You are on page 1of 75

Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SEKİZ KADIN

YAZAN:Robert THOMAS
TÜRKÇESİ:Coşkun TUNÇTA

Bora BALCI arşivi 0


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

Adana Devlet Tiyatrosu


Mayıs 1986

ŞAHISLAR:
GABY
SUZON :Gaby'nin büyük kızı, 18 yaşında
CATHERİNE :Gaby'nin küçük kızı, 15 yaşında
MAMY :Gaby'nin annesi
AUGUSTİNA :Gaby'nin Kızkardeşi
CHANEL :Evin yaşlı hizmetçisi
LOİSE :Genç hizmetçi
PİERRETTE :Gaby'nin görümcesi

Bora BALCI arşivi 1


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

TEK DEKOR
Güzel zarif, sevimli bir taşra evinde bir salon, (Aynı zamanda kütüphanedir de)
Burada oturan ailenin zevk sahibi ve zengin olduğu hissedilir. Zarif bir şömine, Onun
karşısında büyük bir kanepe. Bir sedir, masalar, koltuklar, bir küçük yazıhane, aile
resimleri, büyük bir kütüphane.
Dipte geniş camlı bir kapı. Ardında taraça gözükür. Daha ötede bahçe vardır.
Bahçedeki kocaman ağaçlar karla örtülüdür. Bu camlı kapı evin başlıca kapısı Bu
kapının karşısında, küçük bir holden sonra, üst kata çıkılan merdiven vardır. Bu
merdiven sahnenin bütün dibini kaplar, dış tarafı seyirciye doğru olan bir dirsek
halinde kıvrılır ve bir koridora ulaşır. Orada, bize göre yan durumda olan bir kapı
vardır. (Babanın kapısı)
Bu salondan evin muhtelif kısımlarına gitmek için üç çıkış vardır. Solda, yemek
odasına açılan kapı; dipte, küçük bir odaya açılan kapı; sağda, ise mutfağa açılan
kapı.

Bora BALCI arşivi 2


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

BİRİNCİ PERDE

Bir kış sabahı... Soluk bir güneş ışığı camlara akseder.


Şöminede odunlar yakılmıştır. Evin bir yerinde bir saatin on kere
çaldığı duyulur.
Büyükanne (Mamy) Tekerlekli bir koltuk içinde sessizce
salona girer. Kütüphaneye yaklaşır. Sağa sola bir göz attıktan
sonra, kitapların arasındaki gizli bir düğmeye basar. Gizli bir
dolabın kapısı açılıverir. Tam o sırada bir gürültü duyulur, Mamy
hemen dolabı örter ve savuşur.
Madam Chanel merdivenlerden iner ve babanın kapısını
dinler.
(Birden dışarıdan, bir otomobilin korna sesi duyulur.
Madam Chanel merdivenleri iner ve ellerini önlüğüne silerek,
kapıya doğru koşar.)

MADAM CHANEL - (Son derece sevinçli) İşte geldi! Nihayet geldi!


(Bahçeyi işaret eder, sonra tekrar merdivene yaklaşarak üst
katlara doğru seslenir)
Suzanne geldi! Suzon geldi! Bu berbat havada, tren yine de
saatinde gelmiş!
(Merdivenin üst tarafında, hizmetçi Louise, elinde bir tepsiyle
görünür.) Küçük hanım geldi!
LOUİSE - İyi! İyi! İşittim!
MADAM CHANEL - Ah bilseniz, Suzoncuğuma tekrar kavuştuğum için nasıl
memnunum! Onu ben büyüttüm... Bundan on yıl önce,
birbirimizden bir an ayrı kalamazdık.
LOUİSE - Malûm!
MADAM CHANEL - Ama yıllar çabucak geçiveriyor. Bak Suzoncuğum yirmisini
aşmış. Şu İngiliz okuluna yazılalı beri, kendisini sadece senede
iki defa görebiliyorum. Ne güzel bir yılbaşı gecesi geçireceğiz!
LOUİSE - (Pek inanmayarak) İyi canım... Anladık!
MADAM CHANEL - Suzoncuk biraz da benim torunum sayılır! Ha, ağacı
unutuyordum.
(Kocaman paketine yaklaşarak ipini çözmeye çalışır)
LOUİSE - İki aydan beri buradayım. Hep aynı söyleri tekrarlayıp
duruyorsunuz!
(Tembel tembel, masanın üzerindeki fincanları toplar)

Bora BALCI arşivi 3


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

MADAM CHANEL - İnsan bir evde onbeş yıl çalışmaya görsün, orasını kendi evi gibi
görmeye başlar, çocukları kendi evlatlarıymış gibi sever! Siz de
görürsünüz!...
LOUİSE - Bütün hayatımı hizmetçilikle geçirmeye niyetim yok benim!
MADAM CHANEL - Bu meslek hoşunuza gitmiyor mu?
LOUİSE - Pek gitmiyor!
MADAM CHANEL - Öyleyse ne diye hizmetçilik yapıyorsunuz?
LOUİSE - Geçim meselesi...
MADAM CHANEL - Talihiniz varmış, iyi bir eve düştünüz.
LOUİSE - Öyle mi?
MADAM CHANEL - Ah! Benim zamanımda... Yani, matmazel Suzon buradayken
demek istiyorum. Bu ev daha neşeliydi!
LOUİSE - Tabii! Benim kötü talihim işte!
MADAM CHANEL - Harikulade bir yılbaşı geçireceğiz. (Masanın çekmecesinde
makas arar)
LOUİSE - (Artan bir şeker parçasını ağzına atarak) Evet! Mumların ışığında
yılbaşı gecesi! Başka ne yapılabilir burada sanki! Düşünün bir
kere. En yakınımızdaki köy bile 5 kilometre ötede. Üstelik bu
gece durmadan yağan kar yolları da tıkadı. Köye dans etmeğe
bile gidemeyeceğim! İzin günüm sözde! Televizyon bile yok!
MADAM CHANEL - Televizyon mu? Aman, iyi ki burada yok! Gözleri bozuyor ayol.
(Louise omuzlarını silker) Demin yukarı götürdüğünüz, kahvaltı
beyefendi için miydi?
LOUİSE - Hayır. Küçüğün kahvaltısıydı.
MADAM CHANEL - Arabanın geldiğini beyefendiye haber verdiniz mi? Hanımefendi
Suzon'u karşılamak için istasyona gitmişti.
LOUİSE - Beyefendi dün bana, bu sabah uyandırmamamı söyledi.
MADAM CHANEL - Kızı yılbaşı tatiline geliyor da, uyandırılmak istemiyor ha! Hadi
kahvaltısını götürün... (Makası bulmuştur.. Paketin iplerini
kesmeğe başlar.) Büyük hanıma ve Mlle. Augustin'e de haber
verin.
LOUİSE - (Alaylı) Hiç merak etmeyin, Mlle. Augustine'in çoktan haberi
vardır. Kapılarda boşuna mı dinliyor!
MADAM CHANEL - Hürmetsizlik etmeyin. Böyle konuşmalarınızı beğenmiyorum.
LOUİSE - Ben de, bana ahlâk dersi verilmesini beğenmiyorum! Ahlâk baha
vız gelir!.. (Mutfak kapısından çıkar)
MADAM CHANEL - (Kendi kendine) Bu kız hiç adam olmayacak! Bundan önceki
daha iyiydi. Neyse! (Paketin ipini kesmiştir, ortaya bir noel ağacı
çıkar. Ağacı bir masanın üzerine yerleştirir)
MAMY - (Terlikle, iskemlesi üzerinde girer) Geldi mi, Chanel'ciğim?

Bora BALCI arşivi 4


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

MADAM CHANEL - Evet, hanımefendi, küçük kızınız geldi... Şu ağacın güzelliğine bir
bakın. Bir de süslenince, şahane olacak!
MAMY - Memnunsunuz değil mi?
MADAM CHANEL - Hem de nasıl!
MAMY - Ah, siz çok iyisiniz.
MADAM CHANEL - Niye böyle söylüyorsunuz. Sadece ben değil, burada herkes sizi
çok seviyor.
MAMY - Tabii, tabii. Mercel, kızım Augustine'le beni evine kabul ettiği için
çok memnunum. Ama, siz de biliyorsunuz ya, ne de olsa burası
kendi evimiz değil. (Dışardan bir genç kızın sesi duyulur) İşte
geldi! Köpekler onu hemen tanıyıverdiler demek. Yoksa
havlarlardı.
MADAM CHANEL - Bu yaygaracı köpekler arada bir böyle susabiliyorlar, çok şükür.
(Bahçeden Suzon girer, çantasını yere bırakır, Mamy'ye doğru
atılır, öpüşürler)
SUZON - Mamy'ciğim!
MAMY - Suzon'cuğum! Canım!
SUZON - Mamy (Chanel'i farkederek) Chanel! Benim şişko Chanel'im!
CHANEL - Hep eskisi gibi şişko, ya!
SUZON - Müsaade edersen öpeyim.
CHANEL - Tabii, Suzon'cuğum! Büyük hanım müsaade ederse…
MAMY - Ne demek, bunun lâfı mı olur. (Chanel’le Suzon öpüşürler)
(Gaby girer. Kürklü bir paltoya bürünmüştür. Güzel bir kadındır)
GABY - Güzelleşmiş değil mi?
MAMY - Artık bir koca bulmak zamanı gelmiş!
SUZON - (Gülerek)Haklısın, Mamy’ciğim. Bir an önce evlenmem pek
isabetli olur.
MAMY - Baban seni görünce nasıl sevinecek! Hep seni düşünür durur.
Kenedisine haber verdiniz mi, Madam Chanel?
CHANEL - Dün tenbih etmiş, beni uyandırmayın demiş!
SUZON - Aaa! Babam daha inmedi mi? Saat 11.
MAMY - Dün akşam geç vakte kadar odasında çalışmış olacak.
CHANEL - Öyle, yorgun herhalde. Fazla çalışıyor.
GABY - Fazla mı çalışıyor! Bütün gece kitap okumuştur.
(Gaby paltosunu asmak için çıkar. Bir sükût. Mamy ile Chanel bir
an bakışırlar)
SUZON - Allah Allah! Annemle babam ayrı odalarda mı yatıyorlar şimdi!
CHANEL - (Sırf bir şey söylemiş olmak için) İngiltere nasıl?

Bora BALCI arşivi 5


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Very intersting with many people.


CHANEL - Ne dedin? Ne dedin?
SUZON - Hiç ingilizce konuştum.
CHANEL - Ha! Benim îngilizcem pek kıttır. Bütün bildiklerim "Good bye", bir
de "God save the queen" dir. Ha, "Kiss Me”yi de bilirim!
SUZON - “Kiss me"yi nereden biliyorsun? Bunu hiç bir ingiliz'e söyledin
mi?
CHANEL - Tabii söyledim. Savaş bittiğinde ingiliz askerleri gelmişti buraya.
Jiklet versinler diye "Kiss me" derdik onlara. (Gülerler. O sırada
Gaby tekrar girer. Mamy Chanel ciddileşir) Ben de gevezelik
edip duruyorum. Kahvaltıyı hazırlamam lâzım! (Gaby'le mutfağa
doru çıkar)
SUZON - Ah! Eve kavuşmak ne güzel şey! Sevgili evime Kavuşmak!
GABY - Ya, sevgili evin! Duvarlarına biraz boya vurulsa hiç de fena
olmayacak. Ama baban bu halini pek beğenmiyor, ne yapalım!
(Louise girer Suzon'un eşyalarını almaya gelmiştir)
Louise'yi tanıyor musun? Yeni hizmetçimiz!
SUZON - Memnun oldum. Louise.
LOUİSE - Ben de memnun oldum, küçük hanım. Küçük hanımın eğlenceli
bir yolculuk yaptığını ümit ediyorum.
SUZON - Evet iyi geçti yolculuğum. Havanın kötülüğüne rağmen! Demin
ormandan geçerken, rüzgar ağaçlardaki karı yerlere
düşürüyordu. Etraf öylesine sakindi ki. Kendimi bir ara
gökyüzünde sandım!
GABY - Gökyüzünde mi? Çölün ortasında desen, daha doğru olacak! Bir
yabancı surat görmek için kilometreler aşmak lazım.
Telefonumuz, bir de otomobilimiz olmasa, halimiz ne olurdu!
Bahçemizin çevresi kocaman bir duvarla çevrili. Manastır gibi
yer. Ama baban buraya bayılıyor. Bizim fikrimize pek aldırdığı da
yok. Dediğine göre fabrikanın yorgunluğunu burada
çıkarabiliyormuş. Yalnız unuttuğu bir şey var. Kendisi bütün
gününü dışarıda geçiriyor, buraya sadece akşamüstü dönüyor..
Oysa biz evde sıkıntıdan patlıyoruz. Neyse, böyle işte! (Oturur
bir sigara tüttürür. Gazetelere göz atar, eski mektupları karıştırır)
LOUİSE - Paltonuzla çantanızı alayım, küçük hanım! Beyefendiyi kaçta
uyandırayım?
GABY - Bir kaç dakika sonra kapısına vur.
SUZON - Ben hemen gidip uyandırıversem?
GABY - Yok, bırak biraz daha dinlensin. Uyandırılmamasını tembih etmiş.
Teşekkür ederim Louise!
(Louise, Suzon'un paltosunu ve çantasını alarak çıkar)
SUZON - İyi bir kıza benziyor.

Bora BALCI arşivi 6


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Gerçekten öyle. Ben çok memnunum.


MAMY - (İstemeye istemeye) Öyle… İyi bir kız.
GABY - Bu münzevi eve bizimle birlikte kapanmaya kabul etmesi bile,
büyük fedakârlık! Bizim için de büyük bir talih.
MAMY - Ya, öyle… talih!
SUZON - (Kanepeye uzanarak) Oh! Eskisi kadar rahat!
MAMY - Sen de kızkardeşin gibi kanepenin üzerinde tepinmeğe başlama!
Bilsen Catherine nasıl haşarı oldu!
GABY - Onun yaşındayken hepimiz öyleydik canım! (Merdivene doğru
seslenerek) Catherine, kalk artık!
(Merdivenin tepesinde Augustine görünür. Yaşı pek belli olmayan
yaşlı bir kız. Sade bir elbise giymiştir.)
GABY - Ah, sen misin? Catherine kalkıyor mu?
AUGUSTİNE - Ne bileyim ben!
SUZON - (Ona doğru giderek) Merhaba Augustine teyze. Nasılsın?
AUGUSTİNE - Eskisi gibi... Elimden nasıl olmak geliyorsa, öyleyim. Bir yandan
böbreklerim, bir yandan kalbim... bir de kar yağınca
romatizmalarım uyanıveriyor.. Neyse! (Suzan'u öper) Ne o,
dönüşün pek çabuk oldu?
SUZON - "Pek çabuk oldu" da ne demek?
AUGUSTİNE - Kolejden kovuldun mu yoksa?
SUZON - Yok canım, tersine notlarım son derece iyi.
AUGUSTÎNE - Haberim var. Annen bize karneni gösterdi. Ama belli olmaz,
bazen karneler hilelidir.
MAMY - Neye böyle söylüyorsun? Kızın kalbini kıracaksın.
AUGUSTİNE - Allah Allah! Yeğenim eve dönüyor, ben de ona durumunu
soruyorum. Bunda garip olan ne?
SUZON - Ben de sana cevap verdim ya: Her şey yolunda dedim.
GABY - (Alaylı) İşte, hiç olmazsa hayatından memnun olan biri!
AUGUSTİNE - Yani bana taş mı atıyorsun?
GABY - Hayır, kızımın mutlu olduğunu söylemek istiyorum, o kadar!
Önemli olan da bu!
AUGUSTİNE - (Alınmış) İyi ya! Madem önemli olan buymuş!
SUZON - (Sevimli) Augustine teyze, bazı sıkıntıların mı var?
GABY - (Sert) Sıkıntısı falan aslında yok ama, kendisi yaratıveriyor.
AUGUSTİNE - Ne? Yaratıyor muyum? Ne yaratıyormuşum?
MAMY - (Araya girerek) Çocuklarım... Rica ederim. Tekrar başlamayın!
AUGUSTİNE - Ben mutluymuşum, öyle mi? Bu da yeni çıktı!

Bora BALCI arşivi 7


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

MAMY - Augustine çok şükür acınacak bir halimiz yok. Sakin ol... Gaby
bizi evinde ağırlıyor, hem de büyük bir nezaketle... onun
sayesin…
AUGUSTİNE - Hiç de onun sayesinde değil! Senin babanın sayesinde Suzon!
Zira o bizim gerçek değerimizi anlıyor, büyük annem gibi yaşlı ve
sakat bir kadına, ve benim gibi ahlâk ve fazilet sahibi bir insana
hürmet etmesini biliyor o. Mercel sayesinde...
MAMY - İkisi sayesinde tabii…
SUZON - (Augustine’nin koluna girer ve tatlılıkla) Augustine teyzeciğim,
üzülüp durma canım. Burada hepimiz seni çok seviyoruz. Sen de
bizi üzme.
AUGUSTİNE - (Bu lâflar ona çok dokunmuştur.) Sen de benim kusuruma
bakma... Bütün gece gözüme uyku girmedi.. Sen de
Gaby*ciğim, bağışla beni.. senin sayende mutluyum ve aç
değilim!
(Gidip Gaby'i öper, bu zoraki hareket son derece sıkıcı bir durum
yaratır. Allahtan tam o sarada Chanel, elinde bir kahve tepsisi,
girer)
CHANEL - İşte kahvaltı!...
SUZON - Chanel'in kahvesi de uzaktan mis gibi kokar!
(Tepsinin başına geçer Augustine de yaklaşır)
AUGUSTİNE - Oh, sıcacık çörekler! Oysa bana yalnız kızarmış ekmek veriyor.
CHANEL - Sadece size değil, Matmazel Augustine, herkese kızarmış ekmek
veriyorum. Bu çörekleri Suzon'cuğuma, dönüşü şerefine özel
olarak hazırladım.
(Söylediklerinden memnun çıkar)
SUZON - (Tabağını uzatarak) Al teyzeciğim, hoşuna gidiyorsa...
AUGUSTİNE - Oh, tabii!.. (Çöreklere saldırır) Çörekleri pek severim.. Mersi.
Odamda da çikolatam var.. Gidip getireyim. Çörekler çikolatayla
birlikte, daha da nefis olur!
(Sevinç içinde çıkar)
MAMY - (Dokunaklı bir edayla) Bu kız daha çocuk... Onu fazla
hırpalamamak lâzım! Annen de zaten çok anlayışlı davranıyor.
Bazı ufak tefek kaprislerine aldırış bile etmiyor...
GABY - Sen bunlara kapris diyorsun... Kapris değil, düpedüz
terbiyesizlikler yapıyor!.. Benimle hiç durmadan hır çıkarıyor,
anne! (Suzon'a) Ama madem baban katlanıyor...
SUZON - Babam şeker gibi adamdır...
MAMY - (Bir taraftan yün örerek) Öyle.. her zaman neşelidir... Her zaman
keyfi yerindedir... Halbuki işleri hiç de yolunda değil!
SUZON - Öyle mi?

Bora BALCI arşivi 8


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Mercel'in dertlerini benden iyi biliyormuş gibi bir halin var anne!
Oysa ben dertleri olduğunu bile bilmiyorum.
MAMY - (Kekeleyerek) Yani.. şey.. tesadüfen...
GABY - Böylesi daha iyi zaten! Benim kendi dertlerim var, onun da kendi
dertleri! Birbirimize bunları anlatmak adetimiz de yok! Herşey
yolunda...
MAMY - Geçenlerde fikrini sordum. Senetlerimi satmak için. O sırada,
tesadüfen, bir iki şey çatlattı.
GABY - Peki, sonunda sattın mı senetlerini?
MAMY - (Önce tereddüt eder, sonra) Hayır.. Marcel daha bir süre
beklememi tavsiye etti.
GABY - (Alaylı) öyle öyle.. sakla daha bir süre... Belli olmaz bu dünyanın
hali! (Merdivenlere doğru yürür) Catherina!
Catherine’nin Sesi - Ne var!
GABY - Hadi, kalk artık! Bak, ablan geldi...
SUZON - Catherine uslu duruyor mu?
GABY - Son derece..
SUZON - Okuldaki durumu nasıl?
GABY - Eh, fena değil. Catherine birden çok büyüdü, sağlığı da yerinde.
Önemli olan da bu!
MAMY - Bir de çok gürültücü. Bütün yeni nesil gibi.
GABY - Yok, Augustine gibi sinirli mi olsundu? Daha on altı yaşında!
(Catherine görünür. Pijamayladır)
CATHERİNE - Günaydın anneler! Günaydın sister!
(Merdivenleri atlayarak iner, Suzon'un kollarına atlar,
muvazenesini bozacak gibi olur)
MAMY - Fincanlara dikkat...
GABY - (Gülerek) Bırak canım, tepinsinier!
CATHERİNE - Bana yılbaşı hediyesi getirdin mi?
SUZON - Tabii, çikolata getirdim.
CATHERİNE - İyi doğrusu! Ne alayım diye hiç kafanı yormamışsın!
SUZON - 15 yaşına kadar çocuklar çikolata severler diye bilirdim de!
CATHERİNE - 15 mi? Gözünü aç! Şubatta 16 mı bitiriyorum.
SUZON - Bakıyorum formundasın!
CATHERİNE - Öyle!
SUZON - Her şey yolunda demek!
CATHERİNE - Sen de İngiltere’de bayağı değişmişsin.
SUZON” - Hadi, babanın kapısına bir vur bakalım.

Bora BALCI arşivi 9


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CATHERİNE - Aa! Daha uyanmadı mı? Tembele bak! Kafasına bir kova buzlu
su döküp uyandıralım mı?
GABY - Bir kova buzlu su ha! (Güler)
MAMY - Catherine! (Gaby'nin güldüğünü farkederek) İyi canım, madem
annen de buna gülüyor! Bu evde kimsenin kimseye saygısı
kalmadı zaten...
CATHERİNE - Ne demek! Ben babama son derece saygı gösteriyorum!
Kendime göre tabii! Hem ben daha çok babama hayranım.
Londra'lılar gibi giyinişine dikkat eder, her zaman güler yüzlüdür,
çok iyi otomobil kullanır... Biz talihli, kızlarız, Suzon! Bizim
babamız, başlıbaşına bir roman kahramanı! Biliyor musun, bana
söz verdi, otomobil kullanmasını öğretecek. Öyle iyi anlaşıyoruz
ki... Beraber komplolar hazırlıyoruz. Sonra ne de olsa, evin tek
erkeği! (Herkes güler. Augustine görünür) İşte, güzellerin güzeli!
AUGUSTİNE - Rica ederim sus! Son derece kızgınım.
CATHERİNE - (Şaka ederek) Neden kızgınsınız, "kontes"?
AUGUSTİNE - Odandaki ışığı saat bilmem kaça kadar söndürmedin, kapımdan
gelen ışık yüzünden benim odamda gündüz gibi aydınlıktı, bu
yüzden uyuyamadım. Yine o korkunç kitaplarını okuyordun
herhalde!
SUZON - Ne o korkunç kitaplar?
CATHERİNE - (Gülerek) Augustine teyzeye göre korkunç kitaplar polis
romanları, casusluk hikâyeleri, macere romanları...
AUGUSTİNE - Hiç senin yaşına göre kitap değil bunlar!
CATHERİNE - Yaşıma göre mi!
GABY - (Yüzü okuduğu gazetenin arkasında kalmıştır, sadece sesi
duyulur) Kitap okumak kimseyi rahatsız etmez. Ama gecenin
ortasında, tam beş kere kalkıp tuvalete gitmek, yanda uyuyanları
uyandırır.
AUGUSTİNE - (Gaby'ye yaklaşır, gazetesini eliyle iter, Gaby'nin alaylı
gülümsemesi görülür) Evet, tam beş kere banyo dairesine ben
gittim!
GABY - Miden mi bozulmuştu?
AUGUSTİNE - Gözüme uyku girmiyordu... Su içmeğe gittim. Rahatsız ettimse
özür dilerim.
GABY - Önemli değil! (Nefretle bakışırlar)
(Louise elinde beyefendinin kahvaltı tepsisi salondan geçer)
LOUİSE - Beyefendiyi uyandırabilir miyim?
GABY - Tabii, tabii...
(Louise merdivenleri çıkar ve kapıya vurur)
AUGUSTİNE - Ampulün için sana bir abajur hediye edeceğim Catherine.
Böylece hiç olmazsa uyuyabilirim.

