Professional Documents
Culture Documents
KİŞİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
BİRİNCİ OYUN
(Kâzım'ın yedek parça dükkânı)
RECEP Vallahi nerdeyse ben de söylenenlere inanacağım. İşler çok kötü Kâzım. Hani etrafa
renk vermiyorum ama, bu yedek parça sıkıntısı devam ederse, dükkânı kapatacağız. Hiç
iyi görünmüyor durum.
KÂZIM (Bıyık altından güler) Nesi var durumun, bundan iyisi can sağlığı.
RECEP Dalga mı geçiyorsun Kâzım, yedek parça yok... Yedek parça karaborsa... Parça
olmayınca, tamir yapamıyoruz. İşler iyice kötüye gidiyor kardeşim.. Parti buna bir çare
bulsun yahu...
KÂZIM Recep Usta, Nasrettin Hocanın hikâyesini bilir misin sen? Hani Hoca bakkalın birine
gitmiş "yahu" demiş, "sende un var mı?", "var" demiş bakkal. Hoca, "yağ da var mı?"
diye sormuş. Adam, "yağ da var" demiş. "Peki şeker de var mı?". Bakkal "o da var"
demiş. Hoca öfkelenmiş, "Ulan öyleyse, niye helva yapıp yemiyorsun?" demiş. İşte
seninki de o hesap.
RECEP Nasıl yani?
KÂZIM Yedek parça yokluğundan yüzlerce araba çalışamıyor. Tamirhane kapılarında
çürüyor. Tamam mı?
RECEP Tamam.
KÂZIM Sen de otomobil tamircisisin? Bu da tamam mı?
RECEP Tamam.
KÂZIM Öyleyken yedek parça bollaşsın da, şu arabaları tamir edeyim diye boşu boşuna bek-
liyorsun, bu da tamam?
RECEP Ya ne yapayım?
KAZIM Helva yap Recep Usta, helva. Bu helvanın tadına doyum olmaz. Hemen bu
arabalardan ucuza satın alacaksın. Sahibi mecbur satacak. İki tane böyle arabadan bir
tane sağlam araba yapacaksın. Satacaksın.
RECEP Olur mu yahu?
KÂZIM Olur mu da söz mü? Ben yedek parçayı nasıl buluyorum? Hep aynı yoldan. Hükümet
neden yedek parça getirmiyor. Elbet bir bildiği var. Yoksa, koskoca hükümet memleketi
yedek parçasız, bırakır mı? Diyor ki hükümet, bizim idaremizde her mahallede bir
milyoner olacak. Tamam mı?
RECEP Tamam.
KAZIM Peki nasıl olacak, işte böyle. Beş parmağın beşi bir değil. Açıkgöz olan, kafasını
kullanan olacak. Ne demiş herifçioğlu, "İşlet kafanı, doldur keseni." Sen kafanı işletme,
ondan sonra, hükümete, partiye kabahat bul. İşin görünen tarafını görmek marifet değil,
görünmeyen yanını, yani herkesin göremediği tarafını göreceksin. Bak şimdi demokrasi
geldi diyoruz. Hürriyet geldi diyoruz.. Peki ne demek bu?
RECEP Nasıl, ne demek? Demokrasi geldi, hürriyet oldu...
KAZIM İşte sen bu kafada gidersen, bok iş yapabilirsin...
RECEP Neden?
KÂZIM Bak, hükümet durmadan yatırım yapıyor. Neden? Memleketi kalkındırmak için.
Peki, bütün yatırımları hükümet kendi adına mı yapıyor ulan, yooo.. Diyor ki, hodri
meydan, iş bilenin kılıç kuşananın... Girişken olana, cesaretli olana yardım benden..
Kredi vereceğim, yardım edeceğim, kendisine güvenen gelsin meydana... Para kazansın,
hem kendisi kalkınsın, hem de memleket diyor. Tamam mı?
RECEP Tamam.
