe hayvan
hüviyet kazanmıştır. Bugün için müessese larının bakım ve muhafazasına m alm ış kalo
çeşitli kemik ve mafsal hastalıklarının teda riferiz bir küçük bina m evcuttur.
vi v e am eliyatlarım yapacak d u ru m dadır 6 — Fizik Tedavi Lâborafcuvan: Kemik
«Bunu m üteakip müessese başhekimi ve ve Mafsal sistemi hastalıklarını ve ameliye!'
operatörlerinin Avrupadaki kemik v e Maf larm neticeleri üzerinde çok büyük ve Önem-
h ttp ^ /g « x ıp « ^ o o g İ 0 .c o ı
Al W |CU>IHPfe» B A L TA LİM A N I UUAHtt>EttAM£LCRl
— ÎÜ tfl —
H ila h la rı «ağlayan esaslı çeşitli cihaz ve ligtirilmesi amacil* buraya asistanlar veril
^jgUerle takviye edilm iş b ir bölümdür. mektedir. Genel firurjı uzmanları arasında da
7 — K ütıtpb u te; Kemik ve Mafsal htt* yine bu maksatla bir veya birkaç aybk dev
uJık l* n üzerinde yazzlmt# birçok kitap ve reler için vc staj maksadile doktorlar gönde
j^ riy tt» ihtiva e tm e k te d ir rilmekledir?,
g * M ektep; ilk O kuma çağındaki has* «Ayrıca bazı seneler yurdun her tarafın»
jaUnn tedavi m üddetine? eğitim inin sekte- daki setbest veyâ görevli doktorların iftira-
v t uğramaması için baştabibin A vrupa'daki kine mahsus kurslar yapılmaktadır. Bu kurs
inuesse^^rden örnek alarak V ekalete teklif larda hastahâne mütehassıslarınca ilini ile
ve bu m a k a ra » öğrelm eni M aarif Vekâie- hasırlanmış klinik dersler verilmekte, bu ko
tioce tâyin ve bu teşkilâtın kontrolü altında nularla ilgili seri ameliyatlar yapılmaktadır.
tedrisat yapan 5 sınıflı bir okum a salonudur. : Bunun için her kursun m atbu program»
Y ü rü ye b ile n çocuklar kendileri, y atalak lar daha evvelden V ekâlete takdim edilerek bu
da arabalj sedyelerde ted risata iştirak etm ek tun V ilâyetlere tam im edilm ekte, iştirak et*
tedirler. m ek isteyenlere izin verilm ek suretile gelme-
g .— H asta ve personelin ru h i sükûn için m üsaade olunm aktadır.» (Baha Oskay, not).
de ibadet edebilm esi için oldukça m üteyyen O astöhâne çeşmesi — Hastatıânenin
bir cami tesis edilm iştir. sokak d u v arların a bitişik büyük, cebh tti
10 — R ehabilitasyon kısm ı; Tedavide tam am en m erm er kaplı b ir çeşm edir; aslında
hastaları hem m eşgul etm ek hem de b ir san ’- geçen asır yapısı, m etrûk, h arab bir çeşme
at ve meslek üzerinde in isiy atiflerin i tem in iken B altalim anı K em ik H astalıklar Hasta-
için Rehabilitasyon a tely eleri m evcuttur. hanesi başhekim i tarafın dan İhya edilm iştir;
Şimdilik biçki, dikiş. N akış ve fotoğraf
solda «E ser v e Armağan-, D r. B aha Oskay».
çılık bölüm lerinde ehliyetli öğ retm en ler ne
sağ ta ra fta d a «1955» yazılıdır.
zaretinde has t ah ân e sağlık ku ru lu n ca iştigal- T- AçdcM»
terinde mahzur görülm eyen h a sta la r m uay
yen bir program içinde çalışm aktadırlar.
11 — D en il ve G üneş K ü r y e ri: M üesse
sinin deniz k en arındaki kem ik ve m afsal has
talıkları h astah ân eleri k a ra k te rin d e olmasın*
dan n h ltn ı boyunca geniş v e uzun b ir kum sa]
sun; olarak m eydana getirilm iştir.
Mektebin ve a tö ly elerin kapandığı 1. Ha*
2irandan itibaren I, E kim ’e k ad ark i ta til d ev
letinde faaliyete geçen bu plajda sağlık du
rumları m üsait olan küçük çocukları deniz
v* güneş banyoları y aptırılabilm ektedir. Ay
rıca bütün h astalara şâmii olmak tinere dört
ay yaz m üddeti devam ınca sabah saat 9 dan
ib a re n kadın ve çocuk h astalıklara öğleden K -h S “
ftonra saat 15 ilâ 17 ye k ad ar erkek hastalara B a lta lln u n ı Hasta-hine ç im e s i
“Çık hava k ü rü verilm ektedir. B uradaki ka
(RfHİm : T uran Açıksa*)
nepe veya k ü r şezlonglarında istirahat eden
hastaların başları renkli şem siyelerle gölge* BALTALİM ANI MUAHRDENAMEI.K-
fcndlrLLmlştlr. K l — B&KalImanında, Tanzim at Devri adı
12 — K u rslar; Müessese V ekâletçe bir verile gelen uyanık m utlakıyet devrinin b ü
üfcretlm m erkezi olarak vasıriandınidıgından yük diplomat) M ustafa Reşld Paşanın s a h il*
yurtta açılmış ve açılacak kemik ve mafsal sarayında, sAhlbinin iktidarda bulunduğu
haatahâne ve en stitüleri İçin m ütehassıs ye- yıtlnrda beş m uahedenam e im ualanm iftir;
n/group/merakediyorum
feALTALlUAM SABtL SARAYI — 2082 İSTANBUL
1): İngiltere ile 16 Aftusl» 1838 (H b ü y ü k ça d ırla rd a vükelâ, rical, ulem a )gtr*
1254) ticâret ımıkavelenâmei». Janm ışlar, günlere** kıyafetler çekilm iş; ^en.
21: BeJtffc? iîe 3 Aftustr.: 1839 <H. 12H>> -!lcr. z u h u ri k o lları oynatılm ış, ve tiırli* eğ
ticâret muahedesi le n celer te rtip o lunm uştu
3 ): Bctçlka ile3Û A|t»stos 1440 (H. 1250) - B a lta lim a n ı S a r a y ı s o m a k i m e rm e rd e r
ticâret muahedese y a p ıl m ış o c a k la r ı, p e k i tin a lı h a z trla n ro * . p a r.
4): Rufiy. ile 3Û Nisan 1846 (H* 1362> k e l e n v e g ö z k a m a ş t ır a n n a k i l i ta v a n la !>!*
ticâret muahedesi d e v r in d e . B o ğ a z iç i b i n a l a r ı n ı n e n (tüzellerin*
$ ) ; R u s y a ile 1 Mayıs 1849 ( H 120 » ) E f d e n b iriiiv d J .
lak v e B u ğ d a n p r e n s lik le rin e d â ir m uahede' - B a h ç e n in u c u n d a s o n n M ^ n - îî ın l i -
nâme. d î y e ı n ı l m a y a b a ş la n a n b i n a n ı n ism i d e H ü n
B ib i: R e ftd Ekrem. O soıanü M u a h ed e le ri k â r D â ire s i idi.
- Fatm a Sultan B allalîm anı S am y ı^
BALTA1İMAN1 SAJKİİJ4AIUYI — Ru-
yerleştikten sonra eski İletil Paşa aahilbane-
mejı Hisanm geçdikten «onra yu kan Imğazuı
si d e paşa, hendegan dairesi vc rne^khânt •»ta
başlangıcında Boğazın Rumeli yakasında ge
rak kullanılm ıştı. Rumeli hisarı taratır ’ :
çen esnn yâdigâ?) en güzel yapılardan biri
bulunan bu bina yeni B altalim anı Sanıvma
dir. Zamanımızda Kemik ve Mûfaal veremi
unun bir yoJİa bağlanmıştı.
Hastahânesi olan binadır.
Bu sahiUarayın tarihçesi hakkında Top* «Fatm a S ultan talihsiz İki izdivaçla bed*
kapusu Sarayı Müzesi m üdürü değerli mÜd- b ah t olmuş, kendilinin pek »evemediğ* ilk
dekkik Halûk Y. Şehsüvaroglu zevci Galip Paşa bir gece b ir sandal k arniy
Akşam Gazetesinde intişar elm iş maka le ölmüş, ikinci zevci N uri Paşa da Yıldız
lesinde şu mâlümâtı veriyor; mahkem esi tarafından m ahkûm edilerek ge-
«Baltalimanı eski Bogazİçlmtı m eşhur ri dönm em ek üzere Taife sürülm üştü.
mesirelerinden biriydi. Mevkiinin güzelliği «Fatm a S u ltan biraderleri arasında en
buraya zamanla rağbeti arttırm ış, ve Baltali- fazla beşinci M uradı sevmiş, onun tahtdan in
manı kıyılarında bazı rical ve ulema sahilhg- dirilm esi ile bu yoldan da talihsizliğe uğra*
ıteleri inşa olunmuştu. Üçüncü Selim için de m iş ti.
burada küçük bir biniş kasrı yaptırılm ıştı. « H al'inden sonra da Beşinci Muratla
«Köyün 19 ncu Asırda meşhur binası gizilce m ektuplaşan, onun te k ra r tahta çık
H usufa Reşit Paşanın yatışıydı. Büyük siya* masını bütün kalbiyle tem enni eden nıltao,
set adamımızın BaUalimanmdaki yalısında İkinci A bdulhamîdin gazabım üzerine çekmiş
mühim sıyası müzakereler cereyan etmiş, ya ve B altalim anı Sarayında öm rünün sonuna
bancı diplomatların iştirak etti
ği parlak resmi kabuller tertip
olunmuştu.
«Rftflt Paşa eaki ahşab ya
lısı yanında Scûrgir olarak ha-
remlt» selâmlıktı ytmi bir saray
da ing* ettirtmiş,2« bu
w u saray
»di ay Vnhl ^ /
yalı ile beraber Reşit Paşadan
oğlu Galip Paşayla
ayls evlfndlri- V
len Fatma Sultan jçln Hazine
taralından 250,000 altına satın
alınmıştı.
S u lta n ın K ırım , harb in e
ra s llıy a n d u lu nü BuJtaJJmamn-
ali ali m an ı s alı iİm ra yt
da ya p ılm ış ve ç a y ııi ku ru la n
T u ra n Aqık*ö*>
http.//groups.google.co
BALTA LQ 4A.N1 s a h îl s a r a Yt
■ı i d trb*r mahpus hayata yaşamıştı. tek rar eylerim,.-- Bıı m ektubun tarihi 24 R a
4 Sultan bu m uhteşem m ahpesinde »ert, mamın 1304 (M. 1887) tur.
Jurçın bir öm ür sürm üştü. Bazan küçük bir Halûk Şehsüıvaruğtu yine Akşam Gazete
çocuftu evlât edinm ek Üzere «arayın* aldırır, sinde negretıiği başka bir m akalede }u m ü'
od* dedesinden babasından kalm ış kıym etli tem m im m alûm atı veriyor;
tlm ad an oyuncak olarak v erir, bazan flaray- , M ustafa Reşit paşanın B aha lim anın
j-.iannf en haşin m uam elede bulunur, gttnÜ» da yeni yaptırdığı sâhibarayı oğlu Alı Galip
2« ıa o ı birbirine uymazdı. paşanın A bdüim ecıt ki2 i F atm a sultanla izdi
. S ütün dünya şevklerinden elini çak* vacında iki yüz elli bin allına hazîneye sa t
n i f bir « m a n la r güzelliğiyle, tuvaletleriyle m ası o vakit dedikoduları mucip olmuş, dev*
OsznanJi Sarayının en gpz kam aştıran sultanı jet h ay ırh ah lan * Allah encamın» hayreyleye
iken artık zevcinin ve büy ü k birad erin in ma- dem eye başlam ışlardı.
temiyle dağınık ve kıyafetsiz b ir h ale gelmiş- « Fatm a sultanla G alip paşanın Kırım
İL harisine rastlayan d üğünleri em saline nispet
. Fatm a S ultan 1882 yıSmda henüz genç le pek parlak yapılamamış» buna rağm en sul
yadında İken öldüğü vakit B eltalim anı S a ra ta n a hazinei hassaca te rtip edilen gayet ağır
yının alt k atları, birçok d a ire le ri ru tu b e tte n , çeyiz takım ları Ç trağan sarayından B altaİi-
bakımsızlıktan yosun tu tm u ş, ü t bağlam ış, m anı saray ın a k ayık larla gönderilm işti.
kapılarının üzerinde y ab an i ağ açlar bitm iş «F a tm a S ultanın sevmediği Ali G alip p a
bir halde bulunuyordu. şa b ir gece vak ti S arıy crd en dönerken san
« O y ıllarda T ariabaşı saray ın d a o tu ra n d al kabasına uğrayıp ölm üş ve bu m ünasebet
İkisej A bdiilham idin küçük hem şiresi Medl- le halk arasın da baz: söy len tiler dolaşm ıştı;
ha Sultan da ilk zevci N ecip P aşayı kaybet* m eselâ:
rai;, ve F e rit Paşayla da henüz evlenm işti  teşi 2 ulm ile yandıkça ku lü b ü fukara
(Altıncı Mehmed V ahdeddinüı sadrazam ı Da- B öyle Vftpûru kaza çarh ın a u ğ ra r vükelâ!..
mad Ferid p a şa ),
D iy en ler de olm uştu.
«Mediha S ultan, bü y ük hem şiresi F a tm a
«Balta lim anı saray ını şair Leylâ ham m
Sultandan kalan ve su ltan saray ların ın en gü«
şöyle ta sv ir ediyor: «Sultan Sarayı şu şekil
w li bulunan B a lttlim a m n ın kendisine veril*
d e an la tıy o r:
meşini padişahtan b ir m ek tu p la rica etm işti.
«İkinci A bdülham it, b u m ektuba k arşılık «Saraylarının en güzelidir. Bu m etin k a
levgili hem şiresine şu cevabı gönderm işti. g ir binanın o rta sofasına s&kafmdan kaim
IsmetJû hem şirei m uhterem em h a sre t m ünakkaş tepe cam larından ve d ireklerle
leri; bölünm üş iç sofasına deniz pencerelerinden
Tarlabaşında m ukim o ld ukları saray ın ‘ziya verilm iştir. R enkli m erm erlerden ocak
terki Ue B altajim am nda kâin sahilsarayda ları, küçük p arçalarla terslin edilm iş parkele
ikamet etm eleri hakkındakı arzuyı İsmetpe- ri, tav anlarının n akışlan g aay et m usannadır,
nâhileri m alum um uz o larak m eşk û r aahilsa- sahil boyunca vâsi bahçesindeki sandalbı ge
ray kendi kerim elerim ize tercihan zati ilfet- rin ilir havuz, d e n » ham am ları, deniz üzerine
simatlarma daha ziyâde layık görünm esiyle küçük bir kaç odalı köşkü, bahçenin ucunda
4bu arzûyl ismet&neleri ne 2dim l 2d e dahi re- a y rı H ün k âr dairesi, arkada da BfütaJimanı
h»n-i tensip ve husniikabuJ olm uş v e sahilsa- Ç ayırının üstüne kadar büyük m eyvabğı v ar.
ray-ı m ezkûrun senedatı nâm ı iam etânelerine d ı» .
ûlarak bittebdil k ariben ta ra fı âlii afi- «Kırım harb i sırasında İstanb u la gelm e
f M e r i w derdest») irsal bulunm uş olduğun- y i arzu eden F ran sa İm paratoru Napolyon
‘lan, m etkftr sa h ilsa n y a hem en şim diden na ile ö j eninin m uhtem el ziyaretleri İçin bazı
kil ile ken>a)»i safây-ı hâU r ile ikam et buyu* h a aırh k la r yapılmıştı. Abdülmecîdin mı'isa-
Alarak bu nakli m ekânın hakkı âlilerinde adeai Çizerine İm paratorun saray m üdürü Ue
raüteyemıûen v* m esu t «İm ası duasını y âd ve tercüm anı Boğaziçi saray ların ı gezm işler ve
n/aroup/merakediyorum
BALTAOLMAK - »W « İSTAMBU.
tfctaA nefsinde görm üş ve b u y olda k u lla n - gosunda, b ir Y eniçeri zorbanın uygunsuz gü*
teredd ü d etm e m iştir. rûh u nd an mahtoube bii fâlıi-jc», a v re te veya
1 }: K ötü n iy e tle rle b ir güzelin pekine mafrıbub bir hiz oğlanı in hisarı, ta sa rru fu a ltı
düşmek, konuşm a fırsa tla rı h a z ırla y ıp e m e li' na alm a»;, vo bunu pcrvâsızca ilân yolunda
ne râm etm ek için » r a r ile iknau çalışm a: m ensub olduğu Ycnı^t» * ortasını*» r.ir.an* d e
misaller: nilen a lâ m eti farik asın ı b ir ım m c a - , m a Ue
__. U lan û kıza b u lla o lm a, c an a v a r gibi işlettiği kıym otli b ir ç evrey i, peşk iri, destmâ»
ağabeyi, y e r seni., Si u n ig a ra veya o ğ la n a v erm esi; onla»m dc
^ B ana b a lla olm a, h e r k u şu n eli y e n * b alta» adı v e rile n h u çevreyi üûka£a çıkdık
mez!- la rı zam an sag om uz başların a imlemesi g örü
__ Ben b ir k e re b a lta oldum , elim den lecek şek ild e iliştirip dolaşm aları.
kurtulmaz.. ts ta n b u lu n itle ri, köpekleri, h e r tü rlü
2 ): Baş başa k alm ak iste y en ik i kişiye şe n a a ti fıervâsızca irtik a b edebilecek he2e~
musallat olm a: lesi, h a y ta sı b a lta lı b ir fâh işey e veya hız ög-
— Dün e® « râ?v e tlim , laım y a n gözle d ah i bakm azlardı,
geliyordu, Ç am ur b a lta oldu, alıcı gökle b ak m ak , la f a lm a k v e
k o k tu , gelm edi, kaçtı,. y a peşin e d üşm ek, yo lu n u çev ir
— Kızı p a rk a g ö tü rd ü m , m ek, ta v 'a n v eya ceb ren k m d i
rahat edem edik ki. n e re d e
oturmak, b iri geldi, b a lta Dİ-
cfu...
— Ikiside genç, güzel,
bırak şu h&har g ü n ü n d e se
vişsinler, b a h a olm ayalım .
«idelfm.,,
3 ): D lv e t ed ilm ed iğ i
solraya oturm akta, g ö t ü m ü
inek isten ilm eyen y er e g it
mekte, huzurû ağırlık v erir
görülen y erde durm akd a ıs-,
m etmek:
— Senin sak a llı b a l ta ol-]
du, n ezâk etd en a n îa m a z , y ü -
2 ümü k ız a rttım , b a b a dedim*
nevâlemiz b iz e k ad a r,.
— B a t a o lm a b e k a r d e
şim.. H aşan gelecek, a ra m *
ağzımızın tadı kaçacak..
ûZqroup/merakediyorum
BAL f A Yİ TAŞA VURMA - 208S — t& M N BCt
menziline götürm ek için, balta sahibi zorba Baldırda n^nm otdiij h/ıliah
ve ayakdaşı*adt»mtan İle sonu tki taraftan B ııy u * K u l e l i n i n iıty r û y l ı ü f .
birinin muhakkak ölümü il* bitecek bıçaklı <g»ni 2 ly « M cj'ifpJH fri U ı^U nıı
b ir dögu$ü göze almak lâzımdı. Dolayını İle P ırp ın Yıkhııb «iatn e lv a n T vkadlı
bir fahişe avret île bir htz oğlana balta v er K ib a rlı rfv r tr k k a rliü kn n n d lı
mek dc kolay değildi, sonu ölüm kanlı bir B n llatı <'**1;»huii lıılıın ıh .v ıılır
döğü^ü göze almak ve bu pervasızca ilAıı 11e Aynfti tüxuı >4 j r l l ı n î r a »ılı
m eydan okumakdı. A vret veya oğlan kendi*
« T u lu m b a n n r t l n m j
Jerine tasarruf pençesini atan zorbanın ver-
diği baltayı almağa ve taşımaya m ecbur idi* S ırm a s a ç km m hHİ roi>dwji)İ!| mikro.*
ler, aksi takdirde, veya baJfalı olduklar} hal» O n ıu tttn ıı to p u c a d ü k m iiş btvrtm*
âe- gayrilerle gizlice diişüp kalkdtkları öğre A tttn ıg ılü rt b a ltu lı n r v h a t *«tvI n.ız
n d ir ise balta sahibi ile adam ları tararından K o ç h a l ı d ı r H am R rh tü .1 Koçt’fe*
katledilirlerdi. (M frd lv fiıll TrkkoMİ Dı-vUm)
Bilhassa baltah oğlanların ît boyu zorba*
A d ı RNf R e y d ir Kol^ru^n s e jp
sına dayanub sokakda, çarşıda, pazarda vah'a
stlvftllr Be>1iUİu buya
f i l d iş i
çıkarmak için şuna buna çatar- .
Yalıtı «>dk «yehbaz Irvcıııllıı tt j ı
lar, lürlü edepsizlik yaparlar.
Balta verilini kabul rtıl u $âhııo
alış verlf ettikleri esnafa p a ra
<KHf ftt*y Dpüianı Il>.
vermezler: * Ağamdan al!» d e r
B A LTA Y I TAŞA VITRMAK
lerdi; pervasızlığım m erak edip
— H alk ağ zı d eyim i;
de;
> î) ı B ir m eclisde b ir kimsenin
— Bre kim olur bu tüysüz il?
şah sın a y ah u d en yakınlarına aid
diye soranlara:
— K a n d ı r a l ım n s ü r m e l i M u s -
1afalıdır..
— Çardak ÇDrbasır_m Osman
Beyidir..
— Topuklu Bayram dirler,
Burumuzun baltası vardır, gör-
me7 mLain...
Cevabı verilirdi. Zorbasına
güvenip edebsizlîk, itlik yolun
da azanlar, Yeniçeri Ocağının
büyük 2âbıta âm irleri tarafın
dan gizlice takib edilir ve ilk
fırsatta Agakapusuna kaldırı
lır, gialite bozulur, yok edilir
di tB.: Bayram, Topuklu; Mus
tafa, Sürmeli).
Son Yeniçerilerden Ç ardak
Kolluğu çorbacı» ve halk şâiri
Galat alı Hüseyin A ğ a n ı n des
tan mecmuRSuida bu madde
tilerine şu parçalara rastlan
malar:
B iri F iirtiiy ttld n r A t i n a Balı
U r u m dili » irin pi'lto k (.‘ililı.
plrE *di‘Mar l i a l i n ,,
t ıir l d e . ç e v r e b a lta -tı İki civelek
(R esim ; s . Bozcalı j
http-//groups.google.c<
^ « g g L O F Z D lS t ~ 20tt7 * BALÎA ZAK
bir ayıt*. sevimsiz, ' i r k i n b ir brîli bilm eden, kadar uzayan bir Turnesinde türkçe oynanan
farkında olm adan yüzüne k - r ?ı iıvlalm&k; plyeyU*rc girdi, istanbula dAnüçünde Tepeba-
misâl; çı Tiyatrocundan ayrıktı, kısa b ir müddet ak
_ Dun akşam b a l t a y ı tnş.ı v u r d u m ! törlüğü bıraktı, sonra Ruyük Fasulyaçıyanıh
j\,. ^apdın? f Yervan! f-’asulyacıyun ile b lrle^ rek Ahmed
_ D ilenci K â n iy M İp n b fd iw U ih Kehim Rfrndi, Arfjak ve Aşol Rtbl sanatkâr
. Ne olmu$ ki T ların da iştiraki ili* ikinci bir Rumeli lurm>-
_ D ah a ne o lacak, tlo k lo r D ilenci slne çıkdı, 1891 yılında yapılan bu seyahat*
K jn iv cn in o ğ lu d u r? .. da üç ay Tekirdagında kuldılnr, oradan va
__ D e m e b e y a h u . pu r ile Selâniğe geçerek İki ay da orada oy*
2ı: D o ğ r u b ir i n s a p a , m e s e lâ rü ş v e d g ib i nadılar, oradan üa (îskülje geçtiler, iki
pi s b i r t e k l i / d e b u l u n m a k ; i f f e t s â h i b j g ü z e l Oskübdı* kaldılar, fakai umdukları rağbeti
bir g e n c e ç i r k in so rlu ıtılık y ap m a k , lif al- görem ediler, bilhassa BoHazar parafız kaldı,
m ak . B u h a l l e r d e b u d e v i m , t e k l i f i n , s a r k ı n lstanbuldaki ailesinden para getirtterek trup ,
tılığ ın m u h a t a b ı o l a n kim se ta ra fın d a n ku l dan yarıldı y« tek başına İstanbula döndü ve
lan ılır; ek se riV a . bir az sonra da Minsığyan M anakyan'm CH-
— K e n d in e gel !.. b a l t a y ı taşa v u r d u n ! . , m anlı Tiyatrosuna girdi, burada temsil edi
d enilir v e h a t t a bu r e d c e v a b ı ile d e k alın len dram , komedi ve vodvilîerde baç rollere
maz. « b a lta y ı t a ş a v u r d u n ! > s ö z ü n ü en ha çıkdı, M makyan K umpanyası dağıldıktan
fifinden b ir d e t o k a t t â k i b e d e r . sonra 1903 de Reşad Rıdvan Boylu Kundor-
15 Mayıs 1041 günü akşamı bir G alata diya Tiyatrosunda kurduğu Vodvil Kumpan
Cinayeti bir sözle başlam ıştır: G alatanm yasına inlisab etti ve ilk olarak «Tupunenin
nümü kopuklarından P o rtak al Salih, Ziraat zevcesi» adındaki piyesden adapte edıim ij
Bankası arkasında K aşiftin içkili lokantasın «ipekçi m erum >da sahneye çıkdı. Reşyd Rıd
da garsonluk yapan K adir ism inde güzel bir van B eyin yanında iki yıl kaldı, 1905 deki
gence N ecati B ey caddesinde göz kırpar. K a bom ba hadisesinde saraya verilen b ir jurnal*
dir: «Baltayı taşa v urd u n ağam !,» d iyerek da BaUazar da sui kasidde mudhadar olm ak'
serserinin üstüne atılır, delikanlıdan m ükem la iti iham edildiğinden, R. Rıdvan Beyin evin*
mel bir dayak yfyen P o rtak a l Salih d e bıça d e m isafir bulunduğu b ir gece tevkif edildi,
ğını var kuvveti ile K adrinin oyluğuna sapla- 73 gün H asanpaşa K arakolunda, b ir ay da
yarak zavallı genci öldürür. zaptiye nazırlığında m evkuf kaldı, sui kasda
BALTAZAR (B edros) — T ü rk sahnesi iştirakini gösterir d eliller olm am akla b era
nin em ekdar Erm eni artistlerin d en , Papas b e r hak kındaki çübheler de zail olmadığından
Furlanos ism inde birin in oğlu olarak 1866 da bâ iradei saniyye
İâtanbulda Sâlm atom rukda doğdu, K aragüm - D aday’a sürgün
rük Erm eni m ektebinde okudukdan son ra b ir gönderildi, fakat
müddet kuyum cu çıraklığı yapdı, bu m eslek- ev rakı tetkik ed i
de ve tecrübe ettiğ i daha birkaç işde tu tu n a linceye k ad ar ay
madı, tiyatroya k arşı çılgın bir m erak ve he- la rc a K astam onu
seve sahîbdi, bu âlem de şö h ret sahibi E rm eni hapisanesinde yat
sanatkârlarla tanımdı ve bunlardan, G üllü tı, kendisi an latır:
Agcıbun Gedlkpaşa T iyatrosunda rejisörlük
«Kastam onu h a
yapan Bedros M agartyan'ın delaleti ile 1889
pishanesinde y a t
d* yirmiüç yaşında iken Tepebaşı T iyatrosuna
intisab e tti ve ilk deia "A yyaş ve Mürâi» tığım koğuşta ba
*dll bir piyesde m ürâi rolünde sahneye çıktı, kırcı esnafından
piyes Erm enice idi, yine ayni tiyatroda ayni Merzifonlu Ava-
| dilde «tiki ahbah çavuşları»; «Namus lekesi* koglu lstefan is
I Ve «Tahammül* isim li piyeslerde ro ller aldı, m inde bir m evkuf B edros BAİtas&t
j ilk defa olarak, Tepebaşı Trupunun Filibeye daha var İdi, b ir <Hcs)n>; N e ılh )
)£n/group/merakediyorum
BALYAS — 2088 - ÖTAÎİB u l
gün beni a ld ıla r, Jjıtefof» M eraifona Tidıyo» le im io n Rus M anastırın da oturm akda
■OD d e d llo r, îste fa n ın b « * olm adt$ım ı. « E m e kli Sahne s a n a tk â rla rı C em iyeti» üe
adım ın B a lu za ı- «ı]ub Dadaya «urgun h a yırh a h dost ve m esJckdaşlarırtdan gördüğü
g lm i anlatam adım , a tlı b ir zabtiyem n r**- y a rd ım İle geçinm ekde id i.
fakalincfe y jy a oJorais y o la ç ık a rı İd im , daha J Hakkı İiohttırfc
ilk günü yedi naat y o j yü rü y e re k Mgaz D ağı* Bedros Bultazar son günlerinde hasta
m B fdım , M evsim dc a ra lik ayı id i, ik i köyde olarak Yodlkule E rm e n i haalabinesme iı$jn.
ko n akladık, kö ylü le rd e n çok İy i m uam ele dı vc 9 O cak 1953 de orada öldü, Ş iş il Efrma.
gördüm . Tosyada kaym akam a te s lim e d ild im , n i m ezarlığınd a h â li h a ya tin d e Hazırladı^
heîe şü kü r ona d e rd im i anlata b ild im , kasta- kabre d e fn e d ild i.
moTiuya te lg ra f ç e kd lrd im , cevab gelinceye 1352 de ya p ıla n jü b ile s in d e toplanm ış
kadar Toeyada ka ld ım . Isla n b u td a n sürgüne b ir m ik ta r parasını y a ttığ ı hastahaneye bırak,
g ö n d e rilir ike n, vapurda K e l A b d u lla h İs jm ş tı (İs t. A n .).
m inde b ir tosyaU ile ta n ışm a d ım . bu edam
BALYAN (Agop Bey ) _ H assa miman
yazuı lü tanb uîd a sa kalık k ış ın da m e m le k e tin -
K arabet A m ira B a ly a n 'm en küçük oğludur.
d? sahJebelliJc y a p a rm ış benî g ö jflü , y iy e c e k ,
1833 de İstanbul'da doğmuş ve 12 Kasım 1975
para v e rd i, to k ir o n iy e tin i gördüm , h e r ne
de P arİB 'de v e fa t etm iştir. P ere L a ch a İK Me
h a l tee, Kastam onuya döndüm , oradan da
z a rlığ ın d a m e d fu n d u r.
D aday'a g ö n d e rild im . M enfam da han u ça klığ ı
İ lk ta h s ilin ] m untazam su re tte İstanbul'da
ve k a h v e c ilik g ib i iş le r ya p tım . H a y a tım se
hususi m u a llim le r ta ra fın d a n a lm ış tır. 1855
filin e id i, çalışdıgım han k a h ve sin in arka*
de rıu m â ri b ilg ile r in i ik m a l e tm e k gayetiyle
sından b ir dere geçerdi, kasablar, e tin i s ıy ı
P a ris 'e g id e re k S a ınte B a rb e M ekte bine gir-
rıp s a ld ık la r) k e m ik le ri bu d ereye a ta rla rd ı,
mJş ve az zam anda ta h s ilin i tam am lam ıştır.
ben de o k e m ik le ri to p la r, k a y n a tır, et su*
1858 de, A v ru p a n ın m e şh u r m im ari eserle rini
yuna çorba yapardım . B ir gün b unu , orada
m e m u riye tle b u lu n a n K asım paşah R e ş id B e y te tk ik e tm e k ü zere V e n e d iğ e geçm işse de.
Ism iûde m ü ş te rile rim iz d e n b itin e a n la td ım , ora d a b ira d e ri N ik o g o s B e y i» Ö lüm ünü İş ite
e rte si sabah on ik i y a ş la rın d a b ir kızca ğ ız r e k İs ta n b u l'a dö n m e k m e c b u riy e tin d e kal*
a y a k lı b ir b a k ır kâse İle g e ld i: B edros E fe n m ış tır. M e s le k i y ü k s e k m e k te p le rd e ta h sil
d i k im d ir d e d i,:- b enim k ız ım d e d im . ih tiy a c ın ı h is s e tm iv e re k , p e d e rin in m im a ri
B u y u ru n b e y babam g ö n d e rd i d e d i ve b ilg ile rin d e n is tifa d e y i te rc ih e tm iş tir. 1866
kâseyi bana u za td ı, K â seyi âçdum h a k d ım k i d a . p e d e ri K a ra b e t A m ira ’n ın vefatında n
m is k g ib i işkem be v e b a s ı. R e şid B e y n e : so n ra , b ira d e ri S a rk is B e y ’le b ir lik te Hassa
B edros de d i, ca n ın ne iste rse sö y le y a p tıra M im a rı tıa sb o lu n m u ş v e fe s in in ü zerin de al*
y ım . H a ncı a ks i b ir adam dı, h e r ş e y in e ta tu n d a n b ir üçgen v e p e rg e l ta şım ak im tiy a z :
h am m ül rtd ig im ha îde b ir gün b e n i handan k e n d is in e te v c ih k ılın m ış tır.
kovdu, zabitan m a h filin e k a h v e c ilik ile g ir A g o p B e y , is m i gölgede k a ld ığ ı m im a ri
d im . b ir b uçuk seıje sonrada m e ş ru tiy e t ilâ n e s e rle rin d e n fazla» g ü ze l s a n a tla rın ve tiy a t
e d ild i a f e d ilir e d ilm e z İs ta n b u la dönd üm . 31 ro n u n h â m is i o la ra k b ü y ü k ş ö h re t kazanm ış*
M a rt va k’asjnda B c n ljy a n la be ra b e r B u lg a - t ır . F ilh a k ik a hem en hem en b ü tü n servetim
ris ta n a k a ç tık , o rta lık y a tış ın c a dön d ü k, T e - b u sahada s a rfe tm iş tir. O rta k o y d e k i e v i za
pcbaşı O deon T iy a tro cu n d a bi> kaç m evsim m a n ın ın en m ü m ta z E rm e n i e d ip ve sanat
tem ailJer v e rd ik , "L e b le b ic i H o rK o r’ u. ‘-K ö k â rla rın ın to p la n d ığ ı b ir salon h a lrn r alm ış*
se K âhya *y», "H o n itin hUcsi**ni o yn a d ık . t ır . K e za b irç o k E rm e n i m ü te fe k k ir v e sanat*
Ö lünceye k a d a r B e n liya n d a n a y rılm a d ım , k â rla ra m a d d i' y a rd ım d a b u lu n m u ş tu r. B u n
sonra K e l Haşan E fe n d i. K e leş Ş e vk i B ey. la r m ey am uda bilhassa m eşhur bestekâr D ik
B ü yü k Ş e vki B ey ve N aşid g ib i « n a tk â rla r- ra n Ç u h a c ıya n 'ı (1 8 3 G -I8 0 ft) z ik re tm e k icap
la oynad ım ve 1 M 7 d c 81 yaşım da sahneye eder. D iğ e r ta ra fta n y e n i E rm e n ice ye büyük
v e d ii etlim **. b ir ta ra fta r o lm u ş v e b ir E rm e n i A kadem isi
R edros B a ttazar, 1948 de G a la ta Pande- kurm a ğa teşebbüs e tm iş tir. lS d l'3 0 0 2 y ılla *
http://groups.goog le.
ANSKttOPEPtSİ '2089 - BALYAM
I rıad* Ş ark T iy a tro su n u n te m elin i a ta n da tur. Balyanların hemen hemen bütün teşeb
odur. 1870 d e İse m im a r B ed ro s N em U e’n in büslerine iştirak etm iştir. Sultan Aziz kabili
d îy le 1900 a ltlın h a rc a y a ra k O Ttaköydeki yetini tak d ir ederek kendirini Hassa Mimarı
Erm eni T iy atro su n u y e n id e n te sis etm iştir. tâyin ettikten sonra, dâima padişahın maddi
FYfansjzcaya v e F r a n a u E d e b iy a tın a d a bi- ve manevi m uzaharetjne nnit olmuştur..
hakkın v ak ıf o iu p , b u d ild en bazı şah ceerle- im parator içe Ojeni, Utan bul ziyaretinde,
ri em w niceye te rc ü m e e ttirm iş tir. E rm e n i Çıragan Sarayında A rap uslâbıyte inşa edil
cem aatine a it işle rd e d e v a z ife le r d e n ıh d e miş m eşhur hamamı yapan Hali Balyanla ta
euniş v e ezcüm le P a trik h a n e U m u m î M ecli nışmak istem iş ve kendi saraylarının birinde
sine b irk aç d efa âz a »edilm iştir: IS7Ü d c isti dc bunun eşini yaptırm ak gayesiyle '»mı Pa
fa etm iştir. ris'e dâvet etmişse de. 1870 deki KVartSiZ-Al
Agop B ey B aly an A v ed is B a h ç e v a n y a n 1- m an H arbi buna mani olmuştur.
ın kızı, g ü zelliği d ille r e d e s ta n o lm u ş P em M ütevazı b ir seciyeye sahip olan ünlü
be H anım la e v le n m iştir. Ç ok sev d iğ i zev cesi sanatkâr, birçok m ühim eserlerinin altında
ni, 2 K asım 2873 d e g ü ç b ir d o ğ u m n e tic e sin imzasını atm aktan islinkâf etm iştir. Aynı
de k a y b e ttik ten s o n ra , s ıh h a ti sarsılm ış, h e r zam anda d ü rü st v e adil bir şahıs olduğundan
şeyden el çek m iş v e k e d e rin i u n u tm a k için fcrdlerde m illiyet tefrik alı yapm am ış ve her
A vrupa ş e h irle rin i d o la şm ağ a b a ş la m ış tır. m illetten istidatlı kim selere yardım da bulun
Çok hassas b ir r u h a sa h ip a la n b u b ü y ü k s a m uştur.
n atkârın , sonsuz ız tıra b ıru n te s ir iy le b ira B eşik ta ş'ta ikam et eden ve halk ağzında
deri N ikoğos B ey g ib i g e n ç y a ş ta g ö zlerin i B ali U sta diye anılan san atk âr Beşiktaş, mu
hayata y u m m u ştu r. tasarrıfı m eşhur Hacı Haşan Paşa'm n ve H ar
Agop B ey, sa n a t b a k ım ın d a n , b ira d e ri biye N asırı Rıza P a şan ın şahsi dostu olmuş
Nikoğos B ey’in sev iy e sin e y ü k s e ltm e m iş se tur. 189$ den sonra. Yaşça ilerlem iş ol*
de, S ark is B eyle b îr Ukde inşa e llik le ri bütün duğu için faaliyetine devam edem em iş ve
binaların p lâ n ların ; kendiyi h a z ırla m ıştır. Beşiktsşdaki evinde münzevi bir bayat yaşa*
Bunlar m ey am n d a b ilh assa B e y le rb e y i s a ra - m ıştır. ?
I yıru k ay d etm ek g e re k tir. D o ğ ru d an d o ğ ru y a B aşlıca eserleri şunlardır: Kumkapi Surp
kendi eliy le inşa e ttiğ i e s e rle r ise; B ey k oz’d a A stvediadzin K ilisesinde P atrik Nerse* Baş
Tokad K öşkü, Ü sk ü d a r'd a K oşu y o lu n d a , V a piskopos V arjabetyan'ın lâhdi, Sültaû Ha-
lide S u ltan köşkü, H ıd iv in A ra p u slû b îy îe\ m id’in has bendegâm ndan Osman Bev'in
yaptırdığı köşk, A k sa ra y 'd a P e rte v n îy a l V ali Suîtan Mahmud Türbesindeki kabri, Dolma-
de S ultan C am ii, P e rte v n iy a l S u lta n T ü rb e si, bahçedeki saat kulesi. fB.: D<ılmsbahçe saat
Ali. Paşa K onağı zik red ilir. kulesi). R^vorV PanıuKciyan
K rv n rk Pam ilkCİyalt
BALYAN (K arabet Amira) — Hassa
B A LTA N (B a li) — M eşh u r b îr heykel* M imarı Kirkoı* A m ira Balyan'in oğludur.
tra* ve m im ard ır. 1835 d e K a y se rin in T a laş 1800 de İstanbul’da do£muş ve 15 Kasım
kasabasında doğm uş v e 5 A ra lık 1911 d e İs 1866 da Istanbulda vefat etm iştir. Beşiktaş
tanbul’d a v e fa t e tm iş tir. Ş işli E rm e n i M ezar E rm eni M ezarlığında m edfundur. Mevkii ve
lığında m edfim dur. şöhreti ile sanat bakımından taban tabana
13 y aşın d a İs ta n b u l'a g elerek E rm e n i z ıt olan mexa.rtaş* ve kitabesi bugün m evrut
K eykeltraşm y a n ın d a ş a k ırd lik y a p m ıştır, ik i değildir.
sjene s o n ta p ed e rin in ıs ra rı ü z e rin e T a laş’a K arabet Kalfanın gençÜk hayatı hakkın
dönm üştür. A z s o n ra A d an a v ^ T a r s u s 'a g id e da da bir bilgimiz yoktur. 1831 de. pederi
rek pederinin ç iftlik le riy le m eşg u l o lm u ştu r. K irkor A m ira lin Ölümünden sonra, Kazaz
F ak at başladığı san atın a şk ı te k ra r içinde A rtin'in tavassutu İle, eniştesi Ohannes Ami
alevlenerek y en id en İftfanbul’a a v d e t etm iş ra Serveryanla beraber yerine geçmiştir,
tir. F ıtri istid ad ı v e çalışkan lığ ı s iy e rin d e az 1832 d e YedifeuLe Erm eni Hastahapesİ, Ka-
zamanda b ir ately e açm ağa m u v affak olm uş- *az A rtin'in teşebbüsü ile inşa edilirken, e niş.
ım/aroup/rnerakediyorum
BALYAN — 30*0 — İSTANBUL
Sn-îa;- — mı-: - r* olro<‘; 'i r Hat*r. onun ha- fiil 1812 ‘t*1. C r5 ldar Surp H*- K lU ^'î^d*
* s, ; • :*r' ; - a t Kir,‘. <» K a i l i m <U h is:-': vaptız olan k ın !. • ; u» i.-./ ‘p!:; i.-ıy-
_; : ... r*nm#ktöi»r Yeniçeriîı i in mi n/ TİTTT'1* 3Iİ»- |) <pU2l •»»-* .5: K» ır^ /* |> u ’î>,ıJ. rf»^;ı«
pa -H 'ti «.İ.-r» bu «ıralrr-b mevkiini rmıh<tf‘i- Mt»ıJ«b'uı\ yAnrtiıliut. t. , |> ’jrı.,ı [.‘-^ır
Kt-'-. •' 4valfanın p?. mühim KıHr--r AmirA’nın, H . • Mtn- «<i K*t •’/• '
{iaiiyvu - 'M dcsiu «’ *» Sultan Mahmud Kail» 1|* l«u»ya *dlı h ^ ıtd a ft r--. - :N,
r^cTir ie«Ur- Sultanın itimadını k * /* c >iuk yahut Sofya 11803*1638} fsmmdt* ■ ., m..^
ı SaMV’«- - ,1V^ n.îfuıa sahip olmuştur, o daha olmuştur. &u Jonu«wu Ha
j fcadar W «n»lU p i r l e r ba*! meselelerin h«l> Kayserili Sr.Tveryan Öhanne* Amiranın s - ’
|İ j^ în n n u n t u v ^ a s u i u n a m iira c a u t c lm i^ c ı - edsidir.
K i r k o r K a lfa h a k k ın d a , t A n jîy
1800 tarihli bir îerm.ınla ikinci Sultan M * rn ru ry afl <186Ö , İ9 2 6 > « j a g K ! ı:.' f1î ; U ^ |, ' .ı
Mahmud Kix!;.,r Kalfaya bazı im tiyazlar bah- m aiiim .a u v e r m e k te d i r :
.eiaıijiir ki b a n l a n şunlardır; atu binmek, «Kirkor Amira, Bülbüidcrenin üstünde
m a ilin d e kişi bulundurmak, saka) bı- ilk tepede ikamet etm ekle idi. Burada,
rakm^- kürekli bir kayığa malik almak, a&ırlık kavak ağacı halâ görunmektf-dir. Bu
bası vergi ve masraflardım muaf tutulm ak, semtin ttüibüM ore İsmini almasına & -*?ber
İstediği şekilde giyinmek. olmuştur. Zira Amira, bülbüle meraki» oldu*
Kazaz Anin. Kirkor Amira Balyan ta gu için evine yakın b ir yerde hususî uiarak
ralından Sultan Mahmuda takdim edilmiştir. bir sürü bülbül yetiştirmiştir. İhtiyari
Kirkor Kalfa. 1820 sıralarında, Gregoryan oraya gidip aaatferce onlarm sesini dinlermiş.
ve Katolik Ermeniler arasındaki mezhebi İh* B ir korku neticesinde nüzul isabeti ile vefat
iılâSsr esnasında, bazı İftiralar yüzünden etmiştir.
Kayserlere sürgüne gidince orada bir kilise Aynı zamanda hoşsohbet ve fıkaraperver
inşa ettirmiştir. K a z a z A rtin'in teklifi ile b i r kimse olduğundan, çok defa Pazar günle*
otadaft çok lezzetli bir pastırm a yollamış ve ri Baglarbaştndaki geniş bağında işçilerine
o da bunu Kirkor Kalfa tarafından Sultan’a v e ustalarına ziyafet vermiş. Kendisi d e oıt*
takdim kılınca Padişahın pek hoşuna gitmiş l a r l a birlikde masaya oturup b e r a b e r hasbı
ve menladan geri dönmesine müsaade ede* halde bulunurm uş. Zamanının zengin E n n e -
tek şöyle bir lâtifede de bulunm uştur; n i l e r i v e hattâ K azaz'A rtin dahi Balyan Kir*
rf&re avlamak için bir parça pastırma k i r a çok şey borçludurlar. D alyanların şöh
kullanıldığım biliyordum, fakat pastırma ile r e t i n i n temelini atan da odur. Büyük torunu
adam kurtardabileçeğj aklından geçmezdi.* Nikoğos Bey Balyan, seciye *e karakter bakı
mından. kendisinin m inyatür bir numunesi
K irtor Amira cemaat işlerine de iştirak
etmiştir. Bilhassa Gregoryen ve Katolik Er-
^ıcniler arasındaki dini anlaşibamazlıklarcn
halli için büyük gayretler sarfetmîştir. Bu
«»yanda. 2Z Ekim 1817 de Fatrlk B o|oa Baş- •v?l
pi?kopft»’un evinde topiansuı möcüse dc işti-
fak etmiştir. Kirkor Katfa'nın hayır işleri
de pek çekdur. Bunlar arasında en başta, üs*
küdar Surp Haç Kilisesinin 1$30 dok! şort
inşaatında maddî büyük yardı itimi zikredebi
liriz.
Balyan Kirkor Kalfa, 1800 yılma doğru,
şoh/elü Hassa Mimarı Minas kalfanın fcı*ı
Sofeome U77Ö-1831 yahut 3782-1832) ile er-
knmi^Ur. Bu «cbepJe b ir müddet Komkapı
Klffcnr |tar* a n ıj| Knkrf
Urafında ikamet etmiştir. Bu husuf, 17 Ey- B^lı^eC CMt«k)
ocfi/oroup/merakediyorum
E / ,.,'. AN - 2092 — İSTANBUL
vgroup/meraKeaıyorum
balyan - 309-1 - tSTANBLT
FîoyJa birlikde Hoşsa Mimarı nasbolunm uştur. ne Camii; rsk i H arb iye Nezareti» bugünkü
B u sonuncusu daha fazla binaların plânlarını Ü niversite binası; K asım paşa'da eski B ahri
hazırlamakla m e|^ul olmuş Şarki* Bıry ise ye N ezareti binası fbugün H ita b e n e ) ; Bey»
fiilen nezaret etm iştir. Rumları 'lo kazda T okat K öşkü; H ekim h'-şj Çift|i£* Köş»
tayı Sarkış Eeyı; bu yapıların m im arı naza- k(i; K alender Keh^;«: Y ıldız M erasim Köşkü;
rile bakılmış ve hariçten gelen ecnebi devlet A yazaca K öşkü; Tupkapu S arayında Mecidi»
adam ları d a daha fazla kendisini nişanlarla ve K öşkü; Zıncirlikuyu K ö-kü; K i'-'skrek-
taltif etm elerd ir. m ece K öşkü; tlüm üs^uyu Kışlam ; Maçka Ksv-
Sultan H am id'in cülusundan ve b iraderi lası ve m ü ştem ilâtı; Ç ırağan K arakolu; Ga
As«»p Boy'in 1875 «le vefalından sonra m i latasaray M ektobi; E t-şikt;^ M ektebi; Bo=iV-
m ari faaliyeti înkjtaya uğram ıştır. B ilhassa laşda A k a re tle r^ l/m itte S u ltan Ç iftlifi= bi*
bu m a la rd a bazı iftiralara da m aruz kaldı nası,..
ğından A vrupaya gitm ek m ecburiyetinde S a rk is B ey zek&siylc bazı mi* kilâtlatı
kalm ış ve 15 yıl orada g u rb e tte yaşam ıştır. d a y enm iştir. M eselâ, kışın suların istilam?;
B ilâhare, Agop Paşa K azazyan’ın şefaati ile m a ru z k a la n K âğ ıth an e S arayını, içindeki
İstanbul'a dönebümişse de, evinde m ünzevi eşy a la rı boşaltm ad an b ir m etre yükseltm işti/.
b ir hayat yaşamış ve kendini kam ilen ilm e V arılarak denize m eyleden A rn avu t köy Sul
h asretm iştir Filhakika, K uruçeşm edeki evin tan S aray ın ın d u v a rım da düzeltm iştir. Sut*
de mükemmel b ir lâboratuara sahip olan S ar- tan M ecidle SelanJğe gittiğinde, b ir gece için*
kia Bey avn; zam anda u sta h ir m ak inist de de o ra d a m e rm erd en b îr havuz inşa etmiştir.
olmuştur. Bu m eyanda icad e ttiğ i b ir m akine B eşçınar tesm iye o lu n a n bu m evkide, Padi
münasebetiyle resm i «A rm enga» a d lı gaze şah şeh rin e k âb lrin i k ab u l etm iştir.
tede İntişar etm iştir. M ezkur m akinenin im* V aktm cla P a ris'd e neşred ilen «Le Monde
tiyaztnı da alm ıştır. Çarkı az köm ü rle işle İllu s tre n m ecm uası. S a rk is B eye aşağıdaki
yecek bir kazan, üzerinde ise sen elerce {alış s a tırla rı h a sre tm iştir;
m ıştır.
«Son zam an la rd a İsta n b u l'u ziyaret eden
Sarkis Bey c em aat işlerine katılm am ışsa m ü m ta z y o lc u la r. B oğazın İk i yakasını süs*
da, bazı teberrülerde b ulunm uştur. M eselâ ley en sa n a t v e rn e h a re tle in şa edilm iş o muh
E rm eni cem aatinin b o rç la n için 1900 a ltın teşem b in a la rın v e sa ra y la rın üzerlerinde bı
bağışlam ıştır. Keza, V an'ın M arm et köyünde ra k a n in tib a la rı anlatm aktadırlar* Bunların,
b ir m ektep inşa e ttirm iş v e zevcesinin h a tı- S a rk is B ey B aly an 'm e se rle ri o ld u ru r a işiten
raaı için B eşlktaş'da "M akruhyan" a d lı b ir le r h a y re t e tm işle rd ir. B u isU datb şahsa en
m ektep tesis etm iştir. fazla şö h ret k azan d ıran k ey fiy et binaların
Sarkis Bey Balyan aym zam anda am atör in şaa tın d a k i sü ra ttir. M eselâ, bizim yeni
b ir ressam v e m usikişinas olm uş v e bu saha* O pera gibi m uh teşen v e m uazzam olan Bey*
dakl sanatkârları him aye etm iştir. Kendi gi lerb ey i S aray ı iki sen ed e ikm al edilmiştir.
b i am atör b ir m usikişinas olan zevcesi ile Y ontm a ta şlard an ve m erm erden inşa edilen
b eraber erm enice "M ayr A rakası” şarkısını v e bizim »B îhliotheque N ational?* kadar bir
bestelemişlerdir. Sarkis Bey «K ristol KoUmv- b in a o lan Y ıldız K öşkü, altı ay d an daha az
adlı b ir operasının da bestesini hazırlam ış b îr m ü d det zarfın d a tam am lanm ıştır. Süratte
tır. Zevcesi* D adyan Arafcel B ey'in kızı Mak- b irlik d e; y e rli ih tiy açlara uygun ekonomik
ru hid ir ki izdivacından üç yıl sonra çocuğu v e id ari kabiliyetleri sayesinde. Ekselansları,
olm adan vefat etm iştir. bütün bu b in alan , bizim H azînem izin sarfe-
B iraderi Agop Beyle m üştereken inşa et deceği paran ın üçte bîri ile m eydana getir
tikleri binalar şu nlardır: m işlerdir.»
B eylerbeyi Sarayı; Çırağan S arayı; K an Sarkis Bey B alyan’m ebedî istiratgâhı,
dilli Sultan Sarayı (M uhtemelen yandıktan B ağlarbaşı Erm eni M ezarlığında, büyük pe*
sonra 1919 da enkazı yık tırılm ıştır); Kâğıtba» derinizi yanındadır. Ü zerinde büyük fakat ha
ne Sarayı; A ksaray Valide Camii; K âğıtha fit j b i £ j
A ysflC tO P E P tS İ BALYAN
— 2095 —
muhtasar ve mensurdur. Üzerinde nultı^ ola- Dr. Antruııik Pu^a Gırclkyan’ın (181918ÎH)
r«Jt iri boyda iki de/ne dalı görülmektr.<dir. k zı ParıVl* evlenm iştir; 1*94 de Ölmüştür.
Krı-«rl( rım ıık t'lj'a ıi Krvurk Pamukckyaıı
Kevork Pam ukciyan Sarkis Bey Balyan’
1VA1.YAN AİI.HSİ v r M ^N ŞM « İstan
jn K uruçeşm e önündeki adacık-
bul vc civarını, emsalsiz zerafet ve İhtU.irn*
<Ja öldüğünü kaydediyor. Bu odacığın Sarkif
da, saray, cami, kilise, köşk, kı%l<«. m ektep
Beye nasü intikal etçiğini tesbil edem edik.
ve sa ir binalarla süsleyen ve takriben bİrbu-
Birinci Cihan H arbi fonuna k a d a r b u ada
çuk asırlık b ir m üddet sarfında faaliyette bu
«Srrkîs Bey Adası: adı ile anılırdı, ve Ş irk e
lu n an B alyan ailesinin, A ruiyun M ırm ıryan.
ti Hayriyenin köm ür deposu idi. 1B0O da yaş
V ahan Z artaryan ve T eotik Labcincivan «i-
tan cHi beşi bulm uş o la n la r S erk is B ev Ada» bi bazı m üdekkikter, hiçbir e sa s lı" vesikaya
sini kömür deposu olarak h a tırla r; köm ür
istinad etm eden, çok eski ulduğunu söyle
ırıgınlan arasında am ele v c bekçi kulübeleri
m ekledirler. B u m u h a rrirle re göre, on yedin*
ve gaayet harab ahşab b ir köşk g ö rü lü rd ü ;
ci asırda M araş ta ra fla rın d a B ali (B ilâhare
1913-1914 y ıllarında y a şlı İsta n b u llu la rd a n
B elen) adlı h ir köy v arm ış ki, idaresi B alyan-
«vaktiyle C ennet köşesi g ib i b ir adacık idt>
la rın elinde İmiş. Geçen asrın Fransız ta rih
diye işîdiÜr. Şirket) H ay riy e nin lâğvinde
çilerinden S airt-M artin ise Onbeşinci asrın
Serim Bey A dası y in e depo k a ld ı; Ş u son o rta la rın d a B alyanlarm m ezkûr köye isimle*
yıllar içindedir k i b u güzel a d a G alata Sa rin i v erdiklerini yazm aktadır. Onbeşinci asır*
rayı Spor klübüne verilm iş, b u k liibün deniz da, bilhassa A nadolu E rm enilerİ arasında
cilik şubesi buraya n akledilm iş v e S e rk is B ey «yan» soyadı ancak zâdegân ailelerde pek
Adası bu vesile ile tem izlenüp im âr o lu n a n ad iren kullan ıldığı için b u kaydın doğru ol
rak yine Boğazın b ir ziy areti o lm u ştu r ( R : m asına ih tim al v erm ek güçtür.
Kuruçeşme Adacığı)*
1683 de B elen köyü m uhtarı B ali B al
BALYAN (S cuekerim ) — K irk o r A m i- y an . Ü çüncü S u ltan M ehmed’in ismi meq-
ra B alyan’ın b ira d e rid ir. « K u d iis T arih i* ad h u l erm eni hassa m im ar; ile tanışıp kızı ile
lı Erm enice b ir e s e r d e (S. 1279) b u lun an me* ev len ir. K ayın ped erin in ölüm ünü m iiteakib
tartaşm m k ita b e s in e göre, 2 E y lü l 1833 de H assa M im arı olarak yerine geçer, 16 sene
vefat etm iştir. Bu v e s ik a d a , K i r k o r K alfanın lik h izm etten sonra, vefat ederek yerin i Mi-
biraderi o lduğu d a k a y ıtlıd ır. S enekerim B al nas adlı oğluna b ırak ır. Bu da Ü çüncü Sultan
yan K udüs E r m e n i K a b r is ta n ın a göm ülm üş A hm ed’e ve B irinci S ultan M ahm ud’a hiz
olduğuna göre, m u h t e m e le n M ukaddes Y er m ette b u lu n d u k tan sonra, 1703 de v efat edip
leri ziyaret e t m e k ü z e r e m e îk û r şeh re gide y e rin e oğlu M akar g e ç e r Az zam anda büyük
rek o rad a v e f a t e tm iş tir . şö h ret kazanan bu şahıs, b azı iftira la r yüzün
Bu m im arın e se rle ri m eyam nda. ancak, d en S u ltan M ahm ud’u n itim adım kaybede
1828 de inşa edilen b u g ü n k ü B ayazıt Y angın re k B ay b u rta sü rgü n edilir. B ilâhare bazı
Kulesi bilinm ektedir. B u husus, m eşhu r ta kim selerin şefaati ile a ffa n ail olarak İstan
rihçi* coğrafyacı v e ş a ir L evont AHşan’m b u l’a dönüp, birçok m ühim e serler m eydana
<1820-19011, İ8S3 d e m ü n teşir «Coğrafya* g etirir.
eserinde zikredilm ektedir. A ynı keyfiyet, B ayanların sülâlesinden zannedilen eski
1875 ve 1887 yılların d a İstanbulda negredt- sim aların şeceresinin ç ü rü k olduğuna b ir de
l^n diğer iki E rm cnice m ehazda da m ukay- lil dc, Teotik Labclnciyan’m Bııli Kalfanın
geddir. 1725 de v e la t etliğini yazm asına rağmen, V a
K evork Panıukclyni» han Z artaryan ’ın yerine geçen oğlu Minas
BALTAN (Sim an B ey) — K arab et Ami- K alfanın 1703 d e Öldüğünü kaydetm esidir.
H'nin oğludur. H assa M im arı ve ay nı zam an Teorik’e göre İse Mlnas K alfanın Ölümü 1730
da mahir bir d esinatör olan Simon Bey, bü - da vuku bulm uştur.
yük bir zarafetile bastı m uhteşem binaJnnn N ufuosm anİye’nİn m im arlığı bu kalfa*
y a atfedjfcyorsa da, m üteveffa m ücjfkkik Yet-
Ma m Miattın
MTOCMTTCt BALI KAITA
BOfVA KAKIM LU 9Y A H A N İM H um M im a r*
KARABET AMİRA BALYAM
(UM - U « )
D o b n a b a f c c Sorayı
Salı|>azan Sah* Isaray?
Ç « a |w t B ın y ı
O riakflr C «nJt
Zjryubda Çift* Saraylar
Harbiye MeKltsbl
Y ı l d ı o t e Ksk» K a « k
Y e*l}Jcöyde M O f tk â r K 8 | W
Mahmud U. Tflıh tri
Abdtllmecld ^fbrbesi
B k tftM y VSUelıt Bendi
BakırU ly M n u it t FbbrütM t
Z cytinbum u F abrik an
İzm it H ttn U r KÜfkO *
tım it Çuha Fabrikası
(fe v tte F abrika*
B alcrtyl Sarayı
(T — 1N41
B e y le rb ty } Sarayı £>etm«i»eft* S. W ıw **
Tdkad Kjjeirt Ç n& ğan S a r a y ı S alonu
K««u yolun44 VlUdcaultan Çağlayan Kaari A y n i S aray d a İU
Kftslcü Ç agîay^n Camii kapdi
A k n ra r Vâilda Cunit Aktaray Y& Udt Camii O riakdy G«All
Harbiye Naıâreü (Üniver Utfacmır K aan
site RûçükfV Kasrt
T pjud J t« r ı TophAnc Saal Kulcaı
H ekim başı ç i f t l i # KBflKti Yani ç ifa Can Sarayı P»*
Y ıldır, v a M u a y e d s Karsı
V İ l l d c b a g ı KttşVU
A > asu #fl K a w j fa m r MUpan
T apkapj S a r a y ı n d a M fcddl* L F V O K lA f c Y A *
yt Kasrı
ZİMİIÜkuyy K u r t
Küşükçffcfnece UUnkir
K mti
GalalM inıy U nıl
K&aunpflMdB Dlverıhâne
■ Batır<yo Ncadretfı
K alender KBsKÜ
G-Umll^uyu Kınlan
M lCko K ışlan
Ba«ikta«da A ksan ilu r
tftnftdc tuMan ÇmHflS bl-
BALYAN
*am \ x f f ^ i/ J g r o iip S jg o o g ia x a
T ^
. *aj IBLX * --SİK L O P E D İ s İ
ın/group/merakedj^prum
- 209$ - ______________________________İSTAKBtJL
u n istihlâk o lu nu r; sultani bam ya İstanbu du ğuna göre, İahnalı taşdan da bir lahnac)*
lini yerli bamyasıdır. la r O cağının bulunacağı yakıştırılm ış olsa
Istanbulda bilhassa o rta hail i ve k ibar g e re k tir İki keskin nişancı p&dİşâhın ü stleri
m utfaklarına girm iş, a y ak tak ım ı bu nâzik bam ya v c lahna şekilli nişan taşları için vak*-
sebzeye p*k rağb et ed e gelm em iştir. an üvis A bdurrahm an Ş eref E te rd i m erhum
Kıyma ile veya parça e ti# sâde y ağ lı ola şu n ları yazıyor: *Vakia Ata T ârih in de b ir
rak pişirilir: zeytinyağlısı olmaz: B am yayı L ahna Ocağı m ezkûr (A tada L ahna Ocağın
kehrübâ gibi sap sarı pişirm ek, p işer iken d an bahis y o k tu r, B am yacılar O cağından
karartm am ak aşçılık h ü n e rid ir. A yrıca yaz b ah sed er) v e bu ocak efrad ı saray boatanla-
türlüsüne girer, pilava, p iliç k ızartm asına rın d a sebze y etiştirm ek le m ükellef oldukları
garni olur. E ski İstan b ul m u tb ağ ın m hususi m u h a rre r ise d e nişan taşların ın tepesinde
yetlerinden biri olan v e «asîde» denilen y e lah n a ve bam y a şeklîlerin in bulunm asına bir
meğin de. y e ri hiç b ir sebze ile değişm ez g ar- m ân â v erilem ed i, rüfekaadan b iri, gerek S u l
nisi idi, yâni aside m u tla k a b a m y a ile yeni ta n S elim in v e g erek S u lta n M ahm udun o
lirdi (A sîde a rp a unu y a h u t p irin ç u n u ile m evkide nişan a tm a la rı b u o cak lar efradına
yapılan b ir n e v i b u la m a çtır; sofraya le n g e r m üstevcıb m ü lâ h a t olduğundan alam eti fa
ile gelir, ortası çu k u rlaştırılm ış v e o ra y a d a rik a la rın ın s ü tu n la r üzerin e vaz’ı onları la lti-
etli bam ya k onulm uş o lurdu. B u yem eğ i İ s fen olsa g e re k tir diye b ir sû re ti tevcih b u l
tanbul m ııthağı k ay betm iş b u lu n m a k ta d ır.) du?- İ R : B am yalı N izam T a şı).
E dirne kapusu d ışında b ir bam y a ta rla K A MY A C I SOKAĞI — K uzguncukda-
sı, geçen asırd a İsta n b u l'u n n am lı b ir m esiresi d ır; 1034 B elediye Ş e h ir R eh b erin in 27 nu
idi. istan b u lu n en güzel y e rli s u lta m b a m y a m a ra lı paftasında» b ir çıkm az sokak olarak
ları Bostancı ile P e n d ik a rasın d ak i b o stan lar- g ö sterilm iştir; B ican efendi sokağı üzerinde
da yetişir; zam anım ızda bu b o stan lar d a g ü n k i kavuşağffidan P aşalim an ı k orusunun içi
günden azalm akla, y e rle rin i v illa la ra , v illa - n e d oğru u zan ır, o ldukça dik b ir b a y ır üstü n
apar lim anlara b ırakm ak tad ır. d e d ir, B e re k e tli sokak v e T ü tsü lü sokak ile
BAMYA — H âneb erd u ş k ü lh a n ı arg o b ire r d ö rt y o l ağzı y a p a ra k kesişir. T ü tsü lü
sun d a, m â t û i u s a b i l i k ç a ğ ı n d a n h e n ü z ç ık - so k ak kavu şağ ın u k a d a r b ir arab an ın ra h a t
m ış e r k e k ç o c u k l a r o l a n m üstehcen lafızlar geçebileceği g enişlikte, k a b ataş döşelidir; bu
dan. k a v u ş ak d a n ötesi h em d a ra lır, hem d e to p rak
BAMYACİLAR O C A fıI — B ostancılar yoldu r.
adı altın da toplanm ış Topkapusu saray ın ın B u sokak ü zerin d e ik işer ü ç er k atlı ka
dış hizm et o caklarından b irin in ad ıd ır (B-: g ir v e ah şab e v le rin , k i b ir kısm ına köşk da
Bostancı, Bostancı O cak ları). Alıırk&puda h i d en ile b ilir, h â li v a k ti y e rin d e aile m esken
C ankurlaraft m evkiinde saray ın b iiyük kapu* le ri old uğ u b ellidir. S ırtın d o ruğunda b u lu
larından b iri olan O tluk kapu su n a yakın sa n an b u sokağın b ü tü n nok tasın dan Boğazın,*,
ray baştan ların d a sebze y e tiş tirirle r ve ytne d enizin g örü n üşü p e k g ü zeld ir (1951)-
o civarda «încili Köşk» adını da taşıy an Sı-
BAMYA TA B LA SI — E d irn ekap u su d ı
nanpaşa köşkünün bekçiliğini y a p arla rd ı (B .:
şınd a eski b ir m esiredir; bilhassa geçen asır
İncili köşk). Bazı m u h a rrirle r bostancı ocak
son ların d a hem en b ü tü n b o stan lar bağlar, bu
larından birin in de «rLahnacılar Ocağı* adını
a ra d a y in e "Edirnekapusu dışında m eşh ur b ir
taşıdığını y azarlar • biz b o stancı ocak ları a rs
m ısır ta rla s ı gibi b u bam ya ta rla s ı da akşam
a n d a «Lahnaci» adına rastlam ad ık ; Ü çüncü
l a n bâzı rind i e rin sevgilileri ile a ğ y ar gözün
Sultan Belim ile tk in ci S u ltan M ehm ed bu
d en ırak, b uluşup can sohbeti e ttik le ri b ir y e r
»aray boslanlarında tü fe n k le nişancılık yap-
olm uştu.
rnişlar, b ire r h a tıra n işan d ik tirtm işîerdi,
Son yıllard a E d irn ek ap u şehitliğine ek*
bahçıvan bostancıların gö nü llerini alm ak için
lenm iştir.
to* taşlardan birin in ü stü n e taşd an b ir bam
ya, diğerinin ü stüne d e b ir lah n a yapılıp BAMYA T A R l.A Sl — H âneberduş kül-
donmuştu; b îr ham v acılar Ocağı m evcud ol h an iler argosunda «m ezarlık*. F. Doveltioğ-
m/group/merakediyorum
B A N A R lj rM h a d SsrA: - 2100 — İs t a n b u l
http://groups.google.cor;
ıjaiKLOPgPtSt — ü io t — HANARLI (NıtiBl Sam i)
y e t* g a z e te s in d e i n t i ş a r e d e n « E d e b i S o h b e t O ls a y d ı b e n im , b u ş a n l ı b e ld e ..
a lâ k a v e t e s i r u y a n d ı r m ı ş t ı r . B u n l a r a r a s ı î ı - U o h a y d ı s a d i s a d â o e rle r.
Bu s a t ı r l a r ı n y a k ıl d ı ğ ı 1 9 5 9 y ı l ı n d a m u T a n rım !, ki d e ğ e r v e r i p ezelim
a llim lik v a z i i e l e r i n d e n b a ş k a İ s t a n b u l F e t i h S e ç d ln b e n i FA llh'In k a n ın d a n ;
C e m iy e ti i d a r e h e y e t i â z a s ı v e b u c e m i y e t l e K ıld ın v a ta n en ş e re fli y u rd u ;
jroup/merakediyorum
BANDIRMALI TOCKESt VB CAMİİ — 2103 — ıs tM tm
http://groups.gooqle.ee
A H S fta O F E P fe İ — ÎJ03 — W 'K A KOMMERÇfYALE ÎTALVANA
da hani® açtJdj. i ü d e/a oi&rak M idhai Pusjû- 1944 Eli Bank bit an bul ŞfibMl
um Tuna valiliği sırasında mum aileyh ta ra 1944 Yapi vc Krtrdi Bankası
fından 1803 d e «Memleket S andıklan» nâ 194? Türkiye G aranti Ranfcpfft
mı ile Tuna V ilâyetinde teşekkül eden ilk 1948 Tulum Bankası
banka (Bugünkü Ziraat Bankasının ilk şek 1948 Türkiye Kredi Bankası
li). kısa h ir zam an sonra İstanbula intikal 1950 Türkiye Sanâyj kalkınma
etli- Bu tarihden az sonra Osmanlı Bankası 1950 Ak Bank
da Istanbulda bir şûbe açd>. On dokuzuncu 1952 Denizcilik Bankası
asrın sonuna k adar da bankacılık yolunda 1952 Doğu Bank
liianbulda ancak ik i m üessese d aha kurul 1953 D emir Bank
du: İstanbul S u in iy et Sandığı (1868) ve Se 1953 İstanbul Bankası
lanik Bankası (1888). 1953 T ü rk Ekspres Bank
A srımızın başından ikinci D ünya Harbi* 1954 T ürlüye V akıflar Bankası
ne kadar (1938), Istanb u ld a açılm ış olan 1955 Pam uk Bank
bankalar şu nlard ır: 1956 T ü rkiye Bağcılar Bankası
1906 Doyçe O ryent B ank (D rcsdner 1956 Şeker Bank
B ankın şubesi) 1957 E snaf K redi Bankası
1911 Banko d i Rom a 2057 B uğday Bankası
1919 B anka K öm m ercİyale ltaly an a 1957 Mâden K redi Bankası
1919 B anka K om m erciyale ltaly ana 1958 R ay B ank
1923 İstan b ul k üçü k İstikraz sandığı 1958 Sanayi Bankası
1924 T ü rkiye İş B ankası 1959 T ü rk B irleşik ve T asarruf Bankası
1927 T ü rkiye E m lâk K rodi Baııkası
B ugün Istan bulda 38 banka m evcuttur.
1928 Türkiye im a r B ankası B ankaların piri, duvayenî Z iraat Bankasıdır.
1931 Türkiye C um huriyeti M erk ez B an Istanb ulda faaliyet bakım ından 59 şube ile
kası.
