You are on page 1of 763

Yüksek Stratejiden Etki Odaklı Harekata

GELECEGİ YÖNETMEK

·- ·-· __ ./" " ... '·'(,·,-,ı·.' -


EROL MÜTERCİMLER, 1954 yılında Kars'ta doğdu, tüm öğrenim yaşamı
İstanbul'da geçti. İ.Ü. Fen Fakültesi FizikBöJümü'nden mezun Old.U:.İ>eI).iz.
Kuvvetleri'nde bir süre Fizik öğretim üyeliği, Beşiktaş Deniz-Müzesi.Mü:.
dürlüğü_yapb ve bunWl ardından Avustralya'ya gitti. SBS devle(�acl}'� -,
sunda programolık yaptı, "Çokkültürlülük" konusundaki dok�'ora-'aıa·n ça·.
lışmasını Avustralya'da yapıp, i. Ü. Uluslararası İlişkiler Bölüın · �·nqe-_ ta_�­
marnladı. Deniz tarihi çalışmalanyla tanınan Mütercimler,· Tül'kife'ye:·.dÖ·- ·
nü�ünde çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı. TRT RadfOsuye ·
çeşitli TV kanallarında programcı ve yönetici olarak çalışb. Belgeseller ha-_
zırladı. Halen üç ayn üniversitede (Yeditepe Üniversitesi, İstanbul TiC:a�et
Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi) Strateji ve Türk Devrim Tarihi de�s·ıeri'
vermektedir. Şu anda Habertürk kanalırida Aynanı,ı Arkası adlı haber prog-·,
amı yapmaktadır. Bugüne kadar kısa radyo oyunları, çeşitli dergilerde ya­
·ları ve belgesel senaryolan yam sıra on dört kitaba imza atmıştır: Destan­
.. şan Ge!niler; Milli Milcadelenin Kalıraınaıı Geınisi-Aleındı:ır; Bi/iıııneyen -Yönle'-
riyle Kıbrıs Barış Hareka'ti; Knrtııluş Savıışı'na Denizdeıı Gelen Destek'- _Soiıy.et
Yardımları; Gaspedileıı Gemi Sııltıııı Osman; 21. Yüzyılın Başmda Türkiye-·Türk
Cumlıİıriyetleri İlişkiler Modeli (Milliyet Sosyal Bilimler Araştırma Ödülü);.21.
YiiZ1Jılm Eşiğinde Tiirkiye-Jnpo11yf1 İlişkisi - Ertuğrul Facinsı; 21. Yüzyıl ve -Tür�
kiye-· "Yüksek Strateji;" İmparatorluğun Çökiişı'iııe Deııizrlen Bııkış: Kadmlnr Ge­
miler Otaıııobiller; Diişler ve Eııtriknlar; Gelibolu 1915 (2005); Komplo Teorileri
(2005); Bu Vataıı Böyle Kurtuldu (2005)
Yüksek Stratejiden Etki Odaklı Harekata
GELECEGİ YÖNETMEK

Erol Mütercimler
Alfn Yayınlan 1677
Siyaset-Sosyoloji 75

Yüksek Stra,.,,iden Elki Odaklı Harekata


GELECEGİ YÖNETMEK

Erol Mütercimler

1·2. Basım: Mart 2006


ISBN: 975-297-697-2

Y11yıııcı ve Geııel Ynyııı Yôi1etmeııi M. Faruk Bayrak


Yayın Koordiııatörii ve EdiUirRana Gürtuna
Pazarlımıa ve Satış Miidüra Vedat Bayrak
Kapak Tasnmnı Utku Lomlu
Arka Knpnk Fotoğrafa: Ömer Akçay

© 2006, ALFA Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.

Kirabırı Tiirkçc yayııı hakları Alfa Basım- Yaymı Dağıtım Lld. Şti.'ııe
aittir. Yayıııeviııden yazılı iziu alınmadmı kısmen ya da tanımneıı nlıııtı
yapılamaz, lıiçbir şekilde kopya edilemez� çoğaltılamaz ve y,ryımlrınanıaz.

Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.


Ticarethane Sokak No: 53 Cağaloğlu 34410 İstanbul, Turkey
Tel: (2121 5115303 - 513 87 51- 512 30 46 Faks: (212) 519 33 00
www.alfakitap.com
info@alfakitap.com

Baskı ve Cilt
Melisa Matbaacılık
Çiftehavu:ılar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa - İsta�ıbul
Tel: (212) 674 97 23 Faks: (212) 674 97 29
Sonsuzlııkta olan knrdeşinı Ünal'a
ve uzaklardaki kardeşim Ünsal'a ...
I

ÍÇÍNDEKÍLER I 9

ÖNGÍRÏ$ . .........................................1

BIRINCI BOLUM
SÌHÍRLÍ
VE ÇEKÍCÍ
KAVRAM:
STRATEJÍ
1.1. KAVRAM VE KURAMOLARAK
STRATEJÏ
.37

. . . .
. .
. . .

1.1.1.TerimOlarakStratei...........................37·
1.1.2TaktikveStrateji...............................54
1.1.3. Teknolojinin Evrimi
ve Strateji ... . . . . . . . . . . . . . . ..
.66

1.1.4. Aku Oyunlan'ndan Oyun Teorisi'ne . . . . .


. .
.70

. . .
. .
.

1.1.5. Karar AnaliziveOyun Teorisi ...................75

1.1.6. Newton'dan Etkilenen Clausewitz:


Agirhk Merkezi
.94

1.2. YÜKSEKSTRATEJÏ YA DA SAVA$ POLÏTÏKASI .104

.
. .

TARTISMA: Devletin Yüksek Stratejisi


Degigti mi? . .
.114

DENEME 1: Bangm Stratejisi


ya da Bang Stratejisi
.118

.
. .

DENEME2:SavagveDemokrasi ..................126

1.2.1.PostmodernSavag .-.........................130

Okun3a Parçasi: Ordu-Nintendo Birlegimi


ve
ÇocuklarÍçinAskeriOyunlar .................137

1.2.2. Mikro Milliyetçilik-Etnik


Terär, Mikro Ölçekli
Savaglar ...........................,.......141

1.3. KARAR,
SONUÇ VE HEDEF FAKTÖRLERÍ .
. . . . .
. .
.150

.
1.3.1. Stratejinin Alt Bölümleri . . . . .
. .
.152

. .
. .
. . .
. .
. .
. .

1.3.2. Stratejinin Dayandigi Unsurlar . .


.160

. .
. .
. . .
. .
. .
. .
mek
Gdecegi Yunet
viii

a.UlusalÇ1karlar............................161 ...........................164

b.UlusalHedefler .............................166

c.UlusalSiyaset ............................169

d.UlusalStrateji ...............................170

e.UlusalGüç ............................179

1.4.STRATEJÏKÖNGÖRÜ
Rastlanti, Tahmin ve Strateji 182
1.4.1. Sans,Hile, Aldatma, ............................200

1.4.2.StratejikÖngörü .202

a. Olasilik (Öngörü)
Konisi . . .
.
. . .
.
. . . .
. . . . .
. .

.209

b. Senaryolarm Özellíkleri
.
. . . . . . . . . . . . . . .

. . .

.217

1.4.3. Komplo Teorileri ile Teorisyenleri ve Stratejler


. .

.217

a. Kuramsal Yaklagim ve Problem Çözümleri


. . .

.228

b. Analitik Yaklagim ve Analiz Yäntemleri


. . . . . .

IKINCI BOLUM
TARÍHÍN VE COÖRAFYANIN FARKINDA OLMAK
.....................253

2.1.TARÍHVESTRATEJÍÍLÍ$KÌSÍ ..............................253

2.1.1.BilgiveBilinç ..........................259

2.1.2.ÇakBoyutluTarih ......'...............265

2.1.3.TarihTekerrürEder(mi)
METODOLOJÏSÌ
.268

2.2. ASKERÎ TARÏH'ÏN TANIMI VE . . . .

2.3. ASKERÎ VE UÕRAS


TARÍH'ÏN NÌTELÏKLERÍ
ALANLARI 273
COÖRAFYA VE STRATEJÏ ÍLÏSKÏSÍNDE YORUM:
2.4.
TEOPOLÏTÏK dges&g -d- -g
T-amaggw--g
%g
i ië-
-6- -e- B 279
.279

2.4.1, Cografya Savagmak Ïçindir


. . . . . . . . . .

. . . .
. . .
.

.286

2.4.2. Geligmesi ve Unsurlari


Jeopolitik'in
. . .
. .
. . . . . .

a.Jeopolitik'inGeligmesi........................289
b.Jeopolitik'inUnsurlan........................289
.291

c. JeopolitikDügûnürleri ve
Kuramlar ......................291
. . . . . . . . . . . .

1.JeopolitikDû iinürleri ....................298

2.JeopolitikKuramlan... .299

I. Amiral Mahan ve Deniz Egemenligi Kurami


.

.309

II. Mackinder ve Kara Egemenligi Kurami


. . . . .
III. Hava Egemenligi Kurami
.313

. . . . . . . . . . . .
. . . .

IV. Hayat AlamKuranu


.....................321

V. Saul B. Cohen'in Jeostratejikve Jeopolitik


AlanlarKurarm
.........................322

VL Kuramlarm Uygulanmasi ve ÖrnekOlaylar


.323

ÖrnekOlay 1: Sezar'dan Etkilenen Napolyon 324


ÖrnekOlay 2: Almanya ikinciDünya
Savap'm Kazanabilir miydi?
.326

. . . . . . . . .
. . . .

ÖrnekOlay 3: Donanmalarm Demokrasiyi


Tehdit Etmeyiglerinin Nedenleri
.328

. . . . . . .
. . .

3. ÕZET: Jeopolitikve Topyekùn Savunma


..334

.. ..

Okuma Parçasi 1: 2L Yüzyil Sözlügüne Göre


Jeopolitik
.................................339

Okuma Parças12: Türklerde Cografi Yapiyi


Dügman Aleyhine Bir Silah Olarak Kullanma
Sanat1(Ï.Ö.201-Ï.S.1922) ....................342

2.5. JEOSTRATEJi
....................................350

2.5.1. Jeostratejinin
Tammi ve Kapsami
.350

. . . . . . . . .
. . . .

2.5.2. Gelecegin Jeostratejisinin Unsurlan


.359

. . . . . . . . . . .

a.TemelPrensipler..........................359
b. Harplerin Sebepleri
.362

. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . .

c.Muhtemel.Rakipler........................362
d.GenelSartlar
.............................364

2.5.3. Sonuçlar ve Ornek Olaylar


.366

. . . . . . . . . . . . . . . . . .

2.6.ASKERÎSTRATEJÏ...............................372
2.6.1. Askerî Strateji ve Doktrin
.372

. . . . . . . . .
. . . .
. . . . . .

a. Askerî Stratejinin Prensipleri


.372

. . . . . . . . .
. . . .
. .
. . .
.

b. Askerî Stratejinin Konulan


.373

. . . . . . . .
.
. . . . . . .
. . . . .

c. Askerî Strateji ve Askerî Doktrin


.373

. . . . .
. . . . .
. . . . . .

2,6.2.StratejiTeorisi
..............................374

2.7. ULUSAL STRATEJÍNÏN YAPISI VE

FORMÜLEEDÏLÍSÏ..............................379
2.7.1. Ulusal Ç1karKavrammdan Ulusal Stratejiye
Geçig
...........-..........................379

2.7.2. Ulusal Stratejinin Mimari Yapm


.383

. . .
. .
. . . . . . . . .
GelecegiYönetmek

a. Ulusal Ílgive Menfaatler (Ç1karlar)


.383

. . ... . . . .

b. Ulusal Stratejik Degerlendirme


.383

. . . . . . . . . . . .

c.UlusalStratejikKonsept.....................386
d.UlusalHedefler
...........................388

e. Ulusal Politikalar ve Taahhü tler


.390

. . . . . . . . . . .

,.
ÜÇÜN CÜBÖLÜM
STRATEJÍ
MATEMATÌK AKIL ÍSÌDÍR

3.1. DEVLETLERÏN DISPOLÍTÍKA STRATEJÌLERÏ


.405

. . . . . .

3.1.1.Tarafsizhk
.................................406

3.1.2. Ïzolasyonizm(Yalmzcihk)
.409

. . . . . . . . . . . .
. . . . . . .

3.1.3.Baglantisizhk...............................412
3.1.4.ÌttifakOlugturma
...........................413

OKUMA PARÇASI 1: Türk Kurtulug Savagi'nda


Anadolu Hükümeti ile Sovyetler Iligkisinde
Karadeniz
...............................-....415

OKUMA PARÇASI 2: Uluslararasi Ïligkilerde


Deniz Gûcünü ve Deniz Teknolo'isini Kullanarak
Uluslararasi Strateji Belirleme Gücü
.°. .435

. . . . . . . . . .

3.2. BAÓIMSIZLIK ANLAYISINDAN KARSILIKLI


BAGIMLILIGA 451
3.2.1. AskerîBaglantilar
...........................456

3.2.2.BagtmsizD4Politika
.........................457

ORNEK OLAY: Ikiden ÇokDevletin Strateji Savagma


Sahne Yapilarak Parçalatilan Yugoslavya
.459

. . . . . . .
.
. . .

OKUMA PARÇASI 3: Kosova'daki Kriz, Amerika'nm


Yugoslavya'daki Amaç1ari ve Etkileri
.470

. . . . . . . . . . . . . .

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
STRATEJÍK HAMLELER, STRATEJÏK SORUNLAR ÍLE
ETKÍODAKLI HAREKÂT
4.1.BÏLGÏ VEBÍLGÏNÍNYÖNETÏMÏ
...................479

4.1.1. Makine ÇagmdanDijital Dünyaya Degigim


.479

. . . .

4.1.2. Kavramlar: Veri, Enformasyon, Bilgi


.487

. . . . . . . . . .

..rpi
BilgiÇegitleri
.............................492

a.
b. Kullamlma Biçimine Göre Bilgi Türleri . .
. . . . .
.495

4.1.3. Bilgi Yönetimi Nedir? Ne Degildir? . . . . .


. . . . . .
.496

a. Operasyonel ve Stratejik Bilgi Yönetimi


.498

. . . .
. .

b. Bilgi-Enformasyon ve Entelektüel Sermaye


Ïligkisi.............
.....................503

4.2. BILGI TOPLUMUNUN YOGUNL A$MASI:


e-DEVLET, e-EKONOMI, e-TICARET
.506

. . . . .
. . . . . . . .

4.2.1. ARPA TARZI: Yüksek Riskli, Yüksek Kazançh .506

4.2.2. e-devlet: Dünyada Neler Oluyor?


.513

.
. . .
. . . . . . . .

a. e-devletin Temel Ünsurlan:


.515

, . . .
. . . . . .
. . . . .

b.DevlettenVatandaga .....................516

c.DevletAnaKapisi(Portal).................517
d. e-devlet Bir Gereksinmedir
.520

. . . . . . . . . . .
. . .
.

e.DevlettenDevlete........................520
f.BilgiGüvenligi .....:....................521

g.SayisalKimlikKarti......................522
h. Sonuç: e-devlet'ten m-devlet'e geçig . . .
. . .

.523

4.2.3 Bilgi Toplumunun Yogunlagmasi: e-ekonomi ve


e-ticaret ..................................526

a. e-ticaretin Yarattigi Degigimler


.529

. . .
. . . . . . .
. .

b. Elektronik Or tam ve Güvenlik . . . .


. . . . . . . .
.530

c. Elektronik Ticaretin ve e-ekonominin


Olanaklanile Yararlan
...................531

4.3. STRATEJIKBILGI SAVASLARI VE YONTEMLERI


.536

. .

4.3.1. Bilgi Savaglarma Hazirhk . . .


. . . . . .
. . . . . . . . . .
.536

4.3.2. Yeni Bir Savag Türü: Bilgi Savagi ve Yöntemleri


.539

4.3.3. Bilgi Harbi ve Bilgi Harekâti Kavramlan . . . . . . .


.541

4.3.4. Bilgi Harbinin Bölümleri


.543

. . .
. . . . . . .
. . . . . . .
. . .

a. Komuta Kontrol Harbi (C2)


.544

. . . . . .
. . . .
. . . . . .

b.ÏstihbaratTemelliHarp ....................545

c.ElektronikHarp ...........................546

d.PsikolojikHarp ..........................546

e.BilgisayarKorsanHarbi....................546
xii GelecegiYönetmek

f.EkonomikBilgiHarbi......................546
g.SiberHarp...............................547
.547

4.3.5. Bilgi Harbinin Araçlan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.552

4.3.6. Bilgi Savapmin Yöntemleri . . . . . . . . . . . . . . . . .


.

L Warden Modeli...........................552
......................554

2.SayisalBilgiHarekâtt .555

a. Sayisal Bilgi Harbinin Amaçlari


.
. . . . . . . .
.

.556

b. Sayisal Bilgi Harbinin Safhalan . . . . . . . . . .

.558

c. Sayisal Bilgi Harbinin Seviyeleri


. . . . . . . . . .

.559

d. Sayisal Bilgi Harbinden Korunmak . . . . . . .

.560

4.3.7. Bir Tehdit: Elektromanyetik Sizmti


-.

.:

. . . . . . . .

Okuma Parçasi: Yerlegim Bölgelerinde


.................................568

Muharebe... -

4.4. LÍDERLÏK VE CÜÇ KULLANIMI: YÖNETÏM


574
""

"TR .574

4.4.1. Probemli Kavram: Karizma . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.581

4.4.2. Degigen Dûnyada Liderlik . . . . . . . . . . . . . . . . . .

............................583

4.4.3.StratejikLiderlik
OKUMA PARÇASI:Onana Lider Tipine Örnek
.598

ÍLE VíZYON-MÏSYON ÏLÍ$KÌSÏ


.606

.
4.5. STRATEJÏ . . . . . . . . .

.606

4.5.1. Baganmn Paylagilan Görüntüsü: Vizyon ... . . . . .

4.5.2. Vizyon ve Misyon Íligkisi


.609

. . . . . . . . . . . . . . . . . .
.

............................621

4.5.3. Stratejik Mimari


Okuma Parçasi: "Diplomasi"... Strateji Disiplini
Içinde Yer Alan Kavramlann Büyük Kismuu Içeren ...........................629

Bir Kompozisyon
4.6. RÌSK VERíSKYÖNETÍMÍ
........................633

.633

4.6.1. Olasihk ve SansOyunlan . . ... . . . . . . . . . . . . . . .

4.6.2. Riskin Ekonomi Alam Digmdaki Tamrm ve


Niteligi....................................641
.647

4.6.3. Risk Analizi ve Risk Yönetimi . . . . . . . . . . . . . . . .

.657

4.7. KRIZYONETIMIVE KARAR ALMA YONTEMLERI .

.657

4.7.1. Rastlanti ve Kaostan Kelebek Etkisine . . . . . . . .

.664

4.7.2. Kriz, Nedenler ve Tepkiler . . . . . . . . . . . . . . . . .


.

I
I¢ndehuer xiii

a. Çatigmay1 Onleme ve Kriz Yöntemi .669

. .
. . . . . .

b. Kriz SartlanadaKullatulacak Karar Alma


Yöntemleri ..............................673

1. Stratejik Dügünme Yöntemi . . . . . . . . . . . . .


.674

2.BeyinFirtmas1Yöntemi..................675
3.DELPHIYöntemi.......................676
Yöntemi 4. Karar Konferansi . . .
. . . . . . . . . .
.
.677

OKUMA PARÇASI: Krizin Sundugu


Firsatlar ...............................678

4.8. BÍTÌRÍS
YA DA YENÍBÏR YÜKSEK
STRATEJÏDEN "ETKÌ
BASLANGIÇ:
ODAKLI HAREKÂTA" . . . . .
.
.682

KAYNAKÇA ......................................731

D ............................................749

I
I.

ON GIRI

Ïnsanoglukendini bildiginden itibaren "Gelecekte beni neler


bekliyor?" ya da çok sonralan "Ne olacak bu memleketin hali?",
sorularnu sormuytur. Eu sorulara
yamt bulup bulamayacagmu-
zi tahmin etmek hiç de zor degil. Bugün kendime ve
çevreme
bakarak böyle oldugunu varsayiyorum.
Ìnsanlarbirlikte yaçamaya, cemaat, köy, kasaba kurmaya
bagladiktan sonra da 'gans,
kader, hile ve kuman' kegfetmeleri
uzun sürmemigtir herhalde.
Falc11arm ne zaman ortaya çiktiklanni, insanlarin
gelecekten
haber alma istek ve yöntemlerini
ne zaman keyfedip geligtirme-
ye bagladiklarim konu alan çok kitap yazilmig olmasma karym
yine de bizleri nasil bir gelecegin bekledigini tam olarak bilemi-
yoruz.
Bacon (1561-1626) ünlü Denemeler'inde (çev:Akgit Gäktürk,
1982, s.135) göyle
yaziyor: "Amacun, Tann'mn gönüllere dogan
sesinden, Pagan tapmaklanndaki bilicilerden, dogal
olaylara
bakarak gelecegin kestirilmesinden säz etmek degil. Daha
çok,
gelecegin karnmdaki gizli geylerin önceden bilinmesi üzerine
I

Gefecegi Yönetmek
.
2

durmaktir. Cadi kadm,


·üstünde

bizlere enlatilagelmigörnekler
29,19): Tanri sen de aglun
Saul'e göyle der (Kutsal Kitap I.Samuel
kargilaganz (Ïl-
da yammdaolacaksmiz. Homeros'ta da pu dizelerle
yada XX, 307): Aeneas'm soyu bütün krydara hükmedecek, /Çocukla-
ile onlann forunlan.
rmm çocuktart
Roma imparatorlugu'nun önceden haber verilmesi sanki bu."
insanoglu antik
Bacon'm da Denemelefinde görüldügü gibi,
çagdan itibaren hep gelecegi bilmek arzusuyla yamp tutuçmug-
insanm gelecegini bil-
tur.. 21.yüzyilda da bildigim(iz) tek yey,
gelecek bilinebilir mi?
mek arzusunun devam ettigidir. Peki,
Akil kegfedilip matematikle birleptirilebiledegi fark edildik-
görmenin' ve
"gelecegi
yönetmenin' olanakh
'gelecegi

ten sonra
oldugu da ortaya çikmigtir.
çaglardan iti-
Seküler ve laik aklm egemen olmaya bagladigi
kazamlmayacagi yildiz
baren artik savaglarda zafer kazamhp
uzmanlarlyla' tartigila-
'strateji

falc11anyla degil, karargâhlarda


edilmeye bay-
rak, onlara dampilarak bulunmaya hatta tahmin
"Savag
lannugtir. Íçte bu nedenle ünlü strateji ustasi Sun Tzu,
karargâhta kazamhr," demigtir, günümüzden 2500 yd önce.
Bir stratej ile falci arasmdaki fark nedir?
Falci, "Yarm yagmur yagacak;" stratej ise, "Yarm yagmur
diyebi-
yagabilir," diyen kigidir. Stratej, "Geldiklerigibigiderler,"
1en kipidir. Falclya göre yagmur yüzde 100 yagacaktir, oysa me-
Yûzde kirk ne de-
teoroloji uzmanma göre yüzde 60 yagabilir.
etme" uyansi-
mektir? "Sen, yine de gemsiyeni yanmdan eksik
dir, Stratej yapan' kipidir.
'uyanyi

stratejik plan-
Stratejik õngörú, jeopolitik,jeostrateji,risk, kriz,
I

Iama, taktík, oyun teorisi, vizyon, misyon gibi daha


bir dizi kavra-
artik çok sikça duymaktayiz. Bu kav-
mi gunlük hayatmuzda bile
ramlar strateji disiplini içinde yer almaktadir. Tüm bunlann çözü-
dügünce'
'stratejik

dugünme' ile olanaklidir. Bazen


'stratejik


ifadesini kullananlara rastlamaktayiz ki, bu tamamen yanligttr.
Görüldüµ gibi strateji bir senaryodur, reçetenin kendisi de-
tek bir senaryo degil,
yazma yöntemidir. Ancak asla
g, bir reçetedegerlendirildigi
olasihklann birden çok sayida senaryomm yaze
hp, arasmdan aklm' emrettigi birinin seçilmesidir.
'matematik
Ön Girip 3

Strateji degigtirilebilir mi? Gayet tabii. Zaten bu kitap 'dü-

günme yöntemini' ve bu yöntemin sayesinde strateji olugturma-


nm ya da mevcut stratejiyi degigtirmenin mümkün oldugunu
anlatiyor,
I

Yil 1492, aylardan Agustos, ilk Cuma günü Saltes Lima-


m'nda Cristoforo Colombo admda bir çilgm bahriyeli (zatençil-
gm olmasa bahriyeli olur muydu!) üç gemiyle ufka yelken açti-
gmdaAmerika anakarasmm kegfedilecegini kendisi dahil kim
biliyordu? Zaten bu nedenle, haksizhk yapilarak yeni kegfedilen
bu anakaraya onun degil, sonradan ayak basan ve farkh bir ye-
re geldigini anlayan Amerigo Vespuci'nin adi verilmigtir. Son-
radan neden düzeltilmedigi de ayri bir sorudur.
Colombo vizyonunu gerçeklegtirmek uşuna tam sekiz yil
randevu almak için beklemigti ÏspanyaKraliçesi Ìsabella'nmsa-
raymda. Onda egemen olan matematik akildi, cografya ve hari-
tacilik bilimiydi. Sonunda sponsorunu da vizyonuna ortak et-
meyi baçardi. Bu görügme sürecine
"açiklama

stratejisi" dedik,
yüzyillar sonra.
Yine Bacon Denemeler'inde göyle yaziyor: "Tragedya ustasi
Seneca da qu.dizelerle Amerika'nm bulunacagmi önceden bil-
dirir:
'...

Yüzyrllarca sonra
Bir zaman gelecek,Okyanus
Dünyays kupatan-baglan gevyetecek,
Kocaman bir kara görünecek .

Typhis yeni dünyalar çakaracak.ortaya,


Karalarm son ucu Thule olmayacakartik.'"
Typhis, Argo gemisinin dümencisi, deniz serüvencilerinin
simgesiydi. Thule ise Kuzey Avrupa'da bir adaydi. Kimilerine
göre izlanda,kimilerine göre de Shetland adalarmdan biriydi.
Bacon diyor ki: "Ozellikle, yildizc11armdüç yorumlariyla ge-
lecekle ilgili sözlerini ararsamz buna benzer çok örnekler bulur-
sunuz. Bana kahrsa bunlan änemsememek, kigm ocak baymda
4 GelecegiYönetmek

anlatilacak geyler olarak görmek. gerekir. Önemsememek der-


ken inanmamah demek istiyorum..." Amerika anakarasmm keg-
fini açiklayabilmek için falci falci dolagmamiza gerek yok. Aklm
emrettigi dogru soruyu sormak yeterli. Colombo ne yapmigti?
O güne kadar tüm Avrupali denizciler hep kiyiya paralel seyre-
derken o, kiy1ya dikey hareket etmigti. Î teAmerika anakarasi-
nm kegfinin sirri buydu. "Burnunun dikine giden bir adamm"
kararhhgi, Avrupall'nm Amerikah'yi yaratmasma yol açti.
Günümilzde evlilik psikologlari (boyanmada olabilir) so-
run yaçayan çiftlere, Colombo'nun yönteminden hareketle,
ahykanhklarmdan farkh davramplar göstermelerini önermek-
gitmek' denmektedir. Örnegin;çift-
'dikey
tedir. Bunun adma
lerin heyecam kalmadigi dügünülerek, onlara hafta sonlarmi
yamaç paragütü yaparak geçirmek ya da dogada çadir kurmak
veya denizin derinliklerine dalmak gibi hiç yapmadiklari ve
belki de hayatlari boyu uzak duracaklari eylemleri yapmalari
I
önerilmektedir.
Görüyor musunuz, Colombo'nun vizyonunu gerçeklegtir-
mek için uyguladigi yäntem günümüze ne denli yansumptir!

Yüzyillar önce dünya yuvarlak diyenler ölüme mahkum edi-


liyor, atege atihyordu. Çünküdünyaya düz diyenler, dine, siya-
sete, sosyal yayama, ekonomiye egemen olanlardi. Ama bu ege-
menlik, zorbalik, dünyamn yuvarlak oldugu, hangi yöne
gidilirse gidilsin yine baglangiç noktasma gelinecegi gerçegini
degigtiremiyordu. Conrafi kegifler, kürenin varhšml keyfeden-
lerce gerçekleptirildi.
Bu kegifler dünya ekonomik ve siyasi haritasi ile sistemlerin
degigmesini, yenilerinin yaratilmasmi sagladi. Gemilerle tagman
zenginlikler burjuva suufmi, devrimleri, ulus-devleti yaratti.
Ticaret teknolojiyi, teknoloji ideolojiyi yaratrugtL Sonra si-
mflar ve smif savaglan ortaya çikti. 'Üretimbiçimi ve üretim
araçlarma egemen olmak temel belirleyicidir' analizleri yapildi.
Ama.dünyanm yuvarlak oldugu gerçegi hiç degigmedi. Dünya-
ya düz diyenier kaybetmigti.

I
I

Gerçekten kaybettiler mi? 21. yüzyilda her gey ters dänmüg


olmasm?
Hindistan'da teghis konuyor, ABD'de reçete yaziliyor, Tür-
kiye'de ameliyat yapihyor, ama herkes te hisin ABD'de kondu-
gunu samyor!.. IMF'de reçete yazihyor, Japonya'danpara yola
çikarihyor, Türkiye'de ATM'den çekiliyor!
Sizce dünya yuvarlak mi? Düz mü7
Bence artik dünya düz!..

Yirmi birinci yüzyilm çok farkh bir yüzyil olacagi ifade edil-
di. Çokkültürlülük, Pasifik yüzyih, tipki 17. yüzyil gibi kadm
yüzyih olacagi, küresellegme, äzelleytirme, bilgi toplumu ve bil-
ginin yönetimi, ulus-devletlerin yikilacagi tezlerinin ortaya atil-
masi gibi pelt çok kavramm konuqulmaya baglanmasi 'Berlin
duvarmm yikihq1' sonrasidir. Dünya Sojuk Savaµn sona ermesi-
ne hazirhksiz mi yakalanm14ti yoksa ABD mi çok hazirhkhydi,
-zaman içinde ögrenecektik. Ama Türkiye'nin ne olan bitenden
ne de olacaklardan haberi oldugunu, olamayacagmi anlamamiz
da kisa sürdü. Biz gerçekten paykmdik.
Ne olacagmi bilmek, anlamak için falcilara gereksinim vardi;
bizde onlar da yoktu! Yoksa igi gelecegi tahmin etmek, gelecegi
görmek-ve gelecegi yönetmek olan ayri bir alanm uzman kipile-
ri vardi da, bizim bunlarm varhšmdan ru haberimiz yoktu?
Evet dogrusu buydu.
Adma strateji denilen bir
'matematik
akil' alam vardi; bura-
larda adma denilen kipiler
'stratej' 'stratejik

öngörülerde' bulu-
nuyor, sonra bunlar, adma denilen kompozisyonlar
'senaryo'

halinde yaziliyor ve 'karar


vericilerin' önlerine konuyordu. On-
lar da kendilerine sunulan bu seçenekli senaryolardan uygun
oldugunu degerlendirdiklerini igletmelerde, organizasyonlarda
ve devlette hayata geçiriyorlardi. Bunlari yapanlara
'süper

güç'
deniyordu. Iqte bizim dügünen insanlanmiz kuram ve kavram
olarak bunlardan haberdardi ama kurum olarak yaratilmasi ko-
nusunu hiç konuyamiyorlardi. Çünkü 'Soguk Sava ' dönemi
buna vermiyordu. Bu tür merkezler yalmzca Genelkur-
.izin
6 GelecegiYönetmek

may'da vardi. Ya da yalmzca orada olmasi gerektigine inandi-


nlmi. tik.
'Duvar' yikumca, arkasmda olanlar meydana çikti. 'Stratejik
dügünmenin' biz de farkma vardik.
Strateji, kavram olarak bugünkü anlammda kullamlmamak-
la birlikte 2500 yll äncesine dayanan bir olgudur. Bunu Sun
Tzu'dan yüzlerce yil sonra kuramlagttran Napolyon Bonapar-
té'dir. Buradan da anlagilacagi gibi bu daha çok ve kabullenil-
.
mig haliyle askerî bir terimdi. Terimdi diyorum çünkü, Íkinci
Dünya Savag öncesi Alman jeopolitisyenlerin yaydmaciligi ko-
laylaytiran (kimisibuna megrulagtiran diyor) çikipiyla birlikte
kavramm kurumsallagmasi da bagladi. ABD'nin unlüaragtirma
kurumu RAND Corporation'm kurulugu ve iglev kazanmastyla
birlikte de 'strateji'
iç politikadan uluslararast iligkilere ve eko-
nomiye kadar her alanda kullamlan bir terim ve art arda yarati-
lan kuramlar haline geldi.
Türkiye'deki dügünürlerin bu kavramla tanigmasi ne yazik
ki geç olmugtur. Hele 'Soguk Savag döneminde' NATO'nun izin
verdigi smirlar içinde kalmmigtir. Gerçi1980 sonrasi yazilan ba-
zi Türkçe iktisat ve igletme ders kitaplarmda terim l<ullamlmig-
tir. Ama asil yogun farkma vang, yaygm kullanim 1990 sonrasi-
dir. Genelkurmay kendi bünyesinde dedigimiz
"think-tank"

"aragtirma
merkezlerine" yine NATO standartlarmda sahipken,
igletmelerde ve organizasyonlarda bu adunlarm atihqi da
1990'larm sonundadir. Kurulug çabalarma tamk olduklarimm
bazilarmm durumunu örnek olmasi nedeniyle anlatacagim. Bi-
risi hariç, okuyacagmiz örnekler, baçansizhkla sonuçlanm1 gi-
rigimlerdir.

Bu konuya ilgi duymam samrim 1982 yih Subatsonuydu.


Simdiyerinde yeller esen Beylerbeyi köprü ayagmm altmda ög-
renim yayamim sürdüren Deniz Astsubay Hazirlama Oku-
lu'nda fizik ögretmenligi yapiyordum. Bir gün sehpamn üzerin-
de Suat Ïlhanimzall Harp Akademileri için yazilmi.
"jeopolitik"

ders notlari gördüm, okumaya çabaladim; ilgimi çekmigti. On-


Ön Girip 7

dan sonra Mert Bayat, Erdogan Dümen gibi pimdi hiçbirisi ha-
yatta olmayan (igiklariçinde uyusunlar) bazi asker yazarlarm
ders notlarmi okumaya bagladim. En sikça duydugum kavram
da "Türkiye'nin jeopolitikönemi"ydi! Daha sonra Deniz Harp
Okulu'nda fizik ögretim üyesi olarak görev yaparken, bu igin
ustasi olan Cengiz Okman'la birlikte oldum. Onun ders notlan,
sohbetleri benim için gerçek haritasi'ydi.
'yol

Bu arada daha 1980 yihnda, fizik mi deniz tarihi mi yol ayri-


mmda deniz tarihini seçmigtim bile! Kisa bir süre sonra Amiral
Mahan ve onu ünlü kilan deniz egemenligi kuramr, bagka bir gey
bilmedigimden olacak, benim için yatip kalktigim tek strateji
kurarm oldu. Aklim ve bilgim yettigce Türk Deniz Tarihinin
yorumlarim bunu koordinat noktasi alarak açiklamaya çahyi-
yordum. Sun Tzu ve Clausewitzile tam mam 1982 yilidir, görül-
dügü gibi her iki dügünürün de oldukça geç bir tarihte farkma
vardun.
Bir süre sonra uluslararasi iligkiler bölümünde yüksek lisan-
sa bagladim. Tez konum 'Türkiye-Türk Cumhuriyetieri Îligkiler
Modeli"ydi. Bu çahyma Milliyet Gazetesi'nin 1992 yih sosyal bi-
limler aragtirma ödülünû kazandi (birinciliködulünü kazanan-
lar iki genç aragttrmaclydt ve haklarlydi). Sovyetler Birligi daş-
hp Türk Cumhuriyetleri bagimsizhklarru ilan edince, biz yine
fenersiz yakalanmigizdir (Hasan Pulur, Milliyet, 5.8.1993). Çün-
kü oralar hakkmda hemen hiçbir yey bilmiyorduk. Ne ciddi bir
aragtirma vardi, ne de gözleme dayanan bir inceleme. Onun için
önce el yordamiyla bir geyler yapmaya çahytik, sonra da yava§
yavag igi ciddiye alan çahgmalar bagladi. ÏçteAydm Dogan'm
verdigi bu ödüller, bu çahymalari gün yüzüne çikaran ilk plat-
form olmasi açasmdan paha biçilemez degerdedir. Bu çahyma-
da, çogumuzun hazir elbise gibi, Orta Asya Türk Cumhuriyet-
1erine giydirmeye çahytiklar: 'Türkiye Cumhuriyeti Modelini'
gerçekçi bulmad1şmi savunmugtum. O tarihte ortahk toz du-
mandi ve herkes, üstelik cumhurbagkanlarimiz bile gunu söylü-
yordu: "Türkiye, Türki cumhuriyetlere model olacakttr." Ben de di-
yordum ki, "Bunlarm tanimi 'Türki' olamaz 'Türk kökenli cum-
8 Geleceg"i
Yönetmek

huriyetler' denmesi gerekir." Y111ardirbu âm.bekleyenler çok


kizdilar. Ïkincisi,bir slogana kargi çikmigtun. Diyorlardi ki: "Ad-
riyatik'ten ÇinSeddi'ne kadar Türk diinyast" Ben de diyordum ki:
.

"Bu yanhytir. Çünkü, siz cumhurbagkam düzeyinde bunu söy-


1erseniz, Yeltsin de, 'Bunlar Pantürkist'tir, o halde Panslavizm
megru hale gelmigtit,' der ve Türk cumhuriyetlerini bogar."
ÖzellikleCIA'den bütçe ahp yayimlanan "Yeni Forum Dergi-
si"nden Aydm Yalçm, çok agir bir eleytiri
yazisi yazdi. Tez da-
mymanim Toktamig Ateg Hoca ayni üslupla kargihk verdi. Bana
göre, Türkiye iç dinamik sorunlarim çözmeden bu ülkelere mo-
del gösterilemezdi. (Soguk Savag yillarmda ABD, Türkiye ve
Avrupa'da adi
'forum'
olan dergiler çikarttirmigtir. Çoksonra-
lan bunun bir
"stratejinin"

parçasi oldugunu anlayabildim.)


Neydi ortaya koydugum, Türkiye'nin iç dinamik sorunlari?
"Degigtirilmesine sürekli çaba gösterilen Anayasa, iglevi
sürekli elegtirilen YÖK, tiim hûkümellerin yakmdigi agir ip-
leyen bürokrasi ve insan haklari tartigmalan ile bir türlü ku-
rulamayan sosyal devlet..."
Aynca, "...Tarihsel geligim sürecinde izledigimiz gibi, bu
cografyadaki topluluklar, Tûrkçü, Turanc1, Ìslamcipaydasi al-
tmda hiçbir zaman toplanamamigtir. Sosyalist bir sistemde
egitimlögretim görmüg topluluklarm, 21. yüzyllm epigindeki
dûnyada 19. ve 20. yüzyillarda gerçeklegtirilemeyen siyasi bir-
liklerde bir araya gelmelerine çaligmak pek de akilci bir yol
degildir... Türkiye, Turk Cumhuriyetlerine karyl stratejisini
yanlig belirlemig olmakla beraber, onlar Türkiye ile iligkile-
rinde stratejilerini dogru belirlemig, bagtan beri Türk birli-
ginden söz açmamiglardir." Bu söylediklerime çok kizdilar.
Ama neden? Hiç anlamadim!..
Strateji disipliniyle iligkim yogunlaymigti ama bunlar daha
çok kapah devre çahymalardt Doktora çahymasi bagladigmda
dogal olarak daha da yogunlaymaya bagladi. Ama asil akade-
mik anlamda "strateji
merkezlerine" yönelmem, o dönemdeki
Deniz-Kuvvetleri Komutam Oramiral Vural Bayazit'm ilmesiy-
le olmuytur.
Ön Girig 9

Bu destegin önemli oldugunu dügünüyorum ve bagkalarma


da örnek olacagi inanclyla, sizlerle paylaymak istiyorum.
Ugur Mumcu öldürüldügünde Ankara'da Basm Yaym Sube
Müdürlügünde görevliydim. Cenazeye gitmigtim, o gün de
Kuvvet Komutam beni aratmig, dogal olarak bulamamiglar. Sa-
atler sonra geldigimde, hemen herkeste büyük bir telay, komu-
tamn saatler önce beni arattigmi söylediler. Bu, askerlikte önem-
li bir olaydi. Ara kademelerde, telaym, korkunun yarattigi bir
huzursuzluk vardi ve bunu bana da yansitiyorlardi. Yeri
gelmigken vurgulamadan geçemeyecegimi Hiyerargik yänetim
anlayigmm egemen oldugu mimari yapiya sahip igletmelerin,
kurumlarm baçansizhšmm en temel etkeni inisiyatif ve sorum-
luluk almaktan korkan bu davramp ahykanhšmm yerleymigolu-
udur.
Vural Bayazit komutamn makamma çiktim, o zaman (daha
sonra kuvvet komutam olacak) Salim Derviçoglu da kurmay
bagkamydi. Önceonun yamna ugradun, saatlerdir nerede oldu-
gumusordu ve cenaze törenini anlattim, üzüntüsü samimiydi.
Bana bir memorandum gösterdi.
Komutanm odasma girdim. O da nerede oldugumu sordu;
kendilerine Ugur Mumcu'nun cenaze töreninde oldugumu, ay-
rmtilari anlattim. Bana Mumcu'ya olan saygi, sevgi ve ilgilerini
anlatti; gözleri bugulandi (kuvvetkomutanlan da aglarmig me-
ger!).
Sonra tek bir soru sordu: "Senin hayat planm nedir?"
Afalladun. Hiç beldemedigim bir soruydu. Karpsma otur-
mami, çünkü uzun konuyacagimizi söyledi. Askerlik yapaular,
bu konuyma ammn ne denli sikmtih ve zor olabilecegini tahmin
edebilirler.
O gün, o odada içtigim ihlamurun içimi isitan sicakligmi bu-
gün bile hissederim.
Komutana plammi anlattim; istifa hazirhšmdaydim, ayrihp
Avustralya'ya.gidecektim.
Vural Bayazit Amiral bana gunlan söyledi: "Ben derim ki, ay-
ruma. Hiç kupkusuz motivasyonunu tüketecekpekçok olayla karplay-
tm. Tüm meslek yayanhmboyunca ben de aym peyleri yagadun. Sis-
10 GelecegiYönetmek

tem böyle..Subay mahfillerinde konupmayla devrimyaprimlyor,ayri-


lip gittip'nde bana anfattigan sorunlar nasal çözülecek? Yineliyorum;
ben diyorum ki ayrilma... Bahnyeden ayrlisan bile bu ülkeden ayrilma.
Tamam, orduda çok hrrpalanmry olabilirsin ama ülkeye borcun oldu-
gunuda unutma. Bak fiziktahsil ettin, sosyal bilimlerde yüksek lisan-
sm: bitirdin, doktoraya da baçIamapsm. Tüm bunlarr yaparken Deniz
Kuvvetleri sana engel oldu mu? Bugüne kadar alt:-yedi de kitabtn
ya-
yinlandt, gazetelerdede yazilarmçakryor.Bazzufak tefektepkilerin dr-
ymda kimsesana bir pey yapt: nn?"
Agagida anlatacagim bazi olaylar digmda, gerçekten de De-
niz Kuvvetleri engel degil, özellikle üst kademeler destek ol-
muçtu. Her sistemde oldugu gibi ara kademelerdeki bazi yäne-
ticilerin olumsuz tav1rlanylakargilagmigtun(bunu da dogal gä-
rüyorum; vizyon eksikligi, disiplinsizlik suçlamasi, korku
ve
korkakhk, laskançhk gibi pek çok öge söz konusu olabilir). Ko-
mutana bunlan anlattim. Komutan bundan sonra bana,
yayami-
mm akigmi degigtirecek bir öneride bulundu.
Yalmz bunu anlatmadan änce, yukanda säzünü ettigim
me-
morandumun öyküsünû anlatmahyun. Çünkübu kitabm dör-
düncü bölümünde okuyacagmiz liderlik ve yöneticilik kismm-
da, rehber olacak, önemli, yaganmig bir örnek olay oldugunu
dügünüyorum.
Kibris Bang Harekâti'mn tüm aki 1m anlattigim bir kitabim
yayimlanmigti (1990Haziranmda). Bu kitabm bir özelligi vardi.
Savaga katilmig olan hemen tüm komutanlarla konugmug, savag
jurnallerinigörmügtüm ve Kocatepe gemimizin batirihquu da
neredeyse saniye saniye yazmigtun. O güne kadar yaymlanan
ekaiksiz degil ama dogru çahymalardan birisiydi. Kemal Kaya-
can komutan henüz hayattaydi. (Sonra Devsol militanlarmm ip-
le'digi ifade edilen bir cinayete kurban oldu. Igiklar
içinde yatsm)
Bana da bir evlat muamelesi yaplyordu. Tûm Kocatepeargivini de
(Mehmet Ali Birand'm yazih sorularma verdigi yazih yamtlar ve
savunuculugunu Yekta Güngör Özden'inyaptigi mahkeme tu-
tanaklari dahil olmak üzere) gahsima vermigti. Bu kitap yayinla-
Temmuz 1974 tarihinde komodor' olan ÏrfanTmaz Do-
'20
ninca,
nanma Komutamydi ve kitabm yaymlanmasmdan çok rahatsiz
Ön Girig 11
I

oldugunu duymugtum..Hatta anmda beni mahkemeye vermeyi


dügünmüç fakat bunu paylagtig1Kemal Kayacan amiral onu en-
gellemig. Dogrusu bu olmayabilir ama bana anlatilan buydu.
Kisa bir süre sonra Irfan Tmaz kuvvet komutam oldu. Ben de
Harp Okulunda ögretim üyesiydim. Yine o tarihlerde Ïngilizle-
rin gasp ettigi "Sultan Osmangemisi" olaylyla ilgili olarak bir
aragtirma kitabma Mim Kemal Ökeile birlikte imza atmigtik ve
hem bu kitap hem de Destanlayan Gemiler kitabimda anlattigim
olaylar, TRT için 6 bölümlük belgesel olarak çekildi (Vizyon gir-
keti yapmiett). Bu olay, Kuvvet Komutam ÍrfanTmaz'a göre as-
kerî suçtu. Çünkühem senaryo yazarak para kazanmigtim, hem .

de izinsiz olarak basmla iligkiye girmigtim. Komutan ilk bakigta


dogru dügünüyordu. Ama asil sebep bunlar degil, TCG Kocate-
µe'nin batigmi anlatmig olmamdi. Bunu herkes biliyor ve böyle
dügünüyordu.
Kuzey Deniz Saha Komutanligi askerî mahkemede yargilan-
dim ancak sonuç lehimeydi. Kuvvet komutanma kargi küçük
rütbeli bir subay mahkeme kazannupti (bu karari veren askerî
savci Altan Akülke, yarg1çise Osman Kaynak idi). Sonradan ba-
zi tatsiz geligineler oldu. Hemen gunu da belirteyim, emekli ol-
duktan sonra, komutan ÏrfanTmaz'm sevgisine, ilgisine tamk
oldum. Beni yücelten konugmalarmi duydum. Sivil yagama ge-
çince iligkiler çok farkh olmugtu.
Ve komutan degigti. Vural Bayazit Amiral geldi. Yaçadigun
olaylan hem Hasan Pulur hem de Mim Kemal Öke,sonradan
Toktarmy Ateg uygun üslup ve lisanla yazdilar. Yukaridaki me-
morandum bu yazilarla ilgiliydi.
Öke'ninyazismda 'Birkaç lyi Adam' filminin öyküsü anlatih-
yordu ve yazimn son paragrafi göyleydi: "Oramiral Vural Baya-
zit gibikültürlü, ince, medeni, konusunu bilen, mesleginin de ehli bir
subaym filmden pek hoplanacagmzsamyorum. Onun kuvvet komu-
tanlžm! devralmas: TSK için de, Tiirkiye için de o kadar büyük ka-
zançtir ki, tahmin edemezsiniz.
.
Herhalde bundan sonra artrk Türk bahriyesininefsane gemileri-
nin senaryolarmr yazrp,milletine hedlye eden yüzbayrlarmahkemeye
verilmeyecektir (veTom Cruise'lar hakimolacaktrr.)"
IL.

12 Gelecegi.Yönetmek

Bu yazi yaymlandigmda Vural Bayazit ABD'deymig ve Bü-


yükelçi Sührü Elekdag makaleyi kendisine takdim ederken,
"Burada size bir mesaj var!" demig. Bunu bana söyleyen komu-
tamn kendisidir.
Bayazit amiral Türkiye'ye döner dänmez filme gidiyor ve
oradaki küçük rütbeli subayla albay (JackNicholson) arasinda-
ki hukuk mücadelesinin ne anlama gekligini görüyor. Ertesi
gün memorandumti yazdiriyor. Orada özetle söylenen guydu:
"Komutan makaminda oturan hiç kimse aklinin estiginde ce-
zalandirma yoluna gidemez, herkes yasalara uymak zorunda-
dir." Íçte bu astig1 astik yetkisine sahip olan bir makam sahibi-
nin demokratik bir liderlik örnegidir.
Bu memorandumu okuyup makamlanna çikmigtim. Ara-
mizdaki konugmanm bundan sonrasi özetle göyle geligti. Ko-
mutan bir strate i merkezinin kurulmasi için emir vermi ti.
Komutan Vural Bayazit bir olay anlatti ve benim bundan
ders çikarmami istedi. Eski Yugoslavya'da NATO'dan bir ko-
mutanla Türk Genelkurmay Bagkanive kuvvet komutanlaribu-
lugmug, bundan sonrasim kendi agzmdan aktariyorum: "Odaya
yirmili ynglarmda bir gençgeldi.Cebinden bir dünya haritast çakardi,
sehpamn üzerine koydu ve yirmi dakikaya yakm analiz yaptz. Saygzh
bir gekildeanf atti ve çikti. Ardmdan bu kimdir ve nastl tjetipti diye sor-
dum. Stratej oldugunu, mühendislik ögrenimi ve egitimi ald žim, ar-
dmdan uluslararast ili kilerde akademik çahyma yaptžtm söylediler.
Bu ögrenim sürecinden geçenteknik elemanlarm NATO bünyesinde
denilen bir kurulupta istihdam ettiklerini söylediter.
'think-tank'
ad ma
..
Ben de o anda'bunu Türkiye'de de yapmallytz' dedim ve genelkurmay
bagkanmada önerdim. O da olumlu yaklagtz.Ankara'ya döner dönmez
personel dosyalarmi istettim, Yugoslavya'daki çocugun özelliklerine
sahip be; kipiyi seçtim. Gördiigüm kadarryla senin niteliklerin de bu-
na uygun. Doktora çahymam degigtir, zaten ugragryorsun ama akade-
.
mik olarak tamamen stratejiye odaklan, tezini de ona göre seç, sonra
seni Brüksel'e ve ABD'ye gönderelim.Burada da strateji merkezinin
kurulmast emrini verdim, egitimin bittiginde de bayma geç ve öteki ar-
kadaylarim tjamna al. Bunun sivillere de yönelikolarak temellerini
atahm. Bence yapam planimbir kez dahagözdengeçir. Seni de yeni-
Ön Girig 13
r

den Istanbul'a, Deniz Milzesi'ne mildür olarak tayin edeyim, doktora-


m rahat yaparsm. Ískender Pala'ya (divan edebiyati uzmam, gimdi
profesör) da krymetli bir çocuk oldugu için sahip çrktum,o da orada.
Birlikte milzeye de çekidüzen verirsiniz!" .

1980 sonrasi ÏstanbulSirkeci'de MÏT'e bagh oldugu söylenen


ya da bü tçesi oradan çikan (ama bag1msiz olabilir, nasil yönetil-
digini bilmiyorum), bir "merkez"
vardi fakat bagarisiz olmuglu
(özelliklepsikolojik harp ve 'Türk Ïslamsentezi' konusunda da-
mymanhk verdigi söyleniyordu. Daha sonraki yillar, burada hiz-
met vermediklerini ve orada egitim aldiklarmi gururla anlatan
onlarca akademisyene rastladim. Ama igin ilginç yam bunlardan
bazilan TV programlarmda derin devlet'e atip tutuyorlardi). Çün-
kü hiçbir strateji merkezi emir-kornuta zinciriyle ve tek adam
merkezli olamazdi. Herhalde burasi bu yänüyle dünyadaki tek
örnekti. Fakat argivi çok zengindi. Burasmm da yapismi tartiytik.
Etkinlik ve üretim bakimmdan dügüncemiz olumsuzdu. Deniz
Kuvvetlerinde kurulacak olan merkez bäyle bir yer olmayacakti.
Komutan Vural Bayazit'la yaptigimiz bu konugma kimi he-
yecanlandirmaz ki, elbette beni de çok heyecanlandirdi, gurur-
landirdt, onurlandirdi. Ne kadar güzel duygu varsa yaçatti.
"Nasil uygun görüyorsamz," dedim. Ve iyte strateji bilim ala-
nmdaki akademik çahyma yolu ve yagamumn bundan sonraki
ufku belli olmugtu. Buraya kadar anlattiklarim benim digimda,
Vural Bayazit Amiral'in vizyonuyla çizilmigti, ama benim de
vizyonum olmuytu.
Tez dampmanun Toktamig A teg'le konugtum, olumlu karyi-
ladi, "Baylayahm bal<ahm!" dedi. Zaten, hiçbir zaman, "Olmaz,"
demez!
Begiktaq'taki çok ama çok sevdigim, çocukluk günlerimde
her ziyaret sonrasi, "Ben, buraya müdür olsam," dedigim mü-
zedel<i görevime baglamadan önce Deniz Harp Okulu'na kisa
bir süreligine döndüm. Komutan Vural Bayazit'tan, önce bura-
ya tayinimi rica etmigtim, çünku buradayken eski komutan (Ír-
fan Tmaz) tarafmdan ceza olarak mesajla Ankara'ya almmigtim
ya, bunu gurur sorunu yapmigtim! Herkese, yeniden geri· dän-
düm diyecektim... Komutan Bayazit da bu istegimi olumlu kar-

I
14 GelecegiYönetmek

iladive
ben Harp Okulu'na geldirn. Baqim göge ermigtil.. Bir li-
derin hem yöneticihem de lider niteliklerine sahip olugunu en iyi
anlatan bu olaydaki davram; yeklidir. Ìnandig1 bir kipiyi kazan-
mak ugruna koskoca deniz kuvvetleri komutani, bir küçük rüt-
beli elemanin gereksiz ama safça istegine bile evet diyordu. Bu
olay, sonraki profesyonel yagamimm en önemli dersi olmuytur.
Bence herkese de olmahdir.
Ben bu tayin isteginde bulunurken söyledigi pu oldu: "Gön-
deriyorum ama mutsuz olursun. Verimin çok düger. ÇiinküAnka-
ra'da karargâhtaydm,.bagkatürlü emretmeye aligtm. Okula döndü-
gündebunun ne anlama geldigini farkedeceksin.Gittikten bir ay son-
ra beni ara, kararmr bildir. Müzeyi istiyorsan söylersin." Arada ina-
nilmaz saf-salak cevaplarim oldu, sonraki yillar dügündükçe
utancimdan yanaklarum her seferinde ategler basar, basmaya
devam ediyar. O heybetli deniz kuvvetleri komutani nasil da
sabretmig ve beni odasmdan kovmamig. Bundan daha büyük
yöneticilik dersi olur muydu?
Neyse Istanbul'a geldim. Ve olanlar oldu!
Az önce sözünü ettigim ädülü ahgim nedeniyle, Dogan Med-
ya Grubuna ait olan "Ekonomi Politika' dergisinden gazeteci Na-
ki Özkanbenimle bir röportaj yaptt. Îki hafta yaymlandi. (18
Temmuz ve 25 Temmuz 1993) Genelkurmay'da firtina kopartil-
di. Bu dergiye verdigim yanitlarda pek çok husus dikkati çeki-
yordu. Bunlardan bazilari:
"1-
Ermenistan'm bugdayrm,ekmegini,
elektrigini versek ve bunlart vermeyi sürdürsek pek çok sorunun çrk-
'

masma odagmda engelleyebiliriz. Dilnya artrk ekonomikçakarlarla yö-


netf liyor. 2- Batt'da kaynaklar Íran'müç ydda parçalanacagt m ve bü-
yük kargaçahklar çakacagimsöyledikleri için Îran üzerinden petrolün
akitzlmasi mümkün defil. 3- Miistüman olup demokrasiyle yönetilen
ve laik olan Tiirkiye'nin ulusal çikarlart Israil'le
çatyma halinde degil,
tam tersine çakryma halindedir. 4- Benim inancima göre 5-10 yd için-
de Rusya Federasyonu dünyamn süper gücü olacaktrr. SSCB'nin da-
gdmast demekMoskova'am gücünün bitmesi demekdegil.Türk Cum-
hurivetleri MoskoWnm gücünün farkmda. Biz Azerbaycan petrolü-
nii yine Ceyhan'a akitacagtz. Bu bir matematik akd igidir. 5- Türkiye
Rusya'y: küçümsememelive onunla her alanda ipbirligine gitmelidir."
I

Bunlan söyledigim tarih yihdir. Henüz Türkiye'de bu ko-


.1993

nular dillendirilmiyordu. Ya da ben sivil çevrelere uzak oldu-


gumiçin duymuyordum. -

Bazilan çok rahatsiz oldu. Bunun üzerine Teoman Erel be-


nim subay oldugumu ve genelkurmay adma konugtugumu, Ís-
rail'le stratejik igbirligi önerirken PKK sorunu hakkmda hiçbir
gey söylemedigimi yazdi. Oysa böyle bir gey dogru degildi, be-
nim ne haddimeydi, zaten olamazdi da. Röportajda analizlerde-
ki siyasi elegtirilerden Cumhurbagkam Turgut Ozal da Bagba-
kan Mesut Yilmaz da artik gikayet mi denir ne denir bilmiyo-
-

rum rahatsizhklarmi
-
içeren bir geyler söylemigler. Onlan da ra-
hatsiz eden sözlerim gunlardi: "...Yetmig milyar dolara yakm .

dig borcu olan Tûrkiye'nin bagimsiz dig politika izleme gansi


hiç yok. Bagunsiz politikalar uretebiliriz ama bunlari uygu-
latmazlar... Birinci Dünya Savagi öncesi Bati, Slavlara kargi
Germenleri kullandi. Sosyalizm döneminde ise Bati, NATO
konsept ve doktrini içersinde Slavlara kargi Türkiye'yi kul-
land1. Simdiise yeni konsept hammadde yollarmm denetimi
için Türkiye'nin kullamimasi. Bati önce Osmanli'yt Alman-
larla kol kola getirdi, sonra da sen dügmarumla igbirligi yap-
tm diyerek Osmanlt'yi ortada barakti. Benim endigem gu: Al-
manya'ya kargi stratejiler üretildigi bir zamanda bazi devlet
adamlaramiz yine Almanya ile kol kola girmeyi tercih ediyor-
lar. Bunun bedelini bize ödetmeye kalkabilirler..." Aynca yu-
karida sözünü ettigim kitabunda Almanya'nm Türkiye politika-
smi göyle özetlemigtim: "Avrasya, tüm uzmanlara göre dünya-
n1n en fazla yeralti kaynaklarma sahiptir. Türkiye parçasma
sahip olan ya da burada egemenlik kuran, Avrasya'nm tama-
mma egemen olur." (Bu son kismm farkma varan Hmcal Uluç
olmugtur, 26.6.2001/ Sabah). 1993 ylh Temmuz'unda söyledik-
lerimin yarglanmasi bugünün okuyucusuna kalmigtir. Ïçte
cumhurbagkam ile bagbakan bu görüglere kizmiglar ve mesele
genelkurmay bagkanma yansitilmig. Bunun üzerine Vural Baya-
zit Komutan hakh olarak hop oturmug hop kalkmig. Bana disip-
lin tecavüzünden gün gäz hapsi' verdiler, eger askerî mahke-
'7
-

meye verselerdi cezasi aylarca sürecek hapis olacakti, bu yolu


-.L
16 Gelecegi Yönetmek

seçmediler. O tarihteki personel bagkam Tugamiral Taner Ezgü,


"Söylediklerinin altma imza atarim ama, istemeye istemeye ce-
za vermek zorundayiz," demigtir. O zaman okul komutam çok
degerli bir amiral olan Ugur Yigit idi. Üzüntüsünü,beni yürek-
lendirigini ömrüm boyunca unutmayacagim. Bu insanlar çok
önemli niteliklere sahip yaratic1yönetici tipine örnektirler (Kuv-
.
vet komutam olurlarsa ülke çok gey kazanacaktir), aslmda beni
beladan koruyorlardi.
Araya bir konuyu eklemeliyim. 12 Eylül darbesi yapilmig,
ordudan 78 nasiph tegmenler atibyor. Int süreçte bazi küçük
adamlar ispiyonculukla mevkii kapiyorlardi. Daha Beylerbe-
"ko-

yi'ndeki okuldayim. Bölüm bagkam Binbagi (?) dosyama


münist bir subayd1r..." natunu yazmig. Hiçbir geyden haberim
yok. Fakat yaçamimm çok zorlagtinldigmi da görüyorum. Ara-
dan bir süre geçti, okula yeni bir komutan geldi; Albay Kemal
Tok. Çokiyi yetigmig bir kurmay subaydi, sonradan amiral ol-
du ve koramiral rütbesinden de emekliligini aldi. Ïçtebu komu-
tanla iki yila yakm çahytim. Harp Okulu'na tayinim çikmigti, be-
ni odasina çagirdi ve sicil dosyami ve bu yaziyi, ardmdan yapi-
lan uyarilari gösterdi. "Çokzor oldu ama takibatmi kaldirdik,
bundan sonra dikkat et," dedi. Ïçin ilginci o ispiyoncu kipinin
emrine gidiyordum. Bundan gerisini yazmasam da olur ancak,
Kemal Tok gibi yöneticiler aslmda "strateji
disiplininde" tamm-
lanan gerçek niteligi olanlara örnek olmasi nede-
'stratejik
lider'
niyle bu olayi anlattun. Lider ile yalmzca koltugunu dügünen ya
da kariyeriniönemseyen yönetici arasmdaki farki ortaya koyan
önemli bir örnektir.
Deniz Kuvvetleri Komutani'na bunca tatsiz sikmtiyi yaçat-
mama karym, inanilmaz bir cesaretle (herhaldedeli cesareti-de-
dikleri budur) Vural Bayazit amiralin kargisma geçip, müzeye
tayinim konusunda kendisinin hakh oldugunu ve bunu istedi-
gimisöyledim.
Gülerek, yanaklarimi okgayarak, sirtimi sivazlayarak, istifa
etmedigim için de tegekkür ederek, "Peki!" dedi. Utancimdan
aslmda yerin dibine geçmigtim.
I

Ön Girig 17

Igte bir liderin kararhligt ve onun öngörüsüyle strateji bilim


disiplinindeki yürüyügüm baglamig oldu.
Daha sonra da benzer geyler geldi bagima. Buna bir örnek
vereyim. Bir
"sol"

dergide, vermedigim demeçleri bana aitmig


gibi yayimladilar. Baqun Genelkurmay'la bir kez daha belaya
girince bunun üzerine kurtaricim hocam Toktamig Ateg Cum-
huriyet'te bana sahip çikan bir yazi yazdi: "Erol Mütercimler çok
sevdigim bir ögrencimdir. Bir yandan Silahh Kuvvetter'deki görevini
yürütürken bir yandan da Uluslararast Îligkiler'de doktora çaligmast-
nr yürtitür. Bu arada firsatbuldukça da özgün ve ciddi araptirmalar
yapar ve yayinlar.
Yeni yayimlanmayabaglayanbir dergi geçenlerde, Erol'un agzm-
dan bir peyleryayimladt. Ancak filke biittinliigü, Giineydogu sorunu
ve Türk drypolitikastyla ilgili olarak,
'karµ

çuktigt' ve kendince müca-


dele eftigi ne varsa, Erol'un görüpü olarak ynyanlandr. Ben de araya -

girdim. Ditzelteceklerini söylediler, özur dilediler. Bugiine kadar ses


çikmadr.Ama zaten düzeltseier ne olur, diizeltmeseler ne olur? Kimi-
lerinin kafasma bir scru igaretini soktular artik. Ne kadar büyük bir
sorumsuzluk bu, ne kadar bityiik bir cüret..."
Birileri Türkiye'yle ilgili öngärü ve ulusal çikarlari öne çika-
ran analizlerden, önerilerden rahatsiz oluyordu, o tarihlerdeki
gärevim nedeniyle de, Genelkurmay'i kiykirtmaya çabahyorlar-
di. Üstelikbunu yapanlarm çogunlugu, bugün AB'nin önemli bir
degeri olan özgürlüklerin yilmaz savunuculari olarak kägelerde-
ler. Bazen de komik olaylar oluyordu. Buna örnek 3 Agustos
1995 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayunlanan "Tiirkiye-
ÏranÏligkilerindeki Karanlik" baglikh yazimdir. Bu uzun yazmm so-
nu göyleydi: "Türkiye, Tiirk cumhuriyetierinin ortaya çrkrymahazir-
liksiz yakalandi. Bugiine degin de stratejisini belirleyemedi.Îran't çok
iyi görüp (analizedip) siyasal geligmeleriulusal çikar baglammda ger-
çekçi ve bagonstzlikçuolarak degerlendirebilmelidir.Eger Íran,üstiin-
de oynanan Anglo-Amerikan oyunlardan parçalanmadan kurtu-
labilirse (ki hiç sanmtyormn), bu kez rejim degigikligi ile karyt-
laçacakttr. Türkiye, her iki olastliga da hazarliklt olmaltdir."
Vay efendim! Amerikahlar Iran'a neden saldiracaklarmig,
bunu da nereden çikarmipm? Üstelikbunu bir deniz subayi ya-
18 GekcegiYönetmek

zlyor. Sen misin bunu yazan... Hemen yine subay olmamdan


dem vurularak, gikayet yazilan yazildi. Ama bu kez ya; tahtaya
basmi. lardi. Çünküçoktan istifa etmig, yazmm yayimlandigi
gün Avustralya'daki yeni yagamima baglamigtun.
Bundan sonrasi uzun öyküdür. Bu kitap içinde yer almasma
gerek görmüyorum ancak bir gün anlatilacaktir. 2 Ocak 1995 sa-
bahi istifa ettim. Komutan yine Vural Bayazit'ti. Benimle
vedalagirken, "Haklism, motivasyonun kalmadt, haytrir olsun, ama
lütfen yurtdtymdakalma, her ne ise arzun bir an önce gerçekleptirve
ülkene geri dön! Stratejiyle ilgili akademikçalrymalarma da sakm son
verme. Oradaki strateji merkezieriyle irtibata geç," dedi. "Eger hoca-
lik yapmayacaksan,dönügteipe ihtiyacm olacak, beni ara!" diye de
ekledi.
Ilk baskisi 1997 yilmda yapilan ilk strateji kitabim Yuzyil '21.

ve Türkiye'nin-çahgmalan 1990 yilmda bayladi ama Deniz Mü-


zesinde bulundugum 1992 ile 1995 yillan arasmda yopnlagti.
Sonra Avustralya'ya gittim, akademik çahymalara nokta koy-
mugken hakkim ödemem olanaksiz olan Toktamig Hoca'nm da
tegvikleriyle, doktora çahgmasimn aragtirmalarmi orada yap-
tim.
Avustralya benim yagamunm dönüm noktasi oldu. Orada
çok gey ögrendim. Avrupa'dan çok farkh olarak demokrasiyi
soludugumuz havadan hissedebilecegimizi orada yayadim.
Ama ülkem adma da umutsuzlugum her geçen gûn derinleyti.
ÖzelliÌde
'farkhligm

yönetiminin' ne.anla-
"çokkültürlülügü",

devlet stratejisi' olabilecegi-


'çokkültürlülügün
ma geldigini ve
ni orada ägrendim. Bu kitabm ikinci cildinde analizleri okuya-
CakSm1Z.

Türkiye'ye döndükten sonra Mim Kemal Oke'nin bir prog-


ramma konuk olarak kat11migtim. (Samanyolu TV'deki "Mille-
tin Meclisi" olabilir.) Sosyal demokratlarin durumu konuqulu-
yordu. Bülent Ecevit, Altan Öymen, ÏsmailCem gibi agir toplar
oradayd1. Ilk kez orada televizyonlarda bu denli farkh bakig ser-
gileniyordu. Bunun üzerine Altan Öymengunu söyledi: "Bu ne-
dir? Sosyal Demokradarla ilgili 63 stratejik sorun saydm ve soru ola-
rak ortaya attm..." O gûnden bugüne sorunlarin sayisi artarak
devam ediyor. Sonra yine tesadüfen Mim Kemal Öke'nin
prog-
rammda Cengiz Okman, emekli Koramiral Igik Biren
ve ben bir
tarafta, kargida da politikacilar ve bir gazeteci vardi. Biren de bir
askerî strateji ustasidir.-Kargi masadan da
aym lisanla konugma
hevesi belirince ortaya ilginç ama komik bir
manzara çikti. Çün-
kü kavramlar göyle kullanihycrdu: "starteji"...
"istarteji"...
"Tür-
kiye'nin istartejik ve joopolitikönemi" gibi. Aradan bir süre geçti,
o
masada oturan gazeteci dostumuz bir strateji merkezi kurdu
ve
bagma geçti!
Bundan sonra okuyacaklarmiz 1997 yih ile 2002 yih arasmda,
Türkiye'de strateji merkezleri kurulmasiyla ilgili
girigimlerden
örneklerdir. Dikkatli okunmasmda
yarar görmekteyim.
Bir gün Ankara'dan babasmm admi çok sikça duydugumuz
genç bir akademisyen telefon ederek 'think-tank'lar

bakkmda
bilgi sordu. Büyük bir samimiyetle, think-tank'larm Türkiye'ye
yaranna mamp manmadtgimi ogrendikten sonra, bäyle bir mer-
kezi
"kaça"

kurabileceklerini de sordu. Ben de, her yil bir mil-


yon dolar harcanarak, 10 milyon dolar bütçeyle çagdag ölçütler-
de bir "merkezin"
kurulabilecegini söyledim. Ama sabirh ol-
mak ve beg ylldan önce acele etmemek
gerektigini özellikle
belirttim.
Bir süre sonra basinda o akademisyenin bir strateji merkezi
kurdugunu, daha dogrusu bir önemli
sermaye grubunun kurup
onu koordinatör atadigmi okudum. Çevredenaldigun bilgiye
göre 4 milyon dolar civarmda bir bütçe ayrilarak baglanmig. Ki-
sa bir süre sonra bana gla Ankara'ya gelip gelemeyecegimi
sor-
du, yamtim olumsuzdu. Bana göre, qu anda Türkiye'deki tek
'akh

bapmda' stratejik aragtirmalar merkezí burasidir. Gerçi


adunlari atan o akademisyen artik orada degil
ama kurum ola- ,
rak oturmuytur.
Ii
Ankara'daki bu ilk merkezin ardmdan,
peg peye stratejik
aragttrmalar merkezi kurulmaya baglandi. Türkiye'de her
konu-
da olan igler bu sektörde de olmaya bagladi, bilen bilmeyen
her-
kes bir stratejik aragtirmalar merkezi kuruyordu.
.

Bunlarm bir
kismi cemaatlerin oyun alam olerak ortaya çikti, bazilari
öncele-
ri cumhurbagkanmdan alman yardimlardan da yararlandi, dik-
l

Gelecey Yönet mek


20 -

oluglariydi. Ba-
kat çeken nokta gazetecilerin bu ige pek hevesli
becerikli ellerinde merkez-
"strateji

zi eski vakiflar da birilerinin


ki, televizyon muhabirleri
Ieri" oluvermigti. Ïç öyle bir hal aldt
bile sermaye temin edip aragtirma merkezleri kordu. Televiz-
yazan kipi-
"stratejist"

yonlarda bir anda fotograflarmm altmda


uzmanlari gibi.
1erin sayisi çig gibi büyüdü. Tipki deprem
uzmanhgi
Kimi akh baginda kipiler dediler ki, "Ne deprern
meslek vardir." Ancak aldiran olmadi.
ne de stratejist diye bir
Çünkü miknatis gibi çekici bir kavramdi. Cazibesinin
"strateji"

önünde dur durabilirsen! .

gikayet-
Pek çok köpe yazan ortaya atlayan bu uzmanlardan
eder hale geldi. Tüm gikayetleri temsilen bu konuda Cumhu-
riyet gazetesinden Hikmet Çetinkaya'ninyazismdan bir bö-
Irak
lüm vermek istiyorum: "Hangi televizyon kanaltni açsatu ya
sivil blirokratlar, bilim insanlari,
ya da Krbris fartrçutyor... Emekli
politikacriar uzmani' olarak
'strateji
görüglerini dile getiriyortar...
Bakryonnu
Zmnan zonan aralartada bir-iki gazeteci de bulunuyor...
.

uzmani' olan her biri saygra isimler satt savag konusunda


'strateji

degil, her konada uzinan!.. Arkeolojiden edebiyata, sinentadan tiyat-


igi daha ileri gö-
roya, resimden lieykele dek bilgi sahibiler... Bazilari
ko-
türiip ekonomiden söz ederlerken birden dry politikaya giriµ sµor
nularma daltyor, ardmdan nasal
'köpe
olmah' sornsuna bile
yazari
arryorlar... Medya µatronlarina bir önerim var!.. Onlan gaze-
yanzt
telcrinize köpeyazarf televizyonlarimzayorumcu olarak mutlaka al-
,

malisunz, hatta yöneticibile yapmalisunz!..Para µu/ gibi bir dertle-


ri yok!.. Üstiinepara verirler, inamn!.. Sohbetleri çok lyi olur!.. Her
derier!.. Nabza
'dogru'

konuda bilgi sahibidirler!.. Her yanlipiniza


göre perbet verirler!.."
Hikmet Çetinkaya bunu yazarken arada yazi iglerinde göyle
bir konugma geçtiginden söz ediyordur Sorumla yazzipleri ultidii-
rümilz Melpnet Sucu: Vallahi lyipportaya dilytü!'
Bu köpe yazismdan kisa bir süre sonra Cumhuriyet gazetesi
bir ek vermeye bagladi: Strateji!
Üstelikbu Strateji adh ek'in sponsorlugunu yapan kisi de
bir strateji merkezinin yöneticisi olan bir gazeteciydi! Cumhuri-
yet de igportacdardan mal almaya baglanuptd
Ön Girig 21

Naki Özkan,benimle bir kez de Milliyet gazetesinde 'Üçiin-


cii Göz' kägesinde yayimlanmak üzere tam sayfa bir röportaj
yapti. Õngöräve 'yüksek
strateji' anlatimiydi (3 Agustos 1998).
Ama aym gazetenin editörü
QahinAlpay bu röportaji sevmedi,
anlagilmasi gerçekten
zor olan bir tepki gästerdi (ayrmti için ba-
kruz: Erol Mätercimler, I<omploTeorileri, Alfa Yaymlan, 2005)
Bagtan itibaren dürüst ve ilkeli bir gazeteci olarak
tamdigim
Naki Özkanbu duruma çok üzüldü, teselli ederken, "Ne
onu
zaman benimle röportaj yaptlysan bagmn belaya sokton, artik
yapmasak iyi olur," diye de satagtim. Bu arada Özkan,"Bazila-
ri, televizyonlarda kendine strateji uzmani demenden çok irite
oluyorlar, demesen iyi olur," uyarismda bulundu.
Televizyonlarda 'ahkâm

kesen bazilarinm' fotografmm alti-


na strateji uzmam yazsalar razi olacagim ama daha kötüsü "stra-

tejist" diye yaziyorlar. Bu yazilari yazan kj'ci çocuklar stratejist


degil de stratej yazmalari gerektigini nereden bilsinler. Koca
koca adamlar kendilerine stratejist dedikten
sonra, onlar ne .

yapsm. Daha da kötüsü var, bazi vakiflann, girketlerin kadrolu


çevirmenleri, çevirdikleri strateji kitaplarmda "stratejici"
adlyla
yeni bir meslek erbabi türettiler. Çünküo kitaplarda stratejist
degil de "stratej"
yazdigi için, bizim çevirmenlerimiz de buna
bir anlam veremediklerinden bu olsa olsa "stratejici"
olur diye-
rek, Türkçe'ye yeni bir kavram kazandirdilar.
Dünyamn bagka
hiçbir älkesinde olmayan bir kavram bu. Naki Ozkan'm "senden

irite oluyorlar" dedigi kipiler, çok uzun süredir, televizyon


ve ga-
zetelerde
'stratejist'

unvamyla hem görüy bildiriyorlar hem de


bazi igadamlari ve vakiflardan sagladiklari bütçelerle 'strateji

merkozleri'.bagkam olarak konuçuyorlar. Degigim böyle oluyor


demek ki!
Asil bu merkezlerin kurulmasi gereken
yer üniversitelerdi.
Ama oralarda da ilginç igler oldu. Daha
dogrusu kurulamadi
çünkü buralan öncelikle kariyer noktalan degildi
ve agir hamal-
lik istiyordu. Bu nedenle ögretim üyelerine pek cazip
görünmü-
.

yordu. Ìkinciside üniversitelerin kurumsal hale gelmig 'mafyos


22 GelecegiYönennek

yapisi' buna izin vermiyordu. Yaçadžim olaylardan birkaç ör-


negi anlatayun.
ÌstanbulÜniversitesi
rektörü Kemal Alemdar'di, degerli bili-
madam: arkadagsm jeolog(deprem uzmani olmayan ama söyle-
digi her gey dogru çikan tek bilgili analist) Sener Ugümezsoy bir
öneri getirerek, "Rektörle konuptum, üniversitede bir stratejik arag-
tarmalar merkezi kunnay; kabul etti, hemen bir rapor hazarlasana,"
dedi. Büyuk bir heyecania yardigim rapor birkaç gun sonra ha-
z1rdi. Rektöre gittik, kisa bir brifing verdini. (Agizlara sakiz olan
ekliyle
'beyin
firtmasi' yaptik- NTV'de Oguz Haksever'in bir
programmda 'Organize Ìgler'film oyuncu ve tasarunci kadrosu 'beyin

konuktu, filmin öyküsünü anfatlyorlardi. O kadar çok


firtmasi yaptik' diye yinelediler ki, sonunda Cem Yilmaz daya-
namadi, 'Arkadaylar artik bu lafi söylemeyelim, komik oluyo-
ruz' dedi. Bu konularm suyunu çikardiginuzm önemli bir örne-
gidir.)Rektör inceledi, birkaç hafta sonra SenerÜçümezsoy,
"Rektör bizi bekliyor," dedi. Cittik. Bu projenin hay ata nas11 ge-
çirilebilecegini sordu, ben de yamtladun. Dinledikten sonra bir
bürokrasi anla tti, burasi güya üniversiteydi. Olmayacagmi anla-
dun ama Üçümezsoy o Tatar inadlyla, 'Olacak,' dedi. Birkaç ay
daha geçti, ses seda yoktu, Ûçümezsoy ah al moru mor geldi.
01-
Strateji merkezinin kuruldugunu, bagmda da Nur Serter'in
dugunu, biraz da kizgmhkla açikladi. Ama asil önemli kismim
sonradan söyledi; Harp Akademilerinde profesör olmadigi hal-
de (akademik unvam doktor) askerlere profesör oldugunu söy-
leyerek bu unvanla birkaç yildir orada ders veren birisiyle, Tür-
kiye yüksek ögretim dünyasmm lokomotifi ÏstanbulÜniversite-
-

si'nin bünyesinde kurulmani tasarlanan strateji merkezi ne -ya-


zik ki özürlü bir çocuk olarak dogurtulmugtu.. Sonunda Ugü-
mezsoy bile pes etti. Ama bu arada gazetelerde göyle bir haber
çikti: "Istanbul Universitesinde deprem. stratejik aragtirmalar
merkezi kuruldu." Simdi siki durun, üglerini açikliyorum: Erol
Mütercimler, Emin Gürses ve SenerUgümezsoy... Komiklige
.bilimadami
bakar mismiz, deprem ve Mütercimler ile siyaset
Gürses, ne ilgisi varsa... Güleriz aglanacak halimize.
ÖnGirig 23
I

Ikinci yagadigim örnek Yildiz Teknik Universitesi deneyimi- --.̄


dir. Cumhuriyet gazetesinde úniversite ögretim
üyelerinin çok
saygi duydugu, makalelerini yaymlamakta hiçbir
zaman tered-
düt etmeyen Sami Karaören'e o zamanki rektör
Ayhan Alkig,
böyle bir merkez kurma fikrinden säz etmig
ama elindeki perso-
nelden hiç kimsenin deneyimli olmadigmi säylemig.
Sami Kara-
ören de benden söz ederek, sizi
gärügtüreyim, yararlanabilirsin
önerisini götürmüg. Sonuçta Rektör'le biraraya
geldik, istegini
anlatti, Ïstanbul Üniversitesi için hazirladigim raporu yammda
götürmügtüm, kendisine verdim. Ïki hafta sonrasi için randevu-
lagtik. Günü geldiginde bulugamadik çünkü
içerdeki
'mafyos

yapi' hayir demigti. Onlar dururken, digaridan birisi


nas11olur
da böyle bir bölüm kurardi. Admm bir önemi
yok, siyaset bilim-
ci bir hocanm kaptanhšmda baglamak zortmda
kaldignu utana
s2kila söyleyen Rektör'e, ÌstanbulÜniversitesindeki
durumu an-
lattim, meseleye ahykm oldugumu söyleyerek
onu, rahatlatma-
ya çahytim. Ne oldu dersiniz? Tahmin edebileceginiz gibi böyle
bir merkez hiçbir zaman kurulamadi.
Uçüncü örnek olay da Beykent Universitesinde
yagandi. Bag-
tan itibaren strateji merkezierinin kurulmasi konusunda
çok yo-
gunçaba harcayan Mim Kemal Oke bu äniversitede bölüm bag-
kamydi. Stratejik araçtirmalar merkezi kurmak
istediklerini,
eger onunla birlikte ahymayikabuledersem
bu ige soyunacagi-
m söyledi. Ben de böyle bir merkezin kurulmasmm
yararma
inançhyrn, bu nedente de çok israrayun, "Kabul," dedim. Rek-
tör Yusuf Ziya Ìrbeçile birisi
patronunoglu olan iki genç yäne-
ticiyle pahah bir lokantada bulugtuk. Yine elimde raporlar,
on-
lar soruyor, ben anlatiyorum,
ama burada iq biraz daha kolay
çünkü bu Rektör böyle bir merkez
konusunda deneyimli. Avus-
turya'da siyaset adamlari yetigtiren bir merkezde bulunmug.
kez daha görügtük. Aradan
Üç
zaman geçti, Mim Kemal çok öfke-
liydi. ÇünküRektör
onu devre digt birakarak bagkalanyla bir
merkez kurmuy.
Kiminle mi? Yukanda sözünü ettigim Harp Akademilerini -

aldatan demeyeyim
ama- yamitan Ístanbul Üníversitesinde de
görd ügümüz bir ögretim üyesi vardi ya, igte bu kez
o ve yamn-
I
Gelecegi Yönetmek
24
·

çahytittyor-
I

da bir televizyon muhabiriyle birlikte, bu merkezi


emekli orgeneral (Harp
larmig ancak bu defa yanlarmda bir de
olarak.
Akademilerinde komutanhk yapmig birisi) eklemlenmig
da gitti. Strateji
Kisa bir süre sonra Rektör de gitti, bu kadro
merkezine yine yazik oldu. Bu ögretim üyesiyle sözü edilen or-
programlari yaptilar.
general bir televizyon kanahnda strateji
Birikimlerini izleyicilerle paylagtilar.
Dördüncü örnegi de devletten vereyim. Yil 1996, Yahm Erez
Avustralya Büyükelçisi
Sanayi Bakam, Tansu ÇillerBagbakan,
Bilal Simyir-Yalun Erez'e kim önermig bilemiyorum- bir strate-
bürokrat ve tek-
ji merkezi kurulmasma katar vermigler. Bazi
nokratlara danigilmig, kimiönerirsiniz, isim verin demigler. On-
akillarma bag-
larm bazilan da daha önce tamdiklarmdan ya da
ka isim gelmediginden beni.önermigler. Aragtirdmig,
soruptu-
rulmug, Avustralya'da oldugumu ögrenmigler. Bakan Erez te-
Görevliler de Büyükelçi'ye ulagmig-
masa geçin talimati vermig.
lar, ülkede ben aranmaktaytm. Bulamamiglar, çünkü aym gün
Neyse
(7 Agustos) Avustralya'dan Türkiye'ye dönmekteydim.
aradigini söyledi, Ankara ile ko-
eve geldim, annem de Bakan'm
nugtum, meseleyi ögrendim. Ama benim Türkiye'de yagamaya
niyetim yok. Heyecan verici bir girigim,yine de görügmek ve en
azmdan ne olup bittigini ögrenmek için gittim. Akhmda kalan
de
iki isim, birisi çok yetenekli bürokrat Bülent Ari, öteki kigi
Afyonkarahisar Milletvekili Nuri Yabuz. Vekil Yabuz koordina-
muste-
tör olarak görevli. Her geyi Bülent Ari.(umarim bugün
ardir, çünku gerçekten de ari gibiydi) ve bir grup genç teknok-
rat yaplyor, hatta yapmiglar bile. Bakan Yahm Erez bu
ige ve ya-
sekiz oda tahsis et-
rarma hakh olarak o denli inanmig ki, hemen
mig, bilgisayarlar yerleytirilmig, asistanlarm kadrolari çikarilmig
ve kizlar göreve baglanug. Bülent Art da
bu ülkenin devlette ça-
hgan iyi yetigmig gençlerini bulmug. Yani un, yag, geker, kazan
var, aççibagi bekleniyor!
Yahm Erez'le oldukça uzun sayilabilecek (üç saat) bir görüg-
bulunacakta ancak son dakika
me yaptik. Hatta Bagbakan da
çikti. Nuri Yabuz (sonra
'ig'

gerçekten de çok änemli bir


DYP'den ANAP'a geçti; orada da çagdag bir strateji merkezi ku-
On Girig
25 .

rulmasi.için Bagbakan Mesut Yilmaz'la bir toplantmm


arabulu-
culugunu yapti, görügme bagbakanhk binasmda
gerçeklepti an-
cak kurulmasi istenen merkezin
görev tanum farkhydi, kabul
etmedim.) dipinda bugün adlarmi animsayamadigim iki de mil-
letvekili (galiba tesadüfen geldiler) vardi. Birisi saçlarim bir
ta-
raftan alnug öteki tarafa
yaplytirmigti, Dogu aksaniyla konugu-
yordu, o bellegimde yer etmig. Bakan Erez'le birbirimizi çok
sevmigtik, zeki ve inanmig birisiydi. Zaten konuya da hakimdi.
Gärügmeden sonra dedi ki: "Deniz Kuvvetlerine seni
sormuytuk,
son derece olwnlular, benim açamdan da sorun yok,elemanlarim da
se-
ni önerdi, Tansu Hamm da onayladr,
ama ÖzerBey'in kafasmda bag-
ka bir isim var. Onu raz z etmem gerekiyor.Seninle
göriipmemibekle-
mesini rica etmigtim. Simdi olumiu baktžum ona anlatacagnn. Bura-
da bir Tiirk'iin olmast gerekiyor."
O zaman¯ anladun ki, Özer
Çiller'inmimledigi yabanci
(muhtemelenABD'li) birisi var. Ïstanbul'adöndüm. Ama hem
Nuri Yabuz hem de Bülent Ari her gün arayarak, beni hop
I

tut.
maya çahgiyorlardi. Yaklapk bir hafta sonra Yahm Erez kendi-
si telefonla çok nazik bir lisanla davet etti, gittim. Önce
uzun
uzun bu projenin öneminden, merkezin gerekliliginden söz et-
ti. Girig konuymasmm uzunlugundan ve övgülerden bu igin
olmayacagmi anlamigtim ancak konugmamn
nereye baglana-
cagmi merak ediyordum. Dogrusunu söylemek gerekirse, ol-
mamasmdan da mutluluk duyacaktim çünkü niyetim yurtdi-
mda ölmekti, yayam planimda Nepal vardi.
Sonunda agzm-
daki baklayi çikardi,.Bagbakan onaylamigti
ama Özer Çiller,
"Hayir," demigti. Tansu -Hanim da bunun sorumlulugunu
ÖzerBey'e vermigti.
Yahm Erez'in Nuri Yabuz'a söyledikleri
hâlâ kulaklanmda
çmhyor: "Eger ad2Mister Erol oIsayda,aylik 100 bin amerikan
dola-
rnia, karpsmda taklalar atarak, kabul etmesi için yalvar yakar ola-
rak...." oysa bu sonmu agrnak kolaydi: adimi
Errol ya da Eroll
olarak degigtirebilirdik!
(ünlü Avustralyali ylldiz Errol Flyrm
belleklerdeydi.) O zaman daha sonralan strateji merkezinin
üni-
.

versitelerde kurulmasi konusunda gösterdigim ölçüde


olmadigmdan
arzum
mutlu olmuytum ama Erez'in üzüntüsü, pigman-
l

26 GelecegiYdnetmck
I
I

hgi beni daha çok kabretmi, ti. Sonuçta, sanayi bakanhšmdaki o


düzen de bozuldu, strateji merkezi de kurulmadi.
Yukarida verdigim 1997-2002 tarihleri arasmda çok girigim
örnegi de
var. Bu liste uzar gider. Bu nedenle, bunlara son üç
äzel sektörden vereyim.
Herkes gibi benim de çok saygt duydugum bir sosyal de-
mokrat igadami büyügümüz beni ofisine davet etti. "Think-tank
deyip duruyorsun, gunun çahymasun bana bir anlatsana," diye-
rek ricada bulundu. Ben de bana kargi nezaket gösteriyor dü-
üncesiyle, utana sikila bildi im kadanyla anla ttim. Çokilgiyle
dinledi ve, "Yahu bizim bir vakfimiz var, burast senin tammladtgut
kuruhnug," dedi. Gerçekten de öyleydi ama etkinlik
·çin

bu igler
tammi yap11mamigti. Bugün özellikle AB fonlanyla önemli aray-
tirmalara atilan bir merkez olarak iglevini sürdürmektedir.
Türkmenistan'da çok baçanli iglere imza atan Ahmet Çalik
ile Türkmenistan Bagkonsolosu Nuri Bey'in de katildigt bir tele-
vizyon programmda tanigtik. Konu Türk cumhuriyetleri ve
Rusya ile iligkilerdi. Programin sonunda biraraya gelip, burada
merkezinin' kurul-
'strateji

konuqulanlan hayata geçirecek bir


karar verdik. Bir süre sonra Çalik
masi kopullarim konugmaya
Grubu'na ait, Türkmenistan'da açihyi yapilacak olan, o tarihte
dünyamn en büyük jeanskumag dokuma ve ürün girketinin açi-
hyma davet aldim. Tören bitti, ertesi günü bagkentin en büyuk
otelinin üst katmda, Türkmenistan'da iy yapan seki: buyúk
Türk girketinin genel koordinatörü ya da yönetim kurulu bag-
kanlariyla biraraya geldik. Bilgim yettigince onlara bu bölgenin
gelecegi hakkmda analiz yaptun. Kendilerindeki veri ve dege.
lendirmeler ile vardiklari sonuçlar örtügûyordu. Ahmet Çahk
bir merkezinin' kurulmasi önerisini ortaya ath, onun
'strateji

hayali ABD'deki RAND'a egdeger bir kurumau. O masad a bu-


lunan herkes o an razi oldu. Ayrmtdar Türkiye'de konugulacak
,orel
listeleri
ti. Yine raporlar, kurulug gemalan, per ve u:man
hazirlandi, Çahk'laÏstanbul'daÇahkbankm da içinde buiundu-
2, istegini
u holding binasmda bulugtuk. He jecanmi, or usun
size anlatamam Rusya'da da çol. örr.egini gördugn içia yarari-
m biliyordu. Kurulmasi için çok gaba harcadi ancak o gün Tûrk-
menistan'da ona evet diyenler sonradan
yan çizmiplerdi. Nede-
nini bilmiyorum (hiç sormadim), samyorum geri dönügü olma-
yacak ölçüde büyük koymaktan vazgeçmiglerdi.
_para

Çünkü
Çahk'm rüyasi olan RAND gibi bir kurumun bütçesi Türk gir-
ketIerinin gözünde devasa boyutlardaydi.
Son örnegi yine igadamlarmdan vererek konuyu kapatiyo-
rum. 1998 ylliydi, kitabim (21. Yüzyil ve Türkiye) yaymlandik-
tan sonra bir ilgi oldu. Gazeteci Mahmut Övür,bir Rotary Ku-
lüp (Karaköy) için konferans vermem konusunda, kendisinden
ricada bulunan arkadaylanyla aramda köprü oldu. Pera Palas'ta
bilgilerimi anlattim. Konuymamm bir yerinde, "Hindistan 21.
yüzyihn süper gücü olmaya adaydir," dedim. Bazi iy adamlan-
miz bu lafa pek kizdilar. O zaman saygisizca ortaya koyduklari
tepkilerini dini,eyince dügüncem qu olmuytu: Hem Osmanh hem
de Cumhuriyet burjuvazisini yaratamadi, ne yazik ki, bu kipiler
"para

Razanmay1 strateji", para kazandikça da (Ïlgilibölümde


para kazanmarun strateji olmadigim okuyacaksmiz) kendilerini .

dâhi olarak görüyorlar... Biz bu kipilerler mi 21. yüzyilm devri-


mini yapacaktik? Yil 2006, Ocak aymm sonu, Davos'ta yapilan
toplantmm ana gündem maddelerinden birisi ve üzerinde
en
çok durulam guydu: "21.
yüzyilm iki süper güç adayt Hindistan
ve Çin'dir..."Evet tartigma konusu ve baghkta öne çikartilan
ay-
nen buydu.

21. yüzyil tanamlamrken "bilgi

toplumu yüzyah" olacak diye


bir ängärü var. Duraya kadar okuduklarruzi, birincisi; ülkemi-
zin
'dügünen

adamlarmm', 'karar
vericilerin', ülkemizi bu yüz-
yda tagryip, ta ayamayacaklan hakkmda bir karara varmamz
için anlathm. Ìkincisi; ülkemizù1
'stratejik

aragttrmalar merkezi'
tarihini ileride yazacak olanlara argiv malzemesi olmass
amaciy-
la kaleme aldim. Uçüncüsü de; bu kitabm birinci ve dörd üncü
bälümünde okuyacaklaruuza bir girig' oldup için oku-
'ön

mamzda fayda oldugunu dügünüyorum.


1980'lerin ortalarmdan itibaren ekonomi ve içIetme ders ki-
taplan Türkçe 'kuramsal
strateji' kitaplars ile dügün-
'stratejik
28 Gelecegi Yönetmek

me' ana temali kitaplar (son yillarda gerçekten önemli kitaplar


yazildi, Faruk Sönmezoglu, Cengiz Okman gibi akademisyenle-
rin kitaplari artik klasik haline gelmigtir) niçin yazilmiyor diye
çok sormuçumdur. Neden hep yabanci dillerden tercume etmek
zorundayiz. Arkadaglarim hakh olarak çok neden saymiglardir.
Bunun üzerine eksikleri çok olan ama kavramlarin-ve analizle-
rin yanhy olmamasi için çaba harcadž1m
"21.
Yüzyil ve Türki-
Erciyag Yaymla-
ye Yuksek Strateji" adh kitabimm ilk baskisi
-

ri (1997 yihnda) arasmda çikti. Bir sure sonra bu kitabin adim,


taklit eden demeyeyim ama, esinlenen (belki bazilarim cesaret-
lendirmigtir; hiç kugkusuz benim çahymamdan daha mükem-
mel çahymalardi, çünkü kitaplarm yaptigi baskilar ortada) ki-
taplar az sayida da olsa yayimlandi. Kitabunm ilk dört bölümü
özet ölçeginde sayllabilecek kuramsal açiklamalardi. Agirlikh
olan iki bölüm ise o yillara göre kendi penceremden gördügiim
dünya ve Türkiye'nin sosyal ve uluslarast iligkiler alan-
'siyasal,

larmdaki stratejik sorunlanydi'. Du kitabm ikinci baskis1 Güncel


Yaymlan (2000 yihnda) arasmda çikti ama yaymci beginci bö-
liim olan dünyayla ilgili kismi, kitabm hacmini artinyor diye çi-
karahm dedi. Ç1kardik, öyle yayimlandi. Soni·adan yeni baskisi-
ni yaptirmadun.
Bu kitabm daha birinci baskismda hemen tüm okuyanlar, ki-
tabi ikiye bölseydin iyi olurdu, dediler. Yani kuramlar ayn, uy-
gulama-lar ayn olsun diyorlardi.
Ben de gimdi onlan dinledim ama farkh bir yöntem uygula-
yarak! Ïkincicilt gerçekten ayn oldu. Yalmzca Tûrklye'nin çegit-
li alanlardaki sorunlan'ni
'stratejik
ele aldigim ikinci cill yayma
hazirlamyor. Elinizdeki birinci cilt sonmlan çözmeye dönük
'stratejik
dügünme'ye hazirhk olsun istedim.
Aradan geçen yillarda hem Doguy hem de Ístanbul Ticaret
Universitesinde "Stratejik Düpünme" yöntem dersi açtik. Bu
derslerde ögrencilerimin ilgisi ve önerileri ile çeyitli yerlerde
verdigim konferanslar, seminerler okuyacagmiz bu kitabi orta-
simitçinin de banka
ya çikardi. Ashnda hep istedigim guydu;
müdürûnün de, brokerm da pazarlamacom da, generalin de ça-
vuçun da okuyabilecegi bir bagucu kitabt olsun. Bu bir dügtü.
Ön Giris 29

Bilmiyorum oldu mu? Olmadiysa da yola devam edilecek. Ben


de ögreniyorum ve ögrenecegim daha çok 'gey'
var.

Türkiye'de neden "stratej"


yetigmiyor? Yetigmez mi?
Yetigebilir, yetigmek zorundadir ancak bu gidiçatla çok güç.
Birinci neden: Bizlere dü.ykurduracak üç änemli meslek alam
ve
erbab1 var. Bunlar, mimarlar, sinemacilar ve moda yaraticilari.
Ìçtebizim düg dünyamizi tetikleyecek, bizi uçuracak, bayka ev-
renlere sürükleyecek bu üç alanda sanatkâr
ve zanaatkâr yetig-
miyor da ondan.
Gelelim ikincisine; çocukluk çaglanmizda oynadigtmiz oyun-
caklari anunsiyor musunuz! 68 kugagmm, 78 kupgmm oyuncak-
lari nelerdi? Kent çocuklan bir dereceye kadar ithal oyuncaklar-
la oynadi ama kirsal kesimde büyüyen çocuklar hangi tür oyun-
caklari tammigtir. Metal. çember, çelik çomak, agik, bilye, bez be-
bekler, tahta araba, tahta tabanca ve metal biçaklar. Bunlarm üze-
rine üzerine eklenecek bir çey oldugunu sanmiyorum. Süleyman
Demirel, Kenan Evren, Bülent Ecevit, Nihat Erim, Tansu
Çiller,
Turgut Õzal,ÏhsanDogramaci, Recep Tayyip Erdogan, Abdullah
Gül... Du adlarmi saydiklarun hangi tür oyuncaklarla oynayarak .

büyüdüler? Bu sorunun yamti çok önemlidir.


ÏstanbulSunay Akm "Oyuncak Müzesine" yolunuz dügerse,
bu soruyu sormamm nedeni ve yanit arayipmm israrcihgi çok
net anlaçilacaktir. Bu müzede dünyanm her yerinde üretilen
oyuncaklari gäruyorsunuz. Ve kafanizdaki, bizde neden
stratej
yetigmemig sorusunun yamtnu vermeniz kolaylagiyor.
ÕncelikleEyüp Sultan oyuncakçilarmi anfatmakla baglamak
istlyorum. Kutsal camisiyle bilinen çocuklugumun semti Eyüp,
oyuncakçilari, Cuma pazari, askeri dikimevi ile, feshanenin dil-
lere destan güzel kadmlari ile sahnelerin güzel ve seksi kadinla-
riyla ünlüydü. Efkan Efekan da semtin damadiydi.
Simdiyerin-
de dini objelerin pazarlandigi Riza Pastanesi 1880 dogumluydu
ve Im/kalarnwr lezzeti dillere destandi.
Cami meydamyla iskele arasmdaki kisa sokagm oyuncakçi-
larmda neler yoktu ki! Tahta bebeklerden at arabalarma, fayton-
30 GelecegiYönctmek

lardan sopah kuklalara kadar akla gelen basit tasarimlar satihr-


di. Çocukdünyami meggul eden yer, oyuncakçi dükkânlarlydt
Saatlerce burada zaman geçirirdim.
Osmanh'da yenilegme hareketlerine kadar Türk müslüman
unsurlarm sanat dünyasmda üç boyutlu tablo yapmasi yasak ve
gûnahti. Tek boyutlu minyatürler yapilabilirdi. Du ne kazandir-
di, ne kaybettirdi?
Tablo yapmayi yasaklamak aslmda düsünmeyi yasakla-
makti. Tiyatroyu, operayi, baleyi yasaklamakti. içtebu, ardma
ve yasak' olgusu, oyuncak tasarimma da yan-
'gûnah
sžmilan
SURIQÍlT.

Geleneksel sahne gösterisinde kullanilan oyuncaklara bakil-


diginda orada kullamlan figurlerin de tek boyutlu oldugunu
gärmekteyiz. Adi kuklaci olan kipi, bu figürlerin orta yerine bir
ince çita monte etmigtir, tüm hareketi de yine tek boyutta yapti-
rir. Karagöz-hacivat gösterilerini ammsayimz...
Oysa Rönesansi, reformu yagamq Avrupa'daki oyuncaklara
baktigimizda gördügümüz, tipki resim sanatmda oldugu gibi
hepsinin üç boyutlu olugudur. Yani tablo yaparken kazandiri-
lan derinlik, üretilen dügünceye de yansunigttr. O halde dügün-
me özgürlügü sorunuyla üretilen ve çocuklarm eline verdigimiz
oyuncaklarla birebir ilinti var.
Kukla gösterilerine baktigmuzda da Bati ile aramizda önem-
li bir fark görüyoruz. Bizimkiler ellerinde tek sopa tek kuklayla
oyalanirken, Batth kuklaci on parmagma geçirdigi iplerle kukla-
ri oynatmaktaydi.
Aradaki fark çok önemlidir. Bati'da çocuklar bu tür kuklalar-
la oynarken, bizim çocuklaruniz ise birisini yere birakmadan
ötekini elimize alma ansimiz olmayan kuklalarla oynadilar!
Admi ammsamiyorum, bir luklac1 vardi..Klasik Türk kah-
ramanlarlyla olaganüstü öyküler anlatirdi. Bellegime kazman
cümlesi guydu: "Kedinin asaleti fareyi görene kadardir!" Ba-
ti'da düello gelenegi olugurken biz pusu kurduk.
Büyudügüm zaman gunu anladim: Kuklalar çok güzeldir
ama kuklacmm marifeti olmasaydi, ne ige yararlardi ki! Politi-
kacilarm da kuklacilari vardi. Ne oldugunu pek bilmedigim
Ön Girig
31

ama birilerinin, adma konjonktür denilen bir terimle yaptiklan


tammlamanm ardmdan, kuklaamn Almanya, Israil,
ABD ya da
Rusya, vs oldugu ifade edilmekteydi. Igin tuhaf
degigiyor da bizim kuklalar degigmiyordu... yam, kuklaci
Bati'da kuklacilari
yönlendirenlere stmtej denirken bizde adi düzenbaz oluyordu.
Yine de ümidi kesmemekten
yanayim. 2003 yihndan itibaren
çok sayida 'strateji

merkezi' kuruldu. Artik umudumuz buralar-


dan dünya ölçeginde sözü edilecek 'uzmanlar'

çikmasidir. Çok
nitelikli genç akademisyenler yetigiyor. Onlar sayesinde, bizim
merkezlerimiz de en azmdan Ïsveç'teolanlarla yariçabilir hale
gelecektir. Bunu çok inanarak söylüyorum.
Yalmzca Hikmet
Çetinkayadegil, Toktamig Ateg, Emre
Aköz, Cüneyt Ülsevergibi daha birçok köpe
yazarinm aryiv ya-
zilarma bakarsaniz adina stratejist
denilen kipilerden yakuuldi-
gru okuyacaksuuz. Ashnda haksiz da degiller, çünkü bu kipiler
arasmda saghk memurundan dig hekimine
(digdoktoru denme-
sine çok ktziyotlar), imamdan çok sayida
gazeteciye kadar genig
bir yelpazede mesleki dagihm görmek olasid2r.
Yine aralarmda
yedeksubayLgim genelkurmay istihbarat dairesinin koridorun-
daki bir odada yapanlar bile, istihbarat
uzmam olduklarmdan
dem vurarak televizyon ekranlarmda 'yüksek

strateji' üreticisi
olarak boy gösterip durdular.
Neyse ki bu kipilerin takkeleri dügtükçe, ortahktan
çekilme-
ye bagladilar.

Bu kitabm yazilma
sûrecinde çok kigiyle konuquidu, tartipl-
dt. Bunlarm bir kismi arkadaylarimdi, bir kismi
yurtiçi, yurtdigi
konferans ve panel dialeyicileri, bir kismi da ögrencilerim.
Tele-
vizyonlardaki çegitli program katihmcilari. Herkesin farkmda
olmadan yetiymemde, bilgilenmemde katkilari
büyük oldu.
Ama özellikle birisi var ki, çok özledigim,
yoklugunu çok
hissettigim, son teknolojik geligmeleri, uzmanhk alant
olan bi-
ligim teknolojilerini ve strateji üretimine etkilerini
'gözümün tartigtigim
bebegi kardegime' sonsuz tegekkürler. 1979 yilmdan
itibaren biligim teknolojileri konusunda
ögrenime baglayip
32 GelecegiYönelmek

2000 yihnda yagammi yitirene kadar, her geçen gün daha par-
lak bir teknik adam haline gelen kardepim Ünal Mütercim-
ler'in 0956-2000), Avustralya'da birlikte oldugum dönemde
katkilarmi özlemle amyorum. Konuyan muhasebe programi
65 ül-
üretip, Apple'm kurslar hocalarmm hocaligim da yapan,
mütercim bu adamdan çok gey ögrendim.
ke gezip 8 dilde genç
Günlerce yaptigimiz felsefe ile nanoteknoloji, e-devlet ve çok-
kültürlülük konusundaki tartigmalar benim bilgisizligimi orta-
bölümlerinin çatisinm kurulma-
ya koyarken, bu kitabm çeyitli ammsadikça içime
öngörüsünü
sma çok yardim etmigtir. Bir
bir kor ateg düger: e-devleti
"...
anlamakta zorluk çekiyorsun,
sen ögrenene kadar m-devlet kurulacak. Yine geç kalacaksm!"
Ipklar içinde yatsm.

Kitap dört bölüm olarak tasarlanmigtir. Kuramlarm açaklau-


masmda eksik yan birakmamaya özen gösterdim. Umarim ba-
garmigimdir. Örneklerin sayisim kitabm sayfa älçüsünde olabil-
digince çok sayida tutmaya çabaladun. Dördüncü bölüm yani
daha yogun ve özel uzmanhk isteyen konularda hem ürktüm
hem de çok zorlandim ama gehevi bir arzuyla yazmaktan geri
durmadim. Çünkü,her bir baghk konusunda uzmanlar onlarca
verdigim
kitap yazmig. Jeopolitikve jeostratejibaghklan altmda
gücü' konseptine dönuktür.
"denizcilik

örneklerin çogunlugu
Kitaplanmm okuyuculan, önceki kitaplanmdan denizeilik gücü
ve deniz sorunlanna olan ilgimi ve bikip usanmadan bu konu-
biliyorlar. Dört denizi olup da buna göre strate-
yu yineledigimi
olmayan Türkiye'de, bunu bi-
ji belirlemeyen, deniz bakani bile
kip usanmadan yazmanm borcumuz oldugunu dügünüyorum.
Ïçte bu nedenle yine deniz tarihinden ve dünya denizcilik tari-
himizden örnekler okuyacaksmiz.
Artik, çeviri olmayan äzgün eserler her geçen gün arbyor.
ulaçabilmeleri
Bu nedenle akademisyen olmayan okuyuculann
için özellikle Türkçe telif eserlerin agirhkta olmasina özen gös-
terdim. Anadilimizde her alanda Battdakiörnekler gibi kita plar
yazabiliriz; yazmahyiz.
Ön Girip 33

Ïnternetgünümüz dünyasimn en vazgeçilmez ve olaganüstü


muhtegem bulugu ve yarduncimiz. Ìstatistikler,resmi (BM, gü-
venilir RAND, TÜBÍTAK, Devlet Ístatistik
Enstitüsü, SIPRI,
CSIS gibi) siteler digmdakilere okumamn digmda pek itibar
et-
medim. Bazi ahntilarda ne yazik ki kaynak göremeyeceksiniz
ancak kipilerin adlarim okuyacaksimz. Su durum, yallardir ders
anlatmaktan kaynaklanan bellege yerlegmeyle, dirledigim bir
radyo ya da televizyon
-anla
programiyla, yerli yabanci okudugum
tilaniar da bulunmakta- periyodiklerden
ya da konferans
gibi etkinliklerden bende kalanlarla ilgilidir. Bazen de derste
ögrencilerim söylüyor. Bu konuda bir örnek vermek
için yaziyo-
rum; çokkültürlülük konusunda çahymalarma deger verdigim
uzmanlardan Ahmet îçduygu'danyaym yerini saptayamadi-
gim ama degerli gördügüm böyle bir almtiyla karçilapcaksmiz;
bagkalari da var. Aym dururn, çogu okuyucunun ulaçamayaca-
ginibildigim ama önemsedigim askerî kaynaklar (bilgi savagi,
stratejik ängärü, risk yönetimi baghklari altmda anlatilanlar
bu
kaynaklardan yararlanilarak kaleme ahnmigtir) için de
söz ko-
nusu olmugtur.
Her kitabm yazihymda en önemli sorun haynak teminidir.
Bir kismi kendi uzmanhk alanunla iigill özel argivimdendir. Bir
kismi için åniversite kütüphanelerinden yararlaminuµtr. Dog-
rudan uzmanhk alaiurn olmayan,
ama kuramlarm uygulanma-
siyla ilgili olarak yazilmasi gereken kisimlarm
kaynak saglan-
masmda yardima gereksinmem çok giddelli olmaktadir.
Ekono-
mi ve sosyoloji, askerî hatta fizik bilim alanlarmda
uzman olan
arkadaylarim her zaman imdadima yetigti. Adlari sayilamaya-
cak kadar çok. Kitap buluninasinda
ve önerilerde Ali Bayrak'm
katkilarma tegekkürler.
Ïki kipiye äzellikle tegekkür borCLim büyuktür. Yaymevinden
editörüm Rana Gürtuna ve dizgiyi
yapan Fa tma Uslu'ya. Kita-
bm yazimmi, daha dogrusu düzenlemesini el
yazistyla yaptim,
her ikisi de 'periçan
oldular'. Bir itirafta bulunayim: PC, laptop
teknolojik tüm aygitlarimm varhgma karym, kurgunkalem, silgi
ve bir taraft yazili kâgitlardan vazgeçemlyorum. Daima yazma-
ya hazir bekleyen 12 kurgunkalemim var ve kurgunkalemlerim
34 Gelecegiyönetmek

kalemtragla yontulurken çikan sesten ve odun kokusundan çok


'basmah

keyif ahyorum. Çoban aldatanlar olarak gördügüm oto-


matik kurgunkalem' taklitlerinden nefret ediyorum. Yillardir
yazilmig kâgitlar üzerinde oklar, toplu igneler, paragraf aktar-
malan, tüm bu kangik ('kaos düzensizligin düzenidir' diyerek)
yänteme, yüzüme kargi- hiç itiraz etmeden, mimik yapmadan
de kafayi yiyecegim,"
ama ara sira Fatma'nm, "Bitecek ama ben
cümlelerini gülerek söyleyigleriyle bitirdik. Rana'nm emegi çok,
tegekkürle ödenir mi bilemem.
Bu kitabm yazdigmda da önceleri ögrencim, gimdi ekip arka-
dagimiz olmaya aday Yagmay Yakah'nm yardimi oldu,
tegekkürler.
Her zamanki gibi baglangici Vezir'le, Vedat'la yaptik. Vezir
yillardir sinsi sinsi izlemig oldugu için ne zaman, nerede, ne
bir kismmdan
yazmigim hepsini biliyor, ne konugmuçum
haberdar ya da duymuy (benimdigimda iki kigiyi daha aryiv-
lemig: Suat Parlar ve Murat Çulcu). Bu nedenle Vedat Bayrak'a
fisildiyor, o da önüme takvim koyuyor. Bu genç insanlarin plan-
lan, cogkulari, begyll önce kitap yaymlatmamaya karar.vermig-
ken, bu yil dört kitabm ortaya çikmasma yol açti. Bakalim bag-
ka ne yazilacak? Ìkiyilhk plan yapiltmg bile!
"Marifet iltifata tabidir!.."

Erol Mütercimler
2 Subat2006

I
I

I
i
I

I .

Be1T111C1 DO 111111
8 - ee¶ et

SÍHÍRLÏVE ÇEKÍCÍ KAVRAM: 4

STRATEJI

L
Damparak avantajlarru degerlendir; kuvvetlerini ona göre
yapilandir ki, olaganüstü taktikler uygulayabilesin. Kuvvetleri-
ni stratejik olarak yapilandir, üstünlük sende kalsm.
Sun Tzu

Yüz savagta yüz zafer kazanmak


ustahšm en doruk noktasi degildir.
Dügmam savagmadan yenmek
ustahšm en doruk noktasidir.
Sun Tzu

Stratejik etkenlerin çogunu kendi safinda bulunduran kimse


daha savaga girmeden karargâhta kazanmig; bunlarm azuu elin-
de tutan kimse daha savaga girmeden yenilmig sayihr hele hiç
-

bulundurmayanlarm vay haline. Eu noktadan hareketle, yenen


ile yenileni hemen görebilirsin.
Sun Tzu
1.1. KAVRAM VE KURAM OLARAK
STRATEJÍ
I"

"Ìyidiipiince ychncz. Hiiner lyi dii-


inceyi de dogru kullaumaktadtr."

Descartes 40

1.1.1. Terim Olarak Strateji


Strateji kavrammm ilk olarak ne zaman uretildigini
bilemiyo-
ruz ama yüzyillardir, bugünkü yogunlukta olmasa bile kullaml-
maktadir. Tarihi süreci degerlendirdigimizde Büyük Ïskender,
Sezar, Hannibal, Atilla, Cengiz Han, äzellikle Napolyon Bona-
parte gibi devlet adamlan ve komutanlar stratejiye hem anlam
kazandarmiglar hem de stratejinin bir "dügünme

yöntemi" oldu-
gunu biziere ogretmiglerdir. Yü.zlerce yil süren bu egitim sure-
cinde Machiavelli, Clausewitz, Liddell Hart gibi farkh duqunur-
ler de stratejiyi
"matenaatik
akhn kullanildigi" hale getirmigler-
dir. Stratejinin askerî ve politika alanmdan çikanhp iq dünyasma
ve yänetime girigi 1960'lar sonrasmdan baglamakla birlikte asil
yogunlayma.1980 sonudur. Uzunca bir süre, "strateji"
sözcügü,
daha çok askerî alanda kullamlan bir terimdi. Bu sözcügün ana-
lizinde askerî yaninm agir bastigi ve anlam kazandži görülebi-
lir. Özellikle bir savag ortaru dogdugunda, siyasi iktidarm, so-
nuca ulaymak için askerî kuvvetleri kullanma sana ti olarak ka-
.
bul edilen stratejinin, askerî alan digmda; örnegin siyasal, ekono-
mik, kültürel ve benzeri alantarda da kullamlmakta olmasi, bu
terimin, yillar öncesi bilinen anlamun daha geniëletmi tir. Böyle-
38 GelecegiYönetmek

ce
"strateji"den,
daha genig anlamda dügünüldügünde, bir ulu-
sun ya da uluslar toplulugunun, olaganüstü hallerde hedefe
ulagmak için ekonomik, siyasal, askerî ve moral güçlerini birbi-
riyle uyumlu olarak düzenlemesi ve kullanmasi anlayilmaktadir.
Bu tammlama daha da genelleptirilebilir. "Büytik Strateji" ya da
"Yüksek Strateji", bir devletin benimsedigi politikaya uygun ola-
rak saptanug oldugu hedeflere ulagmada her tur olanak ve araç-
lari bilimsel kullanma sanati olarak da anlagilmaktadir.
"Strateji" säzcügünün kökenini yazarlar, etimolojik açidan
ele aldiklarinda,
"generallik
sanati" anlamma gelen Yunanca
kökenli strategos sözcügüne baglamaktadirlar. Strategos, devle-
tin bir araci olarak askerî güç olmasi nedeniyle hem orduyla
hem de askerî gücün yönetilmesi, sevk ve idaresinin idari me- .

kanizmast demek.olan generallikle-amirallikle baglantihdir. Es-


ki Yunanca'dan çeviri yapan bazi yazarlar strategos kavrammt
saltanati" olarak da yorumlamaktadir. Ïster
"generaller "salta-

"yönetmek" "yöneti-

nat", isterse
"sanat"
olarak kullamlsm, ve
cilikle" ilgili oldugunu görmekteyiz.
Strategos sözcügü, Eski Misir'da Ftolemioslar devrinde, Ati-
etmek-
na ve Roma'da.askerî ve sivil yönetim bagkanlarmi if ade
teydi. Eski Atina'da Strategosluklar, ÍÖ 501-500 yillarmda Kle-
isthenes tarafmdan kurulmug olup, bu mevkileri iggal eden
kimseler, barig ta diplomatik ve mali bazi fonksiyonlara sahipti-
ler. Savagta rütbelerine göre çegitli kumandanhk görevlerini
yüklenen bu kipiler, devletin genel sevk ve idaresinde önemli
roller oynamiglardir. Perikles strategos unvam ile uzun yillar
Atina'ya egemen olan komutanlardan biridir.
Bizanslilar devrinde de yüksek bir rütbe sayilan strategosluk
bizzat kral tarafmdan verilirdi. Strategoslar savaglarda sivrilmig
askerler arasmdan ve gäzde asker ailelerinden seçilirdi. Bu te-
rim zaman içinde bu kipilerden yavag yavag siyrilarak belirli bir
süreci, stratejik süreç adru verdigimiz. bir olugumu ifade eder
ekilde kullamlmaya baglamigtir.
Ancak bu sözcügün anlam ve kapsami, uygulamada çok ge-
nis bir çerçeve içerisinde yer alan faktärler içermektedir. Bu açi-
dan bakildigmda strateji sözcügü, bir ulusun yalmzca askerî
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji 39

kuvvetleri ile ilgili bir kavram olmaktan çikmakta ve söz konu-


su ulusun politik, ekonomik ve psikolojik kaynaklarmi (güç un-
surlan=genel yapabilirlik faktörlerini) ve bu kaynaklarm olug-
turdugu sentezi de içeren bir kavramm ifadesi olmaktadir.
"Strateji alanmm görece yeni oldugu söylenebilir. 1950 ya da
1960'lara dek, strateji konusunda ciddi aragttrmalar yapilmayordu.
Strateji alant ve rekabeti anlama bir açadan hâlâ, yeni yeni geligen
yönetim dallan. Rekabet hakkmda hâlâ hizla yeni geyler ögreniyor
ve bilgi topluyoruz.
Biz rekabeti ögrenirken ve nasil rekabet edilecegi-konusundaki
bu bilgi yerlegirken, rekabetin ögrenmeyi sürdürme gereksinimi ya-
rathšmi anlamak da önemli. Çünkütüm girketler avantaj yaratmak
için gerekli oldugu dügünülen bir çeyi yapiyorlarsa, bu artik avan-
taj olmaktan çikar.
Öyfeyse,stratejiyi
ög;renmeyi sürdürmeliyiz. Öncelikle,bilin-
mesi gereken her geyi henüz bilmedigimiz için. Ve ikinci olarak da,
ögrenme sürecinin, yeni ögrenmeler yaratmasi nedeniyle."I

Stratejiyi günlük yaçamimizda da çogu kez farkmda olma-


dan kullamnz. Örnegin;maagimizm ailemizi geçindirme yönte-
mine kafa yormak, stratejik bir olaydir. Bu dügünce agamasi
stratejinin boyutunu", bunun eldeki kopul ve olanaklara
"teori

göre kullam1masi da boyutunu" literatürdeki deyi-


"uygulama
,

miyle teknolojiyi"
"stratejik
olugturur. Askerî terimle buna
"sevk

ve idare" denilmektedir.
Öteyandan strateji bilimi sayesinde devlet, yaklagmakta olan
tehlikelerin giddet ve yönlerini, olasi etki alanlarnu ve tahriballan-
m zamamnda görmek ve saptamak olanaklarma sahip olabilir.
Karyi önlemlerini alabilmek için de olanak ve zamana sahip olur.
Strateji farkh bilim dallarmda degigik kesinlik dereceleriyle
kullamlan bir kavramdir. "Yeni ve iyileçtirilmig" ya da
"daha
az
kalm" gibi, (çogunlukla) hatah olarak betimlenen Türkiye'nin
stratejik önemine benzer gekilde çogu zaman sadece bu ifadeyi
yazamn ya da kullanamn aklmda sakh olan yalnizca kendisinin
-

bildigi anlama gelir, gerisi ise okuyucunun algilamadaki falcih-


gina kalmigtir. Baska binsimn gordugunu, dusunaugunu bn-e
bir görebilir ya da duçünebilir miyiz..?
"I.E

40 Gelecegi Yönctmek

Sözlüklerin çogu bu sözcügün tannmni askerî terimlerle ifade


ederken, yänetim literatürü daha az kesin ifade kullanma egili-
mindedir; çogu kez stratejik planlamayi, üretim, pazarlama ya da
finansal hedefler koymak ve bunlan gerçeklegtirmek üzere kesin
planlar yapmak anlamma gelen programlama ile karigtinr. Prog-
ramlama, lineer olma, bugünü yarma uzatma egilimindedir. Dog-
ru tammlandigmda strateji yarmla baglar ve geriye bakip
-vizyon-

gelecege götüren kritil<yollari belirleme sårecinden olugur


Strateji hakkmda günümüze kadar aktanlan en eski yazih
eser, bundan yaklagik 2050 yil önce ÏÖ 51 yllmda, Romah büyük
devlet adami ve önemli komutan Gaius JulliusCeasar'm (JulSe-
zar) yazmig oldugu 240 sayfalik Gadia Savap adh kitaptir. Ayri-
ca 1700 yilmdan bu yana yazilung pek çok eser bulunmaktadir.
Yalmz Napolyon Savaglari hakkmda 10.000'den fazla eser yazil-
mi.ptir. Bu kadar cilt eserin yazarlari arasmda hiçbir "Türk arag-
tirmacismm" bulunmayigi da çok dikkat çekici ve dügündürü-
cüdür. Ancak Cengiz Okman, Faruk Sönmezoglu, Suat Ïlhan,
gibi suurh sayidaki uzmanm bu konuda ufuk açici ve nitelikli
kuramsal çahymalar ortaya koydugunu da belirtmeliyim.
"Türkler bugüne kadar strateji üreten, yeni stratejik dügün-
celer ortaya atan bir güç ve kapasite olmayi baçarainamiglardir.
Ithal mah dügünceler benimsenmig ve kullamlmig tir. Stratejinin
önceliklerine ve derinliklerine inmenin zorluklarim bagtan beri
görmekteyiz. Küçük bir askerî güce sahip bulunan ve savag de-
neyimleri olmayan Isviçre'nin bile strateji konusunda ünlü ya-
zarlari ve eserleri mevcuttur. Bizde bu konuda baglatilmig bulu-
nan faaliyetlerin verimli olmadigi görülmektedir."3
Bati'da Napolyon Bonaparte'm askerî alanda bir sanat .ola-
rak uygulamaya koydugu, (Her ne kadar Batt'da böyle kabul edili-
yorsa da, bunun dogru olmadigini öne süren analizciler de bulun-
maktadir. "Kuramlarm uygulamnast" baghgi altmda incelenecektirJ
teorik çerçevesinin de Carl von Clausewitz tarafmdan belirlen-
digi söylenen "Strateji" nasil tammlamyor? Gerçekten strateji
kavrami 19. yüzyilda mi biçim ve önem kazandi?
Uzakdogu'da, Çin'deve Japonya'da2500 yll öncesine daya-
nan bir olgudur strateji. "Sava; sanatmm" büyük ustasi Sun Tzu"
Sihirli ve Kavrnm:Strateji
Çekici 41

dünyanm en saygm stratejlerindendir. Yapiti yalmzca askerî ön-


derler ve stratejlerce okunmuyor, Asya'da politikacilar,igadamla-
n, yöneticiler tarafmdan da okunup burada ögrenilenler
igigmda

stratejiler uygulamaya konmaktadir. Öte yandan Türkçe'ye ka-


zandmlan "Zen Dersleri"6, "Bey ÇemberKitab1"' Uzakdogu'da
binlerce yildir yararlamlan strateji yapitlandir. Yine Çin'de binler-
ce ylldir strateji yöntemi olarak kullamlan ve "Savag Hileleri" ola-
rak Bati dillerine çevrilen "Strategemler"den, Mao tarafmdan bile
hem savagta hem de kültur devrimi süresince yararlamlmigtir.
"Strateji günümüzde en yanh; anlayilan liderlik konseptidir.
Strateji Hun Krah Atilla ya da Sun-Tzu ile ilgili degildir; yänetim
disiplinleriyle de ilgili degildir; hele hele ekonometri, rakamlar
ya da program hedefleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Özü itibarlyla
strateji, bugün bulundugunuz yeri, yarm olmak istecliginiz yerle
kahci ve soniut bir biçimde baglantilandiran entelektüel bir ya-
pidir."* Umut Bir Yöntem Olamaz kitabmm yazarlarmdan birisi
olan ABD Kara Kuvvetleri eski Komutam'mn (Gordon R. Sulli-
van) yorumunda küçümsemeyi çagngtiracak gekilde sözünü et-
tigi Sun-Tzu, günümüz iq dünyasma fikir geligtirme,yeniden ya-
pilanma ve strateji üretme konularmda rehber olmayi sürdürü-
yor. Uzakdogulu dünya devi girketlerinin tepe yöneticileri için
"baqucu
kitabidir". Bati kültüründe strateji ustalarmm çikigt tek-
noloji ve endüstrinin geligimiyle eg zamanlidir, özellikle ekono-
mi alanmdaki ustalar
"emperyalizm"le
birlikte dogdular. Atlan-
tik ötesinin uzmanlan ne derse desin Sun-Tzu üzerine yorum ya-
parken bu olgulan da göz ardi etmemek gerekiyor.
Sun Tzu, savagta utku için dolayh yöntemlerin daha uygun
oldugunu belirtmig, savagta luzm ve manevranm önemine degi-
nerek, mükemmeliyetin, dügmanm direnigini muharebe etme-
den kirmak oldugunu ifade etmigtir.
Dünya savag tarihinde pek çok komutan bu prensipleri be-
nimsemig, Hannibal, Belisarius, Marlborough, Rommel, Mans-
tein, Patton gibi çok general bunlari bizzat uygulamiglardir.
Thomas Cleary bagta olmak üzere pek çok Batih Uzakdogu
ögretileri uzmam, Çin,Japonstrateji yapitlarmi derlemiglerdir.
Bati'da yaymlanan ilk en ünlü özgün strateji yapiti Floransa-
42 GelecegiYönetmek

11Machiavelli'nin yazmig oldugu "Savaç Sanah" ve "Prens"tir.


Eksik olarak ifade edilmekle birlikte
"amaca

götüren her yol geçer-


lidir (mübahttr)."Makyavelist gärüy olarak bilinen bu degerlen-
dirme, yaklagik beg yüz yildir popülerligini yitirmemigtir.
Liderlik ve güç kullammmda Machiavelli'nin beg yüz yil ön-
ce yazmig olduklarim, günümüze uyarlayan Michael A. Ledeen"
strateji senaryolannm yazimmda liderin rolünü ararken "Neden
Machiavelli?" diye sormadan edemez. Ledeen çok haklidir çün-
ku "Prens" adh yapitmm büyük bir bälümü eylem içindeki er-
kekler ve kadmlar için, en çok da liderler için tasarlanmigti. Dini
liderler, askerî liderler, ister krallik ya da cumhuriyet, ister dik-
tatörlük ya da demokrasi olsun; devlet liderleri için. .

Machiavelli, iktidar dinamil<lerini ve baçanh liderlik yöntemle-


rini anlamak isteyen birinin, biraz tarih çahgmast gerektigi konu-
sunda Israrh olmasma kargm, konuyu güncelleptirmemizi hog kar-
gilardi samnm. Gazeteleri okumak, televizyon Izlemek ve bugün
her geyi kendiliginden anlamaya çabalamak yeterli olmuyor. Özel-
likle bagari ve ayakta kalma sorunIarmm egemen oldugu ve incelik-
ler için pek zaman bulunamayan bütün zirvelerde insan dogasi de-
gigmez. Geçmigin ciddi biçimde incelenmesi, bugün ve yarm sag-
duyulu kararlar almak için malzeme saglar. Atalarimizm yaptigi
hatalari tekrarlama egilimindeyiz, oysa geçmigteki kahramanlarm
gerçekleptirdigi büyük igleri agmaya çahymahyiz.
Bugünkü liderlerimizin eski bilgileri ammsayip yenilikleri ög-
renmeye yiddetle ihtiyaçlari var. Onlar, Machiavelli'nin temel soru-
larmdan birine her zaman yanhp yanit veriyorlar: Sevilmektenziyade
korkuhnak mi, yoksa korkulmaktan ziyade sevifmek mi daha iyidir? John
Major ve Bill Clinton'dan Newt Gingrich'e, Silvio Berlusconi ve
Benyamin Netanyahu'ya kadar Bat1h liderler umutsuzca sevgi ara-
dilar. Hem dostlarindan hem dügmanlarmdan, ülke içi ve uluslara-
rasi girigimleri mahvolana dek her geyde... Ronald Reagan, Marga-
ret Thatcher, Lee Kwan Yu, Bill Gates ve Papa IL Jean Paul bilgiyle
lyi donatilmiglardi ve dünyaya yeniden biçim verdiler.
Karigikhga dalmadan önce son bir.soru yamtlanmah: Hemen
hemen beg yüz yll sonra Machiavelli'nin dügünceleri nasd oluyor
da hâlâ böylesine giddetle bize meydan okuyor ve esin kaynagi olu-
yor? Kugkusuz, o bir dâhi; filozof Benedetto Croce'nin hakh olarak
öne sürdügü gibi, Ïtalyandügünürlerin üstün bagartlannm özelligi
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 43

olan nükte, güzel konugma yetenegi ve acimasiz çözümlemenin eg-


siz bilegimi ile Ítalyandâhi"! Ama daha da faziasi var. Floran-
"bir

sa Rönesansi'nda büyük entelektueller, serûvenciler ve sanatçilarm


bazilari insanligm elde ettigi tüm bilgi birikimine meydan okuyor-
lardi. Her ay yeni dünyalar kegfedildi, yeni bagyapitlar yaratildi ve
yeni düguaceler öne sürüldü. Heyecanl: ve kaotik degigim olagan-
dr. Machiavelli'nin Floransa Cumhuriyeti için çaligmaya baglaylym-
dan sonraki yil, 1498'de Michelangelo Pietà'yi bitirdi, kisa süre son-
ra Davud heykeline bagladt Yapit 1504'te tamamlaninca Machiavel-
li'nin çalisma odasmin bulundugu Palazzo della Signoria'ya yerley-
tirildi. 1505'te Arnerigo Vespucci Bati Hint Adalari'na ikinci yolcu-
luguna yelken açtl. Kolomb'un gezisi tamamlandi, kâgif ilk yolculu-
gunu yaptigi yiÌMuseviler ispanya'dançakarildi, ayni yll Muhte-
gem Lorenzo oldü(1492).O güne dek yerküredevar oldugu yalruz-
ca tahmin edilen bölgeler üzerinde Portekiz kâqifleri hak iddia edi-
yordus Machiavelli'nin Floransa hükümetinde bagarth bir memur
oldugu 1510'da Martin Luther, Katolik Kilisesi'nin yozlagmasina
karça bir protesto sunmak için Roma'ya gitti. Görülen o ki meydan
okunmamig, sorgulanmamig hiçbir gey birakilrmyordu.
Machiavelli bu entelektüel cogkunun bir parçastyds; böylece
çagdag dunyamn dogum sancilarina hem tanik oldu hem de bizzat
katildi. Yaratim sürecinin içinde yer alarak, liderligin temel kuralla-
rmi aligtimamig açikhkla görebildi; bunlan keskin bir açiksözlülük-
le ortaya koydu.

Machiavelli'nin strateji diipiinüril olarak, beg yüz yll änce da-


nigmanhk yaptigi liderlere içinde yagadiklan ama farkmda olma-
diklan dünyanm ne denli oldugunu anlatmig olrnasi, gü-
"farkh"

nümüz liderlerinin de dünyaya nasil bakmasi gerektigini göste-


rir. Türkiye'de Osmanh Ímparatorlugu döneminde de, Türkiye
Cumhuriyeti'nin 82 yllhk yayammda da "Niçin stratejler çikmi-
yor?" sorusunun yamtim en dogru, en açik ve en acimasiz biçim-
de Machiavelli vermektedir. Türkiye'de insanhk tarihinin yarat-
tigt ve gözler önüne sürdûgü
"entelektüel

cogkuyu" görme yete-


negine sahip ne entelektüel ne de aydm yetiyti. Liderin strateji
damymam, onun duymayi ya da görmeyi arzu ettiklerini degil
.

dügünmesi gerekenleri säyleyen kipidir. Oysa Türkiye'de yuzytl-


lardir stratej ola rak tammlanan kipiler liderin "sultanhgmi"

kabul
etmig, strateji üretmekten daha çok günü kurtarmaya dönük tak-
h
..
GelecegiYöneturek
44

tik yaratma yoluna gitmiglerdir. Türkiye'de Machiavelli yetene-


ginde ve dürüstlügünde kimse çikmadi derken, haksizlik yap-
mamak için hemen belirteyim, Lütfi Papa ve Koçi Bey gibi damy-
manlar raporlar hazirlayarak padigahlan gidiçat konusunda
uyarmiglardir.

Her geyin en kusursuz göriindrigüzanran erdemden uzaklagarak yrki-


ma siiriiklenen bilytik imparatoriuklarmsayrsiz örnekleri vardir; bunlar-
dan biri olan Osmani; Ímµaratorlugu'nun çökiiµi, belkide yrktliggerçek-
Icytigizaman en iyi biçirnde autapldt. Osmartirloron altmc: ytizyilia orta-
larmda, tariltin en bilytik liiiktimdarlarradan birinin, Kanuni Sultan Sii-
leynran'rn lidcrligindezirveye ulagtilar. Tom o sirada, Kanuni'nin emekli
sadrazamr Liitfi Papa, yozlapunyagiden yoldaki ilk deligetti adr miart gör-
dii. O nirgilmq ugursur Irafalangördii: "Riigvet ve görev bagindaki/crift
yetersizligi;yararsiz ve savurgan bir ordu ve biirokrasinin artip; para dar-
ligt, mali zorbalik ve ekonomik sorunferm kistrdöngiisil;biltünliigiin ve
sadakatin znytflarnast ve lieµsininöfesinde, Batt'mir denizci devlelleriniti
frityilyenve tehdit edengölgesi."
Lütfi Paya, Kanuni'den, imparatorlugu güçlü kilan ilkelere dän-
mesi için talepte bulundu; her geyden önce önemli a tamalarda git-
gide artan adam kaytrmacthga kargi kipisel gücünü ve saygmhymi
kullanmasi için yalvardi. Ama bu olmayacakti. Sonraki yüzyilm or-
talarmda, Sultan IV.Murad'in bag danigman1Koçi Bey imparatorlu-
un durumu konusunda utandmci bir rapor yazdi. Koçi Bey, dü-
güncesinin inceligi ve zarafeti nedeniyle çogunlukla Türk Montes-
quieu'sü olarak tannnlanir. Elegtirisinin ana noktalari, Machiavel-
olugan bir
"yapmayacaksm"lardan

li'nin liderler için önerebildigi


elkitabma temel olugturabilirdi:

Sultanlar devletin dogrudan gözetiminden çekildiler.
• Atamada siyasal kaylrma yapilarak devletteki iki numarah
makam olan sadrazamhgm degeri dügürüldü, dolayistyla sadra-
zamhk,
"saray
gözdelerinin her türlü müdahalesi, herhangi bir an-
da derhal azledilme, el konulma ve hatta idam edilme ile karpt kar-
lya birakildi."

Silahh kuvvetierin seçkin kolordu üyelikleri dahil, öbür kilit
gärevler, uygun bir rügvet ödemeye istekli herkesin elde edebilece-
i hale geldi, ve alma ya da kaylrma yoluyla göreve atanma
"satm

yaygmhk kazandi kadthk gibi dinsel görevlerde bile."


-hatta
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji 45

Yozlayma Osmanh Ímparatorlugu'nu yiktigma göre, o ka-


dar görkemli almayan kuruluglari kolayca yikabilir."
19. yuzyilin en önemli strateji yapiti, bir savag kurami olan
"Savag Ûzerine"dir.Yazari, bir Prusyali general ve asl<erî yazar
Carl von Clausewitz'dir ve herkes tarafmdan. kullamlan säzü
de gudur: "Savag, politikanm bagka araçIarla devaimdir." Clause-
witz en çok Alman genelkurmaymi etkilemig; Hitler, Moltke,
Ludendorff, Schlieffen kuramlari uygulamaya çaligmiglardir;
sonuç ortada! Ote yandan Mao ve MacArthur da Clause-
Witz'den sikça almti yapmaya özen gästermiglerdir. Bunun
ya-
ru sira Lenin, Engels ve Marx da, "Savag Ûzerine"yiinceledik-
1erini ve hayran kaldiklarnu belirtmiglerdir.
Strateji, yalnizca askerî bir terim olarak mi bilinip açiklamr?
Tabii ki hayir. Ekonomiden pólitikaya, yöneticilikten igadamh-
gmadegin hemen her alanda kullamlan bir terimdir.
Küresel pazarm ünlü pazarlama girketi "Trout"tan Jack Tro-
ut'un tanimlyla,
"baçan

tümuyle dogru stratejiyi bulmakla ilgi-


Jidir. Çünküstrateji rekabetçi dogruItuyu belirler, strateji üretim
planlamasma dikkat eder, strateji size içeride ve diganda nasil
iletiçim kuracag1mzi, neyin üzerinde odaklanacagmizi anlatir.
Stratejinin tümüyle neleri içerdigini anlamak bu yüzden böyle-
sine önemlidir. Stra tejiyi ne kadar iyi anlarsamz, baçan için dog-
ru stratejiyi seçme gansmiz o kadar yüksek olur. Ve kary211gm-
da, bu ölumcül rekabet çagmda sik sik karplaçabileceginiz bü-
yük sikmtdardan kurtulma gansimz da o kadar yüksek olabilir?
Sözlükler stratejiyi göyle tanimliyor: "Bir amaca ulagmak için
izlenmesi gereken una yok" Terim, bu genel anlami digmda birbi-
rinden farkh olgu ve olaylara iligkin olarak kullamlmaktadir. Ïl-
kin strateji, askerî literatürdeki klasik anlamiyla, bir savagm ka-
zanilmasi içiri savag sirasindaki askerî harekâtm dayandigi
esas-
lar olarak anlagdmaktadir. Özelliklenükleer silahlarm ortaya
çikmasi ile strateji de global bir nitelik kazanmigtir. Bununla be-
raber strateji, günümüzün konvansiyonel savaglan açismdan
klasik anlammi korumaktadir. Ïkinciolarak strateji terimi, genel
anlamda, parti, igletme, devlet vb. tür kurum
ya da kurulugun
belirli bir amaca ulagmak için izledigi yol anlammda da kulla-
i

46 Getecegi Yönetmek
I.

mlmaktadir." "Askerî giiçlerinharekâtml siyasal iktidarca belirlen-


miç bir hedeje ulaçacak biçimde birleptirme sanati. Bir savagin siirdü-·
rülmesi ya da bir ulusun ya da ittifakin savunma 11azirliklariiçin ge-
rekli askerî, siyasal, iktisadi ve manevi giiçlerin hareketini birbiriyle
ayumlu kilma sanatt."" Bir bagka sözlüge göre de strateji: "Savag-
ta belirlenmig 12edeflereulagmak için eldeki bittiin kaynaklari (askert,
ekonomik, siyasal vb J uygun bir biçimde seferber etme ve ditzenleme
strateji' olarak da adlandtrilan bu
'yfiksek

sanati ya da bilimi. Bazen


tanim, giderekkarmapk bir nitelik kazanan savaµn yliriitiilmesinde
askerî olmayan etkenlerin de önemli rol oynadigt modern çagm gerek-
1erini yansitir. Teorinin geçerlilik kazandigi 18. ytizyrlda ve 19. yilz-
yrl baglarmda strateji, silahl: birliklerin sevk ve diizeni ile askerî liare-
kâti plan2amave yönetme sanati anlamini taptyordu.""
Clausewitz ise stratejiyigöyle tanunlamaktadir: "Strateji, mu-
harebenin savagm antaçlarma hizmet edecek gekilde kullamimasidir.
Strateji, muharebenin savagm amaci dogrultusunda kullanzlmasidir.
Strateji savaç plumm yapar ve öngörülen hedefegöre ona ulagdmasmi
saglayacak bir dizi eylem saptar,· ayrt ayrt seferierin planlarini lyazir-
lar ve lier birindeverilecek muliarebeleri örgütler.""
Stratejinin tammi basit olmakla birlikte karmapktir da. Ce-
rek askerler, gerekse de strateji bilimiyle ugraçan bilim adamla-

n, stratejiyi farkh farkh yorumlamaktadir. Öteyandan iy dünya-


smda evrensel bir strateji yoktur. Evrensel stratejiler uygulama-
tuzaklar" olarak" yorum-
"stratejik

ya kalkmay1 Michael Porter,


luyor:"
Hiçbir strateji, belli bir i; kolunun sinirlarmm ötesine geçirile-
mez. Sirketlerin sürekli yineledikleri en bliyük hatalardan biri, ev-
rensel bir strateji uygulamaya kalkmalan. Bu dügünme tarzi girket-
leri tuzaga sürüklüyor.
ilk tuzak girketlerin, kazanmamn tek yolunun bu oldugunu du-
ünerek, pazar paytmn bûyük bölümünü ele geçirmeleri gerektigi-
ne inanmalanydi. Pazar paylarmm dügük olmasma ragmen yûksek
kârhhklara sahip pek çok girket olmasi, bu dügüncenin yanhyhgmi
kamthyor. Daha da kötüsü, tüm girketlerin pazar paymm büyük bö-
lümünü ele geçirmeye çahymalart herhangi bir girketin kazanmasi-
nm pek mümkün olmadigt bir savag yaratabilir.
Sihirli ve Çekici
Kavram:Strateji 47

Diger bir tuzak da tüm girketlerin çevrim zamanlanni azaltip,


pazarlama süresini hizlandirmalart gerektigi dügüncesiydi. Evren-
sel bir
'gerçek'
olarak bu da dogru degil. Kimi pazarlarda yeni
urünleri kisa geligtirme çevrimleri içinde yaratmaktan çok, dogru
olani yapmak için gerekli zamam kullanmak daha önemli. Bagka

pazarlarda durum farkli. Ama tütn girketler çevrim sürelerini kisal-


tirlarsa ortaya, kimsenin kazanamayacagt bir zaman yarigi çikar.
Herkes kaybeder; çünkä pazarlamaya daha çabuk geçebilme yakla-
.yimi
sonunda maliyeti artirir ya da geliri azal tir, bu da kârt d üg ürär.

Yirmi birinci yüzyil için, her yerde uygulanabilecek evrensel


bir strateji oldugu dügüncesinin yanhghgi açikça görülüyor. Bu-
nun tersini dügünmek bence, büyük bir hata olacaktir. Tüm bi-
limlerde oldugu gibi strateji bilimi de teori ve pratik (uygulama)
olmak üzere iki kisimdan olugmuytur. Teori kisru strateji pren-
siplerini, uygula.ma kismi ise teknolojik kismim içerir ve bu
prensiplerin nasil uygulanacagim ägretir. Teori bölümünü anla-
mak ve ögrenmek, öbür bilimlerde oldugu gibi bir ölçüde daha
kolaydir. Zorluk, uygulama agamasmda ortaya çikar. Örnegin;
prensipleri her komutan, igletme genel müdürü, gazete genel
'yaym

yänetmeni bilir ama, tarihe parlak utkuyla (utkularla)


geçmig lider sayisi çok azdir.
"Bir toplulugun iradesinin
bir bagka irade üzerine de baskm
kalabilmesi, hedeflerin iyi tammlanmasimn yani sira bu iradeyi
hâkim kilacak güç ve olanaklari olugturabilmesine ve bu gücün
en iyi gekilde sevk edilebilmesine baglidir. Yani, ne sadece he-
deflerin tammlanabilmesi, ne de güç unsurlarmm sevk edilebil-
mesinden ibarettir. Strateji, bunlarm hepsini ve aynca güç un-
surlarmm hazirlanmasim da içermelidir."
"Stratejiyi politik ve sadece askerî anlamda stratejiler olarak
ayirabilmek ve ikincisinin son tablilde birincisine bagh olabilece-

ginisöylemek mümkündür. Aynca mücadelenin bütününü kap-


sayan genel strateji ile tek tek cephelerde, operasyon alanlannda-
ki stratejilerden de söz etmek mûmkündür. Sorun politika ile
askerî olanaklarm pratik uygulamasi arasmdaki, bir bagka ifadey-
le araçlarla amaçlar arasindaki dengelerin doş·u kurulabilmesi-
dir. Bunun yam sira topyekûn strateji ile buna bagh ikincil nitelik-
48 Gebregi Yönchnek

te stratejilerden söz edildigi de olur. Dügmani zayiflatmak, ona,


elde ettigiyle orantisiz älçüde kayiplar verdirmek, gücünü dagit-
mak, enerjisini bog yere tükettirmek, moralini bozmak gibi husus-
lar bunlara örnek olarak verilebilir. Taktikler ise, bizzat savagma-
mn nassl yapilacagma ait hususlardir. Gerek strateji, gerek taktik-
lerde hedefin en ucuz ve ekonomik yolla elde edilmesi esastir.""
Stratejinin tammlanmasi konusunda askerî alandaki netlige
karem siyasi-alandaki kafa kangikligt iq dünyasmdakiyle aym
ölçüdedir. Örneginpazarlama ile stratejinin ayri geyler oldugu-
nu öne sürenler bulunmaktadir. "Ancak, strateji ile pazarlama-
mn ayri seyler oldugunu söyleyenierin varhgi içIeri daha da
zorlaçtiriyor. Oysa igin dagrusu, bagarih olmak istlyorsaniz
bunlan birleptirn3eniz gerektigidir. Ïçi sürükleyen pazarlama-
dir. Dogru düzgün bir pazarlama olmazsa, harika bir if strateji-
si bile bu yüksek rekabet ortaminda bagarisizhga mahkûm
olur."" Kimisine göre de pazarlama taktiklerin bilegkesidir.
O halde taktik ve strateji nedir? Bu sorunun yanitini aramak
gerekiyor.
Ì.nceleme taktige dökülmesi",
"stratejinin
düzeyi sorunu ve
yani savagtaki stratejiyi tanimlayan dügiik hazirhk konalari çä-
züm bekleven änemli bir nieseledir. Savagta etki ve karar verme
problemin'e
geleneksel hiyerarpik düzen çerçevesinde bakildi-
mda apagidakt gibi bir pirâmidal yapi ortaya çikar. Ama, gele-
neksel olarak stratejinin en üstte, hazirhk ve taktik düzeylerinin
alt kisimlarda yer aldigi bir piramit olarak taramlanan bu basit
model gerçek haya tta üç düzey arasindaki dinamik iligkiyi yan--
sitmamaktadir.

Stratejik
Düzey

Hazirhk Düzeyi

Taktik Düzeyi
I
Sihirli ve Çekici
Kavrmn: Strateji 49
I

Böyle bir hiyerargik sistemin yapist tabii ki otoriterdir ve bu


dogrultuda verilen emirler ve ahnan kararlar en üstteki stratejik
düzeyin tekelinde olarak en alta dogru bir hareket içindedir.
Ancak gerçek hayatta hazirhk ve taktik konulari stratejik karar-
lari etkiledigi gibi bu kararlardan da etkilenmektedir.
lÖrnegin:Türkiye'nin AB'ye üye olma sürecinde agir bir
kayba ugramamak, yani müzakerelerin baglamasma (4 Ekim
2005 karari) olumsuz yamt almak istemeyisi (bu kismen taktik
ya da hazirlik sorunudur), ülkenin AB görügme masasmdaki
konumunu ve strateji seçin,ini etkileyebilir. Türkiye'nin Rum
yönetimini tammadan "Ek Protokol" baskismdan kurtulmasi
hazirlik sorunudur. Öteyandan Türkiye protokolü imzalarken
imzasinm Kibns Cumhuriyeti'ni tanima anlamina gelmeyecegi-
ni beyan eden bir deklarasyon yayimlamast da kismen taktik ve
hazirhk sorunùdur. Daha alt düzeyde taktik bir sorun kullanimi
(bunlar teknik kullanim degildir) uygulanan stratejiler üzerinde
bir etki yapabilir.]
Yüzyillarca änce Romahlar askerî müesseselerini aklm üs-
tünlügnü öne çikararak kurmuglar, bunu çäzen Machiavelli
de, Roma ordusunun yenilmezligine hayran olmuçtur.
Dügmam tamamtyla hâkimiyet altma almak, savagm ana he-
defi olarak ortaya konularak, askerî dügunce, kendi mantigi ve
yäntemleri olan bag1msiz bir alah haline getirilmiçti; askeri ko-
nularin bilimsel bir dûzeyde tartigilmasi mümkün kIlmmigti.
Bagka bir deyigle, bütün askerî önlemlerin tek ve ûstün bir ama-
ca yönelik iligkileri açisindan degerlendirilmesi ve bunlar için
rasyonel bir kistas konmast mümkündü. Dahasi savagm baçari-
11bir sonuca ulagmasmm askerî konulan yöneten kanunlara uy-
gun olarak ahnacak önlemler sayesinde mümkün olacagi gek-
linde bir dü ünce vardt. Kisacasi, Machiavelli'ye göre savagta
bagari, zihni bir sorunun çözümlenmesine dayamyordu. O za-
man strateji terimi henüz mevcut olmamasma ragmen bu strate-
jik dügiltunenin baplangici idi?
Stratejik dügünme, rakibe üstün. gelme ve bunu da, aym geyi
onun size uygulamaya çahytgim akdda tutarak yapma sanatidir.
I

50 Gelecegi-Yönetmek

Stratejik dügünme, sizin temel becerilerinizle baglar ve onlann en


iyi gekilde nasil kullamlacagnu inceler. Stra tejik dügünme ba zen de,
ne zaman oyundan kaçmilacagim bihnek
anlamina gelir?

onlara uygun dügen


"stratejik",

Birbirini etkileyen kararlara


tammi yapilabilir. Örnegin;dur-
"strateji"
hareket planlarma ise
gun bir suya atilan tagm dalgalar yaratmasi ya da bir kelebegin
Tokyo üzerinde kanat çirptigmda Ankara semalarmda firtma
bunun-
"kaoslar"

olugmasi gibi teorik düzeyde ifade edilebilen


la açiklanabilir. "Türkiye Rumlara limanlermi açarsa müzakere-
ier ve Rumlann yeni talepleri açismdan olaylar nasil geligecek?"
bir sorudur.1995'te Türkiye'nin imzaladiga ve
"stratejik"

sorusu
kabul ettigi Gümrük Birligi, Kibns Cumhuriyeti'nin ticari filola-
rma deniz ve havalimanlanm kapatmasmi önlemektedir. Kib-
ns'm tanmip taninmamasi teknik düzeydedir.
Stratejinin baçanh olabilmesi, her geyden önce ve en çok,
amaç ve araçlarmm iyi hesaplanmasi ve koordine (eggüdüm)
edilmesine baghdir. Amaç, eldeki toplam araçlarla uygun bir -
orantida olmahdir. Buna kargihk araçlar, ister ele geçirme ister-
se yardimci bir amaç için olsun, son amacm kazamlmasma kat-
kida bulunan her ana hedefin elde edilmesi bakimmdan, bu he-
defin degeri ve buna duyulan ihtiyacm önemi ile dogru orantih
olmahdtr. Ara hedefe, ele geçirmek ya da yardimci olarak yarar-
lanmak gibi, ne amaçla yönelinirse yönelinsin, bu belirtilen ger-
çek, her iki durumda da geçerlidir?
Taktik ya da hazirhk düzeylerindeki üstün performanslar ço-
u zaman siyasi ve askerî liderlerin uzun vadeli stratejiden uzak-
lagarak kisa vadeli baçarilan önemsemelerine neden olnauptur.
Bir strateji bilinçli olarak hazirlanmadigi takdirde, onun yanhy bir
strateji olmasi çok yüksek bir olasihktir. Bu, stratejinin savagta
yönlendiren kuvvet olmasmdan çok, bir yan ürün ya da sonra-
dan tasarlanan bir yey olmasina neden olur. Uzun süren savaslar-
da ya da uluslararasi müzakerelerde -AB üyeligi sûreci gibi- bu
durum bir felaket reçetesidir, çünkü sira digi taktik ve hazirhga
dayah bagarilar galip gelen bir stratejiye hiçbir gey katmayabilir.
Çünkübir komutanm ya da siyasi kadronun taktik gücü nihai bir

.I
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 51

stratejik zaferi garanti altma almak için yeterli olmayabilir. Örne-


gin; bir futbol liginde bol beraberligi olup hiç maglup olmayan
bir takun, maglubiyetleri olan ama galibiyetleri fazla bir takunm
yer aldigi siralamada muhtemeldir ki, gampiyon olamayacaktir.
Kargidaki güçleri daha üstün güçlerle bastirmadigmiz takdirde
strateji planlamamzm hiçbir önemi kalmayacaktir. Ti.irkçe'deki
"Bogaz dokuz bogumdur, sekizini yut birini tut" atasözü, strate-
jinintaktige dökülmesini ifade eden bir örnektir.
Stratejide besaplama igi, tak tiktekine kiyasla daha basit ve ola-
naklar ölçüsünde dogruya daha da yakmdir.
Çünkü,savagta he-
saplanmayan baghca unsur insan iradesidir. Bu irade, varhšmi di-
renme geklinde belli eder. Direnme ise, taktigin smirlari içine gi-
rer. Strateji, doganmkiler hariç, direnigi yenmek zorunda degildir.
Amac1, dügmanm direnme olanagnu zayiflatmaktir. Bu amacina,
hareket ve baskm unsurlarmdan yararlanarak ulaymaya çahyir.
Askerî tarih ve savag tarihi Napolyon Bonaparte'i taktik de-
hasi ve strateji ustasi olarak kaydeder. Clausewitz "Savag Ustü-
ne" adh yapitmda pu vurguyu yapar: "...

Napolyon her geyin


taktik sonuçlara bagh oldugunun çok iyi farkindaydi... Bu da
füm stratejik planlamalarm sadece taktik baçanlara dayandigi-
nm bilinmesinin önemli oldugunu söylememizin nedenidir."
Ashnda bu, Napolyon'un zayif yamyd1. "Stratejinin taktige dö-
külmesi" meselesi, daha änemsiz olanm önemli olam yönetme-
ye kalkigmasidir. "Ayaklar bag; baglar ayak oldu" atasözü bu
durumu anla tan özel bir örnektir.
Savagm farkh düzeyleri arasmdaki dinamik iligkinin daha iyi
ifade edilebilmesi için åsagidaki diyagram faydah olabilir, çün-
kü bu gekilde her bir düzeyin göreli önemi, savagm yönü
ve
kontrolü dogrultusunda kendisini temsil eden kutunun büyük-
lüş ile gösterilmigtir. Dahasi bu diyagram savaym farkh dü-
zeyleri arasmdaki kargihkli iligkileri karar verme sürecinin res-
mi hiyerargisinde siralarmi dikkate almadan gösterir?

r I
i
I

52 Gelecegi Yönetmek

TAKTÏKLER
STRATEJÌ OPERASYONLAR .

Diyagram: Karmagik temas noktasi modeli olarak savaym üç düžeyi


Kaynak. Michael I. Handel, "SavagmUstalarf, s. 427

TAKTÌKLER
SÍYASET
STRATEJÍ
4
OPERASYONLAR

II L................................................,.................r

Diyagram: Politik kontrol ve savagm yönetimi için her düzeyin görece önemi
Kaynak: Michael. L Handel: Savagin Ustalan, (s. 428, çev. Bema Kara, Doruk
Yaymlan, istanbul2.004.)

Tarih boyunca stratejinin taktige dökülmesinin temel nedeni,


askerî liderlerin kontrol edilemeyen hirsi ya da siyasi liderlerin
taktiksel ve uygulamah olarak oryantal dügünceleri olmugtur."
Teknoloji geligtikçe, yaratilan askerî araçlar da savag araç1a-
-ya

ri- stratejiye hizmet etmedi, temel stratejik seçimlerin mantigmi


belirledi. Mustafa Kemal'in, "Ïstikbalgölderdedir," ifadesi, ha-
vadan yapilacak bombardimanlarm stratejik tercih olacaglöngö-
rüsüdür. Kosova'daki savag bu egilimi göstermigtir. ÏkinciDün-
ya Savap'nda baglayan bu tercih, teknolojik ilerleme sonucu Ko-
sova ve Irak savaglarmda uygulanabilirlik saglamigtir.
Bir stratejik hamle çogu kez her yeyi degigtirebilir ya da de-
gigtirilmesini zorunlu kdabilir. Bir stratejik hamleye güvenilirlik
Sihirli ve ÇekiciKavram: Strateji 53

katmak için, hamleyi tersine çevirmeyi pahah, hatta olanaksiz


kilan bazi destekleyici adimlar atmamza gerek vardir. Güveni-
lirlik, stratejik hamle için bir taahhüt gerektirir. Örnegin,trafik
kazalarmi änlemek amaclyla sokaklara afiçIer asip televizyon-
larda konugmak yerine, Meclis'ten yasa çikarmak bu konuda
Hükumet'in tehditlerinin boy olmadigmi ortaya koyar ve gelip-
tirilen stratejiyi inanihr kilar. Demek oluyor ki, stratejik hamle-
ler iki öge içeriyor: "Planlanmig bir eylem çizgisi ve bu çizgiyi
inamlir kilan taahhût"".
Taahhüt, tehditler ve vaatler, uyarilar ve güvenceler ile cay-
dincihk, stratejik hamlelerde kullamlan eylem kavramlaridir.
Tehdit, sizinle igbirligine girmeyenleri cezalandiran bir yamt ku-
rahdir. Vaat, sizinle igbirligi yapacak birisine ödül teklif etmektir.
Vaat yalmzca önleyici olmaz, zorlayici
ya da engelleyici türden
de olabilir. Eger sizin yaranmza olan bir tehdit'te bulunursamz,
buna uyan diyoruz, [Ornegin, Ozelleptirme Idaresi, özelleptirme
ihalesinde teklifi kabule laazir oldugu halde stratejik davranarak
girketleri daha iyi bir fiyat sunmaya ikna etmek için veto girigi-
minde bulunuyorsa, bu bir tehdit olur.] LIyan, bagkalarma ey-
lemlerinin etkisi konusunda bilgi vermektir. [Birisini bir tehlike-
den korumak için uyarida bulunmak strateji degil, bir eylemi ve
iyi niyeti ifade eder.] Verdiginiz bir "säz"ü
tutmamz sizin yara-
rmiza ise buna güvencediyoraz. Tehditler ve vaatler gerçekten
stratejik hamleIerdir. Halbuki uyari ve güvenceler daha çok bil-
gi vermeye yönelik rol oynarlar. Uyari ve güvenceler karymizda-
kini etkilemek için siziit yamt kurahmzi [yamtkurah: Bagkalari-
nm hamlelerine kargi sizin nasil davranacagimzi belirler. Oyun-
da siz bagkalarmdan sonra oynasamz bile yamt kuralmi uygula-
ma taahhüdánüz, ätekiler oynamadan önce verilmig olmalidir.]
degigtirmezler. Bunun yerine siz sadece onlara, eylemlerine da-
yanarak nasil yanit vermek isteyeceginizi bildiriyorsunuz. Bu-
nun tam tersine, bir tehdit ya da vaadin yegâne amaci, sizin
ya-
nit kuralmizi sirasi geldiginde sizin için en iyi olan
yamttan sap-
tirmaktir. Bunu yapma nedeni bilgi vermek degil, manipülas-
yondur. Çünkütehdit ve vaatler kendi çikarmiza kargi hareket
i

.I-
I
54 GelecegiYönetmek

edeceginizi gösterdikleri için güvenilirlik konusu devreye girer."


Stratejik hamle seçeneklerini agagidaki gema ile özetliyoniz.
Kogulsuz bir hamle, sizin ilk hamleyi yaptigmiz ve eylemlerini-
zin degigmez oldugu bir yamt kuralidir. Tehdit ve vaatler, sizin
ilk hamleyi yaptiguuz durumda ortaya çikar. Bunlar kogullu
hamlelerdir. Çünkükurahn önerdigi hamle, kary1 oyuncunun
hamlesine baj'pmhdir."

Stratejik Hamleler

Koqulsuz Koqullu

Oncelik
Tehdit Vaat

Zorlayici ÖnleyiciZorlaylci Önleyici

Bir stratejik hamle her zaman önkopul gerektiren bir eylemdir.


Kargi taraf oynamadan önce yanit kurah saptanmig olmahdir.

1.1.2. Taktik ve Strateji


Askerî terimler olarak bilinen taktik ve strateji konusu, üze-
rinde en çok tartigilan meselelerden biridir. Kavram olarak fark-
h olmamn ätesinde iglev ve eylem olarak da ayridirlar. Genel
olarak siyasal-sosyal-ekonomik-askerî (ulusal güvenlikle ilgili)
alanlardaki çatigma, rekabet, pazarlama, seçim gibi eylemleri
(stratejinin ilgi ve kapsam alam geregi)
"savay"
olarak ele aliyo-
ruz.
Taktik ve strateji ayrimi yaygm olarak kullamlmaktadir. Üs-
telik hangi kavramm ve olgunun niçin ve nereye oturtulacagim
bilerek uygun konuma, platforma yerleptirilmektedir. [Hiç kug-
kusuz, ikisini birbirine l<angtiran, bunu farkmda olmadan ya-
panlar da var.]
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji 55
'L-

.
Strateji ve taktik konusunun hem açiklamp analiz edilmesin-
de hem de tanimlanmasmda dügünce birligi yoktur. Ancak ola-
ym dogasma aykin olmadigi sürece tüm tammlar ve degerlen-
dirmeler kabul edilebilir. (Edilmelidir, ancak farkh tammlar ol-
dugunu da göz önünde bulundurmak koguluyla.]
L. Hart'a göre strateji, "siyasal
amaçlara ulagmak için askerî
olanaklann dagitimi ve uygulanmasi sanatidir."
Çünküstrateji-
nin görevi, çok kez yapilan tammlamalarm tersine yalmz kuv-
vetlerin hareketleri ile degil, etkisi ile ilgilidir. Askerî olanagm
kullamlmasi, eylem olarak bir savagmaya dönügüyorsa, böyle
dolaysiz bir tutumun düzenlenmesi ve yönetilmesi "taktik"
te-
rimi ile tammlanir. Strateji ve taktik, her zaman tartigilmaya el-
verigli bir konu olmakla beraber, gerçek anlamda hiçbir zaman
birbirinden ayn k1simlar halinde degerlendirilemez. Çünkü
bunlar, yalmz birbirini etkilemekle kalmaz, aym zamanda birbi-
ri içine kaynagir.
Taktik ve strateji olgularim
"askerî

stratejler"in kültürleri ile


bakig açilarmi bu baghga kadar inceledik. Yine devam edecegiz
ama ekonomi dünyasmdan dügünürlerin yorumuna da yer ver-
mek gerekiyor. Örnegin, Boston Consulting Croup'un Strateji
Enstitüsü32 taktik ve stratejinin birbirinden farkhhšmi ortaya ko-
yuyor.
Savag yürütümü, muharebelerin planlanmasi ve yürütülme-
si demektir. Eger muharebe tek bir eylemden ibaret olsayd1, da-
ha bagka alt bälümlere ayirmaya gerek kalmazdi. Tek bir muha-
rebe kez çarpigma diye adlandirilir ve tammlamr- bile,
-çogu

çarpigmalari
"kendi

bayma düzenlemek ve yürütmek" ve onla-


ri kendi aralarmda savagin amactyla baglantilandirmak gibi çok
farkh bir faaliyet orta_ya ç1karir. Bunlarm birincisi taktik, ikinci-
si ise strateji olarak adlandirihr. Fakat zaferi elde edebilmek için
her ikisi arasmda yakm bir baghhk oldugunu kabul etmek, da-
ha dogrusu ihmal etmemek zorundayiz.
Askerî alandaki savag için bir uyarmm göz önünde bulundu-
rulmasi gerekiyor. Savagta zaferin kazamlmast için tek bagma
komuta kademesi ile savaççilarm
-her

rütbedeki askerin- üstün


egitimli ve yetenekli olmasi yeterli degildir; o devletin izieyece-

I
56 Gelecep' Yönetmek

i ve izledigi siyaset de rol oynamaktadir. Strateji ile politika


arasmda çok yakm bir iligki vardir ve strateji çok kez siyasetin
yönlendirmesine baglidir. [Buna etki, baski altmdadir, denebi-
lir.] Fakat bu bag, taktik ile siyaset arasmda (politikacimüdaha-
lesi olarak siyasetten söz etmekteyiz] olmamahdir. Savag tarihi-
ne baktigimizda politikac11ann karigtigi taktik meseleler hep
hüsranla sonuçlanmigtir. Osmanh tarihindeki Balkan bozgunla-
ri bunun en yakm örnegidir.
Ekonomi dünyasma dampmanhk yapan Boston Group'a gö-
"çarpigmada

re taktik silahh kuvvetlerin kullamlmasmm ögreti-


savagm amacma bagli olarak kul-
"çarpigmalarm
si", strateji ise
lamlmasmm ögretisi"dir. Michael Porter "Yarmm Avantajlarim
Yaratmak" baghkh makalesinde
'açik

bir strateji' olupturmanm


önemini vurguluyor: "Yirmi birinci yüzyila girerken, açik stra-
teji ihtiyaci artiyor. Çünkükesin bir farka ve benzersizlige nasil
sahip olacaklari, farkli muyteri gruplarnia rakiplerinden farkli
bir geyi nasil sunacaklari hakkmda açik bir vizyon belirlemeyen
irketleri,
yogun rek.ibet çig çig yiyebilir. [Piyasalar geçmigteki
de' stratejileri hemen ve acimasiz-
'ben

gibibog degil] Ama artik


ca cezalandmhyor... Herkes aym degigkenler (Toplam Kalite
Yönetimi gibi] dizisi üzerinden çaligirsa standart yükselir, ama
irketlerin hiçbiri ilerlemez. Ïlerlemek ilerde kalmak- strate-
-ve

jinin temelidir. Bu, rekabet avantaji yaratmaktir. Strateji, kendi-


nizi rakiplerinizden farkh kilmakla ilgilidir."33 Íç dünyasmdan
Trout'un strateji tammi da göyle: "Strateji, sizi benzersiz kilarak,
bu farkhhämizi mügterilerinizin ve potansiyel kitlenizin zihnine
sokmanm en iyi yoludur. Strateji yukaridan apagiya degil, aga-
dan yukariya dogru geigtirilmelidir."
Dünyamn en ünlü pazarlama ve konumlandirma stratejileri-
nin üstadi olarak kabul edilen JackTrout [s. 80-83 arasil, taktik
ve strateji ayrimi ile birlegimine yönelik yorumunda gunlari
söylüyor:
"Strateji ancak igin kendisine iligkin gerçek taktiklerin derin bil-
gisine dayamlarak ve bunlarla ilighi içinde geligtirilebilir. Stratejiyi
taktigin dikte etmesi gerekir. Yani pazarlama stratejisini iletigim
'

taktigi dikte etmelidir.


Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 57

Çogupazarlamaci bunun tersine inamr. Genel kabul gören yak-


lagim once orgutün ana stratejisinin ortaya konmasi gerektig: yo-
nündedir; taktikler arkadan gelebilir.
Taktik bir fikirdir. Taktik aradigimz zaman, bir fikir artyorsu-
nuz demektir. Ancak fikir puslu bir kavramdir. Ne tür bir fikir? Ne-
rede bulacaksunz? Bunlar yamt bekleyen baglang1ç sorularidir. Bu
sorulari yamtlamamza yardimci olabilmek için, çu özgül tammi
kullanmamzi öneririz: Taktik,rekabetçi bir zihinsel açrder.
Taktigin bagariya ulagabilmesi için rekabetçi bir açaya sahip olma-
si gerekir. Bu, mutlaka daha iyi bir ürûn ya da hizmet demek degil-
dir, daha çok bir farkhlik unsuru olmast gerektigi anlamma gelir.
Daha küçük, daha büyük, daha hafif, daha agir, daha ucuz ya da
daha pahah olabilir. Farkh bir dagitim sistemi olabilir.
Bunun da ötesinde, taktigin yalnizca bir ya da iki ürün ya da
hizmet kargisinda degil, toplam pazarlama arenasmda rekabetçi ol-
masi gerekir.
Rekabetçi zihinsel aça, zilminizdeki pazarlama programimzm
etkin çahymasma olanak veren bir noktadli·. Bagariya ulaymak için
bu noktayi harekete geçirmeniz gerekir.
Ama taktik tek bagma yetersizdir. Süreci tamamlamak için tak-
tigi stratejiye dönügtürmeniz gerekir. (Taktik çiviyse, strateji çekiç-
tir.) Konumunuzu zihninizde belirlemek için her ikisine de ihtiyaci-
mz vardir. Strateji hedef degildir. Yaçarun kendisi gibi, stratejinin
de hedefe degil, yolculuga odaklanmasi gerekir. Yukandan apaglya
dogru dügünenler hedef yönelimlidir. Onlar önce neyi amaçladikla-
rmi belirlerler, ondan sonra bu hedefe ulagmak için yol yordam ara-
maya baglarlar.
Ancak hedeflerin çogu ulagilmazdir. Hedef koyma egilimleri
boga giden denemelerie sonuçlanabilir. Pazarlama da, tipkt siyaset
gibi, mümkün olanm sanatidir.
Bizim tammimizda strateji bir hedef degil, tutarl: bir pazarlama
dogruffusudur.
Strateji, seçilmig olan taktige odaklanmasi anlammda tutarluitr.
Strateji tutarh pazarlamafaallyetieriniöngörür. Ürün,fiyatlandir-
ma, dagitim, reklam-pazarlama karmasim olugturan tüm bu faali-
yetler tutarh bir gekilde taktige odaklanmig ohnaLdir.
(Taktigi iëtgm belli bir dalga boyu, stratejiyi de bu dalga boyu-
na ayarlanmig bir lazer olarak dügünün. Bunlarm her ikisinin de he-
def kitlenizin zihnine nüfuz etmesi gerekir.)
58 GefeccgiYönetmek

Son olarak, strateji tutarli bir pazarlama dogruttusudur. Strateji


bir kere saptandiktan sonra, dogrultu degigtirilmez.
Stratejinin amaci taktigi daha etkill kilmak için kaynaklarmazi
seferber etmektir. Bütün kaynaklarimza tek bir stratejik dogrultuya
baglayarak, hedefin varhšmm içerdigi kisitlamalar olmaksizm, tak-
tikten yararlanma düzeyini azamiye çikarirsmiz.
Savagta oldugu gibi, pazarlarnada da en güvenilir strateji, takti-
in çok çabuk devreye sokulmasidir. Dinlenmek kaybedenlerin igi-
dir. Kazananlar baskiya ara vermez
"

Stratejinin bir yamyla rekabetle ilgili' oldugunu


'tamamen

öne süren Trout [s.83-84], iy dünyasmda olup


'taktik
mi, strate-
ji mi?' sorusuna yamt arayanlara da gunlan säylüyor:

"Taktik tekil bir fikir ya da açidir. Strateji ise hemen hepsi de


taktige odaklanan birçok unsurdan olugur.
Taktik benzeri olmayan ya da farkh bir açidir. Strateji pekâlâ
yaygm olabilir. 1

Taktik zamandan
bagimstzdir ve görece sabittir. Strateji belirli
bir dönemle sinirhdir.Ìndirimlisatiplar, Amerika'da çogu peraken-
decinin zaman zaman bagvurdugu bir taktiktir.
Her gün indirimli satt. yapan bir magaza ise bagkadir, onunki
bir stratejidir.
Taktik rekabet üstünlügü demektir. Strateji ise bu rekabet üs-
tünlügünü korumay: amaçlar.
I
Taktik bir ürün, hizmet ya da girket için digsal bir unsurdur. Sir-
ketin imal ettígi bir ürün bile söz konusu ohnayabilir. Strateji ise iç-
seldir. Stratejiler genelde büyük çaph bir girket içi yeniden yapdan-
ma gerektirir.)
Taktik iletigim yönelimlldir. Buna kargthk strateji ürün, hizmet
ya da girket yänelimlidir.
Aµpdan-yukarlya dogru pazarlama ilkesi oldukça basittir: Öz-
gül olandan genel olana dogru, kisa vadeli olandan uzun vadeliye
.dogru

ilerlersiniz.
A.yagidan yukanya dogru pazarlamamn tekil olma özelligini de
unutmayin. Ïçeyarayan bir taktik bulun, sonra ondan bir strateji in-
ga edin. Ama bir taktik bulun; iki, üç ya da dört degil.
Genel olarak ifade edersek, taktik rakiplerinize kiyasla beceri
düzeyinizin çok yüksek oldugu bir geydir. ikinciDünya Savagi'nda
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 59

General George S. Fatton tank savaçIarmda çok becerikliydi. Onun


taktigi buydu. Southwest Airlines'dan Herb Kelleher yakin mesafe
uçuglannda oldukça baçanhydi, sonunda bu onun uztnanhgi hali-
ne geldi."
L

Íç dünyasmda rekabet, pazarlama gibi hayati konularm as-


keri alandaki savagla bir tutulmasma ve bu türden
parametre-
1erle açiklanmasma karça ç1kanlar oldugu gibi çogunluk "pazar-

lama savagi" baghšmi tercih etmektedir [bu kitabm


yazari da
bunu savunmaktadir]. Bu nedenle askerî alandaki 'strateji

ve
taktik' konusuna geri dönüyoruz.
Çarpigmalarm tekil ya da bagimsiz ile egzamanh çarpigmalar
oldugunu da unutmamahyiz. Clausewitz'e gäre, mekân baki-
mmdan, yani egzamanh çarpigmalar dikkate almdigmda, tek bir
birimin çapi, rü thesi ne olursa tek bir kipinin komutu çaplyla be-
lirlenirken, zaman bakimmdan, yani birbirini izleyen
çarpigma-
lar dikkate almdžmda, bu çap her çatigmamn içerdigi krizin .

bütunüyle sona ermesiyle belirlenir.


Clausewtiz "Savay Üstüne"degunu söylüyor: "Savagi
ve sa-
vagtaki muharebeleri, her biri bir digerine yol açan tek tek çar-
pigmalardan olugan bir zincir gibi dügünmeyi ögrenemezsek,
belirli cografi noktalari fethetmenin, savunmasiz bölgeleri ele
geçirmenin kendi bapna bir yey oldugu fikrine kapihrsak bunlari
kazamlmig bir avantaj saymaya baglayabiliriz. Böyle bakar
ve
bunlari bir dizi olay içindeki bir halka olarak görmezsek, bu fe-
M
tihlerin ileride.daha buyük dezavantajlara yol açip
açamayaca-
gmi sorgulamayi akil edemeyiz. Savag tarihinde bu yanhga çok
sik tamk olunmugtur.
Söylediyebiliriz: Nasil ki tacir tek bir
ahm-satimm kârmi bir kenara koyup emnlyet altma alamazsa,
savagta da tek bir avantaj bütün girigimin baçarismdan ayrila-
maz. Nasil ki tacir her zaman büfün servetinin agirhgiyla etki-
de bulunmak zorundaysa, savagta da tek bir olayin bir avantaj
mi, yoksa dezavantaj mi oldugunu belirleyen yey sonuçtaki
toplamdir."
.
Bu dar anlamdakisavay sanati da kendiiçinde strateji ve tak-
tik olarak ayrihr. Birincisi tekil bir çarpigmamn yapisiyla ilgile-
,

I
60 GelecegiYönehnek

nirken, ikincisi kullamruyla ilgilenir. Yürüyügler, kamplar ve


konaklamalarm durumunu her ikisi de ancak çarpigmalarla ilgi-
li olarak ele alabilir. Ama bunlann taktik mi yoksa strateji mi ol-
dugunu, çarpigmanm ya yapismi ya da anlammi etkilemesiyle
ilgi kurarak saptanz.
Yukanda da belirtilmig oldugu gibi strateji ve taktik gibi bir-
birine çok yakm iki olguya dikkatli bakildigmda stratejinin yä-
netim ve yänetme sanati, taktigin ise düzenleme, sevk ve idare
bilimi oldugu görülür. Bu baglamda stratejinin karargâhta
-ya

-muhare-

4 3 da yönetim merkezinde-, taktigin ise çatigma alanmda


-

belerde- iglerligi oldugu söylenebilir. Son söylediklerimizden


ortaya çikan sonuç, çarpigmalarm yönlendirilmesindeki ayrmti-
oldugudur. Strateji temel prensipler olarak degig-
"taktik"

larm -uygulamadan

mezken, taktik muharebeden muharebeye uy-


gulamaya- degigir.
Strateji, çarpigmalarm savagm amaciyla bagh olarak kullaml-
masidir. O nedenle sava; eyleminin bûtününún änüne onun
amacma uygun bir hedef konmak zorundadir. Bayka bir deyig-
le, strateji savag planim hazirlar ve amaca gätürecek olan eylem
dizisini bu amaçla baglantilandinr. Tek tek muharebelerin tas-
laklanm hazirlar ve tekil çarpigmalan bunlarm içine yerlegtirir.
Bütün bunlar çogu zaman ancak varsayimlara dayamlarak be-
lirlenebilecegi, ama bu varsayimlarm hepsi geçerli olamayacagi
ve birçok ayrmti önceden hiçbir gekilde kestirilemeyecegi için,
stratejinin de uyarlanabilirlik bakimmdan bazen muharebe ala-
nmda geliptirilmesi gerektigi açiktir. (Bu konudaki en önemli ör-
neklerden birisi, 1915 yilmdaki Gelibolu Kara Muharebeleri'nde
yarbay rütbesindeki komutan Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915
ile Agustos 1915'teki çikiëlan, Ïngilizkarargâhmda stratejinin
gözden geçirilmesi zorunlulugunu dogurmasidir.]
Taktikile strateji arasmdaki iligklyi saldin ve savunma eylem-
lerindeki iligkileriyle de degerlendirmek gerekir. Bu ikisi aslm-
da birbirini tamamlar, yani birbirinin içindedir. Savunmamn
güç1üyanlan oldugu kadar zayif yanlan da vardir. Güçlü yan-
lanm agmak olanaksiz degilse de bunun bedeli agir olabilir.
Hangi baki; açismdan olursa olsun, bunun dogru oldugunun
Sihirti ve Çekici
Kavram: Strateji 61

kabul edilmesi gerekir. Yoksa insan kendisiyle çeligkiye düger.


Savunmadaki her araç bizi bir saldiri aracma götürür. Ama bun-
lar çogu zaman birbirine o kadar yakmdir ki, anlayabilmek için
savunma bakig aç1smdan saldin bakig açisma geçmeye genellik-
le gerek kalmaz, Tahminlerin aksine biri ötekini dogurur.

SEÇENEKLER

I
(Nasil)

AMAÇ
GÛÇ r HEDEF

SEÇENEKLER
(Yolve yöntemler)
(Nasil)

ZAMAN

Taktik Güç , Askeri Askeri


. Taktik Hedef
Stratejik Gi.iç Politik Politik
Stratejik Hedef
Politik Güç Sosya.l Sosyal
Politik Hedef
Ekonomik Ekonomik

Sekil: Tak tik-Stra teji-Politika


liigkisi
Kaynak: Suat ilhan,leopolitiklenTaktige, Harp Akademileri,
1971.

Taktikte s.aldm ve savunma:


Çarpigmalarda zaferi getiren
kopullara bakddiginda, kritik bir üstünlük saglayan üç degigken
olarak baskm, arazinin avantaji
ve birçok yönden saldm üzerinde
durulmahdir.
Sayisal üstünlük zaferin garantisi degildir. Aslolan mutlak,
yani genel üstünlüktür, ancak saldirida baskm söz konusu ise
sayisal üstünlük çok önemli ve gereklidir. Arazinin avantaji
sa-
62 .
Gelecegi Yönetmek

vunandan yanayken öteki iki unsur ise saldiranm lehinedir. Sa-


vunmada kalan darbeyi bekler ve bunu geri püskürtürse baga-
rih savunma yapmig olur.
Stratejide saldiri ve savunma: Stratejide zafer yoktur. Stra-
tejik baçan, bir yandan taktik zaferin etkin gekilde hazirlanma-
sidir; bu baçan ne kadar büyük olursa çarpigmadaki za Eero ka-
dar kesin olur. Askerî eylem olarak tanunladigimiz, bildigimiz
olgusunun ticari dünyadaki
"çatigmalar,
rekabet ve çar-
savag
piçmalar"la, kullamlan silahlar digmda bagariyi getiren kopulla-
zaferin kulla-
ri aymdir. Öte yandan stratejik baçan, kazamlmig
nilmasidir. Kazamlmig bir muharebenin ardmdan degigik kom-
binasyonlarla ne kadar çok sayida olayi zaferin sonuçlarma ka-
tabilirse, temelleri muharebeyle sarsilmig ve çäken yikmtilardan
ancak tek tek
ne kadar çok ganimet toplayabilirse, muharebede
ve büyük zorluklarla ele geçirilebilecek geylere ne kadar çok
topluca el koyabilirse stratejinin baçansi o kadar büyük olur.
Böyle bir baçanya yol açan ya da bunu kolaylagtiran pek çok et-
ken vardir.
"Eger iyi bir strateji hayatta kalmaniz için gerekliyse, Ìngiliz-
ce Webster's New World Dictionary adh sözlükteki stratejinin ta-
nunma bakmak da iyi bir baglang1ç noktasidir:
Büyuk çapli askerî operasyonlari planlama ve yönetme bilimi.
Kuvvetlerini, dügmanla gerçek bir kargilagma için, ondan önce dav-
ranarak, en avantajh konuma yerlegtirme bilimi,

Bunun dügman gözetilerek kullamlan bir askeri terim oldup


dikkatinizi çekmigtir. 'En avantajh konumu' aramaya kalkmak
için, önce sava; alanmi incelemeniz, kavramamz ve çevresinde
manevralar yapmaniz gerekecektir.Ve bu savag alam, mügterile-
rin ve mügteri adaylanmn zihnindedir." [J.Trout, s.24-25]
Savag açismdan bakarsak arazi avantajr savunmadan, baskm
saldiran taraftan yanadir. Bunlar stratejide de, taktikte de aym-
dir. Ama baskmla ilgili olarak gunu belirtmek gerekir: Baskm,
stratejide taktiktekine kiyasla olaganüstü etkili ve önemli bir
araçtir. Taktikte bir baskru büyük bir zafere dönügtürmek nadi-
ren mümkündür; buna kargihk stratejide bir baskmm bütün bir
Sihirli ve Çekici
Kavram:Strateji 63

savagi bir çirpida sona erdirmesi hiç de olagandigi degildir. Ama


gene vurgulamak gerekir ki bu aracm kullamlabilmesi için düg-
manm büyük, kritik ve ender yanhglar yapmasi gerekir. O yüz-
den baskm saldiri kefesine pek büyük bir agirhk ekleyemez.
[Baskm kavram1 ya da eylemi ile "baskm

strateji" birbirinden
çok farklidir. Baskm, psikolojik alanla iligkilidir. Hesaplanmasi,
maddi sahadakinden çok daha zordur. Bu güçlük, dügmanm
iradesini etkilemesi muhtemel türlü kopullarm her durumda
de-
gigikve çegitli olmasmdan fleri gelmektedir. [L Hart, 449]
Baskm strateji" üzerinde biraz durahm. Íki tür1ü oyun-çatig-
ma dügünelim. Birisi ardigik hamleli, ötekisi de egzamanh ol-
sun. Satrançta beyazm hamleleri siyahmkilerle sirayla ve ardigik
yapihyordu. Bunun tersine "medyadaki

her faaliyet" eyzaman-


hdir. Gazeteler günlük çikar, dergiler haftahk
a da ayhk. Dama
ve briç de konseptleri farkli olmakla birlikte ardigik hamleli
oyunlardir.
Farkh iki türden olan bu oyunlar için gereken stratejik diipiin-
me ve hamlelerin niteligi de önemli ölçüde farkhdir.. Ardigik
hamleli oyunlarda her oyuncunun geriye dogru akil yürüterek,
kendisinin o siradaki hamlesini saptamasi için ileriye bakarak
rakibinin kargi hamlelerini öngörmesi gerekir. Bu tür oyunlarda
dogrusal bir zincir vardir. "Eger bunu
yaparsam, öteki oyuncu
punu yapacak, ki bu durumda ben de yöyle karythk verece-
gim..."gibi. Oysa egzamanh hareket oyunlarmda her iki oyun-
cunun da kendi hamlesini yapmadan önce ötekinin tamamlan-
mig hamlesini gärmek gibi bir avantaji yoktur. Burada akil yü-
rütmedeki etkilegim, Stekinin stratejisini görmekle degil,
onu
tahmin etmekle olur. Bunun íçin sadece kend inizi rakibinizin
ye-
rine koymamz yeterli degildir.
Çünküo da kendini sizin yerini-
ze koymugtur! Dogru dügunme yöntemi nedir? Her oyuncu
kendisini ayni zamanda hem kendinin hem de rakibinin yerine
koymah ve her iki taraf için de en verimli hamleleri saptamah-
dir. Dogrusal bir dügünce zinciri yerine, "Eger ben onun benim
ne duqundugumu dügündugunu duqunursem... gibi dairesel
bir dügünce zinciri vardir. Burada püf noktasi, bu daireyi kare
Yapmaktir. I
64 Gelecegi Yönetmek

Tahmin etmek mümkün rnüdür? Stratejik dügünmede tah-


min falci gibi kâgtt açmak demek degildir. Eger yagmur yagma
olasihgi varsa gemsiyeni ya da pardösünü yanma almaktir. Ya-
ni savunma aygitlanyla hamleler geligtirecek olanaklan yarat-
maktir.
Genel olarak bir oyuncu için baskm strateji, bagka bü.tün se-
çeneklerini geride birakan ve öteki oyunculann hareketlerinden
bagimsiz olan bir hareket stratejisidir. Bir oyuncu böyle bir stra-
tejiye sahipse, karar vermesi çok kolaylagir; rakiplerinin hamle-
1erini dügünmeksizin baskm stratejiyi seçer. Du nedenle arana-
cak ilk gey, baskm stratejidir.
Birisi medyadan, digeri günlük yayamdan iki örnekle baskm
"
stratejiyi inceleyelim.
Haftahk üç dergi, fiyatlarmda indirim yapti. (Aktiiel, Tempo,
Haftahk fiyatlan 1 YTL.) Buradaki amaç kâgit maliyetine dergi-
-

yi satarken tiraji yükseltmek, piyasada bulunan ve büyük grup-


lara bagh olmayan dergileri yaçatmamak. Fiyatlan yüksekken
her hafta kapak savagi veren dergiler, fiyat dügürdükten sonra
akil yürütme konusunda daha yüksek olasihkh seçeneklere yö-
nelmek zorundalar. Örnegin,tecavüze ugradigmi iddia eden si-
radan bir dizi oyuncusu, epinden bosanan ün1ü bir sinema
oyuncusu, otel odasmda ölü bulunan TV ekranlarmdan tamdik
bir yüz, etkisi tahmin edilebilir kapak konulandir. Bu olaylann
arasmda kapaga özelleptirme ya da agi konusunu çekmek bas-
km stratejidir. Son iki konu ekonomi ve saghk pazanndan pay
almayla ilgilidir. Her dergi sektörel olarak hangi konuyu seçti-
inde mügteri profilinin dagihmimn ne olacagmi biliyordur, bu
nedenle baskm olmak için kriterleri ortadadir.
Ïkinciörnegi bilinen saray yagannndan seçelim. Kral ya da
padigahin çegnicibagisi vardir. Zehirlenme riskine karp yemek-
leri önce o tadar. Bu, imparatorun baskm stratejisidir.
Her iki tarafm da baskm stratejisinde kullandigi oyunlar,
stratejik bakig açismdan en basit oyunlardir. Stratejik etkilegim
vardir, ama sonuç önceden bellidir. Her oyuncunun seçimi, ä te-
kinin seçimi ne olursa olsun, kendi baskm stratejisidir. Yalnizca
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 65

bir tarafm baskm stratejisinin oldugu oyunlar da çok basittir. O


taraf en iyi stratejisini kullamr, öteki taraf da bu stratejiye en lyi
yaniti seçer.
Baskm stratejinin tanimlanmasmda dikkat edilmesi gereken
ayrinti gudur: "Baskm strateji"deki baskmhk, sizin rakibiniz
karpsmdaki baskmhgruz degil, sizin kendi stratejilerinizden bi-
rinin öteki stratejileririize baskin olmasidir. Baskm bir strateji,
bir oyuncuyu rakibin kullandigt stratejiden bagimsiz olarak
kendi uygulayabilecegi bagka herhangi bir stratejiden daha iyi
bir duruma getiren stratejidir.
Eqzamanh oyunlarda eger bir baskm stratejiniz varsa
onun
kullamlmasi bir kural olarak benimsenmelidir. Tek oyunculu
bile olsa bütün ayunlarm baskm stratejileri yoktur. Baskinhk,
kural olmaktan çok, istisnadir. Eger sadece iki strateji seçenegi-
niz varsa ve biri edilgen ise, ätekinin dogal olarak baskin olma-
si gerekir. Edilgen bir stratejiniz varsa ondan kaç1nmalisruz.
Hangi sektörde olunursa olunsun, öyle örnek olaylar
ve
oyunlar var ki, en az üç strateji söz konusu olabilir. Bu durum-
da
"denge

stratejileri" aramak dogrudur. Döngüsel akil yürüt-


me hiçbir sonuca gätürmez. Denge stratejisinin bir bagka iyi ya-
ni da sifir toplam oyunlarmaa, yani oyuncularin çikarlarmm
tam olarak birbirinin tersi oldugu oyunlarda ortaya çikmasidir.
Hamlenize kargi onlarin verecegi en iyi kargiligi dikkate almig
durumdasmizdir.
Bu konuyu kapatirken stratejik. hedefin belirlenmesinin de
önemli oldugunu söylemeliyiz. Stratejik hedefler, stratejik
-bagarmak
ama-
ca istediginiz geydir- ya da onun önemli bir boyutu-
na ulagilmasi için gerçekleptirilmesiyaçamsal olan özgün hedef-
lerdir. Örnegin,eger stratejik amaç bir ürün
ya da hizmetin ön-
de gelen tedarikçisi olmaksa, stratejik hedef olarak belli bir
pa-
zar payi konulabilir. Stratejik hedeflerin gerçekleptirilmesi
ge-
nellikle gerekli olmakla birlikte, her zaman stratejik
amacin ger-
çekleptirilmesi için yeterli olamaz. Önemliolan, vizyona dogru
ilerlendiginin örgüt üyeleri ve liderlik ekibi tarafmdan kolayhk-
la kavramp anlagilmasimn saglanmasid2r."
66 Gelecegi.Yönetmek

Kogullar uygun degilse taktik geri çekilmeden kaçmmaya-


caksunz. Geleneksel anlamda bir askerî zafer kazanmanm takti-
gi tereddûte yer birakmayacak kadar açiktir: Dügmamn kayip-
larmi takviyesini ya da yenilemesini önlemek.

1.1.3. Teknolojinin Evrimi ve Strateji


Teknolojinin evrimi ile strateji iligkisi, insan ve yarattigi tek-
nolojiyle özdegtir. Gellyim, degiërn ve gelecegi anlama arayigi-
dir. Burada teknolojinin geligimi ile insan arasmdaki iligkide or-
taya çikan ikilemi sorgulamayi dügünmüyoruz, kitabm konusu
da bu degil. "Taktik ve strateji açismdan teknolojik evrimin ro-
lü nedir?", "Matematigin änemli teorilerinin oyunlarimizdaki
etkisi nedir?", "Karar verme sürecinde teknigin payi var mi?"
füründen bir dizi sorunun yamtlanm arlyoruz.
Evlerimizde çocuklarimizm bilgisayar kargismda ellerinde
joystick ile oynadiklari savag oyunlarmi, çözdükleri strateji
de girli bir kiskançhkla- izliyo-
-belki

problemlerini hayretle
ruz. Bunlarla baga çikamayacagimizi dügunüyoruz. [Hiç kug-
kusuz az sayida orta yayh anne-baba gizlice bir kez olsun de-
nemigtir.]
Joysticklicanavarlarm bilgisayar baymdaki savag ustahgi pe-
kigtirme antrenmanlarmi, ar tik ordu mensuplari simûlasyonlar-
la laboratuvar ortammda yagamaktadir. Son bir-iki ylldir rastla-
yamiyoruz ama daha önceleri sikça okudugumuz bir haber var-
di: "Ege semalarmda Türk ve Yunan uçaklari it dalagi yapti..."
ÏkinciDünya Savagi'm konu alan filmlerden bellegimizde kalan
sahnelere göre, havada çift kanatli uçaklar birbirinin kuyruguna
takihr, sonra makineli tüfek ategine baglardi. Günümüzde ise fi-
lolar havalanmadan tüm muharebeyi karargâhmda yagamakta-
degiymekte, bu dogrultu-
"doktrinler"
dir. Teknoloji evrildikçe
da stratejik yapilanma da yeniden kurgulanmaktadir. Nükleer
silablar, kitalararasi füzeler, uzay çahqmalan, yüksek teknoloji
(high-tech) kullanimi, devletler dedigimiz oyunculart güçlü po-
zisyonlarim sürdûrebilmeleri için bagat stratejiler üretmeye zor-
lamaktadir.
Sihirli ve Çekici
JG7vrmn:Strateji 67
I r

Strateji ustalan ile teknolojinin bulupçulari arasmda kaçmil-


maz bir örnek alma zorunlulugu vardir. Örnegin, Bill Gates Ni-
collo Machiavelli'nin söylediklerini çok iyi özümsemig tir.
Bir fizik bilimi terimi olan "sürtünme"yi
Clausewitz strateji
terimi olarak ilk kez 1806'daki Prusya-Fransa Savagi sirasmda
"gerçegin

savagta fikirler ve amaçlar üzerine etkisi"ni tanimla-


mak üzere epine 29 Eylül 1806'da yazdigi mektupta kullanmig-
tir. Sürtünme, gerçek savay karargâhtaki planlardan ve bilgisa-
yar ortammdaki simülasyonda yagamlan muharebelerden ayi-
ran tek gerçektir.
Fizik mekanikte sürtünme tek bir noktada yogunlagmaz, bir-
kaç yerde rastlantisal olarak karçimiza çikar. Bu nedenle de ola-
silik hesaplari önemli bir yer tutar. Savagtaki her hareket de ke-
sin degil, sadece olasi bagarilara yöneliktir. Yine Clausewitz'in
kullandigi bir 15aykakavram da ya da
"sis" "belirsizlik"tir.
Bu-
gün iy dünyasmda her iki terim de.kullamlmakta, askerî alanda-
ki sonuçlardan yararlamlmaktadir. ABD'de Pentagon'da "diji-

talize edilmig muharebe sahasi" projesi ile savagm sisinin (belir-


sizliginin) ortadan kalkacagi, dolayisi ile sürtünmenin änemi-
nin kalmayacagi varsayimi ileri sürülmektedir.
Belirsizlik (sis) iy dünyasmda özellikle pazarlama bälümü
yänetimini en çok ugragtiran
-ugragtirmasi

gereken- bir konu-


dur. Pazara yeni sokacaklan ürün için enformasyon ile (veri)
toplamr, pazar paylan hesap edilir ve her türlü planlar yapilir.
Eger yöneticiler daha pazara girmeden tüm olasihk hesaplarim
yaptiklarma ve attik hiç "sis"
kalmadigina inamr, planlanm bu-
na göre yaparlarsa muhtemelen yamlmalar ortaya çikacaktir.
Bunun sonucunda da para ve zaman harcanacak, belki de
ser-
mayeye yönelik yeni düzenlemelere gidilecektir.
1815'te Waterloo Savagi'mn arifesinde, generallerinden biri
Wellington Dükü'nden ertesi güne ait stratejisini açiklamasim
istedi. Wellington'm ölmesi durumunda ötekiler Napolyon'un
ordularru yenmek için onun ana planmi uygulayabilsinler di-
ye... Wellington soruya gagirmlyti. "Benim planmu bilmek isti-
yorsamz," diye yamtladi. "Ìlkönce Bonaparte'm ne yapacagmi
68 GelecegiYönetmek

bana säylemelisiniz." Wellington dügmanlanmn ne yaptignu iz-


leyip, sonra buna uygun biçimde davranarak kazanmak -niye-
tindeydi."
sek-
'pazarlama'

Wellington'i onaylayan bir akil yürûtme de


töründen gelmekte: "Bugün iy yapmak sava mak demek. Daha
iyi insanlar ya da dalla iyi iiriinIer demekdegil.
Açrk Kafalt bir yöneticibir satty toplantismdayapilan kampInyrcr
bir konupmayr pazarlamaarenasmm gerçekligiylekangtarmaz. Iyi bir
general asia iistiin personele dayall bir askeri grateji kurmaz. Elbette
bir ip diinyast generalide.
Adamlarmrza ne kadar berbat olduklarrm söyleyin tabii, uma sakin
savagt iistiin nitelikli personellekazanma planlart yapmaym.
Savap iistiin nitelikli bir stratejiyle kazanma hesabryapin.""
ko-
"belirsizligi" "sürtünme"
Wellington'm yamti savagm ve
nusunda iyi bir örnek olugturur. Buradan hareketle gunu säyle-
yebiliriz: Olaylarm aktym degigtirecek kadar bilgi sahibi degil-
seniz,
"degigime
hazir olmahsmiz!" Liderler ya da yöneticiler
her zaman strateji ve taktikleri degigtirmek için dügünsel hazir-
hk içinde olmahdir. Çoguüst düzey yönetici, zamanmda iletilen
bilgideki eksikligi dogal kabul eder.
Bu durumda kargmiza ne çikar? Sürtünmenin temel olarak
üç kaynagi vardir: Birincisi, her geyi etkileyen gans-tesadüfler;
ikincisi, planm uygulanmasmda kargilagdan çegitli güçlùkler;
ûçüncüsü, savagm araçlarlyla amaç1ari arasmdaki uyumsuzluk.
Pentagon, "ÇölFirtmasi Harekâti"ndan (1991)sonra, gele-
sorunlarma
'tarihsel

cekteki teknolojik ilerlemelerin sürtünme


kahci bir çözüm bulup bulamayacagim tartigiyor. Íç dünyasmda
da teknolojik ilerleme için bilgi, bilginin yänetimi, stratejik dü-
günme ve internetin [@]uygulanmasi diyebilirsiniz.
Bill Gates, sinir sistemi" kavrammi açiklarken diyor ki:
"dijital

Diptal smir sistemi, msan smir sistemima girket seviyesmdeki


dijital karyihgidir ve kurulugun dogru yerlerine dogru zamanda iyi
yapilanmig bilgi alopmi saglar. Dijital sinir sistemi, bir girketin çev-
resini alg11ayabilmesini ve gerekli tepkileri gösterebilmesini, rakip-
lerin yo] açtiga tehlikelerin ve mügterilerin ihtiyaçlannm belirlene-
bilmesini, gerekli kararlarm gerektigi zaman ahnabilmesini sagla-
Sihirli ve Ç«kici
Kavrmn: Stmteji 69

yan dijital proseslerden oluqur. Hem donamma hem de yazihma


gerek duyan dijital sinir sisteminin bilgisayar agmdan farkt, kesin-
lik, htzlihk, bilgi iççilerine sagladigi bilginin zonginligi ve bilginin
mümkün kildigL Sezgi
ve igbirligidir.
Dijital çagda faaliyet gösterebilmek için yeni bir dijital altyap:
olugturduk. Bu altyapl insanlarm sinir sistemine benziyor. Biyolojik
sinir sistemi, refleksleri harekete geçirir, böylelikle tehlike da ih-
ya
tiyaç kargismda tepki göstermeyi saglar. Konular üzerinde dügünür
ve seçim yapmaya çaligirken ihtlyacim duydugunuz bilgileri verir.
Önemlikonular kargismda uyamk davranirsiniz; sinir sisteminiz si-
zin için önem tagtmayan bilginin size ulagmasmi'engeller.
Sirketle-
rin de pürüzsüz ve sorunsuz iq yapabilmeyi, acil durumlar ve firsat-
lar kangismda zaman kaybetmeden tepki verebilmeyi, gerekli bilgi-
yi girket içinde o bilgiye ihtlyact olanlara iletebilmeyi, kararlari hiz-
la alabilmeyi ve mügterilerle etkilegime girebilmeyi saglayan benzer
bir sinir distemine ihtiyaçlari var."

21. yüzyil birçok yeni kavramla açiklanmaya, tammlanma


ya
çaligillyor. Bunlardan birisi de "dijital
çag"dir. Agagidaki gema-
da da görü½egi gibi, akig yönteminde dügünme" ug-
"stratejik

ranmasi gereken bir istasyondur.

Temel
faaliyetler

Dijital Stratejik
Ïçtepkileri sinir dügünme
S1StelTil

Mügteri
etkileyimi

Kaynak: Bill Gates, Dügünce Hizmda


Çah;mak,
s.32.

Dijital sinir sistemi bir pirketin dugiinceve faaliyetierinin


biltiin biçimle-
rini birbirine sikacabaglayandijital yöntemlerintiimiinü içerir. Finansman
ve
70 GelecegiYönetmek

üretim gibi temelfaaliyetter, buna ek olarak milyteriferdenalman bilgiler, bir


irketin sayrsal araçlar kidlanan, hrzia uyum gösterip tepki veren bilgi iççiieri-
nin kolaylikla erigebilecegi veriferdir. Giivenifir bilgiye ânmda eripilebilmesi,
strateji snptamayr tek bagmayapilan bir fantlyet ofmaktan çukarir,günfük ça-
Irgma faaliyetierininiçinde,sürekli bir prosesedönitytürtir.*

Stratejik dügünme bilimine "Oyun Teorisi" denir. Bu agama-


da bu konuya girmenin de yeri gelmigtir.

1.-1.4. "Akil Oyunlan"ndan "Oyun Teorisi"ne


Akil Oyunlan (Beautiful Mind) filmini görmügsünüzdür ya da
kitabmi okumugsunuzdur. Kitabi okumadim ya da filmi izleme-
dim diyorsamz, bir satirla ifade etmeye çabgayun. Otuz yil gi-
zofreninin pençesinde kivranan Nobel Õdüllümatematik dâhi-
si JolmNash'in siradigi hayatmi anlatir.
Dört Oscar ödülü kazanan filmde yagamöyküsü anlatilan
Na'sh'in ne önemi var ki makalelere konu oluyor! Nash madem-
ki bir matematikçi, biz de bir aritmetik sorusuyla devam edelim:
Ïkiiki daha dört eder mi? Bazilan gunu säyleyebilir: "Etse ne
olur, etmese ne olur?" Ïlgialanuuz bagka bir yerdeyse sizin için
anlam ifade etmeyebilir. Bugün yamt vermekten kaçmdiginiz
bu soru bir.gün karymiza çikarsa ne yapacaksmiz? Bu sorunun
amti gerçekten de tek ve kesin mi?
Didier Nordon Iki Iki Daha Dört Eder mi? adh kitabmda diyor

Sanilanm aksine kolay ve basit bir formül degildir bu. Keli-


"...

meler ve formüllerin arasmdaki iliçkinin karmapkhšmi örnekleme-


dört
ye de uygun bir formül gibi geldi açikçasi. Çünkü'Iki iki daha
eder mi?' sorusuna bir Alman cevabi verecektir. Ïkiiki daha
'hayir'

und zwei ist vief


'zwei
dört etmez, çünkü Almancada bu formül,
olmak fiilinin üçüncü tekil gahis zamiridir-, Ìspanyol-
'ist'
-buradaki

ise ol-
'son'
-buradaki

cada ise aym formül y dos son cuatro'


'dos

mak fiilinin üçüncü çogul halidir- olarak söylenir. Almanca topla-

a islemi üzerinde dururken Íspanyolca ise nesnelerin stralanmasi-


vurgulamaktadtr. Fransizca da iki nesnenin kargihkh eylemleri
stüde durur. 2+2-4 içinde saf gerçek denen geyi ararsak küçük
II .
¯a

Sihirli ve ÇekiciKavrnm: Strateji 71


I

nüanslarla dolu kelimelerle karplagiriz. Daha okunduş anda for-


mül evrensel niteligini kaybetmigtir. Ìçtematematigin böyle kird-
gan bir yam vardir, Digaridan gelen eÊkilereaçaktir ve bu durum
üzerinde hiçbir kontro1ü yoktur."

2+2=4 formülü konusunda ilkokula bagladigimiz günden bu


yana kupku duymadik. Ancak yukandaki açiklama igigmda dü-
gündügümüzde bunun hiç de basit bir formül olmadigmi
görü-
yoruz. Saymazdogru oldugunu sandiklarimiz, ya bize ögreti-
lenlerdir ya da "aynanm
önüne" konulanlardir. Oysa, gerçek
neredeyse tümüyle aynamn ardmda gizlidir. GizlenenIer de
as-
lmda kisa ama yamtlamasi kolay olmayan bir soruda açiga çik-
maktadir, çikarilabilmektedir.
Toplumsal olaylarda bu soru, yalm olarak "Kim kazanda,
kim kaybetti?" dir. Yalmz unutulmasm ki, yalm olan basit olan
degildir. Bagka bir ifadeyle de basit olan
çogu kez en karmaµk
olandir. Stratejik dügünme yöntemi seminer
ve derslerinde-artik
klasiklegmig bir soru(m) vardir: "Dagm arkasmi nasil gärürsü-
nüz?" Uçakla havalanmaktan zirveye tirmanmaya kadar akla
gelebilecek her çeyit ahykanhktan kaynaklanan tahmin edilebi-
lir yamtlar üretilir. Ancak kimse, "Dagin tepesine akhmi koya-
run," yamtmi vermeyi akil etmez. Ya da ben hiç rastlamadim.
Burada söz konusu edilen akil "matematik

akil"dir. Stra teji


derslerinde bu tür oyunlari çok oynanz.
Ínsanlaroyun oynamaktan her zaman büyfik zevk almiglar-
dir ve her çagm saplanti yaratmig oyunlan vardir.
Çoguoyun
yetenek ve gans unsurlanm içermektedir ve
gans eseri defalarca
kazanan oyuncular, yetenekli olarak görülmektedir." Fakat ki-
mi oyunlarda gansm payi son derece azdir. Zar atilmaz,
gansh
çäpler çekilmez. Bunlar, yalnizca stratejiye dayanan oyunlardir
ve bu oyunlarm incelenmesinde, oyun kurammdan yararlanilir.
Bir yanda da ölüm-kahm oyunlan vardir. Gerçek taktik de-
nemelerinin son derece pahaliya patlayacagru dügünen askerî
egitimciler, ögrencilerine savag oyunlan oynamalarmi öner-
mektedir. Satrancin ve Go
oyununun temelde birer sava oyu-
nu olmalanna belki de paymamak gerek.
72 Gelece Yönetmek

Kökenleri 19. yüzyila uzanmakla birlikte, oyun teorisi mate-


matiksel kaçmilmazhnt karar almaya dahil etmeye çahpan önce-
ki çabalardan büyük çaph bir kopupu temsil eder. Gerek Daniel
Bernoulli'nin, gerekse Jevons'm("Haz, aci, emek, fayda, deger,
servet, para, sermaye vs. hepsi sayisallagtinlabilir kavramlar-
dir") fayda teorilerinde, birey tercihini tek bayma, abürinsanla-
teorisinde,
rm ne yapttgmi bilmeden yapar. Buna kargilik, oyun
iki ya da daha çok sayida kipi, saglayacaklari faydayi aym anda,
digerlerinin ne yaptigim bilerek azamiye çikarmaya çahgir.
Oyun teorisi belirsizlige yeni bir anlam getirir. Öncekiteori-
ler belirsizligi yagamm bir gerçegi olarak kabul etmig ve kay-
naklarim belirlemek için fazla bir gey yapmamigti. Oyun teorisi
belirsizligin gerçek kaynagmm bagkalanmn niyetterinde yattigmi
söyler."
Stratejik dügünme bilimine "Oyun Teorisi" denir. Oyunlar
kurami iki teorem üzerine kuruludur: Önemlifizik bilim adami
Von Neumann'm 1928 Minimaks Teoremi ve matematikçi
Nash'm 1950 Denge Teoremi.
En küçüklerin en büyügünü seçen oyuncunun karpi kargiya
oldugu durumu ele alahm. Oyuncunun her salt stratejiyi incele-
yerek rakibinin her salt stratejisine kargi minimum getiriyi sag-
layacak stratejiyi seçtigini dügünelim. Bu oyuncu, daha sonra
bu olanakh getiriler arasmdan en büyügünû veren stratejiyi se-
çecektir. Maksmin dedigimiz strateji de budur. Tumüyle benzer
dügûnceler, en büyüklerin en küçügünü seçen oyuncuyu mini-
maks stratejisine götûrecektir. Bu iki stratejiye, beraberce, oyu-
nun minimaks strateji çifti denir." Nash'm teoreminin von Ne-
umann'mkinin bir genellemesi oldugu dügunülebilir, ki Nash
de böyle clü ünüyordu, ama aym zamanda radikal bir sapma
oldugu da gerçektir. Von Neumann'm teoremi iki kipilik, sifir-
toplam oyunlarm gerçek dünyayla hiçbir ilgisi yoktu. Savagta
bile daima igbirliginden kazamlacak bir gey olurdu. Nash anlag-
mah ve anlagmasiz oyunlar arasmdaki aynrm göstermigti. An-
lagmah oyunlar, oyuncularm kendi aralarmda baglayict anlay-
malär yapabildikleri oyunlardi. Yani grup olarak belirli bir stra-
tejiye göre oynayabiliyorlardi. Daha önce tammlanan stratejik
Sihirli ve Ç«kici
Kavrnm:Strateji 73
I

dügünme, rakibe üstün gelme ve bunu da ayni geyi onun size


uygulamaya çaligtigmi akilda tutarak yapma sanatidir. Bunun
tam aksine anlaymasiz bir oyunda, ortaklaga kararlar almak
mümkün degildi. Baglayici ve zorlayici anlagmalar yoktu.
An-
layma ve rekabet içeren oyunlan da teorisine ekleyerek genigle-
ten Nash, oyunlar kurammm ekonomiye, sosyal bilimlere ve ev-
rim teorisine uygulanmasma kapi açmig oldu.
Richard Mankiewicz'in, Matematigin Tarihi adh yapitmda
konuyla ilgili verdigi örnek gudur:
'19.
yüzydda Prusyahlar, Kriegspiel adim verdikleri bir oyun
geligtirdiler. Bu,'savag
oyunu' anlamina gellyordu. Bir oyun tahta-
si üzerinde oynanan oyun, tamamen taktikseldi ve oyun içinde sü-
'

regelen savaglann verilerinin tüm ayrmtilarlyla tutulmasi da


oyunu
çok daha gerçekçi kihyordu. Prusya ordusunun askeri baçanst ge-
nelde taktik konusundaki üstünlügüne baglamyordu
ve bu da 'Kri-
egspiel' sayesinde oluyordu. Bu oyun, ABD ve Japonyagibi birbir-
lerine uzak ülkelerde bile yaygmhk kazanmigti. Almanya'mn Birin-
ci Dünya Savagi'nda yenik
.dügmesiyle

bu oyun da popülaritesini
yitirmiçtir. Yeni silahlarm ve taç1ma sistemlerinin geligmesiyle
askerî stratejiler de [taktikve strateji, zaman
ve rnekan bakmundan
iç içe geçen, ama özlinde farkh olan iki eylemdir.-E.MJ
tamamen de-
gigmigti. Askerî alanda yalmzca silah yapimiiçin degil,
aym zaman-
da stratejik kararlar alma açismdan da matematikçilere
ve bilim
.

adamlarma gereksinim duyulmaya baglanmigti. Bu durum, äzellik-


le ÌkinciDünya Savagtndan sonra daha da lyi anlapln.4tir, Diinya-
mn genelinde yükselen iki süper gücün, büyük kitlelerin kalliami-
na neden olabilecek güçlü silahlan elinde bulundurmasi, askerî
alanda uygulanagelmig stratejileri tamamen degigtirdi.
Süslü taçIa-
ri ve kahramanhk ruhunu yansitan kurallariyla satranç benzeri
oyunlar tarihe kariqmig gibi görünüyordu."*

Mankiewicz'in öne sürdügü gibi satrancm tarihe karigacagi-


m sanmiyorum. Dünyanm belki de en ünlü strateji oyunu sat-
rançtir. John Forbes Nash, tüm karma.yikhgma kargin satrancm
en üst düzeyde strateji içerdigini kanitlamigtir.
Bütün bunlari neden söyledik? "Komplo Teorileri" konusun-
da sagda solda bazi yazilara rastlarsmiz; bazilari bilgisiz olmala-
rma karym yine de göylebir ifade kullamrlar: "Efendim, bun]ar

L
74 .
GelecegiYunetmek

komplo teorisi..." Çogukez bunu neye dayanarak söylediklerini


kendileri de bilmezler. Ona göre, komplo teorisi olumsuz bir
eydir. Bu kavrama olumsuzluk yüklemigtir. Acaba gerçekten
kötü olan
"komplo
teorisi" yazmak, yani oyunu" yapmak
"akil

komplo ve fesat üretmek midir?


ya da üretmek midir; yoksa
Britannica'ya göre komplo,
"tertip"
ya da olarak da "fesat"

bilinir. "Ïki ya da daha çok sayicla kipi arasmda, hukuka aykin


bir eylemde bulunmak ya da hukuk digi araçlar kullamlarak hu-
anlagma"dir.
kuka uygun bir sonuç elde etmek için yapilan
Angloamerikan ceza hukukunda belirsiz ve gevgek bir kavram
olarak genig bir alana uygulanan komplo suçu, Roma hukuku-
nu temel almig ülkelerde genellikle devlet
aleyhine iglenen suç-
larla simrh tutulur.
Komplo suçunun olugmasi için anlagmanm belirli bir biçim-
de yapilmasi gerekmez. Günümüzde birçok yasada suç iglemeye
yönelik bir anlagmamn varlgmn kamtlanmasi için belirgin bir
eyleme girigilmig olmasi kopulu yer almaktaysa da, komplo su-
delillerden vanhr. Du
çunun olugtugu kamsma daha çok dolayh
bakimdan tek tek komplocularm bagka komplocularm varhklan
sahibi olmasi gerekmez. Íkiki-
ya da kimlikleri konusunda bilgi
inin yalmzca bir üçúncü kipiyle ayri ayrt anlagmalar yapmig ol-
masi bile birlikte komplo hazirladiklan sonucuna götürebilir.
teorisi" üretme ça-
"komplo

olmazsa
"komplo"

Sözün özü,
basi içine girilmez. Komplo teorisi yazmak, yani akil oyunu cid-
di bir iëtir ve her geyden önce bilgi birikimi ile matematik man-
tik kullanma becerisi ister. Eger bunlar geligmemiçse,hayati bo-
üretme"
"fesat

yunca aritmetik akula igi idare etmigse, yapilanlar


basamagmda kahr. îçteyukanda sözünu ettigimiz sagda solda
yazi yazan, TV ekranlarmda konugan bir takim gahsiyetlerin
yaptigi da aynen budur. .

ABD'de 11 Eylul'de yagananlarm ardmdaki gerçegi gunyü-


züne çikarmak için Beyaz Saray'm açiklamasmi beklemek mi
gerekir, yoksa o gün orada aslmda neler oldugunu
"veriler"
191-

Šmdaortaya koymak mi?


Ortadogu'da iglenen siyasal cinayetler birer kriminal suç de-
ardmdaki komplolar nasil ortaya çikartilacak?
gilse
Sihirli ve Ç«kiciKavram: Strateji 75

Bu gibi sorulan ve sorunlan çogaltarak kendi komplo teori-


lermizi yazabilirsmiz.
... . ..

Komplolardan uzak durun ama komplo teorileri yazmaktan


kaçmmaym, korkmaym. Komplo teorisi yazmak ashnda "senar-

yo" yazmaktir. Ancak biz bagka bir "senaryo"


yazmanm,
"stra-

teji kompozisyonlan"nm üzerinde duracagiz.


En basit oyun biçimi, iki kipilik ve iki stratejilik oyun biçimi-
dir. Ïkimantikh oyuncu, kargismdakini yenme ve oyunu kazan-
ma amaciyla otururlar ve bir oyuncunun kazanmasi, ätekinin
kaybetmesi demektir. Buna iligkin eglenceli bir örnek, "kek

böl-
me" ärnegidir. Bu, günlük yaçamda belki de çok karµlagtigumz
bir durumdur: Bir keki iki küçük çocuk arasmda egit olarak
pay-
lagtirmak. Bu sorun, iki agamah bir süreçle çözülebilir. Çocuk-
lardan biri keki böler ve diger çocuk da ilk seçimi yapar. Her iki
çocuk da en bayük parçayi almak ister, fakat çocuklann ikisinin
de birbirlerinin açgözlülügünün ayirdmda olduklan dügünü-
lürse, çäzümün o kadar da zor olmadigt anlaçahr. Ílkçocuk, ke-
ki olabildigince adil ve egit oranda kesmek zorundadir çünkü
eger parçalardan biri ötekinden büyük olursa, ikinci çocugun
seçimi de ânmda belirlenmig olacaktir.'

1.1.5. Karar Analizi ve Oyun Teorisi


Oyun, çocuklugumuzda en çok sevdigimiz etkinliklerden bi-
riydi. Oyun, bir eylemdir. Kimi zaman kazanma-kaybetme üze-
rine kurulu, gansa bagh, kimi zaman yalmzca eglenme amaçli,
kimi zaman da gösterigedayah türlerdi. Oyunlarm içerik ve kap-
sami ne olursa olsun, tek bir amaci vardir: Rakibe üstün gelmek.
Ïstersatranç, ister sendikal görügmeler, isterse ticariigletmelerin
yönetim kurulu toplantilan olsun, amaç aynidir. Oyun sonucu-
nun oyuncularm uyguladigi stratejilerle belirlendigi bu tür du-
rumlar,
"matematiksel

oyun teorisi" olarak adlandinlan geyin ça-


kiç noktasim oluyturmaktadir. Oyun teorisini bir dizi pratik ku-
ral, anekdotlara dayah bilgi ve temeli ohnayan bazi inanç1ann
ötesine taylyan temel unsur, oyundaki bütün oyuncular için bir
dizi optimal strateji, bir minimaks noktasi kavramidir.
76 Gelecegi Yönehnek

Oyun teorisi perspektifinden bakildigmda, aldigimiz hemen


her karar, bizim istediklerimiz kargiligmda, diger insanlara iste-
diklerini vererek belirsizligi azaltmaya çahytigimiz bir dizi mü-
zakerenin sonucudur. Poker ve satranç gibi, gerçek yaçam da,
bizi hilebazlara kargi koruyan sözlegmeler ve el sikigmalardan
olugan bir strateji oyunudur."
Ancak poker ve satrancm aksine, bu oyunlarda ol-
"kazanan"

mayi nadiren bekleyebiliriz. En fazla kazandiracag~im dügündü-


gümüz alternatifi seçmek, en riskli karai olma egilimindedir,
çünkü o seçim, bizim o yände yol almamiz durumunda kaybe-
decek olan oyunculan en sert savunmaya geçmeye tahrik eder.
Bäylece, genellikle seçenekleri uzlaçtirmaya çahgiriz, bu da kötü-
nün iyisi kararlar almamizi gerektirebilir; oyun teorisi bu tür ka-
asgari" (maximin)ya da
"asgari
rarlan tammlamada
"azami
aza-
mi" (minimax) gibi terimler kullamr. Alici-satici, ev sahibi-kira-
ci, kari-koca, borçlu-alacakh, General Motors-Ford, [Renault-
Tofaç] ebeveyn-çocuk, Bagkan-Kongre, yaya-sürücü, iççi-patron,
solist ve partneri açismdan dügünûn."
Daha önce de söyledigLaiz gibi stratejik dügünme bilimine
oyun teorisi denir." Oyun kurami karmagik yararlarm mücade-
lesini açiklayan matematik bir yaklagimdir. Yararlarm çatigmasi
ekonomide (sendika temsilcisi ile yönetici arasmdaki ücret gö-
rügmeleri, oligopol piyasasmdaki durumlar, vb,) olagan oldu-
gundan, son yillarda oyun kuramma ilgi oldukça artmigtir. Hat-
ta bazi iktisatçilar belirlenemeyen oligopolistik çözümler için
bagvurulabilecek en son aracm oyun kurami modeli oldugunu
öne sürerler? Ïçletmeve ekonomi kaynaklarmda
"oyun",
za-
manla ortaya çikacak olan belli ödemeleri önceden kestirmek
için karar verme zorunlulugunda kalan taraflarm da oyun-
-ya

cularm- çikar çatigmalarim ya da rekabetini yansitir. Oyun teori-


si karar sürecinde matematik yönü ile taraflarm seçeneklerini
formüle etmeyi amaç1amaktadir."
Herhangi bir stratejik oyun, davraniga dayanan oyunun so-
nucudur. Oyun, oyuncunun stratejisine ve faallyeti esnasmdaki
ansma baghdir. Stratejik oyunlara örnek olarak, satranç, savag
oyunlari, briç ve pek çok kâgit oyuna gösterilebilir. Oyun, basit

FL
Sihirli ve Ç«kici
Knvram:Strateji 77

bir ifade ile, iki ya da daha çok oyuncuyu içeren yan maci bir
durumdur. Yani bir anlamda oyun iki ya da daha çok kipi ara-
smda herhangi bir çekigme durumunu gösterir. Çekigmenin so-
nucu üzerinde oyunculardan hiçbirinin tam bir kontrolü yok-
tur. Ayrica tüm oyuncular faaliyetleri ya da kendileri için elve-
rigli olan seçenekleri (stratejileri)
ve verilen herhangi bir faaliye-
tin seçimi ile ilgili mücadele sonuçlaruu biliyor sayilir. Ote yan-
dan oyuna ka tilan her oyuncunun kendi kazancim en yüksek
ya
da kaybun en az lulmak için akdci hareket ettigi kabul edilir."
Oyun teorisi üzerinde çok fazla çahgma yapilmig olmasma
ragmen bu teorinin pratikte kargilagilan igletme problemlerine
uygulanmasi, teorik çahyma yaiunda çok azdir. Oyun teorisinin
'

etkin uygulama alam olarak savag ya da askeri problemler gös-


terilmektedir. Oyun teorisi ile yaklagilacak igletme problemle-
rinden ärnek vermek gerekirse rekabete dayanan
problemler ya
da dogaya kargi verilecek karar problemleri gunlardir"; Teklif
verme politikasinm saptanmasi, reklam planlan, satm alma po-
litikasmm belirlenmesi, sermaye planlamasi, yeni mamuller
arasmdan seçim yapma, aragtirma stratejilerinin belirlenmesi,
talebin belirsiz olmasi halinde üretim programlama, fiyatlama.
Fizikte hareket problemlerinin çözümünde yararlamlan ya-
salardan birisi (Newton'un üçüncü yasasi) 'etki=tepki'dir.
Stra-
tejide de fizikte oldugu gibi yaptigimiz her eyleme (aksiyona)
kargihk bir karyi eylem (reaksiyon) vardir. "Bizler bir fanus için-
de yagiyor ve hiçbir eylemde bulunmuyor degiliz. Eu nedenle
davrampimizi degigtirdigimiz zaman, bagka her geyin degigme-
den kalacagmi varsayamayiz."
Yalma indirgendiginde bir strateji oyunu birbirinden bagim-
siz üç öge içarir": Oyuncular, hamleler (stratejiler),getiriler (ka-
zançlar ya da ödemeler).

Oyuncular: Her oyunda farkh amaçlari olan en az iki oyun-


cu yer ahr. Onlarm akila hareket ettikleri gibi
kazanmak için en iyisini yaptiklan varsayihr.
Stratejik dügünme bazen de ne zaman oyun-
dan kaçmilacagmi bilmek anlamma gelir.
Hamleler (stratejiler): Oyunun her agamasinda oyuncular,
78 Gelecegi Yönehnek

olanakh bir dizi seçenek arasmdan kendi ey-


lem yollarmi seçer; olanakh seçenekler genel-
likle her oyuncu için farkhdir. Ayrica her
oyuncu için olanakh seçenekler sayismm son-
lu oldugunu varsayacagiz. Ancak bazi ilginç
ve önemli oyunlarda sonsuz seçenekli (bir reel
sayilar arahgi gibi) karai kümeleri de kullaml-
maktadir. Herhangi bir oyuncunun deneme
faaliyetleri belirsiz sayida ise oyun sonlu de-
gil, süreklidir. Deneme faaliyetleri belirli ise
oyun sonludur. Her oyuncunun seçenek stra-
tejisinin sayisi sonludur.
Getiriler (kazanç ya da ödemeler): Seçimler yapildiktan
sonra her oyuncu, ortak bir birim cinsinden
hesaplanan belirli bir getiri elde eder. Oyunun
sonucu kazanmak, kaybetmek ya da oyundan
çekilmek olabilir. Her sonuç ya da ödeme, ne-
gatif, pozitif ve sifir olmak üzere her oyuncu-
nun rakibine kargi kazanc1 ya da kaybmi belir-
ler. Oyunlarda inisiyatifi yakalayip ilk hamle-
yi yapmak her zaman avantaj saglamaz. Bu,
elinizi açiga vurur ve öteki oyuncular bunu
kendi avantajlarma, size kargi kullanabilirler.
Ikinci hamleyi yapanlar, daha güçlü stratejik
konumda olabilirler."
Bu saydigmuz üç öge digmda temel kavramlar arasmda bi-
linmesi gereken iki kavram daha vardir: ÖdemelerMatrisi ve
Oyunlar.

Ödemeler
Matrisi
Oyuncularm strateji seçimlerinin türlü bileyiminden sonuç-
lanan kazanç ve kayiplari gösteren matrise ödemeler matrisi de-
nir. Ödemematrisinin elemanlari pozitif, negatif veya sifira egit
olabilir. Söz konusu matrisin herhangi bir elemam pozitif ise sü-
tunda yer alan oyuncu, satirda yer alan oyuncuya bu miktarda
ödeme yapar. Matrisin herhangi bir elemam negatif ise sattrda-
Sihirli ve Çekici
Kavrnm: Straleji 79

ki oyuncu sütundaki oyuncuya bu negatif elemamn mutlak de-


gerine egit ödemede bulunur. Matrisin elemani sifir ise oyuncu-
lardan hiçbiri birbirine ödemede bulunmaz."
m sayida satirli ve n sayida sütunlu bir ödemeler matrisi aga-
gidaki gekilde ifade edilebilir,

a¡ i al 2-
-..a¡
......al

n
a2 I a22...... ag
......a2

am I am2-·....amj......amn

Satir A oyuncusunun, sütun da B oyuncusunun stratejilerini


gösteriyor diyelim. Buna gäre A oyuncusunun (1, 2,
...m)

sayida
stratejisi var ve bunlardan birini seçebilir. B
oyuncusunun da (1,
2,...n) sayida stratejisi vardir. Oyunun
sonucu, yani sutundaki B
oyuncusunun, satirdaki A oyuncusuna yaptigi ädeme, A oyuncu-
sunun ödeme matrisinde seçtigi satir ile 8 oyuncusunun seçtigi
sütunun kesigtigi yerdeki eleman karahndan belirlenir.
ÖrneginA
oyuncusu Aa stratejisini seçer ve B oyuncusu da B2 stratejisini se-
çerse oyunun sonucu aagveya A oyuncusunun kazanci olur. Eger
a32 negatif olsa idi, bu miktar A oyuncusunun B oyuncusuna ya-
pacag: ödemeyi veya A oyuncusunun kaybmi gösterecekti.

Oyunlar
Bir oyunda
-iki

ya da daha fazla oyuncu (ya da rakip) bulu-


nur ve oyuncularm seçecegi alternatifierin kombinasyonu ile bir
karar matrisi elde edilir. Genel olarak rekabet problemlerinde
qu özellikler bulunmaktadir:"
1) n oyuncu sayismi gästermek üzere > 2'dir. n=2 için "iki
n
kipili oyun", n>2 için kipili oyun" adi verilir. Dolayisiyla
"n

oyuncu sayisi sonludur.


2) Her bir oyuncu rasyonel davranacaktir
ve kendi çikarmi
dikkate alarak karar verecektir.

I
80 Gelecegi Yönetmek

3) Oyun sonucu oyunu kazanma, kaybetme ya da oyundan


çekilme olarak belirlenir. Her bir sonuç (outcome) veya ädeme,
negatif, pozitif ve sifir olmak üzere her oyuncunun digerine
ödemeleri ile belirlenir.
4) Taraflarm seçenekleri belirlidir ya da her bir oyuncunun
davramplar seti (=Si, S2,S3,... gibi) rakibince bilinmektedir.
5) Her bir oyuncunun seçenek sayisi sonludur.
Verilen rakip yapih problemlerin özelliklerine göre taraflarm
karar için benimseyecegi strateji veya alternatif sifir toplamh
oyunlar da tam strateji ve karma strateji olarak adlandirihr. Si-
fir toplamh oyun, rakiplere ödemeler toplammin sifir oldugunu
belirtir. Yani iki kipili oyunlarda bir oyuncunun kazanci öteki
oyuncunun kaybma egittir.
Gerçekten oyun teorisindeki çahymalar, toplamh-iki ki-
"sifir

oyunlarda yogundur. Oyunlar genellikle sifir toplamh


ili"
oyunlar ve sifir toplamh olmayan oyunlar olarak iki smifta top-
lanabilir.
Sifir toplamb iki kipili bir oyun için iki örnek ele alahm:"
ÖRNEK 1:

A ve B Oyunculari arasmda oynanan oyunun ödeme matrisi verilmigtir.

B oyuncusunun stratejileri A oyuncusunun en


küçük kazanci

A oyuncusunun A1 40 30 16 25 16
strateileri A, 28 8 11 90 8
A3 50 80 14 20 14
B oyuncusunun 50 80 16 90
en büyük kaybi

Ïstenen,oyunun degeridir.
Çözüm:
A oyuncusunun A1, A2r A3 gibi stratejileri varken, B oyuncusu-
vardir. A ve U oyuncusu rakibinin
nun da B1, 22- 23, B4 stratejileri
hangi stratejiyi seçecegini bilmedigi gibi her biri ancak tek bir strate-
jiyi kullanabilmektedir. Oyunda tam bir belirsialik söz konusudur.

I
.• . TI

Sihirli ve Ç«kici
Kavrmn:Strateji 81

Ödemematrisine baktigimizda, A oyuncusu A1 stratejisini


seç-
tiginde kesin olarak en az toplami l6'ya egit degerde, A2'yi seçtigin-
de en az 8 ve As stratejisini seçtiginde ise en az 14 degerinde kaza-
nacaktir.

A oytmcusu B oyuncusunun hangi stratejiyi oynayacagmi bileme-


diginden, kendisi için mümkün olan en az kazançlar, yani [16,8, 14]
arasmdan en büyük olamni, yani16'yi garanti etmek ister. A
oyuncu-
su için kazanma kurah en küçük kazançlar içinden en büyûgünü
seç-
mek olacaktir. Yani oyun matrisinde bu degeri ile ifade edersek;
a

a =
Max min a olur.

Böylece A oyuncusu Al stra tejisini


seçer. Eger A1'den farkh bir
stratejiyi seçerse, maxmin kurahnm verecegi degerden
daha az ka-
zancm riskini yüklenmig olacaktir. ÖrneginA
oyuncusu Ag strateji-
sini, B oyuncusu da B2 stratejisini
seçerse, A'mn kazanci 8 olur. B
oyuncusu da 81 stratejisini seçerse 50, 82 stratejisini seçerse 80, By
stratejisini seçerse 16 ve B4 stratejisini
seçerse 90'dan daha fazla
kaybetmez. 8 oyuncusu da en fazia kaylplarmdan
en küçük olam
garanti etmek isteyecoginden, B3stratejisini seçecektir. Buna gäre 8
oyuncusu için stratejisinin seçimindeki kural (b) kaybt gösterirse;

b = Mini max a¡ olur.

Böylece A oyuncusunun maxminimal


strateji A, ve B oyuncu-
sunun minimaximal strateji 83 seçimi sonucunda A oyuncusunun
kazanci a13=16elemanma karplik olur. Demek ki, B
oyuncusunun
kaybt b=16'dir. A oyuncusunun kazanca B
oyuncusunun kaybma
egit oldugundan oyun sifir toplamh bir özellik gösterir
ve degeri
(v)=16'dir.
Sabit toplamh oyunda her iki
oyuncu için kazançlarm toplami
sabit bir sayidir. Sabit toplamh oyunlarda ortakhšm hiçbir
üstün1ü-
p
guolmaz, yani bir anlamda ortaklarin yararlari dogrudan dogruya
çatigmaktadir.
Sabit.toplamli olmayan oyunlarda ise ortaklik bir üstünf ük sag-
layabilir.

Simdisabit toplamt oyunlar için bir örnek ele alalun.

I
l

82 GelecegiYönetmek

ÖRNEK 2:

A oyuncusunun B oyuncusunun
kazanç matrisi kazanç matrisi

A1 40 20 A1 79 100
A2 60 30 .
A2 60 90

Ïki kigilik sabit toplamh oyun için yukanda A ve B oyunculan


için ayn ayn kazanç matrisi verilmigtir. Bu oyunda kazanç toplamt
120'dir. Eger A oyuncusu Ai stratejisini seçerse ve B oyuncusu da
B1 stratejisini oynarsa kazanç toplami (40+80=120)dir.
I

Minimaks Teoremi
Tüm iki oyunculu, sifir toplam oyunlarmda her oyuncu için
bir karma strateji mevcuttur. Öyleki, oyuncular bu stratejileri
uyguladiklari zaman ikisi için de beklenen getiri, aym V de geri-
dir. Bundan bagka her bir oyuncunun oyundan bekleyebilecegi
nedenle bu karma stratejiler
en iyi getirinin degeri de V'dir. Bu
iki oyuncunun uygulayacag1 optimal karma stratejilerdir.
Kavramlan yalm olarak açaklamaya çahgirsak; bir eylemi
eger her zaman aym
seçme kuralma strateji diyecegiz. Bir kural
eylemi seçmeyi söylüyor ise, ona salt strateji, bunun digmdakile-
çözümü ise basitçe,
re de karma strateji diyecegia. Bir oyunun
pigmanhk duyulmayacak bir seçim anlammda her oyuncuya
olanakh en iyi getiriyi veren stratejidir.
Ïki-kipi,sifir-toplam oyunlan dügünelim. Birisi maksimumu
amaçlad mda onun sagladigi getiri, minimumu amaçlayanm
getirisinin tersidir. Bu nedenle iki oyuncunun toplam getirisi si-
hrdir. KKTC-Güney Kibris Rum Kesimi arasmdaki oyun buna
örnek olarak verilebilir. KKTC'nin minimum ölçekte saglayaca-
i getiri (kazanç-çikar)Güney'in maksimum kaybi olarak kabul

edilir, Daha basit bir örnek vermek gerekirse, eleme usulü yapi-
lan spor kargilaymalarmda iki oyuncunun toplam getirisi sinr-
dir. Kisacasi, amaçlan birbirinin tam tersi olan sadece iki oyun-
sinr-toplam
cunun bulundug-u türdeki oyunlara iki-kiçi, oyun-

I
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji .

83

lari denir. Yani A'nm kazanc1, B'nin kaybidir. Bu konuda kasit-


h ya da bilgisizlik nedeniyle ortaya atilan bir stratejiye de degi-
nelim; kazan-kazan (win-win)ancak "egitler"
arasmda olur, güç
çatigmasi içinde olanlara bunu önermek anlamsizdir.
Görüldügü gibi iki-kipili, sifir-toplam oyunlarimn çözümü
gerçekten çok zordur. Ama çäzüm bulunursa da hiç kugkusuz
oldukça ilginç sonuçIar ortaya çikabilir. Eger çözüm olursa, her
oyuncunun optimal stratejisi kesin olarak hesaplanabilir.
Genellikle günlük yaçamdaki oyunlar çok oyunculudur.
Bunlar karmagik oyunlardir. TBMM'de görügülen yasa teklifle-
rinde yüzlerce oyuncu görünürken (2005 Meclisi'nde) aslmda
iki Oyuncu vardir: AKP ve CHP. Bu nedenle iki-kipili, sifir-top-
Iam oyunlarmm matematik çözüm arayiglari geçerli hale gelir.
Ïççi-igverensepdikalan arasmdaki ücret zammi görügmeleri de
çok oyunculu gibi görünürken, iki-kipili, sifir-toplam oyunu ha-
line gelir.

Dengeli Oyunlar
Yaçamdaki oyunlann, igbirlikçili oyunlar, igbirlikçili olma-
yan oyunlar olarak smiflandmldigmda ne denli karmagik oyun-
Iar haline geldigini kestirmek güç olmasa gerek. Farkli anlatim-
lari (versiyonlari) olan iki oyundan (Tutuklunun Îkilemive Korkak
Tavuk Oyunu) açagida säz edecegiz. Ama önce strateji oyun
problemlerinde sikça duyacag miz bazi kavramlari açiklamaya
çaligahm. Bunlardan birisi tepe (eyer)noktasidir.
Tepe noktast (tam strateji) çogu kez minimaks noktasi olarak
da adlandirihr. Öncematematik çözüm açiklamasi. (bir matris-
te) Siralarm minimumlarmm maksimumu (maksmin) ile sütun-
larm maksimumlarmm minimumu (minimaks)egit oldugu bir
hamleye oyunun denge noktast adi verilir.
Bir denge seçim noktasma genellikle tepe (eyer) noktasi de-
nir. Tepe noktasmm önemli özelligi, iki oyuncudan biri, tek ta-
rafh olarak, farkh davransa bile daha lyi bir sonuç alamayacaş
bir seçim olmasidir. Daha yalm säylemek gerekirse, oyuncular-
dan birisi böyle bir seçimi änceden öteki oyuncuya bildirebilir
-I
--
. I
Geleceji mek
'fünet

84

ve bu durum ona bir yey kaybettirmez. Du nedenle her iki oyun-


cu için en iyi seçim tepe (eyer)noktasmdadir. Du noktaya-"salt
strateji" bakimmdan, oyunun çözümü denir. Çünküoyun kaç
kez tekrarlanirsa tekrarlansm, her oyuncu için en iyi seçim her
zaman tepe (eyer) noktasi seçenegidii." .olarak

Oyunlarm en basiti tepe noktah oyundur. Cebir çö-


zümde yani satirmda en küçük (minimum) ve sütununda en bü-
yük (maksimum)bir tek elemam olan ädemeler matrisi dügünül-
mektedir." Tepe noktayi bulmak için oyun..matrisinin satir stra-
tejilerinin her biri için en az kazanç belirler erek bir sütun halin-
de oyun matrisinin yamna yazihr. Sonra sütun stratejilerinin en
kätü oynandigmda ortaya çikacak en büyük kayiplar satir olarak
oyun matrisinin altma yazilir. Satir elemanlari içinde en küçük
eleman ve sütun elemanlari içinde de en bliyük degerli eleman
bulunur. Eger bulunan satir minimum elemam, sütun maksi-
mum elernamna egit ise oyunun tepe (eyer) noktasi vardir, denir.
Oyunun tepe noktasi aym zamanda oyunun degeridir."
Her oyunun birden fazla tepe noktasi olabilecegi gibi hiç ol-
mayabilir de. Eger herhangi bir oyunun tepe noktasi yoksa her
oyuncunun optimal stratejisi karma olacaktir."
Buna bir ärnek problem verelim;"
ÖRNEK 1:

Bir kasabada bulunan And ve Uniut parap firmalart ü rünlerini


küçük boy, büyük boy ve fiçuar ile pazarlamaktadir. Her iki firma
piyasada lyi tamndigi gibi, birisinin kazanci digerinin zarart olmak-
tadir. Her iki firma her ay pazarlayacakiart ürünlerine birbirine
bagh olmadan karar vermektedir. Agagidaki ödeme matrisi Aml Iir-
masom olup matristeki rakamlar bin TL.'yi ifade etmektedir.

UMUT FÍRMASI

ANIL K.Boy Sipe 12 20 9


FIRMASI B.Boy Sige 11 0
-4

-3

Fiçi
¯17

6
Sihirli ve Ç«kici
1<avmm: Strateji 85

Her girket ürünlerini hangi reklam stratejisi ile satiça sunmah-


dir?

Çözüm:
Oyunu çözmede yapilacak ilk içlem, oyunun bir dengeli oyun
veya tepe noktas2 olup olmadtgru kontrol etmektir. Buna göre her
satirdaki en küçük degerler ve sütundaki en büyük dogerler belirle-
nerek ödeme matrisinin sütun ve satirlarma eklenir. Yani;

UMUT FÏRMASI
Küçük Büyük Fiçi

ANIL K. Sige 12 20 9 9 maximum


FÌRMASI B. Siço
-4
·11

0
-4

-Fiçi 17 6
-3 -3

Sütun en 17 20 9
büyük degerleri minimax
L

Satir en küçük degerlere baktigimizda Aml firmasi, Umut fir-


masmm seçimini dügünmeden, küçük boy gige reklam stratejisini
seçerek en az 9 bin TL'lik kazanci garanti edecektir. Sü tun maksi-
mum degerlerini ele aldigimizda, Aml firmasi Umut firmasom se-
çimini dügünmeden kendi firmasi için en az kaybi, yani 9 bin TL.
verecek hça reklammi seçmeyi garanti etmeye çabgacaktir. Dikkat
edilirse maksimin ve minimaks degerleri egit oldugundan
oyun
dengeli bir oyun olup tepe noktahdir. Oytmun degeri tepe noktasi,
yani maximin=minimaks=v oldugundan v=9 bin TL.'dir. Oyunun
tepe noktast (1,3),yani birinci satir ile üçüncü sü tunun kesigtigi yer-
deki eleman 9'dur. Anil ve Umut firmalarmm tam strateji vektörle- .

ri ise;

x=(1,0,0) ve y=(0,0,1)'dir.

Böylece diyebiliriz ki, Aml firmasiher zaman küçük boy pi. e


ça-
raplarmi, Umut firmasada her zaman flçaparaplarini pazarlamah ve
bunlarm reklammi sürdürmelidir.
Her ay ortalama Anal firmas19 bin TL. kazantrken, Umutfirma- .

si da 9 bin TL. kaybedecektir. Her iki


. irket

bulunan bu optimal
stratejilerinden saparsa, sonuç o girket için daha kötü olacaktir.
86 GefecegiYônennek

ÖRNEK 2:

A ve B firmalan iki grip ilacun satmaktadir. A firmasi radyo


(A1), televizyon (A2) ve gazete (Aa) reklami yapmaktadir. B firmast
radyo (Bi), televizyon (B2) ve gazeteye (Bs) ek olarak broçür (B4)
postalamaktadar. Kampanyamn dügüncesine ve yogualuguna bagh
olarak her bir firma digerinin pazar paymdan alabilir. Agagidaki
matris A firmasi tarafmdan kazamlan ve kaybedilen pazar paylan-
nm yüzdelerini özetlemektedir.62

81 82 .
83 1¾ Satir min.
-3

9
-2 -3

A1 8
1

A2 6 5 6 8 5 Maksimum
-9

5
-9

4
-2

A3
-

Sütun maks. 8 5 9 8

minimaks

Çozum:
Oyunun çözümü, her bir oyuncu için kötünün iyisini garanti et-
meye dayamr. Eger A firmasi A1 stratejisini seçerse, B'nin ne yapti-
al-
ma bakmaksizm, en kötú sonuç A'nm pazarmm %3'ünü B'nin
asidir. Bu, Satir l'in en dügük degeriyle gästerilmektedir. Benzer
ekilde, A2 stratejisinin A için en kötú sonucu A'mn B'nin pazarmm
% 5'ini almast, As stratejisinin A için en kötü sonucu A'mn pazart-
mn % 9'unu B'ye kaptirmasidir. Bu sonuçlar
"satir
min." sütunun-
da stralanmigtir. Kötünün iyisini bagarmak için A firmasi Ag strate-
jisini_seçer,çünkü bu maksimin degerine kargihk gelir ya da
"satir

min." sütunundaki en büyük elemandir.