KÂZIM Tamammış... Sen hâlâ dışarıdan yedek parça
gelsin de, durumumu düzelteyim diye bekliyorsun. Halbuki tam fırsat. Millet araba diye
geberiyor. Gözünü aç, istifade et... Yap bir araba, sat satabildiğin fiyata...
RECEP Vay eşşoğlu eşşek be. Niye düşünmedim bunu ben? Doğru, ama ben nereden bulayım
araba alacak parayı? Herif istediği kadar ucuza satsın, bende para olmadıktan sonra.
KÂZIM Bak Recep Usta, eski dostuz, kardeş gibi severim seni. Bu parti için el ele
çalıştık. Ben yedek parça gibi kullanayım diye, bir iki araba almıştım. Sen bana üç bin
lira peşin ver, gerisini yavaş yavaş ödersin. Madem tek başına satın alamıyorsun?
RECEP Üç bin lira?
KÂZIM Var mı üç bin liran...
RECEP Emine, çocuklara düğün parası biriktirmişti, üç bin lira kadar bir şey. Ama, nasıl olur
bu araba işi? Becerebilir miyiz, bilmem ki..
KÂZIM Elbette yahu, cesaretli olacaksın, teşebbüs sahibi olacaksın. Bak bana; kim durup
dururken bana imkân verir de benzin istasyonu açtırırdı.. Ha?. Teşebbüs sahibi
olacaksın.
RECEP Sahi oldu mu o iş?
KÂZIM Oldu ya.. Dün anlaşmayı imzaladık. Recep gözünü aç.. Bul bir yerden üç bin lira...
RECEP Çocukların düğün parası o Kâzım... Hele şimdilik biraz daha dayanalım da, nasipse
olur...
KÂZIM Sen istersen olur Recep, sen istersen olur..
İKİNCİ OYUN
(Recep bisikleti onarmaktadır. Bir köşede yayılmış motor parçaları. Emine sahneye gelir.)
RECEP (Şaşkın, sinirli) Ne işin var senin burada be?
EMİNE Haberin yok bey, haberin yok. Batasıca dünya ne hallere gelmiş de haberin yok.
RECEP Kaç defa söyledim sana, karı kısmı dükkâna gelmez diye.
EMİNE Git de o kör bakkalla sen alışveriş et öyleyse...
RECEP Ne olmuş kör bakkala?
EMİNE Öteki gözü de kapansın inşallah... Çırak yemeği almaya geldi az önce, ben de Nuriye'yi
gönderdim bakkala. Gitmesi ile gelmesi bir oldu... Koskoca kız, iki gözü iki çeşme...
"Baban gelsin, babanla konuşacağım, artık veresiye vermem" demiş. Mantomu sırtıma
geçirdiğim gibi indim kör bakkala. Daha ağzımı açmadan "Kusura bakma yenge,
dostluk başka alışveriş başka. İki aydır hesabınızı kapatmadınız." demez mi? Konu
komşu, tanıdık tanımadık, bir yığın insan; yerin dibine geçtim.
RECEP Vay itoğlu it vay... Esnaf esnafa yapar mı bunu be?
EMİNE Eski çamlar bardak oldu Recep Usta, bardak oldu. Esnaf dediğin ne ki? Şimdi gözde
olanlar ya partili ya memur.
RECEP Gitme sen de o pezevenge bundan sonra.
EMİNE Demesi kolay, kim veresiye veriyor bugün?...
Gitmeymiş. (Bir süre susarlar)
RECEP Eee?
EMİNE E'si ee. Para ver de gidip hesabı kapatalım.
RECEP Yok ki param.
EMİNE Bu sabah vardı, ne yaptın o parayı?
RECEP (Sert) Çırağın haftalığı o.
EMİNE Ne yapalım bul, bul bir yerden.
RECEP Bul bir yerden ver... Esnaf dediğin çırağın haftalığını zamanında ödemeli.
EMİNE Öyleyse yemek beklemeyin siz de.
RECEP (Bir an düşünür) Evdeki paradan veriver. Ben sonra yerine koyarım.
