You are on page 1of 14

$ERH

güneye doğru, güneydoğudaki güneye ve ve tebliğ konusu ele alınmış, Hz. Peygam- dan hareketle sözlü veya yazılı olarak bir
doğuya doğru sivri kemerle ayrılan beşik ber'in hadis ehline ikramda bulunmaya konuda yapılan açıklamalara şerfi denmiş,
tonozlu ilave mekanlarla genişletilmiştir. teşvik ettiği belirtilmiş. hadis ehlinin Pey- böylece ilimler tarin!nde şerh bir telif türü
Güneydoğudaki geniş bölüm külhan ve su gamber'e en yakın ve en güvenilir kimse- şeklinde ortaya çıkmıştır. Şerhler bir ilim
deposunu teşkil etmektedir. Düzgün kes- ler olduğu, sünnetin öğretilmesinde Resu- dalında meşhur olmuş genellikle muhta-
me taş malzemenin kullanıldığı yapı günü- lullah'ın mirasçıları sayıldığı ifade edilmiş, sar metinler üzerine kaleme alınan, bun-
müzde faaliyetini sürdürmektedir. isnadın fazileti anlatılmış. bu arada mü- lardaki kapalı ifadelerin açıklandığı, eksik
BİBLİYOGRAFYA : ellif kendi değerlendirmelerini de zikret- bırakılan hususların tamamlandığı, hata-
OluşAnk. Bitlis Yapılannda_ Selçuklu Röne- miştir. İkinci bölümde gerçeğin hadis eh- lara işaret edildiği ve örneklerin çoğaltıl­
sansı,Ankara 1971, s. 19-26; Sabih Erken. Tür- liyle birlikte bulunduğu, hadis ehlinin ahi- dığı eserlerdir. Ancak S'ibeveyhi'nin el-Ki-
kiyede Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara rette kurtuluşa en layık kimseler olacağı, tô.b'ı, Müberred'in el-Mu]steçlab'ı ve İb­
1977, il, 131-149; Orhan Cezmi Tuncer. Anado-
hadis öğrenmek icin yapılan yolculukların nü's-Serrac'ın el-Uşufü gibi geniş hacim-
lu Kümbetleri: il Beylikler ve Osmanlı Dönemi,
Ankara 1991, il, 102-106. 1A1
_
(rihle) fazileti, ha'dis rivayeti yanında ha- li eserler hakkında da önemleri. kapalı ve-
~
0 MEHMETTOP disin fıkhı ile de meşgul olunması gerek- ya anlaşılmayan kısımlannın bulunması do-
tiği, hadis ehlini sevmenin Ehl-i sünnet'in layısıyla şerhler yazılmıştır. Şerh müellif-
ayırt edici özelliği sayıldığı, hadislerin mü- leri genellikle metin müelliflerinden farklı
ŞEREFÜ ASHABİ'l-HADIS zakeresi ve yayılmasının teşvik edilmesi gi- kişiler olmakla birlikte bazı metin yazarla-
( ~~f y~l ....s_r,) bi konular ele alınmıştır. Üçüncü bölümde rının kendi eserlerini şerhettiği de olmuş­
hadis ehlinin manevi dereceleri hakkında tur. İbn Malik et-Ta'i'nin Teshilü'l-Fevô.'id
Hatib el-Bağdadi'nin
(ö. 463/1071)
sfüih kimselerin gördüğü rüyalar kaydedil- ve tekmilü'l-Ma]j:iişıd adlı eseriyle İbn
hadis ve hadis ehlinin mekte, hadis naklinin üstün bir ibadet ol- Hişam en-Nahv'i'nin Şüzürü'ı-zeheb ve
değeri hakkındaki eseri. _J
duğu belirtilmekte ve hadis ehlinin fazile- ~atrü'n-nedô. isimli kitaplarına yazdıkla­
L
tiyle ilgili rivayetler sıralanmaktadır. Eser- rı şerhler bunlardan bazılarıdır. öte yan-
Hadis ehlinin dinin öğretilmesindeki ro- de zayıf hadisler de vardır; ancak rivayet- dan şerh üzerine şerhler de kaleme alın­
lü konusunda telif edilmiş ilk ve en meş­ lerin isnadlarıyla birlikte zikredilmesi on- mıştır. Ancak genelde şerhlere dair yapı­

hur eser olup müellifin 444'te ( 1053) ger- ların değerlendirilmesine imkan vermek- lan açıklama, eleştiri ve ilave tarzı notlar-
çekleştirdiği hac seyahatinden önce ya- tedir. dan oluşan eserler haşiye, haşiyelere dair
zılmış olmalıdır (bk. s. 23-24); zira bu İlk defa Delhi'de ( 1345), daha sonra ol- yazılan notlar ise ta'lik/ ta'likat diye adlan-
tarihten sonra yaptığı ilim yolculukların­ dukça hatalı bir şekilde Lahor'da (nşr. Mir- dırılmıştır. Şerhler umumiyetle bir eserin

da faydalandığı hocalarının rivayetleri bu za Muhammed Sadık, 1384/1964) yayım­ bütününü açıklamak amacıyla kaleme alı­
eserde yer almamaktadır. Ayrıca eser el- lanan Şerefü aşl;ıô.bi'l-l;ıadi§'in Mehmed nır. Fakat Mübarek b. Fahır'ın Şer]J.u Ijut-

Kitdye'den sonra ve el-Cô.mi' li-aV,lô.- Said Hatiboğlu tarafından beş nüshaya beti Edebi'l-kô.tib (İbn Kuteybe), F'iruza-
]j:ı'r-rô.vi ve ô.dô.bi's-sô.mi'den önce ka- dayanılarak önemli bir neşri gerçekleşti­ bad'i'nin Nugbetü (Bugyetü)'r-reşşô.f min
leme alınmıştır (Şere{ü aşl).abi'l-f:ıadlş, rilmiştir (Ankara 1971, 1991 ). Kitabı aynca V,utbeti'l-Keşşô.f (Zemahşerl) adlı eserle-
s. 140). Şerefü aşl;ıô.bi'l-l;ıadi§'in yazıl­ Amr Abdülmün'im Sel'im neşretmiş (Ka- ri gibi yalnız önemli görülen mukaddime-
masının sebebi dönemin Mu'tezile ke- hire 1417). Ebu Abdurrahman Mahmud leri şerhedilen eserler de bulunmaktadır
lamcılarının Hariciyye'ye ve Revafız'a Tehzibü Şerefi aşl;ıô.bi'l-l;ıadi§ adıyla ih- (DİA, XXXI, 116). Yine bazı eserlerde ge-
mensup birtakım grupların hadise ve ha- tisar etmiştir (Beyrut-Riyad 1414/1993). çen şevahid hakkında yazılmış çok sayıda
dis ehline karşı tavırlarıdır. Bu gruplara şerh mevcuttur. Abdülkadir el-Bağdad'i'­
BİBLİYOGRAFYA :
mensup olanlar dini meseleleri Kur'an ve nin Ijizô.netü'J-edeb'i, Radıyyüddin el-
Hab'b el-Bağdadi, Şerefü aşl)tıbi'l-fJad~ (nşr.
Sünnet yerine akılla çözme yoluna gitmiş Mehrned Said Hatiboğlu). Ankara 1972, neşrede­ Esterabad'i'nin İbnü'l-Hacib'e ait el-Kô.fi-
ve hadis ehlini hafife almıştır. Bağdad'i'ye nin girişi, s. 20-21, 23-25, 36-37, 140; Keşfü'?· ye'ye yazdığı şerhte yer alan şahid beyit-
göre Ehl-i sünnet karşıtları hadislerde ?Unun, il, 1044; Keiliini. er-Risaleta'l-müstetrafe leri açıklamak için kaleme alınmıştır.
(Özbek). s. 80, 315; Ali Yardım, Hadis, İzmir 1984,
kendi görüşlerine aykırı unsurları görün- Katib Çelebi, eser telifinin gayelerini ye-
ı, 56, 88; M. Yaşar Kandemir, "Hatib el-Bağdadi",
ce hadislerin değersizliği fikrini yaymaya
çalışmışlardır. Müellif eserinde hadislerin
DİA, XV!, 455, 456. !il İııRAHiM HATiBoöLU di madde halinde özetlerken kapalı kal-
mış hususları açıklama ve eserdeki hata-
İslam dinini öğrenmenin yegane kaynağı ları düzeltme nevilerine de yer verir. As-
olduğunu ve hadislerde hakkında hüküm lında her müellif eserini şerhe ihtiyaç kal-
beyan edilmeyen hususların din açısından ŞERH madan anlaşılması için yazdığı halde da-
bir değer taşımadığını belirtmiş, hadis (c::rıı ) ha çok üç sebeple şerhe ihtiyaç duyuldu-
alimlerinin ulemanın başında geldiğini İslam dünyasında bir eserin ğu görülmektedir. Birincisi eserin müellifi
söylemiştir. Hatib el-Bağdact'i'den yakla- daha geniş biçimde zeka, kabiliyet ve birikiminin seviyesi çer-
şık iki asır önce İbn Kuteybe aynı endişe­ açıklanması amacıyla yazılmış çevesinde incelediği konuyu kendince ye-
lerle Te'vilü mul].telifi'l-l;ıadi§'ini kaleme kitaplan ifade eden bir telif türü. terli bir hacimde ortaya koysa da her oku-
L _J
almıştır. yucu aynı seviyede olmadığından eserin
Şerefü aşl;ıô.bi'l-l;ıadi§ üç bölüm ve elli Sözlükte şerh "eti kesmek; bir şeyi ge- şerhine ihtiyaç duyulur. İkincisi başka bir
sekiz kısımdan meydana gelmekte, eser- nişletip yaymak; sözün kapalı kısımlarını ilmin alanına girmesi dolayısıyla bazı te-
de on iki ayet, kırk iki merfu hadis. 250 ci- açıklayıp anlaşılır hale getirmek" demektir mel bilgilere yer verilmemesi, bazılarının
varında rrievkuf ve maktu rivayet yer al- (Lisanü'l-'Arab, "şrJ::ı" md.; el-Mu'cemü'l- düzenlenmesinin ihmal edilmesi veya bazı
maktadır. Birinci bölümde dini öğrenme vasıt, s. 477). Literatürde sonuncu mana- hükümlerin illetlerinin belirtilmemesidir.

555
ŞERH

Üçüncü sebep eserde yoruma muhtaç ve- lelerle aynı konularda birçok görüş bir ara- mıştır. Günümüze kadar gelen en eski Arap
ya mecazi ifadelerin kullanılmasıdır. Ayrı­ ya toplanmış. gereksiz uzatmalarla konu- grameri çalışması olan Slbeveyl'1i'nin (ö.
ca bazı eserlerde görülen yanlışlık ve ek- lar daha zor anlaşılır hale getirilmiştir. Yi- 180/796) el-Kitô.b'ıt; ayrıca eserdeki şiir
sikliklerin giderilmesi de şerh yazmayı ge- ne birçok şerhin üs!Gbunun zor, metodu- örnekleri üzerine çok sayıda şerh kaleme
rekli kılar (Keşfü'?-?Unün, l, 35-37). Şerh ya- nun karmaşık olduğu ve genellikle ilme alınmıştır. Bunlar arasında Ebu Ömer el-
zımında, genellikle ders kitabı olarak oku- yeni katkılar sağlamadığı ileri sürülmüş­ Cerml, Mazini, Ebu Hatim es-Sicistanl. Ebu
tulan özlü metinlerin açıklanması suretiy- tür. Şerh ve haşiye yazımının Memlükler İshak ez-Zeccac, Ahfeş el-Asgar, İbnü's­
le eğitim faaliyetine yardım edilmesinin ve Osmanlılar döneminde başlayıp devam Serrac, Ebu Ca'fer en-Nehhas, Ebu Said
yanı sıra geniş ilmi tartışmaların yapılma­ ettiği, bu dönemlerin ilmi ve fikri bakım­ es-Slrafl. Rummanl, Yusuf b. Hasan es-
sı gibi etkenler de rol oynamıştır. Bu tür- dan duraklama ve gerilemeyi temsil etti- Slrafl, Hatib el-İskfıfı, Ebü'l-Ala el-Maarrl.
den şerhlerde esas alınan metnin bir prob- ği söylenmiştir. Şerh ve haşiye yazanların A'lem eş-Şentemerl, İbnü'l-Baziş. Zemah-
lemler veya önermeler listesi şeklinde ka- çoğunun eski Ar'}p üslubuna tamamen şerl ve Ebü'l-Beka el-Ukberl'nin şerhleri
bul edildiği görülür. Söz konusu şerhlerde hakim olamadıklan, edebi seviye bakımın­ sayılabilir. Zemahşen'nin el-Mufaşşal'ı­
metin müellifinin ne demek istediği açık­ dan yetersiz kaldıkları. hatta bazılarının nın başlıca şerhleri arasında Muhammed
lanmakta, ardından konuyla ilgili görüşler gramer hataları yaptığı iddia edilmiştir. b. Sa'd el-Mervezi'nin el-Mul;ıaşşal, Ka-
tartışılmakta, sonunda şerh yazannın dü- Buna karşılık şerhlerde görülen zorlukla- sım b. Hüseyin el-Harizmi'nin et-Ta]Jmir
şüncelerine ve itirazlarına yer verilmekte- rın büyük ölçüde ele alınan konulardaki şerl;ıu '1-Mufaşşal, Ziyaeddin el-A'cemi'-
dir (Anay, Vll/76119961. s. 13). Bu bakım­ derinleşme dolayısıyla ortaya çıktığı söy- nin Şerl;ıu'l-Mufaşşal, Ebü'l-Beka İbn Ya-
dan şerhin hitap ettiği okur kitlesine bağ­ lenmiş. ayrıca ilim adamlarının zor mese- lş'in Şerl;ıu'l-Mufaşşal, İbnü'l-Hacib'in el-
lı olarak öğretime yönelik şerhlerin kolay leleri anlama ve çözme becerileriyle diğer­ izô.J;ı fi şerl;ıi'l-Mufaşşal, Şerif er-Radi'-
bir üslupla, doğrudan ilmi katkı ve tartış­ lerinden aynldıklan, bunun kusur değil üs- nin el-Mükemmel fi şerl;ıi'l-Mufaşşal,
maya yönelik şerhlerin nisbeten zor anla- tünlük sayılması gerektiği belirtilmiştir. Ali b. Ömer Ham el-Esfenden~nin el-Muls-
şılır bir üslupla kaleme alındığı görülür. Bazılarınca ilmi bakımdan gerileme devri tebes fi tavzil;ıi me'ltebes, Muhammed
Şekil bakımından şerhler üç gruba ayrı­ diye nitelendirilen şerh döneminde birçok Tayyib el-Mekkl'nin el-Vişô.l;ıu'l-Ifô.midi
lır.1. Teftazani'nin Şerl;ıu'l-Ma]fiişıd'ı ve büyük ilim adamının yetişmiş olması bu ve Muhammed Abdülganl'nin el-Mu<av-
Mahmud b. Abdurrahman el-İsfahanf'nin görüşün isabetsizliğini ortaya koymakta- vel adlı eserleri anılabilir. İbn Malik et-
Metô.li'u'l-en?-fır'ı gibi metnin başında dır. Bu devirde yazılan eserlerin pedago- Tai'nin Arap gramerine dair manzum ese-
"kale" (kavlühü). şerhin başında "ekülü" ifa- jik kurallara uymadığı şeklindeki görüş de · ri el-Elfiyye üzerine de çok sayıda şerh
delerinin yer aldığı şerhler. Bu şerhlerde haksız bulunmuş; metin, şerh. haşiye ve kaleme alınmıştır. Bunlardan meşhur olan-
metin bazan tamamen. bazan da şerh ta'lik sıralamasıyla yapılan eğitimin tedrl- ları İbn Malik'in oğlu İbnü'n-Nazım'ın ed-
içinde geçtiği için kısmen verilir. 2. İbn Ha- cüik yöntemi çerçevesinde ele alındığı ifa- Dürretü'l-mw;lıyye, Ebu Hayyan el-En-
cer el-Askalanl ve Kirmaôı'nin Buharl'nin de edilmiştir. Şerhlerden bir kısmının ge- delüsi'nin Menhecü's-sô.lik fi'l-kelô.m
el-Cdmi<u'ş-şaJ;ıil;ı'i üzerine yazdıklan şerh­ reksiz bilgilerle doldurulması ve karmaşık <aıô. Elfiyyeti İbn Mô.lik, İbn Hişam en-
lerde görüldüğü gibi "kavlühu" ifadesiyle olması yolundaki iddia bütün şerhler için Nahv'i'nin Evçlal;ıu'l-mesô.lik, Bahaeddin
metnin sadece şerhe konu olan bölümü- geçerli sayılmadığı gibi bu tür eser yazma İbn Akil'in Şerl;ıu Elfiyyeti İbn Malik,
nün verildiği çalışmalar. Bu tür şerhlerde usulünün dönemin şartları ve ilim anlayı­ Nureddin el-Üşmunf'nin Menhecü's-sô.-
bazan metnin tamamı hamişte, sayfa ba- şından kaynaklandığı, değerlendirme yapı­ lik, Süyüti'nin el-Behcetü'l-marçlıyye ve
şında veya satır aralarında verilir. 3. Me- lırken tarihi bağlamının göz ardı edilme- Ahmed b. Zeyni Dahlan'ın el-Ezhô.rü'z-
tin ve şerhin birbirine katıldığı şerhler. Mü- mesi gerektiği de vurgulanmıştır (Selmi, Zeyniyye'sidir. Ebu Hayyan el-Endelüsf'-
teahhir dönemdeki şerhlerin çoğu bu şe­ s. 267-270). Şerh geleneğinin İslam önce- nin. şerhini İbn Malik'in görüşlerini red-
kildedir. Bu türden eserlerin yazma nüs- sinden itibaren çeşitli milletlerde mevcut detmek ve onun ilmi şöhretini gölgele-
halarında metne mim (metin) veya sad olduğu bilinmektedir. İslam dünyasında­ mek amacıyla yazmış olması dikkat çeki-
(nassı harfleriyle, şerhe de şln harfiyle işa­ ki şerh ve haşiye geleneğinin ilk dönem- cidir. İbnü'l-Hacib'in nahve dair muhtasar
ret edilebilir. Sazan da metin, üzerine ko- lere kadar uzandığı, daha sonra özellikle eseri el-Kafiye üzerine de çoğu Arapça,
nulan çizgiyle şerhten ayırt edilir. Ancak Memlükler ve ardından Osmanlılar zama- bir kısmı Türkçe ve Farsça olmak üzere 150
bunların yanlışa ve kanştırmaya çok mü- nında yaygınlaştığı görülmektedir. Hz. Pey- kadar şerh yazılmıştır. Bunların en meş­
sait olduğu belirtilir (Keşfü'?-?unün, ı. 37). gamber'in Kur'an'daki bazı meseleleri tef- hurları bizzat müellifin Şerl;ıu'l-Kô.fiye,
Bu tür eserlerde metinle şerhin birbirin- sir etmesi, az bilinen kelimelerin mana- Radi el-Esterabfıdi'nin Şerl;ıu'l-Kô.fiye,
den ayrılması için sonraki dönemlerde larını ve Kur'an hükümlerini açıklaması Abdurrahman-ı Cfımi'nin el-Fevô.,idü'z-
metnin parantez içine yazılması, metin ve İslam kültüründe şerhin başlangıcı kabul Ziyô.,iyye, Bedreddin İbn Cemaa'nın et-
şerhlerin farklı karakterdeki harflerle di- edilebilir (Habeşi. ı, 7). Dil bilimi, belagat. Tul;ıfe <ale'l-Kô.fiye, Seyyid Şerif el-Cür-
zilmesi gibi yöntemlere başvurulmuştur. tarih, biyografi vb. birçok dalda ortaya ko- cani'nin Şerl;ıu'l-Kô.fiye ve Sudi Bosnevi'-
Sazan da metinler sayfanın üst kısmına, nulan şerh literatürü, İslam kültüründe ka- nin Şerh-i Kô.iiye'sidir. İbnü'l-Hacib'in sarf
şerhler sayfa altlarına yazılır. zandığı karakteristik özelliklerini Kur'an'ı ilmine dair eş-Şô.fiye'si üzerine kendisi,
İslam ilimleri tarihinde önemli bir konu- ve onun i'cazını daha iyi anlamaya yöne- Çfırperdl. Radi el-Esterabadi ve Nukrekfır
ma sahip olan şerh geleneği eski ve yeni lik araştırmalara borçludur (Kortantamer, tarafından kaleme alınan şerhlerle İzzed­
dönemlerde bazı eleştirilere hedef teşkil sy. 8119941. s. 3). din ez-Zencanl'nin el-İzzi fi't-taşrifinin
etmiştir.. Buna göre şerhlerde mana ve İslam literatüründe zengin bir miras Teftfızanl şerhi meşhurdur. Sekkfıki'nin
mu.htevadan çok lafızlar üzerinde durul- oluşturan şerh türü eserler Arap dili ve Arap gramerine ve belagatına dair Miftô.-
muş. örnekler tekrar edilmiş. sıradan cüm- edebiyatı alanında büyük miktarlara ulaş- J;ıu 'l- culü.m'u hakkında da birçok şerh ya-