J? B ankası birinci, 43 .şûbe ile de Yapı vc
1933 Süm er Bank K redi Bankası İkinci olmak üzere İstanbul'
1934 H o l l a n d ç e B a n k U n i un m uhtelif sem tlerinde m uhtelif bankala
393S İ s t a n b u l H a l k S a n d ı ğ ı rın 240 şûbe ve ajansı vardır; bunların latan-
1Ö38 Doyçe B ank İstanbul Şubesi bula tahsis edilmiş serm âyeleri yekûnu
B u s u retle Is ta n b u ld a b a n k a la r ın sayısı 1,014,000,000 Tiirk lirası civarındadır. Tiir-
on altıya çıktı. kiyede bankaların serm âyeleri mecmuu 2
İkiiıci D ü n y a H a r b in in b ü tü n d ü n y a p i' m ilyar Ttirk lirası kadar olduğu düşünülür
yasaları ü z e rin d e o lduğu gibi İs ta n b u l piyasa- ise, bankacılık bakımından İstanbulun ehem
Kında da v ü cud a g etirdiğ i sarsın tı, y en i yeni miyeti duba iyi anlaşılır.
şahımların tic â r e tle iştig aale b aşla m ası, tü c Mvhıımi Ali Akbay
car terb iy esin d e n ve tic â re t ah lâ k ın d a n lû
behre b ir sınıfın piy a sa d a tü re m e s i şahsi e m RANKA KOJHKKÇİYAI.L İTALYA:
niyeti hem en h e m e n y o k e t ti; bu sflretle NA — Merkezi îtalyada M ibnu’da bulunan
gerok id h âlât ve g e re k se ih râ cât tic â re ti an bir Anonim Şirkettir.
cak b ankaların ta v assu tu ile ifâ ed ileb ilir h â 10 Elcim 1894 tarihim le kurulmuş olön
le geldi; y u rd içi a h ş veriş de b a n k a la rın g ü B anka Komerçlynle ltalyana Türklyectekf
ven sağlayıcı aracılığ ına müKtaü'oi kalam adı. JLk şubesini 1010 senesinde hlanbulda Gftte-
Bu tü re lle çok fazla a r t a n b an k a müaiTKilc- tadu Ekmiştir.
lw lıün ifâsı için m evcu t b a n k a la r kâfi flel- Sermûye ve ihtiyatlarının 1B0O yıllında
fneriljgi gibi b u sah ayı k â rlı gör&n teşeb b üs ki tu tarı 25,050,000,000.— İtalyan liretine
sahihleri de yeni b a n k a la r k u rd u la r, 1941 86" ulaşmış bulunm aktadır. îtalyada müesses şe
nesinden 1959 senesine k ad a r Istanbulda bekesindeki emânet mevdûâtı ise l^OOÖtlTO,-
taiJîıİBri aşağıda yazılı 22 b a n k a meydân®» 485. G 14.^ İtalyan lireti tutarında bir meb
lağa vâsıl olmuştur. Bu gün İtalya’da Ban-
)m/grdup/merakediyorum
Ba MKO o t ftûMA 2104 -
Jcaftın 22$ şubesi icrayı f&aliye<t« btthmmık • içlerin ağırlık merkezinin Galata’daa Utan
tadır. bul Larafına intikali üzerine bu fube Türkiye
Londra, New York, veFrauM urt/M aİn’- İdare Merkebi ittihaz edilmiştir |* r n ı r şuW-
da mevcut TemsıJ BüroUrı. Franaa, İsviçre. fli lüifi da açılm iflır
Fas ve Mısır'daki FHyaUerı v« Suriye, Lüb- B*nko di Ruma'nın halen UMO) Tür
nazı Arjantin. Brezilya, Şili, Kolombiya, Pe kiye'de iki ^ubeaı ı lt iki ajantj vanlır;
ru. Uruguay ve Venezuela'da Ortak B anka Merkez guberi Bahçckapı, Hayri tfetvlı
lardan müteşekkil fevkalâde önemli şebekesi Caddesi, k la n b u l Umum Sigorta buUtsında;
beynelmilel sahadaki ehemmiyetinin delili Galata ajansı Tersane Caddemi Nord|tam
dir. Hanında; Beyoğlu ajansı İstiklâl Caddeai
Türkiye'de Banka, İstanbul'da bir Mer Seni A ntuan bin&smdadır.
kez Şubesine, gene İstanbul'da üç büroya ve B a nko di R o m a'm n Türkiye'ye ayrılın
İzmir’de bir Şubeye maliktir. öz sermaye ve ihtiyatları 31/1950 tarihinde
İstanbul Merkez şubesi Galata. Bankalar 6.300,000 tu rk lirasına baljğ olmııgtur.
Caddesi No, 53; biiroJar: da Yeni Poatahane Banko di Roma, bütün beynelmilel ban
Cad. 27, Beyoğlu İstiklâl Caddesi, 259, ve kaların iştigal ettik leri her çeglt banka mua
Fangaltt Hai&ükârga&l Caddesi, 126/128 m eleleri yapar. Bizdeki şubeleri bilhuaa Tür*
Bankanın bilumum şubeleri bankacılık, kiye İte İtaly a arasındaki ticaret mübadele
Borsa. Kambiyo, ve Turiîrjı hizmetleri ile ti ve m ünasebetlerinin inkişafına müteveccih
cari v« mail her hangi bir malûmat iç in m ü bulunm aktadır.
kemmelen techia edilmiştir. Bibi: BanlCMİsn aluıon yazıU not.
Bibi: Sankadaa alman yazılı not
BANOGLU 4Niyazi A hmed) — Muhar
BANKO Dİ ROMA _ Türkiye'de şube^ rir, gazeteci, bilhassa tarihi tetkikleri ile ta
leri ve merkez şübesi Istanbulda bulunan nınm ıştır; 1909 da B atum da doğdu, a d ı Ho-
Banko di Roma Anonim Şirketi'nin merkezi panm Piİargit köyünden olup Batumda yer
Roma’dadır; tu îy a 'd â milli m enfaatlere hâ- leşmiş ve çay ticâreti İle meşgul Haşan Ba-
dim vasfını taçıyan üç bankadan biridir. noğlu’n u n en küçük oğludur. On bir on iki
Banko, di Roma 1880 de kurulm uştur. yaşlarında iken, ağabeyleri içinde hararetli
Sermaye ve ihtiyatları 12.150.000.00Ö-— L i bir T ürk vatanperi olan M ustafa küçük kar
rettir (1960 da T ürk parasıyla karşılığı deşini ana vatana yollam ak arzusunu duy
173.000.000 T. L. dır). muş, H uşlardan pasaport alamayınca hir ge
Banko d i Roma'nın İtalya'da 200 den ce çocuğu b ir ata bindirerek hududa kadar
fazla şubesi vardır, İtalya dışında, Fransa, kaçırmış ve Beğliv&n civarında Türk hudu
İsviçre. Belçika, Mısır,- Libya, Somali, Suri dunu aşırtarak A llaha ve bahtına emânet ilt
ye, Lübnan ve Türkiye’de iştirakleri ve şu uğurlam ıştır; ki M ustafa Banogîu bu vak’*'
beleri vardır. New-YorkT F ra n k fu rt, Buenos den iki sene sonra R usiar tarafından öldü
Aires, Adis Ababa ve L o nd ra’da mümessil rülm üştür.
lik büroları mevcuttur. Trab zo n v alisi ta r a lın d a n Kastamonu Li
- Bankanın MiBirda, Fransa’da, İsviçre ve sesine p arasız y a tıh ta lebe o larak g ö n d e rile
Belçika'da öz iştirakleri olan bankaları sıra Niyazi A hm ed, sıhhî sebebler ile lîsenüdu
sıyla: Kahire ve İskenderiye’de Banco Itaio ikinci sınıfında iken K astam oniden Trabaoı1
Egiaiarıü, Paris, Lyon ve MontekarloYIa Ban Lisesine nakledildi, fakat ayn i yıl hutalı&ı
co di Roma (Fraîıce). Lugano ve Chiasso’da yükünden smıfda kaldı, ve parasız yatılı ta
Banco di Roma per ia Sviaaera, Brüksel'de lebelik hakkini kaybetti; tahsiline devam im*
Banco dİ Roma f&e1gique) dır. kânını bulam adı; kendi köyüne, Hopiiun Pi-
Banka Türkiye’de ilk olarak 1900 da Ga- largit köyüne g itti ve orada bir yıl köy öğret
Jata’da Ünyon Hanında gube, 1010 da da îs^ menliği yapdı. Sonra hayatım büyük şehir
tanbul cihetinde Macar B ankasını iatihlftfen tstjmbuLda kazanmağa karar verdi; İstanbul*
bir şube daha açmıştır. 1927 yılında ticari da Suad T&hsbı ile Fahri Kemal’in çıkardık-
http://groups.google.co
t ş-MgX)PW>İ8t r a - - 2105 — BANOGLU (K iyui A hm rt'
' (sn «Hareket» gazetesin* inlisab «»i, fakat «-İncili Çavuş* adında bir halk gazetesi
daha vazifesi belli Almadan gazete kapandı. t»n» pili, tutundu, emekleri hakkı refah 70 *
pfKin Alemine ilk adımını boylece alm ış olan lu açılınındı ]tt bu nefer bindiği dalı kendi^
janflfla Prot. Fuad Köprülünün bir m ika»- baltaladı, çok temiz duygularla b ir halk par*
İcaitde okuduğu ten d i hatırladı. Profesör: tili tdl, partisinden en küçük b ir menfaat bek
«ûsananlı Devleti târihi İçin hcmhudud dev lemiyordu. 1946 mebus seçiminde Ulut ga-
lilerin v'**ikalarını toplam ak lâzımdır» di> *ef«tj adına Ege bölgesinde propaganda se*
vardu. işsiz kalan genç adam K öprülüye mü* yahatine çıkdı; «İncili Ç av u şu n umum ba
ncaaı ettir gürcü dilini pek güzel bildiğini yii ise pek hararetti demokrat partili idi, İn*
c* yanında çalışmak am ısu n d a bulunduğunu ciU Çavuşun çıkan nüshalarını dağıtmadı,
vtaiı. Fuad Bey tarafından T ürkiyat Ensti kendisi de idinin başında bulunmadığı için
tüsüne dftvat edildi; fakat GÜrctaUndan is- bu iğrenç ihaneti zamanında göremedi, se*
jefûltn kitaplar İçin Tiflis’den hiç b ir cevab y ah at dönüşünde korkunç bir siyan hesabı
alınamayınca Niyazi A hm ed noter Galib Bin ile karşılandı, katledilmiş gazetesini kapa
göl'ün yanında bir kâtib)ik teklifini red ede» mağa m ecbur oldu; bir müddet aonra yine
n edi. bir noter bürosu ise m izacına asla uy* siyasi «Türk oğlu» adında bir halk gazetesi
guft değildi: b ir m üddet sonra K öprülüzâde- çıkardı, bu ikinci gazete» ancak Uç nüsha
dui tavsiye m ektubu île Ali N aciain «İnktlab» çıkabildi, o tarihlerde Halk Partisine kahşi
gazetesine girdi ve kapam neaya kadar bu ga halk d a yaygın b ir kırgınlık olduğu için ba
zetede çalışdl, gayretli, d ü rü st b ir genç ola tılm adı, okunmadı.
rak tanındı* Mahmud Eaad B ozkurt Ue Ne* 1946 dan 1950 ye kadar Serbest muhar
bizide Hamdiıün çıkardıkları «H alk Dosta* rirlik y a p tı; Faruk G ürtuncanın yevmi «Her
gazetesi Nizam eddın N azif ile Mekki SMd'în G ün» gazetesinin ilk nüshalarında yazı işleri
çekilmeleri Üzerine a d a m sa kalınca, o sıra* m üdürlüğü vazifesini aldı, fakat gazetenin
da kapanmış bulunan ln k ılâ c dan sçık da ka sahibi ve aynı zamanda baş m uharriri olan
lan Niyazi Ahmedi h a tırla ttı ve yazı işleri G ürtunça ile iş mizaçları bağdaşamadığı İçin
müdürü oiarak H alk D oatu'na çâgtnidı. Halk ayrıldı; kısa b ir m üddet C. H. P. organı «Za
Dostunda son nüshasına k adar çalışdı, ora* man» gazetesinde sekreterlik ve m uharrir
dan «Yeni Gün>’e geçdi, yine son nushaaına lik y a p tı. 1 9 5 0 d e (1, A t i s J K o n y a lı İ b r a h i m
kadar vazifesini gayretle ifâ e tti; b ir m üd «Hakkı ile beraber « T a r ih Dünyası» mecmua
det bofeta kaldıkdan sonra 1932 de «Vakit» sını kurdu. On beş g ü n d e bir ç ık a n b u mec
gazetecice intisabetti v e H akkı T ârik Us'un m uada ciddi görüş ihtil&fları Banoğlunu
mötssesesinde 1947 ye kadar on b e ; yıl ça- A tisden ayırdı ve Tarih Dünyasını 5 inci
hşdı, bir kaç yıl da V akit’in yazı işleri mü- nüshasından itibaren memleketimizin salahi
dürtüsünü yapdı. y etli kalem lerinin yardım iyle tek başına çı-
1939 da Anna ism inde b ir rum kızı île karm ıya başladı, kİ bu mecmua koleksiyonu
evlendi; müstesna güzellerden olan A nna 1950 s o n la r ın d a B a n o ğ l u yayınlan adı altın-
Hanım Niyazi Ahmed1©, yer yüaünde kadın . d a « A v ve T u r iz m » ve aylık «Coğrafya Dün*
lık faziletine örnek sadakat ve fedakârlıkla yası» mecmualarını d a çıkarmıya başlftdı.
bağlandı, sıkıntılı günlerinde d e rtle rin i pay E n erlini dağıtması, iş ortaklan ile b a ğ d a ş
laşarak hayat mücadelesinde desteği oldu. mam alar, neşriyatinda muvaffak olan Niyazi
1941 de basın Memi dışından b ir zât ile Ahmed’i yine günlük basma dönmeğe mec
wtak olarak «Gençlik kiıtübhâneai>‘ni tesis b u r e tti; C .H .P . ile otan yakın bağını muha
etli; müesseseyl b ir m üddet sonra tamamen faza etli mi bilmjyonrc. 1957-1960 arasında
ürerine aldı, fakat kâğıt buharını, satdıkları ew eld «Dünya» ve sonra «Havadis» gazete
kitapların, dergilerle parasını sâhîblerfno lerine târihi sohbet yazıları yazdı. 1959 ydı
göndermemek gibi şeni bir geleneğin zebunu forjlarıcda da «Tarih ve Coğrafya Dünyaaı*
bâzı ahlaksız taşra bftyîlerinin ihânfstl karşı adı ile yeni bir dergi çıkarmaya başlamış idi.
sında KuUibhinesini ziyanla kapadı, O rta boylu, zaif nahif, açık kalbli. samı-
jjj/group/merakediyorum
BANYOLAR CADDESİ - 2106 ~ tSTANBOL
mi, d â im i heyecanlı, h a re k e tli d i r ; kîanik da s a tıla n k a rış ık içk iler, k o k te y lle r d ir; bun.
tah silini ta m a m la m a m ış o lm a k la b erab er l a r m ü ş t e r i n i n ö n ü n d e özel k a p la r d a <;ulkal*.
o to did a k t olg u n k ü ltü r e s â h ib d ir; a m a t ö r av- n ıp h a s ır la n ı r . Ş im d i bâ z ı b a r l a r d a huıufcîy,
.eı ve balıkçıdır. 1951 cie b ü y ü k lü k ü ç ü k lü y i r le A v r u p a 'd a (B ilh a s s a m e m le k e tim iz d e ) k a
mi üç m atbu eseri b u Ju n u y o rd u , b u n l a r ı n rış ık o lm a y a n iç k ile r dc s u tllm a k d a ve bunlar
aranında g ü rcü d ilim le n tere em e e ttiğ i «Kfif- önünden başka küçük localarda
kââ H ikâ y e le ri» ile « B ir K a fk a s R o m a n ı* a d ı ( m ü s t a k i l m a s a l a r d a ) in ilm e k te d ir bar*
n ı verdiği A îe k s a n d r K ü r b e k 'd e n le r c e m o ot J a rd a s a h n e d a n s la r ı. m çizik va v a r i y e ts i n
rtigi <EJguca* b ilh assa k a y d e d e ğ e r. d e v a rd ır * ,
M e r h u m M u z a f f e r Küun 1Ö4G (la Islfc.v
BANYOLAR CADDESİ — B a k ırk ö y
b u l A n s i k lo p e d is in e ş u n o tu tevdi etm i* idi:
y o Jla rm d a n ı K a rto p u S a k a ğ ı ile d e n i l k ıy ıs ı
« E n a ş a ğ ı t a b a k a d a a y a k t a k ım ın ın git
a ra a jn d a u z a n ır (B .: B a k ı r k ö y ) . A s m a lıs a -
tiği, b a lo z îa r, İ s t a n b u l 'd a ilk k a b a r e Kafcşan-
kız ve Sakızljyalı S o l a k l a n ile d ü r t a ğ z ı y a
t a n l a r A b d ü l a z iz d e v r i n d e açılci* Bu £ib>
p a ra k kesişir. İk i a r a b a g e ç e b ile ce k g e n işli k-
b a y a ğ ı e ğ le n c e v e s e falı e l y e r l e r i m ü dav im
d e o lub i ç e r d e n sa h ile düfiru y ü r ü n d ü ğ ü n e
l e r i n i p o l e t i k a ile u ğ r a ş d ı r m a d ı f ı için İkinci
g ö re S â k ızljy aîj S o k a ğ j k a v u ja ğ ı n a kadar
A b d ü t h a m i d i n m e c lis s in m e ş r u t i y e t d evrin
o k ı a n u k a b a ta ş döşeli, g e ri k a l a n p a rç a s ı
d e , ki t â r i h i m i z d e » i s t i b d a d d e v rik d iy e anı-
d a a sfa ltın ', sâlıil b itim i a lç a k b i r b e ta n d i
lir. ç o ğ a ld ı la r , g e l i l d il e r ; y a ln ı z k ü p r ü y ü £■>
yarla k a p a n m a d ı r , d e n iz e İn ilm e z . İk i k e n a
ç e m e d lle r . G a l a t a İle B e y o g l u n d a kaldılar.
r ın d a sokak ka p ışla rın a b e ş e r a l t l a r b a s a -
« B u b o y d a n B a r a d ı a l t ı n d a İlk mütisa-
m a k m e r m e r m e r d iv e n le r le ç ık ıla n ik iş e r
se de, t â r i h i n i k e s in o l a r a k t â y i n edem iy o ru m
ü çer kâtlı a h şab e v le r, y e n i b e to n yapı ik iş e r
1018 m ü t â r e k e s i n i n i m z a s ın d a n ve İstan b ul’-
k a tlı v illâm si e v le r s u a îa n m ış d ı r . D e n iz b i
un Hilaf D evletleri silâhlı kuvvetleri tara
lim in d e v a k tiy le k im se â id o ld u ğ u n u te s b tl
fından işgaalindon sonra açıldı.
edemediğimiz gazel bir ahşab yalıya B akır
köy Kulübü yerleşmiş bulunuyordu. Cadde «R usya'da Bolşevik ihtilâli ile yıkılmış
ağaçlarla gölgelen mistir. { H a z ir a n 1960). olan çarlık müessesesi adına 1018*1919 ara
llukkı fıökLiırk sında Ukranyada kızıl orduya karşı son 4ıu-
kaavem ett yapm ış olan G eneral Dcnikm kc-
M N V O U R VIKNAZI — Bakırköy yol sîn m ağlubiyete uğrayınca, ordusunun ba*
larından; 1934 Belediye Şehir Rehberindi» kiyesi ve yanm a sığınmış ru s zadeganı ve
Kartopu Sokağı üzerinde bir çıkmaz sokak kom ünist olmayan rus münevverleri ve sar
olarak gösterilmiş ise de yeni açılmış Şebboy n atk ârları İle evvelâ İstanbula iltica etti.
Sokağı 11c kavuşağl olan normal yoldur (B.: «işte İstanbul'un ilk barlarını bu n u
Bakırköy). Yeni beton yapı ve bagçclî evle
m ültecileri açdılar kİ «Kızıl» damgasını ta
riyle şirin bir görünüşü vardır. Bu evlerin
şıyan bolşevikler karşısında « b e y a z rUslar»
hepsi hali vakti yerinde aile meskenleridir.
diye a n ıl ı r l a r , 1 n u m a r a l ı b a r, 1919-1P20 ara*
(Haziran 1960).
ş ın d a Tepebaşında Lehman a d ın d a bir rus
Hakkı Gnklilrk
y a h u d is i t a r a f ı n d a n a ç ıld ı, b a r î n adı (Tiirk
HAK. BAR ■ Î*AVİY0N1<AH — B ir Or. im lâ sı ile) «Pütİ Şan» idi.
kestra - Caid'l ve konsommatris kız ve kadın « D e n i k in ile beraber İ s t a n b u l ’a gelen be
ları bulunan içkili daim ve e£lencc yeri olan y a z r u s l a r ı n büyük ekseriyeti, Ç a rlık RuS'
«har»hı Türk Ansiklopedisi şöyle târif ediyor* y a s ın ın e n görgü İd, e n bilgili tabakasına man*
cKelimenltt aslı İngilizcedir, uzun lahla, tez fiub idiler; İstanbul’a parasız ve aç olarak
gâh mÂnâsınadir; içkilerin servisi tozgah can atm ışlardı (B.: Beyaz Ruslar). İstanbul'
üzerinde yapılan meyhanelerdir ki tezg&h da ellerinden gelen her hüneri gösterip, te*
önünde ayakda, yahud uzun ayakk yukşeic şeyi yapub para kazanacaklar ve yerleşmek
iskemleler üzerinde oturarak içilir; önce In üzere B atı Avrupaya, Amerikaya gidecek
giltere ve Amerika'da görülmüş, sonra Avnı- lerdi, Bu arada açdıkları barlar, hakikaten bi-
paya ve nih&yet cihâna yayılmıştır. B arlar I x V r kib a r aanat mahfili oldular, fuhuş dahi
htfpv/groups.google.co
A3*5WLOPEPte* j - 2107 — BAK. BAR • PAVYONLAR
m /aroup/merakediyorurn
BAR. BAR - PAVYOKLAR — 2108 — fcSTAMBOL
ObüfU parfM klıri ilf h#sab çelerek: yütian. İspanyadan. A vusturyadan h^pttri
_ y in n i bir î - dedi. altıncı sınıf müzisyenier. a rtû tlo r, Itonaom.
__Yirmi b ir mi?- hani sakal? huni bı m atrisler, garsonlar, aşçılar getirttıfer, t*,
y ık * . yiizüad* b ir tüy bile yok! <»h, ne gü lanbuldtm giden kibar vc münevver rualan
zel bir dev* yavrusu!.. aral mamaga çplıçdjlar, arada, hem seyahat
« Ve kolunu delikanlının omuzuna attı. hem de ticâret kasdı ile gelen yüksek sanal
Onu üst üate birkaç kadeh birden içmeğe topluluklarından, değerli solut sanatkârlar
zorladılar. dan, de faydalandılar, v e muvaffak o ld ulv;
•‘Kafkas delikanlı* içdikce çocuklaşıyor İstanbul B arları nezih b ir sanat havası a lto
du, saflaşıyordu. Herhangi bir seh v in i ifâ da sefâhet yerleri oldular; keseni arada btr
deden m uarrâ a£zuun beyaz, sık ve küçük de o lu böyle b ir masraf» izin verebilen bu
dişlerini göstererek gülüyordu. Ingilizlerden adam, «evcesmi alıp bir gece bir barda huşur
biri: içinde eğlenebildi.
— Bize bir şarki söyleyin, rueca bir şar- «P ar işletme ve bilhassa barlarda çalış
îu:. dedi. ına yabancılara kanun ile yasak edilince ter*
Dansör cevab vermeğe çalışdı: ların havain değişiverdi; lstanbulun k«o*r
_ Ben bilmem, onu Konuşka çok iyi bi m a h a lle le r in güzel fakir T ürk kızlarından
lir, Konuşlu... bar artisti ve konsom m atrisi arandı, bulundu,
__Bu Konuşka da kim dir? y etiştirild i; aile m u h itleri görgüsü, terbiyeli
«Sırıtıyor ve Benimki* benim ki demek bu k ad ar açılıp saçılm aya miUâid de£ldi,
ister gibi eliyle göğsüne vuruyordu. pek çabuk fuhuşa sürüklendiler.
— Nişanlın mi, dostun mu, nedir? «Milli M ücadele y ıllarının tü rlü mahru
»Genç adam yine parmaklarının ucunu m iyetlerinden sonra zafer yolundan aulh#
hep bir araya topıayıb göğsünün artasım kavuşan T ürkiyede, A nadoludan Istanbulda,
If&ret ediyordu. Inyillîler heb bir ağızdan m u htelif sebebler arasın d a eğlenm ek için de
gülüyorlardı: b ir ak m başladı. M ayaları asırlar boyunca
— Seni &di çapkm seni!, öyleyse iç ba* yoğrulm uş İsta n b u l külhanbeyleri bıçkınlan.
kalım, öyleyse iç!. A nadolum m yüzy gözü açılm am ış toy ve pa
«Lâkin delikanlı İçdikce Konuşkasıru ra lı gençleri, bu güzel güzel fakat hepsi ke
fazla anmaya başlıyordu. N ihâyet Ingilizler- n a rın yosm ası T ü rk b a r kızları ile pek çabık
den biri atairlendi: anlaşdılar; eğlence yerin e aşk ve alâka girin
— E., yeter artık bu Konuşka bahsi!, de ce p atro n ların işi aksadı, b arların huaıru,
di». asayişi bozuldu, rek aab etler, sevilen bir ki2*
Yakub Kadrinin çizdiği bu sahne, daha dan zor ile taleb edilen m ukaabil alâka, ki*
başlangıcında bar-paviyonlann iç yüzünü k ardeşinin yahud yakın akrabası b ir kızın
pek güzel gösterir. Karaosmanoğlu «Matu* b ard a çalışm asını aile nam usuna leke telık-
adını verdiği bu glircü oğlanı o akşam, da ki iden m uhafazakâr ve asâbî ve bAzü il*
vetsiz gelen K o m ita sın ın eliyle sapık İngi- silâh sahibi erkek kardeşler, gençler kavga
1izier in ne&s oyuncağı olm aktan kurtarır. lara, kanlı hâdiselere sebeb oldular, barlarda
İflanbulda ilk barları, bar*paviyoniarj cinâyetler imlenmeğe başladı; yerli gar*on-
açan ruslar kısa bir zaman içinde giyindiler; la r da b a r havasına alışık değildi, sığıntı ya
genç kadın, kız ve körpe delikanlıları gürcü bancı garsonun m üşteri karşısındaki eğilme
güzeli Matu gibi şehvet bâsıgesl olmaktan elastikiyetine sâhib değildi, fâhiş hesap pu~
kurtulamadılar, ama yol par alarm ı ve A vru- salaların a karşı yum ruğunu kullanmak da
pada kendilerini hiç olmazsa bir yıl işsiz ya lereddüd etm ediler; h e r gece olmasa da sık
şatabilecek dünyalığı topladılar ve gittiler. sık nâhoş hâdiseler, sonu cerh e ve h attâ katle
F akat barlarını kapamadılar, tatlı su irenk- iatidadlı kavgalar, bu yüzden eşyâ tahribâti»
lerinden veya yunanlı yahud rum, ermeni, barın b ir m üddet için zabıtaca kapatılması,
yahudi azınlıklardan sermayedarlara sattı bâzı patronları da m üşteri sarhoşluğundan İS*
lar; onlar da Fransadan. Italyadan, Alman- tlfftdeye, h Lratz garsonların hesap pusula®
http://groups.google.
a jşg a o p g p te i - S İ M — BAR. BAR - PAVTONLAJt
m/group/merakediyorum
BARLARDA KIZ OĞLANLA!) — 211 0 — IŞTANSVL
dİ, Eyfel. Florida, Florya, Carden, Golf kiub, z im eri ile n k a d ın l a r , b i r e r birer Z ü h r e v i H ta .
Hacı Baba, Havana, Havay, İnci, İstanbul Pn* t a h k l a r H a s t a h a n e s i n e g ö n d e rilir k e n İçlerin
viyonu, Kafe, Kan kan, Kaprİ. Karmen, K e r d e n b i r i p o lis le r e :
vansaray. Kibar. Kipkat. Klub X. Kik-hl'II, — B e n i h a s tn h a n e y e Rfirvdcrcmetnirm,,
Kordon Blö, K u b a . Kuzu, Lordra. Münhalları, d e m i ş ti r .
Meksiko, Melodi. Mogambu. Monio Karlo, N iç in f jo n d c r ıle n ıiy e c e g l » u alin e d*,
Mİyami, Mulen Ruj, Normandl, Panorama, H a m d iy o a tlın d a o l d u ğ u n u s ö y le y e n k ad ın, şu
Pavıyon BJö, PikacfelH, R in a , lîita, flalomc. cevabı g e rm iş tir: "
Stüdyo. Şato, ŞthrAsid, Şömine, Tekmil, Ti- — Çünkü ben kadın değil erkeyim.
ra , Tuna, Turistik, Va^on H1Ö, Y«fit Horoz. -Bu c e v a p la şarkına dönen polisler ker..
B u r a d a ili m l e r i u n u t u l m u ş o l a n l a r b u d i l e r i y l e a la y e t t i ğ i n i s a n d ı k l a r ı k a d ın a , ha»*
l u n a b i l ir ; b u b a r - p a v i y o n la r a ra s ın d a - m iis- t a h a n e y c g i t m e k ü& ere h a z ır la n m a s ın ı Söyle*
t e s n i h u s u s iy e t le r i ila b u ş e h i r k ö t t t ğ ü n d e y i n c e o, e r k e k l i ğ i n d e i a r a r e t m i ş v e bira*
t e s b ite d e ğ e r i o l a n l a r k e n d i i s i m le r in d e y a s o n r a b a ş ı n d a n b i r t a k m a s a ç ç ık a r a r a k er»
k ıla c a k la rd ır, k ö k l e ş m iş t ir .
«Şayanı dikkâttir ki yukarıda lesbit edi « Yapılan tahk ikattan isminin* Ha mİd ol
len altmışa yakm ismin büyük yoğunluğu ya duğu anlaşılan bu anorm al erkeğin, uzun za-
bancıdır, bilhassa çoğu Amerikan isimleridir. m andanberi entari giyip başına takma hç
‘ Fakat garibsememek lâzımdır, zira bar- pa* taktığı vo bu kıyafetle barlarda çalıştığı an-
vlyon denilen eğlence müessesesi ashııdii îuçjlmışlır. R ir cinsi sapık olan Hamid'in, bu
Türk içtimâi bünyesine yabancıdır. işi zevk için yaptığı ve etrafındakilere erkek
« A r a la r ı n d a u y g u n s u z lu k v a k a la rın a olduğunu hissettirm eden birçok barda d eği
s a h n e o la n l a r ı g ö r ü l ü r v e b u n l a r z a m a n z a ği k isim lerle çalıştığî meydana çıkmıştır.
m a n İ s t a n b u l A hlâk z a b ıta s ı p a r a f ı n d a n k a p û - «B arda Süleym an adında b ir şahsın ma
tılır*. (Temmuz 1960). sasında konsom asyon yap arken yakalanan
k adm -erkek’in duru m u n dan şüphe edip et
BARLARDA KIZ OĞLANLAR — 1956
m ediği sorulan bu şahıs hiçbir şeyin farkına
ilâ 1958 yılları arasında, büyük şehir haya
varm adığını ve H âm id'in b u kadın kadar işi
tının tü rlü cilvelerinden biri olarak İstan
n in ehli olduğunu soylomiş sonra da polisle
bul basınına intikal etm iş zabıta vak'aların-
re :
dandır; 16-17 yaşlarında, veçhen dilber, yüz
— B u adam kadın değilm iş o halde beni
leri tüylenmemiş, vücud p ay ılan, elleri,
dolandırdı, kendisinden şikâyetçiyim, zira
ayaklan ince ve zarif bir iki oğlan, kız kıya
ben b ir kadına içki İkram etm iştim , erkek
fetine girmişler, barlarda m üşterilere parû
o l d u ğ u n u bilsem zırnık koklatmazdım, para
harcatıcılık yapm ışlardır; bu iş İcâbı, işvebaz,
s ın ı n o n d a n alınm asını isterim , demiştir.
fındıkçı, fettan kız rolünü de hiç aksamadan
H am id hakkında ne gîbi muamele yapt-
muvaffakiyetle başarmışlardır, D ilber bir og*
lan için başarılması her halde çok büyük fe- lacağı m erak edilm ektedir».
dakârhk ve mükemmel tâlim isteyen bu iş V a k 'a basında bu haber ile k a p a n m ıştır,
üaerinde ilk küçük delikanlının kızlık mas K ı z o ğ la n H â m l d 'İ n â k ib e tin l bilm iyoruz.
kesi 19 Mart 1956 da bir tesadüf eseri düş F a k a t b u vak’adan b ir m üddet sonra b arlar
m üştür; aşağıdaki satırlar 16 M art 1956 ta* da hem konsom m atrislik hem de dansözlük
rıhii H ürriyet Gazetesinden alınm ıştır: eden Çileı^gül ismindeki b ir kızın da Erdoğan
«Beyoğlu’ndaki bar ve eğlence yerlerin* adında b ir oğlan olduğu meydana çıkmıştır. ,
de çalışanları kontrolü çıkan ablak zabıtam ve tsta n b u l gazeteleri Çüergül ile daha çok
ekipleri, dün eşine ender rastlanan bir hâdi meşgul olmuş, bazıları birinci sayfalarına
se ile karşılaşmışlardır. B arlardan birinde ya r e s m i n i d a h i koym uşlardır (B-: çHerglil)-
pılan kontrolda, vesikasız çalışan ? genç ka BARA (K em al Timin) — Muallim» mü*
dın ele geçirilince, hepsi toplanıp karakola h arrir, bestekâr, giizcl sanatların her kolun*
götürülmüştür, Haklarında gerekli zabıt tan- da gilgi v e Jjü n e r safelbi, rind meclis adamı,
nttpv/groups.google.cor
ANSİKLOPgPtSF — 3111 — BARAN <R*şwl»
^'akınlsra için çok a r i f dost, ve muhakkak kİ çıkdı. Her verilen rolü muvaffakiyetle başa
fcibsr bir İstanbul efendisi; 1876 da İstanbul- ran aktör, sahne hayatında b ir zarfıret olan
da Şehzâdebaşında doğdu. Mehmed Em in Pa- utman kıymeti İle gelişe gelişe nihayet bü
^ adında bîr ziitm oğludur. Sogukçeşme A»' yük rollerde göründü.
Jıcri Rüştiyesinde, Kırkkilise (K ırk lard ı) Yusuf Ziya O rtaç'ın «Aşk M ektebi, ope
İdedİtinde okudu, babasının Yemen'e tâyini retinde bön bir kayaerilJ olmuştu; ayni yıl,
ürerine tahsilini y a n bırakm ağa mecbur ola 1937 de cBiiyiik hala ı da baş rolü oynadı, bu.
r a k San'a da ordu d libresinin levazım kalem e, mı «Washİngton bu evde kaldı», «ölüler v e r
inde kâtib oldu. 1897 de hastalanarak tedavi gi ödemez», «Ayda bir», «TaM&ravaHij pi
için Beyrut*» gitti, hem sıhhatini kazandı, yeslerinin baş rolleri tâkib etti. 1943 «on*
jı*D de oradaki Fransız kolejinde tahsile de* ra Mollifcre’den Veflk Paşanın adaptesi -Me
vom imkânı buldu, koilejden sonra Beyrut raki» de, Som erset Mougham'm ^Harb -son
Fransız Tıbbiycslne girdi, B alkan harbi baş- rası» nda. N. Gogol'un <Mufetti* > inde. IS.
Uvaıca tekrar ordu hizm etine alındı, sonra Labiche'in «Söylemeli mi» sinde. Goldom'ıım
maarife intisab ederek uzun yıllar lstanbul- * Dedikoducular < mda. Psatba’nın «Allahın
da muhtelif m ektcblerde Fransızca ve resim cezası* nda. Müsâhibzâde Celâl'in «Bir ka
muallimliği yapdt. 1923 de em ekliye a y rıl vuk devrildi» sinde, Benjonson’un «Volpora
dıktan sonra sahne hayalt ile ilgilendi, bil _ K urd kocaymca» sinda, Rudolph Ijotbar'uı
hassa temeli yeni atılm ış olan T ürk filmcili ı B üyük Cemaat-, inde. Shakespeare'în *Yan
ği i]e meşgul oldu, hayli ileri yaşm a rağm rn lışlıklar Komedyası» nda m uvaffakiyetinin
senaryolar yazdı, h attâ film lerde ön plânda üstün noktasına ulaşdı.
roller aidi» vc başarı gösterdi. 1957 d e vefat T ürk sahnesine kalem i İle de hizm et et*
etti. ti. üç adapte piyesi şehir Tiyatrosunda tem
BARAN (R eşid) — Asil akadem ik an sil edildi: Kara*sevda (T rislan B em ard’da»),
lamda seçkin komedi aktörü, sahne m uhar söylemeli m i (E . L abiche'den), kaş yapayım
riri, İstanbul Şehir T iyatrosu san atk âr kad* derken., (vasfı Hiza İle birlikde). D ört adap
rosunun güzide sim âlarından; 1910 d a Istan- te piyesi H alk E vi m ükâfatını kazandı ve
bulda doğdu, babası Z iraat Bankası ve husû bandırıldı: M ahcublar flîi36). Palavra
si muhasebe m üdürlüklerinde, ım ıtasarruf- ( 1938)t İh tiy ar kız (1943), U ludağ fl944>.
hklarda bulunm uş Reşid H âşim B eydir, ana Piyesleri üç tereem e rom an tâkib ettir
sı Pakize H anım dır; ilk tah süini babasının B ir hizm eti kızın h âlıraları (19461. Sihirli
memuriyet 11e dolaşdığı A fiyonkarahisar, eller (1947), kadın kaatil olunca f 194S).
Konya, A nkara ve Sam sunda yapdt, 1925 de D il ve lehçe takl idleri fevkalâde olan
Galatasaray Lisesine girdi. 1932 de bu lise Reşid B aran Tiirk film prodktörluri tarafın*
den diploma aldı; İktisod Fakültesine yazıldı, dan* da. bilhassa
yüksek ihtisas tahsilini yaparken baba kese dâim a aranan b ir
sine yük olmamak için Millî Reassüransda sanatkâr o lm uştur;
çalişdı. F akat iktisadcılığı İle sigortacılığı yerli film lerden
pek kısa sürdü, sanatkâr delikanlı kendi do «Hülleci» de H â-
ğuş kabiliyetinin yoluna saptı, onu Galatasa- fız, «N asrettin Ho
rayda talebe iken ve m ektebin sahnesinde ca» da Hocanın o j-
tanınmış olan Muhsin E rtu gru l'u n teşviki ile lu, «Yaşlı gÖzter»
l&tanbul şehir Tiyatrosuna intisab etti. de baba, 4Arştan
Tiyatro Reşid Baranda, b ir aşk idi; inek* bacanak» da kadın,
teb müsâmerelerinde Muhsin, Behzad Bulak «Sonsuz aşk» da
ve Vaafi Hıza Zobu gibi büyük aktörlerin na ermeni madam ol
zarı dikkatini çekmişdi, bir yıl da bu yüzden muştur.
smıfda kalmışdL Yabancı filimle* JtiMjhi B stnırt
Şehir Tiyatrosu sahnesine ilk defa *Be* rin tü rty c seslen’ (Rrsjm: Kemal Rulmal)
yaz gömlekler» komedisinde «Pit* rolünde
j\/group/merakediyorum
BARATA — 2112 - tVTARSVL
dirilmesinde de Reşid Baran hemen en baçda Sarlfl fiyi»* nJfdMİ. butıi Mİar iflk ın
gelen bir isimdir. SftfOİok IU*tlw okradı hep n w tk m
Bu pek kıymetli »ah ne sanatkârı hak- pündü nllü rrrr h» w rt II» bp m ıı^U ^n
0 l * f r m ı 4 - r tr m r rj r c A * u n u « n « â ttftm
kjnda fillmierdeki rolleri ve dublaj çalışm a
lan için verilecek hüküm, giin günden artan Al fiyse aç rlır v ird i r ü h l ıı^nnftkl
geçim güçlüğü karşısında kahbe feleğin bir B ü t ü n » I tis tırn * a l o l v lic û d i pAki
cilvesi demek olacaktır. f r ı r t t U Aİ. yU'eü a l , t a a r e l ltt<?r I d r l k l
Radyo foni.k temsillerde de dinlenilen g t u ı f<irr ffanıasrlerJ. t} lv « l, h ü s n ü #U«ı
Kegid Baran Şehir Tiyatrosunun mem leket
ferilerine de iştirak etmiş, bu vesile İle h ay BARATA — İstanb u l muzehhiblerînıa
li yer dolaşmış, görmüştür, İnzivayı, sükûnu kullandığı tezyini m otiflerden ucu kıvrık Ji
seven* fakat eem'iyet hayatında hoş sohbet, lenin adı: serpuş b a ra ta y ı andırdığı için bu
neşeli ve heyecanlı olan sanatkâr Er. veri ye ism in verildiği aşikârdır.
Baranla evlidir, 1957 de doğmuş Behiç adın BA BBABÖ (N iccoîo) — F atih flültıj,
da bir oğlu vardır. M ehmed tarafın d an tsta n b u lu n m uhasartfi-
H akkı G öktürk
jıı görm üş, b ir çağın değindiği o tarih î gün*
BARATA — Çuhadan yapılan, ucu kıv ie rd e b izanslılarla b e ra b er şehri tnüdafaı
rık ve U2 imca bir nevi kiılâh, Tanzimatclan eden Venedikliler arasında, bulunm uş, İstan
önceki devirlerde kullanılm ıştır, bilhassa bul M uhasarası ü zerin e çok kıym etli bir ruz-
Bostancı ocakları efrâdı ile Sarayı H üm âyu jıâm enin m u h a rriri V enedikli bir hekim ; do
nun diğer kaba hizmet efradının serpuşu idi, ğum ve ölüm tarih le rin i tesb it edem edik. Ve*
ufak farklarla “bostancı baratası'', ''haseki n ed ik ’in pek çok y azar ve d iplom at yetişdir*
baratası1' diye çeşidleri vardı (B.; B ostancı m if asil b ir ailesine m ensub olan Niccolo Ni*
lar; Hasekiler). Kelimenin aslı Italyancadu', kola B arh aro İm p a ra to r K o n stan ü n e yardı*
"baretta” dan bozmadır.
m a gelen V en ed ik k a d ırg a la rın d a n birinin
Geçen asrın rind ve külhâni şâirlerinden
ce rra h ı idi, şe h rin tü rk le r e lin e geçmesinden
Enderunlu Fâzıl Bey başı b aratalı güzel b ir
az ev v el Ista n b u ld a » ay rılm ış, bugü n Istan*
delikanlı için şu şarkıyı
b u l M uhasarasının başlıca ve en in a n ılır kay*
yaanrçdır: Ah ol p&kise «dâ. â^ıkı
titi n eftın p a k la rın d a n olan ru zn âm esini V enedikde yaz*
İki renk İle esir Udi m ışttr, eserin bü y ü k d e ğ e r v e h u susiyeti Türk
dfU nAlüm v e M üslüm an dü şm anlığı güdülm eden taraf*
K ^ıio e s a n . k fb l al sız bir kalem le v e görg ü ye d ay an ılarak yazıl*
fi.ver kaltftaı m ış olm asıdır. E se rin e şu s a tırla r İle ballar:
Biri « ıra ıd ır U rl «Bu b ed b ah t K o stan tin îy e beldesinde bizzat
U 19111 k«anı bulunduğum dan. S u ltan M urad’m oğlu Meh
m ed B eyin, b u koca tü rk ü n y aptığı harbe,
n ih ay et K o stan tin iye beldesinin zabtı ile
neticeleneli bu h a rb e d a ir cereyan eden
bü tü n v u k u âtj h e r akşam kaydetm eğe ka
ra r verdim ... b u m ecm uada m uhasara
nın başından şehrin su k u u tu n a k a d ar vu
kua gelm iş b ütü n m üsadem elerin günü
gününe noksansız kayıdîan
okunacaktır». E serin, m uhar
ririn e l yazısı ile orijin al nüs
hası V enedikde San M areo f —
Ban M arka) K ilisesi K ütübhâ-
B o sla ıtd b a ra ta s ı İle- kayıkçı nesindedîr, k ita b hâlinde flk
(Rv-Mm; S. B.) baskısı "G iornale deli" Assadie
http './/groups .ğoogle.
— 2113 - B A R B A R O S Z IRH LISI
aed Beyin, bu koct türkün yapdıflı harbe, mal Çiği, Muazzez Çiğ, Necdet Coşkun, 3uh-
ftibâyet KostanLiniye beldesinin üesblı ile ne lü Çubukçuoglu> Yoyar Dömbekçioğlu, Mu
ticelenen bu harbe dair cereyan öden bütün zaffer Dayaal, Hüseyin N ihat Erer, R fta*m
viikuuâti her ük$am kaydetm eğe karar ver- Er<m, Barlmn M, Faruk G ürtunca,
tUm bu mecmuada m uhasaranın başından Hüseyin GörbjJ, İbrahim Günçer, Cem il Gök-
şehrin auJtuutuna kadar vukua gelmiş butun uan, b1. Kcrrim GÜkuy, Ömer Faruk Gogo, Nu
musâdemelerin günü gününe noksansız ka- rettin Oöral. Muzaffer Germ an, İhsan Hmçer,
vıdlan okunacaktır*. Eserin, m u h arririn el F. N erım Kuyağsıoğlu, Kadırcan Kafi). Or
yuısı ile orijinal nüshası V enedikde San han Mete. Mihriye, Jacki M artin, Cavit On
Marcc (** San Marko) Kilisesi Kütübh&rıe- fian, A saf Özkan, H andan Oztunç, Ihsan Öz*
jıindedir, kitab halinde ilk baskısı “G iom ale kaya, Celâl Sılay, İhsan Sonuç. Naci Tan-
di Cpsstamlnopli 1463 = ■ 1453 de İstanbul seü T Npuin Targan, Ali Kıza Seyfi Tancer,
Muhasarasının R uznâm esi” adı altında 1856 O rhan Tuna, Saîm Tunalı, O rhan Tuntavul,
d» Enrlco C om et tarafın dan V iyanada yapıl H ikm et T ürker, H ilm i Ziya Ülgen, İhsan
mıştır. Üncr, A. Sühely U nver, A. Cemil Uryâni,
Sibl ■, TOrk Ansiklopedisi; G Sdüumberger. İs K adri Y am an, A. H aydar Y eşilyurt, Semih
tanbul muhatarası re zaptı. Zaimoğlu.
BARBAROS HAVKKDDfN PAJ>A — B arbaros târihim izin en parlak İsimle*
rinden biridir» fa k a t «B arbaros'un Sesi» adı
(S,: Hayreddin Paşa, Gazi B arbaros).
İse b ir m ecm ua - m agazine alem olarak an*
BARBAROS H A V RED DİN PA ŞA HA’ cak denizcilik üzerine b ir m ânâ ifâde eder:
HAMİ — {B.; Çinili H am am ). bu m ecm uanın kendisini yaşatacak okuyucu
BARBAROS H A Y 8E D D İN PA ŞA H A bulam am ası, adının içindekilerle e n küçük
b ir alâkası olm adığındandır.
HAMI — (B .ı B eşiktaş İskele H am am ı).
BARBAROS ZIRHLISI _ İkinci meş
BARBAROS H A Y RED DtN PAfjA TÜR-
rutiyetin tik y ıllarında İstanbulluların gönül
B est — (B.; H ayreddin Faşa, Gaz! B arba
ros). bağladığı harb gem ilerim izden biridir.
Sultan Aziz zamanında dünyanın büyük
BARBAROS H E Y K E L l — (B .: Beşik
deniz kuvvetlerinden biri olan Osmanlı Do
taş Barbaros H eykeli)
nanması, Tiirkiyede m eşrutiyetin ilânı yo
BARBAROSUN SE St — tik sayısı «Bar- lunda bu pâdişaha karşı yapılm ış saltanat
baroa» adı Ue 1 Ağustos 1048 de çıkmış ve darbesinde çak mühim, rol oynadığı, Dolma-
15 inci sayısında bu isim «B arbarosun Sesi* bağçe Sarayı önüne gçlerek topların: padişa
ne deriştirilm iş b ir dergidir. 20 x 27 boyun h a çevirdiği için, İkinci A bdülham td otu*
da olan bu resim li derginin EBhlb ve baş m u sene sürynüş olan istibdad devrinde donan
harriri Bay Y aşar Dömbekcioğiudur, Edebi m ayı Haliç sularında dem ir üstünde çürüt-
hüviyeti yanında daha ziyade b ir magazin ti- müşdiL O devrin resimli mecmualarından
pi taşıdığı söylenebilir. S û r olarak 18 inçi M âlûm atda arada bir «Donanmâti heybet
»yısını görebildik k i harp sonu yıllarının rnakrundan..* d iy e tantanalı bir takdimden
doğurduğu buhranın nehrindeki intizam a ha* so n ra b ir zırh lın ın resmi çıkardı. Gtinltlk he-
vermiş ve tesbit edemediğimiz b îr tkrı'n- y a tı deniz, kayik, gem i karşısında gâÇen İs
^ kapanmıştır. tanbul halkı için hüzün verici manzara İdi.
Muhtelif makaleler, röportajlar, hikâye 160S de ikinci m eşrutiyetin ilânında İs*
ler, ve şiirler altında görünen imzalar, şıın- tanbullular coşkun ve pek samimi heyecan
lajdar: içinde bir Donanma Cemiyeti kurdu, tfömerd-
Mashar Altan, Ekrem Amaç, Cengis Al- ce yapılan bağışlarla yeni harb gemileri satın
P&sut, I. Galip Arcan, N. Talisin Alper, Bttı- alınarak ve hattâ o zam anlar drıtnsvut de
bantttlft Bilgeman, İsmail Saykal, H allt Bay- nilen büyük saffı harb kruvazörleri yapdırı-
^ Necati Balarnır, N usret Sefa Coşkun* K e larak (B.: Reşadiye D n tnavutu; SuJtanos-
jj/group/merakediyorum
BARBAROS ZIRHLISI — 2114 — ISTANBVL
B a r l u m u Z ır h l ı m
CRrstm: Tuinu
Pi'ffp7/groups.gooqle.cc
ıVşBCLOPEPte* - Ş l l 5 - BAftMJNYA
lygroup/merakediyorum
fiA H SU ffV A BALTÖ-I - 2116 - İSTANBUL
j/group/merakediyorurn
— 2118 — İs t a n b u l
BARIN (Emini
roefer şübheli im » ve yazıların tedkik ve ressam olan bobası ile beraber şöhret sahi
için Elfnîn Barını mütehassıs olarak biydi; 1774 de Glaagow'd* doğdu, babasının
dâvet ederler. atölyesinde çıraklıkla yelildi, pek genç yaş
Z a m a n ım ız ın bu k ı y m e t li k a l i g r a f i , ba- larında bahasının gaayet ınefhıır olan pano
terk e tm e *
basından te v a r ü s e t t i ğ i h a t t a t l ı ğ ı ram aların te rim in e yardım etli vc /.amanla
iniş, arab asıllı tiirk yazısında da hem hüner, kendisi de bu yolda büyük şöhret kazandı.
hem bılfiî s a h ib id ir , «O sm anlIlarda y a z ı sa- A vrupa'da dolanarak İstanbul, Paris, Paler
jıatı» adında bakılmamış bir eseri v ardır. mo, Kopenhang, Malla ve Venedik şehirleri
Uç evlüd sahibidir. nin panoram alarım yapdı.
Hakkı Göktürk Yedi paftadan m ürekkeb olup sulu boy)
BAKIN' CtLD V E YAZI ATÖLYESİ — yapılm ış olan İstanbul panoraması 5,30 m et
Hususi teşebbüsün bilgiye d ay an arak tah ak re boyunda, 90 santim yüksekliğinde pek
kuk ettirdiği büyük b ir m üessesedir, 1949 y ı azam etli b ir resim dir; Istanbulıı Oalatadan
lında Cağatağlu Y okuşunda N arlıbağçe So görm üş, Saray b urn u nd an Haliç gerilerine
kağında £ m in B arın ile kayn atası İzzet Sa- k a d ar hu rd a te ferru atı ile tersim etm iştir.
murka$ tarafından k u ru lm u şd ur, k ısa za Topkapu Sarayı Müzesi He Deniz Müzesinin
manda hem gelişmiş, hem d e y aln ız tsta n - kıy m etli m üdürü H alûk Y. Şehrüvaroğlu
ı bul’uıı değil, T ü rkiyenin çok şö h retli b ir m ü - 1951 d e Londrada b u lu n u r iken bu kıym etli
r cellidhânesi olm u ştur; iş hacm i büyüyünce resm i D eniz Müzesi için satın alarak memle
yeri dar gelmiş, m üessese 1964 y ılın d a N a r- ketim ize getirm iştir.
lıbağçe Sokağından Ç enberlitaşda B oyacıah- H. A ston B ark er «İngiltere kıralı Dör
taed sokağında su re ti m ahsuaada m ücellidhâ- düncü G eorge'un taç giym e merasimi» adını
m olarak ûışâ edilen ken di binasın a taşın- taşıyan büyük resm inden sonra 1S26 da re
mışdır, el ile y ap ılan kıy m etli c ıld le r atöly e sim yapm ağı terketm iş, 1£56 da B ristol şeh
sinin yanında en m odern m a k in alarla b ir r i civarında b ir kasabada vefat etm iştir.
cild fabrikası kurulm uşdur. E l atölyesinin Bibi.; İstanbul manzaraları sergisi katalogu, 1969
yaptığı p irle rd e n bazıları; BARNASYAN (Boğos) Erm eni mu
Ankarada Anıd K ab irdek i m âdeni oym a h a rriri v e S aray tercüm anı. Geçen asrın or
kilidli deri kaplı imza d e fte ri; taların a doğru A rapkJrde doğmuş ve 2 Ma
Devlet adına k ıra î İbnüssuuda. hediye y ıs 1902 de Istanbulda vefat etm iştir. 1870-
edilen eski T ü rk tezyinî m otifleri ile bezen 1880 y ılla rı arasında erm enice «Masis* gaze
miş dKi - lâke g ül yağı şişesi k u tusu . tesinde y a z ıla n çıkm ıştır. 1872 d e Erm eni
İsmet İnönü'ye verilen re n k li tezy in at P atrik han esi Ö ğretim K uruluna başkan ta
işli bütün parşöm en h â tıra defteri; yin olm uştur. B undan sonra Fransızca «Os
Almanya çum hur reisi Th. H euss'e hedi m anlI» haftalık gazetesinin yazı işleri idare
ye edilen T ürk san atın a d â ir k ita b la n n rild- h ey etin e dahil olm uş ve orada «Salih» imza
k ri; sıyla yazıları çıkm ıştır. B ir m üddet sonra
BisenhoMirer'e v erilen A nkaram n altın d a M atbuat m üdürlüğünde şube m üdürü o l'
anahtarının T ürk tezyini m otiflerile bezen m uş ve nihayet Saray tercüm anlığında bu*
miş lâke kutusu. lunm uştur. B arnasyan Efendi erm enice ve
Fabrikanın yapdığı işlerden bazıları: türkçeden m ada fransi2 ca, İngilizce ve al-
Muhtelif bankaların d e ri ceb takvim leri; mancaya vâkıf idi. Kwwfc Panıuluiyan
İslâm Ansiklopedini, Okul Ansiklopedisi, BARNASYAN (Bogos Efendi) — İstan
Hafta Mecmuası, H ayat M ecmuası kapak bul basınına değerli hizm etleri nebketmiş
kompozisyonları ve cildlerİ; nam b bir gazeteci ve devlet adam ıdır. 1845
Hakkı Göktürk sıralarında A rapkir'de doğmuş ve 2 May is
HAKKER (H e n rr A ston) — O n 's e k i 1902 de Ü sküdar’da vefat etm iştir. Bagtarhu-
zinci asır sonlan Ue ondokuzuncu asrın Uk şı Erm eni Mezarlığında medfundur.
yarısında yaşamış İngiliz ressam ı; bilhassa 1800 da, talisi) ıçio ve kendi tabiriyle
büyük şehirlerin panoram alarım yapmada «adam olmak» gayesiyle İstanbul'a gelroiç-
n/aroup/mcrakcdiyorum
BA R O . İS T A N B U L B A R O SU İSTANSÜL
m/group/merakediyorum
:.a RONYAS <K arabetj — 2124 — İSTANBUL
bîr ticarethanenin muhasipliğini ifa etmiştir. 1877 yılını Mayıs ayma kadar devam ettiği
Edtmeâen P a t r i k h a n e Umumî Meclisine d e ni kaydediyor. İstanbul Ansiklopedisi arşi
âzâ seçilmiştir. Kafkasya'da münteşir r Far iz» vinde dc rTiyatro»'nıin 18 Temmuz 1874 ve
fTecrübe) ve »Artzakank* (Akis) mecmu* 5 Ma» ı 1875 tarihli iki nüshası vardır kİ gaze
»farında ds yazılan intişar etmiştir. tenin 32 vc 75 inci sayılarıdır. 32 inci sayı
Gençliğinde aktörlük de y a p m ı ş o l a n Ba- lzxeiefendi Matbaasında basılmıgdır, gazete
renyan'm, erınentce komedileri vc mizahî idarehanesi do BâbıiU Caddesinde 25 nııma*
«serleri şunlardır; rali dâiredir. 75 inci sayıda ise idarehane
« Alaturka dişçi» (1868); «Milli k o d a Bağçekapusunda Eaadefcndi Hanında 7 nu>
manlar* (1878); «İstanbul mahallerinde bir maralı dâire olarak gösterilmiş ve Ağya Den-
gezinti» <1880»; «Bağdaştır Ah&aıv 0 8 8 6 dcsyan’ın matbaasında basılmışdır. Gazetenin
1 8 8 7 ) ; «Adabın zararları» (1 8 8 6 -1 8 6 8 ) ; «lki baskı hüviyetinde en küçük bir değişiklik gü*
efendili bir hizmetçi* <1011 d e b a s ı l m ı ş t ı r ) ; rüim ediğjnc göre bu göçebelik sâdece para
«KaşmetJu dilen ciler» «M izah i salnam e*; sıkıntısından, idarehane kirası ile matbaa
«Biljicin kehânetleri»; «Dalkavuk*; «Aşk borcunun ödenem em işinden olsa gerekdir.
tellâlları» v. s, Agop B aronyan 32 inci sayıdaki baş ya
Agop Baronyarı'ın komedileri ve h attâ zısında “Ceridei Havadis" gazetesine, 75 ipei
mizahi yazıları bugün dahi Erm eni edebi çev sayıdaki baş yazıtımda da, T ürk tiyatrosuna
relerinde rağbettedir. B ilhassa komedileri, büyük hizm etlerde bulunm uş ermeni asjlU
ıtamantmızda da b u tu n dünyadaki Ermeni sanatk âr Güllü Agob'a hücum etmektedir.
sahnelerinde tem sil edilmektedir. G üllü Agob hakkında aşağıdaki satırları ya
Kevork r.ımukcjj;ııı zan bir m uh arrir için «Erm enllerin Moliere”!
Agop Baronyanın ermeni mizah edebiya- unvanı pek hazin bir cömerdlik olur:
tındaki mevkii Lizerir.de konulmak bu ansik «Anasının karnından dışarı o kadar me-
lopedinin müellifi R. E. Koçunun kalem salâ h â re t ve o derece hız ile çıkdı ki m ehiretini
hiyeti dışındadır, fakat, A. Baronyan erme- gören p erde arkasından senaya çıkayor kat»
nice adı tiyatro mânâsına «Tadron» olan mî- etti, ve böyle hızlı zuhuru ebe biçâresinin vü
zab gazetesini «Tiyalri?J&nıi ile ayni zam an cudunu fena halde zedeledi».
da Türkçe olarak da çıkarm adır. M ezkûr ga A. B aronyan T ürkçe mizahi manzume
zetenin Türkçe baskısı üzerinden A. Baron- yazm ak cür’etim de gösterm edir. Edimede
yana «Ermenilerin M oliererf unvanını ver doğmuş, Osm anlı İm paratorluğunun en bü
mek, ermeni mizah edebiyatı diye b ir şey y ü k fik ir ve san at m erkezleri olan Edime
mevcud olmadığı söylemekle b ird ir; bu mu ve Istanbulda yaşam ış ve hayatını kalemi ile
harririn Cumartesi ve Çarşamba günleri haf kazanm a yoluna sapm ış Agob Baronyanuı
tada İkİ.deffl olarak dört sayfa hâlinde çıkar sebâvet çağından başlayarak kulaklarını dol
dığı «Tiyatro>*»un bir nüshası, başlık kısmı, durm uş olan b ir dili doğru yasam aydı öy
beadlcrin ser levhaları ve ilânlar lıariç o rta lesine hazindir kİ meselâ T iy atro cu n 75 inci
lama 990 * 1000 kelimedir, bu da gösterir ki sayısında neşrettiği şu manzumesi ancak bir
Baronyan gazetesini tamamen kendi kalemi kakafoni m ükâfatı kazanabilir:
ile doldurm akladır; aslmda bulun yazılarda Tiyatro yazmamakla fctt’alar olma; (dİ luişAd
ayni kalemin mahsulü olduklarını göstermek Yine yazmaklığa şimdi ana kcabrttl istihkak
tedirler. «Tiyatro» en bozuk bir Türkçe ile Ba yıllarda «loffttlrılen tPiıâkıifi ı*j-UyruJrrıIlr
intişar etmiş, edebî şahsiyeti olmayan bir so TMrtıhâm et kİ ancak h«n *rKr w hem dahi ir a *
ğukluk, adîlik örneğidir. Biçâre sahibi sıkın İnanmazdık Irana nvvplteri çimdi inandık biz
tı içinde çırpman âciz bir kalemdir kİ o de Ki nâmı Aöpriibnşıtiifi imci murdar vr ben» brr-
virde benzeri TUrk yazarları da pek çokdur. M
günlük nzık yolunda surçe aksaya koşmuş, Yerin ılAUıe gtçmekdtfl Tnnel ruâninm anla
durmuşdur. TİTHİniHiı AfTBfe Efendtntorfir horçl (Mkdib&d
Genç müdekkik, agis arkadaşımız Kevork 1IARONYAN (K ara bel) — Matbaacı,
Patnukçjyan *Tadron»’un ilk nüshasının 6 serm ürettip ve naşir* 1852 de Istanbulda
Nisan 1874 de intişar ettiğini vq neşriyatına doğmuş vo 7 ESylftl 1915 de orada vefat etmiş*
http://groups.google.
ı v nCLfîT®M İ* — 2125 — BARTON »Sir &Wwd>
ım/arouD/merakediyorum
BARUTHANE — 2130 — İSTAHBUL
http://groups.google.
— 9131 — BARUTHANE MEYDANI
û/group/merakediyorum
M S C T iU N E YOKUŞU CİNAYETİ — 2152 — İ&tANBOL
http://groups.google.c
HüStKLO PED tSİ ________________ _ 2 I3 3 _ B A S İB R GAZETESİ
dair telgraflân muntazaman ulıyoruz. Basl- terini gördükten sonra yine «emaya çekilip
rctı biraz daha tevsi ederek d drt «ütün üzeri* gidiyorlar; buna Zaptiye Müşiri FUtun ted
0e ve bir nüshası k ırk paray a olmak üzere biri fbu ib&reyl yazmazsak Hüsnü Paşa kı
yevmi on bin m ü h * neşrederdik. Vezirhamn- zardı) ne yapabilir. 6u hususta mazur değil
dan Asmaalttncfe P ap aty an ın m atbaasına inidir?» diye yazdığımız musieziyâne fıkra
n a k le ttik . ya pek ziyade «anı sıkılmış olduğundan, bun
«Basiret ve Zaptiye Nazın Ilüsnıi dan böyle Basiret gazetesinde zabıtanın icra
p«ş* — Basiretin iki uç sene kadar de atına ztd bir fıkra görüldükte hemen kendisi
vam eden intişarında Huanü Paya namında ne irae edilmesini sadık adamlarından Fikri
tur Zaptiye Müşirimiz vardı. Hüsnü Paşa ga ve Refi Efendilere eskiden tenbih eyler.
yet ve hunhar bir adam olmakla bera (Fikri Paşa Bitlis valiliğinde, Refi Efendi
ber dervişlikten de dem vurur, elinden teşbih Preveze mutasarrıflığında vefat edenlerdin.
düşmez, hasılı her sazdan çalar, bfikalemün Artık Basiret gazetesi her gün bunların elin
gibi bir adam îdi. Biçâre Basiret bu adamın den düşmeyip bir bahane ararlardı.
pençet ıtisâfma düşmüş, bunun elinden kur Muharrirlerimizden Mösyö Hayreddin
tulmak pek müşkül bulunmuş idi. Buna baş tarafından yazılan bir bendi mahsusta: “Av-
lıca sebep garezi şahsi idi- Bunun îtisâfâtını rupada gazeteciler okadar muteberdir ki bun
ve idarei zabıtaca müstebidliğmi arasıra ga lardan Hariciye Nezaretine kadar irtika eden-
zeteye yazdıkça hakkımızda hiddet ve şidde Je r vardır. Türkiyede iae bir zaptiye neferi
tini arttırır idi. Bu adamın hodserâne ve gad- kadar haysiyetleri yoktur” fıkrasını Hüsnü
darâne icraatına her nasılsa Babıâli müsama- Paşaya irae ederler ve benim celbim için
Jıakârane harekette bulunduğundan her iste matbaaya bir çavuş ile bir nefer gönderir
diğini yapar, hiçbir taraftan mesul olmaz, Bunlar beni yakalayıp biri sağ tarafımdan
geçe fenersiz tutulanları telef, bîr katili affe öteki sol tarafımdan ellerini pantolonumun
derdi (Ali E fendinin de bu rad a g arezk âran e kemerine sokup bir kaatil götürür gibi Ha-
mübalâğalar yaptığı a y d ın d ırj. M üşiriyet da m idiye Caddesinden Babı Müşiriyete isâS
iresinin karşısındaki hapishane m ahaîiine k a ederler. Ben b u n lara yolda. «Niçin beni böy*
pıları dem irden olarak birkaç m ahzen y a p tı le götürüyorsunuz, ben kaçm am!» dediğim*
rıp iğine e l v e r m e d i ğ i birisi cürm ü âdi ile d er de: «-Müşir Paşa efendim izin em ri böyledirl»
dest. edildiğinde o m ahzenlerin birisine atar, diye cevap verm eleri üzerine sesimi çıkarma
gûya orası ru tu b etli olduğu için m ücrim üşü dım. Beni doğruca zabıta m üdürü A rnavud
mesin diye içerisine k öm ü r dolu m angal koy K âzım B eyin odasına, oradan da Müşir Pa-
durur, biçâre m ücrim ; «Aman efendim , T em şaaın huzuruna çıkardılar. Hüsnü Paşa:
muz ayındayız m angalın lüzum u y ok tur!» di — B ugünkü B asirete yazdığın şu fıkrayı
ye feryad ettikçe: «Seti bilm ezsin, her ne ka beğendin m i? Zaptiye neferini tahkir etm e
dar Temmuz ayında isek de burası soğuktur, din, doğrudan doğruya zatı hazreti padişa-
müşir paşa efendim iz terehhum en böyle em hiyi tah k ir ettin! «diyerek bir zaptiye nefe
rettiler, siz rah at idiniz î» diye dem ir kapıyı rin in h u zuruna celbini em retti. N efer gel
kapayıp giderler, Biçâre adam ını ertesi günü di;» İşte bak, arkasındaki elbise ve kırm ızı
eceli mevudiie vefat etm iştir diyerek cenaze gaytanları ve belindeki tokası, bunlar hep alâ
sini kaldırttığı pek çok defa vaki olm uştur. Bu m eti şehrjyarldir? Bu halde cezam şimdi gö
*daıtUn gûya m em leketin m uhafazasına ve rürsün!» diyerek divan; aapfcîyeye havale ey
deyişin İdamesine karşı ahaliye ettiği zulüm ledi. Gûya İşler kanun dairesinde görülmek
vs istibdadına rağm en Istanbulda okadar ■üzere O iridli Salih Efendi riyasetinde ve Ka-
emniyetsizlik vardı ki tariften m üstağni idi, dıasker Gürcü Şerif Efendi ve on ezadan m ü
Meseli gece saat üçten sonra B abıâli cadde rekkep Divanı Zaptiye namında b ir m ahke
sinde hırsızlar adam soyarlar ve bazı kere me teşkil etm iş idi,
cin&yeUer vukubulur, failleri derdest edtl- Biz divanı zaptiyeye dahil olduğumuzda
faefcdi, Bîz bunları görüp işittikçe mesleğimiz gazeteye yazılan fıkranın mânasının izahım
İktizasınca B asirete yazardık, h attâ bir £Ün: istediler. îzah ettim ; neç&re ki bunlar da m ü
«Hiî'sıalar geceleri aemaden zenbille inip iş- şir paşanm fikrine hâdim olduklarından her
'n/group/merakediyorum
BASİRET GAZETESİ — 2184 —
ne tad ar müdafaa etmek istedim iae d» bir ta ne kadar resim vermiş olduğumu kariler
gûna tesir etmedi. Kel* tarafından t «Müza hesap etsinler. Asıl belâ neresinde, ben bey
kere edeceği* maznunu dışarı çıkarınız!» em le hapishaneye atıldıkça, maazallah bir gece
ri tadır oktu ve beni alıp teneffüs odasına gö kalacak olursam Temmuz ayında üşümempk
türdüler. bir saat sonra çağırdılar. Divanı için konulan mangal hatırım* .-.«-Urdi. Hır
f&ptiyeyç girdik. Reis bey bana hitaben: t Ba Paskalya yortusunun tıçürvrii • *inu «hırtaı-
kım*, yazdığın fıkra üzerine sizin doksan altı yan febaai şahane yortularım hiçbir vukua»
gün hapsinize mahkemece ittifakı âra İle olmaksızın kemali emnü üzere =.i ir
hükmolunup müşir pa$a hasretleri tarafın diler. Bu tee Zaptiye Müşiri KlıUun tedbiri
dan mucibince» icra olunmuştur! Başka bir devleti (i Hüsnü Paşa Hazretlerinin t ' v j hi-
diyeceğiniz var mıdır?? demesi üzerine: mera ve ikdam ları sayesinde olm u^ur, Cena
«Hiçbir diyeceğim yokttırî Yalnız İhlarınız bı H ak müşir paşa hasretlerini nk ? boy-?
veçhile doktan altı günü hapishanede geçire paskalyalara yetiştirsin duasiİe hatmi malul
ceğim, bundan başka çarem yoktur;* dedim. eyleriz* fıkrasını yazıp m ürettiplcre verdi,
Bunun üzerine: «Al çavuş, bunu götürünüz:!» ğimde heyeti tahririyem iz tarafından bu fık
dedi. Çavuş benî doğruca İstanbul m üdürü ranın gazeteye dercedilmemtuj İçin ih u ra tu
mumaileyh Kâzım Beyin odasına götürdü. bulunm uşlar ise de hiç olmazsa ŞU kadana?