Bora BALCI arşivi 10


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CATHERİNE - Yok, abajuru gidip sen seçersen, bana ille pamuk prenseslisini,
yahut bambilisini alıverirsin! Sen, daha iyisi parayı bana ver,
gidip kendim seçeyim.
AUGUSTİNE - Nasıl istersen...
LOUİSE - (Kapıyı bir müddetten beri boşuna vurmaktadır) Hanımefendi,
beyefendi cevap vermiyor.
GABY - Kapıyı açıp girin Louise...
LOUİSE - Peki hanımefendi...
(Tekrar kapıyı vurur, sonra girer kapı yarı açık kalır)
AUGUSTİNE - Böyle derin derin uyuyabilmek ne güzel... Üstelik biz burada
gürültü ederken! Oysa ben, evin öbür ucunda bir saat çaldı mı,
yatağımda hoplayıveriyorum! Ah, şu erkekler.. Sinirleri
bizimkilerden çok farklı (Yukarıdan odadan bir çığlık duyulur.
Çığlığı, yere düşen tepsinin şangırtısı takip eder) Aman, ne
beceriksiz kız! Nereden de buldunuz bunu! Hayatında tepsi
taşımamış herhalde!
(Louise odadan fırlar, tirtlr titremektedir. Yüzünde muazzam bir
dehşet ifadesi vardır. Bir elinde boş tepsiyi tutmaktadır. Sonra
birden deli gibi bağırmaya başlar)
LOUİSE - Hanımefendi.... hanımefendi...
GABY - Ne var ne oluyor?
LOUİSE - (Kabus geçirir gibi) Beyefendi... beyefendi... aman yarabbi...
(Herkes birbirine bakar)
(Louise merdivenlerden iner)
Beyefendi ölmüş... Yatağında.. sırtına bir bıçak saplanmış...
Etrafı kan içinde.
(Düşecek gibi olur, koluna girerler)
GABY - Çıldırdınız mı? Neler söylüyorsunuz?
LOUİSE - Beyefendi ölmüş. Her yer kan içinde...
(Catherine fırlar, babasının odasına dalar. O sırada ötekiler
Louise'yi oturturlar. Bütün kadınlar etrafına toplanırlar)
(Gaby tam merdivene doğru yönelirken Catherine odadan deli
gibi, ağlayarak, uluyarak çıkar ve kapayı arkasından çekerek
kapatır. Doğruca annesinin kollarına atılır)
GABY - Ne yaptın? Odaya mı girdin?... Evlâdım.. canım...
MAMY - Bir evlât için ne korkunç manzara!
AUGUSTİNE - Üstelik sinirli bir kız da...
GABY - İlgilenin kendisiyle....
(Chanel, Catherine'i kendisine doğru yaslar. Gaby ağır ağır
merdivenlerden çıkar. Ötekiler, kımıldamadan onu gözleriyle

Bora BALCI arşivi 11


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

takip ederler. Gaby birden korkuya kapılarak, trabzana yaslanır.


Suzon ona doğru gider, kolundan tutar.)
SUZON - Anne!.. Girme, bir saniye bekle...
(Gaby büyük bir gayret sarfederek kendisine hakim olur ve
kapıya kadar ilerler)
CATHERİNE - (Birden) Anne! Odaya kimse girmemeli!
GABY - Ne diyorsun!
CATHERİNE - Burada herkesin şu anda unuttuğu bir şeyi söylüyorum. Bu
odadaki hiçbir şeye, kimse dokunmamalı. Polis gelinceye kadar.
GABY - Ama kızım...
SUZON - Hakkı var, anne! Durum çok ciddi.. Odaya girme.
AUGUSTİNE - Polis mi?
GABY - Ne demek yani? Ben bile odaya giremeyecek miyim? Marcel'i
göremeyecek miyim ? (Bir sükût) Hadi canım... Bir şeyler
söylesenize... (Herkes birbirine bakar)
MAMY - Vallahi bilmem Gaby.. Belki de Catherine'nin hakkı var.
AUGUSTİNE - Gazeteler de hep öyle yazar... Hiçbir şeye dokunmamalı..
parmak izleri için...
SUZON - (Annesinin yanına gelerek) Anne. Hadi gel...
GABY - Yok.. yok.. Girmem lâzım
(Kararlı adımlarla kapıya doğru yürür, ama açmağa muvaffak
olamaz)
GABY - Aa! Kapı kapalı! Catherine, ne yaptın sen! Kapıyı kitledin mi?
Anahtarı mı aldın?
(Hepsi Catherine'ye doğru dönerler)
CATHERİNE - (Anahtarı göstererek) Bunu ancak komisere vereceğim.
Hiçbirinizin o odaya girmesine izin vermeyeceğim... (Birden
ağlamaya başlar
(Bir sükût)
SUZON - (Endişelenir ve kendisine yaklaşır) Catherine... Odada bir şey mi
fark ettin? Kimsenin dokunmaması gereken bir şey mi fark ettin?
(Catherine cevap vermez. Herkes endişeyle bakışır) Catherine,
anahtarı bana ver. Sen aşırı heyecanlanıyorsun!
CATHERİNE - Al... İstediğini yap.
(Anahtarı Suzon'a verir, sonra Chanel'in yanına sokularak ağlar)
(Suzon merdivenlerden çıkar)
GABY - Suzon'cuğum, cesaretin var mı...
SUZON - Var anne. Herşeyi iyice görmemiz lazım.

Bora BALCI arşivi 12


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

(Suzon'un peşinden Gaby ile Augustine de çıkarlar. Suzon kapıyı


açar ve hepsi gördükleri manzara karşısında, kapının eşiğinde,
donmuş gibi kalırlar)
(Birden Catherine, isterik bir halde, onlara doğru atılır ve
kollarına yapışır)
CATHERİNE - Büyük tedbirsizlik sizin yaptığınız! Belki katil daha odanın
içindedir.
AUGUSTİNE - Doğru! Hakkı var! Aman! Çabuk kapayalım!
(Kadınların üçü de atılarak kapıyı örterler, ama o sırada Gaby'nin
dizleri gevşeyiverir)
AUGUSTİNE - A! bayıldı! Gaby! Gaby!
CHANEL - Zavallı hanımcığım!
SUZON - Çabuk kanepeye yatıralım.
AUGUSTİNE - Yavaş yavaş...
(Gaby'i merdivenlerden indirirler, o sırada Catherine mutfağa
doğru koşar)
CHANEL - Louise! Bir şeyler yapın canım! Gelin benimle. Banyodan
amanyok şişesini getirin.
(İkisi de üst kata çıkıp, kaybolurlar)
AUGUSTİNE - Yavaş, yavaş... Söyle!... Bacaklarını uzatın.. Gaby! Gaby!
CATHERİNE - (Elinde ıslak bir havluyla gelir) Bunu da başına koyun...
AUGUSTİNE - Yok, yok şakaklarına!
MAMY - (Bir sükûttan sonra) Son zamanlarda işleri bozulmuştu. İntihar
etti!
SUZON - İntihar değil! Ben iyice gördüm. Bıçak sırtına saplanmış.
MAMY - Aman yarabbi!
(Chanel elinde bir yastıkla iner. Louise de amanyağı getirir)
CHANEL - Nasıl bir bıçak bu!
LOUİSE - Bir nevi kama.
CHANEL - Sapı boynuzdan olan kama mı?
LOUİSE - Evet.
CHANEL - Beyefendi onu benden akşam istedi, karton kesmek için.
AUGUSTİNE - Karton mu? Ne yapacaktı kartonu?
(Amonyağın tesiriyle Gaby kendine gelmiştir)
GABY - Polise telefon etmeli.
SUZON - Hemen mi?
CHANEL - Tabii. Geç kaldık bile.
(Catherine ahizeyi kaldırır ve Suzon'a verir)

Bora BALCI arşivi 13


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Çevir sesi gelmiyor. Hiç ses yok.


(Catherine'in gözleri birden telefonun teline takılır. Teli çeker,
kesik olduğu meydana çıkar, ortalığa bir dehşet havası siner)
CATHERİNE - Telefon telini kesmişler.
GABY - Kim kesmiş?
SUZON - ...... birisi!
(Bir sükût. Pancurlardan biri rüzgarın tesiriyle gürültüyle çarpar.
Darbenin şiddetinden percerenin tahta storu da kımıldanır)
AUGUSTİNE - Acaba... Bu "birisi" halâ evin içinde mi?
MAMY - Şşşt!. Şu taraftan bir gürültü duyuyorum.
(Herkes siner. Louise birden arkasındaki kapıyı açar, bir çığlık
atar, sonra birden rahatlar)
Yok, kimse yok!
CHANEL - Rüzgar canım.. Hayal görüyorsunuz.
CATHERİNE - Ya komiser gelmezse, ne yapacağız.
GABY - (Kalkar) Gelir, mutlaka gelir. Ben kendim otomobille gidip, onu
getireceğim.
SUZON - Doğru, anne.
GABY - Louise, mantomu getir.
LOUİSE - (Bir adım atar, birden duraklar) Hanımefendi... Köpekleri!...
SUZON - Eee? Ne olmuş köpeklere?
LOUİSE - Bütün gece hiç havlamadılar.
AUGUSTİNE - Ne yapalım yani?
LOUİSE - Biliyorsunuz, olur olmaz herşeye havlarlar. Eğer... (Bir sükut)
GABY - Eğer bir yabancı bahçeye girseydi, mutlaka havlardı mı demek
istiyorsunuz?
LOUİSE - Evet.
AUGUSTİNE - İyi ama, dışardan kimsenin girmediğini kabul edersek.. bu ne
demek (Bir sükût)..
(Rüzgarın şiddetiyle pencerenin storu aniden düşüverir umumi
korku havası. Sonra bir rahatlama..)
(Büyük anne Chanel'in kolundan tutar, Chanel korkudan çığlığı
basar)
MAMY - Bu böyle devam etmez canım. Gidip bir göz atmamız lâzım.
CHANEL - Ya... Evet, doğru... hanımın gidip bir göz atması lâzım.
GABY - (Korku içinde, Suzon'a dönerek) Doğru... Birinizin bu işi üzerine
alması lâzım.
SUZON - Haklısın.. Bunu yapmak lâzım (Augustine'e bakar)

Bora BALCI arşivi 14


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - (Ağlamaklı) Kalbim var benim!


MAMY - Benim de ayaklarım tutmuyor.
(Hepsi Louise'ye doğru dönerler. Louise ağlamağa başlar)
GABY - Galiba kimse kımıldamaya niyetli değil!.
(Chanel birşeyden korkar gibi olur, hepsi ürperirler)
SUZON - (Kat'i bir edayla) Dün akşam burada neler oldu?
GABY - Önemli bir olay olmadı. Baban saat sekize doğru işinden döndü.
Yemek yedik... Sonra odasına çekildi... çalışmak için..
SUZON - Kendisini ziyarete gelen oldu mu?
GABY - Olmadı. (Ötekiler de tasvip ederler) Zaten bu havada buraya
kadar kim gelir? Tepeyi tırmanmak kolay mı?
SUZON - Dışardan telefon ettiler mi?
GABY - Duymadım.
CHANEL - Edilmiş olsaydı, zil sesini duyardık.
MAMY - Demek ki serserinin biri, hırsızın biri eve daldı ve...
AUGUSTİNE - Canım anne, demin söyleneni duymadın mı? Dışardan biri
girseydi, Louise köpeklerin havlamasını duyardı. Odası tam
garajın üzerinde!
LOUİSE - Bütün gece seslerini çıkarmadılar, buna eminim.
MAMY - Peki, o halde? Demek katil bizim tanıdığımız birisi? Eve sık sık
gelip giden birisi?
(Bir sükût)
SUZON - Son olarak buradan kim telefon etti? (Sükût) Son olarak buradan
kim telefon etti?
CHANEL - Ben ettim!
SUZON - İyi ya, cevap versenize!
CHANEL - Ben de cevap veriyorum işte! Bu sabah, saat yedi buçuğa doğru
kasaba et ısmarladım (Mamy'nin şüpheli bakışlarını fark eder)..
Sığır kıyması istedim!
SUZON - Demek, bu sabah saat yedi buçukta katil henüz buradaydı.
Telefonun tellerini ondan sonra kesti.. (Korkunç bir sükût)
Durumu iyice gözden geçirelim. Babamın işleri ne durumdaydı?
GABY - Gayet iyiydi... Baban nasıl bir adamdı bilirsin! Para kazanmasını
bile zeki bir iş adamıydı. Başarılı olmanın binbir çeşit yolunu
ondan iyi kimse bilmezdi. Bana hiç bir zaman iş durumunun kötü
olduğundan söz etmedi. Ben Bay Farnoux'da kendisine son
derece yararlı oluyor.
SUZON - Bay Farnoux da kim?
GABY - Fabrikadaki yeni ortağı.

Bora BALCI arşivi 15


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Ha, evet! Bu zat şimdiye kadar hiç bu eve geldi mi?
GABY - Gelmedi..! (Kendini toparlayarak) Yok geldi. Bir ya da iki defa
ancak... Kendisiyle uzun boylu görüşmüşlüğümüz hiç yok.. Yani
çok az.
CHANEL - Çok iyi hatırlıyorum, bize geldiği gün köpekler onu az kalsın
paramparça edeceklerdi... Zira Bay Fornoux rnun evinde bir
köpeği varmış, bizimkiler de hemen kokusunu aldılar...
SUZON - Demek ki bu adamdan şüphelenmek gereksiz.
GABY - Tabii canım! Saçma bir şüphe olur.
SUZON - Babamın kötülüğünü isteyebilecek herhangi bir kimse tanıyor
musunuz?
CHANEL - Böyle bir kimse yok!
AUGUSTİNE - Hemen öyle demeyin! Paris'e gittiği zamanlar kimlerle
buluşuyordu, kimlerle görüşüyordu, bilmiyoruz ki!
GABY - Sen de neler düşünüyorsun! Bir yabancı sabahın sekizinde
buraya gelecek de, salonumuza girecek de, telefonun tellerini
kesecek de, bizim haberimiz olmayacak! Kimse farkına
varmayacak!
MAMY - Gaby, bu söylediğin bizi, hepimizi ne duruma düşürüyor, farkında
mısın?
SUZON - (Bir sükûttan sonra) Babamın serveti kime kalıyor?
GABY - Bana tabii.. Yani, bize demek istiyorum... Yani, bu durumda
fabrika satışa çıkarılır ve geliri eşi ile çocuklar arasında
paylaştırılır. Karısı yarısını alır ve.. Zaten noterler bütün bunları
bilirler... Benim aklım ermez... Her birimize para dağıtılır... Yani..
(Kekeler ve sonunda ağlamaya başlar) Catherine, git mendilimi
getir!!!
CATHERİNE - Babamın kızkardeşine de haber vermemiz lâzım. (Yukarı kata
çıkar ve gözden kaybolur)
GABY - (Yerinden sıçrayarak) Babanın kızkardeşine mi? Ne saçma fikir
bu! Böyle adi bir kadınla...
SUZON - Öyle ya... Geçenlerde bu civara gelip yerleştiğini bana yazmıştın.
Ne diye buralara taşındı?
GABY - Marcel'le tekrar dostluk kurmak için olacak! Paris'te sürdüğü
ahlâksızca hayattan sonra, zengin ağabeyinin yanına
kapılanmayı denedi... Ben de babana karışmak istemedim.
Pierrette adındaki bu.. Kadınla görüşmesine engel olmadım. Ne
de olsa öz kızkardeşi... Ama o da bunun uygunsuz olacağını
anladı ve hiçbir zaman kadını bizimle tanıştırmadı Bu kadın, çok
şükür, evimize hiç ayak basmadı.
(Chanel ve Louise birbirlerine bakarlar. Sıkılmış bir halleri vardır)
(Catherine merdivenlerden iner, Gaby'ye mendilini verir)

Bora BALCI arşivi 16


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Baban kızkardeşini şehirde tekrar gördü mü?


GABY - Görüşmediğine eminim.
SUZON - Nasıl bir kadın bu?
GABY - Ne bileyim ben! Hiç görmedim ki!
MAMY - Bana, bir kere uzaktan gösterdilerdi.. Güzel bir kadın.. oldukçada
garip...
SUZON - Neyle geçiniyor?
GABY - Orası hiç belli değil!
SUZON - Kendisiyle bir görüşmek isterdim.
GABY - Bu evin içinde görüşme de, nerede istersen görüş.
SUZON - Gidip arayacağım.
GABY - Bırak polis meşgul olsun. Sorguya çekmek polise düşer... Sakin
olmak gerek... Louise, mantomu getirsenize!
(Louise çıkmaz, konuşmaların, sonunu merak etmektedir.)
SUZON - (Manevi bir darbe yemiş bir insanın tonuyla) Bir seneden beri
evimden uzaktım. Herşeyi yeni gözlerle görüyorum. Bir sene
içinde insanlar nasıl değişiyor, hayret!
GABY - Beni yaşlanmış bulmuyorsun değil mi? (Dudaklarını ısırır) Ama
bu felâket gerçek yaşımı yüzüme kondum verecek! Marcel.. Ne
iyi anlaşıyorduk... Birbirimize ne kadar bağlıydık...
AUGUSTİNE - Öyle... ayrı odalarda yatacak kadar!..
GABY - (Augustine'e karşılık vererek) Marcel bazen akşamları işinden
geç dönüyordu, çok kere bütün gece çalışıyordu, bu yüzden bir
müddet için ayrı odalarda yatmamızı benden rica etmişti.
AUGUSTİNE - Şimdilik yok!
MAMY - Çocuklarım... Sakin olun! Bir an evvel yardıma çağırmamız
lazım. Hadi Gaby, otomobille sen karakola git... Acele et.
CHANEL - (Bir adım atarak) Hanımefendi, zavallı beyefendiyi yukarıda
böyle tek başına bırakmak günah! İzin verîrseniz çıkayım da...
CATHERİNE - (Korku içinde) Ya katil daha buradaysa...
CHANEL - Yok, kızım, öyle olmayacak şeyler düşünme.. Katil şimdiye
kadar odada ne diye beklesin? Çoktan kaçmıştır...
LOUİSE - Öyle! Odanın penceresinden garajın damına atlayabilir..
CHANEL - Yok canım! Kapıdan çıkıp gitmiştir... Tıpkı girdiği gibi. Katil
sanıldığından çok daha kuvvetli.. çok daha... (Bir sükût)
GABY - Ne demek istiyorsunuz?
CHANEL - Ne demek istediğimi ben çok iyi biliyorum... (Babanın kapısı
önüne gelir) Anahtar kapının üzerinde değil. Kim aldı anahtarı?
Hanımefendi siz mi aldınız?

Bora BALCI arşivi 17


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Hayır... Anahtar kimde? Augustine, sende mi anahtar?


AUGUSTİNE - Bende değil.. Suzon'da.
SUZON - Yooo!
GABY - Canım kimde şu anahtar, söylesenize! İnanılır şey değil! Kim aldı
anahtarı?
(Herkes telâşlanır)
CHANEL - Siz aldınız hanımefendi!
GABY - Ben mi? Ben o sırada bayıldım ayol.
AUGUSTİNE - Ben de hemen Gaby'yi tuttum.
SUZON - Ben de! Zaten hepimiz bu kapının önünden geçtik. Louise
amonyak aramağa çıktığında geçti, Chanel yastık getirirken
geçti. Catherine mendil getirirken geçti...
MAMY - Bense yerimden kımıldamadım. Aa! (Birden fark etmiştir)
Örgümün içine koymuşlar.
(Anahtarı uzatır)
GABY - Neyse üzerinde fazla durmayalım! Chanel, size sonsuz güvenim
var. Şu evin içinde, anahtarı korkusuzca teslim edebileceğim tek
insan da belki sizsiniz.
AUGUSTİNE - Ötekiler adına teşekkür ederim.
GABY - Chanel, mademki en cesur sizsiniz, anahtarı size veriyorum.
(Verir)
CHANEL - Teşekkür öderim hanımefendi.
(Merdivenleri çıkmağa başlar)
AUGUSTİNE - (Gaby'ye) Başkalarının fikrini de sorabilirdin herhalde!
GABY - Neyi görev sayıyorsam, onu yapıyorum.
AUGUSTİNE - Görev mi? Ne görevi?
GABY - Odaya kimseyi sokmayın. Chanel!
AUGUSTİNE - (Kafa tutarak) Bu da ne demek! Chanel girdikten sonra hepimiz
de girebilmeliyiz.
LOUİSE - Doğru. Ya hep ya hiç.
MAMY - Ama hiç bir şeye dokunmamak lâzım!
LOUİSE - Parmak izleri için...
CHANEL - (Halâ kapının önündedir) Ne demek istiyorsunuz hanımefendiler.
Yani ben anahtarı, parmak izlerini yok etmek için mi istedim?
(Sükût) Pekâlâ. Madem öyle düşünüyorsunuz...
(Merdivenlerden iner)
MAMY - Canım, Chanel, böyle alıngan olmayın!

Bora BALCI arşivi 18


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CHANEL - (Kızgın) Ben hiç bir zaman alıngan olmadım. Bu yüzden onbeş
yıldır bu evde hizmet ediyorum ya. Kim ne derse desin, bana vız
gelir. Ben burada ekmeğimi kazanmak için çalışıyorum. İşte bu
kadar! Zaten, odaya girmediğime de memnunum. Ne yalan
söyleyeyim. Demin ben de korkuyordum, en az sizin kadar.
(Anahtarı elinde sallar) Peki, kim alıyor bu anahtarı? Kimse
istemiyor mu ? İyi! Ben de şuraya bırakıyorum!
(Anahtarı masaya bırakır ve son derece kızgın gidip oturur.
Sükût. Herkes bu uğursuz anahtardan uzaklaşır.)
LOUİSE - (Birden) Belki de bu adam, şu anda, etrafımızda dolaşıp
duruyordur.
CHANEL - Adam mı? Neden ille de erkek olsun?
MAMY - Ya başka ne olabilir?
CHANEL - Ne olacak, kadın olabilir.
(Korku dolu bir sessizlik. Herkes birbirine bakar)
AUGUSTİNE - (Dişleri arasından) Ayıp, çok ayıp! Bizi itham ediyorsunuz
düpedüz.
GABY - (Alayla) İnsanın vicdanı tertemiz olduktan sonra...
AUGUSTİNE - (Soğuk) Benden nefret ediyorsun, değil mi?
GABY - Yoo. Sana aldırış bile etmiyorum.
AUGUSTİNE - Duyuyorsunuz değil mi?
MAMY - Augustine, evlâdım, sus artık! Gaby, sen onun kusuruna bakma.
GABY - Tabii.. Senin canın ciğerin o... Koru bakalım!
AUGUSTİNE - (Patlayıverir) Öyle ya, anne. Gaby'ye hak versene! O zengin oldu
şimdi... Son derece zengin.. Bizi de kapı dışarı edecek... Onun
için yılış bakalım anne, yılış da geleceğini kurtar!.. Hiç biriniz ona
bir şey söylemeye cesaret edemiyorsunuz... Zira hepiniz sinsi
insanlarsınız... Oysa.. ben polise anlatacağım. Bütün
bildiklerimi...
GABY - Neymiş o anlatacakların?
AUGUSTİNE - O benim bileceğim iş!
SUZON - Dikkat et teyze! Elinde kanıt olmadan kimse hakkında kötü
konuşmamalı...
(Herkes gürültülü bir şekilde bunu tasvip eder)
AUGUSTİNE - Hepsi bana karşı birlik olmuşlar. Annen bana açıkça saldırıyor...
GABY - Ya sen neyi tercih ediyorsun? Arkadan saldırmayı mı?
(O anda herkes ölünün sırtındaki bıçağı hatırlar, feci bir sessizlik)
AUGUSTİNE - (Ağlamaya başlar) Ben ne talihsiz kızım!.. Herkes benim budala
olduğumu söylüyor. Herkes beni içi geçmiş bir meyveye
benzetiyor! Dünyada hiç bir tesellim yok, hiç bir tesellim!. Güzel
bir hayat kurmaya ne yaşım müsait, ne tipim.

Bora BALCI arşivi 19


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

LOUİSE - Bu doğru işte!