556
ŞERH

zılmıştır. Bunlardan Hüsameddin el-Hariz- arri gibi İslami dönemin önde gelen şair­ Şeyh Muhammed Taki-i Ca'feri'nin Tefsir
mi'ye ait olan, eserin tamamının şerhi ma- lerinin divanlarına da çok sayıda şerh ya- ü Na.Jsd u Tal).lil-i Me§nevi'si zikredilebi-
hiyetinde iken, belagatla ilgili üçüncü bö- zılmıştır. Divan ve antolojilerin yanı sıra lir. t
lüme yapılan en meşhur şerhler Kutbüd- Ka'b b. Züheyr'in ve Büsiri'nin Kaşidetü'l­ İslam felsefesi alanındaki eserler için
din-i Şirazi. Teftazani ve Seyyid Şerif el- bürde'leri gibi yaygınlık kazanmış kaside- yazılan şerhler arasında en yaygın olanla-
Cürcani'ye aittir. MittdJ:ıu'l- 'ulüm'un üçün- ler üzerine de şerhler yazılmıştır. Ka'b b. rı İbn Sina'nın el-İşarat ve't-tenbihat'ına
cü bölümünün ihtisarı olan Hatib el-Kaz- Züheyr şerhlerinin en önemlileri Ebü'l-Ab- Nasirüddin-i Tüsi ve Fahreddin er-Razi'-
vinl'nin TelJJişu'l-MiftdJ:ı'ı, hakkında en çok bas el-Ahvel. Sa'leb, Isa b. Abdülaziz el- nin, yine İbn Sina'nın 'Uyunü'l-]J.ikme'si-
şerh yazılan belagat kitabıdır. Bu şerh­ Cezüli, İbn Düreyd, Ebü Bekir İbnü'l-Enba­ ne Fahreddin er-Razi'nin, Sühreverdi'nin
ler arasında Teftazani'nin el-Mutavvel ile ri. Hatib et-Tebrizi. Abdüllatif el-Bağdadi, ı;Iikmetü'l-işr{ı]f'ına Muhammed b. Mah-
Mul]taşarü'l-me'ani, İsamüddin el-İsfe­ İbn Hişam en-Nahvi. İbn Hicce, İbn Seyyi- mud eş-Şehrezüri, Kutbüddin-i Şirazi ve
rayini'nin el-Atvel, İbn Ya'küb el-Mağribi'­ dünnas, Devletab~di. Süyüti, İbn Hacer el- Neyrizi'nin, aynı fılozofUn Heyakilü'n-
nin Mevdhibü'l-fetta]J. ve Bahaeddin es- Heytemi ve İbrahim el-Bacüri'ye aittir. Bü- nCı.r'una Dewani ve Mir Gıyaseddin Man-
Sübki'nin 'An1sü'l-efrdJ:ı'ı başta gelen ça- siri'nin kasidesine ait 1OO'den fazla şerh­ sür'un şerhleridir. Esirüddin el-Ebheri'nin
lışmalardır. Arap dilinin günümüze ulaşan ten Şemseddin Muhammed el-Feyyümi, klasik İslam felsefesinin problemlerine da-
en hacimli sözlüğü olan Muhammed Mur- Halid b. Abdullah el-Ezheri. İbn Hacer el- ir Hidayetü '1-]J.ikme'si için yazılan çok sa-
taza ez-Zebidi'nin Tdcü'l-'an1s'u Firüza- Heytemi. Ömer b. Ahmed Harpüti ve Abi- yıdaki şerhten en meşhur olanları Kadi Mir
bad'i'nin el-Kdım1sü'l-mu]J.it'i üzerine ya- din Paşa'nın eserleri anılabilir. Diğer taraf- Meybüdi ile Sadreddin-i Şirazi'ye ait olan-
zılmış bir şerhtir. Adudüddin el-ki'nin er- tan Arap nesrinin dikkat çekici örneklerin- lardır. İbn Rüşd'ün, Aristo'nun çeşitli eser-
Risruetü'l-vaz'iyye'siyle ilgili Ali es-Semer- den olan Hariri'nin el-Ma]famat'ı için de lerini yorumlamak ve uyarlamak suretiyle
kandi. Ali Kuşçu, Ebü'l-Kasım es-Semer- birçok şerh kaleme alınmış olup en meş­ oluşturduğu bazı kitapları da şerh olarak
kandi ve İsamüddin el-İsferayini'nin şerh­ hurları Ahmed b. Abdülmü'min eş-Şerişi.
değerlendirilmiştir. Mantık alanında Esi-
leri bulunmaktadır. Ebü'l-Kasım es-Semer- Mutarrizi ve Ebü'l-Beka el-Ukberi'ye ait- rüddin el-Ebherı~nin lsagüci'si üzerine ka-
kandi'nin istiareye dair Fera'idü'l-feva'id'i tir. leme alınan şerhlerin en meşhurları Mol-
(er-Risaletü's-Semer~ndiyye) hakkında da
Çok sayıda şerhin yazıldığı bir alan da la Fenari'nin el-Feva'idü'l-Fenariyye ve
başta İsamüddin el-İsferayini, Sabban, Ba-
tasavvuftur. Bu sahanın önemli eserlerin- Zekeriyya el-Ensari'nin el-Muttala'ıdır. Ali
cüri ve Ahmed b. Abdülfettah el-Mollavi'-
den olan Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin Fuşu- . b. Ömer el-Katibi'nin eş-Şemsiyye adlı
nin şerhleri olmak üzere çok sayıda şerh,
şü'l-]J.ikem'i için 100'den fazla şerh kale- kitabının en meşhur şerhi Kutbüddin er-
haşiye ve ta'lik yazılmıştır.
me alınmıştır. Bunlardan Cend'i'nin Şer]J.u Riizinin Ta]J.rirü'l-]fava'idi'l-mantıJpyye'­
Arap edebiyatında bilhassa Cahiliye dö- Fuşuşi'l-]J.ikem'i metinle irtibatlı ilk tam sidir. Cedel ve münazara sahasında Mu-
nemi şairlerine veya kabilelerine ait şiirle­ şerh olma özelliğini taşır. Abdürrezzak el- hammed b. Eşref es-Semerkand'i'nin Ada-
rin toplandığı divanlar ve muhtelif şairler­ Kaşani'nin Şer]J.u Fuşuşi'l-]J.ikem'i met- bü '1-ba]J.§'i hakkında Kemaleddin Mes'üd
den yapılan seçmeler sonucu oluşan an- nin dilini izahtan çok fikri açıklamalarıyla eş-Şirvani'nin, Adudüddin el-ki'nin Ada-
tolojiler hakkında birçok şerh kaleme alın­ önem arzeder. Davüd-i Kayseri'nin Mut- bü '1-ba]J.§'i üzerine Muhammed el-Hane-
mıştır. İlk şarihlerin aynı zamanda bu şiir­
tala'u J:].uşuşi'l-kilem'i ise esas metni ta- fi et-Tebrizi'nin, Saçaklızacte'nin er-Risa-
leri derleyen raviler olduğu görülür. Bun-
kip ederek açıklayan ilk düzenli ve kulla- letü'l-velediyye'si üzerine Abdülvehhab
lar arasında İbnü's-Sil<kit, Muhammed b.
nışlı Fuşuşü'l-]J.ikem şerhidir. Eser üze- b. Hüseyin el-Amidi'nin şerhleri meşhur­
Habib, Ebü Hatim es-Sicistani ve Sükkeri
rine ayrıca Abdullah Bosnevi'nin Tecelli- dur (diğer ilim dallarındaki şerhler için
gibi isimler dikkat çeker. İlk devrin şerh­
yatü ardisi'n-nusus ve Ahmet Avni Ko- aş.bk.).
leri daha çok anlaşılması zor kelimeleri ve
nuk'un Fususü'l-Hikem Tercüme ve Şii literatüründe de çok sayıda şerhe
adları geçen şahıs, yer ve olayları açıkla­
Şerhi adlı Türkçe şerhler bulunmaktadır. rastlanır (Aga Büzürg-i Tahran!. XIII, 53-
maya yöneliktir. Kabile şiirleri divanların­
Mevlana Cela.Jeddin-i Rümi'nin Me§ne- 398; XIV, 3-1 78). Bunlar arasında Şerif er-
dan günümüze ulaşan tek örnek, Sükkeri
vi'sinin en yaygın Türkçe şerhleri İsmail Radi tarafından derlenen ve Hz. Ali'ye
tarafından derlenip şerhedilen ve Hüzeyl
Rusühi Ankaravi'nin Mecmuatü'l-letaif, nisbet edilen çeşitli metinlerden oluşmuş
kabilesine mensup şairlerin şiirlerini kap-
Sarı Abdullah Efendi'nin birinci cilde ait Nehcü'l-belaga üzerine yazılan şerhle­
sayan Divanü'l-Hüz;eliyyin'dir. Arap şiiri­
nin en önemli antolojilerinden olan Mu'al- olan Cevahir-i Bevahir-i Mesnevi, İs­ rin sayısının 21 O kadar olduğu söylenir.
lalsat üzerine Ebü Bekir İbnü'l-Enbari, Ebü mail Hakkı Bursevl'nin RCı.hu'l-Mesnevi, Bunların en hacimlisi ve en mükemmeli

Ca'fer en-Nehhas, Hüseyin b. Ahmed ez- eserin tamamını içeren Mehmed Murad İbn Ebü'l-Hadid'in şerhidir. İmamiyye Şia­
Zevzeni ve Hatib et-Tebrizi'nin yazdıkları Efendi'nin Hulasatü'r-ruh, Abidin Paşa'­ sı'nın dört temel hadis kitabını oluşturan

şerhler meşhurdur. Ebü Temmam'ın an- nın Tercüme ve Şerh-i Mesnevi-i Ma'- Küleyni'nin el-Kafi, Şeyh Sadük'un Men
tolojisi el-Jiamase'nin dikkat çeken şerh­ nevi, Ahmet Avni Konuk'un Mesnevi Ter- la ya]J.<j.uruhü'l-fa]fih ve Ebü Ca'fer et-
leri Ebü Bekir es-Süli, Ebü Ca'fer en-Neh- cüme ve Şerhi, Tahirülmevlevi'nin Şerh-i Tüsi'nin el-İstibşar ve Tehz;ibü'l-a]J.kam'ı,
has, Ebü'l-Hasan Ali b. Haris el-Biyari, İbn Mesnevfsidir. Me§nevfnin Farsça şerhle­ üzerlerine çok sayıda şerh yazılan eserler
Cinni, Ebü Hila! el-Askeri, Muhammed b. ri arasında Kema.Jeddin-i Harizmi'nin men- arasındadır. Abdullah Muhammed el-Ha-
Adem el-Herevi, Ebü Ali el-Merzüki, Ebü'l- sur Cevahirü'l-esrar ve zevahirü'l-en- beşitarafmdan hazırlanan Cami'u'ş-şü­
Ala el-Maarri, İbn Side, A'lem eş-Şente­ var'ı ile manzum Künuzü'l-]J.a.Jsa'i]f fi ru- ru]J. ve'l-]J.avaşi adlı çalışmada (l-111, Ebü-
meri. Hatıô et-Tebrizi. Şümeym el-Hilli ve muzi'd-de]fii'i]f, Şah Veli Muhammed Ek- zabl 1425/2004) İslam literatüründe orta-
Ebü'l-Beka el-Ukberi tarafından kaleme berabadi'nin Mal;J.zenü'l-esrar, Abdülali ya konmuş şerh ve haşiyelerin bir dökü-
alınmıştır. Mütenebbi ve Ebü'l-Ala el-Ma- Muhammed Leknevi'nin Ba]J.rü'l-'ulüm ve mü yapılmaktadır.

557
ŞERH

BİBUYOGRAFYA : ruzabactl'nin, el-Keşşô.fın girişinin şerhi ye adıyla şerhetmişlerdir. Süyı1ti'nin el-İt­