EMİNE (Şiddetle karşı koyar) Allah göstermesin.
Çocukların düğün parası o. Ben onu birikti-rinceye kadar neler çektim. Tek kuruş almam o
paradan. (Susarlar) Ali nerde?
RECEP Süleyman'la, Kâzım'a kadar gitti. (Motor parçalarını gösterir) Bir parça alıp
gelecekler.
EMİNE Süleyman mı? Hangi Süleyman?
RECEP Mantar Süleyman.
EMİNE Ee ondan para almayacak mısın?
RECEP Eh alırım bir iki tekliğini.
EMİNE İyi ya, çırağın haftalığını verirsin o zaman.
RECEP (Bir süre kararsızdır. Duvarda asılı ceketinden para çıkartır.) Bozuldu dinine
yandığımın dünyası... Esnafta birbirini kollamazsa.. (Parayı verir) Al.. (Kızgın) Çırağın
parasını veremezsem.. (Hatırlar) Çırak nerede?
EMİNE Evde.
RECEP Nuriye? O da evde mi?
EMİNE (Kavrar) Ha sahi o da evde.. Kör akıl komadı ki bende, onları unutup buraya geldim.
RECEP (Tehdit eder gibi) Bana bak, eğer bu kıza bir bok olursa, seni elimden kimse alamaz
ha..
EMİNE (Davranır) Canım ne olacak, ben gideyim artık...
RECEP Eh otursaydın bari.. .
(Emine gitmek üzereyken Ali ve Mantar Süleyman girerler)
MANTAR (Sinirli) Anasını avradını... (Emine'yi görür) Kusura bakma yenge, görmedim.
Hayrola mazaratlık mı var?
EMİNE Şu bizim kör...
RECEP (Keser, sinirli) Yok canım geçerken uğramış. (Emine'ye) Çırak geç kalmasın, çabuk
yolla.
EMİNE Yaa, Nuriye de evde yalnız. Ben gideyim artık. Hadi allahaısmarladık.
MANTAR Güle güle yenge...
RECEP Ne oldu? (Mantar parçaları toplamaya başlar) Alamadınız mı?
MANTAR Bırak be usta, bıktım anam avradım olsun
Ulan yuh be, aklım fikrim durdu...25 liralık parçayı 280 liraya okutmaya bakıyor inek arabası.
RECEP Kim?
MANTAR Kim olacak senin Kâzım.
RECEP (Ali'ye) Nasıl 280 lira?
ALİ "Bende yok" diyor. Başka birisinde varmış, o da 280 lira istiyormuş.
RECEP Benden selam söylemediniz mi?
MANTAR Söyledik be usta. Hem Ali de benimle beraber mesela.. "Bende yok" diyor.. Aklı
sıra uyutacak bizi.. Bunların sülalesi tefeci kardeşim, din iman arama bunlarda...
RECEP Peki ne olacak şimdi?
MANTAR O kadar param yok gidip başkasından borç bakacağım.
RECEP Yani kaldı mı tamir işi?
MANTAR Kaldı Recep Usta.
RECEP Araban çalışmazsa açsın ulan.
MANTAR Daha taksitini tamamlayamadık.. Sürü ile araba tamirhane kapılarında, yedek parça
karaborsa, onu da bulabilirsen. Bu gidişle benim arabayı da kızağa çekeceğiz. Elde yok
avuçta yok. İşler bombok Usta bombok.
ALİ Kâzım'a bakarsan daha görünürlerde düzelme de yokmuş.
MANTAR Değişti, her şey değişti Recep Usta.. Ne günler be.. Koskoca Recep Usta, işsizlikten,
bisiklet tamir ediyor artık... Ayakta durmak hüner oldu. Biz bunları neden seçtik
anlayamadık ki? Böyle hükümet olur mu?
RECEP (Sert) Haydi canım sende, memlekete hürriyet geldi be, demokrasi geldi, aklınız ermez
konuşuyorsunuz bir yandan.