Kâzım Beyin odasına götürdü. Kâzım Bey b ir ahzisar etm iş olurum diyerek ve başımj
beni görünce: cCanım kaçıncı defadır böyle geleceğini bilerek gazeteye derceyledim. Mü
mahkûm oluyorsun, ne kadar çok paran var- şir paşa bu fıkrayı görmüş. Fikri ve Reli
rriif artık dilini tutsan olmaz mı?» diyerek Efendilere ten b ih atu u vermiş, arlık ufak bir
emsali misillû beni aşağıda caniler hapisha bahane arayorlar. Tesadüfi olanık birkaç gün
nesi k a p lın a eriştirdiklerinde gardiyan he- sonr^ Ü sküdarda vaki harem eyn tercemam
men kapıyı açmak sıralarında iken Kâzım Tavaşî Haşan Efendinin vefat ettiğini yazmış
Beye: cYanımda Uç d ü n yüz liram ve altın idik. B u H aşan Efendi Valide Sultanın ben-
saat ve kordonum var, beni bu hal ile içeri degânından imiş. Sultan teessüflerini mucip
ye sokarsanız caniler beyninde tek rar bir ci olm ıış; m eğer H aşan Efendi vefat etmemi#
nayete sebebiyet vermiş olursunuz!» dedi olduğundan birkaç gün sonra dairelerine gi
ğimde: «Emaneten bana veriniz de bende dip isbatı vücut etmiş, yüz lira da ihsan almış.
kalsın!» dedi. Cevaben: «Sana değil m üşiri F a k a t H üsnü Paşanın nezdine gidip: «Henüz
nize bile emniyet edemem, m atbaada birade hay atta bulunduğum halde Basiret b m öldür
rim vardır, onu çağırınız vereyim» dedim. müş, bu sebeple ism etpenah efendimizi me
Biraderim geldi, tealim ettim. B eni parm ak yu s etmiş» diyerek şikâyet etmiş. Hüsnü Pa
lıklı kapının içerisine soktular. C aniler beni şa V alide Sultanın müteesfiif olduklarını İÇ-
gördükle, t Eki üç saatlik misafirimiz yine pei- d ir işitmez bundan daha âlâ fırsat olmaz di
dil» diyerek yanıma sokulmağa başladılar. y erek beni çal yaka b îr tezkere ile mahut di
Bunlarla havai sohbetler arasında birisi y a vanı zaptiyeye havale eyler. Valide Sultan®
vaşçacık cebimde bulunan gümüş kutuyu, bi rakika ve y f iltn kalbi âlimini müteesstf eder
risi de mendilimi aşırdılar. Katiyen ses çıkar b ir havadis yazdığımdan dolayı divanı meş
mayıp sükût ettim. Bîr saat sonra evvelki ha k û r o gün yüz yirm i gün müddetle hapsimi
pishanelerimde olduğu gibi aziz ehibbadan ze k arar verilip mucıbincesi keşide edildik
Matbaai Amire müdürü B ekir Efendiyi (Ve ten aonra Kn*ım B ey hbü hapishaneye lıkar
zir Hanında müstakil matbaa sahibi olan Be Allah razı olsun B ekir Efendi bu kere yiiz
k ir Efendidir) celbettirip bu defa da Müşir yirm i lira m asrafla bizi iki saat sonra halâs
Paşaya ait olmak üzere yüz elli lira resmi eyledi. Hapishaneden çıktığımda Hüsnü Pa
mafctuunu yahut üdyei necat olarak Bekir şa beni huzuruna çağırdı. Basireti elime w*
Efendi mahalline teslim ederek iki saat son rip : «Yazmış olduğunuz şu fıkrayı ökuyuiKtc
ra hapishaneden çıkarıldık. (B .: B ekir Efen da dlnliyelim!» dedi. Ben ise hiç ehemmi
di, Matbaacı). Hasılı Hüsnii Faşa beni böyle yet verm îyerek m ahut paskalya duasını cek*
dfirt defa divanı zaptiyeden mahkûm ettirip ren kıraat eyledim : «Başka dua bulamayıp da
çiniler hapishanesine soktu, artık bu husus n h m rum olduğu için mi paskalya duam y*z-
http://groups.google.co
ANSİK LO PEP*51 — 2155 — B A s tu r r g a z e t e s i
4)1, t Öyle değil m i?» dem esi üzerine: «Efen* halan nın fıkraları Almancaya bittercüm e
dini, bu bir duadır, paskalya m ünasebellle gönderilir. P rens Bism ark bizim Basireti
yaıılmifttr. bunda b ir garez y o k tu r’ Cenabı okurmuş. İşti» bundan dolayı bizi B erline da
J(»k nice nice bayram lara yetiştirsin, d u a vet c*lmlş imiş. B unun üzerine: «Prenshasret*
sından bunun nc farkı v ar?* dedim ise de bîr leri gibi bir zatı Alinin hakkım da ibraz bu
türlü kani edem edim : ‘ A rtık bundan s o n r a y urd u kları iltifatı m ahsuslarına karşı azim
akUnı ba#u»a topla !* d eyip o rad an m aib aay j tefek kü rler eylerim , sefir h a ce tle rin d en ri
geldik- H ü s n ü Paşa bundan b iraz aonra H ue- ca ederiz, m üsaade buyursunlar, Sadırazam
nü Efendi nam ile ncfyoluzıdu. Biz d c şerrin- h asretlerin d en bilistizan iki gün sonra gelip
den halâs olduk ise de ara d an b ir sene m ü ru cevap veririm !» dem ekliğtm üzerine beyanı
runda affolunup İsta n b u la geldi. T e k ra r Zap m em nuniyetle berab er iki gün sonra bize
tiye Müşiri oldu, fa k a t m enfada iken zebun m u n lazır olacaklarını söyledi.
küşlük edip de h ak k ın d a hiçbir şey yazm a E rte si gütıü Sadırazam A li Paganın B e
dı*. Bir aralık Y an y a valiliği ile Y anyada bek tek i sebilhanelerine gidip keyfiyeti arzey*
iken A ın av utlar elin d e te le f olm uştur. ledîm . Fevkalâde vnahzuziyetle beraber:
«Almanya B aşvekili P re n s B lsroark ve «M illet nam ına te fe k k ü rle r ederim , zira şim
İstanbul gazeteleri — A radan b ir sene m ü ru d iy e k a d ar böyle büyük b ir zatın İslâm ga
runda b ir gün m atb aada o tu ru rk e n sefaret zetecilerinden birisini böyle mahsusan dâvet
kavaslarından birisi içeri g irip üzeri k ırn u n etm esi vukubulm am ıştsr, v a k it getirm eyip
mumla m aiılum b ir m e k tu p v erd i. K ıraat hem en aztm el ediniz ve b ir de alafranga h a
olundukta B asiret g azetesi sah ib i im tiyazı- re k e tte bulunm ayıp a la tu rk a bulunursanız
tun Pazartesi g ü n ü b îr m addeden dolayı Bü* d aha ziyade m em nuniyetlerini kazanmış
yükderede A lm anya S efarethan esin e azim e olursunuz!» dedikten sonra huzurundan çık*
tini mübeyyûı d a v etn am e old u ğu anlaşıldı, tim . M ühürdar M ustafa Bey beni odasına gö
İmza Almanya devletinin D ersaad et sefiri tü rü p :» Sadrazam paşa hazretleri tarafından
kebiri Kont K ayserlİng d iy e m evzu id i size m uavenet olm ak üzere î» diyerek elim e
A l m a n c a m ü t e r c i m i m i z T e v f i k B e y i be* b ir çıkın p a ra verdi. T ad at ettim , beş yüz lira
raber a la ra k P a z a rte si g ü n ü B üyükderedc idi, H albuki tercem am m ile beraber birinci
A lm a n y a S e f a r e t h a n e s i n e g i t t i k . S e f a r e t b a ş - m e v k i o l a r a k k â f f e i m asarifim Prensin emir-
te rc iim a m B a r o n T e s t a y ı g ö r ü p s e f i r i k e b ir l e r l l e s e f a r e t t e n t e s v i y e e d il e c e ğ in i de Sadı-
K o nt K a y s e r l i n g c e n a p l a r ı n ı n o d a s ı n a g i r d i k . r a z a m ı m ü ş a r ü n i l e y h e s ö y le m iş t im .
Sefir b izi k a p ı d a n i s t i k b a l e tt î , M u s a h a b e y e E rte s i g ü n ü A lm an y a se fa re th a n e s in e
banlad ığ ım ız s ı r a d a ç a n t a s ı n d a n b i r m e k t u p g i d ip , B e r l i n e a z i m e t i m e S a d a r e t t e n k e m a l i
çık arıp o k u d u . T e r c e m e i m e a l i « B a s i r e t g a m e m n u n iy e tle m ü s a a d e o lu n d u ğ u n u , üç g ü
zetesi s a h ib i i m t i y a z ı n ı b u i u p g ö r ü ş ü n ü z , m u n e k a d a r T u n a t a r i k i l e g id e c e ğ i m i s ö y le d im .
h a re b e e s n a s ı n d a d e v l e t i m i z v e m ille tim iz M a s a r if i r a h i y e m i z e m e d a r o l m a k v e b a n k a
h a k k ın d a y a z m ı ş o l d u ğ u f ı k r a l a r d a n d o l a y ı d a n f llu ım a k ü z e r e o n b i n f r a n g ı h a v i b i r ç e k
b iîi m i n n e t t a r e t m i ş o l d u ğ u n d a n t a r a f ı m d a ^ v e rd i; « S a d ıra z a m t a r a f ı n d a n b e ş y ü z lira
J A lm an m il le t i n a m ı n a b e y a n ı t e ş e k k ü r l e b e v e rild i, m ille tin sa y esin d e p a ra y a ih tiy s c u n
rab e r m a s a r if i r a h î y e s i s e f a r e t h a n e d e n t e a - y o k tu r! » d iy e a lm a k iste m e d im ise de: «B a
e d ilm e k ü z e r e B e r l i n e k a d a r ih tiy a rı n a P r e n s i n e m r i b ö y l e d l r , h a r i c i n e ç ık a
zahm et e d e r e k k e n d i s i l e g ö r ü ş ü r s e m b a ş lıc a m a m !» d iy e r e k k a b u l e tm e k liğ im i ısra r e y
m em n u n o la c a ğ ım ı b e y a n e d in im d en * i b a r e t led i. Ü ç g ü n s o n r a m a t b a a m ı z ı n F r a n s ı z c a
idi. P r e n s i n s e f a r e t h a n e y e ş u m ek tu p larım v e A lm an c a m ü te rc im le rin d e n S a ra İim E f e n
y a z m a k ta n m a k s a t l a r ı , F r a n s ı z l a r ile A l m a n d iy i b e r a b e r a lı p N e m g ^ v a p u r u n a r a k i b e n
ların m u h a r e b e y e b a ş l a d ı k l a r ı s ı r a d a I s t a n - V a r o a y a , o r a d a n d a ş im e n d if e r l e R usçuğa
bulda en m u t e b e r T ü r k ç e g a z e te h a n g i s i ise v a r d ı m . N e m ç e n in T u n a v a p u r l a r m d a r f b i r i
lıer g ü n k ü n ü s h a s ı n d a h a k k ı m ı z d a y a sm ış s in e b i n d im . E r t e s i g ü n ü V id ln e y a n a ş t ı k ;
Olduğu f ı k r a l a r ı n b i t t e r c ü m e a s li le b e r a b e r ç ü n k iı o r a d a p e d e r i m N a i b idi. B i r h a f t a k a
^ r a f ı n a g ö n d e r i l m e s in i e v v e lc e s e f a r e t h a n e d a r İ k a m e tt e n s o n r a y i n e T u n a v a p u r u ile
ye y azm ış û ld u & ım d a n o l v e a h i le B a ı î r e t nîis- T a m e ş v a r a yık tım . G ü n r ü k t e n s a n d ığ ı a ra -
,m/aroup/merûKedıyorı
— 2136 — İSTANBUL
dıklarmda beher okkası üç liraya îstanbul- tütün, T ürk tütünüdür» dediler. K ibritle yak
dan mühaya ettiğim Yenicenin üç kıye tu lü tım. Hangi tarikten geldiğimi Ve yolda zah
nü için sekiz lire güm rük vereceksiniz diye m et ççfflp çekmediğimin suali üzerind Tuna
rek zaptettiler. Keyfiyeti otelciye anlattığım tarıkile geldiğimi ve zahmet çekmediğimi
da iki lira veriniz, size tütünleri geriye geti arzettîm : «Fransa ile muharebe ettiğimiz
reyim demesi üzerine iki lif* verilip derhal sıralarda B asiretin nüshai asliyesiİe beraber
tülünler geldi O gece şim endifere binip Peş* lercem elerini istanbuldan sefaretimiz vaat
teye vardık, İki gece kalıp Rudinİ ve Peşteyi tasile g etirip m ütalâa ederdim ; vukuatı doğ
gezdim. Pe$tsde meşhur A sm aköprü üzerin ru yazdığınızdan dolayı beyanı memnuniyet
den geçerek Budinde bazı $sarı Ösmaniyeyi. v e ordum uz hakkında rnülalâai muhikkam*
orada metfun Güibaba türbesini ziyafet e t za ay rıca teşek k ü rler ederim . T ürklerin Al
lim. Mezkûr türbe Nemçeli b ir tû rb edar ida ınanlara ve A lm anların T ürklere olan mu
resinde olup gayet güzel b îr bahçe derunun- h ab b etleri k atiyen haleldar olmıyaeak dere
da ve gayet m untazam b îr kubbe altında cede eskidir!» buyurdular. Mükâlememiz ve
medfundur. Bu zat dokuz yüz k ırk sekiz se kahve içm ekliğim iz yirm i dakika kadar de»
nesinde Macaristan muharebesinde şehid ol vam e tli, m üsaade lalebile ayağa kalktım:
muş, mazannai kiram dan bir zat olup elyevm ■P e k acele ettin iz, yorgunsunuz» yine görü
medfun bulunduğu m ahalle M acarlar G ülba- şelim !« diyerek avdetim e etti.
ba mahallesi dedikleri gibi M acarların h asta D ışarı çıktığım da tercem anlık eden mös
la n şifayab olması için m ezkûr G ülbabam ıı y ö ile diğ er b ir odada oturduk. Kendilerinin
ruhaniyetinden istim dat ederler imiş. S ultan İsta n b u l şivesi üzere güzel türkçe söylemek
Abdûlâziz m erhum A vrupa seyahatinden av te olduklarından, nerede öğrendiklerini sual
detinde Peşteye v ü rud lan nd a tü rb ei şerifi ettim . B erlindei Ş ark M ektebinde tahsil edip,
mezkûreyi ziyaret edecekleri derg âr olm akla İsta n b u l sefarethanesinde d ah i epeyce müd
Viyana Sefareti «en iy d i tarafından m ükem det bulun d uk ların ı v e Prens Bismark haz
mel surette tamir edilmiştir. re tle rin in k âtibi hususisi ve m ektebi tıbblyeı
Viyanaya vardığım ın ertesi günü şim en m ülkiye m üdür muavini, isminin Doktor Borş
difere raklben B erline gittim . O tele nazil ol olduğunu, kartvizitinden anladım.
duğumun ikinci günü otelciyi çağırıp Bis- O radan beraber kalkıp merdivenden aşa
n\Sr’*'>n hususi hâresini b ilir bir arabacı cel- ğıya indik- M ükellef b ir «iraba gördüm. Dok
bediniz dedim, Bir araba geldi, tercem am m - tor Borş ve tercem am m ı dahi karçımi2& ala
ja beraber bindik, konağa geldik. Bizi alt k a t rak bir d aireye vâsıl olduk. Burası misafir
ta b ir odaya koydular. Biraz istirahatten sor.- hane olduğundan: «Burada misafirsiniz!*
ra kanuni istediler, verdim. D erhal b ir mös dedi, ve istediğimiz m ahalleri gedmek için
yö geldi, hana türkçe aşinalık ile hal ve h atı arab an ın daim a emrimize hasır bulunduğu
rım ı sordu. Tercemammı bırakıp beni yuka nu söyliyerek veda edip gitti.
rıya çıkardı. Bir salona girdiğimiz sırada; Prensle ikinci m ülakatım. Ali Paşanın
«Aman mösyö, ben Prens Bismark hazretle vefatı m ünasebetilg oldu (B-: Ali Pafa),
rini bilmem, şayet yanlarında birkaç zat bu Hasılı yirm i dokuz gün Berlinde Pren
lunm akta ise beni kendilerine takdim ediniz sin m isafiri olduğum sırada pok çok mektep
ki tanımış olayım!» dedim: «Hayır, yalnız ler, darüssınaalar vesair m ahalleri gezdim ve
sisi kabul ediyorlar!» deyip odaya girdik, bu sırada Osmanlılık sem ahatînde bulundun».
prens ayakta bulunup arkam da zaten o za B ir gün Prens Bism arkm nezdine gittim, av
manın alaturka, etrisi olup yerle beraber te detim e müsaade buyurulm asıııı istizan etti
menna ettiğim sjradg Prens hazretleri elini ğimde: «Pek çabuk gitmek arzu ediyorsunuz,
uzatıp hoşâmediyi icra ve karşılarındaki san* daha görülecek m ahaller vardır; biraz daha
daly#ye oturmaklığımı teklif ettiler. Terce- İkamet etseniz olmaz mı?» dediklerinde: «Şu
man efendi vasıtasîle iltifat buyurdukları sı günlerde Mısırda bulunmaklığım lâzımdır!»
rada öfcisnde buLunan sigaralardan bir tanesi dedim: «Hangi tarikle gideceksiniz?» buyur
ni ikram etti. Ben Vıer ne kadar sigara İçmem m aları üzerine: Avgusburğa gidip oradan bir
dedimse de: «Türkler sigara içerle*, esasen makine ile bazı edevat mubayaa edeceğim!»
http://groups.google.
.■»gfaggPED lSf____________ _ 2187 - BAStRET GAZFTTSİ
n/group/rneraKeaıyorurn
BASİRKT GAZETESİ — 2138 — İSTANBUL
c^jıı/gröup/meraKea^orum
BASfRt — 2 140 — İSTANBUL
3rT>/group/merakediyorum
B A SK IN ______________ ________ ___ - 2 1 4 1 — ________ _ __________________ İSTAMBOL
hirii Damad Fbrahim Paşa sadâretinde Gıi- la rla r. bir, bilem edin iki dakika, evin bütün
jnü,îDdâze denilen dilber bir e n se n i oğlanı cam ını çerçivesini şang ır şangır yere indirir,
ile baskın verm i; bir kadındır, gizlice boğul yalın ayakların tab anları yağlı, kaçarlar. Bu-
muş ve cesedi denize a l ilm ik tir ıB : G üm oj tü n konu kom şu pencerelere üşüşür;
endize). Oh olsun!, k a lta k la r taşlandı işte., to
F«kal unutm am alıdır ki» O sm an im p ara şallah defolub giderler artık t. diye çeneler
torluğunun m utlakıyeti m utlaka ite idare açılır.
edildiği asırlarda, ayak takım ından uygun ♦ile rid e k ile r m ahalleye rezil ve nısvay
suz bilinmiş olanları büyük zât» ta âm irleri oldu dem ekdir. Y üzleri pek sıyrık değilse o
idam ettirebilirdi; baskın verm iş, kolluğu gece piliyi p ırtıy ı toplayub e rte si günden le-
boylamış, fakat orsdan bir daha çıkam am ış, kİ yok m ahalleden basub giderler. Bu gibiler
boğulup eesedleri denize atılm ış pek çok esasen p o rta tif tarzd a oturm ağa alışkın, eşya
garib fahişe, bekâr uşağı garib yiğit vardır. la rı birkaç yatak, üç d ö rt kap kacak, çanak
Istanbulda gizli fuhuş ile m ücâdele yo çöm lekden ibâret- G itd ikleri yerde de ergeç
lunda m ahalle halkının şübheli b îr eve bas başların a a y ni âk ib et gelecek. İstanbul İçin
kın yapması, saltanatının son y ılların da ev de dolaşm adıkları m ahalle yok-,
velâ İkinci Sultan Ham id tarafın dan yasak «T aşlanm aya, dedikoduya m etelik ver-
edildi. M eşrutiyet d e İse bu yasak, İstan b u l m eyen pişkin y o sm alar k ılın ı kıpırdatmaz,
lulara baskım unutturacak kadar dikkatle ev sıv ıry a İşler. H erkesin gözü kirişdedir, ma
tâklb edildi; gizli fuhşa karşı m ahallelini gö hallede iç g üç b ıra k ılır, ten h â viraneden, ka
zü yerme ahlak zabıtası ka&im oldu. fes ard ın d an , çitlenb ik ağacının dalından ev
Aşağıdaki satırlar Serm ed M uhtar A lus1- göz hap sına a lın ır.
un U taniil Ansiklopedisine tevdi ettiğ i not «G ecenin b irin d e m âhud evin kafesi, per
lardır; desi ark a sın d a n b ir e rk e k gölgesi sezilir, na
«Mahalleye hoppa m eşreb, h e r ne sılsa ku v v etlice k a çırılm ış öksürüğ ü duyulur,
kadar yeni konu kom şuya iç yüzünü belli yah u d z an p ara h e rif k afay ı fazlaca çekmiş-
etmemeğe çalışırsa da o zam anki tâ b irle uy d ir, te d b iri m e d b in u n u tu b a şk a gelmiş, nâ-
gutısuz takım ından olduğu besbelli, şu n u n la ra y ı basm ışrîır. G özleyenlere g ü n doğar.
bununla gizliden gizliye İşi pişiren b ir taze «Z am para y ak alan acak v e karılarla be
dul, hattâ bazan beraberinde hısım akrabası ra b e r p a ra la n verecek î. Becerikliliğine
geçinen b ir iki genç kadın taşınır, e tra fa sez- gü v en en h em en seğ jrd ir, sokak kapusunun
dirmemeğe çalışarak abş verişe g irişirler. h a lk a ların a b ir sopa sok ar, yahu d halkaları
Gece etrafı kollayarak usulcacık içeriye ku şağ ı ile b ağ lar, içerden açılm asın diye. Bir
adam alırlar. ik i k işi de k a ra k o la koşar. Ö nde polisi beko,
«Mahalle kahvesinde ih tiy a rlar fiskosu im am , m u h ta r, a rk a d a b ir oçm 'i gafir, kapuya
tu ttu ru r; d ayanır. E v v e lâ İm am E fen d i b ir iki öksü
— Tüüiil, yazık be., b u m ahallenin deli rü k le g ırtla ğ ın ı tem izler, y e re okkalı b ir tü
kanlıları ölmüş de haberim iz yok., bizim za k ü rü k F ırlatdıktan so nra ta k ta k ta k f kapuyu
manımızda olsaydı evin cam ım çerçivesini ç alar:
indirir idik, k a n la n da palas p andıras bu m a — B aksana kızım , b iraz aşağıya g e fr
halleden dehlerdik.. yahud gözleri d ö rt acar, m isiniz?..
evi gözetler, zanparalar içerde iken im am ı «E vde ışıkla** aSnm iî^ ses sedâ kesilmiş,
m uhtarı zabtîyeyt alır, evi basar, hergelerle ç ıt yok. İm am E fen d i b u se fe r ciddi b ir ta*
kaltakları önümüze k atıp karakola d ayar v ırla, m ezar başında, tpllfin v erdiği misilli,
dık^ bu hâle taham m ül edilmez, n u r topu peşindeki!ere yavaşça so ra r;
gibi kızlarımız, tüysüz tüysüz kız gibi oğul — N e b uy u ru lu r?.. Y anlış kapu çalmış
larım ız var, onların yüzleri gözleri açılacak!.. o lm ayalım ?.
«Delikanlılar gayrete gelir, tırıs gider « S uâlin sebebi v ar, im am olduysa melek
lerden b ir ikisi kundura ve yem enileri çıka- değil y a insan, taze d ula bitiklerden, fırsatını
rıb atar» yalın ayak dışarı fırlar, ceblerine bulm uş, İçeri g irip k e yfîn i sürm üşlerden,
taş doldurm uşlardır, mâhud önünü boy tm am ın b u sualine a tıla n la r olur, gölgesini
http://groups.google.
r AygQCLOPED tS İ
tt/group/merakediyorum
BASKIN -vu - 1STANBÇL
S O ilu n
(Roln>; Münif FeJıinı)
http://groups.google.cof
AySİKLOPEPİSt ba sk m
— 2145 —
n /group/merakediyorum
BASKIN — 3 H 6 — tSTANBUt
http://groups.google.
BASKIN
— m ı —
Baskın
(Resim : M û a tf F ehln ı)
http://groups.google.cop
Ü ç ç i f t e k a y ı k d a İ s t a n b u l H a n ı m l a r ı ; X I X . a s ır .
( B r t n d c z l ' ı l o ı ı S . ı h l h a B o ı c a l ı e l i Me>
u n . n n i M i * t M u t — /a t^ u ıb u l — » « •
— 2M9 — BASKIN
itr m f M M W a d im k in T a lv a rd ım y a k a rd ım ( İ r m e k a n ım a
^ T tr II» ikloıl» r i U # » c in lik E n t f M ; k İm i* a ld ım b a b a n
j j f*ı*r eyledik TÛS yiize s u rd u k 83. Ol v a k it öteceğim e in a n d ım
£11 d a muf&d m ıü u ü d a i r d i k S o lu m b a £ |ı lm iq D a k k a d a y a n d ım
C iflie b o y lan d ı e tm e m iok& n M eğer rilrık fın lf k a lk tım u ju n d ım
^ Y tr lir b tr b b s ü r f i ik s a f ı E tm o a ln G f d i i k im se b a k fln .
£ 14^1 k a n a a ti* aat& ya c t î â Y ine ondokuzuncu asrın k ülhân î şâirle
Çcce yarışanda Çikdı b ir ş a d a rin d e n E n d eru n lu Fâzıl Bey «Zenannâmo»
Srçradım dd**kten k a lk tım y a k a n a dın daki m eşh ur 112u n m ansûm esinin sonun
tt K o m ş u la r « a t n « i r H a n ife lu n m da b ir baskın sahnesi ta sv ir eder. Ş â irin zo
Fatm a k a d ın d e r k İ a j o | a r a n tm ra k i b ir z erâfet ve n ü k te endişesi ile kalem e
Cı r ?.«rt»» (ö rd ü m b e n y o k tu r y a la n ım aldığı bu 47 bey itlik m an 2 Ûme, edebi kıym et
Başlı şaotttA Ti <* f jir r r t k a n b ak ım ın d an m uh akkak k i pek düşükdUr;
U Gitdlk«e b tırü d ö g ü r ü lt ü h e n g â m m anzum en in te k h usu siy eti şu d u r:
5 « ı» ııy b a k tım a lt ı d a la m a m K u rn a z kadın, b askına g elen lerin b aşın
A rdında m a h a lle li « ö d e im a m d a b u lu n a n İm am E fendiyi, ev i te ftiş için
Neferler b e ra b e r h e m s a n c a k t a r ı y a ln ız o larak içeri a lır, v e efend inin eline
14 Üd üçü b ird e n k a p a ç a ld ıla r b ir p a ra çık ın ı sık ışd ırır. İm am memnun»
c e m a a t iç e ri d a ld ıla r k a d ın ı h im ây e e d e r v e zam p arası a la n tü y
f g v jo a ra s ın d a b e n i b u l d u la r sü z b ir toy d e lik a n lıy ı k u r ta n r :
Dediler tesH m o l y o k tu r z a r a n Görmedik aytnnı ba hâtûnun
1& P arm ağında r ü ı f i k k o ld a b ile z ik Lekeci var mı aceb sâbûtıun
P eobtdlr v û c ü d ü g a y e tle n â z ik İşte big&ne delilmiş oğlan
Ne ka d a r m e th e t s e m m t d h e m ü n a s tb Kuru afaca bulaşdurmanı kan
B atanına yivm iş p r tib e ş a lv a r ı Sen dahi style a bâtun, gel çık
İS. Yuhardau a şağ ı f e r i c e s iy a h Sana âyâ ne ola oğlancık!?
Görenler y irlm l e ttile r a h v a h İde âşJftc o demler feryâd
KJmJ m re n a n old u k im i d e s e y y a h Bir taraftan Imft&ı ider tmdAd
K o llatm a k a b a rır g ö r d ü k ç e y â rı Halamın işte bu Bekir o&I&nı
«- Bir pullu y e m e n i v a r d ı r b a ş ın d a Ben kucağımda büyüttüm ânı
Aldatır gözleri r a s tık k a ş ın d a Sizi berbâd Ideyîm billahi.
Tâıe girm iş o n ü ç o n d ö r t y a ş ın d a M a ılu n ın n y e rd e k a lırm ı Ahi!..
KJm (förse k a p ılm a z ot c llv e k â rı Ü ç baskın d estan ı d a geçen asrın k ıy
İL Agaltapusuiıdan g ird im içe ri m etli h alk şâiri T ophâne k âtib lerin d en Ü s
Kolitı^iLmdaD t u t t u ü ç y e n iç e ri k ü d a rlı Â şık R iz ı ta ra fın d a n y azılm ad ır. İs
serd iler â d e t ü z e ri ta n b u l h a y atı bakım ından d estan ları zengin
Çıkardılar b a ş la m a d a n a s t a r ı b ir hazine olan  şık R âzi b u d estanları m a
afta d e r ki b u n e a lâ m e t alesef tam am layam am ışdır,
DetÜlrr b a s k ın d ır b u n d a k a b a h e t B irinci d estan : VefÂda Sînekli Mescld
dahi bildin ol v a k it z a r a r ı civarın da o tu ra n zengin du l kadın, kocası
A? a im a b rn d tıxuıı g ö r s ü n a«&n Sldilkden so nra şeytan igvâsına uy ar. İsta n
Yüfî|inMf düçtü b\r ç ir k in ac ı bul Çarşı ve p a za rların ı gezib dolaşarak
Yakanua e ld e d ir o c d ir Uâct ayak takım ından toy şehbaz gençlerle b ir yo
tan p & ray a e k le n k ırb a c ı lu n u b ulu b konuşur, a y arta ra k konağına d&-
Ben ilahi bildim »l v a k it z a r a r ı vet eder, kopuk d elikan lıların a hediye esvab-
Çınlım y n k arıya söylem e* k c lû m lar alır, ham am ve tıra ş parası ceb harçlığı
utua b iri k e y fim iz t a m a m verir, b ir eyyam böylece eğlendikten sonra
î* h ta kaK lcslnden a ğ la d ı a n a m nihftyet b ir gece kayıkçı güruhundan nevhat
t b«r itrdı Hıra t u r n a k a ta r ı b ir laz uşağı ile baskın verir.
**■ tki , Eâzi bu destanı hanım ın gene kayıkçıyı
“ “ vmgen ücllad t e l d i b a b ım a
ıenlm sfirlfl jc a n im a (
konağa aldığı y erde b ırak m ad ır.
^group/meraKedıyorum
BA SK IN - 2160 -
http://groups.google.coq
^ S U O O P E D tŞ l__________________ - 2 1 6 1 - ________________________________________ B A SK IN
û/group/merakeaiyorum
BASMA — 2182 —
çırak v ^ -k la rd a n ustaya en az 5 i^ i
goztunun önündedir* diyor. Râzinin iki des
tan k ırası şu d u r: dt. ^
A bf surtıık k a n fim ra f IKlI®* B asm acılığın yanında ack; Utanbul,ıift
En*rl olma btsıln) hrrffun Iglıur bir de yazm acılık san atı v a r idi ki, bez uz®,
ScnJa tfbJ ç iflf k*vrulnm * Jokum rindcki şekiller, çiçekler »imşir kalıb tle b |- |
Dftkunur rfrndli:! fcurpr dL-jimr ma y erin e h u rd a te fe rru a ta varınd çc^J^
OJufc iiiiJfac Pw ç**ı fırçalarla resm edilir, boyanırdı» vr bir p trçj
Bir * n y .\ fiHmM y»ka p ^ a s t İş tam am en tek elden çık ard ı; basmacı bir
O lam am am hanım ım b en »an * o j im j işçi, am ele, yazm acı ise bir r ^ t n ,
D uşutıürkm b e rb tr h a m a n ı ak çası san a tk a r idi (B .r yazm a, yazm acılar- Kandil
li yazm ası).
ftASHA. BASMACI ISN A F1 — Üzeri-
H icri 1138 (M ilâdi 1725-1T26) tarihli l*r
ne, bir veya bir kaç renkli güre hoş g ö rü
nür şekiller, bilhassa çiçek resim leri b asılm a ferm and an Ista n b u ld a basm acı esnafının 27
beze <basma> deîlile gelm iştir; basm acılık, gedik olduğunu, ve kârhânelerinin de Çen-
b erlitaşd a V ezir H anında toplanm ış olduğu
eski İstanbul'un küçük el sanayii arasım la
ötıemli bir şöhrete sâhibdir; ibda edilm iş n u öğren iy oruz; aşağıdaki satırlar, bu fena*,
şekillerin, çiçek resim lerinin güzellikleri, ıs- nin «MecelJei U m ûri B eled iy e , de neşredil
m iş su re tin d e n alın m ışd ır:
iiî ve tanzimlerindeki ince zevk, boyalarının
s a b itliğ i ve renklerin ahenkli İmtizacı baka «H irfetim iz e rb ab ı kadım denberi ancafe
nımdan eski İstanbul basm aları, bugün anti^ y irm i yedi gedik (B .: G e d ik ); ve kâıhânele-
ka kumaşlar arasındadır, m üzelik eşya ol rim iz de b e r m ucibi ferm an ı âli Vezir Hasın
m uştur: ve küçücük bir parçası pek e n der da olub bu ana gelince şâkırdlerim iz (çırak
olarak ele geçer. larım ız, İşçilerim iz) ü stada hizmet ıie maha
re ti n ü m ây an ve p ır p e rv e r olduklarından
Târih kaynaklarım ızda Istanb uld a b as
sonra, (sa n ald a m a h a re tle ri ve ustalarına sa
macılık ve İstanbul basmacı esnafı hakkında
d a k a t v e m u h a b b e tle ri görüldükden sonra)
rastlayabildiğimiz k ayıdlar şu n lard ır:
gedik erb a b ın d a n b ir ü stâd yanında halife
On yedinci asrın büyük m u h a rriri E v li
- (y am ak, m u a v in ) v ey âh ud şerik (ortak) olup
ya Çelebi basm acıları «yasdık basm acılar» ve
badehu gedik d ü şd ükd c (g edik sahibi usta
«çıt basmacılar* diye ikiye a y ıra ra k şu m a
ö ldüğ ünd e v ey a s a n a tı bırakdığında) cümle
lûmatı veriyor:
nin ittifa k ı (b ü tü n basm acılar esnafımı) ka
«Esnafı basm acıyanı yasdık - D ükkân 15. r a n Ue) k e n d in e g ed ik v e rilir (imalâthane
nefer 55. kârları nakışlı ve k a tra n lı gütıâgûn
on un ü stü n e tescil e d ilir).
boyalarla m ünakkaş yasdıklar, sofralar, p e r «B aşka d iy a rd a n g elip hirfetım iz erba
deler, şairane bezleri basub d ü kk ânların da
bın d an olm ak ü zere id d ia edenlerin sanatı
satarlar. Amma m etin k â rd ır (ışd ir) ki ne m ezk ûreden m a h a re tle rin i iddia edenlerin sa-
kadar silsen nakış m ütegayyir olmaz.
n a ti m ezk ûrede m a h a re tle ri nüm âyan olduk-
«Esnafı basmaciyam çit - D ükkan 25, d an so n ra m ûtem cd kefili ile kezâlfk gedik
nefer 100, B unlar ekseriya bekâr hâne odala e rb abından b ir ü sta d yanında b ir müddet ha
rında Tokad ve Sivas erraenilerı, ve acem v e life, b a d ehu şerik o lup gedik m ahlûte düür
hindi basmacılarıdır. Yorgan yüzü, çarşaflar, dükde yine cü m le İttifa k ı ile gediğin kendi
perdeler basarlar ki hayâli pesenddir». sine verilm esi m u tad nizam im izdir,
işine göre bir veya m üteaddid şekil ka- « V ezir H an ın dan gayri yerlerde dükkan
bblarj kullanılırdı; kalıblar şim şirden yapı ve k ârh ân e açm ak m em nûdur».
lırdı, her kalıbı bir işçi . am ele kullanırdı; Bu ferm an, Istan b u ld a yirm îyedi gedik
basılacak bez, bir kerevet Üstünde yan yana olarak (yani yirm i yedi im âlathâne olarak)
bağdaş kurarak oturm uş işçilerin önünden çalışan basm acılar hakkında çok aydın bir
eJden ele dolaşarak geçer, h er b iri ayrı b ir fik ir verm ekle b e rab er dört sene sonra (Hicfi
renk ile üstüne bir kalıp vutut, ve en sonun 1142 =s m ilâdî 1720-1730) latanbuldaki b* f
da ustanın elinden tamamlanmış olarak çı m acılar hakkında İstan b u l K adısına hitaben
kardı. Bir basma kârhânesinde (atölyesinde) y a z ılm ış d tte r b ir ferm andan bu i
http://groupa^QQglecQİ
^ r ? r o i5 t EASUACÎ
— 2143 —
B/group/merakediyorum
b a sh a c tta m — S İM — İBTAÎfBCL
na kadar sağ kolda Hasköy Senagogumua leri ttofcfından S araya sık sık aleyhinde veri.
yan duvarı uzanır, köjede b ir m ahalle bak ]en ar*uhallardan bıkıp usanan Padişab'ın
kalı vardır; karşı sol kolda kâgir ve ahşab yeni b ir patriğin seçilm esini emretmesinden
evler ile bir kunduracı, bir terzi ve b ir bak dolayı, K irkor V artabet L773 de istifa etmek
kal dükkanı vardır. m ecburiyetinde kalarak Ü sküdar'a çekilmiş
Hasköy Deresi sokağı kavuşanından son tir. 1774 de K ıbrıs'a gitm iş, o rld a n Avrupa’,
ra manzara değişir, iki araba genişliğinde ve y a geçarek ölüm üne k a d ar Roma, Ankcms
kabataş döşeli ve dikçe b ir yokuş olvir; İki V enedikde dolaşm ış ve nihayet Triyettede
tarafında 2-3 k atli kagir ve ahşab bakım lı m e n z û l o l a r a k Ö lm ü ş tü r .
evler, orta halli aile m eskenleridir; sekenesi K evofk Pam uktur**
Türk • Musevi k an şık d ır (Tem m uz 1960) BA SM A H A N E — Onsekizinci asırda La-
|f a k k l G ö k tü rk le D evrinde İb rah im M üteferrika tarafım ^
BASMACIYAK (K irkor V artab et) — iLk T ü rk m atb aası açılır iken tabı* (basma)
İstanbul Erm eni patrlklerindendir, 1713 de kö künden gelm e m atb aa (= b asm a yeri) kar*
İstanbul'da doğmuş ve 1791 d e T rieste’de şılığı o la ra k k ullanılm ış isim dir; zamanımı»,
vefat etm iştir. Son G iusto kated ralin in kapı d a m atb aa y e rin e kullandığım ız cbasın evi»
sının yakınında m edlundur. n in ta m k a rşılığ ıd ır; sonra basmahaneyi bı
Basmacıyan’ın, patrik lik den önceki b a ra k ıp «matbaa, rîârü ttıbaa» gibi isimletin
yalı hakkında bir bilgi m evcut değildir. A n k u llan ılm ası h e r h ald e g a rib d ir; h a ttâ İbra
cak Kudüs Erm eni P atrikhanesin e m ensup h im M ü teferrik a m u asırları arasında cBas-
olduğu m alûm dur. 13 M ayis 1764 de, K um- m acı İb ra h im Efendi» d iye m eşhurdur (B.:
hapu Surp A stvadzadzin K ilisesinde to plan an M atbaa, İsta n b u l'd a ilk tü rk m atbaası; fora'
büyük bîr meclis önünde selefi N aîyan A gop him E fen di, M ü teferrik a ; Said Mehmed Pa
Başpiskopos (1701 - 1764) istifa etm iş ve y e şa, Y irm i sekiz Ç elebizâde).
rine şakirtlerinden K irkor V artab et Seçilm iş BASM AK — A yakla çiğnemcik, ayağını
tir. tki gün sor.ra da B abıâliye giderek arad a b ir şey in ü z erin e koym ak (T ürk lügati).
patriklik hU’atım giyinm iştir. P a trik B asm a- A ra lın s a k ın a r a k b a s m a a m a n s a ltin ım
cıyan miilâyim b ir tabiata sahip olduğu için D ö k ü le n m ey, k ı n la n ştşH rlıtd a n t t a ı e
zam anının nüfuzlu A m iralarınm te siri a ltın Nedim
da kalmış ve K atoliklere karşı dostâne b ir D t l a ı o ls u n b e y im in s i j v l lü tf ü karem i
tav ır takınm ıştır. Bu ise halk ara sın d a hos- O û l b i te r b a s d ı# ı y e rle rd e mdtbArefc k a d rm l
nudsuzluk yaratm ıştır. B una rağm en m evk i Şlnaıİ
ini on sene kadar m uhafaza edebilm iştir. D ilim izde m â n â h u d u d u çok geniş masdarlar*
Bir m üddet sonra kendisine k a rşı cephe d a n d ır:
alan züm re tedricen kuvvetlenm iş ve aley 1 — K itab, m ecm ua, risale, gazete vesa
hinde bazı çirkin isnadlarda d a bulunnlm uş- ir e ta b e tm e k ; m isa lle r:
tu r ki, bunlar patriklikden so n ra kalem e a l w Sözde kitab basıyoruz, işimiz depo
dığı ve 1908 de Farisde, P ap ken V artab et doldurmak..
(bilâhare piskopos ve katoğikos) G üleseryan — N e d en ? satılm ıy o r m u?
(1868-1930) tarafından neşredilen M uhtıra — R eklam yaptığım ız yok., kitablar tı
sında b irer b irer zikredilm ektedir. B u nların p ış tıp ış kendisi gidecek değilya... falan ese
doğruluğuna inanm ak biraz göçtür ve ih tira rin b ir y ıl içinde ikinci baskısı olurdu!..
olm ası daha m uhtem eldir. M emnuniyetsizlik E lv e rir ki k ü fü r ve dedi kodu olsun, cid
ğin arttığını gören P atrik B asm aciyan 1772 dî, m izâhf, gazete, d ergiT korkm a bas, halk
de istifa etm ek istem işse de, Patrik han ede kap ışarak a lıy o r azizim !.. (B .t Basm ahâne).
toplanan büyük b ir meclis istifası kabul et 2 — S uç üstü n d e yakalam ak; zâbjtanın
memiş ve şahsına itim adını bildirm iştir. gizli fuh uş v e k u m a r y erlerio i, tü rlü uygun-
Zam anının en ileri gelen B rm enilerden atız y e rle ri suç delilleri ile m eydana çıkarma*
Kaspa? A m ira M uradyan'uı ve koyu b ir ka- s ı; ku m arh ane basm ak, randevu evi basmak,
to lik düşm anı olan rahip M anuerin çevirdik* e sra r tekkesi, kahvehânesi basm ak (B : Bas
leri e ntrikalar yüzünden ve bilhassa m uhalif k ın ).
http://groups.google,Cû
^ S S tJC L O P Ö ^ — 21ftS — BA8UAKALİB
5 _ Devletin para çıkarm ası, para bas- Tehlikeli işlerden sakınm ak, İhtiyatlı
gjAİC- t davranm ak, m üsbet siga İle «basmak» te k
4 ._Bir solde m übalağa; m isaller: linde nûdlr kullanılır.
B asdım y a y g a r a y ı ...
Snsmndık MkffanJ himmettir çürük tahtaya hiç
P-gjujım kalayı (zincirlem e küfür. A rgo).
EsfeldUtç* anj dullar rrtiırüb H&fclutdık
2 Acj istilâ (bilhassa tabiat âletleri
Safir)
İ550); Se 1 basması, ta rla la rı çekirge basması GttrUndâ k<w «llhi
fi _ Yeni b ir yaşa çağa g irm ek : «- Koca
ISIr kere ttjMeni bari
jeJikaalt olm uş!.;- Haiti dolsun, on altısına
Basar çürük tahtaya
jjasdı amıcası...*. Pırpır» atfen j i t l Üakûdarlı HAzI
7 __Geminin b ir y a n a yatm ası, b ir bina
c a bîr tarafa m eyli: m id ile r : «Şu k ereste 6 — EH basm ak, kitaba e l basm ak yem in
vüklû gemiye bak. am m a basm ış ha- hani etmek.
El bavlını q?ttvelentflu
perede Ue kapaklanacak...»,
FedA baıpm yoluna
3 __E şyayı b ir y e re Lika basa doldu r
Bir fjitttmse fen dim
mak; misâl: «H erifde kaç k a t esvab y ah u ...
Ba kurbanlık kuluna
fcazırcı dükkânı gibi, tam k ırk bavul basdık..».
İstanbul ağzında, m u aşeretin m ürekkeo (B u kökden çıkm a isim ler, sıfatlar ve deyim
le r için T ü rk lu g atların a bakınız).
olarak da m ecânen çok çeşidi! m ânâlarda kul
lanılır: BASMAK — K ülhâni argosunda «çekil*
1 — Ağır basmak m ek», m isâl:
* B ir kalem m ünakaşesinde edeb çerçi- «B ayram da m oruğa (babam a) gittim ,
vesi İçin de bilgi ve h a k ile elde edilen üstü n su ra tım a bakm adı, el öptürm edi, b en de bas-
lük: «Cenab ağ ır basdı, İsm ail B ab ib de b ir dım , geldim buraya-».
edibe yakışanı yapdı, ü stad ım dedi, polem iği E k se riy a b irin i k oğar iken em ir sigarı
kesdi». ’ ile k u lla n ılır: «H aydi!., bas bakalım L»,
* M emurluk h ay atı rak a b etin d e kendi «U lan., bas gidiyorum sana., yoksa inerim
mevki veya b ü yük lere yakınlığı sebebi ile şim di!..».
elde edilen galebe: A ldanm a h ile tugayına düşm e yerinde
— İşin ne oldu?., * tongaya basmak» şeklinde m ünevver tabaka
— Giremedim!., ağzından dahi işidilir: «Azizim., lıerif in
— Tahsil, diplom a, üç yabancı dil... gibi çarpdı. öyle d iller döktü ki beni tongaya
— Damad bey ağ ır basdı... bastırdı., b u rn u m a halkayı takdı, oynatup d u
2 — Ateş basmak ruyor!..».
Bibi: Ferid Devellioğlu, Türk argosu.
* A gjr hicab; m isal; nam uslu baba h a
yırsız oğlundan bah sed erk en : «Bu oğlan be B A SM A K A U B — B asm acıların işinden
ni öldürecek., dün v a p u rd a 'g a z ete y i açar aç ^günlük sohbet diline gıym lf bir deyim dir;
maz her tarafım ı ateş basdî, beni kim se tan ı çeşidli yerde, m ânâda kullanılır:
k s a dahi kendim den utandım , resm i birinci 1 H içbir yeni fik ir eklem eden dâima
^yfaöa, A nzona Ç etesini kuran h ırsız çocuk ağızlarda dolaşm ış, dolaba dolaşa eskimiş
lar arasında....*. güzel söyleri, hikm etleri tekrarlayıp konuş
* Sonsuz h id d e t; m isal; kız» kocasından m a: B asm akalıp konuşm ak; misâl
tyrılncuş baba kon uşur: dün itle yolda yü* __F alanın konferansına gidiyorum ,..
yüze geldim, ateş basdı, gırtlağ ın a atılırk en — Vaz geç..
E«san tuttu..». — N eden?
3 — D am ara basm ak, dam arın a basm ak __ B askalıp konuşur...
2 v— B ir defa yapdığı güzel b ir şeyi tek*
kızdırmak.
rarla y ıp duran h a rik a » k ısır sanatkârın İşi;
4 — E anteline basm ak
Kızdırmak, b ir adam ı en sinirlendiği bir m isil:
__Ç am hca'dan şu İstanbu l panorama*
^ fc le d e n kızdırm ak,
îin ı belki on y erd e gördüm ...
5 — Çürük tahtay a basm ak.
n/group/merakediyorum
TÜLtrtCBA — 2 1 İ» —_____________ _____________ tSTAHBUL
_ H a y ır o U - içeri neden girm ezsiniz?. bi işi kolay olmadı, bağırdı, tam onu boğdu
i -orducunda: lar. Hamamın kapusu vuruldu, ben koşdum.
Senin çocuklar yok, y atak ları d«ı se- kendimi göstermeden yan camdan bakdımı-
rjjı durur.’ cevabını alır. H urşld Afta te- Ağalar, kahvedeki uşaklar yalıncak koşmuş,
•jp dü$ef; o sırada m ahalle bekçisi gelir; sesi duymuşlar! dedim. Meşveret ettik. Del*
._Ağa çocuklar ham am dadır, nisfil- lâk Veli: • Ecellerine gelmişler! dedi, içeri
I jgj-jde ikisini de yalınayak, başı açık, jıâdç alup onları da kaldıralım , almazsak karakola
I ^ h a rla n geçirm işler ham am a g irer İken haber verirler dedi.Bcn o zaman çok kork-
* yordum!- der. dum. bu heriflerin gözünü kan bürüdü, beni
Hamamda geceleri biri natır, ikisi dellâk. de kaldırırlar dedim, N atur ağa kapuyu
biri de külhancı dörl bekâr uşağı yatm akta açarken Dellâk Veli ile Külhancı Mehmed
dır; hepsi evvelâ inkâr eder; pusuya , yattılar, fırsat bildim, kahve uşak
Yatsıda hamamı kapadık, gece hama- ları hamama girerken külhâna, külhan ka
•na kimse gelmemiştir. Basriyi Hâşimı gör pusundan da, İşte böyle, don gömlek yalıncak
medik? derler. sokağa çıkdım» kırlığa kaçdun; zabtiye gör~
Bekçinin kesin ifadesi karşısın da ağuc dü, çevirdi, getirdi.
değindirirler; Adı Mustafa olan dellâk çocuğun açık
itirâfı karşısında da İki kaatil ita mûini kaatil
— Geldiler, su dökündüler, g ittiler!,
natır İnkârda İsrar ederler; Yuvanın cesedi,
derler.
hamam avlusunda odun yığınları altında
0 sırada Karabaş Mescidi müezzini me bulunur, altın kem eAeri, yüzükler, altın saat
zarlık da Kürdün ölüsünü görür, onun fer*’ uşakların eşyaları arasından çıkar, fakat Bas-
yadına butun çarşılı ayaklanır; kürdün çı ri i)e Haşimden en küçük b ir İze rastlana
rakları, ağalarmm Kız YuvanTla beraber o maz, su hâzinesi boşaltılır, külhana bakılır,
gece Vamalı H am am a g ittiğ im söyleyince
yok.. K ıyasıya dayak alılır, yine söylemezler;
if çaL&Uaşır; ham am uşakları h em en fe v k i' nihayet, vak'a saati ile günün ışım an arasın
edilirler, fakat içlerind en onbeş yaşın daki da geçen z am an içinde çocukların cesetlerini
dellâk çocuğun o gece firar etm iş olduğu gö denize götürüp attıkları kanaati hasıl olur;
rülür; Tophâne m üşürlüğünde so rg uy a çeki Çocuk d ellâk M ustafa da dahil, d ö rt hamam
len üç uşak evvelâ K ürd H alil ile Y uvanı da uşağı T ophane çarşısınd a asılarak idam edi
görmediklerini söylerler; fak at b ir kaç saat lirle r. Ü stü n e b ir şeam et çöken Yamalı H a
sonra firari çocukda B eyoğlu kırlığında y a m am bir kaç y ıl kapalı kalır, kahveci Hur*
kalanır, falakaya y a tırılın ca b ü lb ü l gibi dile şid A ğa da kahvehanesini kapar; Galata
gelil; korkunç zincirlem e cinay eti şöylece M evlevihânesınde derviş olur. Üsküdarlı
anlatır;
A şık R âzinin K ahveci güzeli Basrı ağzından
Kız Yuvan üç gün evvel geldi» bi bu vajc’a ü zerin e yaztığı destan şudur:
zimle pazarLık etti, ben K ürd H a y darı gece 1- A k r a n u e m s a lim İçin d e yclcdlm
hamama getireyim , h e rif sızınca boğup ol-
H ü s n ü şctıftb ile b ir c iv elek d im
düreyim, iki altın kem eri var, b iri silin , biri Küçüfce m u h a b b e t b ü y ü ğ e h ü r m e t
benim, kan vebali de benim , sair şeylerini
A h lâ k u İffe ti* m isil U r l c b d l d
d* pay ederiz, İaşesini de doğrar, parça par-
2. N â m ım B a s rl id i s e m tim T o p h â n e
Ça külhanda yakarız dedi, uyuşduk, o gidin-
H a k a r o lm u ş nice b ıçk ın kü lb & n r
c* «ıramızda konıışduk, kürd o rtalık d an k ay
A y a k u y d u rm a d ım tte h a y ta y a
bolunca zaptiye Y uvanın peşine düşerek, oğ
S e r d ld e re k b e rg tın d ö rlü behAne
lan bizi ele verir, iyisi, Y uvan k ü rd ü boğun
ca bizde Yuvanı haklarız, hem kem erlerin H P e d e r ve m â d e rlm fev t o ld a irk e n
Jkiıl dft bizim olur, bem de zabtiye gaiblere Y iiıl b en M b ll ş ir h â r İken
G ö n ce p i l m isâli y rtlq d lm a f d ı m
K^lşan Yuvanı a ra r bizden kim se şübhelen-
C ü m le e tra fım ı a lm ışk e n d ik en
^ dedik; dediğim iz gibi yapdık. Y uvan
kiirdü boğunca D ellâh V eliyle külhancı Meh- i. G ö rm ed im s a b â v e t ç a k ım d a m e k trb
^ gâvura çuLlandtiar, oğlan diri, k ü rd gi- Çtrakhkda g e ç m iş »abâTetlm h e p
^/group/merakediyorum
BASfti (K ıkteM l) — 215* — İSTANBUL AKSİKLOFTOtSI
p m
<ZakiT — 2100 — İSTANBUL
http://groups.google.co
, 0 - S İ K L O F E D İ S t ________________________ . . BASTON
http://groups.goog le.<
.'Ü ttO F E f itS l_________ _ a l6 , _ BAS
Jütlerde, İsrar ile baston kulUmmakda devam indi ve oracığa yuvarlandı ...
euniş olanlar bu ansiklopedinin m üellifi R. «Ejderhanın pençesinden kurtulan keçi
E. K oçtuun babası m u harrir E krem Reşad yavrusu bu miıdahaleyi fırsat bildi. Kaçtı
Bey merhum, rahm etli şa ir Ham am izade Ih mı 7 Hayır. Şimşek sürati ile ihtiyarın alın
san. rahm etli m u h arrir Kâzım Sevinç, estet dan fırlayan bastonu kaptı ve yine ayni sü
v e m uharrir N u ru llah A taç ve Ord. Prof, Dr. ratle bastonu cellâdının başına İndirdi, De
p. Kerim Gökay olm uşlardır; son ikisinden likanlı sersem ledi- Çocuk bir daha yapıştırdı.
Nurullah Ataç A nkara'da yerleşdlkten son* Dev sallandı. Başına ayni tam isabetle üçün
r«, F. K. Gükay da İstan bul Valisi ve Bele cü baston darbesi inince de dizleri üstün*
diye Reisi olunca bastonlarım bırakdılar. çöktü,. Bayıldı.
Hâlen İstanbul’d a m üstakil b ir bastoncu c M uzaffer kopil bastonu yerden kalk
Mağazası yoktur; zevk ile kullanılabilecek m ağa çalışan sahibine vererek:
larif bir baston bulunam az; baston adı altın — B aba!... Kaç ... kaç.,.
da gaayet kaba, cilalanm ış b ir tak ım sopalar Dedi ve kendisi, çıplak ayaklan koşarlı,
satılm aktadır. B ilhassa kifrn, köprü üstünde, uçtu gitti...
vapur iskelelerinde alt uçlarına sivri dem ir « Bu çocuklar baston kullanacak efen
ler çakılm ış bu sopaları «kara buza baston !..» dim. ih tiy arları m uştalayan, hürm et bilm e
diye bağırarak satan b ir takım sey yar esnaf yen ve kendilerini döven, şefkat bilmeyen
Jorülür. Zabıtaca taşınm ası yasak edıim iş içi b ir nesli yola getirm ek için, diz çökertmek
Si;li, kam alı bastonlar da kaçak yapılıp satıl için baston kullanacak!.»
maktadır. BASTON E K M E K , BASTON FRANCA
S o k a k la rın g e re ğ i gib i a y d ın la tılm a d ığ ı, LA — E km eğin ve francalanın iki ucu siv
köşe b a lla rın ın , k a ld ırım s ü r ü s ü rü k ö p e k le r rim si vc uzun şekillendirilm işinin adı; zama
le tu tu ld u ğ u eski Is ta n b u ld a b asto n , ö yle nım ızda bastonun kendisi kullanılm az oldu
zan e d iy o ruz ki y a ln ız sü s ve sık lık a lâ m e ti ğundan ekm ek ve francalaya verilen bu isim
d e .il, b ir ih tiy a ç idi. de unutulm ak üzeredir, baston yerine «ıızuıı
Aşağıdaki sa tırlar R. E. K oçu'nun 12 ekmek», «uzun francala» deniliyor. Şu ko
İIîj is1958 da H er G ün gazetesinde çıkmış nuşm a 1960 yılı Mayısında Kadıköyünde b ir
bir fıkrasından alınm ıştır, m u h arririn bizzat fırında tesbit edilm iştir:
gördüğü b ir oiayd ir; yazarın sonunda v er Yaşlıca b ir zat tezgâhtara;
diği hüküm fantezi de ols» bastonun fazileti — B ir baston francala ver., dedi.
ş ik â r d ır ; T ezgâhtar delikanlı anlam adı:
t Sahne Sirkecide, araba v apuruna g ire — Yok!., dedi.
cek kam yonların sıöbet bekledikleri yerin a r — Yok olurm u oğlum!, arkandaki raf
kası...On beş yaşında pırp ırı b ir kopil, esm er, dolu...
yüzü harikulade güzel, vücudu keçi yavrusu Bu sefer fırın uşağı dudak biikdü:
gibi kıvrak, ayaklar yalın, pantaion p artal, — Sen de uzun desene beyim!., dedi.
et üstündeki m intan lim e lim e, dev gibi bir B A Ş __ «Garb türkçesinde isim, insan
delikanlının pençesine düşm üş, yerden vücûdunun en yukarısında ye hayvanların en
yere çalınıp hırpalanıyor. Suçu nedir?. önünde olanı, ve dimağ ile müteaddid duygu
Bu müthiş dayağı hak "etmiş m i? Meç Azfllarını taşıyan mahfaza, kılıf, reis, ses; me-
hul! Burun deliklerinden alev çıkan gazsblı c&zen: zekâ, İdrak, akıl; beyin, dimağ» (Hü
delikanlıya kim cesaret edip de soracak! seyin Kâzım, Büyük Türk Lügati).
« Soran çıktı elendim , eli bastonlu bir Dilimizde ve dilimizin İstanbul ağzında
ihtiyar, hattâ yalnız sormak da değil, araya en zengin kelimelerden biridir.
Sirip ayıracak oldu: 1 — A nd v e yem in konusu du r:
— Delikanlı... Y eter artık ... öldürecek- «Başın için», «Güzel başın için», «Evlâ
sl*l... V urm a!... dının başı için», «Ananın babanın başı için»,
Dedi ve k ah ra m a n ca a t ı l d ı . F a k a t: «Evlâdının b a ş ı için», «Sevgilinin başı için».
— Çeltll ulan m oruk!.,. Onsekİzinci asır İstanbul Tiirkçesi tek
başına temsil eden Nedim bsş üzerine andı
m / q r d ü :p >/ r t ^ l ^ C l î y 6 r Q ,l ^
BASA ÇİÇEK TAkM A__________________ — 2 l6 * ~ İs t a n b u l
Türk şiirine 9u ölmez m ısralar içinde mal et- Bu-itna vur. a rz ın d a n lokm asını al
iniştir; Hitkkı ta n ıd a n h a lk a ba.^ eftnv*
İftr Kııo »Idn dilim r u u e t Ifttn lJ.il yerimi** d u n u n . kulAh b u lunur
İfle hançeri*™ duvlttlB »tün dİ kuMtıt içtin U rk lm kim ? Ba-,a fttlrn :
refc m i eylerim aautou *u»*l biqm İçim tin im e k o m şu n a *ellr buym a
C t| tenim kaa» bUAlUn b t» btr id Idtlim Hii*] ol dü e*ek b*%ı ol
Bunların arasında «Güzel başın için» ve B;ıı m-reye tid ı-m r »yak oray a
cEvlâdJarın başı için» andlar dilenci ağzın m Clıt İççi, lıir h n y j
en çok kullandığı sözlerdir; b a n la n bazan da Hıi'ıka.Niiıın smundcM keruli gtauııe İnan
«Gençliğinin başı için» ilâve edilir. KAŞ — Tarihımia boyunca üs/.tri v*
2 M eciıi ve argo d e y im l e r : muîkî makamlarda, imparatorluk devrinde de
B unlar bu ansiklopedide m üstakil m ad saray m em uriyetlerinde bâzı kumandan!-:,
deler olarak tesbit edilm iştir (B.; Başağnsı. â m irler unvanlarına «Baş» kelimesi eklere
Başağrıtmak, Başa gün doğmak. Başa rek anılmış, hâlen de antla gelmektedirler;
kakmak, Başa sından olmak, Başbagı, zam anım ızda kullanılanlar: Başkumandan,
Başdan, Başdaş çıkmak. Başdan kara gitm ek, baş yaver, baş gedikli, başçavuş, başvekil, bn;
Başgöz etmek, Bsşıaçık, Başıbağlı, B eşi d u m üdür, baş veznedar, baş m üfettiş, baş mü.
manlı, Başı göğe ermek, Başı havada, BsŞlPfl- rakıb, baş kâtib, baş savcı, baş hekim, hs-j
buyruk, Başına çıkarm ak, B aşına ckşlm t'k, hemşire, baş m ühendis, baş kaptan, baş pilol,
Başına geçirmek, Başı n âre yanm ak, Başııuı baş m em ur, baş hadem e dir.
taş. Başında kabak patlam ak, B aşında kavak İm p arato rlu k devrinde Tanzimatdan ev-
yeli esmek» Başını bağlamak, Başını d ile d i# vei ve sonra kullanılmış unvanlardan bazıla
taşa vurmak, Başım n etin i yem ek, Başını rı da şu n lard ır; Baş alkışçı, baş bakıkulu, baş
gözünü yarm ak, Başını kaşıyacak vakti ol binbaşı, ba$ bölükbaşı, baş cüce, baş çakır*
mamak, Başın kıçdan h aberi B&şuu kol b a ş çavuş, b a ş çuhadar, baş defterdar,
tuğunun a ltın a alm ak. B aşını m eydana koy- baş deveci, baş dilsiz, b a ş efendi, baş eski,
mak, Başı taşa vurm ak, Başı y e rin e gelm ek. baş halife, baş haseki, baş ikbal, baş kadın,
Başkaldırmak, B aş kesm ek, B aş koşm ak. B aş baş kapugulâm ı, b aş kapıoğlanı, baş karakul
tacı, Baş üzerinde y e ri olm ak. B aş ve rm e k ). lukçu, baş kollukcu, baş lala, baş muhasebe
3 — Darbımeseller : ci, baş m u k a ta a a , baş odabaşı, baş ruznim e-
BaŞfcaşa verm eyin c« t a ş y e rin d e n k a lk m a z ci, baş şak ird , baş yazıcı gibi (alfabetik sıra
Baq b o s ta n d ı bitm e z lanm ış bu isim ler M. Zeki Pakalm ‘ın Tarih
B a ş sa lla m a k d a n k a v u k cakfctl Deyim v e T erim leri adli eserinden alındı).
B a^ sa lla m a k la kav u k eskim e* E ski ve yeni, «baş» kelim esi unvanın so
B as y a n ln b ö rk İçinde, kol k ırılır yeki iç in d e n u n a g etirilerek k ullanılan isim ler de vardır:
B aJıt olm ayınca. h a şd a, o c k u r a d a b ite r n e M taırbaşı, hekimbaşı, çavuşbaşı, onbaşı, yUv*
ja ş d a
başı, binbaşı, kuyum cubaşı, aşçıbaşı, kol başı,
Babını evde lotan k n lab a lık d a kalpoftm ı k a y kolcubaşı, bostancıbaşı, ham lacı başı, berber
bed er başı, kapucu başı, ırgad başı, am ele başı, ha
B acını aeem l b erb ere testim e d e n •e b im k 'ü mam cı başı, esirci başı, hakveci başı, şerbet
p a a u i n eksik etı&Mkıı. çi başı... gibi (B ütün bu isimlerin bazılarım
B & h gelm eı \% otm az bu ansiklopedide kendi alfabetik Biralarında
&M* grtmef«o bilinmez m üstakil m adde olarak, bazıları da, meselâ
Ba«a fe le n çekilir
ham lacı, haseki, cüce, çakırsalan vesaire gibi
B a v be* olsan, y * ^ yfl* olsun
m addelerin içinde bulacaksınız).
A jW 7 » b iq » atvvft a ln tk d av u l « h ır BAŞA ÇİÇEK KAKMAK — Cum huriyet
B flflar a ra k , a y a k la r baş oldu Inkılâbıntlanevvel, cem iyetim izde kaduı Örtü
A k ı t o bahttı a y « k ç e k e r
altın d ad ır; fakat, başvekâlet arşivinde Diva
B osun r a h a t « d e r d ] i f a d n ru rv a
n ı H üm ayun m ühim m e defterindeki vesika*
B a s U « a vunkıayıaea akı) boqn gelme*
lar aydın olarak gösterm ektedir ki örtü al
B a |i büyük bey olur, ayaftı bttyttk «oban
tındaki m üsiüm an T ürk kadını da asırfnr bö*
http://groups.google.coi
^.«K & O PE ErfSt
—3116- B A Ş A Ğ A ÇEŞMESİ
jp/group/meraKedıyorum
» A S A İA SO K A Ğ I — OİJBG — İSTM IBCt.
^roup/merakediyorum
C.4 _________________ -^ 2.es teTAÜBUl
http://groups.google.con
^ s s n a o P E D tr t _ 2180 — BASAR (A Hamöl:
( azalırına tayin olunan Ham di Başar'm muş ve bu derneğin butun faaliyetlerini sevK
f 3u tarihlerden 1030 fienesine kadarki bayatı ve idare eylem iştir. Türkiyede tzm ir iktisat
I münhasıran idari hizm etler sahasında geçml#- kongresinden sonra ilk defa olarak 1948 de
l| Bu vazifeleri yaptığı hayatı » n e le rd e ay İstanbul'da Türkiye ölçüsünde bir iktisat
nı zamanda M illî R eassurans meclisi idare kongresi toplaum asım sağlamı» ve by hare
«ası İdi- Fakat 1930 da "S erbest Fırka"nm ketin b ir takım m üsbet t e r l e r i kendisini
Kurulmasından sonra b ir tesadüf eseri olarak bir Türkiye Ticaret ve tktiaad D em eği kur
Iı
Gabinin teveccühüne m azhar olm uş ve mea*
kûr fırkanın o sene sonlarına do£ru kendisi
ma fikrine götürm üş vc bazı hazırlıklara da
sevk etm iş ise de 1950 seçim lerinde m e l/.-.
ni fesh etm esini m üteakip G azinin y u rt için olması bu tasavv ur ve teşebbüslerin gerçek
de yaptıkları üç aylık seyah at esnasında mai- leşm esine İm kân bırakm am ıştır.
t yerlerinde bulunm uş, kendilerine iktisadi m ü B aşarın budnon sonraki hayatı bir ta
cavirlik yapm ıştır. B u seyahatte B aşar, Ga kım ü m itler ve hayal kırık lıkları içinde
zinin em irleri üzerine iktisadi inkilâp için geçm iştir. B ir devrelik mebusluğu esnasın
bir rapor hazırlam ış ise d e şevki tesadüfle d a teşrii vazifesine büyük bir titizlikle sarıl
mazhar olduğu iltifa t ve teveccüh ü şevki mışı» m ebus olm asından b ir sene sonra bu
kaderle kaybetm iş olduğundan fik irle ri ilti tu n fakirlerini «M illetçe Kalkınm a» ismini
fat görm em iştir. B undan sonra A hm ed H am verdiği b ir kanu n teklifinde toplayarak Mec
dı Başar fik irle rin i n e şrettiğ i k ita p la r, m a- lise su nm uştur. B aşar M eclisteki çalışm aları
kaleler ve m u h telif to p lu lu k lard a verdiği arasınd a ik tisad i D evlet teşekküllerinin İs
konferanslarla roüdafaya çalışm ış b un u n n e lahı, İstan b u l'u n id a re ve kalkınm ası gibi bir
ticesi olarak um um m ü d ü rü b ulun duğ u L i çok m evzular ü zerinde ve bilhassa orm an ve
man Şirketinden u z ak laştırılarak ş irk e t tas vergi d av aları üzerinde ta k rirle r vermiş, ve
fiye olunm uştur. ark adaşları arasınd a fikirlerini kabul e ttir
Hamdi B aşar 1934 d e L im an Ş irketin den rebilm ek için h e r vesileden istifade etm iye
ayrıîdıkdan sonra tic a re t hay&tıtıa atılmış. çalışm ıştır. F a k a t m ebusluk hayatının üçün
Süngercilik Şirketini k u ra ra k ik i sene k ad ar cü senesinin sonlarına doğru üm itsizliğe dü
idare etmiş, b ir sene de S ü m e r B an k B akır şerek v e m üstakil çalışm ak arzusu İle Demok
köy Bez F ab rikası m urakipliğini yapmıştır. ra t P a rtid en İstifa ederek iktidarla m uhale
1941 de Alman nakliye şirketlerile çalışan v e fe t haline düşm üştür, 1954 seçimlerinde
harbin sonuna k ad ar bu şirk etlerin m aaşlı C um huriyetçi m illet Partisi listesinde m üs
müdürlüğünü yapan H am di Başar, b ir ta ta k il ve 1957 seçim lerinde de C. H. P. liste*
raftan da fikir ve n eşriyat h ayatındaki faali sinde p a rtili olarak İstan bul adayı olan H am
yetine devam etmiş. C u m huriyet ve Son P o s di B aşar siyasi m ücadele yolile fikirlerini
ta gazetelerinde seri m akaleler neşretm iş gerçekleştirm e üm idi iğinde yaşam ıştır. F a
Ve <Barış Dünyası» isimli h aftalık bir de k at bu üm idini tam am en kaybettiğini son
mecmua çıkarm ıştır; başlıca eserlerini de se neşrettiği kitabında belirtm iştir. Ham di Ba
rseler zarfında neşretm iştir. N ihayet 1945 de şar hâlen iktisadi etü tle- yapmak suretile
memlekette çok partili demokrasi rejim inin hayâtını kazanm aya çalışm akta ve fikirlerini
Ufiaı üzerine D em okrat P a rti kurucu! arils yeni eserler vasıtasile neşretm e im kânları
beraber çalışarak bu p a rti program m m h azır peşinde koşm aktadır.
lanması sırasında kurucu lard an bazıîarüe Başlıca eserleri şunlardır; İktisadi Dev
arasında çıkan fikir ihtilafları yüzünden on letçilik, 2 cilt; F ara ve İnkilap; Değişen
lardan ayrılmış ve bundan sonraki çalışma D ünya; B ir M edeniyetin Sonu; D âvalarım ın
larını tüccar ve iktisatçıları b ir dernek a ltın Türkiye ve Yeni D ünya; A tatü rk ’le üç ey:
da toplayarak politika dışında b ir fikir hare- Aziz Milli Şef ism et İnönü’ye açık dilekçe;
kati doğurma gayretine tahsis etmiştir* Ham- H ürriyet B uhranı; Vergi reform u; M illetle
* Be^ar, 1946 sonlarında kurduğu İstanbul K alkınm a Dâvâmız; Demokrasi B uhranları;
Tüccar Derneğinin başında m ezkûr derneğin D emokrasi Yolunda N ereye Gidiyoruz?
kâtibi umumisi sıfat İl e 1950 seçimlerinde !*■ N eşrettiği roecbualar,* Ticarel Umumiye
j taobul milletvekili seçilinceye kad ar bulun Mecmuası (1616*1910), Türkiye İktisat Mec-
a/group/merakediyorum
BA jA R f*li> — 2170 — İSTANBUL
http://groups.google.couH
osnsLOPtDbl — « İT İ — BASJABA (M NM «*ı)
ttoroup/merakediyorum
SA0AJU at R U K ) — 2 |T f — U T A nvct
«IJlk. karşısında fazla duramat, göz kararır- ^-^da, orta mektefe tal^H^ı u^... i-.-Udi. Uy
ta incin o girdi ba yuvarlanabilir, alını mah pırlar arasında yaşından um- )may ; . («tâ-
muller ve kaçar, v« kaçarken se&lni «tının net ve nüktedanlıkla ilk hiciv :k j
nal ihengine ayarlayarak türküsünü tamam söylemeğe başladı. meselâ, Imkaını ık
la ı : aarıklı bir resminden *‘*;ı ^
K ojaoa bak boruna rund*:
Bak p w ı m n b o y n u SSfctbf «tirM f’ f e rflM tdf
ZekJycalo M çlan U p ırr [ h j l M Ü tovrlU ıldf
Otlanıyor beynona yazılıydı, kendisine boy İt manzum b i'
Bu türkıi bilâhare Mesud CemiJ Tet ta- hür yazdı:
rafutdâfl Ankara Radyocunun “B ir türkü Nctail Başar* Tokad
öğrtnJjcrui. ” saatinde halka öğretilmiş, H«r « a m a n yiırrU rahat
aldı*; gû’1* '# im tihanı da birincilikle kastm- kıl bir saat vermekde en küçük b ir tereddüd
^ ve Aydma jnüfre* olarak verilen taburu göstermedi. Necati Başara Em inönü H alk
jp iltihak elti. A ta binm ekteki m ehâretm i Evindeki korosunu «Şen T ürküler GümesU
ggrep 32. Tümen kum andanı G eneral Mum adı altında İstanbul Radyosuna götürdü.
ozziı ccnrt Ue K erm encik nahiyesindeki İstanbul Radyosundaki çalışm aları 1955
g û tu k il s u v ıri b ö lü ğ ü n e nakledildi, orad* yılına kadar devam etti. Bu arada beş sena
jltı ay kadar kum andan vekilliği yapdı. ter- k adar da radyodaki «Orman S a a tb n j idare
hûrinde de İVabzon’a tayin edildi, oradan 8i* e tti; a f aç sevgisini yaym a ve orm anlarını
vas'a naklolundu» asıl m esleki orm ancılık ol. zın cehil yüzünden tahribi önleme yolunda
nakle beraber sanatkârın y e ri m uhakkak ki yapılan bu konuşm alara manzum öğüdler,
Tiirk Musikisinin büyük ocağı İstanbul şah* nü k teler v e saz nağm eleri katarak müzikal
ri idi, orm an um um m üdürlüğü b u sarih b ir skeç çeşnisi verm işdi. Bu konuşmaların
haltin teslim de geçikm edi, N ecati B aşara h akiki m uhatabı İstanbul ve diğer büyüklü
1944 de İstanbu l'a geldi, H em en H afız Saa küçüklü şeh irle r h alk ı değil, ormanlarım ızı
detini buldu ve onun tavsiyesi ile H aşan tah rib eden eller, köyüm üz idi. Onun içindir
Tahsin P arsadanla tanişdı. A rlık m usiki m â- ki N ecati B aşara bu skeçlerinde, fevkalâde
İftmatı v e sazlara h akim iyeti a k ran v e em - m uvaffak olduğu köylü ağzı ile konuşuyor
iâli arasında kim se ile Ölçülemeyecek k adar du. M esud Cemil T el İstanbul Radyosu mü*
geniş ve sağlam dı. H aşan T ahsin P arsadan d ü rü olunca orm an saatindeki skeçlerin fa*
tarafından Em inönü H alk E vinde N edim sik türkçe ile konuşm asını istedi, o da nok*
Akçer’e takdim edildi, H alk E vin de sosyal ta i n azarınd a h ak lı idi» radyonun m uhatabı
çalışmalar başkanı olan N edim A kçer ta ra bü tü n alem i m edeniyet idi, cihan dilimizin
fından da ayni halk evinde folklor kolu baş en güzel telâffuzunu dinlem eliydi, kaldı ki
kam tayin edild i N ecati B aşara b ir farafm - köylü de a çık şe h ir dilini, taklid köylü ağ
dâü bol;* orm an m üdürlüğünde m em uriye zından çok daha ciddî alâka He dinleyecek*
tinde devam ederek büyük bir şevk ile işe di. N ecati B aşara m üdürün isteğine uymadı,
başladı, Em inönü H alk Evindeki m usiki he- m üdür ısrar edince orm an saatini idareden
veskiri gençlerle b ir «H alk T ü rk ü leri K o kendisine yakışm ayan huşunetle çekildi. Bu
rosu» kurdu ; bu koro evvelâ h alk evi salo huşunetin tabii neticesi, az sonra da radyo
nunda verm eğe bağladığı konserlerle kısa daki «Şen T ürküler Gümesi» seanslarına son
bir zaman içinde İstan bu l'd a b ir şöhret oldu. verildi, B aşara İstanbul Radyosundan tema*
1&49 da İstanbul R adyosu ikinci defa m en ayrıldı, onun seanslarının yerine Mu*
olarak kurulub açıldığında üstad Cem al Re* z aife r Sarısözen’in «Halk Türküleri» kondu.