Ahmed b. Muhammed el-Feyyüml, el-Mişbii­ olan Nugbetü'r-reşşô.i min l)utbeü'l-Keş­ ]fö.n fi <uıumi'l-Kur'ô.n adlı eseri bir ba-
f:ıu 'l-münir, Beyrut 2001, s. 117; Keş{ü '?-?Un ün, şô.i adlı risalesi gibi Kısmi şerhleri de bu- kıma Zerkeşi'nin ei}.-Burhı"ın fi <uJü.mi'l-
l, 35-37 (mukaddime), 346-348; Il, 1031-1035,
lunmaktadır. Ayrıca Zemahşerl'nin tefsi- Kur'ô.n'ının şerhi olarak değerlendirilir (el-
1116; Ebü'l-Beka, el-Külliyyat s. 538; İbrahim
Mustafa v.dğr., el-Mu'cemü 'l-vasit, İstanbul, ts. rinde kullandığı beyitleri şerhetmek ama- İt/f:an !Bugaj, müellifin mukaddimesi, ı. 5
(el-Mektebetü'l-islamiyye). s. 477; Aga Büzürg-i cıyla eserler yazılmıştır. Ebü'l-Fazl Muhib- vd.). Benzer bir ilişki Muhammed b. Aki-
Tahranı. e;;-Zen"a iltı. teşanifi.'ş-Şta, Beyrut 1403/ büddin Muhammed b. Ebubekir Efendi'- le'nin ez-Ziyade ve'l-iJ:ısô.n fi <uJUmi'l-
1983, XIII, 53-398; XIV, 3-178; Abdullah Muham- nin Tenzilü'l-dyô.t cale'ş-şevô.hid mine'l- Kur'ô.n'ı ile el-İt]fti.n arasında da görül-
med el-Habeşi, Cami'u'ş-şürüf:ıve'l-f:ıavtı.şi, Ebü-
ebyô.t'ı ve Ebu Abdullah Muhammed b. mektedir. İbn Akile bu hacimli eserinde
zabl 1425/2004, l, 7-11; Tunca Kortantamer. "Te-
ori Zemininde Metin Şerhi Meselesi", TDEAD, Tayyib Muhammed el-Fas'i'nin ŞerJ:ıu şevô.­ el-İtlsö.n'ı şerhetmiştir. Şah Veliyyullah ed-
sy. 8 (1994), s. 3; Harun Anay, "Bir Osmanlı Dü- hidi'l-Keşşô.fı bunlardan bazılarıdır. Med- Dihlev'i'nin el-Fevzü'l-kebir'i Said Ahmed
şüncesinden Bahsetmek Mümkün mü?", Der- reselerde okuturan ve üzerinde en fazla Bfilanpun tarafından el-<Avnü'l-kebir şer­
gah, VIl/76, İstanbul 1996, s. 13; a.mlf., "Felse- çalışma yapılan tefsirlerden biri de Beyza- J:ıu '1-Fevzi'l-kebir fi uşr1li't-tefsir ve Hat-
fe", DİA, Xll, 321; Abdullah b. Uveykıl es-Selmi. "el-
vl'nin Envô.rü't-tenzil ve esrô.rü 't-te'viJi- tabl'nin Beyô.nü j<cô.zi'l-Kur'ô.n'ı Ömer
Mütün ve'ş-şürü]} ve'l-]}avftşi ve't-talµirat fi't-
te'lifi'n-na]}vi", el-Af:ımediyye, IV, Dübey 1999, dir. Çoğunluğu haşiye ve ta'lik türünden Muhammed Ömer Bahazık tarafından Şer-
s. 245-273; Nihad M. Çetin, "Slbeveyhi", İA, X, olan bu çalışmaların sayısı 250'nin üze- 1).u risô.leti Beyô.ni i<cô.zi'l-Kur'ı"ın adıyla
583-584; Abdülbaki Turan, "el-Elfiyye", DİA, Xl, rindedir. Bunlardan İbn Temdd Muslihud- şerhedilmiştir. Mustafa İzmir!, cumdetü'l-
28-29; Mahmud Erol Kılıç, "Fusüsü'l-hikem", a.e., cirfı"ın fi talµiri evcühi'l-Kur'ı"ın adlı ese-
din Mustafa b. İbrahim er-Ruml'nin J:Iô.-
XIII, 232-234; Tevfik Rüştü Topuzoğlu, "Haşiye",
şiye calô. Envô.ri't-tenzil ve esrô.ri't-te'- rini Bedô.'i'u'l-burhô.n calô. 'Umdeü'l-cir-
a.e., XVI, 419-422; İlyas Üzüm. "Kütüb-i Erbaa",
a.e., XXV!l, 4-5; Semih Ceyhan, "Mesnevi", a.e., vil'i, Zekeriyya el-Ensar'i'nin Fetl;.u'l-cem tdn ismiyle şerhetmiştir.
XXlX, 331-333; Mehmet Sami Benli, "el-Mufas- bi-beyô.ni l)afiyyi Envô.ri't-tenziii, Şeyh­ Kıraat ilmine dair kitaplara yazılan şerh­
sal", ae., XXX, 368-369; İsmail Durmuş, "Mu- zacte Muhyiddin Mehmed'in J:Iô.şiye calô. lerin hayli fazla olduğu görülmektedir. Ebu
kaddime", ae., XXXI, 116; a.mlf., "Nehcü'l-bela-
Envô.ri't-tenzil ve esrô.ri't-te'vil'i, Şehfı­ Amr ed-Dani'nin et-Teysir fi'l-1.p.rô.'ô.ü's-
ga", a.e., XXXII, 540; G. J. H. van Gelder. "Com-
mentaries", Encyclopedia of Arabic Literature beddin el-Hafa.cl'nin <İnô.yetü'l-Kti.çl.i ve sebc adlı kitabı Abdülvahid b. Muhammed
(ed. J. S. Meisami - P. Starkey), Landon 1998, l, kifô.yetü'r-RfüSsi, Konevt İsmail Efendi'- b. Ali b. Ebü's-Sedact el-Malekl tarafından
174-175. r:o:ı nin I:Iô.şiyetü'l~Konevi calô. Tefsiri'l-Bey- ed-Dürrü'n-neşir ve'l-<ag;bü'n-nemir
(.!ŞIJ SEDAT ŞENSOY
zô.visi. gerek kaynaklarının zenginliği ge- adıyla şerhedilmiştir. Kasım b. Firruh eş­
rekse verilen bilgilerin sağlamlığı ve geniş~ Şatıbl'nin J:Iırzü'l-emô.ni ve vechü't-te-
o TEFSİR. Tefsir ilminin telif türleri içe- !iği açısından şerh diye nitelendirilebilecek hô.ni adlı kasidesi, üzerine en çok şerh ve.
risinde Kur'an-ı Ker!m tefsirleri, Kur'an ta- çalışmalardır (Bilmen, il, 531-534; DİA, xı. hc3.şiye yazılan eserlerden biri olup bunla-
rihleri, Kur'an ilimlerini ele alan çalışma­ 261; xvı. 421 ). Ayrıca Hıdır b. Ataullah el- rın 118'i bilinmektedir (bk. eş-ŞATIBİYYE).
lar ve Kıraat tarihine dair eserler bulun- Mevsıl'i'nin el-İscô.i fi şerl;ıi şevô.hidi'l-I):ti.­ Şatıbl'nin resmü'l-mushaf konusundaki
maktadır. Bunların içinde tefsirler üzeri- çl.i ve'l-Keşşô.fı ve Mahcub Binsalik'in el- cA]filetü etrô.bi'l-]faşa'id fi esne'l-me-
ne yapılmış şerh çalışmaları oldukça azdır. Kavlü'l-mô.çl.i fi şerl;ıi şevô.hidi Tefsiri'l- ]faşıd adlı eserine de muhtelif şerhler ya-
Genellikle hacimli olan tefsirler hakkında Kaçl.i gibi eserler kaleme alınmıştır. Ebü'l- zılmıştır (bk. el-MUKNİ'). İbnü'l-Cezeri'nin
yazılacak şerhler hacmi daha da arttıraca­ Berekat en-Nesefi'nin Medô.rikü't-tenzil'i el-Mu]faddimetü'l-Cezeriyye diye bili-
ğından bu tür eserlere fazla rağbet gös- üzerine Hintli alim Muhammed Abdülhak nen Mu]faddime(tü'l-Cezeri) fimô. yeci-
terilmemiştir. Bunun yerine daha çok ge- İlahabaôı tarafından el-İklil calô. Medô.- bü <ale'l-]fti.ri'i en ya<lemehu isimli ki-
niş tefsirlerin muhtasarları hazırlanmış ve- riki't-tenzil adıyla kaleme alınan hacimli tabını Muhammed Beşir el-Halebl Gazi el-
ya tefsir kitaplarında müphem kalan yön- eser ihtiva ettiği bilgiler açısından bir şerh Metô.libü'l-caliyye calô. metni'l-Cezeriy-
lerin açıklandığı haşiye ve ta'lik çalışmaları görünümündedir (a.g.e., XX:X, 490-491 ). ye ve Abdürrazık b. Ali b. İsmail Müsa el-
tercih edilmiştir. Haşiye ve ta'liklerden bir Edirne Müftüsü Fevzi Efendi Kudsü'l- Fevô.'idü't-tecvidiyye fi şerl;ıi'l-Mu]fad­
Kısmı ise şerh mahiyetindedir (DİA, xvı. meşnevi adıyla yazdığı kısa manzum tef- dimeü'l-Cezeriyye adıyla şerhetmiş, ed-
420). Az. sayıdaki şerhler de çok defa ese- sirini el-Ünsü'l-ma<nevi fi şerl;ıi Kudsi'l- Dürre fi Jp.rô.'ô.ti'ş-şelô.şeti'l-mütemmi­
rin tamamının değil dil ve ifade bakımın­ meşnevi ismiyle yine manzum olarak şer­ me li'l-<aşere adlı eserine de çeşitli kim-
dan anlaşılması zor olan kısımlarıyla ilgi- hetmiştir. Aynı müellife ait biri kısa, diğeri seler şerh yazmıştır (bk. İBNÜ'l-CEZERi).
lidir. Tefsir ilmi içinde yer alan diğer telif geniş iki tefsirden geniş olanın daima şerh Yine İbnü'l-Cezert, en-Neşr'ini manzum
türlerinde durum farklı olup bunlardan niteliği taşıdığı düşünülmemelidir. Mese- hale getirdiği Tayyibetü'n-Neşr fi'l-1.p.-
bazıları için çok sayıda şerh yazılmıştır. la Vahidl'nin el-Veciz ti tefsiri'l-Kur'ô.- rô.'ô.ti'l- <aşr adlı eserine oğlu Ebu Bekir
Hacimli olmakla birlikte Matüncfı'nin Te'- ni'l-<aziz'i et-Tefsirü'l-vasit li'l-Kur'ô.ni'l- Ahmed ŞerJ:ıu Tayyibeti'n-Neşr fi'l-1.p.-
vildtü '1-Kur'ı"ın'ının Ebü'l-Muln en-Nese- kerfm'inin (el-Vasit fi te{siri'l-I:(urani'l-me- rô.'ô.ti'l- <aşr, Ebü'l-Kasım Muhibbüddin
fi tarafından yapılan şerhini Alaeddin es- cid), bu da el-Basit fi't-tefsir'inin, yine Muhammed b. Muhammed en-Nüveyrl
Semerkandl ŞerJ:ıu't-Te'vilat adıyla der- Ebı1 Hayyan el-Endelüsl'nin en-Nehrü'l- Şer]J.u Tayyibeti'n-Neşr fi'l-]fırô.'ô.ti'l­
lemiştir. Osmanlı alimlerinden Lfüezarl'- mô.d'ı el-BaJ:ırü '1-muJ:ıit'inin ihtisar edil- <aşr, Musa Carullah ŞerJ:ıu Tayyibeü'n-
nin el-Yiikütetü '1-hamrô. adıyla aynı tef- miş şeklidir. Neşr fi'l- <aşr, Muhammed Salim Muhay-
sir üzerine yazdığı şerh Fatiha suresinin 5. İbn Teymiyye'nin Mu]faddime fi uşu­ sın el-Müheg;g;eb fi'l-]fırô.'ô.ti'l- <aşr ve
ayetiyle ilgilidir (bk. TE'vil..ATÜ'l-KUR'AN). li't-tefsir'ini Muhammed b. Salih el-Usey- tevcihühô. min tarilsi Tayyibeü'n-Neşr
Zemahşerl'nin el-Keşşafı hakkında da- min Şer]J.u Mu]faddimeti't-tefsirve Mü- ve el-Hô.di şerJ:ıu Tayyibeü'n-Neşr fi'l-
ha çok hc3.şiye ve ta'lik olmak üzere elliyi aş­ sfüd b. Süleyman et-Tayyar ŞerJ:ıu Mu- 1.p.rd'ô.ti'l-<aşr ve'l-keşf can cileli'l-1.p.rô.'ô.-
kın çalışma yapılmıştır (bk. el-KEŞŞAF). Fi- ]faddime fi uşilli't-tefsir li'bn Teymiy- ti ve tevcihuhô. adlarıyla şerh yazmışlar-

558
ŞERH

dır (diğer şerhler için bk. Keşfü'?-?Unun, ber tarafından yapılmış. onun bazı sözle- nin, Buhari'nin el-Cami'u'ş-şal).ii).'ine
il, ı ı 18; Brockelmann, GAL, il, 260; lza- rini anlamayan ashabın sorularına ver- dair kaleme aldığı A 'ldmü'l-1).adJ§'i ve Ebü
f:ıu'l-meknun, il, 89; Yüksel. s. 251-252). diği cevaplar hadiste şerhin ilk örneklerini Davud'un es-Sün'tn'ine yazdığı Me'dli-
teşkil etmiştir. Bir mecliste, "Kardeşine mü's-Sünen'in teşkil ettiği anlaşılmakta­
Muhammed b. Muhammed el-Harraz'ın
Mevridü'?-?amcfın fi resmi (f:ıQkmi) al).- zalim de olsa mazlum da olsa yardım et" dır. Daha ziyade Buhari'nin el-Cdmi'u'ş­

rufi'l-Kur'an'ı hakkında Ebu Muhammed


demesi üzerine sahabiler zalime nasıl yar- şal).il).'i üzerine gittikçe sistemleşen ve

Abdullah b. Ömer es-Sanhad et-Tibyan dım edeceklerini sormuşlar, ResGl-i Ek- birbirine kaynaklık eden şerh çalışmaları
fi şer]J.i Mevridi'?-?am<an, Ahmed Mu- rem de onun zulüm yapmasına engel ol- İbn Hacer el-Askalani'nin "Fet]J.u'l-bdri'si
hammed Ebu Zithar Leta'iiü'l-beyan fi manın kendisine yardım sayılacağını söy- ve Ayni'nin 'Umdetü'l-~ö.ri'si ile zirveye
leyerek bu sözünü şerhetmiştir (Tirmizl, ulaşmıştır. Daha sonra telif edilenlerle bir-
resmi'l-Kur'an ve İbrahim b. Ahmed et-
Tünisi Delilü'l-1).ayran <ala Mevridi'?- "Fiten", 68). Yine bir defasında, kalbinde likte Buhari'nin eserine yapılmış olan bu
zerre kadar kibir bulunan kimsenin cen- şerhlerin sayısı bir sayıma göre 200'e çık­
?am<an fi fenneyi'r-resmi ve'z-zabt
nete giremeyecegini bildirdiğinde bazı sa- maktadır (Sandıkçı, s. 23-89). Müslim'in
(Delilü 'l-f:ıayran şerf:ıu Meuridi'?-?am'an fi
habiler güzel giyinmeyi herkesin arzu et- el-Cômi'u'ş-şal).ii).'inin de birçok şerhi ya-
resmi ve zabti'l-Kuran) isimleriyle şerh­
tiğini söylemişler, Resülullah da Allah'ın pılmıştır (Abdullah Muhammed el-Habe-
ler kaleme almışlardır. Ayrıca Ebü'l-Abbas
güzel olduğunu, güzeli sevdiğini belir- şi, III, 1672-1695).
el-Mehdevi el-Hidôye ila meg;ô.hibi'l-~ur­
terek sözünde geçen kibirden maksadın V. (XI.) yüzyıldan itibaren metotları bir-
ra'i's-seb<a adlı kitabını Şer]J.u'l-Hida­
hakkı kabul etmemek ve onu küçümse- birinden farklı yoğun bir şerh, haşiye ve
ye, Ca'beri Nehcü'd-dimaşe fi lp.ra'ati'l-
mek olduğunu ifade etmiştir (Müslim. ta'likyazma faaliyeti başlamış ve daha çok
e'immeti'ş-şelaşe adlı eserini Ijuldşatü'l­
"İman", 147). Mfüik'in el-Muvatta'ı, Ahmed b. Hanbel'in
eb]J.aş fi şer]J.i Nehci'l-~ıra'ôti'ş-şelaş
adıyla şerhetmiştir. Ali b. Muhammed İbn Şerh konusu, tabiin ve tebeu't-tabiin el-Müsned'i, Tirmizl'nin el-Cômi'u'ş-şa-
Berri er-Ribati'nin ed-Dürerü'l-levômic fi devrinde özellikle hadislerin tedvini sıra­ 1).il).'i. Ebu DavGd, Nesai ve İbn Mace'nin
aşli ma~re'i'l-İmam Ndti' adlı manzu- sında belirgin şekilde ortaya çıkmıştır. Yüz es-Sünen'lerine dair şerhler kaleme alın­
mesine dair otuz civarında şerh yazılmış binlerle ifade edilen ve birbirini açıklayan, mıştır. Bunların yanında Ferra el-Begavi'-
olup Muhammed b. Muhammed el-Har- tamamlayan hadisler bu dönemde top- nin Şer]J.u's-sürıne'si gibi müsned, mu-
raz'ın el-Kaşdü'n-ndti' li-bugyeti'n-naşi lanmış olup hadisin farklı senedlerini bir sannef, sahih, sünen, mu'cem ve cüz tü-
ve'l-bdri' <aıe'd-Düreri'l-levômi< fi m~­ araya getirme, ali ve güvenilir isnada ulaş­ rü hadis kaynaklarından derlenip şerhe­
re'i'l-İmam Ndti\ Minturi'nin Şer]J.u'd­ maya çalışma, sened ve metinde geçen · dilen eserler de vardır. Hadis telif türleri-
Düreri'l-levômic fi aşli'l-m$e'i'l-İmdm şahısların kimliklerine dair bilgileri derle- nin çoğalmasıyla birlikte zaman içinde şerh
Ndfi~ ve Süleyman el-Amravi el-Cezfüri'- me, farklı metinlerle rivayet edilen hadis- türleri de çoğalmış, kapsamlı hadis me-
nin el-Mul.J.taşarü'l-camic şer]J.u'd-Dü­ leri ardarda sıralama, metinlerdeki kapa- tin kitapları yanında Süyüti'nin Tedribü'r-
reri'l-levamici bunlar arasında zikredile- lı yerleri açıklama, kelime ve terimlerle il- ravfsi gibi hadis usulüne dair bir şerh, Ah-
bilir. Palulu Hamid b. Abdülfettah'ın Züb- gili gramer bilgilerini zikrederek hadisle- med b. Sa'dullah el-Kuşeyri ed-Dımaşki'­
detü'l- cirfdn fi vücuhi'l-Kur'an'ı üzeri- rin doğru anlaşılmasını sağlama şeklinde nin Şerl).u Tehg;ibi'l-Kemdl fi esma'i'r-
ne Molla Mehmed Emin Efendi'nin yazdı­ özetlenebilecek çalışmalar sistemli olma- rical'i gibi bir veya birden fazla kitabın
ğı <umdetü'l-1.J.ullfın fi izôi).i Zübdeti'l- sa da bu devirde yoğun bir şerh faaliyeti ravilerini inceleyen bir eser, Abdüllatif el-
'irfdn adlı eser de kıraat ilmindeki şerh­ bulunduğunu göstermektedir. Bağdadi'nin tıbb-ı nebevi ile ilgili hadisleri

lerden biridir. ili. (IX.) yüzyıldan itibaren kaleme alın­ içeren Şer]J.u'l-1).adi§i'l-erba'in'indeki gi-
BİBLİYOGRAFYA : maya başlanan ilk hadis şerhleri dil ve bi bir konu hakkında nakledilen hadislere
Süyfıti. el-/tl):an (Buga). müellifin mukaddime- muhteva ağırlıklı olmak üzere iki grupta dair müstakil çalışmalar yapılmış ve Kadi
si, 1, 5 vd.; Keşfü'?-?Unün, 1, 743; Il, 1118; İbn gelişmiştir. Dil ağırlıklı şerhler garibü'l-ha- İyaz'ın Şer]J.u ]J.adişi Ümmi Zerr'inde ol-
Akile, ez-Ziyade ve'l-i/;ısan fi 'ulümi'l-l)ui'an (nşr. dis adı verilen ve bir nevi hadis lugatı sayı­ duğu gibi sadece bir hadisi inceleyen eser-
M. Safa Hakkı v.dğr.). Şarika 1427/2006, 1, 90-91; lan eserlerdir. Bunlarda hadislerde geçen ler de kaleme alınmıştır. Meşhur hadis
Brockelmann, GAL, ıı, 260; Suppl., il, 275; iza-
garib kelimelerin açıklanması amaçlandı­ mecmuaları ve özellikle Kütüb-i Sitte üze-
l;ıu 'l-meknün, ıı, 89; Ömer Nasuhi Bilmen, Bü-
yük Tefsir Tarihi, İstanbul 1973-74, il, 469-471, ğından onları hadiste şerh faaliyetinin ilk rine kaleme alınan şerhler daha çok vıı.
531-534; Ali Osman Yüksel, İbn Cezeri ve Tayyi- çalışmaları olarak değerlendirmek müm- Vlll ve IX, kısmen de X. (XVI.) yüzyıllara
betü'n-Neşr, İstanbul 1996, s. 251-252; İsmail kündür (bk. GARİBÜ'I-HADIS). Hadislerin aittir. Osmanlı döneminde Arapça olarak
Cerrahoğlu, "Envfuii't-tenzil ve Esrfuii't-te'vil", muhtevalarını açıklamaya yönelik şerhler şerhedilen birçok hadis kitabı y<U?ında Türk-
DİA, XI, 261; Tevfik Rüştü Topuzoğlu, "H§.şiye",
içinde de çok kapsamlı sayılmamakla bir- çe'ye tercüme edilip şerhedilenler de var-
a.e., XVI, 420-421; Abdülhamit Binşık. "Muham-
med Abdülhak ilahabadI", a.e., XXX, 490-491. likte Şafü'nin İl.J.tildfü'l-1).adi§'i, İbn Kutey- dır. Babanzacte Ahmed Naim ve Kamil Mi-
be'nin Te'vilü mul.J.telifi'l-1).adi§'i, Tahavi'- ras'ın Sahih-i Buhdri Muhtasan Tecrid-i
~ ABDÜLHAMİT BiRışIK nin Müşkilü'l-aşdr ve Şer]J.u Me'ani'l- Sarih Tercemesi ve Şerhi, Ahmet Da-
aşdr'ı gibi eserler zikredilebilir. Hadis ki- vudoğlu'nun Sahih-i Müslim Terceme-
o HADİS. Hadis terimi olarak şerh, "bir taplarından ilk şerhedilen eserin imam si ve Şerhi, Hüseyin Kayapınar ile Necati
hadisin veya bir hadis kitabında yer alan Malik'in el-Muvatta'ı olduğu belirtilmekle Yeniel'in Sünen-i Ebu Davud Terceme
rivayetlerin kelime ve kavramlarını açıkla­ beraber bugünkü anlamda geniş ve sis- ve Şerhi, Haydar Hatiboğlu'nun Sünen-i
mak, anlaşılması zor yerlerini izah etmek. temli şerhleri, iV. (X.) yüzyılda Ebu Ah- İbn Mace Tercemesi ve Şerhi, İbrahim
i'rabını belirtmek. hadisten çıkan hüküm- med Muhammed b. Muhammed el-l<era- Canan'ın, İbnü'd-Deyba'ın Teysirü'l-vü-
lere yer vermek" gibi anlamlarda kulla- bisi tarafından kaleme alınan Şerl).u'l­ şı11'ü üzerine yazdığı Kütüb-i Sitte Muh-
nılır. Hadiste şerh ilk defa Hz. Peygam- Cami'i'ş-şa]J.ii). li'l-Bul.J.dri ile Hattabi'- tasarı Tercüme ve Şerhi, İsmail Mutlu,

559
ŞERH

Şaban Döğen ve Abdülaziz Hatip'in birlikte görüşlerini ön plana çıkarmak. 14. Daha ken haşiyeler şerhlerin veya metinlerin be-
hazırladıkları Cfımiu's-Sağir Muhtasarı önce yapılmış şerhlerden nakiller yapmak. lirli noktaları hakkında kaleIT}e alınmıştır.
Tercüme ve Şerhi gibi eserler burada zik- 1s. İçinde yaşanılan döneme ait bazı olay- öte yandan şer~lerin ortaya çıkış tarihi-
redilebilir (ayrıca bk. HADİS; MUHTASAR). ları ve güncel meseleleri hadisin ışığında nin ııı. (IX.) yüzyİİın sonu ve lV. (X.) yüzyı­
Klasik hadis şerhleri üslüp açısından ge- açıklamak. lın başı olarak belirlenebilmesine karşılık

nellikle iki şekilde kaleme alınmıştır. Bir Geniş bir literatüre sahip olan hadis haşiyeler, Vll. (Xlll.) yüzyılda izlerine rast-

kısmında, İbn Hacer el-Askalan'i'nin Fet- şerh edebiyatı üzerine günümüzde birta- lansa bile ancak Vlll. (XIV.) yüzyılda yay-
J:ıu '1-bfırfsinde ve Ayn'i'nin <umdetü'l-]fô.- kım değerlendirme çalışmaları yapılmış­ gın bir telif türü haline gelmiştir.

ri'sinde görüldüğü üzere, müellif "kav- tır.