MANTAR (Parçaları toplayıp kalkar) Neyse, ben voltamı alayım. Eh, hoşça kalın.
ALİ Güle güle.. (Mantar çıkar.)
RECEP (Bıyık altından) Elbette, artık ahmaklara ekmek yok... Akıllı olan kazanacak bu işte...
ALİ Annem niye gelmiş?
RECEP Bizim kör, hesabı kapatmazsanız., artık veresiye vermem demiş. O da para almaya
gelmiş.
ALİ Eee?
RECEP Ben de çırağın haftalığını verdim. Allah kahretsin, nereden bilirsin bu işin böyle
olacağını?
ALİ Yok mu çırağa verecek paran?
RECEP Yok. (Susarlar)
ALİ (Bir süre çalışır) Çok işi kaldı mı bunun? Frenlerini ayarla o kadar.
RECEP (Kendi kendine konuşur gibi) Bir esnaf çırağının parasını veremedi mi yıkılır... Buna
bir çare bulmak lazım..
ALİ Ne dedin?
RECEP Bir çare bulmak lazım dedim.
ALİ Evet, bir çare bulmak lazım.
RECEP Kâzım bu işi iyi kıvırdı..
ALİ Onunla biz bir miyiz? Herif koskoca yedek parça dükkânı açtı.
RECEP İyi ya işte, nasıl açtı? Açıkgöz herif, girgin herif.
ALİ Tefeci herif, parası vardı zaten... Bir de partiye girip Bucak Başkanı oldu.
RECEP Tefeci mefeci, bu işin nasıl olacağını biliyor, ona bak sen. Şimdi de benzin istasyonu
açıyor. Benim neyim eksik Kâzım'dan.. Mesele bir kere ortaya atılmakta.
ALİ Baba bu iş böyle devam etmeyecek, sen kabul etmek istemiyorsun ama öyle. Bak, sinek
avlıyoruz burda. Otuz lira aldık mı, düğün bayram ediyoruz. Sen ne dersen de, gittikçe
batıyoruz. Ben düşündüm. Eğer izin verirsen ben başka bir işe gireyim, sen tek başına
yetersin buraya.
RECEP Hadi canım sen de.. Kalfasız esnaf olur mu? Yeni âdet mi çıkartıyorsun sen? Otuz
yıllık esnafım ben, dağılırsak batarız.
ALİ Baksana çırağın haftalığını bile veremiyorsun.
RECEP Sana ne ulan. Sen mi veriyorsun parasını, sen karışma.
ALİ Bir bisiklet tamir etmek için üç kişi..
RECEP Sus, ulan kafamı kızdırma... (Ali bisikletin başına gider) Ne yani, kapatalım mı
tamirhaneyi.. Bu yaşımdan sonra el kapısında mı çalışacağım. (Kararlı) Hiçbir yere
gidemezsin, anladın mı? Kafaya bak kafaya. Herif amele olmak istiyor... Ulan herkes
amele olmamaya gayret eder, bunun gözü amelelikte... İş yok benim oğlanlarda.. (Çok
sinirli) Bana bak bana, ne ben, ne de benim ailemden birisi amele olmayacak anladın
mı? (Bir süre) Ben ne yapacağımı biliyorum.. (Çarpar bisikleti düşürür) Kafası olan
paçayı kurtarır. Bu fırsat bir daha ele geçmez.
ALİ Ee, yapacak mısın dediğini, alacak mısın o eski motorları?
RECEP Alacağım.
ALİ Baba, bu iş sakat.. Biz burada, bu tamirhanede araba yapamayız.
RECEP Bal gibi yaparız. İki eski motordan bir sağlam motor yaparım ben, bana Recep Usta
demişler, anladın mı?
ALİ Sen iyi ustasın ama, doğru dürüst takımımız bile yok. Bana sakat geliyor bu iş. Boşu
boşuna borçlanacağız bir de Kâzım'a...