AUGUSTİNE - (Kendisiyle alay eden Louise'ye dönerek) Ne de ahlâkım!
LOUİSE - (Taşı gediğine koyarak) Ağlamayın canım! Edebiyat sağolsun!
AUGUSTİNE - Edebiyat mı?
LOUİSE - Evet. Kaç kere geceleri odamın penceresinden gördüm. Mısralar
okuya okuya bahçede geziyorsunuz.. (Ötekilere) Vallahi
gördüm...
MAMY - Hiç aldırış etmeseydin, Louise.
LOUİSE - Bu ıssız yerde vakit geçirecek hiç bir şey yok ki! Akşam vakti,
bahçede, matmazel Augustine'i mısralar okurken seyretmek.. Bu
da benim televizyonum işte!
(Augustine yine sinir krizi geçirir)
MAMY - Sakin ol canım... Rahatlamak için birşey içmek ister misin?
AUGUSTİNE - Ben sadece sofrada yemekte içerim, onun dışında ağzıma bir
damla koymam.
GABY - Allah Allah! Bu gece beş kere kalkıp içtiğini demin kendin
söylemedin mi?
AUGUSTİNE - Yataktayken başka.. Hastayım ben.. Hem çok hastayım. Kalbim
var benim!
MAMY - Hadi git, sinir haplarından al.
AUGUSTİNE - (Kalkar) Doğru, haplarımı unutmuşum. Kutudakilerin hepsini
birden yutayım da, benden kurtulun e mi!
(Ağlayarak çıkar)
MAMY - Kusuruna bakmayın... zavallı yavrucuğum...
(Büyükanne birden doğrulur, tekerlekli koltuğundan iner. Ötekiler
şaşkınlıktan donarlar, büyükanne üç adım atar. )
HEPSİ BİRDEN - Yürüyor! Aa! Yürüyor!
GABY - Anne! Bu da ne demek! Bacakların?
MAMY - Bacaklarım gayet iyi! Ne olacak?
(Augustine'in çıktığı yerden çıkar. Umumi üzüntü ve şaşkınlık.
Saat buçuğu çalar)
GABY - Ben gidiyorum. Louise, lütfen mantomu getirin... üç keredir
söylüyorum.
(Louise çıkar)
CHANEL - Gidip odun getireyim, şömine sönmek üzere.. (Çıkar)
GABY - Nerden geldi bu felâket!
SUZON - (Ona yaklaşır ve tatlılıkla) Anne, bana biraz babamdan
bahsetsene. Ben gittiğimden beri neler yaptı? Mamy'le,
Augustine teyzeyi eve aldığınızdan beri.

Bora BALCI arşivi 20


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Baban biliyorsun, dünyanın en iyi insanıydı... Sen onu en az


benim kadar tanırdın... Belki daha çok bile tanırdın.. Herşeyi
bana anlatmadan önce gider ona anlatırdın!
SUZON - Mamy ile Augustine teyze onunla iyi anlaşıyorlar mıydı?
GABY - Herhalde. Hiç olmazsa burada yedikleri ekmeğin kadrini bilsinler!
(Sinsice) Bazen babanla kavga bile ettiler ama, öyle önemli bir
sorun çıkmadı.
SUZON - Kavga mı ettiler? Neyse?
GABY - Saçma saçma nedenlerden. Augustine, ufacık şeyleri büyütüverir
bilirsin. Mamy ise, yastığının altına senetlerini saklıyor, öyle
uyuyor.
SUZON - Büyükannemin yastığının altında senetler mi saklı?
GABY - Ya, üzerine bir titriyor ki, görme! Kendisine bin kere söyledim,
şunları Marcel'e ver de, işlerine yatırsın dedim. Bundan tabii ne
olabilir! Yok, kuluçka tavuk gibi, ille de üzerinde oturacak!
SUZON - Bu senetler babama faydalı olabilir miydi?
GABY - Tabii. Bundan onbeş gün önce ödemesi gereken önemli bir taksit
vardı.
CATHERİNE - İşleri kötü mü gidiyordu?
GABY - (Kayıtsızca) Evladım, taksit taksittir. Ödenmesi gerekir.
SUZON - Mamy'nin elinde bu paranın bulunması seni zor durumda
bırakmıyor muydu? O parada senin de bir payın var ya.
GABY - Tamam. Ben kendi payımı Marcel'e verdim. Ve bu parayı
büyükannenin elinden koparıncaya kadar neler çektim! Tabii
Augustine de araya karıştı. Sonra mesele tekrar alevlendi, çünkü
SUZON - Bütün bu ayrıntıları bana ne diye anlatıyorsun. Durum ciddi
miydi?
GABY - Yoo. Ama biliyorsun ki Mamy ile Augustine bize kızgınlar.
SUZON - Hiç de bilmiyordum. İlk defa senden duyuyorum.
GABY - Neyse, önemli değil zaten. Bir taraftan bize minnet duyarlar, bir
taraftan da cimrilikten gözleri dönüyor...
SUZON - Ne yapsınlar... Zengin bir kocaları yok onların...
GABY - İyi ama, suç bende mi? Hem Marcel onları bu eve alsın diye
elimden geleni yaptım! Babanın onları görmeye bile tahammülü
yoktu. Baban her zaman gençleri tercih ederdi.
(Louise girer, elinde, Gaby'nin paltosu vardır, giyinmesine yardım
eder, o sırada Suzon sorar)
SUZON - (Louise) Ne zamandan beri bu evdesiniz?
LOUİSE - Niye soruyorsunuz?
GABY - Ekim ayından beri burada.

Bora BALCI arşivi 21


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

LOUİSE - Çok iyi bonservislerim var... Bundan önce iki yıl bir noterin
yanında çalıştım. Emekliye ayrılınca, bana ihtiyacı kalmadı...
İsterseniz araştırabilirsiniz.
SUZON - Üzerime vazife değil... (Louise odadan çıkacak gibi olur, Suzon
onu durdurur) Louise, bu gece köpeklerin havlamadığına emin
misiniz?
LOUİSE - Eminim! Çünkü bu gece çok kötü uyudum. İçimde garip bir his
vardı, sanki felaketi seziyordum... Dün akşam, kendisine ıhlamur
götürdüğümde beyefendinin yüzü pek soluktu...
GABY - (Merakla) Sizden ıhlamur mu istedi?
LOUİSE - Evet. Gece yarısına doğru.
GABY - Saat kaçta.
LOUİSE - Tam gece yarasında.
SUZON - Böyle bir adeti var mıydı?
GABY - Yoo. Niye ıhlamur istedi acaba?
LOUİSE - Çalışıyordu. Herhalde susamıştı. Yahut da belki midesi
ağrıyordu. Mutfakta ışığın sönmemiş olduğunu görünce beni
çağırdı. Gittim, ıhlamur istedi, indim, hazırladım ve kendisine
götürdüm...
SUZON - Babamın odasında çok kaldınız mı?
LOUİSE - Hayır, hemen ayrıldım.
CATHERİNE - İyi ama, nasıl oluyor da ben demin odada ıhlamur tepsisi fark
etmedim?
LOUİSE - Tepsiyi geri götürdüm, dün akşam!
SUZON - Öyleyse neden hemen odadan ayrıldığınızı söylediniz.
LOUİSE - Doğru da ondan . Ihlamuru hemen içiverdi, hepsi bu!
(Augustine'nin feryatları duyulur)
MAMY - (Girer, Gaby'e yaklaşır ve onu kolundan çeker) Gaby, gel bir
dakika! Augustine'ye bir türlü lâf anlatamıyorum. Kutudaki bütün
hapları yutmak istiyor!
GABY - Sırf bizi korkutmak için bunu söylüyor, eminim! Senin canın
ciğerin
(Mamy çıkar, peşinden de Gaby çıkar. Augustine'in feryatları
duyulur)
LOUİSE - Bana ihtiyacınız kaldı mı?
SUZON - Evet şunu soracaktım. Ihlamuru yaptığınız sırada, Madam
Chanel daha evde miydi?
LOUİSE - Yeni gitmişti.. Bahçenin ta öbür ucundaki kulübede oturuyor..
Orada kendisini daha özgür hissediyormuş.
SUZON - Bilirim! Chanel'ciğimin böyle bir takım adetleri vardır.

Bora BALCI arşivi 22


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

LOUİSE - Hakkı tabii! Bütün gün çalıştıktan sonra, geri kalan zamanını
insan keyfince geçirmeli. (Sinsi) Kâğıt oymanın kime zararı
dokunmuş ki! (Kızların tepkisini bekler)
SUZON - (Şaşkın) Aa! Madam Chanel şimdi de iskambile mi merak saldı?
LOUİSE - Küçük, hanımın haberi yok muydu? Tüh, pot kırdım öyleyse.
SUZON - (Ne söyliyeceğini bileyerek) Yok canım... Chanel'in kâğıt
oyununu sevdiğini biliyordum... İyi ama kiminle oynuyor?
(Louise'ye sorar)
CATHERİNE - Evden birisi ile mi?
(Sükût)
LOUİSE - Casusluk yapmak adetim değildir.
CATHERİNE - Sen kiminle kâğıt oynadığını bize söyle, Biz kimseye
tekrarlamayız.
LOUİSE - (Uyandıracağı tesiri hesaplamıştır) Şeyle birlikte oynuyor... Aman
canım söyleyeceğim işte.. Ne olacak yani... Matmazel Pierrette'le
oynuyor.. Babanızın kızkardeşiyle...
CATHERİNE - Olacak şey değil!
SUZON - Nereden öğrendiniz bunu?
LOUİSE - Mamy görmüş onları! Çakır keyif olduğu bir gün bana da
çıtlatıverdi. Küçük bir içki şişesi hiç eksik olmaz Mamy'nin
odasından!
(Louise ile Catherine birbirlerine bakarak gülüşürler)
SUZON - (Gittikçe artan bir şaşkınlık içindedir) Peki ne biçim bir kadın,
Pierrette halam?
LOUİSE - Bilmiyorum bu eve hiç gelmedi ki! Buradaki hanımlar eskiden
kabarelerde çıplak dansettiğini anlatıyorlar. Madam Chanel ise
yetenekli ve erdemli bir sanatçı olduğu iddiasında! Bana göre
hava hoş! Güzelliğinden yararlanarak ufak tefek çapkınlıklar
yapıyor herhalde. Niye yapmasın sanki!
SUZON - Peki, Pierrette, Madam Chanel'in kulübesine kadar nasıl geliyor?
LOUİSE - Otostop yapıyor. Böylece asfalt yolun köşesine kadar otomobille
geliyor.
SUZON - İyi ama, asfalt yoldan buraya kadar en az iki kilometre mesafe
var.
LOUİSE - Onu da yürüyor. Yürüyüşe müthiş meraklı zaten.
CHANEL - (Girer, elinde bir tepsi vardır. Tepsinin üzerinde ise bir çaydanlık
ve bir fincan) Matmazel Augustine nerede?
SUZON - Şu tarafta.
CHANEL - (Louise'e) Götürün bunu oraya. (Louise çıktıktan sonra) Şu sizin
Augustine teyzeniz de usta numaracı doğrusu. Feryatları ta
mutfaktan duyuluyor. Yine de ıhlamur yaptım kendisine.

Bora BALCI arşivi 23


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Niye numaracı diyorsun?


CHANEL - Aslında hasta falan değil de ondan! Numarası o.
SUZON - Sen Mamy ile Augustine'i daha evvel pek tanımıyordun.
Haklarında neler düşünüyorsun?
CHANEL - İkisi de sevimli insanlar, ama ikisi de pek sıkıcı. Zavallı annen,
onlar geldiğinden beri kendi evinde değil sanki! Durmadan her
şeye karışıyorlar, öğütler veriyorlar... Sadece bir konuda hakları
var, o da Catherine'in terbiyesi..
CATHERİNE - Ne varmış terbiyemde?
CHANEL - Olmayacak lâflar ediyorsun, sofrada jiklet çiğniyorsun, gizlice
sigara içiyorsun, korkunç romanlar okuyorsun...
CATHERİNE - Aman sen de! Ne eski kafalısın!
(Kapağı korkunç resimlerle dolu bir kitap çıkarır, okumaya
başlar)
CHANEL - Sen daha usluydun Suzon.
SUZON - Tabiatlarımız ayrı, ondandır.
CHANEL - Zavallı evlâtlarım benim.
(Bir sûkut)
CATHERİNE - (Sinsice) Chanel! Sen kaçta ayrıldın buradan, dün akşam?
CHANEL - Gece yarısına doğru.
CATHERİNE - Gezmeye mi çıktın?
CHANEL - Alay mı ediyorsun? Bu havada ne diye gezeyim?
CATHERİNE - Misafir mi vardı?
CHANEL - (Bu sual onu sıkmıştır, kısa bir sükûttan sonra) Misafir mi? Bana
buraya on yıldır bir tek misafir gelmedi.
(Catherine'yle Suzon bakışırlar, Chanel birden patlar.)
CHANEL - Catherine, pantolonunu ütüledim, çamaşırhanede duruyor. Git de
giy. Böyle dolaşma.
CATHERİNE - Peki! Derhal gidiyorum!
(Gülerek, mutfak tarafından çıkar)
SUZON - Chanel, Louise iyi çalışıyor mu?
CHANEL - Bak sana bu konuda düşündüğümü açıkça söyleyeyim, Louise
şırfıntının biri. Bir eve girdi mi, oranın beyiyle kırıştırmanın
yollarını arıyor; diğerlerine gelince...
(Mamy sessizce girmiş ve Chanel'in son sözlerini duymuştur.)
MAMY - Diğerlerine gelince, sen karışmasan daha iyi edersin.
(Chanel son derece alınarak çıkar, Mamy parmaklarını
dudaklarına götürerek, Suzon'a "Sus" işareti yapar ve onu bir
köşeye çıkar, alçak sesle konuşur.)

Bora BALCI arşivi 24


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

Sana bunu mutlaka anlatmam lâzım. Sadece sana güvenim var.


Mesele şu: Babanın hiç parası kalmamıştı! Bunu kimse bilmiyor
benden başka!
SUZON - Ama çok önemli bu! Açıkla...
MAMY - (Alcak sesle ve süratle) Bizi evine aldığı için Marcel'e, bir şükran
ifadesi olarak, büyükbabandan kalan senetlerimi vermek istedim.
Kabul etmedi, Paranızı koruyun dedi. Bunlar beni iflâstan
kurtaramaz dedi. Ben de o zaman, onun durumunu ortaya
çıkarmamak için, sanki kendim vermeyi reddediyormuşum gibi
yaptım.
SUZON - Peki sonra ne yaptın?
MAMY - Hiiç. Senetlerimi tekrar sakladım. Ama bu da çok sürmedi,
çünkü...
SUZON - Çünkü...?
MAMY - (Titreyerek) Çaldılar.. İki gün önce.
SUZON - Çaldılar mı?
MAMY - Likörüme uyku ilacı kattılar!.. Evet yemekten sonra küçük bir
kadeh likör iyi geliyor... Ağrılarıma! Beni böyle uyuttular, odama
girdiler, servetimi çaldılar! Sakladığım yeri bilen birisi!
SUZON - Yastığının altında...
MAMY - (Şaşkın) Yastığımın altında! Nerden biliyorsun?
SUZON - Galiba burada herkes bunu biliyor.
MAMY - (Heyecanlanarak) Herkes ha! Ah! Hırsızlar! Hırsızlar!
(Bağırmaya başlar) Yetişin! Kaatil! Hırsız!
(Feryatları işiten bütün kadınlar teker teker toplanırlar)
GABY - Ne var, anne? Aklını mı kaybettin?
MAMY - Kaybetmesine kaybettim ama, aklımı değil...
SUZON - Büyükannemin söylediğine göre senetlerini çalmışlar, iki gün
önce... gece vakti...
AUGUSTİNE - (Saldırarak) Senetleri ha! Yalancı seni! Onları gizli gizli sattın da
şimdi bana payımı vermek istemiyorsun, değil mi? Payımı ver!
Payımı isterim.
(Gaby onu tutar.)
MAMY - Çaldılar!
GABY - Kim kalkıp da çalacak onları?
MAMY - Ben hiç odamdan çıkmıyorum ki!
AUGUSTİNE - Ben her gece senin hareket ettiğini duyuyorum ama! Döşemenin
gıcırtısını duyuyorum.
MAMY - Yahu sen hiç uyumuyor musun?

Bora BALCI arşivi 25


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - Hayır! Gözümü bile kırpmıyorum! Dinliyorum. Gecelerimi


dinlemekle geçiriyorum. Çocuklar burada olmasaydı, neler
duyduklarımı da anlatırdım, şimdi.
GABY - (İstifafla) Zavallı Augustine'ciğim!
AUGUSTİNE - Anladım! Sen çaldın, annemin servetini. Geri ver! Haydi!
(Üzerine atılır, didişirler)
HEPSE BİRDEN - Augustine! Sakin ol! Ne dediğini bilmiyorsun.
(İkisini ayırırlar, o sırada Louise'nin güldüğü görülür)
GABY - Ne var!
GABY - Gidip otomobili garajdan çıkarayım... (Taraçadan süratle çıkar)
LOUİSE - Hanımefendi çantanız! Arabanızın anahtarları! (Gaby'nin
çantasını alır ve o da koşarak taraçadan bahçeye gider)
SUZON - (Sitemle) Augustine teyze! Ayıp bu yaptığın!
AUGUSTİNE - (Sert) Buraya gelmeden önce çok acı çektim! Annemle birlikte ne
haldeydik.
MAMY - İçler acısı, ya! Baban öldüğünde birden tek başıma kalıverelim
ben! Senin kızkardeşini yetiştirmem gerekiyordu. Çok çalışmam
gerekti. Bir kadının tek kalması büyük felâket! Gaby da şimdi
bunu anlayacak... Hayat böyle işte..
AUGUSTİNE - İnşallah Gaby kızlarına farklı farklı davranmaz. Öyle ya, biri
küçük bir hanım, öteki ise hiç bir işe yaramayan cinsten.
CATHERİNE - Sen hiç beni düşünüp kendini üzme! Komplekslerim yok benim.
AUGUSTİNE - Hele dur bakalım! Daha vaktin var. Benim komplekslerim
gazinolarda başladı. Kimse beni dansa kaldırmazdı.
CATHERİNE - Gazinolardan nefret ediyorum ben,
AUGUSTİNE - Ben de! Yine de giderdim. başkalarına uymak için. Arkadaş
edinmek için.. Ama hiç edinemedim!.. Sonra, bir gün karar
verdim, hiç gitmemeye... O gün bu gün annemden ayrılmıyorum.
Fazla kavga etmemeye gayret ediyoruz..
MAMY - Augustine!
AUGUSTİNE - Sen ne dersen de, ben seni çok seviyorum anne! Ben herkesi
çok seviyorum. Ama kimse benim sevme tarzımı anlamıyor.
Herkes beni kin dolu biliyor.
CATHERİNE - Öyledir... En âlâ şarabı bile içmezsen... sonunda sirke oluverir.
SUZON - Catherine!.. Uzatma... Hepimizin kendine göre dertleri ve
mazeretleri var. (Augustine'e) Artık bu ufak tefek geçimsizlikleri
unutup, büyük zorluklara göğüs germek lâzım. Büyük
zorluklara...
AUGUSTİNE - (Heyecanlanır) Ah! Tam da eve döndüğün gün! Böyle feci bir
şekilde öldüm... Sırtının ortasına bir bıçak saplanarak!
SUZON - Sus...

Bora BALCI arşivi 26


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - Ben herşeyi olduğu gibi söylerim... Haklısın.. Katil bu evin içinde.
(Catherine, Chanel'in kollarında titremeye başlar)
CHANEL - Şşşt! Küçüğü korkutuyorsun!
AUGUSTİNE - (Alçak sesle Suzon'a) Bu çocuk tamamen deli, suçlusu annen.
Sabaha kadar her türlü kitapları okumasına karşı çıkmıyor.
Üstelik odasındaki ışık yüzünden ben de uyuyamıyorum! Neyse!
Artık kızkardeşimi fazla hırpalamak istemem, çünkü.
SUZON - Çünkü ne?
AUGUSTİNE - Çünkü... Hayır, bütün düşündüklerimi söylemeyeceğim! (Birden
gayet süratli) Gaby durmadan, hem de bağıra çağıra, Marcel'den
para isterdi. Sonra bu paraları Allah bilir kiminle, har vurup
harman savururdu. Ama bunlar tabii beni .ilgilendirmez! Baban,
ne iyi insandı tanrım! Annene bir sitemde bulunmaya görsün, O
hemen karşılığını yapıştırıverirdi. Böyle bir adama bu davranış
hakça mıydı? Bize hep çikolatalar, şekerler getirirdi. Annenin
bütün kötü niyetine rağmen bizi evine almakta tereddüt bile
etmedi. Böyle soylu bir insan...
(Ağlamak üzeredir. O sırada Gaby, ve peşinden de Louise
girerler)
LOUİSE - Hayır hanımefendi, bu kadarı artık fazla. Bu evde bir haftadan
fazla dünyada kalamam!
GABY - Canım bu sözlerin sırası mı şimdi?
LOUİSE - Zaten önceden de iyice usanmıştım.
SUZON - Ne oluyor? Ne var?
GABY - Otomobil hareket etmiyor! Motorun bütün telleri koparılmış.
(Genel heyecan)
LOUİSE - (Müstehzi) "Koparılmış" Kim koparmış?
GABY - (Louise'e) Terbiyenizi koruyun!
LOUİSE - Terbiyesizlik değil ki bu! Gerçeğin ta kendisi.
GABY - Kızım. Polis gelip de ilk sorgusunu yaptığı zaman, sizin her
akşam bir yerlere gittiğinizi ve bunu da herkesin bildiğini
söylemek zorunda kalacağım.
LOUİSE - Hanımefendi. Polis gelip de ilk sorgusunu yaptığı zaman, sizin
her akşam bir yerlere gittiğinizi ve bunu da benden başka
kimsenin fark etmediğini söylemek zorunda kalacağım!!!
GABY - Yalancı tanıklara karşı yasalar vardır!
LOUİSE - Mirasa konmak için de yasalar vardır.
GABY - Ne demek yani?
LOUİSE - Yani, demek ki, notere haber vermek lâzım!
GABY - Notere mi, niçin?

Bora BALCI arşivi 27


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

LOUİSE - Miras için! Biliyorsunuz ya: bu cinayetin yararı kime dokunacak?


GABY - Anlamıyorum.
CATHERİNE - Anlamayacak ne var? Ölenin mirasına konan elbetteki katilin ta
kendisidir. Bütün polis romanlarında bu böyledir.
GABY - Sen coğrafyana çalışsan daha iyi edersin. (Kızını tokatlar)
AUGUSTİNE - Çok şükür, ilk kez kızının eğitimiyle ilgileniyorsun!
SUZON - Anne... Bir tek çare kalıyor... Yaya gitmek. Ben hemen gidiyorum.
GABY - Ben de seninle geleceğim.
SUZON - Yok anne, sen gelme. Ben asfalt yola kadar koşarak gideceğim.
GABY - Peki... ama çabuk ol.. Bu ıssızlığa tahammülüm kalmadı artık...
(Suzon kapıya doğru atılır, ama birden bir gürültü duyulur)
LOUİSE - Şşt. Duyuyor musunuz? Bahçede ayak sesi var..
GABY - Şşşt...
(Herkes korku içinde dinler. Ayak sesleri. Hepsi odanın dibine
doğru dehşet içinde kaçışırlar)
LOUİSE - Katil herhalde... Geri geliyor...
CHANEL - Susun!
AUGUSTİNE - Ay... Fena oluyorum.. Fena oluyorum..
GABY - Bakın, bakın!
(Pencerenin önünde bir gölge belirir. Bu gölde büyük bir manto
giymiş bir kadındır. Pancurların arkasından içeri bakar. Kadınlar
hep bir araya toplanmışlardır. kımıldamazlar.)
(Pierrette, o zaman, kapıyı iterek açar ve girer. 35 yaşlarında,
güzel bir kadındır. Etrafına bakınır, dikkatle ilerler ve birden öteki
kadınları farkeder, korkudan küçük bir çığlık koparır)
PİERRETTE - (Son derece heyecanlı) Özür dilerim hanımefendiler... Buraya,
ağabeyimin evine, böyle çağırılmadan geldiğim için özür
dilerim... Hele böyle berbat bir havada... Ama mecbur oldum..
Biliyorum, belki anlattıklarım size gülünç ve saçma görünecek..
ama ne yapayım, şaşkına dönüverdim... Demin, bir saat kadar
önce, telefonum çaldı.. Kötü bir şaka her halde.. Biri bana
"Çabuk gelin kardeşiniz öldürüldü" dedi ve telefonu yüzüme
kapayıverdi... Hemen buraya, size telefon ettim... Ama
hatlarınızda bir bozukluk olacak, cevap alamadım.. Birden
müthiş bir korku içime girdi... Saçma tabii. Ekmek fabrikasının
kamyonu da bu tarafa doğru geliyordu... Şoföre yalvardım,
köşeye kadar getirdi beni... Sonra... (Kadınlar etrafını
sarmışlardır) Niye bana böyle bakıyorsunuz hepiniz? Bütün
bunlar şaka değil mi? Cevap versenize! (Birden hakikati kavrar,
bir korku çığlığı atar, merdivenleri koşarak çıkar ve Mercel'in
kapısını açmağa uğraşır. Dehşet içinde ötekilere döner.)
Ağabeyimin odası neden kilitli?