B firmasmm stratejisini ele alahm. Sonuç matrisi A için verildi-
gindenB'nin kötünün iyisi kriteri minimaks degerinin belirlenme-
sinigerektirir.Sonuçta B'nin seçimi B2stratejisi olmalidir.
Oyunun optimum çäzümü iki firmamn da televizyön reklammi
kullanmasi anlamma gelen A2 ve B2stratejilerini gerektirir. Sonuç A
firmasmm lehine olacaktir, çünkü pazar payI % 5 ar tar. Bu durum-
da oyunun degerinin % 5 oldugu ve A ile B'nin eyer noktasi çözu-
münü kullandigi söylerit.
I

Sihirli ve Ç«kici
Kavram:Strateji 87

Eyer noktasi çözümü, firmalarin (hiçbirinin) daha iyi bir strate-


ji seçmeye özenmesini engeller. Eger B bagka bir stratejiye geçerse
(By, B3ya da B4) A firmasa B'nin pazar payru daha fa2]a kaybetme-
sini (%6 veya % 8) garantileyen A2 stratejisinde kahr. Aym gekilde
A bagka bir strateji kullanmak istemez çünkü A eger As stratejisine
geçerse, B de % 9 pazar artiça saglayabilecegi Ba'e geçebilir. Benzer
sonuç A firmasi A1'e 869tiŠinde de söz konusu olur. Oyunun opti-
mum eyer noktas: çäzümü saf stratejilerle karakterize edilmemeli-
dir. Onun yerine, çözüm iki ya da daha fazla stratejiyi rasgele kang-
tirmays gerektirebilir.
Optimal stratejinin bulundugu ve bunun hemen ardmdan
oyunun basitlegiverdigi oyunlar vardir. Örneginbirçok kolay
çocuk oyununda, oyunun mantigi çözülüp anlapldigmda oyu-
nun ilginç bir yam da kalmaz. Nash, satrancm bile optimal bir
stratejiye sahip öldugunu kamtlamigtir. Fakat bu oyun o kadar
karmagiktir ki, optimal stratejisi henüz bulunamamigtir. Oyunun
son anlarmda bile kimin kazanacagi belli degildir. Eger optimal
stratejisi bulunursa satranç da siradan, basit ve ilgi çekmeyen
bir çocuk oyunu haIine gelecektir. Nükleer silahlarm da bir op-
timal stratejisi var midir? Amerika birkaç yll boyunca dünya-
daki tek nükleer güç oldu. Fakat Rusya'nm da bu yönde bir et-
kinlik göstermesinden çok korktu. Aralarmda Bertrand Rus-
sell'in da bulundugu dügünürler Rusya'nm bu yöndeki bir
gi-
rigiminin engellenmesi ve yetkin bir dünya banymin kurulma-
si yänünde öneriler getirdiler. Bu äneriler uygulanmadi ve ki-
sa zaman içinde büyük yikimlar yagandi."
Matematiksel oYun teorisinin temeli "minimaks
teoremi"ne
d ayamr. Von Neumann'm "minimaks --
teoremi" çok güçlü bir
iddiada bulunuyor: Her oyuncu için en
az bir karma strateji var-
dir. Öyle ki, oyuncular bunlari uyguladiklarmda her iki oyuncu
için ortalama getiri aym olur. Dahasi, rakibinin rasyonel oyna-
masi koguluyla bu ortalama getiri, her oyuncunun bekleyebile-
cegi en iyi getiridir."
Minimaks Teoremi ile karma strateji kavrammm beraberce or-
-

taya çikanlmasi da herhangi bir sif1r-toplam, iki-k¼ili oyunun


çözüIebilir olmasmi saglamigtir. Bunun için bir denge noktasi-
88 Gelecegi Yönetmek

mn var oldugu gästerilmigtir ancak bu, salt stratejiler uzaymda


degil, karma stratejiler uzaymda bir noktadir. Strateji kavrami-
nm anlamim tek bir eylem seçme (salt strateji) yerine, olanakh
bütün eylemlerden rasgele seçme (karma strateji) olarak genig-
leterek von Neumann, her iki oyuncu için, rakibine herhangi bir
avantaj saglamadan, önceden beyan edecegi rasyonel bir seçi-
min var oldugunu, oyuncularm bu optimal karma stratejiden
sapa rak ge tirilerini artiramayacaklarim gös termeyi baçarmig tir.
Von Neumann'm daha sonra, "Görebildigim kadariyla bu te-
oyun teorisi diye bir gey de olmazdi...
"mini-

orem olmadan ...

Inaks teoremi' ispat edilene kadar yaymlamaya deger bir gey ol-
madigmi dügünüyordum," demesini yabana atmamak gerekir."

Minimaks Teoremi" yalmzca iki oyuncunun yer aldigi ve


oyuncularm seçimleri ne olursa olsun, getirilerinin toplami sifir
olan oyunlar için geçerlidir.
Bazi oyunlarda oyuncularm igbirligi yapmasi, her iki oyun-
cuya da yarar saglayacaktir. Bu durumlarda ne zaman rekabet
edilmeli, ne zaman içbirligi yapilmah, bunu çok iyi hesap etme-
lidir. Bu davramp göstermeye genelde
"matematik
akil" kullan-
ma denir.
Bir oyuncunun öteki oyuncunun seçiminden bagimsiz olarak
kendisi için en iyi olan sonucu verecek tek bir seçenegi olmayabi-
lir. Yani oyuncular ne birbirlerine kargit ne de birliktelerdir. Bu tür
"k'arma

oyunlara amaçh" oyunlar dendigini belirtmigtik. Bu nite-


leme, her iki oyuncunun da aym sonucu isteme, yani rekabet et-
mektense isbirligi yapmayi isteme olasihgim yansitmaktadir.
Oyuncularm her ikisinin de baskm bir davramy stratejisi
yoksa bu oyunun denge noktasi yoktur.
Karma stratejiler kavramim açiklamak üzere bir örnek vere-
lim.'
r'i
r-
"•

Sihirli ve Ç«kici
Kavrmn:Strateji 89

ORNEK 1:

Íki oyunculu bir yazz-tura oyununda iki yazi geldiginde A, 1


TL. kazanmakta ve iki tura geldiginde hiçbir kazanc1 olmamakta,
bir yazz geldiginde 1/2 TL kaybetmektedir. Ödemeler matrismi ya-
zarak her oyuncunun en iyi stratejisini ve A'ya göre
oyunun dege-
rini bulunuz.

Çozum:
A'ya göre ödemeler matrisi aµgidaki gibidir:

Y E
T
Y I
-1/2

A T -1/2

0
"Töpe noktasi" olmadigmdan, optimal stratejiler karma strateji-
ler olacaktir.

X1+X2=1

X1 1/2 X2 -

-1/2X2-

X1= 1/4, X2 3/4=


v = -

1/8

Her oyuncu her seferinde 1/4 yazi ve 3/4 tura görecektir. Oyun
tekrarlandigmda A ortalama 1/8 kaybedebilecegi için oyun A'ya
göre avantajh degildir.

ORNEK 2:

A ve B oyunculari yazi-tura atmaktadirlar. Her iki oyuncu da


birbirinden habersiz olarak sonucu tahmin etmekte ve ardmdan
so-
nucu aym anda birbirlerine söylemektedirler. Eger ikisi ayni tahmi-
ni yapm1psa (YY,TT gibi)
para atildiginda A oyuncusu B'den 1 pb
alacak, aksi halde B'ye 1 pb verecektir.
Aµgida A için verilen sonuç matrisi A'nm B ile ilgili stratejile-
rinin sirasiyla satir minimum ve sütun maksimumlarmi vermekte-
dir.
90 Gelecegi Yönetmek

By By Satir min.
-1 -1

Ay 1
-1

1
-1

Ay

Sütun maks. I 1

Oyunun maksimin ve minimaks degerleri sirastyla ve I'dir.


-1

Ïki deger egit olmadigt için oyunun saf strateji çözüniü yoktur.
Özellikleeger Ay, A tarafmdan kullamhrsa, B oyuncusu A'dan 1 pb
almak için By'yi seçer. Böyle olursa, A oyuncusu B'den 1 pb alarak
oyunun çiktisiru tersine çevirmek için Ay stratejisine geçebilir. Her
bir oyuncunun bir bagka stra tejiye geçmeye özenmesi sa f bir strate-
ji çözümünün kabul edilemez oldugunu gösterir. Bunun yerine her
i.ki oyuncu da ayn ayn stratejilerin uygun rasgele karigimlarnu kul-
laninalidirlar. Bu·durtirada oyunun optimum degeri oyunun mak-
simin ve minimaks degerleri arasmda çikar:
Maksimin (duçük) deger < oyun degeri i minimaks (yüksek)
deger

Böylece para atigmda oyunun degeri ile 1 arasmda olmahdtr."


-1

Karma amaçli oyunlar için ilginç örnek, her ikisi de belirli bir
suçla itham edilen iki tutukluyla ilgili oyundur. Bu oyun anlati-
la anlatila çok degigmigtir. Bu nedenle farkli anlatunlari görme-
nin yarari var.
ANLATIM 1:

Nash'in çaligmalan optimal sonucun belli eylem dizgelerinin


sonucunda ortaya çikmadg;mi göstermigtir. Bunun en ünlü örnegi
de tutuklunun ikilemi olarak anilan, Melvin Dresher tarafmdan or-
taya atuan ve Albert Tucker tarafmdan psikoloji.ögrencilerine yo-
rumlanan örnektir. Örnek,üst üste anlatila anlatda zamanla degigi-
me ugramtyttr. Fakat orijinal örnekte iki adam bir yasayi ihlal ettik-
leri gerekçesiyle tutuklamr ve iki ayn hücreye konur. Eger içlerin-
den biri suçu itiraf ederse ödül kazanacak ve serbest birakilacak, di-
eri de cezalandirdacaktir. Suçu itiraf etmez1erse ikisi de serbest bi-
raktlacaktir.Eu ikilemin en can alici noktasi, optimal sonucun her
iki tutuklunun da sessiz kalmast ve bäylece serbest biraktlmasidir.
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 91

Fakat böyle bir stratejinin en tehlikeli yant, her ikisinin de birbirin-


den habersiz olarak suçunu itiraf etme ve ikisinin de yarg2lanma
olasahgidir?

"Tutuklunun ikilemi" oyununa degigik bir ärnel< (Tstikamet


Hapishane) daha verelim:
ANLATIM 2:

"Sovyeller Birligi'nde (Stalin döneminde) bir orkestra gefi, bir


sonraki konserine giderken, trendeki koltugunda o gece yönetecegi
müzigin notalarmi gözden geçiriyordu. Ìki KGB subays, gefin oku-
.
duklarini gördüler ve müzik notasyonunun gizli bir gifre oldugunu
dugünerek onu casus diye tutukladilar. Sef,bunlarm Çaykovski'nin
Keman Konçertosu'nun notalan oldugunu söyleyerek itiraz ettiyse
de, yarari olmadi. Ertesi gün sorgu yargict kendinden emin bir ta-
virla içerlye girerek göyle dedi: 'Bize her
geyi anlatman iyi olur. Ar-
kadaym Çaykovski'yi yakaladik ve konupmaya bagladi bile.
Belki de en iyi bilinen strateji oyunu olan 'tutuklular
ikilemi'nin
bir öyküsü bäyle baglar. KGB'nin adimn Çaykovskiolmasmdan
bagka hiçbir suçu olmayan birini gerçekten tutukladigmi ve onu bir
bagka yerde, orkestra gefine yapilana benzer gekilde sorguladigmi
varsayarak, öyküyü mantiksal sonucuna dogru geligtirelim. Bu ma-
som insanlarin ikisi de bu sorgu sirasmda gerçegi söylemekte dire-
nirlerse her ikisi de üçer ylla mahkûm olacaktir. Eger orkestra çefi
meçhul
'igbirlikçisi'ni
suçlayan yalan bir itirafta bulunursa ve Çay-
kovski susarsa o zaman orkestra gefi bir yilhk ceza (ve KGB'nin te-
gekkürleri) ile kurtulacak, Çaykovski ise inkârda direndigi için 25
yil agir ceza alacakttr. Tabil ki eger tersine Çaykovski orkestra geÏi-
ni suçlayan bir ifadeverir, gef de kargi koyaisa bu halde cezalar bu-
na göre yer degigtirir. Eger her ikisi de itiraf ederlerse her ikisi de
standart ceza olan on ylla mahkûm edilecektir.
Simdi,orkestra geEinin dügüncesini ele alahm. Çaykovski'nin ya
itiraf edecegini ya da susacagmi biliyor. Eger
Çaykovski itiraf eder-
se kendisi susmakla 25 yll, itiraf etmekle 10 yrl ceza alacaktir. Oyle-
se itiraf etmek onun için daha iyidir. Eger Çaykovski susarsa, gel de
susarsa 3 yil, itiraf ederse 1 yll alacaktir. Õyleyse etmek kendi-
i tiraf
si için en lyi seçimdir.
Dzerjinski Meydani'ndaki bagka bir hücrede,
Çaykovksi de
benzer bir akil yürütme ile aytu sonuca varir. Dogal olarak, sonuç-
ir
i -

GelecegiYönetmek
-12

ta ikisi de itiraf ederler. Daha sonra Gulag Takunadalan'nda karyl-


lagip öykülerini karplagttrdiklarmda ise aldatddiklaram fark eder-
ler. Her ikisi de suçu kabul etmemekte direnselerdi, ikisi de çok da-
ha kisa süreli mahkùmiyetle yakayi kurtarabilirlerdi.
Sorupturma öncesinde bulugarak meseleyi konu abilselerdi, her
I
ikisi de direnmekte karar knabilirlerdi. Ancak büyük ihtimalle böy-
le bir anlagmamn yararh olmayacagmi kisa sürede fark ederlerdi.
Ayrildiklannda ve sorgulama bagladigmda ikisinin de ötekine ka-
zak atap kendi için daha lyi bir anlagma elde etme güdüsü hayli güç-
lu olabilirdi. Tekrar Gulag'da kargilayabilirlerdi, ama bu sefer aldat-
mamn hesabim görmek için (uzlagmano degil). Du ikisi, ortak ola-
rak tercih ettikleri çäzüme ulagmak için yeterli kargdikli güvenilir-
ligi elde edebilirler mi?"

Askerî, ticari ve kipisel kararlarda etkin rol oynayan stratejik


ikilemi" türünden mantik oyunlan ile
"tutuklunun

kararlar, igte
yorumlan2yordu. Deneysel yollardan insanlann optimal sonuç-
lar elde edebilecegi dügünülüyordu.
i
-
ÕRNEK: .

iki samk nedeni ile yargilanmaktadir. iki sani-


cezalandirilmak
gm da stratejileri sadece suçlanm kabul etmek veya etmemektir. A
ve B diye adlandmlan samklarm ayri ayri sorupturmalarmda elde
edíleii oyun matrisleri apagidadir." - -

A oyuncusunun B oyuncusunun
kazanç matrisi kazanç matrisi

B1=Kabul B2=Ret B1=Kabul B2=Ret


A1=Kabul
-25 -60

Kabul 0
-25

Ai =

-5

Az=Ret 0
-5

Ret
-60

A2 =

Matristeki eleman1ar cezamn giddetini, yani mahkûm olacakla-


n ylh belirtir.
$imdibu örnek ile sabit toplamh olmayan iki kipili bir oyuncla
-

ortakhšm yaranm açaklamaya çaligahm. Her iki samk suçlarmi ka-


bul ederse her ikisi de ayri ayri 25 yll ceza ylyecekler ve toplam ce-
za 50 yil olacaktiv. Biri suçunu kabul eder, digeri reddederse ayri
ayri 60 yll ceza yiyeceklerdir. Eger A.suçunu kabul eder, B redde-
Sihirli ve ÇekiciKavram: Strateji 93

derse, A ceza yemeyecek fakat U 60 yil ceza yiyecektir. Su durum B .

için suçu kabul etinekten daba kötüdür. A oyuncusu reddeder ve B


oyunewsu da suçu kabul ederse A oyuncusu 60 yll ceza görürken, B
oyuncusu cezaya çarptmimayacaktar. A oyuncusu E'yi inandirir ve
her ikisi de suçlarini reddederse ancak 5'er yil
ceza görürler ki bu
durum her ikisi için de yararli olacaktir.
Sifir toplamh olmayan oyunlarda bir oyucunun kazanct diger
oyuncunun kaybma egit degildir. Bir antamda oyuncularm kendi
yararlanni dügündügü pek çok iki kipili oyunda, taraflarm kazanç
ve kaylplari sabit olmadigt gibi kazanç ve kayip toplamlari da sifL
ra egit degildir.

Stra tejiler evrenindeki yolculuk çok uzun sürer. Bu bölüm


çok duyulan kavramlarm örneklenmesine yönelikti. Minimaks
teorisi (kurami) bilimde yaçamda- yeni ve önemli bir kav-
-ve

ramdir, çünkü daha önce rasyonellik digmda oldugunu dü-


çündügümüz bir alanda, rasyonel biçimde nasil davranacag1mi-
zi gösteren az sayida teoriden biridir. Bagka hiçbir yey bagarma-
sa da oyun teorisi felsefenin kördügumlerinden en önemlisini
çözmeyi bagarmigtir: Akilei ve akildigi davramq arasmdaki
en-
geh kaldirma 6
Von Neumann tarafmdan ortaya atilan minimaks kuramma
göre, her iki oyuncunun da hognut kalabilecegi bir ortak nokta
bulunmaktadir. Bu kuram, ikiden fazla oyuncu için de geçerli
olacak biçimde geligtirilrnigtir.Oyuncularm
sayisi arttikça uy-
gulama da o kadar kolaylagir ve izlenebilir bir hal alir.
Oyun kurami daha sonraldri insanlarm bencilliklerine hiz-
met ettigi gerekçesiyle büyük älçüde eleptirilmigtir, fakat daha
sonra yapdan çaligmalarla, insanlarm gerçek yagamdaki düsün-
ce yapilarmm ve uyguladiklari karar alma mekanizmalarinm
oyun kuramiyla büyük bir kogutluk sergiledigi ortaya çikmigtir.
Íki kipinin oynadiş oyunlarda kazanma ve kaybetme kavram-
lari daha merkezde yer ahrken, borsa gibi oytmlarda ise önemli
olan daha çok kipinin kendi kazanç1armi olabildigince
artirma-
sidir. Bu-durumda her iki taraf da dogan iliçkiden kazançh
çikt-
yorsa dayamyma olgusu än plana çikmaktadir. Baglangiçta geli-
çìmi yavag bir seyir izlemig olsa da oyun kurami, günümtizde
94 GelecegiYönennek

biri-
pazar ekonomisinin en önemli kuramsal dayanaklarmdan
ni oluyturmaktadir. Son günlerde para getirecek yeni pazarlarm
yaratilmasmda bu kuramdan genig ölçüde yararlamlmigtir. Glo-
bal dünya ekonomisi, dayamgmaya ve rekabete dayanmaktadir.
Koca bir oyun kurami!"
Bitirirken: "Oyun teorisinin amact, çözüm bulmak degil,
kavramaktir.""

1.1.6. Newton'dan Etkilenen Clausewitz:


Agirhk Merkezi
Polisiye romanlari okudugunuzda sezgiye dayah olarak so-
nucu tahmin etmeye ya da bulmaya çahgirsmiz. Eger yanhg bir
ipucu bulmugsamz olay sonuçlanmiyacagmdan öykünün bit-
mesini bekleyemezsiniz. Romanct ile siz farkh sonuçlara ulagir-
okuyucular tarafmdan
suuz, tabii ki sizin yazdigmiz bagka
bulunacaktir. Bu, hatali stratejinin taktik dogrularla
"akildip"

sonuca ulaç11amamast ile aymdir. Stratejide sezginin yeri vardir


ama bu esas, umut baglanan unsur olmamast gerekir.
Yüzyillarca hareket konusunda sezgiye dayah açiklamalar
vardi. Fakat iki bilim adami çikti, bu -problemi çözdü, bagka bir
ifadeyle ezberimizi bozdu. Bunlardan birisi Isaac Newton
(25.12.1642-20.3.1727),ötekisi de Galilei Galileo (15.2.1564-
8.1.1642) idi. Bu iki kigi ne yapti da iki bin yddir bilinenlerin as-
lmda bilinmeyen oldugunu kamtladilar. Tek bir gey yaptilar: En
uygun soruyu sordular.
Aristo tarafmdan söylendigi äne sürülen yasa guydu: "Hare-
ket eden bir cisim, onu iten kuvvet artik onu itemeyecek hale
gelince, durur."
Ïkibin yd boyunca bunun yanhy olabilecegi hiç sorgulanma-
di. Calileo matematik akli öne çikararak Aristo'nun sözel-sezgi-
sel yöntemini yikti. Galileo'nun bilimsel dügünmeyi bulmasi ve
kullanmasi, insanm dü,yünce tarihindeki en önemli baçanlarin-
dan biridir ve fizik biliminin gerçek baglangicidir. Bu bulug dog-
rudan dog·ruya gözleme dayanan sezgisel sonuçlara her zaman
Sihirli ve Çekici
Kavrnm. Stratejl 95

güvenilemeyecegini, çünl<ü onlarm bazen yanhy ipuçlarina var-


d igini bize ögre tti.
Galileo bu yönde qu soruyu sordu: "Kendisini etkileyen bir
hareket nedeni bulunmadigi zaman, bir cismin hareketi nasil-
dir?" Buna yanit vermek için her gün çevresinde gördügünü bir
yana birakmasi.gerekiyordu. Yeryüzünde agir11gin etkilemedigi
ve hava ile suyun direnciyle l<argilagmayan hiçbir gey yoktur. Ïç-
te Galileo, günlük yayamda bu görünen ve bilinenleri bir kena-
ra atma yürekliligini gösterdi.
"Eylemsizlik ilkesi" adiyla bilinen aç1klamay: yapti: Kendisi-
ni hiçbir hareket nedeninin etkilemedigi bir cisim, dogru çizgi üzerin-
de ve düzgiin bir hareketle yer degiptirir. Öyleyseböyle bir cismin
yörüngesi bir dogru çizgidir ve cisim bunun üzerinde sabit bir
hizla yol ahr.
Sezgi nerede yanilir? Dört atin çektigi bir arabanin yalniz iki
atin çektigi bir arabadan daha hizli gitmesi gerektigini söylemek
ya nlig olabilir mi? Hiç dügünmeden yanitmi veririz: Eger ara ba-
nm özelligi degigmiyorsa
"dört

atli bir araba yalnizca iki atla çe-


kilen bir arabadan daha hizh gider." Böylece sezgi bize hizm et-
ki ile temelinden baglantili oldugunu bildirir.

Düz bir yol boyunca, dört tekerlekli bir el arabasim iterek giden
birinin, arabaylitmeyi baraktignu dügününüz. El arabasi durmadan
önce, kisa bir süre daha gidecektir.
Simdiqunu soralun: Bu süre na-
sil artiralabilir? Tekerlekleri yaglamak ve yolu çok düzgün yapmak
gibi çareler vardar. Tekerlelder ne kadar kolay dänerse, yol ne kadar
düzgún olursa, arabanm hareketini sürdürmesi de kadar uzaya-
o
caktir. Yaglama ve düzgünleptirme ile ne yapilmigtir? Yalmzca
qu:
Dig etkiler zayiflatdmigtir. Hem tekerleklerdeki
ve hem de tekerlek-
ler ile yol arasindaki surtünme dedigimiz etki azaltilmigttr. Du gim-
dilik görünur karutin teorik bir yorumudur
ve gerçekte keyfi bir yo-
rumdur. Önemlibir adim daha atarak dogru ipucunu ele
geçirece-
giz. Tam anlamt ile düzgün bir yol ve hiç sürtünmesi olmayan
te-
kerlekler dügününüz. O zaman, arabaya durduracak hiçbir
gey ol-
mazdi ve bundan dolays araba hiç durmadan öylece giderdi. Su
so-
nuca ancak dügüncelegtirilmig ve asia gerçekten yapilamayacak bir
deney dügünülerek varthyor, çünkü bütün d4 etkileri gidermek
96 Gelecegi Yönetmek

Dagünceleptirilmig deney, hareket mel<aniginin taba-


olanaksizdir.
mm gerçekten ekillendiren ipucunu göstermektedir."

Probleme yaklagmamn bu iki yöntemini birbiri ile kargilag-


tirarak göyle diyebiliriz: Etki ne kadar büyükse, luzm da o ka-
dar büyük olmasi sezgisel bir dügüncedir. Bundan dolayi hiz,
dig kuvvetlerin bir cismi etkileyip etkilemedigini gösterir. Ga-
lileo'nun buldugu yeni ipucu gudur: Bir cisim itilmezse, çekil-
mezse, sözün kisasi bir cismi hiçbir dig kuvvet etkilemezse ci-
sim aym biçimde, yani dogru-bir çizgi boyunca hep aym luzla
hareket eder. Bundan ötürü, hiz, bir cismi dig kuvvetlerin et-
kileyip etkilemedigini göstermez. Newton, Galileo'nun vardi-
(cyleinsiz-
gi sonucu, dogru sonucu bir kuµk sonra stiredt-trum
lik) yasasiolarak formülleptirdi. Bu, genellikle oktúda fizik ko-
nusunda ezbere ögrendigimiz ilk geydir ve kimimiz bunu
animsayabilir: "Her cisim, kcudisini etkileyen kuvveller onu duru-
hareke-
muna degiµirmeye zorlamadikça, durgun lialde.kalir ya da
tini dogru bir çiagi boyunca ve bir-biçimli (uniform) olarak sürdië

rur.Gärdük
ki, bu süredurum yasasi dogrudan dogruya deney-
den çikanlamaz; ancak gözleme uygun olan kurgusal dügünme
yolu ile çikarilabilir. Düpüncelleptirilmig deney, asla gerçekten
yapdmaz, ama yine de gerçok deneylerin derinligine anlagtimaa
sim saglar.
Newton, mekanigin temel yasalarmi ve evrensel kütle çe-
kim yasasint ortaya koyarak fizikte gerçek bir devrim gerçek-
leptirdi. Hareket nedenlerinin nasil etkili olabildigini duçünen
Newton, bundan sonraki agamayi bayarmigtir, Örneginbir at,
bir arabayi bareket ettirince ona bir kuvvet uygular. Newton,
kuvvet bilinirse bunu, kutle (kütle ile agirhk farkh büyüklük-
lerdir) denilen bir büyüklük ile bölerek buradan ivmeyi bulabi-
lecegini varsaymigtir. Burada kütle, harekete kargi koymanm
bir çegidi olarak görünär. Böylece kütlesi bir bagka arabanmki-
nin iki katt olan çok yüklü bir araba, ayni atin etkisi altmda bi-
rincinin yarisi kadar bir ivme kazanir. Kisaca kütle hareket ede-
nin eylemsizligini belirtir ve bu yüzden ona eylemsizlik kütle-
Sihirli ve Çekici
Krwrom: Si mteji 97
I

.
si adi verilir. Buna gûre her cismin olanakh bütün kuvvetlere
kargi gösterebilecegi tepkiyi belirleyen özel bir eylemsizligi
vardir. Bunu bulduktan sonra geriye bir kuvvetin
ne oldugunu
aniamak igi kahyordu.
Bir dig kuvvetin etkisi, luzi degigtirir. Bundan dolayi hizm
kendisi degil, degigmesi ilmenin ya da çekmenin bir sonucudur.
Böyle bir kuvvet, hareket yönünde
ya da karpt yönde etki yap-
masma göre, luzi ya artirir ya da azaltir.
Bu.bir ßzikdersi degil, bu nedenle anlatimlan uzatmamn bir
anlami yok diye dügünülebilir; ama fizikte säzü edilen
pek çok
kavram strateji açiklamalannda referans olmaktadir. Bu hareket
yasalanndan Clausewitz nasil yararjandi, bunu ortaya koymaya
çabyahm. Bunu belirtirken Newton'dan çok önce
yaçamig Sun
Tzu'nun da bazt fizik kavramlarindan yararlandigini kendisi de-
gil,biz säylenækteyiz.
Clausewitz, Sava; Üstüne'sindestratejinin unsurlarmi
gema-
tik olarak göyle belirlemig: "Sayisal ustünlük-Kuvvetlerin
me-
kânda yogunlagmast Kuvvetlerin zamanda birlegmesi-Kuvvet
ekonomisi-Tasarnn ekonomisi-Agirhk merkezi."
Clausewitz'e gäre bütün savag planim kapsayan ve diger bü-
tün her geye yol gösteren iki temel ilke vardfr.
Birincisi, dugmanm
..
.. ..
..
.. ..

gucunun ozunu mumkün o1dugu kda ar


.. .
"
·

az sayida, eger mümkünse bir agrrlik merkezine indirgemek; bu


agirhk noktalanna kargi saldiriyi mümkün oldugu kadar
az sa-
yida, gene mümkünse bir büyük harek^ata indirgemek ve
son
olarak bütün ikincil harekâtlari mümkün oldugu kadar
ikincil,
birinciye bagh halde tatmaktir. Tek kelimeyle, birinci ilke mü
m-
kün oldugu kadar yogun hareket etmektir.
Ìkinciilke, mümkün oldugu kadar luzh davranmak, yeterin-
ce neden yoksa mola vermemek ve hep kestirmeden gitmektir.
Tüm strateji uzmanlarmm akhnda
yer eden änemli bir konu
da dügmanm en zayif noktasmi bulmak ve bu noktaya saldir-
maktir." Clausewitz'in62 konu üstüne geligtirdigi kavramlardan
en änemlisi agirLk merkezidir.
Dolayli tutum sf ratejisinin ustasi L Hart'a göre Clausewitz'i
örnek alanlarm, derin.ligine ve
tam olarak kavrayamadiklan bir
Gelecegi Yönennek
98

gerçek vardir ki, o da gudur: Savagta her sorun ve her prensip


iki yönlûdür. Bir para gibi, bunlarm da iki yüzü vardir. Bu ne-
denle bariga araci olacak iyi hesaplannug bir uzlayma gereklidir.
Bäyle bir ihtiyaç, savag eyleminin iki taraf arasinda geçen bir
mesele olmasi gerçeginin yarattigi kaçimlmaz bir sonuçtur. Bu
durum, bir yandan vururken, bir yandan da korunmayi gerek-
tirir. Bundan ç1kan sonuca göre, etkili bir biçimde vurmak için,
düymanm almig oldugu konmma durumunun kaldmlmasi ge-
rekir. Etkili bir agirlik merkezi, ancak dügman yayilmig bir du-
rumda oldugu takdirde mümkün olabilir. Normal olarak düg-
kendi kuvvetlerimizin de genig
mam yayabilmek için, çok kez
älçüde dagilmast zorunludur. O halde dig görünügü ile para-
doks (çeligki)hissini veren bir deyimle göyle denebilir: Gerçek
siklet merkezi, dagilmamn ürünûdür."
Newton, ideal tip yönteminden çok fazla yararlanmigtir.
Bu, tamamen
"saf
matematikselbir yapidan ya da kurgusal bir
sistemden olugmugtur (Tamamen dogal bir durumdan degil,
gerçek dünyada hiçbir gekilde var olmayan bir sistemdir.)
Ïkinciagamada Newton, zihinsel yapisru gerçek dünya ile kar-
11agtirmigtir. Clausewitz'in kesin olarak kullandigi yöntem
budur.
Clausewitz, Savag Üstüne'de birkaç kez Newton'a deginmig-
tir. [2.bölüm, 2. kitap, s.104]:

yüksek düzeyde bir savag faaliyeti için gerekli bilgi, ancak


"...

kipisel yetenege dayanan gözlem, inceleme ve dügünme sayesinde


elde edilebilir. Bu, arilarm çiçeklerden bal toplamast gibi bir tür
zihni içgudüdür ki, ancak hayattaki olaylardan akil yoluyla çika-
rilabildigi gibi gäzlem ve incelemenin yam sira yaëla da kazamla-
bilir.
Zengin ögretisine ragmen hayat, hiçbir zaman Newton ya da
Euler yetiptirmezse de bir Conde ya da Büyük Friedrich gibi yüksek
hesap adamlarmi pekâlâ yetiptirebilir."

Clausewitz, Newton kanunlarmdan ödünç aldigi bir kav-


ramla yola çikmig, bu metodolojiyi strateji ve askerî operas-
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 99

yonlarin ortamma uygulamigtir. Sun Tzu ise, Newton kanun-


larmdan tamamen uzak ve farkli olarak, Clausewitz'den iki
bin yil önce en etkili stratejiyi benzer çözümlerle ifade edebil-
migtir. Sun Tzu anlatimlarim daha kapah (gifreli denebilir,
Nostradamus gibi...) ortaya koyarken, Clausewitz anlagilabilir
gekilde ifade etmigtir. Ayrica Clausewitz "agirhk
merkezi"
kavramru Sun Tzu'dan daha sistematik bir gekilde anlatabil-
migt1r.
Agirhk merkezi kavramim Clausewitz ve Jominiuygulama-
h bir kavram olarak geligtirmiglerdirve çogunlukla çarpigmalar
bagladigi zaman gücün kullammi ve uygulama gekliyle ilgilen-
miglerdir.
Bütün kuvvetimizi dügmanm gücünün aşrhk merkezine
yöneltme ilkesinin tek bir istisnasi vardir; ancak ikincil girigim-
ler olaganüstü yararlar vaat ediyorsa bu ilke geçerliolmayabilir.
Ama bu durumda, ana eylem açismdan fazla bir riski göze al-
madan bize bu girigimleri gerçekleytirme olanagru veren belir-
leyici bir üstünlüge sahip olmamiz gerekir." Clausewitz Sava
Üstüne'dediyor ki:
"O nedenle, bir sava; plam hazirlarken dikkate ahnmasi
gere-
ken ilk gey, dugmanm gücúnün agirhk merkezlerini saptamak ve
bunlarm sayisim, mümkünse bire indirgemektir. Ïkincisi, bu agirlik
merkezine kargi kullamlacak kuvvetleri tek bir büyük harekât ha-
linde birleptirmektir.
Bu yüzden ana muharebeyi, yogunlagmig bir savag, bütün sa-
...

vagm ya da seferin agirhk merkezi olarak görmek gerekir. Tipki gü-


1pmlarinm
ney içbükey aynamn odak noktasinda birlegip en mü-
kemmel resmi ve en yogun isiyi meydana getirmesi gibi, 1
savagm
kuvvetleri ve kogullari da ana muharebede birlegerek
en yogun ve
azami etkiyi olugtururlar."

Clausewitz, savagm çegit1ì düzeylerine gäre agirlik merkez-


1erinin dogru belirlenmesinin savagi en kisa zamanda ve en dü-
ük maliyetle kazanmaya giden yol oldugunu öne sürer. Bunun
için pöyle demigtir·
Sun Tzu ve Clausewitz'in Savagta Stratejik ve Uygulamah '

Planlar için "Aşrhk Merkezi"nin Belirlenmesiyle Ilgili


.
Farkli Öncelikleri
Sun Tzu Clausewitz

VEBARIS A lrlikmerkezieri yükseksi· A irlikmerkezleriöncelikle


SAVAS uygulamadüreylnde,daha
ARASINDAKI yasi ve stratejikagamalara
sonra stratejikdüzeydebelir-
.

FARKLARVE gôre belirlenir.Savagve bang


INCELEME arasmdakitarkbulamktir;bu lenir.Savagve bang arasin-
DÛZEYi ikisiberabervar oldu§undan daki tarkkesin ve nettir;ça·
problemkalicidir. tigmaise hasarildir.

MERKEZÏ
AÖlRLIK AQIrlik merkezikavrami
sa- Aëirlikmerkeziteorik,açik
KAV,RAMININ dece ima edllmigbirkavrarn- ve sistematik birgekildege-
ligtiri1migve Newton kanur'Ş
,

GELl§T1RILMESI dit; kesin olarakgellglirilme-


miglir.Analillerdeneyime, nna dayanmigtir.Bukavram
sezgiyeve çaligmalarabaÖli· açikçaitadeed11ml)ve hare-
dir. Sonuçlarkismenbellrsiz ket içinbirrehber göreviüsl-
ve benzetmeliolaraksunul- lenmigtir sadece metafor
-

mugtur,Hareketiçinbir reh- olarakde 1L


ber parttir.

Stratejikplantannoturtulmasi
OTURTMAK
STRATEJiY.\ içinterciheditenyollaraskeri Dügmaniyenmek\çlnkullani-
1ÇiNONERlLEN deëildir(yanidiplomatik,eko- lanaraçlaraskeridir.Güç
ARAÇLAR nomik,siyasihileler).Ooëai (zorlauygulanangiddet)
kaynaklankorumay;ve yonunbirgekildekuilanihr
mümkúnolduëusûrece güç (Gewall),diÒeraraçlarinbl
kullaniminien aza indirge- linc[ndeolunmasigerekiran-
meyiönerir.(Li) cakayrmtillbirgekildegöz
önündefutulmasigarldegil-
.
dir.
sirasmagöreaëlrlik
Öncellk
ÖNCELIK
SlRASINA merkezieri: Öncelik
strasina göre aÒlrlik
GOREOLASIAGIRLIK merkezleri;
1. Sava; çikmadanya da
MERKEZLERI
OLARAKTA-
güçkullanmadanönce 1. Dügmanordusununyok
NIMLANAN edilmesi.
UNSURLAR dügmaninstralejisinin
ya da planiarininanlagil- 2. Dügmanúlkeninbag·
masi. kentininele geçirilmesi.
2. Sava; çikmadan önce 3. Dügmaninen önemli
dügmaninmütteliklerinin müttefikinekargietkill
bölünmesl. bir askerihareket.
3. Dügmanordusunasal· Diéerleri:
dirmak. 4. Dügmanlideri.
'

4. En son çareolarakdüg- 5. DügmanUlkenin


man 01keninbagkentine kamuoyu.
saldirmak.
KAYNAK: Michael L Handel, Savaym UsMlari, 534
(çev. Berna Kara), Doruk
¯'·1.
Yaymlan, Ankr
Sihirli ve Cekici Kavram: Strateji 101 .

"Bu nedenle büyük bir stratejik kararin dügman kuvvetlerinde-


ki agirlik merkezini ve söz konusu kuvvetlerin etkili olacag;i alanla-
ri belirlemesi dogaldir."

Agirhk merkezi (kavrami), fizikte bir cismin toplam agirhgi-


nm yogunlagtži dügünülen sanal noktadir. Bazi hesaplarda ko-
Iayhk saglamak amactyla yaratilan bu kavram bazen bina, köp-
rü gibi statik yapilarm tasanmmda ya da bir dig kuvvetin etki-
siyle ivme kazanan bir cismin davrampmi önceden kestirebil-
mek amactyla da kullanihr.
Fizikte türdeg (homojen) ve fürdeg olmayan nesnelerden
olugan sistemlerde agirlik merkezi ile geometrik merkez farkh
olur. Strateji belirlenirken de (savagta da toplumsal olaylar-
ya
da) bu konuya dikkat edilmelidir. Yogunlugu farkli iki cisim
duçünelim; bir tahta cetvel ile demir bir cetvelden bir sistem
ya-
ratahm. Bu yeni cetveller sisteminin agirhk merkezi demirin
agirhk merkezine yakm olacaktir. Íçiboy cisimlerde ya da dü-
zensiz biçimli nesnelerde ise agirhk merkezi (yada kütle merke-
zi) cismin fiziksel maddesinin digmda, boylugun herhangi bir
noktasmda bulunabilir. Örneginfutbol topunun agirhk merke-
zi içindeki boplukta, sandalyenin agirhk merkezi ise ayaklarmm
arasmdaki bir noktadadir.
Bir koalisyon oluçturulduganda ya da AB gibi çokuluslu bir-
likler kuruldugunda, bu topluluklarm agirhk merkezinin neresi
olacagi son derece önemli bir konu haline gehnekteçlir.
Çünkü
bu birhklerin eylenalerinde ya da buraya yeni girecek üyelerin
iglem süreçlerinde belirlenecek stratejilerde uyguiama hedefi
olan agirhk merkezi, farkli hedefler olacaktir. Bir somut örnek·
Türkiye'nin AB sürecinde agirhk merkezinin Paris, Londra ya
da Bonn mu oldugunu isabetle seçmesi gerekir. Agirhk merke-
zi bazi durumlarda liderler ya da kamuoyudur. AB örneginde
oldugu gibi, devletler topluluklari da türdeg olmayan nesneler
sistemi -olarak görülmelidir. Bazi uluslararasi problemlerin çö-
zümünde agirlik merkezi, sorunlu iki
ulkeya da ülkelerin bag-
kentleri digmda bir yerde yaratdtr.
102 GelecegiYönetmek
-

Clausewitz ve Jomini dügman ordusunun kendisini en


änemli agirhk merkezi oldugunu israrla
ortaya koymuglardir.
Clausewitz agirhk merkezi kavramini ashnda hazirhk kavrami
Muharebe her zaman savagin gerçekaşrlik merke-
"...

olarak görür.
zi olarak göriilmelidir. ...Savaga, muliarebenin önemine rakip olan
hiçbir etken yoktur. ...Bu yüzdenbüyük ve odaklanmty bir savay, füm
sorunun anrlik
8 merkezi olarak ele almmalidir."
Clausewitz, baglang1ç noktasi olan ayrmtih incelemeler ve
mantiktan da yararlanarak, agirhk merkèzini göyle tammlamig-

.I

Kuramcilarm asil söylemesi gereken gudur: Bir kimsenin her


iki muharibin de temel özelliklerini akilda tutmasi gerekir, Bunla-
rm sayesinde var olan bir aşrhk merkezi bulunur ve geligir. Bu
da
tüm gücün ve hareketin bagh oldugu bir kaynaktir. Tüm enerji
buraya Eger dügmamn dengesi bozulursa, to-
yönlendirilmelidir.
parlanmasi için zaman verilmemelidir. Aym yöne dogru taarruz-
lar düzenli olarak yapilmahdir. Bagka bir deyi le galip gelen tara-
fm tüm gücüyle saldirmasi gerekir. Sadece kendi gücünün merke-
zini bilen ve zafere odaklanan bir taraf, dügmam gerçekten mag
lup edebilir.

Günümüzdeki bazi stratejlerin yorumuna göre de agirhk


merkezi seçimi, hazirhk seviyesidir.
ÖzellikleAsyah ekonomi dügünürlerinin strateji ustasi ola-
rak benimsedikleri Sun Tzu" agirhk merkezi kavramim açikça
tammlamamigtir ama gifreli de olsa ipuçlari vermigtir:
"Ïkincien iyi seçenek miitteßklere saldrrmaktir.
[Li Quan] Bu, ittifaklar henüz olugurken saldtrmak anlamina
gelir.
...Bundan sonraki seçenek,dogrudan ordulara saldmunkar.
[Mei Yaochen] Bu, savagarak kazanmak anlamma gelir.
Bu nedenle usta asker planlar yap1hrken saldinya geçer.
[Cao Cao] Dügman strateji planlanm haztrlarken vurmak çok
kolaydir.
[Ho Yanxil Dügman sana pusu kurmaya hazirlamrken onlara
saldir bu kolaydir. Dügmamn planlarmm hangi yönde oldugunu
-
Sihirli ve Ç«kiciKavram: Strateji 103

hesap et ve güçlerini ona göre konumlandir. Daha niyetlerini orta- --

ya koymadan üzerlerine yürü."


Clausewitz'e göre ett önemli agirlik nierkezi dügmamn ordu-
sudur.
Clausewitz ve Jomini,agirhk merkezi belirlendikteri sonra
büyük riskler almamn gerekliligi üzerinde dururken, Sun
Tzu'nun agirhk merkezinin mümkünse güç kullammiyla bir-
legtirilerek, risk almaktan kaçimlmasi gerektigini ima etmesi
son derece çaqirticidir. Sun Tzu'ya göre ise dügman ordusuiiun
yok edilmesi üçüncü sitadadir. Clausewitz'e göre dügman
müttefiklerine taarruz üçüncü siradadir. Sun Tzu'ya göre düg-
manm planlarma ve müttefiklerine saldirmak, ordusuna sal-
dirmaktan önce gelir. Bu yüzden onun agirlik merkezi farkh,
daha yüksek bir düzeydedir. Savag bagladiktan sonra ise düg-
manm ordusuna saldirmak Sun Tzu için de önemli bir öncelik
olmuy tur.
ABD, Irak'a yapacagi askerî operasyon öncesi, Türkiye, Suriye,
Ürdün ve hatta Ïran'a taarruzlarda bulunmug (1Mart tezkeresiy-
le), ama Türkiye parlamentosu bu baskiya boyun egmemigtir.
Görüldügü gibi Pentagon Sun Tzu'dan esinlenerek strateji gelig-
tirmigtir. Ancak ülkelerin halklarim ve kültürlerini hesaba kat-
madigi için "agirhk
merkezi" konusunda hata yapmigtir.
Son örnegi de PKK ile mücadeleden verelim: Askerî harekâ-
tm agirhk merkezi ile politik "hareketin"
agirhk merkezi farkh-
dir. TSK açismdan baktigimiz zaman agirhk merkezi dogrudan
PKK, yani silahh kad¯odur. Daglarda egemenligini ilan eden
PKK'ya kargi alanmda"
"savag
elde edilen- zafer her geyden
önemhdir.
Öteyandan yine Clausewitz'e gäre iki önemli agirhk merke-
zi de "liderler
ve kamuoyu"dur. Sun Tzu'nun ikinci sirada yer
verdigi dügman müttefiklerine taarruzu TSK, dönemin Kara
Kuvvetleri Komutam Orgeneral Atilla Ateg'e, Suriye'ye gözda-
giveren bir konugma yaptirarak.uygulamietir.
1.2. YÜKSEK STRATEJÍ
YA DA SAVA$
POLITIKASI

"Ístediginizzaman baglatabilirsiniz
sacap, uma ancak güciinüz yettigi za-
man sona erdirebilirsiniz."
N. Machiavelli

Tammlarm farkhhšmdan da görüldugü gibi strateji hakkin-


da yazilmig bulunan eserler dikkatle incelendiginde, yazarlarm
dügünceleri bazen kendileri ile bazen de öbür yazarlarm dügün-
celeri ile çeligmektedir. Bazen bir savagm sonuçlarmm, daha ön-
ce geliptirilmig ve dogruluguna inamlmig dügünce ve sonuç1ara
ikircikli bakilmasma, hatta bunlarm bir kenara itilmesine ve bir
zaman sonra yeniden aym dügüncelere dönülmesine neden ol-
dugu görülmü tür. Zamamn olanak ve kogullari dolayisiyla bu
eserler bilimsel bir süzgeçten geçirilememigtir.Yalnizca, yazarm
dügünce gücü, olaylara bakig açisi ve kapasitesinin ürünü olan
yarati ve dügünceleri yansitilmigtir. Stratejinin taminmda bile
bir beraberlik yoktur. Harp, strateji, sevk ve idare terimleri ayri
ayri anlamlar tagidiklari halde, açiklamalarda aym anlamda
kullamldiklari gärülmügtür. Tammlarda bazen çok kisa ifadeler
bulunur. Bu kisa ifadelerde, yazarm konuya hangi açidan bakti-
giLangi olaylarm etkisi altmda kalarak bu säzcükleri kullandi-
-

gi ve bu sonuca vardigmi anlamak mümkün olmamaktadir. Bir


yazarm düçüncelerini oldugu gibi kabul ederek dogruyu bul-
mamiz ve anlamamiz olanaksizdir. Dogrunun bulunabilmesi
için, o konu ile ilgili b ü.tün yazarlarm dügünceleri ve analizleri
okunarak sonuca varilmasi gerekmektedir.
Sihirli ve Kavrane
Ç«kici Strateji 105

Özellikleaskerîstratejinin çegitli tammlamalarma örnek ola-


rak gunlari gösterebiliriz:
General Carl von Clausewitz (1780-1831):Strateji, savagi ka-
zanmak için muharebeleri kullanma sanatidir.
Maregal Moltke (1800-1891):Strateji, bir çare bulma ve en
zor kogullar altmda uygulamada bulunabilme sanatidir.
General Andrea Beaufre (1902-1975):Strateji, siyasi ilkelerle
saptanan amaçlar yöneltisinde, en etkin katkida bulunacak bi-
çimde kuvvet uygulamak sanatidir.
Amiral Robert B. Corney (1955):Strateji, amaçlara ulagilroa-
si yolunda kaynaklardan mükenimel bir gekilde istifadeyi sag-
layan bir harekât plamdir.
Maregal V.D. Sokolovsky (1897-1968):Kompleks, sosyal bir
olaydir. Savagi hazirlamayi, savaym amacunn teorisi ile pratigi-
ni kapsar. Devletin en yüksek askerî Iiderlerinin, savaçm hede-
fine ulagmak amaci ile askerî kuvvetlerin eggüdümlü kullaml-
masmdaki çahyma ve etkenlik alanmi olugturur.
Maregal.Wavel (1883-1950):Strateji, barekâtm yüksek komu-
ta kademelerinde genel sevk ve idaresine äzgü bir sanattir. Mu-
harebeleri hazirlar, en iyi kopullarda idare eder ve büyük sonuç-
lar almaya gayret eder, siyaset-strateji-taktik bir bütün olugturur.
Urs. Schwarz -

Laszlo Hadik: Strateji, uluslararasi bir ortam-


da ulusal hedefleri emniyete almak amac1yla bangta ve savagta
askerî gücü içeren pekilde, topyekûn ulusal gücün sistematik bi-
çimde geligtirilme ve kullamlmasidir.
John Quick: Strateji, utkuya giden olasiliklari artirmak ve 4
utkudan beklenen olûmlu sonuç1an çogaltmak ve yeni1gi ola-
sihšmi azaltmak hedefine yönelik noktalara azami destegi
saglayabilmek için politik, ekonomik, psikolojik ve askerî
kuvvetleri savagta ve baripta geligtirme ve kullanma sanati ve
bilimidir.
JamesKing: Strateji, bareketler ve kararlar da dahil olmak üze-
re, çegitli araçlarm hedefleri elde etmeye yöneltildigi bir plandir.
Amiral Mahan (1840-1914):Strateji, savag hedefine ulaçabil-
mek için deniz savay vasitalarimn (ögelerinin) kullamlmasi
usu-
udur.
1..
,.
106 Gelecegi-Yönetmek

Amiral Colomb (1831-1899):Deniz savagmm amaci deniz


egemenligini kurmaktir. Strateji, bu egemenligin saglanmasi
için tüm deniz kuvvetlerinin sevk ve idaresidir.
General Jomini (1779-1869):Strateji, savag sahasmdaki tüm
olaylardir. ..

"Strateji, fiili, potansiyel ya da salt sanal dügmanlara kargi


yagamsal çikarlanm etkili bir gekilde geligtirme ve güvenceye
almak amaciyla, silahh bir ulusun ya da uluslar koalisyonunun
de dahil- kaynaklarmi kontrol.etme ve kullanma sa-
-kuvvetler

zaman büyük strateji deni-


-kimi

natidir. En yüksek tip strateji


len- ulusun politikalarim ve silahlarmi, savaga girmeyi gereksiz-
ce erteleyecek ya da maksimum zafer gansiyla savaga girecek ge-
kilde birleptiren stratejidir.""Burada dikkat edilirse strateji tam-
mmm kapsami genipletilerek bang sürecindeki ulusal politika-
lar da degerlendirri.eye almmaktadir. Dikkati çeken ikinci nok-
"bü-

tip strateji" kavramidir. Bazi stratejler bunu


"yüksek
ta da
yük strateji" (Nitelik bakimmdan yüksek strateji, bir yandan .

stratejiyi kontrolü altmda tutarken, öte yandan da, kapsadigi


prensipler, strateji alamnda häkim olan prensiplerle çok kez ça-
tigir. Bununla beraber, bu iki ana unsur arasmdaki siki iligki do-
layisiyla, yüksek stratejinin incelenmesi sonucu ulagilacak daha
kapsamh bazi hususlarm açiklanmasma yardimci olur. L. Hart,
489] olarak tammlamaktadirlar.
"Nasil ki taktik, çegitli düzlemlerde çözümlenip anlayilabili-
yorsa, aym gey strateji için de geçerli olabilir. Säzgelimi, General
Sir Douglas MacArthur'un Pasifik'teki
'adadan
adaya atlama'
stratejisinde oldugu gibi sözcügün bir kullammi, odak noktasiy-
la salt askerî olabilir. Sözcügün bu gekliyle kullammi, çatigmanm
askerî olmayan boyutlarmm dikkate almmasma ya da bir bütün
olarak savagan devletin uzun erimli askerî ve siyasi amaçlarma
çok az yer birakir.ya da hiç birakmaz. Bu nedenle, bu boyutlan
da kapsamak için askerî yazarlar, kullamlmasi gereken en uy-
strateji' oldugunu önermiglerdir.""
'büyük

gun terimin
P. Kennedy önemli bir stratej olan Liddle Hart'm "Strateji"
aclh yapitmdan
"büyük
strateji" tammim göyle aktanyor:
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 107

"Büyük strateji, savag hizmetlerini sürekli kilmak için ulusun


ekonomik kaynaklarini ve insan gücünü hesaba katmah ve geligtir- -

melidir. Halkin gönüllülük ruhunu beslemek agismdan moral kay-


naklar da, daha somut güç biçimlerine sahip olmak kadar änemlidir.
-
Büyük strateji, çegitli hizmeller arasinda Ye hizmetler ile sanayi ara-
smda güç dagilimini da dozenlemelidir. Dahasi,
-kary
savag gücü, büyük
strateji tarafin iradesini zayiflatmak için mali, diplomatik ve
daha az olmamak ûzere- etik baski gücünü hesaba katmasi
ve uygu-
Jamasi gereken araçlarmdan sadece bir tanesidir... Strateji sadece
çe-
gi tli araçlari birley tirmekle yetinmemeli, ayni zamand a gelecekteki
barig durumuna zarar vermekten kaçinacak gekilde
-kendi

güvenli- -

gi ve selameti için- bu araç1arin kullanilmasin1 da düzenlemelidir.""

"Yüksek stratejinin" aç1klanmasmda änemli bagvuru rehber-


1erinden birisi olan L. Hart'm analizlerine daha derinlemesine
bakmahytz.
Taktik nasd stratejinin daha alt seviyedeki bir uygulamp ise
strateji de
"yüksek

strateji"nin daha alt derecedeki kullamhgi-


dir. "Yüksek strateji", savag hedefini belirlemesi gereken üst de-
recedeki temel politikadan farkh olarak, savagm yönetimine
esas olan siyasetle hemen hemen aym anlama geldigi gibi, "uy-

gulama halindeki siyaset" anlammi da tapr. Çünkü,yuksek


stratejinin görevi, bir milletin veya milletler grubunun bütün
.
olanaklarnu, temel politikanm tammladži amaç olarak savagm
siyaset hedefinin elde edilmesi için koordine etmek
ve yönet-
mektir.'
Yûksek strateji, silahh kuvvetleri desteklemek için, milletle-
rin ekonomik imkânlaimi ve insan gücünü hem hesaplamah
hem de geligtirmelidir. Bu husus, moral gücü de kapsar.
Çünkù,
halkm moral duygularmm canh tutularak yükseltilmesi, çok de-
fa daha belirli kuvvet kaynaklarma sahip olmak kadar önemli-
dir. Yüksek strateji, silahh kuvvetlerin kendi aralarmda oldugu
gibi, bu kuvvetlerIe sanayi arasmclaki güç bölümünü de düzen-
lemelidir. Savayma gücü, yüksek strateji araçIarmdan sadece bi-
ridir. Bu strateji, dügmanm azmini zayiflatmak için, kendi mali,
diplomatik, ticari ve bunlar kadar änemli olan moral baski gü-
cünü de hesaba katmah ve uygulamahdir. Iyi bir dügünce, bir
108 Gelecegi Yönetmek
i

kalkan oldugu kadar ayni zamanda bir kihçtir. Buna göre, sa-
vaçta yövalye ruhu, moral gücü kuvvetlendirdigi gibi dügmanm
direnme azmini zaytflatan en etkili silah da olabilir."
Stratejinin ufku savagla smirlandigt halde, yüksek strateji,
bakiglanm savagm ötesine agirarak bunu izleyecek bariga da yö-
neltir. Ayrica yüksek strateji, çegitli araçlan yalmz birleptirmek-
le kalmaz, gelecekteki barig durumuna enmiyet ve refah yönün-
den bir zarar vermeyecek biçimde buniarm kullamhémi da dü-
zenler. Birçok savaytan sonra görüldügü üzere, bir bargm her
iki taraf için de aci sonuç vermesi qu·gerçege baglanabilir: Yük-
sek strateji alani, stratejinin aksine, büyük ktsmi ile bilinmeyen
bir sahadir. Bu nedenle, hâlâ incelenme ve anlagilma ihtiyacm-
dadir."
"Bunlara ek olarak bir de stratejik eylemden söz etmek ge-
rekmektedir. Bunlar temelde dügmanm savunma düzenini boz-
mak, cephesinin konumunu degigtirmeye zorlamak, güçlerint
dagitmak, ikmal ve çekilme yollanm tehdit altma almak gibi ey-
lemlerdir. Stratejik eylemler, dügmanm en az direnmeyi örgüt-
leyebilecegi, en az bekledigi yollardan onu ikileme sokarak ve
hareket serbestisinden mahrum birakarak yapilan eylemlerdir.
Bu, bizi stratejinin temeline, yani güçlerin dagihmi, gliçlerin
konsantrasyonu ve alternatif bedeflerin elde tutulmasi gibi nok-
talara getirir. Bunlarm açihru ise stratejik prensiplere deginme-
mizi gerekli kilar ki, bunlar oldukça yogun bir gekilde tartigil-
rug meselelerdir,"
Bati'da
"büyuk

Rus stratej Genrikh Trofimenko strateji"nin


ve ABD'de farkh tammlandigun belirtmektedir. Askerî-politik
strateji" denmektedir.
"büyük

stratejiye Bati'da.bir kural olarak


güvenlik
"ulusal

ABD'de çogunlukla kullamlan deyim ise


stratejisi" ya da
"ulusal
stratejidir." Resmi bir Pentagon tammi-
amaçlara ulagmak için barig ve sa-
"ulusal

na göre ulusal strateji


vag zamanmda silahh kuvvetleri ve onunla birlikte bir ulusun
politik, ekonomik ve psikolojik güçlerini geligtirme ve kullanma
ya da kuvvet teh-
"kuvvet

sanati ve bilimidir." Askerî stratejl ise


didi uygulama yoluyla, ulusal politika hedeflerine ulaymak için
silahh kuvvet kullanma sanati ve bilimi" olarak tanimlanmig-
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji
'

109
| -

tir." ABD'li politikacilar ve askerî teknisyenler, askerî doktrin


ile askerî strateji arasmda açik bir aıiim yapmazlar
ve iki terimi
birbirlerinin yerine kullamrlar.
Soguk savag döneminde baskm iki kavram ve öneri sunulu-
yordu. Bunlar, "demokrasi"
ve
"insan

haklan"ydi. Bu süreçte
güvenlik, hele ulusal güvenlik ifadelerini neredeyse hiç duyma-
dik. Oysa 11 Eylül 2001'de Íkiz Kuleler'in yikihgim
yaçayan
ABD'li stratejler birdenbii'e tehdit oIgusunu keçfedip güvenlik
kavrammi birinci siraya yerleptirerek, stra teji kavrammi da bu-
nunla birlikte eyleptirir oldular. 11 Eylül'e kadar Türkiye gibi ül-
keler tehdit ve terär algilamasma dayali stratejiler kurmaya
ça-
lipriarken sûrekli eleçtiri'ahyorlar, kendilerine güvenlik mesele-
sinin abartúdži säyleniyor,
"insan

haklan"na ve ka-
"ötekinin

bulüne" dayah yänetim stratejileri üretmeleri belirtiliyordu.


Son dört yiÏdaise "ulusal

güvenlik" vurgusu ve buna dayali


ulusal stratejiler belirlenmesi äzellikle ABD'nin bir numarah
gündem maddesi oldu.
Ìlkadunda strateji dendiginde askerî strateji anlagild mdan
ya da daha yaygm kabul gördügünden, önce bu terimi açiklayip
ardmdan askerî-politik strateji ile arasmdaki farkm altru çizme- |
liyiz. Günümüzde.yönetim stratejisi ve igletmelerde stratejinin
ne denli änemli ve yaçamsal oldugu da. ortadadir. Zaten buna
da
"stra

tejik dügünme ve karar" diyoruz ki ilgili bölümde üze-


-

rinde durulacaktir.
"Askerî strateji, çogunlukla 'ham'

fiziksel kuvvelle (yani


askerî kuvvetle) ilgilenir. Bu silahh kuvvet, dogrudan, dügma-
nm direnme ruhunu kirmak, onun silahh kuvvetlerini imha et-
mek ve zafer saglamak için kullan1hr.""
"Askerî-politik strateji ise diç politika konularmi ele ahrken
çok daha genig.kuvvet kategorileriyle ilgilenir. Politik
ve psiko-
Jojik, ekonomik, bilimsel, teknolojik,
jeofizikve nihayet askerî
kuvvet... Böylece askerî kuvvet, bir ulusun toplam
gucünün yal-
mzca bir parçasi gibi ele almir. Aynca, askerî kuvvetin kendisi
de, yalmzca tamamen fiziksel bir
çey olarak degil
-örnegin,

silah
zoruyla baski uygularken yapildigi gibi- ama
ayni zamanda,
askerî yetenegin el altmda bulunduruldugu
gerçegine yaslamp,
110 Gelecegi Yönetmek

kargi tarafa baski uygulamak için politik ve psikolojik bir alet gi-
bi de kullanilabilir.""
Yukaridaki tammlara göre askerî-politik strateji, askerî stra-
tejiye göre daha üstündür gibi bir sonuç ç1kmaktadir. Askerî-
politik stratejiye göre belirlenen hedef amaç/amaçlar için askerî
strateji bir araç olarak kullanilmaktadir. Clausewitz, "Politika
bir temeldir, savag ise yalmzca bir araç ve bunun tersi degildir,"
"sa-

tanimlamayla
yorumunu yaparken aslmda daha yalm bir
vag politikanin devamidir"[As11nda savag, politikanm devamini
saglayan bir araç degildir. Eger Clausewitz'in vardigi bu hü-
küm dogru olsaydi, dünyayi anlamak çok kolaylaprdi]" demek-
tedir. Ï1k "Körfez Harekâtina" baktigimizda ABD'nin eylemi
bunun tersini göstermektedir; savag hazirliklari, politikayi yön-
lendirmigtir ya da daha aç1k degerlendirmeyle
"politikayi
belir-
lemigtir". Kisacasi, savag amaç, politika ise araç olarak kullanil-
migtir.
Carl von Clausewitz'in (1780-1831)ün1û yapiti On War (Sa-
mektupla-
vag Üstüne)ölümünden sonra cephede epine yazdigi
rm derlenmesinden olugturulmuy bir yapittir. Bu kitabin Türk-
olan
çeye kazandirilmig kusursuz çevirilerinden birini yapmig
Fahri Çeliker'inçevirisinde (Harp Akademileri ve Özne Yayin-
lan, 19) önsözü" bagligi altinda bir degerlendirme ya-
"yazarin

pilmigtir. Yol gösterici oldugundan almtiyi aktariyorum:


"Olmuy baçaklan görmek için tarlaya gitmek varken bugday ta-
çahymak
nesmm kimyasal ögelerinden bagagm geklini çikarmaya
hiç kugkusuz saçma olur. Aragtirma ve gözlem, felsefe ve deneyim
asia birbirini küçük gärmemeli ve hiçbir zaman biri digerini ige ka-
rigtirmamaya kalkigmamahdir. Aksine birbirlerini karç1hkh destek-
lemelidirler. Bunun için bu kitabm tümceleri, bir dig nokta olarak, iç
zorunluluklarimn kisa kemerleriyle ya deneyime ya da harp kavra-
mmm kendisine dayanmaktadir. Dolayislyla temelden yoksun de-
ildir. Canh ve kapsamli, sistematik bir harp teorisi kurmak belki
de olanaksiz degildir, fakat pimdiye kadar kurdugumuz teoriler, bu
niteliklerden çok uzaktir. Bunlar, bilimsel [bilimselkavrammm sa-
dece ya da baghca bir sistem ve bu sistemin hazir bir ögretisinden
ibaret olmadigi, bugün artik tartigdmasi bile gerel<siz bir husustur]
olmadiklarindan bagka, sistemin tutarhhgi ve mükemmelligi çaba-
Sihirli ve Çekici
Kavrnm: Strateji 111

sina ragmen saçma sapan, basraakalip ve harc1âlem gevezeliklerle


doludurlar. Buna bir örnek göstermek istenirse, Lichtenberg'in (Ge-
org Christoph (1742-1799),fizikçi ve güzel sanatlar yazari] bir yan-
gin yönetmeliginden aldigi gu parça okunabilir.
'B.ir evde yangm çikinca, her
. eyden

önce soldaki evin sag du-


varmi ve sagdaki evin sol duvarini korumaya çaligmak lazimdir.
Çünkü,örnegin, soldaki evin sol duvari korunacak olursa sag du-
vari, sagdaki evin sol duvanna kargi dügecek ve ateg de bu duvarin
ve sagdaki duvarin saginda bulundugundan (çúnkü evin, yangmin
solunda bulundugunu kabul etmigtik) sag duvar, atege sol duvar-
dan daha yakin bulunacak ve eger korunmayacak olursa ateg, ko-
runmug olan sol duvardan önce kendisine geleceginden tutugacak-
tir. Böylece korunmamig olan bir gey, korunmuy olandan daha ön-
ce yanacaktir. O halde bunu birakmak, ötekini korumak zorunlu-
dur. Sonuç olarak punun bilinmesi yeterlidir: Eger ev, yangmin sa-
gindaysasol duvarimn, solundaysa sag duvarinin korunmast gere-

Öteyandan Clausewitz burada politika ile savag alanlari ara-


smdaki iligkiye hakh olarak dikkat çekerken, bunlari bir
ve aym
ey olarak (savag,politikanm bagka araçlarla devammdan iba-
rettir fikri) görmesiyle hataya dügmekte, öne sürdüß her gärü-
ü tayin edici muharebeye baglamaktadir. Clausewitz gärügün-
de, dügmam yava; yavag yipratmak degil, hizla çökertmek esas-
tir. Bu görügün dogal uzantisi strateji ve politikanm aym kipiler
tarafmdan yapilmasidir. Sayetbu durum gerçeklegirde teklegen v
askerî-politik otorite nihai çäzümü tayin edici muharebeye bag-
larsa felakete ugrama en muhtemel sonuçtur. Clausewitz'in va-
tam Almanya, bu felaketle änce Ludendorf-Hingenburg büyük
genelkurmayi, sonra da Hitler'in yönetimi altmda, iki kez kargi-
laymigtir. Gerçekten de politik hedef, bir seri askerî zaferin ka-
zamlmasma, hele hele layin edici bir muharebeye baglanmama-
hdir."
"Soguk Barig" döneminde ABD ile SSCB, aralarmdaki
sava-
gi kazanmamn silah gelig tirme ve Avrupa'da olabildigince yigi-
riak yapma stratejisine dayah oldugunu degerlendirmiglerdi.
Bunun sonucu olarak, (uluslararasi politikalari da dahil) ulusal
çikar stratejileri askerî-politik stratejiye bagimh olmugtur.

I
212 Gelece i Yönetmek

Buraya kadarki açiklamalarda strateji askerî ve politik alan-


larda kullamldigi gekliyle ortaya kondu. Strateji farkh bilim dal-
larmda degivik kesinlik dereceleriyle kullamlan bir kavramdir.
Stratejinin esas özelligi amaçlarla araçlari birbirine baglamasidir
(olanaklarla kopullan örtügtürmesi). Strateji bir köprüdür. Köp-
rüyü yaratan elemanlar araç1ar, vizyon ve degerlerdir. Degerler,
vizyon ve strateji hep birlil<te örgütün stratejik mimarisini mey-
dana getirir. Degerleriniz sizin kim oldugunuzu ve.nasil davra-
nacagmizi belirler. Vizyonunuz (içindebulunmayi arzu ettigi-
niz fotograf karesi) amacimza.igik tutar, gšri kalan bütün her ge-
yi tutugturan kivilcimdir. Stratejiniz degerleriniz baglarmnda
vizyonunuza nasil ulaçacagmizm ana hatlanm çizer. Nasil ki
degerler olmadan vizyonun megru bir temeli yoksa, vizyonsuz
strateji de anlamsizdir. Birlikte olduklarmda ise baçanh eylemin
temelini olugturacak bir yapi yaratirlar.l"
Paul Kennedy'ye" göre büyük stratejinin püf noktasi politi-
kadadir; yani ülke liderlerinin ülkenin uzun erimli (savagtaki
ve bariptaki) en iyi biçimde çikarlanm korumak ve güçlendir-
mek için askerî olan ve olmayan bütün unsurlari bir araya ge-
tirme kapasitelerindedir. Böyle bir çaba, ölçülemez ve ängörü-
doludur. Usta stratej Antoine Henri Jo-
"sürtügmelerle"
lemez
mini'nin [Fransiz asker ve yazar] tammiyla gelenek de bir ma-
tematik bilimi degil, Clausewitz'ci anlamda bir sanattir ve zor
-

bir sanat; çünkü çegitli düzeylerde, esas amaca ulagmak (ya da


ertelemek) için hepsi de birbiriyle etkilegen siyasi, stratejik, ey-
"büyük

lemsel ve taktik düzeylerde ortaya çikar. Tarihte strate-


jiye" sahip devletlere örnek vermek gerekirse; "Roma Ímpara-
torlugu; erken modern çagda imparatorluk Ispanya'si; 19. ve
20. yüzyularda Fransa ve Almanya birbirine bu kadai yakm, fa-
kat stratejileri itibariyle birbirinden bu kadar farkh iki ülke; dü-
nün ve bugünün Sovyetler Birligi. Yine, bütün örneklerde esas
vurgu salt muharebelerin kazamlmasi, hatta savaglarm kazanil-
masi üzerine degil, zaferin oturtulacaş genig siyasi kogullar
üzerinedir. Birçok açidan bugünkü ABD, Roma, Íspanyave Bri-
tanya gibi eskinin bir numaralt büyük güçlerine benzer bir ko-
numaa bulunuyor. Kugkusuz, Amerikan politika olugturucula-
C.
. I

butirli ve ÇekiciKavram: Strateji 113

rmm 20. yüzyihn sonunda kendilerini içinde bulduklari kogul-


lar kendine özgüdür. Terimin dar anlammda tarihin kendini
tekrarlamadigmdan da kugku yok. Fakat, Arnerikah liderler
kendiferine ait
'birlegik,

uzun erimli stratejilerini' gelittirmeye


çahprken bile, tarihin farkinda olmalart ve büyük stratejinin
bütün zamanlarda ve bütün ülkelerde var olan özelliklerini an-·
lamalan da gerekir."I"
John Hattendorf, Ispanyol Veraset Savagi'nda (1702-1713)In-
giliz büyük stratejisini analiz ederken pratikte stratejiyi göyle ta-
mmliyor:
"Strateji, salt bir ulusun, siyasi amaçlan için kLIVVetleri DRSIl
kullanacagiyla ilgili bir kavram degil, gerçek güçlerin kopullar
baglammda fiili yönlendirilmesidir.""
"ÌngilizlerinÏspanyolVeraset Savagi'm sevk ve idaresinin ve
bu savagla 41gili görügünün ekonomik, siyasi, diplomatik ve
askerî yanlarimn bir analizi, Ïngiltere'ninkencti äzel amaç1arma
ulagmak için bütün kaynaklarim kullanmaya Israrla çabaladigi-
ni açiga çikanr. Du amaçlara ulaymak için uluslararast diploma-
si, mali ve askerî güç, birbirini tamamlayacak gekilde kullamldi.
Amacm tekilligi nedeniyle, ülkenin stratejik sorununun Avru-
pa'da guçler dengesini muhafaza etmek oldugu gerçegi, savagi
idare eden ardiçik yöntemleri motive etti. Íngiltere'ninulusal
gúvenligini, siyasi bagimsizligim ve ticari büyümesini sürdüre-
bilecegi en iyi pratik düzenleme buydu. Ïngilizdenizeileri, as-
kerleri ve diplomatlart kendi älanlannda bu amaçlara ulaymak
için çahetilar."
Birinci Dünya Savagi'nda Ïngiliz "buyük

stratejisini" analiz
eden Michael Howard "büyü.k

stratejl"yi yöyle tanunlamakta-


dir: "20.
yü zyilm ilk yansmda
'büyük

strateji', esas olarak, sava


zamamndaki ulusal politika hedeflerine varmak amaciyla, müt-
teliklerinkiyle ve olanakh oldugu yerlerde dogal güçlerinkiyle
birlikte ulusal zenginlik, insan gücü ve smai kapasitenin düzen-
lenmesi ve harekete geçirilmesinden ibaretti."'"
.

Ytiksek stratejinin uygulanmasi ve degigtirilmesine Türki-


ye'den örnek verelim:
114 GelecegiYönetmek

TARTISMA: Devletin Yüksek Stratejisi Degigti mi?


Günümüzdefarkh alanlarda ve oldukça degigik gekillerde
strateji sözcügü kullamlmaktadir. Yalin anlatmak gerekirse,
kogullan ärtügtürme sanati" olarak birkaç kez ifa-
"olanaklarla

de edilen stratejinin içerigindeki gibi amaç-araç dengesi söz ko-


gelmektedir. Burada kul-
nusuysa, hedef en önemli etken haline
lamlan anlamiyla hedef, amaci igaret etmektedir.
Daha önce de belirtilmigti; devletler düzeyinde strateji uygu-
strateji" adiyla betim-
"büyük

lamasi ise strateji" ya da


"yüksek

olarak
1enmektedir. Bir devletin benimsedigi politikaya uygun
olanak araçlari
saptamig oldugu hedeflere ulagmada her tür ve
bilimsel kullanma sanati olarak da anlagilmaktadir.
strateji"yi, yapilarma bagh olarak çegitli
"yüksek

Devletler
kurumlar kanahyla belirlerler. Türkiye'de bugüne kadar uygu-
strateji-
lanan gekliyle, MGK'da alman kararlarm yüksek devlet
si olarak uygulandigim gördük. Ya da bizim böyle algilamamiz
saglandi.
olarak
"Yüksek strateji", stratejinin de kapsamma uygun
uzun yillara yayilacak gekilde uygulamr. Aslmda
devlet gelene-
ideolojik dayatmalardan
gi-oturmug, kurumlan yerlegmig veolarak
kurtulunmugsa senaryolar 50 yillik yazilmahdir. Türkiye
için bunun geçerli olup olmadigt herkes tarafmdan sorgulanma-
hdir.
Her devletin kurulug felsefesi ve ideolojisi oldugu gibi 'Tür-
kiye Cumhuriyeti Devleti'nin de bu iki temel unsuru 24 .Tem-
muz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Bang Antlagmasi sonra-
smda uluslararasi alanda kabul ettirilmig, 29 Ekim 1923 tarihin-
de ilan edilen.cumhuriyet rejimiyle de muhkemlegtirilmigtir.
Teorik olarak açiklamak gerekirse cumhuriyetin siyasi rejim
ola-
olarak tammi tek degildir ama·amaca hizmet eden en yahn
olmayan tüm siyasal rejimlere" .cumhuriyet adi
"monargik
rak
verilir.-Bu tammdan yola çikildigmda cumliuriyetin demokrasi
olmasi gerekmedigi hemen görülmektedir. Ornegin.Iran Islam
Cumhuriyeti gibi,.. Ancak.Íngiltere-örneginden.hayat buldugu
ekhyle de bazi monargiler kurabilmek-
"demokrasi".sistemini

1
Sihirli ve Ç«kici
Kavrmn: Strateji 115

tedir. Türkiye'de ise demokrasinin varhit laik cumhuriyetin ya-


gatumasma baghdir. Yani bizim cumhuriyetimiz demokrasiyle
taçlandmlmak zorundadir. Türkiye Cumhuriyeti'ni tammladi-
gimizda öteki uygulamalardan farkh oldugu ortaya çikmakta-
dir. Nedir bu fark?
Bir Osmanh Ímparatorluguferdi olan Gazi Mustafa Kemal
bu sistemin içine dogup orada yetigtikten sonra, kurdugu cum-
huriyete qu çerçeveyi çizmigtir: "Egemenlik kutsal padigahtan
ahmp bireye verilmig, kuldan vatanday, ümmetten millet
yara-
tilmig ve bu da laik dügünce sistemi üzerine oturtulmuytur."
Anayasaya konulan degigtirilemez ibaresiyle yerleptirilen hü-
kümlerle de bugüne kadar gelinmigtir. Ancak demokrasi henüz
saglamlaytinlamamigtir çünkü demokrasi cumhuriyet gibi bir
gecede kurulabilecek bir siyasi rejim degil, yayamlarak ögreni-
len bir kültür~dür, sistemdir. 21.yüzyil tamrnma göre de farkhh-
im kabulü ve içe sindirilmesi meselesidir. Referansi AB olan
çagday hukuk düzenlemeleri ve uygulamalaridir. Cumhuriye-
tiyle, yani siyasi rejimiyle hiçbir sorunu olmayan Türkiye'nin,
deyim yerindeyse demokrasisi ile bagi beladadir.
Bu cumhuriyet kurulurken Gazi Mustafa Kemal üç temel
stratejik [sütun] tercih belirlemigtir. Bunlar: 1. Çagdaguygarhk
düzeyinin üstüne çikmak, 2. Yurtta bany
_dünyada

barig, 3. Ne
mutlu Türküm diyene!
Her üç stratejik karar da bu cumhuriyet yaçadigi sürece ya-
çayacaktir. En azmdan "yüksek
stratejinin" tammmdan yola ça-
kildigmda böyle olmasi gereklidir. Bugün geldigimiz nokta iti-
banyla durum böyle midir?
Samyorum artik her gey degigiyor. Ya da degigtiriliyor.
"Ne mutlu. Türküm diyene" ifadesi, 21. yüzyilm yükselen
degeri olan çokkültürlülügün (kimisine gäre 21. yüzyihn ide-
olojisidir) matematik olarak formüle edilmig geklidir. Gerçekten
de böyledir. Multiculturalism, yani çokkültürltilük "farklihim

yönetimi" olarak ifade edilmektedir, Bu denli yalmdir. Bunu


Türkiye özelinde açiklarsak, Türklük bir üst kimliktir, aym za-
manda vatandaghšm da ifadesidir ve bunun altmda tüm alt kül-
116 Gelecegi·Yönetmek

türel kimlikler kendilerini anla tabilirler. Ama bunun da kogul-


lan bulunmaktadir. Nedir bu kopullar?
Parlamentoda, egitim kurumlarmda,
1. Tûrkçe birinci dildir.
yargida, orduda kesinlikle ödünsüz konuqulacaktir.
2. Korunmasi gereken anayasa Türkiye Cumhuriyeti anaya-
sasidtr.
3. Tüm mal varhgi bu ülke için harcanacaktir.
4. Türkiye adi verilen ülkenin smirlari anavatan olarak kabul
edilecek, bagka bir talepte bulunulmayacaktir.
Bu dört madde, çokkültürlülügün bir yüksek devlet strateji-
si olarak kabul edilen [dördüncübölümde teorik olarak anlati-
lan} Avustralya örneginden birebir almmigtir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken demokrasi kültüründen
gelmeyi; nedeniyle, cumhuriyetin korunmasi ve yagatilmasi
Türk Silahh Kuvvetleri'ne emanet edilmi tir. Ordu bu ulus-dev-
leti korurken ulusal ekonomiden beslenerek yayayacak gekilde
bir konsept olugturulmuytur. Savunma doktrininin sorunlu olu-
unun temel nedeni de budur.
Bttgün gelinen noktada bunun iglevsiz kalacagi görülmekte-
dir. AKP iktidan (3 Kasim 2002) sonrasi özelleptirme ve
ABD'nln GOP'un (Genigletilmig Ortadogu Projesi) uygulamyma
baghhk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulug felsefe ve ideolojisin-
de açikça ifade edilmese de bir degigimin kaçmilmaz oldugunu
ortaya koymaktadir.
Maliye Bakani Kemal Unakitan'm basma yansidigi gekliyle
cumhuriyetin bagmda kurulan ve simgelegen kurumlan orta-
dan kaldirdiklanm içeren konuymalari, artik temel degigikligin
geri dönülmez oldugunu çok açik gekilde yansitmaktadir. Yani
cumhuriyetin izlerini tagiyan tum simgeler ortadan kaldml-
maktadir. Bunun yaratacagi sonuçlan bizden sonraki kugaklar
görecek. Ancak bizim gördügümüz ise, ulusal ekonominin .tas-
fiye edildigidir. Türk ordusunu besleyen ana damar tikanmak-
tadir.
dava olarak ilan.edilen Kibris"
"milli

1955 yilmd.an sonra bir


artik bu niteligini kaybetmigtir. Bu Kibris politikasmdaki degi-
giklik çok ama çok önemlibir göstergedir. Bunun burada kalma-
I
Sihirti ve Ç«kici
Kavrnm:Strateji 117

yacagi, Türk dig ve iç politikasmda hemen her alana yansiyaca-


gi ya da yansitilacagi 10 Agustos'ta (2005)Bagbakan tarafmdan
ifade edildigi gekliyle, "Bunun adi Kürt sorunudur," açiklama-
si, devletin ezberini bozdugu anlammi tagimaktadir.
Bu açiklamaya kadar PKK terör örgütünün, eylemleri etnik
milliyetçilikle ve aynhkçihk hareketini silahh mücadeleye dök-
mekle suçlanmasi ve askeri müdahalelerle mücadelede artik
yeni bir agamaya gelinmigtir. "Yuksek devlet stratejisi"nin de-
gigtirileceginin
sinyalleri verilerek, etnik kimligin Bagbakan ta-
rafmdan telaffuz ediImesiyle, PKK'mn yillardir seslendirdigi
ama bir türlü kabullenilmeyen ifade bugün artik rahatça dillen-
dirilmektedir. Bagbakan'm bu söylemiyle, konunun
ya da soru-
nun teröristle mücadeleden daha çok terörle mücadelenin
änemli oldugu ve bäyle söylenerek PKK'mn elinden önemli bir
koz ahndiga da degeriendirilebilir. Ancak bunun çok. gerçekçi
oldugunu gu anda söylemek güçtür. Olaya taraf olanlardan bi-
risi devlet, ötekisi ise bir terär örgütüdür ve çok sayida çehit
ve
yarah verilmigtir. Yani iç politika bundan sonra aci üstline ku-
rulacaktir.
Öte yandan, Irak'ta ve özellikle de Kuzey Irak'ta ortaya çi-
kan geligmeler adim nasil koyarsak koyahm (Kürt sorunu
ya da
PKK terörü gibi...) uluslararast bir sorun haline gelmigtir. Kisa-
casi bu mesele Türkiye'nin iç politika problemi olmaktan çikar-
tilmaktadir. Bunu görmek gerekiyor ve eger mücadele edilemi-
yorsa görmek de yetmez, içe sindirmek gerekiyor.
"Yüksek stratejinin" karar vericileri olan (bu sorun için) Hü-
kümet, MGK, Genelkurmay ve Digigleri Bakanligi, 82 yilhk
cumhuriyetin kazammlari ve kararlariyla bugüne kadar geline-
bildigini [2023'ebäyle gidilemeyecegi ortaya çikmi, tir.]
ama
çagday dünyada ortaya çikan geligmelerin sonucu olarak özel-
likle de hipergüç ABD'nin senaryolari digma çikilamadigim
top-
lumla açikça paylagmahdir. Ancak bu durumda degigtirilen
yüksek stratejiyi uygulayabilir.
118 Gelecegi Yunetmek

DENEME 1: Banym Stratejisi ya da Barry Stratejisi


Ar tik ägrenildigi gibi s tra teji kavrami binlerce yilhk bir kav-
ramdir; aslmda bang da onunla yagitt2r. Ancak barig dendigin-
de b.enim akhma gelen Tolstoy'un ölümsüz eseri "Srway ve Ba-
ny romanidir.
Sun-Tzu tarafmdan günümüzden iki bin yil önce yazilmig
olan "Savag Sanati" kitabi, samyorum dünyanm en etkili ve
saygi duyulan strateji kitabidir. Bu kitabi kendisine rehber
edinmeyen politikaci, igadami, asker beinen hemen yok gibi-
dir. Neden? Çünküsavagmayi ögretir! Öngördügüamaç yenil-
mezlik, savagmadan zafer kazanmak, çatigmanm fizigi, siyase- .

ti ve psikolojisini kavrayarak asla saldinlamayacak bir güce


kavugmaktir. Nicolo Machiavelli'nin "Savag Sanah" adh on üç
bölümlük bagyapitmda bir kez bile olsun bangm admi okuya-
mazsmiz. Birinci kitaptan okumaya baglayip yedinci kitabi bi-
tirdigimzde yine bany sozcugune ve barigm yaratilmasma ait
tek bir cümleye rastlayamayacaksruz.. Clausewitz ve Antoine
Henri Jomini gibi kipilikleri birbirine zit iki dehamn yapitlan-
m okudugunuzda ya da barigm stratejisi gibi kav-
"bang"

da
ramlara rastlamamamn gaykmhšmi yaçamaktayiz. Carl von
Clausewitz geçmigte hakh olarak sisinden" bahset-
"savagm

migti, fakat bang da, yarattigi gönül rahathgi ve altmda yatan


gizli tehlikeleri ile yamlsamalarla dolu kendi sisini olugtur-
makta, üstelik bugün pimdiye dek hiç olmadig1 kadar yogun
bir gekilde. [Fred Halliday; 2000'lerde Dünya, 2002: 76] Son bir
umutla, bahriyeli olmasi nedeniyle agkm ve alkolün adami
Amiral Mahan'm kitabmda bangi buluruz diyerek satirlan
yutmaya devam ettigimizde de, ne yazik ki, bang kavramiyla
kargilaçamiyoruz. Ancak yine de umutlanmizi yitirmemeli-
yiz1..
Napolyon imdadimiza yetigiyor ve kendimizi biraz olsun
kurtarmamizi saglayan qu sözleri ediyor: "Sava; savagi dogurur,"
ve "Barig demekle dünyada bang olmaz." Ya nasil olabilir! "Atom
bombasi, bangi saglamak için ortaya çikti, ama bangm devamh-
hgmi saglayamazdi. Banym saglanmast için insanlarm çaba gäs-
Sihirli ve Ç«kici
Knvram.· Straleji 119

termesi gartt1r." Bu sözler bana ait degil, Winston Churchill'e ait


ve bangm ütopik bir kavram oldugunu vurguluyor.
Bagtan beri sunduklanmla, barigin ütopik ve edebi bir kav-
ram oldugunu, bu sözcügün gairler ve romancilarm eserlerinde
kullanildžm2 rahathkla söyleyebilirim. Diyeceksiniz ki; politi-
kac11ardan sik sik duydugumuz barig sözcügü hangi anlamda
kullanihyor? Bu da mi aldatmaca? Evet efendim, politikacilarm
kullandži barig kavranu dillerine persenk ettikleri bir
"sanal"

kavramdir. Onlarm vurgusu hep savag tehdidi çagnyimi yapti-


gi için barig sözcúgünü kullanmaktan ibarettir. Aslmda banym
ne oldugunu iki kesim bilir, savag meydanlanndaki askerler ve
tepelerine bomba yagan halk!
George Gordon Byron diyor ki: "Halk ancak baripta savapm
agir yiikiinü anlar..." Politikaci için savag, masada zafer kazanma
argümam ve bang, bir tehdit unsurudur! Ralph Emerson'un
sözlerini biraz degigtirerek sizlere sunmaya çahyayim: "Savagla-
ra halkm menfrutti ve refa1n için girilir. Ama neticede
-barip

imzalamp
ortalik sakinlegince- siyasi sosyal bu1rranlar ortaya çrkar." Bu buh-
ranlari yok etmek için yeniden savag ilan edilir
ve ardmdan bir
kez daha bang masasma oturulur. Ve yeniden buhranlar ortaya
ç1kar...
Barig nedir? Geniç anlamiyla bariç, savag halinde olmayan
bir ülkenin durumunu ifade eder. Bayka bir deyigle barig,
dostluk iligkilerinin kurulmasi ve devam etmesi halidir. Bari
nasil gerçeklegir? Önceliklive tek kopul, barig içinde birlikte
yagama istegiyle gerçeklegir. Barig, bir antlagmanm yapilma-
siyla gerçeklegir. Bang, ateykes
ve mütarekeden kesin olarak
ayrilir. Bariga karar vermeye yetkiliorgan, genellikle
savag ila-
nma yetkiIi organdir. Barigm temel esaslarim ortaya koyan bir
hazirhkla baglayan bang antlagmasi, çogu kez ekonomik ko-
gullari, toprak düzeniyle ilgili hükümleri de içine ahr. Öte
yandan barig kendinden önceki savag strasinda uygulanmasi-
na ara verilen uluslararasi antlagmalari da yeniden yürürlüge
koyar. Yani barig içinde birlikte
yaçama ortami saglar. Tabii
.

kullamlabilirse!
120 Gelecey Yöncirnek

Banç içinde birlikte yagamamn ilkeleri:


1. Devletler arasmdaki sorunlarm çözümünde savaglarin bir
araç olarak kullamlmasmdan vazgeçmek (sorunlar gör ägme ve
anlagmayla çözülebilir)
2. Egit haklara sahip olmak (kargihkh çikarlara saygi)-(kuv-
vete bagvurmaya son)
3. Íçiglerine karigmama (savagakarar veren siyaset aym ge-
kilde onu engellemek için de kullamlabilir)"
4. Ulkelerin toprak bütünlûgüne saygt gösterilmesi.
5. Karg1hkh çikarlar ve epitlik temeli üzerinde ekonomik ve
kültürel igbirligini geligtirmek-igbirliginingeligtirilmesi.
6. Geligme halindeki ülkelerle sürdürülen igbirliginin sag-
lamlagtinlmasi ve geligtirilmesi için tutarh yol izlenmesi.
7. Küresel egitsizligin azaltilmasi. Ekonomik refahm ve siya-
si özgürlügün daha yaygm bir biçimde gerçekleptirilmesi.
Barig kavramt ancak Mahatma Gandi gibi romantik devrim-
cilerde farkh bir anlam kazamr, hatta biraz da fanteziye dänü-
ür: "Ülkelerin ighirligi için bartyparttir ve uluslararas2 iligkilerdeba-
rzym rohi çok büyüktür." Gandi'nin bu cümlesinden yola çikarak,
bangin nasil kurulabilecegini, bunu sürdürmenin stratejisini na-
sil tayin edebilecegimizi anlatmaya çahyacagim.
tammlarmd an birisi ola-
"kopullarla

Stratejinin kullamlabilir
naklarm örtügtürülmesi"dir. Strateji basit, anlagilabilir ve uygula-
nabilir olmahdir. Bu açiklamam ig1gmda banym stratejisi için
oncelikle u argümanlari öne sürebilirim:
L Dünyada banym saglanmasi için devletler degil, millet-
ler birbirine yakmlagmalidir.

Bu, Ernest Ipsen'in änerisidir. Ben ädünç alarak bunu geligtir-


meye çahgacagim. Burada tartigilmasi gereken milletler mi bir-
birine yakmlagmalidir, yoksa halklar mi? Samyorum dogru ya-
mt halklar olacak. Savaglarm kararmi politikacilar veriyor, sava-
'politikacilar

veriyor,
gi askerler yapiyor ve barigm kararmi da
imzayi onlar atiyor. Çok açiktir ki stratejiyi belirleyecek olanlar
polii.lkacilardir. Ancak ülkelerin karar ahcilari ya da politika
L
SUN TZU
CLAUSEWITZ
Savag ve bangi birbirinden ayrmak zordur, Savag ve bang farkh etkinliklerdir ve
her ikisi de sürmekte olan açakça birbirinden aynlabilirler.
I
aym çattymamn bir parçasidir.
I
I

SAVAS
(GÜÇ
KULLANIMI) SAVAS
(GUÇKULLANIMI)

SUN TZU VE CLAUSEWITZ: GENÏ$VE DAR SAVAQKAVRAMI


I
122 GelecejiYönet mek

yoksa, barig süre-


"barig"

yapic11ari,yüksek devlet stratejisinde


cini ya tehditle uzatir ya da tehdit algdamasina bagvurarak psi-
kolojik savaym tüm unsurlarmi kendi halklarma uygularlar. Ör-
negin günümüzde, Israil'in ve ABD'nin yüksek devlet stra teji-
sinde bang yoktur. "Soguk Savag döneminden ABD üç büyük
savagi kazanarak çikti. Birinci ve ÏkinciDünya savaglan ile kan-
siz bir zafer olan Sovyetler'in çökügü... Oysa, Amerikahlann ço-
gunlugu,barigm insanhgm normal kopulu olduguna inamr; sa-
vagm ya da ayaklanma, devritn, suikast, bagkaldirl benzerleri
gibi daha smirh piddet olaylarmm patlak vermesine hep gagirir.
Bu en kanh ve çalkantih yüzyihn, bize barigm normal olmadigi-
m ve en az zararla kazanmaktan emin olmak için gelecek sava-
a hazir olmanm en lyisi oldugunu ogretecegim duqunmuy ol-
mahsnuz. Maalesef!""" Tarihe yüzümüzü döndügümüzde Ro-
ma ve Osmanh Ïmparatorlugu'nun yayilma dönemlerinde de
sözcugünün karar ahcilarm sözlügünde olmadigmi ra-
"barig"

hathkla ifade edebiliriz. Politik ve askerî stratejide barty güçsüz-


lerin yüksek devlet stratejisinde yer alir. Ancak...
Ne pahasma olursa olsun barigi elde etmeye çaliganiar ve ge-
lecek saldiriya kargi kendilerini savunmak için gerekli adimlari
Machiavelli'ye göre savagmaktan daha korkunç bir
.atmayanlar,

.e.

tehlikeye girerler: Yenilgiye ugramak ve dügmamn egemenligi


altma girmek. Eger savaymazsaniz, kazananlarm egemenligi al-
tma girersiniz. Kazanan olmak her zaman daha lyidir; çünkü o
durumda siz egemenlik kuracaksmiz ve en azmdan kisa bir sü-
re için bir dügmanmiz eksilmig olacaktir. Askerî yorumcu Flavi-
us Vegetius Renatus dördüncü yüzyilda her geyi çözümledi:
hazirlanm."I"
"Barig isteyen istesin, siz savaya
2. Dünyada barigm saglanmasi için tek bir siyasi rejiinin
uygulanmasi gerekir.
Ïkinciönermeyi de yine Ernst Ípsen'denädünç aldim.
Eger hiçbir dig dügman olmasaydi bu döngü sonsuza dek sü-
rebilirdi; ama uygulamada, kamu düzenini yeniden kuracak ka-
dar uzun yagayan devletler pek azdir. Yozlagma, zaylfhk ya da
kaos dönemlerinden birinde güçlu bir kompu devlet onu ele.ge-
Sihirli ve Kavram: Strateji
Ç«kici 123
.9

çirir ya da silip süpürür. "Tek rejim uygulanmasi..." Bu bir siya-


sal peri masah. Ïnsanhktarihine göre, hükümdarlarm devrilme-
si, bir ülkenin bir bagkasi tarafmdan ele geçirilmesi
ya da kille
ayaklanmalarnnn ortaya çikmasi bizi hiç çaqirtmiyor. Strateji,
matematik aklm kullanildigi bir alandir. Aritmetik mantikla
strateji kurdugunuzda ABD'nin Vietnam'da dügtügü duruma
dügersiniz. Biliyorsunuz Vietnam Savap'mn iki mimanndan bi-
risi MacNamara'dir ve kendisi dünya literatüründe "aritmetik

manyagi" adiyla bilinir. [(4. Bölüm'de anlatilacak olan AR-


PA'nm özel proje yönü) Washington'da John F. Kennedy'nin se-
çilmesinin degigtirdigi atmosfere tam anlannyla uygundu. Sa-
vunma bakani Robert S. McNamara, Pentagon'u Amerika'nm
stra tejik durugundaki
'kitlesel

misilleme' felsefesinden uzaklag-


tirip Amerik.a'mn önderligine kargi uluslararasi tehditlere
'es-

nek tephiler' verme stratejisine dogra kaydirda. Bilim, yeni önü


güçtü artik. Kaynak: Hafner-Ïyon; ÌnternetTarihi, s.22-23] Evet,
ebedi bangin saglanmasi için ideal kopul dünyamn tek bir reji-
me sahip olmasidir ama bunun gerçeklegecegine ancak 68'liler
inanabilir! Zaten inannuglardL da... Çünküonlar hep özendigim
romantik devrimcilerdi ve hayat felsefeleri "savayma

sevig"ti.
Bu gerçekten bir stratejidirl (Üstelik de manevra alanmi geni§-
letmeyi girigimcinin yetenekleriyle simrlamtyor...)
3. Silahlar azaltilmah ya da smirlandir11malidir.
Soguk Savag döneminde silahh kuvvetlerde hem azaltmaya
gidildi, hem de her defasmda özellikle nükleer silablarda azalt-
wma ve smirlama gercekleptirildi. Bunun sonucu olarak halklar
dig politikaya ilgilerini yitirdiler ama gelecek her
zaman savay
la bagladi!
Nükleer Silahsizlanma Antlaymasi'nm baçansizhgmi göz
önünde bulundurdugumuzda, biyolojik ve kimyasal silahlarla
ilgili yapilacak benzer anlagmalarm da bagarisizhkla sonuçlana-
cagmi tahmin edebiliriz. Nano teknolojinin yeni tür kitle imha
silahlari üretmesini de bekleyebiliriz. Ama henüz bu
yeni tür si-
lahlardan endige etmek ¿çin bir on yll daha geçmesi gerek.*
124 Gelecegi-Yönetmek

4. Sorunlann bang ortami içinde çözumü için insanlar


"egitilmelidit."

Bildiginiz gibi egitim-ögretim her alanda bagh baçma strate-


jidir. Ïnsanlarmbang istemeleri ya da bunu destekleyecek dav-
ramplan geligtirmeleri için egitim programlan üretmek hiç kug-
kusuz önemli bir adimdir ama tarih boyunca görülmügtür ki,
barig isteyenlerin çabasi soylu bir davramp olarak.nitelenmig an-
cak kendileri çogu kez hapishanelerde süründürülmuytür. "Sa-
vagm Kökenleri ve Banym Korunmasi Üzerine" (s.570) adh ça-
ligmasmda Donald Kagan çok net biçimde belirtmektedir: "Ba-
ny korumak isteyen bu devletlerin ileri sürdüp iyi niyetin, tek
yönlu silahsizlanmanm, ittifaklardan kaçmmanm, savagm za-
rarlarru ögretmenin ve ögütlemenin hiçbir yarari yoktur."
"hak

Günúmüzde genel olarak benimsenen tammi ile savas,


ve çikarlarm elde edilmesi için bir mille tin ya da milletler -grubu
ile milli güçlerinin bütününü ortaya koyarak girigtikleri müca-
deledir".
Gazi Mustafa Kemal bugünün gereksinimini de kargilaya-
cak bir tamm yapmigtir: "Savag yalmz iki ordunun degil, iki
milletin butün mevcudiyetleri ile, bütün imkânlan ile, bütün
maddiyat ve maneviyatlan ile kar i karplya gelmesi ve birbi-
riyle vurugmasidir."
Günümüzde ve yakm gelecekte fiili çatymalar geklinde ken-
dini gösteren savaglarm tamamen ortadan kalkacagim ümit et-
mek safdillik olur. Milletlerarast ortamda meydana gelen çikar
çatigmalari ve anlagmazliklara etkili ve sürekli bir çözüm tarzi
bulunmadigi sürece savag, bir çözüm araci olarak kullamlmaya
devam edecektir. Halihazir kogullarda savaç1 ortadan kaldir-
mak olast görülmemektedir.
5. Yeni aktörler bulunmahdir. Savap önlemek çok önemli
ve artik generallerle politikacdara biraktlmamahdir.
Geçmi savaglara baktigimizda savaglarm kaynagmm
"em-

peryalizm" oldugunu görebiliriz. Pek çok kaynaga.göre Son


1500 yll içinde 14.000 savag olmug.ve bu savaglarda, bugünkü
dünya nüfusunun yarisi kadar, yani üç milyar insan ölinügtür.

I
Sihirli ve ÇckiciIGwmm: Strateji 125

Tüylerinizi diken diken edecek bir bagka sayi daha vereyim.


Yaz:h tarihin son 3500 yilmda sadece 270 yil savag görülme-
di."° Tüm ülkelerin sivil toplum örgütleri birlegerek global bir
güç olugturabilir. Ortak güvenlik sistemi kurulmahdir. Yeni
aktörler
"sivil

toplum örgütleri" olmahdir.


6. ABD Ìmparatorluk kurma hevesinden vazgeçmeli, "de-

mokratik cumhuriyetçiler" iktidara gelmelidir.


Silah ve petrol tüccarlarmm siyasetteki güçlerinin kirdmasi
gerekmektedir. ABD strateji merkezlerinin degerlendirmesine
göre petrol ve dogalgazm toplam ämrü eger ABD kontrolünde
olan bir dünyada olursa yüz elli yil, Ïran
ve Ortadogu ülkeleri-
ne birakihrsa otuz ylldir. Yani dünya tehdit altmdadir. Bush gi-
bi silah we petrol tüccarlarmm temsilcisi olan siyasilerin ege-
menligi dünya bangi açismdan büyük tehlikedir. ABD'nin
yük-
sek devlet stratejisinin degigtirilmesi gerekmektedir.
7. Savag suçlarl çok agirlagtinlmahdir.
Uluslararasi hukukun büyük kismmm, tam da modern ve
pos tmodern çatigmalarm kökeninde yer alan ulus-devletlerce for-
müle edildigini unutmamanuz- gerekir. Ve aynca uluslararasi ku-
raliann, bu devletlerce kendi iglerine geldigi gibi
görmezden ge-
lindigini de akudan çikarmamahyiz. Bundan dolayi uluslararasi
hukukun gözden dügmesi yeni degildir.2" Bang koruyucu olma-
yi kabullenmeyen birçok asker sonunda bang koruyuculan tara-
fmdan suçlu olarak yakalamyorlar. Savag suçlarma kary1 geniële-
yen uluslararasi hareket bu hareket Hollanda'daki daimi mah-
-ki

kemenin kurulmasim saglammtir- geçmige gäre degerlendirildi-


g-indepostmodern savag çagmm en büyük baçanlanndan biri
olabilir. Aleyhine dava açtlanlar arasmda sadece katliamlan sür-
dürenler yok. Bir Hirvat komutan, General Tihomir Blaskic, Mart
2000'de komutasmdaki askerlerinin igledigi suç1ardan dolayi 45
yll ha pis cezasina çarptinldi."2 (Yeterli mi? HayirD
8. Barig kültiirû yaratilmali.
Bozkurt Güvenç'in sorusu 'barig

kültürü' arayiglaritu ortaya


koyuyor: Savay, ögrenilmig da kültürel bir davrampsa, soru
ya
126 GeleceSiYönennek

daima, "Bir bang kültürü mümkün müdür?" olmahdir. Bang ve


etik sorunu
savag seçenekleri her zaman bir felsefi ya da alilâki
olmuçtur. Yani, "Eagka insanlara nasd davranmah?" S1rf kargi-
hkluik ilkesi yüzünden bang kesinlikle imkânsiz degildir. Ger-
cekten barig istlyorsamz, banççi olun yeter. Ötekilerkaryihk ve-
recek ve aymsmi yapacaktir. Bütun büyük dinlerin en evrensel
ilkesi apagidaki düsturda dile getirilir:
"Sana yapumasmi istemedigin yeyi Lagkalarmayapma."
Íçte mûkemmel bir bany formülü. Ama azikki ige yaramiyor.
Ìlkolarak, bagkalanni bagkalan olarak görmeyi sürdüräyor, ama
kendimizin de bagkalan oldugunun farkma varonyoruz. "Ben
ötekiyim," diyen sair ne anlagihyor, ne de ciddiye almiyor.'
Son yillarda Unesco, BM, AB gibi kurumlarda farkh boyut-
larda bang kültürü olugtu. Ama yeterli degil. Barip hep savag-
larda arandi. Barig dendikçe savag yapudt. Ustün güce sahip
devletlerin, milletlerarasi kurumlarda oynadiklan ayunlar ve
milletlerarasi yasalara kargi takmdiklari tavirlar endige yarat-
maya devam etmektedir, Hatta bu hâkim güçlcre kendini yakin
hisseden devletler bile, ayni çeligkili yollara bagvurmaktan çe-
kinmemektedirler. Bu çatigmalarda taraflara, yasalarma imza
koyduklari BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarmi zorlayacak et-
kili yaptinmlar mevcut degildir. Savaglart önleyecek uluslararasi
bir kurunt olmad sürece çatrymalann sona ermeyecegini rahallikla
söyleyebiliriz,
uygulanmali.
9. Çokkültürliilûkstratejisi
Nedir çokkültür1ülük stratejisi? Farkhhklann kabulü ve yä-
netimidir. Öncelikle her ülke çokkültürlillügü kabul edecek, ar-
dmdan çokkültürlülük vakiflari kuracak ve vakiflar da global
bir vakfa dönügturülecek. Gerçek stratejik çözüm bu olabilir.
Çokkûltürlülük stratejisi içinde birlikte yagama politi-
"barig

kasmm" 2L yüzyildaki ifadesidir.

DENEME 2: Savag ve Demokrasi


'Savag ne zaman kaçmilmazdir?"Savag ne zaman säz konu-
sudur?' sorularim sorsak, samyorum yamtlarmi öyle kolayhkla
Sihirli ve Çekici
Kavram:Strateji ·

127
·

i
-
veremeyiz. Ama askerî stratejinin ustalarindan Carl
von Cla'use-
witz yamti göyle veriyor: "Savag, büyük çikarlarm
kanla çözüm-
lenen çatigmasidir." Ve devam ediyor. "Savaç, ciddi bir
amaç
için ciddi bir araçtir." John Keegan, Clausewitz'in
savag tanimi-
m hatah buldugunu belirtmigtir. Sun Tzu'dan, Machiavelli'ye,
ondan da Liddell Hart'a kadar birçok stratej,
teorik olarak sava-
gi tanimlamtytir.
Çokdikka t çekici olmakla birlikte, üstunde durulmayan bir
konu da gudur: Ìnsanliktarihi boyunca hep
savaç stratejisi åre-
tilmigtir de, hiç barig stratejisi üretilmemiçtir! Neden acaba?
Sa-
myorum bunun yaniti savag-politika iligkisinin analizinde
yat-
maktadir. 2005 yllmdan baktgumzda,
uygar devletlerin, ulusal
çikarlarmi korumak amactyla
savagtlkÎ8tl gibi bir önerme öne -

sürebiliriz. Clausewitz der ki: "Politika


vönlendiren akildir, sa-
vag ise sadece bir araçtir." Günûmüzde bu, ne kadar
geçerlidir,
hiç kugkusuz, tartigmaya muhtaçtir.
Daha önceki bölümde yaptigumz tanuria
gäre "Birbirini et-
kileyen kararlara 'stratejik',
onlara uygun d(igen hareket
rekât planlarma ise "strateji'
ve ha-
adi verilir. Stratejik dü ünme ise,
rakibe üstün gelme ve bunu da,
ayni geyi onun size uygulama-
ya çaligtigmi akilda tutarak yapma sanatidir." Simdilikbu ta-
mmlari bir köpeye birakiyorum. Yeniden
sa vag ve demokrasi ol-
gularma dönüyorum. Bana göre her ikisi de birer kültür ögesi-
dir ve algilamaya baghdir. Demokrasi siyasal rejimden
farkh
olarak bir sistemdir. Ne denli arzulu
ve istekli olursaniz olun
yayama geçirilmesi kolay degildir, yaçanarak, bedel ödenerek
ögreniliyor. Tarihlerinde ve yagam anlayrylarmda
savagi bir kül-
tür olarak benimsemig Avrupa iki dünya savaginda 70 milyon
insamm kaybettikten sonra, günümüzde ABD'den
degigik bir
felsefe benimsemigtir. Bu farkhhk tehdit algilamasim
farklilag-
tirdigi gibi ulusal güvenlik tanimmdan teräre dek pek çok kav-
rama degigik tammlar getirilmesine neden olmuçtur. Oysa
Ku-
zey-Güney savagim göz ardi edersek, topraklarmda hiç
savag
yüzü görmemiç olan A13D'nin kültüründe
savag, kolayca uygu-
.

Janacak bir müdahale bicimi olarak al- ilanmaya


devam etmek-
tedir.
128 Gelecegi Yönetmek

Ayni ABD'nin demokrasiyi nasil algiladigi ya da tamm-


ladigma da bakmakta yarar var. William Blum "Haydut
Devlet" adli yapitmda bu konuda bir degerlendirme yap-
mis :
I
Yular boyunca Washington'un resmi makamlari tarafmdan ya-
púan agiklamalar demokrasiyi basite indirgemekte, genellikle sade-
epitlemektedir. Çahyacak ig, yi-
ce seçimlerle ve sivil özgürlüklerle
yecek, barmacak yer bulabilmek bile bu epitligin parçalari degildir.
Eu yüzden aç1arla, evsizlerle, tedaviden yoksun hastalarla, çok
sevdikleri kipilerin dev-
az okuma yazma bilen, ipsiz, igkence gören,
letin göz yummass sonucunda ortadan kayboldugu ya da öldüräl-
'demokrasi'

dügü insanlarla dolu bir alkede yaçamamn adma dene-


biliyor. Böyle bir ülkede, iki ya da dört yilda bir belirli bir yere gi-
derek ve sefil yayam koqullarmo düzellecegine säz veren ama bu-

nu gergekleptirecek igleri hiçbir gekilde yapmayacak olan gu ya da


bile) lçareti koymak, bir üikede
bu kipinin isminin önüne (bile çarpi
demokrasi oldugunu gösterir mi? Üstelik,böyle bir toplumda asga-
ri düzeyde bir özgürluk buluamasi gerekir. Bir insanm, mevcut
güçler hakkinda ya da toplumun sorunlart üzerine gärüglerini, bu
görügleri açiklamamn olaylarm geligimi uzerindebir etkisi olsun ya
da olmasm, cezalandtrilma korkusu duymadan ifade edebilmesi
bliyük ölçüde o toplumun insani zenginliginin göstergesidir. Yu-
halkm gerçekten kendi
nanca halkin idaresi demek olan bu sözcük,
istedigi gibi yagamasi anlamim içerir.
ABD'nin demokrastyi bu dar anlamiyla tammlamasa bir restlan-
ve adil' çok partili seçim-
'serbest

ti degildir. Soguk Sava; boyunca,


lerin olmamasi ve sivil özgürlüklerin yeterli düzeyde bulunmama-
uydularmi belirleyen özelliklerdi. Ancak,
si Sovyetler Birligi'ni ve
bu ülkeler, yurttaglarim çabeacak i; bulma, yiyecek, saghk hizmet-
leri, egitim, vb. bakimmdan göreceli olarak oldukça iyi bir yagam
standardma kavuyturdular ve bunu yaparken her zaman ve her
yerde mevcut Brezilya igkencelerini ya da Guatemala ölüm müfre-
zelerini kullanmadilar. Aym zamanda, Soguk Savag sirasmda Ame-
rika'mn müttefiki olan ÜçüncüDünya ülkelerinden birçogu insan
haklart açtsmdan felaket bölgeleriydi; bu ülkelerde, seçim sandigm-
da geçecek 60 sanlye digmda, muhalif duçúncelere, ancak fazia et-
kili degillerse ve bir harekete dönügme tehdidi tagimlyorlarsa, tole-
rans gösterilirdi.

i
Silrirlive Çekici
Kavrnm: Strateji 129

Dogal olarak, Soguk Savag döneminde bu tür takim diziligleriy-


le propaganda puanlari kazanmanin tek yolu, takimimzin erdemini
yilceltmek, dügmanminkiniise kötülemekti. Birincisini'demokrasi',
ikincisini ise 'totaliter'
olarak nitelemekti.
Iyte böylece, Amerikalilar seçimler olmadigi takdirde bir ülkede
hiçbir 11erlememn saglanamayacagi dügüncesine iman edercesme I

inandmldilar. Onlara, seçimleri demokrastyle ve demokrasiyi se-


çimlerle äzdeglegtirmeleri ägretildi.

Eger William Blum'un okudugumuz degerlendirmesi


dogruysa, ABD'nin savay yoluyla Irak'a demokrasi
getirece-
gi tezi hangi ölçulere göre gerçeklik tagunaktadir?
payi

Tüm kuramcilar savaym ne oldugunu degil, nasil olmasi


ge-
rektigini açrklamaya çaligmaktadirlar. "Kuramcilarm tammladi-
gigibi savagin hiç kuçkusuz ekonomi, diplomasi ve politikayla
baglantisi vardir ama baglanti bir benzerlik
yaratmaya yeterli
degildir. Savag, kesinlikle diplomasi
ya da politikaya benzemez,
çünkü deger yargilari ve yetenekleri politikacilar
ve diplomat-
lardan çok farkh insanlar tarafmdan yaganir."
Kuramcilar savagi, bagi sonu belli olan bir olay olarak deger-
lendirir. Günümüz dünyasinda Afrika, Balkanlar, Kafkasya'da
yasanan yerel savaglara taraf olan ya da dolayh etkilenen ulus-
lar, deyim yei·indeyse "bagibozuk
topluluklarm" savaglarmda
hangi argümanlarla "strateji"

üretebilecekler? Bu tür savaglan


"büyük

güç1er" planlamigsa savag bir araç olarak degerlendiri-


lirken, savaganlar için bir "amaçtir".
Savag kuramcilarmca pek
hesaba katilmayan bir öge de kültürdür. Örnegin;Rusya'mn ba-
takhga saplandigi Çeçenya'da Rusya Genelkurmayi'nm göz ar-
di ettigi konu,.savagm Çeçenlerin kültürü olduguydu. Halbuki
benzer deneyimi Afganistan'da yaçamiglardi. Afrika'da
Hutu-
larla Zulularm savagmda oldugu gibi bazen "teori"
gerçegi gös-
termeyebilir.
Gelecegi Yönehnek
130

1.2.1. Postmodern Savag


ABD'nin 11 Eylül sonrasi Afganistan'i vuracagini açiklama-
siyla birlikte, kimileri bunun bir savag olacagim, kimileri bir ça-
olacagin1öne sür-
tigma olacagim, kimileri de tek tarafli harekât
düler. Biz ise, 20. yüzyilda yapilmig savaglar konseptinden ba-
karak bir degerlendirme yapmaya çaligtik. Afganistan'a ve
ötekilerden farki olacakti, onun analizini
Irak'a saldirinm ne
yaptik.
20. yuzyil iki büyük dünya savagma, Soguk Savag ile onlarca
yerel ve bölgesel savaga tanik oldu. Bazilari A tlantik ötesi gücün
dogrudan ilan ettigi savaglar, bazilari da ayni gücün müdahale-
ci oldugu ve
"çözücü"
rol oynadig1 savaglardi. Agagida bunlari
ele alacagim ama öncelikle uluslararasi iligkiler disiplinine göre
savag nasil tarumlamyor, bunu görelim.
"Ïkiya da daha çok devletin birbirierine iradelerini kabul ettirmek
anmczyla ve devletter hukukunca diizenlemnig kurallar uyarinca yap-
tiklari silahli miicadele.
Savag, silahlt kuvvetierce yapilan bir milcadele oldugundan bir
devletin, digerine karpi girigmigoldugu tek tarafh zorlamalar, diger
devlet tarafmdan aym ¿ckildekarydanmadikça savaç sayilmamaktadir.
Aynca herhangi bir çatigmamn savay halini almasi için devletter ara-
smda cereyan etmesi gerekmektedir.Bir devletin silahh kuvvetteriyle
fertler
silahli arasmdaki çahymalar, asilere veya deniz haydutlarma
kary girigilenhareketler savag kabul edilmemektedir.
Savap,devletier hukuku kuraltarma nygun olarak gerçekleptirihnek
durumundacirr. Savag halinin baglamasmdan itibaren, sonuna kadar,
kurallarr, sava-
savagan devleller arasmdaki iligkilerde savag hukuku
an devletlerle tarafsizdevletler arasmda ise tarafsizhk hukuku kural-
lari uygulamr.
Savag hakki klasik devieller hukuku doktrinine göre, egemen dev-
letlerin bagta gelenhaklarmdan birisidir. Ancak önce 1928'de imzala-
1945'te kabul edilen Birlegmig
nan Briand-Kellog Paktt, daha sonra
Milletler Antlagmast ile savaç uyugmazhklarmm bariççi yollarla çö-
ziilmesi prensibigeregincekullamimamast gereken bir yöntemolarak
kabul edilmigtir."
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Sirateji 131

Clausewitz On War (Sava; Üstüne)adh klasikleymig eserin-


de,
.'savag,

"politik

temaslarm" äbür araçlarm kanymasiyla olu-


gan devamidir' yargismiöne sürer. Ama bugünkü durum daha
karmagiktir ve ABD'nin tavrma baktigimizda savaym, politika-
nm devamim saglayan bir süreç olmadigim görmekteyiz.
Bir askerî doktrin, bagimsiz iki bileyenin bir karipmidir·
Politik unsur ve teknik-askeri unsur. Politik
unsur ötekine gö-
re daha baskm olamdir. Savag bir araçtir ve Afganistan'a
mu-
dahale analizinde "Soguk Savag dönemi uygulanan strateji
ve
politikalar, bugünkü savagi çikaran temel etken olmuytur"
so-
nucuna varmaktayim. Iran-Irak Savagi'nm ortaya çikig-süreci-
nin analizi de aç1kça kamtlamaktridir ki politika,
savagi dogur-
muytur. Irak'a bomba yagdirilmasima olgunla ma süreciyle,
Afganistan'a müdahale süreci ayni taktik hatalardan kaynak-
lanmigtir.
Bir kez daha belirtmekte fayda var. Askerî politik stratejiye
teknik olarak
"grand

strategy-büyük
ya da yüksek strateji" den-
mektedir. ABD'de çogunlukla kullanilan deyim ise "ulusal

gü-
venlik stratejisi" ya da "ulusal
strateji"dir.
2002 yilmda degigtirilen NATO doktrini ve ulusal güvenlik
kavramina terörizm ile mücadele dahil, eklenen
yeni argüman-
lari tüm boyutlariyla analiz etmek gerekir ama
oraya dönme-
den, ABD'nin Afganistan'a müdahale mantigim, bir bagka
açi-
dan, Pentagon'un 1984 y11mda yaymladigi bir resmi belgeden,
önemini vurgulamak amaciyla bir kez daha aktariyorum. Gü-
nümüzde de geçerli olan buradaki-tanima göre ulusal strateji,
"ulusal

amaçlara ulagmak için barig ve savag zamamnda silah-


h kuvvetleri ve onunIa birlikte bir ulusun politik, ekonomik
ve
psikolojik güçlerini geligtirme ve kullanma sanati ve bilimidir."
Yine bu kaynakta askerî strateji de yöyle tammlanmigtir: "Kuv-
vet ya da kuvvet tehdidi uygulama yoluyla, ulusal politika he-
deflerine ulagmak için silahh kuvvet kullanma sanati
ve bilimi-
dir." ABD'nin daha önceki Afganistan ve Irak müdahaleleriyle
Íran ve Suriye'ye yapacagim ilan ettigi saklirimn ve bundan
sonra çegitli ülkelere yapmak zorunda oldugu müdahalelerin
genel mantigi yukanda tanimlanmg olan çerçeve içindedir.
132 Gelecegi Yönetmek

ABD'nin müdahale stratejisinin en belirgin güç üstünlügü


"hizli
müdahale gücüdür". ABD Silahh Kuvvetleri'nin yurtdigm-
da müdahaleci operasyonlar yürûtme amaçlan için muhafaza
edilmesi, temel görevi kendi ulusal topraklanri savunmak olan
öteki ülkelerin silahh kuvvetlerinden onu aysran en önemli farktir.
Politikacilar, askerî strateji uzmanlari ve çogu tarihçi aç1sm-
dan savag, topraklarm ele geçirilmesi ya da ulusal onurun yeni-
lenmesi mücadelesi sayilabilir. Bundan sonra yapacagim analiz,
bu degerlendirmenin hakhhgi-haksizhgi üstüne deşl, savagm
tammlanmasma yöneliktir.
"formatmm"

yeni
Chris Hables Gray, 1980 sonrasi ortaya çikan çatigmalari, da-
ha önceki bölgesel ve dünya savaglari konseptinden ayirmak
için olarak tammhyor. Bana göre de dogru bir
"postmodern"

degerlendirme.
"Postmodern savag, silahlarm geligmesini en üst, büyuk güç1er
arasmdaki fiili askerî kapigmaya ise en alt düzeyde tutan bir ulusla-
silahlanma yarigi-
rarasi gerilime ve bunun sonucunda ortaya çikan
dayamyor. Ve bu savag söylemi, elektronik ve biligim teknoloji-
na
sinin vektörel bilegkesi kültürüdür."

Ïnsanhktarihi gerçekte savaglarm tarihidir. Teknolojinin ge-


ligimi de, ister içimize sindirelim isterse sindirmeyelim, savag
end üstrisine yapilan yatmmm sonucudur. Uzun insanhk tarihi-
L

nin analizine girmeden 20. yüzyil savaglarmi içeren kisa bir de-
erlendirmeyi deneyelim.
'Modern savaglarm baglang1ç noktasi hangisidir?' sorusu-
"topyekûn
savagm"
nun yamtmi vermek güç olmakla birlikte,
baglangici olarak Birinci Dünya Savagi'm gpáterebiliriz. Birinci
Dünya Savagi'nm askerî teknoloji yönünjien kisaca yorumu,
"siper
savagi" olugu ve buna göre tekno'lojinin geligtirilmesi-
dir. ÍkinciDünya Savagi'nda ise geligtirilen zirhh ateg gûcü
destegi ile uçaklarm stratejik kullanumyla birlikte siperlerin
önemi ortadan kalktigi gibi stratejik derinlik konsepti de yer-
legti. Denizalti teknolojisinin geligtirilerek savag alanma sürül-
mesi modern savaym en belirleyici yönlerinden birisi olmug-
tur. Ancak her iki sai a; da topyekûn savag konseptindedir ve
I I

-
..

Sihirli ve ÇekiciKavram: Strateji 133

buna göre geligtirilmig askeri doktrinler çerçevesinde uygulan-

Her iki savagm genel mantigi, toprak kazammma dönüktür.


Ve her iki savag da ABD'nin müdahalesiyle sonlandirilabilmig-
tir. Atom bombasiyla birlikte
"topyekûn-total-savag"

konsepti-
nin çöktügü görüldü. Uzmanlarin yaygm görügü modern sava-
ym.artik çöktügü yönünde ama bunun tamamen yok olmasmm
on ile yirmi yil arasmda sürecegi öngörülüyor.
Modern savag teknigini yakan ne oldu? Bunun bence en kisa
yamti bilim ve teknolojideki geligmeler.
Bu noktaya gelig sürecini de kisaca ana baghklariyla belirte-
lim. Gerilimli bir Soguk Savag dönerni... Topyekûn müdahale
stratejisinin gekillendirildigi Berli.n ve Kore Krizleri... Esnek
Karghk Stratejisi (1960'larm sonunda NATO'nun kabul ettigi
askerî strateji)... Dehget dengesi... Yumugama... Stratejik Silah-
lanma Suurlandirilmasi... Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Ant-
lagmasi... Öte yandan yirminci yüzyil, gayrinizami savaglar ile
yeni teknolojilerin smandigi bälgesel savaglara da sahne oldu.
Gerilla savaglarma birkaç ärnek vermek gerekirse, ÇinHalk
Savap, Vietnam Ulusal Kurtulug Savagt, Filistin mücadelesi,
Çe-
çenistan Savagi sayilabilir. Afganistan'a müdahale karanyla bir-
likte bizi daha fazla ilgilendiren bölgesel savaglar ise; Kore Sa-
vagi, Arap-Ìsrail savaglan, Kibris Barig Harekâti, Ïran-Irak Sava-
gi, Afgan Savagi, Falkland Savagi, Kärfez Savagi, Bosna ve Koso-
va savaglari ile Afrika'da yaçanan Etiyopya, Soniali, Ruanda sa-
vaglan olarak sayilabilir. Teknolojinin geligimi ve kullamm
amaçlari nedeniyle gühümüzde geçen ve bundan sonraki savag
lan da "Bilgi Savagi" adiyla tammlayacag1z.
Eger açiklamalar dogruysa, son degerlendirmeler, Afganis-
tan'dan istenildigi mükemmellikte enformasyon akigi saglana-
madigim göstermektedir. Bu konuda yalmzca dönemin Bagba-
kani Bülent Ecevit, Turkiye'nin yeterli ve dogru istihbarat bilgi-
lerine sahip oldugunu açikladi. Enformasyonun ve enformas-
yon savaginm ne denli vazgeçilemez bir unsur oldugu net bi-
çimde ortaya çikmaktadir. Bilgisayarlarin kullanildigt ortamda
enformasyonun iglenmesi bir askerî operasyon, bu veri deger-
L

-
134 GelecegiYönetmek

lendiricileri ise, sigmaklard aki ya da savag komuta merkezlerin-


deki postmodern savaççilar olarak adlandirilmaktadir. Bu pen-
cereden baktigimizda, açik kaynaklardan (gazeteler,TV'ler) ül-
keye yagacak askerî mühimmatm miktanm hesaplamamn di-
gmda Afganistan'daki Talibanlarm gansi nedir? Bunun apagida
bagka bir açidan degerlendirilipini okuyacaksmiz, buraya geç-
meden C2'den C4I2'ye talep degigikliginin kisaca üstünde dur-
mak istiyorum.
Askerî kuramcilar uzun bir süre modern savag için C2'ye,
yani komuta ve kontrole gereksinme oldugunu belirtmiglerdi.
Postmodern savagm ilk yillarmda C3I'ya, yani komuta, kontrol,
iletigim ve istihbarata gerek duyulurken, 1980 sonlarmda C4I2
yani komuta, kon trol, iletigim, bilgisayarlar, istihbarat ve içigler-
lik ön plana çikmig tir [içiglerlik,sistemdeki öbür bilgisayarlar ve
insanlarla konugabilen bilgisayarlar anlamma gelmekte].
ABD'nin Körfez'de ve Balkanlar'da müdahale ettigi iki sava-
ym teknigine bakahm.
Basra Körfezi'ndeki çatigma için uzmanlar, "Ïki savag arasm-
daki degigimi ifade ediyor," demektedirler. Bu sanay için kulla-
yän verdigi" çatymalar
"bilgisayarlann
mlan ortak adlandirma
bütünü olmugtur. Sibersavaççilara göre bilgisayar, zaman ve
mekân bakimmdan savagm geleneksel simrlarim degiytirmigtir.
Bu kuramm savunucularmm degerlendirme yamlgilari, Viet-
nam Savagi'mn elektronik muharebe kuramcilarinm içine düg-
tukleriyle aymdir.
kurma" ola-
"barigi.
Balkanlar'a ABD'nin müdahale konsepti
"ofansif
rak açiklandi. Kullamlan savag teknolojisi ise siber-sa-
vag" silahlariydi. Uzmanlara gäre Yugoslav komuta, kontrol ve
hava savunma sis temlerini bozmak ve kullamlmaz hale getir-
mek için her türlü virüs kullamldi. ABD'nin bombardiman sü-
reci hackerlar için ciddi bir smavdi ama sonucu açiklanmadi.
Artud savag simülasyon merkezinde yapiliyor.
ABD açismdan degerlendirme yaptigimizda, her iki platfor-
mun da asker kaybi açismdan riske girmeden sanal ortamda sa-
vag kazanmak stratejisi gibi yeni bir dügüncenin askerî alanda
hayata geçirilmek istendigini söyleyebiliriz. Eger bu strateji,
Sihirli ve Çekici
Kavrmm Strateji 135

muharebe meydanlarmda taktik enformasyon sistemleriyle bir-


leytirildiginde bagari getirirse, doktrinleytirilecektir.
Gray'e gäre, Sirp operasyonunun karmagik sonuçlari enfor-
masyon savag operasyonlarrun ne kadar smirh olabildigini gös-
termektedir. Pro-Sirp ve Pro-Kosova web sitelerine yapilan bazi
liacker saldirilar digmda Yugoslav seferinde yeni olan bir gey
yoktu.
"Eski" olan daha önemliydi. Hassas silahlarm kullanimi ko-
nusunda o kadar agiri bir güven vardt ki, sonunda Belgrad'daki
ÇinBüyüke1çiligi bombalandi. Su savagm mantig1 bangi sagla-
mak üzerine kuruluydu; savay biçimindeki politikayi temsil ,

ediyordu. Ïç çatigmalarm bile uluslararasilagmasiyla birlikte sa- '

vagm kriminalizasyonu da devam etti. Son olarak da, eski çatig-


ma biçimlerinin
-etnik

temizlik çerçevesinde tecavüz, içkence ve


cinayet- ileri teknolojinin son örnekleriyle bir arada oldugunu
gärüyoruz. Postmodern savagm unsurlari adi verilen bir dizi
unsuru olugturan ägeler bunlar. Savaglarm çogunlugu postmo-
dern akima uygtm olarak barig için yapilmaktadir ama, Afga-
nistan ve Irak savagi ne için yapilacaktir? Postmodern olarak ad-
landmlan bu yeni yapmm, Irak'ta savagm.kendisinin kriminal-
legmesinin önüne geçebilecek midir?.Afganistan'da olan bitene
baktigimizda bu tür müdahalelerin kendisinin kriminal hale
geldigini söylemek için strateji ustasi olmaya gerek yok tur.
Her ne kadar General Norman Schwarzkopf, "Bilgisayarlar
olmasa bagaramazdim," demigse de, yakm zamanlarda tamk ol-
dugumuz Körfez ve Balkan savaglarma baktigimizda, savagla-
rm öyIe iddia edildigi gibi sanal olmadigim görüyoruz. Yine bu
örnekler, teknoloji ve hava gücünün de savag kazanmak, tarti-
ilmaz egemenlik kurmak için yeterli olmadigm1 kamtlamigttr.
Gen mühendisligi, biyolojik ve kimyasal silahlar alanlarmdaki
geligmeler, nükleer silah ve maddelerin kolayhkla satm almabi-
lir olugu gerçeklerini de göz änüne aldigimizda aritmetik üstün-
Jügün yeterli olmadigmi degerlendirmek için "fala"
olmak ge-
rekmiyor! Unutulmasm ki, biyolojik ve kimyasal silahlar yoksu-
lun atom bombasidir ve savag kesinlikle denetim altma alma-
maz.
136 GelecegiYönetmek

Eger aritmetik üstünlük savag kazanmak için yeterli olsaydi,


ABD'nin Vietnam sendromu gimdi literatürde olmayacakti.
Daha önce de belirtilmigti. Bu savagm mimarlarmdan Mc Na-
mara'nm lâkabi
"aritmetik
manyagi"dir. ABD'nin Vietnam ye-
akil' ile akil'
'aritmetik 'matematik

nilgisi ortada olduguna göre,


arasmdaki tercihin hangisi yönünde yapilmasma yalmzca
'stra-

tejler' degil herkes karar vermelidir.


Hem yukaridaki Balkan ve Körfez müdahalesi hem de Afga-
nistan ya da olasi öteki bölgelere müdahale, ileri ya da yüksek
teknolojiyle dügük yogunlukiu savag stratejisinin irade çatigma-
sidir, teghisinin, tartigihr olmakla birikte yanhg olmadigim dü-
§unuyorum.
Hem Körfez'de hem de Afganistan ve Irak'ta egitsiz bir ka-
pigma oldu ve olacak. Gray'in degerlendirmesi çok yerinde:
"Ileriteknolojiyenilgiyeugratilabilir, ama bunun için örgütlenme, sa-
dakat, salnr, siyasal zelat, istihbarat, halk destegi ve müttefikler gere-
kir." Saddam bunlarm çok azma sahipti, Ladin ise Afganis-
tan'da hemen hemen hiçbirine sahip degil. Ìçin ilginç yam La-
din, Afganistan digmda daha fazla ögeye sahip gärunüyor.
Sonuç olarak, Afganistan'a ve Irak'a mudahale, total bir sa-
vag degil savag" olacaktir. Cografya, silah, bedefler açi-
"smirh

smdan kisitlanabilen bir savay olacaktir. Vietnam yenilgisine


bakarak, Irak ve Afganistan'i degerlendirmek pek dogru olmaz.
Neden? Ho Chi Minh bir askerî stratej idi, oysa Saddam ve La-
din degiller. Vietnam, Irak ve Afganistan ABD halki ve askerle-
ri açismdan farkli psikolojik motivasyon tagiyor. Vietnam zaten
bagtan kazamlkmayacak bir savag olarak görülüyordu. Minh,
ABD ordusunu ormana çekti, oysa Irak ve Afganistan yüzey ge-
killeri açismdan farkh. Sovyetler'in Afganistan deneyimi ve
eger yazilanlar dogruysa Türkiye'den istenen Kirmizi Berelile-
rin deneyim destekleri Talibanlarm igini çok zorlag tiracak.
Kâgit üstünde ya da karargâhtaki aritmetik çokluk, savagm
kazamlma garantisi degildir. Ama, yeni teknolojilerin, simülas-
yonlarm, taktik ve stratejilerin uygulandigi, gelecek savaglari-
mn ipuçlarmi görecegimiz bir harekât olacak.

I
Sihirli ve Çekici
Kavram:Strateji 137
I

OKUMA PARÇASI:
Ordu-Nintendo Birlegimi ve ÇocuklarÍçinAskerî
Oyunlar
Askeriye ile elektronik oyun endüstrisi arasmdaki iligki,
1980'lerin baglarmda A.B.D. Ordusu Atari firmasma, Bradley
Savag Araci (göreli olarak hafif ve hizh hareket eden bir tank)
sûrücüleri için egitim arac olarak kullamImak üzere Battle Zone
isimli oyunu,n özel bir versiyonunu siparig ettiginden beri sür-
mektedir. O zamandan beri asker ve oyun (yetenekve ürün)
arasmda simbiotik (ortakyagamsal) iligki olugmuçtur.
Eglence endüstrisine geçen en tanmmig askeriye mensupla-
nndan olan, Kuzey Karolayna'da bulunan Interactive Magic'in
bagkam J.W. "Vahgi Bill" Stealy, oyunlarda gerçekçilige adan-
migtir. Stealy "Hayali (fantezi) oyunlar oynamam. Macera
oyunlari oynamam. Ben Hava Kuvvetleri Akademisi'ne gittim
ve bir subayrn. Õgrendimki gerçekligi ahp ondan bir geyler
üretmeliyiz," der.
Stealy'nin en son projesi, askerî teknoloji ile sivil oyunlar
arasmdaki gittikçe belirsizlegen çizgiye dikkat çeker. Firmasmm
yakm zamanda piyasaya sürdügü Carrier Strike Fighter isimli
uçug similasyonu oyununda iF/a-18E uçagi, uçak gerçek hayat-
ta genel operasyonlarda henüz yerini almadan l<ullamlmakta-
dir. Oyunu olabildigince gerçekçi kilabilmek için Stealy ve aray-
tirma ekibi iF/a-18E'in test uçuç1armi gäzlemekle kalmamig ,ay-

m zamanda programcilarm oyunu tam dogru hale getirmeleri


için uçak gemisi USS Abraham Lincoln'da bulunarak fotogaf
ve videolar çekmiglerdir.
Emekli bir Deniz Kuvvetleri pilotu ve Interactive Magic'in
önde gelen ayun tasarimcilarmdan olan Jim Harler, "Simdi
donanmamn cephaneliginde bulunan en ölümcül jetlerden bi-
rini uçurmamn heyecamm gerçekten simüle edebiliriz," de-
mektedir.
Bayka bir asker, Marine Doom'un yetenekli yaraticisi Daniel
Snyder qu anda özel sektörde çaligmakta ve askeriyeye egitim
amaci ile satilacak ticari oyunlar geligtirmektedir. Snyder gibi
138 Gelecegi ¥önetmek

oyun tasarimcilan, daha degigken ve esnek çahyma ortami, da-


ha kisa tasarim döngüleri ve daha yüksek ücret gibi nedenlerle
askeriyeden özel sektöre geçmektedir. Ama aym zamanda GT
Interactive'in eski kidemli yapimcisi Dante Anderson gibiler de
yetenekli ordu personelini ticari oyun dünyasma geçmeye
ayartmaktadir. Anderson, ordu ile oyun. endüstrisi arasmdaki
artan sinerjiye hiç de yabanci degildir. Yilhk Irtibat Konferan-
si'nm (Connections Conference) emektari ve Askeriye-Ninten-
do Bilegimi'nin etkileyici bir örnegidir. -

A.B.D. hükümeti tarafmdan gerçekleg tirilen konferansa,


ya da popüler savag oyunu paketlerinin modellemesi
"askerî

ya
da geligtirilmesi ile ilgili" herkes davetlidir. Katihmcilar arasm-
da Savunma Ïstihbarat Teykilati'nm (Defense Intelligence
Agency) ve GT Interactive gibi oyun firmalarrun personeli bu-
lunmaktadir. Konferans gündeminde "Savag oyunu tasanmimn
temelleri" ve "Savunma Bakanhg1 Savag Oyunlari" gibi baghk-
lar bulunmaktadir. Bu iki sektär arasmdaki eggüdüm, hüküme-
te bilim ve teknoloji konularmda tavsiyelerde bulunan Ulusal
Aragtn·ma Kurulu (National Research Council) tarafmdan
"di-

ger tarafm modelleme ve simülasyon teknolojilerindeki yete-


neklerinin daha iyi anlaçilmasi ve daha ileri igbirligi için olasi
alanlarm belirlenmesi" yönünde aktif olarak desteklenmekte-
dir. Ïçbirligi,oyun yapuncilarmm askeriyeyi gözlemlemelerine
izin verilmesinin ya da iki sektör arasmda yetenek transferinin
gerçekleymesinin ötesine geçmigtir. 1997'de Massachusetts
-

Cambridge'deki MÄK Technologies, hem ticari hem de askerî


pazarlarda piyasaya sürülecek amfibi bir bilgisayar oyunu olan
Marine Exed LInit 2000'i yaratmak için ilk kez Savunma Bakanh-
kullamm sözlegmesi' hakki kazandi. MÄK Tech-
'ikili
1'ndan

nologies'in kurucularmdan biri olan Warren Katz'a göre,


"MÄK'm Savunma Bakanligi ile video oyunlari endüstrisi ara-
smda öncülügünü yaptigi ikili kullamm ip modeli, askerî müg-
teriler için profesyonel kalitede ve dügük maliyetli egitim olana-
i saglayacak ve sivil
pazara bugüne kadar üretilmig en gerçek-
çi oyuillan sunacak."
I(.gi .i

Sillirli ve Çekici
Kavram: Strateji 139

Askeriye-Nintendo Bilegimi (kaynagrun çogu Amerikahla-


nn vergileririiz olan) çocuklanmiz için eripilebilir olan
ve böy-
lesi sloganIara sahip oyunlar üretmekte: "Frengi digmda
tama-
men gerçek ordu gibi", "Napalmm kokusu", "Füzelerini dogru-
dan dügman hedeflerine göndermenin doyumsuz zevki",
"Tanklari havaya uçuran cephanelerin ve gögüs gägäse savagta
helikopterleri indirmenin güzel sesi", "Îyisi mi askerî emniyet
kemerlerinizi baglaym! Hayatuuzin adrenalin salgisi ile karyl-
lagmak uzeresimz ...

Çocuklar,A.B.D. ordusunun asker egitiminde kullandigi


oyunlar ile oynamaktalar.
Çocuklar,asker egitiminin iyi bilinen
disiplini olmasa da, askerî personelden daha sik
ve daha uzun
süre
"oynamakta".

Ekranlarda sergilenen ve dügman askerleri


ve sivillerle bagun koparan
"gerçek"

ileri teknoloji askerî ope-


rasyonlari az miktarda Amerikan nedenselligi ile sonuçlanmak-
ta. Ekranlarda yapilan
"sanal"

ileri teknoloji savaglar çocuklan-


nnzi piddete duyarsizlagtirmakta ve onlan öldürmeye program-
lamakta. "Doom gerçek olacak" bir imgelem (fantezi)halini al-
makta.
Oyun gittikçe savaga, sava ise gittikçe oyuna benzemekte.
Su oyunlar General Schwarzkopf u endigelendirmekte:
"Bence bu ürkütücü. Bir Nintendo oyununda görülen
gerçeklik-
le bagtn kopmasi beni sinirlendiriyor. Orada çocuklar, insanlan
parçalayip havaya uçuruyor."

Kaynak: John Naisbitt, Ïnsan ve Teknoloji, s. 76-78, (Türkçesi: Orkunt Ayaz,


Huban Ytldiran, Mehpare SayanKileci), CSA Yayint, Istanbul 200L
TEMELI SAVASIN
OLARAK ÖNEMINiN
DOŠASININ ANLA$lLMAS1
TÛMSTRATEJiKPLANLAMALARIN o

MOTIVE
-1NSANLARIN EDILMES1
-

DESTEÕl
MÜTTEFiKLERIN IZLENEN
-
EKONOMÍKVEMALI
GÛÇ > POLITÍKA
-
COÖRAFiKO$ULLAR VE
-
DiŠERLERi SAVAç\NDOÕASININ ÜLKENIN
BELIRLENMESi HEDEFLERI

. YÜKSEtGTEKNOLOJÌLI
MI?
e
.
·
e MÍ?
DÛSÜKTEKNOLOJiLÍ
o KAR§lLA$TiRMALI
KISAMIYOKSAUZUNMU? EN UYGUN
.

SINIRLIMI,SINIRSIZMl? STRATEJÍK/ASKERÎ STRATEJiNÍN


ee AVANTAJLARIN
SIRADAN M1,YOÔUNLUKTA MI? GELISTlRILMES1
e
(VE) BELIRLENMESÍ

MADDiVE 'I UYGUNBÍRUYGULAMA S..

TEKNOLOJiK DOKTRINiNIN

ORTAM BULUNMASI

Ustalan, 135
Kaynak:MichaelI. Handel-Savagin
·
Sihirli ve Ç«kici
Kavrane Stralejl 141

12.2. Mikro Milliyetçilik-Etnik Terör, Mikro


ÖlçekliSavaglar
I

Chris Hables Gray "Postmodern Savag" adh yapitmda,


"Yilzyrhmizm tarihi 1914'ten 1995'e, Saraybosna'dan Bosna Her-
sek'e basit ve aczkh bir hikâyedir," der. Bu mercekten bakildigm-
da, modern Bati'nm bin yllhk tarihinin tamami, Saraybosna'nm
yanm yamalak sämürgeleytirilmesi, gelip geçici hükümetleri,
sonu gelmez etnik, dinsel, emperyalist ve ideolojik savaglariyla
yürüyen dolambaçh hikâyesinden çikanlabilir. Elbette bu öy-
künün hep "aym"
olmasi korkutucudur. Belirleyici komünist-
kapitalist çatigmasimn sona ermesinden sonraki birkaç yllda
çevremizde olup bitenlere bakarsak, bunun aym zamanda
ger-
çek bir hikâye oldugunu görürüz. O halde, dünyadaki birçok
savag uygarligm gelecegi için verilen bu büyük Manesyan mü-
cadelenin
-kirmizi,

beyaz, maviye kargi kizil- bir parçasi olarak


anlayllabilir. Artik "Soguk Savag" kazanildi;
ama gelin gärün ki
savaglar eskisi gibi sürüp gidiyor.
Simdi, " Soguk Savag"m çer-
çevesinden yoksun kalan bu savaglar birçok bakimdan geçmi-
gin kâbuslari olarak ortaya çikiyor. Balkanlar ve Kafkaslar'da
irza
geçme, cinayet, etnik temizleme.ve iggal savaglan. Afrika
ve Güneybati Asya'da kabile savaglan, Orta ve Güney Ameri-
ka'da acimasiz baskilar ve köylü savaglan, Avrupa ve Asya'da-
ki milliyetçi terörizm, Ortadogu'daki petrol savaglan,
Japon-
ya'daki gaz saldirisi ve ABD'deki kimyevi bombalar gibi agin-
larm (dinselve ideolojik) terörü, Afrika ve Asya'nm bazi yerle-
rindeki devlet gücündeki köktencilik, her yerde o_rtaya çikan
dinsel çatigmalar"6. Avrupa'TLm çegitli ülkelerinde, äzellikle Al-
manya'da yabanci kargiti öldürme eylemleri ile Avustralya'da-
ki gibi Aborjinlere kargi yapilan aynmcihş da mikro ölçekli
sa-
vaglar arasma katmallyiz.
Sovyeller Birligi'nin çözülügü izIenirken küresellegme kav-
rami duyuluyor, içi doldurulmaya çahyihrken de milliyetçi ha-
reketlerin uluslararasi sisteme oturuguna pagk1nhkla tamk olun-
-

dugu siireçte, aynlikçi terörle beslenen mikro milliyetçilik is-


temleri gündemi kana buluyordu.
142 GelecegiYönetmek

Henüz "Soguk Savag" sürerken IRA, ETA, BASK, PKK ayri-


nedenleri farkh farkli argümanlara
-çilog

hkçi piddet örgütleri


dayansa da- Avrupa'yi sarsiyordu. Bu örgütler geligmig ya da
geligmekte olan ülkelerde eylem yapiyor, yoksulluk ve baskimn
sonucu olarak 1960'larm sonundan itibaren siyasi gündemi ig-
gal ettikleri iddia ediliyordu. Uzun yillar, geligmig Avrupa ülke-
1erinin bagina dert olan ideolojik terör (Altnanya'da Kizil Ordu
Fraksiyonu, Ïtalya'daKizd Tugaylarm eylemleri gibi) yerini ay-
nhkçi etnik teröre birakmigtir." Bazi bölgelerde de din ve etnik
kimlik is tekleri iç içe girmig, kültürel ça tigma da igin içine soku-
lup ekonomik yoksunluk payanda edilerek, mikro milliyetçi is-
temler tirmandirihmptir. Etnik çatigmalar 2000 yili baymda son
on yda göre çok yavaglamig olmakla birlikte, küresellegmenin
sonucu olarak gärdügümüz
"etnik
temizlik" eksenli silahh ça-
tigma olasihgi da ortadan kalkmig degildir.
Geriye dönüp baktigimizda Afrika'daki Hutu-Tutsi çatig-
kimliklerinin korunmasi olarak açiklamrken,
"kabilecilik"

L
masi
- Kafkasya'daki Ermeni-Azeri, Avrupa'mn yam baymda Sirp-
Hirvat-Bognak çatigmasi tek bir kavramla açiklanabilir mi?
Hangi kavrami kullamrsamz kullamn ve nereden örnek verir-
seniz verin degigmeyen tek gey yüz binlerce insanm öldürüldü-
gudur.
1987 ve 1988'de büyük çaph silahh çatigmalarm sayisi 39'a
vararak en yüksege ulagti lBüyük çaph silahh çatigma, iki ya da
daha azla hükümetin askerî güçleri ya da bir hükûmet ve en
azmdan bir organize silahh grubun askerî güçleri arasmdaki
uzun süre devam eden savag ve tüm çatigma boyunca en azm-
dan 1000 insanm savag nedeniyle ölüm durum olarak tammla-
nirl. Sonra 1991'de sayi otuza ügtü, 1994'te otuz üç (Carter Mer-
kezi verisi) ya da otuz dörde (SIPRI verisi) yükseldi. Bu çatig-
malar 27 veya 28 farkh yerde cereyan etti. 1995 istatistikleri 25
yerde 30 büyük çaph silahli çatigma belirledi. Ancak bu tür ça-
tigmalarm sayisi dügtüyse de, bunlarm giddeti ve ölüm sayisi
I
artti.""
-
Etnik terörizm de yükselmektedir. Çogu terörist saldirilar,
gimdi seküler gruplar ya da bireylerden çok, etnik ya da dini il-

.
Sihirli ve Ç«kici
Kiwram: Strateji 143

hamh gruplar tarafmdan yapiliyor. 1996'da Amerikan Digigleri


Bakanhgi'mn yilhk "Global Terörizm Orüntüleri"nde bagka bir
egilim rapor edildi: Bireyler
ya da gruplar tarafmdan yurütülen
saldirilar Küba, Ïran,Irak, Libya, Kuzey Kore, Sudan
ve Suriye
gibi devletler tarafmdan desteklenen terörizmi çok fazla gölge-
de birakti."'
1996'da basilan bir SIPRI raporu, sadece eski Yugoslavya'da
1991'de silahh çatigmalarm baglamasmdan bu
yana 65.000 kigi-
nin öldügünü gästermektedir. Bunlardan 55,000'inin Bosna-
Hersek'te ve 10.000'inin H1rvatistan'da åldürüldügü kaydedil-
migtir. Afganistan, Cezayir, Angola, Azerbaycan, Bangladeg,
_
Burundi, Kamboçya, Kolombiya, Endonezya, Ernienistan, Gu-
a temala, Gürcistan, Hindistan, Ïran,Irak, Ïsrail,Liberya, Burma,
Peru, FilipinIer, Ruanda, Somali, Sri Lanka, Sudan, Tacikistan,
Türkiye, Ìngiltereve Zaire'de yuzbinlerce kigi äldü. Ancak
önemli olan gey bu çatigmalarm çogunun tek bir ülkenin smirla-
ri içinde yer almasidir, bunlar egemen devletler arasmdaki ulu-
sal çatigmalar olarak degil, etnik, dini
ve kültürel büyük grupla-
rm kimlikleriyle baglantih çabymalar olarak görülmektedir. Bu
global etnik, dini ve kültürel büyük grup kimlikleriyle baglanti-
11çatigmalar olgusu Hugli D.S. Greenway'in. 1992'de Boston
Global'daki yazisinda, kiittilrlere ait insantarm bany içinde
"farkli

birlikte yapamasina izin veren gelenekler, yasalar


ve medenilik, tiim
Avrupa'da ve ötesinde çökilyorlar, etnik nefret canavart serbest kalr-
yor," biçi_minde ifade edilmigtir.
Uluslararasi Komisyon'un Balkanlar Hakkindaki Raporu'n-
da"' "Soguk Savay" sonrasi Avrupa'da ilk "dag11an
devlet" olan
Yugoslavya'da bir iç savag olarak baglayan çatigmalar, kisa bir
süre içinde egemen devletler arasinda bir
savaya dänügtü, ama
köken itibariyla devletlerarasi degil devlet içi ve etnik bir nitelik
tasidigt açikti. Dünyayi dehgete dügüren ise onlarla smirli kalma-
makla birlikte öncelikle Bosnah Su·plarin savag boyunca uygula-
digt akillara sagmaz vahyetti. Hirvatlar ile (Müslüman) Bognak-
. larm Sirp saldirganhgtna ve vahgetine kurban gittigi aç1kti.
Etnik ihtilaflar sonucu çikan çatigmalarda taraflar sik sik terör
eylemlerine bagvurmaktadirlar. Etnik terör ideolojik, dinsel
ya
144 Gelecegiyönetmek

da ekonomik nedene dayanan terörizmden farklidir. Etnik terö-


ristler temsil ettiklerine inandiklari etnik grubun siyasal amaçla-
rma hizmet için eylem yaparlar; bunlar gerilla savagi yapan
gruplarla benzerlik tagirlar ve çogu kez proto-gerilla hareketiola-
rak tammlamrlar. Etnik terörizm
irkçaliga
yakindir. Hitler'in Ya-
hudi soykirimi da bir çegit etnik terörizm sayilabilir. Etnik terö-
rizme yänelenler içlerine bagkalarmi almaktan hoglanmazlar; ör-
negin Tamil gerillalarma Tamillerden bagkalari katilamaz. Etnik
terörizm, daha az ulusalci olan dinsel terärizmden de farkhdir.'"
Yukarida sözü edilen "Rapor'a" (1998,62) göre, uluslarm
birbiriyle çatigan tarihsel hafizasmm odak noktasmi smirlar
olugturur. Balkanlar'daki tarihsel degigim alanlar1nda da bazen,
arasmda sadece.bir adim-
ça tigma halindeki hafizalar ile çatigma
lik mesafe vardir. Etnik ve siyasi simrlarm birbiriyle çakigma-
sürecinin önünde hâlâ
masi, Balkanlar'daki ulus devleti kurma
agilmasi gereken bir engeldir kugkusuz. Bir yaklaguna göre bu-
günkü çatigmalar, u1us devletlerin olugum sürecinin tamamlan-
masmdaki gecikmeden kaynaklanir.
Balkanlar'la bagladik, yine oradan devam edelim. Noel Mal-
colm, Balkanlar'1 anlamak için Kosova tarihiyle ilgili yazdigi ki-
tabmda nefretin" Bati tarafmdan yanhg algilandigmi
"etnik
ifa-
de etmektedir. Hirvatístan ile Bosna'da yakm dönemde yaçanan
savag konusunda Bati'da yaygmhkla geçerli gärüg, bunlarm ye-
rel topluluklar arasmda karanhkta kalmig, ancak güç1ü etnik
nefretin patlamasiyla baglayan birer
"etnik
çatigma" oldugu
eklindeydi. Bu yaklagim bir bütün olarak ve özü itibarlyla yan-
hyti oysa."3 Dogrusu neydi? Malcolm'a göre savagi politikacilar
çikarmigt1. Fakat, Malcolm sordugu bir soruya verdigi yamtta
ayrihk yaratddi-
aym smirlar içinde bile farkh nedenlerle etnik
gim da belirtmektedir.
"Kosova'da Sirplar ile Arnavutlar arasmda meydana gelen ça-
tigmalar için de aymst mi geçerli? Ïlkbakista bu, çok daha gerçek bir
çatigma gibi görünüyor. Temel ayrihk, en bagta ve kelimenin
'etnik'

tam anlamlyla etnik bir ayrihk. Bosna halklarmin hepsi Slav olup
bakimindan ta-
aynx dili konugtug;u halde, Sirplar ile Arnavutlar dil
Inamen ayridir. Dildeki ayrdigin yamada, birçogu dine bagli olan
l

Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 145

bagka pek çok kültürel farklllik vardir. Sirp-Arnavut ayrimi, kabaca


Dogu Ortodoks-Müslüman ayrimina denk düger. Iki halk hem dil,
hem dinle birbirinden ayrdiyorsa, birinci dereceden bir çatigma için
bütün partlar hazir görünmektedir."

Ïletigimdevrimi sonucu teknolojideki olaganüstü degigim


uluslararas11aymayi hizlandirarak, küresellegmeye dönügüm,
Soguk Savay'm bitiriligiyle olugan tekkutuplu mimari
yapi,
uluslarüstü kurumlarm organizatörlügü gibi bir dizi yeni olu-
urn, kimlik bunalum tartigmasim da güncelleptirdi. Bunahmm
agilmasma yönelik çözüm bulma çabalari da çokkültürlilliik gibi
yeni kavram, teori, strateji üretilmesine yol açtt
Ayrihkçi terör, etnik sorun, mikro milliyetçi talepler cografi
bölgeler ve tarihi geçmiylerinegöre ya tek boyutta
ya da çok bo-
yutta karyimiza çikti veya öyle gösterildi. Bölgesel gibi görünüp
de aslmda küresellegme tehdidi savuran bu olgular gerçekte bi-
legenleri ekonomik, siyasi, kültürel, tarihi ve toplumsal bir bi-
rikimin bilegkesidir.
Federico Mayor NPQ'dakisöylegisinde milliyetçilik patla-
malarimn, Berlin Duvan'mn unufak olan taglanyla inga edilen
Yeni Dünya Düzeni'nin Babil Kulesi'nin kaderiyle kargilaçabile-
ceginin altmi çiziyor (Kig 1992, 21) ve devam ediyor:
"Özgürlükhayalinin, karylliklr bagtmillikgerçegiyle çafLjtl I UC
yenidüzen umutlarmm ayri hkçdikçakmazmdakaybolup gidecegikay-
gtlarupek de yersiz görünmilyor.Diinya çapinda yeni ve adil bir dii-
zen hayalini bozan öteki etkenler Kuzey ve Güney aras mda katlanarak
artan niifus farktile teknolojik ark ayramciligt diye adlandarabilecegi-
miz olgudur. Çinve Hindistan'm nüfusuna her
ay 2.7 milyon kipi ek-
leniyor. Öteyandan Tokyo'daki
-faks

ve bilgisayarlar bir yana- telefon


sayrst, Afrika kitasmdaki toplamtelefonsayismdan
fazladir."
Amaam kimlik sorunu teorisini ya da tarihsel akipuu irdele-
mek olmamakla
-birlikte

etnik kimlikten milliyetçilige ve ayrilik is-


teklerine degigimi üzerinde kisa da olsa durmak, çözüm için
önerilen yöntemleri de bir eksene oturtabilir dügüncesindeyim.
-

Günümüz dünyasinda, etnik kimlik taleplerinin özellikle


ay-
rihkçi akimlar tarafindan dile getirildigi gözlenmektedir. Bu
akimlar varhklarmi bir etnik kimlik iddiasma dayandirdiklarm-
146 GelecegiTönetmek
I .

da, etnik kimlik ile milliyetçilik çakigtinlmaktadir.'" Terör ko-


nusuna egilen yazarlann çogu, bunun siyasal niteliginin agir
bastigmi vurgulamiglar, ama eylemlerin güçlü bir etnik kimlik
olugturmaya yönelik içIevini ihmal etmiglerdir.126
Etnik kimlik, belirli bir toplulugun üyelerinin kendilerini, di-
er topluluk üyelerinden ayirt eden, farkhlagtiran bir aidiyet
duygusudur. Bu duygu, topluluk üyelerinin kendilerini bir
"biz"in
mensuplan olarak,
"onlar"dan
farkhhklarru vurgulaya-
rak kendi içlerinde birleptirmektedir. Etnik veya ulusal kimlik,
sosyal ve politik bütünlügün güçlü bir aracidir. Toplumda sos-
yo-ekonomik düzey, yag, cinsiyet, din gibi çegitli boyutlardaki
farklihklann yarattigi ayriliklari, bölünmeleri telafi edici bir et-
kiye sahiptir. Ayrica sosyal olarak marjinal veya alt düzeylerde
bulunan gruplarm toplumda bir yer bulmasuu ve entegrasyo-
nunu saglamaktadir. Bu temsiller, çegitliinsan kümelerinin ken-
dini tammlamasim ve kamtlamasmi sagladigmdan kimlik, di-
gerlerine kargi çikmanm, smirlandirmanin, kendini çevreleme-
nin bir tarzi ve bir kapahhk olarak belirmektedir. Bunun sonu-
cunda bir tür dar cemaatçilik veya habile varhgi yayantisma ka-
yilabilmektedir."
Jean Francois Bayart bunu "Kimlik Yamlsamasi"nda göyle
açikhyor. "Elbette apri durumlardtr. Ama komplo düçünün siyasal
tahayyillieringiiçlü ve evrensel bir unsuru oldugunu hatirlatmakta-
dir... Ruanda ve Burundi'de, siyasal ve topiumsal bölünmelerin etnik
kendini gerçekleptirenbir keha-
'kendi

terimlerle tammlanmasi, artik


net' gibi iglemektedir,·her grup diger grubun kendisini son ferdine ka-
dar yok etmeyi planladigam dügiinmekte ve buna göre davramnakta-

Körfez Savag sirasmda George Bush'un ortaya attigi "Yeni


Dünya Düzeni" kavrami ve ardmdan formülleytirilen küresel-
legmenin yapilandirilma süreciyle birlikte ortaya çikan sorunla-
-daha

ra da, yine soguk savag sonrasma uygun kavramlar önce


üretilenler de dahil edilerek- çözümler aranmaya baglandi. Bun-
lardan birisi de etnik terörú durdurmakta etkili olabilecegi dü-
ünülen ve stratejiye dönügtürülebilecek -olan çokkültürlü-
lük /çokkültürcülüktür.
I

Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 147

Günümüzde
"demokrasileri
tehdit eder" boynta ulaçan "et-

nik teröre" çözüm bulmaya ugraçanlar iki temel soru sormakta-


dir. Birinci soru: Ülkedekietnik farkhhklar korunmah ve gelig-
tirilmeli midir? Íkincisoru: Ülkedekifarkh.etnik kümeler ara-
smda olumlu iligkiler kurulmah ve geligtirilmeli midir?
Çokkültürlülük konusunda yaptigt çahgmalarla tanman Ah-
met Ïçduygu, [1995yihnda kaydedilen not e.m.] bu sorulara
verdigi yamtlarla dört temel iligki biçimi tammlamaktadir:

"Her iki soruya 'evet'


yamti veriliyorsa, yani bir yandan etnik
çegitliligin korunmasi hedefleniyor, diger yandan ise farkh etnik
kümeler arasmda olumlu iligkiler amaçlaruyorsa, ortaya çtkan mo-
del
'çokkültürlülüktür'.
Eger etnik kümeler arasmda olumlu iligki-
lerin kurulmasi isteniyor ancak etnik kökenIerin farkhhgmdan kay-
naklanan kültürel çegitliligin korunmasi ve geligtirilmesi degerli
bulunmuyorsa, kisacast birinci soruya ikinci soruya ise
'hayir' 'evet'

kargthgi verildigi durumda, etnik iligkilerde (assimila-


'özumseme'

tion) sonucu ortaya çakmaktadir. Birinci soruya denirken ikin-


'evet'

ci soruya
'hayir'
deniyorsa, diger bir söyleyigle etnik çegitliligin var-
hgi ve geligtirilmesi olumlu görülürken etnik kümeler arasi iligkile-
rin olumlulugu degerli bulunmazsa tammlanan (seg-
'aynmlagma'

regation) olmaktadir. Son olarak, ne etnik çegitliligin korunmasi ne


de etnik iligkilerdeki olumluluk degerli bulunmuyorsa, her iki soru-
ya da
'hayir'
kargihgi verildigi durumda, etnik-kiyim (ethnocide)
etnik iligkilerin aldigt biçim olmaktadir. Ílk iki model, çokkültürlü-
lük ve özümseme, etnik kümeler arasmdaki iligkiler açisindan
olumlu bir konumu içermektedir. Diger iki model ise aym iligkiler
açismdan olumsazdur, birlikteligi degil ayrunlagmayi ya da yok ,

olugu getirmektedir."

Çokkültürlülükpostmodern bir fantezi degil, Soguk Savag


sonrasi uluslararasi yapilanmanm gereksinimidir. Göçler, etnik
ve dinsel uyamplar, yabanci,diigmanhgi, sigmmacihk luzla ar- -
A
tmca yeni konsept ve çözüm stratejileri belirleme zorunlulugu
dogdu.
.

Çokkültürlülügü kabul, içe sindirme, tamm ve kapsami ko-


nusunda ülkeler arasmda farkh yaklayimlar oldugu saptanabi-
lir; Ìspanya,Ïsveç,Finlandiya, Kanada, Avustralya, Ísrail,Çin,
1

148 GelecegiYönetmek
IL

Rusya örneklerine baktigimizda alg11ayig ve "çokkultürlülügü"

toplumsal barig yaratma argümam olarak kabullenig arasmda


ne denli farkhhklar oldugu kolayca görûlmektedir. Örnegin,
politikalari geligtirirken, Avust-
"azmhk"

Avrupa hükümetleri
stratejisi geli tirmektedir. Türk etnik
"çokkültürlülük"
ralya
grubu kültürel kimligini koruyarak Avustralya'da çok rahat ya- "azmhk"

arken, iggücü göçü sonucu gittigi Avrupa ülkelerinde


muamelesi görmektedir.
milli etçi" taleplerin
"mikro "et-
Balkanlar, Kafkasya gibi
nik teröre" ve temizlige"
"etnik
tirmandigi cografya parçalari-
na bang yönunde müdahale etmeye çahgan Avrupa ülkelerine
göz gezdirdigimizde olmayanlara" kargi uy-
"kendilerinden

guladiklari azmhk politikalarim farkh adlarla ifade etmekte-


dirler. Almanya'da politikasi", Fransa'da"göç-
"yabancilar

politikasi"...
"azmhklar
menler politikasi", Hollanda'da ise
kabulü-
"farklihgm
Görüldügü gibi adi geçen Avrupa ülkeleri
ne" yanagmayip, yönelik devlet politikasi
"asimilasyona"

üretmektedir.326
Çokkültürlülüküzerine yaptigi çahymada Charles Taylor,
çokkülturlülügü farkhhklarm tanmmasi kapsammda ele alir-
ken,.Kanada toplumuna -yönelik analizinde Will Kymlicka da
"Çokkültürlü Yurttaghk" adh yapitmda yine kimliklerin tanm-
masi ve kültürel farkhhklara saygi gösterilmesi dügüncesini ek-
sen alarak "Çokkültürlü terimi, her biri kendi meydan okuyu-
unu ortaya koyan, birbirinden farkh kültürel çogulculuk. bi-
çimlerini kapsiyor," yorumunu yapmaktadir.'" .

Çokkültürlülügü tammlamak gerçekten zor görünüyor, çün-


teriminin tammmdaki farkhhk, çokkültürlülüge
"kültür"

kü,
farkh cografyalarda (ABD, Kanada, Avustralya, Avrupa) degi-
ik anlamlar yüklenmesine yol açiyor. Çokkültürliilügün içinde

yer alan iki terimin de tanunlanmasmdaki farkhliklar karigikhk


Her siyasi güç
"çoketnikli"dir.

yaratiyor; bunlar,
"çokuluslu"
ve
bu terimleri igine geldigi gibi tammlamaktadir.
Bu konudaki farkh tammlardan birisini Kymlicka yapmakta-
dir: "Bir devlet, eger üyeleri ya farkh uluslara ait (çokuluslu
L
Sihirli ve Ç«kici
Kavram:Simteji 149
I

devlet) ya da farkh uluslardan kopup gelmigse (çoketnikli dev-


let) ve bu olgu bireysel kimligin ve siyasi hayatin änemli bir
ya-
nmi teykil ediyorsa, o devlet çokkültürlüdür."
Burada tammlanan çokkültürlülük ulusal ve etnik farkhhk-
lardan dogan bir terimdir. O halde "çokkültürlülügü"
bir yäne-
tim sistemi ya da strateji olarak degerlendirdigimizde "farkhh-

gmyönetimidir" tarummi
yapabiliriz."I

Çokkültürlülükdevlet stratejisi ya da hükümet politikasi


geklinde görülüp toplumsal barigi saglayici unsur olarak algi-
landigmda öncelikle simrlarm bölünmezligi, birinci dil gibi ·

dört-bey maddelik ana ilkeler belirlenir, ardmdan da bunlara


uyuldugu takdirde etnik gruplara kültürlerini, dillerini serbest-
çe kullanma, uygulama hakki tamnabilir. Ayrica her etnik
grup, degigik kültürlere de saygt ve hoggörü göstermek zorun-
dadir. Etnik terörü ortadan kaldirabilecegine inamlan "farkh-

hklarm yänetimi" olarak stratejik tammi yapdan "çokkültur1ü-

lük," devleti yagatarak etnik gruplar arasmda barigisaglayacak


ödünler verilmesini gerektiren sistemin adidir ve kurulmasi da
mucizelere bagh degildir. Ancak bu strateji Avustralya, Yeni
Zelanda, Kanada gibi ulus devletlerde uygulamrken Türkiye
gibi [Almanya Bagbakani tarafmdan jeostratejikönemi nede-
niyle AB'ye ahnmahdir (2 Kasun 2005, Habertürk TV) saptama-
si yapilan] 47 etnik grubun yayadig1 bir ülkede uygulanmasma
izin verilir mi? Dügünülmeli. ·

I.

I
1.3. KARAR, SONUÇVE HEDEF
FAKTÖRLERÍ

"Eger şrfma çakmca,yolcular gemi-


yi terk etmemig olsalardtkimseokyanusu
geçemezdi.
Charles F Kenering

"S'trateji" sözcügünün anlami stratejinin teòrisyeni Türk bi-


lim adami Cengiz Okman'm "Strateji Teorisine Girig"'" ders .

notlarmda farkh bir bakig açisi ile yorumlanmigtir. "Kendi bagi-


soyut bir kavram
'strateji'

bir sözcük olarak ele almdigmda


.na

olarak önümüze çikar. Bu hali ile ancak belirli bir aç1dan çok ge-
nel bir anlam tagir." Buna göre, genel bir çerçevede soyut bir ge-
kilde ele almdigmda, strateji belirli faktörler arasmda baglanti
kuran yänlendirici bir kavram olur.
Bu faktörleri
"karar"
ve
"sonuç"
olarak basitçe ifade edebili-
faktö-
"hedef"
riz. Bir agama daha ileri giderek karar faktörünü
rü ile birleptiren bir kavram olur. Bu birleptirme belirli vasitala-
rm kullamlmasiyla mümkün olur.
Sadece bu açidan ele almdigmda genel anlami ile
"strateji"

ve hedef" faktörleri arasmda belirli vasitalarm kullaml-


"karar

masi suretiyle baglanti kurulugunu ifade eder. Bu baglanti de-


vamh ve dinamik bir baglantidir.
Devamhdir, çünkü beklentiler devamh olarak kararlarla ifa-
de edilir ve devamh olarak belirli amaç1ar (hedefler) dogrultu-
sunda vasitalann sevk, idare ve düzenlenmesi ile baglantihdir.
Dinamiktir, çünkä devamh bir karar-vasita-hedef baglantilari
içinde çok çegith degigkenleri göz önüne abr,
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 151

Ileride gerçeyleymesi istenen durumlarin (amaç1arm)içinde


bulundugumuz zaman ve mekân üzerinde alman katarlara be-
lirli vasitalar yoluyla baglamgru ifade eden bir kavram olarak
"strateji"
apagidaki gibi gemalandirilabilir:

STRATEJI

Karar Amaç-Hedef
(Íleriyedönük tutum) (Ïleridegerçeklegmesiistenen durum)

Bir sözcük olarak "strateji"


önüne getirilecek belirli ve sifat
niteligindeki sözcüklerle anlam kazamr; askert strateji gibi. Ba-
zen de bizzat bu sozcugun kendisi sifat rolunu Oynar
ve onune
geldigi bir isme anlam kazandmr; st'ratejikplan gibi.
Ancak,~öbür sözcüklerin (önüneya da arkasma eklenen)
an-
lam ve dilbilgisi açismdan iglevleri ne olursa olsun, bu kelime
birleytirmenin belirli kurallari vardir. Eu birleptirmeler, belirli
amaçlara göre yapihr. Bu husus, bizi, belirli birleptirmelerin
(tamlamalann)yapihe gekli konusuna götürür.
Strateji kavrami ile tamlama üretmenin bir gekli
ve bir de
amaca hizmet edecek yönleri vardir. Sekliyänden bakacak olur-
sak, çok kabank sayida tamlamalar, aralarmda
bir organik bag-
anlam bütünlügü aranmaksizm siralamr: Askerî strateji,
strate-
jik plan, strateji dersi, stratejik tutum, jeostrateji,stratejik dügün-
me vb. gibi yüzlerce tamlama art arda dizilebilir. Ama bunlarm
aralarmda bir baglantimn kurulmasi zordur.
Bu nedenle strateji edebiyatmda en çok kullanilan
ve arala-
nnda kademeli bir baglantmm bulundugu
tamlamalan bulup
çikarmak gerekir.
Bu aç1dan baktigimizda en çok rastlanan, bir kademeleme,
derecelenme ifade eden içIevsel, ikili tamlama gekilleri göyle ifa-
de edilebilir·
152 GelecegiYönetmek

(bir yaplya referansla (belirli temel iglevsel faallyet


kullamlabilecek tamlamalar) alanlarma referansla yapilan
tamlamalar)
• Ulusal strateji
• Politik strateji(ler)

Topyekûn strateji • Ekonomik strateji(ler)
• Genel strateji
• Sosyo-kültürel strateji(ler)
• Askerî strateji(ler)

Harekât stratejisi

Taktik duzey

1.3.1. Stratejinin Alt Bölümleri


Strateji, politika ve askerî güç arasmdaki diyalogun ürünü-
dür. Strateji uzmam, politik hedeflerle askerî hedefleri uzlagti-
rirken büyük bir karmaga ve belirsizlikle ugragmak durumun-
dadir. Tipki stratejinin operasyonlardan ve taktiklerden önce
gelmesi gibi politika da, bir bakima, stratejiden daha önemli ol-
mahdir. Politikanm olmadigt bir durumda strateji gerçekten de
anlamsiz olaca1<tir ve eger operasyonlar ve taktikler stratejiyi
kugkusuz hepsi boga gider. Subir gerçek-
"gerçekleptiremezse"

tir ki politikaya veya taktiklere nazaran strateji daha karmagik-


tir ve ustaca strateji olugturmak daha zordur."
Stratejinin baçanh olabilmesi, her geyden önce ve en çok
edilmesine
amaç ve araçlarmm iyi hesaplanmasi ve koordine
baghdir. Amaç, eldeki toplam araçlarla uygun bir orantida ol-
mahdir. Buna kargihk araçlar, ister ele geçirme isterse yardunc1
bir amaç için olsun, son amacm kazamlmasma katkida bulunan
her ana hedefin elde edilmesi bakunmdan, bu hedefin degeri ve
buna duyulan ihtiyacm önemi ile orantih olmahdir. Ara hedefe,
ele geçirmek veya yardimci olarak yararlanmak gibi, ne amaçla
yönelinirse yänelinsin, bu belirtilen gerçek, her iki durumda da
geçerlidir. Araçlar ve yedek hedefler arasmdaki iligkide oranti
bakumndan bulunacak bir fazlahk, tipki bir yetersizlik gibi za-
rarh olabilir."'
Strateji, hedef ve yöntem açismdan tek bir bütünü ifade eder.
Ancak uygulama açismdan strateji. her biri çatigmanm (ya da
I I

Sihirli ve Çekici
Kavmm: Strateji ¯

153

genelde anlaymazhga bakig geklinin) belirli kademeleri


-alanla-

ri- için geçerli olacak alt kisunlan da bünyesinde tapr. Bunda


stratejinin bagvurdugu maddi vasitalarm farkhhgmm da rolü
vardir. Belirli materyal faktörler ancak belirli alanlarda
ve belir-
li ça tigma gekilleri çerçevelerinde geçerli olacaktir. En nedenle,
örnegin "deniz stratejisi" daima "kara stratejisinden"(ya da po-
litik.alanda askerî alandan) ayn ve özel bir alani belirleyecektir:
Burada yatay (deniz-kara)ve dikey (politik-askerî)farkhlagma
söz konusu olmaktadir. Bu farkhhk, hem
yapisal ve hem de ip-
levsel açilardan kendini göstermektedir. Böylece birbirlerinden
ve dikey dogrultularda- farkh yapilanmig, ancak mutlak
-yatay

bir dahili iligki içinde bulunan hatlardan (birimlerden)olugan


bir piramit ile kargi karplya gëliyoruz.="
Bir derece-kademelenme ifade eden tamIamalar "strate-
ve
ji"nin içIevini apagidaki gibi bir piramitte degerlendirebiliriz?6
Semadagörüldügü üzere bir devlet yapisi içinde hangi ka-
demede olursa olsun "stratejik"

süreç bir bütün halinde önümü-


ze çikiyor. Õteyandan her kademedeki karar-vasita-amaç bag-
lantisi da bir bütün halinde önümüze çikmaktadir.
Tüm kademelerde (topyekûn,geneI
ve harekât stratejileri
duzeylerinde) strateji, belirli kararlar ile amaçlar-hedefler
ara-
smda belirli vasitalarm düzenlenmesi
ve organizasyonu sure-
.

tiyle baglanti kurmaya çahgiyor.


Topyekûn strateji düzeyi kavrami ile bir devletin üst karar
organlarmm yer aldigi, temel hedef ve politikalarin.belirlendigi
ve ana politik yönlendirmenin yapildigi yapisal
çerçeve kastedi-
lir. Devlet bagkam, hükomet gibi organlar, bu düzeyin
ana ör-
gütsel birimlerini olugtururlar. Genel strateji düzeyi ana iglev-
sel alanlari, her bakanhgm kendi faaliyet alanmi önümüze çika-
nr. Örnegin,askerî açidan, Milli Savunma Bakanligi altinda açi-
lan ve esasta genelkurmay bagkanhklari
ve kuvvet komutanhk-
lannm yer aldigi faaliyet alam gibi. Harekât düzeyi ise, her
ana
iglevsel alan içinde
yer alan gayet genig ve faaliyet alamnm ken-
dine äzgü teknik uygulamalar bölümünü ifade eder.
Örnegin
askerî açidan ordular ve kolordulardan apagi
uzanan faaliyetler

. I
154 Gelecegi Yönetmek

STRATEJI
ULUSAL (Politikhat)

STRATEJlDOZEYi
TOPYEKÙN POL.lllKASI
HOKÛMET

Topyekûn düzeyde Topyekûn


hedeffer
(Devietintopyeken hedetierineidagnak Için
belirledlii stralelilerinyapisaldúzey9 KARAR(LAR).......... ...............-,..................... ....

TopyekünImkin Devleth
Hedellerl
Ye[enekler

HÛKÛMET
KARAHLARI
GENELSTRATEJl
DÙZEYi
MM.GEN.KUR

KUVVET GENELKARAR(LAR)...... Betirlibir genelfaallyet eieni lie IIgl


DI;kptEniBAKANI
núsTEPR
KOMUTANLANI

DEP.BA$LAnivs,
GENELIMKÄN
VEYETENEKLER

KurmayBirimleri)
(Yardimot
STRATEdlLERi
HAREKÄT
DÙZEYi EnÜstUygulema Birlmteri

Dg iglerinin
Ana Deniz Kare Hava
- -

HarekälAlanlari
TAKT1K
BiRiMLEAl NAREKÃT HAREKÂTNEDEFL
KARABLARI...,..
DONANMA MAVA
(PLAN
LARI)
LAR
ORDU
KOLORDULAR
TܾENLER

TAKTIKKARARLAR
TAKliK DO2EY TAKTIKAmÇtAA
DIPLOMAILAA TAKTIKBlAIMLER
·------

{DurumMuhikemminr4
A àL)
(TÜMENLIIRDEN

Sema: Yapisal bir çerçevede stratejik sureç, karar kademeleri ve her


"stratejinin"
kademede iglevi
Kaynak: Stmteji Teorisine Girig (Prof. Cengiz Okman)

ya da digiglerinde diplomasi uygulamalari. Bu üç düzeyin


hiye-
rargik açidan bir bütün olugturdugunu görürüz.3
Bu durumu kademe kademe aç1klayacak olursak:*"
Kademelenme bir devlet teykilatim ifade ediyor, otorite ve
-

kararlarm çikhgi düzeylere göre bir astlik üstlük iligkisi çerçeve-


sinde devlet yapisi kurulmuç.
L

Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 155

Bu yapuun üstünde bir pozisyon iggal eden- devlet


-hâkim

için devamhhk arz eden (hükümetten hükümete degigmeyen)


kahci ulusal stratejiler görülüyor. Bunlar devletin kahc1hedefle-
ridir (Türkiye'nin bü tünlüş, ana ilkelerin konmmasi vs. gibi).
Devlet yapismm en üst kademesi, devletin tüm alanlanni
-

ilgilendiren tüm kararlarm ahndigi ve hedeflerinin her açidan


ayn ayri kapsayici bir gekilde belirlendigi düzey ile gösteriliyor.
Bu düzeyde göze çarpan temel organ hükümettir. Tüm bakan-
lar burada topluca bulunurlar.
Devlet bagkam da bu düzeydedir.
-

Bu düzeyde alman kararlar ile belirlenen hedefler arasmda


bir baglantmm kurulmasi söz konusudur. Bu baglanti hüküme-
tin tespit ettigi politikalar dogrultusunda belirli olanak ve yete-
neklerin seferber edilmesi suretiyle kurulur. Ïçtebu baglantmm
kurulusu stratejilerin belirlenmesi demektir.
Bu düzeyde stratejilerin belirlenmesi demek, hükümet dü-
-

zeyinde ahnan kararlarm belli amaçlara devletin topyekûn im-


kân ve yeteneklerinin seferber edilmesi suretiyle baglanmasi
demektir.
-

Ötekikademelerde de süreç aym gekilde ve aym mantik


çerçevesinde igliyor.
-

Yukandaki düzeyin altmda her bakanhšm kendi faaliyet


alam açihr. Bu düzeyde her bakanhgm tüm faaliyetlerinin en
genel (kapsayic) gekli ele almmasi söz konusudur.
Silahh Kuvvetler açismdan ele ahrsak, en yakmdan baglanti-
-

h bakanhklar olarak Milli Savunma Bakanhgi, Genelkurmay ve


Digigleri Bakanligi'ni alacak olursak, bu düzeyde bu faaliyet alan-
lan ile ilgili olarak, en üst düzey organlan bulunacaktir. Digigleri
açismdan bu organlar, bakanhk, müsteparhk, ana departmanlar
gibi organlan, savunma açismdan ise ilgili bakanhk, genelkur-
may bagkanhklan, kuvvet komutanhklan bulunacaktir (her dev-
letin yapisma göre bu organlarm yapi ve isimleri degigebilir).
Bu organlar, kendi faaliyet alanlarmi en genel anlamda
-

kapsayan kararlar alacaklardir; digigleri politikasi ve askerî stra-


tejik planlar bu kademede belirlenecektir. Buna bagh olarak da
belirli hedefler säz konusu olacakbr.
156 Gelecegi·Yönetmek

Bu genel hedefÍerdogrultusunda ilgill faaliyet alanlarirun


-

her birine iligkin kararlarm almdigi bu d üzeyde de stratejinin ip-


- .:d
levi bu kararlar ile hedefler arasmda o dûzeye ait kaynaklari
(vasitalan) seferber ve sevk-idare etmektir. Bunlar arasinda bag
lantiyi kurmaktir.
Gerek topyekûn strateji düzeyinde olsun ve gerekse genel
-

strateji düzeyinde.olsun göze çarpan özellikler çunlardir;


Her iki düzeyde de organ sayisi simrhdir.
Her iki düzeyde de kararlar ve amaçlar-hedef1er genel
karakterlidir. Topyekûn strateji düzeyinde kararlar ve amaç1ar-
hedefler bir alt düzeye oranla daha genel ve daha yol gästerici,
politik karakterlidir.
Bu düzeylerde vasitalar da daha genel bir gekilde ifade edi-
-

lir. Topyekûn düzeyde vasitalar tüm imkân ve yetenek-


"ulusun

leri," genel strateji düzeyinde ise (ilgili bakanliga bagh olarak


Digigleri'ne... ya da Silahh Kuvvetler'e....) tahsis edilen tüm im-
kân ve yetenekler geklinde ifade edilirler.
Devlet yapisi çerçevesinde uygulamalarm
-

yer aldiş düzey


düzeyidir." Bu düzeyde ilgili faaliyet bölümünün (bu-
"harekât

rada Digigleri ve Silahh Kuvvetler'in) en üst kademe sevk idare


organlari bulunur. Digigleri'nde büyûkelçilik teykilatlan çerçe-
vesinde saha birimleri, Silahh Kuvvetler'de ise genel kurmay
teykilatlan ve bunlarm altmdaki kuvvet komutanhklarmm he-
men altmda yer alan ana saha komutanhklari (donanmalar, or-
dular, taktik hava kuvvetleri gibi) bulunurlar.
(Genelkurmay Bagkanhş ve kuvvet komutanhklan genel
strateji düzeyinin temel organlandir.Ancak kuvvet komutanlik-
lan aym zamanda harekât alanmda en üst birimleridir. Bu görü-
nümü ile kuvvet komutanhklari, genel strateji düzeyinin en alt
ve harekât düzeyinin en üst sevk-idare birimleri olarak da deger-
lendirilebilirler.)
Bu organlar, genel strateji düzeyinde ahnan kararlar ve
-

belirlenen hedefler dogrultusunda harekât kararlan alma (plan-


lan olug turma ve belirli hedefler dogrultusunda bu kararlara ip-
lerlik kazandirma) durumundadirlar. Ïçte bu noktada
"strateji"

yine önümüze çikiyor.


il

Sihirti ve Ç«kici
Kavram: Strateji 157

Bu düzeyde de stratejinin iglevi, belirli harekât planlarinm


-

önceden belirlenen hedefler dogrultusunda gerçeklègtirilmelerini


saglamak için belirli vasitalan sevk ve idare etmek olmaktadir.
Bu durum en alt uygulama birimlerinin yer aldig1 taktik
-

alana da aym mantik çerçevesinde yansimaktadir.


Taktik alan en alt uygulama birimlerinin yer aldigt... insan
-

ve madde olarak en kalabahk unsurlarm göz önüne almdigt...


faaliyet alanidir. Digigleri'nin diplomatlarimn pazarhk, uzlag-
ma, anlayma süreçlerine girdigi alan burasidir. Aym gekilde tü-
menlerden apaglya dogru çegitli askerî birimlerin degigik
ma-
nevralari sürdürdükleri alan da burasidir.
-

Bu alana baktigimiz zaman da stratejinin temel iglevi, tak-


tik kararlari (durum muhakemelerini) belirli taktik amaçlara
baglamak için çegitli vasitalarin düzenlenmesi ile meggul olmak .

geklinde önümüze çikmaktadir.


Tüm bu kademelerde açikça görülen durum, strateji denen
kavram karar ile amaç arasmda belirlenen yolu igleyen, ona di-
namizm kazandiran bir faktör... hatta bu gekli ile devamh bir sü-
reç... Oldugudur. O devamhdir. Tüm kararlar ve amaçlarin etra-
fmda gerekli manyetik alani olugturan faktördür. O bir hareket
dügüncesidir. Hareketin kendisidir. Planh ve bilinçli bir gekilde
hareketin düzenlenmesidir.
Bu piramitte yer alan stratejileri de göyle siralayabiliriz: a)
Ulusal Strateji, b) Topyekûn Strateji, c) Genel Strateji, d) Harekât
Stra te isi.

a) Ulusal Strateji: Ulusal Strateji çok uzun vadelidir ve stra-


tejik anlayiça sahip ülkelerde, büyük älçüde, rejim degigiklikle-
ri, hatta, cografi degigmeler olsa bile, hedeflerine eriginceye ka-
dar sabit kahr ve ancak ondan sonra yeni hedeflere yönelik bi-
çimde kendini yeniler. Bir ulusun uzun vadeli milli stratejisi, ço-
gunlukla, onun, tarihi geligimi süreci içinde mevcuttur.
b) Topyekûn Strateji: Piramidin en üstünde
yer ahr ve dog-
rudan hükümetin (politikotoritenin) denetimi altmda olan ki-
.
simdir.
Ulusal Strateji'nin, günün kopullarina göre düzenlenen ve
158 ·

Geleceş Yönetmek

görülebilen gelecekteki hede flere yänelik uygulamah (ak tif) bö-


lümüne denir.
Ulusal gücün tüm uygulama alanlarmi ternsil eden devlet
kurum ve kurullarmm ve dampma kurullarmm katkisiyla dü-
zenlenir.
Bu strateji, her özel strateji bölümünün (siyasi, ekonomik,
askerî, vs.) hedefini ve bunlarm ulusal amaç yolunda nasil bir-
leptirilmesi gerektigini belirtir. Askerî açidan ve savag duru-
muna göre bakildigmda, Topyekû.n Strateji'nin iglevi, topye-
L
kÛR Savagm ne biçimde sevk ve idare edilmesi gerektigini be-
lir tme ktir .

c) Genel Strateji: Topyekûn Strateji'nin bir alt kademesini


belirler. Stratejik sistemin etkinlik ve verimliligini saglamak ve
artirmak amaci ile ortaya çikan özel bir alani belirler.
Genel Strateji'nin iglevi; her ana saha içindeki (politik,eko-
nomik, askerî vs.) igleri düzenlemek, dagitmak ve çegitli faali-
yetleri denetim ve koordine etmektir. Her bir özel faaliyet ala-
(politik, askerî, egitim, ekonomi, maliye vs.) ile ilgili ä te-
-ve

ni
ki islevsel alanlarla baglantih- bir stratejik düzeyi belirleye-
cektir.
"askerî

Bu aç1dan bakildigmda en belirgin faaliyet alam


alan" olmaktadir. Her askerî alt sistemin bir genel stratejisi var-
dir, bu stratejinin görevi, kara, hava ve deniz kesimleri arasm-
daki görev düzenlemesini yapmak vp bu üç kesimin harekâtla-
rmi koordine ve kontrol etmektir.
"Ilke olarak aksi geçerli olmasi gerekmesine ragmen, askerî
ele ah-
-burada

alamn digmdaki alanlarda genel strateji nosyonu


nan gekli ile- pek yer almaz. Örnegin,genel bir siyasi politika, iç
politika, dig politika ve propaganda politikasi gibi kesimlerin
tek harekât plambünyesinde koordinasyonundan bahsedilmez;
ya da ekonomik alanda üretim, mali politika ve deniz apri tica-
retin koordinasyonu pek gäze çarpmaz. Ancak, bu gerçeklere
'strateji',

ragmen günlük hayatumzda bu alanlarla ilgili olarak


.
uygulamada fiili olarak ve çok kere böyle bir teorik planlama
olarak önümüze çikar. Ancak bu faaliyetlerin çogu (ve çok kere
tümü) düzenli bir neden-sonuç analizi süreci sonucunda ortaya
II I
I

Sihirli ve Çekici
Kavram: Stmtejl 159

çikanlmig konseptlere dayandmlmadigi için birçok firsatlarm


degerlendirilmesi de mümkün olmaz. Her ana faaliyet alam için
bir Genel Strateji olmah; teorik açidan durum bunu. gerektirir.
Böyle bir strateji, ilgili her bakan tarafmdan uygulanabilir ve bu
uygulamada bir kurmay bagkam (vedolayistyla bir kurmay teg-
kilati okuyucu kurmay teçkilatru damymanlar grubu olarak dü-
günebilir) ya da devamh bir sekreter tarafmdan yardim saglana-
bilir.""°
d) Harekât Stratejisi: UIusal, Topyekûn ve Genel Strateji
ça-
hymalan ve bunlarin verimi olan konsept ve tutumlar bir nokta-
da uygulamaya yönelirler. Ïçte kuram ile eylemin birleptigi bu
noktada bulunan yönetim agamalanna özgü stratejiye "Harekât
Stratejisi" adi verilir.
Du stratejinin amaci, kendi alanma ait genel stratejinin ön-
gördügü hedefleri elde etmek üzero, mevcut olanaklar
çerçeve-
siiide, en uygun uygulama ortam ve kopullarim olupturmak
ve
söz konusu faaliyet kesiminde geçerli olan taktik
ve teknikler
arasmda uyum saglamaktir.
Harekât Stratejisi'ni askerî alanda bir örnekle belirtecek olur-
sak; Genel Strateji'nin öngördügü hedefleri elde etmek üzere,
taktik ve lojistik olanaklari çerçevesinde en uygun uygulama or-
tam ve kogullan olugturacaktir. Bu agamada lojistige dönüçüp
ikmale yönelecek, askerî strateji kuvvet stratejisine dönügüp
taktik harekâta zemin hazirlayacaktir.
Harekât Stratejisi, genel stratejinin soyuta yakm askerî hedef-
lerini kesinlikle semut askerî hedeflere çevirip gerektiginde ana
fiziki hedefleri d., sapiayarak taktik komutana yön verecektir.
Askerí Strateji, tüm harp alanlanm kapsarken, harekät strate-
jisi kendine özgü harekât alan ve alanlarma yönelecek ve taktik
komutanm taktik temas noktasma en uygun kopullar içinde eri-
gip muzaffer olmasi için gereken her yeyi ona saglayacaktir.
Harekât Stratejisi seviyesinde günümuzde ortaya çikanlmig
yeni bir alt bölümden söz edilmektedir. General Andrea Beauf-
re'ye göre bu, daha çok barig zamam stratejisi olarak belirtil-
mektedir. Kargihkh manevralarla lojistik çerçevede sürdürülen
bir çekigme söz konusu olmaktadir

II 2
.
160 GelecegiYönetmek

Lojistik stratejinin amact; rakip elindeki malzemeyi demode


bir hale getirmek için sürekli olarak yeni malzeme ve gereç üre-
timini öngörür. Özellikle,nükleer silahlar çagmda, bu çegit bir
stratejinin özel bir gekilde ele almmasi gerekli olmugtur."2

"Lojistik stratejisi, bütçe ve mali programlarm karigammdan ay-


üzerinde
n bir yey olarak ele ahmncaya kadar (ve strateji piramidi
gerekli yerini almcaya kadar) gerekfigi kadar etkin ve verimli bir bi-
çimde sevk ve idare edilemeyecektir. Böyle bir ortamda ise (özellik-
le Soguk Savag döneminde huküm süren tipte bir caydmcihk stra-
tejisinin geligtirilme ve devami için) yap11acak harcama.ve sürdurü-
lecek gayreflerin mahyeti yükselecektir.
Araç ve gereç geligtirme ve gerel<1istratejiler için elde daima en
yeni ve etkin vasitayt bulundurma mücadelesi (degigikdönemlerde
degigik gekillerde de olsa) genelde caydincihk stra tejilerinin temeli-
ni olugturur.
Ornegin Soguk Savag dönemindeki
'nükleer
caydiricihk' süreci,
tüm yönlerde sûrdürülen mücadelelerin yam sira- kendine
-öteki

Savag' alt sürecini de beraberinde tagunigttr.


'lojistik
özgü bir
Yine ayni gekilde, günúmüzde bagka koyullar (stratejik kallp)
altmda da olsa, örnegin; Turkiye ile Yunanistan arasmda sürdürü-
çekigme'
'lojistik

len çok yönlü mücadelenin askerî-politik açtdan


'harekât.düzeyinde-lojis-

yönü de vardtr. Rekabetin bu yönünde bir


tik çekigme süreci' olarak da göz önüne alinmasmda çok faydalar
olacaktar.
Yukarida çegitli stratejik kademelerin belirienmesi-ile ilgili ola-
rak ileri sürülen açiklamalar, meseleyi basitçe ortaya koymaktan

I
çok, bu meselenin ashnda ne kadar karmagik bir gey oldugunu göz-
ler önüne sermektedir. Ancak, her ne kadar soyut bir sa-
"strateji"

nat gibi görünmekte ise de, bu soyut sanatm pratik yönleri de var-
dir; soyut olgularm pra tik sonuçlari da vardir."

1.3.2. Stratejinin Dayand1ş Unsurlar


Stratejinin üç temel unsuru mekân, kuvvet, zamandir. Du üç
temel unsura bagh olarak stratejinin dayandigt unsurlari beg
ana baghk altmda toplayabiliriz. Bunlar:
a.- Ulusal Çikarlar,b Ulusal Hedefler, c Ulusal Siyaset, d
-
- -

Ulusal Strateji, e Ulusal Güç-


Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 161

a Ulusal Ç1karlar
-

Sosyal bilimlerde, äzellikle de uluslararasi politika alamnda


kullamlan bazi kavramlarm açiklanmasi ya da kavramsallagtir-
ma, bazi zorluklar,- sorunlar tagimaktadir. Bunlardan birisi de
"ulusal

çikar" kavramidir. Dig politikalarm yönetiminde ulusal


çikarlarm gäz önüne almmasi tarib bakimmdan milliyetçiligin -

(ulusçulugun) ve ulus-devlet kavramlarmm ortaya çiktigi döne-


me rastlar. "Ulusal çikar", ulusçulugun dogmasindan sonra ge-
ligmig ve halk yöne timlerinin kurulmasi ile yerleymiçtir."3
Ulus-devletlerin ortaya çikmaya bagladigt dönemlerden iti-
baren kullamImaya baglayan deyim gittikçe yaygmlagmigtir. Bu
yaygmhk o dereceye ulagmigtir ki ulusal çikar, tüm devletlerin
dig politikalarmi belirleyen, fakat kendisi belirlenemeyen
esra-
rengiz bir "gey"
haline dönügmügtür. Tüm devletler çegilli dav- I
ramp ve/veya davranig arzularmi bu kavrama dayandirarak
hakli gästermeye çaligmiglardir.
Suat Bilge, "milli
menfaatin" tammlanmasi gerekliligi üze-
rinde duruyor: "Bagimsizhk, guvenlik
ve dünya politikasmda
ahnacak duruma ait konularda milli menfaatin
ne oldugu hak-
kmda bir görüg birligine varmak zorunludur. Bir millet, milli
menfaat ve amaçlaruu tayin etmez
ve bunlari gerçekleptirecek
hazirliklan yapmaz ve tedbirler almazsa dig politika faaliyetleri
tesadüflere bagh kalmaya mahkûm olur. Eger bir millet dig
po-
litikasmi ve dünya politikasmda tegebbüsü elinde tutmak isti-
yorsa milli menfaatinin ne oldugunu ve bunun politika ve faali-
yet olarak neleri gerektirdigini bilmesi zorunludur.""'
Suat Bilge, ulusal çikar kavrammi "milli

degerlerin toplamidir
ve bu anlamda milli menfaat, bir memleketin bagimsizhş, ülke
bütünlügü, güvenligi, maddi ve manevi yaçayig gekli bakmun-
dan hayati saydigi hak ve menlaatler""' olaraktanunlamaktadir.
Mehmet Gönlübol, "ulusal

çikar" terimini, devletlerin ulus-


lararasi alanda ulagmak istedikleri hedefleri anlatmak için kul-
landigmi belirterek, "'ulusal
çikar'"m halkm toplumsal bilin-
cinde kök salmig, tamamen soyut nitelikte olan birçok iyi
ve
güzel fikirleri içerdiginin altmi çiziyor. Uygulamada, 'ulusal

çikar'a yön ve biçim veren, onu bir senteze ulagtiran politika-


I

Gelecegi Yönetmek
162

ç1kar'm anlanu hakkm-


'ulusal

cilardir.Soyut bir kavram olan


da birçok tartigmalar yapilmakta, fakat bu konuda bir oyday-
(concensus) varilmasi olanaksiz görülmektedir.3"
maya
, I

ULUSALÇ\KARLAR

BEKA REFAH

Stratejiköngôrüile ge-
lecege aitsenaryolar ONGORU
STRATEJIK
belirlenirve ulusalçi-
kadarin bu senaryolara
HEDEFLERIN
ULUSAL
gôre nasilelde
TESPITI
edilecegi ortayakonur.

· GÜVENLIK
ULUSAL
STRATEJiSi

Silahhgüç ileyürülülúr ASKERl DiPLOMATiK MILLiKALKINMA


MILU
GNKUR.Bagkanhói STRATEJi STRATEJi
POLlT1K STRATEJiS1

KALKINMA
5 YiLLIK
KUWET HAREKET PLANI
GELISTIRME DíREKTÍFI

Kaynak. Ulusal Strateji, s. 6, Mart 2003 (Dogu Aktulga)

çikar" tammi yapan;


"ulusal
Faruk Sönmezoglu ise, hem
hem de kavramm kullanummn giderek azalacagru öne süren
bilim adamlarmm analizlerine yer vermektedir. Ö.rnegin, ulus-

lararasi politikada klasik egilimin temsilcilerinden Joseph


yöneidigigenel ve sürekli
"...fiikenin

Frankle'a göre ulusal çikar,


amaçlar..." olarak tammlanmaktadir. Charles Learche ve Abdul
Said ikilisine göre ise; ulus ve hükümetlerin hizmet et-
"devlet,

tiklerini dügündükleri genel, uzun dönernli ve sürekli gayeler"


ulusal çikan oluptururlar. Wolfram Handrieder'a göre de ulusal
tarafmdan bir biltün olarak yararlamlandagttilamaz,
"...toµlirm

çikar '

dayali..." bir kavramdir.""


bölünemez degerierfikrine
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji .

- 163

Yine Sönmezoglu'nun saptamasma göre, bazilari-ulusal


çi-
l<an
.:karar.

"
aha neye karar verirse odur" geklinde tammla-
maktadirlar.36 Ayrica, "ulusal
çikarm" bu içerikte ele almaiun
da sorunu halletmedigi säylenebilir.'" Õteyandan, JamesRose-
nau.da, çikar" kavramimn
"ulusal
¯"...yararsiz

ve yamittcr..." ol-
dugunu söylemektedir "
"Ulusal politika" disiplini içinde çikarin" kavramsal-
"ulusal_

lagtir11ma zorluguna karym, politikaci ve askerler kendi durup


yerlerine göre tammlamiglardir.Örnegin, "Askerî Strateji"* adli
ders notunda çegitli tammlar yapilruptir. "Ulusal çikar" (rnilli
menfaat) terimi, genellikle "Temel Milli Hedefler" terimine kary
olarak kullandirsa da; esasmda "milli
menfaat" deyimi, çok daha
genig bir anlama sahiptir.. "Milli menfaat" kavrami, uluslararasi
siyaset için parttir. Ïnsanlarm kuvvetle hissettikleri fakat ekseri-
ya säzle ifade edemedikleri mutlulugu, refahrve güvenligi ile il-
gili emelleri oldugundan, bu kavramm aynmi ve kesinlikle, iza-
hi zordur. GeneI olarak ulusal çikar; bir devletin ve o devlet hal-
kmm ulusal varhgmm devami ve geligmesi için her zaman bu-
lunmasom part olduklarma inandiklan hususlar olarak kabul
ed ilebilir.
Podelford ve Lincoln, "ulusal
çakarlar" ile ilgili açiklamalarm-
da, "Biitiin devletlerin ulusal çakarlart genig çapta aymdir. Bu çakar-
lar milletin refalu ve siyasi doktrinleri ile ulusal yagamtarzi ilzerinde
toplanmytzr," demektedirler.
"Ulusal çikar" bu ulusal çikara yanit verebilecek bir ulusal
hedef bulunmadan önce bilinmez ve kararsiz bir biçimde anla-
ilacaktir. "Lilusal çikai-",bir milletin haklari ya da eylemlerinin
üzerinde duruldugu, onlarla ilgilenildigi, gekcek zararlarm en
aza indirildigi ya da bu zararlardan kaçimldigi durumlardan
tam yararlatuldigi ve firsatlarmkaçinlmadig1 ulusal bir sorun
olarak dügünülebilir.
Bazi kimseler ulusal çikarm, ulusal benligin bir ifadesi oldu-
gunu söylemiglerdir. Ulusal çikar; bir ulusun ve devletin, gele-
cegi, ulusal güvenligi, refahl ve mutlulugu için zorunlu görd ü-
güve inandigi hususlardir.
164 GelecegiYörretmek

Ulusal çikarlar, bir ülkenin devamli ve sabit amaçlarmi yan-


sittigt gibi ulusal hedeflerin ve dolayisiyla ulusal stratejinin be-
lirlenmesinde bir kaynak tegkil eden ulusal degerlerin toplamim
ifade eder. Du degerler bir milletin genel ve devamh ç1karlandir.
Amiral A.T. Mahan
"ulusal
çikarlan" yöyle tammlamakta-
dir: "Ulusal çrkarlar, ulusal politikamnyalntz megru degil aynr za-
manda esas nedenidir. Hiikiimetin görevleri,ulusal çikarlart gerçekley-
"

tírmektir
Ulusal çikarlar, belirli bir durum ve döneme, uluslararasi
iligkilere bagh olarak degigmedikleri gibi genellikle devamhhk
gösterirler. Ulusal amaçlari içerecek derecede kapsamlan genig-
tir, devamhdirlar ve sayilari azdir. Ulusal hedef ve politikalarm
ortaya konmasmda bir hareket noktasi ve bir çerçeve ödevi gö-
rürler.
Sonuç olarak; ulusun bag1msizhk ve özgürlügünün kazaml-
masi ile bunlarm devamhhgmi saglama, politik, ekonomik, sos-
yal ve askerî yönlerden kendine yeterli ve kudretli olabilme, de-
gigendünya kogullarmm gerektirdigi çagdag düzey standartla-
rma ulayabilme anlayigmdan dogan çikarlar, çikar"lari
"ulusal

belirtir. "Ulusal çikar"lar, hedef"lerin


"ulusal
asli bünyesini
olugturur.

.
b- Ulusal Hedefler
"Ulusal hedefler" elde edilmeleri halinde
"ulusal
çikarlarin"
gerçeklegmesini saglayan ya da ulusal güvenlik ve refah sagla-
ulusal hedefTe-
yici etkiler üreten amaçlardir. Çegitlikaynaklar,
rin tammim apagidaki gekilde vermektedirler:'"
"Ulusal hedef" saptandigi ve anlayildigmda bir milletin siya-
setini geligtirmek amaciyla ekónomik, politik, diplomatik ve
askerî sorunlarda/konulard a çegilli girigimlerine yön verir. Be-
hedefin" tammi, çatigan iç çikarlar ve çikar grup-
"ulusal
lirli bir
lari nedeniyle kolay yapilamaz. Bununla birlikte, bazi hedefler,
anayasalarm baglangiç kisimlarmda belirtilmig hedefler gibi or-
tak onaylanmis hedefler olarak tammrlar. Ornegin; bütün dün-
yada barym kurulmast gibi.. Ötekihedefler, istikrarh olarak ge-
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 165

ligtirilmesini olasi kilacak onaylanmig, birlikte karar verilmig


hedefler degildir. Prafik olmasi bakimmdan kararlagtirilmig
olan hedeflerin dipindaki "ulusal

hedeflerin" saptanmasi nor-


mal olarak devlet adamlarmm sorumlulugundadir.
"Ulusal hedefler", isteklerine varmak için kullanacagt yön-
tem ve araçlara kargi çikilan bir Inilletin¯ siyasetini yönelttigi
ulusal kaynak ve giripimlerini odakladigi temel amaç ve istem-
lerdir. Tammlardan da anlagilacagi üzere "ulusal

hedefler", ulu-
sal çikarlarm içinde bulunulan ortam ve yüz yüze kahnan du-
rum kargismda ifade edilmig gekli olarak tirgiva çakar.
"Ulusal hedefler", ulusal çikarlarin igigmda
saptanan, uzun
ya da kisa sürede elde edilmeleri halinde, bunlarm gerçeklegme-
sini saglayan ve milletin güçlerinin yöneltildigi genel nitelikteki
sonuçlardir. Ulusal çikarlarm tersine, ulusal hedeflerin saptan-
masi, uluslararasi durum, mevcut güçler, taahhütler ve ulusal
çikarlarm igigmda
yapihr. Belirli bir agamada ulagilmasi olanak-
11bu hedefler ve bu hedeflere ulagmada uygulanacak kesin ha-
reket yöntemleri; milletin, hükümete ait iglerine, iç faaliyetleri-
ne oldugu gibi, dig ilipkilerine de yön verme ve düzenlemede
ana ilkeleri olugturur.
"Ulusal hedefler" genel anlami ile politik, ekonomik, psiko-
sosyal ve askerî nitelikli ögeler tagir. Siyasi istikrar, iktisadi re-
fah, sosyal ve endüstriyel geligim, dügman ya da sorunlu dev-
letler tarafmdan yöneltilecek tehditlere kargi emniyet gibi kav-
ramlar olarak ifadelerini bulur. Ancak bunlar, çok genel ve so-
yuttur. Ulusal siyasetin belirlenmesi bakunmdan aç11masi zo-
runludur. Hedefin ifadesinde aranan en önemli nokta, bunun,
aç1k ve kesin bir gekilde belirtilmig olmasidir. Ancak ulusal he-
deflerin ortaya konulmalarmda güçlükle kargilagilabilir.Bunlar
yazih olarak ifade edilmeseler bile, milletin ve hükümellerin yö-
nelig ve davraniglarmdan çtkarilmalan olasidir.
"Ulusal çikar" farkhhklari ya da çatigmalan nedeniyle ulusal
. hedefleri bütünüyle birbirinin aym olan iki millet olamaz. Belir-
li bir durum ve dönem her millet kendi ulusal çikarlan dogrul-
tusunda hareket ederken, ulusal hedefleri farkh olan ya da çati-

I
ortak hèdefle-
gan milletler anlagmazhga dugebilirler. Benzer ve
ortaklik bulunmasa bi-
re sahip milletlerin, bütün hedeflerinde
le, ödünler vermek zorunda kalarak bazi hedeflerini daha az
änemli olanlara yegleyerek, güçlerini ittifak içinde birlegtirerek,
ulusal hedeflerine ulagmak için uzun ya da kisa vadede ortak-
belirlenmig bir strateji izleyebilirler.
"ulusal

Sonuç olarak; ulusal hedef, elde edilmesi halinde, çi-


kar"larm gerçeklegmesinisaglayan ve ulusça elde edilmesi arzu
edilen maddesel, tinsel ve dügünce baz1nda planlama amaç1ari-
dir.
I

c) Ulusal Siyaset
Ulusal siyaset, hükümetler tarafmdan kabul ve takip edilen
genel kapsamh, kesin hareket tarzlaridir. Ulusal siyaset, ulusal
hedeflerin elde edilmesiyle ilgili bütun girigimler için düzenle-
yici ve smirlayici bir rehberdir.
Ulusal hedeflere ulagmak amaciyla, hükümetler tarafmdan
saptanan ve uygulanan hareket tarzlarmdan olugan ulusal siya-
set, esas itibariyla bir karar ve önlemler bütünüdür. Ulusal siya-
setin uygulanmasmda, hükümetin öteki unsurlari, eylemler ve
görevleri ile, belirli hedefleri gerçekleptirmek için kaynaklarm
dagitunŞve birbirini izleyecek agamalar, ulusal programlar ha-
linde gekillenir ve devlet bütçesine yansimak suretiyle, yasama
ulusal
organmm denetlemesine açihr. Bütçenin analizi, çegitli
hedeflere ve siyasete verilen öncelikleri ortaya koyar.
Bir devletin ulusal siyaseti genellikle o devletin iç siyaseti ile
dig politikasmm bir karigum olarak dügünülür. Dig politikamn
etkisinde bulunmayan iç siyaset çok ender görülür, bunun ter-
si de dogrudur. Íkinci olarak, bir devletin dig politikasi sadece
o devletin dig politikalarmm toplami.olmaktan daha fazla bir
geydir. Dig politika uygulamalari zorunlu olarak bir devletin
yükümlülüklerini, hedeflerini ve prensiplerini ya da mille tin si-
yasi karakterini içerir. Daha açik deyimle ulusal siyaset, ulusal
hedeflerin elde edilmesinde bir devletin ulusal güç ve ögeleri-
ni, içte ve dista kullanmada uyguladigi yäritem ve bareket tarz-
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji 167. i
-

landir. Ulusal siyasete ulusal hedefler ile ulusal güç arasmda


bir bag, bir käprü niteligi ile bakmak, degerlendirmek gerek-
mektedir. Bu baş kurarken, politika hangi ulusal güç unsurla-
"ne
nmn yöntemde" ve miktarda" kullamlacagim belirtir.
"ne

Bu nedenle, unsurlarm kullamIma metodunu ve kaynaklarla il-


gili yüklemleri kapsar. Bu yuklemler, maddi olabildigi gibi,
sosyolojik ve siyasi içerikte harcamalar
ya da sonuçIar biçimin-
de de olabilir. Ïzleneceksiyaset maddi harcamalan gerektiri-
yorsa, bu takdirde, ortalama öncelikleri ve risklerin derecesi
belirtilmelidir.
Bu anlamda ulusal siyaset bir karardir, bu karan icraat takip
edecektir. Bu itibarla, bir ulusal siyasetin ifadesinde, icrasi iste-
nen hareketlerin neler oldugunu anlamaya yetecek kadar açik-
lik bulunmahdir. Bu nedenle de siyasetin bir form halinde ifa-
desi gereklidirl Bu forma gäre politika gu hususlari içermelidir.
Ulaplmasi istenen hedef,
-

Bunu saglamak için girigilecekeylemlerin kapsami,


-

Kullamlacak ulusal gücün ciris ve miktarinm belirtilmesi.


Ulusal siyasetin amaa, ulusal hedeflerin elde edilmesi oldu-
gunave ulusal hedefler de genellikle politik, ekonomik, psiko-
sosyal, askerî ve cografi karakter tagidigma göre, hedeflerin el-
de edilmesinde uygulanacak hareket yöntemleri de politik, eko-
nomik, psiko-sosyal ve askerî olacaktir. Bu duruma göre ulusal
siyaseti apagidaki bölümler halinde ele alabiliriz.
Ulusal dig siyaset; ulusal çikar ve hedeflerin gerçekleymesi-
ni saglayan ya da buna yardimci olan dig iligkiler konusundaki
düzenleyici rehber ya da hareket tarzlandir.
Ulusal ekonomik politika; ekonomik alandaki ulusal çikar ve
hedeflerin gerçekleymesiamaciyla saptanan hareket tarzlaridir.
Ulusal psiko-sosyal siyaset; psiko-sosyal alandaki ulusal
hedeflere ulaymayi öngären psiko-sosyal hareket tarzlandir.
Ulusal siyaseti vatandaglarm hak ve hürriyetlerinin korun-
masi, toplumun huzur ve güvenliginin saglanmasmi hedef tu
168 GelecegiYönennek

tan, içigleri siyaseti, endüstri, ulagtirma, ticaret, saghk, egitim gi-


bi siyasetler olarak alt bölümlere de ayirabiliriz.
Ulusal politika, belirli bölgelere, bloklara göre de aynntila-
nabilir. Örnegin; Türkiye'nin Yunanistan ya da Ortadogu politi-
kast, ABD'nin NATO ya da Irak politikasi, Fransa'nm Afrika
politikasi gibi. - -

Ulusal hedefin elde edilmesinde ulusal siyaset; politik, ekono-


mik, psiko-sosyal ve askerî tüm araçian kullamr. Bunlarm kulla-
mlmasmda belirli bir sira yoktur. Dururrûm göre bu araçlardan
herhangi biri, birkaçi ya da tümü birden kullamlabilir. Genel bir
kural olarak, bang devresinde, askerî ögenin desteginde olmak
üzere ätekileri sürekli faaliyet halindedir. Savayta ise politik, eko-
nomik ve psiko-sosyal äge araçlan askerî ögeyi destekler.
Ekonomik öge; bir devletin, end üstriyel, teknolojik, ticari ve
ekonomik kaynaklarmm tümüdür. Ekonomik öge, ekonomik gü-
cü artiracak ve koruyacak, dügmanmkini (rakibinkini) ise zayifla-
tacak, onu iglemez hale getirecek biçimde kullamlabilir. Ekono-
mik gücü zayiflatilan bir devletin yagama kogullari güçlegir. Sa-
vagi sürdürme kararhhgi kirihr. Politik öge; siyasi kitlelerin ku-
rulmasmdan ve eylemlerinden ortaya çikan etkilerin dogurdugu
sorunlarm çözûmünde hükümet tarafmdan kullamlabilecek ida-
ri, yasal, adli ve diplomatik önlemler olarak uygulanan bir öge-
dir. Politik öge, dügmamn politik gücünü zayiflatacak, kendi du-
rumunu ise güçlendirecek biçimde kullamhr. Almacak önlemler
iç ve dig politika olmak üzere iki k1sim halinde ele alrur.
Bü tün stratejik planlama faaliyetlerinin baglangiç noktasi
siyaset"tir. Bir ülkenin ulusal politikasmm saptanabil-
"ulusal

"jeopolitik"

mesi de, o ülkenin durumunun ve bu


"jeopolitik"

duruma uygun çikar"lanru gerçekçi bir aç1dan analiz


"ulusal

edilmesiyle, çikar"larma ulaçabilmesi için


"ulusal
he-
"ulusal

def"lerini ortaya koymak gerekir.


Ulusal çikarlarm ve buna bagli ulusal hedeflerin ortaya çik-
masindan sonra ulusal politika saptamr ve bu noktadan ulusal
stratejiye geçilir.
Sonuç olarak; ulusal politika, çikarlara" dayamlarak
"ulusal

güç" dikkate almarak, saptanmig


"ulusal "ulusal

ve hedef"lere

L
. ,.,M. I -'.I,

Sihirli ve Ç«kici
Kavram:Strateji 169

ulaymak için yurt içinde ve digmda uygulanan çaba ve eylemle-


rin dayand1ş yönetim felsefesidir.

EKONOMÏ
STRATEJÍSÏ POLÌTÌKA
STRATEJÏSÏ

ULUSAL STRATEJÏ
I

IF

I-

SOSYAL STRATEJÍ ASKERÎ


STRATEJÍ·
d- Ulusal Strate'i
Ulusal strateji, barigta ve savagta, ulusal hedefleri ele geçir-
mek ya da ulusal amaçlara ulagmak, ulusal siyaseti en üst dü-
zeyde gerçekleptirmek için, topyekûn ulusal gücün belirli bir sü-
re içinde, bir bütün halinde kullamlmasi ve geligtirilmesini be-
lirleyen hareket tarzidir.
Ulusal striteji, hedeflerine ve amaçlarma erigmek üzere, bir
devletin olanaklanm skullanmada uygulayacagi uzun vadeli
plandir. Genig anlamiile ulusal strateji, hem sava ta hem de ba-
ngta uygulamr.
Ulusal strateji, ulusal gücün siyasi, ekonomik, psiko-sosyal
ve askerî unsurlarmi kapsar ve bunlari kullamr. Cografi konu- .

mu ve manevi nitelikler gibi öteki ulusal degerlerden de yarar-


Jamr. Her ne kadar ulusal strateji, esnek olur ve o andaki olasi-
hklara uydurulabilirse de, temel içerigiyle degigmez. Eger ulu-
sal hedefe variyta sapmalar olursa, kapsami ancak o zaman de-
gigtiriHr. Ulusal gücü, çevre kofullarmi ve ulusai haynaklar;

I L
Gelecegi Yönetmek
o -
.

dikkate alarak, saptanan ulusal-hedefleri gerçekleytirecek hare-


à(rateji denir.
'

ket tarzlarmm toplamma ulusal .


·

Sonuç olarak; ulusal strateji, ulusal politikamn uygulanma


unsurudur. Ulusal politikanm gösterdigi yolda, ulusal hedefle-
rin elde edilebilmesi için, politik,ekonomik, sosyal ve askerî
güçlerin, savagta ve bangta, en uygun bir biçimde kullamlmasi-
.

m saglayacak plarilama eylemi ve yänetihnesi sanatidir.

e
-

Ulusal Güç
Ulusal güç, ulus-devlet anley1 mdan ortaya çikmigtir ki, bir
milletin ulusal gücü maddi (maddesel)ve manevi (moral)de-
gerleriyle toplam potansiyel gücüdür. Maddesel ve moral güç
bir bütün olarak birbiriyle iç içedir ve bu iki ana öge birbirini
"
destekler ve bütünler
Ulusal güç, ulusal stratejinin dayandigi, ondan kuvvet des-
tek aldigi, ülkenin güvenligi, geligimi ve kalkmmasmda büyük
bir etkinlik gösteren ve yabanci ülkelerle olan iligkilerinde asli
unsurdur.
Nasil ki, iç siyasete yänelik degerlendirmelerde güçler den-
gesi belki de temel hareket noktasiysa, ulusal güç.kavrami da,
siyasetin toplumlar düzeyindeki yönünün açiklanmasmda te-
mel ögeyi olugturur. Ulusal güç ise, bazi maddesel ve tinsel öge-
lerin bir biregimdir.'" Ulusal güç, alt ve üst yapisal ägeleriyle
degerlendirilebilir.

a) Ulusal Gücün Alt Yapisal Ögeleri


Ulusal gücün maddeselögelerini, bir yandan o toplumu çev-
releyen dogal (cografi)kogullar, öte yandan da o toplumun eko-
nomik ve demografik olanaklari olugturur. Bunlara bir de, çeyit-
li etkenlerin bir biregimi sayabilecegimiz askerî gücü eklememiz
gerekir.'"
b) Ulusal Gücün ÜstYapisal Ögeleri.
Üstyapisalögeler,kültürel etkenler, ulusal moral, dis siyaset
(diplomasi),propaganda, milliyetçilik (ya da yurtseverlik) ola·-
. rak belirlenmektedir.

-I
Sihirli ve Ç«kici
Kavmm: Stmteji 171
L

Ulusal güç, askerî literatürde gäyle taiiimlarimakta. Bir dev-


letin ulusal çikarlanni sa¢amak ve ulusal hedeflerini elde et-
mek 1çm kullanabilecegi msan
gucu, cografi, ekonomik, askeri,
siyasi ve idari, psiko-sosyal ve feknolojik güç ägelerinden olu-
an maddi ve manevi unsurlarm toplarmdir.
Devletlerin, gerek ulusal suurlan içinde gerekse uluslararasi
ortamdaki hedeflerini. gerçekleptirme yolundaki politikalarmi
etkinlikle sürdurebilmeleri öncelikle kendi ulusal güçlerinden
kaynaklamr.

AF

ULUSAL
GELISTIR KUL.tAN

V.E
TEKNOLOJfK
Û
PÖd
PLOMT
.GÜÇ
-
LG
GU U) ÒÑ.OM
GÛ -
.

Kaynak: Ulusal Sti·ateji, Mart 2003 s.67(Makale: Dogu Aktulga)


I

Güç, askerî nitelik tayimayan uluslararasi iligkilerde sabit ve


surekli bir uyari, ima ve gerektiginde bagvuru unsuru sayihr. -

Güç, objektif bir realitedir. Realist teorinin özünü olugturan güç


kavramma yüklenen anlamlarm oldukça farkh oldugu dikkati
çekmektedir. Güç kavramini en sik kullanan ve uluslararasi
po-
1
172 GelecegiYönetmek

litika analizinin merkezine yerlegtiren Morgenthau, politikayi


güç mücadelesi olarak tanimlamakla birlikte güç kavrammi ay-
rica ele ahp açik bir tammmi yapmamigtir. Morgenthau'ya göre
güç, politikanm temel amacmi ve herhangi bir siyasal davram-
m temel güdüsünü olugtururken bir bagka yerde güç kavrami-
ol-
mn bir iligki biçimi ya da amact gerçeklegtirmek için bir araç
dugunu ifade edebilmektedir. Bilimsel açidan ölçülebilecek bir
gerçektir. Gerçeklik derecesi degerlendirilmek isteniyorsa, böy-
le bir ölçümün yapilmasma zorunluluk värdir.
Toplam gücün yaratilmasmda, ülkenin konumu, büyüklü-
gü, topografyasi, iklimi, nüfusu, dogal kaynaklan, üretimi, tek-
nolojisi, tamtimi ve moral unsurlari birbirleriyle bütünleptiril-
melidir. Yetigmig olsa bile insan kaynaklanyla, endüstriyel gü-
cü, politikanm amaç ve hedefleriyle örtügtürülemedigi sürece
bir anlam ifade etmezler.
Güç kavramt, ülkenin dig ya da iç politika uygulamalarmda
çok önemli bir anlam ifade eder. Çünkügüç, elde edilmesi bek-
lenen sonuçlarm çeyitli yöntemlerle saglanabilme kapasitesidir.
Ulusal güçten beklenen görev, devletin,uluslararast iligkiler-
de oynayacagi rolün önemli bir belirleyici olmasi nedeniyle,
stratejiye" uygun olarak, öteki ülkelerin davramplarmi
"yüksek

istenilen gekilde smirlayabilme yetenegidir..Uluslararasi or tam-


da, vanlan anlagmalarm uygulanmasmi saglayacak kurallar ve
yaptirimlarm her zaman olanag1 bulunamayabilir. Bu nedenle,
devletler, ulusal ve uluslararasi hedeflerinin gerçeklegmesine
yönelik politikalanm sürdürmede özellikle ulusal güç büyük-
lüklerinden yararlanmak zorundadirlar. Dolayistyla,
"güç
fak-
törü", bir dinamik öge olarak ortaya çikar. Bayka bir ifadeyle,
güç" bir ulusun stratejik, askerî, ekonomik ve politik ba-
"ulusal

kimlardan sahip oldugu olumlu ya da olumsuz, kuvvetli ve za-


ylf yönlerinin toplami olarak da görülebilir. Uluslararasi iligki-
lerde güç; bir üstünlûk, nüfuz, itibar ve saygmhk saglama unsu-
ru olmanm yam sira, itaate zorlama yetenegine ek olarak siyasi
bakimdan hükmedebilmektir.
Tüm bu açiklama çabalarma karym güç, aslmda dügman
devletlerin içinde yer aldiklari farkh ittifak ve birliklere göre de-
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strafeji 173 .

gigiklikgösteren göreceli bir kavramdir. Yalmzca kaynaklara


sahip olug da gücü garantilemez. 'Güg'ün olugumu için bu kay-
naklarm rasyonel olarak igletilmeleri, kullamlrnalan
ve öteki ül-
keleri etkileyebilecek älçekte yänlendirilmeleri gerekir.
Ulusal gücün kullamlmasini gerçeklegtirecek olan ulusal
ç2-
kar ve ulusal hedeften de säz etmek gerekiyor·
Ulusal çikar, ul.usal varhgin güven içinde bulunmasi ve bi-
reylerin mutlu ve refah içerisinde
yaçamasi için. temininin ge-
rekli oldugu degerlendirilen hususlardir. Diger bir ifade ile
ger-
çekleytirilmesi ve korunmasi ugrunda, milletin her tür1ü äzveri-
de bulunabilecegi, liayati saydigi çikarlardir. Hükümetlerin asli .

görevi de ulusal çikarlarm gerçeklestirilmesinin saglanmasidar.


Ulusal çikarlar zaman içerisinde büyük önent gösteren degigik-
liklerin olugu veya kapsamlaimdaki bir hususun gerçeklegmíç .

olmasi gibi istis~nai durumlarda degigime ugrayabilir. Genel ola-


rak degigken degildir.
Ulusal hedef, ulusal çikarlarm somut ifadeferie belirginle ti-
rilmesi ile ulusal siyasete
yon veren, ulusal styasetin ozunu .

olugturan degerlerdir.
_ -
.·.

Ulusal hedefler; milletin çikarlan, genel istek ve egilimleri


esas almarak siyasal.iktidarlarca tespit edilir ve siyasal iktidar-
lann bütun gayreti ulusal hedeflere ulagilmasi ya da ulusal he-
deflerin elde edilmesine yönelik ulusal politikalann üretilmesi-
ne, bunlann kararli bir biçimde uygulanmasina yäneliktir.
Ulusal hedefler ulusal çikarlar gibi sik sik degigmezler. Degi-
gen. ulusal hedefe ulagilmast ya da.ulusal hedefin elde edilmesi
ve korumasiiçin benimynecek sti-atejilerdir.Ulusal hedefler ço-
gunlukla siyasi iktidarlann programlarmda açik sekilde ifade
edilir. Ancak, ulusal hedeflerín devlet sirn olarak korunmasi
ge-
reken gizli yönleri de vardir diye açiklamak mümkündür.
Yukanda açiklanmaya çahyilan ulusal hedefi elde etmek ve
ulusal ç1karlan saglamak için gerekli olan ulusal
gücün unsur-
lan da punlardir:
1. Ïnsan gücü
.

2. Cografi güç
3. Ekonomik güç
174 GelecegiYönetmek

4. Politik ve idari güç


5. Psiko-sosyal güç
6. Bilimsel ve teknolojik güç
.

7. Askerî güç

Ínsangücü
1.
Ulusal güç unsurlarmm olugumunda ve desteklenmesinde
önemli bir aktif rolû bulunan insan gücü, nufus ve etnik yapisi,
alle yapisi, egitim ve ögrenim durumlan gibi somut unsurlar
içerir. Ïnsan gücünün etkinligi nüfusun fazlahgi, etnik yapmm
saglamhgi, aile yapismm kuvveti, egitim ve ogremm duzeymm
yüksekligi ile dogru orantihdir.
2. Cografi güç
Milletin kontrolü altmda bulunan ülkenin dünya üzerindeki
konumu, bölgenin büyüklügü, topografyasi, gekli, iklimi, jeolo-
jikve hidrografik durumu milli güce diger güç faktörleriyle ilig-
kili olarak olumlu yönde büyük ölçüde katki saglar.
3. Ekonomik güç
Ülkelerinsahip oldugu temel ekonomik kaynaklan, bu kay-
naklarm igletilmesi, her türlü mal ve hizmetleri üretme kapasi-
tesi ve bunlan ulusal hedefler dogrultusunda tegkilatlandinla-
bilmesinden dogan güçtür. Ulusal gücün en önemli unsuru eko-
nomik güçtür. Ekonomik güç geligmeden politik güç ve askerî
güç geligemez, yeterli etkinlige kavugamaz.
Ekonomik üretim esastir. Ancak, devlet kaynaklarmm çok
büyük bir bölümü askerî amaçlara ayrihrsa uzun vadede ulusal
gücün zayiflamasma yol açma olasiligt vardir. (Sovyet-Rus-
ya'daki gibi) Saglam ve güçlü ekonomiler çok büyük ordulan
vedaha çok pahah ve karmagiksilahlan destekleyecek genie ta-
banh bir sanayi altyapisim ortaya çikarabilir.
4. Siyasi güç .

Ulusal çikarlar dogrultusunda, öteki devletlerin üzerinde


saglanacak siyasi etkinliktir. Ulusal stratejimizin tespit ve uygu-
lamasmda önemli bir yer tutar. Ulusal güç unsurlari içinde en
önemlilerinden biridir. (Yunanistan; ABD, AB ve diger lobilerin
Sihirli ve Ç«kici
Kavram:Strateji 175

gücünü her ortamda bize kargi kullanabilmektedir. Zaman za-


man etkili oldugu da bir gerçektir.)
5. Psiko-sosyal giiç
Milletimizin, milli birligi, moral ve deger yargilarumzi, milli
karakterimizi, dini inançlarimizi, gelenek ve göreneklerimizi
ifade eden soyut unsurlardir. Bu degerlerin yüksekligi her za-
man için ulusal gücümuzü manevi olarak yüksek tutmamiza
neden olmaktadir.
6. Askerî güç
Ulusal hedeflerimizin elde edilmesinde ve ulusal politikala-
rm uygulanmasmda askerî güç, äzellikle dogal kaynaklara, eko-
nomik yapiya, savunma sanayune ve oncehkle msan
gucune
dayanmak üzere diger güç unsurlari ile birlikte silahh kuvvetle-
rin tamammdan olugur. Silahh kuvvetlerin gücü ekonomik
güç-
le dengeli olmahdir.
Ulusal gücü olugturan unsurlar birbirlerlyle iligkili olarak
ulusal güce katki saglarlar.
Gerek güç gerekse ulusal güç kavramma hem yüklenen gä-
rev hem de anlamlarm içerigi bakimmdan bu kavramlan tamm-
lamaya çahyanlarm birbirlerinden çok farkh degerlendirmele-
riyle kargilaymaktayiz. Güç ve ulusal güç kavramlannm kulla-
mlmasma aligtigumz alan, uluslararasi iligkilerdir ve bu kav- .

ramlar da bu iligkilerde çatigmayi açiklayan teorilerin


paramet-
releri ola rak görülmektedir.
Dig politika analizinde güç yaklagnm konusunda aragtirma
ve analiz yapan Türk akademisyenler" oldukça önemli kitaplar
yaymlamiglardir. Bunlardan Faruk Sönmezoglu'nun "Uluslara-
rasi Politika ve Dry Politika Analizi" klasik hale gelmigtir.
Günümüzde, gücü sadece bazi geylere sahip olma olarak
an-
layan, ulusal gücü kapasite ile özdey kabul eden degerlendirme-
ler de bulunmakla beraber, güç genellikle iligkisel bir olgu olarak
anlayllmaktadir. Örnegin,Robert Keohane ve JosephNye, "Güç,
bir aktärün digerlerine, nortnal olarak yapmayacaklan bir geyi
yaptirabilme yetenegidir," derlerken bu egilimi yansitmaktadir-
lar. Gücün iligkisel yönü açismdan iki kavram önem kazanmak-
I
176 -

.
GelecegiYönetmek

diger insanlarm dü-


"insanm,

tadir; kontrol ve etki. Bir yazar gücú,


günce ve eylemleri üzerindeki kontrolü"; bir bagkasi ise, ulusla- "kaynaklarm

, rarasi eylemin gerçekleytirilmesiiçin gerekli olan


kontrolü" olarak görmektedir. Diger bazi yazarlar, îligkisel an-
. lamda gücü tanunlarken kontrol kavrammm smirlarmi daha da
genigletmektedirler. Örnegin, yandan kaynaklar,
"bir

birisi gücü
olarak ortaya koyar-
.üzerindeki

öbür yandan sonuçlar kontrol"


ken, bazi yazarlara göre kavram, "A aktörünün B aktörú üzerin-
de kontrolünü. olugturan ve sürduren her yeyi" içermektedir.
Sönmezoglu'nun yazdigi gekliyle, görüldügü gibi, bu tammla-
Buna kargilik, gücü yine
.kontrol'dùr,

.
malarda anahtar kavram
iligkisel yönu ile öne çakartan bazi yazarlar da etkiyi.anahtar kav-
ram olarak kullanmaktadi-rlar. Örnegin,güç dav-.
"bagkalarmm

ramplanm kendi amaçlari dogrultusunda etkileme" kapasitesi


olarak.tammlanmasi yam sira, davramylarmi iste-
"digerlerinin

nen bir dogrultuda geligtirmeya da etkileme yetenegi" olarak da


tanimlayan vardir. "Digerlerinin dügünce ve eylemleri üzerinde
etki uygulanmasidir"¯ tammi da yapilmaktadir. Daha kapsayia
alanda.bir aktörün mad-
.;uluslararasi

açidan tammlanan güç,


"

di vè maddi olmayan.kaınak ve kiymelleri, uluslararast olayla-


rm sonuçlanm kendi istedigi yönde etkilemede kullanma yete-
geklinde tammlanarak, kavramm sahip olma ile ilgili w
."

negi.
ilijkisel veçhelerinden her ikisine de belirli bir vurgu vermekte-
dir. Sönmezoglu'na göre, güç kavranu ile ilgili dogru bir tanun, _

güç analizi açismdan bayanh bir kavramsal çerçeve, esas olara.k


bu iki yänü de dikkate almak zorundadir.
-

Sönmezoglu'nun kitabmdan uzun bir almti'" yaptik ama gü-


cün ne kadar farkh -tamm ve analizinin yapildigim ortaya koy-
mamiz gerekiyordu. Bu çok çegitli tammlarda üç kavram dikkat
çekmektedir; bunlar, kapasite ile kontrol ve etki'dir.
Güç dendiginde akhmiza gelen askerî güçtür ancak artik
ekonomik güce de sikça vurgu yapilmaktadir. Daha önce anla-
tildigi gibi stratejide sayisal fazlahk zafer kazanmak için garan-
ti degilse, askerî güçte (kuvvet)ekonomik ve teknolojik kapasi-
te birleptirilirse zafer garanti altma ahmr. Taraflann askerî güç-
lerinde belirgin üstünlük olan galip gelecektir. Fakat, taraflann

¯.r
,
Sihirlive Çekici
.Kavram: Straleji 177

askerî güçlerinin birbirine yakm oldugu durumlarda, çatigma-


nm sonucunu belirleyecek öteki faktörler arasmda ekonomik
gücün äzel bir önem tagidigma da dikkat çekmek gerekmekte-
dir'" Ekonomik kapasite ile teknolojik geligmiglik, savag orta-
.

mi olmadigmda dig politikada istenileni elde etmede önemli


araçlardir ama savagla çözüm gerektiginde askerî kapasiteyle
birlegmek zorundadirlar. .

Genel Degerlendirme
Bati'da adma "Think Tank"* denen genel adland2rmayla
belirleme gruplarinm" genel amaçlari punlardir:*
"strateji

1) Gelecege yänelik askerî, siyasi, ekonomik ve sosyal aray-


tirmalar yaparak, stratejik planlar hazirlamak.
2) Yapilan çahqmalarm kendi ulusal hedef1eri
ve çikarlarmi
korumaya yönelik olmasim saglamak.
3) Gerekirse resmi ve sivil makamlara damemanhk hizmeti
vermek.
I

4) Yabana güç1erin etkisinden ve yönlendirmesinden uzak,


objektif bir çahema yapmak.
5) "Brain Storm, (Beyin Firtmasi) denilen yöntemle herhangi
bir konu üzerindeki bütün olumlu ve olumsuz dügüncelerin
or-
taya çikarilmasmi saglaytp dogruya ulagmak.
6) Enformasyon elde etmek, gerekli dokümanlan toplamak
suretiyle bilgi argivi olugturmak.
7) Medya arac1hg14yla kamuoyunu bilgilendirerek, özel
görügmeler yaparak kendi hükümetini ya da öteki ülke hükü-
met ve kamuoyunu yönlendirmek.
"Strateji belirleme" gruplan yalmzca devletin resmi kurulug-
lari olmaylp, sivil kurum ve kuruluglar, vaktflar da olabilir.
ABD ve Avrupa'da (en bilinenleri Íngiltere,Fransa, Belçika, Ïs-
veç ve Almanya'da bulunmaktadir) bulunan ünlü "Think
Tank"lerin hemen tamamt sivil kökenlidir.
ABD'de 1950 yilmda RAND adli kurulugun hazirladigi stra- .

teji çahymalan ilk kez hava kuvvetleri için askerî savunma stra-
tejisini olugturmuytur. Türkiye'de ise bilindigi kadanyla .

.I
178 GelecegiYönetmek

2004'un ortalarinda yogun girigimler baglamigtir. Bugün, kimin


-

vakiflardan, özellik-
.

ne yaptigi belli ohnaıan, sirf yurtdtymdaki "dügün-


.
le de AB formlarmdan para almak íçin kurulan sözde
saghkh olarak biline-
ce merkezleri" kurulmug olup, sayilari da
meyen pek çok "Think Tank" bulunmaktadir. Ïgin
tuhafhk de-
recesinde ilginç.yani, bu kuruluglarm büyük bölümünde gaze-
olan,
te ve televizyortlarda muhabirken bir anda strateji ustasi
sahte profesör.unvaru ile harp akademilerinde ders veren, sap
hk memurlugundan stratejlige terfi edenierin ortahkta cirit at-
masidir. Bu kipilerin baginda ve içinde oldugu "Think Tank-
lar"da hangi tür stratejilerin üretilebilecegini bilmek hiç de zor .

olmasa gerektir.

rl

T r=
1.4. STRATEJÏK ÖNGÖRÜ

"Keyifte buluumak için µns gerekir,


icat etniek için akil; arna iki ip de bu
,ber

iki peyden vazgeçemez."


Goethe

Üniversite birinci
smifta ögrenciyken
"olasihk

hesabi (pro-
bability)" dersinde ögrendiklerimizie "bahislerde"

bazi kazan-
ma olasiliklarmi hesaplamaya baglamig, hesabi da dogru yapti-
gumza inanarak
"bazi

girigimlerde" bulunmuytul<: Sonunda


hem tüm ögrenci harçhŠnmzi yitirmig hem de ba imizi derde
sokmuytuk. Bu neden olmugtu? Olasihk hesaplarmi hatasiz
ya ptigma inandigimiz arkadagrmz, hesap yapmadan yalmzca
tahminde bulunmugtu ama biz bunu bilmiyorduk. Ashnda so-
rulan dog-ru sormuytuk, basit ve mantikliydi ama hata yapilmig-
ti, Anlagilan
"akli"
ihmal etmigtik.
Piyango, toto, loto gibi oyunlar-gans ve talih oyunudur, yani
sayilarm bir rastlanti ¯sonucu biraraya gelmesi gerekir. Ìcatlar
da, kepifler de rastlantiya bagh olarak ortaya çikmigtir, ancak iki
"rastlanti"
arasmda fark vardir. Rastlanti ile zekâ arasinda iligki
kuranlarm sayisi azimsanmayacak denli çoktur. Kimisine göre
zekâ ve gans insana doguptan verilen özelliklerdir.
Fransiz kimyager ve mikrobiyolog Loui.s Pasteur inamlmaz
sayida önemli kepif yapm14tir. Belki de bu yüzden, talih
ve rast-
lantmm kazammlanna ebelik yapmap oldugunu itiraf etmede
ortalama yetenek sahiplerine kiyasla daha mütevazi olabilmis-
rilarmm küçümsenmesi tehlikesirie ragmen bunu
yap-
180 GelecegiYönetmek

mistir. Ama kazammlarmi azimsamak isteyenlere kargi da yöy-


le demigtir: "Rastlanti ancak hazirhkh akh tercih eder.""
Pasteur, Einstein, Jefferson,Mustafa Kemal gibi keskin bir
zekâ ve gans armagan edilmiç kipilere dâhi diyoruz. "Dâhiler,
muhtegem bir içgörü, sezgi, esin, beyin dalgasi ya da inanç
ne koyarsamz koyun- yoluyla, bir yeyi farkli bir perspek-
-admi

tiften görür ya da algilarlar. Onlarm yeni perspektifi, karsi ko-


nulmazliş sonradan ortaya çikan öyle bir görüç açisi saglar ki,
bir daha hiçbir geyi eskisi gibi göremeyiz.--Onlarm gördükleri,
çogunlukla, bizim halihazirda yakalayabildigimizden daha ge-
nig çerçeveli bir resimdir. Ve onlarm bunu yapabilmelerinin
sebebi, parçalann bütüne uyug geklini, varhklarm yüzeyde ala-
kasizmig gibi görünebilen daha derin harmonik rezonansim se-
zinlemeleridir."* Clausewitz'in deha tammi (1. kitap 3. bölüm)
ise göyledir: "Belli bir ustahkla yürütülmesi gereken her äzel fa-
aliyet, akhn ve ruhun äzel yeteneklerine muhtaçtir. Bu özel ye-
tenekler, yüksek bir düzeye çikrug ve olaganüstü faaliyetlerle
kendilerini belli etmiglerse, bunlari meydana getiren akla deha
denir."
Ìncedeninceye yapilan olasihk hesaplari baçarima garantisi
midir?
Colin Bruce, eglenceli kitabi "Mantik ve Olasihk Hikâyele-
ri"nde buna yamt ariyor:
Olasrhk olasdik, kaderse kaderdir Watson! Hangi deniz kurduna
somrsan sor, sana-bazen yüzde bir olasdigm gerçeklegiginin, binierce
ruegini verir... Demek gerçekleµneganst yüzde bir olan, yüzde bir kez
-

gerçeklegiyor!"'"
Ahylagelmig bir örnek: Piyango biletinden ikramiye kazan-
mak bir sans içidir. Ama, bu ikramiyeyi kazanabilmek için, çe-
kilig gününden önce bilet satm almak gerekir. Bunu yapmayan,
nsim deneyemez.
Türklye sanaylinin iki önemli ve baçarih yatirimcismdan bi-
ri olan Sakip Sabanci "ÏçteHayatim" adiyla yaymladigi äzyaga-
möyküsünd.e firsatm, tesadüfün ve gansm kendi ya ammdaki
yerini yöyle anlatiyor"6:
l

Sihirli ve Ç«kici
Kavram:Strateji
. 181

"Fakat punu kabul etmek gerekir ki, aym yeteneklere sahip,


ay-
m imkânlari kullanan, ayni çabayi gösteren kipilerin ayni sonuca
varmamalari da mümkündür. Ì te burada, gans-kader-lasmet fak-
törleri ortaya çikar.
Sonucu, bu faktörler degil de, bu faktörlerden yarai·1anabilme
becerisi tayin eder. .

Sans-kader-kismet
-

veya Anadolu deyimiyle 'firsat',


etrafumz-
da belli olmayan zamanlarda, belli olmayan gekillerde belirir. Ìçte
beceri, ortaya çakan hrsati en akiki biçimde degerlendirebilmede-
dir.
Firsat1'bir kere kulanilacak, birseferde yapdacak vurgun' nite-
liginde degerlendirmemek gerekir. Su ancak kanuni olmayan, ka-
ranhk iglerde söz konusu olabilir. 'Firsat' günlük hayatta,
herkesin
änünden geçen imkâniardir ki, megru'dur, helal'dir, .

Lise talebesiydim. Agtr hastahk geçirdim. Tedavi üç yll kadar


sûrdü. Ïlaç1ar ve annemin gefkatli bakimi ile çok kilo aldim. Adtm
'gigko'ya
çtkti. Arkadaglartmdan üç yll geri kaldsm. Yagim 17-18'e
vardi. Okula gitmek istemedim. 'Ben çahgacagim' dedim. Babam
anlayi; gästerdi, böylece çahyma hayatma atildim. Denkanhhga
ge-
çig dänemimde agir bir hastahga yakalanmam, beni çok
genç yagta
ip hayatina yäneltti.
Bana kahrsa, bäyle bir izah eksik kahr. Hastahgi bir
tesadüf sa-
yabiliriz, ama benim iq hayatma yönelmem sadece
ona bagh degil-
dir. Ortam, benim çocuk yagta ip hayatma hevesienmeme müsaitti.
Babam ip delisi bir adamdt. Dindar bir adamm dilinden nasil
dua
eksilmezse, babamm akh fikri de iyten bagka bir gey düpûnmezdi. .

Çocukyayta hepimize çahyma agki verdi, ip ögretti; hayatm çetin


yolunda edindigi bilgileri, tecrübeyi cämertçe änümüze serdi. Bü-
tün ogullar, asil ögretmen olarak babamizi bilirdik. Hastahk araya
girip de okuldan kopunca, artik kendimi kocaman bir adam olarak
görüyorum ve 'Ben çahyacagim,' diyorum. Yani çahymaya hazirim,
istekliyim ve babamin gästerecegi her igi bagaracagima inaniyo-
rumO
stralarda Bossa igine baglamipz. Büyük bir fabuka kuruyo-
ruz. Ïnçaat sürüyor, babamiz Türkiye'nin en büyük iglerinden biri-
ne kalkigmig; gözü uyku tutmuyor. Ben en büyük ikinci ogulum.
Babama yardim etmek istiyorum. Bu büyük igin içinde ögrenece-
gimçok gey olduguna inamyorum. Önümde,firsa tlarla dolu bir i
var.
Yani ortam hazir. Ben de hazirim.
182 Gelecegi Yunehnek

Demek ki, insanoglu, uygun bir ortamda önüne çikan firsati de-
gerlendirmeye hazir oldu mu, hayattna bir yön verebiliyor. Bunda,
tesadüfün, gansin, kaderin rolü oldugu kadar; içinde yagamlan or-
tamm, sahip olunan deger yarg11armmda rolü var. Firsattan yarar-
lanmaya hazir olacaksmiz."

1.4.1. Sans,Hile, Aldatma, Rastlanti, Tahmin ve


Strateji
Bill Gates, ünlü futbolcu Pele, Vehbi Koç -gibi aktörlerin öz-
yagamöyküleri, bizim için gagirhci olaylarla yuklüdür. Su olay-
lar Machiavelli'yi gu sonucu çikarmaya götürür?"
derecede zengin ya da acinacak derecede yoksul birini
"Sagilacak
gördügünüzde Tanri'ya yönelin, çünkü
'onlar
Tanrt'nin.sundugu ola-
andigi bir durum sonucu yikima sürüldenmig ya da yüklenmiglerdir;
kendilerini cesaret ve bilgelikle yönetme hrsatim veren ya da bunu
yapma gücünden onlan yoksun birakan budur.' Genellikle çok zen-
ginler, kugkusuz kullandiklan olaganüstü bir gans vuruguyla o konu-
mu elde ederler; ancak hrsat, kendi çabalarmm bir sonucu
olarak de-
gil SansMelegi'nden gelmigtir. Onlari göklere çikarmamn yersiz ol-
masmm nedeni budur. Benzer biçimde, çok yoksullar da ayiplanma-
mahdir, çünkä hiçbir zaman bir gansa sahip olmaruglardir belki."

