Professional Documents
Culture Documents
com
Nahl.98:
Kur’an okuyacağın
zaman, kovulmuş
şeytandan Allah’a sığın.
SUNUŞ
Bu kitap size çok sayıda Kur’an Mealini tek bir kitapta ayet
ayet okuma kolaylığı sağlayacaktır. Bu meallerden biri
“kelime meali” olarak verilmiştir. Böylelikle Kur’an-ı Kerim'i
okurken her bir ayetin kelime kelime anlamlarını ve diğer
mealcilerin bu ayetle ilgili çevirisini aynı satırda
görebileceksiniz.
2014
kurancevirileri@gmail.com
Sure Sure Sure Sure Sure Sure
Adı No Adı No Adı No
Abese 80 Hümeze 104 Nasr 110
Âdiyât 100 İbrâhîm 14 Naziât 79
Ahkâf 46 İhlâs 112 Nebe 78
Ahzâb 33 İnfitâr 82 Necm 53
A'lâ 87 İnsân 76 Neml 27
Alak 96 İnşikâk 84 Nisâ 4
Âl-i İmrân 3 İnşirâh 94 Nûh 71
Ankebût 29 İsrâ 17 Nûr 24
A'râf 7 Kadir 97 Ra'd 13
Asr 103 Kâf 50 Rahmân 55
Bakara 2 Kâfirûn 109 Rûm 30
Beled 90 Kalem 68 Sâd 38
Beyyine 98 Kamer 54 Saf 61
Burûc 85 Kâria 101 Sâffât 37
Câsiye 45 Kasas 28 Sebe' 34
Cin 72 Kehf 18 Secde 32
Cuma 62 Kevser 108 Şems 91
Duhâ 93 Kıyâmet 75 Şuarâ 26
Duhân 44 Kureyş 106 Şûrâ 42
En'âm 6 Leyl 92 Tâhâ 20
Enbiyâ 21 Lokmân 31 Tahrîm 66
Enfâl 8 Mâide 5 Talâk 65
Fâtır 35 Maûn 107 Târık 86
Fâtiha 1 Meâric 70 Tebbet 111
Fecr 89 Meryem 19 Tegâbün 64
Felak 113 Muhammed 47 Tekâsür 102
Fetih 48 Mutaffifîn 83 Tekvîr 81
Fîl 105 Mücâdele 58 Tevbe 9
Furkân 25 Müddessir 74 Tîn 95
Fussilet 41 Mülk 67 Tûr 52
Gâşiye 88 Mü'min 40 Vâkıa 56
Hac 22 Mü'minûn 23 Yâsîn 36
Hadîd 57 Mümtehine 60 Yûnus 10
Hâkka 69 Münâfikûn 63 Yûsuf 12
Haşr 59 Mürselât 77 Zâriyât 51
Hicr 15 Müzzemmil 73 Zilzâl 99
Hucurât 49 Nahl 16 Zuhruf 43
Hûd 11 Nâs 114 Zümer 39
Sure Sure Sure Sure Sure Sure
No Adı No Adı No Adı
1 Fâtiha 39 Zümer 77 Mürselât
2 Bakara 40 Mü'min 78 Nebe
3 Âl-i İmrân 41 Fussilet 79 Naziât
4 Nisâ 42 Şûrâ 80 Abese
5 Mâide 43 Zuhruf 81 Tekvîr
6 En'âm 44 Duhân 82 İnfitâr
7 A'râf 45 Câsiye 83 Mutaffifîn
8 Enfâl 46 Ahkâf 84 İnşikâk
9 Tevbe 47 Muhammed 85 Burûc
10 Yûnus 48 Fetih 86 Târık
11 Hûd 49 Hucurât 87 A'lâ
12 Yûsuf 50 Kâf 88 Gâşiye
13 Ra'd 51 Zâriyât 89 Fecr
14 İbrâhîm 52 Tûr 90 Beled
15 Hicr 53 Necm 91 Şems
16 Nahl 54 Kamer 92 Leyl
17 İsrâ 55 Rahmân 93 Duhâ
18 Kehf 56 Vâkıa 94 İnşirâh
19 Meryem 57 Hadîd 95 Tîn
20 Tâhâ 58 Mücâdele 96 Alak
21 Enbiyâ 59 Haşr 97 Kadir
22 Hac 60 Mümtehine 98 Beyyine
23 Mü'minûn 61 Saf 99 Zilzâl
24 Nûr 62 Cuma 100 Âdiyât
25 Furkân 63 Münâfikûn 101 Kâria
26 Şuarâ 64 Tegâbün 102 Tekâsür
27 Neml 65 Talâk 103 Asr
28 Kasas 66 Tahrîm 104 Hümeze
29 Ankebût 67 Mülk 105 Fîl
30 Rûm 68 Kalem 106 Kureyş
31 Lokmân 69 Hâkka 107 Maûn
32 Secde 70 Meâric 108 Kevser
33 Ahzâb 71 Nûh 109 Kâfirûn
34 Sebe' 72 Cin 110 Nasr
35 Fâtır 73 Müzzemmil 111 Tebbet
36 Yâsîn 74 Müddessir 112 İhlâs
37 Sâffât 75 Kıyâmet 113 Felak
38 Sâd 76 İnsân 114 Nâs
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
1.
1
..ِ=بِس ِْمadıyla ِاّلل
َِ =Allah’ın Rahman ve Ra- Bismillâhir-
him olan Allah´ın rahmânirrahîm
Rahman, Ra- RAHMAN, RAHİM
him olan Al- ALLAH ADINA
ِِ لرحْ َٰم
ن َ =اRahman يم ِِ الر ِح
َ =Rahim adıyla lah´ın adıyla
1.
2
,,=ا ْلح ْم ِدhamdolsun ّلل
َِِ ِ =Allah’a Hamd, tüm (2-4) Hamd ancak
alemlerin Rabbi
Allah'ın; o Rabbü’l-
Hamd; alemle- Her türlü övgü yal-
rin Rabbı Al- nızca Allah'a öz-
ِِ =رRabbi ِ= ْالعال ِمينAlemlerin
ب olan Allah´a
mahsustur.
âlemîn, o hem
Rahman hem
lah´a mahsus- güdür, bütün alem-
tur. lerin Rabbi,
Rahîm, o kıyamet
gününün sahibi Al-
lah'ındır.
1.
3
..ِلرحْ َٰم ِن
َ (=اO) Rahman’dır ..
Rahman ve Ra- “
him
“ “ Rahman´dır, Rahman, Rahim,
Rahimdir.
ِِ الر ِح
يم َ =Rahim’dir
1. Din gününün “ “ “ Din gününün Hesap Günü'nün
4
,,ِ=ما ِل ِكsahibidir ِ=ي ْو ِمgününün sahibi (maliki) malikidir. Hakimi.
ِِ =الدDin
ِين
1. (Allah´ım!) Yal- İlâhî! Kulluğu Sana Yalnız Sana Yalnız Sana kulluk
5
..ِ =إِيancak sana ِ=ن ْعبدkulluk ederiz
َاك .. ..
nız sana kulluk ederiz, yardımı ibadet ederiz eder; ve yalnız
ِ=وإِيَاكancak senden ..
eder, yalnız
senden yardım
Senden isteriz. ve yalnız
Senden yar-
senden yardım di-
leriz.
ِ=نسْت ِعينyardım isteriz ..
dileriz. dım dileriz.
1.
6
=اِ ْهدِناbizi ilet ِالصراط
,, ِ =yola
,,
Bizleri doğru yo- (6-7) Bizleri doğru Bizi dosdoğru Bizi dosdoğru yola
la ilet, yolun, o nimetine yola ilet. ilet,
ِ= ْالمسْت ِقيمdoğru kavuşanların tuttu-
ğu yolun yolcusu
et. Gazabına uğra-
yanların, yanlış gi-
denlerin saptığı yo-
lun yolcusu etme.
Âmin.(Bizlere, o
kendilerine kerem
kıldığın kimselerin
yolunu göster, ga-
zabına uğrayanla-
rın, yanlış gidenle-
rin saptığı yolu
gösterme.
Âmin.)(Bizleri doğ-
ru yola, o kendile-
rine kerem kıldığın
kimselerin yoluna
çıkar. Gazabına
uğrayanların, yan-
lış gidenlerin sap-
tığı yola çıkarma.
Âmin)
1. Kendilerine ni- “ “ “ Nimete erdir- Nimet bahşettikle-
7
.. ِ صر
اط ِ =yoluna
met verdiklerinin diklerinin yo- rinin yoluna; ga-
ِالَذِينِ أ ْنع ْمت
.. =nimet..verdiğin
yoluna; gazaba
uğrayanların ve
luna, gazaba zab(ın)a uğrayan-
uğrayanların ların ve sapkınla-
عل ْي ِه ِْم=kimselerin ِِ غي
ْر =değil sapıkların
na değil.
yolu- ve dalalete
düşenlerinkine
rınkine değil!
ب عل ْي ِه ِْم
.. ِِ ْالم ْغضو =kendilerine..gazab değil.
ِ=الض َِالينsapmışların
2. Elif Lâm Mim Elif, Lam, Mîm. Elif, Lam, Mim Elif-Lam-Mim.
1
=المElif lam mim
,, ,, ,,
2.
2
.. ِ = َٰذ ِلişte o ِ= ْال ِكتابKitap
ك ..
Doğru olduğu
kuşkusuz olan
Şu Kitab'ı görüyor İşte bu kitab,
musun? İşte bir ke- onda hiç bir
Üzerinde hiçbir
şüpheye yer olma-
ِريْب..ِ=لhiç şüphe yoktur .. ..
bu kitap, takva
sahipleri için hi-
re onun hak oldu- şüphe yoktur,
ğunda şüphe yok. müttekiler için
yan bu ilahi kelam
Allah'a karşı so-
=فِي ِِهkendisinde =هدًىyol göstericidir ..
dayet kaynağı-
dır.
Sonra, Allah'ın o hidayettir.
saygılı kullarına yol
rumluluklarının bi-
lincinde olanlara bir
ِ= ِل ْلمت َ ِقينmüttakiler için ..
gösterir ki rehber (olarak indi-
rilmiş)tir,
2.
3
,, ِ =الَذonlar ki ِ=يؤْ ِمنونinanıp
ِين ,,
Onlar görmedik-
lerine inanırlar,
gayba iman getirir- Onlar ki gayba Onlar ki, insan id-
ler, namazı kılarlar, inanırlar. Na- rakini aşa(n olgula-
ِِ =بِ ْالغ ْيgaybde(gizlide)
ب namazı kılarlar
ve kendilerine
kendilerine verdi- mazı kılarlar rın varlığı)na ina-
ğimiz rızıktan muh- ve kendilerine nırlar ve namazla-
ِ=وي ِقيمونkılarlar verdiğimiz rızık-
tan başkalarına
taç olanlara pay rızık olarak
çıkarırlar. verdiğimiz
rında dikkatli ve
devamlıdırlar; ken-
ِصَلة َ =الnamazlarını verirler. şeylerden de dilerine verdiğimiz
infak ederler. rızıktan başkaları
رز ْقناه ِْم,,=و ِم َماve kendilerine verdiği ,, ,, için harcarlar,
miz,,rızıktan
ِ(=ي ْن ِفقونAllah rızası için) harcarlar ,, ,, ,,
2.
4
.. ِ يؤْ ِمن..ِ=والَذِينiman ederler
ون ..
Yine onlar gerek
sana ve gerekse
O kimselere de yol Onlar ki sana
gösterir ki hem sa- indirilene de,
Ve onlar (ey pey-
gamber), sana indi-
ِأ ْن ِزل..= ِبماindirilene ِ= ِإليْكSana senden önce in-
dirilen kitaplara
na indirilenlere, senden önce
hem senden evvel indirilmiş olan-
rilene de senden
önce indirilmiş ola-
ِأِْن ِزل..=وماve indirilene (inanırlar) .. ..
inanırlar ve Ahi-
retten hiç kuşku
indirilmişlere ina- lara da inanır-
nırlar ve âhiret ola- lar. Ve onlar
na da iman ederler,
öteki dünyanın var-
ِْ = ِمsenden önce
ِق ْب ِلك..ن ..
duymazlar. cağını yakîn ile on- ahireti de ya-
lar bilirler. kınen tanırlar.
lığından bütün
kalpleriyle emindir-
ِِ=وبِ ْاْل ِخرةahirete de .. ler.
ِيوقِنون..=ه ِْمkesinlikle
2.
,, ِ ِولئ
ك َٰ =أişte onlar ى َِٰ =علüzeredirler
,,
İşte onlar Rabb- İşte mabudlarının İşte onlar, rab- İşte Rablerinin gös-
5 lerinden gelen gösterdiği yolu larından bir terdiği yolda yürü-
=هدًىbir hidayet ,,
hidayet yolun- tutmuşlar bunlar-
dadırlar ve kurtu- dır. İşte felâh bul-
hidayet üze- yenler onlardır,
redirler ve işte mutluluğa erişecek
ر ِب ِه ِْم,,نِْ = ِمRablerinden luşa erenlerdir. muş kimseler yok
mu? Onlar da bun-
onlar, felaha olanlarda!
erenlerdir.
ِهم,,ِول ِئك َٰ =وأve işte onlardır ,, ,,
lardır.
2.
6
.. كفروا..ِالَذِين..ن َِ = ِإinkâr edenlere gelin Kâfirlere gelince Şu muhakkak ki, Şüphesiz ki o
onları uyarsan küfre sapanlara
..
küfretmiş
..
Unutma ki, hakikati
inkara şartlanmış
ce م ِْ عل ْي ِه..ِ=سواءonlar için birdir da farketmez; olduğunu söylesen san da uyar-
da uyarmasan âkıbetlerinin vahim olanları uyar- olanlar için kendile-
.. ..
rini uyarıp uyar-
=أأ ْنذ ْرته ِْمonları uyarsan da ..
onlar iman et- de, söylemesen de masan da bir-
mezler.
..
kendileri için birdir, dir, inanmaz-
maman fark etmez;
onlar inanmazlar.
ت ْنذ ِْره ِْم..ل ِْم..=أ ِْمuyarmasan da imana gelmezler. lar. ..
ِيؤْ ِمنون..ِ=لinanmazlar
2. Allah onların Allah bunların Allah onların Allah onların kalp-
7
,, =خت ِمmühürlemiştir اّلل
َِ =Allah kalblerini ve ku- kalplerini, kulakla- kalblerini ve lerini ve kulaklarını
قلو ِب ِه ِْم,,ىَِٰ =علonların kalblerini ,,
laklarını mühür- rını mühürlemiş. kulaklarını mühürlemiştir ve
lemiştir, onların Gözlerine ise per- mühürlemiştir. gözleri üzerinde de
س ْم ِع ِه ِْم,,ى
َِٰ =وعلve kulaklarını ,,
gözlerinde perde de inmiş bulunu- Gözlerinin
vardır. Onları
bir perde vardır;
yor. İşte bunlara üzerinde bir dehşet verici bir
ار ِه ِْمِ أبْص,,ى َِٰ =وعلgözlerine de ,,
büyük bir azap büyük bir azap var. perde vardır azap beklemekte-
beklemektedir. ve onlar için dir onları.
ِ= ِغشاوةperde inmiştir ,, büyük bir azab
vardır.
=وله ِْمOnlar için vardır,, ,,
ِيقول..ن ِْ =مderler =آمنَاinandık Ahiret gününe lah'a da, son güne ki inanmadık- inanmadıkları hal-
inandık» derler, de inandık" derler, ları halde Al- de Biz Allah'a ve
ِاّلل ْ
َِ ِ=بAllah’a =وبِالي ْو ِِمve gününe ama aslında bununla beraber lah´a ve ahiret Ahiret Günü'ne
..
inanmamışlardır. hiç inanmış değil- gününe inan- inanıyoruz derler.
= ْاْل ِخ ِِرahiret ler. dık, derler.
nden..ötürü
َٰ
ِْ =ول ِكfakat ِي ْعلمون,,ِ=لbilmezler
ن
2. Onlar müminler İman edenlerle Mü´minlere Ve iman etmiş
14
.. =و ِإذاzaman =لقواrastladıkları ile karşılaştıkları karşılaştılar mı rastlayınca; olanlarla karşılaş-
آمنوا..ِ=الَذِينinanmış olanlara zaman «inan- "İman ettik" derler. inandık, der- tıkları zaman da,
..
dık» derler. Fa- İçlerindeki iblislerle ler. Şeytanları Biz de (sizin gibi)
=قالواderler =آمنَاinandık kat şeytanları, yalnız kalınca da, ile başbaşa inanıyoruz! iddia-
elebaşları ile "Emin olun sizinle kalınca da; biz sında bulunurlar;
=و ِإذاve zaman =خل ْواyalnız kaldıkları başbaşa
..
kaldık- beraberiz. Mera- sizinle berabe- ama şeytani dürtü-
ları zaman «Biz mımız onlarla yal- riz, onlarla sa- leriyle baş başa
..
اطينِ ِه ِْم
ِ شي..ى َِٰ = ِإلşeytanlarıyla sizin yanınızda- nız eğlenmek" der- dece istihza kaldıklarında, As-
yız, onlarla sa- ler. etmekteyiz, lında biz sizin ya-
=قالواderler = ِإنَاbiz dece alay ediyo- derler. nınızdayız, onlarla
ruz» derler. sadece eğleniyoruz
=معك ِْمsizinle beraberiz .. derler.
2.
..
َٰ =أişte onlar
ِ ِولئ
ك ..
Onlar hidayet İşte bunlar hak yol Onlar; hidayet (Çünkü) onlar, hi-
16 karşılığında sa- pahasına dalâli karşılığı sapık- dayete karşılık sa-
ا ْشتروا..ِ=الَذِينsatın aldılar ..
pıklığı satın alan
kimselerdir. Bu
almış kimseler ki
ticaretleri kazanç
lığı satın almış pıklığı satın almış-
kimselerdir. lar, ama ne (bu) ti-
ِ=الضََللةsapıklığı yüzden yaptıkla-
rı ticaretten ka-
getirmediği gibi,
kârın yolunu da
Ticaretleri caretleri onlara
kendilerine kar fayda sağlamış, ne
َِٰ = ِب ْالهدhidayet karşılığında
ى ..
zanç elde ede-
memişler ve de
bulamadılar. (İşte
bunlar hak yol pa-
sağlamamış- de (başka bir şekil-
tır. Ve onlar de) hidayet bul-
ِْ ر ِبح..=فماkâr etmedi
ت .. hidayete ere- hasına dalâli almış hidayete er- muşlardır.
memişlerdir. kimseler ki ne tica- mişlerden de-
=تِجارته ِْمticaretleri retleri kazanç ge- ğildirler.
tirdi, ne de kârın
كانوا..=وماolmadılar yolunu bulabildi-
ler.)
ِ=م ْهتدِينdoğru yolu bulanlardan .. ..
2. Onların durumu Bunların hâli ka- Onların misali; Onların hali, ateş
17
,, ِ=مثله ْمOnların durumu ,,
karanlıkta ateş ranlıkta ateş yakan ateş yakan yakan öyle kimse-
ِِ =كمثdurumu gibidir
ل ,,
yakan kimseler o kimselerin hâli kimsenin mi-
gibidir. Ateş et- gibidir ki, ışığı he- sali gibidir ki,
lerin haline benzer
ki, o (ateş), çevre-
ِاسْت ْوقد,,=الَذِيyakan kişinin ,,
raflarını aydınlat- nüz çevrelerini ay- ateş çevresin-
tığı zaman Allah dınlattığı bir sırada dekileri aydın-
sini aydınlatır ay-
dınlatmaz Allah,
ارا ً =نateş onların aydınlık- da Allah nurlarını latınca, Allah
larını gidererek giderir de kendile- onların ışığını
görmesinler diye
ışıklarını alıp onları
ِْ أضاء,,=فل َماaydınlatır aydınlatmaz
ت ,, kendilerini hiçbir rini zulmetler için- giderdi. Ka- zifiri karanlığa gö-
şey göremeye- de bir şey göremez ranlıkların içe- mer;
ِح ْوله,,=ماçevresini ِ=ذهبgiderdi cekleri koyu bir bırakır. risinde gör-
karanlıkta bıra- mez halde bı-
َِ =Allah ور ِه ِْم
اّلل ِ = ِبنonların nurunu ,, kır. rakıverdi.
ِظلمات,,=فِيkaranlıklar içinde ,,
ِْصرون ِ يب,,ِ=لgörmezler
2.
18
..=ص ِمsağırdırlar ِ=ب ْكمdilsizdirler Onlar sağır, dil-
siz ve kördürler.
Sağırdırlar, dilsiz-
dirler, kördürler,
Sağırdırlar,
dilsizdirler,
Onlar, sağır, dilsiz,
kördürler; ve (artık)
ِ=ع ْميkördürler =فه ِْمonlar Bu yüzden geri
dönemezler.
onun için bunlar
yola gelmezler.
kördürler. On-
lar artık dön-
geriye dönüşleri de
yoktur.
ِي ْر ِجعون..ِ=لdönmezler mezler.
2.
20
.. ِ =يكneredeyse ِ= ْالب ْرقşimşek Şimşek
اد onların Şimşek nerede ise Az kalsın şim- Çakan şimşekler
görme yetenek- gözlerini çıkara- şek gözlerini neredeyse gözleri-
ِ=ي ْخطفkapıverecek lerini nerede ise cak. Ortalığı kendi- alıverecek. ni alıverir; ışık ve-
alıverecek. Çev- lerine aydınlattı mı Onları aydın- rince hareket eder-
=أبْصاره ِْمgözlerini =كلَماzaman relerini aydınla- ışığında yürüyor- lattıkça ışığın- ler, karanlık çökün-
tınca şimşeğin lar. Üzerlerine ka- da yürürler. ce oldukları yerde
ِ=أضاءaydınlattığı =له ِْمonları ışığı altında yü- ranlık çöktü mü di- Üzerlerine ka- çakılıp kalırlar. Şa-
rürler, fakat kilip kalıyorlar. Bu- ranlık basınca yet Allah dileseydi,
=مش ْواyürürler =فِي ِِهo(nun ışığı)nda üzerlerine karan- nunla beraber Al- dikilip kalıve- onları işitme ve
..
lık çökünce ol- lah dileseydi kulak- rirler. Şayet görme (yete-
ِظلم ْ أ..=وإِذاkaranlık çökünce dukları yerde ka- larını da gözlerini Allah, dilesey- nek)lerinden yok-
..
lakalırlar. Allah de büsbütün götü- di onların işit- sun bırakabilirdi:
=عل ْي ِه ِْمüzerlerine ِ=قامواdikilip kalırlar dileseydi, onların rürdü, şüphe yok ki melerini de, Çünkü Allah her
..
işitme ve görme Allah herşeye görmelerini de şeye kadirdir.
=ول ِْوeğer ِ=شاءdileseydi اّلل َِ =Allah yeteneklerini kâdirdir. giderirdi. Mu-
büsbütün gide- hakkak ki Al-
ِ=لذهبelbette götürürdü .. rirdi. Hiç kuşku- lah, her şeye
suz Allah her Kadir´dir.
=بِس ْم ِع ِه ِْمişitmelerini şeyi yapabilir.
َِ ِ=إŞüphesiz اّلل
ن َِ =Allah’ın
ِيء ْ ش..ل ِِ ك..ى
َِٰ =علher şeye ..
ِ=قدِيرgücü yeter
..
2.
21
,, ِ َالن,,أيُّها,,=ياey insanlar
اس Ey insanlar, sizi Ey insanlar! Sizleri Ey insanlar; Ey insanlar! Sizi ve
,,
ve sizden önce- ve sizlerden evvel sizi de, sizden sizden önce yaşa-
=اعْبدواkulluk edin ِ=ربَكمRabbinize kileri
,,
yaratmış gelenleri yaratan öncekileri de mış olanları yara-
olan Allah´a kul- mabudunuza kul- yaratan Rab- tan Rabbinize kul-
خلقك ِْم,,=الَذِيsizi yaratan luk ediniz ki; Al- luk edin ki Allah'ın bınıza ibadet luk edin ki, O'na
,,
lah´ın azabından saygılı kulları ara- edin, ta ki, karşı sorumluluğu-
ِْ ِم,,ِ=والَذِينve sizden öncekiler korunabilesiniz. sına girebilesiniz. takva
ق ْب ِلك ِْم,,ن ,,
sahibi nuzun bilincine va-
olasınız.
,,
rasınız.
i م ِْ =لعلَكki ِ=تتَقِونkorunasınız
2.
22
.. = ِالَذِيO (Rab) ki ِ=جعلkıldı
.. ..
O ki, size yeri O mabudunuz ki O ki; yeryüzü- O ki, yeryüzünü si-
döşek, göğü ta- yeryüzünü sizin nü sizin için ze bir dinlenme ye-
ِ=لكمsizin için ِ=اْل ْرضyeri
.. ْ van yaptı ve için döşek, gökyü- bir döşek, gö- ri, gökyüzünü bir
gökten su indirip zünü tavan kılıyor. ğü de bir bina çardak yapmış,
ً=فِراشاdöşek ِسماء َ =والve göğü onun aracılığı ile Sonra gökten yaptı. Gökten gökten su indirmiş
size rızık olarak yağmur indirerek su indirip
..
ve onunla size rızık
= ِبنا ًِءbina ِ=وأ ْنزلve indirdi topraktan çeşitli onunla size rızık onunla türlü olarak meyveler çı-
..
ürünler çıkardı. olmak üzere yer- türlü meyve- karmıştır: O halde
ِِ سم
اء َ ال .. ن
ِ م
ِ =gökten ِ
ء ً ا م =su O halde O´na bi- den türlü mahsuller lerden sizin (Bir ve Tek İlah ol-
le bile eşler çıkarıyor. Artık siz için rızık çı- duğunu) bile bile
ِ=فأ ْخرجçıkardı = ِب ِِهonunla koşmayınız. de bile bile başka- kardı. O halde Allah'a ortaklar
larını Allah'a şerik bile bile Al- koşmayın.
ِِ الثَمرا..ِ= ِمنçeşitli ürünler
ت ..koşmaya kalkış- lah´a eşler
mayın. koşmayınız.
= ِر ْزقًاrızık olarak =لك ِْمsizin için
.. ..
2.
23
,, ِ=وإِ ْنEğer =ك ْنت ِْمiseniz =فِيiçinde Eğer kulumuz Yok, şayet kulu- Eğer siz, ku- Eğer kulumuz
Muhammed´e muz Muhammed'e lumuza indir- (Muhammed)'e ka-
ِ=ريْبşüphe indirdiğimiz indirdiğimiz diğimizden tımızdan safha
Kur´ân´ın doğru- Kur'an'dan şüpheli şüphede ise- safha indirdiğimiz
ن َز ْلنا,,= ِم َماindirdiğimizden luğundan şüphe- iseniz haydi ona niz, haydin vahyin bir kısmın-
li iseniz, haydi benzer bir sûre vü- ona benzer bir dan şüphe ediyor-
ع ْبدِنا,,ى َِٰ =علkulumuz (Muhammed)e onunkilere ben- cuda getirin; hem sure getirin. sanız o zaman ay-
,,
zer bir sure orta- Allah'ı bırakıp da Allah´dan nı değerde bir sure
=فأْتواhaydi getirin ِ=بِسورةbir sure ya getiriniz ve kendilerine taptık- başka şahidle- getirin (de görelim)
,, ,,
davanızda sadık larınızın hepsini rinizi de ça- ve -eğer dediğiniz
ِمثْ ِل ِِه,,ن
ِْ = ِمonun gibi =وادْعواçağırın iseniz, bu husus- yardıma çağırın. pırın; eğer doğruysa- Allah'tan
,, ,,
ta Allah´ın dışın- İşte davanızda doğru sözlüler başkalarını da size
=شهداءك ِْمşahitlerinizi daki şahitlerinizi doğrucu iseniz bu- iseniz... şahitlik etmeleri
yardıma çağırı- nu yapın. için çağırın.
ِِ د,,ن
ون ِْ = ِمbaşka ِاّلل
َِ =Allah’tan nız.
ِْ =أ ِعدhazırlanmış
َت
ِ= ِل ْلكافِ ِرينinkârcılar için ..
2.
25
,, ِ=وب ِش ِرmüjdele ِ=الَذِينkimseleri İman edip iyi Yâ Muhammed! İman eden, Ama imana ermiş
ameller işleyen- İman edip de işleri salih ameller olup doğru ve ya-
=آمنواinanan =وع ِملواve işleyen leri, ağaçları al- salâh olanları müj- işleyenlere; al- rarlı işler yapanla-
,,
tından nehirler dele ki onlara al- tından ırmak- ra, içlerinden ır-
ِِ صا ِلحا
ت َ =الsalih işler نَِ =أmuhakkak akan ,,
Cennetler tından nehirler lar akan cen- maklar akan has
ile müjdele. On- akan bahçeler var. netlerin kendi- bahçelerin kendile-
=له ِْمonlar için vardır ِ=جنَاتcennetler lara
,, ,,
rızık olarak Ne zaman meyva- leri için oldu- rine ait olacağını
her yeni meyve larından biriyle rı- ğunu müjdele. müjdele! Onlara ne
=تجْ ِريakan تحْ تِها,,ن ِْ = ِمaltlarından sunulduğunda zıklanırlarsa "Bu Onlara ne zaman rızık olarak
«Bu daha önce işte bizim evvelce zaman bun- oradan bazı ürün-
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar =كلَماher bize sunulan fa- rızıklandığımız!" lardan bir ler bahşedilse,
lanca meyvedir» diyecekler. Ve meyve rızık Bunlar, bize daha
=ر ِزقواrızıklandırıldıklarında derler, onlara benzerinden sunu- olarak verilirse önce bahşedilenle-
birbirinden ayırd lacaklar. Orada bu, evvelce rı- rin aynısıymış di-
= ِم ْنهاonlardaki ِثمرة,,ن ِْ = ِمmeyveden edemeyecekleri kendileri için pâk zıklandığımız yecekler. Çünkü
rızıklar verilir. zevceler olacak, şeydi, derler. onlara o(geçmişte
ِ= ِر ْزقًاrızk olarak =قالواderler
,, Hem onlara ora- hem orada ebedi- Onlara birbiri- tadılanlar)ı hatırla-
da el değmemiş, yen kalacaklar. ne benzeyen tacak şeyler verile-
= َٰهذاBu tertemiz eşler (böyle nimet- cek. Onlar, orada
ْر ِزقنا,,=الَذِيrızıklandığımız şeydir verilecektir. lar orada ebedi
On-
,,
ler) verilecek. tertemiz eşler bu-
Onlar için ora- lacaklar ve orayı
olarak kalacak- da temiz eşler mesken edinecek-
ِقبْل,,ن ِْ = ِمdaha önce =وأتواverilmiştir lardır.
,,
de vardır. ler.
Hem onlar
=بِ ِِهonlara ِ=متشابِ ًهاona benzer ,,
orada temelli
=وله ِْمOnlar için vardır =فِيهاorada
,, ,,
kalıcıdırlar.
2.
26
.. ِ= ِإ َنmuhakkak اّلل َِ =Allah Allah bir sivrisi- Allah sivrisineği, Şüphe yok ki, Bakın, Allah, bir
neği ve (biyolojik hatta ondan aşağı Allah, bir sivri sivrisineği (hatta)
يسْتحْ ِيي..ِ=لçekinmez açıdan) onun bir şeyi misal ola- sineği ve on- ondan daha küçük
daha üstünde rak îrad etmekten dan küçük bir bir şeyi örnek ge-
ِيض ِْرب..ن ِْ =أvermekten َلِ ً =مثmisal olan bir canlıyı asla çekinmez.
örnek olarak
şeyi misal ge- tirmekten kaçın-
İman edenlere ge- tirmekten çe- maz. İmana ermiş
ًبعوض ِة..=ماbir sivrisineği ..
göstermekten lince onun mabud- kinmez. İman olanlara gelince,
çekinmez. İman ları tarafından ol- etmiş olanlar onun Rablerinden
=فماhatta olanı
.. edenler onun duğunu, hak oldu- bunun Rabla- gelen bir hakikat
Rabbleri tarafın- ğunu bilirler. Küfre rından bir ger- olduğunu bilirler.
ِ=ف ْوقهاonun da üstünde .. .. dan ortaya kon- sapanlar ise "Bunu çek olduğunu Hakikati inkara
muş bir gerçek misal olarak îrad bilirler. Kafirler şartlanmış olanlar
=فأ َماgerçekten ِ=الَذِينkimseler olduğunu bilirler. etmekten Allah'ın ise; Allah bu ise, Bu örnek ile Al-
Kâfirler ise ´Allah ne muradı olabi- misali vermek- lah ne demek isti-
=آمنواinanan ِ=في ْعلمونbilirler ne amaçla bu lir?" derler. Evet, le ne murad yor acaba? derler.
örneği göster- Allah onunla bir- etmiş? derler. Bu yolla Allah, bir
ِ=أنَهkesinlikle o .. di?» derler. Allah çoklarını yoldan Allah onunla çoğunu saptırırken
bu örnek ile bir çıkarır, yine onunla bir çoğunu bir çoğunu da doğ-
ُِّ = ْالحhaktır (gerçektir)
ق .. çoklarını sapıklı- birçoklarını yola sapıtır, bir ço- ruya yöneltir, fakat
ğa düşürür ve bir getirir. Hem onunla ğunu da hida- fasıklardan başka-
ربِ ِه ِْم..ن ِْ = ِمRablerinden =وأ َماise çoklarını da hi- ancak o fâsıkları yete erdirir. sını saptırmaz.
ِ=الَذِينedenler =كفرواinkâr dayete erdirir: yoldan çıkarır
Onunla sadece
Bununla fasık-
lardan başka-
fasıkları sapıklı- sını saptır-
ِ=فيقولِونderler =ماذاneyi ğa düşürür. maz.
ِ=أرادistedi (kasdetti) اّلل
.. َِ =Allah
=بِ َٰهذاbu َل ِ=مث ًاmisalle
ُِّ ض
ل ِ =يsaptırır =بِ ِِهonunla
يرا ً ِ=كثbir çoğunu
..
ُِّ ض
ل ِ ِي..=وماsaptırmaz =بِ ِِهonunla
َِ ِ=إbaşkasını ِ= ْالفا ِس ِقينfâsıklardan
ل
2.
27
,, ِ =الَذonlar ki ِ=ي ْنقضونbozarlar
ِين ,,
Onlar ki, Allah´a
vermiş oldukları
ki Allah'ın misak ile Allah´ın ahdini Onlar ki, (fıtratları-
bağlandıkları ahdi- pekiştirdikten na) yerleştikten
ِ=ع ْهدverdikleri sözü ِاّلل َِ =Allah’a
,,
sözü kesin bir
ahit haline getir-
ni sonradan kırar- sonra bozan- sonra Allah'a karşı
lar, Allah'ın birleşti- lar, birleştiril- taahhütlerini bozar-
ب ْع ِِد,,ن ِْ = ِمsonra dikten sonra bo-
zarlar, Allah´ın
rilmesini emrettik- mesini emret- lar, Allah'ın birleşti-
lerini ayırırlar, yer- tiği şeyi kopa- rilmesini emrettiği
= ِميثاقِ ِِهsöz verip bağlandıktan
,, ,,
sürdürülmesini
emretmiş olduğu
yüzünü fesada ve- ranlar, yeryü- şeyi koparıp ayırır
rirler. İşte hüsran- zünde fesad ve yeryüzünü fe-
ِ=وي ْقطعونkeserler =ماşeyi ilişkileri keserler da kalacaklar bun- çıkaranlar, işte sada verirler: İşte
ve yeryüzünde lardır. onlar hüsrana bunlardır hüsrana
ِ=أمرemrettiği اّلل َِ =Allah’ın bozgunculuk çı- uğrayanların uğrayanlar.
karırlar. İşte on- ta kendileridir.
=بِ ِِهkendisiyle lar hüsrana uğ-
rayanlardır.
ِيوصل,,ن ِْ =أbirleştirmesini
ِ=وي ْف ِسدونve bozgunculuk yaparlar ,, ,,
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض
َٰ =أişte ِ=همonlardır
ِولئِك
ِ= ْالخا ِسرونziyana uğrayanlar ,,
2.
28
.. ِ =كيnasıl ِ=ت ْكفرونinkâr edersiniz Allah´ı
ْف nasıl Allah'ı nasıl inkâr Nasıl oluyor Cansız iken size
..
inkâr edersiniz edebiliyorsunuz ki da Allah´ı in- hayat veren ve sizi
َِ = ِبAllah’a =وك ْنت ِْمsiz idiniz
ِاّلل ki, sizleri ölü iken ölü idiniz, sizleri di- kar ediyorsu- ölüme götüren,
..
o diriltti, sonra riltti, sonra sizleri nuz? Halbuki sonra tekrar hayata
=أ ْمواتًاölüler =فأحْ ياك ِْمO sizi diriltti sizi öldürüp tek- yine öldürecek,
rar diriltecek,
..
siz ölüler iken kavuşturan ve (so-
..
sonra yine dirilte- O diriltti. Son- nunda) Kendisine
=ث َِمsonra =ي ِميتك ِْمöldürecek sonra da yine cek, en sonra dö- ra sizi öldüre- döndürüleceğiniz
O´na dönecek- nüp O'na varacak- cek, sonra Allah'ı nasıl inkar
=ث َِمsonra =يحْ ِييك ِْمdiriltecek siniz. sınız. tekrar dirilte- edersiniz?
cek, en so-
=ث َِمsonra = ِإل ْي ِِهO’na nunda yalnız
O´na döndürü-
ِ=ت ْرجعونdöndürüleceksiniz leceksiniz.
2.
29
,, =ه ِوO =الَذِيki ِ=خلقyarattı O ki, yeryüzünde İşte o Hâlık'tır ki Yerde ne var- Ve dünya üzerinde
bulunan bütün yeryüzünde ne sa hepsini si- ne varsa sizin için
=لك ِْمsizin için =ماne =فِيvarsa
,,
varlıkları sizin varsa hep sizler zin için yara- yaratan, plan ve
için yarattı. Son- için yarattı, sonra tan, sonra gö- tasarımını göklere
ض ْ
ِ ِ =اْل ْرyeryüzünde =ج ِميعًاhepsini rayönelerek
da göklere göklere teveccüh ğe yönelip on- uygulayıp onları
onları ederek o yedi kat ları yedi gök yedi gök şeklinde
=ث َِمsonra ى َِٰ =اسْتوyöneldi yedi gök olarak göklere bu nizamı halinde dü-
düzenledi. O her verdi. O herşeyi bi- zenleyen
düzenleyen O'dur;
ve yalnızca O'dur
ِِ سم
اء َ ال,,=إِلىgöğe şeyi bilir. lir. O´dur. O, her her şeyin tam bilgi-
şeyi bilendir. sine sahip olan.
َِ =فس َواهonları düzenledi ِ=سبْعyedi
ن ,,
ِ=نسبِحtesbih ediyor ..
ِ=أعْلمbilirim =ماşeyleri
ِت ْعلمون..ِ=لbilmediğiniz
2.
31
,, =وعلَ ِمve öğretti ِ=آدمAdem’e
,,
Allah, Adem´e Ve Âdem'e bütün
bütün isimleri eşyanın isimlerini
Allah, Adem´e
bütün isimleri
Ve O, Adem'e her
şeyin ismini öğretti,
ِ= ْاْلسْماءisimleri =كلَهاbütün öğretti. Sonra öğrettikten sonra
bütün nesneleri meleklere onları
öğretmiş, son-
ra onları me-
sonra onları melek-
lerin önüne koydu
=ث َِمsonra =عرضه ِْمonları sunup ,,
meleklere göste- gösterdi, "Haydi
rerek, «Haydi, göreyim, hilâfına
leklere göste-
rerek: Eğer
ve Dedikleriniz
doğruysa haydi bu
ْالمَلئِك ِِة,,=علىmeleklere eğer davanızda istihkak davasında
haklı iseniz, bun- haklı iseniz şunla-
sadıklardan
iseniz, bunla-
(şeylerin) isimlerini
Bana söyleyin ba-
ِ=فقالdedi =أ ْنبِئونِيbana söyleyin ,, ların isimlerini rın adlarını Bana rın adlarını kalım!dedi.
bana söyleyin» bildirin!" emrini bana söyleyin,
ِِ =بِأسْمisimlerini = َٰهؤل ِِءonların
اء dedi. verdi. buyurmuştur.
2.
33
,, ِ (=قAllah) dedi ki ِآدم,,=ياey Adem Allah,
ال ,, ,,
Adem´e Cenâb-ı Hak "Ey Allah: Ey O: Ey Adem, bu
«Ey Adem, bun- Âdem! Gel şunlara Adem, onla- (şeylerin) isimlerini
,,
ِ=ت ْكتمونgizlemekte
2.
34
.. ِ=و ِإ ْذhani =ق ْلناdemiştik Hani biz melek-
lere «Adem´e
Hani bizler melek-
lere "Âdem'e sec-
Hani melekle-
re: Adem´e
Sonra Meleklere
(Haydi!) Adem'in
= ِل ْلمَلئِك ِِةMeleklere secde ediniz»
dedik de hemen
de edin!" demiştik,
hepsi secde ettiler.
secde edin
demiştik de
önünde yere kapa-
nın dediğimizde İb-
=اسْجدواsecde edin ِ= ِْلدمAdem’e ..
secde ettiler.
Yalnız iblis ka-
Yalnız İblis geri
çekildi ve kibrine
onlar hemen
secde ediver-
lis dışında hepsi
yere kapandı, o ise
=فسجدواhemen secde ettiler .. ..
çındı, kendini
büyük gördü ve
yedirmedi ki zaten
kâfirlerden idi.
mişlerdi. Sa-
dece şeytan
reddetti ve (üstelik)
küstahça böbür-
َِ = ِإhariç ِ= ِإ ْب ِليسİblis ى
ل َِٰ =أبkaçındı kâfirlerden oldu. kaçınmış, bü- lendi: Böylece hak-
yüklük tasla- kı inkar edenlerden
ِ=واسْت ْكبرkibirlendi ِ=وكانve oldu .. mış ve kafir- oldu.
lerden olmuş-
ِ ْالكافِ ِرين..ِ= ِمنinkârcılardan tu.
2.
35
,, =وق ْلناdedik ki ِآدم,,=ياey Adem
,, ,,
Dedik ki; «Ey Bizler "Ey Âdem!
Adem, sen ve Zevcenle beraber
Ve demiştik ki: Ve (sonra) Ey
- Ey Âdem, Adem dedik: Sen
ِْ =اسْكoturun ِ=أ ْنتsen
ن eşin Cennete cennette oturun,
yerleşiniz, oranın hem dilediğiniz ye-
Sen, eşinle ve eşin bu bahçeye
birlikte Cen- yerleşin ve orada
ِ=وز ْوجكve eşin ِ= ْالجنَةcennette ,,
yiyeceklerinden rinde dolaşarak
istediğinizi bolbol nimetlerinden bol
nette otur. Di- dilediğinizden ser-
lediğiniz yer- bestçe yiyin; ancak
ِ=وكَلyiyin = ِم ْنهاondan yiyiniz, fakat şu bol yiyin, yalnız şu
ağaca yanaş- ağaca yaklaşıp da
lerde onun bir tek şu ağaca
meyvelerinden yaklaşmayın ki za-
=رغدًاbol bol ,, mayınız, yoksa nefsine zulmeden- bol bol yeyin. limlerden olmaya-
zalimlerden olur- lerden olmayın" Yalnız şu sınız.
ِشئْتما,,ِ=حيْثdilediğiniz yerde ,, sunuz.» dedik. ağaca yak-
laşmayın.
ت ْقربا,,ِ=ولyaklaşmayın = َٰه ِذِِهşu Yoksa ikiniz
de zâlimlerden
ِشجرة َ =الağaca =فتكوناolursunuz olursunuz.
َ ,,ِ= ِمنzalimlerden
ِالظا ِل ِمين ,,
2.
36
.. =فأزلَهماderken onlar(ın ayağın)ı kaydır Fakat Şeytan
..
Bunun üzerine
onların ayakları- Şeytan oradan
Nihayet şey- Ama Şeytan orada
..
tan onları ikisini de yoldan çı-
..
dı ِشيْطان َ =الşeytan =ع ْنهاoradan rarak, kendilerini bulundukları nâz u kaydırdı. On- kardı
nı oradan kaydı- ayaklarını kaydırdı, cennetten ve böylece
sahip oldukları ko-
=فأ ْخرجهماçıkardı içinde bulunduk- naîm içinden her ları bulunduk- numu yitirmelerine
ları nimet yur- ikisini çıkardı. Biz ları yerden çı- sebep oldu. Bu
كانا..= ِم َماbulundukları yerden dundan çıkardı. de "Bir takımınız, kardı. Biz de: yüzden Biz: İnin,
..
Biz de dedik ki; bir takımınıza ha- Kiminiz kimini- (bundan böyle) ki-
=فِي ِِهiçinde =وق ْلناdedik ki «Birbirinize sım olarak inin ki ze düşman.. miniz kiminize
düşman olarak yeryüzünde sizlere olarak inin. düşman olarak ya-
=ا ْهبِطواinin =ب ْعضك ِْمkiminiz oradan aşağı bir zaman için yer- Yeryüzünde şayın ve yeryüzünü
inin. Yeryüzü be- leşip hayatın sizin için bir bir müddet için
ِ= ِلب ْعضkiminize ِ=عدوdüşman olarak lirli bir süreye esbâbından nasip zamana kadar mesken edinip ..
kadar size barı- almak mukadder- yerleşim ve orada geçiminizi
=ولك ِْمsizin için vardır
.. .. nak ve geçim ye- dir" diye emrettik. faydalanma sağlayın! dedik.
ri olacaktır.» vardır, dedik.
ِ ِ ْاْل ْر..=فِيyeryüzünde
ض
ِ=مسْتقرkalmak ِ=ومتاعve nimet ..
ِ ِحين..ى
َِٰ =إِلbir süre ..
2.
37
,, ِ=فتلقَ َٰىderken aldı ِ=آدمAdem ,,
Derken Adem, Âdem mabudun- Adem, Rab- Derken Adem
Rabbinden bir dan kelimeler te- bından keli- Rabbinden (yol
ر ِب ِِه,,ن ِْ = ِمRabbinden takım kelimeler lakki ederek onlar- meler belleyip gösterici) sözler al-
belleyerek aldı la yalvardı, O da aldı. Bunun dı. Ve (Allah)
ِ=ك ِلماتkelimeler da Rabbi onu af- kendisini afvetti. üzerine onun O'nun tevbesini
fetti. Hiç şüphe- Şüphe yok ki bütün tevbesini ka- kabul etti: Çünkü
عل ْي ِِه,,ِ=فتابbunun üzerine onun tevbes siz O, tevbelerin suçları bağışlayan, bul etti. Şüp- yalnız O'dur tevbe-
,, ,,
kabul edicisidir mahlûkâtına rahîm hesiz ki Tev- leri kabul eden,
,,
2.
38
.. =ق ْلناdedik =ا ْهبِطواinin Dedik ki; «Hepi- Kendilerine dedik Dedik ki; he- Biz, Hepiniz bura-
niz oradan aşağı ki: "Oradan hepiniz piniz oradan dan çıkıp gidin!
ْ
= ِمنهاoradan ِ=ج ِميعًاhepiniz inin. Tarafımdan inin. Sizlere Ben- inin. Eğer, ta- dedikse de size yol
size bir yol gös- den hidayet gelir rafımdan size göstericiliğimiz de-
َ ْ
يأتِينك ِْم..=فإ ِ َماyalnız size geldiği zaman terici geldiğinde de kimler o hidaye- bir hidayet ge- vam edecektir: ve
.. .. ..
kim benim hida- timin izince gider- lir de, kim be- Benim yol gösterici
= ِمنِيbenden =هدًىbir hidayet yetime uyarsa lerse işte onlar için nim hidayeti- mesajlarıma uyan-
..
onlar için korku ne korku var, ne me uyarsa, ar- lar için artık ne
ْن
ِ =فمkimler ِ=تبِعuyarsa yoktur ve onlar de keder görecek- tık onlar için korku vardır, ne de
artık hiç üzül- ler. hiçbir korku üzüntü;
ِ=هدايbenim hidayetime .. mezler.» yoktur. Ve on-
lar mahzun da
ِخ ْوف..ِ=فَلartık bir korku yoktur .. .. olacak değil- ..
lerdir.
=عل ْي ِه ِْمonlara
ِيحْ زنون..ه ِْم..ِ=ولve onlar üzülmeyec .. ..
eklerdir
2.
39
,, ِ =والَذkimseler =كفرواinkâr eden
ِين ,,
Kâfir olup ayetle- Küfre sapanlara,
rimizi yalanla- âyâtımıza yalan
Küfredenler,
ayetlerimizi
Hakikati inkara
şartlanmış olanlara
=وكذَبواve yalanlayan ,,
yanlar ise orada diyenlere gelince,
ebedi olarak ka- işte cehennem ehli
yalanlamış
olanlar, işte
ve mesajlarımızı
yalanlayanlara ge-
=بِآياتِناayetlerimizi ِولئِكَٰ =أişte onlar ,,
lıcı olmak üzere onlardır, hem ebe- onlar cehen- lince -işte onlar,
Cehen- diyen orada kala- nemliklerdir. içinde yaşayıp
ِصحاب ْ =أhalkıdır ارِِ َ=النateş nem´liktirler. caklar. Ve onlar ateş-
te temelli kalı-
kalmak üzere ate-
şe mahkum olan
=ه ِْمonlar =فِيهاorada cıdırlar. kimselerdir.
2.
40
.. =ياey =بنِيoğulları ِ= ِإسْرا ِئيلİsrail Ey İsrailoğulları, Ey İsrail oğulları! Ey İsrailoğul- Ey İsrail oğulları!
size bağışlamış Size bağışladığım ları, size ver- Size bağışladığım
=ا ْذكرواhatırlayın ِ= ِن ْعم ِتيnimetleri olduğum nimet- nimeti anın ve ah- diğim nimetimi o nimetleri hatırla-
leri hatırlayın. dimi yerine getirin hatırlayın. Ba- yın ve Bana verdi-
عليْك ِْم..ِأ ْنع ْمت..=الَ ِتيsize verdiğim Bana verdiğiniz ki, ahdinizi yerine na verdiğiniz ğiniz sözü tutun (ki)
sözü tutun ki,
..
getireyim. Bir de sözü yerine Ben de sözümü tu-
=وأ ْوفواtutun ki ..
ben de size ver- yalnız Benden kor- getirin ki, ben tayım; ve Benden,
diğim sözü yeri- kun. de size olan yalnız Benden sa-
= ِبع ْهدِيbana verdiğiniz sözü .. ne getireyim. Ve sözümü yerine kının!
..
sadece benden getireyim. Ve
korkun. yalnız
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
Ben´den kor-
ِوف ِ =أben de tutayım .. ..
kun.
=بِع ْهدِك ِْمsize verdiğim sözü .. ..
ِِ ارهب
ون ْ =فkorkun
2. Elinizin altındaki Beraberinizdeki Yanınızdaki Bunun için de, size
41
,, =و ِآمنواve inanın ,,
Tevrat´ı onayla- Tevrat'ı müeyyid Tevrat´ı tasdik geçmişte bildirilmiş
ِأ ْنز ْلت,,= ِبماindirdiğime yıcı olarak indir- olarak indirdiğim edici olarak
miş olduğum Kur'an'a iman edin. indirdiğime
olan haberleri doğ-
rulayıcı nitelikte in-
=مص ِدقًاdoğrulayıcı olarak ,,
Kur´an´a inanın; Yoksa tutup da iman edin.
onu inkar eden- ona inanmayanla- Onu inkar
dirdiğim bu vahye
inanın; onun ger-
معك ِْم,,= ِلماsizin yanınızda bulunanı ,, ,,
lerin ilki olmayın; rın birincisi olma- edenlerin ilki
ayetlerimi bir kaç yın. Hem benim olmayın. Ayet-
çekliğini inkar
edenlerin öncüsü
تكونوا,,ِ=ولve olmayın ِ=أ َولilk ,, para karşılığında âyâtımı hakir bir lerimizi az bir olmayın; mesajla-
satmayın; yalnız menfaate değiş- paha ile sat- rımı küçük bir ka-
ِ=كافِرinkâr eden =بِ ِِهonu
,, benden çekinin. meyin. Ve yalnız mayın. Ve zanca değişmeyin;
Benden çekinin. yalnız ve Bana, yalnızca
ت ْشتروا,,ِ =ولve satmayın ,, ,, Ben´den sakı- Bana karşı sorum-
nın. luluk bilinci taşıyın!
=بِآياتِيbenim ayetlerimi =ثمنًاbedele ,,
ِِ =فاتَقsakının
ون
2.
42
..ت ْلبِسوا..ِ=ولve katıştırmayın ..
Bile bile batılı Hakkı bâtıla karış- Hakkı batıla Hakkı batıl ile örtüp
hakkın üzerine tırmayın. Hakkı bi- karıştırıp da, bile bile gizleme-
َِ = ْالحgerçeği ل
ق ِ = ِب ْالبbatılla
ِِ اط örtüp hakkı ba- le bile gizlemeyin. bile bile siz
kışlardan gizle- gerçeği gizle-
yin.
2.
44
.. ِ =أتأْمرemredip ِ=النَاسinsanlara Siz
ون kitabı oku- Yoksa tâati başka- Siz; insanlara
duğunuz halde larına emreder de iyiliği emreder
Siz kendinizi unu-
tarak diğer insanla-
=بِ ْالبِ ِِرiyiliği insanlara (baş- kendinizi unutur de, kendinizi
kalarına) iyiliği musunuz? Halbuki unutur musu-
ra erdemli olmayı
mı öğütlüyorsunuz
ِ=وت ْنس ْونunutuyor musunuz? emredip kendini- Tevrat okuyorsu- nuz? Halbuki
..
zi unutuyor mu- nuz, bu kadar bir kitabı da oku-
-hem de ilahi ke-
lamı okuyup dur-
=أ ْنفسك ِْمkendinizi =وأ ْنت ِْمve siz sunuz? Bunun şeyi akıl edemez yorsunuz, hiç
yanlış olduğunu misiniz? aklınızı başı-
..
duğunuz halde?-
Siz hiç aklınızı kul-
ِ=تتْلونokuduğunuz halde düşünemiyor .. nıza almaya- lanmaz mısınız?
musunuz? cak mısınız?
ِ= ْال ِكتابKitabı
ِت ْع ِقلون..ِ=أفَلhala aklınızı kullanmıyor .. .. ..
musunuz?
,, tekliftir. (Yardımı
isteyin, o salât ki
mabudlarına kavu-
şacaklarını ve dö-
nüp O'na varacak-
larını yakîn dere-
cesinde bilen huşû
sahiplerinden baş-
kası için elbet
ağırdır.)
2.
46
.. ِ ُّيظن..ِ=الَذِينbilirler
ون Onlar ki, Rabble- “
ri ile buluşacak-
“ “ Onlar ki; Rab-
larına kavuşa-
Onlar ise (sonun-
da) Rablerine ka-
=أنَه ِْمşüphesiz onlar ..
larını, kesinlikle
O´nun huzuruna
caklarını,
O´na döne-
vuşacaklarını ve
O'na döneceklerini
=مَلقوkavuşacaklarını döneceklerini bi-
lirler.
ceklerini ke-
sinlikle bilirler.
kesinlikle bilirler.
=ر ِب ِه ِْمRablerine
=وأنَه ِْمve gerçekten onlar ِ= ِإل ْي ِهO’na
.. ..
ِاجعون ِ =رdöneceklerini
2.
47
,, =ياey =بنِيoğulları ِ=إِسْرائِيلİsrail Ey İsrailoğulları, Ey İsrail oğulları! Ey israiloğulla- Ey İsrailoğulları!
size bağışladı- Sizlere bağışladı- rı, size verdi- Size bağışladığım
=ا ْذكرواhatırlayın ِ=نِ ْعمتِيnimetimi ğım nimetleri ve ğım nimeti ve siz- ğim nimetimi nimetleri ve sizin
sizi diğer canlı- leri vaktiyle bütün ve sizi alemle- diğer kavimlere
عليْك ِْم,,ِأ ْنع ْمت,,=الَتِيsize verdiğim cansız varlıklara ümmetlerin üzerine re üstün kıldı- karşı üstün gelme-
üstün kıldığımı geçirdiğimi anın, ğımı hatırla- nizi sağladığım
,,
ْ
ِالعال ِمين,,=علىalemlere
2.
48
.. =واتَقواve sakının =ي ْو ًماgünden Öyle
..
bir günden
korkun ki, o gün
sonra o günden Ve öyle bir
korkun ki ne kimse günden kor-
Ve hiçbir insanın
ötekine en ufak bir
تجْ ِزي..ِ=لcezasını çekmeyeceği hiç kimse baş-
kasının yerine
..
diğer kimsenin he- kun ki; o gün-
sabına bir şey de kimse,
yararının dokun-
mayacağı, hiç kim-
ِ=ن ْفسhiç kimse ِن ْفس..ن
.. ِْ =عkimsenin bir şey ödeye-
mez, hiç kimse-
ödeyebilir, ne kim- kimse için bir
seden şefaat kabul şey ödeye-
seden şefaatin ka-
bul edilmeyeceği,
=ش ْيئًاbir şey
..
den aracılık ka-
bul edilmez, hiç
edilir. Ne kimseden mez. Şefaat
fidye alınır, ne de kabul edilmez.
kimseden fidye
alınmayacağı ve
ِي ْقبل..ِ=ولkabul edilmeyeceği kimseden fidye
.. bunlara bir taraftan Fidye alınmaz hiç kimsenin yar-
alınmaz ve hiç imdad imkânı olur. ve onlara yar- dım görmeyeceği
= ِم ْنهاkimseden ِ=شفاعةşefaat da kimse başkala- .. dım da edil- Gün(ün mutlaka
rından yardım mez. gelip çatacağı) bi-
ِيؤْ خذ..ِ=ولalınmayacağı görmez. linciyle yaşasanıza!
= ِم ْنهاondan ِ=عدْلfidye de ..
lmayacağı
2.
49
,, ِن َجيْناك ْم,,=وإِ ِْذsizi kurtarmıştık ,,
Hani oğullarınızı Hani sizlere Âl-i Fi- Hani, sizi
boğazlayıp ka- ravun işkencenin oğullarınızı
Ve (hatırlayın)
azapların en kor-
ِفِ ْرع ْون,,ل ِْ = ِمFir’avn ailesinden
ِِ آ,,ن ,,
dınlarınızı (dul) en belalısını tarhe- boğazlayıp, kuncu olarak -ki si-
bırakmak sure- der, oğlan çocukla- kadınlarınızı zin için Rabbiniz-
=يسومونك ِْمonlar size reva görüyor ,, ,, ,,
tiyle size çok rınızı boğazlar, kız- sağ bırakarak den büyük bir imti-
ağır bir işkence larınızı diri bırakır- en kötü işken- handı- oğullarınızı
ِ=سوءen kötüsünü ب
,, ِِ = ْالعذاazabın çektiren Firavun ken sizleri kurtar- ceye tabi tutan boğazlayıp kadın-
hanedanından mıştık ki işte bu si- Firavun hane- larınızı sağ bırakan
ِ=يذ ِبحونboğazlayıp sizleri kurtarmış- zin için Rabbiniz danından kur- Firavun hanedanı-
tık. Bu, sizin için tarafından büyük tarmıştık. Bu nın elinden sizi kur-
=أبْناءك ِْمoğullarınızı Rabbinizden ge- bir imtihandı. da sizin için tardığımız (günle-
len çok büyük bir Rabbınız tara- ri).
ِ=ويسْتحْ يونsağ bırakıyorlardı ,, imtihandı. fından büyük
bir imtihandı.
=نِساءك ِْمkadınlarınızı =وفِيve vardı ,,
2.
50
ِ=و ِإ ْذhani =فر ْقناyarmıştık
..
Hani önünüze Hani sizin için de- Hani, bir de Ve önünüzdeki de-
çıkan denizi ya- nizi yarmış da sizi sizin için deni- nizi yararak sizi
rarak sizi (bo- karaya çıkarmış, zi yarmış, ve kurtarıp, Firavun
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
2.
51
,, ِ=و ِإ ْذhani =واعدْناsözleşmiştik Hani Musa ile
kırk geceliğine
Hani bizler kırk ge- Ve hani, Musa Musa'yı (Sina Da-
ce sonunu ile kırk geceyi ğı'nda) kırk gece
َِٰ =موسMusa ile ِ=أ ْرب ِعينkırk
ى ,,
sözleşmiştik de
siz onun arka-
Mûsa’ya mîadlar vaidleşmiştik. tuttuğumuz ve
olarak emreylemiş- Yine siz zalim- O'nun yokluğunda
ً=ليْل ِةgece için =ث َِمsonra
,,
sından buzağıyı tik de arkasından ler olarak (altın) buzağıya
ilâh edinerek za- sizler nefsinize onun arkasın- tapmaya başladı-
ِ=اتَخ ْذتمsiz (tanrı) edinmiştiniz
,, ,,
limlerden olmuş-
tunuz.
zulm ile mâhut da- dan buzağıyı ğınız ve böylece
nayı ilâh edinmişti- (tanrı) edin- zalimlerden oldu-
ِ= ْالعِجْ لbuzağıyı niz. miştiniz. ğunuz,
2.
53
,,ِ=و ِإ ْذve hani =آتيْناvermiştik
,,
Hani doğru yola
gelesiniz diye
Hani sizlerin doğru
yolu tutmanız için
Hani, Mu-
sa´ya; hidaye-
Ve (hatırlayın),
Musa'ya ilahi ke-
=موسىMusa’ya ِ= ْال ِكتابKitap Musa´ya Kitab´ı
ve Furkan´ı ver-
bizler Mûsa’ya Ki-
tab'ı, hak ile batılı
te eresiniz di-
ye kitab ve
lamı -(böylece)
doğruyu yanlıştan
ِ=و ْالف ْرقانve furkan =لعلَك ِْمbelki ,,
dik. ayıran Tevrat’ı
vermiştik.
furkan vermiş-
tik.
ayırt etmek için
(kullanacağı) ölçü-
ِ=ت ْهتدونhidayete erersiniz diye ,, ,,
yü -vermiştik ki
doğru yola yönele-
siniz;
2.
54
.. ِ=و ِإ ْذHani ِ=قالdemişti ki Hani Musa, Hani Mûsa kavmi- Hani, Musa,
..
kavmine dedi ki: ne demişti ki: "Ey kavmine: Ey
Ve Musa, halkına
(dönüp) Ey halkım!
َِٰ =موسMusa = ِلق ْو ِم ِِهkavmine
ى «Ey kavmim, siz- kavmim! Sizler da- kavmim, bu-
ler buzağıyı ilâh nayı ilâh edinmek- zağıya tapın-
demişti. Doğrusu
buzağıya taparak
ق ْو ِِم..=ياey kavmim
..
edinmekle ken- le elbette nefsinize makla nefsini-
dinize zulmetti- zulmettiniz. Gelin, ze zulmetmiş
kendinize karşı suç
işlediniz, o halde
= ِإنَك ِْمşüphesiz sizler ..
niz. Gelin, yara- Hâlıkınıza dönün, oldunuz. He-
tıcınıza tevbe nefislerinizi öldü- men yarada-
tevbe ederek (tek-
rar) Yaratıcınıza
=ظل ْمت ِْمzulmettiniz =أ ْنفسك ِْمkendinize edin ve nefisleri- rün ki Hâlıkınızın nınıza tevbe yönelin ve nefsinizi
nizi öldürün. Ya- yanında sizler için edip nefisleri- yok edin; bu, sizin
ِ(= ِب ِاتخاذِكمtanrı) edinmekle ratıcınız katında hayırlı olan işte
.. nizi öldürün. için Yaratıcınızın
bu sizin için ha- budur. Bakınız su- Bu yaradanı- katında en hayırlısı
ِ= ْالعِجْ لbuzağıyı yırlıdır´: Allah da çunuzu bağışladı. nızın katında olacaktır. Bunun
tevbenizi kabul Şüphe yok bütün sizin için daha üzerine O, tevbeni-
=فِتوبواgelin tevbe edin de .. etti. Hiç şüphesiz suçları bağışlayan, hayırlıdır, de-
.. .. zi kabul etmişti:
O, tevbeleri ka- mahlûkâtına rahîm mişti. Allah da Çünkü yalnız O'dur
ارئِك ِْم ِ ب..ى
َِٰ = ِإلyaratıcınıza bul edendir ve olan ancak O'dur. tevbenizi ka- tevbeleri kabul
merhametlidir. bul etmişti. eden, Rahmet Da-
=فا ْقتلواve öldürün .. Muhakkak ki ğıtan.
=أ ْنفسك ِْمnefislerinizi =ذ ِلك ِْمbuَٰ Tevvab, Ra-
him O´dur, O.
ِ=خيْرdaha iyidir =لك ِْمsizin için
.. ..
ِالر ِحيم
َ =merhametlidir
2.
55
,, ِ=و ِإ ْذve hani =ق ْلت ِْمdemiştiniz
,,
Hani «Ey Musa, Hani sizler "Yâ
biz Allah´ı açıkça Mûsa! Allah'ı
Bir de, hani
siz: Ey Musa,
Ve (hatırlayın) (ha-
ni), Ey Musa, doğ-
َِٰ موس,,=ياey Musa
ى ,,
görmedikçe sa- âşikâr olarak gör-
na kesinlikle medikçe senin sö-
biz Allah´ı
apaşikar gö-
rusu Allah'ı kendi
gözümüzle görme-
ِنؤْ ِمن,,ن ِْ =لinanmayız ِ=لكsana iman etmeyiz» züne ebediyen
dediniz de he- iman etmeyiz" de-
rünceye kadar
sana inanma-
dikçe sana asla
inanmayacağız!
َِٰ َ =حتkadar =نرىgörünceye
ى men arkasından miştiniz de o inen
bakıp dururken sâika, bakınıp du-
yacağız, de-
miştiniz de,
dediğinizde, (işte o
an) siz daha (ne
َِ =Allah’ı ً =ج ْهرِةaçıkça
اّلل sizi yıldırım çarp- rurken sizleri bakıp durur- oluyor diye) çevre-
tı çarpmıştı. ken sizi yıldı- nize bakıp durur-
ِ=فأخذِتْكمderhal sizi yakalamıştı ,, ,, rım çarpmıştı. ken ceza yıldırımı
sizi yakalamıştı.
ِصا ِعقة َ =الyıldırım gürültüsü ,,
2. Sonra şükrede- Böyle iken yine Sonra sizi, Ama ölü (bir top-
56
.. ِ=ث َمsonra siniz diye sizi öl- belki şükredersiniz ölümünüzün lum) haline geldik-
=بعثْناك ِْمsizi tekrar diriltmiştik
.. ..
dükten sonra
yeniden dirilttik.
diye ölümünüzden
sonra sizleri dirilt-
arkasından
şükredersiniz
ten sonra belki
şükredenlerden
ب ْع ِِد..نِْ = ِمardından tik. diye diriltmiş-
tik.
olursunuz diye sizi
tekrar dirilttik.
=م ْوتِك ِْمölümünüzün =لعلَك ِْمbelki
ِ=ت ْشكرونşükredersiniz diye ..
2.
57
,, =وظلَ ْلناve gölgelik çektik
,, ,,
Üstünüze bulut- Üzerinize bir bulut-
tan gölgelik çek- tan gölge çektik.
Ve üstünüze Ve bulutların sizi
bulutları gölge gölgeleri ile ferah-
ِ=عليْكمüstünüze ِ= ْالغمامbulutu tik, size kudret Sizlere hem kudret
helvası ile bıldır- helvası, hem bıl-
yaptık. Kudret latmasını sağladık,
helvası ve bıl- ayrıca Size rızık
=وأ ْنز ْلناve indirdik ِ=عليْكمsize
,,
cın kuşu indire- dırcın indirdik
rek, «Bağışladı- "Merzûk pâk ni-
dırcın indirdik. olarak verdiğimiz
Size rızık ola- güzel şeylerden
َِ = ْالمkudret helvası
ن ,,
ğımız helâl yiye- metlerimizden ye-
ceklerden istedi- yin" dedik. Yâ Mu-
rak verdiğimiz yararlanın (diyerek)
şeylerin iyile- kudret helvası ve
َِٰ س ْلو
ى َ =والve bıldırcın =كلواyiyin
,, ğinizi yiyin» de- hammed! Onlar bi- rinden, güzel- bıldırcın gönderdik.
dik. Ama onlar ze zulmetmediler, lerinden yeyin. O soydaşlarınız (iş-
ِِ ط ِيبا,,ن
ت ِْ = ِمgüzelliklerden bize değil, kendi- lâkin zulmü kendi- Onlar bize de- ledikleri günahlar-
lerine zulmedi- lerine ediyorlardı. ğil ancak ken- la) bize hiçbir zarar
رز ْقناك ِْم,,=ماrızık olarak verdiğimiz ,, ,, yorlardı. di nefislerine vermediler, fakat
zulmekteydi- (sadece) kendileri-
ظلمونا,,=وماonlar bize zulmetmiyorlar ,, ,, ler. ne zulmettiler.
=خطاياك ِْمhatalarınızı
ِ=وسن ِزيدve daha fazlasını vereceğiz
.. .. ..
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
erden,,dolayı,,
2. Hani Musa kav- Hani Mûsa kavmi- Hani, bir vakit Ve yine bir kere-
60
.. ِ=و ِإ ِذhani ى َِٰ =اسْتسْقsu istemişti ..
mi için su istedi ne su dilemişti, biz- Musa, kavmi sinde Musa, kav-
َِٰ =موسMusa = ِلق ْو ِم ِِهkavmi için de
ى kendisine, ler de "Asân ile ta- için su arayın- minin su ihtiyacı
«Elindeki değ- şa vur" diye em- ca; asanla ta- için (Bize) yalvar-
..
=فق ْلناdemiştik ِْ=اض ِْربvur neği şu taşa reylemiştik. O taş- şa vur, demiş- mıştı ve Biz de
vur» dedik. Bu- tan on iki pınar tik de, taştan kendisine: Asanla
ِ=بِعصاكasanla ِ=الحجرtaşa ْ nun üzerine o akmıştı ki her kabi- oniki çeşme kayaya vur demiş-
taştan oniki tane le kendi içeceği pı- fışkırmış, her tik. Bunun üzerine
ِْ =فا ْنفجرfışkırmıştı ِ= ِم ْنهondan pınar fışkırıver- narı bilmişti. Kendi- zümre su ala- oradan on iki kay-
ت ..
mişti. Her gru- lerine "Allah'ın rız- cağı yeri öğ- nak (birden) fışkır-
ِع ْشرة..=اثْنتاon iki bun hangi pınar- kından yeyin için, renmişti. Al- mıştı ki halkın tümü
..
dan su içeceği yeryüzünü haksız lah´ın rızkında nereden (hangi
ِ=ع ْينًاgöze (pınar) ِع ِلم..=ق ِْدbilmişti belirlenmişti. yere fesada ver- yeyin, için, kaynaktan) içece-
..
«Allah´ın size meyin" demiştik. yalnız yeryü- ğini bilsin. (Ve Mu-
ُِّ =كbütün ِ=أناسinsanlar
ل bağışladığı rızık- zünde boz- sa demişti): Allah
lardan yiyin, için gunculuk ya- tarafından verilen
=م ْشرِبه ِْمkendi içecekleri yeri ..ve yeryüzünde parak, karışık- rızıktan yiyip için,
..
ِ ِ ْاْل ْر..=فِيyeryüzünde
ض
ِ=م ْف ِسدِينbozgunculuk yaparak ..
2.
61
,, ِ=و ِإ ْذhani =ق ْلت ِْمsiz demiştiniz ki ,,
Hani siz: “Ey Hani sizler "Yâ
Musa, bir çeşit Mûsa! Bizler bir
Hani; siz, Ey Ve bir zamanlar yi-
,,
Musa, biz bir ne size: Ey Musa,
َِٰ موس,,=ياey Musa
ى ,,
yemeğe elbette türlü yemeğe çeşit yemeğe doğrusu biz bir çe-
dayanamayız. imkânı yok katla- elbette daya- şit yiyecekle yeti-
ِصبِر ْ ن,,ن ِْ =لbiz dayanamayız
,,
Rabb’ine dua et namayız, Rabbine namayız. nemeyiz, öyleyse
de yerin bitirdiği bizim için yalvar da Rabbına dua Rabbine dua et de
ِطعام,,ى َِٰ =علyemeğe ِاحد ِ =وbir sebze, acur, sa- toprağın yetiştirdiği et de bizim bize topraktan yeti-
rımsak, merci- şeylerden, sebze- için yerde ye- şen ürünler, sebze,
ِ=فادْعdua et =لناbizim için
,, mek ve soğan- sinden, kabağın- tişen samısak, salatalık, sarımsak,
,,
dan bizim için de dan, sarımsağın- sebze, acur, mercimek, soğan
ِ=ربَكRabbine ِْ=ي ْخ ِرجçıkarsın çıkarsın.” demiş- dan, mercimeğin- mercimek ve (gibi ürünler) çıkar-
tiniz. Musa da: den, soğanından soğan bitirsin, sın demiştiniz.
=لناbize = ِم َماşeylerden “Siz bayağı olan bizlere göndersin" demiştiniz, (Musa): Daha ha-
şeyle hayırlı olan demiştiniz. Mûsa Musa da; siz yırlı (ve onurlu)
ِ=ت ْن ِبتbitirdiği ِ= ْاْل ْرضyerin şeyi değiştirmek da "Ayol, sizler bayağı olan olan durumu daha
mi istiyorsunuz? daha iyisini daha şeyle hayırlı aşağılık olanla mı
ب ْق ِلها,,ن ِْ = ِمsebzesinden Öyle ise bir şeh- bayağısıyla mı de- olanı değiştir- değiştirmek istiyor-
re inin. Sizin için ğişmek istiyorsu- mek mi isti- sunuz? O halde,
=و ِقثَا ِئهاacurundan istediğiniz şeyler nuz? Şehre inin, yorsunuz? Öy- utanç içinde Mısır'a
vardır.” demişti. dilediğiniz orada leyse bir şehre dönün; orada iste-
ومها ِ =وفsarımsağından Onların üstüne bulunur" demişti. inin, istediğiniz diğiniz şeylere ka-
horluk ve yoksul- Yâ Muhammed! şeyler vardır, vuşabilirsiniz! de-
=وعد ِسهاmercimeğinden luk vuruldu. Al- Onlar zilletle, mes- demişti. Onla- mişti. Böylece, on-
ِ=وبص ِلهاsoğanından ِ=قالdedi ki lah’tan bir gaza- kenetle kuşatıldılar rın üstüne hor- lara yoksulluk,
,,
ba da uğradılar. (Zillet, meskenet luk ve yoksul- düşkünlük damgası
ِ=أتسْت ْبدِلونdeğiştirmek mi istiyorsunuz Bu, şüphesiz ki altında bırakıldı- luk vuruldu. vuruldu ve Allah'ın
,, ,,
Allah’ın ayetlerini lar). Allah'ın gaza- Allah'ın gaza- gazabına uğradılar.
? ى َِٰ أدْن,,ِهو,,=الَذِيdaha aşağı olanı inkar ettiklerin- bına uğradılar. Şu bına uğradılar, Bütün bunlar, Al-
,, ,,
den, peygamber- hüsran ise âyât-ı şüphesiz ki lah'ın mesajının
ِخيْر,,ِهو,,= ِبالَذِيiyi olanla lerini de haksız ilâhiyeyi inkâr ettik- bu; Allah'ın
,,
gerçeğini inkar et-
yere öldürdükle- lerinden ve pey- âyetlerini inkâr medeki ısrarları ve
=ا ْه ِبطواinin ص ًرا ْ = ِمbir şehre rinden idi. İşte gamberleri nâhak ettiklerinden, haksız şekilde
,,
bu ceza, isyan yere öldürdüklerin- peygamberle- Peygamberleri öl-
لك ِْم,,ن َِ ِ =فِإsizin için var
,, ,, ettiklerinden, dendi; şu hüsran rini de haksız dürmeleri yüzün-
aşırı gittiklerin- âsi olduklarından yere öldürdük- dendir: Bütün bun-
سأ ْلت ِْم,,=ماistediğiniz şeyler den dolayı idi. ve isyanın bütün lerindendi. Bu, lar, (Allah'a) isyan
,,
hududunu aştıkla- isyan ettikle- etmeleri ve hakkın
ِْ =وض ِربvuruldu ِ=عل ْي ِهمüzerlerine
ت rındandı. rinden, aşırı sınırlarını ihlal et-
gider oldukla- medeki ısrarların-
ِ=الذِلَةalçaklık rındandı. dan dolayıdır.
=وباءواuğradılar
ِ=بِغضبbir gazaba
,,
ِِ =بِآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın
ِ=وي ْقتلونve öldürüyorlardı
,,
ِ=النَبِيِينpeygamberleri
ِِ ْالح,,ْر
ق ِِ =بِغيhaksız yere ,,
,,
َٰ
ِ=ذ ِلكişte bu = ِبماsebebiyledir
=عص ْواisyan etmeleri
,,
2.
62
.. ِ= ِإ َنşüphesiz آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Müminler ile ya- Mü’minlerin ve
hudi, hıristiyan Nasrânîlerden,
Şüphesiz ki Kuşkusuz, (bu ilahi
Mü´minler, kelama) iman
َ
هادوا..ِ=والذِينve Yahudiler ve sabiilerden Yahudilerden,
..
Yahudiler, edenler ile Yahudi
Allah´a ve Ahiret Sâbiîlerden olup Nasrani ve inancının takipçile-
َِٰ =والنَصارve Hristiyanlar
ى gününe
..
inanıp Allah'a ve âhiret Sabiilerden; rinden, Hıristiyan-
iyi ameller işle- gününe iman ede- kim Allah´a ve lardan ve Sabiiler-
ِصابِئِين َ =والve Sabiiler ..
yenler, hiç şüp- rek işleri salâh ahiret gününe den Allah'a ve Ahi-
hesiz, Rabbleri olanların Allah ya- inanıp, salih ret Günü'ne inan-
ِآمن..ن ِْ =مkim inanırsa ِاّلل
.. َِ ِ=بAllah’a katında mükâfat- nında ecirleri ol- amelde bulu- mış, doğru ve ya-
larını alacaklar- duktan başka ne nursa, elbette rarlı işler yapmış
=و ْالي ِْو ِِمve gününe = ْاْل ِخ ِِرahiret dır; onlar için kendileri için korku onların Rabla- olanların tümü
..
korku yoktur; on- var, ne de keder rı katında mü- Rablerinden hak
ِ=وع ِملve yaparsa =صا ِل ًحاiyi işler lar artık hiç göreceklerdir. kafaatları var- ettikleri mükafatları
.. ..
üzülmeyecekler- dır. Hem onla- alacaklardır; ve on-
=فله ِْمonlar için vardır
.. .. dir. ra bir korku lar ne korkacak, ne
yoktur, mah- de üzüleceklerdir.
=أجْ ره ِْمmükâfatları ِ= ِع ْندkatında zun da olacak
değildirler.
=ربِ ِه ِْمRablerinin
عل ْي ِه ِْم..ِخ ْوف..ِ=ولonlara korku yoktu .. ..
r
ِيحْ زنِون..ه ِْم..ِ=ولve onlar üzülmeyec .. ..
eklerdir
2.
63
,, ِ=و ِإ ْذhani =أخ ْذناalmış Hani sizden ke- Hani sizlerden mi- Hani sizden İşte o zaman, Sina
sin söz almış ve sak almış ve Tûr’u sapasağlam Dağı'nı üzerinize
= ِميثاقك ِْمsizin sözünüzü ,,
Tur dağını üstü- üzerinize kaldır- söz almıştık. şahit tutarak ciddi
nüze çıkararak mıştık da, "Gön- Tur´u da üstü- ve samimi (görü-
=ورف ْعناkaldırmıştık ِ=ف ْوقكمüzerinize «size verdiğimizi derdiğimiz Kitab'a nüze kaldır- nen) taahhüdünüzü
kuvvetle tutun ve dört el ile sarılın ve mıştık. Size kabul etmiş ve Size
ِالطور ُّ =dağı =خذواtutun içindekileri hatır- içindekinden gafil veridğimize bahşettiğimiz şeye
layın ki, takva olmayın ki isyan- sımsıkı sarılın, (bütün) gücünüzle
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
sahiplerinden dan kurtulabilesi- onda olanları sımsıkı sarılın ki
ِآتيْناك ْم,,=ماsize verdiğimizi ,,
olasınız» dedik. niz" demiştik. hatırlayın ki Allah'a karşı so-
ِ=بِق َوةkuvvetle =وا ْذكرواhatırlayın sakınmış ola-
sınız.
rumluluğunuzun bi-
lincine varasınız!
فِي ِِه,,=ماiçinde olanı =لعلَك ِْمbelki
,,
(demiştik).
ِ=تتَقونkorunursunuz
2.
64
.. ِ=ث َمsonra =تولَيْت ِْمdönmüştünüz Bunun arkasın-
dan verdiğiniz
Sizler bu misakı
vermişken yine
Sonra o sözü
müteakip yine
Ama siz ondan
sonra sözünüzden
ب ْع ِِد..ن ِْ = ِمardından ِ= َٰذ ِلكbunun sözden döndü-
nüz. Eğer Al-
sonunda yüz çe-
virdiniz. Allah'ın
yüz çevirdiniz.
Eğer üstünüz-
döndünüz! Eğer Al-
lah'ın size lütfu ve
ِ=فل ْولeğer olmasaydı ِ=فضْلiyiliği
..
lah´ın üzeriniz-
deki fazlı ve
hakkınızdaki lütfu,
merhameti olma-
de Allah´ın
fazlu rahmeti
merhameti olma-
saydı kendinizi
ِاّلل
َِ =Allah’ın =عليْك ِْمsize merhameti ol- saydı şüphe yok olmasaydı muhakkak ziyana
masaydı kesin- hüsrana düşenler- hüsrana uğra- uğrayanlar arasın-
ِ=ورحْ متهve merhameti .. likle hüsrana uğ- den idiniz. yanlardan da bulurdunuz.
rayanlardan olurdunuz.
=لك ْنت ِْمelbette olurdunuz.. olurdunuz.
2.
65
,, ِ=ولق ْدelbette ِ=ع ِل ْمتمbilmişsinizdir İçinizden Cumar- Kasem ederim.
tesi yasağını İçinizden cumarte-
Andolsun ki,
içinizden cu-
Nitekim, içinizde
Sebt Günü'nün
اعْتد ْوا,,ِ=الَذِينhaddi aşanları ,,
çiğneyenleri bil- sinin hürmetine te-
miş olmaktası- cavüz edenleri bil-
martesi günü
haddi aşanları
kutsallığını ihlal
edenleri biliyoruz;
= ِم ْنك ِْمiçinizden nız. Onlara diniz. Bizler onlara
´Aşağılık may- "Maymun kesilin,
elbette bilirsi-
niz. İşte biz
bu davranışlarınız-
dan ötürü onlara:
ِِ س ْب
ت َ ال,,=فِيcumartesi günü ,,
munlara dönün» cehennem olun!"
dedik. demiştik.
onlara: Aşağı-
lık maymunlar
Aşağılık maymun-
lar gibi olun! dedik.
=فق ْلناişte dedik =له ِْمonlara
,, olun, dedik.
=كونواolun ً = ِقردِةmaymunlar
ِ=خا ِس ِئينaşağılık
2.
66
.. =فجع ْلناهاve bunu yaptık .. ..
Bu cezayı, onu Ve bu âkıbeti evvel Artık bunu
görenlere ve gelenlerle sonraki- hem önünde-
Ve onları hem
kendi zamanları,
ًِ =نكibretlik bir ceza
ال .. ..
sonradan gelip lere kâhir bir ibret, kilere, hem de
işitenlere ibret ve saygılı kullarımız ardındakilere
hem de bütün ge-
lecek zamanlar için
يديْها..ِبيْن..= ِلماönündekilere takva sahiplerine için de belîğ bir
öğüt yaptık.
ibret verici bir
nasihat kılmıştık. ceza, hem de
uyarıcı bir örnek
kıldık, Allah'a karşı
خ ْلفها..=وماve ardından geleceklere .. ..
müttakilere bir
öğüt kıldık.
sorumluluklarının
bilincinde olanlara
ً=وم ْو ِعظ ِةve bir öğüt .. .. da ibret alınacak
bir ders.
ِ= ِل ْلمت َ ِقينmüttakiler için ..
2.
67
,, ِ=و ِإ ْذhani ِ=قالdemişti Hani Musa, Hani Mûsa kavmi-
kavmine: «Allah ne "Allah sizlere
Hani, bir de Hani, o zaman Mu-
Musa kavmi- sa, halkına: Dinle-
َِٰ =موسMusa = ِلق ْو ِم ِِهkavmine
ى size bir sığır bir inek boğazla-
kesmeyi emredi- manızı emir buyu-
ne: Allah, her- yin! Allah bir sığır
halde bir sığır kurban etmenizi
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah yor» dedi de ruyor" deyince,
kavmi kendisine: "Bizi eğlence yeri-
boğazlamanızı emrediyor demişti.
emrediyor, Onlar: Sen bizimle
=يأْمرك ِْمsize emrediyor ,,
«Bizimle alay mı ne mi koyuyor-
ediyorsun?» de- sun?" cevabını
demişti. Onlar: alay mı ediyorsun?
Sen bizimle dediler. O: Bu ka-
ت ْذبحوا,,ن ِْ =أkesmenizi ً =بقرِةbir inek ,, yince, o da onla- vermişlerdi. Mûsa alay mı edi- dar cahil olmaktan
ra: «Cahillerden "Öyle kendini bil- yorsun, de- Allah'a sığınırım!
=قالواdediler biri olmaktan Al- mezlerden olmak- mişlerdi. Musa diye cevap verdi.
lah´a sığınırım» tan (öyle kendini da: Ben cahil-
ِهز ًوا,,=أتت َ ِخذناbizimle alay mı ediyors ,, ,, ,, dedi. bilmezlere katıl- lerden olmak-
maktan) Allah'a sı- tan Allah´a sı-
un? ِ=قالdedi ِ=أعوذsığınırım ğınırım" dedi. ğınırım, de-
mişti.
ِاّلل
َِ = ِبAllah’a ِأكون,,ن ِْ =أolmaktan
ِ ْالجا ِه ِلين,,ِ= ِمنcahillerden
2. Onlar: «Rabbine Onlar "Rabbine bi- Onlar, Bizim Onlar: (Madem öy-
68
.. =قالواdediler ِ=ادْعdua et ..
dua et de bize o zim için yalvar ki için Rabbına le), Rabbine bizim
=لناbizim için ِ=ربَكRabbine
..
sığırın nasıl ol-
duğunu açıkla-
nasıl inekmiş bize dua et de onu
bildirsin" dediler. bize iyice bil-
için dua et de bu-
nun nasıl bir kur-
ِْ ِ=يبيaçıklasın =لناbize
ن sın» dediler.
Musa da: «Rab-
Mûsa "Allah şöyle dirsin, demiş-
buyuruyor: Bir inek lerdi. Musa
ban olacağını bize
açıklasın dediler.
ِ ِهي..=ماonun ne olduğunu .. ..
bim ´o sığır ne
yaşlı ve ne de
ki ne yaşlı, ne de da: Allah, o,
körpe olmayıp, ikisi ne çok kart,
(Musa) Bakın! de-
di, O, ne yaşlı ne
ِ=قالdedi ki ِ=إِنَهşüphesiz O
.. .. körpe olup bu ortası. Haydi emro- ne de çok körpe, ama ikisi
ikisi arasında or- lunduğunuz işi gö- körpedir. İkisi arasında orta yaşta
ِ=يقولdiyor ki =إِنَهاgerçekten o
.. .. ta yaşlıdır´ diyor, rün" dedi. ortası dinç bir bir sığır olmasını
haydi size emre- sığırdır, buyu- istiyor. O halde si-
ِ=بقرةbir inektir
.. dileni yapın» ruyor. Artık ze verilen emri ye-
dedi. emrolunduğu- rine getirin!
ِارض ِ ف..ِ=لyaşlı olmayan .. nuz şeyi ya-
pın, demişti.
ِ ِب ْكر..ِ=ولve körpe de olmayan
.. .. ..
2. Onlar: «Rabbine Onlar "Rabbine bi- Dediler ki: Bi- Onlar: Rabbine bi-
69
,, =قالواdediler ki ِ=ادْعdua et ,, ,,
dua et de bize o zim için yalvar ki zim için Rab- zim için dua et de
=لناbizim için ِ=ربَكRabbine
,,
sığırın rengini rengi ne imiş, bize
bildirsin» dediler. bildirsin" dediler.
bına dua et de onun renginin nasıl
onun ne renk olacağını bize açık-
ِْ ِ=يبيaçıklasın =لناbize
ن Musa da: «Rab- Mûsa "Rabbim
bim, ´o sığır gö- şöyle buyuruyor:
olduğunu bize lasın dediler. (Mu-
iyice açıklasın. sa'nın) cevabı şu
ِل ْونها,,=ماonun rengi nedir ِ=قالdedi ,, ,,
renlerin gözüne Rengi sapsarı bir
hoş gelecek par- inek, bakanların
O da: Rabbım oldu: O, kurbanın
diyor ki: O ba- sarı renkte, parlak
ِ=إِنَهşüphesiz O ِ=يقولdiyor ki
,, ,, lak sarı renkte- hoşuna gider" de- kanları rahat- tonda, görenlere
dir´ diyor.» dedi. di. latacak sapsa- zevk veren bir sığır
=إِنَهاgerçekten o ِ=بقرةbir inektir ,, ,, rı renkli bir olmasını istiyor.
inektir, demiş-
ِفاقِع,,ِ=صِ ْفراءparlak sarı ,, ti.
ِ َ=النbakanlara
ِاظ ِرين
2. Onlar: «Rabbine Onlar "Rabbine bi- Dediler ki: Onlar: Rabbine bi-
70
.. =قالواdediler ki ِ=ادْعdua et .. ..
dua et de bu sı- zim için yalvar ki Rabbına dua zim için dua et de
=لناbizim için ِ=ربَكRabbine
..
ğırı bize iyice ta- nedir, bize bildir-
nımlasın. Biz sı- sin, zira hangi inek
et, bize açıkça onun nasıl olaca-
niteliğnin ne ğını bize (daha
ِْ ِ=يبيaçıklasın =لناbize
ن ğırları birbirinden olduğunu kestire-
ayırdedemez ol- medik. Bununla
olduğunu bil- açık) bildirsin,
dirsin. Çünkü (çünkü) bize göre
ِ ِهي..=ماonun nasıl bir şey olduğunu.. .. .. ..
duk. Allah diler- beraber Allah di-
se bu karışıklı- lerse elbette bulu-
bizce sığırlar tüm sığırlar birbiri-
birbirine ben- ne benzer; ve son-
َِ = ِإzira ِ= ْالبقرo inek
ن .. ğın içinden çıka- ruz" dediler. ziyor. Allah di- ra, Allah arzu
rız» dediler. lerse biz elbet- ederse biz elbette
ِ=تشابهbenzer geldi =عليْناbize .. te hidayete doğru yola yöneli-
erenlerden riz! dediler.
=و ِإنَاama mutlaka biz ن
.. ِْ = ِإeğer .. oluruz.
ِ=شاءdilerse اّلل
َِ =Allah
ِ=لم ْهتدونhidayeti buluruz ..
2.
71
,, ِ =قdedi ki ِ=إِنَهşüphesiz O
ال ,, ,,
Musa: «Rabbim, Mûsa "Rabbim Dedik ki: Rab- (Musa'nın) cevabı
´o, boyunduruğa şöyle buyuruyor: O bım, o, ne bo- şu oldu: O, kurba-
ِ=يقولşöyle diyor =إِنَهاgerçekten o
,, ,,
koşulup toprak öyle bir inek ki hiç yunduruğa nın ekinleri sula-
sürmemiş, top- koşulur da toprağı koşulup arazi mak veya toprağı
ِ=بقرةbir inektir
,,
rak sulamada sürer, yahut ekini sürecek, ne sürmek için hiç ko-
kullanılmamış, sular değil; salma de ekin sula- şulmamış, kusur-
ِذلول,,ِ=لboyunduruk altına alınmamış ,, ,,
özürsüz ve ala- gezer, üzerinde yacak bir inek- suz, alacasız bir
casız bir sığırdır´ alacası yok" dedi. tir, zillete uğ- sığır olmasını isti-
ِ=ت ِثيرsürmek için ِاْل ْرض,, ِْ =yeri diyor» dedi. Bu- Onlar "İşte doğru- ramamıştır. yor. Onlar: İşte,
nun üzerine on- sunu şimdi söyle- Bütün kusur- sonunda gerçeği
ت ْس ِقي,,ِ=ولve sulamaz ,, lar «İşte şimdi din" diyerek bul- lardan uzaktır. bildirdin! dediler; ve
hakkı ile anlat- dukları ineği niha- Onun alacası hemen (onu) kur-
ِ= ْالح ْرثekin ِ=مسلَمةkusursuz tın» diyerek ta- yet boğazladılar ki, da yoktur, bu- ban ettiler, halbuki
nımlanan sığırı evvelce bu işi yuruyor. On- neredeyse hiçbir
ِ ِشية,,ِ=لhiçbir alacası yok ِ= ِفيهاonda
,, ,, kestiler, nere- görmeye yaklaş- lar: İşte şimdi şey yapmadan ka-
deyse bunu mamışlardı. gerçeği ortaya lacaklardı.
=قالواdediler ِ= ْاْلنişte şimdi ,, yapmayacaklar- koydun, dedi-
dı. ler. Hemen
ِ= ِجئْتgetirdin قِِ = ِب ْالحdoğruyu onu boğazla-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
dılar ki az kal-
=فذبحوهاve boğazladılar onu ,, ,,
sın bunu
ِي ْفعلون,,كادوا,,=وماaz daha yapmay ,, ,,
yapmayacak-
lardı.
acaklardı
2.
72
.. ِ=و ِإ ْذhani =قت ْلت ِْمsiz öldürmüştünüz ..
Hani bir adam
öldürmüştünüz
Hani sizler birini
öldürmüş de birbi-
Hani, siz bir
kişiyi öldür-
Çünkü ey İsrailo-
ğulları, siz bir
سا ً =ن ْفbir adam
..
de bu suçu birbi-
rinize atmaya
rinizin üstüne at-
mıştınız, halbuki
müştünüz de;
sonra o konu-
adam öldürmüştü-
nüz ve sonra da bu
=فادَارأْت ِْمbirbirinizle atışmıştınız ..
kalkmıştınız.
Oysa Allah giz-
Allah sakladığınızı
çıkaracaktı.
da birbirinizle
çekişmeye
suçlunun sorumlu-
luğunu birbirinizin
ِ=فِيهاonun hakkında اّلل.. َِ =وoysa Allah ..
lediğinizi ortaya
çıkaracaktı.
başlamıştınız.
Allah ise sizin
üstüne atmıştınız.
Oysa Allah, sizin
ِ=م ْخ ِرجortaya çıkarıcıdır .. gizlediğinizi örtbas ettiğiniz her
açığa çıkarıcı- şeyi açığa çıkar-
ك ْنت ِْم..=ماolduğunuz şeyi .. dır. maya kadirdir.
ِ=ت ْكتمونgizlemiş
2.
73
,, =فق ْلناdedik ki ,,
Bu amaçla «Ke- "Maktulün cesedi- Sığırın bir Biz dedik ki: Bu
silen sığırın bir ne o kestiğiniz ine- parçasını ölü- (prensibi) bu gibi
ِ=اض ِْربوهvurun ona (öldürülene) ,, ,,
parçasını o öldü- ğin bir parçasıyla ye vurun, de- (çözümlenmemiş
rülen adamın vurun!" diye emret- miştik. İşte Al- cinayet olaylarının
ِضها ِ (=بِب ْعineğin) bir parçasıyla ,, ,,
cesedine değdi- tik, işte Allah ölüle- lah ölüleri böy- bazılarında da uy-
rin» dedik. İşte ri de tıpkı bunun le diriltir. Ve gulayın: Bu yolla
ِ =ك َٰذ ِلكişte böylece =يحْ يِيdiriltir
,, ,,
Allah böylece gibi diriltir. Ve sizlere ayetle- Allah canları ölüm-
ölüleri diriltir ve im'ân ile düşün- rini gösterir ki, den korur ve kendi
َِ =Allah ى
اّلل َِٰ = ْالم ْوتölüleri düşünesiniz diye meniz için kudreti- aklınızı başı- iradesini size gös-
size ayetlerini nin âyâtını sizlere nıza alasınız. terir ki (bunu gö-
=وي ِريك ِْمve size gösterir ,, ,, gösterir. böylece gösterir. rüp) muhakemenizi
kullan(mayı öğ-
=آياتِ ِِهayetlerini =لعلَك ِْمumulur ki ,, ren)ebilirsiniz.
ِ=ت ْع ِقلونdüşünürsünüz
2.
74
.. ِ=ث َمsonra yine ت
.. ِْ =قسkatılaştı Bütün bu olay- Bu hadise üzerine Sonra bunun Ama, bütün bun-
lardan sonra de yürekleriniz ardından kalb- lardan sonra kalp-
=قلوبك ِْمkalbleriniz ب ْع ِِد..ن ِْ = ِمardından katılaştı. Şimdi kaskatı kesildi. leriniz
kalpleriniz yine sonradan yine yine ka- leriniz katılaştı; ka-
tılaştı. Şimdi ya gibi hatta daha
ِ= َٰذ ِلكbunun ِ=ف ِهيşimdi onlar onlar taş gibi, Evet, onlar taş gibi onlar taş gibi- da sert oldu; Çün-
..
hatta taştan bile hatta daha duygu- dir. Yahut da- kü, unutmayın, öy-
ِِ=ك ْال ِحجارةtaş gibi =أ ِْوhatta ..
daha katıdırlar. suz. Zira öyle taş ha da katı. Zi- le kayalar var ki
Çünkü öyle taş- var ki içinden ne- ra öylesi var- içinden ırmaklar
ُّ=أش ِدdaha da ً =قسْوِةkatıdır
.. lar var ki, içlerin- hirler akıyor, öyle dır ki; ondan fışkırır; ve öylesi de
den ırmaklar taş var ki yarılıyor ırmaklar kay- var ki, yarıldığında
َِ ِ=وإçünkü
ن akar. Yine öyle da bağrından su nar, öylesi içinden su çıkar;
taşlar var ki, çat- fışkırıyor, öyle taş vardır ki; yarı- bazısı da Allah
ِ ْال ِحجارِة..ِ= ِمنöyle taş var ki larlar da bağırla- var ki Allah'ın haş- lıp ondan su korkusuyla (yerin-
.. .. ..
rından su fışkırır. yetinden yerlerde fışkırır, öylesi den kopup) aşağı
ِيتف َجر..=لماfışkırır ِ= ِمِْنهiçinden Yine öyle taşlar yuvarlanıyor. Allah de vardır ki; yuvarlanır. Allah,
var ki, Allah kor- işlediğiniz şeyler- Allah korku- yaptıklarınızdan
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar kusu ile dağlar- den asla gafil de- sundan yuvar- gafil değildir!
dan yuvarlanıp ğil. lanır. Allah,
ِم ْنها..ن َِ ِ=وإöylesi de var ki ..aşağı inerler. Al-.. .. yaptıklarınız-
lah yaptıkları- dan asla gafil
ِشقَق َ ي..=لماçatlayıverir de nızdan asla ha- ..
değildir.
bersiz değildir.
ِ=في ْخرجçıkar ِ= ِم ْنهondan
ِ= ْالماءsu ِم ْنها..ن َِ ِ=وإöylesi de var ki .. .. ..
ِْ = ِمardından
ب ْع ِِد,,ن
ِعقلوه,,=ماdüşünüp akıl erdirdikten ,, ,,
birbirlerini uya-
. kullansınlar ه ِِ ِ=بonu ِ= ِع ْندkatında rırlardı.
=ربِك ِْمRabbiniz
ِت ْع ِقلون..ِ=أفَلAklınızı kullanmıyor musu .. ..
nuz?
2.
78
.. ِ=و ِم ْنه ْمonların içinde vardır Onların içinde bir Bunların bir de
..
de ümmiler
Onlardan bir Onlar arasında ila-
..
ümmîleri var: Tev- kısmı ümmidir- hi kelamın gerçek
ِ=أ ِميُّونümmiler (okuma- yazma rat nâmına ilimleri ler, kitabı an- bilgisine sahip ol-
bilmeyenler) bir yığın kuruntu- lamazlar. Bir mayan, kitap ile il-
ْ
ِي ْعلمون..ِ=لbilmezler ِ=ال ِكتابKitabı kitabı bilmezler. dan
vardır ki, bunlar başka bir şey takım batıl gisiz insanlar var;
değil, bunlar ancak şeyleri onlar (ki bunlar) sadece
َِ ِ=إdışında ي
ل َِ ِ=أمانkuruntuları Bütün bildikleri zan içinde dolaşı- sadece zan- bir takım kuruntu-
birtakım asılsız yorlar. neder durur- lar(a tabi olurlar) ve
ه ِْم..ن ِْ ِ=وإonlar ل َِ ِ=إsadece kuruntulardır. lar. zanna dayanırlar.
Onlar sırf zanla-
ِ=يظنُّونzannediyorlar ra (saplantılara)
kapılmışlardır.
2. Kendi elleri ile ki- Yazıklar olsun o Vay, kitabı el- O halde, yazıklar
79
,, ِ =فويvay haline
ْل ,,
tabı yazdıktan kimselere ki Kitab'ı leriyle yazıp olsun onlara ki,
ِ= ِللَذِينo kimselerin ki ِ=ي ْكتبونyazıp
,, ,,
sonra karşılığın- kendi elleriyle ya-
da birkaç para zarlar da sonra
da sonra az
bir paha ile
kendi elleriyle, ilahi
kelam(dan olduğu-
ِ= ْال ِكتابKitabı = ِبأ ْيدِي ِه ِْمelleriyle elde etmek onunla hasis bir
amacı ile, «Bu, menfaat edinmek
satabilmek
için; bu, Allah
nu iddia ettikleri
hususlar)ı kaydet-
=ث َِمsonra ِ=يقولونderler = َٰهذاbu Allah katından için "Bu Allah tara-
geldi» diyenlerin fından gelmiştir"
katındandır,
diyenlerin, el-
tikten sonra, az bir
kazanç elde etmek
ِع ْن ِِد,,ن
ِْ = ِمkatındandır اّلل
َِِ =Allah vay haline! Elle- derler. Yazıklar ol- lerinin yazdık- için, Bu Allah'tan-
rinin yazdığın- sun o ellerinin larından dola- dır! derler. (Böyle
= ِلي ْشترواsatmak için = ِب ِِهonu ,, dan ötürü vay yazdığı yalanlar yı vay onlara! diyerek) kendi elle-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
lüyorsunuz.
َِ =Allah ِ=ع ْهدهsözünden =أ ِْمyoksa
اّلل
ِ=تقولونsöylüyorsunuz
ِاّللَِ ..=علىAllah hakkında ..
=ماbir şey mi
.. ..
ِت ْعلمون..ِ=لbilmediğiniz
2.
81
,, ِ=بل َٰىEvet ن ِْ =مkim ِ=كسبkazanır Hayır, öyle bir- Evet, kimler şirki ir- Hayır, kötülük Evet! İşte (böylesi-
şey yok. Kim kö- tikâb ederler de yapıp da gü- ne) büyük bir kötü-
ً=سِِيئ ِةbir günah
,,
tülük işler de hataları kendilerini nahı kendisini lük işleyen ve (bu-
günahı tarafın- çepçevre kuşatırsa kuşatan kim- nun) günahıyla çe-
ِْ =وأحاطkuşatmış olursa
ت dan kuşatılırsa işte onlar ateş eh- seler, işte on- peçevre kuşatılan
,,
onlar ebedi ola- lidirler, orada kala- lar cehennem- kimseler var ya, iş-
= ِب ِِهkendisini ِ=خ ِطيئتهsuçu rak kalmak üze- caklar.
re Cehennemlik-
liklerdir. Onlar te böyleleridir için-
orada temelli de kalmak üzere
ِولئِك َٰ =فأişte onlar ِصحاب
,,ْ =أhalkıdır tirler. kalıcıdırlar. ateşe mahkum
olanlar!
ِِ َ=النateş =ه ِْمonlar =فِيهاorada
ار
ِ=خا ِلدونsürekli kalacaklardır ,,
2.
82
.. آمنوا..ِ=والَذِينİnanıp İman edip iyi
ameller işleyen-
İman ederek işleri
salâh olanlara ge-
İman edip, sa-
lih ameller iş-
İmana ermiş olup
doğru ve yararlı iş-
=وع ِملواyapanlar ler de orada
ebedi olarak
lince onlar da cen-
net ehlidirler, ora-
leyenler; işte
onlar cennet-
ler yapanlara ge-
lince, sürekli içinde
ِِ صا ِلحا
ت َ =الyararlı işler ..
kalmak üzere
Cennetliktirler.
da kalacaklar. liklerdir. Onlar
orada temelli
kalmak üzere cen-
neti hak edenler de
َٰ
ِ=أولئِكişte onlar da .. ..
kalıcıdırlar. işte bunlardır.
2.
83
,, ِ=و ِإ ْذhani =أخ ْذناbiz almıştık Hani biz İsrailo- Hani İsrail oğulla- Hani, İsrailo- Ve bir zaman, (ey)
ğullarından
,,
rından Bizler: "Al- ğullarından; İsrailoğulları, (siz-
ِ= ِميثاقbir söz =بنِيoğullarından bir şeye tapma- tapmayacaksınız, kasına ibadet da) kesin taahhüt
,,
´Allah´dan başka lah'tan başkasına Allah´tan baş- den) şu (konular-
ِ= ِإسْرائِيلİsrail yınız, ana- ba- sonra analarınıza, etmeyin; ana- almıştık: Allah'tan
baya, akrabalara babalarınıza, ök- ya, babaya, başkasına kulluk
ِت ْعبدون,,ِ=لkulluk etmeyeceksiniz yetimlere ve,,
süzlere, bîçârelere akrabalara, etmeyeceksiniz;
yoksullara iyilik iyilik edin, insanla- yetimlere, akraba ve ebevey-
َِ = ِإbaşkasına اّلل
ل َِ =Allah’tan ediniz, namazı ra iyi söyleyin, na- yoksullara iyi- ninize, yetimlere ve
kılınız, zekâtı ve- mazı kılın, zekâtı lik yapın. İn- fakirlere iyilik ya-
ِِ =وبِ ْالوا ِلديanaya-babaya
ْن riniz» diye söz verin" diye misak sanlara güzel- pacaksınız; bütün
almıştık. Fakat almıştık. Böyle likle söyleyin, insanlarla güzellik-
=إِحْ سانًاiyilik edeceksiniz ,, sonra küçük bir iken tuttunuz da namaz kılın le konuşacaksınız;
azınlık dışında pek azınız müs- zekat verin di- namazlarınızda
َِٰ ْالق ْرب,,=وذِيyakınlara
ى bu sözünüzden tesna olarak sözü- ye söz almış- dikkatli ve devamlı
döndünüz. Hâlâ nüzden döndünüz tık. Sonra pek olacaksınız ve kar-
َِٰ =و ْاليتامyetimlere
ى da bu dönekliği ki sizler zaten ah- azınız müs- şılıksız yardımda
sürdürüyorsu- dinden yüz çevirici- tesna yüz çe- bulunacaksınız.
ِِ =و ْالمسا ِكyoksullara
ين nuz. lersiniz. virdiniz. Ve siz Ama, birkaçınız dı-
hala yüz çevi- şında bu sözünüz-
=وقولواsöyleyin اس ِ ِ َ= ِللنinsanlara renlerdensiniz. den döndünüz: za-
ten siz, inatçı, is-
=ح ْسنًاgüzel söz =وأقِيمواkılın
,,
yankar bir topluluk-
sunuz!
ِصَلة َ =الnamazı =وآتواverin
ِالزكاة َ =zekatı =ث َِمsonra
=تولَيْت ِْمdöndünüz ل َِ ِ=إhariç
ِ ً =ق ِلpek azınız = ِم ْنك ِْمsiz
يَل ,,
uyorsunuz
2.
84
.. ِ=و ِإ ْذhani =أخ ْذناalmıştık Hani birbirinizin Hani, Bizler birbir-
kanını dökme- lerinizin kanlarınızı
Hani; bir de
kanınızı dök-
O zaman, birbirini-
zin kanını dökme-
= ِميثاقك ِْمsizden kesin söz .. ..
yeceksiniz, birbi- dökmeyeceğinize,
rinizi yurtlarınız- birbirlerinizi yurtla-
meyin, birbiri-
nizi yurdunuz-
yeceğinize, birbiri-
nizi yurtlarınızdan
ِت ْس ِفكون..ِ=لdökmeyeceksiniz dan sürmeye- rınızdan çıkarma-
ceksiniz diye de yacağınıza sizler-
dan sürmeyin
diye söz al-
sürmeyeceğinize
dair kesin söz al-
=دِماءك ِْمbirbirinizin kanını ..
sizden söz al- den misak almış-
mıştık. Kendi ta- tık. Evet, sizler bu-
mıştık, sonra
bunu ikrar et-
mıştık sizden, siz
de kabul etmiştiniz;
ِت ْخ ِرجون..ِ=ولçıkarmayacaksınız nıklığınızla bunu nu kabul ettiniz, tiniz ve şahid ve (şimdi de) buna
kabul etmiştiniz. kabul ettiğinize de de oldunuz. şahitlik yapıyorsu-
=أ ْنفسك ِْمbirbirinizi şahit oldunuz. nuz.
2.
85
,, ِ=ث َمAma =أ ْنت ْم َٰهؤل ِِءsiz Buna rağmen bi- Öyle iken, heyhat, Sonra sizler; Buna rağmen yine
ribirinizi öldürü- sizler o adamlarsı- birbirinizi öldü- sizlersiniz birbirinizi
ِ=ت ْقتلونöldürüyorsunuz yor ve içinizden nız ki yine sonun- ren, aranızdan katleden ve -
bazılarını yurtla- da birbirlerinizi öl- bir takımını kesinlikle yasak-
=أ ْنفسك ِْمbirbirinizi rından sürüyor, dürüyorsunuz. İçi- yurtlarından lanmış olduğu hal-
onlara karşı gü- nizden bir cemaati süren, onlara de- kendi halkınız-
ِ=وت ْخ ِرجونçıkarıyorsunuz nah ve zulüm iş- isyan ile, zulm ile karşı günah dan bir kısmını
lemek için ara- aleyhlerine birleşi- ve düşmanlık- yurtlarından süren,
=ف ِريقًاbir grubu = ِم ْنك ِْمsizden
,, nızda işbirliği yorsunuz da, yurt- la birleşen, onlara karşı gü-
yapıyorsunuz. larından çıkarıyor- onları (yurtla- nahkarlık ve nefret-
ار ِه ِْم ِ دِي,,ن ِْ = ِمyurtlarından Onları sürgüne sunuz. Bununla rından) çıkar- te yarışıp yardım-
göndermeniz beraber esir olarak mak haram kı- laşan ve esir olarak
ِ=تظاهِرونbirleşiyorsunuz yasaklandığı sizlere gelirlerse lınmışken esir elinize düştüklerin-
halde sürgüne fidye verip kurtarı- olarak geldik- de onları ancak
=عل ْي ِه ِْمonlara karşı اْلثْ ِِم,, ِ ْ = ِبgünah gönderiyorsu- yorsunuz. Halbuki lerinde fidye- fidye alarak bıra-
nuz, sonra size yurtlarından çıka- leşmeye kal- kan! Böyle yapa-
ِِ =و ْالعدْوve düşmanlıkla
ان ,, esir olarak gel- rılmaları da üzeri- kan kimseler- rak, ilahi kelamın
يأْتوك ِْم,,ن
dikleri taktirde nize haram idi. Siz- siniz. Yoksa bir kısmına inanı-
ِْ =و ِإsize geldiklerinde fidye vererek
,, ler yoksa Kitab'ın kitabın bir yor, diğer kısmını
kendilerini kurta- bir kısmına inanı- kısmına inanıp inkar mı ediyorsu-
َِٰ =أسارesir olarak
ى ,,
rıyorsunuz. Yok- yor da bir kısmını bir kısmını in- nuz? Öyleyse bilin
=تفادوه ِْمfidyelerini veriyor (kurtarıyor)su sa siz kitabın bir inkâr mı ediyorsu- kar mı ediyor- ki, içinizden böyle
kısmına inanıp nuz? Bunu işleyen- sunuz? Siz- yapanların karşılı-
,, ,,
nuz ِرم َ مح,,ِ=وهوyasaklanmış iken bir kısmını inkâr lerinizin cezası den böyle ya- ğı, bütün dünya
,,
mı ediyorsunuz? dünya diriliğinde panın cezası; hayatında zilletten
=عليْك ِْمsize Oysa içinizden rüsvay olmaktan dünya haya- ve Kıyamet Günü
böyle yapanların başka ne olabilir? tında rezil ol- en acıklı azaba uğ-
ْ
=إِخراجه ِْمonları çıkarmak cezası dünya
,,
Kıyamet gününde maktan başka ratılmaktan başka
hayatında peri- ise azabın en deh- birşey değildir. bir şey olmayacak-
şanlıktan başka şetlisine atılacak- Kıyamet gü- tır. Zira Allah, yap-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
birşey değildir. lar. Allah işledikle- nünde ise on- tıklarınızdan gafil
ِ أفتؤْ ِمن
ون =yoksa,,siz,,inanıyor,,da
Onlar Kıyamet rinizden gafil değil. lar, azabın en değildir.
ِ ِ بِب ْع
ض =bir,,kısmına ِِ ْال ِكتا
ب
=Kitabın
günü de en ağır
azaba çarpıla-
şiddetlisine
uğratılırlar. Al-
ِوت ْكفرون =inkâr,,mı,,ediyorsunuz caklardır. Allah
yaptıklarınızdan
lah, yaptıkları-
nızdan gafil
ِبِب ْعض =bir,,kısmını =nedir? فما habersiz değildir. değildir.
ِ=يردُّونonlar itilirler ,,
أِش ِِد,,ى
َِٰ = ِإلen şiddetlisine
,,
ِِ = ْالعذاazabın =وماdeğildir
ب
َِ =Allah ِ= ِبغافِلbilmez
اّلل
ِت ْعملون,,=ع َماyaptıklarınızı
2.
..
َٰ =أİşte onlar
ِ ِولئ
ك ..
Bunlar Ahiret İşte bunlar o kim- İşte onlar, ahi- Ahiret hayatı karşı-
86 karşılığında seler ki dünya diri- rete karşı lığında bu dünya
ا ْشتروا..ِ=الَذِينsatın alan kimselerdir .. ..
dünya hayatını
satın almış kim-
liğini âhiret paha- dünya hayatı-
sına aldılar, onun nı satın almış
hayatını satın alan-
lar var ya, işte böy-
ِ= ْالحياةhayatını =الدُّ ْنياdünya selerdir. Bu yüz-
den onların ne
için ne azapları ha- olanlardır. Bu
fifleştirilecek, ne yüzden kendi-
lelerinin azabı ha-
fifletilmeyecek ve
ِِ=بِ ْاْل ِخرةahireti verip ..
azabı hafifletile-
cek ve ne de
kendilerine bir ta- lerinden azab
raftan imdad kaldırılıp, ha-
onlara yardım
edilmeyecektir.
ِيخفَف..ِ=فَلhiç hafifletilmez .. kendilerine yar- imkânı olacak. fifletilmeye-
dım edilecektir. cek, yardım
ِ=ع ْنهمonlardan ِ= ْالعذابazab da yapılmaya-
caktır.
ِي ْنصرون..=وله ِْمve onlara hiç yardı .. .. ..
m..edilmez
2.
87
,, ِ=ولق ْدAndolsun =آتيْناverdik Andolsun ki biz Bizler Mûsa'ya
Musa’ya kitap Tevrat'ı verdik.
Andolsun ki, Biz Musa'ya ilahi
biz Musa´ya kelamı bahşettik ve
ْ
=موسىMusa’ya ِ=ال ِكتابKitabı sonra da birbiri da izince giden Ondan sonra izleyen elçiler gön-
verdik. Ondan Kendisinden sonra kitab verdik. birbiri ardınca O'nu
kimini yalanla-
َِٰ ت ْهو,,ِ=لistemediği
ى yarak, kimini
ْ
ِ=أنفسكمcanınızın de öldürecek-
siniz öyle mi?
ْ
=اسْتكب ْرت ِْمbüyüklük taslayarak ,,
ِ=ت ْقتلونöldüreceksiniz
2. Yahudiler; Sonra da "Bizim Dediler ki; bi- Ama onlar: Kalple-
88
.. =وقالواdediler =قلوبناkalblerimiz «Kalplerimiz kı- kalplerimiz perde- zim kalblerimiz rimiz zaten bilgi ile
ِ=غ ْلفperdelidir ل ِْ =بbilakis lıflıdır» dediler.
Hayır, yalnız
lidir" dediler, öyle perdelidir. Öy- dolu! derler. Hayır,
değil. Küfre sap- le değil, Allah bilakis Allah, onları
ِ=لِعنهمonları lanetlemiştir اّلل
.. َِ =Allah kâfir oldukların-
dan dolayı Allah
maları yüzünden küfürlerinden hakikati kabullen-
Allah onları rahme- dolayı onları meyi reddettikleri
=بِك ْف ِر ِه ِْمinkârlarından dolayı ..
onları lânetledi.
Onların pek azı
tinin harîminden la´netlemiştir. için gözden çıkar-
kovdu. Onun için Onların pek mıştır. Zira onlar
ِ ً =فق ِلartık çok az
يَل .. .. iman eder. imanları hiç dene- azı inanırlar. sadece basmakalıp
cek gibi. birkaç şeye inanır-
ِيؤْ ِمنون..=ماinanırlar lar.
َِِ =Allah’ın
ِ=فل ْعنةartık laneti اّلل
,,
un!
2.
90
.. =بِئْسماne kötüdür
..
Onlar Allah´ın
kendi bağışı ola-
Allah'ın, kendi faz- Nefislerini ne
lını (ihsanını = kötü şeye de-
Allah'ın lütfunu di-
lediği kuluna bah-
بِ ِِه..=ا ْشتر ْواsattıkları şey ..
rak dilediği kulu-
na vahiy indir-
vahyini = lütfunu = ğişip sattılar.
keremini) kulların- Allah´ın kulla-
şetmesini kıskana-
rak Allah'ın indirdi-
=أ ْنفسه ِْمkendilerini mesini çekeme-
yerek O´nun in-
dan dilediğine in- rından diledi-
dirmesini kıskanıp ğine fazlından
ği hakikati inkar
etmeleri ve böylece
ي ْكفروا..ن ِْ =أinkâr etmek için .. ..
dirdiği kitabı
inkâr etmekle
da Allah'ın indirdi- indirmesine
ğini inkâr etmeleri hased ederek
kendilerini kaptır-
dıkları şu (boş gu-
ِأ ْنزل..= ِبماindirdiği şeyi اّلل َِ =Allah’ın .. benliklerini ne nefislerinin helâki Allah´ın indir- rur) ne kötü! Onlar
kötü şey karşılı- pahasına aldıkları diğini inkar et- böylece Allah'ın
=ب ْغيًاçekemeyerek ğında sattılar da ne çirkin bir âkıbet- tiler ve gazab gazabını tekrar tek-
katmerli gazaba tir ki bu suretle ga- üstüne gaza- rar hak ettiler. Ve o
ِين ِزل..ن ِْ (=أvahiy) indirmesini .. uğradılar! Kâfir- zap üzerine gaza- ba uğradılar. hakikati inkar
leri alçaltıcı bir ba uğradılar. Kâfir- Küfredenlere edenler için hazır-
َِ =Allah’ın ض ِل ِِه
اّلل ْ ف..نِْ = ِمlütfundan azap beklemek- ler için kendilerini alçaltıcı bir lanmış utanç verici
tedir. zelîl edecek azap azab vardır. bir azap vardır.
ِيشاء..ن ِْ م..ى َِٰ =علdilediğine var.
2. Onlara ´Allah´ın Onlara "Allah'ın in- Bir de onlara Nitekim onlara: Al-
91
,, =و ِإذاzaman ِ= ِقيلdenildiği indirdiğine ina- dirdiğine iman Allah´ın indir- lah'ın indirdiğine
=له ِْمonlara = ِآمنواinanın nın» denildiği
zaman; «Biz sa-
edin" denilince, diğine inanın, inanın! denildiğin-
"Bizler kendimize denilince; biz, de, Biz (yalnızca)
ِأ ْنزل,,= ِبماindirdiği şeye اّلل َِ =Allah’ın ,,
dece bize indiri-
lene inanırız»
ne indirildi ise ona bize indirilene bize indirilene ina-
inanırız" derler de, inanırız derler. nırız! diye cevap
=قالواderler ِ=نؤْ ِمنinanırız derler ve ellerin-
deki Tevrat´ı
ondan sonra gelen Ondan başka- verirler; ve zaten
Kur'an'ı beraberle- sını inkar bildikleri bir gerçeği
ِأ ْن ِزل,,= ِبماindirilene =عليْناbize doğrulayıcı hakk rindeki Tevrat'ı te- ederler. Hal- tasdik ve teyit eden
bir kitap olduğu yid ederek inen buki o bera- bir hakikat bile ol-
ِ=وي ْكفرونinkâr ederler ,, halde Tevrat´tan hak kitap olmasıyla berlerindekini sa, sonra gelen her
başkasına beraber inkâr eder- tasdik eden bir haberi inkar eder-
ِوراءه,,= ِبماondan sonra geleni ,, ,, inanmazlar. On- ler. Kendilerine de kitabdır. De ki: ler. De ki: Madem
lara de ki; «Ma- ki: "Tevrat'a iman İnanmış kim- (gerçek) müminler
ِ=وهوhalbuki o ق ُِّ = ْالحhaktır
,, dem ki, inanı- etmişseniz neden seler idiyseniz idiniz neden Al-
yordunuz daha vaktiyle Allah'ın neden daha lah'ın önceki pey-
=مص ِدقًاdoğrulayan önce Allah´ın peygamberlerini önce, Allah´ın gamberlerini öldür-
peygamberini ni- öldürüyordunuz?" peygamberle- dünüz?
معه ِْم,,= ِلماyanlarında bulunanı ,, ye öldürdünüz? rini öldürüyor-
dunuz?
ِْ =قde ki
ل ,,
2.
93
,, ِ=و ِإ ْذhani bir zaman =أخِ ْذناalmıştık Hani
,, ,,
sizden ke- Hani sizlerden mi- Hani; size Biz o zaman, Sina
sin söz almıştık; sak almış ve Tûr'u verdiğimiz şeyi Dağı'nı üzerinize
= ِميثاقك ِْمkesin sözünüzü ,,
Tur´u üzerinize üzerinize kaldır- kuvvetle tutun şahit tutarak, Size
kaldırarak «Size mıştık; "Gönderdi- ve dinleyin, emanet ettiğimiz
=ورف ْعناve kaldırmıştık ,,
verdiğimizi kuv- ğimiz Kitab'a dört diye Tur´u te- şeye (bütün) gücü-
vetle tutun ve elle sarılın, emirle- penize dikmiş nüzle sarılın ve
ُّ
ِ=ف ْوقكمüzerinize ِ=الطورTur(dağın)ı dinleyin» dedik. rimizi dinleyin" ve sizden mi- ona kulak verin!
Onlar ise «Din- demiştik. "Dinledik, sak almıştık. (diyerek) sizden
=خذواtutun =ماşeyi ledik ve karşı kulak vermedik" İşittik ve karşı kesin bir taahhüt
geldik» dediler. dediler. Dana, kü- geldik dediler almıştık. (Bütün bu
=آتيْناك ِْمsize verdiğimiz ِ=بِق َوةkuvvetle Kâfirlikleri yü- fürleri yüzünden ve küfürleri hatırlatmalara
,,
zünden buzağı kalplerinin zerrâtı- yüzünden bu- rağmen) onlar; Din-
ِ=واسْمعواdinleyin (demiştik) sevgisi kalpleri- na kadar işlemiş. zağı sevgisi ledik, ama itaat
,,
ne iyice işledi. Onlara de ki: "Tev- kalblerine sin- etmiyoruz! derler.
=قالواdediler =س ِم ْعناdinledik De ki; «Eğer rat'a gerçekten dirildi. Eğer Zira, hakikati red-
inanıyor idiyse- inanmışlarsanız inananlardan- detmeleri yüzün-
=وعصيْناve isyan ettik ,, niz, imanınız si- imanınız sizlere ne sanız, inancı- den bunların kalp-
,,
ze ne kötü işler çirkin şeyler emre- nız size ne kö- lerini (altın) buzağı
=وأ ْش ِربواiçirildi emrediyor! diyor!" tü şey emredi- sevgisi kaplamıştır.
yor? de. De ki: Ne kötü (şu)
ِقلو ِب ِهم,, = ِفيkalblerine ,,
inancınızın sizi yö-
ِ= ْالعِجْ لbuzağı (sevgisi) ,,
nelttiği (şey)! Eğer
gerçekten bir şey-
= ِبك ْف ِر ِه ِْمinkârlarıyla ل ِْ =قde ki lere inanıyorsanız.
,,
2.
94
.. ِ=ق ْلde ki ن
.. ِْ ِ=إeğer De ki; «Eğer id-
dia ettiğiniz gibi
Kendilerine şöyle De ki; Allah De ki: Eğer Allah
söyle: "Madem ki katında ahiret katındaki ahiret
ِلكم..ت ِْ =كانyalnız size ait ise .. .. ..
Allah katında
Ahiret yurdu
Allah'ın indinde yurdu başka- hayatı, başka hiç
son yurt (Cennet) larının değil kimseye değil de
ِ=الدَارyurdu ِ= ْاْل ِخرةahiret başka hiç kim-
senin değil de
başkalarının de- de yalnız sizin yalnız size mahsus
ğilmiş de yalnız ise, bu iddiada ise ve kanaatinizde
ِ= ِع ْندkatında ِاّلل َِ =Allah sırf sizin ise o
halde iddianızda
sizlerin imiş, dava- samimi iseniz samimi iseniz o
nızda sâdık iseniz haydin, ölümü zaman ölümü arzu-
ً=خا ِلص ِةgerçekten samimi iseniz haydi ölümü isteyin isteyin. lamanız gerekmez
ölümü temenni görelim. mi?
ِ ِ َالن..ون
اس ِِ د..ن ِْ = ِمkimsenin değil de .. .. edin.»
2.
95
يتمنَ ْوِه,,ن
,, ِْ =ولfakat ölümü istemezler Oysa onlar kendi Heyhat. Ellerinden Önceden elle- Ama kendi elleriyle
,, ,,
elleri ile işlemiş çıkan işler durur- rinin kazandı- yapıp ettikleri orta-
=أبدًاasla oldukları kötülük- ken onu hiçbir za- ğından dolayı, dayken bunu hiçbir
lerden dolayı man isteyemezler. onlar hiçbir zaman temenni
ِْ قدَم,,= ِبماyapıp sunduğu işlerden dola ölümü
ت kesinlikle Allah zâlimleri bili- zaman onu is- etmeyecekler: Al-
istemezler. Hiç yor.
,, ,,
teyemezler, lah zalimleri her
,,
ِصير ِ =بgörüyor
ِي ْعملون..= ِبماyaptıklarını
2.
97
,, ِ=ق ْلde ki ن
,, ِْ =مkim De ki; «Kim Ceb- Onlara söyle:
rail´e düşman "Kendinden evvel-
De ki; kim
Cebrail´e
(Ey peygamber,
onlara) şunu anlat:
ِ=كانise (bilsin ki) =عدِ ًّواdüşman
,, ,,
olursa - ki O Al- kilerini teyid ede-
lah´ın izni ile rek ve mü'minlere
düşmansa Kim ki, Allah'ın iz-
(bilsin ki; ) eli- niyle senin kalbine,
ِ= ِل ِجب ِْريلCebrail’e ِ=فإِنَهşüphesiz o ,,
Kur´an´ı, O´na hem hidayet, hem
inanmayanın el- beşaret olarak ge-
nin önündeki- önceki çağlarda in-
leri tasdik dirdiklerini doğrula-
ِ=ن َزلهonu indirmiştir ,,
leri arasındaki len Kur’an’ı senin
Tevrat´ı onayla- kalbine o indirdi di-
eden, yan, inananlara bir
mü´minler için muştu ve rehber
ِق ْلبِك,,ى َِٰ =علkalbine ن ِِ =بِإ ِ ْذizniyle yıcı, müminlere ye kim Cibril'e hidayet ve olan bu (ilahi ke-
yol gösterici ve düşman olursa... müjde olan lam)ı indirdiği için
ِاّلل
َِ =Allah’ın müjde kaynağı senin kalbine Cebrail'e düşman-
olarak senin kal- Allah´ın izniyle lık besliyorsa;
=مص ِدقًاdoğrulayıcı olarak ,, bine indirdi : o indirmiştir.
=وهدًىve hidayet ,,
2.
99
,, ِ=ولق ْدandolsun =أ ْنز ْلناindirdik Biz sana öyle
gerçekler, açık-
Yâ Muhammed!
Bizler sana o ka-
And olsun ki;
biz sana apa-
Gerçekten Biz sa-
na apaçık mesajlar
ِ=إِليْكsana ِ=آياتayetler layıcı ayetler in-
dirdik ki, onları
dar açık mucizeler
indirdik ki, iman
çık ayetler in-
dirdik. Onları
indirdik ve onların
gerçekliğini yoldan
ِ=بيِناتapaçık sadece fasıklar
inkâr eder.
sahasından uzak-
laşanlardan baş-
fasıklardan
başkası inkar
çıkmış olanlardan
başkası inkar et-
ِي ْكفر,,=وماinkâr etmez =بِهاonları ,,
kası onları inkâr
edemez.
etmez. mez.
ِ ْالفا ِسقون,,ل
َِ ِ=إfâsıklardan başkası ,,
2.
100
.. =أوكلَماne zaman ..
Onlar ne zaman
bir ahit yaptılar
Hem kendileri bi-
zim âyâtımızı inkâr
Onlar, ne za-
man bir ahidle
Ne zaman (Allah'a)
söz verdilerse ba-
=عاهدواanlaştılarsa =ع ْهدًاahitle ise aralarından
bir grup onu bo-
ediyor, hem ne
zaman bir misak
bağlandılarsa
içlerinden bir
zıları sözlerini (çiğ-
neyip) bir kenara
ِ=نبذهonu bozmadı mı? ِ=ف ِريقbir grup zup
..
bir yana at-
madı mı? Aslın-
.. ..
üzerine ahd alıp
verirlerse içlerin-
güruh onu bo-
zup atmadı
atmadı mı? Gerçek
şu ki, aslında onla-
= ِم ْنه ِْمonlardan ل
ِْ =بZaten da onların çoğu
inanmaz.
den bir cemaat
onu kırıp atıyor,
mı? Hayır, on-
ların bir çoğu
rın çoğu inanmıyor.
ِاّلل
َِ =Allah’ın ِ=وراءarkasına
ور ِه ِْمِ =ظهsırtlarının
=كأنَه ِْمsanki gibi ,,
ِي ْعلمون,,ِ=لbilmiyorlarmış
2.
102
.. =واتَبعواuydular =ماşeye Ve onlar şeytan- Süleyman'ın mülkü Ve onlar şey- Ve (onun yerine)
ların Süley- hakkında iblislerin tanların Sü- Süleyman'ın hü-
=تتلوuydurduğu ْ man’ın mülkü uydurup okudukla- leyman´ın kümdarlığı sırasın-
aleyhine uydur- rına uydular. Hal- mülkü aleyhi- da şeytanca niyet-
ِاطين ِ شي َ =الşeytanların dukları şeylerin buki Süleyman ne uydurduk- ler taşıyan kimsele-
ardına düştüler. hiçbir zaman kâfir ları şeylerin rin telkin ede gel-
ِِ م ْل..ى
ك َِٰ =علmülkü hakkında ..
Halbuki Süley- değildi. Lâkin o ib- ardına düştü- diklerine uyarlar.
man asla küf- lisler küfre daldılar. ler. Halbuki Hakikati inkar eden
ِ=سليْمانSüleyman’ın retmedi. Sadece Halka sihri ve Ba- Süleyman as- Süleyman değildi,
şeytanlar küfret- bil'deki iki meleğe, la küfretmedi. ama o şeytanca ni-
ِكفر..=وماoysa küfre girmedi .. .. tiler. Onlar in- Hârut ile Mârut'a Sadece şey- yetler taşıyan kişi-
sanlara sihri ve indirilen şeyleri öğ- tanlar küfretti- ler halka sihir öğre-
ِ=سليْمانSüleyman ن َِ =و َٰل ِكFakat Babil’deki iki me- retiyorlardı. Bu iki ler. Onlar, in- terek hakikati inkar
leğe, Harut ile melek ise "Bizler sanlara sihri ettiler; -ve onlar,
ِاطين ِ شي َ =الşeytanlar Marut’a indirilen- ancak imtihan için ve Babil´de ki Babil'deki iki melek
leri öğretiyorlar- gönderildik. Sakın iki meleğe; Harut ve Marut va-
=كفرواküfre girdiler .. dı. Bu iki melek sihri tecviz edip de Harut ile Marut sıtasıyla ihdas edi-
ise: “Biz ancak kafir olma!" deme- a indirilenleri lene (uyarlar)- ger-
ِ=يع ِلمونöğreterek ِ=النَاسinsanlara fitneyiz, sakın dikçe kimselere öğretiyorlardı. çi bu ikili, öncelikle,
küfretme.” de- öğretmezlerdi. İşte Bu iki melek Biz sadece ayartı-
ِ=السِحْ رsihri ِأ ْن ِزل..=وماve indirileni medikçe kimse- bunlardan erkekle ise: «Biz an- cılar; sakın (Al- ..
ِِ ْالملكي..=علىiki meleğe
ْن ..
ye sihir namına karısının arasını cak imtihan lah'ın vahyettiği)
bir şey öğret- açacak şeyleri öğ- için gönderil- hakikati inkara yel-
mezlerdi. Onlar- reniyorlardı. Ancak dik, sakın küf- tenmeyin! şeklinde
ِ= ِببا ِبلBabil’de ِ=هاروتHarut dan koca ile ka- o öğrendikleriyle retme. «de- uyarıda bulunma-
rısının arasını Allah'ın izni olmak- medikçe kim- dan hiç kimseye
ِ=وماروتve Marut (isimli) .. ..
ayıracak şeyler sızın kimseye za- seye sihirden onu öğretmediler.
ِِ يع ِلم..=وماonlar öğretmezlerdi
ان ..
öğrendiler. Hal- rar verebilir değil- bir şey öğret- Ve onlar, bu ikili-
buki bunlar, Al- lerdi. İşte bu suret- mezlerdi. On- den, karı koca ara-
ِأحد..ن .. ِْ = ِمhiç kimseye lah’ın izni olma- le kendilerine ziyan lardan koca ile sında nasıl huzur-
dıkça o sihirle verecek, hiç faidesi karısının ara- suzluk çıkarılaca-
ِيقول..ى َِٰ َ =حتdemedikçe kimseye zarar olmayacak şeyleri sını ayıracak ğını öğreniyorlar-
verici değildiler. öğrenmekte idiler. şeyler öğren- dır; ancak Allah'ın
= ِإنَماşüphesiz ِ=نحْ نbiz Onlarsa kendile- Allah'ın Kitabı pa- diler. Halbuki izni olmadan onun-
rine zarar verip hasına bunu alan- bunlar, Al- la hiç kimseye za-
ِ=فِتْنةfitneyiz fayda vermeyen lar için âhirette na- lah´ın izni ol- rar veremedikleri
şeyleri öğreni- sip olamayacağını, madıkça o si- gibi sadece kendi-
ت ْكف ِْر..ِ=فَلsakın küfre girmeyin .. yorlardı. Andol- şüphe yok ki, bili- hirle kimseye lerine zarar veren
..
sun ki onlar sihri yorlardı. Nefisleri- zarar verici ve hiç faydası ol-
ِ=فيتعلَمونfakat öğreniyorlardı .. satın alan kimse nin helâki bedeli değillerdi. On- mayan bir bilgi edi-
için ahirette hiç- olmak üzere aldık- larsa kendile- niyorlardı; oysa on-
= ِم ْنهماbunlardan bir nasip olma- ları ne çirkin bir rine zarar ve- lar, bu (bilgiyi) edi-
yacağını biliyor- şeydi! Bunu keşke rip fayda ver- nenin ahiret haya-
بِ ِِه..ِيف ِرقون..=ماayıran şeyi lardı. Ne fena bir hakkıyla bilseler- meyen şeyleri tının güzelliğinden
..
=ولق ِْدandolsun
=ع ِلمواgayet iyi biliyorlardı ki
.. .. ..
ِب ِِه..=شر ْواsattıkları
=أ ْنفسه ِْمkendilerini =ل ِْوkeşke
ِي ْعلمون..(=كانواbunu) bilselerdi! ..
2.
103
ِ=ول ْوeğer ِ=أنَه ْمşüphesiz onlar
,, ,,
Eğer onlar iman Evet, iman edip de Eğer onlar
edip Allah´ın ya- isyandan çekinmiş inanmış ve
Eğer inansalar ve
O'na karşı sorum-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
saklarından sa- olsaydılar, elbette sakınmış olsa- luluklarının bilin-
=آمنواiman etseler ,,
kınsalardı, Allah Allah'tan nasipleri lardı; Allah ka- cinde olsalardı,
=واتَق ْواve sakınmış olsalardı
,, ,,
katında elde çok hayırlı bir
edecekleri sevap mükâfat olacaktı.
tındaki sevab doğrusu, Allah'ın
daha hayırlı mükafatı onlara iyi-
ِ=لمثوبةsevabı ِع ْن ِِد,,ن
ِْ = ِمkatından daha hayırlı idi. Keşke bunu hak-
Keşke bunu bil- kıyla bilselerdi...
olurdu. Keşke lik getirecekti; keş-
bilselerdi. ke bunu bilselerdi!
ِاّلل
َِ =Allah’ın ِ=خيْرdaha hayırlı olurdu ,, ,,
selerdi.
2.
105
,, ُّ يو ِد,,=ماarzu etmezler
,,
Ne Kitap Ehlinin
kâfirleri ve ne de
Ne Ehl-i Kitap'tan Ehl-i Ki-
olup küfre sapan- tab´dan kafir
Ne önceki vahyin
takipçilerinden ha-
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edenler ,,
puta tapanlar
Rabbinizden si-
lar, ne de müşrikler olanlar da,
size Rabbinizden müşrikler de
kikati inkara yelte-
nenler, ne de Al-
ِِ أ ْه,,ن
ل ِْ = ِمehlinden ب ِِ = ْال ِكتاkitab ze herhangi bir
iyilik inmesini is-
böyle bir saadetin Rabbınızdan
indirilmiş olmasını size hiç bir
lah'tan başka şey-
lere ilahlık yakıştı-
ِ ْالم ْش ِر ِكين,,ِ=ولve müşriklerden ,,
temezler. Oysa
Allah rahmetini
istemezler. Allah hayır indiril-
ise rahmetine dile- mesini iste-
ranlar, Rabbin tara-
fından sana indiri-
ِين َزل,,ن ِْ =أindirilmesini =عليْك ِْمsize dilediğine tahsis diğini seçer. Al- mezler. Allah, len bir hayrı gör-
eder. Allah bü- lah'ın kerem-i rahmetini dile- mekten hoşlanırlar;
ِخيْر,,ن ِْ = ِمhiçbir hayır ,, yük lütuf sahibi- azîmi vardır. diğine tahsis ancak Allah diledi-
dir. eder. Allah, ğini rahmete ulaştı-
ر ِبك ِْم,,ن ِْ = ِمRabbinizden büyük lütuf ve rır; zira Allah, sınır-
ihsan sahibi- sız lütuf Sahibidir.
َِ =وoysa Allah ص
اّلل ,, ُِّ =ي ْختtahsis eder ,, dir.
َِ =Allah’ın
اّلل
ِيء ْ ش..ل ِِ ك..ىَِٰ =علher şeye ..
ِ=قدِيرgücü yeter
..
2.
107
,, ِت ْعل ْم,,=أل ِْمbilmez misin? ن َِ =أşüphesiz
,,
Göklerin ve yer- Sen yoksa bilme- Göklerin ve
yüzünün ege- din mi ki göklerin, yerin mülkü-
Bilmez misin ki
göklerin ve yerin
َِ =Allah ِم ْلك,,ِ=لهsahibidir
اّلل menliğinin Al- yerin mülkü Al- nün gerçekten
lah´a ait olduğu- lah'ındır? Ve sizin Allah´a ait ol-
hükümdarlığı Al-
lah'ındır ve Al-
ِِ سماوا
ت َ =الgöklerin nu bilmiyor mu- Allah'tan başka ko- duğunu ve si-
sun? Allah´tan ruyanınız, imdadı- zin için Al-
lah'tan başka sizi
koruyacak ve yar-
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerin =وماve yoktur
ض ,, ,,
başka hiçbir dos- nıza geleniniz yok- lah´dan başka
tunuz ve destek- tur. bir sahib ve
dım edecek hiç
kimse yoktur?
=لك ِْمsize ون ِِ د,,نِْ = ِمbaşka çiniz yoktur. yardımcı ol-
madığını bil-
ِاّلل
َِ =Allah’tan mez misiniz?
2. Yoksa vaktiyle Öyle değil de vak- Yoksa daha Yoksa, size gönde-
108
.. ِ ت ِريد..=أ ِْمarzu mu ediyorsunuz?
ون .. ..
Musa´yı sorguya tiyle Mûsa'dan is- önce Musa´ya rilmiş olan Elçi'den,
تسْألوا..ن ِْ =أistekte bulunmayı ..
tuttukları gibi siz
de peygamberi-
tenildiği gibi, sizler sorulduğu gibi
de Peygamberi- siz de pey-
daha önce Mu-
sa'dan istenenleri
=رسولك ِْمrasulunüzden =كماgibi nizi sorguya tut-
mak mı istiyor-
nizden harikalar ta- gamberinizi
lebinde de mi bu- sorguya çek-
mi istiyorsunuz?
Ama her kim, haki-
ِ=س ِئلistedikleri ى َِٰ =موسMusa’dan sunuz? Müminli-
ği kâfirlik ile de-
lunmak arzu edi- mek mi isti-
yorsunuz? Kim yorsunuz?
kate inanmak yeri-
ne onu inkar etme-
ِقبْل..ن ِْ = ِمdaha önce ن ِْ =ومKim
.. ğiştirenler hiç imanı küfre deği- Kim imanı kü- yi tercih ederse
kuşkusuz doğru şirse iyi bilsin ki fürle değişirse doğru yoldan sap-
ِِ َ=يتبدdeğiştirirse ِ= ْالك ْفرinkârı
ل yoldan sapmış doğru yolu kay- dosdoğru yol- mış olur.
olurlar. betmiştir. dan sapıtmış
ِِ اْليم
ان ِ ْ = ِبimana =فق ِْدşüphesiz (o) .. olur.
َِ =ضsapıtmıştır ِ=سواءdümdüz
ل
ِِ س ِبي
ل َ =الyolu
2.
109
,, َ=و ِدisterler ِ=كثِيرbir çoğu Kitap Ehlinin ço- Ehl-i Kitab'ın çoğu, Kitab ehlinin Kendilerini önceki
,,
ğu gerçeğin ne hak kendilerince çoğu, hak vahye bağlı sayan-
ِِ أه,,ن
ل ْ ْ
ِ = ِمehlinden ب ْ
ِِ =ال ِكتاkitap likle öğrendikten sırf içlerinden ge- apaçık belli ların
olduğunu kesin- âşikâr olmuşken, kendilerine çoğu, kıs-
kançlıklarından do-
يردُّونك ِْم,,=ل ِْوsizi döndürmek ,,
sonra sırf içle- len kıskançlık yü- olduktan son- layı, sizi iman ettik-
rindeki kıskanç- zünden (sırf kıs- ra içlerindeki ten sonra yeniden
ب ْع ِِد,,ن ْ
ِ = ِمsonra =إِيمانِك ِْمimanınızdan lıktan ötürü sizi kançlıkları yüzün- çekememez- hakikati inkara
iman ettikten den) sizleri imanı- likten ötürü, döndürmek isterler;
ارا َ
ً =كفkâfirler olarak
,, sonra tekrar nızdan çevirip kâfir sizi imandan (hatta) hakikat
kâfirliğe dön- etmek istiyorlar. Al- sonra küfre kendileri için apa-
=حسدًاhasetten dolayı ,, dürmek isterler. lah emr-i ilâhîsini döndürmek is- çık ortaya çıktıktan
Allah´ın emri ge- bildirinceye kadar terler. Allah´ın sonra bile. Buna
أ ْنف ِس ِه ِْم,, ِع ْن ِِد,,نِْ = ِمiçlerindeki linceye kadar kendilerine karşı açıklayıcı emri karşılık, siz (ey
onlara aldırış sizler afv ile, safh gelene kadar imana erişenler)
ب ْع ِِد,,نِْ = ِمsonra etmeyin, yaptık- ile davranın. Al- onları affedin, Allah'ın iradesini
larını hoş görün. lah'ın herşeye geçin. Şüphe- ortaya koyacağı
ِتبيَن,,=ماapaçık belli olduktan ,, Hiç kuşkusuz Al- kâdir olduğunu iyi siz ki Allah her vakte kadar onları
,,
ِ=قدِيرgücü yetendir
,,
ِ ت ْعمل..=بِماyaptıklarınızı
ون
ِصير
ِ =بgörür
2. Onlar «Yahudi- Yahudilerle Nas- Ve dediler ki: Onlar: Yahudi ve
111
,, =وقالواdediler lerden ve hıristi- ranîler cennete Yahudi ve Hıristiyan olmadık-
ِيدْخل,,ن ِْ =لasla giremez ,,
yanlardan başka Yahudilerden ya- Hristiyan olan- ça hiç kimse cen-
hiç kimse Cen- hut Nasrânîlerden lardan başkası nete giremez! diye
ِ= ْالجنَةcennete ل َِ = ِإbaşkası net´e giremeye- başkasının girme- cennete gir- iddia ederler. Bu
cek» dediler. Bu sine imkân yok di- meyecek. Bu onların kuruntusu-
ِْ =مkimseden ِ=كانolan
ن onların hüsnüku- yorlar. Bu onların onların kurun- dur! De ki: Eğer
runtusudur. De kendi kuruntuları. tusudur. De ki: söylediklerinizde
=هودًاYahudi =أ ِْوveyahut ki; «Eğer dediği- Onlara de ki: "Doğ- Eğer sadıklar samimi iseniz, id-
niz gibi ise delili- ru söylüyorsanız dan iseniz de- dianızı kanıtlayın!
َِٰ =نصارHristiyan ِ=تِ ْلكişte bu
ى ,, nizi getirin.» getirin burhanını- lilinizi getirin.
zı!"
=أمانِيُّه ِْمonların kuruntusudur ,,
ِْ =قde ki =هاتواgetirin
ل ,,
َِ =فartık Allah
اّلل ,,
ri
2.
.. ِ=وم ْنkim olabilir ِظلم
..
ْ =أdaha zalim Allah´ın mescid- Allah'ın mescidle- Allah´ın mes- Allah'ın adının
..
114 lerinde O´nun rinde ism-i ilâhîsi- cidlerinde; O'nun meclislerin-
ِمنع..ن ِْ = ِم َمmen edenden ..
adının anılması- nin anılmasını ya- O´nun
nı engelleyen ve sak eden ve bunla- anılmasını
isminin de anılmasına ma-
ni olan ve onları
ِاجد ِ =مسmescidlerinde ِاّلل َِ =Allah’ın çalışanlardan şan kimselerden ların harab tahrip
oraları yıkmaya rın harabına çalı- men´eden, on- etmek için
çalışan kimseler-
ِي ْذكر..ن ِْ ِ=أanılmasına =فِيهاiçinde daha zalim kim daha zâlimi kim olmasına çalı- den daha zalim kim
olabilir? Oysa olabilir? İşte böyle- şandan daha olabilir? İşte böyle-
ِ=اسْمهisminin ى َِٰ =وسعçalışandan oralara ancak leri için korkudan zalim kim var- lerinin bu yerlere
korkulu bir saygı başka bir hisle ora- dır? Onların (Allah) korkusu dı-
ِخرابِها..=فِيonların harabolmasına içinde girmeleri lara girebilmek oralara korka şında bir saikle
..
yakışık alır. Bun- yok. Bunlara dün- korka girmek- girmeye hakları
ِولئِك َٰ =أişte ِكان..=ماyoktur ları, dünyada re- yada zillet var, ten başka yoktur! Onlar için
zil olmak, Ahiret- bunlara âhirette hakkı yoktur. bu dünyada zillet,
=له ِْمonlara يدْخلوها..ن ِْ =أgirmeleri te de büyük bir büyük azap var. Dünyada rüs- ahirette ise kor-
azap beklemek- vaylık onların- kunç bir azap var-
َِ = ِإdışında ِ=خا ِئ ِفينkorka korka tedir.
ل .. dır. Ahirette dır.
ise onlara bü-
=له ِْمonlar için vardır
.. .. yük bir azab
vardır.
الدُّ ْنيا..= ِفيdünyada ِ= ِخ ْزيrezillik
=وله ِْمve vardır ِ ْاْل ِخرِة..= ِفيahirette
..
2.
115
,, ِِ=و ِ َّللAllah’ındır ِ= ْالم ْش ِرقdoğu da ,,
Doğu da Batı da Maşrık da Allah'ın,
Allah´ındır. Ne mağrip de Allah'ın.
Doğu da Batı
da Allah´ındır.
Doğu da Batı da
Allah'ındır: Nereye
ِ=وِ ْالم ْغ ِربbatı da =فأيْنماnereye ,,
tarafa dönerse- Sizler nereye dö-
niz, Allah´ın yö- nerseniz Allah'ın
Her nereye
dönerseniz
dönerseniz dönün
Allah'ın yönü ora-
=تولُّواdönerseniz =فث َِمoradadır nü o tarafa doğ- yüzü işte orada.
rudur. Şüphesiz Bilin ki Allah'ın
vech-i ilahi
oradadır.
sıdır. Unutmayın ki,
Allah rahmet ve
ِ=وجْ هyüzü (zatı) ِاّلل َِ =Allah’ın
,,
Allah´ın kudreti rahmeti kâinatı ku-
herşeyi kapsar şatmış, ilmi nâmü-
Şüphesiz ki
Allah Vasi´dir,
kudretinde sınır-
sızdır, her şeyi bi-
َِ ِ=إşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah’(ın) ve o herşeyi bilir. tenâhî. Alim´dir. lendir.
2.
116
.. =وقالواdediler ِ=اتَخذedindi Onlar; «Allah
oğul edindi» de-
"Allah kendine
oğul edinmiş" di-
Dediler ki: Al- Bir kısım insanlar
lah çocuk da, Allah kendileri-
َِ =Allah ِ=ولدًاçocuk
اّلل diler. O böyle bir
şeyden münez-
yorlar. O bundan
münezzeh olduk-
edindi. Tenzih ne bir oğul edindi!
ederiz O´nu. iddiasında bulunur-
ِ=سبْحانهO yücedir ل ِْ =بbilakis
..
zehtir. Göklerde-
ki ve yeryüzün-
tan başka gökler-
de, yerde ne varsa
Doğrusu gök- lar. (Asla!) O, yara-
lerde ve yerde tılmışlara özgü
ِ=لهonundur =ماne varsa ..
deki varlıkların
tümü O´nundur,
O'nun. Mevcudun
hepsi O'na râm.
ne varsa
O´nundur.
böyle vasıflardan
kesinlikle uzaktır.
ِِ سماوا
ت َ ال..=فِيgöklerde hepsi O´na bo- Hepsi de O´na Göklerde ve yerde
yun eğmişlerdir. itaat ederler. ne varsa yalnız
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerde ِ=كلhepsi
ض .. O'nundur. Her şey
bütün varlığıyla
ِ=لهO’na ِ=قانِتونboyun eğmiştir .. O'nun iradesine
tabidir.
2. O, göklerin ve Göklerin, yerin Göklerin ve Göklerin ve yerin
117
,,ِ (=بدO) yaratıcısıdır
ِيع ,,
yeryüzünün yok- mübdi'i; bir şeyi yerin yarata- yaratıcısı O'dur; bir
ِِ سماوا
ت َ =الgöklerin tan varedicisidir.