Bora BALCI arşivi 28


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Demin bu eve hiç ayak basmadığınızı söylemiştiniz. Peki,


Marcel'in odasının o olduğunu nereden biliyorsunuz?
PİERRETTE - Hepiniz bu kapıya bakıyordunuz da ondan! (Açmağa uğraşır,
sonra vurmağa başlar) Marcel! Marcel! Kapıyı aç! Benim!
Pierrette! Ne oluyor? Marcel!
GABY - Çağırmanın anlamı yok... Marcel öldü...
PİERRETTE - Öldü mü? Sahi mi!
LOUİSE - Öldürüldü! Sırtına bir bıçak saplanarak...
(Pierrette, mahvolmuş bir halde, birkaç basamak iner ve
gözyaşları içinde, merdivenin trabzanına dayanır)
GABY - (Gelir onun önüne dikilir) Kusuruma bakmayın ama, bu ani
gelişiniz bizi çok şaşırttı. Size bazı şeyler sormak isterim.
PİERRETTE - Beni rahat bırakın, rica ederim...
GABY - Size telefon edenin sesini tanıdınız mı?
PİERRETTE - Hayır... Zaten o kadar az konuştu ki...
GABY - Erkek sesi miydi?
PİERRETTE - Hayır. Kadın sesiydi. (Bir sükût)
GABY - Bu telefon hikâyenize ben doğrusu inanamıyorum.
PİERRETTE - Ne diye böyle bir masal uydurayım?
GABY - Bu sabah buraya gelişinize bir mazeret bulmak için! Daha
doğrusu bu eve yeniden gelişinize! Çünkü daha önce bu eve
geldiniz değil mi?
PİERRETTE - Asla.
GABY - Peki, köpekler ne diye havlamadılar öyleyse? Size alışmış gibi
bir halleri var.

PİERRETTE - Abimin odasını niye kitlediniz.


GABY - Kimse hiç bir şeye dokunmasın diye.
PİERRETTE - Anahtar kimde?
GABY - Hepimizde,
PİERRETTE - Marcel'i görmem lâzım, verin anahtarı bana... odasına girmek
istiyorum.
GABY - Herhalde unuttuğunuz bir şeyi ortadan yok etmek için olacak!
PİERRETTE - (Feryatla) Anahtarı verin diyorum. Yoksa kapıyı kırarım.
GABY - Anahtarı kendiniz alın...

Bora BALCI arşivi 29


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

(Masanın köşesinde duran anahtarı ona işaret eder. Pierrette bir


tereddüt geçirir, sonra salonu katederek masaya gelir, anahtarı
alır, öteki kadınlar yolundan çekilirler. Pierrette anahtarla
Marcel'in kapısını açmaya uğraşır ama... Boşuna!)
PİERRETTE - İyi ama... bu anahtar açmıyor ki!
GABY - Nasıl olur!
PİERRETTE - Bir de siz tecrübe edin!
GABY - (Tecrübe eder sonra) Bu deminki anahtar değil, değiştirmişler!
(Herkes şaşkınlıkla bakışır)
CATHERİNE - Telefon kesik, otomobil bozuk, anahtar kayıp...
AUGUSTİNE - İçimizden birisi, ötekilerine karşı çalışıyor... buna şüphe kalmadı
artık.
MAMY - Aman tanrım! Söylediklerinize dikkat edin çocuklar! Bu ne
felâkettir başımıza gelen!... Sinirden ellerim ayaklarım titriyor!
SUZON - Ya ne diyelim, büyükanne! Benim de aklıma en kötü ihtimaller
geliyor... Hepimiz şu anahtarın etrafında dolaştık durduk.
İçimizden biri onu rahatça değiştirmiş olabilir. Babamın odasına
ötekilerin girmesini önlemek için. Belki de Pierrette hala
merdivenleri çıkarken, anahtarı değiştiriverdi.
(Bu ithama tahammül edemeyen Pierrette dışarı çıkmaya
yeltenir. Kadınlardan üçü yolunu keserler.)
PİERRETTE - Bu da ne demek oluyor! Beni burada hapsetmeye mi
niyetlendiniz?
GABY - Nasıl kabul ederseniz edin!
(O zaman Pierrette başka çare kalmadığını anlar, salonun
ortasına kadar gelir, paltosunu gelişi güzel bir kenara fırlatır)
PİERRETTE - Öyle olsun? Peki sizler kimsiniz bakalım?
SUZON - Ben, sizin yeğeniniz Suzon!
CATHERİNE - Ben de Catherine!
MAMY - Ben Mamy'im, bu da...
GABY - (Hücuma geçmeye karar verir) Kocamı son defa ne zaman
gördünüz?
PİERRETTE - Kendisiyle dargındık, biliyorsunuz ya!
GABY - Şimdi kalkıp da hiç buluşmadığınızı iddia etmeyin, kesinlikle
inanmam...
PİERRETTE - Doğru... Marcel'le bir iki kere şehirde karşılaştık... Tesadüfen...
beni çok severdi... ve sizin beni bu eve sokmak istemeyişinize
çok içerlerdi.
GABY - Kuyruklu yalan bu!
SUZON - Eh, bu sefer bu eve girdiniz işte!

Bora BALCI arşivi 30


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

PİERRETTE - Evet... Telefonu eden kimse, beni buraya kadar getirip, sizinle
karşılaştırmak istedi... Bu besbelli!
SUZON - Peki, katil size ne diye haber versin?
GABY - İnanılır şey değil!
PİERRETTE - (Kinli) No olursa olsun, şa anda ağabeyim ölüdür ve ben
hepinizden teker teker şüphelenmekte haklıyım!
GABY - Siz bizden çok daha şüpheli durumdasınız!
PİERRETTE - Öyle mi?
GABY - Tabil, demin kaçmak istemeniz de bunu gösterir.
PİERRETTE - Polise haber verecektim. Marcel'in ölümüyle dünyadaki bütün
varım yoğum da kaybolmuş oldu. Onu kaybedince, yapayalnız
kaldım... Oysa sizin için durum bambaşka.. özgür oldunuz,
zengin oldunuz!
GABY - Bari Marcel'i benim öldürdüğümü de söyleyin!
PİERRETTE - Neden olmasın?
(Karşı karşıya dikilmişlerdir)
MAMY - (Araya girer) Hepimiz aklımızı kaçırıyoruz galiba... Ben Marcel'in
kayınvalidesiyim, bu da öteki kızım, Augustine... damadım, yani
ağabeyiniz, bizi evine kabul etmişti... benim bir miktar param da
vardı ama, inanır mısınız çaldılar! geçen gece...
AUGUSTİNE - Anne! Of!
MAMY - Ne olur canım! O da hazır gelmişken öğreniversin.
PİERRETTE - (Augustine'e) Demek Augustine sizsiniz? Sizinle tanışmayı çok
merak ediyordum.
AUGUSTİNE - (Alınmış) Hangi nedenle efendim?
PİERRETTE - İkimiz de aynı kütüphaneye kayıtlıyız da ondan!
MAMY - Sen bir kütüphaneye mi kayıtlısın? Bana hiç bahsetmemiştin.
PİERRETTE - Özür dilerim. Pot kırdım galiba?
AUGUSTİNE - (Soluk) Hiç de değil... Evet kayıtlıyım.. Ama hiç kitap almadım.
MAMY - Kızım okumayı pek sevmez.
PİERRETTE - Sahi mi? Ben de o kütüphaneye kayıtlıyım ve sık sık sekreterle
sohbet ederim. Çok geveze bir kadındır. Geçen gün bana sizin,
haftada ortalama beş kitap aldığınızı söyledi. Hepsi de aşk
romanıymış...!!!
AUGUSTİNE - Başkasıyla karıştırıyorsunuz!
PİERRETTE - Belki de. Ama şuna eminim ki, geçen hafta "Aşıklar sandalı"
adında bir roman okudunuz. Doğru değil mi?
AUGUSTİNE - (Cevap bulamaz) "Aşıklar sandalı mı?".. bilmem..

Bora BALCI arşivi 31


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

PİERRETTE - Sizden sonra o kitabı ben almışım... Tesadüf işte.. bir de ne


göreyim.. sayfaların arasından size ait bir şey çıkmasın mı! İşte o
günden beri sizi merak etmeye başladım.
SUZON - Neydi kitabın içinde bulduğunuz?
MAMY - Kızım bir şey unutmuşsa, hemen geriverin, mesele de kapansın.
PİERRETTE - Ağabeyime yazdığınız bir mektubun müsveddesini
unutmuşsunuz.
GABY - Marcel'e mi? Allah Allah! Her gün görüştüğün Marcel'e ne diye
mektup yazıyorsun?
AUGUSTİNE - Bu kadının uydurması bu!
PİERRETTE - Uydurma mı? Acele etmeyin bunu söylemekte! Benim çok
eskiden kalma bir adetim vardır: herşeyi saklarım. (Çantasından
çıkardığı bir kağıdı ötekilere göstererek okur) "Sevgili Marcel,
senetler için senin önünde annemle kavga ettiğim için sakın
darılma! Seni ne kadar sevdiğimi sezmesin diye, benim payımı
vermesini istedim. Yoksa, iş bana kalsaydı payıma düşen
senetlerin hepsini sana devrederdim." vs. vs... sonrası pek
okunaklı değil. Ha! "Bil ki seni kurtarmak için herşeye hazırım.
Ama şu pis Gaby'i başıma kakıp durma." Bu mektubu kapının
altından atıyorum. Yanaklarından öperim imza: Augustine."
AUGUSTİNE - (Mektubu elinden kaparak ve yırtarak) Yalan! Marcel'i hiç bir
zaman sevmedim. Nefret ediyorum ondan! Sefih, eğlencesine
düşkün adamın biriydi. Her tarakta bezi vardı.. Senetlerimi ona
ne diye verecektim sanki? Metreslerine yedirsin diye mi? Şu
kızkardeşine bakın hele! Suratında aynı ifade var. Belki de aynı
aileden çıkma.
MAMY - Kızım ne söylediğini bilmiyor.
AUGUSTİNE - (Pierrette'e) Bunun hesabını soracağım sizden.
PİERRETTE - Üstelik tehdit ha!. Katil olup olmadığınız daha belli değilken...
AUGUSTİNE - Hayır! Ben öldürmedim! Bu olamaz ki! Bütün gece odamdan
çıkmadım.
GABY - Yalan! Beş kere tuvalete gitmedin mi?
AUGUSTİNE - Tuvalet mi? Ne tuvaleti?
(Ne söyleyeceğini bilemez, ağlamaya başlar)
SUZON - (Duruma hakim olarak) Aferin Pierrette hala! Augustine'a iyi
bozdunuz. Gerçekten zekisiniz. Ama bizim de size bazı
soracaklarımız var!
PİERRETTE - (Oturur, sinirlerine hakim olmak için de bir sigara yakar)
Dinliyorum!
SUZON - Buraya daha evvel hiç geldiniz mi?
PİERRETTE - Gelmedim.
SUZON - Yalan söylüyorsunuz! Elimizde deliller var.

Bora BALCI arşivi 32


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

PİERRETTE - (Birden Chanel'e dönerek) Chanel!.. Öyle olsun! Teşekkür


ederim!
CHANEL - (Telaşla) Pen hiçbir şey söylemedim ki, Piertette! (Pierrette
dudaklarını ısırır.)
GABY - Bu da ne demek?
SUZON - Evet ikisi tanışıyorlar, zaman zaman görüşüyorlar. İkisi de kâğıt
oynamaya bayılıyorlar.
GABY - Nerde buluşuyorsunuz?
PİERRETTE - (Bir sükûttan sonra) Benim evimde... Şehirde yani! Akşamları! Ne
olacak. Yani hakkımız değil mi?
GABY - Madam Chanel'in, sırf kâğıt oynamak için, geceyarısı dokuz
kilometre kaettiğine mi bizi inandıracaksınız.
SUZON - Evet! Yine yalan söz ediniz! Demin size bu eve gizlice gelip
gelmediğinizi sordum, siz de hemen Chanel'e baktınız! Demek ki
buraya geliyordunuz ve Chanel'in de bundan haberi vardı!
Sadece haberi olsa! Size refakat de ediyordu. Böylece köpekler
size de alıştılar... cevap versenize...
CHANEL - Eh!. Doğrusunu söylemek iyi olacak, Pierrette! (Ötekilere)
Kendisini kulübemde misafir ediyordum. Çok kere geceyi de
bende geçiriyordu.
GABY - Kulübeden eve kadar gelmeniz de pek zor olmadı herhalde?
PİERRETTE - Evet bir gün buraya ağabeyimi görmeye geldim. Kendisine
söylenecek önemli bir şeyim vardı.
SUZON - Bu o kadar mühim miydi? Chanel, söyleyeceklerinizi ona
iletemez miydi? (Pierrette ve Chanel sükût ederler) Dikkat edin,
bu durum son derece ciddidir. Birazdan da polis gelecek.
AUGUSTİNE - Bakalım gelecek mi! Kimsenin gidip polise haber vermeye niyeti
yok galiba!
SUZON - Ya! Polis bu evde olup bitenleri öğrenmek için her çareye
başvuracak. Onun için anlatmanız daha akıllıca olur...
GABY - Herhalde ağabeyinden para sızdırmaya geliyordu.
PİERRETTE - (Ayağa kalkar) Ben Marcel'den hiçbir zaman para istemedim.
GABY - Ama o kendiliğinden size verdi değil mi?
PİERRETTE - Evet.. Sıkıntıda olduğumu sezdi ve bir iki defa bana yardım etti.
GABY - (O da ayağa kalkar) İnanılır şey değil!
SUZON - Sus anne! Babam hareketlerinde serbestti.. bize karışmak
düşmez!
GABY - (Alevlenerek) Ne demek! Bu kadın kocamdan para sızdıracak da
ben bir şey söylemeyecek miyim! Bu para benim de malım değil
miydi?
PİERRETTE - (Birden) Şimdi tamamen sizin oldu artık!

Bora BALCI arşivi 33


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Tabii, benim oldu.


PİERRETTE - Bu para hırsı, sizin hakkınızdan gelecek sevgili görümceciğim.
GABY - Duyuyor musunuz! Bana neler söylemeye cesaret ediyor.
SUZON - Sen de fazla konuşmasaydın anne!
GABY - Korkunç bir kadın bu. (Çöküverir) Of! Gücüm kalmadı artık!
CATHERİNE - (Suzon'a) Eee, müfettiş bey, soruşturma ne alemde, ilerliyor mu?
(Mamy onu bakışlarıyla azarlar)
SUZON - Dinleyin... Her şeyden önce, bu gece her birinizin neler yaptığını
bilmemiz lazım. Anne sen neredeydin?
GABY - Anlamsız bir soru? Odamdaydım tabii.
SUZON - Odandan hiç çıkmadın mı?
GABY - (Mütereddit gibidir) Çıkmadım.. Yok! Bir kere çıktım. Catherine
hasta mı değil mi diye bir yokladım. Kapısının çarptığını duyar
gibi olmuştum da.. Baktım ki sakin sakin kitabını okuyor... Ben de
rahatladım... Odama döndüm, yattım.
SUZON - Koridorda kimseye rastlamadın mı?
GABY - Rastladım.. Yok kimseye rastlamadım.. Daha doğrusu,
hatırlamıyorum.
SUZON - Catherine, sen odandan çıktın mı?
CATHERİNE - Bir kere çıktım, tuvalete gittim. Annem de kapının gürültüsünü o
sırada duydu herhalde... Kimseye de rastlamadım.
SUZON - Hiç bir şey de duymadın mı?
CATHERİNE - Hayır. Zaten kitabıma öylesine dalmıştım ki, top atılsa fark
etmezdim. Yalnız bir ara, Augustine teyze ışığımı söndürmemi
söyledi.
SUZON - Cevap verdin mi?
CATHERİNE - Evet.
AUGUSTİNE - Cevap vermedi, bayağı küfür etti.. Terbiyesiz!
(Hatırası tazelenince Catherine'i tokat atar.)
CATHERİNE - (Bağırarak) Ödeteceğim bunu sana! Bak; şunu anlatmak
istemiyordum ama sen mecbur ediyorsun. Oh olsun! (Ötekilere)
Tam tekrar yatağa girdiğim sırada garip bir gürültü duydum...
Anahtar deliğinden Augustine teyzenin odasını gözledim. Ne
göreyim? Aynanın karşısında durmuş, elinde ise son derece
parlak bir cisim tutuyor. O an ne olduğunu anlayamadım. Oysa
şimdi aklım eriyor, anlıyorum. Elindeki bir bıçaktı. Bıçağını
biliyordu.
(Kadınların hepsi korkudan bağırışırlar)
AUGUSTİNE - Okuduğun kitaplar aklını bozmuş senin!
CATHERİNE - Sen benden fazla okuyorsun! "Aşıklar sandallı"ndan ne haber?

Bora BALCI arşivi 34


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - Elimde tuttuğum beyaz şey, fildişi tarağımdı. Tarağımı


temizliyordum.
GABY - Sabahın üçünde ha?
AUGUSTİNE - Tarak temizlemenin saati mi olur?
SUZON - Peki Augustine teyze, sana inanıyoruz. (Ötekilere susmalarını
işaret eder) Beş kere tuvalete gittiğini söyledin değil mi?
AUGUSTİNE - Evet.
SUZON - Kimseye rastlamadın mı?
AUGUSTİNE - Rastlamadım.
SUZON - Ayak sesleri, ya da kapı açılışı duydun mu?
AUGUSTİNE - Dikkat etmedim.
GABY - Ama demin uyuyamadığını söylemiştin. İnsan uyuyamadığı
zaman sinirlidir ve en ufacık bir gürültü onu yerinden sıçratıverir.
Biraz evvel, "Mamy'nin kalktığını işittim" diyordun.
AUGUSTİNE - Doğru, işittim.
GABY - Mamy, kalktın mı?
MAMY - Yooo!
AUGUSTİNE - Anne!
MAMY - (Sinirli) Evet! Saat bire doğru kalktım. Bir süredir yatağımda örgü
örüyordum. Sonra birden kalan yünün salonda olduğu aklıma
geldi. Buraya gelip yünü aldım, odama döndüm. Böylece sabah
erkenden uyanınca, tekrar yatağımda örgüye devam edebildim.
GABY - Kimseye rastladın mı?
MAMY - Rastlamadım. Catherine'nin ve Augustine'in odalarında ışık
yanıyordu. Marcel'in odasından da bir takım bağırmalar duyar
gibi oldum, ama kimin sesi olduğunu tanıyamadım.. Zaten
üzerinde de durmadım. Herhalde sensin diye düşündüm?
GABY - Bağırmalar duydun ve bağıranın ben olduğuma hükmettin. Çok
naziksin, anne.
MAMY - Kusura bakma, Gaby, yani şey demek istedim..
GABY - Ne olursa olsun! İnsanın annesinden böyle şeyler duyması acı
birşey... sanki kocamla kanlı bıçaklı yaşıyormuşuz gibi.. (Bıçak
sözü etrafa tesir eder) yani, şey demek istedim... (Susar)
SUZON - Louise! Babamın odasından duyulan bağırmalar hakkında sizin
birşey söyleyeceğiniz var mı?
LOUİSE - Yok, ben gece yarısı, ıhlamur getirdiğim sırada, beyefendi
odasında yalnızdı.
SUZON - Kimseye rastladınız mı?
LOUİSE - Evet, matmazel Augustine.
(Augustine şaşırır)

Bora BALCI arşivi 35


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Tuhaf şey! Augustine teyze, sen bize kimseye rastlamadığını


söylemedin mi?
AUGUSTİNE - Unutmuşum. Su içmeye kalkmıştım..
GABY - Bütün gece su içmiş durmuş!
SUZON - Louise, teyzemle nerede karşılaştınız?
LOUİSE - Eski duvar saatinin yanında.
SUZON - Eski duvar saatinin yanında mı? Nasıl olur? Augustine teyze,
yanılmıyorsam eski duvar saati, senin odanla tuvaletin arasında
değildir.
AUGUSTİNE - Ya? Bak bu doğru! Catherine'e ışığını söndürmesini söylediğim
sırada olacak.
GABY - (Bir adım ilerler) Marcel' in odasının yanında dolaşıyordun
demek? Anlat bakalım neler oldu?
SUZON - Babamla ayrı odalarda yatmasaydın, olup bitenleri herkesten iyi
sen bilecektin anne! (Bu cümle bir tokat gibi şaklamıştır)
GABY - Aman yarabbi! Çocuklar kalkıp da annelerine ders veriyor.
PİERRETTE - (Alaylı) İşte ben de bu yüzden, hiç çocuk yapmadım ya, güzelim.
GABY - (Chanel'in gülümsediğini farkeder, ona hücuma karar verir)
Madam Chanel, siz kaçta buradan gittiniz?
CHANEL - (Telaşlanır) Saate bakmadım hanımefendi. Ama herhalde vakit
gece yarısına yakındı.
GABY - Ihlamur'un hazırlanmasından evvel mi, sonra mı?
CHANEL - İşte o sıralarda. Beyefendinin ıhlamur istediğini duydum, az
sonra da evden ayrıldım.
GABY - Mesela beş dakika sonra mı?
CHANEL - Yok daha fazla kaldım. Zira Louise mutfakta birşey pişirdi mi,
ortalığı öyle bir karıştırır ki, sonra ben herşeyi yerli yerine
koymak için bir hayli, uğraşırım. Hem dün... ıhlamuru kendi
pişirmek istedi.
GABY - Niye ıhlamuru mutlaka kendiniz pişirmek istediniz Louise?
LOUİSE - Beyefendi benden istemişti. Benim pişirmem tabii değil miydi?
GABY - Odasına da ille kendiniz götürmek istiyordunuz?
LOUİSE - Bunu niye soruyorsunuz hanımefendi?
GABY - Ben sizin oyununuzu çoktan anladım kızım.
LOUİSE - İsterseniz öyle düşünün! Katil yerine geçmektense, ahlâksız
yerine geçmeyi tercih ederim.
GABY - (Kızgın) Öyle mi? Pekâlâ! (Bu sefer de Pierrette'e dönerek) Bir
size bu soru sorulmadı, Pierrette! Dün akşam neredeydiniz?
PİERRETTE - Kişisel bir ziyarette bulundum. Sadece beni ilgilendiren ve
burada olup bitenlerle hiç ilgisi olmayan bir ziyaret!

Bora BALCI arşivi 36


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Dün akşam kocamı görmediniz mi? Buna emin misiniz?


PİERRETTE - Eminim!
GABY - Öyleyse, bu duruma göre, Marcel !i canlı olarak son gören
sizsiniz, Louise.
(Louise, korkuya kapılır)
LOUİSE - Çok kötü bu! Beni cinayetle suçlayabilirler değil mi?
GABY - Ona ne şüphe! (Louise bir şeyler mırıldanır) Ne diyorsunuz!
LOUİSE - Böyle korkulu durumları sevmem ben! (Tereddüt geçirir, sonra
karar verir) Hepsini anlatacağım. Özür dilerim, matmazel
Pierrette. Ama buna mecburum.
PİERRETTE - Böyle yapacağını tahmin etmiştim.
LOUİSE - (Ötekilere) Hakikat şu: Beyefendinin odasına ıhlamur
götürdüğüm sırada kızkardeşi de oradaydı.
GABY - (Bir sükuttan sonra) Pierrette! Dün akşam ne diye kocamı
görmeye geldiniz?
PİERRETTE - (Başını önüne eğerek) İçim sıkılıyordu, gevezelik etmeye geldim.
SUZON - Peki ne diye bağırmalar oldu?
LOUİSE - Sesini ne diye yükseltiyordu?
AUGUSTİNE - Kavga mı ettiniz?
PİERRETTE - Yok canim. Tersine gülüşüyorduk!
GABY - Annemde benim sesim zannetmiş. İyi doğrusu,
SUZON - Louise, demek ki babamla Pierrette'in konuşurken oradaydınız.
LOUİSE -Yok! Yok! Yok! Ben onlarla konuşmadım. Hemen tepsiyi aldım,
odadan çıktım.
GABY - Ya siz Pierrette? Louise gittikten sonra ne yaptınız?
PİERRETTE - Hiç... Biraz konuştuk... birkaç dakika sonra ben de çıktım.
LOUİSE - Doğru, ben tanığım. Matmazeli mutfağın penceresi önünden
geçerken gördüm.
SUZON - O sırada size hiç birşey söylemedi mi?
LOUİSE - (Tereddüt geçirir) Hayır.
GABY - Tereddüt ediyorsunuz, dikkatli olun Louise, şayet yalan
söylüyorsanız, polis sizi suç ortağı diye tutuklayabilir.
PİERRETTE - (Sinirlenir) Şu kızı rahat bırakın canım!
GABY - Kendinizi ele veriyorsunuz, Pierrette! Giderken Louise bir şeyler
söylediniz ve bunun öğrenilmesinden korkuyorsunuz.
LOUİSE - Dinleyin. Herşeyi anlatacağım... Hiç olmazsa böylece kimse beni
suçlayamaz. Matmazel Pierrette giderken, bu ziyaretinden
kimseye söz etmememi sıkı sıkıya tembih etti, bir de yüz lira
verdi.