Rahmi Koç ve Sakip Sabanci, Vehbi Koç ve Haci ÖmerSa-


banci'mn çocugu olarak dünyay.a gelrneleri bir gansken, eger Ïs-
tanbul'un gecekondularmdan birisinde dogmugsamz bu bir
anssizhkken, sizin hatantz mi? 12 Eylül 1980 askerî darbesin-
den sonra Ankara'da yeni siyasetçiler ortaya çikmca, bu olana-
prensler" türedi. Bunlarm bü-
"içadami

gi degerlendiren yeni
yük bölümü Sans Melegi'nin onlara verdiklerini fark etmediler
ve ne Koç ne de Sabanci oldular. Bunun nedenini Machiavelli
.r
aciklamaktadir.
Machiavelli Prentte"" gansm insan kaderi üzerindeki etkisi-
ne genig yer vermigtir. "Siradan bir kipiiken talihin yardum ile hü-
kümdar olantar bu yiikseligipek çaba harcamadan elde ederler. Fakat
hükümdar olduktan sonra yerlerini korumalan çok güçtür... Bu hü-
kiimdarlar; yerlerinde tutan iki pey, onlari oraya gitirenlerin iradeleri
Sihirli ve Ç«kiciJ<avram: Strateji 183

Öyleki her ikisi de degi;kendir ve süreklilikten yoksun-


ve talihleridir.
dur. Bu kipiler yerlerini korumasm bilmezler ve inmu yapamazlar."
Machiavelli, birey, gansi sayesinde tepe noktaya gelebilir ama
yetenekleri kendisini oraya tagimamissa, tutunabilmesinin ola-
naksizhšmi ortaya koymaktadir.
Machiavelli gans kavramru çogunlukla hesaplanamaz ve te- N
saclüfi durumlarla äzdepleptirmigtir." (Ona göre) çans; "ne bir
Tann takdiri ne de fatalizme varan bir musamahasiz kaderdir"
Ancak kimi zaman terime metafizik bir anlam yükleyerek kader
gibi kozmik bir gücü ya da gün1ük yaçama yükledigimiz anla-
miyla gansi ifade etmekte de kullanruptir. Ayni biçimde kipileg-
tirerek kullandig1 bir ikinci kavram da virtü'dür (virtue. erdem,
fazilet; etki gücü). Su kavram, "yabancilaymig
ve dügman bir
dünyada" insanlarm refahlan ve lyi yaçamalari için yagamsal-
dir. Machiavel~li tüm önemli eserlerinde, -Prens, Diskurlar, Savag
Sanah- bu kavrami zaman zaman degigen anlamlarda kullan-
miysa da kavramm nihai olarak temsil ettigi, sahip olunan yete-
neklerin disipline edilmig bir irade ve basirette erdemli kullani-
midir. Kisilegtirilerek kullamldigmda virtü tüm bu özellikleri
üzerinde toplayan metafizik varhk; bir kiçiye ya da topluma ilip-
.kin

kullamidigmda bu äzellikleri üzerinde toplayan kigi ya da


toplum anlamma gelmektedir. Machiavelli'ye göre "yaçam,

gans ile virtü arasmda bir mücadeledir." Sansyagamm içlek bir


özelligidir. Ísteristemez bizi çegilli durumlara, dügürür ancak
bu durumlardan çikip çikmayacagimiz kendi virtü'müze bagh-
dir. Sans'avirtü'yu kullanarak bir gekil (düzen) vermek, bir bag- §9
ka deyigle kendi kaderine hükmetmek olanakhdir. Örnegin
Machiavelli'ye göre hayram oldugu "eskiler-tarihi
kipilikler"
(özellikle Romahlari kastederek kullandig1 bir sözdür) bu özel-
likleri sayesinde baçank olmuglardir. Machiavelli'nin sahip ol-
duklari virtü'yü tariflerken örnek olarak gösterdigi hayranhk
cluydugu kipiler listesinde; Roma'nm kurucusu Romulus, Hz.
Musa, Spartah Lycurgus ve Atinah Solon'un ada, kimi Roma im-
paratorlartyla birlikte äne çikmaktadir.
Tüm eylem adamlan gibi, Machiavelli bir yandan kaderin
sonuçlanndan kaçmak, öte yandan Sevgili gans'ikendi tarafma
184 GelecegiYönetmek

çekecek garantili bir yol bulmak için (sihirbaz)Houdini benzeri


hareketle i denemek ister. Bazen, o sanki jans'a kur yapmak ve
kazanma : olanakhymig gibi davramr, bazen gans'miradesini
kendi irade lerine boyun egdirip ona zorla egemen olacak güçlü
liderleri gerekli gärür."
Kisir i kozmik karakterine karym Machiavelli'ye göre tali-
hin yönetilmesi olanakhdir. O,
"yazginm

kendiferini yönlendir-
mesini yegleyenler"e pek de itibar etmemel tedir. Onu bir irma-
ga benzeterek nasil yatagmdan çikan suyun öfkesinden kaç-
maktan bagka çare olmadigi halde yine de insanlar, ortahk du-
bir kanaldan aksin
"kabardigmda
rulur durulmaz, sular bir daha
ya da tapkm bunca diizensiz,bunca zararli olmas2n diye bentler set-
ler yaparak önlemler almaktan geri" durmuyorlarsa, talihe hâkim
olmak için de benzer bir çabanm gösterilmesi gerektigine inan-
maktadir. Zira talih; kendisine karp koyabilmek için dü-
"gücünü,

zenlenmig bir erdemin (virtü) olmadigi yerlerdegösterir; kendisini


durdurmak için setlerin, bentlerin yapilmadigim bildigi,yerlere yö-
neltir saldirtlarmi." Machiavelli'ye göre yeterli kararhlik ve de-
Šigenpartlara uyum gösterme yetenegine sahip olanlar, bu
özelliklerini gözüpeklikle birlegtirirlerse talihe hükmetmeleri
olanaklidir."
Siyasal olaylarm yeni prensipler açismdan incelenmesi için
Rönes'ans'm yarattigi ruh biçilmig kaftandi. Rönesans'm dügü-
nürlerinin felsefe ve bilim alanlarmda kaydettikleri bagarilarm
ve butün yaklagimlarmm altmda yatan varsayim, sosyal yagam
ve insan faaliyetleri olaylarrun ardmda akil yoluyla bulunabile-
cek ve bu sayede olaylari kontrol altma alabilecek bazi konum-
larm mevcut oldugu inanci idi. Bazi yasalarm askerî olaylari da
idare ettigi ve bu olaylarm.yönünü tayin ettigi fikri, Machiavel-
li'nin askerî konulara yaklagimmdaki temel varsaymu olmug-
tur. Kendisi tüm ilgisini bu kanunlarm bulunmasi üzerinde top-
lamigti. Dolayisiyla Rönesans'm ïnsan aklma olan güveni ve akil
yoluyla insanm hayattaki gans ve talihini yenebilecegi yolunda-
ki iyimser görüge o da katiliyordu.'"
Bu, boy bir iyimserlik degildi. Ränesans dügunürleri Fortu-
na'nm (Talih Tanriçasi) kuvvetini pek yabana atmiyorlar ve ha-

I
I. ¯c '

"
I
I./
Il

..

Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 185
I

yati, insan akliyla bu dönek Tanriça arasmda tehlikeli bir müca-


dele olarak görüyorlardi. Ancak sonunda insan aklmm galip ge-
leceginden kugkulan yoktu. Machiavelli muharebeyi askerî ku-
rumlarm göbegine yerleptirmigti.
Çünkü kendisinden önceki
yazarlari korkutan belirsizlik (muharebenin sonunun änceden
kestirilemeyigi) onu korkutmuyordu; akd yoluyla bulunan ya-
salara uygun pekilde bir askerî ärgüt kurularak gansm etkisini
azaltmak ve baçanyi garanti altma almak mümkün olabilirdi."2
-Machiavelli hirsh bir kumar oyuncusuydu. Hükümetten atil-
diktan sonra her gününün yarismi çiftliginin yanmdaki handa
iskambil ve tavla oynayarak harcardi. Tüm kumar oynayanlar
gibi melegini" yakalanaak için çok zaman harcamigtir.
"gans

Ama, tarih araytirmalarmdan ve üstün çözümlemelerinden,


hem hükumetteki hem de kumar masasmdaki deneyiminden,
bazi olaylari liatanm ya da parlak zekânm degil tümüyle gansm
belirledigini biliyordu. Olaylar gansa baglamnca, en buyük li-
derler bile akmtiyla sürüklenirler. "SansMelegi, niyetterine karp
çukylmasinzistemiyorsa, insanlarin aktllarmi körleptirir," der Machi-
avelli üzüntüyle
Machiavelli bir noktada talihe hükmetmeyi 'gelecegin

belir-
sizliklerine hükmetmek' anlammda kullanmaktadir. Buna gele-
cek yönetimi admi verebiliriz. Gelecegi yönetmek tüm belirsizlik-
Ierin ortadan kaldirilmasi anlamma gelmez. Ídealplanda bunun
imkâm da yoktur. Gelecegi yönetmek çabasi, olaylarm akigmm
sürükleyiciliginin digma çikmay1, hedeflerimizi belirlerken ve
onlara ulagmaya çahgirken kontrol altmda tutamadigimiz
para-
metrelerin adedini olanakh oldugunca azaltmayi içerir. Burada
kullamlan kontrol her zaman girdilere ve çiktilara, en azmdan
bunlarm ikincisine hâkim olmak anlamma da degildir. Çogu za-
man umabilecegimizin en iyisi bir olaya etki eden olabildigince
çok parametreyi gözlem altmda tutabilmektir. Böylelikle, bir
anlamda olaylarm önüne geçmek olanakh olacaktir. Bu tek ba-
ma gelecegi öngörmeye çahymaktan, futureology'den farkh bir
eydir. Futureology'den fazla olarak, gelecekte meydana gele-
ceklerini öngördügümüz olaylar kargismda, sürdürülebilir bir
avantaji nasil yakalayabilecegimizi düpü.nmeyi içerir. Bu da

-I
186 GelecegiYönetmek

stratejini1bizzat kendisidir. Su sebeple Machiavelli gansm yar-


dumyla lde edilen iktidann, elde edilmesi için çok çaba harcan-
masi gea aktigini belirtmektedir. Bu anlamda ganslanyla iktida-
hiçbir engelle karplagmazlar,
"yolda

ra geler.ler, onun ifadesiyle;


unku umiak gelirler;mna biltiin zorluklar, yerlerine varmca ortaya
ikar." <çikça Machiavelli'nin kastettigi sürdürülebil.ir olmayan
bir avantajm keskin yüzüdür."·'
Machiavelli'den yaklayik 300 yll sonra yayayacak olan Cla-
gans ve siyaset" üçlemesi üzerinde açihmlar
"giddet,

usewitz de
getirmektedir. O'na göre, tehlike halinde moral kuvvetlerin
"cesarettir".
içinde en çok önem kazanan unsur

"Cesaret ve ihtiyat bagka bagka geylerdir, fakat moral kuvvetler-


dir; fakat yine de birlikte bulunabilirler. Buna karym tehlikeyi göze
almak, talihegüvemnek,yigitlik, atilganhk sadece cesaretin dig görü-
nümleridir ve bütün bu ruh halleri, kazayi, tesadüfil ararlar; çünkü
tesadüf onlarm unsurudar."

Savag sana tinin hesaplarmda bagtan itibaren mutlak, ma te-


matiksel, saglam bir temel bulunmadignu ve savasm, tüni ya pi-
siyla bir olanaklar, olasihklar, talih ve kaza oyunu oldugunu gö-
rüyoruz. Bu nedenle savag, insan faaliyetleri içinde kâgit oyu-
nuna (kumar) en yakin olanidir. Savaym objektif dogasi onu bir
ihtimaller hesab1haline getiriyor. Clausewitz (Savag Üstüne,32)
tesadüf ile savagi yan yana getirirken gunu söylüyor:
"Savagt bir kumar haline getirmek için yaltuzca bir unsura
gereksinim kahyor: Tesadüf." Hiç kupkusuz savag, bu unsurun
eksikligini de duymayacaktir. Savag kadar tesadüfle iligkisi ke-
silmeyen ve tesadüfle gelen temasta bulunan bagka bir insan ey-
lemi yoktur. Tesadüfle birlikte gans da savagta büyük bir yer-tu-
tuyor." Savagin kumara (ya da kâgit oyununa) benzetilmesi ne-
dendir? Bunun yanitini yine Clausewitz veriyor;
"Akhmizm daima açikhktan ve kesinlikten yana olmasma kar-
pm, ruhumuz daha çok belirsizlikten hoglamr. Ruh, kendisini ya-
banci hissettigi, bütün bilinen objelerin kendisini terk etmig görün-
dügü yerlere ulasmak için, felsefi aragttrma ve mantiki sonuç çikar-
manm zahmetli yolundan.yürümek yerine hayal gucüyle da
-biraz
Sihirli ve ÇekiciKavram: Strateji 187

'bilinçsiz

olarak- tesadiiflereve gansa siginmayi tercih eder; zaruretin


çaresizligi yerine olanaklarm buradaki (tesadüfler
ve gans ortamm-
daki) zenginliginde yaçar; bu onu heyecanlandrrir, copturur; cesaret
çabucak artar ve onun için tehlike ve tehlikeli girigim, tipki nehirde-
ki cesur yäzücü gibi kendini içine attigi bir unsur olur."

Sava; sanatinm i]gili alani, canh ve moral güçlerdir. Bu


ne-
denle hiçbir konuda mutlakiyete ve kesinlige ulasamaz. Yani
"daima

tesadiife, gansa bir yer kalir; bu, en kiiçiik lyte bile en bilytik ip-
teki kadar bilytiktilr"."" Clausewitz önemli bir karptthga da dikka-
timizi çekiyor.
"Bu gans, taraflardan birinden
yanaysa, cesaret ve kendine gü-
ven de öteki tarafta yer almah ve boplugu doldurmahdir. Cesaret ve
kendine güven ne kadar büyükse gansa, tesadüfe birakdan
yer de o
kadar büyük olabilir. O halde cesaret ve kendine güven, savayta çok
önemli ilkelerdir."

Savagm ileri düzeylerde anlayilmasmm ne kadar zor ve kar-


magak oldugunun farkina varan Clausewitz, bu durumu üçlü
analiz yoluyla aç1klamayi tercih etmigtir. Hiçbir
savag birbirine
benzemez. Sun Tzu blmu ortaya koyarken göyle sãylüyor: "Su
nasil topragm egimine göre akarsa, asker de zafere dupmaron durumu-
na göre akar. Sayan nastI subit bir gekli yoksa, savasta da sabit kopul-
lar yoktur."
Clausewitz üçlü analizinde, savagin karmagasmi üç temel
egilime indirgemiçtir. Her savag farkh olmasina karym, bu üç
egilimin baglantist ve rollerinin incelenmesille tüm savaglar da-
ha iyi anlayilabilir.""
"Tam bir fenomen olarak savagm
var olan egilimleri her zaman
paradoksal bir üçlü olugturur
-bunlar

baçIang1çta mevcut olan gid-


det, nefret ve dügmanliktan olugan dogamn kâr kuvvetleridir;
yan-
sm ve olasthklann yaratica ruh için gidilebilecek yerler olmasi ve
boyun egme unsurunun bir prensibin unsuru olmasi
tüm bunlarm
sadece akla dayah olmasma neden olmuytur."

Bu üç egilimden her biri genel olarak, toplumdaki üç


grup-
tan biri le uyum saglar.263

I.
I
-
188 GelecegiTönehnek

"Bu üç egilimden ilki temel olarak halkla; ikincisi komutan ve


ordusuyla; üçüncãsü de hükümetle ilgilidir. Savagta ortaya çikan
tutkular ve hirslar halkm dogasmda zaten var olan duygulardir; ce-
saret oyunu, yetenegin olasihklar dünyasmdaki yeri ve gans komu-
tana ve ordusunun belirli karakterine baghdir; ancak siyasi amaçlar
sadece h ükümetin igidir."" (Sava; Üstüne]

TEMELEÕiLÍMi
SAVA$lNÜÇ

BA$LANGlÇTA $ANS,
NEFRET,SIDDET, 689 Ag OLASILIK,
HIRSLAR, YARATICI
GUÇ,
NSANLARIN OÒ¢ YETENEKVE
DܧMANLlÒl CESARET
. KUMANDANIN
(HALK) ...

KARAKTERi
(ORDU)

NEDEN ITAAT, HESAPLAR,


MANTIKSAL
(HUKUMET)
SlYASIAMAÇLAR

Kaynak: M.I. Handel -

Savagin Ustalari, s.137.

A K. Han yazdigi doktora tezinde (I.U. Uluslararasi Iligkiler,


2001) çatqma, belirsizlik, gans arasmda stratejiyi incelerkän so-
mut örnekler de veriyor:

"Kozmik bir gans anlaylgmm benimsenmedigi noktada, Cla-


usewitz ve Machiavelli'nin gans diye tabir ettikleri ve çatigmalarin
sonuçlari üzerinde belirleyiciligi olduguna inandiklar1 belirsizli-
gin sonucunda gerçeklegmig olan olasihktir. Her tür çatigmarun
sonunda gerçeklegmig olan olasihklar qu ya da bu sebeple tercih-
yakmmalarim duy-
'yanssizlik'

1eriyle uyugmamig olan taraflarm


mamiz da bundandir. Belirsizlikler yüzunden spor karçilagmala-
rmda da, savaglarda da oyun oynanmadan sonucu bilmek olanak-
temeller üzerine
'saglam'

h degildir. Yapilabilecek olan en fazla,


oturtulmuy bir öngörüdür. Ïnsaniradesinin, direncinin, yaraticih-
sonuçlari öngörmek çogu zaman saf matematiksel
gimnverecegi
Sihirli ve Çekicí
Kavram: Strateji 189 -
I

olasilik hesaplanyla olanakli degildir. Machiavelli'nin ilgilendigi


iktidar mücadeleleri de, Clausewitz'in teorisini kurmaya çahytigi
savag da toplumsal ça tigmamn farkli yüzleridir. Zaten Clausewitz
savagi diger çatigmalardan ayiran tek farkm, kanla çözümleniyor
olmasi oldugunu belirtmektedir. Bireyin kendi äz varhšmi
kargi-
smdakine dayatmaya çaligmasinm yol açtiş mücadeleden,
mo-
dern devletlerin temsil ettikleri toplumlarm toplumsal faydalari
adma girigtikleri sava Iara kadar tüm bu mücadelelerde
taraflarm
ortaya koyduklari tercihler, kendi faydasina öncelik vermek anla-
minda, bencilce olabilir. Bencilce tercihler
ve toplum için olumsuz
sonuçlar arasinda deterministik bir iligki de yoktur. Eydeyigle bu
'bencil'

tercihlerin toplum için muhakkak olumsuz sonuçlar do-


gurmastda gerekmez. Bencilce tercihlerin son tahlilde toplum için
olumlu sonuçlar da, olumsuz sonuçlar da dogurmasi olanaklidir.
(Bu iki durumun tipik iki örnegi, hususi malh ekonomilerdeki
Walras~dengesi ile kamu malli ekonomilerdeki gönüllü katkilar
dengesidir. Sadece hususi mallarm oldugu bir ekonomide, tüketi-
cilerin, verilmig fiyatlar altinda kendi faydalarmi
en büyük kdacak
talepte bulunmalan sonucunda ortaya çikan tahsisat Pareto opti-
maldir. Buna mukabil, eger bir kamu mali ekonomisi alacak
olur-
sak, tüketicilerin kamu malimn üretimine kendi faydalarim
en bü-
yük kilacak katkida bulunmalarmm sonucunda ortaya çikacak
gö-
nüllü katkilar dengesi Pareto optimal olmayacaktir. Bunlardan
Walras'a dair sonuç refah iktisadmm birinci
temel teoremi olarak
bilinir.) Ayni durum tercihlerin sahipleri için de geçerlidir. Karar
alirken bilgi birikimleriyle smirli olduklari
ve durumu alg11ayi; bi-
çimleri çerçevesinde davrandiklarmdan sonuç1ar her
zaman ya-
rarlarma olmayabilir. Zira bilgiler, yetersiz algi, çarpitumig olma
riskini daima taç1r.".16

Sans,rastlanti ve tahmin konusunu kapatmadan önce bu ko-


nuda yine bir ilginç yagamöyküsü örnegi verelim.
Tanmmig igadam1 ÍshakAlaton, ailesinin yagadigt büyük bir
sikmtmm içindeyken, nasil bir yaçam akigi sonucu, bugünun
önemli bir sanayicisi olugunu, kendi kaleminden pöyle anla
ti-
.

yor:66
190 Gclecefi Yönetutek

"Babam, hali vakti yerinde bir tüccardi. Agirefendi Caddesi'nde


iki katli büyük magazasi olan bir pamuk ipligi ithalatçist idi. Anka-
rah olmaktan gurur duyardt. Atatürk hayraru idi.
1940'h yillarda, savag boyunca uzun kuyruklarda bekleyip kar-
bir de üstelik Varhk Ver-
ne ile ekmek ahrdik. Yokluk ydlan içinde,
felaketini yayadik. Devlet, babamdan bütün varhgmm üç misli
gisi
vergi ödemesini istedi. Igyeri ve evdeki e yalarinuz devlet tarafm-
dan haczedildi ve satildi. Ödenmeyen vergi karsthgi olarak, Açka-
le'de sürgüne ta; kirmaya gönderndi. Dokuz ay sonra, kirk bir ya-
mda kalbi kink bir ihtiyar adam olarak evine döndi..i. Güven duy-
oldugLI kendi ihaneti-
'devleti'nin

dugu, hizmet ettigi, candan.bagli


ni izah ve affedemedi. Íçinekapandt, bir daha sinrdan baglamayi
denemedi, dünyadan erken aynidi.
Her kötünün bir iyi tarafi var olsa gerek...
SiklutilaT
ÍÇÍndeÌÍSO-
yibitirdigimde, üniversiteye gidecek maddiimkân bulamadim. Mi-
ithalat sirketinde daktilo memuru
mar olmak isterdim..Olmadi, Bir
olarak çahytun. Askerlik görevimi Polath Topçu Okulu'nda asteg-
men olarak yaparken, Amerikali subaylardan ingilizco ügrendim.
Terhis sonrasi, Mehmet Kavala'am Volvo kamyonlart ithalat seivi-
sinde çahqirken, isveç Baykonsolosu ile tamytim. Sir meslek sabibi
bilgileri de alabilecegim bir ortamt bul-
almama yarlyacak teknik
mah idim. Konsolosluktan bana isveç'te bir 14bulmasmi rica ettim.
Yardimci oldu. Bir sene müddetle, bir vantilatör fabrikasmda kay-
nak iççiligi, iki sene deteknik ressamhk yaptun.
sonra, muyterek
inüddet
1954 ylhnda istanbul'adändüm. Sir
dostlann aracdigl ile, sevgili ortagun ve hayat yoldagnn·Uzeyir Ga-
rih ile tanigtim. Oturup konugtuk, anla tik. Galata'da bir igha.nnun
avluya bakan bir odasmda, iki masa ve üç iskemle ile ige bagladik.
Dostlarimizm destegi ile, Türkiye'nin yeni geligmeye baglayan sa-
nay1 hamlesinden istifade ettik. Allah'a gükürler
olsun, geçmig kirk
iki yd boyunca, girketimizi bir yerlere getirebildik. Simdi,bilgni,
prensip sahibi, profseyonel bir kadronun yönetiminde, Alarko Hol-
ding'i genç kugaklara devretmenin hazzmi ve- huzurunu yagtyo-
ruz.

Türkiye bulundugu cografi konum nedeniyle ganssiz, ABD


.

ve Norveç ise gansh ülkeler. Turkiye'nin birbiriyle


sorunlu sekiz
iki
kompusu varken, örnegin ABD'nin Kanada ve Meksika gibi
sinirdag var. Buradan pöyle bir sonuç da çikarmak olasi; çans bü-
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 191

yük girketlere ve süper güç1ere yardim ediyor. Ya da yöyle de


söylenebilir: Rekabet ve çatigma gücü veriyor. Bu
gans kavranu-
na kozmik bir bakigtir, oysa strateji platformundan bakildigmda
ise qu söylenmelidir: Gücünün tüm parametrelerini matematik
akilla degerlendiren kazamr; kazanmazsa bile en azmdan kay-
betmez.
Ïydünyasmdasimz, boplugu gördünüz ve sektöre girip hiz-
la büyüdünüz. Bundan sonra da her ne pahasma olursa 01sun
büyümek için atihm üstüne atihm yapiyorsunuz. Pazarmizi
sürekli genigletmek için maliyeti göz önünde bulundurmuyor-
sunuz ve sonunda kaynaklar tükeniyor. Piyasadan çekildigi-
nizde de geride yalmzca borçIanmz kahyor. Suçlu
çans mele-
ginizmi?
Hile ve A1datma
Bilinen en ünlü olayi Troya Savagi'ndaki
"hile" "tahta
at"tir!
Ozan Homeros Antik Çag'men güzel efsanelerinden birisini an-
latmigtir. (Homeros'un yagayip yaçamadigi, Troya Savagi'nm
olup olmadigi çok tartigihyor, ama güzel bir örnek oldugu için
biz bu savaym yapildigmi kabul ediyoruz.)
Troya (Troia), dönemin (günümüzden5 bin yll önce) en zen-
gin Anadolu kentlerinden biridir. Baginda únlü Kral Priamos
vardir. Kraim küçük oglu Paris, çobanhk yaptigi Ïda Dagi'nd
a
Zeus tarafindan üç tanriçadan (Hera, Athena, Afrodit) hangisi-
nin en güzel oldugunu seçmekle görevlendirilir. Paris, Açk Tan-
nçasi Afrodit'i seçer. Afrodit de ona armagan olarak güzeller
guzeli Spartah Helen'in agkim sunar. Ama Helen, Sparta Krah
Menelaos'un kansidir. Paris, ne yapar eder, Helen'i kaçinp Tro-
ya'ya getirir. Bunun üzerine Menelaos'un kardepi Agamemnon
önderliginde tüm Akha ordulart birlepip Sparta Krali'nin ayak-
lar altina alman onurunu kurtarmak üzere Troya'ya karp saldi-
nya geçer.
Troya önünde dokuz yll kahrlar. ÍlyadaDestam, Troya Sava-
. ;1'nm dokuzuncu yllmm sonunda, yalmzca 51 günlük süreyi
anlatmaktadir. Efsanevi kahraman Akhilleus'un (A il'in) ordu-
192 Gelecegi Yönetmek
i

larm komutam Agamemnon'a kargi öfkesi ve savagtan çekilme-


siyle baglar; Akhilleus'un savaga dönmesi, Priamos'un büyük
oglu Hektor'u öldürüp Troya kenti çevresinde sürükledikten
sonra ölüsünü Priamos'a geri vermesiyle biter.
Efsanenin anlatildigt kitaplarda yazilanlarm özeti böyle. An-
cak Mayis 2004'te Türkiye'de gösterime giren Troya (Troy) fil-
minde öykü degigtirilmigti. Üstelikfilm memleketimizde "Tro-
ya Türk müdür?" tartigmasmi baglatmigh!
On ydhk muhasara sonunda Akha ordusu çekilirken surlar
digmda bir tahta at biraloldigi görülür. Bir gün Kâhin Calchas
duvarlari dövmekten vazgeçin!" der.
"$u
Yunanhlari toplar.
"Bayka bir yol, bir hile bulmahsmiz. Troya'yi tek bagma zor kul-
lanarak ele geçiremiyoruz. Bir kurnazhga bagvurmahyiz." Kur-
naz Yunan lideri Odysseus dev bir tahta at inga edip içine asker-
leri saklamayi, sonra bu ati Troyahlara hediye olarak sunmayi
önèrir. Akhilleus'un oglu Neoptolemus bu fikirden tiksinir; bu
hiç erkekçe degildir. Böylesi hileli bir zafer kazanmaktansa bin-
Ierce askerin savag alanmda ölmesi daha iyidir. Ama ellerinde
erkeklik, onur ve ölüm ya da hizh bir zafer seçenegi bulunan as-
kerler att seçerler ve at derhal inga edilir. Hile bagarih olur ve
Troya yenik düger. Bir hediye Yunan davasi için on yillik bir sa-
vagtan daha fazlasmi yapmigtir.
Filmi ammsayacaksimz; Troya yakildi, yikildi ve güzel He-
len (Diane Kruger], kocasi Menelaos'a (Brando G1nee] dönüyor-
du. Büyük Akha Krah Agamemnon [Brian Cox] kazanmigti. Bu
durumda ne olmuçtu? Bu, bir strateji savagt miydi? Yoksa stra-
tejik bir savag miydi?
Troya Savagi'm belgeleyen bir metin bulunmasa da yazilan-
lara göre ticaret yolu üstündeki stratejik konumu nedeniyle Tro-
ya, yüzydlar boyunca pek çok halkin saldirisina
ugram4tir.

Filmin sonunu nasil yorumlamali?


Helen kocasma geri döndüg-üne göre, bunun bir strateji sa-
vagi oldugunu anla tir. Agamemnon'un planmdaki baskin unsu-
runun aktörleri Helen ve Menelaos, taktigin en temel ögeleridir
ve "Troya ati"ndan daha önemlidirler.
Sihirli ve Ç«kici
Kavmm: Straleji 193

Çikarilacak
ders· Eger bir gün bir kralm karisma âqik olursa-
niz, biliniz ki siz âgik olursunuz, kraliçeninki ise stratejik agktir!
Strateji ögretisine göre zaten apk, bir "baskin stiateji"dir.
I

Sözlükler "hile"yi
göyle açikl1yor: Bir kimseyi belli bir irade
açiklamasmda bulunmaya ya da sözlegme yapmaya yönelten
yamltici davramp.
Dar tanim hileyi, onun yardimiyla, normal yoldan ulayil-
mayacak bir amaca bagkalarim aldatarak ulagmakta bagvuru-
lan araç olarak gösterir. Hilenin bu betimi Alman dil alamna,
hatta tüm Bati'ya uygun dügen genig hile anlayigini verir. Bu-
na kargilik hilenin uzak, genig tanimi yaygm bir gekilde bilin-
mez. Bu genig tamma göre hile, kendisine bagvurulmak sure-
tiyle normal yolla hiç ulayilamayacak olan bir amaca ulagma-
nin aracidir. Ïkincitainmda demek ki aldatma ögesi ortadan
kalkmigttr. Hilenin genig tanimi kurnaz sözcügü ile
tamamla-
nabilir. Buna göre hile, kendisine bagvurulmak suretiyle
nor-
mal yolla ulagilamayacak olan bir
amaca ulagmakta kullamlan
.

bir kurnazlik aracidir. Böyle bir bile tanimi, Ba üIkelerinde


ti
Çinlilereäzgü hile anlayigma bir geçië saglayabilecek köprüyü
olugturur.
Çünküher ne kadar hileye Çinlilergibi özü itibarly-
la olumlu bakilmamig olsa da, bu tammm nötr katkisi, hileyi
hiç de aldatma ve yalan dolana indirgememig olmasmda
orta-
ya çikar.
Hilelerin, kaynagmi insamn varolugunda buldugu konusunda
eski zamanlardan beri düsünüldügü bir vakiadir. Daha ÌÖ 18. yüz-
yrlda Asur Krah Sampi-Adad oglu Yasmak-Adad'i göyle uyarir:
"Dügmani yenmek ve ona kargi manevra yapmak
uzere hileler .

(shibgu) dügün. Fakat dügmanin da hileler dügündügünü


ve sana
kargi manevra yaphšmi unutma. Tipki güreççilerin birbirlerini
yen-
mek için hilelere bagvurduklari gibi." Eski Ahit'te (Tevrat),
Vecize-
ler Kitabi'nda, "Savaghilesi yoluyla
sava i yänetmelisin; zafer ancak
birçok plan yapilarak elde edilir," türünden cümleler bulunur [Ku-
düs'teki ÏbraniÜniversitesi'nden Abraham Malamat'm çevirisfyle].
Burada Polyaenus tarafindan JS 2. yüzyihn ikinci
yarismda kendisi-
Gelecegi Yönetmek
194

Frontin'in topladvş strategemleri


ne kalfahk unvam verilmig olan
zikretmehyim. "Edda" adlyla amlan Ïzlandakaynakh "Eski Kuzey
Siirleri"nde, "Ílerigitmek istiyorsan zekäm kullan" ve "Halki, yüzü-
rastlamr.'""
ne güle güle
aldatmak gerekir" gibi õgütlere

sözcügünün yer aldži


"hile"

Hem Bati'da, hem Dogu'da


pek çok atasözüne rastlanir. .Bunun dignda Eski Yunan'da,
Hintlilerde ve Araplarda da konuya ilgi duyuldugunu gösteren
zamanlar Ïslamiyet'in kurucu-
sayisiz ärnek verilebilir. Daha o
göyle demigti: "Savag hiledir.""
su Hz. Muhammed (570-632)
Clausewitz de kavrammi ele alnugtir. Yaygm baskm
"hile"

gereksinmesini anlatirkenl" bu kavrami igaret ederek, "Her


baskmm temelinde az da olsa bir hile
vardir," demektedir.
Clausewitz'e göre, "Stratejinin ismini hileden ahgi ve Yunanh-
rag-
lardan beri ugradigi gerçek ve görünürdeki degigikliklere
niteligine uygun olugu ilk bakipta
men bu ismin hâlä savaym
haksiz görünmez."1" Clausewitz, hile kavrammi da gäyle ta-
mmiar;
anlatmun
"Hilede daima gizR bir niyet vardir; o halde, dolaysiz
karyti nükte oldugu gibi dosdogru, basit, dolaysiz tutuinun kargiti
zorbalikla
da hiledir. Bu nedenle hilenin inandinta, çikarcihk ve or-
tak bir yani yoktur ama aldatmayla ortak yam çoktur. Çünkü her

ikisinde de niyet gizlidir, Hatta hile, baçanh oldugu zaman tam bir
aldatmadir; fakat hilede dogrudan dogruya sözünde durmamak di-
genellikle hile diye tammlanan ab
ye bir gey yoktur. Eu bakundan
datmadan farklidir. 1-H1eyebagvuran biri, aldatinak istedigi kimse-
nin akhm o derece yamltir ki, nihayet bu yandgilar bir sonuca ula-
igin gekli birdenbire de-
gir ve aldatilmak istenen himsenin gözünde
gisir. Söyle de denebilir: Nükte nasil fikir ve tasavvurlarla yapdan
oyunbazhktirl'
bir kelime oyunu ise, hile de eylemlerle yapilan bir

gibi Dogu'da (Asya'da, özellikle de


Daha önce de belirtildigi
Japonya'da)Sun Tzu'nun klasik ögretilerini çagdag yagamm iq
ve siyaset alaniarmda baçanyla
uygulamiglardir. Sun Tzu'nun
hileyi bir eylem olarak dügünmesini açiklayan ünlü, "Savasma-
dan kazanmak, en büyuk basaridir," doktrini Uzakdogu'nun
benimsenmig bir baçan felsefesidir.
Sillirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 195

Sun Tzu, hile kavramuu yagama geçirirken savaglarm "tüm

aldatmacalara ve gaprtmaya dayandigi" tezinden hareketle di-


yor ki:

Askerî harekât hile gerektirir. GüçIüyken zay1f görun, etkiliy-


ken etkisiz görün!
[Cao Cao]: Askeri harekâtlann belli bir gekli ohnaz, hileyle yürür.
[Mei Yaochen]: Hilesiz strateji olmaz; stratejisiz hasmira dene-
tim aluna alamazsm.
[Wang Xi]: Hile dügmam yenmek için gereklidir; dogruluk ise
bir grubu yänetmek için.
(Zhang Yul: Gerçekte güçlüyken zayif görüneceksin, cesurken-
se korkak; bu vöntem Hunlara kargi ise varanugtL
[Li Quan]:Li Quan, Han Hanedani komutanlarmdan birinin
Hunlarla yaptigi igbirligi hakkmda bir amsmi anlatti. imparator
dügman g¯üçlerinianlamak amaclyla on kigi gönderdi, Adamlarm
hepsi de dügmana saldirnun uygun oldugunu bildirdi. Ímparato-
run en son olarak gänderdigi Lou Jing ise tam tersine Hunlara sal-
dirmm hiç de dogru olmayacagim söyledi. Ïmparatorböyle dügün-
mesinin nedenini sordugunda Lou Jing gu yamh verdi: "Ïki düg-
man karpi kargiya geldiginde ön saflara normal clarak en güçlü bir-
liklerini yerleptirir. Ben ise Hun ordusunda en önde sadece yagh ve
zaytf askerlerin
yer aldigmi gördüm. O zaman da bunun kendileri-
ni zaylf gästermek üzere hazirlammy bir oyun olduguna anladun.
Saldiri için durumun uygun olmadigina olan inancim bundan kay-
ñaklanlyor."
ÏmparatorLou Jing'in sözlerine inanmayarak onu cezalandirir.
Sonra da kuvvetli bir birligin bagina geçerek bizzat akma kahhr.
Hunlarin tuzagmâ dügerek kugatihr ve tam yedi gün süreyle malze-
mesiz savagmak zorunda kahr.
Iyte, der Li, bu, bir ordunun güçsúz gözükme taktiginin baçan-
sidir.

Sun Tzu'nun "Savag Sanati" Japonya'dane denli yaygm ola-


rak yararlamlan bir yapitsa, Çin'dede "Strategemler" tam kar-
phgiyla "Savag Hileleri" o denli yaygm olarak baçarlyla uygu-
lanan ögretilerdir. Uzun süre gizli tutulan bu hileler yakm za-
man1arda Bati'da°yaymlanabilmistir. Ïsviçreligöhretli Çin uz-
196 Geleccji Yönetmek
I

.
mani Harro von Senger"° Çinlilerinünlü 36 strategemini Bati
kültürüyle tamptirmig, stratejl üretiminde genis ufuklar açilma-
sim saglamigtir.
Senger, Türkçe sözlük ve ansiklopedilerde yer almayan bu
sözcügünün anlarm ile kavramin yer aldigi Batih
"strategem"

kaynaklari"" çöyle anlatiyor:


sözcügü, Eski Grekçe'deki geliyor.
'strategema'dan
"Strategem'
'Strategema', genel anlamda igleri', özel anlamda ise
'generalleri.n

'savag

hilesi' demektir. Romah devlet adan·u Sextus Julius Frontius


(älümü: ÌS 103), sözcúgünü bir yazisma baghk olarak
'strategema'

seçmigtir (Sava; Hileieri). Neredeyse 2000 yillik bu yazi Almancaya


'Sava Hileleri' baghglyla çevrilmigtir. Kitabin modern Dogu Berlin
baskisladan änceki son Almanca çevirisi 1792 yihna aittir. Son Ïngi-
lizce çevirisi ise 1925 yihnda yapihmytir.'Strategema' sözcügu Ìngi-
lizcede Almancadan çok daha sik kullamlmaktadir.""

hileleri" kavramlari ile bun-


"hile"

Genel olarak
"savag

ya da
lann uygulamalannda Bah ile Dogu kültürleri arasindaki anlayis
ve algdayip farklihgmi yine von Senger göyle ortaya koyuyor:
"Strategem' sözcügü Alman dilinde bir külkedisi durumunda-
dir. Pek ender durumlarda kullanihr. ÖrneginHans-Ceorge Beck'in

su tümcelerinde oldugu gibi: 'Uzun yagamayi saglayan strategema-


lar, yani savag hileleri, atak ve cesurca fakat fazla dügünmeden ace-
leyle yapilan denemelerden daha önemlidir.'"' Sozcügu 26 ciltlik
Büyük Brockhaus'ta veya S ciltlik Yeni Meyer Sözlügü'nde (1980)
ve Duden Yazim Kilavuzu'nda (1980)aramak bogunadir, Duden
Yabanci Säzcükler Kitabi'nda (1986), buna kargihk sözcuk,
'savag

hilesi, desise, entrika' karythklarryla yer ahr. Wahrig Almanca Säz-


Iük'te de sözcügün hilesi, dügmani aldatma, yamilma, gagirt-
'savas

ma' olarak açiklandigun görüyoruz. Pek ender olarak bazi bilimsel


eserlerde, örnegin Schopenhauer'in 'Eristik Diyalektik' adh kitabm-
da, 36 retorik hilenin saylldigmi saptlyoruz. Buna kargihk günlük
konugma dilinde ve genellikle bilimsel sözliikte, güzel sanatlar ala-
nmda ve medyacia, pratik ola-
'strategem'
sözcügünün Almancada
rak hiç yer almadigi görülmektedir.
Oysa Çin'dedurum tamamen bagkadir. ßahar Çagtve Kig Çagt
(ÏÖ8-4. yüzyillar) ve Savagan Devletler Çagi'nda(iÕ5-3. yüzydlar)

.I
, I

Sihirli ve Ç«kiciKavram: Strateji 197

veya günümüzün Çincekitaplarmda, süreli yaymlarda, Mao'nun ki-


taplarmda, degigik ideogramlarla yazilan, fakat apagi yukan aym
anlama gelmek üzere zhao, mou, ce, ji olarak okunabilen bir sözcük
vardir. Bugünkü kullanimlyla
yan (saymak,besap etmek) ve shi (on)
anlamlarma gelen ve iki sözcügün birleymesiyle meydana gelen ve
tek ideogramla gösterilen bu sözcük, çiplak anlamiyla saymak'
'on

demektir. Yani sözcük, hesap etmek, kalkülasyon, plan yapmak an-


lamlanna sahiptir. Bugün iki anlamda kullamlmaktadir: 1. Sava; lai-
lesi, 2. Politikada ve ha tta özel yayamda bagvurulars hile, entrika."

Säzcügün her iki anlami da, Bati dillerinde "stratagem

ya da
strategem" terimiyle ifade edilen anlamlan içermektedir. Sen-
ger özellikle altim çiziyor: "Ben
'stratagem' 'strategem'

veya
sözcügünü basit bir gekilde hile sözcügüyle kargilamak istemi-
yorum. Çünkü
'strategem'
sözcügü, hile sözcügünün adi kätüye
çikmig karakterine bagimh degildir. ...'Strategem'e kargihk ola-
rak Bati Çin sözlüklerinde bilgelik,akulliolma, bilme anlamlarma
sahip kavramlar
yer almaktadir." (1. kitap, s. 20-23)
Yukarida anlatdanlardan açikça görülüyor ki, Bati ile Dogu
dünyasmda
"hile"nin
içerigi çok farkhdir. Bati'da hile kötü an-
lamlar ifade ederken, Çin'desanatla, bilimle, bilgelik gibi olum-
lu bir anlama sahiptir.
Batih strateji dügünürü Machiavelli ne bir siyasi liderdir ne
de bu ige soyunmuytur. Machiavelli'in siyasal dügünce tarihine
getirdigi yenilik, tek kelimeyle gerçekçiliktir denebilir. O, siya-
seti din ve ahlaktan açik bïr biçimde ayri tutmug, skolastik gä-
rüglerden soymuytur * Siyasette acimasizhga varan gerçekçiligi
ve açik sözlulügü, insanlann kätülük ve zaaflar1üstüne yargila-
ri ile siyaset ve iktidara iligkin saptamalari onun aklmm eseri-
dir.* Machiavelli, ahlâktan tümuyle ayn bir siyasal dügúnce ge-
ligtirirken, ahlaki degerlerin kendisini bozmamig, kötü,
"iyi"ye

"kötü"ye

iyi dememigtir."6
Machiavelli, siyasal dügünce tarihinde, "Amaca ulaymak
için her araç geçerlidir (mübahtir)." görügü ile ün kazanmigtir.
. Bu görüg, (Bati kültüründe yer eden algilampiyla) hileyi, aldat-
mayi mi içermektedir? Bazilan böyle algilamig tir ama bu yanh
olmanm ötesinde haksizliktir. Ancak ablak açisindan bir suçla-
I

-
198 GelecegiYönetmek

ma sayilabilecek bu göruçün, siyasal açidan bir gerçekligi dile


getirdigini nasil yads1yabiliriz? Onun ilgi alam ise tümüyle siya-
sal alandir, bu alan içindeki kurallardir." Fakat bu yazilanlar bi-
zi Machiavelli'nin hileyi önermedigi gibi yamltici bir sonuca gö-
türmesin.
Sava; usulleri tamamen saglayacak1ari yarara göre degerlen-
dirilmelidir. Machiavelli, Castruccio Castracani'den takdirle
bahseder:'" "Hile ile kazanabilecegi durumda hiçbir zaman zor
kullanmaya tegebbüs etmedi, çünkü söylemig oldugu kazanan
taraf a peref getiren, zaf erin nasil kazamldigt degil, zaf erin ken-
disidir." Dolayisiyla Machiavelli'nin dügüncesine göre general-
ler, sadece askeri faaliyetlerle ilgilenmekle kalmamalidirlar; ay-
ni zamanda dügmamn cesaretini kirmak için onu aldatacak et-
kin yöntemler icat etmeli ve hileden de yararlanmalidirlar. Mac-
hiavelli, savag hileleri üzerine yazilmig "Stratejiler" kitabmm
yazari Frantinus'un hayranlarmdandi ve onun pek çok bulugu-
nu da onermigti.
Stratejik faaliyetler ile hile arasmda iligki kuran Clause-
witgin yaklagimi göyledir:
"Kuvvet darbelerinin indirilmesi, yanimuharebe tak tige b1raki-
hr ve stra teji, olanaldarin beceriyle kullanilmasi sana ti olarak kabul
edilecek olursa yakici bir hirs ve çelik bir irade gibi baskisi hiç gev-
gemeyen karakter kuvvetlerinin dipnda dogal hiçbiri-
niteliklerden

nin stratejik faallyetleri yönetmeye ve canlandirmaya hile kadar el-


verigli olmadigi görülür. Bir önceki bölümde sözunü ettigimiz yay-

gm baskin ihtiyaci da bu hususa igaret eder; çünkü her baskuun te-


melinde az da olsa bir hile vardir.
Fakat, savagta komutanlann kurnazca hareketler, çeviklik ve hi-
leyle birbirlerini nasil aldattiklarnu gärmek büyük bir ihtiyaç olarak
hissedilirse de itiraf etmek gerekir ki, tarihte bu nitelikler çok sey-
rek görülür ve birçok olay içinde nadiren ortaya çikarilabilirler."

Bunun nedenini bulmak pek güç degildir ve


"baskm"
bölü-
müylel" ayni kapiya çikar. Baskm da bir tür aldatmadir.
"Tamamen dogal kogullardan ätürü taktikte baskm daha çok
söz konusadur. Çünkütaktikte zaman ve mesafeler daha kisa r.
Sihirli ve Çekici
Kavmm: Strateji 199

Stratejide ise ahnacak ğnlemler taktik alana girdigi takdirde baskin


daha kolay, politik alana girdigi takdirde daha güç saglanacaktir."2m

Hilenin askerî savagi kazanmak için yapilmasi megru kabul


edilirkengünlük ya amda ise insanhşn iyiliginden daha çok
kötülügü için yapildigma sikça tamk olunmaktadir. Bu, ablâk
penceresinden bakigtir.
"Hilenin, hile olarak ablâk yänünden degil de, kimin tarafmdan
hangi amaçla kullan11digina bakilarak yarg11anmasi, Avrupahlara
da hiç yabanci degildir. Avrupa masal, fikra, öykü ve komedi ede-
biyati, pek sik olarak, 'hilenin
fiziksel ve sosyal yönden zaylf olanla-
rm savag araci olarak tammp bilinmesi'nin örnekleriyle doludur.
'Efsane kahramam diger sihirli geyleri
ve gizemleri hile ile saf digt bi-
raktigmda, onun yapip ettikleri hareket edilerek
-amactadan

bakil-
diganda- olumlu degerlendirilir.'
'bazi
Çocukve gençlik edebiyatmda
äyküler, çocuklarin hileci hay van ve çocuk kahramanlarla ade-
ta özdeplegmesine hizmet ederler.' 'Hileci kahramanlari haksizhga
ugrayanlar için kendileriyle äzdeçIegilen bir figür olarak anlatan' bir
fikra,
'yagamsal

yardim' saglamig olur.""

Çin'destrategemlerin ahlâksal degerler yönünden nötr karak-


terli oldugu görügü egemendir. "Strategemler sadece eraçtirlar.
Araç1ar aralarmda yänden iyi' veya
'ahlaksal
'ahlaksal
yönden
kötü' diye degil, yalmzca veya
'elverigli/kullamph' 'elverig-

siz/kullampsiz' olmalan bakimindan ayirt edilirler.""


Stratejide hileye bagvurmaya gerek var rudir? Ya da neden
hileye gerek duyuluyor? Bu sorunun yamtmi Clausewitz gäyle
veriyor:33
"Stratejinin, ilgiliönlemleri alarak muharebeleri düzenlemekten
ba. ka igi yok tur. Ya gamin diger bölümlerinde oldugu
gibi sad ece
sözlerden olugan faaliyet]erle yani açiklamalar, demeç1er, vb. ile il-
gilenmez. Fakat pek pahah olmayan bu geyler, hilekârlann özellik-
le arkasma saklandiklari geylerdir.
...stratejinin

emrindeki kuvvetler ne kadar zayif olorsa strateji


de hileye o kadar istekli olur. O kadar ki, çok zayif, çok
kiiçük, akil
ve tedbirden artik hiçbir gey beklemeyen, savag sanatmdan umudu-
nu kesmig olan tarafa hile son çare olarak görünür. Durum kadar ne
umutsuz ise her gey, bütün umutlarm bir darbeye baglanmasim ne
T

200 Gelecegi ·Yönetmek

kr Jar zorunlu kihyorsa hile de o kadar iyi niyetle cesaretin yamn-


d yer ahr. Diger bütün besaplardan, gelecege ait butün endigeler-
den kurtulmuy olan cesaret ve hile birbìrini tirmandinr ve farkma
vari mayan kûçucük bir umut
igigim öyle bir noktada toplar ki, bu
å s
: pgm hâlâ bir gimpegi ategleyebilecegi sanihr."

1A.2. Stratejik Öngörû


Stmtejik öngörü, geçmigten gelip bugün var olan ve gelecegi
etkilemesi olasi egilimleri göz önüne alarak, gelecege yönelik
stratejik planlama yapilmasmi saglar.
Çagimiz, çagidir"; bunun en temel niteligi de 10-20-50
"bilgi

yll sonrasinm hedeflerinin belirlenerek stratejilerin geligtirilmesi-


dir.
Ïster askerî, isterse igletmelere yönelik olsun, gelecege yöne-
lik amaç ve hedeflere ulagmak için olasihkh strateji planlari ha-
zirlanir ki, iglem sürecinde beklenmeyen durumlarla kargilayi-
hrsa uygulanacak yeni modele hizla geçilebilmelidir. Íçtebunun
adi ängörü"dür.
"stratejik

Uluslararasi arenada SSCB'nin dagihqindan sonra ortaya çi-


kan geligmeler, kaçinilmaz olarak, hizla, gelecek senaryolarmm
yazilmasim zorunlu kilmigtir.
Okuyucuya bir örnek olmak üzere; "Rusya 2010 ve Dünya- "bu

daki Yeri" adh yapitm 3. bälümünden, yazarlarinin, senar-


yoyu" hangi yöntemle yazdiklarmi aktariyorum:

"Tarihin, geriye dogru bakarak, hatta bazen geçmigin batalarmi


tekrarlamamaya kesin biçimde ant içerek yazilmasi âdettir. Senar-
yolar söz konusu oldugunda ise.gelecege iligkin hikâyeler yazthyor
demektir. Õnünüzdekibölümlerde dört senaryo sunulmaktadir;
Rusya 2010'un olasi geleceklerine iligkin arketiplerdir bunlar. Her
biri ayni gekilde kurulmugtur. Ilk bälüm, 2020 yihnda herhangi bir
tarih kitabinda (ya da tarih diskinde) kargimiza çikmig gibi okuya-
bilecegimiz gekilde yazilmig bir hikâyeden olugur, ikinci bölüm, hi-
kâyenin geligti.gisenaryoyu olugturan unsurlann analizidir. Hikâ-
yecilik ile analizin bile.gimi dügúncemizi geeigletip ufkumuzu aça-
rak olast gelecekleri smamak için iyi bir yöntem saglamaktadir.
Sihirli ve Ç«kici
Kavrmn: Strateji 201 .

Çahgmamizi
geligtirirken bize yol gösteren iki temel düpünce
olmugtur. Bunlardan ilki dogrultudur. Komünist sistemin, güdüm-
lü ekonominin ve Sovyet imparatorlugu'nun çökmesi sonucunda
Rusya, merkezi olarak planlanmig el<onomiden ve tek partili devlet-
ten kargi koyulmaz bir biçimde uzaklagmaya baçIadt. Artak geçmi-
e geri dänüg yoktur, Ïkincidügünce ise baglantihhktir. Senaryolar,
yalmzca gelecege iligkin alternatif birer tablo degildir. Birbirlerlyle
Önemliolan hangisinin änce gerçeklegecegidir."2"
baglantihdirlar.

Yazarlarmiz öngörüleri konusunda o denli iddiahdirlar ki


kehanet olarak da yorumlanabilecek bir tarih bile veriyorlar.
"2010'a
gelindiginde, Sovyet dönemi sonrasmdaki geçiç henüz
tatnamlanmig olacaktir. Du arada Rusya, bir kez ya da bir kezden de
fazla bu yoldan yine uzaklaçabilir. Ama demokratik bir Rusya ku-
rulmasi mümkündür. Kapitalist bir Rusya kurulacaş ise hemen he-
men kesindir."2e

Yergin ve Gustafson'un "stratejik

öngörü"lerinin gerçeklegip
gerçeklegmeyecegini 2010 yilmda görebilecegiz.
Öngörükehanet degildir. Kehanet gelecegi bilmektir fakat,
hiç kimse (tesadüfler digmda) gelecegi bilemez.
Çokklasik bir
ärnekle ikisinin arasmdaki farki açiklayabiliriz. "Yarn, yüzde
yüz yagmur yagacak", bu ifade kehanettir. "Yarm, yagmur yag-
ma olasihgi yagmama olasihgmdan fazladir"; bagka.bir deyigle
"yarm

[yüzde]% 51 yagmur yagacak" demek "ängärü"dür.

Agagidaki okuyacagnuz kisimlar, Harvard Üniversitesi J.F.


Kenned Yönetim Okulu'ndaki bilim adamlarmea düzenlenen
(1988-1992arasi) sempezyumlarda tartigilan gelecek senaryola-
ri (stratejik öngörüler), ABD ordusu generallerinden Charles
W.Taylor taranndan üretilmig ve Harp Akademileri'nce de
(1994yilmda) çevirisi yaptirilarak okuyucuya sunulmuytur. Ko-
nunun äzel oluçu, farkli bir uzmanhk gerektirdigi için tarafi-
mizd an uzun bir almti olarak yararlamlmigtir.

Senaryolar, yakm veya uzak zamanda, bazi önceden seçilmig


gelecek çevrelerini tasvir eden anlatunlar veya taslaklardir. Su
se-
naryolar, büyük ölçüde bilinebilecek geyler, kogullar ve durumlann
gelecege yansitilmastyla degigim hakkmda yeni kavramlar ve fikir-
202 CelecegLYönetmek

lei in uyandinlmasmdan olugur. Senaryolar kendi iç\erinde ta hmin


vi kehanetler olmasma ragmen, gelecegi etkilemek için bugünün
planiamacilarina, politika üreticilerine veya karar mekanizmasmda
balunanlara görüç kazandiracak biçimde gelecekteki çevreyi tanim-
larh.r. Senaryolar genellikle yan-nitel veya nitel ve hükmidir. Ger-
ekiegmesi muhtemel senaryolar kurmak için kullamlan yäntemler
ulagtigi bir konsensüs ile ve-
a senaryolarin geçerliligt uzmanlarm
ile determine edilebi-
ya yalmzca senaryolari kullananlarm kabulü
lir. Su çaligmada dört senaryoluk bir yaklagnn paketi tammlanmig
te
geligtiriln3ighr.Bu yöntem, tek senaryp analizinin deterministik
ve kehanette bulunucu yaklaµmun agmak ve daha kavramsal ve
daha çok olasthgt içeren, gerçeklegmesi muhtemel bir çerçeve çiz-
mek için özellikle olugturulmuptur.
Yansitma sürecinde, sosyal bilimlerdeki fütüristlerce gün geç-
tikçe kabul gören özellikli bir takim ikili terimler kullanilmigtir. Ka-
naatimce önemli bir dika tomi, keh anet ve ängörû arasindaki farktir.
Bazi.analizcilerce kullamldigt gekliyle kehanet, gelecegin determi-
yag-
"yarna
nistik bir görügüdür, yani bir kesinlik belirtir, mesela
mur yagacak" ifadesinde oldugu gibi. Ote yandan fütüristlerce git-
tikçe kabul gördügü gekliyle öngörü gelecegin olasihga dayanan bir
mesela yagmur
"yarm

görügüdür; yani burada gans ägesi vardir,


yagmasi ihtimali % 60'tir" ifadesinde oldugu gibi. Du fark önemli-
dir, günkü herkes gelecek bakkmda kehanette bulunabilir fakat hiç
kimse, eger gans eseri degilse, gelecegi kesin olarak ta hmin edenaez.
Alternatif senaryo yaklagunmm avantaji planlama için bir ana
çerçeve saglamasidir ki burada degigik egilimleri içeren bir yelpaze
ve çegitli durumlarda degigik kavramlarm irdelenebilmesi söz ko-
nusudur. Her senaryoya betimleyici bir baghk vererek, ortak bir re-
ferans ve kiyaslamalar için ortak bir sözlük ve degigik senaryo kul-
. lamc11an için tartigma ortamt saglar. (sayfa.6)

a- Olasihk (Öngörü)
Konisi
Koninin kullammi, senaryolarm öngörü kesinligini artirmaz
f akat koninin içinde iz sürmek, senaryolarm geçerliligini, inaru-
labilirligini ve geligme mantigim kurar ve pekigtirir. Cerçeklege-
bilir sena.ryolarm manhki olarak inga edildigi bu teorik koni
içinde tammlanan igleme "Gerçeklegebilirlik Konisi" denir?
Gerçeklegebilirlikkonisi, bir grup gerçeklegmesi olasi senaryo-
r.
r

Sihirli ve Ç«kiciKavram: Strateji 203

yu, yani dig dünyalar ve planlamacilarm bunlara çäzumlerini


(önerilerini) içine ahr. Bu senaryolar A, B, C ve D olarak tamm-
lanmig ve bugünden 2020 yihndaki bir odak noktasma girmekte-
dir. Senaryolar bazi özellikleri açisodan birbirlerinden ayrilsalar
da bu dörtlü senaryo paketi kapsamh ve bütüncül bir politik,
ekonomik, sosyolojik ve teknolojik grup olugturur. Her senaryo
her odak alamnda/seviyesinde canlandm1mig bir çevreyi temsil
eden bir nokta olarak gösterilmigtir. Her senaryo zaman içinde,
zaman dilimlerinden tutar11hšmikorumuy bir gekilde geçerek,
bugünden hedeflenen (2020ya da 2030) odak alanina gider. I
Bir zaman dilimi periyodu, ärnegin beg yilhk bir süre içinde
bir ferdi trend hatti dogrusal, açisal veya egrisel olabilir. Aynca
trendler sona erebilir, yeni trendlere yerlerini terk edebilir veya
bagka trendlerle birlegebilir.
Senaryo Yönlendiricileri: Senaryo yönlendiricisi olarak pek
çok öge kullamlabilir. Örnegin; bir ülkeler dúzeni" senar-
"yeni

.ler
yosu hazirladigimizivarsayahm. Agagida bazi yönlendirici äge-
siralanmigtir.
Ekonomik-Bilim ve Teknoloji-Politik-Demografik-Cografi-
Toplum-Dogal Kaynaklar-Askerî gibi..
Koninin içinde geligtirilen senaryolar bir baglangiç nokta-
smdan mantiki bir gekilde seçilmig ve planlanmig bir odak ala-
na ilerliyorlarsa, bunlarm akla yakm, gerçeklegebilir olduklari
dügünülür. Cerçeklegebilirlik sonuç tahminleri aracihgiyla ve
her senaryodaki trend ve olaylar bütüncül olarak birbirleriyle
etkilegim sürecindeyk.en ölçülür. Ayrica her senaryodaki trend
ve olaylar zaman konisinde ileri ya da geri olarak izlenebilir.
Bu, geçmig, bugün ve gelecek arasmda yüksek dereceli bir
uyum olmasmi saglar. Böylece, trendler, olaylar ve onlarm ola-
si sonuçlari birbirleriyle kolayca iç içe girer ve kisa, orta ve
uzun vadeli planlamalar için rehberlik ve oryantasyon saglar.
Gerçeklegebilirlik konisindeki iglem, hükümet, sanayi, i; dün-
yasi ve akademik birim ve organizasyonlarmdaki tahminciler
ve planlamacilar için uygun ve idealdir, çünkü, bu birimlerde
-

trendlerin ve olaylarm mantiki ve gerçeklegebilir gözlemlerine


gereksinme duyulur
204 Gelecegi Yönetmek

(ÔNGÔRÛ)
OLASIUK KONISi

GELECEK
OLASILI

GELISTiRiLEN "

SENARYOLAR
30 2036
(STRATEAKÔNGÕRÜ)
ONGORUYAPILAN
ALAN
.

20 2026

10 2016

2006 s,
BUGÜN

TARlHTEINCELENEN
ÖZELOLAYLAR 20 1986

GEÇMISTEINCELENEN 30 1976 s.;

OZELOLAYLAR .

ZAMAN
BOYUTU
GEÇMl§TE1NCELENEN
OLAYLAR

Kaynak: Stratelik Ongörü, [Yazan: Charles W.Taylor-ABD), çeviri: Harp Akd.


Yayru, 1994, s.8
Okuyucuya Not: Takvimler [tarafimdan]degigtirilmigtir. Orijinali 1966'da
baglatihp 2026'da bitiriliyordu.
r
Sihirli ve ÇekiciKavram:Strateji 205

OLASILIK ÕNGÖRÜ
KONiSi

OLA SILI GELECEK ALANI

C
ÔNGÒRÜ
YAPilAN
D 5 4 ALAN
BiR
ÖNEMLJ ÖNEMLiSIR
DOÖALFELAK -

5AVM

25
I
(IN•lNvi IRAN1N
DulolinilK
DÛNYA ÇAPINDA
gjg ggggy
EKONOMIK BUNALIM

INTiMAL
DISI
SENARYot.AR mlMAL 019|
SENARYOLAR

BUGON

Kaynak: Stratejik Öngörü(Yazan: Charles W TaylorL Çeviri.


Harp.Akd. Yaymi,
s.14, Ïstanbul,1994

Ihtimal digi senaryolar: Bugünün perspektifinden bakmca


gerçekleymesi olanaksiz görünen ve senaryo geklinde bir araya
getirilen öbür trend ve olaylara digi senaryolar" denir.
"ihtimal

Bunlar norrnalden sapmalardir. Bu senaryolar belli bagh yikici,


sapkin, felaketli ya da anormal trend ve olaylari kapsarlar [qekil
için bkz: Yeni Bir Ü]keler Düzeni için alterna tif Dünya Sena ryo-
lan], Çeyitliikaz derecelerine karço bu senaryolarm gerçekley-
me olasihgi genellikle yüksek degildir. Faka t olasihkdig senar-
r
.

I
OLASILIK KONÌSÍÏÇÍNDE ÏSLEM AKISI

LEM

ÖNGÖRÜLER FÜTÜRÍSTLER UZMANLAR KESÌNLÍK


r

Basamak
-PLANLAMACILAR
SENARYO ÌLͶKÌ
TUTARLILIK YAZARLARI

, i a i I
N

URUN

Kaynak: Stratejik Õngörú[Yazan: Charles W. Taylor], Çeviri:harp Akademileri, s.19, Ístanbul1994


Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji 207

I
yolar her an igleme girebilir, gerçege dönügebilir ve böyle olur-
sa gerçeklegebilir de. Bunlar, koniye girdiklerinde senaryo çev-
releri kökten degigiklige.ugrar. Bir olasilik digi
senaryo ile ilgili
trend ve olaylar, senary'onun baskm yön vericileri haline.gelir-
ler..Bunlar senaryo konusunu tamamen degigtirirler. Bu durum-
da olasihkdig senaryolar, koni içinde kurulan senaryolarm
mantiki ilerleyigini, yeni anahtarlar belirleninceye
ve senaryo
yönlendiriciler olarak yeni trendler ve olaylar bulununcaya ka-
dar asklya alirlar. Çilgmsenaryolar gerçekleyebilirlik konisine
dik ve koni y e benzer bi çimini kazandmr. Bunlar, teorik olarak,
koniyi, koninin dibinde, yani dig yillardan daha çok yakm
gele-
cekte daha büyük basmç uygulayarak degigtiren, dig güçlerdir.
Bu tür senaryolar hazirlamrken senaryo yönlendiricileri ola-
rak seçilen trendler ulusal ve uluslararasi sorunlar açisindan
çok önemlidir. Bir ülkenin gelecegini biçimlendiren
ve yänlen-
diren ve öteki uluslarla iligkisini etkileyen trendler, cografi-eko-
nomik-askerî-sosyolojik-bilim ve teknolojik-politik-demografik-
çevre etkisi-dogal kaynaklar-toplum güç ägelerdir. Yänlendiri-
ciler, bu ve öteki ögelerle iligkili ve degigen ölçülerde senaryola-
rm konusunu belirleyen, gerçeklegmesi olasi trend ve olaylar-
dir. Bir senaryoda bu yönlendiricilerden biri seçilir, listenin ba-
ma konur ve öbür tüm yönlendirici trendler üzerinde egemen
olur. Bu yönlendiricilerin birbiriyle etkilegimi senaryolarin
za-
man konisinde ileriye dogru hareketini saglayan sonuçlari yara-
tir. Dört örnek yönlendirici-teknolojik, politik, çevre etkisi (sos-
yolojik), ekonomik ve konug sirasiyla A, B, C ve D senaryolan
için tanunlanmigtir. Yönlendiriciler hükümetler
ve pek çok sa-
nayi kurulugu ve iy alam için çok önemlidir.
Bir fütürist tarafmdan planlamacilar için hazirlanan alterna-
tif senaryo gruplarmm optimum sayisi dörttür. Her
grupta dört
tane yönlendirici öge vardir. Gruplar agiri uçlari, en alt ve üst li-
mitleri; en iyi ve en kötü olaylan
ya da orta yoldan aynlmig se-
naryolan kapsamaz.
Senaryolarm birbirinden olasi bagimsiz kullammlan dikkate
almmaksizin, bu därt senaryo bir planlama paketi olarak tasar-
lanmigtir. Böylece planlamaci ve analistler degigkenlerin etkile-
208 Gelecegi Yönetmek

rini zaman içinde, gerçekçi kopullarda ve potansiyel olarak (ke-


hanette bulunarak degil) degigken toplum gruplagmalanm de-
gerlendirerek kiyasta bulunabilirler. Bu çahymadaki senaryolar
kullamcilara gelecek için, kisitlama, gereksinme ve kaynaklari
dikkate alarak, gerçekçi planlama yaprna araçlari saglar. Planla-
macdar ortak noktalan ve farklan ortaya çikarirken planlama
gekil ve yapuanm olugturacak analizler üretir. Bu mukayeseler-
den son biçimi verilmig birlegik planlar üretilebilir.
Baylang1ç senaryolari, uzmanlar, planlamacilar, fütüristler ve
senaryo yazarlan arasmda igleyen bir iliçË yaratmada yararh
araçlardir. Gerçeklegebilirlik (olasihk) konisindeki sûrecin akum
içinde ilgili ve kesin veriyi saglayan ve ortaya çikan senaryolan
kullanacak olanlar, uzmanlar ve planlamacilardir. Fütüristler ve
senaryolara tutarhk ve
senaryo yazarlan öngörüleri saglayan ve
bütuncül bir görug verenlerdir. Bunlar, süreç esnasmda, senaryo-
larm son durumunu etkileyecek ayrmti seviyesine daha büyük
bir yetkinlikle ineceklerdir. Yönlendiriciler, durum saptamalan
olarak ifade edildiklerinde planlamacilar ya da bu senaryo kulla-
mcilan da senaryo geligtirilmesine ka tkida bulunabilirler. Planla-
macilarm, senaryo yönlendiricileri arasmdaki etkilegim alg11ama-
lan ve anlamalan, onlann senaryolarda geçici veri olarak kullam-
labilecek uzun dönemli yansitmalan gözlerinde canlandirmalan-
m sa glar.Senaryolann evrimi ve gerçeklegebilirligi, temel
yönlen-
diricilerin bir baglang1ç yilmdan sonuç yihna, örnegin 2006-2016
dönemine kadar geniglemesive izlenmesiyle ortaya çikar.""
Gerçeklegebilirlik (olasihk)konisi tarafmdan temin edilen
süreç1erin kullammi gunlarm elde edilmesini saglar: Senaryo
üretinni, bir örgüt içinde öngärü standardizasyonu olasihgi ve
öngörú yöntemlerini daha bilimsel bir duruma getirme. Ek ola-
rak, konide kullamlan dügünce süreci, kullamcilann amaç tesis
etme, çözüm bulma ve yaraticihk konulannda tegvik edilmesini
ve yeni sorunlarm ortaya ç1kanlmasim saglar ki bunlarm hepsi
ortaya çikanlan ürüne kullamcmm (yönetici, amir, devlet bagka-
m vb...) azami derecede-güven duymasuu saglar.
I
Sihirli ve Ç«kici
Kavmm: Strateji 209

OLASILIKKONISI KULLANMANIN POTANSlYELU5TUNLUKLERI

METOTLMIN iõLEM Ol.ASI.LIK BILIMSEL


STANDARDiZASYONU KONISI
YAKLASIM

UYARI

..

HEDEF ÇÖZÜM
| BEÜRLEME -
BULMA

YARATICILIK ----- KAR5llASILABitECEK


EKPROBLEMLER

KULlANIÇI
GUVENI
i .

Kaynak: Stratejik ÓngörülYazan: Charles W. TaylorLHarp. Akd. Yaymi,


(Çeviri),
s.20, Ístanbul1994.

b-Senaryolarin Özellikleri
Bir senaryo son geklini almca, degisik kotullar
ve tavirlar ya-
ratihr. Bunlar senaryo yönlendiricilerinin yogunluk
ve yönünü
yansitir, senaryo kompozisyonunun karakterini ifade eder ve
bir senaryodan ötekine degigkenlik gästerirler. Bunlar
senaryo
çevrelerinde varhgi gözlenen
ya da varsaydan senaryo äzellik-
leridir. Bunlar senaryo yönlendiricilerine bagh degigkenler
olup, mûmkün oldugunda sayisal bir alan biçiminde ifade edi-
lirler. Bu özellikler senaryolann anlagdmasma yardimci olduk-

|-
I.

.
210 Gelecegi Yönetmek

larmdan okuyucu ve kullanic11ar için önemlidir. Bir tahmini te-


mel deger ve örnegin senaryolarm 2020 yilmm sonunda kiyas-
lanabilmesi için bir gäreceli deger içerirler. Planlamacilar, bu
tahmini verileri kullanarak temel senaryolarla ve bir zaman di-
liminden öbürüne degigen özelliklerle uyumlu olacak ara resim-
ler çikarabilirler.

So11uç
"Stratejik öngörü", geçmigten gelip bugün hâlâ süren ve.ge-
lecegi etkilemesi göz önüne alarak gelecege yö-
olasi egilimleri
nelik stratejik planlama yapilmasim saglar.
"Stratejik öngörü" neden gereklidir? Íster devlet yänetim ka-
beklenme-
rar ahcilari olsun isterse de örgüt yöneticileri olsun,
dik bir geligme ortaya çiktigmda, yeni bir modele geçigi hizla
öngörü" planlandir. Eger bir devle-
"stratejik
"öge",
saglayacak
tin (ya da igletmenin) üst düzey kararlan aymöngörüler dogrul-
tusunda ahnmazsa, çoşnlukla birbirinin etkisini yok edecek

kararlar dizisi halinde, bir kisirdöngu yaratirlar.


"Stratejik öngörü" senaryolan hem devlet karar ahcilan; hem
de çokuluslu büyük örgütler ve akademisyenler için titizlikle
hazirlanmak zorundadir. Çünkü,ortaya çikan/çikacak olaylar,
örnegin politik, ekonomik, sosyal, teknolojik ve askerî kopul ve
olanaklarin degigmesi hem devlet hem de özellikle uluslararasi
yatirimci sermaye gruplarmi derinden etkileyecektir.

Ornek: ABD'libir stratejinhazirladigi2020 yil1yeni bir ül-


keler düzeni için alternatif dünya senaryolari.
Asagidaki gekilde görülen koninin içinde geligtirilen 4 senar-
seçilmig, plan-
yo 1990'dan belli bir matematik dügünceye.göre
lanmig, bir odak alana (bilinen bir olayi, örn. bir ekonomik kriz)
ilerliyorsa bunlarm akla yakm, gerçekle ebilir olduklan dügü-
nülür. Gerçeklegebilirlik sonuç tahminleriyle ve bu senaryodaki
trend ve olaylar bütüncül olarak seçilen odak noktasmdaki
olayla etkilegim sürecindeyken ölçülür. Aynca her trend ve
Sihirli ve Ç«kici
Kavram:Stmtejl 211

olaylar, zaman konisinde ileri ya da geri olarak izlenebilir, örne-


gin2020'den 2005'e, oradan da 1990'a (ya da daha erkene) ve
90'lardan da geri 2020'ye gidilebilir ki bu da gerçeklegebilirligin
bir bagka gekilde sinanmasidir (gekil apagidadir). Böylece,
trendler, olaylar ve onlarin olasi sonuçlari birbirleriyle kolayca
iç içe girer ve kisa, orta ve uzun vadeli planlamalar için rehber-
lik ve oryantasyon saglar. Gerçeklegebilirlik konisindeki iglem,
hükümet, sanayi, iq dünyasi ve akademik birim ve organizas-
yonlardaki tahminciler ve planlamacilar için uygun ve idealdir
çünkü bu birimlerde trendlerin ve olaylarm mantiki ve gerçek-
legebilir gözlemlerine gereksinme duyulur.

omagmuÆgsstLla
GBl.BCBKLER y (DNGğRÛ
ODAKALANI)

e c -

A D 2025 SENARYOLAR

2020

PLANLAMA
a 2015
g ODAKALANI

2005

I
212 GelecegiYônetmek

Alfa Senaryosu: Charlie Senaryosu:


ABD Tecritçi Yeni Milliyetçi Dûnya
ABD siyasi liderleri güçlu bir sos- ABD siyasi liderleri güçlü bir
yal refah ve sosyal yatirim ekono- askerî savunma istiyorlar.
misini savunuyorlar. Endüstri ötesi altyapilar ve uz-
Endústri ötesi altyapilar ve uz- maalagmig endûstriler, endüstri
manlagmig endüstriler, endüstri patlamasmm yarattigi talebi yete-
patlamasimn yarattigt talebi yete- rince kargilayacak kapasiteye sa-
rince kargilayacak kapasiteye sa- hip degil,
hip degil. Dünya çapmda milliyetçilikte bir
Dünya çapmda milliyetçilikte bir artig ABDmüfuzunu azaltiyor ve
artig ABD nüfuzunu azaltiyor ve denizagm ABD askerî varhgim
denizapin ABD askerî vatligim engelliyor,
engelliyor. ABD yerel topluluk altyapilan,
ABD yerel topluluk altyapilan, askeri garnizonlan ve konuglan-
askerî garnizonlan ve konuglan- dirma yatmmlanm olumsuz etki-
dirma yatmmlanm olumsuz etki- liyor.
I m,

-
.

11yor.
Delta Senaryosu:
Bravo Senaryosu: Sessiz ÇokKutuplu Dünya
ABD Dünya Barigi Saglaytc1 ABD siyasi liderleri güç1û bir sos-
ABD siyasi liderleri güçlu bir yal refah ve sosyal yatinm ekono-
asken savunma isttyorlar. rusim savunuyorlar.
End üstri ötesi altyapilar ve uz- Endüstri ätesi altyaçiilar ve uz-
manlagmig endüstriler, endüstri manlagmly endüstriler, endüstri
patlamasmm yarattigi talebi yete- patlamasmm yarattigi talebi yete-
rince kargilayacak kapasiteye sa- rince kargilayacak kapasiteye sa-
hip. hip degil.
Dünya ekonomik kalkmmamn Dünya ekonomik kalkmmanm
milliyetçilige ter cih edilmesi ABD milliyetçilige tercih edilmesi ABD
nüfuzunu artmyor ve denizagm nüfuzunu artmyor ve denizagm
ABD askerî varhšmi koruyor. ABD askerî varligmi koruyor.
ABD yerel topluluk altyapilari, ABD yerel topluiuk altyapilan,
askerî garnizonlari ve konuglan- askerî garnizonlari ve konuglan-
dirma yatinmlarmi olumsuz etki- dirma yatmmlarmi olumsuz etki-
liyor. liyor.

Konu Hâkimiyeti ÏçinPotansiyelYönlendiriciler Ïçeren


Mikro Senaryolar
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 213
I

Tüm tehditlerin, ufuk ötesinde olugmaya bagladigmi


ve bu
tehditlerin somut emarelerinin gözle gärülemeyecegi ancak
akilla kavranacagi belirtilmelidir. Buna tehdit algilama
ve pro-
aktif olma yetenegi denir, aksi durum ise 'tehdit
algilama yeter-
sizligidir' ve dogal olarak kararlar reaktiftir.
Çünkütehdit bu-
yümüg ve ufuk önünde gäzle görülür, elle tutulur duruma gel-
migtir ve iq igten geçoigtir. Yetenegi olmayan bu durumdaki in-
sanlarm yönetim görevlerine soyunmamalan hayati änemde-
dir. Tarih bäyle yäneticilerin ve bäyle yönetilen uluslarm öykü-
leri ile doludur.

UFUK ÖTESÍNi GÖRME


(STRATEJiK ÖNGÖRÜ)
BEYiN 3 TEHDÍT

GOZ

UFUK ÖTESi
UFUK
DEVLET HAYATINDAEN AZ
20-30 YlL OLMALI

Kaynak: Dogu Akh.dga, "Atatürk'ün Devlet Yönetimi Anlaygt, (Koníerans) 14


Subat2001, s.12, Harp
·

Akademileri, Ïstanbul2001.

Stratejik öngörü ve ulusal çikarlara uygun dügmeyen gele-


cekteki senaryonun geri besleme mekanizmasi ile trendlere etki
yapilarak degigtirilmesi sayfa 180'deki gemada gästerilmekte-
dir. Bilimsel yaklagimlari yogun bir gekilde ige kopa bilen
ve ulu-
sal gücii global boyutta etkili düzeyde olan ülkeler,
trendleri et-
kileme güçleri ile çikarlarma uygun dügmeyen senaryolari,
mümkün oldukça çikarlarma uygun gekilde degigtirebilmekte,
bu mümkün olmasa bile, zararlarim minimize edebilecek
ön-
.

lemleri,- proaktif olarak alabilmektedir. Gelecek senaryolari

r
214 GelecegiYönetmek

STRATEJiK ÖNGÖRÜ
VRGEl,.ECEK SENARYOSU
DEGl§IMl
I GERI BESLEME ILE
M
·

100- -
* EKONOMIK
SENARYOSu
*
PSIKOLOJiK
..
*
TEKNOLOJlK
-
*
ASKERI
DIPLOMATIK
.../ *

E 50-
- -

...··¯

ENARYOSU MÜDAHALELERLE
p
TREND ETKILENÍR VE
.··¯

A ..··,.••

TREND SENARYO
A DEÓl§EBILiR
T GERIBESLEME

1990 1995 2000 2005 2010 2015 2020


i YlLLAR

Kaynak. Dogu Aktulga, "Atatürk'ün Devlet yönetimi Anlayagi", (Konferans)


2001
14 Qubat

saptamayan veya saptadigi halde trendleri etkileyecek gücü ol-


mayan devletler ise senaryolarm oyuncagi ve hatta kurbam ol-
maktadirlar.

ÖrnekOlay: Senaryolara son geklin verilmesi

Fütüristler tarafmdan senaryolara son geklin verilmesi için


kullanilan iglem, planlamacilarm kendi uygulamalarmi senaryo-
ya göre geligtirmek amac1yla yapildigi için gerçeklegebilirlikkoni-
sinden yararlamr. Ïçlemilk olarak bütüncül dügünce ve her bir
senaryonun bütün yönleriyle gäzden geçirilmesini de içerir. Da-
ha sonra her senaryo içindeki egilim ve hadiselerin türetilmesini
ve mantigm yeniden degerlendirilmesini içerir. Bu süreç ayni za-
manda fütùrist ve planlamacilar tarafmdan egilimlerin birbirle-
riyle iligkili sonuç1annm yeniden degerlendirmesini içerir. Bu
daha önceden gözlenmemigyeni egilimleri ortaya çikarabilir. Se-
naryolara son geklin verilme agamasinda, en önemlisi, planlama-
olarm mikro, mini ve makro senaryolann zaman içinde neler ge-
tirebilecegi hususunda dügünce edinmelerini saglar.2"
Sihirli ve Ç«kici
Kavram: Strateji 215

"Gerçeklegebilirlik konisi" sürecinde planlamacilar senaryo-


larm arasmda ve içindeki birbirine geçmig konulara äzel dikkat
sarf ederler ve son olarak, senaryolarm içinde degigen güdü egi-
limleri olasihklari ve çapraz etkiler dinamigi ile gelecegin stra-
tejik ortammi yaratacak olan sonuçlari gözlemlerler.
Senaryolara son biçiminin verilmesi iglemi pu gekilde aç1kla-
nabilir: Senaryolarm temel güdü veya temalan, politik ve eko-
nomik unsurlardir. Bu temel unsurlari ve
"gerçeklegebilirlik
ko-
nisi" kullanumyla, fütürist därt senaryonun her birinde dört ta-
ne temel güdü egiliminden olugan seti bir araya getirebilir. Bu
setlere mikro senaryo adi verilir. Bu mikro senaryo setinden :
planlamacilar, dört olasi politik ve ekonomik ortam ya da senar-
yoitun her biri için ilk organizasyonel planlama tepkilerini yara-
tabilirler. Bu, planlamacilar için sürekli bir iglemdir ve
son ana-
lizde, dört seriaryonun her biri için planh tepkilerini karara bag-
larlar. Seçenekli senaryolarmi hazirlamanm amaa, karar ahcilar
ve planlamacilar için, seçilmig baglantih egilimleri 20-25 yil son-
.

ra smi yansitarak, onlarin gelecegi daha genig algilamalarmi sa


lamaktir. Bu, okuyuculan, planlamacilari ve kullamalari kendi
senaryo tepkilerini yaratmak için ortak bir zemin bulmaya iter
ve bu arada senaryolar bu ve ondan sonraki bälümlerde geligti-
rilir ve yeniden.degerlendirilir.
Bu ilk basamakta, planlamacilar därt alternatif senaryoyu
yamtlarmi gözden geçirerek basit ama önemli bir çekil olan
mikro-senarıolar biçiminde düzenlerler. Artik, daha önceki
bütün planlamacilarin alternatif senaryolara yamtlarikaydedil-
mig ve her senaryonun blitünsel görünügüne ya da yamta uyu-
mu ölçüsünde degerlendirme yapilmaktadir. Bu yeniden de-
gerlendirmeiçin fütürist, egilimlerin düzenini bir konu hâkimi-
yetini esas alarak, yani kurumsal (ABDaskeriyesi) plan, politi-
ka ve davramplari üzerinde etkilerinin büyüklügü sirasma gö-
re yeniden düzenlemigtir. Bu dúzenleme, zaman içinde herhan-
gi bir noktada bir toplumun davranLyÎarm1 degigtirmekte çok
.
etkili olabilen özel olay ve egilimlerin varhgidir. Bunlar toplu-
mu uzun süre meg gul etme egilimi gösterirler. Bu egilimler öte-
ki egilim ve olaylarm gelecekte alacaklarl yän üzerinde belirle-
216 Gelecegi Yönetmek

'

yici etkiye sahiptirler. Örnegin1973'te


baglayan OPEC petrol
ambargosu uzun vadeli bir benzin kith gimgös teren bir hâkim
temayülu harekete geçirdi. 1973'te bu egilim akla yatkmdi.
Benzin istasyonlarmdaki kuyruklar ve benzinin maliyetindeki
günlük artiglar bunu gözle görülür bir gerçek haline getirdi. Bu
egilim öbür birçok olaym yönünü ambargo süresince ve daha
sonra da bir süre boyunca degigtirdi. Bunlarm arasmda, otomo-
tiv, karavan ve turizm endüstrilerinde olai lar sayilabilir. Daha
yakm bir örnek olarak bu ülkede daha önce benzeri hiç gerçek-
legmemig olan bir olay, Dünya Ticaret Merkezi'nin Subat
1993'te teröristlerce bombalanmasi sayilabilir. Bu olay ABD'de-
ki büyük gehirlerde uzun vadeli güvenlik ve kamuya ait ya da
özel mülk, uçak ve insanlarm korunmasmi olaylarm yinelenme
frekansmdan bagimsiz olarak etkileyen, hâkim temayülleri ha-
rekete geçirdi.. Bu olaylarm yinelenme olasihgma kargi bir ör-
nek olarak ABD tarafmdan düzenlenen 1996 Atlanta Olimpi-
yatlari gibi daha önce de yapilmig bir uluslararasi spor olaym-
da ahhan önlemler gösterilebilir. Okuyucu hakh olarak gunu
soracaktir: Bu öngörüye karym nasil oldu da Eyliil" olayi
"11

yayandi?2"
Geligmelerinin bu noktasmdaki senaryolara, tema hâkimiye-
ti uygulandigmda, senaryolar yönlerini ve nesne hatlarmi gös-
termeye baglarlar. Senaryolar için yeniden düzenlenen yönlen-
dirici egilimler Sayfa 178'de Tablo'da gösterilmigtir. (Tersi için
Tablo l'e bakmiz.) Bu yaklagm metodu, gerçekçilige yardanci
olur ve uzun vadeli planlamaya çegitliligi getirir. ÖrneginBRA-
VO senaryosundaki, ABD'nin küresel etkisini artiran ve deniza-
"hâkim
iri üslerini korumasmi saglayan ekonomik geligme te-
madir" ve bu senaryo içindeki bütün diger temalarm içine nü-
fuz etmekte ve onlan bastirmaktadir. Halbuki, senaryo DEL-
TA'da ayni tema daha dügük etki olasihgma sahiptir ve hâkim
tema ABD kamuoyunun ABD genelkurmayma, daha dogrusu
Pentagon'a kargi tavridir.
Dört mikro senaryodan her biri için hâkim ve genel temalar
"gerçekle-

tesis edildikten sonra, fütürist tarafmdan senaryolar


ebilirlik konisinin" bütüncúl mantigi içinde zamanla diga dog-
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji -

217

ru geniçIetilebilir. Bu süreçte fütürist her senaryoyu mini senar-


yo denen bir genigletilmigtema formu içinde tekrar yazar. Bun-
Iar bir ya da iki sayfa uzunlupnda birbirinden farkh nitelikler
kazanmaya yeni baglayan senaryolardir. Böyle senaryolar 2020
ydma dogru ortaya çikabilecek mantikh ve gerçeklegebilir bir
gelecegin tammmi yapmaya baçIarlar. Fütüristin zamanda diga-
n dogru bakma zorlamasi altmda, planlamacilar koninin manti-
gi içinde yamtlarmi dügünmeye ve yeniden degerlendirmeye
devam ederler. Planlamacilar, bu a amada, her biri mini senar-
yo içinde beliren daha genig bilgilere dayanarak her senaryoya
yeni ve ek yamtlar geligtirirler. Bu yeni yamtlari, göz önünde
bulundurarak manzaralar, alg11amalar ve tarihi derinlik
(2000'den 2005'e, 2020'ye kadar) artik planlamaya fütürist tara-
findan dahil edilebilir.
Bu iglem fûtüristin 2005 ve 2020 dänemleri için planlamaci-
nm dikkate aldigi önemli olgularm farlanda olmasmi ve onlara
hitap edebilmesini garanti eder. Planlamacilar senaryolara daha
önceki yamtlanm son kez gözden geçirir ve düzenlerler. Planla-
macilarm yamtlari yalnizca örnek olarak ve-kismen belirtilmig-
tir. Zira, bu cevaplar planlamayi yapan grubun kurumsal ilgile-
rine göre degigir, yani bu ilgi sanayi, egitim
ya da ulusal savun-
maya yönlendirilmig olabilir.
Fütürist ve planlamacuarm arasmdaki ili. kinin saglanma
yöntemi de çok önemlidir.

1.4.3. Komplo Teorileri ile Teorisyenleri ve Stratejler

a. Kuramsal YaRlaµm ve Problem Çözümleri


Hile kavranum ve bunun hem Dop hem de Bati kültürlerin-
deki anlam ve algilanmalarmi gördük. Yine çok tartigilan iki
kavram komplo ve komplo teorileri ile strateji arasmda bir ilig-
ki kurulup kurulamayacagmi yorumlamaya çahgalun. Sorumuz
yalm: "Komplo teorisi" bir strateji olabilir mi?
Sürekli gikâyet ettigimiz konularm baymda kavramlarm
yer-
.

li yerinde kullanilmaytyi gelir. Bunlardan birisi de "komplo

te-
orisi" kavramidir.
218 Gelecegi yönetmek

Komplo teorileri,Turkiye'de bilen bilmeyen herkes tarafmdan


sikça kullamlan, dile persenk edilmig kavramlardan birisidir.
Hatta denilebilir ki, önüne gelen herkes tarafmdan her amaç için
kullamlip genellikle de olumsuz, küçültücu vurgularla ifade
edilir. "Komplo teorisi" ifadesini olumsuzluk olarak degerlen-
dirip, birilerini suçlamak ya da küçümsemek amac1yla säyle-
mekte ya da yazmaktayiz. Gerçekte ise durum nedir?
sözcüpnü qu ya da bu nedenle,
"komplo"

Hemen hepimiz
yerli yersiz kullamyoruz. Ïçin tuhaf yam genellikle de neden
kullandigimizi da biliyoruz.
Sözlüklere göre komplo yöyle tammlanmaktadir; Tertip ya da
fesatolarak da bilinir ki, iki ya da daha çok sayrda kipi arasmda, huku-
ka aykirt bir eylemde bulunmak ya da hukuk drµ araçlar kullanarak
hukuka uygun bir sonuç elde etmek için yapriananlaymadir.
Britannica'ya gö1e suçunun" olugmasi için anlag-
"komplo

manm belirli bir biçimde yapilmasi gerekmez. Günümüzde bir-


çok yasada suç iglemeye yönelik bir anlagmanm varligmm ka-
mtlanmasi için belirli bir eyleme giripilmigolmasi yer almaktay-
sa da, komplo suçunun olugtuşi kamsma daha çok dolayh de-
lillerden varihr. Bu bakimdan tek tek komplocularm varhklan
ya da kimlikleri konusunda bilgi sahibi olunmasi g:erekmez. Íki
kipinin yalmzca bir üçüncü kipiyle ayri ayn anlagmalar yapmig
olmasi bile, birlikte komplo hazirladiklari anlamma gelebili:.
Komplo teorileri gerçek midir? Bu sorunun yamtim komplo
teorilerinin Türkiye'deki äncü yazari Aytunç Altmdal göyle ve-
riyor:

"Birçok säzcük gibi


'komplo'
da säzlügümüze Franstzcadan
geçmigtir. Íngilizcesi 'Com-plot' olunca ingiliz
'plot',
yani
'tuzak'tir.

mantigmda mutlaka iki ya da daha fazia kipi tarafmdan kurulmuy


tek kigilik
'tuzak'
kastedilir,
'complot'
olmaz.
'Complot' kavrami en çok kavrami ile karigtirihr.
'conspiracy'

Oysa ikisi birlikte amlmalarina ragmen birbirlerinden çok farkhdir-


lar ve bazen birbirlerine kargi kullamhrlar. Bu durum daha çok tek-
nige dayali istihbarat alanlarinda boyledir, gün1ük·dilde ve haya tta
degil. 'Conspiracy' kavrammm Türkçesi
'fesat'tir. 'plot'
Tek kigi ku-
rabilir ama bir
'conspiracy=fesat'
için en az bir örgüte gereksinme

I
Sihirli ve Çekici
Kavram: Strateji 219

vardir. Hiç kimse tek bagma bir 'conspiracy'

yapamaz. Bu, egyamn


dogasma. aykindir. ÕrneginSezar'moglu Brütüs tarafmd an öld ü-
rülmesi, siyasi literatürde 'conspiracy'dir, 'komplo'
degil. Bizim
kültürümüzde da¯na.çok 'suskunluk
fesadt vardir. Nedir.bu? Bag-
kalarma ait olan fikirleri çalarak, kendisine aitmig gibi pazarlamak.
'Suskunluk fesadi' yapan ve yayan kipilere Araplar 'fassal'
derler.
Günlük konugma dilimizde buna de denir."
'dümen'

¿L

"Strateji" bir senaryodur; "komplo

teorisi" de bir senaryo-


dur. Ancak ikisi birbirinden çok farklidir. Komplo teorisi hem
"geligmig"

Bati ülkelerinde hem de üllelerde


"geligmemig"

aragtirmacilar ya da strateji merkezlerinde çahganlar tarafmdan .-

yazilmaktadir. Türkiye'de ise ne yazik ki gerek gerek-


"strateji"

"komplo

se teorisi" yazimiyeniyenibaglamigtir. Ashnda komp-


lo teorisi de
_bir

"oyun"dur.

Son yillarda TV programlari, maka-


leler, köpe yazilari, aragtirmalar, kitaplar yaymlandi. Soguk Sa-
vag döneminde aydmlar (äzellikle sol kesim) siyasal sistemin
baskisiyla, kapah kap11ar ardmda bu senaryolari tart2pirken,
bu-
.
gün kamuoyu önünde yapilabilmektedir. Böylece son yillarda
çogunlugu amator olsa da strate) dedigmuz stratep uzmanlari,
strateji. merkezlerinde strateji
yazimmi yayginlaytirmakta ve
aç1k kaynaklarda yaymladiklari komplo
teroilerinin olabilirligi-
ni tartigmaya açmaktadirlar. Bagka bir ifadeyle akil oyunlarmi
toplumun öteki ilgilenen fertleriyle birlikte yapmaktadirlar.
Ye-
ri gelmigken gunu da belirtelim: Stratej -bazilan

hatah olarak
stmtejist demek tedir- bir meslek mensubu olamaz,
yani strate-
jistlik diye bir meslek yoktur.
Bu arada kisaca, bir stratej ile komplo teorisyeni arasmdaki
farki belirtmeye çahyahm:26

"Stratejist [dogrusu stratej olacak. E.M.] genel,


soyut ve uzun
dönemli bir siyasi dinamigi açiklamak
ya da yönlendirmek isteyen
bir karar vericiiken, komplo teorisyeni, bu strateji içinde kalarak
ya -

da tamamen ayn bir çerçeveden hareket ederek, belli bir olayi


ya da
olguyu açiklamak, tahmin etmek, yorumlamak çabasmda
olan kim-
.

se saydabilir. Stratejist [dogrusu stratej, E.M.1,


bir teorisyen olarak
kabul edilirse, komplocu [dogrusukomplo teorisyeni, E.M.]
bir
'po-

lis romam' yazan, bir gazeteci gibi dügünülebilir; çok kere de


kom-
220 GelecegiYdnetmek

locular [dogrusu komplo teorisyeni olacak, E.M.] gazeteci ve ro-


manedar arasindan çakar. Ancak amatör alanda her iki tipin kolay-
likla aym gahista birleptigi görülebilir. Komplolardan hareket edip
strateji senaryosu üretenlerle kendi stratejik kurgularmdan hareket
edip, sûrekli komplo üretenler bu alanda daha sik görülür. Gerçek
stratejistlerinidogrusu stratej olacak, E.M.] böyle lüksleri yoktur."

Yukanda okumug oldugunuz almtida çok önemli bir uyan


var. Türkiye'de daha önce de belirtildigi gibi hem strateji
hem de
komplo teorileri yazarhgi yeni yeni yaygmlagtigi için, eleptiriciler
de [Yukaridakiörnekte oldugu gibi]ne yazik ki kalmak-
"amatör"

tadir. "Komplocu" ile teorisyeni"


"komplo
arasmdaki fark bilin-
miyorsa, dogal olarak teorileri" adi verilen senaryolarm
"komplo

yazarlari olumsuzluk sifatlan yüklenerek takdim edilirler.


Öncebir örnek anlatip ardmdan "Komplo nedir? Komplocu
kimdir?" sorularmm yanitlarmi arayarak dogru tanimlamalari
bulmaya çaligalim. Ornek olayimiz Robert Greene-JoostElffers
tarafmdan yazilan "Ïktidar"adli kitaptan seçilmigtir."
"On dördiincü yuzyrlmbaçlarandaCastruccio Castracani admdaki
gehri Lucca'ntn lordu ha-
genç bir adam stradan bir askerken büyük Ìtalya
line gelmigti. Sehirdeki en gilçiil ailelerdenbiri olan Poggiolar onun bu
yükseligine(kalfeçIikve kan dökmeylegerçeklegenbir yükseligtibu) arac;
olmuglards, ama gücü eldeettikten sonra Castracani'nin kendilerini unut-
tugunu hissetmeyebagladdar.Hirst, hissettigiher tiir minnettarirgi bash-
tryordu.1325'te Castruccio,Lucca'nm en büyükdüçmam Florence'leçar-
pigrrkenPoggiolar bagiarmadert olan bu hirsli prensten kurtuimak için
ehrin diger soyfu aileleriyle bir komplohaztrindrlar.
Komplocular bir isyan baçfatarakCastruccio'mmçehri yönetmesiiçin
geride baraktigtvallyi öldiirdüler. Ayaklanmalar begindt.Castruccio des-
tekçiferive Poggio destekçiferiçarpagmaya hazarlandriar.Geritimin daruk
noktasmda ailenin en yagli üyesi Stefanodi Poggiomüdahaleedip iki tarn-

fmda silahlarmsindirmesinisagInds.
Barrççalbir adam olan Stefanokomplodayer aimamigtr.Ailesine bu-
söylemigti. Simdiaile-
nun gereksizyere kan dökülmesineneden olacaginr
nin Jehine araya girip Castruccio'yuçidyellerini dinlemeyeve taleplerini
karguamayaikna etmesi gerektiginde Israr ediyordu. Stefano ailenin en
yngirve bilge üyesiydi; ailest güvenlerini,silahlariyerine diplomasiyeda-
ynndarmay:kabul ettiler.

Il nr ...
Sihirli ve Ç«kiciKavram: Strateji 221

isyan liaberieri Castruccio'ynulaptrginda aceleyle Lucca'ya geri dön-


dü. Ancak o gelenekadar sava; Stefano'nun aractliglyla sona ermigti
ve o
yelirin siikûnet ve huzuruna papirmrgtL Stefanodi Poggio,
Castruccio'nun
isyani basttrdigi için kendisine miitepekkir olacagmt diipiintlyordu,
bu
yilzden prensi ziyaret etti. Nasil barzgrgetirdigini anlattp Castruccio'nun
merhameti içiit yalvardr. Ailesindekiasilerin
genç ve diigincesix olup git-
ce aç ama deneyimsiz olduklarmt söyledi; allesinin Castruccio'yakary;
geç-
uripte ne kadar cömert oldugumt 1:atirlatti. Biittin bu nederrierden ötiirti
briytikprens Poggiolarraffedip yikâyetlerini dinlenteliydi.Brutun
yapila-
cak tek pcy oldrigunu söyledi, çiinkil aile silahlarini isteyerek
lurakmry/1ve
onti her zaman desteklemipti.
Castruccio sabiria dinledi. En ufak bir giicenmiglik kizgullik
ve göster-
nriyordu. Stefano'yaadaletin listiin gelecegi
giivencesinivererek rahat ol-
masint ve biltiin ailesini pikûyetleri ilzerinde konu upbir anlagmaya
var-
mak ilzere saraya getirmesiniistedi. Birbirlerine veda ederken Castruccio
efkat ve nezaketini göstermesi ¡çin kendisine verilen
bu firsatiçin Tan-
rt'ya piikrettigini säylityordu.
O akyam britiin Poggiolar saraya geldi.
Castruccio onlart hemen tutuklatti ve birkaçgiin içinde idam ettirdi, Ste-
fanodahil."
Komplo teorisi ya da teorilerinden söz edebilmek için ortada
"komplo"nun
varhgi gerekir. Yine sözlüklere gäre komploya
dänersek; "Bir kimseye kargi toplu olarak ahnan gizli karar" ola-
rak tammlamrken, "komplo
teorisi" ise, iç politika, uluslararasi
iligkiler, ekonomi, kisacasi siyasal
ve sosyal sorun ya da olaylari
gerçekte oldugundan farkh/uydurma parametrelerle degil, açik
ya da özel kaynaklarm yaymlarmda ortaya konan argümanlari
kullanarak, bir matematik mantik çerçevesinde degerlendirme-
dir.
Örnegin,Türkiye'nin hep d17 güçler adiyla vurgulanan düg-
manlari vardir. Bir bagka örnek, Turkiye sürekli
parçalanma ve
parçalatilma tehdidi altmdadir. Bir bagkasi, Atatürkçüler sürek-
li Sevr paranoyasi içindedirl
Bu yakigtirmalarla karalanan kesimler "komplo
teorileri" üret-
mekle suçlamrlar. Aslmda "dayanaksiz"

suçlamalara maruz ka-


lanlar mi, yoksa bunlari uyduranlar
mi suçlanmalidir?
Bunlari ya da tersini söyleyebilirsiniz. Ancak kullandigmiz
parametreler, argümanlar ve yaptiguuz aragtirmalar, akademik
222 Gelecegi Yönetmek

çahymalar, konunun ana konseptini içermiyorsa ortaya çikan


degerlendirme yalmzca komplo olur. Hatta µaranoyahalini ahr.
"Komplo teorileri" aslmda senaryo yazmaktir. Her olay ya
da sorun çözümlemesiyle ilgili dört senaryo yazilmasi tercih
edilir. Ama i in uzmam olmayinca hiç kugkusuz bunu yazmak
çok güçtür. Falcihk degil, öngörü yetenegi gerektirir. Dünyada-
ki hemen tüm istihbarat örgütleri kurar ya da
ya
"komplo"

"komplo
teorisi" yazarlar.
teorisi yazmayrönemsiyorum çünkü bu,
Ülkemizdekomplo
beyni bogaltmak, kugku ve endigeleri pa lagmaktir. Yazilacak
senaryolar politik aktörler ve karar vericilere yol gösterici olur-
olmahdir- bundan tüm toplum kazançh çikacaktir.
-ki

sa
"Komplo teorileriyle stratejik modellerin güvenilirlikleri
hakkmda bir deneme" yazan Ergun Türkcan, hakh olarak pro-
fesyonel ve amatör stratejler ayrimi yapmig:37
"Günümüzde amatörler çogalmigtir; internetten bol veri topla-
mak mümkündür. Herkes kendi amaçlari ve dünya gärügü dogrul- 'key-

tusunda büyük devletlerin urun vadeli hedef ve stratejilerini


federek' her gün yeni stratejiler ve komplolar üretmekte, bunun da
belli bir talebi dogdugu için medyada kisa zamanda yaythp ispat-
lanmig gerçek saydmaktadir. Igin bu kadar çayindan çikmasmin ne-
deni, yapilan tanimlara göre, tek kutuplu veya çok kutuplubir dün-
yada yayamaya baglamamizdir. Íkikutuplu dünyamn parametrele-
ri daha suurli oldugundan çok fazla alternatif üretilemez; iki firma-
ancak so-
h bir denge modelinde oyun teorisi veya savag oyunlart,
rumlu strateji odaklannda, gerçek verilerle oynanabilir. Íki temel
aktörün birbirleriyle iligkileri dqmda kalan diger bölgelerdeki hare-
olaral<, tahmin
ket biçimleri ve komplolar, ana denklemin türevieri
daha gerçekçi bir baza oturtulabilir."
edilebilir ve tabii nispeten

Pek çok kavrami kabullenme, içe sindirmede Bau ile Türkiye


aydmi ve entelektüeli arasmda aykirihk oitaya çikmaktadir, Ba-
ti'da.komplo teorisyenlerini ideolojilerine göre ayirarak çözüm- "ideolojik
-

lemek pek kimsenin aklma gelmezken, ülkemizde ise


bir yafta" asilmaktadir. Bu dop mudur? Bu sorunun yamtmi
Murat Belge gäyle veriyor:36
Sihirli ve Çekici
Knvram: Strateji 223

"...
Turkiye daha çok sag kesiminde tarihi [komploteorisyenle-
rinin anlayiglarina göre] anlama veya hemen bugün olanlart bäyle
yorumlama egilimi epey güçlüdür. Ama sol kesimin 'komplo'dan

arinmig bir zihniyeti oldugunu da id dia edemeyiz. Zaten bu dügün-


ce biçimi
'saga
özgü' ya da
'sola
özgü' olmadan önce bir politik
ya-
pilanmaya, dolayistyla o yapilanmaya denk dügen toplumsal
yapi-
lanmaya özgü bir geydir."

Komplo kurmak, provokasyon yapmak


ya da anargi üret-
mek bir stratejinin parçalan olabilir. Örnegin,bäl-yönet bir
"yüksek
strateji"dir. Bunun gerçekleptirilebilmesiiçin uygulan-
masi gereken iglem basamaklari ya da eylemler toplumda "fe-

sat" dogmasma yönelik olmak zorundadir.


Siyasal, sosyal, ekonomik ve güvenlik sorunlan
ve problem-
lerine çözüm üretmenin biliinsel yöntemi analizdir. Pozitif bi-
limler olarak adlandirilan fizik, kimya
ve matematik dallarmda
çözümleme ya da analiz, amaçlara yönelik sistematik yordam-
lardir. Ístersosyal bilimleri ister fen bilimlerini ele alahm, fark
etmez, verilerden hareketle iglemler yapihr. Kisacasi, tüm veri-
ler ya da deliller toplanmadan "analiz"
yapilamaz, yani "kana-

at"e yer yoktur.


Analiz kavrammm kullamldigi bir yer de igletmelerdir ve bu
kavram igletmenin stratejik yönetiminin açiklanmasmda deger-
lendirilen bir parametredir. Stratejik yönetim denildiginde, ig-
letmelerin dig çevresiyle ilgilenen ve daba çok tepe yöneticileri-
nin karar alanmda
yer alan bir süreç akla gelmelidir.
Stratejik yönetim ve igletme politikasi çözümlenirken dig
çevre analizine (firsat ve tehditlerin tespiti amac1yla) gereksinim
duyulmaktadir. Çevreanalizi, "kendi
iç çevresi ve genel dig çev-
relerin igletmeye sundugu firsat
ve tehlikeleri aragtirma, gäzle-
me ve yorumlama sürecidir."" Görüldügü gibi analiz kavrami
farkh bir anlam ve içerik taç1maktadir.
Ayrica çevre analizi yapihrken, konu iki ayri zaman dilimi
içinde ele almmahdir: Simdikidurum ve gelecek.
Çevreninsa-
dece mevcut yapismm ve partlarmm teçhisi
ve tammlanmasi
yeterli olmaz. Aym zamanda gelecegin tahmin edilerek,
gele-
cekte uluslararasi ve üIke içi meydana gelebilecek degi iklikle-
L
I'

224 Gelecegi Yunetmek

rin änceden belirlenmesi, stratejik yönetim için oldukça önem-


lidir. Bäylece igletmenin beklenmedik bir durumla karyllagma
clasuigi azalacak ve yeni durumlar için hazirlikh olunacak-
tir."
Halklar, igletmeler kadar gelecegini dügünmek zorunda de-
il mi? Böyle bir hakki yok mu? Egemenlik kayitsiz gartsiz halk-
ta gözüküyor ama devletlerin bu hakki çignedikleri durumlarla
o kadar çok kargilagibyor ki. Ustelik X-Files'ta anlatildigi gibi,
hükümet bilgi sahibi oldugunu sakliyorsa halkm, e,gemenligine
sahip olmak adma eylem yapmasi gerekir. Bu eylem d ügünme
düzeyinde olacaktir.
Eger yeterli veri yoksa, veriler ya da deliller saklanmig ya da
ön plana çakar; içte buna
"kanaat"

karartilmiysa, bu durumda
teorisi" yazmak denir. Halkm da yapabildigi bu ka-
"komplo

dardir.
ÖrneginJohn F. Kennedy ya da Orgeneral Eyref Biths cina-
yetlerinde kamtlar ortadan yok edilmig ya da herhangi bagka bir
yöntemle gözlerden kaçirilm1psa, suçlanmasi gerekenler, bu ci-
teorisyenleri" midir, yok-
"komplo

nayetleri açiklamaya çahyan


sa bu
"komplolan"
kuranlar mi?
ohnazsa olmaz kogulken,
"veri",
"Strateji teorisyenleri" için
komplo teorisyenlerinin yönteminde veri" nedir so-
"gizlenen

rusunu sorup bunun peëine dügmek gerekliliktir. Ortada veri


adma ne varsa
"tez"in
kanitlanmasi' amaciyla degerlendirilir.
veri olarak kullamhr.
"kanaat"

Çaresiz kahndigi yerde


Siyasal, sosyal, ekonomik alanlarda, hatta, güvenlik alamnda
yapanan olaylar, açiklanan nedenleri digmda pek çok olguyu
içinde barmdirmaktadir. Sonuçlan, belki toplumu dogrudan il-
gilendirmiyor olsa da, bedeli agir faturalar ödetmese de bu den-
li yogun ilgilenilmeyecektir. Fakat insanhk tarihi, yagadLjlm1z
her olaym, bize yansit11an kismmm gerçek olmadigmi, arkasm-
da bagka boyutlar ve aktärler oldugunu kanitlamyttr. Bu ne-
denle toplum kendisine kurulan komplolarm izini sürmektedir.
-.
Yirminci yüzyilm ortalarmdan itibaren radyo ve televizyon
yaymlarmm yaygmlaymasi, yüzyilm sonuna dogru da biligim
teknolojisincleki devrim, olaylan ve sirlan hizla yaydi. 1960'h
Sihirli ve Çekici
Kavram: Stmteji 225

yillarda bilgisayarlar dev hesap makineleri gibi tasarlanmigti


ve
yaratialannm en büyük dügü de bu aygitlari bir gün geligmi
iletigim araçlari olarak kullanabilmekti.
Önceulusal güvenlik
alanmda bilginin denetlenmesi dügüncesiyle baglayan
proje,
bugün bilginin paylagilmasma dönügtü. Henüz uluslararasi
ya
da uluslaragin sansür mekanizmasi otomatik olarak devreye
gi-
remedigi için her tür bilgi igik hizinda yayilmaktadir.
Bu ola-
naklar varken artik olaylar kadar "sir"
ne olarak kalabilir?
Aldatma stratejisi üzerine kurulan iktidarlar, aldatilani,
sa-
vunma refleksi geligtirmek zorunda birakruptir. Geligmekte
olan ülkelerin hayatmdaki
en änemli kurumun IMF oldugunu
artik bilmeyen yok. Baçkam, bagkan yardimcisi,
masa sorumlu-
Iari akrabalarimizdan biri haline gelmig durumda
ama bu kuru-
mun, ülkelere aynamn önünde verdiklerinin ötesinde, aynanm
ardmda neler planladigim internet sayfalarmda okudugumuz-
da dehget içinde kahyoruz. IMF'in komplolarmi açiga
çikarma
konusunda en yetkin kigi olan
Joseph E. Stiglitz'in kaleminden
çikmig onlarca yazzy1 okuduk.
21. yüzyil küresel düglerin kurulacagi, kurulmasi
gereken bir
yüzyildir. Gelecek yeniden planlanmak zorundadir;
politika,
uluslararasi iligkiler, iq yönetimi, rekabet, kontrol, liderlik,
zarlama ve savag stratejisi... Internet agi ile artik
pa-
bireyler birer ta-
kim haline geldi. Fakat hizli bilgisayarlar, hem dügünmeyi
hem
de "dügünme
ürünlerini yaratmayt" hiziandirmigttr ancak bu
yeterli degildir. Bugün
yonga teknolojisinin ulagtigidüzey nede-
niyle dügünme hizi endüstri çagiinsanlarmm
tahminleri üzerin-
dedir. Çünküyonga teknolojisindeki geligmede, bir mikroçipe
on milyonun üzerinde transistör sigdiracak düzeye
gelinmigtir.
Kisacasi her çey yogunlaçarak küçülmektedir. 21.
yüzyilda dün-
ya daha da küçülecek. Ancak ekonomik alandaki küresellegme
sosyal alandaki küresellegmenin hizla önüne
geçmigtir. Bu du-
rum gelecekteki olasi büyûk tehlikelerin de liabercisidir.
"Temiz bir toplum, demokrasi, insan haklan
istiyorsak"
komplolan açiga çikarmak zorundayiz. Komplolardan uzak
"komplo
du-
run ama teorisi" yazacak bilgiye, donanima hep sahip
olun.
226 GelecegiYönetmek

ABD orijinli TV kanali CNBC-e'de yayinlanan en popüler di-


zilerden birisi, FBI sorugturmalarina konu olan (karanhk olayla-
nn planlayicisi CIA) The X-Files (X Dosyalart),
hükümetin örtbas
ettigi olaylari ve komplolari açiga çikarmaktadir. Bu televizyon
dizisindeki olaylarin çözülme yöntemini oyunlari" olarak
"akil

yüceltirken, Türkiye'de teorisi" yazanlar ya da bu ça-


"komplo

ba içinde olanlar
"paranoya"
içinde olmakla figlenmektedir!

vi anlam maceralarm-
Bir matematikçinin materiatik, akil
dan bir bölûmünü birlikte okuyalim."

The X-Files Sayiss

Mulder: Hey Scully! Olürnen monra yaçama inanlyor musun?


Scully: Digerinde kendime. bir hayat kuracagim.
-Shadows, The X-Files

Dr. Googol, paranormal gerçekler üzerine FBI sorupturmalari


ile ilgili TV dizisi The X-Files setinde izliyordu. Dizideki bayrol
oyuncularmdan biri olan Davíd Duchovny'e döndü.
"David, insanlar dünyamn sonunu tahmin etmek için sayilan
kullanmiglardir. Bu tür tahminler genelde matematik dergilerinde
yer almaz."
Dr. Googol kaglarim kaldirdi.
"Ama bu American MathemaiicalMonthly 1947 Ocak sayismda
görülmügtü."
"Dr. Googol, bakmama izin verin hitfen," dedi David alçak bir
sesle. Makaleıi Dr. Googol'dan aldi ve okumaya bagladi:

Ünlüastrolog ve numerolojlst Prof. Umbuglo dünyamn so-


nunun 2141'de geleceóini söylüyor. TahmInl gerçekçi matema-
tik ve tarlh temellerine dayamyor. Prof. Umbugio, deëerl apagi-
daki formülü kullanarak buluyor:
w=1492n 1770n 1863n + 2141"
-
-

n=0, 1, 2, 3.......
-

1945'e kadar aylarca laboratuvar çahymast ve u raptan


1770
sonra tüm sayllarm 1946 ile bölüneblidigIni görüyor. 1492,
Sihirli ve Çekici
Kavràm Strateji
.227

ve 1863 sayllart önemH, unutulmaz .gûnlerl hattrIsttyor: YenI


dünyanin képti Boston Massacre ve- Gettysburg Address.
.

214¶dekt nemll.olay ne olabillr? Elbette dünyamn sonu...


I

David, elindeki kagit parçasuu yavagça yere.dogru indirdi.


"Bayam, bu gerçekten inamlmaz. Bu, X-Files aragtirmasi. için
. .

müthië bir konu. Formülle olugturulan bütün sayalar 1946 ile bölü-
nüyor olabilir mi? 2141'in dünyanm sonu ile bir alakasi olabilir
mi?"
Dr. Googol, Gillian Anderson'un gömlek cebine dogru uzandi :

ve programlanabilir bir hesap makinesi ahp David'e verdi. "Bir


program yaz ve hangi sayilan elde ediyorsun gör."
David yazmaya bagladi, kisa bir süre sonra Dr. Googol'a çikta
eklindeki sonuçlari uzatti. E sembolleri bilgisayarm bilimsel ifade-
Jeri tammlama biçimi. Mesela 1.00E + 02 demek, aslmda 1.00 x 102
veya 100 demek oluyor.

N W N W
1 . 0 6 3.478795E+ 19
2 206276 7 9.035302E+ 22
3 1.124106E+ 09 8 2.246103E + 26
4 4.106015E+ 12 9 5.410357E + 29
5 1.256519E+ 16 10 1.272996E+ 33

"Dr. Googol, sayilar korkunç çabuk büyüyorlar! Eger birimler


yillardan bahsediyorsa, beginci sayi tüm ylldizlarm tükenmesi için
gerekli olan zamandan daha uzakta bir zamam tammhyor."
David yürümeye bagladi.
"1946
ylhndaki bilim adamlari nasil tüm sonuçIarm 1946 ile bö-
lünebildigini söylemigler? n=100 için W degeri kaçtir? Tüm W sayt-
lar11946'ya bölünebilir mi, yoksa n=1945 özelliginden
sonra yavag-
layarak sona mi eriyorlar?"
Dr. Googol kafasmi salladi. "David, bunlar ilginç cevaplanma-
mig sorular. Ama beklemek zorunda kalacaklar."
Dr. Googol, setteki sokagm ortasmda siyahlar içinde sigara içen
ucube adami iyaret etti.
"Birazdan üçúncü türden bir yaratikla kargilaçacaksm."
.
*
Bu sayilan olugturmaya yarayan bilgisayar programi için
-www.oup-usa.org/sc/0195133420'yebakin.
228 GelecegiYönetmek

Bu bölümü bitirirken bir kez daha yineleyelim: Hem


"strate-

ji", hem de teorisi" bir senaryodur. Ancak koniplo te-


"komplo

orisi bir strateji degildir.


Dr. Francis O. Googol diyor ki: "Bir matematikçinin görevi
bizleri yeni deryalara tagirken sulari derinlegtirmek ve ufuklari
genigletmektir."
Íçte, teorisyeni"nin görevi tam da budur!
"komplo

b. Analitik Yaklagm ve Analiz Yöntemleri


Strateji kavramnu "Sogok Savag"m bittiginin ilan edilmesiy-
"analist"

le birlikte kegfeden mec1ya, Lirbiri ardmca


"analizci",

unvanlarna sahip adlari kamuoyuna sunmakta. Bu


"stratejist"

analis tler yalmzca askerî konularda de gil,dig politika, ekonomi,


futbol gibi hemen her alanda karpmiza çikmaktalar.
Analizci unvam ile açiklamalarda bulunan kipilerin nasil bir
egitim aldiklari, elde ettikleri sonuçlan hangi teknik ve metotla
elde ettikleri merak konusudur. Çoguzaman bu kipilerin konu-
larmda uzman olrnakla ya da o konu hakkmda derin dügun-
mekle analiz yaptiklan samlmaktadir. Bilimsel olarak bu yakla-
sim dogru degildir. Analizcinin konusunda uzman olmasi ve o
konu üzerinde ayrmtih dügunmesi gerekmektedir. Ancak tek
basma bu yaklaym, analiz yapmak ve analizci olmak için yeter-
li degildir. Aneliz yönte,Jeri, bir problem çözme teknigi olarak
yetigmig analizeiler tarafindan, devletler de dalail olmak üzere
her kurum ve kurulugun mevcut durum tespiti ve gelecege yä-
nelik politika olug turma çabalarmda kullamlan bir yöntemdir.
Bu açidan bakddgmda analiz, anahzci adi verilen yetkin kipiler-
ce yapilmadigmda konunun önemi ve degeri ile sonuçlari gäz-
den kaçinlmaktadir.
Kavram olarak hem analiz hem de analiz düzeyi tartigmala-
ra yol açmaktadir. Da ikikavramm birbirinin yerine kullamlma-
si analiz düzeyi sorununu daha da içinden çikilmaz hale getir-
mektedii. Çoguzonan kipinin birimi" ile analiz dûzeyi-
"analiz
Sihirli ve ÇekiciKavram:Strateji 229

ni mi yoksa gerçekten analiz birimini mi ifade etmek istedigi an-


lagilamamaktadtr. Bu tür karigikhklara uluslararasi iligkiler ala-
mnda oldukça sik rastlamr hale gelmigtir.2"
Analiz, bir bütünü.çegitli parametrelerine ayirarak o bütü-
nün ya da problemin daha iyi anlagilmasmi saglama yöntemi-
dir. Ancak analiz iglemi, kavramdan farl<li olarak bir dizi i lem
basamagim gerekli kilmaktadir.
Analiz iglemi dogal bilimlerde toplumsal bilimlere oranla
daha kolay midir, yoksa zor mudur tartigmasi çok anlamh de-
gildirama dogal bilimlerde normal partlar altinda aym deneyle-
rin ayni sonuçlari verdigi, dolayisiyla analizlerin de aym oldu-
gu unutulmamahdir.
"kugkucu"
Dogal bilimci de, toplumsal bilimci de
bir yaklagim içinde olmahdir.
Dogal bilimci bir degigimin yasasim buldugu zaman artik o
"zaman

yasa ve mekân"dan bagimsizdir. Yani hangi zaman ke-


sitinde ve hangi mekânda olursa olsun, aym nedenler
ayni so-
nuçlan dogurur." Sosyal bilim.konularmda analiz yapanlarm
kargilagtigi güçlük, benzer nedenlerin farkh yerlerde ve farkh
zamanlarda, farkh sonuçlar ortaya çikarmasmdan kaynaklan-
maktadir. Bunun niçin böyle oldugunun da analiz edilmesi
ana-
lizcinin görevi olmahdir.
Genellikle toplum bilimlerinde kabul edilen iki yöntemden bi-
ri, bütünden, yani sistemden hareket ederek parçalan analiz et-
mek, ikincisiise parçalardan yola çikarak bütünü analiz etmektir.
Analiz düzeyi sorunu sadece uluslararasi iligkilerde söz konusu
degildir. Bu sorun toplum bilimlerinin hemen her alanmda, yani
sosyoloji, sosyal antropoloji, sosyal psikoloji, kültürel psikoloji,
mikro ve makro ekonomi alanlarmda da bulunmaktadir.' ·.

Analiz edilen konu, gelecege yänelik bir tahmin olabileceg'i


gibi, mevcut durum içerisinde en uygun hareket tarzmm seçi-
mini kapsayan bir boyutta da olabilir. Dolayisiyla analiz iglemi,
mevcut durum ve gelecek boyutuyla, planlamayla ugraçan her
analizcinin (ya da teknokratm) bagvurmasi gereken bir muhake-
me yäntemidir.
Analizci analizini yaparken genellikle kendi penceresinden -

buna kimileri paradigma der- bakmaktadir: Oysa tüm yaçanu-

I
230 Gelecegi Yönetmek

miz boyunca, özellikle de iq yagamumzda çegitli sorunlarla ya


da bir projenin planlanmasmda/geligtirilmesinde zorluklarla
kargilagiriz. Ancak sorunlann çözûmü, yönetimin iyilegtirilmesi
ya da projenin planlanmasi ile bir stratejinin olugturulmasm-
da / geligtirilmesinde genellikle bireysel dügünceler üretiriz ve
bunu yaparken sadece kendi baki; açimizi önemseriz. Oysa so-
runlarm kaynaklari ile geligtirme yaklagimian çok farkhdir ve
çözümünde de farkh .bakig açilarma sahip kipilerle grup çalig-
masma gereksinim vardir."
Analiz-sentez tekniklerine bagvurulmasi"ve onlardan yarar-
Iamlmasi konusunda farkh yöntemler önerilmektedir. Bunun
için öncelikle sorun tiplerinin simflandirilmasi gerekmektedir.
Genel kabule gòre sorunlan sade ve karmagik olarak ikiye ayir-
mamn kullampli olabilecegi yaygin öneridir.
Sade sorunlar ölçülebilir ve genellikle operasyonel düzeyde-
kalite teknigi"nden (akig
"yedi

ki sayisal verilerin çözümünde


emasi, kontrol çizelgesi, sebep-sonuç diyagrami, dagilim di-
yagrami, hareket çizelgesi, pareto analizi, histogram) yararlam-
hr. Karmagik sorunlar olarak smiflandirdan, ölçülmesi güç an
cak daha kritik konulardaki säzel verilerin çözümünde de ana
liz-sentez tekniklerine (önceleri problem çözme araçlari, sonra
yedi yeni kalite teknigi veya yedi yönetim ve planlama teknigi,
daha sonra katuimci yönetim teknikleri ve en sonunda da ana-
liz-sentez teknikleri olarak adlandm1migtir) bagvurulmaktadir.
Bu teknikler fikir üretme ve geligtirme amaciyla bir araç olarak
yol göstericidir. Bu araçlarm önemi ve amaa, kipinin altmdan
kalkamayacagi sorunlan birlikte çözmek üzere bir araya gelmig
insanlari, hedefte birlegtirici olmasidir.
Analiz-sentez teknikleri, elemanlarm birli.kte çahyirken, or-
tak çahymayi baçarmasru, uzmanlagmasmi, bir konuya odak-
lanmasim, igi nasil tasarlayacagma ve nasd bagaracagma karar
vermesini saglar. Bu araçlar üst düzey yäneticiler tarafmdan
birçok yerde kullamlabilir. Kurumu rekabete kargi korumak
amacyla mevcut mügterileri memnun edecek ve uzun sürede
kurum/kurulugun varhgim saglayacak stratejik planlar yapma-
da kullamlabilir.
| ¯I

Sihirti ve Ç«kici
Kavram:Stmteji ¯ 231

Hangi alanda olursa olsun karar alicunn da analistin de yap-


tigi ig, kisaca söylemek gerekirse
"problem

çözmek"tir. Çokbil-
giyi (n sayida) içeren bir problemle karç11aqildigmda marifet
(egitim+yetenek) problemin kopullarmm sizi yararli olmayacak
bir bilgiye çekmesine izin vermemektir. Sizden neyi bulmamz
isteniyorsa ona odaklamn ve bunun size yol göstermesine izin
verin.
Söylebir problem dügünelim: Sahip oldugunuz olanak says i
si var olan kopuldan +1 fazla oisun. Buradaki dagihmm çözümü
nasil yapilabilir? Böyle problemlerle kargilagildigmda genellikle
problemin içinde "amaçsizca
debelenme" egilimi vardir; çünkü e
çözümün ilk adimmm ne olmasi gerektigi bilinmez. Bazen tah-
min ve denenae-yanilma yöntemine bagvurulabilir. Bu tip prob-
lemlerde önerilen yaklagim uç noktalari dügünmektir.
Uç noktalarla akal yürütmek bazi problemlerin çözülmesm-
de oldukça kullaniçL bir yoldur. Bu, kimi zaman en kötü durum
senaryosu olarak da dügünülebilir.
Bunu ifade etmenin en güzel yolu bir örnekle göstermektir.
Simdigelin bazi gtizel aktl yürütme stratejilerini görelim.
Problem: Bir çekmecenin içinde 8 mavi çorap, 6 yepil
çorap ve 12
siya1; çorap vardtr.Ûnal'm
bu çekmecedenbakmadan minimum ka-
ne
dar sayida çoraµ almasi gerekir ki elinde aym renkte iki çorap oldugun-
dan emin olsun?
"Ayru renkte iki çorap oldugundan emin olsun" ibaresi
problemin kalbini olugturmaktadir. Problem hangi renk çorabm
olmasi gerektigini belii:tmez. Bu nedenle üç renkten herhangi
biri olabilir. Bu problemi çäzmek için kötü durum senaryo-
"en

su" stratejisi kullamlabilir. Ünalönce bir mavi


çorap, sonra bir .

yegil çorap ve daha sonra bir siyah çorap ahr. Ne var ki bunla-
rm hiçbirisi bli·birine uymaz. (Hakhsunz, ilk iki çekmede ayni
renkte bir çift çekebilirdi ama problem "emin"
olmasmdan bah-
sediyor.) Ğikkat ediniz ki, bir sonra çekecegi
çorap, bu elindeki -

çoraplardan birine mutlaka uyacaktir ve artik elinde bir çift ay-


.

m renk çorap olacaktir,


I I

-
at

232 GelecegiYönetmek

dAi 1 . . . . . . . .. .
I ¡

Kaynak: Silahh Kuvvetler Dergist, sayL 312, Nisan 2002, s.53 :


Sihirli ve Ç«kici
Kavrmn: Strateji 233

Íkincibir robleme bakahm


Bir çekmeceniniçinde 8 çift mavi çorap, 6 yeyil
çorap ve 12 siyah co-
rap vardrr. Ünal'rnbu çekmecedengörmeden minimum ne kadar sayrda
çornp almasi gerekirki elinde iki siyahçorap oldugundan emin olsun?
Bu problem bir öncekine benzese de, önemli bir fark vardir.
Bu problemde belirli bir renk gereklidir. Bu nedenle, bir çift si-
yah.çorabm gelmesi garanti edilmelidir. Tekrar, tümdengelim-
sel bir akil yürütmeyle kötû durum senaryosu" stratejisini
"en

kullanahm. Varsayahm ki Ünal,ilk bagta bütün mavi çoraplari


(8), daha sonra bütün yeyil çoraplari (6) çekti. Siyah çoraplar hâ-
lâ gelmemigtir. imdi 14 tane çorabi vardir ama hiçbirisi siyah
degildir. Ne var ki, daha sonra çekecegi çoraplarm siyah olmasi
gerekir çünk_ü geriye sadece siyah çoraplar kalmigtir. Ïki siyah
çorap çektiginden emin olmak için Unal minimum 8 + 6 + 2 16 =

çorap çekmelidir.

Analizcinin dikkat etmesi gereken bir önemli nokta da, prob-


lem çözmenin yalmzca eldeki problemi çäzmekle bitmedigidir.
Ayni zamanda çegitli problem tiplerini ve daha da önemlisi çö-
züm için gerekli çegitli prosedürleri sunmayi da içerir. Problem,
çäzüm için gerekli teknigin sunulmasmda bir araçtir. Bir kipi
problem çozmeyi gerçekte çözüm tiplerinden ogremr, çunku
çözülecek bir probleme yaklagimda kullamlacak en änemli tek-
niklerden biri, kendine gu soruyu sormaktir: Daha önce bu
problemle kargilagmig kiydim?Çözümiçin kullamlacak yön-
tem, problemin kendisinden daha önemlidir.

Analiz Í lemlerinde
Kullamlan Matriks Yöntemleri
Basit Matriks Teknigi: Bu teknik, birden fazla seçenek arasm-
da tercih yapma durumunda kakadigt zaman tercih siralamasi-
nm belirlenmesi amac1yla kullamhr.
.

Agirlik Mairiks Yöntemi:lWevcutemareler ile gelecege yönelik


tahminlerin olasi sonuçlarim degerlendirmek amac1yla kullam-
234 GelecegiYönetmek

hr. Bu matrikste olasi sonuçlar ile sonuçlara etki eden geligme-


ler belirli agirhk degerleri ile kiymetlendirilir. (Toplumsal patla-
maya neden olabilecek geligmelerve bunu harekete geçirici un-
surlarm degerlendirilmesi gibi.)
Emare-Hipotez Karplagttrma Matriks Teknigi: Belirli bir konu
üzerinde elde edilen emarelerin farkh sonuçlar doguracak bir
problem halini almasi durumunda olast seçenekler belirlenerek
emareÏerin hangi seçenek ûzerinde yogunlaytigt konusunda bir
degerlendirme yapihr. (A ülkesi B ülkesine yönelik olarak X-Y-
Z seçeneklerinden hangisini uygulayabilir?)
Mike's Matriks Teknigi: Bu matriks teknigi, birden fazla seçe-
negi olan analiz probleminin seçeneklerinin olasihk degerlen-
dirmesi ile seçeneklerin avantajlari, dezavantajlan amaçlanma-
yan sonuçlari, analizi yapan taraf için ne anlama geldigi ve bek-
lenen emareleri tespit etmeye yarar.
Bu matriks sayesinde farkh seçeneklerin birbiri ile k1yaslan-
masmm yam sira emareler gerçek olaylarla kargilagtirilarak ge-
ligmelerin hangi seçenege dogru gittiş degerlendirilir ve ilgili
merciler uyarihr. (ABD, Afganistan'a yönelik gerçekleptirdigi
harekât sonrasmda bilinen amaçlarmi gerçekleptirmek için ne
yapacak/ne y_apabilir gibi.)
Oklu Ma triks Teknigi: Ülkeleringeligtirdikleri politikalarm
milli hedeflerle tutarhhgun test etmek amaciyla bu teknik uygu-
lamr. Bunun için basit matriks tekniginde oldugu gibi yatay ve
dügey sütunlara aym parametreler yerleytirilir ve her paramet-
re birbiriyle kiyaslanarak nasil bir etki doguracagi agagi ve yu-
kari oklarla belirlenir. (Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik yürü t-
tügu politikamn milli hedeflerine uygunlugunun tespiti gibi.)
Bu matrikste elde edilen sonuç analiz edilmig tam bir hüküm
degildir, sadece genel politikamn gidiçati hakkmda bilgi verir.
Analiz-sentez teknikleri, liderler ve yöneticiler tarafmdan iq
planlamasi amaclyla çok sik kullamlabilecek araçlardir. Dügün-
.6 celeri ve kavramlari (konseptleri) düzenlemede yardract olma
yönünde mükemmel olma iddiasindadir. Yaratici dügüncelerin
simflandirihnasmda ve birleptirilmesinde kullamhr.2" Bazi uy-
gulama alanlarma yöyle örnekler verilebilir: Taktiklerin geligii-
Sihirli ve Ç«kici
Kavmm: Strateji 235

rilmesi, uçak onartmlarmda kalite güvence, kalite iyileptirme,


planlama ve geligtirme,gemi overhol veya onanmi süreçlerinin
analizi, emniyet (güvenlik)kontrolleri, (askerî alanda) silahlann
test degerlendirilmesi, tasarim1, konaklama tesislerinin
·kalite

(ya da askerî üs olanaklarmm) yönetimi ve iyileptirilmesi, egi-


tim ve ögretim, ige alma ve personel atama, finansal sorunlar ve
muhasebe, vs.
Bizim bir analiz sonucunu anlatmadaki baçarimiz, raporu
okuyanm anlama, algilama yetenegiyle smirhdir. Bu, unutul-
mamahdtr. Uzun ydlar- belirli bir konu üzerinde çahyan ya da
bir süre bir konu üzerinde dügünme firsati bulan kipiler çogu
zaman dogru karar verdikleri yan11gasmakapilmaktadir. Bu tür
yaklagunlar nedeniyle baçIang1çta yönlendirilmig bir fikir ekse-
ninde kalmdigi için dogru sonuçlara ulaymak çogunlukla ola-
nakh
degildiË
Sonuç olarak, analistlerin analizleri, karar vericilerin gelece-
gi görmelerini saglayacak en yetkili yöntemdir.
Fütürist ve planlamacilar arasmdaki çahyma iligkileri daima
gayri resmi olmu tur ve böylece iletigim firsatlan geniglemi tir.
Böyle fikir ahyverigleri, senaryolarm geligimi için kesin ihtiyaç-
lardir. Senaryo atölyelerinin ötesinde iletipim bilgisayar agi ile
de ilerletilebilir, zira planlamacilar ve fütüristler çogunlukla bir-
birinden uzak olacaktir. Yakm ve gayri resmi iligkilerin en
önemli yarari ise gudur: Fütürist bu sayede, senaryolarmi, plan-
lamacmm görüglerini ve senaryoyla ilgili problemleri bilerek ta-
sarlayabilir. Aym zamanda, fûtürist, egilim ve olaylarin sonuç-
larmi ve bunlann geledege yönelik i aretlerini tammlayabilir ki,
bu da, planlamacilarm ve politika yapaniarm.yeteneklerini zor-
lamaya egilimlidir. Senaryolan fütüristler yerine planlamacla- y
nn ya da politika yapanlann hazirlamasi durumunda, çevre ko-
ullari, planlama ve politika hedeflerine uygun olacak biçimde
yazihr, yani bu kopullar saptm1mig, önyargih veya bälgesel ola-
bilir. Fütüristin en önemli sorumlulugu, planlamacilann son
analiz ve çözümlemelerine hazir olarak tamamlanmig senaryo-
lann- bütünlügünü korumaktir.
236 GelecegíYönetmek

Yukandaki basamaklarm geçilmesinden sonra, fütürist tara-


fmdan hazirlanan senaryolarm son hali ve planlamacdar tara-
fmdan verilen son yamtlar, bir kez daha atölyeye getirilir. Her
bir makro senaryo, fütürist ve planlamaci tarafmdan gerçeklege-
bilirlik, mantik ve uyugma açismdan degerlendirilir. Degerlen-
dirme kriteri, her senaryonun içinde degigkenler geklinde içeri-
len ekonomik ve politik çevre kogullan tarafmdan belirlenen
kaynak suurlamalari üzerine oturtulmuqtur. Her çahgmanm so-
nunda özet de verilmelidir.
I

I i rr.Gi
Birinci Bölum Dipnotlan

I.

I Michael Porter: "Yarimn Avantajlarma Yaratmak," Derleyen: Rowan Gibson,


Gelecegi Yeniden Dügünmek, (Içinde) s. 46, (Çev:Sinem Gül), Sabah Kitap-
lan, Ístanbul1997.
2 Gordon R. Sullivan ve Michael V.Harper: Umut Bir Yöntem Olamaz, (Çev.
Ayge Bilge Diclell), s. 125, Boyner Yaymlan, Ìstanbul,1997.
3 E. Tugamiral M. Cemal Türsen Dz. Kuv. Dergisi, s: 29, "Stmieji ve Teknoloji-
-

si" baghkh makale Nisan 1986


,

4 Sun Tzu SnvagSannte Anahtar Kitaplar Yayinevi'nce Türkçe çevirisi yaym-


-

land2. Çindügünürü Sun Tzu daha ÍÖ500 ylllarmda en änemli prensip olan,
zayif noktaya karp gücun konsantrasyonu konusunu
ve bagka bazi temel
prensipleri dogru olarak forrnüle etmigtir. Aradan 2500 yd geçtikten sonra
Çingerillalan bunlari yeniden kegfederek ordularmm yol gösterici prensip-
leri hahne getirmiglerdir. Sun Tzu'nun belli bagh prensipleri savagm aldat-
maya dayatimasi, dügmanm beklenmedik zamanda ve yerde vuridmasi,
dügmanm her zaman gerçek durumun aksi olan düêüncelere sürüklenmesi
gibi konulardar.
5 Miaoxi ve Zhu-an- Zen Ders/cri, Anahtar Kitaplar Yayinevi
6 Miyamoto Musashi Sep Çember
-

Kitabr, Anahtar Kitaplar Yaymevi


7 ÍsviçreliSinoloji uzmam Harron von Senger 36 strategemi derfemigtir.
Anahtar Kitaplar Yaymevi'nce Türkço'ye kazandirilan bu yapit "Savag Hi-
leleri" adlyla yayimlanmytir.
8 Sullivan ve Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, 124
9 Michael A. Ledeen, Liderlik ve Güç Kullanunmda Machiavelli, [Türkçesi: Tür-
kân Ankan Elif Gökteke} Literatür Yaymlari 2003, 3-35 arasi.
-

10 Ledeen, 7
11 Ledcen, 132-133
12 JackTrout, Konumlandarma Stratejileri, s.-11-12, (Çev.Ümit$ensoy)
.1

Optimist
Yaymevi, istanbul2004.
13 Faruk Sönmezoglu ve U. Anbogan, B. Dedeoglu Ulustaramst 1/igkilerSötlil-
-

gü,Cem Yaymevi
14 Bilytik Larousse, c: 22
15 Ann Brittanica, c: 20
16 Carl von Clausewitz Sava; Üzerine,
-

(derleme) s: 125-192 arasi ve s: 203-213


arasi, çev: SiarYalç1n, May Yaymlan- Ístanbul1975
17 Michael Porter, Yanmn Avantajlanm Yaratmak, 46-47.
18 M.'Tanju Akad, 20. Yüzyd SavaçIarr; s. 21- Kastag Yaymlart, Ìstanbul1992
19 M. Tanju Akad, s. 23
20 JackTrout, Konumlandirma Stratejileri, s. 12.
21 Felix Gilbert, "Machiavelli: Savag Sanatinda Rönesans," derleyen: Edward
238 Gelecegi Yönetmek

Mead Earle, Modern Stratejinin Yaratiolars, (içinde) s.22, Asam Yaymi, An-
kara 2003.
22 Avinash K. Dixit ve Barry J. Nalebuff: Stratejik Diipinme, s.1-6, Çev.Nermin
Arik, Sabanct Ünive.rsitesi, istanbul2002.
23 Lidell Hart, Strateji Dolayh Tutum, s. 448, (Çev.Selma Koçak), Doruk, Ïstan-
bul 2003.
24 Michael Handel, Savagm Ustalan, s. 424 (Çev.Berna Kara), Doruk, Ankara
2004
25 Lidell Hart, Strateji Dolayh Tutum s. 449.
26 Michael Handel, Savagtn Ustalart, s. 427
27 Michael I. Handel: Savagm Ustalari, s. 428.
28 Dixit ve Nalebuff, Stratejik Düsümne, s. 122
29 Dixit ve Nalebuff, s. 117-125
30 Dixit ve Nalebuff, s. 124
31 Lidell Hart, s. 447.
32 Bolko von Oetinger, Tiha von Ghyczy ve Christopher Bassford, Clausewitz
vc Strateji, s. 98-124, Çev:Zülfü Dicleli, Henkel, Istanbul 2002.
33 Michael Porter, "Yarunn Avmrinjiarnu Yaratmak," Derleyen: Rowan Gibson
Gelecegi Yeniden Dügünmek, s. 45 (Çev:Sinem Gül), Sabah Kitaplari, Ïstan-
bul, 1997.
34 Bolko von Oetinger vd., Clausewitz ve Strateji, s. 115
35 Dixit ve Nalebuff, "StratejikDügünme", s. 87-191 ve s. 57-84'te anlatalanlar-
dan yararlamhmytir.
Askeri alanda
"baskm"
ise; "Strateji, baskma oranla hareket faktöründen
daha farla yararlanmaya amaçlayabilir ya da bunun aksini de hedef olarak
benimseyebilir. Bununla beraber, bu her iki unsur da karghkh olarak birbi-
rini etkiler. Hawket baskm yaratar. Baskm ise, harekete haz kazandarar. Çün-
kü, htzlanan ve yönünü degigtiren bir hareket, kaçamlmaz bir yekilde ve be-
lirli bir ölçüde baslan etkisini de kapsar. Buna kargshk baskut dügmanm
kargi tedbir ve hareketlerini önleyemk, kendi tarafinuzm girigtigi hareketin
yolunu açak tutar." Kaynak: Liddell Hart, Strateji, 449.
36 Sullivan ve Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, s. 130
37 L Hart, 449
37 Michael A. Ledeen, Machiaveui, s. 18.
38 JackTrout, Konumlandirma Stratejileri,s. 69-70.
39 Bill Gates, Düµince Hrzmda Çahpnak, (Çev:Ali Cevat Akkoyuniu), s. 14, Do-
gan Yaymethk, istanbul1999.
40 Gates, s. 16-17.
44 Didier Nordon, Ïkiiki Daha Dört Eder mi? s. 10-11, Çev.Deniz Altunbag,
Güncel Yaymcihk, Ístanbul,2002.
42 Sansoyunlaram beceri gerektiren oyuniardan nytrmak gerekir. Rulet, zar ve
kumar makinasmm igleyi; ilkeleri aymdir, ancak bu ilkeler poker, at yariga
ve tavla oyunlarmi kismen açaklar. Birinci grupta sonuç kadere baghdir, di-
gerindeise tercih devreye girer. Bahis oram olasiligi- bir gans
-kazanma
Birinci BöliimDipnollart 239

oyununa girmek için bilmeniz gereken tek geydir, ama sonuç çans kadar be-
ceriye de bagh oldugunda, kimin kazamp kimin kaybedecogini görebilmek
için daha fazla bilgiye gerek duyarsimz. Son derece uzman iskambil oyun-
cularl ve at yang: bahisçileri olmasina kargin, barbutta uzmanlagrmy, baçan-
h kimse yoktur.
Birçok gözlemci borsamn da kumarhaneden çok farkh olmadigmi dugiinür.
Borsada kazanmak gansla birlegmig becerinin bir sonucu mudur, yoksa yal-
mzca gansh bir kumarm neticesi midir7
Sansoyunlarmda kayip ve kazanç dönemleri, tipki gerçek hayatta oldugu
gibi, sik sik yer degi tirir. Kumarbazlar bu durumlara asimetrik tarzda tep-
ki verirler: Kayip dönemlerine bir an önce son vermek için ortalamalar ya-
sasma bagvururlar. Buna kargilik kazanç dönemlerinin sürekli olmasi için
aym ortalamalar yasasmi devre digt baraktriar. Oysa ortalamalar yasasi her
iki davraruga da aldirmaz. Zar atmada sonuç!arm kaydedilmesi, bir sonraki
ati. ta gelecek saylyla ilgili en küçük bir bilgi saglamaz. Ìskambillerin,made-
ni paralarin, zarlarm ve rulet çarklannm hanzasi yoktur.
Kumarbazlar kirmizaya veya yedlye ya da dörde oynadiklanni dügünebilir-
ler, oysa ger.çekteo sirada duvardaki saatle bahse girmiglerdir. Kaybeden,
kisa bir dönemin olasthgm devreye girecegi kadar uzun bir zaman dilimi ol-
masms ister. Kazanan ise uzun bir dönemin, olasthšm devre digt kalacag:
kadar kasa bir zaman dilimi olmasim bekler. Kumar
_masalanndan

çok daha
uraklarda, sigorta girketi yöneticileri de iglerini aym tarada yürütürler.
Primleri, uzun vadede gerçeklegecekkaylplart kargilayacak gekilde saptar-
lar, ancak deprem, yangm ve kasaraga yaklagik aym anda meydana geldi-
ginde,kisa vade son derece act verici olabilir. Kumarbaziarm aksine, sigor-
ta girketierinin kasa vadeli ganssazhk dönemlerinin kaçmilmaz sonuçJarma
gögüs gerebilecek sermayeleri ve bir köpeye ayardiklan birikimleri vardtr.
Zaman kumar oyunlannda hâkim etkendir. Risk ve zaman aym madalyo-
nun iki yüzüdür; yarm olmadaga takdirde, risk de olmayacaktar. Zaman ris-
ki dönügtürlir ve riskin dogast zamanm ufku tarafmdan biçimlendirilir: Ge-
lecek, oyun alamdir.
Kararlar tersine çevrilemediginde, zaman çok daha büyük önem kazantr. .

Üstelikgeri dönügü olmayan birçok karar yetersiz bilgi temelinde ahnmak


durumundadar. Kararlari tersine çevirememe, taksi yerine metroyu tercih
etmekten, Bœzilya'da bir otomobil fabrikasi kurmaya, i; degigtirmeye, sa-
vag ilan etmeye kadar bütün kararlara hâkim olur.
Bugün salm aldignmz bir hisseyi her zaman için ertesi gün satabiliriz. Peki
ama, krupiye rulet masasanda
"bahis
kapanmigtar" diye bagirdagmda ya da
pokerde ortaya sürülen para iki katma çaktigmda ne yapartz? Geri dönüg
yoktur. Zamamn .yans
getirecegi ya da olasihklar: lehimize çevirecegi umu-
duyla hareket etmekten kendimizi ahkoyabilir miyiz? (Kaynak: Peter Berns-
tein, Tanr11ara Kargi, Riskin Olaganüstü Tarihi, s. 32-33.) [Çev:Canan Fey-
yat], Scala Yaymcilik, Istanbul 2006.
240 Gelecegi Yönetmek

43 Peter L. Bernstein, Tannlara Karg: Riskin Olaganüstü Tarihi, s. 261-262,


(Çev.Canan Feyyat), Scala Yaymcihk, istanbul2006.
44 Bemstein, s. 262.
45 'Oyun teorisi' daha önce bir Fransiz matematikçi olan Emil Borel tarafmdan
1921'de tammlanmig ve analizleri Neumann 1928'de yapmigtir. Sonra O.
Morgenstern ile birlikte "Theory of Games and Economic Behavior" adh ya-
pit11944 yihnda yaymlamiglardir.JohnL. Casti BegAltm Kural, s. 21, (Çev.
-

Nermin Ank), Sabanci Üniversitesi.2000.


46 Mankiewicz, Matematigin Tarihi, s. 240, (Çev.Gökyen Ezber), Günce] Ya-
ymcihk, Ìstanbul 2002. .

47 Richard Mankiewicz, Matematigin Tarihi, s. 242, Ïstanbul2002.


48 Peter Bernstein, Tannlara Karga, s.262.
49 Peter Bernstein, Tannlara Kargi, s.262.
50 Avinash K. Dixit, Barry J. Nalebuff
-

Stratejik Dügiinme, s. L (Çev.Nermin


Ank), Sabanci Üniversitesi, 2002.
51 Ahmet Öztürk YöneylemAraptonasi, s. 393, Ekin Yaymevi, Bursa 2001.
-

52 Osman Halaç Kantitatif Karar Verme Teknikleri, s. 72, Alfa Yaymlari, Ïstan-
-

bul 2001.
53 Öztürk,Yöneylem Aragttrmasi, 394
54 Halaç, Kantitanf Karar Verme Tenknikleri, 73
55 Dixit, ve Nalebuff, Stratejik Dügünme, 30
56 Casti, Beg Altm Kural, 6 Öztürk,Yöneylem Aragttrmasi, 394
-

57 Dixit ve Nalebuff, 32
58 Oztürk, 395
59 Halaç, 73-74
60 Oztürk, 396-397
61 Casti, 6
62 Casti, 4-6
63 Halaç, 75
: 64 Oztürk, 401
65 Öztürk,401
66 'Problem için kaynak: A. Öztürk:YöneylemAraµrrmast, 402-403
67 Bu örnek için kaynak: Hamdy A. Taha Yöneylem Araptarmasr (Çev.S. Alp
-

Baray-$akir Esnaf), s. 545-546, Literatür, Ístanbul2000.


68 Mankiewicz, Matematigin Tarihi, 244
69 Casti, Beg Altm Kural, 14
[Oyun teorisi muazzam entelektüel çahymalara imza atmg bir fizikçi, John
von Neumann (1903·1957) tarafmdan geli. tirilmigtir. Von Neumann
1920'lerde Berlin'de kuantum mekaniginin kegfinde kilit isimlerden biri ol-
mug, Amerika'am ilk atom bombasi, ardindan da hidrojen bombasmin ya-
pimmda önemli bir rol üstlenmigti. Dijital bilgisayan o icat etmigti; bagarih
bir meteoroloji.uzmam ve matematikçiydi, sekiz basamakh iki rakamt akil-
dan çarpabilirdi, müstehcen hkralar anlatmaktan ve yine müsteheenlik içe-
ren nükteli dört1ükler okumaktan hoglamrdi. Ordu için çabgirken amiralle-

-
Birinci Böliim Dipnotlart 241

ri generallere tercih etmigli, çünkü amiraller daha sikl içkiciydi. Biyografisi-


ni yazan Norman Macrae, onu "uzun
ylllar büyük acilar çekmig iki eginin
d19tnda... herkese agirl derecede nazik davranan" biri olarak tammlamigtir;
eylerinden biri de, bir defasmda göyle demigtir: "Kaloriler digmda her geyi
sayabilir."
Olasthk teorisiyle ilgili bir meslektagi, bir gün, Von Neumann'dan kesinliş
tarumlamasim istemigtfr. Von Neumann arkadagina, önce bir evin
projesini
yapmasmi, bu arada salon dögemesinin çökmeyeceginden emin olmastni
söylemig ve gäyle devam etmigti. "Bunu yapmak için de
eve bir kuyruklu
.

piyano koy ve bu piyano ile üzerine çIkmig garkt söyleyen alta kipinin agir-
hgtm hesapla. Sonra da bunu üçle çarp." Bu, kesinligi garanti edecektir.
Von Neumann varhkh, kültürlü ve neye dotu bir allenin çocugu olarak Bu-
dapepte'de dünyaya gelmigti.Budapeyte o zamanlar Avrupa'am altoca bü-
yük gehriydi, dünyanm ilk yeralti metrosuna sahip, refah içinde ve giderek
büyüyen bir kentti. Okuma yazma orani % 90'm üzerindeydt Nüfusun %
25'inden faziast, Von Neumann'lar da dahil olmak ûzere Yahudiydi -ancak

Johnvon Neumann espri kaynagt olma suun dqmda Yahudilişne pek önem
vermezdi. -

I. Dünya Savap öncesinde Budapegte'nin çakardigi tek ünlü, kesinlikte Von


Neumann degildi. Çagdaglart arasmda onun gibi tanmmig fizikçiler -Leo
Szilard ve Edward Teller- kadar eglence dünyasmm ünlüleri de -George
Solti, Paul Lukas, Leslie Howard (asil adi Lazlo Steiner), Adolph Zukor,
Alexander Korda ve belki de
en ünlüleriolan ZsaZsa Gabor- da vardt.
Von Neumann, Berlin'de, Einstein't aragttrma bursa vermek için yeterli bul-
mayan ände gelen bir bilim kurumunda ögrenim görmügtü. Daha sonra da
egitimini Wernet Heisenberg, Enrico Fermi ve Robert Oppenhef
mer gibi bü-
yük bilim adamlarlyla tamptagi Göttingen'de süi·dürmügtü. 1929 yrlmda
yaptigt ilk seyaha.tte ABD'ye vuralmuy ve Amerikan yönetimi için çahyttgi
uzatmah dönemler dt;mda, izleyen kariyerinin büyük bölümünü Prince-
ton'daki ÌleriAragtarmalar Enstitüsü'nde geçirmigti.1937 ydmda Enstitü'ye
girerken aldiga baglangiç maag: yllda 10.000 dolardi, bugünün ahm gücüyle
100.000 dolari agtyordu. Einstein 1933 ythnda Enstitü'ye katildigmda 3.000
dolar istemig, 16.000 dolar almigtL
Von Neumann strateji oyunlari teorisini ilk ket 1926 ylhnda, 23
yagmday-
ken, Göttingen Ùniversitesi Matematik Kulübü'ne sundugu bir aragtarma
yazisuida tamtrmy, yazisi iki yll sonra basûrmytt.)
Kaynak: Peter Bernstein, Tanrzlara Karpi,s. 262-263
70 Casti, Beg Altin Kural, 15
71 Örnekproblem için kaynak: O. Halaç-Kantitatif Karar Verme Teknikleri, 2001:
80-81.
72 Kaynak: Hamdy A. Taha, Yömylem Aragtfrmast, 546-547.
73 Richard Mankiewicz Matematigin Tarihi, 243
s.
-

_
74 Dixit-Nalebuff: Stratejik Dügünme, s. 15-17.
75 ÖrnekÏçinKaynak: A. Öztürk-Yöncylem Aragttrmast, 388.
242 GelecegiYönetmek

76 Casti, Bey Altin Kural, 36.


77 Mankiewicz, Matematişn Tarihi, 246
78 Casti, 36
79 A. Einstein-Linfeld, Fizigin Evrimi, s. 21, [Çev:
Oner Unalanl, Onur Yayinla-
rl, Ankara 1972.
80 Balko Oetinger vd "Cinusewitz ve Strateji" s. 135
-

81 Handel; Savarm üstalarr, 85.


82 C.V. Clausewitz: "Sava; Üzerine"(Çev:H. Fahri Çeliker) Özne.Yaymevi,
1999, Ilk Baskist Harp Akademilerinde çikmlgtLY.
83 [Bu kavramm geçtigi bölümler: 2. bölüm, 2. kitap, s.104.Bölüm 6, kitap 27,
s. 518-519; Bölüm 8, s. 680-681, 693]
-84 Hart, Strateji Dolayh Tutum, 457
85 Oetinger vd. "Clausewitz ve Strateji", 137.
86 Handel, Savagm Ustalan, 86.
87 Bu konuda kaynak olarak üç yapita bagvuruImugtur: 1. Thomas Cleary:
Srm Tzu-Savng Sanatt, [Çev:Sibel Ozbudun ve Zeynep Ataman] Anahtar
Kitaplar, 1992/2. R.L. Wing: "Sm! Tzu-Strateji Sanall",Ezgi Kitabevi, 1995/3.
Thomas Cleary: "Sun Tzu-Savag Sanatr" 1910, basimmdan çeviri, Kastag Ya-
ymlan, 2001.
88 Paul Kennedy- Savagte ve Bengta Bifyük Stmfejuer, s. 12 (aktanlan kaynak,
Makers of Modern Strategy, Edward Mead), Eti Yaymevi- Ïstanbul1995
89 Kennedy - 12.
yüzyilm önemli strateji uzmanlarmdan biri olan Liddell-Hart endirekt
"20.

ya da dolayh strateji olarak adlandirdiga pozitif unsurlarm


yam sira, yapil-
mamasi gereken birkaç hususa da deginiyor ki; bunlar dügman hazarlikh ve
güçlüyken gücün tek bir darbeye baglanmamasi ve bir kez bagarisiz olun-
duktan sonra ayni hücum hattmda israr edilmemesidir. Bütün prensiplerin
en änemlisi olarak da zaylf noktaya kargi gücün konsautrasyonuno vurgu-
lar.
90 P. Kennedy- 13- aktarilan kaynak Liddell Hart, Strategy (New York, 1974)
91 Hart, Stratej! Dolayh Tutum, s. 447.
92 Hart, 447
93 Hart, 447-448.
94 M. T. Akad, 20. Yijzyd Savaglart, 24
95 Genrikh Trofimenko-Amerikan Sava; Stratejiteri s. 8, Çev.Levent Oguz, Pen-
cere Yaymlari, Ístanbul1991-ahnti yapilan kaynak; Birlegik Kurinay Bagkan-
hp, Dictionary of Military and Associated Terins; s: 244, 1984 Washington
96 Trofimenko, s.17
97 Trofimenko, s.17
98 JohnKeegan, SavngSanatt Tarihi, s. 1 Sabah Kitaplart- Ìstanbul1993
99 Keegan, Savag Sanatt Tarihi, s. 23
100 Sullivan ve Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, 124-125
101 Kennedy, Sava tave Barryta Briyük Stratejder, 17
Birinci Bölt7m Dipnotlari 243
I

-
.

102 Kennedy, 19-21.


103 Kennedy, 43
104 Kennedy, 43
105 Michael Howard, Grand Strategy, c. 4'ten aktaran P. Kennedy, 51
106 Her ne kadar yaçanan ihtilaflarm birçogunda uzlagmaya varmaktan kaçiml-
daysa da, 20. yuzylhn son on ylh hem devletler arasinda hem de devletlerin
kendi içlerinde kargzhkh anlagma yoluyla çözüme gidildigi birçok olaya da
tanik oldu; tipki Namibya, Güney Afrika, El Salvador, Nikaragua ve Kam-
boçya'da oldup gibi. Fred Halliday, 2000'lerde Düna, s. 92, Bilgi Üniversi-
tesi Yayam, Ïstanbul2002.
107 Ledeen, Machiavelli, 23.
108 Ledeen, 25 |
109 Charles Hables Gray, Postmodern Savagt, s. xi
110 Bozkurt Güvenç, "Barig Kültürü mü? Yoksa Bari; ÌçinKültür mü?" Cogi-
to, Barig ve Savag (içinde),say: 3, 1995, s. 25
111 Gray, xviii
112 Gray, xvi
113 B. Güvenç, 27
114 William Blum, Haydut Devlet-Dünyamn Tek Süper Gücü ÍçinBir Rehber,
Yenihayat Kütilphanesi, 2003, 8.202-203.
115 J. Keegan, Sava; Sanati Tarihi, s. XI
116 Gray, Postmodern Savag, s.3.
117 Emin Gürses, Aynhkçi Terörün Anatomisi IRA-ETA-PKK, s.11, Baglam
Yaymi, Ìstanbul,1997.
118 Vamik D. Volkan, Kanbaş Etnik Gururdan Etnik Teröre, s.25, Baglam Ya-
ymlan, Ìstanbul1999.
119 Volkan, 26
120 Volkan, 26
121 Önsöz:Leo Tindemans, Bança Çagri-Uluslararasi Komisyonun Balkanlar
Hakkmdaki Raporu, s.32, (Türkçesi: ÕzdenAnkan), Sabah Kitaplar, Ïstan-
bul, 1998.
122 Pulat Y. Tacar, Teröt ve Demokrasi, 8.191-192, Bilgi Yaymevi, Ankara 1999.
123 Noel Malcolm, 1(osotraBalkanlan Anlamak Íçin,s. 13, (Türkçesi ÖzdenAn-
kan), Sabah Kitaplan, Ístanbul1999.
124 Malcolm, 14.
125 Nuri Bilgin, Kimlik Sorunu, s. 57, Ege Yaymcihk, Ízmir1994.
126 Pulat Y. Tacar, Terör ve Demokrasi, s. 192
127 Bilgin, 100
128 Kadir Canatan, Göçmenterin Kimlik Aray p, s. 52-75, Endülüs Yaymlan, Is-
tanbul 1990.
129 Erol Mütercimler, (yaymlanmamq doktora tezi) Türk Göçü ve Sonmlan
(Avustralya Orneginde) (1967-1997),s. 18, Istanbul Universitesi, 1998. Ak-
tanlan kaynak: Charles T aylor, "Tarunma Politikasf, Hazirlayan: Amy
244
·

GelecegiYönetmek

Gutmann, Çokültürlülük,
Çeviren:
Yurdanur Salman, Yap1Kredi Yaymla-
rt, Ístanbul1996, s. 42-80 arass.
130 Will Kymlicka,ÇokküftürlaYuritaghk AzrnirkHaklarmm LiberalTeorisi (Çev.
Abdullah Yllmaz) s. 48-49, Ayrmti Yaymevi, Ístanbul1998.
131 Mütercimler, doktora tezi, 1998,.130
132 (Kitap, 1, s: 9-14 arasi, Deniz Harp Okulu Yaymi, ders kitabt, Ìstanbul
1995/ayrica Dr. Cengiz Okman, Asked Stratejl C:1, kastm:10ers notu, Dz.
H. O yaymt, Istanbul 1978)
133 Colin Gray-Geoffrey· Sloan, (derleyen):Jeopolitik,Strateji ve Cografya,
(içinde) Colin S. Gray, "Copafya ve Strateji: Uygulamada Jeopolitik",
Asam Yaymlari, Ankara 2003, s. 228.
134 Hart, Strateji Dolayh Tutum, 448 ·

135 Okman, Strateji Teorisine Girig,s: 76


136 Okman, s. 11 -

137 Okman: Silahlr Kuvvetier Dergisi, sayi: 339, s.17


138 Okman, Silahlt Kuvvetier Dergisi, says: 339, s. 12
139 Okman- Strateji Dersine Giríç, 77-78
140 Okman, Strateji Dersine Girig, 79 -

141 Okman, Strateji Dersine Girip, 79


142 Okman, Strateji Dersine Girip, 77-78 .
-

143 Suat Bilge- Milletterarast Politika, s: 313, Ankara; A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakül-
tesi Yaymlar2; 1996 -

144 Faruk Sönmezoglu Uluslararast Politika ve Dry Politika Analizi; s: 111, Filiz
-

Kitabevi; Istanbul 1989.


145 S. Bilge, Milletlerarast Politika, 316
146 Bilge, 314
147 Mehmet Gönlübol, Uluslararast Politika, s: 83 Ankara 1979
148 Faruk Sönmezoglu, Uluslararast Politika ve Dip Politika Analizi, 112
149 Sönmezoglu,117
·

150 -Sönmezoglu, 119 ·

15T Sönmezoglu, 119


152 Deniz Harp Okulu, ders notu, s: 7-9, Ístanbul1986
153 Askerî Strateji, s: 10-11, Dz. Hrp. Ok. ders notu, Ístanbul-1986 (almti kay-
naklan belirtilmemig)
154 Muzaffer Erendil, AinciDünya Harbinden Sonra Olupan Silah Sistemlerinin
Taktik ve Stratejiye Etkileri, s: 58- Genelkurmay Byk. Yaymi, Ankara 1994
155 Ahmet Taner Kiglah, Siyaset Bilimi, s: 176 Imge Kitabevi, Ankara 1990
-

156 Kiplah, 176


157 Faruk Sönmezoglu, LIluslararast Politika ve Dry Politika Analizi, Tayyar Art,
Uluslararas: IlipkilerTeoriteri, Türkçe'dekiönemli yapitlard2r. Hans J. Mor-
genthau'aun (Çev.Baskm Oran-Ünsal Oskay) Ulustararas2 Politika I, II;
bunlarm yam sira çok zengin Íngilizcekaynak bulunmaktadir.
158 Sönmezoglu, 135-163
159 Sönmezoglu, 138
Birinci Bölüm Dipuollari 245

160 Think Tank, Íngiliz bir Jeyim ularak siyasi teruniolojide


"du

ünco de-
poso, fikir üretDen merkoz, beyin takum" gibi anfarn]nra gelmekledir. Çe-
illi konularda uzman kipilerin olugturduklan hükümet, ordu, deari irket
gibi sosyni kurulu lara yön verecek stratejler saptayan grup ve lo un Ja-
"think
Jenel
clarak tank" denir. ABD'de
"think

ra lank" devince al I-. ilL -

olarak [kinci Dünya Savasi'ndan sonra ortaya çikan ve bo t.ür kurule I i.,r
anast olarak kabel edilen RAND (Research and Development) Corporati-
on gelir. Su kurufuy, clevietin ve toplumun çak önemli iç ve dië surun ve
probLmlerini açabihnesi için genis ve ürellci bir yaplya sahip olarak ort-t-
ikmq;
ya ABD çikarlarma koruyacak uzman bír kadra ik çayidi scrumlu-
luklar yüklemnistir. Pentagon yetkilileri, özellikle ulusal güvenlik alanm-
da çahpn bu uzmanlari
"savunma

entelektüelleri, teknokratlar, RAND ,

steri, stratejler" gibi nitelendirmelerle adlandirmi tir. RAND'in bilinen ilk


çalymasi ABD Hava Kuvvetleriiçin 1951 yihnda denizagm üslerin yerin'm
saptanmasidir. Œu konuda genis kaynak: Paul Dickson. Tirink Tanic. Bal-
lantina Books, NY. 1972)
16¯l Sil,9hh KuvvcHer Dergisi, sayi: 341, s 39 Emrullah Teki:1
'mvah

rnakale
(Think Tank)
162 Oetinger vd- Clausemitz ve S?mteji, 144.
163 Michael Celb- "Dehantzt Keffeliin" (Çev. Handan balkara), s. i Marha
Kemp tarafmdan yazilan Önsõz,Boyner Yaymlan, ÌstinbLÖ,ZOÜ$.
164 Colin Bruce Mantik ve Olasthk Hiknyeleri., s: 87, [ç v. Murat Sr am[,
-

Güncel Yaymcuik, Istanbul 2001.


165 Sakip Sabanci I;te Hayatuu, s. 304-305, (birinci baskü, Islanbul 1983.
-

166 Michael A. Lodeen Machiavelli, s. 50. -

167 Machiavelli -

Prens, (Çcv.Nazim Güvenç), Bölüm VII ve Bälüm XX V.


Anahlar Kitaplar, lstanbul 1993 ile Machiavelli Hiikiimdar,
(Çcv.Selahat-
-

Un Bagdath), Sosyal Yayinlari, Istanbul 1984.


168 Ahmet Kasim Han "Kavram ve Kuram Olarak Strateji Küresellegen Dün-
-

yada Ulusa1Strateji" (doktora tezi- yayinlanmam14), Ístanbul,Ekim2001,


Sayfa:95-109 arasi. Han, tezinde "çatigma,
rekabet, belirsizlik ve sans ara-
sinda strateji" üzerinde durmaktadir.
169 M.A. Ledeen Mad|iavelli, 38 -

170 A.K. Han- dotora tezi, 98


171 Edward Mead Earle "Modern Stratejinin Yaratiolart," s. 21 (Çeviri:De-
-

mirhan ve ÇigdomErdem, Gulçin Ü]gezen), Asam Yaymlari, Ankara 2003.


172 Earle, 22.
.
173 M.A. Ledeen Machiavelli, 38. -

174 A.K. Han dok tora tezi, 98-99.


-

175 Clausewitz Sava; Üsuine(Çev.Fahri Çaliker),33, (Türkço çoviride


-
"kaza

ve kader ifadesi kullandm19tir. Ancak bunun hatah oldugunu dusunüvo-


rum, çúnkü, bu konu Islamiyet'in kabulcülügüdür. "Yazgt" kavrami bu-
dur. Clausewitz'in orijinal metninde bu yoktur.)
176 Clausewitz, Sava Üstiine, 32.
246 GelecegiYönetmek

177 Clausewitz, Sava; Ûsfüne, 33


178 Clausewitz, Savag Ostüne,33.
179 Clausewitz, Savag Ûstüne,33
180 Sun Tzu Savag Sanatt (Çev.Adil Demir), s. 167
-

181 Michael Handel Savagm Ustalarr, 134-135.


-

182 Clausewitz, Sava; Üstüne


183 Michael Handel Savapm Ustalart, 135
-

184 A.K. Han Kavram ve Kural Olarak Strateji, doktora tezi, 99-100.
-

185 Ishak Alaton "Görügve Oneriler", s. 42-43 (Gûnümüz Türkiyesi'nde Ya-


-

hudi ohnak baghkh yazi), istanbul2000


186 Harro von Senger, Sava; Hileleri, c.1, s.33, [Çek Mekin Özbalta],Anahtar
Kitap1ar, Ístanbul1996
187 Senger, 34
188 Clausewitz, Sava; Üstüne,3. kitap, 9. bölüm
189 Sava; Üstüne,s. 177 (3. kitap, 10. bölüm)
190 Harro von Senger, Sava; Hileleri: Strategemler, 36 Strategem 3 cilt olarak
Anahtar Kitaplar Yaymevi, istanbul(1996-2005 tarihleri arasmda Alman-
cadan Türkçeye tercüme edilerek yaymlanmigtir.Çev:1. ve 2. Cilt Mekin
Balta, 3. Cilt Efkan Cangen}
191 Strategemler, 1. cilt, s.20
192 Harro von Senger sözcügünün yer aldigi Íngilizce,Almanca.
"strategem"

ve Fransizca kaynaklar konusunda tüm kaynakçayi dökmügtür. (1. cilt,


8.20-22) Oxford Íngilizce Sözlük (Bölüm X, Oxford 1933) sözcügü gu kargi-
hklarla vermektedir:
1.a. An operation or act of generalship;usually, an artifice or irick designed to
outwit or surprise theenemy (Önderlik etme, komutanhk etme sanatiiçinde-
ki bir iglem veya edim; esas itibariyle dügmam safdigi b1rakmak veya ga-
girtmak üzere bir hileye yeya desiseye bagvurma, dolap çevirme)
Lb. In generalizedsense: Military artifice (Genel anlamda: Askerî hile)
2.a. Any artifice or trick; a device or scheme forobtaining an advantage (Herhan-
gi bir hile veya desise; bir avantaj saglamak amac1yla düzenlenen tertip,
plan veya entrika) -

2.b. In generalized sense: Skill in devising expedients; artifice, cunning (Genel


anlamda: Amaca ulagmak için ustaca hile yapmak; hile, kurnazhk)
Såzcük, Jacobve Wilhelm Grimm kardeplerin yenibaskisi 1984'te yapilan Al-
manca Sözlüklerinin 19. cildinde de yer abr; fakat yeterli bir gekilde açiklan-
maz. Oysa Anglosakson dünyasanda ve özellikle askerlik üzerine kitaplarda
geklinde sik sik yer ahr. Birkaç örnek verelim: Strategem, Decep-
"strategem"

tion and Su prise in War (Strategem,Savagta Hile ve Sürpriz), Barton Whaley,


Cambridge, Massachusetts, Center for International Studies, 1969. Strategems
and Spoils:A SocialAnthropologyof Politics (Strategemler ve Kigkirtmalar: Po-
litikanm Sosyal Antropolojisi) Frederick G. Bailey, Oxford, 1985. Hatta söz-
cùk psikolojikitaplanna da girmigtir: Put-offsand Come-ons(Almancaya "Bir-
likte YagamaKurallari" adiyla çevrilmigtir.), New York, 1968. Londra'daki

"I

1
Birinci BölümDipnotlan 247

UIusal Tiyatro, 1970'te George Farquhar'm (1678-1707) beg perdelik The Be-
aux' Stratagem (Çapkmhklarm Strategemleri) adh oyununu sahneye koymug-
tur. Kindler Edebiyat Sözlügü (1965)eserin admda geçen
"stratagem"
sözcü-
günükullanmaktan sakmrmy, eseri, eserde bir kizm evlilik vaadiyle kandirtl-
masi söz konusu olmasina ragmen "Stutzer'in Savag Hilesi" adlyla anmigtar.
Oysa Ïngilizve Fransiz dil çevrelerinde sözcügün "stratagem"
(Íng.)ve "stra-

tagéme" (Fr.) yazihglannda açikça kullanildigmi hep saptadim. Bir örnek da-
ha: J.R Salis'in "Bir Avarenin Notlan" adh eserinin (3. baski, Zürih-Schwa-
ebisch Hall, 1984) 304. sayfasmda
yer alan, "Kendini kör olarak tanitan ve
çevresini kör olduguna inandiran kimse, saklambaç oyununda herkesi kan-
dirabilir," tümcesi, eserin Fransizca çevirisinde, "Quisefaitpasser pour aveug-
le et qui, grdceà ce stratagéme, observeson entourage..." geldinde yer almaktadir
ve tümcede
"stratagéme"
sözcüşi kullamlmaktadir. Oysa eserin Almanca
aslmda böyle bir sözcük yoktur. Amtsal Britannica Ansiklopedisi'nde de (15.
baski, 1981) "strategem"e
rastlanmaz. Buna kargihk BüyükLarousseAnsiklope-
disi (10 cilt, Paris, 1964), "stratagéme"i
almayl ihmal etmemigtir.
193 Bizans Sevigme Sanati, Münih, 1986, s.182.
194 Selâhattin .Bagdath'mn, çevirisini yaptigi (Sosyal Yaymlari, 1984) "Hü-
kümdar"a yazdip önsöz, s. 9'dan.
195 Nazim Güvenç'in çevirisini yaptigi Machiavelli, Askerlik Sanats (Anahtar
Kitaplar, 2003) adh yapita yazdži änsöz, s. 16'dan.
196 Bagdath'nm önsözü, s. 9
197 Bagdath'nm önsözü, s. 9
198 Edward Mead Earle, Modern Stratejinin Yaraticriari, Asam Yaymi, 2003, s.13
içinde Machiavelli'nin "Söylevler-Discorsi" kitap 3, bölüm 41'den aktar11-
migtir. [Castracani, 14. yüzylhn baglarmda siradan bir askerken Ïtalya'nm
büyük gehirlerinden Lucca'nm lordu olmußtur. E.M.]
199 9.-Bölüm
200 Clausewitz, Sava; Üstüne.
201 Senger, Strategemler 'Sava; Hileleri', c.2, s.29
202 Senger, Strategemler 'Sava; Hileleri', c.2, s.26
203 Clausewitz, 3. kitap, 10. bölüm, s.179
204 Daniel Yergin ve Thahe Gustafson Rusya 2010 ve Diinyadaki Yeri, Sabah
-

Kitaplari 1994, s. 139-140


205 D. Yergin-T.Gustafson, s. 322.
206 Charles W. Taylor. Stratejik Öngörü,(Çeviri) Harp Akademileri Komutan-
hş, s. 7, Istanbul 1994
207 Taylor, Stratejik Öngörü,9
208 Taylor, Stratejik Öngörü,17 ·

209 Taylor, Stratejik Öngörü,s.9


210 Dop Aktulga, "Atatürk'ün Devlet Yönetimi Anlayagi" (Konferans), 14
Subat2001, Harp Akademileri, Ístanbul2001, s.11.
211 Doş Aktulga, "Atatürk'ün Devlet Yönetimi Anlayigt, (Konferans) 14
Su-
bat 2001, Harp Akademileri, Ïstanbul2001.
I
-
248 Gebcq' i Yönch=:ek

232 Taylor, Stratejik Öngörfi,


41-45
213 Bunun yamti birkaç olasthkh olarak veril.ebilir. Fa· kh bir yarinn igir, Ukz.
Erol Mütercimler, KomploT ori!cri, Alfa Y:syinlan. 2005
214 Erol Mütercimler, KomµíoTeoriteri, AHa Yayiclari, tanbu 2005. 73 öykö
anlatihnytir,
.'c!cri

215 Ereun Türkcan, Komµfo Teor lerlyle S m ik Moi-lierin GQv 1-iak-


A¯ Bir Dcneme, Miilkiye Dergisi. Yaz /2004. c. 28, y- 24
da .

216 Robert Greene-Joost Elffers, Güç Sul.ià « JS ro í? s. 96-


148, Altin Kitaplar,.lstanbul 2000.
217 Ergun Türkcan, Miilkiye Dergisi, 71
218 Murat Belge, KomploZihalpeli, Bir¯kira, sayt: 178.,Subot 200 .
¯ .

219 ÖmerDinçer, Stratejik Yönetim, sA3, Beta Yaymlari, istinbu


¯'

220 Dinçer, s.44


221 Etol Mütercimler, Komplo Teorileri, Önsur, Alfa Yaymlan, nou; 2.005.
222 Clifford A. Pickover, Srtyilarm Büiinsa, s. 219-220, (Çev. kn-at Sa am),
Güncel Yaymcthk, Ístanbul2003
223 Cemil Antalyah, Silalrir Kuvvetter Dergísi, Nisan 2002, sayi: ¯72. s. 50
224 Tayyar An, Uluslararast 1/igkilerTeorileri, s. 99, Alfa Yaymlan, Istanbul 2002
225 Taktamig Atey, Trirk Devrim Tariiti, s. 16, Der Yaymlari, Ïstanbul2001
226 Tayver Ari, Uluslararasi Ïligkiler Teorileri, s. 98
227 Den: Kuvvelleri Der>lsi, Mart 2002, sayi: 583, s. 44-45 (Derlevere Osman
1 /
Kozan)
·

228 A]Ered S. Pasamenter, Mate:natik Büyucilsü. s. 126-128


229 Analiz SenWT Teknikleri
-

Ïlgi Diyagrami
Büyük miktarda sözel veriyi (fikirleri, görügleri) toplar, bunlan dogal
iligkilerine dayanarak gruplandmr ve gruplann birbirine baglantismi
saglayan kavramlan belirler.

-
BA¶LIK

BA§UK BAgLIK
-

BA¶LIK
Bírinci Bölüm Dipnollars 249

Kaynak: Deniz Kuvvetleri Dergisi: Mart 2002, Saya 583, s. 46-48.

Íligki Diyagramt .

Sebepler ve sonuçlar arasmdaki sorun hedefleri inceleyerek ve etmen-


lerin birbiriyle aralarmda olan iligkileri göstererek karmapk durumlari
inceler.

I I

..
I

Matris Diyagrami .

Ìki veya daha çok grup degigkenleri (konulari) arasmdaki karmapk


iligkilerin ikiger ikiger ele almmasuu Ve gösterilmesini saglar.

labe d ef

Agaç Diyagrami
Birincil hedef ve alt hedeflerden baglayarak, bu hedeflere ulagtiracak
tüm görevleri de beraberce göstererek, sistema tik bir gekilde ayrmtilarm
belirlenmesini, analiz edilmesini saglar.

I fa
il

250 Gelecegi Yönetmek

Süreç, Karar ve Program emast


Planlamacuara uygulama boyunca çikabilecek tüm aksakliklan, olasi
sorunlan öngörmeyi ve bunlar için gerekli önlem ve faaliyetieri planla-
may2 saglar.

i
oxxox

ÖnceliklendirmeMatriksleri
Bilinen agirhk kistaslarma dayanarak alternatif görev veya hususlarm
objektif bir gekilde degerlendirilmesini ve stralanmasim saglar.
.

.abcd

Faaliyet Akig Diyagrami


Tüm iglerin zamamnda bitirilebilmesi için, görev ve alt görevlerin sira
ve programun göstererek, bazi kritik iglerin takip ediimesini saglar.

o-o o

: ·
I
I

Íkinci Bölüm
TARÍHÍN VE COÓRAFYANIN
FARKINDA OLMAK

I
-L

.I

"Hükümet galeyana gelip orduyu seferber etmemelidir,


askerî liderler öfkeye kapihp savaga yol açmamahdirlar. Kizgm-
hk sevince, öfkë negeye dönügebilir, fakat yikilmig bir ulus var
edilemez ve ölüler yagama döndürülemez. Aydm bir hükümet
bu konuda dikkatli, lyi bir askerî lider ise tedbirlidir. Ulusu gü-
vence altma almanm ve silahh kuvvetleri bir bütün olarak koru-
mamn yolu budur."
Sun Tzu
"Tarih; kipisel deneyimi artirir, bilgiyi çogaltir ve bunlarm
'muktedir'

dogal sonucu olarak insam olmaya götürür,"


Thukydides

"Tarih yazmak, Tarih yapmak kadar änemlidir. Yazan yapa-


na sadik kalmazsa, degigmeyen gerçek, insanhgi papirtacak bir
mahiyet ahr."
M. Kemal ATATÜRK
"Tarih, degerler arasmdaki iligkidir."
Max Weber
"Tarih; bir milletin aylp ve noksanlarmi gösteren aynadir.
Gerçekleri görmeye yarayan bu ayna, ayip ve kusurlan olma-
yan milletler için, milletlerin toplandigi yer olan dünya pazari-
na, kuvvetine, zarafetine ve olgunlupna gükrederek, yakigikh
bir kiyafetle çikmasma yarar. Kisacasi bizim kolumuzu kanadi-
m1zi kirip hareketsiz kilmaya çahgan yok edici silah; hepimiz ve
ip bagmdaki devlet adamlarumzin çogunun, tarihten ibret alma-
masidir."
Mehmed Arif
2.1. TARIH VE STRATEJI ILISKISI

I
li
.I

"Tarihte ilk kez drma olan bir olay,


bir kcz daha tekrarlamrsa komedi olur."
Karl Marx

2.1.1. Bilgi ve Bilinç


Bu bölümun amaci
"tarih
nedir" sorusuna yamt vermek de-
gildir. Tarihin, tammmi da yapmaya ugragmayacagim. Gerçek
amaç, tarih ve strateji arasmdaki iligkinin önemini ve özellikle
devletin iç ve dig politika -stratejilerinin saptanmasmda ve bu
süreçte tarih bilincinin
ne denli gerekli oldugunu analiz etmek-
tir. Birínci bölümde, stratejinin tammuu yaparken, hangt amaç
için kullamlacaksa ona göre betimlendiginin altuu çizmigtim;
örnegin,
"askerî

strateji" gibi.
Yänetim terminolojisinde bugün siyaset, strateji, konsept,
doktrin, taktik, teknik, model ve program kavramlan iç içe
geç-
migtir. Gerçekte ise siyaset/politika ile strateji de farkh kavram-
lardir.
Siyaset, en kisa tammla kullanmasanatidtr. Buradaki kullan-
ma konusu devletin güç ve kaynaklandtr. Daha aç1k ifadesiyle
siyaset, devletin güç ve kaynaklaruu ulusal ç1karlar
dogrultu-
sunda hazirlama ve kullanma sanatidir. Bunun kapsami çok
nigtir. "Ulusal güç" ve kaynaklan hazirlamak bile bagh bagma
ge-
bir siyaset konusu olup konsept, doktrin,
program ve model
kavramlarmi harekete geçirir.
Devlet yönetimini siyaset ile ifade etmek olanakh oldugu
gi-
bi, bunun alt unsurlarmm hazirlanmasi ve kullamlmasi için de
aym tamm yapihr. Literatürde sik sik tanm siyaseti, ulagtirma
254 Gelecegiyönetmek

siyaseti, enerji siyaseti, mesken siyaseti, dt; siyaset, Kibus siya-


seti, Kuzey Irak siyaseti gibi kullammlara rastlamr.
Doktrin, kahpla mig dügünceler, model, kahplaymig uygula-
malar ve program ise belirlenmig iq sirasi anlamlanm tagir. Kon-
sept tammi ayri bir içerik tagimakta olup genig anlamtyla, kav-
ramdir. Model, doktrin ve program, iglemleri ve hareketleri ob-
jektifnesneler iken, konsept sübjektiftir. Teknik kavrami da ob-
jektif iken, strateji ve taktik sübjektiftir. Zira strateji ve taktik
- probleme ve duruma bir yaklayim tarzidir. Elbette bu yaklagim
tarzi, çahsa göre degigik olacaktir.
Tarihteki bagarih strateji uygulamalan, o günün kogullari
içinde degerlendirilmelidir. Geçmigteki baçanh örneklerin ince-
lenmesi, günün kogullarma uyumun aragtirilmasi için yapilma-
hdir. Yoksa aymsmi uygulamaklçin degiL
Muharebenin (günlük yagamda da muharebe vardir, örne-
gin, bir mahn -pazarlanmasi, pazar bulunma çabasi bir muhare-
bedir) degigmeyen kurallari vardir. Hedef, siklet merkezi, kuv-
vet tasarrufu vb. gibi. Kurallar ile tavir ve tarzlar aym geyler de-
gildir.Hele teknolojik geligmelerin zaman ve mekân unsurlan-
m eskiye göre büyük ölçüde degigtirdigi günümüz stratejisine,
"harekât"
bir de silahlarm etki ve giddeti eklendiginde, unsuru
agirhk ka-
"lojistik"
agirhšmdan kayba ugramakta ve unsuru
zanmaktadir.
güçleri gerekli yerler-
"gerekli

Stratejinin bir bagka tanum da


de ve gerekli zamanda hazir bulundurmakttr". Bu gereklerin
her birinin ölçülerini ve kaynaklarm bilmek, bulmak ve de za-
mamnda saglamak bagh bagma bir strateji problemi, daha dog-
ru bir ifadeyle stratejik dügünme olacaktir. Günümüzün çagdag
stratejisi igte budur ve derinligi, genigligi, devlet yönetimiyle i -
te bu nedenle egit boyutludur.
Çagimizda siyaseti yönetenlerin stra tejiyi bilme zorunlulugu
kaçuulmazdir.
yänetenler" girince, bilinç ve bilginin, ara-
"siyaseti

Igin içine
larmdaki ayrunm da farkmda olarak bilinmesinin önemi ortaya
çikmaktadir.
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 255

ÇetinAltan'm saptamasiyla, "Türklerin genellikle tarih ve


hukuk bilincinden yoksun oldugu" söylenir.
Bilinç nedir? Yanituu merak etmedigimiz ve bu soruyu
umursamadigimiz sonucuna variyorum. Bilinç, kargilagtigmuz
ya da yagadigimiz olaylarm nedenlerini, kaynaklarmi, sonuçla-
rmi sorgulamaktir.
Ornegin; Fatih Sultan Mehmet'in Istanbul'u fethetmesi bizi
hangi açidan ilgilendiriyor ya da Yavuz'un Ïran üzerine sefer
yapmasi mi yoksa SahÏsmailile yaptigi savagm ayrmtilari mi
önemli? Sorgulanmasi gereken küçük ama änemli ayrmti bura-
dadir. Yani Fatih'in Ístanbul'uzaptetme dügüncesinin kaynak-
lari, nedenleri ve sonuçlan üzerinde durulmasi, analiz edilmesi
bilinçtir. Benzer biçimde, Yavuz'u Sah Ïsmail üzerine yönelten
nedenleri ve sonuçlari, bugüne yansunalari analiz etmek bilinç-
tir. Yoksa savaglarm nasil oldugu çok önemli degildir (hiç kug-
kusuz savag tarihçileri ve askerî analistler açismdan önemlidir).
Kisacasi, neden-sonuç iligkisinin aragtinlmasi (bunun öteki anla-
mi d a meraktir) bilinçtir.
"Bilincin" farkma varilmasi ve yerlegmesi, "dogru

tarih bil-
gisi"ne baghdir. Yani sorunun yamtmi bilgisi" verir.
"tarih '21.

yüzyilda "bilgi"
mi yoksa "bilinç".
mi änemlidir?' sorusunun
yaniti, duraksamaksizm,"bilinç"tir.
"Tarih bilincine" yalnizca siyaset belirleyiciler için degil,
stratej adi verilen "ulusal
senaryo" yazicilarmm.da sahip olma-
si gereklidir. Türkiye'de
"stratej"
yetigmiyor; Türkiye'nin "stra-

tejisi" yok saptamalarmi, sik sik duyuyoruz. Bence, bunun ne-


denini sorgulamahyiz.
-

Düy gücü en genig olan kipiler stilistler, senaristler ve yönet-


menlerdir. Sinema endüstrisi içinde olanlar, strateji kuramala-
rmdan çok önce, 21. yüzyilda yaçam ve
ya anacaklar üzerine
görkemli filmler yaptilar. Özellikle ABD'li yänetmenler, tekno-
lojinin de yardimiyla dügünme yetenek simrlarimizi zorlayan
yapitlar ürettiler.
Kuramc11ar, 21. yüzyilm "bilgi-bilim"

ya da
"enformasyon"

yüzyih olacagim ängörmektedir. Robotlar yagamm her alaruna


girecek, lazerle haberleyme siradanlaçacak, fiber optik teknolo-
jisi, ileUgimi, 20. yüzyil insanmm tahminleri ätesinde mikro ve
makro boyuta götürecek.
End astridevrimi senaristleri bu senaryolan tirettiklerine gö-
d alga uygarligi" sanatçilari, qu anda dügleme gan-
"liçüncü

re,
sinuz bile olamayacak tasanmlar ve filmler yaratacaklardir.
Bugün dunyada, siyasal olaylara yön veren tek aktör olarak
kabul edilen ABD, bu güce nasd erigti? Pek gok öge sayabilirsiniz,
bana göre üç yamti var: Senaristlerinin düs gücü, teknoloji ve
sanavi ile laik bilim, ödünsüz uyguladiklan plusal çikar stratejisi.
öngörüde" bulu-
"stratejik
Durada sözü edilen. senaristler
non strauji (yazarlari) belirleyicileridii. Her stratej, lyi bir sena-
rist olmak zorundadir.
Tùrkiye'de düg gücu genig senaryo yazarlari olmad gi için,
Türkiye bu durumda demek, dogru olmaz. Ama, film endüstri-
si bu dúzeyde olan bir úlkenin siyasal stratejileri de, filmcile-
cinin düzeyinden bir parmak ileride ya da geride olamaz. Zaten,
bu nedenle sonaç ortada.
Bellegimi hiç zorlamtyorum; Eyüp'te, filrn yapuncisi Ce-
mWin tekelindeki yazhk sinema bahçelerindeki tahtakurulu
sandalyelere, evden getirdigimiz minderleri koyar (ki, bunu gö-
mugamba minderleri bilet flyatmm
-ederinin-

ren Uyamk Cemil


yansma sattirmaya bag'.adi), birinci filmde esas çocu.gun, öte-
kinde de esas kizin kör oldugu iki filmi izier, filmin ortalarinda
ken anci ya da parkicihga baglayan esas kahramanimizm gäzu..
hir otomobil çarpmasi sonucu açihr, bazen mutlu, ender de olsa
mutsuz sonia biten filmi bir hafta konuqurduk. Íkincihafta bag-
rol oyunculan degigir ama konu hep ayn: olurdu. Biz, yine bir
hafta konuçurduk.
Scabahar gelip okull.ar açildigmda, Emin Oktay'm tarih kita-
bim okur, cografya dersinde Ïsviçre'ninürettiklerini, biyolojide
de solucamn sindirim sistemini bilemezsek, ikmale kahrdik. Ki-
mileri de okuldan atihrdt ama hiç kimse 'Niçin ezberci sistein-
de israr edilir de scru soran, sorgulayan, analiz, sentez yetenek-
leri gelismig ögrenciler yetigtirilniez?' diye sormazdi. Çünkû,
sormasi gerekenler de aym sistemle ögrenim görmüglerdi. Ïçte
bu sistemin yarattigi arizah ägrenciler, Soguk Savag'tan
Tarihin ve Cografyans Farkmda Olmak ·

257

günümüze kadar Türkiye'yi yöneten kigiler oldular. 1970'li yil-


larda filmcilerimiz seks filmleri çevirdi, Aksaray,
Sehzadebagi
ve Beyoglu sinemalari kara biyikh, gögüs killari gömleklerinden
figkiran adamlarla seyirci rekorlari kirdi. Aydemir Akbag, Mete
Inselel, Behçet Nacar (Parçala Behçet) esas çocugu oynuyorlardi.
Yazlik sinemalarm esas çocuklariyla kizlan parkici oldular, ne
söyledikleri, nasil okuduklari hiç önemli degildi. Su filmler çir-
kin erkeklerin komplekslerinden kurtulmalaruu saglayarak top-
lumsal bir iglevi yerine getirdiler! Daha sonralari, adma "sosyal

konulu" ve
"sosyal
içerikli" dedikleri ama ne oldugunu pek an-
lamadigimiz, käylülügün erdemlerini anlatan ancak köylüyü
bir türlü anlatamayan; iççi kizIarm, patronun cocuguna âgik
olup da, kötü adam patronun (geneldeKenan Pars oynardi) Bi-
zans entrikalanyla
"geneleve"
dügürülügünü nefretle seyredip
düglerimizi zenginlegtirirdik. Bir gün, takvime baktik, 2006 yili
Ocak ayiydi ve bu filmlerle yetigenler, Türkiye'yi yänetenlerin
damgmani, bürokrati, teknokrati olmuglardi.
1980 yilinda, 12 Eylül ara rejimini yaçadik. O da ne?! Filmle-
rin içerigi degigti.
Saban,Kemal Sunal ile yildiz olmuy, arabesk
adi verilen bir müzik türü ve "Lâle Devri" periyodu baglatilmig-
ti. Yil 1996, aylardan Eylül, günlerden Pergembe,
.takvimler

ay-
m 10'unu gösteriyor, TV'ler Kuzey Irak'taki kaosu yaymhyor,
ekrandan bir bant geçiyor,
"muhakkak
"Saban"on bininci kez yinelenecek,
seyredin", TV ekranmda bir altyazi banti geçiyor;
"aman
sakm kaçirmaym", Kemal Sunal bagyapitimn ardmdan
"arabeskin
krah" canh yaymda, jiletçileriyle birlikte... Yil 2005,
takvim 15 Ekim'i gästeriyor. Bu kez TV'ler ABD'nin Irak'i
par-
çaladigmi, her gün meydana gelen patlamalan ve onlarca insa-
nm cesedini gösteriyor.
Bu filmlerie yetigen gençlik, bu senaryolarm düg gücü smir-
lan içinde "ideoloji"
ûretebilir hale getirildiler. "68

kugagi" bu-
gün, kaç kigi kaldik diye merak edip sayim yaptilar, "bagimsiz

Türkiye", "milli
petrol" sloganlari atanlardan iki elin parmakla-
ri kadardilar; hayrete dügtüler.
Bugünkü yönetici ve politikacilara hiç kizmlyorum; çünku
onlar da bu filmlerle büyuduler. Opera, bale tammadilar; klasik
y
I
I

I
I

: 258 GelepegiYönetmek

burjuva" özentisiydi, ki-


"kûçük

müzik dinlemek kimileri için


misi için de geleneksel kültürden kopug, günah ve ahlâksizhkti.
Hiç kugkusuz, ekonomik ve teknolojik olanaklar tammrsa,
olacaktir, po-
"yönetmenlerimiz"

dünya çapmda ses getirecek


tansiyel olarak bugün de var. Fakat teknolojiyi de kullanarak
yüzyil sonrasmi dügleyebilecek senaryo yazarlarmi. çikarama-
çikamaz.
yiz. Su nedenle de yönetmenlerimiz smirlanmiz digma
Smirsiz düç gücünün ve teknolojinin kullanddiş filmlerin
yapilamay1pim, ikinciDünya Savagi'na girmeyigimize baghyo-
uluslararasi politika
rum. Aslmda, bugünkü endüstri, teknoloji,
arenasindaki geriligimizin baglica nedenini, bu savaga katilma-
ylyuniz olarak degerlendiriyorum. Çünkübu savag, teknoloji,
taktik, doktrin ve ideoloji savagiydi. Türkiye, savagin digmda
kalarak bu teknik, dügünce, üretim ve olugumun da digmda kal-
Kurtulue Sa-
mig oldu. Gerçi, Birinci Dunya Savagi'na katildik,
vagi verdik ve toplam sekiz yil cephelerde kaldik; sanki hakkm-
da bir film mi çevrildi diyebiliriz.
Burada eklemem gerekiyor. Halit Refig'in çevirdigi "Yorgun
Savaçç1" küçük rütbeli subaylari anlatiyordu. Maregal Fevzi
Çakmak'mtutucu ve kugkucu dügünceleri ve ilkel strateji anla-
yaktird1; öykü-
"yapiti"

yigiyla yetigtirilmig yönetici kupagi, bu


sü bir tür dizi yazi oldu. Bir daha kim çevirmeye cesaret edebi-
lir?
Aradan geçen 90 yila karym genel tarihi yazilamayan bu sa-
vaglarm, filmi de çekilemez; bu da ayri bir gerçek.
Bir kez daha özetleyelim: 2L yüzyih-dügleyecek senaristleri-
miz yok; genel tarihimizi yazacak tarihçilerimiz var, tarihe yak- _sahi-

lagim sistemi bilinci yok; dünyada, tek bir alanda bile söz
bi olacak teknolojimiz yok; felsefecimiz hiç olmadi; ulusal oto-
mobil sanayiimizi äldurmeye çaliglyoruz; sonra da, o zamanki
"Digi leri Bakammiz (Tansu Çiller),Kuzey Irak yerine Kuzey
Kibris dedi," diyerek kendisine ate; püskürüyoruz. El insaf!
Gazeteciler, bilim adamlari, görsel medya yorumculari, bir
"ulusal
stratejimiz" yok; Kuzey Irak'ta olaylar oluyor ama, Tür-
kiye'nin stratejik planlari belli degil diye hep birlikte yakimyo-
ruz...

-rl

-IV
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 259

2.1.2. Çok Boyutlu Tarih


Samyorum son on yilda Türkiye'de kullanilan en popüler üç
kavram
"strateji", "think

tank" ve
"resmi

tarih" sözcükleri oldu.


"Strateji" kavram olarak da; sözcük olarak da bize yabanci. Ni-
çin yabanci? Çünkübilim ve teknoloji olmadan, endüstri devri-
mini yaçamadan, stratejiyle tanipamazsmiz. Íkincisi de bi-
"tarih

limine" bilimsel ve çagdag yäntemlerle yaklayim saglayamazsa-


niz, strateji bilimiyle de bulugamazsimz. Bu baglamda disiplin
olugturulamadigmda
"strateji-tarih-cografya"

örtügmesini ger-
çekleptiremeyecegimizidegerlendiriyorum.
Bu bölümün ele aldigi baçat soru qu oldu: Tarih mi stratejiyi
yaratti, yoksa strateji mi tarihi biçimlendirdi?
Prof. Sencer Divitçioglu'nun bakig açisiylal, olaylarm
"sadece

kronolojik hikâye edildigi bir tarih bogtur". Strateji, bir sistemli dü-
ünce.ürünüdür. Strateji tarihten yararlandigina göre, tarihin de
bu baglamda bir tabana oturmasi gerekiyor. Yine Divitçioglu'na
"tarih

göre, de tipkl fizikya da iktisat bilimleri gibi sistemli diipiintil-


muy urundur.
"Tarih, ilk elde, günümüzde yagayan tarihçinin, geçmigte ya-
amig olan
'bagkasim'
okuyarak yaptigi bir bilimdir. Tarihçi için
bu bagkasi yâddir; yani uzaklarda olan mesafelegmig bir yaban-
cidir. Onun hakkmdaki bilgiler ancak aryivden bulunup okunan
belgelerden elde edilir. Tarih geçmigte bugünüti bitigiginde bir
ins anb ilim d ir
."

Ïlk teknoloji ürünlerinin kullanildigi askerî savaglara ve eko-


nomik savaglara kadar farkina varilan olgu degildi.
"strateji",

"Çikar"ve ilhaki"
"toprak
ile birlikte äncelikle hile kegfedildi,
ardmdan taktik ve plan kavramlan geligti ve geligtirildi. Strate-
jinin sanat olarak uygulampmin, ilk kullamhymin, kimi uzman-
larca Napolyon Bonaparte'la bagladigt kabul edilirken Clausewitz
ile kavramlagtin1dig1 tartigmasiz bir gerçektir. Osmanh tarihine,
daha dogrusu padigahlarma baktigimizda devlet stra-
"yüksek

tejisi" diyebilecegimiz bir mimari yapilanmayla birkaç padiga-


hm däneminde ancak kargilaçabiliyoruz. Bana göre bu padisah-
260 Gelecegi Yönetmek

lar, Fatih Sultan Mehmet, III. Selim, IL Mahmut, Sultan Abdüla-


ziz ve II Abdülhamit'tir.
Osmanh'da stra teji geligtirilemedi ve stratej yetiptirilemedi de
Türkiye Cumhuriyeti'nde yetigtirilebildi mi? Ne yazik ki, yamt
olumsuz. Belki pu ileri sürülebilir: Türkiye NATO üyesi bir ülke,
konsepti NATO Genel Komutanhgi karargâhi belirler ve Türki-
ye de uygular; dolayisiyla Türkiye'nin de stratejileri beHi olmak-
tadir. Bu analizin hatah oldugunu söyleyebiliriz. ÇünküTürki-
ye'nin ulusal, askerî, ekonomik, politik, egitim, sosyal stratejileri
Ji,
olmak ve bunlar da halk tarafmdan bilinmek zorundadir, Örne-
gin;
"sicak
Rusya'nm geleneksel askerî ve uluslararasi ulusal stratejisi
denizlere ulagmaktir", bunu tüm dünya bilir ama, ayrmti-
lari, Rusya Cumhurbaçkani ya da Çar'mkasasmdadir.
Eger Türkiye'nin ulusal stratejisinde Musul ya da Bati Trak-
ya'nin siyasi haritaya dahil edilmesi hedeflenmigse, bunu bil-
meliyiz.
Genelkun-nay'm harekât merkezinde haritalarda iglenmis ol-
masi (böyle bir hedef olu.p olmadigim bilmiyorum) pek anlam-
h degildir.
"Megali idea" ya da "Enosis" hedeflerinin tüm dünyaca bi-
linmesi Yunanistan'm gizli sirlannm ac16a eikmast demek olma-
déma göre (öte yandan kamuoyunu da motive etmektedir),
Türkiye'nin de uluslararasi arenada belirlenmig ulusal stratejik
hedeflerinin ya da en azmdan ana baghklanyla stratejilerinin bi-
linmesi, açiklanmasi gereklidir.
Ote yandan, strateji, alolci ve uygulanabilir olmahdir. Anim-
sanacaktir; SSCB dagihp, Türki Cumhuriyetler ortaya çikmea
dati dünyasom belirleyigiyle "Türkiye model ahnmahdir" den-
di. Türkiye Cumhurbagkan iki sloganla ulusal stratejirnizi du-
yurdu. Bunlardan birisi "Adriyatik'ten ÇinDenizi'ne Türk dün-
yasi", ötekisi de yüzyil Türk yüzyih olacakbr" idi. Bu deyip
"21.

ler, popühst iç politika malzemesi olur ama, uluslararasi arena-


da daha uygulama dügüncesi bile biçimlenmeden boplur. Dik-
kat edilirse, Yunanistan'm "megali
ideasi" iki devleti iigilendi-
ren hedef tagirken, bizim sloganlantmz çok genig bir cografyay1
kapsamaktadir. Bu inceli i görmek ge:cekiyordu. Su sorulabilir:
Tarihin ce Cografyamn Farl:mda Olmak 2til

Bunlar,
"ulusal

stratejimiz" olamar mi? Olur. Ama, kopulu var.


Bu stratejiyi gerekli eggüdümü saglayrp planlanni ayrmulandir-
diktan sonra Cumhurbaskaiumn kasasma kayar, üzerine de -

sözgelimi- 50 yll sonraki bedefimiz dersiniz, adim adim, her hü-


kümet-uygulamaya koyar, sonunda hedefe tuasdir. Ulosal stra-
tejilerin halka açiklanabilecek ve apklanamayacak olanlan be-
lirlemek o denli zor degildir. Kaldi ki, NATO'nuri ve ABD'nin
bildigi T(irkiye'nin "ulusal

stratejilerini" Türk haÌkmm bilme-


sinde ne gibi sakmcalar olabilir?
Osmanh Imparatorlugu'nda ve Türkiye Cumhuriyeti'nde
"ulusal
çikar stratejilerinin" almadig1mn, belirlenemediginin al-
tmi çizmigtim. Eunun da
-bana

göre- temel nedeni daha henüz


geriel ulusal tarihirnizi yazamamis olmamizdir.
Niyazi Berkes, "Tiirkiye'nin ekonomik terihi neden yazilnmmis-
tir?"2 sorusuila pu yaniti veriyor: "Türkiye'nin gerçek anlamiyla
bilimsel, genel tarihi bile yazdemamigtir ki ekonomik tarihi
ya-
zdmit olsun,
Eskiden tarih demek, devletlerin, yani toplumlarm tepesin-
de oturan siyasal gü.ç örg Citünün ve özelikle onun zirvesinde-
ki hukümdarlarm yaphklannu, hikâyesi demekti. ÖzellikleÏs-
lam ülkelerinde. Bunun nedeni gudur: Hükümdarlar gelip
geç-
mi bagka húkümdarlarm zamarunda geçen alaylara ög·renmek,
onlardan ders almak isterlerdi.
Çünküen korktuhlan gey ele-
rindeki devlet gücünün kaçirilmasi
ya da yikilmasi idi. Bunu
önlemek için tetikte ohnalan, gäzlerini dört-açmalart gerekliy-
di. Bunlarm akh bagmda olanlan tarib yazarlarma änem verir-
ler; olmayanlan da lariliçilerin rakibi olan müneccimlerden
medet umarlardi.
Osmanh Devleti'nin geçmiginde de hükümdarlar zaman za-
man kendilerinden önce geçmig ve kendi zamanismda
geçen
olaylarm tespit ve kaydedilmesi için 'vak'anüvis'ler,

yani olay-
lari kaydetmeye memur kipiler seçerlerdi. Bunlarm en çok
yap-
tiş yey, seferleri, bagka devletlerle olan iligkileri, içeride vezir-
lerle, askerlerle, bürokratlarla ilgili tayin, terfi, müsadere, rüg-
vet, idam, sürgün, isyan olaylarmi, zamanm hayrat ve hasenat-
la ilgili olaylaruu kaydetmekti.
262 GelecegiYönetmek

Bu yazarlar toplum smiflarmdan kopmug, yalmz devlet ka-


tmda yeri olan kipiler olduklarindan en çok ve en yakindan bil-
diklerini yazarlar, ötesine önem vermezlerdi. Yazdiklanmn ço-
gu kendi aralarmda, kendi içlerinde olup biten olaylar üzeriney-
di. Toplumun diger smiflarmda, o smiflann ekonomik hayatm-
da neler olup bittigine alding etmezlerdi."
"Ulusal strateji" hiç kugkusuz tek bir stratej tarafindan degil,
bir uzmanlar kurulunca saptanacaktir. Eger bir ülkenin genel
ulusal tarihi, genel ulusal ekonomi tarihi yazilamamiçsa, ulusal
yüksek stratejisi nasil belirlene6ilir?
Cumhuriyet döneminde de tarihimizin ekonomik yanmin
daha iyi anlayilmamig oldugunu saptayan Niyazi Berkes bunun
nedenlerini siraliyor, Bunlardan birisi,
"...tarihimize

bilimsel
gözle bakmamak. Ya Ïslamcilik, ya Osmanlilik ya da Türkçüluk
ideolojilerinin etkisi ile dünyaya ya da akla meydan okurcasma
olaylar uzerine
'edebiyat'

yapmak, olaylann amansiz ekonomik


realitelerinden kaçmmak."3
Prof. Berkes'in saptamalari 1969 yihnda yapilimptir. O ta-
rihten bugüne degerli tarihçilerimiz yetigip yapitlarmi yaym-
ladilar. Bu arada pel< çok kimsede de gözle görülür bir tarih
yazma meraki bagladi. Ama bu kez de bagka olumsuzluklar
yaratildi.
Frof. Toktarug Ateg, "Herkes tarih yaz manm bilyusiine kapudi,"
diyerek gunlan yazlyordu: "Milletçe tarih yazma merakma diiptük.
Birileri kendince ha babam
'tarih 'maraz,'

yazzyor'... Bu yani hastalik


santyorum Cumhurbagkani Ozal'la baglamtytt Her giin tarihi yeniden
yazar, her giin bir devrim
yapardI...

Futbolcularimiz bir maç kazamyorlardt. Tarih yaz mig saydryortar-


di. Bir haltercimiz µeppepe rekorlar kiriyordu.¯Kimileribunu da
'farih

degiftirmek' olarak yorumluyorlard L Bir hakemimiz Avrupa'da bir


maç yönetiyordu. Elbette tarihi yeniden yaznnç oluyordu.
Ïplersonunda öyle bir noktaya geldi ki; tarihiyle övünmesini çok
seven insanlarimiz, tarihine karpt en saygisiz bir konuma dügtüler.
Ve görkemli tarihimizin sayfalari arasmda bir virgül bile olmayacak
'pestenkerani'

kimi peyler, tarihsel olaylar ve adimlar diye yorumla-


nir oldu."*
Tarihin ve CografyamnFarkmda Olmak 263

Cumhurbagkamndan Bagbakan egine, haltercisinden gazete-


cesine degin tarih yazan bireylerden oluçan ulus nedense dogru
ulusal tarihini yazam1yor ve ulusal stratejisini belirleyemiyor.
Bu da bir paradoks.
.

Benim degerlendirmemegäre Türkiye Cumhuriyeti'nin ulu-


sal stratejisiüç temel dügüncede yapilandirilmigtir. Bunlardan
birincisi "Yurtta bang, dünyada barig", ikincisi "Çagdaguygar-
lik düzeyine ulaymak", üçüncüsü de "Ne mutlu Türkiim diye-
ne". Bana gäre, üç(i de gerçekçi ve strateji" çünkti sa-
"büyük

vagtan daha çok, barigla ilgili yüzydlarca etkili olmasi umut


-ve

edilir bir politikanm evrimiyle ilgilidir. Ama bu hedefler, Tür-


-

kiye'yi süper güç ya da Soguk Savag sonrasi terminolojisiyle


dünya gucü yapacak stratejik unsurlar degildir.
Okumakta oldugunuz bu kisim, strateji belirlemede tarihin
rolüyle ilgili bir tür denemedir. Hem dünya tarihinden hem de
Türk tarihinden örneklemelerle tartigma açmaya çabalamakta-
dir. Türk tarihinden özellikle askerî tarilii ve deniz stratejisini
ayrmtilamaya, tartigmalari bu konuda odaklamaya yogunlagtir-
maktadir.
Cumhuriyetin bagmdan bu yana her konuda ikiye ayrilmayi
ahgkanhk haline getiren bizler, tarih yazimi konusunda da bu-
nu sürdürdük. Bir kisim tarihçilerimiz tarih" yazmakla
"resmi

suçlamrken, suçlayicilar resmi tarih" yazmaya çabalaya-


"gayri

caklarmi duyurmanm gururunu yayadiklarini belirttiler. Bir


grup tarih bilimciler de
"resmi"
resmi" tarih ayrimi ol-
-
"gayri

"ciddi"

maz, bu saptama yanhetir, ciddi" tarihçiler var-


-
"gayri

dir diyerek, sorunu biraz daha anlayihr ya da daha anlagilmaz


hale getirdiler.
evket Pamuk'un, Osmanti-Türkiye ÏktisadiTarihi adhyapitm-
da "Tarih nedir, ne tür bilimdir?"sorusuna verdigi yamtta, "Ïçin-
de bulundugumuz yüzyda kadar tarih yazicdigma egemen olan anla-
yig, olaylart zonan-dizinsel biçimde betimlemek ve bu claylardan be-
lirli dersler çikarmak olarak özetlenebilir," diyor. "Ortaçag ve önce-
toplumlarda tarih, hükümdarlarm ve devlet adonlarmm yap-
.sindeki

tiklarrnm öyküsü olarak anlagiltyordu. Tarihçiler olaylara yöneticiler


ve deviet aşsmdan bakarlar, yazdiklanyla deviet adamlarina yol gös-
264 GelecegiYönetmek

termeye auprlardt.
,
Daha sonralari, Ävrupa'da ulus-devletterin ku-
rulmaya pasladigt dönemde ise tarihçiler, zaman-dizinsel olarak stra-
ladiklart al fylardan
kendi ulus-devletlerinin varligmi ve biitünlügünü
savunan y.xmnlar çikardilar. Böylece tarili, ulusalculik ideolojisinin
temelleedicibnesinde ve yaydmasmda önemli rol oynadi. Bu ideoloji-
nin ten.d araçlarmdan biri durumuna geldi.
Su tür egilimler güniimüzde de varliklaron sürditrilyorlar hiç ytip-
hesiz. Ancak pimdiyekadar olaylari zaman-dizinsel clarak betimlemek-
le yetinen tarih, bugün olaylar arasmdaki neden-sonaç iligkilerini bu-
lup çikarmaya, geligmelerive dcgipmeleri bu neden-sonaç çerçevesi
içinde açzklamaya yönelmigtir. Giinümüzün tarihçileri arhk "nc
o!-
du" scrusuna degil,
"niçin

oldu" scrusuna yanit arryorlar. Bu egilim-


lerin de etkisiyle çagamzda tarih giderek bir toplumsalbilim niteligi
kazamnaktadir. Nitekim 20. yüzyilin önde gelen tarihçilerinden, Av-
rupa feodalizmi üzerine çabymalarlyla tanman Marc Bloch, tarihi her
yeyden once degçmemn bdom clarak gordugunu soyfuyor.
Bir bagka tarihçi, yayamimn büyük bir bölümünü Sovyet
Devrimi'nin tarihini yazmaya ayiran ve Tarih Nedir? baglikli ki-
tabiyla da tanman E.H. Carr'a göreyse, "tarih
nedenlerin incelen-
mesi" demektir,
Yine Sevket Pamuk, "Bir kuram olmadan tarih yazilabilir
mi?" sorusuna da özetle qu yamti veriyor: "Ötekitoplumsal bilim-
clier gibi tariliçi de iki temel sorunia
ya da tehlikeylekary: karçtyadar.
Birinci sorun pu.· Yüzyillar önce bu belgeleri hazirlayanlarm toplum-
da belirli yerleri vardt; olaylara kendi bakmiglar,hatta belki de bu
açz
larmdan belgelerikendi çikarlarmt korumak amactyla hazirlamtçIardi.
Eger tarihçi bu belgelereve onlart hazirlayanlara karpi eleptirel bir
tamr almazsa, tarihi geçmiçin baktyaçistyla, daha da kötüsü, geçmig-
teki belirli bir kesimin ya da sunfm bakipaçistyla yazmak ve yorumla-
mak durumuna dügecektir.
Tarihçinin inceledigi gelignelereiligkin olarak bir kurami, bir bapka
deyiplesoyut kavramlar kullanarak inga edilmig basit bir açiklamast yok-
se, önündeki on binierce olgu onun için bir anlam ifade etmeyecektir.
Olaylari neden-sonuç iligkileri içinde yeniden kurmak ancak bir
kuram sayesiñde, bir kummm sagladigt bakt; açistyla olanakli olabi-
lir."6
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 265

20. yüzyilin önde gelen tarihçilerinden Fernand Braudel bu


gerekliligi, "Eger kurany yoksa tarih de yoktur," diyerek özetliyor.
Geçmigi bugünün bakig aç1siyla yorumluyoruz. Öte yandan
geçmige iligkin olarak yaptigimiz açiklamalar, getirdigimiz yo-
rumlar da bugüne igik tutmakta. Geçmigi anladigmuz ölçüde
bugünü anlayabiliriz. Böylece tarih ve tarihçilik bugünün toplu-
mu ve onun balag açilariyla dünün toplumu arasmdaki kargihk-
h etkilegim süreci içinde geligiyor, degigiyor.

2.1.3. Tarih Tekerrûr Eder (mi)


"Tarih tekerrürden ibarettir" dilimizde çok yaygm kullamlan
bir deyigtir. Bu tamm ne denli gerçekle bagdagmaktadir ya da
dillere persenk edilen bu deyig, aslmda ne ifade etmektedir?
Bence bu, tarih bilincinin farkmda olmamaktir.
Erol Özbilgen'in "Maşuplarm Zaferi" adh yapitmda, "Tarih
tekrarlardan fekerrürden) ibarettir" türünde özdevigler (vecizeler)
son yüzy11içinde, (yaniTarih'in metodolojisinin henüz geligtiril-
digi dönemde) genig kitleler içinde yaygm olarak kullanilmigtir.
Aslmda toplumbilimlerinde spekülatif yorum yapmak iste-
yenier için Tarih'in bir yinelemeden olugmasi, ilkçag falc11arigi-
bi "gaib"den
haber vermeye çok elverigli bir durum yaratmak-
tadir. Bu nedenle insan ruhundaki keyfetmek, gaibi
"gelecegi

bilmek" gibi bilinçalti nitelikteki ilkel egilimler bu tür dügünce-


lerin halk arasinda da canh kalmasma neden olmaktadir.
Prof. Macit Gäkberk, "Degiçen-Dünya Degiçen Dil" adli yapi-
tinda "Tarih bir yinelonmedir" analizinde de (s: 50); bilin-
"tarih

ci älçüsüyle, günlük yaçamimizda ortahkta .dolagan, öteden be-


ri tart1711an,son yillarda bizde de güncellik kazanan tarihle ilgi-
li birkaç yargi üzerinde biraz durup dügunmeyi deneyecegiz.
Bu yargilardan biri: Tarih bir yinelemedir," der. Bu sav, tarih
adru verdigimiz olaylar dizisinde olup bitenler birçok kez yine-
lenir, tekrarlanir demekistiyor.Bugünolmakta olanlar dün de
olmuglardi, yann da olacaklardir. Bu anlayiça gäre, tarihte yeni
bir gey yoktur; burada hep bilinenlerle kargilaginz; bugünü de,
yarmi da dünde bulabiliriz.
266 Gelecegi¥önetmek

Oysa birçogunuzun, belli olaylar kargismda, zaman zaman


baymi s llayarak bilgece bir tavir takmarak ileri sürdügü bu yar-
giyi kugko ile kargilarsak yanhy bir gey yapmig olmayiz; tam ter-
sine, ta-illin gerçegine yaklagmig oluruz. Çünkü,tarih sürecine
dikkat a bakarsak, bu süreçteki her olaym, her ânm bir kezlik ol-
dugunu görürüz; tarihin geçmigten gelip gimdi üzerinden geçe-
rek gelecege uzanan, geriye bükülmeyen dogru çizgi biçiminde
bir gidig oldugunu buluruz; onun "tarih
bir yinelenmedir" sa-
vmda oldugu gibi bir dänme dolap olmadigun anlariz. Bu dog-
ru çizgi üzerindeki her nokta da sürecin her ögesi-
-ya "yeni-

dir"; bundan önce var olmuy degildir; "özgündür";


böylesi ne
bundan önce vardi, ne de bundan sonra olacaktir. Onun bundan
önce ve sonrakilerle iligkisi birtakim benzerliklerden ileri git-
mez; bu da onun
"kendine

özgülügünü" ortadan kaldirmaz.


Örnegin 1789 Fransiz Devrimi bir kezliktir; bir bütün olarak al-
digumzda biriciktir, yepyenidir; öncesinde, sonrasmda kendi-
siyle tipatip özdeg sayabilecegimiz bir devrim yoktur, ne Fran-
sa'da ne de Fransa digmda; bagka devrimlere kimi bakimlardan
benzese bile.
Prof. Serafettin Turan; Birinci Askerî Tarih Semineri'ne 0983)
sundugu bildirisinde "Tarih bir tekerrür müdür?" sorusuna ver-
digi yamtta, "Tarihin ele aldigt olaylar, asla iki kez aynen görü-
lemeyecek olan bir niteliktedir," analizini yapmaktadir.
"Tarih tek bir yönde akig biçiminde olmasa da, bir devamh-
hk olduguna ve sik sik birbirini andiran olaylarla kargilagildigi-
na, savaglarm, banglarm, yasal düzenlemelerin, özgürlükleri
kismanm ve özgürlüklere kavugma mücadelelerinin birbirini
izledigi görüldügüne göre, acaba bu olaylar tam anlamiyla ay-
nen mi yaganmaktadir? Özel.deyimiyle Tarih bir tekerrür mû-
dür? Çokeski zamanIardan beri öne sürülen ve N. Machiavel-
li'de dayanak bulan bu konuda fazla aynntiya inmeksizin söy-
leyebiliriz ki, Tarih'te olaylarm aynen tekrarlanmasi degil, bir-
birine benzer olaylarm yaçanmasi söz konusudur. Görünügte
birbirini andiran olaylar gerçekte az ya da çok farkhhklar tagir-
lar. Bu yüzden Tarih'in ele ald1ş olaylar, asla iki kez aynen gö-
rülemeyecek olan bir niteliktedirler. Tarih'in 'tekerrür'
etmeye-
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 267

cek olan, yani her biri tekil olan olaylan konu edinmesi,
onun
bireycilikle, kipisellikle.ilgilendigi anlamma da gelmez. O, olay-
lan anlamaya ve anlatmaya çahgirken, söz konusu olaym özel-
ligini belirtmeye özen gösterir ve bir tür genellemeye de bu
özelliklerden hareketle varmak ister. Her düzenlemenin özelli-
gini belirtmeden düzen hakkmda bir genelleme yapmaya, ya
da her çarpigmanm, muharebenin özelligini vurgulamadan sa-
vas hakkmda toptan bir yargiya varmaya olanak bulunmadigi
gibi... Olaylarm oluçumunda büyük rol oynadiklari kabul edi-
len yöneticiler, komutanlar, bilginler, sanatçilar vb. kahraman-
lar, ya da milyonlarca digerleri arasinda figüran durumunda
bulunan bireyler, tarihsel açidan ancak kendi özelliklerinden
öturu onem tapirlar.
Sonuç olarak; tarih, tekerrüretmez. Bu baglamda degerlendir-
me yapmak, özellikle, ulusal çikar stratejilerinin belirlenmesin-
de matematik dügünce kullanmamizi saglar. "Tarihin yinelenme-
si" Türkiye gibi kalkmmakta olan ve de içinde bulundugu dü-
zeyden ç1kmamalan için dügünce iklimine sokulabilecek en uy-
gun önermedir.
Ülkelerinfiziki cografi yapilari ve yapilanmalan degigmeye-
bilir; ama, jeopolitikleri, degigen dünya siyasi ve ekonomik dü-
zenler dogrultusunda degigim ve farkl111kgösterecektir. Bu du-
rumda da, bu cografyada "'tarih

yinelenecektir" savi, sömürge-


ci bir sav olmanm ötesinde, o üIkenin insanlarmm da kaderci ol-
malan demektir.
Tarih'in olugumunda cografya en önemli etkendir. Ínsan,ta-
rihi olaylara yön veren, yazan ögedir. Tarih-cografya bütünlü-
gü, siyasi, askerî, ekonomik stratejilerin belirlenmesinde, dü-
ünce konseptinin olmazsa olmaz koguludur.
2.2. ASKERÎTARÍ.H'ÍN TANIMI-VE
'

METODOLOJÍSÍ

"Tarihten hiçbir pey ögrenilemeyece-


gini,tarihten ögreniriz."
Bernard Shaw

"Askerî Tarih" kavrami, Birinci Dünya Savagi'ndan sonra


önem kazanmaya baglamig ve günümüzde kendine äzgü bir ta-
rih anlayigma dönügmügtür. Askerî Tarih, Ïktisadi Tarih, Ku-
rumlar Tarihi, Siyasal Tarih, Tip Tarihi gibiözel alanlar genel ta-
rihten ayrihp bagimsiz bir tür olmuytur.
Demokrasi ve demokratiklegme süreciyle birlikte, askerlerin
devlet yönetimine ve politikaya müdahalesi kalmamigtir; fakat
ülke. savunmasmdaki dogrudan ve dogal rolü nedeniyle, devlet
yänetimini yine de etkilemektedir.
Ordularin kurulu uyla birlikte askerler de devlet yänetimiy-
le özdepleptiler ve bunun sonucu olarak, askerlik ve tarih, birbi-
rinden ayrdmaz parçalar oldular. Genel tarib içinde önemli bir
yer tutan askerî tarihin aragtinlip yazilmasi, askerler için bir ge-
reklilik haline geldi.
~gerçek

"aragtirmak"

Tarihin aniami demektir. Askerî Tarih


aragtirmasmda da temel dügünce, genel tarihte oldugu gibi geç-
migi karylagtirmah bir sentezle, glinü.müz ve gelecek için so-
nuçlar çikarmaktir.
Askerî Tarih kavrammt açiklayabilmek için Harp Tarihi kav-
ramim da tammlamak gerekmektedir.
Tarihin ve Cografyano Forkmda Olmak 269

Harp Tarihi; devletler arasmda yap21an savaëlarm iledenleri-


ni, taraflarm ulusal ve özellikle askerî güçlerini, agirhkh olarak
da savaç içinde yapilan muharebeleri ve bunlarm daha çok
askerî sonuç1arim kendisine konu edinmig bir tarih dahdir. Bu-
radan da anlayilacagi üzere Harp Tarihi'nin ilgi alamm genelde
savag ve muharebeler olug turmakla birlikte temel konu, muha-
rebeler ve bunlarm olug tarzidir. Bunu incelerken de, baçanh ol-

muy ya da olmamig askerî harekâtla, galip ya da maglup, sevk


ve idarenin etkin nedenlerini aragtirir ve bunlari örnekleyerek,
komutanhk ve askerlik sanatma iliçkin dersler, taktik ve strate-
jik sonuçlar çikarir?
"Askerî Tarih", "Harp Tarihi" çahymalari alanlarun da kap-
sayan ve içerik olarak farkh bir olgudur. Askeri Tarih ve Harp
Tarihi içinde muharebeler de farkh bakipla yorumlanmaktadir.
Askerî Tarih,. "Harp Tarihi"nin asil ugras konusu olan mu-
harebeleri salt askerî açidan ele almaz. O, muharebelerin neden-
lerini, olugumunu,- cereyan tarzmi ve sonucu etkileyen "Ulusal
Güç, lllusal Strateji, Yüksek Sevk ve Îdare"faktärlerini, Harp Tari-
hi incelemelerine esas olan "Askerî Güç ve Strateji"yle birlikte
ayrmtdanyla dikkate alarak konuya egilir. Aynca, ternel yorum,
agirhkh biçimde askerler ve askerlige dönük olmakla birlikte,
olaylarm yalmz askerî sonuç1ano saptamakla yetinmez Askeri
Tarih'te konu yalmzca muharebeler degildir.
Askerî Tarih'in konusu, yalmz askerî 11arekâtla smith kalma-
makta, askerlere ve askerlige ait tüm faaliyet alanlarun agirhkh
biçimde kapsamaktady. Bu yönüyle de Askeri Tarih, genel tarih
içinde kendine özgü bir yer iggal etmektedir.
Prof. SerafettinTuran, kavramm tammma tarih
yazanmn olay-
lar ve olgular arasmda yaptigi seçme ve günümüzde tarih
yazimi-
na temel olmas1 gereken ilkeler dogrultusunda yaklaymaktad2r.
"Ancak siyasal içerikIi Genel Tarih de, Özel Tarih de olaylar
ve olgular arasmda tarih yazannm özgür iradesiyle yaptig1 bir .

seçmeye dayamyordu. Oysa günümüzde tarih yazumna temel


-

olmasi gereken ve dolayisiyla Tarih'te türleri de doguran iki il-


ke yaygmlagmig bulunmaktadir:
270 Gelecegi Yönetmek

Tarih yalmzca ulusal ya da hanedanlara iligkin bir hatira


degildir. O topluma dolayh yoldan yarar da saglasa, _ç1kar
gözetmeyen bir bilme, bir aydmlanmadir.
Yalmz seçilen, önemli görillen olaylar degil, bütün olaylar
tarih olmaya deger.
Tarih tüm bu olaylardan olugtuguna göre, onlardan yalmzca
siyasal olaylara, kurumlara, kültüre, ekonomiye ya da askerlige
bagka nedir?
'seçim'den

iligkin olanlari ele ahp anlatmak, bir


Öyleyseadma 'Ekonomik Tarih', 'Kültür Tarihi', 'Askerî Tarih'
denen anlatimlar, Tarih'in digmda türler Slmayip onun içinde
var olan, Tarih'i olugturan olaylar öbeginden birer dizgedirler.
Yüzydlar ilerledikçe aym tempo ile ilerledigi öne sürülemeyen
gärülen Tarih'in, anlatrnda gelenek-
'genigledigi'

fakat giderek
selligi sürdürerek genellikle siyasal içerikli olaylara agirhk ver-
mesi, bu alanlara da dikkatleri çekmeyi amaç edinen çabalari
kaçimlmaz kilmig ve sayilari giderek artan yeni disiplinler dog-
mugtur. Buna en güzel örnek olarak, yakm dönemlere iligkin bi-
limsel aragtirmalarm azhgi ve yetersizligi nedeniyle ortaya çi-
kan ve hizla yaygmlagan 'Yaygm Tarihçilik'i (ya da Jurnalistik)
görüyoruz.
Sonuç olarak gunlan söyleyebiliriz:
Askerî Tarih, Tarih'in digmda apayri bir tür degildir.
-

Askerî Tarih, benzeri öteki türler gibi Tarih'in içinde ve onu


-

olupturan bir olaylar dizgesi, ayni konu ve türdeki olaylari ele


alan bir seçkidir.
Askerî Tarih'te Tarih metodolojisi digmda bir metodoloji
-

söz konusu olamaz. Ancak Tarib'in her alanmda oldugu gibi


Askerî Tarih konusunda da aragtiricmm ya da tarih yazarmm
geçmigi yeniden canlandirmaya yarayacak belgeleri saptama ve
onlari degerlendirmede gerekli ön hazirhga, bilgi ve beceriye
sahip olmasi zorunludur.""
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Bagkanhgi'nm
1983 yilmda düzenledigi "Birinci Askerî Tarih Semineri"nde,
"Askerî Tarih" tammlanmaya çahplmig, fakat farkh tammlar
ortaya çikmigtir. Örnegin,Yücel Aktar, bildirisinde "Askerî Ta-
rih"i göyle tanunlamaktadir:
l

Tarihin ve Cografyanm Farkmda Ofmak 271

"Askerler ve askerlikle ilgili her türlü olay, konu ve sorunla-


ri; Ulusal Güç'ün olugumunu etkileyen faktörlerin, Ulusal Stra-
teji'nin öngärdügü hedeflerin ya da bu güçleri dengeleyen oto-
ritenin ve idealin yarattigi olanaklarm igigi altmda, tarih meto-
dolojisine uygun biçimde inceleyen ve bu agamada agirhkli ola-
rak askerî sonuç1ara varip her seviyede komuta kadrosunun ör-
neklëme yoluyla saghkh karar verebilmesine katkida bulunan
bir tarih dalidir."
Aym seminerde TTK üyesi ÍsmailArar da sundugu bildiri-
sinde kavrami daha farkh tammlamaktadir.
"Askexî Tarih genel tarih bilimi içinde bir uzmanlik dahdir.
Ancak, bu yöndeki incelememizi burada birakir ve sadece,
'Askerî Tarih geneI tarih içinde bir uzmanlik dahdir' demekle ye-
tinirsek, gerçekten özüne inmemig, konuya çok dar bir açidan
bakrmy ve de olaylarm çok, hem de pek çok yüzeyinde kalmig
oluruz.
Askerî Tarih'in konusunu ve smirlarim ortaya koymak için
önce konuya dar bir açidan bakmak gereklidir, zorunludur, fa-
kat Askerî Tarih'in genel tarih içindeki yerini ve önemini belirt-
mek için yeterli degildir. Bunu ortaya çikarabilmek için bütün
begeri faaliyetlere hâkim olan degigmez sosyal kanunlara, hatta
diyebilirim ki tabiat kanunlarma derin ve felsefi bir görügle bak-
mak gerekmektedir.
Dar anlamiyla Askerî Tarih'in konusunu göyle saptayabili-
riz:
-

Ïlkçagdangünümüze
l<adar uygulanan ve askerlik meslek
ve sanatrim temelini olugturan strateji ve taktik kurallar1mn ge-
ligmesi, bunlarm degigmesine ve geligmesine yol açan çegitli et-
kenler ve nedenler.
Gene ilkçagdan günümüze kadar kullamlan çegitli sava
-

araç ve gereçleri; bilim ve teknigin ilerlemesine paralel olarak si-


lahlardaki geligme ve degigme; bu geligmenin strateji ve taktik
kurallarmda yol açtigi degigiklikler.
Çegitlidevletlerin askerî tegkilati ve bu teykilati ayakta tu-
-

tan, düzenleyen yasalar, nizamlar; sancak, üniforma, madalya


ve rütbe igaretleri gibi askerligin vazgeçilmez unsurlari olan
nesnelerin tarib içindeki geliçme ve degigme evreleri.
-

Bir savagta, savagan birliklerin baçarisi için part olan istih-


kâm, haberlesme, ulaytirma, saghk ve lojistik hizmellerinin tarih
içindeki geligmeleri.
-

Askeri egitim, özellikle subay ve kurmay egitimi tarihçesi.


-

Beib savaglarm ve belli muharebelerin tarihi: Kinm Savagi,


Birinci Dünya Savagi, Türic Istiklal Savagi gibi ya da Çaldiran,
Mercidabik, Sakarya Meydan Muharebesi; Preveze, Ínebahti,
Çegme, Navarin ve Sinop Deniz Muharebeleri gibi. Bu savagla-
nn siyasi, iktisadi ve fikri sebepleri; savag ya da muharebelerde
bir taran galibiyete äteki tarafi yenilgiye götüren nedenlerin in-
celenip ortaya çikanlmasi.
Iyte dar anlamiyla Askeri Tarih'in konusu, ana çizgileriyle
bunlardir.""
Sözu edilen seminere "Genel Hatlan ile Askerl Tarih" baglik-
h bir bUdiri ile ka tilan Cihat Akçakayahoglu lemekli albay]
Askeri Tarih kavrammi bir olarak tammlamigtir:
"bilim"

"Askerî Tarih. bangta ve savagta ulusal güvenligin, topye-


kûn savunmanin saglanmasi; milli ve askerî stratejinin, iç ve dig
epidi ulusal politikalann hazirlanmasi ve gerçeklegtirilmesi fa-
anyetleri sirasmdaki ulusal ya da uluslararasi her çegit dolayh,
dolaysiz iligkilerle, etkilegimleri olay ve oigulan gerçeklere, gü-
venilir kavnaklara davah olarak belirleven ve de erlendiren,
"bilim'dir.

avm zamanda 'Genel Tarih'in dallanndan olan bir Eu


tËmmlama
zaman kopullan ile ilgilidir.""
Askeri Tarih, Ulusal Askerî Tarih, Dünya Askerî Tarihi ola-
rak aynlip incelenebilir. Õte yandan "Savas Tarihi" Askerî Ta-
rih'in bir bölümüdür ve muharebelerin genel karakterleriyle il-
ailenir.
Askeri tarihçi; savag, muharebe, ihtual, inknap, teskilat, is-
Whbarat, lojistik, personel ve benzer konulan irdelerken askerî,
siyasi ve cografi kopullarla birlikte çagm teknolojik, sosyo-eko-
nomik, pontik ve kültürel kogullarnun asil konuya olan etkileri-
ni de incelemek ve saptamak zorundadir.
2.3. ASKERÎTARÍH'ÍN NÍTELÍKLERÍ
VE
UÒRASALANLARI

"Tarih, her peyin tarihie dogrulano-


bileceginidogrulrtmaktadtr."
Voltaire

Askerî Tarih de, genel tarihi olugturan iktisat, felseEe, sanat


tarihi gibi dallardan bitisidir. Ancak her tarib dah ya kendi ko-
nusu kapsammi aragtirir ya da çok yakmdan iligkisi olan bir
bagka'daldan yararlanarak aragttrmasmi yaparken "Askerî Ta-
rih" tüm tarih dallarmm, kendi alanlarmda ayri ayn yaptiklari
aragtirmalarin tümünden yararlanmak zorundadir. Çünkü,sa-
vag, insanlik tarihi kadar eskidir.
Ulusal güce dayanan, uluslararasiiligkiler olarak da tammla-
nan savagm, genel tarib, çok kez politik nedenlerini, zamannu
ve yerini aragttrmakla yetinmigtir. Bunun gibi öteki bilim dalla-
rmm aragtincilan da kendi konulari içinde kalmiglar ve savaçin
"Ulusal Güç"le olan iligkisini ve etkisini aragttrmaya gerek duy-
mamislardir. Halbuki'Askerî Tarih, savagi, "Ulusal Güç" unsur-
larim ulusal çikarlar ugruna girigilen mücadele olarak görür ve
bu unsurlan ortaya çikarmak için öncesi ve sonrasi olmavan bir
arastirma konusu yapar.
Askerî Tarih'i öteki tarih dallarmdan a iran önemli bir nite-
ligi de, bazi yardimci ögelere duydugu gereksinmedir. Bunlar,
askerî cografya, topografya, tahkimat, teykilat,
savag silah ve
araç1ari, meteoroloji, uluslararasi iligkiler, silah teknolojisi,
elektronik, sibernetik ve uzay bilimlerinin
yam sara strateji, je-
ostrateji ve jeopolitikbilgi ve bilimleridir.
I

Askerî Tarih'i yazarken kaynak olan belgeler; planlar, de-


vamh talimatlar, yazih emirler, raporlar, krokiler, durum harita-
lan, harp cerideleri," fotograflar, filmler ve dügmandan ele ge-
çirilen silah, malzeme ve yazih kayitlardir. Askerî Tarih arag tin-
cilari genel tarih aragtiricilarina göre daha ganshdir, çünkü bel-
gelerin tamami titizlikle korunmugtur.
Askerî Tarih yazarlan savag ve muharebeleri incelerken çok
yönlü belge ve kaynak aragtirmasi yapmak zorundadirlar. Õzel
likle muharebeler incelenirken savagan tüm taraflarm kuvvet,
kuruluç, konug, muharebe durumu, sevk ve idare prensipleri,
lojistik, istihbarat, personel olanaklari ve benzeri konular açikça
belirlenmeden kesin sonuçlara varmak olanaksizdir.
Askerî Tarih'in tarih içindeki yeri yaygm ve geniytir. Salt
askerî gibi görünen konular, o dönemin siyasi, kültürel, ideolo-
jik ve iktisadi olaylart ile yakm iligkileri bulunmaktadir.
Askerî Tarih'in nitelikleri;
1. Askerî Tarih, her geyden önce, geçmig savaglari, güvenlik
konularmi, barigta ve savagta Silahh Kuvvetler'in çegitli dururn
ve faaliyetlerini uluslararasi ilgi ve etkilegimleri içerir. O, bu
konularda, öteki tarih dallanndaki örneklerden daha fazla ay-
ruitilara gireceginden, toplumun ve devletin bütün ögeleriyle
yeterince ilgilidir.
2. Savagm ve muharebelerin askerî strateji ve taktik bakimm-
dan butün girintilerini, çegitli olugum, degigim ve geligimlerini,
inceler.
3. Bang ta ve savagta ulusal ve askerî stratejinin hedeflerine
ulagmasi, gerçeklegmesi bakimmdan ilgi ve etkileri ölçüsünde
devletin iç ve dig politikasi, ülkenin iktisadi, rnali, smai konulan
ve alanlan ele ahr.
Savag, milletin tüm olanaklanyla katildigi bir harekettir ve
zamammizda savaglar topyekûn ögeler tagmaktadir. Askerî Ta-
rih, Harp Tarihi üslup ve teknigine uygun olarak tüm yönleriy-
le (olumlu ve olumsuz) ara tiracaktir.
Askerî Tarih, aragtirma armda göz önünde bulundurdugu
ögeler bu nedenle çok güvenli degildir. Örnegin,Kibns Bang
I

Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 275

Harekâti kara harp ceridesi üç kez degigtirilmigtir. Yani savagm


tüm gerçekligiyle yazildigi kugkuludur.
1. Savaglar, ayaklanma ve bagkaldirilar,
2. Ulusal güç, askerî güç.
3. Jeopolitikdurum ve bu arada cografya.
4. Her türlü niceltKleriyle insan gücü (egitiin düzeyi dahiD.
5. Íktisadi ve mali durum ve bunun bir güç olarak degeri; o
arada sanayi, ulagtirma dúzey ve yetenekleri.
6. Devletin iç ve dig politikasi, uluslararasi ili kileri; ülkenin
asayië durumu. Silahh Kuvvetler ile devletin, bu bakunlardan
etkilegimleri.
7. Genellikle bireylerin ve toplumun morali.
8. ÜlkeninSilahh Kuvvetleri.
Askerî Tarih ve tarihçi, olay1 lojistik (ikmal), strateji ve tak-
tik yönünden de aragtirir. Aragtirdigi bu faktörlerle de genel ta-
rihten aynhr.

OZET:
Askerî Tarih her ne kadar henüz geligme agamasmda ise
de bir bilim dali olarak kabul edilmektedir.,Öteyandan asker-
lik bir sanat olarak da tanimlamr ve bünyesinde bilimsel yön-
temi de barmdirir. Bilimin dayandigi temel güphecilik, yönte-
miise deneye, aragtirmaya dayanarak analize ve senteze var-
maktir.
"Askerî Tarih" bilimle sanati birleytiren bir yaklayimdir.
Tarih belli yöntemi oldugu i<;in bir bilimdir; fen bilimlerinde
kesin sonuç alman olaylar,:aym kogullarda dünyamn her yerin-
de benzer sonucu verir. Örnegin, iki kere iki her yerde dört
eder.Ancak tarihte olay, iki kez yinelemez; yani tarih, aym ola-
ym bir kez daha yaçanamayacagi b'ir olaylar bütûnüdür. Olay-
lar birbirine benzeyebilir ama birebir ayni degildir. Bunun bir
bagka anlami da
"taribin

tekerrür etmemesidir". Askerî Tarih


de
"genel

tarihin" bu niteliklerine sahiptir. "Askerî Tarih" bir


bilimdir, askerlik ise uygulamasiyla sanattir.
Askerî Tarih'in genel tarih içindeki yeri çok önemlidir.
276 Gelecegi Yönetmek

Askerî Tarih belirli bir uzmanhk dah degil, yani sadece askerli-
gi içeren bir tarih dah degil, tarihin öteki tüm uzmanhk dallari-
ni da içerisine alan çok daha kapsamh bir tarih dahdir. Askerî
guçle ilgili olarak Askerî Tarih, bu gücün hem barig hem de ola-
ganüstühallerde, yaçadigi olay ve konularla ilgili bir tarih dah
olarak belirmektedir. Bu konulari ve olaylari özetlemek gere-
kirse, bunlar da çegitlidir. Olaylar (savag,sefer, muharebe), tey-
kilat, silah ve donatim, askerî doktrin ya da kurallar, idari hiz-
met harekâti (personel, lojistik, ingaat), cografi özellikler, askerî
argiv ve müzeler konular içerisinde yerini ahr. Bunlarm d a eko-
nomi, siyaset ve toplum güçleriyle yakmdan ve dogrudan ilig-
kileri vardir.
Dar anlamiyla Askerî Tarih sadece "savag
tarihi"; fakat daha
kapsamh ele almdigmda
"uzmanhk

dah" olarak tammlanabilir.


Strateji, jeostrateji,jeopolitikolgularmi açiklayabilmek için yal-
"genel

mzca tarih" bilgisi yeterli degildir, ".Askerî Tarih" bilgi


ve yönteminin de bilinmesi gereklidir. Bunlar; hedeflerin sap-
tanmasi, uygun gücün olugturulmasi, kullanma yol ve yöntem-
lerinin saptanmasi, hedefin elde edilme ve sürdürülmesi olarak
özellenebilirler. Temel etkenler ise; zaman, alan ve kuvvet ola-
rak üç tanedir.
Stratejin stra teji yapabilmesinin temel kopulu tarih ve cograf-
ya iligkisini degerlendirebilmesidir. Çünkü;cografyayi bilme-
yen ve cografi kopullari degerlendiremeyen tarihi anlayamaz.
Napolyon ve Hitler'in Rusya seferleri ile' Yunanistan'm Anado-
lu seferi,.sonucu nedeniyle, bu degerlendirme ve bilgi eksikligi-
nin kamtidir. Anadolu cografyasim dogru analiz edebilen Ata-
türk ise, gercek anlamda tarih yazmigtir.
Insanhk tarihi boyunca savag tarihi incelendiginde "askerî

strateji" konusunda fazla bir degigiklik olmadigi görülmel<tedir.


Silahlar degigmigtir; oktan kihca, tüfege, topa ve füzelere evrim-
leyme gerçeklestirilmig; kürekten yelkene, buhara, makineye ge-
çilmig ama insan unsurunda strateji ögesi olarak degigim olma-
miytir. Genel strateji ve taktik, ilkçaglarda oldugu gibi, en lyi
egitilmis ve geligmis silahlarla donatilmig en üstün vasifh gü-
Tarihin ve Cografijanm Farkmda Olmak 277

cün, düçmano en zayif yöresine yäneltilerek, kesiri darbenin


bäylece vurulmasi biçiminde olmaktadir. Nükleer silahlar da
kullamlsa, bu konsept degiymeyecektir. Bunun ayrmtdari, degi-
çen, geligen silahlar kargismda ancak egitim yöntemlerinin de-
giçmesiolarak görülmektedir.
Íçte "Askerî Tarih"in önemi burada ortaya çikmaktadir.
Çünkü,"Askerî Tarih", günümüz strateji ve taktigi bakimindan
da bize çok önemli örnekler ve dersler verecek durumdadir.
Sultan Osman dretnotu olayinda yaçananlar hem askeri ta-
rih açismdan; hem de teknoloji ve strateji iligkl
ve ilintisi çerçe-
vesinde yapilacak degerlendirmede, yukarida altmi çizdigim
örnek ve ders baglammda çok öriemli bir argümandir.
Kogullar degigebilir, olaylar farkh boyutlara gelebilir, ama
özellikle strateji, hemen hiç degigmemektedir. Birinci bölümde
altmi çizmigtim, strateji, jeopolitik ile dogrudan ilintilidir.
Dünya jeopolitigi ise, üzerinde yagadžmuz bu dünyanm,
uzay dahil, hiçbir zaman degigmeyen belli bir Ortam olmasi
bakimmdan hep aymdir. Gerçekte her ne kadar,
yer yer yeni-
den olugan devletlerin güç dengeleri bakimindan jeopolitikve
jeostratejikmevkilerde zaman zaman degigmeler, daha dogru-
su bir yöreden bagka bir yäreye kaymalar oluyorsa da, hepsi
bu kadarla simrlanmaktadir. Dolayisiyla kargimizda yine, ay-
m incelemelerle degerlendirilebilecek yeni bir jeopolitikve je-
ostratejik öge olugmaktadir. O halde, her bir durumda yine de
tarihten alacagimiz, tarih boyunca yapilagelmig yararh
ya da
zararh tutumlardanufaydalanabilecegimiz birçok etmen ortaya
çikma k ta d ir.
"Askerî Tarih" kavrammm kullanilmasmdan önce "Harp .

Tarihi" terimi kullaniliyordu. Fakat çagimizda bu terim, dar


bir kapsam ifade etmektedir. Savaglarm gerçek ve görünürde-
ki nedenleriyle ilgilenen, savag hazirhklarmi, savaglardaki
muharebeleri taktik ve stratejik açidan inceleyen, geligen silab
teknolojisinin harekât üzerindeki etkilerini degerlendiren,
bunlardan gelecek savaglarda yararlanilmak üzere taktik ve
stratejik dersler çikaran "Harp Tarihi"nin konusu
ve kapsami,
278 Gelecži Ydnetmek

çagnmz savaglarmm çok degigken nitelik ve ulusal savunma


kavrammm geniëleyen boyutlari nedeniyle dar bir alana sikig-
nustir. Halbuki bugün çagdag tarih ve askerî tarih aragtiricila-
n, bir savagi ele ahrken, onun ortaya çikigmi, olugumunu, tüm
evrelerini ve sonucu etkileyen (ekonomi, sosyoloji, teknoloji
vb. gibi) birçok etmeni de birlikte incelemektedir. Ayrica, ba-
ng döneminde görülen askerî olaylarm da inceleme konusu
olarak ele almmasi gerekmektedir. Ulusal gücü olugturan et-
menlerin askeri olaylan etkileyigi kadar, àskerî olaylarm da
ulusal gücü etkiledigi, kisacasi kargihkh bir etkilegmenin söz
konusu oldugu görülüyordu. Bu durumda genel tarih içinde
bir "Askerî Tarih" dalma yer verilmesi kaçmilmaz hale gel-
migtir.
"Askerî Tarih" genel olarak gu karakteristik nitelikleri içer-
mektedir:
1. "Askerî Tarih" genel tarihin bir dahdir, ancak hiçbir za-
man genel tarihin yerini alamaz.
2. Askeri olaylan (savag,teknoloji vd.) dogrudan ya da do-
layh inceleyen bütün konular Askeri Tarih kapsamma girer.
3. Askeri Tarih'in konusu yalmzca askerî harekâtla suurh
degildir.
4. Askerî· tarih, askerler ve askerlikle ilgili her türlü olay,
konu ve sorunlari, ulusal gücün olugumunu etkileyen faktörle-
rin, ulusal stratejinin öngördügü hedeflerin igigmda tarih
metodolojisine uygun biçimde inceleyen, üst düzeyde asker ve
sivil yöneticilerin, saghkh karar vermelerine yardimci olan bir
tarih dah olarak tammlanabilir.
5. Genel tarih metodolojisi "Askerî Tarih"in de metodolojisi-
dir ve Askerî Tarih'in ayn bir metodolojisi yoktur.
6. Askerî Tarih cahqmalari, tarih ve askerlik bilgi, becerisi
olan uzmanlar tarafmdan yapilmahdir.
7. Askerî Tarih'in kaynaklan yalmzca askerì belgeler degil,
pek çok sivil kaynakh belgedir (en önemlisi de amlardir).
8. Askerî Tarih bir bilimdir fakat, yazma ise, genel tarih ya-
ziminda oldugu gibi bir sanattir.