O birşeyin va-
murad etti mi yal-
nız "Ol!" der, o da
nıdır. Bir şeyin
olmasını iste-
şeyin olmasını is-
tediğinde ona sa-
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerin =وإِذاzaman
ض ,,
rolmasını dile-
yince ona sade-
olur. yince ona sa-
dece «ol»,
dece Ol der -ve o
(şey hemen) oluve-
َِٰ =قضhükmettiği =أ ْم ًراbir işe (şeye)
ى ,, ,,
ce «ol» der ve o
da olur.
der, o da olu-
verir.
rir.
ِ=فيكونhemen oluverir ,,
=قلوبه ِْمkalbleri
بيَنَا..=ق ِْدiyice açıkladık ..
ِ=يوقِنونbilmek isteyen ..
2.
119
,, = ِإنَاdoğrusu biz ,,
Biz seni gerçe-
ğin müjdecisi ve
Yâ Muhammed!
Bizler seni hak ile
Şüphesiz ki
biz seni müj-
Doğrusu Biz seni
(ey Peygamber)
ِ=أ ْرس ْلناكseni gönderdik ,,
uyarıcısı (korku-
tucusu) olarak
teyid ederek hem
rahmetimizin müj-
deleyici ve
korkutucu ola-
hakikat ile gönder-
dik: Bir müjdeleyici
ِِ = ِب ْالحgerçekle يرا
ق ًِ =ب ِشmüjdeleyici gönderdik. Sen
Cehennemlikler-
decisi, hem
azâbımızın haber-
rak hak ile
gönderdik.
ve uyarıcı olarak;
yakıcı ateşe mah-
ِِيراً =ونذve uyarıcı olarak
,, ,,
den sorumlu de-
ğilsin.
cisi gönderdik.
Cahîm ehlinden
Cehennem
ashabından
kum olanlardan
sen sorumlu değil-
ِتسْأل,,ِ=ولsen sorumlu değilsin ,, ,, sorulacak değilsin. sen mes´ul sin.
olacak değil-
ِِ صحا
ب ِْ =عhalkından
ْ أ,,ن sin.
ِِ = ْالج ِحcehennem
يم
2.
120
.. ِت ْرض َٰى..ن ِْ =ولrazı olmazlar ..
Kendi dinlerine Dinlerine tâbi ol- Sen, dinlerine Sen onların inanç
uymadıkça ne madığın müddetçe uymadıkça sistemine uyma-
ِ=ع ْنكsenden ِ= ْاليهودne Yahudiler ..
yahudiler ve ne ne Yahudiler ne de Yahudiler de, dıkça ne Yahudiler
de hristiyanlar Nasranîler müm- Hristiyanlar ne de Hıristiyanlar
َِٰ النَصِار..ِ=ولne de Hristiyanlar
ى .. ..
senden asla kün değil senden da, senden
hoşlanmayacak- hoşnut olamaz.
senden memnun
asla hoşnud olmayacaklardır.
َِٰ َ =حتkadar ِ=تتَبِعsen uyuncaya
ى ..
lardır. De ki; Onlara de ki: "Al- olmazlar. Al- De ki: Dinleyin! Al-
«Doğru yol, sa- lah'ın gösterdiği lah´ın hidayeti lah'ın rehberliği tek
= ِملَته ِْمonların milletine (dinine) .. .. dece Allah´ın yo- yol yok mu, doğru asıl hidayetin doğru rehberliktir.
ludur´: Eğer sa- işte ancak odur." ta kendisidir, Ve doğrusu, sana
ِْ =قde ki ن
ل .. َِ ِ=إşüphesiz na gelen bilgi- Şayet sana gelen de. Şayet sa- ilim geldikten sonra
den sonra onla- bu kadar vahiyden na gelen ilim- onların sapık gö-
=هدىhidayeti اّلل َِِ =Allah’ın rın arzularına sonra yine onların den sonra, on- rüşlerini takip et-
uyacak olursan, arzularına uyarsan ların hevesle- meye devam eder-
َِٰ ْالهد..ِ=هوasıl doğru yoldur
ى .. .. andolsun ki, Al- kasem ederim ki rine uyacak sen ne seni Al-
lah tarafından ne ne seni Allah'ın olursan; and lah'ın elinden ala-
ِِ ِ=ولئeğer ِ=اتَب ِْعتuyarsan
ن bir dost ve ne de elinden kurtaracak olsun ki senin cak bir kimse bu-
bir yardımcı bu- kimse bulabilirsin, için Allah tara- lursun, ne de yar-
=أ ْهواءه ِْمonların arzularına .. lamazsın. ne de imdadına fından ne bir dımcı.
ِ=ب ْعدsonra ِجاءك..=الَذِيsana gelen
koşacak. yar bulunur,
..
ne de bir yar-
ْال ِع ْل ِِم..ِ= ِمنilimden =ماyoktur dımcı.
2.
121
,, آتيْناه ِم,,ِ=الَذِينKendilerine verdiğimiz ,,
Kendilerine ver- Kendilerine Kitap Kendilerine ki-
diğimiz kitabı ge- verdiğimiz mü'min- tab verdiğimiz
Kendilerine ilahi
kelamı emanet et-
ِ= ْال ِكتابKitabı ِ=يتْلونهokuyanlar reğince okuyan- ler onu nasıl tilâvet kimseler onu
lar var ya, işte lâzımsa öyle tilâvet hakkıyla tila-
tiklerimiz (ve) ona
gereği gibi uyanlar
تَِلوتِ ِِه,,ق َِ =حdoğru okuyuşla ,,
onlar ona ina- ediyorlar. İşte bun- vet ederler. İş-
nanlardır. Onu lar ona iman eden- te buna onlar
-işte onlardır (ger-
çekten) iman eden-
َٰ
ِ=أولئِكişte onlar ,,
inkâr edenler ise lerdir. Kimler onu inanırlar. Kim ler; hakikati inkara
hüsrana uğra- inkâr ediyorsa işte ona küfreder- kalkışanlara gelin-
بِ ِِه,,ِ=يؤْ ِمنونona inananlardır ,, yanlardır. hüsrana düşenler se, hüsrana ce- işte onlardır
de onlardır. uğrayanlar da asıl kaybedenler!
ِْ =ومkim =ي ْكف ِْرinkâr ederse
ن ,, işte onlardır.
ِ ْالعال ِمين..=علىalemlere
2.
123
,, =واتَقواsakının =ي ْو ًماşu günden ki Hiç kimsenin Sonra o günden
başkası adına korkun ki, ne kim-
,, ,,
Ve öyle bir
günden sakı-
Ve hiçbir insanın
diğerine bir yararı-
تجْ ِزي,,ِ=لcezasını çekmez birşey ödeyeme- se diğer kimsenin
yeceği, hiç kim- hesabına bir şey
,,
nın ki, o gün
kimse kimse-
nın olmayacağı, hiç
birinden fidye kabul
ْ
ِ=نفسkimse ِنفس,,ن ْ ْ
ِ =عkimsenin seden fidye ka- ödeyebilir, ne kim- den yana bir edilmeyeceği; şe-
bul edilmeyece- seden fidye kabul şey ödeye- faatin fayda etme-
=ش ْيئًاbir şeyle,,
ği, hiç kimseye edilir, ne kimseye
şefaatin yarar şefaatin faydası
mez, kimse-
den bedel ka-
yeceği ve hiç kim-
seye yardım edil-
ْ
ِيقبل,,ِ=ولve kabul edilmez sağlayamayaca- dokunur. Ne de
,, ,, bul olunmaz, meyeceği bir Gü-
ğı ve böylelerinin kendilerine bir ta- şefaat fayda nü(n gelip çataca-
= ِم ْنهاondan ِ=عدْلfidye hiçbir yerden raftan imdad vermez ve ğını) aklınızdan çı-
yardım görme- imkânı olur. yardım olun- karmayın.
ت ْنفعها,,ِ=ولona fayda vermez yeceği günden ,, ,, maz.
korkun.
ِ=شفاعةşefaat
ِي ْنصرون,,ه ِْم,,ِ=ولyardım da edilme ,, ,,
2. Hani Rabbi, İb- Hani, mabudu bir Hani, İbrahim´i Ve (şunu hatırla-
124
.. ِ=و ِإ ِذzaman ى َِٰ =ابْتلimtihan ettiği ..
rahim´i birtakım takım ahkâm ile Rabb´ı bir ta- yın): Rabbi, İbra-
ِ= ِإبْرا ِهيمİbrahim’i ِ=ربُّهRabbi emirler ile de-
nemiş, o da on-
(tekâlif = evâmir = kım kelimeler- him'i buyrukları ile
kelimât) İbrahim'i le imtihan et- sınadığında ve İb-
ِ=بِك ِلماتkelimelerle ları yerine getir-
mişti. Bunun
imtihan eylemişti. mişti de o da rahim de bunları
İbrahim onları ye- bunları ta- yerine getirdiğinde
َِ =فأت َمهo da onları tamamlamıştı
ن .. .. ..
üzerine Allah;
«Seni insanlara
rine getirince ma- mamlayınca, O'na: Seni insanla-
budu "Ben seni bü- Seni insanlara ra önder yapaca-
ِ(=قالAllah) dedi ki = ِإنِيşüphesiz ben
.. .. .. önder yapaca- tün insanlara imam imam kılaca- ğım! demişti. İbra-
ğım» demişti. İb- edeceğim" buyur- ğım, buyur- him de sormuştu:
ِ=جا ِعلكseni yapacağım .. rahim; «Soyum- du. İbrahim "Yâ muştu. O da: Benim neslimden
dan da» deyin- Rabbi! Zürriyetim- Soyumdan da, de mi (önderler çı-
ِ ِ َ= ِللنinsanlar için ِ=إِما ًماönder
اس .. ce, Allah; «Za- den de imam ol- demişti. Allah karacaksın)? (Al-
limler bu taah- sun" diye yalvardı. da; zalimler lah) cevap vermişti:
ِ(=قالİbrahim de) dedi .. .. hüdümün kap- Mabudu "Benim ahdime ere- Benim ahdim za-
samına asla gi- emanetim zâlimle- mez buyur- limleri kapsamaz.
ِذ ِريَتِي..ن ِْ =و ِمsoyumdan da .. remezler» bu- rin eline geçemez" muştu.
yurdu. hitabında bulundu.
ِ=قالbuyurdu ِينال..ِ=لulaşmaz
=ع ْهدِيahdim ِالظا ِل ِمين َ =zalimlere
2.
125
ِ=و ِإ ْذhani =جع ْلناbiz kıldık
,, ,,
Hani Kâbe´yi in-
sanlar için top-
Hani, bizler Hani; Biz Beyti O zaman Biz Ma-
Kâbe'yi insanlar insanlar için bed'i insanların
ِ= ْالبيْتBeyt’i (Kâbe’yi) ,,
lanma ve güven
yeri yapmıştık.
için dönüp varıla- bir toplantı ye- tekrar tekrar yöne-
cak bir yurt, bir ri ve emin bri leceği bir hedef ve
«İbrahim´in ma- dârü’l-emân kılmış- mahal yap- bir kutsal sığınak
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ً=مثاب ِةtoplanma yeri اس ِ ِ َِللن
,, =insanlara
kamını tık. "Makâm-ı İbra- mıştık. Siz de yapmıştık: Öyleyse
(Kâbe´nin tümü- him'i kendinize İbrahim´in İbrahim için vaktiy-
=وأ ْمنًاve güven yeri
,, ,,
nü) namaz yeri namazgâh edinin" makamından le belirlenen yeri
edininiz» İbrahim dedik. İbrahim ile bir namazgah ibadet mahalli edi-
=واِت َ ِخذواsiz de edinin ,, ,,
ile İsmail´e; «Bu İsmail'e de "Benim edinin. İbra- nin. Nitekim Biz, İb-
evimi ziyaretçi- Beyt'imi hem tavaf him ile İs- rahim ve İsmail'e
ِِ مق,,ن
ام ِْ = ِمmakamından ler, kendilerini edenler için, hem mail´e de evi- emrettik: Mabedi-
ibadete adayan- ibadete kapananlar mi tavaf eden- mi, onu tavaf ede-
ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim’in lar, rüku ve sec- için, hem rükûa, ler, orada ka- cekler için, onun
de edenler için sücûda varanlar lanlar rüku ve yanında tefekküre
ِ=مصلًّىbir namaz yeri,, ,, temiz tutun» di- için tertemiz bu- secde edenler dalacaklar için ve
ye emir vermiş- lundurun" emrini için temizleyin, (namazda) rüku ve
=وع ِهدْناve emretmiştik ,, tik. verdik. diye ahid ver- secde edecekler
miştik. için temiz tutun.
ِ ِإبْرا ِهيم,,ى َِٰ = ِإلİbrahim’e
ِ=و ِإسْما ِعيلve İsmail’e ,,
2.
126
.. ِ=و ِإ ْذhani ِ=قالdemişti ki Hani İbrahim; Hani, İbrahim "Yâ Hani, İbrahim Ve İbrahim: Ey
..
«Ey Rabbim, bu Rabbi, Sen bura- demişti ki: Rabbim! diye yal-
ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim ب ِِ =رRabbim şehri güvenli bir sını emin bir yurt Rabbım bura- vardı, Burayı emin
yer kıl, halkın- kıl. Ahâlisini, o içle- sını emniyetli bir bölge yap ve
ِْ =اجْ عkıl =هذاbu =بلدًاşehri
ل َٰ dan Allah a ve rinden Allah'a ve bir şehir yap. halkından Allah'a
Ahiret gününe âhiret gününe Ve halkından ve Ahiret Günü'ne
ً= ِآمناgüvenli ق ِْ ارز ْ =وrızıklandır ürünlerle rızık- metlerinden
inananları çeşitli iman edenleri ni- Allah´a, ahiret iman edenlere be-
gününe iman reketli rızıklar ba-
ِ=أ ْهلهhalkını ت ِِ الثَمرا..ِ= ِمنürünlerle landır» dedi. Al- merzûk buyur" etmiş olanları ğışla. (Allah): Her
lah da; «Onlar- demişti. Mabudu mahsullerle rı- kim hakikati inkar
ِآمن..ن ِْ =مinananları = ِم ْنه ِْمonlardan dan kâfir olanları buyurdu ki: "Kâfir zıklandır Allah ederse, onun kısa
ise kısa bir süre olanı da rızıklandı- da: Kafir olanı bir süre zevk ü se-
َِ ِ=بAllah’a =و ْالي ْو ِِمve gününe
ِاّلل geçindirir, sonra rır, az bir zaman kısa bir zaman fa içinde yaşama-
..
Cehennem aza- hayattan nasibedar için geçindiri- sına izin veririm -
= ْاْل ِخ ِِرahiret ِ(=قالRabbi) buyurdu ki bına katlanmak ederim, sonra rim. Sonra ama sonunda onu .. ..
zorunda tutarım. azâb-ı nâr ıztıra- onu cehen- ateşin azabına sü-
ِكفر..ن ِْ =ومinkâr edeni dahi ..Ne kötü akıbettir bında bırakırım. O nem azabına rerim; ne kötü bir
..
ِِ عذا..ى
ب َِٰ = ِإلazabına
ِِ َ=النcehennem ِ=و ِبئْسne kötü
ار ..
2.
127
,, ِ=و ِإ ْذhani ِ=ي ْرفعyükseltiyordu Hani İbrahim ile Hani İbrahim İs- Hani, İbrahim, İbrahim ve İsmail
İsmail, Kâbe´nin mail ile birlikte Ka´be ´nin Mabed'in temelle-
ْ
ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim ِ=القوا ِعدtemellerini seltirlerken söyle ni yükseltirken di- mail ile birlikte yalvardılar: Ey
duvarlarını yük- Kâbe'nin temelleri- temellerini İs- rini yükseltirken
ِالر ِحيم
َ =çok merhametli olan
.. ..
2.
129
,, =ربَناRabbimiz ث ِْ =وابْعgönder Ey Rabbimiz, iç- Ya Rab! Onlara iç- Rabbımız, on-
lerinden onlara lerinden öyle bir ların arasın-
Ey Rabbimiz! So-
yumuz içinden on-
= ِفي ِه ِْمonlara ول ًِ =رسbir elçi ,,
senin ayetlerini peygamber gönder dan, senin
okuyacak, Ki- ki kendilerine hem ayetlerin onla-
lara Senin mesajla-
rını iletecek, vahyi
= ِم ْنه ِْمkendi içlerinden =يتْلوokuyacak
,,
tab´ı ve hikmeti âyâtını okusun, Ki- ra okuyacak,
öğretecek, ken- tab'ı, hikmeti öğ- kitabı, hikmeti
ve hikmeti öğrete-
cek ve onları arın-
=عل ْي ِه ِْمkendilerine dilerini kötülük- retsin, hem onları öğretecek ve
lerden arıtacak bütün lekelerden onları tezkiye
dırıp temiz kılacak
bir elçi çıkar: Çün-
ِ=آيا ِتكsenin ayetlerini ,, bir peygamber pâk etsin. Azîz, edecek bir kü yalnız Sensin
gönder. Hiç şüp- hakîm Sensin, an- peygember kudret ve hikmet
ِ=ويع ِلمهمonlara öğretecek ,, hesiz sen azizsin cak Sensin. gönder. Şüp- sahibi!
ve hikmet sahi- hesiz ki Aziz,
ِ= ْال ِكتابKitabı ِ=و ْال ِح ْكمةve hikmeti ,, bisin.» Hakim Sensin
Sen.
=ويز ِكي ِِه ِْمve onları temizleyecek
,, ,,
2.
130
.. ِ=وم ْنkim ِ=ي ْرغبyüz çevirir Benliğini aşağı- Kendini bilmeyen- Kendini bil- Ve düşünme mele-
lığa mahkûm
..
lerden başka kim mezden başka keleri dumura uğ-
َ ِمل ِِة..ن ِْ =عmilletinden (dininden) edenler dışında İbrahim'in dininden kim İbrahim´in ramış olanlar dı-
..
İbrahim´in dinin- yüz çevirir ki onu dininden yüz şında kim, bu dün-
ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim’in ل َ
ِ ِ=إbaşka den kim yüz çe- bizler dünyada kul- çevirir. And yada gerçekten
virir. Andolsun larımızın arasın- olsun ki dün- yücelttiğimiz ve
ِس ِفه..ن ْ ْ
ِ =مsefih kılandan ِ=نفسهnefsini ki,yadabizseçkinler-
..
onu dün- dan seçtik. Âhirette yada onu şüphesiz ahirette
de o hiç şüphe yok seçmiştik. de dürüst ve er-
=ولق ِِدAndolsun ki .. den kıldık. O salâhiyetle seçile- Muhakkak ki demliler arasında
Ahirette de salih- ceklerdendir. o, ahirette de yer alacak olan İb-
ِصطفيْناه ْ =اbiz onu seçmiştik ler arasındadır.
.. .. salihlerdendir. rahim'in inanç sis-
temini terk etmek
ِالدُّ ْنيا..=فِيdünyada ister?
َِ تموت..ِ=فَلöyleyse ölmeyin
ن ..
2.
133
,, ِ=أ ْمyoksa =ك ْنت ِْمsiz Yoksa siz Yakub Yoksa, sizler Ya- Yoksa Ya´kub Evet, siz, (ey İsrai-
ölmek üzereyken kup ölüm hâline ´a ölüm geldi- loğulları) Yakub'un,
ِ=شهداءşahit miydiniz = ِإ ِْذzaman
,,
yanında mıydı- gelip de oğullarına ğinde siz ora- son nefesini ver-
nız? Hani O "Benim arkamdan da mıydınız? meye yaklaşırken
ِ=حضرgeldiği ِ=ي ْعقوبYakub’a oğullarına; kime ibadet ede- Hani o, oğulla- oğullarına: Ben git-
«Benden sonra ceksiniz?" dediği rına: Benden tikten sonra siz ki-
ِ= ْالم ْوتölüm hali =إِ ِْذO zaman ,, ,,
kime kulluk ede- zaman hazır mı
ceksiniz (kime idiniz ki; "Senin
sonra neye me kulluk edecek-
ibadet ede- siniz? diye seslen-
ِ(=قالYakub) dedi ki = ِلبنِي ِِهoğullarına
,, ,, tapacaksınız?)» ilâhına, ecdadın İb- ceksiniz? de- diğine şahitsiniz.
diye sordu. On- rahim ile İsmail'in mişti. Onlar Onlar: Senin tanrı-
ِت ْعبدون,,=ماneye kulluk edeceksiniz ,, ,, lar da; «Senin ve ve İshak'ın bir ta- da: Senin na, ataların İbra-
ataların İbra- necik ilâhına iba- İlah´ına ve him, İsmail ve İs-
ب ْعدِي,,ن ِْ = ِمbenden sonra ,, him´in, İsmail´in det ederiz. Bizler ataların İbra- hak'ın tanrısına, O
ve İshak´ın ilâhı yalnız O'na boyun him´in, İs- Tek Tanrıya kulluk
=قالواdediler ِ=ن ْعبدkulluk edeceğiz ,, olan tek Allah´a eğmişiz" demişler- hak´ın İlah´ına edecek ve O'na
2.
134
.. ِ =تِ ْلonlar ِ=أ َمةbir ümmetti
ك Onlar gelip geç- O bir ümmetti gel-
..
miş bir ümmettir. di, geçti. Ona ken-
Onlar bir üm-
metti gelip
Şimdi o toplumlar
geçip gittiler; onla-
ِْ خل..=ق ِْدgelip geçti =لهاkendilerine Onların
ت ..
kazan- di kazandığı, size
dıkları kendileri- de kendi kazandı-
geçti. Onların
kazandıkları
rın kazandıkları
kendilerine yazıla-
ِْ كسب..=ماonların kazandıkları
ت ne, sizin kazan- ğınız. Onların işle-
..
dığınız da size- diklerinden sizler
kendilerinin,
sizin kazandı-
cak, sizin kazan-
dıklarınız ise size;
=ولك ِْمsize aittir ..
dir. Siz onların sorulacak değilsi-
yaptıklarından niz.
ğınız da sizin.
Ve siz, onların
ve siz, onların yap-
tıklarından ötürü
كسبْت ِْم..=ماsizin kazandıklarınız sorumlu tutul-
.. yapmış olduk- yargılanacak değil-
mazsınız. larından so- siniz.
ِتسْألون..ِ=ولsiz sorulmazsınız .. rulmazsınız.
ndan
ِْ =بbilakis (uyarız)
ل ,, dinine uyarız. O meylederek tuttuğu uyarız. O, ilahlık yakıştıran-
müşriklerden dininden oluruz ki müşriklerden lardan olmayan İb-
ِ= ِملَةmilletine (dinine) ,, değildi.» hiçbir zaman müş- değildi. rahim'in inanç sis-
riklerden değildi." temi(dir).
ِ= ِإبْرا ِهيمİbrahim’in ِ=حنِيفًاhanif
ِكان,,=وماO değildi ,,
2.
136
.. =قولواdeyin =آمنَاinandık Onlara deyin ki;
«Biz Allah´a, bi-
Ey mü'minler, şöy- Biz; Allah´a, Deyin ki: Biz Al-
le deyin: "Bizler Al- bize indirilmiş lah'a inanırız; ve
َِ ِ=بAllah’a ِأ ْن ِزل..=وماve indirilene
ِاّلل ..
ze indirilene, İb-
rahim´e, İs-
lah'a inandığımız olana, İbra- bize indirilene ve
gibi kendimize ne him´e, İs- İbrahim'e, İsmail'e,
=إِليْناbize ِأ ْن ِزل..=وماve indirilene ..
mail´e, İshak´a,
Yakub´a ve to-
indirildi ise ve İb- mail´e, İs- İshak'a, Yakub'a ve
rahim'e, İsmail'e, hak´a, Ya´kub onların soyundan
ِإِبْرا ِهيم..ى َِٰ =إِلİbrahim’e runlarına indiri-
lene; Musa´ya
İshak'a, Yakup ve ´a, ve torunla- gelenlere indirile-
Yakup oğullarına rına indirilmiş ne; ve Musa'ya,
ِسما ِعيل ِْ ِ=وإve İsmail’e .. ve İsa´ya verile- ne indirildi ise, olanlara, Mu- İsa'ya ve Rableri
ne ve diğer pey- sonra Mûsa ile sa´ya, İsa´ya tarafından (diğer)
ِ=وإِسْحاقve İshak’a .. gamberlere İsa'ya ve diğer verilenlere, tüm peygamberlere
Rabbleri tarafın- peygamberlere peygamberle- tevdi edilmiş olana
ِ=وي ْعقوبve Yakub’a .. dan verilene mabudları tarafın- re Rabbları ta- (inanırız); onların
inanırız. Onlar dan olarak ne indi- rafından ve- arasında hiçbir ay-
ِِ =و ْاْلسْبve torunlarına
اط .. arasında ayırım rildi ise hepsine rilmiş olanlara rım yapmayız. Ve
yapmayız. Biz inandık. Bu pey- iman ettik. On- biz O'na teslim
ِأو ِتي..=وماverilene ى َِٰ =موسMusa Allah´a teslim gamberlerin hiçbi- ların hiçbirinin olanlarız.
olanlarız.» rini diğerinden ayırt arasını diğe-
َِٰ =و ِعيسve Îsa’ya
ى .. etmeyiz ve boy- rinden ayır-
numuzu Allah'a mayız. Biz
ِأو ِتي..=وماve verilene ..
eğmişiz." ona teslim ol-
muşlardanız,
ِ=النَبِيُّونpeygamberlere deyin.
ر ِب ِِه ِْم..نِْ = ِمRablerinden
ِنف ِرق..ِ=لayırım yapmayız ..
ِ=بيْنarasında ِ=أحدhiçbiri
= ِم ْنه ِْمonların ِ=ونحْ نve biz ..
2.
137
,, ِ=فإ ِ ْنeğer =آمنواiman ederlerse Eğer onlar sizin Eğer sizin inandı-
inandıklarınızın ğınıza inanırlarsa
,,
Onlar da, sizin
iman ettiğiniz
Eğer (ötekiler de)
sizin inandığınız
ِِ ْ=بِ ِمثgibi
ل aynısına inanır- doğru yolu şüphe-
larsa doğru yolu siz buldular, yok
gibi iman
ederlerse mu-
gibi inanırlarsa
şüphesiz doğru yo-
ْ
آمنت ِْم,,=ماsizin iman ettiğiniz =بِ ِِهona bulmuş
,,
olurlar. imandan yüzlerini
,,
hakkak doğru lu bulmuş olurlar;
Eğer bu inanca çevirirlerse iyi bil- yolu bulmuş- yüz çevirirlerse de
=فق ِِدelbette arka dönerlerse sinler ki hakka
mutlaka çatış- uzak olmaktan
lardır. Şayet
yüz çevirirler-
derin bir çıkmaza
saplanmış olurlar,
ْ
ِ=اهتدِ ْواdoğru yolu bulmuş olurlar ,, maya ve çıkma- başka bir halde
,, ,, se; şüphesiz ama Allah seni
za düşerler. On- değiller. Ya Mu- ki onlar çe- bundan korumak-
ِْ ِ=وإeğer =تولَ ْواdönerlerse
ن lara karşı Allah hammed! Allah kişme içerisin- tadır. Zira yalnız
sana yetecektir. seni onlardan ko- dedirle. Onla- O'dur her şeyi işi-
=فإِنَماmutlaka =ه ِْمonlar O işitendir ve bi- ruyacak. İşiten, bi- ra karşı Allah ten, her şeyi bilen.
lendir. len ancak O. sana yetecek-
ِ ِشقاق,,=فِيanlaşmazlık içine düşerler ,, ,, tir. O, Se-
mi´dir,
ِ=فسي ْك ِفيكهمonlara karşı sana yeter ,, ,, ,, Alim´dir.
2.
139
ِ=ق ْلsöyle (onlara)
,, ,,
De ki; «Bizim de Onlara şöyle de: Allah hakkın- (Yahudi ve Hıristi-
sizin de Rabbiniz "Allah'ın meşiyeti da bizimle tar- yanlara) de ki: Al-
olan Allah hak- üzerine bizimle tışıyor musu- lah hakkında bizim-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
kında bizimle mücadele mi ede- nuz? Halbuki le tartışıyor musu-
أتحا ُّجوننا =bizimle,,tartışıyor,,musunuz?
çekişiyor musu- ceksiniz? Halbuki O, bizimde nuz? Nasıl olur? O,
ِاّلل
َِ فِي
,, =Allah,,hakkında ِوهو =O,,iken
nuz? Bizim yap-
tıklarımız bize,
O bizim de Rabbi-
miz, sizin de Rab-
Rabbımız, si-
zim de Rabbı-
bizim gibi sizin de
Rabbinizdir; bizim
ربُّنا =bizim,,de,,Rabbimiz sizin yaptıkları-
nız da size aittir.
biniz olduktan baş-
ka bizim işledikle-
nızdır. Bizim
amellerimiz
işimiz bize, sizin
işiniz de size aittir;
وربُّك ِْم=sizin,,de,,Rabbiniz Biz O´na samimi
olarak bağlıyız.
rimiz kendimize,
sizin işledikleriniz
bize, sizin
amelleriniz si-
ve biz kendimizi
yalnızca O'na
ولنا =bizimdir kendinize râci. ze aittir. Biz adamışızdır.
Sonra da bizler O´na muhlis
=أعْمالناbizim yaptıklarımız ,, kulluğumuzu O'na kullarız, de.
hasretmişiz.
=ولك ِْمsizindir
=أعْمالك ِْمsizin yaptıklarınız ,,
2.
140
.. ِ=أ ْمyoksa ِ=تقولونsöylüyorsunuz Yoksa İbra- Yoksa sizler İbra- Yoksa siz: İb- İbrahim'in, İs-
him´in, İsmail´in, him'e, İsmail'e, İs- rahim, İsmail, mail'in, İshak'ın,
َِ = ِإşüphesiz ِ= ِإبْرا ِهيمİbrahim
ن İshak´ın, Ya- hak'a, Yakub'a, İshak, Ya´kub Yakub'un ve onla-
kub´un ve torun- Yakup oğullarına ve oğulları rın soyundan ge-
ِ=و ِإسْما ِعيلİsmail ِ=و ِإسْحاقİshak da hıristiyan ol- Nasranî idiler mi Hristiyan idiler lenlerin
larının yahudi ya Yahudi idiler, yahut Yahudi veya 'Yahudi'
yahut 'Hıristiyan'
ِ=وي ْعقوبYakub duklarını mı söy- diyorsunuz? Onla- mi, diyorsu- olduklarını mı iddia
lüyorsunuz? De ra de ki: "Sizler mi nuz? Siz mi ediyorsunuz? De
ِ=و ْاْلسْباطve torunlarının .. ki; «Siz mi daha daha iyi bileceksi- daha iyi bili- ki: Allah'tan iyi mi
iyi bilirsiniz, yok- niz, yoksa Allah mı yorsunuz yok- biliyorsunuz? Allah
=كانواolduklarını mı =هودًاYahudi sa Allah mı?» Al- bilecek? Acaba Al- sa Allah mı? tarafından kendile-
..
lah tarafından lah'ın şehadet etti- Allah tarafın- rine verilen bir delili
=أ ِْوyahut ى َِٰ =نصارHristiyan kendisine bildiri- ği bir hakikati bile- dan yanında örtbas edenden
len bir gerçeği rek saklayandan bulunan şe- daha zalim kim
ِْ =قDe ki =أأ ْنت ِْمSiz mi
ل .. saklayandan daha zâlimi kim- hadeti gizle- olabilir? Ama Allah
..
ndan,,
nu,,(eskiden,,yöneldiğin,,Kâbe’yi) tık. Bu değişiklik, necekleri ayırmak- lerden ayır- gamber) daha ön-
Allah´ın doğru tan başka bir şey detmek için ce yöneldiğin he-
ِِإ َل
=sadece ِِلن ْعلم
=bilmek,,için yolu gösterdiği için değildi ve bu kıble yaptık. defi (bu topluluk
kimselerden hadise Allah'ın ir- Gerçi bu, bü- için) kıble olarak
ِن يت َ ِبع
,, ِْ م
=uyanı ِالرسول
=Elçi’ye َ başkasına elbet- şad ettiği kimse- yük bir şeydir. tayin ettik: Şüphe-
te ağır gelir. Al- lerden mâadâsına Ama Allah´ın siz bu, Allah'ın
ِن ي ْنق ِلب
,, ِْ ِم َم
=geriye,,dönenden lah sizin imanı- elbette ağır gele- doğru yola doğru yola ulaştır-
nızı boşa çıka- cekti. Şüphe yoktur ilettiği kimseler dığı kişilerden baş-
َِٰ عل
ى =üzerinde ع ِقب ْي ِِه
=ökçesi racak değildir. ki Allah imanınızı için değil. Al- ka herkes için zor
Hiç şüphesiz, Al- heder etmeyecek. lah, elbette bir sınavdı. Allah
ِْ ن كان
ت ,, ِْ و ِإ
=elbette lah insanlara Allah'ın insanlar imanınızı zayi sizin inancınızı ke-
ً لكبِيرِة =ağır,,gelir =başkasına َِ ِإ
ل karşı şefkatli ve hakkında re'feti, edecek değil- sinlikle göz ardı
merhametlidir. rahmeti bitmez, tü- dir. Şüphesiz etmeyecektir; zira,
على الَذِينِ هدى
,, ,, =yol,,gösterdiğinden
kenmez. ki Allah, insan- unutmayın ki, Allah
lara Rauf ve insana karşı en
َِ ا
ّلل
=Allah’ın ,, ِوما كان
=değildir Rahim´dir. şefkatli olandır,
rahmet kaynağıdır.
َِ =Allah ِضيع
اّلل ِ = ِليzayi edecek ,,
ِْ = ِمRableri tarafından
ر ِب ِه ِْم..ن ..
2.
145
,, ِ أتي,,ن
ْت ِْ ِ=ولئsen getirsen ,,
Kendilerine kitap
verilenlere sen
Kasem ederim ki o Andolsun ki; Ama daha önce
kendilerine Kitap sen, kendileri- kendilerine vahiy
أوتوا,,ِ=الَذِينverilenlere her türlü ayeti
(delili) göstersen
verilen ümmetinde ne kitab veril- tevdi edilmiş olan-
bütün burhanları miş olanlara ların önüne bütün
ِ= ْال ِكتابKitap ل ِِ =بِكher türlü ,,
bile onlar yine
senin kıblene
getirseydin yine her ayeti ge- delilleri koymuş ol-
senin kıblene tâbi tirsen, onlar saydın bile senin
ِ=آيةayeti تبِعوا,,=ماonlar uymazlar ,,
uymazlar. Sen
de onların kıble-
olmazlardı. Elbette yine senin kıb- kıblene yönelmez-
sen de onların kıb- lene uymazlar. lerdi; ne sen onla-
ِ=قِبْلتكsenin kıblene =وماdeğilsin
,, sine uyacak de- lesine tâbi olmaz- Sen de onların rın kıblelerine yö-
ğilsin. Onlar bir- sın. Sonra bunların kıblesine uya- nelirsin, ne de on-
ِ=أ ْنتsen de ِ=بِتابِعuyacak
,, birlerinin kıblele- bir kısmı da öteki- cak değilsin. lar birbirlerinin kıb-
rine de uymaz- lerinin kıblesine Onların kimi lelerine yönelirler.
=قِبْلته ِْمonların kıblesine ,, lar. Sana gelen tâbi değil. Kasem de, kiminin Ve eğer sana ilim
bilgiden sonra ederim ki sana ge- kıblesine uya- geldikten sonra on-
ِبِتابِع,,ب ْعضه ِْم,,=وماonların bir kısmı ,, ,, ,, eğer onların ke- len bu vahyin ar- cak değildirler. ların asılsız görüş-
yiflerine, arzula- kasından tutar, on- Andolsun ki; lerine uysaydın
uymazlar ِ=قِبْلةkıblesine de ,, rına uyacak ların arzularına sana gelen muhakkak ki zalim-
olursan, o za- uyarsan, işte o bunca ilimden lerden olurdun.
ِ=ب ْعضbirbirlerinin man, kesinlikle zaman kat'iyyen sonra şayet
zalimlerden olur- sen de nefsine sen onların
ِاتَب ْعت,,ن ِِ =ول ِئuyarsan sun. zulmedenlerden- heveslerine
sin. uyacak olur-
=أ ْهواءه ِْمonların keyiflerine ,,
san, o takdir-
بِ ْع ِِد,,ن ِْ = ِمsonra de şüphesiz
zalimlerden
ِجاءك,,=ماsana gelen ,,
olursun.
,, = ِإذًاo takdirde
ِالظا ِل ِمين َ ,,ِ=ل ِمنzalimlerden olursun ,,
2.
146
.. ِآتيْناهم..ِ=الَذِينkendilerine verdiklerimi ..
Kendilerine kitap
verdiklerimiz
Kendilerine Kitap
verdiğimiz ümmet-
Kendilerine ki-
tab verdikleri-
Daha önce kendile-
rine vahiy verdikle-
z ِكتاب ِ = ْالKitap O´nu (Muham-
med´i) oğullarını
lerin uleması, Pey-
gamberi -oğullarını
miz, onu oğul-
larını tanıdık-
rimiz, onu kendi
çocuklarını tanıdık-
ِ=ي ْع ِرفونهonu tanırlar =كماgibi ..
tanıdıkları gibi
tanırlar. Fakat
tanır gibi- tanırlar.
İçlerinde bir takımı
ları gibi tanır-
lar. Öyle iken
ları gibi tanırlar:
Ancak bilin ki, onla-
ِ=ي ْع ِرفونtanıdıkları onlardan bir
grup, bile bile
da hakkı bile bile
saklarlar.
içlerinden bir
güruh bilir ol-
rın bazısı hakikati
bile bile örtbas
=أبْناءه ِْمoğullarını ن َِ ِ=وإama yine de .. .. gerçeği gizler. dukları halde, eder.
yine de hakkı
=ف ِريقًاbir grup = ِم ْنه ِْمonlardan
.. gizlerler.
2.
147
,, ِ= ْالح ُّقGerçek Bu, Rabbinden Hak senin Rabbin- Hak, Rabbın-
gelen bir gerçek- den gelendir. Sa- dandır. Öyley-
Rablerinden gelen
hakikati! O halde
ِر ِبك,,ن ِْ = ِمRabbindendir tir. Bu konuda kın bunda şüpheye se asla şüp-
sakın kuşkuya düşenlerden olma. hecilerden ol-
sen, şüphe eden-
lerden olma.
َِ تكون,,ِ=فَلartık olma
ن ,,
kapılanlardan
olma.
ma!
َِ ِ=إkuşkusuz
ِ=ج ِميعًاhepinizi ن
َِ =Allah ِش ْيء..ل
اّلل ِِ ك..ىَِٰ =علher şeye ..
ِ=قدِيرkadirdir
2.
149
,, ِ حي,,ن
ْث ِْ =و ِمnereden (yola) ,,
Nereden yola
çıkmış olursan
Yâ Muhammed!
Her nereden yola
Nereden (yo-
la) çıkarsan
Böylece, nereden
gelirseniz gelin,
ِ=خرجْ تçıkarsan ل ِِ =فوçevir ol, yüzünü Mes-
cid- i Haram´a
çıkarsan namazda
yüzünü Mescid-i
yüzünü Mes-
cid-i Haram´a
(namazda) yüzü-
nüzü Mescid-i Ha-
ِ=وجْ هكyüzünü ِطر ْ =شtarafına doğru çevir. Bu Haram'a dön, bu doğru çevir. ram'a doğru çevi-
kesinlikle Rab- bir emir ki sana Şüphesiz bu, rin. Bilin ki bu
ِِ ْالحر,,= ْالمس ِْج ِِدMescid-i Haram
ام ,,
binden gelen bir
gerçektir. Hiç
Rabbinden geldiği
aşikâr. Allahu Zül-
Rabbından bir
haktır. Allah,
(emir) Rabbinizden
gelen bir hakikattir;
ِ=و ِإنَهbu elbette ق
,, ُِّ =ل ْلحbir gerçektir ,, şüphesiz, Allah celâl ise işledikle- yaptıklarınız- ve Allah, yaptıkla-
neler yaptığınız- rinizden gafil değil. dan gafil de- rınızdan habersiz
ِربِك,,نِْ = ِمRabbinden =وماdeğildir dan habersiz ğildir. değildir.
değildir.
َِ =Allah ِ=بِغافِلhabersiz
اّلل
ِت ْعملون,,=ع َماyaptıklarınızdan
2.
150
.. ِ حي..ن
ْث ِْ =و ِمnereden (yola) Nereden yola Yâ Muhammed! Nereden (yo- O halde, nereden
..
çıkmış olursan Her nereden yola la) çıkarsan, gelirseniz gelin,
ِ=خرجْ تçıkarsan ل ِِ =فوçevir ol, yüzünü Mes- çıkarsan, yüzünü yüzünü Mes- (namazda) yüzü-
cid- i Haram´a Mescid-i Haram'a cid-i Haram´a nüzü Mescid-i Ha-
ِ=وجْ هكyüzünü ِطر ْ =شdoğru doğru çevir. Ne- dön. Siz de ey doğru çevir. ram'a çevirin ve
rede olursanız mü'minler, her ne- Siz de nerede nerede olursanız
ِِ ْالحر..= ْالمس ِْج ِِدMescid-i Haram’a olun,
ام yüzünüzü rede bulunursanız olursanız, yü- olun yüzünüzü ona
..
o tarafa çevirin yüzünüzü oraya zünüzü o yana çevirin ki, zulüm
ِ=وحيْثnerede ك ْنت ِْم..=ماolursanız ki, insanların dönün. Şunun için döndürün, Ta yapmaya şartlan-
elinde aleyhiniz- ki: İnsanların inat ki, zalim olan- mış olmadıkça in-
=فولُّواçevirin ki =وجوهك ِْمyüzünüzü de kullanacakları edenlerinden baş- lardan başka sanların size karşı
..
bir bahane bu- kası aleyhinize insanların hiçbir bahaneleri
ِطره ْ =شo yana ِيكون..َل
.. ِ َ = ِلئolmasın lunmasın. Yal- hüccet serdede- aleyhinizde bir kalmasın. Onlar-
nız, zalimler mesin -hem siz on- delili bulun- dan korkmayın,
ِ ِ َ= ِللنhiç kimsenin
اس .. başka. Onlardan lardan korkmaya- masın. Artık Ben'den korkun.
da korkmayın, cak, Benden kor- onlardan (Bana itaat edin) ki,
=عليْك ِْمaleyhinizde ِجة َِ =حbir delili benden korkun. kacaksınız-. Bir de korkmayın, size olan nimetimi
..
2.
151
,, =كماgibi =أ ْرس ْلناgönderdik Nitekim kendi Nitekim sizlere içi- Nitekim size
içinizden size nizden bir pey- içinizden;
Nitekim size, me-
sajlarımı iletmesi,
=فِيك ِْمkendi içinizden ول
,, ًِ =رسbir Elçi ayetlerimizi oku- gamber gönderdik. ayetlerimizi
yan, sizi kötülük- Bir peygamber ki okuyan, sizi
,,
sizi arındırması,
vahiy ve hikmeti
= ِم ْنك ِْمsizden olan =يتْلوokuyan
,,
lerden arındıran, sizlere âyâtımızı tezkiye eden
size Kitab´ı, okuyor, sizleri bü- kitabı ve hik-
bildirmesi ve bil-
mediklerinizi öğ-
=عليْك ِْمsize =آياتِناayetlerimizi hikmeti ve daha tün lekelerden pâk meti öğreten
önce bilmediği- ediyor, sizlere Ki- ve bilmediği-
retmesi için içiniz-
den bir elçi gön-
=ويز ِكيك ِْمsizi temizleyen ,, niz birçok şeyi tap öğretiyor, hik- niz şeyleri bil- derdik.
öğreten bir pey- met öğretiyor, siz- diren bir pey-
ِ=ويع ِلمكمsize öğreten ,, gamber gönder- lere evvelce bil- gamber gön-
dik. mediklerinizi öğre- derdik
ِ= ْال ِكتابKitabı ِ=و ْال ِح ْكمةhikmeti tiyor.
2.
152
.. =فا ْذكرونِيÖyle ise beni anın ki .. .. .. ..
O halde siz beni
hatırlayın ki, ben
Beni anın sizleri
anayım, Bana şük-
Öyleyse Beni Öyleyse Beni anın
zikredin ki, ki, Ben de sizi ana-
=أ ْذك ْرك ِْمben de sizi anayım .. .. ..
de sizi hatırlaya-
yım. Bana şük-
redin sakın Bana
küfranda bulunma-
Ben de sizi yım; Bana şükredin
anayım. Bir de ve Beni inkar et-
ِلي..=وا ْشكرواbana şükredin ..
redin, sakın
nankörlük etme-
yın. Bana şükre- meyin.
din, nankörlük
ِِ ت ْكفر..ِ=ولnankörlük etmeyin
ون ..
yin. etmeyin.
2.
153
,, آمنوا,,ِالَذِين,,أيُّها,,=ياEy inananlar ,,
Ey müminler,
sabırla ve na-
Ey iman eden kim-
seler! Yardımı se-
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler, sabır ve olanlar! Sarsılmaz
(=اسْت ِعينواAllah’tan) yardım isteyin ,, ,,
mazla Allah´tan
yardım isteyin.
battan bekleyin,
salâttan bekleyin.
namazla yar- bir sabır ve namaz
dım isteyin. ile yardım arayın;
ِِ صب
ْر َ = ِبالsabır Hiç şüphesiz Al-
lah, sabredenler
Allah'ın sebat
edenlerle beraber
Şüphesiz ki zira, unutmayın, Al-
Allah, sabre- lah zorluklara karşı
ِِصَلة َ =والve namazla ,,
ile beraberdir. olduğunda şüphe
etmeyin.
denlerle bera- sabredenlerle bir-
berdir. liktedir.
َِ = ِإmuhakkak ki اّلل
ن َِ =Allah ,,
ِ=معberaberdir
ِصابِ ِرين
َ =الsabredenlerle
2.
154
.. تقولوا..ِ=ولdemeyin ن ِْ = ِلمkimselere Allah yolunda
öldürülenlere
Sonra Allah yolun- Allah yolunda Allah yolunda öldü-
da öldürülenler için öldürülenlere; rülenlere ölü de-
ِ=ي ْقتلöldürülen ل ِِ سبِي..=فِيyolunda sakın «ölüler»
demeyin. Tersi-
“Ölü demeyin. Bil- ölüler, deme- meyin: Hayır, onlar
diğiniz gibi değil, yin. Bilakis on- yaşıyor, ama siz
ِاّلل
َِ =Allah ِ=أ ْمواتölüler ل ِْ =بbilakis ne onlar diridir-
ler, ama siz far-
onlar diri, ancak lar, diridirler, farkında değilsiniz.
sizler bunu duya- ama siz far-
ِ=أحْ ياءonlar diridirler ن
.. ِْ =و َٰل ِكama kında değilsiniz. mazsınız. ketmezsiniz.
2.
155
,, ِ=ولنبْلونَك ْمandolsun sizi imtihan edece Muhakkak ki, sizi Çare yok, sizleri bi- Andolsun ki Muhakkak ki, ölüm
,, ,,
biraz korku, bi- raz korku ile, biraz sizi, biraz kor- tehlikesiyle ve aç-
,,
ğiz ِيء ْ =بِشşeylerle raz açlık, biraz açlık ile, biraz mal, ku, biraz açlık, lıkla, dünya malı-
mal, cari ve ürün can azalmasıyla biraz da mal- nın, canın ve (alın
ف ْ
ِِ الخ ْو,,ِ= ِمنkorku eksiltmesi ile imtihana çekece- lardan, can- teri) ürünlerinin
deneriz. Sabre- ğiz. Yâ Muham- lardan ve kaybı ile sizi sına-
ِِ =و ْالجve açlık (gibi)
وع ,,
denleri müjdele. med, o sabırlı kul- mahsullerden yacağız. Ama zor-
,,
larımı müjdele, yana eksiklikle luklara karşı sab-
ِ=ون ْقصve noksanlığıyla
,, imtihan ede- redenlere iyi haber-
ceğiz, sabre- ler müjdele.
ِِ ْاْل ْموا,,ِ= ِمنmallarınızın
ل denlere müj-
dele.
ِ ِ =و ْاْل ْنفve canlarınızın
س ,,
ِِ =والثَمراve ürünlerinizin
ت ,,
=وب ِش ِِرmüjdele
ِصابِ ِرين َ =الsabredenleri
2.
156
.. ِ =الَذonlar ki = ِإذاzaman
ِين ..
Ki onların başla-
rına bir musibet
ki başlarına bir
musibet gelince
Ki onlara bir
musibet geldi-
Ki, onların başına
bir musibet gelince,
=أصابتْه ِْمonlara eriştiği ..
geldiğinde; «Biz
Allah için varız
"înnâ lillâhi ve innâ
ileyhi râciûn" der-
ği zaman; biz
Allah içiniz ve
Doğrusu biz Allah'a
aidiz ve muhakkak
ِصيبة ِ =مbir bela =قالواderler
..
ve yine O´na
döneceğiz» der-
ler. yine O´na dö-
neceğiz, der-
O'na döneceğiz!
derler.
= ِإنَاşüphesiz biz ّلل
َِِ ِ =Allah içiniz
.. ..
ler. ler.
ِاجعون ِ =رdöneceğiz
2. َٰ =أİşte =عل ْيه ِْمhep onlar içindir
ِ ِولئ
ك İşte Rabblerin- İşte Allah'ın gufra- İşte onlar için İşte Rablerinin ni-
157
,, ِ ,, ,,
den mağfiret nıyla rahmetine Rabbları tara- metleri ve lütfu on-
ِ=صلواتbağışlamalar (salâvat) ve
rahmet onların
kavuşacaklar bun-
lar; işte yolun doğ-
fından mağfi- lar içindir ve doğru
ret ve rahmet yol üzerinde olan-
ربِ ِه ِْم,,نِْ = ِمRablerinden üzerinedir ve
doğru yolu bu-
rusunu bulanlar da
bunlar.
vardır. Hidaye- lar işte onlardır!
te erenler de
ِ=ورحْ مةve rahmet ِولئِك
,,
َٰ =وأve işte ,,
lanlar da onlar- onlardır.
dır.
ِ=همonlardır
ِ= ْالم ْهتدونdoğru yolu bulanlar ,, ,,
2.
158
.. ِ= ِإ َنşüphesiz صفا َ =الSafa Hiç şüphesiz Sa- Safa ile Merve Al- Şüphesiz ki (O halde) unutma-
fa ile Merve, Al- lah'ın şeâirindendir Safa ile Merve yın, Safa ve Merve,
ِ=والم ْروةve Merveْ ..
lah´a ibadet (Allah'a ibadet Allah´ın nişa- Allah tarafından
sembollerinden- mevkilerindendir). nelerindendir. konulmuş sembol-
شعائِ ِِر..ن ِْ = ِمnişanlarındandır dir. Buna göre, Onun için hac ya- Artık kim hacc lerdendir; böylece
kim Hacc veya hut umreye niyetle veya umre ni- hac veya umre için
ِاّلل
َِ =Allah’ın ن ِْ =فمKim Umre amacı ile Kâbe ziyaret ede- yetiyle Ka´be Mabede gelen biri-
Kâbe´yi ziyaret ne bunları tavafı ´yi ziyaret nin bu ikisi arasın-
َِ =حhacceder ِ= ْالبِيْتEv’i =أ ِِوya da ederse, bu iki dolayısıyla bir şey ederse bu iki- da gidip gelmesin-
ج ..
tepeyi tavaf et- lâzım gelmez (gü- sini de tavaf de bir mahzur yok-
ِ=اعْتمرumre yaparsa ِ=فَلyoktur mesinde hiçbir nah yok). Kim farz etmesinde bir tur. Zira, eğer kişi,
..
sakınca yoktur. olmayan bir hayır- beis yoktur. yapılması gere-
ِ=جناحhiçbir günah =عل ْي ِِهkendisine Kim gönüllü ola- da bulunursa Allah Kim gönüllü kenden daha çok
..
rak bir iyilik ya- elbette ecrini verir olarak iyilik iyilik yaparsa bilsin
ِط َوف َ ي..نِْ =أtavaf etmesinde parsa, bilsin ki, ve bilir.
.. yaparsa mu- ki Allah, şükre bol
Allah karşılığını hakkak ki Al- karşılık verendir,
ِ=بِ ِهماonları ن ِْ =ومve kim verir ve yaptığını lah; Şakir´dir, her şeyi bilendir.
..
bilir. Alim´dir.
ِ=تط َوعkendiliğinden yaparsa ..
2.
159
,, ِ= ِإ َنdoğrusu İndirdiğimiz bel- İndirdiğimiz bey- İndirdiğimiz,
geleri, biz onları yinâtımızla baş- açık delilleri
Bakın, katımızdan
indirdiğimiz hakika-
ِي ْكتمون,,ِ=الَذِينgizleyenler Kitapta açıkla- tanbaşa hidayet ve hidayeti, ki-
dıktan sonra giz- olan âyâtımızı - tabda insanla-
tin ve rehberliğin
delilini ilahi kelam
أ ْنز ْلنا,,=ماindirdiğimiz leyenler var ya, bizler Tevrat'ta in- ra açıkça be-
onlara hem Allah sanlara pek açık yan ettikten
aracılığıyla insanlı-
ğın önüne koyduk-
ِِ ِْالبيِنا,,ِ= ِمنaçık delilleri
ت ,,
hem de bütün bildirmişken- söy- sonra gizle-
lânet edebilenler lemeyip saklayan- yenlere; mu-
tan sonra onu giz-
leyip örtbas eden-
َِٰ =و ْالهدve hidayeti ب ْع ِِد,,ن
ى ,, ِْ = ِمsonra lânet eder. lar yok mu, işte on- hakkak ki on- lere gelince: İşte
lara Allah lânet lara, Allah onlardır Allah'ın la-
ِبيَنَاه,,=ماbiz açıkça belirttikten
,, ,, eder ve bütün la´net eder ve net edeceği ve on-
lânet şânından la´net etmek lardır yargılama ye-
ِ ِ َ= ِللنinsanlara
اس olanlar lânet eder. şanından teneğine sahip
olanlar da herkesin de lanet
ِِ ْال ِكتا,,=فِيKitapta
ب la´net eder. yağdıracağı.
2.
161
,, ِ= ِإ َنdoğrusu Ayetlerimizi inkâr Âyâtımızı inkâr
etmiş ve kâfir
Muhakkak ki Hakikati inkara
etmiş ve kâfir ola- küfredip de, şartlanmış olanlara
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edip te olarak ölmüş rak can vermişlere kafir olarak
,, ,,
ve hakikat inkarcı-
olanlara gelince de gelince Allah'ın ölenlere Al- ları olarak ölenlere
=وماتواölen kimseler ,,
Allah´ın, melek- lâneti, meleklerle lah´ın, melek- gelince: Onların
lerin ve insanla- insanların lâneti iş- lerin ve bütün cezası, Allah'ın,
ِكفَار,,=وه ِْمkâfir olarak ِولئِك َٰ =أişte rın ortak lâneti te hep birden bun- insanların meleklerin ve tüm
,,
onların üzerine- ların üzerine ine- la´neti işte on- (dürüst ve erdemli)
=عل ْي ِه ِْمonların üstünedir ِ=ل ْعنةlaneti dir.
,, cek. ların üzerine- insanların lanetine
dir. uğramalarıdır.
َِ =Allah’ın =و ْالمَلئِك ِِةve meleklerin
ِاّلل ,,
ِ=ي ْنظرونgözetme
2.
163
,, ِ=و ِإَِٰلهك ْمTanrınız ِ= ِإ َٰلهTanrı’dır İlahınız tek bir
ilahtır, O´ndan
İlâhınız şeriki ol-
mayan tek ilâh ki,
Sizin İlahınız
bir tek ilahtır.
Ve sizin tanrınız,
Tek Tanrı'dır;
ِاحد ِ =وbir tek ِ=لyoktur ِ=إِ َٰلهtanrı
,,
başka ilah yok-
tur. O, Rahman
O'ndan başka ilâh
yok. Hem Rah-
O´ndan başka
hiçbir ilah yok-
O'ndan başka tanrı
yoktur; Rahmandır,
َِ ِ=إbaşka ِ=هوO’ndan
ل ve Rahim´dir. man, hem Rahîm.
Rahmeti dünyayı
tur. Rah-
man´dır, Ra-
Rahimdir.
ِالر ِحيم
َ =Rahim’dir
2.
164
.. ِ= ِإ َنşüphesiz ق ِِ خ ْل..= ِفيyaratılışında Hiç şüphesiz Göklerin, yerin ya- Şüphesiz ki Kuşkusuz, göklerin
göklerin ve yerin ratılmasında, gece göklerin ve ye- ve yerin yaratılı-
ِِ سماوا
ت َ =الgöklerin yaratılışında, ile gündüzün her rin yaratılışın- şında, gece ile
gece ile gündü- birinin öbürü izince da, gece ile gündüzün birbirini
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerin
ض ..
zün birbirini ko- gitmesinde, beşe- gündüzün de- takip edişinde; in-
valamasında, in- rin menâfi’ini yük- ğişmesinde, sanlara faydalı
ِِ اختَِل
ف ْ =وdeğişmesinde ل ِِ =اللَ ْيgece sanlara yararlı lenerek denizin
şeyler ile deniz- yüzünden akan
insanlara ya- yüklerle denizlerde
rarlı şeylerle seyreden gemiler-
ِِ =والنَهve gündüzün
ار .. de yüzen vapur- gemide, Allah'ın denizde akan de; Allah'ın gökten
larda, Allah´ın gökten indirdiği gemilerde, Al- indirerek onunla
ِِ =و ْالف ْلgemilerde
ك gökten su indirip suda, o kendisiyle lah´ın gökten ölü toprağa can
onun aracılığı ile dirilttiği ölü topra- indirip, yeryü- verdiği ve her çeşit
تجْ ِري..=الَتِيtaşıyıp giden ölü yeri dirilterek ğın üzerinde her zünü ölümün- canlının çoğalma-
..
üzerine her çeşit türlü mahlûkâtı den sonra di- sını sağladığı
ْالبحْ ِِر..=فِيdenizde canlıyı yayma- yaydığı suda, rilttiği suda, yağmurlarda; rüz-
sında, rüzgârları rüzgârların sevkin- her türlü can- garların (yönünün)
ِي ْنفع..=بِماfaydasına olan şeyleri ve gökle yer
.. de, gökle yer ara- lıyı orada
.. değişmesinde ve
arasında emre sında musahhar yaymasında, gökle yer arasında
ِ=النَاسinsanların ِأ ْنزل..=وماindirip hazır bekleyen bulutta, aklı olan rüzgarların kendileri için tayin
bulutları yönlen- ümmet için Hakk'ın değiştirilme- edilmiş belirli gü-
َِ =Allah’ın اء
اّلل ِِ سم َ ال..ِ= ِمنgökten dirmesinde, dü- birliğine âyetler sinde, gökle zergahlarda akan
şünen bir toplu- var. yer arasında bulutlarda: (bütün
ِماء..ن ِْ = ِمsu =فأحْ ياdirilterek luk için birçok emre hazır bunlarda) düşünüp,
ْ
=بِ ِِهonunla ِ=اْل ْرضyeri ِ=ب ْعدsonra vardır. ayetler, deliller bekleyen bu- akıllarını kullanan-
lutta elbette lar için mesajlar
=م ْوتِهاöldükten ث َ
ِ =وبyaymasında akleden bir
kavim için
vardır.
ِ=دابَةcanlıyı
ِِ ص ِر
يف ْ =وتevirip çevirmesinde ..
ِ=ي ْع ِقلونdüşünen
2.
165
,, ِ َالن,,ِ=و ِمنİnsanlardan ن
ِاس ِْ =مkimi İnsanlar arasın- İnsanların içinde İnsanlardan Ama hala Allah'a
da Allah´a çeşitli öyleleri bulunuyor kimi de Al- rakip gördükleri
ِ=يت َ ِخذtutar eşler koşanlar ve ki Allah'tan başka- lah´dan baş- varlıklara inanmayı
bu koştukları eş- larını Allah'a nazir kasını O´na tercih eden ve on-
ِاّلل
َِ ,,ون ِْ = ِمAllah’tan başka
ِِ د,,ن leri Allah´ı sever edinerek onları Al- emsal edinir, ları (yalnızca) Al-
gibi sevenler
,,
lah'ı sevdikleri ka- Allah´ı sever lah'a özgü (olması
=أ ْندادًاeşler =ي ِحبُّونه ِْمonları severler vardır. Oysa dar seviyorlar. gibi onları se- gereken) bir sevgi
,,
müminler en çok İman edenlerse Al- verler. İman ile seven insanlar
ِِ =كحsever gibi اّلل
ب ِِ َ =Allah’ı
,, Allah´ı severler. lah'ı muhabbetin edenlerin, Al- var: Halbuki imana
Zulmedenler, en yüksek derece- lah sevgisi ise, ermiş olanlar, Al-
آمنوا,,ِ=والَذِينİnananlar ise azabı gördükleri siyle severler. Şa- daha fazladır. lah'ı başka her
,,
zaman bütün yet bu zulmü eden- Zulmedenler şeyden daha çok
ُّ=أش ِدen çok =حبًّاseverler ّلل
,, ِِ َ ِ =Allah’ı kuvvetin Allah´ta ler bilseydiler ki azabı göre- severler. Zulüm
olduğunu ve Al- hani o azap göre- cekleri zaman; yapmaya şartlan-
=ول ِْوkeşke =يِرىbilselerdi lah´ın azabının cekleri gün, bütün bütün kuvvetin mış olanlar, (Kıya-
ağır olduğunu kudret yalnız Al- Allah´a ait ol- met Günü) azaba
ظلموا,,ِ=الَذِينzulmedenler anlayacaklarını lah'ındır ve Allah'ın duğunu ve Al- uğratıldıkları za-
keşke şimdiden azâbı yamandır, lah´ın pek çe- man görecekleri
=إِ ِْذzaman ِ=ير ْونgördükleri bilselerdi! acaba ne olmaz- tin azabı bu- gibi, bütün kudretin
الَذِينِ اتَبعوا
,, =uyanlar =keşke ل ِْوdönebilseydik de bir dönüm olsaydı saydı da biz- da onların bizi ta-
şimdi onlar biz- da şimdi şunların den uzaklaş- nımazlıktan geldiği
ن لنا َِ أ
,, =bizim,,için,,mümkün,,olsaydı
den nasıl uzak- bizleri tanımadığı tıkları gibi, biz gibi biz de onları
laştılar ise bizde gibi, bizler de onla- de onlardan görmezden gelip
ً ك َرِة
=bir,,dönüş,,(dünyaya) onlardan öyle ra sizleri tanımıyo- uzaklaşsay- reddetseydik! diye-
uzak dursaydık» ruz deseydik" di- dık. Böylece cekler. Böylece, Al-
ِفنتب َرأ
=uzak,,dursaydık derler. Böylece yecekler. İşte böy- onların bütün lah yapıp ettiklerini
Allah, onlara bü- lece Allahu Zül- yaptıklarını Al- onlara acı bir piş-
ِم ْنه ِْم
=onlardan =gibi كما tün yaptıklarını celâl onlara bütün lah hasretler manlık (duygusu)
hayıflanmalar bi- işlediklerini bir yı- halinde kendi- tattırarak göstere-
تب َرءوا=uzak,,durdukları ِِمنَا
=bizden çiminde gösterir. ğın nedamet şek- lerine göste- cektir; ve onlar
Onlar Cehen- linde gösterecek; recektir ve on- ateşten çıkarılma-
ِك َٰذ ِلك
=böylece ِي ِري ِهم
=onlara,,gösterir nem´den çıka- kendileri de ateş- lar ateşten çı- yacaklardır.
mayacaklardır. ten çıkamayacak- kacak değildir-
َِ
اّلل
=Allah lar. ler.
2. Onlara; «Allah´ın Onlara "Allah'ın in- Onlara; Al- Ama onlara, Al-
170
.. ِ ِق..=وإِذاdendiğinde ِ=لهمonlara
يل indirdiklerine dirdiği şeriatın izin- lah´ın indirdi- lah'ın indirdiğine
=اتَبِعواuyun ِأ ْنزل..=ماindirdiğine uyun» denilince; ce gidin" denildiği ğine uyun, uyun! denildiğinde
«Hayır, biz atala- zaman, "Öyle de- denildiği za- bazıları: Hayır, biz
َِ =Allah’ın =قالواderler
اّلل rımızdan gördük- ğil, bizler ataları- man, onlar (yalnız) atalarımız-
lerimize uyarız» mızı hangi şeylere hayır, biz ata- dan gördüğümüz
ِْ =بhayır bilakis ِ=نتَبِعuyarız
ل ..
derler. - Peki, ya inanmış bulduysak larımızın üze- (inanç ve eylem-
onların ataları onların izinden gi- rinde bulun- ler)e uyarız! diye
أِْلفيْنا..=ماbiz bulduğumuz(yol)a .. hiçbir şeyi düşü- deriz" derler. Ya duğumuz şeye cevap verirler. Ya
nemeyen, doğru ataları bir şeye akıl uyarız, dedi- ataları akıllarını hiç
=عل ْي ِِهüzerinde ِ=آباءناatalarımızı yolu bulamamış erdirememiş, doğ- ler. Peki, ya kullanmamış ve hi-
kimseler idiyse ru yol seçememiş ataları bir şey dayetten nasip al-
ِكان..=أول ِْوolsalar da mı .. .. de mi öyle yapa- iseler, o halde de akledemeyen, mamış iseler?
caklar? mi? doğruyu bu-
=آباؤه ِْمataları lamayan kim-
seler olsa da
ِي ْع ِقلون..ِ=لdüşünmeyen mı?
ِي ْع ِقلون,,ِ=لdüşünmezler
2.
172
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, si- Ey iman edenler! Ey iman eden- Ey imana ermiş
ze verdiğimiz rı- Size verdiğimiz rı- ler; size rızık olanlar! Size rızk
=كلواyiyin ت ِِ طيِبا..ن ِْ = ِمiyilerinden zıkların tertemiz zıkların pâk olanla- olarak verid- olarak sağladığı-
(helâl) olanların- rından yeyin ve ğimiz şeylerin mız iyi şeylerden
رز ْقناك ِْم..=ماsize verdiğimiz rızıkların dan yiyin ve
..
kulluğunuz gerçek- temiz olanla- nasiplenin ve Al-
..
eğer gerçekten ten ise Allah'ın ni- rından yeyin, lah'a şükredin,
=وا ْشكرواşükredin ّلل َِِ ِ =Allah’a sırf Allah´a kul- metlerine şükrey- Allah´a şükre- eğer gerçekten
luk ediyorsanız, leyin. din, eğer O´na O'na kulluk ediyor-
ِْ = ِإeğer
ن O´na şükredin. kulluk ediyor- sanız.
sanız.
ِت ْعبدون..ِ ِإيَاه..=ك ْنت ِْمyalnızca ona tapıy .. ..
orsanız
2.
173
,, =إِنَماşüphesiz ِ=ح َرمharam kıldı ,,
Allah size sade- O sizlere ancak ölü O, size; ölüyü, O, size yalnız leşi,
ce leşi, kanı, etini, kanı, hınzır kanı, domuz kanı, domuz etini
ِ=عليْكمsize ِ= ْالميْتةleş domuz etini ve etini, bir de kesilir- etini, Allah´tan ve üzerinde Al-
Allah´tan başka- ken Allah'tan baş- başkası için lah'ın adından
ِ=والدَمve kan ِ=ولحْ مve etini
,, ,,
sı adına kesilen kasının ismiyle ke- kesileni haram başka bir adın
hayvanın etini silmiş olanı haram kılmıştır. An- anıldığı şeyi yasak-
ِِ = ْال ِخ ْن ِزdomuz
ير kesinlikle haram buyurdu. Bununla cak kim mec- ladı. Ama kim onla-
kıldı. Fakat dar- beraber kim muz- bur kalırsa ra mecbur kalırsa -
َِ أ ِه,,=وماve kesileni = ِب ِِهadına
ل ,, da kalana, baş- tar kalırsa diğer saldırmamak bir arzu ve iştah
kasının payına muztarın hakkına ve sınırı aş- duymamak ve za-
ِِ = ِلغيbaşkası اّلل
ْر ِِ َ =Allah’tan el uzatmamak ve tecavüz etmeyerek mamak şartıy- ruri ihtiyacının üs-
zaruret miktarını ve zaruret derece- la günah yok- tüne çıkmamak
ِِ =فمama kim
ن ,, aşmamak üzere sini geçmeyerek tur. Muhakkak şartıyla- günaha
bu etlerden ye- bunlardan yediği ki Allah, Ga- girmiş olmaz: çün-
=اضْط َِرmecbur kalırsa ,, mek günah de- takdirde ona gü- fur´dur, Ra- kü, unutmayın, Al-
ğildir. Hiç şüp- nah yok. Bilin ki Al- him´dir. lah çok bağışlayı-
ِباغ,,ِ=غيْرsaldırmadan hesiz, Allah ba- lah'ın gufranı, cıdır, rahmet kay-
ğışlayıcı ve mer- rahmeti bitmez tü- nağıdır.
ِعاد,,ِ=ولve sınırı aşmadan ,, ,, hametlidir. kenmez.
ِ=غفورçok bağışlayandır ,,
2.
174
.. ِ=إِ َنşüphesiz Allah´ın indirdiği Allah'ın indirdiği Ki- Allah´ın indir- Allah'ın indirdiği
kitapta bulunan tab'ın içinde ne diği kitabtan vahiyden bazı kı-
ِي ْكتمون..ِ=الَذِينgizleyip =ماbir şey ..
birşeyi gizleye- varsa, gizleyen ve birşey gizleyip sımları gizleyenler
rek onu birkaç onu hasis bir men- de, onu az bir ve bunu az bir ka-
ِ=أ ْنزلindirdiği اّلل َِ =Allah’ın para karşılığında faate feda eden pahaya satan- zanç karşılığı de-
satanlar var ya, kimseler yok mu, lar; işte onlar ğiştirenlere gelince:
ِِ ْال ِكتا..ِ= ِمنKitaptan
ب onlar karınlarına işte bunlar karınları karınlarına
ateşten başka dolusu ateşten
onlar karınlarını
ateşten başka ateşle doldurur. Ve
ِ=وي ْشترونsatanlar =بِ ِِهonu birşey indirmi- başka bir şey ye- bir şey yemez- Kıyamet Günü Al-
yorlar. Allah Kı- medikleri gibi kı- ler. Kıyamet lah onlarla ne ko-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
2.
,,
َٰ =أonlar
ِ ِولئ
ك Onlar hidayet Bunlar o kimseler Onlar, hidayet İşte onlar hidayet
175 karşılığında sa- ki, hakkı verip karşılığında karşılığında sapık-
َ
ا ْشتروا,,ِ=الذِينsatın almışlardır pıklığı, mağfiret dalâli,
,,
gufrandan dalaleti, mağfi- lığı ve mağfiret
karşılığında geçip azâbı aldılar. ret karşılığın- karşılığında azabı
ِ=الضََللةsapıklık azabı satın alan- Ateşe tahammülle- da azabı satın satın almışlardır.
lardır. Onlar Ce- ri ne çokmuş! almışlardır. Oysa ateşten ne
ى ْ
َِٰ =بِالهدhidayet karşılığında ,,
hennem ateşine Onlar, ateşe kadar az korkar gö-
karşı ne kadar karşı ne de rünüyorlar!
ِ=و ْالعذابazab da dayanıklıdır- sabırlıdırlar.
lar!
ِِ=بِ ْالم ْغ ِفرةmağfiret karşılığında ,,
2.
177
,, ِ =ليdeğildir = ْالبِ َِرiyilik
ْس Yüzlerinizi Doğu Yüzlerinizi maşrı- Yüzlerinizi Gerçekte erdemli-
ya da Batı tara- ka, yahut mağribe Doğu ve Batı lik, yüzünü doğuya
تولُّوا,,ن ِْ =أçevirmeniz fına çevirmeniz dönmeniz tâat de- tarafına çe- veya batıya çevir-
iyilik demek de- ğil. Tâat o kimsele- virmeniz «bir» meniz ile ilgili de-
=وجوهك ِْمyüzlerinizi ِ=قِبلtarafına ğildir. Asıl iyilik rin hâli ki; Allah'a, değildir. Lakin ğildir; ama gerçek
Allah´a, Ahiret âhiret gününe, me- asıl «bir»; Al- erdem sahibi, Al-
ِِ = ْالم ْش ِِرdoğu ب
ق ِِ =و ْالم ْغ ِرve batı
,,
gününe, melek- leklere, Kitab'a,
lere, kitaba, peygamberlere
lah´a, ahiret lah'a, Ahiret Gü-
gününe, me- nü'ne, melekler,
َِ =و َٰل ِكfakat = ْالبِ َِرiyilik ن
ن ِْ =مkişinin peygamberlere inanır. Sevdiği ma- leklere, kitab- vahye ve Peygam-
inanan; akraba- lını hısımlarına, lara, peygam- berlere inanan,
ِ=آمنinanmasıdır ِاّلل َِ ِ=بAllah’a lara, yetimlere, öksüzlere, bîçâre- berlere iman servetini -kendisi
yoksullara, yarı lere, yolda kalmış- eden, malını için ne kadar kıy-
=و ْالي ْو ِِمve gününe = ْاْل ِخ ِِرahiret
,, yolda kalanlara, lara, isteyenlere, seve seve ya- metli olsa da- ak-
dilencilere ve bir de esir olanlara kınlarına, ye- rabasına, yetimle-
=و ْالمَل ِئك ِِةve meleklere
,, boyunduruk al- verir. Namazı kılar, timlere, mis- re, ihtiyaç sahiple-
tında bulunanla- zekâtı öder, sonra kinlere, yolcu- rine, yolculara,
ِِ =و ْال ِكتاve Kitaba
ب ,, ra (kölelere, tut- ahde girişince ah- lara, dilenen- (yardım) isteyenle-
saklara) malları- dini yerine getiren- lere, kölelere, re ve insanları kö-
ِ=والنَبِ ِيينve peygamberlere
,, nı sevmelerine ler, hele sıkıntılı, esirlere veren, lelikten kurtarmaya
ِصدقوا,,ِ=الَذِينdoğru olanlardır ,,
ِ= ْالمتَقونmuttakiler
2. Ey iman edenler! Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz, ey imana er-
178
.. أيُّها..=ياEy Maktüller hak- Öldürülenler için ler; öldürmede miş olanlar! Öl-
آمنوا..ِ=الَذِينiman edenler ..
kında size kısas sizin üzerinize kı- size kısas farz dürme (olayla-
farz edildi. Hür sas farz kılındı: kılındı. Hür; rın)da adil karşılık
ِ=كتِبfarz kılındı ِ=عليْكمsize
..
hür ile, köle köle Hür için hüre, köle hür ile, köle; (kısas) size farz kı-
ile, dişi dişi ile, için köleye, kadın köle ile, dişi; lındı: Hür için hür,
ِ= ْال ِقصاصkısas fakat kimin lehi- için kadına kısas dişi ile. Ama köle için köle ve
ne maktulün edin. Hangi bir ka- kim de kardeşi kadın için kadın.
ِ ْالقتْلى..=فِيöldürmelerde = ْالح ُِّرhür kardeşi tarafın- til, maktulün velisi tarafından af- Ve eğer kardeşi ta-
dan bir şey affe- olan din kardeşi ta- fedilirse, rafından suçlu kim-
=بِ ْالح ِِرhüre ِ=و ْالعبْدköle dilirse, ma’ruf rafından ufacık bir ma´ruf olan se (nin suçunun bir
olan emre ittiba afva mazhar oldu emre ittiba bölümünü) bağış-
=بِ ْالع ْب ِِدköleye ى َِٰ =و ْاْل ْنثkadın etmeli, ona gü- mu, artık diyeti is- etmeli ve ona lanmışsa, bu (ba-
zellikle (diyet) teyen hakkı gö- güzellikle ğış) uygun şekilde
َِٰ =بِ ْاْل ْنثkadına ن
ى ِْ =فمkimse ödemelidir. Bu zetmeli. Öteki ona ödemelidir. tatbik edilmeli ve
Rabb’ınız tara- güzellikle ödemeli. Bu, Rabbınız kardeşine tazmina-
ِله..ِ=ع ِفيaffedilen fından bir hafif- Bu, Rabbinizden tarafından bir tı güzellikle öden-
letme ve rahmet- sizlere kolaylıktır, hafifletme ve melidir. Bu, Rabbi-
أ ِخي ِِه..ن ِْ = ِِمkardeşi tarafından .. tir. Artık bundan hakkınızda rah- rahmettir. Kim, nizden bir hafiflet-
sonra kim haddi mettir. Bunun üze- bundan sonra me ve bir rahmettir.
ِ=ش ْيءkısmen =فاتِباعartık uymalı ..
tecavüz ederse; rine kim yine hak- da tecavüzde Buna rağmen hak
ِِ =بِ ْالم ْعرörfe
وف onun için pek kını tecavüz eder- bulunursa; ve adalet sınırlarını
acıklı bir azap se bilsin ki daya- onun için pek bilerek ve isteyerek
vardır. nılmaz azâba uğ- acıklı bir azab ihlal eden için şid-
ِ=وأداءve (diyeti) ödemelidir =إِل ْي ِِهona
.. ..
rayacak. vardır. detli azap vardır.
ِ=بِإِحْ سانgüzelce ِ= َٰذ ِلكbu
ِ=ت ْخ ِفيفbir hafifletme
..
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=س ِميعişitendir ِ=ع ِليمbilendir
2.
182
.. ِ=فم ْنher kim de ِ=خافkorkar da
.. .. ..
Kim vasiyyet Kim vasiyet edenin Bununla birlik- Ama her kim, vasi-
edenin yanılgıya bilmeyerek haktan te, kim vasiyet yet edenin bir hata
ِموص..ن ِْ = ِمvasiyet edenin ..
düştüğünden ya ayrılmış yahut bile edenin haksız- yaptığından veya
da günaha gire- bile günaha girmiş lığa meylin- (bilerek) bir kusur
=جنفًاhata işleyeceğinden =أ ِْوveya
..
ceğinden endişe olmasından endişe den, günaha işlediğinden endişe
ederek ilgililerin ederek vasiyet edi- girmesinden eder ve bunun üze-
=إِثْ ًماgünah işlemesinden
..
arasını bulursa lenlerin aralarını korkup arala- rine mirasçılar ara-
bu yüzden gü- bulursa ona günah rını bulursa; sında bir uzlaşma
ِصلح ْ =فأdüzeltirse =بيْنه ِْمaralarını naha girmez. Hiç yok. Şüphesiz Al- ona da bir gü- sağlanırsa (bu ne-
şüphesiz Allah lah'ın mağfireti, nah yoktur. denle) kendisine
ِ=فَلyoktur ِ=إِثْمgünah =عل ْي ِِهona bağışlayıcı ve rahmeti bitmez, tü- Şüphesiz ki bir günah terettüb
merhametlidir. kenmez. Allah, Ga- etmez. Doğrusu Al-
َِ ِ=إelbette اّلل
ن َِ =Allah fur´dur. Ra- lah çok affedicidir,
him´dir. rahmet kaynağıdır.
ِ=غفورbağışlayandır
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
2. Ey mümin- Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
183
,, أيُّها,,=ياey ler,sizden önceki Daha evvelkilere ler; sizden ön- olanlar! Oruç, siz-
آمنوا,,ِ=الَذِينiman edenler ümmetlere oldu- farz kılındığı gibi
,,
ğu gibi, günah- sizlere de
cekilere farz den öncekilere farz
kılındığı gibi, kılındığı gibi size
ِ=كتِبyazıldı ِ=عليْكمsizin üzerinize de lardan arınasınız meâsîden çekine-
diye, sayılı gün- siniz diye sayılı
,, ,,
size de oruç de farz kılındı, ki
farz kılındı. Ta Allah'a karşı so-
ِالصيام ِ =oruç =كماgibi ler olarak oruç günlerde orucu
tutmak size de farz kıldık.
ki korunasınız. rumluluğunuzun bi-
lincine varasınız.
ِ=كتِبyazıldığı =علىüzerine farz kılındı.
ِْ ِم,,ِ=الَذِينsizden öncekiler
ق ْب ِلك ِْم,,ن ,,
ِ=تتَقونkorunursunuz
2.
184
.. =أيَا ًماgünlerdir ِ=م ْعدوداتsayılı İçinizden kim İçinizden kim has- Sayılı günler Sayılı günlerde
hasta ya da yol- ta, yahut yolda bu- olarak. Sizden (oruç). Ancak siz-
ِْ =فمkim ِ=كانolursa = ِم ْنكِ ِْمsizden cu
ن olursa tutma- lunuyorsa tutama- kim hasta ve- den kim, hasta ve-
dığı günler sayı- dığı günler sayı- ya seferde ya seyahatte olur-
ضا ً =م ِريhasta =أ ِْوveya sınca sonraki sınca diğer günler- olursa,
günlerde oruç tu- de oruç tutar. Kud- dığı günler
tutma- sa diğer zamanlar-
da (aynı gün sayısı
ِسفر..ى َِٰ =علseferde tar. Oruca daya- reti varken tutma- sayısmca di- kadar oruç tutmalı-
namayanların bir yanların üzerine bir ğer günlerde; dır); ve (bu gibi hal-
ِ=ف ِعدَةsayısınca tutar .. yoksulu doyura- bîçâreyi doyurmak- gücü yetme- lerde) gücü yeten-
cak kadar fidye tan ibaret fidye far- yenler de bir lere bir muhtacı
ِأيَام..ن ِْ = ِمgünlerde ِ=أخرbaşka vermeleri gere- zolur. Kim hayr için yoksul doyu- doyurarak fidye
kir. Kim gönüllü fidyeyi artırırsa mu fidye (ve- vermek, bir yüküm-
ِي ِطيقونه..ِالَذِين..=وعلىona (güç) da olarak bundan kendi hakkında rir). Bununla lülüktür. Her kim, .. ..
daha fazlasını daha iyidir. Bunun- beraber kim yapmaya yükümlü
yananların ِ= ِفدْيةfidye vermesi lazımdır verirse, bu onun la beraber bilseniz gönüllü olarak olduğundan daha
.. ..
için daha hayır- oruç tutmanız hak- iyilik yaparsa fazla iyilik yaparsa
ِ=طعامdoyuracak ِ= ِم ْس ِكينbir yoksulu lıdır. Ayrıca, kınızda ondan da bu, kendisi kendisine iyilik ..
= ْال ِعدَِةsayıyı
=و ِلتكبِرواve yüceltmenizi (ister) ,, ,,
َِ =Allah’ı
اّلل
هداك ِْم,,ما,,ى َِٰ =علsize doğru yolu göster ,, ,, ,,
ِ=ت ْشكرونşükredersiniz
2. Eğer kullarım Yâ Muhammed! Kullarım, sana Eğer kullarım sana
186
.. ِ سأل..=و ِإذاsana sorar(lar)sa
ك ..
sana benden so- Kullarım Beni sana Beni sorarsa; Benim hakkımda
= ِعبادِيkullarım =عنِيbenden rarlarsa onlara sorarlarsa bilsinler şüphesiz ki sorular sorarsa -
de ki; ben kendi- ki Ben kendilerine Ben, çok ya- (bilsinler ki) Ben
=فإِنِيşüphesiz ben ..
lerine yakınım, çok yakınım, Beni kınım. Bana çok yakınım; dua
bana dua edenin çağırdığı zaman dua edince edenin yakarışları-
ِ(=ق ِريبonlara) yakınım ..
duasını, dua
edince, kabul
çağıranın imdadı- Ben, o dua na her zaman kar-
na yetişirim. Öyle edenin duası- şılık veririm; öyley-
ِ=أ ِجيبkarşılık veririm .. ederim. O halde ise onlar da Benim na icabet ede- se onlar da Bana
onlar da benim davetime koşmalı rim. Öyleyse karşılık versinler ve
ِ=دعْوةonun duasına .. çağrıma olumlu ve Bana hakkıyla onlar da Be- Bana inansınlar ki
karşılık vererek iman etmeliler ki nim da´vetime doğru yolu bulabil-
ِِ =الدdua edenin = ِإذاzaman
َاع .. bana iman etsin- doğru yolu bulabil- icabet etsinler. sinler.
ler ki, doğru yolu sinler. Bana iman et-
ِِ =دعbana dua ettiği
ان .. bulsunlar.
.. sinler ki, doğru
yola varmış
=ف ْليسْت ِجيبواO halde onlar da karşılık v .. .. olalar. .. .. ..
ersinler = ِليbana
2.
187
,, ِ=أ ِح َلhelal kılındı =لك ِْمsize
,,
Sizin için oruç Oruçlu yatacağınız Oruç gecesi (Gündüz) tutulan
gecesi kadınla- geceler haremleri- kadınlarınıza oruçtan sonraki
ِ=ليْلةgecesi ام ِِ الصي
ِ =oruç
rınıza yaklaşmak nizle yalnız kalmak yaklaşmak si- gece boyunca ka-
helal kılındı. On- sizlere helâl buyu- ze helal kılın- dınlarınıza yaklaş-
ِالرفث َ =yaklaşmak lar sizin için, siz ruldu. Onlar sizin- dı. Onlar sizin manız helaldir: on-
de onlar için bir le, siz onlarla arka- için, siz de on- lar sizin için bir el-
نِسائِك ِْم,,ى َِٰ = ِإلkadınlarınıza ن َِ =هonlar libassınız. Sizin larınızdaki gömlek lar için bir el- bise gibidirler ve
nefislerinize hı- kadar mahrem bir bisesiniz. Si- siz de onlar için bir
ِ= ِلباسelbisenizdir =لك ِْمsizin yanet edeceğini- ihtilât içindesiniz. zin nefislerini- elbise gibisiniz. Al-
zi Allah bildi de, Allah mutlaka nef- ze hıyanet lah bu konuda
=وأ ْنت ِْمve siz de ِ= ِلباسelbisesisiniz tevbenizi kabul sinize zulüm ede- eder olduğu- kendinizi sıkıntıya
,, ,,
etti ve sizi bağış- ceğinizi bildiği için nuzu Allah bil- sokacağınızı bilir;
َِ =لهonların ِ=ع ِلمbildi de اّلل
ن َِ =Allah ladı. Artık onlara rücû'unuzu kabul di de tevbenizi bu yüzden O size
,,
yaklaşın. Ve Al- buyurdu, sizi ba- kabul edip, si- mağfiret ile yönel-
=أنَك ِْمgerçekten siz =ك ْنت ِْمolduğunuzu lah’ın hakkınızda ğışladı. Artık onlar- zi bağışladı. miş ve bu zorluğu
,,
ِ=يتَقونkorunup sakınırlar
,,
2.
188
.. تأْكلوا..ِ=ولyemeyin Birbirinizin mal-
larını haksız yol-
Hakkınız yokken Mallarınızı Birbirinizin malları-
birbirinizin malları- aranızda batıl nı haksız şekilde
=أ ْموالك ِْمmallarınızı =بيْنك ِْمaranızda lardan yemeyin.
İnsanların bir kı-
nı yemeyin. Bun- ile yemeyin. yiyip tüketmeyin ve
dan başka, içinden Ve insanların başkalarına ait
ِِ اط
ل ِ = ِب ْالبbatıl (sebepler) ile .. ..
sım mallarını
günah olacak bi-
bir kısmını günaha mallarından meşru mallardan
girerek hem de bile bir kısmını, siz hiçbirini bilerek
=وتدْلواatmayın = ِبهاonları çimde bile bile
yemek için ha-
bile yiyelim diye bildiğiniz hal- haksızlıkla tüket-
halkın emvâlini de günahla mek için hukuki hi-
ِِ ْالح َك..= ِإلىhakimler(in önün)e
ام .. kimlere peşkeş hâkimlerin eline yemek için on- lelere başvurma-
çekmeyin. düşürmeyin. ları hakimlere yın.
= ِلتأْكلواyemeniz için .. aktarmayın.
ِِ أ ْموا..ن
ل ِْ = ِمmallarından
ِ ِ َ=النinsanların
اس
اْلثْ ِِم
ِ ْ = ِبgünah bir biçimde .. ..
2.
190
.. =وقاتِلواsavaşın ل ِِ سبِي..=فِيyolunda Sizinle savaşan- Sizinle harbeden- Size harb Size savaş açanla-
lar ile siz de Al- lere karşı siz de açanlarla, Al- ra karşı Allah yo-
ِاّلل
َِ =Allah lah yolunda sa- kelimetullahı i'lâ lah yolunda lunda savaşın,
vaşın. Fakat öl- için cihad açın. siz de harbe- ama (amacınızı
يقاتِلونك ِْم..ِ=الَذِينsizinle savaşanlarla çüyü kaçırmayın, Yalnız taarruzda din. Ancak
..
aşıp) saldırganlık
saldırgan olma- haksızlık etmeyin. haddi aşma- yapmayın; doğrusu
ِت ْعتدوا..ِ=ولaşırı gitmeyin ..
yın. Çünkü Allah Bilin ki haksız taar- yın. Şüphesiz Allah saldırganları
ölçüyü elden bı- ruz edenleri Allah ki Allah, haddi sevmez.
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah rakan saldırgan- sevmez. aşanları sev-
ları sevmez. mez.
ُِّي ِحب..ِ=لsevmez
ِ= ْالم ْعتدِينaşırı gidenleri ..
2.
191
,, ِ=وا ْقتلوه ْمonları öldürün ,,
Onları bulduğu- Onları, nerede bu- Ve onları ne- Onları karşılaştığı-
nuz yerde öldü- lursanız öldürün. rede yakalar- nız her yerde öldü-
ِ=حيْثnerede rün. Sizi çıkar- Kendilerinin sizi sanız öldürün. rün ve sizi sürdük-
dıkları, sürdükle- sürdükleri yerden, Sizi çıkardıkla- leri yerden siz de
=ث ِق ْفتموه ِْمyakalarsanız ri yerden siz de siz de kendilerini rı yerden siz onları sürün, zaten
onları çıkarın. sürün ki sürülme de onları çıka- zulüm ve baskı, öl-
=وأ ْخ ِرجوه ِْمonları çıkarın ,,
Kargaşa çıkar- belâsı öldürülme- rın. Fitne, ka- dürmekten daha
mak, adam öl- den ağırdır (Fitne tilden beterdir. kötüdür. Onlar size
ِحيْث,,ن ِْ = ِمyer(Mekke)den dürmekten daha katilden ağırdır. = Onlar sizinle savaş açmadıkça
ağır bir suçtur. Sizleri Kâbe'den savaşmadık- Mescid-i Haram ci-
=أ ْخرجوك ِْمsizi çıkardıkları ,, Mescid- i Haram men etmeleri sizin ça, siz de varında onlarla sa-
çevresinde on- onları öldürmeniz- Mescid-i Ha- vaşmayın; ama
ِ=و ْال ِفتْنةfitne ُّ=أش ِدdaha kötüdür ,, larla savaşmayın den ağırdır. = Ha- ram´da onlarla eğer sizinle sava-
ki, onlar da ora- remde şirkleri ka- savaşmayın. şırlarsa onları öldü-
ِِ ْ ْالقت,,ِ= ِمنadam öldürmekten
ل ,, da size karşı sa- tilden ağırdır.) Yal- Ancak onlar rün; hakikati inkar
vaşmasınlar. nız, onlar Mescid-i sizinle sava- edenlerin cezası
تقاتِلوه ِْم,,ِ=ولonlarla savaşmayın ,, Fakat eğer onlar Haramda sizleri şırlarsa, siz de böyle verilecektir.
size savaş açar- öldürmedikçe, siz onları öldürün.
ِ= ِع ْندyanında larsa onları öldü- de kendilerini ora- İşte kafirlerin
2.
196
.. =وأتِ ُّمواtamamlayın ج َِ ِ= ْالحhaccı Allah için haccı
da, umreyi de
Hac ile umreyi Al- Allah için hac-
lah için olarak cı da; ümreyi
Haccı ve Umreyi
Allah için ifa edin;
ِ=و ْالع ْمرةve umreyi ّلل
.. ِِ َ ِ =Allah için ..
tamamen yapın.
Fakat alıkonu-
erkânıyla eda edin. de tamamla-
İhsâra uğradığınız yın. Fakat alı-
fakat yapmaktan
alıkonursanız gü-
ِْ ِ =فإEğer
ن lursanız, kur-
bandan kolayı-
takdirde vacip konulursanız,
olan, hedyin kola- kurbandan ko-
cünüzün yeteceği
bir kurban kesin ve
ص ْرت ِْم ِ ْ=أحengellenmiş olursanız ..
nıza geleni gön-
deriniz. Kurban
yınıza gelenidir. Bu layınıza geleni
hedy mahalline gönderin.
kurban kesilinceye
kadar başlarınızı
ِاسْتيْسر..=فماkolayınıza geleni (kesin) .. .. yerine gelinceye varmadıkça da Kurban yerine tıraş etmeyin; ama
kadar başlarınızı başlarınızı tıraş varıncaya ka- içinizden hasta
ِي ِ ْاله ْد..ِ= ِمنkurbandan tıraş etmeyin. etmeyin, içinizden dar, başlarını- olan yahut başında
Artık içinizden kim hasta yahut zı tıraş etme- rahatsızlık olan
تحْ ِلقوا..ِ=ولtıraş etmeyin .. her kim ki hasta başından sıkıntısı yin. İçinizden kimse, oruç tutarak
olursa veya ba- olduğu için tıraş her kim, hasta veya sadaka vere-
=رءوسك ِْمbaşlarınızı ى َِٰ َ =حتkadar şında bir eziyet olmuşsa, kendisine olursa veya rek veya (başka
bulunursa; ona oruç yahut kur- başında bir türlü) bir ibadet ile
ِ=يبْلغvarıncaya ِ= ْالهدْيkurban oruçtan, sada- bandan ibaret fidye eziyet bulu- özrünü karşılaya-
kadan veya kur- var. Kim hacca ka- nursa; ona cak bir şey yapma-
ِ=م ِحلَهyerine ن ِْ =فمkim varsa .. bandan fidye dar umreden se- oruçtan, sa- lıdır. Sağlıklı ve
(vacip olur). vap almak isterse dakadan veya emniyette olduğu-
ِ=كانolan = ِم ْنك ِْمİçinizden Emin olduğunuz ona da vacip, hed- kurbandan nuzda hac (vak-
vakitte kim hac yin kolayına gele- fidye. Emin tin)den önce umre
ضاً =م ِريhasta =أ ِْوya da ..
zamanına kadar nidir. Bunu bula- olduğunuz va- yapan, gücünün
umre ile istifade mayanlarınıza üç kitte; kim, elverdiği türden bir
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
َِ =Allah’ın ِ=شدِيدşiddetlidir
اّلل
ِِ = ْال ِعقاcezası
ب
2.
197
,, ِ= ْالح ُّجHac ِ=أ ْشهرaylardadır Hacc; bilinen ay- Haccın vakti bili- Hacc, bilinen Hac, belli aylarda
lar(da)dır. Kim nen aylardır. Kim o aylardır. Her ifa edilecektir. Her
ِ=م ْعلوماتbilinen ن ِْ =فمkim bu aylarda ihra- aylarda haccı eda- kim o aylarda kim o (aylar)da
ma girerek Haccı ya girişirse bilsin ki kendisine haccı ifa edecekse,
ِ=فرضfarz ederse (kendisine) ,, ,,
kendine farz ha- hacda ne haremiy- haccı farz hac sırasında çirkin
le getirirse bilsin le yalnız kalmak, ederse; artık konuşmalardan,
َِ =فِي ِهonda (o aylarda) ج
ن ,, ,, َِ = ْالحhaccı ki, Haccda fuhuş ne âdâb u şeraitin haccda kadına tüm yakışıksız dav-
söz söylemek, haricine çıkmak, yaklaşmak, ranışlardan ve
ِرفث,,ِ=فَلkadına yaklaşmak yoktur ,, ,, küfürleşmek- ne de çekişmek günah işle- kavgadan kaçınıl-
kavga etmek ve yok. Hayra dair ne mek, tartışma malıdır. Her ne iyi-
ِفسوق,,ِ=ولgünaha sapmak yoktur ,, ,, her türlü günah işlerseniz Allah yoktur. Siz ne lik yaparsanız Allah
işlemek yoktur. onu bilir. Hem yol hayır yapar- onun farkındadır.
ِ ِجدال,,ِ=ولkavga etmek yoktur ,, ,, Ne iyilik işlerse- için azık tedarik sanız, Allah Ve kendiniz için
niz Allah onu bi- edin, azığın en iyisi onu bilir. Bir hazırlıkta bulunan -
ِج ِ ْالح,,=فِيhacda lir. de Allah korkusu- de azık edini- ama şüphesiz, tüm
dur. (Başkalarına niz. Şüphesiz hazırlıkların en gü-
ت ْفعلوا,,=وماyaptığınız ne varsa ,, ,, el açmaktan sa- ki, azığın en zeli, Allah'a karşı
kınmaktır). Ey dü- hayırlısı, tak- sorumluluk bilinci-
ِخيْر,,ن ِْ = ِمiyilikten ِ=ي ْعل ْمهonu bilir ,, şünür dimağı olan- vadır. Ey akıl ne sahip olmaktır.
lar, Bana isyandan sahibleri; Öyleyse Bana kar-
َِ =Allah
اّلل sakının! Ben´den kor- şı sorumluluğunu-
kun. zun bilincinde olun,
=وتز َودواyanınıza azık da alın ,, ,, ,,
siz ey derin kavra-
َِ ِ =فإşüphesiz ِ=خيْرen hayırlısı
ن ,,
yış sahipleri!
ِحيْث,,ن ِْ = ِمyerden ِ=أفاضakın ettiği siz de dağılın ve Ve Allah'tan gufran yerden siz de lıklarla birlikte siz
Allah´tan bağış- isteyin. Şüphe yok dönün. Ve Al- de ilerleyin ve Al-
,,
ِ=النَاسinsanların lama dileyin. Hiç Allah'ın gufranı lah´tan mağfi- lah'tan günahları-
şüphesiz Allah büyük, rahmeti ge- ret dileyin. nıza mağfiret dile-
=واسْت ْغ ِفرواve mağfiret dileyin bağışlayıcıdır, niştir.
,,
merhametlidir.
Şüphesiz ki yin: Doğrusu Allah,
,,
Allah Ga- çok affedicidir,
َِ =Allah’tan ن
اّلل َِ = ِإşüphesiz اّلل
َِ =Allah fur´dur, Ra- rahmet kaynağıdır.
him´dir.
ِ=غفورGafurdur ِ=ر ِحيمRahimdir
2. Hacc ibadetini Haccınızın ibadet- Hacc ibadeti- İbadetinizi bitirdiği-
200
.. =فإِذاzaman =قضيْت ِْمbitirince bitirdiğinizde ata- lerini (erkânını = nizi bitirince; nizde, atalarınızı
=منا ِسكك ِْمibadetlerinizi larınızı andığınız âdâbını) bitirince
gibi, hatta ondan vaktiyle babaları-
atalarınızı an-
dığınız gibi,
hatırladığınız gibi,
hatta daha güçlü
=فا ْذكرواanın اّلل َِ =Allah’ı daha ısrarlı bir nızı andığınız gibi,
şekilde Allah´ı hatta ondan da zi-
hatta daha
kuvvetli bir
bir haykırışla Al-
lah'ı hatırla(maya
=ك ِذ ْك ِرك ِْمandığınız gibi ..
anın. Kimi insan- yade olarak Allah'ı
lar ´Ey Rabbi- anın. İnsanların
anışla Allah´ı
zikredin. İn-
devam ed)in! Çün-
kü öyle insanlar var
=آباءك ِْمatalarınızı =أ ِْوveya miz, bize dünya- içinde öyleleri var sanlardan öy- ki, (sadece), Ey
da güzellik ver´ ki "Yâ Rabbe'l- lesi vardı ki; Rabbimiz! Bize bu
َ=أش ِدdaha kuvvetli ِ= ِذ ْك ًراbir anışla
.. .. derler. Böylesi- âlemîn, bizlere Ey Rabbımız, dünyada ver. diye
nin Ahirette hiç- dünyada ver!" di- bize dünyada dua ederler. Böyle-
ِ ِ َالن..ِ=ف ِمنinsanlardan ن
اس ِْ =مkimi bir pay olmaz. yor da, âhiret için ver, der. Onun leri, ahiretin nimet-
nasip istemiyor. ahirette nasibi lerinden nasip
ِ=يقولder =ربَناRabbimiz ("Yâ Rabbe'l- yoktur. alamayacaklardır.
âlemîn, bizlere
=آتِناbize ver الدُّ ْنيا..=فِيdünyada
.. dünyada ver!" di-
yor; onun âhiretten
ِله..=ومِاonun yoktur .. nasibi yok.)
ِِ = ْال ِحساhesabı
ب
2.
203
,, =وا ْذكرواanın اّلل َِ =Allah’ı Sayılı günlerde Sayılı teşrik günleri Sayılı günler- Ve Allah'ı tayin
Allah´ın adını tekbir alın. Kendi- de Allah´ı zik- edilmiş belli günler
ِأيَام,,=فِيgünlerde ِ=م ْعدوداتsayılı iki gün içinde na karşı gelmekten günde acele kim iki gün içinde
anın. Kim hemen leri Allah'ın rızası- redin. Kim iki de hatırlayın; her
ِْ =فمkim
ن dönerse bir gü- sakındıktan sonra ederse, ona acele ederse gü-
nahı yoktur. Kim ne ilk iki gün içinde günah yoktur. naha girmez, kim
ِ=تع َجلacele ederse (Mekke’ye dönmek i geri
,,
kalırsa da, Mina'dan Mekke'ye Kim de geri daha uzun kalırsa
,, ,,
günahtan koru- dönmekte isticâl kalırsa, ona o da Allah'a karşı
,,
çin) ْن ِِ ي ْومي,,= ِفيiki gün içinde nanlar için, gü- eden, ne de üçün- günah yoktur. sorumluluğunun bi-
,, ,,
nahı yoktur. Al- cü günü kalan için Bu; takva sa- lincinde oldukça
ِ=فَلyoktur ِ= ِإثْمgünah =عل ْي ِِهona lah´tan korkun günah yoktur. Al- hibi olanlar günaha girmemiş
ve bilin ki, hepi- lah'tan korkun ve içindir. Al- olur. O halde Al-
ِْ =ومkim ِ=تأ َخرgeri kalırsa
ن niz O´nun huzu- haşrolup karşısına lah´tan korkun lah'a karşı sorum-
,,
runda biraraya çıkacağınızı ve bilin ki, luluğunuzun bilin-
ِ=فَلyoktur ِ= ِإثْمgünah =عل ْي ِِهona da getirileceksiniz. yakînen bilin. şüphesiz siz, cinde olun ve so- ,,
ِ=تحْ شرونtoplanacaksınız
2.
204
.. ِاسِ َالن..ِ=و ِمنinsanlardan Kimi insan var ki, Yâ Muhammed!
dünya hayatı ile İnsanların içinden
İnsanlardan İnsanlardan öylesi
öylesi vardır var ki, bu dünya
ِْ =مkiminin
ن ilgili konuşması öyleleri var ki:
hoşunuza gider Dünya maişetine
ki; dünya ha- hayatı hakkındaki
yatına dair sö- görüşleri senin ho-
ِ=ي ْع ِجبِكsenin hoşuna gider .. ..
ve en amansız ait sözleri senin
düşman olduğu hoşuna gittikten
zü senin ho- şuna gider; (daha-
şuna gider. Ve sı) kalbindekilere
ِ=ق ْولهsözü =فِيdair halde kalbindeki başka tutar da kal-
duyguların sa- binin hissiyatına
Allah´ı kalbin- Allah'ı şahit tutar,
de olana şahid üstelik tartışmada
ِ= ْالحياِةhayatına =الدُّ ْنياdünya mimi olduğuna Allah'ı şahit getirir.
Allah´ı şahit gös- Bununla beraber
tutar. Halbuki son derece ustadır.
o, düşmanla-
ِ=وي ْش ِهدşahid tutar اّلل َِ =Allah’ı
.. terir. İslâm'ın en yaman rın en yama-
hasmıdır. nıdır.
ق ْل ِب ِِه.. ِفي..ما..ى
َِٰ =علkalbinde olana ..
ِِ = ْال ِخصhasımların
ام
2.
205
,, =و ِإذاzaman ى َِٰ َ=تولdöndüğü İş başına geçin- Senin yanından Ve o, yanın- Ancak hakimiyeti
ce yeryüzünde dönünce (iş başına dan ayrılınca eline alır almaz
َِٰ =سعçalışır
ى kargaşa ve boz- geçince) yeryüzü- yeryüzünde yeryüzünde fesat
gunculuk çıkar- nü fesada vermek, fesad çıkar- çıkarmaya, (insa-
ض ْ
ِ ِ اْل ْر,,=فِيyeryüzünde maya, ekini ve hem ekinin, hem maya, harsı nın) ürünü(nü) ve
nesli mahvetme- davarların kökünü ve nesli yok nesli(ni) yok etme-
فِيها,,ِ= ِلي ْف ِسدbozgunculuğa ye çalışır. Oysa kesmek için koşar etmeye çalışır. ye çalışır; Allah fe-
Allah kargaşa ve durur. Allahu Zül- Allah fesadı sadı sevmez.
ِ=وي ْه ِلكve yok etmeğe ِ= ْالح ْرثekin bozgunculuk çı- celâl ise fesada sevmez.
,, ,,
karmayı kesinlik- razı olmaz.
ِ=والنَسْلve nesli اّلل,, َِ =وAllah le sevmez.
ُِّي ِحب,,ِ=لsevmez
ِ= ْالفسادbozgunculuğu
2. Ona ´Allah´tan Ona "Allah'tan Ona; Allah´tan Kendisine ne za-
206
.. =و ِإذاzaman ِ= ِقيلdendiği ِ=لهona kork´ denilince kork!" denildiği kork, denilin- man Allah'a karşı
ِِ َ =اتkork اّلل
ق َِ =Allah’tan günahları ile gu-
rurlanma damarı
zaman azamet-i
câhiliyyesi inadına
ce, gururu
kendisini gü-
sorumluluğunun bi-
lincinde ol! dense,
ِ=أخذتْهkendisini sürükler ..
kabarır. Böylesi
için Cehennem
kendini günaha
sevkeder. Onun
naha sürükler.
İşte ona ce-
yersiz gururu onu
günaha sevk eder:
ِ= ْال ِع َزةgururu اْلثْ ِِم
ِ ْ = ِبgünaha yeterlidir. Orası
ne kötü bir barı-
hakkından cehen-
nem gelir ki ne kö-
hennem yeter.
O; ne kötü bir
Böylelerinin payına
cehennem düşe-
ِ=فحسْبهArtık ona yetişir .. .. naktır! tü bir döşektir! yataktır. cektir; ne kötü bir
konaklama yeridir
ِ=جهنَمcehennem ِ=ول ِبئْسne kötü .. orası!
2.
207
,, ِ َالن,,ِ=و ِمنinsanlardan
ِاس Kimi insan da Sonra insanların İnsanlardan Ama insanlar ara-
var ki, benliğini içinden öyleleri var öylesi de var- sında öylesi de var
ِْ =مöylesi var ki =يش ِريsatar
ن ,, ْ,,
Allah´ın rızasını ki, Allah'ın rızasını dır ki; kendisi- ki, Allah'ın rızasını
kazanmaya dilediği için kalkar ni Allah´ın rı- kazanmak için
ْ
ِ=نفسهkendisini ِ=ا ْبتِغاءaramak için suz, Allah kulla- da
adar. Hiç kuşku- hayatını satar zasına satar. kendisini feda ,,
(kendini feda Ve Allah, kul- eder: Allah ise, kul-
ِِ =م ْرضاrızasını اّلل
ت ِِ َ =Allah’ın rına karşı
şefkatlidir.
pek eder). Kullarına larına çok larına karşı daima
karşı Allah'ın rah- merhametlidir. şefkatlidir.
َِ =وAllah da ِ=رءوفçok şefkatlidir
اّلل ,, meti pâyânsızdır. ,,
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=ع ِزيزdaima üstündür ,,
2.
211
,, ِ=س ْلsor =بِنِيoğullarına İsrailoğulları´na Ya Muhammed!
sor; kendilerine Benî İsrail'e sor:
Sor İsrailoğul- İsrail oğullarına
ları´na, onlara sor; Onlara nice
ِ= ِإسْرائِيلİsrail =ك ِْمnice nice açık ayetler, Sarih âyetlerimiz-
deliller sunduk. den onlara neler
nice açık ayet- açık mesajlar ver-
ler verdik. dik! Kim Allah'ın
=آتيْناه ِْمonlara verdik ,,
Kim Allah´ın ni- göndermedik! Kim
meti kendisine Allah'ın böyle ken-
Kim, kendisine kutlu mesajlarını
gelen Allah´ın kendisine ulaştık-
ِآية,,ن ِْ = ِمayetlerden ِ=بيِنةaçık geldikten sonra disine gelmiş ni-
onu değiştirirse metini sonradan
nimetini değiş- tan sonra değişti-
tirirse, şüphe- rirse bilsin ki Allah
ِْ =ومkim ِل
ن ِْ =يبدdeğiştirirse hiç kuşkusuz Al- değiştirirse, bilsin siz Allah´ın karşılık vermede
lah´ın azabı pek ki Allah'ın azâbı cezası pek şiddetlidir!
ِ=نِ ْعمةnimetini اّلل َِِ =Allah’ın ağırdır. yamandır. şiddetlidir.
ِيشاء..ن ِْ =مdilediğine
ِ ِحساب..ْرِِ =بِغيhesapsız
2.
213
,, ِ =كidi ِ=النَاسinsanlar
ان İnsanlar tek bir İnsanlar tek üm- İnsanlar bir Bütün insanlık bir
ümmetti. Allah metti. Ayrılmaları tek ümmetti. zamanlar tek bir
ً=أ َم ِةümmet ً احدِة ِ =وbir tek müjdeleyici ve üzerine Allahu Zül- Allah müjdele- topluluktu; (sonra
,,
korkutucu pey- celâl hem rahmeti- yici ve korku- ihtilafa düşmeye
ِ=فبعثsonra gönderdi اّلل ,, َِ =Allah gamberler gön- nin müjdecileri, tucu peygam- başladılar), bunun
derdi ve onlarla hem azâbının ha- berler gönder- üzerine Allah, müj-
ِ=النَبِ ِيينpeygamberleri beraber insanla- bercileri olarak
rın ihtilafa düş- peygamberler
di ve onlarla deci ve uyarıcı ola-
beraber insan- rak peygamberler
ِ=مب ِش ِرينmüjdeciler tükleri şeylerde, gönderdi. Sonra, ların ihtilafa gönderdi ve onlar
aralarında hü- insanların ayrıldık- düştükleri şey- aracılığıyla hakikati
ِ=وم ْنذ ِِرينve uyarıcılar olarak ,, küm vermeleri ları yerler için ara- lerde araların- ortaya seren va-
,,
için hak kitaplar larında hakem ol- da hüküm hiy(ler) bahşetti ki,
ِ=وأ ْنزلindirdi ِ=معهمonlarla beraber indirdi. Halbuki sun diye o pey- vermeleri için bununla insanların
,,
kendilerine apa- gamberlere hak Ki- hak kitablar farklı görüşler
ِ= ْال ِكتابKitabı ق ِِ = ِب ْالحhak olarak çık deliller gel- tabını indirdi. Bu- indirdi. Halbu- edinmeye başla-
,,
dikten sonra ara- nunla beraber ki kitab veril- dıkları her konuda
ِ= ِليحْ كمhükmetmek üzere larındaki ihtiras- başkaları değil,
,, miş olanlar, karar verebilsin.
tan dolayı ihtilafa yalnız o Kitap gön- kendilerinde Buna rağmen,
ِ=بيْنarasında اس ِ ِ َ=النinsanlar düşenler de, o derilen kimselerdi açık deliller kendilerine hakika-
ْ ,,=فِيماanlaşmazlığa düştü kendilerine
فِي ِِه,,اختلفوا verilenlerden
kitap ki kendilerine bu geldikten son- tin bütün kanıtları
kadar sarih muci- ra aralarındaki geldikten sonra
,,
آمنوا,,ِ=الَذِينiman edenleri ,,
2. Acaba sizden Yoksa sizler ken- Yoksa siz; (Ama), sizden önce
214
.. ِ=أ ْمyoksa =ح ِسبْت ِْمsandınız öncekilerin baş- dinizden evvel ge- sizden önce gelip geçen (mü-
تدْخلوا..ن ِْ =أgireceğinizi mi larına gelenlerin çen ümmetlerin
..
geçenlerin du- min)ler gibi sıkıntı
benzeri sizin de hâli daha başınıza rumu başınıza çekmeden cennete
ِ= ْالجنَةcennete başınıza gel- gelmemişken, gelmeden girebileceğinizi mi
meksizin, kolay- cennete gireceği- cennete giri- zannediyorsunuz?
يأْتِك ِْم..=ول َماbaşınıza gelmeden ca Cennet´e gi- nizi mi zannettiniz? vereceğinizi Onların başına öy-
receğinizi mi
..
Onlar fecaatin, mi sandınız? le ezici sıkıntılar ve
ِ=مثلdurumu خل ْوا..ِ=الَذِينgeçenlerin sandınız? Onlar musibetin derece- Onlara öyle katlanılmaz darlık-
öylesine ağır sı- sini görmüşlerdi ki, yoksulluk, öyle lar geldi ki ve öyle-
ق ْب ِلك ِْم..ن ِْ = ِمsizden önce kıntılara ve zor- peygamber de,
.. sıkıntı gelmiş sine sarsıldılar ki,
luklara uğradılar, onunla beraber ve sarsıntıya müminlerle birlikte
ِستْهم َ =مOnlara dokunmuştu .. öylesine sarsıldı- iman edenler de uğramışlardı Elçi de: Allah'ın
lar ki, peygam- "Allah'ın yardımı ki, nihayet yardımı ne zaman
ِ= ْالبأْساءsıkıntı berleri ile çevre- daha ne zaman?" Peygamber ve gelecek? diye fer-
sindeki inanmış- diyecek kadar sar- beraberindeki yat ediyordu. Gö-
ِ=والض ََراءve yoksulluk .. lar; Allah´ın yar- sılmışlardı. Sakın mü´minler: Al- zünüzü açın, Al-
dımı ne zaman ümidinizi kesme- lah´ın yardımı lah'ın yardımı (da-
=وز ْل ِزلواve sarsılmışlardı ki
.. gelecek?» dedi- yin, Allah'ın yardı- ne zaman? di- ima) yakındır!
..
ِق ْل
=De,,ki ما أ ْنف ْقت ِْم
,, =vereceğiniz,,şey
«Vereceğiniz de ki: "Hayr olarak her ne infak umarak yapacağı-
mal (hayır) ana- ne verirseniz ana- ederseniz, nız harcama, (ön-
ِن خيْر
,, ِْ ِم
=hayırdan ِِ ف ِل ْلوا ِلدي
ْن =ana-
baba, yakın ak- larınıza, babaları- babanın, ak- ce) ebeveyninize,
rabalar, yetimler, nıza, en yakın hı- rabanın, ye- yakın akrabanıza,
baba,,içindir ِو ْاْل ْقربِين
=ve,,yakınlar yoksullar ve yol- sımlarınıza, öksüz- timlerin, yok- yetime, muhtaca
da kalmışlar lere, bîçârelere, sulların, yolcu- ve yolcuya aittir;
َِٰ و ْاليتام
ى =ve,,öksüzler içindir. Hiç şüp- yolda kalmışlara ların hakkıdır. her ne iyilik yapar-
hesiz Allah yap- verin. Hem hayr Ve her ne ha- sanız mutlaka Al-
ِِ و ْالمسا ِك
ين =yoksullar tığınız her hayrı olarak ne işlerse- yır işlerseniz, lah onu çok iyi bilir.
bilir.» niz bilin ki Allah şüphesiz ki Al-
ِِ سبِي
ل َ ْن ال
,, ِِ واب
=ve,,yolda,,kalmış(lar) onu bilir." lah, onu bilir.
ت ْفعلوا,,=وماve ne yaparsanız ,, ,,
ِ=ع ِليمbilir
2.
216
.. ِ ِ=كتyazıldı (farz kılındı) ِ=عليْكمsize Savaş,
ب ..
hoşunu- Ey mü'minler! Üze- Hoşunuza
..
Hoşunuza gitmese
za giden bir iş rinize cihad farz gitmediği hal- de savaşmak size
ِ= ْال ِقتالsavaş ِ=وهوhalbuki o olmadığı halde buyuruldu. O ise de, savaşı farz kılındı; müm-
size farz kılındı. sizlere sevimsiz üzerinize farz kündür ki nefret et-
..
ِ=ك ْرهhoşunuza gitmez =لك ِْمsizin Bazan hoşunuza gelir. Bununla be- kılınmıştır. Bir tiğiniz bir şey sizin
..
gitmeyen birşey raber sizler bir şey hoşunuza için iyi olabilir ve
َِٰ =وعسolur ki bazen
ى ..
hakkınızda ha- şeyden hoşlanma- gitmediği hal- yine mümkündür ki
..
yırlı olabilir, buna yabilirsiniz ki hak- de sizin için hoşlandığınız bir
ت ْكرهوا..ن ِْ =أhoşlanmadığınız karşılık hoşunu- kınızda o en iyisi- hayırlı olabilir. şey de sizin için
za giden birşey dir. Bir şeyi de se- Bir şey de ho- kötü olabilir: Allah
=ش ْيئًاbir şey ِخيْر..ِ=وهوhayırlıdır de hakkınızda vebilirsiniz ki hak- şunuza gittiği bilir, ama siz bil-
..
kötü olabilir. Al- kınızda o en fena- halde sizin için mezsiniz.
=لك ِْمsizin için ى
.. َِٰ =وعسve olur ki lah bilir, fakat siz sıdır. Doğrusunu kötü olabilir. .. ..
bilmezsiniz. Allah bilir. Sizler bi- Allah bilir, siz
ت ِحبُّوا..ن ِْ =أhoşlandığınız lemezsiniz. bilmesziniz.
ِ=قِتالsavaş =فِي ِِهO (aylar)da etmek, büyük bir harp büyük günah yük bir günah- şeydir; ancak in-
,,
günahtır. Fakat; olmakla beraber, tır. Fakat in- sanları Allah yo-
ِ=ك ِبيرbüyük bir günahtır ,, ,, insanları Allah insanları Allah'ın sanları Allah lundan çevirmek,
yolundan men yolundan çevir- yolundan alı- O'nu inkar etmek
ِ=وصدve alıkoymak ,, etmek ve onu mek, Allah'ı tanı- koymak ve ve Mescid-i Ha-
inkar eylemek, mamak, Mescid-i O´nu inkar ram(a girmekten
ِِ سبِي,,ن
ل ِْ =عyolundan اّلل َِِ =Allah Mescid-i Ha- Haram'a gelenleri etmek, Mes- onları men etmek)
ram’a gitmeleri- koymamak, yerlile- cid-i Haram´a ve halkını oradan
ِ=وك ْفرve inkâr etmek =بِ ِِهO’nu
,, ,, ne engel olmak, ri oradan sürmek gitmelerine sürmek, (bütün
onun ehlini ora- Allah'ın yanında engel olmak, bunlar) Allah katın-
ِِ ْالحر,,=و ْالمس ِْج ِِدve Mescid-
ام dan çıkarmaksa ondan büyük ve şu onun ehlini
,, da daha da kötü-
Allah katında fitne katilden ya- oradan çıkar- dür, çünkü zulüm
,, i Haram’dan ِخراج ْ ِ=وإsürüp çıkarmak daha büyük gü- mandır. Hem on- mak Allah ka- ve baskı öldürmek- ,,
nahtır. Fitne, ka- lar, güçleri yeterse tında daha ten daha korkunç-
=أ ْه ِل ِِهhalkını ِ= ِم ْنهondan (Mekke’den) tilden de beter- dininizden dön- büyük günah- tur. (Düşmanları- ,,
ِ= ِع ْندyanında اّلل ِِ َ =Allah zi dininizden zaman geri dur- terdir. Kafirle- döndürünceye ka-
döndürünceye mazlar. Ve içiniz- rin güçleri yet- dar sizinle savaş-
ِ=و ْال ِفتْنةve fitne
,,
kadar sizinle sa- den kimler dinin- se, sizi dini- maktan vazgeçme-
vaşa devam den döner de kâfir nizden döndü- yeceklerdir. Ama
ْ
ِ=أكبرdaha büyük(bir günah)tır
,,
ederler.
,,
Sizden olarak can verirse rünceye kadar sizden biri imanın-
her kim dininden işte onların bütün sizinle savaşa dan döner ve haki-
ِِ ْ ْالقت,,ِ= ِمنöldürmekten
ل döner de kafir işledikleri hayır devam eder- kati inkar eden biri
olarak ölürse, dünyada heder, ler. Sizden her olarak ölürse, böy-
ِيزالون,,ِ=ولvazgeçmezler onların yaptığı âhirette heder. İşte kim dininden le birinin yapıp et-
ameller dünyada onlar cehennem dönerde kafir tikleri bu dünyada
=يقاتِلونكِ ِْمsizinle savaşmaktan ,, da ahirette de ehli ki ebediyen olarak ölürse; da, öteki dünyada
boşa gitmiştir. orada kalacaklar. onların yaptığı da boşa gidecektir;
َِٰ َ =حتkadar
ى Ve onlar Cehen- ameller dün- işte böyleleri içinde
nem ehlidirler. yada da, ahi- yaşayıp kalacakları
=يردُّوك ِْمsizi döndürünceye
,, Onlar orada rette de boşa ateşe mahkum
ebedi kalacak- gitmiştir. Ve kimselerdir.
دِي ِنك ِْم,,ن ِْ =عdininizden lardır. onlar, cehen-
nem ehlidirler.
ِاسْتطاعوا,,ن ِِ = ِإeğer güçleri yetse ,, Orada temelli ,,
kalacaklardır.
ِْ =ومkim =ي ْرت ِد ِْدdöner
ن
= ِم ْنك ِْمsizden دِينِ ِِه,,ن ِْ =عdininden
ِْ =فيمve ölürse
ت ,,
الدُّ ْنيا,,=فِيdünyada da ,,
2.
218
.. ِ=إِ َنmuhakkak Onlar ki, iman
ettiler, yurtların-
İman edenlerle Al-
lah yolunda muha-
Muhakkak ki, Şüphe yok ki, ima-
iman edenler, na ermiş olanlar,
آمنوا..ِ=الَذِينiman edenler ..
dan göç ettiler
ve Allah yolunda
cir ve mücahid
olanlar yok mu, iş-
hicret edip de zulüm ve kötülük
Allah yolunda diyarından uzakla-
هاجروا..ِ=والَذِينve hicret edenler .. ..
savaştılar. İşte
onlar Allah´ın
te bunlar şüphe
yok ki Allah'ın
savaşanlar; iş- şanlar ve Allah yo-
te onlar Al- lunda üstün gayret
=وجاهدواve cihat edenler .. ..
rahmetini umar-
lar. Hiç şüphesiz
rahmetini ümit
edebilirler. Allah'ın
lah´ın rahme- gösterenler, işte
tini umarlar. (ancak) onlar Al-
ِِ سبِي..= ِفيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah Allah günahları gufranı ise geniş, Allah; Ga- lah'ın rahmetini
bağışlar ve O rahmeti engindir. fur´dur, Ra- umabilirler: Allah
ِول ِئك َٰ =أişte onlar ِ=ي ْرجونumarlar
.. merhametlidir. him´dir. çok affedicidir,
rahmet kaynağıdır.
ِ=رحْ متrahmetini اّلل ِِ َ =Allah’ın
َِ =وAllah ِ=غفورçok bağışlayan
اّلل ..
ِ=تتف َكرونdüşünürsünüz
2.
220
.. الدُّ ْنيا..=فِيdünya hakkında ..
Sana yetimler Yâ Muhammed! Dünya ve ahi-
hakkında soru Sana yetimler için ret konusun-
Bu dünya ve ahiret
hakkında, yetim-
=و ْاْل ِخر ِِةve ahiret ..
sorarlar. De ki; de soruyorlar. On- da. Ve sana
Onların durumla- lara de ki: Vaziyet- yetimlerden
ler(e nasıl davranı-
lacağı) hakkında
ِ=ويسْألونكve sana soruyorlar .. ..
rını düzeltmek lerini ıslaha çalış- soruyorlar. De
hayırlı bir iştir. mak işlerine ka- ki: Onlar için
sana sorarlar. De
ki: Onların durum-
َِٰ ْاليتام..ن
ى ِِ =عöksüzlerden ل ِْ =قde ki ..
Eğer kendileriyle rışmamaktan daha islahta bulun-
birarada yaşı- iyidir. Kendileriyle mak hayırlıdır.
larını düzeltmek en
hayırlı durumdur.
ِصَلح ْ = ِإıslah etmek .. yorsanız, onlar ihtilâtta bulunursa- Eğer kendile- Ve onların hayatla-
artık kardeşleri- nız (kendileriyle riyle bir arada rını paylaşırsanız
=له ِْمonları(n durumlarını)
.. nizdir. Allah ki- karâbet peydâ yaşarsanız, (unutmayın ki) on-
min işleri bozucu ederseniz) zaten onlar sizin lar sizin kardeşleri-
ِ=خيْرhayırlıdır ن ِْ =و ِإeğer ve kimin düzeltici din kardeşleriniz- kardeşleriniz- nizdir. Zira Allah,
olduğunu iyi bilir. dir. Allah yetimlerin dir. Allah; bozgunculuk ya-
=تخا ِلطوه ِْمonlara karışırsanız .. Eğer Allah dile- arasına fesad için bozguncularla panları, düzeltme-
seydi, sizi zora girenle ıslah için islahçı olanları ye çalışanlardan
=فإ ِ ْخوانك ِْمsizin kardeşlerinizdir .. koşardı. Hiç gireni birbirinden bilir. Eğer Al- ayırt etmesini bilir.
şüphesiz Allah ayırır. Allah dile- lah dileseydi; Ve Allah dileseydi,
َِ =وAllah ِ=ي ْعلمayırır
اّلل üstündür ve seydi sizleri ağır sizi muhakkak taşıyamayacağınız
َِ ِ=إşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=ع ِزيزdaima üstündür ..
2.
221
,, ت ْن ِكحوا,,ِ=ولevlenmeyin İman edinceye Ey mü'minler! İman edinceye Ve Allah'tan baş-
kadar müşrike Müşrik kadınları kadar putpe- kasına ilahlık ya-
ِِ = ْالم ْش ِركاmüşrik (Allah’a ortak koşan kadınları
ت ,,
nikah- (müşrikeleri) imana rest kadınları kıştıran kadınlarla
,, ,,
lamayınız. İman gelmedikçe nikâh nikahlamayın. onlar (sahih) inan-
) kadınlarla ى
,, َِٰ َ =حتkadar eden bir cariye ile almayın. Kendi- İman eden bir ca ulaşıncaya ka-
müşrike kadın- sini beğenmiş bile cariye puta dar evlenmeyin:
َِ =يؤْ ِمinanıncaya ِ=وْلمةbir cariye dan
ن –o sizin ho- olsanız müşrik bir tapan bir ka- Çünkü (Allah'a)
şunuza gitse
,,
kadından (bir müş- dındano ho- bağlanmış mümin
ِ=مؤْ ِمنةinanan ِ=خيْرdaha hayırlıdır de– elbette daha rikeden) Allah'ın şunuza gitse bir kadın, Allah'tan ,,
hayırlıdır. İman iman etmiş bir ca- dedaha iyidir. başkasına ilahlık
ِم ْش ِركة,,ن ِْ = ِمortak koşan (hür) kadında edinceye kadar riyesi elbet daha İman edinceye yakıştıran kadın-
,, ,, ,,
müşrik erkeklerle hayırlıdır. Müşrik kadar onları dan -bu sizin ho-
n و ِْ =وِلeğer de nikah ettir- erkeklere de imana puta tapan er- şunuza gitse de-
meyin; iman gelmedikçe, nikâh keklerle de ni- kesinlikle daha ha-
=أعْجبتْك ِْمhoşunuza gitse bile eden bir köle bir ile kadın vermeyin. kah ettirmeyin. yırlıdır. Ve Al-
,, ,,
Onlar sizi Ce- bir kulu elbet daha pan erkekten şıncaya kadar ka-
َِٰ َ =حتkadar ِ=يؤْ ِمنواiman edinceye hennem’e çağı- iyidir. Onlar sizi daha iyidir. dınlarınızı nikah-
ى ,,
rırlar. Allah ise, ateşe sürüklemek Onlar sizi ce- lamayın; zira (Al-
ِ=ولعبْدbir köle ِ=مؤْ ِمنinanan
,,
Cennet’e ve istiyor, Allah ise henneme ça- lah'a) bağlanmış
mağfirete çağırır tevfîk-i sübhânîsiy- ğırırlar. Allah bir mümin erkekten
ِ=خيْرdaha hayırlıdır
,,
ve tezekkür et- le cennete, gufra- ise cennete ve -bu sizi hoşnut etse
ِمش ِرك,,ن ْ ْ
ِ = ِمmüşrik erkekten sinler diye insan- na çağırıyor. Ve mağfirete ça- bile- kesinlikle da-
,,
lara ayetlerini daima tahattur et- ğırır ve öğüt ha hayırlıdır. (Böy-
=ول ِْوeğer açıkça bildirir. sinler diye âyetle- alsınlar diye leleri) sizi ateşe
rini insanlara açık insanlara davet ederken Al-
=أعْجبك ِْمhoşunuza gitse bile ,,
olarak bildiriyor.
,,
ayetlerini lah sizi cennete ve
açıkça bildirir. O'nun izniyle mağ-
ِولئِك َٰ (=أZira) onlar,,
firet(e nail olma)ya
davet eder; ve Al-
ِ=يدْعونçağırıyorlar lah mesajını insan-
lığa açıklar ki on-
ِِ َالن,,= ِإلىateşe اّلل
ار َِ =وAllah ise dan ders alabilsin-
,,
ler.
=يدْعوçağırıyor ْالجنَ ِِة,,= ِإلىcennete
=و ْالم ْغ ِفرِِةve mağfirete = ِبإ ِ ْذ ِن ِِهizniyle
,,
ِ=يتذ َكرونdüşünürler
2. Sana kadınların Senden hayzı da Sana adet ha- Sana (kadınların)
222
.. ِ =ويسْألونsana soruyorlar
ك ..
aybaşı kanama- soruyorlar. De ki: linden de so- ay halleri hakkında
ِ ِ ْالم ِح..ن
يض ِِ =عadet görmeden ..
sı hakkında soru
sorarlar. De ki;
Kendilerine bir nevi ruyorlar. De ki: soruyorlar. De ki: O
eziyet (eza, sıkıntı) O, bir ezadır. bir zayıflık halidir.
ِْ =قde ki ِ=هوo =أذًىeziyettir
ل ..
«O bir eziyet, bir
rahatsızlıktır.
olduğu için hayızlı Onun için adet Bu yüzden, ay hali
anlarında kadın- halinde kadın- sırasında kadınlar-
=فاعْت ِزلواçekilin «Aybaşı dönem-
lerinde kadınlar-
lardan uzak durun. larınızdan ay- dan uzak durun ve
Ve pâk olacakları rılın. Temizle- onlar temizlenince-
ِ=النِساءkadınlardan dan uzak durun, vakte kadar onlarla ninceye kadar ye kadar kendileri-
temizleninceye yalnız kalmayın onlara yak- ne yaklaşmayın;
ِ ِ ْالم ِح..=فِيadet halinde
يض .. kadar onlara (onlara yaklaşma- laşmayın. İyi- temizlendiklerinde
yaklaşmayın. yın), ne zaman pâk ce temizlen- ise Allah'ın emret-
َِ ت ْقربوه..ِ=ولonlara yaklaşmayın
ن .. Temizlendikle- olurlarsa Allah'ın dikleri vakit, tiği şekilde onlara
rinde Allah´ın si- sizlere emrettiği Allah´ın size yaklaşın. Doğrusu,
َِٰ َ =حتkadar ِطه ْرن
ى ْ =يtemizleninceye ze emrettiği yol- üzere kendileriyle emrettiği yer- Allah pişmanlıkla
dan onlarla cin- yalnız kalabilirsi- den onlara va- kendisine yönelen-
=فإِذاzaman ِ=تط َه ْرنtemizlendikleri sel ilişki kurun. niz. Şüphe yok, Al- rın. Şüphesiz leri ve özlerini te-
َِ =فأْتوهonlara varın
Hiç şüphesiz Al- lah, günahlarından ki Allah; hem miz tutanları sever.
ن .. lah tevbe eden- rücû edenleri se- çok tevbe
leri ve tertemiz ver, temizlenenleri edenleri se-
ِحيْث..ن ِْ = ِِمyerden ِ=أمركمemrettiği olanları sever. sever. ver, hem de
çok temizle-
َِ =Allah’ın ن
اّلل َِ ِ=إşüphesiz اّلل
َِ =Allah nenleri sever.
ُِّ=ي ِحبsever ِ=الت َ َوا ِبينtevbe edenleri ..
ُِّ=وي ِحبsever
ِ= ْالمتط ِه ِرينtemizlenenleri
2. Kadınlarınız si- Kadınlarınız sizin Kadınlarınız Kadınlarınız sizin
223
,, ِ=نِساؤك ْمkadınlarınız zin çocuk üreten için tarladır. Tarla- sizin için bir tarlalarınızdır; tar-
ِ=ح ْرثbir tarladır =لك ِْمsizin için
,,
tarlalarınızdır. O nızı dilediğiniz gibi tarladır. O
halde, tarlanıza ekin ve istikbaliniz halde tarlanı-
,,
lanıza dilediğiniz
şekilde girin, ama
ْ
=فأتواvarın =ح ْرثك ِْمtarlanıza dilediğiniz gibi için hayırlar birikti- za dilediğiniz önce kendi ruhları-
varın. Kendiniz rin. Allah'tan kor- gibi varın. Ve nız için bir hazırlık
ِشئْت ِْم,,ىَِٰ َ=أنdilediğiniz biçimde için ileriye dönük kun, karşısına çı- kendiniz için
,,
hazırlık yapın, kacağınızı da bilin. önceden iyi
yapın. Allah'a karşı
sorumluluğunuzun
=وقدِمواhazırlık yapın günah işlemek-
,, ameller gön- bilincinde olun ve
ten sakının ve derin. Bir de bilin ki, O'na mut-
= ِْل ْنف ِسك ِْمkendiniz için mutlaka Allah ´a
,, Allah´tan kor- laka kavuşacaksı-
kavuşacağınızı kun. Ve bilin nız. Ve sen de (ey
=واتَقواve sakının اّلل
,, َِ =Allah’tan bilin. Bunu mü- ki; siz, şüphe- peygamber), imana
minlere müjdele. siz O´na ka- erişenleri müjdele.
=واعْلمواve bilin ki ,, ,, vuşacaksınız.
İman edenleri
=أنَك ِْمşüphesiz siz ,, müjdele.
ِ=مَلقوهO’na kavuşacaksınız ,,
=وتتَقواve sakınmanıza ..
lah işiten ve bi- mâni yerine koy- lah Semi´dir, yan, her şeyi bilen-
lendir. mayın. Allah söy- Alim´dir. dir.
ص ِلحوا ْ =وتve düzetmeye ..
lediklerinizi işitiyor,
düşündüklerinizi
ِ=بيْنarasını اس ِ ِ َ=النinsanların biliyor.
2.
226
.. ِيؤْ لون..ِ = ِللَذِينyaklaşmamağa yemin .. .. ..
Eşlerine yaklaş- Haremleriyle yalnız Kadınlarına
mamaya yemin kalmayacaklarına yaklaşmama-
Eşlerine yaklaşma-
yacaklarına dair
edenler için م.. ِْ = ِمkadınlarına
ِْ نِسائِ ِه..ن edenler dört ay yemin edenler için ya yemin
bekleyebilirler. dört ay beklemek edenler için
yemin edenler için
dört ay bekleme
ِ=تربُّصbekleme (hakkı) vardır .. ..
Eğer bu yeminle- var. Şayet rücû dört ay bek-
rinden dönerler- ederlerse, bilsinler lemek vardır.
süresi vardır; şayet
(yeminlerinden)
=أ ْربع ِِةdört ِ=أ ْشهرay ن ِْ ِ =فإeğer se, kuşku yok ki, ki: Allah'ın mağfire- Eğer yeminle-
Allah bağışlayı- ti geniş, rahmeti rinden döner-
dönerlerse, unut-
mayın ki Allah çok
(=فاءواo süre içinde) dönerlerse
.. .. .. cıdır ve merha- nâmütenâhî. lerse şüphesiz affedicidir, rahmet
metlidir. ki Allah Ga- kaynağıdır.
َِ ِ =فإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah fur´dur, Ra-
him´dir.
ِ=غفورbağışlayan
ِ=ر ِحيمmerhamet edendir ..
2.
227
,,ِ=و ِإ ْنeğer Eğer boşanmaya Yok, eğer talâka
karar verirlerse azmetmişlerse
Şayet boşan-
maya karar
Ama eğer ayrılma-
ya kararlı iseler,
=عزمواkesin karar verirlerse ,, ,,
kuşku yok ki Al- şüphe yok Allah
lah işiten ve bi- söylediklerini işiti-
verirlerse,
muhakkak Al-
unutmayın ki Allah
her şeyi işitendir,
ِالطَلق َ =boşamaya نَِ ِ =فإşüphesiz lendir. yor, kurduklarını lah Semi´dir, her şeyi bilendir.
biliyor. Alim´dir.
َِ =Allah ِ=س ِميعişitendir
اّلل
ِ=ع ِليمbilendir
2.
228
.. ِ =و ْالمطلَقboşanmış kadınlar
ات Boşanmış kadın- Tatlîk edilen kadın- Boşanmış ka- Boşanmış kadınlar,
lar üç aybaşı
..
lar nefislerine üç dınlar; kendi evlenmeksizin üç
ِصن ْ َ برت ي =gözetlerler
boyunca kendi- hayız bekletecek- kendilerine, üç ay hali boyunca
lerini gözlem al- ler. Bunlar Allah'a adt ve temiz- bekleyeceklerdir:
َِ = ِبأ ْنف ِس ِهkendilerini ِ=ثَلثةüç
ن tında tutarlar. ve âhiret gününe lenme müdde- Çünkü eğer Allah'a
Eğer Allah´a ve inanmışlarsa bil- ti beklerler. ve Ahiret Günü'ne
ِ=قروءkur’ (üç adet veya üç temizlik süre Ahiret
.. ..
gününe sinler ki, rahimle- Eğer onlar, Al- inanıyorlarsa, Al-
.. .. ..
inanmışlar ise rinde Allah'ın ya- lah´a ve ahiret lah'ın rahmetinden
..
si) ل ُِّ ي ِح..ِ=ولhelal olmaz Allah´ın rahimle- rattığını saklamak gününe inanı- yarattıklarını giz-
..
rinde yarattığı kendilerine helâl yorlarsa, Al- lemeleri meşru de-
َِ =لهkendilerine
ن çocuğu saklama- olmaz. Bununla lah´ın kendi ğildir. Ve bu süre
ları kendilerine beraber, kocaları rahimlerinde zarfında barışmak
ِي ْكت ْمن..ن ِْ =أgizlemeleri helâl değildir. salâh istiyorlarsa yarattığını giz- isterlerse, kocala-
şu müddet zarfın- lemeleri onla- rının onları kabul
ِخلق..=ماyarattığını اّلل َِ =Allah’ın da onları tekrar ra helal olmaz. etmeye öncelikle
almak hakkına Eğer barışmak hakları vardır; ama
َِ ام ِه
ن ِ أ ْرح..=فِيkendi rahimlerinde mâliktirler. Onların isterlerse; ko- adalet ölçülerine
..
indeki
ِوفِ (=بِ ِْالم ْعرörfe uygun) hakları .. ..
ِاّلل
َِ =Allah’ın =يبيِنهاaçıklamaktadır
ِ= ِلق ْومbir toplum için ِ=ي ْعلمونbilen
.. ..
2.
231
,, =و ِإذاzaman ِ=طلَ ْقتمboşadığınız Kadınları boşa- Kadınları boşadı- Ve kadınları Böylece, kadınları-
yıp da bekleme nız, onlar da iddet- boşadığınız nızı boşadığınızda
ِ=النِساءkadınları ِ=فبل ْغنulaştıklarında sürelerini dol- lerini bitirdilerse ar- zaman; iddet- ve onlar bekleme
durdukları za- tık ya kendilerini lerini bitirince sürelerinin sonuna
َِ (=أجلِهiddetlerinin) sonuna
ن man ya onları iyilikle tutun, yahut artık onları ya yaklaşmak üzere
,,
meşru biçimde iyilikle yollayın. iyilikle tutun iken onları ya gü-
َِ =فأ ْم ِسكوهya onları tutun
ن ,,
tutun ya da yine Yoksa haklarına veya iyilikle zellikle alıkoyun ya
,,
meşru biçimde tecavüz için zarar- salıverin. Sırf da güzel bir şekilde
ِ= ِبم ْعروفiyilikle =أ ِْوya da bırakın. Sakın larına olarak onları zulmedebil- bırakın. Ama, arzu-
,,
onlara zarar ve- tutmayın. Bunu meniz için za- ları hilafına, eziyet
َِ =س ِرحوهbırakın
ن rerek Allah´ın sı- kim yaparsa mut- rarlarına onları etmek için alıkoy-
nırlarını çiğne- lak nefsine zul- tutuvermeyin. mayın: Çünkü,
ِ= ِبم ْعروفiyilikle mek amacı ile metmiş olur. Sakın Kim, böyle böyle bir davranış-
kadınları alıkoy- Allah’ın âyetlerini yaparsa; mu- ta bulunan, (yal-
َِ ت ْم ِسكوه,,ِ=ولonları (yanınızda) tut mayın. Kim bunu eğlence edinme- hakkak kendi nızca) kendisine
ن ,, ,,
Allah´ın size ba- onunla sizleri irşad yerine koyma- yapmayın; Allah'ın
ِْ =ومkim ل
ن ِْ =ي ْفعyaparsa ğışladığı nimet- etmekte olduğunu yın. Allah´ın size lütfettiği nimet-
َٰ
ِ=ذ ِلكbunu =فق ِْدmuhakkak leri ve öğüt ver- hatırdan çıkarma- üzerinizdeki leri ve size öğüt
mek için indirdiği yın. Allah'tan kor- nimetini ve si- için indirdiği vahyi
ِ=ظلمzulmetmiştir ِ=نفسهkendine ْ Kitabı ve hikmeti kun ve bilin ki Allah ze öğüt ver- ve hikmeti hatırla-
hatırınızdan çı- herşeyi biliyor. mek için indir- yın; Allah'a karşı
َ
تت ِخذوا,,ِ=ولedinmeyin karmayın. Al-
lah´tan korkun
diği kitabı ve sorumluluğunuzun
hikmeti hatır- bilincinde olun, ve
ِِ =آياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın ve O´nun herşe-
yi bildiğini bilin.
layın. Al- bilin ki Allah her
lah´tan kor- şeyin aslını bilir.
ِ=هز ًواeğlence =وا ْذكرواdüşünün kun. Ve bilin ki
Allah, şüphe-
ِ=نِ ْعمتnimetini ِاّلل َِ =Allah’ın siz her şeyi bi-
lendir.
=عليْك ِْمsize olan ,,
= ِب ِِهonunla =واتَقواkorkun
َِ =Allah’tan =واعْلمواve bilin ki
اّلل ,, ,,
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah ل ِِ = ِبكher
ِ=ش ْيءşeyi ِ=ع ِليمbilir
2.
232
.. =و ِإذاzaman ِ=طلَ ْقتمboşadığınız Kadınları boşa- Kadınları boşadı- Kadınları bo- Kadınları boşadık-
yıp da bekleme nız, onlar da iddet- şadığınız va- tan sonra, bekleme
ِ=النِساءkadınları ِ=فبل ْغنulaştıklarında sürelerini dol- lerini bitirdilerse - kit, onlar id- sürelerinin sonuna
durdukları za- aralarında iyilikle detlerini bitir- gelmişlerse, arala-
َِ (=أجلهiddetlerinin) sonuna
ن man eğer daha uzlaştıkları takdir- diklerinde,
..
rında uygun bir şe-
önceki kocaları de- kendilerini ko- aralarında gü- kilde anlaştıkları
َِ ت ْعضلوه..ِ=فَلengel olmayın
ن ile meşru biçim- calarına varmaktan zelce anlaştık- taktirde başka er-
..
de anlaşırlarsa men etmeyin. İşte ları takdirde; keklerle evlenmele-
ِي ْنكِحْ ن..ن ِْ =أevlenmelerine evlenmelerine bu öyle bir irşad ki kocalarıyla rine engel olmayın.
engel olmayın. içinizden kim Al- tekrar evlen- Bu, Allah'a ve Ahi-
َِ (=أ ْزواجهeski) kocalarıyla
ن Bu, içinizdeki Al- lah'a ve âhiret gü- melerine mani ret Günü'ne inanan
..
lah ´a ve Ahiret nüne inanmışsa olmayın. İşte her biriniz için uya-
تراض ْوا..=إِذاanlaştıkları takdirde gününe inanan- onu yola getirir. İş- sizden Allah´a rıdır; bu, sizin için
..
lara yönelik bir te bu hakkınızda ve ahiret gü- en erdemli ve en
=بيْنه ِْمkendi aralarında.. öğüttür. Bu sizin en hayırlısı, en ne- nüne inanmış temiz (yol)dur. Al-
ِتكلَف,,ِ=لyükümlü tutulmaz Eğer kendi ara- olmaları üzerine rara sokulma- da aynı görev dü-
larında rıza ve çocuğu memeden sın. Mirasçıya şer. Ve eğer (anne-
,,
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِت ْعملون,,=بِماyaptığınız her şeyi ,, ,,
ِصير ِ =بgörmektedir
2.
234
.. ِ يتوفَ ْو..ِ=والَذِينölenlerin
ن Aranızdan ölen- İçinizden, vefat İçinizden ölen- İçinizden biri ölür
lerin geride bı- edip de arkaların- lerin geriye bı- ve ardından kadın-
= ِم ْنك ِْمiçinizden raktıkları eşleri da kadın bırakan raktıkları eş- lar bırakırsa, yeni-
dört ay, on gün kimselerin harem- ler; kendi ken- den evlenmeleri
ِ=ويذِرونgeriye bıraktıkları ..
kendilerini göze- leri nefislerini dört dilerine dört için dört ay on gün-
tim altında tutar- ay on gün beklete- ay ve on gün lük bir bekleme sü-
=أ ْزوا ًجاeşleri lar. Bu sürelerini cekler; iddetlerini beklerler. resi geçirmeleri ge-
doldurduklarında bitirdiler mi artık Müddetlerini rekir; bekleme sü-
ِصن ْ َ(=يتربbekleyip) gözetlerler meşru olarak kendi haklarında bitirdikleri vakit resinin sonuna
..
yaptıklarından meşru olarak ihti- onların, kendi- vardıklarında ken-
َِ = ِبأ ْنف ِس ِهkendilerini ِ=أ ْربعةdört dolayı siz sorum- yar edecekleri ha- leri için uygun dileri ile ilgili olarak
ن
lu tutulmazsınız. reketten sizlere olanı yapma- meşru şekilde ne
ِ= أ ْشهرay =وع ْش ًراve on gün Hiç şüphesiz ne mes’ûliyet yok. Al- larından dola- yaparlarsa yapsın-
.. ..
yaparsanız Allah lah bütün işledikle- yı size bir gü- lar bir günah yok-
ِبل ْغن..=فإِذاbitirince ن َِ =أجلهsürelerini onu bilir. rinizden haberdar. nah yoktur. Ve tur. Ve Allah tüm
Allah, işledik- yaptıklarınızdan
ِجناح..ِ=فَلbir günah yoktur .. .. lerinizden ha- haberdardır.
berdardır.
=عليْك ِْمsize
ِفع ْلن..=فِيماyapmalarında
َِ أ ْنف ِس ِه..=فِيkendileri için
ن ..
ِت ْعملون..=بِماyaptıklarınızdan
ِ=خبِيرhaberdardır
2. Kadınları nikahla Bir de kendilerini Böyle kadınla- Ancak bu kadın-
235
,, ِ جن,,ِ=ولbir günah yoktur
اح ,, ,,
isteyeceğinizi ta- almak istediğinizi rı nikahlamak lar(dan herhangi
=عليْك ِْمsize riz yoluyla bil- kadınlara dokun-
dirmenizden ve- durmanızdan ya-
isteğinizi bil-
dirmenizden
birin)e evlenme ni-
yetinizi hissettir-
ِب ِِه,,ع َرضْت ِْم,,= ِفيماüstü kapalı biçimde ya
,, ,, ,
böyle bir ar- hut içinizde tutma-
zuyu gönülleri- nızdan dolayı da
veya bir arzu-
yu gönülleri-
menizde veya açı-
ğa vurmadan böyle
,bildirmenizden
nizde saklama- sizlere mes'ûliyet nizde sakla- bir niyet taşıma-
ِطب ِة ,, ْ ن ِخ ِْ ِم
=evlenme,,isteğinizi
nızdan dolayı si- yok. Allah biliyor ki manızdan do- nızda sizin için bir
ze bir vebal yok- onları mutlaka layı size bir günah yoktur:
ِِ النِس
اء =kadınlara =yahut أ ِْو tur. Allah bilmiş- anacaksınız. An- vebal yoktur.
tir ki, siz onları cak kendilerine Allah bilmiştir
(Çünkü) Allah, on-
lara evlenme tekli-
أ ْكن ْنت ِْم
=gizlemenizden mutlaka hatırla- nikâh va'dinde bu- k; siz, onları
yacaksınız. Fa- lunmayın, yalnız mutlaka hatır-
finde bulunma ni-
yetinizi bilir. Ama
فِي أ ْنف ِسك ِْم
,, =içinizde ِع ِلم
=bilir,,ki kat onlarla gizli- meşru sözler söy- layacaksınız, yine de, onlara
ce vaidleşmeyin. leyin. Farz olan id- fakat uygun karşı duygularınızı
َِ
اّلل
=Allah أنَك ِْم
=şüphesiz,,sizin Meşru bir sözle det sonunu bulma- bir sözle söy- gizlilik içinde bil-
söylemeniz müs- dıkça da nikâhı lememeniz dirmek yerine on-
َِ ست ْذكرونه
ن =onları,,anacağınızı tesna, iddet ni- akde azmetmeyin. müstesna, on- larla en uygun ve
ِْ و َٰل ِك
hayet bulmadık- İçinizden geçeni larla gizlice makul şekilde ko-
ن =fakat ça nikah bağını Allah'ın biliyor ol- sözleşmeyin. nuşun; ve emredi-
bağlamaya az- duğunu bilin de İddeti nihayet len (bekleme süre-
َِ لِ توا ِعدوه
ن ,, =sakın,,onlarla,,sözleşme metmeyin. Ve bi- O'ndan sakının. bulmadıkça si) sona ermeden
lin ki, şüphesiz Sonra Allah'ın nikah bağını önce evlilik bağını
yin ِس ًّرا
=gizli(buluşma)ya Allah; gönülleri- gufranı büyük, hil- bağlamaya kurmaya kalkışma-
nizde olanı bilir. mi nâmütenâhî bu- kalkmayın. Ve yın. Unutmayın ki
َِ ِإ
ل =dışında ن تقولوا ِْ أ
,, =söylemeniz Artık O’ndan sa- lunduğunu da bilin. bilin ki; şüp- Allah aklınızdan
ًِ ق ْو
ل =bir,,söz ِم ْعروفًا
=iyi,,(meşru)
kının. Ve yine bi-
lin ki şüphesiz
hesiz Allah,
gönüllerinizde
geçenleri bilir. Bu
nedenle O'na karşı
Allah, Gafur’dur, olanı bilir. Ar- sorumluluğunuzun
ولِ ت ْع ِزموا
,, =ve,,kalkışmayın Halim’dir. tık O´ndan sa- bilincinde olun; ve
ِع ْقدة
=akdine,,(kıymaya) ِاح
=nikahِ النِك kının. Ve yine
bilin ki; şüp-
bilin ki Allah çok af-
fedicidir, çok ta-
َِٰ َ حت
ى =kadar ِيبْلغ
=ulaşıncaya hesiz Allah,
Gafur´dur,
hammül (hilm) sa-
hibidir.