Bora BALCI arşivi 37


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

PİERRETTE - O parayı verdiğime de şimdi çok pişmanım küçük orospu.


LOUİSE - Ne? Bana bakın siz..
PİERRETTE - Müsaade edin! Bu herkesçe bilinen birşey. Yatağına girmediğiniz
erkek yok!
LOUİSE - Öyleyse sizinle ikimiz aynı erkeklerle yatıyoruz! Ve madem ki
benim başıma iş açmak için üstelik yalan söylüyorsunuz, ben de
sana yüz lirayı neden verdiğinizi anlatacağım. Çünkü, ben odaya
girdiğim sırada, siz beyefendiye "Bu parayı bana vermezsen seni
öldürürüm" diyordunuz.
PİERRETTE - Yalan, "Kendimi öldürürüm" diyordum.
LOUİSE - Hayır! Seni öldürürüm diyordunuz.
(Birbirlerine saldırıp döğüşürler. Birden bir pancur çarpar, hepsi
korkuyla bağırışırlar, bir sükût)
GABY - Oturalım! ve kimse de yerinden kımıldamasın.
(Hepsi istemeye istemeye otururlar)
MAMY - Ne olacak halimiz? Hepimiz bilincimizi kaybediyoruz!
CATHERİNE - Bütün iyi polis romanlarında da böyledir zaten.
LOUİSE - Benim canıma yetti artık! Köşeye kadar koşup bir otomobil
çevireceğim.
(Çıkar)
SUZON - Evet. Artık hiç şüphe kalmadı. Katil aramızda...
PİERRETTE - Kanıtlasanıza!..
SUZON - Katil ancak yedimizden biri olabilir.. Benim düşüncem bu.
(Sükût. Saat çalar)
CATHERİNA - Suzon, farkında mısın? Birisini sorguya çekmeyi unuttun?
SUZON - Kimi?
CATHERİNA - Kendini.
SUZON - Kendimi mi?
CATHERİNA - Öyle ya, bizim, yedimizin, dün akşam neler yaptığımızı
araştırdın. Ama senin dün akşam neler yaptığını anlatmadın!.
GABY - Saçmalama Catherina! Ablan bu sabah trenden indi. Ben
gördüm.
CATHERİNA - Yanılıyorsun, anneciğim, yanılıyorsun!
GABY - Ne demek?
CATHERİNA - Suzon dün akşam buradaydı, evin içindeydi. Ben gördüm.
(Umumi şaşkınlık)
SUZON - (Bozulmuştur) Ne zaman gördün beni?

Bora BALCI arşivi 38


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CATHERİNA - Bu gece... Kapımı araladım ve senin babamın odasına girdiğini


gördüm. Saat sabahın dördüydü.
(Herkesin gözleri Suzon'a dikilir. Suzon'u korku alır)
SUZON - Babamı Öldürmedim! Yemin ederim ki ben öldürmedim.
GABY - Canım Suzon, bu da ne demek oluyor? Hemen açıkla. İnanılır
şey değil!
SUZON - Evet... kararlaştırılan tarihten bir gün önceki trene bindim. Şafak
vakti buraya vardım, arka kapıdan girdim. Babamın yanına
gittim. Çünkü ona kimsenin bilmesini istemediğim bir haber
verecektim!.. Eğer benim kararımı onaylamazsa bir daha bu eve
dönmeyecektim. Bana karşı öyle anlayışlı davrandı ki! Zavallı
babacığım. Bana yardım edeceğini vaadetti. Tekrar trene binerek
bir sonraki istasyona kadar gitmemi tavsiye etti. Ben de öyle
yaptım. Evden ayrıldım ve bu sabah, daha önce kararlaştırılan
saatte geldim.
GABY - Peki, o önemli haber neydi?
SUZON - (O ana kadar zaptettiği gözyaşlarını artık tutamaz)Ben... ben.
(Birden Louise girer, korkudan titreyerek bağırmaktadır)
LOUİSE - Hanımefendi! Hanımefendi!....
GABY - Ne var? Siz daha gitmediniz mi?
LOUİSE - (Bağırarak) Bahçe kapısı kilitlenmiş. Dışarı çıkmanın imkanı yok!
hapsolduk burada!
(Hepsi birbirlerine dehşet içinde bakarlar)

PERDE

Bora BALCI arşivi 39


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

İKİNCİ PERDE

(İkindi vakti. Dışarda hava kasvetlidir. Kadınların hepsi


sahnededir. Sessiz ve yorgun bir halleri vardır. Gaby radyoyu
karıştırır)
Spikerin Sesi - Şimdi Devlet Meteorloji işleri Genel Müdürlüğünün hava tahmin
raporunu veriyoruz... memleketin her tarafından şiddetli kar
yağışları devam etmektedir. Deniz kıyısındaki bölgelerde devamlı
fırtına ve yağmur yüzünden bazı yollar geçilmez hale
gelmişlerdir. Yollarda soğuktan donarak ölenlerin sayısı gittikçe
artmaktadır.
GABY - (Radyoyu kapar, içini çeker) Haberler pek ümit verici değil...
CHANEL - (Bir sükût. Saat ikiyi çalar) Saat iki olmuş... Bari bir iki lokma bir
şeyler yeseniz... İçerde, yemek odasında sofraya soğuk
yiyecekler koydum..
AUGUSTİNE - (Obur) Sahi mi? Neler var?
GABY - Augustine!
AUGUSTİNE - Ne olacak yani, dünya ile ilişiğimiz kesildi diye oturup açlıktan
ölecek değiliz ya!
(Mamy ona sert sert bakar. Augustine susar. Madam Chanel
bahçe kapısına doğru uzaklaşır.)
SUZON - (Ayağa kalkar, annesinin önünden geçer, ona yalvarırca bir gözle
bakar) Anne!
GABY - Halâ yüzüme bakacak cesaretin var mı? Daha verilecek başka
bir haberin de mi var ?
SUZON - Hayır anne, Herşeyi anlattım sana!
GABY - (Sinirlenerek) Ahlaksızın birisin sen! Ahlâksız!
PİERRETTE - (Bir gazete okumaktadır) Olur böyle şeyler canım.
GABY - Sizin çevrenizde olabilir. Ama bizde önce evlenilir.
PİERRETTE - Eski kafalısınız... artık çevre diye bir şey kalmadı... İlerleme bu
işte.
GABY - Ne demek yani! Kızım hamile diye kendisini üstelik tebrik mi
edecektim?
PİERRETTE - Üzerine varmayın canım. Bana kalırsa...
GABY - Tavsiyelerinize hiç ihtiyacımız yok.
PİERRETTE - İyi efendim. Ben de laf olsun diye söylüyordum.
(Madam Chanel, bahçeye bir göz attıktan sonra, aniden bir çığlık
koparır)

Bora BALCI arşivi 40


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CHANEL - Gelin, Çabuk gelin. Köpekler can çekişiyorlar. Biri kaskatı


kesilmiş bile. Öteki ise debelenip duruyor. Korkudan dizlerim
kesildi, gelin, bakın. (Taraçaya çıkar, gözden kaybolur)
GABY - Kepekler ölmüş ha.
AUGUSTİNE - Zehirlendiler mutlaka.
(İkisi de bahçeye çıkarlar)
MAMY - Hiç bir şeye elinizi sürmeyin.
LOUİSE - Aaa. Fare zehirine bir bakayım, yerinde mi ?
(Mutfağa giden kapıdan çıkar)
SUZON - Allahım. Ne olacak benim halim.
PİERRETTE - (Tatlılıkla) Kendinizi fazla üzmeyin. Zaman herşeyi halleder.
MAMY - (Örgüsüyle meşguldür. Homurdanır) İlerde sizin gibi olmasın da!
Parlak bir gelecek doğrusu.
PİERRETTE - Siz örgünüzle meşgul olsanız.
(Tekrar gazetesine dalar)
SUZON - (Kızkardeşinin ellerini yüzüne örttüğünü farkeder. Ona doğru
koşar ve sarılır) Catherine!
CATHERİNE - (Gözyaşları içinde) Ne feci şey. Romanlarda da böyle şeyler olur,
ama insana bu kadar korkunç görünmez.
SUZON - Akıl erdirmek çok güç.. (Bir sükût) Seni çok seviyorum Catherine,
biliyor musun? Sık sık hatırladım seni, İngiltere'deyken...
CATHERİNE - Ya ben seni sevmiyor muyum sanki.. Eee.. demek anne
olacaksın.
SUZON - Öyle.
CATHERİNE - Seni gece evde gördüğümü demin söylemekle hata ettim.
SUZON - Yoo, iyi ettin.
CATHERİNE - Nasıl bir çocuk nişanlın?
SUZON - Uzun boylu, sarışın yeşil gözlü...
CATHERİNE - Talihli kızsın. Ne iş yapıyor?
SUZON - Bir bankada çalışıyor.
CATHERİNE - Banka onun mu?
SUZON - Yok canım.
CATHERİNE - Otomobili var mı?
SUZON - Yok.
CATHERİNE - (Endişeli) Yoksa çok fakir mi?
SUZON - Paranın mutluluk getirdiğine mi inanıyorsun sen?
CATHERİNE - Erkek kardeşi var mı?

Bora BALCI arşivi 41


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Yok.
CATHERİNE - (Üzülür) Yazık?
SUZON - Dur bakalım, daha çok vaktin var senin. Yaşına bak.
CATHERİNE - Yaşım? Hep aynı terane. Kitap okuma, sokakta ıslık çalma, taş
atma, sigara içme, şunu yapma... bunu yapma.. ilallah...
SUZON - Catherine.
(Gaby taraçadan döner. Pierrette ayağa kalkar)
PİERRETTE - Ne olmuş?
GABY - Kepekler öldü. Korkunç bir şey, zavallıcıklar.
MAMY - Bu zavallı hayvanları öldürmek neye yaradı sanki.
GABY - Bilmem ki, ben de anlayamıyorum.
PİERRETTE - Ben açıklayayım size. Katil fare zehirinin diğer canlıları da
öldürüp öldürmediğini tecrübe etmek istedi. Başarılı da oldu..
Şimdi aynı zehiri bize de yedirmeye çalışacak, hiç şüpheniz
olmasın.
GABY - (Patlar) Ne halde olduğumuzu da görmüyor musunuz?
LOUİSE - (Mutfaktan dönerek) Fare zehiri kutusu kaybolmuş.
GABY - Bunu yapan da kim? Bizi bu derece korkutmaya çalışan kim?
LOUİSE - Benim tahammülüm kalmadı artık. Gidip eşyalarımı
toplayacağım.
PİERRETTE - Hayır, kımıldamayın. Şu andan itibaren hiç birimiz bu odayı
kesinlikle terk etmeyeceğiz.
AUGUSTİNE - (Madam Chanel'le birlikte biraz evvel girmiştir) Doğru, ben de
aynı fikirdeyim. Evin içinde dağılırsak, katil tekrar bir cinayet
işleyebilir.
GABY - Kabus görüyor gibiyiz. Telefon kesik, otomobil bozuk, bahçe
kapısı kilitli, köpekler zehirlenmiş... ne derseniz deyin, bütün
bunlar normal değil. Bana bir akıl verin, nasıl hareket edeyim.
MAMY - Yoldan geçen birini durdurup yardım istesek.
GABY - Yani parmaklığın arkasından bağırıp dursak. İyi ama, bu kış
kıyamette kim durur.
MAMY - Çocuklar, bu adam serserinin biri, bu besbelli.
CHANEL - Hayır. Hiç de öyle değil. Gerçeği görmek çok kolay. Katil,
içimizden biri.
SUZON - Ben şunu teklif ediyorum. Hepimiz bu salonda kalalım. Ta ki...
(Susar)
PİERRETTE - Ta ki ne?
CATHERİNE - Ta ki katil kendini ele versin.
MAMY - Yani birimizi daha öldürecek mi?

Bora BALCI arşivi 42


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - Hayır... iyi düşünürsek, birşeyler bulmamız lazım...


GABY - Yavrucuğum, deminden beri düşünüp duruyorsun, ama şimdiye
kadar hiçbir şey bulamadım.
SUZON - Hiç olmazsa babamın saat kaçta öldürüldüğünü biliyoruz.
MAMY - Saat kaçta peki?
SUZON - Sabahın dördünden sonra, çünkü ben babamı saat dörde doğru
terkettim.
PİERRETTE - Oh, oh. Kendinizi temize çıkarmanın pek kolay bir yolu, doğrusu.
SUZON - Ben ayrıldığımda, babam yaşıyordu. Buna inanmanızı isterim.
PİERRETTE - İnanıyoruz canım. Ama burada herkes masum olduğunu
söylüyor. Yine de katilin şu dört duvar arasında olduğu kesin.
SUZON - (Cesareti kırılmış) Evet... kısır döngü...
CATHERİNE - Polisiye olaylarda kısır döngü yoktur. içimizden biri sürekli yalan
söylemektedir. Ve katil de odur. Bunda şüphe yok. Ama onun
ortaya çıkmamasına ötekiler de yardım ediyorlar. Çünkü ötekiler
de katil olmadıkları halde, başka nedenlerden dolayı yalanlar
atıyorlar. İnanın bana, katili anlamak için, önce kendinizi iyice
anlamanız şart.
(Ezici bir sükût)
AUGUSTİNE - (Kafa tutarcasına) Yalnız katile şunu haber vermek isterim ki,
kendimi koruyacak silâhım var.
GABY - Benim de silâhlarım var. (ve birden ikisi beraber)
GABY-AUGUSTİNE-Şu çekmecede bir tabanca var.
(Telaşla ikisi birden çekmeceye doğru koşarlar ve itişirler)
AUGUSTİNE - Sıra önce bende. Önce ben hatırladım.
GABY - Kocamın tabancası o, benim de sayılır. Çekil bakalım.
(Gaby eğilir, çekmecenin içini araştırır, korku içinde ötekilere
bakar)
AUGUSTİNE - Ne var ? (O da farkederek) Tabancayı çalmışlar.
GABY - Mahvolduk.
CATHERİNE - Deminden beri söylüyorum size, hepimizin bir arada bulunması
daha akıllıca olur. Katil, etrafında yedi kişi bulundukça, hiç bir şey
yapmağa cesaret edemeyecektir. Ama evin içinde dağıldık mı,
hapı yutarız. Yani birimiz bu odadan çıkarsa, bir çeyrek saat
içinde içimizden bir kaçı öldürülebilir.
AUGUSTİNE - (Birden) Dinleyin. Bir şey söylemek istiyorum....
(ve o anda boylu boyunca yere serilir)
MAMY - Augustine! Fenalık geçiriyor!
(Hepsi atılırlar)

Bora BALCI arşivi 43


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - (Catherine) Gördün mü? Böyle laflar etmeyecektin!


MAMY - Kalp krizi geçiriyor, herhalde. Hemen iğnesini yapmalı Madam
Chanel, su kaynatıverin. (Chanel çıkar. Suzon'a) Git ilaç
kutusunu getir.
SUZON - Nerede?
MAMY -Masasının gözünde.
(Suzon merdivene doğru ilerler, birden korkuyla dalar ve
duruverir)
GABY - (Augustine'i işaret ederek) Bir bu eksikti. (Suzon'un
kımıldamadan durduğunu farkeder) Hadi ilacı getir Suzon. Hadi
çabuk kızım. Cesaret.
(Suzon çıkar ve gözden kaybolur)
MAMY - İğnesi yapılınca canlanır! Louise, şırıngayı getirin.
LOUİSE - Yoo. Vallahi iğnesini yapmam. Bugüne kadar iyi kalpli davrandım
da ne oldu. Nankörlükten başka bir şey görmedim.
MAMY - Canım Louise, böyle durumda yardımınızı esirgemek...
LOUİSE - Başınızın çaresine bakın. Ben buraya hizmetçi olarak girdim,
hemşire olarak değil. Sırf size faydalı olmak için iğne de yaptım.
Ama artık vazgeçtim.
MAMY - Burada iğne yapmasını bilen bir siz varsınız. Bunu
reddedemezsiniz. Bu bir cinayet olur.
LOUİSE - Cinayet minayet, vız gelir. Bu kadarı da fazla doğrusu. Demin
bana paçavra muamelesi yaptınız. Suçlandırdınız. Hakaret
ettiniz. Bütün bunlar, sadece bir hizmetçi olduğum için... Şimdi
birden, herşey değişiverdi... size iyilik etmem gerekmiş, ölüleri
diriltmem gerekmiş. Hayır efendim. Matmazel Augustine beni çok
kırdı. Şimdi de başınızın çaresine bakın.
GABY - Ölüm halinde bir insana yardımdan kaçınmanın cezası hapistir.
Bunu biliyor musunuz?
LOUİSE - Demin size bu evden ayrılacağımı söyledim ya.
PİERRETTE - Louise dikkatli olun. Başınıza olmadık işler açabilir bu
hareketiniz. Benden size dostça bir öğüt iğneyi hemen yapın.
LOUİSE - Peki öyle olsun.
MAMY - Sağol Louise'ciğim, sağol.
LOUİSE - Sizin teşekkürleriniz eksik olsun.
(Çıkar)
SUZON - (Merdivenin üst tarafında görünür) Augustine'in odasında da
hiçbir şey bulamadım.
MAMY - Adetidir. Herşeyin yerini durmadan değiştirir... Ben de seninle
beraber arayayım.
(İkisi de gözden kaybolurlar.)

Bora BALCI arşivi 44


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CATHERİNE - Augustine teyzenin yüzü bembeyaz...


GABY - Korkma, birazdan kendine gelir... İğne etkisini çabuk gösterir.
CATHERİNE - Numara değil mi bu? Sahiden baygın mı?
GABY - Sus canım!
LOUİSE - (Şırınga kutusu vs. ile gelerek) Buraya geldiğimde hemşire
kursundan diplomalı olduğumu söylediğime öylesine pişmanım
ki! Şimdi Matmazel Augustine ölüverirse iğneyi kötü yaptın
diyecekler... Bu evde başıma daha neler gelecek acaba? Ayağım
kırılaydı da gelmez olaydım, peki iğne ampulleri nerede?
GABY - Halâ bulamadılar mı?
CATHERİNE - Gidip bir bakayım anne!
GABY - Hayır burada kal.
(Mamy ile Suzon görünürler, endişelidirler)
SUZON - Bulamadık.
MAMY - Garip, çok garip! Augustine'in odasında bir tek ilaç kalmamış.
PİERRETTE - Bu ne demek yani? Birisi özellikle ilaçları yok mu etmiş?
MAMY - (Augustine) Kızım! Augustine'ciğim.
GABY - Belki de kendisi atıvermiştir.
MAMY - Hayır! Birisi onları yok etmiş. Birisi böylece Augustine'i öldürmek
istemiş.
SUZON - Gidip bir daha arayayım.
(Merdivenleri çıkar)
PİERRETTE - Birşeyler yapın canım! Başına biraz su döksek iyi gelir.
GABY - Islak bir bez parçası getirin. Yüzüne bir tokat vurun.
AUGUSTİNE - (Bir gözünü aralayarak) Duydum Gaby, beni tokatlamak
istiyorsun.
GABY - Beni işittiğine göre, henüz ölmemişsin. Çok sükür!
MAMY - Evladım! Nasıl hissediyorsun kendini.
AUGUSTİNE - Çok kötü. Kalbim durmuş, atmıyor.
MAMY - Sakın kımıldama! O yine kendi kendine atmaya başlar!
AUGUSTİNE - İğne... İğnemi yapın!
(Hepsi birşey söylemeye cesaret edemeden birbirlerine bakarlar)
GABY - Hemen getiriyorlar...
MAMY - İlaç kutusu masanın gözünde mi, yoksa başka yerde mi?
AUGUSTİNE - Masanın gözünde bir kutu var, bir kutu da dolapta.

MAMY - Başka bir yere koymuş olmayasın!

Bora BALCI arşivi 45


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - Yok canım! Ne diye yerini değiştireyim? (Birbirlerine bakarlar)


Hadi, iğnemi yapın!
MAMY - (Yalan söyleyerek) Acaba iyi gelir mi dersin?
AUGUSTİNE - İğnem yapılmazsa ölürüm anne!
GABY - Korkma, ölmezsin! Günde iki kere bayılmak adetindir.
MAMY - (Çaresizlik içinde) Yavrucuğum!
(Bir sükut).
AUGUSTİNE - Ne oluyor? Hiç biriniz kımıldamıyorsunuz. Hiçbirinizin ağzı
açılmıyor... Ah anladım... Can çekişmemi seyrediyorsunuz!
Hepiniz birlik olmuşsunuz. Bana karşı! Bir sokak köpeği gibi
ölmemi istiyorsunuz. Ya, öyle olsun...Dokunma bana anne! Ben
hepinizden daha çok yaşayacağım. Louise iğnemi yap!
PİERRETTE - İğnenizi çoktan yapacağız güzelim! Ama bütün ilaçlarınız ortadan
kaybolmuş.
AUGUSTİNE - Kaybolmuş mu?
MAMY - Deminden beri sana söylemeye cesaret edemiyorduk!
AUGUSTİNE - (Tekrar annesinin kollarına yığılarak, melodramatik bir tonla) Çok
güzel, benden kurtulacaksınız! Geldiğim gibi gideceğim bu
dünyadan! Kimsesiz, zavallı... tek başıma! Her zaman tek
başına! Kalbim hasta ve bomboş... Bu evde insan olan bir Marcel
vardı... Siz kötülüklerinizle onu öldürdünüz... Ben de ölüyorum
işte!
CATHERİNE - "Aşıkların Sandalı" Son bölüm!!!
SUZON - (Muazzam bir gazete kâğıdına sarılmış renk renk sürü ilaç
kutusuyla gelir) İlaçlarını buldum.
AUGUSTİNE - (Mesut, ellerini çırparak) Kurtuldum... kurtuldum...
MAMY - (Paketi kapar ve içinden iğne kutusunu bulur) İşte iğnelerin!
Çabuk Louise, şırıngayı... Madam Chanel, kaynar suyu...
(Hepsi koşuşurlar)
MAMY - İçeri gel, kanepeye uzan.
AUGUSTİNE - Peki... koluma gir anne!!!
(Mamy Augustine'e destek olur, soldaki kapıdan çıkarlar.
Catherine onları taklid ederek peşlerinden yürür)
GABY - Catherine burada kal.
CATHERİNE - İğnenin yapılışını seyredeceğim...
(Koşarak çıkar. Madam Chanel elinde bir tencere ve bir havlu
salondan geçer)
LOUİSE - Bu berbat günü hayatımın sonuna kadar unutmayacağım!
(Şırıngayla beraber çıkar)
PİERRETTE - (Suzon'a) Nerede buldunuz!

Bora BALCI arşivi 46


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

SUZON - İlaçlar çalınalı bir saatten fazla olmamış, yoksa Augustine


odasına döndüğünde hemen fark ederdi, hırsızın fazla vakti de
yokmuş, önüne çıkan ilk paketi yere bırakıvermiş, bir yatağın
altında buldum.
GABY - Kimin yatağı?
SUZON - Senin yatağın anne!
GABY - Benim yatağımın altında ha! İnanılır şey değil. Birisi beni güç
durumda bırakmak istemiş.
SUZON - (Biraz alaycı) Herhalde!
GABY - Bizim kötülüğümüzü kim istiyor böyle.. Ailemizin bir düşmanı olsa
gerek! başka türlü olamaz! Ailemizden olmayan kim? Sorun
burda.
PİERRETTE - Çok naziksiniz!
GABY - Sizi kastetmedim! Bu evde o kadar çok çıkarınız var ki bizden
sayılırsınız.
PİERRETTE - Ne çıkarı? Anlayamadım!
GABY - Öyle masum tavırlar takınmayın Marcel'in vasiyetnamesinde sizi
de hesaba kattığını pekala biliyorsunuz.
PİERRETTE - Bunu size kendi mi söyledi, yoksa tahmin mi yürütüyorsunuz?
GABY - Kendi söyledi... Bir hafta kaçlar evvel.. Size iki milyon
bırakacağını bana haber verdi...
SUZON - Bu önemli bir haber anne! Niye bana daha önce söylemedin?
GABY - Ne bileyim... Aklıma gelmedi de...
PİERRETTE - Kimbilir nasıl karşı geldiniz?
GABY - Hiç de değil! İki milyon karşılığında sizden kurtulmağa çoktan
razıyım.
PİERRETTE - (Mütehassıs olmuş bir hali vardır) Demek Marcel beni düşündü
ha!..
GABY - O arada noterlerimle de buluşmuş olacak... Siz de payınıza bu
paranın düştüğünden emin olunca, cinayeti...
PİERRETTE - Halbuki ben durumu başka türlü görüyorum... Marcel henüz
vasiyetnamesine benim adımı eklememiştir. Bu günlerde
ilgilenecekti... Siz de aceleyle hareket ediverdiniz! Onu
haklayıverdiniz.
GABY - İftira!
PİERRETTE - Vasiyetnamesini yaptırdı mı, yaptırmadı mı? Bütün sorun bunda!
Yaptırdıysa bütün şüpheler benim üzerimde toplanır.
Yaptırmadıysa, siz şüpheli duruma düşersiniz.
SUZON - Bu konuda size bilgi verebilirim. Vasiyetname henüz
yaptırılmamıştı. (Pierrette muzaffer bir eda ile gülerek uzaklaşır.
Suzon annesine izah eder) Dün akşam babamla görüşürken...