Bunlar arasında Hasan Kamil Yılmaz'ın Fakihin kendi fikirlerini bir fıkıh metnini
lühü" kelimesiyle şerhettiği metne işaret Tasavvufi Hadis Şerhleri ve Konevf'- esas kabul edip kaleme alması bu met-
eder. Bir kısmında ise metinle şerhin iba- nin Kırk Hadis Şerhi (İstanbul 1990). nin mefhum, mesele, tasnif ve dil gibi bir-
releri karışık olup metin mim, şerh de ş'in Saffet Sancaklıpın Hadislerin Doğru An- çok boyutunun söz konusu fikir ve kat-
harfiyle gösterilir veya metnin üstüne bir laşılmasında Karşılaşılan Problemler kılar üzerinde belirleyici olması anlamına
çizgi çekilir. "Memzüc" şerh denilen ve çok (Bursa 1999). Enbiya Yıldırım'ın Gelenek- gelmektedir. Fıkıh şerhlerinin ortaya çıkı­
yaygın olan bu şerh türünde metinle şer­ sel Hadis Yorumculuğu (İstanbul 2001) şı mezheplerin teşekkül sürecindeki en
hin birbirine karıştırılması endişesi ortaya ve Ayhan Tekineş'in Hadisleri Anlama önemli gelişmelerden biridir. Zira bir fı­
çıkmıştır. Geç dönemlerde asıl metni pa- Problemi (İstanbul 2002) adlı eserleri sa- kıh metninin teşkil ettiği zeminde başka
rantez içine almak, metni ve şerhi farklı yılabilir. bir fıkıh eseri telif etmek aynı zamanda
karakterlerde dizmek ve sayfa altına dip- BİBLİYOGRAFYA : tarih içinde ortaya çıkmış belirli bir fıkh'i
not biçimindeki şerhler yaygınlık kazan- İbn Seyyidünnas. en-Ne[/Ju'ş-ş~f ff şerl;ıi Ca- birikimi seçmek ve bu seçili geçmiş hak-
mıştır. Şerhedilen bir hadis kitabında şerh, mi'i't-Tirmigf (nşr. Ahmed Ma'bed Abdülkerim). kında konuşmak demektir. Dolayısıyla fı­
Riyad 1409, 1, 86; Keşfü'?-?Unün, 1, 36-37 (mu-
haşiye ve ta'lik birlikte verilirken eski kay- kıh şerhi, çeşitli fıkh'i çevrelerin geçmişte
kaddime); il, 1038; Sıddik Hasan Han, el-f:lıtta ff
naklarda haşiye ve ta'likler genellikle ke- ?ikri'ş-şıl;ıal;ırs-sitte, Beyrut 1405/1985, s. 100-
ortaya koydukları çalışmalar arasından be-
limenin üzerine ve satır aralarına veya bir 101; Kettani. er-Risaletü'l-müstetrafe, s. 195- lirli bir kısmının tercih edildiğini ve şarihin
işaretle sayfanın kenarına yazılmış, mat- 196; İsmail L. Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul fıkh'i mesaisinin sınırlarını bu seçilen çalış­
baada basılan eserlerde ise sayfalar bir- 1989, s. 141-171; Kemal Sandıkçı. Sahfh-i Buha- maların belirlediğini ortaya koymaktadır.
rı Üzerine Yapılan Çalışmalar, Ankara 1991, s.
kaç çizgi ile bölünerek en başta metin, al- Şarih söz konusu fıkh'i birikimi şerhettiği
23-89; Abdullah Muhammed el-Habeşi. CTımi'u'ş­
tında şerh, daha alt kısımlarda haşiye ve şürül;ı ve'l-l;ıavaşf, Ebüzabi 1425/2004, ili, 1480, metin üzerinden geliştirmekte ve litera-
ta'liklere yer verilmiştir. 1672-1695; Abdullah Aydınlı, Hadis Istılah/an Söz- türe aktarmaktadır. Buna göre fıkıh şerhi
lüğü, İstanbul 2006, s. 297-298; Saffet Sancaklı, geçmişte yazılmış bir metni üzerinde fık­
Bazı hadis şerhleri farklı özelliklere sa-
"İbn Battal ve Buhiid Şerhi", DinbWmleri Aka-
hip olmakla birlikte şerhlerde genellikle h'i düşüncenin cereyan edeceği zemin ola-
demik Araştırma Dergisi, Vll/1 (2007). s. 1-33.
şu noktalar üzerinde durulmuştur: 1. Şer­ rak seçmekle aynı zamanda mezhebe in-
hedilen hadisi açıklayan bir ayet varsa bu !il MEHMET EFENDİOÖLU tisabın mahiyet ve sınırlarını belirlemiş ol-

ayetten yararlanmak. z. Hadisin konusuy- maktadır.

la ilgili diğer hadisleri derleyip şerhi bun- o FnaH. Bir fıkıh eserini başka bir fı­ Şerhlerin başlıca beş işlevinden söz edi-
ların ışığında yapmak 3. Hadisin sebeb-i kıh eserinin teşkil ettiği zeminde yazma lebilir. 1. Hükümleri delillendirme. Metinde
vürudu biliniyorsa bunu belirtmek 4. An- faaliyetine ve bu faaliyet sonucunda or- yer alan fıkhl hükümlerin edille-i şer'iyye
laşılması zor kelimelerin Iugat manalarını taya çıkan ürüne şerh adı verilmiştir. Şer­ ve mezhep içi istidlal kaynaklarıyla irtibat-
vermek ve kelimelerin hangi kökten türe- hin esas aldığı kitap "metin" olarak nite- larının kurulması veya daha önce kurulan
diğini, nasıl kullanıldığını göstermek; ha- lenmiş ve metin-şerh kavramları genel- irtibatların yeniden düzenlenmesi suretiy-
disi eski Arap şiiriyle istişhad ederek ve likle bir karşıtlık ilişkisi içinde kullanılmış­ le her bir önermenin ardında yatan akıl
dil alimlerinin görüşlerine başvurarak açık­ tır. Bir fıkıh metninden hareketle başka yürütme, şerhin yazıldığı dönemin tartış­
lamak. s. Hadisin ihtiva ettiği itikad'i veya bir fıkıh eseri inşa etme noktasında şerh ma ve önceliklerine göre yeniden şekil­
ameli hükmü belirtmek yahut verilmek ile haşiye kavramlarını ayıran kesin bir çiz- lendirilip zenginleştirilmektedir. z. Önceki
istenen mesaja işaret etmek; bunu ya- giden söz etmek mümkün değildir. Nite- katkıları değerlendirme. Metinde yer alan
parken sahabe başta olmak üzere tabifn ve kim müellifleri tarafından haşiye diye ad- meselelerin hükmü veya bu meseleleri
diğer alimlerle mezhep imamlarının fark- landırılan veya bu sıfatla tanınmış birçok ifade eden önermelerin kapsamı hakkın­
lı görüşlerine yer vermek. 6. Birbirine zıt eserin şerh literatürüne dahil edilmesini da daha önce dile getirilen görüşleri ele
gibi görünen hadisleri muhaddislerin çok- mümkün kılacak muhteva, dil ve kompo- alan ve özellikle aynı metinle ilgili telif edil-
ça kullandığı cem'. telif, nesh, tercih ve zisyon özelliklerine sahip olduğu görül- miş şerh ve haşiyelerin bu husustaki kat-
tevakkuf metotlarıyla açıklamak. 7. Ha- mektedir. Ancak fıkıh tarihi boyunca şerh kılarını tartışan şerhler bu şekilde fıkh'i
diste mecazi anlatım varsa buna işaret ve haşiye olarak kabul edilen eserlere iki meselelerin literatür tarihlerini de ortaya
etmek 8. Te'vil edilecek yerleri te'vil et- ayrı bütün halinde bakıldığında bu kav- koymaktadır. 3. Yeniden ifade. Metnin ka-
mek. 9. Rivayet ve nüsha farklarına işa­ ramların başlıca üç noktada birbirinden leme alındığı dönemden sonra gelişen te-
ret etmek 1o. Gereken yerlerde siyer ve ayrıldığı görülmektedir. Öncelikle şerhler rim, tasnif, dil ve üslüba göre metnin öner-
tarihe dair bilgi vermek. 11. Senedlerde fıkıh metni üzerine kaleme alınmasına melerini yeniden anlatan şerhler, söz ko-
geçen ravilerle metinlerde geçen kişileri mukabil haşiyelerin büyük çoğunluğu şerh­ nusu metnin hem fıkıh çevrelerinde okun-
tanıt~ak 12. Şerhedilen veya delil olarak ler üzerine yazılmıştır. Ayrıca şerhler, umu- maya devam etmesini hem de hakkında
kullanılan hadislerin sıhhat derecesini be- miyetle esas aldıkları metnin muhteva ve ortaya çıkan şerh geleneğinin daha uzun
lirtmek. 13. Bağlı bulunduğu mezhebin ifade akışını kesintisiz biçimde takip eder- soluklu olmasını sağlamaktadır. Bu çerçe-

560
ŞERH

vede "tehzip" ve "tertip" diye adlandırılan alındığı tarihi bağlamı inşa etmeye çalış­ zılmıştır (bk. MUHTASAR). Fıkıh usulü ve
birçok çalışma aslında metnin eskiyen dil ma gibi bir amaç taşımaz. Bu temel özel- fürO-i fıkhın bazı alt dallarında ohJşan şerh
ve tasnifini yeniden inşa için sarfedilen gay- liklerinden ötürü fıkıh şerhleri ortaya çık­ gelenekleri incelenciJ.ğinde, bu gelenekle-
retlerdir. 4. Metni tenkit. Özellikle "müf- tıkları andan itibaren gerek bir literatür rin de mezhep içinde üretilmiş fıkhi me-
ta bih" görüşleri belirleme hususunda ve gerekse fıkhi faaliyet türü olarak tefsir sainin bütününü değerlendirme ve yorum-
fıkıh eğitimi müfredatlarında temel me- veya te'vil gibi kelimelerle nitelendirilme- lamada gösterdikleri başarı ile öne çıkan
tinlerden kabul edildiği için yaygın şerh miştir. Şerhlerin bu özelliği yukarıda te- metinler olmaları bakımından fürO muh-
geleneğine sahip eseriere karşı eleştirile­ mas edilen birbirinden farklı işlevleriyle tasarıyla aynı karakteristiği taşıdıkları gö-
rin dile getirildiği literatür yine bu metin- birlikte değerlendirildiğinde, bazı müellif- rülmektedir. Bu sebeple mezheplerin he-
ler üzerine yazılan şerhlerden oluşmakta­ lerin kendi eserlerini telif ettikten sonra nüz ortaya çıktığı dönemde telif edilmiş,
dır. s. Terim ve ifadeleri açıklama. Sarf, na- bu eserler üzerine hacimli şerhler yazma- bir kısmı mezhep imamlarına ait olmak-
hiv ve belagat tahlillerinin yapılması, za- larına rağmen daha sonra başka fakihle- la birlikte birçok eser şerh faaliyetinin ko-
mirlerin merciinin ve cümlelerdeki hazfe- rin söz konusu esJrıeri niçin yeniden şer­ nusu yapılmamıştır. Nitekim el-Aşl, Ki-
dilmiş öğelerin açıklanması, fıkıh ve diğer hettikleri daha kolay anlaşılacaktır. tdbü '1-ljardc, el-Üm, el-Esediyye ve er-
ilimlere dair terimlerin, bilinmeyen keli- Hanefi, Şafii ve Maliki mezheplerinde ken dönem Hanbeli simalarının el-Me-
melerin ve nadir kullanımların izahı şek­ şerh literatürünün iV. (X.) yüzyılın başın­ sd'il'leri üzerinde herhangi bir şerh gele-
linde ortaya çıkan bu tarz. özellikle fıkıh da ortaya çıktığı rahatlıkla söylenebilir. neği teşekkül etmemiştir. FürO-i fıkıh muh-
eğitiminin ilk basamaklarında kullanılan Hanbeli mezhebi için bu tarih aynı yüzyı­ tasarları dışında yalnız fıkıh usulü ve fera-
metinler hakkında yazılmış şerhlerde gö- lın ikinci yarısına tekabül etmektedir. Fı­ iz sahalarında şerh çalışmalarının yoğun­
rülmektedir. kıh şerhleri V (XI) ve VI. (Xll.) yüzyıllarda laştığı, buna karşılık fıkıh literatürünün çe-

Şerhler fıkıh literatürünün gelişiminde istikrarlı bir şekilde çoğalmış. Vll. (Xlll.) şitli açılardan alt bölümlerini teşkil eden

etkin olmuş ve geçmişte kaleme alınan yüzyılda kaleme alınan şerh sayısı nere- nevazil, ahkam-ı sultaniyye, bir fıkıh baş­
eserler arasından sadece bir kısmının se- deyse bir önceki asrın iki katına ulaşmış. lığı veya meselesine dair risale, fetva mec-

çilip şerhedilmesi fıkıh tarihinin hangi me- ancak en yüksek artış Vlll. (XIV.) yüzyılda muası ve birkaç istisna dışında şürüt eser-
tinler kanalıyla gelişeceğini ve bu tarihi gerçekleşmiştir. Şerh yazımının nicelik ba- leri hakkında şerh geleneğinin oluşmadığı
seyre hangi eserlerin hakim olacağını bü- kımından zirve noktasına IX. (XV.) yüzyıl­ görülmektedir.
yük ölçüde belirlemiştir. Söz konusu işlev­ da ulaştığı anlaşılmaktadır. Fıkıh eserleri- Hanefi.mezhebinde Şeybani'nin (ö. 189/
leri dikkate alındığında fıkhl tefekkürün nin ana türlerinden biri olarak yaygınlığı­ 805) el-Cdmi<u'l-kebir, el-Cdmi<u'ş-şa­
üzerinde cereyan ettiği temel literatürün nı korumasına rağmen X. (XVI.) yüzyıldan girve ez-Ziydddt adlı eserlerinin iç kom-
şerh olduğu söylenebilir. Fetva ve kazaya itibaren verilen ürün sayısında görülen pozisyonunun ve bölüm tasnifinin yeniden
dair telif gelenekleri, fıkhın problem ala- azalma daha sonraki iki asırda düzenli bi- düzenlenmesine dair çalışmalarla başla­
nının kapsamını genişletme hususunda çimde sürmüştür. Söz konusu düşüşün yan ilk şerhlerin lll. (IX.) yüzyılın sonunda
önemli katkılarda bulunmasına rağmen modernleşme hareketlerinin İslam dün- ortaya çıktığı ve iV. (X.) yüzyılın ilkyarısın­
fıkıh meselelerini teşkil eden delil, kav- yasında etkisini gösterdiği XIX ve XX. yüz- da geliştiği anlaşılmaktadır. Söz konusu
ram ve hüküm gibi unsurların tartışıldığı yıllarda şaşırtıcı bir şekilde hız kesmekle kitaplar hakkında hazırlanan yeni tehzib-
ve kapsamlarının geliştirildiği ana litera- beraber bu dönemde bile yüzlerce şerhin lerin eşliğinde VI. (Xll.) yüzyılda tekrar yo-
tür şerhtir. Fıkıh şerhleri arasında muh- kaleme alındığı görülmektedir. Şerh lite- ğunluk kazanan bu şerh geleneği IX. (XV.)
teva kompozisyonu açısından tesbit edi- ratürünün İslam medeniyeti tarihi boyun- yüzyılla beraber kesintisiz bir faaliyet ol-
len farklılıklar bu eserlerin ağırlıklı olarak ca takip ettiği bu seyir, doğrudan fıkıh me- ma niteliğini yitirmiştir. Tahavi ve Kerhi'-
üstlendiği işlevle irtibatlıdır. Nitekim dil tinleri hakkında yazılmalarına rağmen ha- nin el-Mul)taşar'ları üzerine yazılan şerh­
tahlillerine ağırlık verilen şerhlerde metin şiye diye nitelendirilen çalışmaların yüzyıl­ ler, Hanefi mezhebi tarihi için çok önem-
daha küçük parçalar halinde birimlere ay- lara göre gelişiminin dikkate alınması du- li bazı gelişmeleri temsil etmelerine rağ­
rılarak takip edilirken metindeki bir hü- rumunda da değişmemektir. Mezhep lite- men değişen fıkıh dili ve mezhep içi ter-
küm vesilesiyle ilgili katkıların değerlendi­ ratürlerinin eser ve müellif zenginliği nok- cihlerin etkisiyle uzun soluklu birer gele-
rildiği şerhler nisbeten daha büyük par- tasında birbirlerine nisbeti fıkıh şerhleri nek teşkil edememişlerdir. Şeybani şerh­
çalara bölünüp şerhedilir. Belirli bir işlevin söz konusu olduğunda da aynı kalmakta- lerinin azalmaya başladığı Vll. (Xlll.) yüz-
ağırlıkta olduğu eserler kaleme alınmak­ dır. Nitekim fıkıh şerhleri açısından en ge- yıl aynı zamanda Kudüri'nin el-Mu]Jta-
la birlikte şerhler çoğunlukla yukarıdaki niş literatüre sahip mezhepler Şafii ve Ha- şar'ı hakkında en çok şerhin kaleme alın­
işlevlerin birden fazlasını ihtiva etmekte- nefi mezhepleri iken Maliki şerhleri bun- dığı dönemdir. Bu yıllarda ortaya çıkan
dir. ların ardında yer almakta ve Hanbeli mez- Merginani'nin el-Hiddye'sine dair şerh­
Fıkıh şerhleri, mezhep birikimini her- hebinde kaleme alınan şerh sayısı bazı Şa­ ler Vlll. (XIV.) yüzyılda büyük bir artış gös-
hangi bir şekilde temsil eden metinler fii şerh geleneklerinin sahip olduğu eser termiştir. el-Hiddye ile Burhanüşşeria
üzerine yazılır. Dolayısıyla geniş fıkıh çev- sayısının bile altına düşmektedir. Mahmüd'un el-Vi]fliye'si (Vi~ayetü 'r-riua-
releri tarafından benimsenmemiş bir an- Fıkıh şerhlerine konu olan metinlerin bü- ye fi mesa'ili'l-Hidaye) ve Sadrüşşeria'nın
layış ve dille telif edilen eserler şerhedil­ yük çoğunluğu, mezhep birikimini bilgi ve bunu ihtisar ettiği en-Nu]j:liye'den olu-
memiştir. Müellifin bütün tercihleri (keli- delil kaynağı olma açısından hiyerarşik bir şan metin silsilesi üzerine kaleme alınan
me. kaynak. tasnif. hüküm vb.) şarih için bünye içinde ele alarak her mesele, te- şerhler Hanefi literatürünün en büyük şerh
son derece önemli olmakla beraber fıkıh rim, tasnif ve hükümde mezhep birikimi geleneğini meydana getirmektedir. Nice-
şerhleri, yazarın dile getirilmemiş niyet- içindeki tartışma ve tercihlere atıfta bu- lik bakımından X. (XVI.) yüzyılda zirveye
lerini ortaya koyma yahut eserin kaleme lunan fürO-i fıkıh muhtasarları üzerine ya- ulaşan bu şerh geleneği Hanefi fıkhının