ِْال ِكتاب
=yazılanın,,(iddetinin) Rahim´dir.
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah ِ=ي ْعلمbilir
أ ْنف ِسك ِْم,,فِي,,=ماiçinizden geçeni ,,
َِ =Allah ِ=غفورbağışlayandır
اّلل
ِ=ح ِليمhalimdir
2. Kadınlara el Şayet kadınları Temas etme- Henüz dokunma-
236
.. ِ جن..ِ=لbir günah yoktur
اح .. ..
sürmeden ya da henüz kendileriyle diğiniz veya dığınız veya mehir
=عليْك ِْمsize ِطلَ ْقتم..ن ِْ = ِإboşarsınız mehirlerini belir- yalnız kalmadan, bir mehir kes-
lemeden onları yahut onlar için bir mediğniz ka-
tespit etmediğiniz
kadınları boşama-
ِ=النِساءkadınları boşamanızın bir mehir kesmeden dınları boşa-
sakıncası yoktur. boşadınızsa üzeri- mışsanız, size
nızda bir günah
yoktur; ancak (böy-
َِ سوه
ن ُّ تم..ل ِْم..=ماhenüz dokunmadan ..
Fakat eli geniş nize günah yok. Eli vebal yoktur.
olan kendi gü- geniş olanınız kud- Şu kadar ki,
le bir durumda bile)
onlar için gerekli
=أ ِْوya da =ت ْف ِرضواtesbir etmeden
.. .. cüne göre ve eli retine göre, eli dar zengin olan tedarikleri yapın;
dar olan da ken- olanınız da kudre- kudretince, imkanları çok olan
َِ =لهonlara ً=ف ِريض ِةmehir
ن di gücüne göre tine göre olmak darda bulunan kendi gücüne dar
olmak üzere on- üzere onlara mü- da halince olan da (yine) ken-
َِ =ومتِعوهonları faydalandırsın
ن .. lara geleneklere rüvvetinize düşen ma´ruf bir fay- di gücüne göre adil
uygun bir hediye malı verin ki iyilik da ile onları şekilde bir tedarikte
ْ
ِالمو ِس ِع..=علىeli geniş olan .. .. verin. Bu, iyilik- şânından olanlar faydalandır-
severler için bir için bu bir borçtur. malıdır. Bu,
bulunsun; bu, gü-
zel davranan her-
ِ=قدرهkendi gücü nisbetinde
.. .. borçtur. iyilik edenlerin kesin üzerinde bir
üzerine bir yükümlülüktür.
ْالم ْقتِ ِِر..=وعلىeli dar olan da .. .. .. borçtur.
2.
237
,, ِطلَ ْقتموه َن,,ن ِْ =و ِإonları boşarsanız Eğer kadınların Şayet onları kendi- Bir mehir kes- Ve eğer dokunma-
,,
mehirlerini belir- leriyle yalnız kal- tiğniz takdirde dan önce, ama
ِِ ق ْب,,ن
ل ِْ = ِمönce ler de onları el madan evvel bo- temas etme- mehrini karşıladık-
sürmeden bo- şamakla beraber den önce on- tan sonra onları
َِ سوه
ن ُّ تم,,ن ِْ =أhenüz dokunmadan şarsanız, kendi- mehir kesmiş bu- ları boşarsa- boşarsanız, o za-
,,
lerinin ya da lunuyorsanız vacip nız; kestiğiniz man, kararlaştırdı-
فرضْت ِْم,,=وق ِْدbir mehir tesbit ettiğiniz t nikâhlarını
,,
ak- olan kesilen mikta- mehrin yarısı ğınızın yarısı(nı ve-
,,
detmeye yetkili rın yarısıdır. Meğer onlarındır.
,, ,,
rin), ancak onların
akdirde ن َِ =لهonlar için erkeğin bağış- ki ya kadınlar hak- Meğer, kendi- taleplerinden vaz-
,,
laması durumu larından geçsinler, lerini bağışla- geçmeleri veya ni-
ً=ف ِريض ِةvermeniz gerekir ,, dışında belirle- yahut nikâhın dü- mış veya ni- kah bağını elinde
diğiniz mehrin ğümü elinde olan kah düğümü tutanın (mehrin ya-
ِصف ْ ِ=فنyarısını yarısını ödeme- erkek hakkından elinde bulunan rısı ile ilgili) tale-
niz gerekir. Ba- geçsin. Erkekler, kimse bağış- binden vazgeçmesi
فرضْت ِْم,,=ماtesbit ettiğinizin (mehrin) ğışlamanız hakkınızdan sizin lamış ola. Ba- hali müstesna: Si-
,, ,,
nize karşı er- yın. Şüphe yok, Al- unutmayın. gundur. Ve birbiri-
=أ ِْوveya ِ=ي ْعفوvazgeçmesi demliği unutma- lah bütün işledikle- Şüphesiz Al- nize karşı lütufkar
بِي ِدِِه,,=الَذِيelinde olanın (erkeğin) ,,
yın. Hiç şüphesiz rinizi görüyor.
ne yaparsanız ,,
lah, yaptığınız davranma(nız ge-
şeyleri gören- reği)ni unutmayın:
ْ
ِ=عقدِةakdi ِاح ِ =النِكnikah Allah onu görür. dir. Doğrusu Allah bü-
tün yaptıklarınızı
ت ْعفوا,,ن ْ
ِ (=وأErkekler) Sizin affetmeniz ,, ,,
görür.
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِت ْعملون,,=ِِبماyaptıklarınızı
ِصير ِ =بgörür
2. Namazlara ve Bütün namazların, Namazlara ve Namazlarınıza ve
238
.. =حافِظواkoruyun orta namaza de- hele ikindi nama- orta namaza namazı en uygun
ِِ صلوا
ت َ ال..=علىnamazları vam edin, na- zının (orta nama- devam edin. şekilde ifa etmeye
maza, Allah ´a zın) geçmemesine Ve Allah´ın di- dikkat edin; ve Al-
ِِصَلة َ =والve namazı ى ْ
َِٰ =الوسْطorta gönülden
..
bağlı dikkat edin (edası- vanına huşu lah'ın huzurunda
ve saygılı olarak na ihtimam edin) ile durun. içten bir bağlılıkla
=وقومواdurun ّلل َِِ ِ =Allah’ın huzuruna durun. ve Allah'tan haşyet
üzre olarak kıyama
durun. ..
2.
239
,, ِ=فإ ِ ْنeğer Eğer korku altın- Korkuyorsanız, is-
da iseniz namazı ter yaya, ister sü-
Eğer korkar-
sanız yaya
Ama eğer tehlikede
iseniz, yürürken ve
(= ِخ ْفت ِْمbir tehlikeden) korkarsanız
,, ,,
yürürken ya da vari olduğunuz
binek hayvanı- halde kılın.
veya binmiş
olarak kılın.
binek (üzerin)de
(namazınızı ifa
ًِ =ف ِرجyaya =أ ِْوyahut
ال nın sırtında kılın. Selâmette iseniz,
Güvene kavuş- böyle sizlere bil-
Emin olduğu-
nuz vakitte de
edin); tekrar gü-
venliğe kavuşunca
ِ=ر ْكبانًاbinmiş olarak =فِإِذاzaman da
,, ,,
tuğunuzda Allah mediğinizi öğret-
size bilmediğiniz mesine karşı Al-
Allah´ın size
bilmediğiniz
Allah'ı anın, çünkü
daha önce bilme-
=أ ِم ْنت ِْمgüvene kavuştuğunuz
,, şeyleri nasıl öğ- lah'ı şükür ile anın. şeyleri öğretti- diklerinizi size öğ-
retti ise siz de ği şekilde Al- reten O'dur.
=فا ْذكرواanın اّلل َِ =Allah’ı O´nun adını lah´ı zikredin.
anın.
=كماşekilde =علَمك ِْمsize öğrettiği ,,
=ماşeyleri
ِت ْعلمون,,تكونوا,,=ل ِْمbilmediğiniz
2.
240
.. ِ يتوفَ ْو..ِ=والَذِينölüp de
ن Aranızdan vefat İçinizden vefat
..
İçinizden vefat Eğer içinizden biri
edip de geride edip de kadınlarını edip de eşleri- ölür ve arkasında
= ِم ْنك ِْمiçinizden eşlerini bırakan- arkada bırakacak ni geride bıra- kadınlar bırakırsa,
lar, bir yıl boyun- olanlar sonradan kanlar; bir se- dul eşlerine, (öl-
ِ=ويذرونgeriye bırakan(erkek)ler ..
ca evden çıkma- kadınlarının bir bü- neye kadar müş kocasının evi-
larına ihtiyaç bı- tün sene evlerin- eşlerinin evle- ni) terk etmeksizin
=أزوا ًجاeşler ْ rakmayacak den çıkarılmayıp rinden çıka- bir yıllık geçimlerini
(oranda bir me- bakılmalarını ev- rılmayarak vasiyet etsinler.
ًصيَ ِة ِ =وvasiyet etsinler .. ta´ı) eşlerine va- velce vasiyet ede- geçimlerinin Ama eğer (kendi
siyyet etsinler cekler. Şayet ken- sağlanmasını arzularıyla) ayrılır-
اج ِه ِْم ِ = ِْل ْزوeşlerinin (bıraksınlar veya diliklerinden çıkar- vasiyyet etmiş larsa kendileri hak-
varislerine hava- larsa nefislerine ait olmalıdırlar. kındaki meşru ta-
عا ً =متاgeçimlerinin sağlanmasını le etsinler.) Eğer işledikleri mübah Şayet kendile- sarruflarından do-
..
kadınlar kendilik- işlerden dolayı size ri çıkarlarsa; layı onlara bir gü-
ِِ ْالح ْو..=إِلىbir yıla kadar
ل .. lerinden evden mes'ûliyet yok. Al- artık onların nah yoktur. Ve Al-
..
çıkarlarsa kendi- lah azîzdir, hakîm- ma´ruf şekilde lah kudret ve hik-
ِإِ ْخراج..ِ(=غيْرevlerinden) çıkarılmadan leri ile ilgili yapa- dir. yapacakların- met sahibidir.
..
ve hikmet sahi-
=عليْك ِْمsizin için
..
bidir.
ِفع ْلن..ما..=فِيyapmalarında
َِ أ ْنف ِس ِه..=فِيkendileri hakkında
ن ..
2.
241
,, ِ =و ِل ْلمطلَقاboşanmış kadınların
ِت ,,
Boşanmış kadın- Tatlîk edilmiş ka-
ların geleneklere dınların da imkân
Boşanan ka-
dınlar için uy-
Ve boşanmış ka-
dınlar da güzel bir
=متاعgeçimlerini sağlamak ,,
uygun bir şekilde yettiği kadar faide-
geçimlerini sağ- lendirilmesi Al-
gun şekilde
geçimlerini
şekilde geçimlerini
sağlama (hakkına)
ِِ =بِ ْالم ْعرuygun olan şekilde
وف ,, ,,
lamak, takva sa- lah'tan korkanlara
hiplerinin boy- borçtur.
sağlamak var-
dır. Bu, mütta-
sahip olacaklardır.
Bu, Allah'a karşı
=حقًّاbir haktır (borçtur) =علىüzerine
,, ,,
nuna borçtur. kiler için bir
vazifedir.
sorumluluk bilinci
duyan herkes için
ِ= ْالمت َ ِقينmüttakiler bir görevdir.
2.
242
.. ِ =ك َٰذ ِلböyle ِ=يب ِينaçıklamaktadır
ك Allah ayetlerini
size böyle açık
İşte Allahu Zül-
celâl, aklınız ersin
İşte Allah, ak-
lınız ersin diye
Aklınızı kul-
lan(mayı öğ-
َِ =Allah =لك ِْمsize =آياتِ ِِهayetlerini
اّلل açık anlatıyor ki,
düşünesiniz.
diye, âyetlerini siz-
lere böylece bildiri-
ayetlerini bu
şekilde beyan
ren)meniz için Al-
lah size mesajlarını
=لعلَك ِْمumulur ki ..
yor. ediyor. böyle açıklıyor.
ِ=ت ْع ِقلونdüşünürsünüz
2. Binlerce kişilik Bakmaz mısın o Binlerce ol- Sen, ölüm korku-
243
,, ت ِر,,=أل ِْمgörmedin mi? ,,
kalabalık olarak binlerce adamın dukları halde suyla yurtlarını terk
خرجوا,,ِالَذِين,,=إِلىçıkanları ölüm korkusu ile hâline ki, ölüm ölüm korku- eden binlerce kişiyi
yurtlarından ka- korkusundan yurt- suyla yurtla- görmedin mi? Ki bu
ار ِه ِْم ِ دِي,,ن ِْ = ِمyurtlarından çan kimseleri larını bırakıp çık- rından çıkan- durumda Allah on-
görmedin mi? Al- mışlardı? Bunun ları görmedin lara Ölün! diye ses-
ِألوف,,=وه ِْمbinlerce kişi iken ,, ,,
lah onlara önce üzerine Allah onla- mi? Allh onla- lenmiş ve sonra da
«ölün» dedi, ar- ra "Ölün!" dedi. ra; (ölün) dedi. onları hayata geri
ِ=حذرkorkusuyla ت ِِ = ْالم ْوölüm kasından kendi- Sonra kendilerini Sonra da on- döndürmüştü.
lerini yeniden di- diriltti. Allah, şüphe ları diriltti. Unutmayın ki Allah,
ِ=فقالdemişti de ِ=لهمonlara
,, riltti. Hiç kuşku- yok, insanlara kar- Şüphesiz ki, insanoğluna karşı
suz Allah insan- şı lütuf sahibidir, Allah insanla- lütfunda sınırsızdır,
َِ =Allah =موتواÖlün! =ث َِمsonra
اّلل lara karşı kerem ama insanların ço- ra karşı lutuf ancak insanların
sahibidir, ama ğu şükretmezler. sahibidir. Ama çoğu nankördür.
=أحْ ياه ِْمkendilerini diriltmişti ,, insanlar çoğun- insanların pek
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
َِ =Allah’a ضا
اّلل ً =ق ْرbir borcu borcu ona kat Allah da binlerce kat fazlasıyla cek olan kimdir?
kat fazlası ile
,,
katını kendisine ödesin. Allah, Allah alır ve kat kat
ً=حسناgüzel öder. Kısıtlayan iade buyursun? Al- hem darlaştı- fazlasıyla verir; ve
da bol bol veren lah dilediğinden kı- rır, hem de hepiniz sonunda
ِ=فيضا ِعفهarttırması karşılığında de Allah´tır. sar, dilediğine
,, bollaştırır. Ve O'na döndürüle-
Döndürüleceği- açar; ve sizler dö- O´na döndürü- ceksiniz.
ِ=لهona =أضْعافًاfazlasıyla niz yer O´nun nüp O'na varacak- leceksiniz.
katıdır. sınız.
ً =ك ِثيرِةkat kat اّلل,, َِ =وAllah
ِ(=ي ْق ِبضrızkı) kısar da ,, ,,
ِ=ت ْرجعونdöndürüleceksiniz
2. Musa sonrası Yâ Muhammed! Musa´dan Musa'dan sonra İs-
246
.. ت ِر..=أل ِْمgörmedin mi? ..
dönemde yaşa- Benî İsrail'den o sonra İsrailo- rail oğullarının ön-
ِِ ْالم..= ِإلىileri gelenlerini
ل ..
yan bir grup ileri cemaatin Mûsa'nın ğullarından bir de gelenlerinin,
gelen İsrailoğlu- vefatından sonraki cemaate peygamberlerden
ِ ِإسْرائِيل..بنِي..ن ِْ = ِمİsrail oğullarının Bunlar Peygam- sın? Hani, pey- Hani, onlar birine:
nu görmedin mi? hâline bakmaz
..
mı- bakmadın mı? Bize bir kral
tayin et ki Allah yo-
َِٰ موس..ب ْع ِِد..ن
ى ِْ = ِمMusa’dan sonra berlerine
´Başımıza bir
gamberlerine "Bize peygamberle- lunda savaşalım!
..
bir emîr gönder ki rine bize bir dediklerini bilmez
قالوا..=إِ ِْذhani demişlerdi .. hükümdar getir Allah yolunda ci- hükümdar misin? O: Ya sa-
de onun emri al- had edelim" de- gönder ki, Al- vaşmanız emredilir
ِ= ِلنبِيPeygamberlerine ِ=لهمonlar tında Allah yo- mişlerdi. "Korka- lah yolunda de savaştan kaçar-
lunda savaşalım´ rım, cihad üzerini- savaşalım, sanız? diye sordu.
ِْ =ابْعgönder =لناbize
ث dediler. Pey- ze farz buyurulur- dediler. Pey- Onlar: Biz ve ço-
gamberleri onla- sa, etmezsiniz" gamberleri de: cuklarımız yurtla-
=مِ ِل ًكاbir hükümdar
.. ra; ´Ya eğer sa- dedi. "Bizler Allah Üzerinize sa- rımızdan sürül-
vaşmak size farz yolunda nasıl ci- vaş farz edilir müşken Allah yo-
ِْ ِ(=نقاتonun önderliğinde) savaşalım kılındığında bu had etmeyiz ki de ya savaş- lunda neden sa-
ل .. ..
ondan içiverdiler. geçince bir takımı olmak üzere ona inananlar nehri
a ِ=فإِنَهşüphesiz o = ِمنِيbendendir Talut ve berabe- "Câlût ile askerine hepsi de on- geçer geçmez öte-
,,
rindeki mü’minler bugün bizim gü- dan içiverdiler. kiler: Calut ve kuv-
َِ = ِإdışında ن
ل ِِ =مkimsenin ırmağı geçtikleri cümüz yetmez" Talut ve bera- vetlerine karşı
ِ=ا ْغترفavuçlayan ً=غ ْرف ِةbir avuç “Nice az bir top- karşısına çıkacak- berindeki
vakit dediler ki: dediler. Allah'ın (koymak için) bu-
mü´minler ır- gün hiç gücümüz
,,
luluk Allah’ın iz- larını bilenler ise mağı geçtikleri yok! dediler.(Ama)
= ِبي ِد ِِهeliyle =فش ِربواhepsi içtiler ,,
niyle pek çok fır- "Efradı az ne fırka- vakit; bizim kesin olarak Allah'a
ِ= ِم ْنهondan ل َِ = ِإhariç يَل ًِ =ق ِلpek azı kaları mağlup lar var ki efradı çok bugün Calut kavuşacaklarını bi-
etmişlerdir. Allah ne fırkalara Al-
,,
ve ordusuna lenler: Nice küçük
= ِم ْنه ِْمiçlerinden =فل َماnihayet sabredenlerle lah'ın izniyle gale- karşı gücümüz topluluklar, Allah'ın
beraberdir.” be çalmışlar; Allah yoktur, dedi- izniyle büyük kala-
ِ(=جاوزهırmağı) geçince ِ=هوo (Talut) ,,
sebat edenlerle
beraber-
ler. Mutlaka balıklara üstün
,,
Allah´a kavu- gelmiştir! Zira Al-
آمنوا,,ِ=والَذِينve iman eden ,,
dir"cevabını verdi- şacaklarını bi- lah, güçlüklere kar-
,,
ler. lenlerse dedi- şı sabırlı olanlarla
ِ=معهberaberindekiler =قالواdediler ler ki: Nice az beraberdir. diye
topluluk, Al- cevap verdiler.
لنا,,ِطاقة,,ِ=لbizim gücümüz yok ,, lah´ın izniyle
,,
pek çok toplu-
ِ= ْالي ْومbugün ِ= ِبجالوتCalut’a luğu yenmiştir.
Allah sabre-
=وجنو ِد ِِهve askerlerine karşı
,, ,, denlerle bera-
berdir.
ِ=قالdedi
ِيظنُّون,,ِ=الَذِينkanaat getirenler ,,
مَلقو,,=أِنَه ِْمkavuşacaklarına
ِاّلل
َِ =Allah’a =ك ِْمnice
ِفِئة,,ن ِْ = ِمtopluluk ِ=ق ِليلةaz olan ,,
2.
252
.. ِ =تِ ْلbunlar ِ=آياتayetleridir
ك Bunlar Allah´ın Lâkin işte şunlar
ayetleridir. Bun- Allah'ın âyâtıdır ki
İşte bunlar Al-
lah´ın ayetle-
Bunlar Allah'ın me-
sajlarıdır: Biz (ey
ِاّلل
َِ =Allah’ın ları sana hakka sana hak olarak
bağlı olarak bildiriyoruz ve sen,
ridir. Onları
sana hak ola-
Peygamber,) haki-
kati ortaya koyan
=نتْلوهاokuyoruz (açıklıyoruz) ..
okuyoruz. Hiç şüphe yok, pey-
kuşkusuz sen de gamberlerdensin.
rak okuyoruz.
Şüphesiz ki
bu (mesaj)ları sana
iletiyoruz: doğrusu
ِ=عليْكsana ق ِِ = ِب ْالحhak olarak ..
peygamberler-
den birisin.
sen elçiler-
densin.
sen, bu mesajların
emanet edildiği (el-
ِ=و ِإنَكelbette sen .. çilerden)sin.
ِما ا ْقتتل
,, =öldürmezlerdi
anlaşmazlığa bir takımı iman et- kat ihtilafa lere kapıldılar ve
düştüler. Onlar- tiği halde yine içle- düştüler, son- bazıları imana
ن ب ْع ِد ِه ِْم
,, ,, ِْ الَذِينِ ِم
=onların,,arkasından,, dan kimi iman rinden bir takımı ra onlardan ererken diğerleri
etti, kimi de kâfir inkâra saptı. Eğer kimi inandı, hakikati inkara yö-
gelen(millet)ler ,, =sonra ن ب ْع ِِد ِْ ِم
oldu. Eğer Allah Allah isteseydi kimi de inkar neldi. Buna rağ-
öyle dileseydi, bunlar birbirlerinin etti. Allah dile- men Allah dilesey-
ِما جاءتْهم
,, =gelmiş,,olduktan onlar birbirlerini kanına girmezlerdi; seydi; birbirle- di, birbirleriyle ça-
öldürmezlerdi. lâkin Allahu Zül- rini öldürmez- tışmazlardı. Ama
ِْالبيِنات
=açık,,deliller =fakat ِِ و َٰل ِك
ن
Ama Allah neyi celâl dilediğini iş- lerdi. Ancak Allah dilediğini ya-
dilerse onu ya- ler. Allah, istediği- par.
اختلفوا ْ
=anlaşmazlığa,,düştüler par. ni yapar.
ِ=و ْالكافِرونKâfirler
ِ=همta kendileridir
..
َِ ِ=إdışında
ل
ِشاء,,=بِماkendisinin dilediğinin ,,
ِ=و ِسعkaplamıştır
ِ=ك ْر ِسيُّهO’nun Kürsüsü ,,
ِِ سماوا
ت َ =الgökleri
ِ=و ْاْل ْرضve yeri ,,
=فق ِِدmuhakkak ki o .. ..
ِ=اسْت ْمسكyapışmıştır
ِِ=بِ ْالع ْروةbir kulpa ى َِٰ = ْالوثْقsağlam
..
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
لهِا..ِا ْن ِفصام..ِ=لkopmayan
َِ =وAllah ِ=س ِميعişitendir
اّلل
ِ=ع ِليمbilendir
2. Allah müminlerin Allah iman edenle- Allah, inanan- Allah inanç sahip-
257
,, ِاّلل
َ =Allah ي ُِّ =و ِلdostudur dostu, kayırıcı- rin velîsidir (görüp ların dostudur. lerine yakındır, on-
آمنوا,,ِ=الَذِينinananların sıdır. Onları ka- gözetleyicisidir = Onları karan- ları koyu karanlık-
ranlıklardan ay- hâmisidir = yar- lıktan aydınlı- tan aydınlığa çıka-
=ي ْخ ِرجه ِْمonları çıkarır ,,
dınlığa çıkarır. dımcısıdır = ğa çıkarır. rır; oysa hakikati
Kâfirlerin dostları zahîridir); onları Küfredenlerin inkara şartlanmış
ِِ الظلما
ت ُّ ,,ِ= ِمنkaranlıklardan ise Şeytan ve karanlıktan nura dostları ise olanlara yakınlık
yardakçılarıdır. çıkarır. Küfre sa- Tağut´tur. On- gösterenler onları
النُّو ِِر,,= ِإلىaydınlığa Bunlar, onları panlara gelince, ları aydınlıktan aydınlıktan çıkarıp
aydınlıktan çıka- onların velileri de karanlıklara derin karanlığa iten
كفروا,,ِ=والَذِينkâfirlerin rarak karanlıkla- putlarıdır; kendile- çıkarırlar. İşte şeytani güçlerdir:
ra sokarlar. On- rini nurdan karan- onlar ateş ya- İçinde yaşayıp
ِ=أ ْو ِلياؤهمdostları da ,, lar, orada ebedi lıklara çıkarırlar. İş- ranıdır. Onlar kalmak üzere ate-
olarak kalmak te bunlar ehl-i ce- orada temelli şe mahkum olanlar
ِالطاغوت َ =Tağuttur üzere Cehen- hennem ki orada kalacaklardır. da işte böyleleridir.
nemliktirler. ebediyyen kala-
(=ي ْخ ِرجونه ِْمO da) onları çıkarır ,, ,, ,, caklar.
ِِ ُّالن,,ِ= ِمنaydınlıktan
ور
ِِ الظلما
ت ُّ ,,= ِإلىkaranlıklara
ِولئِك َٰ =أİşte onlar ِصحاب ,, ْ =أhalkıdır
ِِ َ=النateş =ه ِْمonlar =فِيهاorada
ار
ِ=خا ِلدونebedi kalacaklardır ,,
َِ =وAllah
اّلل
ي ْهدِي..ِ=لdoğru yola iletmez .. ..
ِ=قالdedi ِ=أعْلمbiliyorum
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِيء ْ ش,,ل ِِ ك,,ى َِٰ =علherşeye
ِ=قدِيرkadirdir
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
2.
260
.. ِو ِإ ْذ
=bir..zaman ِقال
=demişti
Hani İbrahim: Hani, İbrahim "Yâ Hani İbrahim: Hani İbrahim, Ey
“Rabbim, ölüleri Rabbi! Ölüleri nasıl Rabbım, ölüle- Rabbim! Ölüye na-
ِإِبْرا ِهيم =İbrahim =Rabbimِِ ر
ب nasıl dirilttiğini diriltiyorsun, bana ri nasıl diriltti- sıl hayat verdiğini
bana göster” de- göster!" demişti. ğini bana gös- bana göster! de-
أ ِرنِي =bana..göster =nasılِكيْف yince “İnanmıyor Allah "Sen yoksa ter, deyince. mişti. O da, Yoksa
musun?” demiş- inanmadın mı?" İnanmıyor inancın yok mu?
تحْ يِي =dirilttiğini َِٰ ْالم ْوت
ى
=ölüleri ti. O da “Hayır buyurunca, "Evet musun? de- diye sormuştu. (İb-
öyle değil, ama inandım, lâkin kal- mişti. O da: rahim) cevap ver-
ِقال =(Allah)..dedi kalbim iyice bimin itminan bul- Hayır öyle de- mişti: Hayır, ama
mutmain olsun” ması için" dedi. Al- ğil, ama kal- (görmeme izin ver)
ِْ أول ِْم تؤْ ِم
ن .. =yoksa..inanmadın..mı demişti. “Öyley- lah buyurdu ki: bim iyice ki kalbim tamamen
se dört çeşit kuş "Kuşlardan dört mutmain ol- mutmain olsun.
ِقال =(İbrahim)..dedi..ki al, onları kendi- tanesini al, kendi- sun, demişti. Öyleyse demişti Al-
ِْ و َٰل ِك
ne alıştır. Sonra ne yaklaştırıp iyice Öyleyse dört lah, Dört kuş al ve
َِٰ بل
ى =Hayır..(inandım) ن
=fakat her dağ başına gördükten sonra, çeşit kuş al; onlara sana itaat
onlardan birer parçalara ayır, her onları kendine etmeyi öğret; sonra
َِ طم ِئ
ن ْ ِلي
=tatmin..olması..için parça koy. Sonra dağ başına bir alıştır, sonra onları (etrafındaki)
onları çağır. Ko- parçasını bırak. her dağ başı- her tepeye ayrı ayrı
ِق ْلِِبي
=kalbimin ِقال
=dedi şarak sana gelir- Daha sonra, onları na onlardan sal; sonra da çağır:
فخ ِْذ
=o..halde..tut ًأ ْربع ِة
=dördünü
ler. Ve bil ki çağır. Sana koşa birer parça uçarak sana gele-
şüphesiz Allah koşa gelsinler. Sen koy. Sonra on- cekler. Bil ki Allah
ِِ الطي
ْر .. َ ِِمن
=kuşlardan
Aziz’dir, Ha-
kim’dir.
de Allah'ın azîz ol- ları, çağır, ko- her şeye kadirdir,
duğunu, hakîm ol- şarak sana hikmet sahibidir.
َِ فص ْره
ن =onları..alıştır =kendineِِإليْك duğunu bil". gelirler. Ve bil
ki şüphesiz Al-
ث َِم
=sonra ِْ اجْ ع
ل
=koy َِٰ عل
ى
=üzerine
lah, Aziz´dir,
Hakim´dir.
ِِ =كher ِ=جبلdağın
ل
َِ = ِم ْنهonlardan =جِ ْز ًءاbir parça
ن ..
=ث َِمsonra
َِ =ادْعهonları (kendine) çağır
ن .. ..
ِ=يأْتِينكsana gelecekler ..
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=ع ِزيزdaima üstün ..
2. Mallarını Allah Allah yolunda mal- Mallarını Allah Allah yolunda mal-
261
,, ِ =مثdurumu
ل yolunda harca- larını dağıtanların yolunda infak larını harcayanların
ِي ْن ِفقون,,ِ=الَذِينinfak edenlerin ,,
yanların durumu, hâli, toprağa atılan
her başağı yüz o daneye benzer
edenlerin du- durumu, kendisin-
rumu, her ba- den yedi başak çı-
=أ ْمواله ِْمmallarını taneli yedi başak ki, her başağı yüz
veren bir tohum daneli olmak üze-
şağında yüz kan ve her başakta
tane olmak yüz tane bulunan
ِِ سبِي,,= ِفيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah tanesine benzer. re, yedi başak çı-
Allah dilediğine karır. Allah diledi-
üzere yedi ba- bir buğday tohu-
şak veren ta- muna benzer: Allah
ِِ =كمثdurumu gibidir
ل ,, kat kat verir. Al- ğine kat kat verir. nenin durumu dilediğine kat kat
lah´ın lütfu ge- Allah'ın rahmeti gibidir. Allah, verir; ve Allah her
ِ=حبَةbir tohumun ت
,, ِْ =أ ْنبتveren niştir, O herşeyi geniş, ilmi nâmü- dilediğine kat şeyi kuşatan, her
bilir. tenâhîdir. kat verir. Ve şeyi bilendir.
ِ=سبْعyedi ِ=سنا ِبلbaşak Allah, Vasi´dir,
Alim´dir.
ِِ ك,,=فِيher ِ=س ْنبلةbaşağında
ل
ِ= ِمائةyüz ِ=حبَةtohum اّلل َِ =وAllah
ِ=يضا ِعفkat kat verir ,, ,,
2.
262
.. ِ ي ْن ِفق..ِ= ِالَذِينinfak edip de
ون Mallarını Allah O kimseler ki Allah Mallarını Allah Allah yolunda mal-
.. ..
yolunda harca- yolunda mallarını yolunda infak larını harcayan ve
=أ ْمواله ِْمmallarını dıktan sonra sa- dağıtırlar, sonra edip de, sonra sonra iyiliklerini
dakalarını başa verdiklerinin arka- infak ettikleri başa kakıp (muh-
ِِ سبِي..=فِيyolunda اّلل
ل ِ َِ =Allah kakmayanlar, sından başa kak- şeyin ardın- taç kişinin duygula-
onur kırma aracı mayı, hatır incit- dan başa rını) inciterek (bu)
=ث َِمsonra ِيتْ ِبعون..ِ=لardından olarak kullanma- meyi reva görmez- kakmayan ve harcamalarının de-
yanlar, sadaka- ler. Bunların Rab- eziyet etme- ğerini düşürmeyen-
أ ْنفقوا..=ماverdiklerinin larının mükafatı- bü’l-âlemîn yanın- yenlerin mü- ler mükafatlarını
nı Allah katında da ecirleri olduktan kafaatı, Rabb- Rableri katında bu-
=منًّاbaşa kakmayan
.. alacaklardır. On- başka kendileri için ları katındadır. lacaklar; onlar için
lar için korku ve ne korku var, ne Onlara korku artık ne korku var-
ِأذًى..ِ=ولve eziyet etmeyenlerin .. üzülmek de söz- de acı görecekler. yoktur. Ve
.. dır, ne de üzüntü.
konusu olmaya- mahzun da
=له ِْمvardır =أجْ ره ِْمödülleri caktır. olacak değil-
lerdir.
ِ= ِع ْندkatında =ر ِب ِه ِْمRableri
ِخ ْوف..ِ=ولkorku yoktur ..
=عل ْي ِه ِْمonlara
ِيحْ زنون..ه ِْم..ِ=ولve onlar üzülmeyec .. ..
eklerdir
2. Tatlı söz ve Arkasından kalb Bir tatlı dil, bir Gönül alıcı bir söz
263
,, ِ =ق ْوbir söz (söylemek)
ل ,, ,,
hoşgörü, peşin- yıkması gelecek af, peşinden ve başkasının ek-
ِ=م ْعروفgüzel den başa kakma
ve onur kırma
sadakadansa tatlı-
lıkla savmak ve is-
eziyet gelecek
sadakadan
siğini gizlemek,
peşinden incitme-
ِ=وم ْغ ِفرةve affetmek ِ=خيْرiyidir
,,
gelen sadaka-
dan daha iyidir.
teyeni hoş görmek
hayırlı olur. Allah
daha hayırlı-
dır. Ve Allah
nin geldiği bir yar-
dımdan daha ha-
ِصدقة,,ن ِْ = ِمsadakadan Allah´ın hiçbir
şeye ihtiyacı
ganîdir, halîmdir. Gani´dir, Ha-
lim´dir.
yırlıdır; ve Allah
Kendine yeterlidir,
=يتْبعهاpeşinden gelen ِ=أذًىeziyet ,, yoktur, O Halim- tahammül (hilm)
dir. Sahibidir.
َِ =وAllah ِ=غنِيzengindir
اّلل
ِ=ح ِليمhalimdir
2. Ey müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
264
.. أيُّها..=ياEy tıpkı Allah´a ve Sakın sizler de - ler; Allah´a ve olanlar! Servetini
آمنوا..ِ=الَذِينiman edenler Ahiret gününe Allah'a ve âhiret ahiret gününe gösteriş ve övgü
..
inanmadıkları gününe inanmadı- inanmayıp, in- için harcayan, Al-
تب ِْطلوا..ِ=لboşa çıkarmayın halde başkaları- ğı halde insanlara sanlara göste- lah'a ve Ahiret Gü-
..
na gösteriş ol- gösteriş için malını riş için malını nü'ne inanmayan
=صدقاتِك ِْمsadakalarınızı sun diye malları- dağıtan kimse gibi- harcayan kim- kişinin yaptığı gibi,
nı harcayanların başa kakarak, gö- se gibi sada- iyiliğinizi başa ka-
ِِ =بِ ْالمbaşa kakmak
ن .. yaptıkları gibi, nül yıkarak sada- kalarınızı başa karak ve (muhtaç
sadakalarınızı kalarınızı yazık kakma ve ezi- kimsenin duygula-
َِٰ =و ْاْلذve eziyet etmekle
ى .. başa kakarak ve etmeyin. O kimse- yet etmekle rını) inciterek yar-
..
onur kırma aracı nin hâli tıpkı o ka- heder etme- dımlarınızı değer-
=كالَذِيgibi ِ=ي ْن ِفقinfak eden haline getirerek ya gibidir ki, üze- yin, O gösteriş siz hale sokmayın:
..
boşa çıkarma- rinde toprak var- yapanın hali; Onun hali, üzerin-
ِ=مالهmalını ِ= ِرئاءgösteriş için yın. Böylesi, sa- ken, şiddetli bir üzerinde top- de (biraz) toprak
..
yaptıkları iyilik- leri doğru yola çı- taş halinde bı- yaptıkları (hayırlı)
ِ=فمثلهöylesinin durumu ..
ten hiçbir şey el- karmaz. rakır. Onlar işlerinden hiçbir
ل ْ ..
de edemezler.
ِِ =كمثbenzer ki ِ=صفوانşu kayaya Allah kâfir toplu- kazandıkların- kazançları olmaz:
..
dan hiç bir şey zira Allah, hakikati
luğu doğru yola elde edemez- reddeden bir top-
=عل ْي ِِهüzerinde bulunan ِ=ترابtoprak iletmez.
..
ler. Allah kafir- lumu hidayete er-
ِ=فأصابهona isabet ettiğinde .. ..
ler güruhunu dirmez.
hidayete er-
ِ=وابِلbir sağnak (yağmur)
.. ..
dirmez.
ِ=فتركهonu bırakır ..
ِ كسب..= ِم َماkazandıklarından
وا
َِ =وAllah
اّلل
ي ْهدِي..ِ=لdoğru yola iletmez .. ..
َِ =وAllah
اّلل
ِت ْعملون,,=بِماyaptıklarınızı
ِصير ِ =بgörmektedir
2.
266
.. ُّ=أيو ِدister mi ki =أحدك ِْمbiriniz
.. ..
İçinizden biri is- Acaba içinizden bi- Biriniz ister mi Sizden biriniz, için-
ter mi ki, altın- ri arzu eder mi ki, ki; hurmalar- den ırmaklar akan
ِتكون..ن ِْ =أolmasını ِ=لهkendisinin dan ırmaklar altından ırmakları dan ve üzüm- ve çeşit çeşit mey-
akan bir hurma akan hurmalık, lerden bir ve ile dolu bir hur-
ِ=جنَةbir bahçesi
..
ve üzüm bağı bağlık bir bahçesi bahçesi olsun, ma ve asma bah-
olsun, bağda her olsun, içinde ken- altından ır- çesine sahip olma-
ِن ِخيل..ن ِْ = ِمhurmalardan türlü meyve disi için mahsulün maklar aksın, yı -ama sonra da
ağacı bulunsun her türlüsü bulun- içinde her çe- sadece (bakıma
ِ=وأعْنابve üzümlerden .. ve hayli yaşlan- sun; sonra, üzerine şit meyve bu- muhtaç) zayıf ço-
mış olduğu hal- ihtiyarlık çökmüş lunsun da; cuklarıyla yaşlılığa
=تجْ ِريakan تحْ تِها..ن ِْ = ِمaltından de bakıma muh- ve çocukları henüz kendisi ihtiyar- terkedilmeyi- ve
taç çocukları kudretsiz iken lamış, çocuk- sonra kızgın bir
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar varken bu bağ alevli bir kasırga ları da güçsüz kasırganın bahçe-
ansızın esen bir isabet ederek bah- kalmışken; ye isabet edip onu
فِيها..ِ=لهiçinde bulunan .. samyeline tutula- çesi yansın? İşte bahçesi ateşli tamamen kasıp
rak yanıp kül ol- düşünür, ibret alır- bir kasırga ile kavurmasını ister
ِِ ك..ن
ل ِْ = ِمher çeşit ت
..ِِ =الثَمراmeyvası sun. İşte Allah, sınız diye Allahu yanıversin. mi? Belki düşünür-
düşünürsünüz Zülcelâl âyetlerini Düşünesiniz sünüz diye Allah
ِ=وأصابهkendisine geldiğinde diye size ayetle- sizlere böyle açık diye Allah, si- mesajlarını size
..
ِ=تتف َكرونdüşünürsünüz
2. Ey müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
267
,, أيُّها,,=ياEy kazandıklarını- Hem kendi kazan- ler; kazandık- olanlar! Kazandığı-
آمنوا,,ِ=الَذِينiman edenler zın temiz ve kali- dıklarınızın, hem larınızın iyiler- nız güzel şeylerden
,,
teli olanları ile sizler için yerden den ve size ve topraktan sizin
=أ ْن ِفقواinfak edin ,,
sizin için toprak- çıkardıklarımızın yerden çıkar- için bitirdiğimiz
tan yetiştirdikle- pâk olanlarından dıklarımızdan (ürünler)den baş-
ِِ ط ِيبا,,ن
ت ِْ = ِمiyilerinden rimizden sadaka dağıtın. Yoksa öyle infak edin.
verin, sakın fena olanlarını
kaları için harcayın;
Kendiniz göz ama harcamak
كسبْتِ ِْم,,=ماkazandıklarınızın kendiniz göz vermeğe kalkış- yummadan için, size verildiğin-
yummadan al- mayın ki başkala- alıcısı olmadı- de küçümser şekil-
أ ْخرجْ نا,,=و ِم َماve çıkardığımız mayacağınız, rına verirsiniz de ğınız bayağı de bakışlarınızı çe-
,,
adi ve kalitesi kendiniz göz şeyleri verme- virmeden kabul
=لك ِْمsizin için ض
,, ِ ِ ْاْل ْر,,ِ= ِمنyerden bozuk şeyleri yummadıkça al- ye yeltenme- etmeyeceğiniz ba-
vermeye kalkış- mazsınız. Hem yin. Ve bilin ki; yağı şeyleri seç-
تي َمموا,,ِ=ولkalkışmayın mayın. İyi bilin ki şunu bilin ki Allah Allah, Ga- meyin. Ve bilin ki
Allah´ın hiçbir bütün mahlûkâtın- ni´dir, Ha- Allah kendine ye-
ِ ِم ْنه,,ِ= ْالخبِيثkötü şeyleri şeye ihtiyacı,, dan müstağni, bü- mid´dir. terlidir, her zaman
yoktur, övülmek tün mahlûkâtı O'na övgüye layık olan-
ِ=ت ْن ِفقونsadaka vermeye ,, O´na mahsustur. hamde borçlu. dır.
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=غنِيzengindir ِ=ح ِميدövülmüştür
2.
268
.. ِ شيْط
ان َ =الŞeytan Şeytan fakirlikle
korkutarak size
Şeytan sizleri sefa- Şeytan sizi fa-
letle korkutarak kirlik ile korku-
Şeytan sizi fakirlik
ihtimali ile korkutur
ِ=ي ِعدكمsize vaad eder ِ= ْالف ْقرfakirliği
.. ..
cimriliği, kötülük
işlemeyi emre-
bîçâreleri gözet- tarak, çirkin
memeye teşvik şeyleri emre-
ve cimriliği telkin
eder. Oysa Allah,
=ويأْمرك ِْمve size emreder .. ..
der. Oysa Allah
size kendi katın-
ediyor. Allahu Zül- der. Allah ise
celâl ise hayrınıza size mağfiret
size bağışlamasını
ve lütfunu vaad
ِِ = ِب ْالفحْ شçirkin şeyleri yapmayı
اء .. ..
dan bağışlama
ve bol nimet va-
karşı sizlere gufran ve bolluk vaa-
va'd buyuruyor, ke- deder. Allah,
eder: Allah kudret
ve egemenlikte sı-
َِ =وAllah ise =ي ِعدك ِْمsize vadediyor
اّلل .. .. adeder. Allah´ın rem va'd buyuru- Vasi´dir, nırsızdır, her şeyi
lütfu geniştir, O yor. Allah'ın rah- Alim´dir. bilendir.
ً =م ْغ ِفرِِةbağışlama herşeyi bilir. meti geniş, ilmi
nâmütenâhî.
ِ= ِم ْنهkendi tarafından
..
ِ ً =وفضve lütuf
َْل ..
َِ =وŞüphesiz Allah’ın
اّلل ..
2.
269
,, =يؤْ ِتيverir ِ= ْال ِح ْكمةHikmeti O hikmeti diledi- Hikmeti dilediğine
ğine verir. Kime verir. Kime de
Hikmeti diledi-
ğine verir. Ki-
Dilediğine hikmet
bağışlar ve her ki-
ِيشاء,,ن ِْ =مdilediğine ن ِْ =ومkimseye hikmet verilmiş- hikmet verilmişse
se ona çok ha- ona çok hayır ve-
me de hikmet
verilmişse
me hikmet bağış-
lanmışsa doğrusu
ِ=يؤْ تverilen ِ= ْال ِح ْكمةHikmet yırlı birşey veril- rilmiş demektir. İş-
miş demektir. te bu hakikatleri
şüphesiz ki,
ona pek çok
ona en büyük ser-
vet verilmiş demek-
ِأوتِي,,=فق ِْدverilmiştir =خي ًْراhayır Bunu ancak akıl ancak idrâki olan-
sahipleri düşü- lar düşünebilir.
hayır verilmiş-
tir. Bunu an-
tir. Ama derin kav-
rayış sahipleri dı-
ً ِ=كثçok ِيذَ َكر,,=وماbunu anlamaz nüp
ِيرا
ler.
anlayabilir- ,, cak akıl sahib-
leri anlar.
şında kimse bunu
düşünüp anlaya-
َِ = ِإbaşkası
ل maz.
2.
270
ِأ ْنف ْقت ْم..=وماne infak ederseniz
.. .. ..
Verdiğiniz her
nafakayı, adadı-
Malınızı nereye ve- Nafakadan ne
rirseniz, yahut na- harcadınız ise
Çünkü, başkaları
için her ne harcar-
ِنفِقة..ن ِْ = ِمnafaka olarak =أ ِْوveya ..
ğınız her adağı
kuşku yok ki, Al-
sıl bir adak adar- veya adaktan
sanız, şüphe yok, ne adadınız-
sanız ve neyi (har-
camak için) adar-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
lah bilir. Zalimler Allah onu bilir. sa; şüphesiz sanız, Allah onu
ِنذ ْرت ْم
=ne..adarsanız
için bir yardımcı Zâlimlerin (verme- ki Allah onları mutlaka bilir. Ve
ِن ن ْذر
.. ِْ ِم
=adak..olarak َِ ِ فإ
ن
=şüphesiz
yoktur. si, adaması, yo-
lunda olmayanla-
bilir. Zulme-
denlerin hiç
(hayırda bulunmayı
engelleyerek) zu-
َِ
اّلل
=Allah ِي ْعلمه
=onu..bilir rın) imdadına yeti-
şecekler yok.
yardımcıları
yoktur.
lüm işleyenler,
kendilerine yardım
وما =yoktur َ ِل
ِلظا ِل ِمين
=zalimler..için edecek kimse bu-
lamazlar.
ِأ ْنصار..ن ِْ = ِمhiçbir yardımcı ..
2.
271
,, تبْدوا,,نِْ = ِإaçıktan verirseniz Eğer sadakaları Sadakalarınızı
,,
Sadakaları Yardımları açıktan
açıktan verirse- açıkta verirseniz açıktan verir- yapmanız güzeldir;
ِِ صدقا
ت َ =الsadakaları niz bu güzeldir. bu, güzel bir hare- seniz ne gü- ama muhtaca gizli-
Şayet onları ket; yok, onları giz- zel. Eğer onla- ce vermeniz sizin
=فنِ ِع َماne güzeldir ِ= ِهيbu
,,
kimse görmeden ler de fukaraya öy- rı gizler de fa- için daha hayırlı
fakirlere verirse- le sunarsanız sizin kirlere öyle ve- olur ve günahları-
ِْ =و ِإeğer =ت ْخفوهاonları gizler
ن niz bu sizin için için bu daha iyi. rirseniz bu, si- nızın bir kısmını
,,
daha hayırlıdır Başkaca günahla- zin için daha bağışlatır. Allah
=وتؤْ توهاve verirseniz ,, ve bu, birkısım rınızın kefareti hayırlıdır. Ve yaptığınız her şey-
günahlarınızın olur. Allahu Zül- onunla günah- den haberdardır.
ِ= ْالفقراءfakirlere ِ=فهوbu silinmesine vesi- celâl'in bütün işle- larınızdan bir
le olur. Allah diklerinizden habe- kısmını yarlı-
ِ=خيْرdaha iyidir =لك ِْمsizin için
,, yaptıklarınızdan ri var. ,,ğar. Allah, her
haberdardır. ne yaparsanız
ِ=ويك ِفرve kapatır =ع ْنك ِْمsizin
,, haberdardır.
nı اّلل
َِ =وAllah
ِت ْعملون,,=بِماyaptıklarınızdan
ِ=خبِيرhaberdardır
2. Onları doğru yo- Yâ Muhammed! Onları hidaye- (Ey Peygamber,)
272
.. ِ =ليdeğildir ِ=عليْكsenin üzerine
ْس ..
la getirmek sana Onların doğru yolu te erdirmek İnsanları hidayete
=هداه ِْمonları hidayet etmek .. ..
düşmez, ancak tutmaları senin sana düşmez.
Allah dilediğini üzerine borç değil. ALlah, diledi-
erdirmek senin işin
değil, zira ancak
َِ =و َٰل ِكfakat اّلل
ن َِ =Allah’tır doğru yola iletir. Ancak Allahu Zül- ğini hidayete
Hayır amacıyla celâl dilediğini doğ- erdirir. Hayır
Allah, dilediğini hi-
dayete erdirir. Ve
=ي ْهدِيdoğru yola ileten.. ..
ne infak ederse- ru yola çıkarır. Siz- namına ne in-
niz bu kendiniz ler hayır olarak ne fak ederseniz
yalnız Allah'ın rıza-
sını kazanmak için
ِيشاء..ن ِْ =مdilediğini içindir. Zaten siz verirseniz kendiniz kendinizedir. harcamanız şartıy-
sırf Allah rızasını içindir. Zaten Al- Zaten yalnız la, başkalarına her
ت ْن ِفقوا..=وماverdiğiniz kazanmak için lah'ın rızasını di- Allah rızasını ne iyilik yaparsanız
infak edersiniz. lemekten başka bir kazanmak için bu kendi yararını-
ِخيْر..ن ِْ = ِمher hayır .. Yaptığınız her maksadla vermi- infak edersi- zadır: Çünkü yapa-
hayır amaçlı yorsunuz. Hayra niz. Verdiğiniz cağınız her iyilik si-
=ف ِِل ْنف ِسك ِْمkendiniz içindir .. harcamanın kar- dair ne verirseniz, her hayır tam ze olduğu gibi geri
şılığı size eksik- karşılığı size öde- olarak size dönecek ve size
ِت ْن ِفقون..=وماinfak edersiniz .. siz olarak verilir, necek, hiç de za- ödenir. Ve siz, haksızlık yapılma-
kesinlikle size rarlı çıkmayacak- haksızlığa uğ- yacaktır.
َِ = ِإancak ِ=ا ْبتِغاءkazanmak için
ل .. haksızlık yapıl- sınız. ratılmazsınız.
maz.
=وجْ ِِهrızasını اّلل ِِ َ =Allah’ın
ت ْن ِفقوا..=وماverdiğiniz
ِخيْر..ن ِْ = ِمher hayır ..
2.
273
,, ِ (= ِل ْلفقرSadakalar) fakirler içindir
ِاء ,, ,,
Kendilerini Allah O fakirlere verin ki Sadakalarını- (Ve) Allah yoluna
yoluna adamış, hayatlarını Allah zı, kendilerini kendilerini tama-
صروا ِ ْأح,,ِ=الَذِينkapanıp kalan ,,
bu yüzden yer- yolunda cihada Allah yoluna men adamış olduk-
yüzünde (dünya- vakfetmişler. Yiye- vermiş olup da ları için yeryüzünde
ِِ سبِي,,= ِفيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah lık için) koşmaya ceklerini kazanmak yeryüzünde (rızık aramak niye-
fırsat bulamayan için dolaşamazlar. dolaşmayan tiyle) gezip dola-
ِيسْت ِطيعون,,ِ=لgüçleri yoktur ,,
ve hayaları yü- İstemekten çekin- ve tanımayan- şamayan muhtaç-
zünden. tanıma- dikleri için bilme- ların; hayala- lar(a yardım edin).
=ض ْربًاgezmeye yanlar tarafından yen kendilerini rından dolayı (Onların durumu-
varlıklı sanılan müstağni sanır onları zengin nun) farkında ol-
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض fakirlere yardım (zengin sanır). On- zannettikleri mayan, onları zen-
edin. Sen onları ları hallerinden ta- yoksullara ve- gin zanneder, çün-
ِ=يحْ سبهمonları sanırlar ,, yüz ifadelerin- nırsın. Yoksa halkı rin. Onları kü (istemekten)
den tanırsın. bîzar etmezler. yüzlerinden çekinirler; (ancak)
ِ= ْالجا ِهلbilmeyenler ِ=أ ْغنِياءzengin Yüzsüzlük edip Hayır olarak ne ve- tanırsın. Yüz- sen onları (bazı)
hiç kimseden rirseniz bilin ki Al- süzlük ederek özelliklerinden ta-
ِِ ُّالتَعف,,ِ= ِمنutangaçlıklarından dolayı
ف ,, birşey istemez- lah onu biliyor. insanlardan nıyabilirsin: insan-
ler. Yaptığınız bir şey iste- lardan arsız bir şe-
=ت ْع ِرفه ِْمonları tanırsın ,, her hayır amaçlı mezler. Hayır- kilde istemekten
harcamayı kuşku dan ne infak kaçınırlar. Ve onla-
=بِ ِسيماه ِْمsimalarından yok ki Allah bilir. ederseniz ra ne iyilik yapar-
şüphesiz Allah sanız, doğrusu Al-
ِيسْأِلون,,ِ=لistemezler onu bilir. lah hepsini bilir.
ِ=النَاسinsanlardan ِ= ِإ ْلحافًاısrarla
ت ْن ِفقوا,,=وماyaptığınız ne varsa ,, ,,
=عل ْي ِه ِْمonlara
ِيحْ زنون..ه ِْم..ِ=ولve onlar üzülmeyec .. ..
eklerdir
2.
275
,, ِ يأْكل,,ِ=الَذِينyiyenler الربا
ون ِ =Riba
Faiz yiyenler
şeytan tarafın-
Ribâ yiyen kimse- Faiz yiyenler Faiz yiyenler, şey-
lere gelince, ken- ancak, şeytan tanın çarptığı kim-
ِيقومون,,ِ=لkalkamazlar ل َِ ِ=إancak dan çarpılmış
kimseler gibi
disini cin çarpan çarpan kimse- seler gibi davranır-
adam cünunundan nin kalktığı gi- lar; çünkü onlar
=كماgibi ِ=يقومkalkarlar ayağa kalkarlar,
Bu onların «alış-
dolayı ayağa nasıl bi kalkarlar. Alışveriş de bir tür
perişan kalkarsa, Bu, onların: faizdir! derler. Hal-
ِيتخبَطه,,=الَذِيçarptığı kimse ,,
veriş de faiz gi-
bidir» demele-
onlar da mezarla- Zaten alış- buki Allah alışverişi
rından ancak öyle veriş faiz gibi- helal ve faizi haram
ِشيْطان َ =الşeytanın rinden dolayıdır. kalkabilecekler. İş- dir, demele- kılmıştır. Bu ne-
Oysa Allah alış- te bu onların "Bey' rinden dolayı- denle, kim Rabbi-
ِ ِ ْالم,,ِ= ِمنdokunup ِ= َٰذ ِلكbu
س verişi helâl, faizi ribâ gibidir, başka dır. Halbuki Al- nin öğüdünü dinler
ise haram kıl- bir şey değildir" lah, alış-verişi ve hemen (faizden)
=بِأنَه ِْمonların =قالواdemelerindendir mıştır. Kim ken- demeleri yüzünden helal, faizi ha- vazgeçerse, evvel-
disine Rabbin- oluyor. Halbuki Al- ram kılmıştır. ki kazançlarını ko-
= ِإنَماşüphesiz ِ= ْالبيْعalışveriş de ,, den bir öğüt ge- lahu Zülcelâl bey’i Kime Rabbın- ruyabilir ve onun
lir- gelmez faiz helâl, ribâyı ise ha- dan bir öğüt hakkında karar
ِ= ِمثْلgibidir ِالربا ِ =riba yemeye son ve- ram buyurdu. Kim gelir de faizci- vermek artık Al-
rirse geçmişte kendisine mabu- likten vazge- lah'a kalır; ona, (fa-
َِ =وأحoysa helal kılmıştır اّلل
ل ,, َِ =Allah ,, aldığı faizler dundan gelen irşad çerse, geçmiş ize) geri dönenlere
ِ= ْالبيْعalış-verişi
kendisinden geri üzerine ribâdan olanlar kendi- gelince; içinde ya-
alınmaz. Onun vazgeçerse, artık sine ve hak- şayıp kalacakları
işi Allah ´a kal- önce aldığı onun kındaki hüküm ateşe mahkum
=وح َر ِمharam kılmıştır ِالربا ِ =ribayı
,,
mıştır. Fakat ve hakkındaki hü- Allah´a aittir. olanlar işte böylele-
ِْ =فمkime ِ=جاءهgelir de
ن ,,
kimler tekrar fa-
izciliğe dönerler-
küm Allah'ındır. Kim de döner- ridir.
Kimler de yeniden se, onlar ce-
ِ=م ْو ِعظةbir öğüt ,,
se onlar, orada
ebedi olarak
başlarsalar işte on- hennem yara-
lar cehennem ehli- nıdırlar, orada
ِْ = ِمRabbinden
ر ِب ِِه,,ن kalmak üzere
Cehennemliktir-
dirler, ebediyen temelli kala-
orada kalacaklar. caklardır.
َِٰ (=فا ْنتهribadan) vazgeçerse
ى ,,
ler.
ِ=فلهkendisinindir
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ سل,,=ماgeçmişte olan
ف ,,
ِاّلل
َِ ,,=إِلىAllah’a kalmıştır نِْ =ومkim ,,
2. Allah faizi eritir. Allah ribâyı mah- Allah faizi Allah faizli kazanç-
276
.. ِ =ي ْمحmahveder اّلل
ق َِ =Allah Buna karşılık veder de sadakala- mahveder, ları bereketten
الرباِ =ribayı =وي ْر ِبيartırır sadakaları artırır. rı bereketlendirir sadakaları ar-
Allah (haramda ve Allah günaha tırır. Ve Allah
mahrum eder, ama
karşılıksız yardım-
ِِ صدقا
ت َ =الsadakaları اّلل
َِ =وAllah ısrar eden) hiçbir dalmış kâfirleri
günahkar kâfiri sevmez.
hiçbir günah-
kar kafiri sev-
ları kat kat arttıra-
rak bereketlendirir.
ُِّي ِحب..ِ=لsevmez ل َِ =كhiçbir sevmez. mez. Allah, inatçı nan-
körleri ve günahta
ِ=كفَارinkârcıları ِ=أثِيمgünahkar ısrarlı olanları
sevmez.
2.
277
,, ِ=إِ َنşüphesiz Onlar ki inandı- O kimseler ki iman İman edip sa- İmana ermiş olan-
lar, iyi işler yaptı- eder, salâh işler lih amel işle- lar, doğru ve yararlı
َ
آمنوا,,ِ=الذِينiman edenler lar, namazı kıldı- (işleri salâh olur), yenlerin, na- işler yapanlar, na-
,,
lar ve zekatı namaz kılar, zekât maz kılıp ze- mazlarında dikkatli
=وع ِملواve işler yapanlar ,,
verdiler.
,,
Rabbleri verirler, onların
katında mükafat- Rabbü'l-âlemîn
kat verenlerin ve devamlı olanlar
Rabbları ka- ve karşılıksız yar-
ِِ صا ِلحا
ت َ ال =salih (güzel) ları kendilerine
,,
yanında ecirleri ol- tında mükafa- dımda bulunanlar;
mutlaka verile- duktan başka ken- atları vardır. işte onlar mükafat-
=وأقامواve kılanlar ِصَلة ,, َ =الnamazı cektir. Onlar için dileri için ne korku Onlar için kor- larını Rablerinden
artık korku söz- var, ne de acı gö- ku yoktur ve alacaklardır ve on-
=وآتواve verenler ِالزكاة
,, َ =zekatı konusu değildir, recekler. üzülecek de lara ne korku var-
onlar hiç üzül- değillerdir. dır, ne de üzülürler.
=له ِْمişte onların =أجْ ره ِْمödülleri meyeceklerdir
,,
=عل ْي ِه ِْمonlara
ِيحْ زنون,,ه ِْم,,ِ=ولve onlar üzülmeyec ,, ,,
eklerdir
sınız
2.
280
.. ِ=و ِإ ْنeğer (borçlu) ِ=كانise
..
Eğer borçlunuz Eğer borçlulardan Borçlu darda Ancak (borçlu) güç
darda ise eli ge- sıkıntı içinde bulu- ise, kolaylığa durumda ise, ra-
ِعسْرة..=ذوdarlık içinde nişleyinceye ka- nan varsa (eğer kadar bekle- hatlayıncaya kadar
..
dar ona mühlet borçlu sıkıntı için- melidir. Eğer ona bir vade verin;
ِ=فن ِظرةbeklemek (lazımdır) ..
tanıyın. Eğer bi- de ise) lâyık olanı bilirseniz, sa- eğer bilirseniz, bir
lirseniz, alacağı- elinin genişlemesi- daka olarak karşılık bekleme-
ِميْسرة..ى َِٰ = ِإلbir kolaylığa (çıkıncaya) ka nızı
..
bağışlama- ni beklemeli; bu- bağışlamanız den (borcu tama-
.. ..
nız sizin hesabı- nunla beraber, bil- sizin için daha miyle) silmek, sizin
dar ن ِْ =وأeğer nıza daha hayır- seniz, bağışlama- hayırlıdır. kendi iyiliğinize
lıdır. nız hakkınızda da- olacaktır.
=تصدَقواsadaka olarak bağışlarsanız .. ha hayırlıdır.
..
ِولِ يأْب
cıya borçlu taraf rinde olan adam kendi üzerinde şı sorumluluğunun
.. =kaçınmasın..(yazsın) yazdırsın. Ama söyleyip yazdırsın olan da yaz- bilincinde olsun ve
Rabbi olan Al- ve mabudu bulu- dırsın. Rabbı taahhüdünden bir
ِكا ِتب
=yazıcı ِن ي ْكتب ِْ أ
.. =yazmaktan lah´tan korksun nan Allahu Zül- olan Allah´tan şey eksiltmesin. Ve
ِعلَمه
da bu hesabı celâl'den korksun korksun da eğer borç altına gi-
كما
=şekilde =kendisine..öğrettiği yazdırırken hiç- da üzerindeki hak- ondan bir şey renin akli veya be-
َِ
اّلل
=Allah’ın ِْف ْلي ْكتب
=yazdırsın
bir şeyi eksik bı- tan bir şey eksilt- eksiltmesin. deni bir zaafı varsa
rakmasın. Eğer mesin (...yazdırsın, Şayet borçlu veya kendisi (işle-
ِِ و ْلي ْم ِل
ل =yazdırsın
borçlu taraf ap- yazan da mabudu sefih, küçük mi) kaydettirebile-
tal, zayıf ya da bulunan Allahu veya kendisi cek durumda de-
ُِّ الَذِي عل ْي ِِه ْالح
ق .. .. =üzerinde..hak..olan..(
nasıl yazdıraca- Zülcelâl'den kork- söyleyip yaz- ğilse, onun menfa-
ğını bilmeyen biri sun, söylenilenden dıramayacak atini kollamakla gö-
borçlu) ِِ َ و ْليت
ق
=korksun َِ
اّلل
=Allah’tan ise yazdırma iş- bir şey eksik yaz- durumda ise; revli olan kimse,
lemini onun yeri- masın). Şayet velisi dosdoğ- onu adil bir şekilde
ِربَه
=Rabbi..olan ne dürüst bir şe- borçlu ya sersem ru yazdırsın. kaydettirsin. Ve içi-
kilde velisi yap- ya bîçâre ise, ya- Erkekleriniz- nizden iki erkek
ِْ ولِ يبْخ
س .. =eksik..etmesin sın. Bu işlemini- hut bizzat söyleyip den iki de şa- şahit tutun; eğer iki
ze erkekleriniz- yazdıramıyorsa, hid yapın. erkek bulunmazsa,
ِِم ْنه
=ondan..(borcundan) den iki kişiyi şa- velisi dosdoğru Eğer ki erkek kabul edebileceği-
hit tutunuz, eğer söyleyip yazdırsın. bulamazsa niz kimselerden bir
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ش ْيئ ًِا
=hiçbir..şeyi =eğer =ise ِْ ِ فإ
iki erkek şahit Erkeklerinizden iki şahidlerden erkek ve iki kadını
ن
bulunmaz ise
ِكان
de şahit getirin. razı olacağınız şahit tutun ki on-
ُِّ الَذِي عل ْي ِِه ْالح
ق .. .. =borçlu..olan..kimse
karşılıklı olarak Şayet ikisi erkek bir erkek, biri lardan biri hata ya-
onayladığınız bir olamıyorsa o za- unuttuğunda parsa diğeri ona
س ِفي ًها =aklı..ermez =yahut أ ِْو
erkek ile iki ka- man doğruluğuna diğeri ona ha- hatırlatabilsin. Ve
dını şahit tutu- emin olduğunuz tırlatacak iki şahitler çağrıldıkla-
ض ِعيفًا =zayıf =ya..da أ ِْو
nuz, ta ki biri ya- şahitlerden bir er- kadın olabilir. rında reddetmesin-
nılınca öbürü kekle, biri unutun- Şahidler çağ- ler. Küçük olsun
ِلِ يسْت ِطيع .. =güç..yetiremiyecek ona hatırlatsın. ca diğeri kendisine rıldıklarında büyük olsun, her
Şahitler çağrıl- hatırlatmak üzere çekinmesinler. anlaşma maddesini
َِ ن ي ِم
ل .. =kendisi..yazdırmaya ِْ أ dıklarında git- iki kadın olur. Şa- Borç, büyük vade tarihi ile birlik-
memezlik etme- hitler de çağırılınca veya küçük te yazmaya üşen-
ِْ هوِ ف ْلي ْم ِل
ل .. =yazdırsın =velisi ِو ِليُّه
sinler. Borç kü- şehadetten kaçın- olsun onu meyin: Bu, Allah
çük olsun büyük masınlar. Siz ya- müddeti ile nazarında daha
ِِ ِب ْالع ْد
ل =adaletle olsun onu vade- zanlar da az ol- beraber yaz- adil, kanıtlanma
sini belirterek muş, çok olmuş, maktan açısından daha
واسْت ْش ِهدوا =şahid..tutun yazmaktan onu vadesiyle üşenmesin. güvenilir ve (sonra)
üşenmeyiniz. Bu yazmaktan usan- Bu, Allah ya- sizi şüpheye düş-
ِِ ش ِهيدي
ْن =iki..şahidi Allah katında en mayın. Bu, Allah nında adalete mekten alıkoymak-
dürüstçe şahitlik yanında adalete daha uygun, ta daha uygun
ن ِرجا ِلك ِْم .. =erkeklerinizden ِْ ِمiçin en sağlam daha yakın olduğu şahidlik için olandır. Ama eğer
ve sizi şüpheden gibi şehadetin daha sağlam, (aranızdaki mua-
ِْ ِ فإ
ن =eğer .. =yoksa ل ِْم يكونا
uzak tutacak en hakkıyla edasına şüpheye düş- mele,) birbirinize
kestirme yoldur. daha müsait ve memenize de doğrudan doğruya
ِِ رجلي
ْن =iki..erkek ِفرجل
=bir..erkek Yalnız aranızda şüpheye düşme- daha yakındır. devredeceğiniz ha-
ِِ و ْامرأت
ان =iki..kadın
peşin bir alışve- meniz için daha Ancak aranız- zır mallar ile ilgiliy-
riş olursa bu iş- muvafıktır. Meğer da peşin alış- se onu yazmama-
ِن ت ْرض ْون .. =razı..olduğunuz ِْ ِم َم
lemi yazıya ge- ki hemen aranızda veriş olursa nızda bir mahzur
çirmemenizin devredeceğiniz bir onu yazma- yoktur. Ve birbiri-
ِِ شهد
اء .. ُّ ِمنِ ال
=şahidlerden sakıncası yoktur. ticaret olsun. O manızda size nizle alış veriş ya-
Alışveriş yapar- zaman bunu yaz- bir günah yok- pacağınız zaman
َِ ض
ل ِ نت
.. =ta..ki..şaşırırsa ِْ أ ken de şahit tu- mamanızdan dola- tur. Alış-veriş bir şahit bulundu-
tun. Ne yazana yı üzerinize yaptığınızda run, ancak ne ya-
ِإحْ داهما =kadınlardan..biri ne de şahide za- mes'ûliyet olmaz. şahid tutun. zıcı ne de şahit bir
rar verilmesin. Alım satımda bu- Yazana da zarara uğramasın;
ِفتذ ِكر =hatırlatması..için ِإحْ داهما
=bir Eğer bunlara za- lunursanız yine şehadet ede- eğer onlara (zarar
rar verirseniz şahit getirin. Bir de ne de zarar verici bir iş) yapar-
َِٰ ْاْل ْخر
ى =diğeri kendi hesabını- ne yazan, ne de verilmesin. sanız, unutmayın
za fasık olmuş, şehadet eden ızrar Şayet zarar ki, bu, sizin için
ِولِ يأْب
.. =kaçınmasınlar günaha girmiş edilmesin. Şayet verecek olur- günahkarca bir
olursunuz. Al- ederseniz bilin ki sasanız; o davranış olacaktır.
ِشهداء =şahidler ُّ ال
=zaman إِذا
lah´tan korkun. bu sizin için bir is- zaman, kendi- Allah'a karşı so-
O size nasıl ha- yandır. Allah'tan nize dokuna- rumluluğunuzun bi-
ِما دعوا
.. =çağrıldıkları reket edeceğinizi korkun. Allah sizle- cak bir kötülük lincinde olun, çün-
gösteriyor. Allah re bilmediklerinizi olur. Allah´tan kü sizi eğiten Al-
ولِ تِسْأموا
.. =üşenmeyin herşeyi bilir. öğretiyor, Allah korkun. Allah lah'tır ve Allah, her
ِن ت ْكتبوه
.. =yazmaktan ِْ أ herşeyi biliyor. size öğretiyor. şeyin bilgisine sa-
Allah her şeyi hiptir.
bilir.
يرا =az..olsunً ص ِغ =veya أ ِْو
يرا .. ً ِ=كبçok olsun
أج ِل ِِه..ى َِٰ =إِلonu süresine kadar
.. ..
َٰ
=ذ ِلك ِْمbu ِ=أ ْقسطdaha adaletli ..
َِ = ِإyalnız ِتكون..ن
ل ِْ =أolursa
ً =تِجارِةticaret ً اضرِة ِ =حpeşin
=تدِيرونهاhemen alıp vereceğiniz .. ..
ِ=كاتِبyazana da ..
َِ =Allah اّلل
اّلل َِ =وAllah
ِش ْيء..ل ِِ =بِكherşeyi ِ=ع ِليمbilir
2.
283
,, ِ=و ِإ ْنve eğer =ك ْنت ِْمolur da
,,
Eğer yolculukta Eğer yolcu iseniz, Eğer seferde Eğer seyahatte
,,
olur da işlemleri- yazacak adam da olur da yaza- iseniz ve bir yazıcı
ِسفر,,ى َِٰ =علseferde nizi yazacak bi- bulamadınızsa işi cak kimse bu- bulamazsanız,
rini bulamazsa- kabzedilmiş rehin- lamazsanız; alınmış taahhütler
تِ ِجدوا,,=ول ِْمbulamazsanız nız, karşılıklı ola- lerle görün. Yok, alınan rehinler ile yetinilebilir: an-
rak alınan rehin- birbirinizden emin yeter. Şayet cak eğer birbirinize
=كاتِبًاyazacak birini ,,
ler yeterlidir. iseniz, kendisine birbirinize gü- güveniyorsanız,
Eğer birbirinize inanılan adam üze- venirseniz gü- kendisine güven
ِ=ف ِرهانrehinler (yeter) ,, güvenerek borç rindeki emaneti venilen kimse duyulan, bu güve-
işlemi yapmış ödesin ve mabudu Rabbı olan Al- ne uygun davran-
ِ=م ْقبوضةalınan iseniz kendisine olan Allahu Zül- lah´tan kork- sın ve Rabbine
güvenilen kimse celâl'den korksun. sun da borcu- karşı sorumluluğu-
ِأ ِمن,,ن ِْ ِ =فإgüvenirseniz borcunu ödesin. Hem sakın şeha- nu ödesin. Bir nun bilincinde ol-
Rabbi olan Al- deti gizlemeyin. de şehadeti sun. Ve şahit oldu-
ضا ً ب ْع,,=ب ْعضك ِْمbirbirinize lah´tan korksun. Kim onu eda et- gizlemeyin. ğunuz şeyi gizle-
Sakın şahitliği mez de gizler ise Onu gizleye- meyin; zira, onu
=ف ْليؤ ِِدödesin saklamayın. Kim bilmiş olsun ki kal- nin kalbi gü- gizleyen kalben
şahitliği saklı tu- bi vebal içindedir. nahkardır. Al- vebal altındadır; ve
ِاؤْ ت ِمن,,=الَذِيkendisine güvenilen kims tarsa onun kalbi Allah ise bütün iş- lah yaptıkları- Allah yaptığınız her
,, ,,
ْ
تكتموا,,ِ=ولgizlemeyin
ِشهادة َ =الşahidliği ن ِْ =ومkimsenin
=ي ْكت ْمهاonu gizleyen ِ=فإِنَهşüphesiz
,,
=ربَناRabbimiz ِ=وإِليْكsanadır
ِصير ِ = ْالمdönüş(ümüz)
2. Allah hiç kimse- Allahu Zülcelâl bir Allah, kimseye Allah hiç kimseye
286
.. ِ يك ِل..ِ=لteklif etmez اّلل
ف َِ =Allah..
ye kapasitesini adama ancak gü- gücünün yete- taşıyabileceğinden
سا ً =ن ْفkimseye ل َِ = ِإbaşkasını aşacak bir yü- cünün yetebilece- ceğinden faz- daha fazlasını yük-
kümlülük yükle- ğini teklif eder (Bir lasını yükle- lemez: Kişinin yap-
ِ=وسْعهاgücünün yettiğinden ..
mez. Herkesin adamı ancak gü- mez. Kazan- tığı her iyilik kendi
kazandığı iyilik cünün yetebilece- dığı lehine, lehinedir, her kötü-
(=لهاherkesin) kendine ..
kendi yararına ğinden mükellef tu- yüklendiği lük de kendi aley-
ve işlediği kötü- tar). O adamın ka- aleyhinedir. hine. Ey Rabbimiz!
ِْ كسب..=ماkazandığı
ت lük de kendi za- zandığı hayır ken- Ey Rabbımız, Unutur veya bilme-
rarınadır. Ey disinin, kazandığı unuttuk veya den hata yaparsak
=وعليْهاaleyhinedir Rabbimiz, eğer vebal yine kendisi- yanıldıysak bizi sorgulama! Ey
unutacak ya da nin. Yâ Rabbe'l- sorumlu tutma Rabbimiz! Bizden
ِْ ا ْكتسب..=ماişlediği (kötülük) de
ت .. .. yanılacak olur- âlemîn! Unuttuğu- bizi. Ey Rab- öncekilere yükledi-
sak bizi sorumlu muz, yahut yanıl- bımız, bizden ğin gibi bize de
=ربَناRabbimiz tutma. Ey Rab- dığımız olduysa öncekilere ağır yükler yükle-
bimiz, bizden bizleri muâheze yüklediğin gibi me! Ey Rabbimiz!
اخ ْذنا ِ تؤ..ِ=لbizi sorumlu tutma .. .. öncekilere yük- buyurma. -Yâ bize de ağır Güç yetiremeyece-
lemiş olduğun Rabbe'l-âlemîn! yük yükleme. ğimiz yükleri bize
ن ِسينا..ن ِْ ِ=إunutur =أ ِْوya da .. gibi bize de ağır Bizlerden evvelki- Ey Rabbımız, taşıtma! Ve günah-
3.
2
.. َ =Allah ki ِ=لyoktur ِ=إِ َٰلهtanrı
ِاّلل ..
O, kendinden
başka bir ilâh
Allah öyle bir ilâh
ki O'ndan başka
Allah, O´ndan
başka hiç bir
ALLAH, Kendisin-
den başka ilah ol-
َِ ِ=إbaşka ِ=هوO’ndan
ل bulunmayan, diri
ve yarattıklarını
ilâh yok. Bâkî, her
an bütün hilkat
İlah yoktur.
Hayy ve Kay-
mayan, sonsuza
kadar diri, hayatın
ُِّ = ْالحdaima diri
ي ..
gözetip yöneten
Allah´tır.
üzerinde hâkim ve
kâim.
yum´dur. ve varlığın kaynağı
ve dayanağı olan,
ِ(= ْالقيُّومyaratıklarını) koruyup yöneticidir .. ..
her şeyi hükmüne,
iradesine bağlı kı-
lan yaratıcı!
3.
3
,, ِ =ن َزindirdi ِ=عليْكsana
ل Sana daha ön-
ceki semavi ki-
Sana hak ve ken-
disinden evvelkile-
Sana kitabı (Geçmişte vahyedi-
hak ile ve lenlerden) bugüne
ِ= ْال ِكتابKitabı ق ِِ =بِ ْالحhak ile ,,
tapları onayla-
yan hakk içerikli
rini teyid edici ola-
rak âyet âyet Kitap
kendisinden ulaşan doğru ha-
öncekileri doğ- berleri tasdik eden
=مص ِدقًاdoğrulayıcı olarak ,,
kitabı indirdi.
Daha önce de
indirdi -nasıl ki
Tevrat ile İİncil'i de
rulayıcı olarak bu ilahi kelamı sa-
indirdi. Ve Te- na safha safha in-
يد ْي ِِه,,ِبيْن,,= ِلماkendinden öncekini ,,
insanlara doğru
yolu göstermek
insanlara doğru
yolu göstermek
vart´ı ve İncil´i diren O'dur. Tev-
indirdi. rat'ı ve İncil'i de O
ِ=وأ ْنزلindirmişti ِ=الت َ ْوراةTevrat için Tevrat´ı ve üzere evvelce in- indirmişti;
İncil´i indirmişti. dirmişti- ve Furkan
ِ ْ =وve İncil’i de
ِاْلِْن ِجيل ,, ,, indirdi.
3.
4
.. ِ قب..ن
ْل ِْ = ِمdaha önce ..
Doğru ile eğriyi Allah'ın âyâtını ta-
birbirinden ayı- nımayanlar yok
Daha önce.
İnsanlara yol
Geçmişte insanlığa
yol gösterici olarak;
=هدًىyol gösterici olarak
..
ran bu kitabı da mu? Şüphe yok,
..
aynı amaçla in- onlar yaman bir
gösterici ola-
rak. Furkan´ı
yine O indirmişti,
doğruyla eğriyi bir-
ِ ِ َ= ِللنinsanlara ِ=وأ ْنزلindirdi
اس dirdi. Allah´ın azâba uğrayacak-
ayetlerini inkâr lar. Allah'ın izzeti
da indirdi.
Muhakkak ki
birinden ayırd et-
meye yarayan ger-
ِ= ْالف ْرقانFurkan’ı da ن َِ = ِإmuhakkak ki edenleri..
ağır bir var, intikamı var.
azap beklemek-
..
Allah´ın ayet-
lerini inkar
çeklik bilgisini... Al-
lah'ın mesajlarını
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenlere tedir. Hiç kuşku- .. edenler için, inkara şartlanmış
suz Allah üstün gerçekten şid- olanlara gelince;
ِِ = ِبآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın iradeli ve intikam detli azab var- onları acı bir azap
alıcıdır. dır. Allah, beklemektedir: Zira
=له ِْمonlara vardır ِ=عذابbir azab
.. .. Aziz´dir, inti- Allah kudret sahi-
kam sahibidir. bidir, kötülüğü ce-
ِ=شدِيدçetin اّلل َِ =وAllah zalandırandır.
3.
5
,, ِ=إِ َنşüphesiz اّلل
َِ =Allah’a Hiç şüphesiz, ne Allah'ı iyi bilin ki:
yerde ve ne gök- O'na ne yerde, ne
Şüphesiz ki; Göklerde ve yerde
gökte ve yer- hiçbir şey Allah'tan
َِٰ ي ْخف,,ِ=لgizli kalmaz
ى ,,
teki hiçbir şey Al- gökte, hiçbir şey
lah için gizli de- gizli kalamaz.
de hiç bir şey saklı değildir.
Allah´a gizli
ِش ْيء,,=عل ْي ِِهhiçbir şey ,,
ğildir. kalmaz.
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyerde
ض
ِِ سم
اء َ ال,,فِي,,ِ=ولve gökte ,,
3.
6
.. الَذِي..ِ=هوO’dur Size döl yatakla-
rında dilediği bi-
Öyle Fâtır-ı Zül-
celâl ki ana rahim-
Sizi rahimler- Rahimlerde size is-
de dilediği gibi tediği şekli veren
=يص ِورك ِْمsizi şekillendiren ..
çimi veren
O´dur. O´ndan
lerinde sizlere di-
lediği sureti veri-
şekillendiren O'dur. O'ndan baş-
O´dur. O´ndan ka ilah yoktur, O
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
3.
7
,, الَذِي,,ِ=هوO ِ=أ ْنزلindirdi Sana bu Kitab´ı Öyle kâdir-i bî- Sana kitabı İlahi kelamın özü
indiren O´dur. misal ki sana şu indiren O´dur. olan açık ve kesin
ِ=عليْكsana ِ= ْال ِكتابKitabı Bu Kitab´ın bir muazzam Kitab'ı O´nun bazı
kısım ayetleri indirdi. İçinde
hükümlü mesajlar
ayetleri muh- ile müteşabihleri
ِ= ِم ْنهOnun ِ=آياتbazı ayetleri kesin anlamlı
(muhkem)dir,
,,
muhkem âyetler kemdir ki bun- kapsayan bu ilahi
olduğu gibi -ki lar; kitabın kelamı sana bah-
ِ=محْ كماتmuhkemdir (ki) ن َِ =هonlar bunlar onun
,,
ümmü'l-kitab on- anasıdır. Di- şeden O'dur. Kalp-
özünü oluşturur- lardır- diğer müte- ğer bir kısmı leri hakikatten
=أ ُِّمanasıdır ب ِِ = ْال ِكتاKitabın lar. Diğer kısmı şabih âyetler de da müteşabih- sapmaya meyilli
da birden çok var. Onun için lerdir. İşte olanlar, sırf kafaları
ِ=وأخرdiğerleri de ,, anlamlı (müte- kalplerinde bâtıla kalblerinde karıştır(acak şeyler
şabih)dir. Kalple- meyil olanlar halkı eğrilik bulu- bul)mak için ve ona
ِ=متشابِهاتmüteşabihdir rinde eğrilik dalâle düşürmeye nanlar; fitne (keyfi) anlamlar
olanlar fitne çı- heveslerinden (fit- çıkarmak ve yüklemek amacıyla
ِالَذِين,,=فأ َماolanlar karmak ve keyfi ne uyandırma he- te´vile yelten- ilahi kelamın müte-
yorumlar yap- veslerinden) ve mek için mü- şabih olarak ifade
قلوبِ ِه ِْم,,=فِيkalblerinde ِ=زيْغeğrilik mak amacı ile bu bildikleri gibi tevili- teşabih olanla- edilen kısmına
kitabın birden ne heveslerinden, ra uyarlar. uyarlar; oysa Al-
ِ=فيتَبِعونardına düşerler ,, çok anlamlı ayet- onun müteşabihle- Halbuki onun lah'tan başka kim-
lerinin ardına rine tutunurlar. gerçek se onun kesin an-
ِتشابه,,=ماmüteşabihlerinin ِ= ِم ْنهonun düşerler. Oysa Halbuki tevilini Al- te´vilini, ancak lamını bilemez. Bu
ِ=ا ْبتِغاءçıkarmak = ْال ِفتْن ِِةfitne onların yorumu- lah'dan başka kim- Allah bilir. yüzden bilgide de-
nu sadece Allah se bilmez. İlimde İlimde derin- rinleşenler şöyle
bilir. Köklü bilgi- rüsûhu olanlara leşmiş olanlar: derler: Biz ona ina-
ِ=وا ْبتِغاءbulmak için ,,
ye sahip olanlar gelince, bunlar Biz ona inan- nırız: (ilahi kela-
ْ
=تأ ِوي ِل ِِهonun te’vilini =وماoysa
,,
ise «Bu Kitab ´a "İnandık, hepsi de dık, hepsi mın) tümü Rabbi-
inandık, O bütü- Rabbimizden" der- Rabbımızın mizdendir; derin
ِ=ي ْعلمbilmez ِ=تأ ْ ِويلهonun te’vilini nü ile Allah ka- ler ki, zaten idrâki katındadır,
,,
kavrayış sahipleri
tından gelmiştir» olanlardan başkası derler. Ancak dışında kimse
َِ ِ=إbaşka kimse اّلل
ل ,, َِ =Allah’tan derler. Bunu an- için âyât-ı ilâhiye- akıl sahibleri bundan ders alma-
cak aklı başında den ibret alabilmek düşünebilirler. sa da.
ِالرا ِسخون َ =وileri gidenler ,,
olanlar düşüne- yok.
bilirler.
ْال ِع ْل ِِم,,= ِفيilimde ِ=يقولونderler
=آمنَاinandık = ِب ِِهOna ِ=كلhepsi
ِع ْن ِِد,,ن ِْ = ِمkatındandır ِ=ر ِبناRabbimiz
ِيذَ َكر,,=وماdüşünüp öğüt almaz ,, ,,
َِ = ِإbaşkası
ل
ِِ ْاْل ْلبا,,=أولوsağduyu sahiplerinden
ب ,,
3.
9
,, =ربَناRabbimiz ِ= ِإنَكsen mutlaka Ey Rabbimiz,
sen geleceği
Yâ Rabbe'l-âlemîn! Ey Rabbımız;
,,
Elbet Sen insanları muhakkak ki
Ey Rabbimiz! (Ge-
leceğine) hiç şüphe
ِامع ِ =جtoplayacaksın اس ِ ِ َ=النinsanları bir günde insan- öyle
kuşkusuz olan bir gün için geleceğinden
toplayacaksın ki o şüphe olma-
olmayan o Gün'ü
görüp yaşamaları
ِ= ِلي ْومbir günde
,,
ları kesinlikle bi- günün geleceğinde yan bir günde
raraya getire- şek yok. Zira insanları top-
için mutlaka insan-
lığı bir araya topla-
ِريْب,,ِ=لasla şüphe olmayan ,,
ceksin. Hiç şüp- mîâdından şaşmak layacak
,,
hesiz Allah sö- (va'dinden şaşmak Sen´sin. Şüp-
yacaksın: Allah va-
adini yerine getir-
=فِي ِِهkendisinde ن َِ = ِإşüphesiz zünden caymaz. = va'dinden hulf hesiz ki Allah mekten asla ka-
etmek) Allah'ın as- vaadinden çınmaz.
َِ =Allah ِي ْخ ِلف,,ِ=لdönmez
اّلل la şânından değil. dönmez.
3.
13
,, ِ=ق ْدmuhakkak (Bedir savaşın- Birbiriyle karşıla- Karşılaşan iki Savaşta karşı kar-
da) karşılaşan iki şan iki fırkanın hâli topluluğun du- şıya gelen iki ordu-
لك ِْم,,ِ=كانsizin için vardır ِ=آيةbir ibret grubun
,,
duru-
,,
elbette sizlere ibret rumlarında si- da sizin için bir işa-
munda sizin için olmuştur: Fırkanın zin için ibret ret vardı: bir ordu
,,
َِ =وAllah ِ=يؤيِدdestekler
اّلل
ص ِرِِه ْ =بِنyardımıyla
ِيشاء,,ن ِْ =مdilediğini نَِ ِِ=إelbette
ِ َٰذ ِلك,,= ِفيbunda
ً =ل ِعبْرِةbir ibret vardır
,, ,,
3.
15
,, ِ=ق ْلde ki
,,
Deki: Size bun- Yâ Muhammed,
lardan daha ha- onlara de ki: "Siz-
De ki: Size
bunlardan da-
De ki: Size o (dün-
yevi zevkler)den
=أؤنبِئك ِْمsize söyleyeyim mi? ,, ,,
yırlı olanı haber lere şunlardan
vereyim mi? âlâsını haber vere-
ha hayırlısını
haber vereyim
daha hayırlı olan
şeyleri haber vere-
ِ=بِخِْيرdaha iyisini ,,
Takvalılar için yim mi: Müttakîler
Rabbleri katında için (Allah'ın saygı-
mi? Takvaya
erenler için,
yim mi? Allah'a
karşı sorumluluk
َٰذ ِلك ِْم,,نِْ = ِمbunlardan sürekli kalacak- lı kulları için) ma-
ları, altından ır- budlarının civâr-ı
altından ır-
maklar akan
bilinci duyanlar için
Rableri katında,
اتَق ْوا,,ِ= ِللَذِينkorunanlar için vardır ,, ,, maklar akan rahmetinde altın- cennetler var- mesken olarak
Cennetler, el dan nehirler akan dır. Orada de- içinden ırmaklar
ِ= ِع ْندkatında =ربِ ِه ِْمRableri değmemiş eşler cennetler var. İçin- vamlı kalacak- geçen hasbahçe-
ve Allah´ın hoş- de ebediyen kala- lardır. Terte- ler, temiz eşler ve
ِ=جنَاتcennetler =تجْ ِريakan nutluğu vardır. caklar. Sonra pâk miz eşler ve Allah'ın güzel ka-
Hiç kuşkusuz Al- zevceler var. Daha Allah´ın rızası bulü vardır. Ve Al-
تحْ تِها,,ن ِْ = ِمaltlarından lah kullarını hak- sonra da Allah'ın vardır. Ve Al- lah, kulların(ın
kıyla görür.» kendilerinden hoş- lah kullarını kalplerin)deki her
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar nut olması var. Al- hakkıyla gö- şeyi görür.
lahu Zülcelâl görü- rendir.
ِ=خا ِلدِينsürekli kalacakları ,, yor o kullarını ki;
ِ=مط َهرةtertemiz
ِ=و ِرضْوانve rızası ,,
ِ = ْال ِحساhesabı
ِب
3.
20
.. ِ=فإ ِ ْنeğer Eğer seninle tar- Yâ Muhammed, Seninle tar- O halde (ey Pey-
tışmaya kalkışır- şayet seninle din tışmaya girişir- gamber,) seninle
ِ=حا ُّجوكseninle tartışmaya girişirlerse larsa ..
de ki; ´Ben üzerinde münaka- lerse: Ben,
..
tartışanlara de ki:
bana uyanlar ile şa ederlerse (üze- bana uyanlar- Ben tüm benliğimi
ِْ =فقde ki ِ=أسْل ْمتben teslim ettim birlikte
ل ..
tüm varlı- rinde ileri geri söz la birlikte ken- Allah'a teslim ettim
..
ğım ile Allah´a söylerlerse), "Ben, dimi Allah´a ve bana tabi olan
..
ِ=وجْ ِهيözümü ّلل َِِ ِ =Allah’a teslim oldum.´ bana tâbi olanlarla teslim ettim, herkes (de öyle
Kendilerine kitap beraber yüzümü de. Kendileri- yaptı)! Daha önce
ِِ اتَبع..ن
ن ِِ =ومbana uyanlar da verilenler ile ki- yalnız Allah'a dön- ne kitab veri- vahiy verilmiş olan-
.. ..
tapsız müşriklere düm" de ("Ben ve lenler ve üm- lara ve kitap ile il-
ِْ =وقve de ki ِ= ِللَذِينkendilerine
ل .. .. ´Siz de teslim bana tâbi olanlar milere: Siz de gisi olmayanlara
oldunuz mü?´ yüzümüzü yalnız İslam oldunuz sor: Siz (de) kendi-
=أوتواverilenlere ِ= ْال ِكتابKitap diye sor. Eğer Allah'a döndük" mu? de. Eğer nizi O'na teslim et-
teslim olurlarsa de). Kendilerine Ki- İslam olurlar- tiniz mi? Ve eğer
ِ=و ْاْل ِم ِيينve ümmilere .. doğru yola gir- tap verilmiş olan- sa; doğru yola O'na teslim olurlar-
miş olurlar. Eğer larla verilmeyen girmişlerdir. sa muhakkak doğ-
=أأسْل ْمت ِْمSiz de İslam (teslim) oldunuz m sırt dönerlerse ümmîlere de "İman Şayet yüz çe- ru yol üzerindedir-
.. .. .. .. ..
sana düşen sa- ettiniz mi?" diye virirlerse; sa- ler; ama yüz çevi-
u? ن ِْ ِ =فإeğer سلموا ِْ =أİslam olurlarsa dece duyurmak- sor. İman ettilerse, na, yalnız teb- rirlerse, unutma ki
..
tır. Allah kullarını doğru yolu tutmuş- liğ etmek dü- senin görevin sa-
=فق ِِدmuhakkak hakkıyle görür. lar demek. Yok, şer. Ve Allah, dece mesajı ilet-
yüzlerini çevirirler- kullarını gö- mektir: zira Allah,
ِ=ا ْهتد ْواdoğru yolu bulmuşlardır .. ..
se senin üzerine rendir. yarattıklarını(n
ن ..
َ
ِْ =و ِإyok eğer =تول ْواdönerlerse düşen tebliğden
başkası değil. Al-
kalplerindeki her
şeyi) görür.
=فإِنَماartık ِ=عليْكsana düşen lah kullarının
hâlini görüyor.
her
..
ْ
ِ=البَلغsadece duyurmaktır ..
َِ =وAllah ِصير
اّلل ِ =بgörmektedir
=بِِ ْال ِعبا ِِدkulları(nın yaptıklarını) ..
3.
21
,, ِ= ِإ َنşüphesiz Allah´ın ayetleri-
ni inkâr edenleri,
O kimseler ki Al-
lah'ın âyetlerini
Allah´ın ayet- Allah'ın mesajlarını
lerini inkar inkar edenlere,
ِي ْكفرون,,ِ=الَذِينinkâr edenler ,,
peygamberleri
sebepsiz olarak
inkâr ederler (ta-
nımazlar) pey-
edenlere ve peygamberleri
haksız yere haksız yere öldü-
ِِ = ِبآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın öldürenleri ve
adaleti emreden
gamberleri nâhak
yere öldürdükten
peygamberleri renlere ve adaleti
öldürenlere, emreden insanların
ِ=وي ْقتلونöldürenler insanları öldü-
renleri acıklı bir
başka insanların
adl ile emredenle-
insanlardan canına kıyanlara
adaleti emre- gelince, onlara
ِ=النَبِ ِيينpeygamberleri azapla müjdele! rini de öldürürler. denleri öldü- acıklı azabı bildir.
Sen onları acısına renlere, işte
ِحق,,ْر ِِ = ِبغيhaksız yere ,, dayanılmaz azap onlara; elem
ile müjdele! verici bir azabı
ِ=وي ْقتلونöldürenler (var ya) ,, ,, müjdele.
ِيأْمرون,,ِ=الَذِينemredenleri
ِِ =بِ ْال ِقسadaleti
ْط
ِ ِ َالن,,ِ= ِمنinsanlar arasında
اس ,,
3.
..
َٰ =أböylece
ِ ِولئ
ك Onların emek ve Bunlar o hüsrana İşte bunlar, o İşte onlardır bu
22 çabaları dünya- düşmüş kimseler kimselerdir ki; dünyada da, öteki
ِْ حبِط..ِ=الَذِينboşa çıkmıştır
ت ..
da da ahirette de ki, bütün işledikleri
boşa gitmiştir. dünyada heder,
dünya ve ahi-
rette amelleri
dünyada da yaptık-
ları boşa çıkacak
=أعْماله ِْمonların yaptıkları ..
Onlara yardım âhirette heder; im-
eden bulunmaz dadlarına gelecek-
boşa gitmiştir.
Ve onların hiç
olanlar ve onlardır
hiçbir yardımcı bu-
الدُّ ْنيا..= ِفيdünyada da ..
ler de yok. yardımcıları
yoktur.
lamayacak olanlar.
=له ِْمonların
ِاص ِرين ِْ = ِمhiçbir yardımcıları
ِ ن..ن ..
= ِم ْنه ِْمonlardan
ِم ْع ِرضون,,=وه ِْمyüz çevirerek ,,
3.
24
.. ِ = َٰذ ِلbu (hareketleri) = ِبأنَه ِْمonların
ك ..
Bu olumsuz tu- Bu da onların "Sa- Bu, onların:
tumları, onların yılı birkaç günden Sayılı günler-
Çünkü onlar, Ateş
bize birkaç günden
=قالواdemelerindendir ´Cehennem ate- başka bizlere asla den başka bi-
şi bize sayılı bir- ateş değmeyecek" ze, asla ateş
fazla dokunmaya-
cak diye iddia
سنا َ تم..ن ِْ =لbize dokunmayacak ..
kaç gün dışında demeleri ve kendi dokunmaya-
dokunmayacak´ uydurdukları yalan- cak, demeleri
ederler: böylece,
uydurdukları batıl
ِ=النَارateş ل َِ = ِإbaşka demelerinden ların din namına yüzündendir.
kaynaklanıyor. kendilerini aldat- Ve uyduragel-
inançlar, onların
(zamanla) itikatla-
=أيَا ًماbirkaç günden .. Onların bu iftira- ması yüzünden dikleri şeyler, rına ihanet etmele-
ları dinleri konu- oluyor. dinlerinde rine yol açmıştır.
ِ=م ْعدوداتsayılı sunda kendilerini kendilerini al-
yanılgıya dü- datmıştır.
=وغ َره ِْمonları yanıltmıştır .. şürmüştür.
دِينِ ِه ِْم..=فِيdinlerinde
كانوا..=ماşeyler
ِ=ي ْفترونuydurdukları
3. Acaba geleceği Acaba herkese Ya geleceğin- O halde, (geleceği)
25
,, ِ =فكيpeki nasıl (olacak)?
ْف ,, ,,
kuşkusuz bir gün dünyada ne ka- den şüphe şüphesiz olan
= ِإذاzaman =جم ْعناه ِْمtopladığımız onların biraraya zandı ise ödene- olmayan bri
getirilecekleri ve cek ve hiç kimseye günde onları
Gün'e tanıklık et-
meleri için hepsini
ِ= ِلي ْومbir gün için
,, ,,
hiç kimseye zulmedilmeyecek topladığımız
haksızlık edil- (Acaba herkese ve kendilerine
bir araya topladı-
ğımız, her insana
ِريْب,,ِ=لhiç şüphe olmayan ,, ,,
meksizin herke- dünyada ne ka- zulmedilme-
se kazandığı ve- zandı ise ödene- den herkesin
yaptıklarının karşı-
lığının tamamen
=فِي ِِهonda rileceği zaman cek ve neyi hak kazandığının ödeneceği ve kim-
halleri nice olur? etmişlerse kendile- tastamam seye haksızlık ya-
ِْ =ووفِيve tastamam verilip
ت ,, ,, rine ondan azı ya- ödendiği za- pılmayacağı za-
hut çoğu verilme- man halleri ne man ne olacak (on-
ِن ْفس,,ل ُِّ =كherkesin yecek). Bir gün olacak? ların hali)?
olan o geleceği
ِْ كسب,,=ماkazandığı
ت şüphesiz gün için
onları topladığımız
=وه ِْمve onların
,, zaman halleri ne
olacak?
ِظلمون ْ ي,,ِ=لzulme uğratılmadığı ,,
3.
26
.. ِ=ق ِلde ki =اللَه َِمAllah’ım
..
De ki; ´Ey mül-
kün sahibi Al-
Yâ Muhammed, de De ki: Ey mül- De ki: Ey mutlak
ki: "Ey mülkün sa- kün sahibi egemenlik sahibi
ِ=ما ِلكsahibi ك ِِ = ْالم ْلmülkün lah´ım, sen mül-
kü (egemenliğin
hibi Allah’ım! Sen olan Allah´ım; Allahım! Sen ege-
mülkü dilediğine Sen mülkü di- menliği dilediğine
=تؤْ تِيsen verirsin ِ= ْالم ْلكmülkü
..
iktidarı) dilediği-
ne verir, diledi-
verirsin, Sen mülkü lediğine verir- verirsin, dilediğin-
dilediğinden alır- sin. Sen, mül- den alırsın; diledi-
ِتشاء..ن ِْ =مdilediğine ِ=وت ْن ِزعalırsın ğinden geri alır-
sın. Dilediğini
sın. Sen dilediğini kü dilediğinin ğini yüceltirsin, di-
azîz edersin, Sen elinden alırsın. lediğini alçaltırsın.
ِ= ْالم ْلكmülkü üste çıkarır, di- dilediğini zelîl Sen, dilediğini Bütün iyilikler Se-
lediğini alçaltır- edersin. Hayır yal- aziz edersin. nin elindedir. Doğ-
ِتشاء..ن ِْ = ِم َمdilediğinden sın. İyilik senin nız Senin elinde. Sen, dilediğini rusu, Sen istediğini
elindedir, senin Şüphe yok Sen zelil edersin. yapmaya kadirsin.
gücün herşeye herşeye kâdirsin. Hayır, yalnız
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ=بِيدِكsenin elindedir ..
ِ=قدِيرkadirsin
3.
27
,, ِ =تو ِلsokarsın ِ=اللَيْلgeceyi
ج Geceyi gündüze
dönüştürür,
Geceyi gündüzün
içine sıkıştırırsın,
Geceyi gün-
düze geçirir,
Gündüzü kısaltarak
geceyi uzatır ve
ِِ النَه,,=فِيgündüze
ار gündüzü geceye
dönüştürürsün.
gündüzü gecenin
içine sıkıştırırsın.
gündüz gece-
ye geçirirsin.
geceyi kısaltarak
gündüzü uzatırsın.
ِ=وتو ِلجsokarsın ِ=النَهارgündüzü Diriyi ölüden çı-
karır, ölüyü diri-
Ölüden diri çıkarır-
sın, diriden ölü çı-
Ölüden diriyi
çıkarır, diriden
Ölüden diri ve diri-
den ölü çıkarırsın.
ِِ اللَ ْي,,=فِيgeceye
ل den çıkarırsın.
Dilediklerine he-
karırsın, dilediğine
de hesapsız rızık
ölüyü çıkarır-
sın. Dilediğin
Ve dilediğine her
türlü hesabın üs-
ِ=وت ْخ ِرجçıkarırsın ي َِ = ْالحdiri sapsız rızık ve- verirsin." kimseye he- tünde rızık bağış-
rirsin.´ sabsız rızık larsın.
ِِ ِ ْالمي,,ِ= ِمنölüden
ت verirsin.
ِِ سماوا
ت َ ال,,=فِيgöklerde =وماolanı
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيve yerde اّلل
ض َِ =وAllah ,,
ِيء ْ ش,,ل
ِِ ك,,ىَِٰ =علher şeye ,,
ِ=قدِيرkadirdir
3.
30
.. =ي ْو ِمO gün ِ=ت ِجدbulacaktır ل
.. ُِّ =كher Oyapmış
gün herkes O gün ki herkes O gün ki; her- Her insanın yaptığı
olduğu vaktiyle hayra dair kes ne hayır bütün iyilikleri de
ِ=نفسnefis ت ْ ْ
ِ ع ِمل..=ماyaptığı her iyiliği karşı- ne işlediyse, şerre işledi ise kar- kötülükleri de kar-
sında bulur, yap- dair ne işlediyse şısında onu şısında bulacağı o
ِخيْر..ن ْ
ِ = ِمher hayrı =محْ ض ًراhazır tığı
..
her kötülüğü önüne getirilmiş hazırlanmış Gün'ü düşünün;
de. Yaptığı kötü- bulacak. İşte o bulacak. Kötü- (pek çok insan,) o
ْت
ِ ع ِمل..=وماişlediği lükle arasında zaman her ferd lükten de ne (Gün)ün kendisin-
uzak bir mesafe kendisiyle o günün yapmışsa; den çok uzakta ol-
ِسوء..ن ْ ..ُّ
ِ = ِمher kötülüğü de =تو ِدister olsun ister. Allah
.. arasında bitmez kendisiyle masını diler. O
sizi kendisinden tükenmez bir me- onun arasında halde Allah, O'na
بيْنها..ن َِ أ..=ل ِْوO kötülükle .. korkmaya çağı- safe olmasını iste- uzun bir me- karşı dikkatli olma-
rır. Allah, kulları- yecek (İşte o za- safe olmasını nızı ihtar eder; ama
ِ=وبيْنهkendisi arasında .. na karşı şefkatli- man her ferd "Ne ister. Allah Allah, yarattıklarına
dir. olurdu şu gün ile bizzat korku- karşı çok şefkatli-
=أمدًاbir mesafe ِ=ب ِعيدًاuzak
.. benim arama tuyor. Ve Allah dir.
nâmütenâhî bir kullarına
ِ=ويحذِركمsakındırıyor اّلل َِ =Allah sizi mesafe gireydi de Rauf´dur. ..
ِ=غفورbağışlayandır
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
3.
32
.. ِ=ق ْلde ki =أ ِطيعواitaat edin
..
De ki; :´Allah´a
ve peygambere
..
Yâ Muhammed, Allah´a ve De ki: Allah'a ve
şunu da söyle: "Al- peygamberle- Elçisi'ne itaat edin.
َِ =Allah’a ِالرسول
اّلل َ و =ve Elçiye
itaat ediniz.´
Eğer bu çağrıya
..
lah'a ve Peygam- re itaat edin, Eğer (bundan) yüz
bere itaat edin, şa- de. Şayet yüz çevirirlerse, bilsin-
ِْ ِ =فإeğer =تولَ ْواdönerlerse
ن sırt çevirirlerse
hiç şüphesiz Al-
yet yüz çevirirseniz çevirirlerse ler ki Allah hakikati
bilin ki Allah kâfir- şüphesiz ki Al- inkar edenleri
َِ ِ =فإmuhakkak ki اّلل
ن َِ =Allah lah kafirleri sev-
..
mez.
lerden hoşnut ol- lah, kafirleri sevmez.
maz" (şayet yüz sevmez.
ُِّي ِحب..ِ=لsevmez ِ= ْالكافِ ِرينkâfirleri çevirirlerse bilsinler
ki Allah kâfirlerden
hoşnut olmaz).
3.
33
,,ِاّلل َِ = ِإAllah
َ ,,ن Allah Adem´i, (33-34) Allahu Zül- Şüphe yok ki Gerçek şu ki Allah,
Nuh´u, İbrahim celâl Âdem ile Allah, Ademi, Adem'i ve Nuh'u,
َِٰ صطف
ى ْ =اseçip üstün kıldı ,, ,,
ailesini ve İmran Nuh'u ve Âl-i İbra- Nuh´u, İbra- İbrahim Soyunu ve
ailesini seçerek him ile Âl-i İmran'ı, him soyunu ve İmran Soyunu bü-
ِ=آدمAdem’i =ونو ًحاNuh’u alemlere üstün o aynı tevhid di- İmran soyunu tün insanlığın üze-
kıldı. ninden olan nesli, seçti. Alemle- rinde bir konuma
ِ=وآلailesini ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim bütün âlemlerin
arasından seçerek,
re üstün kıldı. çıkardı,
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
üzerlerine geçirdi.
ِ =وve ailesini ِ= ِع ْمرانİmran
آل ,,
Allah söyledikleri-
ِ ْالعال ِمين,,=علىalemlere nizi işitiyor, işledik-
lerinizi biliyor.
ِِ شيْط
ان َ ال..ِ= ِمنşeytanın şerrinden ..
ِِ لر ِج
يم َ =اkovulmuş
3. Bunun üzerine Bunun üzerine Bunun üzerine Bunun üzerine
37
,, =فتقبَلهاkabul buyurdu onu ,, ,,
Rabbi onu gü- mabudu onu iyi bir Rabbı onu gü- Rabbi, kız çocuğu-
=ربُّهاRabbi ِ= ِبقبولkabulle (şekilde) ,,
zelce kabul etti. kabul ile kabul bu- zel bir kabul nu hoşnutlukla ka-
Onu güzel bir yurduktan başka, ile karşıladı. bul etti, onu güzel-
ِ=حسنgüzel bir ,,
bitki gibi yetiştir- güzel surette yetiş- Onu güzel bir ce büyüttü ve Ze-
di, bakımıyla Ze- tirdi ve Zekeriy- bitki gibi yetiş- keriya'nın himaye-
=وأ ْنبتهاve onu yetiştirdi
,, ,,
keriyya´yı görev- ya'nın himayesine tirdi. Zekeriy- sine verdi. Zekeri-
lendirdi. Zekeriy- verdi. Zekeriyya ne ya´nın hima- ya, ne zaman onu
=نباتًاbir bitki gibi =حسنًاgüzel
,, ,, ya ne zaman o zaman onun bu- yesine verdi. mabedde ziyaret
mabede girse lunduğu hücreye Zekeriyya mih- ettiyse yanında yi-
=وكفَلهاve onun bakımını üstlendi
,, ,, ,, çocuğun yanın- girerse yanında raba her giri- yeceklerle görür ve
da yiyecek bulur yeni bir yiyecek şinde onun sorardı: Ey Mer-
ِ=زك ِريَاZekeriyya da =كلَماher ,, ve ´Ey Meryem bularak, "Yâ Mer- yanında bir yi- yem, bunlar sana
bu sana nereden yem, bu sana ne- yecek bulurdu. nereden geliyor?
ِ=دخلgirdiğinde =عليْهاonun yanına ,, geldi´ diye so- reden geliyor?" Ey Meryem, Meryem: Bunlar Al-
rardı. Meryem derdi. Beriki de bu sana nere- lah'tandır; Allah, di-
=زك ِريَاZekeriyya de: Allah tara- "Allah'ın yanından, den? derdi. O lediğine hesapsız
fından geldi, hiç şüphe yok ki Allah da: Allah tara- rızık bağışlar! diye
ِ= ْال ِمحْ رابmihraba ِ=وجدbulurdu kuşkusuz Allah dilediğine hesapsız fından, derdi. cevap verirdi.
dilediğine he- rızıklar verir" ce- Şüphe yok ki
= ِع ْندهاyanında ِ= ِر ْزقًاbir rızık ,,
sapsız rızık ve- vabında bulunur- Allah, dilediği-
rir´ derdi. du. ni hesapsız rı-
ِ=قالderdi =ياEy ِ=م ْريِمMeryem zıklandırır.
َِٰ َ=أنnereden? ك
ى ِِ =لsana ِ= َٰهذاbu
ِْ (=قالO da) derdi ِ=هوBu
ت ,, ,,
ِع ْن ِِد,,ن
ِْ = ِمkatından اّلل
ِِ َ =Allah
َِ ِ=إşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=ي ْرزقrızık verir ,,
ِيشاء,,ن ِْ =مdilediğine
ِ ِحساب,,ْر ِِ =بِغيhesapsız
3. Orada Zekeriy- İşte o aralık Zeke- Orada Zeke- Aynı yerde Zekeri-
38
.. ِ =هنا ِلorada =دعاdua etmiş
ك ..
ya, Rabbine dua riyya mabuduna riyya Rabbına ya Rabbine yalvar-
=زك ِريَاZekeriyya ِ=ربَهRabbine etti; ´Ey Rabbim, yalvardı: "Yâ Rab- dua etti: Rab- dı: Ey Rabbim!
bana kendi tara- bi! Nezd-i rahme- bım; bana ka- Rahmetinle bana
ِ=قالdemişti ب ِِ =رRabbim ِْ=هبver fından temiz bir tinden bana pâk bir tından temiz güzel bir zürriyet
soy bağışla, hiç zürriyet ver; elbet bir şey bahşet. bağışla; zira Sen,
= ِليbana ِلد ْنك..ن ِْ = ِمkatından kuşkusuz sen şu niyazımı dinliyor- Muhakkak
duayı işitensin´ sun!" dedi.
her yakarışı duyar-
Sen duayı işi- sın.
ً=ذ ِريَ ِةbir nesil ً=طِِيب ِةtemiz
.. dedi. tensin.
=وس ِيدًاefendi
ورا ً =وحصnefsine hakim ,,
ِِ صطف
اك ْ =واve seni üstün kıldı .. .. ..
ِِ نِس..ى
اء َِٰ =علkadınlarına
ِ= ْالعال ِمينdünyaların
3. Ey Meryem Yâ Meryem! Rab- Ey Meryem, Ey Meryem! Rab-
43
=ياEy ِ=م ْريمMeryem
,,
Rabbinin huzu- bine karşı huşu huşu ile Rab- bine huşu ile bağ-
=ا ْقنتِيdivan dur ك
ِِ ِ= ِلربRabbine
,,
runda saygı ile içinde bulun, sec-
dur. Secdeye deye kapan, rükû
bının divanına
dur. Secdeye
lan, secdeye kapan
ve (O'nun önünde)
=واسْجدِيsecde et ,,
kapan ve rükua edenlerle beraber
varanlarla birlikte rükûa var."
kapan. Rüku
edenlerle bir-
eğilenlerle birlikte
eğil.
ارك ِعي ْ =وve (O’nun huzurunda) eğil,, ,, ,,
sen de rükua
var.
likte rüku et.
ِ=م ْريمMeryem’e
ِك ْنت..=وماsen değildin ..
=لد ْي ِه ِْمyanlarında
ِصمون ِ ي ْخت..= ِإ ِْذbirbirleriyle çekiştikleri .. ..
zaman..da
3.
45
,, ِ= ِإ ْذhani ت
ِِ =قالdemişti Hani Melekler (45-46) Hani, me-
dediler ki; ´Ey lekler ne demişler-
Melekler de-
mişlerdi ki: Ey
O zaman melekler,
Ey Meryem! demiş-
ِ= ْالمَل ِئكةMelekler =ياEy Meryem, Allah di: "Yâ Meryem!
seni dolaysız Allah sana hem
Meryem; Allah
kendinden bir
lerdi, Allah, Kendi-
sinden bir söz ile
َِ ِ =م ْريمإِنَإMeryem اّلل
ن َِ =Allah Kelime´si ile dünyada, âhirette
müjdeliyor. Onun muazzez ve nezd-i
kelimeyi sana
müjdeliyor.
sana, Meryem oğlu
İsa Mesih adıyla bi-
ِِ =يب ِشرseni müjdeliyor
ك ,,
adı Meryemoğlu ilahîsinde mukar-
İsa Mesih´tir. O rebînden, hem be-
Adı; Meryem
oğlu İsa, Me-
linecek, bu dünya-
da ve öteki dünya-
ِ= ِبك ِلمةbir kelime ile ِ= ِم ْنهkendisinden
,, ,, dünyada da ahi- şikte iken de bü- sih´tir. Dünya- da büyük şeref sa-
rette de yüce, yümüşken de in- da da, ahirette hibi ve Allah'ın en
ِ=اسْمهonun adı ِ= ْالم ِسيحMesih’dir
,, şanlıdır ve Al- sanlara yüksek de, şanı yüce- yakınlarından ola-
lah´ın yakınla- sözler! söyler ve dir. Allah´a cak (bir oğul) müj-
ِعيسى =Îsa ِابْن =oğlu rındandır. sâlihînden olarak yakın kılınan- deliyor.
gelecek Kelimetul- lardandır.
ِم ْريم =Meryem و ِجي ًها=yüzde,,(şerefli) lah'ın müjdesini
veriyor ki, adı Me-
فِي الدُّ ْنيا
,, =dünyada,,da sih Îse'bni Mer-
yem."
و ْاْل ِخرِِة=ahirette,,de
lardandır
3.
46
.. =ويك ِل ِمkonuşacak ِ=النَاسinsanlara Oteyken daha beşik- “
ve yetiş-
“ “ Beşiğinde de, Ve o, (çocuk,) in-
yetişkinlik ha- sanlarla hem be-
ْ
الم ْه ِِد..=فِيbeşikte kinlik çağında linde de insan- şikte iken, hem de
insanlarla konu- larla konuşa- yetişkin bir adam
ًَل
ِ =وك ْهve yetişkinlikte
..
şacaktır ve salih caktır ve salih- olarak konuşacak;
kullarındandır. lerdendir. dürüst ve erdemli
ِصا ِل ِحينَ ال..ِ=و ِمنve iyilerden olacaktı .. ..
kişilerden olacak.
r
3.
47
,, ْ =قالdedi ki ب
ِت ِِ =رRabbim
,,
Meryem ´Ey "Yâ Rabbi, benim Meryem dedi Meryem, Ey Rab-
Rabbim, bana nasıl çocuğum ki: Rabbım; bim! dedi, Bana
َِٰ َ=أنnasıl ِ=يكونolur = ِليbenim
ى hiçbir insan do- olabilir ki bana be- bana bir beşer hiçbir erkek do-
kunmamışken şer değmedi?" de- dokunmamış- kunmadığı halde
ِ=ولدçocuğum nasıl olur da ço- yince şöyle buyur- ken, benim nasıl oğul sahibi
cuğum olabilir?´ du: "Allah işte böy- nasıl çocuğum olabilirim? (Melek)
ي ْمس ْسنِي,,=ول ِْمbana dokunmamışken ,,
dedi. De ki: ´İşte lece dilediğini ya- olabilir? Me- cevap verdi: İşte
böyledir, Allah ratır, bir şey murad lekler de: Al- öyle! Allah dilediği-
ِ=بشرbir beşer ِ=قالdedi
,, dilediğini yaratır. etti mi, ona yalnız lah, dilediğini ni yaratır; bir şeyin
O bir şeyin ol- 'Ol!' der, o da olu- öylece yaratır olmasını istediğin-
ِِ =ك َٰذ ِلböylece اّلل
ك َِ =Allah masına karar ve- verir. ve bir şeyin de sadece 'Ol!' der
rince ona sade- olmasını diler- ve o (şey hemen)
ِ=ي ْخلقyaratır ِيشاء,,=ماdilediğini ce «ol» der o da se, ona; ol, oluverir.
hemen oluverir.´ der de oluve-
= ِإذاzaman ى َِٰ =قضistediği rir, dediler.
3. Allah O´na Ki- Hem ona Allah ki- O´na kitabı, O, senin oğluna
48
.. =ويع ِلم ِهona öğretecek ..
tab´ı, Hikmet´i, tap öğretecek, hikmeti, Tev- (hem) vahyi ve
ِ= ْال ِكتابKitabı ِ=و ْال ِح ْكمةHikmeti Tevrat´ı ve İncil´i
öğretecek.
hikmet öğretecek,
Tevrat öğretecek,
rat´ı ve İncil´i
öğretecek.
hikmeti öğretecek,
(hem de) Tevrat'ı
ِ=والت َ ْوراةTevrat’ı İncil öğretecek. ve İncil'i;
3.
49
ً =ورسOnu (şöyle diyen) bir elçi yap O´nu,
ِول
,,
İsrailoğul- O da Benî İsrail'e O´nu İsrailo- Ve o'nu İsrailoğul-
,, ,, ,,
larına şöyle di- peygamber olup ğullarına pey- ları'na elçi (yapa-
,, ,,
acak بنِي,,ى َِٰ = ِإلoğullarına yecek olan bir diyecek ki: 'Ben gamber olarak cak). Ben, size
peygamber ola- Rabbinizden sizle- gönderecek Rabbinizden bir
ِ= ِإسْرائِيلİsrail =أنِيben rak gönderecek; re burhan getirdim: ve onlara şöy- mesaj getirdim. Si-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
الت َ ْوراِِة..ِ= ِمنTevrat’ı ram kılınmış rinize haram olan- kılınanların bir den) size yasak
olan bazı şeyleri ların bir kısmını kısmını helal edilen şeylerin ba-
َِ =و ِْل ِحve helal yapayım (diye gönderild helâl
ل ..
ilan etmek helâle çevirmek kılmak üzere zısını helal kılmak
.. ..
üzere Rabbiniz için geldim. Hem Rabbınızdan için (geldim). Ve
..
im) م ِْ =لكsize ِ=ب ْعضbazı şeyleri tarafından kesin de Rabbinizden size bir ayet size Rabbinizden ..
bir kanıtla size sizlere burhan ge- getirdim. Artık bir mesaj getirdim;
ِح ِرم..=الَذِيharam kılınan geldim. Allah´tan tirdim. Allah'tan
.. Allah´tan kor- öyleyse Allah'a
korkunuz ve ba- korkun ve beni din- kun ve bana karşı sorumluluğu-
=عليْك ِْمsize =و ِجئْتك ِْمsize getirdim na itaat ediniz. leyin. itaat edin. nuzun bilincine va-
..
rın ve bana tabi
ِ= ِبآيةbir mucize
.. olun.
3.
51
,, ِ=إِ َنşüphesiz اّلل
َِ =Allah Allah benim de
sizin de Rabbi-
Bilmiş olun ki Alla- Şüphe yok ki
hu Zülcelâl benim Allah; benim
Kuşkusuz Allah,
benim de Rabbim,
=ربِيbenim de Rabbim ,, ,,
mizdir, O´na kul-
luk ediniz, doğru
de mabudum, sizin de Rabbım,
de mabudunuz. sizin de Rab-
sizin de Rabbiniz-
dir; öyleyse (yalnız)
=وربُّك ِْمsizin de Rabbinizdir ,, ,,
yol işte budur. O'na kulluk edin, bınızdır. Öy-
bu gösterdiğim yol leyse O´na
O'na kulluk edin:
Bu, dosdoğru bir
ِ=فاعْبدوهO’na kulluk edin = َٰهذاbudur ,, ,,
dosdoğru yol.'" kulluk edin,
dosdoğru yol
yoldur.
3. İsa, İsrailoğulla- İsa onlardan küfrü İsa, onların in- İsa, onların hakikati
52
.. ِس
َ أح..=فل َماsezince ى َِٰ = ِعيسÎsa rı´nın inkarcı tu- hissedince, "Allah karlarını se- reddettiklerinin far-
ِ= ِم ْنهمonlardan ِ= ْالك ْفرinkârı tumlarını görün- yolunda bana yar- zince; Allah
ce Allah uğrunda dımcı kimler ola- uğrunda yar-
kına varınca sordu:
Kim Allah yolunda
ِ=قالdedi ن ِْ =مkimler bana yardımcı, cak?" diye sordu. dımcılarım
destekçi olacak Havariler dediler kimlerdir? de-
benim yardımcıla-
rım olacak? Beyaz-
اري ِ =أ ْنصbana yardımcı olacak .. ..
olanlar kimler- ki: "Biz Allah yolu- di. Havariler:
dir?´ diye sordu. nun yardımcıları- Biziz Allah´ın
lara bürünmüş
olanlar cevap ver-
= ِإلىyolunda اّلل ِِ َ =Allah ِ=قالdediler Havariler ´Biz Al- yız. Allah'a iman yardımcıları, di: Biz, (Allah yo-
lah´ın destekçile- getirdik, sen de Allah´a iman lunda) senin yar-
ِ= ْالحو ِاريُّونHavariler ِ=نحْ نBiz riyiz, Allah´a şahit ol, bizler ger- ettik. Sen de dımcıların olaca-
iman ettik, şahid çekten iman etmiş- şahid ol ki biz, ğız! Biz Allah'a
ِ=أ ْنصارyardımcılarıyız ol ki biz müslü- leriz. muhakkak inanırız: Sen de
manız´ dediler. müslümanla- şahit ol, biz O'na
َِ =Allah(yolun)un =آمنَاinandık
ِاّلل rız, dediler. teslim olmuşuz!
َِ =Allah da اّلل
اّلل َِ =وçünkü Allah
..
ların cezasını en kendilerini düşür- yapanların ce- çıkardı: çünkü Al-
iyi verendir.
..
dü. Allah tuzakçıla- zasını en iyi lah, tuzak kuranla-
ِ=خيْرen iyi ِ= ْالما ِك ِرينtuzak kurandır
..
rı perişan edenle- verendir.
rin en kavîsidir.
rın tümünün üstün-
dedir.
..
3.
55
,, ِ= ِإ ْذhani ِ=قالdemişti اّللَِ =Allah Hani Allah şöyle
demişti; ´Ey İsa,
Hani Allahu Zül- Hani Allah O zaman Allah: Ey
celâl ne buyurmuş- demişti ki: Ey İsa! demişti, Seni
=ياEy ى َِٰ = ِعيسÎsa =إِنِيben ben senin canını
alacak, katıma
tu: "Yâ İsa! Ben İsa; seni öldü- ölüme yollayaca-
seni kabzedece- recek olan ğım ve Katıma yü-
ِ=متوفِيكsenin canını alacağım ,, ,,
yükseltecek ve
kâfirlerin iftirala-
ğim, seni civâr-ı iz- Benim. Seni celteceğim ve seni
zetime yükseltece- kendime yük- hakikati inkara
ِ=ورا ِفعكseni yükselteceğim ,,
rından arındıra-
cağım, sana
ğim. Seni kâfirler- seltip kaldıra- şartlanmış olan-
den âzâde bulun- cak, sen, kafir- lar(ın arasın)dan
َِ = ِإلbana
ي uyanları da kı- duracağım. Senin lerin içinden çekip arındıraca-
yamet gününe izinden gidenleri tertemiz çıka- ğım; sana tabi
ِ=ومط ِهركseni temizleyeceğim ,, kadar kâfirlere kâfirlerin üzerinde racak ve sana olanları, Kıyamet
üstün kılacağım. kıyamet gününe tabi olanları, Günü, hakikati in-
كفروا,,ِالَذِين,,ِ= ِمنinkâr edenlerden ,, Sonra hepiniz kadar hâkim kıla- kıyamet gü- kara şartlanmış
bana dönecek- cağım. Sonra he- nüne kadar olanların (kat kat)
ِ=وجا ِعلve tutacağım ,, siniz ve ben an- piniz Bana döne- küfredenler- üstüne çıkaraca-
laşmazlığa düş- ceksiniz. İhtilâf et- den üstün tu- ğım. Sonunda he-
ِاتَبعوك,,ِ=الَذِينsana uyanları ,, tüğünüz konu- tiğiniz dava üze- tacak da Be- piniz Bana döne-
larda aranızda rinde Ben aranızda nim Sonra dö- ceksiniz ve aranız-
ِ=ف ْوقüstünde hüküm verece- hakem olacağım: nüşünüz yal- da anlaşmazlığa
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edenlerin
ğim.´ nız Banadır. düştüğünüz her
,,
Ayrılığa düş- konuda Ben hüküm
tüğünüz konu- vereceğim.
َِٰ = ِإلkadar =ي ْو ِِمgününe
ى larda aranızda
= ْال ِقيام ِِةkıyamet =ث َِمsonra Ben hükme-
deceğim.
َِ = ِإلbana olacaktır
ي ,,
3.
57
,, =وأ َماgelince آمنوا,,ِ=الَذِينİnanıp İman edip salih
ameller (iyi işler)
İman ederek işleri
salâh olanlara ge-
İman edip sa-
lih amel işle-
ama iman edip
doğru ve yararlı iş-
=وع ِملواyapanlara da ,,
yapanlara gelin-
ce, Allah onların
lince, Allah onların
bütün ecirlerini
yenlere gelin-
ce; onların
ler yapanlara Allah
mükafatlarını tam
ِِ صا ِلحا
ت َ =الiyi şeyler ,,
mükafatlarını
eksiksiz olarak
kendilerine ödeye-
cek, Allahu Zül-
mükafaatları
ödenecektir.
olarak verecektir:
Zira O, zalimleri
=فيوفِي ِه ِْمtam olarak verecektir ,, ,,
verecektir, Allah
zalimleri sev-
celâl zâlimleri
sevmez.
Ve Allah, za-
limleri sev-
sevmez.
الذ ْك ِِر
ِ =وve Zikir(Kitap)dandır
..
3.
59
,, ِ= ِإ َنşüphesiz ِ=مثلdurumu Allah katında İsa Allah'a göre İsa'nın Gerçekten Al-
örneği, Allah´ın hâli tıpkı Âdem'in lah katında
Allah katında
İsa'nın durumu
َِٰ = ِعيسÎsa’nın ِ= ِع ْندgöre
ى topraktan yarat- hâli gibi: Topraktan İsa´nın duru-
tıktan sonra "ol" yaratıp sonra "Ol!" mu, Adem´in
Adem'in durumu
gibidir, ki Allah onu
ِاّلل
َِ =Allah’a ل ِِ =كمثdurumu gibidir ,,
demesi ile oluve- diyor, o da oluveri- durumu gibi-
ren Adem örneği yor. dir. Allah o´nu
topraktan yarattı ve
sonra Ol! dedi; işte
ِ=آدمAdem’in ِ=خلقهOnu yarattı ,,
gibidir. topraktan ya-
rattı. Sonra
(insanoğlu böyle-
ce) oluverir.
ِتراب,,ن ِْ = ِمtopraktan =ث َِمsonra o´na; ol dedi,
o da oluverdi.
ِ=قالdedi ِ=لهona ن ِْ =كOl!
ِ=فيكونartık olur ,,
3.
60
.. ِ(= ْالح ُّقBu,) gerçektir ..
Bu anlattıkları-
mız Rabbinden
Bu senin Rabbin-
den gelmiş hak,
Hak, Rabbın-
dandır. Öyley-
(Bu), Rabbinden
bir hakikat(tir); öy-
ِر ِبك..ن ِْ = ِِمRabbinden gelen ..
gelen gerçektir.
Sakın kuşkuya
onun için sakın
şüpheye düşenler-
se şüpheciler-
den olma.
leyse, şüpheciler-
den olma!
ِْ تك..ِ=فَلöyle ise olma
ن .. ..
kapılanlardan
olma.
den olma.
=وأ ْنفسناkendimizi
=وأ ْنفسك ِْمve kendinizi =ث َِمsonra
,,
ِاّلل
َِ =Allah’ın =علىüstüne
ِ= ْالكا ِذ ِبينyalancıların
3.
62
.. ِ= ِإ َنişte = َٰهذاbudur Bu anlatılanlar İşte şu yok mu, Doğrusu işte İşte işin hakikati
gerçek olaylar- hak olan haber an- budur, o kıs- budur ve Allah'tan
ِ(=لهوÎsa hakkındaki) o
..
dır. Allah´tan cak o. Allah'dan sanın hak ifa- başka bir ilah yok-
..
başka ilah yok- başka da hiçbir desi: Al- tur; şüphe yok ki
ْ
ِ=القصصkıssa (öykü) ق ْ
ُِّ =الحgerçek suz Allah üstün o azîz, o hakîm ilah yoktur. Allah
tur. Hiç
..
kuşku- ilâh yok. Allah ise lah´dan başka -yalnızca O-
kudret ve gerçek
=وماyoktur ِإِ َٰله..ن ِْ = ِمtanrı ل َِ ِ=إbaşka iradeli ve hikmet olan Ma'bûd-i Mut- Şüphesiz ki hikmet sahibidir.
sahibidir. lak. Allah, Aziz´dir,
َِ =Allah’tan ن
اّلل َِ ِ=وإelbette اّلل َِ =Allah Hakim´dir.
3.
63
,,ِ=فإ ِ ْنeğer =تولَ ْواdönerlerse Eğer sırt çevirir-
lerse kuşkusuz
Şayet yine haktan Şayet yüz çe-
yüz çevirecekler virirlerse; şüp-
Ve eğer (bu haki-
katten) yüz çevirir-
َِ ِ =فإmuhakkak ki اّلل
ن َِ =Allah ,,
Allah kimlerin
bozguncu oldu-
ise bilsinler ki Allah hesiz ki Allah,
yeryüzünü fesada bozguncuları
lerse bilsinler ki Al-
lah ifsad ediciler-
ِ=ع ِليمbilir ِ= ِب ْالم ْف ِسدِينbozguncuları ğunu bilir. verenleri biliyor. bilir. den tamamiyle ha-
berdardır.
3.
64
.. ِ=ق ْلde ki =ياEy ِ=أ ْهلehli
..
De ki: “Ey ehl-i Yâ Muhammed, De ki: Ey Ehl-i De ki: Ey geçmiş
kitab! Hepiniz, onlara şöyle söyle: Kitab; hepiniz, vahyin izleyicileri!
ِِ = ْال ِكتاKitap =تعال ْواgelin
ب sizinle bizim "Ey Ehl-i Kitap, ge- sizinle bizim Sizinle bizim ara-
aramızda müsa- lin sizinle aramızda aramızda eşit mızdaki şu ortak il-
ِك ِلمة..ى َِٰ =إِلbir kelimeye ..
vi olan bir keli- ayrılmayacağımız olan bir keli- keye gelin: Al-
meye gelin. Al- bir kelime üzerinde meye gelin: lah'tan başka kim-
ِ=سواءeşit olan =بيْنناbizim aramızda
.. ..
lah’tan başkası- toplanalım ki o da Allah´dan
na kulluk etme- hiçbirimizin Al-
seye kulluk etme-
başkasına kul- yeceğiz, O'ndan
=وبيْنك ِْمve sizin aranızda
.. .. yelim. O’na hiç- lah'dan başkasına luk etmeyelim. başka hiçbir şeye
bir şeyi eş koş- tapmaması, O'na O´na hiçbir ilahlık yakıştırma-
ِن ْعبِد..ل َِ =أibadet etmeyelim .. mayalım. Ve Al- bir şeyi şerik koş- şeyi eş koş- yacağız ve Allah ile
lah’ı bırakıp da maması ve bir mayalım. Ve birlikte insanları
َِ ِ=إbaşkasına اّلل
ل َِ =Allah’tan kimimiz kimimizi kısmımızın bir kı- Allah´ı bırakıp rab edinmeyece-
Rab ittihaz sım insanları ilâh da kimimiz, ğiz. Ve eğer yüz
ِن ْش ِرك..ِ=ولortak koşmayalım .. edinmesin. Eğer edinmemesidir." kimimizi Rab çevirirlerse de ki:
yüz çevirirlerse o Şayet kabul et- edinmesin. Şahit olun ki biz
=بِ ِِهO’na =ش ْيئًاhiçbir şeyi .. vakit, şahit olun mezlerse, "O halde Eğer yüz çevi- kendimizi O'na tes-
ki, biz müslüma- şahit olun ki Al- rirlerse; o vakit lim etmişiz!
ِيت َ ِخذ..ِ=ولedinmeyelim nız” deyin. lah'a iman getiren- şahid olun ki
ler bizleriz!" deyin. biz, müslüma-
=ب ْعضناbazımız ضا ً =ب ْعbazımızı nız, deyin.
=أ ْربابًاtanrılar ون ِِ د..ن ِْ = ِمbaşka
ِاّلل
َِ =Allah’tan ن ِْ ِ =فإeğer
=تولَ ْواyüz çevirirlerse =فقولواdeyin
..
ِ=م ْس ِلمونMüslümanlarız
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
3.
65
,, =ياey ِ=أ ْهلehli ب ِِ = ْال ِكتاKitap Ey kitap ehli; ne
diye İbrahim
Ey Ehl-i Kitap! Ni-
çin İbrahim üzerin-
Ey Ehl-i Kitab; Ey geçmiş vahyin
İbrahim hak- izleyicileri! Tevrat
ِ= ِلمneden ِ=تحا ُّجونtartışıyorsunuz hakkında tartışı-
yorsunuz? Oysa
de birbirinizle mü-
nakaşa ediyorsu-
kında niçin
münakaşa
ve İncil'in kendisin-
den (uzun zaman)
=فِيhakkında ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim Tevrat ve İncil
O´ndan sonra
nuz ki Tevrat ile
İncil ancak kendi-
ediyorsunuz? sonra vahyedildiği-
Tevrat da, İn- ni gördüğünüz hal-
ِِ أ ْن ِزل,,=وماoysa indirilmiştir
ت ,,
indirildi. Bunu
düşünemiyor
sinden sonra indi-
rilmişti. Bunu akıl
cil de şüphe- de İbrahim hakkın-
siz ondan son- da neden tartışı-
ِ=الت َ ْوراةTevrat da ,, musunuz? etmiyor musunuz? ra indirilmiştir. yorsunuz? Aklınızı
Aklınız ermi- kullanmıyor musu-
ِاْل ْن ِجيل ِ ْ =وİncil de ل َِ ِ=إancak
,, yor mu? nuz?
ِْ = ِمondan sonra
ب ْع ِد ِِه,,ن ,,
3.
66
.. ِأ ْنت ْم..=هاhaydi siz = َٰهؤل ِِءböylesiniz
..
Diyelim ki, hak-
kında bilgi sahibi
Şu sizler yok mu-
sunuz, şaşılacak
Siz, hadi bilgi-
niz olan şey
Siz, bilginiz olan
şeyler hakkında
=حاججْ ت ِْمtartıştınız olduğunuz İsa
konusu üzerinde
kimselersiniz.
Haydi bildiğiniz
üzerine mü-
nakaşa eden
tartışırdınız, ama
hiç bilmediğiniz şey
بِ ِِه..لك ِْم..=فِيماolan şey hakkında .. ..
tartıştınız. Peki
hiç bilmediğiniz
şeyde münakaşa
ettiniz, ya bilmedi-
kimselersiniz.
Ya bilginiz ol-
hakkında neden
tartışıyorsunuz?
ِ= ِع ْلمbiraz bilginiz
..
bir konu üzerin-
de ne diye tartı-
ğinizde niye mü-
nakaşa edersiniz?
mayan şey
üzerine niçin
Halbuki Allah (onu)
bilir, ama siz bil-
ِتحا ُّجون..ِ=ف ِلمama neden tartışıyorsun .. .. şıyorsunuz? Al- Hakikati Allah bilir, münakaşa mezsiniz:
lah bilir fakat siz yoksa sizler bil- ediyorsunuz?
uz? =فِيماhakkında ِ=لِيْسolmayan bilmezsiniz. mezsiniz. Halbuki Allah
bilir, siz bil-
بِ ِِه..=لك ِْمhiçbir ِ= ِع ْلمbilginiz mezsiniz.
3.
68
.. ِ=إِ َنdoğrusu =أ ْولىen yakın olanı Gerçekten İbra- İnsanların İbra-
him´e en yakın him'e en yakını
..
Doğrusu İbra- Gerçekte İbrahim'e
..
him´e en ya- en yakın olanlar,
َ
ِ ِ =النinsanların
اس insanlar O´na şüphe yok ki onun kın olanlar; muhakkak ki -bu
uymuş olanlar ile izinde gidenlerle o´na uyanlar, Peygamber'in ve
ِ=بِإِبْرا ِهيمİbrahim’e bu peygamber şu gördüğünüz peygamber ve (o'na) inanan her-
ile O´na inanan- Peygamber, bir de iman edenler. kesin yaptığı gibi-
ِاتَبعوه..ِ=للَذِينona uyanlar =و َٰهذاbu lardır. Allah mü- iman edenler. Al- Ve o, müşrik- o'na tabi olanlardır;
..
minlerin dostu- lahu Zülcelâl'e ge- lerden de de- Allah da inananlara
ُِّ ِ=النَبpeygamber
ي dur. lince, o mü'minle- ğildi. Ve Allah yakındır.
rin hâmîsi (o yalnız mü´minlerin
ِآمنوا..ِ=والَذِينve müminlerdir .. mü'minlerden hoş- velisidir.
nut).
َِ =وAllah da ي
اّلل .. ُِّ =و ِلdostudur
ِ= ْالمؤْ ِمنِينmüminlerin
3.
69
,, ْ =ودistedi ki ِ=طائِفةbir grup
َِت ,, ,,
Kitap ehlinden
bir grup, sizi yol-
Ehl-i Kitap'tan bir
cemaat sizleri
Ehl-i Kitab´tan Geçmiş vahyin iz-
bir taife; sizi leyicilerinden bazı-
ِِ أ ْه,,ن
ل ِْ = ِمehlinden ب ِِ = ْال ِكتاKitap dan çıkarma
sevdasına kapıl-
dalâle düşürmek
arzusunu besliyor-
şaşırtmak is- ları sizi saptırmak
tediler. Halbu- isterler: Ama onlar
ضلُّونك ِْم ِ ي,,=ل ِْوsizi saptırsınlar ,,
dı. Oysa onlar
sadece kendile-
lar. Halbuki dalâle
kendilerini düşürü-
ki onlar; kendi- kendilerinden baş-
lerinden baş- kasını saptıramaz-
=وماoysa ِضلُّون ِ =يsaptırıyorlar rini yoldan çıka-
rırlar, ama bu-
yorlar da farkında
değiller.
kasını şaşırt- lar; üstelik bunu
mazlar da far- fark etmezler de.
َِ = ِإsadece =أ ْنفسه ِْمkendilerini
ل nun farkında de- kına varmaz-
ğildirler. lar.
ِي ْشعرون,,=وماfakat farkında değiller ,, ,,
3.
70
.. =ياEy ِ=أ ْهلehli ب ِِ = ْال ِكتاKitap Ey kitap ehli, ni- Ey Ehl-i Kitap! Al- Ey Ehl-i Kitab;
ye göz göre göre lah'ın âyetlerini gö- görüp durur-
Ey geçmiş vahyin
izleyicileri! Bizzat
ِت ْكفرون..ِ= ِلمniçin inkâr ediyorsunuz? .. ..
Allah´ın ayetleri- re göre neden ken niçin Al-
ni inkâr ediyor- inkâr ediyorsunuz? lah´ın ayetle-
kendinizin şahit ol-
duğu Allah'ın me-
ِِ =بِآياayetlerini ِاّلل
ت َِ =Allah’ın sunuz? rini inkar edi-
yorsunuz?
sajlarını neden in-
kar edersiniz?
ِت ْشهدون..(=وأ ْنت ِْمgerçeği) gördüğünüz .. ..
halde
3.
71
,, =ياEy ِ=أ ْهلehli ب ِِ = ْال ِكتاKitap Ey kitap ehli, ni- Ey Ehl-i Kitap! Ni- Ey Ehl-i Kitab;
ye gerçeğin üze- çin bilip dururken Niçin hakkı
Ey geçmiş vahyin
izleyicileri! Neden
ِ= ِلمniçin ِ=ت ْل ِبسونkarıştırıyorsunuz rine batılı örtüyor hakkı bâtıla karıştı- batıla karıştı-
ve bile bile ger- rıyor ve hakkı gizli- rıyor ve bile
hakkı batıl ile sak-
layıp örter ve (pe-
َِ = ْالحhakkı ل
ق ِ =بِ ْالبbatıla
ِِ اط çeği saklıyorsu- yorsunuz?
nuz?
bile hakkı giz-
liyorsunuz?
kala) farkında ol-
duğunuz hakikati
ِ=وت ْكتمونve gizliyorsunuz ,,
gizlersiniz?
3.
72
.. ْ =وقالdedi ki ِ=طائِفةbir grup
ِت .. ..
Kitap ehlinden
bir grup dedi ki;
Ehl-i Kitaptan bir Ehl-i Kitab´tan
cemaat de, dindaş- bir güruh şöy-
Geçmiş vahyin iz-
leyicilerinden bazı-
ِِ أ ْه..ن
ل ِْ = ِمehlinden ب ِِ = ْال ِكتاKitap ´müminlere indi-
rilen mesaja gü-
larına dedi ki: le dedi: Varın
"Mü’minlere indiri- o mü´minlere
sı (birbirlerine) şöy-
le der: (Muham-
= ِآمنواinanın nün başlangı-
cında inanınız,
len Kur'an'a gün- indirilenlere
düzün başında güpegündüz
med'e) inananlara
günün başında
ِأ ْن ِزل..= ِبالَذِيindirilmiş olana ..
fakat günün so-
nunda onu red-
iman etmiş görü- iman edin.
nün, gündüzün so- Sonunda da
vahyedilene inan-
dığınızı söyleyin,
آمنوا..ِالَذِين..=علىinananlara dediniz, böylece nunda da inkâr dönüp küfre- daha sonra geleni
belki onlar da edin. Bu suretle din. Belki on- ise inkar edin ki
ِ=وجْ هönünde ار ِِ =النَهgünün inançlarından belki onlar da dö- lar da döner- (inançlarından)
dönerler. nerler ve kendi di- ler. belki geri dönerler;
=وا ْكفرواinkâr edin .. ninize tâbi olanlar-
dan başkasını tas-
ِآخرهِ =sonunda da =لعلَه ِْمbelki onlar
.. .. dik etmeyin."
ِ=ي ْر ِجعونdönerler
3.
73
,, تؤْ ِِمنوا,,ِ=ولgüvenmeyin (dediler) Aslında kendi Yâ Muhammed, Kendi dininize ama sizin inancını-
,,
dininize uyanlar- onlara şöyle söyle: uyanlardan za uymayan hiç
َل
ِ ِ=إbaşkasına ِتبِع,,ن ِْ = ِلمuyandan sakın inanmayı- hani Allah'ın hida- inanmayın. De kimseye
dan başkasına "Hidayet yok mu, başkasına (gerçek-
ten) inanmayın. De
=دِينك ِْمsizin dininize ل
,, ِْ =قde ki nız: De ki; yeti, işte o Rabbi- ki: Doğru yol, ki: Tek (gerçek)
,,
´Doğru yol yalnız nizin huzurunda Allah´ın yolu- rehberlik, Allah'ın
َِ ِ=إşüphesiz ى
ن َِٰ = ْالهدHidayet Allah´ın göster- mü'minlerin sizi dur. Derler ki: rehberliğidir; size
diği yoldur: Onlar mağlup etmeleri Size verilen verilen (vahy)in
=هدىhidayetidir اّلل َِِ =Allah’ın birbirlerine ´Size için içlerinden biri- bir benzerinin benzerinin başka
verilen mesajın ne, vaktiyle sizlere de birine veril- birine de verilmesi
َِٰ يؤْ ت,,ن
ى ِْ =أverilmesinden (ötürü mü böyl benzeri bir baş- verilen nübüvvetin diğini veya şeklinde ifa edilen
,, ,, ,,
kasına (pey- tıpkısının verilme- Rabbınızın ka- (bir rehberlik).
e söylüyorsunuz) ِ=أحدbirine
,, gambere) veril- sidir. (Yâ Muham- tında size delil Yoksa onlar, Rab-
diği için ya da med, onlara şöyle gösterecekleri biniz'in huzurunda
ِ= ِمثْلbenzerinin söyleyeceklerini- söyle: "Allah'ın bir şeyi açık- size muhalefet mi
zi, Rabbiniz ka- gösterdiği yol yok lamayın. De edeceklerdi? De ki:
أوتِيت ِْم,,=ماsize verilenin =أ ِْوveya tında size karşı mu, işte o doğru ki: Doğrusu lü- Lütuf ve ihsan, Al-
,,
delil olarak kul- yol ancak o'. Din- tuf Allah´ın lah'ın elindedir;
(=يحا ُّجوك ِْمaleyhinize) deliller getirecekl lanırlar diye daşlarına diyorlar elindedir, onu onu dilediğine ba-
,, ,,
3.
76
.. ِْ =مkim
ِ=بل َٰىHayır ن Hayır, öyle değil. Öyle değil,
Ama (Allah,) Ken- Hayır, kim ah-
Kim sözünü ye- mes'ûliyet var. Kim dini yerine ge-
disine karşı taah-
َِٰ =أ ْوفyerine getirir =بِع ْه ِدِِهsözünü
ى ..
rine getirir ve
hütlerine sadık ka- ahdini yerine getirir tirir ve sakınır-
günahtan sakı- ve Allah'dan kor- sa; şüphe yok
lanlar(ın) ve Kendi-
َِٰ =واتَقve (günahtan) korunursa
ى .. ..
nırsa bilsin ki Al- karsa bilsin ki Allah ki Allah, sakı-
sine karşı sorumlu-
lah kesinlikle
luk bilinci duyan- müttakîleri sever. nanları sever.
َِ ِ =فإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah da ..
takva sahiplerini
lar(ın farkındadır):
sever.
ve Allah, Kendisine
ُِّ=ي ِحبsever ِ= ْالمت َ ِقينkorunanları karşı sorumluluk
bilinci taşıyanları
sever.
3.
77
,, =Fakat ِإِ َن Allah´a verdikleri Allah'ın ahdini ve Allah´ın ahdini Allah'a karşı taah-
sözü ve yeminle- kendi yeminlerini ve kendi ye- hütlerini ve yemin-
ِالَذِينِ ي ْشترون
,, =satanlar,,var,,ya
ri birkaç para hasis (sefil) bir minlerini az bir lerini ufak bir ka-
karşılığında sa- menfaat bahasına paraya deği- zanç karşılığında
بِع ْه ِِد
=verdikleri,,sözü ِاّلل
َِ
=Allah’a tanlar var ya, on- satanlara gelince, şenlerin, ahi- değiştirenler var
ların ahirette işte onların âhirette rette hiç bir ya; onlar, öteki
وأيْمانِ ِه ِْم
=ve,,yeminlerini ثمنًا
=paraya hiçbir payları ol- hiç nasipleri olma- payı yoktur. dünyanın nimetle-
maz. Kıyamet yacak, Allah kıya- Allah, kıyamet rinden asla nasip-
ِ ً ق ِل
يَل =az,,bir ِولئِك
=işte
َٰ أ günü Allah onlar- met günü kendile- günü onlarla lenemeyeceklerdir;
la konuşmaz, ta- rine hitap etmeye- konuşmaz, Allah, Kıyamet Gü-
ِلِ خَلق
,, =bir,,payı,,yoktur له ِْم
=onların raflarına bakmaz cek, yüzlerine onlara bak- nü, onlarla ne ko-
ve kendilerini bakmayacak, se- maz, onları nuşacak, ne yüzle-
ِفي ْاْل ِخرِِة
,, =ahirette günahlardan nalarında bulun- temize çıkar- rine bakacak, ne
arındırmaz; onla- mayacak ve kendi- maz. Ve onlar de onları günahla-
ِولِ يك ِلمهم
,, =onlara,,konuşmayacak rı acıklı bir azap lerine dayanılmaz için elim bir rından arındıracak-
beklemektedir. azap ile azap edi- azab vardır. tır; ve onları acıklı
َِ
اّلل
=Allah ,,ِولِ ي ْنظر
=bakmayacak lecek. bir azap beklemek-
tedir.
ِإل ْي ِه ِْم
=onlara ِي ْوم
=günü
3.
78
.. ِ ِم ْنه ْم..نَِ ِ=وإonlardan Onlardan öyleleri İçlerinden bir ce- Onlardan bir
var ki, kutsal ki- maat de var ki, siz- güruh vardır
Onlardan öylesi de
var ki, (söyledikleri)
=لف ِريقًاbir grup var ki .. .. ..
tabı dik durarak ler onu Kitap'tan ki; kitabda ol-
okurlar, böylece zannedesiniz diye madığı halde
Kitab-ı Mukad-
des'den olmadığı
ِ=ي ْلوونeğip bükerler ..
okuduklarını Al- dillerini büküp Ki- kitabdan zan-
lah kitabından tab'ı tahrif ediyor- nedesiniz di-
halde ondan oldu-
ğunu düşünesiniz
=أ ْل ِسنته ِْمdillerini ب ِِ =بِ ْال ِكتاKitapla sanmanızı sağ- lar. O ise Kitap'tan ye, dillerini
lamaya çalışırlar. değil. Sonra da eğip, bükerler.
diye dilleriyle Kitab-
ı Mukaddes'i çarpı-
ِ= ِلتحْ سبوهsiz sanasınız diye .. .. Oysa bu oku- "Bu Allah tarafın- Allah katında tırlar ve Allah'tan
dukları şeyler ki- dan geldi" diyorlar. olmadığı hal- olmadığı halde, Bu,
ِِ ْال ِكتا..ِ= ِمنKitaptan
ب taptan değildir. Halbuki Allah tara- de; Allah ka- Allah'tandır! derler;
´Bu Allah katın- fından gelmedi. Al- tındandır, der- böylece bile bile Al-
ِهو..=وماolmayan bir şeyi .. .. dandır´ derler. lah nâmına bile bi- ler. Allah adı- lah hakkında ya-
Oysa Allah ka- le yalan söylüyor- na, bile bile lanlar uydururlar.
ِِ ْال ِكتا..ِ= ِمنKitapta
ب tından değildir. lar. yalan söyler-
Böylece bile bile ler.
ِ=ويقولونve derler ِ=هوo .. Allah adına ya-
lan söylerler.
ِع ْن ِِد..ن ِْ = ِمkatındandır اّللَِِ =Allah
ِهو..=وماOysa o değildir .. ..