{İd B«ye takdim edildi; o takdim gününün İstan bul Radyosundan ayrılm ası hâdise
hıtırası da şudur: si üzerine N ecati B aşaran'ın Mesud Cemil
Necati B aşara k ırk yaşında idi. U zun T el'e b ir koşm a ♦ hicviyesi vardır. D erin bir
boylu, levend yapılı, gözleri âteşi zekâ tlt igbirârto eseri de o t e B uğalı Yaylasındaki
parıl parıl, bakışları saf, m usikide b ir hüner çoban Zekiyeye ve G ülebi pınarındaki FadU
götierecekdl; ceketinin iç cebinden kiraz m eye tü rk ü ler yazan b ir kaleme asla yaraş-
ağacından b ir çubuk çıkardı, eskiden gaayet mamışdır. B aşara bu hicviyeyi aeşrelm işdir
kıymetli hediyeleri tevazu boğçasına sarar* zan ediyoruz, bir gün derir} nedâm et duyaca
lar, «Çoban arm ağanı çam sakızı» derlerdi, ğı aydın b ir hakikattir.
Başara d a: 1955 de radyodan ayrılınca Çarşıkapu-
— Çoban arm ağanı çam sak ın d ır iistâ- sunda «Sivil M ehter ve M illî O yunlar Şirke-
dım., diyerek kavalım üftem eğe başladı. ti>inde m üstakil b ir dershane* açdl; bu satır*
Maestro çubuğu ile m em leketim izin sı larm yazıldığı 1950 yılı Kasım Aymda bu
nırları dışında» A vrupa’da orkestralar idare dershânesT dört yıldanberi faaliyetde bulunu
Cemal Reşid Rey, Necati'nin dudakla yordu, ve N ecati B asara talebelerine umumî
rındaki kiraz ağacından dağılsın nağmelerde müzik ve müzik k ültü r dersleri veriyor,
öylesine rlksUk b ir âleme sürükleniverdi kİ gençleri radyolarımıza alınacak elemanlar
Tukadliya İstanbul Radyosunda muşta* için açılan im tihanlara hazırlıyordu.
ûroup/merakediyorum
B A Ş A & A N (M F ö b ij - W 4 - İSTANBUL
hZgroup/merakediyorum
BAŞDAN Ç IK M A K — 2178 — İSTANBUL
http://groups.google.cor
B A SH A LtrE
ASsacLOPM aai — *17 9 —
BAŞ DtLStZ — <B-: Dilsiz, saray dilsiz- la n . satın aldıktan mücevherlerden, zikıy-
ÜfO- met eşyadan verm elerdir; va bilakis, kendi
N BAŞ EFENDİ — Tamim atdan evvelki keselerinden yapU rtarak hazîneye layık bul
Revirde, Osmanlı İm paratorlarının İstanbul* dukları şeyleri de, vârislerine değil, hazîne
di dâirat ikametgâhları o Un ve devlet kütü- ye bırakmışlardır. *
judde Ttsmi adı Sarayı Cedidi Amire olan Baş efendiler ve diğer hazîne yazıcüarı
Topkapusu Sarayrom Ebdem nu Hümâyun efendiler, asırlar boyunca istisnâsıı iffet ve
Kşküatıûda Hazîne koğuşunun zülüflü ağa- nârous timsâli insanlar olm uşlardır.
j^rmdaft, saraydaki hizmet kıdemi gözetilme* D ura d ura nefâsetini ve dolayın ile kıy*
den. liyakat ve ehliyetleri dolayısı ile tâyin m etini kaybetm iş bazı eşyanın büsbütün te
edilen dört hazine kâtibinden biri, ve bu lef olmaması için, hazînedeki kaydinin ibtâli
fejtiblerin âmiri, baş»; diğer üç kâtîbde «ikiu- ile satılıp nakda tahvili icab ettiğinde, bun*
el Efendi, Üçüncü Efendi; Dördüncü E fen ların kayıddan silinm esi defterini de Başe-
di* unvan]arını taşırdı. fendi tanzim ed er ve pâdişâhın tasdikine arz
Hazine Bas yazıcısı da denilen Başefen- e d erd i
di, koğuş arkadaşı zülüflü ağalardan diğer BiM: R E. Koçu» Tûpkapusu Sarayı
üç yazıcı, kâtib île beraber «Hazîne Hassa» BAŞESKİ — Y eniçeri Asker Ocağı un
yâhud «İç Hazine* denilen, ve içi bahâ biçil vanlarından, b ir Yeniçeri ortasının en kı
mez antika târihi eşya, pek kıym etli hâtıralar dem li n eferi; o rtaların da nüfuz ve itibarları
ve mücevherat ile dolu bulunan, ve zam anı çok üstündü. İstanbul şehrinin âsâyiş ve in
mızda Topkapusu Sarayı Müzesinde teşhir zibatı İçin şehrin m uhtelif yerlerinde kurul
edile» Hazînenin defterlerini tu ta rd ı; biri m uş Y eniçeri K ollukları (K arakolları) za
glreo eşyaya, diğeri çıkan eşyaya mahsus iki b itle ri olan B aşkarakollukcular dâima bir
defter olub bunlara kaydedilmeden hâzineye başeskTden tâyin e d ilird i
hiç bir şey giremez» ve asla çıkam azdı. Def Y erinde ve « â b ın d a o rta bayrağım , o rta
terlere kayd edilen en hurda teferruatına ka nişanını (alâm eti farikasını) da bsşeski ta
dar tarif edilerek yazılırdı, tebdili, tağyiri şırdı.
imkânsızdı. Başeski olm uş olm ak, yükselm e yolunda
Devletin ve memleketin kayıdsız şartsız b ir Y eniçeri neferinin ilk hedefi idi. Başeski
mutlak sâhıbi olan Pâdişâh kullanm ak İçin olduktan sonra, eğer yaşı oturaklığa (emek
hazîneden almak istediği b ir şeyi, defterdeki liliğe) yaklaşm ış ise, tek arzusu İstanbul'un
kaydı aynen yazılmış b ir senedi im zalam adık canlı, hareketli, ay ak takım ı, b ekâr uşağının
ça alamazdı. Bir pâdişâh tahtdan indirildiği kalabalık olduğu b ir sem tinde, olmazsa, mu
zaman, katkısında evvelâ, ellerinde senedler- hafazası kendi ortasına verilm iş olan sem tde
le, kendisindeki hazine eşyasını isteyen Baş b ir kahvehâne açm ak olurdu.
efendi ile Hazîne koğuşun en büyük âm iri Y eniçeri Ocağının ve yeniçerilerin kaldı
olan Giyİmbaşı Ağayı görürdü. Padişah öl rıldığı târihe k adar Istanbulda «Başeskinin
düğü zaman ise, nâşi heaüz döşeğinde iken Kahvesi» diye anılan yüzlerce kahvehâne
ayni adam lar gelir, yakuı bemdeganından vardı.
senedli hazine eşya&mı İsterlerdi; Ölüm telaşı BAŞESKİ — Tanzim atdan evvelki İs
arasında pâdişâh tinım ptindA } herine malı- tanbul Sarayı teşkilâtında, Bâbüssaade'oİn
om çalınmasına asla im kânı bırakılmazdı. m uhafızı olan A kağalardan ( = Beyaz ırklar
Ehemmiyetle kaydetm ek lâzımd ır ki, İs dan hadım ağalar) b ir zâbitin unvanı <B.:
tanbul'un fethinden Türkiyede Cum huriyetin Ak ağalar; Bâbüssaade).
ilanına kadar İstanbul taM m a oturm uş otuz G alata Sarayı Kışla . O kulunun koğuş
Osmanlı pâdişâhı arasında hâzine m alına zâbitlerinden biri de bu unvanı taşırdı ( E :
d uzatmış, hâzine eşyasını zâyi etm iş G alata Sarayı),
^ Sİnıâ yoktur. Padişahlar faynat ve meç- BAŞ GOZ ETMAK — H alk ağzı deyim :
rcblerine göre gözde nig&rlanna» mah- evlendirmek.
bublarına verdikleri şâhâne hediyeleri, dâi* BAŞ H A LİFE — Tanzim attan evvelki
^ kendi p&dijahlık tah™"*»™*— yaptırdık* devirde, askeri teşkilât da dahil, devlet ka-
a/group/merakediyorum
KUŞHANELER — 2180 — İSTANBUL
pusundaki büliln kâtiblere «halife»; büro, silirdi. Bu sekiz yerde kesilen hayvanların
dâire karşılığı kullanılan «kalem»lerin en li başlarının başhaneîere gbnderilmeylp gizlice
yakatli kâtibi de «Baçhalifej unvanım taşır esnafa ve halka Batıldıgı olurdu; aradan
dı; mülki idare vo onâliye kalemlerindeki mütevâSBit bashâneci kalkdığı için daha es
faa^halifcler rtlus sahibi idiler; yâni memu naf ve halk bu hacları daha ucuza alırdı, fa'
riyetleri kaydi hayat şartı ile verilmiş olur kat başh&neierdo olduğu kadar itinâlJ l?miz-
du; âmlrîcri tarafından, vazifenin suistimal lenemezdi. Bnşhânecller de Ayasofya Vakfına
etmedikçe aail odilemez, kendisi istemedikçe mühim bir ücret ödedikleri için ımları/ı alıcı
veya bunaklık gelmezse emekliye de ayrıla vc satıcı haklarına da tecâvüz edilmiş olur*
mazdı. du. Hicrî 967 (milâdî 156U) tarihli bir fer
Askeı'i kalemlerde ise azilleri o asker man bu ba^hâneier nizamının dikkatle taki
ocağının ağasının elinde idi; ağalar da başha- bini bildirmektedir.
lİIelik için hatır, gönül veya akraba kayır BAŞ H A SEK İ — (B.: Haseki)
dıklarından, yalnız emirlerine yapmayan de BAŞHOCA SOKACI _ Fâtihde Şeyh-
ğerli bir başiıaliTeyi azil edib yerine kendi resmİ mahallesinde Fevzipaşa caddesi ile Dâ-
adamlarım tâyin ederler, bu yüzden de tiirlü rüşşefaka caddesi arasında uzanır; Fevzlpa-
yoJiuziu^ara, suıslımallere yol açdikdan şa caddesi tarafından gelindiğine göre Yedi-
başka, bîışhaiifcnin ehliyetsizliğinden kale em irîer sokağı, Hafızpaşa sokağı ve Fatih
min bütün işleri aksardı. Eski teşkilâtın son caddesi ile birer dürt yol ağ£l yaparak kesi
zamanlarında nihayet onlara da rtius verildi. şir, sağ kolda Boyac-ıkapıısu sokağı, sol kol*
Tanzimatüan sonra B aşhalifeîer «mü da da Müstakimzâde ve Musannif sokakları
meyyiz» veya «baş kâLib» unvanlarını aldı ile birer kavuşağı vardır. İki arab.a geçecek
lar. genişlikde olup 1960 Eylülünde beton dökül*
Bibi.; m . Z. Fakalın, osmanlı TarlU Deyim mekde idi. Fevzipaşa caddesinden F âtih cad
r t Terimleri. desine k a d a r d ik y e k u şd u r; F âtih caddesi ile
BAŞIlAN KIjER — Salhanede kesilen sı M ustakirazâde sokağı arasındaki parçası da
ğır ve koyun başlarının toplanup tem izlen düzlüktedir. M üstakim zâde sokağı k a v la
diği yerlere verilm iş isim dir; zam anım ızda ğında b ir k avis y a p arak sağa kıv rılır ve gaa
mevcud olmayan v e ne zam an k aldırıldıkla y e t t-atli b ir m eyil ile D arüşşefaka caddesine
rını tesbit edemediğimiz b ir m üessesedir; ha in e r; O ârüşşefaka caddesinin öbür kenarın
len sığır ve koyun başlan satıldıkları sak at da, bu sokağın devam ı olan yol Otlukcu yoku
çı dükkânlarının ay rı b ir bölüm ünde yüzü şu adaıU alır.
lüp iemizlenrocktedir. Başhoca sokağının üzerinde üçer dörder
Resmi vesikalarda ki kayıdlordan eski k a tlı beton ev ler hâli v ak ti yerinde aile mes
başhanelerin büyük ve roahzenim&i y e rle r kenleridir. Bu binaların a ltında iki tuhafiye
olmaaı gerektiğioi tahm in ediyoruz, k i fistan- mağazası, üç kunduracı, b ir döşemeci, bir
buldaki başhânelerin hepei A yasofya rn m ii elektrikçi, b ir terzi, b ir kasab, b ir bakkal, bir
vakıflarından y erler İdi, Salh&nede baş satr gazocağı tam ircisi dükkânı v ardır; iki doktor
m ak şiddetle yasak edilmiş, baslar «uttiafca m uayenehanesi bulunm aktadır, Cankorur
başh&nelere gönderilir ve orada çırak adı a l tıb b i m üstahzarat lab oratuarı da bu sokakta*
tında usta am ele tarafından dikk a te yüzülüp d ır; târihi b ir sanat eseri olarak da Arabkirli
temizlenir, bağcı esnafı ile sakatcalara tem iz M üderris Yusuf E fendi çeşmesi bulunm akta
lenmiş satılırdı ( R : Basçı esnafı). Buşhânc d ır ki cebhesi m erm er kaplı, m erm er sütun-
lerde acemi çırak kullanılm ası d a yasak Mi lu , kitâbeli v e iki yanında b ire r m ihrabeık
Başh&neler Ayasofya V akıfları idaresin bulunan b u çeşmeyi îbrahim Hilmi Tanışık
den k ira ile tutulup işletilirdi. «İstanbul çeşmeleri s adındaki eserinin birin
Büyük m irî salhaneden başka Silivri ko ci cildinde m âm ur ve ak ar çeşme olarak gös
puşunda, Yenikapuda ve Yenibağçede vakıf te rm iştir; 1960 da susuz; teknesi de taşla d«-
dükkânlarda üç salhane daba vardı, aynca hı idi.
şehrin kesif yahudi nüfusunun bulunduğu B u Başhoca sokağı, Fevzipaşa ve Dârüj-
yerlerde de beş dükkânda sığır ve koyun ke şefeka caddeleri arasında, hemen yanı bayın-
http://groups.google.co
:.<5PEDfc! BAŞI B A Ö U
— lig ! —
n/group/merakediyorum
BA$f Bozltc — 2182 — İSTANBUL
«T am am a ltm ış sene T oph âne gibj y e r B alk an H arb inin G önüllü T ab urları, birinci
d e k a h v eh â n e islettim , ç ıra k la rı kaşı gözü C ihan H a rb in in M evlevi A layı, vc MüU Mü
y erind e, d i ayağı dü zgün seçtim , k a h v e h a cadelen in ilk y ılla rın d ak i D em irci Mehmed
nem kabadayı, bıçkın, k ü lh an b ey i ve e t i n i , E fe, Y örük Alı W e, Ç erkeş E dhem , Topal Os
h a şa ra t ite k epenk ta h ta la rın ı k a ld ırır iken m an Ağa gibi «Tgerdelcrin topladıkları Milli
do lard ı, S elim nâm ım la b ir luz uşağ ı m üa- Ç e tele rd ir k i T ü rk iy e D uyük M illet MecİJ»ı
tesnâ. çıra k la rım ın cüm lesi başı b a ğ lı çıkrtı, O rdu su k u ru ld u k d a n so n ra dağılm ışlar, yal
em rim den d ışarı a y ak a tm a d ıla r, arnm a u n u t nız O sm an A ğanın başı b o zuk ları Gazı Mus
m am ak g erek, a t sâh ib in e gore edinir» (A lî ta fa K em al P aşan ın m uh afız alay ı o larak Ka
Ç am iç A ga. N o t). ra d e n iz y alısı h a lk ın ın m ahalli kıyafetleri
BA ŞIB O ZV K — H alk a ğzı arg o . 1 1 ; a s oJan k a ra z ıb k a la n v e k a ra başlıkları ile m u.'
k e r olm ayan, s iv il; kelim ede, k u lla n d ış y e ri hafeza edilm işdi. Y uk arıda ad ı geçen serger
n e göre sivile k a rşı b ir te z y if m ânası d a v a r d e le rd e n D em irci M ehm ed E fe ile Yörük Ali
d ır: m isâl: E fe n in isim le ri târih im ize m illi kahram an
__ Kızın gözü askerde, form a ile k a sa tu la r o la ra k yazılm ış, Ç erkeş E dhem ise dağıl
r a kıb çda, isterse çavu ş olsun v a rırım - d iy o r, m a em rin e isyan ed erek m üstevli düşman
beyzade paşazade d e olsa, p e ri p â d işâ h ın ın s a fla rın a geçm iş, kend isin i ve çetesini vatan
oğlundan güzel d e olsa başıbozuğa varm am ., ih a n e ti ile b ed n am etm iştir. Osman Ağanın
diyor.. K arad en iz u ş ak la rı da, siyasi b ir cinayetin
2 ) : G ay ri m un tazam y ard ım cı a sk w , g ö m ü re ttib i o la n A ğ aların ın tenkilinde ordu
nü llülerd en tevekkül etm iş ta b u rla r, a la y lar. k u v v e ti ile k an lı b ir şekilde dağıtılm ıştır.
T arihim izde g ö rü le n son başıbozuk a sk e rle r O rdum uzda ilk başıbozuk birlikleri, Tan-
http://groups.google.coj
— 2H 3 — BAŞ! BP2UK
p/group/merakediyorum
fiA $ i BOZUK SOKAĞI — 2184 — İs t a n b u l
-- —
/group/merakediyorum
BAŞİ&Ü70K KÖYÜ — 2IAK — İSTANBUL
aıultfftMi; Ereûküyündefl Pendiğe kadar en Aguetos'unda Koylu ile işçi Sigortaları ara»
büyük bostan kuyuları Özerindeki doiabîan a n d a m ünazaa mevzuu idi.
ya Jwj Dolabej Mehmed Afta, yahud Çelil Us Koyun elektriği yoktur; 1^55 - 1057 ara-
ta yapm ışlardır. Sağmalcıların bağında da » n d a yapılan bir keşlide köye elektrik hat*
Em in Öztürk. Sabri Güller. AU Erbil (İnek- tm ın çekilebilm esi için 187,000 liralık, bir
ci) ve Halil Yılma* vardır. m asraf gösterilm iştir; köyün bu parayı vere
Seç s m /lı bJr İîk okulu v ard ır; fakat bilmesi İmkân dışındadır: İstanbul Belediyeci
bir tek odadan IM ret ve bir ögretm enlidir; hududu dışında kaldığı için elektrik mesele-,
bir oda içinde ve bir Öğretmen Ue beş sınıflı si ile ille r Bankasın m alâkadar olması gere*
ilk okul. Demokrat Partinin m aarif sahasın kir.
da icad ettiği gülünç garab ettir; buna ken H ekim i, ebesi y o k tu r; ölüm tehlikesi'
di kendini aldatm ak denilemez, m illeti ce- gösteren, acil tıbbi m üdahale isleyen vakV
hâletden kurtarm a, hiç olmazsa ilk tahsil ka la r karşısında dahi, insanlık adına müracaat
demelinde irfan nurunu yazm ayı hokkabaz* edildiği zam an dahi, köylü, hem en yani ba
lıkie köstekleme, b jr büyük v atan ihanetidir. şındaki koca h astah ânen in tap u ların ı yCrıi-
Bu kötü şart altında Başıbuyük köyü ilk oku ne kapalı b ulm u ştur.
lunda 60 çocuk okum akda idî, 1950 - 1060 İk i bakkalı, b ir kahvesi v ardır; koy bü
ders yıLı sonunda 9 mezun v erm iştir- tah si tün ihtiyaçlarını, başda ekm ek, et, Kilçükva*
line devam etmek isteyen köy çocukları K ar İt ve M altepe ç arşılarından tem in eder.
tal yahud «Kadıköy orta oku lların a g id er; Cam ii S erask er R iza Paşanın hayır ese*
1960 yılında orta okula devam eden 10 çocuk v a rd ır; rid ir IB.; B ap
bu çocukların, her gün, sabah ve akşam en azdan on büyük köyü Ca
beş kilometre y o l yürüyerek, sonra da tire n le m ek m ii).
t e b e gidip gelmesi; hele kış günlerinde, yağm urda, BİM ; r e k ve
karda, karaalıkda en hafif hüküm ile hazindir. Mehmed Koçu.
Vaktiyle koy sandığının senelik 20.000 lira tu Gezi notu <1940
tan b ir geliri varm ış; bu gelirin b ü y ü k b îr kısm ını Agurti»).
tejld l eden taç ocakları 1960 yılın da m u a tta l idi. v e
BAŞI BÜYÜK
köyün tek gelir kaynağı Çiğdem Suyu kalm ış bu lu
nuyordu. KOVÜ CAMİİ
—Küçükyalı s i
Güzel b ir su olan Çiğdem Suyu köyün içindedir;
kasında Bajıbfi-
günde yazın 18 ton, kışın 25 ton su v e rir; 1955 y ı
yük köyünde,
lında on yıl süreli b ir mu
kavele ve senelik 5500 li köyün güney
ra bedel ile işletmesi N uri
Yalçun ve Hilmi Palabı
yık adınla iki ortak m üte
ahhide verilm edir; hazî
nesinde su seviyesi 70 san
time indiği takdirde mü
teahhidin su alamayacağı
da mukavele şartîarm dan-
dır.
Yine köy gelirlerinden
Keçibatağı Suyu İşçi Si
gortaları tarafından sene
vi 1500 lira bedelle hasta-
haneye alınmış, fakat bu
para bir „ l «denmi,. BOtv R,,ü.H *k KSru Can,.,
ra verilmemiştir; 1960 y.L fKM|m. Bü|r|u| 9m)
http://groups.google.coir
^ y s a a o F g D te ı — 3^7 »A SIN A ÇIKABMAK
amamda hir tepecik s ' ^u'icdir. H icri 13- i kilere him âyt Kanadı altmd* yahud baht
(Jdilidl 1ÖÛ3) de . ı R iM [>- v:--ru ile uU ınlarıîı hakiki kıym etler karcı
^anin h .^ ır « '- r l n*:-.; y.-.jnlmrûii sındaki nahvet v t gururunu ifâde yolunda
10: RÛM P*J*, Serasker; ilm en. G vneral kullan ılır; ım*wlief:
Suf*yy*); ke**n* taşdan^ kıiçiık v>- levkst — Kim bu ba^ı göğe de&m züppe?
ani bir cam idir; ustu dışardan b ir tek™ — (-'ulanın üb’ :iu un oğlu, bizim
kubbe ile kapatılm ış içerden duz ta h ta t* 4n. * .
vâflü plup hususiyeti binayc nîsbcüe plçu- MArifi'i ftlmayuutlı bir kik tir r j ftûhl
sui büyük alan ve m inareden ziyâde saat ku fiahl Uf b&şı b tr jrlur t&bUiUı
letme benzeyen, gövde kısm ı arab tarzına ttöhl
takJid ile kesm e taşdan d ö rt köşe inşa edil B*V irlqdf rlf'al ||c hcf donun
miş, ve şerefesi ayni çatı atım da ve yin« Kak budur kim kati alçaklar var «frdiınufl
taş merdivenle çıkılır im am ına megrûta NrvtPt
/evkaani bir odası v a rd ır; 1960 yılı A ğus BAŞI HAVADA _ Halk ağzı deyim,
tosunda bu oda köy sandığından tâm ir edil- m ağrur; m isâl; başı havada ammâ kafan
mekde idi. kalın ve ayağı y erde yalın, hasır Üstünde
BAŞI D l'M A N L I — H alk ağzı deyim, y atu b pâdişâh rüyası görür.,» (Alaca ha*
âşık, vurdun, sevdâzede. roamlı Rcşİd Efendi H c 2eliyâtı),
Bana bcnslyor qu dAgın bnqı M ahalle kahvesinde dedi kodu:
X* zaman bakılsa dumanlıdır!.. — K ızın başı havada, başı bozuk iste
M u allim Naci mem, ille zâbit olacak diyor, hem de paşa-
Batı dumanlı yârin lığı yakın olacak diyor, babam yerinde de
V a tru üatiim1 fonül olsa v arırım diyor...
K rn d l s ln r bülbülü B A Ş IN A B I Y K I 'K (B U Y U R l'K ) —Halk
Sevdiği U r g önce f iil ağzı deyim, emir, kumanda altında bu
Ali Çamlç lunm ayan; dilediğini yapma hürriyetine
SJarhoş yerine de k u lla n ılır; kıskançlık sâhib olan; em ir ve kumanda altında bulun
yüzünden arkad aşını v u ra n b ir genç k a ra muş olsa da, sonunda başına gelecek saran
kolda ifâde v e rir; •... başım dum anlıydı göze alup dilediği gibi hareket eden; bilhassa
ağabey, ne yaptığım ı bilm iyorum .^ », gençler hakkında, ulu baskısı, nezâreti altın
BAŞI GÖĞE ER M EK — H alk ağzı de da bulunmayan; aklına geleni yapan; misal
yim* müfsidin. m unafıkuı fesad v e nifakda ler;
muvaffak olm ası; m isaller: — Zemâne gençleri, ana baba dinledikle*
Işden ç ıkanları hadem e ta p u c u yolda- r: yok, Hepsi başına buyruk.
tına: — Başın göğe ersin!.. «... E tv ârı serbest, cundabaz çâlâk» bi
Bu deyim de b ir istih faf ve h a ttâ lezyil perv a b l bâk, sinesi üryan, yalın ayak dalta
mânâsı da gizlidir; bazan soru sigasa ile bu ban, gemi uşağı kaltaban efendi babacığım
® ilâ daha açık ttâde ed ilir: dedi anam ur ipliğini pazarda saldım, Gedik-
— Beni kovdular, senin başın göğe m i paşa Hamam ı külhanında yatdını, alında ârii
e re c e k ? hâyâ dam arını çatlatup şeytana hendek a t
Wl tftııara nüfsidl nrmm&m lattım başım a buyuruk bekâr ufağıyız...»
®o?dö yere i t a w rl kervanı M dikat fAlacaharnamlı Reşid Efendi ruznâmesi).
K ânl YAni kaldAıb bsvıu buyruk
A y n î d e y im , h e r ş e y e h a s e d e d ic in in , Afikı ıtrv Mlsrıtı kvm k
b a ş k a la rın ın a k ı n t ı v e f e l â k e ti k a rş ıs ın d a (Bcrbrnıaınrl slhttj
?Q)ı b a le tin i ifâ d e d e k u t la n ı lı r : B A Ş IM ÇIK ARM A K. ÇIK M A K — 1) :
—* K a n k u s u y o ru m , k ız ılc ık y e d im d i- H alk ağzı deyim, yüz vermek, şım artm ak;
y ttu n j, ç e k tiğ im s ık ı n t ıy ı b ils e b e r t t i n baş* yüz bulup şımarmak, şımarıklık eseri saygı
^ f i e e re c e k .. sızlık; 2 ): h&neberdtuj külhâm ler argosunda
Y in e b u d e y im , lâ y ık o lm a d ık la r ı m e v müstehcen deyim.
It t a r m i r 7P f t r n k g d i y f l f f u n v
BASINA EKŞİMEK — 2188 — İSTANfctJL
BAŞINA K K ŞİM JJt — Halk ve küJhâni melek misâli güzel masûme kızını alıyorlar,
Ağzı argo deyim; üstünde yük olup kalm ak; d avetliler fjsıldaşir:
misal: — Oğîanın başını nâre yakdılar
B ir hâneberduş konuşur: — Kışın, gece yahud:
açjkda donup geberecek, benim ine getirdim , — Zavallı kt2... baş nâre yandı...
tam altı ay oldu be, başımda ekşidi. • Gazetede kıskançlık yüzünden içlenmiş
* — Abı, haslayım (parasızım, zilim bir einâyet vûk'aaı okunur, bir delikanlı tut*
(açım), toka et (para v er), yoksa ekşirim kurnı olduğu b ar kızını öldürdükten sonra
başında. in tih a r etm iş:
BAŞINA GKÇİRMKK — H alk ağzı d e — H ep yandık kardeşim ama, o da ken<
yim ; hasmının, düşmanın, kızdığı kimsenin di başını kendi yakdı n âre... kahbenin peşini
bulunduğu yeri allak bullak etm ek ; sahibine b ıra k diye o k a d ar n asihat ettik, dinledi mi?,
kızdığı yeri, eşyayı kırıp, yıkılıp ta h rib e t * Sabık İstan b u l Valisi F. K, Gokay bu
mek; her hangi b ir şeyi bîrinin başına v u r ansiklopedinin m üdevvin ve müellifi E,
mak; m isâller: K oçu ile k o n u şu r; bedbin ve kızgın:
T o phânede sab ah çı k a h v e h a n e sin d e n ko- — İm ar işi ile M enderes a rtık bizzat mes-
ğ u lm u ş h â n e b e rd u ş a ğ z ın d a n : — A n a m a v ra - bııl olacak
tım olsun m o ru ğ u n k a h v e sin i b a ş ın a g e ç ir K oçu h ü z ü n ve elem içinde: - İstanbul1
m ezsem . un başı n â re y an d ı desenize, efendim
Mahalle kahvesinde kopuk teh d id i; — BA ŞIN A TA Ş, BA ŞIN A TOPRAK —
Kız kardeşim in adını ağzına alan ın evini ba* H alk ağzı deyim , becl d u a ; «ÖIesicet gebere-
şına geçiririm.. İmammış, hocaym ış, beym iş, sice» y e rin e k u lla n ılır; m isâl:
paşaymış vız gelir bana... — H a y ırsız d aym ne âlem de?
Yeniçeriliğin son y ılların d a b ir kabada — B aşm a to p rak , dom uz gibi, Azrâilin
yının tasviri yolunda: gözü kör, g ider elin tâze, gül gibi evladlarını
A ld a n d ıla r a n ı n y clm ty y a ş ın a a lır d a b u habisi o rta d a n kaldırmaz.
P a m u k gibi s a k a l b ıy ık k a ş ı n a B A ŞIN D A K A BA K PATLAM AK, PAT
Çckııp t a g l ı p a ta s ın ı d a lı n c a LA TM A K — H a lk ağzı dey im ; Cezâ görmek;
Kolluk ffeçdi ç o rb a c ın ın b a ş ın a ay n i suçd an cezâ görm esi lâzım b ir kaç kişi
G a la ta lı H üsey in A ğ a , P e re m e c i Z e h ir a ra sın d a birisin cezalandırılıp öbürlerinin,
M e h m e d D e s ta n ı) k u rtu lm a s ı; bu deyim de «m asum olarak ce
BAŞI NARE YARMAK, BAŞ N Â EK zâ görme» anlam ı d a gizlidir; misâl;
YANMAK — Eski halk ağzı deyim lerden, K a h v ed e b ir h adem e a n la tır: — Müdür
«başı ateşe yakm ak*, «baş ateşe yanm ak»; k a p u cu n u n bizim H aşan a kızmış, gittim, ço
bilerek, bilmeyerek sonu belâlı tehlikeli, fe cuğun k ab ahatsiz olduğunu anladım , kabak
lâketli ve h a ttâ ölümlü b ir işe girm ek, so ben im başım da patlad ı, H aşan kaldı, h er işe
kulmak, sürüklenm ek. b u rn u n u sokuyor m uşum diye beni attılar...
M isâller; B A ŞIN D A K A V A K Y ELİ ESMEK —
Yalın ayaklır üstübaşı dökük bir tüysüz H a lk ağzı deyim, h ava ve heves yolunda uça
oğlan polis karakolunda ifâde v erir; rılık, h aşarılık ; b ir gencin ciddi olmayan
Ben hırsız değilim,, beş kâğıt verd i şeylerle meşgul olup kıym etli zamanını hiçe
ler, burda dur, bekçi göründü m ü uzakdau h arcam ası; m isâller:
ıslık çal, bizim şu evde b ir k a n dalgamız v ar Baba haylaz oğlundan şikâyetçidir: —
dediler., üç kişi idi, birini tanımam, başımı Oğlum., yaşın otuz, başında hâli kavak yeli
nâre yakdılar ... eser, b altay a sap ol yâhuî.
• Bir nikâh m em urluğunda, gelin zengin — Ben ona nasihat ederim, onun başın*
kızı, son derece çirkin, güvey istikbâli parlak da kavak yeli eserî...
bir meslek sâhibi, fakat hâlen fakir ve son Şiir dilimize de güzel terennüm lerle mal
derecede güzel; yahut aksi, zenginin şimarık, edilm iştir; şair b ir nevcivana âşık olur, illi-
küstah, kaba, cahil ojrluna fakir b ir ailenin ta t görür, b u n a evvelâ sevgiyi ciddi bir an-
http://groups.google.conn
tSgfltLQP«Ptgİ — 2189 — BAŞENl M E Y D A N A K O Y M A K
j^yış sui eder, halbuki karşısındaki ne yap* hâbında m ıhm an edlldikrie söz bitm ez ve ilti-
dışının ferkfiKte değildir, birden, âşıJondan fatdan anlam az palaz ajkbflilık ideyim diyüb
^ ç e v i r ir : belisin a ra r, gancuk eşşekden başlayub fin
jw &ikf rorylinl f o rd ü k d r m e r h v n p t «an d m ı girdek, bıngıldak, yağ tulum u, asm a kabağı,
tfrfrf büiıadıi o se rv in k a v a k yeli v a r Imi^L. s a n ineğin memesi* hanı bu A m âdın ninesi
Pfrlf* deyüb m uhabbetin başını gözünü yarar, b ir
Bu da Sâ bitin b ir İstanbul sem ti ite ci de yerde taklidin dahî yapub kuzu gibi mele
naslı beytidir; yince hanım efendim izde taham m ül kal m a-
jttfb od « I » K a r s k sey ri z e v k in e m e ftu n yub şark deyü düşüb bayılır, k âhya kadın ve
KxT»k j d l e ser »1 s e rv k a d d ln b o ş u tıU » kalfa la r oğlanı k arg a tu lu m b a don paça ha
.A faldaki k it'a E nd erun lu Fâzıl B eyin rem den ta rd ile dolab kapusundan ata rla r,
Tâze&dao lakablı b ir köçek oğlana ağ ır te h velâkin oğlan gabi, h anım d ah i desti nazeni
zilidir: n in ol şehbazın girib ân ınd an çekm iş değildir,
Ne çîçi'Jidir b ilü râ z T â t r C d a n dahi harem e kab ulünd e b aş göz yarm am ak
çok fili* «çliulıliir â n a r lh a n için K arg ılı M andacıköseoğtu B üvelek Ah-
Koro a jp u a b u la n d ırm a m k a n m edin şeh ir oğlanı önünde tâ lim i başlam ış-
İ |l r M ^ın d a knvsık yeU eri v a r» dır» (H ezeliyâtı R eşid E fen d i).
Bu kıt'a da b ir destanda b ir Jıalk şâirinin — D âvayı m u h ak k ak kazandın..
kendi hat terceraesinm başlangıcıdır; — N e m ünâsebet, senin D eli O rh an son
GaUt&da kahvecinin oğlayum celsede başını gözünü y a rd ı, b erbad e tti, hı-
Yaş Onbrş samur saç fidan boyluyum rakdi-
Akrihiın İçinde bir içim suyum
n A ŞIN I KA ŞIY A CA K V A K Tİ (H A L İ)
EsdJ bîr giitl toaşda kavak yellcrt
OLM AMAK — H a lk ağzı deyim .
fGalalıtİJ HüM-yin Afa, D&sJtânı Serrncam).
M isâl: «Zavallı ta z e... h asta baba, y ata-
Yine o halk şâiri son Y eniçerilerden lak am a, koca, beş çocuk, çam aşırları, boğaz*
Celladçeşmeli diye m eşhur azılı b ir to p u ğ u n la n , süpUrge, m u tab ık , üsteH k çarşı pazar,
portresini çizerken ayni deyim i k u lla n ıy o r: başın: kaşıyacak h âli yok..
Zeberdrat dttâver Celladçcgmell
BA ŞIN K IÇD A N H A B K R t YOK —
Hail vahşet iim In u n güzeli
H alk ağzı deyim , «K ıçın başdan h ab eri yok»
Şfchln bnş üstünde durmayutı cw r
«jeklir.de de söylenir, hususi. resm i b ir işrie,
Deli poyraz İle bir kavak yeli
b ir b üroda m u tlak düzensizlik, anarşi.
<(*alata)ı Hüseyin A&4: Osman Bey Destanı)
B A ŞIN I K O LTUĞUNUN A LT IN AL
BAŞINI BAĞLAMAK — H a lk ağzı d e
MAK — H alk ağzı dey im i; taham m ü l tü
yim, nikahlam ak, ev len d irm ek ; «Yüzü gözü
kenip h e r tehlikey i, h a ttâ ölüm ü göze alm ak,
açılmadan oğlanın başını bağlam alı».
m isâl: «... h ay ır babacığım , yapdığım ız: k ü
BAŞINI D İL ED İĞ İ TAŞAVUKSUN —
çüm sem eye hakkınız yok, y irm i a ltı N isan
Halk ağzı deyim ; kırık kalbim çok yakın b ir
sevgiliye inkisar hitabı; «arlık benden, m ad da biz g ençler B ayazıd m eydanına başım ızı
di manevi hiçbir şey beklem esin» m anâsın koltuğum uz a ltın a a lu p gittik..».
da. B aş y erin e bazan «kelle» de denilir. Tan-
BAŞINI G ftZ tN Ü YAKMAK — 1 ) : İki z im ald sn evvelki devirde, d ev let e rk ân ı aley
kelimeyi b ir araya getirem ez dil bilm ezin hinde konuşm anın, sorgusuz, mahkememiz
halibliktaslaraaM; kaba köylü ağzı ile yersiz ölüm e varabileceğini ih ta r yolunda «adam ın
tokat dakunakll, bilm eyen m ütecaviz sözler başını koltuğunun a ltına veri v erirler!.» di
*fyleme; 2)• îşd e beceriksizlik, alacak işi ye b ir deyim vardı.
kfirbad etme» BABINI M EYDANA KOYMAK - H alk
Bağçıvariın yamağı A llahın hödüğü ağzı deyim ; hayatım , nefsini Ölüm tehlikesi
ammâ. al yanağında ayva tüyü, kaşı gözü y e ne atm ak, m uvaffak olunam adığı takd irde
rinde parlak» nütnâyigli el ayak3çâlâk, b i per- sonu m uhakkak ölüm veya ölüm cezan olan
^ W h â k , n a z e n in h a n ım e f e n d im iz in c â m e - teşebbüs, ih tilallere girm ek katılm ak.
^group/merakediyorum
b a ş in in r r to ı y em b k İSTANBUL
http://groups.google.corr
. ^ v s a a o p E P is t — 2191 — BAŞLADIN
sağındı dört, solunda üç kabir vardır; kltâ- Bir Osmanlı pâdişâhı, sarayının hare
b«$jndekı kayde fiöre b u savat Bfıhsrâd&n minde, bakire olmak şartı ile câriye kızlar
geierek Fâtih Sultan Mehmed’ls berâber İs dan dilediğini yalanına alup istifraş edebi'
tanbul çenginde ve fethinde bulunm uşlardır, lirdi; bu yolda tek engel câriye kızın bu İs*
isimleri Seyyid AbdurraJıim, Seyyid Abdür- tifrâşa rızâsı idi, muvafakat etmediği takdir*
iahman, Seyyid A bdürgafur, Seyyid Hamza, dİ, cebir, asla kullanılmazdı, kızın mücevher
Seyyid Ukayl (7 ), Seyyid Cafer. Seyyid Ab- le iknâı, zifaf tçia hasırlanm ası, ve bir harem
dulazudir. Yaşlıca kim seler, bun lar arasında ananesine göre pâdişâhın yatak odasına ko
da bilhassa kadınlar bu makam önünde bir nulm ası valide sultanlar, yoksa, pâdişâhın
fatiha okumadan geçem ezler kız kardeşleri olan sultanlar ile Hazinedar
H akkı G ö k türk U sta unvanım taşıyan Haremin nüfuzlu bir
ISA# İŞARETLERİ « flp k ın h k d a) ~ mamuresinin vâzifelerlndendj (B.; Vâitde
lB.: Çapkınlık, çapkınlık işârel ve tım arları; S ultan; H azinedar Usta)* Bir bakire kîz, pâ
îşm arj. dişâh m koyn unda yattığı gecenin sabahı, Tan-
BAŞKA — F. DevellioğUı «Türk Argosu* zim atdan evvelki devirde sâdece kadın unva
adlı esmrinde «Çingene» karşılığı olarak gös nım alırdı (B.: H arem i H üm âyun), Tanzi*
teriyor ve: «Başka dîye çingeneye derler» m aldan sonra da bekâretlerinin gittiği gece
misâlini veriyor. nin sabahından itibaren «ikbâl» unvanım
Sayın dilcinin verdiği misâl bir klişe de ala geldiler, ikballerin en kıdemlisi de «Baş
yimdir, şoyleki: Ayak takım ı arasındaki mü> ikbal» oldu (B-: İk b al; Başikbal).
nakaşelerde, haklı otan bu kelim eyi ağzından B ir «kadın» ın veya «ikbaUin* bu günkü
kaçinr ise, faraza: «••• sen ters anlıyorsun, tâ b ir ile karşılığı «padişah metresliği» dir.
benim söylemek istediğim başka» derse hak- B âzı O sm anlı hüküm darları için sayılamaya
■r* olan hem en: «Başka diye çingeneye der cak k a d ar çok olan bu m etreslerin nikâhlı
leri*, yâhud «Başka diye senin babana der* zevce olabilm eleri için gebe kalıp çocuk do
leri* diyerek m evhum h a k a ıre t iddiası Ue ğurm aları lâzım dı; çocuk doğunca derhal ni
kaybeldiği m ünâkaşeyi kavgaya döker; yok* kâh yıkılır, kadın veyâ ikbal - yâni metres,
aa «başka», b ir argo kelime olarak h e r zam an haseki su ltan veyâ kadın efendi * yâni zevce-
çingene yerine asla kullanılm az; m esela: olurdu. B urada «kadın» ismi karışdığı için
«başkalar çergi kurm uş», «Başkalar geçiyor», bâzı sözleri tekrarı lüzumlu bulduk; Tanzi*
tbir başka karısına fal baktırdım » denilmez. m aldan evvel m etresin unvân: sâdece «ka-
BAŞ KADIN HFRNDİ — Osmanlı Sara* dm*» zevcenin unvâıu «haseki, haseki sultan»
yı Harem hayatında pâdişâhların nikâh altın dır. Tanzim atdan sonra m etresin unvanı «İk-
daki kadınların ilkine Tanuim atdan sonra bal», zevcenin unvanı da «kadın efendi» ol*
verilmiş unvandır; diğer zevceleri de ikinci, m uştur; saray ıstılahından «haseki sultan»
üçüncü, dördüncü kadın efendi diye an ılırlar unvanı kalkmıştır.
dı; pâdişâhların kadın efendilerinin Tanzl- Eğer padişah arzu ederse, metresini aştrı
matdan evvelki unvanları «Haseki Sultan» severse, bir çocuğa gebe kalmasa da onu ken
îdi, o zaman da bir padişahın İlk nikâhlı sev disine nikâh ile bağlayabilirdi; bu yolda tek
is in e Baf Haseki denilirdi (B .: Haseki Sui* vak’a vardı, Suitan İbrahim, müstefrişelerin-
Un). den Hümâşah kadını, çocuk doğurmadığı hal
Osmanlı Hanedanı ansneslnce Haremi de sırf haseki sultanlığa yükseltmek için ni
Hümâyunda K a d ın E f e n d i (daha eskiden Ha* kâhla almifdı.
^ 1 ) ; yâni n ik â h l ı z e v c e olabilmek için pi* Mühim bir noktadır, yukarıda da kay d
diçfthdan g e b e k a lm a k ş a r t id i; nikâh çocuk ettik, padişah nikâhları, kadının • ikbâlin lo*
dünyaya gelince, lohusa döşeğinde kıydırdı, husa döşeğinde kıyılırdı; padişahlar telli du
Şehzade veya sultan doğumundan pek kısa vaklı bir gelin kız, ve cemiyetimizin «düğün»
bir müddet sonra ölmüş olsa dahi kadın efen* dediği merasimle evlenmezlerdi; mutantan
® bir, h a s e k ilik , h a s e k i s u lt a n lı k unvanı b â k i saray düğünleri padişahların kız kardeşleri
kalırdı. ile padişahların kızlan sultanlara yapılırdı.
LZaroup/merakediyorum
BA3KADIN Ç İ M E S İ — 21»2 İSTANBUL
Sultan İbrahim, Hümâşâhl, saray ve ha Bu mahallr âbi viflyt k»t| mublaç İdi
nedan ananesi djşına çıkarak nikâh ile alır Ilukha «jukrolsun bu mâ at^An» Irvi rjied!
iken, ananeyi merasim tarafından da çiğne BA^ik.vlın hAzrrttf-rl dahi hu tlbk
miş, başının tacı sevgilisine bir de tantanalı Krnrd miliyle >apub bir Jiiitr! vali eylrdl
g&ray düğünü yaptırtnuş idi ki bu güzel kadın NVv revis rûrl ulup lıu âM «Afi (Ulper.lt
teüi duvaklı gelinliğinden Ötlirü Osmanh Tâ Tf^nctfdnıu ılîllrrin r^vAka n<*'v4 ryli'dl
rihinde tTelU Hasckis lakabını almıştır tB.: Pr‘k mûall^ çr*m<,»ân bt adil u|do he}*
Hümâşah Sultan). Tarhmı iistAd hakkıia kJm fHlAra «yivdi,
Bu satırların yazıldığı 1960 yılı Ağustos J[ııft t e a l A o t v 'H i r ı I k b f t t l ı ı l c l x i ı n letr
M ü ş itk a H a n ım , 10 6 v a s u ıd a h a y a td a . v e U - ç e m e n i n b a n i s i n i n d a h i k ı l a ö m r ü n U n n ti
http://groups.google.corg
-S U O P E D tsi BASKOT ■'Cevad Fehmi)
— 7193 —
l^roup/merakediyorum
BASLALA — M i - t&TAKfeUL
http://groups.google.coj
slûpem s* — 3188 — BAŞLALA KULESİ
_ . pek şâirine isim ler taşıyan bin bir çeşidi* kiyenın, hiç olmazsa istanbulun dâim a en de
rjfl hârj*iullde renk ve nakış ahengi ile açdıgı ğerli, hâzik hekimi ola gelm em işlerdir. Hele
maiıWş€i» lâle bağçesi, sarayı garb, şimal ve XVIII. asır sonlarından sonra hekim başılık
«ifk tarafından bir nal şeklinde çevfrmfş olan siyasi bu- m evki olm uştur. H ekim başılar ara
^ ^ M in Has Bağçe'nin gark parçesitıi kap- sında mûsevl, İsevî ve frenk (A vrupalı) müh-
jjjvrdu. bugün m evcud olm ayan S ultan Ba- tediler de ç&kdur (B .: H ekim başı).
y^zıd köffcü ü e İncili - Sinanpa^a köşkünün Başlala K ulesindeki eczâhânede ilâçlar
^terinde uzanıyordu (B .: Lale Bağçesi). dan gayri güzel kokular, iç açıcı ru hlar, çi
yukarıda da kaydetm iş idik. Lala B ağ' çek suları d a haz ırlattırdı. H azırlanan m&-
çe^j üstünde en güzel yapj Üçüncü S ultan cunlar, şurublar, m erhem ler, haplar, sular,
Ahmed zamanından kalm ış ahşab sofa köş kokular, sû reti m ahsusada yaptırılm ış fişe*
kü - Mustafa pasa köşküdür. le re hokkalara, kâselere, k u tu lara Hekimbaşı
Lala Bağçesiödeo m erm er b ir m erdiven ile B aşlalanın nezâreti altında konulur, ka-
le iftariye kam eriyesi’nin, B ağdad köşkünün. pakları, ağızlan kapanub m um lanır, üzerle
Revan köşkünün ve büyük m erm er havuzun rin e bezler, dülbendler sarıla ra k ckulak» de
bulunduğu m erm er taşlığa çık ılır; hepsi L ala n ilen etik e tle ri bağlanır v e sonra Başlala ile
Bağçtsinin garbına d üşer; aşağıda, L ala Bag- H ekim başı tarafınd an m üh ürlenerek bu Baç-
cesinin şarkında ve karşısında M ecidiye Köş lala kulesindeki m acun, şurub ve ilâç dolab-
kü vardır. la rın a yerleştirilirdi.
BibL: R. E. Koçu, Töpkapusu Sarayı; Salftbi »O sm anlı T arih D eyim leri ve T erim leri *■
Elendi, Rum fime. adlı eserin m üellifi M ehmed Zeki Pakalm da
BAŞLALA K A LESİ — Töpkapusu Sa bu değerli eserin de B aşlala B ağçesine «Lâıe
rayında F atih S u ltan M ehmed dev ri yapıta- Bağçesi» dem ek hatasına d üşdükten sonra
rındandir; sam anım ızdaki görünüşü ile tav B aşlala ku lesi için şu n ları yazıyor:
la sarı şeklinde b ir binadır» kadim den beri « F âtih S u lta n M ehmed tarafın d an yaptı
«kule» denile geldiği n a za n d ik k a te aluıırsa rılm ış olan ku len in dah ilen tu l ve arzı 4 3 3
eskiden üzerinde b ir veya b ir kaç k a t daha m etred ir; d u v a rla rı 1,78 m etre kalınlığında-
bulunduğu m uhakkaktır. B ugünkü binânın d ır, bu k alınlıkda b ir d u v ara ancak kadim
üslü shşab b ir çatı ite ö rtü lü d ü r. İçinde H e larassu d k u lelerinde tesad ü f olunabilir. Ku
kimbaşı Ue saray hekim leri için b ir d âire île lenin zem inden irtifâ ı 10 m etre 20 santim
bir eczâhâne vardır. A sırlar boyunca Os- olup bu IrUlâ L ala Bağçesi cihetinden 6,70
manii padişahlarının ve saraydaki binlerce m etredir. D ört cebhenin üçünde b ire r pence
insanın sıhhati bu binanın içinde hazırlan re ve birind e kapu v ard ır. Saçağı e tra fı küçük
mış Haçlarla korunm uştur. k ıtad a k â n k ad im müte&ddid pencerelerle
Tarihimizde hekim başılaı*, ihtisas saha m üzeyyendir. Elyevm sakfı b ir dü 2 çatı ise
larında bir hekim i m esleki faaliyetden m en de tarzı inşâsına ve emsSllne nazaran sakfı-
ölecek salâhiyete sâhib oldu kları h ald e T ü r- n ın v ak tiy le m a h rü tt ve irtifâım n d a daha
ziyâde olm ası lâzım gelir.
«Hazine R eth üd âsı Refik B ey m erhum un
E debiyatı U m um iye M ecm uasındaki m akale
sinde verdiği İzâh lta göre 1331 senesinde
<1915) Topkapı S aray ı tâ m ira tı um um iyesi
icrâ kılındığı sırada bu B aşlala K ulesi de ta
m ir edilm iş, ve hazlnei hüm âyunun a n bar kıs
m ında b ir sandık derûnunda m ahfuz bulunub
hekim başılığa ve bu kuleye aidiyeti sandığa
konulm uş varakada gösterilen tababete âid
kitab larla kavanozlar İçinde tensih (tü rlü
İSaşlaln K ulnl şekilde m âm ul güzel kokulu ham ur kurs)
(Resim: N***lb) için tuğ rah ve yazılı pirinçden sanatkârâne
|/group/merakediyorum
BASLIK - 2196 — tSTAKBUL
http://groups.google.co
aM BlKLOPM tfal b a s m a k c io u z e l i
- 2187 —
tn/qroup/merakediyorum
B A S M A K C tC U Z E L İ — a ıft» - İSTANBUL
gittikdan sonra bütün günii d hayal iîe geçi* tim için bu belâya kollanacak,. O kızın cefâ
rtr, kız gece de rüyâsma girer. Yemeden iç sını çekerken ben onun sefasını sürerim, da-
meden kesilen Ba^makcıgüzelinin yüzü gün mad adı ile evlâd edinir, âhir ömrümü şu gü
günden solmaca başlar, âşıklık hâli budur. zel y u t karşısında m âm ur ederim» diye geçi,
Fakat aradan çok geçmez. Benli Behiye yine rerek:
görünür, bu sefer yalnızdır. Delikanlı hicab — Günâhı boynuna, ben de sana k)2ınu
terlen dökerek Sorar: verdim., der.
__Hanun teyzeceğim, geçenki te şrifiniz 0£Jan huzurdan çıkınca evvelâ konak
de yanınızdaki küçük hanım kızınız m: idi? . halkı, sokakda sem t halkı etrafını sarar:
Kadın zâten böyle bir suâli beklemekde* — Aman delikanlı kendini ateçe atarsın,,
d ir- •I ’î derler.
— Torunumdtır evladım, der, kızımın Ali kaşlarını çatar:
kızı, neye sordun?*. — Ben işimi bilirim der, caydıram azı
Başmakçı güzeli hemen kadının ayakla nız.,.
rına kapanır, bir görüşde â§ık oldugtınu söy- E rtesi gün bin altına nikâh kıyılır, haf
liyerek Allahın emri ile o kıza tâlib olduğunu tasına d a dü ğ ün olur, F ak at Başmakcıgüzeli
niyâz ile bildirir. Behiye: zifaf odasına girib de köşede oturan gelinin
__Senin gibi nakını namusu ile kazanan duvağım k aldırınca yıldırım la vurulmuşa
güttllikde yekta bir nevcinvâna kız verme* döner, kız öyle bir garib m ah luktur ki sal
yecekkr de kime verecekler, git babasından yangoz yan ın d a süğlün ve kurbağa âhü olur.
iste, yalnız, bir acâib adam dır, seni im tihana Ali ancak o zaman kadın fendine uğradığını
kalkar, dikkat et, «benim kızım sarsak, çolak, anlar. F e ry â d idüb kaçsa ve kızı boşasa bo-
topal, bir gözü kör, ağzından burnundan sal şayamaz. nikâh bin altınadır ki evini ve dük
ya sümüğü akar bir bîçâre m ahlukdur* der, k ânını cüm le eşyası ve m alı ile satsa ancak
ten ısrar eder, h er kusuru ile m akbulüm dür bin altın tu ta r. D ünya başm a zmdan, Hacı
dersin, semt halkı da tenbihlidir, sorar isen B ekir Efendinin konağı da cehennem olur,
onlar da deli herifin sözlerini tasdik e d er k arısının koynuna girm ekden ölüm yektir.
ler, kimseye kulak verme, ne do olsa büyük Gözü etrafî görmez, ağzını bıçak açmaz,
analık, kılın kısmetini körletecek diye k o r konakda kim seye re n k verm ez am a erir bi-
kuyorum.. ter, gün doğarken sokağa fırlar, bütün gün
Başmakcıgüzeli Ali ertesi gün tertem iz dükk ân d a ağlar, yatsıdan sonra konağa dö
esnaf kıyâfeti ile kadının tarifi üzerine Ak- ner, odasına kapanır, kendim i deryaya mı
bıyıkda eşrafdan Hacı Bekir Efendinin Xo- atsam, yoksa şu tavana mı assam diye düşü
nağma giderek huzûra çıkar, el öperek kızına n ü r, çarşılı da k a ra rın ı v e rir: «Ali verem ola
tâlib olduğunu arz eder. Hacı eEendi Aliyi, cak» derler.
külahının kenarından çıkmış bir tutam civan Baylece b ir hafta geçer, b ir gün Ali dük*
perçeminden ayaklarının tırnaklarına v a rın kânda dalgın o tu ru rk en dükkâna Benli Be
ca şöyle bîr süzer, oğlan bir içim su, kıl ka hiye çıkar gelir;
dar kusursuz bir mahbub dilâver, el hak ki — Damad efendi oğlum, nasılsın, kannlû
kendisine evlâd yetinde riamad olmağa lâyık hoş musun?..
bir şehbaz: Oğlan yerinden fırlar, kadm m boğazına
Aman oğlum, der, benim d âıi dünya atılıp boğsa hakkıdır:
da biı kızım var ama hem kem, hem kör, hem — Beni bu ateşe niçin attın.1, diye bağı»
çolak, hem topal... rır,
— H er hâliyle makbulümdür efendim... Behiye:
— Ağzından salyası akar... — Cehlin için, der, seni ateşe atan benim
— M akbulümdür efendim... ama kurtaracak olan da ben., hemen kalkar
— Kulağı duyma*, dili anlaşılmaz... bir h attata gidersin, alâ süîüs yazı iîe "Kadı
— Makbulümdür efendim... nın fendi erkeği yendi1' diye bir levha yaz
Hacı Be&ir Efendi içinden: «oğlan serve dırırsın, dükkânının kapusuna asarsın, sonra
http://groups.google.<
A ^pg o p c P iB t &A9W0KASKRta
işi ban* bırakırsın, seni hem obelüdMn ku r- Hacı B ekir Efendi evvelâ derhal yüz a]-
hem de torunum olan sevdiğin kı- tın göndererek lonca lılan konak dnünden
2i helalinden koynuna koyacağım.. uzaklandırır, kısının bin altın nikâhından
Başmakcıgüzıeli levhayı yazdırıp altın vaz geçer, boşaması için üatelik Aliye beşyUz
yaldızlı içinde dükkânının kapusu üa- altın verir.
ûne asacağına s ö z v e n r. yem in eder. Benli Başm akcıgüzeli A lı ev v eli dükkânın ka*
Behiye. pusuna m âhud levhayı asar, sonra d a dilber
— Cuma giinü konakdan b ir yere ayrjJ- Sâfinazı helalinden sînei m uhabbete basar.
jna. H ad Efendinin yanına git, hürm ette
BAŞMUHARRİR — G ünlük, yahud haf
«tur, zuhuratı bekle., diye tenbih eder. tad a iki veyâ üç gün yayınlanır, onbeş gün
Cuma olur. Hacı B ek ir E fendi selâmlık-
lük, aylık, ciddi yahud mlzâhi bir siyasi ga
daki dlvanhânesinde eşiyle dostuyla o tu ru r-
zete veya derginin baş yatısını yazmayı ta*
k«n dam ad içeri g irer, g ü ler yüzle *1 öper.
ahhüd etm iş m u h arrirlere verilen isimdir.
Hacı "Benim güzel darrcad belâsına alışdı, iş Siyasi dergi yahud gazete, 1 ): bir im ti
te bende onun safesu u sü rm ece baçlayaea* yaz sahibinin m alı; 2 ) : bir şirketin malı; 3)
ğ ım " diye m em nun olur. T atlı b ir sohbet k a
b ir siyasi partinin m alı olarak y ayınlan ır
pusu açılır. D erken A kbjyıkdaki konağın
Şahıs veya şirk et im tiyazları Ue çıkarı*
önüne A yvansaray kıb tilerin d en kadınlı e r
lan dergi ve gazeteler d e ya b ir siyasî parti-
kekli, çoluklu çocuklu elli altm ış kimilik b ir
nin fik irlerin i destek ler, yahud» iç siyaset
kaafile gelir. A llı g ü llü şalv a rları, oyalı y e
m ücadeleleri dışında tarafsız kalır.
menileri, k a ra ferâceleri, ab a p o tu rla n , şa-
B aşm uh arrir siyasi gazete veya derginin
kaklarında çiçekleri, fesleğenleri, h e p ti süs
ay n i zam anda im tiyaz sahibi değilse, gazete
lenmişlerdir. ellerinde kem anlar, kemençeLer,
sahibinin ideoloji ark ad aşıd ır; B aşm uharrir
defler, ziller, d arb u k alar, zu rn alar, b ir sü r
kalem in e tahsis edilm iş sütun lard a gazetenin
çün a faslı ile köçek oğlanları v e çengi k ızları
siyası tem silcisidir.
oynatmağa başlarlar. H acı E fendi:
P a rti gazeteleri başm uharrirleri, parti
— Bu nertir yâhû, b u n lar d a nereden çık'
içinden seçilmiş kalem sahihleridir. Şirket
dı, nç isterler?., diye bir uşak gönderir, so r
gazeteleri b aşm uharrirleri ya şirketin kuru*
durur.
cularm dan biridir, yahud şirkete hir muka
Kaafllenin başı ksbU kılığında Benli Be-
velenam e ile bağlanmış bir m uharrirdir. Bu
htyediı,.arzında sakız, avuçlarında kına, ya^
nvukaveLenâmelerin başm uharrire temin et
n&İinda ladan ban, kaşlarında s ü lü k rastık,
tiği cn büyük şey kalem hürriyetidir. Buttun
Közlerinde kuyruklu sürm e, sü t anası gibi
içindir ki bir B aşm uharrir yazısından dâimâ
£oğsU açık, m em eler sallanır, bir elini beline
şahsen sorum ludur.
dayar, öbür eli h a v ad a :
— Ben A yvansarayda Lonca çeribaşm ın B ir siyasi gazete veya dergi, ya İktidarın
karısı kırk kocadan a rd a kalm ış Billurgöbek y ah u t muhâle£etin organı olur, yahud iç Sİ*
B«nH Behiyeyim, der, sizin dam adın halası yâset mücadelelerinde müstakili tarafsız ka*
yım, çapkın oğlan bizden habersiz evlenmiş, lir, hadiseleri sâdece realist bir görüşle m ü
wray gibi konağın damadı olmuş, yeni öğren talâa eder ve um ûm î efkâra aksettirir.
dik, aafamiîdan n e yapacağımızı şaşırdık, ak En basit çizgileri ile tesbit ettiğimiz bu
rabalarımız ile tanışm aya geldik, t&JUşalım, şartlar altında başm uharririn ahlâkî hüviyet
Sörbşelira, öpüşelim, koklaşalım ... ve şahsiyeti, malûmatı, görgüsü, kalemine
Bu haberi ajan H acı B ekir Efendi bay- hâkimiyeti, ifâde belâgati, müşahede ve ter*
£ffllıklar geçirir, B aşm akcıgüzeline: klb ve tahlil kudreti, görüş ufkunun genişli#,
— D o ğ ru m u d u r? d iy e s o ra r. hak ve hakikatleri müdafaa yolunda medeni
Ofclan kızarır, bozarır, hicabından boynu cesârctL, habis şahsî menfaatleri istihkar
mu büker: eden iffeti imzasının şöhret ve mevkiini ya
*— Doğrudur efendi baba, der, ama k'.zı- par; imzasının üzerinde kesif okuyucu kitlesi
benim m akbulüm dür!. toplanır. B&zan bir başmakale, umûmi efkâr
ı^qroup/merakediyorum
BAŞMUHARRİR — 2200 — İs t a n b u l
k t?
B A 9 ODA
hasta tavan tezyinâjı fevkalâde jıinâ ile ya Balların t** ı ki tn ttllM frtf
pılırdı. Töredir r%lkfh*- ayak âpufr
Bibi: Uf Zeki F*JcaJ*n, Tarih Dcjrim ve Tmmlerı ★
H m S jİ m r r h a z n t ı i m b â r ] b a n * m-h m i
EAŞOKCl' (RcbU) — Fransam n ba,
Suçum n r d lı- t y « •fen d im b l y u m ifitt
şehri Paris’m namlı kadın terzilerinden; 1*
tan bulun çok eski ve kibar bir ailesine men- *
Saçların prrl^aıı p rrln an
a ıb Nâfıa Nezâreti muhasebeciliğinde bu
B a y fın b a y t ı n İte n le rin h rr a n fu arl
lunmuş Tevfik Beyin kızıdır: Rumelihisarın-
A i/ın o p u iıirk rrı b a lU n a n güt+ \
ûa büyük bir yalıları vardı. Fransızcayı İs-
ftcH a in b e n i m b â d ın ı IS cı b ir (ta n r ın
tanbulda anadili gibi öğrenmiş olan Rebia
Hanım galiba on altı, on yedi yaşlarında on
VVrditı z u lu f k ttn tn d in
parasız Avrupaya gitm iş <belki - kaçm ış),
C e l i Ad Ç e ş m i n e l i n r
Parisde yerleşmiş, geçim için kadın terzili
S cıı b a b ım ın t l o i s u t
ğine başlayarak, ince zevki, yaratıcı kabiliye
K a sd ln m İ v a r k e n tlin e AH Ç ın ü q
ti, ve pek itmâlı dikişi ile kısa bîr zaman z a r
fında moda âleminin tanınm ış b ir terzisi ol- BAf^TAK (N aci F ik ret) — Filosof, şâir;
m ufduf; Paris yüksek sosyetesinin kibar ba- ansiklopedik bilgisi çok geniş, meslek agkj
yanlarının çoğu m üşterileri arasına girm iş olm ayan âv âre iştiyak ile çok okum uf adam;
tir. Bir samanlar V atan gazetesine Paris mo şarklı doğm uş, garba h a y ra n yaşamış fakat
da âlemleri üzerine yazılar y azar gönderir garbi ılaşam am ış, doğduğu âlem in eşine eta*
idi; Türkiyevi ve türkîeri iyi tanıtm a yolun* der ra stla n ır b ü y ü k derbederlerinden, heder
da geniş ölçüde propaganda yapdığı m u h ak olm uş b ir d â h i; K onyalıdır, 1861 de orada
kaktır: *Avrupada yirm i beş senem nasıl doğdu, babası m ed rese ulem âsından arabca.
geçdi» adı üe bir de kitab yayınlam ıştır, H â- farsea ve tü rk e e d e d e rin vukufu ile meşhur
Jen ne durum da olduğunu bilm iyoruz; do* ş â ir M ustafa F ik ri E fen d id ir; tahsilini Kon
fcum târihini, tahsil derecesini, A v ru p ay a y a m ü lk î id a d tâ n d e yap d ı ve bu mektebden
hicreti târihini de tesbît edem edik. şeh âd etn âm e a ld ı; o to d id ak t o larak en ağır
Hayri m e tin le ri* tak ib edebilecek k a d ar Fransızca
ö ğ re n d i; d a h a id ad in in son sınıfında iken ar
BAŞ ŞAKİRD — Y eniçeri A sker O cağı
k a d aşla rı ile b e ra b er, lstan b u ld ak i akranları
teşkilâtında İstanbul daki Y eniçeri ağalığı
n ın te sis e ttik le ri “F e c ri A ti" ye nazire ola
Sarayı olan A ğakapusunda (B,: A ğa kupunu)
ra k K ooyada "U fk i A ti" adı ile bir mecmua
y a n işleri kaleminde şâkird denilen on kâti*
çıkardı, ilk felsefi şiirle rin i bu mecmuada
bin en kıdem li»; terfi ettiği zam an «Kethii*
neşretti. K onyada çıkan m ecm ua ve gazetete
dayeri Kâtibi» olurdu.
re felsefi m akaalftler yazdı, bu yoldaki yazı
Bibi; M Zeki Pakabn. Tarih Deyim ve Terimleri,
la n m n b ir kısm ını d a Istanbulda intişar eden
BAŞ T A d — Halk ağzı deyim ; 1 ) H ü r «Zekâ», «Felsefe M ecmuası», «Milli Mecmua#
mete lâyık adam; dostluğu, yakınlığı övün gibi m ev k u talara y ol'
meğe değer, şeref olan adam; 2) Aşıkm aşırı
ladı. B irinci C ihan
derecede üstün sevgilisi, uğrunda can iedû H arbinde ih tiy a t za
edilir sevgili.
biti a la ra k Ira k ceb-
«Melek Bimâ cânım, lebi m ercanım, ey hesine gitti, tstikJâl
rüyi mâhim, gül ylizlü şfthım, aüllü kemen- H arbine d e iştira k
dim, servi biilendim, peri ruhsârtm , şeker ederek A fyonda bu*
güftânm , şiveli yârım, d e fi melâlim, mâl] tundu. 1918-3922 a ra
tnoıâiım , fikrü hayâlim» güli handâm m . der sında K onyada arka*
de densâm m , tâze fidÂrzun, tû ti dillim, ince ta şla rı tarafın d an t«.
bellim, kara gözlüm, şirin sözlüm, güler yüz sis edilmiş huausl
lüm. âfeti devrânım* kaaşt kemanım, gözü-» Anadolu İn tib ah Mek*
mün nûru, gönlümün sürürü, aşkurn ilâcı, bâ- iebi ife K onya Sulta* Naci F ttrrt Bagtafc
şunın tacı - " (Muhabbetnâmei tâ nazir). ı nişinde coğrafya v e ( M a n : B- ç«p»ı
h f T p : //g r o u p s .g o o g 1 e .c o »
x rf9fJCLO P0D tn BA 5TAK (N aci F ik re t)
— 22ÛS —
ielsefe muallimliği yapdı, fakat bu mesleği gecelerini mum ışığında geçirdiği, o sefâlet-
hfç benimsemedi, talebeleri de kendisini an* hâneyi gidip görenler tarafından anlatılmış
jayamadı. bilhassa coğrafya derslerindeki tır.
takrirleri cemiyet ilmine doğru kaçarken, Naci Fikret için, alkolün tesiri ile cin
raekteb kitablarındaki malumatın aynen nak netin eşiğini de atlamış, fakat bunu etrafın
line alışmış çocuklar tarafından yadırgandı, dakiler fark edememiştir diyebiliri*. Herk»'
geniş bilgisinden nakış alacak yerde: si, hattâ bulunduğu yerlerde kendisine h ü r
Co&rafija d m i değil met eden, ve hattâ kendisini seven arkadaş
M aa Jiim b < \r m a s a l a ö f i r rf. larını dahi zaman gelmiş can düşmam bil
dediler- MuaJlimlikden ayr^dıkıaıı sonra miştir. Tahayyül ettiği şeyleri, kuruntularını
Konyada müze m emurluğu, Yusuf ağa K ü bilâhare yaşadığına inanmıştır. Bu ansiklope,
tüphanesi memurluğu gibi vazifelerde bulun dinin müellifi bu büyük adamı yakından ta
d a 1930-1931 arasında olacaktır. İstanbula nımış, ve zaman zam an onun tarafından dost
geldi, evvelâ D arülfünunun Edebiyat F a k ü l gibi karşılanm ak şerefi ile can düşmanı gibi
tesi kaleminde kâtib oldu, D arülfünün lağve nefretine uğram ak talihsizliğini tatmıştır,
dilip İstanbul Üniversitesi k u ru lu r iken Ü ni Tesbit ettiğimiz b ir «Ermeni Haygas çocuk
versite K ütüphanesine m em u r o larak nakle mâcerâsı» b ir gün ru h hekimi Fahreddin Ke
dildi, bu vazifede iken 1946*1950 arasında rim Gökay'a nakledilmiş, m uhterem profe
vefat etti. sör lâtince bir kelime ile Naci Fikretin cin*
Hiç evlenmemişdi, kadtn olarak anasm ı f e tin in adını koymuştur. Bu mâcer&ıun Naci
dâimâ sonsuz btr sevgi ile yâd etmiş, fakat F ik ret tarafından hâtıra defterlerinden biri
ömrü boyunca kadından n efret etm iştir. B ü n e geçmiş teferru atlı hikâyesi ile sefâlet için
tün şark derbederleri gibi m ahbubdost ola d e g u reM hastahânesinde ölen Haygaa’ın
rak îammmştır. O rtanın üstünde uzun boylu ölüm eşiğindeki samimi ve çıplak itirafları
idi; iri kemikli heybetli yapısı, daima çula- b irbirinin ta m a n ^ n zıddıdır; hikâyenin m u
kiden veya kaba şayakdan yapdı rttığı biçim* hayyel ve itirafın hakikat olduğundan şübhe
siz setre pantalonu, kaba k u n d uralar, boyun edilemez.
altından kapanır balıkçı biçimi yeleği» iri b a N aci F ik ret «Son Asır T ürk Şairleri*
şında h or kullanılmış fötr şapkası, ensesini adındaki eseri için Mahmud Kemal İnal'a gön
ve kulak etrafım dolduran v e hiç ta ra n m a derdiği hal tercem esinde: ben şâir deği
yan saçları, sakalı m atruş pos bıyıklı ablak lim, fakat küçüklüğüm denberi şiir ve edebi
yüzü ve apul apul yürü y ü şü ile bir şâir,. fi- y ata karşı büyük b ir meclubiyetim vardır, bu
îosof, mütefekkirden ziyâde ham m aiiar k âh incizabırada irsi olacaktır. 1011 den itibârcn
yasına benzerdi. bazı his ve fikirlerim i nazm en kaleme alm a
Yaman bir ayyaşdı; batıda Verlaine’in ğa başladım, b ir m üddet felsefe ve müsbet
ve bizde adaşı Muallim Naci ile arkadaşları ilim ler ibtilâsı araya girdi, 1925 den itibâren
nın hayatına özenmiş» fak at kendi hayatı, y a şiir zevkim te k ra r canlandı, halâ devam et
kından tanıyanlarını dâima tiksindtrm iştir. mektedir..* diyor. Bu m ektubu 1937-1938
Istanbulda bir m üddet üçüncü sınıf otellerde arasında göndermiş olacaktır. Bâzı şiirlerinde
ve sonra hanlarda tu tduğu bek âr odalarında «Azer* mahlasını kullanmıştır.