RECEP Sen karışma ... Vaziyetimizi kurtarmamız lazım... Biz amele olmayacağız anladın mı?
(Bıı sırada sahneye çırak girer. Çırak bir tepsi içinde yemek getirmektedir.)
RECEP Nerede kaldın ulan?
ÇIRAK Kusura bakma usta. Yenge yemeği yeni verdi.
RECEP (Bir süre düşünür. İş ceketini çıkartır.) İyi, siz yiyin benim işim var biraz.
(Çırak davranır asılı ceketi giydirir. Dışarı çıkarken) Bugün para yok, yarın.
ÜÇÜNCÜ OYUN
(Tamirhane, arta yerde bir çapraz. Çaprazın üzerinde bir
motor durmaktadır. Ali, motorun üzerinde çalışırken iş elbiselerini giymemiş olan çırak onu
izlemektedir. Karşıdan, Necla görünür. Necla, tamirhane kapısının önünden geçerken
içeri bakar. Çırakla gözgöze gelirler. Necla köşeye gelir bekler.)
ALİ (Kendi kendine) Allah kahretsin çalışmaz bu meret.
ÇIRAK Ali Abi seninki.
ALİ Haa? Nerde?
(Çırak başıyla dışarısını gösterir. Ali ellerini üstüpüyle temizleyerek dışarı çıkar. Necla'yı
görür, yaklaşır.)
NECLA Baban yok mu?
ALİ Daha erken, gelmedi. Hayrola?
NECLA Dün görücüler geldi.
ALİ Eee.
NECLA Bu sefer çok kötü. Babam hop oturdu hop kalktı. Bu kaçıncı diyor, neden istemiyor
muşum, benim mutlaka bir kabahatim varmış. Sonra birisi mi var dedi?
ALİ Söyledin mi?
NECLA Söylemedim. Söylesem, "Niyeti olsa, şimdiye kadar gelip isterdi" diyecek, biliyorum,
sustum.
ALİ Necla, bazı şeyler oldu. Artık iyi mi, kötü mü
kestiremiyorum. Babam bir motor aldı.
NECLA Ne motoru?
ALİ Araba motoru..
NECLA Eee..?
ALİ Motor bozuk, tamir ediyoruz. Tamir ettikten sonra araba yapıp satacağız.
NECLA Eee, sonra?
ALİ Babam arabayı bizim düğün için ayırdığı parayla aldı. Yani senin anlayacağın, uzadı bizim
iş.
NECLA (Bir süre sustuktan sonra) Peki tamir edebiliyor musunuz bari?
ALİ Elbette..
NECLA Satılır mı? Kaç para verirler?
ALİ Otuz kırk bin liraya gider. Piyasada araba
yok.
NECLA (Umutlanır) Ne kadar sürer bu tamir işi?
ALİ Bir iki ay sürer. Motor iyice hurdalaşmış.
NECLA (Umudu öfkeye dönüşür) Ali, hani başka bir işe girecektin?
ALİ Ben olmazsam hiçbir şey yapamaz babam. Şimdi başımıza bu işi de aldık, ayrılamam
burdan.
NECLA Azıcık da baban seni düşünsün.
ALİ Allahını seversen başlama gene..
NECLA Bir odacık kiralayamaz mı? Sen çalış, didin, kir pas içinde kal, sana bir ev bile
açmasın. Bir ev kirası veremiyor mu?
ALİ Kaç defa söyledim be. O iş başka. İki ev, iki masraf, eskisi gibi değil işler, çok kötü. Otuz
lira aldığımız gün bayram ediyoruz. Gün geliyor yüzelli kuruş kazanıyoruz. Çırak da
bugün işi bırakıyor.
NECLA Niye?
ALİ Haftalığını düzenli alamıyor ki. Ben de işi bırakırsam ne olur ailenin hayatı.
NECLA Doğru. Biliyorum. Arada bir söylüyorum, kusura bakma. Bütün gece uyumadım...
Kötülük olsun diye söylemedim.