3. Hiçbir insana Hiçbir beşer yok ki Hiç bir insana Allah'ın vahiy, sağ-
79
,, ِ ك,,=ماyakışmaz ki
ان ,,
yakışmaz ki Allah ona kitap yakışmaz ki; lam muhakeme ve
ِ= ِلبشرhiçbir insana ,,
kendisine kitap,
yetki ve pey-
versin, hüküm ver-
sin, peygamberlik
Allah, kendisi-
ne kitabı,
peygamberlik ba-
ğışladığı hiç kim-
ِيؤْ تِيه,,ن ِْ =أona versin de اّلل
َِ =Allah ,, ,,
gamberlik veril-
dikten sonra in-
versin de o sonra
insanlara "Allah'ı
hükmü ve
peygamberliği
senin bundan son-
ra halkına, Allah'ın
ِ= ْال ِكتابKitap sanlara dönsün
de Allah´ı bıra-
bırakın, bana kul
olun" diyebilsin.
versinde son-
ra o, insanla-
yanısıra bana da
kulluk edin! demesi
ِ=و ْالح ْكمhüküm (hikmet) ,, karak bana kul Lâkin o "Sizler Ki- ra: Allah´ı bı- düşünülemez; ak-
olunuz´ desin; tab'ı tâlim ve te- rakıp bana sine, (onlara şöyle
ِ=والنُّب َوةve peygamberlik ,, tersine ona ya- tebbu etmekte ol- kullar olun, öğüt verir): ilahi ke-
kışan söz; duğunuz için Al- desin. Fakat: lamın bilgisini ya-
=ث َِمsonra (o kalksın) ِ=يقولdesin
,, ,, ´Okuyup öğren- lah'a tamamıyla Kitabı okuyup yarak ve kendiniz
diğiniz bu kitap münkâd olmalısı- öğrettiğinize (onu) derinlemesi-
ِ ِ َ= ِللنinsanlara =كونواolun
اس gereğince Allah nız" der. göre Rabb´a ne inceleyerek Al-
´a kul olmayı kul olun, de- lah adamları olun!
= ِعبادًاkullar = ِليbana benimseyiniz´ mek yaraşır.
demektir.
ِِ د,,ن
ون ِْ = ِمbırakıp ِاّلل
َِ =Allah’ı
ن َٰ
ِْ =ول ِكfakat der =كونواolun ,,
= ِبماşeyler gereğince
,,
lendiniz mi?´ de- bunun üzerine olan mi? demişti. ederiz! dediler. Al-
َِ =لتؤْ ِمنmutlaka inanacak =بِ ِِهona di. ´Kabul ettik´ ahdimi boynunuza Onlar da: İkrar lah: Öyleyse (bu-
ن ,,
dediler, Allah da alıyor musunuz?" ettik, demiş- na) şahit olun, Ben
ِ=ولت ْنصرنَهve ona mutlaka yardım ede ´Birbirinize şahid buyurmuştu. Onlar lerdi. Allah: de sizin şahidiniz
,, ,, ,, ,,
3.
82
.. ِ=فم ْنartık kim ى َِٰ َ=تولdönerse
..
O halde bundan
sonra kim sö-
Artık bundan sonra Artık kim,
yüz çevirenlere ge- bundan sonra
O halde, kimler (bu
taahhütten) döner-
ِ=ب ْعدsonra ِ= َٰذ ِلكbundan zünden dönerse
onlar fasıkların
lince, işte Allah'ın dönerse işte
tâatinden uzakla- onlar, fasık-
se; işte onlar, ger-
çek fasıklardır!
ِولئِك َٰ =فأişte ِ=همonlar ta kendileridir. şanlar onlar. lardır.
ِ=ي ْرجعونdöndürüleceklerdir
3.
84
.. ..ِ=ق ْلde ki =آمنَاinandık ِاّلل َِ ِ=بAllah’a De ki; Allah ´a, Yâ Muhammed,
bize indirilen ki- onlara de ki: "Biz-
De ki: Allah´a
iman ettik. Ve
De ki: Biz, Allah'a;
bize indirilene; İb-
ِأ ْن ِزل..=وماindirilene =عليْناbize taba; İbrahim´e, ler Allah'a inandı-
İsmail´e, İs- ğımız gibi kendimi-
bize indirilene,
İbrahim, İs-
rahim'e, İsmail'e,
İshak'a, Yakub'a ve
َِٰ عل..ِأ ْن ِزل..=وماve indirilene
ى ..
hak´a, Yakub´a ze indirilen ve İb-
ve torunlarına rahim'e, İsmail'e,
mail, İshak,
Ya´kub ve
o'nun neslinden
gelenlere indirile-
ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim’e indirilen ilahi İshak'a, Yakub'a
mesajlara; Mu- ve Yakup oğulları-
oğullarına in-
dirilenlere,
ne; Rableri tarafın-
dan Musa'ya,
ِ=وإِسْما ِعيلİsmail’e sa´ya, İsa´ya ve na indirilen ve Musa´ya, İsa'ya ve (diğer)
diğer peygam- Mûsa'ya, İsa'ya ve İsa´ya ve pey- tüm peygamberlere
ِ=وإِسْحاقİshak’a berlere Rabbleri diğer peygamber- gamberlere; bahşedilene inanı-
tarafından veri- lere mabudları ta- Rabbları tara- rız; onlar arasında
ِ=وي ْعقوبYakub’a lenlere inandık; rafından olarak ve- fından verilen- hiçbir ayrım yap-
onlar arasında rilen kitaplara lere de iman mayız. Ve kendi-
ِِ =و ْاْلسْبve sıbtlara
اط .. ayırım yapma- inandık. Peygam- ettik. Onların mizi O'na teslim
yız, biz O´na tes- berlerden hiçbirini hiç birisi ara- ederiz.
ِأو ِتي..=وماverilene lim olmuşuz; ötekinden ayırt et- sında fark gö-
mez ve bizler ta- zetmeyiz. Ve
َِٰ =موسMusa’ya ى
ى َِٰ =و ِعيسÎsa’ya mamıyla Allah'a biz, O´na tes-
münkâdız (ve biz- lim olanlarız.
ِ=والنَبِيُّونve peygamberlere ..
ler tamamıyla Al-
lah'ın birliğine bo-
ر ِب ِه ِْم..ن ِْ = ِمRableri tarafından ..
yun eğmişiz).
ِنف ِرق..ِ=لayırım yapmayız ..
ِ=بيْنarasında ِ=أحدhiçbirinin
= ِم ْنه ِْمonlar ِ=ونحْ نbiz ِ=لهO’na
ِ=م ْس ِلمونteslim olanlarız ..
3.
85
,, ِ=وم ْنkim ِ=يبْت ِغararsa ِ=غيْرbaşka Kim İslâm´dan Kim İslâm'dan
başka bir din
Kim, İs- Kim Allah'a teslimi-
başka bir din ister- lam´dan baş- yetten başka bir
اْلسَْل ِِم ِ ْ =İslam’dan =دِينًاbir din ararsa, o din on- se kat'iyyen onun ka bir din din ararsa, bu ken-
dan kabul edil- dini kabul edilme- ararsa; ondan disinden asla kabul
,,
ِْ =فلbilsin ki
ن ,,
mez ve ahirette yecek ve kendisi asla aknul edilmeyecek ve o,
hüsrana uğra- âhirette hüsrana olunmaz. Ve ahirette kaybeden-
ِ(=ي ْقبلo din) kabul edilmeyecek
,, ,,
yanlardan olur. düşenlerden ola- o, ahirette
cak.
,,
hüsrana uğra-
lerden olacaktır.
ktır
ِ=أجْ م ِعينbütün
3. Onların bu ceza- ebediyen onun al- Ebediyyen Onlar bu halde ka-
88
.. ِ =خا ِلدebedi kalacaklardır
ِين ..
ları süreklidir. Ne tında kalacaklar. onun içinde- lacaklar; (ve) ne
=فِيهاO(lanet)in içinde azapları hafifleti- Ne azapları eksilti- dirler. Onlar-
..
lir ve ne de yüz- lecek, ne de kendi- dan azab ha-
azapları hafifletile-
cek, ne de onlara
َ
ِيخِفف..ِ=لhafifletilmeyecek lerine bakılır. lerine göz açtırıla- fifletilmez ve bir mühlet tanına-
cak. onlara rahmet cak.
ْ ْ
ِ=عنهمonlardan ِ=العذابazab nazarıyla ba-
kılmaz.
ْ
ِينظرون..ه ِْم..ِ=ولve onlara asla fırsa .. .. ..
t..verilmeyecektir
3.
89
,, ِ= ِإ َلancak başka ,,
Ancak bu sapıt- Lâkin o kimseler ki
manın ardından bundan sonra
Ancak bunun
ardından tev-
Ama daha sonra
tevbe edip kendile-
تابوا,,ِ=الَذِينtevbe edip ,,
tevbe ederek du- (sonradan) rücû ile
rumlarını düzel- nefislerini ıslah
be edip islah
edenler müs-
rini düzeltenler ha-
riç tutulacaktır: Zira
ب ْع ِِد,,نِْ = ِمsonra ِ= َٰذ ِلكondan tenler hariç. ederler, şüphe yok
Çünkü Allah af- Allah'ın gufranı
tesnadır. Doğ-
rusu Allah,
Allah, çok affedici-
dir, rahmet kayna-
صلحوا ْ =وأuslananlar ن َِ ِ =فإçünkü fedici ve mer- geniş, rahmeti en-
hametlidir. gindir.
Gafur´dur,
Rahim´dir.
ğıdır.
3.
90
.. ِ=إِ َنOnlar ki ..
İman ettikten O kimseler ki iman İman ettikten İmana erdikten
sonra kâfir olan- etmişken arkasın- sonra küfredip sonra hakikati inka-
كفروا..ِ=الَذِينinkâr ettiler ِ=ب ْعدsonra lar sonra da dan inkâr ederler, de, küfürleri ra kalkışanlara ve
..
kâfirliklerini ko- sonra imansızlıkla- artanların tev- sonra hakikati red-
=إِيمانِ ِه ِْمinandıktan =ث َِمsonra yulaştıranlar; rını arttırırlar. Bun- beleri kabul detmede (daha bü-
bunların tevbele- ların rücû'u ebedi- edilmez. İşte yük bir inatla) ısrar
ازدادوا ْ =arttı =ك ْف ًراinkârları ri kesinlikle kabul yen kabul edilme- onlar sapıkla- edenlere gelince,
edilmez, bunlar yecek. Bunlar yok rın kendileri- şüphesiz, onların
ِت ْقبل..ن ِْ =لkabul edilmeyecektir sapıkların ta
.. mu, işte dalâl için- dir. (diğer günahlardan
kendileridir. de kalanlar bunlar. dolayı) tevbeleri
=ت ْوبته ِْمonların tevbeleri ِولئِك َٰ =وأişte .. kabul edilmeyecek-
tir; işte onlar ger-
ِ=همonlar çek sapkınlardır.
ِ=الضَالُّونsapıkların ta kendileridir .. ..
3.
91
,, ِ= ِإ َنşüphesiz Küfredip kâfir O kimseler ki Doğrusu küf- Hakikati inkara
olarak ölenlere inkâra saparlar ve redip de, kafir şartlanmış olanlara
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edip gelince, bunların kâfir olarak can ve- olarak ölenler, ve hakikat inkarcısı
,,
hiç birinden yer- rirler, bunların hiç- yeryüzü dolu- olarak ölenlere ge-
=وماتواölenler yüzü dolusu ka- birinden hatta fidye su altını fidye lince, yeryüzünün
dar altını fidye namiyle dünya do- verecek olsa- bütün altınları (bile)
ِكفَار,,=وه ِْمkâfir olarak olarak verse bile lusu altın verse as- lar yine de hiç onların fidyelerini
,,
kabul edilmez. la kabul edilmez. birinden kabul karşılayamaz. İşte
ِي ْقبل,,ن ِْ =فلkabul edilmeyecektir Onları acıklı bir Bunlar o adamlar edilmez. Onlar onlar için acıklı bir
,,
azap beklemek- ki kendileri için da- için elim bir azap vardır ve
أح ِد ِه ِْم,,ن ِْ = ِمhiçbirinden ِ= ِم ْلءdolusu tedir, hiçbir yar- yanılmaz azap var azab vardır. kendilerine yardım
dımcı bulamaz- ve imdadlarına ge- Ve onların hiç edecek hiç kimse
ِ ِ = ْاْل ْرdünya =ذهبًاaltın
ض lar. lecekler yok. yardımcıları bulamayacaklardır.
da yoktur.
=ول ِِوolsa dahi ,,
=له ِْمonların
ِاص ِرين ِ ن,,ن ِْ = ِمhiçbir yardımcıları ,,
3.
92
.. تنالوا..ن ِْ =لasla eremezsiniz.. ..
Sevdiğiniz şey- Sevdiğiniz mallar-
lerden infak et- dan Allah yolunda
Sevdiğiniz (Size gelince ey
şeylerden in- müminler,) kendi-
= ْال ِب َِرiyiliğe ى َِٰ َ =حتkadar medikçe iyilik
mertebesine
bağışlamadıkça
ebediyen kemâle
fak etmedikçe, niz için özenle
asla bir´e eri- ayırdığınız şeyler-
(=ت ْن ِفقواAllah için) harcayıncaya .. ..
eremezsiniz. Her varamazsınız.
ne infak ederse- Herhangi bir şeyi
şemezsiniz. den başkaları için
Ve her ne in- harcamadıkça ger-
= ِم َماşeylerden ِ=ت ِحبُّونsevdiğiniz niz, hiç şüphesiz de bağışladınız mı
Allah onu bilir. bilin ki Allah onu
fak ederseniz; çek erdeme ulaş-
şüphesiz Al- mış olamazsınız;
ت ْن ِفقوا..=وماne harcarsanız .. biliyor. lah, onu bilir. ve her ne harcar-
sanız kuşkusuz, Al-
ِش ْيء..ن ِْ = ِمherhangi bir şeyden .. .. lah ondan tama-
miyle haberdardır.
َِ ِ =فإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah =بِ ِِهonu
ِ=ع ِليمbilir
3.
,, ِ=ك ُّلbütün ام َ =yiyecekler
ِِ الطع İsrail´in (Ya- İsrail'in Tevrat indi- Tevrat inme- Tevrat indirilmeden
93 kub´un), Tev- rilmezden evvel den evvel İs- önce, İsrailoğulla-
ِ=كانidi َل ِ ًّ = ِحhelal = ِلب ِنيoğullarına rat´ın indirilişin- nefsine haram et- rail´in, kendi rı'nın (günah diye-
den önce kendi- miş bulunduğun- nefsine haram rek) kendine ya-
ِ= ِإسْرا ِئيلİsrail ل َِ = ِإdışında ne yasakladıkları dan başka bütün kıldığından
dışında kalan yiyecekler İsrail
sakladığı şeyler dı-
başka bütün şında bütün yiye-
=ماşeyler ِ=ح َرمharam kıldığı ,,
tüm yiyecekler oğullarına helâl idi. yiyecekler İs- cekler onlara helal
İsrailoğulları´na Yâ Muhammed, railoğullarına idi. De ki: Eğer
ِ= ِإسْرا ِئيلİsrail’in helâl idi. De ki; onlara "Sözünüzde helal idi. Eğer söylediklerinizde
´Eğer doğru söy- doğru iseniz, geti- sadıklardan samimi iseniz Tev-
ن ْف ِس ِِه,,ى َِٰ =علkendisine lüyorsanız, Tev- rin Tevrat'ı da oku- iseniz; haydi rat'ı getirin de onu
rat´ı getirip oku- yun!" de. Tevrat´ı getirip okuyun!
ِِ ق ْب,,ن
ل ِْ = ِمönce yunuz.´ okuyun, de.
3.
96
ِ=إِ َنdoğrusu ِ=أ َولilk ِ=بيْتev
..
İnsanlar için ku- İnsanlar için ilk Muhakkak ki Unutmayın, insan-
rulan ilk ev Mek- mabed olması em- insanlar için lık için inşa edilen
ke´deki bütün redilen Beyt şüphe konulmuş ilk ilk mabed, Bek-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
canlılar için be- yok ki mübarek ve ev; çok müba- ke'dekiydi: bereket-
ض ِع ِ (=وmabed olarak) kurulan .. ..
reket ve hidayet âlemlere hidayet rek olarak ku- li ve bütün alemler
ِ ِ َ= ِللنinsanlara
اس kaynağı olan
(Kâbe)dir.
olarak Mekke'de
bulunanıdır.
rulan ve alem-
ler için hidayet
için bir rehber(lik
kaynağı),
ِبِب َكة..=للَذِيMekke’de olandır ..
olan Mek-
ke´deki dir.
=مبار ًكاuğur, bereket ..
َِ =Allah ِ=غنِيzengindir
اّلل
ِ ْالعال ِمين,,نِِ =عbütün alemlerden ,,
3.
98
.. ِ=ق ْلde ki =ياEy ِ=أ ْهلehli
..
De ki; ´Ey ehl-i
kitap, Allah yap-
Yâ Muhammed, De ki: Ey Ehl-i
onlara şöyle de: Kitab; Allah
De ki: Ey geçmiş
vahyin izleyicileri!
ِِ = ْال ِكتاKitap
ب tıklarınızı görüp
dururken niye
"Ey Ehl-i Kitap! Al- yaptıklarınızı
lah'ın âyâtını nasıl görüp durur-
Allah, yaptığınız
her şeye şahit iken
ِت ْكفرون..ِ= ِلمneden inkâr ediyorsunuz? .. ..
O´nun ayetlerini
inkar ediyorsu-
inkâr ediyorsunuz ken niçin Al-
ki Allah bütün işle- lah´ın ayetle-
neden O'nun me-
sajını kabul etmek-
ت َِِ =Allah’ın
ِِ = ِبآياayetlerini اّلل nuz?´ diklerinizi görüyor." rini inkar edi-
yorsunuz?
ten kaçınıyorsu-
nuz?
َِ =وAllah ِ=ش ِهيدtanık iken
اّلل ..
ِصراط ِ ,,ى
َِٰ = ِإلyola ِ=مسْت ِقيمdoğru
3.
102
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Al-
lah´tan gerektiği
Ey iman edenler!
Allah'tan ne türlü
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; Allah´tan olanlar! Derin bir
=اتَقواkorkun اّلل َِ =Allah’tan gibi korkunuz ve
mutlaka müslü-
korkmak gerekirse
öyle korkun ve
nasıl korkmak duyarlıkla Allah'a
lazımsa öyle- karşı sorumluluğu-
َِ =حhakkıyla
ق man olarak ölü-
nüz.
başkasına değil,
ancak O'nun birli-
ce korkun. Ve nuzun hakkıyla bi-
her halde lincinde olun ve
=تقاتِ ِِهO’na yaraşır biçimde
.. ..
ğine boyun eğdiği-
niz halde can ve-
müslüman O'na kendinizi yü-
olarak can ve- rekten teslim et-
َِ تموت..ِ=ولölmeyin ل
ن َِ ِ=إdışında rin. rin. meden önce ölü-
mün sizi alt etme-
=وأ ْنت ِْمsiz sine izin vermeyin.
3.
103
,, صموا ِ =واعْتve yapışın ل ِِ = ِبح ْبipine Hep,,
birlikte Al- Gelin, hepiniz bir- Topluca Al- Hep birlikte Allah'ın
lah´ın ipine sım- den O'nun gön- lah´ın ipine ipine sımsıkı tutu-
ِاّلل
َِ =Allah’ın =ج ِميعًاtopluca sıkı sarılınız
kın ayrılığa
sa- derdiği râbıtaya sarılın, ayrıl- nun ve birbiriniz-
sımsıkı tutunun, mayın. Ve Al- den kopmayın. Ve
ِتف َرقوا,,ِ=ولayrılmayın düşmeyiniz, Al- hem sakın birbiri- lah´ın üzerin- Allah'ın size verdiği
lah´ın size ba- nizden ayrılmayın. deki nimetini nimetleri hatırlayın:
=وا ْذكرواhatırlayın ِ=نِ ْعمتnimetini ğışladığı nimeti Allah'ın üzeriniz- hatırlayın. Ha- Siz birbirinize
hatırlayınız. Hani deki nimetini anın. ni, siz; düş- düşman iken kalp-
ِاّلل
َِ =Allah’ın =عليْك ِْمsize olan bir zamanlar Hani sizler birbiri- man idiniz de lerinizi nasıl uzlaş-
,,
düşman olduğu- nizin hasmı iken O, kalblerini- tırdı da O'nun lütfu
= ِإ ِْذhani =ك ْنت ِْمsiz idiniz nuz halde O,
,, kalplerinizi barış- zin arasını uz- ile kardeş oldunuz;
kalplerinizi uz- tırmıştı da sırf laştırdı da, ve ateşli bir uçu-
=أعْدا ًِءbirbirinize düşman ,,laştırdı da O´nun O'nun keremiyle O´nun nimeti rumun kenarında
bu nimeti saye- kardeş olmuştu- sayesinde (iken) sizi ondan
ِ(=فألَفAllah) uzlaştırdı ِ=بيْنarasını sinde kardeş ol- nuz. Hani sizler kardeş oldu- (nasıl) korudu. Bu
,,
dunuz. Hani siz cehennem uçuru- nuz. Siz; bir şekilde Allah me-
=قلوبِك ِْمkalblerinizin bir ateş kuyusu- munun tâ kenarın- ateş uçuru- sajlarını size açık-
nun tam kena- da bulunuyorken O munun tam lar ki hidayet bula-
صبحْ ت ِْم ْ =فأhaline geldiniz rındayken O sizi sizleri oradan kur- kenarında
,, sınız,
oraya düşmek- tarmıştı. İşte doğru iken, sizi ora-
=بِنِ ْعمتِ ِِهO’nun nimetiyle ,,
ten kurtardı. Al- yolu tutabilmeniz dan doğru yo-
lah size ayetleri- için Allahu Zülcelâl la eresiniz di-
=إِ ْخوانًاkardeşler ni işte böyle açık âyetlerini böylece ye kurtardı.
ْ
=وكنت ِْمsiz bulunuyordunuz
,,
açık anlatır ki, sarih olarak sizlere Alah ayetlerini
doğru yolu bula- bildiriyor. size işte böy-
sınız. lece açıklar.
شفا,,ى َِٰ =علkenarında
ِ=ح ْفرةbir çukurun ار
,, ِِ َالن,,ِ= ِمنateşten
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
3.
104
.. ِ=و ْلتك ْنolsun = ِم ْنك ِْمiçinizden Sizden hayra
çağıran, iyiliği
Sonra aranızdan İçinizden hay-
insanları salâha ra çağıran, iyi-
ve belki içinizden
iyi ve yararlı olana
ِ=أ َمةbir topluluk ِ=يدْعونçağıran
..
emredip kötülük-
ten sakındıran
çağırır, mâruf ile liği emredip
emreder, münker- kötülükten alı-
davet eden, doğru
olanı emreden, eğri
ِِ ْالخي..= ِإلىhayra
ْر bir ümmet olsun.
İşte kurtuluşa
den nehiyde bulu- koyan bir top-
nur bir ümmet luluk bulun-
ve yanlıştan alıko-
yan bir topluluk çı-
ِ=ويأْمرونemredip erenler bunlar-
dır.
meydana çıkmalı sun. İşte on-
(vücuda gelmeli) ki lar, kurtuluşa
kar: nihai kurtuluşa
erişecek kimseler,
ِِ =بِ ْالم ْعرiyiliği
وف felâha erecekler iş- erenlerdir. işte bunlar olacak.
te bunlar.
ِ=وي ْنه ْونmen eden ..
3.
105
,, تكونوا,,ِ=ولolmayın ِ=كالَذِينgibi Sakın kendileri- Sakın sizler de
ne apaçık ayet- kendilerine apaçık
Kendilerine
apaçık deliller
Hakikatin bütün
kanıtları kendileri-
=تف َرقواbölünüp ler geldikten âyetler gelmişken
sonra parçalanıp aralarında ayrılık
geldikten son-
ra, parçalanıp
ne geldikten sonra
karşıt görüşlere
اختِلفوا ْ =وihtilaf edenler ,,
çatışmaya dü- çıkaran, ihtilâfa ihtilafa düşen- kapılıp parçalanan-
şenler gibi olma- düşen kimseler gi- ler gibi olma- lar gibi olmayın; iş-
ب ْع ِِد,,ن ِْ = ِمsonra yınız. Böyleleri bi olmayın. Bunlar
için büyük bir öyle bir günde
yın. İşte onla-
ra büyük bir
te bunlar için feci
bir azap vardır,
ِجاءهم,,=ماkendilerine geldikten ,, azap vardır. azâbın büyüğüne azab vardır.
uğrayacaklar
ِ= ْالبيِناتaçık deliller ,,
3. O gün kimi yüz- ki, o gün birtakım O gün; nice bazı yüzlerin (mut-
106
.. =ي ْو ِمO gün ض
.. ُِّ =تبْيağarır ler ağarır, kimi yüzler ağaracak, yüzler ağarır, luluktan) parladığı
ِ =وجوهbazı yüzler ُّ=وتسْو ِدkararır yüzler
.. ..
kararır. birtakım yüzler de nice yüzler ka- ve bazı yüzlerin
Yüzleri kararan- kararacak. Yüzleri rarır. O zaman (acıyla) karardığı o
ِ=وجوهbazı yüzler ..
lara ´Siz iman et- kararanlara "Sizler yüzleri kara (Hesap) Günü'nde
tikten sonra tek- iman etmişken olanlara: İma- yüzleri kararanlara:
َت َ
ِْ اسْود..ِالذِين..=فأ َماkararanlara nuz? O halde dunuz öyle mi? O nınızdan
rar kâfir mi oldu- döndünüz, kâfir ol- son- İmana erdikten
ra küfür mü et- sonra hakikati inkar
=وجوهه ِْمyüzleri kafir olmanızın halde kâfir olduğu- tiniz? İşte o mı ettiniz? O halde
karşılığı olarak nuz için tadın küfrünüzün hakikati inkar etti-
=أكف ْرت ِْمinkâr ettiniz ha? (denilir)
.. bu azabı tadın´ azâbı da görün!" cezası olarak ğiniz için tadın bu
.. ..
denir. denecek. tadın azabı, azabı! (denilecek).
ِ=ب ْعدsonra =إِيمانِك ِْمinanmanızdan denir.
ِ=ت ْكفرونinkâr
3.
107
,, ِْ ابْيض,,ِ=الَذِينağaranlar Yüzleri
=وأ َماise َت ağaranla- Yüzleri ağaranlar-
ra gelince, onlar sa Allah'ın rahme-
Ama yüzleri
ağaranlar, Al-
Nur yüzlülere ge-
lince, onlar Allah'ın
=وجوهه ِْمyüzleri =ف ِفيiçindedirler Allah´ın rahmeti tinde olacaklar ki
içindedirler ve onlar da ebediyen
lah´ın rahmeti
içindedirler.
rahmet dairesi
içinde olacaklar,
َِِ =Allah’ın
=رحْ م ِِةrahmeti اّلل orada sürekli
olarak kalacak-
oradalar. Onlar orada
temelli kala-
orayı mesken edi-
neceklerdir.
=ه ِْمonlar =فِيهاorada lardır. caklardır.
3.
108
.. ِ =تِِ ْلİşte onlar ِ=آياتayetleridir
ك ..
Bunlar Allah´ın
ayetleridir. Onla-
İşte bunlar Allah'ın
âyetleri ki sana
Bunlar; Al-
lah´ın ayetle-
Bunlar Allah'ın me-
sajlarıdır: Hakikati
َِ =Allah’ın =نتْلوهاonları okuyoruz
ِاّلل ..
rı sana hakk içe-
rikli olarak oku-
hak olarak vahye-
diyoruz. Allahu
ridir. Onları
sana hak ola-
bildiren bu (me-
saj)ları sana iletiyo-
ِ=عليْكsana ق ِِ =بِ ْالحgerçek ile ..
yoruz. Allah ke-
sinlikle alemlere
Zülcelâl âlemlere
zulmü murad eder
rak okuyoruz.
Allah, alemle-
ruz; zira Allah, ya-
rattıklarının haksız-
َِ ..=وماAllah ِ=ي ِريدistemez
اّلل zulmetmek iste-
mez.
değil. re zulmetmek
istemez.
lığa uğramasını di-
lemez.
=ظ ْل ًماzulmetmek ِ= ِل ْلعال ِمينalemlere
3.
109
,, ِِ=و ِ َّللAllah’ındır Göklerde ve
yerde olanların
Göklerde ne varsa, Göklerde ve Göklerdeki ve yer-
yerde ne varsa yerde ne var- deki her şey Al-
ِِ سماوا
ت َ ال,,فِي,,=ماgöklerde tümü Allah´ındır.
Her işin mercii
hep Allah'ın. Bütün sa hepsi Al- lah'a aittir ve hepsi
umûrun (şuûnun) lah´ındır. Bü- (asıl kaynağı olan)
ِ ِ ْاْل ْر,,فِي,,=وماve yerde olanlar
ض ,, ,,
Allah´tır. dönüp geleceği de tün işler Al- Allah'a döner.
ancak Allahu Zül- lah´a döndürü-
ِاّلل
َِ ,,=و ِإلىAllah’a ِ=ت ْرجعdöndürülür celâl. lür.
3.
110
.. ِ=ك ْنت ْمsiz oldunuz ِ=خيْرen hayırlı Siz
..
insanlar için Sizler iyiliği emre- Siz; insanlar Siz, insanlığ(ın iyi-
çıkarılmış en ha- der, kötülükten
..
için çıkarılmış liği) için çıkarılmış
ِ=أ َمةbir ümmet ت
.. ْ ْ
ِ =أخ ِرجçıkarılmış siniz. Marufu inanır olmanızdan ümmetsiniz. hayırlı
yırlı bir ümmet- nehyeder, Allah'a en hayırlı bir topluluk-
sunuz; doğru olanı
ِ ِ َ= ِللنinsanlar için
اس ..
emreder, mün- insanların hayrı İyiliği emreder, emreder, eğri
kerden nehye- için vücuda getiril- kötülükten alı- olandan alıkoyar-
ِ=تأْمرونemreder dersiniz. Ve Al- miş en hayırlı bir korsunuz. Ve sınız ve Allah'a
lah’a inanırsınız. ümmet bulunuyor- Allah´a inanır- inanırsınız. Eğer
ِِ = ِب ْالم ْعرiyiliği
وف Ehl-i kitab da sunuz (Sizler in- sınız. Ehl-i Ki- geçmiş vahyin
inanmış olsaydı sanların hayrı için tab´da inan- mensupları, (bu tür
ِ=وت ْنه ْونmen edersiniz .. kendileri için ha- meydana çıkarıl- mış olsaydı; bir) inanca ermiş
yırlı olurdu. İçle- mış en hayırlı bir kendileri için olsalardı, bu, kendi
ْالم ْنك ِِر..ن ِِ =عkötülükten rinde iman eden- ümmetsiniz. Maru- hayırlı olurdu. iyiliklerine olacaktı;
ler olmakla be- fu emreyler, mün- İçlerinde iman (ama) içlerinden
ِ=وتؤْ ِمنونve inanırsınız ِاّلل َِ = ِبAllah’a raber, çoğu ger- kerden nehyeder edenler ol- pek az inanan bu-
..
3.
111
,, ِْ =لsize zarar veremezler Onlar
ِيض ُّروكِ ْم,,ن size ezi- Sizlere ezâdan
,,
İncitmekten (Fakat) bunlar size
yetten başka bir başka bir fenalıkta başka size
,,
gelip geçici ezadan
َل ً
ِ ِ=إbaşka bir ِ=أذىeziyetten
,,
zarar veremez- ebediyen buluna- herhangi bir başka bir zarar ve-
ler. Eğer sizinle mazlar. Sizinle zarar vere- remezler ve eğer
يقاتِلوك ِْم,,ن ْ
ِ ِ=وإsizinle savaşsalar bile se arkaya dönüp arkalarını dönerler savaşsalar bi- size
savaşa girişirler- harbe kalkışırlarsa mezler.
,,
Sizinle karşı savaşa
girseler bile hemen
,,
3.
112
.. ْ =ض ِربvurulmuştur ِ=عل ْي ِهمonlara
ِت Nerede olsalar,
onlara aşağılık
Nerede bulunurlar- Nerede bulu- Onlar, Allah'a ve
sa zillet altında nurlarsa bu- insanlara karşı ta-
ِ=الذِلَةalçaklık (damgası) ِ=أيْنnerede..
damgası vurul-
muştur. Yalnız,
kalmaya mahkûm- lunsunlar; ahhütlerine (sada-
durlar. Meğer ki Al- üzerlerine zil- katle) bağlanma-
ث ِقفوا..=ماolsalar Allah´ın ipine ve
insanlar ile yap-
lah'ın ahdine ve let vurulmuş- dıkları sürece, ne-
mü'minlerin ahdine tur. Allah´ın ve rede bulunurlarsa
َِ = ِإmeğer ki (sığınmış olsunlar)
ل .. .. ..
tıkları antlaşma-
lara bağlı kalan-
sığınmış olsunlar. mü´minlerin bulunsunlar zillete
Bundan başka Al- ahdine sığın- duçar olurlar; çün-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ بِحب
ْل =ahdine..(ipine) .. =Allah’ın
lar müstesna. lah'ın gazabına uğ- mış olanlar
ِاّلل
َِ ِِمن kü Allah'ın gazabı-
Onlar Allah´ın ramaya ve meske- müstesna. Al- na uğramış ve
ِوحبْل =ve..ahdine..(ipine)
gazabına uğra- net altında yaşa- lah´ın hışmına aşağılanmaya
dılar, alınlarına maya mahkûmdur- uğradılar. mahkum edilmiş-
ِ ِ َِمنِ الن
اس .. =(inanan)..insanların perişanlık dam- lar. Bu hüsran Al- Üzelerine de lerdir. Bütün bunlar
gası vuruldu. Bu, lah'ın âyetlerini ta- miskinlik vu- (başlarına geldi,)
وباءوا =uğradılar ِبِغضب
=gazabına onların Allah´ın nımamalarından, ruldu. Bu, Al- çünkü Allah'ın me-
ayetlerini inkâr peygamberleri lah´ın ayetle- sajlarını inkarda ve
ِاّلل
َِ ِِمن
.. =Allah’ın etmeleri ve se- nâhak yere öldür- rini inkar et- peygamberleri
bepsiz yere melerindendir. Bu meleri ve hak- haksız yere öldür-
ِْ وض ِرب
ت =ve..vuruldu peygamberleri hüsran Allah'a is- sız yere pey- mekte ısrar ettiler;
öldürmeleri yü- yanlarından ve in- gamberleri öl- bütün bunlar (vaki
ِعل ْي ِهم
=üzerlerine zündendir. Çün- dirdiği ahkâmın dürmelerin- oldu), çünkü (Al-
kü onlar Allah ´a hududunu çiğne- dendir. Bu, lah'a) isyanda bu-
ِْالمسْكنة =miskinlik..damgası başkaldırmış ve melerindendir onların isyan lundular ve hakkın
َِٰذ ِلك
ölçüleri çiğne- (aşmalarındandır). etmeleri ve sınırlarını inatla ih-
=böyle..oldu mişlerdir. taşkınlık yap- lal ettiler.
malarındandır.
ِبأنَه ْمكانواكانوا =çünkü..onlar
ِِ = ِبآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın
ِ=وي ْقتلونöldürüyorlardı
ِ= ْاْل ْنبِياءpeygamberleri
ِحق..ْر ِِ = ِبغيhaksız yere ..
3. Ama onların Hepsi bir değiller: Hepsi bir de- (Ama) onların hep-
113
,, =ليْسواama hepsi değildir
,, ,,
hepsi bir değildir. Ehl-i Kitab'ın içinde ğildir. Onlar- si aynı değil: Geç-
=سوا ًِءaynı ل ِِ أ ْه,,ن ِْ = ِمehlinden Kitap ehlinin dosdoğru bir üm- dan secdeye
içinde geceleri met var ki gece ya- vararak gece-
miş vahyin izleyici-
leri arasında, gece
ِِ = ْال ِكتاKitap
ب ayakta durup Al- rıları secdeye ka- leri Allah´ın
lah´ın ayetlerini panmışlar, Allah'ın ayetlerini oku-
boyunca Allah'ın
ayetlerini okuyan
ِ=أ َمةbir topluluk da vardır
,, ,, ,,
okuyan ve sec- âyetlerini okurlar, yup duran bir
deye kapanan topluluk var-
ve (O'nun huzu-
runda) secdeye
ِ=قا ِئمِةayakta durup ِ=يتْلونokuyarak
,, bir kesim vardır. dır. kapanan dosdoğru
insanlar da vardır.
ِِ =آياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın
ِ=آناءsaatlerinde ل ِِ =اللَ ْيgece
ِيسْجدون,,=وه ِْمsecdeye kapanan ,,
3.
114
.. ِ =يؤْ ِمنonlar inanırlar اّلل
ون َِِ ِ=بAllah’a
..
Bunlar Allah´a Allah'a inanırlar,
ve ahiret gününe âhiret gününe ina-
Onlar; Allah´a Onlar, Allah'a ve
ve ahiret gü- Ahiret Günü'ne
=و ْالي ْو ِِمve gününe = ْاْل ِخ ِِرahiret
..
inanırlar, iyiliği nırlar, mârufu em-
emrederek kötü- rederler, münker-
nüne inanırlar. inanırlar; doğru
İyiliği emreder, olanı emreder, eğri
ِ=ويأْمرونemreder lükten sakındırır- den nehiyde bulu-
lar, hayırlı işlere nurlar. Hayırlı iş-
kötülükten alı- olandan alıkoyarlar
koyarlar. Ha- ve hayırlı işlerde
ِِ =بِ ْالم ْعرiyiliği
وف koşarlar. Onlar lerde birbirleriyle
iyi kullardandır- yarışırlar. İşte bun-
yırlara koşu- birbirleriyle yarışır-
şurlar, işte on- lar: işte bunlar dü-
ِ=وي ْنه ْونmen ederler .. lar. lar salihler zümre- lar salihler- rüst ve erdemli
sinden. dendir. kimselerdendir.
ْالم ْنك ِِر..نِِ =عkötülükten
ِارعون ِ =ويسkoşarlar
ِِ ْالخيْرا..=فِيhayır işlerine
ت ..
3.
116
.. ِ=إِ َنşüphesiz Kafirlere gelince, Allah'ı tanımayan-
ne malları ve ne ların (küfre sapan-
Küfredenlerin Hakikati inkara
malları ve ço- şartlanmış olanlara
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenler
..
de evlatları ken- ların) ne malları,
dilerine Allah´a ne çocukları Al-
cukları Allah´a gelince; onları ne
karşı kendile- dünya malları ne
ِت ْغنِي..ن ِْ =لyarar sağlamayacaktır
..
karşı hiçbir fayda lah'ın tâatinden
sağlamayacaktır. zerresinin yerini
rine hiçbir fay- de evlatları Allah'a
da sağlama- karşı koruyabilir.
=ع ْنه ِْمonlara =أ ْمواله ِْمne malları..
Onlar Cehen- ebediyen tutama-
nemliktirler, ora- yacak (Allah'ı ta-
yacaktır. Onlar İşte onlar içinde
cehennem ya- yaşayıp kalacakları
أ ْولده ِْم..ِ=ولne de evladları
.. .. da sürekli olarak nımayanların (küf- ranıdırlar, ateşe mahkum
kalacaklardır. re sapanların) ne orada ebediy- edilmişlerdir.
َِ ..ِ= ِمنAllah’a karşı ِ=ش ْيئًاhiçbir şey
ِاّلل .. .. malları, ne çocuk- yen kalacak-
ları kendileri hesa- lardır.
ِولئِك َٰ =وأonlar ِصحاب ْ =أhalkıdır bına Allah'ın
azâbından zerresi-
ِِ َ=النateş =ه ِْمonlar =فِيهاorada
ار ni ebediyen defe-
demeyecek). Bun-
ِ=خا ِلدونsürekli kalacaklardır
.. lar cehennem ehli
ki orada kalacak-
lar.
3. Onların bu dün- Onların bu dünya Bu dünya ha- Onların bu dünya
117
,, ِ مث
ل
=durumu
ya hayatındaki hayatında bağışla- yatında onla- hayatı için harca-
ِما ي ْن ِفقون
,, =harcadıkları,,malların
maddi harcama- dıkları şeylerin so-
ları, kendilerine nu, tıpkı o kavuru-
rın sarfettikleri dıkları, kendi ken-
şeylerin du- dilerine zulmeden
ْالحياِةِ فِي َٰه ِذِِه
,, =bu =dünya zulmetmiş kim- cu soğuk rüzgârın
selerin tarlası hasarına benzer ki
rumu; kendile- bir halkın ekinlerine
rine zulmeden musallat olan ve
الدُّ ْنيا
=hayatında ِِ كمث
ل =benzer üzerinden ese- nefislerine zul-
rek bu tarlanın metmiş bir kavmin
bir kavmin onu mahveden
ekinlerine isa- dondurucu bir rüz-
ِِريح=bir,,rüzgâra فِيها
=kendisine ekinini mahve- ekinine çalar da bet ederek gara benzer: Onla-
den dondurucu onu mahvediverir. mahveden ka- ra haksızlık yapan
ِصر ِ
=dondurucu ِْ أصاب
ت =vurup rüzgara benzer. Allah bunlara zul- vurucu bir Allah değildir, fakat
Allah onlara metmiş değil, bun- rüzgarın du- onlar kendi kendi-
ِح ْرث=ekinine ِق ْوم
=bir,,topluluğun zulmetmiş değil- lar nefislerine zul- rumuna ben- lerine haksızlık ya-
dir, tersine onlar mediyorlar. zer. Allah on- pıyorlar.
ظلموا=zulmeden أ ْنفسه ِْم
=nefislerine kendi kendilerine lara zulmet-
zulmetmişlerdir. medi, ama on-
ِفأ ْهلكتْه
=onu,,mahveden lar; kendilerine
zulmediyorlar-
ِظلمهم,,=وماonlara zulmetmedi ,, dı.
َِ =Allah ن
اّلل ِْ =و َٰل ِكfakat
=أ ْنفسه ِْمonlar kendi kendilerine
,, ,,
=بيَنَاaçıkladık ِ=لكمsize
ِِ = ْاْلياayetleri ن
ت ِْ ِ=إeğer
ِت ْع ِقلون..=ك ْنت ِْمdüşünürseniz
3.
119
,, ِأ ْنت ْم,,=هاİşte siz ,,
İşte siz öyle kim- Anlayın nasıl İşte siz; öyle Siz onları
selersiniz ki, on- adamlarsınız ki on- kimselersiniz sev(meye
=أول ِِءöyle kimselersiniz ki
,,
ları seversiniz, ları seviyorsunuz. ki; onlar sizi haz)ırsınız, ama
,,
oysa onlar sizi Onlarsa bütün ki- sevmezken, onlar, bütün vahiy-
=ت ِحبُّونه ِْمonları seversiniz sevmezler; bir taplara inandığınız siz onları se- lere inansanız bile
,,
de kitabın tümü- halde sizi sevmi- versiniz. Ve ki- sizi sevmeyecek-
ي ِحبُّونك ِْم,,ِ=ولhalbuki onlar sizi sevme ne inanırsınız. yorlar. Evet sizinle tabın bütünü- ler. Ve sizinle kar-
Onlar sizinle
,,
karşılaştılar mı
,,
ne inanırsınız. şılaştıklarında, Biz
,,
zler ِ=وتؤْ ِمنونinanırsınız karşılaştıklarında "İman ettik" diyor- Onlar ise an- (sizin inandığınız
´inandık´ derler lar. Lâkin yalnız cak sizinle gibi) inanıyoruz!
ِِ =بِ ْال ِكتاKitabın =ك ِل ِِهhepsine
ب fakat kendi baş- kaldılar mı gayızla- karşılaştıkları derler: ama kendi
larına kaldıkları rından size dişleri- zaman; İman başlarına kalınca
=و ِإذاzaman zaman size duy- ni gıcırdatıyorlar. ettik, derler. size karşı öfkele-
dukları öfke yü- Yâ Muhammed, Yalnız başla- rinden parmaklarını
=لقوك ِْمsizinle karşılaştıkları ,, zünden parmak onlara "Gayzınızla rına kaldıkları ısırırlar. De ki: Öf-
uçlarını ısırırlar. geberin! (Gay- vakit de, size kenizle kahrolun!
=قالواderler =آمنَاinandık De ki; zınızdan geberin, karşı öfkeden Unutmayın, Allah
´Öfkenizden Gayzınızla kahro- parmaklarını (insanların) kalple-
=و ِإذاama kaldıklarında
,, ölün (çatlayın). lun!) iyi bilin ki Al- ısırırlar. De ki: rinde ne varsa
Hiç şüphesiz Al- lah kalplerin içinde Öfkenizden hepsini bilir!
=خل ْواkendi başlarına ضوا ,, ُِّ =عısırırlar lah kalplerin içini ne varsa biliyor" ölün. Gerçek-
dışını bilir.´ de. ten Allah, gö-
ِ=عليْكمsize karşı ,,
ğüslerin özünü
ِامل ْ
ِ =اْلنparmak uçlarını ,,
bilir.
ِ=م ِحيطkuşatmıştır
3.
121
,, ِ=و ِإ ْذhani sen ِ=غد ْوتerkenden
,,
Hani sen mümin- Yâ Muhammed!
leri (Uhud´da) Hani sen ailenin
Hani sen;
mü´minleri sa-
Ve (hatırla o günü
ey Peygamber),
ِأ ْه ِلك,,ن ِْ = ِمailenden savaşacakları arasından çıkmış,
elverişli yerlere mü'minleri harp
vaş için dura-
cakları yere
inananları savaş
düzenine sokmak
ِ=تب ِوئayrılmıştın mevzilendirmek için elverişli mevki-
üzere evinden lere yerleştiriyor-
yerleştirmek
üzere erken-
için sabah erken-
den evinden çık-
ِ= ْالمؤْ ِمنِينmüminleri sabahleyin er- dun. Allahu Zül-
ken çıkmıştın. celâl ise ne söyle-
den ayrılmış-
tın. Allah, Se-
mıştın. Allah her
şeyi işitiyor, her
ِعد ِِ =مقاyerleştiriyordun üslerine ,, Hiç kuşkusuz Al- niyor, ne düşünü- mi´dir, şeyi biliyordu,
lah herşeyi işiten lüyor hepsini bili- Alim´dir.
ِِ = ِل ْل ِقتاsavaş için اّلل
ل َِ =وAllah da
,, ,, ve bilendir. yordu.
ştu اّلل َِ =وhalbuki Allah Müminler, sırf Al- dilerinin zahiri idi. idi. Mü´minler malıydılar:
..
lah´a dayanma- Mü’minler ancak yalnız Allah´a
ِ=و ِليُّهماkendilerinin dostu idi lıdırlar. Allah'a dayanmalı- güvenip, da-
.. ..
lar. yansınlar.
ِاّلل
َِ ..=وعلىAllah’a
ِِ =ف ْليتو َكdayansınlar
ل
ِ= ْالمؤْ ِمنونinananlar
3.
123
,, ِ=ولق ْدnitekim Nitekim Bedir´de Bilmiyor musunuz, Andolsun ki Zira, siz son dere-
Allah sizi zafere pek bîçare olma- siz, düşkün bir ce zayıfken Allah,
ِ=نصركمsize yardım etmişti ulaştırdı, oysa nızla beraber Bedir durumda iken Bedir'de size yar-
,, ,,
siz zayıftınız. O günü Allah sizleri Bedir´de Allah dım etmişti. O hal-
َِ =Allah ِ=بِبدْرBedir’de de
اّلل halde Allah´tan muzaffer buyur- size kat´i bir de Allah'a karşı so-
,,
korkunuz, O´na muştu. Allah'a kar- zafer vermişti. rumluluk bilinci du-
=وأ ْنت ِْمsizler ِ=أذِلَةzayıf durumdayken şükretmiş
nız.
olası- şı gelmekten sakı- Allah´tan kor- yun ki şükreden-
,,
nın ki, şükredece- kun ki şükret- lerden olasınız.
=فاتَقواO halde korkun ki اّلل
,, َِ =Allah’tan ,, ğiniz nimetlerine miş olasınız.
,,
erebilesiniz.
=لعِلَك ِْمumulur ki ,,
ِ=ت ْشكرونşükredersiniz
3.
124
.. ِ= ِإ ْذO zaman ِ=تقولsen diyordun
.. ..
Hani sen mümin- Yâ Muhammed,
lere ´Allah´ın hani mü'minlere
Hani sen;
mü´minlere:
(Ve hatırla, o za-
manı ki) müminlere
ِ= ِل ْلمؤْ ِم ِنينmüminlere gökten indirilmiş şöyle diyordun:
üç bin melekle İmdadınıza Rabbi-
İndirilmiş üç-
bin melekle
(şöyle) demiştin:
Rabbinizin (yukarı-
ي ْك ِفيك ِْم..ن ِْ =ألsize yetmez mi? .. ..
yardım etmesi nizin üç bin indiril-
size yetmez mi?´ miş melek gön-
Rabbınızın si-
ze yardım et-
dan) gönderilmiş
üçbin melek ile si-
ي ِمدَك ِْم..ن ِْ =أsize yardım etmesi .. ..
diyordun. dermesi sizlere hiç
mi yetmez?
mesi yetmez
mi? diyordun.
ze yardım edece-
ği(ni bilmeniz) sizin
=ربُّك ِْمRabbinizin = ِبثَلث ِِةüç için yeterli değil
mi?
ِ=آلفbin ْالمَلئِك ِِة..ِ= ِمنmelek ile ..
kada م ِْ =ي ْم ِددْكsize yardım eder nişanlı melekle (onlar da şu anda dım edecektir. akın akın gelen
,, ,,
yardım eder. döner üzerinize beşbin melekle si-
=ربُّك ِْمRabbiniz =بِخ ْمس ِِةbeş gelirlerse) Rabbi- ze yardım edecek-
niz imdadınıza beş tir!
ِ=آلفbin ْالمَلئِك ِِة,,ِ= ِمنmelekle bin melek gönde-
recek.
ِ=مس ِو ِمينnişanlı ,,
3.
127
,, = ِلي ْقط ِعkessin =طرفًاbir kısmını ,,
Allah kafirlerin “
bir bölümünü kı-
“ “ Küfredenlerin (ve) O, hakikati in-
bir kısmını kara şartlanmış
كفروا,,ِالَذِين,,ِ= ِمنinkâr edenlerden ,,
rıma uğratmak
ya da bozguna
kessin veya olanlardan bazısını
perişan etsin (sizin vasıtanızla)
ي ْكبِته ِْم,,=أ ِْوve perişan etsin de
,, ,, ,,
düşürüp umut-
suz biçimde geri
de ümitsiz ola- mahvetsin, diğerle-
rak geri dönüp rini de öylesine al-
=في ْنق ِلبواdönüp gitsinler diye ,, ,,
dönmelerini sağ-
lamak için size
gitsinler diye. çaltsın ki ümitsizli-
ğe kapılıp geri çe-
ِ=خائِبِينumutsuz olarak ,, zafer kazandırdı. kilsinler diye (bunu
emretti).
3. Bu konuda senin Yâ Muhammed, bu Senin elinde Allah'ın onların
128
.. ِ =ليyoktur ِ=لكsenin
ْس yapabileceğin işde senin yapa- emirden bir tevbelerini kabul
ْاْل ْم ِِر..ِ= ِمنo konuda ..
birşey yok. Allah cağın bir şey yok. şey yok. Allah, etmesine yahut on-
ya onların tevbe- Meğer ki Allah on- ya onların ları cezalandırma-
ِ=ش ْيءyapacağın bir şey =أ ِْوya .. ..
lerini kabul eder ları afvetsin. Yahut tevbesini ka- sına karar vermek
ya da zalimlikleri nefislerine zulmey- bul eder, ya- senin işin değildir
ِ(=يتوبAllah) tevbelerini kabul eder
.. .. ..
yüzünden onları ledikleri için azâba hut da zalim (ey Peygamber,)
azaba çarptırır. çeksin. oldukları için çünkü onlar zalim-
=عل ْي ِه ِْمonların =أ ِْوya da .. azablandırır. lerin ta kendileridir,
ِ=ظا ِلمونzalim
3.
129
,, ِِ=و ِ َّللAllah’ındır فِي,,=ماolanlar Göklerde ve Göklerde ne varsa, Göklerde ve Oysa göklerdeki ve
yerde ne varsa yerde ne varsa yerde ne var- yeryüzündeki her
ِِ سماوا
ت َِ =الgöklerde hepsi Allah´ındır. hep Allah'ın. Dile- sa hepsi Al- şey Allah'a aittir: O,
O dilediğini affe- diğini bağışlar, di- lah´ındır. Dile- dilediğini affeder,
فِي,,=وماve olanlar ض ,, ِ ِ = ْاْل ْرyerde der, dilediğini de lediğine azap verir. diğini bağışlar, dilediğini cezalan-
azaba çarptırır. Allah'ın gufranı dilediğine dırır; ve Allah, çok
ِ(=ي ْغ ِفرO) bağışlar
,,
Hiç kuşkusuz Al- engin, rahmeti
lah affedici ve pâyânsız.
azab eder. Ve affedicidir, rahmet
Allah, Ga- kaynağıdır.
ِيشاء,,ن ِْ = ِلمdilediğini merhametlidir. fur´dur, Ra-
him´dir.
ِ=ويعذِبazabeder
ِيشاء,,ن ِْ =مdilediğine اّلل َِ =وAllah
ِ=غفورçok bağışlayan
,,
3.
130
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
sakın sürekli kat- Böyle ribâyı kat kat ler; kat kat faiz olanlar! Ribayı kat
تأْكلوا..ِ=لyemeyin الربا ِ =riba lanan faizi ye- yemeyin de Al-
meyiniz. Al-
yemeyin. Al- kat arttırarak boğa-
lah'tan korkun ki lah´tan kor- zınıza geçirmeyin;
=أضْعافًاkat kat ً=مضاعف ِةarttırarak lah´tan
..
korkunuz felâha çıkabilesi- kunki felah bu- ama Allah'a karşı
ki, kurtuluşa niz. lasınız. sorumluluğunuzun
=واتَقواkorkun ki اّلل َِ =Allah’tan..
erebilesiniz. bilincinde olun ki
mutluluğa erebile-
=لعلَك ِْمumulur ki .. siniz;
3.
131
=واتَقواsakının ِ=النَارateşten
,,
Kafirler için ha- Sonra kâfirler için
zırlanmış olan hazırlanan ateşten
Kafirler için
hazırlanmış
Ve hakikati inkar
edenleri bekleyen
ِْ أ ِعد,,= ِالَتِيhazırlanmış
َت cehennem ate- sakının
şinden sakınınız.
olan ateşten
sakının.
ateşten sakının!
ِ=ت ْرحمونmerhamet
3. Rabbinizin affe- Rabbinizin gufra- Rabbınızın Rabbinizin affına
133
,, ارعوا ِ =وسkoşun diciliğine ve ge- nına koşun, geniş- mağfiretine ve mazhar olmak ve
ِم ْغ ِفرة,,ى َِٰ =إِلbir bağışlanmaya ,,
nişliği gökler ile
yer arası kadar
liği göklerle yer genişliği gök-
kadar olan cennete lerle yer arası
Allah'a karşı so-
rumluluk bilinci du-
ربِك ِْم,,ن ِْ = ِمRabbinizden olan Cennete
koşunuz. Burası
koşun. Allah'ın o kadar olan
saygılı kullan için cennete ko-
yanlar için hazır-
lanmış gökler ile
ِ=وجنَةcennete =ع ْرضهاgenişliği takvalılar için
hazırlanmıştır.
hazırlanmış cenne- şun. O, takva
te, sahibleri için
yer kadar geniş bir
cennete ulaşmak
ِسماوات َ =الgöklerle hazırlanmıştır. için birbirinizle ya-
rışın;
ِ=و ْاْل ْرضve yer kadar olan ,, ,, ,,
ِْ =أ ِعدhazırlanmış
َت
ِ= ِل ْلمت َ ِقينkorunanlar için ,,
3.
134
.. ِ ي ْن ِفق..ِ=الَذِينOnlar infak ederler
ون .. ..
Onlar bollukta ve ki onlar hem bol Onlar ki; bol- Onlar ki hem bolluk
darlıkta Allah için hem dar zamanla- lukta ve darlık- hem de darlık za-
ِِ س َر
اء َ ال..=فِيbollukta mal harcarlar, rının mallarını ta infak eder- manında (Allah yo-
öfkelerini yener- bîçarelere dağıtır- ler, öfkelerini lunda) harcarlar,
ِِ =والض ََرve darlıkta
اء ..
ler ve insanların lar, kızdılar mı öf- yenerler, in- öfkelerini kontrol
kusurlarını ba- kelerini yenerler, sanların ku- altında tutarlar ve
ِاظ ِمين ِ =و ْالكyutkunurlar ğışlarlar. Hiç insanların suçlarını surlarını ba- insanları affederler,
kuşkusuz Allah hoşgörürler. İşte ğışlarlar. Al- çünkü Allah iyilik
ِ= ْالغيْظöfke(lerin)i iyilikseverleri se- Allahu Zülcelâl lah, ihsan yapanları sever;
ver. böyle iyileri sever. edenleri se-
ِ=و ْالعافِينaffederler ver.
ِ ِ َالن..ن
اس ِِ =عinsanları اّلل
َِ =وAllah da ..
ُِّ=ي ِحبsever
ِ= ْالمحْ ِسنِينgüzel davrananları ..
3.
135
,, ِ =والَذVe onlar = ِإذاzaman
ِين ,,
Yine onlar bir kö- Sonra o kimseler ki Onlar ki; fena Ve onlar, utanç ve-
tülük işledikle- pek çirkin bir gü- bir şey yaptık- rici bir iş yaptıkları
=فعلواyaptıkları ًاحش ِة ِ ف =bir kötülük
rinde ya da ken- nah işlemiş, yahut larında veya veya kendi kendile-
dilerine zulmet- nefislerine zulüm- kendilerine
,,
rine (başka türlü)
=أ ِْوya da =ظلمواzulmettikleri
,,
tiklerinde Allah´ı de bulunmuşken zulmettiklerin- bir zulüm işledikleri
hatırlayarak he- Allah'ı anarlar da de Allah´ı zaman, Allah'ı anar
=أ ْنفسه ِْمnefislerine men günahları- günahlarının ba- anarlar. He- ve günahlarının affı
nın affedilmesini ğışlanması için men günahla- için yalvarırlar -
=ذكرواhatırlayarak اّلل َِ =Allah’ı dilerler. Günah- O'na yalvarırlar. rının bağış- zaten Allah'tan
ları Allah´tan Öyle ya, günahları lanmasını di- başka kim günah-
=فاسْت ْغفرواhemen bağışlanmasını diler başka kim affe- Allah'tan başka lerler. Günah- ları affedebilir?- ve
,, ,,
debilir? Onlar iş- kim bağışlayabilir? ları, Allah´tan her ne (zulüm) iş-
ler م ِْ = ِلذنو ِب ِهgünahlarının ن ِْ =ومkim ledikleri günah- Ve yaptıklarını bile başka kim ba- lemişlerse onda bi-
larda bile bile ıs- bile tekrar edip ğışlar? Hem lerek ısrar etmez-
ِ=ي ْغ ِفرbağışlayabilir rar etmezler. durmazlar. onlar yaptıkla- ler.
rında bile bile
ِ=الذُّنوبgünahları da ل َِ = ِإbaşka ,, ısrar da et-
mezler.
َِ =Allah’tan
اّلل
ص ُّروا ِ ي,,=ول ِْمve onlar ısrar etmezler ,, ,, ,,
3. َٰ =أişte
ِولئِك
..
İşte onların mü- İşte bunların İşte onların İşte bunlar, müka-
136 kafatı, Allah tara- mükâfatı mabud'la- mükafatı: fat olarak Rable-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
fından affedil- rının gufraniyle, Rabblarından rinden bağışlanma
ِ=جزاؤه ْمonların mükâfatı ..
mek ve altından içinde müebbeden bir mağfiret ve ve mesken olarak
ِ=م ْغ ِفرةbağışlanma ırmaklar akan, kalacakları o altın- altından ır- içinden ırmaklar
içinde sürekli ka- dan nehirler akan maklar akan akan hasbahçeler
ربِ ِه ِْم..ن ِْ = ِمRableri tarafından ..
lacakları Cennet- cennetler olacak. cennetlerdir. bulacaklar: gayret
lerdir. İyi işler Çalışanlar için bu Orada temelli gösterenler için ne
ِ=وجنَاتcennetlerdir =تِجْ ِريakan yapanları bekle- ne güzel ecir! (işle- kalacaklardır. güzel bir mükafat!
yen mükafat ne ri salâh olanlar için Ne de güzeldir
تحْ تِها..ن ِْ = ِمaltlarından kadar güzeldir! bu ne güzel ecir! = mükafatı iş
Hayır işleyenler yapanların.
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar için bu ne güzel
ecir!)
ِ=خا ِلدِينsürekli kalacakları ..
= ِم ْنك ِْمsizden
ِ=شهداءşehidler (şahidler) اّلل
.. َِ =وAllah
ُِّي ِحب..ِ=لsevmez
َ =zalimleri
ِالظا ِل ِمين
3. Bunun bir başka Bir de şunun için Bu; Allah´ın ve (aynı zamanda)
141
,,ِ =و ِليم ِحve iyice özleştirmesi
ص ,, ,,
sebebi Allah´ın, ki, Allah mü'minleriiman edenleri Allah'ın imana
َِ =Allah’ın آمنوا,,ِ=الَذِينinananları
اّلل müminleri arın-
dırması ve kâfir-
pâk edecek, kâfir-
leri helâk edecek.
seçmesi, kafir- erenleri her türlü
leri mahvet- boş ve yararsız
ِ=وي ْمحقmahvetmesi içindir ,,
leri yok etmesi-
dir.
mesi içindir. şeylerden arındır-
ması ve hakikati
ِ= ْالكافِ ِرينkâfirleri de ,,
inkar edenleri etki-
siz hale getirmesi
için.
3. Yoksa siz, Allah Yoksa sizler henüz Yoksa; Allah, Allah, (kendi yo-
142
.. ِح ِسبْت ْم..=أ ِْمyoksa siz sandınız .. ..
içinizdeki cihad Allah içinizden ci- içinizden ci- lunda) üstün çaba
تدْخلوا..ن ِْ =أgireceğinizi edenleri ayırd
etmeden ve sa-
had edenleri bil- had edenleri gösterdiğinizi ve
medikçe, sonra ci- ve sabreden- zorluklara karşı
ِ= ْالجنَةcennete ي ْعل ِِم..=ول َماbilmeden bırlıları belirle-
meden Cennete
hadında sebat leri belirtme- sabırlı olduğunuzu
edenleri bilmedik- den cennet´e görmedikçe cenne-
َِ =Allah
اّلل girebileceğinizi
mi sandınız?
çe cennete girece- girivereceğini- te girebileceğinizi
ğinizi mi sandınız? zi mi sandı- mi sanıyorsunuz?
جاهدوا..ِ=الَذِينcihad edenleri .. nız?
= ِم ْنك ِْمiçinizden
ِ(=وي ْعلمsınayıp) bilmeden ..
nuz
3.
144
.. مح َم ِد..=وماMuhammed ل َِ = ِإsadece Muhammed
dece bir pey-
sa- Muhammed ancak Muhammed; Muhammed yal-
peygamber, başka sadece bir el- nızca bir elçidir;
ِ=رسولbir elçidir ..
gamberdir. On- bir şey değil. Ken- çidir. Ondan ondan önce de
dan önce daha disinden evvel önce de nice (başka) elçiler gelip
ِْ خل..=ق ِْدgelip geçmiştir
ت ..
nice peygamber- peygamberler geldi elçiler gelip geçtiler: Öyleyse, o
ler gelip geçmiş- geçti. O şayet ölse geçmiştir. ölür yahut öldürü-
ق ْب ِل ِِه..ن ِْ = ِمondan önce de ..
tir. Şimdi eğer o yahut öldürülse
..
Şimdi o, ölür lürse, topuklarınız
ölür ya da öldü- hemen sizler ters veya öldürü- üzerinde gerisin
ِالرسل ُّ =elçiler ن ِْ ِ =أفإşimdi rülürse topukla- yüzünüze eski hale lürse; geriye geri mi döneceksi-
rınız üzerinde mi dönüvereceksi- mi döneceksi- niz? Ama, topukları
ِ=ماتo ölür =أ ِْوveya
.. geri mi dönecek- niz? Kim ters yü- niz? Kim geri- üzerinde gerisin
siniz? Kim iki to- züne dönerse bil- ye dönerse; geri dönen kişi hiç-
ِ=قتِلöldürülürse puğu üzerinde sin ki bu hareketle Allah´a hiç bir bir şekilde Allah'a
geri dönerse bil- Allah zerre kadar zarar vermez. zarar veremez. -
=ا ْنقلبْت ِْمgeriye mi döneceksiniz?
.. .. sin ki, Allah´a ziyan edemez. Allah, şükre- halbuki Allah,
hiçbir zarar ver- Halbuki Allahu denlerin mü- (Kendisine) şükre-
َِٰ =علüzerinde =أعْقابِك ِْمökçelerinizin mez. Allah şük- Zülcelâl İslâm'ın kafatını vere- den herkesin karşı-
ى
redenleri ödül- şükrünü ödeyenle- cektir. lığını verecektir.-
ِْ =ومkim ِْ=ي ْنق ِلبgeriye dönerse lendirecektir. re ecrini verecek.
ن ..
=وسنجْ ِزيmükâfatlandıracağız
ِشا ِك ِرين َ =الşükredenleri
3.
146
.. ِ=وكأ ِي ْنnice var ki
.. ..
Nice peygamber Ne peygamberler Nice peygam- Nice peygamber,
var ki, çok sayı- geldi geçti ki bera- berler, bera- arkasında Allah'a
ِن ِبي..ن ِْ = ِمpeygamber ِ=قاتِلçarpıştılar da taraftarı ken- berlerinde birçok berinde Rab- ram olmuş birçok
disi ile birlikte [rabbânîler] harp ba kul olanlar- insanla birlikte
ِ=معهkendileriyle beraber ..
savaştı. Bunlar ediyordu, işte bun- dan bir çoğu (O'nun yolunda)
Allah yolunda lar Allah yolunda bulunduğu savaşmak zorunda
ِ= ِر ِبيُّونRabbani (erenler) ..
başlarına gelen- başlarına gelenler- halde savaştı- kaldı: Onlar, Allah
lerden dolayı den dolayı asla ne lar ve Allah yolunda çektikleri
ِ=كثِيرbirçok وهنوا..=فماyılmadılar gevşemediler, fütur getirdiler, ne yolunda başla- sıkıntılardan dolayı
yılmadılar ve bo- zillete düştüler. Al- rına gelenler- ne korkuya kapıldı-
أصابه ِْم..= ِلماbaşlarında gelenlerden yun eğmediler. lahu Zülcelâl sebat den dolayı lar, ne zayıf düştü-
..
Allah sabırlıları eden mücahidler- yılmadılar, bo- ler ve ne de kendi-
ِِ سبِي..=فِيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah sever. den hoşnut olur. yun eğmedi- lerini (düşman
ler. Allah, sab- önünde) küçük dü-
ضعفوا..=وماzayıflık göstermediler .. redenleri se- şürdüler, zira Allah
ver. sıkıntılara göğüs
ِاسْتكانوا..=وماboyun eğmediler .. gerenleri sever;
=أ ْقدامناayaklarımızı
=وا ْنص ْرناbize yardım eyle ,, ,,
ُِّ=ي ِحبsever
ِ= ْالمحْ ِسنِينgüzel davrananları ..
3.
149
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler,
eğer kâfirlere it-
Ey iman edenler!
Allah'ı tanımayan-
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; küfreden- olanlar! Hakikati
ِْ = ِإeğer =ت ِطيعواitaat ederseniz
ن ,,
aat ederseniz
sizleri topukları-
lara (kâfirlere)
uyarsanız sizi eski
lere uyarsanız inkara şartlanmış
ökçelerinizin olanlara tabi olur-
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edenlere ,,
nız üzerinde ge-
riye döndürürler
hâlinize çevirirler
de hüsran içinde
üstünden sizi sanız sizi topukla-
geri çevirirler rınızın üzerinde ge-
=يردُّوك ِْمsizi çevirirler
,,
de hüsrana uğ-
rarsınız.
kalırsınız. de hüsrana risin geri döndürür-
uğrayanlardan ler ve kaybeden-
أعْقا ِبك ِْم,,ى
َِٰ =علarkanıza (küfre) ,, olursunuz. lerden olursunuz.
ِ=خا ِس ِرينkaybedenlere
3. Oysa Allah´tır si- İş öyle değil, sizin Halbuki Mev- Hayır, yalnız Al-
150
.. ِ=ب ِلHayır اّلل
َِ =Allah’tır zin mevlânız. O yardımcınız Allah lanız Allah´tır. lah'tır sizin Mevla-
=م ْولك ِْمMevlanız ِ=وهوO’dur yardım edenlerin ki yardım edeceğin Ve O, yardım-
en hayırlısıdır. en hayırlısı O. cıların en ha-
nız ve O'dur en iyi
yardımcı.
ِ=خيْرen iyisi
..
yırlısıdır.
ِ=ومأْواهمgidecekleri yer de ,, ,,
=مثْوىvaracağı yer ,,
َ =zalimlerin
ِالظا ِل ِمين
3.
152
.. ِ=ولق ْدelbette ِ=صدقكمsize doğruladı Allah size verdiği Evet, Allah sizlere Gerçekten Al-
sözü yerine ge- verdiği va'dini yeri- lah´ın size
..
Allah elbette size
verdiği sözü tuttu;
َِ =Allah ِ(=وعْدهyardım) vaadini tirdi.
اّلل Hani size ne getirdi (Allah olan vaadi
..
sevdiğinizi (zafe- sizlere olan va'din- doğru çıktı;
O'nun izniyle düş-
manlarınızı yok
= ِإ ِْذsürece ri) gösterdikten de doğru çıktı = Al- O´nun izni ile
sonra bozulun- lah verdiği va'din- kafirleri kırıp
etmek üzereydiniz;
ne var ki Allah size
سونه ِْم ُّ =تحonları öldürdüğünüz caya, savaş ko- de sizlere karşı
..
biçiyordunuz
nusunda görüş doğru çıktı). Hani ki içinizden,
arzuladığınız (zafe-
ri) gösterdikten
= ِبإ ِ ْذنِ ِِهkendi izniyle ى
.. َِٰ َ =حتnihayet ayrılığına dü- Uhud'da hasımla- dünyayı iste- sonra gevşediniz,
şünceye ve ita- rınızı O'nun izni ile yenler ve ahi- (Peygamber'den
ف ِش ْلت ِْم..= ِإذاsiz korktunuz
.. atsizlik edinceye cansız düşürüyor- reti isteyenler gelen) emre aykırı
kadar müşrikleri dunuz, ta o zama- bulunduğun- davrandınız ve ita-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
kırıp geçiriyor- na kadar ki gevşe- dan sevdiğiniz atsizlik ettiniz. Ara-
ِ(=وتنازعْت ْمbirbirinizle) çekişip ..
dunuz. Kiminiz diniz (bozuldunuz), zaferi size nızda (sadece) bu
ْاْل ْم ِِر..(=فِيverilen) emir hakkında .. ..
dünyayı istiyor-
du, kiminiz de
Peygamberin ver- gösterdikten dünyaya ilgi duyan
diği emirde birbiri- sonra; baş kimseler olduğu gi-
=وعصيْت ِْمisyan ettiniz ..
ahireti istiyordu.
Sonra sizi de-
nizden ayrıldınız. kaldırdığınız, bi, ahirete gönül
Müştak olduğunuz verilen emir verenler de mev-
ب ْع ِِد..ن ِْ = ِمsonra neyden geçir-
mek için onların
galebeyi Allah size hakkında çe- cuttu: Bunun üzeri-
gösterdikten sonra kiştiğiniz ve ne Allah, sizi sına-
أراك ِْم..=ماsize gösterdikten .. başından savdı. (göstermişken) tut- yıldığınız za- mak için düşmanla-
Ama yine de sizi tunuz isyan ettiniz. man, imtihan rınızı yenmenize
ِت ِحبُّون..=ماsevdiğiniz(galibiyet)i affetti. Allah Kiminiz dünyayı is- etmek için Al- mani oldu. Ama O,
müminlere karşı tiyordu, kiminiz lah sizi mağ- şimdi günahlarınızı
= ِم ْنك ِْمsizden ن ِْ =مkiminiz gerçekten lütuf âhireti istiyordu. lubiyete uğrat- bağışladı, zira Al-
sahibidir. Bunun üzerine, Al- tı. Bununla be- lah'ın inananlara
ِ=ي ِريدistiyordu =الدُّ ْنياdünyayı lah sizleri imtihan raber sizi ba- lütfu sınırsızdır.
için karşınızdakile- ğışladı. Allah
=و ِم ْنك ِْمve sizden ن
.. ِْ =مkiminiz re üstün olmaktan mü´minlere lü-
çekmekle beraber tufkardır.
ِ=ي ِريدistiyordu ِ= ْاْل ِخرةahireti günahınızdan geç-
ti, Allah mü'minlere
=ث َِمsonra keremi ile tecelli
buyurur.
(=صرفك ِْمAllah) geri çevirdi (yenilgiye u .. .. .. ..
rinizden haberdar.
أصابك ِْم,,ما,,ِ=ولne de başınıza gelen ,, ,, ,,
e اّلل
َِ =وAllah ِ=خ ِبيرhaberdardır
ِت ْعملون,,= ِبماyaptıklarınızdan
3.
154
.. ِ=ث َمsonra ِ=أ ْنزلindirdi =عليْك ِْمsize Sonra o kederin Daha sonra da, o Sonra o üzün- Sonra O, bu kede-
ardından üzeri- acının arkasından tünün ardın- rin ardından, size
ب ْع ِِد..ن ِْ = ِمardından = ْالغ ِِمo üzüntünün nize öyle bir em- Allah üzerinize bir dan, üzerinize bir emniyet duygu-
niyet, öyle bir
..
huzur indirdi; bir öyle bir emni- su, bazılarınızı sa-
ً=أمن ِةbir güven سا
.. ً =نعاbürüyen uyku indirdi ki O, uyku ki içinizden yet ve öyle bir rıp kuşatan bir iç
içinizden bir bir cemaati iyice uyku indirdi ki; sükuneti bağışladı;
.. ْ ً
َِٰ =يغشbir uyku =طائِف ِةbir kısmınızı yordu. Bir zümre bastırmıştı.
ى zümreyi bürü- ..
Bir içinizden bir oysa sadece kendi-
cemaat de yalnız kısmını bürü- lerini düşünen öte-
= ِم ْنك ِْمsizden ِ=وطائِفةbir kısmınız da de canları sev- nefisleri kaydına yordu, bir kiler, Allah hakkın-
.. ..
dasına düşmüş- düşmüşler, Allahu kısmı da can- da yanlış fikirlere -
=ق ِْدdoğrusu tü. Allah’a karşı Zülcelâl'e karşı ya- ları sevdasına putperest cahiliyye
cahiliyyet zannı kışmayacak bir düşmüştü. Al- düşüncelerine- ka-
=أه َمتْه ِْمkaygısına düşmüştü .. gibi haksız bir zanda, cahiliyet lah´a karşı pıldılar ve (Bu ko-
zan besliyorlar, akidesinin besle- cahiliyet zannı nuda)) o zaman bir
=أ ْنفسه ِْمkendi canlarının .. “Bu işten bize yebileceği bir zan- gibi haksız bir karar yetkisine sa-
ne?” diyorlardı. da bulunuyorlardı. zan besliyor- hip miydik? diye
ِ=يظنُّونbir zanda bulunuyorlar
.. .. De ki: “Bütün iş (Ancak nefisleri lar. Bu işten (kendi kendilerine)
Allah’ındır”. İçle- kaydına düşen bir bize ne? di- sordular. De ki: Bü-
ِاّلل َِ = ِبAllah’a karşı ق.. ِِ ْالح..ِ=غيْرhaksız rinde sana aç- cemaat de Allahu yorlardı. De ki: tün karar yetkisi,
َِ =ظzannı gibi = ْالجا ِه ِليَ ِِةcahiliyye gizliyorlar. “Bu kışmayacak bir lah´ındır. İçle- tir! (Onlara gelin-
madıkları bir şey Zülcelâl'e karşı ya- Bütün iş Al- yalnızca Allah'a ait-
ن ..
bize ait bir şey zanda, cahiliyet rinde sana ce,) onlar, Eğer bir
ِ=يقولونdiyorlardı ل ِْ =هvar mı olsaydı burada akidesinin besle- açmadıkları karar yetkimiz ol-
..
=لناbize ْاْل ْم ِِر..ِ= ِمنbu işten öldürülmezdik” yebileceği bir zan- birşey gizliyor- saydı, ardımızda
..
diyorlar. De ki: da bulunuyorlardı.) lar. Bu, bize bu kadar çok ölü
ِش ْيء..ن ِْ = ِمbir şey ل
.. ِْ =قde ki “Evlerinizde ol- Sana "Va'dettiğin ait birşey ol- bırakmazdık diye-
..
saydınız üzerle- zaferden elimize saydı burada rek (ey Peygam-
َِ = ِإşüphesiz ِكلَه..ِ= ْاْل ْمرiş bütün rine
ن ölüm yazıl- bir şey geçti mi?" öldürülmezdik, ber,) sana göster-
..
mış olanlar; yine (Bu işte bizim ya- diyorlar. De ki: meyecekleri o
ِِ َ ِ =Allah’a aittir
ّلل ..
muhakkak devri- pacağımız bir şey Evlerinizde ol- (iman zayıflığı)nı
lecekleri yerlere kaldı mı ki? = Bu saydınız üzer- içlerinde saklama-
ِ=ي ْخفونonlar gizliyorlar ..
çıkıp gidecekti- işin sonunda bizim lerine ölüm ya çalışıyorlar.
ler.” Bu, göğüs- için hayırlı bir şey yazılmış olan- (Onlara) de ki: Ev-
أ ْنف ِس ِه ِْم..=فِيiçlerinde lerinizin içindeki- imkânı kaldı mı?) lar yine mutla- lerinizde de kalmış
ni yoklamak, diyorlardı. Yâ Mu- ka devrilecek- olsaydınız, (içiniz-
ِيبْدون..ِل..=ماaçıklayamadıklarını kalplerinizdekini hammed, onlara: leri yerlere çı- den) ölümü takdir
temizlemek için- "Bütün işlerin Al- kıp gidecek- edilmiş olanlar,
ِ=لكsana ِ=يقولونdiyorlar ki dir. Ve Allah, si- lah'ın emrinde ol- lerdi. Bu; gö- devrilecekleri yere
..
nelerdekini hak- duğundan şüphe ğüslerinizin mutlaka çıkıp gi-
ِكان..=ل ِْوolsaydı =لناbize kıyla bilir. yok" de. Sana içindekini yok- derlerdi. Ve bu
açıktan söyleye- lamak, kalble- (başınıza gelenle-
ْاْل ْم ِِر..ِ= ِمنbu işten ِ=ش ْيءbir fayda
.. mediklerini içlerin- rinizdekini te- rin tümü), Allah'ın
..
ِ=ح ِليمhalimdir
3.
156
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
yolculuğa çıkan Sakın o küfre sa- ler; siz; küfre- olanlar! Uzak yerle-
تكونوا..ِ=لolmayın ya da savaşa pan ve kardeşleri dip de yeryü- re seyahate
katılan kardeşleri yeryüzünde sefer zünde dolaşan çık(tıkt)an veya sa-
كفروا..ِ=كالَذِينinkâr edenler gibi .. ..
hakkında «Eğer edince, yahut gazi veya gazada vaşa katıl(dıktan
onlar yanımızda olunca "Bizim ya- bulunan kar- sonra öl)en kardeş-
=وقالواve diyenler ..
olsalardı ölmez- nımızda kalaydılar deşleri hak- leri hakkında, Bi-
ler ya da öldü- ne ölür ne öldürü- kında: Onlar zimle kalmış olsa-
= ِ ِْل ْخوانِ ِه ِْمgazi kardeşleri için .. .. rülmezlerdi» di- lürlerdi" diyen mü- yanınızda ol- lardı ölmeyecek-
yen kâfirler gibi nafıklar gibi olma- salardı ölmez- lerdi, veya öldü-
= ِإذاzaman =ضربواsefere çıktıkları .. olmayınız. Allah yın ki sizin şu hâli- ler veya öldü- rülmemiş olacak-
bu asılsız sap- niz onların yürekle- rülmezlerdi, lardı diyen, hakikati
ِ ِ ْاْل ْر..=فِيyeryüzünde =أ ِْوya da
ض .. lantıyı onların rinde yara olsun. diyenler gibi inkara şartlanmış
kalplerine çörek- Kaldı ki sağ bıra- olmayın. Al- kimseler gibi olma-
غ ًِّزى..=كانواsavaşa çıktıkları .. lenen acı bir ha- kan da, öldüren de lah; bunu, on- yın; zira Allah, bu
yıflanmaya dö- Allah'tan başkası ların kalblerin- tür düşünceleri on-
=ل ِْوeğer =كانواolsalardı nüştürdü. Oysa değil. Hem Allah de bir hasret ların kalplerinde
can veren de öl- bütün işlediklerinizi olarak koydu. acı bir pişmanlık
= ِع ْندناbizim yanımızda .. düren de Al- görüyor. Halbuki öldü- kaynağı yapacak-
lah´tır. Hiç kuş- ren de dirilten tır, çünkü hayat
ماتوا..=ماölmezlerdi kusuz Allah yap- de Allah´tır. bağışlayan ve ölü-
tıklarınızı görür. Ve Allah, yap- me hükmeden yal-
قتِلوا..=وماve vurulmazlardı ..
tığınız şeyleri nız Allah'tır. Allah,
görendir. yaptığınız her şeyi
ِ= ِليجْ علyapar اّلل َِ =Allah görür.
ِ= َٰذ ِلكbu (düşünce ve sözlerini)
.. .. ..
ِت ْعملون..=بِماyaptıklarınızı
ِصير ِ =بgörmektedir
3.
157
,, ِ=ول ِئ ْنeğer =قتِ ْلت ِْمöldürülür Eğer Allah yo- Kasem ederim ki Andolsun ki, Ve eğer gerçekten
lunda öldürülür Allah yolunda öldü- Allah yolunda Allah yolunda ölür
ِِ سبِي,,=فِيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah ya da ölürseniz, rülseniz, yahut öl- öldürülür veya veya öldürülürse-
Allah´tan gele- seniz, sizin için Al- ölürseniz; Al- niz, (unutmayın ki)
=أ ِْوya da =مت ُِّْمölürseniz
,,
cek olan bağış- lah'ın gufranı, Al- lah´ın bağış- Allah'ın mağfireti
lama ve rahmet, lah'ın rahmeti onla- laması ve ve rahmeti, kişinin
ِ=لم ْغ ِفرةbağışlaması onların biriktire- rın dünyada kalıp rahmeti onla- (bu dünyada) yığa-
cekleri dünya toplayacakları ge- rın toplayaca- bileceği her şeyden
ِاّلل
َِ ,,ِ= ِمنAllah’ın ِ=ورحْ مةve rahmeti nimetlerinden çici şevlerden çok ğı şeylerden daha iyidir: ,,
daha hayırlıdır. hayırlıdır. çok daha ha-
ِ=خيْرdaha hayırlıdır ,, yırlıdır.
3.
158
.. ِ=ول ِئ ْنelbette =مت ُِّْمölür =أ ِْوveya Kuşku yok ki, öl- Kasem ederim ki Andolsun ki, Çünkü ölseniz de,
seniz de öldürül- ölseniz de, öldür- ölseniz de, öl- öldürülseniz de so-
=قتِ ْلت ِْمöldürülürseniz ِاّلل
َِ ..= ِْللىAllah’a seniz de Allah seniz de haşredilip dürülseniz de; nunda Allah katın-
katında toplana- Allah'ın karşısına Allah katında da toplanacaksınız.
ِ=تحْ شرونgötürüleceksiniz caksınız. çıkacaksınız, baş- toplanacaksı-
kasının değil. nız.
3.
159
,, =ف ِبماsebebiyledir ki ِ=رحْ مةrahmeti Allah´tan
,,
gelen Yâ Muhammed! Allah´ın rah- Ve (ey Peygam-
merhamet saye- Allah'ın sana rah- meti sayesin- ber,) senin izleyici-
ِاّلل
َِ ,,ِ= ِمنAllah’ın sinde onlara meti sayesindedir de sen onlara lerine yumuşak
yumuşak dav- ki onlara yumuşak karşı yumuşak davranman, Al-
ِ= ِل ْنتsen yumuşak davrandın
,,
randın. Eğer
,,
davranıyorsun. davrandın. lah'ın rahmetinin
sert, katı kalpli Şayet çetin huylu Eğer kaba ve bir eseriydi. Zira,
=له ِْمonlara =ول ِْوeğer biri olsaydın, (huysuz), katı yü- katı kalbli ol- eğer onlara karşı
kuşkusuz çev- rekli bir şey olay- saydın şüphe- kırıcı ve sert olsay-
ِ=ك ْنتolsaydın ظا ًّ =فkaba renden uzakla- dın, etrafından da- siz çevrenden dın, doğrusu sen-
şırlardı. Onları ğılmışlardı. Onun dağılır gider- den koparlardı. Ar-
ِ=غ ِليظkatı ب ِِ = ْالق ْلyürekli bağışla, kendileri için kusurlarını lerdi. Öyleyse tık onları bağışla
için Allah´tan af hoşgör, günahları onları bağışla ve affedilmeleri için
=ل ْنفضُّواdağılır ,giderlerdi ,, dile, yapacağın için Allah'tan guf- ve yargılan- dua et. Ve toplumu
işler hakkında ran dile. Dünya iş- malarını dile. ilgilendiren her ko-
ِح ْو ِلك,,ن ِْ = ِمçevrenden onların görüşle- lerinde re’ylerini al. İşler hakkında nuda onlarla mü-
rini al, ama karar Bir kere de kararını onlarla müşa- şavere et; sonra bir
ِ=فاعْفöyleyse affet =ع ْنه ِْمonları verince artık Al- verip azmettin mi, vere et. Bir hareket tarzına ka-
,,
lah´a dayan. Hiç artık Allah'a müte- kerre de az- rar verince de Al-
=واسْت ْغ ِف ِْرve mağfiret dile
,, kuşkusuz Allah vekkil ol. Allah,
,, mettin mi artık lah'a güven: Zira
kendisine daya- şüphe yok, müte- Allah´a tevek- Allah, O'na güven
=له ِْمonlar için
,,
nanları sever. vekkillerden hoş- kül et. Muhak- duyanları sever.
nut olur. kak Allah, te-
=وشا ِو ْره ِْمonlara danış ,,
vekkül edenle-
ْ
اْل ْم ِِر,,=فِيişini =فإِذاzaman ri sever.
3.
160
.. ِ= ِإ ْنeğer Eğer Allah size Allah nusret verdi Allah size yar- Allah size yardım
yardım ederse mi sizlere kimse dım ederse, ederse, hiç kimse
ِ=ي ْنص ْركمsize yardım ederse sizi hiç kimse
..
galip gelemez. Yok artık sizi ye- sizinle baş ede-
..
yenemez. Fakat sizi yapayalnız bı- necek yoktur. mez; ama ya O sizi
َِ =Allah ِ=فَلartık yoktur
اّلل eğer sizi yüzüstü rakıverirse ondan Sizi yardımsız terk ederse, kim si-
..
bırakırsa O´ndan sonra kim imdadı- bırakırsa da ze yardım edebilir?
ِ=غا ِلبyenecek =لك ِْمsizi başka size kim nıza yetişecek? ondan başka O halde müminler
yardım edebilir? Öyle ise mü'minler size yardım Allah'a güvensin-
ِْ =و ِإve eğer
ن .. Müminler sade- ancak Allah'ın tev- edecek kimdir. ler!
ce Allah´a da- fîkine dayanmalı. Mü´minler sa-
=ي ْخذ ْلك ِْمsizi yüz üstü bırakırsa
.. yansınlar.
.. .. dece Allah´a
tevekkül etsin-
ِْ =فمkim
ن ler.
ِاّللَِ ..=وعلىAllah’a
ِِ =ف ْليتو َكdayansınlar
ل
ِ= ْالمؤْ ِمنونMüminler
3. Bir peygamber Hiçbir peygamber Bir peygamber Bir peygamberin
161
,, ِ ك,,=وماolur şey değildir
ان ,, ,,
için emanete hı- emanete hıyanet için emanete hile yapması ola-
ِ= ِلنبِيbir peygamberin
,,
yanet etmek olur etmez. Kim bu hı- hıyanet, olur cak şey değil; çün-
şey değildir. yaneti ederse boy- şey değildir. kü kim hile yapar-
َِ يغ,,ن
ل ِْ =أhıyanet etmesi ن ِْ =ومkim Kim, böyle hain- nuna aldığı hakkın Kim böyle ha- sa, herkesin yap-
,,
lik ederse, kıya- kıyamet günü ve- inlik ederse; tıklarının tam karşı-
ِْ =يِ ْغلhıyanet ederse
ل ,,
met günü bu ha- balini taşıyıp geti- kıyamet günü lığını alacağı ve hiç
inlik ettiği şey ile recek. O gün her- hainlik ettiği kimseye haksızlık
ِِ ْ =يأboynuna yüklenip getirir
ت ,, gelir. Sonra her- kese [ne etti, ne şey ile gelir. yapılmayacağı Kı-
,,
kese kazanmış kazandıysa Sonra herkese yamet Günü'nde
َِ غ,,= ِبماhıyanet ettiği şeyi ِ=ي ْومgünü olduğu şey öde- (mücâzât veya kazandığı hilesi yüzüne vuru-
ل ,, ,,
nir. Ve onlara mükâfâtı) eksiksiz ödenir. Ve on- lacaktır.
= ْال ِقيام ِِةkıyamet =ث َِمsonra zulmedilmez. ödenir. Onlar hak- lara zulmedil-
sızlığa uğratılmaz- mez.
َِٰ َ=توفtastamam verilir
ى ,, lar.]
zlar
3.
162
ِ=أفم ِنhiç olur mu? =اتَب ِعuyan
.. .. ..
Allah´ın rızasına
uyan kimse, Al-
Allah'ın rızasınca Allah´ın rıza-
giden kimse, Al- sına uyan
Öyleyse, Allah'ın
rızasını kazanmak
ِ= ِرضْوانrızasına ِاّلل
َِ =Allah’ın lah´ın gazabına
uğrayan kimse
lah'ın gazabına uğ- kimse; hiç Al-
rayıp sığınacağı lah´ın hışmına
isteyen kişi, Al-
lah'ın lanetine uğ-
gibi olur mu? yer cehennem ola- uğrayan gibi ramış ve varış yeri
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
3. Onların Allah ka- Bunlar Allah'ın ya- Onlar, Allah Onlar Allah katında
163
,, ِ=ه ْمO(insa)nlar tındaki derecele- nında ayrı ayrı de- katında dere- (tamamen) farklı
ِ=درجاتderece derecedirler ,,
ri farklıdır. Allah recelerin sahipleri.
onların neler Allah hepsinin iş-
ce derecedir.
Allah yaptıkla-
derecelere sahiptir-
ler; zira Allah, yap-
ِ= ِع ْندkatında ِاّلل
َِ =Allah اّلل
َِ ِ=وAllah yaptıklarını gör- lediklerini görüyor.
mektedir.
rını görendir. tıkları her şeyi gö-
rür.
ِصير ِ =بgörmektedir
ِي ْعملون,,=بِماonların yaptıklarını ,,
3.
164
.. ِ=لق ْدandolsun ki ..
Allah, müminlere Allahu Zülcelâl
kendi özlerinden şüphe yok mü'min-
And olsun ki: Allah, mesajlarını
Allah, onlara iletmek, on-
َِ =مbüyük lütufta bulundu اّلل
ن .. َِ =Allah ..
bir peygamber lere kerem buyur-
göndermekle on- du da kendilerine,
mü´minlere ları arındırmak ve
büyük bir lu- onlara ilahi kelamı
ِ ْالمؤْ ِمنِين..=علىmüminlere lara karşı lütufta tuttu, içlerinden bir
bulundu. Bu peygamber gön-
tufda bulun- ve hikmeti öğret-
muştur. Zira mek için içlerinden
ِبعث..=إِ ِْذgöndermekle peygamber onla- derdi. Onlara Al-
ra Allah´ın ayet- lah'ın âyâtını oku-
onlara Allah´ın kendileri gibi (be-
ayetlerini oku- şerden) bir elçi çı-
=فِي ِه ِْمkendilerine ول ًِ =رسbir elçi .. lerini okuyor, on- yor, onları bütün yan, teskiye kararak müminlere
ları arındırıyor, lekelerden pâk bir eden, kitab ve lütufda bulunmuş-
أ ْنف ِس ِه ِْم..ن ِْ = ِمkendi içlerinden .. kendilerine kitabı hale getiriyor. On- hikmeti öğre- tur; halbuki daha
ve hikmeti öğre- lara Kitap öğreti- ten kendi içle- önce apaçık bir
=يتْلوokuyan =عل ْي ِه ِْمonlara tiyor. Oysa onlar yor, hikmet öğreti- rinden bir sapıklık içinde bu-
daha önce açık yor. Halbuki evvel- peygamber lunuyorlardı.
(=آياتِ ِِهAllah’ın) ayetlerini .. bir sapıklık için- ce açık bir dalâl göndermiştir.
de idiler. içinde idiler. Halbuki onlar,
=ويز ِكي ِه ِْمkendilerini yücelten .. daha önce
apaçık bir da-
ِ=ويع ِلمهمve kendilerine öğreten
.. .. lalet içindeydi-
3. Karşı tarafa iki Hasımlarınızın ba- Onları iki mis- (Düşmanlarınızı) iki
165
,, =أول َماgelince mi ,,
katını tattırdığı- şına iki katını ge- line uğrattığı- misli musibete uğ-
=أصابتْك ِْمsizin başınıza ,,
mız musibet, bu
kez sizin başını-
tirdiğiniz bir musi-
bet kendi başınıza
nız bir musi- rattıktan sonra
bete kendiniz şimdi aynı musibet
ِصيبة ِ =مbir bela =ق ِْدdoğrusu
,,
za gelince «Bu
nereden geldi?»
gelmekle, "Bu ne-
reden?!" mi diyor-
uğrayınca; bu sizin başınıza geldi
nereden? de- diye, kendi kendi-
=أصبْت ِْمonların başlarına getirdiğiniz hal ,, ,, ,,
demediniz mi?
De ki; «O musi-
sunuz? Yâ Mu-
hammed, onlara
diniz. De ki: O, nize Bu nasıl oldu?
kendinizden- diye soruyorsunuz,
de = ِمثْليْهاonun iki katını ,, ,, bet kendinizden de ki: "Doğrudan dir. Doğrusu öyle mi? De ki: O,
kaynaklandı.» doğruya kendiniz- Allah herşeye sizin kendi eseri-
=ق ْلت ِْمdediniz Hiç şüphesiz Al- den. Allah'ın her- kadirdir. nizdir. Doğrusu, Al-
lah´ın gücü her- şeye kâdir oldu- lah dilediği her şeyi
َِٰ َ=أنnereden (başımıza geldi) ِ= َٰهذاbu
ى ,, ,, şeye yeter. ğunda şüphe yok". yapmaya kadirdir:
3.
168
.. قالِوا..ِ=الَذِينdiyenlere Onlar, evlerinde O kimselerin gizle- Kendileri otu-
oturup savaşa diklerini ki kendileri rarak kardeş-
kendilerini (savaş-
tan) geri tutanlar,
= ِ ِْل ْخوانِ ِه ِْمkardeşleri için ..
katılan kardeşleri harpten geri dur- leri için: Bize
için «Eğer bizim muşlar ve cihada uysalardı öl-
(öldürülen) kardeş-
leri hakkında, (son-
(=وقعدواSavaştan geri kalıp) oturarak .. .. ..
sözümüzü dinle- giden kardeşleri dürülmezlerdi,
selerdi, öldürül- için "Bizi dinlese- diyenlere, de
radan,) Bizi dinle-
selerdi öldürülmüş
=ل ِْوeğer mezlerdi» diyen- lerdi böyle öldü- ki: Şayet sa-
lerdir. De ki; rülmeyeceklerdi" dıklardan ise-
olmayacaklardı
dediler. De ki: Peki,
=أطاعوناbizim sözümüzü tutsalardı .. .. «Eğer doğru diyorlar. Yâ Mu- niz, kendi ne- sözünüzde samimi
söylüyorsanız, hammed, onlara fislerinizden iseniz ölümü başı-
ِق ِتلوا..=ماöldürülmezlerdi ل ِْ =قde ki; .. ölümü kendi ba- de ki: "Doğru söy- ölümü geri çe- nızdan savın baka-
şınızdan savın lüyorsanız haydi virin. lım!
=فادْرءواsavınız bakalım.» nefislerinizden
ölümü uzaklaştırın
da görelim".
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
=ر ِب ِه ِْمRableri
ِ=ي ْرزقونrızıklanmaktadırlar
3. Allah´ın, kere- Allah'ın kendilerine Allah´ın kere- Allah'ın lütfuyla
170
.. ِ =ف ِر ِحsevinirler
ين miyle kendilerine verdiği saadetle miyle kendile- kendilerine bağış-
ِآتاهم..=بِماkendilerine verdiklerinden sunduğu nimet- bahtiyar olarak
lerden dolayı
..
rine verdikle- ladığı (şehitlikten)
mabudlarının ya- rinden sevine- övünç duyarlar. Ve
َِ =Allah’ın ض ِل ِِه
اّلل ْ ف..ن ِْ = ِمkeremiyle sevinç içindedir- nında cennet ni- rek arkaların- arkada kalıp henüz
ler. Arkadaki he- metiyle merzûk dan henüz kendilerine katıl-
ِ=ويسْت ْب ِشرونsevinçli olarak nüz kendilerine oluyorlar.
..
Ve şe- kendilerine ka- mamış olan (kar-
katılmamış olan- hadetle arkaların- tılmayanlara; deş)lerine, bir kor-
ي ْلحقوا..ل ِْم..ِ=بِالَذِينhenüz yetişemeyen lar için korku ve dan yetişemeyen kendilerine ku ve üzüntü duy-
..
üzüntü söz ko- mücahidler için korku olmadı- mayacakları müj-
lere de م
.. ِْ = ِب ِهkendilerine nusu değil diye korku olmadığı, ğını ve üzül- desinde bulunmak-
onlar adına se- onların da acı meyeceklerini, tan zevk alırlar:
خ ْل ِف ِه ِْم..ن
ِْ = ِمarkalarından vinçlidirler. görmeyeceği müj- müjdelemek
desini alarak ferah- isterler.
ِخ ْوف..ل َِ =أkorku olmadığına .. lanıyorlar.
=عل ْي ِه ِْمonlara
ِيحْ زنون..ه ِْم..ِ=ولonların da üzüntüy .. ..
e..uğramayacaklarına
3.
173
,, ِ =الَذonlar ki ِ=قالdeyince
ِين ,,
O kimseler ki, O kulları ki birta-
insanlar kendile- kımları gelip de
Onlar ki: Bir O inananlar ki baş-
takım kimseler ka insanlar tarafın-
ِ=لهمkendilerine ِ=النَاسhalk rine «Düşmanla- "Herifler sizin için
rınız size saldır- kuvvetlerini topla-
kendilerine; dan, Bakın, size
düşmanlarınız karşı bir ordu top-
ِالنَاس,,ن َِ ِ(=إDüşman) İnsanlar ,,
mak için yığınak dılar, onlardan
yaptılar, onlar- korkmalısınız" de-
sizin için kuv- lanmış, onlardan
vetlerini topla- kendinizi koruyun!
=ق ِْدmuhakkak dan korkmalısı- dikleri zaman bu
nız» dediklerin- haber imanlarını
dılar onlardan şeklinde uyarılmış-
korkun dedik- lardı, ama bu, onla-
(=جمعواordu) toplamışlar ,, de, bu sözden arttırdı da "Bize Al- leri zaman, bu rın sadece imanını
imanları daha lah yeter, ne güzel haber onların arttırdı ve Allah bi-
=لك ِْمsize karşı
,, güçlenerek muhafızdır O!" ce- imanını artırır ze kafidir; O, ne
´Allah bize yeter, vabını verdiler. da, Allah bize mükemmel bir ko-
اخش ْوه ِْم ْ =فonlardan korkun ,, O ne güzel bir kafidir. O ne ruyucudur! diye
vekildir» dediler. güzel vekildir, cevap verdiler;
(=فزاده ِْمbu söz) onların artırdı
,, ,, ,, derler.
3.
174
.. =فا ْنقلبواbundan dolayı geri döndüler .. .. ..
Bundan dolayı Bunun üzerine de Sonra da ken-
Allah´tan gelen kendilerine hiçbir dilerine hiç bir
ve Allah'ın lütfu ve
nimeti ile (savaş-
ِ=بِنِ ْعمةbir nimet ِاّلل
.. َِ ..ِ= ِمنAllah’tan nimet ve lütufla ziyan gelmeksizin kötülük do-
geri döndüler, Allah'ın nimetiyle kunmadan Al-
tan) bir zarara uğ-
ramadan döndüler:
ِ=وفضْلve bollukla ..
kendilerine hiçbir döndüler, kazançla lah´tan bir ni-
zarar dokunma- döndüler. Ve hep- met ve bolluk-
Çünkü onlar, Al-
lah'ın rızası için
ي ْمسسْه ِْم..=ل ِْمkendilerine dokunmadı ..
dı, Allah´ın rıza- sinden başka Al- la geri döndü-
sına uydular. Hiç lah'ın rızasına uy- ler. Allah´ın rı-
çabalıyorlardı; ve
Allah, yüceliğinde
ِ=سوءhiçbir kötülük .. kuşkusuz Allah muş oldular. zasına uydu- ve lütfunda sınır-
büyük lütuf sahi- Mü’minlere Allah'ın lar. Ve Allah, sızdır.
=واتَبعواve uydular .. bidir. fazlı büyük. çok büyük lu-
tuf sahibidir.
ِ= ِرضْوانrızasına اّلل ِِ َ =Allah’ın
َِ =وAllah ِفضْل..=ذوlütuf sahibidir
اّلل ..
ِ=ع ِظيمbüyük
3.
175
,, = ِإنَماŞüphesiz ِ= َٰذ ِلكمişte o O şeytan sizi Ey mü'minler! O şeytan, an-
,,
yardakçıları ile Siz[e] o haberi ge- cak kendi
Kendi dostlarından
korkmayı (içinize)
ِشيْطان َ =الşeytan korkutur, o halde tiren şeytandan dostlarını kor-
eğer gerçekten başkası değil, böy- kutur. Mü´min
yerleştiren Şeytan-
dan başkası değil-
ِ=يخ ِوفsizi korkutuyor
,,
mümin iseniz on- lelikle kendi arka- iseniz onlar-
lardan değil, daşlarını korkuya dan korkma-
dir: Öyleyse onlar-
dan değil, yalnızca
ِ=أ ْو ِلياءهkendi dostlarından
,,
benden korku- düşürecek (Ey
nuz.
yın, Benden
mü'minler! Size bu korkun.
Benden korkun,
eğer gerçek mü-
تخافوه ِْم,,ِ=فَلonlardan korkmayın
,, haberi getiren o minler iseniz!
şeytan herif ancak
ِِ =وخافbenden korkun ن
ون ,, ِْ = ِإeğer kendi arkadaşlarını
korkuya düşürebi-
=ك ْنت ِْمiseniz ِ=مِؤْ ِمنِينinanmış lir). Siz onlardan
korkmayın, gerçek-
ten mü'minlerseniz
Bana isyandan
korkun.
3.
176
.. ِ ولِ يحْ ز ْن
ك .. =seni..üzmesin
Doludizgin küfre Yâ Muhammed! Küfre koşan-
koşanlar seni Küfre koşanların lar, seni üz-
Hakikati inkarda
birbirleriyle yarı-
ِارعون ِ الَذِينِ يس
.. =koşanlar
üzmesin. Onlar hâli seni mahzun mesin. Şüp-
Allah´a hiçbir za- etmesin, iyi bil ki hesiz onlar,
şanlardan dolayı
üzülme: Onlar, Al-
فِي ْالك ْف ِِر
.. =inkâra ِإنَه ِْم
=onlar rar veremezler. ebediyen Allah'ın Allah´a zarar
Allah onlara hiç- dinine zerre kadar veremezler.
lah'a hiçbir zarar
veremezler. Onla-
ن يض ُّروا ِْ ل
.. =zarar..veremezler bir pay bırak- ziyan eriştiremez- Allah, onlara
mamayı diliyor. ler. Allah onların ahirette hiç bir
rın ahiret(in nimet-
lerin)den hiç pay
َِ
اّلل
=Allah’a ِش ْيئًا
=hiçbir ِي ِريد
=istiyor Onları büyük bir âhirette nasipleri nasib verme- alamamaları Al-
azap bekliyor. olmamasını diliyor mek istiyor. lah'ın muradıdır ve
َِ
اّلل
=Allah ِل يجْ عل َِ أ
.. =koymamak ve kendilerini bü- Onlar için bü- onları şiddetli bir
yük bir azap bek- yük bir azab azap beklemekte-
له ِْم
=onlara ظاًّ ح
=hiçbir..nasip lemekte. vardır. dir.
3.
177
,, ِ= ِإ َنşüphesiz İman karşılığın-
da kâfirliği satın
İmanı satıp küfrü
alanlar bilsinler ki
İman karşılığı
küfrü satın
İman karşılığında
inkarı satın alanlar
ا ْشتروا,,ِ=الَذِينsatın alanlar ,,
alanlar Allah´a
hiçbir zarar ve-
ebediyen Allah'ın
dinine zerre kadar
alanlar; Al-
lah´a hiç bir
hiçbir surette Al-
lah'a zarar vere-
ِ= ْالك ْفرinkârı remezler. Onları
acıklı bir azap
ziyan eriştireme-
yeceklerinden
şey ile zarar
veremezler.
mezler, tersine on-
ları şiddetli bir azap
ِِ اْليم
ان ِ ْ = ِبiman karşılığında ,,
bekliyor. başka dayanılmaz
bir azap kendilerini
Onlar için
elem verici bir
beklemektedir.
3.
178
.. ِيحْ سب َن..ِ=ولsanmasınlar ki ..
Kafirler, sakın
kendilerine müh-
Allah'ı tanımayan- Küfredenler, Ve onlar -hakikati
lar hiç sanmasınlar kendilerine inkara şartlanmış
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenler ..
let vermemizin,
fırsat tanımamı-
ki hallerine bırak- mühlet verişi- olanlar- sanmasın-
mamız haklarında mizi; sakın lar ki kendilerine
ن ْم ِلي..=أنَماsüre vermemiz ..
zın iyiliklerine ol-
duğunu sanma-
hayırlı bir şeydir. kendileri için mühlet vermemiz
Onlara ancak gü- hayırlı sanma- onların hayrınadır,
=له ِْمkendilerine ِ=خيْرhayırlıdır sınlar. Onlara
sırf günahları
nahları artsın diye sınlar, Biz on- onlara mühlet ver-
meydan veriyoruz. lara sırf gü- dik ki günahkarlık-
= ِْل ْنف ِس ِه ِْمkendileri için .. artsın diye müh- Ve uğrayanı rüs- nahları çoğal- ları artsın; sonuçta
let tanıyor, fırsat vay edici bir azap sın diye müh- onları utanç verici
ن ْم ِلي..=إِنَماbiz süre veriyoruz ki .. .. .. veriyoruz. Onları onları bekliyor. let veriyoruz. bir azap beklemek-
onur kırıcı bir Onlar için al- tedir.
=له ِْمonlara = ِلي ْزدادواartırsınlar azap bekliyor. çaltıcı bir azab
vardır.
ِ= ِإثْ ًماgünahı =وله ِْمonlar için vardır .. ..
ِ=ع ِظيمbüyük
3.
180
.. ِيحْ سب َن..ِ=ولsanmasınlar Allah´ın lütuf ola- Allah'ın fazlından Allah´ın fazl-ı Onlar, -Allah'ın, lüt-
rak bağışladığı kendilerine verdiği kereminden fundan kendilerine
َ
ِيبْخلون..ِ=الذِينcimrilik edenler şeylerde cimrice malı başkalarından verdiği şeyler- verdiklerine cimrice
..
davrananlar sa- esirgeyenler sakın de cimrilik sarılanlar- bunun
ِآتاهم..=بِماkendilerine verdiğine kın bu tutumları- bunu haklarında
..
edenler; bu- kendileri için hayırlı
nın kendileri he- hayırlı sanmasın- nun kendileri olduğunu sanma-
َِ =Allah’ın ض ِل ِِه
اّلل ْ ف..ن ِْ = ِمkereminden sabına hayırlı lar. Bildikleri gibi için hayırlı ol- sınlar: Aksine, bu
olduğunu san- değil, o başlarına duğunu san- onlar için kötüdür.
ِ=هوonu =خي ًْراhayırlı masınlar. Tersi- belâ: Vermeyip masınlar. Bi- (Bu kadar) cimrice
ne bu, onlar he- esirgedikleri hak- lakis bu, onlar sarıldıkları şey, Kı-
=له ِْمkendileri için ل ِْ (=بhayır) bilakis sabına kötüdür. kın vebâli kıyamet için şerlidir. yamet Günü bo-
.. ..
Cimrilikle yanla- günü boyunlarına Cimrilik ettikle- yunlarına asılacak-
ِ=هوo ِ=شرşerlidir =له ِْمkendileri için rında tuttukları geçirilecek, kaldı ki ri şey; kıyamet tır: Zira, göklerin ve ..
mal kıyamet gü- göklerin, yerin mi- günü boyunla- yerin mirası (yal-
ِ=سيط َوقونboyunlarına dolandırılacaktı nü boyunlarına rası hep Allah'ın. rına dolana- nız) Allah'a aittir:
..
3.
181
,, ِ=لق ْدdoğrusu ِ=س ِمعişitti اّلل َِ =Allah Allah fakir, biz "Allah fakir, bizler- Gerçekten, Al-
ise zenginiz di- se zenginleriz" di- lah, fakirdir,
Allah fakirdir, ama
biz zenginiz! diyen-
ِ=ق ْولsözünü قالوا,,ِ=الَذِينdiyenlerin yenlerin sözünü yenlerin sözünü bizler zengi-
Allah işitti. Gerek elbette Allahu Zül- niz, diyenlerin
lerin sözlerini Allah
duymuştur. Onların
َِ = ِإmuhakkak اّلل
ن َِ =Allah bu sözlerini ve celâl işitti. Biz onla- lafını; Allah
gerekse sebep- rın hem şu söyle- işitmiştir. De-
hem söylediklerini,
hem de peygam-
ِ=ف ِقيرfakirdir ِ=ونحْ نbiz siz yere pey- diklerini, hem pey- diklerini ve
gamberleri öl- gamberleri nâhak haksız yere
berleri haksız yere
öldürdüklerini kay-
ِ=أ ْغنِي اzenginiz ِ=سن ْكتبyazacağız
اء dürmelerini he- yere öldürdüklerini peygamberleri dedeceğiz ve (He-
saplarına yaza- yazacağız ve ken- öldürdüklerini sap Günü onlara)
قالوا,,=ماonların dediklerini ,, cak ve onlara dilerine "Tadın ba- yazacağız. diyeceğiz: Tadın
«Kavurucu azabı kalım yangın Ve: Tadın o bakalım ateşin
ِ=وقتْلهمve öldürmelerini
,, tadın bakalım» azâbını! yangın azabı- azabını
diyeceğiz. nı, diyeceğiz.
ِ= ْاْل ْنبِياءpeygamberleri
ِحق,,ْر ِِ =بِغيhaksız yere ,,
= ِل ْلعبِي ِِدkullara
3.
183
,,قالوا,,ِ=الَذِينonlar dediler ,,
Ateşin yakıp yi-
yeceği bir kur-
Onlar ki "Hangi
peygamber olursa
Doğrusu, ate- Allah, yakılarak
şin yiyeyceği sunulan bir kurban
َِ ِ=إşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah ban mucizesi
göstermedikçe
olsun bizlere gök-
ten inecek ateşle
bir kurban ge- getirmedikçe, hiçbir
tirmedikçe; elçiye inanmama-
ِ=ع ِهدand verdi ki =إِليْناbize
,, ,,
hiçbir peygam-
bere inanmaya-
külü savrulacak bir
kurban getirmedik-
hiçbir pey-
gambere
mızı bize emret-
miştir iddiasında
َِ =أinanmayalım
ِنؤْ ِمن,,ل lım diye Allah bi-
ze kesin direktif
çe kendisine iman
etmemekliğimiz
inanmamamız bulunanlara gelin-
için Allah, bize ce, (Ey Peygam-
verdi diyenlere için Allah bizlerden and verdi, di- ber, onlara) de ki:
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِِ ِ= ْالمنaydınlatıcı
ير
3.
185
,, ِ=ك ُّلher ِ=ن ْفسcan Herkes kesinlikle Her nefis ölümü Her nefis, Her can ölümü ta-
ölümü tadacak- tadacak. Dünyada ölümü tada- dacaktır: Böylece
ِ=ذائِِقةtadacaktır ت ِِ = ْالم ْوölümü tır. Yaptıklarını- işlediklerinizin kar- caktır. Kıya- Kıyamet Günü (ya-
zın karşılıkları, şılığı ise ancak kı- met günü ecir- pıp ettiklerinizin)
=و ِإنَماşüphesiz kıyamet günü, yamet günü öde- leriniz size ek- karşılığı size tam
size eksiksiz ola- necek. Kim ateşten siksiz verile- olarak ödenecektir;
ِ=توفَ ْونsize eksiksiz verilecektir
,, ,,
rak verilecektir. uzak tutulur da
O zaman kim
cektir. O vakit, orada ateşten
cennete konulursa kim ateşten uzaklaştırılıp cen-
=أجورك ِْمecirleriniz ِ=ي ْومgünü Cehennem ate- işte necat bulan o. uzaklaştırılır, nete sokulacak
şinden uzak tu- Dünya hayatına cennete soku- olanlar, gerçek bir
= ْال ِقيام ِِةkıyamet ن ِْ =فمkim ki hemen ,, ,, tulur da Cen- gelince, aldatıcı lursa; artık o, zafer kazanmış
net´e konursa metâdan başka bir kurtulmuştur. olacaklardır: Zira
ِ=زحْ ِزحçekilip kurtarılır da ,, ,, gerçekten başa- şey değil. Zaten dünya bu dünya hayatı(na
rıya ulaşmıştır. hayatı, aldatıcı düşkünlük), kendi
ِِ َالن,,ن
ار ِِ =عateşin elinden ,, Dünya hayatı al- geçimlikten kendini aldatma
datıcı bir hazdan başka bir şey zevkinden başka
ِ=وأد ِْخلsokulursa ِ= ْالجنَةcennete başka birşey değildir. bir şey değildir.
değildir.
=فق ِْدişte o ِ=فازkurtuluşa ermiştir
,, ,,
ِِ = ْاْلمişlerdendir
ور
3.
187
,, ِ=و ِإ ْذhani ِ=أخذalmıştı اّلل َِ =Allah Hani Allah, ken- Hani Allahu Zül- Hani Allah, Allah, geçmişte
dilerine kitap ve- celâl kendilerine ki- kendilerine ki- kendilerine vahiy
ِ= ِميثاقdiye söz ,,
rilenlerden «Bu tap verilen ümmet- tab verilenler- verilenlere, Bunu
kitabı insanlara lerin ulemâsından den; onu mut- insanlara açıklayın
َ
أوتوا,,ِ=الذِينkendilerine verilenlerden mutlaka açıkla- "Onu halka anlata- laka insanlara ve ondan hiçbir şe-
,,
yacaksınız, onu caksınız ve içinde- açıklayacak- yi gizlemeyin! (bu-
ِ= ْال ِكتابKitap asla saklamaya- ki hakikatleri gizli sınız, gizle- yurduğunda, bunu
caksınız» diye tutmayacaksınız" meyeceksiniz, yapacaklarına) dair
ِ=لتبِ ِيننَهonu mutlaka açıklayacaksınız söz almıştı. Fa- diye misak almıştı. diye söz al- onlardan güçlü bir
,, ,,
kat onlar bu söz- Onlarsa tuttular bu mıştı. Onlar taahhüt almıştı.
ِ ِ َ= ِللنinsanlara
اس lerine sırt çevire- misakı omuzlarının ise bunu arka- Ama onlar bu ta-
rek o kitabı bir- arkasına atarak larına attılar ahhütlerini kulak
ِت ْكتمونه,,ِ=ولgizlemeyeceksiniz kaç paraya sattı- ona karşılık sefil ve az bir de- arkasına attılar ve
lar. Almış olduk- bir menfaat elde ğere değişti- küçük bir kazançla
ِ=فنبذوهfakat onlar (verdikleri sözü) attıla ları o karşılık ne ettiler. Bu ne kötü ler. Satın al- değiştirdiler: Ne kö-
,, ,, ,, ,,
3.
188
.. ِتحْ سب َن..ِ=لsanma Yaptıklarına se-
vinen ve yap-
Yâ Muhammed! Ettikleri ile se-
Gördükleri bu işe vinen ve yap-
Sanma ki bu şekil-
de başardıklarıyla
ِي ْفرحون..ِ=الَذِينsevinen madıklarına kar-
şılık övülmekten
sevinen ve gözet- madıkları şey-
medikleri bir ahidle lerle övülmeyi
övünen ve yapma-
dıkları ile övülmek-
أت ْوا..=بِماo ettiklerine ..
hoşlananlar var
ya, sakın onların
-sanki onu yerine sevenlerin
getirmiş gibi- azabtan kurta-
ten hoşlananlar
azaptan kurtulabi-
ِ=وي ِحبُّونsevenlerin azaptan kurtula-
bileceklerini
medholunmak is- rılacaklarını
teyen kimseleri sa- sanma. Onlar
lecekler. Onları
(ahirette) şiddetli
يحْ مدوا..ن ِْ =أövülmeyi sanma, onları kın azâbından için pek acıklı bir azap beklemek-
acıklı bir azap selâmette sanma. bir azab var- tedir.
ي ْفعلوا..ل ِْم..=بِماyapmadıkları şeylerle .. beklemektedir, Evet, sakın onları dır.
azâbdan selâmette
تحْ سبنَه ِْم..ِ=فَلve zannetme .. sanma. Dayanıl-
maz bir azab onları
ِ= ِبمفازةkurtulacaklarını bekliyor.
ِِ ْالعذا..ِ= ِمنazabdan
ب
=وله ِْمonlar için vardır ِ=عذابazab
.. ..
3.
189
,,ِِ=و ِ َّللAllah’ındır ِ=م ْلكmülkü Göklerin ve yer-
yüzünün ege-
Gökler, yerler Al- Göklerin ve
lah'ın mülkü, yalnız yerin mülkü
Göklerde ve yeryü-
zünde hükümranlık
ِِ سمِاوا
ت َ =الgöklerin menliği Allah´ın
tekelindedir. Hiç
Allah'ın mülkü. Al- Allah´ındır. Al-
lah herşeye kâdir. lah, her şeye
Allah'a aittir: ve Al-
lah, her şeyi yap-
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerin اّلل
ض َِ =وAllah ,,
kuşkusuz Al-
lah´ın gücü her-
Kadir´dir. maya kadirdir.
ِيء ْ ش,,ل
ِِ ك,,ىَِٰ =علherşeye şeye yeter.
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ=قدِيرkadirdir
3.
190
.. ِ= ِإ َنelbette قِِ خ ْل..= ِفيyaratılışında Göklerin ve yer- Göklerin, yerlerin Muhakkak ki Kuşkusuz, göklerin
yüzünün yaratı- yaratılmasında, göklerin ve ye- ve yerin yaratılı-
ِِ سماوا
ت َ =الgöklerin lışında, gece ile gece ile gündüz- rin yaratılışın- şında ve gece ile
gündüzün birbi- den herbirinin di- da, gece ile gündüzün birbirini
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerin
ض ..
rini kovalayışın- ğeri ardınca gitme- gündüzün bir- izlemesinde derin
da derin düşün- sinde o idrak sa- biri ardınca kavrayış sahipleri
ِِ اختَِل
ف ْ =وgidip gelişinde celiler için birçok hipleri için Allah'ın gelmesinde; için alınacak ders-
..
ibret dersi vardır. kudretine burhan- akıl sahibleri ler vardır,
ِِ =اللَ ْيgecenin ار
ل ِِ =والنَهve gündüzün lar var ki için elbette ..
ayetler vardır.
ِ=ْلياتibretler vardır ..
ِِ = ْاْل ْلباsağduyu
ب
3.
191
,, ِ ي ْذكر,,ِ=الَ ِِذينonlar anarlar
ون Onlar ayakta, ayakta iken, bir ta- Onlar ki; ayak- Onlar ki ayakta du-
,,
otururken ve ya- raflarına yatmışken ta, oturarak ve rurken, otururken
َِ =Allah’ı =قِيا ًماayakta
اّلل tarken Allah´ı hep Allah'ı anarlar; yanları üstü ve uyumak için
anarlar; göklerin göklerin, yerin ya- yatarken Al- uzandıklarında Al-
=وقعودًاoturarak ve yeryüzünün ratılmasını düşü- lah´ı anarlar, lah'ı anar, (ve) gök-
yaratılışı hak- nürler: "Yâ Rab- göklerin ve ye- lerin ve yerin yara-
جنوبِ ِه ِْم,,ى
َِٰ =وعلve yanları üzerine yat kında kafa yorar- be'l-âlemîn! Sen rin yaratılışını tılışı üzerinde ince-
,, ,,
lar ve derler ki; bunu boşuna ya- düşünürler. den inceye düşü-
,,
arken ِكرون َ =ويتفdüşünürler «Ey Rabbimiz, ratmış değilsin, Rabbımız; nürler: Ey Rabbi-
sen bu evreni iraden abesden Sen bunları miz! Sen bunları(n
ِِ خ ْل,,=فِيyaratılışı üzerinde
ق boşuna yarat- münezzeh (iradeni boşuna ya-
,, hiç birini) anlamsız
madın, sen (böy- abesden tenzih ratmadın. Sen ve amaçsız yarat-
ِِ سماوا
ت َ =الgöklerin le bir anlamsız- ederiz). Bizleri pak ve mü- madın. Sen yüce-
lıktan) münez- nârın azâbından nezzehsin. Bi- likte sınırsızsın! Bi-
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerin
ض zehsin, bizi Ce- esirge.
,, zi, o ateş aza- zi ateşin azabından
hennem azabın- bından koru. koru!
=ربَناRabbimiz (derler) dan koru!
,,
=سيِئاتِناkötülüklerimizi
=وِتوفَناcanımızı al ِ=معberaber ,,
ِِ = ْاْلبْرiyilerle
ار
3. Ey Rabbimiz, Yâ Rabbe'l-âlemîn! Rabbımız; bi- Ey Rabbimiz! Elçi-
194
.. =ربَناRabbimiz =وآتِناbize ver ..
peygamberleri- Hakkımızda pey- ze peygam- lerin vasıtasıyla
وعدْتنا..=ماvadettiğini nin ağzından gamberlerinin lisa- berlerinin va´d vaad ettiğin şeyi
vaad ettiklerini nıyla va'd buyur- ettiklerini ver bize bahşet ve Kı-
ِرس ِلك..ى َِٰ =علelçilerine bize ver, kıyamet duklarını bizlere ve kıyamet yamet Günü bizi
günü bizi peri- ihsan et! Kıyamet günü rezil et- mahcup etme!
ت ْخ ِزنا..ِ=ولbizi rezil, perişan etme .. .. ..
şan etme, kuşku günü yüzlerimizi me bizi. Sen, Şüphesiz, sen sö-
yok ki sen sö- kara çıkarma! sözünden asla zünden asla cay-
ِ=ي ْومgünü = ْال ِقيام ِِةkıyamet zünden caymaz- Mîâdından şaşmak dönmezsin. mazsın!
sın.» şüphe yok ki Senin
ِ= ِإنَكzira sen ِت ْخ ِلف..ِ=لcaymazsın
.. şânından değil."
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenlerin ..
datmasın. sın. yanıltmasın:
ْالبَِل ِِد..=فِيşehirlerde
3. Sadece az bir Onların bu refahı Az bir geçim. o, gelip geçici bir
197
,, =متاعbu geçimdir ِ=ق ِليلaz bir
,, ,,
hazdır bu. Sonra kıymetsiz bir metâ, Sonra vara- tatmin(den iba-
=ث َِمsonra =مأْواه ِْمgidecekleri yer ,,
varacakları yer
Cehennem´dir.
sonunda sığına- cakları yer ce-
cakları yerse ce- hennemdir. O
ret)tir, ama sonun-
da varacakları yer
ِ=جهنَمcehennemdir Orası ne kötü bir
barınaktır!
hennem ki o ne kö- ne kötü yatak-
tü bir döşek! tır.
cehennemdir -o, ne
kötü bir mesken-
ِ=و ِبئْسne kötü bir ,, ,,
dir!-
3.
198
.. ِ= َٰل ِك ِنfakat Fakat Rabble- Lâkin mabudlarına Fakat Rabbla- Ama Rablerine
rinden korkanlar isyandan çekinen- rından korkan- karşı sorumlulukla-
اتَق ْوا..ِ=الَذِينkorkanlar için ..
için altlarından lere gelince (lâkin lar için; altla- rının bilincinde
ırmaklar akan Allah'ın saygılı kul- rından ırmak- olanlar, içinden ır-
=ربَه ِْمRablerinden =له ِْمvardır Cennetler vardır. larına gelince) lar akan cen- maklar akan has-
Onlar Allah´ın bunları da altından netler var. bahçelere kavuşa-
ِ=جنَاتcennetler =تجْ ِريakan konukları olarak nehirler akan o Orada temelli caklardır: Allah'tan
orada süresiz içinde ebediyen kalacaklar. Al- ne güzel bir karşı-
تحْ تِها..ن ِْ = ِمaltlarından kalacaklardır. Al- kalacakları cennet- lah tarafından lama! Ve Allah ka-
lah´ın iyi kullara ler, Allah'ın kendi- ağırlanacak- tında olan, gerçek
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar yönelik mükafatı lerine ikramı olarak lar. Allah ka- erdem sahipleri için
daha hayırlıdır. bekliyor. Allah'ın tında olanlar en hayırlı olandır.
ِ=خا ِلدِينebedi kalacaklar =فِيهاorada
.. yanında ne varsa kendileri için
sevgili kulları için o daha hayırlı-
ًِ =نزağırlanacaklardır
ل hayırlıdır. dır.
ِِ = ِل ِْلبْرiyiler için
ار ..
3.
199
,, ِ=و ِإ َنdoğrusu ل ِِ أ ْه,,ن
ِْ = ِمehlinden Kuşkusuz kitap Şüphe yok Ehl-i Ki- Ehl-i Kitab´tan
ehlinden Allah´a tab'ın arasında öy- öyleleri vardır
Doğrusu, geçmiş
vahyin mensupları
ِِ = ْال ِكتاKitap ن
ب ِْ =لمöyleleri var ki ,, ,,
size indirilen ve leleri var ki Allah'a ki; Allah´a, si-
kendilerine indi- karşı huşû içinde ze indirlen ve
arasında (gerçek-
ten) Allah'a iman
ِ=يؤْ ِمنinanırlar ِاّلل َِ ِ=بAllah’a rilmiş olan mesa- olarak Allah'a iman kendilerine in-
ja, Allah korkusu getirdikleri gibi, ge- dirilmiş olana,
edenler ve hem si-
ze hem de kendile-
ِأ ْن ِزل,,=وماindirilene (inanırlar) ,,
içinde, inanan- rek sizlere indiri- Allah´a huşu´
lar, Allah´ın ayet- len, gerek kendile- duyarak ina-
rine indirilene ina-
nanlar vardır. Böy-
=إِليْك ِْمsize ِأ ْن ِزل,,=وماindirilene lerini birkaç pa- rine indirilen kitap- nırlar. Allah´ın leleri, Allah'tan
raya satmayan- lara inanırlar. Al- ayetlerini az korkarlar, O'nun
=إِل ْي ِه ِْمve kendilerine
,, lar vardır. Bunlar lah'ın âyetleri[ni] bir pahaya mesajlarını ufak bir
Rabbleri katında sefil bir menfaat değişmezler. kazanç için değiş-
ِ=خا ِش ِعينsaygılıdırlar ödüllerini alacak- bahasına feda et- İşte onların tirmezler. Onların
lardır. Hiç şüp- mezler (satmazlar / ecirleri Rabb- mükafatı, Rableri
ِّلل
َِ ِ =Allah’a karşı
,, hesiz Allah´ın hasis bir menfaate ları katındadır. katındadır; çünkü
hesaplaşması değişmezler). İşte Allah, şüphe- Allah, hesap gör-
ِي ْشترون,,ِ=لsatmazlar pek çabuktur. bunların ecirleri siz hesabı ça- mede hızlıdır!
mabudlarının ya- buk görendir.
ِِ =بِآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın nında kendilerini
bekliyor. Allahu
=ثمنًاparaya يَل ِ ً =ق ِلbirkaç Zülcelâl'in muha-
ِولئِك َٰ =أonların da =له ِْمvardır sebesi çok serî' ol-
,,
duğunda şüphe
=أجْ ره ِْمödülleri ِ= ِع ْندkatında yok.
ِِ = ْال ِحساhesabı
ب
3.
200
أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey
..
müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
sabırlı olunuz, Sebat edin ve se- ler; sabredin, olanlar! Zorluklara
صبِروا ْ =اsabredin sabır yarışında bat etmekte ha- sebat göste- sabırla katlanın ve
düşmanlarınızı sımlarınızı geçin. rin, düşmana birbirinizle sabırda
=وصابِرواsabırda direnin geride bırakınız, Cihada hazır bulu- karşı durun ve yarışın, (doğru ola-
..
sürekli savaşa nun ve Allah'a is- Allah´tan sa- nı yapmaya) her
=ورابِطواsavaşa hazırlıklı, uyanık bulu hazırlıklı olunuz yandan sakının ki kının ki, felah zaman hazır olun
.. ..
ve Allah´tan kor- felâha erebilesiniz. bulasınız.
..
ve Allah'a karşı so-
nun =واتَقواve korkun ki kunuz ki, kurtu-
.. .. rumluluk bilinci du-
luşa eresiniz. yun ki mutluluğa
َِ =Allah’tan =لعلَك ِْمumulur ki
اّلل .. erebilesiniz!
4.
1
,, أيُّها,,=ياEy ِ=النَاسinsanlar Ey insanlar,
Rabbinizden
Ey insanlar! Ma- Ey insanlar;
budunuz o Rab- sizi bir tek ne-
Ey insanlar! Sizi bir
tek can(lı)dan yara-
=اتَقواkorkun ِ=ربَكمRabbinizden korkunuz. Ki O bü’l-âlemîn'e karşı fisten yaratan,
sizi tek bir kişi- gelmekten sakının ondan eşini
tan, ondan eşini
var eden ve her
خلقك ِْم,,=الَذِيsizi yaratan ,,
den türetti, o tek ki sizleri, yoktan var eden ve
kişinin eşini de var ettiği ve eşini ikisinden bir
ikisinden pek çok
kadın ve erkek
ِن ْفس,,ن ِْ = ِمnefisten ِاحدة ِ =وbir tek ,,
kendi özünden yine ondan vücuda çok erkek ve
yarattı, sonra bu getirdiği tek bir ki- kadın üreten
meydana getiren
Rabbinize karşı so-
ِ=وخلقyaratıp = ِم ْنهاondan çiftten çok sayı- şiden meydana çı- Rabbınızdan rumluluğunuzun bi-
da erkek ve ka- kardı. Sonra bu korkun. Ken- lincinde olun. Ken-
=ز ْوجهاeşini ث َِ =وبve üreten ,, dın meydana ge- ikisinden birçok er- disi adına bir- disi adına birbiri-
tirerek yeryüzü- kekler, kadınlar birinizden di- nizden (haklarınızı)
= ِم ْنهماikisinden ال ًِ = ِرجerkekler ne yaydı. Karşı- üretti. O Allah'a lekte bulundu- talep ettiğiniz Al-
lıklı dileklerinizi karşı gelmekten ğunuz Al- lah'a karşı sorum-
يرا ً ِ=كثbirçok =ونِسا ًِءve kadınlar ,, adına bağladığı- sakının ki ismine lah´dan kor- luluk bilinci duyun
nız Allah´tan ve and veriyorsunuz kun da, akra- ve bu akrabalık
=واتَقواsakının اّلل َِ =Allah’tan akrabalık bağla- ve o karâbet râbı- balık bağını bağlarını gözetin.
rını çiğnemekten talarını kesmekten kesmekten Şüphesiz Allah,
ِتساءلون,,=الَذِيbirbirinizden dilekte b ,, ,, sakınınız. Hiç korkun ki onunla sakının. Mu- üzerinizde daimi bir
kuşkusuz Allah da and veriyorsu- hakkak ki Al- gözetleyicidir.
ulunduğunuz ه ِِ ِ=بadına sizi sürekli gö- nuz. Allah'ın üzeri- lah; sizin üze-
ِ=و ْاْل ْرحامve akrabalık(bağlarını kırma
,, ,,
zetmektedir. nizde gözcü oldu- rinizde tam bir
ğunda şüpheniz gözeticidir.
olmasın.
k)tan ن َِ = ِإşüphesiz اّلل َِ =Allah
عليْك ِْم,,ِ=كانsizin üzerinizde ,,
=رقِيبًاgözetleyicidir
4.
2
.. =وآتواverin ى َِٰ = ْاليتامöksüzlere Yetimlere malla- Yetimlere büyü- Yetimlere mal- O halde yetimlere
rını veriniz, temiz dükleri zaman mal- larını verin. mallarını verin,
=أ ْموالهِ ِْمmallarını malı murdarı ile larını verin ve hiç- Temizi murda- (kendi) değersiz
değiştirmeyiniz, bir vakit helâli ha- ra değişmeyin. malları(nızı) (onla-
تتبدَلوا..ِ=ولdeğiştirmeyin onların mallarını rama değişmeyin. Onların malla- ra ait) güzel şeyler
kendi mallarınıza Sakın onların mal- rını kendi mal- ile değiştirmeyin ve
ِ= ْالخ ِبيثpis olanı ..
katarak yemeyi- larını kendi malla- larınıza kata- onların mallarını
niz, çünkü bu rınıza katıp yeme- rak yemeyin. kendi mallarınız ile
ِِ الط ِي
ب َ = ِبtemiz olanla .. büyük bir vebal- yin ki bunun büyük Çünkü bu, bü- birleştirerek tüket-
dir. bir günah olduğu yük bir günah- meyin. Bu, doğrusu
تأْكلوا..ِ=ولyemeyin meydanda. tır. büyük bir suçtur.
يرا
ً =ك ِبbüyük bir ..
4.
3
ِ=وإِ ْنşayet = ِخ ْفت ِْمkorkarsanız
,,
Eğer gözetiminiz Şayet yetimlerin Eğer yetim
altındaki yetim haklarında âdil
Eğer yetimlere kar-
kızların hakla- şı adil davrana-
ت ْق ِسطوا,,لَِ =أadaleti yerine getiremeyec kızları ile evlen- davranamayacağı- rını gözete- mamaktan korku-
,, ,,
diğiniz takdirde nızdan korkarsanız meyeceğiniz- yorsanız, o zaman,
eğinizden onların haklarını size helâl olan ka- den korkarsa- size helal olan (di-
َِٰ ْاليتام,,=فِيöksüz(kızlar) hakkında
ى ,,
gerektiği gibi gö- dınlardan ikişer,
zetemeyeceği- üçer, dörder alın.
nız; size helal ğer) kadınlardan
olan diğer ka- biri ile evlenin -
=فا ْن ِكحواalın ِطاب,,=ماhelal olan ,,
nizden korkar- Bunların da arala-
sanız size nikahı rında adalet göze-
dınlardan iki- (hatta) ikisi, üçü
şer, üçer ve veya dördü (ile);
=لك ِْمsize اء ِِ النِس,,ِ= ِمنkadınlardan düşen kadınlar- temeyeceğinizden
dan ikisi, üçü ya korkarsanız o za-
dörder olmak ama onlara adil bir
üzere nikahla- tarafsızlıkla mua-
َِٰ =مثْنikişer ِ=وثَلثüçer
ى da dördü ile ev- man bir tane alın,
lenebilirsiniz. yahut cariyelerinizi
yın. Şayet ara- mele edemeyece-
larında adalet ğinizden korkarsa-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ ورب
اع =dörder ِْ ِ فإ
ن =yine
Ama eğer onlar alın ki haksızlığa
arasında adil kaçmamanıza bu
yapamayaca-
ğınızdan endi-
nız, o zaman (sa-
dece) bir tane ile-
ِخ ْفت ِْم
=korkarsanız
davranamaya- daha yakındır.
cağınızdan kor-
şe ederseniz;
o zaman, bir
yahut meşru şekil-
de sahip oldukları-
ل ت ْعدِلوا َِ أ
,, =adalet,,yapamayacağınızdan karsanız tek ka-
dınla evleniniz,
tane. Veya
sağ ellerinizin
nız ile (evlenin).
Bu, doğru yoldan
ً احدِة ِ فو
=bir,,tane,,alın أ ِْو
=yahut ya da eliniz al- sahip oldukla- sapmamanız için
tındaki cariye ile rı. Bu adalet- daha uygundur.
ِْ ما ملك
ت ,, =bulunan(cariye)lerle,,yetinin yetininiz. Haksız- ten sapma-
lığa düşmemeniz manıza daha
أيْمانك ِْم
=ellerinizin,,altında َِٰذ ِلك
=budur için en uygun uygundur.
hareket budur.
َِٰ أدْن
ى =en,,uygun,,olan
niz,,için
ِ=فكلوهonu yiyin ..
م ِريئًا..=هنِيئًاafiyetle
4. Allah´ın, sizi ba- Ey veliler! Allah'ın Allah´ın sizi Allah'ın koruyası-
5
,, تؤْ توا,,ِ=ولvermeyin şına diktiği mal- sizler için hayat başına diktiği nız diye sizin so-
ِسفهاء ُّ =الaklı ermezlere ,,
ları aptalların olmasını dilediği
(aklî dengesi ye- mallarınızı sakın
mallarınızı be- rumluluğunuza bı-
yinsizlere raktığı malları mu-
ِ=أ ْموالكمmallarınızı rinde olmayanla- sefihlere vermeyin
rın) ellerine ver- ve bunların birike-
vermeyin.
Kendileribi
hakeme yeteneği
zayıf kimselere
ِجعل,,=الَتِيyaptığı اّلل َِ =Allah’ın meyiniz. Fakat ceği kazançtan ye-
onları bu mallar- timleri hem doyu-
bunların geliri emanet etmeyin;
ile rızıklandırıp ama bu mallarla
=لك ِْمsizin için =قِيا ًماgeçim kaynağı
,, ,, dan besleyiniz, run, hem giydirin giydirin ve on- onların geçimlerini
giydiriniz ve ve kendilerine ileri- lara güzel söz karşılayın, onları
ارزقوه ِْم ْ =وonları besleyin ,, kendilerine güzel si için tatlı sözler söyleyin. giydirin ve onlarla
söz söyleyiniz. söyleyin. nazik bir şekilde
=فِيهاo mallarla =وا ْكسوه ِْمgiydirin
,, konuşun.
bu malların ge- gözlü kalsın, kim sakınsın. Fakir tamamen uzak tu-
e ن ِْ =ومkimse ِ=كانolan leneklere uygun muhtaç ise o da olan da uygun tun. Fakiri ise on-
ِْ =ف ْليسْت ْع ِفçekinsin nı yesin. Yetim- dar bir şey yesin. sin. Mallarını kilde istifade ettirin.
düşecek kadarı- ancak ihtiyacı ka- bir şekilde ye- dan uygun bir şe-
=غنِيًّاzengin ف
lere mallarını Hem mallarını kendilerine Mallarını kendileri-
ِْ =ومkimse de ِ=كانolan
ن ..
teslim ederken kendilerine verdi- verdiğinizde ne teslim ettiğiniz-
يرا ً =ف ِقyoksul ل ِْ =ف ْليأْكyesin yanınızda şahit ğiniz zaman şahit yanlarında de, onlar adına şa-
bulundurunuz. bulundurun. Hesa- şahid bulun- hitler bulundurun
ِِ = ِب ْالم ْعرuygun şekilde
وف Gerçi hesap
..
bınızı doğru tut- durun. Hesab ve (unutmayın ki)
sorma merci ola- manız için Allah'ın sorucu olarak nihai hesap sorucu
=فإِذاzaman da =دف ِْعت ِْمgeri verdiğiniz rak
..
dir.
Allah yeterli- harekâtınızı hesa- Allah kafidir. olarak Allah kafidir.
ba çekmekte ol-
..
4.
11
,, وصيك ِم ِِ =يsize tavsiye eder اّلل
,, َِ =Allah Çocuklarınızın
,,
Allah çocuklarınıza Çocuklarınızın Çocuklarınız(ın va-
mirastaki duru- kalacak mirası siz- mirastaki du- risliği) konusunda
أ ْولدِك ِْم,,= ِفيçocuklarınız(ın alacağı mi mu hakkında Al- lere gösteriyor: Er- rumu hakkın- Allah size (şunu)
,, ,,
lah size şöyle keğe iki kadının da Allah, size emreder: Erkek, iki
ras) hakkında ر
,, ِِ = ِللذَكerkeğe ferman buyuru- alacağı kadar pay şöyle emir bu- kadının hissesine
yor: Erkeğe iki düşer, şayet ço- yuruyor: Erke- eşit (bir miktar)
ِ= ِمثْلkadar ظ ِِ =حpayı dişinin hissesi cuklar hepsi kadın ğe iki dişinin alacaktır; ama iki-
kadardır. Eğer olmak üzere ikiden hissesi kadar- den fazla kadın
ِِ = ْاْل ْنثييiki kadının ن
ْن ,, ِْ ِ =فإeğer kadınlar ikinin ziyade iseler ken- dır. Eğer ka- varsa, onlara,
üstünde ise bı- dilerine ölenin bı- dınlar ikinin (ebeveynlerinin)
َِ =كiseler = ِنسا ًِءkadın ِ=ف ْوقfazla rakılan malların raktığından üçte üstünde ise; geride bıraktıkları-
ن
üçte ikisi onla- ikisi düşer. Eğer bırakılan mal- nın üçte ikisi veri-
ِِ =اثْنتيikiden ن
ْن َِ =فلهonlarındır rındır. Şayet tek çocuk tek bir kızsa ların üçte ikisi lecektir; sadece bir
ise yarısı onun- o zaman ona yarısı onlarındır. Şa- tane varsa, onun
=ثلثاüçte ikisi ِترك,,=ماbıraktığının dur. Ölenin ço- düşer. Ölenin ana- yet kız tek ise, yarısını alacaktır.
,,
Çocuğu olmayıp biri düşer, çocuğu dan herbirine da, her biri tereke-
ِصف ْ ِ(=النmirasın) yarısı ,,
da ona ana ve yok da anası ba- bırakılan ma- nin altıda birini ala-
=و ِْلبو ْي ِِهana babasından ل ,, ِِ = ِلكher babası mirasçı bası vâris oluyorsa lın altıda biri; caktır; ama hiç ço-
olduysa üçte biri anasına bıraktı- çocuğu olma- cuk bırakmamışsa
ِاحد ِ =وbirinin = ِم ْنهماvardır anasınındır. ğından üçte bir dü- yıp da ona ve anne-babası
Kardeşleri varsa şer. Eğer ölenin ana ve babası onun (tek) mirasçı-
o vakit altıda biri kardeşleri de varsa mirasçı olduy- sı ise, annesi üçte
ِسدس ُّ =الaltıda bir hissesi
,, ,,
anasınındır. Bu o vakit ettiği vasi- sa; üçte biri, birini alacaktır;
ِترك,,= ِم َماbıraktığı mirasta ن ,, ِْ = ِإeğer hükümler, ölenin yetin ifasından ya- anasınındır. eğer (ölenin) erkek
borcu ödenip, hut borcunun eda- Kardeşleri ve kız kardeşleri
ِ=كانvarsa ِ=لهonun (ölenin) ,,
yaptığı vasiyetler sından sonra ana- varsa; o vakit, varsa, o zaman
yerine getirildik- sına altıda bir dü- altıda bir ana- annesine, yapmış
ِ=ولدçocuğu ن ِْ ِ =فإeğer ten sonradır. Siz, şer. Babalarınız, sınındır. Bu olduğu herhangi bir
babalarınızdan oğullarınız nâfi ol- hükümler öle- vasiyeti veya
ِْ يك,,=ل ِْمyok da ِ=لهonun
ن ,, ve oğullarınız- mak itibariyle sizle- nin borcu (ödemek zorunda
dan hangisinin re hangileri daha ödenip yaptığı olduğu) borcu dü-
ِ=ولدçocuğu size fayda bakı- yakındır bilemez- vassiyetler ye- şüldükten sonra
mından daha siniz de onun için rine getirildik- (terekenin) altıda
ِ=وو ِرثهona varis oluyorsa
,, ,, yakın olduğunu Allah bunları üze- ten sonradır. biri verilecektir.
bilmezsiniz. Bun- rinize farz buyuru- Babalarınız ve Anne-babalarınıza
ِ=أبواهana babası
,, lar, Allah’tan bi- yor. Allah'ın alîm oğullarınızdan ve çocuklarınıza
rer farizadır. olduğunda, hakîm hangisinin gelince, hangisinin
=ف ِِل ِم ِِهanasına düşer ِ=الثُّلثüçte bir Doğrusu Allah; olduğunda şüphe fayda bakı- sizin bırakacağınız
,, ,,
ِتدْرون,,ِ=لbilmezsiniz
=أيُّه ِْمhangisinin
ِ=أ ْقربdaha yakın olduğunu =لك ِْمsize
,, ,,
ِ سد
س ُّ =الaltıda bir düşer ن ِْ ِ =فإeğer
.. ..
Alim´dir, Ha-
lim´dir.
=كانواiseler ِ=أ ْكثرfazla
ِ َٰذ ِلك..ن ِْ = ِمbundan =فه ِْمonlar
ِ=شركاءortaktırlar
ِِ الثُّل..=فِيüçte bire
ث ..
ِ=م ِهينalçaltıcı
4.
15
,, َ =وyapanlara ِ=يأْتِينgelince
الَل ِتي Zina suçu işle- Kadınlarınızdan
yen kadınlarını- fuhşu irtikâb eden-
Kadınlarınız-
dan fuhuş ya-
Hayasızca davra-
nışlarda bulunan
ِاحشة ِ = ْالفfuhuş zın aleyhinde lerin aleyhine siz-
dört kişinin şahit- lerden dört şahit
panlara karşı,
içinizden dört
kadınlarınıza gelin-
ce, aranızdan onla-
ِنسا ِئك ِْم,,ن ِْ = ِمkadınlarınızdan liklerine başvu- getirin, eğer şeha-
runuz. Eğer dört det ederlerse ölüm
şahid getirin.
Onlar şehadet
rın işlediği suça
şahit olan dört kişi
=فاسْت ْش ِهدواşahid getirin ,,
kişi aleyhte şa- kendilerini alıp gö-
hitlik ederse o türünceye kadar
ederlerse;
ölünceye veya
çağırın; bunlar
onun için şahitlik
َِ =عل ْي ِهkarşı ً=أ ْربع ِةdört
ن kadınları, ölün- yahut Allah kendi- Allah onlara yaparlarsa, suçlu
ceye kadar ya lerine bir yol açın- bir yol göste- kadınları ölüm alıp
= ِم ْنك ِْمiçinizden ن ِْ ِ =فإeğer da Allah kendile- caya kadar evler- rinceye kadar götürünceye yahut
ri hakkında baş- den dışarı bırak- evlerde tutun. Allah onlara (tevbe
=ش ِهدواonlar şahidlik ederlerse
,, ,, ka bir yol göste- mayın. etmeleri suretiyle)
rinceye kadar bir kapı açıncaya
َِ =فأ ْم ِسكوهtutun (dışarı çıkarmayın)
ن ,, ,, evlerinizden dı- kadar evlerine
şarı salmayınız. hapsedin.
ِِ ْالبيو,,=فِيevlerde ى
ت َِٰ َ =حتkadar
َِ =يِتوفَاهo kadınları alıncaya
ن ,, ,,
ِ =واللَذiki kişi
4. Zina suçu işle- Onu sizlerden ir- Sizden fuhuş Suçluların her iki-
16
.. ِان ..
yen çiftin her iki- tikâb edenlerin de yapanların her sini de (böyle) ce-
ْ
=يأتِيانِهاfuhuş yaparsa ..
sini de eziyetli her ikisini cezaya ikisine de ezi- zalandırın; ama
cezaya çarptırı- çarpın, eğer tevbe yet edin. Tev- eğer ikisi de tevbe
ْ
= ِمنك ِْمiçinizden nız. Fakat eğer eder ve halâs[ı] ele be edip ıslah eder ve gidişatları-
tevbe eder de alırlarsa cezaların- olurlarsa; artık nı düzeltirlerse, on-
ِ=فآذوهماonlara eziyet edin ن ْ
ِ ِ =فإeğer uslanırlarsa
..
artık dan vazgeçin (yap- onlardan vaz- ları kendi hallerine
..
yakalarını bıra- tıklarını görmemiş geçin. Çünkü bırakın: çünkü Al-
=تاباtevbe eder
.. kınız. Çünkü Al- olun). Allah'ın tev- Allah, Tevvab, lah tevbeleri kabul
lah tevbeleri ka- belere karşı bağış- Rahim olandır. edendir, rahmet
صلحا ْ =وأve uslanırlarsa .. bul eder ve mer- layıcı, kulları hak- kaynağıdır.
hametlidir. kında rahîm oldu-
=فأع ِْرضواartık vazgeçin .. ğunda şüphe yok.
4.
17
,, = ِإنَماşüphesiz Allah, kötülüğü
bilmeyerek işle-
Allah yalnız onların Allah için tev-
tevbesini kabul bu- be ancak, bil-
Doğrusu, Allah'ın
tevbeleri kabul et-
ِ=الت َ ْوبةtevbesi makbuldür =علىgöre ,,
yip de fazla geç
kalmaksızın tev-
yurur ki cahillik meyerek kötü-
sâikasıyla günah lük yapıp da
mesi, ancak bilme-
yerek kötülük işle-
َِ =Allah’a ِ= ِللَذِينşu kimselerin
ِاّلل ,,
be edenlerin
tevbelerini kabul
işler de sonra bir hemen tevbe
zaman geçince edenlerin tev-
yen ve sonra, za-
man geçirmeden
ِ=ي ْعملونyapıp ِسوء ُّ =الbir kötülük ,,
edeceğini vaad
etmiştir. Hiç kuş-
tevbe ederler. İşte besidir. İşte
bunların tevbelerini Allah, onların
tevbe edenlere
mahsustur. Allah
ِ=بِجهالةcahillikle =ث َِمsonra kusuz Allah her- Allah kabul buyu- tevbesini ka- onlara rahmetiyle
şeyi bilir ve hik- rur. Allah alîmdir, bul eder. Ve tekrar yönelecektir,
ِ=يتوبونdönerler (tevbe ederler) ,, ,, met sahibidir. hakîmdir. Alim, Hakim zira Allah her şeyi
olandır. bilendir, hikmet sa-
ِق ِريب,,ن ِْ = ِمhemen ardından ,, hibidir.
ِولئِك َٰ =فأişte
ِ=يتوبtevbesini kabul eder اّلل َِ =Allah
,, ,,
4. Yoksa sürekli Yoksa Allah ne on- Kötülükleri iş- Oysa ne ölüm anı-
18
.. ِت
ِ =وليْسyoksa değildir ..
kötülük yapıp ların tevbesini ka- leyip durur- na kadar kötülük
ِ=الت َ ْوبةtevbe (af) ..
dururken ölümün bul buyurur ki, gü- ken, ölüm ge- işleyip duran, ama
eşiğine gelince nah işler dururlar, lip çatınca: o an gelip çattığın-
ِي ْعملون..ِ= ِللَذِينyapıp yapıp da «Şimdi tevbe et- ta içlerinden biri Şimdi işte
..
tim» diyenler ile son nefesine ge- gerçekten
da Şimdi tevbe
..
ediyorum! diyenle-
ِِ س ِيئا
ت َِٰ َ =حتnihayet kâfir
َ =الkötülükler ى olarak ölen- lince "İşte ben tevbe ettim, rin tevbesi kabul
lerin tevbesi ge- şimdi tevbe ettim" diyenlerin ve edilecektir, ne de
ِحضر..= ِإذاgelip çatınca çerli değildir. Biz der; ne de onların kafir olarak
.. hakikat inkarcısı
böyleleri için acı ki, kâfir oldukları ölenlerin tev- olarak ölenlerin;
ِ=أحدهمkendilerine ِ= ْالم ْوتölüm bir azap hazırla- halde can verirler, besi kabul de- Biz, işte böylelerine
dık. bunlar için Bizler ğildir. İşte on- şiddetli bir azap
ِ=قالdiyenlere = ِإنِيben dayanılmaz azap lar için, elem hazırlamışızdır.