İğrenç bir pislik içinde yaşam ıştır; bu sefa Müsbet ilimlerle uğraşdığı zamanlardır
letin başlıca sebebi m uhakkak ki aldığı aylı ki ladini o ld u ; perişanlığının bir sebebi de bu
ğın içki masrafını ancak karşılayabilmesidir. inkârı, maddeciliği olsa gerektir. Son yılla
Anasını» vefatında eline altın olarak geçen rında hidâyete kavuşduğu zan edilmektedir.
ve o devir içüı kendisine yeni bîr hayat ta r Dinler tarihinde memleketimizde en sağlam,
zı tanzimine medâr olabilecek bir serveti de derin bilgiye sahib adamdı. Aydın bir haki*
ayyaşlık ve derbederlik yollarında hebâ ettl- k attir ki Naci Fik ret Baştak ilim ve sanat
fii söylenir; hayatının son on yılında Çenber- hayatımızda heder olmuş çok büyük bir mü-
iitaş civarındaki b ir handa tuttuğu odasında teiekirdir.
■n/group/merakediyorum
BA$TAR <PAtIM) — 2304 — İSTANBUL
Bu şiirinde Dûn perişan hâlini tasvir e t ve tald ı çırpıl!* ticaret usûlüne ayak uydur
miştir : mam*:;: rşlı-unı bozmuş ve nihayet mükellef
DERBKDA.R AYVAS •-vını »atmıık m ecburiyetinde kalmıştır. Çok
«İsmail Safa'ya ntor*- duygulu bir kndm "lurı fr*a1ma Baytar: «Ev
R f r ru m rr c v ln u if suıkal. bıyık. bıiU o ıû iıı tid irler A lılır itte nereye n k artz. bir (daya yüz lira,
b l ıl r r l U trer. yurıırkı*n b j u b a » «•»ıılrtrr yuz t*lli İn** kıra istiyorlar naı»ıl veririz, tıe
Y<u ^ u u ı d a p»rl f*nl vı*.ı b r U r tk ’ y ııriir y a p a ra » dürmesi ile evvelâ akimı oynatmış
B ası in lrr, hası ^.r^ım&m o-Illf yjvşlarin p ılr v f ardından bir felç darbenin* uğramıştır.
Bc7 l K ( f i t l i t t bir b ak k alu r ir ıll inıllicrvta Kocası ve üç evlâdı perişan bir haldedir. Bu
K o r k u jv r b a k k a lı ^orren'kdf n abilM nrtitjiıtek facia İstanbul* A nsiklopedisinin bir tetiduf
B v k M i b ir hayli, s o t t n tmifâılı» LstrıJI «seri girebildiği sahnedir', çatıların altında
« l’ç 3 i %e kutiyah. I.ifo r, v rr, glnıdlllk kâfi..* dedi kırabilir d aha ne hazin manzarAlar vardır.
ş im d ilik kAli. » m , h e r ıe b iııiijallır be* 4 İqc Bu *ehlr kü\üğu içinde bu madde, ayrıca
H em v r r l r b a k k a l vehvm şa^m akda- b ir hbjlr bir m elek gibi dc güzel ve henüss 3û yadında
Çıkdj dU kkA ndan y l n r Ip rta îi bacaklarlA h etn m ı ufûl eden Fatm a B aşlara vesilel rahm et ol
Çf-hrci b ita b ın a ç e lm e d i la k ta vjimdl c a n sun.
Şim di &fnti9 lı ptilâ}ı bnjjka b ir 4 e r l a l r n m
KASTARDA, BAŞTAKDE — Osmanlı
Uı*r * rc e ıcebrâb iç e r g ü n le rc c b iç b ir ı*jr y r n ı a
D onanm asının kuru lu şu n dan XVIII. asrın
GİUİ. fUU. cn n ih a y e t daUM o ld u b ir İ ıu ı a
üçüncü dö rtd eb iri sonuna kadar, bizim ter
gim d i s e lsin dc bu |ıa u ü a o g la n u goreıin o n a
sane ıstıla h ım u c a «Çekdiriler» denilen kü
Knfm am iJîtır kim sesi. ro id e r. p e d e r ya fik rib â
re k li h a rb g em ileri devrinde, T ü rk Donan-
Hepsi de g itm iş öbür dimyftdn. L ııtnuiblardı c â
m asının B üyük am iral — K aptanpaşa gemi
K » lm «niı«tır b tr m u h ib b i. M lnûsı hkç. hiç
sin in adı.
En nlhiyct ......................................... ..........
G em inin adı, d iğ e r birçok gfcmicı ıstılah
Ş im d i k a l m ı ş ı g n u n b ir U o ^ u U em p e k ç o k s e v f r
la rı gibi lta iy a n e ad a n . «Batardi» isminden
Aff col M ili r . e h r d l r k İ d a r m a y u b h e r $ c b i ç e r
a lın m ıştır.
Tesliyctkârı. m e d a rı in tjirâ h ı tek nd ıır
fe d ıta b la rd a ft o n u ta h lla vd« u biij*k « d u r
K ü rek li g e m ile r d e v rin in bütün harb
İ s m i n e  z c r d e n i r a r c f l t i £ 1m â v â re n in
gem ileri gibi b o şlard alar, iki buçuk aslf bo
■S tflıy o r k a lb in d e e v c lı d e r in b ir f a r e n in .. .
y u n c a İsta n b u l T ersan esinde yapılmışlaş ve
İsta n b u l h alk ı, D onanm ayı H üm ayun sefere
BAŞTAR (F a tm a ) — 1 9 5 0 y ılından b e
çıkarken, büyük şehirin deniz kenarlarına
ri gün günden a rta n geçim zorluğunun,
m em leket pazarlarım pis şahsî çıkarları uğ y ığ ılarak başt&rda v e donanm a seyrine do
runa ,allak bullak eden bıçaksız İtaatlilerin y am am ıştır; u n u tm am alıd ır ki çekrfirilen -
k ü rek li g em iler d e v ri bizim K aradeniz ve
kurbanı olmuş b îr ev kadını: y a n resm î b ir
Atüessesede m em ur H üseyin B astarın zevce A k d ö iizd e m u tlak h âkim iyet devrimizdir.
Ç ek d iriler devrinde, tek başına bir denia
sidir, bir nâsaus ve fazilet tim sâli o lan Hıı-
•eyın B aştarın elleri h e r gün deste deste h arbi k ab u l edebilecek harb saftı gemici
banknotlarla oynadığı halde ikisi m ektebli üç «K adırga» d ır: o devirdeki donanm alara Ka
çocuklu ailesini m ütevazı m aaşı Ue ancak dırgalar donanması denilebilir.
bealeye bilm ektedir; F atm a B aşların hünerli K ürekli gem ilerin büyüklüğü, kürekçi
ev kadını elleri de eskileri çıtip yenileyerek lerinin o tu ra k sıralarına, dolayjsı ile kürek
Siyim masrafını azaltm aktadır. B ir asil v* adedine göre Teshil edilirdi; K adırga 25 Otu
neclb iş adamı B. A- da evinin müştemilâ rak y ân i 25 çifte küreftll bir gemi olup tek
tından dört odalı b ir yeri bu aileye 50 lira küreğini 5 kîşı çekerdi; Kadırga en btfyük
y a kiralamış, en küçük b ir kira zam mı iste harb gemisi olmuş, ve bu tonu m utlak şekil
meye tenezzül etmemiş, üstelik m ektebe g i de tesbit edilm iştir, n e bir oturak ilâve edil
den iki çocuğun m asraflarını üzerine almış miş. Tir* b ir otu rak haaıfedilmiştir ( B .K a d ır
tiT, F akat B.A. 11ın bütün namuslu işadam ları g a )-
gibi 1950*1960 arası «vurdu aldı, kapdı kaçdı B aslarda. K aptanpaja Cemisi, yahud £&-
http://grouFa^ooglcTco
Tl _____________________ ____ — 2205 - BASTARDA
li/group/merakediyoriim
■A g n u c i — aaw — İSTANBUL
H ünkâr Bastardası, H tiniıâr G culai —■ ler, Deli Dum ara, Deli Tulan. Deli Gönül,
Donanmada «Hünkâr Gemisi» denilen bir Ş ek er Bâli nâm sâzendelerdirv
Bastarda daha V irdi; yukarıda bahsede gel BAŞ Ü ZEBİJfD E VERİ OLMAK *
diğimiz geminin ayni idij farkı boyasında H alk ağzı deyim ; h ürm et tâzim görmek;
idi; teknesi, kürekleri d irekleri yeşil idi; ilim ve irfan sâhıbı, asla a lırlık vermem, hoş
mavi deniz üstünde görünüşü pek güzel sohbet meclis adam ları, yaşlı kimseler, g ü
di. H er deniz seferine çıkm azdı; b izi deniz zellikleri ile bulunduğu meclisleri ışjklaf*
seterlerine kapdan Paşadan gayri ve onun d iran lar, seçkin san atkârlar, ve aslında baş
üstünde aelâhiyetle b ir deniz serd ârı tayin tâcı sevgililer şanında söylenir:
edilir; o zaman kaptan Paşa yu k arıd a t&rlf — R ahatsız etm ezsem P a z ar günü gelirim
eylediğimiz Bastardaya, «Bastardai H iim â' — Baş üzerinde yeriniz üst&dım.,
yun »a biner, serd ar da bu yeşil «H ünkâr *
G em isitne binerdi. S e n k im g e le sin m ccU sr b ir y e r nıl b u tao n aat
Târihimiz boyunca gemi ile sefere giden B&4 üzre yerin var
pâdişâh olm am ıştır; yalnız K anuni Sultan G ül g o n c e sisltl. kikşei d e a ta r s e n in d lr
Süleyman Rodos seferinde Istanbuldan kara G el C j « ü li r&nâ*
yolu ile M arm ans'a gitmiş, oradan, donanm a NHIn
ile İs tanb ııldan gelen yeşil h ü n k âr gem isine B A ŞV EK İL C A DD ESİ — Şehremininin
binerek adaya geçmişdi; m uhteşem pâd işâ D enizabdal m ah allesin d ed ir; Ahmed VeJik
hın saltanatının ilk yıllarında bindiği bu ge P aşa Caddecî, V ezir caddesi, mevlevıhâne
minin adı, rengine uygun «ye§İI Melek» id i; kapusu caddesi ve G ünaydın sokağı ile teşkil
Rodos Adası fethedildikten sonra pâdişâhın ettiği b ir beşyol ağzı ile M illet caddesi ara-
emri ile İstanbul'a getirilm edi, bir zafer h atı sın d a u zan ır; K ö p rü lü M ehm ed Paşa sokağı,
rası olarak Rodosda kaldı ve tersane gözle D enizabdal sokağı, H acam at sokağı ve Gas-
rinden birine çekilerek d ikkatle m uhafaza p ira lı İsm ail so k ağ ı ile k a v u şa k lsn vardır;
olundu; bir buçuk asır k ad ar scn rs Rodasa üç a ra b a genişliğinde a sfalt y oldur; iki ke
uğrayan büyük T ü rk m u h arriri ve seyyahı n a rın d a b ire r k a tlı e v ceğ iîler, 3-4. katlı be
İstanbullu U nkapanlı E vliya Çelebi «Yeşil to n a p a rtım a n la r, b â zı a rs a la rd a gece kondu
Melek s ı Rodos Tersanesinde gördüğünü ve la r k a rm a k a rış ık dizilm iştir; 2 bakkal, 2
bu târihi geminin zam anındaki târâv etin i b e rb e r, l kasab, 1 kahvehâne, 1 yorgancı, 1
muhafaza etmekde olduğunu yazıyor. B u es k u n d u racı, 1 doğram acı, 1 nalband, X ben
ki kayıddan sonra gemi hakkında b ir şey b il zinci ile k ü ç ü k b ir çarşı b o y u d u r (Ağustos
miyoruz. 1960).
H ünkâr Gemisini, H ü n k âr B astardasını, Hakkı Göktürk
padişahları İstanbul sularında dolaşdıran m BAŞVERM EK — H a lk ağzı deyim; nef
«Saltanat Kadırgası» denilen gem ilerle k a r ıs- sini b ir g&ye, fikir, b ü y ü k aşk uğrunda feda
dırm am alıdır (B .: S altan at K adırgası). etm ek,
BAŞ T U JU — On yedinci a sır o rta la H ş m « ire y im k ıtın g i d e n e
rında yaşamış, «sundür» ( T) denilen b ir saz Gallb
d a hüner sahibi ve m uhakkak k i ay ak ta k ı U r dilbere verdim başı
mından b ir adam dır; bu sazı ta rif eden E v li Dedi banan emrii şaşı
y i Çelebinin aşağıdaki satırlarından B aştilki Nc kirpik Mr «e de kaqt
nin Istanbulda yerleşm iş hammal ve irgad Üç otuzu geçmiş r a a
makunlesi b ir k ürd olması d a m uhtem eldir: Kast] d a m ben oynağı
«Sazendegâm eündür, on İki neferdir. Bana «erek kabir İm i
Bu s a t kûrdistanda İcad edilmiş İse d e mûcidi Ali Ç*miC
n â malûmdur, çökür gibi b ir say d ır ki göğ BAŞ VOLİ Umur yeri Dalyanı hu
sü içinde on dem ir teli vardır, k ürd m utrib- dudu içindeki yedi voli yerinden biridir: ba*
lerine mabsuadur, Istanbulda sanatkârları lık avı zam anlarında bu voli yerinde kanca*
Beştilki, Bölüklü, Elisündürlü nâm mutrib» baş ve iğnb kayıkları bulunursa ufak ığrıb
http://groups.google.
CLOPOİSf BATAKHANE
f- -it - 2507 —
hikâye halk ağzında “Einbirdirek B atak h a takdim etti. Mesut Cemil Bey m erak ve isti
nesi" diye de meşhurdur, Vak's Dördüncü dadım ı görerek m ütehassis oldu ve benimle
Sultan Murad zam anında geçer (B.: B inbir- meşgul oîmağa başladı. Kendisinden altı ay
direk batakhanesi; Mehmed Ağa, Tayyarzâ- k ad ar ders aldım. A n k ara radyosunun açıl
de; Hüseyin Etendi, G üm rükçü). ması üzerine Mesul Cem il Bey A nkaraya gi,
Halk ağzında bir takım toy kişilerin, m i dince üstadın feyzinden m ah ru m keldim.
rasyedi delikanlıların türlü hilelerle soyul- İşte babam ın b ana gösterdiği şeyler istisna
dukiarı kum arhanelere de ‘'B atakh an e’* de edilirse, benim aldığım ta m b u r dersi m üd
nilir ki bunlardan çoğunun dış görünüşü ek deti topu topu bu altı aydan ibarettir.
seriya bir kahvehâne o la g e lm e d ir; bu b a ta k « B abam ın y ard ım ı ve bilhassa kendi
hanelerin külhanı argosunda karşılığı “ Biti* k en d im e çalışarak yetiştim . L isenin dokuzun
rim yeri”d ir (B.: B itirim yeri). cu sınıfında iken İsta n b u l K onservatuvarına
BATANAY (E rd in ıe n d ) — Z am an ım ı s ta jy e r olarak girdim (1944 d e) K abataş li
zın pek üstün kıym etde ta n b u r v irtü ö zü ; 9 sesini b itird ik te n v e askerliğim i yaptıktan
Nisan 1927 de Istan b u ld a Tepebaşında doğ- sonra te k ra r K o n se rv a tu v a ra döndüm, altı
du, şöhretli musiki bilgini H afız K em al Ba* sened ir K o n se rv a tu v a r icra hey etin d e çalışı
tanay ile üstad bir fıdî olan M üveddct H anı y o ru m ; R ad y o d a çaldığım gibi dişarda da
mın oğludur. Edebi b ir mahfil, b ir san a t oca çalışıyorum ».
ğı olan bir evde, E rcü m end B atan a y m üzik S. G ö k çep ın arm m u h te lif sualleri arasın*
kültürünü, anasından em diği s ü t ile b e ra b er da g a rb m usik isi h a k k ın d a d a şu n ları söyle
aldı. m iştir:
Sadeddin Gökçepınar, 1950 yılın d a sa cÇok severim . B ilhassa tekniği karşısın
natk âr ile bîr m ü lâkaatını A kşam g azetesin d a h a y ra n k a lm a m a k e ld e n gelmez. İfâde
de şöyle anlatıyor: k u d re ti d e fev k alâd ed ir. G ece yattığım za
«Henüz 23 yaşımda (1950 de) olm asına m a n ra d y o d a b ü y ü k o rk e s tra la rı dinlemek
rağm en şöhretli m üzisyenler a ra sın d a k a tı h o şu m a g id er. A n k a ra ra d y o su için Mesut
lan E rcü m en t B atan sy 'ı K o n se rv a tu v a rd a C em il B ey Ista n b u İd a n a y rılm asay dı bana
buldum. viyolonsel dersi d e verecek ti. En çok sevdi
Zayıfça uzun boylu» yüzü, çocuk yüzü ğim b u g a rp sazını ç a la ra k o b ü y ü k âleme
gibi masum bir ifade taşıy an bu genç (ve g ü g irm ek b u m u siki ile bizzat fırsa tın ı ü sta
ze! adam ) san atk âr h a y atın ı şöyle an la ttı:
d ın A n k a ra y a g itm esi ile m a a lese f k aybet
— 1927 de Istan b u ld a doğdum . B abam
tim ».
tam b u ri K em al B atan ay ’dır. B ab am la a n n e
E rc ü m e n d B atan ay , M esud C em ü’e İlk
min musiki ile m eşguliyetleri dolayısile evi
g itd ik leri g ü n ü bize b iraz d a ta fsilâ t ile nak-
mizde dâimâ musiki âlem leri yapılırdı. Uç
dört yaşından itib aren a ra la rın a k atılm ağa le tm iş tir:
başladım. Saz çalan b ü y ü k leri ta k lit ederek «Ç ocukdum , b ir
elime y a b ir süpürge veya oyuncak b ir kem an ü stâd h u z u ru n a çı
alırmışım, babam a da sazım ı ako rt etm esi kacaktım , son d e re
için yalvarırmışım. Altı yaşında b u lu nduğum cede h e y ec a n İçinde i
sırada bende m usikiye karşı istid a t olduğunu idim. M esud C em il
gören m erhum R au l Y ekta üstadım ız oğ lu en k ü ç ü k h a re k etim i
na yaptırdığı ufak b ir tam b u ru bana hediye kaçırm ıy o rd u , evvelâ
etti. O ufak tam burla zam anın türk ü lerin i sazımı ak o rd ettim ,
kulaktan k aparak çalmağa başladım. On y a H isârbuselik m a k a a -
şma gelince büyük ta m b u r çaldım, öylesine m ın d a n b ir girizgâh
ki yaşım dan um ulm ayacak derecede ile rle ile ta k s i m e b a ş la
m iş durum da idim. dım» b ir k a ç m a k a a -
«Babam beni o sıralarda İstan b u l rad tn a g ir i p ç ı k tık t a n Ercüm cnd B atanay
yosu spikeri olan Mesut Cemil B eye götürüp s o n ra ayni m a k a m d a (Resim: Biılend
http://groups.google.co
>-şjKL0PKDİ3İ_______________ _ 2209 — BATANAY (Hifız K«malî
i ^arar kıldım. Gözleri yaşaran Mesud Cerai!:- lcvihâneler dini musikimizin ocaklarıydı,
Çocuğum, saza hâkimsin, sende istikbâ hepsi birer san at mahfili idi, Hafız Kemal
lim büyük bir sanatkârrnı görıiyorumî dedi. 18-19 yadlarında iken bu tarikate girdi, ki o
Saçlarımı okşayan elini öptüm, ve o gün ta zam anlar bir idadi talebesi idi. İlâhiler, saz
lebesi olmak lutfuna kavuştum. H aftada bir semailer, ağır besteler, âyinler, tevşikler
gün giderdim, am a her gidişimde yeni bir meşk e t t i ; bir de kıym etli hoca- mürşJd bul
şey öğrenirdim, Mesud Cemilin m üm taz şah du* bu zât babasının en yakın arkadaşların
siyetinin bir cebhesi de büy ü k hoca olması d an Kasım paşada Küçijkpiyale Camii imamı
dır». nam lı zahir Şeyh Cem al Efendi idi; genç
H ak k ı G ö k tü rk hâfız iie üç yıl meşgul oldu.
BATANAY (Hâfız K em al) — Seçkin B irinci Cihan H arbinden sonra musiki
musikişinas ve hattat, 1894 de (R ûm i Şubat ustad larm d an R auf Y ektâ Beyle tanışdı, ve
.1309j Istanbulda Eskialipaşa Mahallesinde onun öylesine sevgisini kazandı ki tam on-
doğdu, zam anın şöhretlerinden Hâfız m eh altı sene talebesi oldu.
med Ziya Efendinin oğlu ve zam anımızın Bu y ü la r içinde tan b u ra m erak sardı,
şöhretlerinden T anbûrî E rcüm end B atanay'- bu sazm ustaların d an Ömer Beyden ders al
m babasıdır, İlk tahsilini Z eyrekde Sabi ha. dı; b u arad a ta n b û rî R efik Fersan Beyle
Sultan Mektebinde, orta tahsilini de F â tih ta n b û rî K adı F u ad Efendiden de istifade et
Rüşdlyesi ile Vefâ İdadisinde g ö rm ü ş tü r Pek ti, N am lı h a tta t ve neyzen E m in Dededen
küçük yaşda iken babasının n ezâreti altında de bâzı âyin ler ve şâir dinî besteler meşk
Kur’an hıfzına başlamış ve ondört yaşında etti, ve H am parstın notasını öğrendi; Zekâi
hâfız olmuştur; yukarıda adı geçen m ek tep D edenin oğlu H âfız A hm ed Efendi ile Dr.
lerden gayri hususî o larak arabca ve Farsça S uphi Ezgi, bestek âr A hm ed A vni Beyden
Öğrenmiş, cami derslerine de devam ederek de istifâde etti. M esud Cemil Tel ile tanışm a
1914 de im tihan ile İstanbul D arülfünunun sı m usiki ilm indeki görüş ufkunu genişletti.
İlahiyat Fakültesine g irm iştir; 1915 de Bi- H afız Kemal B atanay «tlim beşikdert
rinci Cihan H arbinde askere çağrıldı, yüksek mezara k a d ar aran ır, istenir* sözünü has m a
tahsili yarım kaldı; harb sûnu terhis edildi- n ada kıym etlendirm iş, benimsemişdi, musi
ğinde llâh iy at Fakültesini lağvedilmiş buldu, kideki bilgisi kendisinde hocalık yapması Ue
bu suretle intisab ettiği ilm iye mesleğinde k a t k a t kâfi idi, başda sevgili oğlu Ercüm end
yüksek tahsili y arım kaldı. B atanay, pek çok talebe yetiştirdi.
Eski arab asıllı h arflerle yazı sanatında B estekâr olarak otuzdan fazla eser sahi
bir tâlîk h attatı olarak m eşhur olan Hâfız bidir, hiç birisi basıîmam ışdır, b ü tü n şark
Kemal Batanay, bu yazıyı ü n lü san atk âr Sul- sanatk ârların d a olduğu gibi mânâsız tevâzûu
tanseUmlİ Hulusi Efendiden öğrenmişti, h a t bu k ıym etli eserleri unutu lm ay a m ahkum
tatlık icâzetnâmesini 1918 de aldı; ayrıca sü kılm ışdır; talebelerine geçdikleri şunlardır:
lüs, nesih ve rik'a yazılarım d a E rk ân ı H ar-
1 — Sevdi gönlüm
hiyei Umumiye baş h a tta tı Mehmed Efendi
sen gibi nâzik teni,
He o devrin sülüs ve celî yazılarda üstad bili
3Ûzinâk şarkı, 1928;
nen Hacı Ömer ve Hacı Kemal Efendilerden
2 — Dembedem a rt'
meşketmişti.
m akda alâmım be
Musikîye ise pek küçük yaşda, baba
nim, ferahfeza cur-
evinde başlamışdı; babası Hâfız Mehmed
Efendi Klasik T ürk Musikisi üzerinde hem iuna şarkij 1928; 3—
geniş bilgi sahibi, hem de h e r sazı İyi çalan Bir dudak bükdün
bir icrâkâr idi, evinde bütün sazlar vardı; devirdin bâdei gülgû
sık musiki meclisleri k u ru lu rd u ' Hâfız numu, eviç şarkı,
Kemal sekiz dokuz yaşında b ir sâbl iken 1928; 4 — Şâd iken
bu meclislerden ilk feyzini almağa başladı, Sşikı pür gam gibi H ılfa KrruıU B a ta n a y
^ulakları en temiz nağmelerle doldu. Mev- d ilh u n o ld u n , b e y â ti- iB cs in i: B iılm d geren)
h^ ro ım /m e rakediyorum
— 221U — t*ÎANa»L
BAT A flV A SOKAĞI
■ruban ^arkı, 1&2S;5 — Eşkı çeşmim gibi câ* sinede pinhan ederim ben, beyâti çarkı;
Ban bu gece oldu revan, şehnaz sengin semâi, 25 — Cezbenâk etmez iken bir mâh peyker
1928; 6 — Gülüm, reftân n ı göster salın da gönlüm ü, hüseyni şprkı, 1928; 26 — Beylti-
bağı gülşende, sabâ m urabba beste, 1935', 7 ^ arab an peşrevi, 1934; 27 — Segah sazsemâ*
Enginleri yok eder nurlu yallar açarız, 36. isi, 1928; 28 — Sûzidil sazsemÂisi.
Alay Marşı, 1039; S — Hastai aşkım gözüm Büyük biyograf m erhum M ahmud Kemal
rûşen değil, şehnaz farkı. 1943; 9 —* G örür İnal «Son H a tta tla r» adlı eserinde şunları
hâli perişanım niçin itmez beni dilşad, sui* yazıyor: «K ur'anı azimuşşânı pek lâtif tilâ
iâni tegâh m urabba beste, 1944; 10 — Neden v e t edenlerden v e şark ıları d a hoş sedâ ve
ârailirru kırdın bırakdm nâtüvart gönlüm, eda ile okuyanlardandır. Pek çok şakirdi var*
hüzzam murabba beste, 1944; İ l —- B irlikde dır. T icaret id aresi m em urlarm dandır. H ak
getir bezme yine nây ü rebâbı, kürdüihicaz- k ın inâyeti ile y ıllard an k en haftada bir gece
kar yörük semâi, 1944: 12 — N e hâcet sor fakirhânernizde toplanmamda olan musiki
mağa canım cemali rûyini benden, hüzzam m eclisine en değerli üstad l arla berâber Ke
şarkı, 1944; 13 — Benzemez başka güzel göz m al B ey de devam ederdi. R uh nevaz âlem
le r e şahane gözün, hicaz devri kebir şarkı, le r olurdu, hâlâ oluyor. O hengâm ede beste
1847; 14 —• Bağlandı gönül sen gibi yektâyi lenm ek üzre benden b ir kaç güfte istemişti,
zamana, nihavend şarkı, 1947; 15 — tçdim yazzsışdun. D ilrübâ su retd e bestelediği şar
o güzel gözlerinin sunduğu meyden, suzidil kılardan biridir*.
şarkı. 1047; lfl — Yâriö bana h e r nağm e», $âd İken âşıktü p ü r gam gibi dllbun olda»
şedaraban şarkı, 1947; 17 — Sevdayı teren Sen d* kendin *ibl bir Afete meftnn oldun
nüm edecek bestemgâr.m, bestenîgâr şarkı, Ibtilâ aletini şimdi ocdir a h lam a
1947; 18 — Yâr cimden y lrelen d i y&reli gön S«n de kendin ftbl bir Alet? meftun oldun
lüm benim, sabâ devri hindi şarkı, 1947; H & kkı G ök(t»rk
— B ir gül g»bi saçlarına ben d olabil&em, BATARYA SOKALI — (Jalalanın Kılıc-
nihavend şarkı, 1948; 20 — Baş donduruyor alipaşa m a h a llin d e d ir ; D efterdar Yokuşu
rühu aaran cilveli danam, rasl yörük semâ t, ile Tüfekçi Salih sokağı arasında ussm r. K a
1946; 21 — Geçdigİrn dikenli aşk yollarında, macı ustası sokağı ile b ir kavuşağî vardır.
gülizar sofiyan türkü, 1948; 22 — Ey Jıüsnİ D efterdar Yokuşu başından yüründüğüne
semâvl Seni ben az mı »everdim, ytirük sem ai: göre, iki araba geçecek genişlıkde ve paket
23 — Dem olur hayâlin gitmez gözümden, taşı döşelidir; sağ koldaki K amacı ustası so
şedaraban şarkı, 1941; 24 — Derdim nice bir kağı kavuşanına kadar dik yokuş olup, hu
httpv/groups.google.
— » il — BATMAK
» la bir kav» çizerek düzlük olur ; idinde demirli 15 adad motorlu takayı yarun
«jj «olla evleri» kapu num araları 2-18 ve aaat içinde batırdığı görülmüştür, 0 u furtına
arasındadır; binalar 3-5 katlı k ig irb e - Şiddetle hukür» «ürer iken Uman vapurları
w apjftinl«ü*rdır (Afluilos 1960). K a d a k ü y ü n e vc Adalara sefer yapamazlar
Oakfct G ö k tü rk (B.; K a r a y e l; Lodos).
BATİ b o r a l a j u . b a t i k a r a y k l , BATI CADBöH — Şişlinin Paşa mahal*
^ 1X1 LOPOS — Batıdan kopub gelen bora- lesi yollarındandır, Yay meydanı caddesi ile
l u İstanbul limanı ve suları kayıkçı, balıkçı, Ferâhl sokağı arasında uzanır, kİ Fsrftht so
gefl0ci ve kaptanları tarafından dâima endi- kağı, Batı caddesi ile ayni istlkaamelde, cad
p de karşılanır; havada bora alâmetleri be denin ad değiştirmiş devim idir; Yay mey da*
î zaçsan dikkatsiz ve gafletle sandal, nı caddesi başından yüründüğüne göre, sağ
kıyık teneezüh motoru, gırgır, salapurya, kolda Civelek sokağı, kahramanbey sokağı ve
römorkör gibi küçük teknelerle açıkde bulu- Adsız nefer sokağı ile kavuşaklan vardır.
jıulur ise batma» dolayı ile ölüm tehlikesi ile Paşa Mahallesi, büyük şehrin bu tarafla
karşılaşılır; batı bocaları, hele ani kopanları rının tam kenar mahallesidir, Batı caddesine
limanda, Haliçdc, Marmarada çok can yemiş* paralel usanan Darülaceze yolunun ötesi kır
tir, lıktır. ik i araba geçebilecek genişlikte olan
Batı boralan batı - kuzeyden esen «Batı Batı caddesi paket taşı döşeli olup evleri 1-2
karayel*, ve batı - güneyden eaen «Batı lo katlı, kâgir veya ahşab, büyük kısmı dışından
t o * adı ile iki şiddetli rüzgârdır. teneke kaplı d a r gelirli aile meskenleridir.
Balı Earayel — H er mevsimde a ra sıra 1980 Ağustosunda bu sokağı dolaşdığımı*
eser, barometre 29,89 i gösterir; yazın. sırada yapıimakda olduğunu gördüğümüz
Rumeli yakasından beyaz bulutların h a la y a bir kaç şeddadi beton binalım bu sokağın İc»
döne döne yükselmesi b ir b atı karayel fırtv tim aî hüviyetini değtşdİreceğe benzer. Yay
nnınm kopacağına güvenilir alâm ettir; çok meydanı caddesi başından Civelek sokağı ka-
dikkatli, basiretli bulunmak lazımdır, Kışın vıışağına kadar Batı caddesinin sağ yanıcı
ise bir âfet halini atabilir, gün ortasında or» Havagazı Fabrikasının arw d uvan kaplar
lalığın zifiri karanlığa büründüğü görülmüş* (Ağustos 1960).
tır. Bilhassa kışın sağmakla beraber gelir; Bakkı ÛSttürk
Vann da sağmakla geldiğinde, İstanbul, gök RATMAK — Türk lügatında, toprağın,
gürlemeleri, şimşekler, yıldırım larla pek çamurun, suyun dibine gitmek, gark olmak;
dehşetli anlar yaşar; m lnârelerin külahları, güneşin ve ayın batı ufku ardında gözden
kubbelerin kurşunları, damlardan kirem itler kayboluşu, gurûb etm ek; sivri bir şeyin vü
kopup uçar, koca koca ağaçlar devrilir. Ha cûda girmesi, saplanm ası Mecâzen iflâs et
liç, linun ali ak bullak olur; deniz bakımın mek, m al kaybetmek, ahlâken bozulmak, $6k*
dan bUyük tesirini Adalar açıklarında v e Ya mekr nam ve nişanı kalmamak yerinde kul
lova sahillerinde yapar; fırtına başlar iken lanılır; İBtanbulun bu kökden pek çok deyim
bütün kayıkları, sandalları karaya çekmek vardır;
lâzımdır. Ana baba hayırsız evlâda inkisâr eder
Batı Lodos — Semâ dâlmâ bulutlu ken: «Adın batsın İnşallah!,.* der.
dur, barometro 29,65'i gösterir; bilhassa b«* Hoşlanılmayan kimseler hakkında; <Rüj
fak semâlı bir gecenin sabahında ziyâde çiy hum b ir türlü ısınamadı, herifin her sözü, har
dü|taü$ olduğu görülürse, şiddetli bir batı hareketi batıyor!» denilir.
lodosun esmesini beklemelidir. Batı lodos Kıskanmak, çekememek yolunda; «Nasıl
*atmalarında Marmara, bütün Rumeli sahi- muhit, ne garib İnsanlar, şaşırdım kaldım,
Kabataş Ortakay. Selimiye, Kadıköy kör sırtıma çul geçirsem göle batıyor!*.
fezi, Moda, ve Bostancı sahillerini Nasihat yollu, ahlâken kirlenme manâ
â d e tle döver; çok şiddetli b ir batı lodos sında; cO rezil herifle diişûb kalkma evlâdım,
tatınasoda Marmara'nın Haydarpaşa men- b a tın r seni, İnsan yüzüne bakamazsm!».
^refclni aşan büyük dalgalarının mendirek Sonsuz hicab duygusu; b ir lisede Öğren-
T^roup/merakediyorum
6ATPA2AAJ - 22 ıa — İSTAMBUL
http://groups.google.coi
) -J fıPEDlSl ÎÎ1 3
' p j) î/u ijaşmctlı misafjrin hizmetine ve- ğıd; laUnbvl Tabağı; Banal).
35 40 >•& ara&mda b ir erkek gıı» ]ıy - «U TTA I. M K D Ifil. ftATTAl. TORBA
mn h e n yüzünün temizlik ve güzeli ık cûu- MI - - Devlet dâirelerinde «dojya»iar kulla
bet. hem dc o tv iru harekâtı ile Impuralu- nılm adan ttnce ev rak torbalar içinde muhafa
^ p«k boşuna f it m iş h attâ b ir Eyyubaul- za edilirdi; evrak to rb alan Birinci C ihan
tan ziyareti seferinde terccm anı vâsıtası ile harbine k ad ar devam e tm iştir; kalemlerde
Ifiyjat jııiab ederek ta ltif etm iş; «HaşmeUf de, dosya dolabları yerine torbaların konu
biraderim pâdişâhınız bana sizden bahsetti, lu p kiiidlendiğl sandıklar vardı. Devlet dai
sizi tebrik ederim, İstanbul sularında dolan relerinden evrak tandık ve torbalarının ke
dığımı hatırlarken sizin yüzünüzü de u n u t sin olarak kalkm ası ve yarlerini evrak âoiab~
mayacağım» dem iştir ve H am lacıbaşı B attal la n ile dosyalarının almanı Cum huriyet dev
Aiımed Ağaya bir dem ir salib nişanı vermiş- rindedir.
ur. HayaJJ hakkında başka b ir kavde ra s tla Bir kalem de h a r ayın işleri için b ir evrak
namadı, torbası kullanılır, üzerine o ayın adı ile yılı
BıbL; Devrin gajeiolorl. yazılırdı.
B.UTALtfAZİ SO K A til — F atihin Ka- D âirelerde hükm ü kolmayan evrak atı
raglimrük nahiyesinde Hasanhalife, Hoca lıp, yakılıp yok edilmez, istikbalde bir ve*
üvey s ve Muhtessbiakender m ahallesen için sika olacağı düşünülerek «B attal Torbası»
den geçen uzun bir sokakdır, M uhtesibıaken- denilen to rb alarla B attal Sandıklarında sak
der mahallesinde Keçeciler caddesi iJe H a lanırdı. Bugün zengin arşivlerim iz bu battal
şan halife mahallesinde M utem et sokağı to rb a la n v e sandıkları içinden çıkmış evrak
araaında uzanır. ile vUcud b u lm u ştu r (E .: A rşiv),
Keçeciler caddesi üzerindeki başı, T ü rk D ilimizde, büyü k lü k taslayan, kibir ve
yapı sanatının şah eserlerinden SuJtan Selim azam et sahibi b ir adam ın gizli kalm ış kü
Medresesinin tam karşısına d ü şer; b u n o k ta ç ü k lü k lerin i ; bayağılıklarını, geçm işindeki
dan yüründüğüne göre (193? B elediye Şehir u tanç verici h a lle rin i bilm ek iddiası ile «Ben
Rehberinin 6 ve 7 num aralı p a fta la rı), A k- cem âziyel evvelini bilirim L» diye bir deyim
^«nseddin caddesi ile dört yol ağzı yap arak v a rd ır; bilhassa yakın geçm işin cem iyet ha
kesişir ve H oeaüveys m ahallesine g ire r, bu y atın ı, çok İyi bilen kıym etli âlim Mehmed
mahalle İçindeki K o rk u tata o. K aram uk ve Zeki P a k a b n b u deyim in doğuşunu kalem*
Hocaefendi sokakları ile d ö rt yol ağızları terdeki bu eski b attal to rb alarına bağlıyor
kenşjr; Hocaüveys ve H asanhâlîfe m ahalleri ve çöylece a n latıy o r:
ansında sınır olan Akdeniz caddesini de b ir * K üçük b ir m em u r cem âziyctevvel aym a
dört yol ağzı ile aşdıkdan sonra M ûtem et so aid to rbadan kendisine göm lek yapar, ark a
kağında sona erer. daşlarından biri de, (H er halde ham am da so
tki araba genişliğinde b îr asfalt y oldur; y u n u r iken olacak) göm lekdeki yazıyı oku-
özerindeki evlerin a p a rtm a n la rın hepsi, 2-4 yub sırra agâh olur, fakat yözlem ez; zaman
katlı yeni beton b in alard ır; araların d a boş İle evrak torbasından gömlek yapan yükse
a rs la r da görülür; kapu n u m a ra la n 2-120 ve lir, kendisine b ir k ibir v e azanr.-'t gelir, be
1*123 arasındadır; bu satırların yakıldığı st- rik i de onun bu hâlini gördükçe torbadan
^ d a birkaç yeni binâ d a inşâ hâlinde idi. gömleğini h atırlay u p g ü ler ve yeri geldikçe:
B&Hpaşa Camiinin yan avlu duvarı da bu bo- «canım., ben onun oemâziyelevvelîni bili
fcafc üzerindedir. B ir elbise temizleyicisi, b ir rim i..» der, bu deyim d e bdylece sohbet dili*
*s°l*cı1 bir kunduracı, iki terzi, b ir manav, m İzde yerleşip kalır».
kaynakçı dükkânı bir de doktor m uaye B ib i: m . Z, P a k a Un. Osmanlı T a rih D eyim
nehanesi vardır «Ağustos 1960). le ri ve T e rtm ftri.
Bakla Gökl-urk BATTI STA (G a la ia lı) — Onsekizinci
BATTAL İSTANBUL — Vaktiyle îslan- acırda G alata ltaJyanlarından ve Venedik El
kulria yapılan ve «İstanbul Tabağı* denilen çiliği tercüm anı; 1715 Türk-V enedik harbi
fc ty d lttn an büyük boyunun adı (B-; K i- başlayınca kadim âdete u y ularak balyos U t
û/group/merakediyorum
!î .‘. 7 r_ :;iA nıro*i İ6ÎANBUİ
beraber YedikuJeye habs*dtidi, fakat bir ra loru oldu; ideali şahsen hususi bir hft»-
müddet sonra» tebaası bulunduğu Türkiye tahâne açmaktı, lö52 de Park Hastahâne-
âftyhine V* tercümanlık hizmetinde bulu n sini in$â el lirdi ve bu müessese ertesi yıl la-
duğu Venedik Cuhmuriyeti hesabına casus mafııniızm en m ütekâm il Cihazlarıyla ve kon
luk yapdlgı gösteren vesikalar eldo edîtdt, o forlu mücehhez olarak amme hitmotine açıl
sırada Aforada bulunan serdar ve sadırazam dı.
Şohtd Ali Paşamn Istan buldaki sadaret kay- O peratör Ruhime B otunun aşağıdaki
makamına gönderdiği emir ve talim at ü zeri gözleri bu şehir kütüğünde tersbit edilmeğe
ne ayni ydın EyJûJ avmda, kİ hicri 1157 yılı değ er: «Bence, bize bö$ vuran hastaya evve
Ramazanına rastlar, zindandan çıkarılarak lâ yapılm ası gereken cerrahi müdahale var
sırtına tercümanlık esvabı giydirildikden dır, h astahâne ücreti ve am eliyat Ücreti son
sonra Parmakkapuda asılarak idam oiundu. ra düşünülecek şeydir; hastamızı mâli im»
B 5 b l : Ra?id T a r i h i . kansızlığı bizi vazifem izden alıkoyması, fakat
BA TI (Bahimc) — Ü nlü kadın doktor esefle beyan ederim ki bazı hastalarımız be
vb Operatör, Cağaloglu civânnda P ark Has- ni ald atm ay a tenezaül etm işlerdir, hastabi-
tahânesinin kurucusu ve sah ib i; 1914 de İs- nem de geçim d arlığından hızlananların bilâ
tanbuJda doğdu, babası P.TVT. m em u rların h a re çok zengin kim seler olduğunu öfrren-
dan MalatyalI Mehmed A rif B eydir kİ aile m igim dir; P a rk H astâhânesi gariblere karjı
hatıralarına göre Seyyid B attal Gazı torun- kucağını b ir d evlet müessesesi gibi açnuf
Jarmdatıdır; annesi Sıdıka Harum da RJzek* iken beni aldatm ak, şefkati düşündüren his*
nin bir eşraf kışıdır; Rahim e Batu o rta ta h si set b ir cem iyet için hazindir; fakat idealist,
lini Istanbulda Kandilli ve Erenköy Kız lise bedbin olmaz, yalım dan şaşma?.
lerinde yatılı olarak yapdı ve liseden pek iyi -rHaütabânem 700 m etre kare bir arsa
derecede mezun oldu, devlet hesabına A vru- ü zerin e y a p tırılm ıştır, istikbalde 250 yataklı
pada tabiiye veya riyaziye ta h sili iç in rtajn- o lacak d u ru m d a d ır; O rd. Prof, muteveffâ Dr.
zed seçilmiş iken doktor o lm ağa k a ra r v e rd i F r a n k ’ın T ü rk iy ed e ilk A vrupai hususi iıas-
ği için İstanbul Ü niversitesinin T ıb F a k ü l ta h â n e sözleriyle ta ltif e ttiği bu müesseseyi.
tesine girdi ve 1936 da b u facüKederı diplom a çocuğum olm adığı için feyz aldığım Tıb Fa
a ld t k ü ltesin e b ırak m ak düşüncesindeyim».
İhtisas tahsilinde d ü n y aca şöhret olub o O p e ra tö r H ahim e Batu m eslekî faaliye
zam anlar İstanbul Ü niversitesinde görevi: tin in dışında ed eb iy at v e güzel sanatlar ile
Prof. Nissenin yanınd* çalışdf; O rd. P ro f. K e m eşg u ld ü r; k ır gezileri en büyük zevk kay
mal AUty, O rd. Prof. K. İsm ail G ü rkan, O rd. n a ğ ıd ır; b u h a l tercem esi yazılır iken: «Çı
Prof. Ş. Hakkı Erer, n a r ağacını p ek severim , dem iştir, hem göl
Ord, Prof. U. Ziya gesinde o tu rm asın ı h em de uzaktan temaşa
K onuraîp’ın klinik)- sın ı azam et v e v ek aar tim sâlidir, oğlum ol
lerine muvaffakiyet* saydı ad ın ı hfç düşünm eden çınar koyardım *.
ti im tihan verecek E, B atu, hiç tereddütsüz, Türk kadınlığı
operat&r olduj &kaj n ın yii? a k ı b ir sim adır.
HnJtkı Göktürk
binde Cağaloğlu Sağ
BAYAK (lly as B ahar) — İkinci Meşru
lık yurduna girerek
tiyet devri ile C um huriyet devrinin ilk yi*1
bu miiessesenin ida
mi yılı içinde T ürkiyenin tefekkür ve bilgi
resini üzerine aldı,
kanalı olan A nkara (BabIâli) caddesinin en
sonra baş operatörlük büyük kilabcı - tabii (ed itö rü ); «Kanaat kita
ile Esnaf Hastah&rıe-
be vinin kurucusu aslı, en kuvvetli hüviyeti
lerine getjdi; sonra
ile Türk Musevisidir, İSBÖ de Fatlhde Sal-
Şişli Çocuk Hastatıâ- m aîom ruk’da doğdu, babası BalatJı Yako
nesi Oper&tiiHi, Ha* Dr. RaHlnır Batu adında çok mutevâzı gelirli esnal tabakasın*
Seki Hastahânesi Ope- ("Resini s BUlend Stren) d an b ir kimpe id i; okum aya pek hevesli olan
http://groups.google.cQD
. ıPEDtsl BAYAI* rYrtıub)
— *215 -
ilvı önctf A ly an s iz ra c lit m ektebine lık vergisi ödem ekle m ükellef tu lıilm jsı.
v*rmif fakat, ailesi e fra d ı k alab alık olduğu T ü rk m aarifine ve irfanına büyük hizm etler
-çul. geçimine y a rd ım e tm e » ıçm onu roek* d e bulunm uş bu seçkin iş adam ını çok sars-
lepden alıp İş h a y atın a a tm a k zo runda kal* d ı; nakdi bu yüksek rakam ı dolduram adığı
inçti; flyaa Henüz 14-15 y aşın d a iken Babıâli için deposundaki değerli kitab ların ı kıyme-
caddesinde D anişçefaka k ü tûplıaneainc 41960 tin in çok dûnunda tasfiye ederek nakde tah
da A nkara caddesinde V âhid A g ar k itab esi vile ve vergi borcunu ödem eye ç alışd ı Tees
nin bulunduğu d ü k k â n ı) çırak» e l u lağ ı ola* sürü o k ad ar d e rin oldu k i 1945 de bir kaVb
rak girdi (1894*1895). K itab cılık işini pek »ektesi ile vefat e tti. A rnavutköyu mczarlı*
jtısa sam anda k a v ra y arak 1898 d e h en ü z 1£ gına defnedildi.
yaşında iken ay n i cad d ed e ken d i a d ın a «ka K âzım N âm l D uru «Bütün Türkiye*
naat kütübhânesİM ii k u rd u ; b u m ü sta k il işi m ecm uasının 1051 N isan ayı nüshasında bu
ne de. Sahaflar Ç arşısından to p lad ığ ı kitab- bü yü k ad am h akkında yazdığı b ir makaleetk*
ian salm akla başladı. 1909 d a n so n ra d a ta d e : «Eğer, b ü tü n çalışm alarının aluı te ri o lan
bii ve nâşîrliğe başladı. 19-20 y a şla rın d a bjy V arlık V ergisi oj>u ezm em iş olsaydı, k ütü p
genç adamdı, fa k a l iş p ro g ram ım çok ciddi h an esi şim d i d ah a yüzlercç, belki de orijinal
olarak çizm işdi: 1 — M illi k ü tü b h ân eraizd e e se rle rle dolacaktı. B u felâk et onu yıktı Bu
yer alacak ciddi e s e rle r b a sa c ak tı: 2 — S a yetişm »yorm uş gibi Ç ankırıda fahiş fıatla sa
lâhiyeti ilm iye v e ed eb îy ey e sâh ib kalem le tıld ığ ı iddia olun an b ir k ita p yüzünden, Millî
rin lâbiî olacaktı; 3 — T e lif h a k la rın ın k u d - d ı; sonunda b e ra e t e tti am a, günlerce haksız
âyetine h ü rm e tk a r o la c ak tı; 4 — T ab ı1 v e y e re lıa p îs y a ttı. B asıp yaym ağa başladığı
neşredeceği e se rle r m a srafla rın ı s ü r'a tle çı* A n k a ra kütü p hanesi, Yeni kütüphane. Milli
kurmayacaktı, fa k a t işp o rta la ra d a düşm e- k ü tü p h a n e serileri, ne yazık ki, yayınlarım
veeektı, ağır satılocak, d âim â a ra n ac a k v e sa ile riy e götürem edi.
tılacak, deposundaki m alı a ltın kıy m etin d e K oru n m a M ahkem esince tevkifhaneye tıkıl-
duracaktı; 5 — Basacağı k ita b ın icâb e ttir- « İJyas B ahar, k itapçılık etm ek isüyen
diği masrafdan çekinm eyecekti. b ü tü n vatan d aşlara kıym etli bir ö rn ek tir;
Ba program ından ölünceye k a d ar in h i kendisi öldü, fak at çocukları onun eserini ıii'-
raf etmedi: CiddS târih î külliyat, klasik ve vam ettirm ek ted irler* diyor.
muasır Tiirk ed ebiyatı m etinleri, ansikinpe- RAYAR (Y âkııh) — Bilyük kitabeı - edi
dlk külliyat. coğrafyalar* atlaslar. Büyük du tö r llyas B ahar S ay arın büyük oğlu, kardeşi
var haritaları, lu g atlar k a n aa t kütübh&nesim Arslan B ayar İle beraber babalarının hayrül-
k ıu bir zaman içinde T ü rk basın âlem inin haletleri olarak K anaat kütübhânesinin sû-
et* ön sallarına geçiriverdi (B*: K an aat ki- hibleri; 1916 de Kulediblnde doğdu, babası
tabevi). nın müessesesînden yetlşdi; A yşe Hanım
îtyas B ayar’ın ilk basdıgı kitab Ali He- adındaki zevcesinden İlyas adında bir oğ-
Şöd Beyin “Târihi İu vardu'. Babasının müessesesi ile bera
Siyasrsi, son basdjğı ber terbiye ve ne
kitab da AbdüVhak zâketine de vâris ol
Hamlelin ,lTezer”î muştur. 1920 do
dir.
ğumlu olan Arslan
i 915 de Sünbül B ayar H ukuk F a
Haıjun adında bir kültesi meaunudur.
muftevi kıstı İle ev- Babalarının Ölümün
letıdi ve bu hanini' den sonra ilk ban
dan Yükub ve Arslan dıkları klU b «Türk-
adında iki ofclu oldu. çeden İngilizceye» ’
IB.: Bayar, Y âkubJ, lü g attir (B.; K anaat *ikub Bayat
1042 de 450,000 v ar- (R»tmî b UIcihI Ş«**n) kitabevl). (Resifti: Bineni! geren )
ı ^aroup/merakediyorum
KAVATA 4Maİih<"<I A lâ) — Zam anım ı ramanın valisi ve Fâtıhin küçük oğlu
zın gobretli bir kadın t imâ(alıkları m iıl th u l- de Cem ile sıkı b ir dostluk kurmoşdu.
sl hekim; ( 0 k nâzik ve terhiyeli muhabirim iz I^rilei' ve Sadrâzam ı sevmeyen devleri erkâ
Hakkı Göktürk ile hal ıcrcemesi üzerinde ko nı, ki F atihin son seferine çıkar iken İstan
nuşmak istemediğinden, bu şöhretli doktor b u l Kaym akam ı b ıraktığı İshak Paşa bunla
hakkında rahm etli dostumuz Serm ed M uhtar rın başında idi. Karam an! Mehmed Paşaya
A lus'un $ok güzel b ir yazısını bu je tıir kütü *müfsidc diyorlardı; haksız da değillerdi.
ğünde n e y e lüzum görmiyerek ajagldakı sa F âtih , ta h t verâsetı usûlü ile saltanat nj.
tırları İbrahim A lâeddin Gövsanın «Türk «aramı ve devlet teşkilât mı lesbit eden «Ali
M eşhurlan* adındaki eserinden alm akla ik- Osman K anunnâm esi» ni bu zatın sadaretin»
tifa ediyoruz: <1881 de Istanbulda doğdu, d e yazdırm ıştı.
Said Bey adında b ir m iralayın oğludur, 1B01 B u kanunnâm e, Osm anlı hânedanında
de A skerî Tıbbiyeden birincilikle diplom a al Padişahlığın, bab ad an büyük oğula kalacağı
dı, mesleki Uıtiaaamı B erlin ve P arisde ta n ı v e Padişahın d e v let selâmeti, âlem nizamı
mamladı, 1909 da Tıb Fakültesi kadın has için kardeşlerini idam eltirebüt'cç^iiıi *dyly-
talıkları seririyâtı kürsüsüne tây in edildi. yordu. F a k a t kanunnâm ede, Padişahın şehza
1014 de uk e rlik d e n vc fakültedeki kürsüden d elerine göndereceği lerm an Örneğinde Sul
ayrılarak serbest hekim olarak çalışm aya baş ta n Cera’e h ita p edilm işti. Bu da, 'rKaramanı
ladı, Birinci Cihan harbinde yedek ask eri h e M ehm ed Paşanın fesadıdır. Padişahımızı iğ-
kim olarak tekrar ordu hizm etine g ird i: 1918 fâl idüü b ü y ü k oğlu Şehzade Hayagıdı sulu
de lekrar serbest hekimliğe döndü. 1934 de na! hak k ın d an da ısk at ettirecektir- diye
Kadıküyyünde Şifâde hususî bir hastahâne haklı b ir endişeye yol açm ıştı.
açdı, Tıb Fakültesinde seririyati nisâiye şefi F atih in a n i ölümü* M ehmed Paşayı deh*
iken meşine İltihabı hakkında yaadığı bir şel içinde h ıra k d t, e v v e li Sultan Ceme bir
travayı neşredilmiştir. M uhtelif operasyon m ek tu p yazarak, babasının ölümünü haber
larda kullanılmak üzere bazı p ra tik âletler verdi ve kendisini s ü ra tle İstanbula dâvet
meydana getirmiştir». elti, m ek tubu da en sâdık adamlarından biri
BAYAZU) — (B .: Bayazıd Bucağı). ile gizlice yola çıkardı. Sonra kendi otağında
BAYAZID II. — Osmanlı padişahlarının ordu k u m andanlarını toplayarak vak’ayı gfc*
on uncusu ve İstanbul tahtında oturm uş T ürk ]edi:
hükümdarlarının İkincisi; Fâtih Sultan MeVı- — Padişahım ız m übarek ayaklarında
medin biiyük oğlu, hicri 851 (m ilâdî 1447- f az laca m uzdaribdir, hekim ler hemen ha
1448J de doğdu; anası Giilbahar H atun, bir m am lazım dır dediler. Padişahımızı Uskudara
rivayete görede Dulkadir oğulları hanedanın g ö tü rürü m ... O rduyu H üm âyunun burada
dan mükerreme Hatundur, 14gl de, babasının k alu b v e b ir ferdin
sefere ggideriten İstanbul yakınında Gebze ordugahdan ayrılma*
eivânnda beklenmeyen esr&renglz ölümü üze y ub av detlerini bek
rine vSIi olarak bulunduğu Amasyadan ılgar lem enizi ferm an bu
la gelerek İstanbul tahtına oturd u (B.: M eh hurdular.
med 11, Fâtih Sultan Mehmed). Dedi. N âşi araba
Fatih Sultan Mebmedtn ölümü ile tkinci y a koydu, E nderun
Sultan Bayazıd cülusu arasında on sekiz güp A ğalarının m uhafa
geçdi, bu günler içinde büyük siyasi entrika zasında ılgarla Ü skü
lar çevrildi, İstanbul kanlı vak’alars sahne d ar yohm u tuttu, Us-
oldu. k üdara varır varmaz,
Fatihin son sadrazamı K aram anlı Meh- Anadolu yakasında
jned Paşa Tfenijertterin nefret ettiği, Amas ne kad ar kayık ve
ya vâllsi veliahd $chzâde Sultan Bayazıd için gemi yarsa, hepsini
de tehlikeli bir simft id i karşıya geçirtti. Ru- İkincJ Sultan Bayaui
Mehmed Paga kendi memleketi olan Ka- meliden Anadolu ya- (ttfcsim: Dttlead
http://groups.google.con
______________ — 2217 BAYAZfD ff
S u l U n M e h m e id e n g s ; rî butun
etrafı can
(Uı;;*v h ili. tek istinatgahı Sultan Mehmed-
dİ.
F .ıiıiı Sultan Mehm edin beklenmedik es-
rarlı olumü üzerinde dikkatle durulacak nok=
la, daha sadrâ/am M*îhnwl Pw*u niş/. tutan-
Jkfnt'l SnMan B *}auüıa Taraşı bulu getirmeden, v e dolayıaiyle büyük şeh
jtfına cn küçük bir d«nlz nakil vaaıtası- rin kale kapılan hfcpûTirrmdftn İstanbul kay*
■mu geçmesini şiddetle y as ak etti. makamı Ishok Paşanın Fâtıhîn ölümünden
İstanbul şehrinin zabıta hizmeti ile Aee haberdar olması ve Keklik Mustafa adında
mı OgJanlâft bırakılmıştı, onları da Bakırköy
^raflarında bir köprü tamiri bahanesiyle çe-
^rden çıkarttı ve bütün sur kapılarını kapat
tı. Pâîthin olümiinü İstanbullulardan da giz-
{emişti, Göslerj yolda, Sultan Cem'ı bekleme’
başladı
Fakat Mehmed Paşanın nâşı alub ordu-
eihdan ayrılmasından bir kaç saat sonra aa-
Jter, büyük Padişahlarının ölüm ünü öğrendi.
0 anda otağı hüm ayunda bulunub da K ara-
«vaııh Paşanın telâş İle gaflete düfüb Sultan-
çayırında bıraktığı birkaç kişinin yoJunarak
anlattıktan sahne, çok m üthişti:
— Padişahımızın miibârek ay ak lan , mu-
îid Ü2«re ağrırdı, sancı ziyade oldu, tabîb ler
g«i«ü, ilâcından âciz oldular, başka te b ib le r
de geldi, ittifak ettiler, ayağından kan a ld ı
lar, zahmet ziyâde oldu, şerâb-ı fa riğ (m ü
fittin, uyku ilâcı) ferd iler, Allah rahm etine
vardı.
Dediler. M üverrih D erviş A hm et Aşıki
de, orduda idi, bu söyleri riv ay et olarak <fe-
ji). kulakları ile duydu.
Tahlbirr ^ r H f kim v f r ii H ân'e
* O kan M i frrâ b ı kasıt» fcaanf
Cimrin doftradı a H ânın
İkinin ılrm ta rt Itu jn n f
İHA niçtin b^OA ktyrfı ta k lb k r
Boyacılar dKcri. cânt lu n r
tablU rr Hftn'e («fc taksi rtlk HU
Tlmarfarı kam a vardı zljânf-
Dfta M Â^riıi bu H an hakkında
Ki nûri rahm ete c im boyfcnr.
Koca F&tih Sultan Mehmed Han, tabibJ**-
^ r'" Cehli veya şefti b ir suikasd* öldürülmüş-
^ ki, q devrin saray tabiblerl Yahudi müh-
tpdisi veya bunların ev lâttan idi. I k h « l S u lta n B& jaztdııı
, Fakat siyasi durum gösteriyor kk suikasd K a fta n ı ve kav u £ n
ı b ilin d e Karamanı Mehmed Paganın as- Topkapu sararı Hfizesinde
olamaz, çünkü kendisine i tim ad etmiş (Reatm : N eclh)
u p /m e r a f a a d iy o r u m -
B A Y A Z fD II. — 221R — ÎSTAKBUL
kısmı da Pendik, K artal, M altepe iskeleleri £fiqm> çeşmlnlr dile herdem cefâ rksik degU...
ne indiler, oralarda buldukları kayıklara do Sonra kendisine dönüyor:
larak evvelâ Galataya g e ld ile r G alata sahi Öldürür gam seni, yâre ne cam, çün her saman
lindeki bütün kayık ve gem ileri kılıç k u v v eti Bin nenin *tt)İ frılâ. AdU. ana rfolk drftt..
ile kaldırıp lîsk ü d ara yolladılar, A nadolu y a diyor. M uhakkak kİ has mânâsı ile şâirdi.
kasına yığılmış olan yoldaşlarını İstan b u la Bâztısu da sağlam dı, iyi ok atardı mü
geçirdiler. S u r kapılarının m uhafızları güğ- kem m el a ta bm er, y am an cirid oynardı. Ke
remiş Yeniçerilerin karşısında sadrazam ın sim den anlar» m in y atü rden anlar, yazıdan
yasağını tutmadı* bütiin k ap ılar açıldı, şeh ir a n la r; san’a tın ve san ’a tk â n n büyük hamile
bir mahşer yerine dondu. Evvelâ sadrazam ın rin d en b tr pâdişâh olacakdu H attâ Amas
sarayı basıldı. K aram anı Mehmed P aşa pa ya’d a n İstan b u l’a gelirken, yalnız kendi dev*
ram parça edildi, b ü tü n yahudi m ahalleleri rin in değil, a sım ın bü y ük yazı üstadı olacak
yağma edildi, bu arada kan da döküldü. İshak A m asyalI Şeyh H&mdullahı d a beraberimle
Paşa ihtilâle b ir kaç saat seyirci kaldı, fa k a t getirm işti. H em senli benli konuştuğu yirmi
Mehmed Paganın katli haberi gelince* İs ta n y ıllık b ir arkadaşı olarak getirm işti.
bul kaymakamı b ir v e tire yakışan celâdetle S u ltan Bayazıd'ın bu s a n a tk â rla pek ya
atına binip kıyamı idare eden zabitlerin ka kın dostluğu şirin b ir fıkra ile başlar;
rargâhı Yeniçeri kışlasına girdi, onun görün A m asya'da vâli olarak oturan genç ş*h~
mesiyle dc ihtilâl b ir anda sona erdi, asker zade av m eraklısıdır, cins tazıları vardır. Ma
kışlaya girdi. Şehre dellâllar çıkarılarak deh iyetindeki sipahilerden biri bir la2i «atın
*et içindeki halk teskin edildi. Osm anlı tah tı alır. Kaaabdan d a b ir okka e t alıp Buiıârâll
nın meşrft vârisi şehzade Sultan Bayazıd İs M ustafa D ede adında b ir şeyhe gider. Kapu*
tanbul* gelinceye kadar, İstanbul sarayında yu şeyhin on beş yaşındaki Hamdullah açar*
bulunan oğlu şehzade K orkud babasının ve — Babam evde yok, der, hâcctiltfz ne
kili olarak tah ta oturtuldu. id i?
Yukarıda da söylemindik, Sultan Bayazıd Sipâhf b ir saf adam , boynunu büker:
babasının ölümünden onsekiz gün som a gele, — Şu b ir okka eti babana hediye getir*
bildi: haberlerin atlı ulaklarla gönderildiği ilim, dileğim şu taziye b ir m uska yazdırmak*
http://groups.google.c
r ,- söclopsoISİ
. avda ;chzâder,; i tazılarını ^eçain, b ir hoş-
i otfD a % ı n .
— 2210 -
GİilİKaba ve f o fiılıb n
(Rftfttt: Sataiha B m rall)
aa/group/merakediyorum
O sm anlı târih in in D ulkadiroğlu A hm ed elm aslı b ir siyah sorguç vardı.
Beyi ile D ulkadıroğlu M ehmed P a ^ a a b u ço BâbJtıümayun önünde yeniçeri ağası Ue
cuklardır. ocağın büyük rü tb e h zabitleri podişahm
İkinci S u ltap Bayaaıd’ın d evrinde G a la - üzengisini öperek fstiıu b uldı j.n;«n hâdiseler,
ta n ıfl arkası kırlıkdtr. d alga d alga tepeler m e btı arad a sadrazam Karamıurılı Mehmed P a
şe orm anları ile kaplıdır. B ir kış g ü n ü pâdi şan ın ask er elinde katli vak'ası için a l edil
şâh oralarda ava çıkar, lâpa lapa k a r y ağ m ak m elerin i ric a e ttile r:
tadır. P âdişâh: — Sen sevgili pad işah ım a» sui kasdi
— Bana gül k o k u ları geldi, d er. vardı* a m sen ây ii ah v âlin d en katlettik., de*
M aiyetindekiler: «yine b ir k e ra m e t g ö s d ile r v e af dilediler.
terecek..» derler. Ve h a k ik atte de b ir az son F â tih S u lta n M ehm ed İstanbula bir Salı
r a m eşe orm anının içinde b ir k ulübeye ra s t g ü n ü g irm işti. A ziz nâşi d e büyük îjehrin top
la rla r ki önünde saksı saksı güller k a r a ltın rağ ın a M ayısın y irm i ik inci Salı günü verildi.
da çiçekle donanm ış, k u lu b en in içi b ir gül İs ta n b u l fa tih in in cenaze nam azını asruı
bağçesj hâlinde, Sultan B ayazıd1! ak sakallı b ü y ü k v e lisi v e d in â lim i Şeyh V efâ kıldırdı.
nûrani bir ih tiy ar k arşılar; M usalla ta şın d a n tü rb e y e k a d a r S u ltan Baya-
— Pâdişâhım , d er, sen i benim gö n lü m ztd d a m u h te re m b ab asını om uzunda taşıdı.