Bora BALCI arşivi 47


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

bana vasiyetnamesinden de bahsetti. Gelip bana herşeyi itiraf


ettiğine iyi ettin dedi. Yarın noterime uğrayacaktım zaten. Senin
için de birşeyler eklettiririm, söz dedi.
GABY - (Patlayarak) Çok akıllısın doğrusu! Yani babamı ben
öldürmedim, çünkü ertesi gün adımı vasiyetnamesine
ekleyecekti demek istiyorsun! Üstelik beni de cinayetle suçlamış
oluyorsun! Annenle böyle konuşmaya utanmıyor musun?
SUZON - Seni suçlamak aklımdan geçmedi anne, yalnızca doğruyu
söyledim.
GABY - Şu halinle bile sıkılmadan bana ders veriyorsun! Halâ yüzüme
bakmaya cesaretin var demek! (Suzon'un kollarından tutar)
Bana, annene bir bak da demin söylediğini tekrar et bakalım!
SUZON - (Gözyaşları içinde) Anne! Anneciğim!
(Annesine sarılır)
GABY - Bu felaketler on yaş ihtiyarlattı beni!
PİERRETTE - (Uzaktan alay ederek) Rolünüzü ne de güzel oynuyorsunuz!
GABY - Siz çenenizi tutun, bu geceyi nerede geçirdiğinizi daha
söylemediniz.
PİERRETTE - Size hesap verecek değilim. Herşeyi polise anlatacağım. Bu
geceyi beraber geçirdiğim kimse lehimde şahadet edebilir.
GABY - (İstihfafla) Bir erkek, herhalde!
PİERRETTE - (Tam cevap verecekken vazgeçer) Daha evvel de sordunuz
bunu, ben de cevap vermedim!
(Bahçe kapısına doğru yürür)
GABY - Yatağımın altına ilaçları siz koydunuz, sırf bana kötülük etmek
için. Benden nefret ediyorsunuz! Bu besbelli! (Pierrette çıkar)
Suzon... Yatağımın altına baktın mı?
(Bir sükût)
SUZON - Evet anne, baktım ... ve gördüm.
GABY - Ne gördün?
SUZON - Bavullarını! Hepsi doldurulmuş, kilitlenmiş! Bir seyahate mi
hazırlanıyordun.
GABY - Şey...
(Bir sükut, bakışırlar)
LOUİSE - (Yandaki odadan çıkarak) Tamam! Delinin iğnesi yapıldı!
(Mutfak kapısından çıkar)
GABY - (Konuyu değiştirmek isteyerek) Ya buna ne dersin! Küstahlıkta
pek ileri gidiyor değil mi?
CATHERİNE - (Girer) Bu iğneler bir harika! Yapılır yapılmaz, bir de bakıyorsun,
hiçbir şeyin kalmamış!

Bora BALCI arşivi 48


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

(Mamy de girer)
GAB Y - Anne, Suzon ilaçları nerede bulmuş biliyor musun? Benim
yatağımın altında.
MAMY - Yok canım! Kim koymuş oraya?
CATHERİNE - Herkes koymuş olabilir! Evin içinde hepimiz dolaşmadık mı!
MAMY - (Mutfaktan gelen Louise'ye bakarak) Ya Louise'nin iğne yapmak
istemeyişi! Buna ne dersiniz!
CATHERİNE - Tabii! O kadar hakaret ettiniz ki kızcağıza... Ama şu da bir
gerçek, garip bir kız!
(Louise'ye yaklaşır)
LOUİSE - (Gerileyerek) Daha ne yapmışım ben!
CATHERİNE - Louise, size buraya mektup yazan delikanlıların adlarını
söylesenize. Çekmecenizde bir sürü mektup gördüm.
LOUİSE - Yalan!
CATHERİNE - Bir akşam sizi izledim.
LOUİSE - (Ağlamak üzeredir) Yalan söylüyorsunuz... Ben de sizin
hakkınızda bütün bildiklerimi anlatacağım.
CATHERİNE - Anlatın bakalım! "Kelimelerin çarpışmasından gerçekler doğar"
LOUİSE - Bir gün şiltenizin altında son derece açık saçık resimlerle dolu
kitaplar buldum
GABY - (Yerinden sıçrar) Peki neden hemen bana haber vermediniz?
LOUİSE - O kadarı üzerime vazife değil! Sadece kitapları kendi odama
götürdüm.
CATHERİNE - Sizdiniz demek onları çalan.
GABY - Catherine, nereden bulmuştun o kitapları?
CATHERİNE - Bir gün okuldan çıkarken yürüttüm. Bir kitap mağazasının
sergisinde duruyorlardı. Kaşla göz arasında hop! Çantama
sokuverdim.
MAMY - (Bastonuyla Louise'ye saldırarak) Louise demek şiltelerin,
yastıkların, altını da karıştırıyor!!! Senetlerim, senetlerim! Hırsız!
LOUİSE - (Gerileyerek) Yavaş olun!
MAMY - Yatakların altını karıştırıyorsun demek! Anlat bakalım bize!
Yatakların altında neler gördün!
(Louise Gaby'e bakar, bir sükût birbirlerine bakarlar, bağırmaları
duyan Chanel de odaya girmiştir)
LOUİSE - Yatakların altında mı?
CATHERİNE - Söyleyin Louise, söyleyin kimse cezalandırmayacak sizi.
SUZON - Şu kızı rahat bıraksak olmaz mı sanki!

Bora BALCI arşivi 49


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

MAMY - Hayır, Louise'in suçları bir değil, iki değil. Demin de Augustine'e
iğne yapmak istemedi... Bir gün de bana ait bir mektubu açarken
gördüm.
LOUİSE - Yanlışlık olmuştu.
MAMY - Ya, yanlışlık olmuştu.
CHANEL - Louise'nin hakkı var. Yanlışlık olmuştu. Ben şahidim. On yıldır
posta kutusundan mektupları ben alırım. Louise hiç
dokunmamıştır. Louise tek bir mektup çalmış olamaz. Ama ben
bir gün yanıldım. Hanımefendiye ait olan bir mektubu Louise'ye
verdim. Ne yapalım yani. İnsan yanılmaz mı?
MAMY - O mektubun içinde para havalesi vardı.
CHANEL - E, ne olmuş! İnsan yanılamaz mı? Bir mektubu yanlışlıkla
başkasına veremez mi? Herkes yanılabilir... Ben mesela sık sık
yanılırım.. İşte size bir örnek! Geçen gün büyük hanım efendiye
kocaman likör şişesini ağzına dayamış içerken gördüm. Halbuki,
aslında yanılmışım. Kendisi ben sormadan açıkladı. İçmiyormuş..
sadece içine bakıyormuş... Boş mu dolu mu diye! Ben de gidip
her yerde sizin ayyaş olduğunuzu anlatmadım!
LOUİSE - Aferin Chanel!
MAMY - Madam Chanel, Madem ki bu kadar namuslusunuz, şunu da
açıklayın bakalım. Demin, bu gece saat on ikiye doğru evden
ayrıldığınızı söylemiştiniz, değil mi? Öyleyse, nasıl oluyor da ben
saat bir buçuğa doğru buraya, salona yünümü almaya
geldiğimde sizin paltonuz şu askılıkta asılı duruyordu? Cevap
versenize? (Bir sükût. Mamy muzaffer bir edayla) Neden cevap
vermiyorsunuz?
CHANEL - (Kısa bir sükuttan sonra) Evet, saat bire doğru yeniden buraya
geldim.
SUZON - Niye bunu daha önce söylemedin?
CHANEL - İşin buraya varacağını düşünmedim de ondan! Suçlunun hemen
yakalanacağını sandım.
SUZON - Peki gece yarısından sonra buraya yeniden gelmeye neden
gerek gördün?
CHANEL - Evden çıkınca, doğru kulübeme gittim. Pierrette beni orada saat
dokuzdan beri bekliyordu. Bir parti iskambil oynamayı
kararlaştırmıştık... Kulübeye gidince, onu bulamadım. Bu sefer
içime bir korku girdi.
SUZON - Neden korktun?
CHANEL - Daha doğrusu, korkmadım da... Başka bir şey aklıma geldi.
Pierretternin buraya beyefendiyi görmeye geldiğini düşündüm!
Karşılaşmalarını pek istemiyordum. Aralarının bozuk olduğunu,
kavga edebileceklerini biliyordum.
PİERRETTE - (Sıçrayarak) Bravo madam Chanel! Bravo! İyi yalan atıyorsunuz!
Doğruyu söylesenize. Kağıt oynamak arzusu yüzünden tekrar

Bora BALCI arşivi 50


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

buraya döndüğünüzü itiraf etsenize! Poker hastalığı, feci bir


hastalık, değil mi?
CHANEL - Yani, demek istiyorsunuz ki...
SUZON - (Onları ayırır, Chanel'in koluna girer) Chanel, demek saat bire
doğru babamın odasına girdin.
CHANEL - Evet.
SUZON - Ve orada Pierrette'yi gördün.
CHANEL - Evet.
SUZON - Ne konuşuyorlardı?
CHANEL - Hiç bir şey.
SUZON - Nasıl, hiç bir şey! Konuşmuyorlar mıydı? Ne yapıyorlardı?
CHANEL - Şey... Kağıt oynuyorlardı!
GABY - (Şaşkın) Ne diyorsunuz. Kocam da mı iskambile meraklıydı?
CHANEL - Evet hanımefendi!
GABY - Ne zamandan beri?
CHANEL - (Pierrette'i işaret ederek) Şeyden beri...
PİERRETTE - Ben buraya geleli beri mi yoksa?
CHANEL - Evet.
PİERRETTE - Yalan Marcel, her Paris'e gittiğinde kumarhanelere devam
ederdi. Bunu gayet iyi biliyorum, çünkü kendisine adresleri ben
bulurdum. Şimdi kalkıp onun suçlarını da bana yüklemeyin. Ya
siz? Siz de herhalde ben gelmeden iskambil kağıtlarının ne
olduğunu bile bilmiyordunuz. Marcel'le ikiniz masum
zavallılardınız. Sonra ben sizi bu oyunlara alıştırıverdim öyle mi?
CHANEL - Yok, ben eskiden beri oynardım. Yalnız, siz geldiğinizden beri
daha sık kaybediyorum. Hepsi bu.
PİERRETTE - Tamam, kendinizi ele verdiniz işte artık şüphe kalmadı. Marcel'i
siz öldürdünüz.
CHANEL - Benim vicdanım tertemiz, siz kendi vicdanınızı yoklayın.
(Bakışlarıyla boy ölçüşürler)
SUZON - Chanel, onların güldüğünü duydun demek? Ne yaptın, o zaman?
CHANEL - Hiç ağlamaya başladım. (Ellerini yüzüne örter) Artık rahat bırakın
beni, herşeyi anlattım.
(Merdivenleri çıkar. Ağlayarak gözden kaybolur.)
SUZON - Pierrette demek ki babamı hayattayken son gören sizsiniz?
PİERRETTE - Hayır, Louise benden sonra onu görmüş olmalı. Hem de
yakınından.
LOUİSE - Beyefendinin odasına neden tekrar girmiş olayım düpedüz iftira
bu.

Bora BALCI arşivi 51


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

PİERRETTE - Marcel'le bu kız beş seneden beri tanışıyorlardı.


GABY - Ne diyorsunuz?
PİERRETTE - Öyle, beş yıl süreyle otel odalarında buluştular, hafta tatillerini
birlikte geçirdiler. Bu kış buraya hizmetçi gerekince, Louise
hemen başvurdu.
LOUİSE - Siz kendi işlerinizle uğraşsanız daha iyi edersiniz.
GABY - (Alınmış) Louise... Bu anlatılanlara ne diyorsunuz?
LOUİSE - Hiiç..
GABY - Beyefendiyi bu eve gelmeden önce tanıyor muydunuz?
LOUİSE - Evet.
GABY - Buraya hizmetçi olarak girmeyi onunla birlikte mi
kararlaştırdınız?
LOUİSE - Evet.
GABY - Bu işi hemen kabul ettiniz mi?
LOUİSE - Evet.
GABY - Neden?
LOUİSE - Çünkü, çünkü.. birbirimizden hoşlanıyorduk.
(Birden ağlamaya başlar)
(Kapı açılır, Augustine, sıhhati yerinde, ellerini ovuşturarak çıkar)
AUGUSTİNE - Güzel şeyler duydum! Artık kapıları da dinlememe de lüzum
kalmadı. Avaz avaz bağırıyorsunuz.
MAMY - Kendini nasıl hissediyorsun, Augustine?
AUGUSTİNE - Henüz canım çıkmadı, duyduklarım hiç de güzel değil. Zavallı
Marcel hepinizin arasında acınacak haldeydi.
GABY - (Alaycı) Fırsat bulsaydın bu dertlerden kurtaracaktın onu değil
mi?
AUGUSTİNE - Suçu benim üzerime atıp kendini kurtarmaya çalışma. Gece
kocanla Louise'i bir arada görmediğini, sonra da intikam için
Marcel'i öldürmediğin ne malûm.

GABY - Bunu kızlarımın önünde söylemeye nasıl cesaret ediyorsun?


AUGUSTİNE - Kızların mı, ikisi de maaşallah...
CATHERİNE - Pek naziksin...
AUGUSTİNE - Catherine hem kötü kalpli, hem tembel. Okuduğu polis romanları
kafasını döndürmüş, bana karşı komplo hazırladığını öğrenirsem
hiç şaşmam. Suzon ise bir çocuk bekliyor. Bravo.
GABY - Sana fikrini soran olmadı.
AUGUSTİNE - Benim hakkımda fikirlerinizi söylüyorsunuz ama; Suzon hamile.
Düşünüyorum da, demin kalktı. Bizi adalet tanrıçası edasıyla

Bora BALCI arşivi 52


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

teker teker sorguya çekti. Benim zamanımda kızlara karşı herkes


saygı gösterirdi. Çünkü kızlar, çevrelerine saygı telkin ederlerdi.
Oysa şimdi, sinemaya gidiyorlar, tatil kamplarına gidiyorlar, bir de
gebe kalıyorlar. Oh olsun, çocuklarını yetiştirmesini bilmelin,
şimdi cezasını çekiyorsun.
GABY - Madem ki çocuk yetiştirilmesi hakkında böyle parlak, fikirlerin
var, neden bir düzine çocuk yapmadın?
AUGUSTİNE - Erkekler bana karşı saygılı davrandılar.
GABY - İyi, bir de neticeye bak.
(Hepsi alay ederler. Augustine ne cevap vereceğini bilemez. )
MAMY - (Kızgın) Ona böyle davranmaya hakkınız yok. Ben yaşlı bir
kadınım, ama haberiniz olsun, bundan sonra Augustine'e
dokunan olursa karşısında beni bulacaktır.
GABY - (Kalkar ve ağır ağır ona doğru yürür) Yüzünün şu ifâdesini bir
görebilsen anne, nankörün birisin sen, seni bu eve almakla hata
ettim. Keşke köyünde kalsaydın.
MAMY - Ne.
(Birden utanır ve koltuğa çöker Catherine ona doğru gider)
SUZON - Son derece zeki. Bizim kusurlarımızın, zaaflarımızın
yalanlarımızın arkasına gizleniyor.
CATHERİNE - Güzel bir aile tablosu.
GABY - Catherine, yavrum, senin bütün bunları görmemen için neler feda
etmezdim.
CATHERİNE - Önemli değil anne. Ben sizlerden daha mı iyiyim sanki. Demin
Augustine teyze bayıldığı sırada ne söylüyordum, hatırlıyor
musunuz? Sakın dağılmayalım. Katil bundan yararlanabilip, bizi
teker teker vurabilir diyordum. Oysa dağılıverdik.
SUZON - Hiç bir cinayet de olmadı.
CATHERİNE - Henüz olmadı. Ama biraz sonra bal gibi olabilir.
PIERRETTE - Bence haksız değil. İçimizden biri belki de bir şeyler
hazırlıyordur.
SUZON - Hop böyle birbirimizden şüphe ederek yaşamak pek feci.
CATHERİNE - (Sinsi) Ben senin yerinde olsaydım, Augustine teyze, korkardım.
Katil senin iğnelerini çaldı ama, pek kötü gizledi. Sanki hemen
tekrar bulunmalarını istiyordu. Sen yine de o iğneyi yaptırdın.
Cesaret doğrusu.
LOUİSE - Ampullere dokunulmamıştı ki.
CATHERİNE - Sizin şırıngaya zehir katmadığınız ne malûm.
GABY - (Catherine'e) Sen susacak mısın, ha, susmayacak mısın! Bizi,
hepimizi deli etmeye mi karar verdin! Susacak mısın sen.

Bora BALCI arşivi 53


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - (Korkudan sarararak) Doğru... İğne her zamanki gibi etki etmedi..
Belki de birisi ampulü kırıp açmıştır.
GABY - Sen de sus bakalım.
(Aniden infilak gibi bir ses ortayı çınlatır hepsi dehşetle
bağırırlar)
CHANEL - (Üst katta gözükerek) Banyo kazanı patladı, demin
söndürmüştüm, şimdi tekrar yakmak istedim. Birden patladı. Her
taraf su içinde kaldı.. Ne yapacağımı şaşırdım... Bana paçavra
filan verin... Yahut eski gazete tomarları..
(Umumi kaynaşma... Herkes birşeyler arar)
GABY - (Bir koltuk yastığını Chanel'e uzatır) Şunu da alın.
MAMY - (Yastığı bir ucundan yakalar) Yok olmaz, bu yastığı bırak.
GABY - Anne ver şu yastığı.
MAMY - Olmaz efendim, daha yepyeni baksana.
(Gaby ile Mamy arasında kavga şiddetlenir. Herbiri kendi
tarafına çeker. Nihayet yastık boydan boya yırtılır. Ve bir alay
mavi ve pembe kâğıtlar ortalıkta uçuşuverir. Herkes şaşkınlıktan
dona kalır... Chanel, tekrar yukarı çıkar. Mamy, hiç sesini
çıkarmadan, yere çöker, paralarını toplamaya başlar.)
CATHERİNE - Aa, büyük annemin paraları.
GABY - Senetler, hani çalmışlardı bu yastığın içine saklamıştın demek?
PİERRETTE - Bu kasa pek sağlam değilmiş büyük hanım!
AUGUSTİNE - (Mamy'e saldırarak) Benim payımı ver. Cimri, yalancı, katil,
hırsız.
MAMY - (Augustine'i geri iterek) Benim param bu, daha yirmi sene
yaşarsam beni kim besleyecek, daha yirmi sene yaşayacağım
ben. (Birden) Bazı senetlerim eksik.
AUGUSTİNE - (Senetleri tetkik eder) Bunlar geçerli değil, çöp tenekesine atsan
daha iyi olur.
MAMY - İşe yaramayan herşey mutlaka atılmalı mı yani.
AUGUSTİNE - Ya Öteki paralar nerede? Babamın altınları nerede?
GABY - Utanmıyor musunuz allah aşkına, deminden beri akıllıca bir tek
laf etmediniz.
CHANEL - (Tekrar üst katta görünür heyecan içindedir) Hanımefendi.
Hanımefendi ben anladım, her şeyi anladım.
(Hepsi şaşırırlar)
GABY - Neyi anladınız?
CHANEL - (Bir onlara, bir de babanın kapısına bakar) Evet. Herşeyi..
anladım... Yani şey..
GABY - Anlatın canım.

Bora BALCI arşivi 54


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CHANEL - Elimde bir kanıt eksik. Siz hepiniz burada kalın.. sakın
kımıldamayın. Ben taraçaya çıkıp, bir şeyi kontrol edeceğim. Bir
iki dakika burada bekleyin... Sonra beyefendinin ölümünü iyice
aydınlatacağım. Aman tanrım, bu mümkün olabilir mi hiç. Aman
tanrım,
(Taraçaya çıkar, gözden kaybolur)
MAMY - (Bir sükuttan sonra) Bu anlattıklarına inanıyor musunuz?
PİERRETTE - Mutlaka bildiği bir şeyler var.
AUGUSTİNE - Saçmalıyor.. Nereye gitti şimdi.
LOUİSE - Hani kimse buradan çıkmayacaktı. Neden izin verdiniz?
GABY - Doğru...
AUGUSTİNE - Belki de kaçıyor...
SUZON - Şu halde katil o.
PİERRETTE - Evet, ben zaten yarım saatten beri buna emindim. Şimdi
kaçmaya çalışacak. Bir şeyler yapsanıza.
AUGUSTİNE - Tabii, katilin adını biliyor. Nasıl bilmez? Katil kendisi olduktan
sonra.
GABY - Aranızdan birinin başına iş açmak istiyor herhalde, kapıların
arkasına saklanalım ve gözetleyelim.
(Hepsi muhtelif taraflara saklanırlar. Kapılar açık kalır. Sahne bir
an boş kalır. Sonra Chanel taraçadan girer)
CHANEL - Tahmin ettiğim gibiymiş.. Artık herşeyi biliyorum.. Herşeyi.
(Bakınır) Nerede bunlar? Neden gitmişler? Neredesiniz?
Neredesiniz?
(Bir kaç adım ilerler, salonun ortasına gelir tam o sırada bir
tabanca patlaması duyulur, Chanel elini kalbine götürür.
Sendeler ve düşer. Bağırmalar duyulur, kadınlar dört bir taraftan
koşuşarak gelirler, Chanel'in etrafına toplanırlar)
GABY - Madam Chanel.
MAMY - Aman yarabbi, aman yarabbi!
LOUİSE - Öldü mü?
SUZON - Katilin kim olduğunu bildiği için.
(Bir sükût, kimse kımıldamaz)
GABY - Hiç olmazsa bu sefer emin olabiliriz.
PİERRETTE - Neye emin olabiliriz?
GABY - Katilin yedimizden biri olduğuna.

PERDE

Bora BALCI arşivi 55


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

ÜÇÜNCÜ PERDE
(Gece olmuştur. Şöminedeki alevin yarattığı akisler ve lambanın
ışığı salonun havasını değiştirmişlerdir. Suzon, biraz endişeli bir
tavırla eşyalara çeki düzen vermekle meşguldür. Saat yediyi
çalar. Birden elektrik ışıkları sönüp yanar. Dışarıda fırtına
esmektedir. Suzon bir gürültü duyar, birinci kata çıkar. Gelen
Augustine'dir. Korku içindedir. Işıklar bir daha sönüp yanar,
sonra birden ortalık karanlığa gömülür. Sadece şöminenin ateşi
gözükür.)
AUGUSTİNE - Hay allah cereyan kesildi.
(İçeri kaçar)
(Dışarıda birisi bir kibrit çakar ve kibrit alevinin ışığında,
sigarasını yakan bir erkeğin silüeti görülür. Bu şahıs içeri girer,
durur tekrar yürür. Sonra çabucak kanepenin arkasına saklanır.
Gaby, elinde bir elektrik feneriyle girer, salondan geçer ve üst
kata çıkarak gözden kaybolur. O sırada Louise mutfak tarafından
girer, elinde fincanlarla dolu bir tepsi vardır. Tepside bir de mum
yanmaktadır. Augustine tekrar gelir, ve bir çığlık atar)
AUGUSTİNE - Siz misiniz. Louise.
LOUİSE - Evet, siz misiniz matmazel Augustine!
AUGUSTİNE - Evet ne oluyor?
LOUİSE - Rüzgar elektrik tellerini koparmış olacak. Ceryan kesildi.
AUGUSTİNE - Ah çok korkuyorum.
(O sırada ışıklar tekrar yanıverir ikisi de rahat bir nefes alırlar)
AUGUSTİNE - Elinizdeki ne?
LOUİSE - Hanımefendi herkese kahve yapmamı söyledi de...
(Kanapenin arkasından duman çıktığını farkederler, korkarlar)
AUGUSTİNE - (Fısıltı halinde) Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz?
LOUİSE - Evet.
(Kanepenin arkasından bir erkek şapkası çıkar. Sonra bir puro
tutan eldivenli bir el görünür, sonra bir ses "kuku" der. Ve ortaya
Catherine çıkar, büyük bir erkek paltosu giymiştir. Öbür iki kadın
müthiş surette içerlerler, onu azarlarlar. Catherine, kendinden
gayet emin, bir koltuğa kurulur. Sigarasını tüttürür.)
CATHERİNE - Ötekiler ne yapıyorlar?
AUGUSTİNE - Chanel'i bir yatağa uzandırdılar.
CATHERİNE - Kendine geldi mi?
AUGUSTİNE - Geldi ama konuşmuyor. Çok korkmuş hem de boşuna. Kurşun
ona dokunmadan geçmiş.
LOUİSE - Allahtan.