561
ŞERH

gelişimine katkı noktasından diğer şerh fil'nin el-Mul).arrer'i, Nevevl'nin Minhô.- sinin ardından şerhedilmeye başlanmış­
gelenekleri arasında temayüz etmektedir. cü't-tdlibin'i, Zekeriyya el-Ensarrnin Men- tır. lV. (X.) yüzyılda ve hemen sı;mrasında
XI. (XVll.) yüzyıl, bu çizginin düşüşe geç- hecü't-tullô.b'ı ve İbnü'l-Cevherl'nin Neh- ortaya çıkan üç rn_µhtasarla Berazil'nin
mesine karşılık Kenzü'd-de]f.ö.'ilf, Mülte- cü'Hô.lib'i hakkında kaleme alınan şerh­ eseri hakkında yazılan şerhler mezhebin
]f.a'l-ebl).ur ve Gurerü'l-al).kfun hakkın­ lerden oluşup Gazzali'nin füru-i fıkıh eser- istikrar devrine kadar geçen zaman dili-
da en yoğun şerh yazımının görüldüğü dö- lerinden doğan metinlere dair yazılan şerh­ mindeki şerh faaliyetlerine hakim olmuş­
nemdir. öte yandan aynı yüzyılda Tenvi- lerin yansından fazlasını meydana getir- tur. Bu eserler içinde İbn Ebu Zeyd el-
rü '1-ebşdr ekseninde oluşan şerh gele- mektedir. Bu kol içinde yer alan Minhô.- Kayrevani'nin er-Risô.Je'si söz konusu dö-
neği gelişmeye başlarken el-Mu]Jtô.r ve cü 'Hô.libin şerhleri fıkıh tarihinde bir nemde en çok şerhedilen metindir. Ge-
Mecma<u '1-bal).reyn şerhleri ortadan kalk- metin üzerine yazılan en büyük şerh ge- rek Berazii'nin et-Tehıib'i gerekse İbn
mıştır. Muhtasarlan kadar yaygınlaşama­ leneğini teşkil eder. İkinci kol, el-Veciz Ebü Zeyd'in er-Risô.Je'sine dairV. (XI.) yüz-
yan bu iki esere dair çalışmalar, önce Ken- hakkında Rafıl'nil) Fetl).u '1-<aziz adıyla ka- yılda başlayan şerhler Vlll (XlV) ve IX. (XV.)
zü'd-de]f.ö.'ilf şerhleri ve ardından Osman- leme aldığı şerhten başlayarak Abdülgaf- yüzyıllarda dikkat çekici bir artış göster-
lı merkez coğrafyasında ortaya çıkan Mül- far b. Abdülkerim el-Kazvlni'nin el-Ijô.vi'ş­ miş, X. (XVI.) yüzyılla birlikte Berazii şerh­
te]f.a'l-ebl).ur ve Gurerü'l-al).kfun şerh­ şagir'i, İbnü'l-Verdl'nin el-Behcetü'l-Ver- lerinin çok azalmasına karşılık er-Risô.le
lerine karşı tutunamamıştır (bu metinler diyye'si ve İbnü'l-Mukri el-Yemenl'nin İr­ şerhleri modern döneme kadar kesintiye
ve şerhleri için bk. FIKIH [Literatür]; HA- şô.dü'l-gö.vfsi ile devam eden metin silsi- uğramadan devam etmiştir. Belirli bir Ma-
NEFİ MEZHEBİ [Literatür]). lesine dair yazılmış şerhlerden oluşmak­ lik! çevresini temsil eden İbnü'l-Cellab'ın
Şafii mezhebinin tarihinde dikkat çeken tadır. Üçüncü kol yine el-Veciz ve el-Fet- et-Tetri'i ve Kadi Abdülvehhab'ın et-Tel-
ilk şerh geleneği Müzeni'nin (ö. 264/878) 1).u'l-<aziz ile başlayan ve Nevevı~nin Rav- ]f.in'i üzerine VI. (Xll.) yüzyılda başlayan
el-Mu]Jtaşar'ı üzerine yazılmış eserlerdir. zatü'Hô.libin'i, İbnü'l-Mukri'nin Ravzü't- şerh çalışmaları hiçbir zaman yaygın bir
iV. (X.) yüzyılla birlikte başlayan bu şerh tô.lib'i, Safıyyüddin Ahmed b. Ömer ez- gelenek halini alamamış ve X. (XVI.) yüz-
çizgisi, VI. (XII.) yüzyıldan itibaren zayıfla­ Zebidl'nin el-<Ubô.bü'l-Mul).it'i ile devam yılda sona ermiştir. Mezhep içinde önem-

maya başlarken bu dönemde ortaya çıkan eden silsile üzerine kaleme alınan şerh­ li bir dönüşümü temsil etmesine rağmen
Ebu İshak eş-Şirazı~nin el-Müheııeb'i ve lerden meydana gelmektedir. Rafii dışın­ İbnü'l-Hacib'in Cô.mi<u'l-ümmehô.t'ı hak-
özellikle et-Tenbih'i hakkında kaleme alı­ da el-Veciz için ihtisar yazan Muzaffer kında yazılan şerhler de aynı yüzyılda cid-
nan şerhler üç asır boyunca Şafii mezhe- b. İsmail et-Tebrlii ve Abdürrahlm b. Mu- di ölçüde azalmıştır. Zira Ham b. İshak el-
binin en önemli şerh faaliyetlerinden bi- hammed el-Mevsılfnin eserleri üzerine ka- · Cündl'nin el-Mu]Jtaşar'ına gösterilen rağ­
rini teşkil etmiştir. Müzenl'nin el-Mu]J- leme alınan şerhler de yukarıdaki kollar bet, Malik! şerh çalışmalarının VIll. (XlV.)
taşar'ına dair yazılan şerhler IX. (XV.) yüz- kadar yaygın ve etkili olmasa bile özellik- yüzyıldan itibaren bu eser üzerinde yoğun­
yıla, el-Müheııeb ve et-Tenbih şerhleri le Vlll. (XlV.) yüzyılda dikkat çekici bir fa- laşmasına ve X. (XVI.) yüzyıldan sonra İbn
ise X. (XVI.) yüzyıla kadar uzanmasına rağ­ aliyet teşkil etmiştir. İbnü'l-Mehamili'nin Ebu Zeyd'in er-Risô.le'si dışındaki hemen
men Vlll. (XIV.) yüzyıldan itibaren Gazza- el-Lübô.b'ı, Ebu Zür'a el-Iraki'nin Ten]f.i- bütün şerh geleneklerinin son bulmasına
li'nin füru-i fıkıh eserlerinden doğan telif 1).u'l-Lübô.b'ı ve Zekeriyya el-Ensari'nin yol açmıştır. Cündl'nin el-Mu]Jtaşar'ına
geleneği hakkında kaleme alınmış şerh­ Tal).ririı. Ten]f.il).i'l-Lübô.b'ının oluşturdu­ dair kaleme alınan şerhler, Malik! füru-i
ler Şafii literatürünün yegane hakim un- ğu silsile hakkında yazılan şerhler ise Gaz- fıkıh şerhlerinin yarısından fazlasını teşkil

suru haline gelmiştir. Vll. (Xlll.) yüzyıldan zarı öncesinden başlayıp modernleşme sü- ederek bu mezhepteki şerh literatürünün
modernleşme sürecine kadar ortaya çıkan recine kadar devam eden nadir şerh ge- ana gövdesini meydana getirmiştir. Bu
Şafii şerhlerinin büyük çoğunluğu bu ge- leneklerindendir. Tıpik bir muhtasar olmak- şerh geleneği, fıkıh tarihinde yoğunluğu­

lenek üzerine kaleme alınmıştır. Söz konu- tan ziyade fıkıh eğitiminin ilk basamağı için nu büyük ölçüde kaybetmeden modern
su telif geleneği VI. (Xll.) yüzyılın sonuna hazırlanmış bir metin kabul edilen Ebu döneme kadar ulaşabilen nadir şerh ça-
doğru sadece birkaç şerhe sahipken VII. Şüca' el-İsfahanfnin el-Mu]Jtaşar'ı (ôaye- lışmalarındandır. Cündi şerhlerinin haki-

(XIll.) yüzyıldaki şerhler Şir8.z1 şerhleri ka- tü 'l-il]tişar) üzerine VII. (Xlll.) yüzyılda ya- miyeti altında İbn Arafe'nin el-Ijudü.d'u
dar yaygınlaşmış. Vlll. (XIV.) yüzyılda ise zılmaya başlanan şerhler de X. (XVI.) yüz- ve Behram b. Abdullah ed-Demirl'nin eş­
hakim şerh geleneği durumuna gelmiş­ yıldan itibaren artış göstererek günümü- Şô.mili gibi metinlere dair şerh gelenekle-

tir. IX. (XV.) yüzyılda büyük artış gösteren ze kadar ulaşmıştır. Ayrıca VIll. (XIV.) yüz- rinin oluşamadığı anlaşılmaktadır. Ancak
bu gelenek, XI. (XVII.) yüzyıldan itibaren yılda kaleme alınan Ahmed b. Ömer en- Derdir'in A]f.rebü'l-mesô.lik'i ve el-Emirü'l-
giderek zayıflamasına rağmen XX. yüz- Neşfü'nin Cô.mi<u'l-mu]Jtaşarô.t'ı ve İb­ Kebir es-Sünbavl'nin el-Mecmü.'u, Cündi
yılda bile ürün vermeye devam etmiştir. nü'l-Bariii'nin ez-Zübed'i hakkında yazı­ sonrası mezhep birikimine dair esaslı ge-

Gazzaıl'nin el- Vasit'ine gösterilen rağbet, lan şerhler de burada zikredilmelidir (ay- lişmeleri yansıttıkları için modernleşme

VII. (Xlll.) yüzyılda yoğunlaşan ve Vlll. (XIV.) rıca bk. ŞAFİİ MEZHEBİ [Literatür]). sürecinin başladığı döneme yakın zaman-
yüzyılla birlikte sona eren bir şerh çizgisi- Malik! mezhebinin teşekkül dönemin- da kaleme alınmalarına rağmen birer şerh
ne konu olmuştur. Çıkış noktası Gazzall'- de Sahnun'un (ö. 240/854) el-Müdevve- çizgisi oluşturmayı başarmışlardır (ayrıca
nin el-Veciz'i olan bir dizi eser hakkında ne'si üzerine birkaç şerhin yazıldığı riva- bk. MAı.iKi MEZHEBİ [Literatür]).
kaleme alınan şerhler ise Şafii şerh gele- yet edilse de bu çalışmalar aslında söz ko- ıv.
(X.) yüzyılda ortaya çıkan fıkıh muhta-
neğinin ana gövdesini teşkil etmektedir. nusu eseri tamamlayan veya diğer "üm- sarlannın Hanbeli mezhebindeki en önem-
Söz konusu eserlerin büyük çoğunluğu, mehat" metinleriyle karşılaştıran metin- li örneği olan Hıraki'nin el-Mu]Jtaşar'ı üze-
Abdülkerim er-Rafıi'nin el-Veciz üzerine lerdir. el-Müdevvene ancak Berazif ta- rine yapılan şerh çalışmaları N- IX. (X-XV.)
yazdığı ihtisar ve şerhleri takip eden üç rafından kaleme alınan et-Tehıib saye- yüzyıllar arasında yoğunluğunu yitirme-
kol halinde tasnif edilebilir. Birinci kol Ra- sinde klasik bir muhtasar haline getirilme- den devam etmiştir. VII. (Xlll.) yüzyılda Kel-

562
ŞERH

vezani'nin eJ-Hiddye'sine yazılan şerhler sahasına aittir. İbnü'l-Hacib'in Müntehe's- sına sahip Zeynüddin İbnü'l-Verdi'nin el-
uzun soluklu olmamış. Vlll. (XlV.) yüzyıl­ SU1 ve onun muhtasarı olan Mu.f)taşa­ Behcetü'l-Verdiyye'si ile Ahmed b. Hüse-
dan itibaren Hanbeli şerh çalışmalan Mec- rü'l-Münteha adlı eserleri üzerine ger- yin er-Remli'nin Şdfvetü'z-Zübed'i hak-
düddin İbn Teymiyye'nin el-MuJ:ıarrer'i. çekleştirilen şerh çalışmaları fıkıh usulü kında yazılan şerhler önemli bir yekün oluş­
Düceyli'nin el-Veciz'i ve Şemseddin İbn tarihinin en geniş ve etkili şerh geleneğini turmaktadır. Hanefi mezhebinde en çok
Müflih'in el-Füıi.ilı üzerinde yoğunlaşmış­ meydana getirmektedir. Gerek şarihlerin şerhedilen eser Ebü Hafs en-Nesefı'nin
tır. Bu şerh çalışmalannm X. (XVI.) yüzyılla mensup olduğu mezhep, yaşadığı bölge el-Man'{.ü.metü'n-Nesefiyye fi'l-.f]ilafiy-
beraber kesintiye uğramasının temel se- ve dönem gerekse bu çerçevede kaleme yat'ıdır. Bazı
önemli Hanefi muhtasarları
bebi, Muvaffakuddin İbn Kudame, Hac- alınan eserlerin sayısı ve etkisi açısından nazmedilmişse de bu eserlere dair kayda
cavl. İbnü'n-Neccar el-Fütühi, Mer'i b. Yu- söz konusu şerh geleneği fıkıh usulünde- değer bir şerh geleneği teşekkül etme-
suf el-Kerml çizgisinde telif edilen birbi- ki diğer bütün şerh faaliyetlerinin üstün- miştir. Fürü muhtasarlarmm muhtevası­
riyle irtibatlı eserler hakkında kaleme alı­ de yer alır. İbnü'l;Hacib'in ardından Sad- na sahip İbn Vehban'm Kaydü'ş-şera'id'i
nan şerhlerin Hanbeli literatürünü haki- rüşşeria'nın Ten]j:iJ:ıu '1-uşul'ü hakkında (el-Man?ümetü'l-Vehbfıniyye) çeşitli asır­
miyeti altına almasıdır. Vll. (Xlll.) yüzyılda kaleme alman eserler sayı bakımından da- larda üzerine şerhler yazılan manzum bir
ilk ürünlerini veren bu şerh geleneği mü- ha büyük bir şerh geleneğini temsil etse eser olarak dikkati çekmektedir. MalikI
teahhirin dönemi Hanbeli şerhlerinin bü- de Taceddin es-SübkI'nin Cem'u'J-cevd- ve Hanbeli mezheplerinde manzum fürü
yük çoğunluğunu kapsamaktadır (bk. HAN- mi'inin şerhlerinin oluşturduğu silsile mez- muhtasarlan, Hanefi mezhebinde ise man-
BELI MEZHEBİ [Literatür]). hep ve coğrafya açısından daha yaygın bir zum usul eserleri etrafında bir şerh gele-
gelenektir. Ebü'l-Berekat en-Nesefi'nin Me- neği gelişmemiştir.
Sünni fıkıh mezheplerinde şerh faali-
narü '1-envar'ına yazılan şerhler de Ten-
yetleri iV. (X.) yüzyılda kurumlaşmasına Fıkıh şerhlerinin önemli bir kısmı Şer­
}j:il].u'l-uşw şerhlerine yakın bir yoğunluk­
rağmen Zeydi ve Ca'ferl mezheplerinde J:ıu'l-Mendr, ŞerJ:ıu'l-Minhac, ŞerJ:ıu'J­
ta olmasına rağmen Hanefi coğrafyasıyla
söz konusu gelişmenin daha geç bir dö- Vi]j:iiye gibi, eserin hangi metni esas al-
sınırlı kalmıştır. Söz konusu eserlerin ar-
nemde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Zey- dığını göstermekle yetinen ve umumiyet-
dından yer alması gereken Kadi Beyzavl'-
dl mezhebi tarihindeki ilk dikkat çekici le "şerh" kelimesiyle başlayan isimlere sa-
nin Minhacü'l-vüşw'ü ekseninde ortaya
şerh geleneğini, Taberistan Zeyd'iliği'nin hiptir. Fıkıh literatüründe bu tür eserlere
çıkan şerh geleneği de burada zikredil-
en önemli isimlerinden Natık-Bilhakk'm (ö. şarihin adına nisbetle atıf yapılması yay-
melidir. Ferfüz sahasında en önemli şerh
424/1033) et-TaJ:ırir'i üzerine Vll. (Xlll.) gın bir uygulamadır (ŞerJ:ıu'l-Babertf 'ale'l-
geleneklerini Secavendi'nin el-Fera'iZü 's-
yüzyılda başlayan eserler oluşturmakta­ Hidaye, ŞerJ:ıu'L-lcr 'ala Muf]taşari İbni'l­
Siraciyye' si ve İbnü'l-Mütefennine'nin er-
dır. Vlll. (XIV.) yüzyılda Emir Ali b. Hüse- fjacib gibi). Kendine has bir adı olan şerh­
RaJ:ıbiyye'si üzerine yazılan eserler teşkil
yin'in el-Lüm.a'ı ve IX. (XV.) yüzyılda Ha- ler ise İslam medeniyetinde gelişen kitap
etmektedir (bk. el-FERAfZÜ's-SİRACİYYE;
san b. Muhammed en-Nahvl'nin et-Teı­ ismi koyma geleneğine uygun biçimde ad-
er-RAHBİYYE).
kiretü'l-td.f)ire'sine yazılan şerhler uzun landırılmıştır. Nitekim bu şerhlerin çoğu­
Hafızada tutulması zor ve ayrıntılı bil-
süre devam etmemiştir. Mehdi-Lldinillah na esas aldıkları metnin başlığı ile secili
İbnü'l-Murtaza'nın (ö. 840/1437) el-Ezhdr gileri vezin ve kafiye yardımıyla zaptet-
isimler verilmiştir. Mesela Merginani'nin
ve el-BaJ:ırü'z-ze.f)]J.dr adlı kitapları ek- meye yardımcı olan manzum fıkıh eser-
el-Hidaye'sinin şarihleri "inaye, binaye,
lerine dair ilk şerhler VI. (XI 1.) yüzyılda gö-
seninde gelişen şerh çalışmaları ise mü- kiffıye, nihfıye, gaye" gibi kelimeleri eser-
rülmesine rağmen ancak IX. (XV.) asırla
ellifin yaşadığı dönemden itibaren Zeydi lerinin adlarında kullanırken SübkI'nin
birlikte yaygın bir faaliyet halini almıştır.
şerhlerinin ana gövdesini teşkil etmiştir. Cem'u'J-cevami'inin şarihleri çalışmala­
Nicelik bakımından X. (XVI.) yüzyılda en
Zeydi tarihiyle ilgili kayıtlarda yer alan şerh­ rında "el-bedrü't-tali', zevatü'l-mani', teş­
yüksek seviyesine ulaşan manzum şerh­
lerin hemen yarısı söz konusu şerh gele- nifü'l-mesami', el-gaysü'l-hami'" gibi tam-
ler modern dönemde bile kesintiye uğra­
neğine dahildir. X. (XVI.) yüzyılda el-Mü- lamalara yer vermiştir. Öte yandan fıkıh
mayarak bunların yaygın olduğu bazı coğ­
tevekkil-Alellah Yahya b. Şemseddin'in el- şerhlerinin isimlerinde belirli anlamlara
rafyalarda onlarca eser kaleme alınmıştır.
Esmdr'ı hakkında bazı şerhler kaleme alın­ gelen kelimelerin sıkça kullanıldığı görül-
MalikI manzum şerhleri bazı fıkıh usulü
mışsa da bunlar sonraki asırlara uzanan mektedir. Söz konusu eserlerin birçoğu­
eserlerinin nazımlarıyla kaza, fetva ve
bir şerh geleneği oluşturamamıştır. Ca'fe- nun ismi anlatma veya açığa çıkarma (vu-
amel sahalarında esas alman kural ve gö-
ri mezhebinde ise Ebü Ca'fer et-Tüsi'nin zuh, beyan, keşf, feth, irşad, tenbih, zuhur. fehm),
rüşleri işleyen metinler üzerinde yoğunlaş­
(ö. 460/1067) eserlerine ilişkin telifler Vll. aydınlık veya ışığın yansıması (lüm'a, beh-
mıştır. Bu çerçevede fıkıh usulünde Ebü'l-
(Xlll.) yüzyıla kadar en önemli şerh çalış­ ce, gurre. dav', mir'at ve özellikle nur), kap-
Hasan es-Zekkak'm el-Menhecü'l-müm.-
malarını teşkil etmiştir. Söz konusu dö- samlı veya yeterli oluş (kifayet. gına, şümül.
te.f]ab adlı eseriyle Sübki'nin Cem'u'l-ce-
nemden itibaren Muhakkik el-Hilli, İbnü'l­ ihata). hedef ve amaca ulaşma (bulüğ. ga-
vdmi'i ve İmamü'l-Haremeyn el-Cüveyni'-
Mutahhar el-Hilli ve hemen ardından Şe­ nin el-Vara]j:iit'ının çeşitli nazımları hak- ye. talep, nehc. hidayet). düzeltme veya göz-
hid-i Ewel'in metinleri üzerine kaleme alı­ kında yazılan şerhler dikkat çekmektedir. den geçirme (tehzib, ıslah. tenkih). hediye
nan şerhler Ca'feri şerh geleneğinin ana İbn Asım'm TuJ:ıletü'J-J:ıükkdm'ı, Zekkak'm verme (tuhfe, minha. hibe. hediye) anlamına
gövdesini teşkil etmiştir (bk. FIKIH [Lite- Lamiyye'si, Ebü Zeyd Abdurrahman el- gelen kelimelerden türetilmiştir. Ayrıca
ratür]). Fasi'nin el-'Amelü'l-Fdsfsi kaza, fetva ve değerli taş ve madenlerle (cevher, lü'lü',
Fürü-i fıkıh sistematiğini kapsayan ve amel sahalarında üzerine en çok şerh ka- yakut. ibrlz, zeheb ve özellikle dür) gök
büyük çot1unluğu muhtasar diye nitele- leme alman manzum eserlerdir. Şafii mez- cisimleri ve olaylarını (bedr, kamer, necm,
nen eserler dışında fıkıh tarihinin en çok hebinde ferfüze dair er-RaJ:ıbiyye dışın­ kevkeb. berk) ifade eden isimler de yay-
şerhedilen metinleri fıkıh usulü ve ferfüz da fürü-i fıkıh muhtasarlarının muhteva- gın biçimde kullanılmıştır.