çekU, b uraya b ir m ekteb y a p tır, içini çocuk O cenaze g ü n ü idi, İsta n b u la , şehzade
la r ile doldur, âh ir öm rüm ü o n ları o k u tm ak S u lta n C em in K a ra m an e y â le ti askeri He
la geçireyim, şu güllere o çocuklar b ü lb ü l ol B u rsa ü z e rin e y ü rü d ü ğ ü h a b e ri geldi, Sultan
sun!.» B ayazıd v e zirle rd e n A y a s P a şay a alelacele
Sultan Bayazıd o meşe o rm an ın ın o rta b ir m ık d a r a sk e rle B u rsay ı m üdafaaya gön
sında koğu§lan ile, d ershanesi ile, aşhanesi d erd i. F a k a t B u rs a d a « Y eniçeriler İstanbul-
ile, hamamı ile büyük m ekteb y a p d ın r, a d ı d a y a p tık la ra g ib i ş e h ri y a ğ m a edecekmiş»»
na «Galata Sarayı» denilir. İşte o g ü nden bu şay ia sı çık ın ca h a lk S u lta n C em ta ra fım tut
yana, beş "üz yıldanberi orası b ir m ek teb tu v e şeh rin k a p ıla rın ı şehzadeye açtı. Sultan
ola gelmişti:1. M em leketim izin b ü y ü k irfan Bay&zıdm İs ta n b u l ta h tın a oturm asından
müessesesİ G alatâsarayı L isesinin tem e lin i ta m b ir h a fta so n ra S u lta n C em d e B ursa sa
atanlar bir Gül Baba ile tk in c i S u ltan B aya- ra y ın d a k i ta h ta o tu ra ra k kendi adına hutbe
zıd H andır. o k u ttu v e p ad işah lığ ın ı İlân e tti.
tkinci Sultan Bayazıd Ista n b u ld a pek A ra la rın d a o n ik i v ıl gib i h a y li açık bir
muhteşem karşılandı, D ev let e rk â n ı, şeh ir y a ş fa rk ı b u lu n a n ik i k a rd e ş arasında iki se
âyan ve eşrafı v e ask er istikbal için Ü sküda- n e sü re ce k o la n m ü cad ele böylece başlamış
ra geçmişti. İshak Paşa onyedi g ü n d en b eri oldu.
babasının vekili olarak- İsta n b u l ta h tın d a S u lta n Cem* a s ır la r boyunca dillere des
oturan şelızade K o rk u d u da a la ra k ü ç k o n ak ta n o lacak m a c erasın ın eşiğinde iken yirmi
ileri çık m ıştı ik i y a şın d a b ir d e lik a n lı idi. O d a kardeşi
1481 M ayısının y irm ib irin ci P az arte si g ü gib i sağlam b ir ta h sil görm ü ştü , kardeşi ve
nüydü. Pâdişâh saltan at kad ırg asın a b in d ik b ab ası g ib i ş â ir d i; b ir g a d d a r sevgili şanında
ten sonra gem iye yo! açm ak çok güç oldu. n e g ü zel m ısrâ d ır:
M üverrihler: «Ü sküdar Boğazı gem i v e k a D il h e la k pylrr. ffüspl h a n ç e r { P İv r c a n tt.«tuııc!>
yıkla doldu, d ery â yüzü g ö rünm ez oldu, k a F a k a t iki k ardeşin a n aların d an emdik
dırg alar birib irin e k atılıp k ü re k k ü reğe ça le ri s ü t a y rı id i (B .: Cem . S u ttan ).
tıldı» diyor. Sultan Bayazıd siyah m atem es 1481 y jlı H aziran ın ın ondördüncü P er
vabı giymişti» başına da siyah d ü lb en d sa r şem be g ü n ü is ta n b u la B ursadan üç kişilik
m ıştı. G em inin yanaştığı iskeleden saray ın b ir elçi h eyeti geldi. H ey etin başında Wnfr-
büyük m erasim kapısı olan B âbıhüm ayuna dan rn en y aşlı kad ın ı, B ursada o tu ran Sel'
k ad ar geçeceği yollarda atın ın a y a k la n a ltı çu k S u ltan bulunuyordu. «B üyük Hala Ha
n a sırm a ve ipek nakışlı k u m aşlar serilm işti. tu n » d iy e anılan Selçuk S u ltan Çelebi Hum*
B indiği atın alnında da m atem alâm eti o larak k â r İkinci S u ltan M uradın ablası idi, Yan m*
http://groups.google.coi
^ B a O P E D ts t____________________________ j BAVAZID II
dc Bursa ulemasından Molla Ay.isi ıjt na ingindi Hacca gitti, 143ü Mayısı ortaların*
«ufcrullahoğlu Ahmed Çelebi idi. C em S u l ta - da Karamsnoğltı Kasım Beyden aldığı bir
£ıs tâlim ettiği Büyük Hala H âtûn elçilik d/ıvct mektubu üzerine te k rir Anadoluya
kafesinde kusur ötmedi. F âlıh Sultan M«lı- girdi, akMejcele toplanan bir ırıikdur askerle
^cd Ölümünden az :w c l y a t ı r t t ı ğ ı aliı>«- Konyayı m uhasara elti, Takat Sultam Boya-
ıfim kanunnâmesinde karde* katlini pâriigulı< Kjdın büyiık bir ordu ılc yoida olduğu hahc*
fara bir bak olarak tanı misli. Cem Sultan bıı ri gelince Konyuyı bırakıp A nkara üzerine
korku ile ayaklanıp B ursaya gelm işti; ih ti Cİiti, güney batı, Anadolu Taşeli’ne kaçlı. O
yar kadın: Kjrarlft Sultan fîayazıdctan bir büyük kardeşe
Pâdişâhım, m üm kün değil midir ki, yakışan dostâne bîr m ektup aldı. Padişah,
biraderine husum et etmiyesin, İstanbul ilu «ü İtan a l dâvası macerasından vaz geçmelini,
Kümeli m em leketlerinde şan ve şevketle kendisine, refah içinde yaşatacak bir m aaf
saltanat sü rüp A nadoluyu Sultan Com'e ih- bağlanacağını, Kudüs’e gidip yerleşmesini
g*n edesin... İki şah birbiri iîe cenk ederse teklif ediyordu. Cem bu teklifi reddetti. Sul
ortada mâsum halk kırılır, Sultan Cem de tan B aysalda verdiği cevabda:
bu saltanat bağında b ir tâze fidandır, vücu Son plftlrr! gü ld e y a ta r s ın «sevk İte h a n d a n
dunu kaldırm ak vallab azim vebaldir.. Beıı kül döiKlutm külhrnl mlhnrtdc- M>hep rw?...
Diye ağlayarak yalvardı. B ayazıd: diye sordu, Sultan Bayazıd da ikinci mektu^
__ Ecdadımız b u ülkenin vahdeti yolu n bundu bunu manzum olarak izah e tt i :
da bunca gazalar etm iştir, bu devleti âlios- Ç a n fûxl e s ri k ısm e t u lu n m u ş bize devlet
man benim zam anım da parçalanam az. Cem T iik â fre rlzA vcrmlycKİ» b ö y lr twbeb n e?,
bu kötü işinin âkibeti n e ise onu görecektir,, dedi, pek haklı o larak d a hacılığını im â ede*
dedi, tk i\ü n lü molla sustular, b u sü k ût S u l re k ;
tan Bayazıdm kardeşi Cem üzerine k ılıçla Hıteeül Haremeynim dlyiiben dûvi kılnnun
yürümede yerden göğe h ak lı o ld u ğ u n u k abui Bu aaHaııaiı diin^fviypye tauna taJcb ne?»
etmekti. S u ltan B ayazıdm öncü kuvvetleri Taşeline
Sultan C em m B u rsad ak i padişahlığı y ir doğru y ü rü rk en C em ; S ilifke civarında Ço-
mi üç gün sürdü. B u s a ltan a tın b u g ü n e k a d ar kören adında küçük b ir iskelede bulduğu b ir
kalan h âtırası b ir taraEm da h ic ri «886^ tarih i gem iye o tu z otuzbeş k a d a r adam ı ile can at*
İle «Bursa», b ir ta ra fın d a da «C em İbni S u l tı ve A n am u r açık ların d a rastladığı b ir Ro
tan Muhammed H an» y azılı g ü m ü ş p a ra la rı dos gem isine geçdi vc Rodos şövaliyelerinc
dır ki, Osm anlı p a ra la n k o lek siy o n cu ları a ra sığındı, on üç sene sü recek olan hezin fren-
sında nadiren ele g eçirilir, son derecede kıy (fistan esareti böyle başladı <B.: Cem, S u l
metlidir. ta n ).
20 H aziran 1481 Ç arşam ba g ü n ü ik i k a r tkinci S u ltan Bayazıd kardeşinden sonra
deş arasındaki Y enişehir ovası m uharebesi o /'ulfarm m çıkardığı g âib eler ile de çok uğ*
Sultan Cemin ağ ır bozgunu ile sona erd i. Ce raşdı. A bdullah, Şehinşah. A hm ed, Alem-
min 1000 askeri vard ı, Bayazıd 20,000 kılıçla şaiı, K orkud. M ahm ud ve Selim adında yedi
Gelmişti; Cem, nam u su n u m ansıba satan la* oğlu olm uştu. B u y ed i oğuldan da sekiz oğ
lası Aştınoglu Y âkup B eyin d e k atm erli iha lan to ru n u vardL
netine uğram ıştı. B u ad am tecrübesiz d elikan Ş ehinşahın o£İu M ehm ed; A hm edin
lıyı evvelâ yenilm esi im kânsız çok ü stü n b ir O ğulları M urad, A lacddin, O sm an; Alem-
kuvvetin karşısına çıkardı, sonra seçkin as şah ın oğlu O sm an; M uhm udun oğulları
kerleri ile Sulliin B ayazıdm ta ra fın a geçti. O rhan, Em ir. Musa; Selim in oğlu Süleyman.
Sultan Cem b ü tü n ağ ırlık ları v e hazine A bduİlahın çocukları k ız doğmuştu. Yalnız
c i muharebe laeydanında h ırakarak b ir K orkud’un çocuğu olm am ıştı, galiba hiç ev*
avuç sâdık bendesi ile a t sırtın a düşüb kaçdı, lenm em işdi de. O ğullarından A bdullah,
türlü m ihnetle K unyaya geldi» tâkib edildiği Alomşah. M ahmud ve Şehinşah babalarından
jtfrî orada da kalam ayub Türoalardan aşdı, evvel öldüler, ö n ü n d e k i iki büyüğü Ölünce
Osmanlı hududunu geçerek Mıs*r Sultani iri - Şehzade Ahmed tah tın m üstakbel sahibi mu*
Q/group/merakediyorum
BAYAZID D — *2*2 — _____________________ İSTANBUL
amelesi görmeğe başladı. Ahmed Amasya. landı. Mıaır su ltan ı ih tiyar K ansu G öri şeh
Korkud Magniia, Selim de Trabzon vâlisi zadeye birm âııevi baba ta v rı aldı bir hacı*
idiler; Sultan Bayazıd Selim in dokuz yaşın nin sâhib olması gereken faziletlerle hükütn<
daki oğlu Süleyman* Bolu sancak beyliğini d a rlık san atın ın âslâ bağdaşam ayacağını s6y.
verince Ahmed; ledi, b ir gün ta h ta çıkm ası ihtim âline kar^ı
— Bu oğlanın benim yolum un üzerinde hacca gitm esine m ani oldu, ve S ultan Beya-
ne işi var??.. ztdhı bozuşm ak islem ediğini «jyliycrek Kor-
Diye itiraz etle, çocuğu derhal Kefe vali kuddan baba&uıa h itaben b ir a f diteknâm esi
liği ile Kırıma gönderdiler. M agnisadan Is- aldı, şehzadeyi a f e ttird ik ten sonra b ir Mı
tanbula gelmek A m asyaya nazaran d aha ko s ır gem isi ile A n taly ay a iade e tti.
laydı. Yine A hmedin arzusu ile şehzade K or Ş ehzade K o rk u d m eselesi tatlıya bağ
kud da M agmsadan Tekeeli'ne yollandı. la n ır bağlanm az 1511 d e Şehzâdc Selim m®,
K orkudla Selim büyük k ardeşlerin in bu selesi çıkdı. B ayazıdm b u en k ü çük oğlu ken
gidişinden kuşkulandılar. B abalarının y erin e d isin in K üm elinde b ir valiliğe naklim istedi,
tahta geçdiği gün âkibetlerinin çok elim ola re d edildi» o d a b abasından izin almadan
cağını gördüler. A la c a la rı S u ltan C em in h â T rab zo n d an b ir g em iye a tla d ı, sekte, o n g«.
zin âkibeti önlerinde b ir ib re t sahnesi o larak ra iy e d e e y âleti a sk e rle rin i bind ird i, cogJu.
duruyordu. A hmed tah ta o tu rd u k tan sonra m u z iy a re te giderim »» d iy e re k b ir kadırga
baş kaygusuna düşüb saltan at d âvasına k a lk filo su ile K ırım d an , K efeye kaçdı. İstanbul*
m ak beyhude olacaktı; bu dâvayı S u ltan B a- d an a ra b u lu c u e lç ile r geldi. S elim ;
yazıdm hayatında h al etm ek isted iler, p â d i — B ab a m la y ü z bey üz'konuşacağım !
şâhın ölüm ünü beklem eden ta h tı ele geçir» D iy erek h e r tü r lü ta v a ss u tu red etti.
menin yolunu aram ak lâzımdı, K o rk u d la Se H e m o ğ lu n d an h em d e K ırım H anından y a r
lim m ektublaşarak gizlice anlaşdılar, ta h t dım g ö re re k y in e d en iz yo lu ile v e askerleri
ikisinden birine nasib olursa, F â tih in , A îîob- ile K a ra d en iz sah ilin d e B u rg az civarında bir
roanın kanunnâm esinde kardeş k a tlin e cevap y e rd e R u m elfn e çıkdı v e E d irn e üzerine yü
veren o meş’um maddeyi unutacak, b irib ir- rü d ü . E d irn e c iv a rın d a A k p m a r mevkiine
îer'min ha tırın ı hoş tutacaklardı. îlk çıban k o n m u şd u ki S u ltan B ayazıd d a ordusu ile
başım 1509 da şehaâde K orkud kopardı. B a g elerek Ç u k u rç a y ır’a kondu. B aba oğul pa
basına acı bir lisan ile b ir şik ây etn am e gön zarlığ ı cen g e te rc ih e ttile r. M erkezi Semen*
derdi ve tekrar M agnisaya iadesini isted i; d ire olm ak ü z ere b ü y ü k b ir e y âlet teşkil
tahsisatı bir misli a rttırıld ı, fa k a t isteği re d e d ild i v e v aliliğ i Ş eh zade Selim e verildi.
edildi, Çok hassas, çabuk k ırılır adam dı, son Şeh zad e K o rk u d v a k ’asınm çıktığı yıl,
derecede meyus oldu, A ntalya lim anına indi, 1509 da, E y lü l ayının ondördüncü Cuma gii-
«Bana saltanat gerekmez..» d iy erek en yakın ııü Ista n b u ld a . ta rih k ita p la rın a «Küçük Kı
adam ları ile ve yüze yakın kölesi ile b ir ge y am et» d iy e geçen m ü th iş b ir te k e le olmuş
miye bindi, «Hacca giderim..* diyerek îs- tu. B ü y iik şeh ir b ir h arab ezâıa döndü, tarihi
kenderiyeye doğru yola çıktı. Tckeeli'ni baş su rla rın m ühim b ir kısm ı ile büyüklü kü-
sız, yüzüstü bırakmış, padişah babasından çü k lü y ü zd en fazla cam i, b ir çok han, ha
izin alm ağa lüzum görm em işti. Tam k ırk y a m am , m edrese, m ektep, üçbine yakın ev yı
şında, idi, kem âl çağının başında geniş bi£gi kıldı, v e 5000 kişi en kaz a ltın d a kaîarak öl
sahibi, m ahbubdost, ve içil b ir şâirdi. D ede dü. H alk b u n u b ir işareti ilahiye gibi gördü,
sinin Ölümünde oniki yaşında iken İstan b u l babasına âsî evlâd olan K orkuda bir uğur
tahtında onyedi gün pâdişâh vekilliği yap- suzluk giy d irild i, şeh zadelerin hepsinin ço
mışdı, saltanatın tad ı dam ağından gitm em iş c u k ları o lu rk en onun evlâd sahibi olmaması
ti, ta h ta kavuşm a üm idini kaybedince derin d a A llahın ona gazabından bilindi. /M cyva-
bedbinlik ne yapdığım bilmediği m u h ak k ak sız ağaçtır, ayağını bastığı y erd e bet bereket
tı. H aber Istanbulda hem h ay ret hem d e cid olm az. A liosm an ta h tı onun için delildir*
di b ir endişe uyandırdı, M ısırda ancak bir dediler.
hüküm dara yapılabilecek m erasim le karşı
A ssm u o re p te t BA Y A ZID I I
— îîîh —
PUj,. padişah IsU nbtılun elim m anzarasına oğlu Ahmcdi A m asyadan Is u n b u la getirm ek
(jjünıBiıU edem iyerek E dırneye g itti, o ra vc ta h tın ı kendi eliyle ona bıraktı. K en
da n J.'I^nbuIun tâm ırı ıçuı süratli ve esaslı disi h ay atla olduğu için kardeşleri yeni pa
karartır aidi. B ulun im paratorluktun cvba dişahtı b a; k aldıram ayacaklardı; b a llarından
julü SU akçe yardım parası, gönüllü olucuk c ırın , v ilây etlerin d e oturacaklardı, İter geçen
çalışarak 77.000 am ele ile 3000 u sla tüplün yıl d a A hm edin y erin i takviye ı-decekti. M u
dı, bu 80.000 işçinin eli çökm üş 1:,t anim in b ir v affak olam adı, istan b u la gelir gelmez Seli
yıl içinde ayağa kaldırdı ( B .: küçük Kıya m in S cm cn d ire yolundan dönüp E d ım cy i b ir
met). bankın ile z ap tettğ in i öğrendi, ordusunun b a
Sultan Bayazıd İsta n b u la dö n er dönm ez şında te rs y üzüne E d im ey e dondu. A rtık ye
yeni ve büyük b ir te h lik e Ue k arşılaştı. Yıl ni U2 İa$ma im kânı kalm am ıştı. B aba n 0 il
lardan beri A nadoluda şiijığın sin si cinai y a Ç o rlu civarında U ğraş D eresi denilen y e rd e
yıldığı biliniyordu. İran fâ h ı h esab ın a çalışan k a rşılık lı k ılıç çektiler. Selim o ıü th îf b ir boz
şii misyonerlerin kov köy dolaşarak n ifa k g u n a uğradı, « K arab u lu t» adındaki m eşhur
tohumu ektikleri S u ltan B ayazıd ile devleti a tın ın sayesinde ölüm den, en az e saretten
erkânının çoktan n azarı d ik k atin i çekm işti. k u rtu ld u , A hyolu iskelesinde b eklettiği do
Fakat ortada b ir vaka yo k tu , v e S u ltan B aya- n an m asın a kaçtı, y o la d ö külen askerlerinin
zıd birtakım m asum halkı şiilifc tö h m eti ile b ir k ısm ını to p la y a ra k gem ilere bindirdi v e
ezerk bu bozguncu m isy o n erlere gözdağı te k ra r K ırım da^K efeye, oğlunun yanına dön
verecek hükiim öar değildi. Ş ehzade K orku- dü.
dun vilâyetini başsız b ırak ıp M ısıra g itm esi S u ltan B ayazıd şehzade A hm edi rtık
Tekstim de kızılbaşlarını daha h u m m alı faa ra h a tç a ta h ta oturtabilirdi-, Istan b u ld a t t la-
liyete geçirdi. d ığı b ir s a lta n a t d iv an ın d a b u arzusunu açı*
M ısırdan dönen şehzade v ilây etin in is İ a v u rd u . Ş ehzade A hm edin İstanbula gel
yankâr havasından ü rk tü . K üçük kardeşi S e m e » için d av etn am e yazıldı. D evlet e rk im
limin K efeye kaçtığı haberi gelince daha faz arsam d a y e k d iğ erin in ikbâlini çekem eyen
la duramadı, ve yine b abasına sorm adan le r çoktu, sa lta n a t te b ed dülünde m evkiini
Magnisaya geidi. E sk i vilâyetinin idaresini te h lik ed e g ö ren lerd en b iri m ağlûp Selim sah
eline aldı. K orkud T ekelinden çık ar çıkm az neden silindiği için, bu d aveti g izlice v e sü
büyük bir k m lb aş kıyam ı harlayıverdi. Şah ra tle K orkuda h a b er verdi. K orkud d a teb
Ismsılm K arabıyıkoğlu H aşan adındaki btr dili kıyafet ederek ve y alnız ü ç sâdık bende
halifesi «Şah kulu» Unvanı ile kıyam ın bası si ile gizlice İsta n b u la geldi. Y eniçeri ocağı
na geçti. Sultan Bayazıd iki oğlunun İsyan n a iltica e tti, b u asker ocağının erkânına
kâr hareketlerinden evvel elini bu tehlike p a rla k vaid ierd e b u lunarak, çekilm eye karar
üzerine koydu, Sadrazam ı b ü y ü k asker ve v erm iş babasının y erin e tah ta oturtulm asına
devlet adamı Hadım Ali Paşayı kttılbaşların y ard ım etm elerini istedi. Y eniçeriler mülteci
amansız tenkiline m em ur etti. Osm anlı m ü şehzadeye son derecede h ü rm et gösterdiler,
verrihlerinin haklı olarak «Şeytankulu» de fa k a t kendi araların d a «B unun ayağında
dikleri Masan, Gökçay M uharebesinde sadra* u ğ u r yoktur, tah ta lâyık değildir» dediler,
uunın şehadet kanı bahasına ağır d arb e ile arzusuna uym adılar, co ki bize sığınm ıştır
ezildi. isyan sahasında dökülen kızılbaş kanı kılına halâ getirm eyiz, ocağımız himayesin-
nehir misâli aktı. H alk bu kanın vehâllııt dc dedir» diyerek babasına götürdüler, el öp
Korkuda yükledi. tü rü p baba ile oğuiu barıştırdılar. F ak at
işte bu vakanın tezinedir ki, şehzad? Se b ir m eçhul şahıs Sultan A hm edin tah t
lim Kırımdan Bum eline geçmiş bulunuyor yolunu kapayıverdi, N u r Ali adında bir kı-
du. Padişah altm ışuç yayında idi, saltanattan zılbaş tam o sırada şehzade A hm edin vilâye
bıkmıştı. Bütün korkusu ölüm ü üzerine oğul- tinde yeni b ir isyan çıkartm ış, vilâyet m erke
’-ürınm birbirine girecekleri hakikati idi, Se- zi Amasyanın köy ve kasabaları da dahil
ile pazarlığa girişmesi bu elim buhranı Tokad. N iksar vc Şarki K arahisar bölgesini
“ 'temek içindi. N iyeti, dâima m iti vc sevgili tam am en ayaklandırm ıştı. Şehzade Ahmed
ıZgroup/merakediyorum
BAYAZID □ İSTAKBUL
ise bu uyanı bastırm aya uğraşacak yerde İs da asker nezâreti altında bulunan babası ile
tanbul yolunu tutmuş. Mallepeye gelmişti. saltanattan ferâgst şartlarının konuşulması
Ycniçeriter ayaklandı: altı gün sürdü. Sultan Beyandın üzerinde ıs
__Mademki padişahımın sallanalı bırak- ra r ile durduğu tek sjartı, Selimin kardeşle
maya niyet etmiştir, lahla lâyık olan şehzade rine kjymaması idi. Yavuz: «Nifak yolun*
Selimdir, bize $ecsatde yektâ kılıç eri yavuz da baş kaldırmazlarsa onlara ve evlâttanna
jîadişah gerektir, şehzade Ahmedin İstanbula asla dokunmayacağına» yemin etti. Sultan
girmesini istemeyi*. ve fîuâ iş başka renk H ayalıda inzlviıg&h olarak hangi şehri istedi,
alırl, dediler. ğl soruldu, Dimetokayı gevdiğini söyledi. FV
Sultan Selime «Yavuz» lâkabı İşte o gün ragat merasimi 24 Nisan Cumartesi sabahı
asker tarafından verilmiş oldu. Y eniçerilerin yapıldı. Asker ve büyük bir halk kitlesi sa
bu ağır tehdidi tah t yolunu Sultan Selime ra y m eydanında toplandı. Sultan Bayazıd
açtı. Ahmed Maltepeden Amasyaya döndü çok yorgun bir yüzle ayak divanına çıktı:
rülürken Kefedeki Yavuza suretle İstanbula — Oğlum Sultan Selim H anı yerime pa
gelmesi için dâvetnâme gönderildi. dişah naabettim, Alİah m übarek eyliye!, de
Yavuz Selim K ırım dan istan b u la gelin di.
ceye kadar pür silâh ayaklanm ış olan Y eni F e rag atten sonra Sultan Selim saraya ge
çeriler kışlalarına girm ediler; şehrin içinde lerek babasının elini öptü. Sultan Bayazıd bir
Yenibağçe çayırında bir açık ordugâh v e bu ay k ad ar Istan b u ld a kendi adını taşıyan semt-
ordugâkda da şehzade İçin b ir ota£ kurdular. 1& ve Sanat şaheseri olan camiinin karşısın
O günler için hiç tereddütsüz. Istanbulda daki Eski Sara y d a yol hazırlığı gördü. 23
kansız bir askeri ihtilâl g ü nleridir diyebiliriz. M ayıs Püzar g ü n ü araba ile Dimetokaya doğ
Suttan Bayazıd ve devlet erkânı askerin ne ru yola çıktı, fakat seyahatinin üçüncü günü
zâreti altına girdi. B üyük şehirde h e r kesin E d irn e civarında Söğütlü D erede an i olarak
ağzında Selimin kahram anlık m enkıbeleri H astalandı v e öldü.
dolaşmağa başladı. B ü tiin m ü v e rrih ler oğlu S u ltan Selim ta
Kefeden sü ratle İstan b u la gelen S u ltan ra fın d a n zeh irlen d iğ in d e m ü ttefik tir. H attâ
Selim Büyük şehirde ask er v e halk ta ra fın S u ltan B ayazıdm z eh irli şerbeti bile içtiğini
dan pek parlak şekilde karşılandı, h a ttâ ri söyleyenler d e v a rd ır; şerbeti içmiş ve Seli
vayet edilir kİ, kardeşi K orkud d a k arşıla m e gıy ab en h itâ b ed erek :
y anlar arasında bulundu. İk i kard eş kucak — Oğul . K ılıcın keskin olsun am a öm
laşıp öpülm üşler vc eski ahıdlerinf tazele* rü n kısa olsun!, diye beddua etm iş. Sultan
m işler, Selim, «Kardas, demiş, vilâyetin olan B ay azıd H a n ın veliliğine in a n a n lar Sultan
Magnlsada salayı h â tır île h ü k ü m et e t, ben Selim in ancak dokuz yıl sü re n kısa saltanatı
den sana ziyan ihtim ali y o k tu r^ n a a sla şaşm am ışlardır.
Sultan Selim doğruca Y enibağcc çayı B ayazıdı VelTnin ölüm ü Istanbulda te*
rındaki otağa götürüldü. Y avuz askerin önü essü rle karşılandı. Ş eh irde h ir korku havası
ne çatık b ir yüzle çıktı vc askerle açık, m er b e lird i B u ölüm ü şehzadelerin felâketi ta
dâne konuştu: k ip edeceğini herk es görıır gibi oldu. Yavuz
— Beni padişahlığa istediniz! Bilm iş olun Selim babasının cenazesini m âtem esvabı ile
ki, ben babam a benzemem... Benim devrim şeh ir dışından karşıladı. Cenaze nam azı Fâ
din ve devletimizin .selâmeti uğrunda cihad tih C am iinde kılındı. B ayaztddakİ türbesine
devri olacaktır.. Büyük seferlerin ağır yor defnedildi.
gunluklarına katlanabilecek iseniz beni pa* İkinci S u ltan Bayazıd için babası Fâtih
dlşah yapuı!.. S u ltan M ehmed ile oğlu Y avuz Sultan Se
Dedi. Asker dc: lim arasında sönük b ir sim id ir diyenler var»
— Biz dahi sem bu yavuzluğun için p a dır. Bu hü k m ü v eren ler biiyiik hüküm darları
dişahımız görmek isteriz!, dedi. sâdece g&s kam aştıran zafer hâleleri İçinde
Yavuz Selim İstanbula 1512 yılı Nisanı* görm ek isteyenlerdir. V eya memleketinin
nin 10 uncu Pazartesi günü gelmişti. Saray h e r sahada k a lk rn rrrst vnV ır'ia çatılanları
http://groups.google.ee
_ __ BAYAZID CAİt
Ay ,iJ ü £ F * fc İ ^
fesim atölyesinde d e ressam Alî Rıza Bey ile d a 1945 de em ekli ve m uvazzaf ressam a r
HsliJ Paçanın talebesi olarak inkişaf etm iş kadaşlarının iştiraki ile «Ressam Em ekli
tir ; öyle ki sınıfında Ressam Hiza* diye S u b ay lar BirUğUni k u rm u ştu r; v e şahsen
anılmaya başlam ışur. H arbiyeyi bitirince* bu birliğin başkanı ularak büyük faaliyet
müîâzlm rütbesi ile M anastırdaki 3, Avcı T a gösterm iş, her yıl A nkarada açılan sergiler
buruna verilmiş, m eşrûtiyetin ilânı sırala le san a t âlem inde re&sam zabitlerin kudret
rında, resimdeki kaabİİJyetİ nazarı dikkate derecesini teb arü z ettirm iştir. Y ine bu sa
alınarak M anastır A skeri Rüşdiyesi ile İd a na tk â rın g a y re t ve him m eti ile 1910 da faa
disine resim muallimi tayin edilmiş, ayni za liy e ti d u rm u ş olan H arb O kulu Resim Atöl
manda bu vilâyet m erkezindeki m ülkiye yesi 1946 y ılı başında yeniden kurulm uştur.
rüşdiyesi ile İdadisinde ve m uallim m ek te U&tad A li R iza B ayazıd halen bu atölyenin
binde resim m uallim liği yapmış, bu askeri fa h rî öğretm enidir».
ve sivil mektefolerde hendese dersleri de P e rte v B o y ar s a n a tk â rın bâzı eserleri
okutmuş ve 1911 yılm a kadar M anastırda h a k k ın d a da şu n o tla rı kaydediyor:
kalm ıştır; bu larih d e istan b u la çağ rılarak B eyşehir G ölü (70X50. H a rita Genel
Fâtih A skeri Rüşdiyesi resim m uallim liğine M ü d ü rlü ğ ü n d e ), Milli M ücadelede süvari ke
tâyin edilmiştir. B alkan H arbinde ordu e m şif e ri (50X70* H a rb O k u lu n d a ): P e rte k Ka
rine alınarak h arb e iştirak etmiş, h arb d an lesi (GSX5Û, C u m h u riy e t H alk P artisin d e];
sonra açılan bir im tihanı kazanarak E rk ân ı M urad N e h ri K ö p rü sü (65X50, C um huriyet
H arbiyei Umum iye h a rita şubesinin topog H a lk P a rtis in d e ); M illi S avaşda Batarya
rafya kısmına girm iş ve b îr h a rita zâbiti ola (50X70. H a rb O k u lu n d a ;; M arm arada m er
rak Türkiyenin hemen hor ta ra fın ı ge 2 İb g ö r m e r ocak ları (45X50. M âliye B akanlığında);
mek fırsatını elde e tm iştir; kİ otuz iki sene Ista n b u ld a g u ru b (90X80, O fis G enel M üdür
süren bu vazifesinin h âlıras; o larak k u rşun lü ğ ü n d e ); Boğa?, içinde H is a rla r (50X70,
kalem ve sulu boya ile zengin b ir resim al- H a rb O k u lu n d a ); G ölbaşı ve Sapanca
bomu vücuda getirm iştir. 1938 de h a rita (70x35i G en eral S a lih O m u rta k d a ); B ir ceş-
yarbaylığından yaş haddine göre em ekliye m ebaşı {70X35, G en eral A li R iza A rlunkal-
ayrılm ıştır. Em ekli olarak H arb O kulunda d a ) ; T rab zo n K alesi (35X40, G eneral Kâ
ve Yedek Subay O kulunda da Topografya zım Ö z a lp d a ); M eyadin K öyü, sulu baya
muallimliği yapm ıştır. (20X25. H a şa n  li Y ü e e k le ); A li paşa Camii,
Ali Riza Bayazıd bilhassa k u rşu n k ale su lu boya (35X40, H a rb O k üîunda).
mi ile yaptığı resim lerde hocası Ali Riza Bibi.; Pertev Boyar, Türk Res&amlan
Beyin uok kıym etli b ir m uakkibi o lm u ştu r; B A Y A ZID (A ra b a c ı) — H adikatül Ce-
tereddudsuz b ir «üstad» o larak tan ın m ıştır. v â m iin k ay d ine g ö re 'S iiîv ri kapusu civarın
Ressam Pertev B oyar «Türk R essam ları» d a A rab acı B ayazıd M escidinin banisi; hayatı
adındaki eserinde, ki y u karıdaki m âlûm at h a k k ın d a b a şk a b ir k a y d e rastlanam adı. Fâ
da oradan alınm ıştır, bu san a tk â r h akkında tih S u ltan M ehm edle İsta n b u la gelenlerden,
şunları yazıyor: «Sulu boyalan, h afif v e şef b iç olm azsa F a tih in m u a sırı b ir h a y ır sâhibi
fa f renkleri Ue o n la n seyredenleri tesh ir ed e olduğu m u h a k k a k tır (B .: A rabacı Bayazıd
cek güzellik ve Incelikdedir. Y ağlı boyala M escidi).
rında d a b ir renk çeşidi bolluğu içinde tabİ- Bibi.: H ad ikatül cevfimi. I.
atdan aldığı m evzularda kendi görüş v e se BAYAZID A&A (S ekbanbaşı) — H adi
zişi* rini de ilâve etm ek suretiyle eserlerine k a tü l C avâm iin k ay d in e göre F â tih Sultan
l ı ı y sma has b ir güzellik verm işdir. B u e se r M ehm edin sek b a n b a şılan n d a n ; Töpkapusu
lerle T ürk ruhuna pek güzel hitab etm esini y a k ın ın d a B ayazıdağa Cam iinirt banisi. Ha*
bilen üstad 1944 de A nkarada K u tlu Gazino dika. C am im in m ih rab d u v a rı önünde med-
sunda, emekli üç arkadaşının iştiraki ile b ir fu n olduğunu kay d ed iy o r ise de 1949 d a kab
sergi açmış, b u ray a koyduğu m em leket gü rin in izine d ah i ra stla n am a d ı; h ayati hakkın*
zelliklerini gösteren eserleri ile büyük bir da başk a bilgi edinilem edi.
alâka ve takd ir kazanm ıştır. B ir sene som a Bibi.; Hadikatül cevftraı. I
http://groups.goog le.<
BAYAZID BUCAĞI
kınltfuidaıt Soğanağaya kartor uzanır dt*ni- Bıfrnk s ın ırı içindeki m ü essesler şun
lebılir. V uranda da kayd ellilim iz gibi semi la rd ır:
adını on altıncı asır başında İkinci Sultân İ sta n b u l ü n ire re Jte s l
Bayazıd manzumesinin inşâs* ile alm ıştır; du- Vefa Lisesi {Maarif vekâletinin)
ha evvel ne dendiği bilinmiyor, belki «Eski İstiklâl (Usesi hususi)
saray* tesmiye olunuyordu. K anuni devrin Cibali Kız orta okulu (m aarif vekaletinin)
de veyâ ofıdan a* evvel şehir büyük camile a tık. oku) (4.. 9.. SOleymaniyc. Atatürk*
re nisbetle nahiyelere ayrıldığında Bayazıd 3 talebe yurdu (Site. Trahom Kız. Güne*
Camii nahiyesi teşekkül etm iş olup hudud* Kız. Vefa Erkek, Anadolu Erkek, Diyarbakır Er-
hırt Fkki Saraydan Kumkapısma ve AtikaK- k«k. Tokad £rfc«k. Sivas tr te k ).
patta (Sedefçiler) Camii hizalarından Saraç- Vatan sathı üstünde kıymet 4 Umumi Kû-
Mno başına kadar uzanıyordu. Ancak bu tabbâne (Bayazıd. Belediye, üniversite. SOJeyms-
hududlarda müstatil şekilli düz b ir sahâ ta nlye Kfltûpbftneleri)
savvur edilmemelidir; genişlikler h er yerde 12 o tel <çukur Han. Mercan palas. Hürriyet
değişiyordu». oteli, onsekiz Sekbanlar oteli. AkartOzk Oteli.
Son mülki teşlrilâtda Bayazıd Bucağı do Bayazıd Oteli, Revan Oteli, fa ik PaSas, Örnek
kuz mahalleye ayrılm ışdır: 1 __ Bayazıd; oteli. Güzide oteli, vardar palas. FuadpMa
2 — Sürüri; 3 • - B alaban; 4 — M ereanağa; oteli)
5 — Dayahâtun: 6 — Kemalpaşa; 7 — Sü- 2 Demek (Eski MultariMer. Ibrahimpaşa
leymaniye: ft — Mollahusrcv; 9 __Kalender- Medresesinde» Şehirftlklert imar)
hâne. Bu dokuz mahalle 165 sokaktır (1934 B ay azıd C am ii
Belediye Şehir Rehberinde on m ahalledir; SfU eym aniye C am ü
yukarıdaki mahallelere ilâveten b ir de Cam- ŞehtfUte Camii '
cıali mahallesi vardır. Ansiklopedimizde bu N uriosttıaniye C am ü
maddenin yazı mesuliyetini üzerine almış Lâleli camii
olan emekli öğretmen Ç en e n i Hakkı RfiiC Mercan Camii
Ayyddız bu Camcıali Mahallesinde durm a D azn& dlbrahlm paşa Cam ii
mıştır, kaldırılmış ise yeri ya Bayazıd veyâ- A ltu n izad e C am ü
hud Balaban mahallesine ilhak edilmiş ola TaqtekQder Camii (MotUhnırer)
caktır. Bu lasikillün neşri sırasında m uhte KaleaderBAne CamfJ
rem general Van vilâyeti gezisine çıkmış Çakmakçılar Camtl
http://groups.google.
Bayatıt Camii
fenalı M M C ı d
F a tih v e te r in e r le r i, b n je d ıy e a y » r m e m u ru
Camii b u lu n m a k ta d ır.
S ı« U Mfacıd ■ b U ı K ail A m ld u
Bumuklı MeKid H A Y A Z 1D C A M U — Is ta n b u ld a k e n d i
Bûrük K tp ılı Çarşı
a d ın a n is b e tle a n ıla n te p e d e v e m e y d a n d a
S a h h a fla r Ç a ıy sı İk in c i S u lta n B ay a z ıd m im a re t, m e d re se ,
H ardavarcılar ç a r c ın m e k te b , k e rv a n s a ra y v e b ir ç ifte h a m a m d an
ü*ım Ç w >m ın b ir yanı ro ü r e k k e b h a y ır v e c e m iy e t y a p ıla rın ın m ih
B ay sa* Y ancın K ulesi r a k ı, T ü r k ts ta n b u lu n h ü v iy e t ve şah atyet
4 sinema (Y eni. F e rra h . T u ra n . E|t«) d a m g a la r ın d a n b ir â b id e ; F â tib S u lta n lfe h -
örOeOMr H aınanu m e d in y a p tır d ığ ı c am i (E s k i F a tih C am ii)
Vezneciler H a m ın » b ir z e lz e le d e y ık ıld ığ ı v e b u g ü n g ö rd ü ğü m ü z
A eeraıo*Ianlar H am am ı F a tih C am ii o n sek iz in c i a s ır y a p ı» olduğu
i F abrik a (O ksijen c ira ta , M adeni e^ya. ç o - iç in Is ta n b u ld a e n e sk i b ü y ü k p âd işâ h c am ii;
rab, T o p lu ijn e, J ile t fa b rik a la rı) y a p ıs ı h ic r î 90$. m ilâ d i 1501 d e b aşlam ış, hic
4 İU ( lâboratu& n r i 9 1 t v e m ilâ d i 1506 y ılın d a « u ıa e rm iş tir
Bûyûk Akın Garajı (30-4(T araba alır) P r o f. C e lâ l B sa d A rs e v e n M a a rif Vek&leti
0 (0 içkili « lokanta t a r a f ın d a n h â le n fa s ik iiile r b ilin d e y a y ın la n -
3 k a ra k o l (B ayazıd B aşko m iserlifl, Yedildi - m a k d a o la n « T ü rk S a n a tı T a rih i» a d ın d ak i
r e t karak o lu ç a r ş ı, k a ra k o lu ) e s e rin d e m im a rı için k e sin o la ra k « Ü stad
B u c a k b in a s ın d a m ü d ü rd e n b a ş k a 2 n ü H a z re d d in d tr» d iy o r. B u a n sik lo p ed in in k a
fu s m e m u ru , b e le d iy e h e k im i, E m in ö n ü v c le m s â h ib i E k r e m H a k k ı A y v e rd l ise b u ca-
~ W '2
Bayazıd Camii
(Kesin; Sabiha Boıealı)
>m/qroup/merakediyorüm
B A Y A Z I D CAM İİ — 2430 — tSTAMBÜL
pe birer yekpare g ra n it sıitûna m üsterud da- kem er taşlarının verdiği renk ahengi içinde
[iZgroup/merakediyorum
BAVAZro CAMtİ — 2234 - İSTANBUL
Bursa ve Edirne Camileri ile Osmanlı mi' daki manzarasını, bâzı eski menkıbeleri de
münşinin seyir ve inkişâfının tabii netice- kaydederek şöylece anlatıyor:
sidir. Edirncde Üç şerefeli do 24 metro ça- «Camiin esâsına başlandıkda Mimarbaşı:
pmda tek merkezi kubbe yapılmış, İstanbul — Pâdişâhim, m ihrabı nasıl koyalım?
da Bayazıd Camiinden önce inşa edilmiş olan Diye sordukda Bayazıd Veli:
eski Fâtih Camiinde (U ; Fâtih C am ii) 26 —- Ş u aynğım z bas!,, der.
metro kutrunda tnerkezi Itubbenİn m i h r a b M imar ayağım pâdişâhın ayağı üstüne
tarafına bir yarım kubbe eklenmiş: onu tâ- basdıkda karşısında Kâbeİ M ükerremeyi gjj.
kib eden İstanbul Bayazıd Camiinde de, es rü r, hem en pâdişâhın ayağına kapanarak
ki İıŞtih Camiin plânı, basit bir tenazur m ihrabı o istikanm etde kor* mihrab temeli
kaidesi İle İnkişaf ettirilmiş, bir yarım kub konulunca Bayazıd V eli cam iin hayır il© bit»
be de tnedhal tarafına ilâve olunm uştur, ve inesi için iki re k a t hâcet namazı kılar,
bu suretle A v a s o f y a pİüv.uv.n benzeri ci'layd. ■^Camiin yapısı tam am oldukda bir Cüm<ı
çıkmıştır. MukaiJiri sanat, ibda kudretinden günü cem aati kü b râ toplanup ayıldı. Bayazıd
mahrumdur. Halbuki Türk yapı sanatı, aynî Veli b u y u ru rla r ki:
a s ır içinde Şehzade Camiini inşa etmiş, bu — H er kim ki m üddeti ömründe ikindi
sefer fisyazıd Camii plânı, merkebi buylık v e akşam n am azların ın sünnetlerini terk
kubbenin etraiına konulan dört yarım kubbe etm em iş ise şu m ü b arek vakitde o kimse
iîe inkişaf eltirilmişdİJ-'ki m im ari hacmin im am Dİsuııi.
Sirvesidir. Bayazıd plânı, bir inkişaf yolunda D eryâ m isâl cem aat içinden bir levd çık*
âizans yapı sanatı ile zaruri bir kavu^ak nok- ma?. B ayazıd H an :
!a»ı ülmuştur, Tîlrk yapı sanatı, Bizans mi — E l h a m b i ili llâ h ö m rü m ü z d e seferde
naresinin son noktasından, şöyle bir ugrayup h a a a r d e s ü n n e tl e r im iz i te r k etm edik!.
gelivermiştir. D iy erek k en d ileri im am olurlar.
4 Fil ayaklan ortasındaki tek direğe t sü <tGaayet rû h â n iy e tli camidir. Çarşı ve
tun») bakarak Bayazıd C am ii o rta sahm nın p a z a r içinde o lduğundan gece ve gündüz ce
Ayasofyadaki nef'in b ir cepliği oldu ğ u n u id m a a ti kesıred en y e r bulunmaz.
dia da pek acele b ir k a ra rd ır; A yasufyanın «İç h arem dek i h avuzun muslukları, her
fil ayakları arasında dörder direk yanaşık an a b d est alındığı için akşam a kadar kapan*
bir halde olduğundan y an n eflerle o rta a ra raay u p dâim a akar.
sında bir perde kurm uştur. P u tp e re stlik dev «Cam iin iç harem i dışında sahra misal
rinden hazır alm an bu sütun dizisine sonra tiç tarafın d a d ü k k â n la r inşâ edilmiş bir ha
dan bir inşai vazife verilmiş, b ir d e ü s t k at re m i azim v ard ır, im âret, m utbak, misafir
İlâve edilmiştir; bu i k J k a t kubbe k a s n a ğ ın a h â n e v e sibyan m ek teb i bu harem dedir; onun
kadar yükselerek Ayasofyayı başı om uzları dışı d a sernpâ d u t ağaçları ile müzeyyen bir
arasına gömülmüş beden yapm ıştır. azîm m eydandır».
«Bayazıdda ise kadem e kadem e ehrâm i E v liy a Ç elebinin tarifindim Bayazıd ca_
inişin temin) için cenahlar alçak tutulm uş, m iin in b ir de diş hare m i olduğunu kesin ola
ve yan küçük kubbeleri o tu rtm ak için o rta ra k öğreniyoruz; b u dış harem duvarları
ya bîr sütun konmuş, yâni vazifeden doğan onsekizinei asırda kaldırılm ış, iç harem in ka
b ir mimari ahenk çıkarılm ıştır. Bu ince far p u la rı doğrudan m eydana açılmışdır.
kı kavram adan gelişi güzel «taklid> vakışdır- İb ra h im H akkı K anyalı {B.; Atis.^ İbra
ması hâzin alsa gerekdir» (E krem H akkı him H akkı) taran d an verilm iş b ir notda:
Ay verdi). «Cebheden bakıldığına göre soldaki minare
Camiin banisi ikinci Sultan B ayazı d kü püne k a d ar y ık ılarak sonradan y apılm a
mihrab duvarı önündeki hazirede medfundur. dır. Cam i 1797 ve 1870 de esaslı tam irler
K abri üzerindeki sekiz köşeli tü rb e oğ lu Ya görmüştür® diyor. Dış h arem dıvarının 1707
vuz Sultan Selim tarafından yaptırlılm ışdır. tâm iratında kaldırıldığı tahm in edilebilir.
Bayazıd Câmİinin edebiyatı oldukça zen Y ine 1. H, Konyalı cam iin . yazılarından
gindir; E vliya Çelebi onyedinci asır ortasın bahsederken: «Sol av lu ta p u su n u n dışındaki
httpi/y^poupfivgoogle.
r 4?^OCUM’tD ftst
n/group/merakediyorum
BAYAZID CAMİİ AVLUSU T im —____________________ tŞTAHBUL
lf* -Û - 1 D 2 2 ü r a a ı n d a d o l a n d ı ğ ı I t a y a -
Sergisi» Fındık, fıstık, kuru uzum, hurma,
.j Cami* A vIuöu Sergisi, son hükmü Şaınııı m '/tıu r <muwcuı nâmı verilen kuru
• 'jv v o ilid ır, b i r v a r l ı k d e ğ i l , b i r a r t ı k d ı .
kayısı, uryâni eriği, bunların hoşaflık pes-
f skİ Baya*j\J sergilerinden hicri 1303 l illeri, saraylardaki hadım abaların iftarlar
Itmlâdi 18îki Haatranma rasllûıj da ififliiHr^ıda eksik olmayan huıd muslah-
ergisini lasvir eden aşağıdaki notlar İstan 2-erâtıııdfirı. zencefil remeli, anebe turşusu, m-
bul AJisi kİ op^dîsin e 194-1 yılında EyyuM u kodâne vesair turdular, remeller, helvalar sa
^ v k i Bey tarafından verilmiştir; pek kıy tardı. Hele İftardan bir suöI evvel fırından
metti bir vesikadır. B u kalem aâhibi lr,larv gelin ip halkın aminde büyük bir kaibuz.
buJlunun ta n f ve tasvir ettiği tezgâhlara, üzerine dokdü&ü kebab fındığın misk gibi
meşherlere birer num ara koyuyorum bu rtu- kt.iku.Mi oruçluları ziyâde ımıerıdirirdi,
maraJar ile Bayazıd Camii harem avlusunun 11 — Güvercinlik ile avlunun şimal ka*
viııe kendileri tarafından çizilmiş bir kroki pusu arasındaki revak ailı boydan boya Hu-
plânda yerlerini tesbit ediyoruz: samedtiin Beyin tü tü n sergisi. Bu zat Tütün
tç harem avlusunun batıya açılan k ap ü Rejisi İstanbul B aşm üdürlüğü başkâtibi idi;
şondan girildiğine göre: Reji İdâresinin müsaadesi ile kâr ve îHirarı
1 — Sağdaki revâkın atlın d a F eshânc kendisine aid olm ak üzere bu sergiyi k u r
Fabrikasının sergisi. Fabrik a m âm ulâtm dan m u ştu ; zevki selim sahibi ve ticâret fikri
fesler İle abalar, battaniyeler, veaâir ku m aş olan Hüsâmeddin Bey kendi nezâreti altında
lar, boyun a tk ıla n satıl makda idi. hazırlatdığı tfitün ve sigaraları üzerinde gü
2 — Yine fes ve aba satılan başku bir zel b ir sülüs yazı ile «Ramazânı Şerife Mah
*ergi. sus» ibaresi yazılı hususi k utulard a satışa
3 — Bu avlunun yazlı kışlı demirbaş es- çık arm a d ı. Kilosu yüz fcuruşdan y uk arı de
r.afı olan arzuhalcilerin işgal ettiği yer, rece üzerine hazırlatm ıştı. 25 ^ r a m tülün ü
■t — Akla gelen gelmeyen türJii şeyler veya 20 adet sigarayı ihtiva eden b u paket
salan küçük esnaf sergileri. le r fevkalâde rağbet gormüşdü, sonra kiloluk
5 — Camii şerif kapusıı y an ın da ibâdete tü tü n paketleri, 100 lük ve .500 Uik sigara
girenlerin pabuçlarım em ânet ellikleri p a p ak e tle ri yaptırdı. Çok para kazandı, bunu
buçtu barakası, gören Reji İdaresi üç dört sene sonra bu ser
ft — Feshâne Sergisi önündeki yolun al* iliyi Hi'ısameddin Beyden alarak kendisi açıp
tında Buısalı Şekerci: Bursada imâl edilmiş işletmeğe başlamışdı.
sekerler ile bilhassa gaayet nefis tü rlü reçel- 12 ve 13 — Şimal k apusunun yanında,
lef salardı» bir hunnab reçeîi de pek meşhur* rev ak rîışmda, yol altında ve tütün sergisi
■iü. nin önün de iki küçük tesbihci sergisi.
7 — Onun yanında, yine yolun altında 14 — Şimal kapusunufl solunda revak
Baklava ve Revanı Sergisi. H a m u r tatlıların altında, tü tü n sergisinin karşısında Iranlr
da emsalsiz hır usta otan sergi sahibi tatlıci- Şekerci. İra n a mahsus bâzı şekerler ile nâne-
adını tesbit edemedik, üstü nar gibi k ı Ji. kakuleli helvalar, tatlılar, cevîü boa iUhû*
sarmış bir güllaç yapard ı ki ona mahsustu. k u yapak’ satardı.
8 — Ba;ı kapusunun sulunda Buhârâlı 15 —* Küçük bîr fcsbîbui, ağızlıkçı ser-
Alimzârfe Ö m er Efendinin Sergisi. S o fra- ••İSİ. ,.
Akımları, kahve ve çay takım ları ve şâir İG — Kehrübâcıhaşı Ali Beyin ağızlık,
f?yâyl ziicâciye sergisi. teşbih, kehrübâ sergisi.
® — Güvercinlik, Serginin devamı müd- .17 — Revak dışında, yol altında, lrarılj
r'etince, eâmi Avlulunun dâimi sakinleri gü- şekercinin önünde tesbihci meşhur lıindli
'^cinler» tâlim edilmiş gibi buraya çekilir- A bdülgaffar Efendinin sergisi. Bu zât saray
tr idi, ziyaretçiler tarafından beslenir, dem m enm blarm m , bilhassa hadım harem «Ça
ekerek kaynaşır dururlardı. tarının rağbet ettikleri mâverd, boya, anber,
10 — Revak dışında, Âlimzâde Sergisl- çeçitli kehrübn ve narçin teşbihleri tedârik
nın ününde yol altında Şamlı Hacı Ibrâhimin eder, yüksek fiatîa bunlara satar, bu sâyede
n ^ o u p / m e r a k e d i y o r u r r t
BAYAZID CAM İ AVLUSU - 2‘M —• İS T A N B U L
B ay azıd C a m ii Ş a d ırv a n ı
T u r a n A çıksSt)
http://groups.google.cor
r ii.srK L O P E D tS l
n/group/merakediyorum
1
BAVA2JD HAMAMI - 22 'İSTANBUL
nttp://groups.google.corr
..İİKLOPEDİSİ - Î4 4 ' - BAYAZID UAMAMl
B a y a /l t l H lim .m il
ı r a n : n . G tuck)
\/group/merakediyorum
HAVAZIP HAMAMI ___ — 224İ —__________ İSTANBUL
.'i-..". <"" ; - ' ^ : İufi .^ Huya î »uy inet Vezir \ A r ~ : b;rer gösterdi. Pâ'li-
ı.-*,ç- ' ‘V^detijdı, Vtxir •-■;-« i ıcjar V'ni iah hr*men haklarından gelinmesini emreti:,
-•Viişah SuJ'.ın Bayar.ıd î_-.- -k-ını-i.- E k le y ip Sı^ıhdarbtışı Şehbaz Agâ vî- Sipahiler kâtibi
âıninni)i ıB-: Murat- İI U . K a i‘*az<ıdc v<- Yi'kçeşim Mahrnud Efendi he
Birinci S u lu n Ahmedin colûsu sırasın men cellııda verilip katledildiler Atlı mukaa-
daki vak’aları naklederken (1603> K âtib Ç e beleciî. r îış i Efendi bir m erm er ıitina sa
lebi bir müoÂsebetJe Sult&nbayazıd köşkün nJdı. V ezirler şefaat etli, kurtuldu. Sipahiler
den trâhsediyor: K ethüdası Mustedam K ethüda da •*fnıvj*
«Cülusu hüm ayun güm- K apdan Cagahı- kurtuldu. Padişah yine -eri bir lisan ılt:
t.' \c Sinan Paşa dahi Donanmayı H üm âyun — B ir daha haddinizi tecavüz id t, —.uz
ii Akdenlzden gelip ferm an üzere lebi d e r cümlemizin hakkından gelinir!, dedi.
yada Sultan Bayazıd köşküne yanaşip şerefi H uzurda bu lu n an lar dağıtır iken idam
dâraen bûs Ue rnüşerreb oldukda hil'atk fâhî- edilenlerin secedleri d e sırtlarına verilip ken
re ile nüvaziş buyuruldu». d ilerin e küldırlıldı».
Yine ayni m üverrih ayni padişahın za BAYAZID KASKI TER SA N ESİ - Ton,
manında ve hicri 1014 vakıaları arasında S ul k ap u su S arayında H as Bağçe İkinci Sultan
tan Bayazıd köşkünde geçmiş kanlı b ir sah Bayazıd K asrının y anında padişahlara mah
neyi şöylece anlatıyor; su s m e şh u r y eşil boyalı hünkâr başUrdaV
«Ramazanın başlarında (Ocak 3606). b ir rının yapıldığı husuaî b îr tersane idi. B upîn
gün Yeniçeriler ve arlesi gün sip ah iler ulüfe adı ^tıçcn köşkün de, bu tersanenin dc yer
ve r-ulıa ve haraç d efterlerini isteyüb çorba leri m alum değildir (f î.; Bastarda, Hünk&r
ilmeyiz diye söylendiler, E iibıhüm ayu» d ışın baştard ası). On altıncı asırda b.-. tersânenin
da ağalarını taşladılar, defterd ara bazı nâ se m evcudiyetini asrın büyük m îh v n ihlerin-
za közler söylediler. Ulufede vezinetlerden den Selânikli M ustafa Efendinin bir kaydrn*
kâtibden şikâyetle &zil ettird iler. Azil acillen dan öğreniyoruz, ikinci S ultan Bayazıd kuş*
Kargazâde adam larının azline sebeb b ir şey k ü on dokuzuncu a sır o rtaların a kadar yaşa
yok idi, niçin oldu diye fitneyi te k ra r k örük m ış idi; T ersân en in küşkden iki '«sır evvel-
ledikleri padişaha aksetıi. R am azânın yirm i kaldırıldığını zan ediyoruz, zirû onyedinci
iiçüncü günii seher vakti (1 Ş u b at 1606) p;ı* a sırd a h ü n k â r b aşlardalar] da a rlık Kasım
d ilahın em ri ile vezirler, bölük ağaları ve p a tıd a k i Tersânei A m İrede yapılıyordu.
bölük kâiiblerJ ve askerin ih tiy arların d an S elânikli T arih in de Bayazıd K asrı Ter-
bâzı kimseler Sultan Bayazıd köşkünde to p sâııebi lıakkındaki kayid şudur, bugünkü ya
landı. Sultan Ahmed (o târihde henüz 16 y a zı dilim ize ç ev ire re k alıyoruz:
şında), sırtına kırm ızılar giymiş, içeri gazab :K as Bağçede kadim den ola geldiği £>bi .
il olarak girdi, seri b ir lisan ile; şevketli pâdişâh h azretleri ve cümle devlet
— Ben size hat gönderdim, d efterd ar b ir erk ân ı h azır olup b îr başlarda yapıldığıdır
kaç güne dek gelir, ulufeleriniz çıkar ve h a Şaban ayı o rtasın pâdişâhı âlempenuh haz
raç tiefLerteri kanun üzere d ağıtılır dedim, re tlerin in ferm anı hüm âyunları ile divan ol
itibar etm eyüz kapu önünde yapdığıni2 m adı cü m le d ev let erkânı v e vezirler mer
edepsizlik nedir? A ranızda bu küstahlığa hum S u ltan B ay a z j d köşkü yanında bulunan
c ü re t edeni çıkarın1, dedi. tersaneye geldiler. Bu Tersanede Âlî Osman
Hİç biri cevab veremedi. Sağ &2eb îer ağa- P adişahlarının bindikleri Yeşil Kadırjga de
sı ileri gelub: m ekle m eşhur kadırga yapılırdı, n e saman*
— Pâdişâhım!. Haremi H üm âyunda ye- daııberi boş idi. Padişah gazâya niyet ettik
fişmiş olan ku lla rın bunun gibi fiile müba lerinden bir büyük baştaı'danın y& pısinâ eİ
şeret etmemiştir, bu eür’eti btflüğe çıkan ya vuruldu. Şeyh ve hafız efendilerin d u l ve
bancılar etmiştir!., cevâbını verdi. âm în eesleri ile geminin esâsı çatıldı. Mer
Pâdişâh fesada ön ayak olanların isimle hum Sultan Süleym an hü n k âr bastardasına
rini sayarak: . çok ehem miyet v erirdi; sonra İkinci Sultan
__içinizde bunlar kim dir?. Selim de bu tersanede bir müstesna başlar*
h ttp :/ / groups.google.com
^ :/> F fD rS f — *20, — 8AVA2HD UAHALCBtit
vjpiırmı$dı.' S ulıan S e ^ m m g<?mısı gazâ- kuuuk bir ı>*rça .ı. Sjeker Ahrnçd Posja suka£ı.
•jra iitrtUS- Seuffâı ^ gaalib olup g elm iş ti Hû- bu mahalle içinde bulunan Büyük Kapali
ie/ı kapdânl Doryâ olun Kılıç Ali l^ışanm çarşının doğu duvarları Çarştkapu - Nuru
bildik vislöb iîe boyu ve emi tâyin olunup Osmaniye Caddesi, Tavuk p r a r ı sokağı, Ç#r -
mühendisler bıı m übarek sualde yalısını ça t şıkapu Caddesi ve Yeniçeriler CaddtMj ile
kılar. Kılıç A.İİ Paya iki hlî’ûti fûhire giydi çevrilmiştir. Mahallenin mesken olan kısmı
r e r e k taltif olundu. T e ıs â n e Em ini Mustafa pek azdır, yarısına yakın kısmını Büyük K*
favu$ v e Tersane K ethüdası ve on n efe r n a m palı Çarşı kaplar, bir kısmını da Bayazıd Ca
lı kofsan reisleri ve T e rsa n e M imârı da hil'ali mii Ue Bayazıd meydanı alır (B : Bayazıd
iâtıirelerle taltif oîundular. V ezirler d e mev Bucağı). Meşhur Sahhaflar Çarşısı da bu
Jtijerine münâsib kıym etli k u m a şlar getirip mahallededir,
mimara ve gem inin yapısın da ş â ir çalışacak
İç yoiLttrı şunlardır; Bayazıd İmareti so
oianiara hediye ettiler. Öküz ve koyun pek
kağı, HakkâkJar (Sahhaflar j Çarşts* yala,
^-ok k urbanlar kesilüp (am ale olarak çalışa-
Çadırcılar Caddeyi, Mühürdar Emin Paşa so
çak) forsa k âfirlere dağıtıldı. 10 Şaban
kağının bir parçası, Okvularbaşı caddesi, Le
127 Temmuz 15661*, Bu b end de zikredilen
keciler sokağı. Kokucular sokağı, Makasçılar
padişah Üçüncü S u lta n M uraüdır. sokağj.
iîA Y A /in MAHALLESİ — Rıyazıd Bu- Son istimlâkler arasında Yeniçeriler Cad
cu^ıniB Bayazıd Mahallesi, 1034 Belediye desi üzerimde «•d üstü meşhur Çalal Hamn
Şehir Rehberinin 4 numaralı paftasına güre, bulunduğu ada kaldırılmış, meşhur Okçular
bakırcılar Caddesi* Fuad Paşa Caddesinin başı Caddesi ile le k e c ile r Sokağı ve Koku-
s
B a y a ıiıl M a h a lle si
f 1334 Betediyr Reiıbcrlııdeııj
Zflroup/merakediyorum
BAYAZm SfEORÎSESI — a 2«6 - I s t a n m jl
Baran»)
Ti
/ groups.google.corr
— 2247 — BAYAZID MEDKESESI
jjü tâbirini de usüten biz kullanıyoruz, zirâ Dtirl basamak taş merdivenle çıkılan so
&lı lîîf s c id ın erkek cemaati, çarşı boyu o ld ^ kak 'kaputundan kısa bir k o r i d o r l a laşhk av-
p i ı^üı hayli kalabalık ise d c semt sekenesi' lıya filnllr. M&bed
ardında camie gidecek tek kadın yoktur. sol koldadır. Sonco-
Mescide caddeden bakılırsa, dört basa- maat yerine d ü r t ba
jnak ta$ merdivenle a k ılan ve bir teşlık-av- samak ahipab merdi'
luya kısa bir geçidle bağlanan sokak kaputu venle çıkılır. Son ce-
nun »ağında bir akmaz çeşme, öoluıida da maat yerinin avlu
tnuhdes olduğu belli b ir kavaf dükkânı var tarafı arıkdır, bir
dır. şırvanı andırır; tam
Çeşme, ilk nazarda önü parmaklıklı bir karşıda bir tahtaper-
pencereye benzemektedir. Burada eskiden de - duvar arkasında
mercud güzel bir çeşmenin yerine» yukarda üst kat kadınlar
k-aydetdiğimiz gibi geçen asırda uydurulup mahfiline çıkan ikin*
yapılmış olacakdtf; eski çeşmenin kitabesi Cİ bir ftfrşab merdi'
de bu pençeramsi oyuğun üstüne konmuştur. ven bulunmaktadır.
Gazel bir tâiik yazı ile yazılmış olan kitabe Taşlık - Avlu cad
nin hâlen görülen çeşmeye yapılmış olması de seviyesinden yük-
asli vârid olamaz. Tek beyit manzum kitabe sekde; Mescid ayrıca
şudur: avtııye nîsbetle de
Geçm? İç dbı viil&ldcn çLftfır yârü a^yirr fevkaanidir, altı mü
Ç't^meniıı bfinlyesl Saraylı fickerparc ezzin megrutası m es'G:U^ a d a Karazıd Mesehll
Beytin altında rakam la târih de vardır, kendir; avlunun ar- (Plön-h?oki: nümü)
fakal çok küçük ve yüksekde olduğu için se
çilip tesbit edilemedi. Zikredilen saraylı Şe
kerpare, Sultan îbrahim in gözdesi olup gayri
meşrîi yollardan edindiği bütün serveti mu-
sddere edilerek A frikada İbrim e sürüten Şe
kerpare kadın m ıdır, bilemeyiz. H er m üşkül
hal edecek rakam ı okum ak için o civarda b ir
merdiven de bulunamadı.
Çeşme kitabesi ile ayni eb'adda ve ayni
yazı ile yazılmış ikinci b ir kitabede kapu ür-
(üne konmuştur, yine tek beyit «tan bu kita
beden, mescidin Gala l ayı söm ürm üş büyük
yangında yok oldukdaı» sonra hayır sahihle
rinin himmeti ile İhya edildiğini öğreniyoruz;
*ay«ZHl ram » m ahvetm iş İHI ıldda-ti n âr
*shâht HanlyH ıly ilr kıldı imâr
Bu iki kitabeyi çevirmiş taş ferçivelerm
®yni bir üçüncü çerçive dc soldaki dükkânın
b öndedir, fakat o rtası oyuk, bir ponçeredtr;
.nnun içindir ki kavaf dükkânına muhdeıs d r
dik, tahmin ederiz kİ bu dükkânın yerinde
^toden bir sebil, yahud m uvakkilhâne b u
lunuyordu. üçüncü kitabe de bu bayır tesisi
me aid idi; binâ geçen asırda hâlen görülen
$ rkin çeklile tecdideo tâm ır edilirken, kal
'İsılmış, dükkâna tahvil edilmiş, kitâbe yeri G alafad a B V ftlid MracIdJ
P«ı>ceı» yanılmıçdır. (««■İm. BliNıd 9«r*o>
n/group/merakediyorum
BAYAZID MESCİDİ 2250 İSTANBUL
ka tarafında da im am lara m eşruta m üstakil ^Turk vapı san atın da tek ham am ların gu-
bir evcegiz yapılm ıştır, £>-‘lle h n d e n b irid ir; nazardan ve tapu sene
Mcscıd m urabba p lan lıd ır; ::>n cem aat dini cebinde tayıyrtn nv.ılk Bâhibinın :ı; hanı
m ahalline aritm i} iki penceresi v a rd ır; diger yupdırtna* hırsından H ak a k la sın .
uç duvarından sağda ve solda üçer w m ihrab Bu mescid h akkında H adlkâtül Cevi,mı
duvarında da iki büyük pencere, bu büyük d ek i k ay ıd şu satırla rd a n ib a re ttir: -Hânini
pencerelerin üstünde de b irer k ü çük pencere S u ltan B ayazıd H ân V elidir. M ırcidı mcz-
v a rd ır; yani m ib ed , son ccm aat y e rin e b a kfır tsta n b u ld ak i cam ii k ebiri vakfından ıdâ-
kanlarla b erab er cem 'an y irm i p e n ce re ile r e o lu n u r. M inberini Kızlarağam H arı IV ir
aydınlatılm ıştır. A ga m erh u m k o y m u ştu r; m ahalli ,: '.ird ir!.
içi bakım lı, tem iz b ir mescıd olup başk a K skiden h alk ağzında ı K avaflar Mı
ca kayde d e ğ er b ir husu siy eti yoktur. d iy e d e an ılırd ı.
Kavaf dü k k an ın ın ü stü n ü de k a p lay an Bibi: KEK »e Mehmed Koçu, emsi u r ,
üst m ahfil, avlu ile sokak k ap u su a ra sın d a k i B A V A /.m M r ; s r l n l . r a y a Zi d k k t
geçidin üstünde u z an ır; caddeden av lu y a lll'D A M KSCİD t _ K adıköyünde çarşı için-
girince sağ solda, asıl m eesidden a y rı ve d c d ö rt d u v a r ü z erin e k ire m it örtülü, enli
uzakça bu lunan m iııâreıün tam b u ü i t k a l v c b o d u r m in a re li k ü ç ü k b ir mesciddir. 1960
mahfilde, m ahfilin geçid ü zerin e uzanm ış y a zın d a -K a d ık ö y C am ileri O narım Derneği»
kısm ının bitim indedir. e lile ta m ir e d ile re k beton binaya çevrilmiş
Aşağıda, cadde k ap u su n d an ta şlığ ı g iri v e ib â d e te 28 E k im C um a günü açılmıştır;
lip sağ ta ra f da bulu n an m in a re kâidesi
geçilince, avluda, yine sağ ta ra fta iki b a
samak taş m erdivenle ç ık ılır a y rı b ir böl
me içinde ay ak y o lları b u lu n m a k ta d ır.
K arakoyde köprü başın d an bu y a n a T o p
hane Kılıç A li P a şa C am iine k a d a r tek
um um i ayak yollarıdır.
Son im âr kasırgasında y ık ıcı kazm a
bu mescidin h em en y a m b aşın a gelmi.ş
iken 27 M ayıs in k ılâb ı île d u rm u ş tu r; bu
wmtde bu su retle k u rtu lan b ir d e K apu
içi H am am ı v a r
d ır; Bayazıd Mes
cidinin kıym eti sâ
dece taşıdığı b ü
yük isim dir; fakat
K apu içi H am am ı
T< rfc yapf » r.a tı bakım ın en kiıçûk b ir kıy d^rınidan biridir. Kem âli ehem m iyet ile k ay
Ü*de etrüej'en bir bina olm uçlur, temiz dedelim kı b U n b u lu n bu en m eşhur ve en
dir zevk mahifüiü eski köhne bina :ekli «ski üç m eydanı büyük Avrupa şehirlerinin
, tâ m it edilse idî daha ı&âbeUi TT„ :.v,ur m rvıU M an ite Ölçülemeyecek kadar
lurdu; küçük taşlık - avlusunun « ik a kısmı- küçüktürler.
-a 7AÜe22ini ile hadem esine mesken olarak 1Ü43 ile C um huriyetin yirm inci yıldönü
tahtânı ve fevkaani odalar y ap ılm ıştır, ti m ünde İstanbul Belediyesinin «Güzellemen
Kasım 1P60 C um artesi günü ziyaretimizde İstanbul ^ adı ile n e şre tti# şatafatlı propajp?ın-
nıcseid hademesi şahbaz bir delikanlı yalın da kitabında ıDÜnku ve Bugünkü Bayazıd
avak, elde süpürge îaşhk yıkam ada, müezzin M eydan1- başlığı altın d a su satırlar yazılıdır:
■bacına Çikan m erdiven üstünde de b ir yığın «Bayazıd Meydanı, b ülün OsmanlI T a ri
levha durm akda idi; bu levhaların ne olaca h i boyunca lstanbulun en işlek b ir merkezi
ğım sorduğumuzda delikanlı: «artık camı o v c ana caddelerinin kavuşagı idi. Aksaray
konmayacak, saiılacak zan ederim^. dedi. dan, Süleym an iyeden, Bftflçgkapmg ndan
M ücuin efendi geldi, o da çıplak ayaklı h a T ahtakaleden, K apalıçarştdan. Ayasofyadan,
demenin >'aşıdı toy b ir genç, karşısındakine K um kapudan. h e r ta ra fta n gelen yollar b u
şiibhe île bakan b iri; «B unlar satılm ayacak ra d a b irleşir, m em ur w esnaf h e r sınıf halk
.ima, artık cam ie de konm ayacak, yeni lev y in e b u radan geçerek kendi M ahallelerine
halar alınacak dedi. Yeni levhadan ne kas- dağılırdı. D enilebilir kî iş giiç sahibi olup da
dettiğini anlayam adık. M erdiven üstüne y ı Bayazıd m eydanından geçm eyen adam yok
kılmış levhalardan b irin in üstü arm alı ve tu* tur. H ele b ir zam anlar H arbiye ve Mâliye
ralı çerçevesi eşine en d er rastlan ır, an tik a- n ezâretlerin in b u m eydan üzerinde bulun
l&şmtş bir eserdi; b ir de «Eşref» kebeli talik ması. R am azan lard a C am i avlusunda sergi
besmele levhası v a r idi, g ü zeld i; bu besmele* açılm ası. D ire k le r arasının. (Şehzadebaşınm )
nin nasıl yeni b ir levha ile te b d il edifebîle- b ir gezinti y e ri olm ası m eydanın ehem m iye
ğini kesdlrem edlk. B u s atırla rı bu şe h ir kil* tin i b ir k a t d ah a a r ttır m ış ı, öyle olmakla
tüğüne kaydetm ekden kasdıvnız, cam ileri b e ra b e r eski d e v irle r belediyesi bu ehem m i
onarım derneklerin d e sâdece b a y ır severi i* y etin fark ın a varm am ış (? ), zam anına göre
r>n kifayet etmediğim» eski v ey a y en i tü rk P a ris’in «Etoİle ~ E tu a h m eydanı ile kıyas
yapı sanatı v e cam i tezy in atı, levha, yazı edilecek (? ) geniş v e İm ara lâyık b ir sahayı
üzerinde bilgi salâh iy etin in d e bulunm ası tam am ıyla bakım sız bırakm ışdı.
gerekdiğroi b elirtm ek ted ir. ♦N ih a y e t C u m h u riy etin k u ruluşu sıra
Mescidin b â n i» Bayazıd K eth ü d an ın sında m eydanda ilk şehircilik eseri kendini
kim olduğunu tesb it edem edik. O n arım D e r gösterdi. Y ollar düzeltilip o rta y a fıskiyeli bir
neği V akıflar U m um M üdürlüğü ile sıkı te- havuz, e tra fın a ta rh la r yapıldı. Bayazıd Mey
masda olacağına göre m escidin ilk in şâ tâ ri d an ın d ak i eski H arb iy e v e M aliye N ezaret
hini vakfiyesinden ç ık a rta ra k kap u su n a b ir le ri b in a la rın a fak ü ltelerin yerleşm esi dola-
kitâbe taşı koydurisa idi h e r h ald e iyi olur- yısı ile yeniden büsbütün başka b ir ehem mi
Ju. Evliya Ç elebi: «K adıköyünde Osman y e t kazanm ış. Ü niversite M ahallesinin m er
Ağa Camiinden başka cam i y okdur» diye kezi Dİmuşdu. F ak at b u ra d a yapılm ası çok
P^k kesin yazdığına göre B ayazıd K âhya lüzum lu alan b ir şey v a rd ı: M eydanın sol
Mescidinin O nyedinci a sır ortasından so n ra tarafın d ak i ç ü rü k çarık b ir lakım binalarla
inşa edilmiş olduğunu söyliyebîliriz. salaş âıra kahveleri, çerden çöpden barakala
Mesctd b ir yokuş üstünde!1 olduğundan rı kaldırm ak- - Z îrâ b u n la r yalnız meydanı
kısmen fevkaanldir, a ltın d a b ir çiçekçi dük- daraltm ak ve çirkin b ir m anzara teşkil e t
kâm vardır. m ekle kalm ıyor, İn k ilâb M üzesine çevrilm iş
BAYAZID MKYDANI, BA Y A TI» EVÜK- Bayazıd Medresesi gibi T ü rk m im arlığının
RİYKT MF.YDAN1 — Istanbulun Sultanah- b ir şaheserini gözden saklıyordu, tşte bele
wcd Meydanı (A t m eydanı) v e A ksaray Mey* diyem isin son senelerde* neticelendirdiği bir
dam (E t M eydanı) ile üç büyük târih î mey- im ar işi de bu oldu; o köhne binâlarla duk-
l/group/merakediyorum
t *VAZn> MEYDANI _ 2352 — ___________ __________ İSTANBUL
kânları silip süpürerek sâhayı büyük mikyas- M eydan, alan isim leri ile kasdedîlen ma- I
da genişletm ek sûreti ile âdela m eydana bir nâm n nc olduğunu yu k arda arz c tlikı büyük j
m eydan daha ilâve etti» ve bugün h ay ran lık kalabalığın toplanabileceği yer olarak, İs- [
la seyrine daldığımız Bayazıd M edresesini lan b u l ihtilâlleri ya Et M eydanından vahud I
meydana çıkardı—*. Al M eydanından çıkm ışdı, yalnız 1730 ihti- [
Bayazıd Meydanına C um huriyet d e v ri lâltnin alevi B ayazıd M eydanından pariîıdı. L
nin ilk on yıJı İçinde yapılmış* olup da 1P57 Bayazıd M eydanının m eydan hiiviy* . i n i n 1
He büyük Türk fsfanbulum uzun ü stü n d a bii B ozulm ası tkznci A bdülham id zamanında,
tün şiddeti ile hüküm sürm eğe banlayan vah- bu hü k ü m d arın Millî Meclisi ia g ıtıp i;ryii
dal kasırgasında sökülüp kaldırılan çift fis- id arey e koyulm ası ile başlar. ,
kiyeli büyük havuzdan ve onun etrafın d a B ayazıd M eydanının daha eski m anzara
tanzim edilen tarh lard an sitayiş ile bah sed il sı v e tarih çesi h a k k ın d a pek az şey biliyoruz.
diğine göre, yukarıdaki s atırla rı İstan b u l Be K u rb an b a y ra m la rın a yakın Istanbula
lediyesi adına yazanlar park ile m eydanı in d irg e n koç sü rü le ri bu m eydana getirilirdi.
aytrdedem em işlerdir. E trafın d ak i m uzahre- N akil v â sıtala rın ın a t ve öküz arabaları İla
fâli silip süpürüp kaldıran ve B ayazıd M ed a t ve eşek olduğu d e v irle rd e meydan yüz
resesini m eydana çık aran İstan b u l B elediyesi, lerce sü rü ile k ap lan ır, satın alm an hayvan
büyük bir havuz ve havuzun e tra fın a çiçek - la r h am m al s ırtla rın a v u ru lu p götürülürdü,
çimen tarhları yapdırarak m eydanı öldürm üş, K u rb a n p a za rı o larak B ayazıd Meydanının
ağaçsız bir park içinden geçen m üteaddid seçilm esi şeh rin en m erkezî y eri olmasın
yollara halbetm iştir. U n u tm am alıd ır ki m ey d an d ır. B u konu ü zerin d e güzel b ir fıkradır; ;
dan. olan, şehir içinde, Jyi veya kötü, o şeh ir F ıtn a t H an ım \ X V III. asrın zarafeti ile
hail -in toplanabileceği arızasız boşlukdur. m e şh u r k ib a r k ad ın şâiri) ku rb an almak
Bu g\-.aiş boşluğun ancak göbeğine, e tra fın ı İçin B ay azıd M eydanına gider, hanım a fırsat
asla daraltm am ak şart? ile b ir büyük adam ın b u ld u k ça ta k ıla n k u lh â n î ş a ir H a şm e t Efen
heykeli, yâhud tâ rih i h a tıra sü tü n ü , kezâ b ir d i d e o ra d a d ır:
zafer tâki konulabilir. — H an ım , san a ben k u rb a n olayım !, der.