Bora BALCI arşivi 56


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - Evet. Tabii... Allahtan.


LOUİSE - Sizin üzerinize ateş etmiş olsalardı, neler yapardınız kimbilir.
CATHERİNE - Bence katil Chanel'i öldürmek istemedi. Yoksa böyle kocaman bir
hedef varken, karavana atılır mı? O sadece Chanel'e göz dağı
vermek istedi. Bir nevi ültümaton susmaya çağrı. Başarılı da
oldu sayılır, bakın Chanel ağzını açmıyor.
AUGUSTİNE - Ben de kendi hesabıma, bir şeyler fark etsem bile, ağzımı
açmam. Her ne kadar harika bir hayat sürmüyorsam da...
LOUİSE - Orası öyle...
AUGUSTİNE - Yine de ölmeye niyetli değilim.
CATHERİNE - Bütün bu olup bitenler sana hiç olmazsa yaşamasını öğretti. Bu
da az değil
LOUİSE - Yorgunluktan ve korkudan bittim! Ya siz?
AUGUSTİNE - Ben de öyle.
CATHERİNE - Ben, düşünmüyorum da, muhakeme yürütüyorum. Chanel
konuşursa bu hayatına mal olacak, adet böyle?
LOUİSE - Korkunç.
CATHERİNE - Hiç gazeteleri okumuyor musunuz?
LOUİSE - Okuyorum.
CATHERİNE - Bir şahit rahatsız etmeye başladı mı temizleniverir.
LOUİSE - Bunu öyle rahatça söylüyorsunuz ki.
CATHERİNE - Öyle garip ama, ben hepinizden daha dayanıklıyım. Hem ben
kafamı işletiyorum... Mutlaka bulmam gerek.
LOUİSE - Bir düşündüğünüz mü var?
CATHERİNE - Bir değil, en az yirmi şey düşünüyorum.
LOUİSE - Şüphelendiğiniz biri var mı?
(Üst katı işaret ederek)
CATHERİNE - Evet. Sizden de tabii!
(Augustine'yla Louise korkuyla gerilerler)
LOUİSE - Küçük hanım beni korkutmak mı istiyor?
AUGUSTİNE - Tabii canım, sevimli çocuk (Bir sükût) Ne yapsak acaba?
CATHERİNE - (Paltoyu çıkarır) Hepimizin birşeyler yapması gerek! Hele katilin
-Korkunç olmalı bu-, bir tabancanın tetiğine basması kimbilir ne
müthiş bir etki uyandırır! Siz hiç ateş ettiniz mi?
LOUİSE - Hayır.
CATHERİNE - Ya sen, Augustine teyze?
AUGUSTİNE - Bu da ne biçim soru? Hiç bir zaman parmağımı bir tetiğe
dokundurmadım. Allah göstermesin.

Bora BALCI arşivi 57


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CATHERİNE - Ben de öyle. Bir gün az kalsın olacaktı. Babamla fuara gitmiştik,
o bir yere girmiş hedeflere ateş ediyordu. Tüfeği bir kerecik bana
vermesi için yalvardım. Olmaz dedi. Babam öyle her zaman
sevimli değildi. Hep aynı terane tabii. Daha küçüksün, dur
bakalım, büyü de! Ah yirmi yaşıma bîr gelsem...
LOUİSE - Ben de yirmi yaşımı iple çekmiştim. Şimdi artık her istediğimi
yapmakta serbestim.. Ama bu beni fazla sevindirmiyor.
(Konuşurlar, Louise kütüphaneye dayanmıştır. Ve birden kolunun
bir düğmeye değmesi yüzünden Mamy'nin gizli gözü açılıverir)
AUGUSTİNE - Gizli bir dolap ha.
CATHERİNE - Aaa bakın, büyükannemin likörü (Oradan bir şişe ve bardakları
çıkarır) Birer kadeh içelim mi?
(Üçü de masanın etrafına toplanırlar)
CATHERİNE - Siz iyi bir kızsınız Louise.
LOUİSE - Size karşı pek terbiyeli hareket etmedim. Kusura bakmayın ne
olur.
CATHERİNE - Ben de sanki sizi çok kereler kırmadım mı? Canavar gibi bir
kızım ben.
LOUİSE - Yok canım o kadar değil.
CATHERİNE - Öyle, öyle canavarın biriyim ben, öldürmeli beni.
AUGUSTİNE - (Likör boğazında kalır) Sus, Catherine, sus yine başımıza bir
felaket gelecek, hissediyorum. Çevremizde ölümün dolaştığını
hissediyorum. Korkuyorum.
CATHERİNE - Ya ben.
LOUİSE - Siz de korkuyor musunuz?
CATHERİNE - Hem de nasıl. Korkmasam bu kadar gürültü yapar mıyım, şunu
bilin ki, en geç bir çeyrek saat içinde babamın katilinin adını
öğreneceğim. Öğrenince de kendisini haklayacağım. Evet, tek
başıma kimseden yardım istemeden.
LOUİSE - Böyle demeyin.
CATHERİNE - Öyle, öyle... Ben öyle polise falan baş vurmam. Araya kimseyi
sokmadan işlerimi hallederim.
LOUİSE - Ciddi şüpheleriniz var mı?
CATHERİNE - Var.
LOUİSE - Size yardım için birşey yapabilir miyim? Söyleyin. Yapayım.
CATHERİNE - Evet gidip şeyi getirin. Şekerliği.
(Louise korku içinde mutfağa koşar. Uzaktan karga sesleri
duyulur)
CATHERİNE - (Augustine'e) Bak duyuyor musun. Dostların bağırıyor, kargalar.

Bora BALCI arşivi 58


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

(Augustine bu laf yüzünden ters yutar ve hiddetli, içeri kaçar.


Catherine güler. Suzon merdivenleri iner) .
SUZON - Neler söyledin ona?
CATHERİNE - Hiç biraz gözünü açmak istedim.
(Kahvesini içer)
SUZON - (Bir koltuğa yığılarak) Galiba bir günde on yaş ihtiyarladım.
CATHERİNE - Ben de öyle. Ama iyidir bu.
SUZON - Nasıl?
CATHERİNE - Tabii. Kimsenin adam yerine koymadığı küçük bir kız
olmaktansa, bir kadın olmak daha iyidir. Hiç olmazsa lafımı
dinlerler. Hatta bazen söylediğinden korkarlar. Öyle iki de bir de
"Dur bakalım bu senin yaşına göre değil" demezler.
SUZON - Bizimle beraber gelip Chanel'i yatırman doğru olmazdı...
CATHERİNE - (Suzon'a kahve verir o da içer) Annemin odasına mı yatırdınız
onu?
SUZON - Evet, gözlerini kocaman açmış, bize bakıyor da ağzını açmıyor.
Neden konuşmuyor acaba?
CATHERİNE - Ya konuşamıyor.. Ya da konuşmak istemiyor. Belki de birisini ele
vermek istemiyor.
SUZON - Bu imkânsız.
CATHERİNE - (Maksatlı) Bana bak Suzon. Sen hiç şimdiye kadar tabancayla
ateş ettin mi?
SUZON - Rahat bırak sana beni...
CATHERİNE - Neden bu konunun açılmasından korkar gibisin. Gerçeği ortaya
çıkarmam gerek, biliyorsun. Korkuyor musun yoksa?
SUZON - Ama Catherine.
AUGUSTİNE - (Tekrar gelerek) Bir fincan kahve daha istiyorum... Yalnız
kalmaktan korkuyorum.
(Catherine ona dolu bir fincan uzatır. Louise gelir, şekeri masaya
koyar.)
CATHERİNE - Siz kahve içtiniz mi Louise?
LOUİSE - Evet, küçük hanım. Demin mutfakta içtim. Şimdi odama çıkıp
yatacağım. Kimse girmesin diye de dolabımı pencerenin önüne
koyacağım.
CATHERİNE - Dikkat edin. Katil belki de dolabın içindedir.
(Louise duraklar ve yerinden kımıldamaz)
GABY - (Merdivenlerden iner) Chanel'i yalnız bıraktım. Ağzından tek laf
çıkmıyor. Yıldırımla vurulmuş gibi bir hali var.
AUGUSTİNE - (Kahvesini içer ve ağlar) Ölüm.. Her yerde ölüm...

Bora BALCI arşivi 59


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Augustine, bağırma.


AUGUSTİNE - Bağırmıyorum ki.
GABY - (Bir sükuttan sonra) Pierrette nerede?
CATHERİNE - Bilmem.
SUZON - Benim de bilgim yok.
LOUİSE - Sizinle birlikte yukarı çıkmadı mı demin?
GABY - Gitmiş mi?
AUGUSTİNE - Elimizden kaçtı demek.
GABY - Yüz kere söyledim size, o kadın tehlikelidir diye... Aldırış
etmediniz. Sorularımıza bir tek defa bile cevap vermedi... Dün
geceyi nerede geçirdi bu kadın? Hiç belli değil, şimdi de
kayboldu. İzini bulun bakalım.
MAMY - (Girer. Tekerlekli koltuğunu önünde itmektedir) Bıktım bu
tekerlekli koltuktan. Eee? Ne oluyor? Hepinizin suratı bir karış.
CATHERİNE - Pierrette hala kayıplara karıştı.
MAMY - Nasıl?
SUZON - Gitmiş.
MAMY - Pek uzakta olmadığı kesin. Bahçe kapısı kilitli. Duvardan öte
yana atlamak da imkânsız, insan kafasını kırar.
(Koltuğuna kurulur)
CATHERİNE - Buradan kimsenin çıkmamasına karar vermiştik hani!
SUZON - Sonuç farklı mı oldu sanki?
GABY - Pierrette'in eşyaları burada.
LOUİSE - (Möblelerden birinin üzerinde duran Pierrette'in çantasını
göstererek) İşte çantası
(Suzon fırlar, sonra duraklar)
AUGUSTİNE - Hadi, içine baksana.
SUZON - (Çantayı açar, karıştırır ve bir tabanca çıkarır) Aaa, bir tabanca,
(Umumi heyecan)
GABY - Gördünüz mü? Kim haklıymış. Demin bana yöneltilen
suçlamaları düşünüyorum da hepiniz bana karşı onunla birlik
olmuştunuz. Neyse, çok şükür rahatladım şimdi. Katilin bizlerden
biri olmasından o kadar korkuyordum ki.
AUGUSTİNE - Biliyor musun, demin söylediklerimi samimi olarak
düşünmüyordum. Hadi iç şunu.
(Ona bir fincan kahve uzatır)
GABY - (İçer ve kendinden emin) Olaylar şöyle gelişti herhalde. Pierrette
dün akşam Marcel'le kavga etti. Sonra Chanel'in yanına
kulübeye gitti, rahat rahat uyudu. Sabaha karşı gelip Marcel'i

Bora BALCI arşivi 60


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

öldürdü, ondan sonra bize anlattığı gibi evine dönmedi. Bu


civarda bir yerde bekledi. Sonra da esrarlı bir telefon hikayesini
bahane ederek bizim karşımıza çıkıverdi.
SUZON - Öyle mi sanıyorsun?
GABY - Köpeklerin tabaklarına fare zehirini koydu, tabancayı çaldı ve
fazla konuşmasından korktuğu dostu Chanel'i öldürmeye ya da
korkutmaya çalıştı. Bakın nasıl bütün olaylar böylece birbirine
bağlanıveriyor. Herşey aydınlanıveriyor. Louise. hadi çabuk
fincanları kaldırın ve herkes bu kadını aramaya başlasın.
(Louise tepsiyi alır ve birden donmuş gibi duraklar)
LOUİSE - Hanımefendi... Oh, hanımefendi... (Titremeye başlar) Kahve.
MAMY - Ne var ne olmuş kahveye?
LOUİSE - Şimdi.. şimdi hatırladım.. Matmazel Pierrette'i demin mutfakta
görmüştüm. Tam kaybolmadan önce.. Kahve tenceresinin
karşısında duruyordu, sonra ben bir şey almak için çıktım o
yalnız kaldı..
AUGUSTİNE - (Elini boğazına götürerek) Zehirlendik, hem ben iki fincan içtim.
LOUİSE - Hanımefendi, sizce...
MAMY - Çabuk süt getirin, çabuk.
AUGUSTİNE - Kalbim gitgide daha hızlı çarpıyor. Zehirden olacak.
MAMY - Yok canım, heyecandan. Sakin ol.
CATHERİNE - (Bağırarak) Öleceğimi hissediyorum.
GABY - Bağırma öyle, hepimizi deli edeceksin.
CATHERİNE - Köpekler gibi ölmek istemiyorum.
LOUİSE - (Elinde bir şişeyle girer) İşte süt.
(Hepsi atılırlar, sütü kapışırlar. Birden şiddetle kapanan bir
kapının gürültüsü duyulur. Hepsi dinler bundan sonraki
konuşmalar hep fısıltı halindedir.)
GABY - Bu gürültü de ne?
AUGUSTİNE - Bir kapı kapandı. Şu taraftan.
(Üst katı işaret eder)
CATHERİNE - Pierrette geri geliyor. Hesabımızı görmek için.
(Pierrette'in çantasından tabancayı çıkarır, merdivenlere doğru
nişan alır)
SUZON - (Ona doğru atılarak) Bırak şunu.
AUGUSTİNE - Bırak korusun bizi, hadi Catherine bas tetiğe.
SUZON - (Kısa bir mücadeleden sonra tabancayı almıştır) Budalalığın
sırası değil. Unutmayın ki Pierrette'den sadece şüpheleniyoruz,
elimizde tek bir kanıt yok. Gitmiş olması bizi şüpheye düşürdü.
Ama gitmediğine göre...

Bora BALCI arşivi 61


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Benim bütün söylediklerimden sonra onu halâ suçsuz mu


sanıyorsun?
SUZON - Onun hakkında fazla konuştun anne.
GABY - Ne?
AUGUSTİNE - Ya çantasındaki tabanca?
SUZON - Katil, Chanel'in üzerine ateş ettikten sonra onu oraya koymuş
olabilir.
LOUİSE - Ya kahve?
SUZON - Şimdilik hiçbirimizde zehirlenme belirtisi yok.
MAMY - (Bir sükuttan sonra) Ne yapacağız öyleyse?
SUZON - (Kesin) Önce tabancayı ortadan kaldıracağız. (Tabancayı resimli
bir derginin altına saklar) Sonra sakin oturup ona kahve İkram
edeceğiz. İçmeyi reddederse, bu bir itiraf olur.
GABY - Ben sakin duramayacağım. Çıkayım, daha iyi.
SUZON - Kal anne.
MAMY - Kal Gaby. Birisini böyle suçlamak doğru değil.
GABY - Sen demin beni suçlamaktan çekindin mi?
AUGUSTİNE - Susun canım.
MAMY - Senin onunla konuşacak cesaretin var mı Suzon?
SUZON - Gayret edeceğim. (Bir başka kapı çarpar) Dikkat oturalım.
(Kadınların hepsi otururlar)
(Pierrette iner ağır ağır taraçaya doğru yürür)
SUZON - Neredeydiniz Pierrette?
PİERRETTE - Tuvalette. Rahatsızım biraz. Chanel nerede? Nereye
götürdünüz onu?
SUZON - Annemin yatağına yatırdık.
PİERRETTE - Öldü mü?
GABY - Hayır Allahtan, katil kurşunu isabet ettlrememiş.
PİERRETTE - Konuştu mu?
GABY - İçiniz rahat etsin, hiçbir şey söylemedi.
SUZON - Kahve içer misiniz?
PİERRETTE - Yok, teşekkür ederim. Zaten sinirlerim gergin.
GABY - (Bir jestle ötekileri sükunete davet eder, eline bir fincan alır
Pierrette'ye doğru ilerler) Pierrette, şu kahveyi için.
PİERRETTE - Teşekkür ederim. Fakat canım hiç çekmiyor.
GABY - (Daha da ilerleyerek) İçin şunu.
PİERRETTE - (Başını kaldırır, merakla) Niye? Ben hiç kahve içmem.

Bora BALCI arşivi 62


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - İçin şunu için şunu.


PİERRETTE - Niye bunu bana ille içirmeye çalışıyorsunuz?
GABY - Siz de niye ille içmemeye çalışıyorsunuz?
PİERRETTE - (Korku içinde) Anladım, hepiniz birlik olmuşsunuz. Kardeşimi
öldürdünüz, şimdi de beni ortadan kaldırmak istiyorsunuz.
Demin de Chanel'i yok etmeyi denediniz. (Korkuyla geriler) Niye
beni öldürmek istiyorsunuz?
GABY - Sizi öldürmeye niyetimiz yok. Yalnızca demin, bu kahveden
içmeyen bir sizin kaldığınızı fark ettik. Bakın, bizim boş
fincanlarımız şurada duruyor. Gitmeden önce kahveye zehir
kattığınızı tahmin ettik.
PİERRETTE - Ben mi?
GABY - Bir fincan içerek bize tersini kanıtlayın...
(Fincanı uzatır)
PİERRETTE - Hepiniz içtinizse, ben de korkmadan içebilirim.
(Tam içecekken)
CATHERİNE - Stop! (Herkes ona bakar) Louise de içmedi.
LOUİSE - İçtim... mutfakta..
CATHERİNE - Kim bilir, burada için, bizim önümüzde..
(Kendisine dolu bir fincan uzatır)
PİERRETTE - (Korkuyla) Hepiniz içmediniz demek.
GABY - Louise'yi unutmuştuk.
PİERRETTE - Böyle unutkanlık olur mu? Bir dalgınlık uğruna beni kurban
edecektiniz demek.
GABY - Haydi Louise, içsenize, ne bekliyorsunuz.
LOUİSE - Önce o bir içsin bakalım. (Bir sükut) Korkuyorum... Ben kahveye
zehir katmadım, yemin ederim... Ama ölümden korkuyorum.
Hayır içmeyeceğim...
(Fincanı koyar ve öteye kaçar)
PİERRETTE - Ben tuvaletten hiç çıkmadım.
LOUİSE - Ama daha önce, mutfakta, kahve tenceresine dokundunuz.
PİERRETTE - Kahveyi pişiren sizsiniz, bu daha tehlikeli.
CATHERİNE - Oldu olacak, ikisine de zorla içirmeli.
MAMY - Yeter artık, saçmalama.
CATHERİNE - Hadi için şu kahveyi.
(Louise ve Pierrette birbirlerine bakarlar)
LOUİSE - Hayır içmeyeceğim.
CATHERİNE - Hadi Pierrette. Biz ikimiz içelim.

Bora BALCI arşivi 63


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

(Louise'in bıraktığı fincanı alır ve içer. O zaman Pierrette de içer)


GABY - Catherine, Catherine. Bıraksaydın tek başına içseydi.
CATHERİNE - Tek başına içti zaten
(Fincanın dolu kaldığını gösterir.. Şeytan şeytan güler)
PİERRETTE - Ah, Ne yaptım.
(Eliyle boğazını tutar ve korkudan kanepeye yığılır.)
MAMY - Ah dayanamayacağım. Deli olacağım. Kimsenin öldüğünü
görmek istemiyorum.
AUGUSTİNE - Mühim değil anne. Pierrette bu.
MAMY - Olsun. Yine de tahammülüm yok.
(Çırpınır)
AUGUSTİNE - (Gaby'e) Ne yapalım?
GABY - Kenara çek. Yandaki odaya götür.
(Augustine Mamy'nin muhalefetine rağmen tekerlekli koltuğu
yandaki odaya sokar, kapıyı da kilitler.)
AUGUSTİNE - Hiç olmazsa böylece rahat ederiz.
MAMY'NİN SESİ - Augustine sana lanet ediyorum.
(Augustine asabı bozuk oturur)
SUZON - (Pierrette'ye) Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
PİERRETTE - Gayet iyi... Ne diye hepiniz bana karşı birleştiniz?
GABY - Şunun yüzünden. (Tabancayı gösterir) Bu tabanca sizin
çantanızın içindeydi.
PİERRETTE - Birisi koymuş, yemin ederim.
AUGUSTİNE - Tabii.
PİERRETTE - Bunun kanıtlanması çok kolay. Polis tabancayı inceleyince benim
parmak izlerimi bulamayacak. Oysa siz hepiniz onu elden ele
geçirdiniz.
GABY - (Elinde tabanca telaşlanır) Bak bunu hiç düşünmemiştim.
(Hemen tabancayı bırakır)
SUZON - (Enerjik bir tavırla) Polise haber vermeyelim diye katil bizi şuraya
hapsediverdi. Demek ki evden çıkmamız gerek. Bu bir hayat ya
da ölüm meselesi.
AUGUSTİNE - Bahçe kapısı kilitli ya.
LOUİSE - (Birden) Biz de üzerinden atlayalım. Bahçevanın merdivenini
dayayarak... Ne bileyim ben... Bir deneyelim...
(Ötekiler kımıldamazlar Louise bahçeye fırlar gözden kaybolur)
AUGUSTİNE - Haydi biz de gidelim.
(Suzon'u da peşine sürükleyerek çıkar)

Bora BALCI arşivi 64


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CATHERİNE - (Alçak sesle) Anne Pierrette'ye göz kulak ol.


(Catherine çıkar, Pierrette'yle Gaby yalnız kalırlar.)
GABY - Ah bu felaketler beni mahvetti. Gidip küçücük şehrime
kapanmaktan başka işim kalmadı.
PİERRETTE - (Alaylı) Küçücük şehrin ha?
GABY - Ne dediniz?
PİERRETTE - Hiç.
GABY - Bu gülüşünüz hiç hoşuma gitmiyor.
PİERRETTE - Garip şey, çünkü genellikle benim gülüşümü beğenirler.. Neyse
madem ki şurada ikimiz başbaşa kaldık haydi bana teşekkür
edin. Bu sorun da kapansın.
GABY - Neden teşekkür edecekmişim?
PİERRETTE - Dilimi tuttuğum için.
GABY - Hangi konuda?
PİERRETTE - Hangi konuda mı, çok kereler uzaktan izleyip gıpta etmişimdir
size.
GABY - Neden?
PİERRETTE - İki oyunu bir arada yürütebildiğinizden.
GABY - Açık konuşun. Bilmece çözmeye hiç yeteneğim yoktur.
PİERRETTE - (Yaklaşarak) Bir sevgiliniz var sizin.
GABY - Bir sevgilim mi var? Son buluşunuz mu?
PİERRETTE - Hayır, ilk buluşum. Çünkü çoktan haberim var.
GABY - (Kalkar, sapsarı olmuştur) Yani bir sevgilim olduğu için, kocamı
öldürdüm mü demek istiyorsunuz?
PİERRRETTE - Yok bunu söylemedim... Zaten böylesi pek kolay olurdu...
Sevgilisi olan bütün kadınlar kocalarını öldürselerdi dünyada hiç
koca kalmazdı. Sevgili de kalmazdı çünkü bütün kocalar aynı
zamanda birisinin sevgilisidir.
GABY - İyi. Farz edelim ki benim de bir sevgilim var. Ne olacak? Zaten
bunu söylediğinizde size kimse inanmaz ki.
PİERRETTE - Zaten ben de bunu söylemeye niyetli değilim ki.
GABY - Öyleyse amacınız ne?
PİERRETTE - Hiçbir sevgilinin olduğunu biliyorum. Hepsi bu.
GABY - Şantaj mı yapıyorsunuz?
PİERRETTE - Yok sadece merak ediyorum.
GABY - Eğer katil bensem, bu aşırı meraklılığınız biraz önce Chanel'in
de başına geldiği gibi, size kötü oyunlar oynayabilir.
PİERRETTE - Ben her şeyi göze aldım.