563
ŞERH

BİBLİYOGRAFYA : bertl'ye ait olanlar yayımlanmıştır (bk. el- ahhirin döneminde Necmeddin en-Nese-
Keşfü'?·?unün, l-11, tür.yer.; lzaf:ıu'l-melcnün, AKİDETÜ't-TAHAVİYYE). Müteahhirln dö- fı'nin 'Al}ii.'idü'n-Nesefi adlı ;isatesi, Sa'-
!-il, tür.yer.; Abdullah Muhammed el-Habeşi, Ca- nemi Selef alimlerinden Muvaffakuddin deddin et-Tefta~_anl başta olmak üzere
mi'u 'ş-şürüf:ı ve'l-f:ıavtı.şf, Ebfızabi 1425/2004, İbn Kudame'nin Lüm'atü'l-i'ül}ii.di'l-hCı­ Şemseddin Mahmud b. Abdurrahman el-
l-lll, tür.yer. fA1
~ EYYÜP SAİD KAYA di ilCı sebill'r-reşô.d'ını Muhammed Sa- İsfah3nl ve Ebu Abdullah eş-Şeyh Zeynüd-
lih el-Useymln; İbn Teymiyye'nin el-'Alfide- din (el-lfavlü'l-vefi) gibi çok sayıda alim
tü '1- VCısıtıyye'sini Muhammed Halil Her- tarafından şerhedilmiştir. Bunların içinde
o KELAM. ll-lll. (Vlll-IX.) yüzyıllarda ya- ras. Muhammed Salih el-Useymln ve Sa- en meşhur olanı Teftazanl'nin Şer]J.u'l­
şayan Mu'tezile. Havaric ve Şia'ya mensup lih b. Fevzan b. Abdullah el-Fevzan Şer- 'Al}ii.'id'idir. Eser Osmanlı medreselerin-
alimlere bazı akaid risaJeleri nisbet edil- 1).u'I- 'A.Jpdeti'l-VCısıtıyye adıyla, Abdüla- de ve Ezher'de asırlarca ders kitabı ola-
mekte. Sünni akaide zemin hazırlayan te- ziz b. Nasır er-Reşid et-Tenbihô.tü's-se- rak okutulmuştur. Şer]J.u'l-'A]fii.'id üzeri-
lif faaliyetlerinin ise ı. (Vll.) yüzyılın sonla- niyye 'ale'I- 'Akideti'l-Vô.sıtıyye, Abdur- ne yazılan şerh. haşiye ve ta'likler Nesefi
rından itibaren başladığı bilinmektedir (bk. rahman Nasır Js-Sa'di et-Tenbihô.tü'l-la- metnine yapılan şerhlerden fazla olup sa-
AKAİD). N. (X.) yüzyılın ilk yansından itiba- tife fimCı i]J.tevet 'aleyhi'l-Vô.sıtıyye mi- yıları elli civarındadır. Bunların arasında
ren Matürldl ve Eş'arl ekollerinin teşek­ ne'l-mebô.]J.i§i'l-münife ve Zeyd b. Ab- Hayali, Kestefi, İsamüddin el-İsferayinl. Ab-
kül etmesiyle Sünni akideden bahseden dullah Aıü Feyyaz er-Ravtatü'n-nediyye dülhakim es-Siyalkütl ve Ramazan b. Mu-
ilim kelam niteliği kazanmış. ancak alim- Şer]J.u'l-'Alfideti'l-Vô.sıtıyye ismiyle şer­ hammed el-Hanefı'nin şerh veya h3şiyele­
ler. halkı ehl-i bid'atın inançlarından ko- hetmiştir. ri meşhurdur (bk. AKAİDÜ'n-NESEFi). Hak-
rumak ve onların Sünni akideyi öğrenme­ Mu'tezile kelamcılarından intikal eden kında çok sayıda şerh kaleme alınan risa-
sini sağlamak amacıyla klasik kelam eser- ilk eserler Cahiz'e ait olmakla beraber Mu'- lelerden biri de Ali b. Osman el-Üşl'nin el-
lerinin yanı sıra akaid risaleleri de yazma- tezile düşüncesini günümüze ulaştıran asıl EmCı11 adlı manzum eseridir. Halil b. Ala
ya önem vermiş. ardından bunların şerhe­ kitaplar Kadl Abdülcebbar'a aittir. Onun en-Neccari'nin Nefisü'r-riyCıt li-i'dCımi'l­
dilmesine girişilmiştir. el-Mugni fi ebvô.bi't-tev]J.1d ve'I-'adi emrCıt, Ali el-Karl'nin l)av'ü'l-me'Cıli fi
Akaid alanında ilk defa eser telif eden adlı bir külliyat niteliğindeki eseri, Mu'te- şer]J.i Bed'i'l-emô.li ve Muhammed b. Sü-
ve eserleri sonraki dönemlere intikal eden zile'nin doğuşundan V. (XI.) yüzyılın başı­ leyman el-Halebl er-Reyhavl'nin Nul.].be-
alim İmam-ı Azam Ebu Hanlfe'dir. Onun na kadar gelen süreçte tartışılan bütün tü'l-le'ô.li li-şer]J.i Bed'i'l-emô.Ji isimli te-
el-FıMü'l-ekber'inin talebelerinden Ebu konulan içermekte olup Vasıl b. Ata, Ebü'l- lifleri eserin şerhlerinden bazılarıdır. Mu-
Muti' el-Belhi yoluyla gelen ve el-FıMü'l­ Hüzeyl el-Allaf, Nazzam. Cahiz, Ka'bl, Ebu hammed b. Malkoca'nın Lô.miyye-i KeJCı­
ebsat diye adlandırılacak olan rivayetinin Ali el-Cübb31 ve oğlu Ebu Haşim gibi Mu'- miyye Şerhi, Mütercim Asım Efendi'nin
Ebü'l-Leys es-Semerkandl, Fahrülislam tezile alimlerinin görüşlerini aktarmakta Merahu'l-meô.li fi şerhi'l-Emô.li, Bekir
Ebü'l-Usr el-Pezdevl, Ata b. Ali el-Cuzcanl ve bir anlamda şerhetmektedir (bk. el- Topaloğlu'nun EmCıli Şerhi adlı eserleri
ve Ebu İbrahim İsmail el-Hatır! tarafından MUGNi). Kadl Abdülcebbar'a nisbet edile- risatenin Türkçe şerhlerinden bazıları olup
şerhedildiği belirtilmektedir (Brockelmann. rek yayımlanan Şer]J.u'l-Uşilli'l-l.].amse'­ Topaloğlu'nun çalışması Zaylabidin Acima-
GAL, l. 77; Suppl., 1, 285-286; Sezgin, l. nin, müellifin el-Uşülü'l-l.].amse adlı ese- matov tarafından Kırgızca'ya çevrilmiştir
414). Hammad b. Ebu Hanife rivayetiyle rinin öğrencisi Kıvamüddin Mankdim ta- (Bişkek 2008; bk. eI-EMAfi). Ebü'l-Berekat
gelen el-FıMü'l-ekber'in en çok tanınan rafından yapılan şerhi olduğu ileri sürül- en-Nesefı'nin el-'Umde adlı risatesi başta
şerhlerinden biri Ali el-Karfnin Minel:ıu'r­ mektedir (bk. ŞERHU'J-USÜLİ'l-HAMSE). el- kendisi olmak üzere (el-İ'timad fi'l-i'ti~cad)
ravti'l-ezher fi şer]J.i'l-Fıl}hi'l-ekber'i­ Mecmu' fi'l-Mu]J.it bi't-teklif adlı eser çok sayıda alim tarafından şerhedilmiş­
dir. Ebü'l-Münteha el-Mağnisavl'nin Şer- ise onun el-Mu]J.it bi't-teklifine talebesi tir (Keş{ü'4-4unün, 11. 1168; Brockelmann,
1).u'l-Fıl}hi'l-ekber adlı eseri Osmanlı dün- İbn Metteveyh'in yaptığı şerhtir. Mu'tezi- GAL, 11, 253; Suppl., II, 268). İbnü'l-Hü­
yasında çok tanınmıştır. Beyazlzade Ah- le alimlerinden Zemahşerl'nin mezhebin mam'ın eJ-Müsô.yere fi'l-'al}ii.'idi'l-mün-
med Efendi. Ebu Harnfe'nin akaid risaJe- görüşlerini savunduğu el-Keşşill adlı tef- ciye fi'J-Cıl.].ire'si üzerine yapılan şerh. ha-
lerini kelam kitaplarındaki konu tertibine siri üzerinde daha çok i'tizaJI fikirleri eleş­ şiye ve atıflarla Matürldiyye kelamının
göre el-Uşulü'l-münife li'l-İmô.m Ebi tirmeyi amaçlayan şerh, h3şiye ve ta'lik tü- önemli bir kaynağı haline gelmiştir. el-
lfanife ismiyle bir araya getirmiş, daha rü elliyi aşkın çalışma yapılmıştır (bk. el- Müsô.yere'ye müellifin Tavti]J.u'l-MüsCı­
sonra bunları İşô.rCıtü '1-merCım min 'ibCı­ KEŞŞAF). yere ve talebesi KemaJeddin İbn Ebu Şe­
n'ıti'l-İmCım adıyla şerhetmiştir. Hammad Matürldiyye mezhebinin ilk fikri teme- rifin eJ-MüsCımere'si dışında da şerh ve
rivayetiyle intikal eden el-FıMü'J-ekber'in linin Ebu Hanife tarafından atıldığı kabul h3şiyeler kaleme alınmıştır. Hızır Bey'in her
kaynaklarda adları geçen ve bir kısmının edilir. Onun el-Fıiµ1ü'l-ebsat adlı risalesi beytinde bir kelam meselesini açıkladığı
nüshaları tesbit edilebilen başka şerhleri şerhedildiği gibi (yk.bk.) Ebu Mansur el- el-J>:aşidetü'n-Nüniyye'si üzerine de bir-
de bulunmaktadır (bk. ei-FIKHÜ'J-EKBER). Matürldi'nin. kelam konularına ağırlık ve- çok şerh yazılmıştır. Talebesi Hayali Ah-
Ebu Ca'fer et-Tahavl'nin Ebu Hanlfe'nin ren Te'vilCıtü'l-J>:ur'Cın adlı tefsirinin -Ala- med Efendi'nin şerhiyle Uryanl Osman
görüşlerine ağırlık vererek Sünni akideyi eddin es-Semerkandi'ye nisbet edilmekle Efendi'nin Ijayrü'l-l}alCı'id Şer]J.u CevCı­
özlü cümlelerle ifade ettiği el-'Alfidetü't- birlikte içeriği Ebü'l-Muln en-Nesefı'ye ait hiri'l-'al}ii.'id'i ve LaJezarl Mehmed Ta-
Ta]J.ô.viyye'sinin çok sayıda alim tarafın­ açıklamalardan oluşan- Şer]J.u Te'vilCıti'l­ hir'in el-Cevô.hirü'l-l}alemiyye fi tastiri
dan şerhedildiği bilinmektedir (Keş{ü'4-4u­ J>:ur'Cın'ı da bu arada zikredilmelidir (bk. esrô.ri'n-Nuniyye'si bu şerhlerden bazı­
nan, 11, 1143). Bu şerhlerden Siraceddin TE'VİLATÜ'I-KUR'AN). Hakim es-Semerkan- larıdır. Davüd-i Karsfnin Kaside-i Nüniy-
Ömer b. İshak el-Gaznevl el-Hindi, Abdül- dfnin es-SevCıdü'l-a'+am'ını İbrahim Hil- ye Şerhi, Manastırlı İsmail Hakkı'nin Me-
gani el-Meydanı. Nasırüddin el-Elbanl. İbn mi b. Hüseyin SelCımü'l-a]J.kem 'aJCı Se- tCılib-i İrfCıniyye ve izCıhCıt-ı Nuniyye'si
Ebü'l-İz ed-Dımaşki ve Ekmeleddin el-Ba- vô.di'l-a'+am adıyla şerhetmiştir. Müte- ve Mustafa Behcet Uranyevfnin Sünühô.t-ı

564
$ERH

Vehbiyye ve Esrdr-ı Nı1niyye'si risfüe- med'in yazdığı şerh zikredilebilir (a.g.e., ı. eserlerde zat-ı ilahiyyeye nisbet edilen bir-
nin Türkçe şerhleri arasında yer almakta- 871; bk. el-MEVAKlF). ki'nin, küçük hac- çok isim ve sıfat bulunmaktadır. ili. (IX.)
dır (bk. el-KAsIDETÜ'n-NÜNİYYE). mine rağmen akaidin hemen bütün me- yüzyılın son çeyreğirıçlen itibaren bazı alim-

Mütekaddimln dönemi Eş'arl kelamcı­ selelerine temas eden el-'Aisa'idü'l-'Açlu- ler -her ne kadar klasik manada "kaleme
ları arasında şerh yöntemi yaygın bir te- diyye'si için yirmiyi aşkın şerh kaleme alın­ alınmış bir metin üzerine açıklama yap-

lif türü olmamakla beraber İmamü'l-Ha­ mıştır. Bunların en meşhurları Seyyid Şerif ma" niteliği taşımasa da- esma-i hüsna
remeyn el-Cüveyni'nin el-İrşad'ı üzerine el-Cürcanl ile Devvanl şerhleridir. Risfüe konusunda "şerh" kelimesi etrafında isim-
öğrencisi Selman b. Nasır en-Nlsabüri'- için yazılan şerhleri beğenmeyen Devvanl lendirilen müstakil eserler kaleme almış­
den itibaren şerhler yazılmış, yine onun esere yeni bir şerh yazdığını belirtir. Osman- lardır. Zeccac'ın Tetsirü esma'iliô.hi'l-]J.üs-
selef metoduyla kaleme aldığı el-'AJpde- lı medreselerinde Celô.1 adıyla uzun müd- na'sı, Ebü'l-Kasım ez-Zeccaci'nin İştiJs{llsu
tü'n-Ni?ô.miyye'si M. Zahid Kevserltara- det ders kitabı olarak okutulan Devvanl esma'iliah'ı, Hattabi'nin Şe'nü'd-du'a'­
fından şerh mahiyetinde notlar konularak şerhi Siyfilküti, Gelenbevf ve Edirnevf haşi­ sı, Hallmi'nin el-Minhdc'ı, Abdülkahir el-

yayımlanmıştır (bk. el-İRŞAD). Gazzall'nin yeleriyle birlikte ~asılmıştır (bk. el-AKAi- Bağdadi ve Beyhaki'nin el-Esma' ve'ş-şı­
İ]J.ya'ü 'ulı1mi'd-din'i için Muhammed DÜ'l-ADUDİYYE). Sa'deddin et-Teftazani'- fô.t'ı, Kuşeyrl'nin et-Ta]J.bir ti't-teı,kir'i, Gaz-