M eydanlar m itin g lerin , b ü y ü k a y a s ı n ü — B o y n u zu n y o k , sen i kesm esi m ekruh
mayişlerin, ih tilâllerin , o nbinlerce in san ı to p tu r!..
layan duvarsız ve tavansız sa lo n la rıd ır; o n u n — A m an cân ım , b a y ra m sabahına kadar
içindir ki m üstebit, despot id a re le r m eydan d e v le th an e n iz d e ik i goce y a ttım mı boynuz
ları hiç sevm em elerd ir, m e y d an ları şe n le n la rım ç atal ç a ta l ç ık a r î...
dirm e. güzelleştirm e a d ı a ltın d a, h av u zlarla, Is ta n b u ld a T iirk k a d ın ın ın sokaklarda
tarhlarla, ağaçlarla ârızalan d ırm ay a, m ü m d iled iğ i gibi g ezib tozm ası T anzim atdan son
kün olduğu k ad ar insan ayağının basacağı r a başladı, b ilh assa R am azanlarda, kandil
sahasını daraltm ağa çalışm ışlardır. le rd e , b a y ra m la rd a şe h rin en m erkezi yari
H er köşesinde, h e r yolunda b ir kaç adım o la n B ay azıd M eydanı ile e tra fı, Vezneciler,
da b ir ecdad yadigârı b ir san at eserin e ra s t D ire k le r a ra sı v e D ivanyoİu av ârc âvâre do
lanan büyük v e m uhteşem T ü rk İstan b u lu - laşm a. piyasa y e rle ri oldu, kadın ite erkek
muzu iktidardan düşdükden sonra ziy an k âr a ra sın d a k ü lh an ı argosu ile «aşna fışna» a l
b ir çocuğun kırık oyuncağı gibi bırakm ış olan dı y ü rü d ü . İsta n b u lu n büyük evlâdı Ahmed
A dnan M enderesin altını üstüne g e lird i# Kasim cZcn ve Z enperealî» başlıklı makaale-
yerlerden biri d e Bayazıd M eydanı o ld u ; b ir İcrin d c şeh rin o sem tlerin i ş&yle tasvir edi
tü rlü tanzim ettirem edi, büyvik bir kısm ını y o r;
k ard ırıp etrafında bir takım ram palar, sed- *1296. 1300 h a ttâ 1305 tarihinde f Milâdi
lerle öylesine çirkinleşdirdi ki yeni b ir şekil 1879, 1882-1833, 1887-1888» Ram azan İle
verip güzelleştirm ek şöyle dursun, eski hâli kan d illerd e başlıca piyasa m ahalleleri Divatı-
ne getirm ek dahi zordur; Bayazıd M eydanı yolu, B ayazıd M eydanı. V ezneciler. D irek'
şehrin sim asında b ir *Haleb Çıbanı» yarası lcrarası idi. A raba piyasası, iki keçeli tâbir
iai olm uştur. «dilen ta n d a y e k d iğ erinin m uakkib ve mu*
http://groups.google.conj
ıS U B flre M S İ _ __ 2 î i ; . _ BAYAZID MEYDANI
fiabili o larak g aay ct b a ti ileri, dönüş h a rr M eydanında dâir bırakacağı £ibl b ir t&kun
LrLiori ite Ierâ o lu n u r, y a n k a ld ırım la r m i- •. cfıi yetişim <;ttcuk]arı dâhi i&vâ idub bu la-
fslekallih dolard ı, filh a k ik a k e n d in i bilen t ike JülÛkt m ecbur ideceği â jik â r bıılunm uş-
fit karim ne de e rk ek böyle m üıihi? kaUıhalı- lur.
y girm ra, g ire n le r de k en d ilerin i a k ın tıd a n M üverrih A hm ed Ç p v d t' P s'#- da İkinci
kurtaramazdı. A bdülham idc verdiği rM ârûzaU adındaki
• H a r! »ndazlı^ın pek k aba bir m-v't olan m ufassal tâ rih i rap o ru n u n 9*1 bendinde, K ı
sarkıntılık keyfiy etleri y a y a la rd a p e k /İ y i d e rım H arbi sonunda U lan bulun değmen simİı*
jjjra v» m ütenevvi şek iller a lırd ı: Çimdik, xınj lıısvir etîorkan Ftayazıd M eydanı piyana
fl.kıştırrr.a, ferace v eya ç a rja ta m ak as vurm a, îâ rın d a n b ah sed er: «Zendo<ar çoğalıp mah-
vakıa m addeler dökm e, elden m endil vesaire b u b la r azaldı. K avm i L ûi « ınki yere ballı,
kapma, elfâz ve tâ b ıra tı galîza İstimali, tü rlü İSianbulda ötedenberi delikanlılar için m â
tiirlü baygınlık p a ro la la rı, göz, kaş, v u rg u n r u f v e mfjtad olan aşku alaka frâii tabiîsi üze
luğa. şerniye, pabuç, iğne m u h a b b e tle ri, tü re k ızlara m ü tak il oldu. Sultan Ahmedi Sâlıs
kürme, sy sk basma, kol göğüs v u rm a, itm t, zam an ın d an beri m ü lad olan K âguhâne seyri
tartaklama, şid d etle çatış, daldırm a, sald ır ziyâde ra £ b e t buldu* G erek orada gerek Ba-
ma, tehdid, terzil, a ra b a la ra kâğıd, m ekttıb yazıd m eydanında a ra b alara işaretlerle mıt~
sarıl: lavanta h a ttâ m u z a h re fâ t a tm a ,-ek se iış&ka usûlü hayli m eydan aldı».
riya fiyakacı k a b a d a y ıla r ta ra fın d a n lcrâ Geçen asrın R am azanlarında piyasa ita
edilirdi - arada sıra d a a ra b a beyg irlerin in a tle rin d e n evvel Bayazıd Meydanına halkı
dizgilerine sarılış, yol kesme, çevirm e, y a r lop la yan bir sebeh de Bayazıd Camii avlu
ma, tebidili k ıy a fe tle tâ k ib , tü r l ü tü rlü uta- su n d a k u ru la n R am azan sergileri idi <B.: Ba-
nij, bsyıii;, kızarış, bozarış vaziy etleri ve d a yazıd C am ii A vlusunda R am azan sergileri).
ha aklsma jjelrm yen bir ta k ım ahvâl b u p iy a M eşrû tiy etin ilân ın d an so n ra b u m eşhur
salara has idi..» m e y d a n bü y ü k şeh rin siyaset yerlerinden
B üyük m u h a rrir a y n i m a k a le s in d e 29 b iri o ld u : e w e îâ S e ra sk er H üseyin A vm P a
şaban 1282 <17 O cak 1866) ta rih li cTerce- ş a y ı v u ra n Ç erkeş H aşan B ey (B .: H aşan Bey.
maıu A h v â l, gazetesinden şu b en d i n a k le d i Ç erk eş) bu m ey d an d a S eraskerlik kapusu
yor: ö n ü n d ek i b ir ağaca asılarak idam olundu; 31
<Z cnpârelere d â ir b u g ü n le rd e g erek R u ı- M art v a k a s ın d a n ve M ahm ud Şevket Paşanın
namede (o d ev rin başka b ir g azetesi) v c g e k a ilin d e n sonra da İdam sehpalarından bir
rek Tercem âm A h v âld e b â zı ih ta ra t görül kısm ı Bayazıd M eydanında kuruldu.
mırçlü. V âkia zen p âre k a rd e şle rin e ttik le ri İk in ci A b d ü lh am ıd devri başlarında Ba-
rezâtet, vâsılı derecei n ih a y e t b ir h âli d eııâet yazıd Meydanı» berber, k e b a b a vc sair esnaf
İne de b ir takım c ib illiy eti re d iy tâifei nisvâ- b a ra k aları ile dolm uş bir çarşı boyunu, pazar
nın hal ve h arek eti b içâre zen p a re le ri târik i yerini a n d ırır olm uşdu. O devirde İstanbul»
adâbdan ihraç v e sem ti r n â l e t e id rac etm ek- gelm iş U ry ân i adında b ir haik şâiri İstanbul
de olduğu da in k âr edileme*. Z irâ m eşh u r vc sem tleri ve Kor sem tdeki esnaf civanları hak-
m âlumdur ki tiifc i n isv an h e r k an d il vc R a k m d â yazdığı 55 k ıfa ltk destanın 12 ktt’asın*
mazanda arabalara binüb B ayazıd M eydanın da Bayazıd M eydanı ile civârm ı söyle tasvir
da içtimâ ederek b ir aşağı vo b ir de y u k arı ediyor:
dönüp do’ayıp x*f)xstei m evkii zendosti olan I. S rrrM üb clrâTı YMthm ı>#r4iwr
bir takım avanak zeaıpârelere y a ltak lan ıp M isli yok «ri |>â?arı lııranh i« ır
koltukladıkları gibi kendi yolunda gitm ek- Dükkânlar <|olıı gurrllrr Itf
de «tan nâzı ad am lara dahi harfendazlık ed e B u r u r d lrlc r mu^tf+Jyn ı^ıJiAlir
rek yolujrtdan alıkoydukları çok k e rre K ûiü,■ t. B a k ım aih trll dov+r k tfıu i)
musduı Ve/urck ııtAhbutııın nyım h«ı*xm
cDnyrusu şu hal tariki zendostîye sütfık G örd üm b ir d r ne^'fıat u£ırl znvilhAl
elinim bir tak ım adam ları cicimaınaya dadan- .5*huı b « ^ ı pökdt» nhcır
yaroup/merakediyorum
İSTANB.Ü1.
BAVAZID MEYDANI — 2254 —
K r r l ı t a n ri n iL $ a n l a r a S n l i a n M r c lıl d ı r a n t a b l a l a r ı n ı n k e f e l e r i n e i l i n i ile d i z d i k
S f i r v p a m u l *[>•<*r f l r e n k k r M n ı l leri k ırm ız ı lo p ra k ç a n a k la r da dolaça d o l a ^
 ş ı k ı u » R ^re k i m a n ı I rs-elUI
sata rlar. S u cu lar o m u zların d a to p ra k d esti-
A ltk la l- l o p ı l b p e ^ l e n ı a l i l l J l e r m e g ö re t u t tu r d u k l a r ı b ir m a k a m la bağı
http://groups.google.
ANSİKLOPEDİSİ _________________ _ 2Î65 — BAYAZtD MEYDANI
«ferken, $adırvanlı i r harem avlusundan nun üstü bir tazyik nream olarak kurdurt-
bahsediyor ve bu dış avlunun dışında, mey* dugu Mccll Tahkikat Komisyonunu prntes-
dan kenarında büyük d ul ağaçlan bulurniu- Is. maksadı iJe .>vs«e yürüyüş yapmak uzcre
gunu kiylüyor |Jj.: Bay&2 Jd C am ii). Buyuk Kayazıtida Üniversite bağçe&InHe toplandığı
muharrir tasvirlerine meydan İçin şu guzul nı lutlicı ulan İMatıbul Kmnıyel Müdürlüğü
sahneyi ilâve ediyor; ı&u dut ağaçlarının buna mf’iii olmak içm bahçede tertibat aldı;
aJlında nice bin ödem gölgelenip kefâfı neta polij. ki2 ve erkek öğrencileri darılm ak için
jçtn nfc-c bin ç>3 :tt eşyü satarlar. Meydanın Zor kullandı. Cençteri polisin merhametsize*.*
ctrfifı da dükkânlarla müzeyyendir». Iıırpaladığmı gören Rektör Ord. ProC. Saldık
R E Koçu «Binbirdırvk Batakhanesi* Sâmi O nar talebeyi kurtarm ak için araya
adındaki târihi b ir romanında, v a k a unye- girdi. Bıunın Yamano&hı adında bir polis
İ dinci asır ortasında geçer, yor yor o asrın
t£t(inbulımuu hakikâte en yakın dekorlarını
Rektörü de mevkiine ve yaşına hürmet et
meden küstahça hırpalayınca \k i bu namtı
çizerken. Evliya Çelebinin bahsettiği dul
profesör bu arada basından yaralanmıştır)
j ağaçlarından m ülhem olarak bu m eşhur mey* gençlik büyük teessürden doğan b ir galeyan
dan içil' 9u satırları yazıyor; Köslerdi. Bunun üzerine Gumın Yamanoglu
.Ba/aw H V elinin ru h a n iy d i bu d ul
v e Sabin v e ruhen, tıyneten benzerlcri'zfebı*
, ta m em urları talebeler üzerine tabancaları
nğaçi^ı tne d a sindirilm ed i, abdestslz ele alın-
i maz, ağız* atılm azdı. Meyva ile ater. etm ese başladılar, talebe de polis
mevsiminde
| a&ıçlar h er sabah m erasim le silk ilird i; ve leri iaş yağm uruna tuttu lar, baftçeden mey*
ağaçlara herkes binüp silkemezdi. dazuı intikal eden arbedede Orman Fakülte
1 -^Bayazıd M eydanın d utları, uç d ö rt ya- sinden T u ran Bmeksi* polis kurşunu Ue şe-
^ına bastığı halde konuşam ayan, dili bağlı hid oldu, b ir kaç üniversiteli dc yaralandı.
çocuklara, korkudan dili tutu lm uş haslalara, Saat 11 den il İbaren Ü niversite polu>
kekemelere şifâ niyetine yediriliıdi. kuvveti tarafından sıkı b îr abluka altına
«Kırk kadar ağaçdı. H er yıl dut m evsi alındı. A bluka kordonu dışında kalan kesif
minde. çarşının çırakların d an onbeşer onal- h ir talebe kitlesi, polis tarafından işgal
tışar yaşında ve yüzlerinde m elâlıet tıû r u edilmiş bulanan Ü niversite binası içinde ne
ler ce reyan ettiğini bilmiyor, büyük ^Msiir
berk u ru r kırk neEer h a f ı z ı K ur’an oğlan d u l
cu seçilirdi. Küçük hafızlar her sabah Sul* vc endişe içinde idi. Talebe Ünivert. bağ-
lan Bayazıd Velinin ham am ına girerler, yı- çesine girm ek için büyük ksjîuya hüı.ım et
İcamıp boy abdesti alırlar, sabah namazından ti, atlı ve yaya polis kuvvetleri tartıfından
sonra da ko llan sıvalı, çıplak ayaklarında gerj püskürtüldü. B u Sırada bağçeden çıkan
takunyalar, İlâhi okuyub meydanı (iç defa kapalı a m b u la n s la r d işardaki endîçeyi büs
ilotıer, dolaşırlar, sonra ağaçlara çıkup y e r bütün artdırdı.
lere serilmiş tertem iz çarşaflara dalları sü- S a a t 1 1 . 4 5 d e S i t e Talebe Yurdunda t u p '
ki'lerlerdi. Vre h er çocuk kehdi silkdiği d u tlanan b ir üniversiyeli grupu, ellerinde bay
ları: rak ve dövizlerle "DA/Jbaşuıı dııman almış..»
— S ultan B ayazıd Velİ’n in ı;uhu içi» L marşını söyliyerek Bayazıda do&ru yürüdü;
D iyerek güm üş kepçelerle İstanbul h al Bayazıd m eydanındaki gençler bu dövizli
kına dağıtırdı*. ve bayrak kaafile gelince bîrden coşdu, ve
BAYAZII) MKVDANINPA Y tiK SIlli bu sefer İstiklâl Marşı söylenmeme başlandı.
i'AHslı, (;i-:n(;U 6IM n Ht R klY irr ki* Talebe illerine atlı polis hücüm edince mey*
V.\MI — 27 Mayıs 1960 inkılâbından sonra dan derhal bir İhtilâl havasına büründü'. At*
Bayaııd meydanına H ürriyet meydanı adı İı polrs taş yağm uruna tutuldu; atlarından
nın verilmesine sebeb filan vak'a, hürriyet inen polisler göz yaşartıcı bombalar, çoplar
yolunda yükîek tahaJl gençliğinin sîlâhsız ih- kullandılar ve hiç lereddiid etmeden taban
LılİtlidJr. caları ile aleg etmece başladılar. Üniversite
27 Niftim İfffiO Çarşamba günlı sabahı li jjençler yılm adılar; polis mutlak aczp dii-
üniversiteli gençliğinin D.F- iktidarının ka- >;<iı>w\ daha evvel vak'a mahalline getirilmiş
ö/oroup/merakediyorum
— 2268 — İSTANBUL
P,--YAflD MEYDANI
j.-inn kapatılacağı ilân olundu. Bu sırada Bn- n a n a k le d ild ile r. A rabalar kışlaya g i t m e k
yıund dövüşünde 21 kişinin şehid olduğu söy i ç i n e n u z u n y o l u tâkib ediyor, v e yolda in*
http://groups.google.
- ?»7 - BAYAZID S MAHMÜD KASRI
ii/oroup/merakediyorum
B i Va z id s u Y*.|-i.Anı — 2i&s — Is Ta Nb i i -
C;imlz bir ,u- '**» v« hııı.t<İJ'ı KJiı :ı*- K h|>u m . l^ükumcüloı U*»s
-m ı, K-<r3^ümnık u*r..'>lcnne. KaTutfûtovuk
1 'l0 AhmCl1 ^ ,>a *ltMi*iîi-Hİi’<*-‘rı Ç n i.jm b a cihetine b ir k«»l uy-
y in av lu d a n yojvını-;
? ' * ‘ ■ '■*- o l d u ğ u P * k n * iz e ( b ir r,}» . Kara,j4-umj tik T^i'i'ızıunden Karagümruk
tab lo d u r Caddesini tâkib ile Maymuncuk Sokağında
KAYAZII) SV Yom TerA/i ve Aliay MahnlU-mndc Hoştan
YOI.J.AKI — İkinci vt* Yt-J»ıtı-;ın.''le Mı-kleb TVrizıaı,
Sultan liiiyjüi'i- ba- K avuktular Maslaftı tarikı ıhv S*'--’üı Camlı
İSİ Ü 'l R f
, batii tararından fethe-
liilen ntiyükşûhire
^bol su ^eliıerek h al
ÇIJVJÎİ tlVJf mdlI Dır
m utlağa ve burndım A t l’aparı v»*
K am eri ile İ)<ıyA7.uI Mrj- IüimM ::i M rJu -hu -
kını Hıya «im iş olan neı A ^ f r ı İUlttâlındohj rnasl<v.-* ■;i ' , *»/k \{.ı-
h ayır sahibi pâdişnh- yıuud C arna vc im ûroli ve m euıerseiı:, y/-
İnKirrt K a srı.]atJ21 ilk id ir , H 'ir h a y râ ıa ıcvzi vc taksim olunur*.
fçinrirn O sm an N uri Er- BAVAZUi S I VOI.LAKİ IIA K İÎA SI ~
(Kesim: ;ınnnhu) gjn ~Xrcccl)ei UmCl* ik i ««ra y a k la şın bir m aziye sâhib ve <y,ki
rıı lîciediye" adındaki ölmez eserinde, ista n b u lu tedkık cîn ıek ve bılhass* zamanı-
kalj Soları ve bıı suların isia n b u la akıtıldığı miza k ad ar intikal ecieınemiç bâzı binâlatm
yollar bahsinde Bayazıd su yollarından yu y e rin i tvrbil edebilm ek, vıı Istanbulun t â r i h i
satırlarla bahsediyor: topografyası üzerinde yeni yeni bilgi vermek
*Eu suyun membaı Cebeci Kı>yü civarın* bakam ından gaayetle kıym etli bir ve&ika olup
da Kireç Ocağı denilen yerdir. Sular evvele iki büyük paftad an m ürekkeb bir hanladır.
mirde B&ş Maslağa cereyan v e o radan bir ta» Y eniçeri O cağının kaldırılm asından
kun katmalar; olarak Faşa Ç ayırındaki 11826 dan} y irm i sene kadar evvel (1800*
Paşa Kemerine, buradan uiğer b ir takım 1805 arası) İkinci Sultan Bavazıd Vakit Un
katmalar daha alarak Kiiçûk Batakbaşı
Maslağına, ve buradan Küçük köy,
Şogüdltt. Çukur Han. Çiço. Demirkapu. Top*
cuiar koyu civarında Çayırağzı Maslaklarına,
t j
http://groups.google.cor
I AN'sıktoPittUfii
A» _ - - 8AYA21D SU YOLLARI
tL/oroup/merakediyorum
r
— ı ~
İSTANBUL
İ'-î .jiî Is»'r ;* edW:*n: i'Akı ÜU-İJÎ. Vı.- ,• : kr;!'” »- do<‘J Urahndü-
K*ki JS*ra.v — Bayandı! > w .i v . ■>• t.-.. . ••• de Jı«ii *di »Tl i ia*,- adı ite
f-jT'.ö.ı ile At/.’:ıs k ht'vkı-'lı. Bavi»?-» *-« ı. .rf-rı'fnf' olup At:e/.^:u lanİAi kışle «tu-
jau ve Unıvi’i-^cyc bağlı Vır ijinâltsin bu A:.ı! K*kı O djcîııin ikisi fcu;.\ biri ku-
sâha; yalıi'.;- ~.ınayı ÎJid^JûVt uı-iî t'*k ! tpu-su v j| i(3, kapLil*/*1 ■■! bu,
duvar ile bu duvarda sarayın ; r h r c - . v V i T i ... L)ıvan Yolu üzerinde iA ltm i] u. ;
hiıv^ii [\’!u Jsgpıuu g- H-rılmışlıı\ d u r ; v«mı bu h til Yı»u,*rı O m a a ı Qı
EcV.i S^ray binaları harılanın dı^er kı- lası ta b u ru n u n nezareti aiUnrîadJr Kaıu;
s-r'i; . in Ja olduğu *nbi kabaiaslakda çizilmiş niden kalm ış b ir ananedir. Ownanlı p â d r ^ h
i-;* - -lUüun hakkında pek az *$«>• bildiğimi* la n n ın yolu b uraya düşdugunrlr- bu Kapu
bu hakkında btej hayli aydınlatırda ününde d uru rJ ar, kcndUinc bir bardpk şer
XiU‘kım. bu fû o bu sâhanjn d^rt kaputu bu bet ikram edîUr, pâdişâh ^e-rbeti ıcdikN-n
lunduğu halde 13tHM8Ö5 arasında 3 kapusu sonra bardağı öllın ile dolduruldu. A it/m .
olduğumu en büyük kapunun da Bayazıd bir K apuaunun yatım da ?D erviş tKıtiîu». ı-.«-
Meydanına açılan kapu olmayup Mercan ta besi v a rd ır; bckt'T^î 01enlerinden Osman Ba
ralında, kapu olduğunu görüyoruz; Siileyma- banın türbesi kışla y ık jlır iken yeıînde bira
niy-/ karşısındaki üstü toroslu gcçKi-kapu bu kjlrrji;- lf#X£> da, E ayazjd jU* F atih »rasjndak;
î/ir'ıden ^ n ra ytınt Kaki Saray Asâkiri Maıı- îra rav ay yolu döşenir İken, yıkımı y&pub
sûre seraakci'UğJ Sarayı olduktan sonra, a^ıl caddeyi daral tdı&ı ıı^ı rs kaldırılm ış, kabir u ^ı
»ntç oluyor. Mercan kapusu karşısındaki Ai - Şeh^âdc C^mü mezurlığtna naklulunmUştur;
Mescidi IA lipari Camii J Eski Rjıray A&ısı • ki yerinde iken ünü luıtc şcbikvli ûi( a»;;!-.
Vufcub ağa tarafından (uUtom 154T) yapıt* türbo idi.
dışına jjörp, sarayın en büyük kapusunu» lıa- Jkınci büyük kapu ccnubtla, allcnışbir
ritaıta bu kapu gösterilmesi ile daha mânûU kapuiimun tam karşısında (ku*kd^!- kapım *
düşer, İkinci Sultam Bayazıd vakıflar» nıiııo- flııri a da adını muhafızları olun efr.vJm men-
veUijJİ tarafından çizdirilen b ir haritada eski sub olduğu 44. cemaat ortasından ftlmıçdır,
Saray binâlarjmn güslcnJmemesi, sarayın pıV Bu iki kapu o rta m d a bir taalık-yot uzan
dtşahhk müesMMuî mahremiyetine bngJr maktadır ki kiğ\a ve kapular kaldırıldığında,
oluşudur. 1326 dan sonra şehrin sokaklarından Fevzi-
Kskiodülar — Şehzade Camii karşihuıda' ye caddesi olacaktır.
ki Yeniçeri kışlası; 1826 da Yeniçeri Ucağj Eski Odalar, Y&nıçeri Kışlası bu iki bü
kaldırılır iken bu kışla da tamamen yıkdırı- yük kapu vc aralarındaki yolun batu>uıda ka
lacaktır; bu haritadaki dtırumu s*>n vesikadır. lır, dogu tarafı tulumbacılar, Acc/Rİoğlanlar
Zamanımızda Şehz&debaşı Caddesi ndmı kışlası duvarlarıdır,
taşıyan eadde bu haritada rDîvan Yolur âdı £.‘skj Odaların üçüncü ve küçük kapusu
ile ^dsterilmfşciır. Kışla Şehzâde Camiinin bu ki|Ja/>m bali ucunda «Meyy/t ICapusu»
karşumda büyük bir ada teşkil eder, bu ada. dur. Kınlanın ortası ağavlaria bezenmiş
lt»3l Belediye Şehir EU-hberlnde Şöhzâdebaşı büyük bir avludur.
Caddesi, Vidinli Tevfık Paşa Caddesi, Ağayı}- Eski Odaların Dîvan Yoluna bakan yü*
kuşunun küçük bir parçası, ve tınsekiz Sek zündc ocak irâdı bir sıra Kapamacı dükkân
banlar sok&gı ile çevrilmiş olan sâbadtr. 1934 ları butanmaktadır.
rehberindeki Acemİnefer sokağı, Safvet Pa Tulumbacılar kışlasına gelince doğuya
şa sokağı. Fethi Bey caddesinin bîr parçası. açılır bir kaputu vardır; bu kışlanın ortası
Pevziye caddesi, Fevziyp çarşısı, Mahmudiye da ağaçlarla bezenmiş bir avludur. Harita-
çeşme sokağv ve Muhtar Paşa sokağı kışla 11ın hu noktasında nazarı dikkati çeken bina,
hgdudu içindedir, yâni bu sokaklar eski Oda zamanımızda bir çarşı hamamı 'olarak işletil-
lar yakıldıktan sonra açjimıştiır. inekde olan Acemioğlan Hamamıdır Halkın
Eski Odalar, Şehzâde Camii ile Daroad yanlış olarak Ac*mo£lu Hamamı dediği bu
İbrahim paşa Camii ve hâzinesi karşım da târihî yapj. bu kışlaya Yavuz SuHoji Selim,
yan yana iki kışladır; Batı tarafındaki asıl bir rivayete «göre de Kanuni Sultan Sâley'
http://groups.googre.c
-«.İ i k u j p e d İsM — 2261 — BAY <12(0 SU YÛLLAIU
p^ a <*rjfındaa» y a fH tr ü ım ş u r ; h a r i t a d * k ı^ . U - Z e y re iı C am ii k«rşi*ncİ 4»
^ tioâUruıda» ayrı, avlunun vrlksınıto eü* 7 — ŞehzA debuşında B sk ı O d a la rd a .
prılıyor. adı d* «Aleyd»» Hamam»* diye y a > — N flru o im ıiM y e C a m ii nta
d d ır. larafmduki kaputunun tam karjttında.
T u lu m b a c ıla r (.A cem i o ğ la n la r) kışlası* ® — BayaiuJ Hamamı yukarısında Bun
{U/i cenub-b<*tı kavsinde ve* Yeniçeri Xı$b- ijehhânv k a rş ın d a ,
kırktf& rt k a p u a u y a n ın d a b ir fo d la fjr'i- 10 — B a y a z ı d Meydanın ortasında iü u
nj vardır. Tulumbacılar Kışlasının Dîvan de hususi isien kaydedilmiştir: Fincana &<?ı
Yoluna bakan yüzü d®, Eski Odalarda oldu- lu ju ).
jıf gibi, ocak Iradı bir sıra kaftv<?kâne, tütün» 11 ve 12 — Süleymaniyedt Tlryflki Çar
eti ve kaiefntraşcı dükkânlarıdır. ın ın iki başındaki kollukîar.
Çufcor Hamam — Fâtih küttiyesinin blt 13 —- Yeni Cami arkacındaki Meydan or
parçan idi; bugün roevcud değildir. Charles tasında
Terier'rıin çizdiği plâna gör* muhteşem bir 14 — Bagçekapusu yanında.
hamamdı. Bu haritada yeri teshil edilmiştir. İstanbul şehrinin üçde bir parçası üze
Veıûçeri Kollukları — Bu haritada, İs- rinde y alnu X4 kolluk bulunduğu asla düşü
tanbulun târihi topografyası ve cemiyet ha* nülemez; ErnJnontfnden Ayvansaraya kadar,
yatı bakımında» e#s kıym etli noktalardır; ta* yalnız Haliç kıyısında sıralanmış büyüklü kü
kat ne kadar yazıkdır h arita biiyük şehrin çüklü 25 kadar kayık iskelesi vardır en az
ancak üçde bîrini gösterm ektedir. İKtaobulun bu aâhii koyunda yirm iden fazla kaltak hu-
mzibut ve asayişi i*eniçeri Ocağına terk edil* lunması iktizâ eder; kaldı k i kavgacı deniz
ır.i^ idi. Ocak da Büyük şehri sem t »emi mu* cilerin iskân ettiği Ayvansaraym, mbsevHe-
ayyen bir taburun nezâretine terkelm işdi rin oturduğu B alalın, rum lann oturduğu
{Veniçtfl taburlarına O r t a a d ı verilm iştir) ; Fenerin, daha daha gerilere utanan mahalle
mc&elâ Yemiş Ukelesi v t civarı 66. Cemaat rin kotluksuz olması imkân dışındadır. Tek
Ortasının bölgesi idi, burada çıkan her vak’* ra r ediyoruz, bu harita» nihayet İkinci Sultan
adan bu ortanın kumandanı (Çorbacısı) mes** Bayazıd Vakfı suyun yolları için çizilmiştir.
ui idi. Bt^ka o rtalar bu ray a karışamazdı. Za 14 kolluğun yerini Öğrenmek dahi kazancdıı.
manımızın polis karakolları gibi her semLe İstanbul Konaklan — Bu haritada Istan-
bir t Kolluk» yapılınındı; K olluklarda yaka* bulun târihi topografyası bakımından mü
Unacak sumlar için b ir küçük nezarethane, him kayıdlardan biri de sahihlerinin isimleri
bir çorbacı odası, nöbetçi efrad için b ir ka* ile gösterilen Dtuz bir konaktır; hiç şüphesiz
£ın vardı. H aritada (Istanbulun üçde birin** ki Istanbuiun üçde biri üzerindeki konak sa»
de) 14 kolluk gösterilm iştir, fakat maalesef yısı bu rakam ın çok üstündedir; bu konaklar,
hangi ortanın kolluğu olduğu iş â m edilme* Sultan Bay&ztd vakfından su almış olan mes*
mıştir. Aslında b ir su yollan haritasından kenlerdJr. Bu notların arasında en mühimini
fazlası da beklenemez. K olluklar ekseriya Mısırlı Prenses Zeyneh Hanım tarafından İs
köşe taşlarındadır. H aritada tesbit edilmiş tanbul Darülfünuna bağışlanıp Fen ve Ede
yeniçeri kollukları şunlardır: biyat fakülteleri bulunurken içinden çıkan
1 —■ Edirnekapusu Kamamı karşısında, yangınla yok oJan meşhur ZeynebhanJm ko
2 —«■ Karagümrüğüne varmadan Edime* nağının yerimde o tarihde Valide Sultan kâh
tapusu Caddesinde kâhyakaduı Camii h iza yasının konağı bulunmasıdır.
hında köşe bafında. Çarşı boylan, dükkânlar — Ssnai1hayatı,
3 Fâtih Camii avlulunda eski kara* büyük şehrin ticari ve iktisâdı bünyesi, ilm i
K ş>rwâlki askerlik sûbesi binişinin y etin ye* ilminin bu çetin kolu için haritanın ;ı
de. kıymetli notlarıdır; İm kısma haritada
4 F â tih Atpvzarı a lt ı n d a T « * g ih c ıla r ehemmiyet verilmiştir.
Ctarit karşısındaki meydanda. OnL f rv i- Süheyl V c*'Tt
5 ^ Çırçırda Çukurçeşme berisinde Ha- Tukarıdaki ya*j mtıhterem prpfes$fân
Hasan Camüne giden sâkağm ra e sin d e . izni ile «İkinci Sultan Baya&dm'su Voiu Ha
orj»/group/merakedıyorum
BAYAZID UMUMİ KUTİÎBHANESİ _ 2262 — İSTANBUL
ritası» adındaki d eğ erli e tü dü n d en çok k ısal yeni geniş pen cereler açıldı: Ön cebhe duva
tılarak alınm ıştır. Bu eser 1945 de İsta n b u l rın a işta lak titli m erm er kaplam a yapıldı;
Belediyesi ta rafın d an Ista n b u lu n B eşyüzüncü k u b b elerd en m erkezd e b ulu nan ikisine de
(e ti h yıldönüm ünü k utlam a y a y ın la rı a ra sın y u v a rla k te p e pen cereleri açıldı; zemine
da basılmıgtır, Frans& dan sû re ti m ahsûsada getirilen ağaç
BAVAZID l'M Û M t K D T Ü B ltA N E S l — p a rk e dö şend i; d u v a rla ra v e fU ay ak ları ön
ik inci S u ltan Bayazıd K ü n y e sin d e n im â re t le rin e d e k ita b d o lab ları y e rleştirild i; cebhe
binâsı içinde bulu nan ve is ta n b u lu n en b ü d u v a rın a d a sâib E fen d in in ü çer beyittik iki
yük ve zengin k ü tü p h an elerin d en b iri olan tâ rih m anzum esini ih tiv a edon kitâh e m er
Bayazıd U m um i k ü tü p h a n e si İk in ci A bdül- m e rle ri ko nd u :
h&mid devrin de hicri 1301 m ilâd i y ılın d a kı- 1. Ş t’h l n ş&hl d e v ra n id ü b h im m r lt
rulm u§tur. T arihçesi hakk ınd a aşağ ıd aki sa r m û m j ı k ü t ü b h â n e y a p d ı iıigjj
tırla r M uzaffer G ükm an'm «B ayazıt U m um i B u A b d iith a m itl H a n ın as& nriir
küıüb h ân esi* isim li eserind en k ıs a ltıla ra k F e lek ils e lâ y ık b u n a s e rfü rü
alın m ıştır; D ld i t a m t â r i h S â ib k u lu
M aarif N ezâretin in teessüsünden so m a -A ç ıld ı U m u m î k ü tü p b & a e b û .
Istanbulda m evcud 63 v ak ıf k ü tü b h a n e d e ★
ciddi bir ıslah at y ap ılm ası d ü şü n ü ld ü , b ü y ü k 2. l ls u r e t l A b d u lh a m ld İ l a n lu lfld ü b
şehirde tetkik ve te teb b u e rb a b ın ın b ü tü n Y ap dı b ir d â r u h k ü lü b g a a ; e l güyrl
ih tiyacını k arşılay acak m erk ezî b ir k ü tü h â- Ol ş r h l u ş â h l m a a r if p e w r l n
nenin k urulm asına, şeh rin m u h te lif s e m tle Ö m r iin e f r û n i d e H a k k ı İzsii ff>l
rin d e dağınık b ir h a ld e b u lu n a n v a k ıf k ü tüb - Ç â k c r S â lb d id i t â r i h i t a m
hanelerden b ir k ısm ının k ald ırılm ası ile ki- «Bu K ıittib lıâ n c J U m u m i b i b e d e l.
ta b la m ın bu m erkezî b inad a top lan m asına, (H . 1301}
yeni kitab b ağ ışlan v e d ev letçe y a p ıla ca k p a K ü tü b h â n e n in resm i k ü şâd : 1301 Ram a
ra y ard u n ı ile y e n i k ü tü b h â n e n in gereği gibi zan ın ilk C um a g ü n ü (R am azan 1301=1884)
zenginleşdlrilm esine k a ra r v e rild i; m erkezî d e v rin h e r m eslek d en seçkin b ir davetli ka
bina olarak da Bayazıd İm a re ti binası seçildi. la b a lığ ı h u z u ru n d a yap ıld ı. Y erlere kıymetli
B u işe m em ur edilm iş olan kom isyon b ir ari- h a lıla r serilm işd i. B u kü tü b h ân en in uzun
za haaırlayub M aarif N e zâ re tin e v e rd i, Ma- y ılla r m ü d ü rlü ğ ü n ü y ap m ış bulu nan kıymetli
arifden S ad ârete g elen arîzay ı S ad razam S aid b ilg in m e rh u m İsm a il Sâib E fendinin anlat
Paşa tara fın d a n İk in ci S u ltan H am id e arz- tığ ın a g ö re o g ü n k ü tü b h â n e n in içinde tek
olundu. P âdişâh, B ayazıd im a re tin in a ltı k u b k ita b yokdu, b ü tü n k ita b do lablarının rafla
beli b ir bölüm ünün E v k a f N ezâretin d en M a r ı bom boşdu. D u a d an sonra, davetlilerden,
a rif N ezâretine d evredilm esine İzin v erd i. O hem en a a n d a n itib a re n kütübhâneye kitab
ta rih d e b u im âret binası y ılla rd ır bakım sız, b ağışlanm ası tem en nisin d e bulunuldu- O sı
çok h arab b ir hald e îdi, E v k afd an M aarife ra d a k im in ve n ered en alıp getirdiği tesbit
devri için pâdişâh izni v e em iri çıkan bölüm edilem em işdir, o rtay a a ltı cildlik b ir takım
ise y ıllard an b eri B ayazıd sem tin in sürü cü N aim â T â rih i ç ık d ı; bu m u teb er eserin her
beygirlerine a h ır o larak kuH am lm akda id i ki cildi, bom boş d u ra n d olablardan altı dolaba
hâlen k ütübhânenin m ü ta la a salonu o lan kı a y rı a y rı d u a la rla kondu. Sam im i ve ulvi bir
sımdır. sahnedir.
Ş u k a d ar yıllık ah ır pisliğinin tem izlen H em en e rte si günden itibâren, ve hemen
m esi, icab eden ta m irlerin yapılm ası, v e b ir h epsi kıy m etli, nad ide eserler olarak kitab
kütübhâne binası olarak ışıklandırılm ası için bağışı b ir sağm ak hâlini ald ı; kütübhânenin
çok em ek sarf etm ek v e h ayli p a ra harcam ak b ir ta rih taşım ayan ilk m atbij fihristindeki
lâzım dır, karşılandı ve iş sü ra tle başarıldı. k ita b y ekû n u 8054 dür.
<400 m etre k a re genişliğinde ve iki fil M ütalâa salonu herg ü n her tabakadan ve
ayağına istinad eden altı büyük kubbe ile ö r h e r yaddan insanla doluyordu. K itab dolab- j
tü lü bu bölüm ün ün ve ark a du v arların da
ltnpv//ğrüop$ .ıfifdötjffe’eonj
Ay şfla /> P E P t5 t
— 1203 — BAYA2ID U ttO ttİ KÜTUBHANGSI
J(.-( topUAtıltrı da K ütübhanede yapılıyordu. selâ: 100,000 den (azla kitabı olan bu nıües-
Tiifk irfanına hizm et yoluna gir* fiesedç ancak 30,000 kadar eser eski defterler
•31 ile fış kataloklarında tesbit edilmiş ve oku
H iaıtei ve g ü ng tindcn in k işaf B alkan yucuya m ufkılâl ile çıkarılabiliyordu. Bir
Harbine k a d a r d e v am e t t i b u m eşum harb m üddet bu durum sûtdü.
içinde düşm an istilâsın a u ğ ra y a n m em leket 1947 yılınd a, bugün 100 binden fazla k i
parçalarından k a çırılıp g e tirileb ilen kiltüb- tabı ih tiv a eden 1 num aralı deposunun b u
fclneler d e b u rad a to p la n m a ğ a banladı; kü lund u ğ u kısım resto re edildi. 1949 d a İm are
lübhâne o k u y u c u la ra k a p a tıld ı v e m û ta tta tin d iğer kısım ların ın resto rasy o n u badadı.
salonu bu yeni k ita b ln ra m u v a k k a t depo o l 1950 d c İm âretin fırın la n , 195i de ham ur-
du. k â r koğuşları, 1952 d e hiç b ir i» kalm am ış
K ülühhâıte B ayazıd im a re tin in y aln ız al- o lan im a re t avlusun u n rev ak ları, m erm er sü
n kubbeiik b ir b ö lü m ü n d e n ib a re tti, k itab tu n la rı, bak la v ali başlık ları, kem er ve k u r
koyacak y e r k alm am ıştı. M üesseseye M aariİ ş u n la rı ile b irlik d e ihyâ edildi. 1954 de dc
N ezâretinin eski yakın a lâ k a sı d a kalm am ış- a şh a n e n in b aca ve k u rşu n la rı yenilendi.
dL Balkan H a rb in in a rd ın d a n B irin c i D ünya O kuyucusu sayısı, bilhassa kataloklann
Harbi başladı; m üessesenin b a k ım ı k a y b o l g eliştirilm esi ile kısa b ir zam anda bir kaç
du, özenilerek yapılm ış c am ek â n la rın h e r m isli a rttı. 90 kişilik okuyucu salonu h er sa
birine iğ reti s a fla r ilâ v e e d ild i, k ita b la r sı* bah çarçabuk d olu y o rd u ; sabahları okuyucu
kıçtırüdı, içleri tıklım tık lık d olm u ş dolab- la r dış k a p u d a k u y ru k y ap arak beklemiyordu.
ların ıLitÜJM yığıldı, o ku m a salonu b ö lm e le r 1955 y ılı sonlarında bina genel olarak
le Küçültüldü, ot ad an a lın a n y e r d e k ito b la o narılm ış b u lu n m a k ta y d ı Ancak, iç tanzim*
doldu; ve k ü tü b h â n e , asıl h iz m e tin i g örem i- d e y e n ilik le r yapm ak , şeh rin büyiik b ir ih
yerek b ir kitab d eposu h alin e in tik a l e tti. tiy a c ın a cevap v eren b u m üessesenin okuma
C ihan H arb in i tâkib e d e n İs tik lâ l M üca salon u v e ile rik i ih tiy açların ın hiç olmazsa,
delesi y ıllarım da a y n i h â l için d e g e çird i; on y ıl için p lan lam ak gerekiyordu.
Cumhuriyet d e v rin e d e o h â li ile girdi. 1882 y ılın d a y ap ılm ış v e gereği şekilde
K ütübhâne y e rsiziik d en b u n a lır iken B a- b ak ılam am ış olan okum a salo n un u n 400 m et
yazıd İm a re tin in d iğ e r b ö lü m le ri h a ra b ve r e k a re lik p ark esi, üzerinde g ezenlerin ayak-
bomboş d u ru y o rd u . K ü tü b h â n e M ü dü rlüğ ü la riy le ses v eriy o rd u . Y er, y e r çürüm üştü.
Vakıflar U m um M ü d ü rlü ğ ü n d en , m ü tâ lâ a sa B u na ilâv eten salonun d u v a rla rın ı çevrele
lonunun bitişiğ in d e ik i k u b b e a ltı b ir bölm e m e kaplıy an eski ağaç dolaplar, okum a salo
daha isledi, E v k a l iste n ile n y e ri M aarif V ekâ n u n u bir k a t d a h a k ü çü ltüy o rdu . 1956 yılın
letine kiraladı, o ra y a h e m e n b ir k a p u a çıla d a b u işler de e le alındı. Salonda bulunan
rak küçük b ir n efes a lın d ı, ta h ta d a n alelkde d olap lar, İm a re tin d iğer bölüm lerine monte
raflar yaptırılarak* o k u y u c u la r ta ra fın d a n en edildi. Salon döşemesi sökülerek beton ve
Sok istenilen k ita b la r o ra y a y e rle ş dirildi. Bu üzerin e kauçuk kaplandı. A yrıca, masa y er
durum da 1934 y ılın a k a d a r d ev am e tti. le ri te sb it edilerek, okum a m asalarına top-
1934 de «B asm a Y ası ve R esim leri D e r ra k a ltın d a n elek trik getirilm ek suretiyle en
leme K anunu» ç ık d ı; b u k an u n gereğince m od ern ışık lan d ırm a tesisatı yapıldı; eskiden
memleket içi b ü tü n y a y ın la rd a n b ire r n ü s 90 kişi a la n okum a salonunun istîab hacmi
hanın kütübhâneye gönderilm esi m ecburiye* 200 okuyucuya çıkarıldı.
ti kondu. K anun, h er eseri to plam ış m uazzam K ütübh ân en in evvelce jki adet fiş dola*
bir kütübhânenin k u rulm ası için çok iyi dü- biyle dön dü rü len kat&lofc servisi, bu defa tam
tünülm üşdü’ ancak, gelecek olan kitab, ga 15 adet fış dolabına yükselm işti. H er biri 48
zete. mecmua vesâir m u tb ü e se rle rin t asm ! gözlü olan bu dolaplar için de ay rt bir seksi
ve muhafaza edilebilm esi için kütü bh an ede yon k u ru larak, buraya «K atalok Servisi» adı
hazırlık yapılm am ış, îcab eden te d b irle r ah- v erilerek hizm ete açıldı. K ütüphaneye gelen*
namamıgdı. Çok kısa b ir zam an sonra kü tü b- ler. buradan geçerek okum a salonuna e d i
hâne yine bir k ita b deposu hâlin e geldi, m e yorlardı.
./nroup/merakediyorum
b a t a k p usta
MLXrfT~~*~ 1MJ /lliDıta ilk lemeHe™ BAYAUli» (JMTA - İkinci Sultan Beya-
*uiraq OİM «Cild At#ly*M» de geçen yıltar zıd zamanında yaşamış namlı yay u ıtaa;
içinde geliştirilmiş ve «t» m odem roakinalar- adaşı olan bu pâdişâhın hususi yayalarından
la leçhız edilnıtştt. A tölye son yıllarda, kin biri olmuştur. B&zu kuvveti kemankeşimi Ue
•ık ve modern olarak iki biluro üzerine çalı- meşhur olan Sultan Bayazıd Veli kendi yay*
fiyor ve klasik bölümde, m âhlr ustalar elin larından bir kıamınıda bizzat yapmış ve «ame
de en fersude yazm alar kurtarılıyordu. Bü li Sultan Bayazıd» diye de imzalamıştır, bu
yük bir itinâ isllyen bu bolüm ün yıllık kar- yaylar Topkapuau sarayındaki yay kolekstyo-
parite#} (400) cild ve modern cilt bölümü nundadır; pâaişaha bu sanatı Yaycı Bayazıd
nün kapasitesi de yılda 10.000 ciid den aşa U stanın öğretm iş olması muhtemeldir. Sanat*
ğıya düşmüyordu, Atölye, yalnız Bayazıd k ârın hayatı hakkında adından başka bilgi
Umumt Kütüphanesi hizmetinden çıkmış, Is- yoktur.
tsnbulun diğer kütüphanelerine ve taşra kü Bibi: Topirapu sarayı Müzesi Rehberi
tüphanelerine de cild yapmıya başlam ıştı. BAYAZID YANGIN KULRtft — Büyilk
1958 yılında AtÖlye’de m atbaa servisi İstanbul T ürkler tarafından fethinden Cum
de hizmete açılmak suretiyle İstanbul ve taş h uriyet devrinde m erhum v ili H aydar Bey
ra kütüphanelerinin küçük çapta basjîarj, tarafından kurulan sağlam itfaiye teşkilâtı*
karşılaşmıya baştandı. na kadar üçde birini, varisim , hatta y a ra m
1882 yılında ilk tem elleri atılan Bayazıd dan fazlasını m ah
Umumî K ütüphanesinin kuruluşu kısaca veden vc saatlerce
ş8 y l« e özetlenebilir. günlerce 'devam
a — 200 kişilik çok modern bir okuma eden yangm â fe t
salonu, leri geçirm işdir.
b — Başlı başına bir kotaloğ dairesi. Şehrin sim asını
Konu, Kitap adı vs yazara göre dizilm iş ka- değindiren, mimari
talokJar, abideleri yok eden
e — Basılı kitaplar deposu. Uç kattı ve astronomik ra
olan ve çelik yapı halinde inşa edilmiş bulu kam larla ancuk
nan bu depoda, dört bin m etre tu l mâdeni kıymetlendirilecek
kitap rafı mevcuttur. m illi serveti bir
d — Periyodikler bölümü: bu bölüm çırpıda yutup yol:
Dergi ve Gazete olarak iki kısımdır. Deposu eden ateş /âdasına
ayni şekilde çelik üç katlı 2900 m etre tu] rafı karşı ilk koruyucu
vardır. teşkilât da ancak
e — Atölye (Ciltleme ve baskı işlen) on sekizinci asrın
Haftanın yedi gönü fasılasız olarak oku ortalarına doğru
yucuya açık bulunan Bayazıd Umumî Kü büyük vezir ve in
tüphanesinin «Ba*ma Yazı ve Resimleri D er k llâb şehidi Nev
leme Kanunu» uyarınca 1934 yılından itib a şehirli Damad İb
ren memleket içi kitap, dergi, gazete ve her rahim Paşa ta ra
türlü basıyı tam olarak takip edebilmesi, bu fından 1720 yılın*
müeBseseye ayrı bir mevki kaşandırm akla d a Y eniçeri Ocağı
dır. B unların dışında kütüphanenin haik na bağlı b ir «Tıı*
eğitimine fazlasiyle eğilmiş bulunm ası, bil lumbac: Ocağı*
hassa devamlı »ergileri ve 17.000'i yazma, ve kurulm ak süreli
yazmaların çoğuda nadide olmak üzere ile a İmmiş U r On
250.000'i aşan kitabı ile kütüphanenin İstan dan evvel geçen
bul şehri içindeki mümtaz yerini bir k at da- ikiyüz yetmiş yıl
ha kesinleştirmektedir. boyunca yangın b » 7 « a d j a n c ı n Enfesi.
9£krn N A H Bajrakdar lar, semt semt Uk şe k il (R esim : anonim »
http://groups.google.
BAYAZID YANGIN KtfUBBİ
/group/mcrakediyorum
T
A'. AZH) v a SGIN KOLKSI - îfflfi- Is t a n b u l
^raftır** o rd u a r ş iv in d e a s â k ir i m am Û re *e-
— «67 ■
B a y U ld K u le s in in ş e k lîn i h ılm iy o m r ;
j/group/merakediyorum
BAYAZID ¥AWGIW KULESİ — 28<i* —
tSTANBUL
g ın K u le s in d e B e k ç i - G t» c ü v e y a k ö ş k lü k u
le e fr a d ın ın z a b itin e « k u le a ğ a sı» d e n ilird i.
K u le ağ a* ı n rn tta k * b a k i r o lu p dâlm & k u le d e
n
y a ta r d ı. Gece y a n g ın la rın d a n d b e td e k i bekçi
a te ş i g ö r ü r g ö rm e z e v v e lâ a ğ a y ı u y a n d ır ır;
v e b e k â rlığ ın a te lm ih İle a n a n e v i b i r h ita b
olarak;
— A ga kalk, b ir ç o c u ğ u n o ld u ', derdi.
U yanan ağa da:
— Kız mı, oğlan m ı? diye sorardı.
Nöbetçi "kız'* derse yangın Üsküdar. Bo
ğaziçi yalıud Beyoğlunda, «oğlanı» derse İs
tanbul içinde demıekdi.
Ye«ı«m k»l«> katlan ve l*Ar*tt*rl Yangın tamamen sondürülünceye kadar
lefooun olmadığı o devirlerde kulenin görüp gece ve gündüz kulenin çekdiğî işaretler ye
yerini te& it ettiği yangını Belediye Dâirele rinde k alır; asılan sepet veya fenerlerin içe
ri tulumba sandıklan İle m ahalle tulum ba ri alınm ası da yangının söndüruldüğüne işa
sandıklarına bu köşklüler haber verirlerdi, re ttir
her gece kulede kaç nöbetçi köşklü yatıyor Sepetler ve fenerler kulenin iki yanında
«a yakatlanna esvapları İte uzanırlardı, bulunan ufki, gemi m ahm uzuna andıran di- ı
v j;ın» haberi verilince hemen fırlar, ayak- reklere asılır. 1
iarma gayet hafif yemenilerini geçirip yan Ayni zamatıda büyük şehrin bir kaç ye- '
gını haber vermekle mükellef oldukları semt rinde yangm çıkarsa, gündüz sepetler karışa
lere doğru dağılır, koşarlardı (B.: Köşklü), cağı için, ikinci ve üçüncü ve h attâ dördüncü
im anım ızda köklünün yerini telefon şebe- yangın için sşartft b ay rak tan kullanılır. tik [
kflaî almıştır. bayrak kulenin tepesindeki büyük direğe çe
Bayazıd Yangın Kulesi (B.: Galata Ku kilir, diğer bayraklar sepetlerin asıldığı ufki
lesi; îeâdiye Kulesi; Yangınlar; Tulumbacı direğe bağlı ipe çekilir; nefsi İstanbul vc
lar; İtfaiye1) köşklülerini İBtanbul içine da* Eyyub ile Yeşil köye kadar Rumeli banliyö
ftıtdıkdan bafka, gece ve gündüze mahsus sü için k ırm m bayrak, Beyoğlu ve boğazın
»vn ayrı işaretler de çeker, asardı, ki bu işa Rumeli yakası için san bayrak, Ü sküdar ile
retler halâ kullanıla gelmektedir; gündüz boğazın Anadolu yakası İçin dc yeşil bayrak
İşaretleri büyük sepetler, gece ib re tle ri de kullanılır. B ir m isal verelim; evvelâ Çenber-
kırm ıu, yoçil ve beyaz büyük fenerlerdir; litaşda, sonra K uzgu n cu kla vc daha sonra
ynnRinın nefsi îstsnbulda. Boğaz tarafı ile Beşiktaşda yangın çıkmıştır; Bayazıd kulesi
Boğazın Rumeli yakasında, yahud Ü sküdar işaretlerini şöyle görürüz:
îtf Boğazın Anadolu yakasında olduğuna gö tk î yanında ikişerden dört sepet
re gece vc gündüz işaretleri şunlardır: Tepe gönderinde yeşil bayrak
N chİ folAnfcal. E y ju b vr Y tşilk ö rr k a d a r Rn- Tan gönderinde sarı bayrak,
»Hl lUalIfS^â müteaddid yangınlar gece olursa, fenerlerin
G « * : K ulenin iki y an ın d a b irer kırm ızı fen*r renklerinden bölgeler tefrik cditeceği İçin
G öddûi: K ulenin iki yan ın d a ç ifter sep et h er bölgenin fenerleri bir biri ardınca asılır
Beyotftı v* Bo rm ib Rumeli yak alı dı.
eteee : K ulanın ilti yanında W rtr beyaz fener Zamanımızda Bayazıd Yangın K u le s i İs
GDndflz. K ulenin b ir y an ın d a tek. û bûr yan ın d a tanbul Belediyesi İtfaiye müdürlüğüne b a l
çift sepet
lıdır. Kıymetli muhabirimiz Hakkı Göktür-
Üsküdar ve BogAsın Anadolu yakası kün kulenin sou durum u hakkında yerinden
Cr*c« ; Kulmln im yanında birer y«ıu fener topladığı notlar şudur:
tiOndUs: Kulanla iki yanında takar sepet Bayazıd Yangın Kulem İstanbul gazete
Meşrutiyetin ilânına kadar Bayaftul Yan ve mecmualarının röportaj m uharrirleri U-
h ttp ’.//groups.google.cor)
[ . \-5jK
s s n mL oOrPE
a O tsi ___________ " — __ BAYAZID YANCIN KULESİ
^indaiı *ık ±ık z iy a rtl edilen y e rle rd e n d i; ı& tft y an d ı Adalar, fu yanda Üsküdar,
t.-s #ruh«nlrl*r ekseriya kule bekçilerinin ha- btıytik bir kısmim kaplayan Karacaahmcd
lıralanRJ dinlerler, kuleden g ö r ü le n UtanbuJ nınv.ır lığının binlerce servisi,.
_rorani,a"»ru d a kalem lerinin kudreti ölçü 'K a d ıd a \*ık katlı apsrUm aniarın. cesim
şürde tasvir ederler, aşağıdaki aaltrlor Mok- binütann ust liatc dizildiği m iq Ü<T berado»
jj, Saidin 1926 da Aylık Mecmua d a çıkm ış gem ilerin, sandalların, m avunalarm ve sahil*
bir roakaalesinden a lın m a d ır; krın rte ekseriyeti teşkil «den mukassi ve
«Bayazıd Yangın kulesinin sancak k atın harab evlerin akisleri ile harelenen Haliç,
da şiddetli, ha*tn b u rüzgârın a k ın d a yazı Tu uzakda dindar Eyyub, türbeler, nğaçlsr,
yorum. K ulenin bu son ve en yüksek kısmın» k ab irler ve u tm ilet arasında.
dui şehrin cn uzak sem tleri so ru n u y o r; san **13ir tarafd a öylo köyler vardır ki aık ve
cak Katı, sancak direğinin dikili bulundu&u tfâldfde a£*çlar i m i n d i kaybolmuş olan Vâ-
kattır, buradan İstanbul ve civarı, aşağı kat şapeleriyle mÜftehirdir, bu h a zn e le rin için
larda olduğu gibi pencerelerden bakılarak d ekiler, Istanb u lun hayatını buzlu ve renkli
değil etrafa çevrilm iş dem ir parm aklığın cam ların arkasından, uzak d uı seyrederler.
önünde dolaşarak doğrudan tem aşa edilir, B ir yanında öyle m ahalleler v a r ki, basık ta
iten de ağır a ğ ır ve paslı p arm ak lıklara tu tu vanlı evlerinin nasibi dâimi bir sefalet ve ye-
na tutuna dönüyorum , gözüm önündeki ge isdir. Bu kulubeîer, öleni berisi çökük, çarpık
nişliğin seyrine doy am ay o n ım ; çurpuk evler o k ad ar toprağa yakındır ki ne
ıT â .. ileride K üçukçekm ece sırtları, Sol şu m utaazzım a p a rtm a n la rın yancurîan ır a
da Mirin aranın ufukla nihayetlenen b ir kıs sından, ne de ta rif köşklerin cam lan arkasın
mı var; bir sis ve dum an yığını hâlinde Mu dan gdrulc*mea,
danya sahilleri. B ursa dağları, İzm it K örfezi »Bir az sonra akşam. K uleyi çerçevele
nin bir parçası, B ozburun, Tuzla {ark edili yen panoram anın ü stüne perde perde inecek,
yor. ve şeh rin gece hayatı başlayacak. Gece haya*
«Bostancıdan Ç engelhöyune k ad ar u za tı, bu iki kelim e tstan b u lu n b ir çok sem tlrrl
nan Anadolu sahilinin arkasında bazan dağ- için acı b ir istihzadan başka b ir şey değildir.
lar ve ekseriya yeşil tepccikicr yükseliyor. «GÖzlrrim; SeJiım yeden cbbâren Boğaza
Boğazın, K uleli M ektebinin k u ru ld uğ u koya doğru uzayan sah ile çeviriyorum . Orada, gü
doğnı kısmı, ılık b a h ar güneşinin huzm eleri n eşin alçaldığı ve nihayet Topkapu arkasın
altında baygm uzanıyor. da karanlığa karışdığı dakikadan iki saat
«Kuruçeşme sırtları. Zincirlikuyu, beride so nra tek tük ışıklar da söner, hava gazı fe
K âgnhinr, daha solda M etris Ç iftliği, M alte n erleri m ahm urlaşa’ ve her yer ağ ır bir uy*
pe H»st&hânesi« H alkalı sıralanıyor» nihayet k uya dalar.
ihsanın bakışı te k ra r K üçükçekm ece s ırtla «Buna m ukabil karşı sahilin azam et ve
rına erişiyor. ihtişam ı a rta r. B irbirlerinin omuzlarında
♦B azan dağların, kısm en ufkun ve ekse yükselen a p artm a n la rd a n bol btr ziya taşar,
riya yr^il tepeciklerin çerçivclediği b u pano* aydınlık içinde çalkanan caddelerin hay ve
rama - '«Moda, ta b iat sanatkârlığını göster hûyu ziyadeleşir.
e n d ir. «Boğazın y ıld ızlan » aksı ile pırıldayan
?Şcl -*in büyük m eydanlarında binlerce sulun, daha Çengel köyüne varm adan k aran
tatar, kaynaşıyor, caddelerde tram vaylar, lıklara karışır. E dirnckapu tarafları diğer
''tottiübüler, arabalar koşuyor, köprü İnsan b ir çok sem tler (Jjbı görünmez olur. Eyyub
kaiabbb£ı altında. Boğaza, M armaraya, M uh bu siyah tablonun Mr köşesine siner.
alif ûtikam etlere vapurlar, iatombotlar, mo -K ulenin pencereleri bütün bu bemıicjrın
torlar akıyor, yelken kayıkları süsülüyor, ma- üzerine açılm adır. B u pencerelerden Jstan-
'•unalar, salapuryalar sürükleniyor.’ TablaL buiun üstüne çevrilmiş bir çl£l göz vardır ki,
ku manzaraya bütün tenevvuu kudretli fır- yehrin sûkinlerj kendileri için dâimi bir alâ
''ası ile terbim etmiş, zıd renkleri toplomış ka duyan bu nazarlara bigânedir.
«Karine boytece ziynet vermiş. «Bu göz, kırk simedir gcceJi gündüzlü
ı/group/merakediyorum
BAYAZID YANGIN KULESİ - m o —
İCTANBCT.
c.r çocuklum ve kunduracı yanında çıraklık ik « ı yorguntukdan m ütevellid ağır ağır ba-
»drvorduin. K öşklülerin kırm ızı ceket, siyah w uykuyu defetm ek için «öbetde bulunan
pantolon, hafif yem enilerine mi heves ettim köşk lü ay ak ların a ç ift ta b a n lı ta h ta k u n d u ra
M oldu bilm iyorum ; tam 18 yatınd a iken bir giyer, iki ta b a n a ra sın a konm uş b ir y a y vâ
gün kendimi köşklü olarak m eltekte buldum. sıta sı ile a lt ta b a n la r h e r adım d a y e re şiddet-
İşte o günden bugüne tam 30 tened ir de it le ç a rp arak k ö şklün ü n u y k u y u yenm eğe k a r
faiyedeyim re işimden bir gün bile bıkkınlık şı g österdiği g a y re te ç ık a rd ığ ı g ü rü ltü ile
duymadım- Vücudumun zindeliğim i gençli y a rd ım e d e r n ö b etin i b itiren köşklü k e n d i
ğimde köşklü adı altında yapdığım koşu spo s in i y e rd e s e rili h asırın ü stü n e a ttı m ı hem en
runa borçluyum, kuledeki bu m erdivenleri d e rin b ir u y k u y a dalar.
de yabana atm ayın, inip çıkm ak da b lı spor • B ir y a n g ın g o rü rn ü r Bürünm ez n ö b e tti
dur!-. k u le n in d a h a aşağı k ısm ın d a b u lu n an ikinci
eBay Mehmed Yangm Kulesinin Istan g u ru p a a te şi y e ri ile b ild irir; işi o n la ra b ıra
bula hizmetinden bahsediyor: k ıp g özcülü k vazifesine d öner. İk inci g u ru p
__ö y le y a n g ın la r o lu r kİ, b in a için d e e v v elâ itfaiy e y i h a b e rd a r id e r. B u n la r belki
kiler m ışıl m ışıl u y k u la rın d a ik e n sö n d ürm e In g ilte re d e k ile r g ib i iy i yetişd irilm em işler-
ekibinin o n la rı y a ta k la rın d a n ç ık a rd ık la rı d ir, fa k a t c es a re t ve g a y re tle rin e hiç diyecek
olur. Meselâ A tab ey h a n ı y a n g u ıı d a b ö yle y o k tu r. O n la r d a selâ h iy e t d â r k im seleri h a
olm uştur. İçin dek i üç b ek çin in y a n g ın d a n b e rd a r ider.
haberleri yoktu. A teşi k u le d e n biz gördük... «Y angın K u lesin in esas v azifesi b u d u r;
itfaiy e g ru p u y a n g m m a h a llin e g ittiğ i v ak it f a k a t b ir ta b ia t â şık ın a. yü ksek liğ ind en ö tü rü
gece bekçilerini don göm lek y a ta k la rın d a n y e r y ü z ü n d e ra k ib siz b ir zen ginlik v e ih ti
dışarıya çık ardı v e o n la rı y a n m a k ta n k u r şam d a arz e ttiğ i m a n z a ra la r d olay ısı Ue d e
tardı, A dliye S aray ı y a n g ın ı da, Z e y n e p h a rin h a zlar b a h şe d e r. H e m en a y a k altın d a
nım konağı ve H ay riy e lisesi y a n g ın la rı da S a ra y M eydanı, S e ra sk erlik k apu su , d e m ir
hep kuleden g ö rü le re k itfaiy e g ru p u n a h a p a rm a k lık lı h a p ish a n e le r m u h afızların çad ır
ber v erilen y an g ın lard an d ır» . la rı. D u v a rla rın g e risin d e B ayazıd C am iin
İstan b u la gelen A vru p alI v c A m e rik a lı k u b b e ve m in â re le ri gö rü n ü r. . Yanıfoaşında
seyyahların içinde B ayazıd Y angın k u le sin e B ü y ü k K ap alı Ç arşın ın ep ey i u zak lara giden
çıkmak fırsatın ı b u la n la r, k u le n in e n ü s tü n to p lu d a m la rı. B elki b u rası b ir seyy ah için
deki cihannüm a ta ra ç ad a n İs ta n b u l p a n o ra m e şh u r İsta n b u l ç arşısın ın bü y ük lüğ ü , ge
masına istinfisız h a y ra n o lu rlar, b u n la rın n işliğ i h a k k ın d a e n iy i fik ir alın acak b ir nok-
içinde de kalem sah ib i o la n la r s ey a h a t h â tıra tadır.
larını tesbit e d erk en k u led en g ö rd ü k lerin i «D aha u z ak lard a - d en iz v e sâh iiio , dağ
anlatm akdan k e n d ile rin i a lam azlar. O ndoku- v e a d an ın, koy v e orm an ın , ışık v e gölgenin
zuncu asırda A b dü lm erid zam an ın d a İs ta n im tid ad v e im tizacı - h u d u tsu z ten ev vu , ta b i
bul» gelmiş olan n a m lı İng iliz ed ib esi Miss a tın e n şaşaalı v e e n lâ tif görü nü şlerin d ek i
Pardo «İstanbul» adınd ak i m e şh u r eserin d e b u fev k alâd e ih tişam ı n a b ız ları d u rd u ru r,
Bayazıd K ulesinde g ö rd ük lerini şöyle a n la tı başı serse m le tir; m e b h u t ve m eşh ur kalan
yor: sey y ah b u a şk v e güzelliği derin d erin içe
•Îstan bu lun şayanı d ik k a t y a pıların dan çeker, ken d isin i y epy eni b ir âlem de san ır.
biri Saray M eydanında (E sk i S a ra y - S eras D iğer ta ra fd a İstan bu l şehrin in kısm ı
kerlik M eydanı) yangın kulesidir. Çok yük* âzam i b»r h a rita gibi ö nüne «erilir. B inlere»
sek miidevver bir kule olup Üst kısmında şeh k ubbe v e m in a re le re bakar, dev-cüsseli çı
rin her tarafın* müteveccih pencereler bu* n a rla r ç alıla r k a d ar u falm ıştır. Koyu ren k li
lunur. Pencerelerin bulunduğu y er bekçile serv ile r öteye b eriy e dağılm ış m ezarlıkları
rin dairesidir. Bu bekçiler altı kişi olup aske gösterir. H er tarafd a insan e l v e zekasının
rî nöbetçiler gibi her iki saatde bir nöbet de eserleri görünür. İnsan ku d retin in azam etini
ş tir e r e k gece ve gündüz vazife görürler. d üşü n erek İnsanî tafah ü re kapılır.
«Güneş batıp ortalığı karanlık kaplar « P en ç en d e n bakınca M arm ara Denizi
jj/group/meraKediyorum
B/.YA2İD VAfTCJff KULESİ — 2278 — tSTAK*OL
ilin., dedj.