âmâde eyledik. verici bir azab
ِ=تبْتtevbe ettim ِ= ْاْلنşimdi
.. hazırlamışız-
dır.
ِيموتون..ِالَذِين..ِ=ولve ölenlere (deği .. ..
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
4.
19
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, ak- Ey iman edenler, Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
rabalarınızın dul sizlere zorla kadın- ler; kadınlara olanlar! Hanımları-
ُِّ ي ِح,,ِ=لhelal değildir =لك ِْمsize
ل ,,
eşlerini zorla ni- ların vârisi olmanız zorla varis ol- nıza, onların arzu-
kahlamanız helal helâl olmadığı gibi, maya kalkma- su hilafına (baskı
ت ِرثوا,,ن ِْ =أmiras yoluyla almanız değildir. İspat- verdiğiniz mehrin nız size helal yaparak) mirasçı
,, ,,
lanmış bir edep- birazını kurtara- değildir. Apa- olma(ya çalış-
ِ=النِساءkadınları ِ=ك ْر ًهاzorla sizlik işlemedik- caksınız diye ken- çık hayasızlık ma)nız helal değil-
leri sürece ken- dilerine eza etme- etmedikçe on- dir. Ve açık bir şe-
َِ ت ْعضلوه,,ِ=ولonları sıkıştırmayın dilerine verdiği- niz de helâl olmaz. lara verdiği- kilde hayasızca
ن ,,
niz mehrin bir Meğer ki açık bir nizden mehrin davranma suçu iş-
= ِلت ْذهبواalıp götürmek için ,, kısmını geri al- fuhuş irtikâb eyle- bir kısmını alıp lemedikçe vermiş
,,
mak amacı ile miş olsunlar. Gelin götürmeniz olduğunuz herhan-
ِ ِ =بِب ْعbir kısmını
ض ,, onlara baskı onlarla güzel güzel için onları sı- gi bir şeyi geri al-
yapmayınız. On- geçinin, şayet kıştırmayın, mak amacıyla on-
َِ آتيْتموه,,=ماonlara verdiklerinizin lara karşı iyi dav- kendilerinden hoş- onlarla iyi ge- lara baskı yapma-
ن ,,
َِ = ِإbaşka ِيأْتِين,,ن
ranınız. Eğer on- lanmadınızsa bıra- çinin. Eğer on- yın. Ve hanımları-
ل ِْ =أşayet yaparlarsa lardan hoşlan- kıvermeyin. Siz öy- lardan bo- nızla güzel bir şe-
,,
madığınız birşeyi Allah onda sizin bir şey, sizin lanmıyor olsanız
َِ =وعا ِشروهonlarla geçinin
ن Allah hakkınızda için birçok hayırlar hoşunuza git- bile, olabilir ki hoş-
,,
ِ=ا ْستِبْدالbaşka ِ=ز ْوجbir eş kadınla evlen- kadını getirmek is- almak istedi- başka birini almak
..
mek isterseniz tiyorsanız evvelki- ğiniz takdirde; isterseniz, birinci-
ِ=مكانyerine ِ=ز ْوجbir eşin önceki eşinize ne yüklerle mehir öncekine yük- sine verdiğiniz hiç-
gayet yüklü mik- vermiş bulunsanız lerle mehir
..
bir şeyi -ne kadar
=وآتيْت ِْمvermiş olsanız dahi ..
tarda bir mehir içinden bir şey al- vermiş olsanız çok da olsa- geri
..
vermiş olsanız mayın. Hem ne di- bile, bir şey almayın. Ona iftira
َِ = ِإحْ داهonlardan birine
ن bile bundan hiç- ye alacaksınız? Et- almayın. İftira ederek ve bu yüz-
..
bir şey geri al- tiğiniz bühtanın, iş- ederek ve gü- den açık bir günah
ارا ً =قِ ْنطkantarlarca mal mayınız. Yoksa lediğiniz açık gü- naha girerek işleyerek verdiğini-
..
kadına iftira ata- nahın bedeli diye ona verdiğiniz zi geri almak hiç
تأْخذوا..ِ=فَلgeri almayın rak ve apaçık bir mi?
.. geri alır mısı- olur mu?
günaha girerek nız?
ِ= ِم ْنهondan (verdiğinizden)
.. mi verdiğinizi ge-
ri alacaksınız?
ِ=ش ْيئًاhiçbir şeyi ..
4.
21
,, ِ =وكيnasıl ِ=تأْخذونهalırsınız ki
ْف ,,
Verdiğinizi nasıl
geri alırsınız ki,
Nasıl alırsınız ki Onu nasıl alır-
birbirinize o dere- sınız ki; birbi-
Kendinizi birbirinize
adadıktan ve eşiniz
=وق ِْدandolsun sizler birbirinizle
içli- dışlı olmuş-
celerde mahrem rinize karışıp
olmuştunuz. Bun- katıldınız. Ve
sizden sağlam bir
taahhüt aldıktan
َِٰ =أ ْفضgeçmiş (içli dışlı olmuş) idiniz
ى ,, ,, ,, ,,
sunuz ve onlar
sizden güçlü bir
dan başka kendile- onlar, sizden
ri sizden kuvvetli kuvvetli
sonra onu nasıl ge-
ri alabilirsiniz?
ِب ْعض,,ى َِٰ ِإل,,=ب ْعضك ِْمbirbirinize güvence almış-
lardır.
bir misak almışlar- te´minat aldı-
dı. lar.
ِ=وأخ ْذنve onlar almışlardı ,, ,,
4.
23
,, ْ (=ح ِرمşunlarla evlenmeniz) haram kı Geçmiş
ِت ,,
uygula- Analarınız, kızları- Analarınız,
,,
Anneleriniz, kızla-
,,
malar bir yana, nız, hemşireleriniz, kızlarınız, kız rınız, kız kardeşle-
lındı م ِْ =عليْكsize bundan böyle halalarınız, teyze- kardeşleriniz, riniz, halalarınız ve
analarınız, kızla- leriniz, kardeşleri- halalarınız, teyzeleriniz; kız ve
=أ َمهاتك ِْمanalarınız rınız, kardeşleri- nizin kızları, hem- teyzeleriniz, erkek kardeşlerini-
niz, halalarınız, şirelerinizin kızları kardeşlerinizin zin kızları; ve süt
=وبناتك ِْمkızlarınız teyzeleriniz, er- ve sizi emziren süt kızları, kız
kek kardeşlerini- analarınızla süt
anneleriniz ile süt
kardeşlerinizin kardeşleriniz; eşle-
=وأخواتك ِْمkız kardeşleriniz ,, zin kızları, kız hemşireleriniz, kızları, sizi rinizin anneleri; ve
kardeşlerinizin kaynanalarınız ve emziren süt kendileriyle gerde-
=وع َماتك ِْمhalalarınız kızları, sizi emzi- kendileriyle zifafa anneleriniz, ğe girmiş olduğu-
ren sütanneleri- girdiğiniz kadınla- süt kardeşleri- nuz eşlerinizden
=وخالتك ِْمteyzeleriniz niz, sütkardeşle- rınızın kızı olup el- niz, karılarını- doğmuş olan üvey
riniz, kaynanala- lerinizde büyüyen zın anaları, kızlarınız -ki onlar
ِ=وبناتkızları خ ِِ = ْاْلkardeş rınız, cinsel iliş- üvey kızlarınız siz- gerdeğe girdi- sizin evlatlıkları-
kide bulunduğu- lere haram kılındı. ğiniz karıları- nızdır- size haram
ِ=وبناتkızları ت ِِ = ْاْل ْخkız kardeş nuz eşlerinizden Şayet analarıyla zi- nızdan evleri- kılınmıştır; fakat
,,
=أبْنائِك ِمoğullarınızın
صَلبِك ِْم ِْ ِم,,ِ=الَذِينkendi sulbünüz
ْ أ,,ن ,,
4.
24
ِ=و ْالمحْ صناتevli olanlarla da (evlen
..
Savaş tutsağı Sizlere harp esiri Evli kadınlarla Meşru şekilde (ni-
olarak elinize
.. ..
olarak elinizde bu- evlenmeniz kah yoluyla) sahip
..
meniz..haramdır) geçmiş cariyeler lunanlar müstesna de. Sağ elleri- olduklarınız dışın-
ِاء .. ِ ِمنِ النِس
=kadınlardan َِ ِإ
dışında evli ka- olmak üzere kadın- nizin sahib ol- da bütün evli ka-
ل
=dışında dınlar ile evlen- ların kocalı olanları dukları müs- dınlar (size haram-
ِْ ما ملك
ت .. =geçen(cariye)ler
meniz haramdır. da haram kılındı. tesna. Bunlar; dır). Bu, üzerinize
Bunlar Allah´ın İşte Allah'ın sizlere Allah´ın size farz olan Allahın
أيْمانك ِْم
=ellerinize
üzerinize yazdığı hürmetini emir bu- farz kıldığı hü- buyruğudur. Bunla-
yasaklardır. Bun- yurduğu bunlar. kümlerdir. Ge- rın dışında kalan
ِِكتاب
=yazdığı(yasaklar)dır ların dışında ka- Bunlardan başka- riye kalanları bütün (kadınlar),
lan kadınları if- ları sizler emvâlini- ise; zinadan kendilerine mal
ِاّلل
َِ
=Allah’ın =size عليْك ِْم
fetli yaşamanız, zi namusa bağla- kaçınıp iffetli varlığınızdan (bir
zina işlememe- narak ve zina et- yaşamanız kısmını) vermeniz
َِ وأ ِح
ل =helal..kılındı =size لك ِْم
niz şartı ile me- meyerek sarfede- şartı ile malla- ve gayri meşru bir
hirlerini vererek siniz diye hakkı- rınızla isteme- ilişki ile değil de ev-
ِما وراء
.. =ötesini =bunlardan َٰذ ِلك ِْم
nikahlamanız si- nızda helâl kılındı. niz size helal lilik bağı yoluyla
ze helâl kılındı. O halde hangile- kılındı. Onlar- meşru şekilde al-
ن تبْتغوا ِْ أ
.. =istemeniz..(evlenmeniz) Bu kadınlardan rinden nikâh ile dan yararlan- mak kaydıyla size
sağladığınız müstefid oldunuz- dığınızın kar- helaldir. Kendileriy-
بِأ ْموا ِلك ِْم
=mallarınızla faydanın karşılı- sa mehirlerini ken- şılığı olarak le evlenmek istedi-
ğı olarak kendi- dilerine verin ki kararlaştırılmış ğiniz kadınlara hak
ِصنِين ِ ْمح
=iffetli..yaşamak lerine aranızda farzdır. Bununla olan mehirle- ettikleri mehirlerini
kararlaştırdığınız beraber o mehir- rini verin. Ka- verin; ama bu meş-
ِغيْر
=şartıyla mehirlerini hak- den sonra aranız- rarlaştırdıktan ru yükümlülük
ları olarak veri- da razı olduğunuz sonra, aranız- (üzerinde anlaş-
ِمسافِ ِحين
=zina..etmemek niz. Daha önce bir karardan dolayı da anlaştığınız tık)tan sonra (baş-
belirlenen mehri üzerinize mes'ûli- hususta size ka) bir şey üzerin-
.. فما اسْت ْمت ْعت ِْم بِ ِِه
.. =O..halde..yararlanma eşinizle anlaşa- yet gelmez. Al- bir sorumluluk de serbestçe an-
nıza..karşılık =onlardan َِ ِم ْنه
ن rak yeni bir mik- lah'ın alîm olduğu, yoktur. Şüp- laşmanızda sizin
tara bağlamanı- hakîm olduğu hesiz ki Allah, için bir sakınca
َِ فآتوه
ن=onlara..verin
zın sakıncası
yoktur. Hiç kuş-
âşikâr. Alim, Hakim yoktur. Şüphesiz
olandır. Allah her şeyi bi-
َِ أجوره
ن =kesilen..ücretlerini kusuz Allah her-
şeyi bilir ve hik-
lendir, hikmet sahi-
bidir.
ًف ِريض ِة =bir..hak..olarak met sahibidir.
=عليْك ِْمüzerinize
ِب ِِه..تراضيْت ِْم..=فِيماkarşılıklı anlaşman ..
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
عِِلي ًما..ِ=كانbilendir
=ح ِكي ًماhüküm ve hikmet sahibidir
.. .. ..
4.
25
,, ِ=وم ْنkimse İçinizden mâli İçinizden her kim Sizden; hür, Aranızdan her kim,
durumu mümin hür olan mü'min inanmış ka- içinde bulunduğu
يسْت ِط ِْع,,=ل ِْمgücü yetmeyen ,,
ve özgür kadın- kadınları alacak dınlarla ev- şartlardan dolayı
larla evlenmeye genişliğe mâlik de- lenmeye güç hür bir mümin ka-
= ِم ْنك ِْمiçinizden ل ًِ =ط ْوhür elverişli olma- ğilse o zaman eli- yetiremeyen dın ile evlenecek
yanlar, ellerini- nizin altındaki kimse, inan- durumda değilse,
ِين ِكح,,ن ْ ْ
ِ =أevlenmeğe nizde bulunan mü'min cariyeler- mış genç kız- onu, meşru şekilde
mümin cariyeler den alsın. Onlara larınızdan sağ sahip olduğunuz
ِِ = ْالمحْ صناkadınlarla
ت ile evlensinler. rüchanınız ancak ellerinizin sa- mümin bakireler-
Hanginizin imanı Allah'ın bileceği hib oldukların- den biri (ile evlen-
ِِ = ْالمؤْ ِمناinanmış
ت olduğunu en iyi iman rüchanıyla dan (alsın) . dirin). Allah, imanı-
Allah bilir. Hepi- olur. Yoksa hepiniz Allah sizin nız ile ilgili her şeyi
ِْ ملك,,ما,,ن
ت ِْ =ف ِمaltında bulunan niz aynı soydan- birsiniz. Evet, na- imanınızı da- bilir; her birini diğe-
,,
sınız. Onlarla; musla yaşadıkları, ha iyi bilir. Bir- rinizin bir benzeri-
=أيْمانك ِْمelleriniz namuslu olmala- ne alenî fuhuşta birinizdensi- dir. O halde fuhuş-
rı, zinadan uzak bulunur, ne de gizli niz. Onlarla ta bulunmayan,
ِفتياتِكم,,ن ِْ = ِمgenç kızlarınızdan alsın durmaları ve gizli dost edinir olma- zinadan ka- dost tutmayan ve
,, ,,
dost tutmamış dıkları halde onları çınmaları, if- meşru evlilik bağını
ِِ = ْالمؤْ ِمناinanmış اّلل
ت َِ =وAllah olmaları halinde sahiplerinin izni ile fetli yaşamış gözeten kadınlarla
velilerinden izin nikâh edin ve me- ve gizli dost sahiplerinin iznini
ِ=أعْلمdaha iyi bilir,, ,,
alarak evleniniz. hirlerini güzellikle tutmamış ol- alarak evlenin ve
Ve kendilerine kendilerine verin. maları halin- mehirlerini uygun
= ِبإِيمانِك ِْمsizin imanınızı ,,
geleneğe uya- Şayet evlendikten de, velilerinin şekilde kendilerine
cak miktarda sonra bir fuhuş ir- izniyle evlenin. verin. Onlar evlen-
=ب ْعضك ِْمhepiniz mehir veriniz. tikâb ederlerse Ve ma´ruf şe- dikten sonra gayri
ِب ْعض,,ن ِْ = ِمbirbirinizdensiniz Eğer evli iken
na işlerlerse
zi- üzerlerine terettüp kilde mehirle- ahlaki bir davranış-
eden ceza hür ka- rini verin. Ev- ta bulunurlarsa, hür
َِ =فا ْن ِكحوهöyle ise onlarla evlenin kendilerine
ن ,, ,,
öz- dınlara terettüp
,,
lendiklerinde evli kadınların tabi
gür kadınlara ve- edeceğin yarısıdır. zina edecek oldukları cezanın
ِِ =بِإ ِ ْذizniyle ن
ن َِ =أ ْه ِل ِهsahiplerinin rilecek cezanın Şu suret günaha olurlarsa; on- yarısıyla cezalandı-
yarısını uygula- dalmaktan korkan- lara hür kadın- rılırlar. Bu (cariye-
َِ =وآتوهverin
ن yınız. Bu, içiniz- larınız için olup lara verilen ler ile evlenme iz-
den günaha gi- sabretmeniz hesa- cezanın yarısı ni), günah işlemek-
َِ =أجورهücretlerini (mehirlerini) de receklerinden bınıza daha hayırlı verilir. Bu; içi- ten korkanlarınız
ن ,, ,,
korkanlara tanı- çıkar. Bununla be- nizden, güna- içindir. Fakat sabır-
ِِ =بِ ْالم ْعرgüzelce
وف nan bir imkândır. raber Allah'ın ha girme kor- la direnmeniz (ve
Yoksa eğer sab- gufranı hadsiz, kusu olanlara- bu tür evliliklerden
ِ=محْ صناتiffetli yaşamaları ,, rederseniz sizin rahmeti pâyânsız- dır. Sabret- kaçınmanız)sizin
için daha iyi olur. dır. meniz ise sizin için daha hayırlıdır.
ِمسافِحات,,ِ=غيْرzina etmemeleri Allah affedici ve ,, için daha ha- Allah çok affedici-
merhametlidir. yırlıdır. Allah, dir, rahmet kayna-
ِِ مت َ ِخذا,,ِ=ولve gizli olarak tutmamal
ت ,, ,, ,, Gafur´dur, ğıdır.
Rahim´dir.
,, arı (şartıyla) ِخدان ْ =أdost =فإِذاşayet
َِ ص
ن ِ ْ=أحyaparlarsa
ِأتيْن,,ن ِْ ِ =فإevlendikten sonra ,,
َِ =وAllah ِ=غفورbağışlayandır
اّلل
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
4. Allah size, helâl Allah sizlere bil- Allah; size Allah (bütün bunla-
26
.. ِ =ي ِرistiyor اّلل
يد َِ =Allah ile haramı açıkça mediklerinizi bil- bilmediklerinizi rı) size açıklamak,
ِ= ِليبيِنaçıklamak =لك ِْمsize bildirmek, sizden dirmek, sizlerden açıkça bildir- öncekilerin (doğru)
öncekilerin ya- evvelkilerin yolları- mek, sizden hayat tarzlarına sizi
=وي ْهدِيك ِْمve sizi iletmek .. ..
rarlı gelenekleri- nı göstermek ve öncekilerin yöneltmek ve size
ni tanıtmak ve hulâsa rücû'unuzu yollarını size bağışlayıcılığı ile
ِ=سننyasalarına günahlarınızı görerek günahları- göstermek ve yaklaşmak ister; zi-
bağışlamak ister. nızı bağışlamak di- tövbelerinizi ra Allah her şeyi bi-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِْ ِم..ِ=الَذِينsizden öncekilerin
ِق ْب ِلك ْم..ن ..
Allah herşeyi bilir liyor. Allah alîmdir, kabul etmek lendir, hikmet sahi-
ve hikmet sahi- hakîmdir. ister. Allah Ha- bidir.
ِ=ويتوبve bağışlamak
..
bidir. lim´dir, Ha-
kim´dir.
=علِْيك ِْمgünahlarınızı اّلل َِ =وAllah
ِ=ع ِليمbilendir
ِ=ح ِكيمhüküm ve hikmet sahibidir
.. .. ..
4. Allah sizin tevbe- Allah salâhınızı gö- Allah; sizin Allah size bağışla-
27
,, ِاّلل
َ =وAllah ِ=ي ِريدistiyor lerinizi kabuk rerek günahlarınızı tövbelerinizi yacağı ile yaklaşır-
ِيتوب,,ن ِْ =أtevbenizi kabul etmek ,, ,,
etmek ister. Oy- bağışlamak diliyor. kabul etmek
sa nefislerinin Hevesâtına uyan- ister. Şehvet-
ken (yalnızca)
kendi ihtiraslarının
=عليْك ِْمsizin ِ=وي ِريدistiyorlar arzuları peşin- lar da bâtıla doğru lerine uyan-
den koşanlar si- müthiş bir in- larda sizin bü-
ardından gidenler
ise doğru yoldan
ِيت َ ِبعون,,ِ=الَذِينuyanlar ise ,,
zin büyük bir sa- himâkinizi istiyor- yük bir sapık-
pıklığa düşmeni- lar. lığa düşmenizi
sapmanızı isterler.
ِِ شهوا
ت َ =الşehvetlerine zi isterler.. isterler.
4.
30
.. ِ=وم ْنkim ل ِْ =ي ْفعyaparsa (bilsin ki) .. ..
Kim zulüm ve Kim haksızlık ede-
saldırganlık yolu rek, zulmederek
Kim, zulüm ve
düşmanlıkla
Bunu düşmanca bir
niyetle ve zulüm
ِ= َٰذ ِلكbunu =عدْوانًاdüşmanlık ile böyle yaparsa bunu işlerse ken-
ilerde onu Ce- disini ateşe soka-
bunu yaparsa;
yakında onu
için yapana gelin-
ce, biz onu zamanı
=وظ ْل ًماve zulüm ile
.. ..
hennem ateşine cağız ki Allah'a gö-
atacağız. Bunu re bu pek kolay.
cehenneme
sokacağız. Bu
geldiğinde ateşin
(azabın)a mahkum
ص ِلي ِِه
ْ ن..ِ=فس ْوفonu sokacağız ..
yapmak Allah
için gayet kolay-
Allah´a kolay-
dır.
edeceğiz; zira bu
Allah için kolay bir
ِارا ً =نcehenneme ِ َٰذ ِلك..ِ=وكانBu dır. şeydir.
ِاّلل
َِ ..=علىAllah’a يرا ً =ي ِسkolaydır
4.
31
,, ِ=إِ ْنeğer =تجْ تنِبواkaçınırsanız Eğer size yasak- Eğer sizler nehy Size yasakla-
lanan büyük gü- edildiğiniz günah- nan büyük
Uzak durmanız
emredilen büyük
ِ=كبائِرbüyük günahlardan,,
nahlardan kaçı- ların büyüklerinden günahlardan
nırsanız, küçük uzak durursanız, kaçınırsanız;
günahlardan kaçı-
nırsanız, (küçük)
ِع ْنه,,ِت ْنه ْون,,=ماsize yasaklanan ,,
günahlarınızı küçük günahlarını- küçük günah-
bağışlar ve sizi zı örteriz ve sizleri larınızı örter
kusurlarınızı örteriz
ve sizi şerefli bir
=نك ِف ِْرörteriz =عِ ْنك ِْمsizin onurlu bir konuta cennetin o kerîm ve sizi şerefli
yerleştiririz. olan harîmine ko- bir mevkiye
meskene yerleştiri-
riz.
=سيِئاتِك ِْمküçük günahlarınızı,, yarız. koyarız.
4.
32
.. تتمنَ ْوا..ِ=ولgöz dikmeyin ..
Aranızda derece Bir de sizler öyle Allah´ın sizi O halde Allahın
farkı doğuran şeyler temenni birbirinizden kimilerinize diğerle-
ِفضَل..=ماüstün kıldığı şeylere ..
ilahi bağışlara edip durmayın ki üstün kıldığı rinden daha fazla
..
özlem besleme- Allah onları sebep şeyleri özle- bağışladığı nimet-
َِ =Allah’ın = ِب ِِهonunla =ب ْعضِك ِْمsizi yiniz.
اّلل Erkekler kılarak bir takımı- meyin. Erkek- lere imrenmeyin.
kazançlarından nızı başkalarının lere kazandık- Erkekler kendi ka-
ِب ْعض..ى َِٰ =علbirbirinizden pay aldıkları gibi üzerine geçirmiştir larından bir zançlarından bir
kadınlar da ka- erkeklerin kendi pay vardır. fayda sağlarlar,
ِِ = ِل ِلرجاerkeklere de
ل zançlarından
.. kazandıklarından Kadınlara da kadınlar da kendi
pay alırlar. İste- nasipleri olduğu kazandıkların- kazançlarından...
ِصيب ِ =نbir pay var
.. .. diklerinizi Al- gibi kadınların da dan bir pay Bu nedenle lüt-
lah´ın keremin- kendi kazandıkla- vardır. Allah´ın fu(ndan size bah-
ِا ْكتسبوا..= ِم َماkazandıklarından den isteyiniz. Hiç rından nasipleri lütfundan iste- şetmesini) Allahtan
şüphesiz Allah var. Hem sizler is- yin. Muhakkak dileyin; şüphesiz
ِِ =و ِللنِسkadınlara da
اء her şeyi bilir.
.. terken Allah'ın faz- ki Allah; her- Allah, her şeyin
lından isteyin. Mu- şeyi bilici tam bilgisine malik-
ِصيب ِ =نbir pay var
.. .. hakkak ki Allah'ın olandır. tir.
ilmi herşeyi muhît.
ِا ْكتسبْن..= ِم َماkazandıklarından
=واسْألواisteyin اّلل َِ =Allah’tan
ض ِل ِِهْ ف..ن ِْ = ِمO’nun lütfunu ..
َِ ِ=إkuşkusuz اّلل
ن َِ =Allah
ِيء ْ ش..لِِ بِك..ِ=كانher şeyi ..
ِ فِي ْالمض
büyük olduğunu bi-
ِاج ِع .. =yataklarda lin.
َِ =واض ِْربوهonları dövün
ن ..
ِْ ِ =فإeğer
ن
=أط ْعنك ِْمsize itaat ederlerse
.. ..
تبْغوا..ِ=فَلartık aramayın ..
َِ =Allah ع ِليًّا..ِ=كانyücedir
اّلل
يراً ِ=كبbüyüktür
4.
35
,, ِ=وإِ ْنeğer = ِخ ْفت ِْمendişe duyarsanız ,,
Eğer karı koca- Eğer kadınla erkek Eğer araları-
nın arasının arasındaki geçim- nın açılmasın-
Şayet (evli) bir çift
arasında anlaş-
ِ= ِشقاقaçılmasından açılmasından sizlikten (dargınlık- dan endişeye
endişe ederse- tan / bozuşukluk- düşerseniz;
mazlık doğmasın-
dan korkarsanız,
=ب ْي ِن ِهماaralarının =فابْعثواgönderin niz onlara biri tan) endişeye dü- erkek tarafın-
erkeğin ve öbürü şerseniz onun ta- dan bir ha-
erkeğin ve kadının
ailelerinden birer
=حك ًماbir hakem
,,
kadının akrabası rafından bir ha- kem, kadın ta-
olan iki arabulu- kem, bunun tara- rafından bir
hakem tayin edin;
eğer iki taraf da işi
أ ْه ِل ِِه,,ن
ِْ = ِمerkeğin ailesinden ,, cu gönderiniz. fından da bir ha- hakem gönde- düzeltmek isterse,
Eğer bu arabu- kem gönderin. rin. Bunlar ba- Allah onları uzlaştı-
=وحك ًماve bir hakem ,, ,, lucular karı- Bunlar barıştırmayı rıştırılmak is- rır. Bilin ki Allah,
kocayı barıştır- gerçekten isterse- terlerse; Allah, gerçekten her şeyi
أ ْه ِلها,,ن ِْ = ِمkadının ailesinden ,, mak isterlerse ler Allah araların- onların arasını bilendir, her şey-
Allah onların daki dargınlığın ye- bulur. Muhak- den haberdar
ِْ = ِإeğer =ي ِريداisterlerse
ن arasını bulur. Hiç rine geçim verir. kak ki Allah; olandır.
şüphesiz Allah Allah'ın herşeyi Alim, Habir
صَل ًحا ْ = ِإuzlaştırmak ق ِِ ِ=يوِفbulur herşeyi bilir ve bildiği, herşeyden olandır.
herşeyden ha- haberdar olduğu
َِ =Allah ِ=بيْنهماonların arasını
اّلل ,, berdardır. âşikâr.
َِ = ِإçünkü اّلل
ن َِ =Allah
ع ِلي ًما,,ِ(=كانherşeyi) bilendir ,,
4.
38
.. ِ =والَذbunlar ِ=ي ْن ِفقونverirler Yine
ِين bunlar baş- Mallarını halka Mallarını, in- Allaha ve Ahiret
kalarına gösteriş gösteriş için dağı- sanlara göste- Gününe inanma-
=أ ْمواله ِْمmallarını ِ= ِرئاءgösteriş için olsun diye mal tan, sonra ne Al- riş için sarfe- dıkları halde malla-
..
verirler, Allah´a lah'a, ne âhiret gü- den, Allah´a rından başkalarına
ِ ِ َ=النinsanlara
اس ve ahiret gününe nüne inanmayanla- ve ahiret gü- (sırf) insanlar gö-
inanmazlar. Yol- ra gelince, işte bir nüne inanma- rüp takdir etsinler
ِيؤْ ِمنون..ِ=ولinanmazlar daşı şeytan ola- kimseye ki şeytan yanları da Al- diye harcayanlar(ı
nın ne kötü yol- arkadaş olur, o ne lah sevmez. Allah sevmez); ya-
َِ ِ=بAllah’a بِ ْالي ْو ِِم..ِ=ولve gününe daşı vardır! kötü bir arkadaş Şeytan kime kın dostu şeytan
ِاّلل ..
olur. arkadaş olur- olan kişi, ne kötü
= ْاْل ِخ ِِرahiret ن ِْ =ومkimin ن ِِ =يكise sa; o, ne kötü dost sahibidir!
bir arkadaştır.
ِشيْطان َ =الşeytan ق ِرينًا..ِ=لهarkadaşı
ِ=فساءo(nun) ne kötü .. ..
ِْاْل ِخ ِر
=ahiret
nü hayr yolunda
harcasalardı, ne
olanlara dağıtaydı- fak etmiş olsa- sa neden korksun-
lar acaba ne ziyan- lardı. Allah on- lar ki? Allah onlar
وأ ْنفقوا =ve,,harcasalardı
olurdu? Hiç kuş-
kusuz Allah on-
ları olurdu? Allah ları çok iyi bi- hakkındaki her şeyi
onların ettiklerini lendir. bilir.
ِِم َما رزقهم
,, =kendilerine,,verdiği,,rızıktan ların yaptıkları
her şeyi bilir.
biliyor.
َِ
اّلل
=Allah’ın َِ ِوكان
اّلل
,, =Allah
ِ=وي ِريدونistiyorlar ki ..
ِس ِبيل
َ =الyolu
4. Allah düşmanla- Hasımlarınızı Allah Allah, düş- Fakat Allah, düş-
45
,, ِاّلل
َ =وAllah ِ=أعْلمdaha iyi bilir ,, ,,
rınızı çok iyi bilir. sizlerden daha iyi manlarınızı manlarınızın kimler
= ِبأعْدائِك ِْمsizin düşmanlarınızı ,,
O vekil ve yar- bilir. Onları bırakın; daha iyi bilir. olduğunu çok iyi bi-
dım edici olarak Allah'ın yâr olması, Allah, size lir. Hiç kimse Allah
َِٰ =وكفyeter ِاّلل
ى َِ ِ=بAllah size yeter. Allah'ın nasîr ol- dost olarak da gibi dost olamaz ve
ması sizlere elve- yeter, yardım- hiç kimse Allahın
=و ِليًّاdost olarak ى
,, َِٰ =وكفyeter rir. cı olarak da yardım ettiği gibi
yeter. yardım edemez.
ِاّلل
َِ ِ=بAllah يرا ً ص ِ =نyardımcı olarak da ,, ,,
ِيؤْ ِمنون..ِ=فَلinanırlar
ًِ قِِل..ل
يَل َِ = ِإpek az ..
4.
47
,, أيُّها,,=ياEy أوتوا,,ِ=الَذِينverilenler Ey kendilerine Ey kendilerine Ki-
kitap verilenler, tap verilenler! Biz-
Ey kitab veri-
lenler; Biz bir
Siz ey (geçmişte)
kendilerine vahiy
ِ= ْال ِكتابKitap = ِآمنواinanın biz bazı yüzleri ler birtakım yüzleri
çarpıtıp ense ta- silip dümdüz ede-
takım yüzleri
silip de ense-
bahşedilmiş olan-
lar! (Şimdi), sahip
ن َز ْلنا,,=بِماindirdiğimiz(Kur’an)a raflarına dön- rek enselerine çe-
dürmeden ya da virmezden, yahut
lerine çevir-
mezden veya
olduğunuz (hakika-
ti) tasdik edici ola-
=مص ِدقًاdoğrulayıcı olarak ,,
Cumartesi yasa- rahmetimiz saha-
ğını çiğneyenleri sından Ashâb-ı
onları Ashab-ı
Sebit´i
rak indirdiğimiz
vahye inanın ki
معك ِْم,,= ِلماyanınızdakini lânetlediğimiz Sebt'i nasıl uzak- la´netlediğimiz ümitlerinizi boşa
gibi lânetleme- laştırdıksa onları gib çıkarmayalım ve
ِِ ق ْب,,ن
ل ِْ = ِمönce ِط ِمس ْ ن,,ن
ِْ =أbiz silip ,, den elinizdeki ki- da öyle uzaklaş- la´netlemezde onları sona erdir-
tabı onaylayıcı tırmadan evvel ge- n önce, gelin meyelim, tıpkı Seb-
=وجو ًهاbazı yüzleri ,, olarak indirdiği- lin elinizdekini mü- de elinizdekini ti ihlal eden o top-
miz Kur´an´a eyyid olarak indir- doğrulayıcı lumu lanetlediğimiz
=فنردَهاdöndürmeden iman ediniz. diğimiz Kur'an'a olarak indirdi- gibi; zira Allahın
Yoksa Allah´ın iman getirin, yoksa ğimize iman irade ettiği şey
ارها ِ أدْب,,ى َِٰ =علarkalarına =أ ِْوya da ,, emri her zaman Allah'ın emri çare- edin. Allahın mutlaka icra edilir.
kesinlikle yerine siz yerini bulur. emri daima
=ن ْلعنه ِْمonları da lanetlemeden
,, ,, gelir. yapılagelmiş-
tir.
=كماgibi =لعنَاlanetlediğimiz
ِصحاب ْ =أadamlarını
ِِ س ْب
ت َ =الcumartesi
ِأ ْمر,,ِ=وكانbuyruğu اّلل َِِ =Allah’ın
ًِ =م ْفعyapılır
ول
4.
48
.. ِ= ِإ َنŞüphesiz اّللَِ =Allah Hiç kuşkusuz Al- Bilin ki Allah Ken-
lah, kendisine disine şerik koşul-
Allah; kendisi- Şüphesiz Allah, di-
ne ortak koş- lediği kimselerin
ِي ْغ ِفر..ِ=لbağışlamaz ortak koşma gü- masını afvetmez.
nahını bağışla- Bundan başkasını
mayı bağışla- daha hafif günahla-
maz. Bundan rını bağışladığı
ِي ْشرك..ن ِْ =أortak koşulmasını ..
maz. Bunun dı- dilediğine afveder.
şında kalan gü- Artık Allah'a şerik
başkasını di- halde, Kendisine
lediğine bağış- ortak koşulmasını
=بِ ِِهkendisine ِ=وي ْغ ِفرbağışlar nahları dilediği- koşan da şüphe
ne bağışlar. Kim yok ki olmayacak
lar. Allah´a or- asla bağışlamaz:
tak koşan zira Allaha ortak
ِدون..=ماbaşkasını ِ= َٰذ ِلكbundan Allah´a ortak ko- bir bühtan ile bü- kimse, hiç koşanlar, gerçek-
şarsa son dere- yük günahı işledi şüphesiz pek ten korkunç bir gü-
ِيشاء..ن ِْ = ِلمdilediğine ce büyük bir iftira gitti. büyük bir gü- nah işlemiş olurlar.
günahı işlemiş nahla iftira
ِْ ي ْش ِر..ن
ك ِْ =ومortak koşan da .. .. olur. etmiş olur.
ِ ً ِ=فتkıl kadar
يَل ,,
4.
50
.. ِ=ا ْنظ ْرbak ِ=كيْفnasıl Baksana Allah´a
karşı nasıl yalan
Bak yâ Muham- Bir bak; Al-
med, Allah'a karşı lah´a karşı
Bak, kendi uydur-
duklarını nasıl da
ِ=ي ْفترونuyduruyorlar uyduruyorlar?
Bu tek başına
nasıl bühtan irtikâb nasıl yalan
ediyorlar?! İşte uyduruyorlar?
Allaha isnat ediyor-
lar? Bundan daha
َِ ..=علىAllah’a ِ= ْالكذِبyalan
ِاّلل yeterli bir apaçık
günahtır.
açık günah bu ka- Apaçık bir gü-
dar olur. nah olarak bu,
açık bir günah
olamaz.
َِٰ =وكفyeter =بِ ِِهbu (onlara)
ى ..
yeter.
آمنوا,,ِالَذِين,,ِ= ِمنinananlardan
ًِ ِ=سبyoldadır
يَل
4.
..
َٰ =أişte onlar
ِ ول ِئ
ك ..
Bunlar Allah´ın İşte bunlar Allah'ın Allah´ın Allahın lanetledik-
52 lânetine uğramış rahmeti sahasın- la´netlediği; iş- leri işte bunlardır
ِلعنهم..ِ=الَذِينlanetlediği (insanlardır) ..
kimselerdir. Al- dan sürdüğü kim- te onlardır. Al- ve Allah'ın lanetine
lah birine lânet seler. Allah da kimi lah´ın uğrayan kişi de
َِ =Allah’ın ن
اّلل ِْ =ومkimi ederse ona yar- rahmeti sahasın- la´netlediği ki- kendisine yardım
dım edecek birini dan sürerse ebedi- şiye sen yar- edecek kimse bu-
ِِ =ي ْلعlanetlerse اّلل
ن َِ =Allah bulamazsın. yen onun imdadına dımcı bula-
yetişecek bula- mazsın.
lamaz.
4. Yoksa Allah´ın, Yahut Allah'ın faz- Yoksa Allah´ın Yoksa onlar, Alla-
54
ِ=أ ْمyoksa
..
lütfunun eseri lından verdiği ni- bol nimetinden hın zenginlik ve
ِ=يحْ سدونonları kıskanıyorlar mı .. ..
olarak insanlara
bağışlamış ol-
metler sebebiyle
mü'minleri kıskanı-
verdiği insan- cömertliğinden
ları mı çeke- başkalarına bah-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ َالن
اس =insanlara َِٰ عل
ى
=yüzünden
duğu imtiyazı yorlar mı? Bilmi-
çekemiyorlar, bu yorlar mı ki Bizler
miyorlar? Doğ- şettiği nimetleri do-
rusu biz, İbra- layısıyla onları kıs-
ِما آتاهم
.. =verdiği..(vahiyler)
yüzden onları Âl-i İbrahim'e hem
kıskanıyorlar kitap, hem nübüv-
him soyuna da kanıyorlar mı? Oy-
kitab ve hik- sa biz İbrahim aile-
َِ
اّلل=Allah’ın ض ِل ِِه
.. ْ نف ِْ ِم
=lütfundan mı? Oysa biz İb- vet vermiştik ve
rahim´in soyun- onlara büyük mülk
met verdik. Ve sine vahiy ve hik-
onlara büyük met bahşetmiş ve
فق ِْد
=oysa آتيْنا
=biz..vermiş dan gelenlere de vermiştik?
kitap ve hikmet
bir nimet bah- onlara güçlü bir
şettik. hükümranlık ver-
ِآل=soyuna..da ِإِبْرا ِهيم
=İbrahim vermiş, kendile- miştik.
rine büyük bir
ِْال ِكتاب
=Kitabı ِو ْال ِح ْكمة
=ve..hikmeti egemenlik ba-
ğışlamıştık.
وآتيْناه ِْم
=ve..onlara..vermiştik
4.
55
,, ِ=ف ِم ْنه ْمonlardan ن
ِْ =مkimi Fakat İbrahim´in
soyundan gelen-
İçlerinden bir kısmı Onlardan bir
kendisine iman et- kısmı ona
Aralarında ona
(gerçekten) ina-
ِ=آمنinandı =بِ ِِهO(Hak Kitabı)na ,,
lerin kimi O´na
inandı, kimi de
ti, bir kısmı ondan inandı, bir
yüz çevirdi. Yakıcı kısmı da on-
nanlar da vardı,
ondan yüz çeviren-
=و ِم ْنه ِْمonlardan ن ِْ =مkimi de ,,
kendisine sırt
çevirdi. Öyleleri-
azap olmak üzere dan yüz çevir-
onlara cehennem di. Çılgın ateş
ler de... Ve hiçbir
şey cehennem
َ=ص ِدyüz çevirdi ِ=ع ْنهondan
,,
nin hakkından elverir. olarak cehen- (ateşi) kadar yakıcı
alevli cehennem nem yeter. olamaz!
َِٰ =وكفöylesine de yetti
ى ,, ,, gelir.
ِ=بِجهنَمcehennem
يرا ً =س ِعçılgın alevli ,,
4.
56
.. ِ= ِإ َنŞüphesiz Hiç kuşkusuz Ayâtımızı tanıma- Şüphesiz ki Mesajlarımızın
ayetlerimizi inkâr yan kimseler yok ayetlerimizi in- doğruluğunu inkara
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenleri ..
edenleri ilerde mu, Bizler onları kar edenleri şartlanmış onları
ateşe atacağız. ateşe atacağız. yakında ateşe zamanı geldiğinde
= ِبآياتِناayetlerimizi ِ=س ْوفyakında Derileri kavrul- Derileri yanıp bit- atacağız. Deri- ateşe mahkum
dukça azabın tikçe azabı duyma- leri piştikçe edeceğiz; derileri
ص ِلي ِه ِْمْ =نsokacağız ارا ً =نbir ateşe ..
acısını duysun- ları için kendilerine azabı duysun- her yanıp döküldü-
lar diye kendile- başka deri verece- lar diye, deri- ğünde onları yeni
=كلَماher ت ِْ ضج ِ =نpiştikçe rine başka deri- ğiz. Allah'ın azîz lerini değiştirip derilerle değiştire-
ler giydireceğiz. olduğu, hakîm ol- yenileyeceğiz. ceğiz ki azabı (tam
=جلوده ِْمderileri =بد َْلناه ِْمvereceğiz Hiç şüphesiz Al- duğu söz götür- Allah; Aziz, olarak) tadabilsin-
lah üstün irade- mez. Hakim olandır. ler. Şüphe yok ki
=جلودًاderiler =غيْرهاonlara başka .. lidir, hikmet sa- Allah kudret ve
hibidir. hikmet sahibidir.
= ِليذوقواtadsınlar diye ..
4.
57
,, آمنوا,,ِ=والَذِينinanıp İman edip iyi İman edip de işleri
ameller işleyen- salâh olanlara ge-
İman edip sa- Buna mukabil,
lih amel işle- iman edip doğru ve
=وع ِملواyapanları da ,,
leri de ilerde lince bunları ebe-
içinde ebedi ola- diyen içinde kala-
yenleri; içinde yararlı işlerde bu-
ebedi kalacak- lunanları içlerinde
ِِ صا ِلحا
ت َ =الiyi işler ,,
rak kalacakları, cakları o altından
altından ırmaklar ırmaklar akan cen-
ları, altından ırmaklar akan has-
ırmaklar akan bahçelere koyaca-
=سند ِْخله ِْمsokacağız akan cennetlere netlere koyacağız.
yerleştireceğiz. Orada kendilerinin
cennetlere ko- ğız, orada sonsuza
yacağız. Onla- kadar kalacaklar;
ِ=جنَاتcennetlere =تجْ ِريakan Onlara orada el pâk eşleri olacak ra orada ter- ve orada tertemiz
değmemiş eşler ve onları hiç kımıl- temiz eşler eşlere sahip ola-
تحْ ِتها,,ن ِْ = ِمaltlarından verilecek, kendi- damayan koyu vardır. Onları caklar; (böylece)
leri koyu gölgeler gölgeler içine ko- koyu bir göl- onları sonsuz mut-
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar altına alınacak- yacağız. geye sokaca- luluğa eriştireceğiz.
lardır. ğız.
ِ=خا ِلدِينkalacaklardır = ِفيهاorada
ِ=أبدًاsürekli =له ِْمkendilerine vardır ,,
ِ=مط َهرةtertemiz
=وند ِْخله ِْمve onları sokacağız
,, ,,
ِ ًّ = ِظbir gölgeye
َل ,,
4.
58
.. ِ=إِ َنŞüphesiz اّلل َِ =Allah Allah size ema- Bilin ki Allah sizle- Şüphesiz ki Allah, size emanet
netleri, onları ta- re emanetleri (va- Allah; size, edilen (şey)leri ehil
ْ
=يأمرك ِْمsize emreder ..
şıyabilecek olan- zifeleri) ehline emanetleri eh- olanlara tevdi et-
lara yüklemenizi vermenizi (teslim line vermenizi menizi ve her ne
تؤدُّوا..ن ْ
ِ =أvermenizi ve insanlar ara- etmenizi) ve insan- ve insanlar
sında hüküm ve- lar arasında hük- arasında
zaman insanlar
arasında hüküm
ِِ =اْلماناemanetleri
ت ْ rirken adalete mederken adl ile hükmettiğiniz verecek olursanız
uygun hüküm hükmeylemenizi zaman adalet- adaletle hükmet-
أ ْه ِلها..ى َِٰ =إِلehline =وإِذاzaman vermenizi emre- emir buyuruyor. le hükmetme- menizi emreder.
der. Allah size Bakın Allah'ın siz- nizi emreder. Allahın size yapıl-
=حك ْمت ِْمhükmettiğiniz ِ=بيْنarasında ne güzel öğüt leri irşad ettiği ne Gerçekten Al- masını tavsiye etti-
veriyor! Hiç kuş- güzel bir şey! (Ba- lah; bununla ği (şey), mutlaka
ِ ِ َ=النinsanlar
اس kusuz Allah işi- kın Allah sizleri ne size ne güzel en güzel (şey)dir:
ten ve görendir. güzel bir şeye ir- öğüt veriyor. Allah, kesinlikle her
تحْ كموا..ن ِْ =أhükmetmenizi şad ediyor!) Al- Şüphesiz ki şeyi işitendir, her
lah'ın söyledikleri- Allah; Semi´, şeyi görendir.
ِِ = ِب ْالع ْدadaletle ن
ل َِ = ِإşüphesiz nizi işittiğine, işle- Basir olandır.
diklerinizi gördü-
َِ =Allah = ِن ِع َماne güzel
اّلل .. ğüne şüpheniz ol-
masın.
=ي ِعظك ْم ِب ِه ِب ِِهsize öğüt veriyor .. ..
َِ = ِإdoğrusu اّلل
ن َِ =Allah
س ِميعًا..ِ=كانişiten يرا ً ص ِ =بgörendir
4.
59
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Al- Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
lah´a itaat edi- Allah'a itaat edin, ler; Allah´a it- olanlar! Allaha,
=أ ِطيعواitaat edin اّلل َِ =Allah’a
,,
niz; Peygambere Peygambere itaat aat edin. Ra- Peygambere ve
ve sizden olan edin. Sonra kendi- sule ve sizden aranızdan kendile-
=وأ ِطيعواitaat edin ِالرسول َ =Elçiye devlet
,,
yetkilileri- nizden olan emir olan emir sa- rine otorite emanet
ne de itaat edi- sahiplerine itaat hiblerine itaat edilmiş olanlara it-
=وأو ِليve sahibine = ْاْل ْم ِِرbuyruk niz.
,,
Eğer gerçek- edin (Ey iman
ten Allah´a ve edenler! Allah'ı
edin. Eğer bir aat edin; ve her-
şeyde çekişir- hangi bir konuda
= ِم ْنك ِْمsizden olan ن ِْ ِ =فإeğer
,, ahiret gününe dinleyin, Peygam- seniz; Allah´a anlaşmazlığa dü-
inanmışsanız beri dinleyin, sonra ve ahiret gü- şerseniz, onu Alla-
=تِنازعْت ِْمanlaşmazlığa düşerseniz herhangi bir ko- kendinizden olan nüne inanmış- ha ve Peygambere
,,
nuda anlaşmaz- emir sahiplerini sanız onun götürün, eğer Alla-
ِش ْيء,,=فِيherhangi bir şeyde lığa düştüğü- ,, dinleyin) ve
,, hallini Allah´a ha ve Ahiret Günü-
nüzde o mese- [her]hangi bir şey- ve Rasulüne ne (gerçekten) ina-
ِ=فردُّوهonu götürün ِاّلل
,, َِ ,,=إِلىAllah’a lenin çözümünü de birleşemediği- bırakın. Bu; nıyorsanız. Bu (si-
Allah´a ve Pey- niz takdirde eğer hem hayırlı zin için) en hayırlı-
ِِ الرسو
ل َ =وve Elçiye ن ِْ ِ=إeğer
,, gamber´e havale sizler gerçekten Al- hem de netice sıdır ve sonuç ola-
ediniz. Bu sizin lah ve âhiret günü- itibariyle daha rak da en iyisidir.
=ك ْنت ِْمiseniz ِ=تؤْ ِمنونinanıyor hesabınıza en ne inanmışlarsanız güzeldir.
َٰ
= ْاْل ِخ ِِرahiret ِ=ذ ِلكBu eden bir tutum- müracaat edin ki
dur. bu hem daha ha-
yırlı, hem sonu iti-
ِ=خيْرdaha iyidir
,,
bariyle daha gü-
ِ=وأحْ سنve daha güzeldir
,, ,,
zeldir.
ضلَه ِْم
ِ ي..نِْ =أonları saptırmak ..
ِ=يصدُّونuzaklaştıklarını
ِ=ع ْنكsenden
=صدودًاbüsbütün uzaklaşmakla ,,
4.
,, ِ الَذ,,ِولئِك
ِين َٰ =أişte ِ=ي ْعلمbilir Allah onların Bunlar o adamlar Onlar öyle Ama Allah onların
63 kalplerindeki kö- ki kalplerinde olanı kimsler ki; kalplerindeki her
َِ =Allah
اّلل tü duyguları iyi Allah biliyor. Onun
bilir. Onlara aldı- için sen kabahatle-
kalblerindekini
Allah bilir. Sen
şeyi bilir; o halde
kendi hallerine bı-
قلوبِ ِه ِْم,,فِي,,=ماkalblerinde olanı ,,
rış etme, öğüt rinden göz yum.
ver, kendileri Kendilerini irşad et
onlara aldırma
da öğüt ver.
rak onları, öğüt ver
ve onlarla durumla-
ِْ =فِأع ِْرaldırma =ع ْنه ِْمonlara
ض hakkında içlerine ve kendi hakların-
işleyecek etkili da kendilerini inti-
Haklarında
te´sirli sözler
rı hakkında etraflı-
ca konuş!
ظه ِْم ْ =و ِعonlara öğüt ver ,, ,, sözler söyle on- baha getirecek söyle.
lara. sözler söyle (ve
ِْ =وقve söyle =له ِْمonların
ل ,, onların yalnız ken-
dilerine müessir
أ ْنف ِس ِه ِْم,,= ِفيiçlerine işleyecek ,, sözler söyle).
4. Eğer onlara Bizler şayet kendi- Şayet onlara; Fakat biz onlara
66
.. ِ=ول ْوeğer «canlarınızı feda lerine "Nefislerinizi Kendinizi feda Hayatlarınızı feda
كتبْنا..=أنَاdiye yazmış olsaydık ..
ediniz» ya da öldürün!", yahut edin, yahut
..
edin! yahut Yurtla-
«yurtlarınızdan "Yurtlarınızdan çı- memleketiniz- rınızı terk edin! di-
=عل ْي ِه ِْمonlara ا ْقتلوا..ن ِِ =أöldürün çıkınız» diye em- kın!" diye emret- den çıkın, diye ye emretmiş olsay-
retmiş olsaydık, seydik, şüphe yok emretmiş ol- dık, çok azı bunu
=أ ْنفسك ِْمkendinizi =أ ِِوya da pek azı dışında, bunu içlerinden
bunları yapa-
..
saydık, pek yapardı. Oysa, tav-
ancak pek azı ya- azı müstesna siye edilen şeyi
اخرجوا ْ =çıkın mazlardı. Oysa pardı, eğer onlar bunu yapmaz- yapmış olsalardı,
eğer onlar kendi- irşad edildikleri yo- lardı. Kendile- bu, kesinlikle onla-
ارك ِْم ِ ِي
د .. ِ
نْ م
ِ =yurtlarınızdan lerine verilen lu tutaydılar elbette rine öğüt veri- rın yararına olurdu
öğütleri tutsalar- haklarında en ha- len şeyleri ye- ve onları (imanla-
ِفعلوه..=ماbunu yapmazlardı ل َِ = ِإhariç dı, bu haklarında yırlı ve imanlarının rine getirsey- rında) daha güçlü
..
hayırlı ve gü- rüsûhunu arttırmak diler elbette kılardı,
ِ=ق ِليلpek azı = ِم ْنه ِْمiçlerinden
.. venceli bir tutum cihetiyle en sağlam bu; haklarında
olurdu. bir hareket olurdu. çok hayırlı ve
=ول ِْوeğer =أنَه ِْمonlar payidar olma
açısından da-
=فعلواyapsalardı ha sağlam
olurdu.
ِيوعظون..=ماöğütleneni
=بِ ِِهkendilerine ِ=لكانelbette olurdu ..
4.
67
,, =و ِإذًاo zaman
,,
O zaman onlara
tarafımızdan bü-
(67-68) Hem bu
inkıyâdı gösterey-
O takdirde on-
lara katımız-
bu durumda biz on-
lara rahmetimizden
=ْلتيْناه ِْمkendilerine verirdik ,,
yük bir mükäfat
verirdik.
diler, o zaman
kendilerine tarafı-
dan büyük bir
mükafat verir-
büyük bir mükafat
verirdik
لدنَا,,ن ِْ = ِمkatımızdan =أجْ ًراmükâfat mızdan büyük ecir
verirdik, ve onları
dik.
4.
69
,, ِ=وم ْنkim ِ=ي ِط ِعitaat ederse Allah´a ve Pey- Kimler ki Allah ile Kim, Allah´a Allaha ve Peygam-
,,
gamber´e itaat Peygambere itaat- ve peygambe- bere itaat edenler,
َِ =Allah’a ِالرسول
اّلل َ و =ve Elçi’ye
edenler var ya, te bulunurlar, işte re itaat eder- Allahın nimetlerini
,,
bunlar Allah´ın bunlar Allah'ın o se; işte onlar, bağışladığı kimse-
ِولئِك َٰ =فأişte onlar ِ=معberaberdir nimetine eriştir- kendilerini mesut şehidler ve sa- lerden olacaklardır:
,,
diği peygamber- ettiği (kendilerine lihlerle birlik- peygamberler, ha-
ِأ ْنعم,,ِ=الَذِينnimet verdiği اّلل َِ =Allah’ın lerle, dosdoğru lütuf ettiği) nebîler- tedirler. Ne iyi kikatten hiç sap-
,,
kullarla, şehidler- le, sıddıklarla, şe- arkadaştır on- mamış olanlar, ha-
=عل ْي ِه ِْمkendilerine le ve iyilerle bir- hitlerle, salihlerle lar. kikate (hayatlarıy-
likte olurlar. Bun- bir yerde olacaklar. la) şahitlik yapanlar
ِالنَبِ ِيين,,ِ= ِمنpeygamberler lar ne iyi arka- Oh, bunlar ne gü- ve dürüst ve er-
daşlardır! zel arkadaş! (Oh, demli olanlar: işte
ِالصدِي ِقين ِ و =sıddîklar bunların arkadaş- böylelerininki ne
ları ne güzel!) güzel birliktek-
ِِ شهد
اء ُّ =والşehidler lik(ler)dir!
=رفِيقًاarkadaştır
4.
70
..ِ = َٰذ ِلbu ِ= ْالفضْلnimet
ك Bu Allah´ın ba- İşte bu Allah'ın faz- Bu büyük lü-
ğışıdır. Allah lı. Allah'ın alîm ol- tuf, Al-
Bu, Allahın lütfu-
dur; ve hiç kimse
ِاّلل
َِ ..ِ= ِمنAllah’tandır ى َِٰ =وكفyeter herşeyi yeterince ması kulları için el- lah´tandır. Al-
bilir. verir. lah; her şeyi
Allahın sahip oldu-
ğu bilgiye sahip
ِاّلل
َِ ِ=بAllah =ع ِلي ًماbilen olarak ..
bilici olarak
kafidir.
olamaz.
4.
71
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler sa-
vaş hazırlıkları-
Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
Hasma karşı dai- ler; korunma olanlar! İster küçük
=خذواalın nızı yapınız ve
sonra da ya bö-
ma uyanık bulunun tedbirinizi alın guruplar halinde is-
(mücehhez bulu- da silahlana- ter toplu halde, sa-
= ِح ِْذرك ِْمkorunma(tedbirleri)nizi lük bölük ya da
hep birlikte sa-
nun / hazırlığınızı rak, birlikler vaşa giderken teh-
görün / ihtiyatlı halinde veya likelere karşı hazır-
=فا ْن ِفرواsavaşa gidin ,,
vaşa çıkınız. olun). Bir de ya toptan sefer- lıklı olun.
müfrezeler hâlinde ber olun.
ِ=ثباتbölük bölük =أ ِِوya da
,, ,, çıkın, yahut yekpa-
re bir kuvvet olarak
=ا ْن ِفرواsavaşa gidin ,, yürüyün.
4.
72
.. ِ=وإِ َنşüphesiz = ِم ْنك ِْمiçinizden İçinizde bu gö-
revi gayet ağır-
İçlerinizden öyleleri Aranızda pek
var ki mutlaka ağır davrana-
Aranızda mutlaka
geride kalanlar
ِْ =لمbir kısmı var ki
ن .. .. ..
dan alanlar var.
Eğer bir musibet
ayağını ağır alaca- cak olanlar da
ğına yemin etmişti var. Size bir
olacak ve o zaman,
başınıza bir felaket
َِ =ليب ِطئpek ağır davranır ن
ن .. ِْ ِ =فإeğer
..
(başarısızlık-
yenilgi) ile karşı-
(Mücahidleri yolla- musibet geldi-
rından alıkoyaca- ği takdirde: Al-
geldiğinde, Onlarla
birlikte bulunmamız
=أصابتْك ِْمsize erişirse ..
laşırsanız ´Allah
bana lütfetti de
ğına yemin etmiş- lah bana ger-
ti). Şayet harp ba- çekten lütfetti
Allahın bize bir lüt-
fudur! diyecekler.
ِصيبة ِ =مbir felaket ِ=قالder
.. onlarla birlikte şınıza bir musibet de onlarla be-
bulunmadım´ getirirse "Allah ba- raber bulun-
ِأ ْنعم..=ق ِْدlütfetti de اّللَِ =Allah .. der. na lütfetti de şun- madım der.
larla beraber bu-
َِ =علbana ن
ي ِْ أك..ل ِْم..= ِإ ِْذbulunmadım lunmadım" der.
4.
73
,, ِ=ول ِئ ْنeğer =أصابك ِْمsize erişirse ,,
Buna karşılık Al- Eğer sizlere Al- Şayet Allah´ın
lah size bir zafer lah'ın fazlı erişirse büyük bir ni-
Ama Allahtan size
bir zafer ihsan
ِ=فضْلbir nimet ِاّلل ,, َِ ,,ِ= ِِمنAllah’tan kazandıracak muhakkak o za- metine maz-
olursa sanki da- man da -hani ken- har olursanız;
edildiğinde, bu
kimseler, -
َِ =ليقولder ن
ن ِْ =كأsanki ha önce aranız- disiyle aranızda hiç andolsun ki,
da hiçbir tanışık- dostluk yokmuş gi- sizinle bir
kuşkusuz sizinle
kendileri arasında
ِْ تك,,=ل ِْمyokmuş gibi =بيْنك ِْمsizinle
ن ,,
lık, hiçbir dostluk bi "Ne olurdu, be- dostluk ve ta-
yokmuş gibi raber olaydım da nışıklığı yok-
bir sevgi/bağlılık
sorunu olmamış
ِ=وبيْنهkendisi arasında ,, ´keşki ben de ganimetten büyük muş gibi: Keş- gibi- Keşke onlarla
onlarla birlikte bir hisseye konay- ki onlarla be- birlikte olsaydık da
ِ=مودَةhiç sevgi,, olsaydım da ben dım!" demeye baş- raber olsay- o büyük başarıdan
de büyük başa- lar. dım da ben de (bir pay) kapsay-
ليْتنِي,,=ياkeşke ben de ,, ,, rıya erseydim´ büyük bir ba- dık! diyeceklerdir.
der. şarıya eriş-
ِ=ك ْنتolsaydım da ,, seydim, der.
4. Niye Allah yo- Hem sizlere ne ol- Siz ne oluyor Nasıl olur da Allah
75
,, ِلك ْم,,=وماsize ne oldu ki ,, ,,
lunda ve ´Ey
,,
du ki Allah yolunda da: Rabbımız, yolunda savaşmayı
ِتقاتِلون,,ِ=لsavaşmıyorsunuz rabbimiz, bizi şu cihad etmeyecek- halkı zalim ve Ey Rabbimiz!
zalimlerin yaşa- siniz?! Sonra çare- olan şu şehir- Bizi halkı zalim
ِِ سبِي,,= ِفيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah dığı beldeden siz kalmış o erkek- den bizi kur- olan bu topraklar-
çıkar, bize ka- ler, o kadınlar, o tar, katından dan kurtar(ıp öz-
ِ=و ْالمسْتضْع ِفينve zayıf tından bir kurta- çocuklar uğrunda bize bir sahib gürlüğe kavuştur)
,,
rıcı, kendi katın- cihad etmeyecek- gönder, bir ve rahmetinle bizim
ِِ الرجا
ل ِِ ,,ِ= ِمنerkek اء ِِ =والنِسkadın dan bir destekçi siniz?! "Yâ Rab- yardımcı yolla, için bir koruyucu ve
gönder´ diye be'l-âlemîn, bu diyen; zavallı destek olacak bir
ِِ =و ْال ِو ْلدve çocuklar (uğrunda)
ان ,, yalvaran ezilmiş ahâlisi zâlim şehir- çocuklar, er- yardımcı gönder!
,,
erkekler, kadın- den bizleri çıkar. kekler ve ka- diye yalvaran çare-
ِيقولون,,ِ=الَذِينdiyen lar ve çocuklar Tarafından bizlere dınlar uğrunda siz erkekler, kadın-
uğrunda savaş- bir himaye edici ve Allah yo- lar ve çocuklar için
=ربَناRabbimiz =أ ْخ ِرجْ ناbizi çıkar mıyorsunuz. gönder!" diye Al- lunda savaş- savaşmayı redde- ,,
ِ=أ ْو ِلياءdostlarıyla
ِِ شيْط
ان َ =الşeytanın ن َِ = ِإşüphesiz
ِ=كيْدhilesi انِِ شيْط َ =الşeytanın
ض ِعيفًا..ِ=كانzayıftır
4. Daha önce ken- Bakmaz mısın yâ Kendilerine: Kendilerine Elleri-
77
,, ت ِر,,=أل ِْمgörmedin mi ,,
dilerine Muhammed, hani Ellerinizi sa- nizi çekin, namaz-
ِقِيل,,ِالذِين,,= ِإلىdenilenleriَ ´savaştan uzak şu kendilerine vaştan çekin, larınızda dikkatli ve
durun, namazı "Hasımlarınızla namazı kılın, daim olun, arındırı-
ُّ
=له ِْمkendilerine (=كفواsavaştan) çekin verin´ direktifi yın ve namazları- zekatı
kılın ve zekatı cenke el uzatma- verin, cı (mali) yükümlü-
,,
denilmiş olan- lüğünüzü yerine
=أ ْيدِيك ِْمellerinizi =وأقِيمواkılın verilmiş olanları nızı kılın, zekâtını- lara bakmaz getirin! denilenler-
görmüyor mu- zı verin" denilen mısın? Şimdi den haberdar değil
ِصَلة َ =الnamazı =وآتواverin sun? Şimdi üzer- kimselere ki cihad onların üzeri- misiniz? Ama onla-
lerine farz kılı- üzerlerine farz kı- ne savaş farz ra (Allah yolunda)
ِالزكاة َ =zekatı ِكتِب,,=فل َماyazılınca nınca, onların; lındığı zaman bir kılınınca; içle- savaşmaları emre-
Allah´tan korkar de ne görsen: in- rinden bir grup dilir emredilmez,
ِ=عل ْي ِهمkendilerine ِ= ْال ِقتالsavaş gibi ya da bun- sanlardan tıpkı Al- Allah´tan kor- bazısı, Allahtan
dan bile daha lah'tan korkar gibi, kar gibi, hatta korkması gerektiği
=إِذاhemen ِ=فِ ِريقbir grup fazla, insanlar- yahut daha bile zi- daha şiddetli gibi -hatta daha
,,
dan korkan bir yade korkar oldu- bir korku ile büyük bir korkuyla-
= ِم ْنه ِْمiçlerinden grubu «Ey Rab- lar. "Hey Al- insanlardan insanlardan kork-
bimiz niye üze- lah’ımız, neden korkuyorlar. maya başlar ve Ey
ِ=ي ْخش ْونkorkmaya başladılar rimize savaşma- üzerimize cihadı Bunlar: Ey
,, Rabbimiz! Neden
yı farz kıldın, bi- farz buyurdun? Rabbımız, bize savaşmayı
ِ=النَاسinsanlardan ze biraz daha Bizleri bir zaman üzerimize şu emrettin? Keşke
=كخ ْشي ِِةkorkar gibi اّلل ,, َِِ =Allah’tan mühlet tanısay- daha bırakaydın savaşı niye bize biraz mühlet
dın olmaz mıy- olmaz mı idi?" de- farz kıldın? Ne verseydin! derler.
dı?» dediler. On- diler. Kendilerine olurdu bizi ya- De ki: Bu dünyanın
=أ ِْوhatta َ=أش ِدdaha fazla ,,
lara de ki; «Dün- şöyle de: "Dünya kın bir gelece- keyfi ve rahatlığı
ً=خ ْشي ِةkorkuyla =وقالواdediler ya zevki kısa sü- diriliğinin vereceği ğe kadar geri çok kısa ömürlüdür
relidir. Ahiret ise faide süreksiz, bırakaydın, ama ahiret, Allaha
=ربَناRabbimiz ِ= ِلمniçin sakınanlar için halbuki âhiret Al- dediler. Onla- karşı sorumlulukla-
daha hayırlıdır. lah'tan korkanlar ra de ki: Dün- rının bilincinde
ِ=كتبْتyazdın =عليْناbize Orada kıl payı için daha hayırlı yanın geçimi olanlar için en iyi-
bile haksızlığa olduğu gibi ecri- azdır. Ahiret sidir, çünkü hiç bi-
ِ= ْال ِقتالsavaş uğramazsınız.» nizden zerre mikta- ise, müttakiler riniz, kıl kadar hak-
rı eksiltilmeyecek." için elbet daha sızlığa uğramaya-
أ َخ ْرتنا,,ِ=ل ْولbizi erteleseydin ,, hayırlıdır. Ve caksınız.
kıl kadar hak-
َِٰ = ِإلkadar ِ=أجلbir süreye
ى ,, sızlığa uğra-
tılmayacaksı-
ِ=ق ِريبyakın ل ِْ =قde ki ,, nız.
َِٰ =اتَقkorunan
ى
ِظلمون ْ ت,,ِ=ولsizeh aksızlık edilmez ,, ,,
,, ,, ِ ً ِ =فتkıl kadar
يَل
4. Nerede olursa- Her nerede olsa- Nerede olur- Nerede olursanız
78
.. =أِيْنماnerede =تكونواolsanız nız olun, surlarla nız, hatta eflâke sanız olun, olun, ölüm gelip si-
ِ=يد ِْر ْككمyine sizi bulur ِ= ْالم ْوتölüm tahkim
.. ..
edilmiş ser çeken burçların sağlam kaleler zi bulacaktır, göğe
kalelerin içinde içine çekilseniz yi- içinde dahi ol- yükselen kulelerde
ك ْنت ِْم..=ول ِْوbulunsanız bile olsanız, ne ölüm gelip siz- sanız ölüm si- olsanız bile. Onlar
ölüm sizi bulur. leri bulacak. Kendi- zi bulacaktır. güzel şeylere ka-
ِبروج..= ِفيkaleler içinde de ..
Eğer onlar bir iyi- lerine bir nimet
..
likle karşılaşır- erişti mi "Bu Al-
İman etme- vuştuklarında, ba-
yenlere bir iyi- zıları Bu Allahtan-
ِ=مشيَدةsağlam ن ِْ =و ِإeğer larsa ´bu Al- lah'tan" diyorlar, bir lik gelirse: Bu, dır! derler; ama
lah´tandır´ der- musibet de geldi Allah´tandır. başlarına bir kötü-
صبْه ِْم ِ ت =onlara .. erişirse ler, ama başları- mi "Bu senden" di- Bir kötülük lük gelince, Bu se-
na bir kötülük yorlar. Bu adamla- erişirse de: Bu nin yüzündendir
ِ=حسنةbir iyilik =يقولواderler
.. gelirse ´bu senin ra ne olmuş ki söz senin yüzün- (ey arkadaş)! diye
yüzündendir´ anlamaları şöyle dendir, derler. feryat ederler. De
= َٰه ِذِِهbu ِع ْن ِِد..ن ِْ = ِمtarafındandır derler. Onlara de dursun, yaklaşmı- De ki: Hepsi ki: Hepsi Allahtan-
ki; "Hepsi Al- yorlar bile. Allah tarafın- dır! O halde bu in-
ِاّلل
َِ =Allah ن ِْ =و ِإeğer lah´tandır." Niye dandır. Bunla- sanlara ne oluyor
bu adamlar ken- ra ne oluyor ki da kendilerine bildi-
صبْه ِْم ِ =تonlara erişirse
.. dilerine söylenen hiçbir sözü an- rilen hakikati kav-
sözü anlamaya lamaya ya- ramaya yanaşmı-
ِ=س ِيئةbir kötülük =يقولواderler
..
yanaşmıyorlar? naşmıyorlar? yorlar?
= َٰه ِذِِهbu
ِ ِع ْندِك..ن ِْ = ِمsenin yüzündendir ..
.. ِْ =قde ki ِ=كلhepsi
ل
ِع ْن ِِد..ن ِْ = ِمtarafındandır اّلل ِِ َ =Allah
ِِ =فماne oluyor ki = َٰهؤل ِِءbu
ل.. ..
= ْالق ْو ِِمtopluma
ِيكادون..ِ=لyanaşmıyorlar
ِ=ي ْفقهونanlamaya =حدِيثًاsöz
4. Karşına çıkan Ey insan! Sana bir Sana gelen Başına her ne iyilik
79
,, ِ أصاب,,=ماsana gelen
ك ,,
her iyilik Al- nimet erişti mi bil ki her iyilik, Al- gelirse (bu) Allah-
ِحسنة,,ن ِْ = ِمher iyilik ,,
lah´tandır. Başı- Allah'tan. Başına lah´tandır. tandır; başına her
na gelen her kö- bir musibet geldi Sana gelen ne kötülük gelirse
ِاّلل
َِ ,,ِ=ف ِمنAllah’tandır tülük de kendin- mi anla ki senden. her fenalık da (bu da) senin ken-
dendir. Biz seni Ya Muhammed! kendindendir. dindendir. Seni (ey
ِأصابك,,=وِماsana gelen insanlara pey- Bizler seni bütün Seni insanlara Muhammed!) bü-
,,
gamber olarak beşere peygamber elçi olarak tün insanlığa bir el-
ِسيِئة,,ن ِْ = ِمher kötülük de ,, gönderdik. Buna gönderdik. Bunun gönderdik.
,, çi olarak gönderdik
şahit olarak Al- için Allah'ın şahit Buna şahid ve hiç kimse (bu-
ِن ْف ِسك,,ن ِْ =ف ِمkendi(günahın yüzü)ndendi lah yeter. olması elverir. olarak Allah na) Allahın şahitliği
,,
yeter. gibi şahitlik yapa-
r ِرس ْلناك ْ =وأseni gönderdik ,, maz.
4.
80
.. ِ=م ْنkim ِ=ي ِط ِعitaat ederse ..
Kim peygambere Kim Peygambere Rasüle itaat
itaat ederse Al- itaat ederse Allah'a eden; Allah´a
Kim Peygambere
itaat ederse Allaha
ِالرسول َ =Elçi’ye =فق ِْدmuhakkak ki ..
lah´a itaat etmiş itaat etmiş olur. itaat etmiş
olur. Kim ona sırt Kim arkasını dö- olur. Kim de
itaat etmiş olur; yüz
çevirenlere gelince;
ِ=أطاعitaat etmiş olur اّلل
.. َِ =Allah’a ..
çevirirse bilsin ki nerse o da sana ait yüz çevirirse;
biz seni onların değil. Bizler seni Biz, seni onla-
Biz seni onlara
bekçilik yapman
ِْ =ومkim de ى
ن .. َِٰ َ=تولyüz çevirirse ..
başına korucu onların üzerine ra koruyucu
olarak gönder- murakabeci gön- göndermedik.
için göndermedik.
4. Yüzüne karşı Allah'ın emrini Sana; peki, Onlar, Biz sana it-
81
ِ =ويقولderler ِ=طاعةpeki
ون
,,
´peki´ derler. Fa- bil[dir]diğin zaman derler. Yanın- aat ediyoruz. Der-
برزوا,,=فإِذاama çıkınca ,,
kat onların bir "Baş üstüne!" der-
gurubu yanından ler, yanından çı-
dan ayrıldık-
tan sonra da
ler, ama yanından
uzaklaştıklarında,
ayrıldıktan sonra kınca da içlerinden içlerinden bir içlerinden bir kısmı,
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ ن ِع ْند
ِك ,, ِْ ِم
=yanından
geceleyin aley-
hinde sana ver-
birtakımı kendileri-
ne söylediğin söz-
grup sana
söylediklerini
gecenin karanlı-
ğında, senin dile
ِبيَت=geceleyin,,kurarlar
dikleri sözle
bağdaşmayan
lerin büsbütün
başkasını uydurur-
hilafına gece-
leyin plan ku-
getirdiğin (inanç-
lar)dan başka şey-
ِطائِفة =birtakımı ِم ْنه ِْم
=içlerinden komplolar kurar-
lar. Hiç şüphesiz
lar (...yanından çı-
kınca da içlerinden
rarlar. Allah
gece tasarla-
ler tasarlarlar; ve
Allah onların böyle
ِغيْر
=tersini Allah onların ge-
celeri kurdukları
birtakımı o söyle-
diklerinin hilâfına
dıklarını yazı-
yor. Onlara
gece karanlığında
tasarladıkları her
ِالَذِي تقول
,, =söylemiş,,olduğunun komploları yazı- işler tertip ederler). aldırış etme. şeyi kaydeder. O
yor. Sen onlara Allah onların uy- Allah´a tevek- halde kendi başla-
َِ و
اّلل
=Allah ِي ْكتب
=yazmaktadır aldırış etme, Al- durduklarını yazı- kül et. Vekil rına bırak onları ve
lah´a güven. Ve- yor (işlediklerini olarak Allah yalnızca Allaha gü-
ِما يبيِتون
,, =geceleyin,,ne,,düşünüp,,kurdu kil olarak Allah yazıyor). Onun için yeter. ven; zira hiç kimse
sana yeter. sen yüzlerine vur- Allah kadar güvene
klarını ِْ فأع ِْر
ض =sen,,aldırma maktan vazgeç ve layık olamaz.
haklarında Allah'a
=ع ْنه ِْمonlara ل ِْ =وتو َكdayan mütevekkil ol. Al-
lah'ın vekil olması
ِاّلل َِ ,,=علىAllah’a ى َِٰ =وكفyeter sana elverir.
ِاّلل َِ = ِبAllah يَل ِ ً =و ِكvekil olarak ,,
4. Bunlar Kur´an´ı Kur'an'ı im'ân ile Onlar hala Onlar bu Kuranı hiç
82
.. ِ يتدبَر..ِ=أفَلdüşünmüyorlar mı?
ون ..
hiç incelemiyor- gözden geçirmiyor- Ku´an´ı gereği anlamaya çalış-
ِ= ْالق ْرآنKur’an’ı =ول ِْوeğer lar mı? Eğer o
Allah´tan başka-
lar mı? Şayet Al- gibi düşünme-
lah'tan başkası ta- yecekler mi?
mazlar mı? Eğer o,
Allahtan başka bi-
ِ=كانolsaydı ِع ْن ِِد..نِْ = ِمtarafından sı tarafından
gelmiş olsaydı,
rafından olaydı
içinde birçok
Eğer o, Al-
lah´tan başka-
rinden gelmiş ol-
saydı onda mutla-
ِِ =غيbaşkası اّلل
ْر َِِ =Allah’tan içinde mutlaka
birçok çelişkiler
ahenksizlikler bu- sı tarafından
lacaklardı. gelseydi, mu-
ka birçok (tutarsız-
lık ve) çelişkiler bu-
=لوجدواbulurlardı =فِي ِِهonda bulurlardı. hakkak ki için- lurlardı!
de birbirini
اختَِلفًا
ْ =birbirini tutmaz .. tutmayan bir
çok şeyler bu-
يراً ِ=كثçok şey.. lurlardı.
4.
84
.. ِ=فِقا ِت ْلsavaş ل ِِ سبِي..= ِفيyolunda Allah yolunda
savaş. Sen sa-
Yâ Muhammed! Allah yolunda O halde sen Allah
Allah yolunda ci- savaş. Sen, yolunda savaş
ِاّلل
َِ =Allah dece kendinden
sorumlusun.
hada çık, sen yal- ancak kendin- çünkü sen, yalnız-
nız kendinden den sorumlu- ca kendi nefsinden
ِتكلَف..ِ=لsen sorumlu değilsin .. ..
Müminleri de sa-
vaşmaya teşvik
mes'ulsün (sen sun. İman
kendinden başka- edenleri de
sorumlusun ve
müminleri ölüm
َِ = ِإbaşkasından ِ=ن ْفسكkendinden
ل et de ola ki Allah
kafirlerin ağır
sıyla mükellef de- savaşa teşvik korkusunu yenme-
ğilsin). Mü’minleri et. Umulur ki leri için teşvik et!
ِ ِ =وح ِرteşvik et
ض .. baskılarını geri de yalnız teşvik et. Allah, küfre- Allah, hakikati inka-
püskürtür. Hiç Me'mul ki Allah denlerin şiddet ra kalkışanların
ِ= ْالمؤْ ِمنِينinananları da .. kuşkusuz Al- küfre dalmış olan- ve baskısını gücünü kırmaya
lah´ın kahrı, öl- ların savletini üze- önler. Allah´ın muktedirdir; çünkü
=عسىumulur ki اّلل َِ =Allah
.. dürücü darbesi rinizden çeksin. Al- kahrı da, ibret Allah iradesinde
pek şiddetlidir. lah'ın savleti de alınacak ce- güçlü ve cezalan-
َِ يك..ن
ف ِْ =أkırar ِ=بأْسgücünü onlardan şedîd, zası da pek dırmasında şiddet-
kahrı da onlardan şiddetlidir. lidir.
ِكفروا..ِ=الَذِينkâfirlerin şedîd.
ًِ =ت ْن ِكcezası
يَل
4.
85
,, ِ=م ْنkim =ي ْشف ِْعdestek olursa ,,
Kim iyi bir işe
aracı olursa
Kim güzel bir şefa-
atte bulunursa ona
Kim, iyi işte
aracılık eder-
Kim haklı bir dava
uğrunda üstün ça-
ًحسن ِة,,ً=شفاع ِةgüzel bir (işe) ,, ,,
kendisinin de o sevabından pay se; ondan ba gösterirse, onun
iyilikte bir payı verilir. Kim fena bir kendisine bir kazandıracağı ni-
ِله,,ن ِْ =يكonun da vardır ,, ,,
olur. Kim bir kö-
tülüğe aracı
şefaatte bulunursa
ona da vebalinden
pay ayrılır.
Kim de kötü
metlerden bir pay
alacaktır ve kim de
ِصيب ِ =نbir payı ِ= ِم ْنهاo işten
,, ,,
olursa onun da
kötülükte bir so-
hisse ayrılır. Al-
lah'ın gücü herşe-
bir şeyde ara-
cılık yaparsa;
haksız bir dava için
koşturursa, sorum-
ِْ =ومkim =ي ْشف ِْعdestek olursa
ن ,, rumluluk payı ye yeter. o kötülükten luluğunun hesabını
olur. Allah her- kendisine bir verecektir: Çünkü
ًس ِيئ ِة,,ً=شفاع ِةkötü bir (işe) ,, ,, şeyin karşılığını pay vardır. Al- Allah, her şeyi gö-
verir. lah, her şeye zetleyicidir.
ِْ =يكolur ِ=لهonun da ِ= ِك ْفلbir payı
ن ,, ,, hakkıyla kadir
ve nazır´dır.
ِ= ِم ْنهاo işten اّلل
,, َِ ,,ِ=وكانAllah
ِِ ك,,ى
ل َِٰ =علher ِ=ش ْيءşeyi
=م ِقيتًاgözetip karşılığını verendir
,, ,,
4. Size bir selam Sizlere bir selâm Size bir selam Bir selam aldığı-
86
.. =و ِإذاzaman =حيِيت ِْمselamlandığınız verildiğinde ona verildiği zaman siz- verildiği za- nızda daha güzel
ِ=بِت ِحيَةbir selam ile
.. ..
daha güzeli ile ler ondan daha man; ondan bir selam ile karşı-
ya da aynısı ile güzeli ile selâm ve- daha iyisiyle lık verin veya (en
=فحيُّواsiz de selam verin
.. .. ..
karşılık veriniz. rin, yahut onunla selam verin. azından) benzeri
Hiç kuşkusuz Al- mukabele edin Veya aynısıyla ile. Şüphesiz Allah
ِ=بِأحْ سنdaha güzeliyle = ِم ْنهاondan
..
lah her şeyi
saba katar.
he- (herhangi
selâm ile
bir mukabele her şeyin hesabını
edin. Muhak- tutmaktadır.
=أ ِْوyahut ِ=ردُّوهاaynen iade edin .. .. selâmlandınız mı kak ki Allah,
sizler ondan daha her şeyin he-
َِ ِ=إşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah güzeli ile selâmla- sabını ara-
yın, yahut onunla yandır.
ِِ ك..ى
ل َِٰ عل..ِ=كانher ِ=ش ْيءşeyi mukabele edin).
Allah'ın herşeyi
=ح ِسيبًاhesaplayandır hesaba çektiğin-
den haberiniz ol-
sun.
4.
87
,, ِاّلل
َ
=Allah,,(ki) ِل =yoktur ِِإ َٰله
=tanrı
Kendisinden Kendisinden başka Allah O´ndan Allah -ki O'ndan
başka ilah olma- Allah olmayan Al- başka ilah başka ilah yoktur-
َِ ِإ
ل =başka ِهو =O’ndan
yan Allah, sizleri lah'a kasem ede- yoktur. Gele- (geleceği) hakkın-
geleceği kuşku- rim ki, sizleri haş- ceğinden şüp- da hiçbir şüphe
ليجْ معنَك ِْم =sizi,,bir,,araya,,toplayacaktır suz olan Kıya- rederek o geleceği he olmayan olmayan Kıyamet
met günü kesin- şüphesiz kıyamet kıyamet günü Günü sizi bir araya
ى ي ْو ِِم
,, َِٰ إِل
=gününde ْال ِقيام ِِة=kıyamet likle bir araya günü mutlak bir ye- sizi mutlaka toplayacaktır. Ki-
getirecektir. Al- re toplayacak (... toplayacaktır. min sözü Allahın
ِلِ ريْب
,, =şüphe,,olmayan lah´tan daha sizleri haşrederek Allah´tan daha sözünden daha
doğru sözlü kim kıyamet günü mut- doğru sözlü doğru olabilir?
فِي ِِه
=kendinde ِْ وم
ن =kim,,olabilir? olabilir? lak bir yere topla- kim olabilir?
yacak, bunda hiç
ِصدق ْ أ
=daha,,doğru şüphe yok). Artık
kim Allah'tan doğru
ِاّلل َِ ِِمن
,, =Allah’tan حدِيثًا =sözlü sözlü olabilir?!
ِِ ض ِل
ل ْ =يsaptırırsa اّللَِ =Allah
ِْ =فلartık bulamazsınız
ِت ِجد..ن ..
4.
90
.. ِ= ِإ َلancak hariç
..
Ancak sizinle Yalnız o kimseleri Ancak sizinle Eğer bir anlaşma
kendileri arasın- bırakın ki; ya ken- kendileri ara- ile bağlı bulundu-
ِصلون ِ ي..ِ=الَذِينsığınanlar da anlaşma bu- dileriyle aranızda sında bir an- ğunuz insanlarla
lunan bir millete misak olan bir ce- laşma bulunan ilişkisi olanlardan
ِق ْوم..ى َِٰ =إِلbir topluma =بيْنك ِْمsizinle
..
sığınanlar müs- maate mensup bir millete sı- veya size yahut
tesna. Sizinle olurlar, yahut ne ğınanlar ve si- kendi toplumlarına
=وبيْنه ِْمkendileri arasında ..
savaşmaktan cemaatleriyle olup zinle savaş- savaş açmak (fik-
veya kendi mil- sizlere karşı, ne de maktan veya rin)den kalplerine
ِ= ِميثاقandlaşma bulunan =أ ِْوyahut .. letleriyle harp sizinle bir olup ce- kendi milletle- ürküntü geldiği için
etmekten buna- maatlerine karşı riyle harbet- size yaklaşanlar-
=جاءوك ِْمsize gelenler .. larak size baş harp etmeyi havsa- mekten buna- dan değillerse.
vuranlar da müs- laları almamış ola- larak size Halbuki Allah onları
ِْ صر
ت ِ =حsıkılarak tesnadır. Allah rak yanınıza gel- başvuranlar sizden daha güçlü
dileseydi onları miş bulunurlar. müstesnadır. kılsaydı, mutlaka
=صدوره ِْمyürekleri size musallat Eğer Allah dile- Allah dilesey- size savaş açarlar-
ederdi de, sizinle seydi bunları üze- di; onları size dı. Ama onlar sizi
يقاتِلوك ِْم..ن ِْ =أsizinle savaşmaktan .. savaşırlardı. rinize musallat bu- musallat bırakır, savaş aç-
Eğer sizden yururdu da sizinle ederdi de si- maktan vazgeçer
=أ ِْوveya =يقاتِلواsavaşmaktan uzak durur, sa- pekâlâ harp eder- zinle savaşır- ve barış teklif eder-
vaşmaz ve size lerdi. Onun için sizi lardı. Eğer lerse, Allah onlara
=ق ْومه ِْمkendi toplumlarıyla =ول ِْوeğer
..
barış teklif eder- bırakıp bir tarafa sizden uzak zarar vermenize
lerse, Allah onla- çekilirler (yakanızı durur, savaş- müsaade etmez.
ِ=شاءdileseydi اّلل َِ =Allah ra dokunmanıza bırakırlar), üzerini- maz ve size
=لسلَطه ِْمonları salardı ..
izin vermez. ze saldırmazlar ve barış teklif
sulha yatarlarsa ederlerse; Al-
=عليْك ِْمsizin üstünüze
..
artık kendilerine lah, onlara
ilişmenize Allah dokunmanıza
=فلقاتلوك ِْمsizinle savaşırlardı ..
izin vermez. izin vermez.
ًِ ِ=سبbir yol
يَل..
4. Bir de hem siz- Siz asıl başkalarını Diğerlerinin de Hem sizden hem
91
,, ِ =ست ِجدbulacaksınız ki
ون den ve hem de bulacaksınız ki
,,
sizden ve de kendi kavimle-
ِ=آخ ِرينbaşkalarını da tuttukları gruptan “İnandık" diye siz- kendi milletle- rinden emin olmak
,,
yana güven için- lerden, küfre döne- rinden güven- isteyen, (ama) kö-
ِ=ي ِريدونisterler de olmak isteyen rek cemaatlerinden de olmayı is- tülük eğilimi ile her
başka birtakım emin olmak ister- tediklerini gö- karşılaştıklarında
يأمنوك ِْم,,ن ْ ْ
ِ =أsizden emin olmak kimselere rastla- ler. Her ne zaman receksiniz.
,, ,,
kendilerini gözü
yacaksınız. Bun- fitneye sevkedilse- Fitneciliğe ça- kapalı ona kaptıran
=ويأْمنواve emin olmak ,, lar ne zaman fit- ler tamamıyla içine ğırıldıklarında başkalarını(n da
,,
neye, bozguncu- dalarlar. Bunlar ona can atar- var olduğunu) gö-
=ق ْومه ِْمkendi toplumlarından ,, luğa itilseler ona yakanızı bırakmaz- lar. Eğer siz- receksiniz. O halde
balıklama dalar- lar, sulha yatmaz- den uzak şayet onlar sizi bı-
ما,,ل َِ =كher ne zaman
,, ,, lar. Eğer bunlar lar ve taarruzdan durmazlar, ba- rakmaz, sizinle ba-
sizden uzak ellerini çekmezler- rış teklif et- rışa yanaşmaz ve
=ردُّواgötürülseler durmaz size ba- se kendilerini bul- mezler ve si- üstünüzden ellerini
rış teklifi getire- duğunuz yerde ya- zinle savaş- çekmezlerse, onla-
ْال ِفتْن ِِة,,= ِإلىfitneye rek savaştan el kalayın, öldürün, maktan geri rı gördüğünüz her
çekmezlerse on- işte ey mü'minler, durmazlarsa; yerde yakalayın ve
=أ ْر ِكسواbaş aşağı atılırlar ,, ları yakalayınız ellerinize aleyhleri- onları tutun ve öldürün: İşte size
,,
(=ويكفُّواsaldırıdan) çekmezlerse ,,
4. Bir müminin di- Mü’min için mü'mi- Bir mü´min´in Hataen olmadıkça
92
ِكان..=وماyoktur
..
ğer bir mümini ni öldürmek ola- diğer mü´mini bir müminin başka
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
öldürmesi düşü- maz, meğer ki ka- hata dışında bir mümini öldür-
ِ ِلمؤْ ِم
ن =bir..müminin
nülemez. Bu an- zara ola. Ve kim öldürmesi olur mesine asla izin
ِن ي ْقتل
.. =öldürmesi ِْ أ cak yanlışlıkla bir mü'mini kazara şey değildir. verilemez. Bir mü-
olabilir. Kim yan- öldürürse ona Bir mü´min´i mini hataen öldü-
مؤْ ِمنًا
=bir..mümini =dışında lışlıkla َِ ِإ
ل
bir
ni öldürürse
mümi- mü'min bir
azad etmek ve
esir yanlışlıkla öl- ren kişi, mümin bir
dürenin bir canı özgürlüğüne
ً خطِأ =yanlışlık =kimsenin ِْ وم
ن
mümin bir köle ölenin vârislerine mü´min köleyi kavuşturmak ve
azad etmesi ve taksim edilecek bir azad etmesi maktulün akrabala-
ِقتل
=öldüren =bir..mümini مؤْ ِمنًا
ölünün ailesine diyet vermek borç ve öldürülenin rına diyet ödemek-
diyet ödemesi olur. Meğer ki ailesi bağış- le yükümlüdür,
ً خطِأ =yanlışlıkla ِفتحْ ِرير
=azadetmesi gerekir. Eğer vârisler alacakları lamadıkça ona meğer ki onlar
ölenin ailesi di- diyeti kendisine ta- teslim edilmiş bundan vazgeçmiş
ِرقبة
=bir..köle =mümin ِمؤْ ِمنة
yeti bağışlarsa sadduk edeler. bir diyet öde- olsunlar.Maktulün,
bu gereklilik or- Eğer öldürülen mesi gerekir. kendisi bir mümin
ِودِية
=bir..diyet tadan kalkar. kendi mü'min ol- Öldürülen olmasına rağmen,
Eğer ölü size makla beraber size mü´min, düş- sizinle savaş halin-
ِمسلَمة
=vermesi..gerekir düşman bir hasım bir cemaat- manınız olan de olan bir toplulu-
kavme mensub ten ise, o zaman bir topluluktan ğa mensup ise,
ى أ ْه ِل ِِه
.. =ölenin..ailesine..deَِٰ ِإل bir mümin ise o öldüren mü'min[e] ise; mü´min bir (diyet), mümin bir
zaman mümin bir esir azad etmek köle azad et- canı özgürlüğüne
َِ ِإ
ل
=başka bir köle azad borç olur. Eğer mek gerekir. kavuşturmak (ile
etmek gerekir. kendileriyle ara- Şayet sizin ile sınırlı olacaktır);
ِصدَقوا
.. =bağışlamaları َ ني ِْ أ Eğer anlaşmalı nızda misak olan kendileri ara- ama o, sizin an-
ِْ ِ فإ
ن
=eğer =ise ِكانolduğunuz ka- bir cemaatten ise o sında andlaş- laşma ile bağlı bu-
vimden ise aile- zaman öldüren için ma bulunan lunduğunuz bir top-
.. ِن ق ْوم
=bir..topluluktan ِْ ِم sine fidye öde- ölenin vârislerine bir topluluktan luluğa mensup ise
mek ve mümin teslim edilecek bir ise; ailesine (ödenecek bedel),
ِعدو
=düşmanınız..olan =sizin bir köle azad لك ِْم
diyet vermek ve verilecek bir mümin bir canı öz-
etmek gerekir. mü'min bir esir diyet ve gürlüğüne kavuş-
ِوهو
=o..(öldürülen) =mümin ِمؤْ ِمن
Bunları bulama- azad etmek borç mü´min bir kö- turmanın yanında
yan kimse Al- olur. Kim bunu bu- le azad etmek akrabalarına öde-
ِفتحْ ِرير
=azadetmek..gerekir lah´ın tevbesini lamazsa (kimin gerekir. Bunla- necek bir diyet(i de
kabul etmesi için buna gücü yet- rı bulamayan kapsayacaktır).
ِرقبة
=bir..köle =mümin ِمؤْ ِمنة
aralıksız iki ay mezse) ona Allah kimsenin Allah Fakat yeterli im-
oruç tutar. Hiç tarafından tevbesi- tarafından kanlara sahip ol-
ِْ و ِإ
ن
=ve..eğer =ise ِكان
şüphesiz Allah nin kabulü için sıra tevbesinin ka- mayan, (bunun ye-
herşeyi bilir ve ile iki ay oruç tut- bulü için iki ay rine) peş peşe iki
.. ِن ق ْوم
=bir..topluluktan ِْ ِم بيْنك ِْم
=sizinle hikmet sahibidir. mak borç olur. Al- ardarda oruç ay oruç tutmalıdır.
lah'ın ilmine, hik- tutması gere- (Bu), Allah tarafın-
وبيْنه ِْم
=kendileri..arasında metine pâyân yok. kir. Allah; dan emredilen kar-
Alim, Hakim şılık(tır) ve Allah
ِِميثاق
=andlaşma..bulunan olandır. gerçekten her şeyi
ِمسلَمة
bilendir, hikmet sa-
=bir..diyetِفدِية =verilecek hibidir.
أ ْه ِل ِِه..ى َِٰ =إِلailesine
ِ=وتحْ ِريرve azadetmek lazımdır
.. ..
4.
93
,, ِ=وم ْنher kim لِْ =ي ْقتöldürürse
,,
Kim bir mümini Kim bir mü'mini bi-
bile bile öldürür- le bile (müteammi-
Kim de bir Fakat her kim bir
mü´min´i kas- mümini kasten öl-
=مؤْ ِمنًاbir mümini =مِتع ِمدًاkasden
,,
se onun cezası den /kasden / mü-
içinde ebedi ola- teammid olarak)
den öldürüse; dürürse, onun ce-
onun cezası zası, cehennemde
ِ=فجزاؤهonun cezası ,,
rak kalmak üze- öldürürse, onun
re Cehennemdir. cezası, içinde
içinde ebediy- kalmak olacaktır.
yen kalacağı Allah onu mahkum
ِ=جهنَمcehennemdir Allah ona gazap ebediyen kalacağı
etmiş, lanet cehennem olduk-
cehennemdir. edecek, lanetleye-
Allah ona ga- cek ve onun için
=خا ِلدًاsürekli kalacağı =فِيهاiçinde ,, yağdırmış ve tan başka Allah zab etmiş, korkunç bir azap
kendisi için bü- kendisine gazap la´net etmiş ve hazırlayacaktır.
ِضب ِ =وغgazabetmiş اّلل َِ =Allah yük azap hazır- eder. Onu rahmeti büyük bir azab
lamıştır. sahasından uzak- hazırlamıştır.
=عل ْي ِِهona ِ=ولعنهlanet etmiş ,, laştırır. Ona büyük
bir azap âmâde kı-
َ=وأع ِدve hazırlamıştır ِ=لهonun için
,, ,, lar.
4.
94
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler Al- Ey iman edenler! Ey iman eden- (O halde) siz ey
lah yolunda sa- Allah yolunda sefe- ler; Allah yo- iman edenler, Allah
= ِإذاzaman =ضربْت ِْمsavaşa çıktığınız ..
vaşa çıktığınız re çıktığınız zaman luna koyuldu- yolunda (sefere)
zaman iyice iyi anlayın, dinle- ğunuz zaman, çıktığınız zaman
ِِ سبِي..=فِيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah emin olmadan yin, size İslâm'ın iyice araştırın. karşılaştığınız du-
silah çekmeyiniz. selâmını veren Size selam rumu açıkça kav-
=فتبيَنواiyi anlayın, dinleyin
.. ..
Size selam ve- kimseye dünya di- verene; dünya ramaya çalışın ve
rene, dünya ha- riliğinin kıymetsiz hayatının ge- size barış teklif
تقولوا..ِ=ولdemeyin ن ِْ = ِلمkimseye yatının malına metâına göz dike- çici menfaati- edene bu dünyevi
göz dikerek ´sen rek "Sen mü'min ne göz dike- hayatın gelip geçici
َِٰ =أ ْلقveren ِ= ِإليْكمsize
ى mü´min değilsin´ değilsin" demeyin. rek; sen kazançlarına duy-
demeyiniz. Zira Sizin için Allah'ın mü´min değil- duğunuz (özlem
ِسَلم َ =الselam ِ=لسْتsen değilsin .. asıl bol ganimet- yanında pek çok sin, demeyin. ve) isteklerle Sen
ler Allah katın- ganimetler var. Allah katında mümin değilsin!
=مؤْ ِمنًاmümin ِ=تبْتغونgözeterek dadır. Bir za- Önceleri sizler de çok ganimetler demeyin. Çünkü
manlar siz de böyle idiniz. Allah vardır. Önce asıl kazanç Allah
ِ=عرضgeçici menfaatini .. öyle idiniz de Al- kerem buyurdu, siz de öyley- katındadır. Siz de
lah´ın lütfu ile sizleri iman ile ta- diniz ama Al- bir zamanlar aynı
ِ= ْالحياِةhayatının =الدُّ ْنياdünya mümin oldunuz. nıttı. Onun için iyi lah size lütfet- durumdaydınız,
O halde silah anlayın, dinleyin, ti. Onun için ama Allah size
ِ=ف ِع ْندçünkü yanında اّلل ..َِِ =Allah’ın çekmeden önce haberiniz olsun ki iyice araştırın. karşı lütufkar dav-
durumu iyice an- Allah bütün işledik- Muhakkak ki ranmıştı. Öyleyse
ِ=مغانِمganimetler vardır ِ=كثِيرةçok ..
layınız. Hiç şüp- lerinizden haber- Allah; yaptık- muhakemenizi kul-
ِ=ك َٰذ ِلكsiz de böyle =ك ْنت ِْمidiniz
.. ..
hesiz ne yapar- dar.
sanız Allah on-
larınızdan ha- lanın. Şüphesiz Al-
berdardır. lah, yaptığınızdan
ِقبْل..ن ِْ = ِمönceden ن َِ =فمlütfetti dan haberdardır. her zaman haber-
dardır
َِ =Allah =عليْك ِْمsize
اّلل
ِ=فتبيَنواO halde iyice anlayın
.. .. ..
َِ ِ=إçünkü اّلل
ن َِ =Allah
ِت ْعملون..بِما..ِ=كانyaptıklarınızı
يرا
ً ِ=خبhaber almaktadır ..
kadar geniş de- bir tarafa hicret ğil miydi? Hic- varış yeri cehen-
ük ض ِْ ,,=فِيyer yüzünde
ِ ِ اْل ْر ğilmiydi ki? der- etmiş bulunası-
,, ret etseydiniz? nemdir, ne kötü bir
ler. Bunların ba- nız?" dediler. İşte diyecekler. varış yeri!
(=قالواMelekler) dediler ki ,, rınakları Cehen- bunlar o kimseler Onların vara-
,,
ِ=جهنَمcehennemdir
ِْ =وساءne kötü bir
ت ,, ,,
4.
98
.. ِ=إِ َلyalnız hariç
..
Yalnız, çaresiz
kalan, hiç bir çı-
(98-99) Ancak ge-
rek erkeklerle ka-
Ancak erkek, Ama -erkek olsun,
kadın ve ço- kadın olsun, çocuk
ِ= ْالمسْتضْع ِفينgerçekten zayıf ..
kar yol bulama-
yan ezilmiş, er-
dınların, gerek ço-
cukların o âcizleri
cuklardan ça- olsun- hiçbir gücü
resiz kalarak olmayan ve kendi-
ِِ الرجا
ل ِ ..ِ= ِمنerkekler kekler, kadınlar
ve çocuklar bu
ki hicret için elle-
rinden bir çare
bir yol bula- lerine doğru yol
mayan zavallı- gösterilmeyen ça-
ِِ النس
اء ِ =وkadınlar hükmün dışın-
dadırlar.
gelmediği gibi yo-
lunu da kâbil değil
lar müstesna- resiz kimseler bun-
dır. ların dışındadır:
ِِ =و ِْال ِو ْلدve çocuklar
ان .. bulamazlar, işte
bunların günahını
ِيسْت ِطيعون..ِ=لgücü yetmeyen .. Cenâb-ı Hakk'ın af
buyurması ümit
ً= ِحيل ِةhiçbir çareye
.. edilir. Kullarının
günahını silmek,
ِي ْهتدون..ِ=ولve (göç için) bulamayan .. .. .. örtmek Allah'ın
şânındandır.
ًِ =س ِبyol
يَل
4.
,,
َٰ =فأişte =عسىumulur
ِ ِولئ
ك Böylelerini umu- “ “ “ Umulur ki Al- Allah onların gü-
99 lur ki, Allah affe- lah, onları af- nahlarını silebilir.
َِ =Allah’ın ِي ْعفو,,ن
اّلل ِْ =أaffetmesi der. Hiç şüphe-
siz Allah bağış-
fetsin. Ve Al-
lah; Afüvv,
Çünkü Allah gü-
nahları silendir, çok
=ع ْنه ِْمonları اّلل
َِ ,,ِ=وكانAllah layıcıdır, affedi-
cidir.
Gafur olandır. bağışlayıcıdır.
4.
100
.. ِ=وم ْنkimse اج ِْرِ =يهgöç eden Kim Allah yolun- Kim Allah yolunda Her kim, Allah Ve kim Allah için
..
da göç ederse hicret ederse yer- yolunda hicret kötülük diyarını
ِِ سبِي..= ِفيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah bir çok barınak yüzünde gidecek ederse; yer- terk ederse, yeryü-
ve elverişli ge- yer de bulur, ge- yüzünde be- zünde çok tenha
=ي ِج ِْدbulur ض ِ ِ ْاْل ْر..= ِفيyeryüzünde çim imkanları nişlik de bulur. Kim reketli yer ve yollar ve bereketli
bulur. Kim Allah yurdundan Allah genişlik bulur. hayatlar bulacaktır.
=مراغ ًماgidecek يرا ً ِ=كثçok yer ve peygamber ve Peygamberine Allah´a ve Ra- Kim de kötülükten
uğruna evini-
..
hicret kasdıyla çı- sulüne hicret kaçarak Allaha ve
ً=وسع ِةve bolluk ن
.. ِْ =ومkim barkını bırakıp karsa, sonra ken- ederek evin- Peygamberine göç
göç ederse de disine ölüm yetişir- den çıkan etmek uğruna evini
ِْ=ي ْخرجçıkar da ب ْيتِ ِِه..ن
.. ِْ = ِمevinden sonra bu yolda se muhakkak ki kimseye ölüm terk eder ve sonra
ölüme yakalanır- onun ecri Allah'ın gelirse; onun onu ölüm alırsa,
اج ًرا ِ هم=göç etmek amacıyla
.. sa onun mükafa- yanında bekliyor. ecrini vermek onun mükafatı da
..
tı Allah´ın gü- Allah'ın rahmetine Allah´a düşer. Allah katındadır;
ِاّلل
َِ ..= ِإلِىAllah vencesi altında- had, gufranına Ve Allah, Ga- çünkü Allah ger-
dır. Hiç şüphesiz pâyân yok. fur´dur, Ra- çekten çok bağış-
=ورسو ِل ِِهve Elçisi için =ث َِمsonra Allah affedici ve
.. .. him´dir. layıcıdır, rahmet
merhametlidir. kaynağıdır.
ِ=يد ِْر ْكهkendisine yetişirse ..
an ِكفروا,,ِ=الَذِينinkâr edenlerin ,,
لك ِْم,,=كانواsizin
=عد ًّواdüşmanınızdır =مبِينًاaçık
4.
102
.. =وإِذاzaman ِ=ك ْنتsen de ..
Eğer sen mümin Yâ Muhammed,
savaşçıların ara- böyle bir halde
Sen; içlerinde
olup da na-
O halde sen mü-
minler arasında
=فِي ِه ِْمiçlerinde bulunup ..
sında bulunur da aralarında buluna-
onlara namaz rak kendilerine
mazlarını kıl-
dırdığın za-
iken onlara na-
mazda imamlık ya-
ِ=فأق ْمتbaşlattığın (kıldırdığın) ..
kıldırırsan onla- namaz kıldırsan
rın bir grubu se- ikiye ayrılıp içlerin-
man, bir kısmı
seninle bera-
pacaksan, (yalnız-
ca) bir bölümünün,
nin arkanda na- den bir kısmı se- ber namaza silahlarını kuşan-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
maza dursun ve ninle beraber na- dursun ve si- mış olarak seninle
له ِم
=onlara =namazı ِصَلة َ ال
silahlarını yanla- maza dursunlar; lahlarını da al- namaza durmaları-
ف ْلتق ِْم
=namaza..dursun =bir..bölük ِطائِفة
rına alsınlar. Bu silâhlarını da yan- sınlar. Secde- na izin ver. Onlar
grup secdeden larına alsınlar. ye vardıkla- namazlarını bitir-
ِم ْنه ِْم
=onlardan =seninle..beraber ِمعك
kalkınca arkanı- Bunlar secdeye rında onlar ar- dikten sonra, na-
za (nöbet yerine) vardıkları zaman kanıza geçsin- mazlarını eda et-
و ْليأْخذوا=ve..(yanlarına)..alsınlar geçsin. Bu kez diğerleri arkada ler, kılmayan memiş olan diğer
namaz kılmamış beklesinler. Sonra öbür kısım gurubun her türlü
أ ْس ِلحته ِْم
=silahlarını..da olan öteki grup o namaz kılmayan gelsin, seninle tehlikeye karşı ha-
gelerek arkanda diğer kısım gelerek beraber kılsın- zır vaziyette ve si-
فإِذا سجدوا
.. =secde..edince namaz kılsın, seninle beraber lar. Tedbirli ol- lahlarını kuşanmış
bunlar da silah- kılsınlar ve silâhla- sunlar, silahla- olarak gelip seninle
ف ْليكونوا
=geçsinler larını ve teçhi- rıyla ihtiyatlarını rını alsınlar. namaza durmaları
zatlarını yanları- yanlarına alsınlar. Kafirler size sırasında size ko-
ن ورا ِئك ِْم
.. =arkanıza ِْ ِم na alsınlar. Çün- Allah tanımayanlar ansızın bir ruyuculuk yapsın-
ِِ ْ و ْلتأ
kü kafirler ister- silâhlarınızdan ve baskın vermek lar; (çünkü) hakika-
ت =bu..kez..gelsin ِطِا ِئفة
=bölük ler ki, silahlarını- eşyanızdan gafil için silah ve ti inkara şartlanmış
zı ve kumanyala- bulunmanızı ve bu eşyanızdan olanlar sizin silah-
َِٰ أ ْخر
ى =öteki rınızı aklınızdan suretle sizlere ya- gafil bulunma- larınızı ve teçhiza-
ل ِْم يصلُّوا
çıkarasınız da man bir baskın nızı arzu eder- tınızı unutup bı-
.. =namaz..kılmayan ansızın üzerinize vermelerini isterler. ler. Yağmur- rakmanızı isterler
ف ْليصلُّوا
=namaz..kılsınlar
baskın düzenle- Şayet yağan yağ- dan zarar gö- ki ani bir baskınla
sinler. Eğer murdan sıkıntıda recekseniz üzerinize saldıra-
yağmurdan zarar iseniz, yahut hasta veya hasta bilsinler. Fakat
ِمعك
=seninle..beraber görecekseniz ya iseniz silâhlarınızı olursanız, si- yağmurdan dolayı
و ْليأْخذوا
=alsınlar
da hasta iseniz bırakmanızdan do- lahlarınızı bı- sıkıntıya düşerse-
silahlarınızı yere layı üzerinize gü- rakmanıza bir niz yahut hasta
ِح ْذره ِْم
=korunma(tedbir)lerini bırakmanızın nah yok. Bununla beis yoktur. iseniz (namaz kı-
sakıncası yoktur. beraber ihtiyatı el- Fakat dikkatli larken) silahlarınızı
وأ ْس ِلحته ِْم
=ve..silahlarını..da Bununla birlikte den bırakmayın. olun. Allah; bırakmanızda bir
uyanık ve tedbirli Allah'ın kâfirler için şüphesiz kafir- mahzur yoktur;
َو ِد
=istediler..ki olunuz. Hiç şüp- zelîl edici bir azap lere horlayıcı ama tehlikeye karşı
hesiz Allah kafir- âmâde kıldığına bir azab hazır- (daima) hazırlıklı
الَذِينِ كفروا
.. =inkâr..edenler ler için onur kırı- şüpheniz olmasın. lamıştır. olun. Allah, şüphe-
cı bir azap hazır- siz, hakikati inkar
=keşkeل ِْو lamıştır. edenler için alçaltı-
cı bir azap hazır-
ِت ْغفلون
=siz..gaflet..etseniz..de lamıştır.
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah
َ=أع ِدhazırlamıştır ِ= ِل ْلكافِ ِرينkâfirlere
.. =عذابًاbir azab =م ِهينًاalçaltıcı
4. Namazı bitirdik- Namazı korkulu Namazı kıldık- Namazınızı bitirdi-
103
,, =فإِذاzaman ِ=قضيْتمbitirdiğiniz ten sonra ayak- zamanlarda kılar- tan sonra; ğinizde Allahı anın
ِصَلة َ =الnamazı =فا ْذكرواanın tayken, oturur-
ken ve yere
sanız gerek ayakta ayakta iken, ayakta iken, otu-
iken, gerek oturur- otururken, rurken ve uzanmış
َِ =Allah’ı =قِيا ًماayakta
اّلل uzanmışken Al-
lah´ın adını anı-
ken bir tarafınıza yanlarınız üstü halde ve yeniden
yaslanmış olduğu- yatarken de güvenliğinizi sağ-
=وقعِودًاoturarak nız. Tehlikeyi
savuşturup gü-
nuz halde Allah'ı Allah´ı anın. ladığınızda namaz-
anın. Korkudan Emniyete ka- larınızı (eksiksiz)
َِٰ =وعلüzerinde (uzanarak)
ى ,, vene kavuştu- emin oldunuz mu o vuştuğunuzda; eda edin. Namaz,
ğunuzda namazı zaman namazı namazı dos- bütün müminler
=جنوبِك ِْمve yanlarınız =فإِذاzaman
,, tam olarak kılı- erkânıyla eda edin. doğru kılın. için (günün) belli
nız. Zira namaz Bilmiş olun ki na- Namaz; şüp- zamanları ile kayıtlı
اطمأْن ْنت ِْم
ْ =güvene kavuştuğunuz ,, müminlere, va- maz mü'minlerin hesiz kutsal bir yükümlü-
kitleri belirli bir üzerine muayyen mü´minler lüktür.
(=فأقِيمواtam) kılın ِصَلة َ =الnamazı
,, farzdır. vakitlerle bağlı bir üzerine vakit-
farzdır. leri belli bir
َِ ِ=إşüphesiz ِصَلة
ن َ =الnamaz farz olmuştur.
على,,ت ِْ =كانüzerine
ِ= ْالمِؤْ ِم ِنينmüminler
= ِكتابًاfarz kılınmıştır
,,
4.
105
,, = ِإنَاmuhakkak biz =أ ْنز ْلناindirdik ki
,, ,,
Biz sana bu hak Yâ Muhammed!
içerikli kitabı in- İnsanların arasın-
Dosdoğrusu
Biz, sana kita-
Biz sana, hakikati
ortaya koyan bu
ِ= ِإليْكsana ِ= ْال ِكتابKitabı dirdik ki, insanlar da Allah'ın sana
arasında Allah´ın bildirdiği gibi hük-
bı hak olarak
indirdik ki in-
ilahi kelamı indirdik
ki insanlar arasın-
ِِ = ِب ْالحgerçek ile
ق ,,
gösterdiği gibi medesin diye sana
hüküm veresin. bizler Kitab'ı hak
sanlar arasın-
da Allah´ın
da Allahın sana öğ-
rettiğine göre hü-
ِ= ِلتحْ كمhüküm veresin ِ=بيْنarasında
,,
Sakın hainlerin olarak indirdik. Sa-
savunucusu ol- kın hainleri müda-
sana göster-
diği gibi hü-
küm verebilesin. O
halde ihanet eden-
ِ ِ َ=النinsanlar = ِبماbiçimde
اس ma. faaya kalkışma! küm veresin. lerle tartışmaya
(Sakın hainlerin Hainlerin sa- girme,
ِ=أراكsana gösterdiği اّلل
,, َِ =Allah’ın yüzünden masum- vunucusu ol-
lara hasım olma!). ma.
ِْ تك,,ِ=ولolma ِ= ِل ْلخائِنِينhainlerin
ن
صي ًما ِ ِ=خsavunucusu
4.
106
..ِ=واسْت ْغ ِف ِرmağfiret dile اّلل
َِ =Allah’tan Allah´tan af dile, Hem Allah'tan guf- Ve Allah´tan
..
hiç kuşkusuz Al- ran dile ki Allah'ın mağfiret dile.
ama Allahın onları
bağışlaması için
َِ ِ=إkuşkusuz اّلل
ن َِ =Allah lah bağışlayıcı- gufranı hadsiz, Şüphesiz ki
dır, merhametli- rahmeti pâyânsız Allah; Ga-
dua et; unutma ki
Allah çok bağışla-
ورا ً غف..ِ=كانbağışlayandır dir. olduğu aşikâr. fur´dur, Ra-
him´dir.
yıcıdır, rahmet
kaynağıdır.
=ر ِحي ًماesirgeyendir
4.
107
ِتجاد ِْل,,ِ=ولsavunma
,,
Kendilerine hı- Sakın nefislerine Nefislerine ha- Kendi kişiliklerine
yanet edenleri hıyanette bulunan- inlik etmiş ihanet edenleri sa-
temize çıkarma- ları müdafaaya kimseleri sa- vunma! Şüphe yok
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ ن الَذِينِ ي ْختان
ون ,, ,,ِِ ع=hainlik,,edenleri
ya çalışma. Hiç
şüphesiz Allah
kalkışma ki hainlik
edip duran, güna-
vunma. Allah; ki Allah, kendilerine
hainlikte dire- ihanet edenleri ve
أ ْنفسه ِْم
=kendilerine َِ ِإ
ن =zira
hıyanete dalmış
günahkarları
ha dalan kimseler-
den Allah asla
nen günahkar- günahkarlıkta inat
ları sevmez. edenleri sevmez.
َِ
اّلل=Allah ُِّلي ِحب =sevmez sevmez. hoşnut olmaz.
ِْ =مkimseyi
ن
خ َوانًا,,ِ=كانhainlik yapıp ,,
4.
108
.. ِ =يسْت ْخفgizleniyorlar da
ون Bu kimseler Al- Ettiklerinin insan- İnsanlardan Onlar yaptıklarını
..
lah´ın razı olma- lardan gizli kalma- gizlerler de Al- insanlardan gizle-
ِ ِ َالن..ِ= ِمنinsanlardan
اس dığı sözü gece- sını istiyorlar da Al- lah´tan gizle- yebildiler ama Al-
leyin buluşarak lah'tan gizli kalma- mezler. Hal- lahtan gizleyemez-
ِيسْت ْخفون..ِ=ولgizlenmiyorlar karara bağlarken sını hiç düşünmü- buki Allah´ın ler; çünkü gecenin
insanlardan saklı yorlar. Halbuki ara- razı olmaya- karanlığında, Alla-
ِاّلل
َِ ..ِ= ِمنAllah’tan ِ=وهوOysa O tutuyorlar, ama larında Kendisinin cağı sözü, ge- hın tasvip etmediği
..
yanı başlarında razı olmayacağı celeyin uydu- düşünce ve inanç-
=معه ِْمonlarla beraberdir .. olan Allah´tan tezviri tertip eder- rup düzdükleri ları her ne zaman
saklayamazlar. lerken O yanı baş- zaman da Al- tasarlasalar, Allah
ِيبيِتون..= ِإ ِْذgeceleyin söyle(yip plan kura Hiç şüphesiz Al- larında idi. Allah'ın lah onlarla be- onların yanı başın-
.. .. ..
lah onların yap- ilmi onların bütün raberdir. Allah; dadır. Ve Allah on-
)rlarken
tıklarını bilgisi ile işlediklerini muhît. yapacakları ların bütün yaptık-
ِي ْرض َٰى..ِل..=ماO’nun istemediği kuşatacak güç- .. herşeyi kuşa- larını (ilmiyle) ku-
tedir. tıcıdır. şatır.
ِِ ْالق ْو..ِ= ِمنsözü اّلل
ل َِ ..ِ=وكانAllah
=بِماherşeyi ِ=ي ْعملونonların yaptıkları ..
4.
111
,, ِ=وم ْنkim ِْ=ي ْك ِسبişlerse Kim bir suç işler-
se onu kendi
Bir de kim bir gü-
nah kazanırsa onu
Kim, bir günah Çünkü günah işle-
kazanırsa; yen kimse, yalnız
= ِإثْ ًماbir günah =فإِنَماmuhakkak
,,
aleyhine işlemiş
olur. Kuşkusuz
ancak kendine ka-
zanır. Allah alîm-
bunu ancak kendine zarar verir.
kendi aleyhine Ve Allah her şeyi
ِ=ي ْك ِسبهonu kazanır ى َِٰ =علaleyhine
,,
Allah bilir ve ha-
kimdir.
dir, hakîmdir. kazanmış olur. bilendir, hikmet sa-
Ve Allah; Alim, hibidir.
=ن ْف ِس ِِهkendi اّلل
َِ ,,ِ=وكانAllah Hakim olandır.
4.
112
.. ِ=وم ْنkim ِْ=ي ْك ِسبişler de ..
Kim bir kusur ya
da bir suç işler
Kim bir hata eder,
yahut günah işler
Kim, bir hata
veya bir gü-
Ama kim bir hata
yapar ve günah iş-
ً=خ ِطيئ ِةbir hata =أ ِْوya da
.. ..
de onu bir ma- de sonra onu ha- nah işler de ler de sonra onu
sumun üzerine beri olmayan bir sonra onu bir suçsuz bir kimse-
=إِثْ ًماgünah =ث َِمsonra atarsa açık bir if-
tira, bir günah
masumun üzerine
atarsa, şüphe yok
suçsuzun üs-
tüne atarsa;
nin üstüne atarsa,
iftira suçu ve (hatta
=ي ْر ِِمüstüne atarsa = ِب ِِهonu
..
yükünün altına
girmiş olur.
boynuna hem büh-
tan, hem açık bir
şüphesiz iftira
etmiş ve apa-
daha da) iğrenç bir
günah yüklenmiş
=ب ِريئًاbir suçsuzun =فق ِِدmuhakkak ki
.. .. günah almış olur çık bir günah olur.
(yüklenmiş olur). yüklenmiş
ِ=احِْتملyüklenmiş olur .. olur.
leri öğretmiştir. nin hakkındaki lüt- miş, bilmedi- sana olan lütfu
ِش ْيء,,ن ِْ = ِمhiçbir ِ=وأ ْنزلindirdi Hiç şüphesiz Al- fu pek büyük. ğini öğretmiş- gerçekten büyük-
lah´ın sana yö- tir. Ve Allah´ın tür.
َِ =Allah ِ=عليْكsana
اّلل nelik lütfu son senin üzerin-
ِ= ْال ِكتابKitabı ِ=و ْال ِح ْكمةve hikmeti derece büyüktür. deki lütfu çok
büyük olmuş- ,,
4.
115
,, ِ=وم ْنkim de ق
,, ِِ =يشا ِقkarşı gelir ,,
Kim bu yolu iyice Kim hak kendisine Kim, kendisine Ama, kendisine hi-
tanıdıktan sonra, âşikâr olduktan doğru yol dayet bahşedildik-
ِالرسول ِْ = ِمsonra
َ =Elçi’ye ب ْع ِِد,,ن peygambere zıt sonra kalkar Pey- apaçık belli ten sonra Pey-
düşer de mümin- gamber[e] muhale- olduktan son- gamber ile bağını
ِتبيَن,,=ماbelli olduktan ِ=لهkendisine
,,
lerin yolundan fette bulunur ve ra, peygambe- koparan ve mümin-
başka bir yola mü'minlerin tuttuk- re karşı gelir, lerin yolundan baş-
َِٰ = ْالهدdoğru yol =ويت َ ِب ِْعve uyarsa
ى ,, ,,
koyulursa, ken- ları yoldan başka- mü´minlerin ka bir yola sapana
disini koyulduğu sını tutarsa, Bizler yolundan ba- gelince, onu kendi
ِ=غيْرbaşkasına ل ِِ =س ِبيyolundan yolla baş başa onu dünyada kendi şakasına uyup tercih ettiği yolda
bırakır, sonra da bildiğine bırakır, giderse; onu bırakacak ve ona
ِ= ْالمؤْ ِمنِينmüminlerin cehenneme ata- ukbâda cehenne- döndüğü yol- cehennemi tattıra-
rız. Orası ne kö- me koyarız ki o ne da bırakırız. cağız: o ne kötü bir
=نو ِل ِِهonu yöneltiriz
,, tü bir dönüş ye- yaman bir âkıbettir! Kendisini ce- sondur!
ridir. henneme ko-
َِٰ َتول,,=ماdöndüğü (yola)
ى ,, yarız. Ne kötü
dönüş yeridir
ص ِل ِِهْ =ونve sokarız ,, orası.
4.
116
.. ِ=إِ َنşüphesiz اّلل
َِ =Allah Allah kendisine
ortak koşma su-
İyi bilin ki Allah
kendisine şerik ko-
Elbette Allah;
kendisine şirk
Allah, kendisinden
başka birine ilahlık
ِي ْغ ِفر..ِ=لbağışlamaz çunu bağışla-
maz. Bunun dı-
şulmasını afvet-
mez. Bundan baş-
koşulmasını
bağışlamaz.
yakıştırılmasını as-
la bağışlamaz,
ِي ْشرك..ن ِْ =أortak koşulmasını ..
şındaki suçları
dilediğine bağış-
kasını ise dilediği-
ne afveder. Artık
Bundan baş-
kasını diledi-
(ama) dilediği kim-
senin daha hafif
= ِب ِِهkendisine ِ=وي ْغ ِفرbağışlar lar. Kim Allah´a
ortak koşarsa
kim Allah'a şirk ko-
şarsa onun haktan
ğine bağışlar.
Kim, Allah´a
günahlarını bağış-
lar: Çünkü Allahın
=ماherşeyi ِ=دونbaşka gerçekten koyu çok uzak bir dalâle şirk koşarsa; yanı sıra başkası-
bir sapıklığa saptığında şüphe çok uzak bir na ilahlık yakıştı-
ِ= َٰذ ِلكbundan ِيشاء..ن ِْ = ِلمdilediğine düşmüş olur. yok. dalalete düş- ranlar şiddetli bir
müş olur. sapıklığa düşmüş
ِْ =ومve kim ك
ن .. ِْ =ي ْش ِرortak koşarsa .. kimselerdir.
4.
117
,, ِ يدْع,,ن
ون ِْ = ِإçağırıyorlar Onlar Allah´ı bı-
rakıp dişi putlara
(117-118-119) Onu bırakıp
Şunların Allah'ı bı- da yalnız dişi
Onlar, Allahı bıra-
kıp yalnızca cansız
دونِ ِِه,,نِْ = ِمO’nu bırakıp da ,, ,,
(tanrıçalara) yal-
varıyorlar. Aslın-
rakıp taptıkları bir putlara tapı-
sürü dişi isimlerin- yorlar. Aslında
sembollere sığını-
yorlar; böylece is-
َِ ِِ=إyalnızca =إِناثًاbirtakım dişilere
ل ,,
da onların yal-
vardıkları şirret
den başkası değil. onlar, inatçı
Bunlara tapmakla şeytandan
yankar bir Şeytana
sığınmış oluyorlar,
ِيدْعون,,ن ِْ ِ=وإve yalvarıyorlar ,,
şeytandan baş-
kası değildir.
ancak o isyanına başkasına
saplanıp kalan tapmıyorlar.
َِ ِ=إyalnızca =شيْطانًاşeytana
ل şeytana tapmış
oluyorlar ki bir kere
=م ِريدًاasi kendisini Allah
rahmeti sahasın-
dan ebediyen kov-
du. Sonra Allah'a
karşı "Ben Senin
kullarının içinden
işte yemin ediyo-
rum, muayyen bir
pay alacağım, işte
yemin ediyorum,
kendilerini olmaya-
cak şeylerle avuta-
cağım, işte yemin
ediyorum kendile-
rine emredeceğim;
develerin kulakla-
rını yaracaklar.
Kendilerine emre-
deceğim, Allah'ın
fıtratını değiştire-
cekler!" dedi. Artık
kim Allah'ı bırakıp
da şeytanı dost
edinirse elbette
açık bir hüsrana
düşmüş olur.
4.
118
.. ِ= َاAllah
=لعن ِهona lanet etti اّلل
.. ..
O şeytan ki, Al- “
lah´ın lanetine
“ “ Allah; ona
la´net etsin. O
ki onu Allah şöyle
dediği için lanetle-
ِ=وقالve o da dedi
.. .. ..
uğrayınca «Ke-
sinlikle kullarının
dedi ki: Ce-
lal´in hakkı
miştir: Senin kulla-
rından kendi iste-
َِ =ْلت َ ِخذelbette alacağım
ن ..
belirli bir bölü-
münü kendi tara-
için, kulların-
dan muayyen
diğimi mutlaka ala-
cağım,
ِ ِعبادِك..نِْ = ِمsenin kullarından ..
fıma alacağım.» bir pay alaca-
ğım.
صيبًا ِ =نbir pay ضا ً =م ْفروbelirli
..
4.
119
ِضلَنَه ْم
,, ِ =وْلonları mutlaka saptıracağı Onları yoldan çı- “
karacağım, asıl-
,, ,,
“ “ Onları mutlaka onları saptıracağım
saptıracağım, ve boş hevesler,
m sız kuruntulara olmayacak ku- özlemler ile doldu-
ِوْلم ِنينَه ْم daldıracağım,
=mutlaka,,onları,,boş,,kuruntula kendilerine da-
runtulara bo- racağım; ben onla-
ğacağım. On- ra emredeceğim,
ra,,sokacağım varların kulakla- lara emrede- onlar da (putpe-
rını yarmalarını ceğim; davar- restçe bir kurban
ِوْلمرنَه ْم =ve,,onlara,,emredeceğim emredeceğim, ların kulakları- adeti olarak) de-
Allah´ın yaratık- nı yaracaklar, ve(lerin) kulaklarını
َِ فليبتِك
ن =yaracaklar ِآذان
=kulaklarını larını değişikliğe emredeceğim; kesecekler; ve ben
ِِ ْاْل ْنع
ام =hayvanların
uğratmalarını
emredeceğim»
Allah´ın yara- onlara emredece-
tışını değişti- ğim, onlar Allahın
وْلمرنَه ِْم =onlara,,emredeceğim demiştir. Kim Al-
lah´ı bırakıp şey-
recekler. Al- mahlukatını ifsad
lah´ı bırakıp edecekler! Ama Al-
َِ فليغ ِير
ن =değiştirecekler tanı dost edinir-
se apaçık bir
şeytanı dost lahı bırakıp Şeytanı
edinen kimse; kendilerine rehber
ِخ ْلق
=yaratışını ِِ َ
=Allah’ınاّلل hüsrana uğramış
olur.
şüphesiz açık- edinenler, kesinlik-
tan açığa kay- le ziyana uğrarlar.
ِْ وم
ن =kim يت َ ِخ ِِذ
=tutarsa ba uğramıştır.
=ع ْنهاondan
صا
ً =م ِحيkaçmak (imkânı) ,,
4.
122
..آمنوا..ِ=والَذِينinanıp İman edip iyi
ameller işleyen-
İman edip de işleri İman edip sa-
salâh olanlara ge- lih ameller iş-
Ama imana erip
yararlı ve doğru iş-
=وع ِملواyapanları da ..
leri ise altından
ırmaklar akan,
lince, onları içinde leyenlere ge-
ebediyen kalacak- lince; Biz, on-
ler yapanları içle-
rinden ırmaklar
ِِ صا ِلحا
ت َِ =الiyi işler ..
içinde ebedi ola-
rak kalacakları
ları o altından ır- ları altlarından
makları akan cen- ırmaklar akan
akan hasbahçelere
koyacağız, orada
cennetlere yer- nete koyacağız. Bu cennetlere ko- sonsuza kadar ka-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
leştireceğiz. Bu Allah'ın şaşmayan yacağız. İşte lacaklar. Bu, Alla-
ِ=سند ِْخله ْمsokacağız Allah´ın vaadidir. va'di; Allah'tan da- Allah´ın ger- hın gerçek vaadi-
ِ=جنَاتcennetlere =تجْ ِريakan Kim Allah´tan ha doğru sözlü kim çek vaadi. Al-
daha doğru söz- olabilir?! lah´dan daha
dir. Kimin sözü Al-
lahın sözünden
تحْ تِها..ن ِْ = ِمaltlarından lü olabilir. doğru sözlü
kim olabilir?
daha doğru olabi-
lir?
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar
ِ=خا ِلدِينkalacaklardır =فِيهاorada
ِ=أبدًاebedi ِ=وعْدbu vaadidir ..
َِ =Allah’ın ِ=حِقًّاgerçek
ِاّلل
ِْ =ومkim olabilir?
ن ..
يرا
ً صِ ن,,ِ=ولne de yardımcı ,, ,,
4.
124
.. ِ=وم ْنher kim ل
.. ِْ =ي ْعمyaparsa Buna karşılık er- Sonra erkek, ka- Erkek veya Halbuki -ister erkek
kek yada kadın dın, kim mü'min kadın her kim ister kadın olsun-
ِِ صا ِلحا
ت َ ال..ِ= ِمنgüzel işler kim inanarak iyi bulunduğu halde ki; mü´min ola- iman edip (yapabi-
bir amel işlerse, salâha erişirse
..
rak salih amel leceği) doğru ve
ِذكر..ن ِْ = ِمerkek =أ ِْوveya böyleleri de zer- bunlar cennete gi- işlerse cenne- yararlı işler yapan
re kadar haksız- rerler. Sevaplarının te girer. Ve kimse cennete gi-
َِٰ =أ ْنثkadından ِ=وهوonlar
ى lığa uğramaksı- zerre eksildiğini
zın cennete gi- görmezler.
kendilerine recek ve bir hurma
zerre kadar çekirdeği(ni doldu-
ِ=مؤْ ِمنinanarak rerler. zulmedilmez. racak) kadar bile
haksızlığa uğra-
ِولئِك َٰ =فأişte öyle kimseler .. .. mayacaktır.
4.
125
,, ِ=وم ْنkim Hem iyi ameller Daima iyilikle ça- İhsan ederek
yapıp hem de lışmakla beraber kendini Al-
Bütün benliğini Al-
laha teslim eden,
ِ=أحْ سنdaha güzel olabilir? ,, ,,
tüm varlığı ile Al- yüzünü yalnız Al- lah´a teslim
lah´a teslim lah'a dönen ve İb- eden ve İbra-
daima iyilik yapan
ve her türlü batıl-
=دِينًاdin yönünden ن
,, ِْ = ِم َمkimseden olandan ve İbra- rahim'in hakka him´in dinine
him´den tek ilahlı meylederek tuttuğu uymuş olan-
dan yüz çeviren İb-
rahimin inanç sis-
ِ=أسْلمteslim edip ِ=وجِْههyüzünü
,,
dine uyandan dinine tâbi olan dan daha gü-
daha iyi bir din- kimselerden daha zel din sahibi
temine Allahın onu
sevgisiyle yüceltti-
ِّلل
َِ ِ =Allah’a dar kim olabilir? dini güzel kim ola- kim olabilir? ğini görerek uyan
Allah, İbrahim´i bilir? Hem Allah İb- Allah İbrahim´i kişiden daha iyi
ِمحْ ِسن,,ِ=وهوiyilik edici olarak ,, ,, dost edinmişti. rahim'i Kendine dost edinmiş- iman sahibi kim
Halil edindi. tir. vardır?
ِ=واتَبعtabi olan ِ= ِملَةdinine
,,
َِ ..ِ=وكانAllah ل
اّلل ِِ =بِكher
ِ=ش ْيءşeyi طا ً =م ِحيkuşatmıştır
4.
127
,, ِ =ويسْت ْفتونsenden fetva istiyorlar onlar
ك senden Yâ Muhammed, Kadınlar hak- Onlar, kadınlar ile
,, ,,
kadınlara ilişkin kadınların mirası kında senden ilgili düzenlemeler
=فِيhakkında اء ِِ =النِسkadınlar fetva isterler. De için senden fetva fetva istiyorlar. konusunda kendi-
ki; Allah onlar istiyorlar. Kendile- De ki: Onlara lerini aydınlatmanı
ِِ =قde ki اّلل
ل ,, َِ =Allah hakkında size şu rine şöyle de: On- dair fetvayı si- istiyorlar. De ki:
fetvayı veriyor: ların hakkındaki ze Allah veri- (Bizzat) Allah on-
=ي ْفتِيك ِْمsize hükmünü açıklıyor
,,
Bu fetva, payla- fetvayı Allah sizle- yor. Kendileri- larla ilgili hükümler
,,
rına düşen mira- re bildirdiği gibi, ne yazılmış konusunda sizi ay-
َِ =فِي ِهonlar hakkında ki =وماvardır sı vermediğiniz, hakları olan mirası olanı verme- dınlatmaktadır; ni-
ن ,, ,,
yada nikahlamak kendilerine verme- diğiniz ve ni- tekim kendiniz on-
َِٰ =يتْلokunan(ayet)ler =عليْك ِْمsize istemediğiniz ye- diğiniz ve nikâh ile kahlamayı is- larla evlenmek is-
ى
tim kadınlar, almaya heveslen- temediğiniz tediğinizden hakla-
ِِ ْال ِكتا,,=فِيKitapta
ب mağdur çocuklar diğiniz öksüz kız- yetim kızlar rını vermediğiniz
ve yetimlere kar- larla bîçare kalmış hakkında, (sorumluluğunuz
يتامى,,=فِيöksüz şı adil davran- çocuklara dair ve mağdur ço- altındaki) yetim kız-
manız konusun- yetimlere adl ile cuklar hakkın- lar ile kimsesiz ço-
ِِ =النِسkadınlar hakkında
اء da, size okunan muamele etmenizi da ve yetimle- cuklar ve sizin ye-
,,
4.
129
,, تسْت ِطيعوا,,ن ِْ =ولyapamazsınız Ne kadar özen Kadınlarınızın ara- Ne kadar iste- Ne kadar isteseniz
gösterseniz de sında her vechile seniz; yine de de eşlerinize ada-
ت ْعدِلوا,,ن ِْ (=أtam) adalet ,,
eşleriniz arasın- âdil davranmayı ne kadınlar ara- letle davranmak
da adaleti sağla- kadar isterseniz sında adalet elinizde değildir.
ِ=بيْنarasında اء ِِ =النِسkadınlar yamayacaksınız. imkânı yok buna yapamazsınız. Dolayısıyla diğerle-
O halde birine muktedir olamaz- Bari bir tarafa rini dışlayarak ve
=ول ِْوne kadar صت ِْم
,, ْ =حرisteseniz de iyice tutulup sınız, onun için tamamen onları kocası hem
öbürünü ortada pek hoşlanmadık- meyletmeyin var hem de yok-
,,
َِ ..ِ=وكانAllah(ın)
اّلل boldur ve O hik-
met sahibidir.
(=وا ِسعًاnimeti) geniştir ..
4.
131
,, ِِ=وِ ِ َّللAllah’ındır =ماolanlar Gerek göklerde Göklerde ne varsa, Göklerde
gerekse yeryü- yerde ne varsa olanlar da,
ve göklerde ve
yerde olan her şey
ِِ سماوا
ت َ ال,,=فِيgöklerde zünde ne varsa hep Allah'ın. Siz- yerde olanlar Allaha aittir. Biz,
hepsi Allah´a ait- lerden evvel kendi- da Allah´ındır. hem sizden önce
=وماolanlar ض ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيve yerde ,,
tir. Size ve siz- lerine kitap verilen Andolsun ki; vahiy verilenlere,
den önce kendi- ümmetlere de, siz- senden önce hem de size Allaha
=ولق ِْدmuhakkak صيْنا َ =وtavsiye ettik ,,
lerine kitap ve- lere de şunu vasi- kendilerine ki- karşı sorumluluğu-
rilmişlere Al- yet eyledik: [Al- tab verilenlere nuzun bilincinde
أوتوا,,ِ=الَذِينverilenlere de ,, lah´tan korkmayı lah'tan kor- de size de olmanızı emretmi-
emrettik. Eğer kun]Allah'ı tanı- hep; Allah´dan şizdir. Eğer Onu
ِ= ْال ِكتابKitap kafir olursanız, mazsanız haberi- korkun, diye inkar ederseniz, bi-
biliniz ki, gökler- niz olsun ki gökler- tavsiye ettik. lin ki göklerde ve
ق ْب ِلك ِْم,,ن ِْ = ِمsizden önce ,, de ve yeryüzün- de ne varsa, yerde Küfür ederse- yerde olan her şey
de bulunan her- ne varsa hep Al- niz; muhakkak Allaha aittir ve Al-
=و ِإيَاك ِْمsize de ن
,, ِِ =أdiye şey Allah´ındır. lah'ın olduktan ki göklerde lah kendi kendine
Onun hiçbir şeye başka Allah bütün olanlar da yeterlidir, övülmeye
=اتَقواkorkun اّلل َِ =Allah’tan ihtiyacı yoktur ve mahlûkâtından yerde olanlar layık olandır.
övgüye layıktır. müstağni, her türlü da Allah´ındır.
ِْ =و ِإeğer =ت ْكفرواinkâr ederseniz
ن ,, hamdin fevkinde Allah; Gani ve
bulunuyor. Hamid olandır.
َِ ِ =فإşüphesiz ّلل
ن َِِ ِ =Allah’ındır
=ماolanlar ت ِِ سماوا َ ال,,=فِيgöklerde
=وماolanlar ض ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيve yerde ,,
َِ ,,ِ=وكانAllah =غنِيًّاzengindir
اّلل
=ح ِميدًاövgüye layıktır ,,
4.
132
..ِِ=و ِ َّللAllah’ındır =ماolanlar Gerek göklerde Göklerde, yerde ne Göklerde
gerekse yeryü- varsa hep Allah'ın. olanlar da,
Göklerde ve yerde
olan her şey Allaha
ِِ سماوا
ت َ ال..=فِيgöklerde zünde ne varsa Allah'ın vekil olma- yerde olanlar
hepsi Allah´a ait- sı bütün kullar için da Allah´ındır.
aittir ve hiç kimse
Allah kadar güvene
=وماolanlar ض ِ ِ ْاْل ْر..=فِيve yerde ..
tir. Allah vekil
olarak yeterlidir.
kâfi. Vekil olarak
Allah yeter.
layık olamaz.
4.
133
,, ِ= ِإ ْنeğer ْ (=يشِأAllah) dilerse ,,
Ey insanlar, eğer Ey iman edenler!
O dilerse sizi or- O dilerse sizleri or-
Ey insanlar; o, O, eğer dilerse, ey
dilerse; sizi insanlar, sizi yok
=ي ْذ ِهبْك ِْمsizi götürür =أيُّهاey
,,
tadan kaldırır da tadan kaldırır, ye-
yerinize başkala- rinize başkalarını
götürür de ye- edip (yerinize)
rinize başkala- başka varlıklar ge-
ِ=النَاسinsanlar ت ِِ ْ =ويأve getirir ,,
rını getirir. Hiç getirir. Allah'ın bu-
şüphesiz Al- na gücü yeter.
rını getirir. Al- çirebilir: Çünkü Al-
lah, buna ka- lah bunu yapmaya
ِ= ِبآخ ِرينbaşkalarını lah´ın gücü bunu
yapmaya yeter.
dirdir. gerçekten mukte-
dirdir.
َِ ,,ِ=وكانve şüphesiz Allah
اّلل ,, ,,
ِ َٰذ ِلك,,ى
َِٰ =علbuna
ِيراً =قدhakkıyla kadirdir ,,
4.
134
.. ِ=م ْنkim ِي ِريد..ِ=كانisterse Kim dünyada Kim dünya sevabı- Kim, dünya
mükafatını elde nı istiyorsa bilsin ki mükafatını is-
Kim bu dünyanın
nimetlerini isterse,
ِ=ثوابsevabını =الدُّ ْنياdünya etmek isterse Allah'ın yanında terse bilsin ki;
bilsin ki, dünya- hem dünya sevabı, dünyanın da,
(ona hatırlat ki)
hem bu dünyanın
ِْ(=ف ِعندbilsin ki) katındadır ِاّلل
.. َِ =Allah nın
..
da ahiretin hem âhiret sevabı ahiretin de hem de ahiretin
de mükafatı Al- var. Allah söyledik- mükafatı Al- nimetleri Allah ka-
ِ=ثوابsevabı =الدُّ ْنياdünya lah´ın katındadır. lerinizi duyuyor, iş- lah´ın katın-
Hiç kuşkusuz Al- lediklerinizi görü- dadır. Allah;
tındadır ve Allah
gerçekten her şeyi
=و ْاْل ِخر ِِةve ahiret اّلل
َِ ..ِ=وكانAllah lah herşeyi işiten yor.
.. Semi´, Basir duyan, her şeyi gö-
ve görendir. olandır. rendir.
=س ِميعًاişitendir يرا ص
ً ِ ب =görendir
4.
135
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
kendinizin, ana- Adaleti hakkıyla ler; kendiniz, olanlar! Sizin, ebe-
=كونواolun ِ=ق َو ِامينayakta tutarak ,,
babanızın ve ak- yerine getirmeye ana-babanız veyninizin ve akra-
rabalarınızın uğraşır; hatta ken- ve yakınlarınız balarınızın aleyhi-
ِِ =بِ ْال ِقسadaleti ِ=شهداءşahidler
ْط aleyhinde bile di aleyhinizde, hat- aleyhinde de ne de olsa, Allah
olsa, adalete sıkı ta ananızın, baba- olsa Allah için rızası için hakikate
ِّلل
َِ ِ =Allah için =ول ِْوbile olsa
,, ,,
sıkıya bağlı kalı- nızın, yahut en ya- şahid olarak şahitlik yaparak
nız ve Allah için kın hısımlarınızın adaleti göze- adaleti gözetmeye
َِٰ =علaleyhinde =أ ْنف ِسك ِْمkendinizin
ى şahitlik ediniz. aleyhinde de çıksa tin. İster zen- azmedin. O kişi
Haklarında şahit- Allah için dosdoğru gin, ister fakir zengin de olsa fakir
=أ ِِوveya ْن ِِ = ْالوا ِلديana babanızın ,, lik ettiğiniz kim- şehadet eder in- olsun; onları de olsa, Allahın
seler ister zen- sanlar olun. O sizin Allah´ın koru- hakkı onların her
ِ=و ْاْل ْقربِينve yakınlarınızın ,, gin, ister fakir ol- aleyhinize şehadet ması daha birinin (hakkının)
sunlar, Allah edeceğiniz zengin uygundur. önüne geçer. Öy-
ِْ يك,,ن
ن ِْ ِ=إolsalar =غنِيًّاzengin kendilerine her- olmuş, fakir olmuş Adaletinizde leyse, kendi boş
kesten daha ya- ikisine de Allah siz- heveslere uy- arzu ve hevesleri-
=أ ِْوveya يرا ً =ف ِقfakir de ,, kındır. O halde lerden daha yakın. mayın. Eğer nize uymayın ki
nefsinizin arzu- Onun için haktan dilinizi büker adaletten uzaklaş-
َِ =فçünkü Allah ى
اّلل ,, َِٰ ِ=أ ْولdaha yakındır ,, suna uyarak ayrılarak nefsin ar- veya yüz çevi- mayasınız. Çünkü,
doğruluktan zusuna kapılmayın rirseniz; Allah, eğer (hakikati) çar-
ِ=بِ ِهماikisine de,,
sapmayınız. (adaleti ağır görüp yaptıklarınız- pıtırsanız, bilin ki
تتَبِعوا,,ِ=فَلöyle ise uyarak ,, ,,
Eğer kaypaklık de nefsin arzusuna dan haberdar- Allah bütün yaptık-
eder, ya da şa- kapılmayın). Eğer dır. larınızdan haber-
َِٰ = ْالهوkeyfinize
ى hitlik yapmaktan dilinizi haktan bü-
kaçınırsanız, ker, yahut şehadet
dardır.
=أ ِْوya da
,,
َِ ِ =فإmuhakkak ki اّلل
ن َِ =Allah ,,
ِ=كانolandır
ِت ْعملون,,= ِبماyaptıklarınızdan
يرا
ً =خ ِبhaberdar
4.
136
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Al- Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
lah´a, peygam- Allah ve Peygam- ler; Allah´a, olanlar! Sımsıkı sa-
= ِآمنواinanın اّلل َِِ ِ=بAllah’a berine, peygam- berine iman edin, peygamberi- rılın Allaha ve Pey-
berine indirmiş sonra gerek Pey- ne, peygam- gambere olan
=ورسو ِل ِِهElçisine ب ِِ =و ْال ِكتاKitaba olduğu kitaba ve gamberine, indirdi- berine indirdiği inancınıza ve Onun
daha önce indi- ği Kitab'a, gerek kitaba ve daha Peygamberine saf-
ِن َزل..=الَذِيindirdiği rilmiş kitaba daha evvel indir- önce indirdiği ha safha indirdiği
inanmaya de- miş olduğu kitapla- kitaba inanın. vahye: Zira Allahı,
رسو ِل ِِه..ى َِٰ =علElçisine vam ediniz. Kim ra iman edin. Kim Kim, Allah´ı, meleklerini, vahiy-
Allah´ı, melekle- Allah tanımaz, Al- meleklerini, ki- leri, peygamberleri
ِِ =و ْال ِكتاKitaba
ب rini, kitaplarını, lah'ın meleklerini, tablarını, pey- ve Ahiret Gününü
peygamberlerini kitaplarını, Pey- gamberlerini, inkar eden, gerçek-
ِأ ْنزل..=الَذِيindirmiş bulunduğu .. ve ahiret gününü gamberini ve âhiret ve ahiret gü- ten şiddetli bir sa-
inkar ederse ko- gününü tanımazsa nünü inkar pıklığa düşmüştür.
ِقبْل..ن ِْ = ِمve daha önce ن
.. ِْ =ومkim .. yu bir sapıklığa onun haktan çok ederse; şüp-
düşmüş olur. uzak bir dalâle hesiz derin bir
=ي ْكف ِْرinkâr ederse اّلل
.. َِِ ِ=بAllah’ı düştüğünde şüphe sapıklığa
yok. düşmüştür.
=ومَلئِكتِ ِِهmeleklerini
=وكتبِ ِِهKitaplarını =ورس ِل ِِهelçilerini
=و ْالي ْو ِِمve gününü = ْاْل ِخ ِِرahiret
..
4.
137
,, ِ= ِإ َنşüphesiz آمنوا,,ِ=الَذِينinandılar Allah, önce iman
edip arkasından
O kimseler ki iman Doğrusu ina-
getirmişken döndü- nıp sonra kü-
İman edip sonra
hakikati inkar eden
=ث َِمsonra =كفرواinkâr ettiler ,,
küfredenleri,
sonra yine iman
ler, küfre saptılar, für edenleri,
sonra yeniden sonra inanıp
ve tekrar iman edip
yeniden hakikati
=ث َِمsonra =آمنواinandılar =ث َِمyine edip arkasından
küfredenleri,
imana geldiler, tekrar küfür
sonra yine küfre edenleri, son-
inkar eden ve son-
ra hakikati inkar
=كفرواinkâr ettiler =ث َِمsonra ,,
sonra da kafirlik-
lerini koyulaştı-
döndüler, daha ra da küfürleri
sonra küfürlerini artmış olanları
etmedeki inatlarına
boyun eğenlere ge-
ازدادوا ِْ =arttı =ك ْف ًراinkârları ranları asla af- büsbütün arttırdı- Allah bağış- lince, Allah onları
fetmeyecek, lar, işte onları Allah lamayacaktır. bağışlamayacak ve
ِِ يك,,=ل ِْمdeğildir اّلل
ن َِ =Allah kendilerini doğru ne bağışlayacak, Onları doğru hiçbir şekilde doğru
yola iletmeye- ne de doğru yola yola da eriş- yola eriştirmeye-
ِ= ِلي ْغ ِفرbağışlayacak =له ِْمonları cektir. çıkaracak değil. tirmeyecektir. cektir.
4.
138
.. ِِ =بmüjdele ِ= ْالمنافِ ِقينMünafıklara Münafıklara
ِش ِر acı Yâ Muhammed,
bir azabın kendi- münafıkları daya-
Münafıklara;
kendilerine
Böyle ikiyüzlülere
kendilerini şiddetli
َِ = ِبأşüphesiz
ن lerini beklediğini nılmaz azap ile
müjdele. müjdele!
elem verici bir
azab olduğu-
bir azabın bekledi-
ğini duyur.
=له ِْمkendilerinin olacağını ..
nu müjdele.
4.
139
,, ِ يت َ ِخذ,,ِ=الَذِينonlar tutuyorlar
ون ,,
Onlar müminleri
bırakıp kafirleri
O münafıklar ki
mü'minleri bırakı-
Onlar ki;
mü´minleri bı-
Müminleri bırakıp
hakikati inkar
ِ= ْالكافِ ِرينkâfirleri ِ=أ ْو ِلياءdost dost ediniyorlar.
Acaba onların
yorlar da kâfirleri
dost ediniyorlar.
rakıp kafirleri
dost ediniyor-
edenleri müttefik
edinenlere gelince,
ِِ د,,ن
ون ِْ = ِمbırakıp yanında şeref mi
arıyorlar? Oysa
Yoksa onlara so-
kulmakla izzet
lar. Onların ta-
rafından izzet
onlarla şeref kaza-
nacaklarını mı
ِ= ِْالمؤْ ِمنِينmüminleri şeref bütünüyle
Allah´ındır.
bulmak mı istiyor-
lar? Haberleri ol-
mi arıyorlar?
Doğrusu izzet,
umuyorlar? Unut-
mayın ki asıl şeref
ِ=أيبْتغونmi arıyorlar? ,, sun ki bütün izzet bütünüyle Al- (yalnız) Allaha ait-
Allah'ındır. lah´ındır. tir.