I
-I
I

. -

2.4. COÖRAFYA VE
YORUM:
STRATEJÍ
JEOPOLÍTÍK
ÍLÍSKÏSÍNDE

"Cerçekten degerli bir yeye ulas-


manm kestirme bir yolu yoktur."
John Williams

2.4.1. Cografya Savaymak Içindir


Dûnyamiz 19. yüzyilda sömurge ve sömürgeleptirme döne-
mini yagadi. Dünyay1 paylagmayi beceremeyen Avrupablar iki
kez büyük savag çikardilar. Sonuçlanm daha önce ele almigttk.
Büyük güç1er,anakaralarda devletler yaratip fiziki suurlar çizdi
ama dini inançlar ile kültürlere simr çizmenin kolay olamayaca-
gi da yüzyillarca göräldü. Soguk Savay'm bittigini ilan edenler
bu kez ekonomik entegrasyonun ve küresellegme adi verilen
"yeni
ideoloji"nin smirlan ortadan kaldiracagi tezini ortaya
a t-
tilar. Öyleki ulus-devletlerin sonu geldi diyenler gittikçe çogal-
makta. (Almanya Bagbakam Schröder de, 12 Ekim 2005 tarihiri
de Ístanbul'da AKP'nin organizasyonunda bunu söylemigtir.)
Sovyet Bloku'nun çözülügü sonrasi bugün devlet
sayisi 249 ol-
muytur ve bunlarm 191'i Birleymig Milletler'e üyedir. "Bu siya-
sal parçalanma, çatigmalara ve gerilimlere de yol açmaktadir.
Smirlarm çogalmasi, ülkeler arasmda anlaymazhk risklerini
ar-
tirmaktadir."
Bu kisa anlatidan da fark edilecegi gibi
jeopolitikdünya bu-
gün, birbirleriyle çeligen üç harekete göre yeniden biçimlen-
mektedir. Bir yandan ekonomi küresellegip uluslararasi örgüt-
ler geligirken, öte yandan devletler ve simrlar çogalmaktadir.
280 GelecegiYönetmek
i

Ancak t çeligki de ulus-devletlerin


1; ortadan kaldirilmaya çah-
ilmasid ir. Düriya bugün devletleri, toplumlari ve girketleri kar-

masik tir skonomik, siyasal ve kültürel iligkiler ve hiyerargiler


sistemi içinde bir araya getiren bir bütün olarak iglemektedir?
Büyük sermaye gruplarimn iddiasma göre, dünya devletleri bu-
gün egeinenlik haklarini zayiflatan, uluslararasi ve uluslarötesi
üç dig güç alamyla uyum içinde olmak zorundadir. Politika ala-
vs.), ekonomi alam (WTO,
m (BM, Avrupa Birligi, ASEAN,
NAFTA, çokuluslu girketlerin stratejileri vs.) ve kültür alam
(dinler, dünya medyasi, vs.)." Soguk Savag döneminde ülkele-
rin siyasal iktidarlarim degigtiren, darbe ve ihtilaller yaptiran
ABD ve SSCB'nin yerini, günümüzde çokuluslu girketler almig
durumda. Bu girketler, vakiflar ve STK'lar (Sivil Toplum Kuru-
luglari) marifetiyle sonuç almaktalar. Her ne gekil verilmeye ça-
hyihrsa çahgilsm, yine de devlet önemini korumaktadir. Çatq-
malar devletler düzeyinde ama mekânlar çerçevesindedir. Bu
nedenle bir ülkenin iç ve dig politikasi, cografi faktörlerle kargi-
hkh bir etki ve iligki içinde bulunmaktadir.
*
Siyasal cografyanm
içerigini meydana getiren unsurlarm, devletin güçlü bir biçim-
de ortaya çikmasmda büyük payi olmaktadir. Devletlerin dig si-
yasal cografyalarmi, iç siyasal cografyalarmdan ayri tutmak dü-
ünülemez."
Siyasi cografya ile jeopolitikarasmdaki farkhhgi çok aç1k
kavrammm çe-
"jeopolitik"

olarak ortaya koyamiyoruz. Yine de


gitli tammlar1üzerinde durulacak ama bu gemadan bareketle qu
söylenebilir: Jeopolitikbir yorumdur ve bakig koordinatlari cog-
rafyadan politikaya dogrudur. Yani iktisadi cografya ya da tari-
hi cografya gibi degildir. Jeopolitik,cografyamn içerdigi tüm
unsurlardan yararlamr.
Devletler arasi iligkilerde cografyanm unsurlanm, örnegin
mekâm zorlayici bir unsur olarak ele ahrsak belirsizlik ve çatig-
malarm ortaya çikmasi da kaçmilmaz hale gelir.
-r L
I

Tarihin ve Cografyamn Farkmda Olmak 281

|ÜLKENÏN
DISPOLÏTÍKASI VE DISÏLÍSKÍLER

ETKÏ

.J
O2

og ÜLKENÍN SÏYASAL COÖRAFYASI

IÇ SIYASAL COGRAFÍ DIS SIYASAL COGRAFI


FAKTÕRLER FAKTÖRLER
DOGAL YAPI: (Yüzey yekine- TOPRAKLARIN: AIANI,
ri, iklim, toprak, akarsular,
de- (Yüzölçümü) BgIMI, SINIR-
nizler vb.) LARIN OZELLIGI (Kara ve I
BESERÌ DURUM: Nüfus (Nü- Deniz),
fus
miktari, nüfus hareketleri, KONUM {Fiziki ve begeri fak-
nüfusun etnik yapisi, kültü.r törlere göre)
düzeyi, okur-yazarhk)
DÌL, DIN, EKONOMÏK DU-
RUM: (Yeralti ve yerüstü.kay-
naklari, endüstri ve ulayim)
, I;

Kaynak: Kämil Günel, CograjyanmSiyasal Gilcil, s. 39.

r
282 Gelecegi .Yönehnek

Birin :i Dünya Savap öncesi ortaya çikan "Balkanlagtirma"


kavram], Boguk Savag dönemindeki göreceli barig ortami nede-
niyle uat tulmugtu. 1990 yib sonrasi dünyanm çegitli cografi
parçala or da görülen iç savaglar (eski Yugoslavya, Kafkaslar,
Somali vs.) "Balkanlagma"mn hep olabilecegini gösterdi, Bu-
nun açik okumasi quydu: Cografya savapnak içindir.
Colin S. Gray, cografya ve stra teji iligkisini yorumlarken orta-
cografya görügü" koyuyor. Gray'e göre cografya stra tejiyi
"üç

ya
en az üç pekilde etkihr." Birincisi, cografy_a strateji tasanmcdari
ve uygulayicilan içir fiziki bir oyun sahasidir. Nesnel olarak stra-
tejik davrarug için az veya çok dayamkh bir ortam sunan ve öznel
olarak daha yúksek veya daha dügük bir dogruluk düzeyiyle de-
erlendirilen cografya, stratejik deneyimi konu alan tarihi dramm
sahnelendigi yerdir. Ìkincisi,her ortamm kendine özgü fiziki de-
igkenleri olarak cografya,. taktiklere, lojistige, kurumlara ve
askerî kültürlere hâkim olan teknolojik seçimleri belirler ve elbet-
te gekillendirir. Üçüncüsü, cografya, genel jeopolitikanlaylpi ola-
rak görünen üst kuramm büyük anlatimmin ilham kaynagidir.
Cografya, toplum, kultür, etik, organizasyon (savunma ve
kuvvet planlamasi), enformasyon ve istihbaiat, teknoloji ve ge-
ri kalan unsurlarla bile stratejinin ayrilmaz bir unsuru veya bo-
yutudur. Ötekistrateji boyutlanndan ayri tutulabilecek bir bo-
her boyutunda
"cografya",

yut olmasina ragmen stratejinin


kendini gösterir ve stratejinin her boyutta ekillendiri mesine
katkida bulunur. Kisacasi, cografya büt in strateji fenomenlerin-
de kargnniza çikan bir boyuttur?
Sovyetler Birligi'nin dagilmasiyla sona eren Sog.uk Savag son-
rasi dönemde Avrasya siyasi cografyasmda·ve güç dengelerinde
önemli degigiklikler oldu. Rusya güç" niteligini kaybe-
"süper

derken ABD süper güç degil, bir hiper güç olarak lider haline
geldi.
Ülkeve ittifaklarin politika ve strateji olugturulmasmda et-
ken aktör olarak kullandiklan jeopolitiktammi degigmektedir.
Bazi ulkelerinbulunduklari cografya tarih boyunca belirleyici
olmuytur. Ya savaglar buradan baglamistir ya göçler ya da ibti-
laller nu
topraklarda.yayannugtir.
Tarihin ve Cografyano Farkmda Olmak 283 |$(.

Insanhk tarihi boyunca toplumsal yaçamda ve toplumlarara-


si mücadelelerde cografyanm önemi bilinerek hareket edilmigti.
Iskender, Anibal, Sezar, Cengiz, Attila gibi anakaralar arasi se-
ferler yapan liderler barekete geçmeden önce hedef ülkelerin ve
aradaki cografi bölgelerin äzelliklerini aragtinp buna göre hare-
ket tarzi belirlemiglerdir. Hiç kupkusuz bu, bugün anladigimiz
anlamda analiz degildi. Zaten bu konunun bilimsel
"jeopolitik"

tarzda ele almigi yirminci yüzyildadir. Gerçi jeopolitigin ortak


kabul edilen bir tammi olmadigi için bilimsel nitelikte ilkeleri de
yoktu r.
Klasik olarak tanimlama yapmak gerekirse jeopolitik, hük-
metme görügudür, hükmetme ve iktidar olma bilimidir. Ancak
günümuzcle bazi analistler farkh tammlama yapmaktadir. Je-
opolitigin yeni bir bilim dah olugu nedeniyle dogru ögrenilme-
den tarumlar, çözümlerneler yapihrsa kaçrulmaz olarak pole-
miklere yol açilmaktadir. Günümüzde bazi bilim adamlari je-
opolitigi kullanarak etnik çatigmalara zemin yaratabilir ya da
kültürel haklar konusunu sorun haline getirebilirler.
Pascal Boniface, jeopolitigi,uluslararasi iligkilerde taraflarm
genel yaklagimlarmi ortaya koyan ilgili aktörlerin satranç ham-
lelerini analiz etmeye yarayan bir sistem yaklagrni olarak açik-
lamaktadir. Ün1üFransiz cografyaci Yves Lacoste, günümuzde
"jeopolitik

jeopolitikteorilerden daha çok problemler" oldugu-


nu, bu problemlerin olabildigince objektif olarak sergilenmesi
gerektigini ve bu amaçla yegâne yöntemin, oyunlari, geligmele-
ri, birbirine zit argümanlara sahip güçleri ve liderlikleri oldugu
gibi ortaya koymak oldugunu iddia etmektedir. Lacoste bunu
söylerken 1980'lerin ortasmdan itibaren ekonominin merkeze
konmug olmasmi göz bulundurmaktadir,
.önûnde

ABD'li önemli stratej Zbigniew Brzezinski açikça, "Avras-


ya'ya egemen olan dünyaya egemen olur," demektedir. 1990'h
yillarda olugan jeokültürkavrami Samuel Huntington'm tezi ile
jeopolitik tartigmalara yeni bir boyut getirdi. Bu teze göre 21.
. yuzyilda kültürler çarpiçacaktir..Dikkat edilirse kültürler (me-
deniyetler) arasi farkhhk bir catigma argümam olarak ortaya
.
konmaktadir.
i
I

284 GelecegiYönetmek

I
Günümüz uluslararast iligkilerinin bassas konularim yine
'

kriz cografyalari olugturmaktadir. Kudüs'ten Quebec'e, Bati


Sahra'dan Kibris'a kadar geçmigteki örneklerinden daha çok,
kriz cografyasi insanlarm baglarim agritmaya devam etmekte-
dir. Ayrihkçilar, birlik yanhlar1; hemen her yerde bäyle bölün-
meleri görmek dogal. Íçin daha önemli tarafi günümüz ulusla-
rarasi siyaset anlayigmm artik bölgesel sorunlari global olarak
telakki etmesinde yatmaktadir. Zira bäylelikle kriz cografyalan
geçmigte olmadig1 kadar kendi probleml¯eriniyaygmlaçtirma
imkâm kazanm14 bulunmaktadirlar. Elimizde somutlagtinlabi-
lecek tek bir tecrübe var: Viyana, Malta gibi yalniz bir kesimin
dügüncelerini ifade eden çözüm denemelerinin yetersizligi.
Çünkücografya ve insan arasmdaki iligkinin dogasmm ihmal
edildigi bütün çözümler yapay kalmak zorundadir. Cografya ve
üzerinde yayamakta olan insanlarm olugturdugu anlam yüzy11-
larm ürünüdür. Dogal olarak bu ürünün dogastyla çeligkiye dü-
en günümüz siyaseti kendi baymi agritmaya devam etmekte-
dir. Çözümüaltml çizdigimiz bu taribsel süreklilik digmda ara-
mak pratik olarak yagamakta olan ve insanlarm zihinsel kimlik-
lerini olugturan birçok degerle çatigmaya girmek demektir. Ya-
ni tarihle çatigmaya girmek, kimlikle çatigmaya girmek gibi.
Halbuki Pax Ottomana veya Pax Romana gibi uzun süre kriz
cografyalarmi uzlagtirabilmig örnekleri incelemek önemli ipuç-
lari saglayabilir. Argidük Ferdinand'i katleden Sirp, tek bagma
bir dünya savagi baglatmig kabul edilemez. Kabul edilmesi
ge-
reken bir milliyetler cenneti olan Bosna-Hersek'in hangi siyasal
hatalarla patlayacak bir barut fiçisi haline getirildigidir. Daha
önce, böyle potansiyel bir kriz merkezini ustalikla idare edebil-
menin püf noktalarmi incelemek, güriümüzde çözüm adma
or-
taya konabilecek uygulamalara da katkida bulunabilecektir?
Bütün bunlar göstermektedir ki, krizler tek baglarma ortaya
çiktiklari cografyalardan ayri dügünüldüklerinde pek de fazla
bir anlam ifade etmemektedirler. Mevcut tabloyu olugturan ta-
rihsel ögelerin ayrmbh bir gekilde masaya yatirilmasi
sonucun-
da günümüzü anlamaya matuf anlamh veriler elde edilebilir.
Hasili, tarihsel bir sürekliligin neticesinde meydana gelen
ve de-
Tarihin ve Cogra) amn Farkinda Olmak 285

rin tarihsel kökleri olan kriz cografyalarmi, bu cografyalarm


üzerinde yayanmig olan belli bir tarihsel birikimden kopuk bir
biçimde tasavvur etmenin bizi yanhy çikanmlara götürebilecegi
hatirlanmahdir. Bunun yanmda, böyle bir tutumun kriz cograf-
yalanyla iç içe olanlar için gelecekteki dura.mu da çözümsüz bir
hale getirecegini söylemek pek de yanhs olmayacaktir
Günümüzde tüm analizlerde ekonomi önemli bir yere sahip-
tir. Edward Luttwak, "Devletler arasmdaki eski rekabet pimdi
jeoekonomidiye adlandirdign·n yeni bir biçim aldi," diyerek ko-
nuya açikhk getirmigtir. Yani jeoekonomi,çatisma mantigmm
ticari alana tagmmasidir ve jeoekonomi,jeopolitikiçin önemli
bir açilun ifade etmektedir.
Ekonomi ve jeopolitikarasmdakiiligki çok ciddi platformlar-
da tartigilmaktadir. Bälgesel jeopolitikte, ekonominin önemli bir
-yeri ve gücü vardir. Bugün iç jeopolitik,ideoloji, insan haklari,
çevrenin korunmasi, çokkültürlülük gibi yeni yaklagimlar säz
konusudur ve jeopolitigintammlanmasmda kullamlmaktadir.
Internet ve elektronik bankac1hk, bagka bir deyigle elektro-
nik para dolagimi cografi smirlan ortadan kaldirmigtir ve bir tur
iletigim aglan cografyasmdan söz edilmektedir.
Sonuç olarak jeopolitik,ortaya .atilan yeni kavram ve olu-
umlarla bölgesel ve iç jeopolitiginyam sira dünya jeopolitigini
de gundeme getirmigtir ama hâlâ aym ideolojiler, bir kang top-
rak ya da bir irmagm simr degigimi için savagmaktadir. Hiç tar-
tigmasiz ekonommm gunumuz dünyasmda çok önemh bir yen
vardir ancak klasik unsurlara dayah parametreler gücü açikla-
maya devam etmektedir. ABD'nin yapmakta kararh oldugunu
israrla açikladigi ve olmayan kitle imha silahlan raporlari hazir-
latip buna dayanarak gerçekleytirdigi Irak operasyonu ve Ïsra-
il'in istihbarat raporlarma dayanarak Ïran'1tehdit edigi, Filistin-
Ïsrailçatigmalan, Çeçenistan sorunu, Avrasya yeralti kaynakla-
n için verilen mücadele, temel bir yäklagimm daha uzun yillar
jeopolitik açiklama unsuru olacagru göstermektedir. Cografya
savaymak içindir.
286 Gelecegi.Yönchnek

2.4.2. Jeopolitik'in Geligmesi ve Unsurlari


Uluslaraiasi iligkilerde tüm güçlerin kullamimasi'düguncesi
zamania cografya olaylanmn da kullanilmasina ve dig politika-
ya uygulanmast olanaklarmm aragtirilmasma yönelmigtir. Bu-
nun sonucunda da
"jeopolitik"
adi verilen yeni bir alan dog-
mug tur. Savag, siyasi cografyacom bulgularim günlük siyasetin
bir parçasi yapti. Ïçtebu, jeopolitigintariflerinden biridir."
Jeopolitik,cografyanm politika ile -ilgisinin bilimidir. Jeopo-
litik bir hükmetme görüçbclür, hükmetme ve iktidar olma bili-
midir. "Evrensel düzeyde degigiklikler yagiyoruz. Degigmelerin
dünya älçüsände bilinebilen bütün alanlara yansimasi oluyor.
Yenilenmekte olan uluslararasi politik yapmm iyi izlenmesi,
ye-
ni politik yapida bulunulmasi dügünälen yeni bir amaç olarak
tespiti ve geligmelerin olabildigince ûlkemiz ve ulusumuz yara-
rma yönlendirilmesi gibi yaçamsal sorunlarla kargi karytya bu-
lunuyoruz.
Soguk Savag sonrasmda fiziki cografya degismedi. Siyasi
cografya da degigmedi. Kisacasi cografi konumda bir degigiklik
olmadi. Degigen, cografyayi aktifleptiren ülke güç1eri ve ulusla-
rarasi birlikler, anlagmalar. Bagka bir anlatimla, evrensel deger-
deki gaç odaklart ile bölge güçierinin etkinligi degigti.""
Cografi çevreyle karar verme süreci arasindaki iligki
dinamik bir iligkidir; bu iligki degigen ulagim ve silah teknoloji-
sine baghdir. Su dinamik durum jeopolitik kuram, cografya ve
strate i arasmdaki en änemli halkalardan biridir ve bu durum ve
tarih arasmda süregelen ahyverigin son derece önemli olan
dogasim açiklar?
"Cografya ile siyaset arasmda bir iligki vardir ve bunun
änemli bir iliski oldugu kesindir. Fakat cografyamn siyaset üze-
rindeki etkileri daha çok dolayh bir gekilde belirmektedir. Ayri-
ca, kanmica, cografi etkenlerin siyasal sistemi belirledigini (eger
belirlemek, yalmzca tek bir sonuç ya da çözümün ortaya çikma-
smi zorunlu kilmak anlamma geliyorsa) söylemek de dogru.de-
gildir.Gerçek odur ki, cografi temel, üzerinde yagayan insanla-
ri, sadece birkaç konada seçim yapma olanagiyla kargi kargiya
Tarihin vc Cografynnm Farkmda Olmak 287

birakir. Bunlarm digmda, insanin yagadigi


yer, üretim, savunma
ve ulaç1m sorunlarim çözmesinin kogullarmi belirler ve seçim
olanaklari bir ölçüde sinirh olsa da, seçenekler hiç yok degildir.
Ìçte cografyamn siyaset üzerindeki etkisinden bu anlamda doş
ru olarak söz edilebilir. Ancak bu etki yalnizca tek yön10 olarak
iglememektedir. Yaçadigimiz yerin bizi etkilemesi ölçüsände,
bizim de onun üzerinde etkimiz vardir."2"
Jeopolitik,mevcut güç yapilarmi veri olarak kabul eder ve
dig politikada karar veren görevlilere kavramlar ve tavsiyeler
sunmak amactyla bu yapdar içinde çabyir.
Jeopolitikuzmanlarmca yapilan açiklamalarm ortak noktala-
ri incelendiginde, hepsinde devlet, cografya ve poli tika kavram-
larmm agirlik kazandigi saptanmigtir. Bu dügünårlerin ayrildik-
lart nokta jeopolitiginne oldugu konusudur. Jeopolitiginbilim,
sanat, planlama ya da bir uygulama oldugu konusunda anlay-
maya varamamiglardir*. "Jeopolitik'ingörevi, cografi bilgileri
toplarnak, bu bilgikri hukümetin amaçiari dogrultusunda kul-
lanmak ve bazi bilgileri propaganda geklinde halka aktarmak-
Kapsaminda bir çerçeve içine sikiptiranlarn, yam sira, je-
."

tir
opolitik üzerinde yiHardir çaligail Suat Í.lhan,
"Jeopolitikgibi
büyük bir konu, tek bir tanimna kahplari içerisine sikigtirddigm-
da daima eksikler kaliyor, bu nedenle birden çok tanim yapmak
gerekebtliyor,"2 demektedir. Buradan hareketle Suat Ílhan
je-
opolitigin tammlarmi yöyle
yapiyor
"Jeopolitik,dünya cografyasmi, cografi yapi ve evrensel de-
gerleriinceleyerek, dünya, bölge ve ülke çapinda güç ve politik
düzeyde hareket tarzi arastirmasi yapar. Jeopolitik,politika be-
Jirlenmesi amaciyla, bir ulusun, uluslar toplulugunun
ya da böl-
genin jeopolitigin degi'ymeyen ve degigen unsurlarini dikkate
alarak güç degerlendirmesini
yapan, etkisi al.tmda kaldig1 o
günkü dünya güç merkezlerini, bölgedeki güçleri inceleyen, de-
gerlendirenbir bilimdir."
"Jeopolitik,bugünkü ve gelecekteki politik güç ve hedef ilig-
,
kisini cografi gücü esas alarak inceler, hedefieri ve hedeflere
ulagma kogul ve aragtirnaalarmi behrler."
I
288 Gelecegi Yönetmek

"Jeopolitik,bütün güç unsurlarmin, cografi platformun sa-


bip oldugu deger ve öbür cografi verilerle politikaya verdigi yö-
nu aciklar."
"Jeopolitik,cografyanm bütün türleri ve verileri ile aktifley-
mesidir, aktif olarak degerlendirilmesidir. Cografi platform
üzerinde gúç merkezlerini kargilagtirmah olarak degerlendirir,
politik düzeyde güç ve hedef iligkisi kurar. Bir devletin güven-
k ve geligme politikasimn bilimsel zeminini olusturur."
Buraya kadar yapilan tannulardan da görülüyor ki, jeopoliti-
in üzerinde anlagmaya varihmg bir tamnn poktur.
27 Mayis ihtilalcilerinden eski MBK üyesi Muzaffer Özdag
da "JeopolitikKonusunda Notlar" analizinde jeopolitigi yöyle
tammhyor: "Jeopolitik,devletlerarasi iligkiler, devlet kudretinin
olusumunda, kuvvet dengelerinin pekillenmesinde, kapsanuna
ald1ş kaynaklarla ülkelerin, hayat ve faallyet ajan]arnun; mekâ-
nm, doganm, cografi konumun etkisini belirleyen, vurgulayan,
bilgi disiplinidir."
Roma Ìmpai-atoruJulius Sezar (ÏÖ100-44) cografi unsurla-
rm ülke fetihlerine olan belirleyici etkilerini incelemig ve bu
baglamda bir kitap yaznnçtir. "Galya Savaslari" adit yapitmda
(orijinal dilinden Türkçe çevirisi Alfa Yaymlar12005, yaymlan-
migtir), cografya ile siyaset ve strateji arasmda önemli iligkiler
bulundugunu ileri sürmügtür. Teknolojinin stratejiye etkisinin
70Šun biçimde görüldügu Íkinci Dünya Savagi'na kadar olan
tüm savaglarda cografyanm önemini fark eden komutanlar,
zaferden zafere kosmuglardir. Napolyon gibi bir usta bile cog-
rafyayi gözardi edince (1814, Moskova Seferi) yenilmesi kaçi-
nilmaz olmaktadir. Napolyon'dan ders almayan Hitler de
Moskova'ya kiç mevsimi sefer açmca, savagtn sonucu belli ol-
muçtur.
Sonuç olarak jeopolitik; politika ve cografyanm kargihkh
etkilegimine dayanan bir bilegim, daha dogrusu, politika ve
cografya bir bileyen, jeopolitikise bilegkedir. Küresel bir bakig
açisiyla degerlendirme yaparsak, evrensel ve yerel (her dev-
let) gü çlerinin genel dig politikalanm belirleyen stratejik dü-
süncenin cografi unsurlara dayandmlmasidir. Bir ülkenin po-
i
I

--.

Tarihin ve CografyamnFarkmda Ofmak 289

litikasmm belirlenmesinde temel faktör yalmzca cografi


un-
sur degildir; ekonomik, askerî, kültürel, sosyal degerlerin ta-
mam1 ya da bir kismi da zaman zaman belirleyici etkisi olan
etmenlerdir.

a. Jeopolitik'in Geligmesi
.

. Jeopolitikdeyimini
ilk kez kullanan isveçlicografyaci Kjel-
len (1864-1922) "cografi
organizma ya da mekân içinde fenomen
olarak devletin incelenmesine"
jeopolitikdemigtir. Birinci Dün-
ya Savagi'ndan sonra Kjellen'i tarih itibarlyla hemen izleyen Al-
man jeopolitikçisiHaushofer jeopolitigi
"(dogal

kopullarm ve
tarihi geligmelerin etkisi altmda geligen) siyasi hayat geklinin
üzerinde yaçadigi yer ile fligkileri bakimmdan bilimi" geklinde
tammlamigtir.
"Eski zamanlar filozof ve devlet adamlarmm yazilannda
je-
opolitik görüglerin kirmtilarina rastlanmakla beraber, gerçek
anlamda jeopolitikgörüglere, ilk kez Kant'tan ilham alan Alman
profesörü Friedrich Ratzel'in (1844-1904)1897'de yaymladigi
'Politiche Geographie' adh eserinde rastlanir. Kendisi, devleti,
çegitli yazilarmda halk ile topragm bir bilegirni olarak incelemi
ve devletin bir yer canhsi olarak öbür canhlarin bagh oldugu
ya-
salara uyarak büyüdügünü belirtmigtir. Ratzel'in dünya politi-
kasmi etkileyen ana görügü, smirlar hakkmda olanidir. Ratzel'e
göre simrlar, degigen bir asimilasyon alamdar. Bu itibarla
suur-
lar dinamiktir ve genel olarak genigleyerek devletlerin büyüyen
kuvvetlerini yansitirlar. Smir, devletlerin büyümesine engel 01-
duklari zaman savag sebebi olurlar. Ratzel'in bu
görüçünden
hayat alam görüpü dogmuytur. Ratzel'in görügleri özellikle Al-
man jeopolitikçisi Haushofer'i ve Hitler'i etkilemigtir."

b. Jeopolitik'in Unsurlan
Stratejinin üç unsuru olan mekân, kuvvet ve
zaman jeopoli-
tigin unsurlarima da baghklarim olupturur. Jeopolitigin "degi-

en" ve "degigmeyen"
unsurlari iki ana baghk altinda toplana-
bilir.
I

290 Geleccgi Yönetmek

I- Jeopolitigin cografi (Degigmeyen unsurlar)


unsurlan
Cografi konurn (anakaralar arasi ve bölge düzeyinde), smirlar
ve cografi bütünlük, saha genigligi ve sahip olunan stratejik
kaynaklar, cografi özellik (ada devleti, kita devleti, iç devlet...)
unsurlan (Degigken unsurlar): Sosyal
ÏI- Jeopolitiginbegeri
degerler, ekonomik degerler, politik degerler, askerî degerler,
kültür degerleri ve kültür çevresi bir ülkenin bünyesini, temel
yapisuu olupturan jeopolitigincografi
unsurlan (degigmeyen
unsurlar), begeri unsurlar (degiçen unsurlarl.ve zaman, birbirle-
rini etkileyerek biçimlendirir ve¯bir bàtünlük içinde degerlenir-
1er. Su bütün, ilgili ülkenin politikasmi yönlendiren ulusal gü-
cüdür
Jeopolitikdegerlendirmede, denklemlerde konu olan [para-
metre olarak seçilen] saha, zaman" faktörleri, [arasm-
"kuvvet,

da] karyllagan güçler aym uygarhk dairesi içinde ve ayni bilim


ve teknolojik seviyede iseler anlamh bir baghhk kurulabilir. Ba-
tih Hiristiyan milletlerin, Amerika, Avustralya yerlilerini topye-
kûn yok etme ve Afrika'mn milyonlarca zenci, köle, iççi taguna
biç-
"çayir

ameliyeleri; medeniyetin zihniyetine. göre,


egemen
me, batakhk kurutma, bitki örtüsünü degigtirme, orman açoa,
çeki havram tagima ve kullanma gibi" politik degil ekonomik
birer ameliyedir (iglemdir).3"
Jeopolitiginamaçlarmdan biri, politik hâkimiyetin, sadece
insan ya da maddi kaynaklar anlammda güç sahibi olmamn
ötesinde, bu gücün uygulandigi cografi çevre ve l<oyullarla ilgili
bir mesele oldugunu vurgulamaktir. Hemen hemen muhalefet,
direnig, mücadele veya fikir ayrihş içeren bütün uluslararasi
ticari iglerde karpihkh iligki içinde bulunan taraflar arasmdaki
mesafe ve yerlegim faktörleri änemli degigkenler olmugtur. Bu
önem "Güç yereidir" äzdeyigiyle de ifade edilmigtir. Yani poli-
tik talepler yeryüzü üzerindel<i bir yerden digerine olan
uzakhga göre tasarlamrlar."
"Cografya ile siyaset arasmdaki iligki dolayh bir iligkidir. Bu
zincirin aradaki halkalanm ekonomik ve askerî etkenler olug-
turmaktadir. Bir toplulugun fiziksel yeri, ekonomik gelismesi-
.L

Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 291


.

nin ve askeri guvenhgmm kogullanm olugturan ogeleri (orne-


gin,toprak, iklim, dogal kaynaklar, ulagim, vs.) kapsar. Bir dev-
letin kapladigi cografi alan, kendi bagma, o devletin siyasal de-
gerlerininve kurunilarmm kesinlikle gu ya da bu türden belirli
bir nitelik tapyacagim ifade etmez. Fakat cografyamn, askeri
güvenlik ve ekonomik verimlifik üzerinde dolaysiz bir etkisi ve
bunlar aracihgiyla da toplumun yaçamnu sürdürmesi ve gönen-
ci üzerinde dolayli bir etkisi vardir. Herhangi bir toprak parça-
si, onu savunanlar açismdan birtakun stra tejik özelliklere, güç-
lu ve guçsuz yanlara sahip olduguna gore, mevcut güçlermi or-
gütleyip kaynak dagihmim düzenlemek zorunda olan devlet,
bu stratejik äzellikleri dikkate almak zorundadir. Bu nedenle, si-
yaset, toplumdaki çegilli etkenlerle
-örnegin

ekonomik sistem,
ulagm yäntemleri, nüfusun büyüklügü, saldirganlari püskürt-
me yetenegi- iç içe geçen cografyano dolayh etkisi altmdadir."

c. JeopolitikDügünürleri ve JeopolitikKuramlar
1. Jeopolitik'inDügünürleri

Jeopolitikdügünürlerinin" kimligi, bir bakima, jeopolitigin


tarihçesi demektir. Burada sözü edilen kipiler klasik jeopolitik'te
adlan sikça belirtilenlerdir.
Friedrich Ratzel 0844-1904):Alman Jeopolitikekolü öncüsü
19. yüzyihn sonlarma dogru Almanlar deniz gücüne de kara
gücü kadar büyük bir önem vermeye bagladilar? Siyasi cograf-
yanm ilk bilimsel etüdünü Friedrich Ratzel yapti. I

Münih ve Leipzig üniversitelerinde cografya profesärlügü


yapmigtir. Ratzel bir jeopolitikçidegildi. Jeopolitikadru kullan-
mamig, siyasi cografyanm kuruluguna ve siyasi cografyadan je-
opolitige geçig ortammm olugmasma katl<ilarda bulunmuy ve
bu geçigi hazirlamigtir.
Ülke simrlarmm degigirligi ve degigtirilebilecegi görügünde-
dir. Bu gärüg, genigleme politikasma dayanak arayanlar için, bu
arada Alman Karl Haushofer için önemli bir belge olmuy ve.bu
tanmmig jeopolitikçiyietkilemigtir. Friedrich Ratzel, devleti top-
raga bagli bir parça (äge) olarak görür ve alan geni ligme

I
I
292 Gelecegi Yönetmek
i.

JEOPOLiTiK
EDER ,,

POLITIKA 44

ve a
v ya

TBj

EDEİ

Kaynak Deniz Kuvvetleri Dergisi sayi: 501, sf. 32


Dig daireler denge içinde yürütülebilirse, iç dairede bang ve refah;
denge saglanamadigmda yoksulluk ortaya çikar. (Az geligmig
ülkelerin durumu buna örnektir.)

çok önem verir. Görüglerini 1897 yilmda "Politische Geograp-


hie" adh eserinde açiklamigtir. Jeopolitikçileri etkileyen görügü,
devletin bir organizma olduguna iligkindir.
Ratzel'e göre, siyasi cografya mükemmel haritalar yapmak-
ta ve ülkeleri tammak için yeni bilgiler üretmekte, laavanm, nü-
fusun, iklimin etkilerini yeterli bir gekilde açiklamakta ise de,
siyasi bilimler üzerinde tatmin edici bir duruma ulaçamadigm-
dan cansiz ve sade kalmaktadir. O halde cografya, siyasi bilim-
leri de yine kendi sahasmda igleyerek ancak siyasi cografyayi

I
Tarihin oc Cografyanm Farkmda Olmak 293

statik olmaktan kurtaracak ve ona bir liayat ve canhlik kazan-


diracaktir.·
Ratzel, bu kitabi, 1903'te, "Politische Geographie, oder die
Geographie der Staten, des Verkehres und des Knegs Siyasi -

Cografya veya Devletler, Ulagtirma ve Savag Cografyasi" adly-


la geniëleterek yaymladi. Mekân fikrinin tarihte kaybolmadigi-
na igaret ederek, "Vaktiyle bir birlik ifade eden mekân, parça-
lannny olsa bile, o mekân fikri ya da mekân duygusu yüzydlar-
ca yaçar ve günä.n birinde siyasi bir fikir tekrar hayat bulabilir,"
diyor ve örnek olarak Roma Imparatorlugu'nun vârisi Italya'yi
ve eski Germen Ímparatorlugu'nunvârisi Almanya'yi gösteri-
yordu. Siyasi cografyanm bekleneni verebilmesi için ekonomi,
sosyoloji, siyasi bilimler, kültür ve medeniyet tarihleri, toprak
ve mekân fikirlerinin de kendi bilim dah içerisinde iglemesini
uygun buluyordu.
Ratzel, siyasi güç olarak örgütlenmig bir toplumun bulundu-
gufiziki ortamla iligkisi hakkmda genel bir teoriye varmak isti-
yordu. Teorisini änce, cografyamn politikaya sundugu iki temel
unsura dayandiriyordu. Geniglik, fiziki äzellikler, iklim vb. ile
tayin edilmig Mekân (Raum); mekâmn yeryüzündeki vaziyetini
tayin eden ve münasebetlerinin bir kismmi yöneten Konum (La-
ge). 'Ínsamn müdahalesi, tabiata bir dinamizm vermek ve onu
organize etmekte dogal güdüsä demek olan Mekân Duyusu
(Raumsinn) tarafmdan yönetilir' dügüncesi ve bir milletin yaga-
digi alan yüzölçümü ve haritadaki uygun konumunun, o mille-
tin siyasetini belirlenleye yetmeyecegini takdir ederek, felsefesi-
ne bu üçüncü unsuru eklemigti.
Ratzel'in tahlilindeki temel görüglerden biri de siyasi grup-
larm iggal ettigi
"saha"dir

(Raum). Jeopolitikçiler bu gärüge de


yer vererek bunu "yayama
sahasi" (Lebensraum) olarak adlan-
dirmiglardir. Ancak onlar bir devletin Lebensraum'a hakki ol-
dugu üzerinde durmuglar, Ratzel ise daha çok devletlerin saha
iligkileri üzerinde durmuytur."
Denizleri, kültürleri birleptiren büyük bir unsur olarak gör-
mekte olan Ratzel Pasifik Okyanusu'ndan "Ìstikbalin Okyanu-

I-
294 Gelecegi Yönetmek

su" geklinde bahsetmekteydi. "Sahildar ülkeler bir gün dünya-


da hâkim güçler olacaktir," diyordu. Ratzel'in parlak rüyasi, po-
litik copafya binasmda, yeni bir odaya kapilan açti ve digerle-
ri, politik gücün dünya yuzünde dagdum ile ilgili teorilerini ge-
nipletmek ve geligtirmek için, aç11an bu kapidan içeri uygun
adim girdiler.
Ratzel simrlara, devletler arasindaki toprak elde etme müca-
delesinin belirh bir zamandaki sonuçlarmi belirleyen geçici iga-
retler gözü ile bakiyordu. Sonunda dünya hâlimiyeti için muaz-
zam bir mücadeleye girecek olan birkaç güçlü ve karmagik yapr-
ya sahip olan devletin ortaya çikmasina sebep olacak gekilde, kü-
çük politik bölgeler, daha büyükleri tarafmdan eritilecektir.
1930'larda Ratzel'in fikirleri Nazi Almanya'sinm "Lebensraum"u
ele geçirmesini, ilerlemelerini ve doga yasalarma uygun olarak
mukavemet edilemez genislemesinin ilham kaynaş olmugtu.

Rudolf Kjellen (1864-1922)


Ïsveç Göteborg Üníversitesi'ndedevletler hukuku hocangi
yapmig tir. Friedrich Ratzel'in görügleri yönünde çahymig, 1916
yihnda yaymlanan "Devlet, Bir Hayat Sekli" kitabmda ilk kez je-
opolitik terimini kullanmigtir. Cografyanm devletin olugumu
ûzerincleki etkisini incelemig ve devletin varhgim devletin gü-
cünde görmügtür, Bu gücü, hukukun da koruyucusu olarak de-
gerlendirmigtir.
KjeHen yagayan bir organizmaya benzettigi devletin; top-
lumsal, ekonomik, yönetsel, begeri ve cografi olmak üzere bey
dinamik unsuru bulundugunu ileri sürerek, bunlan sirasiyla*3;
"Sosyopolitik (politikanm sosyal ve kültürel yönü) Ekonopoli-
-

tik (Politikanm ekonomik yänü) Kratopolitik (Politikamn ida-


-

ri yönu) Demopolitik (Politikanm nüfus ve halkla ilgili yönü)


- -

Geopolitik (Politikanm cografi yänü)" olarak adlandirilmigtir.


Birinci Dünya Savagi çikmadan hemen önce, Ïngiliz cografi
yaci James Fairgrieve "Geography and World Power" adh bir
kitap yazdi. Bu kitapta özellikle önceki ve o zamanki baghca si-
yasi bölgeler ele ahmyordu. Son bölümde yazar, ne gibi degigik-
likler olabilecegini öngörüyordu. Ïsveçliolan Rudolf Kjellen de
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 295

aym siralarda büyük çagdag kuvvetlerden sekizini inceleyen bir


etüt hazirlam14t1. 1914 yih sona ermeden bu çaligma Almanca'ya
çevrilmigti. Bütün bu kitaplarm büyük kuvvetler savaga girme-
den önce yazilmig olmasi bir fesadüf degildi. Bu kitaplar yeni
baglamig olan
"kapali

siyasi sistem" devrinde milli gücün teme-


li olarak dogal çevreye duyulan ilginin ürünüyd ü.*
Íki yil sonra Kjellen,"The State as an Organism" ile siyasi sis-
temini yaratti. Yazar siyaseti beg bölüme ayirdi ve bu bölümler-
den birine jeopolitik adml verdi. Jeopolitigintarifi, bu terimin si-
yasi cografya terimi ile eg anlamda kullamlmig oldugunu gös-
termektedir. Kjellen, sürekli olarak savagtan etkilenmig ve Al-
manlarm gerekçelerini savunan eserlerinde jeopolitiktenyarar-
lanmigtir. Ratzel'in benzetmesini temel bir prensip ya da bir do-
ga yasasiymig gibi almig; eserlerinde devleti bir organizma ola-
rak dügünmügtür. Jeopolitigebir isim vermekle kalmamig;
ayni
zamanda daha sonra Nazi siyasetinde alan
"alan

konsep-
yer
ti"ni, özellikle bagimsiz ekonomi politikasmisavunmugtur." Al-
man jeopolitik ekolünün ortaya çikigi Kjellen ve Ratzel ile ol-
muytur.
Kjellen'e göre, devletin temeli cografya ile irktir. Kültürel,
ekonomik, sosyal ve hukuki unsurlar ondan gelir. Tarih,
sonra
devletin büyümek, topraklarim artirmak ve cografi bakimdan
bir bütün olmak için yaptigt mücadeledir. Bu bütünlük istegi
"Otargi"ye, yani hammadde, fabrika, pazar alam gibi bütün
ihtiyaçlarim kendi içinde saglamaya götürür.
Devlet bir organizma ise, kendisini teykil eden insan grupla-
rmdan veya fertlerden ayri ve bunlardan
ustün,bunlari kavra-
yan bir hareket gücüne sahip olmasi da dogaldir. Bu görügü ile
hemen hemen yüzyil önce Alman filozoflarmdan Nietzsche,
Hegel ve Von Schlegel'in ortaya attiklari fikirlere paralellik teg-
kil ettigi görülür. Kjellen, bir bakima eski Alman siyasi felsefesi-
ne, temel bilimlerden meydana getirdigi yeni bir elbiseyi giydir-
mig olmaktadir.
Kjellen, devletin iç bünyesini aragtirmak ve onu degerlendir-
mek için çu dört temel olguyu saptamigti: "Ülkegücü: Devletin
296 Gelecegi Yönetmek

cografi <.urumu, dünya haritasmda içgal ettigi konum, cografi


unsurla2 -

Etnolojik yapi: Toplumun hangi millet ve kültür aile-


sine mens up oldugu -

Ekonomik güç: Toplumun ekonomik ve


mali bünyesi Devletin gekli: Anayasa ve nizamlari."
-

Buríardan bagka, bir milletin kendi rolü, dünya kamu-


oyunda siyasi faktörlerin rolü ve hatta eylem adammm yete-
nek ve karizmast üzerinde aragtirma yapmalarmi da belirt-
mektedir. 3

Karl Haushofer (1869-1946)


Askerî akademi mezunudur. Münih Üniversitesi'nde siyasi
cografya ve askerî tarih okutmuytur.
1923 yllmdan itibaren, Rudolf Kjellen'in ölümünden sonra
Almanya'da etkili olmaya baglamigtir.
Devletin konum alamm (sahayi) en önemli güç unsuru ola-
rak gärür. Ïkinci Dünya Savag öncesi, politik hareket tarzlan
, üretilmesi ile ilgili çahymalari olmuy, Rusya ile ittifak kurulma-
si, bunun için önce Bati'da baçari kazanilmasi, önce Fransa'ya
ve Ìngiltere'ye taarruz edilmesi gärügûnü savunmugtur. Hit-
ler'in politikasma etkisi olmugtur.
1924 ylh bagmda Münih Üniversitesi'ndeInstitut für Geopo-
litik'in orgam olan "Zeitschrift für Geopolitik" dergisini çikar-
migtir. Bazi çevreler kendisini jeopolitigin Machiavelli'i olarak
adlandirirlar.

Alfred Mahan (1840-1914)


ABD Deniz Akademisi'-nden mezundur.
1890 yihnda yaymladigi "Deniz Kuvveti'nin Tarihe Etkisi
(1660-1783)"en önemli eseridir. Kendisine özgü bir teorisi yok-
tur. Donanmanm ve denizlerin önemini tarihten aldigi örnekler-
deki geligmeler içinde açiklamig ve dünya gücü olabilmek için
deniziere egemen olma geregi üzerinde durmuytur. (Jeopoliti-
gin kuramlari bölümünde daha genig anlatilacaktir.)
Nicholas J. Spykman (1893-1943)
JeopolitigiABD'nin savunmasi, gûvenliginin saglanmast
amaci ile ele almigtir. Ona b
gäre jeopolitik, ir úlkenin güvenlik
Tarihin ve Cograşpnm Farkmda Olmak 297

politikasmm cografya olaylarma göre planlanmasidir. Kenar


kugak ülkeleri ve bu ülkelerin bulundugu cografya üzerinde
durmuytur. Jeopolitiktartigmalarda, Mackinder'in teorilerinin
kargisina tutarh bir seçenels getirmigtir. Gärü leri kugak
"kenar

teorisi" olarak bilinir.


Halford Mackinder (1861-1947)
Londra Üniversitesicografya profesörü, parlamento üyesi,
Londra ÏktisatOkulu Müdürü, Kraliyet Cografya Cemiyetiikin-
ci bagkamdir. Görüglerini önce, Kralhk Cografya Kurumu'na
1904 y11mdasundugu "Tarihin Cografya Mihveri" konferansm-
da açiklamigtir. 1919 yilmda "Demokratik Ídealler ve Gerçek"
adli kitabmi yaymlamigtir.
Kara hâkimiyet teorisi ile jeopolitiginentelektüel boyutuna
canhhk getirmig ve konularm somutlagmasma, tartigmalarm bir
düpünce odagi kazanmasma katkilarda bulunmuytur. Kitaplari-
m Íngilizleriçin yazmig, fakat kuramlanm en fazla Almanlar
tartigmig ve planlarmda kullanmiglardir. Siyasi cografya ile bir-
likte jeopolitiginasil geligmesi 19'uncu yüzyil sonlari ve 20'nci
yüzyilm baglarma rastlar. Konunun ünlü dügünürleri bu dä-
nemde yetigmi tir.
"Jeopolitik'ingeligmesi esas itibarlyla Birinci Dünya Sava-
gi'ndan sonra olmuçtur. BaçIica büyük devletler: Íngiltere,Fran'
sa, ABD kendi gereksinmeleri açismdan jeopolitik'eänem ver-
miglerdir. Ïngiltere,imparatorlugun devami için gerekli oldugu
älçüde ve Fransa da sämürge cografyasi ve özellikle Alman-
ya'nm amaçIarim keyfetmek bakammdan jeopolitikçabgmalar
ile ilgilenmiglerdir. ABD ve Almanya'mn sorunlari bagka bagka
oldugu için bu iki ülke jeopolitik'ebáqka açilardan bakmiglar-
dir. ABD'nin bir ülke yetigmezligi sorunu olmadigi için jeopoli-
tik bu ûlkede Birinci Dünya Savagi¯ndan Ikinci Dünya Savagi'na
kadar daha çok bir siyasicografya niteligi göstermigtir. ABD
an-
cak Ikinci Dünya Savagi için savunma amaciyla gerçek anlamda
jeopolitik'iön plana almigtir."
Alman ekolünün kurucusu olan Tümgenera1Karl Haushofer
-

gelecekteki bilginlere çözülmesi gereken kafa karigtirici bir


miras birakti. Alman eko1ünün özünde, dogal smir gärügü ile

I
298 GelecegyYönetmek

sürekli bir cografi genigleme fikri arasmda dinamik bir iligki


iddiasi bulunuyordu. 1913 yilmda Almanya'yi Rusya ve
'

oldugu
Japonya' ya baglayacak "Anglo-Saksonlardan bagimsiz kit'a
agm bir füzergâhi" savundu."
Jecpolitigin geligtirilmesinde önemli rol oynayan Almanya,
Birinci Dünya Savagi'ndaki yenilgilerinin nedenini/nedenlerini
saptamaya ugragirken ülke geni ligi (cografya)ile sahip olduk-
lan askerî kuvvet .ve genel güç potansiyeli arasmdaki iligkiyi
aragtirmiglardir. Ancak, jeopolitik'iÍkinciDünya Savagi'nda bü-
yük zaferler (utkular) kazandiracak bir êtken olarak degerlen-
dirmiglerdir.
"(Dagilan)Sovyetler Birligi'nin Íkinci Dünya Savagi'ndan
önce jeopolitik'e ilgi gösterdigine dair bir belirti yoktur. Mark-
sizm, doktrin itibariyle cografyadan daha çok tarihe önem ver-
diginden jeopolitik'i benimsememiglerdir. Ancak Íkinci Dünya
.2

Savagi'ndan sonra SSCB'nin girigtigi planlar ve programh genig-


leme ve uluslararasi toplantilarda ileri süi·dügü tezi, bu devletin
jeopolitik'tehayli hazirhk yaptigi olasilžini güçlendirmigtir.""
2. Jeopolitik Kuramlan
Jeopolitikkuramm dogasiyla ilgili olarak üç en belir-
.nokta

gin biçimde ortaya çikiyor. Birincisi, bu doganm dinamik yapt-


si; önemli ölçüde ulagim ve silah teknolojisindeki degigimlere
atfedilebilecek bir dinamizm; ikincisi, jeopolitikkuramm oyna-
yabilecegi baghca rollerin tammlanmasi. Öncelikle,jeopolitik
kuram açiklayici rolü oynayabilir. Kuram, bir uluslararasi poli-
tika görügü ve karalarm ve denizlerin cografi düzeni ve belirli
devletlerin politik geligirniylegekillenen stratejik bir tarih görü-
ü önerir. Ïkinciolarak jeopolitik,politika/siyaset bilimi iglevini
görebilir. Amaçlarm korunmasi için belirli jeopolitikperspektif-
ler dikkate almmahdir. Jeopolitik,güvenlik soranlarmm yapisi-
m açiklamaya yardim edebilir. Üçüncüsü, jeopolitikpolitik mú-
cadelede bir araç olabilir."
Jeopolitikkuramlar günúmüz problemlerine çözüm üretebi-
lir mi? Klasik jeopolitikkuram, sistem içincleki ulus devletlerin
önemini azaltmaktan daha çok ulusal ve bölgesel rekabetlerin
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 299

hayati önemini artirma egilimindedir. Devletler, jeopolitikka-


rakteristiklerle ilgili bilgileri çarpitmak suretiyle öteki devletle-
re kargi bir avantaj saglamayi ya da en azmdan öbür devletlerin
etkinliklerini kontrol altmda tutarak onlarm avantaj kazanmasi-
m önlemeyi dügünebilirler." Küresellegmenin dogal sonucuy-
muy gibi ortaya atilan
"ulus

devletlerin çökecegi" tezi, jeopoli-


tik kuramlar modellemesiyle degerlendirildiginde, spekülatif
bir tez oldugu sonucu ortaya çikmaktadir. Bu da, jeopolitikku-
ramlarm, jeopolitikproblemleri çözmek için ne denli gerekli ol-
dugunu göstermektedir.
Baghca jeopolitikçilerinileri sürdükleri görügler d kara,
.niz,

hava kuvvet ve häkimiyetleri teorilerine göre üç bölümde topla-


nabilir. Bu teoriler açiklamrken, nasil bir sira izlemek gerektigi
konusunda görüç birligi yoktur. Bazilari, önce
"kara
hâkimiye-
ti", ardmdan, hava hâkimiyeti"
"deniz
ve teorilerini; kimileri de
"kara

önce hâkimiyeti", ardmdan, "deniz


ve hava hâkimiyeti"
teorilerini siralarlar. Kronolojik (zamandizin)siraya göre ise ön-
ce deniz, daha sonra kara ve hava egemenlik teorileri geligmele-
ri birbirini izlemig tir.
I- Amiral Mahan ve Deniz Egemenligi Kuram1: Deniz ege-
menligi kuram1(ekolü), Barbaros Hayreddin Paga'nm "Denizle-
re egemen olan dünyaya egemen olur" özdeyigi ile açikladagi te-
zin, bilimsel yapismi ve yorumunu yapan bir jeopolitikve jeost-
ratejik görüg alanru olupturur.
Bu kurami.olugturanlarm bagmda gelen kigi Amerikah Ami-
ral A.T. Mahan'dir. Ashnda bir jeopolitikçi olmayan Mahan'm
(1840-1914),1890 yihnda yaymladigi "Deniz Kuvvetinin Tarihe
Etkisi, 1660-1783" yapitmdaki makaleler, birçok ülkenin deniz
politikasru etkilemig tir. Mahan'm öteki eserleri "Deniz Kuvve-
tinin Fransiz Devrimine Etkisi (1892)"; "Nelson'un Hayati
(1897)";"Amerika'nm Deniz Kuvvetine Bugünkü ve Yarinki Ìl-
gisi (1897)".Mahan, tüm bu yapitlarmda
"deniz
egemenligi" so-
rununu aragtirmigtir.
Mahan'm 17, 18, ve 19. yüzyillarm tarihleri üzerindeki ince-
.
lemeleri kendisinde, dünya çapmdaki tarihsel ugraglarm genel-
likle denizlerin kontrolü için yapilan sürekli bir mücadele oldu-
gu kamsmi olugturmugtur. Bunun sonucu olarak, "Dünya ege-
300 GelecegiYönetmek

menliginin anahtan, deniz yollarimn kontrolündedir" tezini or-


taya atmig ve savunmugtur.
Mahan'm öngördügü stratejik doktrinin özü, denizlerin
kontrolüyd ü ve bunun, dügmamn deniz kuvvetleri ve ticaret
gemilerini denizlerden uzaklagtirabilecek bir kuvvetin bulun-
masiyla mümkün olabilecegini dügünüyordu. Bu doktrin dog-
rgtusunda büyük deniz kuvveti kurulmasmi öneriyordu,
Mahan'a göre denizler; kiyilan digmda engebesiz, uçsuz bu-
caksiz ovalardir ve jeostratejikönemine gôre bir egemenlik olug-
turur. Yollarm birlegtigi ya da birbirini kestigi noktalan·kontrol,
yollarm sayi ya da önemi oranmda bir egemenlik saglar. Deniz-
lerde de aynen böyledir. Her ne kadar, denizdeki iki nokta ara-
smda belirli bir yolun izlenmesi gerekli degilmig gibi görünüyor-
sa da, gerçekte; rüzgâr, akmti, derinlik, zaman, mesafe gibi ne-
denler, denizlerde de bir älçüde belirli rotalarm izlenmesini zo-
runlu kilar. Bu yollar, kiyidaki bir noktadan geçtigi ve deniz
araçlan bu kiyi noktasim degigik amaçlarla kullanmak zorunlu-
lugunda bulunduklan durumda, bu kiyi noktalarmm kontrolü
de, onlarla iligkin yollarm ve bu yollardaki hareketlerin kontrolü
için gerekli olur. Bir dünya egemenligi içinse, karadaki benzerle-
rine oranla üstün sayi ve önerndeki bu noktalara sahip olmak
esastir. Bu da, güçlü bir
"donanma"

ile saglamp sürdürülebilir.


Mahan'la ilgili önemli hususlar gunlardir: Mahan'm siyaset
ve deniz kuvvetleri alanlarmda iyi liderlere sahip olmanm äne-
mi hakkmdaki görügleri, cografyanm önemiyle ilgili yorumlari-
m dengeliyordu. 20. yüzyildaki deniz gücü dikkate almdigmda
Mahan'm politik çözümlemesinin özünde tek bir ulus devletten
ziyade çokuluslu bir konsorsiyum vardi, ekonomik ideali mut-
lakiyetten ziyade serbest pazardi ve Mahan, cografyanm strate-
ji üzerindeki etkisiyle ilgili kabulu, tesadüflerinsonaçlart etkile-
mekteki gücünü büyük ölçüde takdir ederek yumuçattyordu."
Amiral Mahan'm jeopolitisyenolmay1pma* karem, onu äne
çikaran, stratej olarak kabul edilmesine yol açan üç änermesi ol-
muçtur. "Bu önermelerden birincisi, çok büyük bir gücün eko-
nomik. baçansi için deniz ticaretinin gerekli olduguydu. Ìkinci
önermeye göre, kendi ticaretini koruyup dügmanmkini engelle-
Tarihin ve CografitanmFarkmda Oimak
'

301

-
.L

menin en iyi yolu deniz hâkimiyetini sürdürebilecek kapasitede


olan savag gemilerinden olugan bir filoyu konuglandirmakti ki,
bunun dogal sonucu guydu: Kruvazörlerle uygulanan bir ticare-
tiönleme stratejisi, sonuç üzerinde etkili bir zayiat verme potan-
siyeline sahip degildi. Üçüncüsu,deniz hâkimiyetine sahip bir
ülkenin karada askerî olarak üstün olan bir ülkeyi yenebilece-
giydi.Çogu kipi bu iddialarm dünyadaki politik düzen içinde
nüfuz sahibi olmak için deniz hâkimiyetinin ön art oldugu sa-
viyla aym oldugunu dügündü.37
Hiçbir dügünür deniz gücü teorisini ve deniz stratejisini Alf-
red Tlaayer Mahan kadar etkilememigtir. O, ABD'nin deniz siya-
setinde devrim yaratmig, Ïngiltere'nin egemen bir deniz gücü
olarak kalma kararhhgina teorik bir dayanak saglamig, II. Wil-
helm ve Amiral Tirpitz döneminde Alman Deniz Kuvvetleri'ni
geligtirme çabalarma güç katmigtir. Yazilari Fransa, Ïtalya, Rus-
ya, Japonyave öbür ülkelerin deniz gücüne iligkin planlarma
yansimigtir. Mahan, T. Roosevelt ve Henry Cabot Lodge'u etki-
leyerek, 20. yüzyil baginda ABD'nin denizagm yerlerde daha
büyük bir rol oynamasmi saglamig tir."
Mahan, yaptigi inceleme sonucunda Ingiliz
.hâkimiyetinin

pu
nedenlere dayandigim belirtti": Maddi üstunlük, stratejik dokt-
rinlerin üstün nitelikte olmasi, Ïngilizdeniz kuvvetlerinin "dar

denizleri" de kontrol altmda tutmasi. Modern deniz tarihinde çok


büyük rol oynayan bu dar denizler; ÏngilizKanah, Cebelitarik Bo-
gazi,Çanakkale ve ÌstanbulBogazi gibi her iki kiyidan da kolay-
hkla kontrol edilebilecek su parçalan olarak tammlanabilir. Ingil-
tere, donanmasi ve elegeçirdigi deniz üsleri sayesinde Dogu At-
lantik ile Akdeniz'i kesin olarak kontrolü altina almigti. 1980 yi-
hnda Mahan ilk kitaplarmi yaymladigi zaman Avrupa dipinda
büyük deniz güçleri bulunmadişiçin, Avrupa denizlerinin kont-
rolü dünya okyanuslarinm kontrolü demekti. Ïngiltere'nindünya
denizlerinde kurmuy oldugu hñkimiyet ancak Avrupah olmayan
güç]erin ortaya çikipi ile sarsild1. Yine de, 19. yüzyil boyunca Ín-
gilizler baghca deniz yollarmi kontrol etmeye devam ettiler.
Harold ve Margaret Sprout (Foundations of International
Politics-1962), "Mahan'm uluslararasi politika hakkmdaki dü-

L
302 Gelecegi Yönetmek

üncesinin temelini dört görügün olugturdugunu" iddia etti-


ler"·
1. Kesintisiz ve bölünmemig bir okyanus ve baglantili de-
nizler;
2. Etran buzlarla çevrili Kuzey Kutbu'ndan Asya'nm içIe-
rindeki engebeli çöl-dag peridine ve Dogu Avrupa'dan,
Japonya'dan daha doguya dogru kesintisiz bir gekilde
uzanan, neredeyse hiç kiyisi bulunmayan muazzam bir
kit'a agiri devlet, Rus Ïmparalorlugu;
3. Kit'a Avrupasmm kiyi devletleri ve Asya'mn güneyinde-
ki ve dogusundaki kiyida bulunan smir bälgeleri;
4. Avrasya anakarasiyla hiçbir baglantisi olmayan ve Ma-
han'm Amerika Birlegik Devletleri'ni de bu gruba dahil
ettigi Büyük Britanya ve Japonyagibi ada devletleri.

Mahan'm cografi konumla ilgili görügleri göyle özetlenebilir:


Birincisi, bir deniz devletinin kara devletine nazaran, kaynakla-
rmi denizcilikle ilgili geligmelere ve denizapiri karasal genigle-
meye yöneltme imkâm daha fazladir. Íkincisi,bir ülkenin deniz
stratejisinin kopullan üzerinde büyük etkileri olan faktörler, de-
niz kuvvetlerinin bir bölgede toplanmasim tegvik edebilir veya
dagitilmasmi gerektirebilir. Uçüncüsü, diger güç1erle birlikte
cografi konum, sadece topraklara saldirma imkâm bakumndan
degil önemli ticaret yollarma saldirma imkâm bakunmdan da,
merkezi bir konumdan ve muhtemel dügmanlara kargi saldiri
operasyonlari düzenlemeye elveriç11 bir üs olmasmdan kaynak-
lanan daha fazla stratejik avantaj saglayabilir. Ve dördüncü ola-
rak, Mahan, belirli su alanlarim kontrol altmda tutmanm ekono-
mik ve askerî açidan özellikle önem tagidigma igaret etmigtir."
ABD Deniz Kuvvetleri 18. ve 19. yüzyilda (1812Ïspanyolde-
niz muharebesi) kiyi savunmasma gäre yap11andm1mig ti. An-
cak buharm endüstride kullamhylyla birlikte gemilerde yelken-
den buhara geçilmig, ahyap teknelerin yerini zirhh tekneler al-
mig, daha hafif ve etkili toplar yapilmigti. Ama denizcilik gücü
yaratma düpüncesi ile deniz teknolojisi arasindaki iligkide, tek-
noloji hizla ilerlemigti.
Tarihin ve CografyanmForkmda Olmak 303

Teknolojik ilerlemeler 1880 yih sonrasmda, yeni bir deniz


strateµsmm de yaratilmasi duquncesmm uretilmesine neden ol-
muytur. Bu tarihten sonra deniz gücü "Yüksek Stratejinin"
önemli bir ögesi haline gelmigtir.
Bu geligmeleri yakmdan izleyen Mahan, milli siyaseti, deniz
siyasetini, deniz stratejisini ve taktigini ayri ayri degil, birlikte
elealmigtir. Mahan'm modern stratejiye yapmig oldugu en bü-
yük katkilar gunlardir: Dunyanm her tarafinda sadece askerî
çevrelerce degil' hükümetlerce de kabul edilen ve benimsenen
bir deniz gücü felsefesi yara tmigtir. Deniz stratejisine iligkin ye-
ni bir teori geligtirmig; deniz taktigini eleptirmigtir.
Ona göre deniz stratejisi ve deniz gücü bazi doga partlanna
(ülkenin kitada veya adada olmasi gibi) ve deniz kuvvetleri ile
ilgili milli siyasetlere, deniz ticaretine ve denizagiri üslere bag-
liydi. Öte yandan deniz taktigi muharebe bagladiktan sonraki
harekâtla ilgiliydi. Taktik, silah kullanma sanati oldugu için, si-
lahlar degigtiginde taktik de degigebilirdi. Fakat deniz stratejisi-
nin prensipleri degiçmez ve hem barig zamanmda hem de sava
'

zamanmda etkin olurdu.


Strateji ile taktik arasmdaki bu kesin fark Mahan'1önceki
ya-
zarlardan daha üstün kildi. Mahan
yapmig oldugu incelemeler
sonunda ABD'nin gücünü ve prestijini yükseltmekte deniz gü-
cünün yararh bir araç olacagi kamsma vardi."
Ticareti gittikçe artan ABD, Birinci Dünya Savagi'na kadar
deniz ticaret filosuna önem vermig degildi. Sadece üretim yapi-
yor; üretiminin Avrupa'ya naklini ahci devletlere birakiyordu.
Böylece, ABD için denizyollarmi koruma diye bir sorun ortaya
çikmamig ve bu devlet, sadece kiyilarmi koruyacak bir donan-
ma yapmakla yetinmigti. Bu dönemde Ìngiltere,ABD'nin bagh-
ca deniz tagimacisi durumuna girmig ve bu hizmetteri buyük
servet kazanmigti.
Mahan deniz gücü ile ilgili faktörleri inceledikçe emperya-
lizm konusundaki görügü degigti. Eskiden emperyalizme kar-
pydi.Fakat artik deniz gücü ile sömürgeler arasmdaki bagm
önemini kavramigt1. Sömürgeler sayesinde ülke yabanci bir di-
304 Gelecegi Yöpetmek

yarda toprak sahibi olur, satmak istedigi mallar için yeni bir
pazar, gemicilik için yeni bir saha, halki için yeni i; olanaklari
ve devlet için daha büyük bir refah ve zenginlik arar?Mahan'm
güç, ekonomi ve cografyamn birbirlerlyle iligkili olduguna dair
äteki fikirlerinin arasinda deniz gücüyle ilgili olanlar, çahymasi-
nm jeopolitikle iligkisi üzerinde önemli tartigmalara yol açti?
Tüm kuramlari yorumlama konusunda oldugu gibi Mahan'1
agir biçimde yerenler de, onun yaklagimlarmi dogru bulanlar
da, hatta bagka jeopolitisyenlerietkiledigini iddia edenler de
oldu. Bu söylenenler günümüz için de söz konusudur.

Mahan'm deniz gücü ve ulusal güç hakkmdaki fikirlerinin


1914'ten önceki popülerligi, büyük ölçüde, bu fikirleri destekleyen
saglam tarihi iddialar olduguna dair yaygm inamelara baglanabi-
lirdi. Bununla birlikte Birinci Dünya Savaµ boyunca büyük savag
gemilerinin olugturdugu gruplar arasmdaki deniz muharebeleri az-
di ve bunlarm ionucu belli degildi; buna kargm denizaltilarm kiyi-
daki haberlegme ve ulagtirma araçlarma düzenledigi saldinlar Bri-
tanya'yi yenilginin epigine getirdi. Bu durum Mahan'in, deniz stra-
tejisinin temelini, deniz ticaretini engellemenin degil de donanma
muharebesinin gerektigi iddiasmi çurütür gibi görün-
olugturmasi
dü. Buna ilaveten büyük donanma kuvvetlerinin nis peten da ha az
.

aktif olmasina kargm karadaki çarpigmalano yogun ve büyük öl-


çekte olmasi ve Almanlarm kit'a üzerinde gösterdikleri askeri baga-
rmm sonucunda yaklagan zaferleri, Mahan'in deniz gücünün kara
gücüne üstún oldugu savmin dogrulugu hakkmda güpheler uyan-
dirdi. Fakat Mahan'm çözümlemesinin inandtriciligmm kaybolnaa-
sma ragmen; Halford Mackinder'in çahymastyla beraber bu çözürn-
lemenin muazzam bir stratejik göriipe örnek olmasi.Karl Hausho-
fer'i etkiledi?

Günümüz yeni yapilan çahgmalarmda, Mahan'm arisjokra-


siden daha çok önem kazanan tüccar smin üzerinde duraugunu
ortaya çikarmaktadir."
Yaygm degerlendirmeye göre Alman jeopolitik uzmanlari,
öteki Avrupah jeopolitisyenlereoranla küresel ölçekte kuramlar
geligtirmig olan Mahan'dan çok etkilenmiglerdir. Hatta bazi yo-
l :

I -.

Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 305

rumcular Ikinci Dünya Savagi'ndaki Alman yayilmacdigru bes-


leyen yaklagimin Mahan'm deniz gücünü artirma felsefesine
benzeyen, kara gûcünü genigletme üzerine kurulmuy bir devlet
gücü ve büyümesi kurami içerdigi öne sürülmektedir. Mahan
ve Mackinder'in jeopolitik çözümleme tarzlarmm "oldukça

benzer cografi özellikler üzerine kurulduguna" inanilmakla bir-


likte, her iki jeopolitik dügünür arasmda büy.ük farklar vardir.
Ama bu, bazi konularda hemfikir olduklarim da göz ardi ettir-
memelidir.
Dikkat edilirse Mahan'a yukaridaki ilk giripte "jeopolitis-

degildir, dedik; onu ABD'li deniz stratejisi kuramcisi ola-


yenL"

rak adlandirmak dogru olacaktir. Bu tammlamaya iten neden


(Influence of Sea Power Upon History) kendi söyledikleridir:¯
ABD'nin demokratik bir ülke olmasi Mahan'a gäre olumsuz bir
faktördü. Demokrasi ile idare edilen ülkeler ileriyi yeterince gö-
remiyorlar ve askerî iglere geregince harcama yapmiyorlardi.
Kara topraklannda yayilmacihga kargi oldugundan, deniz gü-
cünün ABD için önemli olduguna inamyordu. Íç Savay'ta ABD
kiyilarmm kolayca abluka altma almabilecegi görüldügünden
kuramim ablukayi yarmak ve limanlarm abluka altma ahnmasi-
ni önlemek üzerine kurdu. Bunun için de ABD'nin güç1ü deniz
kuvvetlerine gereksinmesi vardi. "Deniz gücünü etkileyen de-
gigikliklerin çogu, genelde ABD lehine oldu. Mahan'm deniz
gücüne iligkin alti faktörü bazi degigikliklere ugradi, fakat
onun
temel fikirleri dogrudur. Cografi konum, fiziksel biçim
(dogal
kaynaklar ve iklim de bunlarm arasmda saydir), halkm karakte-
ri, devletin gekli hâlà bir ulusun deniz gücünü etkileyen baghca
kogullardir."
Mahan, güvence altmda bulunan deniz üslerinin, deniz gü-
cünün tenneli oldugunu israrla belirtmigti. Teknolojinin geligimi
ve bunun denizcilik sektörüne
:I
uygulampi ilk zamanlar Ma-
han'm hakh oldugunu kamtlarken ölümünden kisa bir süre
son-
ra Alman denizaltilari 1917 yilmda ÏngiltereJimanlarmi abluka
altma aldi. Ìkinci Dünya Savaçi'nda da (1940) Alman uçaklan
Ïngiltere Iiman ve gemicilik endüstrisini bombalarken, Ma-
han'm kuramma göre kurulmuy büyük Íngilizdonanmasi aciz
306 GelecegiYönetmek

kalmig ti. Mahan'in "Deniz Gücünün Tarih ÜzerindekiEtkileri"


yapitmda "Deniz Gûcünü Olugturan Unsurlar" bölümünde de
çeligkili kisimlar vardir. Mahan'm üzerinde durdugu bir kogul
etkisidir".
"hükümetin

da
Mahan'a göre Britanya ve aym zamanda ABD için temel so-
run hükümetlerin, sira silahh kuvvetlere harcama yapmaya
geldiginde tasarrufa yönelme egiliminde olmalarlydi. Mahan,
The Influence of Sea Power LIµon History adh kitabmin ilk bölü-
münde popülist hükümetlerin, gerekli..olsa bile, genellik-
"tipik

le askerî harcamalara taraftar olmadigi" gözlemini ifade etti.


1897'de Mahan, Britanya ve ABD hükümetlerinin,
"ister
savun-
ister saldiri amaçh olsun orduya yönelik eksiksiz bir ulusal
ma
politika plani için yeterli mali önlemleri alma kapasitesinden
ticari iligkilere sahip olan" bir
"genig

yoksun olduklarmi" ve
ada devletinin, (Mahan bu ifadenin Britanya'nm yam sira
ABD'yi de tanunladigma inaniyordu) kiyilarmdan uzaklarda
kaybedecek çok geyi olmasindan dolay1, içgüdülerinin dogal
olarak bangtan yana oldugunu iddia etti. 1911'de Mahan gunu
öne sürdü: "Barig zamanmda savag için hazirhk yapma politi-
kasi, ticaretle ugraçan tipik uluslara uygulanamaz; çünkü in-
sanlar, askerî ihtiyaçlara veya uluslararasi sorunlara, yani ha-
zirhkh olmaya yönelten baskiya yeterli önemi göstermeyecek-
lerdir."3
Mahan, demokratik yönetimi monargiye tercih ediyordu ve
bundan dolayi az önce anlatilan sorun için önerdigi çözüm, ulus
ötesibir isbirligi yapilmasiydi. 1900 yihnda gunu ifade etti: "Her
insan ve her devlet tek bagina gidecek gücü oldugu kadar ba-
gimsizdir, daha fazla degil. Bu smira ulagildiginda eger daha
ileri gitmek gerekiyorsa igbirligi kabul edilmelidir." Politik ve
kültürel benzerliklerin yam sira ihtilaf yaratan çikarlarin olma-
masi ve güglü or tak çikarlarin meveudiyeti Mahan'i, Britanya ve
ABD'nin birlikte hareket etmelerinin akilhca olacagina inandir-
di. Mahan, geleneksel anlamda bir müttefiklikten ziyade gayri-
resmi olarak çabalann, yüz yll önce Britanya'mn tek bagina fark
etmig oldugu deniz hâkimiyetinin getirdigi kazançlari elde et-
meye yetecek bir güç üstünlügü uretecek gekilde, bilinçli olarak
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 307

eggüdümlenmesini savunuyordu. Mahan 1894'te yazdigi bir ya-


zida göyle diyordu: "Büyük Britanya ve ABD'nin denizIerde or-
tak ç1karlari bulunmaktadir. Söz konusu çikarlarin korunmasi
ve kullamlmasi için denizlerde yaçanan olaylari kontrol edebi-
lecek yeterlilikte organize bir güce ihtlyaç vardir."
Mahan, ünlü Alman Amiral Alfred von Tirpitz üzerinde
önemli ölçüde etki yaratmigtir. Õte yandan onun teorileri Al-
man jeopolitiginingeligiminde de rol oynamigtir. Buradaki ben-
zerlik, genigleyen Alman kara gücu üzerine kurulmuy bir dev-
let gücü teorisinin, Mahan'm büyüyen deniz gücü kurammi
çagrigtirmasidir.
Alman jeopolitikçileri,küresel felsefesi Avrupa'mn genigle-
mesi üzerine olan çagday teorilerin tümünden daha yüksek de-
recede ve daha cüretkâr olan Mahan'a hayranhk duyduklarmi
sik sik tekrarlamiglardir. Haushofer, Mahan'1 ABD'yi büyüme
yoluna sokan büyük bir jeopolitikdügünür ve Amerikan devlet
adamlarma dünya gücü anlaminda dugünmeyi ögreten bir "kâ-

hin" olarak nitelemigtir.'


Doktrinleri dünyanm baghca deniz güç1erine igik tutmu
olan bir Amerikan deniz subayinm, kara gücü teorisine ilham
kaynagi teykil etmig olmasi tarihin bir cilvesidir. Haushofer'in
ve Hitler'in büyük stratejisi baçariya ulagmig olsaydi, Mahan'in
dügündügü deniz gücü tarihten silinecekti.
Günûmüz dünyasmm temel dügüncesi "dünyanm
kontrolü-
nün dünya ticaretini ele geçirmekle" saglanacagidir. Ïngilte-
re'de Kraliçe I. Elizabeth (15.yüzyil) döneminde Sir Walter Ra-
leigh'in belirttigi, "Denizi kontrol eden, dünya ticaretini kontrol
eder, dünya ticaretini kontrol eden dünyanin kendisini kontrol
eder" görügü aradan
geçen alti yüzyila karem degigmemigtir.
Mahan'in üzerinde durdugu ve geniglettigi dügüncenin esasi
budur. Deniz egemenligi kurammm anlagilabilmesi için bazi
kavramlarm tammlanmasi kolayhk saglayacaktir. Bunlar, "de-

niz gücü ve denizeilik gücü",


"deniz
iligki ve çikarlaridir".
Denizcilik gücü: Bir ulusun, denize ve denizeilige dair ola-
nak ve yetenekleri (imkân ve kabiliyetlerinin) ulus yararma kul-
308 Gelecegi Yönetmek

lamlmasi, degerlendirilmesi, korunmasi ve evrimleptirilmesi


amaciyla harcanan, dûçünsel, duygusal, bilimsel, fiziksel, _eko-
nomik, askerî ve politik çabalarm toplam verimliligidir.
Deniz gücü: Denizcilik gücünün, denizde bulunan dinamik
bölümü ve onunla birinci agamada baglantisi bulunan kiyi ku-
rum ve kuruluglarmi kapsar (ticaret bahriyesi, yönetim merkez-
leri, tersaneler...).
Deniz kuvveti: Denizcilik gücünün; koruyucu ve denizcilik
politikasmm destekleyici ve stratejisinin caydinci sistemi.
Deniz iligki ve çikarlan: Bir devletin denizlerle, denizciligi
ilgilendiren ya da denizcilige dolayh dolaysiz katkida bulunan
alanlarla iligkileri ve bunlardan sagladigi çikarlardir. Bu iligki ve
çikarlarm ulusal güce, ulusal amaçlara uygun ve ulusal sorunla-
rm gereklerini karydayacak bir dögrultuda katkida bulunmasi
için, gerekli yöntemlerin ve politikamn saptanmasiyla ilgili ça-
hymalari da kapsayan bir iglevdir.
"Denizcilik glicü" ile iligki ve çikarlarmm" bir strateji
"deniz

ögesi olarak degerlendirilmesi, ülke içinde özgürlügün de kök-


leptirilmesinin en önemli etken oldugu icidiasmda bulunanlarm
kuramlarru dikkate almak gerekmektedir.
gücü' olma projesi Almanya'mn ve Rusya'mn
'kara

Büyük
siyasetini ne ölçüde gekillendirdiyse, denizin saglad1ş güvenlik
de Anglo-Amerikan geleneginin gekillenmesinde aym ölçüde
etkili olmuytur. Ìngiltere'deve Birlepik Devletler'de demokrasi-
nin baçansi, bu her iki ülkenin de, yirminci yüzyil öncesinde, sa-
vunmalan için karadan çok denize dayandiklari gerçegine aym
ölçüde borçludur. Her iki ärnekte de tarih, denizde güçlü olun-
mast ile demokrasinin birlikte yer aldiklarim kamtlamigtir?
"Churchill, kendi ulusu adma konuçarak göyle demigtir:
'Avrupa ile açtk deniz arasmda bir seçim yapmak zorunda kaldigimiz-
da, her zaman açik denizi seçecegiz.' Bu ifade, Íngilizlerya da sözge-
limi Japonlarmki gibi bir cografi konuma sahip olan uluslar için
kaçuulmaz olan seçenekleri ortaya koymagtadir. Bir kitanm ke-
narma yakm bir ada üzerinde yaçayan insanlar için, kitanm so-
runlarma katilma ya da kismetini denizlerde arama seçenekleri
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 309

vardir. 1066 yilma kadar, Romahlarla baglayip Normanlarla son


bulan çeyitli halklar, Kita'dan Britanya'ya girip der etim kurabil-
mekteydiler. Bunun nedeni, Britanyahlarm, adalan etrafmdaki
denizlere egemen olacak ya da karaya çikan bir saldirgam püs-
kürtecek ölçüde birlegmiç olmamalanydi. Normanlarm fethin-
den ve yerlerini saglamlagtirmalarmdan sonra, bu durum degiç-
ti. William'dan sonra gelenler yeniiggalleriönleyecek kadar güç-
lüydüler. Hatta, özellikle on üçüncü ve on därdüncü yüzyillar-
da, igi tersine çevirerek, ordularmi Íngiltere'den Fransa'ya gön-
derebilecek hale gelmiglerdi. Ìngilizkrallar, iki yüzyih açan bir
süre için, anakaranm büyükçe bir kesimini adadan denetim al-
tmda tutmak gibi bog bir çaba içinde kaldilar. Sonuçta bagarisiz-
hga ugradilar ve Fransa'da sahip olduklari son noktadan (Calais
Limam'ndan) on altmci yûzyilm ortalannda sürüldüler."
Günümüz düityasmda hâlâ kara gücünün belirleyici etkisi
kirilamamigtir. Özellikle de cografi olarak derinligi olmayan ül-
kelere yapilacak harekât ile bu ülkelerin savunmalarinda ortaya
çikacak sonuç, savag denenmeden görülebilir. Bunu saglayanlar
da,
"falcilar"
degil
"jeopolitik

dügünürleridir."

II- Mackinder ve Kara Egemenligi Kurami: Ilk jeopolitikte-


ori "Kara Egemenligi Teorisi" adi lle anilir ve ÏngilizH. Mackin-
der tarafmdan ortaya konmugtur. Halford Mackinder (1861-
1947), T904 yllmda "Tarihin Cografi Esaslari" adli eserini yaym-
Jamig, teoriyle ilgili gärügünü 1918 yilmda açiklamigtir. Onu
çagdaç1 sayilan JamesFairgieve izlemigtir. Mackinder, devletle-
"kara

ri ve deniz" deùletleri olarak smiflandirir,


"kara

devletle-
ri için kara kuvve tlerini; deniz devletleri için deniz kuvvetleri-
ni" esas alir. Ancak, dünya egemenligini kara güçlerinin sagla-
yacagi görú ünü savunur. Mackinder'e göre; Asya, Avrupa ve
Afrika bir bütün olarak "dünya
adasim"" olugturur. Asya ve
Avrupa ise bir bütündür ve-Avrasya adi ile amlir. Akdeniz, At-
las Okyanusu'nun bir girintisidir ve "Atlantik Körfezi" diye
anilir. Öte yandan Mackinder "heartland-kalpgâh-merker

böl-
gesi" tammi yapmigtir. Buna göre: "Dünya adasmda dünya ça-
pmda bir güç merkezi olugturacak gekilde kendi kendine-yeter-
310 Gelecegi Yönetmek

bälgesi-heartland' olarak
'merkez

li bir bölge vardir ve buras1


adlandmhr."
Mackinder kuramru geligtirerek 1919 yilmda kalpgâh'i göy-
le açiklayacaktir: çagm kogullarmda deniz gücüyle ulagima
"...

olanak tammayan bölgedir."


Merkez bölgesinin simrlarmi batida V'olga, dogpda Sibirya,
güneyde Himalayalar, kuzeyde Buz Denizi arasmda kabul et-
mig, daha sonra da bu simrlan genigleterek Avrupa Rusya'smm
tamammi merkez bölgesi içine dahil etmigtir. Mackinder, dün-
ya adasim ve merkez bölgesi simrlarim böyle tammladiktan
sonra apagidaki tammlamayi yapmigtir:
"Merkez bölgesine egemen olan dünya adasma egemen olur. Diin-
ya adasuia egemen olan, diinyaya egemen olur."
Mackinder teorisini zamanla geligtirmig ve Almanya hakkm-
da klasik hale gelen bir formül öne sürmügtür. Bunun nedeni de
merkez bölgesinin Bati'ya kaymig olmasidir. Eu teze göre: "Do-
u Avrupa'ya egemen olan merkez bölgesini kontrol eder; mer-
kez bölgesine egemen olan dünya adasmi kontrol eder; dünya
adasma hâkim olan dünyayi kontrol eder." Mackinder, kara
parçalaruu ve denizlerin dagihmru esas tutar ve denizde kuv-
vetli devletlerle karada kuvvetli devletler arasmda temel bir
fark gözetir. Hem denizde hem de karada kuvvetli olan devlet,
egemen devlettir. Buradaki kopul, homojen ve yeter derecede
kuvvetli bir kara parçasmm rahat rahat okyanuslara erigmesiy-
le mümkün alur. Böyle bir kara parçasma sahip tek devlet Rus-
ya'dir ve dünya egemenligini elde etmesine engel olunmak iste-
niyorsa onun açik denizlere çikmasma engel olunmahdir. Bu je-
opolitik problem bugün de geçerlidir. Bu nedenle kimi jeopoli-
tisyene gäre Mackinder'in kurami günceldir.
Mackinder merkez bölgesi tanunmi yaptiktan sonra, dünya-
mn geri kalan bölgelerini de, sahip olduklar1özelliklere göre je-
opolitik bölgelere ayirmigtir. Buna göre, merkez bölgesini kont-
rol eden iki önemli kugak vardir. Bunlar;
a- Ìç ya da Kenar Kugak: Merkez bölgesinin çevresinde, Al-
manya, Avusturya, Balkanlar, Türkiye, Iran, Pakistan, Hindis-
tan ve Çin'ikapsayan kugak. ,
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 311 -

b- Dig Kugak ya da Adalar Kupagi: Ïngiltere,Kuzeybati Afri-


ka, Avustralya, ABD ve Kanada'dan olugan kugak.
Bu iki kugak kademeli olarak merkez bölgesini kontrol et-
mekte ve buralarda olugturulacak güç merkezleri, merkez böl-
geye egemen olabilecek gücün yayilmasim önleyebileceklerdir.
Mackindefin amaci, insanlik tarihini dünya organizmasmm
cografyay-
Mackinder,
hayatmin bir parçasi olarak açiklamakti.
la politik kararlarm geligimi arasmdaki çok ince iligkinin de
farkmdadir. Buna göre, cografi çevre politika üretenlerin seçim-
lerini belirlemez; bununla birlikte hayati olmasa bile önemli bir
kogullama etkisinde bulunur. Baglatan doga degil insandir;
ancak kontrol, büyük ölçüde dogadadir."
Íkinciiddia politik gücün içinde uygulandigi cografi yapila-
rm ve cografi yerlegimin önemini vurgular. Mackinder, özellik-
le bir devletin cografi yerlegiminin degigen politik uygunlugu-
nun altru çizdi. Bu degigimi meydana getiren baghca etkenler
ulagim ve silah teknolojilerinde ortaya çikan etkenlerdir. Mac-
kinder fiziki cografyg modelleri ve politika tarihi arasmda, sözü
edilen iki etkeni birlegtirerek bir sentez geliptirir ve gúç1ü bir
benzetme de kullamr: "Saldirgan bir kipiligin, kendisine düg-
man olanlari bir araya getirmek anlammda önemli bir sosyal
fonksiyonu vardir ve Avrupa da dig barbarhšm baskisi altmda
uygarhšma ulagti. Bu yuzden sizden bir an için Asya'yi ve As-
ya tarihini Avrupa'dan ve Avrupa tarihinden daha önemli say-
manizi istiıorum; çünkü Avrupa uygarhgi, büyük oranda, As-
yahlarm istilasma kargi verilen laik mücadelenin sonucudur.""
- Mackinder'in jeopolitikkurammdaki yenilik, dikkatlerin o
günkü Rusya'nm stratejik öneminin üzerine çekilmesi ile tekno-
lojik ilerlemenin Avrupa-Rusya iligkisini nasil etkileyeceginin
açiklanmig olmasidir. Sözü edilen teknolojik ilerleme
"demiryo-

lu"nun yaygmlagmasidir.
Birinci Dünya Savag sonrasi ortaya çikan siyasi harita ne-
deniyle dünyaya olan ilgi jeopolitikolarak deger buldu dene-
.
bilir. Bu baglamda sürekli barigi kurmak ve sürd ürmek yön ün-
de simrlarm belirlenmesi sorununda önem tagiyacak üç önce-
likli kopul öne sürüldü. Profesör L.W. Lyde'm "Avrupa'daki
r

3·12 Gelece i Yönetmek

Politik Suur Türleri" konulu konugmasmda (1915)bunlar göy-


le siralandi?
"Birincisi, sosyal düzen mümkün oldugunca cografi düzenle
uyumlu olmahdir; ikincisi, yeni cografi bölgelerde politik hâkirni-
yetin uygulanmasmda yeni nüfusu asimile edebilmek en ön sirada
yer almahdtr; üçüncüsü, smirlar farkli halklarm kaçin11mazolarak
bir araya geldigi.karakteristikleri içine almahdir. Bu sinirlar su ke-
simlerinden ve daglarin zirvelerinden geçmemelidir."

Mackinder ise bu konugmadan farkh bir yorumda bulunarak


smirlarm politik bir pazarhk süreciyle belirlendigini öne sürdü:"

"Eski güç dangesi


fikrinin Avrupa'daki herhangi bir toplantida yine
kendini göstereceginianlayacagtmzr diipiinüyorum ve bu, sintriarm eski-
den oldugu gibi pazarhk sitreci yöntemiylebelirlenecegianlanuna gelir...
Bir an için bu savaçin sonuciinun ne olabilecegini diipiiniin. Alman ulu-
sunu yok etmeyeceksiniz. Bu inikânsiz; miimkiin o/saydi bileböylebir ge-
yin gerçekleymesiistenmezdi. Alman Imparatorltigu'ndo 61 veya 62 mil-
yon inson var ve tuhminimegöre 8 ita 20 inilyon Avusturyall Alman't da
bu insaniara ilaveetmeniz gerckir,Avrupa'mn merkezinde bulunan, gitç-
10 bir ulusal karaktere sahip 70 milyonluk bir ulusla ugrapmak gerekecek.
Su u1us yine de-çokkuvvetli bir giiç olacaktir; bu ylizden ideal bir harita
çizmenin gerçekleyebileceginden piipheliyim. Eger bu glicù zapt ederseniz,
r.I.
amaç geleccgidripilnerek bu giiciin kolunu kanadim kirmak olacakttr."

1914 Arahşnda, Mackinder tarafmdan yapilan bu öngörülü


yorumlardan geligmekte olan bir jeopolitik dügünce belirtisi
tes pit edilebilir. Ì.lkunsur Alman ulusunun cografi yerlegimi ve
demografik boyutuydu?
Birinci Dünya Savagi'nda Mackinder'in düguncesinin ikinci
unsuru Dogu Avrupa'da daha küçük devletlerin ortaya çikma-
sim güve nee altma almanin öneminin altuu çizdi. 1916'da Sirp
Toplulugu'nun kurulmasma yardimci oldu. Bu topluluk, Yu-
goslavya adru alacak bir devlet dügüncesine katkida bulunan
.
bir örgüttä. 1916 Eylulünde bir gazete makalesinde Sirbistan'm
Bosna Hersek, Slovenya ve Hirvatistan'i içine alacagmi öne sür-
du " "Tú m bu anlatlar Mackinder'in analizlerinin ne denli isa-
betli oldugunu gösternektedit:
I
Tarihin ve CografyamnFarkmda Olmak 313

ÖRNEK OLAY:
Sovyet Rusya'nin Afganistan yenilgisi
I
I,

ÍkinciDünya Savagi galipleriiki odakh dünya yarattilar. Çe-


kirdek silahlara dayah dehget dengesi, Soguk Savag dönemi ola-
rak adlandirdigimiz, zoraki de olsa bir barig yagamarmzi sagla-
di. Soguk Savag döneminde, Kore ve Vietnam'da oldugu gibi
Afganistan üzerinde de, kenar kugak delinmeye çahgilmigtir.
Rus ilerleme güzergâhmm Pakistan üzerinden olacagi belli ol-
muytu. Rusya, Pakistan'daki bazi etnik gruplarm destegini sag-
lamak için oralardan bir kisim gençleri ve çocuklari Moskova'ya
götürerek egitmeye baglamig ti.
Sovyet Rusya'nm Afganistan yenilgisi, Osmanh Ïmparator-
lugu'nun Hint Okyanusu ve Viyana yeni1gileri gibi SSCB'nin
dagilmasmm ig.areti olmuytur.
Afganistan yenilgisi pu sonuçlart getirdi: a- SSCB'nin yenil-
mezjik görüntüsü yikildi, b- SSCB'nin barig propagandasmm
gerisindeki gerçek göründu, c- Rus ekonomisi agir bir yükün al-
tma girdi, d- Türkler Afganistan'da savaya gönderilemeyince
Ruslarm gönderilme zorunlulugu Rus halkmi rahatsiz etti. e-
SSCB'deki Türk Cumhuriyetlerinde ve öbür cumhuriyetlerde
yeni umutlar, yeni görügler geligmeye bagladi, f- Sovyet sistemi-
nin yetersizligi belli oldu. (S. Ílhan-Yeni Forum, sayi: 307, s. 39)

III- Hava Egemenligi Kuranu: Bu teori genellikle kara ege-


menligi kurammm kurucusu Mackinder'in kuramlarmm uygu-
lanmasmda hava gücünün yerini-ve etkisini saptar. Hava gücü
teorisine temel teykil eden çahymalarm onurunu Italyan Gene-
rali Giulio Douhet'e (1869-1930;vermek haksizhk olmayacaktir.
Aslmda bir topçu subayi olan Douhet, hava gûcünün-topyekûn
savagtaki önemini anlamig ve 1909 yihnda bu konudaki ilk
ya-
pitim yaymlamigtir. Bu arada hükümetin askerî politikasim da
eleytiren bir muhtirasi yüzünden harp divanma verilip bir yll
hapisle cezalandirilmasi ve sonra yeniden göreve çagrilmasi ve
generallige kadar yükseltilip ÏtalyanHavac1hk Dairesi'nin bagi-
na geçirilmesi, onun dügünceleri nedeni ile nasil bir ugraça gir-
314 Gelecegi·Yönetmek

digini ve sonunda kazandigim belirtmektedir. Douhet'in Ame-


rikah meslektayi General William Mitchel'in (1879-1936)öyküsü
de hemen hemen aymdir. O da bagimsiz bir haya kuvveti için
girdigi ugraptaki tutumu sonunda tuggeneral iken harp divam
karan ile rütbesinin beg yil süre ile geri almmasi cezasma çarp-
tirilmis, istifa etmig ve ömrünü bir dügünce adami olarak ta-
mamlam14tir."
ÍkinciDünya Savagi'ndan sonra "hava
gücüne" dayanan ye-
ni bir egemenlik kavrami hizla geligmeye-.baglamigtir. Buna gö-
araçlari, daba önceleri devletlerin güvenlikleri, deniz,
"hava

re,
dag, çöl... gibi".engellerin etkisini degigtirmistir. Mackinder'in
merkez bölgesine dayanan kara gücünün, deniz gücünün di-
rekt etkisinden korunmuy olabilme olasihgim bu bölgenin ta-
vamm agmak suretiyle yok etmigtir. Yine hava gücü, deniz gü-
cünün dayandigi hareket kolayhšmdan daha faz1a bir serbest-
lige ve onun ulaçamayacagi noktalara erigmek gibi üstünlükle-
re sahiptir.
Böylec.e hava gúcü ve onun amaci olan hava egemenligi, je-
opolitik teoriler arasmda yer almaya baglamigtir.
Soguk Savag boyunca, hava gücü Bati savunma
"stratejik"

dügüncesinde neredeyse, yalmzca kit'alar arasmda uçabilen


bombardiman uçaklarmi ve nükleer silahlari akla getirdi. Aslm-
da hava gücü nükleer caydiricihšm önemli bir parça-
"stratejik"

si olarak görülüyordu ve bu gücün varhšmm tek sebebinin kiz-


gmhk ânmda kullamlmamasi oldugu dügünülüyordu. "Strate-
jik" hava gücü digmdaki hava gücü
-bu

gekilde tammlamyor ve
anlayihyor- "taktiksel"
"savag
alam" veya hava gücü smifma so-
kuldu ve bu hava gücünün tek gerekçesi kuvvetlerin mügtere-
ken kullamldigi kara operasyonlarmda zirhli ve mekanize piya-
de birliklerini desteklemek olarak görüldü. Konvansiyonel hava
gücünün kuvvetlerin mügtereken kullamldiga bir savayta kara
kuvvetlerinden bagimsiz olarak stratejik sonuçlar üretme po-
tansiyeli, savunma uzmanlan bir yana dursun, havacilar tara-
fmdan bile pek fazla dikkate almmadi."
Mackinder'in dügünce tarzmi ele alan Hava Albayi Harry A.
Sachaklian, "Hava kuvveti, yer te kilatma bagh ise, deniz kuv-
Tarihin ve Farkmda otmak
cografyamn 315

veti için de aym gey söylenebilir," demigtir. Bu uzman, insamn


bir kara yaratigi oldugunu, havada sonsuz bir gekilde kalama-
yacagi gibi, denizde de sonsuz bir gekilde dolaçamayacagmi ha-
tirlatm1phr.
'

.
Sachaklian'a göre, merkez bölgesinin dayandigt temel,
"eger

kara ile deniz kuvveti arasmdaki mücadele ise bu kuvvetlerden


birisi ile aym nitelikte olan bir ûçüncü kuvvetin, hava kuvveti-
nin gäz önüne almmamasi için hiçbir makul neden yoktur."
Mackinder'in teorisine göre SSCB,
"merkez

bölgesi" olarak
tammlanan ülkenin egemenidir. ÏkinciDünya Savagi'ndan son-
ra en büyük kara devleti olarak haritada yerini alan SSCB, Do-
gu Avrupa'ya egemen oldugu gibi, sahip oldugu kara kuvveti
de füm Avrupa'nm toplammdan fazlaydi. Öteyandan öbür ül-
kelerin donanmalannm herhangi bir durumda SSCB'ye müda-
halesi de söz konusu degildi. Bu kopullar altmda Sachaklian'a
göre SSCB'nin bir tehdit olmaktan çikanlmasmm yolu, daha
dogrusu "dünya
adasma" egemenligini önleyecek güç,
"kargit

strate ik hava kuvvetidir."


Hava Albay1 Harry Sachaklian'm görügüne göre, hava kuv-
vetinin ön plana çakigi savunma politikasmda taktik degil stra-
tejik degigiklik meydana getirmig ve bu degigiklik Bati memle-
ketlerinin güvenliginin tek ümit kaynagma olugturmugtur. Bi-
lindigi gibi Sovyet rejimi yikilmadan önce Rusya dünya adasma
hâkimdi, Ïkinci Dünya Savagi'ndan sonra yaptigi girigimler ile
Dogu Avrupa'ya hâkim duruma gelmigti. Rusya'nm kara kuv-
veti tum Avrupa devletlerinin kara kuvvetinden fazla idi. Bati-
hlarm deniz kuvveti dë kendisinin kaynaklari ve sanayi gücüne,
bunlarm cografi mevki dolayisiyla etki yapacak durumda degil-
di. O halde Rusya'yi dünya adasma ve sonrasmda Dünya'ya hâ-
kim olmak tan.ahkoyan nedir? Bu, Amerikan stratejik hava kuv-
vetidir.
1980'lerin sonlarmda bazi havacilarm,
geçen on yildaki tek-
nolojik egilimlerin, mügterek kuvvetlerin savag alanmdaki he-
deflerini, konvansiyonel hava gücünün dogrudan gerçekleg tir-
me yeteneginde nitelik açismdan bir geligme saglayabilecegini
fark etmesiyle bu durum degigmeye bagladi. Bu fark edigi bil-

L
316 Gelecegi Yönetmek

yuk ölçüde tasdik edercesine, 1991'deki Körfez Savagi'nda müt-


tefiklerin Irak'a düzenledigi hava harekâti, Vietnam'dan sonra,
hava silahmm öldürücülügünde ve etkinliginde adeta bir dänü-
güm oldugunu gösterdi. "ÇölFirtmasi Harekâti"mn ilk gecesin-
de müttefiklerin Irak üzerinde hava kontrolünü çabucak ele ge-
çirmesi ve daha änemlisi, bu kontrolün ardmdan müttefik hava
unsurlarmm, ittifakm, belirlenen kara hedeflerine hizla ulagma-
sma imkân tammak suretiyle bagardži geyler birçok kigiye göre
hava gücü devrinin geri dönügü anlamma geliyordu. Savagtan
hemen sonraki dönemde hâkim olan dügünce, ki bu dügünce sa-
dece havacilar arasmda gärülmüyordu, kara harekâtmda böyle-
sine gagirtici biçimde kolay bir zaferin kazamlmasmda ittifakm
hava gücünün büyük payi olduguydu. Täbiatiyla, birçok göz-
lemci, Irak'm maglup edilmesinde müttefiklerin kuvvet unsur-
larmm bütününün önemli rol oynadigru kabul ederek aceleci
davranmig oldu. Bununla birlikte Ingiliz Hava Kuvvetleri'nden
emekli Korgeneral Tony Mason, hâkim olan görügü gu ifadesiy-
le özetledi: "Körfez Savagtnda 20. yüzyil hava gücünün en üs-
tün örnegi görüldü." Quan oldugu gibi o zaman da üzerinde ka-
rara vanlamayan tek nokta, bir ABD Hava Kuvvetleri hava gü-
"gelecekteki

cü kuramcismm ifadesiyle acaba "ÇölFirtmasi",


birçok savagm yönetiminde kökten bir degigim olacagmi .ve
askerî operasyonlar konusunda yeni bir dügünce tarzma ihtiyaç
duyulacagmi" göstererek sadece hava gücünün olgunlaymasmi
degil aym zamanda gücünün hâkimiyetini ve yeni bir sa-
"hava

vag modelini mi" simgeliyordu?"


Büyük birlikler ve ikmal hatlarmm yarattigi hantalhgi bir öl-
çüde azaltan iki egilim, son yillarda helikopterli birliklerin yay-
gmlagmasi ve eski büyük tümenlerin daha küçük olan tugay bü-
.
yüklügündeki birliklere dönügtürülmesiyle geligmigtir. Hava
muharebe araçlan, kara kuvvetleri havacihšmm ayri bir branç
olarak geligmesi, hava kuvvetlerinin çok yönlü görevleri yapa-
bilecek duruma gelmesi ve özellikle de muharip helikopterlerin
geligmesi, teknolojinin savag üzerinde meydana getirdigi son
büyük devrimin temelini olugturmuytur. Bu, ÏkinciDünya Sava-
inda ilk örnekleri görülen bir egilimin devami olarak "Kara
Tarihin ve Cografyamn Farkmda Olmak· 317

Hava Savaglari" ve ilgili doktrinlerdir. Gerçi, henüz bu çok var-


hkli ordularm temel doktrini olabilmektedir ama günümuzün
açihmi budur. Süvarinin eskiden yaptigi kanat harekâti artik
uçak ve helikopterlerle havadan, üçüncü boyuttan yapilmakta-
dir. Paraçütçüler Íkinci Dünya Savagi, belikopterli birlikler de
1950'lerden beri savag alanlarmm bir parçasi olmuqtur."
Tüm bunlarm yam sira unutulmamahdir ki, savagla ilgili en
genel tarihsel egilimIerden birisi de, her silaha kargi onun etki-
sini azaltacak kargit silahlarm yapdmasi ya da kargit önlemlerin
almmasidir. Zirh delici mermiler ile zirhlarm dayamkhhgi
ara-
smdaki bitmeyen mücadele, bunun iyi bir örnegidir. Aym olay
gimdi öbürlerinin yam sira, kara-hava savagi ve elektronik sava;
alanlarmda var gücüyle sürmektedir.
Silah sistemleri arasmdaki çok yönlü ve karyihkh yariga bir
örnek de, uçaksavar alamnda verilebilir. Bunlarm etkinliginin
artmasma karyl elektronik sistemlerini bozacak aygitlar gelipti-
rilmig ve sistemlerle kargi sistemler arasmda bitmeyen bir
yari
baglamigtir. Elektronik savag, özel bir dal olarak ortaya çikmi
ve ordulardaki yerini çoktan almig tir. Kisacasi, çagimizdaki sa-
vaglar
"sistemler"

savapidir.
Jeopolitikçilerhava egemenligi kuramini, kara egemenligi
kurammdan yola çikarak açiklamiglardir. Buna göre: "Merkez
bölgesine (heartland) egemen olan Dogu Avrupa'yi da kontrol
eder; merkez bälgesine egemen olan, eger hava kuvvetleri ile
durdurulamazsa dünya adasmi kontrol eder. Dünya adasma
hâkim olan dünyayi kontrol edebilir. Fakat bunun için hava
kuvveti üstünlügüne de sahip olunmasi gerekir.""
Buradan hava kuvveti üstün1ügünün her gey demek oldugu
sonucu çikarilmamahdir. "Aksine, gelecekte, mügterek kuvvet-
leri yöneten bir komutam smayabilecek muhtemel kopullar yel-
pazesi o kadar çok çegitlilik gösteriyor ki, hiç kimse kesin olarak
her zaman için herhangi bir güç unsurunun tek bagma, geni
kapsamh bir biçimde egemen olacagim säyleyemez. Hiç kugku
yok ki, hava savagi araçlarmdaki son geligmeler, diger güç un-
surlarma kiyasla hava silahmm nispi etki gücünü oldukça fazla
318 Gelecegi Yänetmek

artirdi. Bununla birlikte hava gücü asla, bir saha komutammn


kargilagabilecegi, akla gelebilecek her meydan okumaya cevap
haline
veren, her yerde ve her zaman kullamlabilecek bir araç
gelmedi."" Çünkü,uçaklar, hâlâ yer komuta merkezine bagh-
dir, yük tagma kapasiteleri deniz araçlarma göre daha azdir.
Ancak kara ve deniz kuvvetleriyle desteklenen hava kuvveti
Körfez Krizi'nde de görüldügü gibi önemli bir stratejik silahtir.
[Eger ABD Íran'a harekât yapacaksa hava kuvvetinden yine
stratejik bir silah olarak yararlanacaktir. Opak 2006]
Klasik jeopolitiginetki alanmi dig uzaya kadar genigletmeye
çahyan bazi yazarlar buna adim vermektedir:
"astropolitik"

"SayetDünya ve atmosferi için geligtirilen jeopolitikkuram dig


uzaya aktanlabilirse, kuramm temel konseptlerinin ve holistik
yapisinin faydast ve degeri geçerliligini korur ve bunlar bir
grup gözden geçirilmig ya da yeni-klasik jeopolitikönermeye
uygun olur. Bu açidan bakildigmda uzay teknolojisinin devreye
girmesi jeopolitikkuramm devam eden geligim sürecindeki en
son yeniliktir.""
Henüz uzay jeopolitigikurami/kuramlari yaratilmamigtir.
Bu kuram yazildigmda büyük bir olasihkla deniz egemenlik ku-
olacaktir.
"içeriginde"

rami
Alvin ve Heidi Toffler Yüzyihn Safagmda
"21.
Savag ve Sa-
vag Kargiti Mücadele"" adh yapitlarmda, "Uzay Savaglari" bag-
hgi altmda, uzay güçlerinin jeopolitikkuramlari degigtirdikleri-
ni analiz etmektedirler.
Bugün, en ileri olanlan dahil, hiçbir úlke uzay için uzun va-
deli, kapsamh bir askerî strateji geligtirememigtir. John Collins,
Dünya-Ay sistemini askerî kogullar içinde inceledigi, çok änem-
li, ama pek az bilinen bir aragtirmasmda bu noktayi dile getir-
mektedir. ABD Kongresi tarafmdan siparig edilen ve "Askerî
Uzay Güçleri: Önümüzdeki 50 Yil" admi tagiyan bu kitabm çok
büyük dikkatle okunmasi gerekiyor.
ABD Kongre Kütûphanesi'nde üst dúzey analizci olan Col-
lins, yüzyilm bagmda Dogu Orta Avrupa ile Rusya'mn küresel
olugturdugu kurammi geligtiren jeopolitikçi
"kalbini"

gücün
'

Tarihin ve Cografymwi Farkmda Olnmk 319

Halford J. Mackinder'e (1861-1947)atif yapmaktadir. Daha önce


ilgili baghk altmda okdugumuz bu kurama göre Afrika ile Av-
rasya'nm geri kalan bölümü sadece "Dünya Adasi"dir.
Mackinder gu çok tekrarlanan kurah formüle etmigtir:
Dogu Avrupa'ya hükmeden Kalbe hükmeder.
-

Kalbe hükmeden Dünya Adasi'na hükmeder.


-

Dünya Adas1'na hükmeden Dünya'ya hükmeder.


-

Aradan yüz yil geçtigi ve hava ve uzay güçleri yüzyihn ba-


çmdaki jeopolitik varsayimlari geçersiz kildigi için Mackin-
der'in kurami artik ciddiye alinmamaktadir. Ancak Collins,
Mackinder'le bir paralellik kurmaktadir: "Çevremizisaran
uzay, Dünya'yi seksen bin kilometre bir yükseklige kadar sa-
rar" ve Conins yüzyilm ortalarmda, askerî hâkimiyetin
_21.

anahtarmm bu olacagim ileri sürmektedir.


-

Yerküresini saran, uzaya hükmeden, Dünya gezegenine


hükmeder.
Ay'a hükmeden dünyayi çevreleyen uzaya hükmeder.
-

L4 ve L5'e.egemen olan Dünya-Ay sistemine hükmeder.


-

L4 ve L5, Ay denge noktalaridir, uzayda Ay'm ve yeryüzü-


-

nün yerçekiminin egit oldugu noktalar. Kuramsal olarak, oraya


yerlegtirilecek askerî üsler fazla bir yakit gerektirmeden çok
uzun süreler orada kalabilirler. Bunlar yarmm uzay savaççilari
"yüksek
için tepeler" kesiti olabilirler.
Toffler çifti geçmige gönderme yapip, "Simdilik bunlar kur-
gubilim kokmaktaysa da, tank savagi ya da hava gücü hakkin-
daki ilk varsayimlarm da öyle oldugu unutulmamahdir," diye-
rek, dogru bir saptama yapmaktadirlar.
Öyle gärünüyor ki Mackinder'in kurammdan ve ona gön-
derme yapilmasmdan kolayca vazgeçilemeyecek. Yalmzca
Collins degil bagkalan da, ärnegin Dolman da Mackinder'in bir
önceki sayida yazilmig olan ünlü vecizesine vurgu yaparak
kendi tezini savunmaktadir.
Astropolitik, Mackinder'in izinden giderek, dig uzaym je-
opolitik bölgelerinin smirlarmm çizilmesiyle baglar (Sekil'eba-
kmiz). Tipki kalpgähmki gibi uzaym kaynak potansiyeli de o
.
I

r
320 .
Gelecegi Yönetmek

kadar muazzamdir ki, uzaym kontrolünü bilfiil ele geçiren dev-


let, dünyadaki bütün hükümellerin politik, askerî ve ekonomik
'

kaderlerini tayin edebilir. Mesela Ay, alimünyum, titanyum, de-


mir, kalsiyum ve silikon açisindan zengindir. Titanyum ve alü-
"genellikle
minyum Dünya'da saflagtinlmayan maden cevher-
lerinde bulunurlar ve bunlari çikarmak için yeni yäntemler ge-
rekecektir". Ïhtiyaç duyulan, etkili ve ucuz bir enerji kaynagi
olan Güney 1911 gerilim hücrelerinin yapimi için silikon gerekli-
dir. Ay topragi isitilarak koloniler için yakit ve bol bol oksijen çi-
kanlabilir. Suyun, kuy.rukluyildizlarm çarpmasi sonucunda or-
taya çikan kraterlerin sürekli olarak gölgede kalan kisimlarmda
toplanabilecegi tahmin edilmektedir. Günümüz teknolojisi göz
önünde tutulursa Diinya'dakine benzer olan bu kaynaklardan
imdiden yararlamlabilir. Asteroitlerin, gezegenlerin ve uydu-
larmm, kuyrukluyildizlarm, meteorlarm ve Güney'in sahip ol-
dugu potansiyel sadece hayal edilebilir."
-pimdilik-

AymYôrüngesi

Ay

nüdneeki
Çevres U ay
Ay Çevmsindeki
Uzay
Yer Küre

rza Göre Sabit Yörünge (ölçaksiz)

Sekil: Uzaym Därt Bölgesi


Kaynak: Everett C.Dolman, llzay Çagmda Astroµolitik Bir
Jeostrateji:
Çözümleme,
C.S. Gray-G.Sloan, jeopolitik,Strateji ve Cografyn
(içinde), s.123.
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 321

Hava boyutunun atmosferin digmdaki alana, uzaya kadar


geniplemesi ise yine son onyillarm bir geligmesidir. Uzay gerek
gözlem, haberleyme ve istihbarat gerekse de anti-balistik sis-
temlerin yerleptirilmesine yönelik olarak kullamlmaktadir. Bun-
Jar kugkusuz ki son derece pahah sistemlerdir ve ABD ile girig-
tigi silahlanma yarigi SSCB'nin çökügündeki en önemli etkendir.
Günümüzde, endüstri bakimmdan geligmig olan devletlerin
hepsi askerî uzay gücünü ulusal güvenligin en yüksek noktasi
olarak görüyorlar ve askerî uzay programlarma karp çoktan be-
ri var olan itirazlari bir kenara atip hevesli bir gekilde kendi
uzay altyapilanm kurmaya çaligiyorlar. Gelecekteki savaglarda
uzay destegi sonucu belirleyen faktör olacaktir. Uzay teknoloji-
sinin modern savag alanmdaki öneminin artmasmdan dolayi
uzaya hâkim olmak giderek hayati bir önem kazaniyor. Bugün
uzay operasyonlarmm jeo/astropolitik gereksinimleri Dünya
ve Ay çevresindeki uzay ärgütlerinden yeryüzünde üs kurma
kopullarma kadar çok ayrmtih olarak tartigilmaktadir.
Bugün büyük yatirimlar gerektiren bir bagka alan da C3I, ya-
ni komuta kontrol, haberleyme ve istihbarat alanlaridtr. Bunlar
daha genig gekilde EWC3M (elektronik savag, komuta, kontro],
haberlegme ve kargi änlem) bagligi altmda da ele ahnmaktadir.
Muharebe alanlarmm ve geri bölgelerin gündüz ve gece, insan-
h ve insansiz hava araçlanyla elektronik-optik gözetim altmda
tutulmasi modern savagm olmazsa olmaz kopullarindan biri ha-
line gelmigtir. Modern ordu, bunlarm yani sira
gece savaglarim
da etkinlikle yapmak zorundadir. Ancak teknolojideki bütün bu
geligmelere ragmen çagdag birçok ordunun sahra talimatname-
leri pu sözlere yer vermektedir: "Bir savaym gidiçatml belirleyen en
temel faktörler cografyn ve hava kopullaridir."

IV. Hayat Alam Kurami: "Alman kuramcisi Ratzel'in (1844-


1904) ortaya attži 'Devlet Ïçi Alan' dügüncesi, devleti canli bir
organizmaya benzetir. Ïnsan bunun hareket verici unsurudur.
Ínsan dogaya dinamizm katar ve dogayi mekân (ülke) haline
getirir. Bu kuram Birinci Dünya Savap'ndan sonra Münih Üni-
versitesi'nde Cografyasal Bilirnler profesärü Alman General
Karl Haushofer (1869-1946)
tarafmdan ele almmi ve 'Devlet
322 Gelecegi Yönetmek

Íçin Hayat Alam' biçiminde degigtirilmigtir. Buna göre, hayat


alanma sahip olup onu genigletmek, örgütlenme, kom11ta ve yö-
netim gücü üstün olan insan topluluklarmm dogal bakkidir.
Haushofer daha sonra Hitler ile igbirligi yapmig ve onun ku-
ramlari Nasyonal Sosyalist ya da kisa adi ile NAZÍdoktrininin
cografyasal yönünü olugturmugtur. Bugün, bu kuramm uygula-
irmaklan arasmda kutsal Yahudi ülke-
yicisi olarak, Firat ve Nil
sini kurmak amac1yla.savagan Ísraildevletini görebiliriz. Bunun
NAZÍ'lerdenen acimasiz zulmü gören bir soy tarafmdan uygu-
lanmasi da çag1mizm en büyük çeligkilerinden biridir.""
Öte yandan, daha önce de oldugu gibi büyük meydan savag-
larmda bagarih olmak için bütün güç unsurlarmm uygun bir ge-
kilde bir araya getirilmesi gereksinimi devam etmekle birlikte gü-
nümüzde yeni hava ve uzay imkânlan, mügterek kuvvetleri yö-
neten komutanlarm organize olmu dügman kuvvetlerine kargi
operasyonlan, gimdiye kadar oldugundan çok daha çabuk ve et-
kin olarak yürütmelerine izin veriyor. Gerektigi gibi kullamlmasi
halinde bu imkânlar, büyuk savaglarda komutanlara dügman ka-
ra kuvvetleriyle uzak mesafeden bir dokunulmazhk için-
-âdeta

de- çatigmaya girip bu kuvvetleri etkisiz hale getirme olanagi su-


nar ve bu suretle, zayiflatilmamig dügmah kara kuvvetleriyle
dogrudan çati maya girmek zorunda kalacak dost birliklerin kar-
11açacaklan
tehlikeyi ve böylece bu birliklerin yüksek zayiat ver-
me riskini azaltarak stratejik sonuçlar elde edilmesini mümkün
kilar. Böyle bir stratejik hava harekâti, 20. yüzyilm baglarmda ha-
va gücüyle ilgili öngörülerde bulunanlarm vaat ettigi gibi çabuk
ve kolay bir zafer getirmeyecektir. Bununla birlikte bir gözlemci-
nin ifadesiyle böyle bir harekât eksikle sürdürülen bir savag-
"bir

tan daha çabuk ve daha kolay" bir zafer getirecektir."

V. Saul B. Cohen'in Jeostratejik ve Jeopolitik Alanlar


Kuramu "Bu teori bazi düzeltmelerle çagdag görüge temel olug-
turabilir ve äzellikle, uluslararasi çevrede güç. ve kuvvetlerin
hâlâ hak ve adaletin önünde gittiginin gerçekçi bir görünümü-
nü yansitabilir. Özelliklejeostratejikalanlar arasmda,
'kilit

ve
tampon'. olarak degerlendirilen bölgeler, büyük güç merkezleri-
Tarihin ve Co rnfyamn Farkmda Ofmak 323

nin yaydma ve yayilmaya kargi koyma hareketlerinde bulunan


ülkelerin pek çogunda silahlar yillardir susmamaktadir. 'Kilit
ve tampon'lardaki en güçlü devlet olan Türkiye'nin bile, 12 Ey-
lül 1980'den önceki yillarda iç savagin epigine firmanan olaylara
sahne olmasi bunun kamtidir." Türkiye, bugün de, aym cog-
rafi yapisi nedeniyle iç güvenlik tehdidi altmdadir.

VL Kuramlarm Uygulanmasi ve Örnek Olaylar: Teoriler,


ortaya konduklari tarihteki ve bugünkü dünya siyasi yapisma
uygunluk gösterdikleri için önem tagiyorlar. Ï1erdebugünkü
dünya güçleri ve dünya güç merkezleri el ve yer degigtirdikle-
rinde, bu teorilere göre degil, tarihte tegekkül edecek olan
ev-
rensel güçlere ve bu güçlerin tegekkül ettigi cografyanm konu-
muna göre dügünce üretilecektir."
Jeopolitikinceleme, dügünce ortammda yapilan ve jeopolitik
verilere dayanan bir gerçegi arama iglemidir. Böyle bir inceleme
dügünce ortammdan eylem ortamma geçigin yolunu belirler. Bu
nedenle, jeopolitik inceleme için daha önce gerçekleptirilmi
olan politika uygulamalart büyük örnek degeri tagirlar."
Olaylarm nedenleri ile aym olaylarm geligmelerinde etkili
olan unsurlarm birbirleri ile olan iligkilerini teorilerde bulabil-
mekteyiz.3"
Jeopolitikteorilerin siyasi dügünce ve tartigma gündeminde
sämürgeci yayilmanm, emperyalizmin doruga yaklagtigt yillar-
dan baglayarak Batih gúçlerin gaspettiklerini korumak ya da re-
el güçlerine layik oranda pay almak emeliyle dünyayi yeniden
bölügmek için, iki büyuk bogazlagmaya tutugtuklan zaman di-
liminde yer almasi, itibar kazanmasi nedensiz degildir."
Jeopolitisyenlerteorilerini, görüç ve iddialarru, büyük ölçü-
de siyasi ve askerî tarihin tablilinden çikarmakla birlikte yo-
rumlarma, önerilerine, telkinlerine, ilgili bulunduklari toplum-
larm emellerine, zilmiyetlerine hakhhk kazandirma heves ve
tutkulari da karigmig, hükürnleri bir ölçüde ideolojik ve mistik
bir içerige bürünmügtür.'"
Jeopolitikkuramlarm uygulanmasma ilk örnegimiz ünlü Ro-
mah komutan Sezar'm sava; prensipleri.

I .
T.

324 Gelecegi Y netmek

ÖRNEK OLAY 1:
Sezar'dan Etkilenen Napolyon
Modern stratejinin tarih sahnesinde Napolyon savaglariyla
çil<tigma inamhr. Ancak bu dügünce dogru degildir.'" Napol-
yon savaglari, Sezar'm Galya savaglarrun bir kopyasidir. Her iki
komutanm savaglan incelenecek olursa, birbirinin aym oldugu
görülür. Napolyon'un Avrupa savaglari ortaliga dehget ve kor-
ku vermigtir. Napolyon'un savaglarmi yaptigi cografya, Sezar'm
savaglarmi yaptigi cografyadir. Cografya dëgigip savag Rus top-
raklarma intikal ettiginde, maglubiyeti bilmeyen muzaffer Na-
polyon ordulari yenilgiye ugranuptir. ÍkinciDünya Savap'nda
yenilmez diye dügünülen Alman ordularim da ayni cografya
yenilgiye ugratmigtir. Görülüyor ki, cografya, tek bagma en güç-
lü ordulari bile yenebilmektedir. Bu hususun deniz savaglarm-
da da örnekleri çoktur. Ìngilizleryüzyillarca dünya egemenligi-
ni cografyay1 iyi kullanarak sürdürebilmiglerdir. Örnegin;Sü- .

veyg ve Cebelitarik bogazlarim tutarak Akdeniz'e egemen ol-


muglar ve bu egemenliklerini sürdürebilmiglerdir. Napolyon,
Sezar'm kitaplarini okumuytur ve onu iyi tanimaktadir. Sainte
Helene Adasi'nda sürgünde iken, yâveri General Montholon'a
yazdirdigi yazilar arasinda bulunan apagidaki sözleri, Sezar'i ta-
mma konusunda ne denli derin bilgiye sahip oldugunu göster-
mektedir: Ne sür'at! Ne atiklik! Ne ciir'et! Adriyatik Denizi'ni
"...

geçmek, rakibini Yunanistan toµraklarmda kovalmnakiçin gerekli olan


gemiler hamrlamrken o, Alp daglarmi, Pireneler'i agtr. Ancak kendi
korumasma (giivenligine)yetecek900 athmn bagmda Katalonya'yr
geçti. Larida öniine vararak Aş ikanos komutasmdaki Pompe lejyonla-
rmi yenilgiye
ugrattL Sezar'm prensipleri Bilytik iskenderve Ani-
bal'inkilerle aym olmuptur. Kuvvetlerini bir arada tutmak hiçbir yer-
de kolay kird:µ delinecekkiiçiik bir nokta inrakmamak, önemli noktala-
ra çabuk varmak, maneviyatlara ilhon ettigi korkuya, silahlarm göhre-
tine dayanmak, aym zamanda baglapklarnun bagldigim ve hükmii al-
tma ald ži milletlerin itantini saglayacak araçian ihmal etmemek."
Çevreyesalman korku, silah ve ordularmm göhretini kulla-
narak ÍkinciDünya Savagi'nda Hitler, tek kurgun atmadan Çe-
kosloväkya ve Avusturya'yi teslim alabilmigti.
.I

Tarihin ve Cografipum Farkmda Olmak 325

Stratejinin çok önemli faktörlerinden bir bagkaanm da moral


oldugunu bu örnekler bize açik olarak göstermektedir. Napol-
yon'un, Sezar'm Galya savaglan hakkmda da daha pek çok sözleri
vardir. Sezar'm savaglarmda kullandigi strateji ve kt mandan ola-
rak özellikleri apagida ayrmtih belittileceginden, Nap alyon'un Se-
zar hakkmdaki dügüncelerinin devammda fayda görülmemigtir.
.
Sezar'm stratejisini ve komutanlik özelliklerini anlamak, mo-
dern strateji, çagdag komutan ve Napolyon'u anlamak anlami-
na gelir. Bu bakundan çok önem kazanir. Bir bagka önemi de,
aradan 2000 yil geçmig olmasma karym, o zaman kullamlan
prensiplerin bugün de geçerli olmalari, stratejinin saglam temel-
lere dayanan bir bilim oldugunu kanitlamasidir.
1) Sezar korku ve tehlike bilmeyen, cesareti aku ve mantikla
birleptirerek kullanabilen, ihtiyati elden birakmayan bir komu-
tandir.
2) Komutan olarak üstünlügünü, güvenirliligini, her çik-
maza bir çözüm bulur inancmi maiyetine (yakm elemanlarma)
veren ve kabul ettiren bir komutandir.
3) Sezar ävmede cömert, azarlamada yumuçak, korkakhk,
kaçma ve isyanda acimasiz, erlerini, subaylarun kendisinden
fazla dügünen, onlarm hayatlarru olabildigince koruyan, kargi-
hkh anlayig, güven, inanç üzerine kurulmuy bir disiplin, her ge-
yin bitip tükendigi bir anda maneviyatm nasil korunacagi ve ut-
kunun nasil elde edilecegini bilen ve bagaran bir komutandir.
4) Çokiyi donatilmig, egitilmig, komutamn ne yapmak istedi-
ginihemen anlayan ve yapan, cesur ve azimlibir ordu kurmuçtur.
5) Harekâtta istihbara ta çok önem veren, dogrulugu kamt-
lanmig, öteki bilgilerle kargilagtirilmig, akil ve mantik süzgecin-
den geçirilmig istihbarattan olabildigince yararlanan bir kipidir.
6) Hizh karar, hemen hareket, umulmadik bir yerde ve za-
manda dügman ordularmm kargisma çikarak onlan paykma
çe-
virmek, panige ugratarak kaçirmak ya da uygun olmayan ko-
gullarda savaymaya zorunlu birakmak äzelliklerine sahiptir.
7) Seri manevra ve hareketlerle inisiyatifi daima elde tut-
.
uptur.
8) Hareket kabiliyetini, luzim, mukavemet ve tahrip gücünü
daima yüksek tutmugtur.
326 Gelecegi Yönennek

9) Cografya ve tahkimattan olabildigince yararlamp dügman


guçlerini ylpratarak, denge ve ustunlugu saglamigtir.
10) Taarruz ve savunma" prensiplerini, kary güçleri, zaman ve
cografi yapiyi dikkate alarak, yerinde ve zamanmda kullanmigtir.
11) Ìkmal konusuna çok önem vermig, güçlü, becerikli ve
hizh ikmal kopullari yaratarak sistem kurmugtur.
ÏmparatorSezar bu özelliklerini kullanarak, 15.000-20.000 ki-
i ile, 250.000-300.000 kipilik ordulari yenmeyi baçanmptir.

ÖRNEK OLAY 2:
Almanya ÍkinciDünya Savaµ'm Kazanabilir miydi?
General Suat Ïlhanbu soruyu "JeopolitikDuyarhhk" adli ya-
pitmda analiz etmektedir.'"
Jeopolitikteoriler ÏkinciDünya Savagi içinde ve Ïkinci Dün-
ya Savagi'ndan sonra uygulanmig ve politikalari etkilemigtir.
Birinci ve Ikinci Dünya savaglari, Paris-Berlin-Varçova-Mos-
kova ana mihverinde olmugtur. Bu mihver
"kara
hâkimiyet te-
orisinin" genel harekât mihveridir.
Sömürgeler edinmek amaciyla Birinci Dünya Savagi'm bagla-
tan Almanya, ÏkinciDünya Savagi'nda bin yilhk gelecegi garan-
ti edecek dünya hâkimiyetini amaç edinmigtir. Dünya egemenli-
gi söz konusu olunca, jeopolitikteoriler, daha fazla önem kaza-
mrlar. Nitekim Alman jeopolitikçileri Haushofer ve Rosenberg,
kara hâkimiyet teorisinin büyük ölçüde etkisinde kalmiglardir.
Her iki dügünür arasmdaki fark, önce Dogu'ya (Rusya'ya) ya
da önce Bati'ya (Fransa'ya) taarruz etme noktasmdadir.
Gerçekte önce Fransa'ya mi, yoksa önce Rusya'ya mi taarruz
etmenin uygun olacagi tartigmasi yapilmadan, jeopolitikaragtir-
ma ile, böyle bir savagm aç1hp açilmamasi, baglatihp baglatilma-
masi sorusuna yamt aramak gerekirdi. Savag açilacaksa harekâtm
ana mihveri jeopolitikteoriler dikkate almarak belirtilebilirdi.
Ikinci Dunya Savagi sirasmdaki uygulamada ise butün1ük
yoktur. ÖnceFransa'ya taarruz edilmig, Ïngilteregeride tehlike-
li bir güç olarak birakilarak daha sonra Rusya'ya taarruz edil-
migtir. Alman askerî stratejilerinin korktuklari, çekindikleri so-
Tarihin ve Cografipmn Farkmda Olmak 327

nuç gerçeklegmig ve iki, hatta üç cephede muharebe etmek zo-


runda kalmiçIardir.
Asil önemlisi, kara hâkimiyet teorisinin geregi olarak, harekâ-
ti Paris-Londra-Berlin-Varçova-Moskova mihverinde tutmak, yü-
rütmek gerekirken, bu mihverle birhkte kenar kugak üzerine, Bal-
kanlar'a ve Kuzey Afrika'ya yönelmiglerdir. Hitler ana mihver
üzerindeki harekâttan ayirdigi gücü kenar kugaga tahsis etmigtir.
Barig dönemindeki jeopolitik çahymalarda, teoriIerin ilkeleri-
nin benimsenmesine, tartigmalarda dogrulara ulaçilmasma kargi-
hk, uygulamada farkh yol izlendigi görülmektedir. Farkli uygu-
lamamn o günün partlarma d ayah kuvvetli nedenleri olabilir. Fa-
kat jeopolitikteorileri açismdan, Moskova yönünde harekât
yapi-
hrken aym zamanda Kuzey Afrika'da harekât yapilmasi karma
bir uygulama, iki jeopolitikteoriyi, kara hâkimiyet teorisi ile ke-
nar kugak teorisini ayni zamanda uygulama görünümü vermek-
tedir. Stratejide bunun adi kuvvet çogunlugunun bulunmasi ge-
reken noktadan ayrilmasi, kuvvet tasarrufu kuvvet çogunlugu
(sikletmerkezi) ilkelerine aykm davramytir. Kara hâkimiyet te-
ile kenar kuyak teorisini aym zamanda uygulama, jeopolitik
.orisi

bir hata, jeopolitikyamlgidir. Bunun bir hata oldugunu Hitler de


kabul etmig ve "Moskova'yi Mussolini kurtardi," demig tir.
Almanya böyle bir háta yapmasayd1, savag kazanabilir miy-
di? Bu sorunun yamti büyük olasihkla "hayir"
olacaktir.
Almanya, savapn bagmda büyük muharebe
gücü üstünlü-
güne sahipti. Üstünlük askerî güç üzerindeydi. Ötekibü tün je-
opolitik unsurlar Almanya'nm aleyhindedir. Japonya'nm ABD
ile baglattigi mücadelede de jeopolitikunsurlar bütünü ile ve bir
bütünlük içerisinde dikkate ahnmamigtir.
Almanya'nm cografi yapi (alan, bütünlük, arz üzerindeki
yer, özellik),.ekonomik güç, sosyal güç, ve politik güç açismdan
baglagiklara bir üstünlügü yoktu. Bütün savaglar bir noktadan
itibaren nefes ve güç meselesi olur. Stratejinin ve jeopolitigin
za-
man unsuru çahymaya ve etkili olmaya baglar. Baglagklarm
ekonomik, sosyal, politik potansiyel güçler
yararma çahyarak
degerlenmeye baglamigtir. Jeopolitik unsurlar bir bütündür.
Yalmz tek bir güç, örnek olarak yalmz askerî güç büyük
ve
uzun süreli mücadelede yeterli görülmemelidir.
ORNEK OLAY 3:
Donanmalarm Demokrasiyi Tehdit Etmeyiglerinin
Nedenleri
Leslie Lipson "Demokratik Uygarhk" adh yapitmda jeopoli-
tik kuramlan analiz ederken, kara ve deniz silahh güçlerinin de-
mokrasiyi tehdit olasihklarma ilginç bir yaklagimda bulunmug.
Karada güçlü olmaya dayanma, Almanya'nm ve Rusya'nm
siyasetini ne ölçüde gekillendirdiyse, denizin sagladigi güvenlik
Anglo-Amerikan geleneginin gekillenmesinde aym ölçüde etki-
li olmuy tur. Ìngiltere'deve Birlegik Devletler'de demokrasinin
bagarisi, her iki ülkenin de, yirminci yüzy11 öncesinde, savun-
malari için karadan çok denize dayandiklari gerçegine aym öl-
çüde borçludur. Her iki ärnekte de, tarih, denizde güçlü olun-
Bu
masi ile demokrasinin birlikte yer aldiklarmi kamtlamigtir.
konudaki bazi kanitlari ve bu sonuca yol açan kopullan gözden
geçirelim.
Churchill kendi ulusu adma konuyarak göyle demigtir:
"Avrupa ile açik deniz arasmda bir seçim yapmak zorunda
kaldigimizda, her zaman açik denizi seçecegiz." [Churchill'den
yaklapk yüz elli yil önce) 1866 yilmda parlamenter kanat zaferi
kazanmca,.meclis kendi dizginlerini kendi eline aldi ve sürekli
silah altmda bulunan bir ordudan gelecek tehlikelere kargi etkin
(yasal,mali ve kurumsal) önlemler aldi. O günden sonra, kara
kuvvetleri, içeride güçlü olmamn bir araci olarak görülmemeye
baglandi.
Bu arada, okyanus çagmm açilmasi ile birlikte, Íngilizler,
adada yagamalannm sagladigi elverigli konumu kullanarak.dik-
katlerini denize yönelttiler. On altmci yüzyila kadar baglica
askerî güçleri kara kuvvetleri idi. Deniz üzerindeki egemenlik-
lerini, hem savunmalari, hem de ordularmm Fransa'ya tagmma-
si ve hazirhkh bulundurulmasi için kullanmiglardi. Fakat on ye-
dinci yüzyildan baglayarak, Íngilizler Avrupa'ya sirtlarmi çevir-
diler ve Ispanyol donanmasma kargi kazandiklan zaferin verdi-
gi cesaretle bagka kitalara kadar giderek oralarda fetihler yapti-
Tarihin ve CografyamnFarkmda Olmak 329

lar, sömürgeler edindiler. Artik denizler üzerinde sahip olduk-


lari güç, hesaplamalarmda ön sirada yer ahyordu. Donanmala-
rmm sagladigi güvenlik sayesinde Íngilizler,güçlu bir impara-
torluga ve zengin bir ticarete kavugtular. Ordular, gemiler üze-
rinde uzak yerlere gönderilebilmekte ve oralardaki etkinlikleri
Westminster'daki hükümeti ya da Ingiliz halkmm özgürlükleri-
ni hiçbir tehlikeye atmamaktaydi. Perikles dönemindeki Atina
gibi. Victoria dönemindeki Íngiltere,bagarmm talihli reçetesini
bulmugtu: Ülkeiçinde parlamentarizm, digarida ise emperya-
lizm. Paradoksal bir gekilde ülke, tam daha emperyalist hale
geldigi sirada daha demokratiklegmekteydi. Muhafazakârlar
bunlardan biriyle övünürken, liberaller öbürüyle övünebilirdi;
demokrasi, bagarisim denizlerde güç1ü olmaya borçluydu. Ídea-
listler ve Íngiltere'ci"ler,ülke içinde tutarsizliş kmaya-
"küçük

bilirlerdi, ama Ìngilizler L Dünya Savagi'nm sonrasma kadar bu


ikisi arasmda bir seçim yapmak zorunda kalmam1plardi. Bu ara-
da, halkm duygularmda donanma, ordunun hiçbir zaman edi-
nemedigi bir saygmhk edinmigti.. Günümüzde bile üç askerî
kuvvet arasmdan ikisinin resmi adi Kraliyet Donanmasi ve Kra-
liyet Hava Kuvvetleri iken, üçüncüsünün adi sadece Ordu'dur
ve Ïngiliz savaççilari arasmda hâlâ en sevileni ve Trafalgar
Meydam'ndaki heykeli ile älümsüzlüge ulagmig olam, bir ami-
raldir.
Aym gekilde, Birlegik Devletler'de de demokrasinin geligme-
si denizin sagladigi yararlara çok gey borç1udur. Bagimsizhk Sa-
vagi bile, okyanusun, buyüklügnün sämürgecilere sagladigi
yarar olmasaydi, kazamlamazdi. Atlantik ve Pasifik okyanusla-
rmm Anayasa'mn iki kaçmilmaz glivencesi oldugunu äne sür-
mek de bir hayal ürünü sayilmaz. Bu iki okyanusun sagladigi
g.üvenlik, Amerika'ya göç edenlerin çabalarmi bu kitanm kay-
naklarmi degerlendirme konusuna yogunlagtirmalarma olanak
verdi. Üstelik, 1818 yilmdan sonra Ïngiltereile olan iligkilerin
düzelmesi her iki ülkenin de istihkâmlarmdan vazgeçip ABD -

Kanada smirmdan garnizonlarmi kaldirmalarmi ve böylece bu


ortak simrm yalmzca kargihkh güvene dayanarak savunmasiz
330 Gelecegi Yönctmek

birakilmasim sagladi. Kizilderililer, batiya göç edenler için bir


rahatsizhk ögesiydi, ama bazi tek tük küçük gruplar digmda
kimseye ciddi bir engel olugturmuyorlardi. Íspanya Florida'yi,
Fransa da Louisiana'yi denetiminde tutmayi sürdürmüg olsay-
di veya Meksika güneybati ve Kaliforniya'yi elinde tutacak ka-
dar guçlenmig olsayd1Birlegik Devletler tarihi çok farkh bir yön-
de geligebilirdi. Her geyden önce, güçlü bir orduyu silah altmda
bulundurmak zorunlu olurdu. Oysa durum öyle idi ki, Birlegik
Devletler tam bir yüzyil boyunca çok az bir kara gücüyle ve yal-
niz gerektiginde ordulanni kuruvermek yoluyla geniglemesini
sürdürebildi. Gerçekten bagimsizhgin kazamlmasi ile Birinci
Dünya Savasi'na girilmesi arasmdaki dönemde, bu ülke yalmz-
ca bir kez varhšru tehdit eder nitelikte bir çatigmaya sahne ol-
du ve bu da bir iç savagt1.
Buraya kadar her yey açik olsa gerektir. Her ne ise, antik si-
yasetin ve dört büyük çagdag devletin [Almanya, Fransa,
Ingiltere, ABD] gözden geçirilmesi, denizde güçlü olmamn de-
mokrasi ile uyumlu oldugu, karada güçlü olmamn ise böyle ol-
madigi yolundaki savi kuvvetlendirir görünmektedir. Fakat bü-
tün tümevanmh genellemeler gibi, bu da biraz daha irdelenme-
yi gerektirmektedir. Savda bazi belirsizlikler oldugu gibi, bazi
özel durumlar ve dikkate ahnmasi gereken bir istisna vardir.
Ilk olarak, neyin söylenip neyin söylenmedigi
_konusunda

yanhg anlamayi önlemek gerekir. Bazi baçarih demokrasilerin


büyük deniz gücüne sahip olduklarmm ve bazi büyûk deniz gü-
cüne sahip ülkelerin de demokratik olduklarmm öne sürülmesi
dogrudur. Fakat büyük deniz gücüne sahip tüm ülkelerin de-
mokratik bir biçimde yönetilmig olduklarim söylemek yanh;
olacaktir. Denizde güçlü olunmasi ile demokrasi üst üste düg-
müglerdir; hep bir arada gitmig degillerdir. Du noktaya kamt
olarak, antik çagda Korint ve Kartaca, ortaçaglarda Venedik, on
altmci yüzydda da Japonyagibi örnekleri hatirlamak yeterlidir.
Bu örnekler, büyúk deniz gücüne sahip olduklari halde, içeride
tüccar oligargileri tarafindan veya bir kral ile feodal aristokrasi-
ler tarafmdan yönetilmig ülkelerin oldugunu ortaya koymakta-
Tarihin ve Co rafyamnFarkmda Olmak 331
I.

Is

dir. Karada güçlü olma ile denizde güçlü olmanm siyasal sonuç-
lan arasmdaki fark, basitçe gudur: Birincisi demokrasiye her za-
man engel olmuytur, ikincisi ise demokrasiye ya da onun tersi-
ne olanak verebilmektedir.
Ïkinciolarak, deniz gucünün koruyucu kanadi altmda geligen
demokrasiler, aym deniz gücünû bir impara torluk elde etmek
için kullanmaktan çekinmemiglerdir, ki bu da dogal olarak, im-
paratorlugun içerdigi halklara demokrasinin t¯amnmamasi de-
mektir. Atinahlarm emperyalizm macerasi, demokrasi deneyleri
ile aym zamanda yer almigti. Kleon dinleyicilerini gagirtmig olsa
da, Meclis'te söyledigi gey aca gerçegi dile getirmekteydi: "Üze-
rinde hüküm sürdügünüz gey, bir tiranhktir." Atinalilar, kazanç-
larmi koruma çabast içinde, yayilmalanm agiriya götürdüler ve
imparatorluk ile birlikte demokrasiyi de yitirdiler. Sömürge sis-
temlerini on
-altmci

ile on dokuzuncu yüzyillar arasmda kuran,


Avrupa'nm Atlantik kiyismdaki devletleri, bu süreci demokrasi-
ye dogru bir evrime girmeden çok önce demokratik devrimleri-
ni tamamlamig degillerdir ve siyasal özgürlukler .a çisindan de-
gerlendirildiginde, Franco ve Salazar'm diktatör1ükleri, kendi ül-
keleri içinde de sömürgelerinde oldugu ölçüde baskici olmuglar-
dir. Ingiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika, demokrasi ile impara-
torlugun bir arada gidemeyecegini sirayla fark etmigler ve hepsi
aym ölçüde onurlu bir biçimde olmasa da, imparatorluklarmm
tasfiyesi ya da dönügtürülmesi sürecin.e girmiglerdir.
Üçüncüsü,burada öne sürûlen savi smirlar göründügü için
tartigma gerektiren birkaç önemli örnek vardir. Fakat bunlarm
daha yakmdan incelenmesi, genellemeyi çürüttüklerini degil,
dogruladiklarim gösterecektir.
Fakat görünürde üç istisna ülke gösterilebilir. Bunlar; ABD,
Fransa ve Ïsviçre'dir.ABD bir.deniz gücüdür ancak dünyanm
en güçlü kara ordusuna da sahiptir. Bu olgu, kara gücü ile de-
mokrasinin hiç degilse bir ölçüde uyumlu oldugunu gösteren
bir kamt degil midir?.Anglo-Amerikan anlagmasmm deniz gü-
cü., Birlegik Devletler'e.güvenli bir savunrna saglamigtir. Bu ko-
. qullar altmda, demokratik bir yönetimin ilkeleri ve uygulamala-
ri, askerî bir engelle kargilaymadan kök salabilmigtir.
L-
&#§ 332 Gelecegi Yönetmek

Askerî açidan Fransizlarm,


karada oldukça güçlü olmalari -

yam sira, büyük bir denizcilik gelenekleri de vardir. Fransa hem


Atlantik'te hem de Akdeniz'de kiyiya sahiptir ama aym zaman-
da kitamn da bir parçasidir. Fransa'nm güvenligi, güçlü bir or-
dunun varhgru gerektirmigtir; fakat ordunun önderligi demok-
ratik ideallerden çok devlet kavramma bagh olmuytur. Çagday
Fransa'da istikrarh bir demokrasinin evrimi, Fransa'nm deniz-
den çok karadan savunulmasi gerektigi olgusu tarafmdan sü-
rekli engellenmigtir.
Kurah kamtlayan örnek ülke Ïsviçre'dir.Etrafi tümüyle kara
ile çevrili olan, tam anlanuyla demokratik bir toplum. Ïsviçreli-
ler güvenliklerini, kismen cografyalarma, kismen de geçmig
yüzyillarda geçerli olan bir askerî örgütlenme biçimine borçlu-
durlar. Demokrasileri, epitlikçilik yönündeki toplumsal egilim-
ler tarafmdan da pekigtirilen eski bir siyasal gelenegin ürünü-
dür. Demokratik özgürlükler ile ordunun yetkeci niteligi arasm-
daki olasi zithk konusuna gelince; Ísviçrelilerkendilerini açikça .

ve bilinçli bir gekilde kendi ordularmm baskisma kargi koru-


muglar ve bu amaçla da özel änlemler almiglardir. Devamh pro-
fesyonel ordu küçüktür ve normal zamanlarda belirli bir bagko-
mutan yoktur. Bir sava; pallak verirse, iki yasama meclisinin or-
tak birlegiminde oylama ile atamr. Ïsviçreörneginin incelenme-
si ortaya atilan savi çürütmemekte, tersine dogrulamaktadir.
Ulusun silahlanmasi önemlidir.
Ílkänermenin bir deniz gücüne sahip olan ülkelerin
-büyük

demokratik olabilecegi, buna karyihk büyúk bir kara gücüne sa-


hip olan ülkelerin demokratik olamayacagi önermesinin- bu ör-
neklerin gözden geçirilmesi ile saglamlagtigi kabul edilirse, bu-
nun neden böyle oldugunun ve ne gibi uzantilar tagidigmm
üzerinde durulabilir. Deniz gücünün demokrasi için sagladigi
olanak gu basit, fakat hayirh gerçege dayanmaktadir: Donanma-
lar ülkeden uzakta ip görürler. Ülkeiçinde bir iglevleri yoktur.
Oysa kara gücünün içeride de, digarida da kullamlabilecegi
açiktir. Tarihin her döneminde bir halk ayaklanmasmi bastirma-
nm, bir.darbe girigimini engellemenin ve bir yasama meclisinin
kapisma kilit asmanm yolu, birliklerin içbayma çagnlmasmda
I
I ·

I
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 333 L.

bulunmuy tur. Dolayisiyla sivil bir hükümet askerler tarafmdan


devrildiginde, iktidar generallerin eline geçer. Bir donanmanm
ayaklamp kendi hükümetini devirmeye çahytigi bazi durumlar
olmugtur (örnegin 1895 yilmda Brezilya'da); fakat, ordu aym
yam tutmad@ takdirde, bu tür çabalar her zaman için sonuçsuz
ve yararsiz kalmaya mahkûm olmuy tur. Gemilerin, kara kuv-
vetlerinin direnmesi kargismda, kiy1yi denizden denetlemeleri
olanaksizdir.
Kugkusuz, donanmalarm erdemleri, içinde ip gördükleri
ögelerden kaynaklamr. Surasikesindir ki, denizde güçlü olun-
masi ile demokrasi arasinda herhangi bir uyum varsa bu, do-
nanmanm iç örgütlenmesinden kaynaklanmaz. Bu durum do-
nanmada, subaylarm adamlariile olan iligkileri ve komuta hiye-
rargisi dikkate ahndigmda, ordudan daha az yetkeci nitelikte
degildir. Hattä bazi ülkelerde donanma, orduya oranla, daha
katidir ve subaylarim simrh bir toplumsal katmandan edinme-
ye daha yatkmdir. Buna kargihk ordu, çok sayida insam bann-
dirdigi için, siradan insanlara daha yakm olabilir. Yakm zaman-
larda birçok devrim, bazi hallerde toplumsal programlari ol-
dukça köktenci olan genç ordu subaylarmca gerçekleptirilmigtir.
Ordu yänetimi, zorunlu olarak ve kendiliginden, bütün sistem-
lerin en kötüsü degildir. Bazen, yerine geçtigi yönetime yegle-
necek niteliktedir. 1960'larm baglannda degigik tarihlerde,
askerî rejimler ve aktif bir askerin önderlik ettigi hükümetler, gu
ûlkelerde iktidari ele geçirmiglerdir:Burma, Dominik Cumhuri-
yeti, Misir, Formoza, Irak, Lübnan, Pakistan, Paraguay, Peru,
Güney Kore, Güney Ÿietnam,Ïspanya,Sudan, Suriye, Tayland
ve Türkiye. Bu hükümetlerin bazilari, örnegin Ïspanya'dakive
Dominik'teki, geri ve vahgi idi. Fakat siyasal özgürlükler açism-
dan bile degerlendirildiginde, bu hükümetlerin hepsi bir geriye
gitñaeyi ifade etmiyordu. ÖrneginPakistan'inki gibi bir-iki du-
rurnda da, bir generalin yönetiminin, bagimsizhk sirasmda filiz-
lenen çeyith kavgaci partilerin yarattigi kargaçahk ortammdan
daha iyi oldugu söylenebilirdi. Özgürlüklerin daha önce zaten
var olmadig1 öbür birçok örnekte ise, iktidarm bir asker grubu
tarafindan ele geçirilmesi, özgürlüklerin yitirilmesini degil, bir

I.
334 .
Gelecegi ¥önetmek

tür yetkeci yönetimin yerine bir bagkasmm geçmesini ifade etti.


Bir askerî rejim, önderlerine ve hedeflerine bagh olarak, toplum-
sal açidan ilerici ve yönetsel açidan etkin ya da yoz, gerici ve
zorba olabilir. Fakat niteligi ne olursa olsun ve komutam da is-
ter Cromwell veya Bonaparte, isterse Mustafa Kemal veya Eyüp
olsun, bir askerî yönetim demokratik olmaz. Muhalefete katlan-
mak, açiktan eleptiriyi kabul etmek veya fiziksel güçleri üzerin-
deki yasal suurlamalara boyun egmek, askerler için kolay degil-
dir. Onlarmki söze degil, silaha dayanan yönetimdir.
air
Kaynak: Leslie Lipson, Demokratik Uygarirk, 8.149-159 [Çeviren:
Haldun
Gülalp -

Türker Alkan], ÏçBankast Yayini, Ankara 1984.

3. OZET: Jeopolitik ve Topyekûn Savunma


Gazi Mustafa Kemal 28 Eylül 1932 tarihinde ABD'li General
MacArthur ile bir görügme yapmigtir. Bu konugma sirasmda,
yedi yil sonra baglayacak olan ÌkinciDünya Savagi'nm baglama
zamanim, karpihkh taraflarm gücünü, genel olugumu hatasiz
söyleyebilen Atatürk, savag sonunda da dünyanm alacagi jeost-
ratejik ve jeopolitikgörünüm konusunda da son derece dogru
öngärüde bulunmuytur. Tüm bunlarm temel nedeni, Ata-
türk'ün tarihi, cografyayi ve stratejiyi bilim olarak benimseyip
üzerinde aragtirma yapmasidir. Bu üç bilim dah, siyasiler tara-
fmdan disiplin içinde degerlendirilebilirse, ülkenin gelecegini
tahmin etmek kehanet degil,
"stratejik
öngörü" bilim gerçegi
çerçevesinde olacaktir. Yakm zamanlara kadar sözcü-
"strateji"

gú, daha çok askerî alanda kullamlan bir terim olarak kabul edi-
liyordu. Gerçekten de bu sözcügün analizi yapilacak olursa
askerî yam açikça görülür. Özellikle bir savag hali içerisinde, si-
yasal iktidarm, sonuca ulagmak için askerî kuvvetleri kullanma
sanati olarak kabul edilen stratejinin askerî alan digmda, örne-
in; siyasal, ekonomik, kültürel ve benzeri alanlarda da kulla-
mlmakta olmasi, bu terimin, ydlar önce bilinen anlamru daha
da geniëletmigtir. Bäylece strateji, daha genig anlamda dügünül-
dügünde, bir ulusun ya da uluslar toplulugunun, olaganüstü
l

Tarihin ve Cografymun Farkmda Ohnak 335

hallerde hedefe ulagmak için ekonomik, siyasal, askerî ve moral


güçlerini birbiriyle uyumlu olarak düzenlemesi ve kullanmasi
içeriginde anlagilmaktadir. Bu.tammlama daha da genelleptirile-
bilir. Bu durumda "Büyük Strateji" ya da "Yuksek Strateji", bir
devletin benimsedigi politikaya uygun olarak saptamig -oldugu
hedeflere ulagmada her tiir olanak ve araçlan bilimsel kullanma
sanati olarak da anlagilmahdir.
Birinci bölümde sikça sözü edilen "milli
strateji", bir ulusun
bangta ve savagta ulusal çikarlanm geligtirmek ve milli hedefle-
rine ulagmak için ulusal gücünü geligtirme ve kullanma bilim ve
sanatidir. Bu tammlama içinde yer alan "ulusal
güç" ise; ekono-
mik, politik, sosyal,-askerî ve teknolojik yönleriyle, bilimsel
ve
teknik bir nitelik gösterir. Devlet yönetimini üstlenen siyasal ay-
gitm baghca ödevlerinden biri, ulusu saptanmig olan hedefleri-
ne ulagtirmaktir. Günümüzde milli strateji olarak nitelenen bir
amaç, çogunlukla uzun vadeli hazirlik ve hareket yäntemlerinin
uygulanmasiyla gerçekleptirilebilir.Bu uygulamada bir gücün -

kullamlmasi kopulundan vazgeçilemez. Bu güç, ulusun özün-


den dogan ve bu nedenle ulusal nitelik tagiyan "Milli Güç"tür.
Milli gücü olugturan temel güç ögeleri "ekonomik
güç",
"askerî
güç",
"siyasal
güç",
"sosyo-kültürel

güç" olarak belirle-


nebilir. Tüm sayilan bu "güçler"
birbirleriyle ilintilidir. Ancak
"ulusal

strateji" ve askerî güç iligkisi üzerinde bir kez daha dur-


mahyiz. Ulusal strateji, bir ulusun kendine äzgü amaçlara ulay-
mak için benimsedigi bareket tarzlarmi ve futumunu belirleyen
bir kavram olarak nitelenebilir.
Ulusal strateji gehel anlamda bir devletin güttügü siyasete
uygun olarak benimsedigi hedeflere ulagmak için her tür aracm
kullamlmasiolarak da anlagilabilir. Siyasal iktidarlarm amaçlari-
na ulagim için her alanda almasi gereken önlemler vardir. Bun-
lardan birisi de somut silahh gücün olugturulmasiyla bundan
yararlanmadir. Bu nedenle, bazi strateji kuramclari, stratejiyi ta-
mmlarken, "Bir savagta siyasal iktidarni belirledigi amaca var-
mak için askerî kuvvetleri kullanma sanaitdir," derler. Bu tanim-
lamanm özündeki anlam, askerî gucün, ulusal siyasetin gerçek-
legtirilmesinde, o ulusun silahh kuvvetleriyle zorlama
ya da si-
336 Gelecegi Yonetmek

kigtirma yetenegini belirler. Ancak bu gücün günümüz anlayi 1-


na uygun olarak ekonomik, siyasal ve askerî antlagma ve baglag-
.

malar1n etkisi altmda bulundugu gözden uzak tutulmamahdir.


Bu gücün degerlendirilmesinde her yönüyle ekonomik güç, en-
düstri kapasitesi, savunma sanayii, genç ve çahykan nûfus, tek-
nolojik ve psikolojik etmenler yer ahr. "Askerî gücün" iligkisi
"jeopolitik" "topye-

üzerinde durulmasi gereken iki öge de, ve


kûn savunma" kavramlandir. Birinci Dünya Savagi'ndan kisa
bir süre sonra ortaya atilan ve Ikinci Dunya Savagi'mn ategleyi-
cisi olan Nazi yäneticilerinin kuram ve uygulamalari üzerinde
büyük etki yapan "Jeopolitik",terim olarak degigik tammlama-
siyasal cografya" ola-
"uygulamali

lara sahiptir. Bazi uzmanlar


çevreden etkilendigi biçimiy-
"dogal

rak tammlarken bazilan da


le ulusal politika" olarak tanunlamiglardir. Jeopolitik,tarihsel
geligmesinde de fanatik milliyetçilerle askerlerin mah olmuytu.
Hemen tüm askerî uzmanlar, 1939'da patlayan ÍkinciDünya Sa-
vagi'na jeopolitiginbüyük e tkisi oldugunda birlegirler. "Haya t
Alam", "Cografi Alanlarda Genigleme" ve bunlarm silah niteli-
gindeki araci "Haritalar" jeopolitikmodasmm baghca ögeleriidi.
Jeopolitigingeçmigte savaya yardimci bir kavram olarak benim-
senmesi, Nazi Almanya'smda askerî stratejiye siyasal stratejiyi
de katarak, askerî makamlarive liderlerini, birçok cografi alanla-
rm olasi muharebe alam olabilecegi hususunda tasarilar için ha-
zirlamigt1. Alman savas makinesinin Íkinci Dünya Savagi'nda
beklenmeyen biçimde gigkinlige ugramasmda ve dünyanm en
büyük askerî gücu haline gelmesinde jeopolitiginetkisi büyük
olmuytur. Askerî gücü olupturan ve onu destekleyen öge ve et-
menleri de göyle belirleme olasidir: Personel gücü, silah ve dona-
tim, teykilat, sevk ve idare, cografya ve arazi, halkm askerlige
sevgisi, ulusal birlik ve beraberlik, mali ve ekonomik durum,
askerî endüstri, teknolojik yetenek, lojistik destek, ittifaklarla ka-
zamlan destek ve benzeri etmenler. Askerî güç yalmzca kendisi-
ni olugturan askerî ögelerle degil, äteki güçlerle de baglantihdir
ve askerî güç öbür güçlerle etkinlik kazanmaktadir.
Son yüzyilda strateji, jeostratejive jeopolitikkavramlari ev-
nm geçirmigtir.
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak 337

BaçIangiçta; stratejinin, düçmamn hizla ve kesin sonuçlu ola-


rak imha edilmesi, savagm ise yalmz bir askerî eylem olarak
yo-
rumlanmasma karym, 20. yüzyilm baglarmda, ekonomik, siyasi
ve cografi faktörlerin stratejiyi etkiledigi genig gekilde kabul
görmüç ve stratejinin zaman ve gereksinmelere göre uydurul-
masi gerektigi belirtilmigtir. Birinci Dünya Savagi sonrasi, sava-
gin topyekûn bir nitelik kazandigi iyice anlagilmis ve bir mille-
tin insan gücü ile savag.kaynaklarmm toptan seferber edilmesi
dügüncesi benimsenmigtir.
ÍkinciDünya Savagi ise savagm yalmzca askerî olmayip ha-
yatm her agamasmi etkisi altma alan politik, ekonomik, teknolo-
jik ve psikolojik faktörleri de kapsayan, bütün milletleri, anaka-
ralan, okyanuslari, dogrudan dogruya
ya da dolayh olarak ilgi-
lendiren sosyal bir olgu oldugu görülmügtür. Stratejik dügünce-
deki bu geligmeler, jeostratejive jeopolitik dügünceleri berabe-
rinde geligtirmig, cografya ile strateji ve politika iligkileri yeni
dügüncelerin ortaya atilmasma neden olmuytur. Bu dügüncenin
"siyasi

sonucu cografya" duçüncesi geligmig ve bu, Alman dü-


günür Emmanuel Kant ile akademik alanda yerini alnuptir. Bir
ülkenin cografi yeri (mevkii), büyüklügü, iklimi ve dogal kay-
naklarmin dig politikada oynadigt rolün önemi, dügünürlerin,
askerlerin ve devlet adamlarmm ve bunlarm hepsinin bagmda
cografya bilimcilerinin dikkatini çekmigtir. Baglang1çta.bir bilgi
olarak baglayan bu ilgi, zamanla uluslararasi politika mücadele-
lerinde, tüm güçlerin kullamlmasi dügüncesine koput olarak,
cografi olaylarda kullamlmasma ve dig politikaya uygulanma
olanaklarmm aragtirilmasma yönelmigtir. Bu aragtirmalar ile
cografi olaylar, dig politikanm desteklenmesi için degigik alter-
natifler yaratmigtir.
Jeopolitik, politikamn cografyanm isteklerine göre düzenlen-
mesini saglayan bilim dah olup, doga ile politika arasmda bir
neden-sonuç köprüsü kurarak, saptadigi kurallar ve deger yar-
guari ile politik çahymalara yön verir. Jeopolitik,bir bagka de-
yigle, cografi, el<onomik, sosyal, siyasal ve stratejik faktärlerin
bir devletin dig politikasma olan etkisini inceleyen bilim dahdir.
Tüm jeopolitikteoriler, Ratzel IIe baglayan ve Alman jeopolitik-
338 GelecegiYönetmek

çileri ile geligtirilen hayat sahasma dayandirilmigt1r. Teorilerin


son hedefini dünya hâkimiyeti ya da dünyamn kontrolü olan
bir eylemin cografyaya dayanan yöntemlerinin ne olacagi belir-
1emigtir. Bu teoriler; deniz hâkimiyet teorisi, kara hâkimiyet te-
orisi, hava hâkiriiyet teorisi olarak ortaya atilmig, kenar kugak
teorisi ise kara hakimiyett teorisinin degigik bir görügü olarak
ortaya çikmigtir. Stratejiyiise politik ve yalmzca askerî anlamda
stratejiler olarak ayirabilmek ve ikincinin, son tablilde birincisi-
ne bagh olabilecegini söylemek olasidir..kyrica, mücadelenin
butününü kapsayan genel strateji ile tek tek cephelerde, operas-
yon alanlarmdaki stratejilerden de söz etmek olasidir. Sorun,
politika ile hedef, bagka ifadeyle, araçlarla amaçlar arasmdaki
dengelerin dogru kurulabilmesidir. Bunun yam sira topyekûn
strateji ile buna bagh ikincil nitelikte stratejilerden söz edildigi
de olur. Dügmam zayiflatmak, ona elde ettigi ile orantisiz ölçü-
de kayiplar verdirmek, gücünü dagitmak, enerjisini bog yere tu-
ketmek, moralini bozmak gibi hususlar bunlara örnek olarak
verilebilir. Strateji ne sadece hedeflerin tammlanabilmesi, ne de
güç unsurlarmm sevk edilebilmesinden ibarettir. Strateji, bunla-
rm hepsini ve ayrica güç unsurlarmm hazirlanmasmi da içerme-
lidir. Taktikler ise bizzat savagm nasil yapilacagma ait hususlar-
dir. Gerek strateji, gerek taktiklerde hedefin en ucuz ve ekono-
mik yolla elde edilmesi esastir. Bunlara ek olarak bir de stratejik
eylemden söz etmek gerekmektedir. Bunlar, temelde, dügmanm
savunma düzenini bozmak, cephesinin konumunu degiçtirme-
ye zorlamak, güçlerini dagitmak, ikmal ve çekilme yollaruu teh-
dit altma almak gibi eylemlerdir. Stratejik eylemler dügmanm
en az direnmeyi örgütleyebilecegi, en az bekledigi yollardan
onu ikileme sokarak ve hareket serbestisinden mahrum biraka-
rak yapilan eylemlerdir..Bu, bizi, stratejinin temeline, yani güç-
lerin dagihmi, güçlerin konsantrasyonu ve alternatif hedeflerin
elde tutulmasi gibi noktalara getirir. Bunlarm açihmi ise, stra.te-
ik prensiplere deginmemizi gerekli kilar ki, bunlar oldukça yo-
un bir gekild e tartiplrug konulardir.

I
Tarihin ve CografyamnFarkinda Olmak 339

OKUMA PARÇASI 1:
21. Yüzyil Sözlügune Göre Jeopolitik
Alman cografyacilar tarafmdan Rus tehdidin.i irdelemek
amaciyla bulunan, güç iligkilerini irdeleyen bilim.
Barig ve savay günümüzün ve gelecekte ortaya çikacak güç-
ler arasmdaki dengeye bagh. Daha açik belirtmek gerekirse Av-
rupa, Rusya ve ABD arasmdaki ittifalan gücüyle, Çinve Ïslam
I
dünyasmm ayri ayri, dünyanm geri kalanma kargi geligtirecegi
siyasete bagh.
Bir büyük güç olmak veya olmaya devam etmek için bir ül-
ke artik bütün uzmanlar tarafmdan kabul edilen apagidaki yedi
arta uymah:

Ìktisadialanda dünyadaki geligmelerde etkin olabilmek
için yeterince güç1ü olmah;

Teknoloji alanmda iletigim ve enerji konularmdaki geligme-
lere egemen olmah;

Parasal alanda uluslararasi rezervlerde ve iglemlerde kul-
lamlacak kadar güçlü bir para birimine sahip olmah;
• Askerî alanda nükleer silah ve dünyanm en uzak noktalan-
na savaymak için gönderebilecegi en az on tümen piyadeye sa-
hip olmah;

Cograffa alanmda suurlari digma, enerji kaynaklarim, içme
suyu rezervlerini, temel denizyollarmi veya çok önemli bir mü t-
tefigini korumak amac1yla çikmasmda faydasi olmah;

Kültürel alanda, bagkalariyla ortak ç1karlan oldugu ve bag-
kalarmi da sanat yapitlanyla etkilemek için yeterince evrensel
olan dini ve ulusal bir kültüre dayanarak hareket etmeli;

Diµlomatik alanda, emperyalist dig siyaset gütmek için ye-
terince güç1ü ve tutarh bir devlete sahip olmah.
Çokaz ülke bu yedi parta uygun. Nijerya ve Güney Afrika
kitalarmdaki geligmelerde etkin görev ahp yerel büyuk güçlere
katilsalar bile özellikle Afrika'da bir süper.gücün çikmasi pek
olasi d egil.
v.

Japonya süper güç olmak için iktisadi olanal<lara sahip ama


hâlâ 20. yüzyihn ilk yansmdaki Japonegemenliginin yikici etki-
I-.

340 GelecegiYöhetmek

sinden _kurtulamamg. Çinve Asya'mn birçok ulusu buna uzun


sure boyunca.izin vermeyecek.
Hindistan iktisadi, askerî ve diplomatik güce sahip olacak,
cografya a çismdan süper güç olmayi isteyecek ama kugkusuz
ne evrensel yönelimi, ne para birimi, ne teknolojisi ne de kugat-
ma altmda birligini sütekli korumak ve kompularma kargi ken-
dini savunmak zortmda olan egemen veya emperyalist bir güce
dönüyme istegi bunu gerçeklegtirmek için yeterli olacak.
Islam dünyasmm zenginligi, cografi çd an ve gerekli evren-
sel istegi de olacak ama ne devlet birligi, ne askerî bütünlûgü,
hatta ne savunulacak ortak ç1kari olacak. Buna ragmen onun
dostlugunu kazanabilecek her süper güç için çok iyi bir mütte-
fik olugturacak.
Geriye dört aday kahyor: Rusya, Çin,Avrupa ve ABD.
Rusya belki birkaç on yil sonra, iktisadi ve teknolojik güç da-
hil bir süper gücün bütun özelliklerine sahip olacak ama parasi
olmayacak. Ayrica en azmdan yuzyihn ilk yansmda, birligini
korumaya çaligmak ve Avrupa'nm diger ülkeleri ve Çinile ilig-
kilerini düzenlemekle geçirecek.
Kugkusuz Çin ortaya çikacak yeni süper güç. iktisadi güce,
uzaklarda askerî operasyon gerçekleptirme gücüne, etkili bir
hükümete, dünya sahnesinde etkin olma istegine, kültürel kim-
lige, denizde varligim gösterme, Orta Asya'da enerji bulma ve
Sibirya'daki alanlan denetim altma alma gereksinimine sahip
olacak. Bir gün para birimi de dünyamn ände gelen para birim-
leri arasmda yer alacak.
Avrupa ve ABD de süper güç olmak için bütün araçlara sa-
hip olacak. En azmdan güç1erini birleptirdiklerinde: ABD özel-
likle yurtdigmda müdahale etme araçlarma, Avrupahlarsa
özellikle bunu gerçekleptirmek için gerekli nedenlere sahip
olacak.
Dolayisiyla 21. yüzyilm jeopolitigibüyük oranda ABD ile
Avrupa arasmdaki ittifakm geligimine ve Rusya ile Çin'in ko-
numlarma bagh.
Eger Bati uygarhginm bu iki taran tek bir süper güç olugtu-
rup dolan ortak para birimi kabul ederse, NATO'yu güçlendi-
Tarihin vc Cografyanm Forkmda Olmak 34'l

rirler, Avrupa da kompularmdan l<orunmak,


Çin,Hindistan ve
Ïran'm ele geçirmek için can attigi denizyollarim ve enerji kay-
naklanm savunmak için ABD'ye bagimli olmaya devam eder.
Eger Avrupa tek para birimine, bagansiz bilimsel, kültürel
ve görsel-igitsel politikaya, ortak ve bagimsiz dig siyaset ve or-
duya sahip olabilirse Rusya ve Ïslam dünyasiyla, dogu ve gü-
ney kanatlarmda facialan önlemek için iyi geçinmek zorunda.
Su varsayunda Avrupa için en iyi yol Rusya ve Türkiye'yi Av-
rupa Birligi'ne kabul etmesidir.
Kendi aralarmdaki iliçkilerden baçka, stiper güç1er ülkelerin
veya kit kaynaklarm denetimi konusunda birçok küçük güç ve
küçük çatigmalarla kargi kargiya kalacak. Temel çikarlari tehli-
keye dügmedikçe, ne savagmak ne de Güney'de hukuksuzluga
dogru yönelen bölgelerde müdahalede bulunmak isteyecekler.
Misillemeden korkmayan devlet digi olu umlar bu bölgelerde
etkin olacak, imparatorluklar da kendi bölgelerinde düzeni sag--
lamak için ortaya çikacak.
Avrupa'daki yapi, kitasal, bagka yerlere ihraç edilebilir bir
model olugturacak. Ne devletler arasmda güç dengesi, ne kat2
bir imparatorluk olacak, iktisadi, siyasi ve toplumsal egemenlik
araçlarmm isteyerek biraraya getirilmesinden olugacak. Eger
böyle bir örgüt bagka kitalarda da kurulursa demokratik bir je-
opolitigin ilk adimi atdmig olur. Al<sidurumda (en olasi durum
da bu) dünya dengesiz kalacak, hep kargaçamn epiginde, karyi-
hkh denetim ve müdahaleden oluçan hassas bir orta yol olmaya
devam edecek.

Kaynak: JacquesAttal, 21. Yuzyd Sö.dügü, s. 167-170 [Türkçosi: Kosta


Sanoglu], Güncel Yaymahk, Ístanbul1999

I
342 GelecegiYönetmek

OKUMA PARÇASI 2:
Türklerde Cografi Yap1yi (Mekân) Dügman Aleyhine
Bir Silah Olarak Kullanma Sanati
I.
(IO 201- IS 1922)
Cografi yapi (mekân) ve cografi partlar, Asya Türk-Hun Ím-
paratorlugu zamanmdaki çatigmalardan beri Türk milletinin
hedeflerine, yaptigi muharebelerin süresine, Türk komutanlari-
nm stratejisine, harekâta katilan Türk ordularmm mevcudu,
kadrosu, kurulugu, donammi ve muharebe yöntemlerine ve sa-
vagan askerlerin maneviyatma dogrudan tesir eden baghca ve
birinci etken olmugtur. Bu nedenle, gerek Mete ve Alp Arslan,
gerekse II. Kihç Arslan ve Atatürk cografi yapi ve partlarm sa-
vagtaki önemi ve degerini iyi kavramiglar ve Türk milletinin de
tabiatm güçlükleri ve amansiz kogullari içerisinde rahathkla ha-
yatlarim devam ettirebilme yeteneklerinden faydalanmasmi bil-
miglerdir. Bu büyük askerler, tarih boyunca, cografi yapmm ve
cografi partlarm olumsuz etkilerini azaltacak ve bunlari düg-
manlarm aleyhine bir güç olarak kullanacak taktik ve teknikleri
geligtirmek firsatim bulmuglar ve harbi kazanmak için cografi
yapiyi bir silah olarak kullanma esaslarinin bulucusu, uygulayi-
cisi ve ögreticisi olmuglardir.

L Cografi Yapi. ve Dogal SartlannEtkisi


Tarih boyunca, cografi yapiyi ve onun partlarmi dogru ola-
rak incelemeden ve ordularmi arazi, iklim ve hava kopullarmm
gerektirdigi ihtiyaçlara göre hazirlamadan yola çikan bü tün or-
dular yenik dügmüglerdir. Makedonya imparatoru Buyük Ís-
kender ile Pers Ìmparatoru Dara arasmdaki Íssus Muharebe-
si'nde (ÏÖ333) en änemli etken Amanos daglari olmugtur. Türk
Büyügü ve Mogol Ïmparatoru Cengiz'in, Hindistan'i istila et-
mek için yüruyen ordularmi, Ganj Nehri ve Ïkinci Dünya Har-
bi'nde (1939-1944)Rusya'ya taarruz eden 6'nci Alman Ordu-
su'nu Volga Nehri durdurmuytur. Yavuz Sultan Selim'in Misir
Seferi'nde (9-22 Ocak 1517); Birinci Dünya Harbi'nde (1914-
Tari1tin ve cogmfyanm
Farkmde Otumk 343

1918) Kuzey Afrika ve Kanal Seferi'nde (1914-1915),çöllerin ve


Süveyg Kanah'nm bu bölgede harekât yapan ordularm üzerin-
deki cografi tesirleri, ÏkinciDünya Harbi'nde (1939-1944)ve Mi-
sir-ÍsrailHarbi'nde (1973)de aynen görülmügtür. Hititler ile Mi-
sirhlar arasmda, admi Suriye'de bir nehirden alan Kadeg Sava-
gi'nda (ÍÖ1297) en büyük rolü Kadeg Nehri oynamigtir. Tarihte
Osmanh Ímparatorlugu'nun karadaki ilk yenilgisi, Saint Got-
hard Muharebesi (1 Agustos 1664) ve yenilgisinin sebebi de Rab
Suyu'dur. Zenta muharebelerinde (11 Eylül 1697) arkasim neh-
re vererek savaga giden Türk ordusunun askerlerinin 10.000'i
nehirde boguhnug ve 20.000'i dügman kiliçlariyla gehit olmug-
tur. Çanakkale Bogazi o dönemde dünyanm en güçlü donamna-
smi denize gömmüytür (18 Mart 1915). Görkemli Çinordusunu
Mete, Tatung-Fu (ÍÖ2017); Bizans ordusunu (Romen Diyojen'in
1somutasmda) Alp Arslan Malazgirt (1071);yine Bizans ordusu-
nu Kayser Manuel'in komutasmda Sultan Kihç Arslan II, Myri-
okephalon (1176)ve Yunan ordusunu Gazi Mustafa Kemal
Dumlupmar (1922)meydan muharebelerinde cografi yapiyi bir
silah olarak kullanmak suretiyle maglup etmiglerdir. Tarih bo-
yunca harpler, elleri dondugu için tetik çekemeyen askerlere,
çamura saplandigindan hareket edemeyen tanklara, Bizans or-
dusunda oldugu gibi, gedik, geçit ve bogazlarda kan kaybeden
ve yok olan gärkemli ordulara, yakilan ormanlar içinde can ve- I.

renlere, elverigsiz arazide baskma ugray1p yarlardan yuvarla-


nan cesur süvarilere, gece karanhšmda kihçtan geçirilenlere,
kar, piddelli soguk ve çöllerde kum firtmalarmdan agir kayipla-
ra ugrayan kuvvetlere, sarp ve yüksek daglar ve derin vadiler
nedeniyle birbirinden kopan ve dügman pençesine dügen bü-
yük birliklere, yüzbinlerce askerin ölümüne yol açan pehirlere,
mevzilere, kanallara, bogazlara ve kalelere, sisin kalkmasiyla
birdenbire dügmanlarmi kargilarmda bulup bozgun ve panik
içerisinde kaçanlara, aym sicak ve agm soguktan ç21diranlara
sahne olmugtur. Bazen askerlerin cografi partlarin gerektirdigi
ekilde egitilmemesi ve donatilmamasi, bazen cografi hedefle-
rin iyi tespit edilmemig olmasi ve bazen de cografi yapimn dog-
ru bir gekilde degerlendirilmemesi, geçmig harplerde ve savag
344 GelecegiYönetmek

alanlannda en korkunç silah ve dügmandan daha korkunç fela-


ketlere yol açmigtir.

IL Cografi Yapimn Ïlgi Sahasinm Tahlili ve Mete,


Alp Arslan, II. K111çArslan ve Atatürk'ün Cografi Yapi-
Bir Güç Olarak Kullanma Sanati ve Taktikleri
.yi

ÌÖ 201'den, 1176'ya kadar inceledigimiz savaglarda cografi


yapi Türk harplerinin ve askerî harekâtnun bütün faaliyetleri-
ne ve safhalarma dayanak tegkil etmigtir. tografi yapiyi bir güç
unsuru olarak kullanmak bir siyaset ve strateji meselesi, düg-
mam yenmek için araziden faydalanmak ise bir taktik mesele-
sidir. Bu nedenle cografi yapi büyük birlik seviyesinde ve ara-
zi küçük birlik seviyesinde dügünülür ve degerlendirilir. Mete,
Alp Arslan, II. Kihç Arslan ve Atatürk, siyaseti ve stratejiyi ay-
m zamanda kipiliklerinde toplamig ve silahh kuvvetlerini cog-
rafi yapmm gerektirdigi gekilde yönlendirip dügmanlarmin
aleyhine bir kuvvet olarak kullanmak suretiyle Çin,Bizans ve
Yunan ordularina kargi daha änce adi geçen büyük zaferler ka-
zanruplardir. Modern savaglarda cografi yapmin tesirleri, ilgi
sahasi ve seviyesi bakimindan, hem stratejik ve hem de taktik
sahada görülür. Üçüarasmda kesin bir ayrun yapuamaz. Cog-
rafyanm stratejik ve operatif harekât bakimmdan yapacagi te-
sirler, taktik alana da intikal ederler. Stratejik görügleriyle am-
lan dört Türk büyügü, Orta Asya'nm, Iran ve Irak topraklarmm
ve Anadokt'nun üzerinde uygulayacaklan harekâtm bütün saf-
halanm dügmanm dengesini alt üst edecek bir biçimde dügü-
nüp cografi yapiya dayandirarak, kuvvetlerinin sayica azligi-
nm sakmcalarmi ortadan kaldirmiglar ve dügman ordulanm
yenik dügürmüglerdir. Bu dört komutamn savag alanlarim (Ta-
tum Ovast, Zahva Ovasi, Tzibritze Bogazi ve Altmtag-Dumlu-
pmar) bizzat kendilerinin seçip kargi taraf ordularmi bu bölge-
lere kanalize etmelerinden anlagdmaktadir. Jomini, harp veya
muharebe alammn seçilmesi ve bu alanda cografi partlarm si-
lahh kuvvetlere yapacagi etkilerin incelenmesini cografi yapi
ile strateji arasmdaki yakin iligkiye baglar ve stratejinin nereye
Tarihin ve CografyamnFarkmdaOhnak 345

gidecegine ve..taktigin muharebede manevranm uygulama tar-


zma karar verecegini öne sürer. Çinve Bizans ordularmm tuza-
ga dügürülmek için arzu edilen savag alamna çekilmesi ve bu
alanm dügmanm yan ve gerilerine darbe vuracak bir gekilde
kullamlmasi Jomini'ninyüzyillarca sonra koydugu teghisin de
ötesinde cografi yapiyi bir silah ve güç ögesi olarak kullanabil-
me sanatidir. Mete, Alp Arslan, II. Kihç Arslan ve Atatürk, do-
galpartlarm hem kendi kuvvetleri üzerine yapacagi etkiyi ve
hem de dügmanlari üzerinde olumsuz tesirleri incelemig ve
böylece statik bir kuvvet olan cografi yapiyi hasimlarim alt ede-
cek dinamik bir güce dönügtürmügtür. Kargi taraf ordulannm
sayica ve teknik üstünlükleri nedeniyle, yakm muharebe ve _

koçbagi saldindan daha çok, uzak mesafe silablan olan ok, yay
ve topçudan azami yararlanarak araziyi dügmanm kanatlarma
ve yanlarma etkili olabilecek gekilde kullanmiglar ve bu etkiyi
baskm, manevra, sürat ve giddetle de artirmiglardir. Türk ko-
mutanlan, 1922 yilma varmcaya kadar dügmanlarma cepheden
ziyade yanlarmdan manevra yapmaıi tercih etmiglerèlir. Bu
manevralari tercih etmekle dügmanlarma kargi hile, yaniltma
ve aldatma taktik ve teknikleriyle birlikte dolayh bir tutum uy-
gulamiglardir. Aynca, Türk ordularmin çevreleri dügman ulus-
larm kuvvetleriyle sarih bulundugundan, Türkler, cografi ya-
piyi, iç hat stratejisine uygun olarak kullanmiglardir. Tatung-
Fu, Malazgirt, Myriokephalon, Dumlupmar Meydan Muhare-
beleri'yle Türk ordulan, cografi yapmm bir güç olarak kullaml-.
masim apagida siralanan taktik ve yöntemleri uygulayarak
harp tarihimize birei sanat ola@ gecirmiëlerdir.

a. Cografi Yaplyi (Araziyi) Kupatici CpekildeKullanmak


Türk'
ordulari, her dört meydan muharebesinde de araziyi
kugatici bir tarzda kullanarak dügmanm kanatlarma, gerilerine
ve yanlarma darbelerle büyük kazançlar saglamiglardir. Bu ka-
zançlarm elde edilmesini sürat, manevra, hareket¯kabillyèti ve
baskm ilkelerinin. tiygulanmasi daha da kolaylagtirmigtir. Karp
tarafm kuvvetlen bir ovayi yay gibi çevreleyen arazi kesimleri-
I
I

I
346 GelecegiYönetmek

nin gerilerinde pusu mevziilerinde gizlenmig Türk ordusunun


ani sal'dirilariyla çepeçevre kuyatilarak imha edilmigtir.

b. Cografi Yapimn (Arazinin) Dügmam Dügurdügû


Durumdan Faydalanmak
Cografi çartlar ve yapmm güçlükleri, taarruz eden veya yü-
rüyüç yapan kuvvetlerin ayn istikametlere kanalize olmasma,
birbirlerinden aynlmasma ve birbirlerini takviye edemeyecek
durumlara dügmesine sebep olabilir. Düginan ile arasindaki ge-
rek sayi ve gerekse silahlarmin teknolojik üstünlükleri bakimin-
dan buyük bir dengesizlik bulunmasma ragmen savunan taraf;
bäyle bir yapiyi kullanmak suretiyle kargi kuvvetleri parça par-
ça imha edebilir.·Bu taktigi ve harp sanatim Sultan Alp Arslan
Malazgirt Meydan Muharebesi'nden önce, Anadolu'ya yaptir-
digi akmlarda kullanmig ve II. Kihç Arslan da Myriokepha-
lon'dan önce, Kayser Manuel'in ordusuna bu yöntemle büyük
kayiplar verdirmigtir.

c. Cografi Yapiyi (Araziyi) Kanalize Edici Sekilde


Kullanmak
Yine Mete, ÀlpArslan, II. Kiliç Arslan ve Atatürk, cografi ya-
pimn sagladigi imkânlardan faydalanarak, bunu dügman ordu-
sunu kanalize edici bir tarzda kullanmiglardir. Böylece, Çin, Bi-
zans ve Yunan kuvvetlerinin yanlarma ve gerilerine kargi taar-
ruz firsatt ele geçirmigler ve dügman kuvvetlerini yok etmigler-
dir. Modern savaglarda da böyle durumlarda silahh kuvvetlerin
bu brsata uygun gekilde tertiplenmesi ve cografi yapiyi kanali-
ze edici tarzda engellerle takviyesi taarruz edeni tamamen imha
edecek imkânlar saglar. Savunan taraf cografi yapmin avantaj-
larindan faydalanarak bunu hasmuu kanalize edici bir tarzda
kullanabilir. Muharebe sahasmi kendisi seçebilir, hile ve aldat-
ma ile dügman ordusunu bu bölgeye çekebilir, onu agir kayip-
Iara ugratacak tuzaga dügürebilir.
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 347

d. Cografi Yapidan (Araziden) Faydalanarak Dügma-


nin Yan, Kanat ve Gerilerine Tesirli Olmak
Taarruz eden taraf,-Bizans ve Yunan ordusunun hareketlerin-
de de görüldügü üzere, taktik ve stratejik yollan ve istikametle-
ri kullanmak zorundadir. Türkler, bu istikametlere hâkim olan
arazi kesimlerini önceden tutmak ve kullantnak suretly1e Ana-
dolu'aun derinliklerinde, birbiri gerisindeki bölgelerde, Impara-
tor Romen Divojen'in, Kayser Manuel'in ve Haci Anesti'nin kuv-
vetlerine baskin tarzmda saldir11arda bulunarak kayiplar verdir-
miç1er, Bizans ve Yunan ordularmi büyük ölçüde yipratmayi ba-
armiglardir. O halde, taktik ve stratejik istikametler üzerinde
hareket ve yürüyüg halinde bulunan dügmanm cografi yapidan
yararlanarak, iki kanadma, tek kanadina ve aym anda yanlarma
ve gerilerine.etkili olabilecek karyi taarruzlar yapilabilir.
ÏÖ 220'den, 1922 yilma kadar, Türkler tarafmdan uygulan-
mig olan yukaridaki harp sanati usullerinin dügmani alt etmede
sava; taktikleri ve teknikleri bakimmdan apagida siralanan fay-
.
dalari sagladigmi da ortaya çikarmig bulunuyoruz.
L Muharebede dügman ordusunun dengesini bozmugtur.
II. Kargi tarafin ikmal ve ulagtirma ha tlarmi kesmig tir.
III Hasom maneviyatmi sarsmigtir.
IV. Yapilan harekâtm hizmi ve giddetini artirmigtir.
V. Dügmanm planlarim bozmuytur.
VI. Sayica az kuvvetlerle, büyük kazançlarm elde edilmp-
smi saglamig tir.
VII. Kargi kuvvètleri birbirinden ayirmig ve ikiye bölmüg-
tür, böylece onlan parça parça yok etmek firsatim do-
gurmugtur.
VIII. Taktik ve stratejik durum üstünlügü ele geçirilmigtir.
IX. Dügman askerleri üzerinde panik yaratung ve onlarm
bozgununa neden olmuytur.
X. Dügman kuvvetlerinin büyük kuvvet ve malzeme
kaybma yol açmigtir.
XL Az kuvvetlerle büyük kuvvetlerin yipratilmasmi ve
yok edilmesini mümkün kilmigtir.
348 GelecegiYönetmek

XII Savunmayi taarruzi bir ruhla tertipleyecek firsatlarm


ve taktiklerin geligtirilmesine ortam hazirlamigtir.
Selçuklularm yerini Harzem-Sâhlar aldi. Ancak bu uzun sür-
medi. Mustafa Kemal'in büyük bir Türk askerî olarak "Zâbit ve
Kumandanla Hasb-i Hal" adh eserinde ismini andigi Hülâgu
Han zamanmda Harzem-Sâhlar harp sariatmm zirvesindeydi.
Kaderin kaçmilmaz sonucu olarak Selçuklularla savaga tutugup
zayiflayan ve Mogollar tarafmdan ortadan kaldirilan Harzem-
Sâhlarda iç hatlarda muharebe ettiler ve'dügmanlarma kargi
cepheden çok yanlardan manevrayla taarruzu tercih ettiler. Bu
durum, her iki bakimdan da Türk ÏstiklalHarbi uygulamalarma
uyum saglamaktadir. Yüksek hareket ve manevra yetenegi,
Harzem-Qâhlar ve Milli Mücadele kuvvetlerinin or tak äzellikle-
ridir. Ayrica her iki ordunun kurulugu da sadece manevralarm
uygulanmasma imkân verecek kadar basitti.
Harzemli Türklerin askerî tegkilati hakkmda, M. Aziz Ah-
met, eserinde [Siyasi Tarihi ve Müesseselerlyle Delhi Türk .

Ïmparatorlugu],gu hususlara yer vermektedir:


"Alâaddin ata Malik Güveynî, Cengiz Han'm torunu Hülâ-
gü Kaan zamanmda, Cengizli ve Harzemli Türkler'in askerî tep-
kilâ tlarmi kisaca göyle tanimlamaktadir;
Ordunun toplanmasi ve yoklanmasi o gekilde ayarlanmig tir
ki, her gey tam istendigi gekilde yapilabiliyordu. Bütün savaççi-
lar onar kipilik gruplar halinde smiflandmlmigti ve her on kipi-
den biri diger dokuzun bagkam olarak tayin edilirdi.
(Emîr-i deh-Onbayi), on bagidan bi.rine, yüzbagi (Emîr-i Sa-
dah) denir ve yüz kipinin hepsi bunun emrine verilirdi. Bunun
üzerindeki kademede binbagi (Emîr-i Hazarah) bulunur ve on
binden fazla askerde tümenbaglarm komutasma verilirdi (Eniît-
i Tümen). Eger bir mesele ile kargilagir, adam veya malzemeye
ihtiyaç duyulursa, durum en yüksek idareci tarafmdan tümen-
bayma duyurulur, o da binbagilara igi havale eder ve sonunda
emir onbagiya ulagirdi. Birisine diger biri tarafmdAn haksizhk
yapildigmda, iyi mevkii ve durumuna bakilmaksom epitlik ve
adalet ilkeleri uygulamrdi. Sayetaniden bir kuvvet gerekirse
hemen, qu kadar bin kipinin, gu zamanda toplanmasi emredilir
i

Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 349

ve ne bir anhk acele ve ne de gecikmeyle emir yerine getirilirdi.


Disiplin ve sadakat ruhu o kadar kuvvetliydi ki, hata igleyen bir
binbagi bile olsa Kaan'm bulundugu noktadan uzakhgma bakil-
maksizm ceza emrini tagiyan bir ulak yola çikarihr ve emredil-
digi üzere ya suçlunun kafasi kesilir veya para cezasi ahmrdi."
Harzem-Sâhlarda ordunun seferberliginin nasil yapildignu
Aydm Taneri, gu gekilde özetlemektedir.
"Seferberlik kararim hiç güphesiz Sultan aliyordu. Bununla
beraber ist1 are muessesesmm varligi goz onune ahmtsa, Sul-
tan'm megveret ettikten sonra, seferberlik kararmi alinca, ordu-
nun ileri gelenlerine, yani han, inelik, emir ve pehlivanlara ve ba-
zen de çavuglara larmizi oklar yolluyordu. ¥irmizi okLi alan kuv-
vet kumandam, maiyetindeki askerler ile derhal Sultan'a ka tih-
yordu."
Harzeln-Sählarmgirdigi savaglarda ordu, geleneksel ve kla-
sik Türk sava; tertibini aliyordu. Esas olarak, merkez ve kanat
kuvvetleri (sag ve sol) olarak tertipleniyordu. Merkez kuvvetle-
rine Celâlû'd-din Hârizmgah komuta ediyor, sag ve sol kanat-
larda ise han, melik ve emirlerini bulunduruyordu. Merkez
kuvvetleri hassa ordusu askerlerinden, sa ve sol kanat kuvvet-
leri ise eyalet askerlerinden oluguyordu.
Aydm Taneri'nin incelemelerine göre; "Celâlû'd-din, mey-
dan savaglarmda ve dügmanlariyla girdigi çatigmalarda Selçuk-
lu ordusunun yaptiş gibi pusu kuruyordu. Meselâ, Kug-Timur
halifelik ordusu ile kargilagtiginda, Sultan Alp Arslan'm "Kapan
Tak tigi" olarak isimlendirdigimiz sava; yöntemini kullan mig,
·

birkaç hücum ve saldmdan sonra kaçiyormuy gibi yaparak düg-


man ordusunu pusuya dügürmügtür.
Daha änce bahsi geçen ve Türk ÌstiklâlHarbi'nde uygulanan
askerî tegkilât, kuruluglar ve muharebede uygulanan manevra-
lar bakimmdan da her iki dönem arasmda benzer usuller mev-
cultur. Özellikle seferberlik ve Kuvvetlerin Büyük Taarruz'dan
önce yigmaklandirdmasi Harzem-§âhlar zamamndaki gibi cere-
yan etmigtir."
Kaynak: Necati Ulunay Ucuzsatar, KlasikTürk Harplerinia Millî MilcadeleyeTesir-
leri, Türkiye Stratejik Arayttrmalar ve Egitim Merkezi, Ìstanbul1995, 8.198-204.
2.5. JEOSTRATEJl

2.5.1. Jeostratejinin Tammi ve Kaps ami


Jeostrateji,stratejik açidan cografi unsurlarm incelenmesini ·

ve stratejik sonuçlar çikardmasmi kapsar. Säz konusu cografi


unsurlar; ekonomik, sosyal, politik ve fizikidir. Bu unsurlari
kapsayan strateji, genel strateji olarak tammlandigma göre, bu
konularda strateji ile cografya arasmdaki bagi Jeostrateji kurar.
Jeostratejiesas itibariyla cografyamn askerî amaçlarla analiz
edilmesi ve askerî harekâtm cografyanm kogullaruu dikkate ala-
rak planlanmasi ve uygulanmasi bilimidir. Yani cografi etmen-
lerin ülkelerin askerî stratejileri üzerindeki e tkilerinin incelen-
mesidir. Bir bilim disiplini olarak "jeostrateji",
bang ve savag
dönemlerindeki mücadelelerde cografi unsurlarin etkilerini ve
.L
Ìligkilerini inCeleyeTek Stratejik güçleri belirtir ve stratejik hedef-
-
leri aragtirir.
Jeopolitikya da
"jeopolitika"
konusunda çok sayida kitap ya-
zumigken, küçük kardeg diye tammlanan konusun-
"jeostrateji"

daki yapitlarm azhgi dikkat çekicidir. Ancak,. aç1ş kapatmak


üzere makale ve analizlerin sürekli yazildiklarm da belirtmeliyiz.
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 351

20. yüzyili sona erdiren olay olarak nitelenen SSCB'nin çökü-


ü ardmdan, kimine göre
"hipergüç"
olarak tammlanan
ABD'nin ünlü stratejlerinden Zbigniew Brzezinski, Ameri-
ka'mn önceligi ve bunun jeostratejik gereklerini analiz ettigi ya-
piti "Büyük Satranç Tahtasi"nda,'" ABD çikarlarmi korumak ve
genigletmek yolunda farkh tanimlar geligtirmigtir.
.
Brzezinski punu söylüyor (s.39):"Amerika Birlegik Devletle-
ri için Avrasya stratejisi, -Amerika'nin egsiz küresel gücünün ki-
sa vadeli korunmasi ve bunun uzun vadede kurumlagtinlraig A
küresel bir igbirligine dönügtürlilmesi geklindeki iki Amerikan
ç1karitu koruyarak- jeostratejikaçidan dinamik devletlerin ama-
ca yönelik yönetimini ve jeopolitik olarak katalizör devletlerin
dikkatle ele almmasim içerir. Eski imparatorluklarm daba kaba
dönemini çagrigttran bir terminolojiyle söylemek gerekirse, ya-
yilmaci jeostratejilerinüç büyük önkogulu, vasallar arasinda ça-
tigmayi önlemek ve güvenlik açismd an bagimhhgi sürekli kil-
mak, tabileri uyumlu ve koruma altmda tutmak ve barbarlarm
bir araya gelmesini önlemektir." Dikkat edilirse, Brzezinski'nin
jeostratejiyeuygun gördügü misyonla, Karl Haushofer'in Mac-
kinder'in kurammi Almanya'nin stratejik yayilmasi amaciyla
kullandigi "Doguya dogru yayilma Drag nach Osten" politika-
-

sini megru kilmak amac1yla jeopolitikayi yorumlamasi benzey-


mektedir.
Brzezinski'nin ABD yayilmaciligmi hakh göstermeye çaligan
eksenlerden birisi jeostratejininformülleptirilmesi çabasidir.
Bugün, jeopolitiksorun ne Avrasya'nm hangi cografi bölümü-
nün kitasal egemenlik için kalkig noktasi oldugudur, ne de kara gü-
cünün deniz gücünden daha fazla önem taglyip tagunadigidir. Je-
opolitika küresel -öncelik için merkezi bir dayanak olugturan tüm
Avrasya kitasi Lizerinde hâkimiyet kurulmastyla, bölgesel boyuttan
küresel boyuta ulagnugtir. Avrasyah bir güç olinayan Amerika Bir-
legik Devletleri, Avrasya kitastnin üç çevre bölgesinde dogrudan
dogruya konugland1rdigi güçlerle ve Avrasya hinterlandindaki
devletler üzerindeki güçlü etkislyle qu anda uluslararast öncelige
sahiptir. Ancak, Amerika'ya potansiyel bir rakip, yerkûrenin en
önemli oyun alam olan Avrasya'dan çikabilir. Bu yüzden, Ameri-
352 Gelecegi Yönetmek
I

ka'nm Avrasya'daki jeopolitik çikarlarinm uzun vadeli yönetimi


1çm Amerikan jeostratejisinin formüllegtirilmesinde çikig noktasi,
kilit oyuncular üzerinde odaklanma ve arazinin dogru degerlendi-
rilmesi olmalidir.
Bunun için iki temel adim gereklidir:
• Birincisi, uluslararasi güç dagilimmda potansiyel olarak
önemli bir kaymaya neden olabilecek güçte ve jeostratejikolarak di-
namik Avrasya devletlerini teghis etmek; bunlarm siyasal seçkinle-
rinin merkezi cly amaçlanyla bunlara tilagma arayiglarima olast so-
depifre etmek; konumlari ve/veya daha aktif je-
_varliklari

nuçlarini
ostratejik oyuncular ya da bölgesel kopullar üzerinde hizland trici
etkilere sahip olan joopolitikolarak önemli Avrasya devletlerini tes-

pit etmek,
• Ikincisi, yagamsal ASD çikarlarmi korumak ve geligtirmek
üzere yukaridakileri devre digt birakmak, birlikte karar vermek
ve/veya kontrol etmek amaclyla belirli ABD politikalart geli.ptirmek
ve küresel älçekte, daha özcl ABD politikalart arasinda baglanti ku-
racak daha kapsamh bir jeostratejiyikavramlagttrmak. (Brzezinski,
39)

Yirminci yüzyilm basmda ifade edilmeyen ya da son yüzyi-


hn yayilmacilarmm stratej ve jeopolitisyenlerininfarkina var-
gibi
"jeopolitik
madži mihverler"
"jeostratejik
oyuncular" ve
yeni kavramlar ortaya atilmigttr. "Etkin jeostratejik oyuncular,
meveut jeopolitikdurumu -Amerika'nm çikarlarim etkileyecek
derecede- degigtirmek amaciyla suurlarm ätesinde güç uygula-
ma ya da etkide bulunma yetenegine ve ulusal iradesine sahip
olan devletlerdir. Bunlar jeopolitik olarak degigken olma po-
tansiyeli ve/veya karakterine sahiptirler. Jeopolitikmihverler,
önemleri güç ve motivasyonlarmdan degil, daha çok hassas ko-
numlarmdan ve potansiyel olarak saldinya açik durumlarimn
jeostratejikoyuncularm tavirlan için doguracagi sonuçlardan
kaynaklanan devletlerdir. Çok sikhkla jeopolitik mihverler,
cografyalan tarafmdan belirlenir, ki bu cografya onlara bazen
önemli bölgelere giripte ya da önemli bir oyuncuya kaynak sag-
lamayi reddetmekte özel bir rol verir. Bazi durumlarda jeopoli-
tik bir mihver, yagamsal bir devlet, hatta bir bölge için koruyu-
cu bir kalkan gibi davranabilir. Bazen bir jeopolitikmihverin
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak
·

- 353

varhšmm daha etkin bir kompu. jeastratejikoyuncu için çok


önemli siyasal ve kültürel sonuçlari oldugu söylenebilir. Soguk
Savag sonrasmda kilit önemdeki Avras a jeopolitikmihverleri-
nin belirlenmesi ve bunlarm korunmasi Amerika'nm küresel
stratejisinin belirleyici bir yönüdür. Tüm stratejik oyuncular
önemli ve güçlü ülkeler olma egiliminde olsalar da bütün
önemli ve güçlü ülkeler otomatik olarak jeostratejikoyuncular
degillerdir. Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ve Íran
kritik olarak änemli jeopolitikmihver rolünü oynarlarken, Tür-
kiye ve Ïran'm her ikisi de bir ölçüde smirh kapasiteleri dahi-
linde aym zamanda eostrate ik olarak da etkindirlerk Avras-
ya'nm bati ucunda kilit ve dinamik oyuncularm Fransa ve Al-
manya olduklarmi söylemek yeterlidir. Fransa'mn, bazi önem
li açilardan Amerika Birlepik Devletleri'nden ayrilan kendi je-
ostratejik Avrupa kavrami meveuttur, ki bu da bir yandan Rus-
ya'yi Amerika'ya ve Ïngiltere'yide Almanya'ya kargi oynatma-
ya yönelik taktik manevralara gi.rme egilimleri içerirken bir
yandan da kendi zayifhšmi ortadan kaldirmak için Fransiz-Al-
man ittifakma güvenmektedir. Büyük Britanya jeostrantejik bir
oyuncu degildir. Onun daha az sayida büyuk tercih haklari bu-
lunmaktadir."
Brzezinski'ye göre jeostratejinintannmnda aliglamn dignda
farkh bir yaklagm görülüyor. "Jeopolitikanniulusal çikarlar
dogrultusunda stratejiye dönügtürülmesi." ABD kaynaklanna
gäre jeostrateji;jeopolitigin,strateji sorunlarim kapsayan çahy-
ma sahasi, bir tek cografi bölge için stratejik faktörlerin karakte-
ristik kombinasyonlarini ve bir hükürnet tarafmdan temel stra-
tejinin jeopolitiküzerine uygulanmasidd.
Jeopolitik ile jeostrateji birbirine bagli olarak degerlendir-
me yapilacak iki büyüklüktur. Jeopolitik, küçük kardegi jeost-
rateji ile beraber, politikaci ve komutana, bugünkü dünyanin
mecburen birbirlerine bagh problemlerine aym çözüm yönte-
mi getiren bir bilim dalmi olugturur. Jeostratejinin
yavag yava
önem kazanmasma sebep, jeopolitikleberaber, ülkelerin mo-
dern hayatlarmdaki temel bagintilarm tümünü birden iligki-
lendirir.
.I. .

354 Gelecegi Yönetmek

Jeostratejikdegerlendirmede, bir ü1kenin öteki ülkelerle kargi-


lagtirilmasmda askerî yönden güç unsurlari ortaya konarak deger-
lendirme yapihr. Jeopolitikdegerlendirnede ise, ülkenin öbür ül-
kelere göre politik önemi ortaya konarak degerlendirilir. Jeopoli-
tik, politika; jeostratejiise, strateji aracihgiyla uygulamaya konur.
Çok açik bir gekilde anlagilmasi gereken nokta gudur: Bütün
politik meseleler belirli bir cografi çevre ve kopul içinde cereyan
eder; kisacasi bu meselelerin jeopolitikbir boyutu vardir. Strate-
ji ve cografya arasmdaki iligki de buna beiv4er bir iligkiyi gerek-
tirir. Stratejinin tamami jeostratejidir.Strateji sadece jeostrateji
degildir, politikanm üzerinde olan tek gey jeopolitiktir.Strateji
bir yönüyle belirli bir cografyamn ötesindedir. Dikkatle bakildi-
gmdasonuçta, strateji, herhangi bir türü içinde igleyen
"arazi"

herhangi bir araç tarafmdan saglanan besinini bulabilir. Öyleki


Carl von Clausewitz'in ifadesiyle, savaym olan stra-
"grameri"

teji her zaman taktik olarak belirli cografi çevre.ve kopullar için-
de Stratejik etki üreten herkes ve her organizas-
"olugturulur".

yon karada, denizde, havada, uzayda ve siber uzayda bu gekil-


de hareket eder. Buradan da stratejinin tamammm jeostratejiol-
dugu sonucu çikar. Strateji kuramcisi ve planlamacisi cografya-
yi seçenek olugturan bir fazlahk gäremez; çünkü cografya, tak-
tiksel dolayisiyla da operasyonel üstünlügün karakterini ve po-
I
tansiyel çagdag etki alamm yönetir.3"
Jeostrateji,daha çok güvenlik ve savunma problemleri ile il-
gili olarak kullamhrken; jeopolitikile uluslararasi iligkilerde,
taraflarm genel yaklagimlan ortaya konur, ilgili ülkelerin sat-
ranç hamleleri analiz edilmeye çaligihr.'"
Kavramlarm kullam1masmda farkh yaklagimlar dikkat çek-
mektedir. Örnegin; "Türkiye'nin stratejlk önemi" ifadesi ya da
tammuu sikça duyuyoruz. Bu dogru mudur? Bu anlatrn belki
bazi çagnçimlara ya da anlamlara kolayhk saghyor ama soru-
nun tam karyihgi degildir. Tiirkiye'nin sahip oldugu bir
"dege-

rin" stratejik öneminden söz edilebilir. Öteyandan; acaba hangi


ülkenin önemi" yoktur?!
"stratejik

Politik konum kargihgi


"jeopolitik

konum" dendigi gibi,


era tejik konum kargihgi olarak da konum" denme-
"jeostratejik
l.

Tarihin ve Cografyamn Farkmda Olmak 355

si dogru olur.Jeostratejikkonum, jeopolitikkonumun bir alt dü-


zey durumunu anlatmak için kullamlabilir. Õrnekolarak Türki-
ye'nin konumu jeopolitik terimi ile, Trakya'nm konumu jeostra-
tejik konum terimi ile kargilanmahdir: Türkiye jeopolitigi,Trak-
ya jeostratejisi,Dogu Anadolu jeostratejisi...Bazila:i "Türk je-
ostratejisi" demektedir, bu da yanhytir.
Jeostratejikavrammm kullamhyma dogru bir örnek: "Íran,
tarihin derinliklerinde oldugu gibi bugün de gerek kültürel ge-
rekse jeostratejikkonumu nedeniyle önemsenmesi gereken bir
güç merkezi oldugunu bize hatirlatmaktadir... [Zira] bir ulkenin
jeostratejikkonumu, o ülkeyiönemlikilmaya yeterli degildir."
Yine aym kaynakta Soguk Savag äncesi jeostratejilerdeIrak'm
konumu ortaya konurken, "Irak ve Suriye, Sovyet stratejisinde
önemli bir yere sahip ülkeler olarak jeostratejik nedenlerden do-
layi bu süper güç tarafmdan desteklenmekteydiler. Bununla
birlikte Irak diger Arap ülkeleri içinde özellikle Kürtlerle ilgili
meselelerden kaynaklanan jeopolitiknedenlerden dolayi daha
önemli bir yere sahipti..."
Kavramlarm yerli yerine oturtulmasma katki olarak bir
bagka dogru örnek:
"Sik sik kullamlan
'stratejik

konum' terimi tam olarak dogru


degildir. Fazla kullamldigi için galat-i meghur olmuytur, ancak
yanhytir. Çünküstrateji, politika gibi bir uygulama terimidir·
Politik konum kargihgi konum' dendigi gibi, stratejik
'jeopolitik

konum karµhgi olarak


'jeostratejik

konum' denmesi dogru olur.


Jeostratejikkonum jeopolitikkonumun bir alt düzey durumunu
anlatmak için kullamlabilir.""3
Brzezinski jeopolitik ile jeostratejiarasmdaki iligkiyi "Büyük
Satranç Tahtasi" üzerine oturttuktan sonra Ìngiltere'nin,parlak
anmm üzerinde dinlenen, Fransa ile Almanya'nm esas oyuncu-
lar olduklari büyük Avrupa macerasmdan kopmug emekli bir
jeostratejik oyuncu oldugunu görmemizi istiyor. Beyaz Sa-
ray'dan ya da Pentagon'dan bakip Rusya'yi "Avrasya satranç
tahtasi" üzerine oturtuyor: "...Rusya'nm, zayiflamig durumuna
ve olasilikla uzayañ hastaligma¯¯karpn, büyük bir jeostratejik
oyuncu olmaya devam ettigini säylemek gerekmektedir... Gide-
I
I

356 Geleceji r~¾etmek

rek artan biçimde açikça vurguladigi hirsli jeopolitik hedefler


pegindedir. Bir kez gücünü yeniden kazandž i zaman dogu.ve
bati kompularim da önemli ölçüde etkileyecektir. Bunun da öte-
sinde Rusya hâlâ Amerika'yla olan iligkisiyle ilgili temel jeostra-
tejik seçimini yapmak durumundaclir: O bir .dost mudur yoksa
dügman midir?""6
güç" pozisyonunda kal-
"tek

ABD'nin savag" sonrasi


"soguk

mig olmasi Brzezinski'ye tüm ülkeleri satranç tahtasma yerley-


tirme cesareti vermektedir. Üç ayri örnek ülke: "Hindistan'm
hem kompularma kargi, hem de Hint Okyanusu'ndaki bölgesel
rolü hakkmda jeostratejik bir vizyonu vardir... Hindistan en
azmdan Rusya ve Çinkadar olmasa bile jeopolitikendige kay-
nagidir... Simrh buyüklügüne ve ufak nüfusuna karym dev
enerji kaynaklarlyla Azerbaycan da jeopolitik olarak önemli-
dir... Türkiye ve Ìran,Rus gücünün çekilmesinden faydalana-
rak, Hazar Denizi-Orta Asya bölgesinde bir ölçüde etki kurma
çabasi içindedirler. Bu nedenden dolayi jeostratejikoyuncular
olarak görülebilirler... Hem Türkiye hem de Íran birinci derece-
de önemli jeopolitikmihverlerdir.""
Türk jeopolitisyenGeneral Suat Ïlhan
"jeopolitigin
cografi
ufuklar""" analizi
"jeopolitik

tabam" ve ve jeostratejik yapar-


ken, kavramlarm farkh yorumlampi ve iligkilerini de anlamann-
zi kolaylagtmci tanimlar geligtirmektedir.
Cografi tabam olmayan, cografyayi içermeyen konularm je-
opolitigi olmamasi gerektigi görügü yanhg degil. Yalmz cograf-
yasi olan konu ve olaylarm jeopolitigiolabilir. Bu görügün ya-
m1tici olmamasi gerekir. Tiirkiye jeopolitiginindogru oldugu
açik. ÇünküTürkiye.sözcügü aym zamanda belli bir cografyayi
içeriyor. Daha önce de deginildigi gibi Tiirk jeopolitigi dendigi
zaman ise, ilk bakigta bir cografyayi anlatmadigi samlabilir.
Gerçekte ise Türk varhšmin da bir cografyasi ve cografi tabani
vardir.
Türk jeopolitigi sözü sadece Türkiye cografyasimn degil, Tür-
kiye cografyasi ile birlikte çok önemli iki alam daha kapsiyor:
1) Türkiye'de veya Türkiye digmdaki bütün Türklerin yaga-
diklari cografyalar.

I.
I

Tarihin ve Cogmfyantu Farkmda Olmak 357

2) Türkiye ve Türk Dünyast'mn jeopolitikufku ve politik il-


gi alanlari.
Türkiye cografyasmm da, Türk (Türk Dünyas:) cografyasi
nm da ayri ayri jeostratejik
ufliklari ve stratejik ilgi ah nlari vardir.
"Jeopolitikve jeostratejik ufuklar" ifadesini "politik
ve stra-
tejik ilgi alanlari" ile tamamlamak gerekir. Bu katki ile, jeopoli-
tik ve jeostratejik ufuk, söylemden eyleme yäneltilmig olur, ko-
nular olaylara dönügür. Jeopolitikufuk politik ilgi alaru ile, je-
ostratejik ufuk stratejik ilgi alam ile somutlagir. Gerçekte, ufuk-
lar ve ilgi alanlari aym cografyada örtligürler.
"Türkiye jeopolitigi" Türkiye cografyasi ile Türkiye'nin etki -

ve ilgi alanlarmi anlattigi halde; "Türk jeopolitigi"bütün Türk


Dünyasi'nm etki.ve ilgi alanlanm içeren çok daha genig bir cog-
rafyayi kapsar.

KONU INCELEME
SONUÇ UYGULAMA I :

(Düzey) (Oegerlendirme,
Araç) (Güçve Hedel,Amaç) (Yapilan\¢em)

TaktikHedef
TaktikÖ esi-- DurumMuhakemesi a TaktikGüç TAKTIK
KullanmaSartlan

GenelStratejik
Hedel
-

Jeostratell -
Jeostratejik
Etúd GerekliStratejlkGüçve --

STRATEJi
Kullanma§arti

MillHedef
-
Jeopolitik -
Jeopolitik
Etúd POLITIKA
MilliGüçve Kullanma

Savag ve Güvenlik Açisindan Askerlik, Cografya ve Politika ile ilgili konulann


akq gemasi.

Kaynak: Suat ilhan,JeopolitiktenTakiige, Harp Akademileri 1971.

Bu belirlemeye göre; etkinlikler olan cografyalar dikkate ah-


narak; ÍslamJeopolitigi, Rus Jeopolitigi,Türk Jeopolitigi,Sosya-
lizm Jeopolitigi,Demokrasi Jeopolitigi... denmesi mümkündür.
358 GelecegiYënetmek

Sayilan baghklarm tammladiklart konuyu, cografyalari ile bir-


likte açikladiklari dügünülmelidir.
Ü1kelerin veya güç odaklarmm evrensel, bölgesel veya ulu-
sal düzeydeki etkinliklerine göre jeopolitikufuklan ve politik il-
gi alanlari farkhdir. Evrensel güç odaklarnnn jeopolitikufuktan
ve politik ilgi alanlarmdan daha yakm olarak, jeostratejikufuk-
lari ve stratejik ilgi alanlari vardir.
Türkiye bölgesel bir güç odagidir. Ancak, Türk Dunyasi
ile birlikte evrensel etkinlik kazamr.
.
Türkiye tek bagma bölgesel bir guç odagi oldugu halde, cog-
rafyasmm sahip oldugu degerler ve Türk Dünyasi lile
birlikte
evrensel etkinlige kavuçur.
Bu sebeple Türkiye'nin jeopolitik ufku [ufuk ifadesi yerine
vizyon kavrarm da yerleptirilebilir] ve politik ilgi alam Avru-
pa-Asya-Afrika'yi içeren Dünya Adasi'dir. ABD'nin bu üç kita
üzerindeki etkinligi ve faaliyetleri dikkate almdigmda, Türki-
ye'nin jeopolitik ufku ve politik ilgi alam hemen hemen bütün dün-
yayi kapsar ve evrensellegir.
Türkiye'nin jeostratejik ufku ve stratejik ilgi alam ise Bal-
kanlar, Ortadogu, Kafkaslar ve Orta Asya'dir. Bu bölgelerde -

sadece politik degil- stratejik düzeydeki ve kapsamdaki (ekono-


mik, sosyal, askerî, kültürel, siyasi) her olay ve konu Türkiye'yi
etkiler, ilgilendirir.
Jeopolitikyorum, jeopolitik ufku ve politik ilgi alamm; jeost-
ratejik yorum, jeostratejikufku ve jeostratejikilgi alamm içerir.
Her iki düzeydeki yorum, ufuklanmn cografya tabanmi esas
alir ve kullamrlar.
Buna göre yukarida belirtildigi gibi, Türkiye jeopolitigi (po-
litik ilgi alani), Türkiye'nin jeopolitikufku olan Avrupa-Asya-
Afrika cografyasi tabamna dayanir. Türkiye jeostratejisi (stra-
tejik ilgi alam), Ortadogu, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya
cografyasi tabamna dayamr.
Türk jeopolitigi ise; Türk Dünyasi'mn jeopolitikufku olan
Avrasya'yi (Avrupa+Asya) ve etkinligi sebebiyle ABD'yi kap-
sar. Türk jeostratejisiÇin,Afganistan, Pakistan, Ortadogu, Bal-
kanlar ve Rusya cografyasi tabamna dayamr.
Tariltin ve Cogra)pman Farkmda Olinak 359

Türkçe'ye de yapitlan çevrilmig olan Brzezinski, Aleksandr


Dugin ve ÏzzetullahÏzzeti gibi strateji dügünürlerinin yapitlari
jeopolitik kuramlara bir katkida bulunmuyor ama farkh yorum-
lar getiriyor. Yukarida yapilan yoruma gäre A. Dugin'in·kitabi-
na "Rus Jeopolitigi",ÍzzettinÍzzetî'ninde "ÏranJeopolitigi"ad-
larmi koymalarmi hakh çikanyor. Buraya kadar söz edilenler
gigmda baktigimizda "Türkiye Jeopolitigi","Türkiye Jeostrate-
jisi" ve "Türk Jeopolitigi"adlarmi koyabilecegimizi gärüyoruz.
Ancak, bölümdeki jeostratejitammlarmi göz ardi etsek bile,
"je-

ostrateji, jeopolitikçikarlarm stratejik yönetimidir (Brzezinski)",


tammma bakarak "Türk Jeostratejisi"diye bir ad ya da kavram
uydurma hakkumz var mi? Karan siz verin.

2.5.2. Gelecegin JeostratejisininUnsurlan


Dünyanm genel geligmesine paralel olarak, askerî sahada
da akühca hazirlanmig bir degerlendirme ve tahmin gerekli-
dir. Ve artik savag, kendi kendine bagimsiz bir sorun olmadi- 93
gmdanstratejideki öngörünün büyük bir kismi bilimsel, eko-
nomik, teknolojik, sosyal ve bilhassa politik tahminlere daya-
mr. Bundan dolayi jeopolitikgörügler, bugün oldugu gibi¯ge-
lecekte de salt jeostratejik unsurlar kadar önemli rol oynaya-
caklardir.2"

a. Temel Prensipler
Tahmin etmek demek uydurmak demek degildir, devam et-
mekte olan bir geligmenin veya belirmekte olan bir egilimin yön
ve hizmi mümkün oldugu kadar çok bilgi ile hayal etmek de-
mektir; bu belirli bir anda, olaylarm sonucunu kestirebilir.
Öyleysebulundugumuz durumun bilinmesi gerekir. Bu ga-
ye ile gimdiye kadar elde edilen sonuçlari özetlersek.
1. Stratejinin prensipleri geçerliligini aynen korumaktadir.
Degigen, usuller ve tekniklerdir.
. 2. Cografyanm fiziki unsurlarmm etkileri azalmamigtir, fa-
kat uygulama yerleri ve sonuçlari degigmigtir.
JEOPOLÍTÍK VE JEOSTRATEJÏNÍN
POLITIKA, STRATEJI VE DIGER BILIMLERLE ILISKILERI
.'
DÜ_NYAPOLITÎKALARI
s' GÜNCEL POLiTiK ETKlLER

SìYASÍ
COÕRAFYA
g '

JEO- PE .
stasi
JEOPOLITIK ouw
MUMMEMEST

SONUÇLAR
POLÍTÏ p

DIGER O
MAL *.

Bi I R
MILLI
KARSI HEDEF
MÏLLÍ GÜÇLER
GÜÇ
,•
JEO- STRATEJI git
ga
.

STRATEJI ESASLARI
JEOSg
y au
Güç
o SONU
AR
-

MUHAKEMESI

Ë. ASKERÍ
•.

9 COGRAFYA .

ASKERÏ ASKERi DÜNYANIN POLiTÏK VE


HAREKÂT COÖRAFYA
STRATEJÍK QARTLARI
ESASLARI
cr
Tarihin ve Cograş anm Farkmda Ohnak 361

3. Jeopolitigindegigken unsurlan olan politik, ekonomik,


sosyo-kültürel,bilimsel ve teknolojik, askerî unsurlar an-
lagmazhklar açismdan gittikçe büyüyen bir önemi içer-
mektedir.
4. Artik ülkeler tek baçIarma ne yagayabilirler, ne de kendi-
1erini savunabilirler; savay için ve barig için aym gekilde
gruplagmalari gerekmektedir. Yaçama ve savunma, ta-
mamen hareketlerin serbestligine, yani her nevi iletigim
ve ulagtirmaya tabidir.
5. u halde her genel stratejiyi bir ittifak çerçevesi dahilinde,
yani dünya çapmda tasarlamak kaçimlmazdir. Her ülke-
ye has, yani ulusal veya bölgesel stratejiler bu bütünün
bir parçasi olmahdirlar. Hiçbirisi küçümsenemez, ittifa-
km stratejisinden az veya çok kaçmmak onu, dolayistyla
kendimizi zayiflatmak ve izolasyon tehlikesine açik bi-
rakmaktir; fakat ülke stratejisini feda etmek, milli egihmi
takip edememek, egemenligini tehlikeye dügürmek ve
bazen de sorumluluklari inkâr etmek demektir.
6. Yeni ylldirici silablarm güvenilir önlemleri yoktur ve öy-
le görülüyor ki bunlara mutlak bir koruma çaresi bulmak
ümitsizdir. Suhalde, bu silahlar gayet kisa zaman için ka-
rari uygulamaya olanak verirler. Fakat nükleer denge,
"kumar"
fikrinden vazgeçirmekte ve büyük harpler yer-
lerini sik sik meydana gelen bälgesel ve yerel ça tigmalara
terk etmektedirler.
7. Her türlü anlagmazhkta ve hatta askerî harekâtm sadece
direkt rakipleri kapsadigi hallerde, gruplagmalarm (blok-
lar, ittifaklar, grupiar) rol oynamalarmm sebeplerini ön-
ceki iki degerlendirme açiklamaktadir. Yani, silahlarm
yüksek maliyeti ve nükleer silahlarin tahrip gücü.
8. Savagm bitiminde, evvelce oldugu gibi bugün de "barigi

kazanmak" icap ederse, bu barig zamani stratejisi ve uy-


gun yikici faallyetlerle mümkündür.
362 Gelecegi Yönetmek

b. Harplerin Sebepleri
Yüzyillar boyunca çegitli ülkeler arasmdaki savaglarm az
veya çok açik sebebi fetihten bagka bir gey degildir. Topraklarm,
kaynaklarm veya nufusun fethi. Bizzat kurtulug ve bagimsizhk
savaglan bile bir fetih harbinin intikamidir.
Fetih arzusu veya ihtiyaci bir sebep olabilir. Fakat bu sebep
daima ikinci planda. kalmig, hiçbir zaman görünmemig ve asla
itiraf edilmemigtir; anlagmazhklarm tek, derin.ve mutlak suret-
te politik bir sebebi ohnasaydi bu ihtiyaç, erçekten anlaymalar-
la tatmin edilebilirdi. Onunde sonunda bu sebep, ya bir ülkeyi
belli bir siyasi gekle sokmak veya o gekle girmesini änlemek ya-
hut da o gekilden kurtarmaktir. Modern harplerin hem mayasi
hem de gidasi olan ideoloji, böyle bir politikaya hizmet eden ba-
zen bilinçli olarak, çok defa da kendisini hem sebep hem de ga-
ye edinmesine ragmen kullandiktan sonra suçlanan bir ilk giri-
im aletidir.
Demek ki sonuç olarak ve Mao-Tse-Tung'un dedigi gibi yal-
mz devrim savaglan ve kargi devrim savaglari mevcuttur- Bugü-
nün ve gelecegin stratejik problemlerini incelerken bu çok
önemli noktayi devamh olarak göz önünde bulundurmak ge-
rekmektedir.

c. Muhtemel Rakipler
Gelecekte, dünya çapmda bir anlagmazlikta veya smirlandi-
nlmig anlagmazhklarda tarih, bize bugünkü durumlarla kiyas-
lanabilir durumlar göstermektedir ve bu durumlarm. o zaman-
lar ne pekilde geligtiklerini görmek yararh olacaktir. Amiral
Castex'in meçhur "bozguncu
teorisi" bize bu hususta yardim
edebileceginden gayet kisa olarak hatirlatacagiz.
Tarih gösteriyor ki dünya bangi, düzenli arahklarla hege-
monya kurmak isteyen bir millet veya politik bir grup tarafm-
dan bozulmaktadir. Diger milletler, bu bozucularm hedeflerine
erigmesine engel olmak için birlegirler ve silahli bir anlagmazhk
patlak verdiginde, ilk bagta felaketin simrlarma kadar yaklagtik-
Tarihin ve Cograşianm Farkmda Olmak 363

tan sonra büyük zahmet ve gayretlerle nihayet bozucuyu mag-


lup ederler.
Fakat mücadele yeni bir bozucunun dogmasma, geligmesine
sebep olur ve korkunç daire tekrar baglar. Belli baghlarmi hatir-
latmak üzere Charles Quint Ïmparatorlugu'nu,sonra Ïspanyol
hanedamm, 14. Lui, Ïhtilal ve ÏmparatorlukFransa'sim, Prus-
ya'yi takiben Alman Imparatorlugu'nu ve Nazi Almanya'smive
nihayet Rusya ve Kizil Çin'isayalim.
Hükümelleri ister yasal ister ihtilal hükümetleri olsun birbi-
rini takip eden bu bozucularm ortak noktalari punlardir:

Tasavvuf derecesinde bir ideoloji, dolayisiyla gericilik ve


¯

giddet,
• Prensipleriyle bagdagmayan ülkelerin geleneksel diç po-
litikalarma hakaret etmeye zorlayan agiri bir milliyetçilik,
• Totaliter ve devletçi bir rejim,
• Askerî gücünü agm derecede geligtirmek. I

Tuhaf bir gekilde bugünün manzarasi... Diger taraftan bozu-


cu genellikle karada kuvvetlidir ve dügman ittifakm esas kuvve-
ti denizdedir. Bozucu gücü elde etmeye çahgir fakat ulaçama-
dan bu kuvvet tarafmdan maglup edilir. Kendine oldukça uzun
zaman hâkim oldugu takdirde, içten yumuçama veya yorgun-
luktan dolayi kendi kendine duruldugu da olur. Fakat bu sira-
da halefi dogmuytur bile.
ABD, 11 Eylül 2001'den sonraki stratejisi ile hem karada hem
de denizde güçlû, yeni bir bozucu izlenimi vermektedir.
Bu yorucu mücadeleden sonra, yipranmt; ve bezgin liderler
yerlerini bagkalarma terk ederler. Tuhaf olarak, gimdiye kadar
bu degigikliklerin hep aym cografi yönde meydana geldigi gö-
rülmügtür. Bir kara kuvveti olan bozucu, Ïspanya'dan Avras-
ya'nm, öbür ucuna kadar doguya dogru ilerlemig; sirasiyla Ïs-
panya, Fransa, Hollanda ve uzun zaman Íngilteretarafmdan el-
de tutulan deniz egemenligi, okyanusu batiya dogru kat ederek
Amerika'nm eline geçmigtir.
Bugünün jeostratejikölçulerine göre, bu durumda Atlantik,
364 Geleceii·Yönetmek

Mang'm yerini almig ve Dogu Avrupa yerini Avrasya'ya terk et-


migtir.
Gelecek bir harbin bozucusu, kim olursa oIsun anlaymazh-
gm genel gidigi hissedilir derecede aym olacaktir ve bugünün
partlarma uyan bozucu harbine benzeyecek tir. üphesiz ki böl-
gesel anlagmazhklar da yukarida bahsedilen harbin özellikleri-
ni tagiyacaklardir, çünkü onlar da aym baglangica sahip olacak-
lar ve aym zorunlu partlara tabi olduklarmdan aym gidige mah-
kûm olacaklardir.

d. Genel Epartlar
Cografi çerçeve gimdiye kadar anlatilmig bölgelerdir. Fakat,
önemleri pimdiye kadar meydana çikmamig oldugundan veya
keyfi için vasitalar olmadigmdan bugûne kadar ihmal edilmig
sahalann da degerlendirilmesi gerekmektedir.
Çölolarak tanman genig sahalar gerek politik gerekse ekono-
mik bakimdan, dolayistyla stratejik bakimdan beklenmedik bir
ilgi kazanmiglardir veya kazanacaklardir. Yer, durum, toprak
alti zenginlikleri ve hatta aç olan fazla nüfusu oraya aktarmak
bakimlarmdan... Buyük Sahra bunun tipik bir örnegidir, fakat
Afrika ve Amerika'mn büyük orman sahalari gibi daha birçok-
lari da mevcuttur.
Havac1hgm silahlari, gücü ve etkisi digerleriyle kiyaslandi-
mda bunlar gimdiden öylesine geligmelerdir ki kesin
sonucu
almak için hava üstünlügü çarttir.
Anlaymazhk sahasi cografi olarak o kadar büyuk olacaktir
ki, her tarafi savunma veya her tarafi iggal için yeterli derece-
de kuvveti toplamak mümkün olamayacaktir. O halde taarruz
ve savunma savaglarmm yapilacagi sahalari seçmek lazimdir.
Bu seçimin sebepleri askerî oldugu kadar da politik ve ekono-
miktir.
ÖzellikleBati Avrupa için, kuzeyde Ïngiltereve güneyde Ce-
zayir bu hayati rolü o kadar açik olarak yerine getirmektedir ki
bunlardan birinin kaybi, Batt savumnast için büyük bir darbe ola-
caktir.

I
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 365

Her türlü hava harekâti hayati önemini korumaktadir. Böy-


lece daha önce de igaret ettigimiz gibi, bundan bäyle, askerî sa-
hada hava üstünlügü olmaksizin pek az gey yapmak mümkün
olacaktir. Bu üstünlük hiç olmazsa, yerel ve geçici olarak mev-
cut olmahdir.
Deniz kuvvetlerine gelince;kendi ülkesinden uzak ta dügmani
vurma olanagma sahip oldugundan beri, strateji, ona geleneksel
görevlerinden bagka yeni görevler de vermigtir. Açik denizlerde
harekât yapmasina ragmen hava-kara faaliyetlerine de katihr.
Gerçekten, uçak gemileri ve nükleer denizaltilar, tagidiklan
uçaklar ve nükleer silah tagiyici olarak, hareketli çevresel üsler
olup belli bir anda bulunduklari yerler bilinmemekte ve dolayi-
siyla karada çabuk tespit edilen tesislere nazaran gelecek bir
dügman taarruzundan çok daha az etkilenmektedirler. Bunlar,
denizlerin karalara iyice sokulduklan kit'alarda, eesiz ve hatta
çok büyük mesafeleriiçine alan Pasifik'te, kaçim1maz olan jeost-
ratejinin gerçek hareketli unsurlaridir.
Modern savaglarm son arnaci, daha änce de gärdügümûz gi-
bi, maglup olmuy ülkeyi, politik ve ekonomik bakimdan bir top-
luluga katmak veya bir toplulukta bulunanlari serbest birak-
maktir. Su halde strateji, mümkün oldugu kadar rakip liderin
korumasmda bulunan uydu-sömürge, tampon devlet, hür dev-
letler ve hatta tarafsiz devletlerin tamammm yok edilmesinden
kaçmmahdir. Bu hal, genel bir anlagmazhkta, nükleer silahlann
kullamlmasmda imkân oranmda yapilacak bir dozajla bagdagir.
Mesela, Avrupa topraklan üzerinde cereyan edecek muharebe-
lerde, taktik kullampa uygun ve tahrip gücü nispeten zaylf olan
silahlar kullamhr; en kudretli olanlar ise Amerika ile Rusya ara-
smdaki bir ça tigma için tahsis edilir...
Böyle dünya çapindaki bir anlagmazhkta bile, jeostratejinin
fiziksel unsurlari rollerini oynamaya devam edeceklerdir. Bun-
lan artik bölgesel bir çerçeve içinde degil, fakat kit'alar arasi bir
açidan görmek gerekir.
Merkezi büyük ovalar, dogudan, Avrasya üzerinden gelen
istilalar için normal yol olmakta devam ediyor; saldirgan, güp-
hesiz, rakibin destek kuvvetlerinin gelebilecegi denize ulagmak
l

366 Gelecegi Yöneimek

için bu yerleri var hiziyla katedecek, rakip ise, kendi hesabma,


kargi kuvvetleri mümkün oldugu kadar doguda durdurmak
için gayret gösterecektir. Bununla beraber, kanatlardan yapila-
cak harekât özellikle faydah olacaktir.
Kara kuvvetleri, deniz kuvvetlerinin serbest harekâtuu temin
etmek için bogazlari ve buradan da, bir taraftan Œtadogu'nun
petrollerini ve diger taraftan da, kiymetli bir savunma sahasi
olan Kuzey Fransiz Afrikasi'na ulagmak amacim tapyacaktir; ge-
ne, deniz gücünün bir kary taarruzu, berzablar üzerine büyuk
körfezlerden ve nehir yolu ile tampon ülkelere ve ardmdan He-
artland'e dogru kara-deniz harekâtmm yolunu çizecektir.

2.5.3. Sonuçlar ve Örnek Olaylar


Jeopolitikve jeostratejinin inceleme ve degerlendirilmesi tam
bir objektiflik ister, aksi halde tehlikeli sonuçlara vanlabilir. Özel
bir problemin uygulanmasmi olanakh kilmak için olaylan göz-
lemlemeli, geligmeleridegerlendirmeli, gerçekçi dersler çikarma-
h ve ulusal hisleri unutup mesleki etkilerden uzak kalmahdir.
Dünyayi sadece, resmi smirlarla aynlmig devletlerin yan ya-
na bulunmasi gibi degil, aym zamanda, ortak çikar ve projelere
dayanan büyük kitlelerin çok hassas dengesi halinde görmeli-
yiz. Bu dengenin kahciligi ve geligmesindeki yavaglik, kismen
barigm ve dolayisiyla ilerlemenin gansma bir ölçü teykil eder.
Büyük güç1erin dünya hâkimiyeti için yaptigi mücadele, bu
jeostra tejik çerçeve içinde ve jeopolitik veriler üzerinde cere-
yan eder; insanhšm gelecegi buna bagli olup sonuç olarak, be-
lirli bir önem tagiyan bütun olaylari bu hâkimiyete göre deger-
lendirmek gerekir. Bati bugüne kadar, genellikle aci sonuçlar
vermig olan gecikmig girigimlerde bulunmugtur Kore ve Hin-
diçini savaglari, Süveyg sorunu, Gine ve Küba'nm siyasi ba-
kimdan taraf degigtirmeleri, Bosna-Hersek, Kosova, Makedon-
ya, Ermeni-Azerbaycan çarpigmalari ve buna benzer birçok
örnekler.
Iç isyandan geçerek silahh anlagmazhktan fikir sondajlarma
kadar kullamlan olanaklar, ne kadar az veya çok açik ve sert

I .
Tarihin ve Cografyamn Farkmda Olmak
·

367

olurlarsa olsunlar, politik-stratejik konseptin son amaci aynen


geçerlidir.
Bir ülkenin bâkimiyet altma almmasmdan veya tersine olarak
hür birakilmasmdan ziyade, bu konsept önemli bir ilmek söke-
rek rakip tarafm halen zayif olan büyük kitlelerini parçalamak
veyahut, bu kitleler daha düzgün ve kahci iseler, Akdeniz'in Af-
rika sahilleriyle güneyden kismen sanlmig bulunan Bati Avrupa
gibi, aym metotlarla rakibi çevirme amacmi takip eder.
Bu bakig açisiyla dogrudan dogruya tehdit edilecek ve ne pa-
hasma olursa olsun Bati'mn himaye etmesi gereken noktalarmi
önceden sezmek mümkündür.
• Bunlar; Kuzey, Güney ve Orta Amerika birliginin kay-
nagmasi
• Avrupa Birligi'nin ve yeni tasarlanan
bir Avrupa-Afrika
birliginin desteklenmesi,
• NATO ve AGÍT'in varligim korumasi
• Azgeligmig ülkelerin kalkmmasi
• Ortadogu'da istikrarm korunmasi,

Japonyave Avustralya'nm Bati Bloku'nda kalmasidir.
Jeostratejiesas itibariyla cografyanm askerî amaçlarla analiz
edilmesi ve askerî harekâtm cografyanm kopullarim dikkate ala-
rak planlanmasi ve uygulanmasi bilimidir. Yani cografi etmen-
lerin ülkelerin askerî stratejileri üzerindeki etkilerinin incelen-
mesidir.
Cografya; dogal çevreyi ve dagihmi tammlayan ve bireyler-
le toplumlarm dogal çevre ile iligkilerini ve dogal çevre üzerin-
deki davramp ve girigimlerini inceleyen bir bilimdir. Cografya-
"statik

mn ve dinam¯k" olarak tanimlanan iki yönu vard1.


Statik yön, insanlarm yagadiklari dogal çevreyiincelemeleri,
tammalari ve tammlamalaridir. Elde edilen bilgilere ve sonuçla-
ra göre davramp ve girigimlerini düzenlerler. Bu da dinamik
(devimsel ya da eylemsel) bir nitelik tapir. Cografyanm dinamik
bölümü çegitli cografi degerlerin kendi ulusal amaç ve çikarla-
rimiza uygun biçimde elde edilmesi ya da kontrolümüz altmda-
368 Gelecegi Yöpetmek
i
I
.
ki bir duruma sokulmalan için harcanan çabalara ve yapilan ug-
raglara yön vermektedir.
Cografi bütünlügü saglamak ya da smirlari belli cografyami-
saldirilardan ko-
zi dig etkenler ya da her tür müdahaleler ya da
rumak için eylem ve uygulama bakimmdan iki yol vardir, bun-
lar siyasi girigimler ve askerî hareketlerdir. Bu girigimler ve ha-
reketlerle ilgili konularla cografya arasindaki iligkileri inceleyen
ve onlan, çikardigi sonuçlar ve saptadigi kurallar ile düzenle-
yen üç bilim dah vardir.
a. Askerî cografya (Taktik cografya)
b. Jeostratejl(Stratejik cografya)
c. Jeopolitik(Politik cografya).
Jeostratejiterimi, askeri stratejik kademeleri ilgilendirir ve qu
konulari içerir:
Harekât alanlarmm, cephelerin saptanmasi ve önem sira-
"a.

suun belittilmesi,
b. Harekâ t alanlarimn, cephelerin birbirine yardim ve des tek
ola nak lan y a da zorun luluklarmm sap tanma si,
c. Harekât alanlarmm, cephelerin; topografik, hidrografik,
meteorolojik ve iklim özelliklerine ve birbirleri ile irtibat-ulayim
yeteiwklerine göre en uygun kuvvetlerin aynlmasi, kuvvetlerin
konup ve kuruluglari,
d. Dügmanm bu harekât alanlan ve cephelerden faydalan-
masim önleyici ve kisitlayici änlemlerin barig ta ve savagta alm-
masi,
e. Teknolojik geligmeye koput, silahlardaki geligmelerde bu
alan ve cephelerde yararlanmak, bunlara uygun silah, araç ve
gereçlerin ayrilmasi,
f. Ulusal stratejiyi gerçekleptirmek ve ulusal hedefl.ere ulag-
mak için askerî kuvvetlerin en uygtm cografi bölgelerde kulla-
mlmasi."is
Stratejik araçlar ve stratejinin nesneleri olarak insanlar ve ku-
rumlari, dügüncede ve eylemde d.ogal olarak cografi ve jeopoli-
tiktirler. Üzerindene kad ar hizh hareket edersek edelim mekän
olarak cografya oldugu gibi kahr. Bölgesel ya da yerel boyuttan
Tarihin ve Cografganm Farkmda Olmak 369 I

daha çok küresel boyutta dügünmek, plan yapmak ve etkinlik


göstermek, jeopolitigibir kenara birakirsak, cografyamn suurla-
nni agmak degildir; ashnda bunun tam tersidir. Basitçe ifade
edecek olursak, küresel boyutta (ve ötesinde) bir odaklanma da-
ha genig bir etki alanma gäre kavramlagtirma yapmak ve hare-
ket etmektir. Ïnsanlar cografya hakkmda dogru dügünmeyebi-
lirler; ancak cografi açidan yanhy olan dügünce bile yine de cog-
rafidir. Strateji ve politika, cografya içinde olugturulmak
zorun-
dadir. BunIarm mantiki olarak cografi diye nitelendirilen fikir-
ler ve fiziki kisitlamalardan etkilenmemeleri mümkün degildir.
Cografya kaçimlmazdir.
Bäylece 'kaçmrÏmaz
"cografyanm

oldugu" saptamp uygula-


nacak olan jeostratejikplanlar, ulusal stratejiyi bagariya ulaytirir
ve ulusal bedeflere erigmeyi saglar. Yukarida yapilmig olan bu
açiklamanm igigi altmda jeostratejiiçin özet olarak
gu tammlar
yapilabilir:
Jeostrateji;bir devlet, ülkesinin ve çevresinin üzerinde bu-
lundugu bälgenin cografi, hidrografik, meteorolojik ve iklim
özellik ve olanaklarmdan askerî harekâtta stratejik komuta ka-
demelerinin yararlanmast bilimidir.
Jeostrateji;ulusal siyasi hedeflere ulagmak için, büyük askerî
kuvvetlerin nerede, nasil ve ne zaman kullamlacagmi düzenle-
mek bilimidir.
Jeostrateji;
strateji prensiplerinin bölge ve dünya çapmda dü-
unulüp uygulanmasi bilim ve sanatidir.
Jeostrateji;politika-strateji-cografya faktörlerine dayanan ça-
hymalart birleptirme ve bu birlegmeden askerî stratejik harekât-
ta faydalanma bilim ve sanatidir.
Jeostrateji;yeryüzü ve bölgelerinin cografi yapismm nitelik-
lerini, askerî stratejiyi etkileme açismdan inceleyen ve degerlen-
d iren bir bilim dalidir.
Fransiz Contre-Amiral Pierre Celerier; "Jeopolitikve Jeostra-
teji" adli kitabmm girig bölümünde, jeostratejiyikomutanm mes-
leki deneyimlerinden biri olarak nitelemekte ve "Jeostra teji; cog-
rafya ile strateji arasmdaki iligkilerin bilirnidir," demektedir. Bu
tamm bir bakima
"stratejik
cografya" anlammi vermektedir.
Yön'etmek
370 Gelecegi

savag dönemindeki mücadelelerde


Jeostrateji,barig ve cogra-
fi unsurlu etkilerini ve iligkilerini inceleyerek stratejik güçleri
belirtir ve stratejik hedefleri aragtmr.
Jeostratejininunsurlari, konunun özelligine göre jeopolitigin
unsurlarmm aymdir. Aragtirma ve inceleme konusuna göre un-
surlardan bir kismma agirhk verilebilir, bir kismi ihmal edilebilir.
Jeopolitikteise bütün unsurlari ayni derecede dikkate almak zo-
runlulugu vardir. Jeopolitiginunsurlari, jeostratejinintemel tapla-
ridir. Õzet olarak jeostrateji de apagidaki unsurlari kullamr:
a. Ülke unsuru, b.
Arazi unsuru, c. Nüfus unsuru, d. Sosyal
unsur, e. Ekonomik unsur, f. Politik unsuy, g. Stratejik unsur.
Bilim ve teknolojideki geligmeler bu unsurlarm degerlendi-
rilmelerinde degigiklik yapmaktadir.

Omek: Edirne ve Istanbul'un JeostratejikOzelligi


Bir kentin ya da bölgenin jeostratejiközelligine örnek olarak
Edirne ve Ístanbulkentini verebiliriz. "En dikkat çeken örnek ise
adi bir zamanlar Adrianople olan Edirne'dir. ÏS 323 ve Temmuz
1913 yillan arasmda on beg kez kugatma ve savag yapilmigtir.
Edirne hiçbir zaman çok büyük bir kent olmam19tir, halen nüfu-
su 400.000 civarmdadir ve dünya yüzünde en çok savagilan yer
olmasmm nedeni zenginhgi ya da yüzölçümü olmayip ilginç
cografik konumudur. Vadileri batida Makedonya'ya, kuzeybati-
da Bulgaristan'a ve kuzeyde Karadeniz'e ulagan yollara geçit ve-
ren üç
irmagm
bulugtugu noktada kurulmuytur ve Avrupa ana-
karasimn en güneydogu ucundaki en büyük ovaya sahiptir. Bu
ovamn öbür ucunda, Avrupa ile Asya'yi ayiran Bogaz'm kenan-
na, kolayca savunulabilecek biçimde kurulmug olan Ístanbulyer
almaktadir ve Konstantin de bu nedenlerden dolayi o devirdeki
adiyla Konstantinople kentini bagkent olarak seçmigtir. Edirne
ile Ïstanbul, Karadeniz'den Akdeniz'e ve Güney Avrupa'dan
Anadolu'ya yapilan tüm geçiglerikontrol altmda tutan, stratejik
önemi yüksek ikiz kentlerdir. ÖzellikleTheodosius Surlan'nm 5.
yüzyilda yapilmasmdan sonra Istanbul'a denizden saldm dü-
zenlemek olanaksizlagti ve Anadolu'dan gelip Güney Avrupa'yi
Tarihin ve Cogmfyamn Farkmda Olmak
'

371

fethetmek isteyenler kentin arkasmdaki ovaya çikmak zo unda


kaldilar. Karadeniz'in kuzey kiyismdan gelenler ise Karpat Dag-
lan'mn olugturdugu smirm korudugu bati kiyisma çikmak zo-
rundaydilar ve onlar da sonanda Edirne Ovasi'na erigtiler. Roma
Ïmparatorlugu'nunçökügünden sonra Bati dünyasinm en zengi-
ni unvanmi alan Ïstanbul'uele geçirmek isteyen Avrupah istila-
cilar da kente yaklagmak için yine Edirne Ovasi'ndan geçmek
zorundaydilar. Kisacas1Edirne, copafyacilarin kara köprüsü di-
ye tammladigi Asya'dan Avrupa'ya açilan iki önemli yolun Av-
rupa ucunda bulunmaktadir. Dogudan-batiya ya da batidan-do-
guyabüyük bir asker akimmm oldugu her seferinde, bu nokta-
da bir savagm çikmasi kaçimlmazdi ve bu kogullar altmda ken-
tin büyümemesine de gaçmamak gerekir. Sürekli ve olasi faktör-
lerin savagm seyri üzerindeki etkilerinin, Edirne kadar açik bir
örneklemesi, birkaç degigik yerde görülebilir ama, yme
-ancak,

de yogun askerî faaliyetlerin yayandigi yerlerde, daha zayif da


olsa bu faktörlerin etkilerine rastlamak olasidir. Büyük irmaklar,
yijksek daglar, sik ormanlar
"dogal
simrlar" olug turur ve za-
manla politik smirlarla çakigirlar. Ordular ancak bunlarm arasm-
daki boyluklardan ilerleyebilir.

Kaynak: John Keegan -

Savag Sanatt Tarihi, s.56-57, Sabah Kitaplan, Ïstanbul 1995.

I
i i

I
l

2.6. ASKERÎSTRATEJÍ
I
i

-l

2.6.1. Askerî Strateji ve Doktrin


"Ulusal Strateji"nin bir ayagi olan "Askerî Strateji", "Ulusal
Strateji"ye uygun olarak, savagta ve bangta, ulusal güvenligi
saglamak ve sürdürmek için ulusal silahh kuvvetlerin bir bütün
halinde dügmana karyi bir zor ya da tehdit unsuru olarak kulla-
nilmasi bilim ve sanatidir.
"Askerî bilim dahnm kendine özgü konseptleri ve teorileri
ile bu alandaki uygulamalar arasmda gerekli baglantlyi kura-
madžimiz an, çatigma sürecine hâkim gerçeklerden u2aklagmz.
Çatigmasürecine hâkim gerçekler ile politik faaliyetler arasm-
daki baglant1yi rasyonel bir gekilde kuramadigimiz an da. tari-
hin akipi üzerindeki hâkimiyetimizi kaybederiz."

a- Askerî Stratejinin Prensipleri


Askerî kuramcilar, askerî deneyimlerden, komutanlara yol
gösterecek olan basit fakat çok yönlü gerçeklerin listesini elde
etmeye çahymiglardir. Sonuç olarak, saptanabilen bu basit faka t
.
çok önlügerçeklerin yani prensiplerin sayisi kuramcilarla, za-
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak
373

mana ve devlete göre degismig olup 1956 yilmda, ABD askerî


edebiyatmda 9 prensip, Ïngilizve SSCB askerî edebiyatmda 10
prensip görülmektedir. Türkiye de (1961basimh ST 100-5 talim-
namesi), bunlan 9 tane olarak kabul etmigtir.
Prensipler farkli olmakla birlik.te çogunlukla apagadaki gibidir:
1) Hedef prensibi, 2) Taarruz prensibi, 3) Sadelik prensibi, 4)
Emir ve Komuta Birligi prensibi, 5) Siklet Merkezi prensibi, 6)
Kuvvet Tasarrufu prerisibi, 7) Manevra prensibi, 8) Baskm
pren-
sibi, 9) Emniyet prensibi.
Íngilizlerbu preilsiplere "idare

prensibi"ni, Ruslar ise "imha

prensibi"ni eklemiglerdir. Bugün, günümüz savaglarmm kar-


magik niteliginin artmasi yüzünden, "askerî

strateji" kuram ve
uygulayicilan, savaçIara geleneksel olarak rehberlik etmig
yu-
karidaki bazi prensipleri yeniden gäzden geçirip eklemeler
yap-
maktadir. ·

b. Askerî Stratejinin Konulan


Savaglarm kazandirdigi deneyimlerin, askerî ve politik du-
rumun, ülkelerin iktisadi ve potansiyel yapismm, toplumun ge-
nel karakterinin, yeni teknik geligmelerin ve düçrnanlann
görüy
ve dügüncelerinin
"askerî
strateji" ve onun prensipleri üzerin-
deki etkileri büyüktü.r.
Bang zamanmda, "askeri
strateji" ile ugraçanlar, gelecekte-
ki bir savagm kopullarmi ve niteliklerini, savaga hazirlamlmasi
yöntemlerini, silahh kuvvetlerin geligtirilmesi sorunlanm, bun-
lann olasi bir savagta ku.llamlmasi olanaklarma ve savaym basa-
n ile yürütillebilmesi için lojistik olanaklarru ve son olarak sevk
ve idare esaslanndaki geligmeleri, gerçekçi bir açidan aragtir-
mak zorundadirlar. Du saydigim äzellikler "askerî

stratejinin"
konularm olugturur,

c. Askerî Strateji ve Askerî Doktrin


"Askerî doktrin"; genel esaslarm ve genel prensiplerin bir
ifadesidir. Yalniz "askerî

doktrin"leri,
"askerì

strateji"nin pren-
sipleri ile kang tirmamak gerekir.