Bıa>m baf»m«da
A ıe şın
BAYCtf <Mâlsm*t>
p/qroup/merakediyorum
BAYER <G*lıbj — 2274 — İSTANBUL
terdi. D ireklerini el yerine kullanma meleke Lafından sonra 1961 de emekliye aynldı. Ad»,
-dne w hib o]an Hikmet Baycu 1947 de eniş evlâd ve ahbâbı tarafından dâim i medârî if
tesinin yardım» ile 1947 d*î Beşiktaşda bir tihar olarak yâd edilecektir <1952).
apartımajı altındaki küçücük dükkânda pi ilafcfcı Ookturk
yango bayiliği yapmağa ba$lamı*, ayni yıl BAYGIN -- ikinci Abdulhamid devrin*
içinde, dükkânın bulunduğu aparum an ki de Üaküdarın namlı bir esrarkeşi, öylesine kı
racılarından bir ailenin kızı bayan Şükran ömrü esrar dalgası içinde geçmif, ayık za
l)e evlenmiştir; Gönül adında ve 1960 da manı görülmemiş, asıl adı unutulup «Baygın»
on iki yaşında bir kışı vardır. «Hikmet Ağa lakabı ile am ltr olmuştu.
bey» diye gağrılan H. Bayeu muhitinin sevi Zamanımızda yerini tesbit «demedik,
len bir siması idi, iki kotunu birleşdifip tek m üşterisi it ve kopuk güruhundan gençler,
cl gibi kullanmakda, yemeğini kimseye m uh b ir kahvehanesi vardı, esrar çekdirirdt, fa
taç olmadan yemekde, yazılarını, hesaplarım k at bu kahvehânedc ekseriya küçük karde
kendi yazub tuimakda, h âttâ ?ar atıp, pul şi R ifat ile Sürm eli Mustafa adında ocakcı-
sürüp tavla oynayabiimekde idi. Hoş sohbet, lîk yapar m ahbub delikanlısı bulunur, ken
nâzik, çelebi, sevimli bir İstanbul hemşehri- disi araba sürücülüğü yapardı. Ç ift atlı yük
si idi; âzası tam oiub da onları hayır yolun arabası sürerdi, ve yam an sürücü îdi. Rifat
da kullanmasını bilmeyen bunca gaaflle evli, geceleri evine gider, Baygın bekâr, kah-
muhteşem bir ibret âbidesidir. vehânesinde yatardı. E srarkeştik yolunda gü
Hakkı GoktUtk ze) fıkradır:
Baygın, bir gün arabası ’ile Üsküdarda
BAVEK (G a lih ) — Zam anm m m pek de
D utlukahve sem tinden geçerken, ayakdaş-
ğerli tıb adamlarından» veteriner • baktriO'
larm dan Zibidi Ahmedin kahvesi önünde
loğ; sağlam bilgisini asil bir tevazu ile tezyin
mola verir, Misafire hemen bir nargile ikram
etmiş, vazife aşkı ile memur ciddiyeti ve te
edilir, keyif ehli ağzı ile «Kabak», birkaç
mizliğinin timsâli sim alardandır; 1892 de İs- nefes çeker, dalgasına dalBr, Zibidi’nin kah
tanbulda doğdu, 1912 de veteriner olarak vesinden çıkar, kendi tekkesine döner, ve tur
meslek hayatına karışdı ve y urdun m uhtelif peykenin üstüne uzanır. A rtık bir âlem: Pe-
yerlerinde hayvan hastalıkları m ücadelelerin ripeyker civanlar, cennet kaçkını h û rü e r.
de çabşdı. Birinci Cihan H arbinde Çanakka Y ağm ur kuşağından köprüler ... Bİllûrdan
le, Kumanya ve îran cebheleri harblerine h a v u z la r.. Çiçek gibi kokan kelebekler...
alay b aytan olarak iştirak etti. U illi M üca K uşlar gibi öten çiçekler... Ya hey...
dele yıllarında Ziraat V ekâleti B aytar Umum Gözünü açar ve elini alnına vurur:
Müdürlüğü salgın hayvan hastalıkları şûbe- — Tuh,. b e ’.r.
sini idâre etti, bu vazifede yedi yjl kalarak Ocakçısı oğlan, birkaç m üşteri:
1&30 da Pendik B ak — Ne oldu usta?!..
— Ne oldu be Baygın ?J,
teriyoloji Enstitüsü'-
Diye sorarlar.,
ne asistan tayin edildi
ve 1932 yüksek ihti E srarkeş:
— Ne olacak, der... Arabayı Zibidinin
sas tahsilini tam am
kahvesi önünde u nuttum be!..
layarak ayni en stitü
— Nasıl otdu?.
de çalışmalarına de
— Nasıl olacak?. Kahveden çıktım.. Bi
vam etti, lâboratu-
neceğim gaman^ araba küçülüverdİ ... Aya
var şefi oldu. Müte
ğımı atsam ç atır çatır ezilecek... Cebime ko
hassıs olarak Üç ori- yup getireyim dedim, ağır... Kaldıramadım..
jinal mesâi meydana B ıraktım , geldim!.
getiren Galib Baycr Bibi: V0sıf Hiç, Not.
GaJlb R p y tr mesleğinde otuzyedi BAYILDIM Ç IK M A » - Eyyubda U
yıl devamlı çalışma* iâm bey MahaUesindedir. Tahtattuoâre ö ° f '
http://groups.google.
r î
b i-îm
Bı
i-
•
C
oIb u
.|ı <b ’îet adam lanm r
-•*-*
Isrrs v;» V,- \ m u * * •.-
• . •. v- •. !».!,]. ki bu
BAYKAI* ( b r <
•• 7^. F*;.
r ı«;r
-
E n d * ..
y *.
ın t* rr..:r.f r V .
aZgroup/merakediyorum
i iVKAl <Mehmed KeraaJ) — 227* —
İSTANBUL
g e h û d e Abdulmecid Efendinin maiyetin* 1947 d<* bir K»wmp**a c*v«lümn* yedi ar*
Osmanlı H anedanının sun halife» kadaşdan biri olarak iştirak etm iş, yorulup f,
olan bu zâtin yanında, raem lekeiden çıkarıl ilk pcr> edenlerden b in olmuş, ve b ir gvıa l
dığı geceye kadar sekiz sene kaldım. son nefesim bu eserm musveddeLerı u.urü><- ■
t Cumhuriyetimizin adaletini bilhassa de verecek olan «duma acımış ve scısını £0% <
belirtm ek isterim, ne kadar saray m ensubu varları ile ifâde etm iştir.
varsa hepimiz, iktidarım ıza göre b ire r hiz 190U da llU n b u id a Mercanda doğdu, ba-
mete tâyin ed ild ik ; Topkapu sarayında bi baaj kan tariy e malı u^ermc Ucarcfle meşgul
rinci sınıf hâzine m em uru oldum ; sonra ye Kastamonulu Isliımiîâde Ah, m od lh&ua Bey»
ni teşkilâta göre sırası ile mdtemed» ikinci dir, kendisi de soy adı kanunundan evvel
k itlb . '{utubb&ntd oldum. 3945 de em eklili laJâm iâde Kemal Bey diye çağırılırdı. Kadı*
ğimi .-yerek ayrıldım ; 1946 yılı Şubat ayt- köy Sultan isin i ve Dişçi Mektebini bitirmiş
mıı b» .ıci gününden itibaren yeni kurulan tir; fakat diş tabibliği diplomasında kalmış,
İstanbul Belediyesi m üzeler m üdürlüğüne tâ öm ründe tek diş bile çekmemiştir. Babası
n ın yazıhanesinde ticaret iştigal etmiş, 1931
yin edildim».
îsmaiJ BayJcal 1947 de b ir Saray T arihi d e m em uriyeti ticârete tercih ederek Beledi
yazm akaa olduğunu söylem işti; bu konuda, y e lktis&d M üdürlüğüne intisab etmiş, hep
Hafız tiyas'ın » la tif i Endertm iyesl gibi k ıy ayni m üdiirlükde dem irbaş eşya gibi kal
mış, kalem am irliğine kad ar yükselmiştir.
m etli fakat çok basit bir kaç h âtırad an sonra
ciddi kaynak olarak m üracaat edilaıı onye- Son sam im i dileği vnikâh m em uru» olmak*
dinci asır m uharrirlerm derı E n deruu d a Has Ur, nikâh m em urlu ğ u n u n ne kadar şirin bir
vasi te olduğunu y akın dostlarına bir skeç
odalı Mehmed H alifenin b ir makaale&i ile
19. asır yakarlarından E n d er unlu T ayyarzâ- hii Ünde nakleder ki İstan b u l Ansiklopedisi
de A tâ Beyin beş ciJalık. «E nderun T a ri <ta Kemal B ayka^n, bir gün kendi. oe bi
çilmiş k aftan bu işe kavuşm asını n. *İz eder.
hi» nd*n başka eser y o k tu r; A ta B eyin
A m atö r b ir k em an iç râ k â r ve n. nam dır;
eseri » r a y ı İkinci S u ltan M ahm ud
çoğu tâ rih i e se rle rle olm ak üzere h a y li kitab
devrinde bırakdığm a göre, b u h ü k ü m
sâh ib i idi. p e k y azık d ır kİ 1949 da Çarşam
darın son zam anlan ile A bdülm ecid.
bada. b ir ö m ü r m ah su lü n e zevcesinin hulli
Abdüİ22 iz Beşinci M urad, İkinci A bdülham id,
y a t bedeli d e k a tıla ra k s atın aldığı evoeğiz
Bfeşinci M ehmed ve A ltıncı M ehır.ed ile sâ
y an m ış, k ita b la rı v e kendi elinin em eği re
dece H alife A bdülm ecid d e v irle rin d e O s
sim leri d e b u yang ın d a m ahvolm uştur. Bu
m anlI Sarayı vekaayiini İhtiva edecek b ir
acının tesellisin i ru h u n u n asil salâ betinde
eser milli kütübhânem izde m ühim b ir boş
b ulan K em al B ayk al zevcesi, ve biri kız
luğu dolduracaktır. 1951 yılın da N iyazi A h-
b iri o ğ lan İk i ev lad ı ile te k ra r k ira bucağına
med Banoğlumm çıkardığı «Tferih D ünyası r
d üşm üş, y an an e v in i y ıllarca sonra ancak
adlı m ecmuaya m u htelif kon u lard a makale»
y a p d ıra bilm iştir.
le r yazan İsm ail Baykalın m ühim eserinin
n e olduğunu bilm iyoruz; y arım kalm ış ise N a rg ile tiry a k isi
pek hazindir. B elediye M üzeleri M üdürlü d ir; iskam bil kâğıdı
sü n d en ayrıldıktan sonra kendi d uru m u oy un ların d an «pra-
hakkında da bilgi edinilemedi. fa*’y ı çok iyi oynar,
BAYKAL (Mehmed Kenuıl) — İstan bu l yenildiği zam anlar
Belediyesinin iffet v e iatikaam et sâhibi tec vatım a m uhakkak b îr
rü b eli m e m atların d an ; kendine has sevim li «duzlaban dost» o-
halleri ile b ir meclis adam ı, nesli gün gün tu rm u ştu r, gençli
den azalan bir «İstanbul Efendisi», kendi ğinde a ra sıra bade
tâb iri ile bu ansiklopedinin ^hayran b ir o k u ye İltifat ed erd i: o r
yucusu», R. E. Koçu'nun da «hakiki dost» ta y a yakın kısa boy
bildiklerinden, Öyle kİ, bu şehir kütüğünün ludur, arkadaşları a- Kemal Baıyk*!
tahakkuku yolundaki yorucu çalışm alardan i rasında « b r a K e- (Resim; B-
hTTp://groups.goog[e*corr
jŞLt^ l-D lS l _______ W _ ÖAVKARA tM AMulbâkj'
, -i, rf*ye an ılır, esm er b e m ıli; g a ay e ı » k i , vam etm iştir. Bu sırada 17 yaşında m ıtn b a
jı-çllık ite r in d e ciddi, sağlam zevk sahibi- <,'ikmj4 ve baq dede olrtntçU r. Bu vastifMi
te k k e ler kapanm eaya k ad ar devam eımfcştir.
| U B A ' K»VK\ ( ü n v u ) — M ilâdî 1902 Bu ırlan ocağında y etişen san a tk â r dev
Ita ıî’Mim 24. P a ıa rte s i iR u m i: 1318 M art rin bir çok u aU dlarını y akından U m m ak fır
11) güfll* ^ enl to p u M evlevi d e rg â h ın d a dog- satın ı bulm uştu r. B u nlard an T an b u ru Cemil,
| ıtıuftur. A nnraı Şt'Vkiye H anım B abası Yenı- U di N evre», R au t Y ekta. Suphi Ekj*i Bc*U:
j kapu tekkMİ '»> je y h i M ehm ed A bd ülbaki ni&kr Zıya. Leent A tlı, İsm ail H akkı,
I Dede efendidir IB .: B ay k a ra . M ehm ed A bdul E İk u ilu v e d ah a b ir ç o k lan . Vı» bilhassa San’-
J baki;. atk&r san ’a t k u d re tin i Ş ey h Alı N m ki, Şeyh
I G ıvsi ö a y k a r» b aba ta ra fın d a n , h asib ve O sm an S âlahaddtn. Şeyh Celâlıddin Ltedr.
1 pesib bir » y a s a h ib ıir. ta rih te çok ü n alm ış e fe n d ile r gibi d ev rin in en büyük âlim lerin
t tekkenin, Y en ikap u D erg âh ın ın Ş eyh d en v e ra se t y olu İle alm ış, B estekâr!t£t dc k ü
| iilıılcsm e m e n su b d u r ki b u şey h le rin hepsi çük y a şta b aşlam ıştır. N ih ay et askere gittiği
i kendi devirlerin de b ire r {eyiz k a y n ağ ı o)a» zam an te k k e le r lağvolunm uş, avdetinde bir
, kimselerdir. m ü d d e t A dan ada itib a r) Mitli ban k asın a gı~
S an 'atk âr ilk m usik i d e rs le rin e b ü y ü k rib m em u rlu k yapm ış fa k a t m usikiye olan
baba$ı Şe>h C elaled d in E fen d id en , h enüz sonsuz bağlılığı dolayw ile istifa etm iş, Istan-
beş yaşında olm asına ra ğ m e n , k u d ü m le b u bulfi gelib m usiki h a y atın a başlam ıştır.
lun küçük usu lleri v elv e leli o la ra k v u rm a 1941 Y ılında k o n serv atu a ra neyzen ola
sını öğrenerek b aşlam ıştır. ra k d ah il o lm u ştu r.
Çok sevdiği v e çok benzediği büyük B u d ev rey e k a d ar bestelem iş olduğu 150
babası C elaleddin E fen d in in v e fa tı Üzerine, k a d a r e se rin i y ırtıb yerin e dah a olgun v e bat
posta e«çen babası A b d ü lb ak i E fen d i ta ra ili b e ste le r y apm ay a başlam ıştır. Y ani onun
fından kendisine lw ca o la ra k n a sb ed ilen e se rle ri K ır k y a şın d a n so n ray a a ittir.
Halid Dededen (N e y ) m eşkine başlam ı$, b ir Ö estekârîık vadisinde d ah a çok saz eseri
u m a n sonra te k k e n in neyzen b a jılıg ın a g e m eyd an a g etirm iştir. Sarkıiara. ikinci dere*
tirilen R au f Y ekta B ey'in halka-i ted risine eede önem verm iştir. H alen 50-60 E seri m ev
dahil oiub diz düğm eye b a şla m ıştır. Z&kâi c u ttu r; b u n la rd a n «N ihavend Süz Semaisi»,
iade Hafız A hm ed E fendiden İstifad e etm iş- « Fusellk Saz Sem aisi», « Is f a b a n e k Saz Sema*
dir. isi ve P eşrevi», «A razbarpuseİik Peşrev ve
Tahsil h a y a tın a b ir g ü r a ta ca k olu rsak Saz Sem aisi», «A cem aşiran Saz Semaisi» ile
3U şekilde sıralan dığ ını g ö rürü z, önce M ek «R üzgâr». «Y ankı» «Deniz ve M ehtaba gibi
tebi Osmaniye girm iş ve Üç sene devam e t m o d ern uslübdakt e serleri en sevdiği beste
miş. B undan sonra G a latasa ra y S u lta n isin t leridir.
girmiş fakat birinci C ihan h a rb in in p atlak Şu s a tırla rm yazıldığı anda yani 1959 se
vermesi neticesinde m ek teb in b ir k ısm in in ne! m iladisinde 57 yaşında oiuo A tik Aiide
h a sta h a n e olu şu v e o tu rm ak tad ır.
d iğ er k ısım da ted ri- H a k k ı G ö k tü rk
satın n e h ari y ap ılm a BAY KARA (M ehm ed A bdiilbâki) —
s ı sebebile Y enikapu Ş âir, edib, Y enikapu M evlevihânesinin aon
te k k esin e d a h a y a şeyhi; R am azan 1300 <Milâdi 20 Tem m uz
k ın old uğ u mül&ha- 1883) de b u m evlevihânede doğdu, babası
zasile D avutpaga su l Şeyh M ehmed C etâleddin Efendidir.
tan isin e girm iş, niha Aile, A ksak Tim urun zulm ünden Anaçta-
y e t Babası Şeyh Ab lu y a kaçarak K ütahyada yerleşm iş P ir Baba-
dü lb ak i efendinin em- su ltan H orasanı adında bir cedde bağlıdır;
rile D arülbîiafetül bu zâtin ahfadından K ütahyada halveti şey
Gai'si BajlurA A llyye M edresesine hi Ahmed E fend i üç oğlunun terbiyesini kü-
(Bı-jin,.- NVzihi girü» tahsiline d e tahya M evievihânesi şeyhi SâJnb Dede E£cn-
^/group/merakediyorum
İSTANBUL
MYLAV (M Ntoid) - 2278 -
m anlar. talebeleri, bilgi salâhiyetinden baş-
diden rica e lm i^ bu
kıı talâkatine ve sesinin halâvetm e ayhea
suretle bu üç kardeş
hayran k alırlard ı. T ürkçe ve Farsça pek çok
mevlevi olm uşlar,
şiir y azm ıştır; ebced hesabı ile manzum târih
bunlardan E bubeîor söylem ekle İse zam anının en ünde üstâdı idi;
Efendi de milâdî yakın d ostlarından ve hayranlarından Ebu-
3 746 da lstanbulda
suudzâde Suud B ey m erhum A bdülbaki Bay-
Venjkapu Mevlevihâ- karanın şiirlerini toplam ış, «Enfâsı Bâki> adı
nesine şeyh olmuş altın d a F â tih M illet K ülübhâncsine hediye
tu r. O U rihden iti etm iştir.
baren b ir buçuk asır O ğlu G avsi B aykarâ, kendisini rahm et
bu m eşhur dergâhın ile yâd e ttire n h a y rü l halefidir.
şeyhliği babadan ev* BAVLAV (M ehm ed N aşid ) — Muallim,
16da b u ailede k a l Eczacı v e kim yager, b u ansiklopedinin yazı 1
mış, E&ubekir E fen ailesinin seçkin sim aların dan b irj; 1903 de
diden sonra sırası ile M anastırda doğdu. M anastır eşrafından mü-
oğlu mûsikişinas ve A bdiilbâkJ B a y k a ra
leah h id K ifat B eyin o ğludur, on sekiz evUd-
şâir N âsir Abdiilbâ- ıRerim; Nexllı)
dnn haya t da kalm ış üç e rk ek kardeşin İkin
Ki, onun oğlu Mehmed Celaleddin ve onun cisidir, V âlîdesi L ebİbe H anım K onyadan ge
oğlu Mehmed A bdülbâki E fen d iler Yenika- lip M an astırd a yerleşm iş b ir âilenJn kızıdır,
pu M evlevihânesi şeyhi olm uşlardır. m uam m erin den olub b u satırla rın yazıldığı
A bdülbaki Efendi dergâh, civ arın d ak i sırad a h a y atd a v e sih h atee zinde idi.
«ibyan mektebinde, D ârüttahsil'd e okum uş, A ile B alkan H a rb i m uh aciri olarak İs*
1897 de Davudpaşa R üşdiyesinî bitirm iştir. ta n b u la gelm iş. R ifa t B ey Balıkpazannda
Molla Dâmiye k a d ar D em ircili A hm ed F u - b ir tic a re th a n e a ça ra k b ilhassa İz m ir ile zen
ad Efendiden ok uduktan so nra asrım ızın g in üzüm v e in c ir tic â re ti yapm ış, İzm ir iş
namlı şark iy at âlim i İsm ail Sâib E fen diden g alind e a ğ ır ziyana uğ ram ış v e o yıllarda
ikmâli tahsil ederek ilm i icazetnam e alm ış salgın b ir âfet olan «İspanyol n ezlesind en
tır. Uzun yül&r babasının d erg âhd a verdiği ölm üştür.
mesnevi derslerinde bulunm uş, a y rıc a Süt* N âşid B ay lav ilk ta h silin i M arıastrr İt
lüoe Dergâhı şeyhi E lif E fendinin m esnevi ti had ve T e ra k k i m ektebinde yapm ış, askeri
derslerine d e devam etm iştir. 1908 d e baba* rü şd iy e y e k ayd ının b irin ci ay ınd a Balkan
sının vefatı üzerine M evlevihâneye mesnevi* H a rb i h ^ ia m ış , h icretd en sonra lstanbulda
han ve şeyh oldu, henüz yirm i beş y aşında id i; M ercan S u ltan isin i bitirm iş, Eczâcı m ektebi
1925 de Türk iyede tâ rik a tle rin lâğ v in e v e n e girm iş; h em b u m ektebin, hem de aynca
dergâhların reddine k ad ar on yedi yıl da d ev am e ttiğ i İstan b u l Dârülfununu Fen Fa*
şeyhlik yapdı. 1925 den sonra İstanbul T ü rk kültesinin Kimya
öcuğı M üdürlüğünde, k ü tü b h âneler tasnif züm resinin diploma
komisyonu âzalıklannda bulundu; ların ı alm ıştır. Darül
İl&hlyat ve E debiyat F ak ü ltelerind e fünunda Tıbbî Neba
İarsca muallimliği yapdı; İlahiyat F akültesi tat v e MLifredâtı Tıb
mecmuasına İlmî m akaaleler yasdı, basın asistanlığı, baş asis
âleminde şâir olarak arandı, edebî - m izahi tanlığı* Farmakokno-
mecmualarda şiirleri intişar etti. 26 Şubat' ari doçentliği ve pn>
1935 Perşem be günü v efat ederek vasiyeti fesör vekilliği yap
üzerine Yenikapu M evlevibânesine giderken mış, 1044 d e tfniver-
Çm aralt; Mezarlığı denilen mezarlığa defne- fF ' siteden ayrılarak U -
dildi. se m uallim liğini te r
Son derecede nâzik ve nüktedan hır zât cih etm iştir.
id i1 neslinden pek a i kimse kalm ış £ari^ kir NMid Baylan Bu a a tu ta n n yazıl-
İstanbul Efendisi idi. Mesnevi okulduğu za
htfp'7/'grîoü|5S.gö8g®?tonj
e _ |K L O P * D te l BAYHAK
— 727» —
C j ^ ı « M ^ ı*
Halk * t« n d * c d etn iz, Im y ij.i, â»l, şaki Blbl; M, Tevf:X, Mayiıtne jahud lltuıbul
.^ â sjn » M r d? îH M j n t k l ı t dey im i v a rd ır: n k fo n e ıla n
Kil bayrıfcU. t-r?<-l,îlr
BAVItAKUAK (N c td e t) _ Y üluek m ü
jC u b n k h in v lp fltM ^ n t»vlv- n u m a '.k .ılıtlr .
hendis. m im ar; 1Ü2A de U tanbutda Eyyubda
SııivTnMiı P.ııa dtfğdu, (İMİ a U ıâray ı Lisesinden yetildi, tfM6
g u f s jlıılır sâlvıroı r l i b a ? r,tk tı
da İstanbul Teknik
3 ,1 *1 a ltın a y a k *n m u -i l> arm ıM ı
Ü niversitesinin Mi
,\nıja ıtû m s f h i h b V a u m v r rıl|
m arlık Fskültesıh-
lUdırır*0*3 V> H am in» Cardaki* d en diplom a aldı.
Ali çam lç M odem M im ariyi li
* y a k atle tem sil eden
ı?Jûri didci p e d er n â z û n ie m içinde per- sim alardandır. N afıa
verde m elek s im i İsm ail B ey efen d i oğ lum uz Vekâletinde yapı ve
lalası olacak y a d ig â rın igm azı a y n i İle tu lu m Itnar işlerinde <;tlif
bacı gü ru hu n dan y a lın a y ak dal tab u n eli miş, 1860-1952 a ra
bayraklı A k saray k o p u k la rı ile d ü şü b kolku b sın d a T eknik Ü niver
rtlf kaddin d â l w b a b a d o s iia rın İsi eyledi* siten in in şaat F a k ü l
(Aiacaft&JnsTnlı R eşid E fe n d i R u zn âm esl). Nectlrl lUrraJEtUr tesinde öğretim yar
* B. Şertn) dımcı olarak bulun-
— Kız g üzejlik den y a n a b ir içim su, ama muş, so n ra serb est m eslek hayatına atıl
eli iiByraklı k e n a rın yosm ası, g elin im d lr diye m ıştır. M eslek h ay atın ın henüz başlan
nasıl karşım a a lırım ,.. gıcında sayılan N, Bayrakcfar Bakırko-
★ y ü n d e Bağçeli E v lerd e 300 lojm anlık mo
— 0 cim ri heriften hakkım alabilm ek d e rn blok a p a r tm a n la r ile CenberJttaşda
için eUbayraklı olm ak lâzım ... y ü k sek tah sil kız talebe y u rd u binâsıtu yap
BAVRAKDAR — İ lk n ü sh ası 31 K â n u n u ev ım adır. B ah k esird ek ı D okum a v e fpUk F a b
vel (A ralık) 1328 P a z a rte si g ü n ü (1 3 O cak rik a s ı b in a » da bu san atk ârın eseridir
I S lîl in tişa r e tm iş g ü n lü k b ir g a z e te ; h e r (1960). Hakta Göktürk
Sun öğleden so n ra y a y ın la n m ış, ne k a d a r d e
v a n ettiğ i te sb it ed ilem edi, o d e v rin m a n ta r B A V RA K D A R fNtme<) — D eğerli fcti-
tarlası m anzarası a rz id en g azeteleri a ra sın d a lübh& uetiierünizden, b u ansiklopedinin seç
bu gazetenin d e ö m rü s ü n p e k k ısa sü rd ü ğ ü k in k a le m a rk a d aşla rın d a n ; m estekdaşı Şük
m uhakkaktır. İd â re h â n e o la ra k B in b ir direk - rü N a il B ay rak tarın zevcesi (B .: B ayraktar,
de «Serbestiı. g a ze te sin in y e ri g ö sterilm iştir Ş ü k rü N a il) : In eb o lu 'lu m erhum B ostan ogiu
lB.: S erb esti). İm tiy az sah ib i M ehm ed A saf, A li F eh m i B ey ile F a tm a Hanım*uı küçük
roet'n] m iidüru K rg irili A hm ed C evdet, ta ? k ızıdır, tik ve o rta tahsilini tn edo lu'd a yap*
m uharriri M evlânzâde K ifa td ır fB : R ifa t tık ta n sonra, İsta n b u l’a g elerek İnönü K ız
Bty, M evlânıS de). 28,5X41 «atilim eb ’adın- lis e s in e devam etm iş ve 1990 yılında İstan
d» d e rt sayla ve h e r sayfası ilç sü lü n küçük bul Ü niversitesi E debiyat F ak ü ltesi T arih
*wl' b ir gazetedir, nü shası 10 p a ra y a sattl- şubesinden mezun olm uştur, ik i y ü kadar
'M îtır. B alkan H a rb i bozgunun son ay la rın m u h telif İlkokullarda vekil öğretm enlik yap* -
da intişâra başlam ış « B ay rck dar» da bu ağ ır tık ta n sonra, kütüphanecilik m esleğine geç
W a his edilm ek ted ir. K aç nüsha çıkm ış tse m iştir. 1952 N isanında Ü sküdar H acı Selim
*>11 Sazete ve em sali, o d ev rin m ufassal tâ ri A ga K ütüphâneai'nde bu göreve başlam ış;
hini yazacaklar için k ıy m etli vesikalar ara - b ir y ü sonra, Ü sküdar'da yeniden tesis edilen
sındadir. Şemsi Paşa K ütüp h an esin in kuruluşunda
R A V R A K D A R __G eçen asır sonlarında v aatte alarak bu kütüphanenin İlk m em uru
fia!atda su r dışında nam lı b ir gedikli meyhâ- olm uştur. 1954 y ü ı E kim ayında Süleymani*
İdi: adından başka b ir kayda rastlansm a- y e U m um î K ütiiphânesi'ne tayin olunan Ni
dl !B.; Meyhane; B aist; Bal o t M eyhısneleri), m et Bostan, hir yıl üönra bu kütüphanenin
o(n/group/merakediyorum
BAYTUKDAn <S N»ü) — 2282 — İSTANBÜL
http://groups.google.ee
ANSİKLOPEDİSİ — 22R8 — BAYRAKLI KAHV B IANE
yiş yapmak i*l«yen iki palikaryaya mükem ve sahibi bulunduğu dini, edebi ve içtimai
mel dayak atmalarından sonra da Kuçuk- « M a h f i l » mecmuasının hicri 1339 Şevval ta
muat-afa paşaya rumlar giremez olmuşlardı rihli (Milâdi 1921 ) 12 numaralı nüshasında
(B.: Silan. Hafız ŞevkıJ. intişar etmiştir. Bir şeker bayramı münase
BAYICAM — Yılda iki dini bayram, bi‘ beti ile yazılmış olan bu güzel makaleyi he
ri üç gün, iydi İıttr (Ramazan. $eker bayra men aynen alıyoruz;
mı), diğeri dört gün, ıydi adhâ (kurban bay «Ramazanı Şerif gitti, Şevvali mükerrem
ı-atını) Jsuın bulda, asırlar boyunca yerleşm iş geldi, Cenabı Hak kudûmunu ümmeti mu-
an’anelere sâhib olmuş merasim ile tes id hammede müteyemrnîn ve huanü emsalinin
cdiiegeiıniştir. idrâki ile ihvânj dini müşerref eyiiye. Ma
Ayak takımından âyan ve etrafa varın lum dur ki şevvalin birinci, ikinci, üçüncü
ca, en mütevazı çatı aîtından saraylara, kâ günleri müslümanların yevmi sürürüdür. Bu
şanelere, kadın erkek, pîrü civan bu dini günlere, imsak bırakılup iftar edildiği Lçln
meserret günlerinin tes'idine haftalarca ev- «îydi fıtır»* ve şeker hediye edildiği, yenildi
velinden hazırlanmıştır; Istanbulun en garib ği için de «Şeker bayramı» denilir. Müslû-
sakininin, hemşehrisinin köşesinde dahi manlıkda bayram, hicretin ikinci yıîl Şevva
bayramlık tertemiz bir esvabı bulunm uştur. linde başlamıştır.
On yedinci a sn n büyük şâiri Şeyhülislâm Kayramın ilânı — Ramazanı Şerifin 29
Yahya Efendi bir gaaelinde Istanbulun bu uncu akşamı Şevval hilâli görülebildiği tak
bayram havası için: dirde, ertesi günün bayram olacağı mahalle
Aıiii küçük biiyıkk bir câmei ilbayı hasırlar bekçilerinin çaidığı davul Ue ilân olunur,
Aot'b tımkbnll A l e m d i r , aeeb mcrerâbdut bayram! Şevval hilâli görülemediği takdirde Ramaza-
diyor; ve ayni gazelde, kaienderâne h ürriyet n m otuzuncu günü ikindi vakti toplar alılıp
le tsassubdan sıyrılarak bayramı âşıkların ertesi bayram olduğu halka bildirilir, ve bay
çileden çıkaran bir mahbuba benzetiyor; ram ın üçüncü günü ikindi vaktine kadar na
Münevver tal'ati ferhundesi bir hubıtar bayram maz vakitlerinde top atılm asına devam edilir.
Güdc^ jiûtlâ hilâl ebrülıı bir Bi&hİmbdnr bayram S u ltan M ahmudu Evvelin devri saltanatında
Görünür rûmları hicre ancak yılda bir kem* ve 1152 R am azanının 30 uncu Cuma günün*
Çok eg-lrnıon gldtr bir dîltn-rl raahcûbdur bay de (31 A ralık 1739) ogünün bayram olduğu
ram sâbit olm asına binâen kuşluk vaktine doğru
Zamanımla ılpğll her kuşe bâyü buydun h âli to p lar atılm ak ve dellal çağırtm ak suretile
Clrâııı ntnecû mahbübu şehr&şûbdur bayram. bayram ilân edilm iş ve cam ilerde bayram
Mehmed Akif de: namazı kılınarak sonra Cuma namazı fcıhn-
Pür handedir âfâk, cihan ba*k* cihandır nuşdır.
bayram ne knd&r hftş, n? şetârctll zamandır!, B ayram gecesi — B ayram gecesi, seli-
diyerek bayram gürlerinde yas ölsün, kış ol 1in cam ilerinin m inarelerine kaftan g iy d iri
sun. İstanbul’un günlük hayatının daima de- l i r ve mahya olarak da bir hat, yol çekilir,
i.!işdiğinlf büyük şehre neş'e saçıldığını kabul bununla da Ramazanın yolculuğuna imâ olu
ediyor. nur.
Asrımızın başında. Balkan Harbf ile Ru «O gece Istanbulun ham am ları sabaha
metindeki geniş topraklarımız elden çıkınca, k adar açık bulundurulur ve hepsi de tas tâs
birinci Cihan Harbinde de imparatorluğumuz üstüne denilecek derecede kalabalık olur.
kesin olarak tasfiye edilince, Istanbulun eski Ç ünkü bayram ı temiz bedenle karşılamak
bayram havası da kayboldu. A rtık bayramlar âdet hükm üne girm işdir. Senede bir defa sı*
haftalarca öncesinden başlayan hazırlıklarla cak su yüzü gören ayak (akımı bayram mü»
karşılanmıyor, utfılen kutlanıyor. nasebeti İle Jstihmâma riayet eder. O gece
Bayramlar ve eski lstanbulda bayram kalabalık olan bir de şekerci dükkânlarıdır,
günlerinin tes'idl üzerine en güzel, derli top aaten bu dükkânların en revacii zamanı re
lu yazı, muallim ve muharrir Tshirül fcfev- çel ve şurub dolayısı ile Ramazan günleri,
levSr.in iTâhir Olgun) kalemi ite, münaUi şeker ve şekerleme münasebeti ile de bay-
hlt|iL^roupş..googiexoj
AMSÜCLOPEDİSl um - _________________________ BAYBAM
jıAınmip/merakediyorum
- Ş2fl8 - İst a n b u l
BAYRAM
http://groups.google.coi
• 82HÖ —
HAVRAM (Bandırmak)
fctf&KLOPEDİSİ
Ta^ti Bayram
(Büleod Şrrenltı bir ltorap®*t«y»nn)
ta/group/merakediyorum
— &H» — tS îA S lU t
http://groups.goo9 İe..ca
ANSTKtOPTOİŞt___________ , — 22H — BAYRAM AĞA iSu^KırU)
>./nmı ın/merakediyorum
!>!*!■ =■ U f b u hpjp -y-, l»iAzıb,'-,
«İm • , J iw ıiır K
1 u |> h * iU - d r n a h U u k lu iu bir v
■ I , f. . • I l- '«-'IS I - 11. Z ıılfk ' ‘ zu fiıdinl ut» hir ^llt^r
http://groups.google.
ANSİKLOPEDİSİ — 22Ö3 — BAYRAM ALAYI
bayramını te b rik edecek isim leri tesbit edil «MÂ^ÂJlâhJ.» diye alkışlarlar. Sadırazam teb*
m iş zevât s&bah nam azını A yasofya C am iinde rikdep so nra tah tın sağı K ıslarağasm ın önü
kılarlar, nam azdan so nra bemofl saray a ge- ne d u ru r; vezirler ite k adıaskerler d e sadıra-
lub K ubbealtında toplanırlar. T efrifâti E fen zam uıın sağına sıra İle dizilirler.
di içeriye giderek S ilâhdar Ağ» vâsıtası ite «Bu birinci koafileyi, eğer vezir rütbesi
Sünnet O dasında o tu ra n padişaha a n eder. yok ise B aşdefterdar, T evkii (N işancı) E fen
Pâdişâh Sünnet O dasından kalkub A n Oda* di, Etelsülküttâb Efendi tâk ib eder, fakat bu
sına gelir. arad a d a asicik o tu ru r, b u sırada zevat saçak öpmez, ta h tın «fiğini ö perler. O
Has odalılar da A rz Odası ile B âbüasaade sırad a Ç avuşbajı A ğa ile K apucular K ethü
arasında dizilirler. dası K ubbealtına gidüb Şeyhülislâm E fend i
«Padişah A rz O dasından çıkub k a p u y e h ab er v e rir; ik i K apucubagı da güm üı a s i
önündeki tah t önüne gelir. E vvelâ N aklbü- la rı ile ilerileyüb ta h tın öniinda d u ru rlar.
leşrâf Efendi gelir, yüzü padişaha karşı ayak- Şeyhülislâm E fen di de U lem â E fendilerin ba-
da durııb ellerini k aldırır, b ir dua okur, pâdi- ş rnda te b rike g e lir Şeyhülislâm saçak öpmez,
\ şahın bayram ını teb rik e d e r ve tem enna ede p âd işâh ın önünde h ü rm e tk â r btr eğilm e ile
rek gider. Ellendi huzurdan çek ilirk en E nde iktifâ eder. Padişah B ayram ını te b rik eden
run Ç avuşları b ir ağızdan ve y üksek sesle: ulem âya, İstanb u l kadılığı payesinde olan'
tA ieyke avnullâh!,..* diye bağırırlar. B u sı la n n a k a d ar ayağa k alk ar, v e yu k an d * kay
rada E nderunu H üm âyun M ehterhanesi çal dedildiği şekilde alkışlanır. S ad ır azam da
mağa başlar ve tebrik m erasim i b itinceye p âd işâh ın h e r kalkığında hafifçe sağ koltu*
kadar durm adan çalar. ğundan tu ta r; v e ulem âyi isim leri İle pâdi-
«Nakib Efendi çekilirken padişah ta h ta şaha tak dim eder. M üderris Efendileri de
oturur. T ahtın arkasında, sağ ta ra fd a KıatLar- to p d an : «M üderrisini k irim E fen d iler d ifte
ağası, sal tarafta Silâhdar A ğa ayak da d u ru r rid ir» d iy e takdim eder. U lem ânın İsimleri*
lar. Eğer K ırun H anzâdelerinden o sırad a n i Sadıracrtm d a bilem eyeceğinden elinde,
lstanbulda bulunan varsa, o n la r d a ta h tın m eşîhatd an gönderilm iş b ir te şrifa t defteri
arkasında sol ta ra fd a d u ru rlar. B u n la rın a r b u lunur.
kasında kapuya kadar olan boşluğu Z ülüflü «U lem âdan sonra P iyade v e Silâhdar
B altacılar doldurur. D ört B ölük A ğalar, Yeniçeri Ağası, Y eniçeri
« T ah tın karşısında sağ ta ra fd a Y eniçeri O cağının k a ta r A ğaları eşik öperler. Y eniçeri
Sekbanbaşısı Ağa, arkasında sipah v e silâh A ğası vezir ise, vezirler arasında teb ıik d e
dar ocakları v e D ört Bölük zab itleri d u ru rla r, b ulundukdan sonra ay rılır, ta h tın arkasından
yeniçeri Ağası, "Vezir rü tb e sin i hâiz değilse dolayarak Y eniçeri Ocağı erk ân ının başında
burada Sekbanbaşı A ğanın önünde d u ru r. İkinci defa te b rik d e bulunur. Y eniçeri Oca
Çavuşb&şı île K apucular K ethüdası ellerind e ğının e rk â n ın ı da Çavuşbagı, Cebecibap,
gümüş asalar ile onların yanında m ailce d u Topcubafi, K tım baracıhaş!, Lağım cı başı tâ-
ru rlar; T ahtın karşısına sol ta ra fd a d a So Jûb eder.
laktaki Ağa, M îrialem Ağa, Zaim ler, M üte «Tebrik m erasim i bitince Teşrifatçı Efen-
ferrikalar ve Teçrlfâtcı E fen d i m ailce d u ru r d i eşik öperek m erâsim m bittiğin i pâdigaha
lar. arz eder. Pâdişâh ayağa kalkar, sağ koltu*
«Kubbe altında toplananlardan evvelâ ğuna a&dırazam, sol koltuğuna da kızlarağası
sadırazam, vegirler, Rum eli ve Anddolu ka- g ire r, bir kaç adım atınca, S ad ır azam pâdi
’iaskeri Efendiler arzı tebrikâtda bulunur. şâhın sağ koltuğunu silâhdar ağâya bırakır;
Bunlar «ıra ile ilerfleyerek tah ta y a k la ş ık p ad ^ ah Bâbüssaadeye doğru yü rü rken vü-
ları zaman evvelâ eğilerek tizim de bulunur* zerâya selam verir, onlar da yer ile b ir te-
lar, ve soma fcaçak öperler; saçak öperlerken mermâ ederler.
pâdişâh hepsine hürmeten ayağa kalkar. P â «Pâdişâhı camie götürm ek için Kapucu-
dişâhın Her ayağa, kalkub oturumunda, ve bu başılar ile M irialem. Ç avuşlar, Çavufbaşı
sevkın egiltib saçak ftpöb doğruluğunda, yu ve Rikfibi H üm âyun solaklan müstesnâ, ora
karıda kaydedilen kalabalık yüksek sesle da bulunanların cümlesi O rta K apudan dapan
n / n r o u D / m e r a k e d i y o r u m
JlAVJUM ALAYI tfTANfcUt.
- <on safdA «erilmiş bulunurdu. &rdmdtm yürürler, »onra ileri geçib Orta Ka
ıBayram nam attnı camiin imâmı evveli pu dışında allanna binerler, Bâbıhumâyun
Jcıidtrudi. devhn ulem âsından yahud meşa- dışında A y a s o fy a İmareti önünde Sadua»
t-ibiAden tanınmış b ir sat de u m a n a mürtâ- m a at üzerinde selâma dururlardı. Sadi. .-
4 Z> bif hutbe irâd ederdi. zam da Çavuşbaşıyif Kapucular Kethüdasını
<(Vamaxı m üteâklb evvelâ V e rıı^ n Aga- ve KubbealUrnn şâir memurlarım selâmlar,
sı camiden ^'tfrar ve bayram ım m ^ın .' camiiJi Orta Kapu dışında atına biner, Bâbıhümâyur
iç hareminde kılmış oJan Y e m in le r le bera dışında vestirler* selâm verir, selâm alır. Pa-
ber Sariyi Hüm âyuna giderek Y eniçerileri şakapusuna giderdi- Alaya iştirak etmi§ olan
Bâbıhiımİyun iie O rta K apu arabandaki yo- lar da d arılır, konaklarına, evlerine giderler,
İıın iki kenarına dizer, dönüş için istikbal R ayram Alay» da bu suretle sona erm iş olur
hasırlısını yapardı. A skeri boyleee hazırla- du. Bundan sonra vıizerâ, rical, ulemâ ara
dıkdan spnra kendisi B ubıhüm ayunun iç ka- sında b irbirlerine gidilerek hu aııaj ziyaretler,
pusu yatımda dururdu. tebrikler başlardı.
<âad>ra*amJa vezirler. nam azı m ü teakıb •K urban ve R am azan Bayramlarında
dlfarı çıkarlar, a tların a b in erler ve pâdişâhı bir fazla m adde vardı, saraya kesilecek kur-
musluklar önünde beklerfcrdî. P âdişâh m ah banlardan b ir veya b ir kaçını bizzat pâdişâ
filden ç jk ıi atm a bindikde D ivan Ç avuşları h ın kesmeni an ’ane idi. Namazdan dönünce
larâîırrdan alkışlanır. Sadırazam ile V ezirleri F.m ierunda H ırkai Saadet dâiresi önündeki
naaarları ita selam lar. o n lar da a t iu e rirate şadırvan yanında K urban K apusu denilen
kep birden ıcm ennâ iîe m ukabele ed erlerd i. y e re konulm uş bir iskem leye otururdu. Si
■ Alay geldiği te rtib ile saray a dönerdi. lâ h la r Ağa pâdişâhın keseceği koçları getirir,
Babdıümâyundan girilince alay ın ön kısmı, duası edilir, H azinedar A ğanın getirdiği diil-
bu kaputtan O rta K apuya kajfar Y eniçerilerin ben d lerle hayvanların gözleri b allan ır, ve
dnünde selâma dizilirler, b u s u re tle S ad ıra- yin e H azinedar A£a pâdişâhın beline bir tu*
u m de. st ü stünde ve O rta K apu yanında ta sarardı. B ıçakcıbaşı b îr güm üş tepsi için*
selâma d ururdu. Pâdişâh O rta K apudan a tla de b ıçak lan g etirir, Başlıda bunlardan biri*
ç İrerdi. nı seçerek pâdişâhın eline verirdi.
• SiiAhdsr A£a ile Ç ulıadar Ağa a tla rın «P adişahlar için 18 kurban kesilirdi, biz
dan inifc ileri g eçerler ve p âd ifsh ı Bâbussa- zat kesdiklerinden gayrisi için Ruslarağasma
ade önünde istikbâl ederlerdi. P âd işâh D ivan vek alet verirdi. K urban etleri Harem bende-
Çavuşlarının a lk ışla n arasımda a tın d an iner, gktuna, E n d e ru n koğuşlarına, saray kapulan
£âhüss8arieden içeri girer» Sadırazam , Ve- koğuşlarına, Baltacı, Haseki, Kozbekci, Sa
± ri* r ve slayda bulu nan ş â ir zevat Kubbe- kalar, K uşbâne, H elvahane, Odun anbârı,
altına giderlerdi. O rada padişah tarafın d an H asfırın ve K ayıkçı ocaklarına dağıtılırdı.
fcendifcrftıe m ükellef b ir ziy âfet verilirdi. 6 u «Sarayda. Yavuz Sultan Selim zamanın
Kirada Y eniçeriler d e O rta K apudan içeri g i d an an'aneleşib kalm ış B ayram Rikâbı deni
rerler, Saray m u tb ak ları önünde kendileri len bir kabul resm i vardı:
için hazırlanmış g üm üş ca&Jar içindeki çor Şeker bayram ının dördüncü, kurban
baya se^irdirlerdi. Ç orba içm ek için koşarak bayram ının beşinci günleri Sadırazam, Şey
#tOTsîk an’ane iefi. hülislâm , K apdanpaşa. Yeniçeri Ağaaı, Yem*
*Yemekden so n ra S adırazam K ubbeal- ^eri K ethüdası, Ba§ D efterdar, Nişane* ve Re*
Unda ulemâ ve rta tfln , alay a iştirak etm esi isü ik ü ttâb toplu olarak huzura kabul ed ilir
kaideden olmayan ulem ânın v esâir yüksek ler, kabu l merasimi, pâdişâh saraydaki ka
devlet m<?muriflrjnın te b rik le rin i kabul eder sırlarda» hangisini seçerse orada yapılırdı.
di Bu tıK-râsim d c bitince Ç avuşbaşı iîe Ka- S u zevat Saraya bayram lık resmf eavablan
pücular K ethüdası K ub beallınu ı kapu su ile gelirlerdi. Silâhdar ve Çuhadar A balar
önündç* gümüş asalarım birk aç defi, yere v u Sadirazpmm, R ikâbdar v e B irinci çuhadar
rurlar, S^dırazam m akaam ından kalkar. Ve« A ğalar ŞoyhüIjsJ;lmm. vesâir Hasodalı, Ser-
•irier teşyi yollu K ubbealtj to p u su n a kadar ınahfii, Başçakırsafan Boşdilsiz A balar da dİ-
http://groups.google.coi
ŞAYKAM ÇA7V9
/nrouD/merakcdiyorum
AVL'S MAHALLESİ İSTANBUL
«Şu son hazin sekenin bayramında ih- ite iArİfleri vc her çamti şerifin hine olundu-
vam dmimin inşirahı kalbine medâr olur ftu «amanın eazıroı mcşâyih vc şucrtanm
ümidi ile hasırladığım bu nâçiz hediyemde HâMyet, vp mıuti nev’İnden âsâri sofi*
seütini izûmı osmâmycmn pek kıymetıiar. yfine vc hcliga&nc&i. velhâ&U ormanlıların
pek mukaddes birer beruuzârı lâyezMi olan maddi ve mânevi »sân dmiyelcrinin rn üü-
muhteşem mc-âbidi İslamlyenin resimleri 7.ir|e1crı cem uluftmu!fdur. Ecdadımız. emtl
dinden bir hatve bile
^ __________ — . 'L l t . i inhiraf etmememiz için
adım babına cami yap-
J*-*- &*** * j ^ s ct'.J
mıçterdiT. Mlahınt, di
•*W>Jİİ j i l * j i U * , j ı ■ t >ı*.jt nini unutan her millet
ı_/group/ merakediyorum
»AYKÂMİ TARlKATt l I tO t — İSTANBUL
http://groups.google.c
.ssan-oPirtBi ________ — »soı — B a YHA-Si OAL ü M A H A LLB fi
jevkJer®* w “ ^rvei imkânların» bınhıt- üzere iki kum * ayrılm ifdır; lebi d e ry i par-
my tır Şirket b ini olarak, batıdaki burun K ile r 700-800 m etro karelik olup 50,000-
jgıdan birine E****1 ^‘r £azJnoı koylardan bj 00000 lira arasında, ıç p a n e lle r d* 400 m et
rme muhalle s*kinleri için hunisi bir p li; ro karelik o lu p 15.000-29.000 Ura M atında
vt plaj edalın, yarım adanın o ra sın d a bir eatılmuktiidır. Batış bedelinin nısfı peyin
sokak üzerine de dürt d ü k k ta lı bir çarşı yap olup öbltr y a ru ı iki » n e Vbdc İle iki laltald-
tırmakla iktifa etm iştir; ilerisi için, berza de slınm ajıladır, İPOü yılının Agu«to« ayın
hın gun*yin<l#ı ksdınvien h*rl «K um lar» d i da 5M> parselden 316 p a r« II salılm ıj, u tıla ıt
ye anili galen koyda, m ahalle sakinlerinden parsellerden 41 inin u te n n e de »ihlblart
gayri iıarı eden gelecekler için bir um um i pli) y u lık evlerini yap tırım ı bulunuyoriurdı; ev
ın^M: la u v v u r fiilindedir. lerini y a p t ı r m ı ş o l a n l a r arasında lanınım* «#•
PamKor «tabi dery», ve «iç. olmak m âlardan K föım Ta^kcrsd, D f jŞan N idi, Şov-
UAHİLIC - 'İS ~
____ S A K İH ltK İ ; ^
OSU^AITIH
■apM A tr1*
(M M :
A/group/merakecliyorum
BAYRAM FASA — 3302 — İSTANBUL
görüyoruz; T u rtacıb aşı ağanın emsalsiz bir •nm ağalığı zorba odabaşılaruı işine gelmedi,
i-rİM* ' - 2Cİİ Olduğu, sultanın kendisine 651': 1033 M uharreminde (Kas;m 1623u •»Biz
o ^ r? ‘ kardeşi olan devrin pâdişâhı İkinci Ocakdan Ağa istemeyiz. Ağamız azil cdil-
3uJta« Osman'a (Genç G&mana) yalvararak rin? diye ayak dirediler: Bayram Ağa azle
Vrs •<- -Mi** kavogduğu aşik ârd ır; Bayrum dildi ve paçalık hasları verilerek Divânı Hü
m enıll olarak da misi bir saray ta h mâyun vezirleri arasına alındı, «Kubbe ve
sis etilimi} otacakdır lB .: B ayram paşa Sara ziri» oldu. J625 dc- Mısır Vâlisi lâyin edildi.
y ı): bu Osm anlı prensesinin adı H anzâde Mısırda üç buçuk «cne kadar kalan Bay
Sahandır. ram Paşa. hAlk taralından işbiür, hak tanır
Bu izdivacın h u n e iı akabimiı? ^Hâilei ve âd il bir devlet odamı olarak lıûrm el ggr
Osmaniye» denilen ve Genç Osm an m tah td an d it 1628 de Divânı Hümayunda altıncı ve»
indirilmesi. Yedi kule Zindanında feci b ir şe* zirlikle İstanbul* alındı. F akat seferden âb* *
kikle öldürülm esi ile neticelenen ask erj ih ti nen zam anın h aris ve hunh&r sadırâzamı
lâl olmuşdur. B ayram Ağa, ki m ü v errih ler H usrev Paşa B ayram Paşayı makaamı için
gaayet tedbirli, ak ıl yolundan yürüm esini bir rakib olarak gördü, o sarada askerin bazı
bilen b ir adam oldtıgunu y azarlar, adını btı yolsuz hareketlerinden İstifâde etti. Bayram
kanlı vak’aya kançdırm aıuışdır. Paşayı askeri fitneye teşvik iftirar le itti*
Ayni yıl içinde ve m ecnun B irinci S u l ham e tti; padişah Dördüncü Sulı Murad
tan M uştalanın zam anında S adırazam M er- m asum olduğunu bildiği halde en: -si &lan
re Hüseyin Paşa Y eniçeri ağası D erviş A ğa B ayram Paçayı tehlikeli adam olan Husrev
nın nüfuzundan çekinerek K aram an valiliği P aşay a karşı m üdafaa edemedi. Bayram Pa
ile ocakdan v e Ista n b u id a n u zaklaşdırdt, sa şa azil ve tevk if edildi, bir hafta Yedikule
ray erkânından S ilâh d ar B ayram A ğa Y eni Zindanında b ir hafta da Sarayda Kapucular
çeri ağası oldu, fakat asker eski ağ alarını is odasında yattı; bütün m alı, eşyası hazine adı*
tedi. ve ayaklandı. M erre azledildi, D erviş n a m üsadere olundu. Bayram Paşa, v&k'anü-
Paşa tekrar Yeniçeri ağası oldu. B ayram visinin tâbi ile «derviş gibi kuru hasır üstün-
Ağa da Bosna valisi tâyin edildi. Meselâ Hâ- dc kaldı*. S ultan Murad Husrev Paşanın
dlkatül Cevâmi müellifi gibi, bâzı yazarlar pençesinden B ayram Paşanın ancak güze)
bil Silâhdar B ayram Ağayı Y eniçeri B ayram başını kurtarabildi, ve bu müsadere fırtına*
Ağa ile karışd m rla r, yukarıd a kaydetdiğı* SiTidan pek az sonra devlet adamı eniştesini
mir vak'avj onun ilk Yeniçeri ağalığı gibi tekrar kubbe veziri tâyin etti; Divânde beş
gösterirler. sene çahşdı. Sultan Murada karşı çıkan as
3032 (1623J de Zağarcı başıhğa terfi keri ihtilâllerde, pâdişâhın en mahrem ben
eden Bayram Ağa R um elinde Yeniçeri ocağı deleri Yeniçeri ağası Haşan Halife ile has-
için ağlan devşirmeye m em ur edildi. nedim Musa Melek Çelebinin Âsi askerler
Ayni yıl içinde M etre Hüseyin Paganın elinde feci ölümlerini görmesine rağmen.
ikinci sadâretinde Yeniçeri K ethüdası oldu; Sultan Murada dâim i metanet tavsiyesinde
Hüfieyin Paganın Yeniçeri adab a şıla n m para bulunan bir yakın dost kalmakdan çekinme
ile elde ederek Yeniçerilerle sipahileri b ir di. 1633 de Rumeli Beylerbey isi oldu, bu vi
birine düşürecek ve kan.h vak’alara yolaça- lâyetin merkezi ulan Sofyarfa büyük tim ar
cak entrikasına asker üzerindeki nüluzu ile ıslüLıatı yapdı, mütegallibe eline geçmiş olan
mâni oldu; ve Merre Hüseyin Paşayı devi- tim ar ve zeametleri isiirdad etti vc onları
*cn askeri ihtilâlde Yeniçeri Ağası oldu. yeni tcvcihnâ melerle ehli olan kılıç sahibi
Ciddi, vakarlı, otoriter adamdı. Çocuk tlivânâ yiğitlere dağıttı; öyleki bu beratlara,
luğundan beri Ocakda olduğu için yeniçeri p seçme gençlerin künyeleri ve yaşları ile
ler arasındaki fitne ve fesad erbabının hep beraber boyu bosu, kaşı gözü, saçının rengi
sini tanıyordu. Uzunca bîr zam andan beri de ne, din in ayağının tarifine varınca mufassal
Yeniçeri ocağına ocakdan yetişmiş ağa 1âyin eşkâlini yazdırttı. Bayram Paşanın bu tim ar
«dilmiyor. Yeniçeri ağalan saraydan yetiş- ve zeamet beratları tasdik için Istanbula «tel*
T e k rar Istan b u la alındı ve D iv anda ikinci lecek olan Orduyu Hümâyunun sefer erzakı
vezir oldu; artık am ansız b ir m ü stebid h ü ıstokîarmj hazırlattı. Konya, Sivas, Gazian*
k ü m d a r olan D ördüncü S u lta n M u radın m u tteb yolu ile Birecige gitti; Birecîkde bu sefer
lak itim âd ın ı kazanm ış v e m ah rem iy eti jâhâ- için kurulm uş top dökümhanesini teftiş etti,
n ey e kabul edilmiş b ir v ezir idi, s o n s u ı birdökülmüş topları Musula naklettirdi, kendisi
nüfuza sâhibdi. Erzurum*, oradan Karsa gitti, sınır ahvâlini
1035 de Sultan Murad İrana karş» Re- tetkik etti ve nihâyet kışı geçirmek ve pâdi*
van seferine çık ark en B ay ra m P aşn İ s ta n
şahı beklemek üzere Amasya kışlağına don
du.
bu l k ay m ak am ı ta y in edildi; am an sız miis-
ıebid ta h t şehrini an cak on a em â n e t edebil-
Sultan Murad Bağdad seferine 1633 Ni-
sanında çıkdı. Kışı Ajnasyada geçirmiş olan
miş idi.
B ayram Paşa Konya üzerinden înönüne gel
Padişah Anadolu ortasından geçerken
di ve padişah İle orduyu bu konak yerinde
yollar boyunca bir çok köyün m etrûk oldu
karşıladı; sefer hazırlıkları hakkında şifahi
ğunu gördü, sebebini tahkik ettirdi, «kırk
raporunu arz etti, tek rar öncü olarak hare
yıldan beri celâli eşkıyası ile perişan oidular,
ket etm ek isterken pâdişâh izin vermedi:
dağıldılar, çoğu Istanbula gitti* cevabım al-
— Y anımda bulunm an benim için daha
dî- Sultan Murad da B ayram Paşaya yolladı-
kıymetlidir., diye iltifatda bulundu.
ğı bir fermanla tstanbuîda bir nüfus sayımı
Bu kıymetli devlet adamı 26 Ağustos
yapılmasını, kırk yıldanberi Istanbula gelip
1638 Perşem be günü Birecikden öte Cülab
yerleşmiş olanların eski köylerine sürgün
mevkiinde, b ir kalb sektesi yahud beyin ka
edilmek üzere tesbitini emretti. Bu nüfus
naması olacaktır, ânl olarak öldü. Başda Sul
sayımı lstanbulda. bir kaç ay büyük bir h u
tan Murad, ölüm ü orduda, bü y ü k bir teessür
zursuzluk yarattı. Türlü haksızlıklara, pek
ile karşdandı, Sadırâzamlığı 1 sene, 6 ay, 22
çok kimsenin yeniden muhaceret sefâletıne
gün sürmüşdü.
düşmesine sebeb olacağından B ayram Paça
ö lü m h aberi arz edildiği zaman Sultan
pâdişâhın itimâdına güvenerek sayımı d u r
Murad değerli veziri ve sâdık dostu Bayram
durdu ve pâdişaha işin imkânsızlığım bildir
Pahayı son defa görmek istedi ve vezirin
di. Buna mukabil m ühim bir im ar işi başar
otağına gitti* Yatağına bi rûh uzanmış paga
dı; şehrî fırdolayı çevirmiş olan kale duvar
nın karşısında hıçkırıklarla ağladı.
larına içerden dışardan yapışmış ne kadar
Vezirin otağında Bağdaddan Istanbula
h in i varsa istimlâk ederek yıktırdı, târihi
k adar kaç konak varsa, o konaklar adedine®
surları tâmir ettirerek dış yüzünü de bada
ceviz sandıklar pâdişâhın nazarı dikkatini
nalattı. «Istanbulun yüzünü ağarttı...
çekdi. her sandığın, üzerinde «falan konakda
2 Şubat 1637 Pazartesi günü azil edilen açılacakdır» diye birer pusula vardı. Bu san
Tabanı yassı Mehmed Paşanın yerine sadı- dıkların içinde ne olduğunu soran padişaha
râzam ve şark seferi serdârı tayin edildi: vezirin hazinedâri:
B tgdad üzerine bizzat sefere çıkmaya k a ra r — Sizin için hazırlatm adı pâdişâhım.1.,
vermiş olan Sultan Muraddan evvel öncü dedi. Sultan Murad emretti, sandıklardan bi
olarak Istanbuldan hareket etti. Bir aydan rini açdılar; iç donundan, mintanından^ zırha,
fazla vatanı olan Amasyada kaldı; kendi ke* miğfere, samıır kürküne, baş dülbendine mu
aearnden 20.000 kuruş ( l kuruş & dirhem rassa hançerin# varınca hiç bir şey unutul
halis gümüş hesabı ile 450 okka gümüş) ve» madan padişaha mahsus b ir takım esbab
rerek su sıkıntısı çeken bu şehre yeni bir su çıkdı.
getirtti; ve satın aldığı büyük ve güzel bir Sultan Murad:
bağçede mükellef bir mevlevihâne yaptırdı. — Ah kadirşinas adam, beni bu kadar
Oradan Niğdeye gitti, pek bakımsız bulduğu düşünen adam?, diyerek tekrar ağlamaya
bu şehri de, yine kendi kesesinden hanları başladı. Cesedinin tahnit edilerek Istanbula
nı. hamamlarını ve çarşılarım tâm ir ettire götürülmesini ve hâli hayatında hasırlattığı
rek ihyâ etti. Bir tarafdan da pâdişâh ile ge türbesine defnedilmesini « a n tN
h+tp://groups.google.çof
T
AJffiatLOF g P tS İ - 2S05 — Ba y r a m p a şa bağ çiv a n la eu
Mührü hüm ayun T ayyar M ehmed P&şa- olan m ahrem ler k«m&U hüsün ile aglaşdüar,
y l Varildi. am a ne fayda sultânı- cihan olan kahra
Bayram Paşa pek haksız olarak asm tuı m anı âteş feşanm ferm anına muhalefet değil
Miydk şâiri ve hiciv üstadı N e fiy i idam e t İtrisin d e ademi m ûsaaret m u h il idi» diyor.
tirmiş olmakla iltiham edilir. Bu vak'anuı Dördüncü Sultan Murad İstanbul içinde
anlatda gelen sekli şud u r: S u ltan M urad n e sık sık tebdil gezen padişahlardan biridir;
dimleri arasında bulunan N e f’îye; bu dolaşm alarında yanına ekseriya Bayram
— B ir tâze hicvin yok m u d u r? d iy e Paşayı «lirdi. Bu yönden de paşanın adı Lâtife
sorar. yollu fıkralara kanşm ışdır (B.: Mu»tafa,
Şâir de B ayram Paşa hakkında yaadıgı B ekri).
bîr hicviyeyi pâdişâha v e rir; S u ltan M urad E > W l B ay ram P a ş a A dnl il&jn m akat»
şâiri takdir eder gibi g ö rü n ü r Lse d e çok ağır •n. 1MB.
olan bu şiiri paşaya göstererek N e ftilin ida m ısraı hicri yıl üzerinden ölümüne tâ r ih d ir .
mına izin verir, B ayram Paşa da şâiri sara Bibi.: Nâimâ Tarihi, m ve IV; î. H. Dâni*-
yına davet eder, geLir gelm ez de sarayın ınend, İzahlı O&manlı Tarihi Kronolojisi; Hadl-
odunluğuna tık ılarak b o ğulur ve ce&edl de katül Cevâmi. i; HadtkatOl v t t a f l
nize atılır (B.; B ayram paşa Sarayı; N ef'i)- BAYRAMPAŞA BAHÇIVANLARI —
Bayram Paşa, bir hicviye için N e fîy i Y akm geçmişde, Bayram paşa Ç ayın ve Bos-
öldürtmek istese dahi, S u ltan M urad bazan ta n la rın ın şehir içinde b ir mesire olduğu za
müşâarede bulunduğu b ir nedim ini kolayca m a n la r B üyükşehir halkı arasında bu bostan
fedi edecek bir hük üm dar değildir. A ğır şe v e bağçelerde işleyen bağçıvanlar da bir
kilde hicvedilen B ayram P aşa değil, pâdişa- şö h ret olm uşlardı; Ahmcd Hasimin kalemi
hin kendisidir; bugün aydın olarak bilinm ek Ue Istan bu lu n edebi kütüğüne geçmişlerdir;
tedir ki Sullan M urad b ir cinsi sap ık tır, «t* m u h a rrir «M alum aUa yazdığı «Şehir Mek-
rafında b ir sürü m in y on ları olm ak la b e ra b e r tu b la n » içinde b ir kış sonu Ramazan bayra
İsimlen ta rih k ü tü ğ ü n e geçm iş M usa M elek m ın d an bahseder, v e erbâbı zevkin bayram
Çelebi ve H aşan H alife g ib i sevd iği g en çler g ü n le rin i nasıl geçireceklerini lâtife yoHu
yaşça kendisinden b ü y iik d ü rier. N e fîn in S ul ta sv ir ed erk en : «Bayram paşa Bağçıvanlan
tan M uradı b u y ünden y e re ç alan b ir kıtasın* b a k la larla en gin arlara don vurmasın diye
dan bahsedilir k î « H e fî E fen d in in sebebi k öm ürcülere rağm en havaların açılması için
mağfiretidir» den ilirm iş. B ay ram F aşa h ic b aş açub yaş dökecekler» diyor.
viyesi, N eFînin k a tlin d e H ü n k â r hicviyesinin T ophaneli, Çeşmemeydanlı, Kasımpaşab,
bir paravanasıdır. A ksaraylı, B atak lı gibi «Bayram paşa bafiçi*
B ayram P aşan ın a d ı b ir d e sa ra y cinaye v an la n * d a h uvarda meşreb, bıçkın olmak
tine k anşm ışdır; S u lta n M u rad ın kard eşleri, la tanınm ışlardı
yinnibeşer yaşında b ire r d elikanlı o la n Şeh- «Bağçıvan» sıfatında b îr büyiik şehrin
a6de B ayazıd ile Ş ehzad e S üleym an onun gü nlü k g ü rü ltü lü sokak hayatından uzak
nezâreti altında İdam edilm işlerdi. M üverrih y aşam a m ânâsı gizli olduğu hatırlanırsa* ka
Natmâ Efendi b u faciay ı n a k le d erk en P aşa baca görünüşünden görgüsüz olduğu zanm-
yı bu a&ır vazifeyi ifad e m â z u r g ö steriy o r k i n ın uyanm am ası yolunda:
haksız değildir. Şöyle bet» R ev an k alesin i fe t « __► Bahçıvanız dedik ama B ayram paşa
heden padişah lsta n b u ld a fe tih şen likleri ya Bahçıvanıyız!..
pılmazı em ri Ue b e ra b er İsta n b u l K aym aka d iye halk ağzı b ir deyim vardı,
mı B ayram Paşaya ad ı geçen ik i şehzâdenin, M üslim yah u d gayri müslİm .Bayram p^
halk zafer şenlikleri ile oy alanırken gizlice şa bahçıvanlarının hem en hepsi arnavud idi.
idamlan için b ir de gizli ferm an yoüam ışdı. Serm ed M uhtar A lus «Karagözde v e Orta
Bayram Paşa d a B ostancıbaşı Doce M ehm ed O yununda m eşhur b ir tip olan Arnavııd dai
Ağa ve C elladlarla gece saraya giderek bu m a b ir B ayram paşa Bagçıvam olurdu: per*
korkunç em ri yerine g etirm iştir, m üverrih: deye veya meydana çıkdı mı Bayrampaşadan
«Bayram Paşa, Doae v b b u vak 'ay a m übâşir tu ttu ru r va enginardan açardı» diyor. Biz
^ n r o u D / m e r a k e d i y o r u m _
. D EB^ - İSTANBUL
HÂdlkatuİ CevSmı «Bayrampaşa Tekkesi bir tu£la duvar çekilmiş ve üatü kiremitli
Mtfcidi» maddeeiıide şunları yatıyor; «pay. bir dam ile kapanm adı; dershane de hna)Aı~
ra# Paşa Mescidin y an ın d ı roUatakil türbe- fıânenln deposu olarak kullanılıyordu.
d« medfuiKfur, Türbesine bitişik scbillr» kar Medresenin bulunduğu kocabaşındaki Uf
şısında Medresesi ve şâir h a y titı (Mektebi) mektebe Haseki Caddesinden sekiz basamak
vardır. Takkesi K aadlriyı şeyhlerine mevrut lı taş merdivenli* girilir; medhal k«mıniTi
tur. Paıar günü öğleden sonra vaaz olur; duvarları çini kaplıdır, taban döşemesi (ahu
tefcJtedt Beyti $evifın yeni anahtarı, Hasreti olup altı pencere ile ışıklandırılmış olan mek-
üveya’irı aaâkiyesi ve PeygfcTnbcrsmiairı aya leb dcrshine^î de Süleyman Çarmık adindu
lı reftni (tabam a&kfi, iti) mevcuddur». bir zâtin tek teîgâbh dokuma atölyesi idi;
Medreseye Haseki kadın so k alı üzerin ahşab muallim evinin henüz kabili iskân »U
de bulunan bir kapudan ve taş düşeli uzunca kısmı ds fkî bu kjsun sokakdan görülme^
bir kcridor-BViudan geçilerek girilir; sokak m edrese önündeki koridor - avlu üzerinde
kapü&unun tam k a^ttlftda da asıl m edrese dür) bu kiracının meskeni idi.
kapusu bulunmaktadır. Medresenin Haseki Caddesi üzerindeki
Medrese bir kare (m urabba) üzerin? in cephesinde bakkal, sobacı ve hurdacı dük
şa edilmiştir; ortaamda bir şadırvan bulunan kânları bulunuyordu.
avlunun etrafı baklava başlıklı 12 m erm er Yukarıda da kaydettiğimiz gibi Tekke,
sütün üzerine atılmış kem erlerle fırdolayı Tekke Mescidi, Türbe ve sebil medrese ile
bir ruvftk ile çevrilmişdir; 12 oda V* bir mektebin k a rşım d a ayn bir blokdur.
dershaneden mürekkeb olan medr*ı«jJnin Türbenin önünde ve k«wu*ak noktasının
odalar aag ve soldaki ruvaklann arkaım da tam köşesinde bulunan sebil, duvara bitişik
ölüp giriş kapusu tarafındaki n ıv a k tırın ir- olan iki yarım olmak üzere baklava başlık!»
a dı dıiiî duvardır, Ruvak ili? odaların üstünde* altı diitunlu, beş cobhelidlr; sütunlara atıl
ki kubbelerin ve dershâne kubbesinin k u r mış kem erlerle $ütün aralarında kadını; olan
şunları sökülmüş, şadırvan perişan, lezelden pencere - boşluklar. hendesl motifli demir
bir tâmir görmez, ise bu güzel medresenin dökme pak güzel şebikelerle kapatılmıştır,
yakıtı bit istikbalde tamamen çökeceği aşi bu şebekelerin alt kısmında su tarlan vermek
kardır. için beşer gaz vardır; bir kubbe İle ortüJmCkf
1900 yılı Kasım ayuıda sağ tarafdaki olan sebilin geniş ahşab saça$ 1038 den son
odalarda pek dar gelirli aileler sığınmış bu- ra tesbit edemediğimiz bir târihde kaldırıl*
kmuyordu, harabı ile saftlet kucaklaşmi|dı. mışdır: be$ beyitlik manzum târih kitabesi-
Soldaki odalar ile dershâne ise Ömer Miras nin târih beyti şudur;
admda biri tarafından kiralanm ış ve b ir Bir duft lt^ dendi tftrfbi
vatka Imâi&thânesJ hâline konmıışdu; ruvak .Ipşm'gâm elhâne olıta «"bU*
sütunları içinde kalmak üzere boydan boya im. 1 « 4 * 1635ı
Hayraa>p*«a Medı+st-sî
T\/group/merakediyoFÖhf,,d
E A V S A Ö P ’A i A M lf K K s E S I — 5SUK — IST a K BUI. A *StK L £PSÜ i8f
ftüleııd 9*rear
http://qroups.qooQle.coa;