Bora BALCI arşivi 65


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - Cesursunuz.
PİERRETTE - Hayır, genellikle çok korkağım. (Güler) Nasıl olur da bir erkek sizi
sevebilir?
GABY - Kendinizi benden çok daha çekici buluyorsunuz herhalde.
PİERRETTE - Bir erkeğin gönlünü çelmek zor iş değil.
GABY - Konudan ayrılıyoruz, farkında mısınız?
PİERRETTE - Ah bütün kadınlar bir elele verseler, dünyayı yürütürler. Kadınlar
çok kere erkeklere egemen olduklarını sanırlar. Daha doğrusu
erkekler onlarda bu duyguyu yaratırlar. Aslında, inanın bana,
bütün erkekler, kadınlara karşı aralarında anlaşmışlardır.
GABY - Erkekler size bu kadar kötülük mü ettiler?
PİERRETTE - Evet.
GABY - Marcel de mi?
PİERRETTE - (Boğuk bir sesle) Özellikle Marcel, öteki erkeklerin bana yaptığı
kötülükler beni o kadar kırmadı. Zaten hepsine karşılık verdim.
Ama bir süre sonra bu hayattan bıktım, iğrendim, düzenli bir
biçimde yaşamaya karar verdim. Dünyada kalan tek yakınım
ağabeyimdi. Hemen buraya koştum. Ama bana karşı çok alçakça
davrandı. Benden bayağı çekindi. Çünkü kendisinden pek farkım
yoktu; kapısını yüzüme kapadı; beni dertlerimle başbaşa bıraktı.
Bunu hiç bir zaman unutmayacağım. Ben de, geceleri kendisini
görmeye gelir, para sızdırırdım. Louise'nin işittiği doğru; bu
parayı vermezsen seni öldürürüm diyordum. İnsanın kızkardeşi
sıkıntılar içindeyse ve zengin ağabey elini uzatıp yardım
etmezse, bu iş cinayetle bitebilir.
GABY - Bu söylediğiniz sizi suçlu durumuna sokuyor!
PİERRETTE - Yok, sağmal inek öyle kolay kolay öldürülmez. Bunu ne siz
yapardınız, ne de ben.
GABY - Demek benim suçsuz olduğuma inanıyorsunuz.
PİERRETTE - Tabii. Buna eminim.
GABY - (Ağlamak üzeredir. Gelip Pierrette'in yanına oturur) Size teşekkür
etmek isterim. Dedikodu etmediğiniz için. Özellikle kazlarımın
önünde.
PİERRETTE - (Alaycı) Kızlarınız...
GABY - Size daha kötü bir şey anlatacağım.
PİERRETTE - Neymiş o?
GABY - Ben şu sırada bu evden çok uzaklarda olacaktım. Bu akşam
kocamı terk etmeye karar vermiştim. Bavullarım hazırdı...
PİERRETTE - Marcel'i terk ediyordunuz demek?
GABY - Evet... İnanılacak gibi değil; tam ayrılacağım gün kocam
öldürüldü, korkunç.

Bora BALCI arşivi 66


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

PİERRETTE - Marcel bir şeyden şüphelendi mi?


GABY - Hiç sanmıyorum.
PİERRETTE - Zavallı Marcel... (Güler) Her zaman her şeyi yutmuştur, (Bir
sükut) Ya benim halim ne olacak şimdi?
GABY - Pierrette... Marcel'in size reddettiği para var ya, ben size onu
vereceğim.
PİERRETTE - Demin yalan söyledim. Parayı verdi bana.
GABY - Verdi mi? Peki neden söylemediniz bunu?
PİERRETTE - Kanıtlayamam. Çünkü elimde bir kuruş bile kalmadı.
GABY - Verdiniz ha?
PİERRETTE - Evet... Benim de bazen para verdiğim olur. İnsanlık hali. Bir
seyahat için bu paraya ihtiyacı vardı.
GABY - (Birden sararır) Bir seyahat için mi? Marcel size ne kadar verdi?
PİERRETTE - İkibin istemiştim.
GABY - İkibin ha? Verdi mi?
(Ayağa kalkar)
PİERRETTE - Evet verdi neyiniz var?... Yüzünüz bembeyaz oldu.
GABY - Pierrette, ikibin lira verdiğiniz bu adam kim? Çabuk söyleyin,
PİERRETTE - Niye soruyorsunuz? Neden korkuyorsunuz?
GABY - Bu ikibin lira bir zarfın içinde.
PİERRETTE - Evet, büyük mavi bir zarfın içinde. (Gaby çantasını kapar.
Pierrette yanına gelir) Sakın... şey olmasın.. Aman tanrım.
İmkansız bu. Kim sizin sevgiliniz?
GABY - Nasıl? bilmiyor musunuz?
PİERRETTE - Hayır.
GABY - Kocamın ortağı.
PİERRETTE - (Dehşet içinde) Jacque ha...
GABY - Jacque Fanno.
PİERRETTE - Jacque sizin sevgiliniz ha. (Gaby zarfı çıkarır) Tamam. Benim
zarfım o. Jacque'nin size verdiği bu para aslında Marcel'in
parası...
GABY - Buyrun, geri alın öyleyse. (Birden zarfı dikkatle yoklar sonra
yırtar) Aaa zarfın içi boş, para kaybolmuş, (Bir sükut) Birisi
biliyordu demek.
PİERRETTE - (Dişi bir kaplan gibi.) Jacques ha. Demek onu da elimden aldınız.
Demek sevdiğim tek erkek de beni aldattı. (Gaby'nin üzerine
yürür) Ah içimden gözlerinizi oymak geliyor. Sizi boğmak geliyor
içimden... Hayatta neyim kaldı ki.

Bora BALCI arşivi 67


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - (Birden korkarak) Yetişin imdat. (Birden tabancayı kapar ve


Pierrette'yi nişan alır)
PİERRETTE - Bırakın şunu. (Karşı karşıya dururlar) Peki öyleyse ateş edin,
basın tetiğe. Bir saniyelik iş bu. Bir damla cesaret işi. Basın
tetiğe. Yok edin beni. Ötekileri yok ettiğiniz gibi. (Pierrette
Gaby'nin üzerine atılır, dövüşürler, birden tabanca patlar. Gaby
bir koltuğa yığılır. Pierrette o zaman çekilir. Tabanca yere düşer,
birbirlerine bakarlar. İkisi de aptallaşmış gibidir)
PİERRETTE - Bir şeyiniz var mı?
GABY - Yok ya... Sizin?
PİERRETTE - Benim de yok. Ucuz atlattık, tanrı korudu bizi.
GABY - Tanrının lûtfuna hiç de layık değiliz.
PİERRETTE - Belki de lâyığız. O herşeyi yukarıdan görüyor. Bizim halimizi pek
sevimli buluyor herhalde...
(O da kanepeye yığılır, bütün öteki kadınlar girerler)
SUZON - Kim ateş etti?
GABY - Kazayla tetiğe bastım... Merdiven ne oldu? Kimse dışarıya
atlayabildi mi?
AUGUSTİNE - Duvarı aşmak imkansız.
SUZON - Duvar çok yüksek. Tepesinde de kar birikmiş. Öbür yana kaymak
tehlikesi var. İnsan kafasını kırabilir.
LOUİSE - Ben az kalsın kayıveriyordum.
(O sırada Augustine yandaki kapıyı açmıştır, Mamy deli gibi
dışarı fırlar)
MAMY - Bir şeyler yapsanıza canım: Polisi çağırmak lazım.
(Bir iskemleye oturturlar.)
AUGUSTİNE - (Alaylı) Polis. Polis. Herkes polisten söz ediyor ama kimse bir an
önce gelmesini ister gözükmüyor. Katil kimbilir nasıl alay
ediyordur?
CATHERİNE - (Birden) Ya katil bizim aramızda değilse?
AUGUSTİNE - Nasıl?
CATHERİNE - Ya katil yedimizden biri değilse, bunu hiç düşündünüz mü? Ya
babamın katili burada değilse?
LOUİSE - Başka kimse eve girip çıkmış olamaz ki.
CATHERİNE - Ya babamın katili... Chanel'se.
SUZON - Chanel mi? Peki o zaman Chanel'in üzerine kim ateş etti?
CATHERİNE - Kimse. Daha doğrusu kendisi. Düşünün şöyle olamaz mı?
(Sahneyi canlandırarak) Biz hepimiz dağılmıştık. Chanel içeri
girdi tek başına olduğunu farzetti. "Neredesiniz? Neredesiniz?"
Babamın tabancasını çaldı ve havaya ateş etti. Pat!!! Silahı

Bora BALCI arşivi 68


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

Pierrette halamın çantasına aceleyle sakladı. Sonra da yere


yığılarak ölmüş numarası yaptı. Nasıl?
AUGUSTİNE - Delisin sen. Bunu bir polis romanında mı buldun?
CATHERİNE - Dinleyin Chanel ayağa kalktı. Kapıyı açtı. Yavaşça koridorda
yürüyor. Şimdi karşımıza çıkıverecek. (Hepsi Catherine'ye
bakarlar. O ise birden merdiveni işaret eder.) İşte geldi.
(Hepsi korku içinde geriye dönerler. Kimse yoktur. O zaman
Catherine kahkahayı basar.)
PİERRETTE - (Onu iterek) Saçmalamaktan vazgeçmeyecek misin sen?
CATHERİNE - Daha iyi bir şey biliyorsanız anlatın. Benim tahminim bu.
PİERRETTE - Kafesteki vahşi hayvanlar gibi buraya kapatılmışız. Korkunç
birşey.
GABY - Ah bir çıkabilsek. Bir çıkabilsek.
SUZON - Catherine, dere tarafındaki çitte köpeklerin açtığı dar geçit vardı.
Hatırlıyor musun? Halâ duruyor mu?
CATHERİNE - Herhalde kapanmamıştır.
SUZON - Gidip bakayım. Belki oradan geçebilirim anne.
(Aceleyle taraçaya çıkar, gözden kaybolmuştur.)
MAMY - Bir çıkabilirse kurtulduk demektir.
AUGUSTİNE - Çıkmaya gayret edecek mi bakalım. Ben artık herkesin
içtenliğinden şüphelenmeye başladım.
CATHERİNE - Onu uzaktan gözetleyeyim. Beni fark etmez bile (Çıkar)
GABY - (Korkarak) Catherine, bahçeye gitme. Bu karanlıkta... (Kapıyı
açar ve o da gözden kaybolur.) Neredesin? Catherine, geri gel.
LOUİSE - (Korkmaya başlamıştır) Gidip mutfağa kapanacağım. (Aceleyle
çıkar)
AUGUSTİNE - (Peşinden giderek) Onu izleyeceğim. Gözetleyeceğim... Katil o
galiba... (Çıkar)
MAMY - Augustine dur canım. Bu ne karışıklık. Bu ne panik...
PİERRETTE - (Mamy'i durdurarak) Beni burada yalnız bırakmayın.. Ne olur,
kalın...
MAMY - Yani sizce...
PİERRETTE - Ayrılmayın... Hiç belli olmaz...
MAMY - Ama ya katil sizseniz.
PİERRETTE - Benden korkuyor musunuz?
MAMY - Şüpheli bir haliniz var da... Catherine'de öyle söylüyor.
PİERRETTE - Olağan üstü bir kız bu Catherine... Sonunda katili de o bulacak.
Görürsünüz...

Bora BALCI arşivi 69


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

(Catherine birden odanın ortasından yıldırım gibi geçer ve tekrar


bahçe tarafında kaybolur)
AUGUSTİNE - (Peşinden giderek) Catherine, görmediniz mi önümden yıldırım
gibi geçti. Demin dediğine göre önemli birşey bulmuş. Ama öyle
de yalancıdır ki..
MAMY - Bulmuş.
AUGUSTİNE - Katilin kim olduğunu bildiğini iddia ediyor.
PİERRETTE - (Sıçrar) Hepiniz akılsızsınız. Bu kız ise tamamen budala. Onun
da madam Chanel gibi başına bir iş açılacak. Bırakın onunla ben
uğraşayım
(Catherine taraçadan çıkar)
MAMY - Aman tanrım. Aman tanrım.
AUGUSTİNE - Ne buldu acaba?
MAMY - Bir felaket daha olacağını hissediyorum. Zavallı Catherine’ciğim.
(O da çıkar Augustine birden yalnız kaldığını farkederek
korkudan titrer birden Gaby'nin çantasını görür önce etrafına
bakar, sonra elini çantaya sokuverir karıştırmaya başlar. Gaby
girer)
GABY - Hırsız seni.
AUGUSTİNE - (Alçak sesle) Yakalanmana çok kalmadı. Catherine katilin adını
biliyor. Partiyi kaybettin. Kalan günlerini hapiste geçireceksin.
(Daha da alçak sesle) Sevgilini de bir daha göremeyeceksin.
Biliyorsun, kapıları dinlemek adetimdir.
GABY - Zarftaki parayı bana geri ver.
AUGUSTİNE - Ne zarfı?
GABY - Pis hırsız... Benden nefret ediyorsun değil mi? Dertlerinin acısını
benden çıkarmaya çalışıyorsun.
AUGUSTİNE - Katil..
(Dövüşürler)
MAMY - (Girer) Catherine'i gördünüz mü? (Gaby çantasını Augustine'in
elinden kapar) Yine neyiniz var? Kavga mı ediyordunuz?
Catherine ölüm tehlikesi geçiriyor. Sırası mı şimdi?
LOUİSE - (Girer) buldular mı Catherine'i?
PİERRETTE - (Pierrette'nin sesi) Yardıma gelin çabuk. Çabuk. Bu tarafa.
(Hepsi dışarı fırlarlar. Mamy yalnız kalır duaya başlar)
MAMY - Yüce tanrım. Bir şeyler yapın ne olur. Tanrım bir şeyler yapın ne
olur. (Kütüphanedeki gizli dolap birden açılıverir) Yok canım,
bunu yapın demedim.
(Hemen kapar. o sırada baygın Catherine'i taşıyan Pierrette'le
Louise girerler, kızı uzandırırlar)

Bora BALCI arşivi 70


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

AUGUSTİNE - Ölmüş mü?


GABY - Hayır, kafasına vurularak bayıltılmış. Bakın yanı başında ne
bulduk.
PİERRETTE - (Gaby'nin elinde tuttuğu tunç şamdanlığı tetkik eder) Demek
Catherine izlendi. Sonra da hücuma uğradı.
CATHERİNE - (Birden kımıldanır) Aaah, Anneciğim. Başım acıyor.. ah ah.
GABY - Kim vurdu sana? Kimseyi gördün mü?
CATHERİNE - Aaah herkes burada mı?
GABY - Ya Suzon?
MAMY - Çitteki geçidi bulmuş olacak.
GABY - Haydi konuş... bize bildiklerini söyle.. kim vurdu sana?
CATHERİNE - (Yarı baygın inleyerek.) Suzon - Suzon - Suzon - Suzon...
(Birbirlerine bakarlar)
GABY - Suzon, yani senin başına vuran.
(Bir sükût)
AUGUSTİNE - Hamile bir genç kızdan herşey beklenir.
PİERRETTE - Dinleyin. Şurası kesin ki Marcel'in ölümünde göze batan bir
özellik var. Bıçaklanmış olması. Katil neden bıçaklamış? Başka
türlü öldüremez miydi? Sözgelimi ağır ağır zehirleyemez miydi?
Yani önceden hesaplanmış bir cinayet olamaz bu. Katil
tesadüfen Marcel'in yanındaydı. O anda eline ne geçtiyse onu
kullandı. Biz hepimiz Marcel'i süreli görüyorduk. Böyle acele
hareket etmemize gerek yoktu. Birimiz dışında. Ani ziyaretçi
Suzon!
GABY - Suzon mu? Kesinlikle olamaz. Babasına karşı birden hırslandı
mı acaba?
AUGUSTİNE - (Kendisini daha iyi hisseder Catherine'i doğrultarak) Tabii babası
kimbilir onu bu gece nasıl parlamıştır. Hamile kaldı diye üstelik
kutlayacak değildi ya.
GABY - Niye olmasın?
MAMY - Öyleyse katil, Suzon, Suzon'cuğum, sahiden polise mi gidiyor,
dersiniz?
AUGUSTİNE - Polise gitmeyecektir. Bize bir yalan uyduracaktır. Sözgelimi, ne
bileyim, geçidin kapalı olduğunu söyleyecektir... Böylece zaman
kazanacaktır...
(Suzon giriverir)
HEPSİ - Ne haber?
SUZON - Çıkmanın imkanı yok. Köpeklerin açtığı geçidi dikenli tellerle
tıkamışlar.
(Hepsi onun önünde korkuyla gerilerler)

Bora BALCI arşivi 71


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

GABY - (Üzüntüyle) Evladım...


MAMY - Suzon, mümkün mü bu?
SUZON - Bir şey mi buldunuz?
CATHERİNE - Evet, fare zehiri kutusunu. Senin dolabında buldum.
SUZON - (Bir sükuttan sonra, gelir, Catherine'in karşısına dikilir) Kutuyu
sen mi buldun?
CATHERİNE - Evet... Niye sordun?
SUZON - Yüzüne bakıyorum da.. Sanki değişmiş gibisin.. Korkunç bir şey
bu.. Bana öyle geliyor ki, seni de kaybettim.
CATHERİNE - Beni demin az kaldı tamamen kaybedecektin, bir daha sefere...
daha şiddetli vur e mi?
SUZON - Sen bir canavarsın. Ama mademki beni suçluyorsun, ben de
sana yeni bulduğum bir şeyi söyleyeyim. Dikenli tellere takılmış
bir kumaş parçası.Katil telleri geçerken elbisesini kaptırıvermiş.
İşte parça senin pijamanın bir parçası Catherine. Ne dersin bu
buluşuma.
CATHERİNE - Benim buluşumdan daha önemli değil.
SUZON - Hiç merak etme. Polis birazdan gelecek. Yoldan geçen bir
otomobili bağırarak durdurdum. Hemen Jandarma karakoluna
haber verecekler..
CATHERİNE - Ne olursa olsun, ok yaydan çıktı artık. Katil ya sensin ya benim...
(Birden gecenin sessizliği içinde köpeklerin havladığı duyulur)
GABY - Köpekler, demek ölmemişlerdi.
HEPSİ - Köpekler yaşıyor, köpekler ölmemiş...
GABY - Deli olacağım.. Ve aah bakın.
(Merdivenin üst tarafında Chanel görünür. Yüzü bembeyazdır.
Duvara dayanarak yürür. Büyük gayret sarfettiği bellidir. Pierrette
ona doğru atılır)
PİERRETTE - Neden kalktınız? Tedbirsizlik bu?
CHANEL - (Zayıf bir sesle) Kalkmam gerekiyordu. Böyle icabediyordu...
Konuşmam lazım.
PİERRETTE - Şöyle.. yavaş.. oturun.
(Chanel oturur, onlara bakar. Bir sükût)
GABY - Haydi. Sizi dinliyoruz.
CHANEL - Garip bir hikaye bu Catherine, kızım yanıma gel...
CATHERİNE - Herşeyi biliyorsun değil mi Chanel?
CHANEL - Evet.
GABY - Biz de bu esrarın ne olduğunu anlayabilir miyiz?
(Chanel, Catherine'e bakışlarıyla cesaret verir)

Bora BALCI arşivi 72


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

CHANEL - Hadi Catherine.


CATHERİNE - Peki.. Şimdi dinleyin beni. Güzel bir yılbaşı hikayesi anlatacağım.
Bir zamanlar iyi bir adam yaşıyordu. Bu adamın çevresini 8 kadın
çevirmişti. Elinden geldiği kadar karşı koyuyordu adamcağız.
Ama kadınlar daha güçlüydü. Dün akşam bu zavallı adam
yatağına girdi. Bir gün öncesinden daha da yorgun, daha da
yoksul, daha da çaresizdi... Ve sekiz kadının ziyaretleri birbirini
takip etti. Kızı Catherine ise herşeyi gördü ve duydu. (Mamy'ye
döner) Cimdi kayınvalide.. (Augustine) İki yüzlü yılan, (Gaby'e)
Aldatan eş, (Louise) Çıkarcı ve budala, (Pierrette) düşmüş
kızkardeşi, (Suzon) ve hamile kız. Bütün bunlardan sonra, gel de
uyu bakalım. Zavallı babacığım. Sabahın altısında yanına
gittiğimde... ağlıyordu. Babasını ağlarken görmek öyle korkunç
bir görüntü ki bilmem hiç gördünüz mü? Burnunun ucunda
kocaman bir damla vardı. Bana "sen sevimli bir kızsın" dedi.
Fazla kitap okursun. Ellerini pek sık yıkamazsın ama yine de
dünya da senden başka kimsem yok dedi. Ona bütün gücümle
yardım etmeye söz verdim. O halâ ağlıyordu. Sonra birden
"Ölünce insan, kimbilir nasıl rahatlar" dedi. O zaman ona çok
acıdım. (Ağlamaya başlar ve sesi gittikçe yükselir) Acıdım,
acıdım. O kocaman gözleri yaş içindeydi... O zaman aklıma.. onu
kurtarmak geldi. (Herkes korkudan geriler. Catherine onlara
bakar)
GABY - (Fısıltı halinde) Yani.. Babanı.. Sen mi?..
CATHERİNE - Onu ben mi öldürdüm, diye soruyorsun değil mi? Öldürmekten
söz eden kim? (Muzaffer) Babam hiç bir zaman ölmedi ki
(Gülmekten katılır) Hepinizle öyle rahatça alay ettim ki. Babam
hiç de ölmedi. Yaşıyor, şuracıkta, kapının arkasında... (Gece
olanları tekrar canlandırmaya çalışır) Ah babacığım. Ağlama
artık. Bütün bu hanımlar için gözyaşı dökmeye değmez. Bak,
senin için bir tiyatro oyunu düzenleyeceğim. Hiç, Molyer'in
hastalık hastası'nı seyrettin mi? Seyretmedin ha. "Hastalık
hastasındaki adam ölmüş gibi yapar , böylece karısının, kızının
bütün ailesinin kendisi hakkında ne düşündüklerini öğrenir.. Sen
de öyle yapsana. Yatağına şöyle uzanacaksın.. Ben şu bıçağı
pijamana yapıştıracağım. Etrafa kırmızı mürekkep dökeceğim.
Zavallı babacığım, bana önce tuhaf tuhaf baktı... Sonra gülmeye
başladı. Güldü, güldü. Gülmek öyle iyi geldi ki ona. "Bak
göreceksin hepsinin korkudan ödleri patlayacak" dedim. Ve bu
korkunç komediyi size hazırlayıverdim. Pierrette'e telefon ettim.
Sonra telefonun telini kestim, kepekleri uyuttum, otomobili
bozdum, tabancayı çaldım, Annemin 2000 lirasını yürüttüm..
Babamın odasının anahtarını da değiştirdim, odaya girmeyesiniz
diye. Kısacası herşeyi ayarladım, yönettim. Hatta kendi başıma
şamdanlığı bile indirdim. Sadece Chanel, bir ara şüpheleniverdi.
Herhalde babamı penceresinin arkasında fark ettin değil mi?
(Chanel başıyla evet der) Seni de korkutmak zorunda kaldım.
Kusuruma bakma, şişko Chanel'im benim, ama çeneni tutmanı
istiyordum... Oyunumu sonuna kadar yürütebilmem

Bora BALCI arşivi 73


Robert THOMAS - Sekiz Kadın

gerekiyordu... Bütün gerçekler eksiksiz ortaya çıkmalıydı. (Son


derece sevinçli.) Evet, bu sabahtan beri babam şu kapının
arkasından bütün konuştuklarınızı işitti. Artık hepinizin ne mal
olduğunu iyice anladı. Hepinizden kurtuldu artık. Şimdi benimle,
sevgili kızı Catherine'le el ele verecek... beraberce buradan
uzaklara.. çok uzaklara gideceğiz... (Odaya doğru seslenir) Olup
bitenleri iyice işittin baba. Herşeyi anladın, artık bekle geliyorum.
(Cebinden anahtarı çıkarır) İşte kurtuluş anahtarı. (Birden
kapının arkasından bir silah sesi duyulur. Baba, odasında intihar
etmiştir.) (Catherine yaralı bir hayvan gibi çırpınır) Baba...
babacığım. Hayır olmaz, şaka ediyorsun değil mi. (Kapıya gelir,
anahtarıyla açar ve içeride gördüğü manzaranın önünde
dehşetten dona kalır.. Korkudan kımıldamayan öteki kadınlara
döner) Bu sefer, onu gerçekten siz öldürdünüz!
(Birden dışarıdan otomobil sesleri, açılan kapılar, düdükler
duyulur, Polis gelmiştir)

PERDE

Bora BALCI arşivi 74

You might also like