.
3% Gelecegi·Yönetmek

"Askerî strateji", doktrin"e ya da doktrinlere daya-


"askerî

"doktrin",
günkü kogullar içinde, matematiksel ola-
mr. Yani o
rak problemlerin çözümüne ya da teoremlerin ispatma yarayan
postulatlar gibidir.
"Askerî strateji"de prensipler ve ayrmtilari çok sadedir fakat
uygulanmasi kolay degildir. "Askeri strateji" ile ugrayanlar, ke-
sinligi olmayan ve önemi kesin olarak belittilmeyen faktörlerle
"hesaplanma-

kargi kargiya bulunurlar. Çünkü strateji"


"askerî

mig tehlike" sanatidir.

2.6.2. Strate i Teorisi


belirli alanlardaki
"strateji,

Burada akla gelebilecek soru,


topyekûn imkân ve yetenekleri esas olarak aldigma, bunlarm
politik, ekonomik, sosyal ve askerî yönlerdeki ve bir bakima ay-
esaslarla ilgilendigine
m anda hep birlikte kullamliglari ile ilgili
göre, neden burada politik, ekonomik ya da askerî, sosyal teori-
lerden ayn ayri bahsedilmeyip, strateji teorisi gibi özel bir kav-
rama ve bu kavram açismdan belirli konulara yaklaç1ma gerek
duyuldugu" geklinde ifade edilebilir.
Aslmda strateji teorisine gidigte bütün bu bilimsel alanlar çi-
kig noktalarmi olugtururlar. Bunlarm her birinin bulgularmm
(teorik verilerinin) uygulamaya, problem çözümüne aktarildigi
yän" vardir. Bir devlet yapisi içinde
"sanatsal

diger bir yön,


bunlarm bil:msel bulgularimn hep birlikte devletin hedefleri
dogrultusunda uygulamaya, problem çözümüne yöneltilmeleri
gerekir. Bu noktada bu çabgmalara bakig açisi degigir. Bu yäne-
lig önümüze güvenlik" baghgi altmda çegitli faaliyetler-
"ulusal

den olugan bir süreci ortaya çikarir. Igte bu anda politika sanati,
ekonomi sanati ve askerî sanat, her biri ayn ayn kendi alanlarin-
da ve topluca devlet yöneligi çerçevesinde (ulusal güvenlik ana
süreci çerçevesinde) ortaya çikanhr ve bunlarm tek bir yaklagim
çerçevesinde senteze ulagtirilmalan gerekir. Bu anda karar
-va-

sita-hedef iligkilerive pratige yönelig esas olur. Bu noktadan iti-


baren ilkeleri, nosyonlan, hâkim konseptleri ve esaslan tama-
men kendine özgü bir yaklagim (genelstra tejik yaklagim) ve bu
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak
375

yaklagima uygun olarak strateji teorisinin ortaya çikip söz ko-


nusu olur.
Ïçlevselalanlar ve bu alanlarda planh faaliyetler esas oldugu-
na göre yapisal çerçeve olarak
"devleti"

temel aldigimizda, plan-


h süreçlerin ana vasitalari bu kapsamh
yapmin ana güç alanlari-
m olug turacaktir. Bunlar da politik, ekonomik, psiko sosyal ve
askerî alanIar olarak belirlenecektir. Karar kademeleri açismdan,
devlet yapismm en üst (topyekûn strateji) düzeyinden bakildigm-
da devlet kararlan (ulusal hedefler) uyarmca belirlenen politika-
lar dogrultusunda stratejik uygulamalarla (ana güç birimlerinin
sevk ve idaresi ile) ulusal beklentilere ulagmak säz
konusu ola-
caktir. Bu düzeyin yönlendirilmesi dogrultusunda
(ve bu düzey-
de belirlenen hedef, politika ve stratejilere uygun olarak) her ba-
kanhk kendi faaliyet alamnda kendi stratejilerini ve politikalarmi
(kibunlar bir ust kademeye göre program özelligini tagir) ve uy-
gulama esaslaruu belirleyecek, kendi faaliyet alanlarma äzgü
ana
plânlarmi hazirlayacak (örnegin askerî alanda 4 ydhk stratejik
planlar ve bunlara bagh olarak ana kuvvet bälümlerinin planlari)
ve sonuç olarak her ana faaliyet alam (genel strateji düzeyinin he-
men altmda), harekât düzeyinde uygulamaya açilacaktir. Örne-
gin,digigleri bakanhgi altmda diplomasi süreci ve dig politika uy-
gulamalari ve genelkurmay tegkilatmm altinda ordular düzeyin-
den baglayarak alt birimlere kadar kademe kademe askerî
uygu-
lamalar ortaya çikacaktir. Bu, igin gekli yänüdür.36
Strateji teorisi bir bütün olarak gekli (ve yapisal)
çerçeve içe-
risindeki olugu ve faaliyetlerin esaslarimn belirlenmesi
ve bun-
lara iligkin hâkim kuraÌlarm, ilkelerin ve genel konseptlerin be-
lirlenmesiyle ugragir. Ancak sadece gekli ve yapisal yänün anla-
dmasi, konunun analiziiçin (gerekli de olsa) yeterli olmayacak-
tir ve sadece bu yönden yaklagunla da "strateji

teorisi" inga edi-


1emeyecektir. Öteki bilimsel alanlarda oldugu gibi, burada da
analitik çahçmalan yönlendirecek bazi "temel

konseptlere" ge-
rek vardir. Bunun için, teorinin politik alt
ve yönleriyle (burada
askerî yönüyle) bir bütün olugturabilmesi için:'
a Stratejinin tüm düzeylerinde (kararkademelerinde) bagvu-
-

rulabilecek ortak bazi konseptlerin belirlenmesi zorunlu olacak.

I
376 .
Gelecegi Ÿönetmek

b Aym zainanda bu konseptlerin her özel faaliyet alamna


-

(burada askerî alana) ne gekilde uygulanabileceginin de bilin-


mesi gerekecektir.
Sayisal bakundan ortak konseptlerde bir smithhk göze çar-
pabilir ve özel faaliyet alanlarmda (örnegin askerî açidan genel
strateji ve harekât düzeylerinde) bu aç1dan bir artig gäzlenebilir.
Degigik bilimsel alanlardan (politik,sosyal, ekonomik, vs.) türe-
kademelerinde konseptler, do-
yen bilgileri kullanan üst karar
"genel",
gösterici" nitehk tapyacak-
"kapsayici", "yol

galolarak Ozel faaliyet


larmdan bunlarda sayisal simrhhk normaldir.
alanlarmda ise bu durum kademe kademe tersine döner ve
özellikle askerî alanda sayisal bakimdan büyük bir arti göze
strateji düzeyin-
çarpar. Bu da normaldir. Çünküburada genel
.

den apagi yogun miktarda uygulamalar söz konusudur. Ancak


özel konseptlerin sayisi ne olursa olsun stratejinin tüm kademe-
lerinde geçerli olabilecek konseptlerin varhgru daima görebil-
mek gerekir. Teorik açidan bütünlügü saglayan konseptler bun-
lardir ve bagh bulunduklari düzeylerde farkh yorumlar gerekti-
özgü smirlarmm
ren ve politik askerî faaliyetlerin kendilerine
çizilmesinde, bu alanlarm ayrilmasmda ve aym zamanda dahili
iligkilerinin belirtilmesinde kullamlan konseptler yine bunlar-
dir 2

Stratejik teorinin ortak konseptlerini konsepti",


"manevra

"kontrol
konsepti" ve yönelig konsepti
"topyekûn
ya da ana.po-
litik askerî kahplar ile'ilgili konsept" çerçevelerinde toplayabili-
=
riz
Bu konseptleri genel olarak göyle kavrayabiliriz: "Manevra
konsepti" belirlibir konuda karpikargiya gelen iki zit irade.(ya
da taraflar) arasmdaki dahili iligkilere hâkim esaslan belirleme-
manevralar (politil<askerî tutumlar)
ye çahvir. Buna gäre, çegitli
ileri sürmeye çahyarak söz konusu çekigme ya da çatigmada si-
rasiyla hâkimiyeti, inisiyatif ve hareket serbestisini"
"manevra

ele geçirmeye çabgacak taraflarm, baglangiçtan sonuca l<adar


topyekûn davramplarmda göz önüne almak zorunda olacaklan
esaslar manevra konseptleri ve bunlarla ilgili alt uygulama
"ana

konseptleri" tarafmdan belirlenecektir. Yine stratejik etkilegi-


Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak
377

min (en üst kademesinden alt uygulama kademelerine kadar)


ana karakterini ortaya çikaran, onu en genig kapsamh bir yöne-
lig olarak kabul edip,.ani ve dar kapsamh
yöneliglerolarak nite-
lendirilen "taktik
etkilegim" sûrecinden ayiran, stratejik süreci
"tahribata

esasta yönelik faaliyetler" zinciri olarak kabul eden


görügleri çürüten ve onu temelde bir "kontrol

tesisine" yönelik
faaliyet olarak gerçek degerine kavuyturan
görügler de "kontrol

konsepti" çerçevesinde içIenmektedir. Bu kontrol


ve manevra
konseptleri ile ilgili görüglerdir ki sonuçta devletin
belirli bir ça-
tigma ya da problem kargismda seçecegi
ana politik tutumlar
(ana stratejik kahplar) ile ilgili konseptleri ortaya çikaracaktir.
Tüm bu konseptlerin varhg1 göstermektedir ki, bir devletin
be-
lirli bir çatigma ya da çekigme durumunda seçecegi
ana politik
tutumlar, ileri sürecegi davramplar, hedef
tespiti ve stratejik-
taktik tutumlarm ayrimi ve belirlenmesi, bilimsel
esaslara bag-
lanmaktadir.'"
"Askerî teori" ise, bir devletin topyekûn bir çerçevede,
yöne-
ligleri ile ilgili olarak göz önüne ahnan bu konseptlerin
askerî
alanda ve askerî genel
ve askerî-harekât düzeylerinde uygulan-
digi gekli ile önümüze çikar. Bu genel kapsamh
ko.nseptlerin
äzel bir faaliyet alanma indirgenmig gekli ile iIgilenir.
Politik
çerçeve ile daima baglantih ve aralarmda bir asthk-üstlük iligki-
sinin bulundugu özel ve teknik bir faaliyet alamdir.
Kendi bi-
limsel (askerîbilim) kaynagt vardir. Bu bilimsel kaynaktan
türe-
yen bulgular askerî stratejinin en üst kademesini olugturan
"askerî
sanat" çerçevesindeki çahymalarla uygulama alamna
aktanbrlar.
Çeyitliekoller burada ortaya çikarlar ve askerî dokt-
rinler de burada olugur."'
Ashnda strateji teorisine gidigte bütün
bu bilimsel alanlar çi-
kg noktalarim olugtururlar. Bunlarm her
birinin bulgularmm
(teorik verilerinin) uygulamaya, problem çözümüne aktarildigi
diger bir yän, "sanatsal
yön" vardir. Bir devlet
bunlarm bilimsel bulgularmm hep birlikte devletin yapisi içinde
hedefleri
dogrultusunda uygulamaya, problem çözümüne
yöneltilmeleri
gerekir. Bu noktada bu çahymalara baky açisi degigir. Bu
yöne-
lig önümüze "ulusal

güvenlik" baghgi altmda çeyitli faaliyetler-

I I
378 .
Gelecegiİönetmek

eko-
den olugan bir sûreci çikarir. Ìçtebu alanda politika sanati,
kendi alanlarinda
nomi sanati ve askerî sanat, her biri ayn ayri
ve topluca devlet yöneligi
çerçevesinde (ulusal güvenlik ana sü-
reci çerçevesinde) ortaya çikarthr ve bunlarm tek bir yaklayim
"
erçevesinde senteze ulagtirilmalari gerekir
Bu anda karar-vasita-hedef iligkileri, nosyonlari, hâkim kon-
septleri ve esaslan tamamen kendine özgü bir yaklagun (genel
stratejik yaklagim) ve bu yaklagima uygun olarak strateji teorisi-
nin ortaya çikigi söz konusu olur.

Sonuç olarak;
igigi
Askerî strateji, büyük birliklerin, strateji prensiplerinin
stratejik
altmda, kesin sonuç verecek meydan muharebeleri için
hedeflere dogru sevk ve idare sanati olarak tammlanabilir.
Askerî stratejide, silahh kuvvetleri olugturan kara, deniz ve ha-
alanlarda kullamhr.
va kuvvetleri stratejik
Askerï ve politik (ulusal) strateji belirlemede tarih bilgisinin
ve tarih bilincinin önemi guradadir;
savaglari ve olaylari analiz
ettigimizde bagarisizhklarm nedeninin amaç, araç ve hedef ar-
gümanlari dengelenememig hatali stratejiler oldugu saptan-
maktadir.

.I I .

I,:
I

2.7. ULUSAL STRATEJININ YAPISI VE


FORMÜLE
EDÍLÍSÍ
r

2.7.1. Ulusal ÇikarKavrammdan Ulusal Stratejiye


Geçig
Ulusal çikar kavrami tüm dig politika kararlarmm altmda
yatan temel itici güçtür3 ancak kavramm tanimi da o denli güç
yaplabilmektedir. Hiçbir dig politika karari ya da eylemi, uygu
layicilan tarafmdan ulusal çikara aykin olarak sunulamaz. Kug-
kusuz ahnan her kararda ulusal çikar kavrami dile getirilme-
mektedir.
Baziistisnalar digmda, ulusal çikarm nesnel bir tammmm
ya-
pilamayacagi gärügü ileri s.ürülniektedir. Ulusal gücü artiran,
dolayisiyla ulusal çikar geregi olan ekonomik gönenç ölçütü bi-
le tartigmalidir. Ìll<bagta bunun hangi yolla gerçekleptirilecegi
sorunu gündeme gelir. Örnegin, kapitalist yoldan saglanacak
bir geligme Marksist bir açidan degerlendirildiginde kitlelerin
çikarma aykin bulunabilir. Varsayimsal olarak, Türkiye'de bü-
yük petrol ya taklan ortaya çikarilsa, bunun en azmdan bir dö-
nem için ulusal çikarlara uygun olabilecegi söylenebilir. Ancak,
Güney Afrika'da zengin elmas, uranyum, kömür yataklan bu-
lunmasi, bu halklarm yillarca süren baski
ve aci içinde yaçama-
larma neden olmu tur. Ulusal çikan ulusal güvenlikle baglanti-

---r . . m.---r- r---i-1-- 1


II

380 Gelecegi Yönetmek


I

h olarak tammlarken, nükleer bir savagm ç1kmamasi herhalde


bu konudaki en uç örnegi olugturmaktadir. Çünkübu durumda
yalmzca ulusal degil, uluslarm boyutlarmi çok ayan yaçamsal çi-
karlar gündeme gelecektir.
.
Uluslararasi iligkiler ve dig politika kuramcilari genellikle bu
kavrami kullanmaktan kaçmmiglar ve orm bir analiz. araci ola-
rak fazlaca belirsiz bulmuglardir. Ulusal çikan tammlamak ya
da neyin ulusal çikara uygun oldugunu saptayacak ölçütler be-
lirlemek gerçekten kolay degildir.
Ulusal çikar, realist kuramm merkezi ve anahtar kavramlarm-
dan biridir. Charles Beard (Theldea ofNationalInferest) çahymasm-
da, "Ulusdevletlerin olugmasiyla birlikte, halkm siyasal sürece
katilmasmda bir artig meydana gelmigtir.Dolayisiyla, ulusal çika-
r simrh bir kesimi deşl, tüm ulusu kapsar,"
demektedir.
Realist akimm en önemli kuramcisi olarak kabul edilen Hans
Morgenthau'ya (In Defenceof National Interest) göre, ulusal çikar
güç ile tammlanmaktadir. Yani, bir devletin ulusal çikannm en
önemli ögesi gücünü artirmasidir. Morgenthau çikar kavrammm
politikanm özünde bulundugunu ve zaman ve mekândan bagim-
savunmakla, nesnel bir çikar tanum
siz olarak geçerli oldugunu
geligtirmeye çahemaktadir. Günümüzde toplumlar ve uluslar ara-
olugturmaktadir. Morgent-
si politikamn özünü de ulusal çikar
hau'ya göre,
"ileride
ulus devletin yerini bagka bir birim aldigm-
çikarlarmikorumak üzerineigleyecek-
da, siyasalsüreç bubirimin
tir". Kugkusuz, bir birim içinde varhgim sürdürme ulusal çikarm
olarak ifade edilirse, realist akt-
en alt ve en temelözelligidir. Genel
belirlemede baghca rehberdir.
ma göre, ulusal çikar dig politikayi
Realist ak2m ulusal ç1karm kim tarafmdan belirlenecegi, ki-
min bundan yararlanacagi gibi sorunlan göz ardi etmektedir.
Örnegin,ulusal çikar adma ABD'nin Ortadogu'da askerî açidan
yayalmasi gerekiyorsa, bunun getirecegi bedeller ya da bu poli-
tikanm altmda yatan öbûr etkenler dikkate almmamakta, dig
politika kaba bir güç mücadelesi olarak görülmektedir.
Devletlerin hepsi varhklarmi sürdürmek, geniplemek, büyü-
mek ve güçlü olmak isterler. Dogal olarak, bütün devletler ulu-
sai kärlarru güçlu olmak biçiminde tammladiklari için diger-
Tarihin ve CografyanmFarkmda Olmak 381
-

leri de bú guç mücadelesittde geri kalinak istemeyecekler ve so-


nuçfa birbirleriyle çatigacaklardir: Devletler diger
.devletlere

ve
uluslarasi kuruluglara güyenemezler (bu kitabm dårdüncü bö-
lümünün.son kismmda kurulmaya çahyilan yeni mimari yapi
çerçevesind.e bu konuda çatigma ve _çalagma içeren.-örnekler
okuyacaksmiz) Ancakyrealist akmim ulusal_ç1kar anlay191.yal-
ruzca varligru korumaya-dayanmaz. Güçlü olmak ve
yaçanan
sürekli güvensizlik.ortammda -gerektiginde geniglemek ve ya-
.
yilmak.da ulusal çikar için gereldi görülebilir.
Uluslararasi iligkilerde idealist hir açIdan yaklaganlar -ise
uluslararasi.$rgütlerin
güçlendirilmesirti ve çatigmalari änleye-
cek yöntemlerin gelatirilmesini, uluslararasi barig ve güvenligi
saglayacagl ioiruulusal çikara uygun bulmaktadirlar. Kugkusuz
bu çikar-anlaylpi, realizm'den çok farkhdir; güç.ve:mücadele ye-
rine uyum-ve igbirliginiöne ç1karmaktadir. -..

Liberal kuramm.kuruculari.sayilanJeremyBentham
ve James
Mill'e göre, yalnizca demókratik hükümet sayesinde, kamu ç1ka-
n, yani killelerin ç1kari ile:uyumlu siyasal kararlar ahnmastiçin
tatminkâr araçIar saglanabilecektir. Yani, halkm ç1kan plmzca
liberal demokrasi ile saglanabilir; bunun ögeleri de
oy kullama,
güçler ayrimi, basm özgûrlügüdür Buiki yazann ulusal çikar
anlayiço devletin,..bireylerin-kendi çikarlannr.gerçekleptirmede
engel olabilecek müdahalelerden kaçmmasi, tersinebu çikarlarm
gerçekleymesininkopullarmiyaratmasma dayanmaktadir.
Marksizm ve ulusal çikar arasindaki iligki çerçeväinde;
Marx ve Engels egemenlik kurmak isteyen her simfm
tipki iççi
smift gibi, kendi çikarim genel olarak suninak zorunda oldugu-
nu belirtmektedir. Burjuvazinin kendi çikarmftoplumun çikari
olarak sunmasmm bir sonucu olarak; o toplumda kapitalist üre-
tim biçiminin egemen olmasi ve toplumun bu yönde ideolojik
olarak bilinçlendirilmesi Marx'm- -çikar anlaylgmm -ternelini
olugturmaktachr
Marx bunun yanmda her bir ulusun burjuvazisinin ayri ulu-
sal çikarlara sahip olabilecegini de kabuketmektedir.
Çünkübir
ülkedeki kapitalist smúlre çikarlart.diger ülkelerdeki kapitalist-
lerle çatipir Igçi simfmm ç1kari ise, burjuvaziden farkh olarak
I

382 GelecegiYönennek

ulusal sinirlari apar ve diger ülkelerdeki iççi smiflariyla bütün-


lük gösterir. Dolayisiyla, ulusal çikar Marx'a göre, toplumun tü-
müne degil burjuvaziye ait çikar anlamina gelir. Bu pencereden
bakmca, "Savaglarin olmamasi ya da cephelerde kargilagan iççi
smillarmin silahlanni atip kucaklagmasi beklenirdi," diyen kimi
yazarlara hak vermek gerekiyor. Ama böyle olmadi, tüm iççi si-
mfi yalmzca kendi ulusu için karyidaki ipçi simfi mensubunu öl-
dürdü.
Hiç kugkusuz savaglarm çikarilmasi vesbitirilmesi iççi simfi-
nin karari ve etki gücüyle ilgili'degildir. Bu konuya kisaca degi-
nelim. "Savaglarm uzamasina ya da hizla sona erdirilmesine et-
kide bulunan birçok degigken verdir. Bu degigkenlerin sayisi ve
bunlarm karyihkh etkilegiminin karmagikhgi diplomasi devri-
minin bir sonucu olarak artmigtir. Bir devletin savaga devam et-
me ya da bitirme karan ve bunlan yapabilme gücü liderlerin ki-
ilikleri (dördüncü bölümde okuyabilirsiniz), ülkenin siyasi ya-
ro1ü ve bunlann karar verme sürecine etki
pisi, askerî liderlerin
olanagi, kamuoyu ve örgütlü çikar gruplarmm rolü gibi faktör-
'

lerce etkilenebilir.""
Bir ulusal stratejinin formüle edilmesinde apagida belirtilen
evrelerin her birini (her evrenin ötekisi ile dahili iligkisini daima
aktlda tutarak) sirayla sistematik bir gekilde izlemek gerekecektir.
L
Ulusal ilgi ve menfaatler.
-

Ulusal stratejik degerlendirme.


-

Ulus al s tr a tejik kon sept.


-

Ulusal hedefler.
-

Ulusal politikalar.
-

Ulusal yükümlülükler (girigim ve baglantilar).


-

Burada görüldügü üzere hareket noktasi yine temelde


"ana

degerler" üzerine oturan ulusal ilgi ve menfaatler olmaktadir.


Bu nedenle açiklamalarimiza yine bu noktadan baglamak gere-
kecektir?"
Marksizm ulusal.çikann degil, smif çikarmm geçerli oldu-
ulusal
gunuileri sürer. Bagka bir deyigle, simfh bir toplumda istikran
çikann bulunamayacagmi savunur. Devlet toplumsal
saglayabilmek, tarafsiz görünümünü sürdürebilmek ve megru-
Tarihin ve CografyanmFarkruda Olmak 383

iyetini koruyabilmek için ulusal çikar adma hareket ettigini ile-


ri surer.
Eger egemen bir ulus-devleti inceleme konusu olarak ele ali-
yorsak, bir degil, birden çok ulusal çikardan säz etmek gereke-
cektir. Gerek siyasal iktidar ve asker-sivil bürokrasi, gerekse de
iy çevreleri farkh çikarlara ya da ç1kar algilamalarma sahip ola-
bilirler.
Ulusal çikar, çegitli grup ve siyasi partilere göre de anlam
içermektedir. Bu nedenle de içerde çatigmalarm önemli ägele-
rinden birisi olarak kargimiza çikmaktadir. Kavramm tammmm
belirsizligi nedeniyle, ulusal çikar çegilli muhalif kesimlerce de
eleptiri amaciyla kullamlmaktadir.
Türkiye'de genel olarak ulusal çikarla güvenlik birbirinden
aynlmaz bir bütünlük olarak degerlendirilmektedir.

2.7.2. Ulusal Stratejinin Mimari Yapisi

a. Ulusal Ílgi ve Menfaatler (Ç1karlar)


Ulusal çikarlar aslmda, bir vatan smirlari içinde
yagayan top-
lumun can ve mal guvenhgi ve vicdan ozgurlugu 1çmde
yaça-
masi için uygun gärdügü nicel ve nitel (maddi ve manevi) de-
gerlerintümünü ifade etmektedir. Bu ilgi ve menfaatler bir hü-
kümetteki karar gruplarmca devletin devami için önemli görü-
len faktörleri içerirler. Bu ilgi ve menfaatlerin tümü topluca ele -

almdigmda "Ulusal Gayeyi" (üstün çikari) olugtururlar. "Ulusal


Gaye" bir devletin elde etmeye çahytigi genel ve devamh hede-
fi (sonu) ifade eder. Ulu'sal ilgi ve menfaatlerin degigimiiçin
ge-
nellikle çok uzun bir zaman süresi
ya da kopullarda ani ve kök-
lü degigim gereklidir.36

b. Ulusal Stratejik Degerlendirme


Bir ulusal stratejik degerlendirme, mümkün oldugu kadar
gerçekçi, objektif ve özlü olmahdir. Ulusal ve uluslararasi kogul-
larm her ikisini de günümüzde durumlari ve olasi gidiçatlan ile
384 GelecegiYdnetmek

göz önüne almahdu;Genig bir kapsamt olmalidir. Böylece, bir


ulusal- stratejik dagerlendirmenin geligtirilmesinde agagidaki
hususlarm izlenmesi yardanc1 olabilecektir.
--·
·

Halen içte iglenmèkte olan ve ulusal güvenlik ç1karlatinm


-

elde edilmesinde muhtemelen önemli etkilerî olabilecek trend-


lerin tespiti (örnegin terörist hareketler,.paranm devarth deger
kaybedigi vs.).
Aym gekilde, ancak halen uluslararasi düzeyde iglemekte
olan ve ulusal güvenlik çikarlarmm elde edilmesinde muhteme-
len önentli etkileri olabilecek kuvvetlerin ve·trendlerin tespiti
(örnegin Avrupá'nm bü tünlègmesi, Ortadogu da büyüyen
.

istikrarsizhk, yetersiz yardun vs ). askerî .

Halen iglemekte olan toplam kuvvetler ve trendler içersinde,


ulusal amaçlarve ulusal güvenlik hedeflerinin desteklenmesinde
bagvurulacak olumlu programlar için uygun firsatlar ve olanak-
lar var midir? Ve bunlar, hangi safhalarda.göze çarpmaktadir?
Ve hangi safhalarda, yukandaki açidan bakildigmda ulu-
-

sal amaçlár ve -olumlu güvenlik hedefleri üzerinde:. muhtemel


tehlikeler göze çarpmaktadir. Bu olumsuz geligmeleriönlemede
olanak, yetenekler ve olasihklainelerdit?
Devletin (örneginTürkiye Cumhuriyeti'tiin) içte e digtaki
-

hareket serbestisi üzerindeki'smirlamalär nelerdik? Aym devle-


tin yukarida ifade edilen kuvvetler ve trendleri etkileme iktida-
rmm suurlari nedir? Bu smirlar (devletin etkileyici iktidar ve ya-
pilabilirliklerinin liniitleri) degigmelere, dalgalanmalara ne ka-
d.ar-açiktir?
düzeninde ve dünya
.bugünkü

Uluslararasi toplulugun
-

kuvvetler.dengesinde ne gibi kaynaklar yer almaktadir?'"


Íçteulûsal ilgi ve menfaatleri etkiledikleri gekil ve..bbyutla-
nyla yukandaki kopullarm analizinden çikar11ansonuçlarm top-
lu.bir liste halinde belirlenmesi gerekir. Ytikarida deginilen tüm
sorularda ve trendler" kavramlari ye almäktadir.
"kuvvetler

Bütünlegirilmig bir ulusal stratejinin olughirulinasttida bu kav-


ramlarm her ikisinitt de -geregi gekilde neyi (veya-rieleri)
.ifade

ettiklerinix bellilenmesi gerekir;


Butada kullanildigtaniami île kuvvet; ulusal ilgi ve menf aat-
.
h
Tarihin æ CografyanmFarkmda-Olinak 385

lerin izlenmesinde, bir.devletin.hareketlerini, gerçek ye potansi


yel:bingekikle etkileyen bir -fenomendir;:önemli, belirlenebilen
ve ifadesedilebilen nedensel birfaktördür. Trendler ise geçmig
te-belirli-kuyvetIerinAçindefaaliyette bulunduklan (içIer halde
olduklari) genel yäneligleri,-gidigleri ifade ederler. "Trendler,
kuvvetlerin uygulamelarm
. ekil

yön, -ve--giddetlerini ifade


ederler." . .

Bu-hususlarm g¢z nüne -ahnmast mûmkün


-oldugu

kadar
sistematik bir yaklajum:gerektirir. Bu kuvvet trendlerin be-
ve-
lirlenmesinde genelliklé üç yaklagim göze.çarpar (iglevsel,böl-
gesel.ve-genelyaklagislai)ñu yaklagunlarm:dikkatle seçilmesi
ve bilginin belinenën yal;1ägunauygun:bir gekilde-iglenmesi=ge-
rekir.. ÏçIeveelgaklagunda lusal güç.faktörleri özellikle olitik,
sosyala ve psikolojik ¾kohoniik ve askerî ana parçalara.bölün-
mekte ye hethälünúbölgeëèl e genel çerçeyelerde incelenmek-
tedir. Bölgesèl klà;1m ise bt lemin tam tersinden baçIamak-
ta ve bälgderin béliflenmesiliden hareketle (tümdengelim. gek-
linde) ulusál gü aktärlerine yönelinektedir "Genel" veya "bü--

yük resim" yaklagim ise dünya sahnesini tarayarak ige -bagla-


makta, faaliyette buhinan aria kuvvetleri seçmekte, trendleri
ve
trend degigimleriiii ve en önentlisi az ilgi çeken (veya hiç çek-
meyerq·sahalart belirlemeye.çaligmaktad1r Böyle bir yaklayim-
la, problemg- sahalarm genel espitine ye
cevap (tepki)gerekti-
ren bölg'eselsorunlarm bel lenmesine- çaligilacaktir
Geçmigeki çahymalard alman-deneyimlere bakacak olur-
sak, "bölgesel".yaklaymiumritólay

ve sonuçlarrbakunmdan en
gerçekçi olarak kabul edilmesine rapen, en: faydah -sonuç ve-
ren analizIerin.her üç yaklagunmkarigimmtkullandiklari görül-
mektedir. Ancak, ekli11e olursa chuni.bu:yaklagimlarm sadece
çahqmalarda birer vasitt olduklarmuunutmamak gerekir.
Yine ulusal stratejik degerlendirmelerle.ilgili olarak ileri sü-
rülen sorulard problernler vehrsatlar" kavramlarma da degi-
nilmektedir B kayramlarm da konumuz aç1smdan neyi ifade
ettiklerinin belirlonmgi gerekir. Bir problem, belirli kuvvetlerin
ya da trendierin, bir hedefin elde edilmesini engelleyigleri söz
konusu plduş an ortaya çikar. Yine
aym görügten hareketle bir
386 Gelecegi Yönetmek

veya olumlu durum, kuvvetler ya da trendlerin hedef-


"firsat"

lerin elde edilmesini kolaylagtirmayi vaat ettikleri an dikkati çe-


kecektir. Yine aym gekilde analitik amaçla, problemler ve firsat-
larm da ulusal, bölgesel ve uluslararasi kategoriler içerisinde
ayrilarak tespit edilmeleri gerekir. Daha ayrmtih gekilde bölme-
1ere gidig ise bir bakima kuvvetler ve trendlerin incelenmesinde
yaklagima" bagh olacaktir.1"
"analitik
bagvurulan
Stratejik degerlendirmelerde birçok problem ve firsatlarm
kesin kategorilere kolayca sokulamayacagi ve bunlarm birçogu-
nun çegitli kategorilerde digeri ile çakigtiklari (veya birleptikle-
ve firsatlarm"
"problemler
ri) görülecektir. Buna ragmen birçok
uluslararasi açidan oldugu kadar, ulusal açidan da etkileri açik-
açikça ifa-
ça görülecektir. Bu nedenle, problemler ve f1rsatlarm
de edilmesi suretiyledir ki, bir stratejirtin iglevleri ve üzerindeki
muhtemel smirlamalar belirlenecek ve böylece bir ulusun gücü-
nün en iyi bir gekilde nasd kullamlabilecegi belli olacaktir. Ger-
çekten, problemler ve firsatlarm dikkatli bir gekilde belirlenme-
si (açikhga kavugturulmasi) hedefler ve politikalarm seçimini
de büyük ölçüde basitleptirecektir."°

c. Ulusal Stratejik Konsept


Ulusal stratejinin tespitinde ikinci adim, ulusal hareket için
gerekli olacak genig bir çerçevenin tespiti hususunda bir anlag-
maya varmak olacaktir. Íçtebu evrededir ki, hem mevcut
hem
de potansiyel güç faktörleri ve politik gerçekler bakmundan el-
deki imkân ve yetenekler (yapilabilirlikler) ve smirlamalar (en-
geller) kapsamh bir gekilde göz önüne almacaktir. Bu noktada
ulusal ilgi ve menfaatler ile ulusal hedefler arasmda bir geçig ev-
resinde bulunuyoruz ve bu noktada öncelikler ve zamanlama
dikkatle göz önüne almmahdir.
Ulusal stratejik konsept,
"ulusal
düzeyde hareket" için.olug-
turulan kapsamh bir çerçevedir. Uygulama ve baglantilar bu
çerçeve içerisinde gerçekleptirilme durumundadirlar. Böyle bir
konseptin olugturulmasmda apagidaki önerilerin göz önünde
tutulmasi yararhdir:
Ulusal stratejik degerlendirme esnasmda belirlenen kuv-
-
I

- ..
Tarihin ve Cografyamn Farkmda Olmak -

387

vetleri ve trendleri göz önüne alarak, bunlar arasmda, ulusal


çikarlarm elde edilmelerini (gerçekleçtirilmelerini) daha denn
boyutlarda _kolaylagtiranlarm ve engelleyenlerin ve herhangi
bir etki göstermeyenlerin (veya çok az gösterenlerin) kesinlik-
le tespiti;
Ulusal ilgi ve menfaatleri
-

destekleyecek ya da mevcut kuv-


vetlerin olumsuz etkilerini azaltacak (veya degigtirecek) yeni
kuvvetlerin ve trendlerin aratilma olanaklarmm belirlenmesi;
Geçici ulusal bedeflerin belirlenmesi;
-

Bu geçici ulusal hedeflerin, politik gerçekleri de gäz änün-


-

de bulundurmak suretiyle, ulusal ilgi ve menfaatleri ile bagda-


gabilirliklerinin ve askerî imkân ve yetenekler (yapilabilirlikler)
açismdan fizibilitelerinin (gerçekleptirilebilme ve görülebilirlik
derecelerinin) denenmesi ve analizi;
-

Bu geçici hedeflerin, ulusal hareketi yönlendirecek kadar


Resin ve hakli ancak simrli engellemeleri kargilayabilecek
(muhtemel olurnsuz geligmelere kargi koyabilecek), kadar elas-
tik ve kapsamli stratejik konsept içerisinde birleptirilme ve yeni-
den açikça ifade edilmesi;
-

Yeni kuvvetler ve trendlerin yaratihp yaratilamayacagmm


belirlenmesinde hedeflerin uygunluk ve fizibiliteleri-
"geçici"

nin denemeye almabilmesi için hedeflerin elde edilrnesinde


gerekli olan kaynaklarm analizi gerekecektir. Bu, bizzat
"ulu-

sal güctin" gerçek ve potansiyel açilardan degerlendirilmesini


gerektirecektir. Burada mevcut kaynaklar ve durumlari önem-
lidir. Güç bopluklarmm bizzat kendileri araci niteliginde bir .

kademe hedef ve politil<alarmm tespitini zorunlu kilabilir; bu


araci hedefler, sonunda, ulusal ilgi ve menfaatlerin elde edil-
melerinde önemli rol oynayacaklardir. Bu nedenle "güç
gerek-
sinimleri ve yapabilirliklerinin" her ikisinin de dikkatle göz
änüne almmalari gerekecektir. Ulusal stratejik konseptler, sa-
doce incelenecek ulusal hareketin seyrini degil, fakat bu hare-
kel:in akymi beklenen düzeyde tutabilmelerinin gerekli gayret
duzeyini de belirlemek zorundadir. Bunu yaparken de ulusal
,
tepki potansiyeli ve bu potansiyelin ulusal ilgi ve menfaatlere
zarar vermeden seferber edilebilme ve devam ettirilebilme de-
388 Gelecegi-Yönetmek

recesi göz önüne almacaktir. Bunu yaparken' görülecektir ki,


bu potansiyel seferber edilig problemlerinin bizzat kendisi bir
bakimdan simrlayici bir faktör olarak önümüze çikar. Diger
bir deyigle bu problem, ulusal stralejik planm hazirlanmasm-
da bazi simrlamalar getirir."1
Bu nedenle ulusal gücün, politiki askerî, ekonomik ve sos-
yo-psikolojik gruplara ayrilarak analizi planlamanm bu agama-
smda özellikle bagvurulan. yerlegmigyöntem olmaktadir.
Bu gruplara ayirma çahgmalarmda ulusal gü cün çeyitli iglev-
sel kategorileri arasmdaki dahili baglantmm da mutlaka göz
önünde bulundurulmasi gerekecektit Bu nedenle, örnegin
askerî gücü, doguracagi ekonomik sonuçlar ve politik etkiden
ayirmak ne uygun ne de kolay bir igtir.

d. Ulusal Hedefler
Belli bir ulusal stratejik konsepte ulagtiktan sonra sira, bu
konseptin ulusal hedeflere çevrilmesine (belirli hedefler çerçe-
vesinde tercüme edilmesine) ve bu hedeflerin elde edilmesinde
bagvurulan politika ve taahhütlerin belirlenmesine gelecektir.
Bu agamada, öncelikle bagvurulan iglem; eldeki topyekûn kay-
karigimi-
"optimum"
naklara iligkin olarak ulusal hedeflerin bir
m hazirlamak olacaktir.
Bu noktada oldukça güç tercihlerle kargilagihr. Çünkü,elde-
ki kaynaklarm, arzu edilen hedeflerin tümünü birden izlemede
yeterli olamayacagt açiktir; hangi devletin hükümeti için olursa
olsun, d,urum böyledir. Bu nedenle, önceliklerin mutlaka sap-
tanmasi gerekir; bunu yaparken, bazi hedeflerin geciktirilmesi
(zaman açismdan ileriye atilmasi) ya da tamamen gözden çika-
rilmasi gerekir. Dogal olarak geciktirme veya terke
.tamamen

karar verigte, bu yöndeki kararlarm dogurabilecegi muhtemel

(veya gözle görülur) riskler göz önüne alniacaktir. Ve aym za-


manda, üzerinde karar kilman hedeflerin topyekûn (nihai)pla-
ni katkilarmi saglayabihnek için, ulusal stratejik konsepte sü-
Tekli
bir gekilde referansta bulunmak gerekecektir."2
I
- -
Tarihin ve Cografyanm Farkmda Olmak -

389

ULUSALSTRATEJi I.

ULUSAL STRATEJININ YAPISI VE FORMULE EDILISI


ASKERI AKl
SAAALD STRATEJIN]N
ULUSA1.. YAPIYEFORMÙLE
EDÍLigi
5 AE P
·
Devlelinkomnmaa varkiëinin devami1elngereklluna I1glYe manfiel-
ILGI
ULUSAL YEklENFAAT.. Ildn gör önünealinigi
GÒREY -ULUSAUIG EMENFAATLE yönellel)llkelerlniespill
-Ulusalstraieilninbelirlenmaalndeyolgösterici
SALILKELEH
ULU .-·-··---
---- ---- ·--·- ·---·------------- -··-- ·---·--·--

Sirale||deıeflendIrmenLn
yppaligi
STERTEJIK 1, ev ni
ULUSKAL Irendier
IJ IA EMES terrve
(Deëerlend1rme) 2.Harakelserbeslis\nlsinirlayanfiktörler
loplulugun
3.Uluslaratasi duren\ndeve d0eyskune!!erdangesindeki
kopnelarinlespill

STRATEdiK
ULUSAL
HareWit
tilusilstraleikkonsipilngellylirilmes1
- -

KONSEPT
-

Konsepl
. -. deëellendirmenin
I, UlusilsLralejlk gãzdengepiinlgl ve ulusel Ilglwe
mentesilerin eldeed1Irrelerine
kaikidabulunanveya engeljeyenve
hlçelkisi olniayenkurvelve Iretidlerinbelirlenigi,
10Iusal IIglvemenfiellerlngel1pírliines1ne kaikidabulunacakwe
olumsuzgeligmelerln ar.a||acakyenikuvvetvs Irendierln
elkilerin\
etenmast,
3. Ceêlciulusalbedellerln tesplil:Bunlatin u lusallikelste
u lu ununweulusilgue açistridanlizibillielerin\n arigirrlimesi.
4. bedefW!rloulusalliarekeliyönlendlretek (muniemaiolumsua
gel meierekaryikeyebilecek) hadarelastlkve kapsamlibirstate-
ik nsept içarls\ndebirlegtitilmelerive yen[den açikça ]Iade
edl]melerl.

LHECEFLEil
alkileyenólel ulusal
Ulusalguveni§§ bellrlenig!
amaç vehedelle11n

1,Geçlcihedeller1n gäzdengaç11t|1§\1e ulusalligive menlaaller


çarçaves\nde gördlebliecek dlÔer hedelleiltil1sleyealinipi
T / 2,(Jiusalstrale]Ikde ellendlrmelerden elindigigeklldie hedellerln
neelig sirasiyla,epilõncellkilbleklarhullndeslailanmesi
lliracal 3. Turnhedelletinuluseiilglve menfastlerle bajdaçabilirilkleri, ulusal
(AyuntiliGärev) ilkeiercekubuiedilebiliriltierise ulussistralejikkonsepile
uyugabillrilkleri bakimlerittdandenenmeleri.
4. Huderberin eldekl ulusal güêlekargillflirilmasidestektenabliecek
alarder.naglilmasive di erlarLrünredd1 voya llerl atirnasi.

L FOLIMALAR Selirlem hedularleldeatmedebagsurulacúäzeibarekelyoliari

1. UygiJiamalarinca gerEL duydiacit 40"ul'.it,kargilegi'abilecek


riskler se di arpollllkaler ilzenerindekie1All=ii..çilärindhn bekles
ner, serbucle:tbiblimlarer.daneldski polilir.83arin
anai:t,
2 HetEe eri en etkillgekildedeslekleyecek clanlarin(pelilisso-r.:i

Pbdar.n D.LML1 LIILEft


.
burIribi-r.ci.in,
1. Terlil taa',?ullifinbra err, 50.10 Ir greie'n 0,
iMımlFtà
c...L|-r,Laelel VE dicui ydrJënir,:lere a
a li.trei f.:nlerir
tj :Irlalisi.

E BOL i
,ll1J . polill
"i

4'0yéfintililiit: t asilde00"Leit
hholug.rlfrraufu i
eger.11 se .

-
I'.
LJ
390 GelecegiYönetmek
I

Ulusal stratejik konseptin formüle ediligi sirasmda bagvu-


-

rulan hedeflerin gözden geçiriligi; ulusal bilgi ve men-


"geçici "

faatler çerçevesinde görülebilecek herhangi bir ek hedef (ya da


hedeflerin/listeye ahmgi),
Ti.im hedeflerin ulusal ilgi ve menfaatlerde
-

bagdayabilirlik-
leri, ulusal ilkelerce kabul edilebilirlikleri stratejik
.ulusal

ve
konsepte uyugabilirlikleri bakimmdan denenmeleri,
Eldeki mevcut ulusal güç faktörIerince desteklenebilecek
-

hedeflerin aynlmasi ve bugünkü imkân ve yeteneklerin ötesin-


de olanlann ya ileriye almmalari ya da terk edilmeleri.""'

e. Ulusal Politikalar ve Taahhütler


UIusal strateji planmm hazirlanmasmda son iki adim, bun-
larm en lyi biçimde tek bir harekât çerçevesinde bütünleptiril-
meleri ile tamamlanacaktir. Bu agamada, bu âna kadar üzerin-
de iglenmekte olan plan, degigik bir agamaya girmektedir; bu
andan itibaren, dikkatler, veya nelerin yapilacagi"na ilig-
"neyin

kin sorulardan "nasil


yapilacagi" dogrultusunda sorulara yönel-
mektedir.
Íçte bu igamadadir ki, ulusal
stratejinin formüle ediligi,
askerî strate inin formüle edilipine benzer bir gekilde göz änü-
ne almabilir. Bu noktada hedefler belirlenmigtir ve bundan
sonrasi, eldeki kaynaklarm bu hedeflere ulagmada en iyi gekil-
de kullamlmalarmi saglayacak bir harekât planmm saptanma-
sma kalmaktadir. Burada, ulusun änünde açik bulunan tüm
yollarm avantaj ve dezavantajlarmm degerlendirmesi yapila-
caktir." -

Buna göre arzu edilen sonuçlara ulagmada, baçan olanaklarm-


da, kullamlacak vasitalarda ve harekâtlarm sürdürülüg maliyetle-
rinde avantajh ve dezavantajh faktörler göz önüne ahnacaktir.
Hareket yollarmm tümünün birden seçilmesinin mümkün ol-
madigi gerçegi, bizi tam ve dikkatli bir analizden ahkoymama-
hdir. Bu agamada, politika saptama durumunda olan liderlerin
optimum bir ulusal strateji formüle etmelerinde çok gerekli
Tarihin ve Cografyamn Farkmda Olmak 391

ULUSALSTRATEJI

ULUSALi G VEMENFAAT
(Ûstün
çika ve de erler)

Bir de eËinarÏàsaliyetve
gayret ririiniemende yalan
Mutlakaelde GENE VEDEŸÀMI hedeller
edilmesi gereken
astünde0erler
i GËVEMEgÁÅTL R Hedefier
(Ulusil çika fat) Kurumsal
Karar o anignnin devlet.inde ami için aµrna
öne li ol ra katidi:ëtti arn çiar.

lÈE ER
ulusakarakterini
vered devanili devranig
kaliplail yahutyerlpymighareket
ilgive menfaatierin,
çorçevelerindearandi ::HEDEFLER
elde edilmeyeçaligild Br
"llgl
ve menfaat":bir
1]Ike veya her iki i-
parametreler i de desteklemek ya da gûvenceye alma
için belirlenmigózel ve seçkin amaçlar.

Bayarive elde
POLITiKALAR
etmek için ne -
.

ir hellefielde etmeküzere belirlenmigbelir1iharek t


yapilacagi
-

Harekät
yollan:.Hedefiereulagmakiçln bellrlenen yollar.
agamalari
Fiilenneyin ve
TAAHHÜTLER
.

VE BAGLANTILAR
.

nasilyapildigi
-

Belirupolltikalarm
desteklenmesincie bagvurulan
.
hareketagamasilemel üstlenimler

Sekib Ulusal stratejik sürecin iglemler, otorite kapsamlan


ve uygulamalari
bakimmdan konik bir düzende akipi
Kaynak. Cengiz Okman, Silahh Kuvvetler Dergisi, Sayi: 339,

olan bilginin saglampi, bu dikkatli analizlerle imkân dahiline


gi-
recektir. Bu iglemler sirasmda, yaraticilik
unsuruna strateji-be-
lirleyi süreci içinde yer verilecektir. Politikanm smirlari da bu

i
392 Gelecegi Yönetmek

agamada kesinlik kazanacaktir. Bu esnada öyle problemler orta-


çözum ve bazilan için de hiç
ya çikabilir ki, bir kismi için hazir
çözüm bulunmayabilir. Özelliklekisa dönemlerde baça çikma
olanaklarmm bulunmadigi sorunlarla kargilayilmasi, zorunlu
olarak ulusal stratejik planda belirlenmig hedeflerin terk edil-
mesi anlamma gelmeyecektir."6
Nitekim çogu durumlarda bir soruna çözüm buhnak için,
herhangi kesin bir harekât tarzi bulunmayabilir; böyle durum-
larda devletler, çogu kez, birlikte yaya" kurahna uya-
"sorunla

rak beklemeyi, bu sorundan tamamen kopmayi tercih ederler.


Ortadogu'daki bazi olaylar kargismda super güçlerin tutumlan
buna örnek olarak gösterilebilir.
Ulusal politikalarm seçiminde de bazi iglemlerin sirayla iz-
lenmesi erekir:
Seçilen ulusal hedeflerin her birini destekleyecek olan mev-
-

cut politikalarm bir gemasmm hazirlanmasi,


Uygulanmalarmda gerek duyulacak kogullar, kargilagilabi-
-

lecek riskler ve öteki politikalar üzerinde etkileri açilarmdan


beklenen sonuçlan bakunlarmdan eldeki politikalarm analizle-

Hedefleri en etkin biçimde destekleyecek politikalann seçi-


nu,
Her bir politikarun ayn ayn desteklenme ve uygulanmasin-
-

gekilde
cla gerekH olacak ulusal taahhütler ve girislerin etkin bir
belirlenebHmesi için, yukandaki iglemlerin saglam bir kanaate
ulasmeava kadar tekran,
Ve tüm sonaçlann, toplu bir diyagram çerçevesinde görü-
lebi eœk hale geth¯ihresi (Eak. Basit bir örnek için sema). Böyle
bir ivaetam üzarinde, burava kadar üzerinde tartisdan kav-
.

am atasmdak: ili4ki ve ba lantuar, daha agik görülebilecek-


Íkinci Bölûm Dipnotlan

1 Sencer Divitçioglu Nasd Bir Tarih?, s: 11-12, Baglam Yaymahk, Ístanbul


-

1992
2 Niyazi Berkes 100 Soruda Tiirkiye lktisatTorihi, 1.Cilt, s. 7 Gerçek Yayme-
-
-

vi, Ìstanbul1972 (2.Baski) .

3 N. Berkes, 100 Soruda Tiirkiye IktisatTarihi, s. 9


4 Toktamig Ateg Giinumüziin Atatùrkçûsü, s. 105-107, Tarih Yazmak baghkh
-

makale (Cumhuriyet, 7 Arahk 1995) Umit Yaymcihk, Ankara 1996


5 Sevket Pamuk, Osmanh-Türk Íktisadî Tarihi 1900-1914, s.9, Gerçek
Yaymevi, Ìstanbul1987.
6 Pamuk, Osmanh-Türk ÌktisadiTarihi, s. 10-13 arasi.
7 Kadri Perk, Tarih Îlmive Harp Tarihine Girig'ten aktaran: Alb. Yücel Aktar,
Askerî Tarih'in Tanum ve Metodolojisi, Birinci Askerî Tarib Semineri Bildi-
riler, s.2
·

8 Y. Aktar, Askerî Tarihin Tanmu..., Bildiriler, 3


9 Y. Aktar, AskerîTarihin Tammt. Bildiriler, 3
,

10 Prof. SerafettinTuran Askerî Tarih'in Tarih ÏçindekiYeri adh bildiri, 23


-

U Y. Aktar, Askerî Tarihin Tanum, Bildiriler, 3


12 Ísmail Arar- Askerî Tarih'in Tarih ÍçindekiYeri adli bildiri, agts. 32-33
(Danigma Meclisi Uyesi)
13 Ï, Arar, Bildiriler, 40
14 Harp cerideleri genellikle savagtan sonra yaz1hr, bu nedenle çok güvenli
degildir. Örnegin,Kibris Barig Harekâti kara harp ceridesi üç kez degigtiril-
migtir. Yani savagan tüm gerçekligiyle yazddigi kugkuludur.
Askerî Tarihçiler: 1. Alman Mareçal C.F. Malike (1800-1891), 2. Gazi Ahmet
Muhtar Papa (1839-1918),3. Keçecizade Ïzzet Papa (1860-1925),4. Zagra
¯ ¯ Müftüsü Raci Elendi (?-1900),5. Mehmet Arif Bey (1845-1897), 6. Goltz Paµ
(1843-1916),7. Ma hmut SevketPapa (1856-1913),8. Hafiz Hakki Papa (1879-
1915), 9. Mehme,t Nihat Bey (1885-1928), 10. ÖmerZeki
Çobanli(1889-1928),
11. Maregal Fevzi Çakmak (1876-1950),12. Kazim Karabekir (1882-1948),13.
Nechti Tacan (1895-1958),14. Ali Fuat Erdem (1883-1957), 15. Baki Vandemir
(1887-1963),16. Abdurrahman Nafiz Gürman (1882-1966), 17. Fahri Belen
(1892-1975),18. Fahrettin Altay (1880-1974),19. Mahmut Mahtar Papa 0867-
1935), 20. Rahmi Apak (1887-1963),21. Tev fik Biyikhoglo
0 889-1961), 22.
Halil Sades (1877-1958),23. ÍzzettinÇahylar (1882-2951),24. Ali lhsan Sabîs.
. (1882-1957)
15 TÜSÌAD, Cografya 2001, s.14
Utkuunn kazmulmast amact ile UñpdanImrëkät iki a;antay; kapsar. Kuvrenerin ke-
sin sonuçlu dövi! bölgesineya da bölgelerine ,gelinceye

kadar yaptiklan harckät //c .

I.

I.ic
394 Gelecegi Yänetmek

son a amaya strateji; kuvvetierin savag ninunafa yönlendirilmesine ve in; igi ince-
leyen bilime de faktik denir.
16 TUSIAD, Cografija2001, 5.18
17 TÜSiAD, Cografya 2001, s.20
18 Kâmil Günel, Cografyamn Siyasal Gücü, s. 38, ÇantayKitabevi, Ïstanbul
1997.
19 Güncl, Cografilamn Siyasal Gilcil, s.38.
20 Colin S. Gray, Cografya ve Strateji: Uygulainndri Jeopolitik, Colin S. Gray-
Geoffrey Sloan (editörler), Jeopolitik Strateji ve Cografyn (içinde), s. 221-222
(Çev.Tugrul Karabacak), ASAM, Ankara 2003
21 Gray, 229 -
22 Kñmil Günel, Cografyano Siyasal Gücii, s. 43
23 Gökhan Bacik, Kriz Cografi¡anmBir Neticesidir, Dügünen Siyaset, Subat1999,
Sayn 1, Kriz (içinde) s. 145-146.
24 Bacik, "Kríz Cografynnm Bir Neticesidir", s.146
25 Derwent Whittlesey, Jeoµolitik: Haushofer, Edward Mead Earle (derleyen),
Modern Stratejinin Yaraticilari (içinde), s. 329, ASAM, Ankara 2003.
26 Suat Ïlhan Jeoµolitik
-

Geligmeler,Yeni Forum, sayi; 307


27 Geoffrey Sloan ve Colin S. Gray, Neden Jeopolitik, (derleyen) G. Sloan. ve
C.Gray, Jeopolitik,Strateji ve Cografya, s.3, ASAM, Ankara 2003.
28 Leslie Lipson Demokrafik lygaruk, s. 136, i; Kültür Yaymlari, Ankara 1984
-

29 Gearoid O Twathail, Eleptirel Jeopolitigi Anlamak: Jeopolitik ve Risk Toµlunm,


Gray ve Sloan, Jeopolitik, Strateji ve Cografya, s,143.
30 Suat Ïlhan-Jeopolitik Duyaridak, s. 13- TTK, Ankara 1989
31 D.Whittlesey, Jeopolitik:Haus/rofer,s.331.
32 Duyarldik, 14.
S. Ilhan, Jeopolitik
33 S. Ìlhan,JeopolitikDuyarhhk, 14-15.
34 Muzaffer Özdag-Jeopolitik Kolmsunda Notlar (makale), Avrasya Dosyasi C:
1, Sayi: 3; s. 153 Ankara
'

1994
35 S. Bilge Milletlerams; Politika, s.101,
-

A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ankara,


1996, 101
36 Bilge, Millet lerarnst Politika, 103
37 S. ilhan,jeopolitikDuyarldik, s.22
38 M. Özdag, Jeopolitik Konusunda NoHar, s.153.
39 Geoffrey Sloan ve Colin S. Gray, Neden jeopolitik,Sloan ve Cray (derleme)
Jeopolitik,Straleji ve Cografya (içinde)s.2, (Çev.Tugrul Karabacak), ASAM,
Ankara 2003.
40 Lipson B. DemokraHkLlygarhk, 137
41 S. Ílhan jeoµclitikDuyaridik, yapitindan esinleni·lmigir.
-

s. 9-13
42 Derwent Whittlesey, Haushofer", E.M Earle, Modern Stratejinin
"Jeopolitik:
Yaraticilan (içinde),s.327.
43 Servet Cömert, Jeopolitik, Jeostratejive Straleji, s.7-9, Harp Akademileri
I
Basunevi, Ïstanbul2000
ÍkinciBölüm Dipnotlart 395
I

44 Derwent Whittlesey, Jeopolifik: Haushofer, 328.


45 Servet Cörnert, Jeopolitik,Jeostratejive Strateji, 9-11
46 Derwent Whittlesey, "Jeopolitik: Haushofer", s. 329
47 D. Whittlesey, 329
48 "Jeopolitigin Temel Tagt" adlt eserinde Erich Obest özet olarak, "Jeopolitik,
siyasi muamelata ve siyasi hayattaki çahymalara materyal ve literatür ha zir-
lar, siyasi hayata yol gösterir ve bu sebeple siyasi sanati ögrecen bir bilgidir.
Ayru zamanda siyaset sanatuun zaruri gördügü bilgiyi ve siyasetin yerinde
ve saglam tedvir edilmesini izah eder ve buna ait metotlart gösterir. Bu ilim
ancak ögrenmekle muktedir olunabilecek bir bilgi sahasidir. Jeopolitikiyice
ögrenilmeden meggul olunursa tehlikeli yollarm ve polemiklerin açilmasina
sebep olur. Jeopolitikdevletin cografi vicdani olmak ister," diyordu.
Otto Maul, "Arzm Siyasi Durumu" adli eserinde dünyayt beg kültür bölge-
sine aytriyordu.
1. Bölge: Diinyaya yayilan kültürün merkezi olan Avrupa'dir.
2. Bölge: Avrupa'dan karalari takip ederek dünyaya yayilan külfür bölge-
sidir ki, buna Continental adun vermektedir.
3. Bölge: Deniz yolu ile yayilan kültür bölgesidir ve buna da Pasifik kolu
adim verir.
Karalar yolu ile geligen kültür bölgesini Rusya ve denizler yolu ile geligen
kültur bölgesini Amerika olarak kabul eder.
4. Bölge: Japonya'danbaglayarak uzak ve yakm dogu topraklaram kapsayan
eski kultür merkezlerinin bulundugu bölgedir.
5. Bölge: Afrika'dir.
Eger bu bölgeler arasindaki kültûr nizammi bozacak bir geli me
kaydedilirse, bu bölgelerin eskiden oldugu gibi yeniden mücadeleye
giriymelerine de igaret edilmektedir. (Servet Cömert, Jeopolitik, Jeostrateji
ve
Straleji, s.13-15)
49 S. Bilge, Milletteraras; Politika, 104
50 Sloan ve Gray, "Nedeñ)eopolitik", (der: Gray-Sloan) içinde, Jeopolitik,Strateji
ve Cografya, 12,
51 S. Bilge, Milletterarasi Politika, 105
52 G. Sloan ve C.S.Gray,
"14eden

Jeopolitik",
14.
53 Everett C. Dolman, "Uzny ÇagmdaJeostrateji: Astropoiitik Bir Çòzümleme",
Ray ve Sloan, Jcopolitikve..., 112.
54 Mert Bayat- Deniz Güa.i Dersi notu, s.38- Dz. Hrp. Ok. Yayim, 1992 ve S. Il-
han, 27.
55 Jon Sumida, "Alfred Thayer Mahan, Jeopolitisyen,"Colin S.Gray-Geoffrey
Sloan, Jeopolitik,Stratejik ve Cografya (içinde), s.47.
56 Bunun tersini savunan yazarlar da vardir. Bunlardan birisi olan William E.
Livezey, 1947de yaymlanan Mahan'in yayam öyküsünde Mahan ve Jeopo-
litik arasmdaki baglantilar üzerinde oldukça fazla durdu. Onun gözlemleri-
"deniz

ne göre; giicii yorumcusuolarak" Mahan, jeoµolitikkavrann ortaya çukma-


396 GelecegiYönetrnek

dan çok önce bir jeopolitikdiipiinifrüydli; deniz giiciënün savunucusuolarak Ma-


han, kara giicüniin gelecektekiroliiniin müstesna analizcisi Halford Mackinder'in
nceliydi; deniz giicil fikrininsembold olarak Mahan, saha derinligi, yaçam afam ve
kara imparatorlugu diigüncelerinin stradrpssavunucusu olan Karl Haushofer'in ho-
castydi. Livezey, daha sonra, Mahan'm dügüncesinin jeopolitigin baghca ilgi
alanlarlyla baglantill olan belirli yönlerinin bir listesini hazarladi. Livezey'in
iddiasma göre "Mahan'm deniz gücü doktrini"; denizin rolii ile ilgi-
li bir grup tarihi veriyi bu roliin ulusal refahla iligkisiiçinde kutuplagttrds. Mahan,
denizdeki giicü etkileyen bùtiinü ofupturan unsurlarr incelerken cografi konumun,
fizikiyapm:n, topraklarm büyükliigiiniin, niifus sayrstmn, topiumve hükiimet ka-
rakterinin üzerinde durdu. Mahan strastyla endüstrinin, pazarlartn,deniz ticareti-
nin, donanmanm ve üsIerin, deniz glictlylebaglantd: olarak ulusal büyüklügiin
. olugumuyla yakmdan,en azindan kuramsal olarak iligkili oldugunu gördü.
Kaynak: (William E. Livezey, Mahan on Sea Power (gözden geçirilmigbaski)
(Norman, OK: U. of Oklahoma Press, 1981; ilk baski 1947) s. 316'dan ak taran
JonSumida, 50
57 JonSumida, "Alfred Thayer Mahan, Gray
Jeopolitisyen", ve Sloan, Jeopolitik,
Strateji ve Cograjpa, (içinde) s.47.
58 Margaret Tutle Sprout, "Mahan", E.M. Earle, Modern Stratejinin Yaraticuart
(içinde), s.347.
59 M. Sprout, Mahan, 352.
60 Sumida, Mahan, 51.
61 Sumida, Mahan, 60.
62 M. Sprout, Mahan, 349.
63 M. Sprout, Mahan, 349.
64 M. Sprout, Mahan, 349.
65 Nejat Tarakçi, Deviet Adamhgt Biliini: Jeopolitik ve Jeostrateji,s. 110, Çantay
Yaymlan, Ístanbul2003.
66 M. Sprout, Mahan, 351.
67 Sumida, Mahan, 47.
68 Sumida, Mahan, 49.
69 M. Sprout, Mahan, 351, (16)nolu dipnot.
70 M. Sprout, Mahan, 357.
71 Sumida, Mahan, 68.
72 Sumida, Mahan, 69.
73 M. Sprout, Mahan, 370.
74 M. Sprout, Mahan, 370.
75 Lipson, Demokratik Uygarlik, 149.
76 Lipson L., Demokratik Uygarlik, 149
77 Dünya adast.· Mackinder, diinyanm dörtte üçiintin deniz, geri kalan kismin kara ol-
adasi" demi tir.
"dünya

Žunu belirtmig ve bu nedenle de bu göriinfüye ay" çevirisi yapd-


da
"kenar

78 Ïç kupak (Inner Crescent), baz; kitaplarda ay"


"iç

ya
ya da
"dt; "olarak

mrpttr. Dig kugak (Outer Crescent), yine bazt aragttrmalarda ay


"adalar
ayr"çevirisi yapilmigttr.

u,I
IkinciBölüm Dipnotlart . 397

79 Geoffrey Sloan, "HalÏord J. Mackinder: Geçmigten Günümüze Kalpgâh


Kuranu", Gray ve Sloan, Jeopolitik, Strateji ve Cografya içerisinde, s.24.
80 Sloan, sym makale, 24.
81 Sloan, aym makale, 29.
82 Sloan, nynt makale, 30.
83 Sloan, a ym makale, 30.
84 Sloan, aym niakale, 30-31.
85 M. Bayat agdu. 40 ,

86 Benjamin S. Lambeth, Hava Gücü, Uzay Gücü ve Cogralya, derleyen:


C.S.Gray ve G.Sloan, Jeopolitik, Strateji ve Cogmfyn (içinde), s.8 J.
87 M. T. Akad., 31 |
88 Mesut Hakki Çapa,"Ulustararast Politika Stratejilerinde Hava Gilciinfin Rolii".
Jeopolitik Dergisi, Yri:2, saiµ: 1, 2004, s. 90-97.
89 Lambeth, Hava Gilca, Uzay Gilcii, Cografya, s.82.
90 Akad, 31.
91 S. Bilge, Milletlerarast Politika, 123
92 S. Bilge, 124- M. Bayat, 40
93 Lambeth, Ha·va Gücu, Uzay Gücü, Cografya, s. 82.
94 Everett C. Dolman, "Uzay Çagmda Jeostrateji: Astropolitik Bir Çözümle-
me", C.S. Gray ve G.Sloan (derleyen),Jeopolitik, Strateji ve Cografya, (içinde)
s.11
JeanGottman'a göre eger Dunya bir bilardo topu gibiözelliksiz, topograf-
yastz olsaydi jeopolitiktenbahsedilemezdi. Ancak dg uzaydan bakildigm-
da Dünya'mn yüzeyi bir bilardo topununkinden nispeten daba pürüzsüz-
dür ve topografik özellikleri kaybolur. Basitçe ifade edecek olursak her-
hangi bir gök cisminin önemli özellikleri; kütlesi, yörüngesi ve diger uzay
fenomenleriyle ili. kisidir. Bu açidan bakildiginda astropolitik, jeopolitik
çözümlemenin en saf halidir ve tamamen mesafe/mekän [space] unsurla-
rinda toplamr. [Kaynak: Everett C.Dolman, Uzay ÇagtndoJeostrateji...
s.112]
95 A. ve H. TOFFLER- Savay ve Savag Karptr Milcadele, s: 104-105, Sabah Kitap-
lan Ístanbul,1994,
[lkinci Dünya Savam boyunca müttefikler mihver devletlerin üç katma ya-
kin sayida uçak ürettiler. Ingiltere 6 ydda 128. 775, ABD ise 5 yilda 272.000
uçaktan ibaretti.
Ïngilizknyiplari 45.000 uçaga ulaprken, Amerikahlarin tüm harekâtta hay-
bi 22.000'den ibaretti. Rusya 158.218 uçakia ikinci büyük üretici iken,
17.000'in üzerinde harekat kaybiyla bu alanda da ikinci stradaydi.
Almanlar 6¯ydda 118.778 uçak imal ettiler. Bunlarm üçte birinden fazlasi
olan 39.087 uçagm 1944 ylliada uretildiginiduçünärsek, üretim planlan le
stratejik hedefler arasmdaki uyamsuzluk derhal göze carpmaktadir. Hare-
kât kayiplan ise 50.000'in üzerinde olmugtur, Öte yandan savapm sonuna
dogru elindeki çok sayida uçagi havalandiracak yakiti ve yetigmig pilotu
yoktu, Ítalyanlarise yaklagk 11.000 uçak yapip bunlarm 4.000'ini yitirdi-

I
398 Geleccgi Yönetmek

ler. Japontaragelince, onlar savagtiklari 5 yll boyunca 60.422 uçak yapip,


bunlarm en az 18.370'ini harekâtlarda yitirdiler. (Kaynak-20. Yitzyt! Savay-
lari; 519)
[Birinci Dünya Savagi boyunca bütün uluslar toplam 154.302 uçak üretti-
ler. Merkezi güçlerin 51.135 uçagmm 45.704'ü Almanya, geri kalam da
Avusturya-Macaristan tarafmdan imal edildi. Müttefiklerinki de Fransa
67.982, Ïngiltere55.093, Ïtalyayaklagik 20.000 ve ABD 11.227'dir.]
96 Dolman, Uzay Çagmda Jeostrateji,s. 122.
97 Dolman, Uzay Çagmda Jeostrateji,
s. 125-126.
98 M.Bayat, 41
99 Lambeth, Hava Gilcil, Uzny Gilcii ve Cografyn, s.83.
100 S. Ílhan,Yeni Forum, S: 307, 8.39.
101 S. Ílhan.Jeopolitik
Duyarhhk, 30
102 Ílhan,JeopolitikDriyarirlik, 30.
103 Ïlhan,JeopolitikDuyarlilik, 30.
104 Muzaffer Özdag Avrasya Dosyasi
-

c: 1, sayi: 3, s. 154
Makale: Jeopolitik
-

Komisunda Notlar
105 Özdag,Jeopolitik Konusunda Nollar, 154.
106 C. Türsen, Strateji ve Teknoloji, Deniz Kuvvetleri Dergisi, Nisan 1986.
107 Büyük Iskender Ïran üzerinden Hindistan'i fethetmek için yola çiktigi ÍÖ
4. yüzyil strateji uzmanlan, yerlegim yerleri yakmlarinda çarpigmaya kal-
kigtiklan zaman yollarmm kalelerde engellenecogini tahmin etmekteydi-
ler. Ne var ki genel kamya göre kalelerin çoklugu merkezi yönetimin za-
ylfligi ya da yoklugunu belirtmekteydi. Kesin olarak bilinen bir nokta ise,
merkezi otoritenin her tarafta görülmeye bagladigi ve stratejik savunma
hatlarlyla kendini belli ettigidir. Bu hatlar Anglo-Sakson Ïngiltereile Kelt
kökenli Galler bölgesi arasmda Ojfa's Dyke kadar basit olabildigi gibi, he-
nüz tüm gizleri çözülmemig olan
ÇinSeddi kadar karmagik da olabiliyor-
du. Büyuk Ïskender335 ve 325 yillan arasmda en az yirmi kugatma yapti
ama çarpigmalarm hiçbir Pers Ímparatorlugu'nunsmirlari içinde yer al-
madt. Büyük bir ülkeye yaragir bir biçimde, savunma sistemi, suurlarm-di-
mda baghyordu.
Barut devrinden önce, cesurca savunulan ve.yeterli ylyecek depolayan ka-
leleri elde etmek çok zordu; bu tip kaleler, merkezi otoriteye bagkaldiriyi
simgeledigi gibi,.daha sonra incelenecek bir nokta olan özgür vatandagla-
ri ürktitmek gibi bir nedenle de inga edilmiglerdi. Stratejik savunmanm
baglantdari olarak yapilmig olanlan da vardar. Dogal simrlarla çakigmasi.
hiçbir zaman kolay olmayan stratejik savunma hatlariam ingaatt, bakimi,
beslenmesi ve asker yerleptirilmesi daima çok pahahya ç2kt2gi için, savu-
nacaklari gücün yetenek ve iradesine dayah olarak geligmiglerdi. 'Ìnça
edenler boga çabalamighr' denilen
savunma hatlarmin ise kendi kendileri-
ne savunmalari bekIenmigtir. (J.Keegan-113-119)
Barut devrinden önce
"istihkâm
ve strateii" arasmdaki bu iligki, barut son-
I

ÍkinciBöliim Dipnotlan 399

rasi ve büyük toplarm icadindan sonra ortaya çikan


"strateji"
anlaylyi ile
birlikte degigmigtir.
108 S. Ílhan,Jeopolitik Duyarldik, 30-34
Savagi tanimlarken "barigm
daha iyikogullarda yapilmas2 için araçtir", ifa-
desi, yaygin kabul gören bir dügüncedir. Gerçekte ise savag bir amaç de-
gildir.Yani politik hedefle askerî araç ve hedefler arasmda bir uyurn olma-
si gerekir. Politik hedef mutlaka bir askerî zaferin kazamlmasi degildir,
i
onun ötesindedir. Politik hedefin savag digi araçlarla ya da sadece savag -
tehdidiyle elde edilebilmesi de olasidir. Çokuzun yillar askerî doktrin, sa-
vagtn temel amaci olarak dügmanm ona güçlerine kargi muharebeyle ke-
sin ve tayin edici zafere ulagmak olarak anlagihyordu. Dügmanin savaga
devamt azminin böylelikle yok edilebilmesiyle istenilen politikamn kabul
ettirilebilecegi santliyordu. Ama hemen tüm savag sonrasi olugan siyasal
ortam bunun yetersizligini kamtlamigtir. Tüm doktrinler belli temel pren-
sipler üzerinde olugturulur. Bunlarm özü, araçlarla amaçlar arasindaki
dengelerin kurulmasi, hedefte Israr edilmesi, en az bekjenti hattinda hare-
kät yapmak, alternatifler içeren planlara sabip olmak, yeni planlar yapa-
bilmek ve güçlerin dagihmt gibi konularda, esneklik gösterebilmektir. Her
komutan, prensipleri, tarih boyunca farkh farklt yorumlamtyttr. Komutan
ya da komutanhk bu prensiplere farkh öncelikler vermig; kendi olanakla-
n ve kavrayiëlart çerçevesinde farkh prensipler dizisi formüle ederek ken-
di askerî doktrinini olupturmuytur. Genellikle savaglarm sonucunu dokt-
rinleri uygulang sonuçlari belirlemigtir.
109 Zbigniew Brzezinski, Büytik Satronç Talitast, (Çev.Ertugrul Dikbag, Ergun
Kocablyik), Sabah Kitaplart, Ïstanbul1998.
110 Nevzat Denk, 21'nci Yilzyda GirerkenTilrkiye'riin Jeoµofitik Durumu ve Jeostra-
tejikÖneminin Yeniden Belirlenmesi,s.26, Harp Akademileri, Ïstanbul2000.
121 Colin S. Gray, "Cografya ve Strateji: Uygulmnada Jeopolitile", (derleyenler).
Colin S. Gray-Geoffrey Sloan, Jeopplitik,Strateji ve Cografya (içinde),
s.220, Asam Yaynu, Ankara 2003.
112 Pascal Boniface, Atlas des relations Internationales, Dunod, Paris, Eylül 1993,
s.784'ten aktaran N. Denk, 27.
113 Izzetullah Izzetî, Iran ve Bölgc Jeopolitigi, (Çev.Hakki Uygur), s. V, Kure
Yaymlari, Ïstanbul2005.
114 Izzetî, 2L
115 Suat Ílhan,Jeoµolitik Duyar/thk, 97.
116 Brzezinski, Bilyük Satranç Tahtasi, 43.
117 Brzezinski, 45-46
118 Suat Ïlhan,(1) Jeopolitik Duyarlihk, s.96-97, ÖtükenYaymlari, Ístanbul2003
ve (2) Türklerin Jeopolitigi ve Avrasyacthk, s. 39-41.
H9 Bu baghk altmda anlattlanlar için kaynak-: Nejat Tarakçi-Devlet Arimah
Bilinti: Jeoµolitik ve Jeostrateji,
8.208-215,
ÇantayKitabevi, fstanbul, 2003'ten
yararlamIrug ve geniëletilmigtir.

I.

I .

.
'
h,

--
.

400 GelecegiYönetmek

120 Erdogan Dümen, Jeopolitik / Jcstrateji,Cilt 3, s. II-1,2, Harp Akademileri


Yayuu, Ïstanbul1979.
121 C.S. Gray, Cografyn ve Strateji: Llygulamada Jeoµolitik, s.237.
122 E. Dümen, Jeopolitik, s.2.
123 Cen giz Ok man, Silahh Kuvvetter Dergisi, Sayi: 339, s: 17, "Strateji Teorisi ve
Askeri Teori" adh makale- Ocak 1994, Ankara
124 Atillâ Erkan, Strateji Üzerine, Dz. K. K. Dergisi, s: 17-12, Ocak, 1970
1. Stratejl'nin formüle edilmig gekli. STRATEJÍ= D× LK+M]xT
D Durumu degerlendirme faktörû (en önemli unsur olup, hassas nok-
=

taya gidebilme faktörüdür.)


K Kuvvet (Güç) faktörü (tank, top gibi ruaòdi faktördür)
=

M Moral güç faktörü T Zaman faktörü


= =

ögeleri" denir..K fak-


"stratejinin

Yukarida stralanan stratejinin dört faktöriine


bir olmast durmuu "Kurtulu; Savag-
ve M faktöriiniin
arti
"siffr"

fdriiniin say;
lan"na örnek olupturur.
(hedefcgiden hareket tarzt).
"politikadir"

D jiiktöriinfinaçik ifadesi
Giiç + Politika Strateji
2. QuincyWrigirt'in Savagm Tzrmandtreimast Kurmm
Amerika Cumhurbagkani Lyndan Johnson'un,Vietnam'daki savagi ku-
zeye dogru brmandirma karanndan hernen sonra Profesör Wright, sava-
tirmandmlmasiyla ilgili savag karari konusundaki incelemesini yaym-
gm
lamigtir. (QuincyWright, "The Escalation of International Conflicts", jour-
nal of Conflict Resolution, vol. IX, December 1965,
8.433-449.)
Wright'in
kurami matematik bir denklemle go biçimde gösterilmigtir.
dx (Nx Fv) (Cx
-

Wx) (PX Py) (Vx Vy)


- - -

3y_ (Ny Fy) -

(Cy Wy) (Py Px) - -

(Vy Vx).
-

dt
N Savaga katilan tarafiarin (X ve Y'nin) ulusal çikarlarinut bu savasta
ne okiugunu algdamalari.
F Derhal eyleme geçirilebilecek güç
C Hazu·hklar ve dügmanhklarin maliyed
W Bany için diger devletlerce yapilan baski
P Potansiyel askeri güç
V Y1kuna kary1 açik olma durumu.
dx ve dv kesirieri iki taraf arasmda artan dügmanhk düzeyindeki büyü-
t dt meyi anlatmaktadtr. Su kesirlerin oram X veya Y devlellerinin,
herhangi bir anda, savagi tirmandirma veya azaltma isteklerine göre de-
gigmektedir. Parantez içindeki terimler ise, karar vermenin dört ayri sat-
hastm göstermektedir. Gelen degivik haberler her adimda incelenmekte ve
hesaplara katilmaktadtr. Çatqmanm baglangictada, X Devleti dx/dt ora-
nmaa gelecekte kullanacagt güçIeri, ulusal çikarnun yogunluguna (Nx)
dayanarak geli;tirecektir. Bunu yaparken dugman gügleri (Fy) göz önün-
ikinciBölüin Dipnotlan 401

de.tutacaktar. Savaym ikinci agamasmda, X devleti yaptiga hazirhklarm git'-


tikçe artan mallyetini hesaplayacaktar. Eger savag ileri bir düzeyde ise,
kaybolan can ve mal miktari da (Cx) hesaplanacaktir. Su unsur, Dünya ka-
muoyunun baskisiyla agirlikh olarak hesaplanir. Bo noktada denklem ne-
gatif olabilir, bu nedenle savagan taraflar pazarhga girigmeyi veya ateyke-
si kabul edebilirler. Matematiksel sonuç arti çiktigmda dügmanlik devam
ediyor demektir. X Devleti uzun devredeki güç durumunu (Px), askerî
guçlerini, ekonomik gücünü, siyasal morali ve potansiyel müttefiklerini, Y
Devletinin uzun devredeki durumunu (Py) gözden geçirecektir. Durumun
kendi lehinde olup olmamasma göre, Devletler savagi tinnandiracaklar
veya geri çekilip pazarhga oturacaklardir. Eger savag dördüncü ve son
agamada devam ediyorsa, X Devleti, Y devietinin askeri güçleri tarafmdan
y1ktma kargi açik olma durumunu, kendi askerî güçlerin-in kargi Y Devle-
tini yikma gücüyle kargilagtiracaktir.
Görüldügü gibi Wright'in varsaytmi bazi degigikliklerle ussal modelin ge-
ligtirilmig bir biçimidir. Bundan bagka kaybedilen can ve mal miktari, ha-
zarhk harcamalari üzerinden ölçülen mallyet hesaplannm karar vermek
için önemli bir girdi oldugu belirtilmigtir. Kamuoyunun etkilerine ve be-
lirsiz bir kavram olan ulusal çikarin (Nx) hissi davraniglara sürükleyen et-
kisine de, modelde yer verilmigtir.
Kaynak: Hasan Köni; Genel Sistem Kuramt ve Uluslararasi Siyasetteki Ye-
ri, 8.90-92, Asam Yaymi, Ankara 2001.
125 C. Okman, Slh. Kuv. Derg. s. 18 (sayx.339)
126 Okman, S/h. Kuv. Derg. s.18,
127 Cengiz Okman, "Strateji Teorisi ve Askerî Teori," Slh. Kuv. Derg. sayi: 339,
s:18,1994
128 Okman, Strateji Teorisi ve Askeri Teori, s.18.
129 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18.
130 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18.
131 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18.
132 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18.
133 Bu baghk altmda anlatilanlar; Ìlhan Uzgel, Ulusal Çtkar ve Dig Politika,
s.53-69 arast, ÍmgeYaymlart, Ankara 2004'ten yararlamlarak yazilmigtir)
134 (Gordon A.Craig-Alexander L.George, Güç ve Devlet Yönetimi, s.214,
(çev: ÌhsanD.Daş -Emir Yüksel) Dig Folitika Eastitüsü, Ankara 1997 )
135 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18.
136 Okman, Strateji Teorisi ve Askert Teori, s.18.
137 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18.
138 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.18,
139 Dr. Cengiz Okman- Ulusal Glivenlik,M5, s:21, sayt 16,1985
140 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.21.
141 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.22.
142 Okman, Strafeji Teorisi ve Askerî Teori, s.22.
402 Gelecegi Yönetmek

143 Okman, Strateji Teorisi ve Askeri Teori, s.22.


144 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.22.
145 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.22.
146 Okman, Strateji Teorisi ve Askerî Teori, s.22.

1
i,

.1

.
i

-,..a'i
. r

r-

es

Uçüncü Bölüm
STRATEJÍ
MATEMATÍK
AKIL ÏSÍDÍR

I..

I
l

III
"Kuvvetlerin uyuçur, keskinligin körelirse, gücün tükenir,
kaynaklarm biterse, dügmanlarin firsattan yararlamp ayaklamr-
lar. Íçteo zaman bilge akil hocalari bile senin durumunu kurtar-
maya yetmez."
Sun Tzu
"Dünyadaki kesin olan tek gey geçmigtir; fakat üzerinde ça-
hymak zorunda oldugumuz her gey gelecektir."
Auguste DETEOUF

"Savag konusunda yazilmq bütün kitaplarda, politikacilarm


savag alanmdaki komutanlara müdahale etmelerinin sonucunun
felaket oldugu yazihdir ama buna kargm politikacilar hâlâ kendi-
1erini dogu tan strateji uzmam olarak görürler, her geyi kendile-
rinin bildiklerine inanirlar ve aym geyi tekrar tekrar yaparlar."
Yarbay Worsley GIBSON
Eski çaglardaki insanlarla, günümüz insanlari arasmda savag
hakkmdaki dügünceler bakunmdan bir fark yoktur. Sadece gekil
farki vardir.
Sebastien Chamfort

i
3.1. DEVLETLERIN DISPOLITIKA
STRATEJÍLERÍ
I

"Politika, kan dökmeden savapnak;


savag ise kan dökerekpolitika yapmak-

Shalleron

Devletlerin dig politika stratejisi derken, devletin dig çevreye


ya dig dünyaya kargi genel tutumunu, bu dünya ile olan bag-
.da

lantilarmi, iç ve dig amaçlarma ulagmak ve beklentilerini


ger-
çekleptirmek için kabul ettigi ve izledigi genel yönü kastediyo-
ruz. Devletler genel stratejilerini çogu kez gizli tutarlar, bunu
açikça söyIemezler. Bu nedenle, genel stratejiler, devletin çegitli
konulardaki tutum ve davraniëlan ile ortaya çikar.
Devletler, ister oldukça belirgin bazi dig politika amaçIarmi
gerçekleptirmeye yönelik faaliyet gösteriyor olsunlar, isterse da-
ha çok digaridan gelen etkilere tepki niteliginde bir dig politika
izliyor olsunlar, bu tutum ve davramplarim belirli bazi dig poli-
tika stratejileri çerçeve¯sinde gerçekleptirmeye çahyirlar. Bunlar
tarafsizlik, izolasyonizm ve baglantisizlik stratejileri ile ittifak
olugturma stratejisidir.2
Aragtirmaci ve akademisyenler, kimilerinin
"devletlerin

dig
politika stratejisi" olarak tanimlamadiklarim kimileri de "yön-

temler" olarak ele almaktadir.


Devletler, uluslararasi konjonktüre, olanaklarma, güç ile ka-
pasitelerine orta/uzun vadeli çikarlarma vs. göre çegitli davra-
my yöntemlerini seçmektedirler. Bu yöntemler, farkli ara çlarm
ya da taktiklerin kullamlmasi ile gerçeklegtirilebilmektedir. Se-

i
l- .
406 Gelecegi Yönennek

çilen yöntem, bir devletin uluslararasi sistemi algilama biçimini


ve kendisine sistemde verdigi yeri belli etmesi bakimmdan
önen, tagimaktadir. Aynca, uluslararasi konjonktür ve sistemin
biçimi, bu turden yöntemlerin seçilmesinde önemli bir belirleyi-
ci durumundadir?
Söz konusu yöntemlerin, kabaca iki ana kategoriye ayrilma-
si olanakhdir. Birisi; uluslararasi sistemin çeligki ve çatigmala-
rindan uzak kalma yöntemleri, ötekisi de; uluslararasi sistemin
degigim ve dönügümlerine dahil olma yöntemleri!
Uluslararasi iligkilerde taraflann igbirligine gitmesi müm-
kûndür; ancak bunun için ya birbirlerine tam güvenmeleri ya
da aralarmda igbirligine zorlayici ve igbirliginden kaçman için
yaptirim (mueyyide) öngören baglayici antlagmalarm olmasi
gerekir. Fakat bu durumda da igbirligine gitmemenin getirisi
müeyyide ile söz konusu olacak kayiptan fazla ise yine igbirligi
gerçekleymeyebilir. Dolayisiyla müeyyidenin taraflari igbirligi-
ne zorlayici nitelikte ve ölçülerde olmasi gerekir.'

3.LL Tarafsizhk
Ïlkin, tarafsizhk kavramrun hukuki bir nitelik
esas itibarlyla
tapidigmi ve bir devletin, iki ya da daha çok devlet arasmda çik-
mig olan bir savagta, kendisini fiili ve hukuki bakimlardan savag
hali digmdá tutmast ve muharip devletlerin de onu böyle say-
malari anlamma geldigini ve de bu anlamiyla, baglantisizhšm
bir bagka adlandmhqi olan tarafsizc1hktan farkh oldugunu be-
lirtmek gerekmektedir.6
Devletlerin, çatigma ya da savag durumlarmda bunlarm di-
mda kalma halini ifade eden ve bir hukuksal statü olan taraf-
sizlik, devletin seçtigi bir dig politika olabilecegi-gibi, diger dev-
letler tarafmdan da onaylanmasi gereken bir durumu ifade et-
mektedir. Bir uluslararasi antlagma ile belirlenebilecegi gibi, ül-
kenin beyanma da bagh olabilir. Bu yöntemi seçen devlet,.çatig-
malardan dogan zarari kargilamak istemedigi gibi, ça tigmalar-

e- - dan elde edilebilecek yarara da taraf olma beklentisinde degil-


dir. Bu devlet, guvenlik ve varligmi çatigmalara taraf olmama
Strateji Matematik Akti Ïçidir 407
L-

ile açiklayan devlet oldugundan, .


genellikle çatigmalarda taraf
olma olasihgi yüksek oluçumlann içerisinde de
yer almaz. Di-
gerbir ifadeyle tarafsiz devlet, herhangi bir askerî olugumun,
bir ittifakm, bir kurulugun üyelerinden birisi de olmaz.
Çünkü,
bu tür olugumlar olasi bir çatigmanm taraftdir, oysa tarafsiz
devlet tam da bunlari reddeden devlettir
I
"Tarafsizhk stratejisi bazi durumlarda savag digi dönemleri
de kapsayan bir nitelik kazanmaktadir." Bir devletin, öteki
devletlerce siyasi bagimsizhgmm ve ülke bütünlügünün temi-
nat altma almmasma karghk megru müdafaa hali hariç,
sava
hakkmdan ve askerî ittifaklara girme hakkmdan vazgeçmesi,
bu devletin
"daimi

tarafsizhk statüsü altma konulmasi" anla-


mma gelmektedir. Fakat burada bir noktaya dikkat etmek
gere-
kir. Tarafsizhk tamamen devletin egemen iradesiyle seçtigi ve
yine egemen iradesiyle degigtirebilecegi bir durumdur.
Tarafsizhk tercihinin, bazi durumlarda sadece devletin iste-
ginebagh olarak yapilamayacagi da ifade edilmektedir. "Hele
ki tarafsizhk bir daimi tarafsizhk durumunu ifade ediyor ise,
diger bir ifadeyle devletin sürekli dig politikasi bu ise, bazen bu
statü diger devletlerce empoze edilmig bir politikaya karç1hk
gelmektedir. Özellikle, çatigma içerisinde olan aktörlerin arala-
rmda kalan cografyalardaki devletlerin daimi tarafsizhk du-
rumlari, onlarm birer tampon bölge durumu olugturmalarmi
saglar. Herhangi bir taraftan olmadiklari için bu
devletlerin
topraklari silahlandirilmaz, bu devletlerin smirlarmdan akmlar
yapilmaz, bu devlet istihbarat faaliyetlerinde kullamlmaz. Säz
konusu pozisyonlan ide, garantör devletler tarafmdan
güvence
altmda tutulur. Böylece daimi tarafsizhk durumu, uluslararasi
antlagma ile ifade bulur. Bununla birlikte, tarafsiz bir devletin
kendi askerî yapilanmasmi güçlendirmesinin önünde bir engel
bulunmamaktadir. Çünkübu devletin de, tüm digerleri gibi
megru müdafaa hakki bulunmaktadir."*
"Oysa daimi tarafsizhk statusü, bu statüye giren devletle,
bu durumu tamyan öteki ilgili devletler arasmda varilan bir
antlagma ile olugmaktadir. Ôolayisiyla degigtirilmesinde de bu -

devletlerin onayi gerekir.-"


408 GelecegiYönetmek

Tarafsizhk belirli bir süre için ya da belifli bir savag durumu


ile ilgili olarak da bagvurulan bir yöntem oldugundan, bu konu-
da da bazi örneklerden söz etmek gerekir. Örnegin Danimarka
ve Etiyopya Birinci Dünya Savagi sirasmda, ABD Birinci Dünya
Savagi sonrasmda kurulan Milletler Cemiyeti içerisinde yer al-
mayarak 1932-1941 arasmda tarafsizhk ilan etmiglerdir."
Tarafsizlik stratejisine bir ärnek olarak ÍkinciDünya Sava-
i'nda
savaga girmeyen Türkiye'nin dig politika stratejisini vere-
biliriz. "Türkiye'nin IL Diinya Savagi sirasmda izledigi dig poli-
tika stratejisinin tam bir tarafsizhk olmadigi söylenebilir. Türki-
ye bu savag sirasmda temelde savagm digmda kalma amacma
yönelik bir politika izlemig, bu dogrultuda esas olarak tarafsiz-
hk stratejisinden yararlanmakla beraber, gerektiginde ittifal<lar
olugturma stratejisini de kullanmigtir. Bununla beraber, dönem-
deki fiili Türk dig politikasmm, devlet hukuku açismdan taraf-
sizhk kurallarma oldukça uygun dügtüg söylenebilir.""
Soguk Savag sonrasmda degigen uluslararasi konjonktür, da-
imi tarafsizhk statüsunün igleyiginde bazi degigiklikler yarat-
migtir. Daimi tarafsiz ülkeler olan Ísveç,Avusturya ve Finlandi-
ancak bu kurulugun ortak
ya AB'ne tam ûye olarak katilmiglar,
güvenlik sisteminde tam üye olarak yer almamiglardir. Bunun-
la birlikte, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasina dahil ola-
rak statülerinde degigiklik yaratmiglardir. Askerî ittifaklara ka-
tilmayan bu ülkelerin bazilan, uluslararasi barig güçlerine asker
gönderebilmektedir. Degigen kopullara göre·daimi tarafsizhgm
ne tür biçimler aldigina iligkin en belirgin tammlama, Ísviç-
re'nin kendisi için ifade ettigi terimlerden bulunabilir. Buna gö-
arasmda
re Ísviçre; 1920'ye kadar mutlak tarafs2zlik,1920-1938
Iarafsizhk, 1931-1990 arasmda yeniden mutlak taraf-
farkhlagm2;
sizhk ve 1990 sonrasmda da aktif tarafsizlik uyguladigmi ilan et-
mektedir. Aktif tarafsizhk, bugün diger daimi tarafsiz ülkelerin
yaptigi gibi, sadece askerî ittifaklara tam üyeligi reddetme anla-
mma gelmektedir?
Tarafsizhk, bir devletin ekonomik ve ideolojik bakimdan ke-
sin bir tercihini ifade etmemektedir. Sadece belirli olugumlarm,
özellikle de savaym dipinda kalma anlami tagimaktadir. Tarafsiz

i
Strateji Matematik Aku Ìgidir 409

devlet, örnegin AB üyesi, Avrupa Konseyi üyesi


ya _da DLinya
Ticaret Örgütüile UNESCO üyesi olabilir, ancak NATO
ya da
BAB üyesi olmaz.
Çünkü,NATO ya da BAB türü örgütler,
askerî/stratejik tercihlere karyihk gelmekte ve üyesi olan devle-
ti bir
"taraf"

haline getirmektedir.

3.1.2. Ízolasyonizm(Yalmzahk)
Izolasyonalizm (yalmzcihk) yöntemi, uluslararasi sistemin
bütününde ya da alt sistemlerinde ortaya çikan sorunlara olabil-
digince az dahil olma, diger aktörler ile en alt düzeyde siyasal
ve ekonomik iligki sürdürme, askerî iligkilerde hiçbir aktörle ya-
km igbirligi sürdürñieme ve egit uzakhkta durma yäntemini ifa-
de etmektedir. Bu tür bir tercihin yapilabilmesi için, aktörün
karç1hkh bagimhhk ya da bagimhhk iligkilerinin bulunmamasi
gerekir. Diger bir ifade ile, yalmzcihk uygulayan devletin, bu
politikayi izledigi sürece kendi kendisine yeterlilik durumunun
bulunmasi gerekmektedir. Bu yeterlilik, ekonomik ve siyasal
bakimdan oldugu gibi, topografik bakimdan da aranmaktadir.
Bir devletin büyük bir gücün etki alamnda bulunmasi,
çatigma
merkezlerine yakm bälgelerde
yer almasi, çok fazla sayida kara
kompusunun bulunmasi gibi özellikler, izolasyonist bir
politika
tercihinin yapilmasim zorlagtirmaktadir.3
"Siyasal ve askerî bir strateji olarak izolasyonizm, uluslara-
rasi sistem ile iIgili sorunlara alt düzeyde bir katilim, äteki siya-
sal birimler ya da toplumlar ile
en alt düzeyde diplomatik ya da
ticari iligki ve de öbür devletlere kargi herhangi bir askerî
giri-
imde bulunma ya da onlara herhangi bir ayncahk
tamma ko-
nusunda isteksizlik olarak tammlanabilir."
Bir ülkenin izolasyonizm türü bir dig politika stratejisi Izle-
meye yönelmesini etkileyen çegilli faktörler säz konusudur:
a) Belirli bir sosyal sistemi koruma ve/ya da dig etkiler
ile
bozulmadan geligmesini saglama endigesi, dig politika
açism-
dan izolasyonist bir tutum izlenmesinde önemli bir etken ola-
bilir
410 GelecegiYönetmek

"kendi

b) Yaygm bir kamya göre ekonomik ve sosyal açidan


kendine yeterli olma", bir ülkenin izolasyonist bir dig politika
stratejisi izlemesinin kolaylagtirici bir faktördür.'"
c) Ötekidig politika stratejileri için oldugu gibi izolasyonizm
açismdan da kamuoyunun arzusunun bu yönde olmasi, strate-
jinin tercihinde ve uygulanmasmda etkili almaktadir."
d) Ízolasyonizm,.uluslararasi sistem(ler)in tam anlamiyla bir
dünya sistemi haline gelmedigi ve/ya d a belirli bir güç dagth-
mmm bulundugu dönem ve durumlarda daha
kolayhkla uygu-
lanabilen bir dig politika stratejisidir."
Geçici bir dönem için izolasyonist politika uygulanabilmesi
için, daha önceden dünya geneline çok fazla yayilmamig ve
dünya dengeleri ile ulusal varhgi bir düzeyde tutmamig olmak
gerekir. Dünyamn ekonomik ve siyasal dengelerini büyük älçü-
de etkileyen bir devletin izolasyonist bir politikaya geçigi, sis-
boglugu yaratacagmdan, kendisini de etki-
"güç"

temde ani bir


leyen önemli istikrarsizhk ve dengesizliklere yol açabilir. Ayri-
olan kargihkh ba-
ca, dünya gücü olan bu devletin de, kurulmuy
aniden koparmasi çok fazla olanakh olmayabilir.
gimhhklari
Dolayistyla, dünya geneline fazlaca yayilmig bir gucün bu tür-
den bir politika uygulamasi daha zorken, bölgesel bir gücün ya
da küçük bir devletin izolasyonizmi seçmesi daha kolay olmak-
tadir.,
e) Ìzolasyonisttürden bir dig politikamn tercihini ve
uygu-
lanmasmi kolaylayttran bir bagka faktör de cografi ve topografik
kogullardir.,
Yalmzeihk politikasi izleyen devletler, dig dünyaya ve öbür
devletlerin tutumlarma karp bir aldirmazhk içinde degillerdir.
Tersine, bu devletler yalmzhklarmi sürdürebilmeleri için ulus-
lararasi durumu sürekli olarak ve gerçekçi bir açidan degerlen-
dirmek zorundadirlar. Savaglarm, ekonomik ve toplumsal et-
kenlerin tüm dünyayi kapsama durumunda oldugu yirminci
yüzyihn ikinci yarismda bir devletin yalmzcihk politikasi izle-
yebilmesi çok zorlaymig, hatta olanaksiz bir.duruma gelmigtir.3
Devletlerin kargihkh iligkilerinin geligmesi, kargihkh bagim-
hhklari artirmakta ve her devletin bu baglar oranmda politika
Sirateji Matematik AkrI Ïyidir 421

degigiklikleri yapmalarmi zorunlu kilmaktadir. Ïçtebu tür degi-


iklikler eger o devleti zayiflatici sonuçlar tagiyor ise, izolasyo-
nizm uygulamr. Ancak, eger izolasyonizm daha önceden kurul-
muy baglarm zayiflatilmasi anlamma geliyor ise, bundan cloga-
cak zarann kargilanmasmm göze almmasi gerekmektedir.
Uluslararasi iligkilerde siyasi ve äzellikle de ekonomik kargi-
hkh bagimhhk olgusunun giderek güç kazanmasi, günümüzde
devletlerin bu türden bir dig politika stratejisi izleyebilmesmi
zorlagtirmaktadir.
Ízolasyonistpolitika-tercihi, kahci bir dig politika tercihi ola-
rak seçilebildigi gibi, geçici bir dönem stratejisi olarak da kulla-
mlabilir. Birinci durum, belirli bir devlet sisteminin ilelebet dün-
yadan korunmasi anlaylymi tagir. Bu devletin, dünya ile ilgili
politikalari simrhdir, yakm ve uzak cografya politikalari bulun-
mamaktadir. 1976'da, SSCB'nin politikalarma kargi çikarak Var-
ova Pakti'ndan ayrilan ve kendine yetmeyi" ilke edin-
"kendi

digini beyan eden Arnavutluk'un 1990'lara kadar izledigi poli-


tika bu konuda bir örnek durumundadir. Ïkincitürde ise, belir-
li bir süre içe kapanan devletin bir süre sonra gücünü toplami
olarak uluslararasi sistemde yeni roller arayacagi dügünülebilir.
Ayrica, bu yöntem devletin, kendi istemedigi zaman ve kopul-
larda çevresindeki istikrarsizhklara çekilmesi, dahil edilmesi
riskini de ortadan kaldirmayi amaçlamaktadir. Bu konuda veri-
lebilecek en belirgin örnek ise, 1823'te ilan edilen Monroe Dokt-
rini'ni Birinci Dünya Savagi'na kadar uygulayan ABD'dir.
Birinci Dünya Savagi, Avrupa'nm orta vadede dünya siyasi
ve ticari hayatmdaki üstünlügünün sona erig sürecini baglatti ki,
buna noktayi koyan ÏkinciDünya Savagi olacakti. Öte yandan
monargiler ve imparatorluklar birbiri ardma yikildi ama bunla-
rm yerini demokrasi degil diktatörlükler aldi. Tüm Avrupa'da
demokratik olarak nitelendirilebilecek yegâne büyük ülkeler
halk cephesi fiyaskosu yaçayan Fransa ile dinamizmini her
ge-
çen gün yitiren Ïngiltereidi. Bunlar yine de bir süre daha devam
ettirebilecekleri sömürge imparatorluklan sayesinde metropol-
lerinde bazi sosyal devlet uygulamalarmi geligtirecek ve böyle-
ce sol muhalefetlerini denetim altma alacaklardi. Bu, savag son-
412 GelecegiY netmek

rasmda devletin toplumsal agirligim dügürecek yerde giderek


artiran faktörlerden biri oldu. Almanya ve Ítalya bagta olmak
üzere birçok bagka ülkedeyse geligen sosyal muhalefetle uzlay-
mayi saglayacak ekonomik olanaklar olmadigi için fagist dikta-
törlükler kuruldu. ABD'ye gelince; o yeniden anakarasma çeki-
lerek izolasyonizm siyasetine döndü. Ama dünya ficaret siste-
minin çökügünden en çok zarar gören ülkelerden biri olmasi
onu yeniden dünya siyasetinin göbegine çekecekti. Rusya ise
milliye tleri baski altma alarak geligtirdigi kolek tiflegme çabalari
içinde bir bagka izolasyon yagiyordu.

3.1.3. Baglantis1zhk
Devletlerin bagvurduklari dig politika stratejilerinden birisi
de baglantisizhktir. Esas itibariyla, Asya, Afrika ve Latin Ame-
rika ülkeleri tarafmdan benimsenen bu dig politika stratejisi,
ÏkinciDünya Savagi sonrasi dönemde ortaya çikti."
"Tarafsizhk" uluslararasi iligkilerde ve uluslararasi hukukta
eski bir kavram ve eski bir kurum olmakla birlikte,
"baglantisiz-

hk" oldukça yeni bir kavramdir. "Baglantisizhk" deyiminin ye-


deyimi ile sik sik karigtirilmasma
"tarafsiz"

ni olmasi, bunun
neden olmaktadir. Bir bakima bu deyimler arasmda bir yakmhk
bulundugunu söylemek yanhg olmayacak; çünkü, her ikisi de
aym türden bir siyasal tutumu anlatmakta, bir devletin askerî
gücünü ve diplomatik dës¾ini bagka bir devletin amaçlari için
kullanmaktan kaçmdigi anlamma gelmektedir."
Tarafsizlik, bir uluslararasi hukuk kurumudur ve sadece sa-
vag durumunğa söz konusudur. Öteyandan, baglantisizhk, da-
ha çok bir barig zamam politikasidir."
Günümuzde sikça duyulan ikili kavramlar bulunmaktadir.
gelig-
"kuzey-güney",

Bunlar
"zengin-yoksul", "geligmig-az

"Dogu-Bati" olarak kullamlmaktadir. Bu


"merkez-çevre",
mig",
kavramlar ülkelerin ekonomik düzeylerini anlatmaktadir.
Gerçekten de, birçok baglantisiz ülkenin
"yoksul"
oldugunu,
ülkeleri safmda yer. aldigim, geligmig"ya da
"güney" "az "çev-
re" ülkelerinin büyük çogunlugunun baglantisizhk türünden
bir dig politika stratejisi izlediklerini söylemek mümkündür."
"Tarafs1zhk" stratejisini anlatirken, bu kavramm "tarafsizhk-

tan" farkh oldugunun altim çizmigtik. "Siyasi bir nitelik tagiyan


tarafsizhk" aktif bir tutum olarak anlayildigi takdirde, baglanti-
sizhk ile eganlamh olarak kullamlabilmektedir
Baglantisizhk stratejisi, diger stratejilerden farkh olarak dev-
letin uluslararasi sistem ya da alt sistemlerden kendisini soyut-
lamasi anlammi ifade etmemektedir. Bu fürden bir tercih, dev-
letin bilinen ve var olan kutuplagma, bloklagma ya da gruplag-
malardan farkli bir biçimde uluslararasi olaylara dahil olmasi
anlamma gelmektedir. Genel olarak tek bir devletin degil, bir
devlet grubunun ortak dig politika egilimine kargilik gelir. Bag-
lantisiz devletler, her ideolojik/ekonomik/siyasal gruptan egit
uzakhkta bulúnma kararhhgmi ortaya koyarlar. Bu türden
gruplari ifade eden kuruluglara katilmaz, onlann politika ve uy-
gulamalarma taraf olmazlar..Bununla birlikte, ekonomik ve ti-
cari iligkilerini, birine öncelik tanimaksizm hepsiyle sürdürme
olanaklari bulunmaktadir.
Bir ülkenin aktif tarafsizhk ya da baglantisizhk türü bir di
politika stratejisi izIediginden söz edilebilmesi için bu ülke:"
1) Bany içerisinde bir arada yagama ilkesine dayali bir dig
politika izlemelidir.
2) (NATO, Varçova Pakti,
-dogmadan

önce- CENTO ya da
SEATO gibi) çok tarafh askerî ittifaklara katilmamalidir.
3) Özgürlükve bagims1zhk hareketlerini desteklemelidir.
4) Büyük güçlerle"ikiliaskerî ittifaklara katilmamah, toprak-
lar1 üzerinde kendi rizasi ile kurulan yabanci askerî üsler bulun-
durmamahdir.

3.1.4. Íttifak Olugturma


Devletlerin dg politikalari açisindan en çok sözü edilen ko-
nulardan birisi de ittifaklardir. Günümüz dünyasmda izolasyo-
nist türden bir dig politika stratejisi izleyen ülke oldukça azdir.
Daimi tarafsizhk ve tarafsizla tirilmighk gibi istisnai nitelikteki
414 Gelecegi¥önel mèk

durumlari da hariç tutarsak, uluslararasi sistemde yer alan dev-


letlerin çok büyük bölümü dig politikalarmi sürdürmekte, itti-
faklar oluçturma stratejisinden genig bir biçimde yararlanmak-
tadirlar. Baglantisizhk stratejisi bile aslmda özel nitelikte bir it-
tifak sistemidir?
Bapka devletlerle diplomatik koalisyonlara ya da askerî itti-
faklara girigen bir devlet, ulusal amaç1arma az olanaklariile ula-
amadigi varsayimmdan hareket etmig olmaktadir?
Devletler, askerî, politik, ekonomil<, ideolojik gibi pek çok
alanda ittifak yapabilir. Öte yandan, uluslararasi politika ala-
mnda devletlerin çegitli alan ve oranlardaki birlikte davranigla-
rmi adlandirmak için ittifak terimi ile birlikte birçok bagka terim
de kullamlmaktadir. Bunlarm en bilinenleri üç tanedir: Koalis-
yon, pakt ve blok.
6

Bu dört terim arasmdaki iligkiler ve farklar, kurulug amaçla-


Ima göre belirginlegmektedir. "Koalisyonlar çogu zaman bir tek
ittifaklarm genellikle, koalisyon-
amaca yöneliktirler. Bu açidan
lara oranla daha uzun süreli birliktelikler olugturduklari söyle-
nebilir. Íttifaklargenellikle koalisyonlara oranla daha-az sayida
birimden olugurlar. Çünkübir anlamda ittifaklar koalisyonlar
içerisinde bir alt kategori olupturmaktadirlar.
Ïttifak, genellikle devletler arasmda belirli bir ya da birkaç
konuya iligkin bir birlikteligi ifade etmektedir. Blok türü bir bir-
liktelik ise, devletlerarasi iligkilerde söz konusu olabilecek he-
men hemen her konuyu kapsar niteliktedir. Ïttifaklarda genel-
likle yazih bir anlagma bulunmakla beraber bu bir zorunluluk
-

degildir. Dolayisiyla ittifaklar açismdan, iki ya da daha çok sa-


yida devlet arasmdaki birlil<telikte formel bir antlagmadan çok
temelde var olmasi gereken çikar birligi olgusu önemlidir. Oysa
pakt terimi tamm geregi formel bir antlagmanm varhgma igaret
etmekte, birlikteligin.bu yönünü öne çikartmaktadir."
Ïttifak olugturma stratejisinin tercihini. etkileyen faktörler:*
1) Devletleri bagka devletlere ittifaklar olugturmaya iten ne-
denlerin bagmda, hepsinde ortak olan bir amacm olmasi, fakat
devletlerin öz kaynaklarmin, kapasitelerinin bu amaca tek bag-
larma ulaçabilmekte yetersiz kalmasi gelmektedir.
I .':(I .

Strateji Matenmtik Akil igidir 415

2) Bazi durumlarda devletler, belirli bir amaca ulaymak için


özkaynaklari yeterli olsa da, bu amaca ulagma çabalarmda yine
de ba ka ülkelerle ittifaklar olusturma i tercih edebilirler. Bu-
nun nedeni de, söz konusu amaca ulagmamn maliyetini azalt-
mak ve/ya da süresini kisaltmak ve/ya da söz konusu politika-
larma megruiyet saglamak ve/ya da bagka devlet ya da devlet-
leri etki altma almak olabilir.

OKUMA PARÇASI 1:
Ittifak Olupturma: Türk Kurtulug Savaµ'nda Anadolu
Hûkümeti ile Sovyetler iligkisinde Karadeniz

Ankara-Moskova Íligkisinin Baylamasi


Ìki kompu.devlet Milli Mücadele'nin baglangicmda yalmzhk
içindeydi ve her iki devlet Ìtilafm tehdidi altmdaydi. O nederi-
le birbirlerine destek olmak durumunda idiler. Ankara Hükü-
meti Íngiltere, Fransa [kisabir süre] ve Yunanistan'a kargi "Kur-
tulug Savagi" yaparken, Sovyetler Birligi'nden beklenmedik bir
zamanda sagladigi politik destek, silah ve
para yardimi onun
için son derece degerli olmugtu. Sovyetler Birligi de 1917 Ekim
Devrimi'ne kargi cephe alan Batihlara karpi ÍngiltereBatum'a
-ki

kuvvet ç1karm14t1-güneyde kendisine dost bir ülke buluyordu.


Böylesine olaganüstü kogullar içinde, 1920'de kurulan diploma-
tik iligkiler, 1921 Mart'inda Moskova Antlaymasi ile saglam bir
temele oturtulmugtu. Bu antlayma-ile Kars-Ardahan Türkiye'ye
geri verilerek bugünkü smir kabul ediliyor, Moskova Türki-
ye'nin "Mis a k-i Milli" dava smi d es tekliyordu.
Türk-Sovyet dayampmasi Batihlar'da derin kaygi uyandir-
mig tir. Hatta Fransa'nm müttefiki Íngiltere'ye danigmadan 1921
Ekimi'nde Ankara Hükümeti'yle bir ön barig antlagmasi
yap-
masmm nedenlerinden biri de Türkiye'de Moskova'nm tehlike-
li olabilecek etkisini dengelemek arzusu idi.
Sovyetler'le ilk görügmeleri Ïttihatçilar
yapar. Bakü'de bulu-
nan Dr. Fuat Sabit, Rus Komünist Partisi Kafkas Bölgesel Komi-
tesi üyelerinden Viktor Naneygvili ile görügür. Fua t Sabit, "Bol-
416 Gelecegi-Yönetmek

evizmin ülkemizde kurulmasi için sosyal, ekonomik hiçbir te-


mel olmadigi gibi halkm anlayigi ve gelenekleri de buna kargi
oldugundan hiçbir toplumsal reform çagnsina girigmeden ne
biçimde yardun edeceklerini" sorar. Simdilikyol olmadigmdan
ancak paraca yardim edebilecekleri yamtim ahr. Bu görügme
Ekim aymda oluyor. (1919)
Ankara Sovyetler'le iligkide tereddütlü davramrken Ïttihat-
çilar antlagma imzalamiglardi bile. Olaylar hizla geligmektedir.
Baha Sait'in Bakü'de imzaladigi anlaymayi Kizilordu'dan Al-
bay Ilyaçef Istanbul'a Kara Vasif'a getirir, Kara Vasif da bir
mektupla anlagmayi onaylanmak üzere Ankara'ya gönderir (3
Mart 1920). Anadolu dokuz aydan beri tereddüt ederken Ïttihat
ve Terakki'nin bu ige giriymesi ve o kadar ileri gitmesi Mustafa
Kemal'i endigelendirir. Cerçi bundan 15 gün önce Talat Papa
Ankara'ya yazdigi bir mektupta Bolgeviklerle iligkide oldugu-
nu ve Enver Paga'nm Rusya'ya hareket etmek üzere oldugunu
bildirmigti ama yine de olaylarm bu kadar hizh geligecegi tah-
min edilemiyordu. M. Kemal Kara Vasif'a bu anlaymayi tam-
mayacaklari gibi Baha Sait'i de temsilci olarak tammadigim be-
lirtir. Aym zamanda Rauf Orbay'dan Albay Ílyaçef'legörügme-
sini ister.
16 Mart 1920'de Ístanbul'uniggali Ankara'yi hizla hareket et-
me e mecbur etti.
27 Nisan 1920'de K. Karabekir Erzurum'dan M. Kemal'e
gönderdigi telyaziile "Bugün Anadolu'nun kurtulugu ile Bolge-
vik ordulanyla el ele vererek hareketten bagka bir çaremiz kal-
marmptir," diyerek acele bir heyet gönderilmesini ister.
Ozellikle 1920 yihmn ilk günlerinden baglayarak dügüncede
bir aynhk oldugu görülür. Mustafa Kemal hareketi baçarmamn
tek çaresinin Sovyetler'le iligki kurmakta oldupmu görür, öbür-
leri ise Ïtilafdevletleri ile uzlagma umudundadirlar. Ancak Ïs-
tanbul'un iggali, Kizilordu'nun Kafkaslar'a inmesi ve Türk-Sov-
yet iligkilerini Ïttihatve Terakki'nin yürütmesi tehlikesinin be-
lirmesinden sonradir ki bir degigme olur. Bu degigmede Kafkas-
lari Sovyetlerle paylaymak ve Tagnak Ermenistan'1 ortadan kal-
dirmak dügüncesinin de önemli bir payi vardir.
Strateji Matematik Akrl 1pidir 417

Bu dönemde Moskova Hükümeti de Anadolu Hareketi ile


dogrudan dogruya bir iligkiye girmemigtir.
24 Nisan 1920'de BMM'de alman iligki kurma karari, 20 Ma-
yis'ta Moskova'ya ulagir (kurye tegmen ÏbrahimElendi) ve äne-
ri Digigleri Halk Komiseri G.V. Çiçerin'inbürosuna ulagtinlmig
olur. Ïlk önerinin äyküsü budur. (S.Yerasimos 150)
Ancak resmi bir heyetin Moskova'ya gänderilmesi için hü-
kümet kurulmasi beklenecektir. 8 Mayis'ta Digigleri Bakani Be-
kir Sami ve Iktisat Bakam Yusuf Kemal Bey (Tengirgek) Mec-
lis'ten talimat alarak görevlendirilirler. Bu talimattaki önemli
noktalar, "Kader Birligi" konusundaki biçimsel sayilabilecek
cümlelerin ötesinde, "gimdiki
milli simrlar" denip Misak-i Mil-
li'den söz edilmemesi ve Bogazlar'm birlikte savunulmasi öne-
risidir. Bunlar da o günlerdeki Anadolu Hareketi'nin bunalimh
durumunu ve Sovyet iligkilerine verdigi önemi belirtir.
Heyet 11 Mayis'ta Ankara'dan yola çikar, 25 Mayis'ta Erzu-
rum'a ancak varabilir. Burada ÏbrahimTali Öngären de heyete
katihrlar. Bu arada Kafkasya'da ve Rusya'da bulunan Ïttihat
ve
Terakki ileri gelenleri de Sovyetler'le çegitli görügmeler
yap-
maktadir. Bu durum Ankara'yi çok rahatsiz etmekle birlikte
dogrudan müdahalenin zamam beklenmeye baglandi. Anka-
ra'nm Fransizlarla birakigma imzalamig oldugu haberi Mosko-
va'ya ulaginca Sovyetler'de duraksama görülür. Halil Papa
Çiçe-
rin'le görügüp bu kuykulan gidermeye çahyir.
Türk-Sovyet görügmeleri çok hizh geligmektedir. Bir yandan
da Ermenilerle görügmeleri sürdüren Moskova-Dogu yolunu
açmaya çaligmaktadir. Íngilizlerise Íran-Anadolu yolunu kapa-
h tutabilmek için Tagnak Hükümeti'ni kigkirtmaktadir.
Ermeni heyeti ile Moskova'da yapilan gärügmeler Haziran
-
ayi boyunca sürer. Sonunda Ruslarm Dogu Anadolu konusun-
da arabuluculuk yapmasi koguluyla yolun açilmasi kararlagtin-
hr ve Sant,1 Temmuz'da bu öneriyi Erivan'a iletir. Ertesi
gün de
Halil Paça Bakü'ye dogru yola çikar. Yanmda elçilik kâtibi Up-
mal-Angarski bagkanhšmda Sovyet heyetinin ilk ekibi, Erme-
nistan'la görügmeleri yürütmekle görevli B.V. Legran, Bahattin
.

Sakirve Anadolu'ya ilk para yardimi olarak 125.000 altm Türk


418 Gelecegi Yönctmek

Lirasi karghş 500 kilo altm ve Çiçerin'inMustafa Kemal'e bir


mektubu vardir.
Bu olaylar olurken Mustafa Kemal 3 Temmuz'daki gizli otu-
rumda Meclis üyelerine Türk-Sovyet iligkileri konusunda ilk
kez bilgi verir. .

"Bizim için, inilletimiz için Bolpevikolalim-olmayalim sorunu söz


konusu degildir. ÎlleBolgevikolmak.için bir sorun yoktur. Yine bu ko-
nuda kraldan çok kral yanlisi olanlar da var. Görilyorum ki bazi arka-
duplar 'ÎlleBolpevikolalim' gibi bir diipiincededirler. Biz bir milletiz,
kendimize özgii âdellerimiz vardir ve biz bunlara baglayrz.Biz, Bolçe-
viklerden söz ettigimiz zaman bir BolgevikRusya'st, Sovyet Cumhuri-
yeti var, onlarin araçlart var, kaynaklari var ve bizim diigmanunizm
düpmamdir. Biz, kendi amaçlarimizi kurtarmak için btmlarla birlege-
biliriz. Yoksakendi amaçIarimizi biraktp da onlara köle olalim sorunu
söz konusu degildir." Çiçerin'in 3 Haziran tarihli yamtinm çözü-
munu de yapar.
Su görügme yapilirken Moskova'ya gönderilen heyet daha
Anadolu'dan çikmam14ti. Söz konusu heyet 11 Temmuz'da
Trabzon'dan yola çikarak, ertesi gün Tuapse'ye ve 19 Tem-
muz'da Moskova'ya varir. O sirada Çiçerinyolu açmak için Er-
menilerle görügmeleri sürdürmektedir. Moskova'daki Ankara
temsilcileri orada kargilagtigi Dr. Fuat Sabit'le birlikte, ancak 24
Temmuz'da Çiçerinve Karahan'la ilk kez görügür. Çiçerin,
Fransizlarla yapuan birakigmadan dolayi endigesini belirttikten
sonra Türk-Sovyet iligkilerinin esaslarmi Cemal ve Halil Papa ile
görügtûklerini söyler. Burada söz konusu olan Cemal ve Ha-
lil'in pek kargi çikmadiklari anlaçilan Ermenistan'a toprak veril-
mesi sorunudur. Bekir Sami Bey, bu önerlye kargi her iki Pa-
a'nm da resmi bir görevi olmadignu bildirir. Türk tarafi yolun
açilmasi konusunda israrcidir.
Ote yandan Halil Papa ve elçilil< heyeti yanIarmdaki 500 kg
altmla Bakü'den yola çikarak 26 Te1ññinz'da Gerus'a vant, on-
dan sonraki yolu'n pek güvenilir olmayigi nedeniyle Halil Papa
tek bagma devam eder ve ayin 29'unda Nahcivan'a gelir. Halil
karplamalan için Türk birligine haber'gğnderir.
.kendisini

Faça
Veysel Bey komutasmda 300 kipilik bir kuvvet 31 Temmuz ak-
Strateji Matematik Aku îçidir 419

gami Nahcivan kentinin digmda Kizilordu ile ilk kez kargilagir.


Ancak bu kargilagma ile sorunlar bitmez. Aym gün Ermeni
milis güçleri Gerus-Nahcivan arasmdaki yolu Angelavut'un
batismdan keserler. Yolda olan elçilik heyeti Angelavut'a ka-
çar, manda arabalarma yüklenmig olan altmlar orada birakihr.
Ertesi gun Ermeniler Angelavut'a girer, elçilik heyeti Gerus'a
çekilir.
Aym gün (10 Agustos) Moskova'nm temsilcisi Legran ile
Taynaklar arasmda anlagma imzalamr. Böylece 12 Agustos'ta
Gerus-Nahcivan yolu açihr ve kafile yoluna devam eder, ancak
heyet 27 Agustos'ta Karaköse'ye vardigmda yanlarinda getir-
dikleri altmlar 400 kiloya inmigtir. Dogu ordusu için altimn 100
kilosuna el koydular.
Böylece Sovyet Rusya ile Anadolu arasmda bir yol açihr, an-
cak bu yol uzun ve tehlikeli, silah ve agir malzeme yollamaya
elverigli degildir. Dolayistyla ulagun sorunu yine de Sovyet yar-
dimim engelleyen önemli bir neden olmaya devam eder.
Büyük çaph yardimlar için kesinlikle demiryolunun açilma-
si gerekiyordu ama bir umut görünmüyordu. Çokönemli olan
acil bir yardimm Karabag ve Nahcivan daglarmdan manda ara-
balari ile yapilamayacagim ve ayrica Ermeni tehlikesinin her
zaman var oldugunu gören Kirov, Çiçerin'eyazarak yardimin
deniz yoluyla Novorossisk ile Trabzon arasmda yapilmasim
I
önerir.
Türk tarafi ile Sovyet.Digigleri arasinda bir anlagma imzala-
nabilmesi için de yogun temaslar sürdürülür ama bir sonuca
ulayilamaz. 1 Eylül'de.görügmeler kesilir. Ancak bu görügmele-
rin kesilmesi tüm iligkinin kesilmesi demek degildir. 2 Eylül'de-
ki son Çiçerin-Bekir Sami görügmesinden birkaç saat sonra
askerî uzmanlarm ilk toplantisi yapihr ve askerî yardimm deniz .

o
yolu il.e yapilmasi kararlagtirihr. Ertesi gün Türk heyetinin
askerî damymam Seyfi Bey verdigi raporda, 200 bin tüfek, 5 mil-
yon tüfek mermisi, 400 top, 75 bin mermi, 500 mitralyäz, 100
kamyon, 100 bin asker elbisesi, ayda 600 ton benzin ve daha pek
çok malzeme ister. Bundan bagka Moskova'dan 2 Eylül'de ayn-
lan Yusuf Kemal Bey beraberinde bir milyon altm ruble ve bir
420
- Gelecegi¥önetmek

vagon mavzer figegi götürür, sekiz vagon da Moskova Gari'nda


haz1r bekler ve bunlan yollama igini Lazistan Milletvekili Os-
.

man Bey üstlenir.


Sovyetler'le kurulan iligkiden Meclis'te kugkulu olan Türkçü
bir grup vardir. Çogukez M. Kemal bunlar karpsmda yalmz
kalmaktadir. Bu muhalif grup mandaci Bati yanhsidir. Bu ara-
da Itilaf güçleri de gerek Ankara Moskova arasmda, gerekse de
Meclis'teki Bati yanhlari (Manda taraftarlan) arasinda kugkular
yaratmak için çaba harcamaktadir ve bunda da bagarih olmak-
tadirlar. Íngiliz haber alma servisinin 6 Temmuz tarihli rapo-
runda, baglarmda Kâzun (Ínanç) ve Fevzi (Çakmak) pagalarm
bulundugu
"ihmh"
milliyetçilerin Sovyet iligkilerinden endige-
li olduklarini ve Mustafa Kemal'den uzaklagarak hareketin ba-
ma Ïzzet Paga'yi getirmek istediklerini yazar. Íki gün sonra ise
Ïstanbul'daki ÌngilizYüksek Komiseri'nin Londra'ya ilettigi
Haber alma servisi raporlarmda "1hmh"
milliyetçi grubuna Ali
Fuat (Cebesoy) Paga'nm ve Ísmet Ïnönü'nünde katildigi, bun-
larm Moskova ile iligkilerin bir an.önce kesilmesini ve Ítilaf'la
-

görügmelere girilmesini istedikleri ve lider olarak da Ïzzet Pa-


ga'yi seçtikleri yaz1hr. Aym sonunda ise Ìstanbul'dakiÏngiliz,
Fransiz ve Ítalyan yüksek komiserleri, Yunanhlan Anado-
lu'nun içerlerine sürmekle Ankara Hükümeti'nin yok edileme-
yecegini belirtirler ve en iyi çare olarak Anadolu'ya bir uzlagma
heyeti gönderilmesi ve bu yolla "ihmh"
milliyetçileri kendileri-
ne çekmeyi änerirler.
Tüm bu girigimler M. Kemal'e aktarihr. O da, Íngilizlerekiz-
makla beraber daha ciddi görügme önerisinde bulunurlarsa ka-
bul edilmesi yolunda talimat verir.
Bir yandan Sovyetler'le iligki kurmaya çahyihrken bir yan-
dan da bu iligkiden kugkular duyuluyor olmasinin birçok ne-
denleri sayilabilir. Bunlar içinde önemli bir neden Türk-Sovyet
iligkilerinin Ïttihat ve Terakki ileri gelenleri tarafmdan baglatil-
masi ve bunlann araci gärevlerinin sürdurülmesidir. Oysa Mus-
tafa Kemal ile Ïttihatve Terakki arasmdaki aynhk gittikçe büyü-
mektedir ve Sovyet yöneticilerinin Ïttihatçilari Mustafa Kemal'e
kargi kullanabilecegi kugkusu o dönem Türk-Sovyet iligkilerini
Strateji Matematik Akil1;idir ¯ 421

sürekli tedirgin eden bir unsur olmuçtur. 1920 yazmda Anado-


lu'da kurulan solcu örgütlerin bir kismi Ïttihatçiydi ve solculuk-
lari Enver ve Cemal pagalarm Sovyetler'le iligkilerinden kay-
naklanmaktaydi. Meclis'teki Halk Zümresi grubu Berlin'deki
Talat Papa ile iligkidedir, bunun yam sira Tegkilat-i Mahsusa
üyeleri ise çogunlukla Mustafa Kemal ile Íttihatçi liderler ara-
sinda ikili bir oyun oynamaktadirlar. Bunlardan da önemlisi En'
ver Paga'yla iligkide olan Halil ve Cemal pagalardan sonra, Türk
heyetiyle gärügmelerin devam ettigi sirada Enver Papa da Mos-
kova'ya gelir. Bekir Sami'nin 14 Agustos tarihli raporunu geti-
ren kurye, Enver Papa ile görügtügü ve Paga'nm ilkbaharda bir
süvari tümeni baymda Anadolu'ya gelecegi haberini de getirir.
Ancak, S. Yerasimos'a göre tüm nedenlerin ötesinde, belge-
lerden de gärüldügü gibi Ankara'yi en çok endigelendiren konu
Anadolu'da bir komünist hareketin dogmasi ve geligmesidir.
Böyle bir hareketin en änemli çekirdegini ise Bakü'deki Musta-
fa Suphi grubu olugturmaktadir. Mustafa Suphi Bakü'ye geldik-
ten sonra Halil Papa ve Fuat Sabit tarafmdan kurulan Türk Ko-
münist Firkasi'm ele geçirip Ittihatçdarm çogunu atm19tir. An-
kara'ya da Moskova ile görügmelerinizde benim aracihgim vaz-
geçilmez mesaji vermigtir.
Tüm bu yogun ve hizli geligmeler olurken Bakü'de "Dogu
Halklari Birinci Kongresi" toplamr. Ankara özellikle de K. Kara-
bekir Íttihatçilardan ve edilsinler" dedigi Mustafa Suphi
"idare

grubundan kugkulan vardir. Hemen, Moskova'da bulunan ib-


rahim Tali'yi resmi temsilcisi olarak görevlendirirler. Memduh
SevketEsendal'i da Bakü elçiligine atarlar. Kongre 1 Eylül'de
baglar, Enver Paça da oradadir. ÏbrahimTali kongreye sundugu
bildirisinde Anadolu Hareketi'nin bir burjuva hareketi olmadi-
gi, Anadolu devrimcilerinin Kizil Devri'min dogan günegine
yöneldiklerini ve kaderlerini 3. Enternasyonal'e bagladiklarmi
söyler. Ankara'nm 2 Eylül kararmdan iki gün sonra okunan bu
demecin sonunda kongre, Türkiye hakkmda bir karar kabul
eder. Kararm 1. maddesinde Kongre'nin "Dogu'nun ezilen
halklarru yabanci emperyalizmin boyundurugundan kurtar-
mak isteyen ulusal devrimci hareketleri destekledigi" bildirilir.
422 GelecegiYönetmek

Ancak 2'nci maddede yalmz yabanci sömürücülere kargi yönel-


mig olan Türk ulusal devrimci hareketini iççi ve käylüleri tüm
sömürülerden kurtaramayacagma dikkati çeker. Kararm 3'üncü
maddesi ise iççi ve köylüleri kendi öz örgütlerinde toplanmaya
ve zenginlere, bürokratlara, pagalara güvenmemeye çagirir.
Bu olaylara karym Mustafa Kemal'in tutumunu en iyi göste-
ren belge 16 Eylül'de Bati Cephesi Kumandam Ali Fuat Paga'ya
yazdigi mektuptur. Ali Fuat Papa aym 14'ünde Ankara'ya Mos-
kova -ile görüpmelerin ne durumda oldugunu sorar. Mustafa
Kemal'in görügleri qu dogrultudadir: Rusya'nm Polonya'ya kar-
1 durumu güçtür ve bundan dolayi Ermenistan'a kargi yumu-
ak davranmaktadir. Bize verecek fazla malzemesi olmamasma
ragmen yardim yapmaya baglamigtir. Ancak Polonya savagm-
dan sonra Bati ile uyugmak dügüncesinde oldugundan bizi oya-
lamakta, aym zamanda Anadolu'da Bolgevik örgütü kurmak
için olaganüstü faaliyet göstermektedir. Buna kargi Ankara Hü-
kümeti komünist örgütlere kargi çikmak, Moskova yardim ola-
rak ne verirse almak ve Ermenistan'da bir olup bitti yaratmak
karan almigtir. Ötekikonulara gelince "Rus sorunu kesin bir so-
nuca baglanmcaya kadar Ïngilizlerle böyle çok hafif bir iligki
olanagmi sürdürmek" ve Ïttihatçive komünist muhalefete kargi
koymak niyetindedir. Aynca Mustafa Suphi'ye de bir mektup
gönderdigini yazar.
Öte yandan Türk kuvvetleri Ermenilere kargi harekâta giri-
ir. Sarikam2g ve Kars ahmr. Tagnaklar bir yandan Ïngilizlere,
bir yandan da Moskova'ya kargt diplomasi yürütmektedirler.
Ermenilere Ítilafm yardimci olamayacagi söylenir ama düg-
manlan ile anlaçabilecegi
"hakki"
verilir. Bunun üzerine Erivan
Ankara'yi arar. Fakat 2 Kasim'da Ankara -Kazim Karabekir'e
Gümrü Harekâti emrini verir. -

Türk kuvvetlerinin yüruyügü sürerken Stalin Mustafa Ke-


mal'i aramaktadir ama temas kurulamaz..Buna ragmen Sovyet
Rusya Ankara'ya yönelik ku kularmi açiga vurmaz. Hatta Sta-
lin, Anadolu Hareketi'ne Dogu ülkelerince uygulanacak
"tüm

bir örnek ve önemli bir tarihsel olay olarak baktigim" söyleye-


rek, aradaki iligkilerin bozulmamasma dikkat eder.
\
I-

Strateji Matematik Aku Íçidir 423

Moskova, Bati bagkentlerindeki geligmeleri de yakmdan iz-


lemektedir. Ítilafdevletleri Ankara ile uzlagmamn yollarmi ara-
maktadir. Curzon 2 Kasim'da Stokes'a, Fransizlarm Gürcistan'a
10.000 tüfek ve 8 milyon figek tagidiklarmi haber verir. Birkaç
"kipiye

gün sonra da Stokes Curzon'a özel" kayith bir telgraf


gönderir. Bu telgrafta Türklerin Ermenistan'1 istila etmesinden
sonra Bolgevikler'in Azerbaycan için endigelendiklerini ve An-
kara ile Moskova arasmda anlagmazhšm kaçimlmaz oldugunu
anlatan Stokes, artik Bolgeviklere kargi Türklerin desteklenmesi
zamanmm geldigini äne sürer. Böyle bir politika, Yunanistan'm
terk edilmesi demek oluyorsa da bunun kars1hšmda tüm Ïslam
âlemini Íngilizlerinetki alanma sokacagim belirten Stokes, Mus-
tafa Kemal'le ilk iligkilerin Tiflis'ten kurulabilecegini de ekler.
Tiflis, Ïtilafç11arm, karpi devrimcilerin, Anadolulu millicilerin ve
tüm entrikacilarm yuvasi olmuytur. Ancak bu entrikalarda Ìngi-
lizlerden çok Fransizlarm bayrolü oynadigi görülür. 1920 sonba-
harmdan baglayarak, Fransa'mn Türkiye politikasi Ïngilte-
re'ninkinden kesinlikle aynlmaya baglar.
Fransa, Ingiltere'nin Yunanistan'1 jandarma gibi kullanarak
Ön Asya'da çikarlarma hizmet ettirmesi; Osmanh topraklan
üzerindeki ekonomik çikarlarim kaybetmig olmasi, Rusya'daki
yitirmig oldugu çikarlarma da Anadolu üzerinden kavugabile-
cegini tasarlamigtir. Öteyandan Bolgeviklerin Mustafa Kemal'i
etkileri altmda tutmalan Ítilafçilarm çikarlariyla çeligecektir.
Egemen dügünce, Yunanistan'i desteklemek yerine Ankara'ya
yardim edilmesi Ïtilafçilarm uzun vadeli çikarlarma çok daha
uygundur.
S. Yerasimos'a göre; Ítilaf kuvvetleri bir barig taarruzuna
geçmigtir ki, bu durum Ankara diplomasisine yeni ufuklar açar .

ve ona Lotidra'da Bolgevizm tehlikesinden, Moskova'da em-


peryalizm sömürüsünden söz etmek olanagmi verir. Bu politi-
kalardan hangisi daha içtenliklidir? Içtenligin ötesinde ise ger-
çekler vardir; bir yandan Novorossisk'ten, Tuapse'den az da ol-
sa güçlükle silah, cephane, para gelmektedir; öte yandan Ïngi-
lizler Ïstanbul'da,Fransizlar Adana'da, Yunanhlar Bursa ve
424 Gelecegi Yönetmek

Milli-Mücadele'de Deniz Yolu'nun ÖnemiHakkmda


Bir Degerlendirme:
Kurtulug Savagi'nda silah, cephane ve askerin Anadolu içine
aktarilabilecegi iki liman vardi: Ïnebolu ve Trabzon. Trab-
zon'dan Ankara'ya güvenli karayolu bulunmadigi gibi Rum
Pontus çetecilerinin de tehdidi altmdaydi. Trabzon sadece, de-
niz yolu ile gönderilen Rus yardimim almak.için bir transit li-
mani gibi kullanihyordu. Buraya gelen malzeme, Türk gemi ve
motorlanyla, dügman devriye gemilerine yakalanmak korkusu
içinde tehlikelerle boguçarak Ïnebolu'yagönderilmekteydi.
Gizli örgütlerin Ístanbul'dan kaçirdiklari silah ve cephane-
nin, ige yarar malzemenin ve Anadolu'ya geçmek isteyen insan-
larm çogu bu yolla Ankara'ya ula tirilmig, dig dünya ile olan ir-
tibat ve ikmal ancak bu yolla saglanmigtir. Bunun için gizli çali-
an ve birgok tehlikeyi gäze alan Türk gemileri ve motorlari asil
yükü tagimakla beraber, para ile, Fransiz ve Ïtalyangemileri da-
hil, yabanci gemilerden de faydalamlmig ve tüccar egyasi adi al-
tmda sandik sandik askerî malzeme ancak bu yolla Anadolu'ya
gonderilnugtir.
Yüzyillarm ihmaline ugrayan Anadolu'da karayolu yoktu.
Motorlu araç hemen hemen hiç yoktu. Yalmzca Ïzzet Paga'nm
Ïstanbul'dan Bilecik'e getirdigi bir otomobil vardi, bu Eskige-
hir'de kalmca I. Inönü'nün de bir otomobili oluverdi. M. Kemal
ve Ïnänü'yeait iki otomobil olmuytu.
Ïneboludigmda denizlerle iligkisi kesilmig ve karayolundan
yoksun Anadolu'da ulagtirma için kala kala bir demiryolu kali-
yordu. O tarihlerde Avrupa'dan gelip Ïstanbul-Eskigehir-Af-
yon-Konya-Adana üzerinden Suriye'ye inen Almanlarm yap-
tiklari unlü "Bagdat Demiryolu", Anadolu demiryolunun
belkemigini teykil ediyordu. Ïzmir'denbaglayip Afyon'a, Ispar-
ta'ya ve Bandirma'ya uzanan Ïngilizve Fransizlarm yaptigi bir-
iki hat, Bati Anadolu'nun öteki yerlerle olan baglantisim sagli-
yordu. Eskigehir'den Dogu Anadolu'ya dogru yapilmak istenen
demiryolu ise Ankara'ya kadar uzanmig ve çikmaz bir sokak gi-
bi orada kalmigti. Bu arada, Ankara'dan 70 kilometre kadar do-
Strateji Matematik Aktl Ìçidir 425 «

gudakiYahgihan'a kadar yapilmig dar bir dekovil hatti, hesaba


katilmasa da olur.
Sakarya Savagi sirasmda bu demiryollarmm yüzde doksan '

begi de dugman kontrolünde, ama, Türklerin elinde kalan o gü-


dük ve kisacik Ankara-Polath demiryolu Sakarya Meydan Mu-
harebesi'nin utkuyla sonuçlandirilmasi bakimmdan bagh bagina
bir kurtarici rolü oynami tir. Dügünülmeli ki, Sakarya boylann-
da yirmi iki gün geceli gündüzlü dövügen ve cephe gerisindeki-
lerle birlikte mevcudu zaman zaman 130.000 kigiye varan koca
bir ordunun ikmalinin bütün yükü, agagi yukan 90 kilometre
uzunlugundaki bu demiryolunun sirtma binmigti. Ve bu ordu-
nun bir günlûk yalmz yiyecek ve cephanesi, 470 tonu yiyecek,
330 tonu cephane olmak üzere, 800 tondu. Bundan bagka daha
pek çok silah ve malzeme ikmali yapilacak, kayiplari kargilaya-
cak gekilde boyuna asker sevk edilecek, hasta ve yarahlar geri-
ye tagmacaktir.
O dönemde ordunun elinde bulunan ulagtirma araçlari ve
yük tagima kapasitelerine gelince, bir egek 50 kilo, bir kagm 100
kilo ve en çok yük kaldiran dört tekerlekli çift ath bir araba an-
cak 350 kilo yük tagiyabiliyordu. Kagm günde 15 kilometre, de-
ve ve çift ath araba ise ancak 25 kilometre yol yürüyebiliyordu,
Bu hesaba göre, Sakarya ordusunun günlük yiyecek ve cephane
ikmali için yalmz kagmlarla tagima yapilacagt varsayihrsa tam
8.000 kagmya gereksinim vardi. O da yalmz 15 kilometrelik bir
yol ve bir sefere mahsus olmak üzere. Halbuki bir kagnmm nor-
mal olarak 15 kilometreyi bir günde gidecegi, bir gün dinlenece-
gi ve bir günde dönecegi hesaplamrsa bunun üç kati, yani 25-
30.000 kagnmm gerekli oldugu ortaya çikar. Eger ikmal yolu 15
yerine 30 kilometre olursa kagm gereksinmesi 60.000'e çikar. O
günkü kopullarda ne bu sayida sürücü insan, ne de bunu çeke-
cek hayvan bulmak olasi degil. Neredeyse cephede dövügenle-
re denk bir say1.
Ïçtebu nedenle, o günlerde kisa bir demiryolunun bile ikmal
. bakumndan ne denli yayamsal bir önem tagidži gözlerde daha
iyi canlandirilabilir.
Sakarya Savagi baçIadigmda Yunanhlarm elinde 840 kamyon
i .

,
426 GelecegiYönetmek .

varken, Türk tarafmda hiç kamyon yoktu. Yukaridaki olanak-


larla bu karnyonlar kargilagtirildigmda ortaya çikan sonuç kar-
ismda, Türk tarafmm savagi kazanabilmesi inamlmaz. (1 kam-
yon 60 kagm yükü tagiyabilir) Mustafa Kemal'in bir strateji ola-
rak dehâsi burada kendini göstermigtir. Türk Kurtulug Savagi,
kogullari örtügtürme sanati' oldugunun
'olanaklarla
stratejinin
en yalm biçimde amtlanmasma örnektir.
Orduya silah ve cephane, ancak Sovyet Rusya'dan, iggal al-
tmdaki Ïstanbuldepolarmdan, Dogu ve Güney (Elcezire) cephe-
sindeki askerî birliklerden ve depolarmdan, bir de halktan (hal-
km elindekiler toplamlarak) temin edilmeye çahpliyordu. Bag-
ka devletlerden yeni silah ve cephane getirtmek, her yandan ab-
luka altmdaki Anadolu i in olanaksizdi.
Ankara Hükümeti'nin tek ittifak halinde bulundugu Sovyet
Rusya, Bogazlar ve Anadolu'nun yabanci devletlerin kontrolü-
ne geçmesini önlemek amaciyla Ankara'ya elinden gelen deste-
gisaghyordu. Ustelik 1919 ve 1920'lerde iki ülkenin de dügma-
m aym idi. Anadolu'yu yer yer içgal eden ve Ankara ihtilalcile-
rine kargi padigah tarafim tutan Ingiliz ve Fransizlar, Kirim ve
Kafkaslar'i iggal edip Lenin idaresine kargi Kolçak ve Denikin
Beyaz ordularmi destekliyordu.
Türk Dogu Ordusu'nun Karabekir komutasmda 1920 sonla-
rmda Ermeni Ordusu'nu yenerek Dogu Anadolu'yu kurtarma-
si ve böylece Dogu'da Sovyet idaresi ile kopan kara irtibat ve
ulagtirmasmm yeniden saglanmasi, nihayet 1921 Marti'nda Sov-
yetler'le Kars, Artvin ve Ardahan'm Türkiye'ye geri verilmesini
içeren Moskova Antlagmasi'nm imzalanmasi, iki ülke arasmda
igbirliginin ar tmasi için uygun ortami hazirlamigti.
Böylece 1920 Eylülü'nde baglayarak Sovyetler'in he-
-hemen

men tamami deniz yolu ile olmak üzere- Anadolu Hükümeti'ne


gönderdigi para, silah, cephane ve malzeme o gunlerde uçan
kuytan medet uman Anadolu Türk'ü için büyük destek olmug-

Yalmzca Sakarya Savap'mn baçIamasma kadar Sovyet-


1er'den 65 top, 25.000 tüfek, 217 makineli tüfek, 39.000 top mer-
misi, 8 milyon tüfek mermisi, degigik malzeme ve 5 milyon al-
I,
Strateji Matematik Aktl lçidir 427

tm ruble gelmig ve bu yardim, Kurtulug Savagi sürecince de de-


vam ettirilmigti.
Ístanbul'dakigizli örgütlerin iggal ordulari denetimindeki
depolardan kaçirarak deniz yolu ile Ankara'ya ulagtirdigt silah
ve cephaneyi de Sakarya Savagi'ndaki verilerle kargilagtirirsak,
bu tagman miktar insani hayrete dügürúr. Bunlar, 44 top, 2.015
tüfek, 14 binden fazla el bombasi, 10 bin civarmda top mermisi,
4 milyonun üzerinde tüfek mermisi ve burada sayilmasi çok
yer
tutacak tonlarca malzemedir.
Aralarinda Muavenet-i Bahriye'nin bulundugu gizli örgüt-
ler, bundan daha çok malzemeyi kaçirarak Büyük Taarruz'a
ye-
tiytirdiler.
[Genig bilgi için kaynak: Erol Mütercimler, "Bu Vatan Bäyle Kurtuldu",
L

Alfa Yaymlan, istanbul 2005]

Taarruzdan Once Iki Kuvvetin Karµlagtirmasi:


Türk Ordusu Yunan Ordusu
aux y 8.659 6.569
Er 199.283 218.432
Tüfek 100.352 90.000
Hf.Mtf. 2.025 3.139
AgMtf. 839 1280 .

Top 323 418


Kiliç 5.282 1.280
Uçak (Ïtalyanlardan) 50
.10

Kamyon 198 (Fransizlardan) 4.036


Oto 33 1.776

Kayiplar:
Türkler
Sehit 146 subay 2.397 er =
2.543
Yarah 378 subay 9.477 er =
9.855
Esir 2 subay 55 er =
57
Genel Toplam 55 er =
12.455
I

428 Gelecegi Yönetmek

Yukaridaki sayisal kar ilagtirma stratejik dügünmede arit-


metigin degil matematik aklin egemen oldugunda zaferin kaza-
mldigim-kazamlabilecegini ortaya koymuytur.

Yunan Tarafi
230 bin kipilik Yunan Ordusu 130 birie yakm ölü ve yarah
verdi.
.Bu sayilara balop Sakarya Muharebesiyle kargilagtirdigimizda
Türk Ordusu'nun silah ve cephane miktannm arttigmi, uçak,
kamyon ve oto kullaruldigmi görüyoruz. Bunlarm tamami ya
Sovyetler'den geldi ya da oradan ahnan paralarla saglandi. Bu ik-
mal malzemelerinin büyük çogunlugu da denizden tagmmigtir.
Ordunun yine sikmtisi silah, cephane ve araç gereçtir..Bun-
dan önce oldugu gibi yine Anadolu-kaynaklarma, Ïstanbulgizli
örgütlerine, Sovyet Rusya yardimma bagvurulmuy ve gimdi
bunlara ilave olarak parasi ölçüsünde de satm almmigtir.
MM Grubu, Felah Grubu gibi gizli Ïstanbulörgütleribundan
önce oldugu gibi yine canlan pahasma Ïstanbul'da mûttefikle-
rin elindeki silah ve cephane depolarmi soymaya devam ediyor-
lardi. Ama arhk soyulacak depo kalmamigti. Taarruza hazirhk
safhasmda bu yüzden Inebolu'ya gemi ile ancak 27 top ve 180
kadar tüfek gönderilebilmigti. Buna karym gerek Ïneboluve ge-
rek Ízmityoluyla bol cephane ve äbür gereçler yollanmak sure-
tiyle bir hayli is görülmü tüs
Ankara Hükümetyf ekvyet Rusya yardimi Sakarya'dan ön-
ce oldup gibi Büyük Taarruz'a hazirhk döneminde de büyük öl-
çüde devam etmigtir. Para yardimmdan bagka bu dönemde
çogu Ïneboluyolu ile- 81 top, 318 agir ve
-daha

Sovyetler'den
hafif makineli tüfek, 43.374 tüfek ve bol cephane ve öteki malze-
me ahnmigti. Bu yardim malzemesi arasmda 20 sandik halinde
bir figek fabrikasi da vardi.
Sovyetler'den alman para ile Fransa ve Ïtalya'dansilah, kam-
yon, uçak aldik.
1921 Arahk aymda meveudu 150.000'i bulan ordunun doyu-
bir ayhk yiyecegi
_yalmz

ruhnasi gerçek bir sorundu. Askerin


için 500.000 liraya ihtlyaç vardi. Eger er ve subay maapuu da ve-

I
Strateji Matematik Akri 1;idir 429

recekseniz bu rakam 1.300.000 liraya yükseliyordu. Nereden


kargilanacakti? Ve kim karplayacakti?
Kurtulug Savagi boyunca Türkiye'ye yapilan silah
ve ceplia-
ne yardimi miktarlan yu gekildedir:
39.275 adet tüfek 327 adet makineli tüfek
-

54 top
-
-

62.986.000 adet tüfek mermisi-147.079 adet top mermisi-1.000


atimhk top barutu 4.000 adet el bombasi 4.000 parapnel
--

mer-
-

misi 1.500 kihç 20.000 gaz maskesi.


-
-

Dig yardimi gerekli kilan kogullar


Kongreler baçIadigmda Mustafa Kemal digmda hemen her-
kes bir devletin korumacihgim (o günkü deyimle "manda")
is-
tiyordu. Mücadelenin içinde bulunulan kopullarda sahip olu-
ve
nan olanaklarla kazamlamayacagma kesin gäzle bakillyordu.
Yaygm istek de Amerikan mandasma girmekti. 1920'lerin
ba-
ymda bunun olamayacagi belli olur. Bu kez, Dogu'da Bolgevik-
lerle karadan baglanti kurabilme olasihgi aragtirihr.
Ancak daha önce anlatildigi gibi Bolgevik destek
ve yarduni-
na ulagmak kolay görünmüyordu. ÇünküKaradeniz Itilaf do-
nanmasom iggalindeydi. Kafkaslar'daki Gürcistan
ve Ermenis-
tan Íngiltere'ninmüttefiki olarak dogal bir engel olugturmuglar-
di. Íç savaym sonucu kimin lehine olacakti, belli degildi. Fakat
Bolpevik ordulari iç savagi kazamp Kafkasya'ya yürüyünce
An-
kara'mn da umudu artti.
Ìngilizhayram Rauf (Orbay) Bey de dahil olmak üzere, eski-
nin tüm Bat1 mandacilari, .dayanak noktasmi ister istemez
Do-
gu'da aramaya baçIadilar.
Erzurum Kongresi'.nde mandacihga kesinlikle hayir karari
çikar. Ama daha sonra baglayan iç isyanlar, Yunanhlarin
dire-
niple kargilaymad an Bursa'ya kadar geligleri, Sevr'in
hazirÏikla-
ri, Ankara'nm iç isyanlarla
tehdit altma girigi (ki bir ara
Meclis'in Sivas'a tagmmasi.dügünüldü) 1920'nin Eylül aymda
büyük umutsuzluga yol açmigti. Ïçtebu gerçekler Meclis'in
en
tutucu, en gerici çevrelerinde bile Bolgevik Rusya'nm kurtarici
olarak.görülmesine neden olmugtu
430 GelecegiYönetmek

Bursa iggal edilince, Bolgeviklikle ilgisi bulunmayan millet-


vekilleri bile, "Bolgevik olahm da, Bolgevikler gelsin bizi kurtar-
sm," demektedir. Bolgevik kuvvetleri Kafkasya'ya yürürken,
Hamdullah Suphi gibi milliyetçiler bile Bolgevik olunmasim ve
Kazil Ordu destegine girilmesini ister.
Türkiye'de Meclis'te bu konugmalar olurken Moskova, Tür-
kiye'ye ne asker göndermeye ne de ittifak yapmaya niyetlidir.
Albay Refet (Bele), Sivas Kongresi'nde Amerikan mandacih-
m göyle savunuyordu: "Yirminci yüzyilda 500 milyon borcu,
harap bir memleketi, pek verimli olmayan bir topragi ve ancak
10-15 milyon lira geliri olan bir millet için bir dig destek olmak-
sizm yagamak olanagi yoktur." (Nutuk 1.cilt) Mustafa
Kemal ise
başmsizhk" diyordu.
"tam

ABD'nin o sirada Anadolu'da 174 misyonerligi, 25 bin ög-


rencisi olan 426 okulu ve 9 hastanesi vardi.

Sovyetler'in Anadolu'yla ittif aki reddediginin


nedenleri

Sovyetler'in Ankara ile ittifaktan kaçmmasimn nedeni, Nuri


Faça kuvvetlerinin ve Kuzey Kafkasya'daki Türk subaylarmm ya-
ratt1ş kugku ve güvensizlikten ibaret degildir. Íştifaktan
kaçmmasi, belli bir dig politika anlayigmm sonucudur. Sovyetler,
yalmz Türkiye ile degil, öteki ülkelerle de askerî ittifaklardan ka-
çmmigtir. Dostluk ve saldirmazhk antlagmalan imzalamaktan öte-
ye gitmemiglerdir. Örnegin, Türkiye, Ïran ve Afganistan ile ayri
antlagmalan imzalamiglar, ama bu ül-
ayri dostluk ve saldirmazhk
kelerle hep birlikte üçlü ya didörtlü bir antlagmaya gitmeyi red-
detmiglerdir. Sovyetler, Milletler Cemiyeti'ne katilmayi bile, uzun
yillar kötü gözle görmügtür. (D. Avcioglu-C.2, 762)
Bolgevik liderlerle yakm iligkiler kuran Louis Fischer, onla-
nedenlerini göyle açiklar:
rm Türkiye ile askeri ittifaki reddedig
"Moskova-Ankara iligkileri,daima içten olmúçtur. Fakat Mustafa Ke-
mal, en azindan bir askerî ve politik ittifak antlaymast istemekteydi.
-

Moskova'ya gönderdigi26 Nisan 1920 tarihli mektup, bunu belirt-


mekteydi. Mektupta, iki ülkeyi tehdit eden yabanci empenfalizme kar-
p mücadeleye katumaya hazir oldugunu bildirmekteydi.
Strateji MatemptikAkil Ìçidir 431
I

Bolpeviklerdüpünmektedirler ki, komiinist olmayan ülkelerle de-


vamli ittifaklar fehlikelidir. Bu ittifaklar Sovyet Hiikiimeti'ni, savun-
ma niteliginde sayalmayacak savaglara ya da çrkarlarina ve göriipleri-
ne yabancysorunlarzn yaratacagt çattymalara siiriikleyebilir. Bolgevik-
leri, komiinistleri ve iççi örgiitlerini kovupturan, Sovyet vatandaylart-
na karpt onur kirici tedbirler.alan bir devlete karp yarden etmek zo-
runda birakabilir.
1920 yllmda Tiirkiye'nin durumunda, bir ittifak, Kizzl Ordu'nun
Yunanlilara karçaAnadolu'da harekâtim gerektirebilecekti.Fakat Rus-
ya tiikenmigti.Kendi hesabina daha Polonya ile Wragnel ve Giircistan
Mengevikleri ile'savagma zorundaydz.
Bunun içindir ki, Moskova, Kemal'in önerisini reddetti. Çiçerin, 2
Haziran 1920 tarihli cevabanda, normal diplomatik iligkiler kurulma-
smi önerdi. Ruslar, devamlzbir ittifaka, bittiin sonuçlarryla karpi çik-
makla birlikie, geçici bir igbirliginin yararlarim görmekteydiler."
(D.Avcioglu 763)
Türkiye 1921 yilmda da askerî ittifak istemigtir. Fakat Bolge-
vikler bunu reddetmiglerdir. Bunun en önemli nedeni de, gü-
vensizlik ve herkesten kugkudur. Sovyetler Türkiye'ye silah,
cephane, para yardimi yaparken bile liderler arasmda anlagma
olmamigtir. Çünkübu silahlarm, kendilerine kargi kullamlaca-
gmdanhep kugku duymuglardir.
Bu arada Türkiye'nin Fransa ile anlagma imzalamasi, Ïngiliz-
lerin plam sonucu Gürcülerin daveti ile Gümrü'ye girme giri-
gimleri_de Sovyetler'i Ankara'dan uzak kalmaya yöneltmigtir.
Yine de Sovyetler çeyitli yardimlar yapmiglardir. 4 Ocak
1922'de Atatürk'ün Lenin'e gönderdigi mektup, Moskova'nm
tüm kugkularm1 dagitm19tir.

Sovyetler'in Ankara'ya Yardim Zorunlulugu


Sovyetlerin yumuçak karm olan Kmm ve Bakü bölgesi Fran-
siz ve Íngilizlertarafmdan iggal edilmigti. Sovyetler emperya-
listlerin tehdidi altmda olduklarim anlamakta gecikmediler. Bu '

nederle Bogazlar'm, güvenecekleri bir bagimsiz devle-


"ulusal

tin" egemenliginde olmasi hayati bir sorundur. Bogazlar yine


432 Gelecegi Yönetmek

beg yüz yildir oldugu gibi Türkiye'nin kontrolünde olmah ve


Türk donanmasmdan bagka savag gemilerine kapah olmahydi.
Çünkü burasi Íngiltere'nin kontrolüne geçerse dünyamn en
güçlü donanmasma sahip Ïngilizler, Güney Rusya ve Kafkas-
ya'yt kolayca tehdit edebilirdi.
Ingilizlerin Kafkas seddi plam biliniyordu ve bu plana göre iki
ülke arasmdaki baglantmm önlenecegi ve kugatilmig Türkiye'nin
dize getirilecegi sonucuna varmaktaydi. (M. Kemal'in 5 Subat
1920'deki durum muhakemesinden) Íngilizierin 6 Subat1922 ta-
rihli bir belgesinde (B. Simyir, Sakarya'dan Ïzmir'e,342) "Türki-
ye'nin ekonomik mnbargoya almmasi, topraklarm iggal edilmesi gibi bir
dizi karar almdzktan sonra pu sonuca vanlmaktadir: Rusya kesin olarak
Türkiye'den kopanlmazsabu fedbirler palyatif olarak kalabilir."
Türkiye'nin bulundugu konum Sovyetler'e saldiri için çok
.
uygundur. Çünkü Türkiye'nin kuzeyinde tampon devletler
yoktur. Sovyetler için güvenlik payi da yoktur. Sadece geçilme-
si kolay Karadeniz vardir. Ïttifakgüçleri, Sovyetler'in en zengin,
savunmaca en zayif bölgesine, en kisa mesafeden, en az zaman-
da kolayca yöneltilebilir.
Türkiye büyük bir anfibi harekât üssüdür. Kirim Savagi bu
bölgenin ne denli tehdit unsuru olabilecegini ispat etmigtir. Ay-
rica Karadeniz'de bulunan Sovyet donanmasi ani bir baskmla
ok edilebilirdi.
Ïngiltere'nin muhafazakâr dig politikasmm ana unsuru da
"ara
duvan" olugturacak devletler yaratmaktir. Simdiayni po-
litikayi ÇarhkRusyasi uygtilayarak bagimsiz Türkiye'yi
"ara

duvar" olarak tutmak isteyecektir. ÇúnküErmenistan ve Gür-


cistan Ïngiliznüfuz bälgesidir.
Bogazlar'm müttefiklerce denetlenebilmesi için Marmara
Bölgesi'nin silahlardan armdirilarak zayif bir Türkiye'nin yara-
tilmasi gereklidir. Halbuki Sovyetler'in kendilerini güvenlik içe-
risinde görmeleri için Bogazlar'm bagunsiz, güçlü, geligmig si-
lahlara sahip Türkiye'nin kontrolünde olmasi gereklidir.
Milli Misak'm en önemli ilkesi bagimsizhk" ilkesidir.
"tam

Íngilizlerbunu küstahhk saymiglardir. Halbuki Bolgevikler bu-


nu hemen hiç tartigmasiz kabul etmiglerdir. ÇünküBolpevikler
Strateji Matematik Aku Íçidir 433

kendi güvenlikleri ve çikarlari açismdan Bati'mn igbirlikçisi ol-


mayan güçlü ve tam bagimsiz bir Türkiye'nin güvenlikleri baki-
mmdan gerekli oldugunu bilmektedir.

Gazi Mustafa Kemal'in D4 Politika Ílkesi


Mustafa Kemal Mart 1922'de Millet Meclisi'nin üçüncü top-
lanma yilmda Türk-Sovyet .iligkilerini uzun uzun anIatir ve
Türk dig politikasmm anahatlarru çizer:
"Ìç politikamizda oldugu gibi dzs politikamizda da temel ilkemiz
Milli Misak't kabul ederek maddi ve manevi alanda tam bagimstzligt-
mzzzonaylayanlari derhal dost sayryoruz. Tam ve gerçek bagimstzligi-
mtzt açuk ve içten olarak bizedostluk elini uzatan Rus Sovyetler Cum-
huriyetí ile kardepçebaglarimizm pekiptirilmesi drypolitikamizin
esa-
sidir.
Bu esas, tam bagimstzlignmzz onaylayacak herhangi bir devletle
iligkimizi yenilememize elbette engel teykiletmez.
Efendiler, dig politikamtzda bapka bir devletin haklarina saldirz
yoktur. Ancak hakkimizz, yapamamazz, memleketimizi,_namusumuzu
savunuyoruz ve savunacagaz." (Söylev Demeçler, C.I, s.235)

Sonuç:
Ïçinde bulunulan kopullar gerçekçi dig politika ill esi bagla-
mmda degerlendirildiginde iligki kurulacak tek devletin Sovyet
Rusya olmasi gerektiş ortaya çikmigtir.

1. Sovyet Rusya, ÇarhkRusya'mn Ïstanbulve Bogazlar üze-


rindeki gelenekael hak iddia politikasmi terk ettigini be-
lirtmigti. Sovyetler, Ïstanbulve Bogazlar üzerindeki gele-
neksel taleplerden vazgeçmek suretiyle, Milli Mücade-
le'ye atilanlara iyi niyetlerini gästermiglerdir.
2. Sovyet yäne.ticileride Milli Mücadele'nin liderler kadro-
su gibi Dogu'da kuvvetli, egemen bir Ermeni devleti ku-
rulmasma karyiydi. Dogu Anadolu topraklarinm bir kis-
mmi iggal eden Ermenilerin buralardan atilmasi için ya-
pilacak taarruza Sovyetler'in yardunc1 olacagi, hiç olmaz-
sa tarafsiz kalacagi umuluyordu. Zira Ïtilaf devletlerinin

I
434 GelecegíYönetmek

destegindeki kuvvetli bir Ermenistan, Türkiye kadar Sov-


yet Rusya'nm güvenligini de tehdit edecekti.
3. Türkiye'yi iggal eden Ingiltere, Fransa, Italya ve Yunanis-
tan aym zamanda Güney Rusya, Kmm ve Kafkasya'yi da
iggal etmigti. Mügterek dügmanlara kargi verilecek savagi,
kendi çikarlari açisindan Sovyetler'in destekleyecegi
açikça seziliyordu.
4. Bagimsiz bir Türkiye, Sovyet Rusya'mn güneyindeki ve
Kafkaslar'daki Ïngiliztehlikesini uzaklagtiracakti. Varhk-
larmi ve yeni rejimi koruma kaygismdaki Sovyet yöneti-
cilerinin, bäyle bir tehlikenin uzaklagtinlmast için ellerin-
den geleni yapacaklari anlagilmaktaydi.
Erzurum ve Sivas Kongrelerine katilan delegelerin büyük
çogunlugu ile Milli Mücadele'nin sùbay kadrosu Bati'nm liberal
ekonomik gärüglerine katilmakla birlikte, ülkenin iggalden kur-
tanlabilmesi için tek seçenegin Bolgevik Rusya ile ittifak yap-
mak oldugu dügüncesinde birlegmigtir. Bunu gören Mustafa
Kemal Sivas Kongresi'nden sonra Sovyet Rusya ile iligkiye ge-
çilmesi talimatim vermigtir.

KAYNAKLAR:

1. Stefanos Yerasimos: Türk Sovyet iligkileri,


Gözlem Yaymlan, Ïstanbul
1979.
2. Dogan Avctoglu: Milli Kurtulug Tarihi, c: 1., Tekin Yaymevi, Ìstanbul
1979.
Aydemir; Tek Adam, c.2, Remzi Yaymevi, Istanbul
3. SevketSüreyya
1964.
4. Y. Hikmet Bayur: Türkiye Devletinin DI; Siyasasi, TTK, Ankara 1973.
5. Faruk Sönmezoglu: Türk Dig Politikasmm Analizi (içinde).Der
Yaymlan, Ïstanbul1998.
6. Alptekin Müderrisoglu: Kurtulug Sava.71Mali Kaynaklan, YKY,Ankara
1981.
7. Sakarya'dan Ïzmir'e,Milliyet Yaynilari, Ístanbul.1972.
Bilal Simgir,
8. Erol Mütercimler, Kurtulug Savagi'na Denizden Gelen: Destek, Alfa
Yayinlari, Ístanbul2004.

Li w i
L . ,
L

Strateji Matematik Akd 1;idir 435

OKUMA PARÇASI 2:
Uluslararasi Iligkilerde Deniz Gücünü ve Deniz
Teknolojisini Kullanarak Uluslararasi Strateji
Belirleme Gücü
Deniz sonsuzluk demektir. Besin kaynagi demektir. Endüst-
ri demektir. Ama bana gäre deniz bunlarm hiçbirisi degildir.
Deniz her geyden önce bir
"tagima
ortami" ve belirle-
"strateji

me" alamdir. Güç ispat etme alamdir.


Dünyanm yüzölçümü 196.950. 000 milkaredir. Bunun
139.440.000 milkaresi denizdir. Yeni % 71'i su, % 29'u karadir.
Denizler, dünya yuzeyinin yaklagk üçte ikisini kaplamaktadir
ve siyasi cografya açismdan önemleri, karalardan ve karalarda
yer alan devletlere iligkin konumlarmdan kaynaklamr. Devlet-
lerin büyük çogunlugunun denizlere dogrudan ya da çegitli su
yollan aracihgiyla çikigi vardir. Denize çikigi olmayan devletler
arasmda, uluslararasi politika alanmda etki kapasitesi bakimm-
dan önemli bir ülke bulmak zordur. Deniz, bir ülkenin, bölge-
sinde ya da dünyanm öteki bölgelerinde
yer alan öbür ülkeler
ile, bagta ticari olmak üzere çegilli açilardan baglantismi sagla-
yan bir olanaktir. Denizler aym zamanda da, bir devletin askerî
gücünün önemli bir zeminini olugturmaktadir.
Ïlk deniz araci olan sahn kiillamm tarihi ÏÕ 6315 yih olarak
belirlenmigtir.
Gemiciligin geligmesi ÍÖ 3'ncü binyilm ikinci yansmda Mi-
sirh denizcilerin Byblos'a gidip gelmeleriyle, daha dogrusu
2'inci binyilda kürek, mahmuz ve omurgasi olan Siklat yelken-
lileriyle baglar. Bu omurgah tekneler denize kök salmig gibidir
adeta diyor, Fernand Braudel.
Öncelerikiyi denizciligiyle baglayan dogayla mücadele, de-
nizcinin denizi ve kiyilan tammasi, korkusunu üstünden atma-
s1yla zamanla deniz tagimacihgma dönügmügtür. Ílk tagimacihk
Akdeniz'de, Ege Denizi'nde gerçeklepti diye bilinir.
Gemiler her zaman karmagik araçlardir ve sürekli ama yava
yavag geligirler. Özelsavag gemilerinin, hatta savaymaya uygun
teknelerin ortaya çikipi oldukça yenidir; hem yapmu pahahdir
436 Gelecegi Yönetmek

hem de özel egitilmig mürettebata gerek vardir. Herhalde yapi-


mi ve yürütulmeleri krallarm tüm gelirini süpüruyordu. En es-
ki deniz savaglarrun korsan savaglari oldugunu dügünsek bile,
bir korsanm ige baglamak içiii oldukça büvük bir sermayeye
ge-
reksindigini unutmamahyiz. Ílk donanmalarm korsanlara kargi
olugturulup olugturulmadiklan bilinmiyor; belki askerleri ve
malzemeleri kiyi boyunca ya da nehirlei·1e tagunanm daha ya-
rarh olacagi dügünülerek ilk savag gemileri yapilmigti ama bir
donanmaya sahip olmak her z.sman için tek tek gemilere sahip
olmaktan pahahya gelmigti. Konuya ne änden bakihrsa bakil-
sm, ilk bagmdan beri denizde savagmak karadakinden daima
daha masrafh olmuy tur. (J.Keegan, Savag Sanati Tarihi, 50)
Su üzerinde savagmay1 simrlayan tek nokta para degildir.
Hava.kopullan ve tekneleri yürûtebilecek güç kaynagmm duru-
mu da etkin olur. Deniz savaglannm en eskisi Ï.Ö.1186'da Fira-
vun III. R unses'in askerleriyle Deniz Kavimleri arasinda, Nil
Deltasi'n la yapilmigti ve Misir yelkenlileri bedava olan rüzgâr
gücánü k.dland11ar. (J.Keegan, 51)
Gemiler geligtikge düzenli seferler bagladt Denizcilik bu-
gündert yanna ögrenilemeyecek kadar güç bir meslektir.
M98 yilma kadar dünyanm en.önemli-su yolu, politikalarm,
stratejilerin.belirlendigi deniz,-Akdeniz'di. Bu denizin önemini
.

-yitiripi l498'.de Vasco da Gama'nm.uzaklara.yaptigi kepif gezisi-


dir.....1620'lerden sonra Ïngilizve . Hollandalilarm Akdeniz'in
uzaklarla olan baglanti yollarmi-kesip asil pazarlarmi ele geçir-
mesinden sonrasina : rastlar... Okyanuslarm s tra tejik gücünün
keyfinden sonray.1869 yilmda Silvey; Kanah'nm açilrug olmasi
.
bile füm deniz keyiflerinin yapildigi Akdeniz'i geri getirmeye-
cektir. Ïngiltereartik dünyanm rakipsiz egemenidir.
Suveyg'in açilmasi birçok kipi gibi bana politik bir trajedlyi
Kanah, bir Akdeniz ülkesi Fransa açti, ama "Okya-
.ammsatir.

nuslar -Fatihi" Ïngiltereficaret yolu olarak kullandi. Yani okya-


nuslan kullanmayi akil eden stratejlerinin zaferiyle sonuçlanan
bir-politik.iflasi anlatiyordu.
Ekonomi tarihi açik denizlerin ke flyle birlikte hizla degti..13u
degiçitnin .nedeni eski d ü.nya ile yeni dünya arasmda bir yol ku-
Stmteji Matematik Akil jçidir 437

rtumasiydi. Neydi bu yol? Düz deniz yolu... Hem Dogu'dan hem


Bati'dan Avrupa'ya sürekli olarak mal, altm ve gümüç akiyordu.
lsterseniz kisaca dünyanm nasil düz bir alana dönügtügünü
gäzden geçirelim.
1487 Diaz, Afrika'nm güneyinde Ümit Burnu'nu dolaçti.
1492 Kolombos, Amerika anakarasma vard1.
1498 Vasco da Gama, Lizbon'dan yola ç1karak Afrika'yi dolan-
di, Hint Denizi'ni aparak Hindistan'm Malabar kiyilarma vardi.
Magellan, dünya yuvarlagmi dolaçarak dunüm seferini
^1519

yapti.
1540 yilmdan sonra Portekizliler Hindistan'da, Malaka ve
Çin ile ticaret yapmaya bagladdar.
1543-72 arasi Amerika'dan Ïspanya'yadalga dalga gümüç ve
altm geldi.
Dikl<at edilirse tüm bu olaylar dünya tarihinde birer devrim-
dir. Bunu baglatanlar da Portekizlilerdir. Bana göre deniz gücü-
nü ve deniz teknolojisini güç faktörü'olarak ilk fark edenler Por-
tekizliler olmuytur. Bunlarm.Afrika'yi dolanarak Hindistan'a gi-
den yolu bulmalari, Memluklari ve Venedik'i sarsruptir. Bunun
ötesinde Balkanlar ve Anadolu'yla smith kalabilecek Osmanh
Devleti'ni bir yandan Viyana'ya, äte yandan Cezayir'e, bir yan-
dan da Kizildeniz'e geniplemeye itmigtir. Çünkü Hint Denizi'ne
giren Portekiz donanmasi, Dogu Islam ülkelerini arkadan çevir-
digi gibi ticaret yolunu da Avrupa'dan Asya'ya açmigtir.
Niyazi Berkes'in Osmanli'mn Akdeniz'in en büyük gücü
olugu saptamasma katihyorum. Umit Burnu'nun dolagilmasi
Osmanlilari Basra Körfezi'ne, Aden'e, Kahire'ye ve Cezayir'e
kadar çekti ve onlari Akdeniz bölgesinin en buyük gücü haline
getirdi; bu devlete olgunluk döneminin özelliklerini verdi.
"Akdeniz'deki deniz savaglari konusunda John Guilmar-
tin'in yaptigi bagarili aragtirmamn gösterdigi gibi, kürekli gemi-
ler kendi baglarma bir strateji aract olmayip, karadaki ordularm
devami ya da yardimcisi olarak görev yapmiglardir. Bir kadirga
filosunun görevi dügmanm kiyidaki ikmal noktalariyla baglan-
tismi kesmekti. Kendi kara ordusu ise gemilere gereken malze-
meyi saglayabiliyordu. Bu kargihkh dayampma, ÏÖ 480'deki Sa-
lamis Savaçfndan IS 1577deki Inebahti Savagi'na kadar Akde-
niz'deki bütün änemli deniz savaglarmm karaya yakm yapilma-
sim açiklayan unsurdur." (J.Keegan, 51)
Portekizliler 1517 yllmdan itibaren artik Memluklarla degil
Osmanhlarla karguagacaklardir. Osmanhlarm Misir'i zaptetme-
1erinden sonra Osmanh Donanmasi Aden'e kadar olan bölgele-
ri ele geçirme igine koyuldu. 1525'te Selman Reis, Kizildeniz Fi-
losu Komutam olarak, 20 kadirga ile Süveyg'ten Aden'e kadar
Arabistan kiyilarmi 2aptetti.
Osmanh geniglemesini Misir ve Arap ülkeleri yänüne çeken
güç, Halifelik degil aslmda hazine, altm ve bunlarm kaynaklari
yani Venedik transit ticaret gelirleri ile Sudan altm kaynagidir.
Bunlarm güvenligini saglamak için Arabistan yanmadasma
ve Por teki:lilerin göz diktigi Basra Körfezine egemen olmak ge-
reklidir. Bn nedenle Osmanhlar güneyde Misir Sultanhgi ile Do-
u'da Ira 1 ile denizde Portekizlilerle savagmak zorunda kaldi.
Akde;iz'de Osmanhlarm, Venediklilerin ve Ïspanyollarm
gü cüne ka rgihk Portekizlilerin deniz sava;çihgi teknolojisindeki
üstünlügü nereden geliyordu?

1. Pusulanm kullamlmasi, açik denizlerde gemicilerin yerle-


rini ve yänlerini tayin edebilmeleri.
2. Küreklerde kullamlan esirlerin artik zor bulunur olnaasi-
na kargihk yelkene önem verilmesi.
3. En önemlisi de gemi yaprn mühendishginde yeni ilerle-
meler.

Bu sonuncu nokta üzerinde durmak istiyorum. Çünküdeniz


savaglarmm tekniginde Akdeniz kryilarmm devletleriyle Portekiz-
lileri ayiran asil nokta budur. Bugün de ABD'yi, Rusya'yi (eski
SSCB) ve Japonya'yi äteki devletlerden ayiran parametre budur.
XVI. yüzyil ortalarmdan sonra, Atlantik kiyilarmdaki ülkele-
rin gemi yapim teknigi, Akdeniz'in geleneksel yöntemlerinden
ayrilmaya baglamigti. XVII yüzyila.kadar Akdeniz'de savag fi-
lolarmm belkemigi olmugtur. Venediklilerin, Cene-
"kadirga"

vizlilerin, Malta yövalyelerinin ve Osmanhlarm gemileri esas iti-


bariyle kadirgadir. Bunun itici araci kürektir. Yplkenli gemiler
Stmteji Matematik Akil Ìpidir 439

en çok ticaret gemileridir. Bunlar Akdeniz'de bile daha çok kiyi


kiyi pusulasiz gidiyordu. Ïnsangücüyle denizlerde dolagan Ak-
deniz kadirgalan açik denizlere dayamkli degillerdi. Fakat At-
lantik ülkeleri yelkenli savag gemisi
yapmayi bagarmca, kadir-
gadaki küregin yerini yelken, savag erinin yerini
top aldi.
1550'den sonra bu çeyit "Kalyon" denen gemi önem kazanmig-
tir. Bunlar silah bakimmdan kuvvetli, kabiliyeti baki-
manevra
mmdan kadirgalardan çok üstündü.
Kalyon tipini ilk baglatanlar Ispanyollar oldugu halde
ona
fazla önem vermediler. Kalyonculugu Atlantik'te asil geligtiren-
ler Portekizliler oldu (daha sonralan Hollandahlar
ve Íngilizler).
Íspanyol donanmacihgi kadirga geleneginden ayralamamigtir.
Venedikliler de Kalyonculukta geri kaldilar. Osmanhlar da
Ak-
deniz geIenegine bagh kaldilar. Bunun en änemli nedeni de,
Portekiz kalyonlarmin açik denizlerde savaga elverigli olmasma
karghk, Akdeniz büyük kadirgalarmm Akdeniz
ve Kizildeniz
gibi denizlerde savaga daha elverigli olmasidir.
Osmanhlar da gemilerinde hem yelken, hem top kullanmak-
la beraber bunlan Portekizlilerinkinden farkli bir yolda kullam-
yorlardi. Çünküasil savag güçleri insan gücüne dayamyordu.
Filolannda daima fazla sayida asker vardi. Bundan
ötürü Porte-
kizlilerce eski usul sayilan rampa ve bordalama
gerekliydi. Filo-
nun belkemigi olan büyük kadirgalar, Portekizlilerin küçük,
hizh ve manevra kabiliyeti olan ve uzaktan top ategi
yapan kal-
yonlarmi kistinp bordalamaya getirdi mi sonucu bogaz bogaza
savag tayin ediyor ve çok kez Osmanhlar üste ç1kiyordu.
Portekizlilerin usulü ise bu degildir. Daha süratli yelkenli
kalyonlarda uzaktan top ategi ile kadirgalan batirmalan önem-
li. Hele bunlan açik denizlerin firtmalan
ve dalgalan içinde ya-
kaladilar mikurtulug yoktur. Sonra, Osmanhlarm büyük
ve agir
top meraki yüzünden gemilerindeki toplar açik dalgah deniz
savaglarmda fazla yararh olmuyordu.
Ïçte Osmanh denizcilerinin Portekiz filolariyla açik denizde
kargilagmaktan kaçmmalari, Portekizlilerin ise Kizildeniz gibi
bir denizde·Osmanh filolarmdan korkup digan kaçmalan
bun-
dandir. Zavalh Piri Reis'in bagma gelen felaket de bu
yüzden ol-
440 Gelecegi Yönetmek
I

.
muqtur. Filosunun belkemiş kadirgalardi ve Portekizlilerin
kargismda duramazdi. Bunlari birakip elindeki kalyonlarla Ki-
zildeniz'e kendini dar atti. Eu yüzden iftiralara ugrayip idam
edildi. Yani Osmanhlar gemi yapim mühendisliginde çagdigi
kaldiklanm fark etmeyip kipisel nedenlerle Piri Reis'i idam eti-
ler.
Radovan Samarcic "Sokollu Mehmed Faça" adh yapitmda"
Kanuni'nin son dönemleri ve ölümünden sonraki Vezir Sokollu
dönemi deniz stratejisi hakkmda ilginç saptamalarda bulunu-
VOT.
Hint Okyanusu, ei; azmdan bati bölümü, yüzyillardan beri
bir Íslam gölüydü. Ancak gemileri Afrika'yi geçtikten sonra
Portekizliler bazi noktalarda Müslümanlari geriletmeyi bagar-
miglar, ama bu arada 1538'den itibaren Türklerden epeyce dar-
be yemigler ve birkaç kez önemli zararlara ugramiglardi. Bu böl-
gede Osmanhlarm ilerlemesi ve birinci agama olarak, Batih fa-
tihlerle dengeyi kurma çabalan, donanmalarmm Akdenizli ka-
rakteri ve bunun K1z11deniz'e kadar naldedilmesinin muazzam
güçlügu tarafindan engelleniyordu. 'Kadirgalari tamamen par-
çalara ayirmak, bu parçalari deve ve at sirtmda Süveyg'e kadar
tagimak, orada da onlari yeniden toplayarak gemileri suya in-
dirmek gerekiyordu.' Misir Valisi ihtiyar Süleyman Papa, 1538
ylhnda Aden'i bu gekilde zaptetti; ayni ydm Eylül aymda da
Hindistan'in Katiavar'daki Diu Limani'na kadar geldi; fakat
orasim ele geçirmeyi bagaramadi.
1554'teki bir bagka deneme özellikle ilginçtir. Bu denemeyi
yapan ünlü denizci ve haritaa Piri Reis'ti. Kendisi Basra'da bir
kadirga filosu kurmugtu. Bu filo Atlantik tipi Portekiz yelkenli-
lerini, yerli korsan gemilerinin modeline göre inga edilmig ge-
mileri ve kürekli ka dirgalari geri püskürtecek, sonra Hindis-
tan'a dogru yelken açacakti. $airKomutan Ali'ye teslim edilen
bu filo, 1556'da Gucerat'a kadar geldi, orada da dagildi.
Fernand Braudel tarafindan saglanan bu veriler, daima genig
bir çerçeve içinde ele ahnmahdir. Türkler kafalarmi gemicilik
uygulamasi ye sanatma uydurmakta güçlük çekiyorlar, dahasi,
denizcilige, eyerine bagh savaççimn küçümseyici tavriyla baki-
i.

.I
.

I.

.
Strateji Matematik Aku igidir 441

yorlardi. Bu kadan yetmezmig gibi, ulagtirmanm, ekonominin


ve askerî güçIerin bu yönünü geligtirmek için yäneticilerin al-
diklan yetersiz önlemlerde de bu tür bir tutumun izlerine rast-
lanmaktaydi. Yunanh, Berberi ve Arap gemicilerden ögrenilen
deneyimler Osmanh'da hiçbir zaman yeterince yüksek bir dü-
zeye getirilip birlegik bir potansiyele ve sis teme dönügtürülemo-
migtir. Gerçekte Akdeniz'den çikmak için yalnizca yeni bir
ge-
mi tipine degil, ayni zamanda deniz kuvvetlerinin bü tününün
yeniden düzenlenmesine gereksinme vardi. Bu da hemen he-
men olanaksizdi, çünkü Osmanh donanmasma Piyale Mehmed
Papa tarafmdan kumanda edildiginden beri her bir önlem ve
her bir girigim Barbaros Hayreddin'le ardillan Ali Portuk, Tur-
gut Reis ve benzerlerinin ganh korsanhk geleneklerine göre yön-
lendiriliyordu. Osmanh donanmasmm bu durumu, bu devlette
ticaretle gemiciligin geligiminin atbag gitmemig olmasiyla da
aç1klik kazamr. Osmanh'nm ticareti
o siralar gemiciligi teçvik
edecek bir düzeyi bulmam1çti; bagka ülkelerle
yapilan ticaretin
.

en büyük bölümü de yabancilarm elindeydi. Osmanli'nm


ayn-
ca, Hint Okyanusu kiyilarina ulaymak ve bu "Islam gül'ünü
çi-
karlarma alet etmek için, bir yanda Anadolu, Suriye
ve Misir;
öbür yanda ise Basra Körfezi, Arabistan'in
güney kiydan ve IG-
zildeniz'in girigi arasmdaki ülkelerde gücünu
perçinlemesi ge-
rekiyordu. Su ülkelerin çogu, padigahm
gerçi egemenligini ka-
bul ediyordu, ama bag yüzeysel, genelde asker ve vergi topla-
mayla ilgiliydi, üstelik sik sik ayaklanmalarla kopma noktasma
geliyord u. Öyleki ilkel OsmanIf seferleri yeni bir fetih ve à;gal
havasma bürünüyordu. Dogal zenginlikleri
ve ekonomik ya-
amlan çok farkh olan bu ülkeler, Osmanh'nin Akdeniz kiyila-
nni Hint Okyanusu'na ancak çok eski ticaret yollanyla baghyor·
lardi. Eu ise smirli bir geleneksel bölgeyle, büyük älçüde aç1k .
ve
uluslararasi bir ba ka bölge arasmda, daha genig, daha güvenli
ve sürekli bir çikar saglamak için yetersizdi. Fernand Braudel'in
de gözlemledigi gibi, Tûrkler özellikle Íran'a karp
girigtikleri ve
zaferle sonuçlanan seferleri sirasmda Hint Okyanusu'na
dogru
ilerleyiglerini sürdüruyorlardi. Íran, Osmanh Ïmparatorlugu
için doguda sosyal günahlar tarafmdan kemirilen
ve ahlaken c:-
442 .
GelecegiYönetmek

hzlagrmy dev bir siradag gibi uzamyordu. Ustelik saldirgan


kuvvetler bulmaya ve toparlamaya daima hazirdi.
Osmanhlar ancak XVIIL yuzyilda Fortekiz, Hollanda ve Ïn-
giliz çeyidi gemiler kullanmaya bagladilar. Bunu yapan da Ce-
zayirli Hasan Paga'dir. ÇünküCezayirliler, Osmanhlann Akde-
niz sahnesinden çekilmesinden sonraki dönemde Íngilizler'den
ve Hollandahlar'dan bunlar Ïspanyollarm dügmamydi- ge-
-ki

micilikte hemen hemen tüm yenilikleri ögrenmiglerdi. Ama Ce-


zayirli Hasan Paga'mn yenilikleri, Osmanh donanmasmm bagi-
kargismda
na geçtigi zaman eskimigti ve Rus donanmasmm
oldu.
ÇegmeLimam'nda tamamen yok
Akdeniz gemi ingaatçihšmm, Atlantik gemi ingaatçihšmm
gerisinde kalmasi yüzünden, Akdeniz'de yapilan tüm deniz sa-
vaglan teknoloji ürünü donanmalarm" yaptigi savaglardir
"geri

ve örnegin Lepanto (1571)deniz savagmm sonucunda Osmanh-


larm yenilmig olmasi bile bir anlam tagimamigtir. ÇünküOs-
manhlar bir kez daha modasi geçmig bir donanmayi hemen ku-
rabilmislerdir. Bir Ìtalyan tarihçisi bu Akdeniz savaglan için
öyle der: "Modasi geçmig savaglar ve modasi geçmig zaferler-
dir.
Fakat açik denizlerdeki Portekiz üstünlügü de kahei olama-
di. Çünküstrateji belirleyemediter.Üslerehâkim olamadilar, Ki-
zildeniz'e giremedilet Aden'i alamaddar, Hürmüz'e de hâkim
olamaddar. Kisacasi Basra Körfezi'ne girig çikigi denetleyemedi-
ler. 1560-63 arasmda Osmanh savag gemileri Hint Denizi'nde
Portekiz baharat yolunu kisarak bu ticareti, belirli bir miktar da
olsa, Kizildeniz'e çevirmeyi bagardilar.

Baska nedenler de var;


1, Portekizliler, Venedikliler ve Araplar kadar baharattan
anlamiyorlardi.
2. Portekizlilerin ticareti Venediklilerden farkh olarak tek
yanh bir ticaretti. Yeni mal getiriyorlar ama götürecek
mallan yok. Üstüneüstlük 1581'de Portekiz Kralhgi, Ís-
panya'mn Habsburg hükümdarhšma geçti ve II. Philip
Portekiz'i Íspanya'yailhak etti. ispanya'nmÌ.ngilizler
ve
i

Strateji Matematik Aku Igidir ·

443

Hollandahlarla savagi da Portekiz ticaretini mahvetti. 60


yil sonra, Portekiz yeniden bagimsiz oldugu zaman, eski
baharat ticaretinin tümü Hollandahlarm ve Ìngilizlerin
eline geçmig bulunuyordu,

Bundan iki sonuç çikmaktadir: Bilinenin tersine, Portekiz'in


baharat ticareti Akdeniz baharat ticaretini yok edememigtir. Bu-
na kargilik, bu ticaret Hollanda ve Ingilizlerin eline geçtigi za-
mandir ki Akdeniz ticaretine darbe indirilmig bulunuyor.
Çün-
kü gimdi bunlar, Osmanli ülk lerine kadar baharat getirip çok
ucuz park bahara t mallarmi satiyorlar. Bu hem Osmanli, hem
Misir transit gelirleri üzerine bir darbe oldu.
Görüldügü gibi bir cografi çevre faktärü olarak denizlerin,
devletlerin dig politikalari açismdan çegitli etkiler olug turmasi
söz konusudur. Bazi durumlarda deniz, bir ülkenin var olmasi,
ulusal entegrasyonu açismdan birincil derecede önem tagimak-
tadir.
Endonezya ve Filipinler açismdan da durumun böyle oldu-
gu söylenebilir. Çetre denizlere hâkim olabilmek, bu bölgeleri
denetim altmda bulundurabilmek, dogrudan bu devletlerin va-
r olma amaçlan ile ilgilidir. Diger taraftan, dünya politikasi içe-
risinde önemli bir yere sahip olmayi amaçlayan bir devletin, de-
niz gücünü geligtirmek, bu güç kapali denizlere sikigip kalmig-
saon¯u açikdenizlerekavugturmakarzusunda olacagimsöyle-
yebiliriz. Bunun en güzel örnegini de Rusya'nm tarihinde gör-
mek mümkündür. Önceleribir kara devleti olan Rusya, ilkin bir
kapah dèniz olan Baltik Denizi'ne bazi çikig noktalan elde et-
migti. Fakat bu denili açik denizler ile birleytiren çikig kapdari
Ïsveçve Danimarka'mn ellerindeydi. Rusya bu nedenle, kuzey-
bati ve kuzeydoguda Kuzey Buz Denizi'ne açilan bazi bölgelere
yöneldi ve bu bölgelerde önemli liman gehirleri olug turdu. Fa-
kat, bu bölgenin denizlerinin yilm bliyük bir bölümünde buz-
larla kaph olmasi önemli bir sakmca olugturmaktaydi. Rus-
ya'nm XVIII. yüzyildan itibaren, bir bagka kapah deniz olan Ka-
radeniz Bölgesi'nde geniplemeye bagladigmi görmekteyiz. Rus-
ya bu nedenle erek Karadeniz'e hakim olan gerekse bu denizin
444 Gelecegi Yönetmek

Akdeniz'e çikig noktasi olan Bogazlar'1 denetim altmda bulun-


durma konularmda, Osmanh Ímparatorluguile mücadeleye
bagladi. XIX. yüzyil sonlari ve XX. yüzyil baglarmda Uzakdo-
g-u'da açik denizlere çikigi kolaylagtiracak bazi limanlara yöne-
lince, bu kez de Japonyaile çatigti. 1905 yllmda bu ülke kargism-
da aldigi yenilgi, bu çabalarma apr bir darbe indirdi. Ëirçok
strateji uzmani Rus Çarhgi'nmyikihp yerine Sovyetler Birli-
i'nin kurulmasmdan sonra da, bu siyasetin esas itibariyle de-
vam ettigini belirtmektedir. Sovyetler Birligi bu defa da i1gisini
Hint Okyanusu'na yöneltmeye baglanug, Sti nedenle änceleri
Ïran ile ilgilenmig, bu konuda Íngiltereve ABD'nin dirençlerini
agamaymca ilgisini Afganistan üzerinde yoşmlagtirmigtir. Bazi
Batih stratejlere göre, Sovyetler Birligi'nin 1979 yilmda bir kara
,
ulkesiolan Afganistan l iggalinin ardmda bu türden bir amaç da
söz konusudur. Eu görüglere göre, Sovyetler'in bir amaci da, Pa-
kistan'm batismda, Ïran'mdogusunda ve Afganistan'm güne-
yinde.bulunan Belucilerin, kendi desteklerinde, Hint Okyanu-
su'na sabildar bir devlet kurmalaridir.
Amerika anakarasmm kegfi Osmanh'nm çökügünü hazirla-
yan önemli bir olgudur. Osmanh, denizyollarmi kullamp deniz
teknolojisini geligtirme yoluna gitseydi, kisaca denizlere yönelik
gücü' s tra tejisi belirleyebilseydi yine de çök-
'denizeilik

gerçekçi
meyebilirdi.
Akdeniz'e giren Ingiliz, Hollanda, Fransiz ticareti ve bu tica-
retin Osmanh ekonomisi açismdan yarattigi ticaret dengesizligi,
ödeme açigi ve degeri dügük ya da kalp para istilasi kargismda,
Osmanh maliyesi çäkmügtür.
Görüldügü gibi deniz ticaret yollarmm Avrupa'daki bazi ül-
kelerce dogru kullamimasi ya da Osmanlilar tarafmdan hiçbir
strateji üretilmeden kullamlmasi sonucu Osmanh Ímparatorlu-
gu daha 1492 tarihinde çöküy sürecine giriyor.
Dünya tarihi boyunca baktžimizda denizlerin änemini anla-
.

yan devletlerin bagmda ÇarhkRusyasi'mn ve daha sonra da


SSCB'nin geldigini degerlendirmekteyim.
Gerçekten de, tarih boyunca Ruslar denizlerin önemini anla-
mig olarak büyük ve sicak denizlere ulaçmanm özlemini çekmig-
I')

--r
lerdir. Akdeniz'e ulagmak Rus dig politikasmin hedeflerinden bi-
ri olmuytur. Pek çok Rus lideri, Büyük Petro'dan Stalin'e ve
Putin'e kadar hep bu amaci gerçekleytirmek için çahgmiglardir.
Aleksandr Dugin'in Rus Jeopolitigikitabina bakilabilir.
Bilindigi gibi 16 Temmuz 1696'da Büyük Petro Asow'u iggal
etmig, orada kisa zamanda bir Rus donanmasi hazirlatm14tir.
Bundan bir yil sonra Büyük Petro bir Rus gemisini Ístanbul Li-
mam'na sokmuy ve Türkleri kendilerine bogazdan geçig hakki
vermeleri için zorlamigt1r.
Burada Rusya'nm genel siyasetini öldükten sonra da etkile-
yen Büyük Petro'nun yazili olmayan meghur vasiyetnamesinin
konumuzla ilgili kismmi kisaca ifade etmek is tiyorum. Bunlar;

a. Baltik ve Karadeniz'e hâkim olmak,


b. Balkanlar ve Hindistan'a sahip olmak,
c. Basra Körfezi'ne inmek, Hint Okyanusu yolunu açmak,
d. Osmanh Imparatorlugu ve Iran üzerinde devamh hâki-
miyet saglamak hedeflerini gösteriyordu.

1770 yihnda Büyük Katerin istanbul'utehdit etmig, 1774'te


imzalanan Küçük Kaynarca Antlaymasi Ruslara Karadeniz'de
serbestçe seyretme ve bogazlardan serbestçe
geçme haklaruu
kazandirmigti.
Böylece Ruslar sicak denizlere dogru ilk ve önemli adimlari-
m atmig oluyorlardi. Bunu takiben tarih boyunca Akdeniz'e da-
ima inmek istemiglerdir. Ama buna baghca engel Osmanh ol-
muytur.
Gärüluyor ki Sov'yetler Birligi ve mirasi devralan bugünkü
Rusya, ÇarlikRusyasi devrinden beri denizlerin önemini bil-
mektedir. Sicak denizlere açilarak deniz ticaret yollarma sahip
olmak, her türlü deniz olanaklarmdan yararlanmak devamh bir
hedef ve arzu olarak göz änünde bulundurulmuytur.
SSCB deniz tagima filolari Batih ülkelerin uyguladiklari fi-
yatlardan daha dügük tarife uygulamigtir.
Öte yandan SSCB bahkç1filolart hem ticari hem de askerî is-
tihbarat maksatian için donatihmg olup uzak denizlerde seyir
ve idame etanaarma sahip kihnmylardir.
446 Gelecegi Yönetmek

SSCB, Ìkinci Dünya Savagi'ndan sonra tipki Almanlarin


jeopolitik dügünce ve geçen dünya savaglarmdaki uygulama
tarzlarma benzer gekilde, Batih ülkelerin dünya denizlerindeki
deniz ulagim ve ulagtirma yollarma etkili olabilecek bir denizal-
ti gücü meydana getirmiglerdir. Bu da stratejik hareket etme gü-
cü saglamigtir. Bunun sonucunda da etkili politikalar üretil-

Yakm geçmigte bir Somali olayi yaçandi. Biraz daha gerilere


gitmek istiyorum. SSCB döneminde Sovyetler Sudan, Güney
Yemen gibi ülkelere yakmlagrupti. Daha sonra da büyük bahk-
çi gemilerinin kullanilmasi için Maurice Adasi'na çikma izni al-
di ve de Socotra'da bir yaym istasyonu kurarak bu ada üzerin-
de yeralti silah depolariinga etmiçlerdi. Bu çaligmalardan sonra
Sovyet Filosu Maurice Adasi'na yerlegmigtir.
Socotra Adasi'na yerlegen Rus teknisyenleri sayesinde sade-
ce Somali'yi degil Hint Okyanusunda kiyilan bulunan tüm
prenslik ve devletleri de kontrol etme gansi dogmuçtur.
Ìçte ABD'nin Somali müdahalesinin bir bagka boyutunu bu
deniz çikarlari açismdan stratejik dügünme baglammda deger-
lendirmek gerekmektedir. Teknolojik üstünlügü olan ABD, ken-
di cografyasmdan binlerce mil uzaktaki bir kara parçasmda ulu-
sal çikar iddia etme gücunü kendinde görebilmigtir.
Sonuç olarak; SSCBdöneminde, Sovyetler Birligi milli hedef-
1erine kolayhkla ulagabilmek üzere askerî stratejisinde yaptigi
d egigikligin geregi olarak deniz kuvvetlerini güçlendirmig, do-
nanmalarim özlemini çektigi sicak denizlere yerleytirmigtir.
Bugünkû Rus dig politikasmi da aydmhga kavuyturabilmek
için yorumu denizcilik ve "deniz
gücü stratejisi" baglammda
yapmak samyorum en akilci yoldur.
"ÏngiltereSömürge Ïmparatorlugunun Doguçu" da deniz
gücünü kullanarak ulusal çikar koruma ve uluslararasi iligkiler-
de politikalara yön verme açismdan çok önemli bir örnektir.
1558 yihnda tahta geçen I. Elizabeth Ìngiltere'ninen köklü
degigikliklerini yapan ünlü liderlerden birisidir. 1558-1603 yilla-
ri arasmda Ìngilizlerindenizapin ülkelerle olan iliskilerinde de
çok büyük etkiler yapti. Ïngilizdeniz kuvveti ve ticareti büyük
Strateji Matematik Akil Ìçidir 447

bir geligme göstererek Avrupa glicüne bir öncü olarak yükseldi.


Iç savaglar sirasmda da ayni geligme devam etti. Kuzey Ameri-
ka'yi iggal ettiler, Rusya ile etkin iligki kurdular, dünyaya yayil-
malarmi gerçekleytirebilmek için Ìspanyollarla,Fortekizlerle,
Hollandahlarla ve Fransizlarla savagmak zorunda kaldilar.
XVI. yüzyilm sonlarmda, Íngilizburjuvazisi denize açilmaya
ve ticaret yapmaya heveslendi. Bu arada ekonomik ve dini ne-
denler denizlerde çok güçlü olan Ïspanya'yakargi duyduklari
nefreti güçlendirdi.
I. Elizabeth, burjuvazinin isteklerini kärükledi; yoksul Hol-
landah denizcilere limanlarmi açti, korsanlari himayesine aldi.
Osmanh'dakinin tersine Ìngilizburjuvazisi ne istedigini çok iyi
biliyordu. Kâqif Sir Walter Raleigh, "Ticarete komuta eden dün-
yanm zenginligine komuta eder, sonunda da dünyaya komuta
eder," diye yaziyordu. Deopolitik bölumüne bakilabilir]
Ün1üÍngilizdenizeisi Amiral Francis Drake, 1577de egi gö-
rülmemig bir dünya turuna çikti. ÖnceAfrika kiyilarmi
yagma-
lad11ar.Oradan Tierra del Fuego'ya yöneIdiler. Burnu dönünce,
Macellan Bogazi'mn güneyinde birtakim adalarm uzandigmi
görd üler. Sonra Pasifik'e ulagtilar. Yollarl üzerinde rastladiklari
Ispanyol kentlerine ve gemilerine saldirarak yagma ediyorlardi.
Hint Okyanusu'nu geçtikten ve yeniden Atlantik'e ulagtiktan
sonra, ganimet dolu gemileriyle 1580'de zafer kazanmig olarak
Ïngiltere'yedöndüler. Bu sefer, tarihte "seksen

yagmayla dünya
gezisi" diye geçer.
Bu olaydan sonra ÍspanyollarlaÍngilizler1588'de kapigtilar.
Muhtegem Ïspanya armadasiru, usta Íngiliz gemicileri, yüksek
manevra yetenekli gemilerinin de yardimlyla büy ïk bir yenil-
giye ugratti. Bu yeniIgiyÍE Ìspanya,denizlerde hâkimiyeti kay-
betti.
Bu tarihten sonra Ïngilteregemi sanayiisini her
geçen gün
geligtirdi. Hindistan, Çin ve Afrika sömürgesi haline geldi.
Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda'ya uzandi. 20.
yüzyil bagi-
kadar üzerinde güney batmayan imparatorlugu
-na

kurdu. Dün-
yaya yön veren Anglo-Sakson siyaset, denizci bir millet olugu
sayesinde uygulanabildi. Bugün de aym siyaseti temel alan
448 Gelecegi Yönetmek

Anglo-Amerikancilar egemendir. Dikkat edilirse egemenlik hep -

denizlerde ve deniz teknolojisinde üstünlük kuranlardadir.


Bugünkü cografyayi yöyle dügünelim. Karalar deniz, deniz-
ler kara olsun. Bu durumda dünyamn siyasi olugumunun, ulus-
lararasi politikalarm, ekonomi-siyasi haritanm nasil çizilebilece-
ini gözümüzde canlandirmaya ugraçahm. Buradan yu sonuç
ikmaktadir:
Politika, insanla dogamn mücadelesidir, Yani do-
a (cografi olugum) ve uluslararasi politika birbirinden ayrila-
maz bir bütün ve iki yönlü bir mücadeledir. Bence cografya, po-
litikayi yaratip onu yönlendirirken, tarihi de yapmaktadir.
Genel dünya siyaseti içinde dagilmty olan ulusal siyasetler
tektir ancak, bir bütündür, aym zamanda da cografidic Geo-ast-
ral siyasi olugumdan kisaca söz etmek istiyorum. Çünkü,her ne
kadar cografi doga, iklimlere göre bölümlenmiçse de, yerküre-
mizin astral birligi içinde tektir ve birdir. Bu durumda ulusal si-
yasetler her ne kadar özgünse de bütünlük açismdan astraldir.
Bunun altmi çizmekle birlikte yalmzca cografi düzlemde konug,
maktayiz.
Ülkeleriaskerî strateji baglammda üç grupta toplamak ola-
sidir: 1. grup yalmz kara devleti olanlar; 2. grup yalmz deniz-
le çevrili, yani ada devletleri; 3. grup hem karasi hem de deni-
zi olan devletler. Bu cografi konuglanma farkh iklim yapisiyla
birlikte teknoloji ve siyaset farklihgi da getiriyor. Bunlar için-
de en avantajh olanlar, tarih göstermigtir ki; 3. grup devletleri-
dir.
Denizlerin, devletlerin dig politikalarim etkiledigi bagka du-
rumlardan da söz edilebilir. Devletlerin yayilmaci dig politika
amaç1armm bir uzantisi olan sömürgecilik hareketlerinin, daha
çok kiyilari dogrudan açik denizlere uzanan illkelerce gerçek-
leptirildigi görülmektedir. Kiyilari dogrudan açik denizlere uza-
nan bütün ülkelerin denizagiri sämurgecilige yöneleceklerini
söylemek mümkün olmamakla beraber, denizaqiri sömürgecili-
e yänelen ülkelerin büyük çogunlugunun bu türden ülkeler ol-
dugu da bir gerçektir. Ïspanya,Portekiz, Ìngiltere,Fransa, Hol-
landa, Belçika, ABD, Almanya ve Ítalyagibi, geçmigte sämürge-
lere sahip olmu ülkelorden (sonuncusu digmda) hepsinin kiyi-
lan dogrudan açik denizlere uzanan ülkeler olmalari da bu söy-
lenenleri dogrular niteliktedir.
Denizleri, karalara iligkin konumlan açismdan, kapah ve
aç1k olmak üzere baghca iki gruba ayirmak olasidir. Kapah de-
niz,.kara içerisine sokulmuy, dar bir bogazla bir bagka denizden
ayrilmig bir denizdir. Baltik Denizi, Karadeniz, Akdeniz, K2-
z11deniz, Basra Körfezi bu tür denizlerdir. Okyanuslar
ve okya-
nuslardan dar bogaziarla aynImayan denizler de, açik denizler
olarak adlandirilmaktadirlar.
Çoksik olmasa da tarihteki bazi örnekler devletlerin deniz-
lere iligkin olarak sahip olduklari olanaklan, bunlara sahip ol-
mayan bazi ulkeleri kendi istedikleri siyasi dogrultuda etkile-
mek amaciyla kullandiklarim göstermektedir. Örneginiki dün-
ya savagi arasi görece bang döneminde Ïtalya,Avusturya ve Ïs-
viçre'yi Trieste Limani'ndan yararlandirarak, bu olanagi söz ko-
nusu ülkeleri etkilemenin araçlanndan birisi olarak kullanrus-

Nihayet, denizlerin devletlerin savag güçleri açismdan da


hemen her dönemde belirli bir öneme sahip oldugu söylenebi-
lir. Her yeyden önce, bir çatigma ânmda kiyilari dogudan açik
deniz1ere aç11an ülkelerin donanmalari Baltik Denizi
ya da Ka-
radeniz gibi kapah denizlere sikiprmy benzerlerine oranla çok
daha büyük bir hareket yetenegine sahiptirler. Öte yandan, her
iki dünya savagmda da gärüldügü gibi, denizleri denetleyebilen
tarc'¯önemli bir lojistik avantaj elde etmektedir. Nitekim her iki -

dünya savagmda da, özellikle su üstü. gemileri açismdan Al-


manya'dan çok üstün olan Ingiltere'nin (ABD'nin destegi ile),
bu ülkeye karyi uyguladigi ablukamn belirli bir älçüde etkili ol-
dugu söylenebilir. Ayrica, Ïkinci Dünya Savagi sonrasmaa
or-
taya çikan nükleer silahlar ve 1950'lerin sonlarmdan itibaren bu
silahlarm denizaltilara yerleytirilmesi, yeni askerî stra teji
açism-
dan denizlerin änemini oldukça artirmigtir. Su önern iki nok-
tadan kaynaklanmaktadir. Bir kez, nükleer yakilla çahsan
ve
çok uzun süre su altmda kalabilen bu denizaltilarin, bir nükleer
güç açismdan onemli olan ikmci vurus Kapasitesuu artirmak
için gerekli olan, eldeki nükleer silahlarm karpi tarafi imha
sal-
450 Gelecegi Yönetmek

dirismdan korunmasmda pu âna kadar geligtirilen yöntemler-


den en bagarihsi oldugu söylenebilir. Bu denizathlarm ikinci
önemli äzelligi, nükleer saldiri açismdan sagladiklari avantaj-
dir. Hedefe oldukça yaklaçabilen bu araçlardan atilan füzeler,
kitalararasi balistik füzelere oranla çok daha kisa bir mesafe
katetmek durumunda olduklarmdan, hedef ülkenin aktif
savunma sistemlerinden kurtulabilme açismdan daha fazla gan-
sa sahiptirler.

I
3.2. BAGIMSIZLIK ANLAYISINDAN
KARSILIKLI BAÕIMLILIÕA

"Karmcayla savagamayamn, fillerie


savapmast bopmadir.
Afrika atasözü

Dünyatmzdaki toplum biçimleri ve yänetim yäntemleri, üre-


tim biçimlerinin degigimiyle ortaya çikmigtar. Kentsoylunun
(burjuvazi) geligerek iktisadi ve siyasal iktidara el koymasiyla,
salt
"feodal "kapitalist

toplumdan" topluma" geçig olmamig,


"uluslagma
zamanda siireci" admi verdigimiz bir
"bilinç-

aym
lenme" döneminin baglangia da olmuytur. 1789 Fransiz Devri-
mi'ni izleyen geligmelerin ana dügüncelerinden biri ulusçuluk-
tur (milliyetçilik). Eski feodal kökenli monargilerin
"teb'a"lan

artik kendi ulusal devletlerinin "yurttagi"dirlar.


Bu geligmelerin
temel sloganlari da,
"özgürlük,
epitlik ve dayamymadir."
Aym dönemde kapitalizmin de gereksinmesi
"ulus-devlet"

duydugunu akildan çikartmamak gerekir. Zira iç üretimin di


rekabete kapah olmasirim en emin ve kesin yolu, bir "ulus-dev-

let"in gümrük duvarlariydi. Burjuvazinin ilk olugmasiyla bagla-


digi yörelerde (Ingiltere, Fransa, Almanya) oldukça türdeg top-
lumlar yagamakta oldugu için, buralarda bilinci"
"uluslayma

hizh geligti ve kisa bir süre içinde devletler" ortaya çik-


"ulusal

ti. Gene aym dänemde "Sanayi Devrimi" adi yerilen, çok hizh '

bir endüs triyel geligme de gerçeklepti---


Kapitalist bir modelde (toplumda)sanayilegme salt tasarruf-
la degil, önemli ölçüde emek sömürüsüyle saglamr. Ancak gene
unutulmamas1 gereken ilginç bir nokta gudur: Avrupa'da ulus-
I

4-52 Gelecegi Yönetmek

lagma, sanayilegme ve kapitalistlegme döneminin, aym zaman-


da oy hakkmm genellegmesi ve emekçi sunflarm bilinçlenme
dönemi almasidir. Bu durumda kapitalizm, egemenligi altmda
olan ulus-devlet içindeki emekçi simflarm yatu sira, gözünü sö-
mürgelere çevirdi. Zaten igin bu agamasinda kapitalizm, ulusçu
görüglerinden uzaklagmig, uluslararasi niteligini kazanarak, te-
kelci bir yap1ya bürünmögtü. On-dokuzuncu yüzyilm ilk yetmig
beg yilmm sonrasun "ulusçuluk
çagi" izledi.
Sömürge, sämürgeci için ha-nmadde, salt kendine açik pazar
ve gerekirse ucaz emek demektir. On dokuzuncu yüzy11m son
yillarmda tüm kapitalist devletler mümkün oldugunca genig sä-
mürge alanlarina yayilma savasimina girigtiler. Ancak d ünya
bu lursa yetecek denli sonsuz olanaklara sahip degildi. Gücunü
hizla artira: Almanya, Ïngiltere,Rusya ve Fransa'nm paylagtigt
dünyada, yeni ve degigik bir paylagim istenince, bu istek Birin-
ci Dünya Javagi'na· yol açti.
Kapitanst emperyalist devletlerin dünyayi en kapsamh pay-
lagimi Biritici Dünya Savagi'nm sonrasmda Versay'da yapildi.
Bir yandan dünya, emperyalistler tarafindan paylaguirken, bir
yandan da
"manda"
adi verilen yeni bir sömurgecilik türü orta-
ya atildi. Ancak igin özünde degigen bir gey yoktu.
Versay'da Ïngiltereve Fransa'nm yararma yapilan dengesiz
paylagm kaçmumaz bir gekilde ÌkinciDünya Savagi'm dogur-
du. Bu savasta emperyalistler sömürgelerinin salt hammaddele-
rine degil, aym zamanda etken desteklerine de gereksinme du-
yuyorlardi. Bu destegin de elbette bir bedeli olacakti, bu bedel
sömürgelerin bagimsizhgiydi.
Gene bu savag SSCB için de bir ölüm kahm savasiydi. An-
cak sira savag sonrasi paylayima gelince SSCB ile müttefikleri
arasmda onulmaz anlagmazliklar ortaya çikti. Bu anlagmaz-
hklar "Soguk Savag" denilen dönemin baglangicru olugturu-
yordu,
Ikinci Dünya Savagi'm izleyen dönem "ulusal

kurtulug sa-
vaslan çagi" olarak adlandinlabilir. da
Suya bu biçimde bagim-
sizhklanm elde eden eski sömürgeler, ulusal devletleri için de
ekonomik ve kûltürel bagunsizhklarmi saglamaya çabalarken,
I
-
(i
i
i

Sirateji Matematik Akd Ìpidir 453


I.

bagimstzhgru alamayan kimi sömürgeler de kanh bir savagima


girig tiler.
"Ïkinci Dünya Savagi, esas olarak fagist rejimlere ve fagist
ideolojiye karp ortak, kanh ve büyük äzveri gerektiren mücade-
le olarak tammlanabilir. Bu çerçeve içinde epitlik, adalet, gelig-
me vb. degerlerin insancilhkla bütünlegerek ön plana çikmasi,
büyük bir etkinlik kazanmasi kaçmilmaz olmuytur. Ìnsanlar-
dan, fagizmi yenmek, epitlikçi ve adil bir dünya kurmak için bü-
yük bir özveri talep edilmigtir. Savaym zaferle bitmesi, Asya ve
Afrika'da, yaygm, önlenemez, güçlü bir başmsizhk hareketinin
bay göstermesine yol açmigtir."
Sömürgecilik bu agamada
"yeni
sömürgecilik" adi verilen
ekonomik borçlandirma yoluyla bagimli kilma yöntemini uygu-
lamaya bagladi. Gene aym dönemde emperyalizm bir dizi
askerî ittifakiarla silahlanmay1 hizlandmyordu.
"Uluslararasi hukuk bakimmdan bagka bir devletin himaye-
si ya da sömürüsü altma girmig devletler" arasmda yer almama-
si, böylece iç ve dig iligkilerinde bagka bir devletin resmen dene-
timine ya da yönetimine tabi olmamasi, o devlet ya da ulusun
bagunsiz saydmasi için yeterli degildir. O devlet, askerî, ekono-
mik, mali, sosyal ve kültürel alanda, bagka bir
ya da birkaq dev-
letin kesin etkisi altmdaysa (kendiiglerinde serbestçe yön çizme
ve karar alma yetenegi fiilen ortadan kalkmigsa) bagimh bir
devlet söz konusudur. Yari bagimh hale gelen bir toplumun
tüm geligimi ipotek altmdadir ve hatta böyle bir devletin gelece-
gi de tehlike altmdadir; bagimh" hale gelme olasihgi da
"tam

yüksektir.
"Yeniden yapilanma süreci içinde dünya eskisinden daha
yoşn bir biçimde el<onomik yönden bätünleymektedir. Bu bü-
tünleyme süreci içinde geligmig ülkeler teknolojik örgütlenme
ve teknoloji üretimi finansman sistemi gibiiglevleri ellerinde tu-
tarken üretim 'çevre
ülkelerde' yaygmlagarak gerçekleptirilmek-
tedir. Bu küresellegen ipbölümü, esas olarak finansman süreci
tarafmdan belirlenmektedir. Bu soruna iligkin olarak ulusal
devletlerin çaresiz kaldiklari ve giderek etkilerini yitirdikleri
söylenebilmektedir.. Çünküagir borç1ar nedeni ile geligmekte
454 Gelecegi Yönetmek

olan ülkelerin ulusal


devletleri büyük ölçüde uluslararast fi-
nansman pazarma bagimh hale gelmig bulunmaktadir."
Prof. Muammer Aksoy'a göre bir devleti, günümüzde ba-
gimhhale getirmenin yöntemi bir demagojiden geçmektedir:
"Küçük bir devlet, büyuk devletin her alandaki yardrni olma-
dan yagayamaz." Bu demagoji, bilimsel bir gerçekmig gibi sunu-
lur. Bunun ötesinde de geri kalmig ülkelerin (gerçek)ba-
"tam

gimsizhk sloganlari" duygusal ve ütopik istekler olarak deger-


lendirilir.
Yine TV'de, meydanlarda sikça duyulan bir demagoji de
"dünyada
artik bagimsiz devlet yoktur" yargisi ile ve
"küçük

orta devletlerin bag1mh olmalarmin normal ve bu nedenle de


yadirganmayacak bir sonuç oldugu" söylenmek istenmektedir.
Devletler arasmdaki çegitli iligkiler, ittifaklar, bagimsizhgi
ortadan kalliracak bir hal alabilir ya da almayabilir. Eger taraf-
lardan bi i,
"kendi

toplumunun, kendi halkmm kaderi bakimin-


dan haya.iönemdeki kararlarda" ötekinin iradesine bagh ise bi-
rinci halde (bagimhhk) söz konusadur. Bu
"ötekinin
iradesine
baghhk", dogrudan dogruya ya da dolayh olabilir. Eger bir dev-
letin ekonomik yayamma yön vermesi söz konusu oldugu za-
man, yabanci devlet ya da girketlerin
"evet"

ya da de-
"hayir"

meleri sonucu belirliyorsa, örnegin onlara verilmig ruhsatlar ile


imtiyazlar devletin kargisma dikiliyorsa, bir bagimhhk durumu
var demektir. Bir devletin yabancilardan aldigi borçlarm geri
verilmesi
ya da faizleri, onun için bir korku konusu haline gel-
migse, yani borçIar yüzünden, borçlu devletin bütçesi daima
ipotek halinde bulunuyorsa, eski borçlan ödeyebilmek için yeni
borçlar yapmak zorunlulugu ya da alacakhlarm kendi iç iglerini
etkileme olanagi doguyorsa - bir devletin bagka ve daha kuvvet-
li bir devlet ya da devletlerce olan özel iligkisi, onun kültür ve
egitim iglerinin düzenlenmesinde, yabanci devletin açikça etki-
de bulunma olanagmi yaratm1µa ve bu yüzden daha az kuvvet-
li cdan devlet, egitim hayatmi sadece ulusal gereksinmelere gö-
re degil, bir ölçüde de bu yabanci devletin ç1karlarma göre ayar-
Iarna durumunda kahyorsa bagimhhšm varhgi, "tam

bagimsiz-
hšm yoklugu" kugku götürmez bir gerçektir. Bir devlet,
."özel

I
I h
L

Si rateji Matematik Aku Igidir 455

iligkilere sahip oldugu kuvvetli devletin bir kisim uyruklarma


kargi" adli alaiada egemenliginin gereklerini
yapamiyorsa (yani
onlari yargilayip cezalandiramiyorsa)
ve blitün bu egemenlik-
ten bir ölçüde de olsa vazgeçigler tek tarafh ise, bu devletlerden
birisi ötekine kargi bagimli demektir. Ve bu bagunhhk, -iddia

edildiginin aksine- bugün bile her devlet için söz konusu


genel
bir hal degildir ve yakm bir gelecekte de uluslar için bu duruma
dügme zorunlulugundan säz edilemez. Bagimsizhgi, ba-
"tam

gimsizhk" ile karigtirmamahdir. Tam bagimsiz devletler, Isviç-


re gibi
"tam
tarafsiz" devlet de oImak zorunda degildir. Önem-
Ji olan nokta, dig iligkileri dilzenlerken, devletin karar
verme
yetkisini elden çikarmayacak bir dengeyi koruyabilmektedir.
Birtakun kargihkh yükümlenmelere ragmen devletin kaderi .

üzerinde dogrudan dogruya etkisiolan hayati kararlarda, baska


devletlerin
"evet"

ya da
"hayir"
demelerine bagh bir duruma
dügülmemigse, "bagimsizliktan"

söz edilebilir; aksi halde


"ba-

gimhlik"
durumu vardir.
"Ïster ekonomik, ister siyasi iligkiler söz konusu olsun, özel-
likle dig politikada karar almak; o karari alma durumunda olan-
larm iradesinden çok, iç ve dig etkenlere baghdir. Bu nedenle,
hemen hiçbir siyasal lider ya da kadro, bu alanlarda, tümüyle
bag1msiz karar alamaz.""2
"Dig siyaset kararlanndaki 'bagunsizhk

derecesi', çok degi-


pik etkenlere bagh olmakla birlikte, ülkenin ekonomik
gücüyle
ters orantihdir. Ekonomik olarak gücü olmayan ülkeler çok ba-
gimh,güçlü olan ülkeler daha az bagimhd2r. Ama ne kadar güç-
Jü olunursa olunsun, ¯hiçbir ülke asla bagimsiz' degildir.
'tam

Her ülke iç ve dig dengeleri dikkate almak zorundadir."


Askerî yardim ve ittifaklarda da durum bäyledir. Eger bir
devlet, kendisini savunabilmek için gerekli silah ve malzemeyi,
hatta bu silahlarm harcayacagi cephaneyi bile digaridan ahyor-
sa, hele belli bir devletten alma durumundaysa, bu devlet öteki-
ne baghdir. Çünküöteki yardimi ya da para karµhgi da olsa
vermeyi sona erdirdigt anda, savunmasiz kalacak demektir. Bu
durumun, artik o devletin alacagi hayati kararlarda iradesini
kesin biçimde etkilemeyecegini iddia edebilmek olanaksizdir.
I.

I
I

.
456 Celeccgi Yönchnek

Unu tulmamas1 gereken bir önemli nokta da gud ur; ekono-


mik sömürüye yönelmig büyük devlet, sömürecegi vesayet al-
"de-
tmdaki devlette demokrasiye razi olamaz. Çünkü onun,
mokratik mekanizmanm geregi gibi iglemesine razi olmasi" de-
mek ekonomik alanda sagladigi imtiyazh durumun ve sömürü
uygulamalannm, kisa bir süre içinde sona ermesini göze almasi
demektir. Vasi devlet,
"yardim
ettigi devletin" ekonomik ba-
gims1zhgma razi olamaz.
ettigi devletin" kültürel bagimsizhšma
"yardim

Vasi devlet,
(egitim iglerinde bagimsiz davranmasma) seyirci kalamaz. Gü-
nümüzde az geligmig toplumlari bagimhhk durumunda tutabil-
me yolundaki amaca ulagabilmede, sömürücü büyük devletler,
emperyaliz-
en etkili ve önemli araçlanndan biri olarak, kültür
minden genig ölçüde faydalanma yoluna gitmektedirler.
"Tam bagimsiz karar almak demek, canmm istedigi her ka-
rari almak demek degildir. Tam bagimsiz karar almak, bu kara-
rm temelini olugturacak kopullan tam bagimsiz bir biçimde de-
gerlendirmek ve bu kopullar çerçevesinde kendi ulusal çikarla-
rmi ön plana alabilmek demektir.""

'

3.2.1. Askerî Baglant11ar


Bugün büyük devletlerin (hele dünyanm süper gücü haline
gelmig olan1arm), küçük ve geri kalmig ülkelerin bagimsizhkla-
rim ortadan kaldirma, onlari egemenlikleri altma alabilme ve
böylece herhangi bir biçimde sömürme amacma ulagabilmeleri-
nin yollarmdan biri de, siki ve genig kapsamh askerî ittifaklar
aracmdan yararlanmadir. Dogrudan dogruya bu ittifak anlay-
malannda ya da bu ittifakm sayesinde onlan izleyen ikili anlag-
dostunun" ülkesi üzerinde tam-
"küçük
malarda, buyük devlete
nan üsler, onun ordusu üzerinde saglanan kumanda olanaklari,
yardim" baha-
"askerî

verdigi silahlari denetleme yetkisi ve bu


nesiyle büyük dosta (sömürücüye/koruyucuya) tammmy bazi
ayricahklar, hatta silah ve teçhizat bakimmdan bir tek devlete
bagh olug, az geligmig müttefikin iç iglerinin, dolayh olarak bü-
yük muttefikinin denetimi altma geçmesine sebep olmaktadir.
Stmteji Matematik Akd lçidir
457 -

Yeri gelmigken üç kavramm


"bagunbhk"
tammmi ya pmahyiz. Bunlar;
(dependence),
"bagimsizhk"*

(independence) ve
bu ikisi arasmda "interdependence"

diye (yari bagimhhk) ya da


"kargihkh

bagimhhk" anlamina gelen bir sözcùk türetilmigtir.


"Kargihkh bagunhhk", "Yeni Dünya Düzeni"nin
yarattigi bir oÌ-
gudur ve çok taraftar bulmuqtur.
"Dogrusu istenirse tüm dünya devletleri bugün 'karçahkh

bagimhhk' içindedir. Ancak kargihkli bagimlihkla tek


yönlü ba-
gimhhgibirbirinden ayirmak gerekir. Zira kargihkh bagimlilik-
ta, her iki tarafm da birbirlerine kargilikh olarak gereksinmeleri
oldugu için her iki tarafm da (her zaman egit oranda olmasa bi-
le) pazarhk gücü ve manevra alam vardir. Kurulmuy bulunan
'dengenin'

bozulmasmdan, her iki taraf da belli oranda


zarar
görúr. Oysa tek yanh bagimhhkta böyle bir sey söz konusu de-
gildir.Bagimh olan taraf, bagimh olunan taraf kargismda çogu
zaman çaresizdir. Ve uluslararasi arenaya baktigimiz zaman
güçlü olan tarafm bu gücünü ve kargismdakinin çaresizligini
so-
nuna kadar sömürdügünü görmekteyiz.""
Faruk Sönmezoglu, sayilari giderek artan bilim adamlarmca
egemenlik teriminin farkli bir kavramla açiklandigiru beliremek-
tedir: "Cünümüz dünyasmda giderek artan kargihkh bagimlihk
olgusu devletlerin özellikle digsal anlamdaki egemenliklerine
-

bazi smirlamalar getirmigtir, getirmektedir. Bu açidan,


temelde
hukuki bir nitelik tagiyan egemenlik terimi yerine äzerkÌik
(oto-
nomi) teriminin kullanilmasmm daba
uygun oldugu, sayiiari
giderek artan bazi bi-lim adamlan tarafindan savunulmakta-

3.2.2. Bag1ms1z D1 Politika


Yeni Dünya Düzeni kapsaminda klasik bagrnsiz dig
politika
izlenebilir mi? Önceliklebirbirlerinden anlam farkhliklari
olma-
sma karyin birbiri yerine kullanilan politika" ve
"dig
iligki-
"dig

ler" ifadelerinin açiklanmasi gerekmektedir.


"Burada karyimiza çikan ilk sorun digm iç
ve uluslararasi ile
olan yaki_niligkisinin niteligini ve smirlarmi
belirlemektir. Klasik

I.
458 Gelecegi Yõnetmek

anlayiça gäre iç ve dig politikamn çerçeveleri birbirinden olduk-


ça farkhdir. Devletin snursiz egemenligi varsayimmdan hareket
eden klasik yaklagim, temelde düzensizligin egemen oldugu bir
uluslararasi yapi ile bu yapiyi olugturan egemen siyasal birimle-
rin içsel düzenliligi arasmdaki farkiöne çikarmakta, özellikle de
bu siyasal birimlerin organize giddet kullanma tekelini ellerinde
bulundurmalanm vurgulamaktadir.
Buna kargilik, özellikle ÌkinciDünya Savagi sonrasi dönem-
deki teknolojik geligme, artan kargihkh bagimhhk vb. olgusu ve
olaylar klasik anlayigm devletlerin smirsiz egemenligi görügünü
zorlarken, ülkeler arasmdaki siyasal smirlarm önemi eskiye
oranla önemli ölçüde azalmigtir. Nitekim son onyillarda ulusla-
ve dig politi-
'iç

rarasi politika ile 11gilenen sosyal bilimcilerden


ka arasmda pek anlamh bir fark kalmadigun' söyleyenlere rast-
lamlmaya baglanmig, bazi ülkelerin iç politikalarmm dogrudan
bazi ülkelerin dig ve/ya da iç politikalarmi etkilemesi (ya da bu-
nun tersinin gerçekleymesi) örneklerinin giderek artmasi, birçok
yazari belirli ölçüde bu görüge yaklagtirmigtir."
"Dig politika ile uluslararasi arasmdaki ayrim biraz daha
farkb bir görünüme sahiptir. Dig politika ve dig iligkiler
ifadeleri, gu âna kadar uluslararasi politika ve uluslararasi ilig-
kiler olarak adlandirdigimiz alanlarm klasik anlamda temel in-
celeme birimi, temel aktörü olan egemen devletin diga iligkin
konumuna igaret etmektedirler. Fakat buradan, uluslararasi po-
litika ve uluslararasi iligkilerin sadece çeyitli egemen devletlerin
dig politika ve diç iligkilerinin bir toplammdan ibaret oldugu gi-
bi hatali bir sonuca varmamak gerekir. Konu bir ölçüde de ana-
liz düzeyi sorunu ile ilgilidir. Bu anlamda dig politika ve dig ilig-
kiler deyimleri, uluslararasi politika ve uluslararasi iligkiler
alanlarmda temel inceleme birimi olan egemen devletler, bagka
bir deyiple temel aktörlerin analizine iligkin düzeyi temsil et-
mektedirler. Bu çerçevede ülkelerin dig politikalari, uluslararasi
politikanm konularmdan birisini, yaygm konuya göre en önem-
lisini olugturmaktadir.""
Dig politika tammi: "Dig politika" terimi, en geni; anlamiy-
la, bir devletin uluslararasi iligkilerinin düzenlenmesini ve bu
Stmteji Matematik Akil Ïçidir 459

iligkilere yän verilmesini belirtir." Ya da daha kisaca "b'ir


ülke-
nin öbür ülkelere yönelik tutum ve davramplari"dir."
"Bagimsiz dig politika" ifadesine dönecek olursak, bunun
tam olarak ne anlama geldigini belirtebilmek için
"bagimsiz

devletin" ne oldugunu bilmek gerekir.


"Günümüzde devletin bagimsizhgi, yetkilerinin kullamlma-
smda bir yabanci iradenin denetiminde olup olmadigma
ya da
bir yabanci iradeye bagh bulunup bulunmadigma göre tayin
edilmektedir.
Devletin yasama, yürü tme ve yargi yetkileri üzerinde, ya-
banci bir-iradenin denetimi varsa; yabanci bir irade bu yetkile-
rin kullamlmasma yön verebiliyor ya da bunlari felce ugratabi-
liyorsa, o devletin bagimsizhgmdan söz etmeye olanak yoktur.
O halde bagimsiz dig politika da yabanet bir iradenin katih-
nu olmadan sáptanan, yabanci bir iradenin denetimi digmda
uygulanan ve yürütülen politil<a olacaktir. Bagimsiz dig politi-
ka, mutlak yansiz ya da tarafsiz dig politika anlamma gelmez.
Fakat dig politikanm bagimsizhgi, yanh ya da yansiz, tarafh ya
.

da tarafsiz olmasmm, hiçbir yabanci iradenin etkisi olmaksizm,


ulusal çikarlarm gereklerine gäre saptanmasiyla olanakhdir."
Bir devlet büyük ulusal stratejisini belirlerken eger bagimlilik
ya da' kargihkh bagimhhk söz konusu ise o devlet hiçbir zaman ba-
gimsizolamayacaktir. Ulusal stratejisi, ulusal çikarlarma hizmet
dogrultusunda olacaktir. Hiç kupkusuz ulusal strateji/stratejiler
belirlenebilir ama,. uygulanma olanagi, bagimli kilan gücun ma-
nevra alanma baghdir.

ÖRNEK OLAY:
Íkiden Çok Devletin Strateji Savagma Sahne Yapilarak
Parçalatilan Yugoslavya

Sirplarm Bosnahlara uyguladigt vahgeti önce seyredip sonra


müdahale eden Bati'da kimine göre bir vahyet nihayet noktalan-
di; kimine gäre Balkanlar'a bang geldi; kimine göre de BM ölme-
digini ispathd¯. Ö:eyandan dñnyadan habersiz bir Avustralyah
460 Gelecegi Ydnetmek

politikaci göyle diyordu: "Zaten bu, bilgisiz gazetecilerin uydur-


masiydi." Biz bu görüglerin digmda yer alanlardamz. Çünkütüm
lyi niyetli girigimlere kargm ne Bosna'da ne de Balkanlar'da bari-
m, huzurun geri gelmeyecegini savhyoruz. Niçin?
Bosna Hersek'te olanlar bir savag degildi, sözcügún tam anla-
miyla igrenç bir katliamd1. Uzunca bir sessizlik ve seyirci kahna-
mn ardmdan BM ve ABD'nin giripimiyle silahlar susturulur gibi
oldu, Dikkat edilirse bang geldi demiyoruz, diyemiyoruz çünkü.
Banym kurallari vardir. Burada kopullan belli olan, uluslararasi
hukuk kurallanna uygun bir savag olmadi l¿i, pimdi de barig, do-
al hukuk kurallan içinde gerçekleytirilebilsin. Nitekim 'Bang sag-
landi' açiklamalarnun üstünden birkaç gün geçmeden iki müttefik
gibi görünen Hirva tlar ile Bognak Müslümanlar çat pmaya girdi.
O halde sorulmasi e·ereken- sorular nelerdir? Bir: Kurallan
belli olmayan bu savagtan ve imdikurulmaya çahydan bang tan
kim kazançh çikacak? Ïki:ABD ve BM bu sözde barigi saglamak
icin nicin bu kadar bekledi?
Savagm sonuçlart bakimmdan en zararh taraflar hiç tartig-
masiz Sirplar, Hirvatlar ve Boynaklardir. ABD'nin gözetiminde
imzalanmasma çahydan bang sonrasi pek çok gey yitiren ülke
Ahmnya'dir. En kazançh úlke ise Avusturya olacaktir.
Bu savag niçin çikti? Bosna Hersek'in stratejik özelligi nedir?
Yugoslavya niçin parçalandi? Almanya'mn planlari ne idi?
ABD ile ilgili sorulan da yukarida sormuqtuk. Bu denli karma-
ik
birçok soruya muhattap olan bu küçük kara parçasma ban-
in gehrEecegini dügunmek biraz fazla jyimserlik olmaktadir,
yimserugin ötesinde de ulusíararasi iligkilerde gerçek etkenin;
yalmzca gikarlar oldugunun bilinmeyigidir,
Bu sorulann yamtlari, ayni zamanda SSCB sonrasi Balkanlar,
Ortadožu. ÖnAsya, Kafkasva ve hatta Orta Asva stratejilerinin
de beli gialegnesi için ipk olacaktir.
3 Arahk 1990 tarihli Cumhuriye t'te bir haber dikkati çeki-
yordu. CIA'nin bir mporunda Yugoslavya'da 18 aya kadar bü-
yük olasihkla bir savas çikacagi ve ülkenin parçalanacagi açik-
Jamyordu, Buna neden olarak da, Sirbistan Devlet Bagkani'nm
aim S:rp ininiyetçiHgine dayanan politikasi gösterilmekteydi.
Strateji Matematik Aku igidir 461

Hemen akla bir soru geliyor: CIA bu raporu verdigine göre


ABD neden savaga giden yollari tikamadi?
Bu rapordan on ay sonra iç savag baçladi. On.üç ay sonra da
Yugoslavya parçalanarak tarihe kariçti.
25 Haziran 1991 tarihinde Slovenya ve Hirva tistan'm ülkeyi
kaosa sürükleyen bagimsizhk ilanlarma kadar, Yugoslavya alti
cumhuriyet ve iki özerk bölgeden olugan bir federasyondu.
Bu tarihten sonra baglatilan iç savagta Bati dünyasi ikircik]i
kaldi. En tehlikeli ve cüretkâr tavir Almanya'dan geldi. Tek ba-
-kalsa bile 24 Arahk 1991'den önce Hirvatistan ile Sloven-
yma
ya'yi resmen tamyacagim açikladi.
AB üyesi öteki ülkeler daha çekimser davrandilar. AB, Hirva-
tistan ve Slovenya'yi 15 Ocak 1992'de tamyabilecegini belirtti.
Bu igareti alan Sirbistan 19 Arahk'ta çok sayida Sirp'm yagadi-
gi Hirvatistan ve Bosna Hersek Cumhuriyeti'nde bulunan özerk
Sirp bölgelerini tamyacagru açikladi. Bununla hem AB'ye misil-
leme yapti, hem de topraklarmi genipletmek için adim atmig ol-
du. Aynca Bosna Hersek'te de bir iç savaym tohumlarmi atti.
Eu geligmeler kargismda harekete geçmeyi gerekli gören Ítal-
ya aym gün Hirvatistan ve Slovenya'yi bagimsiz cumhuriyetler
olarak resmen tamdigmi açikladi. Ama karar 15 Ocak 1992'de
yururluge konacakti.
Bunun üzerine Sirbistan, Almanya'yi Avrupa haritasmi de-
gigtirmekle suçladi. Belgrad radyosunun bir yorumunda Birinci
ve Ïkinci Dünya Savaglari kastedilerek, "Almanya bu ylizyil
içersinde üçüncü kez Avrupa'nm haritasmi belirlemeye kalkipi-
yor," yorumu yapildi. Hiç kugkusuz Sirbistan bu gucú arkasm-
daki Rusya'dan ahyordu. Rusya yüzyillarm dügü olan Dogu
Akdeniz ticaret yolu egemenligi için Slav Ortodoks hilalini kur-
ma pegindeydi. Ama Rusya'mn hesaplamadigi bir engel vardi:
Ísrail.Çünkü,bu su ticaret yoluna Ortodoks egemenligi demek,
Ìsrail'in nefes borusunun tikanmasi demekti. Ísrail'i bir kenara
birakm; buna, anti-Ortodokslar ve ABD "evet"
der miydi? Hiç 1
kugkusuz Ïsrail'inbu cografyada, onu kurdurtan devletler tara-
find an yaga masi için ne gerekitse yapilacakttr. En azindan ya .

Iran doci vikilana


rejimi
kadar. Sonueta 15 Ocak
462 Gelecegi Yönetmek

1992'de, Yugoslavya Almanya'nm planlarmm kurbam oldu ve


tarihe kangti. Ashnda Almanya, ABD'nin oyununa geldi. Çün-
kü biraz beklese ABD'nin senaryosu ya ortaya çikacak ya da
ABD Yugoslavya'yi parçalayacakti. ÇúnküHenry Kissinger'm
bagmda bulundugu bir ekip bu konuda stratejiyi hazirlamigti.
Almanlar, Hirvatlar ve Slovenlerin en büyük destekçisi olur-
ken, Ïngiltere örtülü de olsa Sirp yanhst bir politika izlemigtir.
Ïngilizler,Müslümanlara uygulanan silah ambargosunun kaldi-
nlmamasi, Sirplara herhangi bir askerî müdahale yapilmamasi
için ellerinden geleni yapmiglardir. Müs1ümanlara statükoyu
kabullenmeleri, Sirp iggaline bogun egmeleri için baski yaptilar.
Fransa da aym stratejiyi benimsedi.
Öyle ya da böyle, Avrupa'nm ortasmda bir kan gölü ve so-
runlar yumagi ortaya çikti.
Yugoslavya'mn parçalampi Avrupa'da, bir tek Almanya'nm
çikarma hizmet etmigtir. Íçinilginç yam, äteki iki AB (o zaman-
ki adiyla AT) ülkesi de ulusal çikarlanmn aleyhinde olmasma
ragmen buna nza göstermiglerdir. Dogu ve Bati'nm birlegerek
tek bir devletin ortaya çikigiyla birlikte Almanya, bir anda Av-
I-
rupa'nm ve Asya'mn jandarmahšmasoyundu. Bir anda tek sü-
per güç rolünü oynamaya bagladi. Bölgedeki tüm sorunlan ken-
di ulusal çikarlan baglammda degerlendirme yoluna gitti. Ïçte,
Yugoslavya her soruna müdahale hakkmi kendinde gören Al-
manya tarafmdan dünyanm gözü önünde parçalatildi. Bir kez
daha yinelemek gerekiyor: ABD'nin de istegi buydu.
Aslmda ABD'den farkh olarak Almanya'nm Yugoslavya'yi
parçalama çabalarrun bir bagka etkeni de psikolojik nedenlere
dayanmaktadir.
2 Agustos 1990 tarihindeki Körfez Savagtna anayasasmdaki
hükümler uyannea askerî alanda katilamayan Almanya bunu
içine sindiremedi. Böylesine büyük çikarlar saglanacaş ve ABD
ile Ìngiltere'ninbir kez daha büyuk prestijkazandigmi dügündü-
gu bu savaga müdahale edemeyigini kendine yediremedi. Bir an
önce bir yerlerde laarekete geçip nüfuz alannu geniëletmeliydi.
Almanya kendisine üç manevra alam seçti. Birincisi Balkan-
lar, burada Yugoslavya seçildi; ikincisi Kafkaslar, Ermenistan't
\ .
I

Strateji Matematik Aku Igidir 463

hedef seçti;. üçüncûsü de Ortadogu'ydu, burada da Kürtleri pla-


nma dahil etti. ·

Ermenistan ve Kürtleri seçrnesinin temel nedeni buralarm


petrol alam olmasiydi. Türkiye'nin yagadigi tarihsel olaylar gäs-
termigtir ki Almanya'dan dost olmaz; çünkü, onlara göre dost
yoktur, kendi çikarlarma hizmet edenler vardir. Aslmda bu da
son derece dogal.
Bilindigi gibi Birinci Dünya Savagi sonunda Ïngikere Azer-
baycan ile Türkiye arasma Ermenistan'i sokmuçtu. Buna strate-
jide duvar devlet yaratmak denir. Günümüzde de Almanya ay-
ni stratejiyi denemeye yeltenmig, Ermenistan'i hizla silablandir-
migtir; hem de büyuk bölümünü Ïran üzerinden geçirerek. Böy-
lece Kafkaslar'da petrole sabip Azerbaycan üzerinde Ermeni
egemenligi kurdurmak istemigtir. Ama bu oyun Türkiye'nin de
yogun çabalariyla bozduruldu. (Íçpolitikada ve uluslararasi po-
litikada bazi baski gruplari vardir. Bunlar çogu kez bilinçsizce
yäniendirilirler. Ulusal çikar kavrammdan habersiz, uluslarara-
si politikalarm çikar hesaplari üstüne kurulabileceginden bilgi-
siz ucuz politikacilar ve medya mensuplari, dogru stratejileri
engellerler. Örnegin,Ermenistan sorunu gündeme geldigi gün-
lerde, Turkiye Ermenistan'a yiyecek maddesi veriyor ve satiyor-
du. Ìçtebu sözünü ettigimiz bilinçsiz ve bilgisiz gruplar, Türki-
ye'nin elindeki çok änemli bir
"karti"

yere dügürttüler. Halbuki


Ermenistan'm midesi Türkiye'nin avcundaydi. Daha sonra hü-
kümet igi fark etti de sessiz sedasiz strateji geliptirdi.)
Almanya'nm ilk manevra alam olan Yugoslavya ise öteki iki
petrol alamndan farkh Ëlarak, bir jeopolitik güç alamydi.
Almanya'nm cografi konumu Bati Avrupa ile Dogu Avrupa
arasinda kuzeyden güneye genis ve uzun bir koridor oluptur-
maktadir. Bu koridora güneyde Ïsviçre,Liechtenstein ve Avus-
turya da dahil edildiginde, "Germen Avrupa'si" Bati ile Dogu
arasmda bir duvar iglevi görmektedir. Bu duvarm Adriyatik do-
layisiyla da Akdeniz kiyilarmda Ìtalya ve Yugoslavya üzerin-
den bir geçig koridoru v.ardir. "Germen duvarmm" Kuzey Deni-
zi'nden Akdeniz'e baglanmasi için bu koridorun da kapanmasi
gerekmektedir. Bunun en kolay yeri de Yugoslavya'daki Slo-
I

.
464 GelecegiYönetmek
I

venya ve Hirvatistan bölgesidir. Bu bölgelerle Almanlarm hem


tarihi baglan vardir, hem de bölge etnik karigikhklara çok açik-
tir. Almanya bütün bu olanaklari degerlendirerek Slovenya ve
Hirvatistan't silahlandirip, bagimsizliklarim ilan ettirdi. Yugos-
lavya'mn parçalanmasma kargihk Kuzey Denizi-Adriyatik De-
nizi duvarmi kurdugunu dügûndü.
Yugoslavya'nm genel stratejik önemi digmda Bosna-Hersek'in
stratejik önemi de sahip oldugu konum nedeniyle, Balkan Yari-
madasi'mn stratejik degeri ile birlikte dügünülmelidir. Ancak, ül-
ke daghk ve engebeli cografi özellikleri nedeniyle yarimadamn
öteki bölgelerine göre daha az önemli görülmektedir. Buna kargm
tarih boyunca çeyitli kavinderin istilasma ugramigtir.
Bosna-Hersek'in bugünkü stra tejik önemi ise, cografi ko-
numundan daha çok, sahip oldugu yeralti 2enginliklerinden
kaynaklanmaktadir. Ïlk ve ortaçaglarda bir maden deposu
olarak bilinirdi. Sirp krallan, XIII'üncü yüzyilda Saksonyah
madencileri ülkelerine çagirmig ve bu madenleri çikarmalari
için her türlü kolayhgi göstermiglerdir. Evliya Çelebi"Seya-
hatnamesinde" 1643 yilmda Bosnasaray güneyinde bulunan
Vares maden ocaklarindan 1200 ton demir elde edildigini yaz-
maktadir.
Günumüzde ise, dagilan Yugoslav Federal Cumhuriyeti'nin
toplam demir cevherinin %85'i, linyit ve maden kömürü cevhe-
rinin %40'i, boksit madeninin %40'i, asbestin %60'i, kaya tuzu-
nun tamami Bosna-Hersek'tedir. Aynca çinko, kurgun, manga-
nit, krom, pirit ve gümüy maden rezervleri de oldukça yüksek
düzeydedir. Bosna-Hersek sahip oldugu bu yeralti zenginlikle-
ri yam sira Yugoslavya Federasyonu'nun toplam yllhk elektrik
gereksinmesinin %25'ini de kargilamaktaydi.
Su sonuca göre, Bosna-Hersek'in stratejik önemi, cografi ko-
numundan daha çok sahip oldugu bu yeralti zenginliklerinden
kaynaklanmaktadir. Bagta Sirbistan olmak üzere Hirvatistan ve
hatta öteki Avrupa devletlerinin de hiç kugkusuz dikka tini çek-
mektedir.
Bosna Hersek'in strMejik önemini artiran bir bagka neden de
ülkede üç ayri dini ve etr.ik özellikteki Sirp, Hirvat ve Bog-
I

.I
Strateji Matematik Aku Ipidir 465

nak'tan olugan heterojen toplum yapisidir. Bunun


yani.sira Bos-
na-Hersek'i kugatmig olan Sirplarm ve Hirvatlarm birer de
kompu bagimsiz devletleri vardir. Ote yandan bazi fana tik Hi-
ristiyan gruplar Avrupa'da Müslüman ve Türk istememektedir.
Bosna sorununda bunu da göz arda etmemelidir.
Ote yandan Hirvatistan'in en önemli stratejik özelligi ise Ak-
deniz'e açuan bir pencere olmasidir. Dolayisiyla tarihi igbirlikçi-
leri olan Almanlarm gözü buraya dikilmigtir.
Neden bu yo1 Almanlari çekiyor? Sanayilegmig olup ülkesin-
de petrol olmayan iki ülkeden birisi Almanya, ötekisi de
Japon-
ya'dir. Körfez Krizi'nin çözümünden sonra petrol gereksinme-
sini Asya'dan kargilamaya yönelen Japonya tüm gereksinmesi-
ni hemen hemen Filipinler'den saglamaktadir. Oysa Almanya
kendisine daha yakin olan Kafkaslar ve Ortadogu'dan kargila-
mak istemektëdir.
Stra tejik projelere göre Kafkas petrolü Karadeniz'in kuzeyin-
den getirilerek Tuna-Ren baglantisiyla Orta Avrupa'dan geçiri-
lecek ve Hamburg'a däkülecek Böylece hem Avrupa, hem de
Rusya'nm yumugak karm olan Ukrayna denetim altma almmi
olacak; bir yandan da ucuz petrole kavuçulurken Kafkas petrol-
lerinin de egemenligi saglanmig olacakti. Kuzey Irak'takini ise
borularla Akdeniz'e akitap yine-deniz yoluyla Adriyatik'teki ta-
rihi Dubrovnik Limani'na çekerek, Orta Avrupa güzergâhmdan
Hambure'a dökmek.
Bugüne kadar Avrupa'nm dagitim lirnani Rotterdam idi. Ya-
ni öteki Avrupa devletleri petrolünü bu piyasadan saglarken,
Almanya kendisini yenilmez güç haline getirecek projenin
ger-
çeklegmesine seyirci kalmmasuu beklememeliydi. Almanya bu
nedenle Hirvatistan penceresini kullanmak istiyordu.
Ote yandan Sirbistan da Balkanlar, Orta Avrupa ve Tuna su
yolunu kontroi eden cografi konusianmasi nedeniyle Slav Birli-
giiçinde çok degerli stratejik konuma sahiptir.
Görüldügü gibi, son derece önemli stratejik yapilanmaya sa-
hip bu üç iilkenin, ABD, Rusya ve Almanya'nm Balkaniar, Ön
Asya ve Ortadogu'daki egemenlik kavgasmda rahat yüzü gär-
mesi olanaksizdir.
-I
466 Geleceg.iYönetmek

Sirplar, Tuna su yolunu kapatmca Almanya, Hirvatistan ko-


ridorundan Dogu Akdeniz ticaret yoluna sarkamadi. Her ne ka-
dar Tuna-Ren baglantismi kurarak d üglerini gerçekleptirdiyse
de Sirplann tavri nedeniyle bu yolu da kullanamadi. Yani bu sa-
vag Almanya'nm ticari güç olarak stratejik bir güce dönügmesi-
ni engellemektedir. ABD, Rusya ve äteki Avrupa ülkelerinin
ulusal çikarlanyla dogrudan baglantili olan bu savaym kesin çö-
züm görülmeden bitirilmesini beklemek en azmdan matematik-
ten smifta kalmak demektir. Kesin çözüm, Almanya'nm söyle-
digimiz projelerinden geri adim attigi izleniminin ahnmasidir.
Tuna su yolu kapatilmca bundan en çok zarar gören de
Avusturya oldu. Çünkütüm liman, dok, antrepolan kapandi,
ipsizlik en üst düzeye çikti.
Ekonomisi ve turizmi hemen hemen Almanya'ya bagli olan
Avusturya üç yüz bin kipilik ordu beslemektedir. Üstelikordu
giderleri ve silahlan hemen hemen Alman sanayisi tarafmdan
karplanmaktadir. Bugüne kadar sifir enflasyon olarak para pi-
yasalari Almanya tarafmdan desteklenen Avusturya, Bosna so-
runu sürdükçe hizla ekonomik çöküge girecektir.
Dört milyonun üzerinde ipsizi ile ekonomik durumu kötüye
giden Almanya kendi can derdine dügerken Avusturya ekono-
misine destek olmayi nasil sürdürebilecektir? Avusturya ekono-
misi de bu durumda nasil düzlüge çikacaktir?
Daha önceki H1rvat-Bognak barig görügmeleri (Mart 1994)
de, Eylül 1995 barig süreci de ABD aracihgiyla yapildi. Bunun
bir bagka anlami gudur: Bu geligmeler Almanya'nm artik bir sü-
per güç olarak Avrupa'da ortaya çikmamasi gerektigini söyle-
mektedir. ABD, Körfez Savagi'ndan bu yana Almanya'ya üçún-
cü, Rusya'ya ise ikinci kez siyasi ders vermektedir. Almanya'ya
verdigi mesaj gudur: Sen, Avrupa'mn ortasmda bile savag çika-
nrsan, barig, ancak benim müdahalemle saglamr; savag da, be-
nim iznimle devam eder.
Bir yanda Almanya'nm Akdeniz'e inigi engellenirken öte
yanda Rus-Sirp-Yunan-Ortodoks-Slav ittifaki Dogu Akdeniz ti-
caret volunu tamamen denetimi altma alma çabasmdadir. Al-

. I

I. .'
Strateji Matematik Aku Igidir .

467

manya ve·Avusturya ekonomilerinin çökügüne seyirci kahmrsa


ya da stratejik.olarak buna müdahale edilmezse Slav ittifakmm
süper güç olarak ortaya çikipi engellenemeyecektir.
Hindistan ve Çin tehlikesine kargi Rusya'nm güç1enmesine
olanak tammaya kararh Anglo-Sakson strateji uzmanlari, Slav
Birligi'nin güçlenmesini kabul etmeleri beklenemez.
Slav-Ortodoks ittifaki her ne kadar Germen Birligi ve Türki-
ye için tehlikeyse de, Dogu Akdeniz ticaret yoluna egemen ol-
malari asil Ïsrail'inaleyhine olacaktir.
Ortadogu'yu
ve ÖnAsya'yi
kontrol eden bir üs olan Ïsrail'in
zarar görmesine ve çökügüne ABD'nin göz yummayacagi orta-
dadir.
Yugoslavya'nm çökmesine çok ugraçan ABD, aym zamanda
Germenlerin Ortadogu, Kafkasya ve BalkanIar üzerindeki tüm
planlarmi da bozmugtur.
Birinci ve Ïkinci Dünya savaglarmda Hirvat ve Boynaklarla
igbirligine aligik Almanya, bu kez kargisinda ABD-Rusya strate-
jik politik ittifalom buldu. Her ne kadar Rusya son ABD girigim-
lerine kargi çiktiysa da bunun ciddiye ahmr bir yaru yoktur.
ÇünküYeltsin, bu çikiglari özellikle parlamentodaki eski ve ye-
ni radikalistleri dizginlemek ve muhalefetin dozunu azaltmak
için yapmaktadir. Görüldügü gibi Bosna sorunu çok boyutlu-
dur ve buradan zarar gören yalmz Boynaklar ya da Sirplar'dir.
Bu iki millet, ne yazik ki kullamlan birer piyondan bagka bir gey
degildir.
.