ALİ Biliyorum, şu işi bir bitirsek, ondan sonra kolay. Eğer arabayı satarsak artık sırtımız yere
gelmez. Ondan sonra hep bozuk arabaları ucuza alır, tamir eder okuturuz.
NECLA (umutla) Araba satılır satılmaz, hemen evlenir miyiz?
ALİ Dakika sektirmeden.
NECLA (Çocuksu) Öyleyse çabuk bitirin.
ALİ (Güler) Başüstüne.
NECLA Alay etme. (Recep girer, görmemezliğe gelip, yolunu değiştirir.) Ali, baban.
ALİ Nerde? (Bakar. Babasının gidişini görür, kıza döner) Hadi sen eve git. (Kızın eşarbını
görür) Yeni mi aldın?
NECLA (Çok hoşnut) Hımm... (Gözünün içine bakarak) Yakışmış mı?
ALİ (Aynı şekilde gözünün içine bakarak) Hımm... Çok. (Bir süre bakışırlar) Hadi toz ol,
yarın buluşuruz.
(Ali kızı geçirirken, Recep tamirhanenin arkasından dolaşmış, kapıya gelmiştir. Dosdoğru
motorun yanına gider. Gözden geçirir. Çırak Recep'in ceketini alır)
RECEP Sağ ol. (Gözü çırağa takılır) Bu ne bu? Soyunmadın mı sen?
ALİ (Girer) Hoş geldin.
RECEP Niye soyunmadı bu?
ALİ Başka bir iş bulmuş, çalışmayacakmış artık.
RECEP Ne?
ÇIRAK Elini öpeyim usta. (Yaklaşır)
RECEP (Tersleyerek) Dur bakalım ulan. Öyle zırt diye iş bırakılır mı? Çıkar ceketini bekle, bir
iki gün daha.. (Motoru gözden geçirirken) Bir iki haftalığın gecikti diye mi işi
bırakıyorsun?
ÇIRAK Usta, görüyorum, senin işlerin de kesat. Sen de haklısın. Ama sana o kadar koymaz ne
de olsa biz konduluyuz, bize koyuyor.
RECEP Bir iki gün daha sıkın dişinizi, yakında düzelecek işler.
ÇIRAK Ben sıkmasına sıkarım ustam, ama bizim kocakarı artık çamaşıra falan gidemiyor,
eskisi gibi dayanamıyor, hem yeni işimde de iyi para veriyorlar. Dörtyüz elli falan geçer
dediler.
RECEP Ne işiymiş o?
ÇIRAK Fabrika işi..
RECEP Fabrika işi ağırdır. Bu işe benzemez.
ÇIRAK Olsun be usta, parası iyi. İlk işim bir kilo et alacağım bizim kocakarıya tıka basa yesin,
iğne ipliğe döndü. Hem artık yaşımız da ilerliyor. Biz de ev bark sahibi olalım.
RECEP (Başını motordan kaldırarak) Eşşoğlu eşşek! Her şey bitti de sıra evlenmeye mi geldi?
Bırak bu kafayı. Fabrika işi ağırdır, yıkıcıdır. (Kandırır gibi) Bakalım biraz geçsin,
haftalığını da arttırırız.
ÇIRAK Valla konuştum. Yarın işbaşı yapıyorum. Kusura bakma usta. (Kararlı) Ver elini
öpeyim.
(Recep'in sertçe uzattığı elini öper) Eyvallah Ali Abi. (El sıkışırlar usulca) Evlenirsen bizi
unutma. (Kapıya kadar gider, hatırlatır gibi) Hakkını helal et usta.
RECEP Paranı bir iki hafta sonra uğra da al.
ÇIRAK (Elini boşver gibi sallayarak) Canın sağ olsun be ustam.
RECEP (Sertçe geri döner. Çırak uzaklaşmıştır. Arkasından) Eşşoğlu eşşek, fırsat geçti eline..
ALİ Ne yapsın?
RECEP Ne demek ne yapsın? Bacak kadar piç, beş-on kuruş para için canın sağ olsun diyor.