Murtaza ez-Zebldi'nin kaleme aldığı şer­ nin el-Ma]faşıd adlı eseri ve buna kendisi zfül'nin el-Ma]sşadü '1-esna'sı, Ebü Bekir
hin (İtJ:ıafü's-sadeti'l-mütta~in) itikadl ko- tarafından yapılan şerhi müteahhirln dö- İbnü'l-Arabi'nin el-Emedü'l-a]fşa'sı ve Fah-
nulan içeren il. cildi başlı başına bir.kelam neminin önemli eserlerinden biridir. Şer­ reddin er-Razi'nin Levami'u'l-beyyinat'ı
kitabı niteliğindedir. Fahreddin er-Razi'- ]J.u'l-Ma]faşıd, özellikle Osmanlı medrese- bu tür eserlerin en önemlileri arasında yer
nin kelama dair en hacimli eseri olan el- lerinde Şer]J.u'l-Meva]sıftan sonra rağ­ almaktadır. Son dönemlerde de Türkçe,
Metalibü '1-'aliye Çelebizade Abdurrah- bet gören kitaplar arasında yer almış, hak- Arapça ve Farsça olarak birçok esma-i hüs-
man Efendi tarafından şerhedilmiş (Keş­ kında haşiye ve ta'lik türünden pek çok na şerhi kaleme alınmıştır (bk. ESMA-i HÜS-
fü '?-?Unün, il. 1714). bu eserin muhtasarı çalışma yapılmıştır (Taşköprizade. ı. 632; NA).
kabul edilen, felsefi konulara kelam muh- Keşfü'?-?Unün, il, 1780-1781 ). Eş'ariyye Şia'nın farklı kollarına mensup alimlerin
tevası içinde yer verme ve ayrıca iç plan alimlerinden Muhammed b. Yüsuf es-Se- akaid ve kelam sahasındaki eserleri üze-
açısından sonraki Eş'arl kelamcılarını et- nüsl'nin el-Mu]saddime fi't-tev]J.id, 'Alsi- rine de çok sayıda şerh yazılmıştır. İma­
kileyen el-Mu]J.aşşa!a dair çok sayıda ça- detü ehli't-tev]J.id eş-şuıjra, 'AJpdetü's- miyye Şiası'nda Şeyh Sadük'un Risô.letü'l-
lışma yapılmıştır (bk. el-MUHASSAL). Bey- Senı1si el-vüsta ve 'AJpdetü ehli't-tev- i'ti]sadat'ı öğrencisi Şeyh Müfid tarafın­
zavf'nin Tavô.li'u '1-envdr'ına yazılan şerh­ ]J.id el-kübra adlı risalelerini müellifin ken- dan Taş]J.i]J.u'l-i'tilsad adıyla şerhedilmiş­
ler arasında Mahmud b. Abdurrahman el- disi ve çok sayıda alim şerhetmiştir (bk. tir. Şeyh Müfid ile başlayan sistematik ke-
İsfahani'nin Metali'u'l-en?dr adlı eseri AKAİDÜ's-SENÜSİ). İbrahim el-Lekani'nin lam eserleri telif geleneği sonraki alimler
çok tanınmış ve Osmanlı medreselerinde Cevheretü't-tev]J.id adlı manzum akaid tarafından devam ettirilmiştir. Nasirüd-
ders kitabı olarak okutulmuştur. risalesi önce müellifi tarafından 'Umde- din-i Tüsl'nin Tecridü'l-i'tiJsö.d'ına İbnü'l­
Eş'ariyye kelamında Vlll. (XIV.) yüzyıl­
tü'l-mürid li-Cevhereti't-tev]J.id, TeJ-Oi- Mutahhar el-Hilli'nin yazdığı Keşfü'l-mu­
şü't-tecrid li-'Umdeti'l-mürid ve Hida- rad fi şer]J.i Tecridi'l-i'ti]sö.d adlı şerh bu
dan itibaren mütekaddimln ve müteah-
hirlnin görüşlerini bir araya getiren şerh­ yetü'l-mürid li-Cevhereti't-tev]J.id adla- ekolün ilim havzelerinde ders kitabı olarak
rıyla şerhedilmiş, daha sonra oğlu Abdüs- okutuİan eserler arasında yer almıştır (bk.
ler dönemi başlamıştır. Adudüddin el-kl'-
nin Ehl-i sünnet'in kelam görüşlerini Eş'a­ selam aynı esere İrşadü'l-mürid ve İt]J.a­ CA'FERİYYE [Literatür]; İSNAAŞERİYYE
riyye mezhebine göre ortaya koyan el-Me- fü'l-mürid adıyla iki şerh yazmıştır. Risa- [Literatür]; ŞİA [Literatür]).
valp.f fi 'ilmi'l-kelam'ı klasik kelam tari- le ve şerhlerine dair başka çalışmalar da
BİBLİYOGRAFYA :
yapılmıştır (Brockelmann, GAL Suppl., il.
hinin son hacimli metni olarak kabul edi- Teftazani. Şerf;tu'l-'Aka'id, İstanbul 1315, s. 36,
lebilir. Eser İslam düşüncesi ve Osmanlı 436-437). Eş'ariyye'de şerh ve haşiye dö- 51; Taşköprizade, Mevzuatü'l-ulüm, l, 632; Keş­
ilim anlayışı üzerinde önemli etki bırak­ neminin son önemli temsilcisi, Lekani'nin fü'?·?unan, 1, 871; il, 1143, 1168, 1714, 1780-
mış, bilhassa Seyyid Şerif el-Cürcani'nin
eseri hakkında yazdığı Tu]J.fetü'l-mürid 1781, 1891-1892, 1974; Osmanlı Müellifleri, l,
'ala Cevhereti't-tev]J.id adlı şerh dışın­ 275; Serkis. Mu'cem, il, 1332-1333; Brockelmann.
şerhiyle birlikte Osmanlı medreselerinde
GAL, 1, 77; il, 102, 253, 269-270, 487; Suppl, 1,
okutulmuştur. Cürcani'nin Şer]J.u'l-Me­
da çok sayıda eser üzerine çalışmalar ya-
285-286; il, 268, 289-291, 436-437; izaf;tu'l-mek-
valp.fı eserin en tanınmışı şerhi olup kay- pan İbrahim el-Bacüri'dir (Brockelmann. niin, il, 676; Sezgin, GAS, l, 414; Abdülazim ed-
naklarda Şemseddin el-Kirman!, Seyfed- GAL, il, 487; Suppl., il, 436-437; bk. BAcü- Dib. İmamu'l-Jjaremeyn, Küveyt 1401/1981, s.
din el-Ebhert Alaeddin Ali et-Tüsl, Hay- Rİ). Son dönem İslam alimlerinden Ab- 50-51; Abdurrahman Bedevi, ME?:fahibu'l-İslamiy­
düllatif Harpüti'nin Ten]si]J.u'l-kelam fi yin, Beyrut 1983, 1, 691-692; M. Saitözervarlı, Son
dar el-Herevf, İbnü'n-Nakib el-Halebl ve Dönem Kelam İlminde Metot (doktora tezi, ı 994),
Kılıçzade İshak Çelebi tarafından şerhe­ 'alsa'idi ehli'l-İslam'ı Arapça metninin
MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 40-44.
dildiği belirtilmektedir. öte yandan İslam altındaki Türkçe dipnotlarıyla adeta mü-

alimlerinin Cürcani'nin şerhi üzerine pek ellifi tarafından şerhedilmiştir. Ömer Na- !il MUSTAFA SiNANOGLU

çok haşiye ve ta'likat yazmaları, el-Me- suhi Bilmen'in başlıca itikad ve kelam ko-
va]sıf kadar şerhinin de İslam düşünce nuları yanında İslam inançlarına aykırı ba- D TÜRK EDEBİYATI. Osmanlı coğraf­
geleneğinde önemli bir yere sahip oldu- zı modern felsefi akımları eleştirdiği Mu- yasında Türkçe ile birlikte Arapça ve Fars-
ğunu göstermektedir (a.g.e., il, 1891- vazzah İlm-i Kelô.m'ı da ele alınan konu- ça da kullanıldığından bu alanda kaleme
1892). Cürcanl'nin eserine dair kısmi şerh­ larla ilgili kısa metinlerin izahıyla oluşan alınmış şerhler çok dillidir. Arapça'dan Hz.
ler arasında Kesteli'nin anlaşılması zor ye- bir şerh mahiyetindedir. Ali. Ka'b b. Züheyr, İbnü'l-Farız ve Mu-
di konuyu ·şerhettiği risalesiyle bu risaleye Kur'an-ı Kerim, çeşitli hadis kaynakları hammed b. Said el-Büsiri; Farsça'dan Mev-
müellifinin yanı sıra İbnü'l-Hatıö Muham- ile akaid ve kelam alanında kaleme alınan lana Celfüeddin-i Rüml, Feridüddin Attar,

565
$ERH

Sa'di-i Şirazi. Hafız-ı Şirazi. Molla Cami, Ieyman Fehim ile Ahmed Cevdet Paşa'nın de Süleyman'ın Şerh-i Rubô.1-i Ebi Said-i
Hüsrev-i Dihlevi, Örfı-i Şirati, Sfüb-i Tebri- birlikte yazdıkları Sô.ib Divô.nı şerhleri; Ebi'l-Hayr'lan, Emir Buhar!, İsıpfül Hakkı
zi ve Şevket-i Buhar! gibi ediplerin eserleri İbrahim Bey, Muiru. Şem'I, İsmail Rusühl Bursevi ve Salah! ~şşaki'nin Şerh-i Ga-
çok sayıda Türkçe şerhe konu teşkil et- Ankaravi, Abdülmecid Sivas!, Ahmed Sa- zel-i Mevlô.nô.'1arı; yine Salahi Uşşaki'nin
miştir. Arapça-Farsça edebi eserlere ya- bCıhI Dede, San Abdullah Efendi. Şiffil Meh- Şerh-i Beyt-i Şevket'i, Şerh-i Beyt-i Hfı­
zılmış Türkçe şerhler şerh literatürünün med Dede, İsmail Hakkı BursevI, Meh- kani'si, Şerh-i Beyt-i Enveri'si, Nusret
önemli bir kısmını oluşturur. Bu eserler med Murad Nakşibendi. Prevezeli Abidin Ebubekir Efendi'nin Şerh-i Ba'z-ı Gaze-
çoğunlukla nesir halinde şerhedilmiş olup Paşa, Ahmet Avni Konuk ve Tahirülmev- liyyô.t-ı Sô.ib'i, Pirizade'nin Şerh-i Ebyfıt-ı
manzum şerhlere nadiren rastlanır. Türk- Ievi tarafından Meşnevfnin tamamına ya Sô.ib'i. Ömer Ffük'in Şerh-i Gazel-i Saib
çe' de şerh geleneğinin başladığı XV. yüz- da bir kısmına yazılan şerhler; İlmi Dede, der-Hakk-ı Ney'i, Müstakimzade Süley-
yılda ve yoğunlaştığı XVIII-XIX. yüzyıllar Abdülmecid Sivas!, Abdullah Bosnevi, Cev- man'ın Nizami, Mevlana, Hafız. Molla Ca-
boyunca bazı şarihlerin özgün üslüpların­ ri İbrahim Çelebi ve Şeyh Galib'in Cezire-i mi, Şevket-i Buhar!, Örfi ve Nesiml'nin be-
dan söz edilebilir. Bir kısım şerhlerde rast- Mesnevi şerhler\; Şem'i, Sudi Bosnevi ve yitlerine yazdığı şerhlerle Şerh-i Beyt ez-
lanan reddiye ve tashihler şarihlerin ken- Mehmed Rahmi b. Ahmed'in Bostô.n şerh­ Gülşen-i Rô.z'ı bu tür eserlerdendir.
dilerinden önce kaleme alınmış bazı şerh­ leri; Lamii Çelebi, Mevlana Rüşdi Karahi- Arapça edebi metinler üzerine kaleme
leri incelediklerini göstermektedir. sari, Pir Hamdi, Saffet ve Ca'fer-i Tayyar alınan Türkçe şerhler Farsça'ya oranla da-
Arapça-Farsça metinlere yazılan şerh­ b. Ahmed Salim'in Dibô.ce-i Gülistô.n'a ha azdır. Genellikle manzum olarak yazı­
lerde kelime ve terkiplerin sözlük anlam- yazdıkları şerhler; Şem'I. Sudi Bosnevi ve lan esma-i hüsna. kırk hadis ve hilye şerh­
lan, gramer özellikleri, metindeki diğer ke- Kefevi Hüseyin Çelebi'nin Gülistô.n şerh­ leriyle Abdullah Salahi Uşşaki ve Müsta-
limelerle irtibatları ve bu şekilde kazan- leri; Şem'I ve Şakir-i RCımi'nin Bahô.ris- kimzade Süleyman'ın Hz. Ali Divanı şerh­
dıkları manalar üzerinde durulur. Kelime- tô.n şerhleri; Lamii ve Himmetzade Abdi leri gibi birkaç örnek dışında Arapça me-
lerin semantik ayrıntılarına dikkat eden Efendi'nin Dibô.ce-i Bahô.ristô.n şerhle­ tinlere dair Türkçe şerh geleneğinin ba-
şarihler başta ayet ve hadisler olmak üze- ri; Şem'I'nin Mantılfu't-tayr şerhi; yine ğımsız manzumeler etrafında şekillendiği
re manzum-mensur örneklerle destekle- Şem'I, Vak'anüvis Abdurrahman Abdi Pa-
söylenebilir. Edebi yönü ağırlıkta olan man-
dikleri ifadelerini atasözleri ve hikayelerle şa (Müfid), Hasan ŞuürI, İsmail Hakkı Bur-
zumelerden özellikle Ka'b b. Züheyr'in Ka-
daha akıcı hale getirir. Türkçe şerhlerde sevi, Mustafa Refia, Kilisli Mustafa Ruhi
şidetü '1-bürde / Kaşide-i Bfınet Sü'fıd
Arapça'da olduğu gibi kalıplaşmış sözlere Efendi, Molla Mehmed Murad, Nam Sa-
ve Muhammed b. Said el-Büsiri'nin Kaşi­
benzer bir ifade sistemi kurulduğu görü- lih Efendi, Hulusi ve Ömer b. Hüseyin'in
detü '1-bür'e / J>_aşidetü'l-bürde adlarıy­
lür. Okuyucuya hitaplarda, şerh bölümle- Pend-i 'Attô.r şerhleri; Haririzade'nin ve
la bilinen kasideleri en çok şerhedilen me-
ri arasındaki geçişlerde, alıntı ve gönder- Hüseyin Bey'in Gülşen-i Rô.z şerhleri, Sü-
tinler olarak dikkat çeker. J>_aşide-i Bô.net
melerde çoğunlukla bu kalıp ifadelerden rüri'nin Şebistô.n-ı lj.ayô.1 şerhi; Şem'I ta-
Sü'fıd'a yazılmış şerhler arasında İskilip
yararlanılır. Bu genel çerçeve içinde me- rafından Molla Cami'nin Yusuf u Züley-
Müftüsü Mehmed Emin Efendi, Nişancı
tinlerin şerhinde çeşitli ilimlere dair ter- ]]ô., TulJ_fetü '1-al).rô.r ve Şub]J.atü '1-ebrô.r
Abdurrahman Abdi Paşa. Abdülbaki b.
minoloji kullanılır. Hacimli şerhlerde rast- adlı eserlerine yazılan şerhler bunlardan-
Ahmed Abdi, Seyyid Ahmed Raüfı Üskü-
lanan metin içi göndermeler ve bazı şerh­ dır. Divanının tamamı şerhedilen Örfi-i Şi­
dari. Şanizade İbrahim, Eyüp Sabri Paşa.
lerde görülen nüsha-rivayet tenkitleri de rati'nin çeşitli kasideleri kendine özgü bir
Şeyhülislam Ahmed Muhtar Beyefendi,
geleneksel şerh metodunun önemli unsur- gelenek oluşturacak kadar şerhedilmiştir.
Mollacıkzade Mehmed Rfüf ve Ispartalı
larıdır. Edirneli Mecöı Mehmed, Neşati, Himmet
Zeynelabidin'in eserleri anılabilir. Yine Ka'b
Osmanlı edebiyatında Muslihuddin Mus- Dede, AdnI Dede, Rodosizade Mehmed
Emin Efendi, Himmetzade Abdi, Karni, b. Züheyr'in Kaşidetü'l-Lfımiyye'sini Na-
tafa Sürür!, Mustafa Şem'I Efendi ve SCı­
Murtaza Trabzon!, Seyyid Hakim Mehmed hifi. Dimyô.tiyye Kasidesi'ni Vahid Meh-
öı Bosnevi daha çok Farsça metinlere yaz-
med Emin Efendi şerhetmiştir. Leall Ah-
dıkları şerhlerle tanınır. Ayrıca İsmail Hak- Efendi, Ömer Nüzhet ve Abdullah Salah!
Uşşaki bu şanhler arasında sayılabilir. Meh-
med b. Mustafa, Şeyh Sadullah Halveti,
kı Bursevi, Abdullah Salah! Uşşaki ve Müs-
Şeyhülislam Mekkl Mehmed Efendi, Şeyh
takimzade Süleyman Sadeddin yanında İs­ med Murad Nakşibendi ve Seyyid Musta-
fa Besim Manyasl'nin Şevket-i Buhar! ka- Abdullah b. Ahmed, Mehmed b. Feyzul-
mail Ankaravi (Hazret-i Şarih). Sarı Abdul-
lah Efendi (şarih-i Meşneui) ve Abdullah sidelerine, Nusret Ebübekir Efendi'nin Ka- lah, Mehmed b. Halil, Edirne Müftüsü
Bosnevi (şarih-i Fuşüş) anılması gereken şide-i Tfı'iyye-i Şfı'ib-i Tebrizi'ye yaz- Fevzi Efendi, Kayacıklı Süleyman Efendi,
şarihlerdir. Farsça edebi eserler için yazıl­ dıkları şerhler de bunlar arasında yer alır. Abidin Paşa. Hacı Mehmed Said, Erzurum-
mış Türkçe şerhler bu dile ait klasik eser- Farsça gazel, dfibeyt. rubai. benci, mu- lu Hasan Fehmi Efendi, Müstakimzade Sü-
lerin de bir dökümünü verir. Muslihuddin amma ve müstakil beyitlerin şerhedildiği leyman, Rusçuklu Mehmed Hayri, Hacı
Mustafa Süruri. Şem'I, Sudi Bosnevi, Kefe- eserler de vardır. Şüca'-ı Moravi'nin Şerh-i Mehmed Ziyaeddin Türkzade, Akhisarlı
vi Hüseyin Efendi ve Mehmed Vehbi Efen- Gazel-i Hô.fız'ı, Mehmed İlmi b. Halil'in Hafız İsmail Nazif ve Seyyid Hasan Rıza!,
di'nin Divô.n-ı ljô.fı:? şerhleri; Mehmed Şerh-i Gazel-i Molla Cdmfsi, Bihişti Ra- imam BCıslri'nin J>_aşidetü'l-bür'e'sirıe şerh
Hakim ve Eöıb'in Divô.n-ı Şevket-i BulJ.ô.- mazan Efendi'nin Şerh-i Manzüme-i Mu- yazanlardandır. İsmail RusCıhI Ankaravi,
ri şerhleri; Ömer Nüzhet, Ahmed Sabih ammfı-yı Cfımfsi, Sürüri'nin Şerh-i Mu- İbnü'l-Fanz'ın Tfı'iyye ve Jj.amriyye kasi-
ve Yanyalı Süleyman'ın Divô.n-ı 'Örti-i Şi­ ammeyô.t-ı Cfımfsi, Tılkizade Mehmed b. delerini, Salah! Uşşaki. Abdüsselam b. Nu'-
rô.zi şerhleri; Şem'I'nin Divô.n-ı Şô.hi şer­ İbrahim'in Şerh-i Gazeliyyfıt-ı Örfisi, Ab- man b. HalTI. Mehmed Said, Kara Musta-
hi; Daniş'in Divô.n-ı Selimi (Yavuz Sultan dullah Salahi Uşşaki ve Mustafa İsamüd­ fa b. Abdullah Alfü lj.amriyye kasidesini,
Selim) şerhi; Yüsuf-i Amic:ü'nin Ferişte Di- din Üsküdari'nin Şerh-i Beyt-i Hüsrev-i Mehmed Nazım ise Yfı'iyye, lj.amriyye
vô.nı şerhi; Nusret Ebubekir Efendi ve Sü- Dihlevfleri, Salah! Uşşaki ve Müstakimza- (M'ımiyye) ve Rô.'iyye kasidelerini şerhet-