Asil savag, ABD--Almanya-Rusya arasmda geçmektedir. Bu


soguk savaym galibi ABD, sicak savaya cephe açtiran Alman-
ya'ya kargi tüm yollari kapatmig görünüyor.
Bu sonuca göre, Almanya petrolün bir bölümünü yine eski-
den oldugu gibi Rusya'dan ahrken geri kalanmi da Rotter-
dam'dan almayi sürdurecektir.
KKTC -Tûrkiye arasmdaki ekonomik iligkinin benzerini sür-
düren Almanya-Avusturya ittifaki, dayanma güçlerini zorlamak-
tadir. Bosna'daki savay1 durduracak ve çözecek olan, bu gerçektir.
Bir kez daha altim çiziyorum: Boynak-Hirvat Federasyonu
görügmeleri Viyana'daki ABD Büyükelçiligi'nde yapilmigti. Bu-
468 GelecegiTönetmek

günkü görügmeler de ABD bürokratlarmm gözetiminde yapih-


yor. Anglo-Sakson dig politika.sürdürücüsü ABD'nin bu girigi-
mi Germenlere kargi politik bir ustünluktür.
Kimi yazarlara göre eski Yugoslavya'da olanlar
"küçük,
ap-
tal savaglardi". Ve uluslararasi kuruluglar, göçleri, katliamlari,
irza geçmeleri änleyemedi. Birlegmig Milletler örgütünün öldm
fermamm hazirladi. Herkes, artik BM bitti; gücü tartigmah hale
gelmigtir; iglevini de yitirmigtir, demeye bagladi.
Gerçekten BM güçsüz müyd a ? Yoksa yöneticileri yeteneksiz
ya da uluslararasi güç odaklarmm oyuncagi miydi? Sorun nere-
deydi?
Bu sorun.. dünyada çegitli platformlarda tartigiyor. Önünde
sonunda buna bir çözüm bulunacak. BM'nin iglevi için en dog-
haklari gözlemcisi" olarak
"insan
ru tamyi, BM'nin Bosna'ya
atadigi Polonya eski bagbakanlarmdan Tadeusz Mazowiecki
koydu: "BM zaten bagh bagma bir örgüt olmaktan uzaktir. Gü-
nümüzde .
BM'nin gu ya da bu nedenle sahneye çikipi olaylarda
sözü geçan BM degil sadece ûç-bey büyük ülkedir... BM'nin gö-
revlisi olarak üç yil boyunca Yugoslavya'daki olaylari yakmdan
izlemeye çahytim. Korkunç hikâyeler dinledim, ürpertici olayla-
ra tamk oldum. Facialarm, katliamlarm kamtlarmi topladim.
Gärevim gördüklerimi, bildiklerimi rapor etmek, öneriler getir-
mekti. Ne gezer? Tam on sekiz rapor yazdim. Simdiinaniyorum
ki o raporlardan birini bile okuyan bir yetkili olmadi. Raporla-
nm çöpe gitti demeye dilim varmlyor Ama inamyorum ki bu ra-
porlar dosyalamp tozlu raflara kaldirildi..."
BM'nin ba çarisizhšmda yöneticilerinin yeteneksizliginin pa-
yi yadsmamaz ama, bu örgütü olugturan ülkeler de çok mu is-
tekli davrand11ar?
Buradaki barig öncelikle Almanya ve Avusturya ekonomile-
rini rahatlatacaktir. Bu gerçegi, ekonomik ve politik strateji bag-
lammda çok iyi degerlendiren ABD, Germenler ve onlarm ta-
rihsel igbirlikçilerine qu mesaji vermektedir: Avrupa'mn göbe-
indeki sorunu okyanusun ötesinden
"ben"

çözuyorum.
Bugün için Rusya'nm yanmda görünen ABD, yarm olasi Rus
yayilmacihgma kargi kaçmilmaz olarak Avrupa'dan yana olmak
Strateji Matematik Aku îçidir 469

ve Almanya'nm yamnda yer almak zorundadir. Bunun yam sira


Avrupa Birlegik Devletleri sm1ri da Sirbistan'dan baglatilacaktir.
Balkanlar'da, Ortadogu'da ve Kafkasya'da ulusal devletler
istemeyen Rusya ve Anglo-Sakson stratejler, Sirplari da bu fede-
rasyon içine sokacaklardir. Bundan sonraki adim ise bälünmüg
Yunanistan da dahil olmak üzere öteki devletleri de birer fede-
rasyona baglamak olacaktir.
Çözümnedir? Avustralya'da da sikça duydugum (1995yih)
ama, sözümona silo milliyetçilerin kendi vatanlarmda dile getiril-
mesini bile ihanetle ey saydiklari bir oluyumdur; çok dilli, çok kül-
türlü, çok dinli, etnik bir yapilanmadir. Bu saglanabilir mi? Dünya-
da yaçanmig örnekler bunun olanaksiz oldugunu göstermektedir.
Örnegin,Kibris'ta bang saglanabildiyse burada da saglanabilir.
Hiç kuykusuz buna Karadziç gibi
"fagist
milliyetçiler" kargr
çikacaktir; çünkü onlar gerçek milliyetçiligin ne oldugunun far-
kmda bile degiller. Karadziç'e Hitler benzetmesi yapihyor, bu--
nun haksizhk olduguna inamyorum, çünkü Karadziç sekizinci
smif bir terörist.
Bati'da kendisini Bosna sorununun.çözumüne adamig, baymi
Fransa'nm
"yeni

filozoflar" kupagmdan Bernard Henry Levy'nin


çektigi bir grup bilim adami, "Anlamakta güç1ük çektigimiz bir
gey var," demektedir. "Avrupa, Müslümanlardan sürekli olarak
sikma bagh, çember sakalh, bagnaz, antimedeni, çagdag topluma
uyumsuz kipiler olarak söz eder, gikâyetlerini dile getirir. Oysa
Avrupa'mn ortasinda tam Bati standartlarmda yagayan, laik, de-
mokratik, hatta liberal egilimlibir grup Müslüman var. Neden bir
çeteciye karpi onlari kerumak için bu kadar bekliyoruz?"
Bu sorunun yamti gudur: Uluslararasi politikalarda dug-
manlik, dostluk, kültür varliklarmi koruma kaygisi yoktur,
uluslararasi arenada söz sahibi olan aktör gûçlerin ulusal
çi-
karlari vardir. Uluslararasi politika uzun erimli bir stratejidir.
Kisa ufuklu günlük çözümler, agiret, ümmet- toplumlar1yla
Üçüncü Dünya ulkelerineözgüdür.

Kaynak: Erol Mütercimler, Turkish Report, 9 Ekim 1995 (Avustralya)


"Bosna-Hersek Sorunu Gerçekten Bitiyor mu?" baghkh makale.
470 Gelecegi Yönetmek

OKUMA PARÇASI 3:
Kosova'daki Kriz, Amerika'nm Yugoslavya'daki
Amaçlan ve Etkileri .

Soguk Savag'm sonu Amerika'mn adalet ve insan haklari gi-


bi nesnel standartlar dogrultusunda daha açik bir dig politika
yürütmesi için bir firsat sagladi, ama Amerika ve NATO'nun
1990'larm sonunda Yugoslavya'ya müdahalesinin ana nedenle-
ri bunlar deg"ildi.
Mart 1999'da NATO, Yugoslav lider SÍobodan Miloseviç'in
Arnavutlari Yugoslavya'nm Kosova bölgesinden ç1karma çaba-
lanm önlemek için Yugoslavya'ya kargi hava saldirisma bagladi.
Kosova nüfusunun yüzde 90'i Arnavuttu ve Yugoslavya'daki
baskm etnik grup olan ve 600 yildan fazla bir süredir bölgenin
kendilerine ait oldugunu savunan -Sirplarm çogu Arnavutlarm
bölgeye z >rla girdigi görügündeydi.
Bombr.larnamn en çabuk etkisi Avrupa Güvenlik ve Íçbirligi
Õrgütü'nüa Kosova'da konuglanmig 1400 sivil gözlemciyi böl-
zulmün
.gäzlemciler

geden çikarmasi oldu. Uluslararasi sivil


önüne geçmek için dünyamn sahip oldugu en güçlü vasitalara-
dan biridir.
Amerika/NATO müdahalesinin görünürdeki nedeni Koso-
vahlarm hayatmi ve insan haklarmi korumak idiyse de, bagka
çok sayida sikmtih bölgenin bulunmasi bu amaci tartigmaya aç-
maktadir. Örne in 1999'da Kosova'dakinden daha fazla insan
nokta' vardi dünyada.
'sicak

yagammm yitirildigi en az yedi


1. Kolombiya:Kolombiya'daki siyasi cinayetlerin sayisi, 300-
400 gözaltmda kaybolma vakasiyla birlikte yllda 3000-4000 civa-
rmdaydi. Oradaki siyasi piddet yüzünden neredeyse bir milyon
in san sigmmac1 olmugtu.
2. Dogu Timor. 1975'te Endonezya'mn .iggalinden 1999 gü-
zünde bagimsizligm elde edilmesine kadar yaklagik 200.000 Ti-
morlu yaçammi yitirdi. Bu sürenin büyük bir kismmda Endo-
nezya Amerika'dan askerî yardim ve onay aldi. 1999 yilmm bü-
yük bir kismi Dogu Timor'da yogun giddelli geçti.
3. Sudan: Sudan'da 1980'lerden itibaren Amerikan medya-
Strateji Matematik Akt! Igidir 471

smda ve Washington kanadmda pek dile getirilmeyen bir sava


yaçamyordu. Bu süreç boyunca tahminen 2 milyon insan öldü
ve dört milyondan fazla insan sigmmac1 oldu.
4. Ruanda: 1994 soykmm dalgasmda yanm milyon Tutsi öl-
dürdü. 1999'da 100.000'den fazla insan soykinmla ilgisi oldugu
için hapse atildi ve ülkedeki çatigma hâlâ sürüyor. Büyük bir si-
gmmacisorunu var ve Ruanda askerleri Burundi ve Kongo'da
çafigmaya devam edlyor.
5. Sierra Leone:Daha çok ülkenin altm ve elmas madenlerinin
kontrolü yüzünden çikan bir iç savag yirmi yildir sürüyor. Ço-
cuk askerlerin kullamlmasi önemli bir mesele, 2001'de Sierra
Leone'de 16 bin Birlegmig Milletler bang görevlisi vardi.
6. Demokrafik KongoCumhuriyeti: Feci bir savay iki milyondan
fazla insano yaçamma mal oldu. 2002 Insan Haklari Izleme Ra-
"dört

poru'na göre yllhk savay döneminde tüm taraflar sik sik


sivillere saldirdilar, binlerce insam öldürdüler, sakatladilai- ve
tecavüz ettiler. YüzbinIerce sivil, savagtan kaynaklanan açlik ve
hastahklardan dolayiöldü."
7. Irak: 1991'de Amerika su depolarim, ekin silolanm, sulama
sistemlerini, hastaneleri ve saghk kliniklerini
-insan

yaçammm
sürmesi için gerekli hizmetleri sunan yerleri- bombaladi; sava
sonrasi yaptirunlar ve neredeyse günümüze degin süren gün-
lük bombardimanlar bir milyondan fazla insanm ölmesine yol
açti. 34 yil Birlegmig Milletler'de görev yapmig bir yetkili olan
Denis Halliday yaptirimlarm 'bir
savag halini içerdigi ve ayda
5.000-6.000 Irakh'nm ölmesine neden oldugunu' söylüyor.
Amerika'mn niçin bu ülkelerde degil de Kosova'da
'yagam

kurtarma' igine girigtigini anlamak için yukarida siraladigimiz


bu ülkelerin ortak özelliklerinin neler oldugunu sormamiz ge-
rekir.
Birincisi, Irak digmda bu küresel sicak noktalar büyük basi-
nm çok az ilgisini gördü. Medya, Irak'1 Amerika'ya kargi bir teh-
dit olarak gördü, ama yaptomlara ve onlarm siviller üzerinde-
ki yikici etkilerine deginmedi. ÏkincisiAmerikan politikasi yu-
karida siraladigimiz ülkelerin çogunda igleri daba da kötüye gä-
türmügtur.

I.
I

472 Gelecegi Yönetrhek

Dagu Timor'da Amerika, Endonezya ordusuna yardun sag-


ladi ve bu ülkeyle normal ticari iligkilerine devam etti. Batt ya-
rimküresinde ordunun en kötü insan haklari ihlali sicillerin bi-
de en kötüsüne- sahip oldugu Kolombiya, en fazla
-belki

rine
Amerikan askerî yardimim almak açismdan bati yanküresinde
birinci, dünyada ise üçüncü (1999'da Ìsrailve Misir'dan sonra)
sirada. Amerika Agustos 1998'de Sudan'daki bir ilaç fabrikasmi
bombalayarak, savag ve yoksulluk gibi saghgi en fazla tehdit
eden iki sorunla cebellegen bir ülkenin acil ihtiyaç duyulan ilaç-
lan üretip dagitma gücünü zayiflatti. Bu bòmbardiman, Ameri-
ka'mn Afrika'daki iki büyüke1çiligine yapilan terör saldinsma
kargilik yapilmigti ve säz konusu fabrikamn Usame Bin Ladin'le
baglantih oldugu ve kimyasal silablar ürettigine iligkin çok sa-
yida istihbarat raporuna dayaniyordu.
Türkiye'nin baghca askerî araç gereç tedarikçisi Amerika'dir.
Türkiye'nin silahlarmm yüzde 80'den fazlasi Amerika'dan gel-
mektedir. 1990'larda Amerika,. Türkiye'ye 12 milyar dolardan
fazla askerî yardim yapmigtir. 1996'da Ïsrailile Türkiye arasm-
da imzalanan askerî ticaret anlagmasimn pegi sira silah endüst-
risi igbirligi paktmm kurulmastyla birlikte Amerika'nm dolayh
yardimi da artti.
-"Eger bu yerli politika igleyecekse,onu sürdürmekte özgür olmak
zorundayrz. Ve eger dünyanm her tarafmda satry yapma kapasitemiz
de dahil güçlü bir ekonomikiligkiyesahip olacaksak, bunda Avrupa ki-
lit rol oynayacakttr. Ve eger kaçmilmaz olarak beraberinde getirdigi
füm sorunlarryla birlikte liderligin yükünü halkm paylagmasmi isti-
yorsak Avrupa'nm bizim yammizda olmasa gerekir. ÏçteKosova mese-
lesi de bundan ibaret... Bízim degerlerimizle il ili bir mesele." (Bill
Clinton, 23 Mart 1999)
Amerikan politikasmm insan haklan dogrultusunda gekil-
lenmedigi gerçegi iyice anlagilmahdir. O halde Amerikan öncü-
lügünde NATO'nun Yugoslavya'da gerçekleptirdigi eylemlerin
ardmdaki gerçekler nelerdi?
Yugoslavya'da ne olup bittigini ve Amerikan politikacilari-
nm kastmi anlamak için bu müdahalenin çevresindeki ekono-
mik kogullara yakmdan bakmak gerekiyor. Her ne kadar Yu-
L

Strateji Matematik Aku Ígidir


L
473 i

goslavya'da altm madeni olmasa da, karar alma sürecini etkile-


yen ekonomik kogullar söz konusudur. Örnegin Yugoslav-
ya'nm bazi yerleri mineral aç1smdan zengindir. Ülke, önemli
petrol kaynaklarma sahiptir ve Karadeniz'den S1rbistan yoluyla
Îtalya'yapetrol boru hatti dägenmesi teklifi söz konusudur. Bu
çikarlarm yerine getirilmesi için daha sikmtih bir Yugoslavya
hükümeti istenmektedir.
O zamanlar Yugoslavya özellikle Bagbakan Ante Markoviç
yänetiminde neoliberal bir ekonomik geligme modelini yürütü-
yordu. Neoliberal ekonomi teoremi Amerikan dig ekonomik ve
askerî politikasma yän veren baghca birleptirici unsurdur. Eko-
nomik açidan en geligmig ve askerî açidan -baskm ülkelerin ço-
gu için de bu geçerlidir. Yugoslavya kararh bir gekilde ticareti
tegvik etmeye baçIadi. Bir bakima bu gerekliydi de, çünkü Yu-
goslavya gühümüzde pek çok ülkeyi zor duruma sokmuy bulu-
nan borç batagina dügmügtü. 1989'da Yugoslavya 3,8 milyar do-
lar dig borç ödedi, ama tek kurug dig yardim almad1. Sonraki yil-
larda ekonomik durum kötülegtikçe Hirvatistan, Slovenya, Bos-
na Hersek ve Makedonya Yugoslavya Cumhuriyeti'¯nden ayril-
ma karari aldi, Kosova da bu karari l990'larm sonunda aldi. Ay-
rilma karari almanm sorunlara gerçek çözümler bulmakla aym
ey olmadigmi akilda tutmak gerekir.
1989'da Markoviç Amerika'yi ziyaret etti, Yugoslavya'nm
parasmm degerini dügürmeyi, maaglari dondurmayi, devlet
harcamalarmi kesmeyi ve kamu girigimlerini özelleptirmeyi ön-
gören yardun paketini
"reddetti".
Devlet harcamalarmdaki ke-
sintiler parayi dig borç ödemesine yönlendirmek için gerekliydi
ve bu, merkezi hükümetin çegitli cumhuriyetlere ve özerk böl-
gelere daha az para vermesi demekti. Bu da ayrihkç1 hareketle-
ri hizlandirdi. Kamuya ait girigimlerin özelleptirilmesi toplu ip-
ten çikarmalara yol açti ve özellegtirmeden sakmma çabalari ge-
nelde maaglarm ödenmesi demekti. Ülkeninbanka sistemi de
Dünya Bankasi'mn yönlendirmesi altmda parçalandi.
Meselenin asli gudur: Amerika çikarlarma uydugu zaman
müdahalede bulunmak için insan haklarmi bahane olarak kul-
lamr ve diger politik hesaplarma uymadigi zaman insan hakla-
Gelecegi¥önetmek
·

474

rim pekâlâ gözardi eder. Amerika her yeyden önce dar politik
amaçlan ve girket çikarlarim desteklemek için dig yardimi kul-
lamr. Dünyada var olan krizlerin çogu politik çözümlerin, borç
yardimi gibi ekonomik faktörleri de içeren çözümlerin müzake-
re edilmesini gerektiriyor. Etkin çözümler çok farkh seslere ku-
lak verilmesini gerekli kihyor. Ve bu çözümleri üretme süreci
uluslararasi anlagmalari ve dünyanm çok yänlü kurumlarm1
güçlendirmelidir. Bu anlagmalar ve kurumlar sik sik tek yanh
bir eylemle, özellikle de Amerika tarafmdan iglevsiz kilmir.
Nihai sonuç, ekonomik kogilllarin Yugoslavya'da kötüye git-
mesi oldu. Bu ne zaman gerçeklegirse, etnik ve /veya dini grup-
lar arasmdaki mevcut farkhhklarm öne çiktigmi tarih bize gös-
teriyor. Bu farkhhklarm çok dengeli bir gekilde idare edilmesi
gerekiyor. Bati'mn tepkisi, borç ödenegi yaptirimlari ve 1992'de
baglamig Birlegmig Milletler ekonomik yaptirimlari yoluyla pek
çok açidan ekonomiyi daha da kötülegtirmek oldu. Bati daha
dayatti. Tüm bunlar durumu be-
"çözümü"

sonra la askerî bir


ter yapmakta11 öteye geçõedi.

Kaynak: JerryKloby, Küreselleymenin Sefaleti Egitsizlik, Güç ve Kalkmma,


(çev: Orhan Düz), Güncel Yayincthk, Ïstanbul2005, s.417-425
i.
I
I 1

ÜçúncüBölum Dipnotlan
1 Mehmet Gön1übol Uluslararast Politika, ilkeler-Kavranitar-Kuramlar,
-

Yaymlari, Ankara 1979 s: 62, S


2 Ülkelerinbelirli dig politika amaçlarma ulaymak için yäneldikleri politikala-
ri dört grupta toplayabiliriz. Bundan bagka devletlerin dty politika
leri, uluslararasi sistemde var olan güç dagihmma karp strateji- -

(revizyonist strate-
ji) ya da var olan güç dag2ltmmt destekleyen (statükocu strateji) olarak iki
ana gruba ayrilabilir. (Genig bilgi için bkz.- F. Sänmezoglu Uluslararast Po-
-

Iitika ve Dry Politika Analiti, s: 241-280 arast


ve Mehmet Gänlübol -

Llluslara-
rest Politika, s: 59-82 arasi, ve Feridun Ergin Uluslararast
Politika Stratejileri,
-

169-185 arasi)
3 Beril Dedeoglu, Ulustararast Güvenlikve Strateji, s.265,
DerinYaymlars, Ístan-
bul 2003,
4 Dedeoglu, 165-173.
5 Tayyar An, Ulustararas: liipkiler Teoríleri, 201. Alfa
Yaymlari IstanbuL 2004,
6 Faruk Sönmezoglu, ülustararasi Politika
ve Dig Politika Analizi, s.243, Der
Yaymlan, Istanbul1995 (2.baski),149.
7 Dedeoglu, 167-168.
8 Sönmezoglu, 150.
9 Dedeoglu, 168.
10 Sönmezoglu, 244-245.
11 Dedeoglu, 169.
12 Sönmezoglu, 243 genig bilgi için bkz. Selim Deringil
Denge Oyunu, Tarih
-

Vakh Yurt Yaymlari, Istanbul 1994.


13 Dedeoglu, 169-170.
14 Dedeoglu, 168.
15 Dedeoglu, 170.
16 Sönmezoglu, 246.
17 Sönmezoglu, 246, M. Gänlü bol,
64.
18 Sönmezoglu, 247.
19 Sönmezoglu, 247-248.
20 Sönmezoglu, 248.
21 Dedeoglu, 171-172.
22 Sönmezoglu, 249- M. Gönlübol, 64-66.
23 M. Gönlü bol, 64-65.
24 Dedeoglu, 171.
25 Sönmezoglu, 158.
26 Dedeoglu, 171.
27 Sönmezoglu, (birinci baski), s.169
28 Gönlübol, 67.
(Íkincibaski, T995, 2541
29 Gönlübol, 67.
30 Sönmezoglu, (birinci baski) 170
31 genig bilgt için; Sänmezoglu, (birinci baski)
171
32 Dedeoglu, 172.
33 Sänmezoglu, 256. Baglantisizhk stratejisinin
·
-

tercih ve uygulaiugmi etkileyen


faktörler ik Baglantisizlar konferanslannm ayrmtlari ...

konusunda genig bil-


gi için Faruk Sönmez.oglu- "Uluslararasi Politika
ve Dig Politika Analizi"
v.,,
,4

272ye bakilabdir
·
,
,
476 Gelecegi Yönetmek

34 Sönmezoglu, (ikinci baski) 272


35 Gönlübol, 73
36 Sönmezoglu, 273 (ikincibaska)
37 Sönmezoglu, 73-274 (ikincibaski) 2
38 Sönmezoglu, 274-275 (ikinci baska) 2
39 Radovan Samarcici, Sokollu Mehmed Papa, s: 233-234, (Çev:Meral Gaspirah)
Sabah Kitaplar, 1stanbul 1995.
40 Gencay gaylan, Degigim Küresellepmeve Devietin Yeni !çlevi,s.166, Ímge An-
-

kara 1995
41 Saylan, 179
42 Toktamig Ate; Diigünce Parlamentosu, 5: 22 -ÇagdagYaymlari, Istanbul 1995
-

43 Ate.y,22,
44 Ateg, 22.
yuzyilm başmsizlagan ùlkelere getirdigi bir anlayi; daha vardi. Eu an-
"20.

layiga göre, bagirnsizhk tek ba ma yetinilecek bir agama degildi. Yeni yüz-
'çagdaglagmaya'

ydm gereklerine uygun olabilmek için bagimstzlagmamn


dönügmesi gerekmekteydi. Çagdaylagma, aym zamanda ülke ekonomisini
hedefine yöneltmek gereginde degerlendiriliyor-
'kalkinma'
güçlendirilmig
du. Dolayislyla yeni yüzyihn siyasal hareketi: a-Bagamstzlagmak, b- Çagdag-
la mak, c- Kalkomak biçiminde geligen bir diziyi belirlemekteydi. Açikçast
. bagrnsizlik, çagdaglagmaya dönügmedikçe, ne tek bagma, ne de ülkeler
bütünlügünde hiçbir önem ve deger tagimayacak iligki olarak görülmektey-
di. Hangi geligmiglikdüzeyinde olursa olsun, dünyanm hiçoir döneminde,
hiçbir sömürgeci ülkenin, kendi istek ve iradesiyle sömürüsü altmda bulu-
nan bir ülkeye bagtmstzlik verdigi görülmemigtir. Aksine
kapitalizmin,
demokratik düzen içinde çagm yeni diktatöryasi denilen ekonomik yönlen-
dirme otoritesine dönügmesi söz konusu olmugtur. 'Kapitalizmin Demok-
yönetimi' olarak
'hognutlarm
ratik Diktatörlùgü' denilen bu ekonomik güç,
tezahür etmektedir. Hognutlarm yänetimi denilen bu nüfuz etme biçimi, 19.
yüzyildan beri kapitalizmin yeni sömürge alanlarmda yeni yönetim biçimi
olugturmugtur."
(Yllmaz Karakoyunlu- Globallegme Hedeflerinde Türk Egitim Degerleri ve
Çagdaylagmamn Yäntemi- Konferans bildirisi, 18.3.1996, Istanbul
45 Toktam1; Ateg- Aslan Sosynl Demokraffar, s· 202, Dig Politika ve Sorunlarimiz
adh makale, Ç1nar Yaymlari; Istanbul 1994
46 Sänmezoglu, 11 (birinci baski)
47 Sönmezoglu, 14 (birincibaski)
.
48 Sönmezoglu, 14 (birinci bask0
Soruda Türkiye'nin Dig Politika Tarihi, s: 5, Gerçek Yaymevi,
-100

49 Edip Çelik
Ïstanbul1969
50 Sönmezoglu vd. Uluslararas:ÏliskilerSözlügü,s:105
-

51 Çelik- 100 Soruda Türkiye'nin Dry Politika Tarihi, s. 6


I

.
i

I.

IN:
I.

Dördüncu Bölüm
STRATEJIK HAMLELER,
STRATEJIK SORUNLAR ILE
ETKÍODAKLI HAREKÂT
L

I
rt

IV
"Gerçek te durdurulmasi gereken çilgm adam Stalin'dir."
ABD Bagkam Truman

"Savag zamamnda birligi korumak fazla zor degildir."


SSCB Devlet Baykam Stalin

"Filler sevigir, ayaklan altmdaki çimenler ezilir."


Asya Atasözü

"Biz bugün tarih yapiyoruz."


ABD Bagkam R. Reagan ve
SSCB Bagkam M. Gorbaçov
._I
(8.12.1987)
I

I..

4.1. BILGI VE BILGININ YONETIMI

"Bilmek, ileriyi görmek; ileriyi gör-


mek, güçlü olmakhr."
Auguste Comte

4.1.1. Makine ÇagmdanDijital Dunyaya Degigim


Her yüzyil, degigime tamk olanlar için çeyitli tammlamalara
yol açmaktadir. 21. yüzyil,
"bilgi "dijital

çagi", dünya",
"inter-

net çagi",
"elektronik
çagi",
"enformasyon "entelek-

para çagi",
tüel insan çagi", rekabet" tanimlamalariyla adlandiril-
"küresel

maktadir.'
20. yüzyil makine ya da endüstri çagiydi ve endüstri, insan
yönetimi, politika hatta spor alanlarmdaki dügünce, plan, proje,
tak tik ve stratejiler de bu konsept dogrultusunda geligtiriliyor-
du. Endüstri çagmda dügünme yäntemi çaligma siste-
"makine

mi"ne uygundur. Bilindigi gibi makine, bagimsiz parçalardan


olugan,.fakat her biriihin çahymasi ötekine bagunh bir bütün-
dür. Her parça ayri ayri bir "makine"
degildir ama, her bir par-
ça makinenin düzgün ve düzenli çahymasim saglar. Her bir par-
çanm birebir aynisi üretilmedigi sürece aym makine bir kez da-
ha üretilemedigi gibi arizalar da yok edilememektedir. Makine
çagmm dügüncesine göre "birey"

takun degildir. Sirketlerin


üretme l<onsepti de "dar
çevre, aile yönetimi, yayilabildiginiz
kadar genig ticari alana yayilma" olarak belirlenmigtir ve bunun
geregi olarak da kazanmak" bir strateji olarak benimsen-
"para

migtir. Oysa para hazanmak strateji degildir.


480 Gelecegi Yo·netmek

21. yüzyil küresel düglerin kurulacagi, kurulmasi gereken bir


yüzyildir. Gelecek yeniden dügünülmek zorundadir; politika,
uluslararasi iligkiler, iq yänetimi, rekabet, kontrol, liderlik, pa-
zarlama ve savag stratejisi... Ínternetagi ile artik bireyler bir
"ta-

kim" haline geldi. Fakat, hizli bilgisayarlar, hem dügünmeyi


ürünlerini" yaratmayi hizlandirmigtir ancak
"dügünce

hem de
m. bu yeterli degildir. Bugün yonga teknolojisinin ulagtigi düzey
nedeniyle dügünme hizi, endüstri çagi insamnm tahminleri üze-
rindedir. Çünküyonga teknolojisindeki geligmede, bir mikrop-
çipe yedi buçuk milyon transistorün sigdmlabilecegi düzeye
gelinmigtir. Her gey olabildigince küçülrnügtür.
21. yüzyilda dünya daha da küçülecek. Ancak ekonomil<
alandaki küresellegme (globallegme), sosyal alandaki küresel-
legmenin önüne geçmigtir. Bu durum, gelecekteki olasi büyük
tehlikelerin de habercisidir.
Çokpopüler bir sözcük olan (sosyal)küresellegmeyi hiçbir
devlet ve ideoloji bagaramazken, sayilan üç yüze varan ABD,
Ingiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Isviçre ve Japonya mer-
kezli dev girketler ekonomik küresellegmeyi gerçeklegtirdiler.
Bunun dogal sonucu olarak siyasal iktidarm yerini alma strate-
jileri geligtirmektedirler.
Küresellegmi ekonomi etkileri ve kurumlarmm faaliyetleri
her sokakta, her köy kahvesinde hissedilmektedir ve görülmek-
tedir. Türkiye gibi ülkelerde globallegmenin argümanlarlyla
toplumun geleneksel degerleri çeligmektedir. Bunun sonucun-
da ortaya çikan tepkiler, ipsizlik, kimlik krizi, mikro milliyetçi
çikiplar, köktendinci çikiglar (tepkiler)sosyal devletin önünün
tikanmasma yol açan kamusal alamn çökügü olarak degerlendi-
rilebilir. Bazi liberal stratejler ulus-devletin ortadan kalkacagru
öne sürerken daha ciddi stratejler ise ulus-devletin yok olmaya-
bir kurum
"milliyetçilik
cagru, tam tersine daha da güçlü olarak
olarak yerlegecektir" tezini ortaya koymaktadirlar. Balkanlar,
Kafkaslar gibi benzegme gösteren jeopolitikoyun alanlarmi bir
kenara birakarak (çünkü buradaki olaylan açtklamak
-klasik

kavramlarla- çok kolaydir), Dogu Timor ya da Pacific Islands ya


da A vus tralya'da Aborijinlerin, Yeni Zelanda'da Maorilerin ta-
Stratejik Hamleler, Stratejik Soruniar ile Etki Odakh Harekât 481
l.
I

leplerini hangi trendlerle açiklayabilecegiz? Aslmda, dayatma


stratejik kavramlar yerine, ulusal ve bölgesel dügünme yetene-
ginigeligtirebilirsek, samyorum ki, gelecegi kazanmak daha da
kolay olacaktir. R.J.Barnet ve J. Cavanagh KiireselDügler adli ya-
pitta 20. yüzyildaki birçok yerlegik dügüncenin yikilacagun be-
lirtmektedir:
"20.
yüzyil sona ererken, elli yih agkm zamandir hükümetle-
ri destekleyen ve yänlendiren resmi gerçekler artik çäkmügtür
ve yeni politik görüglere de pek rastlanmamaktadir. 1990'larm
en görkemli ideolojik degigimi sosyalizmin çökügüyken, ulusal
ekonomilerin kontrollerinin gittikçe zayifladigi bir dünya ekono-
misinin etkileriöbür yerlegik politik anlam ve güç dengelerini de
alt üs t etmektedir. Tipki Leninizm gibi Keynesçilik de, ulusal
ekonomilerin gerçek oldugu varsayimma dayanmiyordu. Ulus-
devlet smirlari içinde, en azmdan askerî açidan güçlü endüstri-
legmig ileri uluslarda, hükümet ekonomik denge, ilerleme ve
sosyal kalkmmayi saglayabiliyordu. Leninistler bu degerli he-
defleri devlet planlamasi ve güdümlu ekonomiyle gerçeklegtire-
bileceklerine inamyorlardi. Keynesçiler de tüm bunlarm, daha
insancil biçimde, devletin piyasalara biraz, o da faizle, vergi
-
oranlarmi ayarlayarak müdahale etmesi ve d.ogru hedeflere yö-
nelik hükümet harcamalariyla yapilabilecegini dügünüyorlardi."
Hiç kuykusuz küresel ekonominin degigim kopullari ya da
olanaklari uluslan degigim ve degigiklige zorlamaktadir. Bunun
l

I
482 Gelecegi fönetmek

lariyla, kargi olduklan bir siyasal (ideolojik) sistemin çökügünü


hizlandirdilar. Transistörün yarattigi devrimle yedi buçuk mil-
yon transistörün yerleptirilebildigi bir elemanm teknolojide kul-
lamlmasiyla ortaya çikabilecek dönügüm itkisini hesaplamak ya
da anlamak için artik Yanlig anlagdmanm
çok zorlanmiyoruz.
önüne geçmek için bir konuyu belirtmek istiyorum: Teknoloji-
deki geligme çok geydir ama, her gey demek degildir. Küresel
(global) teknolojik geligme, küresel ekonominin geligmesini ka-
çmilmaz olarak yaratir ama, küresel toplumun geligmesi farkli
argümanlara baghdir. Devletin küçülmesÏ
ya da küçültülmesi
ifadesi hem kulaga çok hog geliyor, hem de moda bir deyig!
Acaba bu argüman, her ulus için uygulana bilirligi ya da gerçek-
ligi olan bir argüman midir? Global ekonominin dayatmalarm-
dan ya da sonuçlarmdan küçülmesi/kü-
biri olan, "Sirketlerin
çültülmesi makro ölçeklerde devletlere de uygulanmahdir,"
önermesiyle kargi kargiyayiz. Önermenintüm alt argümanlan
olugturulmadan uygulamaya kalkmak yalmzca küresel kaosu
doguracaktir. Neden?
Birincisi: Makro ve mikro ölçekte olmayan sosyal olaylar
"Newton mekanigine" göre açiklanabilir. Ki, özellikle geligme-
mig ve azgeligmig ülkelerdeki olaylan açiklamak için uygun bir
yasadir. Oysa ABD, Japonya,Almanya gibi endüstri ötesi dev-
letlerde sosyal olaylann boyutlan itibanyla "Einstein teorileri-
nin" (Kuantum Fizigi) kullamlmasma gereksinim duyulmakta-
dir. Dikkat edilirse adi geçen ülkeler, teknolojik geligimde mak-
ro ve mikro alan ürünleri yaratan ülkelerdir. Bir yandan uzay
teknolojisini geligtirirken, öte yandan da klonlamayla canh üret-
mektedirler.
Ikincisi: Devletin küçültülmesi ya da devletin rolünün kü-
çültülmesi (kimileriazalblmasi diyor) ancak "güçlü
sosyal dev-
let" kurulmugsa olur. Türkiye gibi ülkelerde devletin rolünün
küçültülmesi önerisi hayalciliktir, gerçekleri matematik akilla
degerlendirememektir. Türkiye, Kore, Malezya, Endonezya gibi
ülkelerde devlet, ekonomik geligmede yerel sermayenin olugtu-
rulmasi, zenginlesmesi için kendisini görevli saydi (hatta Japon-
ya'da devlet yerel ekonomik geligmede sermaye birikimcisi ola-
Stratejik Hamleier, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekat 483

rak rol oynadi). Fakat ulusal burjuvazinin egitim, gelenek, aris-


tokratik davram;
.genlerindeki

eksiklik ve bozukluk nedeniyle


sosyal devlet yerine devlet" ortaya çikti. Demokrasiyle
"derin

kapitalizm arasmda ya da demokrasiyle kapitalizm iligkisinde


çözümsüzlüge varan boyutta sorunlarla kargilayildi. Bugün
"Asya Kaplanlan" adi verilen gigirme mucizelerin yayadigi çö-
kügte, otokrasiden demokrasiye geçig evriminin tamamlanama-
yigi önemli rol oynamigtir.
Türkiye, Kore, Singapur, Malezya, Endonezya ve daha bir-
çok kalkmma yolundaki ülkelerir ortak pr ydasi gudur: Devlet
eliyle sermaye biriktirilmig, tammi ve faaliyeti farkh dikta rejim-
leri yaratilmig ama demokrasi yaratilamamig. Kisacasi, oligargik
yapilanmah devlette, sermaye birikimi planlanan hedeflere ula-
gir, ama demokrasi kurulamaz.
Genel kabule göm 1989'da sona eren 20. yüzy11m, bence, en
belirgin özelligi, demokrasinin, endüstrileymi , bilimde firlami
gitmig, egitim sorununu çözmiig ve zenginlegmig sosyal devleti
kuran ülkelerde yerleymig olmasidir. Eger .bu bir gablonsa ve
dogrulugu kabullenilirse Türkiye ve Güney Asya ülkelerinin si-
yasi g'elecegi ekonomileri kadar umutsuz olacak demektir. As-
Imda Türkiye örnegi dünya siyaset bilimcilerine önemli dersler
ifade etmektedir. Çünküdünyaya (degigtitilen konjonktürel
ya-
piya ve konseptlere) eklemlenmeye çahyllan Türkiye, ekonomi-
de darbogaz yagadikça, ikiönemli argümandan kolayca vazgeç-
mektedir. Bunlar, demokrasi ve insan haklandir. Konunun da-
ha iyi anlagilabilmesi için yine Türkiye'den bir örnek verelim. 24
Ocak 1980 kararlan ekonomi"nin"liberal
zaferi, çagdag gelly-
melerin olmazsa olmaz kurallan olarak açiklandi; ama uygula-
nabilmesi için Eylül" darbesine gerek duyuldu. Dikkat edi-
"12

lirse, yaratici.ve dünya ölçeginde rekabetçi olamayan devletin


yarattigi
"ulusal
sermaye"nin yagayabilrnesi için "baskici

ve
müdahaleci devlet" göreve çagnlmigti. Bu, yalruzca Türklye'ye
özgü bir durum degil, "Asya Kaplanlan" ekonomik kaosunun
altmda yatan gerçektir de aym zamanda.
Yeniden sosyal devlet olgusuna dönüyorum. Yagadigimiz
günde sosyal devlete ornekgösterebileteklerimiz; Avustralya,

I.
I.
,l

484 Gelecegi Yönetmek

Yeni Zelanda, Ísveç,Norveç, Finlandiya, Kanada'dir. Biraz zor-


JamaylaAlmanya ve birkaç AB ûlkesi daha eklenebilir. ABD,
hem sosyal devletten.hem de çokkültürlülükten (multicultural
-pot) vazgeçti, çünkü tek güç kalmamn verdigi avantajla tenkit
edilemez ülke konumuna geldi.
Sosyal devletin çagdag ölç(itleri nedir?'1- Hukuk devleti ol-
mak. 2- Vatandaglarma sosyal güvence saglayabilmek. Bunlar
a) ipsizlik parasi, b) parasiz yaygm saghk hizmeti, c) temel ög-
retim ve egitimin kesintisiz 12 yil yapilmasi ve ücretsiz olmasi,
d) kadm haklarimn ödünsüz savunulmasi, çocuklarm ve ka-
dmlann güvence altma almmasidir. 3- Ïnsanhaklarmi tartigil-
maz hale getirmek. 4- Bürokrat oligargisini kirmak. 5- Parti li-
derlen diktatorlugunun onune geçilerek, demokrasmm onun-
"yüksek

deki tikamkhgi açmak. 6- Çokkültûrlülügü devletin


stratejisi" olarak benimsemek. 7- Devletin temel hizmetler di-
görüntusünü yagamdan çekmek. 8- Verginin ve
"formel"
mda
ulusal gelirin egit olarak paylagtmlmasuu saglamak, 9- Parla-
menterligi meslek olmaktan ç1karmak.
Yukandaki dokuz maddenin uygulanma kogulu, demokra-
sinin dogru ve çagdag tammmm yap11masma baghdir. Demok-
rasinin 2L yüzyddaki tammi, "farkhhgm
kabulü ve içe sindiril-
mesi"dir. Bu kavram, çokkültürlülük fenomenini de kapsa-
maktadir. Çokkültürlülük, "farkhhšm
yänetimi"dir. Türki-
ye'de oldugu gibi demokrasi ve çokkültürlülügü tammlamayi,
çete yaraticisi derin devlete birakirsamz, onlar da kendilerine
uyguri "Türk-Ìslam Sentezi"ni projelendirip,
"yüksek
strateji"
olarak dayatirlar."24
Ocak", "12
Eylül", "Türk-Íslam Sentezi".
Balkanlar'dan ÇinDenizi'ne kadar ülkeler tek tek ele almdigm-
da gagirtici benzerlikle aym olaylarm farkh adlarla yagandigim
görmekteyiz. "Yegil kugak teorisi" gibi stratejilerle özelden glo-
ballegme geneline siçranmigtir. Globallegmenin somutlagtiril-
digi
"serbest
piyasa ekonomisi" argümaiu, toplumu bir arada
tutacak degerleri üretebilecek midir? Bunun yamtim finansçi
George Soros veriyor:
L

Stratejik Hamleler, Stratejik Soruniar ile Etki OdakirHarekôt 485

"Her toplumun onu bir arada tutacak ortak degerlereb ihtiyaci


vardir, Tek bagma piyasa degerleri bu amaca hizmet edemez, çün-
kü piyasalar insan (emek)ve doga (toprak)dahil her geyi alimp sa-
tilir mal haline getirir. Bir piyasa ekonomisi olabilir, ama bir piyasa
toplumu olamaz. Toplumlarm piyasalara ek olarak, siyasi özgürlük
ve sosyal adalet gibi sosyal amaçlara hizmet edecek kurumlara
ge-
reksinimi vardir.
Tek tek ülkelerde bu kurumlar varsa da, global toplumda mev-
cut degildir. Global toplumun geligmesi, global ekonominin geri-
sinde kalmigtar. Aradaki boçIuk doldarulamadiga takdirde, global
kapitalist sistem ayakta kalamaz. Global topiumdan söz ettigimde,
global devleti kastediyorum. Devletler ulusal düzeyde de yetersiz.
Global bir kapitalist sistem ilk kez ortaya çikiyor degilse de, yeni
duruma yeni çözümler bulmak zorundayiz. Benzer bir durum ge-
çen yüzyilm baginda da yagandi. O zaman global kapitalist sistem
imparato.rluklar tarafindan ayakta tutuldu. Zamania bunlar arasm-
da çikan çatigmalar sonunda ylkildi. Ìmparatorluklar dönemi ka-
pandi. Bugünkü kapitalist sistemin ayakta kalabilmesi için, bu sis-
. temi olupturanlarm ihtiyaç ve özlemlerini kargilayabilmesi.gerekir."

Teoriye ya da ifade edilen "ideal

ideolojiye" göre global top-


lumun temel özelliş demokrasi paydasi altmda toplanmaktir.
Bugüne kadarkiörneklerde demokrasinin, zengin ve bilimsellik
devrimini bagarmig ülkelerde yerlegtigini görmekteyiz. Eger bu
bir tür tesadüf degilse, göyle bir kargilagtirma bizi sonuca götü-
rür mü? Türkiye'de 22 bin kigiye bir bilgisayar dügmekte iken,
Ìsrail'de220, ABD'de ise 19 kipiye bir bilgisayar dügmektedir.
Her ne kadar internet evdeki TV aygitunizdan da yararlamlabi-
lecek hale getirildiyse, de, bilgisayarlarm kullanilmasi, "seyyar

ofis" kavramlarmi da getirmigtir


ve birebir temas olanagi sagla-
maktadir. Bilgisayarm yaygmlaymasi, has gûcünün yerini beyin
gücune birakmasi demektir.
"Bilgi Çagi"tanunlamasmdaki "bilgi"
sözcügü, sihirli bir
anahtar kavram midir? Ekonomi ya da siyaset dünyasmda
ya-
ratilan ve türetilen kavramlarla bir üretim süreci yaçanmadan,
yalmzca "üretilen"in
tagiy1cihgi yapilabilir. Bu nedenle de Tür-
kiye gibi ülkelerde 21. yüzyihn en önemli ögesi olacak olan "en-

telektüel insan" kavramiyla ne anlatildigi pek alg11anamamak-


I.

-
,

486 Gelecegiyönetmek

tadir. "Bilgi" ve
"enformasyon"
degigimin ve dönügümün far-
kmda olmayanlar için birer sihirli sözcüktü. Samhyor ki, bu söz-
cükleri agza sakiz etmekle 21. yüzyila uyum saglanacak ya da
saglanabilir.
21. yüzyilda da en önemli sermaye insandir am*a, nitelikli
olam... Sira sira diploma sahibi olan mi, yoksa, lider nitelikleri-
"entelektüel"
ne sahip birikimi olan mi? "Bilgi çagi"nm insani,
liderlerin lideri olabilecek yetenek ve donanundaki kipidir.
"lider"i

Eger, bu yaratacak sistemi kuramazsaniz, 2025 ylli son-


rasini da unutmak zorundasmiz.
Thomas Stewart Entelektiiel Sermaye (Intellectual Capital) ad-
"enformasyon
h yapitmda, ve bilgi günümüzün termonükleer
rekabet silahlandir" saptamasim yapmaktadir. "Bilgi dogal kay-
naklardan, bilyük
fabrikalardan ya da gigkin banka hesaplarmdan da-
ha degerli ve dalla giiçlüdiir."
Stewart, sermaye dünyasi için geligtirdigi
"entelektüel

ser-
maye" kavrammi yöyle tammlamaktadir: "Entelektüel sermaye
zenginlik yaratmak ilzere kullamma sokulabilen entelektüel malzeme-
dir; yani bilgi, enformasyon, entelektüel mülkiyet ve deneyimdir."
[Önsöz,s.XII]
20. yüz ihn, bagka bir deyimle çagmm" ürünleri
"endüstri

gözle görülebilir, elle tutulabilir ve satigta bir hacim iggal eden


nesnelerdi. Ûlkelerin bürokrasisi, iç politikasi, uluslararasi ilig-
kiler de bu anlayig ve ahykanhk dogrultusunda yapilandirilrmy-
tir. Hiç kugkusuz, yaratilan ya da üretilenler de
"bilgi"nin
eseri-
dir ama
"bilgi"nin
tarumim da çagm degigimine göre dogru ya-
pip yerine oturtmak zorundayiz. .

Alvin ve Heidi Toffler, Savag ve Savag Karpti Mücadele adh


yapitlarmda, "Bilginin degigimi, yeni bir uygarhšm baglangicm-
da oldugumuzu igaret etmektedir saptamasmi yapmaktadir-
"

lar. A. ve H. Toffler, dünya uygarhgmi üç dalga sektörüne ayi-


rarak analiz ederler. "Birinci Dalga Sektörü tartmsal ve madeni
kaynaklari saglar. ÏkinciDalga Sektärü ucuz emek saglar ve se-
ri ûretimi yapar. Hizta yayilan ÜçüncüDalga Sektörü ise bilgi-
yi yarattigi ve kullandigi yeni yollara dayanan bir hâkimiyete
yükselir.
StratejikHamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekât 487

ÜçüncüDalga milletleri, dünyaya bilgi ve yenilik, iy iradesi,


kültür ve pop kültürü, ileri teknoloji, yazihm, egitim, saghk ba-
kimi ve diger hizmetleri .satar. Bu hizmetlerden biri, üstün
·

Üçüncü.Dünya güç1erinin hâkimiyetine dayanan askerî korun-


ma da olabilir."
Dünyadaki stratejlerin ortak dügünceleri, 21. yüzyilda farkli
bir uygarhšm yaratilacagi öngörüsünde odaklanmaktadir. En-
düstri-ötesi ülkelerle endüstri ülkeleri, bilgisayarm simge obje
oldugu
"bilgi

çagi"m yaratma ve yagatmada baçari göstererek


22. yüzyila yeni bir "uygarhk"
sinyalleri verecek degigim ve ge-
ligimi de saglayacak konsepti yaratirken, Türkiye, henüz "en-

düstri çagmm" egitim sistemini bile kuramamigtir.

4.1.2. Kavramlar: Veri, Enformasyon, Bilgi


Tek bir cümleyle belirtmek gerekirse, entelektüel sermaye
zenginlik yaratmak üzere kullamma sokulabilen entelektüel
malzemedir, yani bilgi, enformasyon, entelektüel mülkiyet ve
deneyimdir. Bu bir kolektif beyin gücüdür. Onu belirlemek zor,
verimli biçimde yaymak ise çok daha zordur.2 Rekabeti sürdü-
rülebilir kilan bilgidir.3
Enformasyon (information)ve bilgi (knowledge)terimleri
çogu zaman dügünülmeden birbirlerinin yerine kullamhrlar.
Yöneticiler genellikle, "Mügterilerimizi ve piyasalanmizi biliyo-
ruz; onlar hakkmda bol miktarda enformasyona sahibiz," der-
ler. Ancak enformasyon, bilginin sadece hammaddesidir. Eli-
mizde enformasyon olmasi ile fazla bir bilgiye sahip olmuy ol-
mayiz. Bir bulmacanin parçalan gibi, enformasyonun parçalan
da anlamh bir gekilde bir araya getirildiginde bilgi haline gelir.
Enformasyonun birbirinden bagimsiz ve mükemmel gekilde
transferedilebilen parçalar olmasma karghk; bilgi, kismen zim-
ni ve yüksek oranda baglamsaldir. Bu nedenle bilgi, kismen
transfer edilebilmektedir.'
Bilgi, insamn etrafmda olup bitenleri tam ve dogru olarak
kavramasim saglayan kipiselleptirilmig enformasyondur. Bilgi,
kendini dügünceler, öngörüler, sezgiler, fikirler, ahnan dersler,
uygulamalar ve yaganan deneyimler geklinde gästerir.'
I

488 Gelecegi Yönetmek

bilgi?" sorusuna verilen yamtlar


"niçin
Bilginin tanimi ve
farkhhklar içermektedir. Veriler bizi enformasyona, yani habe-
re, bilgilendirmeye götürdü; fakat bizim her geyden önce istedi-

gimizbilgi idi.6 Degigimin altinda enformasyon teknolojisi yati-


yor. Bilgisayarlar orta yönetim kademelerinden daha hizh ve
daha iyi iletigim kuruyar ve verileri enformasyona dönügtürebi-
lecek bilgili kullamc11ar gerektiriyor.'
.

. y Ünlüyönetim "gurusu"
Peter F. Drucker, veri ile enformas-
yon arasmdaki farki ve iligkiyi göyle belirtiyord "Enformasyon,
amaç ve önemle baglanmig veridir. Veriyi enformasyona dönüg-
türmek bu nedenle bilgi (bilgi, tanum geregi, uzmanlagmigtir)
gerektirir. Enformasyona dayah kurulug, genelde, komuta-
'

kontrole dayah girketlerden çok daha fazla uzman gerektirir.


Enformasyona dayali kuruluçIar hukuk damqmanhgi, halkla
iligkiler ve iççi iligkileri gibi.änemli çahymalara ihtiyaç duyar.
Enformasyona. dayah kurulug, merkezi yönetim yapist içinde
çok az uzmana gereksinim duyar. Enformasyona dayah büyük
kurulug, daha düz yapisi nedeniyle, günümüzdeki büyük gir-
ketlerden çok geçen yüzyilm igletmelerine benzeyecek. Enfor-
masyona dayah kurulugta bilgi esas olarak tabanda, farkh bir
çahqma yapan ve kendi kendilerini yönlendiren uzmanlarm ka-
fasmda olacak (günümüzfirmasi, belki de apagidan enformas-
yon saglamaktan çok, yukaridan bilgi aquarriaya yönelik bir ev-
re olarak nitelenecek]. Enformasyona dayah bir kuruluptaki
olduklan için, onlara içIerini nasil yapacakla-
'çalgicdar'

uzman
n söylenemez [Herbalde pek az orkestra gefi, bir kornocuya na-
sd çalacagmi göstermek bir yana, bir Fransiz kornosunu üfleme-
yi becerebilir. Ama gef, kornocunun beceri ve bilgisini müzis-
yenlerin ortak performansma odaklayabilir. lyte enformasyona
dayah bir igletmenin liderlerinin becermesi gereken de budur].
Enformasyona dayah bir kurulugun gereklerinden bir digeri de,
herkesia enformasyon sorumlulugunu üstlenmesidir. [Orkest-
radaki viyolonselci bir notayi her çahqmda böyle yapar. Doktor-
lar ve saghk görevlileri ayrmtih bir rapor sistemiyle ve bir enfor-
masyon merkezi (hastalarmbulundugu kattaki hempire odasi)
arac1hglyla çahgirlar]."
Siratejik Hamleier, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekât 489

Bu kavramlarin kullamlmasmda Bati ile Dogu kültürlerinin


birikiminde farkh alg11aylym ortaya çiktigmi söyleyebiliriz. "Ke-
sin olan tek geyin belirsizlik oldugu bir ekonomide sürekli reka-
bet üstünlügûnün tek güvenilir kaynagi bilgidir. Batihlar tek
ya-
rar11 bilginin
'kesin'/'sayisal

(ölçülebilir anlammda) veri oldu-


gunainamrlar. Ve girketi
'enformasyon

igleme'ye yönelik bir tur


makine olarak görürler."' Japon firmalarmdaki yöneticiler, yeni
bilgi yaratmanm sadece nesnel enformasyonu mekanik olarak
'igleme'
sorunundan ibaret olmadignu kabul ederler; yakla-
"bu

ima gäre, bilgi yaratmak, daha ziyade çaliganlann örtülü


ve ge-
nellikle öznel kavrayiglarmdan, sezgilerinden ideallerinden
ve
yararlanmaya baghdir. Bu tür bilgiden yararlanmanm araçlari
genellilde
'sayisal

olmayan' (slogan,metafor ve simge biçimin- .

de) verilerdir, ama bunlar sürekli buluççulugun vazgeçilmez


_

araçlaridir.""
Japon yaklagimcihšmm en önemli yönü, yeni bilgi yaratma-
nm sadece nesnel enformasyonun
"iglenmesi"
sorunundan iba-
ret olmadigmin l¿abul edilmesidir. Yeni bilginin yara tilmast, da-
ha ziyade, çaliganlarm her birinin örtülü ve genellikle
son dere-
ce öznel kavray1plarmdan, sezgilerinden ve önsezilerinden ya-
rarlanmaya ve bunlari girketin bütününün denemesini ve kul-
lanmasm1 saglamaya baghdir."
Birçok Japon firmasmda bilgiye daha bütünsel yaklagilmasi,
bir bagka temel kavray19tan da kaynaklamr. Sirketbir makine
degil, canli bir organizmadir." Bilgi yaratan pirket, fikirlerle ol-
dugu kadar ideallerle de ilgilenir..Ve bu olgu buluççulugus ateg-
Jer. Buluççulugun özü, dünyayi belli bir vizyon veya ideale gö-
re yeniden yaratmaktir. Yeni bilgi yaratmak, kesintisiz bir kipi-
sel ve örgütsel kendini yenileme süreci içinde firmayi
ve o fir-
madaki herkesi tam anlamiyla yaratmak demektir.
Rekabeti sürdürülebilir kilan bilgidir." Yeni bilgi daima bi-
reyle baglar." Farklihk yaratabilmenin temel hammaddesini bil-
gi olugturmaktadir.36 David B. Harris" bilgiyi enformasyon,
baglam ye yagam deneyiminin bileyimi olarak tammhyor. Säz-
lük ya da ansiklopedik olarak tammlanan bilginin digmda ko-
numuzu ilgilendiren
"bilgi,
enformasyonu, veriyi, programlari,
490 GelecegiYönetmek

dokümanlari, bilgi sistemlerini, süreçleri, sözle ifade edileme-


yen bilgileri, yetenekleri, deneyimleri, yenilikleri ve tümden ge-
len yetenekleri; haberlegme süreçlerini ve kültürlerini, mügteri-
lerle ve diger ortaklarla olan iligkileri kapsamaktadir. Bunun gi-
bi, begeri sermaye süreçlerini (degerler, bilgi, girket kültürü ve
iyçilerin kültürel geçmigi), dogal bilgileri .(verilerin/enformas-
yonun öznel yorumlarmi) ve bilgi yönetimini kolaylagtiran tek-
noloji araçlarmi kapsamaktadir."" Bilgi, daha özel bir durum-
da, kazanmi.y enformasyon" olarak tanimlanabilir lEn-
"deger

formasyon: Îçaretlerdenfarkh olarak veriler bir veya bir dizi


igaretin yan yana gelmesiyle olugurlar. Ïçarettensonraki bir üst
basamagi olugturuflar. Bu seviyeden bir basamak daha yükse-
ge,yani enformasyon seviyesine çiktigimizda enformasyonun
belirli bir sorun çerçevesinde birbiriyle iligkili ve belli bir ama-
ca yönlenmig veriler oldugu görülüyor. Veriler dagmik bir do-
gayasahipken, enformasyon söz konusu oldugunda biçimlen-
dirme, düzenleme, belli bir amaca hizmet etme, yarar saglama
kavrami ile kargilagdirl". Bu baglamda bilgi ile enformasyon
arasmdaki içerik farkma deginmek yararli olacaktir. Bilgi, en-
formasyonun belirli bir amaç için baglantih olarak kullamlma-
siyla ortaya ç1kar. Bilgi, enformasyonun yorum, analiz ve bag-
lam ile zenginleytirilmig haliclir." Amrit Tiwana yukandaki
kavramlar arasmda bag kurma gayretlerin(m)in änünü açiyor:
"Ïlk olarak, her ne kadar enformasyon ve verinin anlamim sap-
tamamiz gerekse de, normalde bilgi önceliklidir. Ama bu altya-
pi olma zsa, bilgi yönetimi çerçevesinde ulagmaya çahy tžuniz
uzlagmayi bagaramayiz."" Kisacasi bilgi, sadece hayata geçiril-
mig enformasyon demektir."
Veriden enformasyona, oradan da bilgiye geçig basamakla-
ri ile bilginin enformasyondan ne kadar farkh oldugu konusu
bir sorun olarak, bu konuyla ugraçanlan oldukça meggul et-
mektedir. "Bilgi ile enformasyon arasmdaki baglantlyi açikla-
yan kabul edilmig en iyi tamm, onun sadece ve sadece hayata
L
geçirilebilir enformasyon oldugudur. Eger bilgiyi nasil kulla-
RACA m1ZR k3râr V€rirSORÌZ enformasyon da tartigilarak bilgiye
dönügür."" Bilgi ile enformasyonu kargiIagtirdigimizda bilgi-
Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunfar ile Etki Odakh Harekât 491

nin kivi için öznel oldugu ve bunu içsellegtirme egiliminde ol-


dugu, enformasyon ve veri kavramlarmm da genel ve digsal
kaldigmi görüyoruz." Dügünürler veri, enformasyon ve bilgi
kavramlarmi soyutluk ve çokluk derecesine göre smiflandir-
diklarmi belirtiyorlar. Buna gäre bilgi en soyut ve en az olarak
bulunan kavram oluyor.3 Bilginin soyut olmadigmi yazanlar
da bulunmaktadir.
"Bilgi ekonomisi" ve "bilgi
girketi" kavramlarmm bir parça
soyut gibi gärünmesine kargm, bilgi igi hiçbir biçimde soyut de-
gildir?6 Tiwana'ya göre de; "bilgi,
açik, mutlak ya da yalm de-
gildir. Tersine karmagik, tartigmaya açik, kismen yapisal kismen
de temelsizdir. Ìçgüdüseldir, iletigim kurulmasi ve sözcük ya da
gekillerle anlatilmasi zordur. Ama en i i tarafi veri tabanlarma
doldurulamayip insanlarm beyinlerine yazilmasidir (onlar gir-
ketinizin elemanlaridir). Oysa enformasyon, varhgim argivlerde
korur ve insanlar ayrildiktan sonra da oradadir."
Bilgiyi özne olarak belirleyip ve
"verimlilik"

ey-
"yenilik"

lemlerini de açiklayan dügünürler" bulunmaktadir. Onlara gä-


re; "Artik zenginligin kaynagmm spesifik insan bilgisi oldugu-
nu biliyoruz. Bilginin nasil yapilacagi tam anlamiyla bilinen ip-
lere uygulanmasi
'verimlilik',

yeni ve farkli amaçlar dogrultu-


sunda uygulanmasi ise
'yeniliktir'.

Bu iki amaca yalmz bilgi sa-


yesinde ulayabiliriz."
Kaç yil önce oldugunu animsamiyorum ancak bellegimde
kalmig bir vurgulama var: "Dünün yollarmda, bugünün goför-
leri yarmm otomobillerini kullamyorlar!" Günümüzde de aray-
tirmaci Melih Arat" "yönetimin
gelecegi" konusunda uyarilar-
da bulunurken, Türk üniversitelerinin çeyitli fakültelerinde
okutulan derslerin 1950'lerin bilgilerini yansittigmdan yakuu-
"...

'
yot; geçerliligini yitirmig bilgileri uygulamaya çahymak,
1950 model arabamizla, Batililarm süpersonik jetleriyleyariga
kalkmaya benziyor. Rekabet edebilmek ve 21. yüzyila hazirla-
nabilmek için çagdag bilgi ve enformasyou tabanmi kullanmali-
yiz. Dünya girketleri, süreç bazh, bilgi tabanh, ögrenen organi-
zasyonlariyla, sira digi yönetim ekipleriyle igletilirken, biz Íkin-
492 GelecegiYdnetmek

ci Dünya Savagi'ndan kalma hiyerarpik fonksiyonel organizas-


yonlarimizla onlarla rekabet etmeye devam edecek olursak pa-
zarlardan silinip gideriz. Küresel rekabette üstünlük saglama-
miz ise, çagdag bilgi tabamnm da ötesine geçip özgün bilgi üret-
memize bagh."
Thomas Stewart tarti. ilan kitabi Entelektüel Sermaye'de farkh
ve iddiah bir yaklagun sergiliyor: "Enformasyon ve bilgi günu-
müzün termonükleer rekabet ya da gigkin banka hesaplarmdan
daha degerli ve daha güçlüdür. Birbiri ardisira bütün sektärler-
de en iyi enformasyona sahip olan ya da bunu en etkili biçimde
kullanan girketlerin baçarlya ulagtigmi görmekteyiz; üstelik bu
girketlerin en güçlüleri olmasi da gerekmiyor."3°
Stewart'm degerlendirmesine göre bazi girketlerin büyüme-
sinin nedeni parasal bakimdan zengin olmalari degildir. "Wal-
Mart, Microsoft ve Toyota'nm büyük girketler haline gelmesinin
nedeni Sears, IBM ve General Motors'tan daha zengin olmalan
degildi. Aslmda durum tam tersiydi; ama onlar maddi ya da fi-
nansal varhklarmdan çok daha degerli bir geye sahiptiler: Ente-
lektüel sermaye."3'
Bilgi ve enformasyon l<avramlarmi da kapsayacak gekilde
yapilan
"entelektüel
sermaye" tammmm içerigi de yöyle ortaya
konuyor: "Entelektüel sermaye zenginlik yaratmak üzere kulla-
mma sokulabilen entelektüel malzemedir, yani bilgi, enformas-
yon, entelektüel mülkiyet ve deneyimdir."" Bu tamrnm. ortaya
sermaye" ögrenim kurumlarm-
"entelektüel
koyduguna göre
dan almmig diplomalar ya da patent ve telif haklarmi kapsayan
entelektüel (fikri) mülkiyet degildir.

a. Bilgi Çegitleri
Kaynagma Göre Bilgi Türleri: Bilgi iki genig kategoriye ay·-
rihr. Örtükve açik? Bu kategoriler çegitli.alt dallara ayrihr. Da-
hasi her kategori degigik unsurlar içerir, örnegin; sezgi, dene-
yim, temel gerçek, yargi, degerler, tahminler, inançlar ve zekâ
gibi.
Stratejik Hamleler, Stratejik Soruniar ile Etki Odakir Harekt 493

Örtük bilgi kipiseldir. Formalize edilmesi zor olan özel


içerikli bir bilgidir; kayith ya da bilegiktir. Ínsanlarmbey-
ninde depolamr.
-

Açik bilgi sistematik ve formal bir dilde kodlanabilir ve ya-


y1mlanabilir: Belgeler, veritabanlari, web'ler, e-postalar gibi.

Disa a
Operas ei
iÇedo ùk
Odak
\çe dönük
Strale ik
Disa aok

Çokkonumlu
GOCmen
ik
Tahminier
Deâerler
Temet gerce
Cokkonumiu Kategori Karmagikijk
G men
.

Temel e ek
Bilgi
Yargi
Örtùk
Derleyim
.

Dikiimetinlerj
De erler
Tahminier

Dinamikler

Geçertilik
Kriter Yapim sùresi
Ö renileniunutma Süre Jeri

Bilginin Baz.xTemel Unsurlannm Haritast


Kaynak: Amrit Tiwana, Bífginin Yönetimi, s.86, Dybank, Ístanbul2003.

Yukaridaki aynmi Yeniçeri ve Ïnce*, göre bilgi


"kaynagma

türleri" olarak yapmakta ve Tiwana'dan farkh olarak "Açik ve


ÖrtülüBilgi" olarak tamm getirmektedir. -

'
r m.
494 GelecegiYönetmek

Açik Bilgi: Íçgörenlerin iëten ayrilmalariyla azalmaz, açik bil-


gi kayitlidir. Kütüphaneler, politikalar ve prosedûrler dahildir.
Örtülü Bilgi: Örtülü bilgi, insanlarin kafalarmm içindeki bi-
lig, bilgelik ve uzmanlik bilgisidir. Bir pirkete ancak fikirlerin ve
know-how'in ait olup olmamasi söz konusudur. Ozellikle bir
eylerin nasil yapilmasi gerektigiyle ilgilenen bir bilgi türü ol-
dugu için örtülü bilginin ortaya çikarilmasi ve belli bir yapi için-
de sunulmasi genellikle açik bilginin ortaya çikarilip sunulma-
smdan çok daha zordur. Yazili biçimden zlyade sözlü biçimde
paylayilir. Deneyim, yansitma, kendi dogasmin bir parçasi hali-
ne getirme ya da kipisel yetenekler gibi dahili bireysel süreçler .

çerçevesinde elde edilir. Bu yüzden açik bilgi gibi yönetilemez


ve ögretilemez. Ortülü bilgi sözlerle ve paylagilmig tecrübelerle
ile tilir.
A. Tiwana'ya göre örtülü ve açrk bilgi pu tipleri etkiler:"
Diga Açilan Bilgi:Bilgi,karmapk ve öncelikle örtüktür; yine de
diga açilabilir ve bir girketin ürünleriile geligtirilmesine uyarlanabi-
lir. Örtükbilginin yönlerinden birisi, bilgi sahibince köklegtirilmig
inançlar, idealler, degerler, zihinsel model parçalari boyutuyla bilig-
seldir. Eu biligsel unsur, tipki örtük bilginin diger yanma benzer bi-
çimde açak seçik ifade edilmesi zor oldugu halde parçalarin.algilan-
masiyla gekillenir. Bilipsel unsur, kayda geçmig açik bilginin dolulu-
gunuve var olan içerigini genigletebilmelidir.
ÇokKonumlu Bilgi: Bilgi, bir kurumun içinde ya da d191nda
yerlegmig olabilir. Bilgi yönetiminin görevi, farkh yerlerden kay-
naklanan farkh formlardaki bilginin bütünleytirilmesidir. Bilgi yö-
netimi, know-how dayanagim kullanarak içerideki ve digaridaki
bilgilere bir deger kazandirir. Bilgi yaratmanm anahtari, örtük bil-
ginin harekete geçirilmesi ve dönügümü ile açik bilgi gekline getiril-
mesidir.
*
Göçebe Bilgi: Gäçebe bilgi, sahibinden ve yaraticismdan ba-
imsiz bir bilgi türüdür. Giderek artan yogunlukta kodlandikça ha-
reket kapasitesi de artar. Kodlama bir tür yerlegtirmedir -

belgele-
re, veri tabanlarma, resimlere, gekillere, disklere, e-postalara, video
I-
bantlarina ya da ortak kullanilan bir Ïntranet web'ine. Gene de kod-
lamanm elektronik olmasi gerekmez, bir kâgit, bant ya da film ola-
bilir. Bir bilginin hareketliliginden anladigtmiz o bilginin kurum
I
I
I
-
Stiatejik Hamieler,Stratejik Soruniar ile Etki OdakitHarekât 495

- içinde bir kigiden digerine kapsam ve anlamma kaybetrneden akta-


nlabilmesidir.

b. Kullamlma Biçimine Göre Bilgi Türleri


Bilginin örgütlenme ve algdanma biçimi aym zamanda onun
nasil kullamldigim gösterir. Bilgi, kullamlma biçimine göre dört
kategoride incelenebilir. Bunlan apagidaki biçimde açiklamak
mümkündür:

1. ÍdealistBilgi
Vizyon olugturmaya, yön belirlemeye, amaç tespit etmeye,
deger ve inançlari yönlendirmeye ve karar vermeye katki sagla-
yan bir bilgi türüdür. Ìdealistbilgi çogu zaman farkmda olun-
madan varhgi ve etkinligi tammlanmadan kullamhr. Örgütler-
de idealist bilgi "benchmarking"
ve kurum içi geligtirme çabala-
rmda veya bilgili kipilerin vizyonlariyla üretilir.

2. Sistematik·Bilgi
Sistemlerin mekanizmalari, çahyma biçimleri ve fonksiyonlan
sistematik bilgi ile anlagihr, degigkenlere müdahale edildiginde
sonuçlarda ne tür farkhhklar olacagi da sistematik bilgi ile çözü-
lür. Yöntem ve kilavuz-olugturmaya yarayan bir bilgi türüdür.

3. Pragmatik Bilgi
Kararlarm ahnma sürecinde veya iglerin yerine getirilmesi es-
nasmda sahip olunmani gerekli olan teniel bilgilerden olugmakta-
dir. Pragmatik bilgi insanm bilincinde oldugu, egitim ve talimat-
lar yoluyla elde edilen bilgi türünü kapsamaktadir. Bireyin çahç-
ma hayatmda kendi yetki ve sorumluluk alam içinde bilmesi ge-
reken bilgiler pragmatik bilgiye verilebilecek
en yakm örnektir

4. Otomatik Bilgi
Ínsanmdügünme, analiz etme ve degerlendirme yapmaksi-
zm ortaya koydugu eylemler otomatik bilgiye sahip olmadan
496 GelecegiYönennek
I

kaynaklanmaktadir. Bu manada içselleytirilmig olan ve rutin


olarak insanlann ortaya koydugu davramplarm kökeninde sa-
hip olunan otomatik bilgiler yatmaktadir.

4.1.3. Bilgi Yönetimi Nedir? Ne Degildir?


Bir girigimci sürekli bilgi sattigim anladigt anda, bilgi çagma
geçebilir. Örgütü,ürettigi mal ya da hizmeti hakkmda her türlü
"bilgi

soruyu yamtlayabilecek bir merkezi" olarak görmek ge-


rek. Yöneticiler mügterilerin sürekli bilgi talebini kargilamak
için onlarm bir çegit "Bilgi Merketi" olmayi strateji olarak be-
nimsemelidirler."
Bilgi yönetimison yillarm bir modasi midir? Bir bilim ya da
disiplin midir? Íkiside degildir. Bir strateji midir? Evet, bir stra-
tejidir.
Organizasyonel bilgi açikça yönetildiginde kurulugun mis-
yonunu gerçekleptirmek amac1yla kullanihr. Dolayisiyla bilgi
yönetimi, dogru bilginin dogru zamanda dogru insanlara ulag-
tirilmasi ve çaliyanlarla bilginin paylayilmasi ve organizasyonel
performansm iyileptirilmesi sürecinde enformasyonun harekete
geçirilmesi konusunda yardimci olunmasma yänelik bilinç1i bir
stratejidir." (Öteyandan] Bilgi yönetiminin bilim adamlari ve
hatta uygulamacilar arasmda bile tek bir kabul edilen tanimi
bulunmamaktadir." En basit deyigle, bu kavram qu anlama ge-
liyor: Bilginin igletilmesi, yönetilmesi." Bilgi yönetimi en yalm
ifade ile bilgiyi yaratmak, elde tutmak, paylagmak ve geligtir-
mek için kullamlacak yeni radikal yollar olarak tanunlanabilir."
Tiwana, Drucker'den de.yararlanarak "Bilgi Yönetimi" ko-
nusunda bu denli ilgi yogunlugunu ya da odaklanmayi sekiz
madde altmda, toplamaktadir":

1. Sirketlergüngeçtikçe sermaye yogun degil, bilgi yogun


hale geliyor. Bilgi, iktisadi kaynaklarm özü olarak hizla
sermaye ve para iglerinde, cesaret, atihm, dogal kaynak-
lar ve emek gücünün yerini ahyor.
teslimiyet" gerektirir.
"organizasyonlu
2. Kararsiz piyasalar
(Bu] yöntemle, ürünleri yeniden olugturmatuza, iginizin
Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 497

verimini azaltacak projelerden ve üretim hatlarmdan ya-


rarlanmamza ve büyümg potansiyelinizi.en üst düzeye
çikaracak bagka projelere yönelmenize olanak tamr.
3. Bilgi yonetimi, degiqun sizi yonetmeden, sizm degiqum
yönetmenize olanak verir. Artik hizmet odakh iq dallari
ve, damgmanhk hizmetleri digmdaki kuruluçIar da bilgi
yönetimine gereksinim.duyuyorlar.
4. Kahci olan sadece bilgidir. Bilgiye dayah ekonomide, "en

dayamkh girket hayatta kahr" dügüncesinin artik modasi


geçti. Ayakta kalma ve mücadeleye devam etme yetene-
gi,yalmzca o firmanm karmagikhk, belirsizlik ve hizh de-
gigim kargismdaki yara ticihk, edinim, igleme ve muhafa-
za becerisine ve eski ve yeni bilgiyi elde tutabilmesine
baghdir. Bu maharet, girketin uzun vadede sag kahp kal-
mayacagim belirleyen unsurdur.
5. Çapraz-sanayi alayimi karmagikhk dogurur. Günümü-
zün üretim dünyasi ve i; sistemlerinin en ände gelen iga-
retleri, karmagikhk, tereddüt ve muglakhk. Bu noktada,
igin niteligi ya da sanayi dah her ne olursa olsun, Bilgi Yö-
netimi ve Bay Networks gibi uygulamalar çok sayida girke-
tin, bu karmagikhgi kendileri için bir avantaja dönügtür-
mesim saglam14tir.
6. Hiçbir yey bilgi kadar karar olugturucu degildir. Geçrni;
projeler, girigimler, baçarisizhklar, baçarilar ve çabal'ara
iligkin elde mevcut ve erigilebilir bilginin yardim1 ile ka-
rar olugturucu destek saglamak, bu sürecin iyileptirilme-
sine hatiri sayihr katkida bulunur.
7. Bilgi, paylapum gerektirir; biligim teknolojisinin bu alan-
daki destegi hayli simrhdir.
Bilgi yönetiminde teknolojinin payi yalnizca yüzde 35'tir.
Teknoloji igin kopy yanidir, zor olan ise insanlar ve süreçler kis-
midir. (Tiwana, Onsöz, 9)
Bilgi yönetiminin temeli insandir.insanlar bilgi, yeni fikirler
ve yeni ürünleri yaratir ve tamamen ig süreçlerini olugturan
baglantilart kurarlar. (Yeniçeri-Ince, 67)
,i

8. Söze dökülmeyen (zimni) bilgi seyyardir.


498 GelecegiYönetmek

Çoksik baça gelen olaydir. Maalesef insanlar iyten ayrildik-


larmda dahili ve harici biçimsel, biçimsel olmayan baglantilan
da dahil olmak üzere bilgilerini de beraberinde götürürler. (Ye-
niçeri-Ïnce, 67) O zaman bu bilgi, yetenekler, ehliyetler, anlay14
ve içsel kavrayi; da, elemammz ile beraber rakibinizin hesabma
çahymak üzere, çoşi kez rakip firmanin kazanç hanesine akta-
rihr. Bilgi yönetimi, bu tür olaylar meydana geldiginde, sizin
için kritik yetenek ve kapasitelerin yitirilmesini de änler.
Bilgi Yönetiminin Amaci: Bilgi yönetiminin amaçlart hangi
amacm hangi boyutta etkin olacagma iligkin bir düzenlemedir
ve bu düzenlemeler igletme yänetiminin planlama agamasmda
belirlenen bagka amaç1ari da destekleyici ve tamamlayici özel-
likler gästerir.c
Bilgi yönetimi, örgütlerin performansmi artirmak için bilgiyi
mal ve hizmet kullanmaya yönelik bilinçli bir yakla-
uretiminde
un tarzidir. Bilgi yänetiminin nihai amaci pazarda var olmak
ya da olmamak tercihinde yatmaktadir."
Bilgi yönetimi, yalmzca teknolojiye saplamp kahnmadigi za-
man, bilgi paylagimma iligkin zaaflarm agiL aasma imkân verdi-
gi gibi, bilginin paylagildigi ortamm beslenmesini de saglar."
Sonuç olarak; ärgütsel amaca hizmet eden her türden bilgiyi
temin etme, açiga çikarma, ayiklama, geligtirme, yaygmlagtir-
ma, denetleme ve üretime dönügtürmek için yönetimler tarafm-
dan giripilen çabalar seti yönetimi" olarak adlandinlmakta-
"bilgi

a. Operasyonel ve Stratejik Bilgi Yönetimi


Organizasyonlarda bilgi yänetimi, operasyonel ve stratejik
bilgi yönetimi olmak üzere iki farkh düzeyde ele almabilir.
Strateji ile bilgi arasmdaki baglanti örgütün strateji içerigini
belirlemesi, bu stratejiyi uygulamak için gereksinim duydugu
bilgiyi tanimlamasi ve bunu elindeki bilgiyle kiyaslayarak stra-
tejik boglugu ortaya çikarmastyla kurulur."
Enformasyonun günlük sorunlar nedeniyle igletme içinde
dagilmasi ve payla ilmasi amaciyla bilgi yönetimi teknikleri-
Stratejik Hamleler, StratejikSorunlar ile Etki OdaklaHarekât 499

nin kullanilmasi operasyonel


bilgi yönetimini tanimlamakta-
dir? Operasyonel bilgi yänetimi -ihtiyaci, yaçanan günlük
sorunlar nedeniyle gündeme gelir.
Ïnternetin bulunugu bilginin 1990'a kadar bilinen tamm ve
önemini anlamsiz k11mad1ama iglevsiz hale getirdi. Küreselley-
me dalgasi, rekabeti koordinat noktasi haline getirdi. Ìgtebu
agamada bilgiye erigim ve degerlendirme, yäneticiyi etkin kil-
mada en önemli unsur oldu. Yani bilgi, karar alma sürecindeki
fonksiyonu nedeniyle stratejiktir. "Ïçletmelerin bundan sonraki
agamada yapmasi gereken geylerden biti de bu bilginin, igletme
stratejileri ile iligkilendirilmesi olmahdtr. Spe bu agama, strate-
jik bilgi yönetimini tammlamaktadir.""
21. yüzytl igletmeciliginde "bilgi",
yänetimin stratejik düzey-
de änem vermesi gereken bir unsur haline gelmektedir. Buna
göre yönetim, bilginin stratejik yönetimi olma niteligi kazan-
maktadir? Stratejik bilgi yänetimi, organizasyon içindeki
önemli iligkileri yönetmek ve bilgi çahyanlari arasmdaki
.igbirliginin

dogru kogullarru belirlemek için kullanilir."


Yöneticilerin stratejik karar almalan ile ilgili risk ve belirsiz-
ligi azaltabilmelerinin tek bilimsel yolu ise, karar alani ile ilgili
bilgi d üzeyini artirmakttr. Bu ise önemli oranda stratejik bilgi-
nin kullanunmi gerektirmektedir." Bagarili olrnak için igletmeler
stratejik bilgi yaratmak sorumlulugu ile kargi kargiyadirlar.
Yalmz unutulmamahdir ki, her bilgi stratejik degildir ve çogu
kez yapilan hata, üretilen her bilginin stratejik oldugu aldatma-
casina kapilmaktadir. "Stratejik bilgi örgütün uzun dönemli re-
kabet avantaji yaratmada kullanacagi bilgidir. Stratejik bilgiler
özgün bir karakter taçarlar. Yani igletmenin kendi ig, faaliyet ve
yapismm bir ürünüdürler. Siradan bilgiferin stratejik bir degeri
yoktur."" Bilginin kaliteli, dogru ve geçerli olmasi da onun stra-
tejik bilgi degeri tapimasi anlamma gelmez. .

Bilgi yönetiminin yapilandmlmasmda dört önemli noktaya


dikkat etmek gerekmektedir. Bunlar, "bilgi
yaratilmasi",
"bilgi-

nin ifade edilmesi", "bilgiye


ulagilabilmesi" ve
"bilgi
transfe-
ri"dir." Gerek operasyonel, gerek stratejik bilgi yönetiminde bu
därt faktör son derece önemlidir. Örgütlerde bilgi yönetim süre-
500 . Gelecegi Yönetmek
I -i.

-
.

"bilgi-
cini alti noktada toplayanlar da bulunmaktadir." Bunlar;
nin üretilmesi", elde edilmesi",
"bilginin
ayiklanma- "bilginin

si","bilginin saklanmasi", düzenlenmesi, siralanmasi"


"bilginin

paylagilmast"dir.
"bilginin

ve
Bilginin yaratilma sürecinin ilk agamasmda bilgi birey düze-
yinde düzenlenmig, simflandirilnug ve yapisallagtirilmigtir. Bu
agamada birey, birbiriyle ilintili olmayan çeyitli bilgi parçalari
arasmda baglantilar kurabilme yetenegine sahiptir. Birey, daha
sonra bir gruba katildigmda bireysel bilgílerin toplammdan da.-
ha fazla bilgi birikimi toplamma ulagilir. insanlar birbirini ateg-
leyerek yeni bilginin yaratilmasini ve bilgi ala nmm geniglemesi-
ni saglarlar. Bu bir bakima bilgi yaratma dängüsünün çapmin
"sosyal-
geniglemesidir. Burada temel süreçler
"bütünlegme"
ve
legme"dir."
. Epistemolojikbilgi
bilimsel) eksen

DipsaHagtirrne /
Birlegurine

sel

lçieBogdrine %
Sosyanogrne
Ordolollk-keen.
Örgüt (varhkbliinse1)
Bireysel Grup Organisasy- Deganisasyonierarasi
911glDürsyi
(Ôrgnilerarasij

gekil: Bilgi Sarumh


Kaynak· Nonaka, Takeuchi, The KnowledgeCreating Company.1995'ten ·

(aktaran) ÌsmetBarutçugil, Bilgi Yönetimi,s.83.

Bilgi sarmalmm devreye girmesi için girket içindeki ortamm


içermesi gereken unsurlar vardir. Örgütselyapi ancak bu özel-
I- ·
·i I
, , .

'l

.
rl
I

Stratejik Hamleier, StratejikSorunlar ile Étki


OdakhHarakat 501

liklerle bilgi sarmaluu iglevsel kilabilir ve geligtirebilir. Bunlar


niyet [içIetmenin amaçIarlyla ilintilidir. Bu yüzden de stratejik
özellikler gösterir], özerklik [hem bireysel hem de grup olarak
davramplan, dolayisiyla da-bilgi yaratihymi etkileyen bir unsur-
dur], inig çikiplar ve yaratict karmaça [ipletmeile dig
gevre ara-
smdaki iligkileri uyanr. Ìnig-çikig düzensizlik anlamma gelmez,
beklenmeyen geligmeler bu tanun için örnek teykil edebilir. Pa-
zardaki degigimler, vs.], gereksiz enformasyon [igletmeyapist-
mn içinde öncelikli olarak, hemen bir operasyonda kullanilma-
yacak enformasyondur], zorunluluk çegitliligi [örgütün iç yapi-
smm dig çevreye uyum saglama sürecinde çegitli alternatifleri-
nin olmasi ve karmagik dig çevre ile baça çikmaya çahymasma
bir örnektir]."
Bilgi yaratúmasi, digsal bilginin ve önceden dikkat edilme-
mig olan egilimlerin tammlanarak, farkh kavram ve uygulama-
Iarla birlegtirilerek yeni fikir veya kavramlarm geligtirilmesi ey-
lemidir.6"
Bilginin ifade edilmesi ve ulagilabilir hale gelmesi;bilginin egi-
tim modülleri, organizasyon elkitaplari, video sunumlan, yazihm
gibi araçIarla kayith hale getirilmesini ifade eder. Bilginin ifade
edilmesi dogal olarak bilginin insanlarm beyninde degil igletme
kayitlannda olmasuu sagladigi için bilgiye ulayim da kolay olur.6
Bilgi transferi; bilginin paylagilmasim.ve igletmenin gerek
görülen her alanmda kullamlmasmi ifade eder. Bilgi yönetimi
yapilanmasmdaki en önemli unsurdur.
Bilgi yönetimstratejileri konusunda kafa
yoran herkesin var-
digi ortak sonuca göre,'"bilginin stratejik yönetimi, bilginin, ra-
kiplere gäre avantaj elde edilmesine yarayacak stratejiler gelig-
tirilmesinde kullanilmasidir. [Bilgi yönetimi, rekabet ve reka-
bette farldihk yaratilmasi için olmazsa olmaz koguldur.] Bilgi-
nin stratejik yönetiminde, bilgi, hammadde, teçhizat, makine
ve
insan kaynaklan kadar, hatta onlardan daha ayncahkh bir öne-
me sahip olmakta, böylece, hizmet ve sanayi faaliyetleri, bilgi
yogun hale gelmektedir.""
Bilgiye dayali dogru yönetim ."igletmeyi" bagariya götürür
ama. bilginin kötü yönetimi i Ietmede geciÌ<melere,israflara, re-
ye . I,
502 GelecegiYönetmek

kabet gücünün azalmasma neden olacak, hatta bu konuda yapi-


lacak stratejik bir yanhy, igletmenin yok olmasma bile neden
olabilecektir."
Stratejik ve operasyonel bilgi yönetimi ile ifade edilen yapi,
i.pleyig ve stratejik bilgi yönetiminin kopullari apagidaki gekil
üzerinde görülmektedir.
21. yüzyilm yok edici rekabeti, igletmeleri sürekli olarak, bu
tehdit ile kargi karpya birakmaktadir. Bu nedenle, bilgi yöneti-
minde, stra tejik öneme sabip önemli bilgileri ötekilerden ayir t et-
mek ve bilgi ihtiyacun dogru saptamak, ön plana çikmaktadir.
Bu, yönetimin sürekli tetikte olmasuu, rakiplerini çok yakmdan
izlemesini ve pazarlarda meydana gelebilecek degigimleri önce-
den tahmin edebilmesini, hatta bu degigimlere öncülük etmesini
gerektirmektedir. Böylece, 21. yuzyil igletmeciliginde, global ol-
dugu kadar, bilgiye dayah, bilgiye dayah oldugu kadar da gele-
cege yönelik bir yänetsel anlaylem hâkim olacagt söylenebilir?

Pazar 5tratejik Bligi


'

ve .
Yõnetim1
I
strat.il

operesynnet

Bligi Yonetlmi ·

Insan ve
-
motivasyon

Yaps ve
sGregler

Kaynak: Tissen, Andiessen, Deprez, Value BasedKnowledge Management,


Longrnan-Addison Vesley, 1998 sMten (aktaran) 1.Sarutçugil, Bilgi
Yönetimi, s.98
Stratejik Hamleier,Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 503

Kisacasi, gelecegi yönetmek bilginin stratejik yönetimidir.


Her geyin bilgiyle ilgisi vardir, elbette stratejik dügünmenin de."
Bilgi yänetiminin hedefi, dogru olam yapmak degil, yapilmasi
gerekeni "dogru
yapmak"tir.c
I
b. Bilgi-Enformasyon ve Entelektüel Sermaye ÏIigkisi
Bilgi ve enformasyonun farkh kavramlar olduguna artik bili-
yoruz. Bilginin sermayeye dönügmesini aç1klayabilen paramet-
relerden birisi olan entelektüel sermaye, 1990 sonrasi dagarcigi-
miza eklenen kavramlardan birisidir. Entelektüel sermaye, zen-
ginlik yaratmak üzere kullamma sokulabilen entelektüel malze-
medir; yani bilgi, enformasyon, fikri mülkiyet
ve deneyimdir.
"Entelektüel Sermaye" kitabmm Thomas A. Stewart, çir-
yazan
l<etlerin entelektûel sermayesinin üç yerde oldugunu säylüyor:
Insan Sermayesi, Yapisal Sermaye ve Mügteri Sermayesi.

Entelektüel Sermaye

insanSermayesi Yapisal Sermaye

ÖrgütselSermaye Mügteri Sermayesi

I
Buluççuluk Sermayesi Proses Sermayesi

Kaynak:T. Stewart, Entelektüel Sermaye,285.

"Entelektüel sermaye"nin tammi konusunda bir uzlayma


yoktur. Fakat bu kavramm ortaya atiligi ve çözümünde ahnan
referans noktasi "degigimdir".
Küresellegme sürecinde degigim
istek ve hizmm önünde durmanm olanaksizligi tartigilmaz hale
. 504 GelecegiYönetmek

getirilmigtir. Her ne kadar JosephStiglitz gibi dügünürler, küre-


sellegmenin felaket senaryosu olarak da okunmasi gerektigini
söyleseler de, gimdilik pek dinleyen yok! "Entelektüel Sermaye"
yatmaktadir.
"degigim"de
kavrammm özü
Entelektüel sermaye, içerisinde kelimesi geçse de,
"sermaye"

klasik bir muhasebe kavranu ya da ekonomi disiplinindeki bir


"organizasyon",
terim degildir. Bazi aragtirmacilar bu kavramt
"entelektüel
topluluk".ya da igletmeler" gibi sos-
"profesyonel

yal gruplarm sahip oldugu bilgi ve ögrenme yetenegi olarak ta-


mmlamaktadirlar."
"entelektüel
Arikboga'nm derlemesinde" birçok yazarm
sermaye" tammim farkh yaptigmi okumaktaytz. Birkaç örnek:
"Entelektüel sermaye maddi olmayan varhklardir ve ente-
lektüel sermaye, igletmenin defter degeri ile piyasa degeri ara-
smdaki farktir [Nick Bontis, s 3'tenl." Hugh McDonald, entelek-
igletmede bulunan farkhlagtirici avantaj ya-
"bir
tüel sermayeyi
ratmada kullanabilecek bilgidir" geklinde tammlamaktadir. Ïç-
letme çahganlari tarafmdan bilinen ve rekabet avantaji yara tabi-
lecek olan bilgiler entelektüel sermaye olarak ele almmaktadir.
Tamm, entelektüel sermayenin ne oldugu yerine hangi ige yara-
digmi anlatmaktadir.
"insan
Grafström ve Leif Edvisson, entelektüel
sermayeyi, perspektifinden gelecegini degerlerini yarat-
mada yardimci olabilecek kazamlrmy anlayiglarm toplamiyla
birlikte iligkileri de kapsayan bir kavram," olarak tammlamak-
tadirlar [Accounting forMinds. S.25'ten]. Grafström ve Leif Ed-
visson'a göre, entelektüel sermaye deger yaratici potansiyel ve
bunun geligimi ile birlikte bilgidir. Bugün ile gelecek arasmdaki
"daha

egiktir... Klein ve Prusak ise, entelektüel sermayeyi yük-


sek degerlere sahip varhklan yaratmada onlarl gekillendirecek,
ele geçirecek ve harekete geçirecek entelektüel materyal" çeklin-
de tammlamigtir. Klein ve Prusak'm tammmda önemli olan bir
unsur entelektüel malzeme ile sermaye arasmda ayirim yapil-
masidir. Kayit altma almmanug bir fikir ya da unsur, evrak dos-
yalari altmda kalmig bir rapor, i; arkadaglari ile yapilan infor-
mal bii beyin firtmasi, ulagilamayan bir satig temsilcisinin ög-
L,

Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakIr Hareßt 505

rendigi acil haber entelektüel malzemedir, ancak entelektüel


sermaye degildir.
Ö. Yeniçeri ve M..Ïnce'ninderlemesinde, de farkli tammlar
üzerinde geniççe durulmugtur. lpte birkaç örnek. Entelektüel
sermaye igletmeye fonksiyonellik kazandiran birbiriyle iç içe
geçmig maddi olmayan varhklan tammlamada kullamlan bir
kavramdir lAnnie Brooking, Intellectual Caµital'den]. Entelektü-
el sermaye yönetimi ile anlatilmak istenen de, bilginin günlük
iglere sürekli olarak uygulanmasi sonucu bir örgüte maksimum
avantaj kazandiran genig bir etkinligi l<apsamaktadir. Bu bilgiyi
benimsemek basit olarak çok degerlidir. Tam ve mükemmel bil-
giyi geligtirmek veya elde etmek çok zordur. Teknoloji sürekli
bir gekilde bilgi üretimini desteklemektedir [J.Duffy, Managing
Intellectual Capital'den). Entelektüel sermaye mügteriler
ve or-
taklarla olan iligkileri, yenilik çahgmalarmi, igletmenin altyapi
varhklarmi ve içIetmede çahyanlarm ögrenebilme
yeteneklerini
de içine almaktadir.
Entelektüel sermaye üç bölümden olugmaktadir. Bunlar, in-
san sermayesi, yapisal sermaye ve mügteri sermayesidir. Bura-
da önemli olan bu üçünün ayri ayrt toplanmasi degil, bunlarm
kargihkh etkileyimi ve birlikte olugturduklari sinerjik etkidir.
Eger bu üç sermaye türü birbirini tamamlamiyorsa
ve birlikte
etkin olarak çahyamiyorlarsa entelektüel sermayeden söz etmek
mümkün degildir.
Bilgi-enformasyon ve entelektüel sermaye iligkisinde, bilgi
ve entelektüel sermaye yönetimi aym agacm iki dalidir. Entelek-
tüel sermaye terimi statiktir ve yöneticilerin onunla ne yapabi-
leceklerini ifade edebilmesi için "Entelektüel Sermayenin Yöne-
tilmesi", "Entelektüel Sermayenin Geligtirilmesi" gibi bir eyle-
me ihtiyaç vardir. Ancak bilgi yänetimi içinde zaten ham enfor-
masyonun bilgiye dönügtürûlmesi eylemini taçadigi için dina-
mik bir kavramdir.
Entelektüel sermayenin älçülmesi mümkündür. Entelektüel
sermaye ölçümündeki en basit yöntem içIetmenin piyasa dege-
ri ile defter degeri arasindaki farktir. Borsa degeri
(piyasadege-
ri) bir bütün olarak igletmenin degeridir.
4.2. BILGI TOPLUMUNUN YOGUNLASMASI:
e-DEVLET, e-EKONOMI, e-TICARET

"Ibadettenbestenmeyekadar her gey-


de hrzle çözümlertercih cdiyomz."

JolmNaisbitt

4.2.1. ARPA TARZI: Yuksek Riskli, Yuksek


Kazançlt
Yaganan en önemli krizlerden birisi olarak kabul edilen 1973
petrol krizi, sanayi toplumunu yeni bir degigimin egigine tagi-
ülkelerinde ye-
my tir. Kriz ortamim agma çabalan özellikle Bati
ni teknolojileri kullanma ve teknolojileri üretme egilimini artti-
rarak insanhgm önüne yeni bir çigir açmigttr. Buna bir önceki
toplumu" ads
"bilgi

baghk altmda anlatildigi gibi çagt" ve


"bilgi

verildi. 1975 sonrasi yagananlar, daha önceki çagda yaratilan


devrimden çok daha luzh olmaktadir. Bunun en önemli etkeni
tuhaf ama estetik bir igaret olmuytur: ®...
Ancak bu igaretin hayatmuza girigi siyasal-sosyal-ekonomi-
güvenlik-hukuk alanlannda köklü ve geri dönügümsüz olayla-
rm yaµnacagmi, yani yüzytlm bilgi devrimi" yüzyili olaca-
"21.

odagmda ya tan maddi


nu göstermigtir. Sanayi toplumunun -yerini
"bilgi", "bilgi
toplumuyla" birlikte
"bilgi

mal üretimi,
üretimi" ve
"bilgi
iletigimi" kavramlarma birakmaya baglamig-
tir.
Eu devrimin öncüsü PC (Personel Computer) denilen kipisel
bilgisayarlardir. Daha önce anlatildigi gibi 1960'h yillarda bile
StratejikHandeler, Stratejik Soruniar ile EtkiOdakh Harekåt 507
-

pek çok.uzman için bilgisayar demek, hesap yapan makine de-


mekti. Kisa bir süre sonra birileri çikti ve bilgisayarlann bir
ag
üzerinde birbirlerine.baglanabilecegini ortaya atti. Bu arade ge-
ligtirilen PC'lerin yaygin kullammma paralel olarak her geçen
gün artan kapasiteleri ve yüksek kahtesiyle yaratilan ag tekaa-
lojisiyle birleyti.
Ashnda iletigimde devrim yarabp küresel Ïnternet'i o
gu-
ran bilgisaya: aş ARPANET'in" tasanmi l960'lara gitmakte
.r.

Yarsi o devasa bilgisayarlarm kullanim.yillarma... Bilgica rbr


dev hesap ma kineleri dlarak görülürken J.C.R. Licklid er" bu
makineleri geligmig haberlegme araçlan olarak hayal ecliyw·du.
Savunma Bakanligi'nm verdigi fonlarla Licklider ve bir
;- up
bilgisayarci Amerika'da bir bilgisayar agi kurmak için kolir.: si-
vadi. Böylece Ínternet tarihteki yerini ahrken internet tarih de
baglatilmig oldu.
Sovyetler Birligi 4 Ekim 1957'de ilk Sputnik uydusunu uza-
ya gönderince ABD'de bir ulusal kriz yayanmigt1. ÇünküEag-
.
kan'in säzleriyle, "toptan
yok olma dügüncesi" birdenbire
Amerika'mn ruhuna çöreklenmigti. Bu dänemde bagkan
Dwight Eisenhower, Pentagon'un içinde ARPA'ya kompu kori- .

dorda IPTO "nun


kurulug emrini verdi. 1960'm hemen bagmda
aragtirmaci sayisi yüzün üstündeydi ve aragtirmac1lar birbirle-
rini teknoloji konferanslarmda gärüp telefonla aralarinda ko-
nuymaktaydilar. 1964 gibi erken bir tarihte bile ana bilgisayar-
larmm sagladigi smirh ulayim arac1hgiyla da olsa birbirleriyle
her çegit elektronik., postayla görüg ahyveriginde bulunmaya
baglamiglardi. Pentagon'un içinde böyle bir dairenin bulunma-
si bile, ARPA'nm ilk kurucularmm öngörü gücünü ortaya koy-
maktadir.
Bu yillarda da tipk1 günümüzde oldugu gibi Amerikan or-
dusunun ve anlagmah girketlerin Sovyet tehdidinden çikar sag-
ladiklari da biliniyordu. ABD, U2 casus uçaklariyla Sovyet füze-
lerinin durumunu sürekli izliyordu. ÏlkSputnik'ten yalmzca bir
ay sonra Sputnik II'nin gönderilmesi, ABD hükümeti ve bagkan
üzerindeki baskiyi artirdi. Basketbol topu büyüklügünde ve 84

I
508 GelecegiYënetmek

kilo agirhšmda olan ilk uydu gerçekten de kötüydü. Ardmdan


gänderilen gezgin yarun ton geliyor ve neredeyse kaplumbaga
Volkswagenlere benziyordu.
Bagkan Eisenhower, Sputnik H'den birkaç gün sonra kendi-
siyle bilim arasma bir araci bilim adami atadi; adi James R. Kil-
lian Jr'di. Baykan 7 Kasim 1957de halki yatigtirnak için yaptigi
sayisiz konugmalanmn birisinde bu kipiyi ve görevini halka du-
yurdu. Bagkan bilim ile savunma arasmda bir hat kurmuy ve
Killian'm "ABD savunmasmm bilimsel.geligimini izleyecegini"
söylemigti. Basm Killian't ABD'nin çan" olarak duyurdu.
"füze

ABD Ticaret Odasi Sputnik'ten aylarca önce bir aragtirma-gelig-


tirme dairesi yaratma dügüncesini ortaya atmigti.
7 Ocak 1958'de Eisenhower kongreye bir mektup yazarak
ARPA'nm kurulmasi için ödenek istedi. Eisenhower bununla
birlikte"en
ileri geligtirme projelerimizin bazilari için merkezi
bir denetim gereksinimini" ardmdan kararuu gene-
_vurguladi,

rallere açiklad1: "Askerî düzenin bagka bir gerekliligi de askerî


hizmetlerin yasalara uygun olarak sivil yetkeye kesinlikle tabi
olmasidir. Bu denetim gerçek olmali, yüzeyde kalmamahdir."
1958'in baglarmda General Electric'in bagkan yardimcisi Roy
Johnson"ARPA'um ilk müdürü oldu.
ARPA'nm baçansi Johnson'un,Amerika'nm uzaydaki rolü
hakkmda dügündüklerini ve Sovyet-ABD gerilimine olan basit
bakig açismi olabildigince açik seçik dile getirmesiydi. Kendisi
ARPA'mn görevini yanhyhkla ve neredeyse tümüyle askeri te-
rimlerle tammlam14, tasarladig1 uzay projeleri türlerinin anahat-
lanm göyle stralamigti: Küresel gözetleme uydulan, uzayda sa-
vunmaya yönelik avci uçaklan, stratejik yörüngesel silah sis-
temleri, uzay istasyonlan için iletigim uydulan, insanh uzay is-
tasyonlan ve bir ay üssü.
1958 yazmm sonunda NASA yasalagti. ARPA'mn bütçesi
150 milyon dolara dügtü, Johnsonistifa etti.'ARPA çahyanlan en
büyük hatayi anlamiglard1. ARPA en iyi bilimsel çahymalann
yapildigi üniversitelerle baglanti kurmamigt1. SimdiARPA ye-
niden yapilandinhyordu. "Yüksek riskli, yüksek kazançh" aray-
Stratejik Hamieler, StratejikSorunlar ile Etki Odakh Harekât 509

tirma sponsoru. Zamanla "ARPA tarzi" olarak amlacak olan öz-


gürlükçü, yüksek riske açik, titiz bir yöntem benimsenecekti.
Ajansm bagma Tuggeneral Austin W. Betts geçmigti.
Seçimler yapilmig, bagkanhgi JohnF. Kennedy kazanrmyt1.
Washington bürokrasisi Kennedy'nin karizmasma olabildigince
yamt verdi. Yeni Savunma Bakam Robert S. McNamara, Penta-
gon'u Amerika'mn stratejik durugundaki "kitlesel
misilleme"
felsefesinden uzaklagtirip, Amerika'nm önderligine kargi ulus-
lararasi tehditlere
"esnek

tepkiler" verme stratejisine dogru


kaydirdi. Bilim, yeni öncü güçtü artik. Bu, ABD'nin degigen
stratejisiydi.
General Betts istifa etti, yerine bir bilim adami elektrik mü-
hendisi Jack P. Ruina geçti. ARPA için altin dönem baghyordu.
Zamanla Ruina ARPA'mn yllhk bütçesini 250 milyon dolara çi-
kardi. Temel aragtirmaya dayanan balistik füze savunmasi ve
nükleer deneme izleme projeleriöncelikli alanlardi, bunun
yam
sira davramp aragtirmalari, kornuta ve kontrol gibi programlar
.
da vardi.
Licklider 1 Ekim 1962'de zaman paylagim1,interaktif iglem
ve yapay zekâ gibi konulari gündeme getirmigti. Alti ay sonra
standartlagma çabasma girerek bir bilgisayarlar agmm varsa-
yimsal sorununu tartigmaktaydi. "Birçok farkli merkezin birbi-
rine baglandigt, her birinin son derece bireysel olup kendine öz-
gü bir dile ve çahyma biçimine sahip oldugu gibi bir durumu
dügünün," diyordu. "Bütün merkezlerin bir dil üzerinde anlay-
mast arzu edilmez mi, hatta bu bir zorunluluk degil midir? Hiç
olmazsa, 'Hangi dili konuquyorsun?' gibi sorulari sormak için
birtakun konularda fikir birligine varmak gerekmiyor mu?"
Geldigimiz uç noktaãa, sorun tam da bilimkurgu yazarlarrun
tarttigi konuya variyor: Birbirinden tamamen ayri aktlh varhk-
lar arasmda nasil iletigim kurdurursunuz?"
1965 yihnda bir dâhi ige almdi. Bob Taylor'm ilk brang psi-
koloji, ikincisi matematikti. ARPA'nm terminal adasma yerlegip
ellerinde bu kadar çok bilgisayar olmasma karym birbirleriyle
neden haberlegmediklerini merak edecekti.
510 Gelecegi Yänetmek

O dänemde ABD'de bilgisayarlarm en büyük ahcisi Savun-


ma Bakanhgi idi ve bu tür standart yoktu. Taylor'un dügüncesi
uydu: "Ag hedefi gerçeklegirse, farkh imalatçilarm bilgisayar-
lan birbirlerine baglanabilecek, dahasi bilgisayarlan seçme so-
runu büyük oranda azalacakti. Bir aga çok fazla bilgisayar bag-
lanabilirdi; böylelikle bir hat anza yapsa bile, bagka bir yoldan
mesaj gönderilebilirdi." Projesi kabul gördû.
Bu arada ünlü strateji merkezi RAND bünyesinde de çahy-
malar baglamigti. Pek çok aragtirmaci dahil oluyor, ilk baglatan-
I

lar ayrrhyordu.
ARPANET bir ileti sistemi olarak dügünülmemigti. Yaratici-
larmin kafasinda ag, kaynak paylayimi için dügünülmügtü. O
kadar kapasitesinin çok az bir bölümünün kaynak paylagimi
için kullamlmig oldugu gerçegi, elektronik postanm yukseligi-
nin altinda kalm19ti. 1972'den 1980'lerin baglarma kadar binler-
ce ilk kullamci e-postamn ya da söylendigi gibi ag postasmm
farkma vardi. Geçen on yll çagdag dijital kültürün dayamkh
özelliklerinin çogunun yükselmesine olanak sagladi, bunlarm
arasmda kiçinin duygularim anlatan igaretler, ® igareti, özgür-
ce konuçma ve gizlilik üzerine tartigmalar ve sayilanIarm her bi-
rinin teknik temelleri hakkmda teknik geligmeler ve anlagmalar
için uykusuz arayiglar da vardi. Öncelikle e-postanin kullammi
zordu, ama 1970'lerin sonlarmda büyük sorunlar çözülmügtû.
Ïleti trafiginde büyük artig agm büyümesi ve geligimini zorla-
yan ilk büyük güçlerden olacakti.
Elektronik posta siber uzaym uzun devirli plagt olacakti.
Uzun devirli plaklarm uzmanlar ve plak tutkunlari için ica t
edilmesi gibi, elektronik posta da ilk önce ARPANET'teki seç-
kin bilgisayarlar çevresinde büyümüg, sonra dainternet üzerin-
de plankton gibi çogalmigti.
Kültürel bir yansima olarak elektronik posta bulug ve gans
getiren kazalar arasmda bir yerdeydi. ARPANET'in yaraticila-
n dünyayi çevreleyen bir ileti ulagtirma sistemi bulduklarmi
görememiglerdi. Ama bir düzinelik dügüm çifti ilk kuruldu-
gundailk kullamcilar linkli bilgisayar sistemlerini mesleki ol-
StratejikHamieler, StratejikSoruniar ile Etki OdakIrHarekât 511

dugu kadar kigisel de olan bir iletigim aracma dänügtürdüler.


Karmagik bir posta sistemi olan ARPANET'i kullanmak tam
anlamtyla iyi bir bilgisayar korsanhgiydi. O günlerde bilgisa-
yar korsanhgi kötü ya da-zarar verici davramplari amaçlami-
yordu; iyi bir korsanlik programlamanm yaratici ya da ögren-
meye yönelik bir parças1ydi. En lyi korsanlar uzmanlardi. Bay-
lang1çta hiç mi hiç olmasalar da ige karigan ve kötü niyetli ag
kullamcilarma ilkin "rasgele
kullamcilar". ya da yalruzca
"ras-

gele" deniyordu. Korsanhgin adimn kötüye çikmasi için.bir on


yil daha geçecekti.
Elektronik posta önceleri simrh say1da aragtirmacimn kul-
landigi bir iletigim yöntemiydi. Cografi açidan ulagnm nedeniy-
le ARPA agiolup bitenidegigtirmig, elektronik postayiilginç bir
oyuncaktan kullamph bir araca dändürmügtü.
Ïki makine arasmda ilk elektronik postayi 1972'de bir gün,
BBN'den sessiz sakin bir mühendis olan Ray Tomlison gerçekleg-
tirdi? Tomlinson elektronik posta adresinde kullamci adim kul-
Janicmm üzerindeki makineden ayirmasi gerekmekteydi. Nasil
belirlenebilirdi bu? Herhangi bir durumda kullamci admda bu-
lunmayacak bir karakter istiyordu. Kullanchgi Model 33 teltype
klavyeye bakti, klavye agda herkesin kullandiklarlyla hemen he-
men aymydi. Harfler ve rakamlara ek olarak on kadar noktalama
igareti de bulunmaktaydi. "Oraya ilk ben varmigtim, o yüzden is-
tedigim herhangi bir noktalama igaretini kullanabilirdim," diyor-

du Tomlison. igaretini seçtim." Karakterin bir de Ìngilizce'de


ismin "-de"
halinde olma anlami da vardi. Kablolarm sardigi
dünya için bir karakter yarattigmdan habersizdi Tomlinson."
En önemli soru, standartlagma saglanarnazsa ne olurdu? Ya-
mti aç1kti, kaos olurdu. ® igaretinin kabulü de kolay olmadi,
çok tart1 ildi.
1975 yih geldiginde birakildigmda insanlar elektronik posta
için ARPÀNET'e ahemiglar, dügüncelerini özgürce
yazmaya
baglamiglardi. Hatta Watergate skandah konuquldugunda, AR-
-

PANET'te bir ögrenci bagkan Nixon'un yargilanmasini savun-


du. Ïlkoyunun keyfediligi de 1975 yihdir.
512 GelecegiYdnetmek

Jimmy Carter'm bagkanhk kampanyasmda, 1976 güzünde


bir gün sayisiz e-posta kullamldi. Kullamlan sistem basit bir
posta programtyd1, on yll önce bile kullamlan bir teknolojiydi.
Ama bir bagkanhk seçimi kampanyasmda teknoloji, iletigim açi-
smdan devrim niteliginde bir geligmeydi. Bu yüzden Carter
"bilgisayarla
seçilmig baykan olarak anildt.""
NASA'nm SPAN (Space Plasma Analysis Network-Uzay
Plazma Analiz Agi) adli kendi agt vardi. Bu büyüyen ag ylgim
TCP/IP protokollerini kullanarak iletigime girebildiginden, ag-
larm tümû adim adun, internet protokolünün ilk sözcügünden
alman "Ínternet"admi aldi.
Artik küçuk (i) harfiyle yazilan "Ínternet"ve buyük (Í)har-
fiyle yazilan "Ìnternet"arasmda bir fark ortaya çikmigt1. Resmi
olarak, fark açikti. Küçük harfle baglayan "Ínternet"TCP/IP'nin
kullamldigi herhangi bir an anlammdayken, büyük harfle bagla-
yan "Ínternet"her biri TCP/IP protokollerini çahytiran birçok
baglantih agdan olugan eyaletlere bölünmüy ag anlammdayd1.
Kabaca, özeldi, "Internet" ise kamusaldi. Ayrim
"internet"

1980'lerin ortalarmda, yönlendirici girketler özel internetler kur-


mak için araçlar satmaya baglamalarma kadar bir anlam tagmu-
yordu. Ama ayrrn, özel internetlerin kamusal Internet'e girig
kapilan kurdukça keskinligini yitirdi."
Aynca 1980'lerin ortalarmda Avrupa'daki birçok akademik
aragtirma agi yaçama geçti. Kanada'da CDNet kuruldu. Ama,
her ag adim adun Amerikan devletinin destekledigi Ínternet'e
bir girig kapisi kurdu, bäylece smirlar ortadan kalkmaya bagla-
di. Dahasi, Ïnternetadim adim dünyayi saran TCP/IP aglarmm
gevgek bir matrisi anlamma gelmeyi bagardi.
1990'lar yaklagirken dünyada birbirine NSFNET yoluyla
baglanmig bilgisayarlarm sayisi, ARPANET yoluyla birbirine
baglanmig bilgisayarlarm sayismm önüne geçmigti. ARPANET
artik yüzlerce ARPA Ínternetagmdan biriydi, üstelik keridisinin
digmda kalan Ïnternetkadar hizh evrimlegmeyen bir dinazordu
da. .
I

Stmtejik Hamieler,Stratejik Sorunfarde Etki Odakh Harekât 513

1989'un sonunda ARPANET.kurulugundan yirmi yll sonra


tamamen yok olmuytu. Dogurdugu NFSNET ve yerel aglar te-
mel omurga olmuytu.
2006 yllmda e-posta, hem telefonun hem fax'm hem de mek-
tubun yerini alnug durumda. Ìnternet,önceleri yalmzca -ulusal
kaygilarla planlanmigti ve güvenlik probleminin çözümü
ama-
ayla. tasarlanmigt1. Ìnternetaslmda Soguk Savag döneminin
ABD-Sovyetler gerginliginin kriz tirmandirma stratejisinin bir
armagamydi. Bugün günlük
yagamin -vazgeçilmez.bir unsuru
oldu. Artik demokratiklegmenin de önemli bir aygin.oldugunu
öne sürenlerin sayisi her geçen gun artlyor.
- Bilgisayarlari bir ag üzerinde birbirine baglama çabas101arak
.

baglayan proje, ilk baglangicmdan neredeyse .elli

yll sonra e-
devlet, e-ticaret benzeri kûresel projeleri yarattigi gibi suurlan
da ortadan kaldirdi.
Bundan sonra ne olur ya da olacak? Bu sorunun yanitmi da
"Bilgi Savagi" bölümû verecektir. Ama önce e-devlet
ve e-tica-
ret nedir, ne degildir, ne tür yararlar bekleniyor, onlan görelim.

4.2.2. e-Devlet"2: Dünyada Neler Oluyor?


Dünyadaki e-devlet yaklaç1mlan öncelikli olarak yerel yöne-
timlerdeki uygulamalarla baglatilmigtir. Öteyandan Bati toplu-
mundaki devlet-vatandag iligkisinde var olan "beyan
edilen bil-
ginin dogru oldugu" güvenine dayali iligki, e-devlet'e geçigi ko- -

laylagtirmakta ve kurulan güvenlik sistemi yalmzca bilgilerin


yetkili olmayanlarca kullam1mamasi üzerine
ya da bozulmalan
önlemek üzerine tasarimlanmaktadir.
En bagarih ärnek olan Portekiz'de 1980'lerin ortasmda, Ín-
giltere ve Kanada'da e-devlet çaligmalari doksanh yillarm orta-
lannda baglatilmigtir. Singapur 1999 yllmda
programi yürür- -

lüge koymuytur. Avustralya'da ulusal e-devlet degerlendirme-


si 1997-98'de baglamigtir. Türkiye, e-devlet olma yolundaki
gi-
,
rigimlerini 2003'ten sonra luzlandirmig tir. 1993'te Dünya Ban-
kasi destekli bir proje baglangici görüyoruz
ama devami gel-
514 Geleceıi Yönel mek

memig, 2002'de Türkiye Biligim $ûrasi(Mayis 2002). toplantisi


yapilnnytir. .
.

Devletler Ïnternet ve web üzerinde luzla kendilerini gäs-


termelerine ragmen, birçok ülkenin e-devlet uygulamalarmm
bilgi verme düzeyinden pek fazla ileriye gitmedigini görüyo-
ruz. Ülkelericografi bölgelere göre degerlendirdigimizde, e-
devlet uygulamalarmda Kuzey Amerika'mn 2.60'hk degeri ile
ikinciligi aldigt görülmektedir. Birlegmig Milletler'in hazirla-
mig oldugu raporda, Türkiye 169 ülke Arasmda43. sirada yer
almaktadir. 1.88'lik e-devlet olugum sürecinde daha igin ba-
.I.
.
mdadir.
AB'deki geligmeleregelince;-e-devletprojelerinin, birligin or-
tak savunma, ortak para birimi politikalari gibi, ortak bir politika
çerçevesinde ele almmigtir. Ïlkadunlar 1994'te atilmig olup 2000
ydmda Avrupa Komisyonu, AB'nin stratejik hedefinin "2L yüz-
ynda dunyanm en güçlü ve bilgiye dayah ekonomisine sahip ol-
ma" oldugunu açikladi ve bunun da bilgi toplumuna hizla geçi- .

lerek yapilacagmi belirtti. Bu dogrultuda Avrupa Komisyonu e-


Avrupa Eylem Plam 2000'i olugturdu ve Birlik'e dahil olan dev-
letlerin, 2002 yilma kadar gerçeklegtirmeleri gereken hedefler
kondu.
Sanayi çagmda sanayi sonrasi çaga ya da enformasyon çagi-
na geçmekte oldugumuz o kadar çok ve o kadar uzun tartt ildi
ki, postenformasyon çagma girmekte oldugumuzun farkma bi-
le varamadik."
"Bilgi Çagi"ve "Bilgi Toplumu" kavramlarium ne olup ne
almadigi tartigmalarim nerdeyse geride birakmak üzereyiz. Bil-
gi Toplumu'nun en temel ögelerinden biri degigimin tam zama-
nmda ve geregi gibi olmasidir. Bugün, geligmigdünyada yerini
almak isteyen devletler ve bilgi toplumu bireyleri kavramlar
ûzerindeki tartigmalari hizla tamamlayarak eylemleri ortaya
koymak zorundadirlar.
Bilgi çagma girerken "Yönetim Biligim Sistemleri" ve "Karar
Destek Sistemleri" hem ayn ayri he.n de birlikte yeterince irde-
lenmigtir. Günümüzde, e-ya am tanunlamasi ile birlikte, Yöne-
StratejikIIamleler, StratejikSorufildril(Etki OdakliËúrekât 515

tim biligiin, sistemlerini geregince kullanan devletler hizla e-


deylet'e dönügnie Iioktasmdadirlar,
Riligim uzmanlarmm ru sira toplum bilimciler ile yönetim
biliiriciler (grafmdarr fai·kh tanunlamalart.yapilan e-devlet'in bü-
tün biliinlerdeki ortik tammlamasmi, "Bilgisayar sistemleri ve
yazihmlan ile desteklenen ve kesintisiz olarak 24 saat çahyan ka-
mu organizasyonlarmm bütünü" olarak özetlemek mümkündür.
e-devlet modelinín büyümek için temel kogul oldugunu öne -
sürenler d.e bulunmaktadir.
. .e-devlet modeli bizlere ülke ekonomilerinde büyümeyi ya-
kalama -ve sürdürme yolunda büyük bir avantaj sunmaktadir.
Eger bilgi ve teknolojiyi üretim faktörleri olarak kabul edersek,
verimliligin artir11masi ile sürekli bir büyümeyi yakalayabiliriz.
Çünkübilgi ve teknolojinin üretim sürecine dahil olmas1 marji-
nal verimi artiracak, bu da istikrarh bir büyümenin yolunu aça-
caktir. Zaten günümüzde birçok ülke bilgi teknolojilerini üretim
fonksiyonunun en önemli faktörü olarak görmeye baglamig ve
ancak bu gekilde ekonomilerinin büyüyebilecegini kabul etmig-
lerdir. Bu noktada, azgeligmig ve geligmekte olan ülkelerin yap-
masi gereken geligmigülkeler ile aralarmdaki bilgi çagmi kapat-
mak üzere stratejik kamu politikalari üretmektir. Devletler di-
ger ülkelerle bilgi paylagimmda bulunmak ve entegrasyonu
saglamak için bir an önce e-devletlere, yani vatandaylari, girket-
leri ve devleti aglarla birbirine bagli bilgi toplumlarma dänüg-
mek zorundadir." Yeniden yapilanma modeli e-devlet olarak
belirtilmektedir.

a. e-devletin Temel Unsurlan:


"Devletin vatandaylara kargi yerine getirmekle yiikiimlii oldugu
görev ve hizmetlerile vatandaylarm buna karydikdevlete karpi olan
görev ve hizmellerinin kargrIrkitolarak elektronik iletigim ve iglem or-
tamlarmda kesintisiz ve gilvenli olarak yiirütiilmesidir" biçiminde
tammlanmaktadir. Bagka bir e-devlettammi da göyle¯yapilmak-
"e-deviet

tadir: yönetiminde biligimteknolojilerinin (BT) stratejik kul-


lammi sayesinde, l>ilgitoplumunun ihtiyaçlarma cevap verebilecek,

I
516 Gelecegiyönetmek

vatandag ve kurumlan (özelve/veya kamu)ile elektronik ortamda ile--


tigimde bulunarak verimliligi, effaş t ve kalkrnmayrsaglayacak bir
yeniden yaptlanmamodelidir."

Devletin temel unsurlan olan vatandag ve kuruluglar (özel


ya da kamu), e-devlette e-vatandag ve e-kurum biçiminde ken-
dini göstermektedir. Ancak e<levleti olugtururken, säz konusu
unsurlara öncelikler atamak ve birini tümüyle gerçekleptirme-
den (örnegin e-igyerlerini olugturmadan) e-devlet olmaz türü
yaklagimlar, e-devletin olugumunu olumsuz etkiler. Her bir un-
sur, kendi içerisinde
"e"

oIgusunu gerçeklegtirmeye çahyacak,


birbirlerinden etkilenerek geligecek ve giderek e-devlet oluga-
caktir. e-devlet'in sunacagi temel servisler; yönetimden yöneti-
me-yönetimden vatandaga-yönetimden i; yayamma yönelik ol-
mak üzere, üç grupta smiflandmlabilir.

b. Devletten Vatandaµ
Vatandagm bulundugu mekândan [abartarak söyleyelim]
tek tuya dokunarak kimlik karti ya da ehliyetini yenilemesi tü-
ründen hizmetler almasi amaçlanmaktadir. Bunu gerçekleytiren
devletler bulunmakta.
I

c'mtejik Hamleler. StratejikSoruntar ile Etki Odakh Hm·ckât 517

GELENEKSEL
VATANDA§ ..
DEVLET
.

-.L

e·Devlel

VATANDAg

Sekil:Geleneksel devlet ve e-devlet yapilanmasmda "vatandag,


kurumlar ve
bilgi sistemleri" arasmdaki iletigim

c. Devlet Ana Kapisi (Portal)


Yüzlerce kamu kurum/kurulugu ve birçogunun web sayfasi
oldugunu dügiinün. Web sayfalarmm bazilan bilgi verme
amaçliyken, bazilan birtakim servisler sunmaktadir. Birçok ku-
ruluy, aym içerikteki bilgileri farkh biçimlerde istemekte, bu
ge-
kilde hem iglemsel farklilik yaratmakta hem de vatandagi
yor-
maktadir. e-devlet ana kapilari, vatandaga tek kapidan girig, ko-
lay iglem ve arama yapma gibi olanaklar saglamaktadir.
Günümüzde tüm dünyada e-devlet ana kapilan halen gelig-
me ve olgunlayma sürecini yaçamaktadir. Zaman içerisinde her
ne kadar yeni ve çok degigik öneriler gündeme tagmmig olsa da
e-devlet olugumu için teknolojik anlamda halen üç platformdan
söz etmek mümkün olabilmektedir. Bunlar;
-
"Kiosk" kullamm yoluyla iglem,
-
. Etkileyimli telefon (sabit veya mobil) kullanarak iglem.
-
Internet ve web aracdig1 ile iglem olarak belirtilebilir.
Her üç platform üzerinden de yapuan iglemler, belli merkez-
lerde bulunan bilgi iglem sistemleri üzerinde sonuçlandmlmak-
tadir.. Bir liayka deyigle kullanici (birey, vatandag, diger ku-
rum/kırulug vb.) ara yüzü (interface)olarak adlandmlan kat-
manlarda çegitliligin varhgi, iglemlerin bilgi iglem sistemlerinde
yapdmasma engel veya alternatif olupturmamaktadir.

r
518 Gelecegi-Yönetmek

e-devlet ana kapismi olugturmanm büyük bir proje oldugu


unutulmamah, bilgi sistemi ve yazihm olugturulurken kullam-
lan sistem geligtirme süreçlerinin ve sistem yönetim disiplinle-
rinin, ana kapi için de önemli oldugu dikkate ahnmahdir.
e-devlet servislerinin sunulabilmesinin en etkin yolu e-devlet
ana kapisidir. ABD Ulusal e-Ticaret Koordinasyon Konseyi
(NEC3), beg düzeyde ana kapi tanmu yapmi tir. Her bir düzey
kendisinden bir önceki düzeye oranla daha karmagik servisler
sunmaktadir.
Vatandagma daha etkin ulagan bir devlet, egitimden saghga
kadar birçok alanda daha bagarih sonuçlar alabilecektir. Daha
egitimli ve saghkh bireyler, modern ekonomiye daha kolayhkla
ayak uydurabilecek ve daha verimli olabileceklerdir. Bilgiye ko-
lay ve hizh ulaçabilme olanagi sayesinde, insanlara daÏ1aguven-
li ve emin bir yayam biçimi saglanabilecektir. Kisacasi e-devlet
modeli, insanlarm sosyal hayat standartlarmi yükseltmede etki-
li bir araç olarak kullamlabilecektir. e-devlet, bir anlamda elekt-
ronik ortam üzerinde fikir ahyverigi saglayarak, daha katihmci
bir demokratik ortam olanag1 sunacaktir.
e-devlet modelinin getirecegi önemli unsurlardan birisi ve-
rimliligi, geffafhgi ve kalkmmayi saglayacagi beklentisidir. Bu-
nun olumlu örnekleri de yaçanmaktadir.
Bir bagka beklenti yeniden yapilanmadir. e-devlet yapilanma-
si, vatandag-devlet arasmdaki iligkilerin köklü degigimini sag-
lar. Yani e-devlet yapilanmasi, bireylere ve kurumlara daha iyi
hizmet verebilmenin yanmda, bilgiye dayah kamu yönetimini
de ka psar. Karar ahcilar, e-devlet sayesinde, devletin entegre bir
ekilde çahyan tüm kurumlarmda dolagmakta olan bilgiye ula-
abilme olanagma sahip olurlar. Güncellenmig ve hizh ulagilabi-
len bilgi, beraberinde etkin bir yönetigimi getirecektir. Bilgi ça-
mda devletin kalkmma stratejilerinin bilgiye dayah bir yöne-
tim tar21 kullamlarak olugturulmasi gerekmektedir. Bu da bilgi-
ye ve bilgiyi etkin kullanmaya dayah bir yapiyi, dev-
"akilh

let"in temelini olugturur. "Akilh devlet" ise bilginin en änemli


deger haline geldigi dijital çagm vazgeçilmez bir unsurudur."
StratejikHamleler, StratejikSoruniar ile Etki OdakIlHarekt 519

Íçlemin
Sahibi
glem
Ornekleri Faydalar
Vatandag Bilgilendirme •
Pratik ve daha dügük maliyetli içIem
Kültür yapma.
Saghk •
Sahsa·yönelik,
kipiselleptirilmig
Egitim hizmet alma.
Vergi • Politika ve hizmetler hakkmda
daha fazla bilgiye sahip olma.

Daha demokratik bir ortama kavugma.

Hizmellere farkh kanallardan
daha kolay erigebilme.

Egitim seviyesmm artmast.

Temel devlet hizmetierinin
ülkenin her yerine egit ve daha
kolay ulaçtirilabilmesi.
Sirketler Çahgma •
Seri ve hizh etkilegim.
Yönergesi •
Hizmet alaninm ve kalitesinin artmasi.
.
Rehberlik ve •
Maliyetlerin dügmesi ve iq yapmak için
Dampmanhk blirokratik iglemlerin azalmastyla girket-
Düzenleme lerin pazarda rekabet gücünü-n artmasi.
Vergi •
Daha geffaf olabilme.
Kamu Merkezi ve •
Yasal düzenlemelerin ihtiyaçIari
Sektörü yerel yönetim, kargilayacak gekilde kabul edilmesi.
Birimler arast •
Üretilecekteknoloji agirhkh
Ïletigim projelerin dogru tanunlanmass.
Politika • Kurumlar arasmda mükerrerligin
önlenmesi.

Modelin hayata geçmesiyle
geligtirilecek standartlar, teknik
altyapi ve bilgi birikimiyle birçok
projenin hatasiz hayata geçmesi.

Ortak verilecek e-hizmetlerin
bagtan entegre edilmesi ile
hizmetlerin kopuk ve dag1mk
yapistum engellenmesi.

Daha rahat ve hizh çaheabilme.

Birbiriyle entegre bir kamu sektörü
olugturma.

Seffaf,vatandaga yakm ve güven
veren bir imajm olugmast.
Kaynak. N. Hüseyin Kuran, Türkiye íçine-deviet Modeh, s.17.
Bilgi Üniversitesi
Yayuu, îstanbul2005.
520 Geleceg'i-
Yönelmek

d. e-Devlet Bir Gereksinmedir


Küresellegmenin hizla ilerledigi ve-ekonomik anlamda smir-
larm kalktigi bir dünyada bilgi ve iletigim teknolojilerindeki hiz-
h geligmeler, ülkemiz- ile çagdag ülkeler arasmdaki aç1gi artir-
maktadir. Ülkemizin bu açigi kapatarak dünya ile bütünleyme-
si ve bilgi toplumu durumuna gelebilmesi için devletin, gelig-
mig teknoloji ve çagday yönetim tekniklerini birlikte kullanarak
bireyleri ve vatandaga hizmeti ön plana çikaran yeni bir yapi-
lanmaya gitmesi zorunludur. Bu yeniden'yapilanma modeli e-
devlet olarak belirtilmektedir.
e-devlet; kamu kuruluglari, vatandaçIar ve ticari kurumlar
arasmdaki bilgi, hizmet ve mal ahyveriglerinde bilgi teknolojile-
rinin kullamlarak performans ve verimlilik artigmi hedefleyen
devlet modeli olarak tammlanmaktadir.

e. Devletten Devlete
Devlet, strateji geligtirmekve topluma hizmeti daha etkin bir
konuma getirmek için de bilgiye gereksinim duyar.
Bilginin etkin kullammmm saglanmasi için, kurumlar arasi
bilgi akigi ve entegrasyona iligkin ön çahymalarm bagtan yapil-
masi gerekmektedir. Tekrarh çahemalardan ve aym kapsamh
olan altyapi maliyetlerinden kaçrulmahdir. Devlet, kurumlarm
kendi otomasyon süreç1erini ve bilgi altyapismi tamamlayarak
kurum içi bilgi sistemlerini iyi bir gekilde kullanabilmeleri, ku-
rumsal hizmetleri etkin ve verimli bir gekilde sunabilen yapiyi
olugturmalan gerekmektedir (e-kurum).Bilgi, sürekli olarak
kaynagmdan izlenerek güncellenmelidir. Ikinci agama olarak
bu bilgilerin ulagimma yardim edecek e-devlet portalmm bir
mantik çerçevesinde olugturulmasi gerekmektedir. Burada,
devlet bûnyesindeki insan kaynaklarmm teknik ve fonksiyonel
altyapismm da iyi degerlendirilmesi gerekmektedir.
e-deviet ortammda, herhangi.iki kamu kurum/kurulugu ara-
smdaki iligkinin bütünüyle elektronik ortamda gerçeklegtiril-
mesi:hedeflenmelidir.
Símtejik Hamleier, StratejikSorunlar ile Etki Odakh Harekât 521

Günümüzde en sik kullamlan -kavramlardan birisi


"döaü-

gümdür". Kigiler, kurumlar ve devletler dönügüyor. Kimileri


degigerek dönügûyor. Dönûçüm konusunda devlet tarafmda bu
sorunun yamtr e-devlet'e dönügümdür.
Devletler bu dönügümü daha verimli olmak ve bilgi toplu-
munun ihtiyaç1armi kargilayabilmek için yapiyorlar. Bu dönü-
gümle, devletin äteki devletlerle, kurumlarla ve vatandaylarlyla
olen iligkilerini elektronik ortamda gerçekleptirebilmesi saglam-
yor. e-devlet ashnda bir vizyondur ve devletin vatandaylarma da-
ha etkin hizmet verebilmesi için gerekli bir araçtir. Bu kavram
devlete yeni bir tamm getirmemektedir. Sadece, devletin iq yap-
ma geklini farkh bir boyuta tagimaktadir.

f. Bilgi Güvenligi
e-devlet olugumunda bilgi güvenligi vazgeçilmez ve önceli-
gi çok yüksek uygulamalardan biridir. Bilgi güvenligi konusun-
da en belirgin ve yaygin
·uygulama

elektronik imia ve sayisal


imza konusunda gärülmektedir.
e-devlet olugumunun en änemli ayaklarmdan birisi elektro-
nik imzadtr. Bagta elektronik satm alma iglemleri olmak üzere,
belge hazirlama, onaylama gibi iglemlerin birçogunda kullamla-
cak olan elektronik imza bir anlamda elektronik noter olugumu-
nun da temelini olugturmaktadir. Elektronik imza gu gekilde uy-
gulanmaktadir:
• Kargi tarafa yollanacak ileti (message)kiginin äzel anah-
tan (kapahanahthr) ile baziözel hash algoritmalan kulla-
mlarak gifrelenir. Bu iglem, kipiye özel sayisal imzayi
olugtur r. Böylece bilgi transferi sirasmda herhangi bir
kmimı sonucu bilginin çözülebilmesi engellenir.

Karµ iaraf, iletiyi aldiktan sonra elindeki gänderene ilig-
kin aç1k anahtar ile mesaji degifre eder. Degifre sonucu,
.iletinin

dogru kigiden gelip gelmedigi ve transfer sira-


smda herhangi bir kinlmaya maruz kalmadig1 belirle-
522 Gelecegi-Yönetmek

Elektronik yagamm geligebilmesi ve taraflarm birbirlerini so-


runsuzca tamyabilmelerinin önemli garti, elektronik ortama ve
açik ag sistemine güvenin saglanmasidir. Bu nedenle taraflar
arasi iletilerde, bilginin gizliligi, bütünlügü ve taraflarm kimlik-
lerinin dogrulugu kurulacak olan teknik ve yasal altyapi ile ga-
ranti edilebilmelidir. Garanti partlarmi tasiyan unsurlar apagida
belirtilmektedir:
Sayisal Ímza:Elektronik imzanm özel bir çeyidi olup bir
anahtar çifti (açik ve kapah anahtarlar) ile elektronik ortamda
iletilen veriye vurulan bir mühürdür. Gänderici kapah anahtar
ile veriyi mühürler ve ahci bu dosyay1 ancak kullamcmm aç1k
anahtarmi kullanarak açabilir. Sayisal imzalar dogrulanabilirler
ve inkâr edilemezler.
e-noter: e-noter, e-devlet'te, onay kurunilarmm yam sira ge-
leneksel noter sistemine benzer gekilde belge ve yetki devri is-
temlerini onaylayan, iglemi zaman boyutunda geçerlilik kazan-
diran kurumdur. Zira, elektronik ortamdaki bilgilerin dogrulu-
gunun kamtlanmasi için belgeleme yetkilerine gereksinim var-
dir.
e-noter, e-devlet olugumunun temel dayanagi olarak görül-
mektedir. Belge onaylama ile yetki devri iglemleri e-devlet'te de
yine e-noterler tarafmdan yürütülmek durumundadir. e-noter
sisteminin temel dayanak noktasi sayisal kimlik kartlarmm
olugturulmasi ve elektronik imzanm sistemde kullanunmm sag-
lanmasidir.
I

g. Sayisal Kimlik Karti


Sayisal kimlik karti bir akilh kart uygulamasidir. Bu akilh
kart; kipisel kimlik bilgilerini, vergi kimlik bilgilerini ve elektro-
nik imzayi içermektedir.
Sayisal kimlik kartmm en belirgin avantajlan; biometrics (bi-
yolojik veriler ve ölçüm sistemleri).teknolojilerinin.de kullam-
miyla bagkasi tarafmdan kullamlamamasi ve sahte.kimligin än-
güyenligindaglanmasi-
.transferinde

lenmesi ile elektronik veri

I
L
I
.I

Stratejik Hamleler, StratejikSorunlar ile EtkiOdakliHarekât 523

e-devlet uygulamalarmda vatandaylarm özlük bilgilerinden


ve yapilan iglemlerin güvenli olmasmdan daha önemli bir unsur
dügünülemez. Ìyi bir güvenlik, bu alanda olupturulmuy saglam
ve denenmig bir güvenlik politikasmm olug turulmasi ile bagla-
mahdir. Olupturulan e-devlet uygulamalarmdaki her nesne ve-
ya sayfa bu güvenlik çemberi ile korunmalidir. Ïyi bir güvenlik
politikasi en az gu üç özelligi tagimahdir:
1. Koruma: Kullanicilarm topladiklar bilgiler, bunlari kul-
lanma gekilleri ve yaptiklari tüm iglemlerin gizli kalmasi ve di-
gan sizdinlmamasidir.
2. Yeterlilik: Bu unsur kullamcmm yapmak istedigi iglemle
ilgili olarak yalmzca gerekli bilgileri girmesi, o anki iglemle ilgi-
si olmayan pahsi bilgileri girmek zorunda birakmamasidir.
3: Güvenlik: e-devlet uygulamalan üzerinden yapilan tüm
iglemlerin güvenliginin saglanmasi ve digandan olugabilecek
tüm ataklara kargi güvenlik duvarmm olugturulmasidir.
e-devletin olugturulmasmda almacak güvenlik önlemlerinin
yogunlugu ve düzeyi sistemin maliyetini dogrudan etkileyece-
ginden,güvenlik d üzeyleri uygulamanm özelligine göre degige-
bilir. Ornegin finansal iglemlerin güvenliginde,
en yüksek gü-
venlik düzeyi uygulamrken, istatistiki birtakim bilgilere ulagil-
masmda güvenlik düzeyi dügürülebilir. Hangi verilerin hangi
güvenlik düzeyinde oldugunu belirlemek ve bunlara gereken
önemi vermek için birçogu çagdag ülkedeki gibi hukuksal dü-
zenlemelere gereksinim vardir.
Güvenlik için en önemli anahtar güvenligi anlamaktir. Gü-
venlik alamnda mevcut seçenekleri
ve önlemleri belirlemek ise
sonraki adimdir. Almacak güvenlik önlemleri fiziksel, ag ve ve-
ri güvenligi olmak üzere üç alanda incelenmelidir.

h. SONUÇ:
e-devlet'ten m-devlet'e geçig
Her ne kadar Türkiye en az on yil geri kaldiysa da, "bilgi

toplumu" kavrammm yerlegmesi ve yaygmlagmasiyla birlikte


çagday ülkeler "Bilgi Toplumu" uygulamalarma hiz vermigler-

dir. Bu uygulamalann baymda 24 saat aktif çahgan ve vatanday-
524 GelecegiWnetmek

larlyla geffaf, demokratik ve vatandag memnuniyetini ön plana


çikaran e-deviet uygulamalaridir.
Geligmig ülkelerde özellikle üniversiteler öncülügünde bag-
latdan projeler 1990'h yillarm bagmdan itibaren;
-

e-devlet servis önceliklerinin belirlenmesi,


-

e-devlet sürecinde sivil toplum örgütlerinin rollerinin or-


taya çikanlmasi,
-

e-devlet-özel sektör iligkisinin tammlanmasi,


-

e-·devlet ile birlikte kigisel bilgi glivenligi ile bilgilenme


gi-
_kavuyturulmasi

özgürlügü dengenirt açiga


arasmdaki
bi konularda kuramsal çahymalar yürütülmeye devam
edilmektedir,
vatandagm devlete ve kamuya.güveni ile
e-devlet modeliyle
aç1khk, katilimc1hk ve sivil toplum örgütlerinin yönetime katil-
malarmm saglanmasi bir umut olmaktan ç1kacak, gerçege dö-
nügecektir.
Türkiye gibi bu modele geçigçahymalarmda geç kalmig ülke-
ler karar ahp, bütçe ayirma kararsizhgmi sürdürürken; geligmig
daha kolay, daha hizh, daha ucuz hizmet
"vatandaga

ülkelerde
verme geklindeki yaklagimlar e-deviet'ten, m-devlet'e, yani mobil
hizlandirmigtir.'T
devlet'e geçigi
e-devlet'in sürdürülebilirligi ve kullamlabilirligi açismdan
vatandaglarm devlet hizmetlerine, zaman ve mekândan bagim-
siz olarak erigebilmesi çok önemlidir. Yani vatanday, istedigi an-
da ve istedigi yerden bu hizmetleri 7 gün 24 saat kullanabiliyor
olmahdir.
e-devlet modelinde en änemsenen konu olan e-imza'nm ye-
rine mobil imzanm kullammmm artmasi ile bireylerin iglerini
yürütmek amaciyla belgelerini islak imzalamalanna gerek kal-
mayacaktir. Mobil imza, Titobil bir cihaz kullamlarak olugturu-
lan ve imza veya sertifika servi'sleri esasma göre çahyan elektro-
nik imzadir. Mobil imza, sabit bir mekân olmadan kullan11acag1
için önerilmektedir.
Su an her biri ayri bir e-devlet projesi olarak yürüyen ve bi-
reylere bilgisayarlar1 üzerinden ulagtmlmasi planlanan e-fatura,
Stratejik Hamleier,Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 525

e-imza, e-tebligat, e-seçim, e-oy gibi birçok uygulama mobil ile-


tigime kaydirildigmda, gu an elde edilmesi beklenen yarar ve
kazanç maksimize edilmig olacaktir.
Bu modeli savunanlara göre m-devlet'i kullanmak pratik
olacagmdan, bu yapilanmaya agirlik verilmelidir. Önesürüldü-
günegöre m-devlet, e-devlet'in alternatifi degil, tamamlayicisi
olacaktir. e-devlet gibi, m-devletin de bagarih olmasmm yolu
tüm eylem ve iglenilerde vatandag odakh bir yapimn ilke olarak
benimsenmesine baghdir. Teknoloji bu çaba içinde yalmzca bir
kolaylagtinci unsurdur.
Sonuç olarak e-devlet; bilgi, hizmet ve mal ahyveriglerinde
bilgi teknolojilerini kullanarak, performans ve verimlilik artigi-
m hedefleyen devlet modeli olarak tanunlanmaktadir.
Dijital çagda kamu sektörünün de, özel sektärün de büyük
bir hizla artan hizmet kalitesine karyihk verme zorunlulugu var-
dir. Aksi takdirde,
"dijital

devrime" ayak uyduramayan devlet-


ler, "Sanayi Devrimi"ni -Türkiye gibi- kaçiran devletler gibi
ge-
ri kalmaya mahkûm olacaklardir. e-dönügüm projeleri uygula-
mrken, e-devlet vizyonuna uygun bir stra tejik planlama yapil-
masi gerekmektedir. Çegitlikanallarm kullam1masiyla uygula-
nacak ulusal bir origim stratejisi, e-devlet modelini baçanli bir
proje haline getirilebilir.
Bu projenin uygulampi demokratik ülkelerde halkm demok-
rasi ile ilgili özlemlerinin
yagama geçirilmesini kolaylagtirisken,
totaliter rejimlerde yäneticilerin kontrolünü daha da saglamlag-
tirici yönde etkili olabilir. Bayka bir deyigle, e-deviet'e geçig, siya-
si otoritenin basla ve kontrol heveslernli gerçekleytirmesine
yar-
dimci olacak olanaldari yaratmak riskini de tagimaktadir. Bu ba-
kimdan e-devlet'e geçig için stratejiler ve planlar hazirlamrken,
bu riskin de önemle göz önünde bulundurulmasi, e-devlet'le il-
gili düzenlemelere, özgürlükler ve temel haklarla ilgili güvence-
lerin de mutlaka dahil edilmesi gerekmektedir.
e-devlet'e geçig, demokrasinin geligmesiiçin gerekli unsurlar-
dan birçogunu saglayacak olmakla beraber, bunlardan
yarar-
lanma ancak siyasal iradenin bu konuda karar vermesi, biligim
kültürünün yaygmlagmasi için bir program çerçevesinde azim
526 Gelecey Yönetmek

ve sebatla çahyl asi ile mümkün olabilecektir.


Bu kogullar ger-
çeklegtirildigŸtakdirde, ülkemizde [gimdilik,kamu kurum/ku-
ruluglanprŠ
rakl-günden
kâgit or tammdaki yaymlarmi web sitelerine aktara-
bilgilendirme" çabasi
"yurttaglan

güne geligen bir


görülmekte, gerek seçimler, gerek iyi yönetigim ve saydamhk,
gerekse katihmcihk konusunda önemli ilerlemeler saglanacagi-
na inamlmaktadir.

4.2.3 Bilgi Toplumunun Yogunlagmas1:


e-Ekonomi ve E-Ticaret
Teknolojik geligmeler, bilgi saklamayi ve paylaymay1kolay-
lagtirmakta ve hizlandirmakta; yazi, ses ve görüntü sayisal biçi-
me dönügtürülerek saklanmakta, iglenip iletilmektedir. Bu ola-
naklari kullanan kigi ve kuruluglarm, birbirleriyle olan iligkileri
de degigmektedir. Pazarlarm igleyig gekilleri, bireylerin yagam
tarzlan ve yagam standartlan degigmekte ve iyilegmektedir. Ki-
i ve kuruluglarm iligkilerinin degigmesi ise, toplumsal ve eko-
nomik hayatta bilgi toplumuna ve bilgi tabanh ekonomiye dog-
ru önemli degigikliklere yol açmaktadir. Bilgi teknolojilerinin
"e-eko-
(BT'nin), özellikle de Internet'in degigtirdigi bu ortam,
nomi" ya da ekonomi" olaråk adlandinlmak-
"e-ticaret" "yeni
-

tadir.
Neden oldugu dönûçúmün büyüklügü açismdan bakildigm-
da, bilgi teknolojilerinin yarattigi devrim, Sanayi Devrimi'ne
yol açan buhar, demiryollan, elektrik gibi buluglarla kargilagti-
rilmaktadir. Nasil elektrik ve otomobilin bulunuqu insanlarm
yayam standardmi iyileptirmiyse, Ïnternet'in de böyle bir etkisi
görülmeye baglamigtir. Ïnsanlarçegitli ürün ve hizmetlere daha
kolayhkla ulaçabilmekte, toplumun farkh kesimleriyle önceden
var olmayan gekillerde etkilegime girebilmektedirler.
Ancak bilgi teknolojilerinin önemli bir farki görülmektedir:
Yaygmlagma hizi. Ìlk demiryolu 1830 yilmda açildiktan sonra
geligmekte olan ülkelerin sahip oldugu demiryollarmm oram
ancak %30'u bulmuytu. Oysa Ínternetdevriminin baglamasm-
dan yalmzca 10 yil sonra, geligmekte olan ülkelerdeki Ïnternet
StratejikHamleler,Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 527

abonelerinin sayisi, tüm dünyadaki abonelerin % 10'unu olug-


turmaktadir. [Türkiye Biligim Sûrasi,10-12 Mayis 2002]
Bilgi-teknolojileri, sanal aglar, girket çaliçanlarmm kendi ara-
larindaki i; ortaklanyla, tedarikçilerle olan ya da· mügterilerle
olan biligim gereksinmelerini kargilayan ve özel bir ag gibi gü-
venlik, erigim ve performa.ns sunan teknolojilerdir. Su sayede
ortak bir ag altyapisi olan Ìnternetçok amaçh olarak ve kolayca
genigleyebilir bir gekilde kullamlabilmektedir.
Internet üzerinde. ses, görüntü ve verilerin kesintisiz, hizli,
_
her yerden ve her gekilde (TV, bilgisayar ve mobil cihazlar) bü-
tünlegik olarak iletilebilmesi ve servislerin kigilere özel bir tari-
fe ve uygun, kargilanabilir fiyatlarda verilmesi e-ekonomi'nin
hayata geçmesini yogun olmasa.da saglamaktadir.
Ínternet(bir taraftan), vatandaylari güçlendirip toplumlari
demokratikleptirirken, öbür yandan da klasik igletme ve ekono-
mik paradigmalari degigtirmektedir. Elektronik piyasada iglet-
melerin ve tüketicilerin sonuçlarindan yararlandiklan, yeni tica-
ri etkileyim modelleri geligmektedir. Girigimciler,küçük bir ya-
tirim iÏe, Înternet'indunya çapmdaki mügterilerine ulagarak,
kolayca yeni iglere baglayabilmektedirler.
e-ticaret'in temel araçlan, telefon, faks, televizyon, bilgisayar,
elektronik ödeme ve para transferi sistemleri, elektronik veri de-
gigimi(EDI) ve internettir.
e-ticaret'in bilinen en eski ve önemli arac1 olan, ag iletigimiy-
le çahgan telefon, esnek ve interaktiftir. Telefonun çok sayida
özelligi, ticari iglemlerde telefonu en
yaygm kullamlan araç ha-
line getirmigtir. Diinıa çapmda yaklagik bir milyar hathk bir
alana yayilmigtir. Yine ticari iglemlerde geleneksel araç1ardan
birisi fax'tir. Ancak, öteki e-ticaret araçlarma göre maliyeti daha
pahalidir. Televizyon ise tek yönlü bir iletigim aracidir (Artik
tek yönlü degil, Digitürk var). Ama e-ticaret potansiyelinin
önemli ölçüde artiracagi dügünülmektedir. Bankamatikler
(ATM) ise kredi, borç ve akilh kartlar sadece para aktanlmasm-
da kullamldiklari için ticarette smirh bir igleve sahiptirler.
Ínternetbilinen özellikleri yam sira, çok yönlü iletigimi sag-
layan ticaret araci niteligindedir. Internet'in sagladig1 bir önem-
528 Gelecegiyönetmek

li yarar da ortam" olanaş saglarmy olmasidir. Ínternet'in


"çoklu

öteki e-ticaret araçlarma göre en çok öne çikan yam, hiz ve


önemli bir maliyet avantaji saglamasidir. Ïnternet'teyapilan ig-
lemlerin birim maliyeti öbür araçlara gäre oldukça dügüktür.
Ínternet'in1990'larm baymdan itibaren bu kadar yaygmlagmasi-
mn en temel nedenlerinden birisi ve belki de en änemlisi
"para

kazandirabilecek potansiyele sahip" bir olanak olmasidir.


e-i; yapmamn birincil kogulu, igletme içi ve digma yönelik
her türlü iglemin sadece dijital ortamda gerçekleytirilmesidir.
Böylelikle igletmeler biligim ve iletigim teknolojilerinden yarar-
lanarak, igletme uygulamalarmm entegrasyonu olarak adlandi-
rilan yazilunlan kullanarak bir igletmenin iç iligkilerini ve dig
iligkilerini akilh sistemler kullanan örgütlere dönügmektedir.
Bu, aym zamanda girketlere yapma zekâsi" olarak tammla-
"ig

nabilecek zekânm" da i; dünyasmda yerini almasmm


"yapay

igaretleri arasmdadir." .

"Elektronik Ticaret" kavrami son zamanlarda yaygm olarak


kullamlmasma ragmen, nadiren açik ve seçik olarak tammlan-
maktadir. Gittikçe daha fazla kabul gören dar anlamdaki tam-
ma göre Ïnternetveya hiç kimsenin özel mah olma-
"iglemlerini

yan Web tabanh sistemlere kaydiran ticari faaliyetlere" e-ticaret


adi verilmektedir. Bazi anketlerde ve piyasa aragtirmalarmda
dar anlamdaki e-ticaret "Ïnternetticareti" olarak atifta bulunul-
maktadir." Elektronik ticaret, bilgisayar aglan aracihgi ile ürün-
lerin üretiminin, tamtimmm, satigmm, ödemesinin ve dagitum-
mn yapilmasidir." Genig anlamda e-ticaret tanum, Ïnternet tica-
retine ek olarak, özel elektronik ahyverig sistemleri ile yapilan ti-
cari iglemleri kapsami içine almaktadir. Ekonomist Yakup Ke-
penek'e göre; e-ticaret, ekonomik iglemlerin elektronik iletigim
"g
araçlanyla ya da bilgisayar agi aracihglyla gerçekleptirilmesi an-
lamma gelir. Kimileri, elektronik araçlarla yapilan, igletmeler
arasi elektronik veri degigimi (EDI), elektronik fon aktanm1
(EFT) ve kredi-borç kar tlanmn kullammi gibi tüm ticari iglemle-
ri elektronik ticaret sayiyor. Kimileri de internet gibi açik aglar
üzerinde iglem ve ödemeleri yapilan, tüketicilere yönelik pera-
StratejikHamieler,Stratejik Soruniar ile Etki Odakh Harekôt 529

kende ticareti e-ticaret saylyor. Birincisi, on yillardir yapihyor,


ikincisi de yaklagik 1995'ten sonra baglamig bulunuyor,
e-ticaretin geligim sürecinin, dogal olarak, Ïnternetingeligimi-
ne paralel oldugu gözlenmektedir. Çünküe-ticaret kavrami,
herkese açik elektronik ag üzerinden gerçekleptirilen ticari faali-
yetIeri ifade etmektedir. Agagidaki gekil Internet'in ve e-ticare-
tin evrimini.göstermektedir.

Intemell TCP/IP WWWHTML MosaicBrowser Netscape Styük gMeger


ARPAnel bedundu. cm buktndu. Dulundu. Brmeser bulundu. licarl amagh
intemet
kullanmaya bagladgar.

195* 1989 1993 1994 1995

Kaynak Murat Ïnce, "Elektronik Ticaret: Geligme Yolundaki Ülkeler Ïçin Ïm-
kânlar ve Politikalar", Derleyen: Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret,
s.125, Alfa Yaymevi,Ístanbul 2000.

Yukandaki açiklama çabalarmm da ortaya koydugu gibi e-ti-


caretin tanmu üzerinde tam bir görüy birligi saglanmig degildir.

a. e-ticaretin Yarattigi Degigimler


e-ticaretin, daha gimdiden, bey alanda köklü degigimlere yol
açacagi üzerinde görüg birligine varddigi söylenebilir:"
1. e-ticaret, pazaryerini dönügtürüyor; pazaryeri nesnel bir
düzlemden sanal bir düzleme tagmmig oluyor. Ahyverig yön-
temleri tümüyle yeni bir biçim almaktadir.
2. e-ticaret, ahm-satmu ve buna bagli iglemleri hizlandirict ve
yaygmlagtmci bir etki yapiyor. - -

3. e-ticaret, ekonominin igleyig yogunlugunu artiriyor. Ym-


mz çok büyük firmalarm degil küçük mal ve hizmet ürcticileri-
530 Gelecegi-Yönetmek

nin ve daha da önemlisi tüketicilerin dünya ölçeginde iy görme-


si saglamyor; cografi ve ekonomik smirlar, henüz tümüyle orta-
dan kalkmasa da, bagta finansal içIemler olmak üzere birçok
alanda önemli ölçüde agmlyor.
4. Açikhk, e-ticaretin gerek teknolojik gerekse dügünsel ba-
kimdan ana özelligidir. Mülkiyete bagh gizlilik konusu olma-
yan iglemlerin ve verilerin, özellikle iki kesime,.iëletmenin ahci
ve satici olarak i; yaptigi firmalara ve tüketicilere açik olmasi e-
ticaretin temelidir.
"Elektronik ticaret, Ïnternet'intemel felsefi prensibi olan
açikhga vurgu yapmaktadir. Bir bagka ifade ile açiklik, teknik ve
felsefi ilke haline gelmektedir. OECD çikigli kaynaklarm da vur-
guladigi gekilde, önümüzdeki dönemde açrklik artik bir strateji
olarak dogacaktir.""

h
5. e-ticaret, zaman kavramim alt üst ediyor; zamanm göreli
önemini degigtiriyor. e-ticaret, iy ve iglem siirelerini en aza indi-
riyor, kimi durumlarda ortadan kaldiriyor.
Bu beg maddeye ek olarak, aynca e-ticaretin katalizör etkisi
gözlenmektedir; onun gerek ekonomik, gerekse toplumsal bo-
yuttaki etkileri olaganüstü bir hizIa yayilmaktadir. Bu y'oldaki
reformlar igletmeler arasmdaki elel<tronik baglantilarm kurul-
masmi kolaylagtirmakta, onlari globallegtirmektedir. Yine top-
lumsal boyutta önemli degigmelerin potansiyelini içinde tagi-
maktadir."

b. Elektronik Ortam ve Güvenlik


e-ticaret ortammda venlik önemli bir sorun olarak dur-
makla birlikte problem olarak çözümünün kolay oldugu ifade
edilmektedir.
Înternet üzerinde dolagan bilgi paketleri, birtakrn güvenlik
protokolleri yardimlyla gönderilir. Bunlardan en
"gifrelenerek"

bilinenleri SSL (güvenlikweb oturumu ve l<argihkhbilgi degig-


tokupu) ve SET'tir (kredi karti uygulamalari). SSL (Secure Soc-
kets Layer) ve SET (Secure Electronic Translaction) sayesinde,
bilgi güvenli bir gekilde yalmzca dogru kipiye iletilir ve bilgiy.i

I
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odaklr Harekât 531

gönderen bilgisayar ile alan bilgisayar arasmda güvenli bir ver


iletigimi kurulur-
e-ticaret'te alici ve satici birbirlerini görmeksizin iq yaptikla-
rmdan kargihkh olarak güvenin saglanmasi için ek birtakim ön-
lemler almaya ihtlyaç duyarlar. Öncelikle ahci ve satici taraflar
birbirlerinin kimliklerinden·emin olmak isterler. Ïçte bu ihtiyaç
sayisal imza ve sayzsal sertißkalarm geligtirilme nedenidir.
e-ticaret'te, kredi karti bilgilerinin bagkalarmm eline geçme
riski günlük hayattakine göre çok daha azdir. Günlük hayatta
ödeme yaparken kredi karti bagkasma verilmekte, bu yüzden -

kredi kartimn üzerindeki bilgilerin gizliligi büyük oranda orta-


dan kalkmaktadir. Sanal ahyverig hizmeti veren firmalar, kredi
karti bilgilerinin güvenligi ve gizliligini saglamak için yaygm
olarak SSL ve SET gibi güvenlik standartlarmi kullanmaktadir-
lar. Kullamci, iyyeri ve banka arasmdaki veri akigi sirasmda bil-
gilerin gifrelenerek aktarilmasi esasma dayanan güvenlik sis-
temleri sayesinde bilgilerin bagka bir kipinin eline geçmesi du-
rumunda çözülebilmesiönlenir. Böylece kart bilgilerinin gizlili-
give ahyverigin güvenligi saglanmig
.olur.

Güvenlik, äzellikle devlet ve finans gibi güvenligin ön plan-


da oldugu ortamlarda kullanici erigim, iletigim aglari, sistem ve
bilgi güvenligi özel gifreleme sistem3eri ile ilgili standart politi-
ka ve prosedürlerle saglanmaktadir. Yönetilebilirlik ve servis
kalitesi de biligim altyapismm toplam sahip olma maliyetini
azaltmakla kalmayacak, aym zamanda genigleyebilirlik ve fiyat-
landirilma gibi alanlari adresleyecek gekilde giderek daha kar-
magik bir yapiya dönügmektedir."

c. Elektronik Ticaretin ve e-ekonominin Olanaklari


Íle Yararlari i·L
I

e-ticaret hem girketler ve kamu kuruluçIan gibi ekonomi


oyuncularmm kendi igleyiglerini hem de bu oyuncular arasm-
I.
daki iligkileri degigtirmigtir. Geleneksel ekonomide girketlerin
rekabet avantajlanm belirleyen ve stratejilerini gekillendirmekte
etkili olan kogullar e-ticaret (ekonomi) ortammda degigmigtir.
532 Gelecegi Yönetmek

Eski ekonomide rekabet girketler arasmda gerçeklegirken, e-ti-


caret'te yakm iligki içinde çahyan aglar, tedarik ve dagitan sis-
temleri arasmda da rekabeti gündeme getirmigtir.
Ìnternet ticareti tüketicilere ve firmalara çok sayida avantaj
saglamaktadir. Tüketici açismdan kazanç öncelikle elektronik
ticaret ortammm yapisal özelliklerinden kaynaklanmaktadir.
Kapsamli bilginin mevcudiyeti, arama mekanizmalarmm sagla-
digi'kolayhklat ve on-line olarak mal ve hizmet karydaptirmala-
ri yapabilme firsati tüketicinir satm alma kararlarmdaki belir-
sizligi önemli ölçüde azaltmaktadir. Ínternet ticaretinin firmalar
açismdan sagladigi avantajlar ise, Ínternet'indagitim kanah ola-
rak yarattigi potansiyel, pazarlama açismdan sagladigi ortam ve
iq yürütme araci.olarak sagladigi kolayhklardan kaynaklanmak-
tadir." Elektronik ticaret, tüketicinin arzuladigi mal ve hizmeti
satm almd: istedigi zaman bulmasma ve satm almasma imkân
vermektel tir.
Elektronik ticaretin tüketiciye sagladigiönemlikazançlardan
bir digeri kapsamh dinamik bilgiye erigme ortamidir. Tüketici
satm alma karari verdigi sirada yaptigi sorgulamalarda
Web'den büyük destek görmektedir. Web'in etkilegimli ve bir
konudan iligkili bagka konuya otomatik olarak atlamaya izin ve-
ren yapisi, tüketiciye, kendi kontrolünde, derinlemesine ve çok
boyutlu arama imkâm vermektedir. Dolayisi ile geleneksel tica-
rete klyasla Ínternet ticareti daha fazla tüketici güdümlü bir ti-
caret ortami olmaktadir.
Web'in çok fazla sayida mal ve hizmeller için, konularma ve
özelliklerine göre gruplagmig veri yigmlarim bünyesinde barm-
dirabilmesi, bunlan çözümleme ve kontrol olanagi saglamasi,
tüketicilere kargilag tirmah ahyverig yapma aranan özellikte
·ve

mal ve hizmetleri çok hizh bir gekilde bulma imkâm vermekte-

Elektronik açik piyasa, çok sayida firmanm birbiri ile rekabet


etmesine olanak saglamakta, artan rekabet fiyatlan ve maliyet-
leri dügürmekte, kaliteyi ve mal çegitliligini artirmaktadir,

I
StratejikHamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakhHarekát 533

e-ekonominin olanaklan ana baghklarlyla göyle siralanabilir:


-

Urün ve hizmellerin üretim ve dagitim maliyetlerini


azaltmak .a

.
Ïletigimve igbirligini hizlandirmak ve artirmak
Seffafhgive rehabeti artirmak
-

Yeni girket modelleri yaratmak


-
.

Mügterilere sunulan seçenekleri ve mügteri memnuniye-


tini artirmak
e-ekonomi hem üretmek/deger katmak, hem de ficaret aç1-
smdan önemli açihmlari içerisinde barmdirmaktadir. e-ekonomi
ülke içi pazarlarda hareketliligi ve kapasite artigmi saglamakla
birlikte asil yararmi dig pazarlarla kolay ipbirligi saglayarak gös-
ternektedir. [Küresel alanaklarm ülkelere çekilmesi bakunmdan
ulusal kanun ve yönetmelikler AB, ABD ve öteki geligmig ülke-
lerdekilerle uyum içerisinde olmasi önem kazanmaktadir.}
e-ekonominin yararlarmdan birisi olarak iççi-igveren iligkile-
ri, sendikal örgütlenme ve iq bangi olarak görülmektedir.
e-ekonomi düzeninde, iççiler üst merkezden yönetilen üre-
tim bandmm degigtirilebilir bir parçasi olmaktan çikarak, ba-
gimsizhklarma kavugmakta, giderek iy bölümlerinin sorumlu-
lugunu ve yönetimini üstlenmig bir çahyan haline gelmektedir-
ler. Bunun sonucunda çahyma ortamlar1 demokratiklegmekte,
yönetici-iççi tammlari iç içe geçmekte ve her çahgan organizas-
yonun hissedari haline dönügerek kargilagilan sorunlarm çö-
zülmesi ve sonuca gidilmesi çahyanlann tüm enerji ve ruhunu
ortaya koydugu hedefler haline gelmektedir. e-ekonomik du-
zende, yeni bir iggücü tammi da ortaya çikmaktadir. Bu iggü-
cü, ellerini kullanarak klasik iggücü tammmdan daha
.üreten

farkli bir donamma sahiptir ve daha çok beyin gücünü kullan-


maktadir."
Yeni tüketici memnuniyeti ve yeni iqgücü profilleri e-fica-
ret'in getirdigi yeniliklerdendir.
e-ticaret, ekonomik bir olgu olmasma kargm, sosyal ve politik
yayami etkilemektedir. Ekonominin bilgi ve bilgiyi yönetme te-
-

meline dayanmasi, egitim, kültür, saghk ve sosyal güvenlik gi-


534 Gelecegi Yönetmek

bi alanlarda Ínternet.kullamlmasmi yaygmlagtirmigtir. Bu du-


rum sosyal politikalarm da gözden geçirilmesine yol açmigtir.
e-ticaret'in olumlu etkileri yaru sira hiç kugkusuz olumsuz
etkileri de olacaktir. Bunlar da açagida özetlenmigtir:" .

e-ticaret (internet), bir yandan yeni iq alanlari (internet servis


ve içerik saglayicilan, web sayfasi hazirlayic11ari gibi...), görev
ve unvanlar ortaya çikartirken, diger yandan da organizasyon-
Iarm yatay ve dikey olarak büzülmesi ve geleneksel ticarette rol
alan bazi unsurlarm ortadan kalkmasi nedenleriyle iggücü faz-
last ortaya çikaracak, dolayisly]a ipsizlik artacaktir.
e-ticaret (internet),bütünü ile ele almdigmda teknik yapisi
itibari ile denetime müsait bir nitelikte degildir. Ïnternet'egir-
mek, yararlanmak ve çeyitli olanaklari kullanmak için herhangi
bir yasal formalite, bagvuru izni,.onay gibi iglemler söz konusu
degildir. Ïnternet'in hukuki anlamda bir sahibi yoktur; belli bir
igleticisi ve tveya yöneticisi de yoktur [bu konuda yasal düzen-
lemeler ya pihyor ancak hem çok yeni hem de çok yetersiz]. Bu
nedenle Ïn kullammmda ortaya çikabilecek suistimalle-
-ernet'in

ri, agirihklari, usulsüzlükleri, kural digi davramplari denetleyip

yaptirim uygulayacak merkezi bir otorite de bulunmamaktadir.


Ínternet'inbu niteligi, uluslararasi ya da uluslarüstü organizas-
yonlar tarafindan dikkate ahnmah ve çözüm üretilmelidir.

e-ticaref'in, Internet üzerinde iglemlerin artmasi ve daha bü-


yük ölçüde rekabet yaratilmasi ile pazar yapilarmda bir açilun
sagladigi konusunda kesin bir sonuca varilamaz. e-ticaret, kûre-
sel bir açik alan yaratirken gidilen yolun izlenmesi ve buna bag-
h olarak kapah sistem yaratilmasi sonucunu. da verebilir. Vari-
labilecek sonuç, igletmelerin e-ticaret ortaminda çok yönlü stra-
tejik kararlar vermek zorunda olduklan ve yaptiklari igin özel-
.
ligine göre strateji saptama ve buna göre yapilanma yoluna git-
meleri gerektigidir.'"
Artik savag alam teknoloji degil, deger olmugtur. Yani mas-
raflan dügürmek, yeniliklere açilma, pazarlama, yükseltme ve
Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakli Harekât 535

mügteri dinleme. Teknoloji üzerine odaklanmak, igin agamalari-


na degil, araçlarma odaklanmak demektir. DoksanIarm sonra-
smda internet gruplarinm slogam "Dijitalize ol
ya da öl" idi.
Microsoft gururlu bir eda ile, "Ya online olursunuz ya da yutu-
lursunuz," diyordu."
Teknolojiyi yaratirken artik teknoloji stratejiyi de belirleyen
en önemli unsur olmuytur. Bu nedenle 21. yüzyilm tüm kavram,
olgu ve degigkenleri buna göre degerlendirilmelidir.

L.

I
4.3. STRATEJÌK BÍLGÍSAVA LARI
VE YÖNTEMLERÍ
L

"Üçüncüdünya savagmda hangi silahlar


kullamlacak bilmiyorum, ama dördüncüsü
tag ve sopa ile yapdacak,"
Albert Einstein

4.3.1. Bilgi Savaglanna Haz1rlik


Yil 2006... Açik kaynaklardan okudugumuza göre, ABD Ordu
r
Araghrma ve Geligtirme Laboratuvari yirmi birinci yüzyil askeri-
nin savag giysisini tasarlamigtir. Helmette (koruyucubaghk) mik-
rofon ve kulakhk olacak, gece görüy dürbünü ve termal görüntü-
leme sensörü ile arazi üzerinde nerede bulundugunu gösteren ve
devamh, güncel hedef bilgilerini içeren göz-vizörü takacaktir.
Mikro iglemcilerdeki yenilikler silah sistemlerinin daha küçük
boyutta üretilebilirligini saglayacaktir. Uzaktan kontrollü insan-
siz hava araçlari yer hedeflerini tam dogrulukla saptayabilecek-
tir. Gelecegin savaglarmda uçaklar yerlerini insansiz hava araçla-
parçasmi' okuyunuz]
'okuma
rma birakacaktir. [Bölüm sonunda

Filmin adi "Stealth", [yönetmeni:Rob Cohen] ABD'nin Kär-


fez harekâtmda ilk kez l<ullandigi görünmez-hayalet uçaklardan
esinlenilmig bir filmdi. Amerikan HavaKuvvetleriiçin geligtiri-
'konu

len ve yapay zekâyla yönetilen bir savag uçag1m ahyordu.


Savag tekniklerini tam olarak ögrenebilmesiiçin öncelikle iyi egi-
tilmig pilotlar tarafmdan uçurulan uçak, yildmm dügmesi sonu-
cu kendi kendine hareket etmeye baglaymca ölümcül bir hal ahr.
Stratejik Hamieler, StratejikSorunlar ile Etki Odakh Harekât 537

Bu yok edici gücün yeni bir dünya savagi çikarmasim engelle-


mek, yetenekli üç pilota düger.
Çünküuçak (EDI) kompu úlkenin (Çin)bir yerleyim merkezi-
ne kimyasal silah atip orayi yok etmiytir, bagka yerleri de yok
edecektir.
Ama insanoglu bilginin yarattigi teknoloji harikasim yine bil-
giyle yenecektir.

Dünyahlar bilginin yarattigi bir bagka büyük medeniyetin,


"uzayhlarm"
istilasma açiktir ama ABD yani büyük teknolojik
güç medeniyeti dünyayi kurtaracaktir. Filmin adi: "War of the
Worlds Dûnyalar Savagi" [Yönetmen: Steven Spielberg).
-

Ïnsanhšm "hâkim
tür" konumunun sallanmasim ve dünya-
mn dünya digi varhklar tarafmdan istilasim konu eden öyküler,
aslmda zengin gelenegini büyuk ölçüde belli bir döneme, belli
bir ülkeye borçlu: 1950'lerin Amerika'sma. Bu kadar kalabahk,
irili ufakh bunca ürün vermiç bir alt türün bu denli dar bir za-
man diliminden kaynagmi aldigi dügüncesi belki biraz gagirtio
gelebilir. Ancak bu alt türe biraz dikkatli baktigimzda klasikleri-
nin neredeyse tamammm bu dönemde yapildigim ve temalan-
mn büyük ölçüde 1950'ler ABD'sinin politik ve toplumsal doku-
sundan beslendigini gärebilirsiniz.
Dünyanm bagka medeniyetler tarafmdan istilasmi konu alan
en gärkemli yapit aslmda ABD degil Ïngiliz eseridir. H.G.
Wells'in "Dünyalar Savagiyor" bilim-kurgu romanidir. Bu yapit
19. yüzyilm sonunda Íngiltere'nin Merihliler (Marshlar) tarafm-
dan istila edilipini anlatir. [Kimi eleptirmenler, bu bilimkurgu
ro-
mam, bir sömürgecilik eleptirisi olarak ele ahrlar, ancak bizim
konumuz roman ya da filmin eleptirisi olmadig1 için üzerinde
durmuyoruz.) Üzerinde güney batmayan imparatorluk Ïngiftere,
yani gezegenin en büyük teknolojik ve askerî gücü, bir yabanci
güç tarafmdan zahmetsizce maglup ediliyor.
1950'ler Amerikan usayh (aslmda "yabanci")

ana temali film-


lerde genellikle
"askerler"

sagduyulu davramp bunlari yok etmek


istiyorlar ve sonunda da hakh çilayorlar. Bu vurgu önemli.
I

538 Gelece i Yönetmek

"Soguk Savag" döneminde yapay yaratilnug olan hem Do-


'korku'
egemendi. Bu dönem-
'tedirginlik'

gu'dahem Bati'da ve
silahlar ve nükleer savay' ile
'nükleer

de bilimin yarattigi iki öge


'yildiz
savagi' projeleri tirmandmldi. Bu tedirginlik ABD ile Sov-
yetler arasmda (Washington-Moskova) dogrudan haberleyme
hatti kurulmasma iligkin antlagmanm imzalanmasma [Kirmizi
telefon hatti anlagmasi diye bilinir] yol açmigtir.
Uydu haberleymesi alamndaki teknolojik geligmeler, iki ülke
arasmdaki dogrudan iletigimin daha güvenilir, daha kolay ve
daha çabuk hale getirilmesini olanakh yapmaktaydi. Bu geligme-
lerin 141gi altmda, iki ülke, 30 Eylül1971 tarihinde söz konusu an-
lagniayi Washington'da imzalamiglardir. Anlagma ile, ABD Ïn-
telsat sistemi, Sovyetler Birligi de Molniya II sistemi ile birer uy-
du haberlegme hatti kurmuglardir.'"
1980'lere gelindiginde Soguk Savag hâlâ sürüyordu ve Re-
agan ABD'yi uzaydan savunmasi planlanan projelerden säz
ediyordu (bu sistem ilginç bir gekilde Yildiz Savaglari olarak
amhyordu): Ancak artik uzayhlarm istilasmi konu alan filmler
komünizme yönelik korkunun bir digavurumundan çok, sine-
masal bir gelenegin yeniden'ziyareti niteligini kazanmigti. Eski
uzayh öyküleri yeni teknolojilerle çekilmeye baglandi.
1990'lara gelindiginde "Soguk Savag" sona ermig, dolayisiyla
da orijinal uzayh istilasi filmler furvasma sebep oldup säylene-
bilecek durum ortadan kalkmigh. Ancak ilginç bir gekilde, uzay-
h is tilasi filmlerinde önemli bir ar tig görüldü. Bir taraftan bilgisa-
yar ürünü özel efektlerin getirdigi yeni olanaklarla her tür1ü fe-
laket filminin revaçta olmasi sonucunda uzayh istilasi filmleri
için de çok müsait bir teknolojik ortam olugmugtu.
2000'li yillarda televizyon kanallarmda yogun olarak, beyaz-
temah
"yabanci"

perdede ise daha az say1da aslmda


"uzayh",

ABD yapimi filmler izlemeye devam edecegiz. Ama agirhk ko-


nular
"bilgi
savagi" ana tëmah olacaktir.
Degigen, geligen teknolojilere bagh olarak yeni yüzyilm ve
onu takip edecek olan 22. yüzyilm savaglarimn savagi"
"bilgi

olacagi artik öngärü olmaktan çikmig, bir gerçege dönügmügtür.


"Bilgi toplumunun". belki de kendisini imha etmesi demek olan
Stralejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 539

(veya olacak) bu yeni savag konsept ve doktrinini en dogru ve


anlaplabilir olarak anlatan kaynak hiç kugkusuz silahh kuvvet-
lerin kendisidir. Bu nedenle, bu bölüm anlatihrken yetkin kay-
nak olmasi nedeniyle, Harp Akademileri'nce basilan "Türk
Silahh Kuvvetleri Bilgi Harbine Nasd Hazirlanmahdir?" -adh
yapittani" yararlamlmig, bazi bälümleri tamamlanmigtir.

4.3.2. Yeni Bir Savag Türü: Bilgi Savap ve Yöntemleri


Bilgisayar, uydu ve telefon, mesafeleri ve kültür farkhhklan-
m da ortadan kaldirmig, bilgi çaş ile birlikte küresellegmekavra-
mi da ortaya çikmigtir. Küresellegen dünyamizda sadece birey-
ler ve toplumlar degil, devletler de birbirleriyle bilgi sistemleri
vasitasiyla etkilesim içine girmiglerdir. Henüz olan
gelÍçmekte
ve bu teknolojik geligmenin gerisinde kalan devletler, sözü edi-
len teknolojik devrimde bagi çeken ülkelere gittikçe artan bir
oranda bagimh olmaya baglamiglardir. Bu bagimhhk, ekono-
mik,
.psiko-sosyal,

kiiltürel, bilimsel ve· teknolojik güç gibi


milli güç unsurlarmdan hemen her birini etkiler durumda iken,
askerî güç söz konusu oldugunda daha da önemli hale gelmek-
tedir.
Bilgi çagmm üretim sürecini ve bireylerin yagam geklini de-
gigtirdigive degigtirecegi gibi, günümüz
"savaglarim
da" ol-
dukça radikal bir biçimde etkiledigi görülmektedir. Geligen tek-
noloji bugün silahh kuvvetlerin tüm sistemlerine
yansump, bir
änceki bölümün sonunda söyledigimiz gibi geçmigte strateji
teknolojiyi belirlerken, birçok dügünür günümüzde teknolo-
jinin stratejiyi belirledigini tartigir olmugtur. Geligen teknolo-
jinin günümüz çatigmalarma olan etkisi Falkland Savagi'nda
hissedilmig, Körfez Savap'nda ise açikça görülmügtür.
Körfez Savap süresince, harekât alam üzerinde bulunan, bil-
·

gi çag1 teknolojileri ile donatilmig uydu sistemleri ile muhabe-


re sabasmm gözellenmesi sonucu muhaberenin yapisma yeni
bir boyut kazandinlmig, kizilötesi ve gece görüy sistemleri ile
gece hâkimiyeti temin edilmig ve gerçek zamanh kepif gözet- -

leme y apilarak sûratlireaksiyon, dagru angajman ve her an isa-


540 Gelecegi Yönctmek

betli nokta atig yapma olanagi saglanmigtir. Akilh silah sistem-


leri, muharebe saharmm derinliginden, kargit gücün silah men-
zilinin çok ötesinden hedeflerini büyük bir bassasiyetle bul-
muglardir.
Ïletigimolanaklarmm geligimi, Körfez Savap'm televizyonlar
araciligiyla evlerimize naklen ulagtirmig, harekât dünya kamu-
oyu tarafmdan izlenmig, [Kirim Savag (1853-1856)medya
tarafindan ilk kez izlenen savagtir]-medya psikolojik harbin bir
arac1 haline gelmigtir.
Bilgi teknolojilerindeki geligim paralelinde, sava; kavra-
mi da degigmektedir. Ïlk olarak, artik savagi eski anlayigma uy-
gun olarak bir ulus-devletin veya devletler grubunun ordulari-
nm birbirlerine kargi çarpigmasi olarak dügunemeyiz. Somali
örnegi bu anlay1pm yetersizligini ortaya 1<oymuytur. Ulus-devle-
tin savag yapma üzerindeki- tekeli kalmamigtir. Birtakim diger
unsurlar, örnegin, girketler, dini gruplar, terörist organizasyon-
lar, uyugturucu kartelleri tehdit kapsamma girmigierdir, Tokyo
metrosundaki gazi" saldirisi da böyle bir tehdidin boyut-
"sarin

larmi ve ciddlyetini gözler önüne sermiçtir.


Bilgi çagmm günümüzdeki savag kavramina getirdigi ikin-
ci boyut ise, tehdidin niteliginden çok yönü ile ilgilidir. Çagi-
mizda bilginin kazandigi önem paralelinde bilgiyi toplayan,
igleyen ve dagitan altyapi da tehdidin hedefi haline gelmigtir.
Böylece Savag Harici Harekât (Operations Other Than War)
kavrami ortaya çikm19tir. ABD'de 15 yagmdaki bir çocuk Pen-
tagon'un bilgisayar sistemine nüfuz ederek, çok gizli bilgilere
ulaçabilmigtir. [Bill Clinton hackerleri hapishaneden cikartip,
Pentagon ve Beyaz Saray'm gifrelerini kirmak yerine,
ABD'nin tehdit unsurlanna kargi çaligmalari için anlagmaya
varmigtij Sadece macera d ügüncesiyle bir çocuk tarafmdan
gerçekleptirilebilen böyle bir eylemin, organize bir topluluk
tarafmdan gerçekleptirilmesi durumunda çok daha etkili ola-
bilecegi açiktir.
Sava; Harici Harekât uygulamalarinm örneklerini ülkemizde
de görebilmekteyiz. PKK'nm bagi A. Öcalan'mnerede oldugu
cep telefonu dinlenerek tespit edilmig; [B. Ecevit: "A. Öcalan'i
Stratejik Hamleler, StratejikSorunlar ile Etki OdaklaHarekät 541

ABD bize niye verdi? Hiç anlamadim." Röportaji yapan Oral


Çahylar -

HABERTÜRK, 3 Subat 2006] aym örgütün internette-


ki propaganda sitesi "hack"lanarak
içerigi degigtirilmig ve örgü-
tün aleyhine propaganda yapar hale getirilmigtir.
'Günümüzde silahh kuvvetler bilgi teknolojilerinin nimetle-
rinden en üst düzeyde faydalanacak gekilde bir yapilanmaya
gitmektedir. Bu geligmig bilgi altyapisi silahh kuvvetlere birçok
avantaj sagladigi gibi, aym zamanda, bilgi harbi hedeflerinden
biri haline de gelmigtir.
Sonuç olarak, bilginin gittikçe daha degerli hale geldigi gü-
nümüzde, altyapismda bilgi sistemleri bulunan her sahayi he-
def alan topyekûn bir sava; türü, Bilgi Harbi ve askerî sahaya
yansimasi olan Bilgi Harekâti ortaya çikmigtir.

4.3.3. Bilgi Harbi ve Bilgi Harekâti Kavramlan


Oldukça yeni bir kavram olan ve birçok alanda etkili olan bil-
gi harbi için pek çok kurulug çegitli tammlamalar yapmigtir. Bu
tanunlardan bazilari apagidadir:
ABD hava kuvvetlerinin yaptigi tamma göre; Bilgi Harbi,
"Dügmanm sahip oldugu bilgi ve onun fonksiyonlanm engellemek,
imha etmek, bozmak ve kendi çrkaruntz dogrultusundakullanmak için
yapilan hareketlerle, dügmanm bu faaliyetimize karpi önlem almasmi
engellemek ve benzeri harekâtina karpi korunmaktrr."
Bilgi Harbi, Kara Kuvvetleri Talimnamesi 100-6 dokümamnda
"Kendi bilgi i lem sürec,imizi, bilgi sistemlerimizi ve bilgisayar aglan-
mrzt korurken, dügmanm bilgi-iglemsùreci, bilgi sistemleri ve bilgisa-
yar aglarr üzerinde bilgi üstünf ügü saglamak için icra edilen·bir dizi
hareket" olarak tammlanmigtir.
Tammda yer alan Bilgi Sistemleri ifadesi ile, bilgi konusun-
da olugmuy bütün altyapilar, organizasyonlar, persom1 ve bun-
larm bilgiyi toplayan, igleyen, depolayan, yaymlayan, sergile-
yen, yayan ve uygulayan parçalari anlatilmak istenmektedir.
Aym dokümanda, Bilgi Harbi tammmdan baska Bilgi Hare-
kâti ba lig ath d i gu tamma yer verilmigtir: "Bilgi harekâti; mu-

-I
I

542 GelecegiYönetmek

harebe alanmda, kaynaklarrn dogruzaman ve yerde kullamlmasmi, si-


lahlarm seçilmesini, bilginin kontrol altmda tutularak muharebenin
destektenmesini ve muharebe etkinliginin artrrrimasim· saglar. Bilgi
harekâtt, askerî harekâtin bütün safhalarmda tesis editen askerî bilgi
ortamindaki bütün bilgi-iglem
faaliyetlerinin-geliptirilmesi, iglenmesi
ve korunmasma yönelik olarak yaprian sürekli bir askerî faaliyettir.
Bilgi harekâtz aym zamanda küresel bilgi -ortammda yapilan önleyici
çahymalarla dügmamn bilgi ve karar verme kabiliyetierinin istismar
edilmesi [Hedef alinan sistemden gizlicebilgi sizdirrimast durumunu
ifade eder. Kullamlmast istenen bilgi savagt aracmm, en zay:f nok-
tasindan sisteme sokulmasi agamast sizma agamasidir] ve çahyamaz
hale getirilmesi faaliyetieridir."
30 Nisan 1998 Tarihli, MCM-069-98 (NATO Info Ops. Con-
cept) NATO Bilgi Harekâti Konsepti dokümamnda Bilgi Hare-
kât1. göyle tammlanmigtir: "Politik.ve askerî hedefleri desteklemek
için kendibilgi ve / veya bilgi sistemlerini etkili bir gekilde kullanip ko-
rurken, hasmm bilgiyedayali iglemlerini,komuta kontrol (C2) sistem-
lerini, muhabere ve bilgi sistemlerini etkileyerek karar vericilerin etkin
olmalarmi saglamak amaczylayerine getirilen
faaliyetlerdir. Yürütti-
len harekâtm özelligine göre bilgi harekâtt ikiye ayrilir; savunma ve
taarruzi bilgi harekâtz
"

MC 422 NATO Information Operations Policy doküma-


mnda ise Bilgi Harbi için pöyle bir tamm dikkat çekmektedir: .

"Belirgin politikve / veya askert hedefleriele geçirmekveya geliptirmek


maksadayla belirlenmig bir muhastm veya muhasimlara karµ kriz ve
çatigma zamanlarmda icra edilen bilgi harekâtzd2r."
TSK Elektronik Harp Konseptinde Bilgi Harbi pu gekilde
tarif edilmektedir: "Kendi bilgi-iplemsürecimiz; bilgi sistemlerimiz
ve bilgisayar aglarmnz: korurken, düpmanm bilgi-iplem süreci, bilgi
sistemleri ve bilgi aglan üzerinde istenen etkinin saglanmast için icra
edilen
faaliyetlerdir."
Aym dokümanda, Bilgi Harekâti,
"askerî

harekâtm biltün saf-


halarmda tesis edilen askerî bilgí ortammdaki bütün bilgi iglem faali-
yeticrinin geliptirilmesi,içIenmesi ve korunmasma yönelikolarak ya-
pdan sürekli bir askerî faaliyct" geklinde tarif edilmektedir. Yine
I

StratejikNamleler,StrafejikSorunfar ile Etki OdakhHarekat 543


T .

aym doküman bilgi harekâtmm dügman bilgi ve karar verme


yeteneklerinin tahrip edilmesi ve çahyamaz hale getirilmesi fa-
aliyetlerini kapsadiguu belirtmektedir.
Çokuluslubir harekâti destekleyecek gekilde genig bir bilgi
altyapisimn olugturulmasi, olugturulan bilgi altyapismm hare-
kât süresince etkinlikle kullamimasi, ilk hedef olarak kargit güç-
lerin (muhasimm)bilgi ve komuta kontrol sistemlerinin seçil-
mesi ve medyamn adeta bir harp vasitasi olarak kullamlmasi
açismdan, ilk kez Körfet Harbi'nde bilgi harbinin belirli alt bö-
lümleriyle kismen uygulandigi gözlemlenmigtir.
Bilgi Harbi ve Bilgi Harekâtl konseptinin tarihsel perspektif
içinde ve bagka isimler altmda geligimi apagida oldugu gibidir:
, I

FaaliyetAdi Yil
REC(Radio Electric Combat) -
Radyo-Elektrik
Harp 1970
EW(ElectronicWarfare) -
ElektronikHarp 1980Ilkyillan
C2W(Command& ControlWarfare) -
KomutaKontrolHarbi 1980 Ortalari
IW(InformationWarfare) -
BilgiHarbi/ BligiHarekâti 1990 (Çöi
Firtmasi
.
Harekâtt)

4.3.4. Bilgi Harbinin Bölümleri'":


Harp Akademileri'nce yaymlanan kitapta Bilgi Harbi Kav-
rami ve kapsadig1 hai·p turleri ile araçlarimn, neler oldugu
hakkmda bilgi verilirken, temkinli bir ifade kullamlarak; "
....

yeni bir kavram olan Bilgi Harbi ile ilgili kesin tamm ve tarifler
ortada bulunmadigmdan, bu kavramlar ve kapsamm geligtiril-
mesi gerekmektedir" uyarisi yapilmaktadir.
Bilgi harbinin bölümleri arasmda keskin bir ayrim söz konu-
su degildir. Bu bölümlerin çogu iç içe geçmigtir ya da birbirle-
riyle yakm iligki içindedir.
ABD Milli Savunma Koleji akademisyenlerinden Martin Li-
bicki'nin internette yer alan "Bilgi Harbi Nedir" baghkh yazism-
da bilgi barbi apagida belirtilen yedi alt kategoriye ayrilrmytir:
544 Gelecegi Yönetmek


Komuta kontrol harbi

Ïstihbarattemelli harp

Elektronik harp

Psikolojik harp
Bilgisayar korsan harbi (hacker)

Ekonomik bilgi harbi

Siber harp
I.

a. Komuta Kontrol Harbi (C2)


Bilgi savagmm harp sahasmda icra edilen kismidir. Fiziki im-
hayi da içermektedir. Amaci, muhasimm komuta heyeti ile kuv-
vet arasmdaki komuta zincirinin kirilmasidir. Uygulama iki tür-
lü yapilmaktadir.
Bunlar;

Komuta heyeti / merkezinin imhasi veya elektronik ola-
rak devre digi birakilmasi,
Muhabere ve link devrelerinin imhasi / elektronik olarak
devre digt birakilmasi
C2 harbinin en yakm uygulamasi KörfezSavap'nda izlenmigtir.
Amerikan ve Ïngilizbirliklerince fiili çattyma öncesinde komuta
yapismdaki baglantmm bozulmasmi saglamak amactyla, komuta
yerleri, komuta/kontrol sistemleri ve bu sistemin dügüm nokta-
lan yüksek isabetli bombalar kullamlarak imha edilmigtir.
Komuta Kontrol Harbi, Komuta Kontrol Taarruzu ve Komu-
ta Kontrol Savunmasi olarak ikiye ayribr;
(1) Komuta Kontrol Taarruzu: Taarruza yönelik komuta
kontrol harbinin amaci; hem bilgi akipi, hem de durum kavra-
ylpi aç1smdan dügman komuta kontrolünün felç edilmesi. Etki-
li bir komuta kontrol taarruzuyla, dügmanm komuta kontrolü-
nü etkisiz hale getirerek durumu kendi avantajim1za kullana-
biliriz.
(2) Komuta Kontrol Savunmasi: Komuta kontrol savunma-
si, dost kuvvetlerin komuta kontrol sisteminin korunmasi ve
dügmanm bdzucu çabymalarmm etkisiz kihnmasim hedefler.
I
\

Stratejik Hamleler, Stratejik Sortmlar ile Etki Odaklt Harekäl 545

Burada amaç, dügman mukavemeti ile karplagddigmda bile,


dost kuvvetlerin zayiatmi en az düzeyde tutmaktar.
Ayrica dost kuvvetlerin harekâti sirasi'nda, kamuoyunu ve
personelin moralini etkilemeye yönelik dugman propagandasi-
ni önlemek de komuta kontrol savunmasmm amacidir.

b. Ïstihbarat Temelli
'

Harp
Ïstihbarat temelli harp, taktik resmin elde edilmesi maksa-
diyla kullamlan tüm vasitalar ve sensörler ile bu biÏgileri igle-
yen, degerlendiren ve birliklere yayan sistemleri kapsamakta-
dir.
Ístihbarat temelli harbin amaci, savagm bilinen bir parçasi
olan surprizleri engellernek ve komutana harekât planlarmm
ekillendirilmesinde yardima olmaktir. Ïyi bir istihbarat, hare-
kâtm koordinasyonunu ve senkronizasyonunu saglar. Muhare-
be bagladigmda, bir tarafta görevi anlamig ve yürütmeye hazir
birlikler varken, diger tarafta, karigikhk ve pok yaçayan birlikler
ver alir.
Bugunün bilgi sistemleri geçmigin çok ilerisine gitmig ve
harp sahasiyla ilgili anhk bilgileri verebilecek duruma gelmiçtir.
Gelecegin harp sahasi ortammda harp sahasim bütünü ile
kapsayacak çeyitli seviyelerde sensörler yer alacaktir.
Du karmapk yapida sensörler dört grupta ele almmigtir:
(1) Uzak mesafeli sensörler: Uydu gözetleme sistemleri, sis-
mik ve akustik sensörler [Günümüzde, dünyamn yörüngesinde
çepitli maksa tlarla nrlatilmiç 2400'den fazla uydu bulunmakta-
dir. Bu uydularm 100 kadan özel girketler tarafmdan igletilmek-
tedir. Du uydulardan bazilan 10 metre hassasiyetle fotograf çe-
kebihnekte ve ücretini ädeyene hizmet verebilmektedirlery*.
(2) Yakm mesafeli sensärler: Genig spektrumlu radarlar, sen-
tetik aperture radarlar (SAR), inverse sentetik aperture radarlar
(ISAR), insansiz hava araçlan,
(3) Platform sensörleri: Akustik, elektromanyetik, optik
.

(4) Silah sensörleri: IR, Radar, LIDAR (light detection and


ranging) sistemleri

r
I
546 GelecegiYönetmek

c. Elektronik Harp
Muhasimm elektromanyetik spektrumu kullanmasma mani
olarak veya kullanma yetenegini azaltarak ve dost kuvvetlerin
etkin kullammim saglayarak EM spektrumundan daha fazla ya-
rarlanmak maksadi ile icra edilen askerî faaliyetlere Elektronik
Harp adi verilmektedir. Üçbölümde incelenmektedir:
(1) Elektronik Destek Tedbirleri (EDT)
(2)Elektronik Kargi Tedbirler (EKT)
(3) Elektronik Koruyucu Tedbirler (EKOT).

d. Psikolojik Harp
Bu harp türünde ise bilginin insan fikir ve duçüncelerine
kargi ve bunlari isteklerimiz dogrultusunda etkilemek maksa-
diyla kullamlmasi söz konusudur. Bu harp türü dört kategoriye
ayrilmigtir: . .

(1) Millete karyzharekât, ,

(2)Muhasim komutanlara karpi harekât,


(3)Askerlere karp harekât,
(4) Kültürel karmaça yaratma harekâtr

e. Bilgisayar Korsan Harbi -

Ìçlemcitemelli
sistemlere kargi yürütülen harp türüdür. Bu
harp türü çahislar, girketler ve devlete kargi yapilabilir. Harp
sistemlerine kargi uygulanam komuta kontrol harbi kapsamm-
da yer almaktadir. Dügmana kargi, fiziki bir kuvvet müdahalesi
yapilmaksizm, bilgisayar virüsleri gibi daha çok yazihm taban-
h araçIar kullamlmaktadir. Bir türden gayri nizami bilgisayar
harbi olarak degerlendirilebilir.

f. Ekonomik Bilgi Harbi .

Bu harp türü ise bilgi savagi ile ekonomik harbin bir bilegke-
si olarak ortaya çikmaktadir. Bilgi satigi ve bilgi erigimi günü-
müzde ülkelere yüklü miktarda ekonomik deger olarak yansi-
maktadir. Bilgi kayrmşna erigimi engellemek, ülkelerin bu su-
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdaklaHarekât 547

retle ekonomik çöküntü içine girmesine neden olabilecektir. Bu


sistemler arasmda, klasik sistemlerin yam sira, internet, inmar-
sat ve uydu linkleri bulunmaktadir.

g. Siber Harp .r

I -
Bu harp türü ise bilgisayar sistemlerini esas alan savagtir. Üç
alt kategoriye ayrilmigtir.
0) Bilgi terörizmi; insaniara ait bilgilerin açiga çukartlarakbu in-
sanlarm özel yapai2tzlarina iligkin bilgilerin kamuoyuna açrklanmast
veya bu insan / topluluk bilgi kartlarma yanlig bilgilerin girilmesigek-
linde icra edilmektedir.
(2)Semantik hücumlar; sistemin arizali oldugu anlagilmadan yan-
hy sonuç vermesi saglanmaktadir. Sistemin saglikit iglemedigiçok zor
anlapilmalldi.r. Karar verme sistemlerine uygulanmaktadir.
(3) Simule edilmig harp; psikolojikharp kapsammda mütalaa edil-
mekle birlikte harp olugmadan taraflara ait bilgilerleharbin bilgisayar-
da simüle edilerek oynanmast ve sonucun o ülke aleyhinde gelipecegi
izlenimi verilmesidir.

4.3.5. Bilgi Harbinin Araçlan"


Klasik savagtan oldukça farkh bir karakteri olan Bilgi Har-
bi, konvansiyonel silahlardan oldukça farkh araç ve yöntemle-
rin kullanilmasmi gündeme getirmigtir. Ancak bilgi harbinin
bölümlerini esas alarak bilgi harbi araçlanna bakildigmda
bunlar;

Komuta kontrol sistemlerini hedef alan harp araç ve vasi-
talan

Tespit-

teghis sistemleri

Uydular

Alda tma kangtirma sistemleri
-


Bilgi iletigim, iglem sistemleri

Casuslar, ajanlar
• ·

Medya

Sayisal bilgi harbi araçlan olarak dügünülebilir.
548 Gelecegi Yönetmek

Agagida siralanan araçlar ise daha çok sayisal bilgi Imrisineait


gibi görünmektedir; ancak agirhkh olarak hangi sava lüründe
kullamldigma balolmaksizm yeni ve bilinrneyen araçlar açik-
lanmigtir. Yeni bir kavram olan bilgi harbi ile birlikte ortaya çi-
kan ara lar;

Bilgisayar virusleri
Kurtlar
Truva atlari
Mantik bombalan
Tuzak kapilari
Chipping
Nano-mekanikler ve mikroplar
HERF toplari ve EMP bombalari olarak sayilabilir.

a. Bilgirayar Virüsleri; kendi kendini büyük programlarin


içine kopyalayabilen program parçalandir. Bir virüs, yalmz bu-
lundugu al.a program çahytinlmca aktif hale geçer ve görevini
yapar. Bil isayarlann çökmesine, sabit disklerin silinerek tüm
bilgilerin haybolmasma neden olabilirier. Virüsler, bilgi savaym-
da, kipisel bilgisayarlardan çok dijital telefon agi devreleri gibi
program tabanh sistemlerde etkili olarak kullanilabilir.
b. Kurtlar; bagimsiz birer bilgisayar programlaridir. Kendi-
ni networkler üzerinde bilgisayardan bilgisayara kopyalayarak
çogahr. Networklerin çökmesine, bilgilerin kaybolmasma, bag-
lantilarm kesilmesine sebep olabilir.
c. Truva Atlari; programlar içine programm gerçek fonksi-
yonundan bagka fonksiyonlari gerçekleytirmesini saglamak için
koyulmuy program parçalaridir. Bu tür bir program, äzellikle
network güvenlik programi gibi programlara yerleptirilerek,
sistemin güvenlik açismdan zayif noktalarimn programi yerley-
tiren kipilerin eline geçmesini saglayabilir. Truva ati programla-
ri virüslerin ve kurtlarm gizlenmesinde de kullanilirlar.
ç. Mant1k Bombalari; bir çeyit truva ati programidirlar. Esas
amaçlari önceden üretilmig virüs, kurt gibi programlari aktif ha-
le getirmek için gerekli ikazi saglar. Hemen hemen tüm dünya-
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekât .

549

da yaygm olarak kullamlan network igletim sistemlerine üretici


firma tarafmdan yerlegtirilebilecekmantik bombalan aktif hale
geldiklerinde söz konusu network igletim sisteminin l<ullamldi-
gi, banka ATM gebekesi, borsa bilgisayar agi gibi sistemlerin
çökmesine neden olabilecektir.
d. Tuzak Kap11ari; öteki adiyla arka kapi üretici firmalar ve
dizayner tarafmdan, sistemlere koyulabilecek mekanizmalardir.
Bu mekanizmalar, dizaynerine, kullamciya hissettirmeden sis-
temlere nufuz etme ve sistem güvenhgmi aparak sistemden iste-
digi bilgiyi alma ve kendi arzusu dogrultusunda kullanabilme
olanagmi verir.
e. Chipping; yazihmlarda oldugu gibi, donanim sistemleri
de, çok rahatlikla kendinden beklenen fonksiyonlar haricinde
son kullaniasmm bilmedigi bir veya birden fazla fonksiyonu
yapacak gekilde dizayn edilmesi mümkündür. Bunun için özel
imal edilmig mikroçipler, çegitli amaçlar için silah ve sistemler-
,

de kullamlan kartlara monte edilebilir. Öte yandan belirli bir


fonksiyon için üretilmig devrelere ilave fonksiyonlar da kazan-
dirilabilir.
Bugün entegre bir devre (chip)içinde 5.000.000 transistörle
yapilabilecek kadar çok büyük fonksiyonlu devreler dizayn et-
mek mümkündür. Bu fonksiyonlardan, kullamci yalmz teknik
katalogunda belirtilen özellikleri.kullanabilir ve bilebilir. Dizay-
ner tarafmdan ilave edilmig diger fonksiyonlann, istihbarat ha-
riç, tespit edilmesi imkansiz denecek kadar zordur.
Entegre devrelerin kullamldig1 her türlü -elektronik cihaz,
üretici firma tarafmdan kazandmlabilecek ilave fonksiyonlar
yoluyla bilgi savagina açiktir. Bu ilave fonksiyonlar, belirli bir
radyo sinyali ile harekete geçirilebilir ve entegre devrenin bu-
lundugu kart yanarak sistem devre digi kalabilir.
f. Nano-Mekanikler ve Mikroplar; karmcadan küçük meka-
nik robotlar ve silisyum yiyen mikroplar da gelecegin bilgi sa-
vagt silablari olarak düpünülmektedir.
g. HERP" (High Energy Radio Frequency) Toplan; belirli
bir hedefe yüksek güçte yänlendirilmig rädyo sinyali göndere-

L
550 Gelecegi Yönennek

rek hedefi elektronik olarak käreltebilen silahlardtr. HERF silah-


lari herhangi bir elektronik sisteme / bilgisayar sistemine kargi
'

kullamlabilmekte, yüksek yogunluklu elektromanyetik enerjiyi


yönlendirilmig olarak göndermekte ve o sistemde bulunan
elektronik devreleri yakarak devre digi birakmaktadir.
HERF topu bir minibüsün içine monte edilebilir ve telefon
santrallari, televizyon verici istasyonlari ya da bir bilgisayar net-
work sistemi üzerindeki
"main
server" bilgisayarin üzerinde
kullamlarak söz konusu sistemle devre disi birakabilir.
ri
HERF silahlarmm Amerika Birlegik Dáletleri ve Rusya Fe-
derasyonu'nda bulundugu bilinmektedir. Rusya Federasyo-
nu'ndaki istikrarsiz ortam bu silahm bazi terörist gruplann eli-
ne geçmesi riskini dogurmaktadir. Íngilizhükümeti, IRA terör
örgütünün HERF silahmi elde etmesinden endigelenmektedir.
h. Elektromanyetik Pals Bombasi (EMP);1" Bilgi savap silah-
lari, bilgisa ar virüslerinden çok daha degigik, ahgilmamig olabi-
lir. New ¥exico'daki Los Alamaos Milli Laboratuvan'nda yük-
sek güçlü elektromanyetik pals (EMP) üretebilen çanta büyüklü-
ünde bir a ygit geligtirilmigtir. Komandolar yabanci bir bagken-
te gizlice girebilir, EMP çantasmi bir bankanm yanma yerleptire-
bilir ve sistemi çahytirabilirler. Sonuçta ortaya çikan palslar bi-
nadaki bütün elektronik parçalari yakacaktir. Diger öneriler, bi-
yoloji ile elektronigi birleptirmektir. Örnegin,Pentagon görevli-
leri, mikroorganizmalarm çöpleri yok etmesi gibi, mikroplarm
da bilgisayarlarm içinde elektronigi ve yahtkan malzemeyi yok
etmek için yetigtirilebileceklerine inanmaktadir."°
Elektromanyetikpals etkisiilk kez nükleer silahlarm yüksek ir-
tifa infilakmda gözlemlenmigtir. Elektromanyetikpals, nano sani-
yelerle ifade edilen kisa zaman dilimlerinde, çok yogun olarak
ortaya çikari ve genig bir sahaya yayilan bir elektromanyetik yok
dalgasi olarak tammlanabilir. Bu gok dalgasmm meydana getir-
digi güçlü manyetik alan, etki sahasi içindeki elektronik devre-
1er, kablolar ve her türlü iletken rnadde üzerinde kilo voltlar se-
viyesinde voltaj olugturmaktadir.
Elektromanyetikpals etkisine maruz kalan bilgisayar sistemleri,
muhabere cihazlan, radarlar ve bünyesinde elektronik devre bu-
I

Stratejik Hamfeler, Stratejik Soruniar ile Etki Odakh Harekât 551

lunan, her türlü cihaz hasara ugrayacaktir. Elektronik cihazlarm


. elektromanyetik pals etkisine kargi yahtilmalari da oldukça zordur.
Muhabere ve radar cihazlaruun antenleri, bilgisayar networkleri-
nin kablolan ve modemlerin bagh oldugu telefon hatlan, elekt-
romanyetik pals etkisini,.bagh olduklari cihazlara, elektromanyetik
olarak yahtilmig ortamlarda bulunsalar bile, tagiyacaklardir.
Bilgi harbi kapsammda kullamlan elektromanyetik pals bomba-
si nükleer degildir ve elektromanyetik gok dalgasim meydana
getirmek için, patlayici ile tahrik olan, bir elektromanyetik akim
]eneratöründen istifade eder.
Elektromanyetik akim jeneratörü, 10 mikrosaniye içinde
--20

10 milyonlarca Joule enerji üretir. Pik-akimi tipik bir yildinmm


1000 katidir.
Bir elektromanyetik pals bombasmm etki sahasrun artiril-
masi, bombamn gücünti'n artirilmasma baghdir. Örnek olarak
10 GW, 5 GHz'lik bir elektromanyetik pals bombasi, yüzlerce
metre yükseklikten 400 metre çapmda bir etki sahasi mey-
-500

dana getirmektedir
Mevcut durum itibarlyla sadece ABD ve Rusya Federasyo-
nu'nun elinde EMP bombasi üretimi için gerekli teknoloji, altya-
pi ve bilgi birikimi oldugu bilinmektedir. Ancak, EMP bombasi-
nm üretilmesi için, gerekli mühendislik çizimleri oldugu takdir-
de 1940'larm teknolojisi yeterlidir. Rusya Federasyonu'ndaki iç
istikrarsizhk da göz önünde almdigmda, bu silahm, diger ülke-
ler tarafmdan da üretilmesi söz konusu olabilecektir.
Elektromanyetik silahlann harpte kullanilmast ile harbin bag-
langicmda konvansiyonel silahlara göre daha az kuvvet harca-
yarak muhasimm genigbir yelpazedeki hedeflerine kargi kisa sü-
rede etkili olunabilecektir. Örnegin;muhasimm belirli bir mevki-
deki SAM sisteminin etkisiz hale getirilmesi için birçok avci,
bombardiman ve EKT uçagma, HARM füzeleri ve bombalara ih-
tiyaç duyulabilecekken, aym görev, SAM sistemindeki radarlara
ve elektronik devrelere hasar verecek elektromanyetik silahlarm
kullanim1 ile daha az gayret sarf ederek icra edilebilecektir.

I
552 GelecegiYönetmek
.

4.3.6. Bilgi Savapmn Yöntemleri


1. Warden Modeli
Agagida, ABD Hava Kuvvetleri'nden Albay J.A. Warden ta-
rafmdan tasarlanan ve Warden Modell'" olarak adlandirilan
elektromanyetik silahlarm kullamldigi bir stratejik hava harbi
modeli yer almaktadir.
Warden modeline göre, bir milletin, harp etme imkân ve ka-
biliyetinde beg agirhk merkezi belirlenmigtir. Bunlar önem sira-
sma göre, liderlik ve liderligi destekleyen C3 sistemi, hayati
önemi haiz ekonomik altyapisi, ulagtirma agi, halki ve harp sa-
hasindaki askerî kuvvetleridir.
En iç halkada yer alan askerî -/ sivil liderlik ve liderligi des-
tekleyen komuta, kontrol ve.muhabere sistemi, günümüzdeki
bilgisayarlar, dijital telefon sistemleri ve bir devletin vatanday-
larmi etkilemek için kullandigi en güçlü araç olan televizyon gi-
bi elektronik tabanh cihazlar dikkate almdigmda, bilgi harbi si-
lahlarmm etkilerine oldukça açiktir. Bu silahlarm kullammiyla .

muhasim ülkenin liderlik mekanizmasi, çok az can kaybiyla,


felç edilebilecektir.
Íkincihalkada yer alan hayati önemi haiz ekonomik altyapi
kapsammda, yüksek seviyede otomasyon gerektirmesi ve ûre-
tim sürecinin karmagikhgi nedeniyle bilgisayarlarm ve elektro-
nik devrelerin etkinlikle kullamldigi petro-kimya ve metal igle-
me endüstrisi, bankacihk, borsa ve finans sektörleri, bilgi harbi
silahlarmm hedefieri arasmda olacaktir. Azami tesirin elde edi-
lebilmesi için, muhasim ülke ekonomisinin agirhk merkezleri,
bilgi hath,i icra etmeden önce, tespit edilmelidir.
Ulagtirma altyapisi söz konusu oldugunda bilgi harbinin he-
defleri, hava trafik kontrol sistemi ve demiryolu sinyalizasyon
sis teminde kullamlan bilgisayarlar olacak tir.
Warden modeline göre muhasim ülke halki da bilgi savagi-
.

mn hedefleri arasmdadir. Televizyon, radyo, e-mail gibi iletigim


vasitalariyla halkm morali üzerinde y2kici bir etkiye yol açilma-
si amaçlanmaktadir.
Stratejik Hamieler Stratejik Scrunlar ile Etki Odak/1HareMt 553

Hükümete ait olis binalan, askeri karargâli ve komuta


binalarmda bulunan bilgisayar ekipmanla.n

TV/radyo yaym merkezleri, telefon santrallari,


uydu antenleri,
önemh C3 istasyonlari

r Harekât
Sahasmdaki
Askeri Birlikler

gynt .

no

n ns.

Cep telefonlart,
.

TV, radyo vericileri

Harp sahasmdaki
elektronik cihazlar,
bilgisayarlar

Sekil:Halkah WARDEN modeline göre elektromanyetik olarak hassas hedefler


Kaynak: Türk Silahh Kuvvetleri Bilgi Harbine NasriHazarlamnalidir, s.23
554 Gelecegi-Yönetmek

Modelin son halkasmda, muharebe sahasmdaki askerî kuv-


vetler yer almaktadir. Günümüzde muharebe sahasmda yer
alan elektronik tabanh cihazlar, bilgi harbi silahlarmm hedefle-
rini olugturmaktadirlar. Komuta kontrol / muhabere merkezle-
ri gibi hedefler iyi korunmuy gizlendiklerinde,
.sigmaklarda

bunlarm konvansiyonel silahlarla imhasi için çok fazla kuvvet


sarfma gerek olacaktir. Bilgi harbi silahlari, daha az gayret sarfi
ile söz konusu hedefleri etkisiz hale getirebilecektir.
Bilgi harbi silahlarmin bir diger kullamlma yöntemi ise De-
receli Tepki Stratejisidir (Strategy of Graduated Response). Bu
yöntemde bilgi harbi, deniz ablukasi ya da hava ablukasi gibi
bir yaptirim araci olarak kullamlmaktadir. Muhasim ulkenin
yaptirunlara verdigi tepki dogrultusunda dereceli olarak artinl-
makta ve son agamada konvansiyonel silahlarla desteklenerek
muhasim ülkenin harp etme yeteneginin ortadan kaldirilmasi
hedeflenmektedir.
Sonuç olarak bilgi harbi silahlan, özellikle harbin baginda mu-
hasumn liderlik ve destekleyen komuta, kontrol ve muhabere agi-
na kargi kullamldigmda felç edici bir etki meydana getirecek,mu-
hasimm harp etme kabiliyetini önemli ölçüde azaltabilecektir.
Muhasim üIke üzerinde fazla can kaybma neden olmadan
yüksek tempohi bir harp icra edilmesine olanak vererek kamu-
oyu baskisi olugmasma engel olacaktir.
Bilgi harbi silahlari, stratejik ve taktik seviyede kullamlabi-
len "elektronik
kitle imha" silahlaridir. Konvansiyonel silahlara
göre daha genig bir sahada etkili olduklarmdan kuvvet tasarru-
fu saglamaktadirlar.

2. Sayisal Bilgi Harekâti (Digital Data Warfare)1n


Sayisal Bilgi Harbi (DDW), askerî, politik, ekonomik ya da
kipisel amaçlann elde edilmesi maksadiyla bir bilgisayar siste-
mine ya da agma gizlice zararh bilgisayar yazihmi (Malicious
Computer Code) sokulmasidir. Saldirgan, bir ülkenin silahli
kuvvetleri, bir terörist organiz'asyon, uluslararasi bir girket ya
.

da bir gahis olabilir.


Stratejik Hamieler, StmtejikSorunlar ile Etki OdakliHarekât 555

SAYlSALBILGIHARBINDEN
ORNEKLER
Saldirgan Spesifik Spesilik Nihai
Hedef Amaç Amaç
-

Askeril milli Muhasimin Muhasiminkomuta Savagin


bir organizasyon C41a i kontrola§inin kazanilmasi
çökertilmesi .

Terörist bir Telefon/Bilgisayar Bilgiakginin, Politikbirdeklerasyonda


organizasyon sistemleri ekonomik aktivitelerin bulunmak
kesinliyeu ratilmasi

Özelbir pirket Rakip Klymellibligiye Rakipgirketekargi


.girketin

erigmek avantajsa amak


veritabani

Sahis Firmanin Belirlibirhesaba Ekonomikçikar ya da


muhasebesistemi para transferi firmanincezalandirilmasi .

Sayisal bilgi harbinin galuslar tarafmdan ekonomik çikar elde


edilmesi maksadiyla kullamlmasmm bir örnegi de, bilgisayar
gü-
venlik uzmani John Dehaven tarafmdan anlatildigi gibi, bir fir-
mada çahyan bir kipinin, zaman ayarh bir yazihm birakarak, ken-
disiigten aynldiktan sonra, yazihmm dikkat çekmeyecek meblag-
daki paralari Isviçre'deki bir hesaba transfer etmesi
sonucu, fir-
madan kanunsuz olarak para elde etmesi vakasi olmug tur.

a. Sayisal Bilgi Harbinin Amaçlan:


(1) Devre Digi Birakma
Hedef alman sistemin, yazthm ya da donamm olarak kulla-
mm digi birakilmasidir.·Bu amaç, yazihma ya da donamma ha-
sar veren zararh bilgisayar yazilum (maliciouscomputer code) kulla-
nilarak elde edilebilir. Örneginbir virüs, iglemcinin çahyma fre-
kansru artirarak agm ismmasma ve yanmasma neden olabilir.
(2) Zayiflatma:
Hedef alman sistemin iglevini geregi gibi
yapamaz hale
getirilmesidir. 1988 yihndaki internet kurdu hadisesinde, inter-
net üzerinde bilgisayardan bilgisayara kopyalanarak çogalan
556 Gelecegi-Yönetmek

bir yazilun, internete bagh 6000 bilgisayarm 12 saat süre ile ki-
litlenmesine neden olmugtu. Zayiflatmada bir.diger yöntem ise,
sayisal bilgi harbine maruz kahm; birimin sistemin geri kalan
kismmm korunmasi maksadiyla devre digi birakilmasmm sag-
lanmastyla elde edilebilir.
(3) Aldatma:
Hedef alman sistemin, farkmda olmadan yanhy bilgi üretme-
si ve üretilen bu bilginin dogruymuy gibi iglem görmesi duru-
mudur. ÖrneginSayisal Bilgi Harbi yazihuu, bir atig kontrol sis-
teminin radar ekranmda gerçekte olmayan temaslarm görün-
mesini saglayabilir.
(4) Istismar Etme:
Hedef alman sistemden, fark ettirilmeden bilgi sizdirilmasi
durumudur. Sistemden istismar etme yäntemiyle bilgi almdiy-
sa çogu kez durum fark edilemez. Bunun en olumsuz yam, sis-
temin yenilenmesi zorunlulugudur.

b.Sayisal Bilgi Harbinin Safhalan


(1) Nûfuz Etme Safhasi
Sayisal Bilgi Harbi araemm, en zayif noktasmdan sisteme so-
kulmasi safhasidir. Sayisal Bilgi Harbinin belki de en zor kismi-
dir. Dikkat edilmesi gereken iki husus, nüfuz noktasi ve nüfuz
yontemiair.
Sisteme nüfuz noktasi bakmandan incelendiginde, zararli
yazihm, sisteme direkt olarak ya da çevre birimleri vasitastyla
nüfuz ettirilebilir. Sistemin en zaylf noktasi aranmahdir.
Sisteme nüfuz yöntemi bakimmdan incelendiginde, Ön Kap1
Teknigi ve Arka Kapi Teknigi olmak üzere iki degigik yäntem
oldugu görülur. Ön Kapi teknig-inde, Sayisal Biigi Harbi yazih-
mi, sisteme dizayn amacma uygun bir medyada intikal ettirilir.
Örnegin,bir bilgisayara disket ya da CD-Rom ile, bir ahc1 cihaza
radyo dalgalan vasitast ile anteni üzerinden erigilmesi gibi.
Arka Kapi tekniginde sayisal bilgi harbi yazihmi sisteme di-
zayn amaci haricinde bir medya ile intikal ettirilir. Yüksek enerjili
radyo frekansi uygulamalan ya da kontrollü elektromanyetik
palsla.r bu maksatla kullamlabilir. ABD Savunma bakanhgs.'mn
I',1'ROM1arma (Erasable Prog-
AED taraftadan ùretile,.,«silal lars.1,«

.. I
I

StratejikHamleler, Stratejik Soruntar ile Etki OdaklrHarekát 557

rammable Read Only Memory) yerlegtirilmeküzere, kodlu bir RF


sinyali ile aktive olacak gekilde virüsler geligtirdigibilinmektedir.
(2) Yayilma Safhasi
Sisteme so kulan yazihm, sistem içerisindeki behrli hedefe ulay-
mak üzere yayilir. Bu hedef, yazihm, donamm sistem içinde be-
lirli bir server bilgisayar ya da network dügüm noktasi olabilir.
(3) Bekleme Safhasi
Sisteme sokulan yazilim, faaliyete geçme zamam gelinceye
kadar ya da belirli bir ikaz almcaya kadar sistem içinde pasif
olarak beklemeye geçer. Bu saflia sayisal bilgi harbi
taarruzu-
nun ne zaman ve kim tarafmdan gerçekleytirildiginin tespit
edilmesini oldukça güçIeytirmektedir.
(4) ÍcraSafhasi
Ïcra safhasi, sayisal bilgi harbi yazilunmm tetikleme meka-
nizmasi tarafmdan harekete geçirilmesiyle baglar. Bu tetikleme
mekanizmasi zaman ayan, belirli bir kriptolu RF sinyali, äzel bir
kullamci adi ve paroL, kombinasyonu ya da belirli bir veri giri-
i geklinde olabilir. Örneginbir uçak tarafmdan verilen XYZ 123
çagn adi, hava trafik kontrol sisteminde bulunan bir virüsü ha-
rekete geçirebilir.
Sisteme sokulan yazihm, verilen bir ikaz üzerine
ya da za-
man ayarh olarak, yukarida aç1klanan "Devre Digi Birakma",
"Zayiflatma", "ÏstismarEtme" gibi amaçlarm elde edilmesi için
faaliyete geçer. .

Bazen, sayisal bilgi harbi yazihmi herhangi bir tetikleme me-


kanizmasma ihtiyaç duymadan sisteme nüfuz etmesini müte-
akip faaliyete geçebilir. Õrnegintelefon networkleri için geligti-
rilmig bir sayisal bilgi harbi yazihmi, sisteme
girmesiyle birlikte
kendi kendini kopyalayarak çogahr ve sistemi agin yükleyerek
çökmesine neden olur.
(5) Sonuç Safhasi
Sayisal bilgi harbi amacmm elde edilmesini müteakip, yazünn
tekrar pasif duruma döner ya da hiç iz birakmamak üzere kendi-
sini sistemden siler. Böylece, sayisal bilgi harbi taarruzunun kim
tarafmdan ve ne gekilde yapildigi konusunda bir iz biraktlmami
olur. Eger istismar etme yöntemi ile sistemden birtakun kritik
ve-
tiler elde edildi Be, durumun hiç farkma bile vanlmayabilir.
558 GelecegiYönetmek

c. Sayisal Bilgi Harbinin Seviyeleri


Sayisal bilgi harbi, operatif, taktik ve stratejik seviyelerde
uygulanabilir.

SAYISALBILGIHARBiNIN
SEV1YELERI

Harbin Muhtemel Kisa VadeliMaksat Uzun VadeliMaksat


Seviyesi Hedefler
'
+ Finansa i + Ticaretinsekteye + Taarruzedenútkenin
Stratejik + Telefona i uëratilmasi isteklerininkabulûiçin
+ Borsa sistemi + Toplumdakorkuve ekonomikve politik
+ Hava trafik karigiklikolugturulmasi baski olugturulmasi-

Kontrolsistemi
+ AskeriC4lsistemi + MuhabereninSekteye + Muhasimkomuta
Operatif + Bölgeselenerji uératilmasi kademesininbilgiyi
.
merkezleri + Merkezibilgisayar kullanmasmin
devre
sistemlerinin önlenmesi
di§ibirakilmasi + DiéerOstkomulanlar
ve politikliderlerile
muhaberenin keslimesi
+ Belirlisilah + Komutanilediéer * Ôzelclarakseçilen
Taktik sistemleri taktikbirimlerarasindaki kiymellihedefler
+ Taktikveri irtibatinkesilmesi + Belirlibir.muhasim

aktanma \an + Harpsilahlannin kuwetinkomutazinci-


kullanilmazduruma rinind ginda
getirlimesl barakiimasi
+ Konvansiyonel

taarruzöncesi
muhasimkuvvellerin
zayillablmast

Tablo: Sayisal bilgi harbinin çegitli seviyelerdeki uygulamalarma iligkin


bilgiler içermektedir.

Sayisal bilgi harbinin icrasmda cevap verilmesi gereken iki


önemli soru mevcuttur. Birincisi belirli bir sisteme sayisal bilgi
harbi vazihmmm nüfuz ettirilmesi kararima, ikincisi ise yazih-
mi faaliyete geçirme kararmm kim tarafmdan verilecegidir.
Stratejik seviyedeki uygulamalarda karar hükümet seviye-
sinde almmahdir. Ancak taktik seviyedeki uygulamalarda sayi-
Stratejik Hamieler, StratejikSoruniar ile Etki OdaklaHarekât 559

sal bilgi harbi yazihmlarmm muhasimm sistemine nüfuz ettiril-


mesi karan gene hükümet düzeyinde ahnmakla beraber, icraata
geçme konusunda karari operatif seviyedeki komutan verebil-
melidir.

SayisalBilgiHarbininUygulanmesi
Karart
Sayrsalbilgi Sayisalbilgl harbi Sayisalbilgi harbi yaziliminm
harblnin seviyesi yazilimininyerleptirilmesine lcra safhasinageçirilmesine
iligkinkerar illykinkarar

Stratelik Bagkomutan GeneikurmayBagkarn

Operatif/ Taktik GenelkurmayBagkarn MügterekGötevKuvveti


Uzunbekleme safhagi Komutani
Operatif/ Taktik . MügtetekGãrevKuvveti MügterekGörevKuvveti
Kisa bekleme sathasi Komutani Kornutani
I

d. Sayisal Bilgi Harbinden Korunmak .

Sayisal bilgi harbinden mükemmel bir korunma saglayan bir


yöntem yoktur. Ancak iyi bir savunma sisteminde bey kademe
olmahdir.
(Kad eme 1) Sayisal bilgi harbi yazihrunm sis teme nüfuz et-
-

mesini önleyici tertip ve tedbirlerin almmas1.


(Kademe 2) Sisteme girmig bulunan sayisal bilgi harbi ya-
-

zilunmm taranarak tespit edilmesi ve bulunan yazdimm sistem-


den silinmesi.
(Kademe 3) Tespit edilen sayisal bilgi harbi yazihmmm ya-
-

yilmasmm änlenmesi.
(Kademe 4) Sayisal bilgi harbi taarruzuna ugrayan sis temin
-

tekrar eski durumuna döndürülmesi.


(Kademe 5) Sayisal Bilgi Harbi taarruzuna ugrayarak
-

devre digi kalan sistemin yerine bir bagka sistemin ikame edil-
mesi.
d. Sonuç olarak, Sayisal Bilgi Harbi, konvansiyonel harpten
daha ucuzdur. Bir parça bilgisayar kodu bir gehrin enerji siste-
mine bir Tomahawk füzesinin yaptigi etkiyi yapacaktir.
I.
560 GelecegiYönetmek

Gizli olarak icra edilen bir harp türüdür. Uluslararasi kon-


jonktürün açik bir muhasamatl icra etmek için uygun olmamasi
durumunda üstü örtülü olarak icra edilebilir.
Kapsami kolayhkla kontrol edilebilir. Hedef, muhasimm
tüm ekonomi altyapisi olabilecegi gibi spesifik bir bilgisayar sis-
temi olabilir.
Günúmüzde teknik olarak mümkündür. Gelecegin harp tü-
rüdür ve buna hadir olma zorunlulugu vardir.

4.3.7. Bir Tehdit: Elektromanyetik S1zinti


(TEM PEST)
Bilginin kâgit ortammdan elektronik ortama tagmmasiyla
birlikte, bilginin güvenligine yönelik çok degigik tehditler gün-
deme gelmigtir. Bunlardan bir tanesi de, ilk kez ABD 'de

1950'li
yillarda fark edilen elektromanyetik sizmti vasitasi ile.bilginin
elde edilmesidir.
Elektromanyetik sizmtilarm olustugu noktadan çok uzaklara
yayilabilmesi, sizmtmm hasil oldugu bir "Enformasyon Teknolo-
jisi Cihaz"m igledigi enformasyonun açiga çikmasma yol açabile-
ceginden "Bilgi Emniyeti"ne yönelik bir tehdit olugturmaktadir.
TEMPEST (Temporary Emanations and Spurious Transmis-
sion) "Gizlilik dereceli bilgi igleyen", elektriksel ve elektronik
teçhizattan istenmeyen sizmtilari ve bu sizintilarm aragtirilmasi
ve incelenmesini ifade etmektedir.
Bazen "bilgi
içeren kaçaklar" ile eganlamh olarak kullamhr
(TEMPEST Testi, TEMPEST Aragtirmasi gibi).
"Bilgi ÏçerenKaçaklar" (Compromising Emanations); ele
ge-
çirilip analiz edildiginde iletilen, alman veya herhangi bir bilgi
igleyen cihaz tarafmdan kullamlan bilgileri ortaya çikaran, veri
ile ilgili veya bilgi içeren igaretler olarak tammlanmaktadir. (Ha-
berleyme ve bilgi sistemlerinde yer alan teçhizattan, çahymalan
strasmda olugan veri ilintili elektromanyetik kaçaklar.)
TEMPEST terimi, elektromanyetik formdaki bilgilerin ko-
runmasi ve bu bilgileri isleyen elektromanyetik karakterdeki
Stratejik Hamleler, Stratejik Scrunlar de Etki Odakh Harekât 561

sistemlerin ve bu sistemlere ait yardimci birimlerin bilgi emni-


yeti açismdan ne derecede güvenilir olduklarmm her zaman
dogrulanabilecek ölçümlerle test ediImesi ve bu testler ile ilgili
yönteraleri de ifade eder.
"TEMPEST Kargi Tedbirleri"(TEMPEST Countermeasures);
bilgi içeren kaçaklarm, ulagtigi alanlarda yetkisiz kipilerce elde
edilmesini önlemek için alman tedbirlerin bütünü olarak tamm-
lanmaktadir.
Bilgi teknolojisindeki hizh degigimler, elektronik ve bilgi ala-
nmdaki geligmeler dünyayi küresel bir köy haline getirmigtir.
Ïnternetin bulunuçu ve yaygm-kullammi, ATM'lerin varhgi,
elektronik para suurlari ortadan kaldirmistir. Tüm bunlar ne sa-
vag teknolojisini ne de savaglari yaratan nedenleri ortadan kal-
diramamiglar, tam tersine
"bilgi
"bilgi
çagi" toplumu" yeni bir
savagm konseptini belirlemektedir; "Bilgi Savag"
Günümüzde, bilgi gittikçe daha degerli bir hale gelirken,
altyapismda bilgi sistemleri bulunan her sahayi hedef alan yeni
bir savag fürü olan bilgi savagan ortaya çikmigtir.
Buraya kadar anlatilanlardan ç1kan sonuca göre klasik savas
anlay1pi terk edilmig, yerine.güvenlik ortammm barig zamanm-
da gekillendirilmesi, savag digi harekât, kriz yönetimi ve smirh
güç kullammi gibi äncelikle caydirici etkipre sahip olan, en son
agamada kesin sonuçlu konvansiyonel savasi devreye sokan bir
mücadele stratejisi geligtirilmigtir.
Bilgi teknolojilerindeki geligim paralelinde, ülkeler güvenlik
stratejilerini teknoloji tabanh bir savaga dayandirma arayigma
girmislerdir. Teknolojik savag ya da bagl<a bir deyigle bilgi sabag
bilgisayar mikro-iglemcilerinde ve iletigimde modern sensör ve
röle devrelerinin üretilmesiyle fiilen baglam1ytir.
Hollywood yapimi filmlerde [ideolojik bakip bir yana bira-
karak] uzayhlarm ileri teknoloji ve "onlar"
gelene kadar dünya-
da hiç tamnmayan silahlarla saldiri sonucu dünyamizm bagim1-
za yikildigi anlatilmaktadir. Bu filmlerde anlatilmaya çaligilan
ana.dügünce
"büyük

güçlerin ya da bilgiye sahip olanlarm" sa-


vagsiz yapamayacaklardir.
O halde ne yapmali?

1
562 Gelecegi Yönetmek

Bu tür film senaristlerinin önerisi pu olmaktadir: Daha yüksek


teknolojiye ve bilgiye sahip olmahyiz. Yani sava; endüstrisine ya-
pilan yatirimlara vergi mükellefleri olarak itiraz etmemeliyiz.
Öte yandan Sovyetler'in Afganistan iggaline kargi Amerikan
kahramanlarmm, yerel halkla birlikte direnigte örgü tlenmesini
konu alan filmler, 1990'da Irak'm Kuveyt'i iggalinde ABD'nin
müdahalesini kolaylagtirdi. Bu filmlerdeki temel kurgu "tepki-

dir." Bu tepkinin içinde hakhhšm kabul edilebilirligi gizlenmig-


tir. Bir dönemlerin (1980'ler) Savunma Bakam Weinberger, alti
ilkelik bir doktrin öne sürmüg tü. "Geçerlisebeµ,kazanmaya karar-
h olma, dogru niyet, ölçiililliik, kamuoyu destegi ve son çare olmast .

Aym ABD'de 11 Eylül 2001 sonrasi


"potansiyel

tehdit tayini ve
âmnda müdahale" doktrini geligtirildi. 1990'h yillarm ortalann-
dan itibaren bazi önemli ABD ulusal güvenlik belgelerinde yer
alan ve birkaç bilimsel çahymada rastlanan bir kavram söz ko-
nusu saldirilann ardmdan oldukça popüler bir terim haline gel-
di. Eu
"asimetrik

tehdit" kavrami ve bu tehditle yapilacak mü-


cadelenin adi olan
"asimetrik
savag" idi.
Zaman içerisinde belirginlegen yeni savunma konseptleri
mevcut askerî örgütlenmelerin ve harp doktrinlerinin evrim ge-
çirmesinin zorunluluguna igaret etmekteydi. Bu strada, askerî
tarihteki eski kavram güncellendi ve yeni ortamm dinamikleri-
ne bagh olarak temelde ayni fakat içeriginde yeni unsurlar ile
birlikte tekrar canlandi ve özellikle 11 Eylül saldirilarrun ardm-
dan dünya kamuoyunun önüne ürkütücü bir tehdidin adi ola-
rak ortaya çikarildi. Bu, asimetrik tehdit idi."3
Bu kitabm içerigi nedeniyle asimetrik tehdit ve asimetrik sa-
vag konusu üzerinde durulmayacak ama yeni ortaya atilan bu
kavramm
"bilgi
savagi" çerçevesinde yer ahp almadigi ya da
tehdit unsuru olup olmadigi yorumlanmaya çalipilacaktir.
Asimetrik tehdit tammlanmasmda çeyitlilik bulunmakta, bti
kavramm nasil kullamlmasi gerektigi hususunda henüz hemfi-
kir olunamadi. Ayni gekilde "asimetrik

tehditle" yapilacak mü-


cadele olan savaym" da ortak bir tammi konusunda
"asimetrik

uzlayilmig degil. Bu konudaki karmapkhk ve analizler üzerinde


durulmayacaktir ama baziörnekler de vermek gerekiyor.
. I,

StratejikHamleier,StratejikSorunlar ile Etki OdakliHarekât 563


.I L
I

Sözlüklere göre simetri, "iki


ya da daha çok gey arasmda ko-
num, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunlugu, bakipim"
anlamiridadir. Asimetri ise simetrinin tersidir.
Asimetri kavrami güçler arasmdaki iligkiyi açiklarken farkli
bir içerik yüklenmektedir. Asimetri kavrami ekonomi dünya-
smda da.yer bulmakta. Bir örnek: "Piyasalarda olugan faizlerin
hem paranm zaman degerini, hem de risk primini içermesi yer-
li ve yabanci yatmmcilar için asimetrik bir dtirum da yaratmak-
tadir: [ÖzerErtuna, Kapitalizmin Son Direnigi, s.132]."
Soşk Saya,y döneminde hedef ve dü.yman [11 Eylül öncesi
de belliydi] belliydi, ortada görünenda. 11 Eylül sonrasi yogun
olarak ABD kaynakh dügünce üretimine göre artik tehlike gä-
rünmeyen bir "geydi".
Bu kavrami, ABD'yi özne alarak yerine
oturtmaya çahyalim. Asimetrik tehditte muhataplar arasmda
güç dengesizhgi gorecelidirve zayif gorunen guçlu gorunenm
zayif yönlerine dönük üstünlüge sahiptir. Ancak bu üstünlûk
gôrecedir. Asimetrik-tehdidi bu içerikte degerlendirmek dogru
mu? Bu duruma göre, bilgi.toplumunun, bilgi teknolojilerinde-
ki üstünlügn önemi kahyor mu? Bir bagka soru daha sorulabi-
lir: Küresellegmenin güvenligi nasil saglanacak?·
Asimetrik terimi, özellikle, potansiyel bir hasmm, ulus-dev-
letin çikarlarma ve güçlerine kargi kullandigi operasyon ve ey-
lemler olarak kullamlmaktadir. Asimetrik saldiri anlammda
kullamlan araçlar ise kimyasal, biyolojik, nükleer, terörist veya -

enformasyon/siber saldmlar veya zayif noktalara yönelik sal-


dirilarğir. Bu tammlama, ABD aç1smdan "asimetri"
anlayigidir.
Ancak,. terimi dogru analizettigimizde, yukarida sayilan araç-
larm, ABD açismdan herhangi bir asimetrik niteligi olmadig1
ortadadir. Çünkü,ABD'nin de elinde kimyasal, biyolojik, nük-
leer silahlar ve siber aygitlar bulunmaktadir. Dolayisi ile asi-
metrik bir durum säz konusu degildir. Hatta eger kelimenin
tam anlamtyla bir asimetriden söz edecek olursak, gerçek asi-
metrik gücün ve hatta tehdidin ABD'nin kendisi oldugu gärül-
mektedir. Çünkü,yeryüzünde hiçbir askerî organizasyon ABD
Silahli Kuvvetleri ile mukayese edilebilecek boyutlarda
deg11dtr.
564 GelecegiYönetmek

bulunan silahlar ile çeyitli


"ulus-devletlerin

Ancak, ellerinde
gruplarin silahlarmm aym niteliklerde olmasrdolayisi ile ortada
bir asimetri yoktur" geklinde degerlendirme yapmamiza olanak
tammamaktadir. Çünkü,örnegin, ülkeniz bir _terör örgütü tara-
fmdan kimyasal silahlar tarafmdan ansizm saldiriya ugradi. Bu
durumda ulus-devlet olarak saldirgan tarafa aym gekilde muka-
vemet edemeyebilirsiniz. Devletlerin, uluslararasi toplum için-
deki yerleri ile devlet olmanm getirdigi bazi yükümlulükler, si-
lahh güçleri ve askerî stratejileri buna imkân vermemektedir.36
Oyle ise, asimetrik tehdit kavrammdan söz edilirken ABD
jargonuilda kullamidigt gibi basit anlamda, zay1f bir devlet ya
da devlet digi aktörün çegitli araçlarla kendisinden daha güçlü
bir hedefi vurmasi gekilden tammlamak, kavram üzerinde bula-
mkhga sebep olacaktir. Çünküasimetrik tehditler askerî araçla-
rin kullanimmm yam sira birtakim bagka faktörleri de içermek-
"adil

olmayan savag",
"za-
tedir. Bu yüzden asimetrik terimini
bir imha silahlan" gek-
"siber "kitle
yif noktaya saldin", savag",
linde kinlanma.k bazi önemii karakteristik unsurlarm iska-
ve
lanmasi ile sonuçlanacakt1r."6
Asimetri, dogal olarak iki-tarafh bir kavramdir. Sayettaraf-
lardan biri zayifhgi ile asimetrik etki yaratiyor ise, güçlü olan ta-
raf da görece ustünlükleriile asimetri yaratiyor olmaktadir. Yu-
karida yapilan tespitlere dayanarak ABD'yi dünyamn en büyük
asimetrik gücü kabul edersek, neden ABD baghca tehdit algila-
malarmdan bi.rtanesini asimetrik tehdit olarak degerlendirmek-
tedir? Çünkü,ABD askerî uzmanlan "Askerî Alanda Devrim"
konusu bailammda degerlendirmekteydiler ve sahip olduklan
muazzam ateg gücü ve teknoloji sayesinde yenilemez olduklan-
m dügunüyorlardi. Buna da kamt Körfez Savagi'ndaki tartigma-
siz üstünlüklerini göstermektedirler. Ancak bu ûstünlügün kla-
sik anlamda· savag ortamlarmda ige yaradigi ortaya çikmigtir."
ABD'de düzenlenen Ulusal Güvenlik Paneli'nin sonuç raporun-
da bu konu-ile ilgili olarak anlatilanlar, ABD'nin sahip oldugu
asimetrik avantajlarm konvansiyonel olmayan harp taktikleri
.
ile çegitli devletler, terörist gruplar ve diger dügmanlik besleyen
odaklar tarafmdan dengelenebilecegini ortaya koymaktadir.
I
I
I)
Im .

stratejik
Hamieler, stratejik ile Etki OdakhHarekât
soruniar 565-

Gerek "asimetrik
tehdit", gerekse savag" ÀBD'li-
"asimetrik

ler tarafmdan türetildi, ama bununla birlikte de 11 Eylül önce-


si ulusal güvenliklerine asimetrik tehdide dönük. uyanlarda
bulunuldugu halde,-güçlerine agm güven bu tehditlerin görece
anlamsiz kalmasma neden oldugu neredeyse tüm basmda tek-
rarlanmigtir. Bu büyük gücün, asimetrik tehdidin gerçekligi
kargismda korku ve endigeleri de paranoyaya dönügmüçtür.
Zaten açiklamakta güçlük çekilecek çeligki de buradadir. Hem
"bilgi·savaglari"

stratejik dügünmenin teknolojik boyutunu


ya-
ratacak, doktrin haline getireceksiniz
em de."gúnümüz tekno-
.

lojilerini kullanan dügük maliyetli" terörist eylemler ve grupla-


rm varhšmdan bu denli ürkeceksiniz; bu gerçek, eger kurula-
"bilgi
caksa toplumunun" en buyük tehdit,kaynagidir. Bu ara-
da kille imha silahlarma sahip olabilecek, asimetrik tehdit un-
surlarmm yaratacaklari yikimm boyutlaruu hesaplamak hiç de
güç degildir.
Mademki asimetri iki tarafh bir kavramdir o halde "güçIü
görünenden" (süper güçlerden) güçsüze yönelik asimetrik teh-
ditten de söz etmek olasidir. Örnegin;Türkiye'deki bir terörist
ya da ayrihkçi grubun
"güçlüler"
tarafmdan desteklenmesi, bu-
na örnektir. Bu tehdidin mutlaka silahh kalkigma boyutunda ol-
masi gerekmiyor, mali alanda yapilacak operasyonlar da, bu
türden tehditlerdir.
Gelelim asimetrik savapa; konunun üzerinde kisaca durula-
caktir.
Bilgi teknolojileri "Bati"ya [geligmig üIkeler ve teknoloji me-
deniyetinin temsilcisi-anlammdadir] ne denli tehlike altmda ol-
dugunu göstermigtir. Örnegin;Google arama motorundan
ar tik
dünyamn her yerinin krokisi, haritasi herkesin önüne gelmekte-
dir. Bir eylem.planlanacaksa igin en kaba ama en meçakl<atli ya-
m internet kanaliyla çäzülmektedir.
Asimetrik savagta amaçlanan konvansiyonel askerî araç1ar
ile savunulamaz hedeflere saldiri gerçeklegtirilmektir. Bu ba-
kimdan, asimetrik saldirilar geleneksel askerî operasyonlara
göre bazi kesin karakteristik farkhliklar göstermektedir. Asi-
566 Gelecegi Yönetmek

metrik sava kapsammda gruplar veya bireyler bir devlete or-


ganik olarak bagli olmadiklarindan yahut bu durumun tespiti-
nin veya ispatinm güç olmasi nedeniyle caydiricihk ve ceza-
landirma hayli zor olmaktadir. Seçilebilecek hedefler saglam
güvenlik tedbirlerinin ahndigi askerî komplekslerden ziyade
politik, ekonomik ve sosyal degeri yüksek hedefler olabilece-
inden savunma zafiyeti yayanmaktadir. Aniden ve sürpriz
bir saldiri ile asimetrik bir saldiriya hazirhksiz yakalanan bir
toplum psikolojik olarak derin bir kaos içine sürüklenebilir ve
güvensizlik duygusuna, paranoyalara ve saldirgan bir tutum
içine irebilir.na
Asimetrik saldirmm hangi araçlarla ve hangi yönden
gelecegi kestirilemediginden korku büyümektedir. Öte yandan
kitle imha silahlanna da sahip olunursa, saldinnm boyutlari
tüm hesaplari alt üst edecek denli büyük olur.
Bilgi, bilgi teknolojileri ve bunlarm devrim yaratan ürûnleri
olan iletigim ve internet teknolojisinin yardumyla asimetrik sal-
dinlar daha kolay hale gelmigtir.
Küreselley.me yalmzca olumlu olarak ele almdigi ve uygula-
ma alam yaratildigi ekonomiden, sagliga kadar, e-devlet'ten e-
"asimetrik
ticaret'e kadar tüm yaçam alanlan aym zamanda da,
saldinya" açiktir.
Son olarak; bu kitabm birinci ve ikinci bölumlerinde anlati-
lan strateji teorisi ve yaratic11an olan.strateji dügünürleri asimet-
rik tehdit ve asimetrik savag-saldin konusunda, dügünce üretti-
ler mi? Evet üretmiglerdir, ancak dogal olarak kullandiklan
"asimetrik"

kavram degildir.
Sun Tzu, Clausewitz, Liddell Hart, Moltke, hatta Machiavel-
li'nin önümüze koydugu belirsizlik (sis),gans, tesadüf, aldatma,
hile, baskm, dolayh tutum iglem basamaklari ve stratejisinde
dogrudan ve dolayh kanitlar bulmaktayiz. Hele Çinlilerinyüz-
lerce yildir uyguladiklari
"strategem-stratagem"
örneklerinde
daha açik ve bol örnekle kargilagmaktayiz.
Teknolojiler hariç, hemen her gey [kavramlarda dahil] insan-
hk tarihi boyunca hep vardi, yaptigimiz fark etmek!

i V.i
StratejikHamleler, StratejikSorunlar de Etki OdakhHarekât 567

Zaten strateji senaryolari da akh" görünür kil-


"matematik

maktir.
Çin atasözü göyle diyor: "Bilmedigini bilmeyen aptaldir,
uzak durun-Bilmedigini bilen egitimsizdir, egitin-Bildigini bil-
me en uykudadir, uyandirm Bildigini bilen liderdir, izleyin!
-

Biz de bir sonraki bölümde lider, liderlik ve yönetim strate-


psmin izmi surecegiz!