Bir çırak bulalım. Zaten bunun yaşı büyüktü. Şöyle onüç, ondört yaşında bir şey olsun.
ALİ Ne gereği var, iyi oldu gittiği.
RECEP (Şaşırmış) Ne demek ne gereği var? Çıraksız esnaf olur mu hiç oğlum?
(İkisi birden geri çekilip motora bakarlar)
ALİ Yapabilecek misin?
(Cemal ve Nuriye gelirler)
RECEP Bakalım.. (Çocukları görür) Ne o, niye geldiniz?
NURİYE Annem gönderdi.
RECEP Niye gönderdi? Gene ne bok yediniz?
NURİYE Cemal..
RECEP Eee..
NURİYE Cemal karnesini almış da..
RECEP (Birden öfkelenir) Ne o kaldın mı ulan.. Cevap ver? Kaldın mı itoğlu it, söyle kaldın mı
ha..? (Birden bütün öfkesiyle Cemal'i dövmeye başlar) Kaldın ha? Amele olacaksın öyle
mi? Amele ha.. Seni it seni.. Ben bu kadar gayret edeyim, oku adam ol diye, sen
haylazlık yap, sınıfta kal ha...
CEMAL (Ağlayarak dükkânın içinde kaçmaya çalışarak) Babacığım.. Babacığım, oh
babacığım.. Valla çok çalışacağım.
ALİ (Araya girer) Baba dışardan duyacaklar, dur.
RECEP (Kendisine engel olmaya çalışan Ali'den kur-tıılamayınca, Cemal'in arkasından tekme
atar) Çok
çalışacakmış, it seni.. Aklın nerdeydi.. Yok ulan sana okul, soyun namussuz.. Amele ol. (Ali'ye)
Ver şuna çırağın elbiselerini, burda çalışacaksın. Çabuk! (Cemal ceketini çıkartır.
Çırağın tulumunu giyer. Ali babasının iş ceketini de giydirir. Recep motora yönelir,
inceler)
NURİYE (Usulca Ali'ye) Ali Abi... Mehmet nerde?
ALİ İşi bıraktı gitti..
NURİYE (Çok heyecanlı) Gitti mi? Temelli mi gitti?
ALİ (Anlamıştır) Sana ne ulan, haydi eve... Haydi eğlenme sokaklarda. (Nuriye dışarı çıkar)
RECEP Takımları hazırlayın..
ALİ Hazır..
(Recep şimdi tıpkı ameliyat yapan bir operatör gibidir. Belli şeyleri ister, verirler... Bir süre
çalışır ve birden bir motoru çalıştırır)
RECEP Nasıl, çalışır mıymış?
ALİ Aslan Baba!..
RECEP Şimdi artık iş arabayı tamamlamakta.
DÖRDÜNCÜ OYUN
(Bir park. Çırak ve Nuriye.)
ÇIRAK Bitirdi demek ha? Vay canına be, demek arabayı bitirdi ha? (Hak verircesine) Eee,
yaman ustadır Recep Usta...
NURİYE Bitirdi ya... Biraz daha bekleseydin, ne olurdu sanki.. Şimdi ne güzel...
ÇIRAK Sen babanı tanımıyorsun.. O yanında çalıştırdığı çırağa kız vermez.. Seni
isteyebilmem için başka bir işte çalışmam şarttı zaten...
NURİYE Sen tamirhaneyi bırakıp ayrıldın.. Bundan sonra imkânı yok razı olmaz.
ÇIRAK Ayrılmasaydım da, razı olmayacaktı.. İstesem ne çıkar?
NURİYE Yani araba satılsa da istemeyecek misin beni..
ÇIRAK İsterim ama vermez, adım gibi biliyorum.. Hem daha sırada Ali Abi var, onu evlendir-
meden, evlendirmez seni baban..
NURİYE (Bir süre sonra) Peki ne olacak?