ِ= ِع ْندهمonların yanında ِ= ْال ِع َزةşeref ,,
4.
140
.. ِ=وق ْدmuhakkak ِ=ن َزلindirmişti ki Allah size indir- Biliyorsunuz, O O, size kitab- Allah bu ilahi ke-
..
diği kitapta onun sizlere Kitabında da; Allah´ın lamda size buyur-
=عليْك ِْمsize ب ِِ ْال ِكتا..= ِفيKitapta ayetlerinin inkar indirmişti ki Allah'ın ayetlerine kü- muştur ki ne za-
edildiğini ya da âyetlerini inkâr edi- für edildiğini man Allahın mesaj-
ِإذا..ن ِْ =أzaman =س ِم ْعت ِْمişittiğiniz alaya alındığını liyor, yahut eğlen- ve alaya alın- larının inkar edildi-
işittiğinizde baş- ce yerine konulu- dığını işittiği- ğini ve onların hafi-
ِِ =آياayetlerinin اّلل
ت َِِ =Allah’ın ka bir konuya yor duyarsanız, nizde, onlar fe alındığını duyar-
geçmedikleri sü- herifler başka söze başka bir sanız, başka şeyler
ِبها..ِ=ي ْكفرinkâr edildiğini rece onlarla bir dalmadıkça yanla- mevzua intikal konuşmaya başla-
..
arada oturma- rında oturmayın. edinceye ka- yıncaya kadar bu-
ِ=ويسْت ْهزِأve alay edildiğini .. manızı, yoksa Sonra sizler de
.. dar yanlarında nu yapanların ya-
sizin de onlar gi- şüphe yok onlar oturmayın, nından ayrılmalısı-
= ِبهاonlarla ت ْقعدوا..ِ=فَلoturmayın bi olacağınızı gibi olursunuz. İyi yoksa siz de nız, yoksa kesinlik-
bildirdi. Hiç kuş- bilin ki Allah müna- onlar gibi olur- le onlar gibi olur-
=معه ِْمonlarla beraber ى َِٰ َ =حتkadar kusuz Allah mü- fıklarla kâfirlerin sunuz, diye sunuz. Bakın, Al-
..
nafıklar ile kafir- hepsini birden ce- bildirdi. Doğ- lah, ikiyüzlüleri ha-
=يخوضواonlar dalıncaya leri cehennemde henneme yerleşti- rusu Allah;
.. kikati inkar eden-
bir araya getire- recek. münafıkların lerle birlikte cehen-
ِحدِيث..=فِيbir söze =غي ِْر ِِهbaşka cektir. .. ve kafirlerin nemde toplayacak-
hepsini ce- tır,
= ِإنَك ِْمsiz de = ِإذًاo zaman
.. ..
hennemde
= ِمثْله ِْمonlar gibi olursunuz
.. ..
toplayacaktır.
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah ِامع ِ =جbütün
ِ= ْالمنافِ ِقينiki yüzlüleri ..
ِجهنَم..=فِيcehennemde
=ج ِميعًاtoplayacaktır
4.
141
,, ِيتربَصون,,ِ=الَذِينonlar gözetleyip d ,, ,,
Onların gözleri O kimseler ki âkı- Onlar, hep sizi onlar ki, sadece
hep sizin üzeri- betlerinizi gözler gözetleyip du- başınıza gelecekle-
ururlar م ِْ ِ =فإeğer
ِْ = ِبكsizi ن nizdedir. Eğer dururlar: Allah ta- rular. Allah´tan ri görmeyi bekler-
Allah size zafer rafından sizlere bir size bir zafer ler: Böylece, eğer
ِ=كانnasibolursa =لك ِْمsize nasip ederse, fetih müyesser
«Biz sizinle be- olursa "Beraber
gelince; sizinle Allahtan size bir
beraber değil zafer ihsan edilirse,
ِ=فتْحbir fetih ِاّلل
,, َِ ,,ِ= ِمنAllah’tan raber değil miy- değil miydik, verin miydik? derler. Sizin yanınızda
dik?» derler. payımızı!" derler. Kafirlere za- değil miydik? der-
=قالواderler Ama eğer kafir- Yok zaferden kâfir- ferden bir pay ler; hakikati inkar
ler üstünlük sağ- lere bir hisse dü- düştüğü za- edenlerin şansları-
ِْ نك,,=أل ِْمbiz de değil miydik?
ن ,, ,, ,, larsa, (bu kez de şerse, "Vaktiyle man da onla- nın yaver gittiğini
onlara) «Sizin ta- sizlere galip gel- ra; size üstün- görünce de (onlara
=معك ِْمsizinle beraber ن ِْ =و ِإve eğer
,, ,, rafınızı tutmadık mişken hayatınızı lük sağlayarak dönüp): Şu mümin-
mı, müminlere bağışlamadık mı? mü´minlerden lere karşı sizi sa-
ِ=كانolursa ِ= ِل ْلكافِ ِرينkâfirlerin karşı size destek Hem sizleri türlü korumadık vunarak sevginizi
vermedik mi?» desiselerle mı? derler. Kı- hak etmedik mi?
ِصيب ِ (=نsavaşta) bir payı ,, ,, derler. Allah kı- mü'minlerin elin- yamet günü derler. Ama Allah,
yamet günü arı- den kurtarmadık aranızda hü- Kıyamet Günü
=قالواderler nızdaki hükmü- mı? Ayırın bakalım küm vercek aranızda hükmünü
4.
142
.. ِ= ِإ َنşüphesiz ِ= ْالمنافِ ِقينiki yüzlüler Münafıklar, Al- Münafıklar Allah'a Doğrusu mü- Bakın, bu ikiyüzlü-
..
lah´ı aldatmaya oyun etmeye uğra- nafıklar; Al- ler, Allahı kandır-
ِ=يخادِعونaldatmağa çalışırlar yeltenirler, ama şıyorlar. Allah da lah´a oyun
..
maya çalışıyorlar;
asıl Allah onları oyunlarına kendile- etmek isterler. halbuki Allah onla-
َِ =Allah’ı ِ=وهوoysa O
اّلل aldatır. Namaz rini uğratıyor. Na- Oysa O, onla- rın (kendi kendile-
..
kılarken isteksiz maza kalktıkları rın oyunlarını rini) kandırmalarını
=خادِعه ِْمonları aldatır ..
ve ciddiyetsiz bi- vakit üşene üşene başlarına ge- sağlıyor. Onlar
çimde ayakta di- kalkarlar, maksat- çirir. Onlar namaz için kalktık-
=و ِإذاzaman da =قامواkalktıkları kilirler. Amaçları ları halka gösteriş, namaza kalk- larında, gönülsüz-
..
insanlara göste- yoksa Allah'ı pek tıklarında ten- ce, sadece insanla-
ِصَلِة َ ال..= ِإلىnamaza riş yapmaktır, Al- az hatıra getirirler. bel tenbel kal- ra görünüp takdir
lah´ın adını pek karlar. İnsan- etsinler diye kalkar-
=قامواkalkarlar ى َِٰ =كسالüşene üşene az anarlar. lara gösteriş lar; Allahı da nadi-
..
yaparlar. Al- ren anarlar;
ِ=يراءونgösteriş yaparlar .. lah´ı pek az
anarlar.
ِ=النَاسinsanlara
ِي ْذكرون..ِ=ولanmazlar اّلل َِ =Allah’ı
َِ ِ=إancak يَل
ل ِ ً =ق ِلbiraz
4. İki taraf arasında Küfr ile iman ara- Ne onlarladır- bu taraftakilerle di-
143
,, ِ =مذبْذ ِبyalpalayıp dururlar
ين ,,
yalpalarlar. Ne sında müzebzeb lar, ne de bun- ğerleri arasında
ِ=بيْنarada ِ= َٰذ ِلكbu bu tarafa ve ne bir haldeler; ne on-
de o tarafa yar lara mal olabiliyor-
larla. İkisi ara- bocalayıp dururlar,
sında bocala- ne o tarafa ne de
َٰهؤل ِِء,,ىَِٰ ِإل,,ِ=لne bunlara ,,
olurlar. Allah´ın lar, ne bunlara. Al-
şaşırttığı kimse- lah kimi yolundan
yıp dururlar. bu tarafa (sadık)
Allah´ ın sap- kalırlar. Allahın
َٰهؤل ِِء,,ى
َِٰ ِإل,,ِ=ولne de onlara ,, ,,
ye sen çıkış yolu çıkarırsa kâbil de-
bulamazsın. ğil sen ona bir yol
tırdığı kimseye saptırdıkları için
yol bulamaz- asla bir çıkış yolu
ِْ =ومkimseye ل
ن ِِ ض ِلْ =يşaşırttığı gösteremezsin. sın. bulamazsın.
4.
144
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler,
sakın müminleri
Ey iman edenler!
Mü’minleri bırakıp
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; mü´minleri olanlar! Müminleri
تت َ ِخذوا..ِ=لtutmayın bırakıp kafirleri
dost edinmeyi-
da kâfirleri dost
edinmeyin (kâfirle-
bırakıp da ka- bırakıp hakikati in-
firleri dost kar edenleri dost
ِ= ْالكافِ ِرينkâfirleri ِ=أ ْو ِلياءdost niz. Yoksa Al-
lah´a, aleyhinize
re yâr olmayın),
yoksa Allah sizleri
edinmeyin. Al- edinmeyin! Suçlu-
lah´ın aleyhi- luğunuz konusun-
ِِ د..ن
ون ِْ = ِمbırakıp işleyecek açık
bir delil mi ver-
kahretmesi için
kendi aleyhinizde
nize apaçık bir da Allahın önüne
ferman ver- açık bir kanıt mı
ِ= ْالمؤْ ِمنِينmüminleri mek istiyorsu- olarak açık hüccet mesini mi is- koymak istiyorsu-
nuz? vermek mi istiyor- tersiniz? nuz?
ِ=أت ِريدونmi istiyorsunuz? .. sunuz?
4.
145
,,ِ= ِإ َنdoğrusu ِ= ْالمنافِ ِقينiki yüzlüler ,,
Hiç şüphesiz
münafıkların yeri
Şüphe yok ki mü-
nafıklar ateşin en
Doğrusu mü-
nafıklar; ce-
Şüphe yok ki, iki-
yüzlüler ateşin en
ِِ الد َْر,,=فِيtabakasındadırlar
ك cehennemin en
alt katıdır. Onla-
alt tabakasındalar
ve kendilerinin im-
hennemin en
alt tabakasın-
dibine atılacaklar
ve sen onlara yar-
ِِ = ْاْلسْفen aşağı ار
ل ,,ِِ َالن,,ِ= ِمنateşin ra yardım ede-
cek hiç birini bu-
dadına geleni ebe-
diyen bulamaya-
dadırlar. Onla-
ra yardımcı
dım edebilecek bi-
rini bulamayacak-
ِت ِجد,,ن ِْ =ولbulamazsın =له ِْمonlar için ,,
lamazsınız. caksın. bulamazsın. sın.
4.
146
.. ِ=إِ َلancak Ancak tevbe Ancak o kimseler Ancak tevbe Ancak tevbe eden-
edenler, durum- ki tevbe ederek edenler, ıslah ler, dürüst ve er-
َ
تابوا..ِ=الذِينtevbe edenler larını düzelten- salâha dönerler. olanlar, Al-
..
demlice yaşayan-
ler, Allah´ın ipine Allah'ın dinine lah´a sarılan- lar, Allaha sımsıkı
صلحوا ْ =وأuslananlar sarılanlar, sırf Al- sımsıkı tutunurlar. lar ve Allah sarılanlar ve yalnız
lah´a bağlanan- Dinlerine de yalnız için dinlerine Ona yürekten ina-
=واعْتصمواyapışanlar ِاّلل َِ = ِبAllah’a lar bir dindarlığı Allah için sarılırlar. bağlananlar nıp bağlananlar ha-
benimseyenler İşte bunlar mü'min- müstenadır. riç: Zira bunlar
=وأ ْخلصواve yapanlar .. işte bunlar, mü- lerle birlikteler. Onlar, müminlerle birlikte
minlerle bera- Mü’minlere ise Al- mü´minlerle olacaklardır ve
=دِينه ِْمdinlerini ّلل َِِ ِ =sırf Allah için berdirler. Allah lah büyük ecir ve- beraberdirler. zamanı geldiğinde
.. ..
4.
147
,, ِ ي ْفع,,=ماne yapacak? اّلل
ل َِ =Allah
,,
Eğer Allah´a Sizler Allah'ın lüt-
şükreder, inanır- funa şükrettikten,
Şükredip iman
ederseniz; Al-
Eğer şükredici olur
ve imana ererseniz
=بِعذابِك ِْمsize azabetmeyi ن ِْ ِ=إeğer
,,
sanız, O sizi niye Kendisine iman
azaba çarptırsın getirdikten sonra
lah, sizin niçin
azab etsin?
neden Allah (geç-
miş günahlarınız-
=شك ْرت ِْمsiz şükreder,,
ki? Hiç şüphesiz Allah sizlere niye
Allah, şükre kar- azap etsin? Allah
Allah Şakir ve
Alim olandır.
dan dolayı) sizi
azaba uğratsın?
=وآم ْنت ِْمve inanırsanız
,,
şılık verir ve her ki şükürlerin seva-
şeyi bilir. bını verici, yürek-
Bilirsiniz ki Allah
şükredenlere karşı-
َِ ,,ِ=وكانAllah
اّلل lerdeki imanı bilici lığını her zaman
bulunuyor. veren ve her şeyi
=شا ِك ًراşükrün karşılığını veren ,, ,, bilendir.
4. Allah zulme uğ- Ağır sözün yüksek Zulme uğra- Allah, bir kötülü-
148
.. ُِّي ِحب..ِ=لsevmez اّلل َِ =Allah rayanların dışın- sesle söylenme- yanların ki ğün, (ondan) zarar
ِ= ْالج ْهرaçıkça وء ِِ سُّ = ِبالkötü da hiç kimsenin
açıkça kötü söz
sinden (haykıra başka; Allah
haykıra söylenme- çirkin sözün
gören tarafından
söylenmesi dışın-
ِِ ْالق ْو..ِ= ِمنsöz söylenmesini
ل ..
söylemesini
sevmez. Hiç
sinden) Allah razı alenen söy-
olmaz, meğer ki lenmesini
da, açıkça dile geti-
rilmesini sevmez.
َِ = ِإdışında ن
ل ِْ =مkendisine kuşkusuz Allah
herşeyi işiten ve
zulüm görenin fer- sevmez. Allah
yadı ola. Allah her Semi, Alim
Allah gerçekten her
şeyi duyan, her şe-
ِ=ظ ِلمhaksızlık edilen .. görendir. ne söylenirse işitir, olandır. yi bilendir;
her ne edilirse bilir.
َِ ..ِ=وكانdoğrusu Allah
اّلل ..
ِيرا ً =قدgüçlüdür
4.
150
ِ= ِإ َنşüphesiz
..
Allah´ı ve pey-
gamberlerini in-
O kimseler ki ne
Allah ne Peygam-
Doğrusu Al-
lah´ı ve pey-
Allah(a inanmak)
ile elçileri(ne inan-
ِي ْكفرون..ِ=الَذِينinkâr edenler ..
kar edenler, Al-
lah ile peygam-
ber tanırlar, o kim-
seler ki Allah'ı ta-
gamberlerini
inkar edenler,
mak) arasında ay-
rım yaparak Allahı
berleri arasında nımak, peygam- Allah ile pey- ve elçilerini inkar
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِاّلل
َِ ِ=بAllah’ı =ورس ِل ِِهve elçilerini ..
ayırım yaparak; berlerini ayırt ede- gamberlerinin
´Buna inanır, fa- rek tanımamak is- arasını ayır-
edenler ile Birisine
inanır, ama diğerini
ِ=وي ِريدونisterler kat şuna inan- terler, o kimseler ki mak isteyen-
mayız´ diyenler "Peygamberlerin ler, bir kısmı-
inkar ederiz! diyen-
ler ve arada bir yol
يف ِرقوا..ن ِْ =أayırmak ِ=بيْنarasını böylece, iman ile kimini tanır, kimini na inanır, bir
küfür arası bir tanımayız" derler kısmını da in-
tutanlar;
ِاّلل
َِ =Allah =ورس ِل ِِهile elçilerinin ..
yol tutturmak is- de böylece küfr ile kar ederiz, di-
teyenler var ya, iman arasında bir yerek bu ikisi-
ِ=ويقولونderler ِ=نؤْ ِمنinanırız yol edinmek heve- nin arasında
sinde bulunurlar. yol tutmak is-
ِ=بِب ْعضkimine ِ=ون ْكفرinkâr ederiz .. teyenler;
4.
,, ِ ِولئ
ك َٰ =أişte ِ=همonlar onlar gerçek an- İşte kâfir oldukları İşte onlar; işte bunlar hakikati
151 lamı ile kafirdir- söz götürmeyen gerçekten ka- inkar edenlerdir ve
ِ= ْالكافِرونkâfirlerdir ِ=حقًّاgerçek ler. Biz kafirler
için onur kırıcı
bunlardır. Bizler fir olanlardır.
kâfirler için zelîl Kafirlere alçal-
biz hakikati inkar
edenler için aşağı-
=وأعْتدْناbiz de hazırlamışızdır ,, ,,
bir azap hazırla-
dık.
edici bir azap tıcı bir azab
âmâde kıldık (O hazırlamışız-
layıcı bir azap ha-
zırlamışızdır.
ِ= ِل ْلكافِ ِرينkâfirlere =عذابًاbir azab ,,
kimseler ki hem Al- dır.
lah'ı, hem pey-
=م ِهينًاalçaltıcı gamberlerini inkâr
ederler. sonra
iman ederken Al-
lah ile peygamber-
lerini birbirinden
ayırmak isterler.
"Peygamberlerin
kimine inanırız,
kimine inanmayız"
derler. İşte kâfir ol-
dukları söz götür-
meyen bunlardır).
4.
152
.. ِ = والَذve onlar ki =آمنواinandılar
ِين .. .. ..
Buna karşılık Al-
lah´a ve pey-
Hem Allah, hem Allah ve pey-
peygamberlerine gamberlerine
Allaha ve peygam-
berlerine inanan ve
ِاّلل
َِ ِ=بAllah’a =ورس ِل ِِهve elçilerine ..
gamberlerine
inananlara ve
iman eden, pey- iman edip on-
gamberlerden hiç- ların birini di-
onlar arasında hiç-
bir ayrım yapma-
يف ِرقوا..=ول ِْمayırım yapmadılar ..
peygamberler
arasında ayırım
birini diğerinden ğerinden
ayırt etmeyen kim- ayırmayanla-
yanlara gelince,
zamanı geldiğinde
ِ=بيْنarasında ِ=أحدhiçbiri yapmayanlara
gelince, Allah
selere gelince, ra; işte onlara
bunlar o mü'minler Allah mükafat-
Allah, onlara müka-
fatlarını (tam ola-
= ِم ْنه ِْمonlardan ِولئِك َٰ =أişte (Allah) .. onların mükafa- ki Allah kendilerine larını verecek- rak) bahşedecektir.
tını ilerde vere- ecirlerini verecek. tir. Allah Ga- Ve Allah, çok ba-
ِ=س ْوفpek yakında .. cektir. Hiç kuş- Allah'ın gufranı fur, Rahim ğışlayıcıdır, rahmet
kusuz Allah af- hadsiz, rahmeti olandır. kaynağıdır.
=يؤْ تِي ِه ِْمverecektir fedicidir, mer- pâyânsız.
hametlidir.
=أجوره ِْمonların da mükâfatlarını .. ..
َِ ..ِ=وكانAllah
اّلل
وراً =غفçok bağışlayan ..
4.
153
,, ِ س أل
ك ِْ =يsenden istiyorlar ِ=أ ْهلehli
,,
Ehl-i Kitap sen- Ehl-i Kitab'ın ileri Kitab ehli se- Tevratın izleyicileri,
den kendilerine gelenleri gökten bir nin kendilerine (ey Peygamber!)
ِِ = ْال ِكتاKitap ِتن ِزل,,ن
ب ِْ =أindirmeni gökten kitap in- kitap indirmeni isti- gökten bir ki- gökten kendilerine
dirmeni isterler. yorlar. Çok görme tab indirmeni bir vahiy indirmeni
=عل ْي ِه ِْمkendilerine = ِكتابًاbir Kitap ,,
Onlar vaktiyle ki bundan daha
Musa´dan bun- büyüğünü
isterler. Musa´ isterler. Onlar Mu-
dan da bun- sadan bunun daha
ِِ سم
اء َ ال,,ِ= ِمنgökten =فق ِْدmuhakkak dan daha büyü- Mûsa'dan istediler. dan daha bü- büyüğünü istemiş-
ğünü isteyerek, "Allah bizlere yüğünü iste- ler ve Bizi Allah ile
=سألواistemişler ى َِٰ =موسMusa’dan ´Bize Allah´ı âşikâr olarak gös- mişlerdi. Ve; yüz yüze getir de-
açıkça göster´ terir" dediler de bize Allah´ı mişlerdi de bu çar-
ِ=أ ْكبرdaha büyüğünü ,, demişlerdi. Bu yolsuzlukları yü- apaçık göster, pıklıkları yüzünden
zalimce tutumları zünden onlara yıl- demişlerdi. onları bir ceza yıl-
ِ َٰذ ِلك,,ن ِْ = ِمbundan =فقالواdemişlerdi yüzünden kendi- dırım çarptı. Sonra Zulümlerinden dırımı çarpmıştı.
lerini yıldırım da kendilerine o dolayı onları Daha sonra (altın)
=أ ِرناbize göster اّلل
,, َِ =Allah’ı çarpmıştı. Arka- kadar açık mucize- yıldırım çarp- buzağıya tapmaya
sından kendile- ler gelmişken tuttu- mıştı. Kendile- başlamışlardı ve
ً =ج ْهرِةaçıkça rine açık belge- lar danayı Allah rine bunca hakikatin bütün ka-
ler geldikten edindiler. Bizler bu açık ayetler ve nıtları kendilerine
ِ=فأخذتْهمderhal onları yakalamıştı ,, ,, sonra buzağıya isyanlarını afvettik deliller geldik- geldikten sonra
taptılar. Bunu da ve Mûsa'ya kendi- ten sonra da yapmışlardı bunu.
ِصا ِعقة َ =الyıldırım gürültüsü ,,
bağışladık ve lerine karşı kâhir buzağıya tap- Yine de bu (günah-
=بِظ ْل ِم ِه ِْمhaksızlıklarından dolayı ,,
Musa´ya açık bir bir kudret verdik. tılar. Nihayet ları)nı silmiş ve
mesaj verdik. Biz, bunu af- Musaya (hakikatin)
=ث َِمsonra =اِت َخذواtutmuşlardı fettik ve Mu- açık kanıtını bah-
sa´ya apaçık şetmiştik,
ِ= ْالعِجْ لbuzağıyı (tanrı) ,,
bir hüccet
verdik.
ِجاءتْهم,,ما,,ب ْع ِِد,,ن ِْ = ِمkendilerine gel ,,
=فعف ْوناvazgeçtik
ِ َٰذ ِلك,,ن ِْ =عbundan da ,,
4.
155
,, ِض ِه ْمِ ن ْق,,=ف ِبماbozmalarından Yahudiler verdik- (155-156-157) İşte Sözlerini
leri sözlerinden onları rahmetimiz bozmaları, Al-
Böylece, taahhütle-
rini çiğnedikleri, Al-
= ِميثاقه ِْمsözlerini caydılar. Allah´ın sahasından uzak- lah´ın ayetle-
ayetlerini inkar laştırdığımız, o rini inkar et-
lahın mesajlarını
reddettikleri, pey-
=وك ْف ِر ِه ِْمinkâr etmelerinden ,,
ettiler, Peygam- verdikleri misakı meleri, pey-
berlerini, sebep- bozmaları, Allah'ın gamberlerini
gamberleri haksız
yere öldürdükleri
ِِ = ِبآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın siz yere öldürdü- âyâtını tanımama- haksız yere
ler ve ´Bizim ları, peygamberleri öldürmeleri,
ve Kalplerimiz za-
ten bilgi ile doludur
ِ=وقتْ ِل ِهمöldürmelerinden kalplerimiz kılıçla nâhak yere öldür- kalblerimiz diye böbürlendikleri
kaplıdır´ dediler. meleri yüzünden- perdelidir, için (onları ceza-
ِ= ْاْل ْنبِياءpeygamberleri ْر ِِ =بِغيyere Oysa Allah kafir- dir. Sonra da "Bi- demeleri yü- landırdık), hayır,
likleri sebebiyle zim kalplerimiz kat zünden Allah, aslında Allah, haki-
ِ=حقhaksız kalplerini mühür- kat örtü içinde se- evet, inkarla- kati inkar etmele-
lemiştir. Bundan nin sözünü dinle- rına karşılık rinden dolayı onla-
=وق ْو ِل ِه ِْمve demelerinden ötürü
,, ,, dolayı onlar, pek yemez" demeleri onların kalble- rın kalplerini mü-
azı dışında iman yüzünden de -ki rini mühürledi, hürlemiştir ve
=قلوبناkalblerimiz ِ=غ ْلفkılıflı etmezler. hiç öyle değil, küf- onun için bun- (şimdi) artık çok az
re daldıkları için Al- ların pek azı şeye inanırlar;
ِْ =بhayır ,fakat ِ=طبعmühürlemiştir
ل ,, lah kalplerinin üs- hariç inan-
tüne hüsran müh- mazlar.
َِ =Allah =عليْهاüzerini
اّلل rünü vurmuş da,
=بِك ْف ِر ِه ِْمinkârlarından ötürü ,,
pek azından baş-
kası imana gel-
mez- bundan baş-
ِيؤْ ِمنون,,ِ=فَلartık inanmazlar ,,
ka küfürlerini art-
َِ ِ=إancak يَل
ل ِ ً =ق ِلpek az ,,
tırmaları ve Mer-
yem'e azîm büh-
tanda bulunmaları
ve "İşte bizler
resûlullah dediğiniz
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
İsa'yı öldürdük!"
demeleri yüzün-
dendir. Halbuki
onu ne öldürdüler,
ne de astılar. An-
cak kendilerine öy-
le göründü. Onda
ihtilâfa düşenler,
kat'iyyen şüphe
içinde yuvarlanı-
yorlar. Onun hak-
kında zanna tâbi
olmaktan başka bir
ilimleri yok. Gerçek
onu öldürmediler.
4.
156
.. ِ=وبِك ْف ِر ِه ْمküfürlerinden Kafirliklerinden “
dolayı ve Mer-
“ “ Küfür etmeleri
ve Meryem´e
ve hakikati inkar et-
tikleri ve Meryeme
=وق ْو ِل ِه ِْمve sözlerinden
..
yem´e büyük ifti-
ra atmalarından
büyük iftirada
bulunmaların-
korkunç bir iftira at-
tıkları için
ِم ْريم..ى َِٰ =علMeryem’e dolayı. dan.
=ي ِقينًاyakînen
4.
158
ِ=ب ْلhayır ِ=رفعهonu yükseltti
.. ..
Tersine Allah,
O´nu kendi katı-
Dedikleri gibi değil, Bilakis Allah,
Allah onu kendi onu kendi ka-
Hayır, Allah onu
Kendi katına yü-
َِ =Allah = ِإل ْي ِِهkendisine
اّلل na çıkardı. Hiç
şüphesiz Allah
civâr-ı izzetine
yükseltti. Allah
tına yükselt-
miştir. Allah;
celtti. Allah gerçek-
ten kudret ve hik-
َِ ..ِ=وكانAllah
اّلل üstün iradeli ve
hikmet sahibidir.
azîzdir, hakîmdir. Aziz´dir, Ha-
kim´dir.
met sahibidir.
4.
159
,, ِ=وإِ ْنAndolsun Kitap Ehli´nden
hiç kimse yoktur
Ehl-i Kitap içinden
kim varsa kasem
Kitab ehlinden
hiç kimse yok-
Nitekim geçmiş
vahyin izleyicilerin-
ِِ أ ْه,,ن
ل ِْ = ِمehlinin her biri ,, ,,
ki, ölümünün
eşiğinde İsa´ya
ederim ki ölümün-
den evvel ona mu-
tur ki; ölü-
münden önce
den hiç kimse yok-
tur ki, ölümü anın-
ِِ = ْال ِكتاKitap ل
ب َِ ِ=إancak iman etmemiş
olsun. Fakat kı-
hakkak iman ede-
cek O da kıyamet
ona inanacak
olmasın. O da
da, İsa ile ilgili ha-
kikati kavramamış
َِ =ليؤْ ِمنmutlaka inanacaktır =بِ ِِهona
ن ,,
yamet günü İsa,
onların aleyhin-
günü Ehl-i Kitap
aleyhine şahit ola-
kıyamet günü
aleyhlerinde
olsun; ve Kıyamet
Günü İsa, (bizzat)
ِ=قبْلönce =م ْو ِت ِِهölümünden de şahitlik ede- cak. şahid olacak- onların aleyhine
cektir. tır. hakikate şahitlik
ِ=وي ْومgünü de = ْال ِقيام ِِةkıyamet
,, yapacaktır.
ِ=يكونO olacaktır
,,
4.
160
.. =فبِظ ْل ِمyaptıkları zulümlerden ..
(160-161) İşte (160-161) İşte Ya- Yahudi olanla- Böylece, o zaman,
yaptıkları bunca hudiliğe sâlik bulu- rın zulümleri Yahudi itikadına
هادوا..ِالَذِين..ِ= ِمنYahudilerin zulümlerden, bir nanların o yaman ve bir çok mensup olanlar ta-
çok kimsenin Al- zulümleri yüzün- kimseleri Allah rafından işlenen
=ح َر ْمناyasakladık =عل ْي ِه ِْمonlara lah yoluna gir- den ve birçok in- yolundan çe- zulümden dolayı,
mesini engelle- sanları Allah'ın yo- virmelerinden (daha önce) tattır-
ِ=طيِباتtemiz ve hoş şeyleri .. .. ..
melerinden, men lundan çevirmeleri dolayı; kendi- dığımız hayatın
edilmiş olan faizi yüzünden ve nehy lerine, helal kı- bazı nimetlerinden
ِْ َ=أ ِحلhelal kılınmış =له ِْمkendilerine
ت .. almalarından ve edildikleri halde ri- lınmış şeyleri onları yoksun bı-
insanların malla- ba almaları yüzün- yasakladık. raktık; (böyle yap-
=وبِص ِد ِه ِْمçevirmelerinden dolayı .. rını haksız yolla- den ve halkın ma- tık), çünkü Allah
ra başvurarak lını haram olarak yolundan her an
ِِ سبِي..ن
ل ِْ =عyolundan اّللَِِ =Allah yemelerinden yemeleri yüzün- sapmaktaydılar,
dolayı, daha ön- dendir ki Bizler ev-
يرا ً ِ=كثçoklarını ce helal olan ba- velce kendilerine
zı temiz madde- helâl olmuş birçok
ler Yahudilere pâk nimetlerimizi
haram kılındı. kendilerine haram
Ayrıca onların kıldık ve kâfir olan-
arasındaki kafir- larına dayanılma-
lere acı bir azap yacak azap âmâde
hazırladık. eyledik.
4.
161
,, =وأ ْخ ِذ ِه ِمalmalarından ötürü ,,
(160-161) İşte “
yaptıkları bunca
“ “ Kendilerine yasaklandığı halde
yasaklanan fa- faiz alıyorlardı ve
الربا ِ =riba =وق ِْدrağmen zulümlerden, bir
çok kimsenin Al-
izi almaları ve başkalarının malını
haksız yere haksız yere harcı-
=نهواmenedilmelerine ِ=ع ْنهondan lah yoluna gir-
mesini engelle-
insanların yorlardı. (Böylece,)
mallarını ye- onlar arasından
=وأ ْك ِل ِه ِْمve yemelerinden ötürü
,, ,,
melerinden, men
edilmiş olan faizi
melerinden hakikati inkar (et-
ötürü. Onların meye devam)
ِ=أ ْموالmallarını اس ِ ِ َ=النinsanların almalarından ve küfür içinde edenler için şiddetli
insanların malla- olanlarına bir azap hazırladık.
ِِ اط
ل ِ =بِ ْالبhaksız yere ,, rını haksız yolla- elem verici bir
ra başvurarak azab hazırla-
=وأعْتدْناhazırladık yemelerinden dık.
dolayı, daha ön-
ِ= ِل ْلكافِ ِرينinkâr edenlere de ,, ,, ce helal olan ba-
zı temiz madde-
= ِم ْنه ِْمiçlerinden =عذابًاbir azab ,, ler Yahudilere
haram kılındı.
=أ ِلي ًماacı Ayrıca onların
arasındaki kafir-
lere acı bir azap
hazırladık.
4.
162
.. ِ= َٰل ِك ِنfakat Fakat onlardan Lâkin içlerinden Fakat onlar- İçlerinden bilgide
bilim alanında ilimde rüsûhu olan- dan ilimde de- derinleşmiş olanla-
ِالرا ِسخون َ =derinleşmiş olanlar ..
derinleşenlere, larla mü'minler sa- rinleşmiş olan- ra, sana ve senden
hem sana ve na indirilen Kitab'a lar ve öncekilere indiril-
ْال ِع ْل ِِم..=فِيilimde = ِم ْنه ِْمiçlerinden hem de senden da, senden evvel mü´minler; miş olana iman
öncekilere indiri- indirilene de iman sana indirilen edenlere, (özellik-
ِ=و ْالمؤْ ِمنونve müminler ..
len kitaba ina- ederler. Hele o kitaba ve sen- le) namazlarında
nan müminlere, namaz kılan kulla- den önce indi- dikkatli ve devamlı
ِ=يؤْ ِمنونinanırlar namaz kılanlara, rım yok mu, onlar rilmiş olanlara olanlara, karşılık
zekat verenlere, ve zekât verenler inanırlar. Na- beklemeden har-
ِأ ْن ِزل..=بِماindirilene ِ=إِليْكsana Allah´a ve ahiret ve Allah'a ve âhiret maz kılanlara, cayanlara, Allaha
gününe inanan- gününe inananlar zekat verenle- ve Ahiret Gününe
ِأ ْن ِزل..=وماve indirilene .. lara büyük bir da iman ederler. re, Allah ve inananlara gelince;
mükafat verece- İşte bunlar o kim- ahiret gününe işte Biz, bunlara
ِق ْب ِلك..ن ِْ = ِمsenden önce .. ğiz. seler ki Bizler ken- inannalara el- büyük bir mükafat
dilerine büyük ecir- bette büyük bahşedeceğiz.
ِيمين ِ =و ْالم ِقO kılanlar
.. ler vereceğiz. bir mükafat
vereceğiz.
ِصَلة َ =الnamazı
ِ=و ْالمؤْ تونverenler ِالزكاة َ =zekatı
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
4.
163
,, = ِإنَاbiz =أ ْوحيْناvahyettik Nuh´a ve ondan
önce gelen pey-
Yâ Muhammed! Nuh´a, ondan
Sana Bizler vahyi sonra gelen
Bak, (ey Peygam-
ber,) Biz Nuha ve
ِ= ِإليْكsana da =كماgibi
,,
gamberlere in-
dirdiğimiz gibi
indirdik, nasıl ki peygamberle-
Nuh ile ondan son- re, İbrahim´e,
ondan sonraki bü-
tün peygamberlere
=أ ْوحيْناvahyettiğimiz sana da vahiy
indirdik. Nitekim
ra gelen peygam- İsmail´e, İs-
berlere de vahyi hak´a,
vahyettiğimiz gibi
sana da vahyettik:
ِنوح,,ى َِٰ = ِإلNuh’a İbrahim´e, İs-
mail´e, İshak´a,
indirmiştik. İbra- Ya´kub´a ve
him'e, İsmail'e, İs- torunlarına,
tıpkı İbrahime, İs-
maile, İshaka, Ya-
ِ=والنَبِيِينve peygamberlere ,, Yakub´a, Ya- hak'a, Yakub'a, İsa´ya, Ey- kuba ve İsa, Ey-
kub´un torunları- Yakup oğullarına, yüb´a, Yu- yub, Yunus, Harun
ب ْع ِد ِِه,,ن ِْ = ِمondan sonraki ,, na, İsa´ya, Ey- İsa'ya, Eyyüb'e, nus´a, Ha- ve Süleyman dahil
yub´a, Harun´a, Yunus'a, Hârun'a, run´a ve Sü- onların torunlarına
=وأ ْوحيْناnitekim vahyetmiştik ,, Süleyman´a va- Süleyman'a da leyman´a vah- vahyettiğimiz gibi;
hiy indirmiş, Da- vahyi indirmiştik. yettiğimiz gibi, ve Davuda bir ilahi
ِ ِإبْرا ِهيم,,ى َِٰ = ِإلİbrahim’e vud´a da Ze- Ve Dâvud'a Ze- şüphesiz sana hikmet kitabı ba-
bur´u vermiştik. bur'u vermiştik. da vahyettik. ğışladığımız gibi;
ِ=و ِإسْما ِعيلİsmail’e Davud´a da
Zebur´u ver-
ِ=وإِسْحاقİshak’a dik.
ِ=وي ْعقوبYakub’a
ِِ =و ْاْلسْبsıbtlara ى
اط َِٰ =و ِعيسÎsa’ya
ِ=وأيُّوبEyyub’a ِ=ويونسYunus’a
ِ=وهارونHarun’a
ِ=وسليْمانSüleyman’a da ,,
=وآتيْناve vermiştik
,,
4.
164
.. ِ=ورس ًَلelçilere =ق ِْدelbette Daha önce bazı- Bunlardan başka Kıssalarını
larını sana anlat- sana evvelce bil- daha önce
ve hem daha önce
sana bildirdiğimiz
صناه ِْم ْ =قصanlattığımız tığımız, bazıları- dirdiğimiz pey- sana anlattı-
nı da anlatmadı- gamberlerle sana ğımız pey-
(öteki) elçilere,
hem de bahsetme-
ِ=عليْكsana ِقبْل..ن ِْ = ِمdaha önce ..
ğımız peygam- bildirmediklerimize gamberlerle,
berler gönderdik. vahyi indirdik. kıssasını sana
diğimiz elçiler(e
vahyettiğimiz) gibi:
ِ ً =ورسve elçilere de
َل .. ..
Allah, Musa ile Mûsa'ya ise Allah anlatmadığı-
de bizzat konuş- söylemek nasıl mız peygam-
ve Allahın Musaya
sözünü söylediği
صه ِْم ْ ن ْقص..=ل ِْمanlatmadığımız tu. olursa öyle söyledi. berlere de. Ve
Allah Musa ile
gibi;
َِ =Allah ى
اّلل َِٰ =موسMusa’ya da ..
4.
166
.. ِ= َٰل ِك ِنoysa اّلل
َِ =Allah Fakat Allah sana Lâkin sana indirdi-
indirdiği kitabın ği Kur'an'ı ilm-i
Lakin Allah,
sana indirdiği-
Ama Allah, sana
bahşettiği hakikate
ِ=ي ْشهدşahidlik eder ..
kendi bilgisi al- ezelîsiyle indirdiği-
tında indirilmiş ne Allah şahit, me-
ne şahidlik
eder. Onu bi-
(Bizzat Kendisi)
şahitlik yapar: onu
ِأ ْنزل..=بِماindirdiğini ِ=إِليْكsana olduğuna şeha- lekler de buna şa-
det eder. Melek- hit. Allah'ın şeha-
lerek indirmiş-
tir. Melekler
kendi hikmetinin bir
ürünü olarak bah-
ِ=أ ْنزلهindirmiş olduğuna ..
ler de buna şa- deti sana elverir.
hitlik ederler. As-
de şahidlik
ederler. Esa-
şettik ve melekleri
de ona şahit tut-
=بِ ِع ْل ِم ِِهkendi bilgisiyle
.. lında Allah´ın sen şahid ola- muştur; oysa hiç
şahitliği yeterli- rak Allah ye- kimse Allahın şa-
ِ=و ْالمَلئِكةmelekler de .. dir. ter. hitliği gibi şahitlik
yapamaz.
ِ=ي ْشهدونşahidlik ederler ..
4.
167
,, ِ= ِإ َنşüphesiz Kafir olup başka- Allah tanımayan,
larını da Allah sonra da Allah'ın
Muhakkak ki
küfredip in-
Hakikati inkar et-
meye ve başkala-
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edip ,,
yolundan alıko- kullarını Allah'ın
yanlar, hiç kuş- yolundan çeviren
sanları Allah
yolundan alı-
rını Allah yolundan
saptırmaya şart-
=وصدُّواmenedenler kusuz koyu bir kimselerin pek
sapıklığa düş- uzak bir dalâl içine
koyanlar, de-
rin bir sapıklı-
lanmış olanlar, de-
rin bir sapıklık için-
ِِ س ِبي,,ن
ل ِْ =عyolundan اّلل
َِِ =Allah müşlerdir. düştükleri âşikâr. ğa düşmüş-
lerdir.
dedirler.
4.
168
.. ِ=إِ َنşüphesiz Allah kafirleri ve (168-169) Allah ta- Muhakkak ki Hakikati inkar et-
zalimleri ne ba- nımayan, Allah'ın küfreden ve meye ve zulüm iş-
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edip ..
ğışlayacak ne de kullarına zulmeden zulmedenleri lemeye şartlanmış
doğru yola ilete- kimseleri Allah ba- Allah, bağışla- olanları, Allah asla
=وظلمواzulmedenler var ya .. ..
cektir. ğışlamayacak ve yacak ve onla- affetmeyecek ve
kendilerine o için- rı doğru yola onlara bir yol gös-
ِِ يك..=ل ِْمolmayacak اّلل
ن َِ =Allah de ebediyen kala- iletecek değil- termeyecektir;
cakları cehennem dir.
ِ= ِلي ْغ ِفرbağışlayan =له ِْمonları yolundan başka bir
yol göstermeyecek
ِلي ْهدِيه ِْم..ِ=ولve iletmeyecektir .. ki bu da Allah için
pek kolay.
=ط ِريقًاyola
4.
169
,, ِ= ِإ َلsadece Onların iletile- “
cekleri tek yol
“ “ Ancak cehen-
nem yoluna.
cehennem yolun-
dan başka, orada
ِ=ط ِريقyoluna (iletecektir) ,,
cehennem yolu-
dur. Orada ebedi
Onlar orada
temelli kalıcı-
sonsuza kadar ka-
lacaklardır; Bu, Al-
ِ=جهنَمcehennemin olarak kalacak-
lardır. Bunu
dırlar. Bu ise
Allah´a pek
lah için çok kolay-
dır.
ِ=خا ِلدِينkalacaklardır =فِيهاorada yapmak Allah
için pek kolaydır.
kolaydır.
4.
170
.. أيُّها..=ياEy ِ=النَاسinsanlar Ey insanlar, Ey insanlar, görü- Ey insanlar; Ey insanlar! Elçi si-
peygamber size yorsunuz, Rabbi- Peygamber, ze Rabbinizden
=ق ِْدmuhakkak ki ِ=جاءكمsize getirdi Rabbinizden
..
nizden sizlere hak size Rabbı- hakikati getirdi: o
..
gerçeği getirdi. Peygamber gel- nızdan ger- halde kendi iyiliği-
ِالرسول َ =Elçi ق ِِ = ِب ْالحgerçeği Buna inanınız, miş, ona iman geti- çekle geldi. niz için inanın! Ve
yararınıza olan rin de kendiniz için Kendi yararı- eğer hakikati inkar
ر ِبك ِْم..ن ِْ = ِمRabbinizden budur. Ama eğer hayırlı yolu tutmuş nıza olarak ederseniz, bilin ki
inkar ederseniz, bulunun. Yok, küf- hemen iman göklerde ve yerde
آمنوا ِ =فinanın =خي ًْراyararınıza olarak biliniz ki, gökler- re saparsanız bilin edin. Eğer kü- olan her şey Allaha
..
de ve yeryüzün- ki göklerde, yerde für ederseniz; aittir ve Allah her
=لك ِْمkendi ن ِْ =و ِإeğer de ne varsa ne varsa hep Al- muhakkak ki şeyi bilendir, hik-
hepsi Allah´ındır. lah'ın olduğu gibi göklerde ve met sahibidir!
=ت ْكفرواinkâr ederseniz ن .. َِ ِ =فإbilin ki Hiç kuşkusuz Al- Allah alîmdir, yerde olanlar ..
lah her şeyi bilir hakîmdir. Allah´ındır. Al-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
4.
171
,, =ياEy ِ=أ ْهلehli ب ِِ = ْال ِكتاKitap Ey Kitap Ehli, di-
niniz konusunda
Ey Ehl-i Kitap! Di- Ey Ehl-i Kitab; Ey incilin izleyicile-
ninizde taşkınlık dininizde taş- ri! Dininiz(in temeli
ت ِْغلوا,,ِ=لtaşkınlık etmeyin ,,
aşırılığa sapma-
yınız, Allah hak-
etmeyin, Allah'ın kınlık etmeyin. olan hakikat)in sı-
hakkında böyle Allah hakkın- nırlarını aşmayın
دِينِك ِْم,,=فِيdininizde kında gerçek
olmayan sözler
haktan başka şey- da ancak ger- ve Allah hakkında
ler söylemeyin. çeği söyleyin. yalnız hakikati söy-
تقولوا,,ِ=ولve söylemeyin ,,
söylemeyiniz.
Meryem oğlu İsa
Haberiniz olsun ki Meryem oğlu leyin! Meryem oğlu
Meryem'in oğlu İsa İsa Mesih; Al- İsa Mesih sadece
=علىhakkında اّلل َِِ =Allah Mesih, Allah´ın Mesih Allah'ın an- lah´ın pey- Allahın elçisi, Onun
sadece bir pey- cak peygamberi ve gamberi, Meryeme ulaştırdı-
َِ = ِإolmayan şeyleri ق
ل ,, َِ = ْالحgerçek gamberi, Mer- Meryem'e ilkâ ey- O´nun Mer- ğı vaadi(nin tahak-
yem´e sunduğu lediği (eriştirdiği / yem´e ulaştır- kuku) ve Onun ya-
ِ ْالم ِسيح,,= ِإنَماMesih = ِعيسىÎsa bir kelimesi ve ulaştırdığı) kelime- dığı kelimesi rattığı bir can idi. O
ondan gelen bir sidir. Ve kendinden ve kendinden halde Allaha ve
ِ=ابْنoğlu ِ=م ْريمMeryem ruhtur. Allah´a sudûr etmiş ruh- bir ruhtur. Al- peygamberlerine
ve peygamberi- dur, başka bir şey lah´a ve pey- inanın ve (Tanrı
ِ=رسولelçisi اّلل َِِ =Allah’ın ne inanınız. Al- değil. Gelin, Allah gamberlerine bir) üçlüdür! deme-
lah «üçtür» de- ve peygamberleri- iman edin. Al- yin. Kendi iyiliğiniz
ِ=وك ِلمتهO’nun kelimesi =أ ْلقاهاattığı ,, meyiniz. Bundan ne iman getirin. lah üçtür, de- için (bu iddiadan)
vazgeçiniz, hay- Hem sakın "üçtür" meyin. Kendi vazgeçin. Allah, tek
ِم ْريم,,ى َِٰ =إِلMeryem’e rınıza olan bu- demeyin. Bundan yararınıza ola- ilahtır; çocuk sahibi
dur. Allah ancak vazgeçerek hayırlı rak bundan olmaktan münez-
ِ=وروحve bir ruhtur ِ= ِم ْنهO’ndan
,, ,,
tek bir ilahtır, ço- yolu tutmuş bulu- vazgeçin. Al- zehtir, göklerde ve
cuğu olmaktan nun. Bilin ki, Allah lah sadece bir yerde olan her şey
آمنوا ِ =فinanın ِاّلل َِ ِ=بAllah’a münezzehtir, eşi olmayan tek Al- tek ilahtır. Ço- O'na aittir ve hiç
=ورس ِل ِِهve elçilerine ,,
göklerde ve yer-
yüzünde bulu-
lah'tır. Kendisinin cuğu olmaktan kimse Allah kadar
oğlu bulunmak gibi münezzehtir. güvene layık değil-
تقولوا,,ِ=ولdemeyin nan herşey
onundur. Allah
şâibelerden kendi- Göklerde
sini tenzih ederim. olanlar da,
dir.
ِ(=ثَلثةAllah) ”Üçtür” ,,
insan için yeterli
bir vekildir.
Göklerde ne varsa, yerde olanlar
yerde ne varsa da O´nundur.
=ا ْنتهواbuna son verin ,, ,,
hep O'nun. Kendi- Vekil olarak
lerini Allah'ın Allah yeter.
=خي ًْراyararınıza olarak =لك ِْمkendi ,, sıyânette olması
bütün mevcudât
= ِإنَماçünkü اّلل َِ =Allah ِ= ِإ َٰلهtanrıdır için elverir.
ِله,,ِيكون,,ن ِْ =أolmaktan
=ول اِدçocuk sahibi ِ=لهO’nundur
,,
4.
172
.. ِ يسْت ْن ِك..ن
ف ِْ =لçekinmez Ne Mesih Al-
lah´a kul olmak-
Allah'ın kulu olmak
hiçbir zaman ne
Mesih, Allah´a
kul olmaktan
Ne İsa, Allahın kulu
olmaktan kaçına-
ِ= ْالم ِسيحMesih ِيكون..ن ِْ =أolmaktan tan kaçınır ve
nede Allah´a ya-
Mesih'in, ne de
mukarreb melekle-
asla çekin-
mez. Gözde
cak kadar gurura
kapıldı, ne de Ona
=عِْبدًاkul ّلل َِِ ِ =Allah’a kın melekler.
Kim ona kul ol-
rin gücüne gitmez.
Onun kulluğu kim-
melekler de.
Kim, O´na kul-
yakın olan melek-
ler. Ona kulluk et-
ِ ْالمَلئِكة..ِ=ولve melekler de .. ..
maktan kaçınır,
büyüklük taslar-
lerin gücüne gider,
kimlerin azametine
luktan çekinir
ve büyüklük
meyi gururlarına
yediremeyenler ve
ِ(= ْالمق َربونAllah’a) yaklaştırılmış .. sa, bilsin ki, Al- dokunursa bilsinler taslarsa; bilsin küstahça böbürle-
lah hepsini hu- ki, hepsini birden ki, O hepsini nenler (bilsinler ki
ِْ =ومkim ف
ن ِْ =يسْت ْن ِكçekinir zurunda bir ara- karşısında haşre- huzuruna top- hesap günü) Allah
ya getirecektir. decek. layacaktır. hepsini kendi ka-
ِعبادتِ ِِه..ن ِْ =عO’na kulluktan .. tında toplayacaktır.
4.
173
,, =فأ َماgelince آمنوا,,ِ=الَذِينinanıp İman edip iyi İşte o zaman vak- İman edip sa- orada, iman edip
ameller işleyen- tiyle iman edenler, lih ameller iş- doğru ve yararlı iş-
=وع ِملواyapanlara lere mükafatları- salâh işleyenler leyenlere ge- ler yapanlara bütün
nı eksiksiz öde- kimlerse onların lince; onlara mükafatlarını ba-
ِِ صا ِلحا
ت َ =الiyi işler yecek, hatta lüt- ecirlerini ödedikten mükafatlarını ğışlayacak ve lüt-
,,
fundan onlara başka kerem-i ödeyecek ve fuyla fazlasını da
=فيوفِي ِه ِْمeksiksiz ödeyecek daha fazlasını ilâhîsiyle kendileri- daha fazlasını verecektir; gururla-
,,
verecektir. Kul ne daha ziyadesini da ihsan ede- nan ve küstahça
=أجوره ِْمmükâfatlarını olmayı kendisine verecek. Allah'ın cektir. Kulluk böbürlenenleri ise
yedirmeyip bü- kulluğu güçlerine etmekten çe- şiddetli bir azap ile
=وي ِزيده ِْمve daha fazlasını da verecekti yüklük taslayan- giden, azametleri- kinenleri ve cezalandıracaktır:
,, ,, ,, ,,
ları da acı bir ne dokunanlara büyüklük tas- onlar kendilerini ne
r ه ِِ ض ِلْ ف,,نِْ = ِمlütfundan azaba çarptıra- gelince, bunları layanları elem Allahtan koruyacak
caktır. Bunlar Al- dayanılmaz azâba verici bir aza- ve ne de yardım
=وأ َماgelince lah´tan başka uğratacak ve ken- ba uğratacak- edecek birini bula-
hiçbir dost, hiçbir dilerini Allah'a kar- tır. Onlar, bileceklerdir.
اسْت ْنكفوا,,ِ=الَذِينçekinip yardım edici bu- şı himaye edecek, kendilerine Al-
lamazlar. yardımlarına yeti- lah´tan başka
=واسْت ْكبرواbüyüklük taslayanlara şecek kimse bula- bir dost ve
,,
يرا
ً ص ِ ن,,ِ=ولne de bir yardımcı ,, ,, ,,
4.
174
.. أيُّها..=ياEy =النَاسقدْق ِْدinsanlar Ey insanlar size Ey insanlar! Bakın,
Rabbinizden ke- Rabbinizden sizle-
Ey insanlar;
Rabbınızdan
Ey insanlar! Rab-
binizden size haki-
=جاءك ِْمsize geldi ِ=ب ْرهانdelil ..
sin kanıt geldi ve re burhan geldi;
size apaçık bir bakın sizlere hakkı
size açık bir
delil geldi ve
katin bir tezahürü
geldi ve size aydın-
ربِك ِْم..ن ِْ = ِمRabbinizden ışık indirdik. bâtıldan ayırır nur
indirdik.
size apaçık bir
nur indirdik.
latıcı bir ışık gön-
derdik.
=وأ ْنز ْلناve indirdik = ِإليْك ِْمsize
..
4.
175
,, =فأ َماgelince آمنوا,,ِ=الَذِينinanıp Allah kendisine Kimler Allah'a Allah´a iman Allaha iman eden-
inanıp sarılanları iman getirirler de edenleri ve lere ve Ona sımsıkı
ِاّلل
َِ ِ=بAlah’a =واعْتصمواyapışanlara bağışına kavuş- nurlarsa, işte onları ları; Allah Allah onları rahmeti
rahmetine, bol ona sımsıkı tutu- O´na sarılan- sarılanlara gelince,
=بِ ِِهO’na =فسيد ِْخله ِْمsokacak turacak, onları rahmetinin harîmi- rahmetine ve ve lütfu ile kuşata-
doğru yola ilete- ne, fazl-ı ilâhîsinin bol nimetine cak ve dosdoğru
ِرحْ مة,,= ِفيbir rahmetin içine cektir.,,
harîmine alacak ve kavuşturacak- bir yol ile Kendisine
Kendisine varanı tır. Onları,
,,
yöneltecektir.
ِ= ِم ْنهkendinden ِ=وفضْلve lütfun dosdoğru yolun kendisine gö- ,,
yolcuları edecek. türen doğru
=وي ْهدِي ِه ِْمve onları iletecektir ,, ,, yola eriştire-
cektir.
= ِإل ْي ِِهkendisine varan ,,
4.
176
.. ِ =يسْت ْفتونsenden fetva istiyorlar
ك .. ..
Senden fetva is-
terler, de ki: “Si-
Yâ Muhammed, Senden fetva
senden fetva isti- isterler. De ki:
Onlar senden,
kendilerini aydın-
ِِ =قde ki اّلل
ل .. َِ =Allah ze ikinci derece-
den mirasçılar
yorlar, onlara de ki: Size babası
Babası ve çocuğu ve çocuğu ol-
latmanı isterler. De
ki: Allah, birinci de-
=ي ْفتِيك ِْمsize şöyle açıklıyor .. ..
hakkında fetvayı
Allah veriyor:
olmayanlar hak- mayanın mi-
kındaki hükm-i rası hakkında
receden mirasçı bı-
rakmayanlar(dan
ْالكَلل ِِة..=فِيkelale hakkında hükmünü .. ..
Çocuğu olmayıp
bir kız kardeşi
şer'iyi Allah sizlere fetvayı Allah
bildiriyor: Oğlu ol- veriyor. Çocu-
kalan miras) ile ilgi-
li kurallar konusun-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
bulunan kimse mayan bir adam ğu olmayıp bir da (böylece) sizi
ِإِ ِن =eğer ِْامرؤ
=kişinin =ölen ِهلك
ölürse, bıraktığı- ölürse ve kendisi- kız kardeşi bu- aydınlatır: eğer bir
ِليْسِ له
.. =yok ِولد
=çocuğu
nın yarısı kız nin bir kızkardeşi lunan erkek erkek, çocuk bı-
kardeşe kalır. varsa, bıraktığı mi- ölürse; bırak- rakmadan ölürse
ِوله =varsa ِأ ْخت
=bir..kız..kardeşi Fakat kız karde- rasın yarısı ona
şinin çocuğu
tığının yarısı ve bir kız kardeşi
düşer, ölen kızkar- kız kardeşine varsa, onun tere-
فلها =o(kız..kardeşi)nindir yoksa, kendisi deşi ise, çocuğu kalır. Fakat kız kesinin yarısına kız
ona tamamen da yoksa kendisi kardeşinin ço- kardeşi sahip ola-
ِصف ْ ِن
=yarısı varis olur. Eğer ona vâris olur. cuğu yoksa; caktır; kız kardeşin
kız kardeş kal- Eğer kızkardeşler kendisi ona çocuk bırakmadan
ِما ترك.. =bıraktığı..malın mışsa, bıraktığı- iki iseler, onun bı- tamamen va- ölmesi halinde ise
nın üçte ikisi on- raktığından üçte ris olur. Eğer erkek onun mirası-
ِوهو =fakat..kendisi laradır. Erkek, ikisi kendilerinindir. iki kız kardeş nı alacaktır. Fakat
kadın, karışık Eğer kardeşler er- kalmışsa; bı- iki kız kardeş var-
ي ِرثها=onun..mirasını..alır =eğer ِْ ِإ
ن kardeşlerse, er- kekli kadınlı olarak raktığının üçte sa, ikisi (birlikte)
keğe iki dişinin ikiden ziyade ise- ikisi onlaradır. onun terekesinin
ن لها
.. ِْ ِل ِْم يك
.. =yoksa..(kız..kardeşinin) hissesi kadar ler, erkeğin payı iki Eğer erkekli üçte ikisine sahip
pay vardır. Doğ- kadının alacağı kadınlı bir çok olacaklar; ve eğer
ِولد
=çocuğu ِْ ِ فإ
ن
=eğer كانتا
=varsa ru yoldan sapar- kadardır. Dalâle kardeşi varsa; erkek kardeşler ve
ِِ اثْنتي
sınız diye Allah düşersiniz diye Al- erkeğe iki ka- kız kardeşler var-
ْن =iki..kız..kardeşi فلهما
=onlarındır size açıklıyor.” lah sizlere dının hissesi sa, erkek iki kadı-
ِِ الثُّلث
ان =üçte..ikisi
Allah her şeyi ahkâmını bildiriyor kadar pay nın payı kadar ala-
hakkıyla bilendir. (dalâle düşmenizi vardır. Şaşıra- cak. Allah (bütün
ِِم َما ترك
.. =bıraktığının ِْ و ِإ
ن
=ve..eğer
istemediği içindir ki sınız diye Al- bunları) size açık-
Allah sizlere lah, size açık- lar ki sapıklığa
كانوا
=olursa..(birçok) ً خوِةِْ ِإ
=kardeşler
ahkâmını bildiri- lıyor. Allah; düşmeyesiniz; Al-
yor). Allah herşeyi her şeyi hak- lah her şeyi bilir.
ًِ ِرج
ال =erkek ونِسا ًِء
=kadın bilir. kıyla bilendir.
ِِ =حpayı ْن
ظ ِِ = ْاْل ْنثييiki kadının ..
ِي ِريد,,=ماistediği
5.
2
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey iman edenler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
Allah’ın nişane- Ne Allah'ın tâlim ler; Allah´ın olanlar! Allahın
ت ِحلُّوا..ِ=لsaygısızlık etmeyin lerine, (kıtal) ha- buyurduğu
..
nişanelerine, koyduğu sembolle-
ram olan aya, erkânın, ne şehr-i haram olan re ve kutsal (Hac)
ِ=شِعائِرne işaretlerine ِاّلل
.. َِ =Allah’ın (Kabe’ye) hediye haramın, ne kur- aya, hediye ayına ve süslenmiş
olan kurbanlığa, banların, ne bo- olan kurbanlı- kurbanlıklara ve
ِش ْهر َ ال..ِ=ولne aya ِ= ْالحرامharam gerdanlıklar takı- yunlarındaki bağla- ğa, gerdanlıklı Rablerinin lütuf ve
..
lan hayvanlara, rın, ne de Rabbü'l- hayvanlara ve rızasını isteyerek
ِالهدْي..ِ=ولne kurbana ْ .. Rablerinden bol âlemîn'den gerek Rabblarından Beytul-Harama ko-
nimet ve rıza ta- lütfunu, gerek rıza- nimet, rıza ta- şanlara karşı say-
ِ ْالقَل ِئد..ِ=ولne gerdanlık(lı kurban)lara lep ederek Beyt-i sını isteyerek Beyt- leb ederek gısızlıkta bulunma-
.. ..
Haram’a gelen- i Haram'a doğrulup Beyt´ül Ha- yın; (ancak) hac
ِ ِآمين..ِ=ولve ne de gelenlere.. .. lere sakın hür- gelenlerin hürmeti- ram´a gelenle- göreviniz bittikten
..
metsizlik etme- ne sakın taarruz re hürmetsizlik sonra serbestçe
ِ ْالحرام..ِ= ْالبيْتBeyt-i Haram’a yin. İhramdan etmeyin (Ne Al-
.. etmeyin. İh- avlanabilirsiniz. Si-
çıktığınız zaman lah'ın tâlim buyur- ramdan çıkın- zi Mescid-i Haram-
ِ=يبْتغونarzu ederek َْل .. ِ ً =فضlütuf avlanabilirsiniz. duğu erkâna ne ca avlanın. Si- dan alıkoyanlara
Sizi Mescid-i Ha- şehr-i harama, ne zi Mescid-i karşı öfkeniz, sal-
ر ِب ِه ِْم..ن ِْ = ِمRablerinin ram’dan men et- kurbanlara, ne bo- Haram´dan dırganlık yapmanı-
tiği için bir kav- yunlarındaki bağla- alıkoydukları za yol açmasın:
ِ=و ِرضْوانًاve rızasını =و ِإذاzaman me olan kininiz, ra ilişmeyi, ne de için bir kavme erdemi ve ilahi so-
..
ِِ = ْال ِحساhesabı
ب
5.
5
,, = ْاليِ ْو ِمbugün ل َِ =أ ِحhelal kılındı Bugün size te- İşte bugün bütün Bugün, size, Bugün, hayatın bü-
,,
miz olan yiye- pâk nimetler sizin iyi ve temiz tün güzel şeyleri
ِ=لكمsize ِ=الطيِباتiyi ve temiz şeyler cekler َ helal kı- için helâl kılındı. olanlar helal size helal kılınmış-
,, ,, ,,
lındı. Kendilerine Kendilerine Kitap kılındı. Kitab tır. Ve daha önce
ِ=وطعامyemeği kitap verilenlerin verilen ümmetlerin verilmiş olan- kendilerine vahiy
yiyecekleri size kestikleri de size ların yemeği verilenlerin yiye-
أوتوا,,ِ=الَذِينkendilerine verilenlerin ve sizin yiyecek- helâl, sizin kestiği- size helaldir, cekleri de size he-
,,
leriniz de onlara niz de onlara helâl. sizin yemeği- laldir, sizin yiyecek-
ِ= ْال ِكتابKitap ِ= ِحلhelal =لك ِْمsize helâldir. İffetli ve Mü’min kadınların niz de onlara leriniz de onlara
hür mümin ka- hür olanlarıyla siz- helaldir. helaldir. Ve (bu ila-
=وطعامك ِْمsizin yemeğiniz de ,, dınları - zinaya lerden evvel kendi- Mü´min kadın- hi kelama) inanan-
,,
ve metreslik iliş- lerine Kitap verilen lardan iffetli lar içindeki iffetli
ِ= ِحلhelaldir =له ِْمonlara kisine başvur- ümmetlerin hür olanlar ve siz- kadınlar ile sizden
maksızın- na- kadınları, mehirle- den önce kitab önce kendilerine
ِ=و ْالمحْ صناتve namuslu hür kadınlar muslu biçimde rini vermişseniz - verilenlerdenb vahiy verilenler
,, ,, ,,
أوتوا,,ِالَذِين,,ِ= ِمنkendilerine verilenler tığı ameller boşa olur. Kim şeriatın verdiğinizde gayri meşru yolla
reddederse yap- de- sizler için helâl mehirlerini şartıyla ve onları
,,
ِ = ْالKitap
gitmiştir, o kimse ahkâmını tanımaz- size helaldir. ya da gizli dost
den ِكتاب ahirette hüsrana sa bütün işlediği Kim de imanı tutma yoluyla değil
ق ْب ِلك ِْم,,ن ِْ = ِمsizden önce = ِإذاzaman uğrayanlardan
,,
olur.
heder olduktan inkar ederse; de meşru bir nikah
başka, kendisi âhi- yaptıkları boşa ile almanız şartıyla-
َِ =آتيْتموهverdiğiniz
ن rette hüsrana uğ- gitmiştir ve o, (size helaldir). (Al-
rayacaklardandır. ahirette hüs- laha) inanmayı
َِ =أجورهmehirlerini
ن rana uğrayan- reddedene gelince;
lardandır. onun bütün işleri
ِصنِين ِ ْ=محzina boşa gidecek: zira
o, öteki dünyada
ِمسافِ ِحين,,ِ=غيْرetmeksizin zarara uğrayanlar
arasında yer ala-
مت َ ِخذِي,,ِ=ولve tutmaksızın ,, caktır.
ِِ اْليم
ان ِ ْ ِ=بinanmayı =فق ِْدmuhakkak
ِ=حبِطboşa çıkmıştır
,,
ِ=ت ْشكرونşükredesiniz
5.
7
,, =وا ْذكرواhatırlayın ِ=نِ ْعمةnimetini Allah´ın size yö-
nelik nimeti ile
Bir de Allah'ın hem
üzerinizdeki nime-
Ve Allah´ın (Daima) hatırlayın,
üzerinizdeki Allahın size bah-
ِاّلل
َِ =Allah’ın =عليْك ِْمsize olan ,,
«Duyduk ve uy-
duk» dediğiniz
tini anın, hem sizi
bağladığı o misakı
nimetini; işittik, şettiği nimetleri ve
itaat ettik, de- Duyduk ve itaat et-
ِ=و ِميثاقهve sözü ,,
zaman, O´na
verdiğiniz bağla-
anın ki, hani "İşittik
ve kabul ettik!"
diğinizde sizi tik! dediğinizde Al-
onunla bağ- laha karşı altına
واثقك ِْم,,=الَذِيverdiğiniz =بِ ِِهO’na yıcı sözü hatırla-
yınız. Allah´tan
demiştiniz. Al-
lah'tan korkun. Al-
lamış olduğu girdiğiniz kesin ta-
misakını anın. ahhüdü. O halde,
= ِإ ِْذhani =ق ْلت ِْمdemiştiniz korkunuz. Hiç lah'ın sînelerdekini Allah´tan sa- Allaha karşı sorum-
kuşkusuz Allah, bildiğinden haberi- kının. Muhak- luluğunuzun bilin-
=س ِم ْعناişittik ِ=وأط ْعناve itaat ettik ,, ,, kalplerinizin niz olsun. kak ki Allah; cinde olun: şüphe
özünü bilir. kalblerdekini yok ki Allah, (in-
=واتَقواkorkun اّلل َِ =Allah’tan bilir. sanların) kalp-
ler(in)de olanı ke-
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah ِ=ع ِليمbilir sinlikle bilir.
ِِ = ِبذاözünü ور
ت ِِ صدُّ =الgöğüslerin
5.
8
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, her Ey iman edenler,
davranışınızda gelin sizler Allah'ın
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; adaleti gö- olanlar! İnsaf ile
=كونواolun Allah´ı sıkı sıkıya hakkını yerine ge-
gözeten ve ada- tirmek için uğraşır,
zeten şahidler hakikate şahitlik
olun. Ve bir yaparak Allaha
ِ(=ق َو ِامينhakkı) ayakta tutan .. ..
lete bağlı şahitlik dosdoğru şehadet
eden kimseler eder insanlar olun.
topluluğa karşı bağlılığınızda sıkı
olan kininiz si- durun; ve herhangi
ِّلل
َِ ِ =Allah için ِ=شهداءşahidlik edenler
.. ..
olunuz. Sakın Sakın bir cemaate zi adaletsizliğe bir kimseye karşı
herhangi bir gru- olan kininiz hiçbir sürüklemesin. nefretiniz, sizi ada-
ِِ =بِ ْال ِقسadaletle
ْط ba karşı duydu- zaman sizleri ada- Adalet edin. letten sapma gü-
ğunuz kin, sizi letten ayrılmaya Bu, takvaya nahına itmesin.
يجْ ِرمنَك ِْم..ِ=ولsizi saptırmasın .. adaletsiz dav- sevketmesin. Ada- daha yakındır. Adil olun: bu, Alla-
ranmaya sevk let edin ki takvaya Ve Allah´tan ha karşı sorumlu-
ِ=شنآنduyduğunuz kin .. etmesin. Adil (fazilete) o daha korkun. Mu- luk bilinci duymaya
olunuz, takvaya yakın. Allah'tan hakkak ki Al- en yakın olan (dav-
ِ=ق ْومbir topluluğa karşı
.. .. en yakın tutum korkun, bilin ki Al- lah; işledikle- ranış)tır. Ve Allaha
budur. Allah´tan lah bütün işledikle- rinizden ha- karşı sorumluluğu-
ِت ْعدِلوا..ل َِ أ..ى
َِٰ =علadaletten korkunuz. Hiç rinizden haberdar. berdardır. nuzun bilincinde
kuşkusuz Allah, olun: şüphe yok ki
=ا ْعدِلواadil davranın ِ=هوbudur
.. bütün yaptıkları- Allah bütün yaptık-
nızdan haber- larınızdan haber-
ِ=أ ْقربyakın olan ى َِٰ = ِللت َ ْقوtakvaya
..
dardır. dardır.
=واتَقواkorkun اّلل َِ =Allah’tan
َِ = ِإkuşkusuz اّلل
ن َِ =Allah
ِ=خ ِبيرhaber almaktadır ..
ِ=ع ِظيمbüyük
5.
10
.. كفروا..ِ=والَذِينinkâr edip ..
Küfre sapıp
ayetlerimizi ya-
Bizleri tanımayan-
lara, âyâtımızı
Küfür edenler ama, hakikati inka-
ve ayetlerimizi ra şartlanmış olan-
=وكذَبواyalanlayanlar ise ..
lanlayanlar ise
cehennemliktir-
inkâr edenlere ge-
lince, işte cehen-
tekzib edenler, lar ve mesajlarımı-
işte onlar, ce- zı yalanlayanlar var
َٰ =أonlar da
= ِبآياتِناayetlerimizi ِول ِئك ..
ler. nemlikler onlar. hennem yara- ya; işte onlar yakıcı
nıdırlar. ateşe mahkum
ِصحاب ْ =أhalkıdır olanlardır.
ِِ = ْالج ِحcehennemin
يم
5.
11
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ= ِالَذِينinananlar Ey müminler, Al-
lah´ın size yöne-
Ey iman edenler!
Allah'ın üzeriniz-
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; Allah´ın olanlar! Hatırlayın
=ا ْذكرواhatırlayın ِ=نِ ْعمتnimetini lik nimetini hatır-
layınız. Hani bir
deki lütfunu anın.
Hani bir cemaat si-
üzerinize olan (düşman) toplumun
nimetini hatır- sizi alt etmek üzere
ِاّلل
َِ =Allah’ın =عليْك ِْمsize olan ,,
grup size el
uzatmaya yel-
ze el uzatmayı
kurmuşlarken o
layın. Hani bir olduğu ve Allahın
kavim, size el sizi onların elinden
= ِإ ِْذhani =ه َِمyeltenmişti de ,,
tenmişti de Allah
onların size el
bunların ellerini si-
ze dokunmaktan
uzatmağa kurtardığı zaman
kalkmıştı da, bahşettiği nimetleri.
ِ=ق ْومbir topluluk
,, uzatmalarına men etmişti. Sizler onların ellerini O halde Allaha
engel olmuştu. yalnız Allah'tan üzerinizden karşı sorumluluğu-
يبْسطوا,,ن ِْ =أuzatmağa (saldırmaya) ,, Allah´tan korku- korkun. Gerçekten geri çekmişti. nuzun bilincinde
nuz. Müminler mü'min olanlar da Allah´tan sa- olun: ve iman
=إِليْك ِْمsize =أ ْيدِيه ِْمellerini Allah´a dayan- ancak Allah'a mü- kının. Ve edenler yalnız Al-
sınlar. tevekkil olsunlar. mü´minler, Al- laha güvensinler.
َِ (=فكAllah) çekmişti
ف ,, lah´a tevekkül
etsinler.
=أ ْيدِيه ِْمonların ellerini =ع ْنك ِْمsizden
,,
aldırış etme. Hiç tutulmak üzere on- rini görürsün. ihanet göreceksin.
= ِم َماşeyden =ذ ِكرواöğütlenen şüphesiz Allah ları[n] daima bir hı- Sen; onları af- Ama onları bağışla
iyi davrananları yanetlerine muttali fet ve geç. ve (yaptıklarına)
= ِب ِِهkendilerine ِتزال,,ِ=ولdaima sever. olacaksın. Kendile- Muhakkak Al- katlan: şüphe yok
ِط ِلع َ =تgörürsün ِخا ِئنة,,ى َِٰ =علhainlik rini afvet ve hoşgör lah; ihsan ki Allah iyilik ya-
ki ihsan edenler- edenleri se- panları sever.
= ِم ْنه ِْمonlardan ل َِ = ِإhariç den Allah mutlak ver.
hoşnut olur.
ِ ً =ق ِلpek azı = ِم ْنه ِْمiçlerinden
يَل ,,
ِْ صف
ح ْ =واaldırma ن َِ = ِإşüphesiz
َِ =Allah ُِّ=ي ِحبsever
اّلل
ِ= ْالمحْ ِسنِينgüzel davrananları ,,
5.
14
.. قالوا..ِ ِالَذِين..ِ=و ِمنdiyenlerin de ..
Biz hristiyanız Bunlardan başka
diyenlerden de "Bizler Nasrânîyiz"
Biz, hristiyanız Ve (aynı şekilde),
diyenlerden Biz Hristiyanız! di-
=إِنَاbiz ى َِٰ =نصارHristiyanız kesin söz almış- diyenlerin de mi-
tık. Fakat onlar sakını almıştık ki,
de söz aldık. yenlerden kesin bir
Onlar da ken- taahhüt almıştık;
=أخ ْذناalmıştık = ِميثاقه ِْمsözünü da kendilerine irşad edildikleri ha-
verilen öğütlerin kikatlerden birço-
dilerine öğreti- ama onlar da, akıl-
lenlerin bir larından çıkarma-
=فنسواama unuttular ..
başlıcalarını
unuttular. Bu
ğunu bu sonrakiler
de bıraktılar. Onun
kısmını unut- maları emredilen
tular. Bu yüz- şeylerin çoğunu
ظا ًّ =حpay almayı = ِم َماşeyden
.. yüzden kıyamet üzerine aralarına den kıyamete unutmuşlardır; bu
gününe kadar kıyamet gününe kadar araları- nedenle, onlar ara-
=ذ ِكرواöğütlenen =بِ ِِهkendilerine aralarına düş- kadar sürecek bir na kin ve sında Mahşer Gü-
manlık ve kin husûmet ve kin bı- düşmanlık nüne kadar (süre-
=فأ ْغريْناbu yüzden saldık .. .. saldık. Allah raktık. saldık. Allah; cek) düşmanlık ve
şimdi yaptıklarını yapmakta ol- kini arttırdık: ve
ِ=بيْنهمaralarına ِ= ْالعداوةdüşmanlık ilerde onlara tek duklarını ken- zamanı geldiğinde
tek bildirecektir. dilerine haber Allah onlara neler
ِ=و ْالب ْغضاءve kin ى َِٰ = ِإلkadar .. verecektir. işlediklerini göste-
recektir.
=ي ْو ِِمgününe = ْال ِقيام ِِةkıyamet
ِ =وس ْوyakında
ف
ِ=ينبِئهمonlara haber verecektir .. ..
َِ =Allah = ِبماşeyleri
اّلل
=كانواoldukları ِصنعون ْ =يyapmakta
5.
15
,, =ياEy ِ=أ ْهلehli ب ِِ = ْال ِكتاKitap Ey Kitap Ehli, si- Ey Ehl-i Kitap! İşte
ze bizim pey- içinize Peygambe-
Ey Ehl-i Kitab; Ey Kitab-ı Mukad-
size peygam- desin izleyicileri!
=ق ِْدmuhakkak =جاءك ِْمsize geldi ,,
gamberimiz gel- rimiz geldi, kitapla-
di. Bu peygam- rın gizlemekte ol-
berimiz gel- Şimdi size, (kendi
miştir, kitabtan kendinizden) gizle-
=رسولناelçimiz ِ=يبيِنaçıklıyor ber, elinizdeki ki- duğunuz birçok
tabın öteden beri yerlerini sizlere bil-
gizleyip dur- diğiniz Kitabın bir-
duğunuzun çoğunu açıklamak
=لك ِْمsize يرا ً ِ=كثçoğunu gizli tuttuğunuz diriyor, birçoklarını
bir hükmünü da geçiyor. İşte
çoğunu size ve bir kısmını da
açıkça anlatır bağışlamak ama-
= ِم َماşeylerin =ك ْنت ِْمolduğunuz açıklıyor, bir ço- sizlere Allah'tan ve çoğundan cıyla Elçimiz gel-
ğuna da değin- nur geldi. İşte siz- da geçiverir. miştir. Şimdi Allah-
ِ=ت ْخفونgizlemiş miyor. Gerçek- lere açık söyler Ki- Gerçekten si- tan size bir ışık ve
ten size Allah ta- tap geldi (hakkı ze Allah´tan apaçık bir ilahi ke-
ِِ ْال ِكتِا,,ِ= ِمنKitaptan
ب rafından bir ışık, bâtıldan ayırır Ki- bir nur ve lam ulaşmıştır,
bir açıklayıcı ki- tap geldi). apaçık bir ki-
=وي ْعفوvaz geçiyor ,, tap geldi. tab gelmiştir.
ِكثِير,,ن ِْ =عçoğundan da ,,
5. Allah, rızası pe- Rızâ-i ilâhîsi izince Allah onunla, ki onunla Allah,
16
.. =ي ْهدِيiletir = ِب ِِهonunla اّلل َِ =Allah şinde koşanları, gidenlere Allah rızasını göze- kendi rızasını ara-
ِِ =مkimseleri ِ=اتَبعuyan
ن bu kitap saye- onunla necat yolla- tenleri selamet yan herkese kurtu-
sinde selamet rını tutturacak, yollarına iletir. luşa götüren yolları
ِ= ِرضْوانهrızasına ِ=سبلyollarına yollarına erdirir, kendilerini tevfîk-i İzniyle onları gösterir, rahmetiyle
onları, kendi izni sübhânîsiyle ka- karanlıklardan onları karanlığın
سَل ِِم َ =الesenlik ile, karanlıklar- ranlıklardan aydın- aydınlığa çıka- derinliklerinden ay-
dan aydınlığa lığa çıkaracak. On- rır ve doğru dınlığa çıkarır ve
خ ِرجه ِْم ِْ =ويve onları çıkarır .. .. çıkarır, doğru yo- ları dosdoğru gi- yola iletir. dosdoğru bir yola
la iletir. den yolun yolcuları yöneltir.
ِِ الظلما
ت ُّ ..ِ= ِمنkaranlıklardan edecek.
ِِ ُّالن..=إِلىaydınlığa
ور
=بِإ ِ ْذنِ ِِهkendi izniyle =وي ْهدِي ِه ِْمve iletir
.. ..
ِ=مسْت ِقيمdosdoğru
5.
17
,, ِ=لق ْدandolsun ِ=كفرküfre gitmişlerdir ,,
Allah Meryemoğ- "Allah yok mu, işte Andolsun ki,
lu Mesih´dir di- o Meryem'in oğlu Allah; ancak
Allah, Meryemin
oğlu Mesihtir! di-
قالوا,,ِ=الَذِينdiyenler ن َِ = ِإşüphesiz yenler kesinlikle Mesih'tir" diyen Meryem oğlu
kafir olmuşlardır. kimselerin kâfir ol- Mesih´tir, di-
yenler hakikati in-
kar ederler. De ki:
َِ =Allah ِ ْالم ِسيح,,ِ=هوMesih’tir
اّلل Onlara de ki; dukları meydanda. yenler kafir
Eğer Meryemoğ- Onlara şöyle de: olmuşlardır.
Eğer Meryem oğlu
İsayı ve onun an-
ِ=ابْنoğlu ِ=م ْريمMeryem ل ِْ =قde ki ,,
lu İsa´yı annesini "Allah Meryem'in De ki: Eğer,
ve yeryüzünde oğlu Mesih ile vali- Meryem oğlu
nesini ve yeryü-
zündeki herkesi -
ِْ =فمöyle ise kimin ِ=ي ْم ِلكelinde var
ن ,, ,, ,, bulunan varlıkla- desini ve yeryü- Mesih´i anası- onların tümünü-
rın tümünü yok zünde kimler varsa nı ve yeryü- helak etmek iste-
َِِ =Allah’a =ش ْيئًاbir şey
ِ= ِمنkarşı اّلل ,, etmek istese hepsini helâk et- zünde olanla- seydi kim Allaha
O´na kim engel meyi dilese, kim rın hepsini he- mani olabilirdi? Zi-
olabilir? Gökler- çıkar da O'nun lak etmek is- ra, göklerin ve ye-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ=إِ ْنeğer ِ=أرادistese de, yeryüzünde elinden bir şey kur- terse; kim, Al- rin onlar arasında
ve ikisi arasında tarmaya kudret lah´a karşı ko- bulunan her şeyin
ِي ْه ِلك,,ن ِْ =أhelak etmek ,,
bulunan tüm var- gösterebilir?! Gök- yabilir? Gökle- hükümranlığı Alla-
lıklar Allah´ın lerle yerlerin ve rin, yerin ve ha aittir; O dilediği-
ِ= ْالم ِسيحMesih’i ِ=ابْنoğlu egemenlik teke- bunların arasında arasındakilerin ni yaratır: ve Allah
lindedir. O dile- ne varsa hepsinin mülkü Al- dilediğini yapmaya
ِ=م ْريمMeryem ِ=وأ َمهve annesini ,,
diğini yaratır. Al- mülkü ancak Al- lah´ındır. Dile- kadirdir!
lah´ın gücü her- lah'ın. Dilediğini diğini yaratır.
ِْ =ومve kimseleri
ن ,, şeye yeter. yaratır (neyi dilerse Ve Allah, her
onu yaratır). Allah şeye Kadir´dir.
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzündeki
ض herşeye kâdir.
=وماve bulunanların
,,
=وماbulunan herşeyin ..
5.
19
,, =ياEy ِ=أ ْهلehli ب ِِ = ْال ِكتاKitap Ey Kitap Ehli, Ey Ehl-i Kitap! "Bi-
«Bize bir müjde- ze ne Allah'ın
Ey Ehl-i Kitab, Ey Kitab-ı Mukad-
Peygamberle- desin izleyicileri!
=ق ِْدmuhakkak =جاءِك ِْمsize geldi ,,
ci, bir uyarıcı rahmetini müjdele-
gelmedi» deme- yecek, ne azâbını
rin arası kesil- Hiçbir peygamberin
diği bir dö- gelmediği uzun bir
=رسولناElçimiz yesiniz diye haber verecek
peygambersiz kimse gelmedi"
nemde, ger- aradan sonra, size
çekten size (hakikati) bildiren
ِ=يبيِنgerçekleri açıklayan =لك ِْمsize ,,
geçen bir ara dersiniz diye pey-
dönemin arka- gamberlerin arası
peygamberi- bu Elçimiz gönde-
miz gelmiştir. rildi ki Bize ne bir
ِفتْرة,,ى َِٰ =علarasının kesildiği sırada ,, ,, sından size ger- kesildiği bir za- Gerçekleri müjdeci, ne de
çekleri açıklayan manda, işte haki- açıklıyor ki; uyarıcı gelmedi
ِِ الرس
ل ُّ ,,ِ= ِمنelçilerin peygamberimiz katleri sizlere açık bize müjdeci demeyesiniz: işte
geldi. İşte size açık bildiren Pey- ve uyarıcı size bir müjdeci ve
تقولوا,,ن ِْ =أdemeyesiniz müjdeleyici, uya- gamberimiz içinize gelmedi, de- uyarıcı geldi, çünkü
rıcı geldi. Al- geldi. Evet, işte meyesiniz ve Allah dilediğini
جاءنا,,=ماbize gelmedi ,, lah´ın gücü her rahmetimizin müj- o, size gerçek- yapmaya kadirdir.
şeye yeter. decisi, işte azâbı- ten müjdeci ve
ِب ِشير,,ن ِْ = ِمbir müjdeleyici ,, mızın habercisi uyarıcı olarak
aranıza geldi. Al- gelmiştir. Ve
ِنذِير,,ِ=ولve uyarıcı =فق ِْدişte ,, lah'ın kudreti her- Allah; her şe-
şeye elverir. ye Kadir´dir.
=جاءك ِْمsize geldi ِ=ب ِشيرmüjdeleyici
,,
ِِ ْيؤ..ل ِْم..=ماvermediğini
ت
=أحدًاhiç kimseye..
ِ=خا ِس ِرينkaybedenlere
5. Dediler ki, «Ya Dediler ki: "Yâ Demişlerdi ki: Onlar, Ey Musa!
22
..=قالواdediler ki =ياEy ..
Musa, orada Mûsa! Orada kar- Ey Musa; ora- diye seslendiler,
َِٰ =موسMusa ن
ى َِ = ِإşüphesiz zorba bir kavim şılarına durulmaz
var. Onlar ora- (bileği bükülmez:
da gerçekten Unutma ki o top-
zorba bir ka- raklarda zorba bir
= ِفيهاorada var =ق ْو ًماbir millet
.. ..
dan çıkmadıkça cebbar) insanlar
biz oraya kesin- var. Onlar oradan
vim var. Onlar halk yaşıyor, ve
oradan çık- onlar uzaklaşma-
َِارين ِ =جبzorba =و ِإنَاve şüphesiz biz .. ..
likle girmeyiz. çıkmadıkça habe-
Eğer çıkarlarsa o rin olsun bizler
madıkça biz dıkça biz kesinlikle
katiyyen oraya oraya girmeyece-
ندْخلها..ن ِْ =لoraya girmeyiz .. zaman oraya gi- ebediyen oraya gi- girmeyiz. Eğer ğiz; ama eğer ora-
reriz.» ricilerden değiliz. oradan çıkar- dan uzaklaşırlarsa
َِٰ َ =حتkadar =ي ْخرجواçıkıncaya
ى Şayet çıkarlarsa larsa biz de gi- o zaman gireriz.
bizler de gireriz." reriz.
= ِم ْنهاonlar oradan ن ِْ ِ =فإeğer
..
= ِإنَاbiz =هِاهناburada
ِ=قا ِعدونoturuyoruz
5. Musa dedi ki; Mûsa "Yâ Rabbi, Demişti ki: (Musa,) Ey Rab-
25
,, ِ =قdedi ب
ال ِِ =رYa Rabbi = ِإنِيben ,,
«Ya Rabbi, ken- görüyorsun ki nef- Rabbım; ben, bim! Benim sadece
ِأ ْم ِلك,,ِ=لmalik değilim ل َِ = ِإbaşkasına
,,
dimden ve kar- simle kardeşimden
deşimden başka başkasına sözüm
ancak kendi-
me ve karde-
kendime ve karde-
şim (Harun)a sö-
=ن ْف ِسيkendimden hiç kimseye söz geçmiyor. Bu fâsık
geçiremiyorum. ümmetle bizi Sen
şime sahibim.
Artık bizimle
züm geçiyor! O
zaman, bizimle bu
ِ=وأ ِخيve kardeşimden ق
,, ِْ =فا ْفرayır Bizi bu yoldan birbirimizden ayır!"
çıkmış kavimden diye dua etti.
fasıklar güru-
hunun arasını
sapkın halk arası-
na bir çizgi çek! di-
=بيْنناbizimle ِ=وبيْنarasını ayır.» ayır. ye yalvardı.
= ْالق ْو ِِمtoplumun
ِ= ْالفا ِس ِقينyoldan çıkmış ,,
ِتأْس..ِ=فَلsen üzülme ..
5.
27
,, ِ ْ=واتoku =عل ْي ِه ِْمonlara
ل Ey Muhammed,
onlara Adem´in
Ya Muhammed! Onlara
Onlara Âdem'in iki Adem´in iki
Ve onlara gerçeği
göstermek için
ِ=نبأhaberini ي ِْ =ابْنiki oğlunun ,,
iki oğlunun ger-
çeğe dayalı hi-
oğlunun (iki Âdem oğlunun kıs-
oğlunun) kıssasını sasını doğru
Ademin iki oğlunun
kıssasını anlat; na-
ِ=آدمAdem ق ِِ =بِ ْالحgerçek olarak ,,
kayesini anlat.
Hani ikisi birer
dosdoğru oku olarak anlat.
(söyle) (Âdem’in iki Hani ikisi birer
sıl ikisinin birer
kurban sundukları-
=إِ ِْذhani =ق َرباsunmuşlardı kurban sunmuş-
lardı da birinin
oğlunun dosdoğru kurban sun-
kıssasını söyle). muşlardı da;
nı ve birinden ka-
bul edildiği halde
=ق ْربانًاbirer kurban,, kurbanı kabul Hani her ikisi kur- birininki kabul diğerinden kabul
edilmiş öbürü- ban kesmişlerdi de edilmiş, diğe- edilmediği-
ِ=فتق ِبلkabul edilmiş,, nünki kabul birinden kabul bu- rininki kabul ni.(Onlardan biri,
edilmemişti. yurulmuş, ötekin- edilmemişti. Kabil), Seni mutla-
أِح ِد ِهما,,ن ِْ = ِمbirinden Kurbanı kabul den kabul buyu- O: Andolsun ka öldüreceğim!
edilmeyen kar- rulmamıştı. İkincisi seni öldürece- demişti.(Kardeşi
يتقب َِْل,,=ول ِْمkabul edilmemişti ,, deşine «yemin "Seni mutlak öldü- ğim, deyince, Habil) cevap ver-
ederim ki seni receğim!'' dedi. Bi- (kardeşi) : Al- mişti: Unutma ki Al-
ْاْلخ ِِر,,ِ = ِمنötekinden ِ=قالdemişti
,, öldüreceğim» rincisi "Allah ancak lah, ancak lah, yalnız Ona
deyince öbür müttakîlerinkini müttakilerden karşı sorumluluk
ِ=ْل ْقتلنَكseni öldüreceğim ِ=قالdedi
,, kardeş şöyle kabul buyurur. kabul eder, bilinci duyanların
dedi; «Allah sa- demişti. (kurbanı)nı kabul
= ِإنَماsadece ِ=يتقبَلkabul eder ,,
dece takva sa- eder.
hiplerinin ibadet-
َِ =Allah
اّلل lerini kabul
ِ ْالمت َ ِقين,,ِ= ِمنkorunanlardan eder.»
5.
28
.. ِ=ل ِئ ْنandolsun eğer ..
Eğer sen öldür-
mek amacı ile
Kasem ederim ki
sen beni öldürmek
Beni öldürmek
için elini bana
Beni öldürmek için
el uzatsan bile, ben
ِطت ْ =بسsen uzatırsan ي
.. َِ =إِلbana elini bana doğru için bana el uzat- uzatırsan; öldürmek için sana
uzatacak olur- san da, ben seni ben, seni öl- el uzatmayacağım:
ِ=يدكelini = ِلت ْقتلنِيbeni öldürmek için .. ..
san ben öldür-
mek amacı ile
öldürmek için sana
el uzatacak deği-
dürmek için
elimi sana
Ben bütün alemle-
rin Rabbi Allahtan
ِبِبا ِسط..أنا..=ماben uzatmam ..
elimi sana doğru
uzatacak deği-
lim. Ben Rabbü'l-
âlemîn olan Al-
uzatmam.
Muhakkak ki
korkarım.
َِ =Allah’tan َِ=ربRabbi
اّلل
ِ= ْالعال ِمينalemlerin
5. İstiyorum ki, hem Ben senin hem Dilerim ki sen; (Beni öldürürsen,)
29
,, = ِإ ِنيben ِ=أ ِريدisterim ki sen ,, ,,
kendi günahını benim günahımı, benim güna- dilerim, hem kendi
ِتبوء,,ن ِْ =أyüklenip hem de benim hem kendi günahı- hımı da, kendi günah(lar)ını, hem
günahımı yükle- nı yüklenip de ce- günahını da de benim günahla-
ْ
= ِبإِث ِميbenim günahımı da ,,
nerek cehen- henneme girecek- yüklenip ce- rımı(n yükünü) yük-
,,
nemliklerden lerden olmanı iste- hennemlikler- lenir ve böylece
ِ=و ِإثْ ِمكsenin günahını da ,,
olasın. Zalimlerin rim ki zâlimlerin
,,
den olasın. cehennemin yolu-
cezası budur. cezası işte odur" Zalimlerin ce- nu tutarsın! Çünkü
ِ=فتكونolasın dedi. zası da budur. zalimlerin cezası
budur.
ِِ صحا
ب ْ أ,,ن ِِ َ=النateş
ِْ = ِمhalkından ار
ِ=و َٰذ ِلكbudur ِ=جزاءcezası
َ =zalimlerin
ِالظا ِل ِمين
5.
30
.. ْ =فط َوعçağırdı ِ=لهonu
ِت Buna rağmen Bunun üzerine
öbür kardeş ihti- nefsi kendisine
Bunun üzerine Fakat diğerinin ihti-
kardeşini öl- rası onu kardeşini
ِ=ن ْفسهnefsi ِ=قتْلöldürmeye raslarına boyun kardeşini öldürme-
eğerek kardeşini yi kolay gösterdi, o
dürmekte nef- öldürmeye sürük-
sine uydu ve ledi ve onu öldür-
=أ ِخي ِِهkardeşini ِ=فقتلهonu öldürdü ..
öldürdü ve böy- da onu öldürerek
lece hüsrana uğ- hüsrana düşenler-
onu öldürdü dü: Böylece hüsra-
de hüsrana na uğrayanlardan
ِصبح ْ =فأböylece oldu ..
rayanlardan ol- den oldu.
du.
uğrayanlardan oldu.
oldu.
ِ ْالخا ِس ِرين..ِ= ِمنziyana uğrayanlardan ..
5. Bunun üzerine Sonra Allah ona Sonra Allah; Bunun üzerine Al-
31
ِ=فبعثderken gönderdi ِاّلل
,, َ =Allah ,,
Allah, kardeşinin kardeşinin cesedini kardeşinin lah, kardeşinin ce-
ölüsünü nasıl nasıl örteceğini ölüsünü nasıl sedinin çıplaklığını
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
gözlerden sakla- göstermek için top- gömeceğini nasıl gizleyebile-
غرابًا =bir,,karga ِيبْحث
=eşeleyen
yacağını gös- rağı eşen bir karga göstermek ceğini ona göster-
ِ ِ فِي ْاْل ْر
ض ,, =yeri
termek üzere gönderince "Yazık- için, ona yeri
ona toprağı eşe- lar olsun banal Şu eşeleyen bir
sin diye toprağı
eşeleyen bir karga
ِِلي ِريه
=ona,,göstermek,,için ِكيْف
=nasıl leyen bir karga karga kadar olup karga göster-
gönderdi. «Kar- da kardeşimin ce- di. Yazıklar ol-
gönderdi. (Bunu
gören Kabil,) Ey-
يو ِاري =gömeceğini ِس ِْوءة
=cesedini deş katili, eşinen sedini örtmekten sun bana, bu
kargayı görünce de mi âciz kal- karga gibi bile
vah diye haykırdı,
Yazıklar olsun ba-
أ ِخي ِِه
=kardeşinin ِقال
=dedi «Yazık bana, şu dım?!" dedi, ettiği- olmaktna aciz na! Ben, bu karga-
karga kadar olup ne pişmanlık eden- kaldım da nın yaptığını yap-
يا ويْلتا
,, =yazık,,bana kardeşimin ce- lerden oldu. kardeşimin mayacak kadar ve
sedini gömemi- ölüsünü örte- kardeşimin cesedi-
ِأعج ْزت =aciz,,miyim yor muyum?» medim, dedi. nin çıplaklığını giz-
dedi ve arkasın- Pişmanlık du- leyemeyecek kadar
ِن أكون ِْ أ
,, =olup,,da ِِمثْل
=kadar dan ettiğine yanlardan ol- aciz miyim? Ve
pişman olanlar- du. bunun üzerine vic-
َٰهذا
=şu ِِ ْالغرا
ب =karga dan oldu. dan azabı ile çar-
pıldı.
ِ=فأو ِاريgömmekten ِ=س ْوءةcesedini
ِ=أ ِخيkardeşimin ِصبح ْ ِ=فأve oldu ,,
5.
32
.. ِْ = ِمsebeple ِ= َٰذ ِلكişte bu
ِأجْ ِل..ن ..
Bunun için İsrai- İşte bunun için
loğullarına ki- Benî İsrail'e bildirdi
Bundan dolayı Bu yüzden Biz İs-
İsrailoğulları- railoğullarına bil-
=كتبْناyazdık بنِي..ى َِٰ =علoğullarına tabda bildirmiştik ki: "Her kim bir
ki: Kim kısas ge- adamı -o adam
nın üzerine dirdik ki, -cinayetin
yazdık ki: Her ve yeryüzünde fe-
ِ=إِسْرِائِيلİsrail ِ=أنَهşöyle ن ِْ =مkim rekmeksizin ve- başka birini öldür-
ya yeryüzünde düğü, yahut yeryü-
kim, bir nefsi sadı yayma(nın
bir nefse veya cezası) olarak iş-
ِ=قتلöldürürse سا ً =ن ْفbir canı ..
fesad işlemeksi- zünde fesad çıkar-
zin bir kimseyi dığı için olmaksı-
yeryüzünde lenmesi dışında-
bozgunculuğa eğer bir kimse bir
ِِ =بِغيolmaksızın
ْر öldürürse, bütün zın- öldürürse (her karşılık olma- insanı öldürürse
insanları öldür- kim, başkasını öl- dan öldürürse, bütün insanlığı öl-
ِ=ن ْفسbir cana karşılık =أ ِْوya da
.. .. .. müş gibi olur. dürmemiş yahut bütün insanla- dürmüş gibidir; ve
Kim de onu kur- yeryüzünde fesat rı öldürmüş bir kimse bir hayat
ِ=فسادbozgunculuğa karşı .. tarırsa, bütün in- çıkarmamış bir gibi olur. Kim kurtarırsa bütün in-
sanları kurtarmış adamı öldürürse) de, onu diri bı- sanlığı kurtarmış
ِ ِ ْاْل ْر..=فِيyeryüzünde
ض gibi olur. Andol- bütün insanları öl- rakırsa sanki gibi olur. Gerçek-
sun ki onlara dürmüş gibi olur. bütün insanla- ten elçilerimiz, on-
=فكأنَماsanki gibidir ِ=قتلöldürmüş
.. Peygamberleri- Kim de bir adamın rı diriltmiş gi- lara hakikatin bü-
miz mucizeler hayatını kurtarırsa bidir. Andol- tün delilleri ile gel-
ِ=النَاسinsanları =ج ِميعًاbütün getirdiler, sonra bütün insanların sun ki; onlara, diler: ama, buna
buna rağmen, hayatını kurtarmış peygamberle- rağmen, onların
ِْ =ومkim de =أحْ ياهاonu yaşatırsa
ن .. ..
onların çoğu gibi olur." Başkaca rimiz apaçık çoğu yeryüzünde
yeryüzünde taş- peygamberlerimiz delillerle geldi- her çeşitli aşırılığa
=فكأنَماgibi olur =أحْ ياyaşatmış
..
kınlık edenler kendilerine açık ler. Bundan meyletmeye de-
ِ=النَاسinsanları ِ=ج ِميعًاbütün oldu. burhanlar getirmiş-
ken içlerinden ço-
sonra da on- vam etti.
lardan bir ço-
=ولق ِْدandolsun ğu onun arkasın-
dan yine azgınlık
ğu gerçekten
taşkınlık eden-
=جاءتْه ِْمonlara getirdiler ..
edip duruyorlar. lerdir.
=رسلناelçilerimiz
ِِ = ِب ْالب ِيناaçık deliller =ث َِمama
ت ..
َِ = ِإmuhakkak يرا
ن ً ِ=كثçoğu
= ِم ْنه ِْمonlardan ِ=ب ْعدsonra da ..
5.
33
,, =إِنَماşüphesiz ِ=جزاءcezası Allah´a ve pey- Hem Allah ile, hem Allah ve Rasu- Allaha ve Elçisine
gambere savaş O'nun peygamberi lü ile savaşan- karşı savaş açanla-
ِاربون ِ يح,,ِ=الَذِينsavaşanların açanların ve ile harbeden ve ların ve yeryü- rın ve yeryüzünde
yeryüzünde kar- yeryüzünü fesada zünde fesada fesadı yaymaya
َِ =Allah ِ=ورسولهve elçisiyle
اّلل ,,
gaşa çıkaranla- vermeye uğraşan- koşanların ce- çalışanların büyük
rın cezaları ya ların (yeryüzünde zası; ancak kısmının öldürül-
ِ=ويسْع ْونve çalışanların ,,
öldürmeleri ya fesad çıkarmaya öldürülmek, meleri veya asıl-
idam etmeleri ya uğraşanların) ce- asılmak, çap- maları veya dönek-
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض sağlı-sollu birer zası öldürülmele- razvari el ve likleri yüzünden
el ve ayaklarının rinden, yahut asıl- ayakları ke- büyük kısmının el-
=فِسادًاbozgunculuk yapmağa ,, kesilmesi ya da malarından, yahut silmek veya lerinin ve ayakları-
yaşadıkları yer- elleriyle ayakları- yerlerinden nın kesilmesi yahut
يقتَلوا,,ن ِْ =أöldürülmeleri =أ ِْوveya lerden sürülme- nın çapraz kesil- sürülmektir. yeryüzünden (ta-
leridir. Bu onların mesinden, yahut Bu, onlara mamiyle) sürülme-
=يصلَبواasılmaları =أ ِْوyada dünyadaki peri- kendilerinin diyar dünyada leri, yalnızca bir
şanlıklarıdır. Ahi- diyar sürülmelerin- rüzvaylıktır. karşılıktan ibarettir:
ِطع َ =تقkesilmesi =أ ْيدِي ِه ِْمellerinin rette ise, kendi- den başka bir şey Onlara ahiret- İşte bu, onların bu
lerini ağır bir olmaz. Bu onların te de büyük dünyada uğradıkla-
=وأ ْرجله ِْمve ayaklarının ,, azap beklemek- dünyada çekecek- bir azab var- rı zillettir. Öteki
tedir. leri zillet, âhirette dır. dünyada ise (daha)
ِ ِخَلف,,ن ِْ = ِمçapraz =أ ِْوveya kendileri için büyük korkunç bir azap
azap var. bekler onları,
=ي ْنف ْواsürülmeleridir
ِ ِ ْاْل ْر,,ِ= ِمنbulundukları yerden
ض ,,
ِالدُّ ْنيا,,=فِيdünyada
=وله ِْمonlara vardır ,,
5.
34
.. ِ=إِ َلhariç تابوا..ِ=الَذِينtevbe edenler Yalnız bunların Ancak o kimseler Yalnız kendi- ancak (ey mümin-
içinde tarafınız- ki, elinize geçir-
..
lerine gücünüz ler,) siz onlardan
ِِ ق ْب..ن
ل ْ
ِ = ِمönce dan yakalanma- mezden evvel tev- yetmeden ön- daha güçlü hale
dan önce tevbe be ederler. Allah'ın ce tevbe gelmeden önce
تقدِروا..ن ْ ْ
ِ =أele geçirmenizden edenler olursa
..
gufranına had, edenler müs- tevbe edenler ha-
biliniz ki Allah af- rahmetine pâyân tesnadır. Bili- riç: çünkü, bilmeli-
=عل ْي ِه ِْمonları =فاعْلمواbilin ki fedicidir ve mer- olmadığını bilin. niz ki, Allah; siniz ki Allah çok
hametlidir. Gafur´dur,
..
bağışlayıcıdır,
َِ =أmuhakkak اّلل
ن َِ =Allah Rahim´dir. rahmet kaynağıdır.
ِ=غفورbağışlayandır
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
5.
35
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Al-
lah´tan korku-
Ey iman edenler!
Allah'tan korkun,
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; Allah´tan olanlar! Allaha kar-
=اتَقواkorkun اّلل َِ =Allah’tan nuz, sizi ona ya-
kınlaştırabilecek
O'na yaklaştıracak
tâatleri araştırın ve
korkun ve şı sorumluluğunu-
O´na yaklaş- zun bilincinde olun,
=وابْتغواarayın = ِإل ْي ِِهO’na her yolu arayı-
nız, onun yolun-
O'nun yolunda
mücahede (cihad)
mak için vesile Ona daha yakın
arayın. O´nun olmaya çalışın ve
ِ= ْالو ِسيلةyol da cihad ediniz
ki, kurtuluşa ere-
edin ki felâha ere-
bilesiniz.
yolunda cihad Allah yolunda gay-
edin ki, felaha ret gösterin ki mut-
=وجا ِهدواve cihad edin ,, ,, siniz. eresiniz. luluğa erişebilesi-
niz.
سبِي ِل ِِه,,=فِيO’nun yolunda ,,
=لعلَك ِْمumulur ki ,,
5.
36
..ِ= ِإ َنşüphesiz Kafirlere gelince Allah'ı tanımayan- Muhakkak ki
eğer yeryüzünün lar bilsinler ki kı- yeryüzündeki
Şüphe yok ki, haki-
kati inkara şart-
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenler ..
tüm varlıkları bir yamet gününün bütün şeyler
kat fazlası ile bir- azâbına karşı fidye ve onların bir
lanmış olanlar, Kı-
yamet Günündeki
َِ =ل ْوأنَأeğer ما..=له ِْمolanların
ن likte kendilerinin olarak vermek üze- katı daha ka-
olsa da bu ser- re yeryüzünde ne firlerin olsa da
azaptan kurtulmak
için yeryüzündeki
ِ ِ ْاْل ْر..=فِيyeryüzünde
ض vetlerini kıyamet varsa daha bir o kıyamet gü-
gününün aza- kadarıyla beraber nünün aza-
her şeyi ve hatta iki
kat fazlasını fidye
=ج ِميعًاhepsi bından kurtul- kendilerinin olsaydı bından kur- olarak teklif etseler
mak için fidye yine kabul edil- tulmak için de kabul ettiremez-
ِ=و ِمثْلهve onun bir katı daha
.. .. .. .. olarak verseler mezdi. Dayanılmaz onu fidye ola- ler; çünkü şiddetli
bu fidyeleri kabul bir azap onları rak verseler; bir azap bekler on-
ِ=معهkendilerinin olsa da .. .. edilmez. Onları bekliyor. onlardan ka- ları.
acıklı bir azap bul olunmaz
beklemektedir. ve onlara elim
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
= ِم ْنه ِْمkendilerinden
=وله ِْمonlar için vardır
.. ..
5. Onlar cehen- Ateşten çıkmak is- Ateşten çık- Onlar ateşten kur-
37
,, ِ =ي ِريدisterler
ون nemden çıkmak teyecekler, halbuki mak isterler, tulmak isterler,
ي ْخرجوا,,ن ِْ =أçıkmak isteyecekler, fa-
kat kesinlikle dı-
çıkacak değiller.
Kendileri için bo-
ama oradan ama kurtulamazlar;
çıkacak değil- uzun sürecek bir
ِِ َالن,,ِ= ِمنateşten =وماdeğillerdir
ار şarı çıkamaya-
caklardır. Onlar
yuna gidecek bir
azap var.
lerdir. Ve onlar azap bekler onları.
için sürekli bir
=ه ِْمonlar ِار ِجين ِ =بِخçıkacak için sürekli azap
vardır.
azab vardır.
5. Erkek ve kadın Hırsızlık eden er- Hırsız erkek Hırsızlık eden er-
38
.. ِ ار
ق ِ سَ =والhırsızlık eden erkeğin .. ..
hırsızların ellerini keğin de hırsızlık ve hırsız kadı- keğe ve hırsızlık
ِارقة ِ سَ =والve hırsızlık eden kadının.. .. ..
kesiniz. Bu onla- eden kadının da nın yaptıkları-
rın suçlarına (gerek hırsızlık na karşılık Al-
eden kadına gelin-
ce, işlemiş oldukla-
=فا ْقطعواkesin =أ ْيدِيهماellerini karşılık Allah ta- eden erkeğin, ge- lah tarafından
rafından belir- rek hırsızlık eden bir ceza ola-
rı fiillere karşılık,
Allahtan (gelen)
=جزا ًِءbir ceza olarak = ِبماkarşılık
.. ..
lenmiş caydırıcı kadının) kazandık- rak; ellerini
bir cezadır. Hiç ları vebalin cezası kesin. Ve Al-
caydırıcı bir müey-
yide olarak her iki-
=كسباyaptıklarına ال ًِ =نكibret verici .. kuşkusuz Allah olarak Allah tara- lah; Aziz´dir, sinin ellerini kesin:
üstün iradeli ve fından kendilerine Hakim´dir. zira Allah kudretli-
ِاّلل
َِ ..ِ= ِمنAllah’tan اّلل َِ =وAllah hikmet sahibidir. ukûbet olmak üze- dir, hikmet sahibi-
re ellerini kesin. Al- dir.
ِ=ع ِزيزdaima üstündür .. lah azîzdir, hakîm-
dir.
ِ=ح ِكيمhüküm ve hikmet sahibidir .. .. ..
5.
39
,, ِ=فم ْنkim ِ=تابtevbe eder ,,
Fakat işlediği zu- Kim işlediği zul-
lümden sonra mün arkasından
Kim de zul-
mettikten son-
Bu suçu işledikten
sonra tevbe edip
ب ْع ِِد,,ن ِْ = ِمsonra tevbe edip islah tevbe ederek
olan kimse bilsin salâha dönerse,
ra tevbe eder,
düzelirse; mu-
kendisini ıslah
edene gelince,
=ظ ْل ِم ِِهyaptığı haksızlıktan ,,
ki, Allah onun Allah elbet onun
tevbesini kabul suçunu bağışlar.
hakkak ki Al-
lah, onun tev-
kuşkusuz Allah
onun tevbesini ka-
ِصلح ْ =وأve uslanırsa ن َِ ِ =فإşüphesiz
,,
eder. Hiç şüphe- Allah'ın gufranına
siz Allah affedi- had, rahmetine ni-
besini kabul
eder. Gerçek-
bul eder: Allah çok
bağışlayıcıdır,
َِ =Allah ِ=يتوبtevbesini kabul eder
اّلل ,, ,, cidir ve merha- hayet olmadığında ten Allah; Ga- rahmet kaynağıdır.
metlidir. şüphe yok. fur´dur, Ra-
=عل ْي ِِهonun ن َِ ِ=إşüphesiz اّلل
َِ =Allah him´dir.
ِِ = ِل ْلك ِذyalana
le bir fetva veri- nız yalana kulak de; size bu ve- lamlarını çarpıtırlar
ب lerse ona uyun, veriyorlar / Onlar rilirse alın, ve- ve Eğer size şöyle
eğer başka bir seni sırf yalan söy- rilmezse kaçı- şöyle (bir öğreti)
ِ=س َماعونkulak verenler vardır ,,
fetva verilirse
,,
lemek, sırf senin nın, derler. Al- verilirse onu kabul
ona kulak asma- ağzından yalan lah, kimin de edin; ama veril-
ِ= ِلق ْومbir kavme ِ=آخ ِرينbaşka
,,
yın» diyen kim- uydurmak için din- fitneye düş- mezse uzak durun!
ِيِأ ْتوك,,=ل ِْمsana gelmemiş olan ,,
selerdir. Eğer Al- liyorlar; gidip kan- mesini isterse; derler. (Onlara ba-
,,
lah birini saptır- dıracakları o senin onun için se- kıp üzülme,) çünkü
ِ=يح ِرفونonlar kaydırırlar ,,
mayı dilerse sen yanına gelmeyen nin Allah´a
Allah´a karşı diğer bir cemaat karşı hiçbir
Allah, bir kişinin kö-
tülüğe meyletmesi-
ِ= ْالك ِلمkelimeleri ب ْع ِِد,,ن ِْ = ِمbazısının onun için hiç bir için dinliyorlar). şeye gücün ni dilemişse Allahın
şey yapamazsın. Yerleri belli iken yetmez. İşte onun hakkındaki
اض ِع ِِه ِ =موyerlerinden İşte bunlar, Allah kelimeleri sonra- onlar; Allah´ın iradesine hiçbir şe-
kalplerini arıtma- dan oynatıyorlar. kalblerini te- kilde mani olamaz-
ِ=يقولونderler ن ِْ = ِإeğer yı dilememiştir. "Allah'ın hükmü si- mizlemek is- sın. İşte onlar kalp-
Onlar için dün- ze bu şekilde bildi- temediği kim- lerini Allahın temiz-
=أوتِيت ِْمsize verilirse = َٰهذاbu
,, yada perişanlık rilirse kabul edin, selerdir. Dün- lemek istemedikle-
vardır, ahirette bildirilmezse kabu- yada rüsvay- ridir. Onları bu
ِ=فخذوهalın ن ِْ =و ِإeğer de onları ağır bir lünden sakının" di- lık, onlaradır. dünyada zillet, öte-
azap beklemek- yorlar. Allah kimin Ve onlar için ki dünyada da kor-
ِتؤْ ت ْوه,,=لِ ِْمbu verilmezse
,, tedir. dalâlini dilerse yâ ahirette, bü- kunç bir azap bek-
Muhammed, sen yük bir azab ler;
ِ=فاحْ ذرواsakının ن ِْ =ومbirini onun hesabına Al- vardır.
lah'ın elinden ebe-
=ي ِر ِِدisterse اّلل َِ =Allah diyen bir şey kurta-
ramazsın. Onlara
ِ=فِتْنتهşaşırtmak dünyada zillet var,
onlara âhirette bü-
ِت ْم ِلك,,ن ِْ =فلsen yapamazsın
,,
yük azap var.
,, ِ=لهonun için ِ= ِمنkarşı اّلل َِِ =Allah’a
ِ=ش ْيئًاhiçbir şey ِ=أولئِكonlar
,,
َٰ
ي ِر ِِد,,ل ِْم,,ِ=الَذِينistemedikleridir
َِ =Allah’ın ِيط ِهر,,ن
اّلل ِْ =أtemizlemek
=قلوبه ِْمkalblerini =له ِْمonlar için vardır ,, ,,
ِْ ,,= ِفيahirette de
اْل ِخرِِة ,,
5. Onlar Allah´ın İçinde Allah'ın Nasıl seni ha- Onlar Allahın buy-
43
,, ِ =وكيnasıl
ْف hükmünü içeren hükmünü taşıyan kem tayin edi- ruklarını ihtiva
ِ=يح ِكمونكseni hakem yapıyorlar ,, ,,
Tevrat ellerin-
deyken niçin se-
Tevrat ellerinde
dururken bunlar
yorlar? Halbu-
ki Tevrat yan-
eden Tevrata sahip
oldukları halde na-
ِ=و ِع ْندهمyanlarında dururken ,,
nin hakemliğine
başvuruyorlar ve
seni ne diye ha-
kem kılıyorlar?
larındadır.
Onda Allah´ın
sıl senden bir hü-
küm vermeni ister-
ِ=الت َ ْوراةTevrat =فِيهاiçinde sonra da verdi-
ğin hükme yan
Sonra da verdiğin
hükmün arkasın-
hükmü vardır.
Hem bundan
ler ve ondan sonra
da (senin verdiğin
ِ=ح ْكمhükmü bulunan اّلل ,,َِِ =Allah’ın çiziyorlar? Onlar dan ne diye öbür sonra yüz çe- hükümden) yüz
kesinlikle iman- tarafa dönüyorlar? virirler. Onlar çevirirler? O halde
=ث َِمsonra ِ=يتولَ ْونdönüyorlar sızdırlar. Bunlar iman eden inanıcı değil- böyleleri (gerçek)
takımdan değiller. lerdir. müminler değildir.
ب ْع ِِد,,نِْ = ِمsonra da ِ= َٰذ ِلكondan,,
=ومص ِدقًاdoğrulayan
يد ْي ِِه..ِبيْن..= ِلماönündeki
ِِالت َ ْوراة..ِ= ِمنTevrat’ı
=وهدًىyol gösterici
..
5.
48
.. =وأ ْنز ْلناindirdik ِ= ِإليْكsana da ..
Sana da kendin- Yâ Muhammed! Sana da; ken-
den önceki ki- Bizler sana bu Ki- dinden önceki
Ve sana, (ey Pey-
gamber), hakikati
ِ= ْال ِكتابKitabı ق ِِ = ِب ْالحgerçekle tabları tasdik tab'ı hem hak, hem kitabları doğ-
edici ve onlara kendisinden evvel rulayıcı ve
ortaya koyan bu
ilahi kelamı, geç-
=مص ِدقًاdoğrulayıcı şahit olan Hak kitap nâmına ne üzerlerine şa-
Kur’an’ı indirdik. inmişse onu mü- hid olarak bu
miş vahiylerden
(bu güne) kalanı
يد ْي ِِه..ِبِيْن..= ِلماkendinden önceki ..
Allah’ın indirdiği eyyid ve onun üze- kitabı hak ile
ile aralarında rinde nigehbân indirdik. Arala-
tasdik edici ve için-
de hangi doğruların
ِِ ْال ِكتا..ِ= ِمنKitabı
ب hükmet; gerçek olarak indirdik. rında Allah´ın bulunduğunu belir-
olan sana gelmiş Onun için araların- indirdiği ile leyici olarak indir-
=ومهي ِْمنًاve kollayıp koruyucu olarak
.. .. .. bulunduğuna gö- da Allah'ın indirdiği hükmet. Sana dik. Öyleyse, (ey
re onların heves- ahkâm ile hükmet. hak gelmişken Peygamber,) geç-
=عل ْي ِِهonu =فاحْ ك ِْمartık hükmet .. lerine uyma! Her Bu sana gelen onların heves- miş vahyin izleyici-
biriniz için bir şe- haktan ayrılıp da lerine uyma. leri arasında Alla-
=بيْنه ِْمonların aralarında .. riat, bir yol tayin onların arzuları ar- Sizden her bi- hın indirdiklerine
ettik; eğer Allah kasından gitme. Ey riniz için bir uygun olarak hü-
ِأ ْنزل..=بِماindirdiğiyle اّلل َِ =Allah’ın dileseydi sizi bir ümmetler! Her biri- yol, bir şeriat küm ver, ve sana
tek ümmet ya- niz için Bizler bir kıldık. Şayet gelmiş olan hakika-
تتَبِِ ِْع..ِ=ولve uyma .. pardı, fakat bu, şeriat, bir açık yol Allah dilesey- ti terk ederek onla-
verdikleriyle sizi verdik (tahsis ey- di; sizi tek bir rın mesnetsiz gö-
=أ ْهواءه ِْمonların keyiflerine ..
denemesi içindir; ledik /gönderdik ümmet yapar- rüşlerine uyma.
o halde iyiliklere /gösterdik / tayin dı. Lakin sizi Biz, her biriniz için
ِجاءك..=ع َماsana gelen ..
koşun, hepinizin eyledik). Allah di- verdiği ile de- (farklı) bir sistem
ِِ ْالح..ِ= ِمنgerçekten ayrılıp
ق ..
dönüşü Al- leseydi hepinizi tek nemek istedi.
lah’adır. O ayrı- bir ümmet kılardı, Öyleyse ha-
ve (farklı) bir hayat
tarzı belirledik.
ِ= ِلكلher biriniz için =جع ْلناbelirledik
.. ..
lığa düştüğünüz lâkin sizleri herbiri- yırda yarışın.
şeyleri size bildi- nize gönderdiği şe- Hepinizin dö-
Eğer Allah dilesey-
di, hepinizi tek bir
= ِم ْنك ِْمsizden ً= ِش ْرع ِةbir şeri’at ..
recektir. riata göre imtihan nüşü Allah´a
için böyle takdir dır. Size ayrı-
topluluk yapardı:
ama indirdikleri
ِ=و ِم ْنها ًجاve bir yol =ول ِْوve eğer
.. .. ..
buyurdu. Öyle ise lığa düştüğü-
durmayın, hayırlı nüz şeyleri
aracılığıyla sizi sı-
namak için (başka
ِ=شاءisteseydi اّلل َِ =Allah gayelere koşun. bildirecektir. türlü diledi). O hal-
Hepiniz birden Al- de hayırlı işlerde
=لجعلك ِْمhepinizi yapardı ً=أ َم ِةümmet
.. lah'a döneceksiniz yarışın! Hepinizin
de O sizlere ihtilâf dönüşü Allahadır; o
ً احدِة .. ِ =وbir tek ن ِْ =و َٰل ِكfakat etmekte olduğunuz zaman Allah, ayrı-
şeyleri bildirecek. lığa düştüğünüz
= ِليبْلوك ِْمsizi sınamak istedi
.. .. şeyleri size göste-
recektir.
آتاك ِْم..ما..=فِيsize verdiği ile .. ..
ِ ِ = ِبب ْعbazı
ض
=ذنوبِ ِه ِْمgünahları yüzünden ,,
5.
50
.. =أفح ْك ِمhükmünü mü Yoksa istedikleri Cahiliyet devrinin Cahiliyet
..
Yoksa onlar, cahi-
cahiliye düzeni hükmünü istiyor- hükmünü mü liyye kanunu (ile
= ْالجا ِه ِليَ ِِةcahiliyye ِ=يبْغونarıyorlar midir? Kesin lardı, öyle mi? istiyorlar? yönetilmek) mi isti-
inançlılara göre (Yoksa bunlar ca- Ama yakın ge- yorlar? Halbuki,
ِْ =ومkim olabilir? ِ=أحْ سنdaha güzel Allah´ın
ن ..
düze- hiliyet devrinin tiren bir kavim kalben mutmain
ninden, Allah´ın hükmünü mü isti- için Allah´tan olan insanlar için
..
ِاّلل
َِ ..ِ= ِمنAllah’tan verdiği hüküm- yorlar?) Allah'a daha iyi hü- Allahtan daha iyi
den daha iyisi yakîni olanlara gö- küm veren kanun koyucu ola-
=ح ْك ًماhüküm veren .. düşünülebilir mi re Allah'tan daha kimdir? bilir mi?
hiç? güzel hüküm vere-
ِ= ِلق ْومbir toplum için ِ=يو ِقنونiyi bilen
.. .. cek kim olabilir?! ..
5.
51
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler ya- Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
hudileri ve hristi- Yahudilerle ler, yahudi ve olanlar! Yahudileri
تت َ ِخذوا,,ِ=لedinmeyin yanları dost Nasrânîlere yâr hristiyanları ve Hıristiyanları
edinmeyiniz. On- olmayın. Onlar an- dost edinme- dost edinmeyin:
ِ= ْاليهودYahudileri lar birbirlerinin cak birbirlerine yâr yin. Onlar bir- Onlar yalnızca bir-
dostlarıdırlar. olurlar (Yahudilerle birlerinin dos- birlerinin dostları-
َِٰ =والنَصارve Hristiyanları
ى ,,
Sizden kim onla- Nasranîleri dost tudurlar. Siz- dır. Ve hanginiz
rı dost edinirse o edinmeyin. Onlar den her kim ki, onları dost edinirse
ِ=أ ْو ِلي اveliler
اء onlardan olur. birbirlerinin dostu- onları dost kesinlikle onlardan
Hiç kuşkusuz Al- durlar). İçinizden edinirse; o da, olur: Bilin ki Allah
=ب ْعضه ِْمonların bir kısmı ,, ,, lah, zalimleri kim onlara yâr onlardandır. böyle zalimlere
doğru yola ilet- olursa kendisinin Şüphesiz ki doğru yolu göster-
ِ=أ ْو ِلياءvelileridir ِ=ب ْعضbir kısmının ,, mez. onlardan olduğun- Allah, zalimler mez!
da şüpheniz olma- güruhunu hi-
ِْ =ومkim
ن sın. Allah nefsine dayete erdir-
zulmedenleri doğru mez.
=يتولَه ِْمonları kendine veli yaparsa
,, ,, ,, yola çıkarmaz.
صبحوا ْ =فأolmuşlardır
ِ=خا ِس ِرينkaybedenlerden
5.
54
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
içinizden kim di- İçinizden kim di- ler; içinizden olanlar! Eğer ima-
ِْ =مkim َ =ي ْرت ِدdönerse
ن ninden dönerse ninden dönerse her kim, dinin- nınızı kaybederse-
bilsin ki, yakında haberi olsun, Allah den dönerse; niz, Allah, zaman
= ِم ْنك ِْمsizden دِينِ ِِه..ن ِْ =عdininden Allah öyle bir onun yerine öyle Allah´ın sev- içinde (sizin yerini-
grup ortaya çıka- bir ümmet getire- diği ve onların ze) Onun sevdiği
ِ=فس ْوفyakında =يِأْتِيgetirecek ki racak ki, Allah cek ki kendisi on- da O´nu sev- ve Onu seven in-
onları sevdiği gi- lardan hoşnut, on- dikleri,
..
sanlar geçirecektir;
َِ =Allah ِ=بِق ْومöyle bir toplum
اّلل bi onlar da O´nu lar kendisinden
.. mü´minlere müminlere karşı
..
severler, bunlar hoşnut. Mü'minlere karşı alçak alçak gönüllü, ha-
=ي ِحبُّه ِْمonları sever .. müminlere karşı karşı boyunları gönüllü, kafir- kikati inkar edenle-
alçak gönüllü, aşağıda, kâfirlere lere karşı zor- re karşı onurlu; Al-
ِ=وي ِحبُّونهonlar da O’nu severler .. kafirlere karşı karşı başları yuka- lu bir kavim lah yolunda üstün
.. ..
onurlu davranır- rıda. Allah yolunda getirir. Allah çaba gösteren ve
ِ=أذِلَةalçak gönüllü
.. lar, Allah yolun- cihad (mücahede) yolunda cihad kendilerini kınaya-
da cihad ederler, ederler. Bu uğurda ederler, hiç bir bilecek kimselerin
ِ ْالمؤْ ِمنِين..=علىMüminlere karşı hiç kimsenin kendilerine dil uza- yerenin yer- kınamasından ..
dır, onu dilediği- verir. Allah'ın rah- O´nu dilediği- funda) sınırsızdır
ِ=يجا ِهدونcihad ederler ..
ne verir. Allah´ın metine had, ilmine ne verir. Allah; ve her şeyi bilendir.
lütfu geniştir, O pâyân yok. Vasi´dir,
ِِ سبِي..=فِيyolunda ِاّلل
ل َِ =Allah herşeyi bilir. Alim´dir.
ِيخافون..ِ=ولkorkmazlar
ِ=ل ْومةkınamasından
ِ=ل ِئمhiçbir kınayıcının ِ= َٰذ ِلكbu
..
ِ=ع ِليمbilendir
5.
55
,, = ِإنَماancak ِ=و ِليُّكمsizin veliniz Sizin dostunuz
ancak Allah,
,,
Size yâr olabilecek Sizin dostunuz Unutmayın ki sizin
(sizin dostunuz) yalnız Allah, yardımcılarınız sa-
َِ =Allah ِ=ورسولهve Elçisi
اّلل O´nun peygam-
beri ve namaz
,,
ancak Allah, sonra O´nun Rasulü dece Allah ve Elçisi
O'nun Peygambe- ve namaz kı- ve imana erenler
َ
آمنوا,,ِ=و ِالذِينve müminlerdir kılan, zekat ve- ,,
ri, sonra o iman lan, zekat ve- olacaktır; (yani)
ren rükua varan getirenlerdir ki ren, rüku namazlarında de-
َ
ِي ِقيمون,,ِ=الذِينkılan müminlerdir. huşû içinde namaz edenlerdir. vamlı ve dikkatli
kılarlar, zekât verir- olanlar, arındırıcı
ِصَلة َ =الnamazlarını ِ=ويؤْ تونveren ler. (mali) yükümlülük-
lerini yerine geti-
ِالزكاة َ =zekatlarını renler ve (Allahın
karşısında) boyun
ِرا ِكعون,,=وه ِْمrükû’a varan ,, eğenler:
5.
56
..ِ=وم ْنkim ل َِ =يتوdost tutarsa ..
kim Allah´ı, Pey-
gamberi ve mü-
Kim Allah'a, sonra
O'nun Peygambe-
Her kim ki Al-
lah´ı, pey-
Çünkü Allah ve El-
çisi ve imana eren-
َِ =Allah’ı ِ=ورسولهve Elçisini
اّلل ..
minleri dost edi-
nirse bilsin ki,
rine, sonra
mü'minlere yâr
gamberini ve
mü´minleri
ler ile dost olanlar;
işte onlar, Allahın
آمنوا..ِ=والَذِينve müminleri ..
galip gelecek
olanlar, yalnız
olursa (kim Allah'ı,
sonra O'nun Pey-
dost edinirse;
muhakkak ki
taraftarlarıdır, on-
lardır zafere ula-
َِ ِ =فإyalnız ِ= ِح ْزبtaraftarlarıdır
ن Allah´ın tarafını
tutanların gru-
gamberini, sonra
mü'minleri dost
galig gelecek
olanlar Al-
şanlar!
ِاّلل
َِ =Allah’ın budur. edinirse) iyi bilsin lah´ın taraftar-
ki Allah'ın cemaati larıdır.
ِ ْالغا ِلبون..ِ=همgalib gelecek olanlar .. .. yok mu, işte galip
olacaklar onlar.
5.
57
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Ey iman edenler!
sakın sizden ön- Ne sizlerden evvel
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; sizden ön- olanlar! Eğer ger-
تت َ ِخذوا,,ِ=لedinmeyin ce kendilerine ki- Kitap verilenler
tap verilmiş olan- arasından dininizi
ce kendilerine çek müminler ise-
kitab verilen- niz, inancınızı kü-
اتَخذوا,,ِ=الَذِينyerine koyanları ,,
lardan ve kafir- eğlence yerine,
lerden dininizi oyuncak yerine
lerden dininizi çümseyen ve
alay ve eğlen- onunla eğlenenleri
=دِينك ِْمdininizi =هز ًواeğlence alaya alanları, koyanlara, ne de
eğlence konusu müşriklere yâr ol-
ceye alanları bunlar ister sizden
ve kafirleri önce vahiy verilen-
=ول ِعبًاve oyun
,, yapanları dost mayın. Gerçekten dost edinme- lerden, isterse (bu
edinmeyiniz. mü'minseniz Al- yin. Eğer vahyin) hakikati(ni)
أوتوا,,ِالَذِين,,ِ= ِمنverilenlerden Eğer gerçekten lah'tan korkun. mü´min iseniz; inkar edenlerden
mümin iseniz, Allah´tan kor- olsunlar- dost
ِ= ْال ِكتابKitap Allah´tan korku- kun. edinmeyin ve Alla-
nuz. ha karşı sorumlu-
ِْ = ِمsizden önce
ق ْب ِلك ِْم,,ن ,, luğunuzun bilincin-
de olun:
ِ=و ْالكفَارve kâfirlerden ِ=أ ْو ِلياءdost
,,
5.
59
,, ِ=ق ْلde ki =ياEy ِ=أ ْهلehli
,,
De ki; «Ey Kitap
Ehli, bizden hoş-
Onlara şöyle de: De ki: Ey Ehl-i De ki: Ey geçmiş
Ey Ehl-i Kitap! Kitab; bizden vahyin izleyicileri!
ِِ = ْال ِكتاKitap
ب lanmamanızın
sebebi Allah´a,
Söyleyin hoşunuza hoşlanmayışı- (Yalnız) Allaha ve
gitmeyen hâlimiz; nız, ancak Al- Allahın hem bize
ِت ْن ِقمون,,ل ِْ =هhoşlanmıyorsunuz bize indirilen ki-
taba ve daha
çoğunuz imandan lah´a, bize in- hem bizden önce-
uzak olduğunuz dirilene ve da- kilere indirdiğine
= ِمنَاbizden ل َِ = ِإyalnızca önce indirilmiş
olan kitaplara
halde bizim evvelâ ha önce indiri- inandığımız için mi
Allah'a imanımız- lenlere inan- bizde kusur bulu-
آمنَا,,ن ِْ =أinandığımız için mi ,, ,, inanmamız ve dan, sonra gerek mamızdan ve yorsunuz? (Yoksa
de çoğunuzun kendimize indirilen, sizin bir çoğu- bu, sadece) çoğu-
َِ = ِبAllah’a ِأ ْن ِزل,,=وماindirilene
ِاّلل fasık, yoldan gerek evvelce indi- nuzun da fasık nuzun sapkınlığın-
çıkmış kimseler rilmiş kitaplara kimseler ol- dan mı(dır)?
= ِإليْناbize ِأ ْن ِزل,,=وماve indirilene ,, olmanız değil imanımızdan baş- manızdandır.
midir? ka bir şey mi?
ِقبْل,,ن ِْ = ِمbizden önce ن َِ =وأoysa ,,
5.
60
.. .. ِ=ق ْلde ki De ki; «Allah ka- Kendilerine de ki: De ki: Allah De ki: Allah katında
tında bundan Size Allah yanın- katında bun- bunlardan daha
أنبِئك ِْم..ل ِْ =هsize söyleyeyim mi? .. ..
daha kötü ko- daki cezası itibariy- dan daha kötü şiddetli bir cezayı
numda olanları le o çirkin gördü- bir cezanın hak edenleri size
ِ=بِشرdaha kötü olanı .. ..
size bildireyim ğünüzden daha bulunduğunu söyleyeyim mi?
mi? Allah´ın la- yamanını haber size haber ve- Onlar, Allahın la-
ِ َٰذ ِلك..ن ِْ = ِمbundan ً=مثوب ِةcezası net ettiği, gaza- vereyim mi: O kim- reyim mi? O netledikleridir; on-
bına uğrattığı, seler ki Allah rah- kimse ki; Allah lar Allahın gazap
ِ= ِع ْندkatında ِاّلل َِ =Allah aralarından bir meti sahasından ona la´net et- ettikleridir ve şey-
bölümünü çarpı- uzaklaştırmış, ga- miş, aleyhine tani güçlere taptık-
ِْ =مkim(ler)e ِ=لعنهlanet اّلل
ن َِ =Allah tarak maymuna zabına uğratmış, gazab etmiş ları için Allahın
ve domuza dö- kendilerinden ve onlardan maymuna ve do-
ِضب ِ =وغve gazab etmiş .. .. nüştürdüğü kim- maymunlar, hınzır- maymunlar, muza çevirdikleri-
seler ile tağuta lar, esnâma tapan- domuzlar ve dir: Bunlar durumu
=عل ْي ِِهonlara ِ=وجعلve yapmışsa .. (şeytan) tapan lar vücuda getir- Tağut´a kullar en kötü olanlar ve
kimselerdir. Bun- miş, işte yerleri kılmıştır. İşte doğru yoldan (ala-
ِ= ِم ْنهمkimlerden ِ= ْال ِقردةmaymunlar lar konumları en daha yaman olan- onlar; yer ba- ya alıcılardan) da-
kötü ve doğru lar bunlar, işte yo- kımından en ha fazla sapanlar-
ِازير ِ =و ْالخنdomuzlar yoldan en sap- lun doğrusundan kötü ve doğru dır.
mış olanlardır. sapanlar bunlar. yoldan en çok
ِ=وعبدtapanlar sapmış olan-
ِالطاغوت َ =ve Tâğût’a ..
lardır.
=مكانًاyeri
ُِّ ِ=وأضve daha çok sapmışlardır
ل .. .. ..
ِِ سو..ن
اء ِْ =عdüz ل ِِ سبِي
َ =الyoldan
5.
61
,, =وإِذاzaman =جاءوك ِْمsize geldikleri Bunlar yanınıza Yanınıza gelince Size geldikle- Onlar, sana geldik-
geldiklerinde,
,,
“İman ettik" derler, rinde; iman et- lerinde, İnanıyoruz!
َ
=قالواderler =آمناinandık «inandık» dedi- halbuki girerken tik, derler. derler: Oysa, as-
ler. Oysa yanını- kâfir girmişlerdi, Halbuki onlar, lında hakikati inkar
=وق ِْدoysa muhakkak =دخلواgirmişler za,
,,
kafir olarak çıkarken yine kâfir küfür ile gir- niyeti ile gelirler ve
girmiş ve yine çıktılar. Sînelerin- mişler ve onlar aynı şekilde ayrılır-
=بِ ْالك ْف ِِرküfürle =وه ِْمyine kafir olarak çık- de gizlediklerini Al- yine onunla lar. Ama Allah, on-
mışlardır. Allah lah kendilerinden çıkmışlardır. ların gizlediği her
=ق ِْدmuhakkak =خرجواçıkmışlardır onların gizli tut- iyi biliyor. Ve Allah; giz- şeyin farkındadır.
tukları duyguları lemekte olduk-
= ِب ِِهonunla اّلل
َِ =وAllah herkesten iyi bi- larını çok da-
lir. ha iyi bilir.
ِ=أعْلمdaha iyi bilir ,, ,,
كانوا,,= ِبماolduklarını
ِ=ي ْكتمونgizlemiş
5. Onlardan çoğu- İçlerinden çoğunu Onlardan bir Onların çoğunun,
62
.. ِ=وتر َٰىgörürsün يرا ً ِ=كثçoğunun nun günahta, öl- görürsün ki güna- çoğunu görür- günah işlemede,
= ِم ْنه ِْمonlardan çüleri aşmakta
ve haram ye-
ha, zulme, haram
yemeye koşuyor-
sün ki; güna-
ha, haksızlığa
gaddarca davran-
mada ve her kötü-
ِارعون ِ =يسbirbirleriyle yarıştıklarını ..
mekte birbirleriy-
le yarıştıklarını
lar. Bu işlemekte
oldukları ne kötü
ve haram ye-
meye koşu-
lüğü boğazlarına
indirmekte birbirle-
اْلثْ ِِمِ ْ ..=فِيgünahta görürsün. Yap-
tıkları şey ne
bir iş! şurlar. İşledik-
leri şey; ger-
riyle yarıştıklarını
görebilirsin. Yaptık-
ِِ =و ْالعدْوve düşmanlıkta
ان .. kadar kötüdür. çekten ne kö- ları şey ne kadar
tüdür. kötüdür.
ِ=وأ ْك ِل ِهمve yemede ِ=السُّحْ تharam
..
ِ=لبِِئْسne kötüdür
..
كانوا..=ماoldukları şey ..
ِ=ي ْعملونyapmakta
5.
63
,, ِي ْنهاهم,,ِ=ل ْولmenetmeleri gerekmezm Allah´a bağlı bil- Ne olurdu içlerin-
ginler ile din deki zâhidlerle
,, ,,
Rabb´a kul Neden onların din
olanlar ve bil- adamları ve ha-
iydi ِالربَانِيُّون
adamları bunları âlimler bunları gü- ginler; onları hamları onları gü-
َ =Rabbanilerin günah söz söy- nah söylemekten, günah söyle- nahkarca iddialar-
ِ=و ْاْلحْ بارve hahamların lemekten ve ha- haram yemekten
,,
ram mal yemek- nehyetselerdi! Bu
melerinden ve dan ve her türlü kö-
haram yeme- tülüğü boğazlarına
ِْ =عonları söz söylemekten ten
ِق ْو ِل ِهم,,ن sakındırsalar revâ gördükleri ne
ya! Yaptıkları
,,
kötü bir hal!
,,
lerinden vaz- indirmekten alı-
geçirmeye ça- koymadılar? Orta-
ِاْلثْم
ِْ =günah ِ=وأ ْك ِل ِهمyemekten şey ne kadar kö- lışmalı değiller ya koydukları şey
tüdür. miydi? Yap- ne kadar kötüdür!
ِ=السُّحْ تharam ِ=ل ِبئْسne kötüdür ,, makta oldukla-
rı şey gerçek-
كانوا,,=ماoldukları şey ,, ten ne kötü.
ِصنعون ْ =يyapmakta
5.
64
.. ِ =وقالdediler ِ= ْاليهودYahudiler Yahudiler
ِت «Al- Yahudiler de "Al- Yahudiler de- Yahudiler, Allahın
lah´ın eli sıkıdır» lah'ın eli bağlan- diler ki: Al- eli sıkıdır derler.
ِ=يدeli ِاّلل ْ
َِ =Allah’ın ِ=مغلولةbağlıdır lerinden ötürü el- yorlar. Bu söyledik- lıdır. Böyle Sıkı
dediler. Bu söz- mış ki sımsıkı!" di- lah´ın eli bağ- olan onların
elidir: Ve bu iddia-
ِْ َ=غلbağlandı =أ ْيدِي ِه ِْمkendi elleri leri
ت bağlansın. leri yüzünden hem dediklerinden larından dolayı (Al-
..
onlara lanet ol- kendi elleri bağ- ötürü kendi el- lah tarafından) la-
=ول ِعنواve lanetlendiler ..
sun! Tersine lansın, sımsıkı ol- leri bağlansın, netlenmişlerdir.
O´nun iki eli de sun, hem Allah'ın la´net olsun. Tersine, Onun elle-
ِقال ا..= ِبماsöylediklerinden ötürü
وا açıktır, dilediği rahmeti sahasın- Hayır, O´nun ri sonuna kadar
..
gibi verir. Rabbin dan kovulsunlar. iki eli de açık- açıktır: O, (lütfunu)
ِْ =بhayır ِ=يداهO’nun iki eli de
ل tarafından sana Yâ Muhammed, tır, nasıl diler- dilediği gibi dağıtır.
.. .. ..
indirilen ayetler öyle değil, O'nun se öyle infak Ama (ey Peygam-
ِِ =مبْسوطتaçıktır ِ=ي ْن ِفقverir
ان onların çoğunun iki eli de açık. Na- eder. Rabbın- ber,) Rabbin tara-
azgınlığını ve sıl dilerse dan sana indi- fından sana indiri-
ِ=كيْفgibi ِ=يشاءdilediği kafirliğini arttıra- mahlûkâtına öyle rilen; andolsun len her şey, onların
caktır. Onların dağıtır. Şu muhak- ki, onlardan çoğunun kibirli küs-
َِ =ولي ِزيدandolsun artıracaktır
ن arasına kıyamet kak ki sana Rab- çoğunun az- tahlıklarında ve
..
ِ =ويسْع ْوkoşarlar
ن
ِ ِ ْاْل ْر..=فِيyeryüzünde
ض
ِ=فسادًاbozgunculuğa اّلل َِ =وAllah da ..
ُِّي ِحب..ِ=لsevmez
ِ= ْالم ْف ِسدِينbozguncuları
5.
65
,, ِ=ول ْوأنَأ َنeğer ِ=أ ْهلehli Eğer Kitap Ehli, Eğer Ehl-i Kitap Eğer Ehl-i Ki- Eğer Kitab-ı Mu-
iman edip kötü- iman edip Allah'tan tab, iman edip kaddesin izleyicileri
ب ْ
ِِ =ال ِكتاKitap =آمنواinanıp lüklerden sakın- korkaydılar günah- de sakınsalar- (gerçek) inanca ve
salar, günahları- larını örter ve ken- dı; kötülükleri- Allaha karşı sorum-
=واتَق ْواkorunsalardı =لكفَ ْرناgeçerdik nınimetlerle
siler, onları dilerini nâz u naîm ni örterdik ve luluk bilincine
dolu cennetlerine ko- onları Naim ulaşmış olsalardı,
=ع ْنه ِْمonların =س ِيئاتِ ِه ِْمkötülüklerini cennetlere
yardık.
ko- yardık. cennetlerine Biz gerçekten onla-
koyardık. rın (geçmiş) kötü-
=وْلدْخ ْلناه ِْمve onları sokardık ,, ,, lüklerini siler ve on-
ları nimet bahçele-
ِِ =جنَاcennetlere يم
ت ِِ =النَ ِعnimeti bol rine sokardık;
,,
5.
66
.. ِ=ول ْوeğer =أنَه ِْمonlar Eğer onlar Tev- Eğer onlar Tevrat Eğer onlar; eğer onlar Tevrata,
rat´a, İncil´e ve ile İncil'in ve Rab- Tevrat´ı, İncil´i İncile ve Rableri ta-
=أقامِواgereğince uygulasalardı ..
Rableri tarafın- bü'l-âlemîn tara- ve kendilerine rafından kendileri-
dan kendilerine fından kendilerine Rabblarından ne indirilmiş olan
ِ=الت َ ْوراةTevrat’ı ِاْل ْن ِجيل ِ ْ =وİncil’i indirilen daha neler indiril- indirilmiş olanı bütün (vahiy)lere
Kur´an´a uygun mişse hepsinin dosdoğru tut- uymuş olsalardı,
ِأ ْن ِزل..=وماve indirileni ..
yaşasalardı, ahkâmını yerine salardı; mu- gökyüzünün ve ye-
başları üzerin- getireydiler, üzerle- hakkak ki hem rin tüm nimetlerin-
= ِإل ْي ِه ِْمkendilerine den ve ayakları rindeki hava ile üstlerinden, den yararlanırlardı.
altından kaynak- ayaklarının altın- hem de ayak- Onların bir kısmı
ر ِب ِه ِْم..ن ِْ = ِمRablerinden lanan nimetler daki topraktan ni- larının altla- doğru bir yol tutar-
yerlerdi. Onların mete müstağrak rından yiye- lar; çoğuna gelin-
=ْلكلواmuhakkak ki yerlerdi .. .. içinde ılımlı, aşırı olacaklardı. İçle- ceklerdi. İçle- ce, yaptıkları ne
davranışlardan rinden itidaline sa- rinden orta yo- kötüdür onların!
ف ْو ِق ِه ِْم..ن ِْ = ِمüstlerinden sakınan bir ke- hip ümmet yok de- lu tutan bir
sim var. Fakat ğil, lâkin çoğu ne ümmet vardır.
ِِ ْتح..ن
ت ِْ =و ِمve altından .. çoğu ne fena iş- kötü işler işliyor! Onlardan bir
ler yapıyor! çoğunun
=أ ْرج ِل ِه ِْمayaklarının yapmakta ol-
dukları şey ise
= ِم ْنه ِْمiçlerinde var ِ=أ َمةbir ümmet
.. ..
ne kötüdür.
ِصدة ِ =م ْقتtutumlu ِ=وكثِيرama çoğu ..
5.
69
,, ِ= ِإ َنşüphesiz آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Yahudilerden Mü’minlerden, Ya- Doğrusu; iman çünkü, (bu ilahi ke-
sabiilerden (yıl- hudilerden, edenler, ya- lama) iman edenler
َ
هادِوا,,ِ=والذِينYahudiler dızlara tapanlar- Sâbiîlerden, hudi olanlar, ve Yahudi itikadına
dan) ve hristi- Nasrânîlerden, Al- sabiiler ve uyanlar ile Sabiiler
ِصابِئون َ =والSabiiler yanlardan Al- lah'a, sonra âhiret hristiyanlardan ve Hıristiyanlardan
lah´a ve ahiret gününe iman ile Allah´a ve ahi- Allaha ve Ahiret
َِٰ =والنَصارve Hristiyanlar(dan)
ى ,,
gününe inanarak beraber salâh işle- ret gününe
iyi ameller işle- yenler yok mu, işte inananlara,
Gününe inanıp,
doğru ve yararlı fiil-
ِْ =مkimseler ِ=آمنinanan
ن yenler için korku onlar ne korku gö- salih amel iş- lerde bulunanlar ne
söz konusu de- recekler, ne de leyenlere; hiç korkacak, ne de
َِ ِ=بAllah’a =و ْالي ْو ِِمve gününe
ِاّلل ğildir, onlar hiç mahzun olacaklar. korku yoktur. üzüleceklerdir.
,,
üzülmeyecekler- Ve onlar, üzü-
= ْاْل ِخ ِِرahiret ِ=وع ِملve yapanlara dir. lecek de de-
,,
ğildir.
=صا ِل ًحاiyi işler
,,
=عل ْي ِه ِْمonlara
ه ِْم,,ِ=ولve onlara yoktur
,, ,,
ِ=يحْ زنونüzüntü de ,,
5.
70
.. ِ=لق ْدandolsun =أخ ْذناbiz almış ..
Biz İsrailoğulla- Bizler Benî İs-
rından kesin söz rail'den misak al-
Andolsun ki; Gerçek şu ki, biz
İsrailoğulların- İsrailoğullarından
ِ= ِميثاقsöz =بنِيoğullarından aldık ve onlara mış ve kendilerine
çok sayıda pey- peygamberler
dan ahd almış kesin bir taahhüt
ve onlara almış ve onlara el-
ِ= ِإسْرائِيلİsrail gamber gönder- göndermiştik. Ne
dik. Fakat pey- zaman bir pey-
peygamberler çiler göndermiştik:
göndermişiz- (ama) ne zaman
=وأ ْرس ْلناve göndermiştik
..
gamberler kendi- gamber onlara
lerine nefislerinin canlarının isteme-
dir. Ne zaman bir elçi, onlara hoş-
bir peygam- lanmadıkları bir
ِ ً =رسelçiler
= ِإل ْي ِه ِْمonlara َل hoşuna gitme- diği hükmü getirdi ber, onlara ne- şey getirdiyse (is-
yen bir mesaj ise karşı geldiler. fislerinin hoş- yan ettiler:) o (el-
=كلَماne zaman
.. getirdikçe kimi- Bir takımına yalan- lanmadığı bir çi)lerin bir kısmını
sini yalanlıyor, cı dediler, bir takı- şeyle gelmiş- yalanladılar, diğer-
=جاءه ِْمonlara getirdiyse .. kimisini de öldü- mını ise öldürdü- se; bir kısmını lerini de öldürdüler;
rüyorlardı. lerdi. yalanlamışlar,
ِ=رسولbir elçi = ِبماbir şey
.. .. bir kısmını da
öldürmüşlerdi.
َِٰ ت ْهو..ِ=لistemediği
ى
=أ ْنفسه ِْمcanlarının =ف ِريقًاbir kısmını ..
=كذَبواyalanladılar
=وف ِريقًاbir kısmını da
.. ..
ِ=ي ْقتلونöldürüyorlardı
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
5. Bu cinayetleri Hem bunlar başla- Bir fitne olma- (bunu yapmakla)
71
,, وح ِسبوا=sandılar
hiçbir fitneye, rına hiçbir belâ yacağını san- kendilerine bir za-
ِل تكون َِ أ
,, =kopmayacak ِفِتْنة
=bir,,fitne
hiçbir kargaşaya
yol açmayacak
gelmeyecek sandı- dılar da kör-
lar da hakikate leştiler, sağır-
rar gelmeyeceğini
düşünüyorlardı;
فعموا =kör,,oldular sandılar. Gözleri
kör ve kulakları
karşı kör kesildiler, laştılar. Sonra
sağır kesildiler. Allah kendile-
böylece (kalben)
kör ve sağır oldu-
وص ُّموا =sağır,,kesildiler ث َِم
=sonra sağır oldu. Son-
ra Allah tevbele-
Sonra Allah gü- rine tevbe na-
nahlarından geçti. sib etti. Sonra
lar. Sonra Allah on-
ların tevbesini ka-
ِتاب =tevbesini,,kabul,,etti َِ
اّلل
=Allah rini kabul etti, fa- Bunun üzerine iç- yine içlerinden bul etti: (ama son-
kat arkasından lerinden çoğu yine bir çoğu, kör- ra) onların çoğu yi-
عل ْي ِه ِْم
=onların ث َِم
=sonra,,yine çoğu yine kör ve kör kesildiler, sağır leştiler ve sa- ne körleşti, sağır-
sağır oldu. Hiç kesildiler. Allah on- ğırlaştılar. Al- laştı. Allah onların
عموا =kör şüphesiz Allah ların ne işlediklerini lah, işledikle- bütün yaptıklarını
onların ne yap- görüyor. rini hakkıyla görür.
وص ُّموا =ve,,sağır,,kesildiler tıklarını görüyor. görücüdür.