I
.
-

I
568 Gelecegi Yänetmek

OKUMA PARÇASI:
Yerlegim Bölgelerinde Muharebe...
Her yeni teÌ<noloji, savag silahlarmdaki degigimin ötesinde
taktik düzeyde pek çok degigimi de beraberinde getirmekte-
dir. Teknoloji devletlerinde muharebe alanlarmda kendi asker
kay1planm en aza indirecek teknolojiler üretilmeye çahyilmak-
tadir. Son on beg yilda hemen her yerde ABD askerlerini gör-
dügümüzden, onlarm 1<ullandigi teknoloji ürünleri ve bunla- "$ehir

rm yarattigi yeni konseptler üzerinde duracag1z. savag-


çisi" adi verilen birliklerin yerlegim bölgelerine sizma ve yar-
ma harekâti ile aym ortamda ilerleme taktik kavramlari,-yerle-
im bölgelerinde yeni bir tür savaym da temelini olugturmak-
tadir.
ABD'nin (11Eylül sonrasi, 2001 yllmda) Afganistan'a yapa-
cag1 harekâtm farkli bir askerî eylem olacagi öngörüsunde bulu-
nuluyordu; askerî uzmanlar hakh çikti, yaptigi operasyonun
klasik bir Harekât konseptinden farkh oldugu belli oldu. Körfez
müdahalesinde oldugu gibi TV'lerden açik açik operasyonun
her agamasmi izleyemezsek de, dünya basmmda gärüntülendi-
gikadariyla olasi muharebe aç1k alanlarmda degil yerlegim bäl-
gelerinde oldu.
ehir savagçisi' adi verilen birliklerin yerleyim bölgelerinde
muharebe teknikleri konusunda geligtirilen konsept; yerlegim
bölgelerine
'sizma',
yerleëim bölgelerinde
'yarma
harekâti' ve
yerlegim bölgelerinde taktik konseptlerini
'ilerleme'
içermektedir,
"Bilgi çag1, geleneksel olarak simetrik savag ilkelerine göre
teykilatlar' gibi modern kurumlarm hiyerar-
'askerî
tasarlanmig
ik yapismi da degigime zorlamaktadir. 'Bilgi Devrimi', gücün,
bir zamanlar daha az önemsenen aktörler lehine dagitilmasim
ve yayilmasmi saglamaktadir. Bu degigikliklerin silahh çatigma-
larm neden ve sonuçlari üzerinde kaçuulmaz ve önemli etkileri
olacagi belirtilmigtir. Özellikle bu etki, gerçek zamanh bilgileri
hassas gekihie yönlendirilen (precision guided) silahlara bagla-
yarak ve bu silahlari sayisal Komuta ve Kontrol ile kontrol ede-
rek kazamlan vurucu güç'te gözlemlenmigtir
'muazzam
.

I
i ..

StratejikHamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdaklaHaredt 569

Bu gözlemin sonucunda ABD Deniz Piyade'sinden Albay


Norman C. Davis 'Askerî Alanda Bilgiye Dayah Devrim' kavra-
muu geligtirmigtir.Davis'e göre tarih, degigimin olmazsa olmaz
kopulu olarak harbin icrasmda köklü degigimi göstermektedir.
Bayka bir deyigle devrimin belirleyicisi harbin icrasidir.
'Askerî Alanda Devrimin' tanuni da degigikliklere ugramig-
tir. Kärfez Savagi (1991)sonrasi birçok askerî analist, Koalisyon
Kuvvetlerinitt kullandigi yüksek teknolojiye dayah silahlarm
dünyamn dördüncü büyük ordusuna sahip Irak'i kisa bir süre-
de maglup edigine odaklandi. Analistler, bu
savay1 'Askeri Tek-
nik Devrimin' olugtugunun kamti olarak göstermigtir. Bu terim
daha çok teknoloji odakl1 oldugundan, yerini.devrim odakli
ve
teknolojinin devrimi desteleyici rolü oldugunun altim çizen
'Askerî Alanda Devrim'e ·--'AAD' birakmigtir. (Hüseyin Beya-
zid, M5, Kasim 2001, s.19)"
Sovyetler Birligi'nin dagilmasi ardindan ortaya çikan kaosta
herhangi bir ülkenin silahh
.kuvvederi

ya da Birleymig Millet-
Jer'in görevlendirme kapsammda alan silahh kuvv·etler So-
yer
mali, Arnavutluk, Eski Yugoslavya, Makedonya,
Çeçenistan gi-
bi tüm operasyon alanlarmda, yerlegim bölgelerinde, polis tipi
görevleri de yerine getirmiglerdir.
Her ne kadar silahh kuvvetlerin yerlegim bölgelerinde
mu-
harebe esaslari konusunda düzenledikleri talimnameleri, yuka-
rida sayilan operasyon bölgelerinden edindikleri deneyimler
varsa da, her bölgede degigen teknolojilere uygun olarak farkh
taktikler uygulanmak zorundadir. Dolayisiyla kendi özgün
ya-
pisi nedeniyle bu tip
'harekât'

farkh strateji, konsept, taktik ve


teknolojiye gereksinme gästermektedir. Muharebe aç1k alanlar-
dan yerlegim bölgelerine kaymca, düzenli ordu birliklerini bek-
leyen tehditler de, geligen teknolojiye bagh olarak degi. mekte-
dir. Gece görüç teçhizath direniççiler, keskin niganci (sniper),
özel robotlar, bunlardan bir kismidir. Açik kaynaklardan alman
bilgilere gäre, Taliban birlikleri ileri teknoloji teçhizatlarma
sa-
hip degil ama hiç kupkusuz sniperlar'm her yerde konuglanmig
olduklari görüldü .~Öte yandan, genel olarak yerlegim bölgele-
rindeki muharebe, sensör platformlarmm etkinligini azaltmak-
570 ·

,
.
. GeleccgiYonetmek

ta, durum. degerlendirmesini zorlagtirmakta, iletigimi engelle-


mekte, nokta·.atymi zorlagtirmakta oldugundan, ev.ev operas-
yonu zorunlu kilmaktadir.·
Bu tür operasyonlarda bugüne kadar daha yogunluklu ola-
rak ABD Kara Kuvvetleri birliklerini gördük..Pentagon kaynak-
larmda, küçûk birlik prógrami adt verilen ileriye dänük- proje- .

nin yatirim bütçesinin 1997-2003 aras1için 462.5 milyon dolar ol-


dugu. belirtilmigti. 1990'dan donramuharebe laboratuarlari (si-
.

mülasyon or.tami) hizla geligtirilen ABD'de kara kuvvetlerinin


yerlegimalanlarmda daha iyi teçhiz edilmesiiçin yaratilmig mu-
harebe ottammda,. muharebe laboratuarmda çok sayida yeni
teknolojiler, dost ve dügman.askerleri ayrum yapabilecek tek-
nikler, keskin nigancilarm mermi izlerini izleyerek yerini sapta-
yaca-k
"counter
sniper" sistemleri, patlayici tap'yan uzaktan
kontrollu araçlar, robotlar,-.operasyonlarm gece l¿ogullarmda da
sürdürülmesi için gece görug sistemleri süiekli denenmektedir.
Yulardir üzerinde. çahg11an, zaman zaman denenen bu sistemler
ve Íaboratuar çah, maÍarmm
'
sonuçlan önce Afganistan ve ardm-
dan Irak'ta deneildi. .
-

Körfez Savagi'nda gözlemlendigi gibi silah teknolojilerin-


deki ileri geligmeler sonucu silahlar gagmaz bir isabetle bedef-
lere ulaymptir. Kegif ve gözetleme sistemleri ise, muhassim
kuvvetlerin yapisi ve yeri hakkmda çok detayh bir gekilde bil-
gi saglamig, veri analizi ile da gitim sis temlerinin ente gre kul-
bir gekilde degerlendirilmesi
·hizh

lamlmas1· sonucy bilginin.


saglanm19tir,
TV haberlerine yansidigi kadanyla ABD'nin, sivillerin ve Ba-
tih yardim örgütü mensuplarmm yagadigi yerleri vurmuy olma-
si, muharebede kipisel tananlama sistemlerindeki problemlerin
henüz laboratuar agamasmda oldugunu göstermektedir. Sistem
dost
"yayayi"
guvenli teghis üzerine olup, askerden askere.ya
da helikopterden askere çahytmlabilecek sorgulama,.kargihk al-
mayi içermektedir. Görüldügü kadariyla bu konuda henüz ba-
ari saglanamamlytir.
Yerlegim bölgelerindeki operasyonlara uygun olarak hem
karpi keskin niganei tespiti hem de konsepte uygtin silah sistem-
StratejikHamleier, Stratejik Sorunfar ile Etki OdakItHarekât 571

leri geligimi üzerinde çaligmalar yogunlagmig,. bazi· projeler de


tamamlanm19tir.
Yerlesim bölgelerinde kullamlacak silah seçimi bu operasyo-
nun en önemli argûmanidir. Du konsepte uygun olarak tasarim-
lanan silahlardan birisi, hafif silah konusunda devrim oldugu
iddia edilen
"objektive

individual combat weapon" (OICW).ola-


rak adlandinlan MI6A2 tüfege takilan-M203 bomba atarm yeri-
.

ne geçecek gekilde dizayn edilmigtir. 2006 ylhnda kuHanuna gir-


mesi tasarlanan OICW'nun agirhgi l4 pound olup, NATO stan-
dardmdaki 5.56 mm çaph mermi ile 20 rmn çaph havada parça-
lanan mermi atabilecektir. Atig kontrol sistemini olupturan obje-
ler de laser mesafe ölçer, balistik bilgisayar, video kamera, di-
rekt görüç sistemi, sensörler, elektronik pusula, hedef izleyici,
termal görüntü modülü ve laser igaretleyicilerdir (bu silahin bi-
rim fiyatmm 19.000 dolar oldugu belirtilmek tedir).
Yeni konseptin ortaya çikardigi en büyük zorluk kompleks
bilgisayar sistemlerine gereksinme yaratmasidir. Yerlegim böl-
gelerinin simülasyonu yalmzca binalarla smirh degil, dost düg-
man askerlerin hareketlerinin simülasyonunu da gerektirmek-
tedir.
Afganistan operasyonundan baglamak üzere, Irak askerî ha-
rekâtmda ileri teknoloji (high-tech) üretimi pek çok ürün kulla-
mlmig ve denenmeye de devam edilmektedir. Meskun mahalde
muharebe, yeni muharebe konsepti olmuy tur. Durum bäyle
olunca, geligmig ülke askerlerinin donammi da her
geçen gün
daha ileri teknoloji ürünü haline gelirken, gittikçe de pahal11ag-
maktadir. Dolayisiyla her asker kaybi örnegin ABD ordusuna
binlerce dolara mal olmaktadir (Subat2006 itibanyla ABD'nin
Irak'taki zayiati 2.250 ölü 18.500 yarah olmak üzere yirmi binin
üstüne çikmigtir. Parasal kayip ise 250 milyar dolan bulmugtur).

GPS nedir?
GPS (Global Positioning System) ABD'ye ait uydular kulla-
mlarak dünyanm neresinde olursa olsun, 24 saat, oldukça has-
sas bir gekilde pozisyon ve seyrüsefer bilgisi saglayan bir sis-
temdir. Bu sistemin temelinde 20.200 km yükseklikteki yörün-
gede bulunan ve sürekli olarak zaman ve kendi.pozisyon bilgi-
sini gönderen 24 adet "NAVSTAR" GPS uydusu vardir. Bir GPS
ahcisi ise en az 3, en çok 12 adet uyduyu izleyerek kendi pozis-
yonunu belirler, aynca ahcmm hangi hizda hareket ettigi ve
hangi yone gittig1bilgisim uretir.
GPS ahcisi kendi yerini belirleyebilmek için uydudan aldigi
sinyalleri üçgenleme (triangulation)yöntemiyle çözer. GPS uy-
dulari dünyaya göre kendi yerlerini bilirler, bildirirler ve aha-
larda kendilerinin bir uyduya olan mesafelerini onlardan aldik-
lari radyo sinyalinin yolculuk süresinden hesaplar. Uydu ile
yûkseklik bilgisi ahnmig olur. Uydu ile diger uydularm nereler-
de oldugu, dolayisiyla ölçum yapilan uydulardan biri cografi
yapmm zorlupndan ya da yörüngesinden dolayi görme smir-
lan dqma çiktigmda kullamlacak olan uydunun pozisyon bilgi-
sini üretir. GPS uydularmm üzerinde 4 adet atomik saat mev-
cuttur. Ayrica. her bir uyduda diger bütün uydularm anhk ve .

muhtemel bulunduklari yerleri pozisyon bilgilerinin bulundu-


u bir veri kütügü (database)bulunur ve bu veri kütügü sik sik
yeryüzü istasyonlarmdan gelen bilgilerle yenilenir.
Oldukça hassas atomik saatlere ragmen, pozisyon belirleme
prosesinde (igleminde)bir miktar hata sinyali asil sinyale enjek-
te edilir. "Selective Availabity (SA)" ABD Savunma Bakanh-
gi'nmgüvenlik amaçh olarak askerî olmayan kullamcilarm GPS
ahcilarmm çok hassas ölçüm yapmalaruu engellemek üzere ge-
ligtirdikleri programm adidir. "SA" dolayislyla pozisyon hassa-
siyeti 50 ile 100 metre arasmdadir. SA programi uygulanmasa
bile diger bazi etkilerden dolayi bir miktar hata zaten olugur. SA
etkisini subit bir mekânda beklerken GPS cihazmm hesaplacligt
koordinat bilgisinin degigmesinden gäzlemleyebiliriz. En
önemli bozucu etki, dünya iyonosfer tabakasmdaki degigmeler-
den dolayi GPS sinyallerinin hizmm bozulmasidir. Bir bagka bo-
zucu etki de troposferdeki su buharmdan kaynaklamr. Du iki et-
ki nispeten azdir. Koordinat bilgisinin hassas olarak bulunabil-
mesi için (5 metreden az) DGPS bilgisi GPS cihazlarma FM rad-
yo sinyali ile gönderilir ya da uygulamaya gäre eger araç takip
'.
I-
L

StralejikHamleter, Stratejik Sorunlar ile Etki OdaklaHarekât 573

sisteminde kullamliyorsa DGPS bilgisinin baz istasyonda kal-


mast ya da iglem yapilan merkeze aktarilmasi gerekir. Sonradan
yapilan bu hesaplama kisa da olsa zaman kaybma yol açtigi için
anhk olarak yeri gecikmeyle tespit edilmig olur. Aynca DGPS
uygulamasi yaklagik 30 km çapmda bir bölge için geçerlidir,
çünkü GPS'lerin gördügü uydu ile baz istasyonunun gördügü
uydularm ayni uydular olmasi gerekmektedir.

Kaynak: Erol Mütercimler; M5 Savunma ve Strateji Dergisi, Sayn102, Kasim


2001, istanbul,s.22-23

L
4.4. LÍDERLÍK VE GÜÇKULLANIMI:
YÖNETÍM
STRATEJÍSÍ
I

"Etkin liderligin temeli örgütün misyonu


üzerinde enine boyunakafayormak,bunu tamm-
lamak,açak ve görünür bir gekildeörgitte yerleg-
firmektir. Lider amaçIart belirier, öncelikleri be-
firler ve standartlart belirleyipsürdürür."
Peter Drucker

4.4.1. Problemli Kavram: Karizma


Yaygm görüg(e göre) lider ve liderligin, hem silahh kuvvet-
lerde hem de sosyal yagamm öteki lekonomi,siyaset, yerel yö-
netim, sivil toplum ärgütleril alanlarmda üzerinde çok fazla
aragtirma yapilan ama yine de oldukça az bilgi sahibi oldugu-
muz bir alan oldugu yänündedir.
"Tarihçiler ve toplumbilimciler için eylemlerle, liderler ara-
smdaki iligkinin aragtirilmasi, ilgini;1igini sürekli koruyan bir
konudur. Toplumsal olugumlarm ve tarihin mi liderleri yaratti-
gi,yoksa liderlerin mi toplumsal olugumlan ve tarihi yaptigi,
ashnda anlamsiz, fakat konunun ilginçligini belirleyen bir tar tig-
madir. Toplum ve lider, birbirlerini etkiler ve tarihi birlikte bi-
çimlendirirler. Hiç kugkusuz bu etkilegimin altmda, tarihin yad-
smamaz belirleyiciligi vardir. Fakat liderler de gerek dogru teg-
hisleriyle, gerek güçlü kipilikleriyle bu olugurdlari kendi görüg-
leri çerçevesinde etkilerler."2s
Sir'yandan isleyiste merkeziyetçiligi v katrianlagmayi or-
tadan kaldiracaksmiz, öte yandan da güçlü liderleribulacak ya
Stratejik Hamieler, StratejikSorunlar ile Etki Odakh Harekat 575

da yetiytirmeye çahyacaksmiz."° Bu ne derece mümkün olabi-


lir?
Ínsanhktarihi kepifler ve icatlar tarihi olduguna göre "bu

mümkün" demektir. "Derecesine" gelince, i; burada karigik hal


ahyor. Ama açiklanamaz da degil!
Politik psikiyatri konusunda dünyada ilk akla gelen isimler-
den biri olan Vamik Volkan, "kriz
ve terör dönemlerinde genig
gruplar ve liderleri"ni yatirdigi analiz masasmdan ufuk açici so-
nuçIar sunmaktadir.
Volkan, liderlerin iç dünyalarrm kabul etme baghgi altmda yap-
tigi yorumda der ki; Vladimir Lenin, Mahatma Gandi, Mao Ze-
dung ya da yakm zamanlardaki Usame bin Ladin gibi "dänüg-

türücü" ya da
"karizmatik"
bir lider, politik yalnizhk içindeki
yüzlerce, binlerce ya da milyonlarca insam uyumsal ya da yiki-
ci, yeni bir tür politik katihm için de bir araya getirmektedir."'
Politika arenasmdaki liderlerin ruhsal yapilari, toplumu nasil
okursamz'okuyun dönügüme ugratmaktadir.
Herkesin paylagmadigi ancak ortak bir degerlendirme ola-
rak ortalama dogru kabul edilen bir tamm göyle yapilmakta: Bi-
reyler tarafmdan gerçekleytirilen ve öteki bireylerin ortaklaga
yaratilan vizyona dönük olarak bir araya gelmesini, isteldi ve
cogkulu olarak ortak hedefler benimsemesini ve bu hedeflerin
gerçeklegebilmesi için güçlenerek bütün varhklari ile katkida
bulunmasmi saglayan ya da en basit tammiyla "etkilenmekten

çok etkileyen" kipidir.


Ahykanlik oldugu üzere, genelde, parti liderlerine devlet
adami gözüyle bakariz ve devlet adamhämm da zor zanaat ol- -

dugunu betimleriz. Sosyolog Emre Kongar'a göre "her

toplum-
sal eylemde en önemli ögelerden biri de liderliktir. Tarihe bak-
tigimizda gerek birçok toplumsal eylemin, gerekse pek çok dev-
rimin, liderlerinin adiyla amldigim gärürüz.,Roma Ïmparatorlu-
gu'ndaki köle ayaklanmasina ismini veren Spartaküs, Osmanh
Ïmparatorlugu'nu sarsan pek çok ayaklanmalar içinde Seyh
Bedreddin, ÌtalyanBirligi'ni kuran. Garibaldi, Fransiz Devri-
mi'ne damgalanm vuran Mirabeau, Robespierre, Danton, Ame-

L-
576 GelecegiYönetmek

rikan Bagunsizhk Savagi'm gerçeklegtiren Washington, Sovyet


Devrimi'nde Lenin ve Troçki, Çin'deMao, Türkiye'de Mustafa
Kemal Atatürk, toplumsal eylemlere isimlerinin damgasmi vur-
muy olan liderlerden yalmzca birkaç örnektir."*
Devletler ele ahndigmda, liderin iktidan ele geçirigide göyle
anlatilmaktadir: "En eski liderler, örnegin krallar, iktidan askerî
bagarilari veya dini yahut başsal nitelikleri ünden de ele ge-
çirmiglerdir. [Osmanhlarm devlet kurmasi, Hassan Sabah'm ve
Hz. Muhammed'in liderlikleri gibi...] Zamanla devlet büyüdük-
çe, toplum geligip evrimlegtikçe liderler yönetimde ustünlükleri
ile sivrilmig kimseler arasmdan seçilmeye baglanmigtir. Daha
sonralan sosyal ve ekonomik alandaki baçanlari bazi kipileri li-
der olarak ortaya ç1karmigtir. Lider baçanli bir ihtilâl, darbe so-
nunda i; bagma gelebilir [Lenin, Enver Paga]. Yahut demokratik
hür seçimler sonucunda liderlik durumuna.yükselebilir. Birçok
gäzlemciye göre, degigik_zamanlarda liderlige elverigli ayrt bir
kipilik tipi bulunmaktadir (Örnegin; olaganüstü anlarda, kuvvet-
li karakterli, sogukkanh, sert liderlere gereksinme vardir.]"3
Sosyolog Nur Vergin sosyolojisinde"3 lider ile
"siyasetin

otorite arasmda bir bag oldugunu ortaya koymakta, "Bir aga-


bey, bir ögretmen, bir atölye ustasi, bir dinsel lider de otorite ile
dona tilmig bir kigi olabiliyor, yani belirli toplumsal iligkiler çer-
çevesinde bazi kipilerin ya da bazi gruplarm istekleri ve emirle-
ri dogrultusunda hareket etmelerini saglayabillyorlar [Bu konu-
yu yakm tarihe iligkin bir örnekle açiklamaya çahgahm. ÍranSa-
bir ta til' için terk edinceye kadar
'zoraki

hi Riza Pehlevi ülkesini


Íran toplumunda devletin bagi olarak tartigilmaz bir iktidarm
sahibiydi. Buna kargihk binlerce kilometre uzaktan, iltica ettigi
Fransa'dan Íran halkma seslenen Humeyni'nin de iktidan yok
degildi. Ama sahip olduklan iktidarm äzü aym degildi. Sah'm-
kine, siyaset biliminde yaygmlaçan bir anlayip geregi iktidar di-
yorsak, digerinin kudretine otorite. demeliyiz."
Sosyolog Max Weber, otorite tiplerini geleneksel, karizmatik
ve yasal-rasyonel olarak smiflar. Toplum geligtikçe lider tipi de
gelenekselden rasyonele dogru kayacakttr. Weber'e göre, kültü-

-
\ \

StratejikHamieler,Stratejik Soruniar ile Etki Odakh Harekât 577

rel degigimler sonunda megrulugunu kaybetmig olan toplumsal


yapiyi degigtiren kipi karizmatiklider'dir.
Bagari için karizma part midir? Eger ÏngiltereBagbakam
Tony Blair'i bagarih [Arahk 2005'te soruyoruz] bulmuyorsamz
söylenecek säz kalmiyor. Bagbakan R. Tayyip Erdogan ise "ka-

rizmatik lider" örnegidir; Blair'in baçan karnesiyle kargilagtiril-


digmda ortaya çikan sonucun yorumu, sorunun da yamtmi ve-
recektir.
Digigleri Bakam Abdullah Gül fle yapilan röportajdan (Vatan
25 Ocak 2006) bir soruya verdigi yamt, sorumuzu da aydmlat-
maktadir.

Sizi en fazla etkileyen lider kim?.


A.G.: Dogrusu ÍngilizBagbakamTony Blair. Çoközgürenli, viz-
yon sahibi ve çok keskin, çok da zeki. Tabii ki Avrupah liderlerinhep-
si öyle ama Blair çokdaha fazla etkileyici. "Straight to thepoint" (dog-
rudan konuya girme)derler,yani konuçurkencanh bir gekildekonuyu
. çok fyi ifade ediyor. Genigbir vizyonu herkesinvardar da o bunu gös-
teriyor.Îngiftere'de de tabiiçokiyi peyler yaptr. Ìngiltere'de 3 dönem
seçilebilmekçok kolaydegil.Bu bile bunugös,teriyor.
Karizmays kavram olarak tanunlamaya çahgahm.
Max Weber karizmanm genel niteligi hakkmda, ."günlük ru-
tinin digma tagan her türlü talebin kargilanmasi kural olarak, tü-
muyle türdeç1iltten uzak, bagka bir deyigle karizmatiktemele da-
yamr. Bunalun dönemlerinin dogal liderleri, bedence ve ruhça
özel yeteneklere sahiptirler; bu yeteneklerin herkese nasip ol-
mayan dogaüstü yetenekler olduguna inamlmigtir. Buradaki ka-
rizma kavramim tümüyle
'deger

yargilarindan armmig' bir an-


lamda kullamyoruz," demektedir.
Karizmatik önderin telkin ettigi güven insanlarm gönüllerin-
de ve dolayistyla, us digi yönlerinde yankilandg1 içindir ki, top-
lum onun ugruna kendini degigtirmek dahil olmak üzere, her
geyi göze alabiliyor."'
Karizmatik liderle kurulan bu gönül bagi, ister cogkulu ister
feragalli olsun, mutlaka bir teslimiyete de
ıol açiyor. Weber, bu
578 .
GelecegiWnetmek

teslimiyetin megrulugun en üst düzeydeki ölçütürtü teykil etti-


.

ginisöylüyor. Ama karizma üzerinde. temellenen bu t ür bir


ve paradokslar da yok
.zorluklar

megrulugun içerdigi bir dizi


--

.
degil. Gelenek ve statu quo ile baglari koparmaya muktedir olan .

karizmatik oto-
ve igte, bu nedenle de devrimci bir boyutu olan
rite, biza tihi tagidigi özelliklerden ötürü belirli bir afi da sine-
·za

sinde içeriyor. Adeta her yeye kadir denilecek kadar hem çok
güçlü, hem de çok dayaniksiz. Zira, geleneksel kurumlari yik-
maya, geleneksel yagam tarzlarim bir kalemde degigtirmeye
muktedir olan karizma kalici olmasi ve istikrar saglayabilmesi
.
için onun cezbine kapilmig olan kitleleri devamli olarak tatmin
etmek, heyecam devamh olarak diri tutmak zorunda. Kitlelerde
baçanh olduklari ve zaferden zafere kogtuklan hissini yaratabil-
meli. Olaganüstülügünü ve olaganüstülügünün devam ettigini
kamtlamak için topluma durmadan yeni yeni imkânlar ve fay-
da saglamah.. Karizmatik otoritenin devamhhgi ya da devam
edebilmesi, sürekli olarak tekrarlanmasi gereken bir çegit kamt-
Jamaya bagh. Ve igte bu husus, karizmamn önlenemez zaafi. Zi-
ra baçanlarda aksamalar oldugu, beklenen zaferler geciktigi ve
özellikle kendisine inananlarm yayam seviyesi yükselmedigi,
umulan refah saglanamadigi takdirde tehlike çanlari çalacakttr.
Büyü bozulacak, karizmatik liderin karizmasi kaybolacaktir."
Görevlerin her türlü bürokratik örgütleniginin tersine, kariz-
matik yapi, hiçbir düzenli atama ve atma prosedürü ya da siste-
"kariyer", "yükselme", "ay-
mi tammaz. Kurallara baglanmig
hk" ya da karizmatik önderin ve yardimcilarmm uzmanhk sahi-
bi olmalan gibi kavramlara yer vermez.'"
Karizma kavrami problem yüklüdür.
Her ne kadar karizmatik liderligin ortaya çikmasi için bir·ön
art degilse de, kriz bunun ortaya çikmasma katkida bulunur.
Özelliklebu tip liderligin en bilinen versiyonu olan
"kahraman

liderlik"te bu böyledir:22'
"Kahraman liderler, sadece popülerligin keyfini sürenlerin
aksine genellikle olaganüstü krizlerden geçen toplumlarda orta-
ya çikarlar. Var olan ihtilaf çözme mekanizmalari yikilmigtir;
gelenekler, yerlegik otorite, eski yasalar, bir geyleri halletmenin
StratejikHamleier, SiratejikSorunlar ile Etki OdakhHarekât 579

geleneksel yollari, hepsi baski altmdadir. Toplu yabancdagma


ve sosyal atomizasyon yükselmektedir. Yogun psikolojik ve
maddi ihtiyaçlar kargilanamaz hale gelir. Uzunca bir zamandir
var olan degerler degigtirilmeye veya dönügtürülmeye hazirdir.
Çokçegitli tali liderler, umutlari besleyip talepleri piddetlendi-
rir. Kisacast güven ve me ruluktaki bir kriz, sistemin egemenle-
rini, ideolojisini ve kurumlanm bagtan apagi kaplamigtir. Sonra
hirs ve rekabetin nadir meziyetleri ile donanmig dinamik, açik- -

göz, duyarh lider veya lider gruplari çikip otorite ve gelenege


karçagelirler. .

Karizmatik liderler, bunu organizasyonun yenilenmesi için


gerekli olan davramya model olarak ve biçim vererek elde eder-
ler. Bu faaliyetler birbirleriyle yakmdan baglantihdir. Günlük
faaliyetlerinde liderler, maiyetinden bekledikleri gekilde davra-
mrlar. Baghlarimn kendi yürüdükleri yoldan yürümelerini bek-
lerler. Aym zamanda geçmigin öyküsünü anlatip gelecekle ilgi-
li vizyonu açiklayarak bu davramgi biçimlendirmektedirler. Or-
tak bir öykü.ve ortak bir vizyondur bu."=
Karizmatik lider ile misyon arasmdaki iligkiye gelince; "ka-

rizma yalmzca içsel irade ve denetim kabul eder. Karizmatik li-


der kendine göre olan bir ige el atar ve salt tagidigi misyona da-
yanarak itaat ve yandag kitlesi ister. Bunlart bulup bulamayaca-
gmi,bagarisi belirler. Onlara gönderildigine inandigi kipiler
onun misyonunu tammazlarsa, karizmatikiddias: çöker. Kabul
ederterse, onlarm efendisi olur kendini -
'kamtlayarak'
yerini
koruyabildigi sürece. Ama
'hak'kim,

seçimlerde oldugu gibi,


onlarm iradesinden almaz. Tam tersi olur: Onu karizmatik ön-
derleri olarak tannnak; misyonunu bildirdigi kipilerin görevi-

Weber, otorite tiplerini sunflarken dogal olarak bir lider si-


mflamasi yapmami tir. Ancak geleneksel, karizmatik
ya da ya-
sal-rasyonel otorite tipini kullanan liderlerin hepsi
aym zaman-
da mimar lider [mimarlider, bir organizasyonun ya da toplumun
bir kurtariclya ihtiyaç duymamasmi saglayan kipidirl olabilir.
Kisaca mimar liderlik bir agamanm sonucunda ortaya çakan bir
özellik ya da yetenek degildir. Bir lider gücünü nereden alarsa

I
580 Gefeced Yönetmek

alsm, eger gelecekteki yaçami düzenleyecek yapilar kuruyorsa


mimar bir liderdir.
Liderlik denince bürokratik ya da karizma tik gibi çegitli li-
derlik tipleri akla gelir. Ama aslmda toplumun bugüne kadar si-
yaset ve is dünyasindan tamdigi liderlerin hemen hepsi kariz-
matik liderlerdir. Karizmatik liderler, büyük bir sorunla ya da
büyük bir firsatla kargilaginca ortaya çikarlar. Çokaz konuçulan
lider tiplerinden bir tanesi de, belki de gelecekteki yaçam biçi-
'-g

|
*
mimizin kurallarim ve degerlerini olugturan mimar liderlerdir.
Mimar nitelikte liderler kendilerini öAplana çikarmaktansa
sonuç alan ve sûrekli geligen bir sistem tasarlar. Melih Arat buna
örnegi uluslarüstü bir pirketten veriyor; memo kâgitlarim kullan-
digumz ün1ü 3M girketinin 1914'ten 1966'ya kadar bagkanhšmi
yaptigi halde hiç kimse William McKnight'i tammaz, Hewlett &
Packard girketinin ilk sahipleri ve isim babalari Bill Hewlett'i ve
Dave Packard'i da çok az kigi tamr. Bu insanlar girketten ayrildik-
tan sonra bile Hewlett & Packard girketi saglikh ve zinde bir du-
rumdadir. Çünkübu liderler karizmatik degil, mimar liderlerdir.
'Bir lider hem karizmatik, hem de mimar lider olabilir mi?'
sorusunu Melih Arat [21.Yüzyd Ïçin Yönetim, s.81-82] ABD'den
örnekle yamthyor: General Electric Sirketininbagkam Jack
Welch'e baktigimizda bu olabilir gibi görünüyor. JackWelch
her ne kadar karizmatik lider tarafi agir basan birisi olsa da Ge-
neral Electric sistemi içinde yetigmig, bagka bir mimar liderin
eseridir. Ama aym zamanda General Electric'i temelden yeni-
den yapilandirdig1 için üstelik mimar liderdir. Mimar bir lider,
hem sistem kuran bir lider, hem de karizmatik lider özellikleri-
ni taglyan bir lider olabilir.
Vamik Volkan genel olarak bir politikliderile yandaglari arasin-
daki iligkiyi açiklarken,
"iglek

bir caddeye" çok benzer" diyor:


"Normal zamanlarda trafik, yani istihbarat, politik kararlar al-
ma ve de diger hükmetme araçlari, liderlerin etkisi ile kamunun far-
kmdahg1 arasmda her iki yönde düzenli bir seyir izler. Dogal olarak
bu trafik akipi, i. lek anayollarm yogun saatlerinde oldugu gibi, ba-
zen bir yönde, bazen de diger yände daha fazladir. Bununla birlik-
te, kimi zaman gu ya da bu nedenle caddedeki trafik, resmi bir ka-
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunior ile Etki Odakl:Harekât 581

rarla liderden kamuya dogru yön"de verilir. Totaliter rejimle-


"tek
.

rin politik propagandasinda gözlenen gey budur. Demokra tik úlke-


lerde bile, kriz ya da terör dönemlerinde lider/yönetim'den kamu-
ya dogru olan
"trafige"
daha fazIa odaklanilmasi söz konusu olur,
çünkü karnu kendisini, kipisel kimligini ve genig grup kimligini ko-
ruyacak bir
"kurtaricf
aramaktadir."

Karizmd, Weber'e göre, lideri, öteki insanlardan ayiran nitelik-


lerin tümüdür. Bu nitelikler, bagka insanlarin lidere mal ettikleri
dogaüstü ya da insanüstü niteliklerin toplammdan olugur. Emre
Kongar'm buna yorumu: "Karizmaük kendisine dogaüstü
'ider,

ya da insanüstü nitelikler yakigtinlan kipidir. Durada dikka t edil-


mesi gereken nokta, liderde gerçekten¯böylenitelikler bulunma-
smm degil, ona böyle nitelikler yakigtirilmasmm önemIi oldugu-
dur."" Seyhuçmaz onu müritleri uçurur, betimlemesi tam da bu
lider-cemaat fligkisini anlatmaktadir.

4.4.2. Degigen Dunyada Liderlik


Hem Türkiye'de hem de yabanci ülkelerde hakkmda en çok
kitap yazilan, seminerler, konferanslar düzenlenen bir olgudur
'lider
ve liderlik'. Klasik tammlari bir yana birakirsamz, üzerin-
de bir uzlagmaya vanlamadigim saptamaktayiz.
Lider ve yönetici sik karplagilan kavram ve oldugu
"kipiler"

için hem iglevleri hem de tammlart oldukça iyi bilinmektedir.


Hiç kugkusuz
"endûstri

çagmdan" çagma" geçigle, 20.


"bilgi

yüzyila gäre farkh parametrelerle tanimlanan 21. yüzyilda her


iki kavramm içerigi yagamlan iq dünyasi devrimine uygun hale
gelmigtir/getirilmigtir.
Paul Tiffany: "Kimse degigimi yönetmiyor; en iyi ihtimalle,
degigime yetigmeye çahsiyorlar.""
Degigim ve dönügümün bu denli çoklukla kullamldig1 bir
yüzyil olmuy mudur, bilemiyorum. "Karplagtigimiz zorluklar
dan biri de belki, bu kadar çok degigimin yaçandigi bir ortamda
-degigimin

statüko haline geldigini ve yeni bir istikrar çagma


girmemizin pek mümkün görünmedigini artik kabul etmek zo-
rundayiz- yöneticilerin çopnun, ellerinden gelenin en iyisini
582 Geleœgi Yönetmek

yapmalan halinde bile bir sonuca ulaçamamaktan sikmti duy-


malari."" De im ve dönügümü yönetmekte baçarih olmak,
baçansi için çok önem tagimaktadir.
"igletmenin"

Liderlik teorileri ve aragtirmalari konusunda bilimsel çaligma


yaymlayan birçok kigi (ör. Ralph Stogdill) göyle diyor: "Liderlik
Isavrammi tarumlamaya girigen kigi sayisi kadar farkh liderlik ta-
mmi vardar."'" Buradan çikan sonuca göre liderligin tek ve kabul
edilebilir bir tanmu yoktur. Ama biz yine de hem lider ile yöne-
tici arasmdaki farkt hem de liderlik ile yönetim arasmdaki farla
açaklamak için yapilan çegitli tammlari ortaya koyahm.
Liderlik ile yönetim arasmda yararh ve önemli bir fark vardir.
I
Yänetim, bir örgütün prosesleriyle,[iglembasamaklanyla], bunla-
rm batasiz ve etkin yürütülmesiyle ilgilidir; liderlik ise örgütün
amaçlarlyla baghdir.'"
Liderlik bir statü olmaktan ziyade bir faaliyettir. Robert H.
.
Rosen, bunu vurgulamak için, liderlikyerine liderlik etmeyi, isim
yerine fiili, konum yerine süreci kullanmaya yegliyor.2" Rosen'e
göre, liderlik etmek pazarlama veya imalat ya da muhasebe gi-
bidir: Bir geyyapar. Yaptigt ise bir insan grubunun ortak bir viz-
yon izlemesini ve olaganüstü sonuç1ar yaratmasuu saglamaktar.
"[Kabul edelim kil, liderlik etmek tehlike içinde yayamak de
mektir. Liderlik sik sik, ba kalarma iyi ve kötü zamanlarda sizi
izlemeye devam etmelerini telkin ettiginiz, heyecan verici ve çe-
kici bir ugray olarak tarif edilirken, böyle bir tamm, liderligin
karanhk yüzünü görmezlikten gelir: Sizi oyunun digma atmak
için gösterilen kaçuulmaz gayretler.""°
Yönetici ve lider; ikisi birbirinden farkhdtr. Genel bir vurgu-
lamaya göre, verilen igi dogru yapana yönetici ve dogru igi ya-
pana lider denir." Yöneticiler igi dogru yapar, fakat her zaman
dogru igi yapamazlar. Liderierin marifetidir o." Dogru igi yapa- -

lideri" degil, lide-


"liderlerin
bilmek için, liderin
"yäneticilerin

ri" olmast gerekir. "


Yönetim ve yönetici arasmdaki iligkinin tannnmi da yapma-
ya çahgahm. Yönetim, belirli bir takim amaç1ara ulagmak için
bagta-insanlar olmak üzere parasal kaynaklarr, donamrm, de-
mirbaglart, hammaddeleri, yardimct malzemeleri ve zamam hir-
Stratejik Flamleler,Stratejik Sorunlar ile Etki Odakli Haredt
583

I

biriyle uyumlu, verimli ve etkin kullanabilecek kararlar alma


ve
uygulatma süreçlerinin toplamidtr."* Yönetici, bir
zaman dilimi
içinde birtalom amaçlara ulagmak için insan,
para, hammadde,
malzeme, makine, demirbag vb. üretim araçIarmi bir
araya geti-
ren, onlar arasmda uygun bir bileyim, uyumlagma ve ahenkley-
meyi saglayan bir kimsedir.
Liderlik tammlarma devam edelim: "Liderlik, yönlendirmek
ve denellemenin dipinda, ulayllacak hedefi saptamak, yol
gös-
termek, engelleri tek tek geçmek ve bu uzun ve çetin yolculuk-
ta kargilagdacak zorluklan aymak için bagkalarma esin kaynagi
olmaktir."'"
Insanlara liderlik etmek eylem halindeki bilgeliktir."' Lider-
lik çok çahykan olmak demektir. Bunun
yani sira liderlik, yöne-
ticilikten daha iyi ya da yöneticiligin yerini alacak bir yey de de-
gildir.Çünküliderlik ve yöneticilik birbirini tamamlayan iki ay-
n eylem sistemidir. Diger bir deyigle, liderin, yukarida degindi-
gimizyönetici özelliklerine de sahip olmasi beklenir.

4.4.3. Stratejik Liderlik


Küresellegme bizi aym zamanda bir girketin tanunmi
ve si-
mrlarmt gözden geçirmeye zorluyor. Bu ige soruyla baglama-
hytz: Bir girket nedir? Üretimve satm alma eu politikalarma, stra-
tejik ittifaklara, ortak girigimlere ve dikey bütünlegmeye iligkin
bütün eski varsay1mlari sorgulamamiz gerekir. Nerede
bulu-
nursa bulunsun, irket-için yeni biçimler öngörmemiz de ya-
-ve

ratmamiz- getekir. *

Pek çok örgüt çok iyi, yetenekli. yöneticilere sahip olabilir


ama bu örgüt ya da girketler iyi bir lidere sahip olmayabilirler.
En iyi lider artik yönün tek bayma yeterince önem tagunadt-
gru bilir. En iyi liderler öykü anlatan, alkig tutan ve iglerikolay-
layttran liderlerdir. Onlar yän duygusunu söz
ve eylemle pekig-
tirirter.'
Liderlik, gelecegi yaratmamn ve karmagikhgl
yönetmenin
ötesinde bir geydir. Lider, aym zamanda ekipler kurmaladir. Bir
ekip, bir görevi yerine getirmek için bir
araya gelmig, sürekli ya
l
I

584 Gelecegi Yönetmek

da geçici bir insan grubudur; örgüt, ekiplerden olugan bir ekip-


tir. Lider, ekipler aracihgiyla örgütün yönünü etkiler ya da yön-
lendirir. Bu açidan liderlik, küçük gruplarla ya da bireylerle bir-
likte, insanlar arasmdaki bir eylemdir. Davramy ve performansi
etkilemek için iletigim kurmak ve güçleri yerleptirmektir. Yekvu-
cut halde ärgütü bir durumdan ötekine götürmek için, gelecegi
yaratmakla gu âm yönetmeyi nasil bagday tirdigimiz önemlidir."
üç boyuta sahiptir. "Stratejik liderlik"
"liderlik"
Bu nedenle
ifadesini pu özellikler açismdan kullamyoruz: Yönetmek, Gele-
cegi Yaratmak ve Ekip Kurmak. Stratejik liderlik; amaç, kültür,
strateji,_ temel kimlikler ve kritik prosesler gibi örgütü en temel
anlammda var eden mantikh ve iyi dügünülmüy eylemi yönet-
mek ve denetlemektir. Stratejik liderlik, yalmzca bugün baçarty-
la çahymayi degil, ayni zamanda derin ve kahci degigimi, dönü-
gümü örgütün özünde yerlegik hale getirmeyi de içerir. Liderlik
boyutlarim bir Venn diyagrami olarak çizersek (bakiniz
apagidaki gekil), etkin liderligin ancak her üç beceri kümesiyle
birlikte davranabilmekle bagh oldugunu görürüz. Stratejik li-
derlik, diyagramm merkezinde yer almaktir."
Bu model, ne yöneticilik yeteneklerini karalar, ne de ekip ça-
hgmasi ve liderligin insan iligkilerine dair
"yumugak
dokusu-
de
-iyi

nu" agirl abartir. Tam tersine, bagart için her üç yetenegin


yönetimin, insanlarla etkin çahymamn ve gelecegi yaratmanm-
gerekli oldugunu gösterir."

YARATMAK

EKÍP KURMAK
YONETIM

ekil: St·ratejik Liderlik


Kaynak: Sullivan-Harper, LJmut Bir Yöntem Olamaz, 69
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakle Harekât
585

Geleneksel ip stratejilerinin kary1 karpya oldugu dönügüm


iki yönlüdür: Küresel rekabet.sonuçta
ucuz emege degil, beyin-·
lere ve bilgi birikimine yönelik bir
yarigtir. Ve de smirlarm ol-
madigi bir ekonomi her boydaki uyamk igletme için firsatlar
ya-
ratiyor. General Electric kendi pazarlarmda birinci
ya da ikinci
sirada kalmak için diretebilir,
ama yedinci ya da sekizinci stra-
da yer almamn yararlari da vardir. Tarihin bu noktasmda
kü-
çüklük bir ustünlüktür.Bu duruinda kendinizi yeniden
yarat-
makla çok az gey kaybedersiniz. En fazla
yüzde 20'lik büyüme-
ye ulaymak yerine, on kat ve belki de yüz kat büyüme firsatmi
yakalarsmiz. Multimedya teknolojisini ve küresel gebekeleri
kullandiguuzda, tipki büyük girketler gibi iletigim teknolojisine
ve pazarlama gebekelerine ulagirsmiz. Küçük girketler ittifaklar,
maliyet paylayimi ve
yaratici igbirligi çerçevesinde büyük dügi-
nebilirler. Bütün buyük girketlerin ortak zay1f noktasmdan, igle-
ri eskisi gibi yürütme yönündeki yerlegik çikardan
yararlanabi-
lirler. Bir bagka deyigle büyük bir pirket yirmi birinci
"igl.eri
yüzyilda
dogru yapma" esnekligine daha sahip olacaktir.
az
Bütün bunlarm liderler için taçadigi anlam, piramitler
yerine
gebekeler kurmamiz gerektigidir. Baçkalarmin yapacagi
iglere
dogrudan yän vermek yerine enformasyonu paylagmayi,
ayirma-
yi ve bütünleptirmeyi ögrenmeliyiz. Karar verme ve risk almaya
iligkin temel yaklagunimizi
ve örgütsel stratejimizi yeniden dü-
çünmek zorundayiz. Daha
yassi ve daha yaygm igletmelerde ye-
ni anlamlar yaratmamiz ve yeni degerlere sarilmamiz gerekir.
Stratejik liderligin üzünün üç soruda ve bunlara verilecek
yamtta gizli oldugunu öne sürenler " bulunmaktadir: "Ne olu-
yor? Ne olmuyor? Eylemi nas11etkileyebilirim?" Günümüzde
kaç lider, bir adun geri çekilip gerçekleptirmek istedigiyle ilgili
olarak stratejik dügünmeye yönelebilmektedir?
Oysa liderin
yapmasi gereken, tam da budur.
ABD Kara Kuvvetleri eski komutam Sullivan-Harper, is dün-
yasmm fikir geligtirme,yeniden yapilanma ve strateji konularm-
da örnek almasi gerektigiöne sürülen çahymalarmda, bir
tank ko-
mutanmm (gözle,yönel, karar ver ve eyleme geç) uyguladigi dört
586
·
.
GelecegiYönetmek

adim modelini, üst yöneticiyi bekleyen görev de tank komutamn-


benzemektedir, degerlendirmesini yapmaktadir. Ögrenme
.kine

ile geri iletimi bütünlegtirerek "Liderlik Eylem Çevrimi"admi


verdikleri beg adunh bir yol izlenmesini önermektedir.2"
LL

GOZLE

ÖÒREN
I
'

DÜ$ÙN

KARAR EYLEME
VER GEÇ

Sekil:Liderlik Eylem Çevrimi


Kaynak:.Sullivan-Harper, i.Imut Bir Yöntem Qlamaz, 74

"Liderlik eylem çevrimini". olupturan süreçleren tek tek ba-


kalun.'"
Gözle. Liderlik Eylem Çevrimigözlemekle baglar. Bu aga-
mada lider "Ne oluyar?" ve "Ne olmuyor?" diye sorar. Bu yal-
zamanda içeri
mzca örgüt digma bakma süreci degildir; aym
bakma, güç ve zay1fhklari, temel kimlikleri, kültürel egilimleri

ve gereksinimleri tartma sürecidir. Bu, mügterileri, pay


sahiple-
rini, çahganlan, rakipleri analizcileri ve düzenlemecileri de da-
hil olmak üzere, örgütün igleyi; melekelerine etkide bulunan
butün örgüt bilegenlerini kapsamahdir.
Dügün. Dügünme, fikir üretme sürecidir: "Eylemi etkilemek
için ne yapabilirim?" Lider, gözlemle toplanan bilgiyi, hem teh-
likeleri hem olanaklari degerlendirerek,'eylem yollari, ihtimal-
ler ve almagiklar formüle ederek yorumlar. Bu agamada lider
hedef belirler. Dügünme ayamasmm önemli bir boyutu da, çev-
rede neyin degigime ugrayacagmm, neyin oldugu gibi kalacagi-
Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdaklaHaredt 587
-

nm saptanmasidir. Bu, belirsizlikl.erin görece kesinliklerden ay-


nlmasi, varsayimlarm tespiti ve denenmesi sürecidir. Bu, ayni
zama nda riskin- tartilmasi ve azaltilmasi süæcidir.
Karar ver. Bundan sonra lider hedefin gerçekleptirilmesi için
en .iyi gekilde nasil ilerlenecegini belirler. Bu, en önemli ka tihm-
cilarm özgül rollerini ve bagarmm änündeki tahdit ve smirlar ile
ölçülebilir bagari standartlari gibi görevleri belirlemeyi içerir.
Eyleme geç. Bundan sonra örgüt, çogu kez ögrenmenin der-
hal baglayabilmesi için somut pilot projelerle baglayarak, liderin
kararlarmi yerine getirmeye baglar. Lider buna bizzat katilmali,
özellikle degigim süreçIerine erken müdahaleler yapmahdir. Li-
derin destegi ve katthmi, degigimin önemini gösterir ve öteki li-
derlerin katillmmi artirir.
Ögren. Liderlik eylem çevriminin en önemli admu olan bu
halka, karar ve eylemin sonuçIarmm çevreyle ve gelecekteki ey-
lemle baglantilarmm kurulmastyla tamamlamr. Ogrenme süre-
cinde lider ve örgüt, daha etkin olabilmek için davramplarmda
.
degigiklikler yapar. "Suanda bildiklerimizi o zaman ögrenmig
olsaydik; neyi daha farkli yapardik?" diye sorarak gerektigi öl-
çüde kararlari yeniden düzenler ve hedefleri yeniden belirler.
"Strateji tamamen liderlikle ilgilidir" hükmüne varan JackTro-
"liderler
ut, iyi generallerdir" diyerek devam ediyor: "Eger savay-
taysamz iyi bir generalin vasiflanna sahip olmamz änemlidir."

Esnek olmalrsmzz. Stratejiyi duruma (bununtersi degil) uyar-
layabilmek için esnek olmamz gerekir. Ïyibir generalin yer-
legik änyargilan olur, ama o karar almadan önce bütün al-
ternatifleri ve bakt açilarmi ciddiyetle gäzden geçirir.
• Zilrinsel cesaret sahibi olmahsmtz. Bir noktada aç1k zih-
ninizin kapanmasi ve bir karara varilmasi gerekir. Íyi bir
general irade ve zihinsel cesaretin varhgim sürdürecek
gücü bulmak için derinlere iner.

Cesur olmalistmz. Dogru zaman geldiginde hizla ve kararh
bir gekilde vurmamz gerekir. Rüzgâr sizin yammzdayken
cesaret göstermek özellikle degerli bir vasiftir. Onu bolca
yagdirmamn zamamdir. Sartlaraleyhlerine oldugunda
çok fazla cesaret sergileyenlere dikkat edin.
588 GelecegiYönetmek

• Olgulart bilmelisiniz. Ïyibir general stratejiyi boydan boya,


en ince ayrmtilarma varmcaya kadar inga eder. Strateji
geligtiginde, basit ama gûçlü olacaktir.

Sanstmz yaver gitmeli.Sansmher bagarida bir payi vardir,
yeter ki siz kullanmasmi bilin. Sansimziyitirdiginizd'e,
kayiplarmizi en azda tutmaya hazir olun. "Teslim olmak
yüz kizartici bir gey degildir," diyordu Clausewitz. "Bir
satranççi nasil oyunu kesin kaybettikten sonra oynamaya
devam etmezse, bir generalin de s.on adami ölünceye
kadar savagmaya devam-etmesi gerekmez.""
farkhhgi yaratan dügünce
Yönetici ile lider arasmdaki ve ey-
lem biçimlerini de göyle özetlemek mümkündür" :


Lider, kipileri ve aktif tutumlan benimser. Yönetici, kipi-
sel olmayan, yönetsel amaçlari benimseme egilimindedir.

Lider, insanlarm olabilirlik, isteklilik, gereklilik konusun-
daki fikirlerini degigtirir. Yönetici igini, insan ve madde
kaynaklarim bütünlegtirmek için, karar alma, strateji ge-
ligtirme süreci olarak görür.
• Lider, yeni moral degerler yaratip verdigi buyruklarla
özel istek ve amaçlar olugturur, Yönetici, anlagma, pazar-
hk yapma, ödüllendirme, cezalandirma vb. esnek taktik-
ler kullamr.
• Lider, iglerini bir zorunluluk ve yük olarak görmez. Yö-
netici, konumunda kalmasmi saglayan günlük rutin igle-
re hoggörü ile bakar.

Lider, iyte cogku yaratmay1, riske girmeyi, firsat ve ödül-
leri yüksek tutmayi tercih eder. Yöneticinin ise var olam
koruma güdüsü, riske girme arzusuna ket vurur.
• Lider, yöneticinin seçenekleri simrlandirdigi, eski örnek-
leri izledigi durumlarda yeni yaklagimlar geligtirebilir.
Yönetici, birlikte çahyt1ş insanlarla karar süreçleri ile
olaylari geligtirmede oynadiklari rollere göre iligki kurar
ve ilgilenir.
Lider, empatik yollarla, sezgileriyle insanlarm änce dü-
sünce ve duygulan, sonra eylemleri ile ilgilenir. Yänetici,

I
I ¶
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakliHarekât 589

astlanyla dolayh olarak iletigim kurar, onlari emirlere ita-


ate zorlar.

Lider, olaylann, durumlarm insanlara ne ifade ettigini
anlamaya çahgir. Yönetici, olaylann, durumlarm nasil ge-
ligtigini anlamaya çahgir.

Lider, gerektiginde çok uzun süre tek.bagma bir fikri sa-
vunabilir, bir eylemi gerçekleptirebilir. Ízleyenleredogru-
dan, sonuç alan ve etkileyici mesajlar gönderir. Duygu
dünyasi çok zengindir. Bütünlegmek ya da nefret etmek
gibi çok güç1ü duygulari ile çevresini etkiler.

Lider yenilik yapar. Yönetici idare eder.
• Lider orijinaldir. Yönetici kopyadir.

Lider geligtirir. Yönetici muhafaza eder.

Lider insanlar üzerinde, yönetici ise sistem ve yapi üze-
rinde yoşnlagir.
• Lider guven ilham eder. Yönetici kontrole güvenir.

Liderin uzun bir perspektifi vardir. Günlük krizlerin ar-
kasru gärebilir, uzun süreli dügünür. Yönetici ise kisa gö-.
rüglüdür.

Liderin gözü ufuklari tarar. Yäneticinin gözü mütemadi-
yen kâr/zarar çizgisindedir.
Lider
"ne

ve niçin", yönetici ige


"nasil

ve ne zaman" diye

sorar.
-•
Lider meydana getirir. Yönetici taklit eder.

Lider statükoyu degigtirir. Yönetici ise kabullenir.

Lider bagma buyruk komutandir. Yänetici klasik iyi as-
kerdir.

Lider dogru igi ya par. Yönetici igi dogru yapar.
Liderler
"durum

bu" fikrini kabul etmezler.

Lider nitelige önem verir. Yönetici nicelige önem verir.

Lider hatalari düzeltir. Yönetici hata arar.
• Lider dinler, yönetici konuqur.
Bir yönetici oh·nak, yänetim konusunda efsane ile gerçeklik
arasmdaki farki görüp bunun geregini yerine getirmek anlanu-
na gelir. Yeni yäneticiler sadece görevleri degil, insanlan da yö-
netmeyi öyenmek ve üç kritik alanda kipilerarasi yargilan ge-
I
590 GelecegiY netmek

ligtirmek zorundadir: Resmi otoriteye dayanmak yerine güveni-


lirligi saglamak, elemanlari kontrol altinda tutmaya çahqmak
yerine ige baghhklarmi artirmak ve tek tek kipileri yönetmek ye-
rine ekibe liderlik etmek.
Liderlik ve yöneticilik, özdeg olmayan ancak birbirini bütün-
leyen dügünce ve eylemleri içermektedir. Çagdagkurumlarda
baçanh olmak isteyen yäneticilerin bu bütünlügü alg11amalari ve
yakalamalan bir zorunluluk olarak görülmektedir. Dünyada ya-
ganan ve yaçanmasi olasi degigimlerin hizi ve kapsami, izleme
ve uyumun ötesinde, kurumlarm varhklarim sürdürebilmelerin-
de; yaraticihk, yönlendiricilik, etkileyicilik vb. gibi liderlik süreç-
lerini içeren dinamik bir yönetim anlaylymi gerektirmektedir.
Warren Bennis "Liderlerin Lideri Olmak" adh makalesinde
yirminci yüzyil liderleri ile yirmi birinci yüzyildaki liderleri ara-
sinda ortaya çikmasi beklenen farklari göyle anlatmaktadir: ©

"Yirmi birinci yüzyilda liderlerin karpsmdaki en büyûk müca-


dele kaynagi, kuruluglarmm beyin gücûnü açiga çakarmak olacak.
Bunun temel mücadele kaynagi olduguna ve yirmi birinci yüzyilda
liderlerin kar§ilagtiklart mücadele kaynaklarmdan çok farkli oldu-
gunainamyorum.
·

Yirminci yüzyihn liderleri, igletmelerin hiyerarpik ve bürokratik


oldugu çizgisel bir dünyayla kargskarplyaydilar. Bu dünya, sisteme
biligim girdiginiz ve sistemin kargihšmda çözum kustugu ilk bilgi-
sayar kavramma benziyordu. Eski zihniyet üç sözcükle özetlenebi-
lir: Kontrol, düzen ve tahmin. Büyük bir bölümünu kontrol edebi-
leceginiz, düzenleyebileceginiz ve tahmin edebileceginiz istikrarh
bir ortamda bu kadart yeterliydi.
Ama yirmi birinci yüzyil böyle olmayacak. Hizi giderek artan bir
degigim yagayacagaz.Ígletmeler degiëimle baça çakmak için mentege-
lerinden çakmak durumunda kalacaklar. Akil kangtmci, kaotik çahg-
ma yerlerine dönügecekler. Ve sûrprizlerle dolu olacaklar."

Bennis adi geçen makalesinde yeniden yaratmanm"


"girketi

ätesinde bazi ilginç konulari da gündemimize koymaktadir.


Bunlardan en dikkat çekicileri yöyle stralanabilir'":
"Yarmm liderleri, degigimi bir tehdit degil, firsat olarak ku-
caklayacak bir ortam yaratmayl ögrenmeliler. Bence bu, çalkan-
tih bir dünyada bir girketi yönetmenin tek yolu.
StmtejikHamleler, StratejikSorunlar ile Etki Odakh Harekat 591

Avrupa ya da dünyanm diger kisunlari için bir yey söyleye-


mem ama ABD'nin endüstriyel rekabet avantajimn, kadmla-
rm liderligi olacagma inamyorwn. Bunun nedeni biraz, bu
alanda, benim istedigim kadar olmasa bile, bildigim kadariyla
diger tüm ülkelerden daha fazla ilerleme kaydetmig olmamiz.
2005 yilma geldigimizdefinanstan sorumlu genel müdür
yarduncilarmm yaklayik % 50'sinin kadm olacagma inamyo-
rum. Bunu söylememin nedeni, qu anda muhasebe egitimi gö-
ren kadm sayisi.
Bayanh liderligin erkeklige ya da kadmhga bagh olmadigmi
ögreniyoruz. Kattya da yumugak, iddiac1
ya da duyarh olmak-
la ilgisi yok. Sizin içinde bulundugunuz pirket kültürüyle
ve ka-
din ya da erkek, tüm liderlerde görülen bir dizi özellige sahip .

olmakla ilgili.
Gerçek liderlik gerekli dengeyi sunmayi sürdürebilecek bir li-
derlik.lBen bunun] yeni bir lider türü gerektirdigine inaruyorum.
Federasyon liderleri çahéma arkadaglanm 'askerî
taburlar'
olarak görmezier. Çalagma arkadaylan da liderleri, general ye-
rine koymazlar. Yeni federal girketin lideri,'liderlerin lideri
olmah.
Kararlari veren tek kigi siz olamazsmiz. Tek lider siz olamaz-
smiz. Sizin vizyonunuzu kabul eden diger liderlerin kendi bag-
lanna etkin kararlar verebilecekleri bir ortam yaratmahsuuz.
Tüm seviyelerdeki tüm elemanlarm lider olacak gekilde yetki-
lendirildikleri bir ortam."
Günümüz igletmelerinin, degigim ortanunda yerlerini alabil-
meleri için, uzun vadeli vizyonlar geligtirebilen
ve gelecegin
dogru faaliyet ve yatmm alanlari konusunda öngörü sahibi olan
liderlere ihtiyaçlari, giderek artmaktadir. Buna göre, 21.
yüzyil
yöneticiligi, degigimi yönlendiren ve sürekli bir faaliyet konusu
haline getiren, degigim liderligine dönügmektedir.
Liderligin her üç bilegeni
-iyi

fikirler, uygun degerler, olum-


lu enerji ve ufuk- geligtirmeyi umdugumuz ki ilere sunacagnuz


paketin parçalaridir. Su temel liderlik unsurlaruu uygulama bi-
. çimi son yillarda önemli ölçüde degigmigtir.".Agagadaki tablo
tarzlar arasmdaki kiyaslamays yapmamm saglayabilir.
I

592 GelecegiYönetmek

Kazanmasam bilenörgütlerin liderleri kurulug gend inde gelecegin


liderlerini geligtirmek için fikirler,degerler, duygusal enerji ve ufuk-
tan yararlamrlar.Öndegelenliderler ögretilebilir bir baktyaçasant bag-
kalarrmn geliptirmesine özel bir agirlik verrneyi ve bu konuda kipisel
bir rol üstlenmeyle birleptirirler. Liderlikte yeni boyutlarm eski boyut-
punlardir:
lardan farklzliklan

EskiTarz YeniTarz

Fikirler Yönlendirmekapsamlii; Yönlendirmp liderinkendi fikirlerinedayanir,


meselelerindençok günlük - insanlankendibaki§açilarim geligtirmeyezor-
problemlerieilgilidir.
Geligtirme lar. Geligtirmeprogramlan pratiktirve gerçek
programlanteoriklirve dayanir.
hayattakiig meselelerine
ômek-
profesörlerinö§rettiéi
d
olaylara ayanir.

De§erler Liderlerço u zamankitleieriçin Liderlerinsanlarakendi kigiseide erlerinii§-


yûzeyselmesajiar §eklindeki yerininde erlerlylebùtünleptirmedeyardimci
rgüíseldeüerleriaçiklar. olurve de'de erler çati§ti mda ortayaçikan
paradoksian
açiklar.
Enerji Programlaraëzabal çalmamn ta§ir;lideriermotivas·
"Programlar"sürek1111k
otesinegeçmez;insanlar ó retir.
yon lçinesas alinacakçerçeveleri
i§bagmadöndü ùndebalintadi
çoktangitmigolur.

Lituk Profesyoneleëiticiler Liderlerbeklenen performansiya da de er


zor
standarilanmyerine getirmeyeninsan1arane
karartarialmayade il,
zamanlamayave öncelik yapilacaëigibiikilemieriagmayabizzatyar·
belirlemeyeanirlik
verir. dimciolur.

Lidedik Liderlikstrateji,finansmanve zor ve hafil


Liderlikkigiseläykülertemelinde

Oda§i benzerialanlardaki 1eknik meseleterea 1tlik verir,


aëirlik
becerilerinbirderlemesine

Ûst Üstdüzeyyöneticiler
geligtirme Üstdùzeydekiyäneticileraktlfkattlimciolarak
Yõnetimin programlarinadestek vermekte hareket eder, liderlikäzellikterinigeligirme
programlarmm bütününeya da änem1ibölüm-
Rolü yetinir,gösterigiçinzaman
Ierineäncülükeder.
zaman bu programlarakattltr.

Kaynak: Noel Tichy, "ÖndeOlmanm Belirtisi", Ed: Frances Hesselbein


-

Paul M. Cohen, Liderden Lidere, s. 275, Mess, Ïstanbul1999. .


Stratejik Hamleler, StratejikSorunlar ile Etki OdaklaHareMt 593

David Ruelle'nin [Rastlan ti ve Kaos, s.88-89] lid erin karar al-


ma sürecinde yararlandigi araçlarm onun hakkmda karar ver-
memizi ortaya koyan yorumuna katihyorum.
Tarihsel determinizm konusunda bir düzeltme yapmamiz
ge-
rekiyor. Bazi önceden kestirilemez olay ve seçimler
uzun dönem-
de önemli sonuçlara yol açabilir demigtik. Bu gärüge gunu da ek-
lemek istiyorum: Kanunca, uzun dönemde önemli sonuçlara yol
açan önceden kestirilemez olaylar tarihin kendisi tarafmdan sis-
tematik bir biçimdeüretilmektedir. Bildiginiz gibi insanhk tarihi
yönünden önemli sonuclara yol açmig olan kararlar hep politik 11-
derler tarafmdan almmigtir. Çoguzaman bu kararlar bilinen bazi
kogullarm yol açtig1 baski nedeniyle ahnmig oldugu için änceden
kestirilemezlik söz konusu degildir. Diger yandan bu liderler
eger zeki ve mantikh kipilerse, kitabumzm birinci bölümünde an-
latmig oldugumuz oyunlar teorisi ile bu bölümde anlatacag1miz
"olasihk
ve gans oyunlan", onlari aldiklan kararlarda bir geligi-
güzellik ya da beklenilmezlik ögesine yer vermeye itecektir. El-
bette her beklenmedik davramy mantiga dayah degildir, ama
mantikh davramplarda çogu zaman belli bir ölçüde olmak üzere
rastlantmm da payi vardir. Bu nedenle tarihin akigma yön veren
kararlar eger mantik yoluyla [matematikakil diyoruz] ahmrlarsa
genellikle rastlanti ya da beklenmezlik ögesini de içerirler.
Dogal olarak ABD bagkanmm önemli bir karan yazi-tura yön-
temiyle alabilecegini säylemek istemiyorum. Belki böyle bir gey
yapilabilir ve belki bazi kopullarda mantik öyle gerektirmigolabi-
lir, ama o zaman bagkamn bu yönterne bagvurmaktan bagka bir
seçenegi olmadigim insaÀlara anlatabilmesini saglayacak man tik-
h nedenler bulunmahdir. Çokeskiden yagamig siyasi ve askerî li-
derler mantikh davram. konusunda daha az kogullandm1mig ol-
duklan için önemli kararlar alacaklan zaman falcilara dampmak-
ta bir sakmca görmezlerdi ve böylece kararlarmda ister istemez
bir beklenilmezlik payi olurdu. Kugkusuz ki fala ve falcilara kär-
lemesine inanmak aptalhktir ve kolayhkla çok kötü sonuç verebi-
lir, ama akilh bir liderin kendi falcihgim kendisi yaparak kararla-
nna ekleyebilecegi beldenilmezlik ögesi belki de en iyi olasihkla-
n içeren stratejilerin ortaya çikmasma yardimci olacaktir.

I
594 Geleœgi Yönetmek

Bilgi Toplumunda liderlik tipi ise Weber'in legal-rasyonel li-


derlik tipidir. Bagirip çagirmayan, sakin, içeriksiz sloganlaf atma-
toplumla birlikte bu
yan, gelecege iligkin net bir vizyonu olan,
vizyonu paylagan, toplumla görüg ahyveriginde bulunan, katihmi
saglayan, yönetenden ziyade yönlendiren bir liderlik tipidir bu.
Bu tür liderler, geligmigbir toplum tarafmdan konulmug, sorgu-
lanmig kurallara saygihdir. Bunun anlanu liderlerin yeni kurallar
koyamayacagi degildir. Sadece gerekmedikçe ve liderligin kendi-
si yeni bir hukuk olugturmak-anlamma gelmedigi sürece hukuka
uymaktir. Bilgi toplumunun lideri, biraz daha yönetici tipine ya-
km bir kipi, koç tarzi bir yönetici olarak dügünülebilir.'"
Gelecegin örgütleri ve geleceginyöneticileri nasu olacak acalm? Bu
veriyor:167
soruya Peter F. Drucker qu yamti
"Bir girketin tarunnug bir amatör bilim tarihçisi olan genel
müdürüne göyle dedim: 'Bana kahrsa bilim tarihini incelemekten
vazgeçip kabilelerin tarihini incelesen daha iyi olur, çûnkü gelecek-
gefi olacaksm.'
te seni bekleyen· gey bu. Çerokilerinyayh kabile
Böyle geflerin de otoritesi bilgelik, ehliyet ve olgunlugun ötesinde
bir geye dayanmaz.
Dolayistyla gelecekte bir igi yürütmeyi degil, kurmay: ögren-
mek gerekecek. Bunun anlama iggörenlerinizin saylca çok azalacak
olmasidir; sizinie birlikte çahgacaklarm sayismi ise ancak Tann bi-
lir. Za ten örgüt dedigimiz gey de budur. Genç biyokimyact muhte-
melen bir müdür olma peëinde degildir; arzu ettigi gey yedi yil son-
hiç kimse
ra üniversiteye dönmektir. Ne var ki bu yedi yll boyunca
ona ne yapacagmi anlatmayacaktir. Kendisi yapacagi geyi biliyorsa
âlâ; yoksa bagmizdan atma yoluna bakm. Elinizde bu arka-
ne onu
dagrmza sunulacak hiçbir terfi firsati da yok, ama ona düzenli bir
gekilde ödeme yapmak, taltif ve takdir göstermek zorundasunz. Bu
bakimdan yöneticilerden söz etmeyi biraktp yürütücülerden söz et-
meye baglamamzda yarar var. "Yönetici" kelimesi hälâ
çogumuza
yamnda adam çaligtiran kipiyi çagnétirlyor.

Karar verme konusunda gelecegin yöneticisinin, bilgi ve


analiz agamasmda demokratik davranmasi ve beyin hrtmasi gi-
bi teknikler kullanmasi gerekeeektir. Ama karar verildikten son-
Bura-
ra, tiygulama agamasmda güçlü bir liderlik göstermelidir.
da sorun, sûrekli degigen bir ortamda liderligi katdik derecesi-
Stratejik Hamieler,Stratejik Soruninr ile Etki Odakh Harekât 595

ne götürmemek. Tutarlihkla, igin ortasmda düzeltme yapma


arasmdaki bu denge bir sanat haline gelecektir."'"

Karizmatik Lider Bilgi Toplumunun Lideri


•.Íçinde bulundup gartlarikabul et- • Íçindebulundugupartlankabuleder
mez. Yenilerini koyma ya çahyir. ve kitlesiyle birlikte bu gartlan degig-
tirmeye ya da geligtirmeye çal:µr.
• Uzun dönemle
Ìçinde bulundugu ilgilenir. Bugünden

dönemie ilgile-
nir yarmi yaratmaya çahyir.
• Paylaçalan vizyona ulaçabilmek için

Kendi amaç!anm uygular.
çahgir.
• Íligkilerin

Kigisel iligkilerle ilgilenir. etkileyimiyle ve sistem-
lerle algdenir.
• Ìlk yaptigt plam uygular, OE imsei dinamik bir plam uygular.
• Konumurun
gücünü toplumdan ve
• Konumunun gücünü açikça sergi- ekibinden aldigim kabul eder ve
ler ve bu gücü kullamr. gücünü hesaph bir gekilde ekibiyle
birlikte kullarur.
ve denetlemez. Özdenetim
• Güvenir
• Guvemr ama deneller. (Guvenmez)
.. .
..
.

sistemleri kurar.

Sorgusuz itaat bekler.
• Ortak dogruya ulagmak
tçm diya-
. .

log araytgindadir.
• Lideri oldugu bireylerden kendini • Lideri oldugu bireylerle
kendisini
üstün görür ve gekilsel olarak da egit görür ve gekilsel olarak da egit
öyle davratulmasma ister. davramlmasim ister.
• Ìçe ve sonuçlara odakhdtr. • Sorgulanarak
olugturulmug kural-
lara ve sonuç üreten sistemlere
odakhdir.
• Fikir yakalamak için kendi akhm • Yaratici fikirler
elde etmek için fark-
kullamr. h gruplarm alallanndan yararlamr;
yaratialik tekniklerini kullanir.
• Kurum içi igbirligi, dig rekabetten • Kurum
ve kurum dig igbirliginden
yanadir. yanadar.
• Kriz ortamlannda ortaya çakar. •
Firsatlar için ortadadir.

Tek bagma ögrenir. • Birlikle
ägrenir.
• Kendisine ihtiyaç duyulmasim is- • Kendisine ihtiyaç duyulmayacak
ter. bir sistemi in aa eder.

Kaynak: Melih Arat, 27. YüzyalÏçin Yönetim, s.88.

Gelecegin liderine dügen görev, bir mimar liderin göreviyle


ayni; sadece insanlarin firsatlara egit bir gekilde ulayabilecekleri,
kendi bireysel ve toplumsal kararlanm alabilecekleri, yaratici
59t GelecegiYdnetmek

olabilecekleri bir oftamt yaratmak olacakttr. Aksi takdirde kim-


se lidere, lideri lider yapan gucü teslim etmeyecektir."
Liderligin doguptan ya da sonradan kazamlan bir olgu olma-
d i konusu, uzun süreden beri tartig11maktadir. Bu:paradoks
halen [bile] tartigilmaktadir. ITT'nin bagkanlarmdan Harold S.
Geneen, dogustan liderlere inanmadigim, fakat liderligin sonra-
dan ögrenilebilecegini açiklamig ama bunun nasil ögrenilecegi-
ni bilmedigini de söylemigtir.33
Liderlerin rolü dar bir iglevsel disiplinde yetkinlegmek degil,
önemlisi- teşoloji ile
-hepsinden

insan, finansman, pazarlama ve


cografya unsurlarmi kapsayan bir uzmanhk edinmek olacaktir.'"
"insan
Lider yetigtirme programlarmm çogu lider olarak mi
dogar, yoksa sonradan lider mi olur?" sorusundan kaynaklamr
ve Ïkincigikkm dogru oldugunu kamtlama amacuu güder. Geç-
migi çok eski ve temelde amaçsiz bir tartigmadir bu. Insamn spor-
cu olarak mi dogdugu, yoksa sonradan mi sporcu oldugu soru-
suna benzer. Besbelli ki cevap her ikisinin de dogru oldugudur.
Yönlendirme, kararhhk ve siki çahyma sonunda tenis, golf ya da
basketbol oynama becerisini geligtiremeyecek bir insan grubu
yoktur. Ancak bunlar arasmda dünya çapmda performans göste-
recek olanlarin sayisi çok degildir. Aym gey liderlik için de geçer-
lidir. Ïnsanlann liderlik özelliklerini daha fazla açiga ç1karmak
için ugraçan herhangi bir kurulug, rakiplerinin çok önünde yer
alacaktir. Bütün yöneticiler tepedeki görevlere yül<selebilir mi?
Elbette hayir. Peki, gimdikinden çok daha iyi bir konuma gelebi-
lirler mi? Kesinlikle evet. Hepimiz fikirlerimizi bileyebilir, deger-
lerimizi daha iyi ifade edebilir ve evet-hayir kararlari alma l<apa-
sitemizi daha iyi düzeye çikarabiliriz. Bu bakimdan herkesi gelig-
tirmeye çahymak ugragilmaya deger bir çabadir.
Liderlerin degigimi yänlendirmeye çahgirken igledikleri en
büyük hatalar, performansa odaklanmamak ve degigimi yaga-
mamaktir. Bunlar degi imin ilk ve son ilkeleridir. Degigimi ya-
uygun davranma"nm ötesinde bir geydir. Her
"sözlerine
amak
gün ortaya çikip qunlan söylemek gerekir: "Evet, insanlardan
daba duyarh olmalanm istiyorum. Ben de bunu yapiyor mu-
yum? Ínisiyatifiduyarh bir yaklagimla yürütüyor iÂuyuz? Ïç-
Stratejik Hamleler, Stratejik Sonmlar ile Etki Odakh Harekût 597

lemlerimizi hizlandirma konusunda fikirler edinmek için bir


günü de saticilarla birlikte geçirelim. Bakahm, bu tasariyi haya-
ta geçirmede ne kadar çabuk davraniyoruz?"
Yanyta arkada kalan kuruluglar potansiyel lider kulvarlarmm
önüne engeller dikme, insanlari yetigtirmeye ve geligtirmeye yö-
nelik kaynaklarmi sadece en fleri noktalara gidecek gibi görünen
kimselere yatirma hatasmi iglerler. Bu yüzden kaçmilmaz olarak
bir sürü yetenegi gäzden kaçirirlar. Yangi önde bitiren kuruluy-
lar da çogu kez önsezilerine gäre adam seçerler, ama genelde bu-
nun için daha uzun süre beklerler. Salt belirli projelerdeki baga-
nya degil, genig anlamdaki liderlik becerilerine bakarlar. Ve de
en änemlisi, tepeye yukselmesi b skler moyenler de dahil olmak
üzere geri kalan herkesi geligtirmekiçin ya tiam yapmaya devam
ederler. Öndegelen girketlerin kapsayici yaklaguni, herkesten
en
lyi gekilde yararlanmalarmi saglar-üstelik
geç açilan ya da deli-
dolu giden kipilerin
-belki

bagkalarmca gözden çikarildiktan


uzun süre sonra katkida bulunmasmm yolunu açik tutar."'
Kisacasi lider, ägrenme ve ägretme süreci sonunda
.sintisiz ya da ke-
sürecek egitim programlanyla yaratilabilir. Dogal yete-
nekleriyle insanhk tarihinde yerlerini alanlara dâhi diyoruz
ama
sayilarmm çok az oldugunu da biliyoruz.
Gelecegin liderlerini geligtirme sürecine kipisel olarak kendile-
rinden de bir yeyler veren liderler aym zamanda örgütsel varhk-
larm en degerlisini yarattmy olurlar. Liderlerin uzun vadeli baga-
ns1 bugün ya da yarm kazamp kazanmayacaklarma göre älçül-
mez. Bagarmm ölçüsü on beg yil sonra yeni bir liderler kugag1 igin
bagina geçtiginde bile girketin hâlâ·önde yer ahp almamasidir.
Strateji uyarlamaya açiktir. Ongörü, eylem ve geri-iletime
dayanan bir süreçtir. Hedef, yatirima gäre ögrenme oranmi
azami düzeye çikarmaktir.
Bir girket ne kadar fazla.denemelere girigirse,içIerlik gansi yük-
sek stratejilere temel olug turacak içgörüleri dagarcigmda toplama-
si o älçüde hizh olacaktir. Bulupçu strateji yaratma süreci için ge-
rekli önkogullara daha fazia dikkat göstermek zorundayiz. Amaç
"dört
därtlük" stratejiler degil, yönii dogru stratejiler geligtirmek
ve ardmdan hizh deneme ve dûzeltmeler yoluyla bunlari her aya-
mada daha yetkin yap1ya kavugturmaktir. Liderin as11igibudur. 6
598 GelecegiY netmek

OKUMA PARÇASI:
Onana Lider Tipine Õrnek
Narsisistik kipiligi olan l<imselerin dügünce, duygu ve
davramp örüntülerinin yogunlugu, büyüklenmelerinin dere-
cesine bagh olarak degigir. Bazilarmda bagkalanyla iligki
kurmakta sürgit devam eden bir güçlük ve zaman zaman
gerçeklik algismm bulanmas1 söz konusudur. Bütünleytiril-
olan inançlari
-üstünlüklerine

mig himlik alanlari bulunanlar


yanmda neyin nerde bittigini ve neyin nerede devam ettigini
bilenler- ise hayata daha iyi bir uyum göstermekte ve dünya-
mn gözünde oldukça bagarih da olabilmektedirler. Gerçekten
.
de, çok gösterigli, yakigikh, güçlü, bagkalarim yönlendirmede
etkili bazi narsisistlerin iç dünyalarmdaki bagari ve övgü ara-
ylgt, çogu kez onlarm egitim, iq ve toplumsal örgütlenme
alanlarmda lider konumuna geçmelerini saglayacaktir. Bunla-
bagka-
"bagarih
ra baçanl: narsisist denmektedir. Bir narsisist",
larmdan üstün oldugunu dügünür, fakat sahte bir alçakgö-
nüllük gösterir. Ashnda o, bir grup .içinde numara" ol-
"bir

mayi ve bagkalarmca da bu gekilde algilanmayi ve yagamayi


önemsemektedir. Bu kipi, eger dig kogullar uygunsa politika-
ya atilmaya ve bir politik lider olmaya oldukça egilimli-dir.
"Bayarill" sözcügüyle kastettigim gey, bu tür kimselerin ge-
reksinimlerinin moral degeri degil, bunlarm her birinin bag-
kalarmm gözünde üstünlük kazandigt dig dünyadaki kipilik-
1erinde bir yansima bulabilmeleridir. Bagarih narsisistik li-
derlerin iç gereksinimleri ile yandaylarmm onlara verdikleri
gerçeklegmektedir. Bu lider-
"uyugma"

yamtlar arasmda bir


halini uzun zaman sürdürebil-
"uyugma"

lerden bazilari bu
mekte, bazilari ise bunu bagaramamaktadir. Bagarih narsisis-
tik liderler psikiyatrlara gelmeseler bile, narsisistik kipiligi
olan hastalarla gerçekleptirilen klinik çallgmalar, bu tûr lider-
lerin iç dünyalarma iligkin pek çok geyi örnekleyebilir.
Genellikle bir genig grubun kimligi tehdit altma girdigin-
de ve de grup gerileme içine girdiginde, bir toplulukla kendi-
"uyugma"
sini abartilmig bir biçimde seven bir kipi arasmda

I
I".¯,

Stratejik Hamleler,Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekât 599

olma olasihgi çok güçlüdür. Liderin kendi gücüne ve tüm-


güçlülügüne olan inanci, yandaglarmm bir kurtariciya yöne-
lik araylymt kargilamaktadir. Kugkusuz, abartilmly bir narsi-
sizm tagiyan politik kipiler, genellikle "bir

numara" konumu-
na gelmeye çaligmakta ve çegitli kopullar altinda konumlari-
m tepeye tagiyabilmektedirler. Asimda, bazilari kahramanca
eylemleri gerçekleptirebilmekte ve yandaylarmm gözünde bi-
rer kahraman olabilmektedirler. Ben, genel olarak Max We-
ber'in ve digerlerinin "karizmatik
liderler"in ortaya çikigi -

kriz halindeki genig grubun gereksinimi- hakkmda äne sür-


dukleri gorugun narsisistik hderlerin ustünlugu elde ediglere
ne de uygulanabilecegine inanlyorum, fakat tüm karizmatik
liderlerin, yukarida betimlendigi gibi narsisistik bir kipilik
örgütlenmesine sahip olmasi kopul degildir. Narsisistik lider-
lerin egilimleri, änyargilari ve resmi eylemleri (demokratik
toplumlara uyarlanabilecek yönleri bulunsa da) bu bölümde
tartigilmig olan iç psikolojik yapilarm gerekliliklerini yansit-
maktadir. Kigilik yapilan, onlari kendi üstünlüklerinin altmi
çizmek için yandaglanndan bazilarru degersizlegtirme ya da
kendilerine özlemini çektikleri sayg1yi gösterecek olanlara
büyük bir deger verme yoluyla yandaglarim yönlendirmeye
itmektedir. Bu tür politik liderler, kendi dolaysiz çevreleri
içinde kendilerine hayran olan kimselerin tüm bireyselligini
yadsir ve onlari, kendi büyüklüklerinin destek noktasi olarak
kullamrlar.
Kendisini agiri bir biçimde seven bir lider, yand aplarm-
dan kendi pariltih öibenlik imgesini yansitacak ve üstün1ü-
günün bir uzantisi olacak, imgelenmig ve umut edilen bir
yüksek iglevsellik düzeyini gerçekleytirmelerini isteyebilir.
Ben, bu tür narsisistik liderlik tipini onancz olarak adlandm-
yorum. Onarici lider, bozuk parçamn iistüne dökülen salata
sosunu temizlemeye çaligmakta ya da onu tath hale getirme-
ye çaligmakta ve belki de onu bozulmamig parçayla birlikte
aym tabakta kalacak ve dokunulacak kadar düzeltmektedir.
Onarici lider tipine verilebilecek bir örnek, modern Türki-
Ye'nin kurucusu-Mustafa Kemal Atatürk'tür. Resmi tarihte anla-
600 Gelecegi Yönetmek

tildigi gekliyle, Padigah sürgüne gitmig ve 1923'te Mustafa Ke-


mal'in liderliginde modern Türkiye kurulmuqtur. Mustafa Ke-
mal, gücü eline geçirdikten sonra "Baba Türk" anlamma gelen
"Atatürk"ü soyadi olarak almigtir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
cumhurbagkam olmasmi takiben Türkiye'yi çagdaylagtirma ve
laikleptirme yönünde birtakim keskin politik ve kültürel degi-
ikliklere gitmigtir. Halifelik kurumunun kaldirihgi, Ïslamhuku-
kunun ve devlet yönetimindeki islami etkinin ortadan kaldir11-
masi, Avrupa'daki örneklere uygun bir hukuk sisteminin kuru-
lugu, kadmlara birtakun haklarin verilmesi, Arap harflerinin ye-
rine Latin alfabesinin kabul edihnesi ve ekonomide modernley-
birtakim reformlarm yapilmasi bunlardan bazila-
_yönelik

meye
ndir. Türklerin genel olarak inandigi sav, Atatürk'ün savag yor-
gunu ülkesinin bagimsizligim yeniden elde etme ve kültür dev-
rimiyle yeni bir Türk kimligi yaratma ilhammi hemen hemen tek
basina aldigi yolundadir. O, 1938'de ölmüg de olsa, halen Türki-
ye'de, sanki yagiyormupçasma büyûk bir saygi görmektedir.
imdi bile çogu insan onu Ata ya da Atam diye anmakta, "Ebe-
di Sef"adlyla älümsüzlegtirilmektedir.
Bazilan benim [Vamik Volkan] Atatürk'ün eylemleri için
onarici tabirini kullanmama kargi çikabilirler. Bazilari Ata-
türk'ü kendi yandaglarmm davramplarim en küçük belirtile-
rine kadar yönlendiren bir kipi, hatta belki Bat1hlagmak için
Batihlagmac1 birisi olarak görebilirler. Sözgelimi, Atatürk'ün
laikleyme programmm mevcut aile düzenini ve çocuk bakim
biçimlerini kesintiye ugrattigmi ve de toplumsal bir gerile-
meye neden oldugunu söyleyenler de ç1kabilir. Fakat Osman-
h yönetimi boyunca evlilik, boganma ve miras konularmda
uygulanan Íslamhukuku, kadmlar açismdan çok elverigsizdi
ve Atatürk guna inaruyordu: "Kötü bir aile yagami, toplum-
sal, ekonomik ve politik alanlarda ka çuulmaz bir zayiflama-
ya yol açar. Aileyi olugturan erkek ve kadm ögeleri, dogal
haklarma tam anlamtyla sahip olmah ve aile aç2smdan üstle-
rine dügen yükümlülükleri yerine getirebilecek bir konumda
olmahdirlar." Atatürk, yandaylarmm zihninden, daha yarati-
ci ve uretici bir biçimde iglev görmelerini engelleyen yükleri
Stratejik Hamieler, Stratejik Sortmlarile Etki OdakirHarekât 601

atmalarim saglamaya çahgiyordu. Getirdigi yenilikler, bazen


yasal zorlamalari gerektirse de, amaç1ari ve etkileri her za-
man için yandaylarinm kipisel özerkligini artirici ve de mev-
cut toplumsal gerilemeyi ilerleme yönüne çevirici bir iglev
gormuytür.
Itzkowitz ile ben, [Vamik Volkan] Atatürk'ün kipilik ve kim-
ligini biçimlendiren belki de en önemli olgunun,
yas dolu bir ev-
de dogmasi oldugunu saptamigtik. Kendisinden önce dogan üç
kardegi de, erken yaçIarda, aile Osmanl1-Yunan simrma ve
Olimpos Dagi'na yakm, yahtilmig ve hog olmayan bir ortamda
yayarken älmüglerdi. Mustafa'mn çocuklugunda, ölmüç olan er-
kek çocuklardan birine iligkin öykü, aile içinde sik sik anlatihr-
di: Çocuk,deniz kenarmdaki bir mezara gömülmüç ve büyük
bir dalga cesedini ortaya çikarmca hayvanlarm hirpaladigi hali
gözler önüne serilmigti. Mustafa dogdugu sirada aile Selanik si-
mrmdan tagmmig ve sikmtilarmdan kisa bir süre için kurtul-
mugtu; bu da bize ebeveyninin onu bir çocuk olarak, ai-
"özel"

lenin kasvetli, karanhk yagamma dogan bir güney igigi olarak


gördügünü dügündürmektedir. Fakat bu dönem uzun sürme-
mig, küçük kardeplerinden biri, dogduktàn kisa bir süre sonra
ölmüç ve annesi 27 yagmda, iki çocuguyla birlikte kendisini an-
cak destekleyecek küçük bir ayhkla dul kalmigtir. Itzkowitz ile
benim [Vamik Volkan] yaptigimiz aragtirma, Mustafa'mn bu
yas dolu evde
-özellikle

annesinden- yeterli ebeveyn destegi


görmedigini dogrulamig tir.
Atatürk'ün yagammm ayrmtilarma fazla girmeden, burada
kendi sözleriyle liderin°çocukluk yillarmdaki yuvasmda ya adigi
duygusal ve daha sonra kendisine kargi agin bir sevgi
"açhgi"

geligtirmesíniörnekleyelim. Atatürk, 1930 yihnda kaleme aldigi


bir yazida tehlikeli Yunan simrmdaki evde, büyük kardeplerinin
ölümlerine (simgesel de olsa) açik bir gönderme yapmaktadir.
Bu yazi, insanm dogayla iligkisi hakkmda bir tartigmayla bagla-
maktadir.
Ïnsan, dogmaya ya da dogmamaya karar vermemektedir.
Dogum âmnda o, doganm bir lütfudur ve kendisinden çok, do-
gamnve kendisi digmdaki mahluklarm lütfuna baghdir. Korun-

I
002 GelecegiYönetmek
T

masi, beslenmesi, bakilmasi ve büyümesine yardm1 edilmesi ge-


rekmektedir.
Burada, cesedi doga tarafmdan ortaya çikanlmig ve bagka
mahluklar tarafmdan zarar verilmig büyük erkek kardegine ait
aile öyküsünün yansimalari bulunabilir. Küçük oglanlara ne
olabilecegine (ölün; ve bedenin zarar gärmesi) iligkin fantezisi-
ni, anne sevgisinin yeterli almayabilecegi yas dolu evdeki ya-
gantilariyla birleptirmig olabilecegini ve buna tepki olarak narsi-
bir karakter geligtirmeye baglamig clabilecegini tahmin
'sistik

edebiliriz. Yetiskinlikte sarf ettigi sözler, onun erkenden geligim


gösterdigini ya da özbenlik kavrammdaki savunma içerik1i gig-
mevi göstermektedir.
'Çocuklukyillanndan beri evimde ne annemle, ne kiz karde-
imle, ne de bir arkadagimla birlikte yayamaktan hoglandim.
Hep yalmz ve bagimsiz olmayi seçtim ve hep bu gekilde yaga-
dim Zira birisi ögüt verdiginde ya bu kabul edilir ve yerine
...

getirilir ya da bunlan yapmayi reddedersiniz. Her iki tepki de


bana uygun görünmüyor. Benden 20-25 yag búyük olan annem-
den gelecek bir uyanya riayet etmek, geçmige dönmek olmaz
ruydi? Buna isyan edersem, kadmhgm en yüce mertebesinde
olduguna tüm kalbimle inandigun annemin kalbini kiracakhm.'
Atatürk, kendisini bagkalarmm üstünde görüyordu ve yan-
daglarmca da böyle algilamyordu. Fakat bagkalanna kiyasla üs-
tün konumunu korumak için degersialey tirilecek ve yikuna ug--
ratdacak, fantezide yer alan dügmanlar ya da alt gruplar arami-
yordu. Onun özseverligini ifade edigi, oldukça farkliydi:
Onca yllhk egitimden, uygarlagna ve toplumsallagma süreçleri-
ni bu kadar incelediktensonra, niçin stradan insanlarm düzeyine
ineyim? Ben onlari kendi düzeyime çikaracagim. Benim onlara ben-
zememi istemeyin; onlar bana benzemelidirler.

Atatürk'ün manevi kizlarmdan biri olan, 1974'te Ankara'da-


ki mütevazi evinde görügtügüm [Vamik Volkan] rahmetli Sabi-
ha Gökçen'den Atatürk'ün çocukluk yillarmda evin yas dolu or-
tamim kipisel çevresindeki neye dolu ortama dönügtürmeye ça-
hstigmi ögrenmigtim. Sürekli bir biçimde, manevi kizlarma gü-
-L

Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakit Harekat


603

lümsemelerini söylerdi. Cumhurbagkanhgi konutunda keder


ya
da depresyonuri yaganacagi bir oda yoktu. Açikça "yaçam"

"mutluluk"la ve
agiri ugragrnasma ragmen (ya da belki kismen bu-
nun bir sonucu olarak). manevi kizlarindan bazilarmm bagina,
içinde intiharm da yer aldigi birtakim trajediler gelmiçtir.
Atatürk'ün ana ugrapsi olan
"mutlu"
bir Türkiye yaratma
igi, .belki de onu ulusu için ailesi içinde sergileyecegi
baba ro-
lünden daha iyi bir baba yapmigtir. Onun toz toprak içindeki
küçük Ankara kasabasini "Gay Pare" (Negeli Paris) modeli
üzerinde yeni Türkiye'nin bagkenti olarak yeniden
yaratma ça-
balari hakkmda anlatilan pek çok eglenceli öykü vardir. Ata-
türk, gücü elinde topladigi zaman Türkiye gerçekten de keder
içindeydi. Milyonlarca Türk, Balkan Savaglari'nda
ve I. Dünya
Savagi'nda ölmüg, sakat kalmig, yerinden yurdundan olmuy
ya
da keder içindeydi. Artik Anadolu'da
.

yaçayan çogu insan, Ma-


kedonya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi, Osmanh Imparator-
lugu'nun kaybettigi topraklardan gelme idi. Atatürk, kederli
ulusunu kederli annesiyle özdeplegtirmig
ve bir politik lider
olarak kurtarma fantezilerini, düzenli bir biçimde
tekrar tekrar
sahneye koymuçtur. En erken dänemlerdeki
an11arma daya-
nan, günlük bir ritüel geligtirmigtir. Bu, kipiliginin "tüm
güçlü"
parçasmm büyuk kurtarma operasyonlarma
"aç"
girigebilmesi için
bölümü idare etmekle ilgili bir ritueldi. Atatürk'ün
yaça-
mma ve dügünce dünyasma yeni bir yön vermek için, dindar
annesi Zübeyde Hamm'a zarifçe kargi koymasi idi. Atatürk'ün
çocuklugunda, özellikle Selanik gibi kentlerde laik, Bati
tarzi
okullar ortaya çikmigti
ve babasi, onun böyle bir okula gitmesi-
ni istiyordu. Atatürk, daha sonralan anne ile baba arasinda
kendi egitimi konusunda "derinden

derine bir mücadelenin"


gerçekleptigini animsiyordu. Atatürk'ün babas1, oglunu ilkin :
annesinin istekleri dogrultusunda dini bir okula kaydettirmig a
ti
ve çocugu burada kalsaydi geleneksel, Müslüman bir Osmanh
olarak yetigecekti. Fakat babasi, daha sonra içine dügtükleri
ça-
tigmaya bir çözüm bulmuytu: Oglunun dini okula girmek için
gerekli törenleri gerçekleytirmesine izin vermig, böylelikle an-
neyi memnun efmig (ki o, göründügü kadanyla kederlerine
604 GelecegiYönetmek

kargi din yoluyla teselli bulmaya çaligmigti) ve birkaç gün son-


ra oglunu dini okuldan alarak laik bir okula yerlegtirmigti.
Bu-
änemli bir anlami vardir, bu küçük çocugun kazandigi egi-
nun
tim f1rsatmm, babasmdan gelen, sonradan liderlik edecegi çag-
oldugunu dügünebiliriz.
"bagig"

dag ulusa geçecek özel bir


Atatürk'ün bagkanhgi sirasmda, annesi onunla birlikte yaga-
"do-

mak için Ankara'ya gelmigti.Atatürk, sanki onun isteklerini


yururmupçasma" her sabah annesinin elini öper, Türkiye'yi laik-
leptirme ve Batihlagtirma iglerine ondan sonra yönelirdi. Fakat bu
eylem, onun günlük ritüelinin sadece bir yansmi olugturuyerdu.
Çogukez güne geç baglar, her gece Cumhurbagkanhgi Kögkü'n-
deki akgam yemeklerinde konuklarmi agirlardi ve bu ritüeß ileri
yaylarma, doktorlar hastahk nedeniyle bu tür eylemleri yasakla-
ymcaya kadar sürdürmügtü. Yemeklere genellikle politikacilan,
bilim adamlarim ve sanatçilan davet ederdi, fakat
"cam
fa-
nus"unu koruyacak bir yakm arkadag grubu, hemen her zaman
mevcuttu. Yemek ve içki fash, akyamm erken saatlerinde baglar
sürerdi. Atatürk, tabagmdaki-
ve sabahm erken saatlerine kadar
leri az az yer ve çok yavag içki içerdi, fakat çop kez çocukluk yll-
larmdan ammsadigi yemekleri ister, bazen annesinin yaptigi gi-
bi pigirilmemig bir yemegi geri gönderdigi olurdu. Kendisi ve ko-
nuklan tarafmdan söylenen parkilara dek, masadaki her tilrlü ey-
lem, onun denetimi altmdaydi. Sik sik müzisyenlerden çocukluk
çagmdan kalma melodileri çalmalanm isterdi. Dolayisiyla o, her
gece simgesel olarak yeniden çocukluk yillarina gitmekteydi
-

annesinin hayalini ziyaret ediyor, bu imgeyi yemek ve garkiyla


"beslenerek"
kuruyor ve onun kmlmig kalbini onariyordu.
Her sabah annesinin ellerini öperek onun imgesiyle ilgili ri-
tüeli tamamladiktan sonra, kendisini "Baba Türk" olarak adlan-
dirarak ve çabalarmi gerilemig-genig grubunu ilerleme yoluna
sokmaya yänelterek, babasimn imgesiyle özdeglegiyordu. Kug-
kusuz akyam yemeginin yendigi sofrada.onun devrimci dü.yün-
celeriyle ilgili tartigmalar geçiyordu, fakat o yemek odasi, dev-
L let katmdaki bir oda olmaktan çok, bir çocugun oyun odasim
. Atatürk ve konuklan, özellikle de yakm arkadagla-

r
Siratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 605

n politik ve ekonomik konular hakkmdaki ciddi tartigmalarm


devrimci dügüncelere iligkin degerlendirmelerin arasmda parki-
Iarla, içkilerle ve esprilerle bir oynuyorlardi." Onlar, ge-
"oyun

celeri, bir sonraki günün hizmet eden bir


"ilerleyipi"ne "gerile-

me"yi sahneye koyuyorlardt. Klinik çahgmalardan biliyoruz ki,


ilerlemenin takip ettigi bu gerileme örüntüsü, pek çok
yaratici
eylemin temelinde yatan geydir.
Atatürk, kendi üstünlügüne olan inancru yeni bir Türkiye'yi
yaratmak için kullanmig ve yandaylarmi kendi yükselmig, açik
kimligine daha uygun "bir

hale getirmek" için önlerindeki en-


geli kaldirmaya çahymigti. "Aç" özbenliginin, agm özbenlik
sev-
gisinin ve kurtarma fantezisinin arasmdaki iligkiyi ve bu fante-
ziyi kederli annesinden kederli ulusuna aktardigmi, belki de hiç
fark etmemigti. Bununla birlikte, bu örüntünün bilincine kismen
varmig olmasi gerekir. Yunanhlara kargi kazamlan zaferin ikin-
ci ylldänümü için Agustos 1924'te yaptigi bir konuçmada
ansi-
zift "aile

hayati"nm öneminden söz etmigtir paradoks olarak, -

fakat simgesel bir biçimde çocukluk yillarmda ailesi içinde


ya-
anan sikmtilari ve evIlliginin baçarisizhga ugrayigim açiga vur-
muytu: "Uygarhšm temeli, ilerleme ve gücün temeli aile
yaga-
mmda yatar." Yagi ilerledikçe özgeci davramplara dönügen yü
celtilmig kurtarma dürtülerinin farkmda olduguna iligkin kamt-
lar da vardir.
Bir bagka
"baçanli"

narsisistik lider olan, 37. ABD Baykam


Richard Nixon, son derece zeki ve çözümleyici bir zihne sahip
bir kipiydi. "Kurtanci" imgesi, ölümünden sonra da yandaylan-
mn zihinlerinde varhgim sürdüren Atatürk'ün aksine, Nixon ki-
phgmm buyuklenmect bolumunu, uygun bir biçimde devam
ettirememigti. Zaman zaman saldinsma ugra-
"dügmanlarmm"

digmi sanmigt1. Sonuçta kipilik özellikleri yikici eylemlere


yol
açmig, bunlarm içinde kendi politik konumunun yrkima ugratil-
masi da yer almigti.

Kaynak: Vamik Volkan, Köriikörilne inanç,s.289-299. [Türkçesi:


ÖzgürKara-
çam], Okuyanus Yaymlan, Ìstanbul2005.

I .-Ir---•T= •¯""¯¯ ' """"'"


. · •¯ "'"¯¯
I

4.5. STRATEJI ILE VIZYON-MISYON


ÍLÍf';KÍSÍ

"Eylem olmadigrrrda, vizyon şir it-


yndir. Vizyon olutadaireylem ise, zanrma
yitirmektir. Eylemedöniigen Irir vizyon,
"
d til ryaya degigtirebilir.
JoelBarker

4.5.1. Bayannm Paylaµlan Görûntûsü: Vizyon .

Liderlik ve yaraticihk ile birlikte ifade edilen vazgeçilmez


bir
kavram Ticari igletme,
"vizyon"dur.
silahh kuvvetler ya da
makro bir kurum olan hangisi olursa olsun.degigim
"hükümet",

söz konusuysa vizyonu, yani yol haritasmm" belir-


"degigimin

1enmesini konuquyoruz demektir. Aym üretim alanmda bulu-


nan girketlerin baçansi ya da baçansizhgi, hûkümetlerin baçan-
sizhgi bir ortak kavramla açiklanabiliyor: Vizyon.
Bu sihirli ya da gizemli sözcük nedir? 'viz-

"Günümüzde en çok kullamlan terimlerden bir tanesi


yon'dur. Terimin kökü Türkçe olmadigi için, Türkiye'de anlami
üzerinde bir uzlagma yoktur. Ancak ilginçtir ki, bu terimin an-
lami konusunda Ingilizce konugulan ülkelerde de pek bir uzlag-
ma bulunmamaktadir.
Vizyon sözcügü dilimize Ingilizce'den girmigtir. Sözlüklerde
teriminin Türkçe kargihgi olarak; görüg, görme, hayal ve
'vision'

önsezi kelimeleri verilmektedir. Latince kökeni görme anlamma


Abdullah Karaman "Konaklama Ígletmelerin-
'visio'dur.""

gelen
de Vizyoniönetimi ve Bir Saha Çahymasi" baghgi altmdaki çahy-
Stratejik Hamieler, Strafejik ForunIar ile Etki OdaklaHareMt 607

masmda vizyon kavramiile yönetim iligkilerini çok genig aragtir-


m14tir. Bu yayina gäre vizyonun etimolojik anlamil" qudur:.
Bu kavram etimolojik olarak, Latince'de oldukça eski olan
"videre"
fiilinden türetilmig, "uyamk
olmak", "anlamak", "kav-

ramak" anlamma gelen "visio"


kelimesiyle ifade edilmektedir.
Ortaçagda Almanca'da bilmek manasmda kullamlan "weise"
.

sözcûgü de aym kökten türetilmig ve çok geçmeden hayal gör-


me, optik halüsinasyon görme gibi kavramlari da kapsamigtir.
Latince kökenli dillerde "bakmak"

kelimesinin kargiligt olmak-


la birlikte; saf anlamda bir bakiptan ziyade yarmlara bakigi an-
latmak için kullam1migtir. Hint-Avrupa kökenli "vide"
kelimesi
"weid-word"
kelimelerinden türetilen vizyon
"wid"
veya
"gär-

mek ve bilmek" anlammdadir. Birisi ben gördüm dediginde


biliyorum" ile ayni anlami tagimaktadir. Ayrica, advise,
"ben

devise, revise, supervise, provision ve provident gibi kelimeler


de bilgi ve ileriyi görmeyi içermektedir."° Webster sözlügünde
ise
"vision"
kelimesi yöyle tammlanmaktadir: "Normal görün-
me digmda görüldügü varsayilan nesne:... gelecekte görünme-
digi halde bir geyi algilama yetenegi, zihinsel yetenek, güçlü ön-
sezi... hayal etme gücü ve yetisi kullanarak bunu gerçekleptir-
me.""' Türk Dil Kurumu sözlügünde görüg, "gözle

bir geyi algi-


lama yetisi, bir olay, varhk veya dügünce üzerinde varilan
yar-
gi, fikir" olarak tammlanmigtir. Ìspanyolcakonuqulan bazi ülke-
lerde vizyon kelimesi.için "müthip
rüya, korkunç mü thig bir du-
rum" veya "ölmüç
birinin ruhu" gibi anlamlara çeviriler olmug-
tur. Etimolojik olarak kavram gelecegi bilmeye, tasarlamaya,
anlamaya, kavramaya; hayal etme ve gärme çabalarma gänder-
me yapmaktadir.
Genel anIamtyla vizyon; gelecege dönük hayallerimiz,
umutlarimiz, korkulanmiz ve firsatlarm bilegkesini bulmaya
dänük bir bakig olarak görülebilir. Íçindegärünmeyi istedigi-
miz bir fotograf, resmedilme özlemi çektigimiz bir tablo olarak
da tammIanabilir. Yaçama yön vermek olarak
zaman zaman bu-
lundugumuz yeri sorgulamak geklinde de degerlendirilebilir.
Vizyon, bir gelecek anlayigidir. Bugünün yeteneginin ötesine
geçen, bugün ile yann arasmda entelektüel bir köprü kuran,
608 Gelecegi Yönetmek

geçmigi ya da statükoyu onaylamaya degil, ileriye bakmaya te-


mel olan, tasavvur edilmig bir olanaktir. Vizyonun gücü Iidere,
pozitif eylem, geligme ve dönügüm için bir temel saglamasm-
dan kaynaklamr.'"
Genel anlamtyla vizyon bireylere de kurumlara da yönelik
olarak kullanilabilir. Örnegin; ATM'lerden para çektigimiz akil-
h kart bir vizyondur; aym gekilde Türkiye hükümetininbagbaka-
ni için AB devletleri yöneticileriyle fotograf çektirmek de bir viz- "çagdag
yondur. Ya da Gazi Mustafa Kemal'in gösterdigi hedef,
uygarhk düzeyi üstiine çikmak", Cumhuriyetin vizyonudur.
Vizyon, amaçlarm en genig bir biçimde anlatimidir. Çevreyi
en genig açidan bakarak tammadir. Bu baglamda vizyonu bü-
yük bir çanak antene benzetebiliriz. Çanakantenin açisi ne ka-
dar genig ise görügü de o kadar genigtir [uçaklaria;'~gemilerin ra-
dar tarama ekranlarim gözünüzün önüne getiriniz]. Dolayislyla
misyon, amaçlar ve stratejiler, vizyonun görüç alanma göre be-
lirlenir. Vizyonlar genel egilimlere stratejiler ise somut egilimle-
nasil ulagriz ile il-
re, amaçlara en etkin ve en uygun zamanda
gilidir.*
Vizyon soyut bir kavram midir? Vizyon araç göstermeli
midir?
Peter M. Senge (Beginci Disiplin-Ögrenen
Organizasyon kitabi
"ya-
yazaril "Bulupçuluk Pratigi" baghkh makalesinde vizyonu
ratmaya çahytigimiz geleceşn bir resmi ya da görüntüsü" ola-
rak tammhyor ve vizyonun soyut olmadigmi söylüyor:"

"Yöneticiter yapuan geregi prag1ñatik olurlar; nihai anlamda


sonuçlara önem verirler ve sadece niçin degil, nasd üzerinde yo-
gunla. malari gerekir. Bunun tehlikesi lusa vadeli hedeflerin bazen
daha büyük amaçlan gölgede birakabilmesidir. Burada gene dil
önem tagir. Ne de olsa vizyon, yaratmaya çahytigumz gelecegin gö-
..
rü ntüsü. Amaçlanan sonuçlarla eganlamhdir. Bu bakundan vizyon
soyut bir kavram degil, pratik bir araçtir. Vizyonlar uzun vadeli ve-
ya orta vadell olabilir. Çoksayida vizyon bir arada bulunabilir, in-
sanlarm yaratmaya çabgtigi geyin tamamlayici yönlerini kavrayabi-
lir ve farkh zaman çerçevelerini kapsayabilir. Vizyondan yoksun li-
derler nihai olarak degerlendirilebilecek bir çerçevede gerçekleptir-
Stratejik Hamleler, Stratejik Soruninr ile-Etki Odakh Harekrît 609

me umudunu tapdiklari geyi tammlamada güçlük çekerler. Her ne


kadar esasa iligkin olsa da, sadece misyona bakarak igleri nasil yü-
rüttugumüzü degerlendirmek son derece zordur. Bunu ba.garmak
için kafarmzi yöyle bir kaldinp 'yaratmaya
çahghgimiz gelecegin bir
görüntüsü'nü dile getirmemiz gerekir." -

Günümüzde gerek teknolojik geligmeler gerekse küreselley-


me sayesinde hizh degigimler aslmda gu anda yarmi.yagatmak-
tadir. Çünküdönügümler, çop kez, etkileytikleri toplumlar ta-
rafmdan belli bir gecikmeyle anlagilmaktadir. Belki de vizyon
bu dönügümlere bireyleri, toplumu ve örgütü hazirlamaktadir..
Bu noktada vizyon bilmece çözer gibi, görünügte ilgisiz parça-
ciklari yan yana getirip ortaya bir tablo çikartmak gibi bir çahy-
mayi da anunsatabilir. Ïnsanlarzaman zaman sistemli bir gekil-
de bu çahymalari yaparak hayatlarma yön verebilmektedirler.
Bu.tammlar, as'lmda vizyona gu anda yarmi yagama duyarhhgi
anlami da katmaktadir. Böylece vizyonu bugünden uzak gele-
cegi tasarlama olarak da dügünebiliriz.
Vizyonun kendine has özellikleri de bulunmaktadir. Bunlari
dört baghk altmda toplayabiliriz: ÏdeallikOstenen mükemmel-
lik), epsizlik (farkli bir onur duyma), bir gelecege.yönlendirme
ve tasvirler (geleceginresmini) yapabilmeli, mevcut ihtimalleri
degil gelecekteki imkânlari dikkate almada açik olmahdir. Ayri-
ca vizyonlar epsiz ve ayirt edici oldugu noktalari ortaya koyabil-
melidirler. Üstelik,vizyonlar liderlerden beklenen uzun süreli
yönlendirmeye sabiptir ve gidilecek yönün ifadelerini tagirlar.
Bu özellikler igigmda vizyon, gelecegi tasavvur ederken nasil
bir yey olmak istedigimizle ilgili zihinsel süreçle yaratilan imaj-
larm ortaya konulabilmesi olarak da tanimlanabilir.36

4.5.2. Vizyon ve Misyon Íligkisi


Gary Hamel ve C.K. Prahald (GelecegiKazanmak) stratejiyi
hem uyum hem de gerilim olarak ele almaktadirlar."
Stratejiyi [bizimözetledigimizgekilde] bir gerilim olarak ele al-
mak, stratejiyi
"büyük
kafalarm ürünu olan bir büyük plan" olarak
610 ÖelecegiYönetmek

görenlerle art arda kararlarin akiqi içindeki belli bir kallp olarak
görenler arasmdaki uçurumu agmaya da yardimct olur. Stratejiye
bir gerilim olarak yaklagmak, hem üst yönetimin varip çizgisi ve
bugün ile yarm arasmda duran genig bir yetenek olupturma günde-
mi konularmda görece net bir görüge sahip olmasi anlamma gelir.
Hem de üst yönetim gelecege götüren yolculugun her adimin1ön-
ceden belirleyemeyecegi için, kararlarm art arda ahnmasmi gerek-
tirir. Bir gerilim olarak strateji, líderligi biittinüyle planiamanm miim-
kün olmamasi ile açrk formille edilmigve geniggekildepaylagdan bir ruh
olmaksizm liderligingerçeklegememesi arasmdaki önemli paradoksu ka-

bul eder.

Yönetici ile lider arasmdaki bir bagka fark da vizyon, strate-


jik dügünme ve sistem yaklayimi ve dügünürü olma noktalarm-
dadir. [Vizyon] genelde yaziya dökülmemig olabilir. Vizyonda
arzulanan bu olgular, misyon bildirgesi aracihgi ile kurulugun
tepe noktasmdan alt kademelerde çahyan bireylere kadar nüfuz
etmelidir. Vizyon, örgütun hedeflerini ve yönünü genel terim-
lerle çerçeveler ve "Ne yaratmak istiyoruz?" gibi sorulara yamt
arar. Firmamn izleyecegi igletme politikalari ve uygulamalari
vizyon ile uyum içinde olmah ve uygulanan toplam kalite ilke-
1eriyle de bütünlegmelidir.'""
Kurumun içinde bulundugu dönem için vizyonu ve gelecek
dönemler için vizyonu. Bu iki vizyon, kisaca vizyon"
"bugünkü

"gelecek

ve vizyonu" olarak terimlegtirilebilir.


Bugûnkü vizyon ile gelecek vizyonunun organizasyonlar-
daki iglevi nedir diye dügünmek, vizyon kavrammi anlamaya
baglamaktir. Bugünkü vizyon, bize içinde bulundugumuz yeri
gösterir; gelecek vizyonu ise, bize varmak istedigimiz hedefi
gösterir. Gelecek vizyonu, eger iyi belirlenmig ve paylayilan
bir vizyonsa, kurumun çahyanlarmi bir miknatis gibi kendine
çeker. Ondan uzakta kalmak rahatsizhk verir.'"' Kisa dönem
stratejiler önleyici (proaktif) ortamlann olugmasma degil, te-
davi edici (reaktif)ortamlarm olugmasuta neden olurlar. Viz-
yonsuz girketlerde Ar-Ge ve diger bälümler günden gùne ak-
tivitelerini yarida birakirlar ve uzun vade hedeflerini kaybe-
derler.'"

..L
Struejik Hamleler, StratejikSorunfar ile'Etki OdakhHarelait 611

Ïnsanlarbir farkhhk yaratacak, siradanhgi agacak bir geyle-


rin parçasi olmak isterler-yön bulmalarmi saglayacak bir ylldiz
isterler. Berrak, ilgi çekici bir vizyon, bir varhk nedeni, bir amaç
her örgüt için gereklidir; bu_örgüt ister bir devlet dairesi, ister .

kâr amaci gütmeyen bir kurulug, ister bir girket olsun. Bununla
birlikte herhangi bir misyonun gerçekleymesi için, ärgûtün yä-
netilmesi ve yönlendirilmesi gerekir. Bir örgütteki liderlerin är-
güt degerlerini ifade etmesi, insanlan bu degerler etrafmda ha-
rekete geçirmesi ve misyonun baguu çekerken bu degerleri
kendi kipiliginde somutlagtirmasi hayatiönem tagir "" .

Sonuçlara dönük liderler hem bir núcyona hem de bir vizyo-


na sahip olmahdir. Amaç olmadigmda sonuçlar çok az gey ifa-
de eder; bunun çok pratik ve güçlü bir nedeni vardir: Bir mis-
yon uzun yolculuk için gerekli hirsi ve sabri agilar. Vizyonun in-
sanda hirs uyandirdigi dogrudur, ama baçarisizhga ugram4
birçok girigmin ayirt edici özelligi sabrm eglik etmedigi hirsa
dayanmasidir."2 -

Peki, uygulamada bir vizyon nasil yaratilir? Bunun yanitml .

ararken JohnP. Kotter, "Ïnsaniar,gelecege dönük olmasitidan


hareketle,. vizyon yaratmamn uzun vadeli phnlama sürecinde
oldugu-gibi tasarlama, örgütleme ve hayata geçirme agamalari- .

ni içermesi gerektigini dügünürler. Ìçinbu gekilde yürüdügünü


hiç görrnü. degilim. Gelecege iligkin.bir vizyon bir tarifeye ve-
ye. aki çizelgesine göre tarumlanamaz. Akildan ziyade duygu
igidir bu. KarigikÏiga, belirsizlige ve aksilildere katlanmayi, ileri- .

ye do grua tilmig her ad ima genellikle eglik eden yarim adimlik

geri çekilmelere hazir^olmpyi gerektirir," der.


Kimileri bir vizyonun "yukandan
apagiya" uygulanamaya-
cagini, "gerçek"
vizyonun bir gekilde."açagidan yukariya" dog-
ru olugmasi gerektigi görügündedir. Su görüç igin özünü kaçir-
maktadir. Önemliolan, vizyonun kimin tarafmdan, nasil hazir-
landigi degil, içselleptiriltnesi ve kabul görmesidir. Kimi örgüt-
1erde gelecekle ilgili en iyi bilgi, en tepenin birkaç 1<ademe altm-
da bulunabilir. Onemli olan içselleptirmektir ve bu en tepedeki
liderlikten baglar.
612 GelecegiYönennek

Vizyonun olugumu kisa vadeli olarak dügünülürse ya da


tasarlanirsa sonucun olumsuz olma olasiligi yüksektir. "Vizyon,
yönetimin kesin öngörülerini ve bagarilabilir hedeflerini içeren
stratejilerle gekillendiginden olugumu uzun zaman ahr. Uzun
vadeli birlegik vizyon, liderlik ve yaraticihk ile beraber degigim
olgularmm da geligmesini saglar.
Günümüzde oldugu gibi hizla degigen, geligen ekonomiler,
üretim teknolojileri, piyasalardaki ani degigiklikler ve keskin-
legen rehabet, vizyonu olmayan girketlerin piyasalari teknolo-
jik Brsatlar açismdan yeterince algilaya'mamalarma neden
olur.""6
Vizyon niçin gereklidir? Kisaca açiklayacak olursak vizyon,
gelecegi gästeren kilavuzdur. Eger ister kipiler, ister devletler
ya da herhangi bir organizasyon kendisinin bir bakigi ya da
dünyaya en genig açidan bakma yetenegine sahip degilse ne
kendisini, ne de dünyayr kendi merkezinden tammlayabilir.
Dünyaya at gözlügü ile bakmak terimi de bu yüzden çikm14tir.
Eger kendi bakig açmiz ve ufkunuz yoksa dünyayl, hatta ken-
dinizi bagkalarmm tanimlamalanyla anlamak ve kavramak zo-
runda kahrsmiz. Etrafmizi, size tarif edildigi smirlar ve kistas-
lar çerçevesinde degerlendirebilirsiniz. Kendisini bir köpegin
inisiyatifine birakmig kör bir insanm durumuna dügersiniz.
Eger vizyon sahibiiseniz, faaliyetlerinizde vizyondan sapmalar
oldugunda çok çabuk görebilirsiniz ve tedbirlerinizi ahrsmiz.
Vizyon gerek vatandaglarmizi gerek çahyanlari sürekli güdü-
ler, fedakârhk zamam fedakârhk, birlik zamam birlik saglan-
masma yardimci olur.'"
Íçletmebilimi, kavrammi açiklarken, bir ürünü, bir
"vizyon"

igletmeyi, pazarlama yänetimini, yönetim modelini ya da banka


kontrol sistemini olaganüstü bagarilara ulagmig gagirtici yeni fi-
kirleri örnek göstermektedir. Ya da bir igletmenin tam ikiye
"on

bey kala" baçanh yeniden baglangicmda, bütün Bati dillerine


Amerika'dan ithal edilen terimle around" da (dönüm
"turn

noktast),
"take
off"tan (uçagmpistten havalanmast), yani kurtu-
lugu getiren ya da kivilcimi"ndan çok söz et-
"vizyon"dan "fikir
Stratejik Hamleier, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHaredt 613

mektedirler. Bütün bu örneklerde, baglang2çta çahyanlarm,


mügterilerin, dagitimc11ann ya da hissedarlarm giddetle kargi
çiktiklan bu vizyonun papirtici etkileri vurgulanmaktadir; Giri-
gimcilerden birinin, yöneticinin ya da yönetim kurulu bagkam-
nm tek bagma eseri olarak gösterilen bu vizyon, en dogru anda
ortaya atilan en dogru ve küresel öneri olarak kabul edilmekte-
dir. Bu gansh öncü girigimcinin dâhice fikri, igletme bilimi lite-
ratüründe strateji yönetimi olarak adlandinlmaktadir.
Vizyonun bileyenleri gunlardir: Iyi tasarlannug vizyon, iki
temel bileyenden olugmaktadir.'" Özideoloji ve imgelenen gele-
cekten olugan yapi apagida görülmehedir.

VIZYON

ÔZiDEOLOJi IMGELENEN
GELE
CEK

ÔZDEÕERLER ÖZ HEDEF BÛYÜK


CÙRETKÂR CANLITARIFLER
AMAÇLAR

iNANÇ
DUYGU TUTKU

Kaynak: Abdullah Karaman, Vizyon Ydnetimi, s.25.

Öz degerler, örgütün temel ve kahci ilkelerini ortaya koy-


maktadir. Bu degerler, igletmeye saglam bir zemin sunarak, il-
ke ve kurallarm olugma sistematigini kurgulayabilir. Öz de-
gerler, hedefi olan igletmenin varhk nedenini açiklamasma
yardunct olabilir, örgütün ne için var oldugunu ve neyi temsil
ettigini belirleyebilir. Ayrica örgütün karakterini ortaya koya-
bilir, örgütü bir arada tutmayi saglayan bir yapigtirici görevi
görebilir.

I
I
-
I

614 GelecegiYönetmek

Oz hedef, bir örgütün sadece para kazanmanm ötesinde; da-


ha derinlerdeki varolug nedenini ortaya çikarabilir. Öz hedef,
ufukta yol gösterici bir yildiz gibidir. Bu hedefin kendisi degig-
mezken, diger degigimlere esin kaynagi olabilir.
Ímgelenen(hayal edilen) gelecek: Vizyonun bu bilegeni iki
kisundan olugmaktadir. Birincisi örgütlerin 10 ile 30 ydhk bir
zaman araligmda bagarmayi arzuladigi "Büyük Cüretkâr
Amaç" olarak isimlendirilen amaçtir. Ïkint.isiise, bu amaçIar ba-
par11digmda ärgütün nasil olacagma dair canh tarifler olarak si-
niflandirilmaktadir.
Öz ideoloji ile temel yetenekler birbirinden farkh olabilir. Te-
mel yetenekler, girketin özel becerilerini tammlamaktadir.
Vizyonun içeriginde somut kavramlar olan misyon, amaç,
strateji ile birlikte inanç, duygu, imaj, tutku gibi soyut kavram-
lar da yer almaktadtr. Kisacast vizyon, soyut ve somut bilegen-
lerin yarattigi bir
"somut
bilegke vektörel" büyüklüktür.
Vizyon karanhk tünelden çikigm projektörü, feneridir. Birin-
ci ve ikinci bölümde anla tilan, bur ada, bu nedenle üzerinde du-
rulmamig olan tahmin, öngörü ve senaryo kullamlmasi ve
yararlandmasi gereken degigkenlerdir. Vizyon kavrami igletme-
lerde, örgütlerde 1990'dan sonra yogun biçimde kullandmaya
baylanmigttr. Gelecek vizyonu, hedef gösterir.
Dünyada genelde benimsenen liderlik tipi karizmatik lider-
liktir ancak vizyon sahibi pirketlerde karizmatik liderler ön safta
olamazlar. Vizyon sahibi girket için karizmatik liderler yalmzca
kisa dönemde yarar saglamaktadir.

Misyon
Misyon sözcügü Hint-Avrupa dillerinde atmak,
"firlatmak,

göndermek" anlamma gelen meit sözcügünden türetilmigtir.'"


Meit sözcügünün birinci anlanu kötü bir gey atmak, firlatmak,
lekelemek anlamma gelen smite kelimesiyle paralellik göster-
mesi ilginçtir. Aynca Latince'de mittere ve missus sözcükleri de
saglamak, gitmeye neden olmak, göndermek, atmak"
"gitmeyi

gibi anlamlarda kullaruhyor. Bu yüzden misyon kelimesinin or-


Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunior ile Etki Odakle Harekât 615

taya çikiç1 (Füze),


"missile"
(uzaklagtirma),
"emit"
"intemit"

(yanda kesme, ayirma),


"permit"

(izin, içeriden yönlendirme)


"promise"
ve (kurumlagma, ileriye yönelik teklif verme) söz-
cükleriyle baglantihdir. Modern organizasyonel yapi içerisinde
dügünüldügünde misyon sözcügü ärgütün ve çaliçanlarm niye-
ti, ruhu veya temel görevi ya da davramp biçimini, kurumlay-
mayi ya da gücü aktaran ya da hedef ve amaçlar dogrultusun-
da gelecege yönelmeyi açiklayan sözcüktür. Sözlük anlami ile
misyon, bir kimseye verilen äzel görev olarak tanimlanmakta-
dir, bir yönetim kavraim olarak misyon, igletmelerin varhk ne-
denini ifade etmektedir. John Kottler, Matsushita Liderligi, 20.
Yilzyilm En Parlak Girigimcisinden Dersler isimli kitabmda, Kono-
suke Matsushita'mn 1933 yihnda ilk kez, bir Japon firmasi olan
girketinde
"girket

misyonunu" olugturdugunu belirtmektedir.


Aynca misyonu yazan ve girket degerlerini tüm çahyanlara ya-
zili olarak bildiren kipi olarak da tamtmaktadir. Yaklagik 70 yil-
lik bir geçmige sahip oldugu gärillen bu kavrarnin, yahn anlam-
da özel bir görev veya yapilan igin ne oldugunu anlatmak için
kullamldigi görülmektedir. Fakat misyonun anlami uygulama-
da kangtirtlabilmektedir. Misyon çogu zaman yapilan igi veya iy
prensiplerini, degerleri, felsefeleri, amaci ve bir inanci ifade et-
mede kullamlmaktadir.
Misyon, özellikle vizyonun nasil baçanlacagma iligkin bir
görev tammidir. Yeni vizyon ve misyona çaliganlar inanamiyor-
sa bagari saglanamaz.
Misyon, bir firmanm var olma nedenini açiklar ve "Ne igle
ugraglyoruz, muytenmiz kimdir, mugteriye onemli ve degerli
olan.nedir, yaptigimiz iy nedir ya da ne olmalidir, kurulugumu-
zun en dikkat çekici äzellikleri nelerdir?" gibi sorulara yanit
arar... Misyon bildirisi ise, örgiltün temel degerlerini, ürün ve
hizmet kalitesini, teknoloji ve felsefesini, imajini ve çahyanlart-
na, mügterilerine ve de çevreye kary1 davramgim simgeler. Belir-
gin bir misyon tammi, tepeden gelen vizyonun öngördügü he-
.
defleri en alt kademelere kadar geçigtirebilmeli ve tüm çahyan-
lan kucaklamasmi saglayarak onlara yän verecek kadar etl<ile-
yici, berrak ve inandtria olmalidir?
616 Gelecegi Yönetmek

Misyon esasen vizyonun daha somut halinden bagka bir gey


degildir. Misyon aym zamanda organizasyon ve organizasyo-
nun yönüyle ilgili olarak inancmm ve yeteneginin ifa-
"liderin"

desidir. Ayrica organizasyonun en sessiz fakat en güçlü ve öz-


gün özelliginin ne oldugunu gös te rir."'
Ögrenenorganizasyon, ortaya çikma sürecinde içsel olarak
kontrol edilir. Kurucularm vizyon ve ortak misyon duygusu
ile ileri çekilir. Öteyandan performans organizasyonu baçarih
oldukça gittikçe artan gekilde diytan kontrol edilir
(kisitlanir).*

Misyon .

trateµ

Sekil:Teoride Õgrenmeve Uygulama


Kaynak. David K. Hurst, 1<rizve Yenitenme,s.59, (çev. Elâ Gürdemir), Alfa
Ya-ymlan, Istanbul2000.

I uygulamasmda ögrenme ve performans arasmdaki kargihk-


h engelleme, ekonomideki her çegit bocalamayla daha da piddet-
lenir. Ideal olarak öp·enmenin ürünü (strateji)performansta ken-
dini göstermelidir ve bu performansin sonuçlan yukandaki gekil-
de görüldügü gibi ögrenen organizasyonu tekrar beslemelidir.
Peter M- Senge "Bulupçuluk Pratigi" makalesinde vizyon-
misyon iligkisíni iq deneyimini de kapsayacak içerikte açikla- .

mak ta:"'
StratejikHamleter,Stratejik Soruniar ile Etki OdakleHarekôt 617

"Misyon ve vizyon konusunda berraklik hem içIevsel hem de


bir gerekliliktir. Misyon yol gösterici bir ylldiz, kisa vadeli
.manevi

ve uzun vadeli hedeflerin getirdigi kaç1nilmaz baskilari dengede


tutmaniza olanak verecek uzun vadeli bir amaç saglar. Vizyon mis-
yonu gerçekten anlamh ve amaç edinilmig sonuçlara dönügtürür;
zaman, enerji ve kaynaklann nasil dagitilacagma rehberlik eder.
Kendi tecrübeme dayanarak, köklü bir amaç duygusunun ancak çe-
kici bir vizyon sayesinde hayatiyet kazanabilecegini söyleyebilirim.
Ínsanlarmtutkulari dogal bir akipla gerçekten heyecan verici bir gey
yaratmanm önünü açar. Birlikte almdiklarinda misyon ve vizyon
derin bir ihtlyaci kargilar: Bütün insanlarin bir amaci, bir varhk ne-
deni vardtr. Çoguinsan satm alinmasi, kazanilmasi veya pazarlan-
masi mümkün geylerden daha önemli bir geyin bulunduguna ina-
nir. Her bûyük girigimin özünde yatan tutku, insanoglunun bir
farklilik yaratma, bir iz birakma yönündeki derin özlerninden kay-
naklanir Bu tutkuyu besleyen gey ne aldigmizdan çok ne kattiginiz-

Misyon, üyelerine bir istikamet vermesi ve anlam ka-


"örgüt

zandirmasi belirlenen ve örgütü benzer örgütlerden


amac1yla
ayirt etmeye yarayacak uzun dönemli görev veya amaç" geklin-
de tanimlanabilir. Örgütmisyonu, "paylayilan
degerler" ya da
"ortak
inançIar" demektir. Hizmet öneligliolmak, üretim yö-
neligli olmak, ma-liyet yöneligli olmak, kalite yöneligli olmak vb.
birer misyon alanlaridir. Misyonun hedefi çahyanlarm yüregi-
dir. Orgüt çah anlarimn ortak degerleri benimsemesi, inançlari
ugruna savagmay1 ögrenmesi, nihayi amaca kilitlenmesi ärgüt
misyonunun fonksiyonudur. "Girigimci liderin" bagarisi her
geyden önce örgüt üyelerini belirlenmig bir misyon etrafmda ke-
netleyebildigi kadardir.
Vizyon ve misyon .temelde birbirinden farkh kavramlar ol-
makla birlikte sürekli olarak iç içe amlmaktadir. Misyon ve viz-
yon arasmda yönetim sürecinde ortaya çikan farkhhklar apagi-
daki gekilde görülmektedir.
618 Gelecegi Yönetmek
.

VÍZYON MÍSYON

Maddi-manevi tüm degig- Örgütün bir bölümünü ge-


kenleri içine ahr (holistik- ligtirmeyi hedefler ve si-
tir), misyonu da içerit. nirlidir.

Örgütün gelecegi üzerine Örgütunbugünkü ihtiyaç-


odaklamr. . lan ön plandadir. .

Ïçseldir(internal persone- Dipsalàir, personele müg-


le örgütün misyonu ve ne- terilerin ihtiyaçlan hak-
reye gittigi konusunda bil- kmda bilgi verir.
verir).
gi

Örgütfonksiyonlarmi ve Örgütüngünlük eylemleri-


örgütsel iligkileri gelecegi ni mügteri ihtiyaçlarmi te-
düpünerek, geligtirerek ha- mel alarak tammlar.
zirlar.

Personeli motive etmek ·

- Personelin günün partlari-


.
için gelecek temelli açik na göre igini en iyi- yapma-
amaçlar geligtirir. .
si istenir.

Biz ne olma.k istiyoruz? Biz gu anda ne yapiyoruz?


Nereye gidiyoruz? sorula- Neye inamyoruz? sorulan
n sorulur. . sorulur.
I

Sekib Yönetim Sürecinde Vizyon ve.Misyon Arasmda Ortaya Çtkan


Farkhhklar -

Kaynak. Servet Özdemir,Egitimde ÖrgüíselYenile;miden aktaran Abdullah


Karaman, Vizyon Yönetimi, s.47.

Yukandaki vizyon-misyon nitelik aynmmdan da görülecegi


"varolug

gibi misyon, nedenini" açiklayan, amaci açikça ortaya


koyan bir ifadedir. Vizyon, gelecekte gimdi bulundugumuz pozis-
yona gäre daha iyibir yerde olmayi, koordinat noktalarrn anf atir.

1
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakir Harekât 619

Vizyon gelecegi,misyon ise qu anda bulunulan durumu anlatir.


Bugünkü vizyonumuz ile gelecek vizyonumitz için sorula-
cak ya da sorulmasi gereken bazi sorular punlar olabilir:
"Rakiplerimir
kimlerdir? -RakipWrimiz
kimlerolacak?
"DeÖerlerimiz
nelerdir? Dj erlerimiznelerdlacak?
·

· ·

"Bugünúmüzügarantialtindalutan nedir? Geleceëimizigarantialtindalutacakolanne olacak?


"Organizasyonumuzun
toplumiçindekiyerinedir? Organizasyonumuzun
-

lopium içindekirolü
ne
olacak?

Bu türden"6 onlarca soruyla bugünkü ve yannki vizyonu-


muz saptanabilir.
Dikkati çekmesi gereken bir änemlinokta da vizyona ulapl-
digmda bittigi ve yeni bir vizyonun baglayacagidir. Oysa mis-
yon daha uzun sürelidir. Vizyonun ne olacagi, nasil geligtirile-
ceginden da13a önemli bir konudur. En ideal vizyona sahip ol-
mano yolu konusunda çegilli tartigmalar yapilmaktadir. Eger
"buluççuluk"

söz konusuysa insanlik tarihi bireysel vizyonun


bagari äyküleriyle doludur.
Günümüz organizasyonlarinda vizyon ya çabyanlarla gelig-
tirilmekte ya da önceden belirlenen vizyon çahganlarla paylagl-
maktadir. irket ya da örgütlerde lider vizyon belirlenmesinde
çok önemli bir aktör haline gelmigtir.
Çokuluslugirketler veya
dünya ölçeginde säz sahibi-pazar payi sahibi iddiasmdaki gir-
ketlerin liderleri artik bu makro ölçekli yapilan algilayip
yönetebilecek yetenekte, seçilmigkipiler olmahdir. Ïdealvizyonu .

tespit edecek liderle, vizyonu en lyi biçimde geligtirecek, çah-


ganlar-personel ayrimi önemlidir ve ikisinin de birbirinden
ne
denli farkli oldugunu görmemiz gerekir.
Çoksikça kullamlan bir ifade: "Sektörde bir numara olaca-
giz," ya da "Bir Türk girketi olarak Avrupa'nm iki numarasi ola-
cagiz.
Bu hedefler vizyon mudur; strateji midir? Bu ifadeler vizyon-
dur. Ancak, yukaridaki vizyonlara ulaymanm kolay olmadigi
da ortadadir. O halde, vizyon açik olmah ve çaliçanlara gerekçe-
ler ve gerçekler sikça ve açikhkla anlatumah, paylaplmahdir.
"Ekip" ya da "takim"

düguncesinin egemen olmadigi organi-

I,
. 620 GelecegtYönetmek

zasyonlarda vizyonun gerçeklegmesi hayal olur. Vizyonun ger-


çekçi, matematik mantigimn, aritmetik verilerinín saglam ve
inandirici olmasi gereklidir. Örnegin; her geçen yil
"kalitemizi

teknolojinin geligimine uygun olarak artiracagiz ama fiyatlari-


miz sabit kalacak" hedefi, bir vizyondur. Ama, buna çaliganlari
inandirmamz gerekir.
Dügünce özgürlügü, insan haklarmm çagdag düzeyde olma-
ama uluslararasi arenada bunlari
si hükümellerin vizyonudur
ülkesinde dügünce suçlulari ifade öz-
-yaratiyorsa,

anlatirken,
gürlügline ters olarak vatandaglarim yarg1ya yolluyorsa, halkm
bu vizyonu paylagmasi, daha ileriye götürmesi beklenemez.
Hedefin ölçülebilir oldugu unutulmamahdir.
Bu örnekler, bir vizyon bildirisi ya da bildirgesi yazarak viz-
yona sahip b1r orgamzasyona donuqulemeyecegmi gostermek-
para" ile öl-
"çok

tedir. Vizyondaki baçari bir girketin kazandigi


çulemez. Unutulmamahdir ki;
"para
kazanmak strateji degildir.
Strateji, teknolojiyi ve teknolojik duçünceyi yaratmaktir löteki
bölûmlerde yapilan strateji tammlarmdan farkh olarak]". Bosch
reklamlarmdaki ifade belleklerdedir: "Mügteri kaybetmektense
para kaybetmeyi tercih ederim!"
Vizyon, strateji olmadigi için vizyoner irketler çogu kez em-
salsiz hamlelerini hrsatlarla kar ilaymca yaparlar. Olasihkdigi
hatalar da vizyon yaratmaya ya da vizyon içinde adim atmaya
yol açar.
Strateji organizasyonlarm yönetimi" tarafmdan belirle-
"üst

nir ama iç dinamiklerin etkilegimi ile evrensel nitelikler ve öl-


çütler bunun olugumuna izin verir. Strateji açik, anlayilabilir,
uygulanabilir olmalidir.
Strateji ile vizyon arasmdaki ortak bag, ikisinin de içinde bu-
lunulan durum-zaman için degil, gelecekle ilgili olmalandir.
Vizyon-strateji iligkisinde genelde vizyonun daha soyut, strate-
jinin ise somut nitelik gösterdigi ifade edilirse de bu çok dogru
degildir. Belki ikisini kargilagtirmakta zorlayici bir gayret olabi-
lir. Su söylenebilir: Stratejide kaynaklar, araçlar, hatta amaçlar
somut, maddi olarak belirtilmek zorunlulugu gösterirken, viz-
yon ifadesinde kaynaklarm ve araçlarm ortaya konmasma ge-

L
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etkl Odakit Harekât 621

rek yoktur. Ïçte bu nedenle vizyon soyut, strateji ise somuttur.


Bu degerlendirnie dogru olmakla birlik te eksik kalmaktadir.
Çünkü vizyon, ärgütlerin stratejilerinin belirlenmesinde, önce-
likle amaç hedeflerin [misyon]saptanmasi, gidilecek yönün, ro-
tanin belirlenmesinde, hatta bütçenin çikarilmasmda en önemli
yardimci etkendir. Eger vizyon, matematik akildan uzak, hayal,
fantezi, oyuncaklagtirilmig fikirler ise vizyona bagli olarak yara-
tilacak strateji gerçekçi olabilir mi? Tabil ki olamaz. Once amaç-
lar belirlenecek, buraya gidigin iglem basamaklan, yani strateji
olugturulacak. Vizyon ile strateji ve stratejik yönetim arasinda
dogrudan bir iligki vardir.
ilerlemekve ilerde kalmak stratejinin temelidir ve hayal ol-
madan vizyon olamaz ama yangi bitirmek, zaferle taçlandirmak
için önce baglang1ç noktasini bulmak gerekiyor.

4.5.3. Stratejik Mimari


Jack Fitz stratejik planlamayla stratejik mimari arasmdaki
fark ve üstünlükleri çok anlayilabilir örneklerle ortaya-koyuyor.
"Hemen hemen her kurulugun bir tür s tratejik plani vardir. Pek
az kurulug stratejileri uygulama azmini gösterir."
'Plan mi' yoksa
'baglanmak

mi' esastir sorgulamasma J.itz


de yapiyor ve qu karara vanyor:
Bir stra teji her zaman en üstün terimlerle nitelenmelidir. Neden
yalnizca daba lyi olrnakla yetinilsin? Bir kez ige girildikten sonra,
stratejik ve taktik planlar geligtirilebilir. Planlar her yd ya da daha
sik degigtirilir. Stratejiler kahr. Bir plan, bir cumartesi akpami ye-
mek için rezervasyon yapmaya benzer. Baglanmak ise
yagam boyu
sürecek bir evlilik.gibidir. Konu plan degil; baglanmaktir.
'

Çoguplan duvar kâgidma benzer; güzeldir, ama kendi bagma


güçlû degildir. Stratejik planlar bir çekirdek stratejiye; degerlerden
·

olugan somut bir duvara dayanmaladir. Stratejik bir ip plam mimari


bir çizim gibi olmahdtr. Mimarlar içe bir amaçla baçIarlar. Bu amaç,
bir tür bina yapmaktir. kalemi kâgidi ellerine almadan igin içinde
her kim varsa oturup, bunun blir tür iglevi maksimize etmek için
ta-
sarlanacak ticari bir plan oldugunda karara varmalari gerekir. Eger
I
622 ¯ Gelecegi Yönetmek

ölçülere göre bina yapan bir ingaatçi için çahyiyorlarsa, sonuçta or- '

taya çakan plan genel kullanima yönelik olacaktar. Bu, ingaatçalar


için ige yarasa da, girket yöneticileri için geçerli olmaz. Yöneticiler
kendilerini bir planlamaya angaje etmeden önce, bazi temel konu-
lar üzerinde açikça görü·2birligine varilrmy olmasi gerekir. Ü.Fitz;
Büyük Kuruluglar ÍnsamNasil Degrelendiriyor, s.50]

Gelecegin yalmzca hayal edilmesi degil, aym zamanda inga


edilmesi gerekmektedir; mimari" terimini o nedenle
"stratejik

kullamyoruz. Bir mimar daha henüz yarai·11mamiggeyleri gözle-


rinin änünde canlandirma yetenegine sahiptir; qu anda tozlu bir
ovadan bagka bir gey olmayan yeri bir katedral, qu anda büyük
bir yank olarak gärünen boglugu bir köprü olarak hayal edebi-
lir. Ama mimarm aym zarnanda, bu hayalin gerçeklige nasil dö-
nügtürülecegini gösteren bir çizim de geligtirebilmesi gerekir.
Mimar, hem hayal görebilmeli hem de tasarim yapabilmelidir.
Mimar, sana ti mü hendislil<1ebir legtirir "2
Her girketin aynca bir stratejik mimariye de sahip olmasi ge-
rekmektedir. Stratejik mimariyi olugturabilmek için, üst yöneti-
min, gelecek on yil içinde mügterilere ne gibi yeni yararlarm ya
"iglevsellikler"in
da sunulabilecegi, bu yeni yararlari yaratabil-
mek için hangi yeni temel yeteneklere ihtiyaç olacagt ve mügte-
rilerin bu yeni yararlara en etkili gekilde ulaçabilmelerini sagla-
mak için onlarla kargilagma biçimlerinde ne gibi degigikliklere
gitmek gerekecegi gibi konularda bir görüy geligtirmeye ihtiya-
ci vardir.2"
Sirketaçismdan strafejik mimari, pu anta gelecekarasmdaki bag-
dir. Yeni bir firsat arenasmda kazanmamzi saglayacak bir ko-
num yaratmak için gu anda ne yapmamz, hangi yeni yetenekle-
ri geligtirmeniz, hangi yeni mügteri gruplarim anlamaya çahy-
mamz, hangi dagitim kanallanm incelemeniz gerektigini söy-
ler *

Stratejik mimari ayrmtih bir plan degildir. Büyük tablodur.


Yeni islevsellikleri yerleptirmek, yeni yetenekler ekle etmek,
mevcut yetenekleri geligtirmek ve mügten ara yuzunu yemden
tasarlamak için genigkapsamh bir gündemdir."° Stratejik mima-
ri, gehir içi caddelerin aynntih bir plamndan çok, gehirlerarasi
Stralejik HamIeler,Stratejik Soruniorile Etki Odakh Harekât 623

otoyollarm haritasina benzer. Genel bir yön duygusu vermekle


yetinir, güzergâh üzerindeki bütün yan yollan göstermez.2"
Yirmi-birinci yüzyila girerken, açik strateji ihtiyaci artlyor.
Çünkükesin bir farka ve benzersizlige nasil sabip olacaklari,
farkh mügteri gruplarma rakiplerinden farkli bir geyi nasil
suna-
caklari hakkinda açik bir vizyon belirlemeyen girketleri, yogun
rekabet çig çig yiyebilir. Sirketleryalnizca dezavantajlari orta-
dan kaldirmaktan öte, avantaj olugturmak ve geligtirmek için
bir geyler yapmalilar. Stratejideki temel gerçek, girketin herkese
her geyi sunmasinm ve bunu çok iyi yapmasmin mümkün ol-
madigidir ve bu yilzden strateji, seçim
yapmayi gerektirir. Ïyi
stra tejinin girketi farkl11agtirdigi bir temel ilkedir. Ancak yalniz-
ca farkl1 olmak yeterli degildir. Farkli olmanin bagka yöntemle-
riyle uzlagmay1 içeren bir gekilde farkli olmahsiniz.2"
Kurulu lar yeni yüzyilda yönetimin çok karmagik olacagin-
dan korkmaktadirlar. Bunda haksiz da degiller, çünkü; belir-
sizlik, rekabet, internetin yarattigi yeni pazarlama ortami
ve
olanagi, degigen mügteri talebi gibi bir dizi hizla çözülmesi
ge-
rel<en büyük problemlerle yüz yüzeler. Bu durum, kurulugla-
ra bir çekirdek strateji yaratma zorunlulugu getiriyor. Çogu
kurulug ve lider bununla baça çikmak için daha fazla degigim
unsuruna gereksinme duyduklarint belirtirken J. Fitz 'daha

fazla degigim unsuruna ihtiyacimiz yok tur' diyerek ters görüg-


ler ifade ediyor:

Kendinden menkul tipik bir degigim unsuru, odaya koku bom-


basi attp kaply: kapatan bir ukala gibi davramr. Herkesin yeterince
midesi bulandiktan sonra içeri girip temiz havaya ihtiyaç oldugunu
söyler. Bunun yerine bize gereken, degigim liderleri ve mügteri
memnuniyetinin garantörleridir. Bu da, yöneticilerin 21. yüzyilda
ayakta kalabilmek için degigim liderleri olarak sürekli bir
stratejiye
baglamp, kendi iglevlerinin her yönünü degerlendirmelerini ve bü-
yük bölümünü yeniden yaratmalarun gerektirir.
Yeniden yaratma çabasi degerler, strateji ve kültürle baglar. Da-
ha sonra liderlik en sonunda da uygun yöntemleri gerektirir. Yöne-
tim ancak bundan sonra yatirim ve teknolojiyi dügünmelidir. Bir
sårü bilgisayar almak, muyteri için sürekIi deger yaratacak olan de-
624 Geleceş Yönetmek

gerleri,stratejiyi, kultürü ve sistemleri yeniden yaratmaktan çok


daha kolaydir.
Geleceginizin temeli, yeniden tasarlanan degerler, strateji ve
kültûrdür. Bu temelden yukan kuantum siçramasmi gerçeklegtir-
mek için atilacak ilk adun, beg yll ya da daha sonrasmm pazar firsat-
larm1öngörmektedir. O halde yeni temel, sinkla atlama pistine ben-
zeyecektir. Saglam ve güvenilir bir zemin sunmah; kaygan olmama-
lidir. Gelecegin vizyonu da çitadir. Size ulagmak istediginiz yüksek-
lig;igösterirken, ona ulaymak için gereken hiz ve gücü de belirler. Íç-
letme sistemleriniz ve gereken rekabet unsurlari ise çatadan a tlamak
için gereken smktir. Gerekli kaldirma gücünü bunlar saglar.

Gelecek için yalmzca hayal ya da tam tersi öngörü yeterli de-


il; rekabet edebilmek, yanmn avantajlarmi yaratmak için stra-
tejik mimariyi geligtirmek önemlidir.
Etkin olabilmek için, bir iq yöneticisinin yaptigi igin çekirde-
ini olugturan üç rol gunlardir: Kendi kurulugunun strateji ol-
mak; kurulugun dünya çapmdaki varhk ve kaynak bileyiminin
miman olmak ve ulusal suurlarm ötesine geçen iglemlerin koor-
dinatörü olmak". Bu degerlendirme yönetici olmak ne
"küresel

demektir?" sorusuna yamt arayan Sumantra Ghoshal ve Chris-


topher A. Bartlett'e aittir.
Bir önceki baghk altmda lider ve liderlik tammlarmi vermig-
tik. Strateji, liderlik konsepti ile ilgili degildir. Olanaklarla ko-
ullari örtügtürmeyi bagararak, yarm olmak istedigimiz yere
ulagtiran bir yol, bir köprü, oraya açilan bir kapidir.
.
Degerler, vizyon ve strateji hep birlikte örgütün stratejik mi-
marisini meydana getirir. Degerleriniz [temeldegerler; igletme-
deki insanlari ve kararlari yöneten arka plandaki yöneticidirl si-
zin kim oldugunuzu ve nasil davranacagmizi belirler. Vizyonu-
nuz amacmiza
igik
tutar, diger bütün her geyi tutugturan kivil-
cimdir. Stratejiniz degerleriniz baglammda vizyonunuza nasil
ulaçacagruzm anahatlarmi çizer. Nasil ki degerler olmadan viz-
yonun megru bir temeli yoksa, vizyonsuz strateji de anlamsiz-
dir. Birlikte olduklarmda ise, bagarih eylemin temelini olugtura-
cak bir yapi yaratirlar?"
I-

strarepyBannerer, Strafejik Soriintarile EtkÏDdakh Harekât .


625

YARIN .

DEGERLER VIZYON

Sekil: Stratejik Mimari


Kaynak. Sullivan-Harper, Llmut Bir Yöntem Olamaz, s.125, (çev. Ayge Bilge
Dicleli,) Boyner Yayinlari, Ístanbul1997.

Stratejik mimari; bugün ile yann, kisa vade ile uzun vade
arasmdaki esas baglantidir. Gelecegi yakalayabilmesi için ör-
güte, yu anda olugturmaya baglamasi gereken yetenekleri,
gu
anda anlamaya çahymaya baglamasi gereken yeni müçteri
gruplarim,
eu anda aragtirmaya baglamasi gereken yeni kanal-
lari, yu anda izlemesi gereken yem urun onceliklenm gosterir.
Stratejik mimari genig.bir firsatlara yaklaµm plamdir. Stratejik
mimarinin ele aldigi soru, 'Mevcut bir ürün
pazarmda gelirle-
rimizi ya da paytmizi en çok artirmak için
ne yapmahyiz' soru-
su degil, 'I<endinizi dogmakta olan bir firsat alanmdaki gele-
cekteki gelirlerden önemli bir
pay kapmaya hazirlayabilmek
için, gerekli yetenekleri geligtirmek açismdan bugün neler
yap-
mahyiz' sorusudur.22s
Güncel stratejik planlamayla stratejik mimari arasmdaki fark
apagidaki gekilde görüldügü gibi anlatilmigtir. Stratejik mima-
riyle stratejik baglanma, iletigim, ortakhk
ve ighirligi, yenilik ve
risk, rekabet tutkusu.arasmda baglantilar görürüz..Hepsinin
ge-
risiitde degerler,.strateji
ve kültür vardir.
I
626 -. GelecegiYönetmek

KAR STRATEJiKNÍMARINÍN
STRATEJiKPLANLAMAYA .

ÖZELLIKLERI
StratejikPlanlama - Mimari
Stratejik .

Plantama ·
Pazar-payive konumunda Sektörkurallarini nidenyazmak
Hedefi ufakgeli§me . veyeni rekabetalaniyatatmak
Planiama •
Formûlcúve gelenekçi •
Açaklayicive õnü açak-
·

Simdikisektörve pazar · •
temelalimr
Kesintilerve.r'ekabetanlayagi
yapisitemelalinir ya da geleneksel
Yeniiglevselliklere,

Sektöryapisianalizi(bölme,) iglevsellikÍeri
yeni sunmabiçimlerine
deëer zinciri,mallyel
yapisi, yanelikbir arayt; .

rakiplerlekiyaslama,vb) .
·
Firsat uluklariningenigletilmesi

Kaynaklarlaplanlara<asinda enilirsallann ônemineve sûreferine
uygulayanacaklestler yõneliktestler
Rakipprojelerarasinda Yeteneksatinalmave gõç planlarinin
sermayebütçesive kaynak hazirlanmasi
agitimi Firsatyakiagimplanlanninhazirlanmasi
Analizbirimiolarakgirket

Pek çokyönetici
Planlama I; ve birimyönetici1eri ·
toplubilgeli i
girketin
Kaynaklart Az uzman ·
yolve personel gûdümlü
Çizilen ¯
Personelgudûm10

Kaynak: Gary Hamel ve C. K. Prahalad, Competing forthe Future (Boston:


Harvard Business School Press, 1994), s.283'den aktaran JackFitz-Enz,
Büyük Kuruluglar ÍnsamNasil Degerlendiriyor, Sabah Kitaplari, 1999,
s.60.

Ü1kelerin de stratejik mimarileri olabilir." (Singapur Ekono-


mik Geligme Kurulu tarafmdan, ülkeyi endüstriyel geligmenin
bir üst düzeyine çikarmak için geligtirilmesi gereken ulusal ye-
tenekleri saptayan bir stratejik mimari hazirlanmigt1r. Bu kuru-
krit bir yetkilisi, ülkesinin hedefinin 2010 yilmda kigi bagma ge-
lir düzeyi açisindan ABD'yi yakalamak oldugunu belirtmekte-
dir.] Bu örnekten esinlenerek Türkiye'ye de model önerisinde
uygarhk düze-
"çagdag

bulunabiliriz. Cumhuriyet kurulurken


yinin üstüne çikmak" olarak hazirlanaix stratejik mimari de kigi
bagma gelir düzeyinin 2015'te AB düzeyini yakalamak olarak
belir tilebilir.
Stratejik Hamieler, Stratejik Soruniar ile Etki Odakh Harekât 627

Küresellegme ve teknolojinin (özellikle internetin) "yenilik

avantajlari" yarattigmi äne süren Michael ¯Porter, "Rekabet


avantajlarmi yok edecek dügûnce tarzlarmi girketler yerine eko-
nomilere uygularsak devletler öncelikle, bunun yeni bir rekabet
paradigmasi oldugunu anlamak durumunda kalacaklar,"217de-
gerlendirmesini. yaparak, 21. yüzyilda devletlerin de esneklik
göstererek girket yöntemleri tarzmi benimsemesiniifade ediyor.

"Bu, yenilige ve iyileptirmeye dayalt bir paradigma. Ülkeler,


benzersiz uzmanlagmaya ve hedef bir kitleye ulaçabilecekleri alan-
larda zenginlegirler. Her pey olmaya çabgamazIar.
Devletler yaptiklari her geyin, yenilik paradigmasma göre ye-
niden ayarlanmasi gerektigini anlamahlar. Yasal düzenlemeler,
degigimi yavaglatmaktansa hizlandiracak gekilde degigtirilmeli.
Ülkeler,girketleri bir önceki nesil teknolojide kalmak yerine, bir
sonraki nesil teknolojiye geçmeye zorlayacak yasal düzenlemeler
olugturmahlar.
Ekonomilerin yenilikçi olmasi için yerel rekabetin
artmasi ge-
rektigini de anlamahlar. Boyutun eskiönemini yitirdigi ve ancak re-
kabet baskistyla güdumlenen hizli bir ilerlemenin refah yaratacagi
gerçegi, kazanma yolunun tek bir buyük girket olugturmaktan geç-
tigi dügüncesini çagdigt birakti.
Devletler artik yeni bir paradigma oldugunu kavrayabilirlerse,
ekonomilerinin rekabet glicünii geligtirmeleri için gerekli politika-
lar da açikça ortaya çikacak."

Stratejik hedefler, stratejik amaca ya da onun önemli bir bo-


yutuna ulagilmasi için gerçekleptirilmesi yaçamsal olan özgün
hedeflerdir. Örnegin,eger stratejik amaç bir ürün ya da hizme-
tin önde gelen tedarikçisi ölmaksa, stratejik hedef olarak belli
bir pazar payi konulabilir. Stratejik hedeflerin gerçekleptirilme-
si genellikle gerekliolmakla birlikte, her zaman stratejik
amacm
gerçekleptirilmesi için yeterli olmaz. Önemliolan, vizyona dog-
ru ilerlendiginin örgüt üyeleri ve liderlik ekibi tarafmdan kolay-
hkla kavranip anlagilmasmm saglanmasidir
Stratejik mimari sonsuz (kahci) degildir. "Yarm" er ya da geç
"bugün"
olur ve dünün öngörüsü bugünün ahgilmig bilgeligi
haline gehr.
I

628 GelecegiYönetmek

"Strateji uzmanlari özellikle olumsuz zamanlarda, insanlar


kendilerini adamadikça hiçbir geyin yapilmadigi gerçegini göz
ardi etmeye egilimlidirler. Aslmda, igletme modellerinin çogu-
verimsiz olmalarmm nedeni, insanlarm oynadiklan rolleri
nun
ve bunlarm sonuçlarim hesaba katmaktan kaçmmalandir. Bu
mekanik tavn benimseyenler sonuçta çok.pahahya äderler. En
mekanik örnek de yeniden yapilanmadir." [J.Fitz, Büyük Kuru-
luglar Ìnsam...,s.50]
Buradaki kritik (ya da stratejik soru) sorun gelecekten ne an-
layildigidir. Bir yil sonrasi mi yoksa on beg yil sonrasi mi? Gele-
cege bakmak ve ulagmak öngörülerle olacaktir. Stratejik mima-
ri bir yol haritasidir; bu nedenle gelecegi görmek ve gelecege
ulagmak için túm dinamikler ve olanaklar harekete geçirilmeli-
dir. Yoksa tek bagma stratejik mimari projesi ya da projeleri ha-
zirlamak enerji yitiminden bagka bir gey olmayacaktir.
Stratejinin yalm tammlarmdan birisi; olanakla kogullari ör-
tügme sanatiydi. Íçtetam da bu nedenlerden dolayi
"sanattir".

I
I
I
Stratejik Ham/eler, Stratejik Scrunlar ile Etki Odaklt Harckât 629

OKUMA PARCASI:
"Diplomasi"... Strateji Disiplini Íçinde Yer Alan
Kavramlann Büyük Kismim Içeren Bir Kompozisyon
Dördüncü bölümün bitiriç yazisma geçerken vizyon, strate-
ji, taktik, diplomasi, liderlik, kriz, gans, komplo, oyun ve jeopo-
litik gibi bir dizi kavramm birlikte kullamldigi ve bu kavramlar-
la profesyonel bir ömär geçirmig olan Henry Kissinger'm daha
çok amlari diyebilecegimiz "Diplomasi" adh yap:tmdan bazi
seçmeler, bu kavramlarla yazilan bir kompozisyon órnek olarak
önümüzü aydmlatmasi açismdan yarar saglayabilir:
Kennedy däneminde, Beyaz Saray'dakikisa görevim
sirasm-
da Adenauer'la birkaç kez kargilagma olanagi buldum. Berlin
krizinin o zamana kadar yakm müttefik olan iki devletin arasm-
da ne derecede bir güvensizlik yarattigmi görerek çok üzüldüm.
1958'de, o zamanlar henüz pek tanmmamp bir profesörken
Nükleer Silahlar ve Dç Politika adh kitabun yaymlandi ve kisa bir
müddet sonra Adenauer kendisini ziyaret etmemi istedi. Ko-
nuçoa esnasmda Adenauer, üzerine basa basa Baltik Deni-
zi'nden Güney Dogu Asya'ya kadar yayilmig olan komünist
blok'un yekpare görünügüne aldamlmamasi gerektigini söyle-
di. Kendisine göre
Çin ile Sovyetler Birligi arasmda bir kopuk-
luk kaçinilmazdi.
Böyle bir dügünceyi o zamana kadar ne kimseden duymug-
tum, ne de buna inanmigtun. Adenauer, benim hayretten ileri
gelen suskunlugumu aym dügüncede oldugum geklinde yo-
rumlamig olmah; çünliü üç yil sonra Kennedy ile bulusunca
Çin
-

Sovyet ayriligmm kaçmtlmaz oldugundan bahsederken, be-


nim de onunla aym Skirde olduguma söylemig. Bir müddet
sonra Kennedy'den bundan böyle jeopolitik
görüglerimi yalnizca
Alman Bagbakani ile degil, kendisi ile de paylagmamdan çok
minnettar olacagi anlammda igneli bir mesaj aldim.
Sovyet bagarisuun yakmda gerçekleçecegi beklenirken (Tem-
.

muz 1962), Krupçev gagkmhk yaratacak bir gekilde yön degigtir-


di. Üçylldan beri aklmi kurcalayan bir hamleyi bir darbede
ger-

I
030 GelecegiYönetmek

çekleptirmek için Küba'ya orta menzillifüzeler yerleptirdi. Krug-


baçarih olursa,
çev açikça pu hesabi yapiyordu: Bu serüvende
Berlin görügmelerinde.pazarhk yansi çok daha kuvvetli olacakti.
Aym nedenle Kennedy de, Sovyet stratejik gücünün Bati yarim-
küresine kadar geniëlemesine izin veremezdi. Krizi cesaretle ve
ustahkla yänetmesi, Krupçev'i yalmzca Sovyet füzelerini çekme-
zamanda, bu süreçte, Berlin diplomasi-
ye mecbur etmedi; aym
sinin inamhrligmdan geriye ne kaldi ise, onu da aldi götürdü.
Elindeki bütün kozlarm tükendigini anlayan Krupçev, 1963
Berlin'e ayri bir barig
'bagarisi'nm,

Ocagi'nda Berlin duvarmm


anlagmasi yapilmasim gereksiz hale getirdigini açikladi. Berlin
krizi 5 yil sürdükten sonra sonunda bitmigti. Kriz boyunca müt-
tefikler, birçok kararsiz ve tereddütlü anlara karym, bütün
önemli konularda durumlarim korumuglardi. Krupçev ise, ken-
di bakimmdan Dogu Almanya vatandaglarmm komünist ütop-
yadan kaçmalarma engel olan bir duvar örmekten bagka hiçbir
bagari gösterememigti.
Kruççev'in gansmi fazla zorlamasi bütün Bati için bir µnsti
çünkü ittifak tehlikeli bir gekilde kopma ve dagilma noktasma
gelmigti. ingiltereBagbakam Macmillan zamanmda, Büyük Bri-
tanya, büyük devlet statüsünden, etkili devlet sta tüsüne geçigi-
ni tamamladi. Macmillan, Íngiliz polítikasim Amerikan politi-
kasmm içine koymaya ve Washington'la iligkileri beceriyle ida-
karar ver-
re ederek Ingiliz seçeneklerinin çeyitliligini artirmaya
di. Hiçbir zaman felsefi ya da kavramsal bir husus için kimse ile
atigmadi ve anahtar durumundaki Amerikan politikalarma
açikça pek seyrek kargi koydu. Berlin krizi esnasindaki taktikle- _bir

ri de bu yaklagimi dogrular. Berlin'e girig sorunu, ona gäre


nükleer felakete degmezdi.
Berlin krizi esnasmda, Alman öncelikleri degigti. Bütün kriz
boyunca Krupçev, açihgi parlak bir gekilde yapan ve sonra otu-
rup muhatabmm kargi karyiya bulundugu çikmazi görerek so-
nuna kadar oyunu·oynamadan teslim olmasmi bekleyen bir sat-
ranç oyuncusu gibi davrandi..
Küba füze krizi ile zirve noktasma ulagan Berlin krizi, o za-
Stratejik Ham/eler, Stralejik Sorunlar ile Etki Odakla Harekât 631

man böyle degerlendirilmekle beraber, Soguk Savag'm bir dö-


nüm noktasi idi. 1989'da duvar yikilana ve Alman birligine gi-
den yol açilana kadar Berlin'le veya girig yollariyla ilgili bagka
bir sorun olmadi. Smitlandirma politikasi sonunda iglemig ti.
Avrupa'mn jeopolitigiile Asya'nmki arasindaki temel farkli-
hklar, her ikisindeki Amerikan çikarlari ile birlikte, dig politika-
daki evrensel, ideolojik Amerikan yaklagimi içinde birlegti. Çe-
koslovakya hükümet darbesi, Berlin ablukasi, bir Sovyet atom
bombasi denemesi, Çin'dekikomünist zaferi ve komünistlerin
Güney Kore'ye saldirmasi Amerikan liderlerinin gözünde tek
bir l<üresel tehdit olarak üst üste yžildi; gerçekte tek bir mer-
kezden yönetilen global bir komplo olarak görüldü.
Konvansiyonel bir savagta, yüzde yetmig beg baçan oram za-
feri garantiler; bir gerilla savagmda zamanm yüzde yetmig beg'i
süresince halkm korunmasi yenilgiyi getirir. Ülkeninyüzde yet-
mig beg'inde yüzde yüz güvenlik, ülkenin yüzde yüz'ünde yüz-
de yetmig bey güvenlik ten iyidir. Savunma yapan kuvvetler, hiç
degilse önemli saydigm bir bölgede, halk için hemen hemen
mükemmel bir güvenlik saglayamazsa, gerilla er ya da geç sa-
vay1 l<azamr. Vietnam'h lider Diem, Amerikan modeli bir refor-
mist olsaydi bile, onun reformlan için ihtiyaç duyulan zaman
cetveli ile kaos yara tmak için gereken zaman arasmdaki egit ol-
mayan yarigi kazamp kazamayacagi belli degildir. Tabii ki ülke-
si bir gerilla savagi agma dugmemig olsaydi bile, Diem özellikle
demol<ratik bir lider olmayacakti. [Kissinger burada bir stratej
gibi degil, bir falci gibi konuçmaktadir. Baykan Bush da benzer
ifadeleri Saddam için kullanmig, bunu bahane ederek de Irak'a
saldiri emrini vermigtir. Konuya böyle bakmca, dig politikada
uygulama açismdan devamhlik saptamaktayiz.]
Uygulamasi zor olmakla birlikte, gerilla savaymda esas
denklem basittir. Gerilla ordusu kaybetmekten kaçmdigi müd-
detçe kazamr; konvansiyonel ordu ise, kesin olarak kazanamaz-
sa savagi kaybetmeye mahkûmdur.
Domino Teorisi, genel kabul gören görüç oldu ve kimse de
buna kargi çikmadi. Fakat Wilsonculugun kendisi gibi, Domino
Teorisi de pek yanlig sayilmazdi. Vietnam'm neden oldugu
ger-

I
632 Gelecegi Yönetmek

çek sorunlar, komünistlere kargi Asya'da direnme sorunu degil,


17. paralelin suur çizgisi olarak dogru seçilip seçilmedigi soru-
nuydu. Güney Vietnam domino tagi dügerse Çinhindi'nene
olacagi sorunu degil, bagka bir savunma çizgisinin (örnegin
Malaya simrinda) çekilip çekilemeyecegi sorunuydu. Çinhindi
ile ugragmak zorunda kalan pe pege üçüncü bagkan olan John
F. Kennedy, yerlegmig bir takim politik kurallarla ige baylad1.
Kendisinden öncekiler gibi Kennedy de Vietnam'i Amerika'nm
genel jeopolitik konumunda çok önemli bir halka olarak dügü-
nüyordu.
Bu sorun, jeopolitik terimler içinde hiçbir zaman dikka tli bir
gekilde incelenmedi. Münih, Amerikan liderleri kupagmm gö-
zünü açan bir dersti.
Amerika'nin evrenselci gelenegi, stratejik gerekçelerle olasi
kurbanlar arasmda aymm gözetmeye izin vermez. Amerikan li-
derleri, kendi-uluslarimn fedakârhgim ileri sürdüler ve gerçek-
ten inandiklan için bunu yaptilar. Bir ülkeyi savunurken, Ame-
rika'nin ulusal çikarlan dogrultusunda hareket etmek için degil,
ülkeyi savundular.
o ülkenin hakh olduguna inandiklan için o
[Her ne kadar Kissinger böyle söyliiyorsa da, bir diplomat ve
stratej olarak ABD'nin ulusal çikarlan dogrultusunda yorum
yaptigmi dügünmeliyiz; çünkü son söyledikleri hem inandmci
degil hem de realpolitikle bagdagmiyor. E.MJ

Kavnak: Henry Kissenger; Diplomasi (Çeviren:Ibrahim H. Kurt); 1; Bankasi

Yayinlan; Ankara; 1998; sayfa: 555-609.


4.6. RÍSK VE RÍSK YÖNETÍMÏ

"Ïnstm/arinyapamlarmda iki hedefleri


vardtr; Birincisi istediklerine sahip olmak,
-
ikincisi sahip olduklarmdan yararlanmakttr.
Ancak aktllt insantar, ikinciyi kullanabilvnig-
lerdir."

Adam Smith

4.6.1. Olasihk ve Sans Oyunlan


Matematik ve fizik bilimlerini ilgilendiren popüler kitaplan
okumak çogumuza keyif verir; bana da vermekte. "Strateji" gi-
bi çok soyut görünen bu alam somutlagtirmak istiyorsak, kaçi-
nilmaz olarak özellikle matematik ilgi alammiza girmeli. "Risk"
"kriz"

ve gibi olgularm"yönetim
mimari" yapisi içinde yer al-
dirilmasi, 01asihk ve baglangiç durumuna hassas baghhk'gibi
re-
ferans noktalari ve koordinat eksenlerine tutunma zorunlulugu-
nu da beraberinde getirmigtir.
Risk ve Risk Yönetimi nedir? Bu kavramlar nasil tammlam-
yor? Bu bölüm, bunlaËm yamtmi vermeye çahgacak ama önce
olasihk kavrami ve olasihk teorisi üzerinde durmaliyiz. Mate-
matigin gûzelligine dogru kisa bir yolculuk
yaptiran popüler
bir kitabm yazari JeffersonHane Weawer'in "Matematik Kâqi ·

fi"nden özetlemeye çahgayim.=° .

Birçok insan zar ve kâgit oyunlarim bir tür eglence gekli


gi-
bi görür. Hatta bazi insanlar bu oyunlari rekabet etmenin
en
uygar çekli olarak dügünürler. Fakat her tür gans oyunu olasi-
ligm kurallarma uymak zorundadir. Digerleri karçismda kendi
anslarru artirmak isteyenler en azmdan bir elde belirli bir kâ-
634 Gelecegi Yönetmek

matematiksel zorluklarru anlamahdir-


gidasahip.olabilmenin
.-

lar.
Kart sayan insanlar çekilen kartlari takip ederek geride kalan
belli bir kartm gelme gansi hakkmda l'ikir sahibi olmak suretiy-
le kazanmaya çahprlar. Büyük kartlarm desteden çekildigini bi-
len biri diger bir kipinin buna bagh bahis stratejisini bozabilir.
Kumarhaneler, ortalama bir insana göre bahislerinde daha ba-
garih olduklanndan kart sayicilarmi pek sevmezler. Kart saylci-
larmi engelleyebilmek.için kumarhaneler bazen çoklu desteler
kullamr, bazen bahisçileriöbür masalara gitmeleri için zorlar ve
çok ender durumlarda da kumarhaneye girmelerini engeller.
Kumarhanelerde oynanan oyunlar kimsenin durmadan ka-
zanmayi beklememesi gereken gans oyunlaridir. Her geyin di-
mda bir kumarhanede kazanmak atilan zara ve çekilen kâgida
bagh bir durumdur. Ashnda durmadan kazanabilmek kumar-
hanelerin temelde kâr etmek için kurulmug olmalan olgusu ile
daha da az olasi kihnmigtir
-

hatta çok fig kazanan kumarbaz sa-


yisi bile oldukça dügüktür. Fakat kumarhaneye kargi elinde bir
l<azanma gansi olmasim isteyen herkesin, olasihk teorisinden
haberdar olrnasi gerekir. Olasihk teorisini bilmek, sizi belki da-
ha iyi bir kumarbaz yapmaz; ama en azmdan neden günlük igi-
nizi birakip bir kumarbazhk kariyerine baglamarnaniz gerektigi
konusunu kafamzda açikhga kavupturur.
Peter Bernstein "Tanrdara Kargi"da, "Sansoyunlarmi beceri
gerektiren oyunlardan ayirmak gerek," diyor. Rulet, zar ve ku-
mar makinesinin igleyig ilkeleri aymdir, ancak bu ilkeler poker,
at yarip ve tavla oyunlarmikismen açiklar. Birinci grupta sonuç
kadere baghdir, digerinde ise tercih devreye girer. Bahis oram
olasthgi- bir gans oyununa girmek için bilmeniz gere-
-kazanma

ken tek geydir, ama sonuç çans kadar beceriye de bagh oldu-
unda, kimin kazamp kimin kaybedecegini görebilmek için da-
ha fazla bilgiye gerek duyarsimz. Son derece uzman iskambil
oyunculari ve at yarigi bahisçileri olmasma karym, barbutta uz-
manlaymig, baçanh kimse yoktur.
Her gans oyunu olasihk kavrami ile baglar ki belki fark et-
kelimesinden pek de farkh degildir. Ashnda
"olasi"
Inigsinizdir
Stratejik Hamle/er, Stratejik Sorunlar ile Etki Odak/r Harekât 635
.

"Bir yeyi yapma olasihgimiz var" dedigimizde veya bir igi


ya-
pip yapmayacagimizi belirsiz bir gekilde söyledigimizde, o igi
yapip yapmayacagimiz pek belli degildir. Aym
"olasi"

kelime-
sinde oldugu gibi "olasihk"
terimi de belirli olaylarm olup ol-
mama ganslarmi belirtir.
Para atigi, olasihk teorisinin igleyigiñe çok net bir örnek olug-
turur ve konunun anlagilmasuu kolayIagtirir. Ílk olarak olasihk
teorisi hakkmda konuqurken matematikçiler tarafmdan kullam-
lan terminoloji ile baglayahm. Bir olaym olmasi mümkün degil-
se onun olma olasihgi 0'dir, denir. Buna karym bir olaym olma-
si kesin ise bu olaym olma olasihgi 1'dir, denir. Biliyoruz ki
pa-
rayi attigimizda sadece iki olasihk vardir; ya tura ya da yazi
ge-
lecek. Elbette ki bazi matematik ögrencileri olasihk uzmanIarmi
komik duruma dügürebilmek için anlat11an durumun pek de
dogru olmadigmi, çünkü paramn herhangi bir kenarmm d bir
a
alig sonucu gelebilecegini söyleyebilirler. Fakat böyle bir duru-
mun paramn yapisi sonucu çok nadir meydana geldigini-dügü-
nürsek, açiklamamizm amaci dogrultusunda bu sonucu güz ar-
di edebiliriz. Böylelikle iki olast durum söz konusudur
(para ya
yazi ya da tura gelecek]. Herhangi bir olay olabilme gansma sa-
hipse, biliyoruz ki olma olasihgi 0'dan büyüktür. Fakat
yazmin
mi turano mi gelecegi konusunda kesin bir bilgiye sahip olma-
digimizdan olasihšm 1'den küç(ik olmasi gerektigini de biliyo-
ruz. Eger probleme daha yakmdan bakacak olursak·her bir atip-
ta iki olasi durumdan birinin gelecegini görebiliriz. Sonuç ola-
rak paramn yazi gelme olasihgl 1/2 veya yüzde 50,
tura gelme
olasihgi da 1/2, yani
ıüzde 50'dir.
Buna karym bir girketin hissesinin dügmesi veya çikmasi, bir
atm yariyta kazanmasi veya havanm günegli veya yagmurlu ol-
masi olasihklari hakkinda konugmak ise tamamen farkh bir ip-
tir. Yukarida geligtirdigimiz olasihk teorisi burada daha az kul-
lamphdir; çünkü bu "sahte-olasihklar"

aslmda matematige degil


bunun yerine bazi etkilere
-bazisi

matematikle çok az iligkilidir;


çogu nicel bile degildir- baghdir. Örnegin,bir girketin hisse
se-
nedinin degerinin artip artmayacagim aragtirirken o girketin ön-
ceki satiplarmi, üretim çizgisini,
pazar paymi, yönetim kalitesini
Gelecegi-Yönetmek
636 .

ve hatta ülke ekonomisi gibi birçok geyi bir bütün olarak göz
önünde bulundurmahyiz. Aslmda matematigin hisse senedinin
borsadaki yönünü hesaplamaya çahqmasi daha çok bir spekü-
lasyon olabilir; çünkü göz önünde bulundurulmasi gereken çok
fazla faktör vardir. Hatta ilgili konulari aragtirarak yaptigumz
çaligmalarm sonuçlari bile yanhg çikabilir.
Birçok gözlemci borsamn da kumarhaneden çok farkh olma-
digmi dügünür. Borsada kazanmak yansla birlegmig becerinin
bir sonucu mudur, yoksa yalmzca gansk bir kumarm neticesi
midir? Tartigilmaktadir. Bilinmesi gereken önemli bir gerçek,
irketin hissesini etkileyecek her geyi nicelleptirecek ve hisse se-
nedinin yönunü bildirecek kesin bir matematik yoktur.
risk-
Zar ve rulet çarki, borsa ve tahvil piyasalanyla birlikte,
sayisal-
le ilgili incelemeler için dogal laboratuvarlardir, çünkü
lagtinlmalan kolaydir ve dilleri rakamlarm lisamdir. Aym za-
manda kendimiz hakkmda da birçok geyi ortaya çikanrlar. Ru-
let çarkmm üzerinde siçrayan o küçük beyaz topu izlerken ve
bazi hisse senetlerini almasi veya satmasiiçin broker'imizi arar-
ken solugumuzu tuttugumuzda, kalbimiz sayilarla birlikte atar.
Bu, gansa bagh bütün önemli sonuçlarda böyledir. Kumar oyna-
ilgili yönlerini anlamak için
manm ve yatmm yapmamn riskle
kumarbaz ya da yatirimci olmak gerekmez. (Bernstein, 26)
Her finansal yatirim, riskini de beraberinde getirir. Gelecek-
bi'linemeyigin-
te piyasa kopullarmm ne olacagmm tam olarak
den dolay1, yapilan yatirimlarm ilerideki degeri de kesin olarak
tespit edilemez. Ancak, istatistiksel yöntemler kullanarak, yapi-
lan yatinmi beklenen degeri. degigik olasiliklar altmda analiz
e dileb ilir ?
Yatirimlardaki risk yatinmdan elde edilen gelirin beklenen-
den farkh gerçeklegebilme olasihgidir. Dolayisiyla risk ve bekle-
nen getiri arasmda önemli bir iligkinin varhšmdan säz
edilebi-
lir. Ore.yandan, riskin sübjektif ve objektif taraflan oldugu gek-
linde savunulmakta iken halen genel olarak riskin objektif ve äl-
çülebilen bir faktör oldugu kabul edilmektedir.222
"hava

Qlasihk teorisinin lisamm kullanan bir bagka örnek,


tahmin raporlandir". Mutlaka günde bir ke'z televizyonlardaki
L
StratejikHamieler, Stratejik Sorimlar ile Etki Odakh Harekât 637

sunuculara kulak kabartiriz. Bu tahminler bizi kötü hava kgul-


larma kary uyarmak için yapihr, kesin olmayan bir bilimsellik
tagirlar. Biz bunu biliriz ama yine de önemseriz.
Çünkübir uya-
ndu· ve biz de bunu beklemekteyiz. Yagmurun yagma olasihgi
yüzde 75, 85 ya da.95 olarak açiklansa bile bunIar istatistiksel
bakig açismdan bagimsizdirlar; çünkü bu tür tahminler olasihk
teorisi baglammda yapilamaz. Ama bizim için bir uyaridir
ve
anlami gudur: "Riske girme ve
yamna gemsiyeni almay1 unut-
ma!"
Zaman, kumar oyunlarmda hâkim etkendir. Risk
ve zaman
aym madalyonun iki yüzüdür; yarm olmadigi takdirde, risk de
olmayacaktir. Zaman riski dönüçtürür
ve riskin dogasi zamanm
ufku tarafmdan biçimlendirilir: Gelecek,
oyun alamdir. (P.Berns-
tein, 33)
Sansoyunlarmdan
çok para kazanmak isteyenler bilirler ki
aslmda kendilerinin bu oyunlarda kazanma ganslari çok azdir.
Kazanacak numaralari olugturan
.oyunlarma grup çok küçük iken bu gans
giren kipinin seçim yaptigi sayi grubu çok buyüktür.
Çogumuzunda gaipten haber veren güçleri olmadigmdan biz-
ler ancak bu gansh numaralari seçme olasihklarimizi hesaplaya-
biliriz. Birçogumuz, kazanan numarayla bunun bize çikma ola-
sihšmm çok az oldugu analizine dayah loto çekiliglerinden uzak
dururlar. Ashnda genellikle kazanan alti numaranm kirk dokuz
numara arasmdan çekildigi lotoda kazanma olasihgi yirmi mil-
yondan daha azdir. Açikça büfeden bir sayisal loto karti alip
onunla evin.ödemelerini kargilayabilme olasihgi çok dügüktür.
Eger lotoya bir tiir eglence ve gelir paylaqum digmda pek bir
anlam yüklemiyorsamz, çok büyük hayal kirikhklarmdan uzak
durabilirsiniz. Hatta bir gün gans perisi yüzünüze güler ve
gans-
h numarayla siz bi¯ifeden çikarsmiz. Dügük olasihkh
gans oyun-
larmdan vazgeçip para atiplarmdan örnek vererek devam ede-
lim. Yazi-tura oyununda bugüne kadar bir
para aym anda hem
yazi hem de tura gelmemigtir. Ìlk sefer için olasihk 1/2 ya da
.
yüzde 50'dir. Eger bir parayi on kez atarsak, her bir atig diger
bir atigtan bagimsiz olacaktir. On atigm sonunda da
yazi gelme-
si
-dügük

bir olasihk olsa da- bir istatistikçiyi gagirtmaz; çünkü


\ Gelecegi Yönetmek
638
.I.

her bir atig digerinden bagimsizdir. Olasihk teorisi bize yirmi


ardil atigta tura gelemeyecegini ortaya koymaz; sadece bizim bu
durumumuzun olabilme olasihšmi hesaplayabilmemizi müm-
"tura"

kün kdar: 524.288'de 1. Bu sonuç verilen para atigmm


gelmesi olasihšmi yirmi kez (1/2 x 1/2 x x 1/2 ) kendi ile
...

geklinde bulun-
çarpmamiz sonucu olugur ki bu da 1/524.288
mugtur.
Gelelim lotoya... Eger 6 topun tüm kombinasyonlarmi yaz-
mak istersek permütasyondaki saydarm $üyüklügünüdaha
iyi
-ki

anlariz. Bu iglemi yaparken 6! (alti faktöriyel diye okunur)


faydalanaca-
bu da 6 x 5 x 4 x 3 x 2 x 1 720 olur- teriminden
=

sayisi 720'dir.
giz.Öyle ise 6 topun bütün olasi diziliglerinin
ßger elimizde 12 top varsa ve permütasyon kullanmak istiyor-
sa:12!-kibuda12x11x10x9x8x7x6x5x4x3x2x1=
47).001.600 eder- teriminden yararlanacagiz. O halde 12 topu
deşyik gekillerde dizmeye ugragiyorsamz çok fazla zaman har-

camamz gerekecek.
Olasihk teorisi ve kâgit oyunlari ayrdmaz gekilde birbirleri-
nin içine geçmiglerdir; çünkü kumarhanelerde oyunculan en
çok zengin eden oyunlar içinde en yaygmlari 21 ve pokerdir.
olasi
Gerçekte ise kumarhangleie'kargi uzun vadede kazanmak
degildir; çünku kumarhaneler yatinlan tüm paralari kazanan
oyuncuya vermezler.
Tüm olasihklardan bilgi sahibi oldugumuza göre, kumarha-
uzak
"borsadan"

nelerden ve manipülatörlerin eksik olmadigi


durmamiz gerekmez mi?!
Olasi, olasihk, olasihk teorisi, permutasyon, kombinasyon,
kumar, kumarhane, gans oyunlari... Tüm bu anlatilanlarm ko-
yönetimiyle" ne bagi var, diyenler
"risk
"risk"
numuzla yani ve
çikabilir. Bundan sonrasi okundugunda görülecek ki çok ilgisi
var, bu nedenle anlatildi.
Eski çaglarda, çiftçilikte, imalatta, ip yönetiminde ve iletigim-
de kullamlan araçlar basitti. Sik sik anzalar olur, ancak bunlar
de muhasebe-
su tesisatçisi, elektrikçi, bilgisayar teknisyeni
-ve

ciler' ve yatirim damymanlan- çagrilmadan da giderilebilirdi.


Bir alandaki hata nadiren bagka bir alani dog·rudan etkilerdi.
I I-

-.

Stratejik Hamieler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakli Hareks 639


I

Oysa bugün kullandigimiz araçlar kärmagik ve de arizalarm


so-
nuçlari oldukça genig alanlara yayilarak felaketlere neden olabi-
liyor. Aksama ve bozukluk egilimlerini hemen fark edebilmek
için her zaman tetikte olmak zorundayiz. Olasilik teorisi
ve di-
ger risk yänetimi araçlariolmasaydi, mühendisler genig nehirle-
rin iki yakasmi birleptiren büyük köprüleri asla tasarlayamaz-
lardt, evler hâlâ ocaklar ve kuzinelerle isitihrdi, elektrik santral-
leri olmaz, çocuklar çocuk felcinden sakat kalmaya devam eder,
uçaklar uçmaz ve uzay yolculugu yalnizca bir hayal olarak ka-
lirdi. Degigik türlerde sigortalar olmasaydi, eve.ekmek getiren
kipinin älümü genç aileleri açlik ve yoksulluk smirina getirir,
hatta çok daha fazla sayida insail SR Ilk hizmetinden yoksun ka-
lir ve yalnizca en'varlikli kesim ev sahibi-olabilirdi.
Çiftçiler
ürünlerini hasat zamanindan önce belirlenmig bir fiyattan sata-
mazlardi, çok daha az gida maddesi üretirlerdi.3
Ekonomist ÖzerErtuna herkesin paylagtigi bir inanci dile
ge-
tirirken tasarrufçuyu belki de fark etmek istemedigi riskler ko-
nusunda uyarmaktadir. (Kapitalizmin Son Direnigi; 131-133];

"Sermaye piyasalarmda faizin yalmzca paranm zaman degeri


olmadigi, aynt zamanda tagnan riskin bedelini de içerdigidir. Yani
tasarrufçu parasuu bir yatirim aracma bagladigt (tahvil veya senet
aldži) zaman çeyitli risklere katlanmaktadir. Parasim ya da parasi-
nm bir kismuu kaybedebilir... Burada bir hususu önemie belirtmek
gerekir: Piyasa ekonomisinin fazileti arz-ve talep kurahnm, fiyatla-
n denge flyata yönlendirmesinden kaynaklanmaktadir. Fiyatm art-
masi arzt artirmakta, talebi kismakta ve artan fiyatm dengeye yö-
nelmesine neden elmaktadir. Ayni kural, risk için geçerli degildir.
Artan risk bedeli faizleri ytikseltmekte, yükselen faizler riski
artir-
makta, bu da faizleri daha da artirmaktadir. Türkiye, 1989
yllindan
bu yana bu sarmaldan kurtulamamigtir.
Risk, gelecegi bilmememizden kaynaklandigl için, reel ve finan-
sal yatirimlar için geçerlidir. Reel yattrimlarla ilgili riskler üretimle
ilgilidir. Yapilan yatirimlarla gelecekte öngörülen
veya planlanan
düzeylerde üretim veya satig yapilamayabilir. Su
tür riske ekonomi
dalmda faallyet riski denir. Öbüryandan
piyasalarda pek çok finan-
sal riskler bulunmaktadir. Bunlara örnek, enflasyon riski, kur riski,
de-
valüasyon riski, faizriski, ödenememe riski gibi riskler
gösterilebilir.
640 GelecegiŸönetmek

Yerli yatinmc11ar içirt önemli bir risk türü enflasyon riskidir. Enflas-
Oysa yabanct yatirimellar açt-
yon riski arttiginda faizler de artar.
smdan enflasyon riski geçersizdir. Onlar için önemli olan, kur riski-
dir... Kur çipasi kapsaminda kur artiglart kontrol altmda tutuldu-
gundan, bu. uygulamalari IMF sikt siktya izlediginden, yabanci ya-
tirimcilar için kur riski ortadan kalkmigtir. Serbest piyasa düzeni
aç1sindan en önemli risk devalüasyon riskidir."

Tasarruf sahiplerinin risklerini dagitarak çegitlendirmesine


olanak veren likit sermaye plyasalarimiz ğlmasaydi ve eger ya-
tinmcilar (kapitalizmin ilk zamanlarmdaki gibi) yalmzca tek bir
hisse senedine sahip olacak gekilde smirlansalardi, çagimiza
damgasmi vuran büytik yenilikçi giriçimler -Microsof t, Merck,
DuPont, Alcoa, Boeing ve McDonalds gibi girketler- asla var
olamazlardi. Riski yönetme. yetenegi ve onun besledigi risk al-
ekonomik sistemi
ma ve ileriye yönelik tercihler yapma arzusu,
ileri götüren enerjinin temel unsurlarmi olugturur.2"
Ìstatistik, matematik bilimi, oyun teorileri gibi karmagik te-
oriler egliginde yönetim riskleri giderilmeye çahqilmaktadir.
Olasihk hesaplan, swot analizleri ve benzeri yöntemler risk yö-
netiminin ayrilmaz birer parçasi olmuytur. Sirketyönetimlerinde
artik risk kaçmilmaz bir olgu haline gelmigtir. Ïçletmeyönetimi
riskleri hesap etmediginde iflaslar kaçnulmaz olmaktadir. Bazen
de yöneticiler hesaplanrny riskler sayesinde kazanmaktadirlar.
Televizyon kanallarmm etkisiyle daha çok ekonomi alanin-
daki risk'ten söz edilmektedir. 'Risk yönetimi' dendiginde agir-
sistemi' çagrigim yapmaktadir. Oysa
'bankacihk

likh olarak
'risk',

yalmzca yatinm alanmda degil, sigorta gibi sosyal guven-


ce alanmdan, silahh kuvvetler dahil olmak üzere gündelik yaga-
mm her alam ve her anmda söz konusudur. 'Risk', özellikle za-
man tersine çevrilemeyecekse ya da kararlar uygulamanm bir
noktasmda degigtirilemeyecekse fark edilen ve önemi anlaplan
gerçek' olarak kargimiza çikar.
'stratejik

bir
Stratejik Ham/eler, StratejikSorunlar ile Etki Odakli Harekât 64] ..

4.6.2.Riskin Ekonomi Alani Dipndaki Tanimi ve


Niteligi
Risk säzcügünün käkeni ya Arapça nzik/nsk (risq) da La-
ya
tince riziko (risicum)sözcüklerinden çikmigtir. Rizik, kipiye Tan-
ri tarafindan verilen ve üzerinden kâr elde edilen herhangi bir
ey olarak tanimlanabilir. Burada rizik, rassal ve istenen lyi bir
sonuç anlami kazarur. Riziko ise, bir denizcinin kargilagtigi ka-
yahk alan gibi bir engel olarak tanimlanabilir. Burada riziko,
rassal ve istenmeyen kötü bir sonuç anlamma gelir. Eski Yu-
nan'da Arapça'dan ahnan ödünç bir sözcük olarak risk, genel
olarak olumlu ya da olumsuz etkilere sahip rassal olaylan açik-
lamak için kullamlmigt1. ÇagdagFransizca'da ise risk (risque)
sözcügü yine rassal olaylara iligkin olup çogunlukla olumsuz
ama bazen olumlu anlamlar içerir. Gerek Íngilizce'degerekse
Türkçe'de risk (ya da riziko); kayip, hasar tehlikesi
ya da Rayip,
hasar tehlikesi olasiligi, sigorta edilen çey
ya da kimse olarak ta-
nimlanir; ayrica fiil olarak risk, tehlikeye girmek
ya da göze al-
mak anlamlarinda kullamlir ve sifat olarak risk, tehlikeli anla-
mma gelir.226Risk sözcügü eskiItalyanca'da
"cüret
etmek" anla-
mmda kullan11an risicure fiilinden gelir. Bu anlamda risk, kader-
den çok bir seçimdir.
Peter Bernstein riskin olaganüstü tarihinde risk kavraminm
köklerini tarihin derinliginden çikarip getirmektedir.226

"Çagdayrisk kavrammm kökleri, Bati'ya yaklayik 7-8 yüzyil ön-


ce ulapan Hint-Arap rakam sistemine dayanir. Ancak riskin ciddi
olarak incelenmesi, insanlann geçmigin simrlamalarmdan
kurtul-
dugu ve yerlegik inançIara açikça açugl Rönesans döneminde
savag
baçIamisti. Rönesans dünyanm büyük bölümünün
kegfedildigi ve
kaynaklarmm sömürüldügü bir dönemdi. Dinin alt üst oldugu,
ka-
pitalizmin dogdugu, bilim ve gelecekle ilgili dinamik bir yaklagi-
mm ortaya çiktigi zamanlardi.
1654 yllinda, Rönesans'm tam anlamlyla çiçek açtigt dönemde,
gerek kumar, gerekse matematik zevkiyle tanman bir Fransiz soylu-
su, Sövalye De Méré, ünlü Fransiz matematikçi Blaise Pascal'dan bir
bilmeceyi çõzmesini istemiyti. Soru, bir
gans oyunu, iki oyuncudan
biri öndeyken yanda kaldigmda, ortadaki nasil bölügtürüle-
parano

.I
:I

Gelecegi¯Yönetmek
642

cegiydi. Bilmece 200 yil kadar önce kepigLuca Paccioli tarafmdan or-
kafasina kartyttrmigti.
taya atildigi günden beri matematikçilerin
Paccioli ayni zamanda çift tarafh defter tutma sistemini zamanm iga-
kullammma adamda (Leonardo da Vinci'ye çar-
damlarmin sunan
ögretmigti). Pascal da, aym zamanda parlak bir
pim tablosunu da o
matematikçi olan bir avukattan, Pierre de Fermat'dan yardim iste-
ol-
migti. Gerçekleptirdikleri igbirligi sonuçta entelektüel bir dinamit
du. Günümüzdeki 'Trivial Pursuit' adh oyunun 17. yüzyil versiyonu
matematik-
olarak degerlendirilebilecek bu sonaç, risk kavramnun
sel esasi olan olas1hk teorisinin geligtirilniosine giden yolu açti.
Pascal ve Fermat'nm olasihšm büyüleyici dünyasma muazzam
bir girig yaptiklario dönemde, toplum olaganüstü bir keyif ve buluy-
artik yer-
lar dalgast yagiyordu. 1654 yihnda dünyano yuvarlakligi
legmig bir fikirdi, yeni büyük topraklar kegfediliyor, barut ortaçag
kalelerini toz duman ediyor, degigtirilebilir harf kaliplarlyla baski
bir yenilik olmaktan çikiyor, sanatçdar perspektifi kullanmada usta-
layiyor, Avrupa zenginlegiyor ve Amsterdam borsasi geligiyordu.
Hollanda'da birkaç yil önce, 1630'larda yaganan ünlü Lale Balonu,
temel özellikleri bugün kullandigumz sofistike finans araçlarlyla ay-
çikarilmasi sonucunda patlamigti.
ni olan opsiyonlarm plyasaya
Aradan geçen ydlar içinde matematikçiler olastlik teorisini ku-
marbazlarm oyuncagt olmaktan çikanp bilgiyiörgütleme, yorumla-
dönügtürduler. Dâhi-
ma ve uygulamada kullamlan güçlü bir araca
modern zaman-
yane fikirler tugla misali birbiri üzerine y1gildikça,
larin tetnposunu lyice hareketlendiren nicel risk yänetimi teknikle-
ri ortaya çikmaya bagladt.
Oyun teorisinin katt akilcihšmdan kaos teorisinin zorlayicihgi-
incelen-
na kadar, bugün risk yönetiminde ve de karar ve tercihlerin
mesinde kullandiginuz büttin araçlar, yalmzca iki istisna dt;mda,
1654 ile 1760 yillari arasmdaki geligmelerden dogmuytur."

Eskiden toplumlar risk kavramim bilmezdi. Dogamn neden


oldugu felaketler kaderci bir biçimde kabullenilirdi. Risk kavra-
mi XVI. ve XVII. yüzyillarda yeni yerlerin
keyfedilmesine yöne-
lik deniz seferleriyle birlikte ortaya çikti. Ancak kavramm yay-
atihm içine girdigi XIX, yüzyih
gm kullammi için kapitalizmin
beklemek gerekecektir. Yatinmlann ve paramn güvence altina
ahnmasi kapitalist ekonominin vazgeçilmez kopullari haline ge-
lecektir. Öte yandan bilim ve teknigin geligmesiyle birlikte do-
I

.I
StratejikHamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakhHarekât 643

gadankaynaklanan riskler änemliölçüde azaltilruptir. Artik in-


sanlarm pasif bir biçimde digsal risklere katlandiklan bir du-
rumdan-ziyade gelecege yönelik yatmm yapan öznelerin älçe-
rek, hesaplayarak, degerlendirerek kendi kendilerini riske attik-
lari bir dönem baglamigtir. Bilime, ilerlemeye duyulan inanç
risk/yatirim ikilisinin geligimini desteklemigtir. Yatinmcimn
kendi üstlendigi riskin digmda yatirimm dogaya müdahalesin-
den kaynaklanan riskler ise ilerlemenin sarhoglugu içinde göz
ardi edilmi tir. I;çi smifmdan kaynaklanan toplumsal riskin bu-
yüklügü kargismda burjuvazi, rmthahfetçe de änemsenmeyen
ekolojik riski kayda deger bir sorun olarak görmemigtir.
Risk, genel olarak çegitli tehlikelere açik olmaktan kaynakla-
nan kaylplarm veya bozulmalarm giddeti ve olasihgidir. Özel-
likle askerî ve sivil ya da resmi tüm güvenlik örgütlerinde belir-
sizlik ve risk tüm operasyonlarm bir parçasidir.
Risk: Olmasi muhtemel bir olay, olaym giddeti, personelin
veya kaynaklarm olaym tehlikesine maruz kalmasi sonucu
po-
tansiyel olarak kayba veya zarara ugramasi durumlarinm tam-
Imdir.
Olasihk, giddet derecesi ve maruz kalma yönlerinin bir
fonksiyonu olarak riskin genel tammi yöyledir:
Risk f (p, s, e) (p: olasilik, s: giddet derecesi, tehlikeye
=
e: ma-
ruz kalma)
Risk, gerek belirsizlik gerekse belirsizligin sonuçIari olarak
tammlanabilir. Risk, karar ya da planlama ortaminda sonuç1arm
kestirilememesine iliekin olup, olasilik kavramlarlyla açiklana-
bilir.=°
Genel anlamda risk bir olaym beklenenden farkli gerçeklege-
bilme olana gidir[olasiligiolmasi gerekir. E.M.]. Olas sonuç1a-
t
rm sayisi arttigt takdirde risk meydana gelmektedir. Risk mes-
cut ise bir olaym sonucu tam olarak tahmin edilememektedir.
Bu, igletme yönetimi ve yatirimlardaki risk için de benzer gekil-
de geçerlidir.
Kimi yazarlar riskle belirsizlik arasmda göyle bir
aynm ya-
parlar: Sonuçlar konusunda uzmanlar birlikte olasilik dagilim-
larl çikarabiliyorlarsa risk, uzmanlar bu konuda bir anlaymaya
varamiyorsa belirsizlik söz konusudur.32
644 GelecegiYönennek

Ekonomist Frank Knight'm (1885-1972) belirsizlik kogullan


altmda karar alma konusunda (Risk, Belirsizlik ve Kâr 1921 yi-
-

lmda yaymlanan doktora tezi), analizini risk ve belirsizlik ara-


smdaki aynm üzerine oturttugunu belirten Bernstein'm yaptigi
almtiya göre":

Belirsizlik, hiçbir zaman gerektigi gibtaynlmamp oldugu, hepi-


mizin bildigi Risk kavramindan kökten farkli bir anlamda ele alin-
mahdir... Ölçülebilir bir belirsizligin-ya da daha dogru bir ifadeyle,
ölçülemez bir belirsizlikten, ashnda belirsizlik bile sayila-
"riskin",

mayacak kadar farkla oldugu gärülecektir.

Bir bagka aynm da istatistiksel ve istatistiksel olmayan olay-


lara iligkindir." Istatistiksel olaylar için risk, istatistiksel olma-
yan olaylar için belirsizlik söz konusu olur. Ístatistiksel
olaylar
yinelenebilir niteliktedir. Ancak pek çok karar durumu tek olup
yinelenebilir nitelikte degildir. Bu nedenle karar vericiler olast-
hk kurallanyla tutarh (istatistiksel ya da nesnel) olan istatistik-
sel olmayan ya da öznel olasikk degerlemeleri yapmak zorunda
kahr.
Riskin degerlendirilmesi: Risk ve belirsizlikle kargi karpya
kalan yönetici pu dört iglem basama gru izleyebilir: Riskin tam-
lanmasi (admm konmasi), riskin ölçülmesi, riskin ıargdanmasi
ve riskin degerlendirilmesi (riski almaya deger mi?). Tehlikeleri
ilgili
ve sebeplerini tespit ederek, sistematik olarak tehlike ile
riskleri degerlendiren bir süreçtir.
Risk degerlendirmesi risklerle baglantih tehlikelerin deger-
lendirildigi agamadir. Eger bir tehlikenin görevimiz üzerinde
yapacagi etkileri biliyorsak ve nasd olugacagru da tahmin ede-
biliyorsak, artik bunu tehlike olarak degil risk olarak adlandtra-
biliriz. Riskleri öncelik sirasma göre derecelendirmek, risk de-
gerlendirmeagamasmm ikinci yäniidür,
En önemli risk ya da bir numarah risk, görev ya da sorumlu-
luk alam üzerindeki potansiyel etkisi en fazla olan risktir. Stra-
lamada etki gücü bakimmdan son siradaki risk ise, üzerinde bi-
raz dikkat harcanmasi gereken ve kontrol edilebilmesi kolay ve
olasi olan risktir. Riskler ne kadar kolayca denetim altma ahna-
biliyorsa riskin derecesi de o kadar duçük kabul edilebilir.
Stratejik Hamleler, Stralejik Soruniar ile Etki Odakh Harekât 645

Riskin [birbilegkedirl üç ana bileyeni vardir.

Olasihk
Risk

Açik olma

Siddet
Olasihk, bir Rayba sebep olacak tehlikenin meydana gelme
ihtimalidir. Bazi tehlikeler sik sik, bazilari ise asla kayba sebep
olmazlar. Siddet muhtemel kaybm tahmini büyüklügüdür. Ris-
kin üçüncú bilegeni ise maruz kalma yani tehlikeye açrk olma du-
rumudur. Du durum, olaydan etkilenen insan
veya kaynak sa-
yisi, etkilenme süresi ve ilgili olaym veya tehlikenin tekrar sayi-
si ile dogrudan iligkilidir. Tehlikeleri derecelendirebilmek için
riskin olas111k, giddet ve açikhgmi (maruz kalma) tespit edilmig
diger risklerle de kargilagttrarak dogru biçimde tahmin etmek
zorundayiz. Bu agama, risk degerlendirme matrisinin yapilmasi
ile sonuçlandinlir.
Tehlike giddelinin degerlendirilmesi: Tehlike giddetinin in-
san, donamm veya görev üzerindeki potansiyel etkileri açism-
dan saptanmasidir. Sebep ve etki diyagramlari, senaryolar ve
"olmazsa

ne olabilir" analizleri, tehlike giddetinin degerlendiril-


mesinde kullamlan en iyi araçlardan bazilandir.
Siddetälçümü ·

normalde beklenebilecek en kötü sonuç üzerinden olmalidir.


Siddetkategorileri, personel hatalan, çevresel partlar, tasanm
yetersizlikleri veya prosedür, sistem ve alt sistem aksakhldarin-
dan dogabilecek beklenen en kätü kaza için niteliksel bir ölçü t
saglamak üzere tammlanmaktadirlar. Agagidaki piddet
ka tego-
riferi, oldukça çegitli görevler sistemler için
veya bir kilavuz
saglamaktadir.
646 GelecegiŸönetmek

. • Katastrofik: Bütünüyle görev bagarisizhgi, ölüm veya sis-


temin kaybt.
• Kritik: Önemligörev aksakhgi, ciddi yaralanma, igle ilgi-
li hastahklar veya önemli sistem zararlan.

Orta: Küçük görev bozukluklari, yaralanma, küçük mes-
leki hastahklar veya küçük sistem.hasarlari.

Ïhmal edilebilir: Küçük görev aksakhklari, hafif yaralan-
ma, hastahk veya küçük sistem hasarlarmdan daha kü-
çûk olanlar.

Risk Tûrleri

Kabul Edilemerl Yok Et

Saplanmamig
Kabul Edllemez / Kontrol Et

Toplam Risk Kalan Rlsk

1. Toplam risk, saptanmig ve saptanmamig risklerin topla-


Imdir.

2. Saptanmig risk, çegitli analiz teknikleri boyunca belirlen-


mig risktir. Riski degerlendirme agamasmdaki ilk i; pra-
tik olarak, saptanmig riski pastamn büyük parçasi haline
getirmektir. Analiz çabalarmm zaman ve maliyetleri, risk
yönetim programmm kalitesi ve teknoloji seviyesi, riskle-
rin daha büyük oranda saptanmasmda etkilidir.
3. Kabul edilebilir risk, ilave kontrollere gerek olmaksizm
devamma izin verilmig, saptanmig riskin bir parçasidir.
Bu, uygun seviyedeki karar verici tarafmdan kabul edi-
lir. Çünküriski kontrol etmek için gösterilecek il.ave.ça-
şalar,görev etkinliginin daha çok azalmasma neden ola-
Blur.
4. Kabul edilemeyen risk, göz ardi edilemeyen risktir. Bu,
ortadan kaldmlan veya kontrol edilebilen saptanmig ris-
kin bir alt kümesidir.
StratejikHamleler, Stratejik Sorunfar ile Etki OdaklrHarekât 647

5. Saptanmamig risk, henüz tespit edilememig risktir.- Ger-


çektir ve önemlidir, fakat bilinmeyen ve ölçülemeyen bir
risktir. Bazi riskler asla tespit edilemez.
6. Kalan risk, bütün risk yönetim çabalarmdan
sonra arta
kalan risktir. Risk gibi oldugu duçünülmektedir. Ashnda
kalan risk, kabul edilebilir risk ile saptanmarrug riskin
toplamidir. Olaylarm analizi bazen, daha önceden belir-
lenmemig bazi riskleri ortaya çikarabilir.
Strateji senaryolarmda "kumar

oynamanm" yeri var midir?


Elbette yoktur. Çünkükumar, alman risklerin, akilci, ölçülü bir
ekilde yapilmarug degerlendirmeleri
ya da yönetimidir. Kime
ait oldugunu ammsayamadigim bir vecize göyle diyordu: "Git-
tigin yeri bilmiyorsan, hangi yoldan gidersen git seni oraya .gö-

türür." Bunun istisnai bazi durumlari vardir. Örneginbir askerî


birligin bir operasyonda harita üzerinde bilinen beklenen gü-
zergâh yerine, daha kisa ama sorunlu oldugu ancak kargi taraf-
ça beklenmeyen, kisacasi baskma elverigli bir yolun seçilmesi, li-
derin aldigi bir risktir. Ama, sonucu bagariyla bitecegi için inisi-
yatif almabilir. Bu, her içkolunda her zaman ahnabilecek bir
"risk
yäntemi" olmamahdir.
"Risk almmasi" olarak adlandirilan olaylann rastlanti mi,
ans m1, seçimimiz mi oldugunu, çogu kez neden-sonuca baka-
rak çözebiliriz. "Risk almamak, diger bir seçenek olarak görülse
de günûn kogullarmda tutucu olan bu yönetim anlayiglari ile
girketler küçülmektedir. Büyümek için risk, ama hesaplanmi
riskin almmasi gerekmektedir."' Ancak bir neden-sonuç dünya-
smda, nedenleri bildigimiz takdirde, sonuçlari öngörebiliriz,
yargisma varan Bernstein, matematikçi Jules-Henri Poinca-
re'dan (1854-1912) bir degerlendirme aktarlyor (s.22'7)"Cahil
biri için gans olan gey, bilim insanlari için öyle dgildir.
Sans
yalmzca bilgisizligimizm olçusudur.

4.6.3..Risk Analizi ve Risk Yönetimi I

"Risk yönetimi" kavrami daha yaygm olarak kullamldigi


tahmin edilen finans sektörüne 1970'lerin bagmda gelmigken,
648 GelecegiYönermek

bagka sektörlerde, örnegin silahh kuvvetlerde risk yönetiminin


hep var oldugu ifade edilmektedir.
Risk yönetimi, askerî doktrinin esas bir imsurudur. Belirsizlik
ve risk bütün askerî operasyonlarm bir parçasidir. Özellikle ya-
geregi silahh kuvvetler, çogu zaman göreve iligkin riskleri
pisi
kabul etmede cesur ve kesin eylemler göstermeye mecburdur.
Risk, çegitli tehlikelere maruz kalmaktan (açik olmaktan) kay-
naklanan kayiplarm veya bozulmalarm giddeti ve olasiligidir.
Tehlikenin dikkatle saptanmasi, analizi ves.kontrolü ile bu tür
tehlikelerin olugumunu açiklayan bir yönetim plammn yürutul-
mesi askerî güç uygulamalarmm bagarisma ka tkida bulunur.
Askerî harekât, özellikle sicak temas operasyonlan yogun ve
karmagiktir. Oldukça tenlikeli, zor ve gerçekçi bir egitim gerek-
tiren faallyetlerdir. Bu tarz operasyonlar, yönetimde risk almak
için iyi egitilmig bir karar mekanizmasi ve profesyonel bir mü-
cadele gücü gerektirir. Risk yönetimi, kipilerin kabul edilebilir
seviyelerdeki riskli kararlan, bilgili ve bilinçli bir gekilde anla-
malarma yardimci olur.36
Ekonomist Ugur Civelek'e göre,
"1970'li
yillarm bagmda zo-
runlu nedenlerle dalgah kur uygulamasmm gündeme gelinesi
farkh bir dönemi baglatti. Íç yapma kogullarmdaki bu ani degi-
im ekonomik iligkileri sarsti, kurumlari ylprattL.. Çok güçlü
oldugu samlan kurumlar kisa sürede batma noktasma geldi;
olumsuz beklentiler Bati cephesini sarsti. Risk yönetimi böyle
bir ortamda dogdu ve geligti.
Risk yönetimi, 1970'lerin ilk yarismda dogup geligen, pazar
ekonomilerinin evrimini etkileyen önemli bir kavram."237
Risk yönetimi, karar vericilerin riski azaltmak veya ortadan
kaldirmak üzere yararlandiklari bir yoldur. Risk yönetimi iq
yapmamn radikal ve yeni bir yönetimi degildir. Öteyandan risk
yönetimi, deneyime -dayanmaktan ziyade, sistematik bir yön-
tem kullanarak daha büyük ve yapici sonuçlar doguracak bir
yäntem sunmaktadir. Eger insan yogun bir organizasyon söz
konusuysa (istihbarat teykilati, itfaiye, digigleri ya da girket in-
risk
san kaynaklan) bu programm baçansi personelin önceden,
yänetim ilkeleri ve araçlari konusunda egitilmesine baghdir.
StratejikHamleler, Stratejik Sorunfar ile Etki OdakirHaredt 649

Risk yönetimi, karar vericilerin riski azaltmak veya ortadan


kaldirmak üzere yararlandiklari bir yoldur. Risk yönetimi süre-
ci, herhangi bir durum için en uygun eylem biçiminin seçimi
ve
tammlanmasmda komutana ve bireylere sistema tik bir meka-
nizma saglamaktadar. Bir operasyonun planlanmasi ve uygu-
lanmasmda, risk yönetimi tümüyle bilegik bir unsur olmahdir.
Risk yönetimi süreci her düzeyde askerî
operasyon için uygula-
nabilmektedir (stratejik, taktik veya operatif). Komutanlar, sa-
vagta veya her tür1ü destek operasyonlarmdaki bütün görevle-
rin planlama ve uygulama safhalarmdaki rutin risk yönetimi
uygulamasmdan sorumludur.
Sonuç olarak risk yönetimi, risklerin mantiksal ve sistema tik
bir temelde tammlanmasi ve kontrol edilmesini saglar. Risk yö-
netimi çok karmagik bir süreç degildir, ancak kipilerin, gäzlem-
cilerin ve liderlerin temel prensipleri devamh olarak uygulama-
.

lari ve bu süreci desteklemeleri gerekmektedir. Risk yönetimi,


kipilere ve organizasyonlara 'yol

kazalarmi' ve her tür kaza


olasihšmi azaltmak ve etkinligi arttirmaya yönelik güçlü bir
yöntem sunmaktadir. Bu program herl<es tarafmdan, her ortam-
da ve senaryoda anlagilabilir ve kullanilabilir olnia avantajma
sa hip tir."
Hangi sektör olursa olsun (finans, sigorta ya da bürokrasi)
risk yänetimi geligtirilebilmesiiçin önceki adim olarak risk
ana-
lizi yapilmasi gereklyor. Temel amaç olan riskin yänetilebilme-
si için ideal olani riskin nedenini çözmektir ancak bunun çok
-

dügük olasilik oldugu göz önünde bulundurulmah, bu olamaz-


sa riskin davramy rno'delini yani limitlerini (alt ve üst simrlari-
m) çözmeliyiz ki, karar sürecine yani yönetime geçebilelim.
Riskin yänetilmesinde bagta alternatif araçlar ashnda bellidir.
Baglang1çta nasd bir karar alacagimiza karar vermigizdir. Örne-
ginfinansal bir krizle karpi kargiya oldugumuzu dügünelim. Ya
kazancimizi maksimize edecegiz ya minimum risk kriteri belir-
leyecegiz. Bu parametreler "devlet
kurum" organizasyonlari
için de geçerlidir.
650 GelecegiYönetmek
I.

MAX.
BAgARI
KAPAsiTESI

.
PERSONEL VE
KAYNAKLARIN
KORUNMASI

KAYlPLARIN KAZANgLARIN
ÔNLENMESi MAKSIMIZE -
VE AZALTlLMASI EDiLMESí

RISKLERiN KAZANÇLARIN
MINIMiZ.E MAKSIMilE
EDILMES\ EDiLMESI

TEHLiKELERIN FIRSATLARIN
TANIMI,KONTROLO. TANIMIKONTROLÜ
VE KAYDi VE KAYDI

Sekil: Risk Yönetiminde Amaçlar Hiyerargisi


Kaynak: Ali Kemali Cadoglu, Risk Yönetimi ve TSK'daki Uygulamalar, s. 5
Harp Akademileri Yayuu, istanbul2001.

Risk yönetiminin baçansi için yapilmasi gereken risk analizi


tammlan pöyle yapilmaktadir.36
"Risk analizi, stratejik kararlarda ele ahnan degigkenle ilgili
olan riskin kapsamh olarak anlagilmasmi saglayan yöntemlerin bü-
tünüdür. Bir bagka deyiële, ilgi duyulan degigkene iligkin kestirim,
olasihk dagihmi biçiminde ortaya konur.Olasihk dagilumm elde et-
mede iki çözüm yäntemi vardir: Ílk yöntem analitik yöntem olup,
bu yöntemle belirlenen yapisal modele göre bireysel kestirimler (ör-
negin, satlylar ve maliyetlerin olasihk dag1hmlari) matematiksel
olarak birleptirilerek net gimdiki deger gibi son degigkenin olasihk
dagihmma illykin parametreler elde edilir. Íkinciyöntem Monte-
Carlo simülasyon yöntemi olup, bu yöntemle yapisal bir modele
dayanarak bir dizi denklem olugturulup, pimdiki deger gibi son de-
gigkenin olasihk dagilimma iligkin parametreler elde edilir. Durada
dag1hmlarm matematiksel olarak birleptirilmesi söz konusu degil-

I
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Haredt
651

dir. Kugl<usuz her iki yöntemde de tüm girdilerin olasihk dagillm-


lart olarak modele ahnmast zorunlu degildir. Duyarhlik analizi.so-
nucunda duyarit oldugu belirienen degigkenler, modele rassal
de-
gigkenler olarak alinir.
Risk analizi, kestirim ve planlama, firma risk durumu,
belirsiz
olan igletme çevresinin aynntih olarak'incelenmesi,
toplumsal, siya-
sal, ekonomik, teknolojik geli. melere iligkin olarak
senaryo geligtir-
me, risk ve belirsizligin ele almrnasi gibi alanlara girdi saglayarak
stratejik yönetimde önemli bir iglev görür."

Risk analizi yöntemi gerek girdi tahmini gerekse


karar aga-
masmda yönetsel yargiya dayamr. Karar
sorunun niteligi ve et-
kileri konusunda yönetsel varsayimlarm
açikhga kavugturul-
masmda oldugu kadar, yäneticiler arasmda karar üzerinde
ile-
tigimi, tartigmayi ve diyalogu iyileptirici bir
araç olarak çok ya-
rarh olabilir, Ancak yänetsel
yargmm yerini alamaz.
Risk analizi yatinm projelerinin degerlendirilmesinde
bir kabul görmügtür. Kimileri risk analizini'yatinm
genig
kararlarmda
uygulanan yeni bir yöntem olarak degerlendirmigtir.
Du dogru
degildir. Risk analizi yatmm kararlarmda kullamlabilecegi
gibi,
tüm karar sorunlarim çevreleyen verilerin incelenmesinde
de
kullamlabilir.
"Bir riskle kargi karç1ya bulundugumuzda hangisi daha
önemli, gördügümüz gekliyle olgular
nu, yoksa zamanm boylu-
gundasakh kalmig geylerle ilgili äzel kanaaflerimiz mi?" diye
soruyor Bernstein ve sorularmi sürdürüyor: "Risk yönetimi bir
bilim mi, yoksa sanat nu? Bu iki yaklagim arasmdaki
reden geçtigini kesin ola rak söyleyebilir
smirm ne-
miyiz?" Yamt olarak da
unu söylüyor: "Her geyi açikhyormuy gibi görünen
matematik-
sel bir model olugturmak her geydir."
Riskle baça ç1kmada günümüzde kullamlan
yöntemlerin ne
ölçüde bir yarar ya da tehdit olugturdugunu
anlamaya çahymak
yogun çaba gerektiriyor. Brian Lo Paribas bu konuya
yaklagimi-
m çok veciz ifade etmif: "Risk, uysallagtirilamaz. Onunla be-
raber yapamayi ögrenmemiz gerekmektedir.
Ïçtebu yüzden risk
yönetimi enteresan bir meslektir." Bernstein'in
soruya verdigi
yanit gäyle: "Risk yönetiminin pratik bir sanat olarak kabul
edil-
I

652 GelecegiYönetmek

mesi, sonuçlan son derece derin olan basit bir kligeye dayamr:
akil
Dünyamiz yaratihrken hiç kimse kesinligi de dahil etmeyi
edememigtir. Asla emin olamayrz; hep bir miktar bilisizizdir. Elimiz-
deki bilginin büyük bölümü ya yanh; ya da eksiktir.""
Analiz yapabilmek için gerek duyulan tüm bilgilerin önü-
müzde olmas1 gerekir lancakhâlâ elde edilebilecek bilginin ol-
madigi iddia edilemez]. Bilgi eksik oldugunda bilginin büyük
ve küçük parçalarmi birlegtirebiliriz, ancak
bütün parçalari hiç-
bir zaman bir araya getiremeyiz. Õrneklememizin ne kadar iyi
oldugunu asla kesin olarak bilemeyiz. Bir yargiya ulaymayi bu
riskli
kadar güç ve o yarglya gõre hareket etmeyi de, bu kadar
oldugunda, tümevaruna
yapan, iyte bu belirsizliktir. Bilgi eksik
bagvurmak ve olashklart tahmin etmeye çahymak zorunda ka-
hyoruz. Tümevarun, kargi kargya kaldigmuz belirsizlikler ve
aldigim17 risklerle baça çikmaya çahgirken, bizi bazi garip so-
nuçlara yöneliebilir.
Bu tür sonuçlarla kargilagmamak için risk yönetimi bagarih
olmalidir. Genel olarak risk yönetimi süreci üç düzeyde uygula-
nabilir. Her görev veya iq için derinlemesine bir risk yönetim
uygulamasi tercih edilse de, zaman ve kaynaklar her zaman
mevcut olmayabilir. Risk yönetimi egitiminin amaçlarmdan bi-
risi de, görevde veya digmda risk yönetiminin, karar mekaniz-
sürecin uygulanmasm-
masinm otomatik bir parçasi olabilecek
da gerekli yeterliligi geligtirmektir. Liderler yerinde ve zama-
mnda kararlar vermek için risk yönetim metodunu kullanabil-
melidirler. Bu üç düzey apagicia yer almaktadir.
1. Kritik Zamanli Risk Yönetimi: Zorunlu olarak, bilgiyi
kaydetmeksizin temel risk yönetimi yöntemlerini kullamp· de-
vamh olarak zihinsel veya fiili durum degerlendirmesidir. Risk
yönetiminin bu kritik zamanh uygulamasi, zamanm sikipik ol-
dugu bir durumda kararlar almirken, riskin degerlendirilmesin-
de personel tarafmdan kullamlabilir. Bu-seviyedeki risk yöneti-
mi, egitim ve operasyonlarm yürütulmesi esnasmda oldugu ka-
dar, kriz sirasmdaki planlama ve uygulama safhalarmda da kul-
lamlmaktadir. Ayrica, görev digi durumlarda da en kolayca uy-
gulanabilen risk yönetimi seviyesidir. Planh bir operasyonun
Stratejik Hamleler, Strafejik Sorunlar ile Etki
Odakh Harekât
- 653

yürütulmesi veya günlük çahymalarda hesapta olmayan bir ola-


ym vuku buldugu durumlarda, uygun ve yerinde önlemIerin
seçiminde özellikle yardimci olmaktadir.
2. Derinlemesirte Risk Yönetimi: Derinlemesine
risk yöneti-
mi, särecin tam olarak uygulanmasidir. Tehlikeleri saptamak ve
kontrolleri geligtirmek için öncelikle, tecrübeyi
ve uzun uzadiya
yapilan teknik toplantilan kullamr. Bu yüzden
grup halinde ya-
pildiginda en etkin yoldur. Derinlemesine risk yänetim
progra-
mmin örnekleri, yakm gelecekte tabnin edilen operasyon plan-
larmi, standart operasyonlann gözden geçirilmesini,
bakimi ve-
ya egitim prosedürlerini ve zarar kontrolünü veya felaket
ve
afet sorunlannm planlarmi da içerir.
3. Stratejik Risk Yönetimi: Bu metot, sistem
veya operas-
yonla alakah (bazen teknik uzmanlarm asistanligi ile)
tehlikele-
rin uzun sürede farkinda olmay1 resmi
veya test yapmayi, ana-
liz araçlanmn diyagrammm kullammmi, elde edilebilir bilgi
aragtirmasim içeren risk degerlendirmesi ve tehlike saptamasi
boyunca olan çok iyi dügünülerek karar verilmig
yäntemdir.
Kompleks bir operasyondaki veya sistemdeki tehlikeleri
ve teh-
likelerle alakah riskleri çahymak için kullanir
(operasyonveya
sistemle birlikte içerdigi tehlikeler çok iyi anlaplmamig
da ola-
bilir). Stratejik örneklerin uygulanmasi,
kompleks operasyonla-
n, yeni ekipman tamtinuni, materyalleri ve görevleri, taktik
ve
geligti.rme çahyma geligimini ve asil gözden
geçirme veya onar-
ma sistemini içerir. Stratejik risk yönetimi, en öncelikli
veya en muh-
teme! risklerin üzerinde kullamlmahdir.
Herhangi bir kims risk kararlanni alabilir, ancak risk
karar-
lan içín en uygun düzey, riski azaltacak
ya da tehlikeyi ortadan
kaldinp kontrolleri yerine getirecek kaynaklari
ay1rabilecek
olan düzeydedir. Risk
yönetimi, beklenen faydalara kargi mali-
yetlerin degerlendirilmesinde kullamlan mantiksal bir süreçtir.
Risk yänetimi, baçan unsurlanm
en üst düzeyde kullaturken
ve performansi artinrken risk tespit etmek, degerlendirmek
ve
kontrol etmek için geligtirilmig sürecin her
düzeyinde tutarh,
devamh ve temel bir yöntem saglar. Her seviyedeki
bireyler
[yatinmcilaralacaklan riskleri yönetebilirler] bu süreç boyunca
'

654 GelecegiYğnetmek

tehlikeleri belirler ve kontrol ederler. Agagidaki gekil yä-


"risk

netim sürecinin" alti basamagim göstermektedir.

1. Tehlikeleri

Sekil: Risk Yönetiminin Alt: Agamah Metodu


Kaynale Ali Kemali Cadoglu, Risk Yönctimi ve TSidaki Uygulamalar, s. 8
Harp Akademisi Yayim, Ístanbul2001.

1. Tehlikeleri Saptama: Bir tehlike, ekipmanm kaybma ve-


ile personelde ölüme, ya-
ya özelligine gelebilecek zarar
ralanmaya veya görevin aksamasma neden olabilecek po-
tansiyel veya gerçek durum olarak tammlamr. Tecrûbe-
ler, ortak kanaatler veya özel risk yönetimi teknikleri bu
gerçek ya da potansiyel tehlikelerin tammlanmasmda
yardimci olur.
2. Riski Degerlendirme: Risk, tehlikeye maruz kalmaktan
(tehlikeyeaçik olmaktan) kaynaklanan kaybm giddeti ve
olasihgidir. Degerlendirme safhasi, belli bir tehlikeyle
alakah riskin derecesini saptamak için niceliksel ve nite-
liksel ölçüm degerlerini uygulamaktadir. Bu yöntemdeki
degerlendirme ar;,amasi,-tehlikenin dogurabilecegi kaza
StratejikHamleier, StratejikSoruniar ileEtki OdakhHarekât 655

(talihsizlik)derecesini ve olasihgmi veya personeÍin


ma-
ruz kaldigi durumlari ve tehlikenin sonuç1arim çikarir.
3. Risk Kontrol Tedbirlerini Analiz -Etme: Riski indirge-
yen, azaltan veya ortadan kaldiran araçlari ve kesin stra-
tejileri aragtirm. Etkin kontrol tedbirleri riskin üç kolun-
dan birini indirger (olasihk,giddet veya maruz kalma).
4. Kontrol Kararlanm Alma: Uygun düzeydeki karar veren
yöneticiler, tüm maliyetlerin ve faydalarm analizi ile ilgi-
li kontrolleri seçer.
5. Alman Kararlan Uygulama: Kontrol stratejileri seçildi-
ginde, bir uygulama stratejisinin de geligtirilmesine
ve
hem ip gücü hem de yönetimle uygulanmasma ihtlyaç
vardir. Yürütme, zamanive kaynaklari lyi kullanmay1ge-
rektirir.
6. Gözetleme ve-Gözden Geçirme: Risk
yönetimi, sistemm,
gärevin veya aktivitenin yaçam döngüsü boyunca devam
eden bir süreçtir. Liderler her seviyede kontrol etkinlikle-
rini ortaya koymalidirlar. Zaten uygulanan kararlar
rinde ve dogru ise, sistem kendi etkinligini kendisi belir-
ye-
leyecektir.
Risk yänetimi bilimi eski riskleri denetim altina alirken, ba-
zen yeni riskler yaratir. Risk yönetimine duydugumuz güven
bizi bagka türlü göze almayacagimiz riskleri üstlenmeye tegvik
-

eder. Bu birçok açidan faydahdir, ancak sistemdeki risklerin


miktarma eklemelerde bulunmaktan kaçmmamiz
gerekir. Aray-
tirmalar emniyet kemerlerinin sürücüleri daha luzh araba kul-
lanmaya tegvik ettigini'ortaya koymaktadir. Dolayisiyla da
cid-
di yaralanmalarm sayisi azalsa bile, kaza
sayisi artinaktadir. Ko-
runma yöntemi olarak tasarlanmig türevsel finans araçlarima
cazibesine kapilan yatirimcilar, bu araçlar, adeta
getiri yagdiran
ve hiçbir kurumsal risk yöneticisinin aklinin ucundan bile
geçir-
memesi gereken riskleri içeren spekülasyon araçlarma dönüg-
türmüglerdir. 1970'lerin sonunda portföy sigortasmm gündeme
gelmesi piyasadaki menkul deger miktarmi da artirmigtir. Aym
gekilde, tutucu kurumsal yatirimcilar da daha önce
denenme-
·
\

656 Gelecegi yönetmek

mig alanlarda daha fazla riskle karpi kargiya kalmalanm denge-


leyebilmek için çegitlendirmeyi artirma egilimine girmiglerdir;
anda
oysa çegitlendirme kayba kargi degil, sadece her geyi aym
kaybetmeye kargi bir garanti saglar."
Risk yönetiminin faydalarmm yam sira bazi sakmcalaruu da
yansitmak objektif bir yaklagim olacaktir. Risk yönetiminin ya-
zih bir dokümana bagh olmasi doküman digi olaylarda inisiya-
tifi zaylflatmaktadir. Sürekli risk kelimesinin amlmasi uygulayi-
c1ya çok tehlikeli bir i; yapiyormuy dügüiacesi ile agir
baski ya-
ratmaktadir. Risk üzerinde gereginden fazla odaklagmak olum-

suz davramp biçimlerine yol açacagi gibi yaraticiligi da


öldür-
mektedir.
Global piyasalardan ve Türkiye finans sektöründen, (olum-
suz) finansal skandal örnekleri ve ayrmtih olaylart anlatan Bol-
olaylar finansal denetimin ve risk yönetimi-
"bu

gün ve Akçay,
nin önemini azami seviyelere çikarmaktadir" sonucuna varmig-
lardir."

I
i
4.7. KRIZ YONETIMI VE KARAR ALMA
YÖNTEMLERÍ

"Moskova hiçbir zaman


.ikilernleri

arasinda
seçim yapmay: beceremedi. Tek tarafit olarak
Arap uydu devletlerinin tiim tutumlarmr destek-
ledi i siirecene milzakere sitrecini ilerletebilir,
ne
de roliinii arbrabilirdi.
Henry Kissinger

4.7.1. Rastlant ve Kaos'tan Kelebek Etkisine


Satranç oyununu bulan bilge kipinin öyküsü dilden dile
anlatihr. Bilge kigi kraldan satranç tahtasmm ilk karesinin üze-
rine bir, ikinci karenin üzerine iki, üçüncü karenin
üzerine dört
pirinç koymasmi ve bu biçimde sayilari her seferinde ikiye ka
t-
layarak satranç tahtasmm tüm karelerini pirinçIe doldurmasmi
istemig bu bilge. Kralönce bu istegi çok alçakgänüllü bulmuy
ve
içinden bilge kipiye gülmüç ama ondan
sonra bu istegi yerine
getirmek için gereken älçüde pirinci bir araya getirmeye
ne ken-
disinin ne de dünyanm tüm krallarmm servetinin
yetmeyecegi-
ni görmüg. Bu öykünün dogrulugunu kamtlayabiliriz:
Bir sayi-
yi on kez ikiye katlarsak o sayiyi 1024'le çarpmig oluruz; bunu
yirmi kez yaparsak bir milyonun üstünde bir sayiyla
çarpmig
oluruz ve bu böylece sürer gider.
Belli bir sürenin sonunda ikiye katlanan
ve yine ayni uzun-
lukta bir süre daha geçince tekrar
ve tekrar ve tekrar ikiye kat-
lanan bir saymm üstel biçimde arttigru söyleriz. Yukarida
gör-
,

dügümüz gibi sürekli ikiye katlanan bir


sayi kisa bir zamanda
658 Gelecegi¥ënetmek

çok büyük bir sayt haline gelir. Ustel artiça degigmezoranda artly
adi da verilir. Pararuzi%5'lik-bir sabit artig oramyla bankaıa ya-
tinrsamz (vergiler vg enflasyonu hesaba katmazsak) paramz
yaklagik olarak 14 yll içinde iki katma çikar. Bu tür'bir artig ol-
dukça dogaldir ve günlük yaçamda örneklerine oldukça sik
rastlamr ama hiçbir.zaman çok uzun sürmez.
-

Bir kurgunkalemi sivri ucunun üzerinde dengede durdur-


anlamak için üstel art1 tan yararla-
maya çahgirsak ne olacagnu
nabiliriz. Bu igi herhangi bir hileye bagvurmadan yapmak ola-
naksizdir, çünkü kalemi hiçbir zaman tam dengede tutamazsi-
mz ve denge noktasmdan en ufak bir sapma kalemin gu ya da
bu yana dügmesiyle sonuçlamr. Eger kalemin dügmesini klasik
mekanik yasalarma.uygun olarak incelersek (ki bunu yapmaya-
cagiz) kalemin dügme hizmm --yaklagik olarak ve en azindan
baglang1çta- üstelbiçimde arttigmibuluruz. Yanikalemin dügüy
sirasmda denge noktasmdan sapma hizi belli bir süre içinde iki
katma, yine aym sürenin geçmesiyle tekrar iki katma ve tekrar
.

üzerinde
ve tekrar iki katma çikar ve sonunda kalem masanm
yatay bir konumda kahr.
Bu deney baglangrçdurumuna hassas bagltliga bir örnek olug-
turmaktadir. Bu matematik deyimini yöyle açiklayabiliriz: Sifir
noktasmda (kaleminbaglangiçtaki konumu ya da hizi) sistemin
durumunda meydana gelen çok küçük bir degigiklik kendisin-
den sonra gelen ve zamanla üstel biçimde büyüyen bir degigik-
lige yol açar. Çok küçük bir neden (kalemin milimetrik bir
oranda saga ya da sola egilmesi) çok büyük bir etki yaratir. Bu
durumun (küçük nedenin büyük etki yapmasi) olugmasi için
sifir noktasmda olagandigi kogullarm (örnegin sivri ucu üstün-
de durdurulmaya çahplan bir kalemin kolay bozulabilir den-
gesi gibi) bulunmasi gerektigini dügünebilirsiniz, ama aslmda
bunun tam tersi dogrudur -
birçokfizikselsistemin baglangiç du-
rumuna hassas baglihkgöstermesirastlantisal baglangaçdurumunda
geçerlidir.Bu tammlamanm çeligkili bir yam oldugundan mate-
matikçiler ve fizikçiler tarafmdan tam olarak anlagilmas1 za-
man almigttr.
Stratejik Hamleier,Stratejik Sorunlar ile Etki Odaku .Harekât 659

Ekonomistlerle toplumbilimcilerin igi çok daha zor olmug-


tur, çúnkü onlar
"baylang1ç
durumuna hassas baghhk" mesele-
sini, dogal olarak
"termodinamik

yasalarim" referans alarak


açiklamayi çok sonralai·1fark etmiglerdir.
Bir fizikçi 'ekonomi'
alanma kendi gözlügüyle baktigmda,
"parasal

verilerin analizinde", ekonomistlerin "gok"


admi ver-
dikleri olaylan, onlardan farkh analiz etmektedir.
Bu bakiga bir örnek olarak David Ruelle'nin "Rastlanti ve
Kaos"ta inceledigi bir senaryoyu gärelim.
Ekonomiye iligkin yaygm bir görüge göre, ekonomik bariyer-
lerin kaldirilmasi ve bir açik pazar olugturalm.asi herkesin çikan-
na hizmet eder. Diyelim ki A ve B ülkelerinin ikisinde de yerel tü-
ketim için dig fupasi ve dig macunu üretiliyor. Yine diyelim ki A
ülkesinin iklimi B ülkesine kiyasla dig firçasi ekilmesi ve biçilme-
si için daha ujrgun, buna kargihk B ülkesinde de üstün nitelikli
dig macunu madenleri bulunuyor. Bu durumda açtk pazar olug-
turuldugu takdirde A ülkesi ucuz dig firçasi, B ülkesi de ucuz dig
macunu ümtir ve her iki tarafm da çikarma olarak bu ürünleri
birbirlerine satarlar. Konuyu daha genig kapsamh biçimde ele
ahrsak, açik
pazar ekonomisi farkli mallar üreten ülkelere refah
düzeylerini yükseltmeye yarayan bir denge saglar ya da en azm-
dan ekonomistler belli görüglere dayanarak bunun bäyle oldu-
gunusöylemektedirler. Diger yandan, daha önce de görmüy ol-
dugumuz gibi çegitli ulusal ekonomiler arasmda bu yoldan bag-
lantilar oluyturulmasiyla ortaya çikan karmagik sistemin herke-
sin çikarma hizmet eden bir denge saglamasmdan çok, karmagik
ve kaotik bir zamansal evrim içine girmesi uzak bir olasihk degil-
dir (teknik yönden, ekonomistler böyle bir dengenin zamansal
bagimhhga sahip olmasma izin verirler ama geleceginin kestiri-
lemez olmasim kabul etmezler).A ve B ülkelerine geri dönersek,
bunlarm ekonomilerinin birbirlerine ve C, D, ülkelerinin ekono-
milerine baglanmasmm dig firçasi ve dig macunu endüstrilerini
ciddi biçimde zarara sokacak (ve bu yüzden bir sürü dipin çürü-
mesine neden olacak) çilgmca ekonomik sahmmlara yol açabile-
cegini görüruz. Demek ki kaos diger birçok geyin yam sira el<o-
nomistlerin baglarmm agrunasmdan da sorumludur.
660 GelecegiYönetmek

imdi biraz daha açik konugahm. Ekonomi konusunda yazil-


mig olan ders kitaplarinda çogunlukla ekonomik ögeler arasm-
daki dengelerden söz edilir. Bu kitaplardan, yasa koyucular ve
yöneticilerin rolünün toplum.için özellikle yarar saglayacak bir
dengenin bulunmasi ve uygulanmas oldup yolunda bir izle-
nim edinilebilir. Buna kargthk fizik alamndaki kaos örnekleri
bazi dinamik kopullarm dengeden çok kaotik ve kestirilemez bir
zamansal evrime yol açtigim göstermektedir. Bu nedenle yasa
koyucular ve yöneticiler daha iyi bir dengeyi amaçlayan önlem-
lerinin bunun yerine sonuçlari kestirilemeyen denetimsiz dalga-
lanmalar yaratmasi olasiligt ile kargi karç1ya bulunurlar. Günü-
.
müz ekonomisinin karmagikhgi bu tür kaotik olugumlara zemin
hazirlamakta, buna karç1hk bu alanda sahip oldugumuz teorik
bilgiler yetersiz kalmaktadir.
Kugkusuz ki ekonomi ve maliye alanlan bize (teknikanlam-
da) kaos ve belirsizlik örnekleri saglamaktadir. Diger yandan bu
konuda bundan bagka bir yorum yapmak da kolay degildir, zi-
ra fizikçilere deneylerinde yardimci olan denetimli sistemlere
bu alanlarda rastlanmaz. Ekonomistlerin pokadmi verdikleri dig
olaylarm göz önünde bulundurulmast zorunludur. Fazla kar-
magik olmayan bir dinamik sistem bulunmasi umuduyla eko-
nomik verilerden daha iyi tanman parasal verilerin analiz edil-
mesi yolunda ciddi girigimler yapilmaktadir ama bu umudun
gerçeklegmesine olanak yoktur.