ÇIRAK Bak dinle Nuriye.. Şimdi fabrikada iyi para veriyorlar.. İkimiz yaşarız nasıl olsa..
NURİYE Eee?
ÇIRAK Bu işin çıkar yolu.. Senin de benimle gelmen...
NURİYE Nasıl yani? Babamın haberi olmadan mı?
ÇIRAK Başka çare yok.. Evleniriz. Biraz zaman geçince, bağışlarlar... Nasıl olsa tek kızları
sensin çünkü..
NURİYE Olmaz, yapamam..
ÇIRAK (Kızgın) Yapamazsan, bu iş de olmaz.. Başka çaresi yok..
NURİYE Bak bekle, şu araba bir satılsın.. Bir kere deneriz.. Ben anneme söylerim,
vermezseniz kaçarım derim.. Razı ederim onu.
ÇIRAK Annen mi? Olur mu dersin? Yok yahu. Recep Usta bana kız, vermez..
NURİYE Verir, vallahi verir. Annem razı eder onu.
ÇIRAK (Bir süre sonra) İyi ya.. Biraz daha bekleyelim bakalım.. Peki araba ne zaman
satılacak?
NURİYE Babam şimdi müşteri bakıyor. Piyasada araba yokmuş. "Elimi öpene veririm" diyor.
ÇIRAK Kaça satacak?
NURİYE En aşağı 40 bin eder, diyor babam. Araba satıldı mı her şey düzelecek. Bak
görürsün. 30 bin lira bile olsa, mesela.. di mi? (Hayıflanır) Ama sen işi bırakmayacaktın
ki...
BEŞİNCİ OYUN
(Recep'in evi. Ali ve Emine.)
ALİ (Sigara içmektedir.) Bıraksa, ben başka bir işe girerdim. Bırakmıyor.. Anne bir de sen
söyle.. Kandıralım onu..
EMİNE Kanmaz ki oğlum.. Tamirhanede sen olmazsan yapamaz ki.
ALİ Tamirhane bir boka yaramaz artık..
EMİNE Tövbe de oğlum.. Tövbe de.. Bugüne kadar rızkımızı hep tamirhaneden verdi Allah..
ALİ Kâzım benzin istasyonunu açınca işler iyice kötüledi.. Herifin elinde koskoca bir
tamirhane var.. Her şeyi tamam. Tamirhanesini görsen aklın durur, ne istersen var..
Yedek parça Kâzım'da, yıkama yağlama Kâzım'da, tamirhane Kâzım'da.. Bizim doğru
dürüst takımımız bile yok.. Kim gelir de arabasını tamir ettirir bize..
EMİNE Baban gibi usta yoktur.. Kâzım ne anlar bu işlerden.. Herkes tanır babanı.. Otuz yıllık
Recep Ustadır o... Herkes babana gelir gene...
ALİ Öyle değil... En basitinden bir caraskalımız bile yok.. Herifçioğlu hidrolikle kaldırıyor
arabayı.. Bir kere yedek parça herifte. Mecbur araba sahibi Kâzım'a gitmeye...
EMİNE Allahından bulasıca. Ne diye tamirhane açtı sanki.. Üstelik bir de babanın dostu
olacak. O kadar parayı öbür dünyaya mı götürecek?
ALİ Ama bir tamirhane ki öf bee... O tamirhane bizim elimizde olacak. Allah be. Kimse
bizimle başedemez şerefsizim.
EMİNE Araba satılırsa, siz de büyütürsünüz tamirhaneyi.
RECEP (Gelir, suratı asıktır.)
ALİ (Ayağa kalkar, sigarayı gizlice söndürür) Ne oldu? Görüştün mü?
RECEP Eşşoğlu eşşek, yirmibeşbin veriyor..
ALİ Baba, satalım. Bundan fazlasını zaten alamayız..
RECEP Salak salak konuşma ulan!. Hepsini peşin vermiyor ki herif... Beş bini peşin, gerisi
taksitle.
NOT.....BURAYI DİKKATE ALMA