ِ=النَارateştir =وماyoktur
َ = ِلzalimlerin
ِلظا ِل ِمين
ِأ ْنصار..ن ِْ = ِمyardımcıları
5.
73
,, ِ=لق ْدelbette ِ=كفرkâfir olmuşlardır ,,
Allah üçün "Allah üçün üçün- Allah, gerçek-
üçüncüsüdür di- cüsüdür" diyenlerin ten üçün
Gerçekten, Tek Al-
lahtan başka hiçbir
قالوا,,ِ=الَذِينdiyenler ن َِ = ِإşüphesiz yenler de kesin- kâfir oldukları üçüncüsüdür,
likle kâfir olmuş- âşikâr. Bir tek Al- diyenler an-
ilah olmadığını
gördükleri halde
َِ =Allah ِ=ثا ِلثüçüncüsüdür
اّلل lardır. Tek Al- lah'tan başka hiç- dolsun ki; kafir
lah´tan başka bir ilâh mevcut de- olmuşlardır.
Bakın, Allah üçlü-
nün üçüncüsüdür
=ثَلث اِةüçün =وماoysa yoktur ,,
hiçbir ilâh yoktur. ğil. Eğer söyledik- Halbuki hiç bri
Eğer onlar bu lerinden geri dön- tanrı yoktur,
diyenler, hakikati
inkar etmiş olurlar.
ِإِ َٰله,,ن َِ ِ=إbaşka
ِْ = ِمhiçbir ilah ل ,, dediklerinden mezlerse, içlerin- ancak bir tek Ve onlar bu iddiala-
vazgeçmezler den böyle küfre tanrı vardır. rından vazgeçme-
ِ=إِ َٰلهilahtan ِاحد ِ =وbir tek ن ِْ ِ=وإeğer ,, ise onların içinde dalanlara dayanıl- Söylediklerin- dikçe, hakikati in-
kafirlerin başla- maz azap isabet den vazgeç- kar eden bu gibile-
ي ْنتهوا,,=ل ِْمvazgeçmezlerse rına acıklı bir edeceğinden şüp- mezlerse; on- rin başına şiddetli
azap gelecektir. heleri olmasın. lardan kafir bir azap gelecektir.
ِيقولون,,=ع َماdediklerinden olanlara acıklı
bir azab do-
َِ س
ن َ =ليمelbette dokunacaktır ,, kunacaktır.
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edenlere ,,
ِ=أ ِليمacı
5.
74
..ِيتوبون..ِ=أفَلhala tevbe etmiyorlar mı Onlar Allah´a Acaba şunlar Al- Hala Allah´a Öyleyse pişmanlık
..
tevbe etseler, lah'a rücû ederek tevbe edip
..
içinde Allaha yöne-
..
? ِاّلل
َِ ..= ِإلىAllah’a O´ndan af dile- ondan mağfiret is- O´ndan mağfi- lip Onun bağışlan-
seler olmaz mı? temezler mi? O Al- ret dilemezler masını hala dile-
ِ=ويسْت ْغ ِفرونهO’ndan af dilemiyorlar m Hiç kuşkusuz Al- lah ki gufranına
lah affedicidir, had, rahmetine
mi? Halbuki meyecekler mi? Al-
..
Allah; Ga-
..
lah çok bağışlayı-
..
ı? اّلل
َِ =وAllah ِ=غفورbağışlayandır merhametlidir. pâyân bulunmaz. fur´dur, Ra- cıdır, rahmet kay-
him´dir. nağıdır.
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
5.
75
,, =ماdeğildir ِ= ْالم ِسيحMesih Meryemoğlu Meryem'in oğlu
Mesih sadece bir Mesih ancak pey-
Meryem oğlu Meryem oğlu Me-
Mesih, Pey- sih sadece bir pey-
ِ=ابْنoğlu ِ=م ْريمMeryem peygamberdir. gamber, başkası
Ondan önce de değil. Kendisinden
gamberden gamberdir: (Diğer)
başka bir şey bütün peygamber-
َِ ِ=إbaşka bir şey ِ=رسولbir elçiden
ل ,, ,, ,,
birçok peygam- evvel de birçok
ber gelip geç- peygamberler geç-
değildir. On- ler ondan önce ge-
dan önce de lip geçti; onun an-
=ق ِْدmuhakkak ت ِْ =خلgelip geçmiştir ,,
miştir. Annesi de ti. Anası da gayet
özü- sözü doğru doğru kadın. Her
peygamberler nesi, hakikatten as-
geçmiştir. An- la sapmamış olan
ق ْب ِل ِِه,,ن ِْ = ِمondan önce de ,, ,, bir kadındı. Her ikisi yemek yerler- nesi de dos- biriydi; ve onların
ikisi de (öbür in- di. Bak, ibret ala- doğru bir ka- ikisi de (diğer
ِالرسل ُّ =elçiler ِ=وأ ُّمهannesi de ,, sanlar gibi) ye- caklar diye âyâtı- dındı. İkisi de ölümlüler gibi) yi-
mek yerlerdi. mızı onlara nasıl yemek yerler- yecekle beslenir-
ِصدِيقة ِ =dosdoğruydu Bak biz onlara açık açık bildiriyo- di. Onlara di.Bak, bu mesajla-
ayetlerimizi nasıl ruz! Sonra da bak, ayetleri nasıl rı onlara nasıl açık-
ِِ يأْكَل,,=كاناİkisi de yerlerdi
ن ,, ,, açık açık anlatı- nasıl haktan çevri- açıkladığımıza ladık: ve sonra
yoruz ve sonra liyorlar! bak. Sonra da bak, nasıl ters yüz
ِالطعام َ =yemek =ا ْنظ ِْرbak bak onlar bu bak ki; nasıl olmuştur onların
ayetleri nerele- yüz çeviriyor- zihinleri!
ِ=كيْفnasıl ِ=نب ِينaçıklıyoruz rinden çarpıtıyor- lar.
lar!
ِ=لهمonlara ت ِِ = ْاْلياayetleri
=ث َِمsonra =ا ْنظ ِْرbak ى َِٰ َ=أنnasıl
ِ=يؤْ فكونçevriliyorlar
5.
76
.. ِ=ق ْلde ki ِ=أت ْعبدونmi tapıyorsunuz? De
..
ki; «Allah´ı Onlara de ki: "Al- De ki: Allah´ı De ki: Allahın yanı
..
bırakıp size ne lah'ı bırakırsınız da bırakıp da size sıra size ne bir
ِِ د..ن
ون ِْ = ِمbırakıp اّلل
َِِ =Allah’ı zarar ve ne de sizlere ne hiçbir zi- ne bir zarar, fayda sağlama ne
yarar dokundur- yanı,-ne hiçbir fai- ne de bir fay- de zarar verme gü-
=ماşeylere ِي ْم ِلك..ِ=لgücü yetmeyen maya gücü yet- desi dokunamaya- da veremeye- cü olmayan şeye
meyen nesnele- caklara mı tapıyor- cek birine mi mi taptınız? Oysa
..
=لك ِْمsize =ض ًّراzarar vermeye re mi tapıyorsu- sunuz?! Allah'a ge- ibadet ediyor- yalnız Allahtır her
..
nuz? Oysa Allah lince işiten, bilen sunuz? Hal- şeyi duyan, her şe-
ْ
ِنفعًا..ِ=ولfayda vermeğe اّلل َِ =وAllah herşeyi işitir ve ancak O.
.. buki Allah, yi bilen!
herşeyi bilir. Semi´, Ali ola-
ِ=هوodur ki ِس ِميع
.. َ =الişiten nın kendisidir.
ِقبْل,,نِْ = ِمönceden
=وأضلُّواsaptırmış
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
يراً ِ=كثbirçoğunu da ,,
=وضلُّواve şaşmış ,,
ِِ سو,,ن
اء ِْ =عdoğrusundan
ِِ سبِي
ل َ =الyolun
5. İsrailoğullarının Benî İsrail'in küfre İsrailoğulların- Hakikati inkara
78
..ِ =ل ِعlanet edilmiştir
ن ..
kafirleri, Da- sapanları hem Da- dan küfreden- şartlanmış bulunan
كفروا..ِ=الَذِينnankörlerine vud´un ve Mer- vud'un, hem Mer-
yemoğlu İsa´nın yem'in oğlu İsa'nın
ler; Davud´un şu İsrailoğulları
ve Meryem (zaten) Davudun
بنِي..ن ِْ = ِمoğullarının ِ= ِإسْرائِيلİsrail dilinden lanet- lisanından Allah'ın
lenmiştir. Bu lanetine uğradılar.
oğlu İsa´nın ve Meryem oğlu
diliyle İsanın diliyle lanet-
ِِ ِلس..ى
ان َِٰ =علdiliyle ِ=داوودDavud lânetlenmelerinin Bu da onların is-
sebebi, onların yan etmeleri, Al-
la´netlenmişler lenmişlerdir: Böy-
di. Bu; isyan ledir, çünkü onlar
=و ِعيسىve Îsa ْن ِِ =ابoğlu
.. Allah´a karşı lah'ın hududunu etmeleri ve (Allaha) isyan etti-
gelmeleri ve aşmaları yüzün- aşırı gitmele- ler; hak ve adalet
ِ=م ْريمMeryem ِ= َٰذ ِلكçünkü O´nun sınırlarını dendi. rindendi. sınırlarını ihlalde
çiğnemeleri idi. ısrarcı davrandılar.
عص ْوا..=بِماisyan etmişlerdi ..
5.
82
.. ِ=لت ِجد َنbulursun َ=أش ِدen yaman ..
İnsanlar arasın- Yâ Muhammed, iyi Andolsun ki, Bütün insanlar
da müminlere en bil ki mü'minlere insanlardan, içinde (bu ilahi ke-
ِ ِ َ=النinsanlar içerisinde
اس ..
amansız düş- karşı insanlar ara- iman edenlere lama) inananlara
man olanların sından en şiddetli en şiddetli en çok düşmanlık
ً =عداوِةdüşman olarak ..
yahudiler ve Al- hasım Yahudilerle düşman ola- yapanların Yahudi-
lah´a ortak ko- müşrikleri bulaca- rak, yahudileri ler ve Allahtan
آمنوا..ِ= ِللَذِينinananlara şanlar olduğunu ğın gibi, mü'minleri ve Allah´a şirk başkasına ilahlık
göreceksin. Bu- sevebilmeye en koşanları bu- yakıştırmaya şart-
ِ= ْاليهودYahudileri na karşılık mü- yakın olanları da lacaksın. An- lanmış olanlar ol-
minlere en çok "Bizler Nasrânîyiz" dolsun ki, on- duğunu kesinlikle
ِأ ْشركوا..ِ=والَذِينve ortak koşanları .. .. sempati duyan- diyenleri bulacak- lardan iman göreceksin; ve bü-
ların «Biz hırısti- sın. Bu da bir kere edenlere sev- tün insanlar içinde
َِ =ولت ِجدve bulursun
ن .. yanız» diyenler içlerinde âlimler gide en yakını (bu ilahi kelama)
olduğunu göre- var, âbidler var. Bir da; Biz hristi- inananlara en çok
=أ ْقربه ِْمen yakınları da
.. .. ceksin. Çünkü de hakkı görünce yanlarız, di- şefkat gösterenle-
hristiyanlar ara- kabulü azametleri- yenleri bula- rin ise Biz Hıristi-
ً =مودَِةsevgice sında Allah´a ne dokunmaz da caksın. Bunun yanız diyenler ol-
bağlı bilginler ve onun için. sebebi: Onla- duğunu görecek-
آمنوا..ِ= ِللَذِينinananlara din adamları rın içinde ke- sin: böyledir, çünkü
قالوا..ِ=الَذِينdiyenleri = ِإنَاbiz
vardır ve onlar şişler ve rahib- onlar arasında öyle
büyüklük tasla- ler bulunma- keşişler ve rahipler
َِٰ =نصارHristiyanlarız ِ= َٰذ ِلكçünkü
ى mazlar. sından ve on- var ki bunlar kibre
ların gerçek- kapılmamışlardır.
َِ = ِبأşüphesiz = ِم ْنه ِْمonların içlerinde
ن ..
ten büyüklük
taslamamala-
ِ=قِ ِسي ِسينkeşişler rındandır.
5.
86
.. كفروا..ِ=والَذِينinkâr edip ..
Kafirlere, ayetle-
rimizi yalan sa-
Küfre sapanlara,
âyâtımıza yalan
Küfredip de
ayetlerimizi
hakikati inkara ve
mesajlarımızı ya-
=وكذَبواyalanlayanlar yanlara gelince,
onlar temelli ce-
diyenlere gelince,
işte bunlar da ce-
yalanlayanlar,
işte onlar, ce-
lanlamaya şart-
lanmış olanlara ge-
َٰ =أişte onlar
=بِآياتِناayetlerimizi ِولئِك ..
hennemliktir. hennemliktirler. hennem as- lince, onlar yakıcı
habıdırlar. ateşe mahkumdur-
ِصحاب ْ =أhalkıdır lar.
ِِ = ْالج ِحcehennem
يم
5.
87
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Al- Ey iman edenler!
lah´ın size helal Allah'ın sizler için
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; Allah´ın olanlar! Allahın si-
تح ِرموا,,ِ=لharam etmeyin ,,
kıldığı tertemiz helâl kıldığı şeyle-
nimetleri haram rin güzellerini ken-
size helal kıl- ze helal kıldığı ha-
dığı iyi ve te- yatın güzelliklerin-
ِِ =ط ِيباgüzel ve temiz şeyleri
ت ,, ,, ,,
saymayın, sınır- dinize haram et-
ları aşmayın. Hiç meyin ve böyle iti-
miz şeyleri den kendinizi yok-
kendinize ha- sun bırakmayın,
َِ أح,,=ماhelal kıldığı اّلل
ل َِ =Allah’ın,,
kuşkusuz Allah dali aşmayın ki Al-
sınırları aşanları lah ifrata gidenler-
ram kılmayın ama hakkın sınırla-
ve haddi aş- rını da aşmayın:
=لك ِْمsize ِت ْعتدوا,,ِ=ولsınırı aşmayın ,, sevmez. den hoşnut olmaz. mayın. Doğru- Allah, sınırları
su Allah, had- aşanları asla sev-
َِ = ِإşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah di aşanları mez.
sevmez.
ُِّي ِحب,,ِ=لsevmez
ِ= ْالم ْعتدِينsınırı aşanları ,,
5. Allah´ın size ba- Allah'ın sizleri Allah´ın size O halde, Allahın rı-
88
.. =وكلواyiyin ğışladığı helal ve merzûk eylediği verdiği rızıktan zık olarak size ba-
ِرزقكم..= ِم َماsize verdiği rızıklardan temiz nimetler- nimetlerin helâl
..
helal ve temiz ğışladığı meşru
..
den yiyin, kendi- olanlarından, ho- olarak yeyin. güzelliklerden ya-
َِ =Allah’ın ل
اّلل ًِ =حَلhelal sine iman ettiği- şunuza gidenlerin- Sizin kendisi- rarlanın ve iman et-
niz Allah´tan den yeyin ve Ken- ne iman etmiş tiğiniz Allaha karşı
.. َ
ِ=طيِبًاve temiz olarak =واتقواkorkun
..
korkun. disine iman ettiği- olduğunuz Al- sorumluluğunuzun
niz Allah'tan kor- lah´tan da bilincinde olun.
اّلل ْ َ
َِ =Allah’tan أنت ِْم..=الذِيsizin kun. korkun.
5. Allah size ağız Bilmeyerek edilen Allah size ras- Allah, düşünmeden
89
,, اخذك ِم ِ يؤ,,ِ=لsizi sorumlu tutmaz ,, ,,
alışkanlığı ile yeminlerinizden gele yeminle- ağzınızdan kaçırı-
َِ =Allah = ِباللَ ْغ ِِوlağvdan ötürü
اّلل ,,
yaptığınız ye- dolayı Allah sizleri rinizden dolayı verdiğiniz yemin-
minlerden dolayı muâheze buyur- değil, bile bile lerden dolayı sizi
أيْمانِك ِْم,,=فِيyeminlerinizdeki değil, bilerek maz, lâkin bile bile ettiğiniz ye- sorumlu tutmaz,
yaptığınız ye- bağladığınız ye- minlerden ötü- ama bilerek ve is-
ِْ =و َٰل ِكfakat
ن minlerden dolayı minleri kırdığınız rü sorumlu tu- teyerek yaptığınız
sorumlu tutar. için sizleri muâhe- tar. Onun kef- yeminlerden so-
اخذك ِْم ِ =يؤsizi sorumlu tutar
,, ,, Böyle bir yemini ze buyurur. Kefa- fareti; ailenize rumlu tutacaktır.
bozmanın ceza- reti ise çoluğunu- yedirmekte ol- Böylece, yemininizi
ِعقَدْتم,,=بِماbilerek yaptığınız ,, sı, kefareti ya ai- za, çocuğunuza duğunuzun or- bozma karşılığın-
lenize yedirdiği- yedirdiğinizin orta talamasından, da, on yoksulu
ِاْليْمان ِْ =yeminlerden ötürü ,, niz yemeğin or- derecesinden on on düşkünü kendi ailenize ye-
talaması üzerin- fakiri doyurmak, yedirmek, ya- dirdiğinizin hemen
ِ=فكفَارتهbunun keffareti ,, den on yoksulu yahut giydirmek, hut giydirmek hemen aynısı ile
doyurmak ya yi- yahut bir esir azat veya bir köle beslemeniz veya
ِطعام ْ ِ=إyedirmektir ِِ=عشرةon ne on yoksulu etmektir. Bunları azad etmektir. onları giydirmeniz
giydirmek ya da bulamayan üç gün Kim de bunları veya bir insanı öz-
ِ=مسا ِكينfakiri bir köle azad oruç tutar. İşte bu, bulamazsa; üç gürlüğüne kavuş-
etmektir. Bunla- yemin eder de gün oruçtur. turmanız gerekir;
ِِ أ ْوس,,ن
ط ِْ = ِمorta derecesinden
,,
rın hiçbirini bu- hânis olursanız İşte bu, yemin buna imkanı olma-
ِط ِعمون ْ ت,,=ماyedirdiğinizin lamayan (yapa- yeminlerinizin ke- ettiğiniz vakit yan ise (onun yeri-
mayan) kimse, fareti. Bununla be- yeminlerinizin ne) üç gün oruç tu-
=أ ْه ِليك ِْمailenize =أ ِْوyahut üç gün oruç tu- raber yeminlerinizi keffaretidir. tacaktır. Her ne
tar. İşte bozdu- gözetin, irşadından Yeminlerinizi zaman yemin eder
ğunuz yeminlerin dolayı şükredersi- tutun. Şükre- (ve onu bo-
= ِكسْوته ِْمonları giydirmek =أ ِْوya da
,, ,,
cezası, kefareti niz diye Allah sizle- dersiniz diye zar)sanız yeminle-
ِ=تحْ ِريرhürriyete kavuşturmaktır ,,
budur. Yeminle- re âyâtını böylece Allah ayetlerini rinizin kefareti işte
rinizi tutun Allah, bildiriyor. size işte böyle bu olacaktır. Öy-
ِ=رقبةbir köleyi ن
,, ِْ =فمkimse şükredesiniz di-
ye, size ayetleri-
açıklar. leyse yeminlerinize
sadık olun. Allah
ِْي ِجد,,=ل ِْمbulamayan ni böyle açık mesajlarını size
açık anlatıyor. böylece açıklar ki
ِصيام ِ =فoruç tutsun =ثَلث ِِةüç
,, şükredici olasınız.
ِ=كفَارةkeffareti
=أيْمانِك ِْمyeminlerinizin = ِإذاzaman
=حل ْفت ِْمyemin ettiğiniz
,,
=واحْ فظواkoruyun
=أيْمانك ِْمyeminlerinizi ِ=ك َٰذ ِلكböylece
ِ=يبيِنaçıklıyor اّلل َِ =Allah =لك ِْمsize
=آياتِ ِِهayetlerini =لعلَك ِْمumulur ki ,,
ِ=ت ْشكرونşükredersiniz
5.
90
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, iç- Ey iman edenler!
ki, kumar, anıt Şarap ve kumar
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; içki, ku- olanlar! Sarhoşluk
=إِنَماşüphesiz ِ= ْالخ ْمرşarap taşları, fal okları da, taptıkları putlar
şeytan işi iğrenç- da fal açtıkları (et
mar, dikili taş- veren şeyler, şans
lar ve fal okla- oyunları, putpe-
ِ=و ْالم ْي ِسرkumar liklerdendir, bun- paylaştıkları) oklar
lardan uzak du- da şeytan işi mur-
rı; ancak şey- restçe uygulamalar
tan işi pislik- ve gelecek hakkın-
ِ=و ْاْل ْنصابdikili taşlar ..
run ki, kurtuluşa dar bir şey, başka
eresiniz. değil. Sizler ondan
lerdir. Bunlar- da kehanette bu-
dan kaçının ki, lunmak, Şeytan işi
ِ=و ْاْل ْزلمşans okları .. uzak durun ki felaha eresi- iğrenç kötülükler-
felâha çıkabilesi- niz. den başka bir şey
ِ= ِرجْ سbirer pisliktir ل .. ِْ = ِمişi
ِِ عم..ن niz. değillerdir: O halde
onlardan kaçının ki
ِِ شيْط
ان َ =الşeytan mutluluğa eresiniz!
=لعلَك ِْمumulur ki ..
5.
91
,, = ِإنَماşüphesiz ِ=ي ِريدistiyor Şeytan içki ve
kumar yolu ile
Şarap ile kumar Şeytan; ancak Şeytan, sarhoşluk
yüzünden şeytan içki ve kumar verici şeyler ve
ِشيْطان َ =الşeytan ِيوقِع,,ن
ِْ =أsokmak aranıza kin ve
düşmanlık to-
ancak aranıza yüzünden şans oyunları ile
husûmet düşürme- aranıza düş- sadece aranıza
ِ=بيْنكمaranıza ِ= ْالعداوةdüşmanlık humları ekmek,
sizi Allah´ı an-
yi, bir de sizleri Al- manlık ve kin düşmanlık ve nef-
lah'ı anmaktan, sokmak ve sizi ret sokmaya ve sizi
ِ=و ْالب ْغضاءve kin ,,
maktan ve na-
mazdan alıkoy-
namaz kılmaktan Allah´ı anmak- Allahı anmaktan ve
alıkoymayı istiyor. tan ve na- namazdan alıkoy-
ْالخ ْم ِِر,,=فِيşarap mak ister. Artık Vazgeçiyorsunuz mazdan alı- maya çalışır. O
bunlara son ve- değil mi? (Acaba koymak ister. halde, (artık) vaz-
=و ْالم ْي ِس ِِرve kumar ile ,, ,, riyorsunuz değil vazgeçecek misi- Artık vazge- geçmeyecek misi-
mi? niz?/Nasıl, vazgeç- çersiniz değil niz?
=ويصدَك ِْمve sizi alıkoymak ,, ,, tiniz mi?) mi?
ِذ ْك ِِر,,ن
ِْ =عanmaktan ِاّلل
َِ =Allah’ı
ِصَلِة َ ال,,ن ِِ =وعve namazdan ,,
ِ=م ْنتهونvazgeçtiniz
5. Allah´a ve pey- Allah'a itaat edin, Allah´a itaat Öyleyse Allaha ve
92
.. =وأ ِطيعواitaat edin اّللَِ =Allah’a ..
gambere itaat Peygambere itaat edin, Rasule Elçisine itaat edin
=وأ ِطيعواve itaat edin .. ..
ediniz, onlara edin, karşı dur- itaat edin ve
karşı gelmekten maktan çekinin (Al- sakının. Yüz
ve (kötülüklere
karşı) her zaman
ِالرسول َ =Elçi’ye sakının. Eğer bu lah'ı dinleyin, Pey- çevirecek
direktife sırt çevi- gamberi dinleyin, olursanız, bi-
hazırlıklı olun: Eğer
yüz çevirirseniz, bi-
ِ=واحْ ذرواve sakının ن ِْ ِ =فإeğer..
rirseniz, biliniz ki, dinlememekten linki; peygam-
Peygamberimi- çekinin). Eğer söy- berimize dü-
lin ki Bizim Elçimi-
zin görevi, (kendi-
=تولَيْت ِْمdönerseniz =فاعْلمواbilin ki .. zin görevi sade- lediklerinden yüz şen, yalnız sine emanet edi-
ce açıkça du- çevirirseniz, gön- açıkça tebliğ len) mesajı apaçık
=أنَماşüphesiz yurmaktır. derdiğimiz Pey- etmektir. tebliğ etmekten
gamberin açık bir ibarettir.
رسو ِلنا..ى َِٰ =علelçimize düşen .. tebliğden başka
vazifesi olmadı-
ِ= ْالبَلغduyurmaktır ِ= ْالم ِبينaçıkça ğından haberiniz
olsun.
5. İman edip iyi Ey iman edip de İman edip sa- İmana ermiş olup
93
,, ِ =ليyoktur =علىüzerine
ْس ameller işleyen- salâh işleyen kim- lih amel işle- doğru ve yararlı iş-
آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar ler, Allah´tan seler! Haramdan yenler, sakı- ler yapanlar, Allaha
korkup iman et- sakındıktan ve nırlar, inanırlar karşı sorumluluk
=وع ِملواve yapanlara ,,
tikleri, arkasın- imanlarında sebat ve salih amel bilinci duydukları
dan yine Al- ile salâhlarına de- işlerlerse; son- ve (gerçekten) ina-
ِِ صا ِلحا
ت َ =الiyi işler ,,
lah´tan korkup vam eyledikten ra sakınır ve nıp doğru ve yararlı
müminliklerini başka takvalarında ihsan ederler- işler yaptıkları sü-
ِ=جناحbir günah =فِيماötürü
,, devam ettirdikleri ve imanlarında se; daha önce rece her istedikle-
ve sonra yine Al- rüsûh bulduktan ve tatmış oldukla- rinden serbestçe
=ط ِعمواyediklerinden lah´tan korkup bu takva ile bera- rından dolayı yararlanabilirler:
iyilik yaptıkları ber ihsan ettikten bir sorumluluk yeter ki Allaha kar-
ما,,= ِإذاbundan böyle =اتَق ْواkorunup ,, takdirde vaktiyle sonra hoşlarına gi- yoktur. Allah, şı sorumluluk bilin-
tattıkları haram den şeyleri yedik- ihsan edenleri ci duymaya ve
=وآمنواinandıkları yiyecek ve içe- leri için kendilerine sever. iman etmeye de-
ceklerden dolayı günah yok. Allah vam etsinler ve Al-
=وع ِملواve yaptıkları ,, sorumlu tutul- ihsan edenlerden laha karşı sorumlu-
mazlar. Hiç kuş- hoşnut olur. (... luklarının bilincine
ِِ صا ِلحا
ت َ =الiyi işler =ث َِمsonra ,, kusuz Allah, iyilik sonra haram ol- daha çok varsınlar
yapanları sever. madan evvelki ye- ve iyilik yapmakta
=اتَقِ ْواkorunup =وآمنواinandıkları yip içtikleri için arzulu ve kararlı
=ث َِمve yine =اتَق ْواkorunup
,,
kendilerine günah
yok. Allah ihsan
davransınlar. Allah
iyilik yapanları se-
edenlerden hoşnut ver.
ِ=وأحْ سنواiyilik ettikleri takdirde ,, ,,
olur.)
َِ =وAllah ُِّ=ي ِحبsever
اّلل
ِ= ْالمحْ ِسنِينgüzel davrananları ,,
5.
94
.. أيُّها..=ياEy آمنوا..ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, Al- Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
lah´ kendisini Haberiniz olsun, ler; Allah, olanlar! Allah, (hac
ِ=ليبْلونَكمsizi dener اّلل َِ =Allah
..
görmeksizin Allah'ı görmediği görmeksizin esnasında) ellerini-
O´ndan kimlerin halde O'ndan kor- kendisinden zin ve silahlarınızın
ِ=بِش ْيءbir kısım ص ْي ِِد.. َ ال..ِ= ِمنav’la korktuğunu belir- kanları meydana korkanları menziline girebilen
lemek için sizleri, çıkarmak için Allah ayırdetmek (hayvanları) avla-
ِ=تنالهerişeceği =أ ْيدِيك ِْمellerinizin ihramlı iken elle- sizleri, hem de av için; elinizin ve ma yoluyla sizi
rinizin ve mızrak- gibi bir şeyle mu- mızraklarını- mutlaka sınayacak-
=و ِرماحك ِْمve mızraklarınızın .. larınızın erişebi- hakkak surette im- zın ulaştığı tır, ki insan idraki-
leceği av hay- tihan edecek. Bir avdan bir şey- nin ötesinde olma-
ِ= ِلي ْعلمbilmek için اّللَِ =Allah
.. vanları aracılığı av bolluğu ile ki is- le sizi, mutla- sına rağmen ken-
ile dener. Kim bu teseniz elleriniz de ka dener. disinden korkanları
ِْ =مkimin
ن denemeden son- yetişebilecek, mız- Bundan sonra ayırt etsin. Bütün
ra yasakları çiğ- raklarınız da. Kim da her kim, bulardan sonra ha-
ِ=يخافهkendisinden korktuğunu .. nerse, kendisini bunun üzerine haddi aşarsa; kikat sınırlarını
acıklı bir azap tâatten çıkarsa da- ona elem veri- aşana gelince, onu
ِِ = ِب ْالغ ْيgizlide ن
ب ِِ =فمkim beklemektedir. yanılmaz bir azâba ci bir azab şiddetli bir azap
uğrayacağını bil- vardır. beklemektedir!
َِٰ =اعْتدsaldırıda bulunursa
ى .. sin.
ِ=أ ِليمacı
5.
95
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, ih- Ey iman edenler! Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ramlı iken av İhramda iken av ler; siz ihramlı olanlar! Hac yapar-
ْ
تقتلوا,,ِ=لöldürmeyin ِصيْد َ =الav yınız. Kim bu du- den her kim onu dürmeyin. ken
hayvanı vurma- öldürmeyin, içiniz- iken avı öl- av hayvanı öl-
dürmeyin. Ve siz-
=وِأ ْنت ِْمsiz ِ=حرمihramda iken rumdayken bile- bile bile öldürürse, Sizden her
,,
den kim onu kas-
rek bir av hay- kendisine terettüp kim; bile bile ten öldürürse, öl-
ِْ =ومkim ِ=قتلهonu öldürürse
ن vanı vurursa, iş- eden ceza ya Ha- onu öldürürse; dürdüğüne eş de-
,,
lediği suçun ve- rem'de kesilecek öldürdüğü o ğerdeki hayvanı iki
= ِم ْنك ِْمsizden =متع ِمدًاkasden balini tadması kurbanlık olmak hayvanın ben- dürüst kişinin
için, içinizden iki üzere mevaşîden zeri bir ceza onunla ilgili vere-
ِ=فجزاءcezası vardır ِ= ِمثْلdengi olan adil kişinin vuru- bir hayvandır ki öl- vardır ki, ceği karara istina-
,, ,,
lan av hayvanı- dürdüğü avın den- Ka´be´ye den kurban edil-
ِقتل,,=ماöldürdüğünün nın dengi oldu- gi olduğuna ara- ulaşmış bir mek üzere Kabeye
ğuna karar vere- nızdan adalet sa- kurbanlık ol- getirerek tazmin
النَع ِِم,,ِ= ِمنbir hayvan ,, cekleri bir kur- hibi iki adam ha- mak üzere, etmekle yükümlü-
banlığı, ceza kem[lik] etmeli, ya- buna içinizden dür; yahut muhtaç-
بِ ِِه,,ِ=يحْ كمkarar vereceği ,, olarak, Kabe ye hut ya fakirleri do- adil iki kişi ları doyurmak sure-
ulaştırıp kesmesi yurmak gibi, ya hükmedecek- tiyle veya ona denk
=ذواiki kişinin ِ=عدْلadil
,, ya kefaret olarak oruç olarak bunun tir. Yahut düş- olacak kadar oruç
yoksullara ye- muâdili bir kefaret- künlere yemek tutarak günahının
= ِم ْنك ِْمiçinizden =ه ْديًاbir kurban mek yedirmesi tir. Ta ki ettiğinin yedirmek şek- kefaretini ödemeli-
,,
ِ=با ِلغvaracak = ْالك ْعب ِِةKâbe’ye yada bunun bu suretle vebalini linde keffaret dir: (Bu,) yaptığı fii-
dengi kadar gün tatmış olsun. Allah veya onun lin tam ağırlığını
=أ ِْوyahut ِ=كفَارةkeffareti oruç tutması ge- geçmişi af buyur- dengi oruç hissedebilsin diye-
rekir. Allah geç- du. Kim yeniden iş- tutmaktır. Ta dir. Allah geçmişi
ِ=طعامyedirme ِ=مسا ِكينyoksullara miştekileri affet- lerse bilsin ki Allah ki yaptığının silmiştir. Ama her
miştir. Fakat kim ondan intikam ala- vebalini tatmış kim onu yeniden iş-
,,=أ ِْوya da ِ=عدْلdenk ِ= َٰذ ِلكbuna bir daha aynı cak. Allah azîzdir, olsun. Allah; lerse, Allah ceza-
suçu işlerse Al- intikam sahibidir. geçmiştekileri sını ona göstere-
صيا ًما ِ =oruçtur ِ= ِليذوقta ki tadsın lah ondan öç
alır. Hiç kuşku-
affetmiştir.
,, ,,
cektir. Zira Allah
Kim de sonra- kudret sahibidir,
ِ=وبالvebalini =أ ْم ِر ِِهyaptığı işin suz Allah üstün dan böyle ya- kötülerden intika-
,,
iradeli ve öç alı- parsa; Allah, mını alandır.
=عفاaffetmiştir اّلل َِ =Allah cıdır. ondan intika-
mını alır. Al-
ِسلف,,=ع َماgeçmişi ن ِْ =ومkim lah, Aziz´dir,
İntikam sahi-
ِ=عادdüşmanlık ederse ِ=في ْنت ِقمöc alır
,, bidir. ,,
5.
96
.. ِ=أ ِح َلhelal kılındı =لك ِْمsize
..
Deniz hayvanla- Deniz avı ile onu Deniz avı ve Sularda yapılan
rını avlamak ve yemesi hem ken- onu yemek; her türlü avlanma
ِ=صيْدavı = ْالبحْ ِِرdeniz hem kendiniz dinize, hem yolda size de, yolcu- ve denizin hem
hem de yoksullar olanlarınıza medar lara da geçim- (yerleşik olan) siz-
ِ=وطعامهve yiyeceği ..
için besin mad- olmak üzere sizler lik olmak üze- ler için hem de
desi olarak ye- için helâl kılındı. re helal kılın- gezginler için rızık
عا ً =متاgeçimlik olarak =لك ِْمsize ..
mek size helâl Kara avı ise ih- mıştır. İhramlı olarak su yüzüne
kılındı. Huzurun- ramda bulunduğu- bulunduğunuz çıkardıkları sizin
ِِسيَارة َ =و ِللve yolculara .. da bir araya geti- nuz müddetçe üze- sürece, kara için meşrudur; ama
rileceğiniz Al- rinize haram kılın- avı haram kı- hacda iken karada
ِ=وح ِرمve yasaklandı =عليْك ِْمsize
.. lah´tan korku- dı. Sizler haşrolu- lınmıştır. Hem, avlanmanız size
nuz. nup karşısına çı- huzuruna va- yasaklanmıştır. Ve
ِ=صيْدavı = ْالب ِِرkara kacağınız Allah'tan rıp toplanaca- hepinizin varıp top-
korkun. ğınız Allah´tan lanacağı Allaha
د ْمت ِْم..=ماolduğunuz sürece .. korkun. karşı sorumluluğu-
nuzun bilincinde
ِ=حر ًماihramda =واتَقواkorkun olun.
َِ =أşüphesiz اّلل
ن َِ =Allah’ın her şeyi bildiğini, lah´ın gerçe-
O´nun bilgisinin ten her şeyi
ِ=ي ْعلِمbildiğini =ماolanları her şeyi kapsa- bilici olduğunu
mına aldığını bi- bilmeniz için-
ِِ سماوا
ت َ ال,,= ِفيgöklerde lesiniz diye bunu dir.
böyle yaptı.
=وماve olanları ض
,, ِ ِ ْاْل ْر,,= ِفيyerde
َِ =وأve şüphesiz اّلل
ن ,, َِ =Allah’ın
ِش ْيء,,ل ِِ = ِبكherşeyi
ِ=ع ِليمbilici olduğunu
,,
5.
98
..=اعْلمواiyi bilin ki ن َِ =أşüphesiz
.. ..
Biliniz ki, Allah,
azabı ağır olan,
Bilin ki Allah'ın Bilin ki; Allah,
azâbı dayanılır gibi gerçekten
Bilin ki Allah ceza-
landırmada çetin-
َِ =Allah’ın ِ=شدِيدçetindir
اّلل bunun yanında
da affedici ve
değil. Bilin ki Al- azabı pek çe-
lah'ın gufranı had- tin olandır. Ve
dir; ve Allah çok
bağışlayıcıdır, bir
ِِ = ْال ِعقاcezası ن
ب َِ =وأve şüphesiz ..
merhametli
olandır.
siz, rahmeti niha- Allah; gerçek-
yetsiz. ten Gafur´dur,
rahmet kaynağıdır.
َِ =Allah ِ=غفورbağışlayandır
اّلل Rahim´dir.
ِ=رِ ِحيمesirgeyendir
5. Peygamberin Peygamberin üze- Peygamberin Peygamber, (ken-
99
,,على,,=ماdüşen ل ِِ الرسوَ =Elçi’ye görevi sadece rinde tebliğden vazifesi sade- disine emanet edi-
َِ = ِإsadece ِ= ْالبَلغduyurmaktır
ل duyurmaktır. Al-
lah gerek açığa
başka vazife yok.
Sizlerin meydana
ce tebliğdir.
Allah; sizin
len) mesajı tebliğ
etmekten başka bir
َِ =وAllah ِ=ي ْعلمbilir =ماşeyleri
اّلل vurduğunuz ve
gerekse gizledi-
vurduğunuzu da,
gizli tuttuğunuzu
açıkladıkları-
nızı da, gizle-
şeyle yükümlü de-
ğildir: ve Allah, si-
ِ=تبْدونaçığa vurduğunuz ,,
ğiniz duyguları
iyi bilir.
da Allah biliyor. diklerinizi de
bilir.
zin açıktan yaptığı-
nız her şeyi ve bü-
ِت ْكتمون,,=وماve gizlediğiniz ,, tün gizlediklerinizi
bilir.
5.
100
.. ِ=ق ْلde ki يسْت ِوي..ِ=لbir olmaz
.. ..
De ki; «Mur-
dar´ın çokluğu
Yâ Muhammed,
onlara de ki: "Mur-
De ki: Murdarı
çokluğu hoşu-
De ki: Kötü ve çir-
kin olan şeyler ile
ِ= ْالخبِيثmurdarla ِالطيِب َ =وtemiz (yaygınlığı) se-
nin beğenini ka-
dar, çokluğu ile
sende kendisine
nuza gitse de;
murdarla te-
iyi ve güzel şeyler
mukayese edile-
=ول ِْوşayet ِ=أعْجبكhoşuna gitse de .. ..
zanmış olsa da,
murdar ile temiz
karşı bir meyil
uyandırsa bile hiç-
miz bir olmaz.
Öyleyse ey
mez, kötü şeylerin
bir çoğu sana bü-
ِ=كثْرةçokluğu ث ِِ = ْالخِبِيmurdarın (aslında) bir de-
ğildir. Buna göre
bir zaman murdar-
la pâk bir olamaz.
akıl sahibleri;
Allah´tan kor-
yük zevk verse bi-
le. O halde, siz ey
=فاتَقواo halde korkun اّلل
.. َِ =Allah’tan .. ey sağduyulu Ey düşünür beyni kun ki kurtıu- derin kavrayış sa-
kimseler, Al- olanlar, Allah'tan luşa eresiniz. hipleri, Allaha karşı
=ياey =أو ِليsahipleri lah´tan korkunuz korkun ki felâha sorumluluğunuzun
ki, kurtuluşa ere- erebilesiniz." bilincinde olun ki
ِِ = ْاْل ْلباsağduyu =لعلَك ِْمumulur ki
ب .. siniz.» mutluluğa eresiniz!
5.
101
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler,
açıklandıkları
Ey iman edenler!
Peygambere öyle
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; size açık- olanlar! (Kesin hu-
تسْألِوا,,ِ=لsormayın takdirde zorunu- bir takım şeyler
za gidecek ko- sormayın ki, size
lanınca hoşu- kuki kurallar şek-
nuza gitmeye- linde) açıklandığı
ِأ ْشياء,,ن ِْ =عşeyleri nuları sormayın, cevabı verse canı-
eğer Kur´an nızı sıkacak, bu-
cek olan şey- taktirde sizi sıkıntı-
leri sormayın. ya sokabilecek
ِتبْد,,ن ِْ = ِإaçıklandığında =لك ِْمsize inerken bu konu- nunla beraber
ları sorarsanız Kur'an indirilmekte
Ku´ran indiri- olan konular hak-
lirken onları kında soru sorma-
=تسؤْ ك ِْمhoşunuza gitmeyecek ,, onlar size açık- iken sorarsanız soracak olur- yın; zira, Kuran
lanır. Oysa Allah cevabı da verile- sanız, size vahyedilirken onlar
ِْ =و ِإeğer =تسْألواsorarsanız
ن onlara değin- cek. Allah şimdiye açıklanır. Al- hakkında soru sor-
memiştir. Hiç kadar olanları af lah, bunları af- saydınız, size (hu-
=ع ْنهاonları ِ= ِحينvakit şüphesiz Allah buyurdu. Allah'ın fetmiştir. Al- kuki kurallar şek-
affedicidir, yu- gufranı hadsiz, lah; Gafur´dur, linde) açıklanabilir-
ِ=ين َزلindirildiği ِ= ْالق ْرآنKur’an muşaktır. (ha- hilmi nihayetsiz. Halim´dir. lerdi. Allah, bu ko-
limdir). nuda (sizi her türlü
ِ=تبْدaçıklanır =لك ِْمsize yükümlülükten)
azat etmiştir: Zira
=عفاhalbuki geçmiştir اّلل
,, َِ =Allah Allah, çok bağışla-
yıcıdır, halimdir.
ِ=ع ْنهاonlardan اّلل َِ =وAllah
ِ=غفورbağışlayandır ِ=ح ِليمhalimdir
5.
102
.. ِ=ق ْدmuhakkak Sizden önceki
bir ümmet böyle
Evet, sizlerden ev-
vel bu sualleri bir-
Sizden önce Sizden önceki in-
bir kavim onla- sanlar da böyle so-
=سألهاonları sormuştu da .. ..
konuları sordu,
fakat sonra bun-
takımları sormuştu
da aldıkları cevap-
rı sormuştu rular sormuş ve
da, sonra o sonuçta hakikati
ِ=ق ْومbir toplum da
.. ..
lar yüzünden ka-
fir oldular.
lar üzerine kâfir
olmuşlardı.
sebeple kafir- inkara varmışlardı.
ler olmuştu.
ِْ = ِمsizden önce gelen
ق ْب ِلك ِْم..ن .. ..
5. Onlara Allah´ın Bunlara "Gelin, Al- Onlara; Al- Zira onlara, Allahın
104
.. =و ِإذاzaman ِ=قِيلdendiği indirdiği lah'ın indirdiği lah´ın indirdi- indirdiğine ve Elçi-
=له ِْمonlara =تعال ْواgelin Kur´an´a ve
Peygambere
ahkâmı dinleyin, ğine ve pey- sine gelin! denildi-
gelin Peygamberi gambere ge- ğinde, Atalarımız-
ِأ ْنزل..ما..ى َِٰ = ِإلindirdiğine uyunuz denildi- dinleyin" denilince, lin, denildiği dan gördüğümüz
ğinde, «Ataları- "Atalarımızı hangi zaman; atala- inançlar ve fiiller
َِ =Allah’ın
اّلل mızın miras bı- yolu tutmuş bul- rımızı üstünde bizim için kafidir di-
raktığı düzen bi- duksa o bizlere ye- bulunduğu- ye cevap verirler.
ِِ الرسو
ل َِ ..=و ِإلىve Elçi’ye ze yeter» derler. ter, başkasını is- muz şey bize Ya ataları hiçbir
..
Peki ya, ataları temeyiz" diyorlar. yeter, dediler. şey bilmeyen ve
=قالواderler =حسْبناbize yeter hiçbir şey bilme- Pekâlâ. Ya ataları Ya ataları, bir doğru yoldan uzak
..
yen, doğru yol- hiçbir şey bileme- şey bilmiyor kimseler idiyseler
=ماşey =وجدْناbulduğumuz dan uzak kimse- diyseler, ya hiç ve doğru yola de mi?
ler idiyse? doğru yolu seçe- gitmiyorlar
=عل ْي ِِهüzerinde ِ=آباءناbabalarımızı mediyseler, o hal- idiyse?
de de mi?
ِكان..=أول ِْوolsa da mı? .. ..
=آباؤه ِْمbabaları
ِي ْعلمون..ِ=لbilmeyen
=ش ْيئًاhiçbir şey ..
5.
105
,, أيُّها,,=ياEy آمنوا,,ِ=الَذِينinananlar Ey müminler, siz
kendinizden so-
Ey iman edenler!
Kendinizi ıslaha
Ey iman eden- Siz ey imana ermiş
ler; siz kendi- olanlar! Siz (yalnız)
=عليْك ِْمsiz =أ ْنفسكِ ِْمkendinize bakın ,,
rumlusunuz,
eğer siz doğru
bakın, siz doğru
yolu tuttuktan son-
nize bakın. Siz kendinizden so-
doğru yolda rumlusunuz: Sap-
يض ُّرك ِْم,,ِ=لsize zarar vermez ,, ,,
yolda olursanız
sapıklar size za-
ra öte taraftan
dalâle düşen biri
bulunursanız; kınlığa düşenler,
sapıtmış ola- eğer doğru yolda
َِ ض,,ن
ل ِْ =مsapan kimse = ِإذاtakdirde ,,
rar veremez.
Hepinizin dönü-
sizlere bir ziyan
dokunduramaz.
nalr size zarar iseniz, size hiçbir
veremez. He- zarar veremezler.
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِِ = ْالغيوgizlileri
ب
5.
110
..ِ= ِإ ْذhani ِ=قالdemişti ki اّلل
َِ =Allah ..
Allah: “Ey Mer- Hani Allah ne bu- Hani Allah; Ey
yem oğlu İsa, yurmuştu: "Ey Meryem oğlu
İşte o zaman Allah
şöyle diyecek: Ey
=ياEy = ِعيسىÎsa ِ=ابْنoğlu sana ve annene Meryem'in oğlu
olan nimetimi İsa! Hem senin
İsa; senin ve
ananın üze-
İsa, ey Meryem oğ-
lu! Hatırla sana ve
ِ=م ْريمMeryem =ا ْذك ِْرhatırla hatırla” demişti. üzerindeki nimeti, rindeki nime-
“Seni Cebrail ile hem validenin üze- timi hatırla,
annene bağışladı-
ğım nimetleri, seni
=نِ ْعمتِيnimetimi ِ=عليْكsana desteklemiştim; rindeki nimeti an. demişti. Hani
beşikte ve yetiş- Hani seni Ruhül- seni, Ruh´ül-
nasıl Kutsal Ruh ile
güçlendirerek in-
ِوا ِلدتِك..ى َِٰ =وعلve annene olan .. .. kin iken insanlar- kuds ile müeyyed Kudüs ile des- sanlarla beşikte
la konuşuyor- kıldım, beşikte iken teklemiştim. iken ve yetişkin bir
dun; sana kitabı, de büyümüşken de Beşikte iken adam olarak ko-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِِإ ْذ
=hani ِأيَدْتك
=seni..desteklemiştim
hikmeti, Tevrat’ı insanlarla konuşu- de, yetişkin nuşmanı sağladı-
ve İncil’i öğret- yorsun. Hani sana iken de insan- ğımı; ve nasıl sana
ِ ِ وحِ ْالقد
س .. ِ بِر
=Ruhu’l-Kudüs..ile
miştim. Sen iz- Kitap öğrettim, lar la konuşu- Tevratı ve İncili ih-
ninle çamurdan hikmet öğrettim, yordun. Hani tiva eden vahiy ve
ِتك ِلم
=konuşuyordun ِالنَاس
=insanlarla kuş gibi bir şey Tevrat öğrettim, sana; kitabı, hikmeti öğrettiğimi;
yapmış ona üf- İncil öğrettim. Hani hikmeti Tev- nasıl Benim iznimle
فِي ْالم ْه ِِد
.. =beşikte lemiştin de iz- çamurdan Benim rat´ı ve İncil´i çamurdan, (sana
nimle iyi etmiş- iznimle tıpkı bir kuş öğretmiştim. uyanların) kaderini
ِ ً وك ْه
َل =ve..yetişkin..iken =hani وإِ ِْذ
tin. Ölüleri iznim- vücuda getirerek Hani sen; Be- şekillendirdiğini ve
le diriltiyordun. üflüyorsun da Be- nim iznimle sonra bunun Be-
ِعلَ ْمتك=sana..öğrettim ِْال ِكتاب
=Kitabı İsrailoğullarına nim iznimle kuş çamurdan kuş nim iznimle (onla-
mucizelerle gel- oluyor. Anadan gibi bir şey rın) kaderi olabil-
ِو ْال ِح ْكمة
=ve..hikmeti diğinde, onlar- doğma âmâyı, [ab- yapıyordun da mesi için ona üfle-
dan küfredenler: raşı] benim iznimle içine üflüyor- diğini; ve nasıl iz-
ِوالت َ ْوراة
=ve..Tevrat’ı ‘Bu apaçık bir iyi ediyorsun. Hani dun ve Benim nimle körleri ve cü-
büyüdür’ demiş- ölüleri Benim iz- iznimle kuş zamlıları iyileştirdi-
ِاْل ْن ِجيل
=ve..İncil’i ِْ و
=hani و ِإ ِْذ
lerdi de ben on- nimle topraktan çı- oluyordu. Hani ğini ve ölüyü ayağa
ların sana zarar karıyorsun, hani sen; anadan kaldırdığını; sen İs-
ِت ْخلق
=yaratıyor vermelerini ön- öyle bir zamanda doğma körü railoğullarına haki-
lemiştim.” Benî İsrail'i sana el ve abraşı Be- katin bütün kanıtla-
ِِ الط
ين .. =çamurdan ِ ِِمن uzatmaktan men nim iznimle iyi rı ile geldiğinde ve
كهيْئ ِِة
=şeklinde..bir..şey =kuş ِِ الطي
ْر َ ettim ki, onlara ediyordun. onlardan hakikati
mucizeler getirdin Hani; ölüleri inkara şartlanmış
ِبإ ِ ْذنِي
=benim..iznimle
de "Bu apaçık bir Benim iznimle olanların, Bu al-
sihirden başka bir diriltiyordun. datmacadan başka
ِفت ْنفخ
=üflüyordun =içine فِيها şey değil!" dediler. Ve hani, İsrai- bir şey değildir!
loğullarını dedikleri zaman
ِفتكون
=oluyordu =kuş طي ًْرا senden çek- onların sana zarar
miştim, kendi- vermelerine nasıl
ِِبإ ِ ْذنِي
=benim..iznimle lerine apaçık mani olduğumu.
ayetler getir-
ِوتب ِْرئ
=iyileştiriyordun diğin zaman
içlerinden küf-
ِْاْل ْكمه
=anadan..doğma..körü redenler; bu
apaçık bir bü-
ِو ْاْلبْرص
=ve..alacalıyı yüdür, demişti.
كفروا..ِ=الَذِينinkâr edenler ..
5.
111
,, ِ=و ِإ ْذhani ِ=أ ْوحيْتvahyetmiştim Hani havarilere
vahiy yolu ile,
Hani Ben havarile- Hani Ben Ha- Ve (hatırla o vakti
re "Bana da Benim varilere: Bana ki) beyazlara bü-
ِ ْالحو ِاريِين,,= ِإلىHavarilere «Bana ve pey-
gamberime ina-
peygamberime de ve peygambe- rünmüş olanlara,
iman edin!" diye rime iman Bana ve Benim El-
ِآمنوا,,ن ِْ =أinanmalarını = ِبيbana nınız, diye direk-
tif vermiştim de
emrettim. "Yâ edin, diye çime inanın! diye
Rabbe'l-âlemîn! İş- vahyetmiştim vahyetmiştim. On-
=و ِبرسو ِليve elçime ,,
bunun üzerine
onlar da, «inan-
te iman getiriyoruz, de; inandık, lar, Biz inanıyoruz;
şahit ol ki bizler şahid ol ki biz, ve şahit ol ki ken-
=قالواdemişlerdi =آمنَاinandık dık, şahid ol ki Senin birliğine bo- müslümanla- dimizi (Sana) tes-
bizler müslüma- yun eğmişleriz" rız, demişlerdi. lim etmişiz! diye
=وا ْشه ِْدşahid ol =بِأنَناbizim ,, nız» dediler. dediler. cevap verdiler.
5.
112
.. ِ= ِإ ْذhani ِ=قالdemişlerdi ki ..
Hani havariler Hani sonra havari- Hani Havari- (Ve) o zaman be-
Ey Meryemoğlu ler "Ey Meryem'in ler: Ey Mer- yaz elbiseliler, Ey
ِ= ْالحو ِاريُّونHavariler =ياEy İsa, senin Al- oğlu İsa! Rabbin yem oğlu İsa; İsa, ey Meryemin
lah´ın bize gök- bize gökten bir sof- Rabbın bize oğlu! dediler, Rab-
= ِعيسىÎsa ِ=ابْنoğlu ten bir sofra indi- ra indirebilir mi?" gökten bir sof- bin bize gökten bir
rebilir mi?» diye dediler, o da "Ger- ra indiribilir sofra indirebilir
ِ=م ْريمMeryem sordular da İsa çekten iman et-
onlara «Eğer
mi? demişlerdi miydi? (İsa) cevap
mişseniz Allah'tan de, O; eğer verdi: Allaha karşı
ِيسْت ِطيع..ل ِْ =هgücü yeter mi? .. .. mümin iseniz Al- korkmalısınız" ce- inanmışlarsa- sorumluluğunuzun
lah´tan korku- vabını verdi. nız Allah´tan bilincinde olun,
ِ=ربُّكRabbinin ِين ِزل..ن ِْ =أindirmeye nuz» demişti. korkun, de- eğer (gerçek) mü-
mişti. minler iseniz!
=عليْناbize ً =ما ِئدِةbir sofra ..
ِِ سم
اء َ ال..ِ= ِمنgökten ِ(=قالÎsa) dedi ..
=عليْهاbuna
ِشا ِهدِينَ ال,,ِ= ِمنbizzat tanık ,,
5.
114
.. ِ =قdedi = ِعيسىÎsa ِ=ابْنoğlu Bunun
ال üzerine Meryem'in oğlu İsa Meryem oğlu İsa, Meryemin oğ-
Meryemoğlu İsa şöyle yalvardı? İsa´da: Alla- lu, Ey Allahım, ey
َ
ِ=م ْريمMeryem =الله َِمAllah’ım şöyle dedi; «Al- "Ya Allah! Yâ hım; Rabbı- Rabbimiz! dedi,
lah´ım, ey Rab- Rabbe'l-âlemîn! mız, üstümüze Gökten bize bir
=ربَناRabbimiz ل ِْ =أ ْن ِزindir bimiz, bize gök- Bizlere gökten Öy- gökten bir sof- sofra gönder: o, bi-
ten bir sofra indir le bir sofra indir ki ra indir ki, bi- zim için ilkimizden
=عليْناbizim üzerimize ً =مائِدِةbir sofra kiöncekilerimiz
..
bu gün hem bizim için, bizim zim hem ön- sonuncumuza ka-
hem evvel gelenle- cekilerimiz, dar sürekli tekrar-
..
ِِ سم
اء َ ال..ِ= ِمنgökten ِ=تكونolsun hem de sonraki- rimiz için bayram hem sonraki- lanan bir ziyafet ve
lerimiz için bir olduktan başka, lerimiz için bir senden bir işaret
=لناbizim için = ِعيدًاbir bayram
.. bayram ve senin Senin kudretine bayram ve .. olacaktır. Ve bize
bize gösterdiğin burhan olsun ve Senden bir rızkımızı ver, zira
= ِْل َو ِلناöncemiz için bir mucize olsun. bizleri merzûk bu- ayet olsun. Bi- Sen rızık verenlerin
..
Bize rızık ver. yur. Sen râzıkların zi rızıklandır. en iyisisin!
آخ ِرنا ِ =وve sonramız için.. Sen rızık veren- en hayırlısısın."
.. Sen, rızık
lerin en hayırlısı- vernlerin en
ً=وآي ِةve bir mucize (olsun)
.. .. sın.» .. hayırlısısın,
diye dua et-
ِ= ِم ْنكSenden mişti.
ِالر ِازقِين
َ =rızık verenlerin ..
5. Allah dedi ki; Allah buyurdu ki: Allah buyudu Allah, Şüphe yok ki
115
,, ِ =قbuyurdu ki اّلل
ال َِ =Allah = ِإ ِنيben
,,
Ben o sofrayı si- "Ben onu sizlere ki: Ben, onu dedi, Ben onu size
=من ِزلهاonu indireceğim ,,
ze indireceğim,
ama ondan son-
elbette indiririm,
lâkin ondan sonra
şühesiz indi- (her zaman) gön-
receğim. Bun- deririm. Ve bu şe-
=عليْك ِْمsizin üzerinize ن ِْ =فمama kim
,, ,,
ra kim kafir olur-
sa onu hiç kim-
kim içinizden küfre
sapacak olursa,
dan sonra da kilde, hanginiz
artık içinizden bundan sonra (bu)
=ي ْكف ِْرinkâr ederse ِ=ب ْعدondan sonra
,, ,,
seyi çarptırma-
dığım bir azaba
âlemlerde kimseye
etmediğim azâbı
her kim küfre- hakikati inkar eder-
derse; onu se, bilin ki onu bu
= ِم ْنك ِْمsizden =فإِنِيben çarptırırım. muhakkak ona re- dünyalarda hiç dünyada benzerine
va görürüm." kimseyi azab- (daha) hiç kimseyi
ِ=أعذِبهona azab ederim ,, ,, landırmaya- çarptırmadığım bir
cağım azabla azaba çarptıraca-
=عذابًاbir azapla ,, azablandırı- ğım!
rım.
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
=أحدًاhiç kimseye
,,
din, Sen benim mek olamaz. Eğer Sen, onu el- ki her şeyi bilirsin,
=ماdeğildir ِلي..ِ=يكونbenim haddime içimdekini bilir- söyledimse elbette bette bilirsin. halbuki ben Senin ..
sin, fakat ben malumundur. Sen Sen, benim Zatında olanı bil-
ِأقول..ن ِْ ِ=أsöylemek =ماbir şeyi Senin özündeki- benim gizlediğimi içimde olanı mem. Şüphe yok
..
ِ=بِحقgerçek ن ِْ ِ=إeğer gaybleri bilensin. bilmem. Gaybları tında olanı her şeyi tam bilen
bilen Sensin, an- bilmem. Doğ- yalnız Sensin.
ِ=ك ْنتolsaydım ِ=ق ْلتهdemiş cak Sen, başkası rusu görülme-
değil. yeni en iyi bi-
=فق ِْدmuhakkak len Sensin,
Sen.
ِ=ع ِل ْمتهsen bunu bilirdin
.. ..
ن ْف ِسي..=فِيbenim nefsimde ..
5.
119
,, ِ =قbuyurdu اّلل
ال َِ =Allah = َٰهذاbu Allah dedi ki; Allah şöyle buyur- Allah buyurdu (Ve Hesap Günü)
Bugün, doğrula- du: "Bugün doğru- ki: Bu, doğru Allah şöyle diye-
ِ=ي ْومgündür ِ=ي ْنفعfayda sağlayacağı rın doğrulukları- lara doğrulukları- söyleyenlerin cektir. Bugün söz-
,,
nın yararını gö- nın faide vereceği doğrulukları- lerine sadık olanlar
ِصا ِد ِقين َ =الsadıklara recekleri gündür, gündür. Onlara nın fayda ver- hakikate sadakatle-
onlar için altın- ebediyen içinde diği gündür. rinin faydasını gö-
صدْقه ِْم ِ =doğruluklarının dan nehirler kalacakları o altın- Onlara; altın- recekler: sonsuza
akan ve içlerinde dan ırmaklar akan dan ırmaklar kadar kalacakları,
=له ِْمonlar için vardır ِ=جنَاتcennetler ebedi kalacakları cennetler var. Al- akan, içinde içinden ırmaklar
,, ,,
cennétler vardır. lah kendilerinden temelli kala- akan hasbahçeler
=تجْ ِريakan تحْ تِها,,ن ِْ = ِمaltlarından Allah onlardan hoşnut, kendileri cakları cen- onların olacak; Al-
razıdır, onlar da de Allah'tan hoşnut netler vardır. lah onlardan çok
ِ= ْاْل ْنهارırmaklar ondan razıdırlar. ki işte büyük fevz Allah; onlar- hoşnuttur ve onlar
İşte o büyük kur- bu. dan hoşnud da Allahtan çok
ِ=خا ِلدِينkalacakları =فِيهاiçinde tuluş, o büyük olmuştur, on- hoşnutturlar: Bu
başarı budur. lar da Al- büyük bir mazhari-
ِ=أبدًاebedi ِضي ِ =رrazı olmuştur ,, lah´dan hoş- yettir.
nud olmuşlar-
َِ =Allah =ع ْنه ِْمonlardan
اّلل dır. Büyük kur-
tuluş işte bu-
=ورضواonlar da razı olmuşlardır ,, ,, ,,
dur.
َٰ
ِ=ع ْنهO’ndan ِ=ذ ِلكişte budur ,,
6.
2
.. =ه ِوO خلقك ِْم..=الَذِيsizi yaratıp ..
O sizi çamurdan O öyle bir Allah ki
yaratan, sonra sizleri topraktan
O´dur; sizi, bir
çamurdan ya-
Odur sizi balçıktan
yaratan ve sonra
ِ ِطين..ن ِْ = ِمçamurdan =ث َِمsonra da ecelinizi belir- yarattı, arkasından
leyendir. Ayrıca eceli takdir buyur-
ratan. Sonra
da size bir
(sizin için) bir ömür
tayin eden, (yalnız-
َِٰ =قضkoymuştur َل
ى ِ ً =أجbir süre ..
O´nun katında du. Mukadder olan
tasarıya bağla- eceli ancak O bilir.
ecel tayin
eden. Bir de
ca) Onun bildiği bir
ömür. Ama hala
ِ=وأجلbir süre de =مس ًّمىbelirli
.. ..
nan bir vade da- Sonra da sizler
ha vardır. Ger- şüpheye düşüyor-
O´nun katında
belli bir ecel
şüphe edip duru-
yorsunuz,
ِ= ِع ْندهkendi katındadır =ث َِمböyle iken
.. .. çek böyleyken sunuz, öyle mi? vardır. Siz ha-
sizler kuşkuya la şüphe edip
=أ ْنت ِْمsiz hala
.. kapılıyorsunuz. durursunuz.
ِ=ت ْمترونkuşkulanıyorsunuz
6. O göklerin de Al- O göklerde de Al- O; göklerde oysa O, göklerin ve
3
,, =وه ِوO اّللَِ =(tek) Allah’tır ,,
lah´ıdır, yeryü- lah, yerde de Al- de, yerde de yerin Allahı, gizle-
ِِ سماوا
ت َ ال,,=فِيgöklerde de zünün de Al-
lah´ıdır. Sizin
lah. Gizlediğinizi Allah´tır. Gizli- diğiniz ve açıktan
,,
bilir, aşikâr ettiğini- nizi de aşika- yaptığınız her şeyi
ْ
ِ ِ اْل ْر,,=وفِيyerde de ِ=ي ْعلمbilir ve yaptığınız her zinızıbilir,bilir.kazandığı- rınızı
ض gizlinizi, açığınızı ,,
da bilir. ve hak ettiklerinizi
Ne kazanaca- bilir.
= ِس َرك ِْمsizin gizlinizi ,,
şeyi bilir. ğınızı da bilir.
6.
4
.. ِتأْتِي ِه ْم..=وماonlara gelmez ki .. ..
Oysa kâfirler
kendilerine
Rabbü'l-âlemin'in
birliğine şahit âyet-
Rabblarının
ayetlerinden
Ama ne zaman on-
lara Rablerinin me-
ِآية..ن ِْ = ِمhiçbir ayet ..
Rabblerinden
gelen her ayete
lerden kendilerine
hiçbir âyet gelmez
bir ayet onlara
gelmez ki; on-
sajlarından bir me-
saj gelse, o (haki-
ِِ آيا..ن
ت ِْ = ِمayetlerinden yüz çevirirler. ki ondan yüz çe-
virmesinler.
dan yüzçevir-
miş olmasın-
kati inkar ede)nler
ona sırt çevirirler:
=ر ِب ِه ِْمRablerinin lar.
6.
5
,, ِ=فق ْدişte =كذَبواyalanladılar Nitekim onlar Nasıl ki bunlara en
kendilerine ge- büyük hak geldiği
Onlar; kendile- ve şimdi kendileri-
rine gelince, ne gelmiş olan bu
ِِ =بِ ْالحhakkı
ق len gerçeği, zaman ona yalan
Kur´an´ı derhal demişlerdi, neyi
hakkı yalanla- hakikati de böyle
dılar. Ama yalanlıyorlar. Ama,
جاءه ِْم,,=ل َماkendilerine gelen ,,
yalanladılar. Fa- eğlence yerine
kat alay konusu koymakta oldukla-
alaya aldıkları zaman içinde, o
şeyin haberi alay ettikleri şeyi
ِ=فس ْوفfakat yakında ,,
ettikleri gerçekle- rının haberleri ya-
rin haberleri iler- kında onlara gele-
onlara gele- anlayacaklardır.
cektir.
=يأْتِي ِه ِْمkendilerine gelecektir ,, de kendilerine cek.
gelecektir.
ِ=أ ْنباءhaberleri كانوا,,=ماşeyin
= ِب ِِهkendisiyle
,,
6.
7
,, ِ=ول ْوeğer =ن َز ْلناindirmiş olsaydık da ,, ,,
Eğer sana kağı-
da yazılmış, so-
Yâ Muhammed, Eğer sana ka- Ama Biz, sana, (ey
bizler sana kâğıt ğıt içinde bir peygamber,) yazılı
ِ=عليْكsana = ِكتابًاbir Kitap ,,
mut bir kitap in-
dirmiş olsaydık
üzerine yazılmış kitab indirmiş bir metin gönder-
bir kitap indirseydik olsaydık da el- miş olsaydık ve
ِقِ ْرطاس,,=فِيkağıt üzerine yazılı ,, ,,
da onu kâfirler
elleri ile tutsalar-
de onu elleriyle leriyle ona do- ona kendi elleriyle
yoklasaydılar, kü- kunsalardı; yi- dokunmuş olsalar-
ِ=فلمسوهonu tutsalardı ,,
dı, «Bu apaçık
bir büyüden
fürlerinde inat ne de küfret- dı bile hakikati in-
edenler "Bu apaçık miş olanlar kara şartlanmış
=بِأ ْيدِي ِه ِْمelleriyle ِ=لقالyine derlerdi ,, başka bir şey sihirden başka bir derlerdi ki: Bu, olanlar, kesinlikle,
değil» diyecek- şey değil!" diye- apaçık büyü- Bu aldatmacadan
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr edenler ,, lerdi. cektiler. den başkası başka bir şey değil!
değildir. derlerdi.
َٰهذا,,نِْ ِ=إbu ل َِ ِ=إbaşka değildir ,,
6. Onlar «Muham- Bir de "Şuna bir Ona bir melek Onlar, ayrıca, Ne-
8
.. =وقالواdediler ِ=ل ْولdeğil miydi? ..
med´e bir melek melek indirilse" di- indirmeli değil den ona (alenen)
ِ=أ ْن ِزلindirilmeli =عل ْي ِِهO’na indirilseydi ya»
dediler. Eğer
yorlar. Eğer bizler
melek indireydik
miydi? dediler. bir melek gönde-
Eğer Biz, bir rilmiş değil? derler.
ِ=ملكbir melek =ول ِْوeğer
..
melek indirsey-
dik, onların işleri
artık olacak olur,
kendilerine bir an
melek indir- Ama bir melek
seydik; elbette göndermiş olsay-
=أ ْنز ْلناindirseydik =مل ًكاbir melek ..
bitirilir, kendileri-
ne hiç mühlet
bile göz açtırıl-
mazdı.
iş bitirilmiş dık, muhakkak ki,
olurdu da son- her şeyin hükmü
ِضي ِ =لقbitirilmiş olurdu ِ= ْاْل ْمرiş .. tanınmazdı. ra kendilerine verilip bitmiş olurdu
göz bile açtı- ve onlara (pişman-
=ث َِمartık rılmazdı. lık için) başka bir
fırsat tanınmazdı.
ِي ْنظرون..ِ=لhiç göz açtırılmazdı .. ..
6.
9
,, ِ=ول ْوeğer ِ=جع ْلناهonu yapsaydık ,,
Eğer melekler- Yok kendisini me-
den bir peygam- lek göndereydik,
Eğer Biz, onu Ve Biz, bir meleği
bir melek kıl- elçimiz olarak tayin
=مل ًكاmelek ِ=لجع ْلناهyine yapardık ,,
ber göndersey- yine onu beşer
dik onu insan kı- gönderecektik.
saydık; onu bir etmiş olsaydık (bi-
erkek yapar- le) onun kesinlikle
ِ ً =رجbir adam (şeklinde)
َل ,, ,,
lığında göndere- Düşmekte bulun-
cektik. O zaman dukları şüpheye
dık da düştük- bir adam olarak
leri şüpheye (görünmesini) sağ-
=وللبسْناve yine düşürürdük
,, ,,
da kâfirleri şim- onları yine düşüre-
diki yanılgılarının cektik.
onları yine dü- lardık ve böylece
şürürdük. onları, şimdi içinde
=عل ْي ِه ِْمonları aynısına düşür- bulundukları şaş-
müş olurduk. kınlığa yine düşü-
ِي ْلبِسون,,=ماdüştükleri kuşkuya ,, rürdük.
6.
11
,,ِ=ق ْلde ki = ِسيرواdolaşın da
,, ,,
Onlara de ki;
´´Dünyayı gezi-
Onlara "Yeryüzün- De ki: Yeryü- De ki: Yeryüzünde
de dolaşın da pey- zünde gezip dolaşın ve hakikati
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde =ث َِمsonra
ض niz de peygam-
berleri yalanla-
gamberleri yalancı dolaşın da yalanlayanların
çıkaranların âkıbeti sonra bir gö- sonlarının ne oldu-
=ا ْنظرواgörün ِ=كيْفnasıl yanların sonu
nice oldu, görü-
ne olduğuna bir
bakın" de.
rün, yalanla- ğunu görün!
yanların sonu
ِ=كانolmuş ِ=عاقِبةsonu nüz?» nice olmuştur?
6.
14
.. ِ=ق ْلde ki ِ=أغيْرbaşkasını mı
..
De ki; «Al- Yâ Muhammed, De ki: Ben Al- De ki: Hayat veren
..
lah´dan başka- onlara şöyle de: lah´tan başka ve hiçbir şeye
َِ =Allah’tan ِ=أت َ ِخذtutayım
ِاّلل sını mı dost edi- "Göklerin, yerin ya- bir dost mu
neyim ki, O gök- ratanı Allah'tan
muhtaç olmayan O
edinirim? Gök- dururken göklerin
=و ِليًّاdost اط ِِر ِ =فyoktan var eden lerin ve yerin başkasını mı ken- leri ve yeri
..
yoktan var edici- dime mabud edi- yoktan var
ve yerin yaratıcısı
..
olan Allahtan baş-
ِِ سماوا
ت َ ال =gökleri sidir, yedirir, fa- neceğim? O Al- eden O´dur. ka birini mi dost
kat yedireni yok- lah'tan ki bütün di- Ve O yedirir, edineceğim? De ki:
ِ ِ =و ْاْل ْرve yeri ِ=وهوkendisi tur.» De ki; rileri doyuruyor, ama yediril- Ben, Allaha teslim
ض ..
«Müslümanların Kendisi doyurul- mez. De ki: olanların öncüsü
ِط ِعم ْ =يbesleyen ilki olmam emre- maktan münezzeh Doğrusu ben, olmakla emrolun-
dildi, bana bulunuyor. Yâ Mu- müslüman dum, Allahtan baş-
ِطعم ْ ي..ِ=ولfakat beslenmeyen ل ِْ =قde ´sakın Allah´a hammed, onlara olanların ilki kasına ilahlık ya-
..
ortak koşanlar- şöyle de: "Ben Al- olmakla emro- kıştıranlar arasında
= ِإنِيbana ِ=أ ِم ْرتemredildi dan olma´ denil- lah'ın birliğine bo- lundum. Sakın bulunmakla değil.
di.» yun eğenlerin ilki müşriklerden
ِأكون..ن ِْ =أolmam ِ=أ َولilki olmakla emir buyu- olma.
ruldum. Bana sa-
ِْ =مolanların ِ=أسْلمİslam
ن kın müşriklerden
olma buyuruldu."
َِ تكون..ِ=ولve sakın olma
ن ..
("Ben Allah'ın birli-
..
ْ
ِالم ْش ِر ِكين..ِ= ِمنortak koşanlardan ğine boyun eğenle-
rin ilki olmakla emir
..
buyuruldum." Sa-
kın müşriklerden
olma.)
6.
15
,, ِ=ق ْلde ki =إِنِيşüphesiz ben
,, ,,
De ki; «Eğer Yâ Muhammed,
Rabbimin buy- onlara şöyle de:
De ki: Ben, De ki: Bakın, (bu
Rabbıma karşı şekilde) Rabbime
ِ=أخافkorkarım ن ِْ ِ=إeğer ruklarına karşı "Ben Rabbime is-
gelirsem büyük yan edecek olur-
gelirsem, bü- isyan etseydim, o
yük günün çetin (Hesap)
ِ=عصيْتisyan edersem ,,
günün azabın- sam büyük bir gü-
dan korkarım.» nün azâbından
azabından
korkarım.
Gün(ün)de (başı-
ma gelecek olan)
=ربِيRabbime ِ=عذابazabından korkarım." azaptan korkardım.
6.
16
.. ِ=م ْنkim ف ِْ صرْ =يçevrilip savılırsa ..
O gün kim azap-
tan uzak tutulur-
İşte o gün kimden O gün, kim
azap uzak bulun- ondan döndü-
O Gün kim esirge-
nirse Allah ona
ِ=ع ْنهondan (azabdan) ِ=ي ْومئِذo gün
.. ..
sa Allah onu ka-
yırmış olur. İşte
durulursa Allah'ın rülürse; şüp-
rahmetine kavuşan hesiz o, rah-
rahmetini bağışla-
mış olur: bu da
=فق ِْدgerçekten kesin kurtuluş
budur.
odur. Gün gibi mete ermiştir.
âşikâr olan felâh İşte apaçık
apaçık bir kurtuluş
olacaktır.
ِ(=ر ِحمهAllah) ona acımıştır .. ..
ise ancak budur. kurtuluş bu-
dur.
ِ=و َٰذ ِلكişte budur ِ= ْالف ْوزbaşarı
..
ِيء ْ ش,,ل
ِِ ك,,ى
َِٰ =علherşeyi
ِ=قدِيرyapabilendir
6.
18
.. =وه ِوO ِ= ْالقا ِهرtam hakimdir ..
Kulları üzerinde
kesin egemen-
Kulları üzerinde
kâhir olan O.
O; kullarının Zira yalnız O, ya-
üstünde ye- rattıkları üzerinde
ِ=ف ْوقüstünde = ِعبا ِد ِِهkullarının dir. O´nun yaptı-
ğı her şey yerin-
Hakîm olan O,
habîr olan yine O.
gane mutasar- otorite sahibidir ve
rıftır. Ve O; yalnız Odur ger-
ِ=وهوO dedir, O her
şeyden haber-
Hakim´dir,
Habir´dir.
çekten hikmet sa-
hibi, her şeyden
ِ= ْالح ِكيمherşeyi yerli yerince yapan .. .. ..
dardır. haberdar olan.
6.
19
,, ِ=ق ْلde ki ي
,, ُِّ =أhangi ِ=ش ْيءşey De ki; «En büyük Yâ Muhammed, De ki: Şahid
şahitlik kiminki- onlara "Şehadet- olarak hangi
De ki: Hakikatin en
güvenilir şahidi
ِ=أ ْكبرdaha büyüktür ,,
dir?» De ki; den en büyük ne şey daha bü-
«Benimle sizin olabilir?" dedikten yüktür? De ki:
kimdir? De ki: Allah
benim ile sizin ara-
ً =شهادِةşahidlik bakımından ل ِِ =قde ki
,, ,,
aranızda Allah sonra şunu söyle: Benimle sizin
şahittir. Bu "[Allah] İşte sizinle aranızda Allah
nızda şahittir; ve
bu Kuran bana
َِ =Allah ِ=ش ِهيدşahiddir
اّلل Kur´an, gerek si- benim aramızda ilk şahiddir. Bu
zi gerekse ulaş- şahit, bana bu Kur´an; bana
vahyedildi ki ona
dayanarak sizi ve
=ب ْينِيbenimle =وبيْنك ِْمsizin aranızda ,, tığı herkesi uya- Kur'an hem sizleri, sizi de, ulaştı- onun ulaşabileceği
rayım diye bana hem diğer bütün ğı kimseleri herkesi uyarabile-
ِوحي ِ =وأvahyolundu ki ي َِ = ِإلbana ,, vahyedildi, sizler işitenleri âkıbetten de, uyarmam yim. Siz, Allahtan
Allah ile birlikte onunla haberdar için vahyolun- başka ilahların ol-
= َٰهذاbu ِ= ْالق ْرآنKur’an başka ilâhlar ol- edeyim diye vahiy du. Allah ile duğuna gerçekten
duğuna mı şa- buyuruldu. Allah ile beraber başka şahitlik yapabilir
= ِْل ْنذِرك ِْمsizi uyarayım = ِب ِِهonunla
,, hadet ediyorsu- beraber başka bir- tanrılar oldu- misiniz? De ki: Ben
nuz?» De ki; takım ilâhların var- ğuna siz mi (böyle) bir şahitlik
ِْ =ومve herkesi ِ=بلغulaştığı
ن ,, «Ben buna şa- lığına sizler şeha- şahidlik edi- yapmam! De ki: O,
hadet etmem; det mi ediyorsu- yorsunuz? De tek Allahtır; ve ba-
=أئِنَك ِْمsiz ´De ki; «O tek bir nuz?! Ben şehadet ki: Ben şeha- kın, sizin yaptığınız
ilahtır ve ben si- etmem!" de. "O det etmem. gibi, Allahtan baş-
ِ=لت ْشهدونşahidlik ediyor musunuz? ,, ,,
zin O´na koştu- ancak tek bir Al- De ki: O, an- ka şeylere ilahlık
ğunuz ortaklar- lah'tır. İşte bilin ki cak bir tanrı- yakıştırmak ben-
َِ =أgerçekten ِ=معile beraber
ن ,,
dan uzağım» ben sizlerin O'na dır. Ve ben, den uzak olsun!
şerik koştuklarını- gerçekten si-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
6.
20
.. ِ =الَذkendilerine
ِين Kendilerine kitap
verdiklerimiz,
Kitap verdiğimiz
ümmetlerin ulema-
Kendilerine ki-
tab verdikleri-
Daha önce vahiy
verdiklerimiz, bunu,
ِ=آتيْناهمverdiklerimiz ِ= ْال ِكتابKitap Peygamberi ve
Kur´an´ı tıpkı
sı, Peygamberi
kendi oğullarını ta-
miz; onu, öz
oğullarını ta-
kendi çocuklarını
tanıdıkları gibi ta-
ِ=ي ْع ِرفونهonu tanırlar =كماgibi..
çocuklarını tanı-
dıkları gibi tanır-
nır gibi tanırlar.
Nefislerine yazık
nıdıkları gibi
tanırlar. Nefis-
nırlar; ama (onlar
arasından) kendile-
ِ=ي ْع ِرفونtanıdıkları lar. Fakat kendi-
lerine kıyanlar
edenlere gelince
bunlar iman getir-
lerini ziyana
uğratanlar, iş-
rine yazık edenler
(var ya), işte onlar-
=أبْناءه اِمoğullarını var ya, onlar as- mezler. te onlar inan- dır inanmayı red-
la inanmazlar. mazlar. dedenler.
خ ِسروا..ِ=الَذِينama ziyana sokanlar .. ..
6.
24
.. ِ=ا ْنظ ْرbak ِ=كيْفnasıl Kendileri aley- Bak yâ Muham- Bak, kendile- Bakın, onlar kendi
hinde nasıl yalan med, nasıl kendi rine nasıl ya- kendilerine nasıl
=كذبواyalan söylediler ..
söylediklerini ve kendilerini yalancı lan söylediler? yalan söylemişler
uydurma ilâhları çıkarıyorlar? Sonra Yalan yere ve mesnetsiz ha-
ْ
أنف ِس ِه ِْم..ى
َِٰ =علkendilerine karşı tarafından nasıl da bak uydurdukla- uydurdukları
..
yalleri onları nasıl
yüzüstü bırakıl- rı o mabudlar nasıl kendilerinden yüzüstü bırakmış!
َِ =وضve sapıp gitti
ل ..
dıklarını görüyor ortadan kaybolarak nasıl kaybolu-
..
musun? bunları yüzüstü bı- verdi?
ْ
=عنه ِْمkendilerinden كانوا..=ماşeyler rakıyor?
ِ=ي ْفترونuydurdukları
6.
25
,, ِ=و ِم ْنه ْمiçlerinden vardır ن ِْ =مkimseler Onların
,,
içinde İçlerinden seni
seni dinleyenler Kur'an okurken
İçlerinden seni Onlar arasında öy-
dinleyenler leleri var ki (ey
ِ=يسْت ِمعdinleyen ِ= ِإليْكseni vardır, biz onla- dinleyenler var.
rın kalblerini,
vardır. Halbuki Peygamber) seni
Duyduklarını an- Biz, onu anlar- dinler (görünür)ler:
ْ
=وجعلناfakat biz koyduk ,, ,,
Kur´an´ı anlama- lamasınlar diye lar diye, kalb- Ama kalplerinin üs-
larına engel kalplerinin üstüne lerine örtüler, tüne, onları hakika-
َِٰ =علüstüne =قلوبِ ِه ِْمkalblerinin
ى oluşturacak bi- perde indirdik, ku- kulaklarına da ti kavramaktan alı-
çimde, perdele- laklarına ağırlık ağrılık koyduk. koyan perdeler yer-
ً=أ ِكنَ ِةperdeler dik, kulaklarını verdik. Bütün âyet- Onlar her aye- leştirdik, kulakları-
da sağırlaştırdık. leri görseler yine ti görseler de na da sağırlık. Ve
ِي ْفقهوه,,ن ِْ =أonu anlamalarına engel Bu yüzden her iman etmezler. O yine inanmaz- (hakikatin) bütün
,, ,,
türlü mucizeyi kadar ki yanına ge- lar. Hatta sana işaretleri(ni) görse-
=وفِيve içine de =آذانِ ِه ِْمkulaklarının görseler bile ona lerek seninle mü- geldiklerinde, lerdi yine de ona
,, ,,
inanmazlar. Ni- nakaşa ettikleri seninle çeki- inanmazlardı; o
ِ=و ْق ًراağırlık ن ِْ ِ=وإve eğer tekim bu kâfirler zaman o küfre
,, şirler. O küf- kadar ki, onlar tar-
tartışmak için dalmış kimseler redenler derler tışmak için sana
=ير ْواgörseler de ل ,, َِ =كher yanına geldikle- "Bu eskilerin uy- ki; Bu, eskile- geldiklerinde, haki-
rinde sana «Bu durdukları rin masalla- kati inkara şart-
ِ=آيةmucizeyi Kur´an, eskilerin esâtîrden başka bir rından başka lanmış olanlar, Bu,
masallarından şey değil!" derler. birşey değildir. eski zamanların
يؤْ ِمنوا,,ِ=لyine inanmazlar ِ=بِهاona başka bir şey
,,
masallarından
değildir» derler. başka bir şey değil!
َِٰ َ =حتhatta =إِذاzaman
ى derler.
ِ=جاءوكsana geldikleri ,,
ِ=يجادِلونكseninle tartışırlar ,,
ِاطير ِ =أسmasallarından
ِ= ْاْل َو ِلينeskilerin
6.
26
.. ِ=وه ْمonlar ِ=ي ْنه ْونhem menederler ..
Hem başkalarını Bunlar hem ona
Kur´an´dan uzak yaklaşmaktan
Onlar, hem
bundan vaz-
Diğerlerini ondan
alıkoyar ve kendile-
ِ=ع ْنهondan tutuyorlar, hem nehy ediyorlar,
de kendileri on- hem kendileri
geçirmeye ça-
lışırlar, hem
ri de ondan uzak-
laşırlar: Ama (bu
ِ=وي ْنأ ْونhem de uzak dururlar
.. .. ..
dan uzak duru- uzaklaşıyorlar ki
yorlar. Böylece bu suretle farkına
de kendileri
ondan uzakla-
şekilde) yalnız
kendilerini mahve-
ِ=ع ْنهondan ن ِْ =و ِإböylece aslında kendile- varmadıkları halde
rini mahvediyor- nefislerini helâk
şırlar. Onlar
sadece kendi-
derler ve (üstelik)
bunu da idrak et-
ِ=ي ْه ِلكونmahvediyorlar ل َِ = ِإyalnız lar, ama bunun ediyorlar. lerini helake mezler.
farkında değildir- sürüklerler de
=أ ْنفسه ِْمkendilerini ler. farkına var-
mazlar.
ِي ْشعرون..=وماfarkında değiller ..
6.
27
,, ِتر َٰى,,=ول ِْوbir görsen = ِإ ِْذiken
,,
Cehennemin ba- Hani sen bunların
şında durdurul- ateş başında dur-
Bir görsen; Ateşin önünde bek-
ateşin başında letilecekleri ve Ah,
=و ِقفواdurdurulmuş =علىbaşında duklarında onla- durulup: "Ne olur-
rın «Ah ne olay- du geriye çevril-
durdukları:
Keşke geri
keşke (hayata) geri
döndürülseydik: O
ِِ َ=النateşin =فقالواdediklerini
ار dı, dünyaya geri seydik de Rabbi-
gönderilsek de mizin âyetlerini
döndürülsey- zaman Rabbimizin
dik ve Rabbı- mesajlarını yalan-
ليْتنا,,=ياkeşke biz ,,
bir daha Rabbi- inkâr etmeyerek
mizin ayetlerini iman getirenlerden
mızın ayetleri- lamaz ve müminler
ni yalan say- arasında olurduk!
ُّ=نر ِدgeri döndürülseydik de
,, ,, yalanlamasak ve olsaydık! dedikleri- masaydık da diyecekleri zaman
müminlerden ol- ni bir görmüş olay- mü´minlerden (onları) görseydin.
ِنكذِب,,ِ=ولyalanlamasaydık sak» dediklerini dın... olsaydık, de-
keşki görseydin! dikleri zaman.
ِِ = ِبآياayetlerini =ر ِبناRabbimizin
ت
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ =ونكolsaydık
ون
ِ ْالمؤْ ِمنِين,,ِ= ِمنinananlardan
6.
28
.. ِ=ب ْلhayır =بداgöründü =له ِْمonlara Hayır, sadece Değil, evvelce giz- Hayır, öteden Ama hayır (böyle
daha önce içle- ledikleri karşılarına beri gizleye- demeleri) geçmişte
كانوا..=ماoldukları rinde sakladıkla- çıktı da onun için. geldikleri şey- (kendilerinden) giz-
rının akıbeti ön- Yoksa geriye çev- lerle karşıları- lemiş oldukları ha-
ِ=ي ْخفونgizlemekte lerinde belirdi rilmiş olsaydılar na çıktık. Eğer kikat onlara açık
(diye böyle ha- nehy edildikleri is- geri döndürül- şekilde görünecek
ِقبْل..ن ِْ = ِمdaha önce =ول ِْوbile yıflanıyorlar.
..
Yoksa) eğer
yana yine başlaya- selerdi yine (olmasındandır); ve
caklardı. Şüphe kendilerine eğer (hayata) geri
=ردُّواgeri gönderilselerdi
.. dünyaya geri yok ki va’dleri ya- yasaklanan döndürülmüş olsa-
gönderilseler yi- lan. şeylere döne- lardı, kendilerine
=لعادواyine dönerlerdi = ِلماşeye ne sakındırıldık-
.. ceklerdi. Doğ- yasaklanmış olan
ları yola döner- rusu onlar, ya- şeye yine döner-
=نهواmen olundukları ِ=ع ْنهkendinden ler. Onlar ger-
.. lancılardır. lerdi. Unutma ki
çekten yalancı- onlar geçek yalan-
=و ِإنَه ِْمçünkü onlar .. dırlar. cılardır!
ِ=لكاذِبونyalancılardır
6.
29
=وقالواdediler ki ِ ِهي,,ن
,, ِْ ِ=إonlar Onlar
,,
«Hayat,
sadece dünya-
Ve yine "Hayat,
dünyadaki hayatı-
Ve dediler ki:
Hayat ancak
Ve bazı (inanç-
sız)lar, Bu dünya-
َِ ِ=إbaşka yoktur =حياتناhayatımızdan daki
ل ,,
hayatımız-
dan ibarettir, bir
mızdan ibaret, biz-
ler öyle tekrar diri-
bu dünyadaki
hayatımızdır.
daki hayatımızın
ötesinde başka bir
=الدُّ ْنياdünya ِنحْ ن,,=وماbiz değiliz daha diriltilecek
değiliz» dediler.
,,
lecek değiliz" diye-
ceklerdi. (Şüphe
Ve biz dirile-
cek değiliz.
şey yoktur ve öl-
dükten sonra diril-
ِ=بِمبْعوثِينdiriltilecek de ,,
yok ki va’dleri ya-
lan. Bunlar "Hayat
meyeceğiz! derler.
dünyadaki hayatı-
mızdan ibaret, biz-
ler öyle tekrar diri-
lecek değiliz" dedi-
ler)
6.
30
.. ِتر َٰى..=ول ِْوonları bir görsen = ِإ ِْذiken Onları
..
Rabbleri-
nin huzuruna çı-
..
Yâ Muhammed,
sen onları Rabbul-
Bir görseydin
eğer; Rabbla-
Ama sen (onları)
Rablerinin huzuru-
=و ِقفواdurdurulmuş ى َِٰ =علhuzurunda karıldıkları za-
man keşki gör-
âlemî’nin karşısın-
da durduruldukları
rının huzurun-
da durdukları
na çıkarılacakları
(ve) Onun, Bu, ha-
=ر ِب ِه ِْمRablerinin ِ=قالdedi sen! Allah, onla-
ra «yeniden di-
zaman bir görey-
din... Kendilerine
zaman, O: Bu,
hak değil
kikat değil mi? diye
soracağı zaman
ِ=أليْسdeğil miymiş? = َٰهذاbu
..
rilmek gerçek
değilmiymiş?»
"Nasıl, şu gördü-
ğünüz hak değil mi
miymiş? de-
yince; onlar
görsen. Onlar,
Evet, Rabbimiz
ِِ = ِب ْالحgerçek =قالواdediler ki
ق der. Onlar .. imiş?" buyurdu. da: Rabbımız hakkı için öyle! di-
«Rabbimiz hakkı "Rabbimize kasem hakkı için ye cevap verecek-
َِٰ =بلevet gerçektir
ى .. için, evet» der- olsun ki evet!" de- evet, derler. ler. (Bunun üzeri-
ler. Allah da on- diler. "Öyle ise Allah da buyu- ne,) Allah, Tadın
ِ=ور ِبناRabbimiz hakkı için ِ=قالdedi lara «O halde
.. .. inkâr ettiğinizin ce- rur ki: Öyleyse öyleyse diyecek,
inkârcılığınızdan zası olarak tadın küfür edegel- hakikati reddetme-
=فذوقواöyle ise tadın ِ= ْالعذابazabı dolayı azabı çe-
.. .. azabı da görün!" diğinizden do- nizden doğan bu
kiniz» der. buyurdu. layı tadın aza- azabı!
= ِبماdolayı =ك ْنت ِْمettiğinizden bı.
ِ=ت ْكفرونinkâr
6.
31
,, ِ=ق ْدgerçekten Allah´ın huzuru- Ebedî hüsrana Allah´a ka- Kıyamet Saati an-
na çıkmayı ya- daldılar, o kimseler vuşmayı yalan sızın gelip çatınca-
ِ=خ ِسرziyana uğradı(lar) ,,
lanlayanlar ger- ki Allah'ın karşısı- sayanlar; ger- ya (ve) Yazıklar ol-
çekten mahvol- na çıkacaklarını, tâ çekten kay- sun bize ki onu gö-
َ َ
كذبوا,,ِ=الذِينyalanlayanlar muşlardır. So- kıyamet ansızın betmişlerdir. zardı etmişiz! diye
nunda Kıyamet üzerlerine gelince- Nihayet kıya- ağlaşıp dövünün-
ِِ =بِ ِلقhuzuruna çıkmayı اّلل
اء ِ َِ =Allah’ın günü
,,
ansızın ge- ye kadar inkâr etti- met ansızın ceye kadar Allaha
lip çatınca sırtla- ler durdular. O gelip çattığı varacaklarını inkar
َِٰ َ =حتnihayet = ِإذاzaman
ى rında taşıdıkları zaman ise "Haya- zaman; yükle- edenler gerçekten
günah yükü al- tımızda reva gör- rini sırtlarına hüsrana uğrayan-
ِ=جاءتْهمkendilerine geldiği tında «Eyvah, düğümüz taksirle- yüklenerek: lardır, çünkü omuz-
,,
dünyada kaçır- rimiz yüzünden Orada yaptı- larında günahları-
ِساعة َ =الo saat ً=ب ْغت ِةansızın
,, dığımız fırsatla- vah bizlere!" diye- ğımız eksik- nın yükünü taşıya-
ra!» derler. Hey, cekler. Veballerini lerden dolayı caklardır: Ah, o
=قالواdediler حسْرتنا,,=ياvah bize sırtlarında taşı- de sırtlarına yük- yazıklar olsun yüklenecekleri ,,
6.
32
.. =وماdeğildir ِ= ْالحياةhayatı Dünya hayatı,
oyundan ve eğ-
Dünyadaki hayat
oyundan, oyalan-
Dünya hayatı; Bu dünya hayatı,
ancak oyun ve bir oyundan, eğ-
=الدُّ ْنياdünya ل َِ ِ=إbaşka bir şey .. ..
lenceden başka
bir şey değildir.
madan başka bir
şey değil. Sonra-
eğlenceden lenceden ve geçici
ibarettir. Ahiret bir zevkten başka
ِ=ل ِعبbir oyun ِ=ول ْهوve eğlenceden
.. ..
Oysa günahlar-
dan sakınanlar
dan gelen yurt ise
Allah'tan korkanlar
yurdu ise; bir şey değildir;
müttakiler için ama ahiret hayatı
ِ=وللدَارyurdu ِ= ْاْل ِخرةahiret için Ahiret yurdu
daha hayırlıdır.
için elbet daha ha-
yırlı. Siz bunu akıl
daha hayırlı- Allaha karşı sorum-
dır. Hala aklı- luluklarının bilin-
ِ=خيْرdaha iyidir .. Buna aklınız er- etmiyor musunuz? nızı başınıza cinde olanlar için
miyor mu? almayacak çok daha güzeldir.
ِيتَقون..ِ= ِللَذِينkorunanlar için .. mısınız? Öyleyse aklınızı
kullanmaz mısınız?
ِت ْع ِقلون..ِ=أفَلdüşünmüyor musunuz? ..
6.
33
,, ِ=ق ْدmuhakkak ِ=ن ْعلمbiliyoruz Onların sözleri-
nin seni üzdü-
Yâ Muhammed! Gerçekyen bi- Bu insanların söy-
Bizler pek iyi biliyo- liyoruz ki; söy- lediklerinin seni
ِ= ِإنَهşüphesiz ِ=ليحْ زنكseni üzüyor ,,
ğünü biliyoruz.
Aslında onlar
ruz ki söyledikleri ledikleri söz, gerçekten üzdüğü-
söz seni incitmek- seni üzüyor. nü pekala biliyoruz:
ِيقولون,,=الَذِيonların dedikleri ,,
seni yalanlamı-
yorlar, fakat o
te. Onların yalancı Onlar, hakikat- Ama, unutma ki,
dedikleri kat'iyyen te seni yalan- onların yalanladığı
=فِإ ِنَه ِْمgerçekte onlar ,,
zalimler Allah´ın
ayetlerini inkâr
sen değilsin. Lâkin lamıyorlar. sen değilsin; bu za-
zâlimler Allah'ın Lakin o zalim- limlerin inkar ettiği,
ِيكذِبونك,,ِ=لseni yalanlamıyorlar ,, ediyorlar. âyetlerini inkâr ler, Allah´ın aslında Allahın
ediyorlar. ayetlerini inkar mesajlarıdır.
َِ =و َٰل ِكfakat ِالظا ِل ِمين
ن َ =o zalimler ,, ediyorlar.
َِِ =Allah’ın
ِِ =بِآياayetlerini اّلل
ت
ِ=يجْ حدونyalanlıyorlar
6.
34
.. ِ=ولق ْدandolsun ت ِْ =كذِبyalanlanmıştı Andolsun, sen-
den önce nice
Senden önce ge-
len peygamberlere
Andolsun ki; Gerçek şu ki, sen-
senden önce den önce (de) pey-
ِ=رسلelçiler peygamberler
yalanlandı ve
de yalancı denildi
durdu. Onlar ken-
de nice pey- gamberler yalan-
gamberler ya- lanmıştır; ama on-
ِق ْب ِلك..ن ِْ = ِمsenden önce de .. ..
kendilerine yar-
dımımız gelene
dilerine yalancı
denilmesine, eza
lanlandı da lar, Bizden yardım
yalanlanmala- gelinceye kadar
=فصبرواsabrettiler kadar yalanla-
malarına ve sı-
edilmesine, tâ Al-
lah'ın nusreti eri-
rına ve eziyyet bütün düzmece it-
edilmelerine hamlara ve kendi-
كذِبوا..ما..ى َِٰ =علyalanlanmalarına kıştırılmaya kat- şinceye kadar ta- sabrettiler. Ni- lerine yapılan bü-
landılar. Allah´ın hammül ettiler. hayet onlara tün eziyetlere sa-
=وأوذواve eziyet edilmelerine
.. .. sözlerini değişti- (Onlar kendilerine yardımımız bırla katlandılar:
rebilecek yoktur; yalancı denilmesi- gelip yetişti. Çünkü hiçbir güç
َِٰ َ =حتnihayet =أتاه ِْمonlara yetişti
ى .. and olsun ki: ne, eza edilmesine Allah´ın keli- Allahın vaatlerini(n
Peygamberlerin tahammül ettiler; melerini değiş- sonucunu) değişti-
ِصرنا ْ =نyardımımız ِ=ولyoktur haberi sana da nihayet Allah'ın tirebilecek remez. Ve o pey-
geldi. nusreti yetişti). Al- yoktur. Andol- gamberlerin tarihle-
ِ=مبدِلdeğiştirebilecek lah'ın va’dlerini sun ki; pey- ri hakkında şu an-
(mukadderâtını) gamberlerin da sen de bilgi sa-
ِِ = ِلك ِلماkelimelerini اّلل
ت ِِ َ =Allah’ın değiştirebilecek haberinden bir hibisin.
kuvvet yok. Pey- kısmı sana
=ولق ِْدandolsun gamberlerin habe- gelmiştir.
rinden sana gelen-
ِ=جاءكsana da gelmiştir .. ..
leri olmuştu, unut-
ر ِب ِه ِْم..ى
َِٰ = ِإلRableri(nin huzuru)na ..
ِ=يحْ شرونtoplanacaklardır
6.
39
,, كذَبوا,,ِ=والَذِينyalanlayanlar Bizim ayetlerimi- Âyetlerimizi inkâr Ayetlerimizi Mesajlarımızı ya-
zi yalanlayanlar edenler sağırdırlar, yalanlayanlar lanlayanlar, zifiri
=بِآياتِناbizim ayetlerimizi ِ=صمsağır
,,
karanlıklar içinde dilsizdirler, zulme- ise; karanlık- karanlığa gömül-
bocalayan sağır- der içinde dolaşır- larda kalmış müş sağırlar ve dil-
ِ=وب ْكمve dilsizlerdir =فِيiçinde
,,
lar ve dilsizlerdir. lar dururlar. Allah sağırlar, dilsiz- sizlerdir. Allah kimi
Allah dilediği kimi dilerse yolun- lerdir. Allah; dilerse onu saptırır;
ِِ الظلما
ت ُّ =karanlıklar ن ِْ =مkimseyi kimseyi şaşırtır, dan saptırır. Kimi kimi dilerse, ve dilediğini de
dilediği kimseyi dilerse dosdoğru onu şaşırtır. dosdoğru yola yö-
ِ =يشِإdilediği اّلل َِ =Allah de doğru yola giden yola çıkarır. Kimi de diler- neltir.
iletir. se; onu dos-
ِض ِل ْله
ْ =يşaşırtır ن ِْ =ومkimseyi de ,, doğru yol üs-
tünde tutar.
ْ =يشِأdilediği ِ=يجْ عِْلهkoyar
ِصراط ِ ,,ى
َِٰ =علyola ِ=مسْت ِقيمdoğru
6.
40
.. ِ=ق ْلde ki =أرأيْتك ِْمgördünüz mü?
.. ..
De ki; «Eğer ba- Yâ Muhammed, De ki: Bana
şınıza Allah´ın onlara de ki: "Bana haber verir
De ki: (Bu dünya-
da) Allahın azabına
أتاك ِْم..ن ِْ = ِإsize gelse ِ=عذابazabı ..
azabı kıyamet ile haber verin baka- misiniz, eğer
yüzyüze gelse- yım, üzerinize Al- üzerinize Al-
çarptırıldığınız za-
man yahut Son
َِ =Allah’ın =أ ِْوya da ِ=أتتْكمgelse
ِاّلل ..
niz, doğru konu- lah'ın gazabı gel- lah´ın azabı
şacaksanız söy- se, yahut üzerinize gelse veya si-
Saat gelip çattığın-
da Allahtan başka-
ِساعة َ =الo saat ِ=أغيْرbaşkasına mı
.. ..
leyin bakalım kıyamet gelse (ya- ze kıyamet
acaba (bu du- hut başınıza kıya- gelirse; Al-
sına yalvardığınızı
düşünebilir misi-
ِاّلل
َِ =Allah’tan ِ=تدْعونyalvarırsınız rumda) Al- met kopsa) Al- lah´tan başka- niz? (Söyleyin ba-
lah´dan başka- lah'tan başkasına sını mı çağı- na,) eğer doğru
ك ْنت ِْم..ن
ِْ = ِإiseniz (söyleyin) .. sına mı yalvarır- mı yalvaracaksı- rırsınız? Eğer sözlü insanlar ise-
sınız? nız? Şirkinizde sadıklardan niz!
ِ=صا ِدقِينdoğru (sözlü) .. sâdıksanız haydi iseniz.
yalvarın.
6.
41
,, ِ=ب ْلhayır ِ=إِيَاهyalnız O’na ,,
Hayır, sırf O´na
yalvarırsınız, O
Değil, ancak O'na
yalvarırsınız. O da
Hayır, ancak Hayır, aksine yal-
O´nu çağırır- varışınız Onadır,
ِ=تدْعونyalvarırsınız da dilerse ferya-
dınıza konu olan
isterse o feryada
geldiğiniz belâyı
sınız da; ister- bu durumda O,
se çağırdığı- eğer dilerse sizi
ِ=في ْك ِشفO da kaldırır ,, ,,
belayı başınız-
dan aldırır, o
üzerinizden kaldı-
rır. Ve sizler Al-
nız şeyi giderir Kendisine yalvar-
ve siz de şirk maya yönelten o
ِتدْعون,,=ماistediğinizi =إِل ْي ِِهondan zaman O´na
koştuğunuz or-
lah'a şerik koştu-
ğunuz mabudların
koştuğunuz (bela)yı giderir; ve
eşleri unutur- (o zaman) Allahtan
ِشاء,,ن ِْ = ِإdilerse takları unutuve- hepsini unutursu- sunuz. başkasına ilahlık
rirsiniz. nuz. yakıştırdığınız şeyi
ِ=وت ْنس ْونve unutursunuz =ماşeyleri
,, unutmuş olursu-
nuz.
ِ=ت ْش ِركونortak koştuğunuz ,,
6.
42
.. ِ=ولق ْدmuhakkak Senden önceki Yâ Muhammed, Andolsun ki; Biz, senden önceki
birçok ümmetle- senden önceki Biz, senden toplumlara da me-
ْ(=أ ْرسلناelçiler) gönderdik re peygamberler ümmetlere pey- önceki üm-
..
sajlarımızı gönder-
gönderdik, din- gamberler gön- metlere de dik (ey Peygam-
ِأمم..ى َِٰ = ِإلümmetlere lemediler. Bunun dermiştik, dinle- peygamberler
üzerine ola ki, mediler. Gufranı- gönderdik.
ber,) ve onları sı-
kıntı ve zorluklara
ِق ْب ِلك..ن ِْ = ِمsenden önce de bize yalvarırlar mıza dehâlet etsin- Yalvarsınlar uğrattık ki tevazu
.. ..
diye kendilerini ler diye onlara kıt- diye, onları ile boyun eğsinler.
=فأخ ْذناه ِْمonları yakalayıp cezalandırmı sıkıntılara ve lık verdik, hastalık darlık ve sıkın-
.. ..
belâlara çarptır- verdik (kıran ver- tıya soktuk.
ştık اء ِِ =بِ ْالبأْسdarlık dık. dik).
6.
43
,, ِ =فل ْوhiç olmazsa = ِإ ِْذzaman
ل ,,
Bari sıkıntıları- Ne olurdu azâbı- Onlar, hiç de- Ama tarafımızdan
mız başlarına mız kendilerine ğilse kendile- takdir edilen bir sı-
=جاءه ِْمkendilerine geldiği gelince bize yal- eriştiği zaman rücû rine bir aza- kıntıya uğratıldıkla-
,,
varsalardı ya! ederek gufranımı- bımız geldiği rı zaman tevazu
=بأْسناböyle baskınımız ,,
Fakat kalbleri za dehâlet etseydi- zaman; yal- göstermediler, ter-
katılaştı ve şey- ler?! Lâkin kalpleri varmalı değil- sine kalplerinin ka-
=تض َرعواyalvarsalardı ن ِْ =و َٰل ِكfakat tan yaptıkları her karardı, şeytan da ler miydi? Fa- tılığı arttı, çünkü
şeyi onlara cazip bütün işlediklerini kat kalbleri ka- Şeytan bütün yap-
ِْ =قسkatılaştı =قلوبه ِْمkalbleri
ت gösterdi. kendilerine güzel tılaşmış, şey- tıklarını onlara gü-
gösterdi. tan da onlara zel gösterdi.
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
yaptıklarını
ِ =وزيve süslü gösterdi ِ=لهمonlara
َن ,, ,,
süsleyip püs-
َ =الşeytan da =ماşeyleri
ِشيْطان ,,
lemişti.
6.
46
.. ِ=ق ْلde ki =أرأيْت ِْمsöyleyin bana
.. ..
De ki, ´Eğer Al- Yâ Muhammed, De ki: Bana De ki: Ne sanıyor-
lah kulaklarını onlara şöyle de: haber verir sunuz? Eğer Allah
ِْ = ِإeğer ِ=أخذalsa اّلل
ن َِ =Allah sağır, gözlerini "Allah kulaklarınızı misiniz; eğer işitme ve görme
kör etse ve kalp- gözlerinizi alsa, Allah, kulağı- duyularınızı eliniz-
=س ْمعك ِْمişitme(duyu)nuzu lerinize mühür kalplerinizi mühür- nızı, gözlerini- den alır ve kalple-
vursa, acaba Al- lese bana haber zi alır ve kalb- rinizi mühürlerse
=وأبْصارك ِْمve gözlerinizi ..
lah´dan başka verin ki bunları si- lerinizin üstü- onları size Allahtan
hangi ilâh bunla- ze getirecek ilâh, ne mühür vu- başka hangi ilah
ِ=وختمve mühür vursa
.. .. rı size geri vere- acaba Allah'tan rursa; Al- geri verebilir? Ba-
bilir?´ Nasıl ayet- başka kimdir? Bak, lah´tan başka kın mesajlarımızı
َِٰ =علüstüne de =قلوبِك ِْمkalblerinizin
ى .. lerimizi çeşitli âyetlerimizi türlü onları size ge- nasıl çok yönlü dile
açılardan açık- şekiller içinde nasıl tirecek ilah getiriyoruz, ama
ِْ =مkimdir? ِ=إِ َٰلهtanrı ِ=غيْرbaşka
ن ladığımızı ve tekrar ediyoruz, kimdir? Bak, hala küçümseyerek
sonradan onların sonra da onlar ayetlerimizi yüz çeviriyorlar!
َِ =Allah’tan =يأْتِيك ِْمsize getirecek
ِاّلل .. nasıl yüz çevir- haktan yüz çeviri- nasıl açıklıyo-
diklerini görüyor yorlar. ruz da sonra
=بِ ِِهbun(lar)ı =ا ْنظ ِْرbak ِ=كيْفnasıl musun? onlar yüz çevi-
riyorlar.
ِ=نص ِرفtürlü türlü açıklıyoruz .. ..
6.
47
,, ِ=ق ْلde ki =أرأيْتك ِْمsöyleyin bana
,, ,,
De ki, ´Ne sanı-
yorsunuz, eğer
Onlara şöyle söyle: De ki: Bana
"Üzerinize Allah'ın haber verir
De ki: Allahın azabı
aniden veya (dere-
ِْ = ِإeğer =أتاك ِْمsize gelse
ن ,,
ansızın ya da
açık bir şekilde
azâbı ansızın ya- misiniz; Al-
hut görüne görüne lah´ın azabı
ce derece) hissedi-
lir şekilde başınıza
ِ=عذابazabı اّلل َِِ =Allah’ın size Allah´ın
azabı gelse, za-
gelse, bana haber siz ansızın ve
verin ki, helâk edi- açıkça gelirse;
gelse durumunuz
ne olur, söyler mi-
ً=ب ْغت ِةansızın =أ ِْوya da ,,
limler güruhun- lecekler acaba zalimler güru- siniz? (O zaman
dan başkası mı zulmetmiş insan- hundan başka hiç) zalim halktan
ً =ج ْهرِةaçıkça helâk olur?´ lardan başkası mı- kimse helake başkası yok edilir
dır? (... bana haber uğratılmış olur mi?
ِي ْهلك,,ل ِْ =هhelak edilir mi? ,, ,, verin ki acaba mu?
zulmetmiş insan-
َِ = ِإbaşkası ِ= ْالق ْومtoplumdan
ل lardan başkası mı
helâk edilir?)
َ =zalim
ِالظا ِلمون
6. Biz peygamber- Bizler peygamber- Biz, peygam- Biz, elçileri(mizi)
48
.. ِ ن ْر ِس..=وماbiz göndeririz
ل ..
leri müjdeleyici leri ancak rahme- berleri ancak yalnızca müjdeci
ِ= ْالم ْرس ِلينelçileri ل َِ ِ=إsadece ve uyarıcı olarak
göndeririz. Kim
timizin müjdecileri,
azâbımızın haber-
müjdeci ve
uyarıcı olarak
ve uyarıcı olarak
göndeririz: bu ne-
ِ=مب ِش ِرينmüjdeciler iman eder ve
kendini ıslah
cileri göndeririz.
Kimler iman ede-
göndeririz.
Öyleyse her
denle, iman edip
doğru ve yararlı iş-
ِ=وم ْنذ ِِرينve uyarıcılar olarak .. ..
ederse onlar için
korku söz konu-
rek salâhın yolunu
tutarsa, onlar için
kim ki inanır
ve ıslah eder-
ler yapanlar ne
korkacak ne de
ِْ =فمkim ِ=آمنinanır
ن su değildir, onlar ne korku var, ne se; artık onlar üzüleceklerdir;
hiç üzülmezler keder görecekler. için korku yok-
ِصلح ْ =وأve uslanırsa ِ=فَلyoktur
.. de. tur. Ve onlar
üzülecek de
ِ=خ ْوفkorku =عل ْي ِه ِْمonlara değillerdir.
ِ=يحْ زنونüzülecek de ..
6.
49
,,كذَبوا,,ِ=والَذِينyalanlayanlara da ,,
Ayetlerimizi ya- Ayetlerimize yalan
lanlayanlar ise diyenler ise iman-
Ayetlerimizi mesajlarımızı ya-
yalanlayanlara lanlayanlara gelin-
=بِآياتِناayetlerimizi fasıklıklarından, dan uzaklaşmaları
yoldan çıkmala- yüzünden azâba
ise fasıklık ce, onlar işledikleri
eder olmala- bütün günahkarca
ِسهم ُّ =يمdokunacaktır ِ= ْالعذابazab rından ötürü
azaba çarpılırlar.
uğrayacaklar. rından dolayı fiillerden dolayı
azab dokuna- azaba çarptırıla-
=بِماyüzünden =كانواyaptıkları caktır. caklardır.
ِ=ي ْفسقونfenalık
6.
50
.. ِ=ق ْلde ki ِأقول..ِ=لben demiyorum
.. ..
De ki; «Ben size
Allah´ın hazine-
Yâ Muhammed,
onlara de ki: "Ben
De ki: Size, Al- De ki (ey Peygam-
lah´ın hazine- ber:) Ben size 'Al-
=لك ِْمsize = ِع ْندِيyanımdadır leri elimin altın-
dadır» demiyo-
sizlere Allah'ın ha-
zineleri benim
leri benim ya- lahın hazineleri
nımdadır, de- bendedir! demiyo-
ِ=خزائِنhazineleri اّلل َِِ =Allah’ın rum. Size mele-
ğim de demiyo-
elimdedir demem,
gaybı da bilmem,
miyorum. Ben, rum; ne insan idra-
gaybı da bil- kini aşan şeyleri
ِأعْلم..ِ=ولbilmem ِ= ْالغيْبgaybı da ..
rum. Sadece
bana indirilen
sizlere meleğim de
demem, bana her
mem. Ve size bildiğimi söylüyo-
bir melek ol- rum ve ne de size
ِأقول..ِ=ولdemiyorum =لك ِْمsize vahye uyuyo- ne vahyedilirse duğumu da 'Ben bir meleğim!
rum. Hiç kör ile ben ancak onun söylemiyorum. diyorum: Ben sa-
= ِإنِيben ِ=ملكmeleğim gören bir olur arkasından gide- Ben; bana dece bana vahye-
mu? Düşünmü- rim." Onlara "Gözü vahyolunan- dileni yerine getiri-
ِأت َ ِبع..ن
ِْ = ِإben uyuyorum ل .. َِ = ِإsadece yor musunuz?» olmayanla gören dan başkasına yorum. De ki: Hiç
hiç, bir olur mu? uymam. De ki: gören ile görmeyen
َِٰ يوح..=ماvahyolunana ي
ى َِ = ِإلbana Düşünmeniz hiç Hiç görenle bir olur mu? Siz
yok mu?!" de. görmeyen bir düşünmez misiniz?
ِْ =قde ki يسْت ِوي..ل
ل .. ِْ =هbir olur mu? .. .. olur mu? Hiç
düşünmüyor
َِٰ = ْاْلعْمkör ile ِصير
ى ِ =و ْالبgören
.. musunuz?
6.
51
,, ِ=وأ ْنذ ِْرuyar =بِ ِِهonunla Rabblerin huzu-
runda toplana-
Sonra Allah'a karşı Rabblarına Kendilerini Allaha
ne sehabet, ne de toplanacakla- karşı koruyacak
ِيخافون,,ِ=الَذِينkorkanları caklarından kor-
kanları Kur´an
şefaat edecek rından korkan- veya Onun nezdin-
kimseleri olmaksı- ları, sen onun- de şefaat edecek
يحْ شروا,,ن ِْ =أtoplanacaklarından aracılığı ile uyar.
Onlar için Allah
zın haşredilerek la uyar. birisi olmadan Al-
karşısına çıkacak- O´ndan başka lahın huzurunda
ر ِب ِه ِْم,,ى َِٰ = ِإلRablerin(in huzuru)na ,,
dışında bir dost
ya da aracı yok-
larından korkanla- bir dost ve şe- toplanmaktan kor-
ra da âkıbetin ve- faatçıları yok- kanları böylece
ِ=ليْسyoktur =له ِْمkendilerinin tur. Ola ki, gü- hametini o vahiy ile tur. Umulur ki uyar ki Ona karşı
nahlardan sakı- bildir. Umulur ki sakınalar. sorumluluklarının
دو ِن ِِه,,ن ِْ = ِمO’ndan başka ,, nırlar. meâsîden çekinir- bilincine (tam ola-
ler. rak) varabilsinler.
ِ=و ِليne dostları
,,
=عل ْي ِه ِْمonlara
ِش ْيء..ن ِْ = ِمbir sorumluk ..
ِ=فتكونolasın
َ ..ِ= ِمنzalimlerden
ِالظا ِل ِمين
6.
53
,, ِ =وك َٰذ ِلböylece =فتنَاbiz denedik Kendini
ك beğen- İşte bizler onların Biz, böylece İşte bu şekilde in-
mişler «Allah´ın bir takımını diğer onların bir
,,
sanları birbirleri
=ب ْعضِه ِْمonların kimini aramızdan seçe- bir takımı yüzün- kısmını bir
,,
aracılığıyla sınarız,
rek lütfuna lâyık den böyle fitneye kısmıyla de- ki sonunda, Acaba
ِ=بِب ْعضkimi ile = ِليقولواdemeleri için gördükleri
,,
bunlar uğratırız da, "Şu nedik ki: Ara- Allah bizim yerimi-
mıdır?» desinler Allah'ın aramızdan mızadan Allah ze onlara mı lütufta
,,
ِ=غفورbağışlayandır
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
6.
55
,, ِ =وك َٰذ ِلböylece
ك Günahkârların Bizler hakkın yolu Böylece ayet- Böylece mesajla-
yolu açıkça belli da, mücrimlerin yo- lerimizi açıkla- rımızı açık şekilde
ِصل ِ =نفaçıklıyoruz ki ت ِِ = ْاْلياayetleri olsun diye ayet- lu da âşikâr olsun rız ki; suçlula- anlatıyoruz ki gü-
,,
lerimizi, işte böy- diye âyâtımızı böy- rın yolu sana naha batmış olan-
ِ=و ِلتِسْتبِينbelli olsun ِ=س ِبيلyolu le, ,,
ayrıntılı bi- le ayrı bildiriyoruz. besbelli olsun. ların yolu (dürüst
çimde anlatıyo- ve erdemlilerinkin-
ِ= ْالمجْ ِر ِمينsuçluların ruz. den) ayırt edilebil-
sin.
6.
56
.. ِ=ق ْلde ki =إِنِيben
..
De ki; «Sizin Al- Yâ Muhammed,
lah dışında yal- onlara "İyi bilin ki
De ki: Allah´ı (Hakikati inkar
bırakıp da tap- edenlere) de ki: Al-
ِ=ن ِهيتmen olundum ..
vardığınız ilâhla- ben sizlerin Al-
ra tapmak bana lah'tan başka bü-
tığınız başka lahı bırakıp yalvar-
şeylere tap- dığınız (varlıklar)a
ِأعْبد..ن ِْ =أtapmaktan yasaklandı.» De tün taptıklarınıza
ki; «Ben sizin ibadetten nehye-
maktan tapmaktan men
men´olundum. olundum. De ki:
ِتدْعون..ِ=الَذِينyalvardıklarınıza keyfi arzularınıza dilmişim!" de. Yâ
uymam; uyar- Muhammed, onla-
De ki: Sizin Ben sizin mesnet-
heveslerinize siz görüşlerinize
ِِ د..ن
ون ِْ = ِمbaşka ِاّلل
َِ =Allah’tan sam sapıtmış, ra "Ben sizlerin asla uymam. uymam, yoksa
doğru yolda gi- hevesâtınıza tâbi O takdirde sapkınlığa düşer-
ِْ =قde ki ِأتَبِع..ِ=لben uymam
ل .. .. denlerden ol- olamam, zira o sapmış olu- dim ve doğru yolu
mamış olurum.» zaman demek ki rum da hida- bulanlar arasında
=أ ْهواءك ِْمsizin keyiflerinize =ق ِْدçünkü .. kat'iyyen dalâle yete erenler- olmazdım.
düştüm, demek ki den olmam.
ِ=ضل ْلتsapıtmış olurum .. doğru yolu tutmuş
değilim" de.
=ِِإذًاo takdirde =وماve olmam
.. ..
=أناben
ِ ْالم ْهتدِين..ِ= ِمنyola gelenlerden ..
6.
57
,, ِ=ق ْلde ki = ِإنِيben
,,
De ki; «Ben “İşte elimde Rab-
Rabbimden ge- bimin beyyinesi
De ki: Ben,
şüphesiz
De ki: Bakın, ben
Rabbimden gelen
َِٰ =علüzerindeyim ِ=بيِنةaçık bir delil
ى ,, ,,
len kesin bir deli- duruyor. Sizlerse
le dayanıyorum, ona yalan dediniz.
Rabbımdan
bir hüccet
açık bir kanıta da-
yanmaktayım; ve
ربِي,,ن ِْ = ِمRabbimden siz ise onu ya- Acele ettiğiniz
lanladınız. Bir an azap bende değil
üzereyim. Siz
ise onu yalan-
(bu şekilde) siz
Onu yalanlamış
=وكذَبْت ِْمsiz ise yalanladınız =بِ ِِهonu
,, ,,
önce gerçekleş- ki, hüküm ancak
mesini istediğiniz Allah'ın. O hak
ladınız. Sizin
acale istediği-
oluyorsunuz! (Bil-
gisizliğiniz yüzün-
=ماdeğildir = ِع ْندِيbenim yanımda ,, azap da benim olan ne ise onu niz şey ya- den) bu kadar şid-
yetkimde değil- bildirir. Davayı ayı- nımda değil- detle arzuladığınız
=ماşey (azab)
,, dir. Egemenlik, ranların O en ha- dir. Hüküm; şey benim elimde
Allah´ın tekelin- yırlısıdır" de. ancak Al- değil: Hüküm an-
بِ ِِه,,ِ=تسْت ْع ِجلونacele istediğiniz ,, dedir. O gerçeği lah´ındır. Doğ- cak Allaha aittir. O
açıklar ve O rusu O, hakkı hakikati ilan ede-
ِ ْالح ْكم,,نِِ ِ=إHüküm vermek ,, ayırd edici hük- verir ve O, cektir, çünkü (hak
mü verenlerin en ayırdedenlerin ile batıl arasında)
َِ ِ=إyalnızca ّلل
ل ِِ َ ِ =Allah’a aittir ,, hayırlısıdır.» en hayırlısıdır. en iyi hüküm veren
Odur.
ُِّ (=يقO) anlatır ق
ص ,, َِ = ْالحgerçeği
ِ=وهوve O ِ=خيْرen iyisidir
,, ,,
ِ = ْالفayırdedenlerin
ِاص ِلين
6.
58
.. ِ=ق ْلde ki =ل ِْوeğer ن
.. َِ =أelbette De ki; «Eğer bir "Eğer acele ettiği- De ki: Acele De ki: Eğer bu ka-
an önce gerçek- niz azap benim istediğiniz şey, dar şiddetle arzu-
= ِع ْندِيbenim yanımda olsaydı =ماşey ğiniz azap benim zinle aramızdaki iş benim
..
leşmesini istedi- elimde olsaydı,
..
si- yanım- ladığınız şey benim
da olsaydı; elimde olsaydı, be-
ِب ِِه..ِ=تسْت ْع ِجلونacele istediğiniz yetkimde olsay- çoktan hüküm ..
benimle ara- nimle sizin aranız-
dı, aramızdaki giymişti. Zâlimleri nızdaki iş bit- da (verilmesi bek-
ِضي ِ =لقbitirilmişti ِ= ْاْل ْمرiş mesele çoktan en iyi Allah bilir. miş olurdu. Al- lenen) hüküm ve-
çözümlenmiş lah; zalimleri rilmiş olurdu. Ama
=ب ْينِيbenimle =وبيْنك ِْمsizin aranızda olurdu.» Allah, çok iyi bilen- kimin zulüm işledi-
..
zalimleri herkes- dir. ğini en iyi Allah bi-
َِ =وAllah ِ=أعْلمdaha iyi bilir
اّلل ten iyi bilir. .. lir.
..
َ ِ=بzalimleri
ِالظا ِل ِمين
6.
59
ِ=و ِع ْندهO’nun yanındadır
,, ,,
Gayb´ın anahtar- Gaybın anahtarları Gaybın anah- Çünkü, yaratılmış
ları Allah´ın ka- (hazineleri) yalnız tarları O´nun varlıkların idrakini
tındadır, onu O'nda. Kendisin- katındadır. aşan şeylerin
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ ِمفات
ح =anahtarları ِِ ْالغ ْي
ب =gayb’ın
yalnız O bilir. den başkası onları
Mutlaka O´nun bilmez. Sonra ka-
O´ndan başka
kimse bilmez.
anahtarları Onun
katındadır: onları
لِ ي ْعلمها ,, =onları,,bilmez َِ ِإ
ل
=başkası
bilgisi altında da- rada ne varsa bilir,
lından düşen her denizde ne varsa
Karada ve de-
nizde olanı da
Allahtan başka
kimse bilemez. O,
ِهو =O’ndan ِوي ْعلم
=(O),,bilir yaprak, yerin ka- bilir. Tek bir yap-
ranlık derinlikle- rak, toprağın zul-
O bilir. Bir
yaprak düş-
karada ve denizde
olan her şeyi bilir;
ما =herşeyi فِي ْالب ِِر
,, =karada rindeki her tane, metleri içinde tek
yaş- kuru ne bir habbe, tek bir
mez ki; onu
bilmesin. Ye-
bir yaprak düşmez
ki O bundan ha-
و ْالبحْ ِِر =ve,,denizde,,olan varsa hepsi yaş, tek bir kuru rin karanlıkları berdar olmasın; ve
apaçık bir kitap- yerinden düşmez içindeki tek bir ne yeryüzünün de-
ِوما تسْقط
,, =düşse tadır. ki onu bilmesin, o, tane, yaş ve rin karanlığında bir
Levh-i Mahfuz'da kuru müstes- habbe, ne de canlı
ِن ورقة
,, ِْ ِم
=bir,,yaprak َِ ِإ
ل
=mutlaka olmasın. na olmamak veya ölü hiçbir şey
üzere her şey yoktur ki (Onun)
=ي ْعلمهاonu bilir ,, apaçık bir ki- apaçık fermanında
tabtadır. kaydedilmiş olma-
ِحبَة,,ِ=ولve bir dane = ِفيiçindeki
,, ,, sın.
ِِ =ظلماkaranlıkları ض
ت ِ ِ = ْاْل ْرyerin
ِطب ْ ر,,ِ=ولyaş ِيا ِبس,,ِ=ولve kuru ,,
ِ=م ِبينapaçık
6. Sizi geceleyin Sizleri geceleyin O´dur, gece- Odur sizi geceleyin
60
.. =وه ِوO’dur öldüren ve gün- kendinizden geçi- leyin sizi ken- ölü (gibi) yapan ve
يتوفَاك ِْم..=الَذِيsizi öldüren ..
düzleyin neler
yaptığını bilen
ren, gündüzün ne
kazandıysanız bi-
dinizden geçi-
ren. Gündü-
gündüzün ne yap-
tığınız bilen. O, sizi
ِِ =بِاللَ ْيgeceleyin ِ=وي ْعلمbilen
ل O´dur. Sonra O
sizi gündüzleyin
len O. Sonra da
mukadder olan
zün de ne
yaptığınızı bi-
(Kendisi tarafın-
dan) tespit edilen
=ماşeyi =جرحْ ت ِْمişlediğiniz diriltir, belirli ha-
yat süreniz dol-
eceliniz nihayet
bulmak için gün-
lir. Sonra sizi
oraya geri
ömrü tamamlamak
üzere her gün ha-
ِِ =بِالنَهgündüzün =ث َِمsonra
ار sun diye, sonra düzün yeniden siz- dönderir ki, yata geri döndürür.
O´nun huzuruna lere can veriyor. belirli bir ece- En sonunda Ona
=يبْعثك ِْمsizi dirilten =فِي ِِهonda
.. döneceksiniz de Sonra O'nun kar- lin hükmü ye- döndürüleceksiniz:
O yapmış olduk- şısına çıkacaksı- rine gelsin. ve o zaman (hayat-
َِٰ = ِلي ْقضtamamlanıncaya kadar
ى .. larınızı size ha- nız, sonra ne işle- Sonra sizin ta) yaptığınız bütün
ber verecektir. dinizse onu sizlere dönüşünüz şeyleri size göste-
ِ=أجلsüre ِ=مس ًّمىbelirlenmiş haber verecek. O´nadır. Son- recektir.
ra da ne yap-
=ث َِمsonra =إِل ْي ِِهO’nadır tığınızı size
haber vere-
=م ْر ِجعك ِْمdönüşünüz =ث َِمsonra cektir.
6.
63
,, ِ=ق ْلde ki ن
,, ِْ =مkim De ki; «Sizi ka- Yâ Muhammed,
ranın ve denizin onlara şöyle de:
De ki: Karanın
ve denizlerin
De ki: Siz, boynu-
nuzu bükerek ve
=ين ِجيك ِْمsizi kurtarıyor
,,
karanlıklarından "Sizler karanın,
kurtaran kimdir? denizin zulmetleri-
karanlıkların-
dan sizi, kim
içinizden, 'Eğer O
bizi bu (sıkıntı)dan
ِِ ظلما,,ن
ت ِْ = ِمkaranlıklarından Ki O´na -Eğer ne düşüp de 'Bizi
bizi bu zor du- bundan kurtarırsa
kurtarır? Siz,
gizlice O´na
kurtarırsa kesinlikle
şükredenlerden
= ْالب ِِرkaranın =و ْالبحْ ِِرve denizin ,,
rumdan kurtarır- yemin ederiz ki
sa kesinlikle şük- kat'iyyen şükre-
yalvarır yaka-
rırsınız. Bizi
olacağız! diye Alla-
ha yalvardığınızda
ِ=تدْعونهO’na yakardığınızda ,, redenlerden ola- denlerden oluruz' bundan kurta- karanın ve denizin
cağız- diye açık- diye yüksek sesle, rırsa; andol- kapkara tehlikele-
عا ً =تض ُّرgizli ً=وخ ْفي ِةve açık olarak ,, ,, tan ya da gizlice gerek gizli gizli sun şükreden- rinden sizi koruya-
yalvarırsınız. O'na yalvardığınız lerden olaca- cak olan kimdir?
ِْ =ل ِئeğer =أ ْنجاناbizi kurtarırsa
ن ,, zaman sizleri kim ğız.
kurtarır?
َٰه ِذِِه,,ن
ِْ = ِمbundan
َِ =لنكونelbette olacağız
ن ,,
6.
65
,, ِ=ق ْلde ki ِ=هوO ِ= ْالقادِرkadirdir De
,,
ki; «O, size "Sizlere üzeriniz- De ki: Üstü- De ki: Yalnız Odur
üstünüzden ya den yahut ayakla- nüzden ve al- sizi tepenizden ve
ِيبْعث,,ن ِْ أ,,ىَِٰ =علgöndermeğe da ayaklarınızın rınızın altından tınızdan size ayaklarınızın altın-
altından azap azap göndermeye, azab gönder- dan azapla kuşat-
=عليْك ِْمsizin üzerinize =عذابًاbir azab göndermeye
,,
ve- yahut sizleri fırka- meye, sizi fır- ma kudretinde
,,
ya düşman grup- lar hâlinde birbiri- ka fırka yapıp olan; sizi birbirine
ف ْوقِك ِْم,,ن ِْ = ِمüstünüzden =أ ِْوyahut lara ayırarak si- nize düşürerek bir kiminizin hın- muhalif topluluklar
ze birbirinizin takımınıza, bir ta- cını kimine tat- haline getirip birbi-
ِِ ْتح,,ن
ت ِْ = ِمaltından hıncını, birbirini- kımınızın şiddetini tırmaya Kadir rinizin üzerine sa-
zin terörünü, tattırmaya kâdir olan O´dur. lan. Bak, iyice an-
=أ ْرج ِلك ِْمayaklarınızın =أ ِْوya da acısını tattırma- olan O'dur" de. ,,Bak; onlar iyi- lasınlar diye, me-
ya kadirdir.» Ola Bak, anlamaları ce anlasınlar sajları nasıl her
=ي ْل ِبسك ِْمsizi birbirinize düşürüp
,, ki, anlarlar diye, için âyetlerimizi
,, diye ayetleri- yönüyle açıklıyo-
ayetlerimizi çe- nasıl türlü şekiller mizi nasıl ruz!
= ِشيعًاparti parti ِ=ويذِيقtattırmaya şitli açılardan içinde tekrar ediyo- açıklıyoruz.
,,
6. Her haberin bir Her haberin istikrar Her haberin (Allahtan gelen)
67
,,ِ= ِلك ِلher ِ=نبإhaberin gerçekleşme bulacağı bir zaman kararlaşmış bir her haber belli bir
ِ=مسْتقرgerçekleşeceği bir zaman vardır ,, ,, ,,
zamanı vardır.
İlerde anlaya-
var, öğreneceksi- zamanı vardır. süreç içinde ger-
niz" de. Siz de yakın- çekleşir: ve siz
ِ=وس ْوفyakında ِ=ت ْعلمونbilirsiniz caksınız. da bileceksi- zaman içinde (ha-
niz. kikati) anlayacak-
sınız.
6. Ayetlerimiz hak- Âyetlerimizin üstü- Ayetlerimizi İmdi, mesajlarımız
68
.. =وإِذاzaman ِ=رأِْيتgördüğün kında asılsız lâf ne dedikoduya da- çekişmeye da- hakkında ileri geri
َ
ِيخوضون..ِ(=الذِينmünasebetsizliğe) ebeliğine dalan-
..
lanları gördüğün lanları gördü- konuşan kimselere
ları gördüğünde vakit başka söze ğün vakit; on- rastladığın zaman,
dalanları = ِفيhakkında (bu adamlar) dalmalarına kadar lar başka bir bu kimseler başka
başka bir söze kendilerinden yü- söze geçince- konulara geçinceye
=آياتِناayetlerimiz geçinceye kadar
yanlarından
zünü çevir. Sana ye kadar, kadar onlardan
şeytan bunu unut- kendilerinden uzak dur; ve eğer
ِْ =فأع ِْرyüz çevir =ع ْنه ِْمonlardan uzaklaş. Eğer
ض .. turursa hatırına yüzçevir. Eğer Şeytan sana (yap-
şeytan sana geldiği gibi kalk, o şeytan sana man gerekeni)
َِٰ َ =حتkadar
ى yanlarından zâlim insanlarla unutturursa; unutturursa, hiç
kalkmayı unuttu- beraber oturma. hatırladıktan değilse, hatırladık-
=يخوضواonlar geçinceye rursa, hatırladık-
.. sonra, artık tan sonra, artık
tan sonra sakın zalimler güru- açıkça zulmeden
ِحدِيث..=فِيbir söze =غي ِْر ِِهbaşka o zalimler ile bir- .. hu ile oturma. böyle bir toplulu-
likte oturma. ğun içinde yer al-
=و ِإ َِماeğer ma;
= ِبماdolayı
ِي ْكفرون..=كانواinkârlarından
6.
71
,, ِ=ق ْلde ki =أندْعوmi yalvaralım?
,, ,,
De ki; «Allah´ı Kendilerine şöyle De ki: Allah´ı De ki: Biz, Allahın
bırakıp bize ne de: "O bizleri doğ- bırakıp da bi- yerine bize ne fay-
ِِ د,,ن
ون ِْ = ِمbaşka اّلل
َِِ =Allah’tan yarar ve ne de ru yola çıkarmış- ze fayda ve dası dokunan ne
zarar dokundu- ken Allah'ı bıraka- zarar vereme- de zarar verebilen
=ماşeylere ramayan putlara cağız da bizlere ne yen şeylere mi şeylere mi yalvara-
mı yalvarırım? fayda, ne ziyan ve- yalvaralım? lım? Ve Allah bizi
يِ ْنفعنا,,ِ=لbize yarar vermeyen ,, ,,
Allah bizi doğru remeyecek putlara Allah bizi hi- doğru yola ilettikten
yola ilettikten taparak ters yüzü- dayete erdir- sonra topuklarımı-
يض ُّرنا,,ِ=ولve zarar vermeyen ,, ,, sonra tekrar ge- müze mi dönece- dikten sonra zın üzerinde geri-
riye mi dönelim? ğiz? O kimse gibi arkadaşları; sin geri mi döne-
ُّ=ونر ِدve döndürülüp ى
,, َِٰ =علüzerinde Tıpkı arkadaşları ki şeytanlar yolunu bize gel, diye lim? Tıpkı kendisini
tarafından ´bize kaybettirmiş, şaş- doğru yola doğru yola çağıran
=أعْقابِناökçelerimiz ِ=ب ْعدsonra gel´ diye doğru kın şaşkın dolaşı- çağırırken; arkadaşları (uzak-
yola çağrıldığı yor, ötede ise ar- şeytanların tan) Bizimle gel!
هدانا,,= ِإ ِْذbizi doğru yola ilettikten ,, ,, ,, halde, şeytanlar kadaşları var." saptırıp şaşkın diye seslendikleri
tarafından ayar- "Yanımıza gel!" di- bir halde çöle halde şeytanların
َِ =Allah =كالَذِيgibi mi?
اّلل ,, tılıp çöl ortasın- ye onu yolun doğ- düşürmek is- ayartmasına kapı-
da şaşkın bırakı- rusunu tutmaya tedikleri kimse lıp dünyevi zevkler
ِ=اسْت ْهوتْهayartarak lan kimse gibi mi çağırmaktalar. Yâ gibi ökçeleri- peşinde körü körü-
olalım? De ki; Muhammed, şöyle mizin üstün- ne koşturan kimse
ِاطين ِ شي َ =الşeytanların «Doğru kılavuz- söyle: "Allah'ın hi- den gerisin gibi (mi olalım?) De
ِ ِ ْاْل ْر,,= ِفيçölde bıraktıkları
ض ,,
luk, Allah´ın kıla- dayeti yok mu; işte geri mi döne- ki: Şüphe yok ki Al-
vuzluğudur, bize hidayet başkası lim? De ki: Al- lahın rehberliği,
alemlerin Rabbi- değil, ancak o. Biz- lah´ın hidayeti, yegane rehberliktir;
ِ=حيْرانşaşkın bir halde ِ=لهkimse ,, ,,
ne teslim olma- ler Rabbü'l- asıl hidayetin ve biz, kendimizi
ِصحاب ْ =أarkadaşlarının ise ,,
mız emredildi.» âlemîn'in birliğine kendisidir. Ve bütün alemlerin
boyun eğmekle biz; alemlerin Rabbine teslim et-
ِ=يدْعونهçağırdıkları (birliğini ikrar ile) Rabbına tes- mekle emrolunduk,
emredildik." lim olmakla
ْالهدى,,= ِإلىdoğru yola ,,
emrolunduk.
6.
74
.. ِ=و ِإ ْذhani ِ=قالdemişti ki ..
Hani İbrahim,
babası Azer´e
Hani İbrahim ba- Hani İbrahim,
bası Âzer'e ne babası Azer´e
Ve bir zaman İbra-
him babası Azere
ِ= ِإبْرا ِهيمİbrahim = ِْل ِبي ِِهbabası dedi ki; «Sen
putları ilâh mı
demişti: "Sen put- demişti ki:
ları kendine sürü Sen, putları
(şöyle) demişti:
Sen putları ilah mı
ِ=آزرAzer’e ِ=أتت َ ِخذmi ediniyorsun? ..
ediniyorsun?
Ben gerçekten
sürü ilâh ediniyor- tanrı mı edini-
sun, öyle mi? Doğ- yorsun? Doğ-
ediniyorsun? Gö-
rüyorum ki sen ve
صنا ًما ْ =أputları ً=آ ِله ِةtanrılar gerek senin ve
gerekse kavmi-
rusu ben seni de, rusu ben, seni
kavmini de pek ve kavmini
halkın açık bir sa-
pıklık içindesiniz!
= ِإنِيdoğrusu ben .. nin açık bir sa- açık bir dalâl içinde apaçık bir sa-
pıklık içinde ol- görüyorum." pıklık içinde
ِ=أراكseni görüyorum .. duğunuzu görü- görüyorum.
yorum.»
ِ=وق ْومكve kavmini =فِيiçinde
..
6.
75
,, ِ =وك َٰذ ِلböylece
ك Biz İbrahim´e Bizler İbrahim'e, İşte böylece
göklerin ve yerin daha bunun gibi yakınen bilen-
Böylece Biz İbra-
hime, (Allahın)
=ن ِريbiz gösteriyorduk ki
,, ,,
görkemli ege- göklerin, yerin lerden olması
menlik meka- bedâyi'ini gösteri- için Biz, İbra-
gökler ve yer üze-
rindeki güçlü hü-
ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim’e nizmasını böyle- yorduk ki görsün him´e göklerin
ce gösteriyorduk de azametimize ve yerin mele-
kümranlığı ile ilgili
(ilk) kavrayışı ka-
ِ=ملكوتmelekutunu ki, o kesin inanç- yakın getirenlerden kutunu göste-
lılardan olsun. olsun. riyorduk.
zandırdık, ki kalben
mutmain olan kim-
ِِ سماوا
ت َ =الgöklerin selerden olsun.
6.
76
.. =فل َماne zaman ki ن
.. َِ =جbasınca Gece karanlık Gece onu karanlığı Gece bastırın- Sonra, gece onu
..
basınca bir yıldız ile örtünce bir yıl- ca; bir yıldız karanlığı ile örttüğü
َ
=عل ْي ِِهüzerine ِ=الليْلgece gördü ve «Rab- dız görerek "Bu görmüş: Bu zaman (gökte) bir
bim budur» dedi. benim rabbim mu benim yıldız gördü (ve)
َِٰ (=رأİbrahim) gördü ِ=ك ْوكبًاbir yıldız Fakat
ى ..
yıldız ba- imiş!" dedi, biraz- Rabbım? de- haykırdı: İşte be-
tınca «Batanları dan battığı gibi miş. O, batın- nim Rabbim bu!
..
ِ=قالdedi = َٰهذاbudur ِ=ربِيRabbim sevmem» dedi. "Ben böyle batan- ca da: Ben, Ama yıldız kaybo-
ları sevmem!" de- batanları lunca, Ben batan
=فل َماne zaman ki ِ=أفلyıldız batınca
.. .. di. sevmem, de- şeyleri sevmem! ..
mişti. diye söylendi.
ِ=قالdedi ُِّأ ِحب..ِ=لsevmem
ِ= ْاْلفِ ِلينbatanları
6.
77
,, رأى,,=فل َماgörünce ِ= ْالقمرAy’ı Arkasından ayı
doğarken görün-
Vaktâ ki ay doğ- Sonra ayı do-
mak üzere iken ğarken görün-
Sonra, ayın doğ-
duğunu görünce,
غا ً ازِ =بdoğarken ِ=قالdedi ce «Rabbim bu-
dur» dedi. Fakat
gördü, "Bu benim ce: Bu mu be-
rabbim imiş!" dedi. nim Rabbım?
İşte benim Rabbim
bu! dedi. Ama ay
= َٰهذاbudur ِ=ر ِبيRabbim o da batınca
«Eğer Rabbim
Sonra batınca demiş. O da
"Kasem ederim ki batınca: Eğer
da batınca, Ger-
çekten, eğer Rab-
ِأفل,,=فل َماO da batınca ِ=قالdedi,, ,,
beni doğru yola
iletmeseydi,
Rabbim beni doğru Rabbım beni
yola çıkarmasaydı hidayete er-
bim beni doğru yo-
la iletmezse ben
ِْ =ل ِئeğer
ن kuşkusuz sapık- muhakkak dalâle dirmeseydi; kesinlikle sapkınlı-
lardan biri olur- düşen insanlardan muhakkak sa- ğa düşmüş kimse-
ي ْه ِدنِي,,=ل ِْمbana doğru yolu göstermese ,, ,, ,, dum» dedi. olurdum!" dedi. panlar güru- lerden olurdum!
hundan olur- dedi.
ydi =ر ِبيRabbim dum, demişti.
َِ =ْلكونelbette olurdum
ن ,,
6. Ben yüzümü, Ben haktan tarafa Doğrusu ben, Bakın, ben batıl
79
,, = ِإ ِنيben ِ=و َج ْهتçevirdim dosdoğru bir şe- eğilerek yüzümü gerçekten yü- olan her şeyden
ِ=وجْ ِهيyüzümü kilde, gökleri ve
yeri yoktan var
O'na döndüm ki
gökleri, yeri O ya-
zümü bir mu-
vahhid olarak
uzak durarak yü-
zümü gökleri ve
ِفطر,,= ِللَذِيyoktan var edene ,, ,,
edene yönelttim,
ben O´na ortak
ratmış. Ben hiçbir
zaman müşrikler-
gökleri ve yeri
yaratana çe-
yeri var eden Alla-
ha çevirmekteyim;
ِِ سماوا
ت َ =الgökleri koşanlardan de-
ğilim.
den değilim!" dedi. virdim ve ben,
müşriklerden
ve ben Ondan
başkasına ilahlık
ِ=و ْاْل ْرضve yeri ِ=حنِيِفًاtamamen ,, değilim. yakıştıranlardan
değilim!
=وماve artık değilim =أناben
,, ,,
unuz?
6. Sizler Allah´ın Hem Allah'a şerik Hem siz; Al- Allahtan başka tap-
81
,, ِ =وكيnasıl ِ=أخافben korkarım
ْف ,,
haklarında size koştuğunuz ma- lah´ın size tıklarınızdan neden
=ماşeylerden hiçbir kanıt in-
dirmemiş olduğu
budlarınızdan nasıl hiçbir delil ve korkayım, Allah si-
korkayım ki şu bürhan indir- ze yüce katından
=أ ْشر ْكت ِْمsizin ortak koştuğunuz ,, ,,
putları O´na or-
tak koşmaktan
kendilerine tapma- mediği şeyleri hakkında hiçbir şey
nız için Allah'ın siz- O´na şirk indirmemişken On-
ِتخافون,,ِ=ولkorkmuyorsunuz da ,,
korkmazken,
ben sizin O´na
lere indirmedikleri- koşmaktan dan başka varlıkla-
ni sizler Allah'a şe- korkmazken; ra ilahlık yakıştır-
=أنَك ِْمsiz =أ ْشر ْكت ِْمortak koşmaktan ,, koştuğunuz or- rik koşmaktan kendisine şirk maktan korkmu-
taklardan nasıl korkmuyorsunuz. koştuğunuz yorsanız? O halde
ِاّلل
َِ ِ=بAllah’ın =ماşeyleri olur da korka- Acaba iki taraftan şeylerden ben (söyleyin bana,)
rım? Eğer bili- hangisi korkudan nasıl korka- eğer (cevabını) bi-
ِْ ين ِز,,=ل ِْمindirmediği =بِ ِِهhakkında
ل yorsanız, söyle- emin olmakta hak- rım? Şimdi, bu liyorsanız: İki taraf-
yin bakayım, bu lı? Eğer biliyorsa- iki zümreden tan hangisi kendini
=عليْك ِْمsize ِ=س ْلطانًاhiçbir delil ,, iki gruptan han- nız söyleyin. hangisi emin daha emin hisse-
gisi güvenli ol- olmaya daha debilir?
ُِّ =فأşimdi hangisi
ي ,, maya daha layıktır? Eğer
lâyıktır? biliyorsanız.
ِِ = ْالف ِريقيiki topluluktan
ْن ,,
6.
83
,, ِ =وتِ ْلişte bunlar
ك ,,
Bu bizim kesin Bu, işte bizim hüc- İşte bu, bizim İşte bu, halkına
kanıtımızdır, onu cetimiz ki kavmine hüccetimizdir. karşı (kullanmak
=ح َجتناhüccetlerimizdir kavmine karşı karşı İbrahim'e Onu kavmine üzere) İbrahime
İbrahim´e verdik. vermiştik. Diledi- karşı İbra- verdiğimiz muha-
=آتيْناهاverdiğimiz ِ=إِبْرا ِهيمİbrahim’e derecesini kat ce yükseltiriz. Dilediğimizi keme
Biz dilediğimizin ğimizi mertebeler- him´e verdik. tarzımızdı:
(çünkü) dilediğimiz
َِٰ =علkarşı =ق ْو ِم ِِهkavmine
ى kat yükseltiriz. Rabbinin hikmetine derecelerle
Hiç kuşkusuz
kimseyi derecelerle
had, ilmine nihayet yükseltiriz. Ve yüceltiriz. Şüphe
ِ=ن ْرفعyükseltiriz Rabbin hikmet olmadığı âşikâr. muhakkak ki yok ki Rabbiniz
sahibi ve her şe- Rabbın; Ha- hikmet sahibidir,
ِ=درجاتderecelerle ن ِْ =مkimseyi yi bilendir. kim, Alim´dir. her şeyi bilendir.
ِ=ع ِليمbilendir
6. Biz O´na İshak´ı Bizler başkaca ona Ve Biz, ona Biz ona İshakı ve
84
.. =ووهبْناbiz hediye ettik ِ=لهona
.. ..
ve Yakub´u ar- İshak ile Yakub'u İshak´ı ve Yakubu bağışladık;
ِ= ِإسْحاقİshak’ı mağan ettik.
Hepsini doğru
verdik, her birini Ya´kub´u ih-
hidayetimize eriş- san ettik. Her
ve her birini, daha
önce Nuhu ilettiği-
ِ=وي ْعقوبve Yakub’u da .. ..
yola ilettik. Daha
önce de Nuh´u
tirdik. Daha evvel birini hidayete
Nûh'u eriştirdiğimiz erdirdik. Daha
miz gibi doğru yola
ilettik. Onun nes-
ِ ًّ =كhepsine de
َل ..
ve O´nun so-
yundan gelen
gibi. Onun zürriye- önce de
tinden Davud'u, Nuh´u ve
linden Davuda, Sü-
leymana, Eyyuba,
ِ=هِديْناdoğru yolu gösterdik .. .. Davud´u, Sü- Süleyman'ı, Ey- onun soyun- Yusufa, Musaya ve
leyman´ı, Ey- yub'u, Yusuf'u, dan Davud´u, Harun(a peygam-
=ونو ًحاNuh’a =هديْناyol göstermiştik .. yub´u, Yusuf´u, Mûsa'yı, Hârun'u Süleyman´ı, berlik bağışladık):
Musa´yı ve Ha- hidayetimize eriş- Eyyub´u, Yu- işte iyilik yapanları
ِقبْل..ن ِْ = ِمdaha önce .. run´u doğru yola tirdik. Bizler muh- suf´u, Musa´yı böyle ödüllendiririz;
iletmiştik. Biz iyi- sinlere böyle ve Harun´u
ذ ِريَتِ ِِه..ن ِْ =و ِمve onun soyundan .. .. leri işte böyle mükâfât ederiz. hidayete er-
mükâfatlandırı- dirdik. İşte
ِ=داوودDavud’a rız. böyle mükafa-
atlandırırız ih-
ِ=وسليْمانSüleyman’a san edenleri.
ِ=وأيُّوبEyyub’a ِ=ويوسفYusuf’a
َِٰ =وموسMusa’ya
ى
ِ=وهارونve Harun’a da .. ..
ِصا ِل ِحين
َ ال,,ِ= ِمنiyilerden idi ,,
6.