Rastlanti ve Kaos
Bir fizikçiye rahathkla yamtlayacap için qu soruyu sorabili-
riz: "Neden bütün kar tanecikleri birbirinden farkhdir?" O da
bize kar yagigmm tüm romantizmini·bozarak yamt verir.
Buz kristalleri türbülansh bir havamn içinde, simetri ve rast-
lantmm çok iyi bilinen karigimlyla harmanlanarak, alti kat inde-
terminizme has bir güzellikle biçimlenirler. Su donarken, kris-
taller di ari dogru küçük uçlar çikartir. Bu küçük uçlar büyür,
simrlarmda kararsizhk oluqur ve yanlardan yeni küçük uçlar
figkirir. Kar taneleri gagirtici bir incelige sahip olan matematik
StratejikHamleler, Stratejik Sonmfar ile Etki Odakh Harekât 661

yasalarma uyar. Bu küçük uçlarm tam olarak ne kadar hizla bü-


yüyeceklerini, çaplarmm ne kadar olacagmi ya da kaç kere dal-
lanacaklarim örigärmek de mümkün olmamigtir.
Türbülans kimligi bilinen bir problemdi. Büyük fizikçilerin
hepsi, resmi ya da gayri resmi olarak, türbülans üzerine kafa
yormuglardir. Düzgün bir aky parçalamp sarmallara ve burgaç-
lara dönügür. Düzensiz gekiller, akigkan cisimlerle kat1 cisitaler
arasmdaki smiri bozar. Enerji büyük ölçekli bareketlerden kü-
çük ölçekli hareketlere dogru hizla akar.
Niçin?
Bu konudaki en parlak fikirler matematikçilerden gelmigtir;
fizikçilerin birçoguna göre türbülans o kadar tehlikeli bir konuy-
du ki, insan vaktini bununla harcamamahydi. Bilinmesi hemen
hemen olanakse gibi gärünüyordu. Kuantum teorisyenierinden
Warner Heisenberg ölüm dögeginde Tanri'ya iki
soru soracagi-
m söylermig: "Neden relativite var ve neden tiirbülans var?" Hei-
senberg dermig ki, "Eminim sadece ilk
scruya yamt verebilecektir."
Fizikçilerin üzerinde bu denli
yogun kafa yorduklari türbü-
lans nedir? Türbülans, her ölçek düzeyinde ortaya çikan bir dii-
zensizliktir; büyuk burgaçlar içindeki küçük burgaçlardir. Tür-
bülans istikrarsizdir. [Bunu bellegimizde tutahm çünkü bitiripte
anla tilacak olan etki odakla harekâtm ruhudur.] ÌIeri d üzeyd
e sö-
nûm özelligi vardir; bu da pu demektir: Türbülans enerjiyi akitir
ve sürtünme yaratir. Türbülans geligigüzel hareket demektir.
[Sigara dumam sigaranm birakildigi külIükten düzgünce yük-
selmekte, gittikçe hizlanarak kritik bir hizi aymakta ve dagilarak
ekli bozuk burgaçlar olugturmaktadir.
JamesGleick, Kaos]. Tür-
bülansi görmek ne denli kolaysa anlamak o denli güçtür.
1970'li yillarda gerek ABD'de gerekse Avrupa'daki birkaç bi-
lim adami düzensizlik konusuna el atmaya bagladi. Matematik-
çiler, fizikçiler, biyologlar, kimyacilar olarak hepsi de kuraldigi-
hgin çegitli türleri arasmda baglantilar bulmak pegindeydi. Fiz-
yologlar insan kalbinde olugan ve açiklanamayan ani ölümlerin
belli bagh nedeni olan kaosta hayret verici bir düzen bulundugu-
nu tespit ettiler. Ekoloji uzmanlart güve popülasyonlarmm ço-
662 GelecegiYönetmek

galmalarim
ve yok -oluglaruu aragtirdilar. Ekonomistler eski
stok maliyeti verilerini inceleyip yeni bir analiz yöntemi denedi-
ler. Sonuçta ortaya çikan bakig açisi, aragtmcilan, bulutlarm al-
digi gekillere, gimgegin izledigi yollara, kan damariarmm mik-
roskobik düzeylerde olugturdugu aglara, yddizlarm galaksiler
halinde kümelenmesine, yani dogrudan dogruya dogaya yönel-
tiyordu.
On yll kadar sonra, kaos sözcügü, bilimsel düzenin dokusu-
nu yeniden pekillendirmeye yönelik hizh geligmeyi kisaca ta-
mmlamak için kullanilan bir kavram haline geldi. (Bazi fizikçi-
lere göre, kaos bir durumun bilimi degil, bir sürecin bilimi; bir
varolugun bilimi degil, bir olugumun bilimidir.] Maryland Üni-
versitesi'nde uygulamah matematik konusunda çahyan Jim
Yorke yeni bir paradigma bulmuy ve buna kaos admi vermigti.
Bugün bizim kaos olarak adland1rdigimiz gey, baglang1ç duru-
muna hassas baghhgi bulunan bir zamansal evrimdir. Böylelik-
le bir garip çeker üzerindeki hareketin kaotik oldugunu söyleye-
biliriz. Gözlemlenen düzensiz sahmmlar sesli oldugu zaman de-
terminist ses'ten söz edilir ama aslmda sesi yapan mekanizma-
nm kendisi deterministtir.
Baglang1ç durumuna bassas baghhk teorisi meteoroloji ala-
runda yeni birtakim kavramlarm geligmesineyol açmigt1. Örne-
in, bir kelebegin kanat çirpmalarmm belli bir süre sonra atmos-
ferin durumunu tümüyle degigtirdigi yolunda Edward Lorenz
tarafmdan ileri sürülen görûç bugün kelebeketkisi olarak adlan-
dinlan yeni bir kavramm dogmasmi saglamigttr.
Kelebek etkisine bir de teknik isim verildi: Baglang1ç duru-
mundaki kogullara hassas bagimhhk. Ancak baylang1ç durumu-
na hassas bag1mhhk yeni bir kavram degildi. Halk agzmda bile
bunun yeri vardi (JamesCleick, Kaos, 151:
"Bir mih bir nal kurtanr;
Bir nal bir at kurtanr;
Bir at bir er kurtanr;
Bir er bir cenk kurtanr;
Bir cenk bir vatan kurtarir!"
Stratejik Hamleier, Stralejik Soruniar ile Etki Odaki; Harekat
663 1

Gleick'e göre, gerçek hayatta oldugu gibi bilimde de,


birta-
kun zincirleme olaylarda küçük degigiklikleri büyük
sorunlar
haline getiren bir kriz noktast bulundugu bilinir. Kaos
ise bu nok-
talann bir yerde oldugu anlamma geliyordu. Noktalar
her yer-
de hazir bulunuyordu.
Söylebir soruya acaba yamt verebilir miyiz? Bir küçük geyta-
nm baglangiç durumuna hassas baglihktan yararlamp belli belir-
siz birtalam degigiklikler yaparak
yagamruzm planh akigmi bir
anda alt üst edebileceginden kugkulamr mismiz? Böyle bir geyin
ne kadar sürede gerçeklegebilecegini hesaplayabilir misiniz?
Hesaplayamasaniz bile tahmin yürütürsünüz herhalde.
Kaos hangi sistemlerde ortaya çikar? Diyelim. ki
seçtiginiz
herhangi bir sistem için bir "zaman

içinde degigim" kurguladi-


mz. Bu degigimin baylang1ç durumuna hassas baghhga sahip 01-
dugunu nasil' anlayacaksimz? Kurgunuz bilgisayara
yüklenebi-
lecek denli açiksa bunu
yapar ve sisteminizin kaotik olup olma-
digma bakarsmiz. Bunun diginda kaosun varhgmi
saptamada
kullamlan diger ölçüler çok belirsiz sonuçlar verir.
Kaos ne zaman ortaya çikar? Baglang1ç durumuna hassas
bag-
hhäm bulunmasiiçin modlarm ûçerli
en az gruplar halinde birbi-
riyle baglantih olarak salimm göstermesi gereklidir.
Aynca mod-
lar ne denli çok sayidaysa ve aralarinda denli çok baglanti var-
ne
sa kaosun ortaya çikmast olasihgi da o denli yüksek olacaktir.
Fizikçi David Ruelle bir noktaya dikkatimizi çekiyor:
"Her-
hangi bir sis temde baglang1ç zamanma hassas
baghhk bulunma-
si o sistemle ilgili hiçbir geyin önceden belirienemeyecegi anla-
mim tagunaz. Öteyandan kaotik bir sistemin önceden belirlene-
bilir yönlerinin saptanmast bagh bagma bir sorundur
ve bu so-
runa henüz bir çözüm getirilememigtir. Bu durumda bagka bir
olanagimiz bulunmadigt için bu
soruna mantik yoluyla yaklaga-
cagiz." [Rastland ve Kaos,79] Ruelle'ye
göre;
"elbette
her beklen-
medik davramy mantiga dayah degildir,
ama mantikh davranig-
larda çogu zaman belli bir ölçüde olmak üzere rastlantimn da
payi vardir. Bu nedenle tarihin akigma yön veren kararlar eger
mantik yoluyla ahmrlaisa genellikle rastlanti
lik ögesini de içerirler."
ya da beklenmez-
I

I
664 GelecegiYönetmek

ve kriz yönetimi" konusuna


"kriz
Bu anlatilanlardan sonra
girebiliriz.

4.7.2. Kriz, Nedenler, Tepkiler


.

Kriz günlük yaçamdan, bilimin her disiplinine kadar tüm


alanlarda yer verilen kavramlardan birisidir. Örnegin;siyasi
säzcügü
kriz, ekonomik kriz, kimlik krizi, hükümet krizi... Kriz
Türk-
"elemek"tir.

Yunanca krienein'den gelmektedir;. anlanu


Paga'dir.
çe'de kriz sözcügünü ilk kullanan kigi tarihçi Cevdet 'kritik'

anlamda
"Kriz dönemleri kritik dönemlerdir. Eskiden bu
arz eden kri-
'nezaket
demekte idik. Kriz dönemleri,
"nazik'

için 'crise'

tik' dönemler idi. Tanzimat dönemiride Fransizca'daki te-


riminin Türkçe'ye nasil aktanlacagi dügünülünce Merhum Cev-
det Paga, Kamus'a bakihrsa yine Yunanca'dan gelmig olmasi ge-
terimini teklif etti ve bu kelime yerlegti. 'Özley-
'buhran'

reken 'bunah-

terimini iyi karplamayan


'kriz'

tirme' akimmdan sonra


m' terimi kullamhr oldu.""'
yöneti-
"kriz

Bundan sonra igletmelerde uygulamasim bulan


igletmelerde anlagildigi
mi" üzerinde durulacaktir. Öncelikle
ekliyle krizin tammmi yapmaya çaligalim.
Kriz genel anlamda düzgün olmayan, reform gerektiren is-
tikrarsiz bir durumdur. Bir örgütün rutin sistemini bozan ve
aniden ortaya çikan herhangi bir acil durum olarak tammlana-
bilir. Yöneticinin yakm dikkatini gerektirir. Sadece devam eden
faaliyetleri degil, aym zamanda igletmenin yagamru tehdit
reka-
eder, üretim kapasitesini kullamlamaz duruma getirir ve
beti sarsar. Örgütünetkinleymesi veya degigmesi yänünde kri-
tik bir etkiye sahiptir."
Kriz konusuna iki yaklagun vardir.
-
Subjektif yaklagim: Sezgiye yöneliktir. Krizin igletme yö-
netiminin sezgilerine ve algilamasma bagh olarak ortaya
çiktişm savunuruz.
-

Objektif yaklagim: Ígletmeyi sistem olarak görür. Íçletme


Stratejik Hamfeler, Sorunlar ile Etki OdakleHarekât 665
I
-
sisteminin alt sistemlerinden birinin bozulmasma
.olarak bagh
krizin ortaya çiktignu öne, sürer.
Ote yandan, krizin hangi faktörlerden kaynaklanarak
gün-
deme geldigi önemlidir.
Beklenilmeyen ve önceden sezilemeyen
ve igletmeleri zor
durumda birakan gerilim durumlarma genel olarak
kriz denil-
mektedir. Krizin en önemli göstergesi, igletmelerin karar
meka-
nizmalarinm ve rasyonel süreçlerinin yetersiz hale
gelmesidir.
Krizler ani olarak veya kendini hissettirerek
ortaya çikar.
Ne gekilde olursa olsun, igletmelerin krizle kargilagmalarmm
temel nedeni, rekabetin acimasiz kopullarmda
geri kalmalari-
dir. Bu temel neden çegitli faktörlere baghdir.
Krize neden olan
faktörler, igletme digi çevre"faktörleri
ve igletmenin kendi yapi-
sal sorunlari.olmak üzere, genel olarak iki grupta toplanabilir.
Bu faktörlerin kriz. yaratma durumu apagidaki
gekilde görül-
mektedir.

Nedenler
'

Kriz Tepkiler

Dig Çevre Bireysel

Ïç Çevre Örgütsel

SekikKrizin Olugumu (M.V. Tüz, Kriz Yönetimi)

Parayi kullanan birer "örgüt"


olan igletmelerde krizin ortaya
çikigmdaki igletme digi çevre faktörleri içIetmenin
kontrolü di-
.

ymda makro faktärlerdir. Aym anda tüm üIkeyi, hatta


dünyayi
I pl

--

666
GelecegiYönetmek

I
etkide bulu-
kontrolü altma alarak, pek çok igletmenin varhgma
de bu
nabilirler. Çevrefaktörlerinin htzh degiymesi, igletmelerin
degigiklige hizh uyum saglamalarmi gerektirir. Uyum sorunu
krize zemin haztrlar. Degigimin gerisinde kalma, diger
bir de-
yigle gecikilen her an, krizin giddetinin artmasma
neden olur. Ïç-
gartla-
letmelerde krize neden olabilecek çevre faktörleri, dogal
politik yapmm degigi-
rm, toplumsal, ekonomik, teknolojik ve
Imdir.

Bu faktörlerin digmda, igletme yöneticilerine, personele ve


bunlarm ailelerine yönelik olarak yapilan bombalama, kaçirma,
neden olabil-
rehin alma, suikast gibi terörist eylemler de krize
mektedir?'
alma-
Krizle niçin kargilagihr? Kriz, risk gibi kontrollü, göze
bilir bir eylem midir? Yoksa krizi birileri yaratir mi?

"Küreselle me Büyük Hayal Kinkhgi" ki-


JosephE. Stiglitz,
tabmda (sayfa169-175 arasil 1998 yihnda Rusya'nm bagma ge-
lenleri anlatirken bunun yamtim çok açik veriyor.
krizinin
Rusya derin bir borç batagmdaydi ve Dogu Asya
kigkirttigt yüksek.faiz oranlan muazzam bir ilave gerilim yara-
tiyordu. Eu çürük kule, petrol fiyatlan dügünce çäktü. O zaman-
kalma-
ki däviz kuruyla Rusya'nm petrol endüstrisinin kârhhş
büyuk ipsizlik
migtl. Devalüasyon kaçmilmaz hale gelmigti. Çok
vardi.
Reformeular ve onlarm IMFdeki damqmanlan bagka bir hi-
perenflasyon dalgasma yol açacagma inandiklari devalüasyon-
gid-
dan korkuyorlardi. Döviz kurundaki herhangi bir degigime
gekilde
detle direniyor ve bunu önlemek için ülkeye gönüllü bir
milyarlarca dolar akitiyorlardi. Devlet ruble borçIanna yüzde
Rusya'y1borç alma-
150 falz ädedi. New York yahnm bankalan
IMFnin kurtarma operasyonunun ne
ya iterken, bir taraftan da
kadar büyük olmast gerektigi konusunda fisildagiyorlardt
Spekü-
Bu kriz, digerlerinde de sik sik oldugu gibi tirmandi.
rlaardi v
latzer rezervlerde ne knadar paradkaki mi görücsbüiyc
r
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekôt 667

riyor1ardi. Rublenin çökecegine dair bahse girerek hemen he-


men hiçbir gey riske etmiyorlardi. Beklendigi gibi 1998 Temmu-
zu'nda IMF 4.8 milyar dolarla kurtarmaya geldi.
Krizden önceki haftalarda, IMF krizi olugturacak politikalar
dayatti; kriz meydana gelince daha da kätülerini dayatti. Rusya
muazzam bir riske maruz birakildi; eger ruble devalüe edilirse,
dolara bagh borçlanm ödemek Rusya'ya çok daha zor gelecek-
ti. IMF bu riski göz ardi etmeyi seçti. Rusya borç ädemelerini
as-
kiya aldi.
Dünya Bankasi ve IMF yozlagmig devletlere borç
vermeye
kargi, görünügte sert bir tutum taknurken, ortada çifte standart
oldugu anlaphyordu. Kenya gibi Agatejikkonumda olmayan
küçük ülkelerin borç istekleri yozlayma nedeniyle reddedilir-
ken, yozlagmamn çok daha büyük älçeklerde oldugu Rusya gi-
bi ülkelere sürëkli olarak borç
para veriliyordu.
Bu ahlâki meselelerin digmda basit ekonomik meseleler vardi.
Rusya'ya devamh borç para veriliyordu. Oyle görünüyordu ki
IMF yozlagmayive paraya ne olacagma dair riskleri garip bir gekil-
de gözden kaçirabiliyordu. IMF ülkeye milyarlarca dolar yigdi.
Kredi verildikten üç hafta sonra ruble çöktü. IMF çaykmlik-
tan ne yapacagmi papirdi. Bu hatamn maliyeti, krediyi veren
IMF görevlileri veya onlari buna zorlayan ABD (Bill Clinton)
ya
da bu krediden yararlanan Batih bankacilar ve egemenler tara-
fmdan degil, Rus vergi mükellefleri tarafmdan kargilandi.
Bu krizin tek bir olumlu yam vardi: Devalüasyon en sonun-
da Rusya'nm reel ekonomisinde büyümeye yol açti. Bu hatada
belirgin bir kinaye vardi. Makro ekonominin IMF'nin
gücü ol-
dugu samhrdi ve IMF burada bile bagarisizhga ugramigti. Bu
makro ekonomik hatalar diger hatalarla birlepti
ve çökügün bu-
yüklügüne adamakilli katkida bulundu.
Evet, IMF krizi olugturacak politikalar dayatmigti. Ama
ne-
den?

Her çatigma ve sikmt1yi kriz olarak adlandirmak


ya da yo-
.

rumlamak dogru mudur?

.-.- -_,r :-•-


668 GelecegiYönetmek
I

Bu sorunun yamti krizin özelliklerine* bakilarak verilebilir:


Örgütünhayatun tehlikeye sokmayan ve denge durumunu
bozmayan her çatigma ve sikmtiya kriz admi vermek dogru ol-
sezileme-
maz. Kriz, örgüt tarafmdan beklenmeyen ve önceden
durumdur. Krizi rutin durumlardan önemli
yen bir ayiran en
özellik, acil cevap verme ve çabuk hareket etme zorunlulugu-
dur. Kriz durumunda ärgüt yönetimini gerilime sokan en
önemli konu belirsizliktir. Degigme ve geligmelere uyum sagla-
etmede,
ma aciliyeti vardir. Kriz durumu, örgütün krizi tespit
önlemede veya degigikliklere uygun cevap vermede yetersiz
kalmasi durumunda ortaya çikmaktadir.
Krizi rutin ortamdan ayiran özellikler punlardir:
-

Kriz ciddi bir hastalik gibidir ve ciddi bir müdahale ge-


rektirir. .

Krizler kritik ve tehdit edicidirler. Örgütselortam1hedefle-


yebilirler. Baski, güvenlikten yoksunluk, belirsizlik, endige
ve panik gibi pek çok faktörü bir arada barmdirabilirler.
-

Bazi krizler yüzeye çikmcaya kadar uzun bir süre geçer.


Baz1 krizler ise ansizm ortaya çikar.
-

Krizler örgütle ilgili üçüncü kipileri de (yönetici,iggören,


hissedar, devlet vb.) ciddi gekilde etkiler.
-

Her stresli ortam kriz degildir.


-

Krizler çözümlenirken, tekrar ortaya çikabilirler.


-

Bazi durumlarda firsatlan degerlendirme amac1yla kriz


bilinçli olarak geligtirilebilir.
-

Kriz mutlak bir felaket degildir. Firsatlar grubuna dönü-


gebilir.
Krizin belirtilerini olugturan bazi igletme sorunlan gunlardir:
Bozulan bilançolar, devamh aksayan nakit akiplan, artan fakat
cevapsiz kalan mügteri gikâyetleri, iadeler, sabit sermaye, çalig-
ma sermayesi dengesi, diigen satiglar, azalan pazar pay1, rakip-
lerin pazardaki yeni hamleleri.
Bu kitabin kapsami nedeniyle ve igletme yönetimi"
"kriz

dügünme" çerçevesi
"stratejik
üzerinde duralmayacaktir ama
basamaklari" olarak bir siralama yapabiliriz.
"iglem

içinde

I
I

StratejikHamleier, Stmtejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât '

669

Oncelikle krizin özellikleri ve giddeti analiz edilir. Ama asil


yapilmasi gereken "kriz
öncesi yönetimdir". Kriz yönetimi pla-
m, kriz rehberi gibi
"yol
haritalari" çikar11mig olmahdir. Günü-
müzde yeniden yapilanma eylemleri çerçevesinde krizden kaçig
.
için iki yeni organizasyon modeli önem kazanmaktadir. Bunlar,
toplam kalite organizasyonlart ve ögrenen organizasyonlardir.
Kimligini bulmuy ve kurumsal kimligini oturtmug olan ärgüt-
lerde krize yönelik kadro oluyturulmuytur. 80 ekibe yatirim
ya-
pumasmdan kaçmilmamahdir. Ötekiadun ise "kriz
âru yöneti-
midir". Son adim da "kriz

sonrasi yönetimidir". Kriz partlann-


da karar alma yöntemleri dört ana yöntem bagligt altmda top-
lanmakta: 1. Stratejik dügünme yöntemi, 2. Beyin firtmasi yön-
temi, 3. DELPHI yöntemi, 4. Karar konferansi yöntemi.
Bu yöntemlerin igleyigine dönecegiz. Ama önce kisa da olsa
uluslararasi güvenlik sorunlari çerçevesinde degerlendirilen
ça-
tigmay1önleme ve kriz yönetimi üzerinde duracagaz. ¯

a. Çatigmay1
Onleme ve Kriz Yönetimi
"Soguk Savag".dönemi olarak tanunlanan zaman arahgm-
da dünyada görece bir barig ortanu vardi. Ìki süper güç birbi-
rini dengeliyor, çatigma olasthgi ürkütüyordu çünkü nükleer
silahlarm varhgi ve "kirmizi
dügmeye" basmada tereddüt ya-
gansa bile önünde sonunda Moskova-Washington hattmda bi-
risinin bunu yapabilecegi akildan ç1karilamiyordu. Hirogima ·

ve Nagasaki deneyimleri her iki ülke liderini de korkuttugu


için öyle ya da böyle dünya çatigma ortamma sürüklenmiyor-
du. "Berlin Duvart" ylkdip dünya siyasi haritasi yeniden çizi-
lince, hemen hemen 20 ylla yakm bir sürede ortaya çakan gelig-
meler, "çattymay1
önleme ve kriz yönetimi"ni kaçmilmaz
ger-
çekler haline getirmigtir. Aslmda nerecieyse insanhk tarihi bo-
yunca çeyitli nedenlerle çatigmalar aktp gelmigtir. Son yillara
damgasmi vuran ägeler ise, petrol.bagta olmak üzere dogal
kaynaklarm kontrolü, etnik talepler, yeniden tanunlanan terör,
hatta ABD'nin büyük projesi GOP temel kriz nedenleri olarak
görülmektedir.
670 GelecegiŸönetmek

Uluslararasi iligkiler disiplini ekseninde krizin tammi üze-


rinde tipkt terör tanmunda oldugu gibi bir anlagma yoktur.
Krizin bugün için üzerinde mutabakat saglanmig bir tarifi ve
tamnu yoktur. Aynen daha önce ve özellikle 11 Eylül 2001'deki
ABD'nin ÍkizKuleleri'ne yapilan saldindan sonra terörizminbir
tarifinin yap11amadig1gibi, krizin de tarifi ve tanuni kigisel ve
ulusal degerlendirmelere ve çikarlara göre belirlenmektedir. En
yakm ve canh bir örnek olarak, içinde bulundugumuz Irak Kri-
zi'nde de ABD ile diger dünya devletleri'arasmda, Irak'm po-
tansiyel tehlike, yani kriz kaynagiolup olmadigi konusunda bü-
yük aynhklar ortaya çikmigtir. Ülkelerinbüyük bir çogunlugu,
ABD'nin Irak'a müdahalesinin hukuki olmasi için BM kararmm
gerekli oldugunu savunmuglardir. Buna kargm ABD, Irak'taki
tehlikenin kendisi için bir kriz ortami yarattigmi öne sürerek,
askerî bir harekâtikendi açismdan yasal (hukuka uygun) olarak
degerlendirmigtir. Özetle,krizin varhšmm tespiti, hukukiligin,
yani megrulugun ilk adimmi tegkil etmektedir. Bu konuda ulus-
lararasi kuruluglarm kararmi esas almak uygun olacakttr.
Krizin tarifi ve tanum tam olarak yapilamadigma gäre, sade-
ce krizin özelliklerinin belirtilerek, krizle ilgili taraflarm deger-
lendirmelerinin esas ahnmasi gerekmektedir. Türkçemizdeki
ateg dügtügü yeri yakar ifadesi bu durumu çok güzel anlatmakta-
dir. Kriz dikkatli bir gözlemci gerektirir. Kriz, hedef ve çtkarlara
tehdit yaratan ulusal veya uluslararast bir durum demektir.Veya ül-
ke seviyesindeki bagka bir tammlama ile kriz, ülkenin güvenligi-
zararli faali-
ne, ulusal çukarlarma ve düzenine yönelik aktif risk veya
yettir.31
Uluslararasi çatigma ve çözümü" uluslararasi iligki-
"çatigma

lerin ana temalarmdan biri olmaya devam ederken, bu konuda-


ki akademik çahgmalar da giderek disiplinler arasi bir nitelik
kazanmaktadir. "Çatigma çözümü" günümüz uluslararasi ilig-
kiler literatüründe sik kullamlan, oldukça popüler kavramlar-
dan biridir. Problem-çözümü yaklagimi, genelde ma çözü-
"çati

mü. yaklagimi" olarak adlandirilan ancak felsefi ve teorik oldu-


olan iki ekolden bi-
gu kadar uygulamada da birbirinden farkh
yaklagra-
"realist
ridir. Bunlardan ilki, teorisine" dayali,
"oyun
Stratgik Hamleter, Stmtejik Sorunfor ile Etki Odakh Harekôt
671

la" ve "caydincihk
teorisiyle" iç içe geçen çatigma ve çatigma çä-
zümü tahlilidir.
Problem-çözümü, çatigma ve çatigma çözümü üzerinde fikir
yürüten diger yaklagunlarla birtakun ortak özellikler paylagsa
da aynen ötekileri gibi bir bütün olarak ele almdsgmda onlardan
farkh bir yaklagundir. Yaldagimm temel fikirlerini aktarmaya
"çatigmanm"

tarifiyle baglanabilir. John W. Burton'a (Conflict:


Revolution...) göre, çatigmalar,
'arasmda

"taraflar
yüzeysel
da geçici çikar farkhhklarmdan ibaret olan" uyugmazhklardanya
farkh olarak taraflar arasmda kolayhkla müzakere edilemeyen
ve çözümlenemeyen sorunlardir: "Uyuginazhklar, sosyal haya-
tm normal ve yapici unsurlari iken, ça tigmalar, bireylerin,
Iarm, toplumlarm uluslararasi fiziksel ve psikolojik
grup-
güvenligini
ve gelecekteki geligimlerini tehdit eden davramplara sebep ol-
maktadir." Bir çatigma durumunda, "her
aktörün probleme
kendi.açismdan yaklagtigi, tammlarken tek yanli bir pers-
onu
pektif sergiledigi görülmektedir." Çatignialar
genellikle taraflar
ya da en azmdan bunlardan biri açismdan üst derecede duygu-
salhk içeren durumlardir.
Çogunluklaher iki taraf da birbirini
adeta bir "geytan" olarak addetmekte ve bu geytandan bir an
önce kurtulunmasi için harekete geçilmesini istemektedirler.
Bayka bir deyigle, taraflarm her biri açismdan statükonun
deva-
mi katlamlmaz olarak.degerlendirilmekte ancak bu durumdan
kurtulmanm yegâne yolunu sonuna kadar.mücadele etmekte
görmektedirler."
Problem-çözümü ya.klagrm bagarih olmuy mudur? Dogrusu
bugüne kadar Kibris dahil, yazik ki bagarih olamamigtir.
ne Dik-
kat edilirse uluslararasi arenada "yaratilan
krizler" büyük ço-
gunluguyla ABD ya da Avrupa'nm güç1ü devletleri merkezli-
dir. Dolayisiyla çatigmay1 çikartanlarm, çatigmayi önleme 'hu-

kukuna' da uyrtias1 beklenemez. "Uluslararasi


ve ulusal huku-
ka dayanmayan hiçbir hareketin 'Kriz Yönetimi'
içinde yer al-
masi mümkün degildir
"

Irak'm Kuveyt'i iggali 0990) dünya kamuoyunca


nas11 ka-
bullenilmemigse, ABD ve Koalisyon kuvvetlerinin
güç kullana
672 .
GelecegiYonetmek

rak, uluslararasi hukuku hiçe sayarak, yalan düzmece raporlar-


la Irak'1 i;gali de, hükümetlerin suçlanmasina neden olmugtur,
olmaya devam etmektedir.
Krize müdahale kararmm ilk basamagi, "Kriz için bir geyler
yapmak istiyor musun?" sorusuna verilecek yaruttir.
Kriz yönetimi,hazir formülleri ve gablonlari olan, smirlart be-
lirli bir konu degildir. Her kriz kendine özgüdür ve kendine has
pahsiyetleri, özellikleri ve akly gekli vardir. Bu nedenle her krize
kendi çerçevesi içerisinde yaklagmak esistir ve yine bu neden-
alanda
ledir ki, kriz yönetimibir bilim degil bir sanattir. Hangi
olug-
kriz ortaya çikmig olursa oisun, kriz yönetiminde, krizin
madan önlentnesi temel yaklagtm olmahdir.
Krizle baga çikabilmek, yani krizi durdurmak, çatigmayi en-
gellemek, krizin giddetini azaltmak ve durumu baglang1ç nokta-
sma döndürmek için
"kriz
yönetimi" gerekmektedir.
Krizin genel özelliklerini göyle siralayabiliriz: Tehdit-Acili-
yet-Zaman Baskisi-Belirsizlik-Artan Yogunluk-Sürpriz.
Kargi änlemleri de göyle stralayabiliriz: Belirtiler ve Uyartct
Ïstibarat-Önceden Hazirlanmig Seçenekler-Esnek Seçenekler-
Ayarlanmig Seçenekler. .

Kriz yönetiminin temel unsurlarmi olugturan Karyx Önlem-


lerin kriz öncesi hazirlanmasi, ait oldugu organizasyon içinde
bir veya birden fazla senaryoya dayah olarak kâgit üzerinde Ko-
de-
muta Yeri Tatbikati (CPX: Command Post Exercise) olarak
nenmesi ve onaylanmast gerekmektedir."
Bir krizde bütün özelliklerin meydana çakmasi zorunlulugu
oldu-
yoktur. Yukarida da belirtildigi gibi kriz, sübjektif bir olgu
içinde
gundankrizin özelliklerinin tespiti de aym davranig gekli
degerlendirilmelidir.Krizin vazgeçilmez ikiözelligi, bir kriz duru-
munda muhakkak bulunmahdir. Bunlar Tehdit ve Zaman Baski-
si'dir. Bunlar olmadigt takdirde bir krizden bahsedilemez. Diger
özellikler krizin kapsam ve giddetini belirleyen unsurlardir.
Kriz yönetiminin hedeflerini pu gekilde siralayabiliriz:
• Krizi önlemek için gerilimi azaltrnak,

I
StratejikHamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekât 673


Çatigmadankaçmmak için krizi etkili bir gekilde yänet-
mek,
• Sivil ve askerî hazirhklardan emin olmak,
• Eger dügmanhklar ortaya çikarsa;
a. Kargi koymayi kontrol etmek,
b. Tirmanmayl önlemek,
c. Saldirgam ategkes ve girdigi topraklardan çikmasi .

için ikna etmek,



Tirmanma ve dügmanhklar durdugunda, tirmanmayi
es-
ki haline getirmek.
Bu hedeflerin aç1kça ve anlaphr gekilde tespiti, kriz
yöneti-
minin organizasyon, yäntem
ve kurallari açismdan son derece
önemlidir.

b. Kriz artlannda Kullandabilecek Karar Alma


Yöntemleri"
Kriz gartlarmda karar almanm en önemli özellikleri kritik
olaylarla ilgili belirsizligin söz konusu olmasi, karar verilecek
konular üzerinde yüksek çikarlarm bulunmasi ve karar almaya
aynlabilecek zamamn kisa olmasidir. Söz konusu faktörler dog-
rultusunda yönetici karar analizine göre bireysel veya ekip
ça-
ligmasi geklinde çeyitli modeller olugturarak karara ulaçabilir.
Karar analizi, beklenen fayda teorisine dayah olarak, krizle ilgi-
li çeyitli degerlerin (çegitlistratejilerin, bu stratejilere ulagmak
için kullamlabilecek araçlarm ve bunlarm sonuçlarmm) sayilag-
tmlmasma yöneliktir. Bli analizden yararlamlarak
çevre faktör-
leri, içIetmenin güç1ü ve zayif yönleri, insan kaynaklan analiz
edilerek, firsat ve riskler degerlendiriierek, igletme stratejileri
geliptirilir. Kriz.öncesi dönemde krize kargi stratejik planlama
yapilmasi amacayla kullamlabilecegi gibi, kriz ânmda kriz yäne-
tim planmda adi geçen stratejilerin geligtirilmesi amaciyla da
kullamlabilir.
Ote yandan, son yillarda karar analizi yöntemleriyle çahg-
manm, igletmenin yaratic1hgmi köreltecegi, degigimlere uyum
saglamada yetersiz kalacagi ve sürecin
uzun olmasi nedeniyle
674 Geleceş Ydnetmek

biktiricihk tagiyacagi öne sürülmektedir. Bu teknikler yerine,


sezgiler temelinde kurulmuy olan stratejik dügünme yäntemi-
änerilmekte-
nin de kullamlabilecegi, farkh bir yaklagim olarak
dir.
Kriz partlarmda karar almanm en kolay yolu problemleri er-
teleyerek bir bagl<a zaman dilimine tagunaktir. Günlük yayamak
olarak bilinen bu yöntemde olaylarm geligimi olagan dalgalan-
malara birakilmaktadir. Kriz bir bagka zaman dilimine tagmdigi
için, giderek karar almanin zorunlu oldup noktada problemler
bulmaktadir.
aµn düzeye gelmekte veya igletmenin hayati son
Sonuç olarak yönetici, krizi ya da bayka zaman dilimine tagi-
maya çahgarak karan erteleyecek ya da sezgilere göre veya ka-
alacaktir. Karar alma-
r.ar analizinden yararlanarak hemen karar
da bireysel davranacak veya ekip çahymasmdan yararlanacak-
klasik bir yakla-
tir, Kriz partlarmda kararin bireysel ahnmasi
imdir. Günümüzde kriz ekibiyle karar alma önerilmektedir.
Yönetici kriz konusunun niteligine ve kendi tercihine bagh
olarak gu karar alma yöntemlerini kullanabilir: Stratejik dû ün-
yäntemi ve karar
me yöntemi, beyin firtmäst yöntemi, DELPHI
konferansi yöntemi.

1. Stratejik Dügünme Yöntemi


I

Stratejik dügünme, kriz gartlarmda sezgilere dayah olarak


karar almadir. Kararm ilk agamasmda ekip üyelerinin geçmig
tecrübeleri ve sezgileri pazar aragtirmac1hgmm sundugu so-
mut verilerle birle. tirilerek ortak bir vizyon olugturur. Íkinci
agamada bu vizyon çerçevesinde igletmenin kriz gartlarmdaki
temel stratejisi soyut olarak belirlenir. Son olarak bu strateji
basamaklar halinde somutlagarak uygulamaya dönügtûrülfir.
Stratejik dügünme, bir sentez yöntemidir ve bu yöntemde
planlamacilar veri saglayarak stratejik dügünme sürecinde ka-
talizör rolü görürler. Kriz gartlarmda karar almada stratejik
dügünme yänteminin kullamlmasi, karar analizi yöntemlerine
göre daha az zaman alicidir, daha esnektir, yaraticidir ve kolay
uyg-ulanabilir.
Stratejik Hamleler, StratejikSonmlar ile Etki Odak1rHarekât -

675

2. Beyin Firt asi Yöntemi


Yeni mamul geligtirmeden, kalite l<ontrol çemberlerine ka-
dar pek çok alanda kullamm imkâm olan beyin firtmasi yönte-
minin kriz partlarmda karar almada kullanilabilecegi öneril-
mektedir. Beyin firtmasi, bir sorunu beyinde firtmalama geklin-
de çegitli dügünceler yaratarak yapilan yaratic bir yöntemdir.
Kriz gartlarmda karar almada bu yöntem, yönetici bazmda bi-
reysel olarak veya grup olarak uygulanabilir. Bireysel uygula-
mada yönetici kendi kendine olasi tüm aue natifleri dügünsel
olarak aragtirarak karar ahr. Grup uygulama una 6-12 kadar, ko-
nunun uzmam olmayan, dügünceleri biçimlenmemig kipiler ali-
mr. Grup lideri kriz konusunu üyelere açiklar ve hizh bir gekil-
de duçünce üretmelerini söyler, bu arada beyin firtmasmm ilke-
lerini hatirlatir. Ìlk turda herkes bir fikir ortaya koyar ve ikinci
tura geçmeden önce dügüncelerin toparlanmasi için zaman tam-
mr. Ïkinciturda dügünceler biraz daha gekillenir. Kimse bir gey
söylemezse geçilir. Dügünce yaratma yönünden yavaglama gö-
rüldügünde säylenenlerin degerlenmesine geçilir. En uzun süre
30-35 dakikadir. Kriz ortammda karar almada hizh, kolay ve ya-
ratici bir yöntemdir. Yäntemin uygulanmasmda apagidaki ilke-
lere dikka t edilmesi gerekir:
-

Açiklanan fikirler ne hareketle ne de säzlü olarak asla


tenkit edilmemelidir.
-

Hiçbir fikir baglangiçta tartigilmamahdir. Bu ilke fikirle-


rin, degerleme ve yargida bulunmadan toplanmasim ko-
laylaçtirir.
-

Açiklanan fikirden tereddüt edilmemelidir. Grup üyesi


tarafmdan tuhaf bir fikir ortaya atilsa da hiçbir kigkirtma
olmamahdir.
-

Herkes birbirini dikkatle dinlemelidir. Bir fikrin bagkala-


rmm söylediginden hareketle olugturulmasi mümkün-
dür.
-

Bir fikir bazen aç1klamayi gerektirebilir. Her aç1klama


çemberin bir veya iki üyesinin olugturdugu grubun ege-
menligine b1rakilmamahdir.
676 GelecegiYönetmek

Olumsuz hareket ve tutumlarda bulunmamak ve çatig-


maya meydana vermemek gerekir.
-
Her dügünce ne olursa olsun tahtaya yazilmahdir.
-

Herkes bir kere konuymaya mecburdur.


-

Fikirler tahtaya isim belirtmeden yazilmahdir.

3. DELPHI Yöntemi
-

DELPHI yöntemi klasik toplanti yönteminin yetersizlikleri-


ne kargi geligtirilmigtir. Klasik toplanti yönteminin kriz gartla-
rmda kullamlmasi, karar gücünün
yavag iglemesi, kriz ekibin-
de bulunan kipilerin yüz yüze görügme nedeniyle birbirlerinin
kararim etkileyebilecekleri ve dominant bir kipinin psikolojik
olarak baski hissi uyandirabilecegi gibi nedenlerle eleytiril-
mektedir.
DELPHI yöntemi, toplanti yöntemine göre kriz parlarmda
hizh, etkin ve objektif kararlara daha az çabayla ulagmayi sag-
lamaktadir. Bu yöntemi uygulamak için kriz ekibine uzman
kipilerin almmig olmasi gerekir. Yöntem, yazih bir karar alma
teknigidir. Kriz sorununa yönelik cevaplar yazih anket geklin-
de almir. Ekip lideri koordinatör rolünde cevaplari derler. Ce-
vaplan yüksek, dügük ve orta olmak üzere üç gruba ayirir.
Orta grup genellikle %80, dügük ve yüksek gruplar ise %10'ar
civarmdadirlar. %20'lik ekstrem (negatif)fikirlerin ilgili kipi-
lere nedeni sorularak mantikli açiklamalar getirmeleri bekle-
nir. Bu açiklamalar yap11amazsa ekstrem yaklagimlar elenir.
Cevaplamanm ikinci oturumunda, birinci oturumun cevapla-
rma göre sorular daha spesifik duruma getirilmigtir. Tekrar
ekstrem cevaplar elenir. Bu iglemler sonsuz kez tekrarlanabi-
lir. Ancak genellikle altmci oturumda sonuca ulagihr. Kriz
gartlarmda gelecekteki olaylan objektif bir gekilde tahmin
ederek, dogru karara ulagmada etkili bir yöntem oldugu äne
sürülmektedir.
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunlar ile-Etki Odakh Harekât
677

4. Karar Konferansi Yöntemi


Karar konferansi yöntemi, özel olarak kriz
sorunu üzerine
konsantre olunan bir süreçtir. Kriz ekibine kriz konusuyla ilgili
uzmanlarm almmasini gerektirir.
Karar konferansi yöntemine göre, kriz partlarmda karar al-
ma, apagidaki sürece göre geligir: .

Ekip üyeleri, problemin yapismi ortaya l<oymak üzere,


uzmanhk konulari dogrultusunda ta:.-hsmaya baglarlar.
Tartigma sürekli canh tutular.
-

Problemin yapisi belirli duruma gelinœ, tammi yapilarak


model kurulur. Model kurma agamasmda sezgilere
göre
hareket edilebilecegi gibi, karar analizi yöntemlerinden
de yararlamlabilir. Belirsizlik partlarmda kullanilabilecek
karar analizi yöntemlerinden, karar agaci, pigmanhk öl-
çütü ve analitik hiyerarçik proses, kriz partlarmda karar
alma amaciyla igletmeler tarafmdan kullamlmig olup,
önerilmektedirler.
-

Karar modeli hazirlandiktan sonra, deger ve/veva olasi-


hk degerleme analizi yapihr, karar tavsiye geklin'de gelig-
tirilir, gözden geçirilir, duyarhhk ve uygulamaya konma
analizleri yapihr, karar sonuçiandirihr, uygulama
konu-
larmm analizi yapihr, yazih bir uygulama plam hazirla-
narak krizle ilgili geligtirilen stratejilerin uygulamasma
geçilir.
Kriz dönemi bitince, kriz sonrasi igletme
yön temi yapismi
uygulamak gerekir.
Kriz mali, ekonomik, yönetimsel, psikolojik,
politik alanda
olabilir ve çatigma riski tagiyabilir. "Kriz yönetimi" krizin
tüm
iglem basamaklarmda gerekmektedir. "Kriz
Yönetimi"nin ana
stratejisi ise, krizin temel niteliklerinin nasil giderilecegi
ya da
azaltilacap üzerine yapilandmlmahdtr·
r r

678 Gelecgi Yönetmek

OKUMA PARÇASI:
Krizin Sunduµ Firsatlar
Temel çelik dagitim iginin käkeni, 18. ve 19. yüzyilda Kana-
da'ya göç eden ve eski memleketleri ile seçtikleri ülke arasinda
ticaret yaparak geçimlerini sürdüren birkaç Iskoçyah ailenin fa-
aliyetlerine dayamyordu. Yillar içinde bu ticaret faaliyetleri ye-
rel bir dagitim igine dönügtü. Daha çok demir, çelik ve mamul-
leri ile ugraylyorlardi.
Bu ailelerden Russel isimli olam, üyelekinden birisi 1936'da
Montreal'de küçuk bir çelik dagitim is kurdugunda, yüzyildan
çok zaman öncesinden beri igin içindeydi. 1962'de girket halka
açildigmda organizasyonun basit bir yapisi vardi. Íki kardeg
Guy ve Archie Russel, iki yönetici ve bir kontrolörle yönetim
grubunu olugturuyordu. SirketMontreal'de eski, yikik, yöneti-
ciler ve saticilarm aym katta birbirine karigtigi [satigtahiç kadm
yoktu] binada yerlegmigti.

Misyon
tratel

Sekil:Bir performans organizasyonunun ögrenme organizasyonu haline gelmesi


I

Orga-
"karakterlerdir".
O günleri hatirlayan eskiler gerçek
nizasyonun gayri resmiliginden, çeyitli tuhafhklardan, kahka-
ha ve dostluktan ve nasil siki çahytiklarmdan ama az kazandik-
larmdan nostalji ile bahsederler. Bana göre bunlarm sosyal di-
namikleri, bira avci kampmdakine benziyordu. Hiyerargi yok-
Stratejik Hamleler, Stmtejik Sorunfar ile Etki Odakla Harekât 679

tu ve eger birisi yüksek mevki elde etmeye çahprsa, ofÍstekile-


nn memnumyetsizhgim gostermek ve oç almak 1çm birçok m-
ce ve pek de ince olmayan yollan kullanma imkâni vardi. Her-
kes birlikte kazamyordu; birbirinden bir geyler kazamyordu;
ne kipisel ne de içIetmeye ait bir sir çok uzun süre saklamyor-
du. O zamanlar Russelsteel endüstride atilim
yapan bagiboy bir
boga gibiydi; çahyanlan kendilerini küçük, saldirgan, saygisiz,
elit bir tüccar grubunun üyeleri olarak görüyorlardi. Her
an da-
ha büyük bürokratik rakiplerini safdigi birakma kapasitesine
sahip buluyorlardi kendilerini. Kisacasi bu ilk günlerde Rus-
sels teel, ögrenme haIindeki bir organizasyonun butün belir tile-
rini tagiyordu.
'

Sonraki üç yil boyunca Archie Russel esas iq digmda büyüme


ve çegitlenme ile meggul oldu. Guy Russel'in aynlmasi için mal-
larimn tasfiyesinde halka aç11di ve Archie häkim
ses oldu.
1965'te günlük faaliyetlerden çekilirken, Archie Russel, yönetim
grubuna, Peter Foster'i da katarak büyüttu. Havacihk mühendi-
si ve Harvard Ìç Okulu
mezunu olan Foster, küçük bir kümeyi
igletmeden önce on beg yil Procter&Gamble'da çahymigti.
Hugh
.

Russel'm çelik dagitimi digmdaki alanjara kaymasinda


o so-
rumlu olabilirdi.
Çelikdagitim igi digmdaki birçok kazançtan il-
ki 1965'te geldi.
Sonraki beg yil boyunca girket älçek olarak büyüdü ve
orga-
nizasyon bälümlenmig bir bürokrasi haline gelirken, birçok
ye-
niden örgütlenme yaçandi. 1975'le birlikte tamamen bälümlen-
mig bir organizasyon ortaya çikti. Metaller Grubu'nun kendisi
de bölümlenmigti ve asil girketin yapismi kopya etmigti.
Sirketperformansa yönelik yapilanmigt1 ve performans mo-
deli, dogrudan uygulanabilirdi. Her bölümsel hiyerarginin ba-
ymda igletmenin bagkani olarak görevinin yetkisi içinde Peter
Foster'a rapor veren bir bagkan bulunuyordu. Ïyler,iq tariflerin-
de tammlanmigti ve ne gekilde icra edilecekleri ayrmtih standart
çahyma prosedürlerinde açikça belirtilmigti. Üçciltlik igletme el-
kitabi, muhasebeden tatil ücretine kadar her gey hakkmda tutu-
mu tek tek anlatlyordu. Genig muhasebe ve veri iglem sistem- -

leri, yäneticilerin bütçe ve planlara aykirl bireysel iglemlerinin


680 , GelecegiYönetmek

izlenmesini saghyordu. Õdemeler,performans temelliydi, te-


mel ölçüt de aktiflerin getirileriydi ve hedeflerine varan yöneti-
cilere temel maag kadar büyük ikramiye veriliyordu.
Üst yönetim düzeyindekiler kültürlü, nazik ama resmiydi.
Yöneticiler kurulu Arcihe'nin arkadaglarmdan ve ortaklari ile
birlikte yänetim üyelerinden oluguyordu. Archie ve Peter, orga-
yönetiyorlardi.
.gibi

nizasyonu sanki çogunluk sahibiymigler


.Bagkanhk ofisi digmdaki yönetimle etkilegimleri, zaman zaman
çahqma alanlarma yaptiklari geziler ile-smithydi. Baykanhk bü-
rosu, yillik be yilhk planlama çahqmalan ve bütge i 1emlerinin
yeriydi. Bunlarm hazirlanmasi esnasmda, ekonomik hedefler
bölümler, gruplar ve igletme bürosu arasinda görügülürdü. Bu
toplantilarda vurgu, performans ve büyüme üzerindeydi. 5 yil-
hk planlarm stratejik bir taslak halinde formüle edilmesi, büyü-
me firsa tianmn öncelikleri ve saglanmalari için eylem planlan-
m göstermek gerekiyordu. Gürecinbenimsenen rasyonelligine
ragmen planlama ve bütçeleme görügmeleri bütün ilgililer için
çok stresli olaylardt. Ïgletmebürosu hedefler sapta-
"zorlama"

maya çahyp, bölüm yöneticilerinin yerine getirdigi satig ve kâr


rakamlanra artirmaya çahyirken, yöneticiler bu sayilari dügür-
meye, birukte yagayabilecekleri eyler elde etmeye çahyirlardi.
Açiktir ki; ben [David K. Hurst] Hugh Russel'a 1979'da gir-
digimde, orijinal
"avcilar"
çoktan çoban olmuglardi. Ïnsanlar
var olan igin korunmasma ve degerlerinin artigma yönelik iler-
lemeye kendilerini adam1plard1. Bu çahymalarm çogunun bekle-
nen büyüklügü makuldü, hem rekabet hem de Kanada ekono-
misinin endiistriyel sektörünün olgun yapisi ile sikigtinhyordu.
Büyüme hedeflerine ulagmak için kidemli yöneticiler öteki ço-
banhk igleri ve bölgelerinde kazançlar elde etmek yollarim ara-
dilar. Bir kere kazamldigmda bu iglemlerde daha fazla verim el-
de etmek için ölçek ekonomisi takip etmeyi hedefleyen mevcut
igle kaynagiyordu.
Her ne kadar bu ölçek ekonomileri igletmenin benimsenen
stratejisinde göze çarpan yatmmlarm baglang1çtaki kabulünde
cazip olsalar da, uygulamada gerçekleytirilmeleri çok zordu.
Buna ragmen organizasyonun boyutu ve 1960'larm ve 1970'le-
StratejikHamleler, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakhHarekât 681

rin bayimn ekonomik canhhgi tarafmdan ateglenen etkileyici


fi-
nansal sonuçIari, bütün yapilanlarm hakhligim gästeriyor gibiy-
di. Üst yönetim, gimdi günlük iglerden uzaklayip stratejilerinin
esasta dogru olduguna ve bütün meselenin uygulamaya I<oyma
ve icra olduguna mamyordu.

Kaynak: David K. Hurst, Kria ve Yenitenme, s. 66-68, (çev: Elâ Gürdemir),


Alfa Yaymlan, Ïstanbul2000.

I.

I
4.8. BÍTÍRͧYA DA YENÍBÍR BA LANGIÇ:
YÜKSEK STRATEJÍDEN
'

"ETKÍODAKLI HAREKÂTA"

"Bilgileriniz gcçmiçe cit, kararlarr-


mz ise gelecegeyöneliktir."
Earl Wilson

Zi Zhang, Konfüçyüs'e sordu: "Masumiyet nedir?" Usta ya-


mt verdi: "Yaygm halde uzun süre ortahkta dolagan iftiralara
mâruz kalmamis kipi, masum olarak gösterilebilir."
Ve filozof Xun Zi'ye (I.O. 313-328) mal edilen bir kitapta göy-
le denilmektedir:
"Yiwarlanan bir top bir delige dügerse, yuvarianmastsona erer;
eder."
oysa alallt bir adamm yaydig bir söylenti yoluna devam
Yukaridaki ahntilar ün1ü
Çinlilerin Strategemler'inden 7 nu-
marah strategemin açihmlarmdan biridir (strategem: Bir Hiçten
Bir SeyYaratmak).
Chen Xiaochuan, bir insana zarar vermek hatta igini tama-
agamadan
men şitirmek için, ona kargi söylenti yaymada dört
söz etmektedir: 1.Ílgili kigi gerçekten de zemzemle yikanmiçça-
sma temiz ve kusursuz bir insan ise, onunla önce arkasmdan
politik söylentiler yayarak savagmak gerekir. 2. Politik söylenti-
ler etkili olamamigsa, o kipiye kargi yolsuzluk ve rügvet yoluyla
haksiz kazanç sagladigi karalamasi yapilmahdir. 3. Ïlgilikipi hâ-
lâ itibarmi korumaya devam ediyorsa, özel yayammda ahlâksiz-
hklar yaptigi söylentisi yayilmahdir. 4. Pusuya yatilarak karan-
hkta atilmig olan bu ok da boga gitmigse, en nihayet çok magrur
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunfar ile Etki Odakh Harekât 683

ve kibirli oldugu säylenerek kipiligine saldinlmah, küçük dügü-


rülmelidir. Yetkililer, âmirler, patronlar bu söylentiye
inanmaya
bagladiklan anda,
o kigi zarar görmeye baglamig dernektir.

Baron Verulam, Viscoutit St. Albans Francis Bacon'm


(1561-
1626) yagadigi dönem, Ïngiliz toplumsal tarihinde, çeligkilerle,
kiyasiya çatigmalarla, apansiz degigmelerle, yeniliklerle dolu bir
çagdir. Ülke yönetiminde, iç
ve dig ticarette, denizagiri sömür-
gecilik serüveninde, sanatta, gündelik yaçayigta büyük
girigim-
lerin, büyük kazançIarin, büyük yitiriplerin çagidir bu. Almya-
z1smm insanlan baçdöndürücü bir hizla ünün doruguna çikar-
digi, sortra hiç umulmadik bir anda yerden
yere çaldigi, yeni
zengin orta tabakamn az1h bir yükselme
yangi içinde, düzenler-
le dolaplarla kendiniiçin için yedigi bir dönem. Ínsanhk
tarihin-
de yeni bir çagi baglatmig olan Rönesans'in etkileri Ïngiltere'de
bu dönemde duyurur kendini. Ortaçag dünya görügünün
teme-
lindeki skolastikçi felsefenin çatirdamasi; kilisenin kati yetkileri
üstüne temellenmig din yetkilerinin din egemenliginin sarsil-
masi; derebeylik düzeninin yikilmasiyla, soykütûklerine degil
kesesinin agirhgma güvenerek politika yeni zengin
yapan orta
tabakamn ülkelerin yönetiminde söz sahibi olmaya
baçIamasi
türünden geligmeler Ïngiftere'de etkilerini bu dönemde göster-
mektedir. Denizagiri keyiflerin açtigi
yeni ülkelerde hizlanan sö-
mürgecilik yagmasinda Ïngiltere,Ìspanya'mn
yam sira en bagta
yangmaktadir. Kraliçe Elizabeth'in (1558-1603), KralL James'm
(1603-1625)yillari arasindaki saltanatml apagi yukan bu yeni
ge-
ligmelerle bunlarm sonuç1an belirler. Francis Bacon da
tam bu
süre içinde yaçarmytir.
Pek çok esere imza atan Bacon'm önemli yapitlanndan birisi
de "Denemeler"dir. Denemeleri de bütün felsefesi gibi, olaylan
gerçekçi, yan tutmaz gäzlemine dayanir. 'Gerçegin ayik bir ka-
fayla bikmadan usanmadan aragtinlmasi',
onun bütün yapitla-
rinda oldugu gibi Denemeler'de de
en yüce, en kahci temel ögedir.
Bacon'm 'denemelerinden'
Gecikme Üstiineyazdiklanm bir-
likte okuyahm:
684 GelecegiYönetmek

"Talih bir pazara benzer. Ïnsanbiraz beklemeyibilirse, çogun-


lukla fiyatlar düger. Kimi zaman da Sibylla'nm(I) yaptigi gibi, il-
kin bütünü içgde belli bir fiyat istenen mal, parça parça yakila-
rak azaltilsa bile, ilk fiyat degigmeden kahr. Unlü bir sözün de be-
lirttigi gibi, firsat ilkin almndaki perçemini gösterir, yakalaya-
ilkin testinin kulpu-
mazsan kafasmm dazlak yamm çevirir; ya da
nu uzatir, sonra tutalmasi güç olan karmm çeviriverir. Bir ige za-
manmda baglamaktan, zamanmda i; yapmaktan daha büyük bir
erdem yoktur. Tehlike insana bir kez änemsiz görünmekle önem-
siz olmaz; insanm bagma gelen tehlikelerin çogu da açiktan açiga
degil, sinsice gelir. Gelecek tehlikeyi daha bize yaklagmadan yan
yolda önlemek, ha geldi ha gelecek diye uzun süre gözetmekten
yegdir, çünkü çok gözetleyen kimse önünde sonunda uyuyakahr.
Öteyandan, aym alçak oldugu zamanlarda, dügmanm s1rtma vu-
ran igigma aldamp, uzayan gälgeler oklan zamanmdan önce ati-
vermek ya da yayl erken germekle tehlikeyi dürtüp uyandirmak,
aym derecede bir bagka agirihk sayihr. Íçegirigmek için uygun
amn gelip gelmedigini iyice ölçüp biçmek gerekir. Çogunlukla
da, girigilecekher iyte, Argos'un(II) yüz gözüyle baglamak Briare-
os'un(III) yüz eliyle bitirmek, yerinde olur. Önceiyice gözetlemek
sonra da luzla ige sarilmak. Pluto'nun(IV), politikactyi görünmez
adam yapan migferi, tasanlari gizli tutmak, yürütmede ise hizh
davranmaktir, çünkü i; yûrürlüge girdi mi, gizliligi hiçbir
. ey

hizdan lyi saglayamaz; tipki hizla uçan bir merminin dönügünün


gözle izlenemeyecegi gibi.""'

Berlin Duvan yikildiktan sonra yeni bir düzenden söz edildi


ve adma dünya düzeni" dendi. Bu deyim sanki insanhk
"yeni

_
tarihinde ilk kez kullamlan bir keyif gibi yayildi.
Oysa uzaga gitmeden Albert Camus'nun 1944 yilmda yazdi-
gi (Actuelles- Denemeler)"' yazilanna göz atilmasi, bunun yeni
bir arayig olmadigmi, her daim yeni düzen arayiglarmm var ol-
dugunu anlamayi kolaylagtiracakti.
"Bugünlerde herkes düzenden söz ediyor. Dùzen iyi bir gey-
dir ve ondan bir hayli yoksun kaldik da ondan. Dogrusu, bizim
Stratejik Hamleler, Stratejik Sorunfar ile Etki OdakhHarekât
685

kugagm insanlari düzen nedir bilmelidir. Onu öyle äzlüyorIar


ki, düzenin dogruluk ile kaynaymasi gerektigine inanmasalardi,
bu äzlem yüzünden baglarim bir derde sokabilirlerdi. Iqte
onun
için, kendilerine sunulan düzen ärnekIeri kargismda
kuçkulu ve
çekingendirler.
Çok düz, bir yandan da karanhk bir kavramdir bu. Türlü
türlü düzenler var. Bir düzen var, hâlâ Varçova'da agir basiyor,
bir düzen var içinde düzensizlik gizlidir, bir düzen de
var qu
Goethe'nin sevdigi düzen, dogrulugun tam tersidir. Sevdigimiz
bir yüksek düzen daha var, yüreklerde
ve vicdanlarda egemen-
dir, bir bagka düzen de var kanh, orada insan kendini
yadsir ve
gücünü kinden ahr. Bütün bu düzenler içinde iyisi hangisi
aca-
ba, bilmek istiyoruz.
Í insu götürmeyen yam qu: Bugün üstünde konuçulan dü-
zen, toplum·düzenidir. Ama toplum düzeni, yalmz sokaklarm
rahathgi mi demektir? Orasi pek belli degil.
Çünkü o acikh
Agustos günlerinde, düzenin ilk bagkaldirma kurgunlariyla bag-
ladigmi sanmigtik. Düzensiz görünügleri altmda devrimler,
bir
düzen ilkesi tagirlar. Bu ilke devrimin tam olmasim
gerektirir.
Devrim sarpa sarar ya da yari yolda kahrsa,
o zaman toplum
yillarca büyuk bir düzensizlik içinde kahr.
Düzen hükümette birlik mi demektir? Gerçi birlikten
vazge-
çilemez ama, bu birligi bulmuy olan Alman Reich'i, Alman-
ya'nm gerçek düzenini de bulmuytu diyebilir miyiz? Eger
'
Fran-
siz düzeni kuru ve duygusuz bir -önlem düzeni olacaksa, buna
düzensizliklerin en kötüsü diyebiliriz.
Çünkü,bäy1e bir düzen
kayitsizlgi ile bütün haksizhklara yol açabilir.
Özcesi,kimse kendi diledigini zorla benimsetmek için, dü-
zen gerektigini ileri süremez. Çünkübu, sorunu tersinden ele
almaktir. Düzeni yalmz iyi yänetmek için istememeli,
bir anla-
mi olan tek düzeni gerçekleptirmek için iyi yönetmesini bilmeli.
Dogrulugu besleyen,düzen degildir, düzeni ortaya
koyan, gün
iµgma.çikaran
dogruluktur.
Bir düzen var ki, biz onu istemiyoruz.
Çünkü,bu düzen, bi-
zim aradan çikmamizi ve insanoglunun umudunu kesmesini
gerektiriyor. Onun için, sonunda, dogruya kavugacak
bir düze-

L•
686 GelecegiYönetmek

nin kurulmasma yardun etmeyi ne kadar istersek isteyelim, gu-


nu söylemekten kendimizi alamayiz: Biz
dünyada düzensizlik ola-
cagma hakstzltk oisun demiyoruz. Sahte bir bûyük adamm bu ün-
lü sözünü hiçbir zaman kabul etmeyecegiz.

Íster milenyum cogkusu ya da tutkusu deyin, ister 3.dalga ya


da "Tarihin sonu"; 21.yüzyihn dünyasi, paradigma s1çramas1
dedigimiz bir
"kinlma
epigine" ulagnuytir:Bu olgu, Soguk Sa-
vag'ri bitimi ile açiklanamayacak kadar da köklü ve kökten bir
dönügümü içermektedir. Evet, Soguk Savaç'm sonu her ne ka-
dar son dönemlerinde eski katihgim yitirmig olsa da, iki bloklu
dünyayi tarihe mal etmigtir. Karpmiza çok kutuplu, hatta bir öl-
çüde kaotik, belki anarpik, ama kugkusuz belirli kakafonik et-
menleri de barmdiran bir düzensizlik nizami çikmigtir. Söz ko-
simrlar agin ak-
nusu plüralite (çogulluk), devlet digi, ulusötesi,
törlerin de katilimiyla arhk bir
"kargihkh
bagimhlikla" dokunan
örümcek agi modelini andirmaktadir?°
Örümcekagi modeline ebelik yapan bir anlamda 'Ïletigim
Devrimi' degil midir? Ïletigimdevrimi, küresellegmenin anahtan
olmakta. Tarihin olmasa bile
"cografyanm
sonunu" getirmekte.
Ínsanlar arasi her türlü sosyal iligkiyi karmagiklagtirmakta, yo-
unlagtirmakta. Kisacasi, dünyayi bir köy" haline getir-
"global

"global

mekte. ÎletigimDevrimi'ne ayak uydurmak için dügü-


nüp lokal hareket etmek" gereklidir, deniyor.*l
Ag modeh insanhk tarihinde ilk kez iletigim devrimiyle mi
toplu-
'bilgi

kargimiza çikti? Tabii ki hayir. Armand Mattelart,


çahymasmda, 14. Lui döneminin
munun tarihini' aragtirdigi
surlar mühendisi Sébastien Le prestre de Vauban (1633-
1707)'m katkilarmt anlatirken
su saptamayl yaplyor: "Matema-
'ülkenin
bede-
tiksel akil, kugkusuz en çok Fransiz kralligmda
ni'ni güvenlik bölgelerine ayirmaya katkida bulunur. Va-
uban'm ülke ve onun düzenlenmesi dügüncesini sur düzeni
kavrami çok iyi anlatir. Müstahkem mevkiler kendi topragmda
iletigim yollanm denetleyebilecek ve dügman topraklarma ula-
imikolaylagtiracak biçimde kurulmahdir... Müstahkem mev-
Stratejik Hamleier, Stratejik Sorunfar ile Etki OdakirHarekál 687

kilerin almmasi ve savunulmasi üzerine kitabmda Vauban 'dal-

lar düzenine' gönderme yapar. Säzcük olmadan


nesne vardir.
Ag sözcügünü bulmug olmasa da ülke topragmm stratejik kul-
lammma aga iligkin bakig açisim sokan, bu askerî mühendistir.
Onun zamamnda ag egretilemesi, tibbî deneyleme dili
(derinin
agonst bütününe gibi) smirlariiçinde kahr. Aç1kçasi ag terimi or-
du diline ancak mevzî ya da kugatma
savagimn baskmhšmm
bitimiyle girer. Sistemin ilmiklerini birbirine eklemek için, Va-
uban öncelikle ve olabildigince, karayollarma degil,
su yollari-
na dayamr. Niceliksel yöntemden hiçbir gey kaçmaz".262 Va-
uban'in ülkeyi düzenlemek alamndaki etkisi 'jeostratejik

dönü-
güm' olarak tammlanmaktadir. Demiryollarmm ilerlemesi ag
teriminin yerleymesinin de önünü açmigtir (Onuncu yil
marym-
daki
'demir
aglarla ärdük yurdun her yamm' vurgulamasmda
bu açikça görülür).
'Ïletigimdevrimi'nin çaga damgasuu vurmasi yalmzca za-
man/mekân kisitlamalarmi ortadan kaldirmakla izah edilemez.
Bunun yamsira, iletípim devrimi, biligim (multi medya kanallari)
sektöründeki sürekli ve hizh devinimlerin sonucunda insanog-
lu için adeta sanal, elektronik bir psikosfer
veya ülke yaratmak-
ta. Kiginin internete cep telefonu ile baglandigi laptop bilgisaya-
n ile neler yapabildigini hepimiz artik olaganhklar içinde deger-
lendiriyoruz. 'Ïletigimdevrimi'nden girilen bu koridora, 'yeni

dünya düzeni' adi verilmekte... Demek, internet cafe'lerden 3.bo-


yuta ulayilmakta, bir tür topografya ustü haritalarda dolagil-
makta... Ïnsanoglu,teknoloji sayesinde artik çifte, hatta katman-
11dünyalarda yaçamakta.'
Google rumuzlu arama motoruna girdigimizde kürede toplu
igne ucu kadar bile
yer iggal etmeyen evimizi bulmaktayiz. Ar-
tik, askerî tesislerin duvarlarmda "burada
fotograf ve
yazan
film çekmek yasaktir" ifadesi anlamsiz kalmigtir.

Kök hücre, biyoteknoloji, internet,


yapay zekâ, byte, süper
bilgisayarlar, sibersavag,
yapay kristaller, karbon nanoyapilar,
nanoteknoloji..
688 GelecegiYönetmek

Yirmibirinci yüzyilm sözü edilen kavramlan ve teknolojileri.


Daha bagkalan da var. Peki bunlar, stratejileri belirlemede etken
olmayacak mi? Olurlarsa igletmelerden, organizasyonlar ve
devlet yänetimine, uluslararasi iligkilere kadar, bugüne degin
ögrendiklerimiz ne olacak? Ezberimiz bozulmadi mi?
"Atomlarla biller (sözlükanlamt: çok kiiçük parça. En küçük en-
formasyon parçasom othk biçimi) arasmda köklü fark vardir.
Atomlardan bitlere geçig geri döndürülemez ve durdurulamaz
bir sureçtir.
Niçin tampimdi? Çünküdegigim katlanarak ilerlemektedir;
dünün küçük farklariyarm birden bire çarpici sonuçlar olarak
kargumza çikabilir". "
Transistörün bulunmasmm yarattigi dügünsel anlamdaki
devrimi, ardmdan entegre devrelerin icadmm yol açtigi dönü-
ümü ammsamak, nanoteknolojinin yaratacaklarmi dügünmemi-
zi kolaylagtiracaktir. Minyatürleptirme, giderek tüm aygitlari
küçültmektedir. Cehiz sandig1 büyüklügündeki radyolardan,
oda büyüklügündeki bilgisayarlardan, neredeyse bilekte tagma-
cak bilgisayara geldik. Bunun sonu nereye varacak, bugünden
kestirmek gerçekten çok güç.
Nanoteknolojinin yalmzca fizik bilimi ya da mühendislikle
ilgili bir çagr191m yapmakla ve ürün vermekle kalacagim dügü-
nüyorsak, çok yamldignmzi kisa bir süre sonra, üstelik çok ga-
irtici biçimde görebiliriz. Ancak iq iëten çoktan geçmig olabilir.

Unutmaym, internetin baglangici da makinemi getirin' di-


'tiray

birisinin mesajiyladir. Sonunun buralara gelecegini 1950'le-


yen
rin ortasmda ARPA projesiyle ugraganlar kestirebilmiç1er miy-
dil
Nanoteknoloji bir vizyondur.
O halde nanoteknoloji nedir? Kisaca bunun üzerinde dura-
hm.
Nanoteknoloji, günümüzdeki anlamiyla nanoölçekli (metre-
nin 1 milyarda biriyle 100 milyonda biri arasmdaki) malzemele-
rin üretim, montaj ve kullammmm söz konusu oldugu alanlan
kapsiyor. Bu uzunluk, birkaç atomun bir araya getirildigi grup-
larmkinden tutun, geligtirildigi.söylenen protein motorlarmm
StratejikHamleler, StratejikSorunfar ile Etki OdakliHareht 689

boyutlarmi da içine alacak bir egik olugturuyor. Kimya, fizik,


malzeme bilimi ve moleküler biyolojiyle ugraçan bilimadamla-
ri, bu alandan kendilerine pay biçiyorlar. Bu durum, nanotekno-
lojiyi psikiyatristlerin hastalarma tam koyabilmek için kullan-
diklari mürekkep lekelerine benzer kiliyor. Yani bu alana neyin
girdigi, soruyu kime sordugunuza bagh.
Pittsburgh'daki Carnegie Mellon Üniversitesi'nden iktisa tçi
Lester Lave bu yeni teknolojinin kendine henüz net bir kullanun
alam bulamamig olmasma dikkat çekiyor. "Elinde
bir çekiç tu-
tan beg ymmdaki bir çocuk için tüm dünya bir çividir. Nanotek-
noloji bir çekiçten, nanoteknologlarsa bu çeki<;1evuracak
bir
geyler arayan kimselerden bagka bir
gey degil." (Bilim ve Tek-
nik, Ocak 2001, s.41)
Bir nanoölçekli malzemenin endüstriyel bagarismm
sirri, ba-
sitliginde yatiyor. Basit olanm en karmagik oldugu da unutul-
mamahdir.

Õteyandan strateji uzmanlari yeni bir kavram yerlegtirdiler:


Netwar. Terim, aglar yoluyla hükümet hiyerargilerinde kestir-
meden giden ve bu sonuncular tarafmdan, yine bu yolla kargih-
gagereksinim duyan devlet digi öznelerce yürütülen dügük yo-
gunluklu çatigmalarm yeni biçimlerine uygulamr. Strateji
uz-
manlari, "Devlet diç1özneler" baghgx altma sivil toplumkurulug-
lart gibi eylemci ya da katihmc1hareketlerin yanmda,
gerilla ha-
reketlerini, teröristleri, uyugturucu kartellerini de koyarlar! Uz-
manlarm erken ilgisinisle özellikle çeken bir strateji, 1994 Arah-
gmdan,ilk bilgilendirme kampanyasmdan baglayarak, neoza-
patist hareket tarafmdan geli tirilen stratejidir. Daha önce Kana-
da, Amerika Birlegik Devletleri ve Meksika arasmdaki serbest
ti-
caret anlagmasma kargi seferberlik yapmig sivil to plum kurulug-
lari internet agt aracihgiyla Meksika'nm içinde, Amerika
Birlespik
Devletleri ve Kanada'da yapilan bu ilk eylem, Chiapas
gerillasi-
m ortadan kaldirmak için ordunun programladigi saldiriya kar-
,

gi uluslararasi baskiyi igin içine sokmayi baçarmigt1. Daha


sonra
Amerikan ordusu dergileri ve askerî damymanIar bu deneyimi

I
690 GelecegiYönetmek

ders durumuna getirirler, Hatta RAND, Pentagon'un istegi üze-


rine The Zapatista SocialNetwar in Mexico baghkh bir rapor yazar.
Ögretinin biçimselleptirilmesi terärist gruplarm ya da ärgütlü
biligim korsanlarmm (hacktivíst)saldinlart kargismda, aglarin
zayifhgi tamsiyla kamçilamr. Bir electronic Pearl Harbor kaygisi
sinir sisteminin' korunmasim
'ulusun

FBI'da da Pentagon gibi


düzenlemek amaclyla birçok girigim dogurur. ÖrneginFBI bir
ulusal altyapiyi koruma merkeziyle donanmigtir. US Army'ye
gelince, uluslararasi biligim aglarma müdahale etmek için yeni
savagi' birimleri kurmuytur. Netwar ve Cyberwar bilgi
'biligim

savagmm, baba Teilhard de Chardin tarafmdan hazirlanan


dü-
ünce dünyasi kavrammdan türetildigi besbelli yeni sözcük,
iki bileyenidir. Siber-savag terimi büyuk öl-
'dügün-politigin',

çekli, ancak biçimleri farkh askerî çatigma türlerine uygulamr,


ama casusluk teknolojilerince degigtirilir.266

rüzgârl aslmda iki boyutta esmekte. Bir yanda


Degigimin ,

teknoloji devriminin haberlegmede yarattigt olaganüstü hizlan-


sadece haberlegmede
ma ve alan geniglemesi var. Elektronigin
yarattigi devrimle kalmayip, ekonominin her kesiminde yeni
olanaklar ve üretim biçimleri yaratmasi, dünyayi, yerlegen deyi-
köy'e döndürecek kadar küçültmesi, uzaya açil-
'küresel
miyle,
mada yeni boyutlar eklemesi yagamyor. Haberlerin akivi artik
simr tammiyor; televizyon ekranlarmda, bilgisayar ekranlarm-
da her an neredeyse smirsiz haber kaynaklan bireyin kargisma
gelebiliyor, önünde yeni ufuklar açihyor. Ekonomide yarattigi,
topluma getirdigi degigimler ise saymakla biter gibi degil; kimi
meslekler yok olup giderken yenileri doguyor. Düz emegi ro-
botlar ikame ettikçe vasifsiz emek toplumda giderek güçsüzle-
iyor; oysa yaratici emek, yûksek vasifh emek toplumun üst kat-
larma tirmamyor; devletlerin bilgilenme alanma getirdigi kisit-
lamalar, 'Ïnternet'te haber akipi smir tammazken, anlamim yiti-
riyor ve devlet erkinin çaptan dügmesi gibi bir olgu ortaya çiki-
hizlandirmakla kal-
yor. Bu teknoloji devrimi haberlegmeyi çok
miyor, ayni zamanda küreselleptiriyor. Tipkt bir küçük köy sa-
.

Stratejik Hamlefer, Stratejik Sorunlar ile Etki OdakirHarekât


I.

691

kinlerinin, käyün her tarafmda her an köylüye ne olup bittigini


bilebilmesi gibi bir durum söz konusu. Küresel käy olgusu, bu-
nu yagamasuu ve bundan yararlanmasmr becerebilenler için
ufuk çizgisini çok ileri iten bir olanak. Tabii, teknolojinin açtigi
bu yeni ufuklar maddesel dünyanuzla birlikte dügünce dünya-
mizi da degigtiriyor, kuramlar eskiyor, eski anlaylylarm yerini
yenilerine birakmast gerekiyor? Siberuzay, iletigim devriminin
küreselleptirdigi dünyanm en yeni ve en hizh büyüyen ürünü
ve güç sahasidir. Sadece internet milyara yakm bilgisayarm ko-
nugu olniakta ve trilyonlarca dolar o elektronik aglarda sörf
yapmakta.*'
Küreselleyme çegitli dü ünsel ve siyasal gündemlerin merke-
zinde yer almakta ve çogunlukla zamammizin
-yirmibirinci

yüzyllda toplumsal ve ekonomik iligkileri ve kurumlari käkün-


den dönügtüren bir dizi çigir açici degigim- temel dinamigi ola-
rak dügünûlen geye iligkin can ahci sorular ortaya koymaktadir.
Küreselleyme hem bir betirnlemedir hem de bir buyruktur.
Günûmüzde moda, küreselleymedir. Dünyamn tek bir pazar
haline dönügtügü savunulmaktadir. Mal ve hizmet piyasalari-
nm küreselleymesi yolunda çok önemli adimlar atilmigttr.
Küreselleyme gerçekte nedir? Genelde bu kavram,
geçen on
yillarda gerek tagima ve iletigim alanlarmdaki geligmeler (bilgi-
sayar, internet, faks, fiberoptik, uydular, cep telefonu vs) gerek-
se organizasyon biçimlerindeki (ig paylagimi, yönetim yapisi,
üretimin düzenlenmesi vs) degigimlerden dolayi hizlanmig ve
artmig uluslararasi iletigim ve ticarete gönderme yapmakta. An-
cak küçülen bu dünyada küresellegmenin anlami ve önemi
ye-
terince bilinmiyor?° 'Küresellegme' kavram1 bugüne kadar pek
çok anlamda kullamlmigt1r.'Uluslarm küresel bagimhhgi', 'bir

dünya sisteminin geligimi', 'dünya


ölçeginde birikim', küresel
köy ve benzeri daha pek çok kuram; sermaye birikimi, ticaret ve
yatirimm artik ulus-devletle smirh olmadigma iligkin oldukça
genel bir fikre dayanmaktadar. En
.genig

anlamiyla
"küreselley-

me", mallar, yatirim, üretim ve teknolojinin ulus-aym akipim


ifade etmektedir. Küreselleyme tezinin çogu
savunucusuna gö-
re, bu akigkanhgm boyutu ve derinligi, daha önce ulus-devletle
692
·

Gelecegiİönetmek

.
özdeglegmig olan yapilarm yerini alan, kendine özgü kurumlara
ve iktidar suretlerine sahip bir Yeni Dünya Düzeni yaratmigtir.
"Küresellegmenin özellikle emek piyasalarma yansitilmamast,
yani emegin serbestçe dolagimmm benimsenmeyigi, yeni dünya
vermektedir.""I
düzeninde yeni tür sömürülere imkân Bugün
'küresellegme',
genelde egitsizlige katkidä. bulunuyor, gelenek-
sel yagam tarzlarma.kargt bir tehdit, çok degerli toplumsal bag-
laci agmdiran bir güç, dünya çapodaki giddetli çatigmalarm bü-
yük kismmm ategleyici, gezegenin saghgula, mahremiyet ve si-
vil özgürlüklere kargi bir tehdit olarak görülmektedir. Simdiki
zenginlik ve gücün
-gelir,

haliyle küresellegme kutuplagmamn


giderek bir uçta, yoksullugun da diger uçta toplandigi, dünya-
mn bölünmesinin- asil nedenidir."
Ïdeolojik açidan degerlendirildiginde, kapitalist sistemin
kendini devam ettirebilmesi için daha çok uretmek ve daha çok
mal ve hizmet satmak ihtiyactm kargilamak amactyla dünya pa-
zarlarmda serbestlegme ve simrlarm kaldmlmasi olarak tarif
edilebilir. Küresellegme ile birlikte dünya tek bir pazar haline
gelmektedir? Günümuzde üçüncü sanayi devrimi diye anilan bu
devrimle iç içe geçmig gibi gözüken ikinci bir degigim boyutu
var: Serbest piyasa ekonomisi-serbest dig ticaret- serbest serma-
ye hareketleri. Ancak sermayenin küreselleymesi, haberlegme-
deki küresellegmenin dogal bir sonucu degil. Haberlegmede ya-
ganan teknolojik devrim, tabii, sermayenin akigkan biçimiyle bir
yerden digerine aktanlmasmi kolaylagtirdi; artik milyarlarca
dolar tutarmdaki fonlar igik hiztyla bir yerden digerine gidebili-
yor. Dolaysiz yatirim olarak hareketine de ivme veriyor; çünkü
çok sayida ülkeye yerlegtiginde, kendi merkeziyle bu sonuncu-
lar arasmda haberleyme ve eggüdümleme iyice hizlandigi için
iletigim sorunu ortadan kalkiyor?'
Küresellegme olgusu dünya ekonomisini yeniden gekillen-
dirmektedir. Küreselleyme dünyada tek- bir pazar yaratmakla
birlikte, rekabet olgusu bölgesel birlikleri de gündeme getir-
mektedir. Geli mekte olan ülkeler ise küresellegmeden hem
olumlu hem olumsuz etkilenmektedir. Küresellegmeciler ile kü-
resellegme kar 1tlari arasmdaki mücadele devam etmektedir. Bu
Stratejik Hamieler, StratejikSorunlar ile Etki OdakhHarekât 693

"kapitalizmin
tartigma, bugünkü evresinin yeni bir dönemi mi
temsil ettigi, yoksa esasmda eskinin bir devami mi oldugu, yani
mevcut kapitalist geligme kategorileriyle anlagilabilecek yeni
geligmelerin bir kangum mi oldugu etrafmda dönmektedir. Tar-
'küresellegme'
tyma ayrica, kavrammm kendisinin, mal,
,tekno-

loji ve sermaye.akiglannm örgütlenmesini ve dogasmi anlamak


açisindan yararli olup olmadigi meselesini de kapsamaktadir.
Küresellegme kavramma kargit olarak ise 'emperyalizm'

nosyo-
nu kullamhr ve bu nosyon, çatigan devletler, smiflar ve piyasa-
lar arasmdaki egitsiz iktidar ortami çerçevesinde ele aldigt bu
akigkanhgi belli bir baglama yerlegin·aeye çahgir."
Kûresellegme 21.yüzyilda demokrasi, plyasa ekonomisi, bi-
reysel özgürlükler ve giripimcilikkavramlarim daha da güçlen-
direcektir. Bugün dünyamn her noktasmda bireysel özgürlükler
ve demokrasi talepleri artmaktadir. Girigimcilik geligmekte ve
piyasa ekonornisi düzeni yayllmaktadir. Küresellegmenin getir-
digi rehabet ancak piyasa ekonomisi düzeni içinde geligmekte-
dir. Bu çerçevede devletin rolü ve fonksiyonlari da yeniden ta-
rumlanmaktadir." Bunun temelindeyse sermayenin dügen kâr
haddini artirmak için her biçimiyle küresellegme baskisi var; ay-
nen birincide (birincisanayi devrimi) oldugu gibi, bu da ülke st-
mrlarim yikmayi hedefliyor; devletleri küçülterek girketlerin
egemenligini kurmak için bürokratik her türlü engeli yikmayi
amaç edinmig. Bütün dünyay1, serbestçe, kendi kâr planlarmm
uygulama alam olarak görmekte?"
Küresellegme artik kimilerine göre bir referans, kimilerine
göre ise felsefe olmuytur.

Küresellegmeyi anlamak için öncelikle onun itici gücünü,


uluslararasi girketteri incelemek gerekir.2"
Çokuluslu girketler
gerçegini kavramadan küreselleyme, ulus ötesi kuruluglar, ev-
rensel kültür, çokkültürlülük, WTO, IMF, Dünya Bankasi; Ulus-
lararasi Birlikler, uluslararasi tahkim vb. kurum ve kavramlar
,
da yerli yerine oturtulamaz/" Günümüzde çok hizla geligenku-
ruluglar, uluslarüstü yirkellerdir. Bunlara küresel girketler
L

694 GelecegiYanetmek

(ÇUS'larda denmektedir) denmektedir. "Kamu Aragtirmalan


Enstitüsü'nden Sarah Anderson ve JohnCavanagh'm bildirdigi-
ne gäre, 1983 ve 1999 yillari arasinda, dünyadaki en büyük 200
irket, dünya ekonomisinden daha fazla büyüyerek, dünyanm
brüt gelirinin yüzde 30'u bûyüklügüne ulagmigttr." Bu girketle-
rin (göründügü kadariyla) milliyeti yoktur. Bu girketlerin duru-
mu çok önemlidir. Sik sik ileri sürüldügü gibi dünya,
smarlann
nemini kaybettigi, mal ve hizmet akimlarim engelleyen hiçbir ki-
sitlamamn bulunmadigi bir bütün haline gelmektedir.2"
Uluslararasi iligkiler tarihine göz atilacak olursa, uluslarara-
üzerinde güneyin
si alanda Büyük Ïskender'denNapolyon'a ve
batmadigi Ïngilizimparatorluguna kadar hiçbir devlet çok ulus-
lu pirketlerin yayildigt alana bu kadar kolaylikla nüfuz etmemig
ve dünya yönetimini etkilememigtir. Batih çok geligmig ülkeler
bu yeni geligmeyi 1880'lerdeki endüstri devrimi ile kiyaslayarak
örgütsel devrim diye adlandirmaktadirlar. Uluslararasi sistem-
de yeni bir aktör olarak ortaya çikan çok uluslu girketler aldiklari
kararlarla çogu zaman dunya ekonomisi ve politikasi üzerinde
etkili olmaktadirlar.32 Dunya ekonomisi ve politikasi üzerinde
bu denli çok etkisi oldugu öne sürülen çok uluslu girketlerin ba-
zilarmm yansittiklan eylem ve dügüncelerine göz atmak yarar
saglayacaktir. (Bu konuda seçilen örnekler JerryKloby'nin Kü-
resellegmenin Sefaleti adh çahymasmdandir. Ancak hem James
Petras-Hem•y Veltmeyer, Maskesi Dügürülen Küresellegme,
hem de Richard J.Barnet ve John Cavanagh, Küresel Dügler Ìm-
parator Sirketler ve Yeni Dünya Düzeni, aynca Michael Parenti,
ÏmparatorlugaHay1r adh yapitlarda çok ärnek bulunmaktadir.)
1996'da Coca Cola girketi, dünya çapindaki faaliyetlerinin
idari yapismdan
'yerel'
ve kavramlarmi çakardigi-
'uluslararasi'

"geçmig-

m ilan etti. Coca Cola'nm bagkaru Roberto C.Goizueta,


'yerel' 'uluslarara-

te is yapimizi yeterli ölçüde dile getirmig ve


si' ifadelerine artik yer verilmeyecegi" açiklamasmda bulundu.
General Motors (GM) on ylldan fazla bir zaman önce küresel bir
irket oldugunu zaten ilan etmigti. Aym gekilde 1989'da, Colga-
te Palmolive'in bir üst yöneticisi girketinin küresel yönelingini
direkt ihti-
gu sözlerle dile getirmigti: "Amerika kaynaklarimiza
StmtejikHamleter,Stratejik Sonminr ite'Etki Odakh Harekât 695

yaç duymuyor. Bu úlkeyi ilk siraya sokan bir talep yok (Yine '

Colgate Palmolive Company'nin mali müdürü C Siewert,


New York Times'a (21 Mayis 1989), "ABD'nin b sirketin
kaynaklari üzerinde otomatik olarak bir tasarru ulunma
hakki yoktur. Eu ülkeyi birinci siraya otur tan bir d emiz de
yoktur," diyebilmigtir. (Aktar11ari kaynak: Michas nti, Im-
paratorluga Hayir, s.41) Dow Kimya Sirketibir .p

adasi
satm ahp, onu bagimsiz bir ülke gibi kullanmayi d seek ka-
dar ileri gitmigtir. Bu örnekler, dünyamn en büyük atlerinin
çogunun ulusal kimlige ve bir ulusa öncelik tanin zel bir
gereksinim duymadiguu gästermektedir. Ancak d l önem-
lisi, söz konusu örnekler, bûyük sirketlerin, ekor f2rsatin
en büyük ve iggücunün en elverigli oldugu yerde armi ar-
tirmak için simr ötesi sermaye trartsferi yapmaya ik
artan
egilimlerini yansitmaktadir.32
Çokuluslu girketlerin haberleyme agimn tekni ütümü-
nü ve yavru firmalarlyla olan fligkisini bu çaligma imi
çer-
çevesinde digarida tutacagiz. Ancak ÇUS'larm kare ve ulus-
lararasi politikayi etkilemeleri bizim için önem aktadir.
"Çokuluslu girketlerin az geligmis ulkelerdeki d niglarial
dile getiren birçok aragtirmaci bu girketlerin az ge!' ülkele-
rin iç ve dig politikalarmda bir rol oynadiklari üze de birleg-
r
mektedirler.""3
Çokuluslu girketlerin ya tinmlanm yaptiklari ü kalerde ba-
zt kistaslar aradiklaribilinen bir gerçektir. Bu kistaslann bagin-
da yatinm yapacaklan ülkelerin siyasi rejimlerinin düzenli ol-
masi gelmektedir. Eger yatinmi yaptiktan sonra kendi 'yavru'

irketlerine kargi herhangi bir baski söz konusu olursa, bu bas-


kiyi ana kurulugun bulundugu Devlete aktararak uluslararasi
iligkiler sistemi içinde kargi tarafa baski kurmaktadirlar.
Bu,
özellikle ABD kökenli girketlerin tutumlarmda görülmektedir.
Bunun en bilinen olayi da, Sili'deAllende hükümetinin dügü-
rülmesidir."
"Çokuluslu girketlerin ulus devlete, ulusal kül-
türe ve ulusalcihga kargi açtigi savag, bazi safderunlar tarafm-

I
696 Gelecegi Yönetmek

ULUSUMMRA$l
slSTEM

ULUSLARARAS1 UI.USl.ARARASl
SISTEM EKONOMIK SISTEM
SlYASAL SISTEM

ULUSLARARASI ULustARABASI
DEW.ETLERMAS) HOKOMETLERDISI
ÕRGOT SISTEMi ÖRGÜTSINEMf

BOLGESEL BOLGESEL
ULWLU
i"Ê
sls1EMI
BÔL LER
ALD
NERI
EN
8ÒL LER
ALTI
SISTEM
glRKET
alSTEM
SISTEM

ULUSALDEVLET
SlšTEMI

ULUSALStYASI ULUSALEKONOMIK SOSYO-KOLTOREL


SISTEM StirEM slsiEM

.
DE OTSEL

Sekil: Uluslararasi Sistem ÌçindeÇokulusluSirketlerin Yeri


Kaynak. Hasan Köni, Genel Sistem Kurami ve Uluslararasi
Siyasetteki Yeri, s.141

dan geligmenin, modernlegmenin ya da küresellegmenin dogal


sonucu olarak görülmektedir. Halbuki ÇU$'lar dünyadaki bû-
tün iktidarlan qu veya bu biçimde denetlemektedirler. Sili'de
Allende'nin, Ïran'da Musaddik'm, Panama'da Noriaga'nm or-
tadan kaldinlmasmda en bütük etken, ÇUS'larmç1karlarmm
zedelenmesi olmugtur."2"
StratejikHamleler; StrafejikSorunlar ile Etki OdakIrHarekât 697

Allende hükümetinin dügürülmesi uluslarasi camiada çok


büyük yanki uyandirdi. Ardmdan ÇUS'larmaz geligmig ülke-
lerde sayilarmm artmasi ve BM'de alman kararlar, ülkelerdeki
ekonomik milliyetçi hareketlerin artmasi gibi bir dizi geligme
sonucu ABD, ÇUS'lari politik olarak desteklemekten vazgeçmig
(Türkiye'deki Uzanlar-Motorola-iktidar üçgeninde olanlari da
çok iyi izlemek gerekir), ÇUS'larda az geligmig ülkelere kargi
yerú stra tejiler gelig tirmiglerdir.
Ornegin; Batili devletler sistemi içinde
yer alan az geligmig
ülkelerin liderleri öncelikle iktidarda kalmayi yeglemektedir-
ler. Bati ekonomik teorisi yoluyla kalkmmayi seçmig olan bu ül-
kelerde iktidarda kalma üIk nin kalkmmasiyla ey anlamda ol-
maktadir. Bu yüzden, devlet lideri ne kadar ilerici olursa olsun
Bati sermayesine ve teknolojisine smirlarm1 açmak zorunda
kalmaktadir. Çok uluslu girketle aralarmda uyugmazhk çikar-
sa, girketi ulusallagtirmak isteyen Devlet gerekli parayi bula-
mamaktadir. Bunun yanmda uluslararasi mali örgüderi de et-
kileyen ÇUS,borç para arayan Devlete arzulann2 dolayh olarak
yaptirmaktadir?"
ÇUS'laryalmzca geligmemigya da ùçüncü dünya ülkelerine
kary degil kendilerini doşran ABD ve Ìngiltere,
Japonya gibi
ülkelere karp da yerine göre meydan okuyabilmektedir. Cesa-
retleri güçlerinin büyüklügünden kaynaklanmaktadir.
ÇUS'lar
bir yandan bütün ülkelerdeki e.gemen güçleri kendi hizmetleri-
ne sokarken, bir yandan da gerçek anlamda uluslarötesi olma,
yani herhangi bir ülkedeki egemen gücün üstüne.çikmaya çahy-
maktadirlar.
Çokuluslu girketlerin bir bagka stratejisi de az geligmigülke
içinde kârlarmi arttirarak bunu kendisine baski
yapan hükümet-
le, paylayma yoluna gitmesidir. Ornegin, gelirliler için daha
az
basit mal üretme veya sosyalist ülkelerde oldugu gibi kaliteye
önem vermeksizin çiktiyi arttirarak ucuz fiyati yüksek üretim
politikast izlemektedirler ya da kendi pazarlarmdaki yüksek
ge-
lirli ahcilarm istedikleri tipte mallari çok
ucuz fiyata az geligmig

I
. 698 GelecegiYunetmek

OUTNT
KARAR
- - -
INPW

ÇEVRE
FE EODACK ETKILESME

a. Duces1
A. ÜLKESi

VAvau

MERKEZE
ÇU$'UNBASKILARI
YAVRU VÉKARSIßASKIUYGULAMASI
YANSITMASI

B. DEW.ET1
A. DEVLE11

MALI ÒAGOT
ULUS1.ARARASI

ÇU§'UNW DEVLETINE UYGut.AMASL


BASKI

Kaynak: Hasan Köni, Genel Sistem Kurami ve Uluslararasi Siyasetteki Yeri


s.141

ülkede imal etmektedirler. Son olarak yeni geligtirdikleri bir


stra teji de, az geligmig tilkelerdekisermayelerini geri çekerek
teknolbji transferi, pazarlama, yönetim konularmda uluslararasi
Stratejik Hamieler, Stratejik Soruniar iie Etki
OdakirHarekât 699

damymanhk üniteleri kurarak,


pegin damgma ücretiyle iq gör-
mektir.=" Íçte yeni dünya düzeninde ekonomik
faaliyetler bu
uluslarüstü (küresel) girketlerin çikarlarma hizmet edecek gekil-
de geligtirilecektir?"'
Küreselleymenin ortaya çikardigi
gerçege göre artik çok ulus-
lu girketler az geligmiglerde dahil olmak üzere
hemen tüm ülke-
lerde yerlegmiçIerdir. Uluslararasi alanda kendi merkez ülkele-
rinin de üstünde ve digmda olarak karar
verici aktör konumuna
gelmiglerdir. Degigen durumlara göre
uyum saglamanm ötesin-
de etkin bir güç olarak rol oynarraanm yöntem
ve stratejilerini de
sogukkanl:11kla geligtirebilmekteler.
Bu durumda "smirlarm

or-
tadan kalkacaga.' tezi sermayenin uluslarüstülegmesiyle,
askeri
olmayan yöntemle gerçeklegmig oluyor.
Su nedenle, ÇUSser-
mayesinin konuglanacagi ülkelerin karar alic11armm antlagma-
lan yaparken, oyunun kurallarmi belirleyen olamasalar
bile or-
tak karar vericilerden birisi olmayt baçarmalan
gerekmektedir.
Yeni oyun taraffari sermayeyi alan ülkeyle
sermaye koyucu ara-
smda oldugundan, kurallar devletlerarasi iligkilerden daha
aci-
rnasiz ya da daha ödünsüz olmaktadir. Bir devletin
uygulama-
si, bir ÇUS'unkararlari ve yatinmlarmin degeri üzerinde olum-
suz bir etki yaparsa, ÇUSbu devlete kargi tazminat davasi bile
açabiliyor. Günümüzde çok tarafh
yatirim anlagmalarma göre
ne bir devletin ne de bir vatandaym ÇUS'larakarp dava
açma
ya da hak talep etme olanaklari bulunmuyor. Kisacasi iktidar
devletlerde degil çok uluslu pirketler'de.
16. ve 17.yüzyillarda ulus-devletleri zenginleytirme,
ekono-
milerin tek hedefi olurken, "19.

yüzyilda, degigen enerji kaynak-


lan ve üretim araçlanyla, önemli bir
sermaye birikimi saglam14
ve madenlerin, fabrikalann, iletigim ve ulagim araçIarinm
mül-
kiyetine sahip olmug yerel kapitalistler, büyük
ölçüde kendile-
rinin biçimlendirdigi 'ulus-devlet'

modeli içinde, apn milliyet-


çi, yani nasyonalist olmuglard1. Kentlerdeki fabrikalara
akarak,
iççi smifim olugturmaya baglamig olan eski
käylüler ise bu 'sta-

tüko'nun degigmesini is tiyor


'tez'ine
ve kapitalizmin nasyonalis t
kargi, dünyadaki tüm iççilerin birleymesini
amaçlayan
bir
'antitez'in
'enternasyonal'

maryim söylüyorlardi. 1848'in ün-


L.
Gelecegi-Yönetmek
700 .

bayraklaçayordu.
lü 'Manifestosu' ile 1871'in 'Komün' eylemleri
yüzyilm son çeyregi sonrasi ile
(ÇetinAltan yazilarmdan)." 20. ortadan kaldirip çok uluslu gir-
21. yüzyilda ise ulus-devletleri
haline gelmigtir.
ketleri zenginlegtirme ekonomilerin tek hedefi
Nanoteknoloji devasa boyutlu bu girketlere de bir dü- 'yeni

verdirmek anlammda kulla-


_'çekidüzen'

'düzen';
zen' (buradaki
tarihi bo-
mlmigtir) verdirir mi dersiniz? Kegif ve icatlar insanhk
azmda bun-
yunca' ideoloji ve teknolojiyi yarattigma göre, en
olmast da yüksek olasihktir.
larm önünü açtigma göre, bunun
1830'larda dünyanm nüfusu bir milyar civarmdayken, bugün
olugtu-
alti milyan agmigtir. Akdeniz'in, ABD-Meksika smirmi
kalmig görûnüyor. 'an'Afrikahlarm
ran Rio Grande olmasma
Avrupa'nm hali
Akdeniz'i nehir gibi gördügü gün geldiginde,
ne olur? Dügünmeye degmez
mi!
olmug-
1990'm bagindan itibaren en sikça duyulan äneri qu
küçülsün...", ama kimse Türkiye
tur: "Küçülün... Devlet çok büyük
sorusunu sormadi.
"küçülsün"

gerçekten
'güçlü
bir devlet' mi ki
ben (biz) duyma-
Ya da soranlar oldu da sesleri çok cihz çikti,
dim(k).
up
Asil yerlegtirilmeye çahgilan, tipki dinler yerleptirilmeye
ragildigi dönemlerde oldugu gibi, kara bir taassup içinde,
hiç
sorgulamadan, ulus-devletlerin yikilacagt tezi-
soru sormadan,
kabul edilmesidir ya
nin bir gerçeklik oldugunun sessiz sedasiz
edi-
da ettirilmesidir. Bu konuda tartigmalar hararetle devam
bir anakronizmdir, gimdi bizden
yor. "Eski ulus-devlet artik
uzaklaymakta olan bir dönemin nostaljik bir kalmtisidir. Tarih-
ekonomisinin igleyigi ve büyümesi, onu
te ilk kez olarak dünya ayrilmig bulunu-
ehlilegtirmeye çahgan devletlerden kopup
ulusal ekonominin büyük olmasi bir ön-
yor... Yüksek gelir için
ülkelerdeki igletme-
kopul degildir. Mekânsiz Toplumda küçük
kadar kolay ya-
ler de global ekonomiden büyuk üIkelerdekiler
rarlanabilmektedir"."° Kolay yararlanmak ayri gey, hakki olani
çikan
adil olarak almak farkh bir geydir. Bugüne kadar ortaya
'kapitalizmin'
felsefesinin buna izin vermeye açik ol-
gerçek,
madigidir. Bu da kendisini tüketmeye dönük en önemli açma-
zidir.
L
-
Stratejik Hamleler, Stratejik Soruniar ile Etki Odakh Harekát
701

Knoke'nin anlatimim degerlendirdigimde, hem 'etki


odakh
harekât' hem de 'nano'
ölçü biriminin siyasal ve toplumsal
ya-
çamdaki yansimasmi bundan daha iyi anlatacak bir vurgulama
goremtyorum.
Küresellegme bir yandan.ekonomi düzleminde
toplumlarm
içinde ve ülkelerin arasmda var olan ekonomik çeligkileri derin-
legtirirken, bir yandan da çeligkileri giderme iglevi
olan ulus-
devletin iglevlerini elinden ahyor, çeligkileri hafifletebilecek
litika araçlarmi yok ediyor. Ulus-devletlerin po-
parçalamnasi yo-
lundaki egilimleri güçlendiriyor. Bu olay kargismda
demokrasi-
nin eli kolu bagh artik?" Yani
piyasa ekonomisinin ve küresel
girketlerin eli kolu serbest demektir. Onlar da yalmzca
girket çi-
karlari ne emrediyorsa onu yaparlar anlami
ortaya çiktyor.
Acaba gerçekten ulus-devletin sonu geldi mi? Tarihin
sonu
geldi mi?
Japon asilh ABD vatandagi Fukuyama'nm 'Tarihin Sonu Gel-
di' tezi çoktan çürütülüp çöpe atildi. Bu nedenle
bir kez daha üs-
tünde durmu orum.
Bu tezleri öne sûrenlerin dünyaya ekonomi gözlügü ile
ba-
kanlar oldugu dikkati çekmektedir. Küresellegmenin
yalnizca
ekonomi boyutu oldugunu kabullenmek dogru
olmasa gerek.
Bu tez öne sürülürken dayamlan en önemli argüman tarihin
akigmm 'Avrupa vatandagligmm'
iyice yerlegmesinden yani ku-
rumsallaymasmdan 'dünya

vatandaghšma'
sonra dogru akaca-
giyönündedir. Bunu saglayacak olan da burjuva smifmm orta-
ya çikigmdan, endüstri devriminden sonraki olaylarm
ekonomi evreninin devrimci bagkaldirisidir. yarattigi
Tipki dogada oldu-
gugibi
'tez'
ve antitez' çatigmasmdan 'sentez'
dogdugu gibi, de-
gigimisaglayan parametrelerin zorlamasiyla kendi 'sentezini'

yaratacaktir.
"Geçerli olan dünya ekonomisinin bir
parçasi olmaktir. Da-
imler-Benz bütün dünyaya otomobil satmaktadir;
eger Baden-
Württemberg eyaleti Almanya'dan ayrilacak olsa,
Stuttgart'taki
Mercedes fabrikalarinda hiçbir
gey degi mez. Eger Kaliforniya
.

ayri bir cumhuriyet olsaydi, Hollywood filmleri, havuç


ve bilgi-
sayar satiplari büyük olasihkla daha da artardi."2'2
702
GelecegiYönehnek

Niçin? Çünküküçük devlet sadece aym global pazarlara eri-


önemlisi, global
im olanagma sahip olmakla kalmaz, daha da
gözleri-
diagünmeye zorlamr. Çoguzaman, Kaliforniya firmalari
ni cazip ABD pazarma dikmekte ve buluglarmi degigik lisanla-
zevklere sahip ülkelerin özellik-
ra, elektrik akimlarma, bütçe ve
uyarlamaya çaba harcamamaktadirlar. Küçük özerk &û-
lerine
temsilcileriyle daha iyi iligkiler kurabilir,
kümetler dig ticaret
zel anlaymalar baglayabilir ve göçmen kabul etme yasalarmi
yerel ihtiyaçlarma uydurabilirler. Büyûk Ïederasyonungetirdi-
deneyebilirler.
i simrlamalar altmda mümkün olmayan yollan
Mekânsiz Toplumda özerklik çeviklik saglar."3
Richard J.Barnet ve JohnCavanagh
'imparator
girketler ve
"Küresel Düg-
yeni dünya düzenini' sorguladiklan yapitlari
ler"de bunun söylendigi gibi olmadigim ortaya koyuyorlar."
Soguk Savag. düzeninin çökügünü hizlandiran kûresel ekono-
uluslari zorlamak-
mik degigimler hâlâ dünyanm her yanmdaki
tadir. Bununla birlikte, ulus-devlet yok olacak gibi degildir. Ak-
canlanmasi-
sine, Soguk Savag'ta kazamlan zafer milliyetçiligin
prototipi olan kanh Bal-
na, 1990'larm ulusal güvenlik bunahmi
kanlar karabasammn hortlamasma yol açmigtir. Görünüge göre,
her etnik grupla her mezhep kendi bayragim göstermektedir.
da-
Ulusal hukümetler büyümekle birlikte, ne daha etkin, ne de
Amerikasiyla
ha popüler hale gelmektedirler. Ronald Reagen
Margaret Thatcher Íngilteresinde, bu liderler bir yandan devlet-
vaazlan verirken, bir yandan da
'özellegtirme'

çilige karp çikip


devletin boyutlari ve bütçesi buyümügtür. Hükümetlerin yapa-
oldugu
bildiklerinin ya da yapamadiklarmm hâlâ çok önemli
sahmverecekle-
açiktir. Savag köpeklerinin ne zaman ve nerede
tüccarlan
rine karar verecek olan girket bagkanlari ya da borsa
degil, politikacilarla generallerdir. Tek baglarma ya da hep bir-
likte hareket eden ulusal hükümetler, hâlâ dünya ekonomisinin
kurallarmi koymakta ve ulusal ekonomik kalkmma politikalari
etkile-
belirli girketlerin rekabet açismdan durumlanm derinden
mektedir. Ancak, ulus-devlet her tarafta belirmekte olan küresel
düzeningerekçeleriyleyüzleyecekyepyenibir tanim bunahmiy-
la karp kargiyadir.
I
Stratejik Hamieler, StratejikSorunfar ile Etki OdakirHarekât 703

Sanal topluluklann ve ag-ekonominin yerçekiminden yoksun


olugu yine de gerçeklikten korumaz. Ulus-devletin sonu üzeri-
ne teknik özgürlük miti iki World Trade Center (Dünya Ticaret
Merkezi) kulesinin küllerinde renklerini yitirir. Kutsal Birlikle
birlikte, ultraliberal Amerika, ulusçuluk
ve devlet müdahalesi
erdemlerini yeniden kegfeder.2"
Amerika Birlegik Devletleri'nin 11 Eylül 2001'den sonra,.ye-
niden fark ettigi ve keyfettigi ulus-devletin änemi
ve vazgeçile-
mezligi, ancak Türkiye (Nicholas Negroponte, Dijital Dünya ki-
tabi dilimize çevrilmigtir; bu yapitinda ulus-devletin
sonu ya da
çökecegi tezini yineler durur, öykünmeler daha çok burada
an-
latilanlaradir) türü ülkelerde önemsiz, korunmasi gerekmeyen
bir varlik olarak gärülmesi istenmektedir. Bunun da 'matematik

akilla' sorgulanmasi gerekmektedir.


Çokuluslu girketlerin ideolojisi küresellegme'dir.

Küresellegme adlyla yeni oyunun kurallari ortaya konurken


özelleptirme olgusuyla kargilaµldi.
Küresellegme, yeni bir dünya düzeninin adidir. Esasmda bu
düzene her ne kadar yeni dünya düzeni deniyorsa da bu düzen
hiç de yeni bir düzen degildir. Düzen, zengin ülkelerin refah
düzeyleriyle uyumlu tüketim düzeylerini sürdürebilmek
için,
çagin yeni imkânlart ile çapn trendlerine ters dügmeyecek gekil-
de tasarlanmig bir paylagim düzenidir. Bu tür sämürü düzenle-
ri her çagda, o çagin olanaklari çerçevesinde geligtirilmig
ve kul-
lamlmig tir."6
Küresellegmenin hedefi ve igleyiginde 'özelle;tirme'

ne de-
mektir?
Dünya sistemi teorisyenleri, uluslararasi geligmeleri ele ahr-
ken merkez ve çevre kavramlarim kullaniyorlar. Bu kavramlar
küresellegme söz konusu oldupada çok yerinde kavramlardir.
Merkezler, sürekli çevrenin içine dogru geniëleyip
yerli toplum-
lari istila ederler. Merkez uluslar ve bölgeler zengin
ve yayilma-
c1 uluslar olurlar. Modern küresellegme, merkezin çevreye sür-
git llâkimiyet kurma sürecidir.27 Özelleptirmenin bo-
'evrensel'

L
704 GelecegiYönetmek
I

1980'll yilla-
yutta gündeme gelmesi iki nedenle oldu. Birincisi,
ödeyemez duruma dügen çev-
rm bagmda dig borç faizlerini bile
girmesiyle ilgi-
re ülkelerinin yeniden borç ödeyebilir duruma
liydi. 1980'lerin bagmdaki agir borçlu ülkeler Brezilya, Arjantin,
'bütünlegen

ili ve Türkiye vs.'dir. Ozelleptirmenin ikinci ayagt,


dünya'da rekabet kogullarmm epitlenmesi için devlet müdaha-
lesini ve desteklerini en aza indirme, ÇUS(çok uluslu girketler)
kargismda ulus-devlet gücunü zayiflatmada yatar.26
"Aslmda özelleptirme fikri yeni bir aratimdegildir. Çok
parlamenter rejimlerin bulundugu ülkelerde, bagta Ingil-
.partili

olduklarmda belli oranda


tere olmak üzere, sag partiler iktidar
özelleptirme yapmiglar yani devlet igletmelerinin kisith bir bälü-
münü özel sektöre satmiglardir. Buna kargihk, sol partiler ikti-
dar oldugunda belli oranda devletlegtirme uygulanmigtir.
Ancak, 1980 yilmda baglayan ve bir kastrga gibi tüm dünya-
bit organizasyondur.
yi saran gekliyle özellegtirme yeni
Yeni gekliyle özelleptirmenin babasi Amerika, anasi ise Ín-
giltere'dir. 1980'li ydlarm bagmda Amerika'da önce Bagkan
Reagan'm sonra Bagkan Bush'un yönetimleri ile Íngiltere'de
Bagbakan Margaret Thatcher'm iktidan igbirligi yaparak,
üçüncü dünya ülkeleri denilen yoksul illkelere ve Dogu Blo-
ku'nun ylkilmasmdan sonra pagkmhga ugrayan Rusya, Dogu
ve Orta Avrupa ûlkelerine özelleptirme
saldinsmi baglattilar.
Amaç, bu ülkeleri, yani sanayi kuruluglarmi, yeralti ve yerüs-
tú dogal kaynaklarmi, tagmir ve tagmmaz tüm mal varhklarmi
ele geçirmekti.
saldinsmm yönetim ve
Özelleptirme denetimini, Bati emper-
yalizminin öncü kuruluglan olan IMF ve Dünya Bankasi üstlen-
di. Özellegtirmeyoluyla Batih emperyalistler hem kendileri ge-
rekli taze kam bulmug olacaklar hem de gimdiye kadar kargila-
rmda direnç kaleleri olugturmuy iççi sendikalarmi ve ulusal
devletleri yikmig olacaklardir."2"
Bu görügün kargismda olanlarm sayisi da en az bunu savu-
nanlar kadardir. Söyledikleri de özet olarak gudur: Bugüne ka-
KÍT'ler yaratdarak
dar devlet ekonomiye müdahaleci olmugtur,
bu millete aşr faturalar ödetilmigtir. Devletin sütçülük, çimen-
Stratejik Hamleier, StratejikSorunfar ile Eiki OdakirHarekât 705
L
L

toculuk gibi bir dizi alanda igi olmamalidir. Üstelikpolitikacila-


rm ve siyasi partilerin arka bahçesi gibi kullandiklari bu iglet-
meler artik ciddi bir yük halini almigtir. Verimlilik dahil olmak
üzere çagdag denetim gibi akla gelebilecek her tür1ü içIemler de
yapilamamaktadir. O halde tüm devlete, kamuya ait kurum ve
igletmeler
'özelleptirilmelidir'.

Hatta bazilari sembolik olarak 1


TL'ye bile satilabilir. Yeter ki kurtulunsun.
Kimin hakh oldugundan daha çok üzerinde durulmasi gere-
ken konu, özelleytirme adi altinda yapilan satiglarin; 1. Gerçek-
ten kamu yararma yapihp yapilmadigidir. 2. Uluslararasi ser-
mayeye yapilan satiglarda yatirim ve verimlilik ile sermaye
transferinin gerçeklegtirilip gerçekleptirilmeyecegidir. 3. AB ül-
kelerinde bagi çeken Fransa, Almanya, Ïngilterede oldugu gibi
her igletmenin degil, bazilarimn ulusal yarar aç1smdan elde tu-
tulup
'yenileptirmeye'

ugratilarak sa tilmamasidir.
11 Eylül'den sonra özellikle ABD bagi çekmek üzere geligmig
Bati devletlerinde 'ulusal
güvenlik' bir numarah gündem mad-
desi olmuytur. Bunun da göz önünde bulundurulmasi gerek-
mektedir. Bu kitabm birinci bölümünde ve özellikle dördüncü
bölümünde ortaya konmaya çabalanan dügünme' tam
'stratejik

da burada gelip yerini bulmaktadir. Ulusal ç1karlara düykünlük


utamlacak bir eylem degildir. Küreseneyme de inkâr edilebile-
cek, görmezden gelinecek bir olgu olmadigma göre, ulusalci
davranarak, bölgesel çikarlar korunarak, küresellegme gerçegi-
ne eklemlenmenin
'matematik

aldi' üretilmelidir.

Uzun yillar boyunca bahk küçük bahgi yutar' diye


'büyük

ögretmiglerdi; ben de (bizde) söylenen dogrudur diyerek ezber-


lemigtim(k). Oysa son on beg ylla yakm bir süredir olan
'hizh

yavag olani yutar' diyorlar. Anlayacagruz ezberimiz.bozuldu.


Íyi de, bunu hangi alolci kaide üzerine oturtacaşz. Herhalde
bu, durup dururken söylenmedi.
Teknolojik geligim ve bilgi dünyasi aym zamanda küresel-
.
legmeyi hizlandiran iki unsurdur. Nano ölçegi ve nanoteknoloji
yaratim düpäncesinin ortaya koyduklari, stratejik eylemleri de
GelecegiYğnetmek

'yüksek

dügunce temelinde dogrudan etkilemektedir. Artik


stratejiden"etki odakh harekâta' dönüêüm söz konusudur.
Etki odakli harekât' nedir?
askerî se-
Söyletanunlayabiliriz: Bir noktaya yapilan eylemle, harekâtla
çenek digmda siyasi, politik, ekonomik ve bilimsel bir
askerî sonuç almak. Tümdengelimci degil tümevarimcidir. En
üst düzeyde karar ahp uygulamak degil, alt düzeyde, toplumun
bilegenlerini (STÖ, NGO, lobi gruplari, alt kimlikler ve etnik
gruplar, vakiflar, internet siteleri, vs...) bir kompozisyonda tut-
maktir.
Soguk Savagm bittigi ilan edildikten sonra pek çok yeni kav-
ram ve olgu ortaya çikti. Bunlardan birisi
de çogu kez STÖ'lerle
karigtinlan NGO olarak kodlanan Non-Governmental Organi-
sations, Hukümet Digi Kuruluglardir. Baktigimizda hükümetle-
rin digmda, ülkelerin sivil toplum kuruluglariyla birlikte organi-
zasyonlar yapan kuruluglar olarak algilanmaktadirlar. Birlegmig
Milletler'in ÍnsaniGeligme raporuna göre 40.000'den fazla Ulus-
lararasi Hükümet Digi Kurulug (INGO) bulunmaktadir. Ortak
dügünceye göre, küresel dünyanm ya da toplumun mimari ya-
L

kuruluçIar üstlenmigtir.
pismin kurulmasmda en änemli rolü bu
Smir Tammayan Doktorlar Örgütüya da Greenpeace gibi eyle-
mlerine ve etkinliklerine sikça taruk oldugumuz kurumlar iqte
bu sözünü ettigimiz NGO'lardandir. Yine Human Rights
Watch, Amnesty International gibi Türkiye'de de adi çok sikça
duyulan örgütlerin arkasmdaki finans gücünün özel girketler
oldugu bilinmektedir. Her ne kadar bu verilen örnekler bugüne
konularda hükümetlerden ve devletlerden ba-
'insani'

degin
aksini iddia edenler
gunsizhareket ediyor gärünüyorlarsa da
de bulunmaktadir. Fakat dogrudan hükümet ya da uluslarasi
büyük sermaye gruplarmm, vaktflarm fonladigi NGO'lar da
uluslararasi pek çok eylemi yapmaktadirlar. Bagka bir deyigle
pek çok hükümet ya da girket yapmak istediklerini bu kurulug-
lara yaptirmaktadir.
Sivil toplum kuruluglari ile NGO'lar arasmdaki görünen te-
mel fark, STÖ'ler dogrudan toplumdan boslenirken NGO'lar ise
özel sermaye gruplarmea finanse ediliyor olmasidir. Kendileri-
StratejikHamleier, Stratejik Sorunlar ile Etki Odakh Harekât 707
I

nin belirledigi alanlarda baglarma buyruk izlenimi


yaratan ko-
nularda inisiyatif ahyorlar. Örneginkendi ülkelerinin
okula ge-
reksinmesi varken gidip bagka ülkelerde okul
açiyorlar. Yine
kendi ülkesinin insanlar1 yardima muhtaçken gidip bagka
ulke-
1erde yardim evleri kuruyorlar ve göstermelik olarak ulusal
bayraklanm da dikiyorlar. Ama o bayragi, bulunduklari ülke-
nin bir vatandsymm insafma biralayorlar. Dolayisiyla NGO ada
verilen kuruluglar da çogunlukla
ya uluslarüstü büyük girketle-
rin ya da uluslararasi arenada belirleyici
güç olan bagka bir dev-
letin ernrinde hareket ediyorIar. Birinci bölümde sözünü
'hile'
ettigi-
miz unsuru olarak gönül1ü kuruluç1ara dänügüyorlar.
Bugün devletlerin (özellikleöne çikan iki devlet ABD
ve În-
giltere olarak görünüyor ancak Fransa, Almanya, Ísveçgibi dev-
letleri de buna katabiliriz) dig politikadaki operasyonlarru
NGO'lar üzerinçlen gerçekleytirdikleri bir sir degil. Örnegin
Türkiye'ye akitilan AB fonlarimn izi sürüldüşnde bu açikça
görülebiliyor. Öteyandan simgesi 'turuncu'
olan degigim talep-
1erinin öncülügünü NGO'lar yaparken arkasmda da bazi
dev-
letlerin çiktigma tamk olunmaktadir.
Bazi aragtirmacilara göre kimi geligmigûlkelerdeki dini kim-
likli vakiflarm kurdugu
ya da finanse ettikleri NGO'lar ile AB
kökenli NGO'larm hükümetlerden
ya da devletlerden bagimsiz
olarak hareket ettiklerini öne sürmektedirler
ve yine bunlara gö-
re tüm NGO'lari malikûm etmemek..gerekmekte. Bu ifade edi-
lirken göz önünde bulundurulmasi gereken änemli noktalardan
birisi, Washington'daki bazi girketlerin yalmzca NGO'lar
ile
uluslarûstü büyük serrnaye arasmdaki iligkilerin düzenlenmesi,
daha dogrusu, küresel büyük sermayenin, ulusalliga kargi
yü-
rüttügü eylemleri kamufle etmek amactyla kurduruldugu ko-
nusudur. NGO'lara bu pencereden de bakmca, küresel büyük
girketler dünya pazarma hakimiyet için kendi çizdikleri
mimari
yapmm aksaksiz yürümesi amaciyla, ideal olarak sivil toplum
iriisiyatifi olarak kurulmuy olan
ya da ilk çakig duçüncesi bu
olan kuruluglari 'nüfuz
alamna' almlylardir.
En dikkat çekici nektalardan birisi de sivil toplum örgütleri-
nin Berlin duvarmm yikihymdan
sonra sayilarmm hizia artmig
I

708 GelecegiYönetmek

olmasidir. Bu tarihten sonraki seyri izledigimizde NGO'lar ile


'büyük
devletlerin' kurulug felsefesine ters olarak birlikte hare-
ket ettikleri açikça ortaya çikmaktadir. NGO'lar bu devletlerin
gözünde hem birer baski unsuru hem de politikalarmi uygula-
tacaklan birer aktärdür. Bunlarm ötesinde gerek STÖ'lergerek-
iklim-
se NGO'lar geligmemigülkelerde bir yandan kendi inanç
lerinde, politik amaç hedefleri dogrultusutida hareketlilik gös-
terirken bir yandan da bile bile bagka devlerin ya da küresel gir-
ketlerin igbirlikçiligini kabul etmektedirler. Íçte bu nedenle de
hem itibar kaybetmektedirler hem de egitim, saghk gibi insani
nedenleri öne sürerek yerlegmeye çahytiklan ülkelerden kovul-
maktadirlar.
NGO'lar hakkmda yapilan bu kisa degerlendirme, bunlann
"et-

Soguk Savag sonrasi, geligtirilen egemenlik stratejisi içinde


ki odakh harekât" unsuru olarak nasd kullamldiklarmi ortaya
koymaktadir.
Daha somutlagtinrsak; Turuncu Devrim adi verilen eylem gi-
rigimlerinde oldugu gibi bireyleri, siyasi partileri, toplumlan is-
tikrarsizlagtinnaktir. Bir örnek; Avrupa'nm parasi olmadigi için
ayirdigi fonlar çiçek, böcek arag tirmalanna verilmektedir. Ilerle-
edilecek olursa, hep aynlan
me raporlarmda yazilanlara dikkat
destek bütçeleri bireysel ya da etnik grup olarak yapdacak arag-
tirmalara destek saglanacagi yönündedir.
Makro bir örnek ise, Asya'mn çökügüdür. Yani 'Asya krizi' ve
hayal lorikhgi' ola-
'büyük

sonrasi geligmelerdir. JosephStiglitz


rak adlandirdigi Dogu Asya Krizi'ni 'Küresellegme' adh yapi-
tmda, anlatirken punlan yaziyor:
aniden deger
'baht'

Temmuz 1997'de Tayland para birimi


"2

kaybettiginde, kimse bunun, Büyük Bunahm'dan bu yana yaga-


nan ve Asya'dan Rusya ve Latin Amerika'ya. yaydarak tûm
dünyayi tehdit edecek olan en büyük ekonomia krizin baglangi-
ci oldugunu bilmiyordu. On yil boyunca bir baht dolann yirmi
beyte birinden iglem görmügtü; sonra bir gecede yaklayikyüzde
25 deger kaybetti. Döviz kuru spekülasyonu yaylldi ve Malez-
vurdu; bir kur felaketi ola-
ya, Kore, Filipinler ve Endonezya'yi
rak baglayan gey, sene sonuna dogru bölgedeki bankalarm ço-
r

StratejikHamleler, Stratejik Soruniar ile Etki Odakh HareWt 709

pnu, borsalari ve hatta tüm ekonomileri alaçag1 etmekle tehdit


eder hale geldi. Kriz artik bitti ancak Endonezya gibi
ülkeler kri-
zin etkilerini ydlarca hissedecekler. Du kargaya dönemi süresin-
ce zorla kabul ettirilen IMF politikalan maalesef durumu daha
da kötüleptirdi. IMF tam da bu çegit krizleri önlemek
ve bunlar-
la bag etmek için kuruldugundan, bu kadar çok yänden bagari-
sizhga ugramasi, oynadig1 rolün ciddi gözden geçirilmesine yol
açti. Bu dügünceye kapilanlar arasmda, Amerika Birlegik Dev-
letleri'nden ve yabanci ülkelerden IMF'nin politikalanmn
ve
kurumun kendisinin incelenmeye tabi tum_lmasim isteyen bir-
çok kigi vardi. Ashnda geriye dönüp bakildigmda, IMF
politika-
lanmn sadece çökügleri piddetlendirmedigi,
aym zamanda bun-
larm ortaya çikigmdan kismen sorumlu da oldugu
ortaya çtki-
yordu. Ülkelerinkendi hatah politikalarmm da rolü olmasma
karym, krizin tek bayina en önemli nedeni muhtemelen,
para ve
sermaye piyasalarmm agin hizh liberallegmesiydi, Bugün IMF,
tümünü olmasa da birçok hatasmi itiraf ediyor; ama IMF'nin
görüglerindeki degigiklikler, aci çeken ülkelere yardim için çok
geç oldugunda gerçeklegiyor."
Kriz'den önce Bati kaynaklari bu bölgedeki ekonomi hare-
ketlerini "Dogu Asya Mucizesi' olarak adlandirlyorlardi -sonra

yikim etkisini gösterdi, domino etkisiyle yayildi Türkiye'yi


ve
de vurdu. Ïçte 'etki
odakh harekât' dedigimiz eylem tam da bu-
dur.
Callum Henderson "Asya'nm
Çökügü" adh yapitmda, Ma-
lezya Baybakam Mahathir Muhamed'in tavrim
ve Soros'un tep-
kisini anlatmaktadir:
"20
Eylül 1997de Mahathir Muhammed Hong Kong'da
ya-
pilan IMF ve Dünya Bankasi yilhk_toplantismda yapttgi sert bir
konuymada (agir) sözler kullamyordu. Dünya medyasi, ulusla-
rarasi delegeler ve hükümet ve IMF yetkililerinden olugan bir
kalabahk önünde yaptigi bu konugmada Mahathir, dinleyicile-
rin koltuklarmdan firlamalarma
yol açiyordu.
'Döviz ticareti gereksiz,verimsiz ve ahlak drytdtr! Buna bir
son ve-
rilmelidir! Yasa digt ilan edilmelidir!'
710 Gelecegi Yönetmek
I

Yabanct fonlan,
'kazanç1annm
bagkalarmm yoksullagtinl-
masi'ndan elde edilmeslyle suçlayan Malezya bagbakam, kendi-
sinin hiç hatasi yokmupçasma ve geleneksel karizmasi ile Ma-
lezya ringgitinin deger kaybetmesine yol açan ve ardindan ge-
len süreçte de Malezya tahvil ve hisse senedi piyasalarmi panik
kaçiglarma sürükleyenleri igaret ediyordu. 'Döviz tacirleri bagka-
larmt yoksullagttrmak suretiyle çok zenginleptiler; çok, çok zenginteg-

Soros'un sert yamti bir gün sonra geldig.döviz ticaretinin ya-


saklanmasi fikrinin ciddiye almamayacak kadar anlamsiz oldu-
gunu söyledi. Açiklamasmda, bir zamanda sermayenin
'böyle

konvertibilitesine müdahale edilmesi felaket yaratacak bir reçe-


tedir. Mahathir kendi ülkesine zarar vermektedir', geklinde ko-
nugtu. (IMF'siz bir IMF programiuygulanmasmiöneren maliye
bakam Enver Ïbrahim'i azleden Mahathir Muhammed ekono-
mik politikalan tam tersine çevirerek uyguladi.)
-

Avrupah (Almanya ve Fransa bagta olmak üzere) politikaci-


suçlanmigti. Bunlarm
'spekülatörler'

lar da dahil olmak üzere


id dia sma göre, bütün suç, tek amaci kendilerini zenginlegtirmek
soyan zenginlere ve fontara aitti.
'yoksullari'
için
Callum Henderson pöyle bir yorum yapiyor: "Íçlerkötüye
gittiginde, uygun bir günah keçisi arayan siyasetçi ve bürokrat-
suçlamak gibi bir aligkanhklan bulunmak-
'spekülatörleri'

larm
tadir. Bir iç sorunun gizlenmesi amaclyla diganda bir çatlyma
yaratilmasi klasik bir Sun Tzu'dur (ya da Metternich veya Cla-
usewitz). 'Spekülatörler' ise genellikle, en azmdan sözlü kargi
saldmda bulunmayan -Soros istisna olmak üzere- kolay ve be-
lirsiz bir hedef olmaktadirlar. Spekülatörler bu tür konugmalara
aldirmayarak kendi saglayacaklari kazançlara bakmaktadirlar.
'Makro' çaptaki sicak fonlar ve diger spekülasyon türleri,.strate-
jilerinigeleneksel ekonomik esaslara ve teknik yaplya göre kur-
maktadirlar."
Avrupa ve ABD'ninyûz yilda sagladigt ekonomik dönügüm
ve lyilegme Asya'da otuz yllda gerçeklegtirilmigti. Bu duruma
Dünya Bankan "Asya mucizesi" admi takmiyt1. Asya yükseligi-
ni açiklarken dolayh olarak olasi bir Bati çökügünü de açikla-
I

I
Stratejik HamWer, Stratejik Sonmlar -ile Etki Odakir
Harekât 711

yan, Asyah degerlere sahip bir yeni doktrin yarablmi.pti:


"Ne
pahasma olursa olsun büyüme". Buna inanmayanlar
da vardi
ve bunlarm da bagmda Stiglitz gelmektedir.
'tüm' "Dogu Asya'mn
yaptigi siki tasarruf ve iyi yatirimdi!" Oysaki
ör-
neklere bakildigmda finansal piyasalardaki bagarminyayanan
kala ola-
mayacagi görülebilirdi. Tipki siyasal dünyadaki bagarilarin
da
sonsuz olamayacagi, kusursuz oldugu varsayilan
en gü çIü or-
ganizasyonlar olan imparatorluklarm bile bir gün istikrarsiz ha-
le getirilip çöktükleri gibi. Buradaki kritik
nokta, bu çäküç am-
nm iyihesaplanmasidir, zaten stratejinin en yalm tammlarmdan
birisi de "kopullarla
olanaklarm örtügtürülmesi" degil
miydi?
1982 borç krizinin ardmdan Meksika
ve daha sonra da Latin
Amerika'da yaçananlar eger kader degilse, degerlendirilemez
miydi? Ama dikkat edilecek olursa, 'etki
odakh harekât'ta 'ma-

tematik akil' iflas ettiriliyor.


Asya krizinde konu baghgimizi iIgilendiren
degerlendirme
gudur: "Liberalleptirme dayatdirken IMF tabij
ki yalniz degildi.
IMF'nin en büyük ve veto yetkisi bulunan
tek hissedan olan
ABD Hazinesi'nin, IMF politikalannin belirlenmesinde
ve libe-
ralleptirilmenin dayatilmasmda büyük rolü
vardi".3
Tepkilerin kûreselleymeye karpi oldugu
sambrken ya da bü-
yük güçlerin sahip olduklari medyada öyle anlatilirken,
tepki-
nin aslmda kapitalizmekarça ortaya çiktigi netlegmigtir.
2006 Davos toplantisimn yani Dünya Ekonomik
Zirvesinin
ana temasi ekonomi alaninda "zorunlu

yaraticihk" olarak belir-


lenmigti. Ozetle söylenen gudur: Artik klasik olarak anlagilan
egitim ve çahyma düzen ve-ahykanhgl
'yaraticihk'
geçerli degil, her alanda
aranacaktir. Bu 'ana

tema' politika d üzlemine de


yansitilacaktir. Bu durumda yeni lider tgi de zorunlu olarak
or-
taya çikacaktir.
Ancak bu son hälüm yukaridan apaglya
okundugunda, kü-
resellegmenin
ya da zorunlu yaratilan küresel düzenin, bireyi ne
denli güvensiz, ürkek ve istikrarsiz
hale getirdigi sonucu çik-
maktadir. "Zorunlu yaraticdik" yaratacagi
liderlerle bireye ve
toplumuna "güveni"
yeniden getirecek kigi olmalidir.

I
GelecegiYönetmek
712

Burada da çeligkili ama temel bir soru yamtru beklemekte-


buna geçit
dir. Uluslarüstü girketlerin küresellegme ideolojisi
verir mi?

ola-
Artik hiçbir güç ( JosephS. Nye gibi gücü yumugak güç
rak da tanunlayabilirsiniz. Yumu ak güç, istedigini, zor kullan-
vermek yerine kendine çekme yoluyla elde etme
mak veya para
becerisidir) üçüncü dünya savagim askeri olarak yapmaya cesa-
kullandmayacagi anlamma
ret edemez. Tabii bu, hiç askerî güç
ettigim nük-
gelmiyor. Kullamlmasmdan korkulacagim sözünü
leer güçtür. "Nükleer teknoloji ve iletigim teknolojisinin yam si-
ra, büyük demokrasilerdeki
sosyal degigiklikler de askerî güç
kullammmm maliyetini arttrdi.""
Fiziksel büyüklük olan nano etkileyiciligi strateji üretiminde
aqag1ya
yüksek strateji belirleyicilerinde oldugu gibi yukaridan
dogru degil, agagidan yukan dogru olacaktir.
Sahip oldugu, boguytugu tüm olumsuzluklarma karym Rus-
tahtasmm digma atmak için aske-
ya bir büyük güç. Onu-satranç
rî güç kullanmak yerine, ülkede bag gösteren kithga yardim et-
memek, olaganüstü yeralti zenginligine karym enerji kriziyle
yorulmasmi izleme gibi dikkat edilirse, soguk savag dönemine
eylemler üre-
göre mukayese edildiginde oldukça küçük ölçekli
dedigimiz
tildigne tanik olmaktayiz. Ìçte etki odakh harekât
küçuk operasyonlarla kopartmak budur.
Aslmda etki odakh harekât ÏkinciDünya Savagi'ndan sonra
yapilandirilmaya baglandi. Ancak güç dendiginde askerî gü-
cün anlaplmasi (Stalin'in alay etmek içi-n sordugu "Papa'nm
strateji
kaç tümeni var?" sorusunda oldugu gibi...) bir yüksek
olarak benimsendigi için, nükleer silahlar, nükleer silah baghk-
nedenle
h füzeler, atom denizaltdari, hatta uçak gemileri bu
dizayn edildi. Daha sonralari ortaya atilan doktrinler, esnek
mukabele, silahsizlanma gibi, kargidaki ulkeleriçökertmeye
yönelikti.
Üçûncü büyük savaya kimse dayanamayacagma gäre,
sözde
STÖ'lerle,vakiflarla, dinler arasi diyalog toplantdariyla,
Stratejik Hanileier, Stratejik Sorunlar ileEtki Odakh Harekât
713

parlatilan muhalif siyasi liderlerle, renklerle simgelenen


top-
lumsal eylemler yaptirmayla, küresellegme büyük
projesi gem-
siye altmda özelleptirmeyle,
yaratilan krizlerle yani küçük ope-
rasyonlarla etkisizleptirme stratejisi yürütülmeye baglandi.
Bu
stratejiyi de "ekonomik"
güç parametrelerine sahip olmazsamz
baçanyla yürütemezsiniz..Bu da bir gerçektir, bu nedenle
ABD
bir mimar olarak ortadadir. Yine ABD kaynakh
uluslarüstü gir-
ketler, kendilerini devletler yerine koyarak
özellikle de ABD
devleti yerine 'etki
odakir harekâtr' yürütmektedirler.
Bu harekâtm bagarisi Avustralya, AB ûlkeleri
gibi ülkelerde
farkh bir yapilanmayla, Türkiye gibi ülkelerde farkh
bir operas-
yonel yapilanmayla sürdürülmekte. Türkiye benzeri ülkelerde
iktidarm (iktidar;kendi nzalari olsun
ya da olmasm bagka in-
sanlarm davrampmi kontrol etme yetisidir) bagi
(bu kipinin bag-
bakan olmasi gerekmiyor) diye gärünen kipiyi
yani paha oyun
tablasmda tutarsamz, gerisinin hiçbir önemi olmadigmi
görür-
sunuz.
Soguk Savag sonrasi elitlerin yarattigi ideoloji
küresellegme
ve yaratilan yenimimari yapiolarak adlandirilan
yenidünya dü-
zeni, egitsizlige ve dengesizlige yol açmigtir; varhkhlar ile
yok-
sullarm arasmi ise uçururn õ1çegiride derinleptirmigtir.
Bireyle-
rin karp durugu olan "sivil
toplum" dügüncesini ise sivil toplum
örgüHerini kontrol altma alarak, sivil itaatsizlikten "yikicihga"

ve elitlerin
'koç
bagi aygitlarma' dönügtürmügtür. Küreselleyme
dügüncesi kabul ettirilmig
ve yeni dünya düzeni kurulmuytur.
Gelecekte 'daha
yeni' bir dünya düzeni kurulmayacagi garanti-
si var midir?
Stratejik dügiinmede "1"
rakammm varhgi 'bir
geyin' olanakh
kihnabilecegini anlatir. 'Bir pey' ise yeyi' yaratir.
'her

"Elitlerin" çogulculuktan, katihmcahga kadar her alandaki


müdahaleciligi devam ederse, 'büyük
mimar' biziz inatçihgi ve
dayatmacihgi sürerse, bugün hazholan
yavagolam yutuyorsa ge-
lecekte "farkh
dünya düzenleri" de kaçimlmaz olarak kurulabi-
lecektir.
Íçte 'nano'

ölçü biriminin "dügünsel


boyutta" etkisi böyle bir
eydir.
Dördüncü Bölum Dipnotlan
Erol Müter-
1 Bilginin Yönetimi bashş altn.daki bölümûn girigi için kaynak.
2L Yüzyd Türkiye, 11-19, Güncel Yayincihk, Ístanbul2000 dkin-
cirnler, ve s.
ci Basklya Sunug yazisi).
ElhüseynD,
2 Thomas A. Stewart, Enteleklüel Sermaye, s.XXI, (Çev.Nurettin
Mess, Ístanbul 1997,
Amrit Tiwana, Bilginin Yönetimi,s.9, (Çev.Elif Özsayar), Digbank Yayim, Ìs-
3
tanbul 2003.
Alfa Yayinlan,
. 4 Robert E. Wayland-Paul M.Cole, Miigteri Bagiantriari, s.45,
Istanbul 2000.
5 ÌsmetBaratçugil, Bilgi Yönelimi, s.10, Kariyer, Ístanbul2002.
6 Tiwana, Bilg¡nin Yönetimi, s,16
7 Peter Drucker, "Yeni ÖrgütûnOrtaya Çiktgs", Harward Business Revimo'den
"Bilgi Yönetimi", 5.11,(Çev. Gündüz Bulut), Mess, Istanbul 1999.
8 Drucker, 15.
9 Ikujiro Nonaka, Bilgi Yamtan pirket,Harvard Business Review'den "Bilgi Yö-
Gündüz Bulut), Mess, istanbul1999.
netim" içinde, s.29, (Çev.
10 Nonaka, 30.
11 Nonaka, 32.
12 Nonaka, 32
13 Nonaka, 33
14 Tiwana, Bilginin Yönetimi, 9, (Önsöz)
15 Nonaka, Bilgi Yaratan $írket, 33
Giripimcifik, s.23, IQ
16 Ozcan Yeniçeri-Mehmet Ince, Bilgi Yönetim Strafejiteri ve
Yaymlan, Ístanbul 2DO5.
Yaymla-
17 Gökçe Derviçoglu (Aktaran), Stratejik Bilgi Yönetimi, s.23, Dagbank
n, Istanbul 2004.
18 Yeniçeri-Ínce
(Aktaran), s.24
19 Derviçoglu, Stratejik Bilgi Yönetimi, 22-23.
20 (Aktanlan, JanDuffy'den), 24.
Yeniçeri-Ïnce
21 Tiwana, Bilginin Yönetimi, 76
22 Tiwana, Bilginin Yönetimi,77
23 Tiwana, Bilginin Yönetimi, 77
24 Dervigoglu, Stratejik Bilgi Yönetimi, 24
25 Dervigoglu (aktanlan, Ponelis, Fairer-Wessels'den), 24
26 Thomas Stewart, Entelektuel Sermaye,43
27 Tiwana, 78
28 (aktarilan, P.Drucker'den), 27
Yeniçeri-Ínce,
29 Melih Arat, Yönetirnin Celecegi, Datateknik Yaymlan, s.17, Ístanbul
2001.
N urettin Elhüseyni), Mess
30 Thomas Stewart, Entelektüel Sermaye, s. XI, (Çev.
Yaymlan, Istanbut 1997.
31 Stewart, Entelektiiel Sermaye, s. XI
32 Stewart, Entelektüel Sennaye, s. XII
Dördilncü Bö'üm Dipnottarr 715

33 Tiwana, Enfelektüel Sermaye,s. 86.


34 Yeniçeri ve Ínce,Biigi Yönetim Stratejileri. 38-39.
35 Tiwana, 87-88
36 O.Yeniçeri M. Ince, Bilgi Yönetim Strafejileri ve Girigimcilik, s.36-37
37 Yeniçeri ve Ince, (aktaran), 47, (T.Buzan-R.Israel, Beyinie Satry)
38 Carla O'dell, C.JacksonGraysori, Nilly Essaides, Ne Bildigimizi Bir Bilseydik,
(Çev.Günhan Günay) s. 23, Digbank Yayuu, Ïstanbul2003.
39 SebnemAnkboga, Entelektitel Sermaye, s. 50, Derin Yayinf art, Istanbul 2003.
40 Tiwana, Bilginin Yônetimi, 18
41 ÌsrnetBarutçugil, Bilgi Yönetimi, s. 49
42 Tiwana, 19-22 (Orijinal metinde madde sayisi dokuzdur).
43 Dervigoglu, Stratejik Bilgi Yönetimi, 43.
44 Yeniçeri-Ìnce, 67
45 Tiwana, 55
46
Yeniçeri-Ïnce, 65
47 Derviçoglu, 73 (aktarilan, Michael E. Zack'tan)
48 Arikboga, 58
49 Í. Barutçugil, Bilgi Yönetimi, s.97.
50 Arikboga, Entelektiiel Sermaye, 58
51 A. Zeynep Düren, 2000'll Yrilarda Ydnetim, 65, Alfa Yayinlari, Ïstanbul
s.
2002.
52 Ï. Barutçugil, Bilgi Yönetimi, s.97. .

53 Yeniçeri-Ínce, 164 (aktarilan, A. Karakaya'dan)


54 Yeniçeri-Ínce, 164
55 Yeniçeri-Ínce,
164
56 Ankboga, 58-59 (aktartlan Lahti ve Beylerlein'den)
57 Yeniçeri-Ïnce,
104-126
58 Ï. Barutçugil, Bilgi Yönetimi, s.82. -

59 Gökçe Derviçoglu, Stratejik Bilgi Yönetimi, s.39-40.


60 Ankboga, 59 (aktanlan, Lahti ve Beylerlein'den)
61 Ankboga, 59 (aktanlan, Lahti ve Beylerlein'den)
62 Ankboga, 59 (aktanlan, Lahti ve Beylerlein'den)
63 Düren, 65
64 Dûren 66
65 Düren 67
66 Susan Clayton, Strateji Geligtirme, s.71, Ìstanbul1999
67 Carla O'dell-J.Grayson-N.Essaides, Ne Bildigimizi Bir Bilseydik,
s. 4, (Çev.
Günhan Günay), Dagbank Knaplan, istanbul2003.
68 Yeniçeri-Ínce, s.207 (aktanlan-J.Nowirtsen, N. Bukh vd'den)
69 Ankboga, s.73-74
70 Yeniçeri-Ínce, s. 209-210
71 Arikboga, Entelektüel Sermaye, s.75-76
Yecdçori-Ínce,
.

72 Bilgi Yönetim Stralejileri, 214


I

I i
716 GelecegiYönetmek

Fiyati x His-
73 Ankboga, Entelektüel Sermaye, 117; Borsa Degeri Hisse Senedi
=

Senedi Sayist Entelektüel Sennaye =


Borsa Degeri-Defter Degeri
se
Vadisi'nde-
74 ARPA: Advanced Research Projects Agency. Kurucusu; Silikon
Bob Taylor, ARPANET'i kuran da bu kigidir.
ki aragttrma görevlilerinden
Efsane helini alan söylentilere göre, ARPANET'in nükleer saldirtlar
karga-
kuruldugu yönündedir. (Kaynak: Ka-
sinda ulusal güvenligi korumak için
Sinem Yazictoglu), Gün-
tie Hafner-Matthew Iyon, internet T arihi, s.8, (Çev.
ylldiz-
cel Yayinedik, Ìstanbul20001Bob Taylor, askert bir görevdeyken tek
h general rütbesi tagimaktaydi.
75 Licklider, [1915-19901, 1915 dogumluydu ve psikologdu. Davram; bilimleri
dairesini yönetmek için seçilmigti. Genig, disipliñler arasi ilgi alanlan, igiyle
bilgisayarlarla çok fazia ilgilenen birisiydi
uyum saglamaktaydl. Licklider
ve yillarca köktenci ve gelecegi gören bir
kavrami savunmuytu. Ona göre
bilgisayarlar yalmzca hesap makineleri degildi. Bilgisayarlar tüm insanlarm
analitik
bir parçasL gibi çahgabilirdi; insan zekâsuun boyutunu genigletip
güçlerimizin ç1tasuu yükseltecek araçlar gibi. O bir psiko-akustik uzmamy-
di [Kaynak: Hafner-lyon, ÌnternetTarihi, s.24]
Iglem Teknikleri Da-
76 IPTO Information Processing Techniques Office-Bilgi
iresi. IPTO'nun bütçesi 19 milyon dolards.
Cumhuriyetçilerin aday1 Eisenhower'e bilim adamlart her platformda hiz-
met etmigtir. Bagkan onlara gururla, "Benim bilim
adamlarun," derdi.
Bir kahvaltida bir bilimci, "Saym bagkan bilmiyor musunuz? Tüm bilim
adamlari Demokrat Partilidir," demigti.
ben onlarl
"Buna inanmiyorum," diye yapigtirdi Eisenhower. "Ama zaten
(Kaynak: Haf-
bilimde yaptiklan için severim, politik görügleri için degiL"
ner ve Iyon, internetTarihi, s.15.]
ikisindeyken Gene-
77 ARPA'am ilk müdürü Roy Johnsonbir igadamiyd1. Elli
ral Electric'tekil60.000 dolarhkigi barakip Washington'da 18.000 dolarhk bu
ige bagladi.
Washington'un
"dig
müdahale" adh aragtirma geligtirme harcamasi 1959'la
1964 arasmda ydhk milyar dolardan 13 milyar dolarm üstüne ç1kh. Sput-
5
nik askerî bilim ve teknoloji için altm bir dönem açmigh. (Altmiglarm
orta-
barcamalarl gayri safi milli ha-
larmda ülkenin toplam aragtirma geligtirme
bu da hem bir kalkmma simgesi
silano yüzde (%)3'une denk geliyordu,
göstergesiydi) [Kaynak: Haf-
.

hem de bagka ülkeler için bir hedet oldugnun


ner ve lyon, InternetTarihi, s.19-20)
78 Hafner-lyon, Intemet Tarihi, s.209.
79 Hafner-lyon, internetTarihi, s.211.
80 Hafner-Iyon, ÌnternetTarihi, s.234
81 Hafner-Ïyon,internetTarihi, s,269
almmig ve özetlen-
82 e-devlet konusu anlahhrken iki kaynak temel referans
mi tir:
Türkiye," (Ali
1. Türkiye Biligim Dernegi Yaym1(2002), "e-Devlet Yolunda
Ariloglu vd.)
Dördüncü BölümDipnotlarr
717

2. Türkiye Bili. im Sûrasi(10-12Mayis 2002) Bagbakanhk "Bilgi Toplumuna


Dogru" Taslak Rapordur.
83 Nicholas Negroponte, Dijital Dünya, s.151, (çev. Zülfü Dicleli), Henkel Ya-
ytm, Ìstanbul1996. .

84. N. Hüseyin Kuran, Türkiye için e-devlet modeli, s.5, Bilgi ÜniversitesiYaymi,
Ístanbul2005.
85 N. Hüseyin Kuran, Türkiyeiçin edevlet modell, s.11.
86 N. Hüseyin Kuran, Türkiye için e-devlet modeli, s.15.
87 Sonuç degerlendirmesi, Biligim
Sûrasi(10-12Mayis 2002) Taslak raporu ile
N.Hüseyin Kuran, Türkiye için.e-devlet modeli, 141-154
s. arast, özetlenmig
ve esinlenerek yazilnugttr.
88 William J.Clinton-Albert Gore, GloinilElektronik Ticaret, s.2
(çev. Veysel
Bozkurt), Alfa Yaymlari, Ístanbul2000.
89 Mehmet Y. Yabyagil, KOBÍ'lerde Bilgisayar Teknolojileri Uygulamalart, s.9,
ÌTO Yaymlari, Ístanbul2001.
90 Sacit Ertag, Elektronik Ticaret: Tanmn, Gelipimi, Aturntajlara, Güvenligi,
Derle-
yen: Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret (içinde), s.2,-Alfa Yaymlari, Ïstanbul
2000 .

91 Erol Ìyibozkurt,Küresellepmeve Elektronik Ticaret: A.Smith'e Varry" Derleyen:


Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret (içinde),s.83,Alfa Yayinlan,
Ístanbul2000.
92 Yakup Kepenek, "Ekonomik Yönleriyle Elektronik Ticaret", Derleyen:
Vey-
sel Bozkurt, Elektronik Ticaret (içinde) s.19-20, Alfa Yaymlari, Ístanbul
2000.
93 Yakup Kepenek, "Ekonomik Yönleriyle Elektronik Ticaret", Derleyen:
Vey- .

sel Bozl<urt, Elektronik Ticaret (içinde), s.22,


94 Veysel Bozkurt, "Elektronik Ticaretin Ekonomik
ve Toplumsal Boyutu",
Derleyen: Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret, s.69.
95 Veysel Bozkurt, "Elektronik Ticaretin Ekonomik
ve Toplumsal Boyutu",
Derleyen: Veysel Bozkurt, Elektronik T¡caret, s.70.
96 Türkiye Biligim
purasi,10-12 Mayis 2002, Taslak Rapor, 119.
97 Sacit Ertag, "Elektronik Ticaret: Tarumi, geligimi, Avantajlan, Güvenligi,"
Derleyen: Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret (içinde) s.8-9.
98 Türkiye Bilipim Sûrasi10-12 Mayis 2002, Taslak Rapor, 8.129.
99 Türkiye Biligim Sürast,10-12 Mayis 2002, Taslak Rapor, 8.168.
100 Yakup Kepenek, "Ekonomik Yönleriyle Elektronik Ticaret",
Derleyen: Vey-
sel Bozkurt, Elektronik Ticaret, s.19.
101 Timothy Cumming, Küçük, Büyük Ticaret, s.17, Elips Kitap, Ankara
2004.
102 Kutlukhan Kutlu, Dosya: "Uzayh istilasi Filmleri", Sinema
(dergi), Sayr:
2005-06, 5.70-69 arasi.
'

103 Haluk Gerger, Nükleer Tehlike,s.125, Bilim


ve Sanat Yaymlari, Ankara 1983.
Aralarmda istemeden, yanhghk sonucu bir nükleer
sava; çikma olasihgi,
ABD ile Sovyetler Birligi'ni sürekli tedirgin eden
bir sorun olmuytur. 1962
.

Küba Bunahmi, bu iki ülkeyi bir nükleer


savagm egigine getirmig ve her iki
I
718 GelecegiYönetmek

ülkedeki tedirginligi daha da artarnugttr. Iki ülke liderleri arasmda hemen


devreye girebilecek ve diyalogu kolaylagtaracak, yanh; anlamalari önleyip
gerginlikleri azaltacak bir dogrudan iletigim sisteminin kurulmast bu olay-
la, bir kez daha gündeme geldi ve her iki tarafça da ciddi biçimde dügünül-
meye baglands.
Yapalan kargikkh temaslardan sonra, iki ülke temsilcileri 20 Haziran 1963'te
bir araya gelerek Cenevre'de söz konusu anlagmay: imzaladalar.
Anlagmayla öngörülen dogrudan haberlegme sistemi, a) dogrudan iletigim
için iki devreli bir telli telgraf hatti; b) Karpihkh mesajlarm gönderilmesi için
yine çift devreli ve sürekli bir telgraf hatti (Washington-Londra-Kopenhag-
Stockholm-Moskova) ve c) Her iki ülkede bulunicak birer terminalin baki-
mi ve eggüdüm içinde sürekli çahyan bir radyo telgraf hattindan (Washing-
ton-Tanca-Moskova) olugmaktayd2.
ABD ile Sovyetler Birligi arasmda nükleer savag tehlikesinin ciddiyetini ka-
bul eden bir anlayagin ürünü olan bu ilk ikili anlagmayla olugan säz konusu
haberlegme hatti, daha sonralan çegitli bunahm anlammda (örnegin, 1967
Ortadogu savagt strasmda) kullamlmigtar.
Ïkiülke arasmda baglatilan Stratejik Silahlarin Smirlandinimast Görügülme-
si (SALT) sirasmda, özellikle bir yanhghk ya da hata sonucu, istenmeyen bir
nükleer savagm çikma olasthšmm önemli bir sorun olmakta devam ettigi
görälmügtü. Bunun üzerine olugturulan iki komisyon bu konuda neler
yapuabilecegini incelemigtir ve söz konusu anlagma 30 Eylül 1971'de
Washington'da imzalanmigtir.
Anlagma ile her iki taraf, kendi ülkesinde yanhghkla ya da emir-komuta zin-
ciri diginda nükleer silahlarm kullam1masim önlemek için örgütsel ve teknik
öntemler almays kabul etmiglerdir. Ayrica, istenmeyen bir nükleer patlama
söz konusu olursa taraflar birbirlerini derhal haberdar etmeyi ve yanhghkla
savag çakmasim önlemek ve söz konusu nükleer silahm zarar vermemesi
için her türlü önlemi almayl yükümlenmiglerdir. Sayettaraflarm erken uya-
ri sistemleri uyaricisinyaller abr ve bu durum bir nükleer savag çakmast ola-
sihšmi yaratirsa, taraflar birbirleriyle derhal temasa geçeceklerdir. iki taraf,
aynca, ülke simrlaram açan ve öteki ülke dogrultusunda füze atigt yapacak-
larsa, bunu önceden bildirmeyi taahhüt etmiq\erdir. [Kaynak: Haluk Cerger,
Mikleer Tehfike,5.124-125]
104 Sözü edilen kitap Albay Alt Tatar baglanhgtndaki bir gruba hazarlatilmag
olup 1999 ythnda yaymlanrmqttr, toplam 215 sayfadir.
105 What is Information Warfare Dr.Martin Libicki National Defence Univer-
-

sity, 1995'ten aktaran kaynak: Tiirk Silahh Kuvvetieri Bilgi Hartrine Nasrl Ha-
Harp Akademileri,1999 ve 2001, s.10
admunalidir?
106 Naval War College RewiewWinter 1999'den aktaran kaynak: Türk Silahh
--

Kuuvetkri Bil vi Harbine Nasil Harrrlaumahdir? s.12


107 What Is luformation Warfare? Martm Libicki National Defense Univer-
-
DördiincQ BöliimDipnotlarr
719

sity 1995 Cory JonesProfessor Lester Communications 515-T 17 March


1997den aktaran kaynak; Tilrk SilaidaKuuvetleri Bilgi Harbine Nasil Hazir-
lannmhdtr? s.15
108 New Face of Terrorism: Radio-Frequency Weapons Eric Rosenberg
akta-
-

ran kaynak: Tiirk Silahlt Kuvuelleri Bilgi Barbine Nasti Hazerlamnalfdtr? s.18
109 The E-Bomb A Weapon Of Electrical Mass Destruction by Carlo Copp
-

Department of Computer Science Monash University


Clayton, 3168,
Australia'dan aktaran kaynak: Türk Silalrit Kuvvelleri Bilgi Harbine
Nasd
HaztrIanmalldir? s.18
110 Egref Özdemir,Bilgi SavaçIart, s.39, IQ Yaymlari, Ístanbul2003.
111 WARDEN MODELI Warden J.A. III, Col USAF, Air Theory for
the
-

Twenty-first Century, Chapter 4 in Schneider B.R, Grinter LE., Battlefield


of the Future, 21st Century Warfare Issues, Air University Press, Maxwell
AFB, September 1995'den aktaran kaynak. Titrk Silaldt Kuvvetteri
Bilg¡
Harbine Nasd HaztrIanmalidtr?, s.22-23
112 Digital Data Warfare: Using Malicious Computer Code
as a Weapon by
Lawrence G. Downs,Jr.-National Defense University Press.'den
aktaran
kaynak: Tiirk Silahl:Kuvvetleri Bilgi Harbine Nasst Haarrlanmalfdsr?,
s.25
113 Barig Gürsoy, Asimetrik Tehdit, s.150,
IQ Yaymcihk, Ístanbul2005.
114 Timothy L. Thomas, "Deciphering Asymmetry's Word
Game", Military
Reviero, Vol 81, No 4, July-August 2001, s.33'den aktaran,
Barig Gürsoy,
Asimetrik Tehdit, s.150.
115 Barig Gürsoy, Asimetrik Teltdit, s.150.
116 Barig Gürsoy, Asimetrik Tehdit, s.151.
117 Mikkel Vedby Rasmussen, "A New Kind Of War· Strategic
Culture and
the War on Terrorism", Danish Institute for International Studies, ISS
Working Paper, 2003/3, Cophenhagen, 2003, s.10'den aktaran
Bang Gür-
soy, Asimetrik Tehdit, s.151.
118 William J. Hartman, "Globalization
and Asymmetric Warfare" Maxwell
Air Force Base, Alabama, April 2002, (AU/ACSC/053/2001-04),
s.25-
26'dan aktaran Bang Gtirsoy, Asimetrik Tehdit, s.177.
119 Emre Kongar, Devrim Tarihi Toplumbilim Açrsmdan
ve Atatiirk, s. 127, Rern-
zi Kitabevi, istanbul1983.
120 Çetin Kaya, Liderler Liderlige G¡den Yollar, s.15, Beta Yaymethk,
Ïstanbul
2002.
121 Vamik D. Volkan, Körii Körüne Ìnanç,s.63-64,
[Çev.ÔzgürKaraçam],Oku-
yanus, Istanbul2005.
122 Kongar, 127
123 Baran Dural,
.4tatiirk'ün

Liderlik StrInrr, s.32.33,. (aktanlan kaynak: Bülent


.

Daver, Siyaset Bilimine Girig),Okumuy Adam, Ïstanbul2002.


124 Nur Vergin, Siyasetin Sosyolojisi
Kavrnminr, Tammlar, Yaklapunlar, s.36-37,
Baglam Yaymlan, Ístanbul2003.
720 Gelecegi¥önetmek

125 Max Weber, Sasyoloji Yazdan, s. 217-18, [Çev.Taha Parla], Hürriyet Vakfi
Yaymlan, Ístanbul, 1986
126 Nur Vergin, SiyasetinSasyolojisi,s.55
127 Vergin, 55
128 Weber, SosyolojiYazziarr,218
Elâ Gürtlemir), Alfa Yaym-
129 David K. Hurst, Kriz ve Yenilenme, s.174 (Çev.:
lan, Istanbul2000
130 David K. Hurst, Kriz ve Yenilenme, s.176.
131 Weber, 218-19
132 Melih Arat, 21. YrizyriÍçinYönetim, s.87, Dadateknik Yönetim Dizisi, Ístan-
.

bul 1998.
133 Volkan, Körg X6rüne Inanç,16
134 Kongar, Atatürk, 130
135 Mike Johnson,GelecekBinyridaYönetim, s.4, (Çev. Sinem Gül), Sabah Kitap-
lan, Îstanbul1996.
136 Johnson, 5 .

137 B.M. Bass, Siogdill's Handbook of Leadership:A Survey of Theory and Research,
s.7, rev. Edition, Free Pres, New York 1978.
138 Sullivan-Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz,67
139 Robert H. Rosen, insanYönetimi,s.32 (çev.Gündûz Bulut), Mess Yaymla-
n, Ístanbul1998
140 Ronald A. Heifetz ve Marty Linsky, "Liderler ÍçinYagam Rehberi", Kari-
yer Yönetimi (içinde)s. 168, (Çev.Murat Çetinbalag), Mess Yaymlan, Istan-
bul 2004. [Bu gayretler bazen hakhdir. Yüksek konumlardaki insanlar, ha-
tah bir strateji ya da bir dizi kötü fikrin bedelini çok kez ödemek zorunda
.
kahrlar. Ama sik sik daha fazlass if bagmdadir.]
141 ÇetinKaya, Liderler ve Liderlige Giden Yollar, s. 5, Beta, Ístanbul2002.
142 Mustafa Özel, 1p Hayatmda Liderlik ve Strafeji, s.43, Datateknik, Ìstanbul
1998. (ABB lideri Percy Barnevk, Sirketinindünya genelinde 5000 lideri ol-
dugunu söylüyor. Yani er ve erbaglara degil, alay komutanlarma kuman-
zaten.]
da ediyor. Barnevik. Küresel bir girketi yönetmenin bagka yolu yok
143 Özel,41 (aktarilan, Warren Bennis, "Becoming a Leader of Leaders, 1997)
144 Erol Eren, Yönetim ve Organizasyon, s.3, Beta Basun Yaym, Ïstanbul1996.
145 Eren, s.6
146 John-W. Cebrowski, YüksekPerformansm On Özelligi, ÏçYagami, Milliyet, 7
Kasim 1999.
147 Rosen, ÌnsanYörletimi,38
148 Kaya, Liderler ve Liderlige GidenYollar, 15-16
149 .Ann Winblad, "Bir Risk SermayesiUzmammn Liderlik Sirlan", s.207,(Ed:
P.M. Cohen-F. Hesselbein, Liderden Lidere (içinde) (Çev:Selim Atay) Mess
Yaymlan, Ístanbul1999,
150 Jack Trout, Konumfandarma Stratejileri, s.122, (Çeviren:Ümit ensoy),
Optimist Yaymlan, istanbul
2005.
Dördiincü Bölüm Dipnotlarr . I

721

151 Sullivan-Harper, Umut Bir Yuntem Olamaz, 68


152 Sullivan-Harper, 68
153 Sullivan-Harper, 68
154 Kenichi Ohmae, "Simrlann Olmadiga Bir Dünyada Strateji"
s. 206-207,
(Ed: F. Hesselbein-P.M. Cohen, Liderden Lidere içinde)
Mess Yaymlan, Ístanbul1999.
(Çev: Selim Atay)

155 Ohmae, 207


156 Sullivan-Harper, 70
15T Sullivan-Harper, 70
158 Sullivan-Harper, 74-75
159 Sullivan-Harper, 74-75
160 JackTrout, Konumlandtrma Stratejileri, s.129-130.
161 Nevin Simgek-Mehmet Fidan, Kurum Kültürü
ve Liderlik, 5.58-59-60, Tab-
let Yaymlari, Ïstanbul2005 (aktanlan kaynaklar: Öztürk
A. (1998)Küresel-
legen Dünyada Yöneticilik,Erçetin
S.S.(2000);Lider Sarmalmda Vizyon, Erdo-
gan Ì. (2000);Okul Yönetimi ve ÖgretimLiderligi, Peker Õ. (2000);Etkili Yö-
netim Beceriieri, http://www.tel.gazi.edu.tr/aerdem/lider-
lik.htm;http://www.merih.net/m2/lid/wmetate24.htm.
162 Linda A. Hill, "Parlak Elemanlara Geligtirmek",Ed. F. Hesselbein-P.M.
Co-
her, Liderden Lidere (içinde), s. 313-315
(Çev.Selim Atay), Mess Yaymlari,
Ïstanbul1999.
163 Warren Bennis, "Liderlerin Lideri Olmak", 133-134, Rowan
s. Gibson (derle-
yen): Gelecegi Yeniden Dilgünmek,
(Çev:Sinem Gül), Sabah Kitaplart, Ístan-
bul 1997.
164 Bennis, 135-144 arasi.
165 Noel Tichy, "ÖndeOlmano Belirtisi", 274, Ed: Frances
s. Hesselbein-Paul
M. Cohen, Liderden Lidere,
[Çev.Salim Atay], Mess Yaymlari, Ìstanbul
1999.
166 Melih Arat, 87 [Türkiye'deki lider tipine gelince.Toplum
geliptikçeHder ti-
pi de gelenekselden rasyonele dogru agama kaydedecektir. Türkiye'de bu-
gün geçerli olan liderlik türü geleneksel ve karizmatik liderliktir. Lideri, li-
der yapan özelliklerden biri gücüdür. Eu
gücünü onu izleyen kitleden ahr.
Türkiye de hâlâ geleneksel bir topium oldugu, bazz kesimler
itibarryla da
geleneksel evreden sanayi evresine geçtigi diigüniilürse, böyle
bir toplum-
dan alsnangüçle ancak geleneksel ya da karizmatik lider olunabilir. Özel-
likle Anadolu'ya bakaldigmda agiretlerin ve kavimlerin oldugu
görülürse,
liderlik tipinin buralarda geleneksel liderlikle smirh kaldxş,
gebirlere inil-
diginde ise, karizmatik liderlik tipinin ötesine
geçilemedigi görülür. (Siya-
set Bilimci Mehmet Büyükçolak'la M. Arat'm konugmasil.
167 Peter F. Drucker, "Gelecekte
Ïq1erinAlacaş Sekil",Ed: F.Hesselbein-P.M.
Cohen, Liderden Lidere (içinde), s.123,
çev: Selim Atay, Mess Yaylm, Ístan-
bul 1999.
168 Mike Johnson,Gelecek Binydda Yönetim, s.57
(Çev:Sinem Gül), Sabah Ki-
taplar, Ìstanbul1996.
722 GelecegiYönetmek
I. I

169 Arat, 21 Yüzyn ÌçinYönetim, 90


170 Kaya, Liderler ve Liderlige GidenYoßar, 16
171 Kenchi Ohmae, "Suurlann Olmadiş Bir Dünyada Strateji", Ed. F.
Hesselbein. P.M. Cohen, Liderden Lidere (içinde),s.212- Mess Yayim, Ístan-
bul 1999,
172 Tichy, Önde Olmanm Belirtisi, 280
173 Douglas K. Smith, "Degigim ÖlçegiOlugturmak", Ed. F. Hesselbein P.M.
-

Cohen, Liderden Lidere, (içinde), s.113, çev. Selim Atay, Mess Yayuu, Ïstan-
bul 1999.
174 Tichy, 280
175 Tichy, 281
176 Gary Hamel-JimScholes, "Yeni Zenginlik Peginde Stmtejik Buluqçuluk",
Ed. F. Hesselbein-P.M. Cohen, Liderden Lidere (içinde), s. 100-101 (Çev.Se-
lim'Atay), Mess Yaymlan, Ìstanbul1999.
177 Melih Arat, 2L Yüzyd ÏçinYönetim, s. 18, Datateknik Y aynu, istanbul1998.
178 Abdullah Karaman, Vizyon Ydnetimi, s.18-19, IQ Yaymcilik, istanbul2005.
179 Sollmann Ullrich-Roderich Heinz (Çev.Veli Karagöz), Vizyon Yönetimi
(içinde Elke Leonhard, Vizyonlar: Ekonomik YarigÇaşndaEn Onemli Iti-
ci Güç), Evrim Yaymlan, Ìstanbul,1995, s.13'ten aktaran A. Karaman, Viz-
yon Yönetimi, s.18.
180 Stephen Cumming, John Davies; "Mission, Vision, Fusion," Long Range
Planning, Vol: 27, No: 6, y: 1994, s.147den aktaran A. Karaman, Vizyon
Yönetimi, s,18.
181 Maxwell and Doranan; Baçarr 1çinStratejiler, Sistem Yaylacihk, Ístanbul,
1995, 41'den aktaran A. Karaman, Vizyon Yönetimi, s.18.
182 C.R. Sullivan-M.V. Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz,-s.103.
. 183 Nedim Yüzbagioglu, 2000'i Yuiarda Strateji ve Planiamast, s.159, Çizgi
Kitabevi, Ìstanbul2004.
184 Peter M. Senge, "Bulupçuluk Pratiş", Editör: F. Hesselbein-P.M. Cohen,
Liderden Lidere (içinde),s. 62-66, Mess Yayanlan, Istanbul 1999.
185 Abdullah Karaman, Vizyon Yönetimi, s.20.
186 Abdullah Kararnan, Vizyon Yönetimi, s.20.
187 G. Hamel-C.K. Prahald, Gelecegi Kazanmak, 5.165. '

I88 ÇetinKaya, Liderler LiderligeGiden Yollar, s.6-7.


189 Melih Arat, 21. Yilzyrl Için Yönetim, s.19.
190 Yilmaz Taptik-Ozgül Keleg, Kalite Savap, s.128, Kal-Der Yaymi, Istanbul
1998.
191 Fran es Hesselbein [Girig yazisil s. xIII, Editörler: F. Hesselbein-
P.M.Cohen, Liderden Lidere (içinde),Mess Yaymlan, istanbul1999.
.
192 Peter M. Senge, "Buluççuluk Pratigi", Ed: F. Hesselbein P.M. Cohen,
Liderden Lidere (içinde),s.66.
193 JohnP. Kutter, "Degigimin ÖnünüAçmak", Ed: F. Hesselbein-P.M.Cohen,
Liderden Lidere, (içinde),s.82-83.
194 G.R. Sullivan-M.V. Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, s.115.
I.

--

Dörd üncü BölümDipnollara 723


. .

195 Yilmaz
Taptik-Özgül Keleg, Kalite Savagt, s.127, Kalder Yayru, Ïstanbul
1998.
196 Nedim Yüzbagoglu, 2000'll Yrliarda Strateji Planlama, s.165.
ve
197 Abdullah Karaman, Vizyon Yönetimi,s.23.
198 Abdullah Karaman, Vizyon Yönetimi, s.25-32
arast.
199 Misyon kavrammm etimolojik anlami ile
genel anlama için kaynak:
Abdullah Karaman, Vizyon Yönetimi, s.41-42'denyararlamlmigtir.
200 ÇetinKaya, Liderler Liderlige Giden Yollar, s.7.
201 Nedim Yüzbagioglu, 2000'li Yrilarda Strateji Planiama, s.166.
ve
202 David K. Hurst, Kriz ve Yenilenme, s.59,
[Çev.Elâ Gürdemir], Alfa
Yaymlari, Ïstanbul2000.
203 Peter M. Senge, "Bulupçuluk Pratigi", Ed. F. Hesselbein, P.M. Cohen, Li-
derden Lidere (içinde), s. 66.
204 ÖzcanYeniçeri-Mehmet ince,Bilgi Yöned i Simteilleri Girigimcilik,
ve s.457.
205 Servet Õzdemir,Egitimde ÖrgütselYenilegme,Pegema Yaymcihk, Ankara,
2000, s.38'den Aktaran Abdullah Karaman, Vizyon Yönetimi, s.47.
206 Bu sorular için bkz: Peter Senge [Beginci Disiplin-The
Fifth Discipline] ve
Gary Hamel-C.K. Prahald [Gelecegi Kazanmak-Competing
207 Gary Hamel C.K. Prahald, Gelecegi Kazanmak, s.123
forthe Future]
[Çev.Zülfü Dicleli],
-

Anadolu Grubu Yaymlari, Ístanbul 1995.


208 Gary Hamel C.K. Prahald, Gelece iKazanmak, s.124.
.
-

209 C.K., Prahald, "Büyüme Stratejileri", Rowan Gibson


(derleyen); Gelecegi
Yeniden Düpünmek (içinde), s.60
[Çev.Sinem Güll, Sabah Kitaplan, Ïstan-
bul 1997.
210 C.K. Prahald, "Büyüme Stratejileri", R Gibson
(der); Gefecegi Yeniden
Düpünmek (içinde), s.61.
211 Gary Hamel-C.K. Prahald, GelecegiKazanmak, 125.
s.
212 Michael Porter, "Yannm Avantajlanm Yaratmak", R.
Gibson. (der.)
Gelecegi Yeniden Dagünmek (içinde),s.45-47 arasi.
213 Christopher A. Bartlett ve Sumantra Ghoshall, "Küresel
Yönetici Ne
Demektir?", Harvard Business Review'den Seçmeler,
çev: Ahmet Kardan,
Degigen Dünyada Liderlik (içinde), Mess Yaymlan, Istanbul 2004, s.100
214 G.R. Sullivan-M.V. Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, s.125.
215 Gary Hamel-C.K. Prahald, GelecegiKazanmak, s.126.
216 Gary Hamel-C.K. Prahald, GelecegiKazanmak, s.124,
217 Michael Porter, "Yarmin Avantajlarmi Yaratmak", Der: R. Gibson,
Gelecegi
Yeniden Diïçünmek (içinde), 8.53-54.
218 G.R. Sullivan-M.V. Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, e.130.
219 G.Hamel-C.K.Praliald, GelecegiKazanmak, s.130.
220 JeffersonHane Weawer, Matematik Kâpifi, 8.154-167
arasi (Türkçesi: Bilge
Sipal-Barg Akaha), Güncel Yaymerhk, Istanbul 2004.
221 K. Evren Bolgün M. Barly Akçay, Risk Yönetimi,
s.41,Scala Yaym, Ïstan-
.
-

bul 2005.

L
I
Gelecegi Yönetmek
724 .

Kiiresel girket Haline


222 Masum Türker-Esin Okay Orerler, Türk Sirkellerinin
Getirilmesi Y ollari, s.100, iTO Yayuu, istanbul 2004.
223 Peter L.Bernstein, Tanrdara Karp Riskin Olaganiistü Tarihi, s.20-21 (Çeviren:
Canan Feyyat), Scala Yaymohk, Ístanbul2000.
Cardano'nun kumarla ilgili incelemesinin baghga "Liber de Ludo Aleae"
(SansOyunlan Kitabt) idi. Alene sözcügü zar oyunlarma gönderme yapar.
Aym kökten gelen aleatorius ise genel olarak gans oyunlaram tammlayan
bir kelimedir. Bu sözcükler Ìngilizce'ye, sonucu belirsiz olaylar için kulla-
mlan (1- kãr
"aleatory"
veya zarar gibi belirsiz ve rastlantisal bir ihtimale
bagh olan; 2- gansa, özellikle de kötü gansa bagh olan-çu) kelimesi geklin-
de ulagmigtir. Böylece, o gik dilleriyle Romahlar, kumar ve belirsialigin an-
lamlarru farkmda olmadan, bizim için baglantilandirmiglardi.
Liber de Ludo Alene olasihgin istatistiksel ilkelerini geligtirme yolunda har-
canmig ilk cïddi çabadtr. Ancak kitapta olasihk
sözcügüne rastlanmax.
"gansa"

Cardano'oun kitabria verdigi baghk ve metnin büyük bölümü


"probability"
säzcügü-
gönderme yapar. Olasihšm Ìngilizcekarghgi olan
nün Latince'deki kökü, denemek, kamtlamak veya onaylamak anlamma

ile yapabilmek anlammdaki ihmin birlegtirilmesiyle üretil-


"probare"

gelen
mistir. Cardano sözcügü bu gekliyle, anlami kanitlanabilir veya onaylama-
Olasihk ile rastlantisalhk arasmda-
ya deger manasmda biliyor olmahdir.
Liber de Ludo Aleae'nin basilma-
gans oyunlanm olugturan gey-
-yani

ki bag
izleyen 100 yd boyunca genel kullamma girmemigtir.
sim
Kanadah felsefeci Ian Hacking'e göre'olasthk sözcügünün Latince kökeni
"onaylamaya
deger" geklinde bir aniam ifade eder. Sözcügün uzun bir dö-
Hacking örnek olarak, Daniel De-
nem boyunca tagidigt anlarri budur.
foe'nun 1724 tarihli Roxana, or The Fortunate Mistress (Roxana ya da Talih-
li Metres) adh romamndan bir bölüme igaret eder. Romanm kahramaru
hatum, varhkh bir adarm kendisine bakmasi için ikna ettikten sonra gäyle
der: "Gerçekten rahat yagamak için dügünebildigim ilk gey buydu ve
onaylamaya old ukça deger (probable)bir yoldu." Buradaki anlam kadmm
daha iyi yagama özlemini hakh gösteren bir yaçam biçimine ulagmig olma-
siyd1; kadm, Hacking'in ifadesiyle, baglangicmdan iyi bir siçrama
"kötü

yapmigti."
ahn-
Hacking, olasihk sözcügünün anlammdaki degigime örnek olarak bir
kullanarak, Kopernik'in dün-
ti daha yapar. Galile, probabilid sözcügünü
olmadipi"
"olast

yamn günegin çevresinde döndügüne iligkin teorisinin


(improbabili) söylemigti; çünkû bu teori insanlarm kendi gäzleriyle gördü-
dünyanm çevresinde dönmesi- çeligiyordu. Böyle bir te-
-günegin

gü geyle
ori mûmkün degildi, çünkü onaylanmayacak, kabul görmeyecekti. Yakla-
gik 100 yd sonra, yeni (ancak hâlâ en yenisi degil) bir anlaru kullanan Al- "kayaslanamaz

man bilgin Leibniz, Kopernik'in hipotezini tammlarken,


gekilde en muhtemel" ifadesini kullanacakti, "Leibniz için," diye yaziyor
belirleyen neden ve kamtti." Ashnda sözcügün Alman-
"olasihgi
Hacking,
ca'daki kargihgi olan wahrscheinlich, kavramm bu anlanum gayet iyi yaka-
L

Dördüncü Bölüm Dipnodarr 725

lamaktadir; bu kelime Íngilizce'yeharfiyen "hakikat

görünümünde" gek-
linde çevrilebilir.
Olas11:ksözcügü her zaman, biri gelecege bakan, digeri geçmigiyorumla-
yan, biri görü ylerimizle, digeri gerçekten bildiklerimizle ilgili bu çift anla-
mi taç1migttr.
Ïlk anlaminda olasihk, bir görüge olan inanan veya onaylanabilirliginin
derecesi manasma gelir bu, olasthgm íçinde sakh olan anlamdir. Akade-
-

misyenler bu anlami aktarabilmek "epistemolojik"


için terimini kullanir-
lar; epistemolopk sozcugu tumuyle incelenemeyen insan bilgilerrun
smir-
larma gönderme yapar.
Olasihkla ilgili bu ilk anlam digerinden çok daha eskidir; olasihgi ölçme
fikri çok daha sonralart ortaya çaknugtir. 3u eski anlami, onaylama fikrin-
den dogmug ve zaman içinde geligmigtir:Bildiderimizin ne kadarim ka-
bul edebilfriz? Galile'ye göre olasihk, bize söylenenlerin
ne kadarmi onay-
layabilecegimiz anlamma geliyordu. Leibniz'in daha modern kullanimin-
da ise, kamtlara ne kadar güvenebileceşmiz anlamnu kazanmigti. (Kay-
nak: Peter L. Bernstein, Tanrdara Kargi Riskin Olaganüstü Tarihi, 66-67)
s.
224 Bernstein, Tanrrlora Karp, s.21.
225 M. Türker-E.Ö.Örerler,Tiirk Sirketlerinin Kilresel girketHaline Getirilmesi
Yoll«rr, s.100.
226 Arman T. Tevfik, Risk Analizine Girip, s.1-2, Alfa Yaymlari, Istanbul 1997.
227 Peter L. Bernstein, Tanrdara Knrgr,s.26.
228 Peter L Bernstein, Tanrdara Karp, s.21-24 arasi.
229 Yaçar Çabuklu, Postmodern Toplumda Kriz ve Siyaset, s. 31, Kanat Yaymlari,
Ïstanbul2004.
230 A. Tevfik, Risk Analizine Girig, s.2
231 Huseyin Özgen,Azim Öztürk,Azmi Yalçm; Temel igletmecilik
Bilgisi, No-
bel Yaymlan Adana, 2001, s.36'dan aktaran M. Türker, E.O. Orerler; Türk
Sirketterinin Küresel SirketHaline Gefir2TmesiYollart, s.100.
232 A. Tevfik, Risk Analizine Girip,s.2
233 Peter L. Bernstein, Tanrdara Karpt, s.247.
,

234 A. Tevíik, Risk Analizine Girig, s.2.


235 M. Tiirker ve E. Örerlär,Tiirk Sirketlerinin Küresel girketHaline Getirilmesi
Yollarr, s.101.
236 Ali Kemali Cadoglu, Risk Yönetimi ve TSK'daki Uygulamalar, 6, Harp Aka-
s.
demi Yaymi, Ístanbul2001.
237 K. Evren Bolgün M. Barig Akçay, Risk Yönetimi (içinde)Upr Civelek, Su-
-

nug Yazisi, s.13, Scala Yaymcahk, Istanbul 2005.


238 Arman T. Teyfik, Risk Analizine Girip, s.4. .

239 Brian Lo Paribas, Asia Risk, August, 1999, p.26, aktaran kaynak: Bolgiin-
Akçay, Risk Yönetimi, s.37.
240 Peter Bernstein, Tanrrlara Karpt, s.233.
241 Peter Bernstein, Tanrilara Karpf, 5.228-229.
726 GelecegiYönetmek

242 Peter Bernstein, Tanrilara Karp, s.374.


243 Evren Bolgün Barig Akçay, Risk Yönetimi, s.49-82 arasi.
-

244 Hüseyin Hatemi, "Krizin Kritigi", Dügünen Siyaset, Subat 1999, sayi: 1,
s.17.
1) Mehmet Ali K1hçbay "Nominal tarible reel tarihin kargilagtigi noktada
kriz" analizi yaparken, Türkiye'yi mercek altma ahyor: Türkiye'de kriz ol-
dugu konusunda kimsenin kugkusu yok. Krizin yogunlagtigt ve kaynak-
landigi yerin sistem oldugu, sistemin takanmaammgiderek krize yol açti-
siyasal sistem, ku-
ginoktasmda ise neredeyse tam bir uzlagma var. Amaolmadigt gärülüyor,
rumlari itibanyla incelendiginde, Bati'dan pek farkh
içinde bulundugu du-
o zaman gu soru megruluk kazamyor. Türkiye'nin
rum esasen ve yalnizca siyasal kriz
midir, siyasal yapimn bir krizi midir?
(Dügünen Siyaset, Subat 1999, sayi: 1, s.47-48)
2) Ekrem S. Aram: Ístersenizben hiç soruyu sormayayrm. Sizde sorular var na-
önceden gönderitmigli.Bi-
si Isa. Dogrudan cevaptaragivelim, dilerseniz. (Sorular
rinci soruda, Türkiye'den son dönemlerde, úlkede bir kriz ortamimn varirguidan
söz edildigi bunun siiregiden bir olgu oldugunun sikça konuguldugu belirtili-
ve
Tanzimat'f bu yaçadigimaz krizierin nasit tasvir edilebilecegi soru-
..
yor ve an yana
luyordu. Devammda bu ortamt besleyen dinamikler konuguldu).
Attilä Ilhan: Olur, tabii, ben baglanm. Türkiye'de bir kriz ortammm varh-
mdan, bu kriz ortammdan yararlananiar söz ederler. Türkiye'de bir kriz
ortami kendi bagina hiç yoktur. Türkler krizden de hoglanmazlar. Tûrkle-
rin krizden hoglanmadiklart ve kriz yaratmayt sevmediklerinin en gùzel,
bunu hatir-
en aç1k delili yaganmt; bir olaydir. Sizin nesilleriniz bile hatta
layacaklardir. Türkiye'de halkin çok büyük çogunluguyla iktidara gelmi;
Adnan Menderes diye bir bagbakan vardi. Adnan Menderes, Türkiye'de
bir askerî darbeyle devrilmig ve bilahare de mahkeme edilip asilmtytir. Ç1t
çikmamigttr. Türk halki hiçbir tepki göstermemi.itir.Yani Türkiye'de kriz
yoktur. Eger olabilseydi, igte burada olurdu. ÇünküTürk halki Menderes'i
çok seviyordu ve de onu çok büyük oylarla çogunluk olarak iktidara ge-
tirmigti. Buna ragmen, üstelik seçimle degil askeri darbeyle indirildi ve bi-
lahare mahkeme edilip asildi. Du takdirde Türk halkuun isyan etmesi ge-
rekirdi. Eger krize egilimli bir toplum otsa Türkler, bunu yaparlards.
Simdibana göre, Türk halkikendiliginden kriz çakartmaz. Türkiye'de kriz
ç1kartihr. Bu hep böyle olmuetur. Söylesöyleyeyim: Osmanh tarihini kur-
caladigsmzda görürsünüz ki, 19. asra kadar tek Ermeni isyam yoktur. Bu-
lamazsmiz. Ufak tefek Celâli isyanlari vardtr.
Onu da Türkler, arada sirada padigaha karpl yaparlar. Ve o Celâli isyanla-
rmm gerisinde de ya toprak meselesi yatar veyahut da agiret
meselesi.
Ama birdenbire 19. yüzyilda Türkiye'de Kürt ve Ermeni isyanlari görül-
meye baglamr. Peki 19. asrm özelligi nedir? 1839'dan itibaren Türkiye Ba-
ti'mn kontrolüne girmigtir. Bati, Türkye'yi parçalamak niyetindedir. Su
Onlarm bir bag-
"söylenmigtir".

çok açak ve seçik olarak onlar tarafmdan


Dördüncil BölümDípnotlart -

727

bakanlari vardir. Adi Palmerston. Ïngiliz.Palmerston, -18. yüzyilda çok


açik bir beyanatta bulunuyor: "Türkler ancak Haristiyan olmak koguluyla
var olabilirler." Bir ikincisi var: Gladstone. Onun bir fikrine göre de; Türk-
lerle Ruslar ikisi de Avrupah degillerdir. Bunlart Avrupa'ya sokmamak
için en iyi çare, ikisini birbiriyle savagtirmaktir. Bizim 19. yüzyila kadar
Ruslarla hiçbir savapmiz yoktur. Biz hep Avusturya -

Macaristan'la sava-
giriz. 19. yüzyildaysa yalruzca Ruslarla savagiriz. ÇünküBati öyle istemig-
tir. Bizi parçalamak için bäyle bir çare bulmuglardir.
Kaynak: Diipiinen Siyaset, Subat1999, Sayi: 1,s.71-72.
245 Melek Vergiligel Tüz, Kria ve igletmeYo'netimi,s.3, Alfa Yaymevi, Ístanbul
2001,
246 Melek Vergiliel Tüz, Kriz YJnetimi, s. 4, Alfa Yayinevi, Ïstanbul,2004.
247 M. Türker-E.D. Örerler;Türk SirketlerininKüresel
SirketHaline Getiril-
mesi Yollart, s.109.
248 M. Vergiliel Tüz, Kriz Yönetimi, s.4.
249 Melek V. Tüz, Kriz Yönetimi, s.5.
250 Melek V. Tüz, Kriz Yönetimi, s.12.
251 Nejat Tarakçi, Çatigmayr Önlemeve Kriz Yönetimi, s. 5 ve 14, ÇantayYayin-
lari, Ïstanbul2005.
252 S. Gülden Ayman, "Uluslararast 11igkilerde Problem Çözümü Yaklagmi"
(derleyen) Faruk Sönmezoglu, Uluslararasi Politikada Yeni Alanler Yeni Ba-
krytar (içinde), s.169, Der Yaymfan, Ìstanbul1998.
253 Gülden Ayman, Ulustararasr Ïligkilerde Problem ÇöziimüYaklagmn, s.174-175
254 Nejat Tarakçi, Çatrymay; Önlemeve Kriz Yönetimi, s.5.
255 N. Tarakçi, Çatrymay; Önlemeve Kriz Yönetimi, s.15.
256 N. Tarakça, Çatigmayr Önlemeve Kriz Yönetimi, s.18.
Ba. arl veya baçanstzhkla sonuçlanan bir dizi krizin analizi
gu änermeyi
desteklemektedir: Taraflardan biri veya her ikisinin anlagmaalik sirasmda izie-
dikteri AMAÇLARI (Iredefleri) ve/veya buniara ulapunk için bapvurduklart
ARAÇLARI smiriamalart kriz yönetimini kolaylagtermaktadtr.Ancak, hedefferin
ve araçlarm smtriandrrrimasmrn bir anlaymazIrgm savapsiz sonuçtandirtimast
için yeterli olmadigrm dikkntealmak gerekir.
Geçmigte edinilen deneyimler ve çtkarilan dersler, apagidaki Kriz Yöneti-
mi §artlarmmiyi anlagilmasi ve uygulamalarda buna göre davramlmasi
gerektigini göstermektedir.
1. Askerî seçeneklerin yetkiti sivil makamlarca denetimini saglamak
Askerî girigimlerin seçimi ve zamanlamasmda
en üst düzeyde sivil dene-
tim, kriz yönetimi için son derece önemlidir. Bu uygulama özel taktik ma-
nevralar ve dugman birlikleri ile istenmedik bir çatigmaya neden olabile-
cek operasyonlari da kapsayacak gekilde genigletilebilir.
2. Askerî harekettenmelerin temposundaduraklamalar yaratmak
Askerî hareketlenmelerin hizmm, her iki tarafa diplomatik
sinyal ve ileti-
gim teatisi için yeterli zaman tantmak, durumu degerlendirmek, karar
ver-
728 GelecegiYdnetmek

mek ve önerilere karghk vermek için bilerek yavaglatilmass gerekebilir.


3. Diplomatik ve askerf 1:areketierikoordine etmek
Hangi askerî harekat baglatihrsa baglatilsm, bunun, krizi savagsiz sona er-
dirmenin bir parçasi olarak politik-diplomatik koordinasyonu yapumah-
dir.
hedefferiyle kontrol etmek
4. Askerï girigimleri,kararlaiskgösterisi ve smrrls kriz
önleyi-
5. Dügmana büyük ölçekli bir savaga kalkrytlacagtgörúntüsü vererek onu
ci bir soldirtya zorlayacak hareketlerden kaçmmak
diplomatik-
6. Askerî bir çuzüm arayagi yerine, müzakere arzusunu gösterecek
askerf yöntemleriseçmek
dip-
.
Düpmana krizdcu çrkmakiçin temel çikarlarryla uyumlu bir yol brrakacak
cmatik-askerî yöntemlerisepnek
257 Melek V. Tüz, Kriz Yönetimi, s.108-112 arasi.
258 Harro von Senger, Strategemier, Birinci Cilt, s.144
Adam Yayinlari,
259 Sacon, Denemeler, s.7 ve 21 ile s.89, (çev.Akyit Göktürk),
Ístanbul1982
i. Sibylla, Romah bir ermig kadmdl. Bir gün Kral Tarquinius'a gelerek ona
dokuz kitap satmak istemig, Kral istemeyince kitapíardan üçünü yakmig,
daha
geri kalan altisma aym parayi istëmig. Kral gene almaymca üçunü
fiyati istemig. Kral en sonunda me-
yakmig, geri kalan üçü için gene aym
kitabi. Su kitaplar sonradan äzel olarak
raktan kurtulamayarak almig üç
saklanmig, kutsal saytlmig. Roma devletinin bagi dara dügtükçe bunlara
bagvurulmuytu.
ii. Argos, Juno'nunbir inege dönügmüç olan ktz: Io'yu gözetlemekle
gä-
revli yüz gözlü devdi. Mrcurius bu devi flütüyle uyotarak öldürmüg, Ju-
serpmigti.
no da onun yüz gözünü tavus kuçunun kuyruguna
iii. Briareos,. yüz elli bir titandi
vardi, giyen gö-
iv. Yeralh dünyasmm krah Pluto'nun tilsimh bir migferi
olurdu. Pluto migferini arasira tanrilara ya da insanlara ödúnç ve-
'
runmez
rirdi. Sözgeligi, Perseus Medusa'yt öldürmeye giderken giymigtibu migfe-
ri. (Kaynak: Bacon, Denemeler, s.218)
s.87-
260 Albert Camus, Denemeler, (çev:Sabahattin Eyüboglu-Vedat Günyol),
90 arasi, Say Yaymlari, Ïstanbul1982
Vakfi,
261 Mim Kemal Öke,Küresel Topium ve Türkiye, s.8, Konrad Adenauer
Ankara 2001
262 Armand Mattelart, Bi'lgiToplumunun Tarihi, s.17-20 arast, (çev:Halime Yü-
cel Altmel), ÍletigimYaymlan, Ìstanbul2004
263 Oke, Küresel Topium... s.9
264 Nicholas Negroponte, Dijital Dünya, s.10, (çev Zülfü Dicleli), Henkel Ya-
ynu, Ìstanbul1996
·

Tarihi, s.100-101
265 Armand Mattelart, Bilgi Toplumunun
266 Kazgan, Küresellegmeve Ulus-Deviet,s.22,Bilgi Üniversitesi
Gülten Yaymi,
Ïstanbul2000
r r
Dördünca Böläm Dipnollarr 729

267 Rand Corporation, "The Emergence of Noopolitic: Toward on American


Information strategy", www.rand.org
268 JamesPetras-Hem·y Veltmeyer, Maskesi Dügürülen Küresellegme,s.11,
(çev:
ÖzkanAkpinar), Mephisto, Ístanbul2006 .

269 Ozer Ertuna, Kapitalizmin Son Direnigi, s.107, Alfa Yaymlari, Istanbul 2005
270 JerryKloby, KüresellegmeninSefaleti, s.11, (çev· Orhan Düz), Güncel Yaym-
·

CIhk,
Ìstanbul2005
271 Ertuna, Kapitalizmin Son Direnigi, s.107
272 Kloby, Küresellegmenin Sefaleti, s.11
273 . Vedat Sakman (derleyen), GelecekYüzydm Gündemi, s.9, Rota Yaymlan, Ís-
tanbul 1999
274 Kazgan, Küresellegme ve illus Deviet s.22
275 Petras-Veltmeyer, Maskesí Dügürülen Küresellegme,s.36
276 Sakman, GelecekYüzytlm Gündemi, s.11
277 Kazgan, Küreselleymeve lIlus Deviet, s.22
278 Kloby, Küreselleymenin Sefaleti, s.111
279 ÖzcanYeniçeri, Küresel Kiskaçve Türkçülük, 8.223, IQYayinevi, Ístanbul2006
280 Ertuna, Kapitalizmin Son Dírenigi,"s.231
281 Hasan Köni, Genel Sistem Kuramt ve U slaramst Siyasetteki f eri,
s. 32,
Asam Yayani, Ankara 2001
282 Kloby, Küresellegmenin Sefaleti,s.112
283 Käni, Genel Sistem Kurama..., s.137
284 Käni, Genel Sistem Kurami..., s.138
285 Yeniçeri, Küresel Kiskaç ve Türkçülük, s.222
286 Köni, Genel Sistem Kurann..., s.139
287 Yeniçeri, Küresel K:skaç ve Türkçülük, s.224
288 Käni, Genel Sistem Kuramr..., s.139
289 Ertuna, Kapitalizmin Son Direnigi, s.231
290 William Knoke, Cesur Yeni Dünya Yirmi Birinci Yüzyrl íçinBir Yol Haritast,
s. 276-277, (çev:Zülfü Dicleli), Henkel Yayim, Ìstanbul1997
291 Kazgan, Küresellegmeve Lllus Devlet, s.254
292 Knoke, Cesur Yeni Dünya, s.277
293 Knoke, Cesur Yeni Dünya, s.277
294 Richard J.Bamet ve JohnCavanagh, Küresel Dügler Ìmparator
Sirketierve Ye-
ni Dünya Düzeni, s.8-9, (çev:GüldenSen),Sabah Kitaplan, Istanbul 1995)
295 Armand Mattelart, Bilgi Toplumunun Tarihi, s.109
296 Ertuna, Kapitalizmin Son Direnigi, s.2Ž6
297 Kloby, Küresellegmenin Sefaleti, s.12
298 Kazgan, Küresellegmeve LIlusDevlet, 8.225-229 .

299 Ydmaz Dikbag, Satdik Vatan, s.34, Toplumsal Dönügüm Yaymlan, Ìstanbul
2003
300 JosephStiglitz, Küresenegme, 124
301 JosephS.Nye, YumugakGüç,s.27, (çev:Rayhan ÌnanAydm), Elips Yayinla-
n, Istanbul 2005
I

KA YNAKÇA

L
I

Akman, Vedat; Gelecek Yüzyihn Gûndemi, Rota 'Yaymlan,


Ístanbul
1999
Aksoy, Muammer; Atatürk
ve Tam Bagimsizhk, Gündogan Yaymcihk,
Ankara, 1990
Aktar, Yücel; "Askerî Tarihin Tammi
ve Metodolojisi", Birinci Askerî
-

Tarih Semineri Bildirileri, 1983


Aktulga, Dogu; (Harp Akademileri'nde verdigi konferans);
Atatürk'ün
Devlet Yönetimi Anlayigi; Harp Akademileri
Basim Evi, Ístanbul
2001
Alaton, Îshak;Görüg ve Öneriler,Cem Ofset, Ístanbul2000
Antalyah, Cemil; Silahli Kuvvetler Dergisi, Nisan 2002,
Sayi: 372
Antalyah,Cemil; Analitik Yaklaç1m
ve Analiz Yöntemleri, Silahli Kuv-
vetler Dergisi, Nisan 2002, Sayi: 372
Aram, Ekrem S.; "Attila Ílhan'laSöylegi", Kriz, Dügünen
Siyaset, sayi:1,
Subat1999, Istanbul s.71-72
Arar, Ìsmail;"Askerî Tarihin Tarih
ÍçindekiYeri", Birinci Askerî Tarih
Semineri Bildirileri, 1983
Ara t, Melih; 21.Yüzyil ÏçinYönetim-Yönetimin
Temellerine Derin Ba-
kiglar, Datateknik Çagdag Yönetim Dizisi, Ìstanbul1998
GelecegiYönetmek
732

An, Tayyar; Uluslararas1Íligkler Hegemonya, igbir-


Teorileri-Çatigma,
ligi, Alfa Yaymlari, Ístanbul2002
Der Ya-
Anbogan, Deniz Ülke;Globallegme Senaryosunun Aktörleri,
ymlan, Ístanbul1996
Anbogan, Deniz Ülke;Kabileden Küresellegmeye-Uluslararasi
Ïigkiler
Dügüncesi, Sarnial Yaymevi, Ístanbul1998
Abdullah-Yaz1ct,Ali-Akgül,Kemal-Ayvah, Ah-
Arifoglu, Ali-Körnes,
e-devlet Yolunda Türkiye (Sempozyum) Türkiye
met (derleyenler);
Biligim Dernegi, Ankara 2002-
Ankboga, Sebnem;Entellektüel Sermaye, Derin Yaymlari,
istanbul
2003

Ateg, Toktamig; Demokrasi, (Kavram, Tarihi Süreç, Ilkeler), Umit Ya-


ymc1hk,istanbul1994 .

Ateg,Toktanuç; Türk Devrim Tarihi, Bilgi ÜniversitesiYaymlan, Îstan-


bul 2000
Sanoglu); Güncel
Attali, Jacques;21.Yüzyil Sözlügü, (Çevirmen:Kosta
Yaymcihk, Ístanbul1999
Aydin, Suavi; Kimlik Sorunu, Ulusalhk ve "Türk Kimligi", Öteki
Yayi-
nevi, Ankara 1998
Yaklagi-
Ayman, S. Gülden; "Uluslararasi ÏligkilerdeProblem Çäzümu
Politikada -Yeni
mi", (derleyen) Faruk Sönmezoglu, Uluslararasi
Alanlar Yeni Bakiglar (içinde),Der Yaymlan, Ístanbul 1998, s.167-
'

196 aras1 .

Bacik, Gökhan; "Kriz Cografyanm Bir Neticesidir", Dügünen Siyaset,


8.135-146
Subat1999, Sayi:1, Kriz (içinde), .

Göktürk); Adam
Bacon, Albans Francis; Denemeler, (Çevirmen:Akyit
Yaymlari, istanbul1982

Barnet, Richard J.-Cavanagh, John;Küresel Dügler-Imparator Sirketler


ve Yeni Dünya Düzen, (Çeviren:Gülden
en); Sabah Kitaplan, Ís-
tanbul 1995
De-
Bartlett, Christofer A.- Ghoshal, Sumantra; "Küresel Yönetici Ne
mektir?", Harvard Business Rewiev'den (seçmeler), (çev: Ahmet
Kardan), Degigen Dünyada Liderlik (içinde), Mess Yayilari, Ístan-
bul.2004, s.97-118 aras1
Barutçugil, Ismet; Bilgi Yönetimi, Kariyer Yaymlan, Istanbul·2002
-
.-L

Kaynakça
733

Basalla, George; Teknlojinin Evrimi,


(Çevirmen:
Cem Soydemir); TÜBÌ-
TAK, Ankara 1996
-
Bagbakanhk Türkiye Biligim
Surasi(10-12Mayis) 2002 Ankara; Taslak
Rapor:Bilgi Toplumuna Dogru
Bass, B.M.; Stogdill's Handbook of Leadership: A Survey of Theory and
Research, rev.Edition, Free Pres, New York 1978
Baylis, John -Wirtz, J- Cohen,E Gray, C.S; Strategy in the Contempo-
-

rary World, Oxford University Press, NY 2004


Belge, Murat; "Komplo Zihniyeti"; BÌRÍKÏM; Say2:178,
Subat/2004
Belge, Murat; "Toplumun Fesat Teorisi", BÍRÍKÍM; Sayi:178,
Su-
bat/2004 -

Bennis, Warren; "Liderlerin Lideri Olmak", derleyen: Rowan


Gibson,
Gelecegi Yeniden Dügünmek, (çev:Sinem Gül), Sabah Kitaplar,
Ïs-
tanbul 1997
Berkes, Niyazi; 100 Soruda Türkiye ÍktisatTarihi 1.cilt, Gerçek Yayme-
vi, Ïstanbul1972
Bernstein, Peter L; Tanrilara Karyi Riskin Olaganüstü Tarihi,
(Çevir-
men: Canan Feyyat); Scala Yaymcihk, Ïstanbul2006
Bilge, Suat; Milletlerarasi Politika, Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler
Fakültesi Yaymlan, Ankara 1966
Bilgin, Nuri; Sosyal Bilimlerin Kavyaşnda Kimlik Sorunu, Ege Yaym-
cihk, Ìzmir1994
Blum, William (Çevirmen: Erdal Yüzak); Haydut Devlet-Dünyarun Tek
Süper Gücü ÌçinBir Rehber, YeniHayat Kütüphanesi,
Ístanbul2003
Boguglu, Mahmut; Türk Tarihi ve Cografyasi
Üzerine,Kastag Yayme- ·

vi, Ístanbul2002
Bolgün,Evren-Akçay,Bing; Risk Yönetimi, Scala Yaymcihk, Ístanbul
2005
Boniface, Pascal; Güçsüzlük Îstegi,(çev:Alp Tümertekin), Yapi Kredi
Yaymlan, Ìstanbul1997
Bozkurt, Veysel; Elektronik Ticaret, Alfa Yaymevi, Ïstanbul
2000
Braudel, Fernand; Tarih ÜzerineYazilar
(Çev:M ehmet Ali Kihçbay);
ÏmgeKitabevi, Ankara 1992.
Braudel, Fernand; Akdeniz
I

ve Akdeniz Dünyasi, C. 1-2, (Çev:Mehmet


- Ali Kihçbay); Eren Yaymlan, istanbul 1989
734 Gelecegi Yönetmek
I

Bruce, Colin; Mantik ve Olasihk Hikayeleri, Murat


(Çevirmen: Sag-
lam); Güncel Yayleilik, Ístanbul2001
Brzezinski, Zbigniew; Büyük Satranç Tahtasi-Amerika'mn Õnceligive
Bunun JeostratejikGerekleri, (Çeviren:Ertugrul Dikbag-Ergun Ko-

cabiyik); Sabah Kitaplan, Istanbul 1998


Bülbül, Serpil Ergün; Istatistik,
Çözümsel Alfa Yymlan, Istanbul 2001
Buzan,Tony-Dottino,Tony- Israel, Richard; Akilh Lider; (Çevirmen:
Serdar Uçar); Alfa Yaymlari; Ïstanbul2001
-

Cadoglu, Ali Kemali; Risk Yönetimi ve TSK'daki Uygulamalar, Harp


Akademileri basimevi, Ístanbul2001
Camus, Albert; Denemeler, (Çevirenler: Sabahattin Eyüboglu,Vedat
Günyol); Say Yaymevi, Ïstanbul 1983
Canatan, Kadir; Göçmenlerin Kimlik Arayigi, Endülüs Yaymlari, Ístan-
bul 1990
Caym, Mesut Hakki; "Uluslararasi Politika Stratejilerinde Hava Gücü-
nün Rolü", JeopolitikDergisi,Yil:2, Sayi:1, 2004, s.90-97 arasi

Casti, John L.; Bey Altin Kural-20.Yüzyil Matema tiginin ÖnemliTeori-


leri, (çev: Nermin Ank); Sabanc1Üniversitesi, Ïstanbul2000
Cebrowski, John W.; "Yüksek Performansm On Özelligi", Íç Yaçami,
Milliyet, 7 Kasim 1999
Clausewitz, C.V; Sava; Üzerine, (Çeviren: H. Fahri Çeliker);.Özne
Ya-
ymlari, Ístanbul1999
Clausewitz, Carl Von; On War, (ed) Michael Howard ve Peter Paret;
Princeton University Press, Princeton 1999
Clinton, J.William Gore, Albert; Global Elektronik Ticaret, (Çeviri;
-

Veysel Bozkurt); Alfa Yaymevi, Ïstanbul2000


Colin, Gray S.; "Conrafya Kaçmilmazdir", derleyenler: Colin S.Gray-
Geoffrey Sloan, Jeopolitik,Strateji ve Cografya (içinde), Asam Yayt-
8.215-237
m, Ankara 2003, arasi
Cämert, Servet; Jeopolitik,Jeostratejive Strateji, Harp Akademileri Ba-
sunevi, Ìstanbul2000
Craig, Gordon A.- George, Alexander L; Güç ve Devlet Yönetimi, (Çe-
virenler: Ìhsan Dagi, Emir Yüksel), Dig Politika Enstitüsü, Ankara
1997
Knynakça
- 735

Çabuklu,Yagar; Postmodern Toplumda Kriz ve Siyaset, Kanat


Yaymlari, Ístanbul2004.
Dedeoglu, Beril; Uluslararasi Güvenlik ve Strateji, Derin Yayinlan,
Is-
tanbul 2003 .

Denk, Nevzat; 21.nci Yüzyila Girerken Turkiye'nin


JeopolitikDurumu
ve JeostratejikÖnemininYeniden Belirlenmesi, Harp Akademileri
Basim Evi, Ïstanbul2000
Derviçoglu, H.Gökçe; Stratejik Bilgi Yänetimi; Digbank Kitaplan;
Ísta-
bul 2004
Dikbag,Yilmaz; Satihk Vatan, Toplumsal Dönügüm Yaymlari, Ístanbul
2003 ·

Dinçer, Omer; Stratejik Yönetim ve Igletme Politikasi, Beta Yaymevi,


Is-
tanbul 1997
Divitçioglu, Sencer; Nasil Bir Ìarih? Baglam Yaymevi,
Ìstanbul1992.
Dixit, Avinash K.-Nalebuff, Barry J.; Stratejik
Dügünme-Íç,
Politika ve
Günlük Yaçamm Rekabetçi Yani, (çev: Nermin Ank); Sabana
Üni-
versitesi, Ístanbul2002
Dixit, K. Avinash- Skeath, Susan; Games of Strategy,
W.W. Nor-
ton&Company, New York 1999
Dolman, C. Everett; "Uzay
ÇagmdaJeostrateji:Astropolitik Bir Çö-
zümleme", derleyen: C.S.Gray-G.Sloan; Jeopolitik,Strateji
ve Coş
rafya (içinde), AsamYayim, Ankara 2003,
s.111-142 arasi
Drucker, Peter F.; "Gelecekte ÏçlerinAlacagi
Sekil",ed: F.Hesselbein-.
P.M.Cohen, Liderden Lidere (içinde), (çev: Salim Atay),
Harvard
Business Rewiev'den, Mess Yayru, Ïstanbul1999, 8.117-128
arasi
Drucker, Peter F.; Devlet ve Politika Alamnda, Ekonomi
Bilimi ve Í
Dünyasmda,Toplumda ve Dünya Görügünde Yeni Gerçekler,
(çev.
Birtane Karanakçi); ÏçBankasi Külür Yaymlari, Ankara 1993
Drucker, Peter; "Yeni ÖrgütünOrtaya
Ç1kipi",
Harvard Business Revi-
ew'den "Bilgi Yönetimi"(çev: Gündüz Bulut), Mess Yayim,
Ístanbul
1999, s.11-15
Dugin, Aleksandr; Rus JeopolitigiAvrasyaci Yaklagim,
(Tercüme: Vü-
gar Ímanov), Küre Yaymlari, Ístanbul2003
Dünyadaki JeopolitikYö.nelimler ve Türkiye; Siyasi
ve Siyasal Aragtir-
malar Vakfi, Ìstanbul2000
736 GelecegiYönetmek

Dural, Baran; Atatürk'ün Liderlik Sirlari, Okumug Adam Yaymcahk, Ís-


tanbul 2004
Düren, Zeynep; 2000'li Ylllarda Yönetim, Alfa Yaymlan, Istanul2002
Earle, Edward Mead; Modern Stratejinin Yaraticdari, (Çevirenler: De-
mirhan Erdem, ÇigdemErdem-Gülçin Ülgezen);ASAM Yaymlan,
Ankara, 2003
Einstein, A.-Infeld L.;.Fizigin Evrimi, (çev: Oner Unalan); Onur Yaym-
lan, Ankara 1972
Eren, Erol; Yönetim ve Organizasyon, Beta Basun Yaymlan, Èstanbul
1996
Erkan, Atillâ; "Strateji Üzerine",Deniz Kuvvetleri Dergisi, Ocak 1970
Ertag, Sacit; "Elektronik Ticaret: Tammi, Geligimi, Avantajlari, Güven-
ligi" derleyen: Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret (içinde),Alfa Ya-
ymlan, Istanbul 2000, s.1-18 arasi
Ertuna, Özer;Kapitalizmin Son Direnigi, Alfa Yaymlan, Ïstanbul2005
Feynman, Richard; Fizik Yasalan Üzerine;(Çevirmen: Nermin Arik);
TUBITAK Popüler Bilim Kitaplan, Ankara 1997
Fitz-Enz, Jac;Büyük Kuruluglar Ïnsani Nasil Degerlendiriyor, (Çevir-
men. Gülden Sen);Sabah Kitaplari, Ïstanbul1999
-

Fuller, Graham E.-Lesser,Ian O.; Kugatilanlar-Islam ve Bati'nm Jeopoli-


tigi, (çev:ÕzdenAnkan); Sabah Kitaplan, Istanbul1996
Calbraith, JohnKennet; Kugku ÇagtEkonomik GeligmelerTarihi, (çev:
Regit Aççioglu), Altm Kitaplar, Ístanbul(tarihsiz)
Gates, Bill; Dijital Sinir Sistemiyle Dügünce Hizmda (çev:Ali
Çahymak,
Cevat Akkoyunlu), Dogan Kitap, Istanbul 1999
Gelb, Michael J; Dehamzi Kegfedin-Tarihin En Devrimci 10 Akli Gibi
Dügünmenin Yollari, (çev: Handan Balkara), Boyner Yaymlari, Ïs-
tanbul 2003
Gerger, Haluk; Nükleer Silahlar ve Nükleer Savag, fšilim ve Sanat Ya-
ymlan, Ankara 1983
Gibson, Rowan (Derleyen); GelecegiYeniden-Dügümnek (Çevirmen:Si-
nem Gül); Sabah Kitaplar, Ístanbul1997
Gilbert, Fehx; "Machiavelli: Savay Saatmda Ränesans", derleyen: Ed-
ward Mead Earle, Modern Stratejinin Yaraticilari (içinde),Asam,
Ankara 2003, s.3-24 arasi
Kaynakça 737
L
-
Girgin, Kemal-Biren, Igik; Dünya Siyaseti-21.Yüzyil Persktifieri ve Te-
mel Belgeler, (kendiyaymlan), Ístanbul2001
Gleick, James;Kaos, (Çeviri:
Fikret Üççan)Tübitak Popüler Bilim Ki-
.
taplari, Ankara 1995
Cray, Chris Hables; (Çevirmen:Derya Kömürcü); Postmodern Savag-
Yeni Çatigma Politikasi, Alfa Yaymlan, Ìstanbul
2000
Gray, S.Colin; Sloan,Geoffrey; Jeopolitik,Strateji ve Cografya,
(Çeviri:
Tu grulKarabacak), ASAM, Ankara, 2003
Creene, Robert Elffers, Joost;Ïktidar,(çev:Zeliha
-

ÏyidoganBabayigit);
Altm Kitaplar, Istanbul 2000
Günel,.Kâmil; Cografyamn Siyasal Gücü,
ÇantayKitapevi, Istanbul 1997 L

Gürses, Emin; Ayrihkçi Terärün Anatomisi-IRA,ETA,PKK, Baglam Ya-


ymlan, Ístanbul2001
Gürses, Emin; Milliyetçi Hareketler ve Uluslararasi Sistem, Baglam Ya-
ymlan, Ìstanbul 1998
Gürsoy, Barig; Soguk Savagtan Günümuze Asimetrik Tehtid;
IQYaym-
lan, Istanbul 2005
Güvenç, Bozkurt; "Bang Kültürü mü?Yoksa Bang ÍçinKültür mü?"; Ba-
ny ve Savag (Ïçinde); COGÍTO;Sayi:3; Kig/1995, s.25-28 arasi
Hafner, Katie- Iyon, Matthew; Sihirbazlann Geceledigi Yer-ÍnternetTa-
rihi, (Çeviren:Sinem Yazicioglu); Güncel Yayincihk, Ïstanbul2000
Halaç, Osman; Kantitatif Karar Verme Teknikleri, Alfa Yaymlan, istan-
bul 2001
Halliday, Fred; 2000'lerde Dünya, ÍstanbulBilgi Üniversitesi
Yaymlari,
(çev:?)Istanbul 2002
Halliday, Fred; Yeni Soguk Savag Sovyet-ABD Ï1igkileri;
- (çev: Ílker
Özün1ü); Belge Yaymlari, Ístanbul1985
Hamel, Gray- Scholes, Jim; "Yeni Zenginlik Peyinde Stratejik Buluççu-
luk", ed: F.Hesselbein-P.M.Cohen, Liderden Lidere (içinde), Mess
Yaymlan, Ìstanbul1999, s.87-102 arasi ·

Hamel,Gary-Prahalad C.K.; (Çevirmen:Zülfii Dicleli); Gelecegi Kazan-


mak, Anadolu Grubu Yaymlan-1, Ístanbul1995
Han, Ahmet Kasim; (Yaymlanmamig doktora tezi); Kavram
ve Kuram
Olarak Strateji-Küresellegen Dünyada Ulusal'Strateji, Ïstanbul
Üni-
versitesi 2001
738 Geleceg ¥õnetmek

Hançerlioglu, Orhan; Felsefe Sözlügü, Remzi Kitabevi, Ístanbul1977


Handel, Michael L; Savagm Ustalan-Klasik Stratejiler, (Çevirmen:Ber-
na Kara); Doruk Yayuncthk, Ístanbul2004
Handel, Michael; Masters of War Classical Strategic Thought, Frank
Cass, London, 1996
Hart, B.H. Liddell; Strateji-Dolayh Tutum; (Çevirmen:Selma Koçak);
Doruk Yaymlan, Ankara 2003
'

Hatemi, Huseyin; "Krizin Etigi", Kriz, Dügünen Siyaset, sayi:1, Subat


1999, Ístanbul,s.17 - -

Heifetz, Ronald A.- Linsky, Marty;"Liderler ÏçinYagam Rehberi", Har-


vard Business Rewiev'den, Kariyer Yönetimi (içinde), (çev: Murat
Mess Yaymlan, Ïstanbul2004,
8.167-189
Çetinbakig), arasi
Henderson, Callum; Asya Krizi ve Sonrasi-Asya'nm Çökügu(Çevir-
men: Meral Günenç); Alfa Yaymlan, Îstnbul2000
Hesselbein, Frances Cohen, Paul M. (editörler); Liderden Lidere, (çev:
-

Salim Atay), Drucker Vakh, Mess Yaymlari, Ìstanbul1999


Hill, Linda A.; "Parlak Elemanlari Celigtirmek", ed: F.Hesselbein-P.M.
Cohen, Liderden Lidere (içinde),(çe:Salim Atay), Mess Yaymlan,
Ìstanbul1999, s.309-322 arasi
Hurst, David K.; (Çeviren:Ela Gürdemir); Krizin Sundugu Firsatlar-
Kriz ve Yenilenme, Alfa Yaymlan, Ístanbul2000 .

JeopolitikDuyarhhk, ÖtükenYaymevi, Ïstanbul,1989


Ïlan,Suat;
Ïlhan.Suat; "JeopolitikDuyarhhk", Yeni Forum, Say1: 307
Ílhan,Suat; Türklerin Jeopolitiş ve Avrasyacihk, Bilgi Yaymevi, Ïstan-
bul 2005
Ílhan,Suat; JeopolitikDuyarhhk, Türk Tarih Kurumu Basunevi, Anka-

ra 1989
Iyibozkurt, Erol;"Küresellegme ve Elektronik Ticaret: A.Smith'e Vang"-
derleyen: Veysel Bozkurt, Elektronik Ticaret (çinde), Alfa Yaymlan,
Ïstanbul2000, s.79-90 aras1
Izzetî, Izzetullah; (Tercüme: Hakki Uygur); -Iran ve Bölge Jeopolitigi,
Küre Yaymlan, Ïstanbul2005

Jay,Antony; Yönetim ve Makyavelli, (çev:Oguz Onaran); Anahtar Ki-


ta plar, Ístanbul 1994
Kaynakça 741 -

Machiavelli; Hükümdar, (Çevirmen:


Selahattin Bagdah); Sosyal Yaym-
lari Ìstanbul1994
Malcolm, Noel; (Çevirmen· ÖzdenAnkan); Kosova-Balkanlan Anla-
mak Íçin,Sabah Kitaplari, Ístanbul1999
Mankiewicz, Richard; Matematigin Tarihi, (çevirmen:
Gökçen Ezber);
Güncel Yaymcihk, istanbul2002
Mattelart, Armand'; Bilgi Toplumunun Tarihi,
(Çevirmen:
Halime Yü-
cel Altmel); ÍletigimYaymlari, Ístanbul2004
Mütercimler, Erol- ÖkeMim Kemal; Sultan Osman, E Yaymlan, Ïstan-
bul 1991
Mütercimler, Erol,
Impamtorlugun·Çökügüne
Dönüpüm Yayrnlart, Ïstanbul,
Denizden Bakig,.Toplumsal
2003
Mütercimler, Erol; (Yaymlanmamig doktora tezi); Avustralya
Örnegin-
de Türk Göçü ve Sorunlan (1967-1997),ÍstanbulÜniversitesi 1998
Mütercimler, Erol; Komplo Teorileri Alfa Yaymlan, Istanbul
2005
Mutercimler, Erol; "Para Kazanmak Strateji Degildir"
(Räportaj:Zehra
Tezgel); Makro Ekonomi Dergisi;
$ubat
1998
Mütercimler, Erol; 21. Yüzyil ve Tûrkiye "Yüksek Strateji", Erciyag
Ya-
ymlan, Ìstanbul 1997 ve (Degigtirilmig 2.baski: Güncel Yaym·cihk
2000)
Nadas, Muhlis; Geo-Asral Siyaset Bogazlar Deltalar Cilt 1-2, Kastag Ya-
ymlan, Ïstánbul1991 -

Naisbitt,John;Global Paradoks-Büyüyen Dünya Ekonomisinin Güçle-


nen Küçük Oyunculan, (çev:Sinem Gül); Sabah Kitaplan, Istanbul
1994
Naisbitt; John; Ínsanve Teknoloji, (Çevirmen:
Orkunt Ayaz, H.Y11di-
ran, M.S.Kileci); CSA Yaym Ajansi, istanbul2004
Negroponte, Nicholas; Dijital Dünya, (gev:Zülfü Dicleli);
Türk Henkel
Dergisi Yaymlan, Ïstanbul1996
Nonaka, Íkujiro;"Bilgi Yaratan Sirket",Harvard Business Review'den
"Bilgi Yönetimi* (içinde) (çev:Gündüz Bulut), Mess
Yayim, Istan-
bul 1999, s.29-33
Nordon, Didier; ÍkiÍki Daha Dört Eder mi?,
(çev: A.Deniz Altunbag)
Güncel Yaymcihk, Istanbul 2002
742 GelecegiWnetmek

Nordström, Kjell A.-Ridderstrale, Jonas;Delifigeklik-SermayeyiDans


Ettiren Yetenek, (Çevirmen: Ergin Koparan); Profilo Yaymlari, Ìs-
tanbul 2000
Nye, JosephS.; Yumuçak Güç, (Çeviri: Rayhan Inan Aydm); Elips Ya-
ymlan, Ístanbul2005 .

O'dell, Carla-Grayson, CJ-Essaides, N.; Ne Bildigimizi Bir Bilseydik;


(çe: Gühan Günay); Digbank Kitaplan, Ístanbul2003
Oetinger, Bolko von-Chyczy, Tiha von-Bassford, Christopher; Clause-
witz ve Strateji, (Çev:Zülfü Dicleli); TürkEenkel Dergisi Yaymlari,
Ïstanbul2002
Ohmae, Kenichi; "Simrlarm Olmadig1Bir Dünyada Strateji", ed: F.Hes-
selbein-P.M.Cohen, Liderden Lidere (içinde),(çev: Salim Atay),
Mess Yaymlan, Ístanbul1999, s.201-212 arasi
Öke,Mim Kemal; Küresel Toplum ve Türkiye, Konrad Adenauer Vak-
fi, Ankara 2001
Okman, Cengiz; "Strateji Teorisi ve Askerî Strateji", Silahh Kuvvetler
Dergisi, Sayt: 339, Ocak 1994, s.17-20 aras:
Okman, Cengiz; "Ulusal Güvenlik", M5 Savunma Dergisi, Sayi:16, Ís-
tanbul 1985
Okman, Cengiz; Askert Strateji, (Ders notu), C;1, Kisim:1, Deniz Harp
Okulu Yaymt, Ístanbul1978
Omnes, Roland; Evren ve Dönügümleri, (Çevirenler Sacit Tameroglu,
H.Vehbi Eralp); Onur Yaymlari, Ankara 1978
Onay, Yagar; On iktidarOn Arn Bir Lider; Akademi Yaymedik; Ïstanbul;
2003
Özdag,Muzaffei·; FjeopolitikKonusunda Notlar", Avrasya Dosyass,
Cilt:1, Says:3, Sonbahar 1994 -

Özdemir,Egref; Bilgi Sava.glan, IQ Kültürsanat Yaymahk, Ístanbul


2003
Ozel, Mustafa;19Hayatmda Liderlik ve Strateji,Datateknik Çagdag
Yö-
netim Dizisi, istanbul1998
Òztürk,Ahmet; YöneylemAragtirmasi, Ekin Kitabevi, Bursa 2001
Pamuk, Sevket;100 Soruda Osmanh-Türkiye iktisadiTarihi 1500-1914,
Gerçek"Yaymevi; Ístanbul,
1987
I,

I .

I
Kaynakça
743
r

.
Petras, James-Veltmeyer, Henry; 21. Yüzytlda
Emperyalizm-Maskesi
Dügürülen Küresellegme,
(Çevirmen:ÖzkanAkpmar);Mephisto
Kitabevi; Ìstanbul2006
.

Pickover, Clifford A.; Matematik, Akil


ve Anlam Maceralart-Sayilarm
Büyüsü; (Çevirmen:Begüm Kaptanoglu);
Güncel Yaymcihk, istan-
bul 2003
Popper, Karl Rairnund; Hayat.Problem Çözmektir-Bilgi,
Tarih ve Poli-
tika Üzerine,(çev:Ali Nalbant); Yapi Kredi Yaymlan, Istanbul 2005
Porter, Michael; "Yarmm Avantjlanm Dügünmek",
Derleyen: Rowan
Gibson, Gelecegi Yeniden Düpünmek
(içinde), Sabah Kitaplar, Ís-
tanbul 1997
Posamentier, Alfred S.; Matematik Büyücüsü-Sayllarm
Göstergesine
Hoggeldiniz, (Çevirmen:Bang Akahn-Bilge
hk, Ïstanbul2004
Sipal), G üncel Yayma-

Prahald, C.K.; "Büyüme Stratejileri", der:


Rowan Gibson, Gelecegi Ye-
niden Dügünmek (içinde),(çev:Sinem
.bul Gül), Sabáh Kitaplar, Ïstan-
1997
Rodrick, Dani; Yeni Kürese1Ekonomi
ve GeligmekteOlan Ülkeler-Daga
Açil Nasti Gerçeklegtirilmeli?,
(çev:Sultan Gül); Sabah Kitaplan, Ïs-
tanbul 2000
Rodrigues, Maria Joao (Yayma Hazarlayan); Avnipa'mn Yeni Bilgi
Ekonomisi, (Çevirmen:
Ehf Ozsayar); Digbank Yaymlan, Istanbul
2004
Rosen,Robert H.; ÏnsanYönetimi,
(Çevirmen:
Gündüz Bulut);Mess Ya-
ymlari, Ìstanbul1998
Ruelle, David; Rastlanta Kaos,
ye (Çevirmen:
Deniz Yurtären); Tübitak
Popüler Bilim Kitaplan, Ankara 1995
Sabanca,Sakap;igteHayatim, istanbul1985
Samarcic, Radovan; Sokollu Mehmet Papa
Dünyay: Avuçlarmda Tu-
-

tan Adam, (Çevirmen: Meral Gaspirah); Sabah Kitaplari, Ïstanbul


1995
Senge, Peter M.; Beginci Disiplin; (Çevirenler:A.Íldeniz-A.Dogukan);
Yapt Kredi Yaymlan, Ìstanbul1997
Senge, Peter M.; "Bulupçuluk Pratigi",
ed: F.Hesselbein- P.M.Cohen, Li-
derden Lidere (içinde),Mess Yaymlari,
Istanbul1999, s.61-74 arast
¯ GelecegiYönetmek
744

Senger, Harro Von; (Çeviren: Mekin Özbalta);Savag Hileleri-Strate-


gemler 1, Anahtar Kitaplar, Ístanbul2000
Senger, Harro Von; (Çeviren: Mekin Özbalta);Savag Hileleri-Strate-
gemler 2, Anahtar Kitaplar, Ìstanbul2003
.

Senger, Harro Von; (Çeviren:Efkan Cangen); Savag Hileleri-Strategem-


ler 3; Anahtar Kitaplar, Istanbul 2005
From. Machiavelli to
Shy, John;"Jomini";Makers of Modern Strategy,
Press, Prin-
the Nuclear Age, (ed) Peter Paret, Princeton Universty
ceton 1986
Simgek, Nevin-Fidan, Mehmet; Kurum Kültürü ve Liderlik, Tablet Ki-
tabevi, Konya 2005
derleyen: C.S.Gray-
Sloan, Geoffrey- C.S.Gray; "Neden Jeopolitik?",
Strateji ve Cografya (içinde), Asam Yaymi, An-
G.Sloan, Jeopolitik,
kara 2003, s.16-46 arasi
GünümûzeXalpgâh
Sloan, Geoffrey; "Halford J.Mackinder: Ceçmigten
Strateji ve Cog-
Kuram1", derleyen: C.S.Gray- G.Sloan; Jeopolitik,
rafya (içinde), Asam Yaymi, Ankara 2003, s.16-46 aras:
ed. F.Hesselbein-
Smith, Douglas K.; "Degigim ÖlçegiOlugturmak",
P.M.Cohen, Liderden Lidere (içinde),(çev:Salim Atay), Mess Yayi-
m, Ìstanbul1999, s.103-H6 arasi
Alanlar
Sönmezoglu, Faruk (derleyen); Uluslararast Politikada Yeni
Yeni Bakiglar, Der Yaytnian, Ïstanbul1998
Analizi, Filiz
Sönmezoglu, Faruk; Uluslararasi Politika ve Dig Politika
Kitabevi; Ístanbul;1995 .

Soros, George; Küresel Kapitalizm Krizde, (çev:Gülden Sen);Sabah Ki-


taplan, istanbul1999
New York, 1972
Spiner, Jolm;Games Nations Play, Praeger Publishers,
Modern Strateji-
Sprout, Margaret Tutle; "Mahan", derleyen: E.M.Earle,
nin Yarabalan (içinde),Asam Yaynu, Ankara 2003, s347-370 arasi
(Çeviren:Nurettin El Hü-
Stewart, Thomas A.; Entellektüel Sermaye,
seyni); Mess Yaymlan, Ïstanbul1997 ..

Stiglitz, Joseph E.; 90'lann Yükseligi, (Çeviren:Aytül Ozer-Bang Gü-


I

ven); CSA Global Yaym Ajansi, Ístanbul2004

Stiglitz, JosephE.; Küresellegme-Büyük Haya1Kmkhgi; (Çevirenler:Ar-


zu Tagcioglu, Deniz Vural); Ístanbul
2002
Sullivan, Gordon R.-Harper, Michael V.;
Umut Bir Yöntem Olamaz,
(Çevirmenge .BilgeDicleli);Boyner Yaymlan, Ïstanbul1997
Sumida Jon; "Alfred
Thayer Mahan, Jeopolitisyen", derleyen:
C.S.Gray C.Sloan, .
Jeoplitik, Strateji ve Cografya (içinde),Asam Ya-
yipi, Ankara 2003, s.47-80 arasi
Sun Tzu; Savag Sa'nati, (Çevirmen:Sibel Özbudun-Zeynep
Ataman)
Anahtar Kitaplar, Ístanbul1992
Sun Tzu; Savag Sanati, (çev: Adíl Demir);
Kastag Yaymlan, Ïstanbul
2001
Tacar, Pular; Kültürel Haldar-Dünyadaki
Uygulamalar ve Türkiye Íçin
Bir Model Önerisi,Gündogan Yaymlan,
Ankara 1996
Tacar, Pulat Y.; Terör
ve Demokrasi, Bilgi Yaymevi, Ankara 1999
Taha, Hamdy A.; Yöneylem Aragtirmasi,
Alp Baray-Sakir
(Çevirenve Uyarhyaniar:
Esnaf); Literatür Yaymcihk, Ístanbul2000
Taptik,Yt1maz-Keley,Özgül;
Kalite Savagi, Kal-Der Yayinlan No:22, Is-
tanbul 1998
Tarakçi, Nejat; Devlet Adamhgi
Bilimi:Jeopolitik
ve Jeostrateji,
Çantay
Kitabevi, Ístanbul2003
Tarakçi, Nejat; Uluslararast Güvenlik
Kriz Yönetimi, ÇantayYaymlari, Sorunlari-Çatigmay1ve
Önleme
Istanbul2005
Tatar, Ali (çevirikurul bagkani- Albay); Türk Silahh Kuvv'etleri Bilgi
Harbine Nasil Hazirlanmahdir?, Harp Akademileri
Basim Evi, Ís-
.

tanbul 1999
Taylor, W. Charles; Stratejik
Öngörü;(Çeviri:Haip Akademileri), Harp
Akademileri Basimevi,Ïstanbul1994
Tekin, Emrullah; "Think Tank",
Silahh Kuvvetler Dergisi, Temmuz
1994, Ankara, Sayi:341
Tevfik, Arman T.; Risk Analizine
Girig,Alfa Yaynevi, Ístanbul1997
Tezcan, Yilmaz; 20.YüzyilSiyasi Tarihi Ve SavaçIari,
Harp Akademile-
ri Basim Evi, Ístanbul2003
Tezkan,Yilmaz-Taçar, M.
Murat; Diinden Bugüne Jeopolitik,Ü1keKi-
taplan, Istanbul; 2002
Tichy, Noel; "ÖndeOlmanm Belirtisi",
ed: F.Hesselbein-P.M.Cohen,
.
Liderden Lidere (içinde),.(çev: Salim Atay), Mess Yaymlari, Ístan-
bul 19.99,s.271-282
ar asi
GelecegiYörretmek
746

Bal-
Tindemans, Leo (Önsöz); Banga Çagn-Uluslararasi Komisyonun
kanlar Haklandaki Raporu, (Çevirmen: ÖzdenArikan) Sabah¯Ki-
taplan, Ístanbul1998
Tiwana, Amrit; Bilginin Yönetimi, (Çevirmen:
Elif Ozsayar); Digbank
Kitaplan, Ìstanbul2003
Mücadele, (Çevirmen:
Toffler, Alvin ve Heidi; Savag ve Savag Karµti
Mehmet Harmanci); Sabah Kitaplan, Ístanbul1994
(Çevirmen:Turhan Ilgaz); Ümit
Touraine, Marisol; Altüst Olan Dünya,
Yaymcihk, Ankara 1997
University Press,
Trachtenberg, Marc; History and Strategy, Princeton
Princeton,1991
Levent Oguz);
Trofimenko, Cenrikh; Amerikan Savag Stratejileri, (çev:
Pencere Yaymlan, Istanul 1991
Konumlandirma Stratejileri,
Trout, Jack;Gelecegin Pazarlamacisi Ìçin
(Çevirraen: ÜmitSensoy); Optimist Yayinlan, Ístanbul2005
Gearoid; "ElegtirelJeopolitigi ve Risk
Anlamak: Jeopolitik
Tuathail, O
Strateji ve Cog-
Toplumu", derleyen: C.S.Gray-G.Sloan,Jeopolitik,
5.143-167
rafya, Asam Yaymi, Ankara 2003, arasi
Yeri", Birinci Askeri
Turan, Semfettin;"Askerî Tarihin Tarih Îçindeki
Tarib Semineri Bildirileri, 1983
.
-
"Komplo Teorileriyle Stratejik Modellerin Güvenilir-
Türkcan. Ergun;
Mülkiye (Içinde)
likleri Hakkmda Bir Deneme"; Sosyal Bilimler ve
Mülkiye; Sayi:2M; Yaz/2004, s.59-88 arass
Küresel Sirket
Türker, Mesum-Orerler, Esin Okay; Türk Sirkellerinin
No:2004-
Haline Getirilmesi Yollan, ÍstanbulTicaret Odasi,
Yaym

60, Istanbul 2004


Kuvvetteri Dergisi, Ni-
Türsen, Cemal; "Strateji ve Teknolojisi", Deniz
san 1986
TÜSÌAD; Cogmfya, TÛSÍAD Yaymlan, Ìstanbul2001
Tüz, Mekk Vergiliel; Kriz ve ÏçletmeYönetimi, Alfa Yaymlan, Ístanbul
2001
Tüz, Melek Vergiliel; Kriz Yönetimi, Alfa Yaymlan,
istanbul 2004
Milli Mücadeleye
Ucuzsatar, Necati Ulunay; Klasik Türk Harplerinin
Aragtirmalar Egitim Merkezi, Ïstan-
Tes¯rleri, Türkiye Stratejik ve
bul, 1995
I
Kaynakça 747
.

Uzgel, Ïlhan;Ulusal Ç1kgrve Dig Politika, ÏmgeKitabevi,


Ankara 2004
Vergin, Nur; Siyasetin Sosyolojisi (Kavramlar, Tammlar, Yaklaçamlar),
Baglam Yaymevi, Ïstanbul2003
Volkan, Yamik D.; I<öri.i Körüne Ínanç-Kriz ve Terör Dönemlerinde
Genig Gruplar ve Liderleri, (Çevirmen:Ozgur Karaçana); Okyanus
Us, Ìstanbul2005 r

Volkan, Vamik D.; Kanbagi-Etnik Gururdan Etnik Teröre, Baglam Ya-


yinlari, istanbul 1999
Watts, Barry D.; Clausewitz'in Sürtünme Teorisi ve Gelecegin Savap,
(Çeviren:Harp Akademileri), Harp Akademileri Yaymi, Ïstanbul;
1999
Wayland Robert E. Cole, M.Pole; Mügteri Baglantilari, (çev: ?), Alfa
--

Yaymlari, Ìstanbul2003
Weaver, JeffersonHane; Matematik Kayifi,
(Çevirenler:
Bilge Sipal,Ba-
ng Akalm); Güncel Yaymcuik, Ïstanbul2004
Weber, Max; Sosyoloji Anilari, (Çeviren:Taha Parla); Hürriyet Vakfi
Yayilari, Ïstanbul,1986
Whitlessey, Derwent; "Jeopolitik:
Haushofer", derleyen:E.M.Earle, Mo-
dern Stratejinin Yaraticilan (içinde), Asam Yayim, Ankara 2003,
s.32-344 arasi
.

Winblad, Ann; "Bir Risk Sermayesi Uzmamnm Liderlik Sirlari", ed:


P.M.Cohen-F.Hesselbein, Liderden Lidere (içinde), (çev. Salim
Atay), Mess Yaymlari, Ístanbul1999, 8.195-200 arast
Yahyagil, Mehmet Y.; KOBÍ'lerde Bilgisayar Teknolojileri Uygulamala-
n, ITO Yaymi, Istanbul 2001
Yeniçeri, Õzcan;Küresel Kiskaç ve Türkçülük,
IQ Yaymlan, Ístanbul
2005
eniçeri, Özcan-Ínce, Mehmet; Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girigimci-
lik, IQ.Yaymlari, Ístanbul2005
Yüksel, M.Süreyya; Hizh Geligmeve Türkiye'nin
JoestratejikKonumu,
SÍSAV Yaymi, Ïstanbul1990
Yüzbagioglu, Nedim; 2000'li Yillarda Strateji ve Planlama,
Çizgi
Kitabevi, Konya 2004
Dizin 751

Etnik terörizm, 142, 144 Ídeoloji,257,258,279,285, 362,


EWC3M,321 363, 613, 614,700, 713
Eylemsizlik ilkesi, 95 -

Íhtilal,272, 363
Falci, 2, 4, 39, 64, 135, 309, 593, Íletigimdevrimi, 145, 686, 687 .

631 ÏlyadaDestam, 191


Farkhlagmig tarafstzhk, 408 Interactive Magic, 137
Fiber optik, 255 Internetagi, 225, 480
Finansman, 453, 454, 592, 596 Ínternetçagi, 479
Fortuna, 184 IRA, 142, 550
Friedrich Ratzel, 289, 291, 294 Isaac Newton, 94
Futureology, 185 ÌshakAlaton, 189
Gallia Savagt, 40 ÏslamJeopolitigi, 357
Gelecegi yönetmek, 5, 185 Ístihbaratärgütleri, 222
Gen mühendisligi, 135 ·

Ístikrarsizhk, 384, 410, 551


Genel strateji, 47, 152, 153, 156, Í Stratejisi, 48
157, 158, 159, 276, 338, 375, Íçadanuprensler, 182
376
Íttifakolugturma, 405
Generallik sanati, 38 Ìzolasyonizm, 405, 409, 410, 411,
Geopolitik, 294, 296 412
George Soros, 484 JeoküItür, 283
GerçeklegebilirlikKonisi,.202,
203, 207, 214, 215, 216
Jeopolitik konum, 354, 355
Co Oyunu, 71
Jeopolitik mihverler, 352, 353,
356
Güç merkezi, 310, 355
Hackerlar, 134
Jeopolitikufuklar, 358
Halford Mackinder, 297, 304, 309
Jeopolitisyen,300, 305, 356
Harekât stratejisi, 152, 157, -159 Jeostratejik ilgi alam, 358

Harp cerideleri, 274


Jeostratejikkonum, 354, 355
Harro von Senger, 196
Jeostratejikoyuncular, 352, 353,
.
356 ·

Haushofer, 289, 291, 296, 297,


307, 321, 322, 326, 351 Jeostratejikufuklar, 356, 357
Hava hâkimiyeti, 299 JohnNash, 70
High-Tech, 66, 571 Jomini,99, 102, 103, 106, 112, 118,
344, 345
Hile, 1, 182, 191, 192, 193, 194'
195, 196, 197, 198, 199 Joystick,66
Kalpgah, 309
-

Hipergüç, 117, 351


Kaos, 34, 122, 511, 566, 593, 631,
Ho Chi Minh, 136
642, 659, 660, 661, 662, 663
Holistik 318, 618
'

Karar Analizi, 75, 673, 674, 677


L Elizabeth, 307, 446, 447
752
-

GelecegiYönetmek

Karl Haushofer, 291, 296,.297, m-deviet, 523, 524, 525


304, 321, 351 Magellan, 437
Karma Strateji, 80, 82, 87, 88, 89 Makro senaryo, 236 .

Karghkh başmhhk, 145, 409, Maksmin, 72, 83


411, 457, 458, 459 Margaret Thatcher, 42, 702, 704
Kazan-kazan, 83 Martin Luther, 43
Kelebek etkisi, 662 Matematik Akd 3, 5, 15, 71, 88,
Kenar ku;ak, 297, 311, 313, 327, 136, 191, 482, 593, 621, 703,
-

338 711 .

Keynesçiler, 481 McNamara, 123, 509


Kimlik¯krizi, 480, 664 Merkez-çevre, 412
Kimyasal silahlar, 123, 135, 472, Mike's Matriks Teknigi, 234
564 Mikro milliyetçi, 480
Kjellen, 289, 294, 295, 296 Mikroçipler, 549
Koçi Bey, 44 lWillistrateji, 335
Komplo, 21, 73, 74, 75, 146, 217, Mimari yapi, 9, 145, 381, 383,
218, 219, 220, 221, 222, 223, 706, 707, 713
224, 228, 629, 631 Minimaks Teoremi, 72, 82, 87, 88
Konsorsiyum, 300 Misyon, 2, 579, 608, 609, 610, 611,
Konvansiyonel Savaglar, 45 614, 615, 616, 617, 618, 619,
Kommik, 183, 184, 188, 191 621
Köktencilik, 141 Moltke, 45, 105, 566
Kratopolitik, 294 Monroe Doktrini, 411
Kriegspiel, 73 Muavenet-i Bahriye, 427
Kriz cografyalan, 284, 285 Mutlak tarafsizhk, 408
Kuantum, 240, 624, 661 NAFI'A, 280
Kuzey-Güney, 127, 412 Nano teknoloji, 123
Küresel kaos, 482 Navarin, 272
. Küresellegme, 5, 141, 145, 225, NAZÍ,322 .

279, 480, 499, 503, 539, 566, Network, 512, 548, 549, 550, 557
583, 609, 627, 666, 691, 692, Nicholas J. Spykman, 296
694, 701, 703, 705, 712, 713 Nintendo, 137, 138, 139
Lebensraum, 293, 294 Norman Schwarzkopf, 135
.
Liddell Hart, 37, 238, 242, 566 Nükleer cayd1ricihk, 160 -
Liderlik, 41, 42, 237, 480, 552, Oklu Matriks Teknigi, 234
580, 581, 582, 583,584, 586, Olasihk hesabi, 179
587, 590, 591, 594, 596 Oligopol, 76
Lojistik stratejisi, 160 Onarici lider, 599
Ludendorf-Hindenburg, 111 Operatif harekât, 344 -
Dizin
753

Optimal-Strateji,75,.83, 85 Smirh Savag, 136


-
Oyun Teorisi, 70, 72, 75, 76, 77, Sibernetik, 273
.
80, 87, 88, 93, 94, 222, 642, 670 Sibersavagçi,134
ÖdemelerMatrisi, 78, 84, 89 '

Silikon, 320
ÖinerSabanca,182 ·

Simbiotik, 137
Örtükbilgi, 493 Simülasyon, 66, 134, 138, 570, 650
:Para Razanmak, 479, 620, 637 Sivil toplum örgütleri, 125, 524,
Paradigma,.229, 627, 662, 686
574, 707, 713
Piramidal, 48 Soguk Barig,111
Postenformasyon, 514 Sosyalizm Jeopolitigi, 357
Postmodern,
.125,

130, 132, 134, Sputnik II, 507, 508


135 141 147
..

Strategemler, 41, 194, 199, 246,


Problem çözmek, 231 247, 682, 728, 744
Programlama, 40, 77, 139, 511 Strategos, 38
Psik sosyal, 165, 167, 168, 169, Strateji Dügünürü, 43, 197
17T, 174 175 539. Stratejik Bilgi, 498, 499, 502
Rahmi Koç 182. .

Stratejik Davramy, 282


Rampa-vebonialama 439 Stratejik Hamle, 52, 53, 54
RAND, 6, 26À3, 177, 510 690 Stratejik Öngörü,2, 33, 162, 200,
àstlanti, 128 179,180, 182, 189, 201, 204, 205, 206, 209, 210,
593, 6 65 659 6 0, 663 .

213, 256, 334


fekabetg45 , 483 735 Suat Ílhan,7, 40, 61, 287, 326,
sk Analizi 64 649 650 51 356, 357, 394, 399
tisk yönetimi 33 633 639,640,. Sun Tzu, 2, 6, 7, 36, 40, 41, 97, 95
.
642 64Y,648 65 052 100, 102, 103, 121, 127, 187,
653, 654 655 56 194, 195, 237, 242, 246, 252,
tonaldRegaÑ42 566, 710, 745
LusJeopolitiş 352 35 445 Sürtünme, 67, 68, 95, 661
akip Sabanci, 80 182
SansMelegi, 182, 185
alt stra eji 72, 82 84 88
Sifre,91
atranç 283 $51354, 355 3 Sirketlerin.küçulmesi,
482
588, 630 657,712 Taldik hava kuvvetleri, 156
avag hilesi 1 196 197 Tqìe noktasi, 83, 84, 85, 89, 610
avag sanati, 42, 59, T18, 183, 195,
.199,
Think-Tank, 177, 178, 259
371, 436 Topyekûn:Strateii,47, 156, 338,
avagmadan kazanmak, 194 375
anaryo Yänlendiricileri, 203, Trakya,.260, 355
207, 208, 209 .

Tutuklunun ikilemi, 90, 91, 97


hr Toplamh, 80, 81, 93 Tümdengelim, 233, 385, 706
I

GelecegiYönetmek
754

Türbülans, 660, 661 Walras dengesi, 189


Türk jeopolitigi,356, 357, 358, Web, 135, 493, 514, 517, 526, 528,
359 530, 532, 534
Türk jeostratejisi, 355, 358,359 WTO, 280, 693
Türkiye jeopolitigi,355, 357, 358, X-Files, 224, 226, 227
359 - Yalmzcahk Politikasi, 410
Türkiye jeostratejisi,358, 359 Yamt Kurah, 53, 54
teknolojisi, 318, 481, 482 Yedi kalite teknigi, 230
Uzay
Uzay jeopolitigi, 318 YükseekStrateji, 21, 28, 31, 38, 46,
106, 107, 108, 114, 131, 172,
Üçüncüdalga uygarliş, 256 -
ÛzeyirGarih, 190 223, 262, 303, 335, 484, 597,
Vehbi Koç, 182 706, 712, 741
Vizyon, 2, 10, 11, 40, 56, 112, 358, Zen Dersleri, 41, 237
489, 495, 575, 577, 582, 606-624,
629, 674
DÍZÍN

Açik bilgi, 493, 494 Asimetrik tehdit, 562, 563, 564,


Afrodit, 191 565, 566
Aphk Matriks Yäntemi, 233 Askerî ittifaklar, 408, 413, 430,
Agirlik Merkezi, 94, 97, 98, 99, 453, 456
100, 101, 102, 103 Astropolitik, 318, 319, 321
Akil Oyunlari, 70, 219, 226 Asya Kaplanf ari, 483
Aktif tarafsizlik, 408, 413 Attila, 283
Akustik sensörler, 545 Avrasya stratejisi, 351
Alfred Mahan, 296 .
Azmhklar politikasi, 148
Alp Arslan; 342, 343, 344, 345, BAB, 409
346, 349 Bagimhhk, 145, 409, 411, 454,
Amiral Tirpitz, 301 455, 456, 457, 458, 459, 662
Analiz-sentez teknikleri, 230, 234 Baglantisizhk, 405, 4·12,413, 414
Andrea Beaufre, 105 Balkanlagma, 282
Angloamerikan, 74 .
Barbaros Hayreddin, 299, 441
Anti-balistik, 321 Basit Matriks Teknigi, 233, 234
ARPA, 123, 506, 507, 508, 509, BASK, 142
511, 512, 688 Baskm Strateji, 63, 64, 65, 193
ARPANET, 507, 510, 511, 512, Battle Zone, 137
513 Belirsizlik, 67, 80, 152, 185, 186,
ASEAN, 280 188, 280, 489, 497, 566, 623,
750 GelecegiYönetmek

643, 644, 648, 652, 660, 668, Çaykovski,


91
672, 677 148, 149
Çoketnikli,
Benyamin Netanyahu, 42 Çokkultür1ülükstratejisi, 126
Beg ÇemberKitabi, 41, 237 Çokuluslu, 148, 210, 280,
101,
Beyin Firtmast, 177, 504, 594, 669, 300, 543, 619, 696
674, 675- ÇölFirtmasi Harekâti, 68, 316
Bilgi çaga, 479, 487, 506, 539, 561 Daniel Bernoulli, 72
Bilgi ekonomisi, 491 Davramp stratejisi, 88
Bilgi Savagt, 33, 513, 538, 542, Demopolitik, 294
546, 548, 549, 552, 561, 562, Denge Stritejileri, 65
690 Denizcilik gücü, 32, 302, 307, 308,
Bilgi girketi, 491 444
Bill Clinton, 42, 472, 540, 667 Dijital Çag,69, 518, 525
Bill Gates ve Papa II. JeanPaul, Dijital dünya, 479
42 Dijital Sinir Sistemi, 68, 69
Bob Taylor, 509 Dinsel çatigmalar, 141
Borsa, 93, 505, 549, 552, 558, 702, Dolayh tutum stratejisi, 97
716 Dünya adasi, 309, 310, 315, 317,
Bossa, 181 ,
319, 358 .

Boston Group, 56 Dünya Ticaret Örgütü,409


Bozguncu teorisi, 362 e-ticaret, 513, 518, 526, 527, 528,
Briand-Kellog Pakti, 130 529, 530, 531, 532, 533, 534,
Büyük Friedrich, 98 566
Büyük Ïskender,37, 324, 342, Einstein, 180, 482, 536
398, 694 Eisenhower, 507, 508
Büyük Strateji, 38, 106, 107, 108, Elektronik bankacihk, 285
112, 113, 114, 242, 263, 307, Elektronik para çaş, 479
335 Elektronik savag, 317, 321
Byron, 119 Endüstri çagi, 225, 480
C2, 134, 542, 543, 544 Enformasyon savagi, 133, 135
C3I, 134, 321 Engels ve Marx, 45
C4I2, 134 ,
Entelektüel insan çagi, 479
Carl von Clausewitz, 40, 45,.105, Entelektüel Sermaye, 486, 487,
110, 118, 127, 237, 354 492, 503, 504, 505
Caydiricilik stratejisi, 160 Ernest Ipsen, 120
Cengiz Okman, 40, 150, 154, 244, Esnek Karç1hk Stratejisi, 133
389, 391, 400, 401 Egref Bitlis, 224
Chris Hables Gray, 132, 141 ETA, 142
Churchill, 119, 328 Etnik kimlik, 142, 145, 146

You might also like