566
ŞERH

miştir. İbnü'n-Nahvlnin aralarında İsmail defa metnin yazarı gibi kendisi de muta- bakımından dikkat çeker. Niyazi-i Mısri
Rusuhi Ankaravi, Abdullah Bosnevi ve savvıf olan şarih genellikle hedef okuyucu gazellerinden birinin şerhi Mısrrnin hali-
Mustafa İsamüddin Üsküdari gibi şarihle­ kitlesinin seviyesine göre bir dil ve üsh1p felerinden Mehmed Sahfi'ye, Nakşi-i Ak-
rin bulunduğu edipler tarafından şerhedi­ benimser. Bu arada dini ilimlerin yanı sı­ kirmani'nin bir mJammasına ve İsmail
len el-J>:aşidetü'l-Münferice'si de Osman- ra ilm-i nücum, tıp. kimya, rüya tabiri, eb- Hakkı Bursevlnin Kaside-i Feride'sine ya-
lı edebiyatında tanınmış metinlerdendir. ced, belagat vb. ilim dallarından da yarar- zılmış şerhler ise Bursevi'nin halifelerin-
Geleneğin en üretken şarihlerinden olan lanır. Sazan ayet ve hadis metinleri, pey- den Süleyman Zati'ye aittir. Kaside-i Fe-
Salahi Uşşaki'nin Şerh-i Rubdi-i Ali ve gamber kıssaları, sufi menkıbeleri, darbı­ ride yaklaşık iki asır sonra Rızaeddin Rem-
Şerh-i Muamma-yı Alfsi; Müstakimza- meseller, halk rivayetleri ve diğer tahkiye zi-i Riffil tarafından da şerhedilmiştir. Müf-
de Süleyman'ın Şerh-i Ayniyye-i Sühey- unsurları tasavvufi şiir şerhlerinin konu- tü Baba'nın şathiyesine ve Neslb'in Elifna-
li, Şerh-i Kaside-i Mudariyye (Hediyye- sunu oluşturur. Hemen tamamında bir hi- me'sine Fahri Ahmed tarafından yazılan
tü 's-Seferiyye), Şerh-i Ebyat-ı Sandüka-i tap tarzının yer aldığı tasavvufi şiir şerh­ şerhler de Celveti şerh geleneğine dahil-
Abdülkiidir Geylfuıi, Şerh-i Ebyat-ı Pir-i lerinde soru-cevap ve örneklendirme ile dir (bk. bibi., Üzeyir Aslan). Hasan Sezai-yi
anlatım yöntemleri etkili biçimde kulla-
Herat, Şerh-i Beyt-i Muhyiddin İbnü'l­ Gülşen! de Niyazi-i Mısri'nin bir gazelini
nılmıştır.
Arabi, Şerh-i Beyt-i İmam Şatıbfsi; Mus- şerhetmiştir. Müstakimzade Süleyman ile
tafa İsamüddin Üsküdan ve Mustafa Arifin Mevcut metinlere göre şiirleri şerhedi­ Salah! Uşşaki. İsmail Hakkı Bursevi gibi şa­
Şerh-i Kaside-i Mudariyye'leriyle yine len ilk Anadolu şairi Yunus Emre'dir. Yu- rih kimlikleriyle öne çıkan ediplerdir. Müs-
Mustafa İsamüddin Üsküdar'i'nin Şerh-i nus'un, "Çıktım erik dalına ... " diye başla­ takimzacte'nin Eşrefoğlu Rumi. Isa Mahvi
Kaside-i Tantaraniyye'si de burada sa- yan ünlü şathiyesi, ilk defa X.V-XVI. yüzyıl ve diğer şairlerle ilgili yaptığı şerhler ge-
yılabilir. Abdüllatif İbn Melek'in Firişteoğ­ şarihlerinden Şeyhzade Muhyiddin Meh- nellikle bir mısra ya da beyitle sınırlıdır.
lu Lugati, Halimi'nin Bahrü'l-garaib'i, med Efendi tarafından şerhedilmiştir. Ni- Salah! Uşşaki'nin kaleme aldığı şerhler ise
Şahidi'nin Tuhfe'si, Şeyh Ahmed Şihabi'­ yati-i Mısr'i, İsmail Hakkı Bursevi, Ali Nakşi­ manzume bütünlüğünü korur ve Eşrefoğ­
nin Nazmü'l-leaJ'i, Hüseyin Murtaza el- benöı, İbrahim Has da aynı şathiyeye şerh lu Rumi'nin şathiyesinden Mehmed Nasu-
Bağdacfı'nin Lugat-ı Tarih-i Vassfıfı, Os- yazmıştır. Hacı Bayram-ı Velinin "Çalabım hi'nin ve kendisinin muammalarına, Ni-
man b. İbrahim Bosnevföin Sübha-i Sıb­ bir şar yaratmış ... " diye başlayan ilahisi yati-i Mısr'i ve İsmil.il Hakkı Bursevlnin ga-
yan'ı, Antakyalı Şeyh Ahmed'in Se Ze- Abdühay Celveti, İsmail Hakkı Bursevi ve zellerinden Aşık Ömer lugazlarına kadar
ban'ı, Sünbülzade Vehbi'nin Tuhfe'si ve Şeyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi tara- geniş bir yelpazeye dağılır (bk. bibi., Resul
Nuhbe'si ile Ayıntabi Hüseyin Ayni'nin fından şerhedilmiştir. Şiirleri en fazla şer­ Arıcı, Hafize Keleş). Niyazl-i Mısri'ye ve
Nazmü'l-cevher'i başta olmak üzere hedilen şair ise Niyati-i Mısri'dir. Onun di- kendisine ait gazellere yazdığı şerhlerle
manzum olarak kaleme alınmış Türkçe- vanının Muhammed Nurü'l-Arabl tarafın­ Edremitli Müridzade Mustafa Aczi, yine
Arapça. Türkçe-Farsça, Türkçe-Arapça- dan yapılan şerhi ve diğer gazellerine ya- Mısri'nin ve Hasan Sezai'nin gazellerini şer­
Farsça sözlüklere de bir hayli şerh yazıl­ zılmış şerhlerin önemli bir kısmı günümüz heden Haririzade, Muhyiddin Üftade ga-
mıştır. Türkçesi'ne de aktarılarak yayımlanmıştır zellerinin şerhleriyle Selanikli.Ali Örfi. Sün-
(nşr. Sadettin Bilginer. İstanbul 1976). bül Sinan ve Şeyh Vefa nutuklarının şerh­
Türkçe manzum metinleri şerhetme ih-
Şemseddin Sivasi'nin ili. Murad'ın gazel- leriyle. Cebbarzacte Mehmed Arif Bey, İd­
tiyacı ise daha entelektüel bir zeminde ge-
leri ve Ayinezade Mehmed Şemseddin'in r'is-i Muhtefi'nin şathiyesini şerheden Sey-
lişmiştir. XX. yüzyıl başlarına kadar bir-
İsmail Rusuhl ve Çelebi Sultan'ın gazelle- yid Ali Şermi, kendisinin gazelini şerhe­
kaç istisna dışında klasik edebiyat man-
riyle Mustafa Azbl Baba'nın Niyati-i Mısrl den Nacim Efendi ve Hasan Sezfü'ye ait
zumelerinin şerhlerine rastlanmaz. Baş­
gazeli şerhleri geleneğin gelişme evresin- gazeli izdhu'l-meram fi meziyyeti'l-ke-
langıcından itibaren tasavvufi çevrelerde
deki dikkat çekici örneklerdir. lam (Şerhu'n-f'loktati ve'l-kalem) adıyla
ortaya çıkan Türkçe manzumeleri şerhet­
me geleneği kendine özgü bir edebi çığır İlk temsilcisi xvı. yüzyılın başlarında ye- şerheden Şuayb Şerefeddin Gülşeni XIX.

oluşturmuştur. Diğer şerhlerde yer alan tişen tasavvufi şiir şerhi geleneği, divan şi­ yüzyıl şarihlerindendir. Cebbarzacte Meh-

metinlerin diliyle ilgili gramer aynntıları ta- irinin en parlak dönemi olan XVl ve XVII. med Arif Bey'in izdhu'l-meram ala viJQ-
savvufi şerhlerde nadiren yer bulur. Türk- yüzyıllar boyunca belirgin bir durgunluk deti seyyidi'l-enam adını verdiği bir mev-
çe tasavvufi şiir şerhleri, şerh metinleri- göstermiştir. Klasik estetiğin güç kaybet- lid (Vesiletü'n-necat) şerhi bulunmaktadır.
nin hemen tamamına hakim olan "tüme- tiği XVIll. yüzyılda ise tasavvufi şerh faali- Hüseyin Vassaf'ın Gülzar-ı Aşk ismiyle
varım" yaklaşımının en çok kırılmaya uğ­ yetleri artmıştır. Bu yüzyılın ilk çeyreğin­ yazdığı diğer bir mevlid şerhi yayımlan­
radığı metinlerdir. Muhteva merkezli olan de tasavvufi şiir şerhlerine hız kazandıran mıştır (Mustafa Tatcı vd., İstanbul 2006).
bu şerhlerde metnin belirleyicisi tasavvuf en üretken isim hiç şüphesiz İsmail Hakkı Hüseyin Vassafın Niyazi-i Mısri gazelleri-
konularıdır. Tasavvuf şiirinin özgün nazım Bursevi'dir. Bursevi, Yazıcıoğlu Mehmed ne de şerhleri vardır. Şeyh Veröı'nin nut-
türlerinden olan şathiyelerin şerhedilen Efendi'nin Muhammediyye'sini şerhet­ kuna Mehmed Nesim tarafından yazılan
şiirler arasında belirgin bir ağırlığı vardır. tiği gibi aralarında Yunus Emre, Aşıkpa­ şerh manzum oluşuyla benzerlerinden ay-
Türkçe'de tasavvufi şiir şerhleri. dil ve kül- şazade, Hayreti, Niyazl-i Mısri, Şeyh Meh- rılır. Aziz Mahmud Hüdayi'nin, Gaybi'nin
türle ilgili açıklamalardan ziyade tasavvufi med Sahfi, Abdurrahman Efendi ve Du- ve Nakşi-i Akkirmani'nin manzumelerine
terminolojinin geliştirilmesiyle zenginlik ve kakinzade Ahmed Bey'in de bulunduğu pek yazılmış şerhler gibi şarihi meçhul metin-
değer kazanır. Tasavvufi çevrelerde eği­ çok şairin manzumelerine şerhler yazmış­ lerin yanı sıra biyografik kaynaklarda zik-
tim aracı olarak da kullanılan bu şerhler tır. Yine Bursevlnin kendisine ait bir kasi- redilen ve henüz nüshalarına ulaşılama­
manevi bir işaret üzerine ya da dostların ri- deyi şerhettiği Kitabü'l-Envar'ı şairince yan çok sayıda manzume şerhi de bulun-
cası gibi sebeplerle kaleme alınmıştır. Çok şerhedilen en hacimli manzume olması maktadır. Latin harflerinin kabulü ile bir-

567
SERH
likte şerhlerin mahiyeti değişmiştir. Daha gisi, V/9, İstanbul 2007, s. 271-304; Muhammet r
Kuzubaş. "Muhammed Fevzi'nin Miftahu'n-Ne-
çok divan edebiyatı örnekleri üzerine kla- ŞERH-i SADR,
cat Adlı Eseri (Kaslde-i Bürde Tahmis ve Şerhi)",
sik estetiğin unutulmaması amacıyla ya- Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 1/1 (bk. ŞAKK-ı SADR).
zılan şerhler üniversitelerde ilgili bölüm- (2007) (sosyalarastirmalar.com). s. 156-192; Üzeyir L
lerin gelişmesiyle artış göstermiştir. Met- Aslan. "Fahri Ahmed ve Şathiye Şerhi". Turleish
nin inceliklerini aynntılı biçimde ortaya koy- Studies, lll/4 (2008). s. 121-155; a.mlf.. "XVlII. r
Yüzyıl Mutasavvıf Şairlerinden Fahri Ahmed ve ŞERH-i ŞATHİYYAT
makla birlikte öğreticilik özellikleri ön pla- Elif-name Şerhi". Türle Kültürü İncelemeleri (.;:.,~~)
na çıktığından yeni şerhler klasik şerhler Dergisi, sy. 19, İstanbul 2008, s. 156-192.
kadar edebi kıymete sahip değildir. Tahi- Ruzbihan-ı Bakli'nin
Tezler: Zafer Bulut, El-Muattaleat ve Şerhleri
rülmevlevl'nin yakın geçmişe kadar Latin ile Bunların İstanbul Kütüphanelerinde Mev- (ö. 606/1209)
cut Yazma/an (yüksek lisans tezi. 1979). İÜ Arap ilk dönem sufilerinin
harfleriyle yayımlanmamış şerhleri ve özel- şathiyelerine dair eseri.
Dili ve Edebiyatı; Abdulkadir Gürer. Hafiz Diva- _J
likle Ali Nihad Tarlan'ın çalışmaları ile baş­ L
nı 'nın Türleçe Terl:üme ve Şerhleri (yüksek lisans
layan son dönem şerh faaliyetleri başta tezi, 1987). AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ebube-
Mehmet Çavuşoğlu ve Haluk İpekten ol- kir Sıddık Şahin. Kaside-i Bürde'nin Türleçe Şerh Cezbeli bir mutasawıf olduğundan Şat­
ve Tercümeleri (yüksek lisans tezi. 1997). Gazi Üni- tah-ı Fars veya Şeyh-i Şattah diye anılan
mak üzere üniversite mensupları tarafın­
versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ahmet Taştan. Ruzbihan-ı Bakl'i'nin bu Farsça eserinin te-
dan sürdürülmektedir. Bir Şarih Olarak İsmail Hakkı Bursevf ve Edebi
melini, Bayez'id-i Bistami ile Hallac-ı Man-
BİBLİYOGRAFYA : Şerhleri (yüksek lisans tezi. 1999). UÜ Sosyal Bi-
limler Enstitüsü; Yavuz Yılmaz. Müstaleimzade'ye sur'un şathiyelerini açıklamak amacıyla da-
Ali Nihad Tarlan, Edebiyat Meseleleri, İstanbul
1981, s. 189-202; Amil Çelebioğlu. Eski Türk Ede- Göre Bazı Manzumelerin Şerhi (yüksek lisans te- ha önce yazdığı Mantılf:u'l-esrdr bi-beyô.-
biyatı Araştırma/an, İstanbul 1998, s. 558-561; zi. 2001 ). İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ozan Yılmaz, ni'l-envdr adlı Arapça eser oluşturur. Bak-
Yusuf öz. Tuhfe-i Şahidi Şerhleri, Konya 1999; Ur{l'nin Kaside/erine Yapılan Türleçe Şerhler
rı Şerl;-i ŞatJ:ıiyyô.t'ta kendi manevi tecrü-
a.mlf.• "Tuhfe-i Vehbi Şerhleri". İlmi Araştırma­ (yüksek lisans tezi. 2004). Gaziantep Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü; Hülya Canpolat. Sa'di'- beleri ve birçok sufinin şathiyelerinin şer­
lar, sy. 5, İstanbul 1997, s. 219-232; Abdullah
Çayhoğlu. Niytızi-i Mısri Şerhleri, İstanbul 1999; nin Gülistan Önsözüne Yapılan Türleçe Şerhlerin hini ekleyerek Mantılfu'l-esrdr'ı üç misli
Muhammet Nur Doğan. "Metin Şerhi üzerine", Karşılaştırmalı İncelenmesi (doktora tezi. 2006). genişletmiştir. Müellif Pasa'da yazmaya
Osmanlı Divan Şiiri Üzerine Metinler (haz. Meh- Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Resul
başladığı eserini 570'te ( 1174) Şlraz'da ta-
Arıcı. Salahi'nin Tasavvu{l Şiir Şerhleri (yüksek
met Kalpaklı). İstanbul 1999, s. 422-427; Mine mamlamıştır.
Mengi, Divan Şiiri Yazılan, Ankara 2000, s. 72- lisans tezi, 2006). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü;
Rafiye Duru, Modem Metin Çözümleme Telcnile- Sakil 545 bölümden oluşan esere "Hakk'ın
77; Cemal Kurnaz - Mustafa Tatcı. Türk Edebiya-
leri Bakımından Şerh Geleneği ve İsmail Hak-
tında Şathiyye, Ankara 2001; i. Hakkı Aksoyak, şathiyeleri" dediği Kur'an'daki müteşabih
leı Bursevi (doktora tezi, 2007). Ege Üniversitesi
"Metin Şerhi", Eski Türk Edebiyatı El Kitabı, An-
Sosyal Bilimler Enstitüsü; Hafize Keleş. Salahad- ayetleri yorumlayarak başlar. ardından su-
kara 2002, s. 283-290; Tunca Kortantamer, Eski
Türk Edebiyatı: Makaleler, Ankara 2004, s. 55-
din-i Uşşaki ve Türleçe Tasavvu{l Şiir Şerhleri filerin hadis diye kabul ettiği, "Allah Adem'i
(yüksek lisans tezi. 2008). MÜ Sosyal Bilimler Ens- kendi suretinde yaratmıştır" gibi ifadeler
64; İbrahim Has, Yunus Emre'nin Bir Şiirinin Şer­
titüsü. r:;:ı
hi: Çıletım Erile Dalına (haz. Mustafa Tatcı). An- ~ ÖMÜR CEYLAN üzerinde durur. Hz. Ali'nin, "Görmediğim
kara 2004; Ttıhirü '/-Mevlevi (Olgun) 'den Metin
Şerhi Örneleleri (haz. Şener Demirel). Ankara
2005; ömür Ceylan. "Yazan Meçhul Bir Hüdayi
Şerhi", Üsküdar Sempozyumu il: 12-13 Mart
2004: Bildiriler, İstanbul 2005, il, 28-36; a.mlf..
Böyle Buyurdu Sü{l: Tasavvuf ve Şerh Edebi-
yatı Araştırma/an, İstanbul 2005; a.mlf.. Tasav- Şerf:ı-i Şa!l:ıiyyafın ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1342/27)
vu{l Şiir Şerhleri, İstanbul 2007; M. A. Yekta Sa-
raç, "Şerhler", Türk Edebiyatı Tarihi (ed. Talat
Sait Halman). İstanbul 2006, il, 121-132; a.mlf..
"Tasavvuf Edebiyatına Ait Temel Bir Metin ve
Türk Edebiyatına Yansımalan", TDED, XXX
(2003) .. s. 445-468; İsmail Güleç, Türle Edebiya-
tında Mesnevi Tercüme ve Şerhleri, İstanbul
2008; Süleyman Tülücü, "Muallakat Şerh ve Bas-
kılan-Tercümeleri", EAÜİFD, sy. 6 ( 1986). s. 253;
Ali Yıldınm. "Rodosizade'nin Kaside-i Nevruziy-
ye Şerhi", Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Der-
gisi, IX/I, Elazığ 1999, s. 217-241; Mehmet.Kırbı­
yık, "Ferri Mehmed'in Bir Gazelinin Şerhine Da-
ir". Türkiyat Araştırma/an Dergisi, sy. 7, Konya
2000, s. 343-360; Ahmet Kartal, "Sadi-i Şirazi'­
nin Bostan isimli Eserinin Türkçe Turcüme ve
Şerhleri", Türle Kültürü İncelemeleri Dergisi, sy.
5, İstanbul 2001, s. 99-120; Mehmet Atalay, "Ga-
ni-yi Keşrniri'nin Bazı Beyitlerinin Tahirü'l-Mev-
levi Tarafından Şerhi". Atatürk Üniversitesi Tür-
kiyat Araştırma/an Enstitüsü Dergisi, sy. 26, Er-
zurum 2004, s. 49-65; Mustafa Tatcı. "Üsküdar-
lı Ahmed Msim'in Naili-i Kadim'in Bir Gazeline
Şerhi", İlı:rzi Araştırmalar, sy. 19, İstanbul 2005,
s. 133-140; Ozan Yılmaz, "Klasik Şerh Edebiyau
Literatürü". Türkiye Araştırma/an Literatür Der-

568

You might also like