86
..ِ=وإِسْما ِعيلİsmail’e ِ=و ْاليسعel- İsmail´i, el-
Yesa´yı, Yu-
(86-87) İsmail'i, İsmail´i, el-
[Elyesa'ı], Yunus'u, Yesa´ı, Yu-
ve İsmaile, Elyesa-
ya, Yunusa ve
Yesa’a ِ=ويونسYunus’a
nus´u ve Lût´u Lût'u da hidayeti- nus´u ve Lüt´u Lut(a da). Ve Biz
da doğru yola mize eriştirdik. Ve da. Her birini onlardan her birini
ِطاً =ولوve Lût’a da َل
.. .. ِ ًّ =وكhepsini ilettik. Hepsini de bunların herbirini alimlerden üs- diğer insanlara üs-
alemlere üstün bütün âlemlerin üs- tün kıldık. tün kıldık;
=فض َْلناüstün kıldık
..
kıldık. tüne geçirdiğimiz
gibi; babalarından,
ِ ْالعال ِمين..=علىalemlere karındaşlarından,
zürriyetlerinden bir
kısmını da geçir-
dik. Ve onları hem
seçtik, hem dos-
doğru giden yola
çıkardık.
6.
87
,, ِن آبا ِئ ِه ْم
,, ِْ و ِم
=babalarından
Bunlardan bazı- “
larının babaları-
“ “ Onların baba-
larından, zür-
Onların ataların-
dan, çocuklarından
وذ ِريَا ِت ِه ِْم
=çocuklarından
nı, soylarından
gelenleri ve kar-
riyetlerinden,
kardeşlerin-
ve kardeşlerinden
bazısı(nı da aynı
و ِإ ْخوا ِن ِه ِْم
=ve,,kardeşlerinden,,bazılarını,, deşlerini de se-
çip doğru yola
den kimini de.
Onları seçtik
şekilde yücelttik),
onları(n hepsini)
da م ِْ واجْ تبيْناه
=onları,,seçtik ilettik. ve onları dos- seçtik ve dosdoğru
doğru yola bir yola yönelttik.
وهديْناه ِْم
=ve,,onları,,ilettik ilettik.
ِصراط ِ ,,ى
َِٰ = ِإلyola ِ=مسْت ِقيمdoğru
6.
88
.. ِ = َٰذ ِلİşte bu =هدىhidayetidir
ك ..
İşte bu Allah´ın
doğru yoludur,
Bu işte Allah'ın hi-
dayeti ki kulların-
İşte bu; Al-
lah´ın, hidaye-
Bu, Allahın rehber-
liğidir: O, bununla
ِاّلل
َِ =Allah’ın =ي ْهدِيdoğru yola iletir .. ..
dilediği kullarını
ona iletir. Eğer
dan dilediğini
onunla selâmete
tidir ki kulla-
rından diledi-
kullarından kimi di-
lerse onu doğru yo-
=بِِ ِِهbununla ِيشاء..ن ِْ =مdilediğini onlar da Allah´a
ortak koşsalardı,
çıkarır. Eğer şirke
dalmış olaydılar
ğini onunla hi-
dayete erdirir.
la ulaştırır. Onlar,
Allahtan başka
ِعبا ِد ِِه..ن ِْ = ِمkullarından =ول ِْوeğer yapmış oldukları
bütün iyilikler
bütün işledikleri
heder olmuştu.
Eğer onlar da
şirk koşsalardı
şeylere ilahlık ya-
kıştırmış olsalardı,
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
بِها,,=ليْسواbunları etmeyecek ,,
ِ=بِكافِ ِرينinkâr
6.
.. ِ ِولئ
ك َٰ =أİşte onlar ..
İşte onlar Al- Bu peygamberler İşte bunlar; Al- Allahın doğru yola
90 lah´ın doğru yola işte Allah'ın hida- lah´ın hidayet ulaştırdığı insanla-
هدى..ِ=الَذِينhidayet ettikleridir ..
ilettiği kimseler- yetine eriştirdiği ettikleridir. Öy- ra. Öyleyse onların
dir. Sen de onla- kimseler. Sen de leyse sen de rehberliğine uy (ve)
َِ =Allah’ın ِ=ف ِبهداهمonların yoluna
اّلل ..
rın yolunu izle ve onların tuttukları onların hida- de ki: Sizden bu
de ki; «Ben bu yoldan yürü. Üm- yetine uy. De (hakikat bilgisi) için
=ا ْقت ِد ِْهuy ل ِْ =قde ki ..
Kur´an´a karşılık metine de "Ona ki: Ben bunla- hiçbir karşılık iste-
sizden hiçbir üc- karşılık benim siz- ra karşı sizden miyorum. Unutma-
أسْألك ِْم..ِ=لsizden istemiyorum .. ret istemiyorum, den bir ücret iste- hiçbir ücret is- yın ki o bütün in-
o bütün alemlere diğim yok, o bütün temem. Bu, sanlığa bir öğütten
=عل ْي ِِهona karşılık ِ=أجْ ًراbir ücret
.. .. yönelik bir hatır- âlemleri irşad için ancak alemler ibarettir!
latmadan başka olmaktan başka bir için bir öğüt-
ِهو..ن ِْ = ِإO ل َِ = ِإsadece bir şey değildir.» şey değil" de. tür.
miştir.” Sen “Al- hakikatler Kur'an zın da bilme- tilmişti. Allah (o ila-
ِ ِ َ= ِللنinsanlara
اس lah” de, sonra da ile sizlere öğretildi. diğiniz şeyler hi kelamı vahyet-
onları daldıkları "Yâ Muhammed, size öğretil- miştir)! de; ve son-
ِ=تجْ علونهsiz onu haline getirip ,, ,, ,,
sapıklıkta bırak, "Onu indiren Al- miştir. «Allah» ra da bırak, onlar
oyalana dursun- lah'tır!" dedikten de, sonra on- boş laflarla oyala-
ِاطيس ِ =قرparça parça kağıtlar lar.
,, ,,
sonra bırak onları, ları bırak da, nıp dursunlar.
=تبْدونهاgösteriyorsunuz daldıkları butlan daldıkları sa-
içinde oynayadur- pıklıkta oyna-
ِ=وت ْخفونve gizliyorsunuz ,,
sunlar. yadursunlar.
ِيرا ً ِ=كثçoğunu da ,,
ِِ =قde اّلل
ل َِ =Alah =ث َِمsonra
=ذ ْره ِْمbırak onları
,,
ض ِه ِْم
ِ خ ْو,,=فِيdaldıkları bataklıkta ,,
ِ=ي ْلعبونoynayadursunlar
6.
92
.. =و َٰهذاbu da ِ= ِكتابbir Kitaptır
..
Bu Kur´an, ana- Bu ise öyle bir Ki- Şehirlerin
..
(Ve) bu da, bütün
kent Mekke ile tap ki, onu bizler anası ile çev- kentlerin atasını ve
ِ=أ ْنز ْلناهindirdiğimiz bu kentin çevre- feyzi dünyayı tut- resindekileri çevresinde oturan
sinde yaşayanla- sun, kendisinden uyarasın diye herkesi uyarman
ِ=مباركfeyz kaynağı ..
rı uyarasın diye evvelkini teyid ey- sana indirdi- için yücelerden in-
sana indirdiği- lesin, sen de Üm- ğimiz işte bu dirdiğimiz bir ilahi
ِ=مصدِقdoğrulayıcı miz, kendinden mü'l-[kurâ] ile etra- kitab, müba- kelamdır, kutlu,
önceki kutsal ki- fındakileri âkıbet- rektir. Ve ken- (geçmiş vahiyler-
يد ْي ِِه..ِبيْن..=الَذِيve kendinden öncekini tapları onayla- ten onunla haber- disinden ön- de) bugüne kalmış
.. ..
yan mübarek bir dar edesin diye in- cekileri doğru- (doğru adına) ne
ِ=و ِلت ْنذِرuyarman için kitaptır. Ahirete dirdik. Ahirete ina- layıcıdır. Ahi- varsa tümünü doğ-
..
inananlar bu ki- nanlar ona iman rete inananlar rulayan. Öteki dün-
َِٰ ْالقر..=أ َِمanakent(Mekke’y)i
ى taba da inanırlar. getirdikleri gibi, on- buna da ina- yanın varlığına
Onlar namazla- lar namazlarını da nırlar. Ve on- inananlar bu (uya-
ِح ْولها..ن ِْ =ومve çevresindekileri rını devamlı ola- gözetirler.
.. lar namazları- rıya) da inanırlar;
rak ve özenerek na da devam namazlarında dik-
ِيؤْ ِمنون..ِ=والَذِينinananlar kılarlar. ederler. katli ve devamlı
olanlar da işte on-
ِِ= ِب ْاْل ِخرةahirete ِ=يؤْ ِمنونinanırlar lardır.
6.
,, ِ=وم ْنkim olabilir? ِظلم
,,
ْ =أdaha zalim ,,
Allah’a karşı ya- Kendi uydurduğu Allah´a karşı Allah hakkında ya-
93 lan uydurandan yalanı Allah'a isnat yalan uydu- lan uyduran, yahut
ِِ = ِم َمkimseden ى
ن َِٰ =ا ْفترuyduran veya kendisine eden, yahut kendi- randan, yahut kendisine hiçbir
bir şey vahye- sine bir şey vah- kendisine hiç- şey indirilmediği
=علىkarşı اّلل َِِ =Allah’a =ك ِذبًاyalan dilmemişken yedildiği yokken bir şey vahye- halde Bu bana indi-
“Bana vahyolun- "Bana vahyedildi" dilmemişken; rilmiştir! diyenden
=أ ِْوya da ِ=قالdiyenden
,,
du”, “Allah’ın in- diyen, bir de "Al- bana da vah- daha çarpık zihni-
dirdiği ayetler gi- lah'ın indirdiği yolundu, di- yetli kim vardır?
ِوحي ِ =أvahyolundu ي َِ =إِلbana bi ben de indire- âyetler gibi ben de yenden ve; Al- Yahut, Allahın in-
ceğim” diyenden indirebileceğim" lah´ın indirdiği dirdiğinin benzerini
ِيوح,,=ول ِْمvahyedilmemiş iken ,, daha zalim kim sözünü söyleyen gibi ben de in- ben de indirebili-
olabilir? Bu za- adamdan daha direceğim, di- rim! diyenden?
= ِإل ْي ِِهkendisine ِ=ش ْيءbir şey ,, limler can çeki- zâlimi kim olabilir? yenden daha Keşke görseydin
şirlerken melek- Sen o hâli bir gö- zalim kimdir? (onların halini), bu
ِْ =ومve kimseden ِ=قالdiyen
ن ,, ler ellerini uzat- reydin ki zâlimler Bir görseydin; zalimler kendilerini
mış: “Can verin, ölümün dalgaları o zalimler can ölüm sancıları için-
ِ=سأ ْن ِزلben de indireceğim ِ= ِمثْلgibi
,, ,, bugün Allah’a içindeler, melek- çekişirlerken de bulduklarında
karşı haksız yere lerse ellerini uzat- melekler de ve melekler ellerini
ِأ ْنزل,,=ماindirdiği اّلل َِ =Allah’ın söyledikleriniz- mışlar, "Çıkarın ellerini uzat- uzatarak, Ruhları-
den, O’nun ayet- ruhlarınızı! Allah'a mış: Can verip nızı teslim edin! Al-
َِٰ تر,,=ول ِْوbir görsen
ى ,,
lerine büyüklük karşı hak olmayan bugün Allah´a laha gerçek olma-
ِالظا ِلمونَ ,,= ِإ ِِذO zalimleri =فِيiçinde ,,
taslamanızdan şeyler söylediğiniz karşı haksız yan şeyleri izafe et-
ötürü alçaltıcı bir ve âyetlerine imanı yere söyledik- tiğiniz ve kibre ka-
ِِ =غمراdalgaları ت
ت ِِ = ْالم ْوölüm azab ile ceza- kibrinize yedire- lerinizden ve pılarak Onun me-
landırılacaksınız” mediğiniz için bu- O´nun ayetle- sajlarını inatla kü-
ِ=و ْالمَلئِكةmelekler derken bir gör- gün zillet azâbı ile rine büyüklük çümsediğiniz için
sen!.. ceza göreceksi- taslamanızdan bugün aşağılanma
=با ِسطوuzatmış =أ ْيدِي ِه ِْمellerini niz!" diyorlar. Evet, ötürü horluk cezası ile cezalan-
bir göreydin... azabı ile ceza- dırılacaksınız! diye
landırılacaksı- seslendiklerinde
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
6.
94
.. ِ=ولق ْدandolsun Tıpkı ilk yarattı-
ğımızda olduğu
Görüyorsunuz ya, Andolsun ki
sizleri ilkin nasıl siz; ilk defa
(Ve Allah şöyle di-
yecektir): İşte şimdi
= ِجئْتموناyine bize geldiniz .. ..
gibi, bize yine
yalnız başınıza
yarattıksa karşımı- yarattığımız
za yine öyle tek tek gibi, yapayal-
Bize yapayalnız
geldiniz, tıpkı sizi
َِٰ =فرادtek olarak =كماgibi
ى ..
geldiniz, size
vermiş olduğu-
geldiniz. Bütün o nız ve teker
sizlere bağışladı- teker huzuru-
ilk yarattığımız gibi;
ve (hayatta iken)
=خل ْقناك ِْمsizi yarattığımız ِ=أ َولilk..
muz her şeyi ar-
kanızda bıraktı-
ğımız nimetleri ar- muza geldiniz.
kanızda bıraktınız. Ve size verdi-
size bahşettiğimiz
her şeyi arkanızda
ِ=م َرةkez =وتر ْكت ِْمve bıraktınız .. nız, üzerinde et- Hani üzerinizde Al- ğimiz şeyleri bıraktınız. Kendi-
kili ortaklarımız lah'ın şeriki bulun- ardınızda bı- nizle ilgili olarak Al-
=ماşeyleri olduklarını san- dukları kanaatini raktınız. Hani, laha ortak koştu-
dığınız aracıları- beslediğiniz şefa- ortaklarınız ğunuz o şefaatçile-
=خ َو ْلناك ِْمsizi hayaline daldırdığımız .. .. nızı yanınızda atçilerinizi yanınız- olduğunu rinizi yanınızda
görmüyoruz, da görmüyoruz! sandığınız şe- görmüyoruz! Ger-
ورك ِْم ِ ظه..ِ=وراءarkanızda aranızdaki bütün Gördünüz ya, ara- faatçılarınızı çek şu ki, sizin
bağlar kopuver- nızdaki râbıtalar da beraberi- (dünyadaki hayatı-
َِٰ نر..=وماhani görmüyoruz
ى .. di, ortağımız bütün kopmuş, o nizde görmü- nız ile) aranızdaki
sandığınız ilâh- [zu'm ettikleriniz] yoruz. Andol- bütün bağlar artık
=معك ِْمyanınızda lar sizden uzak- hep bırakmış sizle- sun ki; aranız- kesilmiştir ve bütün
laşıp kayıplara ri, gitmiş. daki bağlar ar- eski dostlarınız sizi
ِ=شفعاءكمşefaatçilerinizi de ..
karıştı. tık kopmuştur. terk etmiştir!
زع ْمت ِْم..ِ=الَذِينsizde sandığınız ..
Ortak sandık-
larınız da siz-
=أنَه ِْمonların = ِفيك ِْمiçinizden den kaybolup
gitmiştir.
ِ=شركاءortak olduklarını ..
=بيْنك ِْمaranızdaki
َِ =وضve kaybolup gitmiştir
ل .. ..
ِ=تؤْ فكونçevriliyorsunuz
6. Sabahı açtıran Fecri yarıp içinden Sabahı yarıp Tan yerini ağar-
96
.. ِ =فا ِلkaranlığı yarıp
ق ..
O´dur. O geceyi seher çıkardığı gi- çıkarandır. tan(dır O), geceyi
ِاح
ِ صب ِ ْ =sabahı ortaya çıkarmış
ْ اْل .. ..
dinlenme zama-
nı, güneş ile ayı
bi, geceyi yorgun-
luklar için sükut,
Geceyi bir sü- sükunet(in kayna-
kun, güneşi ve ğı) yapan ve güneş
ِ=وجعلve kılmıştır ِ=اللَيْلgeceyi
..
zaman ölçme bi-
rimi yaptı. Bu,
Güneş'le Ay’ı da
zamanın hesabı
ayı da vakit ile ayı tespit edilen
ölçüsü kılmış- yörüngelerinde ha-
=سكنًاdinlenme zamanı ..
üstün iradeli ve
her şeyi bilen Al-
için medar kıldık.
İşte bunlar izzetine
tır. İşte bu;
Aziz, Alim
reket ettiren
(Odur). Bu(nların
ِش ْمس َ =والve güneşi ِ=و ْالقمرve ayı.. .. lah´ın düzenle- had, ilmine nihayet olanın takdiri- tümü) her şeyi bi-
mesidir. olmayan Allah'ın dir. len sonsuz kudret
ِ=حسْبانًاhesap (ölçüsü) yapmıştır .. .. takdiri. sahibinin iradesi ile
tayin edilmiştir.
ِ= َٰذ ِلكBu ِ=ت ْقدِيرtakdiridir
ِِ = ْالع ِزo üstün
يز ..
6.
97
,, =وه ِوO’dur ِجعل,,=الَذِيyaratan Odenizin ki, karanın ve Karanın, denizin O´dur, yıldız- Karanın ve denizin
karanlık- karanlıklarında yo- ları yaratmış zifiri karanlığında
,, ُّ
ِ=لكمsizin için ِ=النجومyıldızları larında yolunuzu lu onlarla bulmanız olan, karanın onlara bakıp yolu-
şaşırmayasınız için yıldızları siz[e] ve denizin ka- nuzu bulabilesiniz
= ِلت ْهتدواyol bulasınız diye = ِبهاonlarla diye
,,
size yıldız- musahhar buyuran ranlıklarında diye yıldızları sizin
,,
ları kılavuz yaptı. da O. Bizler anla- onlarla yol bu- için var eden Odur:
ِِ ظلما,,= ِفيkaranlıklarında
ت Biz bilenler için yan insanlar için lasınız diye. Gerçek şu ki, Biz
ayetleri ayrıntılı âyetlerimizi birer Ayetlerimizi bi- bu mesajları kav-
= ْالب ِِرkaranın =و ْالبحْ ِِرve denizin biçimde açıkla- birer bildirmişiz. len bir kavim rama yeteneği olan
,,
dık. için uzun uza- insanlara açık ve
=ق ِْدgerçekten dıya açıkladık. anlaşılır kılıyoruz!
ص ْلنا
َ =فbiz genişçe açıkladık
,, ,,
ِ=ي ْعلمونbilen
6. O ki, sizi bir tek (Not:Mealin bu Ve O´dur; sizi Bir canlıdan sizi(n
98
.. =وه ِوO’dur nefisten oluştur- ayeti kayıptır.) bir tek nefisten hepinizi) var eden
أ ْنشأك ِْم..=الَذِيsizi inşa eden .. ..
du. Arkasından
sizin için bir ba-
yaratmış olan. Odur, ve O (sizin
Sonra bir ka- her biriniz için yer-
ِن ْفس..ن ِْ = ِمnefisten ِاحدةِ =وbir tek ..
rınma ve bir ge-
çiş yeri belirledi.
rar yeri, bir de yüzünde) bir vade
emanet yeri ve (ölümden sonra)
ِ(=فمسْتقرsizin için) bir karar .. .. ..
Biz anlayanlar
için ayetleri ay-
vardır. Ayetle- bir dinlenme yeri
rimizi, anlayan (tayin etmiştir): Biz
ِ=ومسْت ْودعve emanet yeri vardır .. .. .. rıntılı biçimde bir kavim için bu mesajları haki-
açıkladık. uzun uzadıya kati kavrayabilecek
=ق ِْدgerçekten açıkladık. insanlar için açık
ve anlaşılır kılmak-
ص ْلنا
َ =فbiz genişçe açıkladık
.. .. tayız!
ِ=ي ْفقهونanlayan
6.
99
,, =وه ِوO’dur ِأ ْنزل,,=الَذِيindiren O ki, gökten su- O öyle bir Halik ki O´dur; gökten O, gökten suları
yu indirdi. Her gökten su indiriyor, su indirmiş indirendir; işte Biz
ِِ سم
اء َ ال,,ِ= ِمنgökten =ما ًِءsuyu çeşit bitkiyi bu su Bizler o indirdiği- olan. Onunla bu yolla her türlü
aracılığı ile orta- miz su ile her türlü her bitkiyi çı- canlı bitkiyi yetiştir-
=فأ ْخرجْ ناçıkardık = ِب ِِهonunla ya çıkardık, her nebatı vücuda geti- kardık. Ondan dik ve bundan çi-
bitkiden yeşil rerek onlardan ye- yeşillikler çı- menleri yeşerttik.
ِ=نباتbitkiyi ِش ْيء,,ل ِِ =كher çeşit ,,
sürgün çıkardık, şillikler çıkarıyoruz. kardık. Ondan Yine bundan birbi-
bu yeşil sürgün- O yeşilliklerden de yığın yığın ta- rine yapışık büyü-
=فأ ْخرجْ ناve çıkardık ,, den taneleri üst bir araya gelmiş neler, hurma- yen tahıl tanelerini
üste binmiş ba- daneler çıkarıyo- ların tomur- yetiştiririz; ve hur-
ِ= ِم ْنهo (bitki)den ض ًرا
,, ِ =خbir filiz ,, şaklar, hurma ruz. Hurma ağacı- cuklarından ma ağacının to-
tomurcuğundan nın ise çiçeğinden sarkan salkım- murcuğundan sık
ِ=ن ْخ ِرجçıkarıyoruz ِ= ِم ْنهondan da ,, yere sarkan sal- yakın yakın sal- lar, birbirine salkımlı hurmalar;
kımlar, üzüm kımlar peyda olu- hem benze- asma bahçeler ve
=حبًّاdaneler bağları, zeytin yor. Daha bizler o yen, hem zeytin ağacı ve
ve nar çıkarırız. su ile türlü üzüm- benzemeyen nar: (hepsi) birbiri-
=مترا ِكبًاbirbiri üzerine binmiş ,, ,, Bu meyvaların lerden bağlar, bir- üzümlerden, ne çok benzeyen
kimi birbirine birine benzeyen, zeytinden ve ve (hepsi) birbirin-
ِِ النَ ْخ,,ِ=و ِمنhurmanın
ل benzer, kimi de benzemeyen zey- nardan bahçe- den çok farklı!
benzemez. Bun- tinler, narlar mey- ler yapıp çıka- Mahsul verdiği ve
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ن ط ْل ِعها
,, ِْ ِم
=tomurcuğundan
ların meyvaları-
na bir hamken
dana getiriyoruz. rıyoruz. Mey- olgunlaştığı zaman
Sizler onun bir he- vesine; bir onların meyvesine
ِقِ ْنوان =sarkan ِدانِية
=salkımlar
ve bir de olgun-
laşınca bakınız.
nüz verdiği za- meyve verdik- bakın! Şüphesiz
mandaki mahsulü- leri zaman, bir bütün bunlarda
ِوجنَات =ve,,bahçeleri Hiç kuşkusuz
müminlerin bun-
ne, bir de kemâle de olgunlaştık- inanacak insanlar
ermiş hâline bakın. ları zaman için mesajlar var-
ِن أعْناب,, =üzüm ِْ ِم lardan alacakları
birçok ibret dersi
İmanı olan insanlar bakın. Şüphe- dır!
için şu sizlere bil- siz ki bunlar-
ِالزيْتون =zeytinَ و ِالر َمان
ُّ و
=ve,,nar vardır. dirdiklerimde elbet- da; iman eden
te kudretimizin bir kavim için
=م ْشتبِ ًهاkimi birbirine benzer
,, ,, burhanları var. ayetler vardır.
=ا ْنظرواbakın
ثم ِرِِه,,ى َِٰ = ِإلmeyvesine = ِإذاzaman
ِ=أثْمرmeyve verirken ,,
6.
100
.. =وجعلواyaptılar ّلل َِِ ِ =Allah’a Müşrikler cinleri Tuttular da cinleri Cinnleri, Al- Ama bazıları bütün
Allah´a ortak Allah'a şerik koştu- lah´a ortak görünmez varlık
ِ=شركاءortak ن ْ
َِ =ال ِجcinleri koştular. Oysa lar. Halbuki onları koştılar. Hal- türlerine, Allahın
cinleri yaratan Kendi yarattı, bun- buki onları, O yanında (Ona
=وخلقه ِْمhalbuki onları O yaratmıştır O´dur. ..
Körükö- dan başka bildikleri yaratmıştır. denk) bir yer yakış-
.. ..
rüne, hiç yoktan hiçbir şey olmaksı- Bilmeden tırmaya başladılar,
=وخرقواve icadettiler ِ=لهO’na ..
O´na oğullar ve zın O'na oğullar, O´na oğullar halbuki onları(n
kızlar yakıştırdı- kızlar isnadında ve kızlar uy- tümünü) yaratan
ِ=بنِينoğullar ِ=وبناتve kızlar lar. Haşa O, on- bulundular. Zât-ı durdular. Ha- Odur; ve cehaletle-
..
ların uydurdukla- İlâhîsi onların ettik- şa O, onların ri yüzünden Ona
ِ ِع ْلم..ْر
ِِ =بِغيbilmeden rı sıfatlardan leri vasıftan mü- vasıflandırdık- oğullar ve kızlar is-
uzak ve yücedir. nezzehtir, mü- larından yüce nat ettiler! O, son-
ِ=سبْحانهHaşa O münezzehtir .. .. teâlîdir. ve münezzeh- suz ihtişam sahibi-
tir. dir ve insanların
َِٰ =وتعالve yücedir
ى .. her türlü tasavvur
ve tahayyülünü
ِصفون ِ ي..=ع َماonların nitelemelerinden .. aşan bir yüceliğe
sahiptir:
6. O göklerin ve ye- Göklerin de müb- Gökleri ve yeri Göklerin ve yerin
101
,, ِ =بدyoktan var edendir
ِيع ,, ,,
rin yoktan var di'i, yerin de müb- yoktan vare- ilk defa var edici-
ِِ سماوا
ت َ =الgökleri edicisidir. Eşi di'i. O'na oğul nasıl dendir. O´nun si(dir)! Onun hiçbir
olmadığına göre, tasavvur edilir ki, nasıl çocuğu zaman bir eşi ol-
ِ ِ =و ْاْل ْرve yeri
ض ,,
çocuğu nasıl hiçbir zaman ken- olabilir? O´nun madığı halde nasıl
olabilsin ki? Her disinin refikası bir eşi de yok- olur da çocuk sahi-
ِيكون,,ى َِٰ َ=أنnasıl olabilir ki? ِ=لهO’nun şeyi O yarattı ve (eşi) ne olmuş, ne tur. Ve herşeyi bi olabilir, ki her
,, ,,
O her şeyi bilen- olmak ihtimali var. O yaratmıştır. şeyi yaratan O iken
ِ=ولدçocuğu ن ِْ تك,,=ول ِْمyoktur dir. Sonra herşeyleri O, her şeyi en ve yalnız O her şe-
yaratmış, daha iyi bilendir. yi bilirken?
ِ=لهkendisinin ِ=صا ِحبةbir eşi sonra da ilmi her- ,,
şeyleri muhît.
ِ=وخلقO yaratmıştır
,,
ِش ْيء,,ل
ِِ =بِكherşeyi ِ=ع ِليمbilendir
6.
102
.. = َٰذ ِلك ِمişte budur اّلل
.. َِ =Allah İşte Rabbimiz İşte Rabbiniz bu
olan Allah budur. siz[e] bildirdiğim
İşte Rabbınız
olan Allah,
İşte Rabbiniz Allah
budur: Ondan baş-
=ربُّك ِْمRabbiniz ِ=لyoktur ِ= ِإ َٰلهtanrı O´ndan başka Allah ki O'ndan
ilâh yoktur, her başka ilâh yok.
O´ndan başka
hiçbir tanrı
ka ilah yoktur, O
her şeyin Yaratıcısı
َِ = ِإbaşka ِ=هوO’ndan
ل şeyin yaratıcısı Herşeyin hâlıkı.
O´dur, o halde Gelin, O'na kulluk
yoktur. Her
şeyin yarata-
(dır): Öyleyse yal-
nız Ona kulluk
ِ(=خا ِلقO) yaratıcısıdır
..
sırf O´na kulluk edin. O herşeyin
ediniz, her ko- üzerinde nigehbân
nıdır. Ve O,
her şeye de
edin, zira Odur her
şeyi görüp göze-
ِش ْيء..ل ِِ =كherşeyin nuda dayanıla- (bütün mevcûdâtın Vekil´dir. ten.
cak tek merci hâlıkı. Gelin, O'na
ِ=فاعْبدوهO’na kulluk edin ِ=وهوO .. .. O´dur. kulluk edin. O bü-
tün mevcûdâtın
ِيء ْ ش..ل ِِ ك..ى
َِٰ =علherşeye üzerinde murâka-
besini yürüten
ِ=و ِكيلvekildir sâhib-i mutlak).
6. Gözler O´nu Gözler O'nu ihâta Gözler; O´na Hiçbir beşeri görüş
103
,, تد ِْركِ ِه,,ِ=لO’nu görmez ,,
görmez, fakat O edemez, O gözleri erişemez. O ve tasavvur Onu
ِ= ْاْلبْصارgözler ِ=وهوO gözleri görür. O
latiftir (algılana-
ihâta eder. O çün-
kü latîf, O çünkü
ise, bütün
gözlere erişir.
kuşatamaz, halbuki
O her türlü beşeri
ِ=يد ِْركgörür ِ= ْاْلبْصارgözleri maz) ve her
şeyden haber-
habîr. Ve O; Latif,
Habir´dir.
görüş ve tasavvuru
çevreleyip kuşatır:
ِ=وهوO ِ=اللَ ِطيفlatif dardır. zira yalnız Odur
(hikmetine) tam nü-
ِ= ْالخبِيرherşeyi haber alandır ,, ,, fuz edilemez olan,
her şeyden haber-
dar bulunan.
6.
104
.. ِ=ق ْدdoğrusu =جاءك ِْمsize geldi Hiç kuşkusuz si- Rabbinizden sizle-
ze Rabbinizden re birçok açık hüc-
..
Doğrusu size, Şimdi Rabbinizden
Rabbınızdan size (bu ilahi kelam
ِ=بصا ِئرbasiretler birçok uyarıcı cetler geldi. Kim
kanıtlar, açık gözünü açar da
basiretler yoluyla) anlama ve
gelmiştir. Kim, kavrama araçları
ر ِبك ِْم..ن ِْ = ِمRabbinizden belgeler geldi. görürse kendisine,
Kim bunları gö- kim gözünü yu-
onları görürse; verilmiştir. O halde,
kendi lehine, kim görmek isterse
ِْ =فمartık kim ِ=أبْصرgörürse
ن ..
rürse, kendi le- marsa o da kendi-
hine ve kim bun- sine. Ben sizlerin
kim de körlük kendi lehine, ve
ederse; kendi kim de körlüğü ter-
س ِِه ِِ =ف ِلن ْفyararı kendisine ن
..ِْ =ومkim de lara karşı göz üzerinizde .. aleyhinedir. cih ederse kendi
yumarsa kendi murâkabeci deği- Ve ben, sizin aleyhine davran-
ِ=ع ِميkör olursa
.. aleyhine dav- lim. üzerinize bir mış olur. Ve (kalbi
ranmış olur. Ben bekçi değilim. katılaşmış olanlara
ِ=فعليْهاzararı kendisinedir .. sizin başınızda de ki): Ben sizin
korucu, bekçi bekçiniz değilim!
أنا..=وماben değilim .. değilim.
6.
105
,, ِ =وك َٰذ ِلişte böylece
ك ,,
Kimileri sana İşte bizler âyetle-
«Sen bir yerden rimizi böyle türlü
İşte Biz, ayet- Böylece Biz mesaj-
leri sana böy- larımızı çok yönlü
ِ=نص ِرفdöne döne açıklıyoruz ,, ,,
ders almışsın» şekiller içinde tek-
desinler ve bilen- rar ediyoruz. Bu
lece türlü türlü olarak dile getiriyo-
açıklarız. Ta ki ruz ki Sen (bütün
ِِ = ْاْلياayetleri =و ِليقولواdesinler
ت lere de iyice an- tekrarı ise "Bunları
latalım diye ayet- sen okudun da öğ-
onlar; sen bunlardan) iyi ders
okumuşsun, almışsın! diyebil-
ِ=درسْتsen ders almışsın ,, ,,
lerimizi çeşitli rendin" demeleri
açılardan açıklı- için ediyoruz. Bir
desinler ve Biz sinler ve mesajları,
onu bilen bir onları kavrama ye-
ِ=و ِلنبيِنهve onu iyice açıklayalım
,, ,, ,, yoruz. de idrakten nasibi kavme besbel- teneğine sahip in-
olan insanlara onu li edelim. sanlara açıklayabi-
ِ= ِلق ْومbir toplum için ِ=ي ْعلمونbilen
,, ,, açık açık bildirmek lelim.
için ediyoruz.
6.
106
.. ِ=ات َ ِب ْعuy ِوحي ِ أ..=ماvahyolunana Rabbinden sana
gelen vahye uy,
Yâ Muhammed!
Sana Rabbin tara-
Rabbından
sana vahyolu-
Sen Rabbinden
sana vahyedilmiş
ِ= ِإليْكsana ِر ِبك..ن ِْ = ِمRabbinden O´ndan başka
ilâh yoktur, O´na
fından her ne vah-
yedilirse ona tâbi
nana uy.
O´ndan başka
olana uy -ki Ondan
başka ilah yoktur-
ِ=لyoktur ِ= ِإ َٰلهtanrı ل َِ = ِإbaşka ortak koşanlar-
dan yüz çevir.
ol. O'ndan başka
ilâh yok. Müşrik-
tanrı yoktur.
Müşriklerden
ve Onunla birlikte
başkasına ilahlık
ِ=هوO’ndan ض ِْ =وأع ِْرaldırma lerden de yüzünü
çevir (müşriklerle
yüz çevir. yakıştıranların tü-
müne sırtını dön.
ِ ْالم ْش ِر ِكين..ن
ِِ =عortak koşanlara .. uğraşıp durma).
6.
107
,, ِ=ول ْوeğer ِ=شاءisteseydi اّلل َِ =Allah Allah dileseydi, Bir kere Allah dile- Eğer Allah di- Eğer Allah dilemiş
onlar O´na ortak seydi müşrik ol- leseydi; onlar olsaydı Ondan
ِأ ْشركوا,,=ماortak koşmazlardı koşmazlardı. Biz mazlardı, sonra ne şirk koşmaz- başka hiçbir şeye
,,
seni onların ba- seni onların üzeri- lardı. Hem Biz, ilahlık yakıştırmaz-
ْ
ِجعلناك,,=وماbiz seni yapmadık şına korucu, ne murâkabeci kıl- seni onların lardı; Biz seni onla-
,, ,,
bekçi dikmedik; dık, ne de sen başına bir rın bekçisi yapma-
ً
=عل ْي ِه ِْمonların üzerine ِ=ح ِفيظاbekçi li, davranışları- sin.
,,
sen onların veki- kendilerinin vekili- bekçi yapma- dık ve sen onların
dık. Sen, onla- yaptıklarından so-
ِأ ْنت,,=وماsen değilsin =عل ْي ِه ِْمonlara nın sorumlusu
,, rın üzerine bir rumlu değilsin.
da değilsin. vekil de değil-
ِ= ِبو ِكيلvekil de ,, sin.
6. Onların Allah dı- Hem sizler onların Allah´tan baş- Onların Allahtan
108
تسبُّوا..ِ=ولsövmeyin ki
.. ..
şında yalvardık- Allah'ı bırakarak ka yalvardıkla- başka yalvarıp sı-
ِيدْعون..ِ=الَذِينyalvardıklarına ları putlara söv-
meyiniz ki, şaş-
taptıkları putlara
sövmeyin ki onlar
rına sövmeyin ğındıkları (varlık-
ki; onlar da lar)a sövmeyin ki
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِون ِ ند
.. ِْ ِم
=başka َِِ
اّلل
=Allah’tan
kınlığa kapılarak
körükörüne Al-
da cehaletleri yü- bilmeyerek,
zünden Allah'a haddi aşıp Al-
onlar da kin ve ce-
haletten dolayı Al-
فيسبُّوا =onlar..da..sövmesinler
lah´a sövmesin-
ler. Böylece her
sövmesinler. İşte lah´a sövme-
Bizler böyle kendi sinler. İşte
laha sövmesinler:
zira Biz her toplu-
َِ
اّلل =Allah’a عد ًْوا
=taşkınlıkla ümmete davra-
nış ve tutumları-
işlediklerini iyi gös- böylece bir
terdik, sonra da ümmete yap-
ma kendi yaptıkla-
rını güzel göster-
ِْر ِع ْلم
.. ِِ بِغي
=bilmeyerek ِك َٰذ ِلك
=böyle nı cazip göster-
dik. Sonunda
Rabbü'l-âlemîn tıklarını hoş
karşısına dönecek- gösterdik.
dik. (Ama) zaman
geldiğinde onlar
زيَنَا=biz..süslü..gösterdik =her ِِ ِلك
ل
dönüşleri Rabb- ler ki vaktiyle ne Sonra dönüş- Rablerine döne-
lerinedir, O onla- ettiklerini onlara leri Rabbları- ceklerdir: O zaman
ِأ َمة
=ümmete عمله ِْم
=yaptıkları..işi ra yaptıklarının haber verecek. nadır. Artık O, Allah onlara bütün
içyüzünü bildirir. kendilerine ne yaptıklarını (en
ث َِم
=sonunda ى ر ِب ِه ِْم
.. َِٰ ِإل
=Rablerinedir yapmakta ol- doğru şekilde) an-
duklarını ha- latacaktır.
=م ْر ِجعه ِْمdönüşleri ber verir.
ِ=ي ْعملونyapmış
6.
109
,, =وأ ْقسمواyemin ettiler ِاّلل
َِ ِ=بAllah’a ,,
Onlar kesin bir Kendilerine bir Onlar, bütün
dille Allah adına mucize gelirse (bir güçleriyle Al-
Şimdi en emin ve
kararlı şekilde Al-
ِ=ج ْهدgüçlü =أيْمِانِ ِه ِْمyeminleriyle yemin ederek, âyet gelirse) kat'iy- lah´a yemin
eğer kendilerine yen iman edecek- ettiler ki; eğer
laha yemin ediyor-
lar ki eğer kendile-
ِْ ِ=لئeğer =جاءتْه ِْمkendilerine gelirse
ن ,,
bir mucize gelir- leri hakkında olan- kendilerine bir
se O´na mutlaka ca yeminleriyle Al- ayet gelirse
rine bir mucize
gösterilmiş olsaydı
ِ=آيةbir mucize,,
inanacaklarını lah'a kasem ettiler. mutlaka ona
söylediler. De ki; Yâ Muhammed, inanacaklar.
bu (ilahi kelam)a
gerçekten inanmış
َِ =ليؤْ ِمنmutlaka inanacaklarına
ن ,, «Mucizeler sırf onlara "Mucizeler De ki: Ayetler; olacaklardı. De ki:
Allah´ın tekelin- ancak Allah'ın ya- ancak Allah´ın Mucizeler yalnız
ِ=بِهاona ل ِْ =قde ki =إِنَماancak ,, dedir.» Hem bil- nındadır (elinde- nezdindedir. Allahın elindedir!
miyor musunuz dir)" de. Hem sizler O, geldiği za- Ve hepinizin bildiği
ِ= ْاْلياتMucizeler ِ= ِع ْندyanındadır ki, eğer o mucize nereden bileceksi- man da onla- gibi, onlara bir mu-
gelse, onlar yine niz, o mucize gelse rın yine inan- cize gösterilmiş ol-
ِاّلل
َِ =Allah’ın inanmazlar. de iman etmezler. mayacakları- saydı bile ona
nın farkında inanmazlardı
ي ْش ِعرك ِْم,,=وماHem bilir misiniz? ,, ,, değil misiniz?
=أنَهاo (mucize)
,,
ِْ جاء,,=إِذاgelmiş olsa da
ت ,, ,,
6.
111
,, ِ=ول ْوeğer =أنَناbiz Eğer biz onlara Eğer bizler dedik- Eğer biz, onla- Biz onlara melekler
melekler indir- leri gibi onlara me- ra gerçekten göndermiş olsaydık
=ن َز ْلناindirseydik ِ= ِإل ْي ِهمonlara sek, ölüler kendi- lekleri indireydik, melekleri in- ve ölüler kendileriy-
leri ile konuşsa ölüler de kendile- dirseydik, ölü- le konuşmuş ol-
ِ= ْالمَل ِئكةmelekleri ve her şeyi bira- riyle konuşsaydı ve ler kendileriyle saydı, ve (hakikati
raya getirip kar- bütün mevcûdâtı konuşsaydı ve kanıtlayabilecek)
ِ=وكلَمهمve kendilerine konuşsaydı ,, ,,
şılarına koysay- karşılarında fevc herşeyi karşı- her şeyi karşılarına
dık, Allah dile- fevc haşr ile işhâd larına topla- çıkarıp önlerinde
َِٰ = ْالم ْوتölüler
ى medikçe yine edeydik, yine iman saydık, Allah bir araya toplamış
inanmazlardı. edecek değillerdi; dilemedikçe, olsaydık (bile), Al-
=وحش ْرناve toplayıp getirseydik ,, ,, Fakat çoğu bunu meğer ki Allah onlar yine de lah dilemediği sü-
bilmez. imanlarını dilemiş inanacak de- rece yine inanmaz-
=عل ْي ِه ِْمkarşılarına olsun. Lakin çokla- ğillerdi. Fakat lardı. Ama onların
rı bu hakikatin onların çoğu çoğu (bundan) ta-
ِش ْيء,,ل َِ =كher şeyi ,, câhili bulunuyorlar. bilmezler. mamen habersiz-
dir.
كانوا,,ما,,َل ِ ً =قبonlar yine de ,, ,,
6.
112
.. ِ =وك َٰذ ِلböylece =جع ْلناbiz yaptık Böylece
ك biz in- İşte Bizler her İşte böylece Ve işte böylece,
sandan ve cin- peygambere insin, Biz, her pey- biz, hem insanlar
..
ِِ = ِلكher ِ=نبِيpeygambere
ل den şeytanları cinnin şeytanlarını gambere in- hem de görünmez
her peygambere böyle hasım ettik. san ve cinn varlıklar içinden zi-
=عد ًّواdüşman ِاطين ِ =شيşeytanlarını düşman kıldık. Bunlar birbirlerini şeytanlarını hin çelmeyi amaç-
Bunlar birbirlerini aldatmak için yal- düşman yap- layan yaldız-
ِ ِ اْل ْن
س ِ ْ =insan ن ِِ =و ْال ِجve cin aldatmak için dızlı hurafeleri bir- tık. Onlardan lı/parlak yarı haki-
yaldızlı sözler birlerine telkin
..
kimi, kimini al- katleri birbirine fı-
وحي ِ =يfısıldarlar =ب ْعضه ِْمbir kısmı Rabbin dilesey- bin dileseydi bunu datmak
söylerler. Eğer ederler. Eğer Rab- için sıldayan şeytani ..
cazip sözler güçleri peygambe-
ِب ْعض..ى َِٰ = ِإلdiğerlerine di, bunu yapa- yapmazlardı. Bırak fısıldarlar. re düşman kıldık.
mazlardı. Onları şunları, uydurduk- Eğer Rabbın Ama Rabbin dile-
ِخرف ِْ =زyaldızlı ل ِِ = ْالق ْوsözler asılsız uydurma- ları hurâfât ile haş- dileseydi; bu- medikçe onlar bu-
larıyla başbaşa rolsunlar dursun- nu yapamaz- nu yapamazlardı: o
ِورا ً =غرaldatmak için =ول ِْوeğer bırak. .. lar! lardı. Öyleyse halde, onlardan ve
onları iftiraları onların mesnetsiz
ِ=شاءdileseydi ِ=ربُّكRabbin ile başbaşa bı- hayallerinden uzak
rak. durun!
ِفعلوه..=ماonu yapamazlardı ..
6.
114
.. ِ =أفغيbaşka اّلل
ْر َِِ =Allah’tan Allah size ayrın- Yâ Muhammed, Allah´tan baş- sen onlara (de ki:)
tılı açıklamalar onlara şöyle de: ka bir hakem Hakikati apaçık or-
=أبْت ِغيmi arayayım? ..
içeren kitabı in- "Söyleyin, Allah'tan mi arayacak taya koyan bu ilahi
dirmişken ben başkasının mı mışım? Hal- kelamı size indiren
=حك ًماbir hakem ِ=وهوO ..
O´nun dışında aramızda hakem buki O´dur; si- O iken, (neyin doğ-
bir hakeme mi olmasını isteye- ze, kitabı açık ru neyin yanlış ol-
ِأ ْنزل..=الَذِيindirmiş iken ِ= ِإليْكمsize başvurayım? yim? Halbuki için- açık indirmiş duğu konusundaki)
..
Kendilerine kitap de bütün ahkâm olan. Kendile- hüküm için Ondan
ِ= ْال ِكتابKitabı verdiklerimiz, ayrı ayrı bildirilmiş rine kitab ver- başkasını mı ara-
Kur´an´ın gerçe- olarak bu Kitab'ı diklerimiz bilir- yacağım? Ve ken-
ًِ ص
َل َ =مفaçıklanmış olarak ğe dayalı olarak sizlere indiren
.. ler ki; o Rab- dilerine daha önce
Allah tarafından başkası değil, O." bın katından vahiy bahşettikle-
ِآتيْناهم..ِ=والَذِينkendilerine verdiklerim indirildiğini bilir- Kendilerine evvel- hak olarak in- rimiz bilirler ki bu
..
ler. O halde sa- ce Kitap verdikle- dirilmiştir. Öy- (vahiy) de Rabbin
iz ِكتاب ِ = ْالKitap ِ=ي ْعلمونbilirler kın kuşkuya ka- rimiz bilirler ki o leyse sakın tarafından safha
pılanlardan ol- senin Rabbin tara- şüpheye dü- safha indirilmiştir.
ِ=أنَهki O gerçekten ِ=من َزلindirilmiştir ma.
.. .. fından hak olduğu şenlerden ol- Öyleyse şüphe
halde indirilmiş. ma. edenlerden olma-
ِْ = ِمtarafından ِ=ربِكRabbin
ن Sakın bunda şüp- yın,
ِ=مؤْ ِم ِنينinanıyorsanız
6. Niçin Allah´ın adı Hem sizler neden Size ne oluyor Ve Allah mecbur
119
,, ِلك ْم,,=وماsize ne oluyor ki
,, ,, ,,
anılarak kesilen Allah'ın adı anıla- ki; üzerine Al- kaldığınız durumlar
تأكِلوا,,ل ْ َ
ِ =أyemiyorsunuz hayvanların etle- rak boğazlanan lah´ın adı anı- dışında (yemenizi)
rinden yemiyor- hayvanları yeme- lan şeyden yasakladığı şeyleri
= ِم َماolanlardan ِ=ذ ِكرanılmış sunuz? Oysa
lah çaresizlik
Al- yeceksiniz ki, O yemiyorsu- size ayrıntılı olarak
sizlere -çaresiz ka- nuz? Halbuki açıklamışken üze-
ِ=اسْمadı اّلل َِِ =Allah’ın =عل ْي ِِهüzerine sonucu yemek lıp da yedikleriniz darda kalma- rinde Onun adının
zorunda kaldık- müstesna olmak nızın dışında anıldığı şeyleri ne-
=وق ِْدmuhakkak ِصل َ =فaçıklamıştır larınız dışında, üzere neyi haram size haram den yemiyorsu-
size haram kıldı- kıldıysa ayrı ayrı olanları O, nuz? Ama bakın,
=لك ِْمsize =ماşeyleri ğı etleri ayrıntılı bildirmişti. Şu mu- uzun uzadıya (bu tür konularda)
biçimde açıkladı. hakkak ki: Çokları açıklamıştır. birçok insan diğer-
ِ=ح َرمharam kıldığı =عليْك ِْمsize
,, Birçokları bilme- bildikleri bir şey Doğrusu bir- lerini (hiçbir ger-
den keyfi arzula- olmaksızın (hiçbir çokları heva çek) bilgiye da-
َِ ِ=إdışında
ل rına uyarak in- ilme istinat etmek- ve heveslerine yanmaksızın, kendi
sanları yoldan sizin) sırf kendi uyarak bilme- temelsiz görüşleriy-
اضْط ِر ْرت ِْم,,=ماmecbur kaldıklarınız çıkarırlar. Hiç heveslerine uyarak den sapıtıyor- le saptırmaktadır.
,,
kuşkusuz Rab- halkı dalâle düşü- lar. Şüphesiz Şüphe yok ki senin
=إِل ْي ِِهonlara ن َِ ِ=وإdoğrusu bin sınırı aşanla- rüyorlar. Senin ki haddi aşan- Rabbin hak ve
rı herkesten iyi Rabbin yok mu? ları, en çok bi- adalet sınırlarını
يرا ً ِ=كثbirçokları bilir. Hakkın hududunu len Rabbındır. aşanlardan tam
ِضلُّون ِ =ليşaşırtıyorlar
aşanları işte en iyi
O bilir.
olarak haberdardır.
ِ=ربَكRabbin ِ=هوO
ِ=أعْلمçok iyi bilir
,, ,,
6. Günahın açığın- Günahın açığından Günahın açı- Ama, ister açık is-
120
.. =وذرواbırakın ِ=ظا ِهرaçığını da ..
dan da gizlisin- da, gizlisinden de ğını da, gizli- ter gizli, günah iş-
اْلثْ ِِم
ِ ْ =günahın ِاطنه
ِ =وبgizlisini de ..
den de sakını-
nız. Günah işle-
uzak durun. Güna- sini de bırakın. lemekten kaçının.
hı kazananlar el- Çünkü günah Zira unutmayın ki,
َِ = ِإşüphesiz
ن yenler yaptıkları
günahın cezası-
bette kazandıkları- kazananlar; günah işleyenler
nın cezasını göre- kazanmakta kazandıkları yü-
ِي ْك ِسبون..ِ=الَذِينkazananlar nı çekeceklerdir. cekler. oldukları yü- zünden ceza göre-
zünden ceza- ceklerdir.
ِاْلثْم
ِ ْ =günah landırılacak-
lardır.
ِ=سيجْ ز ْونcezasını çekeceklerdir ..
كانوا..=بِماolduklarının
ِ=ي ْقت ِرفونyapmış
6.
121
,, تأْكلوا,,ِ=ولyemeyiniz Allah´ın adı anı- Boğazlanırken Al-
larak kesilmeyen lah'ın ismi anılma-
Üzerine Al-
lah´ın adı
Bu nedenle, üze-
rinde Allahın adı
ي ْذك ِِر,,ل ِْم,,= ِم َماanılmayanlardan hayvanların etle- yan hayvanları
rinden yemeyi- yemeyin ki bunun
anılmayanlar- anılmayan şeyler-
dan yemeyin. den yemeyin, zira
ِ=اسْمadı اّلل َِِ =Allah’ın =علِْي ِِهüzerine niz. Çünkü bu, haram olduğunda
Allah´ın yolun- söz yok. iyi bilin ki
Çünkü bu; bir bu gerçekten gü-
fısktır. Doğru- nahkarca bir dav-
ِ=و ِإنَهçünkü o ِ=ل ِفسْقyoldan çıkmadır
,, ,,
dan sapmaktır. şeytanlar kendi
Şeytanlar dostla- yâranına hak üze-
su, şeytanlar ranış olur. Ve (in-
sizinle müca- sanların kalplerin-
َِ =و ِإşüphesiz ِاطين
ن ِ شي َ =الşeytanlar rına sizinle tar- rinde sizinle mü- dele etmeleri deki) şeytani dürtü-
tışmalarını telkin nakaşa etmeleri için kendi ler, sahiplerine, sizi
ِ=ليوحونfısıldarlar ederler. Eğer on- için telkinde bulu- dostlarına tel- (neyin günah oldu-
lara uyarsanız, nuyorlar, onlara kinde bulunur- ğu ve neyin olma-
أ ْو ِليائِ ِه ِْم,,ى
َِٰ = ِإلdostlarına şüphesiz siz de uyduğunuz gibi lar. Şayet on- dığı konusunda)
müşrik olursu- muhakkak sizler lara itaat tartışmaya çekme-
= ِليجادِلوك ِْمsizinle mücadele etmelerini ,, ,, nuz. de müşriksiniz. ederseniz; lerini fısıldarlar; ve
şüphesiz ki siz eğer onlara uyar-
ِْ =و ِإeğer
ن de müşrikler san bil ki sen, Al-
olursunuz. lahtan başka var-
=أط ْعتموهِ ِْمonlara uyarsanız ,, lıklara veya güçlere
ilahlı yakıştıranlar
= ِإنَك ِْمşüphesiz siz de ,, ,,
(gibi) olursun.
ِ=لم ْش ِركونortak koşanlar(gibi olur)sun ,, ,,
uz
6.
122
.. ِ=أوم ْنkimse gibi midir? ِ=كانiken
.. ..
Ölü iken diriltti- Bir adam ki ölü Ölü iken dirilt-
ğimiz ve kendi- iken onu Bizler di- tiğimiz ve in-
(Ruhen) ölü iken
hayata kavuştur-
=م ْيتًاölü sine insanlar riltmişiz, kendisine sanlar arasın-
arasında yürür- bir de nur musah- da yürüyebile-
duğumuz ve insan-
lar arasında yolunu
ِ=فأحْ ييْناهkendisini dirilttiğimiz ..
ken yararlandığı har etmişiz ki in- ceği bir nur
bir ışık verdiği- sanların arasında verdiğimiz
bulması için kendi-
sine ışık tuttuğu-
=وجع ْلناve verdiğimiz ِ=لهkendisine
..
miz kimse, ka- onunla yürüyor, hiç kimse; karan-
ranlıklar içinde bu adam zulmeder lıklarda kalıp
muz kimse, hiç
içinden çıkamaya-
ورا ً =نbir ışık =ي ْم ِشيyürüyebileceği
.. bocalayıp ora- içine dalmış, bir ondan çıka- cağı derin karanlı-
dan bir türlü dı- türlü çıkamayan mayan kimse ğın içine (gömülüp
= ِب ِِهonunla = ِفيarasında şarı çıkamayan kimse gibi midir? gibi midir hiç? kalmış) biri gibi olur
kimse gibi midir? İşte mü'minlere ol- İşte böyle, ka- mu? (Ama) böyle:
ِ ِ َ=النinsanlar ن
اس ِْ =كمkimsenin İşte böylece duğu gibi kâfirlere firlere işledik- hakikati inkar
kâfirlere yaptık- de kendi işledikleri leri süslü gös- edenlere yaptıkları
ِ=مثلهbenzeri =فِيiçindeki ları kötülükler güzel geliyor (gü- terilmiştir. güzel görünür:
çekici göründü. zel gösterilmekte).
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِ=زيِنsüslü gösterilmiştir
..
6.
124
.. ِجاءتْه ْم..=وإِذاonlara gelince Onlara bir ayet Bunlara bir âyet Onlara bir
gelince, «Al-
..
Ne zaman onlara
geldiği zaman "Al- ayet geldiği bir (ilahi) mesaj
ِ=آيةbir ayet =قالواdediler
..
lah´ın peygam- lah'ın peygamber- zaman; derler gelse, Allahın pey-
berlerine verilen lerine verilen risa- ki: Allah´ın gamberlerine ver-
ِنؤْ ِمن..ن ِْ =لkat’iyyen inanmayız vahiy aynen bize let, ayniyle bize ve- peygamberle- diklerinin benzeri
..
de verilmedikçe rilmedikçe ebedi- rine verilen bi- bize verilmedikçe
َِٰ َ =حتkadar ى
ى َِٰ =نؤْ تbize de verilinceye asla inanmayız» yen iman etmeyiz!" ze de verilme- inanmayız! derler.
.. ..
derler. Oysa Al- diyorlar. Allah risa- dikçe asla (Ama) mesajını ki-
ِ= ِمثْلaynısı ِأو ِتي..=ماverilenin lah peygamberlik letini nereye tevdi iman etmeyiz. me tevdi edeceğini
görevini kime ve- edeceğini en iyi bi- Allah, risaletini en iyi Allah bilir.
ِ=رسلelçilerine اّلل ِِ= َاAllah’ın receğini herkes- lendir. [Mekr] etmiş nereye vere- Suç işleyenler, Al-
ten iyi bilir. Bu olmaları sebebiyle, ceğini en iyi lah katında aşağı-
َِ =Allah ِ=أعْلمdaha iyi bilir
اّلل azılı günahkârlar o mücrim insanlara bilendir. Suç lanmaya ve entri-
.. ..
düzenledikleri Allah tarafından işleyenlere; kacı eğilimlerinden
ِ=حيْثyeri ِ=يجْ علkoyacağı komplolardan hem zillet, hem yapageldikleri dolayı şiddetli bir
ötürü Allah ka- şiddetli azap isabet hilekarlık yü- azaba uğratılacak-
ِ= ِرسالتهmesajını tında aşağılan- edecek. zünden Allah lardır.
maya ve ağır katında bir
ِصيب ِ =سيerişecektir azaba çarpıla- horluk ve şid-
َ
أجْ رموا..ِ=الذِينsuç işleyenlere
caklardır.
..
detli bir azab
erişecektir.
ِ=صغارbir aşağılık ِ= ِع ْندkatında
..
ِاّلل
َِ =Allah ِ=وعذابve bir azab .. ..
ِ=شدِيدçetin كانوا..=بِماkarşı
ِ=ي ْمكرِونhilelerine
6.
125
,, ِ=فم ْنkimi =ي ِر ِِدisterse اّلل َِ =Allah Allah kimi doğru
yola iletmek is-
Allah kimi yola ge- Allah, kimi hi- Allah kimi doğru
tirmek isterse ima- dayete erdir- yola ulaştırmak is-
ِي ْهدِيه,,ن ِْ =أdoğru yola iletmek ,, ,,
terse göğsünü
İslâm´a açar.
nın girmesi için mek isterse; terse, kalbini (Ona)
kalbini açar, kimi onun kalbini teslim olma arzu-
ِْ=ي ْشرحaçar ِ=صدْرهonun göğsünü ,,
Kimi de saptır-
mak isterse göğ-
yolundan çıkarmak İslam´a açar. suyla genişletir;
isterse onun da Kimi de sap- kimin de sapması-
لسَْل ِِم ِ ْ = ِلİslam’a ن ِْ =ومkimi de ,,
sünü, sanki gö-
ğe çıkıyormuş
kalbini öyle dar, tırmak isterse; na izin verirse
öyle kasvetli bir onu da göğe onun kalbini daral-
=ي ِر ِْدisterse ِضلَه ِ ي,,نِْ =أsaptırmak gibi, dar ve tıka- hale koyar ki iman doğru yükseli- tır ve sıkıştırır, ade-
nık yapar. Bu- teklifinden göklere yormuş gibi ta göklere tırmanı-
ِْ =يجْ عyapar ِ=صدْرهonun göğsünü
ل ,, nun yanısıra Al- çıkacakmış gibi kalbini daraltır, yormuş gibi: böyle-
lah, inanmayan- bunalır. İşte tev- sıkar. Allah; ce Allah, inanma-
=ض ِيقًاdar =حر ًجاçıkıyormuş ları iğrençliğe fîkinden mahrumi- iman etme- yanları dehşete
mahkum eder. yeti (azâbı) iman yenlerin üstü- düşürür.
=كأنَماgibi ِصعَد َِ =يtıkanık etmeyen kimselere ne, işte böyle-
ِيؤْ ِمنون,,ِل,,ِ=الَذِينinanmayanların
6.
126
.. =و َٰهذاişte budur ِصراط
.. ِ =yolu Bu, Rabbinin
doğru yoludur.
Bu, senin Rabbinin Ve işte budur,
yolu ki dosdoğru Rabbının dos-
İşte bu şaşmaz
(çizgi), Rabbinin
ِ=ربِكRabbinin ِ=مسْت ِقي ًماdoğru Biz öğüt almaya
açık kimselere
gitmekte. Bizler ib- doğru yolu.
ret alacak ümmet Gerçekten
yoludur. Gerçekten
bu mesajlarımızı,
=ق ِْدmuhakkak ayetlerimizi ay-
rıntılı biçimde
için, âyetlerimizi bi- Biz, ayetleri;
rer birer bildirdik. aklını başına
onlardan ders
al(mak iste)yen in-
ص ْلنا
َ =فbiz geniş geniş açıkladık
.. .. ..
anlattık. alıp düşünen
bir kavim için
sanlara açık şekil-
de anlatıyoruz!
ِِ = ْاْلياayetleri ِ= ِلق ْومkavimler için
ت .. uzun uzadıya
açıkladık.
ِ=يذَ َكرونöğüt alan ..
ِي ْعملون,,=كانواyaptıklarından
6. Allah, insanlar ile Bir gün ki hepsini O gün, onların Allah, onları(n tü-
128
.. =وي ْو ِمgün cinleri biraraya haşr ile, "Ey cin hepsini toplar. münü) bir araya
=يحْ شره ِْمbir araya toplayacağı
..
topladığı gün, ma’şeri! insanlar- Ey cinn toplu- topladığı o gün, Ey
..
«Ey cinler, çok dan çoğunu kendi- luğu; insanlar- görünmez (şeytani)
=جِ ِميعًاhepsini =ياEy sayıda insanı nize uydurdunuz!" dan bir çoğu- varlıklar ile yakınlık
ayarttınız» der. diyecek. Bunların nu yoldan çı- içinde olanlar! Siz
ِ=م ْعشرtopluluğu ن ِِ = ْال ِجcinler Cinlerin insan- insanlar arasındaki kardınız ha? (diğer) bir çok in-
dan yardakçıları yârânı "Yâ Rab- Onların dost- sanı tuzağa düşür-
=ق ِِدmuhakkak da, «Ey Rabbi- be'l-âlemîn! İçi- ları olan in- dünüz! (diyecektir).
miz birbirimizi mizden bir kısmı, sanlar da di- Onlara yakın olan
=اسْت ْكث ْرت ِْمsiz çok uğraştınız
.. .. kullanarak bizim diğerlerinden fay- yecek ki: insanlar (ise,) Ey
için belirlemiş dalandı, sonunda Rabbımız, ki- Rabbimiz! Biz (ha-
ِ ِ اْل ْن
س ِ ْ ..ِ= ِمنinsanlarla olduğun süreyi ise, işte bizler için mimiz kimi- yatta) birbirimizin
doldurduk» der- takdir buyurduğun mizden fayda- arkadaşlığından
ِ=وقالderler ki .. ler. O da «Barı- zamanı idrak etmiş landık. Ve bi- yararlandık; ama
nağınız, orada bulunuyoruz" diye- zim için takdir (artık) süremizin
=أ ْو ِلياؤه ِْمonların dostları .. sürekli kalmak cekler. O da "Ce- ettiğin eceli- sonuna geldik -
üzere cehennem hennem barınaca- mize ulaştık. Senin bizim için ta-
ِ ِ اْل ْن
س ِ ْ ..ِ= ِمنinsan =ربَناRabbimiz ateşidir. Yalnız ğınız yer ki Allah'ın Buyurur ki: Al- yin ettiğin sürenin-
Allah´ın affetme- dilediği zamanlar- lah´ın diledik- (ve artık yolumu-
ِ=اسْت ْمتعyararlandık =ب ْعضناkimimiz yi diledikleri dan başka, içinde leri müstesna, zun yanlışlığını gö-
ِ= ِبب ْعضkimimizden =وبل ْغناve ulaştık müstesna» Hiç kuşkusuz
der. müebbeden kala- devamlı kal- rüyoruz!) diyecek-
caksınız!" buyura- mak üzere du- ler. (Ama) O, Sizin
..
Rabbin hikmet cak. Rabbinin hik- racağınız yer, yurdunuz ateş ola-
=أجلناsonuna sahibidir ve her metine had, ilmine ateştir. Mu- cak, Allah aksini di-
ْ َ
ِلنا..ِأ َجلت..=الذِيbize verdiğin sürenin şeyi bilir. ..
pâyân olmadığında hakkak ki
..
lemedikçe! diye-
söz yok. Rabbın; Ha- cektir. Şüphe yok
ِ(=قالAllah da) buyurur ki ِ=النَارateştir
.. .. ..
kim´dir,
Alim´dir.
ki Rabbiniz hikmet
sahibidir, her şeyi
=مثْواك ِْمdurağınız bilendir.
ِ=ع ِليمbilendir
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
6.
129
,, ِ=وك َٰذ ِلكişte böyle ,,
İşte böylece biz,
işledikleri kötü-
İşte bizler kazan-
dıkları isyan yü-
İşte böylece
zalimlerden
Ve bu şekilde, za-
limlerin, (kötü) fiille-
=نو ِليpeşine takarız ,,
lüklerden ötürü
kimi zalimleri di-
zünden bir takım
zâlimleri böyle di-
kimini kimine
kazandıkların-
ri ile birbirlerini
ayartıp baştan çı-
ِ=ب ْعضbir kısmını ,,
ğerlerinin peşine
takarız.
ğer bir takımının
yârânı kılarız.
dan ötürü mu-
sallat ederiz.
karmalarını sağla-
rız.
َ =zalimlerin
ِالظا ِل ِمين
ضاً =ب ْعdiğerlerinin =بِماötürü
ِي ْك ِسبون,,=كانواkazandıklarından
6.
130
.. =ياEy ِ=م ْعشرtopluluğu ن ِِ = ْال ِجcin Ey insanlar ve Ey cin ma'âşiri ile Ey cinn ve in- (Ve Allah şöyle de-
cinler, size ayet- ins ma'âşiri! içiniz- san topluluğu; vam edecek:) Ey
ِ ِ اْل ْن
س ِ ْ =وve insan ..
lerimi anlatan ve den âyetlerimi siz- içinizden size görünmez (şeytani)
bu günle karşı- lere bildirir ve şu ayetlerimi an- varlıklar ve (benzer
يأْتِك ِْم..=أل ِْمgelmedi mi? ِ=رسلelçiler laşacağınıza ..
iliş- günlere mülâki latan, bu gü- zihniyetteki) insan-
kin sizi uyaran olacağınızı haber nünüzün gelip lar ile yakınlık için-
= ِم ْنك ِْمiçinizden ِصون ُّ =يقanlatan içinizden pey- verir peygamberler çatmasından de bulunan sizler!
gamberler gel- geldi mi? "Yâ sizi uyaran İçinizden mesajla-
=عليْك ِْمsize =آياتِيayetlerimi medi mi? Onlar Rabbe'l-âlemîn! peygamberler rımı size ileten ve
da «Kendi aley- Kendi aleyhimizde gelmedi mi? bu (Hesap) Günü-
=وي ْنذِرونك ِْمve sizi uyaran .. himize şahitlik şehadet ederiz ki, Derler ki; Ey nün geleceği konu-
..
ederiz» derler. geldi" diyecekler. Rabbımız, sunda sizi uyaran
ِ= ِلقاءkarşılaşacağınıza dair Dünya hayatı .. Evet, dünya diriliği kendi hakkı- bir peygamber
onları aldattı da onları aldatmıştı, mızda şahidiz. gelmedi mi? Onlar:
=ي ْو ِمك ِْمgününüzle ِ= َٰهذاbu kâfir olduklarına şimdi ise vaktiyle Dünya hayatı Biz kendi aleyhimi-
kendi aleyhlerine kâfir oldukları hak- onları aldattı ze şahitlik yaparız!
=قالواdediler =ش ِهدْناşahidiz şahitlik ettiler. kında kendi aleyh- da gerçek küf- diyecekler. Zira bu
lerine şehadet edi- redenler ol- dünya hayatı onları
َِٰ =علaleyhine ِ=أ ْنف ِسناnefsimiz
ى yorlar. duklarına ayartmıştır: ve böy-
أ ْنف ِس ِه ِْم..ى
َِٰ ِ=علkendilerinin
=أنَه ِْمşüphesiz =كانواolduklarına
ِ=كافِ ِرينkâfir
6.
131
,, ِ = َٰذ ِلbu böyledir ن
ك ,, ِْ =أçünkü Bu, şunu kanıtlar Hakikati bu, çünkü
ki, Rabbin, ger- ahâlisi henüz bir
Bu; Rabbının, Gerçek şu ki, bir
haberleri yok- toplumun fertleri
ِْ يك,,=ل ِْمdeğildir ِ=ربُّكRabbin
ن çeklerden ha- şeyden haberdar
bersiz olan bir edilmemiş gafil sü-
ken, kasabalar (doğru ile eğrinin
halkını haksız anlamından) ha-
ِ=م ْه ِلكhelak edici ى َِٰ = ِْالقرülkeleri
,,
kentin halkını rüleri iken Rabbin
haksız yere asla öyle zulm ile şehir-
yere helak bersiz olduğu sü-
edici olmadı- rece Rabbin o top-
ِ= ِبظ ْلمzulüm ile =وأ ْهلهاhalkı
,,
helâk etmez. leri helâk etmiş
değil.
ğından dola- lumu yaptığı yan-
yıdır. lışlıklardan dolayı
ِ=غافِلونhabersiz iken ,, asla yok etmez:
6. Herkesin, yaptığı Hayır, şer ne işle- Her birinin iş- zira herkes, ancak
132
.. ِ =و ِلكher birinin
ل ..
işlere göre birbi- dilerse ona göre lediklerine (kasıtlı) eylemle-
ِ=درجاتdereceleri vardır ..
rinden farklı de- her fert için dere-
recesi vardır. celer var. Senin
karşılık dere- rinden dolayı yargı-
celeri vardı. lanacaktır; ve Rab-
ِع ِملوا..= ِم َماyaptıkları işlere göre .. ..
Rabbin onların Rabbin onların iş-
yaptıklarından lediklerinden gaf-
Ve Rabbın on- bin, onların yaptık-
ların işledikle- larından habersiz
=وماdeğildir ِ=ربُّكRabbin habersiz değildir. lette bulunmuyor. rinden gafil
değildir.
değildir.
ِ=بِغافِلhabersiz
ِي ْعملِون..=ع َماonların yaptıklarından ..
6.
133
,, ِ =وربRabbin ي
ُّك ُِّ ِ= ْالغنzengin Rabbin hiçbir
şeye muhtaç
Senin Rabbin kul-
larından müstağni,
Rabbın müs-
tağni ve rah-
Ve yalnızca Rab-
bindir Kendi kendi-
=ذوsahibidir الرحْ م ِِة َ =rahmet değildir ve mer- kullarına rahîm.
hamet sahibidir. Yoksa dileyince
met sahibidir.
İsterse, sizi
ne yeterli, sınırsız
merhamet sahibi.
ْ يشِأ,,ن ِْ = ِإdilerse =ي ْذ ِهبْك ِْمsizi götürür ,,
O eğer dilerse sizleri ortadan kal- giderir ve ar- O, dilerse siz(in
sizi yok edip ar- dırır, yerinize ar- kanızdan yeri- varlığınız)a son ve-
ِْ =ويسْت ْخ ِلyerinize getirir
ف ,,
kanızdan yerini- kanızdan dilediğini
ze istediği baş- getirir. Nasıl ki siz-
nize dilediğini
getirir. Nitekim
rebilir ve daha son-
ra dilediğini sizin
ب ْعدِك ِْم,,ن ِْ = ِمsizden sonra da ,, ,, kalarını geçirebi- leri de başka bir sizi de başka yerinize geçirebilir,
lir. Tıpkı sizi kavmin zürriyetin- bir kavmin so- tıpkı sizi başka in-
ِيشاء,,=ماdilediğini =كماgibi başka bir kavmin den meydana çı- yundan getir- sanların soyundan
soyundan türet- karmıştı. miştir. var ettiği gibi.
=أ ْنشأك ِْمsizi yarattığı ,, tiği gibi.
6.
134
.. ِ= ِإ َنmuhakkak Size va´dedilen Sizlere hem ne
akıbet kesinlikle va'd edildi ise mu-
Muhakkak si- Şüphe yok ki size
ze vaad olu- vaat edilen o (he-
ِتوعدون..=ماsize söylenen uyarı yerine gelecektir. hakkak başınıza
..
Siz onun önüne gelecek. Sizler
..
nan; yerine saplaşma) mutlaka
gelecektir. Siz, gelecektir ve siz
ِ=ْلتgelecektir =وماdeğilsiniz geçemezsiniz. müstahak olduğu-
nuz âkıbetten kur-
O´nu aciz kı- ondan kaçamaya-
lacaklar değil- caksınız!
=أ ْنت ِْمsiz ِ= ِبم ْع ِج ِزينonu engelleyecek tulacak değilsiniz. ..
siniz.
6.
135
,, ِ=ق ْلde ki =ياEy =ق ْو ِِمkavmim
,,
De ki; Ey kav-
mim, tutumunu-
Yâ Muhammed, De ki: Ey De ki: Ey (inanma-
onlara de ki: "Siz- kavmim; eli- yan) halkım! Gü-
=اعْملواyapacağınızı yapın ,,
zu devam ettiri-
niz, ben de ken-
ler, bulunduğunuz nizden geleni cünüz içinde olan
meslek üzerinde yapın, doğru- her şeyi yapın (ki)
مكانتِك ِْم,,ى َِٰ =علgücünüz yettiğince ,,
di tutumumu de-
vam ettireceğim.
uğraşın. Ben ima- su ben de ya- ben de (Allah yo-
nımda kat'iyyen pacağım. lunda) gayret gös-
=إِنِيben de ِامل
,, ِ =عyapıyorum Dünya yurdunun
sonunun kimin
sâbitim. Dünya Dünya evinin tereyim; ve zaman-
evinin sonu han- sonunun kimin la anlayacaksınız
ِ=فس ْوفyakında lehinde olacağı- gimizin olacağını olacağını bile- gelecek kimindir.
nı ilerde anlaya- yakında bileceksi- ceksiniz. Şu- Şüphe yok ki za-
ِ=ت ْعلمونbileceksiniz ن ِْ =مkimin caksınız. Hiç niz. Şunu iyi dinle- rası muhakkak limler asla mutlulu-
kuşkusuz zalim- yin ki zâlimler felâh ki zalimler; fe- ğa erişemeyecek-
ِله,,ِ=تكونolacağını ِ=عاقِبةsonunun ler kurtuluşa bulmazlar." lah bulmazlar. ler!
eremezler.
ِِ =الدbu yurdun ِ=إِنَهşüphesiz
َار ,,
ِ=ساءne kötü
..
6.
137
ِ =وك َٰذ ِلve yine
ك
,, ,,
Tıpkı bunun gibi, Daha bunun gibi,
bu düzmece or- müşriklerden ço-
Ve böylece
onların ortak-
Ve aynı şekilde Al-
laha ortak koştuk-
ِ=زيَنsüslü gösterdiler ِ= ِلكِثِيرçoğuna
,,
taklar çoğu müş- ğuna, o taptıkları
riklere öz evlatla- şerikler bir taraftan
ları; ortak ko-
şanlardan bir
ları varlıklara veya
güçlere olan inanç-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِي ْفترون,,=وماuydurduklarıyla
6.
138
.. =وقالواdediler ki = َٰه ِذِِهbunlar
..
Onlar saçma Bundan başka Onlar kendi Onlar, (haksız) bir
inançları uyarın- [zu'mlarınca] "Şun- zanlarınca; bu iddia ile, Şu hay-
ِ=أ ْنعامhayvanlar ca ´Bu hayvanlar lar haram olan davarlar, bu vanlar ve tarla
ve ekinler doku- mevâşî (davar) ile ekinler ha- mahsulleri kutsal-
ِ=وح ْرثve ekinlerdir ..
nulmazdır. Bizim ekin, dilediğimiz- ramdır, onları dır; bizim izin ver-
istediklerimizden den mâadâsı onla- diledimizden diklerimiz dışında
ِ= ِحجْ رdokunulmaz başka hiç kimse rı yiyemez. Şunlar başkası yiye- hiç kimse onlardan
onları yiyemez, da sırtları haram mez. Bir takım yiyemez! derler ve
طعمها ْ ِي..ِ=لyiyemez ل َِ ِ=إbaşkası bunlar da sırtla- olan mevâşî (da- hayvanların bazı tür hayvanla-
rına yük vurul- var)" dediler. Diğer sırtları haram- rın sırtına yük vu-
ِنشاء..ن ِْ =مbizim dilediğimizden .. ması ve binilme- birtakım mevâşîyi dır, dediler. Bir rulmasının yasak
si yasak hayvan- ise boğazlarken Al- kısım hayvan- (olduğunu ilan
=بِزع ِْم ِه ِْمzanlarınca lardır´, dediler. lah'ın ismini anmı- ların üzerine eder)ler; öyle hay-
Bazı hayvanları yorlar da Allah'a if- de O´na karşı vanlar var ki onlar
ِ=وأ ْنعامve hayvanlar
.. keserken de Al- tira ile "Böyle em- iftira ederek; üzerinde Allahın
lah´ın adını an- reyledi" diyorlar. Allah´ın adını ismini telaffuz et-
ِْ =ح ِرمyasaklanmış
ت mazlar, bunu Ettikleri iftiraya anmazlar. Al- mezler; (ve bu
yaparken karşılık Allah onla- lah; yapmakta adetlerin kaynağı-
=ظهورهاsırtı(na binilmesi) .. ´Allah´ın emri rın cezasını vere- oldukları iftira- nı) haksız yere
böyledir´ diye cek. ları yüzünden Ona isnat ederler.
ِ=وأ ْنعامve hayvanlar
..
O´na iftira eder- onları ceza- (Ama) Allah, onları
ِي ْذكرون..ِ=لanılmayan ِسم ِْ =اadını ler. Allah onları
yaptıkları bu ifti-
landıracaktır. bütün bu mesnet-
siz hayallerinden
ralardan ötürü dolayı cezalandıra-
ِاّلل
َِ =Allah’ın =عليْهاüzerlerine cezalandıracak- caktır.
=ا ْف ِترا ًِءiftira ederek
..
tır.
= ِبماnedeniyle
ِي ْفترون..=كانواiftiralara etmeleri ..
ِ= ِإنَهçünkü O
,,
ِ=ع ِليمbilendir
6.
140
.. ِ=ق ْدmuhakkak ِ=خ ِسرziyana uğrarlar ..
Hiçbir bilgiye da- O kimselerin hüs-
yanmaksızın, rana düştükleri
Bilgisizlikleri Gerçekten ziyana
yüzünden; ço- uğrayanlar o kim-
قتلوا..ِ=الَذِينöldürenler aptalca evlatla- muhakkak ki, dü-
rını öldürenler ve şüncesizlikleri yü-
cuklarını be- selerdir ki dar kafa-
yinsizce öldü- lı cahillikleriyle ço-
=أ ْولده ِْمçocuklarını Allah´a iftira ata- zünden bilmezler
rak O´nun verdi- de (bildikleri bir
renler ve Al- cuklarını öldürürler,
lah´ın kendile- Allahın onlara rızk
=سف ًهاbeyinsizce ği rızıkları kendi- şey olmaksızın)
lerine yasakla- çocuklarını öldü-
rine verdiği olarak sağladığı
rızkı Allah´a if- şeyleri yasaklarlar
ِ ِع ْلم..ْر
ِِ =بِغيbilgisizlik yüzünden .. yanlar, gerçek- rürler. Sonra Al- tira ederek ha- ve (bu tür yasakları
ten hüsrana uğ- lah'ın kendilerini ram sayanlar; da) haksız yere Al-
=وح َرمواve haram kılanlar .. .. ramışlardır. On- merzûk buyurduğu gerçekten laha yakıştırırlar:
lar kesinlikle sa- nimetleri, Allah'a hüsrana uğ- Onlar sapkınlığa
ِرزِقهم..=ماkendilerine verdiği rızkı .. .. pıtmışlardır, doğ- iftira ile tahrim ramuşlardır. düşmüşler ve doğ-
ru yola gelecek- ederler. Bunların Onlar; şüphe- ru yolu bulamamış-
َِ =Allah’ın =ا ْفتِرا ًِءiftira ederek
اّلل .. leri yoktur. dalâl içinde kaldık- siz sapıtmış- lardır.
ları, doğru yola çı- lardır. Zaten
َِ ..=علىAllah’a =ق ِْدmuhakkak
ِاّلل kamadıkları âşikâr. hidayete eren-
lerden olma-
=ضلُّواsapmışlardır mışlardı.
ِم ْهتدِين..كانوا..=وماyola gelici de de .. .. ..
ğillerdir
6.
141
,, =وه ِوO’dur ِأ ْنشأ,,=الَذِيyaratan O ki, çardaklı ve Dalları yukarıya Çardaklı ve Zira Odur (hem)
çardaksız bah- kalkmış asmaları, çardaksız ekilip biçilen ve
ِ=جنَاتbahçeleri çeleri, ürünleri yerlere uzanmış bağları, tatları (hem de) kendi ba-
değişik hurmala- bağları, meyvaları değişik ekin şına yetişen bah-
ِ=م ْعروشاتçardaklı rı ve ekinleri, başka başka hur- ve hrumaları, çeleri (var eden) ,
yaprakları ben- malarla ekinleri, zeytin ve narı, hurma ağaçlarını,
ِم ْعروشات,,ِ=وغيْرve çardaksız ,,
zer ve meyvaları birbirine benzeyen, birbirine ben- çeşit çeşit mahsul-
benzemez zeytin benzemeyen zey- zer ve ben- ler veren tarlaları,
ِ=والنَ ْخلve hurma(ları)
,, ve nar ağaçlarını tinle narı vücuda zemez şekilde zeytin ağacını ve
yarattı. Bu ağaç- getiren hep O'dur. yaratıp yetiş- narı meydana geti-
ِالز ْرع َ =وve ekin(ler)i
,, lar ürün verdikle- Mahsul bağladıkla- tirmiş olan ren: (hepsi) birbiri-
rinde meyvala- rı zaman herbirinin O´dur. Her biri ne benzer ve hepsi
=م ْخت ِلفًاçeşit çeşit ِ=أكلهürünleri
,, rından yiyiniz ve mahsülünden ye- mahsul verdiği birbirinden çok
hasat günü hak- yin ve biçeceğiniz, zaman, mah- farklıdır! Olgunlaş-
ِالزيْتون َ =وve zeytinleri ,, larını veriniz, fa- devşireceğiniz gün sulünden ye- tığında onların
kat israf etmeyi- hakkını verin. Bu- yin, hasad meyvelerinden yi-
ِالر َمان ُّ =وve narları ,, niz, çünkü Allah nunla beraber edildiği gün yin ve (yoksullara)
israf edenleri vermekte israfa de, hakkını mahsulün toplan-
=متشابِ ًهاbirbirine benzer ,, sevmez. varmayın ki israfa verin ve israf dığı gün haklarını
varanlardan O etmeyin. Çün- verin. Ve (Allahın
ِمتشابِه,,ِ=وغيْرve benzemez biçimde ,, ,,
hoşnut olmaz. kü O; israf nimetlerini) israf
edenleri sev- etmeyin: kuşkusuz
=كلواyiyin ثم ِرِِه,,ن ِْ = ِمmeyvasından mez. O müsrifleri sev-
=إِذاzaman ِ=أثْمرmeyva verdiği ,,
mez!
=وآتواve verin
,,
=حصا ِد ِِهhasat
ِتس ِْرفوا,,ِ=ولfakat israf etmeyin ,, ,,
6.
142
.. ِْ ..ِ=و ِمنhayvanlardan da
ِاْل ْنع ِام ..
Kimi yük taşıyan
ve kiminin yü-
Sonra mevâşî ara-
sından hem yükle-
Hayvanları da Yük taşımaya
yük taşıyacak mahsus olan ve et-
ً=حمول ِةkimi yük taşır .. ..
nünden yaygı necekleri, hem se- ve kesim hay- leri için beslenen
yapılan hayvan- rilecekleri vücuda vanı olarak hayvanlardan, Al-
ِشاً =وف ْرkiminin tüyünden sergi yapılır .. .. ..
ları yaratan da
O´dur. Allah´ın
getiren de O'dur.
Allah'ın sizleri
yaratan O´dur. lahın size rızık ola-
Allah´ın size rak verdiklerini yi-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
size verdiği rızık- merzûk buyurduğu verdiği rızıktan yin ve Şeytanın
=كلواyiyin lardan yiyiniz ve nimetlerden yeyin, yeyin. Şeyta- izinden gitmeyin:
ِرزقكم..= ِم َماsize verdiği rızıktan .. ..
şeytanın izinden şeytanın adımları
gitmeyiniz. Çün- arkasından yürü-
nın izlerinden unutmayın, o sizin
gitmeyin. apaçık düşmanı-
َِ =Allah’ın تتَبِعوا..ِ=ولizlemeyin
اّلل kü o sizin açık meyin ki onun siz-
düşmanınızdır. lere açıktan açığa
Çünkü o, sizin nızdır!
apaçık bir
ِِ =خطواadımlarını
ت hasım olduğunda
hiç şüphe yok.
düşmanınız-
dır.
ِِ شيْط
ان َ =الşeytanın ِ=إِنَهzira o ..
ِ=م ِبينapaçık
6.
143
,, =ثمانِي ِةsekiz ِ=أ ْزواجçift (Erkekli dişili ol- Sekiz sınıf vücuda Sekiz çift; ko- (Ona uyanlar iddia
mak üzere) sekiz getirmişti: İkisi ko- yundan iki, ederler ki bazı hal-
ِِ ْ الضَأ,,ِ= ِمنkoyundan ْن
ن ِِ =اثْنيiki baş olan bu yundan, ikisi de keçiden iki. De lerde) her iki cins-
hayvanların ikisi keçiden. Onlara de ki: İki erkeği ten dört çeşit hay-
ْالم ْع ِِز,,ِ=و ِمنkeçiden ْن ِِ =اثْنيiki koyun, ikisi keçi- ki: "Bunlardan her mi, iki dişiyi mi van (insana yasak-
dir. De ki; «Allah ikisinin erkeklerini veya iki dişinin tır): iki cins koyun
ِْ =قde ki ْن
ل ,, ِِ =آلذَكريiki erkeği mi ,, ,,
bu hayvanların mi haram kıldı, ya- rahimlerinde ve keçiden her biri.
erkeklerini mi, hut dişilerini mi? bulunanları mı (Onlara) sor: Onun
ِ=ح َرمharam etti =أ ِِمyoksa ,, dişilerini mi, yok- Yahut dişilerinin haram kıldı? yasakladığı, iki er-
sa dişilerin ra- rahimleri erkek, di- Eğer sadıklar- kek mi, yoksa iki
ِِ = ْاْل ْنثييiki dişiyi mi =أ َماyoksa
ْن ,, ,, himlerinin içerdi- şi her neyi ihâta dan iseniz; dişi mi, yahut iki di-
ği yavruları mı etmekte (ihtiva et- bana bilgiye şinin rahminde ta-
ِْ =ا ْشتملbulunan(yavru)ları mı
ت ,, haram kıldı? mekte) ise onu dayanarak şıdıkları mı? Bu
Eğer doğru söy- mu? Eğer dava- haber verin. konuda ne biliyor-
ِأ ْرحام,,=عل ْي ِِهrahimlerinde lüyorsanız, bana nızda sâdıksanız sanız bana söyle-
bilimsel bir açık- (haklı iseniz) bana yin, eğer söylediği-
ِِ = ْاْل ْنثييiki dişinin
ْن ,, lama yapınız?» belli bir şey haber nizde haklı iseniz!
verin."
=نبِئونِيbana haber verin ,, ,,
ِ=صا ِدقِينdoğru
6.
144
.. ِ ْ ..ِ=و ِمنve deveden ْن
ِاْل ِب ِل ِِ =اثْنيiki Geride
..
kalanla- Diğer ikisini deve Deveden de Onlar, her iki cins
rın ikisi deve, iki- cinsinden, ikisini iki, sığırdan da deveyi ve büyük-
ْالبق ِِر..ِ=و ِمنsığırdan ْن ِِ =اثْنيiki si sığırdır. De ki; de sığır cinsinden iki. De ki: İki baş hayvanı (da
«Allah bunların vücuda getirdi. On- erkeği mi, iki aynı şekilde haram
ِْ =قde ki ْن
ل .. ِِ =آلذَكريiki erkeği mi erkeklerini mi, lara de ki: "Bunlar- dişiyi mi veya sayarlar). (Kendile-
.. ..
dişilerini mi, yok- dan her ikisinin er- iki dişinin ra- rine) sor: O neyi
ِ=ح َرمharam etti =أ ِِمyoksa ..
sa dişilerin ra- keklerini mi haram himlerinde bu- yasakladı? İki er-
himlerinin içerdi- kıldı, yahut dişileri- lunanı mı ha- keği mi, yoksa iki
ِِ = ْاْل ْنثييiki dişiyi mi =أ َماyoksa
ْن .. ği yavruları mı ni mi? Yahut dişile- ram kıldı?
.. dişiyi mi, yahut iki
haram kıldı? rinin rahimleri er- Yoksa Allah; dişinin rahminde
ِْ =ا ْشتملbulunan(yavru)ları mı
ت Yoksa Allah´ın kek dişi her neyi size bunları taşıdığını mı? Yok-
..
size bu direktifi ihâta (ihtiva) et- buyururken, sa Allah (bütün)
ِأ ْرحام..=عل ْي ِِهRahimlerinde verdiğinin somut mekte ise onu mu? siz orada mı bunları yasaklar-
tanıkları mısı- Hem Allah bu idiniz? İnsan- ken siz şahit miy-
ِِ = ْاْل ْنثييiki dişinin =أ ِْمyoksa
ْن .. nız? Körü körü- tahrîmi sizlere emir ları bilgisizce diniz? Hiçbir (ger-
ne insanları yol- buyururken hazır saptırmak için çek) bilgiye da-
=ك ْنت ِْمoldunuz ِ=شهداءşahidler mi dan çıkarmak mı bulunuyordu- Allah´a karşı yanmadan kendi ..
amacı ile Allah´a nuz? Böyle bildiği yalan uydu- uydurduğu yalanla-
= ِإ ِْذzaman ِصاكم َ =وsize vasiyet ettiği iftira eden, Allah bir şey olmaksızın ranlardan da- rı Allaha isnat
.. ..
adına yalan uy- sırf insanları dalâl ha zalim kim- eden, böylece in-
َِ =Allah’ın ِ=بِ َٰهذاböyle
اّلل duran kimseden için uydurduğu ya- dir? Muhakkak sanları saptırandan
ن ..
ْ
ِْ =فمkim olabilir ِ=أظلمdaha zalim daha zalim kim lanı Allah'a isnat ki Allah; zalim- daha hain kim ola-
olabilir? Hiç kuş- eyleyen kimseden ler güruhunu bilir? Unutmayın ki
..
َِٰ ا ْفتر..ن
ى ِِ = ِم َمuydurandan kusuz Allah za- daha zâlimi kim hidayete er- Allah, (böyle) zalim
limleri doğru yola olabilir? Allah ise dirmez. bir halka doğru yo-
=علىkarşı اّلل َِِ =Allah’a =ك ِذبًاyalan iletmez.» zulmeden insanları
hiçbir zaman doğru
lu göstermez.
َِ ض
ل ِ = ِليsaptırmak için ..
yola çıkarmaz.
ِ=طا ِعمyemek ِطعمه ْ =يyiyen kimseye hayvandan gay- hınzır etinden -ki o len kandan, anıldığı günahkar-
,,
risini yemenin şüphesiz murdar- domuz etin- ca bir kurban dı-
َِ = ِإancak hariç ِيكون,,ن
ل ,, ِْ =أolması haram olduğuna dır- yahut boğaz- den -ki pistirve şında yenmesi ya-
dair bir emir bu- lanırken Allah'tan Allah´tan baş- sak olan hiçbir şey
ً=ميْت ِةleş =أ ِْوyahut =د ًماkan lamıyorum; fakat başkasının ismi kasının adına görmüyorum. Ama
darda kalan anılmış fısk-ı sarîh- kesildişğinden kişi zaruret için-
=مسْفو ًحاakıtılmış =أ ِْوyahut başkasının pa- ten başka haram dolayı fısk deyse aç gözlüce
yına el uzatma- olanını görmüyo- olandan başka saldırmadan ve za-
ِ=لحْ مeti ِ= ِخ ْن ِزيرdomuz ِ=فإِنَه- mak ve zaruret rum. Bununla be- haram olan bir ruri ihtiyacını da
miktarını aşma- raber kim çaresiz şey bulamıyo- aşmadan (yemiş)
ki şüphesiz ِ= ِرجْ سpistir- و
,, ِْ =أya da mak üzere bun- kalırsa diğer çare- rum. İsteme- ise (bilin ki) Rabbi- ,,
lardan da yiyebi- sizlerin hakkına te- mek ve haddi niz çok bağışlayı-
=فِ ْسقًاbir fısk ل
,, َِ =أ ِهboğazlanmış lir.” Şüphesiz ki cavüz etmediği ve aşmamak cıdır, rahmet kay-
Rabb’in , Ga- zaruret miktarını üzere, kim de nağıdır.
ِِ = ِلغيbaşkası adına بِ ِِه,,اّلل
ْر َِِ =Allah’tan fur’dur, Ra- aşmadığı halde bunlardan
,,
َِ ِ =فإçünkü ِ=ربَكRabbin
ن
ِ=غفورbağışlayandır
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
6.
146
.. هادوا..ِالَذِين..=وعلىYahudilere Yahudilere bü-
tün tek tırnaklı
Yahudi bulunanla- Yahudi olanla- Biz (yalnızca) ya-
ra ise tırnaklı hay- ra da bütün hudi itikadını be-
=ح َر ْمناharam ettik ل َِ =كbütün ..
hayvanları ya-
sakladık. Onlara
vanâtın hepsini ha- tırnaklıları ha- nimseyenlere bü-
ram kıldık. Sığırla ram kıldık. Sı- tün tırnaklı hayvan-
ِظفر..=ذِيtırnaklı(hayvan)ları sığırların ve ko-
yunların sırt, ba-
koyunun da - ğır ve koyu- ları yasakladık; ve
sırtlarıyla bağırsak- nun iç yağları- onlara koyun ve
ْالبق ِِر..ِ=و ِمنsığırın ğırsak ve kemik
yağları dışında
ları üzerindekinden nı da üzerleri- ineğin iç yağlarını
bir de (...sırtlarıyla ne haram kıl- da yasakladık,
=و ْالغن ِِمve koyunun da .. .. kalan içyağlarını bağırsakları üze- dık. Bunlardan (hayvanların) sırt
da haram kıldık. rindekinden, yahut) sırtlarına ve tarafındaki veya
=ح َر ْمناharam kıldık =عل ْي ِه ِْمonlara .. Allah´ın ölçüleri- kemikle ihtilât eden bağırsaklarına bağırsaklarındaki
ni çiğnedikleri kuyruk kısmından yapışan ve yağlar ile kemiğin
=شحومهماyağlarını ل َِ = ِإhariç için onları bu şe- mâadâ- bütün yağ- kemiğe karı- içindekiler hariç:
kilde cezalandır- larını haram kıldık, şan müstes- böylece işledikleri
ِْ حمل..=ماtaşıdıkları
ت dık. Söyledikle- işte bu bir ceza ki nadır. Biz, on- zulümler yüzünden
rimiz kesinlikle zulümlerine karşı- ları zulümle- onları cezalandır-
=ظهورهماsırtlarının =أ ِِوyahut doğrudur. lık olmak üzere rinden dolayı dık; zira, unutma-
kendilerine verdik. cezaya çarp- yın, Biz sözümüz-
= ْالحواياbağırsaklarının =أ ِْوya da .. Bizler şüphesiz tırdık. Biz, el- de dururuz!
=وإِنَاbiz elbette
..
ِ=لصادِقونdoğru söyleyenleriz ..
6.
147
,, ِ =كذَبseni yalanladılarsa Eğer
ِ=فإ ِ ْنeğer وك onlar seni
yalanlarlarsa de
,,
Yâ Muhammed,
seni yalancı çıkarı-
Seni yalanlar-
larsa; de ki:
Ve eğer senin ya-
lan söylediğini id-
ِْ =فقde ki =رِبُّك ِْمRabbiniz
ل ,,
ki; «Rabbim,
yaygın rahmet
yorlarsa onlara de
ki: "Rabbiniz bit-
Rabbımız ge-
niş rahmet
dia ederlerse onla-
ra de ki: Rabbinizin
sahibidir. Ama mez tükenmez sahibidir. rahmeti sonsuzdur;
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
O´nun gü- rahmete sahip ol- O´nun gücü ama günaha bat-
=ذوsahibidir ِ=رحْ مةrahmet nahkârlara yöne- makla beraber, günahkarlar mış insanları ceza-
ِ=وا ِسعةbol lik azabını hiç azabı da isyan
kimse geri sa- eden kavmin üze-
güruhundan
döndürüle-
landırması da ka-
çınılmazdır.
ُّ ير ِد,,ِ=ولfakat geri çevrilmez ,, ,,
vamaz.» rine inmekten me-
nedilemez."
mez.
ِ=بأْسهO’nun azabı ,,
ْالق ْو ِِم,,ن
ِِ =عtoplumdan
ِ= ْالمجْ ِر ِمينsuçlu
6. Müşrikler diye- Şirke sapmış olan- Şirk koşanlar Allahtan başka
148
.. ِ =سيِقdiyecekler ki
ول ..
cekler ki; «Eğer lar "Allah dileseydi diyecekler ki: şeylere ilahlık ya-
أ ْشركوا..ِ=الذِينortak koşanlar َ Allah dileseydi, ne kendimiz müş- Eğer Allah di- kıştırmaya şart-
..
ne biz ve atala- rik olurduk, ne ata- leseydi; biz lanmış olanlar,
ِشاء..=ل ِْوisteseydi اّلل َِ =Allah rımız O´na ortak larımız olurlardı, de, atalarımız Eğer Allah dilesey-
koşar ve ne de ne de bir şeyi ha- da şirk koş- di Ondan başkası-
أ ْشر ْكنا..=ماbiz ortak koşmazdık ..
bu şeyi yasak- ram kılardık" diye- mazdık. Hiçbir na ilahlık yakıştır-
..
lardık.» Onlar- cekler. Bunlardan şeyi haram da mazdık; atalarımız
آباؤنا..ِ=ولbabalarımız da dan öncekilerde evvelkiler de pey- kılmazdık. On- da (öyle yapmaz-
..
bu şekilde pey- gamberlerini böyle lardan önceki- dı); ve (Onun izin
ح َر ْمنا..ِ=ولharam yapmazdık gamberlerini ya- yalancı çıkarıp ni- ler de, Bizim verdiği) hiçbir şeyi
..
lanladılar da hayet azâbımızı gücümüzü ta- de yasaklamazdık
ِش ْيء..ن ِْ = ِمhiçbir şeyi de .. azabımızın acı- tattılar. Yâ Mu-
.. dana kadar derler. Onlardan
َِ = ِإsadece ن
ل َ =zanna
َِ الظ
أ ْنت ِْم..ن
ِْ =و ِإve siz ل.. َِ = ِإsadece
ِ=ت ْخرصونsaçmalıyorsunuz
6.
149
,, ِ=ق ْلde ki =ف ِللَ ِِهAllah’ındır
,,
De ki; «Yetkin
delil, Allah´ın te-
Yâ Muhammed,
onlara şöyle de:
De ki: Üstün De ki: Öyleyse (bi-
ve mükemmel lin ki) yalnız Allah
ِ= ْالح َجةdelil ِ= ْالبا ِلغةüstün kelindedir. Eğer
O dileseydi, he-
"Reddedilemez
hüccet ancak Al-
hüccet Al- katındadır (her ha-
lah´ındır. Eğer kikatin) kesin delili;
=فل ِْوeğer ِ=شاءdileseydi pinizi doğru yola
iletirdi.»
lah'ın. O dileseydi
hepinizi birden
O, dileseydi O dileseydi tümü-
hepinizi birden nüzü doğru yola
=لهداك ِْمelbette doğru yola iletirdi ,, ,, ,,
doğru yola çıkarır-
dı."
hidayete ka- yöneltirdi.
vuştururdu.
ِ=أجْ م ِعينhepinizi
6.
150
.. ِ=ق ْلde ki =هل َِمhaydi getirin
..
De ki; Allah´ın Kendilerine de ki: De ki: Muhak- De ki: Allahın (bü-
bu yasakları
..
"Şu sizin haram kak Allah, şu- tün) bunları yasak-
ِ=شهداءكمtanrılarınızı koyduğuna şa- dedikleriniz[i] Al- nu haram kıldı ladığına dair şahit-
hitlik edecek ta- lah'ın gerçekten diye, bildiğini lik yapacak şahitle-
َِ ي ْشهدونأِنَأ..ِ=الَذِينşahidlik edecek nıklarınızı
ن niz bakalım.
getiri- haram buyurduğu- söyleyecek rinizi getirin! Eğer
..
na şehadet edecek şahidlerinizi onlar (çekinmeden
َِ =Allah’ın ِ=ح َرمyasakladığına
اّلل Eğer onlar bu Şahitlerinizi getirin getirin. Eğer yalan) şahitlik ya-
yolda şahitlik de görelim!" Eğer onlar şahidlik parlarsa sakın on-
ِ= َٰهذاbunu ن ِْ ِ =فإeğer ederlerse, sakın şehadet ederlerse, ederlerse; ların bu düzmece
şahitliklerini sen onlarla bera- sende onlarla şahitliklerine katıl-
=ش ِهدواşahidlik ederlerse .. onaylama. Ayet- ber şehadet etme. beraber olup mayın; ve mesajla-
lerimizi yalanla- Âyetlerimize yalan tasdik etme. rımızı yalanlayan-
ت ْشه ِْد..ِ=فَلsen şahidlik etme .. yanların, ahirete diyenlerin, âhirete Onlar Rabbla- ların, öteki dünya-
..
inanmayanların inanmayanların, rına başkala- ya inanmayanların
=معه ِْمonlarla beraber .. ve Rabblerine eş Rabbü'l-âlemîn'e rını denk tutu- ve başka güçleri
koşanların keyfi sürü sürü esnâmı yorlar. Rablerine denk gö-
تت َ ِب ِْع..ِ=ولuyma ِ=أ ْهواءkeyiflerine arzularına uyma. muâdil tutanların renlerin hatalı gö-
hevesâtına uyma. rüşlerine uymayın!
كذَبوا..ِ= ِالَذِينyalanlayanların
= ِبآياتِناayetlerimizi
ِيؤْ ِمنون..ِل..ِ=والَذِينve inanmayanları ..
6.
151
,, ,, ِ=ق ْلde ki =تعال ْواgelin De ki; «Geliniz, Yâ Muhammed, De ki: Gelin, De ki: Gelin, Alla-
Rabbinizin neleri onlara de ki: "Ge- Rabbınızın si- hın (gerçekten) ne-
ِْ=أتلokuyayım =ماşeyleri yasakladığını si- lin, Rabbiniz neyi ze neleri ha- yi yasakladığını si-
ze söyleyeyim: hakkınızda haram ram kıldığını ze anlatayım: On-
ِ=ح َرمharam kıldığı =ربُّك ِْمRabbinizin O´na
,,
hiçbir şeyi buyurduysa onu ben söyleye- dan başka şeylere
ortak koşmayın. sizlere okuyayım: yim; O´na hiç- asla ilahlık yakış-
=عليْك ِْمsize Ana- babaya Hiçbir şeyi O'na bir şeyi ortak tırmayın; anne ba-
karşı iyi davranı- şerik koşmayacak- koşmayın, banıza iyilik yapın
ت ْش ِركوا,,ل َِ =أortak koşmayın ,, nız. Yoksulluk sınız, ananıza ba- anaya-babaya (ve onlara karşı
kaygısı ile evlât- banıza iyilikten ay- iyilik edin. Fa- saygısızlıkta bu-
= ِب ِِهO’na ِ=ش ْيِئ ًاhiçbir şeyi larınızı öldürme- rılmayacaksınız. kirlik korku- lunmayın); ve ço-
,,
yiniz. Sizin de Yoksulluk yüzün- suyla çocukla- cuklarınızı yoksul-
ِِ =و ِب ْالوا ِلديana babaya
ْن ,, onların da rızkını den çocuklarınızı rınızı öldür- luk korkusuyla öl-
biz veririz. Kötü- öldürmeyeceksiniz. meyin. Sizin dürmeyin; (çünkü)
ِ= ِإحْ سانًاiyilik edin ,, lüklerin açığına Bizler sizin de rız- de onların da sizin de onların da
da gizlisine de kınızı veririz, onla- rızkını veren rızıklarını sağlaya-
ت ْقتلوا,,ِ=ولöldürmeyin yaklaşmayınız. rın da. Fahiş gü- Biziz. Kötülü- cak olan biziz; açık
Haklı bir gerekçe nahların ne açığı- ğün gizlisine veya gizli hiçbir
=أ ْولدك ِْمçocuklarınızı yokken Allah´ın na ne gizlisine yak- de, açığına da utanç verici fiil iş-
dokunulmaz laşmayacaksınız. yaklaşmayın. lemeyin; ve adalet(i
ِ ِإ ْمَلق,,ن ِْ = ِمfakirlik korkusuyla ,,
saydığı cana Allah tarafından Hak ile olma- ifa etmek) dışında
kıymayınız. İşte kanı haram buyu- dıkça, Allah´ın Allahın kutsal say-
ِ=نحْ نbiz =ن ْرزقك ِْمsizi besliyoruz Allah, ola ki dü- rulan beşeri hakkı- haram kıldığı dığı insan hayatına
,,
şünürsünüz diye nız olmadıkça öl- bir cana kıy- kıymayın: Allah
=و ِإيَاه ِْمonları da ,,
size bu direktifle- dürmeyeceksiniz, mayın. İşte bunu size emretti ki
ت ْقربوا,,ِ=ولyaklaşmayın ri veriyor. işte şu söyledikle- aklınızı başı- aklınızı kullanabi-
rim Allah'ın sizlere nıza alasınız lesiniz;
ِاحش ِ = ْالفوfuhuşlara emir buyurdukları. diye size, bun-
Umulur ki aklınızı ları emretti.
ِم ْنها,,ِظهر,,=ماaçığına da başınıza alırsınız
,,
(İşte şu söyledikle-
ِبطن,,=وماkapalısına da ,,
rim aklınızı başını-
za almanız için Al-
ت ْقتلوا,,ِ=ولve kıymayın ,, lah'ın sizlere emir
buyurduklarıdır.)
ِ=النَ ْفسcana ِح َرم,,=الَتِيyasakladığı
َِ =Allah’ın ق
اّلل ِِ بِ ْالح,,ل
َِ ِ=إhaksız yere ,,
6.
152
.. ت ْقربوا..ِ=ولyaklaşmayın Erginlik çağına Bir de öksüzün Yetimin malı- ve rüşd yaşına
erinceye kadar malına yaklaşma- na; erginlik erişmeden önce
ِ=مالmalına يم ِِ = ْالي ِتyetimin yetimin malına yacaksınız, meğer çağına gelin- yetimin mal varlığı-
sadece niyetlerin ki rüşdünü bulun- ceye kadar o na -onun iyiliği için
ِ ِهي.. ِهي ِبالَتِي..= ِإ َل ِبالَتِيmüstesna en iyisi ile yakla- caya kadar onun en güzel ola- olmadıkça- do-
şınız. Ölçüde ve hesabına en güzel nından başka kunmayın. (Bütün
ِ=أحْ سنen güzel biçimde ى
.. َِٰ َ =حتkadar tartıda
..
dürüst bir yolda olsun, öl- bir şekilde alış verişlerinizde)
olunuz. Biz hiç çü ile tartı işlerini yaklaşmayın. ölçü ve tartıya tam
ِ=يبْلغerişinceye ِ=أشدَهerginlik çağına kimseye kapasi- doğrulukla göre- Ölçüyü, tartıyı olarak, adaletle ..
tesini aşan bir ceksiniz. Bizler da tam ve uyun; (Biz) hiçbir
=وأ ْوفواtam yapın ِ= ْالكِيْلölçü
.. yük yüklemeyiz. kimseye vüs'atten doğru yapın. insana taşıyabile-
Bir söz söyler- ziyadesini teklif Biz kimseye, ceğinden daha faz-
ِ=و ْال ِميزانve tartıyı .. ken, söz konusu etmeyiz. Birinin gücünün yetti- la yük yüklemeyiz;
olan akrabanız hakkında söyler- ğinden başka- ve bir görüş belirt-
bile olsa, doğru ken isterse hısmı- sını yükleme- tiğinizde, yakın ak-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
=وإِذاzaman =ق ْلت ِْمsöylediğiniz sizlere emir buyur- diye size bun-
duklarıdır. ları emretti.
=فا ْعدِلواadalet yapın =ول ِْوeğer ..
ِ=كانolsa da ى
.. َِٰ ق ْرب..=ذاakrabanız
=و ِبع ْه ِِدve tutun اّلل
.. َِِ =Allah’a
ِ=أ ْوفواverdiğiniz sözü = َٰذ ِلك ِْمişte
..
=لعلَك ِْمumulur ki ..
6.
153
,, ِ=وأ َنişte = َٰهذاbudur İşte benim dos-
doğru yolum bu-
İşte bu Benim
dosdoğru giden
Ve şüphesiz ki Ve (bilin ki bu,
bu; Benim dosdoğru Bana
اطي ِ صر ِ =benim yolum ,,
dur, bu yola
uyunuz. Sakın
yolum. Onu tutun, dosdoğru yo- yönelen bir yoldur:
yoksa başka yolları lumdur. Ona Öyleyse bunu izle-
=مسْت ِقي ًماdoğru ِ=فاتَبِعوهona uyun ,,
sizi Allah´ın yo-
lundan ayrı dü-
tutmayın ki sizleri hemen uyun. yin ve diğer yollar-
Allah'ın yolundan Başka yollara dan gitmeyin ki sizi
تتَبِعوا,,ِ=ولuymayın ki ,,
şürecek yollara
girmeyiniz. İşte
ayrı düşmüş, dar- uymayın ki; Onun yolundan
madağın bir hale sonra sizi saptırmasınlar. Al-
ِسبل ُّ =الyollara ِ=فتف َرقayırmasın Allah, kötülük- getirmesinler. İşte O´nun yolun- lah (bütün) bunları
lerden sakınası- şu söylediklerim dan ayırır. İş- size emretti ki Ona
=بِك ِْمsizi سبِي ِل ِِه,,نِْ =عO’nun yolundan ,, nız diye size bu dalâlden çekinirsi- te, sakınasınız karşı sorumluluğu-
direktifi veriyor. niz diye Allah'ın diye size bun- nuzun bilincine va-
= َٰذ ِلك ِْمböylece sizlere emir buyur- ları emretti. rasınız.
duklarıdır.
صاك ِْم َ =وsize tavsiye etti
,, ,,
ِ=تتَقونkorunursunuz
6. Sonra iyilik Sonra Bizler salâhı Sonra Biz, Ve bir kez daha:
154
.. ِ=ث َمsonra =آتيْناverdik edenlere yönelik meslek edinen her Musa´ya bir İyilik yapmada se-
=موسىMusa’ya ِ= ْال ِكتابKitabı nimetimiz tama-
ma ersin, her
fert hakkındaki lüt- bütün halinde, bat edenlere (ni-
fumuzu tamama her şeyi apa- metlerinizin) de-
(=تما ًماnimetimizi) tamamlamak ..
şey ayrıntılı bi-
çimde açıklan-
erdirmek, muhtaç çık göstermek, vamı olarak, Mu-
oldukları herşeyi hidayet ve saya, her şeyi tafsi-
=علىüzerine sın, doğru yol kı-
lavuzu ve rah-
ayrı ayrı bildirmek rahmet olmak latıyla bildiren ve
ve kendilerine hi- üzere o kitabı (böylece insanları)
ِأحْ سن..=الَذِيiyilik edenler .. met olsun diye dayet olmak, rah- verdik. Belki rahmet ve hida-
Musa´ya tevratı met olmak üzere Rabblarına yet(e erdiren) bu
ًِ ص
يَل ِ =وت ْفve açıklamak.. verdik. Ola ki, Mûsa'ya Kitap ver- kavuşacakla- ilahi kelamı bağış-
Rabblerinin hu- dik. Umulur ki Benî rına artık ina- ladık ki, Rableri ile
ِش ْيء..ل ِِ = ِلكher şeyi .. zuruna çıkacak- İsrail Rabbü'l- nırlar. (nihai) buluşmaya
larına inanırlar. âlemîn’in karşısına inansınlar.
=وهدًىve yola iletici
.. .. çıkacaklarına iman
ederler.
ً=ورحْ م ِةve rahmet olmak üzere
.. .. ..
=لعلَه ِْمumulur ki ..
6.
156
.. تقولوا..ن ِْ =أdemeyesiniz =إِنَماyalnız Onu size indirdi
ki, «Bizden ön-
Onu Bizler "Kitap
yalnız bizlerden
Demeyesiniz
ki: Bizden ön-
(Bu kitap, size ve-
rildi) ki, Yalnızca
ِ=أ ْن ِزلindirildi ِ= ْال ِكتابKitap ceki iki ümmete
(yahudiler ile
önce gelen iki
ümmete indirildi,
ce kitab, yal-
nız iki toplulu-
bizden önce yaşa-
mış iki gurup insa-
ِِ طائِفتي..ى
ْن َِٰ =علiki topluluğa ..
hristiyanlara) ki-
tap indirildi ve
şurası da var ki
bizler onlar gibi
ğa indi. Bizim
ise onlarınkin-
na ilahi kelam bah-
şedilmişti ve biz
ِْ = ِمbizden önceki
ق ْب ِلنا..ن ..
biz onların oku-
duklarından ha-
okumak bilmiyor-
duk" demeyesiniz;
den hiç habe-
rimiz yok.
onların öğretilerin-
den habersizdik!
كنَا..ن ِْ ِ=وإbiz ise idik.. .. bersiz kaldık» demeyesiniz;
diyemeyesiniz.
دِراستِ ِه ِْم..ن ِْ =عonların okumasından ..
ِ=لغافِ ِلينhabersiz
6. Yine diyemeye- yahut "Şu bizleri Veya deme- yahut da, Eğer bize
157
,, ِ=أ ْوyahut =تقولواdemeyesiniz siniz ki, «Eğer görüyorsunuz ya, yesiniz ki: Bi- de bir ilahi kelam
=ل ِْوeğer =أنَاşüphesiz bize de kitap in-
dirilseydi, doğru
eğer bizlere kitap ze de o kitab indirilmiş olsaydı
indirilseydi hiç indirilseydi; onun rehberliğine
ِ=أ ْن ِزلindirilseydi =عليْناbize yola onlardan
daha sıkı sarılır-
şüphe yok doğru muhakkak ki kesinlikle onlardan
yolu onlardan iyi onlardan daha daha sıkı uyardık
ِ= ْال ِكتابKitap =لكنَاbiz olurduk ,,
dık.» Çünkü size
de Rabbinizden
tutardık" demeye- fazla hidayete (demeyesiniz). İş-
siniz diye indirdik. ererdik. İşte te, şimdi size Rab-
َِٰ =أ ْهدdaha doğru yolda
ى ,, ,, açık belge, doğ- İşte Rabbinizden size, Rabbı- binizden hakikatin
ru yol kılavuzu sizlere beyyine de nızdan apaçık açık bir kanıtı ve
= ِم ْنه ِْمonlardan =فق ِْدişte ve rahmet geldi. geldi, hidayet de hüccet, hida- bir rehberlik, bir
Allah´ın ayetleri- geldi, rahmet de yet ve rahmet rahmet geldi. Öy-
=جاءك ِْمsize de geldi ِ=بيِنةaçık delil
,, ,, ,, ni yalanlayıp on- geldi. Artık Allah'ın gelmiştir. Artık leyse, Allahın me-
lara yüz çeviren- âyetlerini inkâr Allah´ın ayet- sajlarını yalanla-
ربِك ِْم,,ن ِْ = ِمRabbinizden lerden daha za- eden, sonra baş- lerini yalanla- yandan ve onlar-
lim kim olabilir? kalarını da ondan yandan ve on- dan küçümseyerek
=وهدًىhidayet ِ=ورحْ مةve rahmet ,, Ayetlerimize yüz çeviren kimseden lardan yüzçe- yüz çevirenden
çevirenleri, bu daha zâlimi kim virenden daha daha zalim kim
ِْ =فمkim olabilir? ِظلم
ن ,,
ْ =أdaha zalim ,, yüz çevirmele- olabilir? Böyle hal- zalim kimdir? olabilir? Mesajları-
ِْ = ِم َمkimseden ِ=كذَبyalanlayıp
rinden ötürü kı dalâl ile âyâtımı- Biz, ayetleri- mızdan küçümse-
ن azapların en kö- za imandan çevi- mizden yüz- yerek yüz çeviren-
tüsüne çarptıra- renleri hem dâll çevirenleri bu leri bundan dolayı
ِِ =بِآياayetlerini اّلل
ت َِِ =Allah’ın cağız. hem mudili olmala- yüzden azabın şiddetli bir azapla
rı yüzünden bizler kötüsüyle ce- cezalandıracağız!
ِ=وصدِفve yüz çeviren ,, ,,
azâbın en müthişi- zalandıraca-
ِ=ع ْنهاonlardan ne uğratacağız. ğız.
=سنجْ ِزيcezalandıracağız
ِصدِفون ْ ي,,ِ=الَذِينyüz çevirenleri ,,
آياتِنا,,ن ِْ =عayetlerimizden
ِ=سوءen kötüsüyle ب
,, ِِ = ْالعذاazabın
=بِماötürü
ِصدِفون ْ ي,,=كانواyüz çevirmelerinden ,,
6.
158
.. ِ ي ْنظر..ل
ون ِْ =هmi bekliyorlar? ..
Onlar kendilerine Bunların bekledik- Onlar; hala
meleklerin gel- leri kendilerine me- kendilerine
Yoksa onlar, me-
leklerin kendilerine
َِ = ِإille ِتأْتِيهم..ن
ل ِْ =أgelmesini mesini mi yoksa leklerin gelmesi," meleklerin
Rabbinin gelme- yahut Rabbin tara- gelmesini, ya-
görünmesini mi
bekliyorlar yahut
ِ= ْالمَلئِكةmeleklerin =أ ِْوyahut sini mi, yoksa fından bütün hut Rabbının
Rabbinin bazı âyâtıyla kıyametin gelmesini ve-
(bizzat) Rabbinin
veya Ondan bazı
ِ=يأْتِيgelmesini ِ=ربُّكRabbinin mucizelerinin
gelmesini mi
gelmesi, yahut ya Rabbının
Rabbin kıyamet ayetlerinden
(kesin) işaretlerin?
(Ama) Rabbinin
=أ ِْوya da ِ=يأْتِيgelmesini
.. bekliyorlar? âyetlerinden bir ta- birinin gelme- (kesin) işaretlerinin
Rabbinin bazı kımının gelmesi sini mi bekli- ortaya çıkacağı
ِ=ب ْعضbazı ت ِِ =آياayetlerinin mucizeleri geldi- değil de başka ne- yorlar? Rab- Gün iman etmenin,
ği gün, daha ön- dir? O gün ki Rab- bının ayetleri daha önce inan-
ِ=ربِكRabbinin ِ=ي ْومgün ce iman etmemiş binin kıyamet âyet- geldiği gün; mamış yahut inan-
ya da imanı doğ- lerinden bir takımı kişi daha ön- dığı halde bir hayır
=يأْتِيgeldiği ِ=ب ْعضbazı rultusunda bir gelecek, evvelce ceden inan- yapmamış olan
hayır kazana- iman etmemiş, ya- mamış veya kimseye hiçbir ya-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
mamış olan kim- hut imanıyla hiçbir imanından bir rarı olmaz. De ki:
ِت ِ =آياayetleri ِ=ربِكRabbinin seye o günkü hayır kazanama- hayır kazan- Bekleyin (öyleyse
ِي ْنفع..ِ=لfayda sağlamaz ..
imanı bir fayda
sağlamaz. Onla-
mış kimseye artık mamışsa;
o zamanki iman fa- imanı, ona hiç
Ahiret Gününü, ey
inançsızlar:) bakın,
سا ً =ن ْفkimseye =إِيمانهاinanması ra de ki: «Bekle-
yin bakalım, biz
ide vermeyecek fayda vermez.
(...Evvelce iman De ki: Bekle-
biz (mümin)ler de
bekliyoruz!
ِْ آمن..ن
ت ِْ تك..=ل ِْمinanmamış de bekliyoruz.» etmemiş kimseye yin, doğrusu
o zamanki imanı, biz de bekle-
ِقبْل..ن ِْ = ِمdaha önce =أ ِْوya da .. .. yahut evvelce yenlerdeniz.
imanıyla bir hayır
ِْ =كسبkazanmamış olan
ت .. kazanmamış kim-
seye o zamanki
إِيما ِنها..= ِفيimanında hayrı faide verme-
yecek). Yâ Mu-
ِ=خي ًْراbir hayır ل
.. ِِ =قde ki .. hammed, onlara:
"Bekleyin, şüphe
=ا ْنت ِظرواbekleyin = ِإنَاbiz de .. yok bizler de bek-
lemekteyiz" de.
ِ=م ْنت ِظرونbeklemekteyiz
6.
159
,, ِ= ِإ َنgerçekten Dinlerinin öngör- O cemaatler ki din- Dinlerini parça İnançlarının bütün-
düğü inanç ve lerinde ayrılık çıka- parça edenler, lüğünü bozarak gu-
َ
ف َرقوا,,ِ=الذِينparça parça edip ümmet birliğini rıp kol kol olmuş- bölük bölük ruplara, fırkalara
,, ,,
parçalayarak çe- lar, senin onlarla olanlar yok ayrılanlara gelince:
=دِينه ِْمdinlerini =وكانواolanlar var ya lünenler ile, se- Onların işlerini mu- larla hiçbir onlar
şitli akımlara bö- hiçbir ilişiğin yok. mu? Senin on- için yapabile-
ceğin bir şey yok-
,, ,,
= ِم ْنه ِْمonlarla ِش ْيء,,=فِيhiçbir ilişkin işi Allah´a kal- tıklarını O sonra lah´a kalmış- mıştır: ve zamanı ,,
mıştır. Allah on- kendilerine haber tır. Sonra O, geldiğinde Allah
=إِنَماancak =أ ْمره ِْمonların işi lara ilerde yap- verecek. ne yapmakta onlara vaktiyle yap-
,,
tıklarının akıbe- idiklerini ken- tıklarını göstere-
ِاّلل
َِ ,,=إِلىAllah’a kalmıştır =ث َِمsonra tini bildirecektir.
,, dilerine haber cektir.
verecektir.
=ينبِئه ِْمonlara haber verecektir ,, ,,
ِي ْفعلون,,كانوا,,=بِماyaptıklarını
6.
160
.. ِ=م ْنkim ِ=جاءgetirirse Kim Allah´ın hu- Kim bir iyilik geti-
zuruna bir iyilikle rirse ona on misli
Kim, bir iyilikle
gelirse; ona,
Kim (Allahın huzu-
runa) iyi bir iş ve
= ِب ْالحسن ِِةiyilik ِ=فلهona vardır ..
varırsa kendisine sevap var. Kim kö-
on katı verilir. tülük getirirse ona
onun on katı
vardır. Kim de
davranışla çıkarsa
bu yaptığının on
ِ=ع ْشرon katı ِ=أ ْمثا ِلهاo(getirdiği)nin
..
Kim Allah´ın hu- da misliyle ceza
zuruna bir kötü- var. Ve hiçbirine
bir kötülükle
gelirse; o, an-
katını kazanacak-
tır; ama kim de kö-
ِْ =ومve kim ِ=جاءgetirirse
ن ..
lük ile varırsa
sadece onun
haksızlık edilmek
yok.
cak misliyle
cezalandırılır.
tü bir fiil ile çıkarsa
onun aynısıyla ce-
سيِئ ِِةَ = ِبالkötülük dengi olan ceza- Ve onlara zalandırılacaktır;
ya çarptırılır. Ne haksızlık ve kimseye haksız-
َِٰ يجْ ز..ِ=فَلcezalandırılmaz
ى iyilik edenlere, edilmez. lık yapılmayacaktır.
ne kötülük işle-
َِ = ِإdışında = ِمثْلهاonun dengi
ل .. yenlere haksızlık
edilmez.
=وه ِْمonlar
ِظلمون ْ ي..ِ=لhaksızlığa uğratılmazlar ..
6.
161
,, ِ=ق ْلde ki =إِنَنِيmuhakkak
,,
De ki; «Rabbim Yâ Muhammed, De ki: Şüphe- De ki: Bakın, Rab-
beni doğru yola, şöyle de: "Bana siz Rabbım, bim beni düzgün
=هدانِيbeni iletti =ربِيRabbim ,,
insanların tüm Rabbim dosdoğru beni dosdoğru ve saf bir itikad
ihtiyaçlarına ce- giden yolu tutturdu, yola iletti. Ha- aracılığıyla dos-
ِصراط ِ ,,ى
َِٰ =إِلyola ِ=مسْت ِقيمdoğru vap veren dine, evet dosdoğru dini, nif olan İbra- doğru bir yola yö-
Allah´ın birliğine İbrahim'in dinini ki him´in dinine. neltti; her türlü ba-
=دِينًاdine =قِي ًماdosdoğru ِ= ِملَةdinine inanan ve O´na İbrahim onu hakka Ve o, müşrik- tıldan uzak durarak
ortak koşanlar- meylederek tut- lerden olmadı. Allahtan başka şe-
ِ= ِإبْرا ِهيمİbrahim’in ِ=ح ِنيفًاhanif dan olmayan İb- muştu. Hiçbir za- ye ilahlık yakıştı-
rahim´in inanç man da müşrikler- ranlardan olmayan
ِكان,,=وماO değildi ,, sistemine iletti.» den değildi." İbrahimin yoluna.
6.
162
.. .. َِ = ِإşüphesiz
ِ=ق ْلde ki ن De ki; «benim Yâ Muhammed,
namazım, iba- şöyle de: "Benim
De ki: Muhak-
kak benim
De ki: Bakın, be-
nim namazım, (bü-
=صَلتِيbenim namazım detlerim, haya- namazım, ibade-
..
tım ve ölümüm tim, hayatım, me-
namazım,
ibadetlerim,
tün) ibadetlerim,
hayatım ve ölü-
=ونس ِكيibadetim ِ=ومحْ يِايhayatım tüm varlıkların matım hepsi Rab-
Rabbi olan Allah bü'l-âlemîn olan
hayatım ve
ölümüm alem-
müm (yalnızca) bü-
tün alemlerin Rabbi
=ومماتِيve ölümüm ّلل َِِ ِ =Allah içindir içindir.»
..
Allah'ın. ..
lerin Rabbı
olan Allah
olan Allah içindir,
6. Sizi yeryüzünde O öyle bir Allah ki, Sizi, verdikle- Zira O sizi dünyaya
165
,, =وه ِوO’dur halife yapan ve sizleri yeryüzünün riyle denemek mirasçı yapmış, ve
َ
جعلك ِْم,,=الذِيsizi yapan verdiği nimetler halifeleri kıldıktan için yeryüzü- bazınızı diğerlerine
,,
hakkında sınav- başka, verdiği ni- nün halifeleri derecelerle üstün
ِ=خَلئِفhalifeleri dan geçirmek metlerden imtihan yapan ve ki- kılmıştır ki bahşet-
için bazılarınızın için bir kısmınızı, minizi kiminize tiği şeyler aracılı-
ِ ِ = ْاْل ْرyeryüzünün
ض derecesini diğer bir kısmınızın de- derecelerle
bazılarınızdan recelerle üst tara- üstün kılan
ğıyla sizi sınayabil-
sin. Şüphe yok ki
ِ=ورفعüstün kılan =ب ْعضك ِْمkiminizi üstün kılan fına geçirdi. Şüphe O´dur. Şüphe Rabbiniz karşılık
,,
O´dur. Hiç şüp- yok ki Rabbin ikâbı yok ki O; Ga- vermede hızlıdır:
ِ=ف ْوقüzerine ِ=ب ْعضkiminiz hesiz Rabbinin çok serî’, yine fur, Rahim´dir. ama, unutmayın ki,
cezalandırması şüphe yok ki O gerçekten çok
ِ=دِرجاتderecelerle gecikmesizdir, gufranı hadsiz, bağışlayıcıdır,
aynı zamanda rahmeti pâyânsız. rahmet kaynağıdır.
= ِليبْلوك ِْمsizi denemek için
,, O, bağışlayıcı ve ,,
merhametlidir.
ما,,=فِيşeylerde =آتاك ِْمsize verdiği ,,
َِ ِ=إdoğrusu ِ=ربَكRabbin
ن
ِ=س ِريعçabuk olandır ب ِِ = ْال ِعقاcezası
,,
ِ=وإِنَهve O ِ=لغفورbağışlayandır
,,
ِ=ر ِحيمesirgeyendir
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
7. Elif, Lâm, Mim, [Elif, Lâm, Mim, Elif, Lam, Elif-Lam-Mim-Sad.
1
=المصElif lam mim sad
.. .. .. ..
Sad Sad]. Mim, Sad.
7.
2
,, ِ = ِكتbir Kitaptır ِ=أ ْن ِزلindirilen
اب ,,
Bu Kur´an, ken- Kur'an öyle bir ki-
disi ile insanları tap ki, âkıbeti
Bir kitab indi- (Yücelerden) bir
rilmiştir sana. ilahi kelam indirildi
ِ= ِإليْكsana ن ِْ يك,,ِ=فَلolmasın uyarasın ve onunla haber ve-
müminlere öğüt receksin, mü'min-
Ondan dolayı sana artık gönlün-
göğsünde bir de bu konuda her-
ِصد ِْرك,,=فِيgöğsünde veresin diye sa- leri onunla irşad
na indirilen bir ki- edeceksin diye sa-
sıkıntı olma- hangi bir şüpheye
sın. Onunla yer verme ki, onun-
ِ=حرجbir sıkıntı ِ= ِم ْنهonunla
,,
taptır. O halde na indirildi. Onun
bu görevi yapar- için sakın bu yüz-
uyarman için. la, (yoldan sapan-
Ve iman eden- ları) uyarabilesin
ِ= ِلت ْنذِرuyarman = ِب ِِهhususunda ken sakın ruhun den kalbin daral- lere bir öğüt. ve (böylece) ina-
sıkılmasın. masın (kalbini te- nanlara da öğütte
َِٰ =و ِذ ْكرve öğüt (vermen)
ى ,, ,, laş almasın / endi- bulunabilesin:
şe almasın /sıkıntı
ِ= ِل ْلمؤْ ِمنِينinananlara almasın). (Kur'an
sana indirilmiş bir
Kitap olduğu için
âkıbeti onunla ha-
ber vermen,
mü'minleri onunla
irşad etmen husu-
sunda sakın kalbin
daralmasın...)
7.
3
.. اتَبِعوا
=uyun ِما أ ْن ِزل
.. =indirilene
Rabbiniz tarafın- Rabbinizden size
dan size indirilen ne indirilmişse
Rabbınızdan Rabbinizin katın-
size indirilene dan size indirilene
إِليْك ِْم
=size ن ربِك ِْم
.. ِْ ِم
=Rabbinizden
mesaja uyunuz, onun arkasından
O´nun dışında gidin. Yoksa onu
uyun. O´ndan uyun; Ondan baş-
başka dostlara ka önderlerin ar-
ولِ تتَبِعوا
.. =ve..uymayın başka dostlar bırakıp da dost di-
edinip peşlerin- ye başkalarının ar-
uymayın. Ne dından gitmeyin.
de az öğüt Ne kadar az tutu-
ن دونِ ِِه
.. ِْ ِم
=O’ndan..başka den gitmeyiniz. kasından gitmeyin.
Ne kadar kıt dü- Sizler nasihatten
dinliyorsunuz. yorsunuz aklınızda
bunu.
ِأ ْو ِلياء
=velilere ِ ً ق ِل
يَل =ne..kadar..da..az şüncelisiniz! ne kadar az alıyor-
sunuz? (...nasihati
ِما تذ َكرون
.. =öğüt..alıyorsunuz ne kadar az dinli-
yorsunuz,? / nasi-
hati ne kadar az
tutuyorsunuz?]
7.
4
ِوك ْم
,, =nice ِْ ِم
ِن ق ْرية ,, =kent(ler)i
Biz nice kentleri Bizler ne yurtlar
yokettik. Azabı- helâk ettik ki, aza-
Nice kasaba-
lar vardır ki;
Biz (baş kaldıran)
topluluklardan ni-
أ ْهل ْكناها =helak,,ettik
mız, onları, ya bımız kendilerine
geceleyin ya da ya geceleyin, ya-
Biz, onları he-
lak etmişizdir.
cesini, gece vakti
ya da güpegündüz
فجاءها =onlara,,geliverdi öğle uykuları sı- hut gündüz uyku-
rasında yakala- sunda bulunurlar-
Geceleyin
uyurken, öğle-
dinlenirken ansızın
gelip çatan ceza-
بأْسنا =azabımız yıverdi. ken gelmişti. yin dinlenir-
ken, baskını-
mızla yok etmişiz-
dir.
=بياتًاgece yatarlarken =أ ِْوyahut
,, mız gelip çattı
onlara.
ِقائِلون,,=ه ِْمgündüz uyurlarken ,,
ِظا ِل ِمين..=كنَاzalimlermişiz
7.
6
,, ِ=فلنسْأل َنsoracağız Kendilerine pey- Bizler kendilerine Andolsun ki;
gamber gönderi- peygamber gönde- kendilerine
Ve bu yüzden,
kendilerine (ilahi)
َ
ِأ ْر ِسل,,ِ=الذِينelçi gönderilmiş olanlara lenleri
,, ,,
de pey- rilen ümmetlere ne peygamber bir mesaj gönderi-
gamberleri de yaptıklarını kat'iy- gönderilmiş len herkesi, hiç
َِ =ولنسْألsoracağız sorguya
=إِل ْي ِه ِْمkendilerine ن ceğiz.
çeke- yen soracağımız olanlara da
gibi, gönderdiğimiz soracağız,
şüphesiz, (Yargı
Gününde) hesaba
ْ
ِ=الم ْرس ِلينgönderilen elçilere
,,
peygamberlere de peygamber çekeceğiz. Ve yine
kat'iyyen soraca- olarak gönde- hiç şüphesiz me-
ğız. rilenlere de. sajla gönderilenle-
ri(n kendilerini) de
hesaba çekeceğiz.
7.
7
.. ِص َن
َ ِفلنق =ve..elbette..anlatacağız
Onlara olup bi- Sonra olanı biteni Andolsun ki; Ve sonra kendileri-
tenleri bilgimize kendilerine bilerek onlara bilerek ne mutlaka (yapıp
عل ْي ِه ِْم
=onlara =bilgi..ileِِب ِع ْلم dayanarak ke- haber vereceğiz anlatacağız, ettikleri hakkındaki
sinlikle bir bir an- (hikaye edeceğiz). zaten gaibler şaşmaz) bilgimizi
وما =zira..değiliz =biz كنَا latacağız. Zira Evet, Bizler onlar- de değildik. açacağız: çünkü
onlar hiçbir za- dan gaip de değil- hiçbir zaman (on-
ِغائِ ِبين=onlardan..uzak man bilgi alanı- dik.
mız dışında kal-
lardan) uzak değil-
dik.
mamışlardı.
7.
8
,, ِ و ْالو ْز
ن ِي ْومئِذ
=tartı =o,,gün
O gün tam doğru İşte hak olan tartı o Tartı, o gün Ve ölçme-tartma işi
tartı vardır. Kim- günkü tartı. Kimin haktır. Kimin o Gün dosdoğru
ُِّ ْالح
ق =tam,,doğrudur ِْ فم
ن =kimin
lerin tartıları ağır hasenâtı ağır ba- terazisi ağır gerçekleşecek; ve
çekerse, onlar sarsa, hani felâha basarsa; işte tartıda (doğru ve
ِْ ثقل
ت =ağır,,gelirse ِمو ِازينه =tartıları kurtuluşa ermiş- erenler yok mu, iş- onlar, felaha yararlı davranışla-
lerdir. te onlar o felâha erenlerin ken- rının) yükü ağır ge-
َٰ
ِفأولئِك =işte ه ِم =onlar erenlerdir. (Kimin dileridir. lenler; işte böylele-
hasenâtı ağır ba- ridir mutluluğa eri-
ِْالم ْف ِلحون =kurtulanlardır sarsa, hani felâha şecek olanlar;
erenler yok mu, iş-
te bunlar onlar.)
7.
9
.. ِوم ْن
=kimin ِْ َخف
ت =hafif..gelirse
Kimlerin tartıları Kimin hasenâtı ha- Kimin de tartı- Oysa, tartıda yükü
hafif kalırsa, on- fif gelirse bunlar da sı hafif gelirse; hafif çekenler; işte,
ِمو ِازينه =tartıları
lar ayetlerimiz âyetlerimizi inkâr işte onlar da mesajlarımıza inat-
karşısında ta- eylemeleri dolayı- ayetlerimize la karşı çıkmaları
ِول ِئك َٰ فأ
=işte..onlar..da kındıkları zalim- sıyla nefislerine zulmeder ol- yüzünden kendile-
ce tutumları yü- yazık eden kimse- dukları için rini bedbahtlığa sü-
الَذِينِ خ ِسروا
.. =ziyana..sokanlardır zünden kendile- lerdir.
rini mahvetmiş
kendilerini zi- rükleyecek olanlar
yana uğratmış da bunlardır.
أ ْنفسه ِْم
=kendilerini ِبمِا كانوا
.. =ötürü olurlar. olanlardır.
= ِبآياتِناayetlerimize
ِظ ِلمون ْ =يhaksızlık etmelerinden ..
7.
10
,, ِ=ولق ْدdoğrusu Size yeryüzünde Görüyorsunuz ya, Andolsun ki; Evet, (ey insanlar),
yurt sağladık, şu sizleri yeryüzü- sizi, yeryüzü- sizi yeryüzüne ger-
=م َكنَاك ِْمbiz sizi yerleştirdik
,, ,,
orada size çeşitli ne yerleştirdikten ne yerleştirdik. çekten (bolluk için-
geçim kaynakları başka orada sizler Ve size orada de) yerleştirdik ve
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض bağışladık. Ne için geçinecek geçimlikler ya- size orada geçimi-
kadar az şükre- esbâbı âmâde kıl- rattık. Ne de nizi sağlayacak
=وجع ْلناverdik =لك ِْمsize diyorsunuz! dık, sizler ne kadar az şükrediyor- şeyler verdik: (Hal
az şükrediyorsu- sunuz. böyleyken) ne ka-
=فِيهاorada ِ=معايِشgeçimlikler nuz? dar az şükrediyor-
sunuz!
ِ ً =ق ِلne kadar da az
يَل ,, ,, ,,
ِت ْشكرون,,=ماşükrediyorsunuz
7.
11
.. ِ=ولق ْدandolsun =خل ْقناك ِْمsizi yarattık Sizi yarattık, ar- Hem Bizler böyle
kasından belirli sizi yarattıktan
..
Andolsun ki; Evet, gerçekten de
sizi yarattık, sizi yarattık, sonra
=ث َِمsonra bir biçime sok- sonra her birinize
tuk, sonra me- bulunduğunuz su-
sonra size şe- size biçim verdik;
kil verdik, son- ve sonra melekle-
=ص َو ْرناك ِْمsize biçim verdik ..
leklere «Ademe reti verdik. Daha
secde edin!»
..
sonra meleklere
ra da melekle- re: Ademin önünde
re dedik ki: secde edin! dedik.
=ث َِمsonra da =ق ْلناdedik
..
dedik. İblis dı- "Âdem'e secde
şında hepsi sec- edin" dedik. İb-
Adem´e secde Bunun üzerine, İb-
edin. Hemen lisin dışında, on-
= ِل ْلمَلئِِك ِِةmeleklere de etti. Sadece o lis’ten başkası he- secde ettiler. lar(ın hepsi) secde
secde edenler- men secdeye var- Ancak İblis ettiler; (bir tek) o
=اسْجدواsecde edin ِ= ِْلدمAdem’e den olmadı. dılar. O, secde
.. müstesna. O, secde edenlerin
edenlerden olma- secde eden- arasında yer alma-
=فسجدواhepsi secde ettiler ل .. َِ = ِإhariç .. dı. lerden olmadı. dı.
7. Allah İblis´e "Şu Ben sana em- Buyurdu ki: (Ve Allah): Sana
12
,,ِ =قdedi =ماnedir?
ال Secde etmeni retmişken, böyle Sana emret- emrettiğim zaman
ِ=منعكseni alıkoyan ,,
emrettiğimde seni secdeden alı- mişken sec-
seni secde et- koyan nedir?" bu- deden seni
dedi, seni secde
etmekten alıkoyan
َِ =أsecde etmekten = ِإ ِْذzaman mekten
ِتسْجد,,ل ,,
alıkoyan yurdu. "Ondan ha- alıkoyan ne-
ne oldu? dedi. O yırlıyım, beni ateş- dir? Dedi ki:
neydi? Ben ondan
üstünüm, diye ce-
da «Ben ondan ten yarattın, onu Ben ondan vap verdi (iblis),
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
üstünüm, beni ise çamurdan ya- daha hayırlı- (çünkü) beni ateş-
ِ =أم ْرتsana emrettiğim ِقال
ك ,, =dedi
ateşten, onu ise rattın" dedi. yım; beni ten yarattın, onu
=أناben ِ=خيْرhayırlıyım ِِم ْنه =ondan
çamurdan yarat-
tın» dedi.
ateşten yarat- balçıktan.
tın, onu ise
=خل ْقتنِيbeni yarattın ,,
çamurdan ya-
rattın.
ِنار,,ن ِْ = ِمateşten
ِ=وخل ْقتهonu ise yarattın ,, ,,
ِ ِطين,,نِْ = ِمçamurdan
7.
13
.. ِ =قdedi ط
ال ِْ =فا ْه ِبöyle ise in .. ..
Allah ona o hal-
de in oradan,
"Öyle ise oradan
in! Senin orada
Buyurdu ki:
Öyle ise: İn
(Allah): Madem öy-
le, haydi in o bu-
= ِم ْنهاoradan orada büyüklük
taslamak haddi-
serkeşlik etmen
(başkaldırman /
oradan, artık
büyüklenmek
lunduğun (ko-
num)dan; çünkü
ِلك..ِيكون..=فماsenin haddin değildir .. ..
ne düşmedi. Çık
dışarı, sen alça-
kendini büyük
görmen) olamaz!
sana düşmez.
Hemen çık
orada (o bulundu-
ğun konumda) bü-
ِتتكبَر..ن ِْ =أbüyüklük taslamak ..
ğın birisin, dedi. Haydi çık ki sen
kat’iyyen zillete
sen alçaklar-
dansın.
yüklük taslaman
yakışık almaz! Çık
=فِيهِاorada ِْاخرج ْ =فçık mahkûm olmuşlar- git artık; gerçekten,
dansın!" buyurdu. aşağılanmış kimse-
ِ= ِإنَكçünkü sen
.. lerden oldun sen!
7.
15
ِ =قdedi ki ِ= ِإنَكhaydi sen
ال
.. .. ..
Allah «Sen müh- "Haberin olsun ki Buyudu ki:
let verilenlerden mühlet verilenler- Sen mühlet
(Ve Allah): Tamam,
sen artık mühlet
ِ ْالم ْنظ ِرين..ِ= ِمنsüre verilmişlerdensin ..
birisin» dedi. densin" buyurdu. verilmişler-
densin.
verilen kimselerden
oldun diye buyur-
du.
7. İblis dedi ki; "Öyle ise beni az- Dedi ki: Öy- (Bunun üzerine İb-
16
,, ِ =قdedi =ف ِبماkarşılık
ال «Beni kışkırtıp dırmana karşılık leyse beni az- lis): Madem ki, be-
=أ ْغويْتنِيbeni azdırmana ,,
sapıklığa düşür- yemin ederim ki gınlığa mah- nim yoldan çıkma-
düğün için, an- ben de onları sap- kum ettiğin mı istedin dedi,
َِ =ْل ْقعدben de oturacağım
ن ,, ,,
dolsun ki, doğru tırmak için Senin için ben de
yolun üzerinde dosdoğru giden
ben de, gidip senin
andolsun ki; doğru yolunun üze-
=له ِْمonlar(ı saptırmak) için
,, ,,
pusu kurup in- yolunun üzerinde Senin dosdoğ- rinde onlar için pu-
sanların yolunu oturacağım. ru yolun üze- suya yatacağım,
ِصراطك ِ =senin yolunun üstüne ,, ,, keseceğim. rinde onlara
karşı duraca-
ِ= ْالمسْت ِقيمdoğru ğım.
7.
17
.. ِ=ث َمsonra =ْلتِينَه ِْمonlara sokulacağım Sonra önlerin- Daha sonra önle-
den, arkaların- rinden, arkaların-
..
Sonra andol-
sun ki; onların
ve hem açıktan
açığa, hem de akıl-
أ ْيدِي ِه ِْم..ْنِِ بي..ن ِْ = ِمönlerinden dan, sağların- dan, sağlarından,
dan, sollarından sollarından çare
önlerinden,
arkalarından,
ların ermediği yol
ve yöntemlerle,
ْ
خل ِف ِه ِْم..ن ْ
ِ =و ِمarkalarından onlara sokula- yok onlara sokula- sağlarından sağlarından solla-
cağım da çoğun- cağım. Sen de ço- ve sollarından rından sokulaca-
أيْمانِ ِه ِْم..ن ْ
ِ =وعsağlarından luğunu şükreder ğunu şükredici geleceğim. Ve ğım onlara: Ve sen
bulamayacak- bulmayacaksın" Sen, onların onlardan çoğunu
شمائِ ِل ِه ِْم..ن ْ
ِ =وعsollarından sın.» dedi. çoğunu şük- nankör kimseler
reder bulma- olarak bulacaksın.
ِت ِجد..ِ=ولve bulmayacaksın
.. yacaksın.
ْ
= ِم ْنهاoradan =مذءو ًماyerilmiş rilmiş ve kovul- matrud olarak çık! ve kovulmuş yerden, gözden
muş olarak! An- Onlardan kim sana olarak. Andol- düşmüş ve kovul-
ِورا ً =مدْحve kovulmuş olarak
,,
dolsun ki, insan- uyarsa haberiniz sun ki; onlar- muş olarak! (Ve)
lardan kim sana olsun ki, kasem
,,
dan kim, sana onlardan sana
ِْ =لمandolsun kim ِ=تبِعكsana uyarsa uyarsa,
ن ,,
onları ve ederim ki, cehen- tabi olursa;
sizi birlikte ce- nemi hepinizle cehennemi
uyacak olanlara
gelince hiç şüphe-
,,
= ِم ْنه ِْمonlardan henneme doldu- dolduracağım!" bütün sizden niz olmasın, ce-
racağım.» buyurdu. dolduracağım. hennemi topluca
َِ =ْل ْمِلdolduracağım
ن sizinle dolduraca-
ğım!
ِ=جهنَمcehennemi = ِم ْنك ِْمsizin
ِ=أجْ م ِعينhepinizden
7.
19
.. =وياey ِ=آدمAdem ن ِْ =اسْكdurun Ey Adem, sen ve Âdem'e de: "Ey Ey Adem; sen Ve (Sana gelince)
eşin cennette Âdem! Eşinle be- ve eşin cen- Ey Adem, sen ve
ِ=أ ْنتsen ِ=وز ْوجكve eşin oturunuz, istedi- raber cennette otur nette oturun. eşin, yerleşin bu
..
ğinizi nerede bu- (sen de, eşin de İkiniz de dile- bahçede; ve yiyin,
ِ= ْالجنَةcennette ِ=فكَلyiyin lursanız yiyiniz. cennette oturun). diğiniz yerden neyi gönlünüz çe-
Yalnız şu ağaca Her ikiniz dilediği- yeyin. Şu kerse; ama sakın
ِحيْث..ن ِْ = ِمyerden = ِشئْتماdilediğiniz yaklaşmayın. nizden yeyin, yal- ağaca yak- şu ağaca yaklaş-
yoksa zalimler- nız şu ağaca yak- laşmayın, son- mayın, yoksa zalim
ت ْقربا..ِ=ولfakat yaklaşmayın = َٰه ِذِِهşu den olursunuz. laşıp da nefsine ra zalimlerden kimselerden olur-
..
zulmedenlerden olursunuz. sunuz!
ِشجرة َ =الağaca olmayın (yalnız şu
ağaca yaklaşma-
=فتكوناyoksa olursunuz .. yın ki sonra nefsi-
ne zulmedenlerden
َ ..ِ= ِمنzalimlerden
ِالظا ِل ِمين olursunuz)" buyur-
du.
7. Fakat şeytan, Bunun üzerine Derken şeytan Bunun üzerine,
20
,, ِ فوسْو
س =derken,,fısıldadı
gözlerinden saklı kendilerinden ör- ayıp yerlerini Şeytan, onlara, (o
لهما =onlara ِشيْطان
=şeytan َ ال tutulan ayıp yer- tülmüş bulunan
lerini meydana gizli yerlerini yine
kendilerine ana kadar) farkın-
göstermek için da olmadıkları çıp-
ِِلي ْبدِي
=göstermek,,için çıkarmak amacı kendilerine aşikar
ile onlara şu söz- etmek için şeytan
ikinize de ves- laklılarını göster-
vese verdi ve mek amacıyla fısıl-
لهما=kendilerine leri fısıldadı. onlara telkinde bu-
Rabbiniz, ya me- lundu. "Rabbiniz
dedi ki: Rab- dayıp: Rabbinizin
bınız, sizi sizi bu ağaçtan
ِوري ِ ما و
,, =çirkin,,yerlerini lek olmayasınız sizi sonunda ya bi- başka bir şey uzak tutması, yal-
ya da burada sü- rer melek olursu- için değil, an- nızca, siz ikiniz
ع ْنهما
=onların rekli kalacakların nuz, yahut ebedi- cak iki melek melekler (gibi) ol-
arasına katılma- yen kalanlardan veya ebedi ka- mayasınız ya da
ن س ْوآ ِت ِهما
,, ِْ ِم
=kendilerinden,,gizlenmiş,, yasınız diye size olursunuz diye bu lanlardan ol- sonsuza kadar ya-
bu ağacı yasak- ağaçtan men etti, manızı önle- şayamayasınız di-
olan ِوقال
=dedi ladı. başka sebepten mek için ya- yedir dedi.
değil" dedi. saklamıştır.
ما نهاكما
,, =sizi,,men,,etti
=رِبُّكماRabbiniz
شجرِِة َ ال,, َٰه ِذِِه,,ن
ِْ =عşu ağaçtan ,,
َِ = ِإsırf تكونا,,ن
ل ِْ =أolursunuz diye ,,
=تكوناolursunuz diye ,,
iye
7.
22
,, =فد َلهماböylece onları aldatarak ,, ,,
Böylece onları
aldatarak alta
Kendilerini aldata- Böylece onla-
rak mevkilerinden rın ikisini de
Ve böylece onları
yanıltıcı düşünce-
ِ= ِبغرورaşağı sarkıttı ,,
düşürdü. Ağacın
meyvesinden
indirdi. Bunlar baştan çıkarıp
ağacı tadar tatmaz aldattı. Ağaç-
lerle yönlendirdi.
Fakat o ikisi, sözü
ذاقا,,=فل َماtadınca tadar tadmaz,
ayıp yerleri
gizli yerleri kendile- tan tadınca
rine âşikâr oldu da ayıp yerleri
geçen ağacın
meyvesinden tadar
ِشجرة َ =الağac(ın meyvasın)ı ,,
meydana çıktı. üzerine cennet kendilerine tatmaz birden çıp-
Bunun üzerine yapraklarından göründü. İkisi laklıklarının farkına
ِْ =بدgöründü =لِهماkendilerine
ت cennet yaprakla- örtmeğe başladı- de kendilerini vardılar; ve bahçe-
rı ile örtünmeye lar. Mabudları da cennetin yap- den topladıkları
=س ْوآتهماçirkin yerleri ,, koyuldular. onlara şöyle nida rağıyla örtme- yapraklarla üzerle-
Rabbleri onlara etti: "O gördüğü- ye başladılar. rini örtmeye koyul-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
şöyle seslendi: nüz ağaçtan Ben Rabbları da dular. Bunun üze-
=وط ِفقاve başladılar ,,
Ben size o ağacı sizi nehy etmemiş onlara: Ben rine Rableri onlara
ِِ صف
ان ِ =ي ْخüst üste yamayıp örtmeğe ,, ,, ,,
yasaklamamış-
mıydım, şeyta-
miydim? Sonra
haberiniz olsun ki
sizi o ağaçtan
men´etmedim
(şöyle) seslendi:
Ben sizi o ağaçtan
=عل ْي ِهماüzerlerine nın açık düşma-
nınız olduğunu
şeytan her ikinizin
açıktan açığa
mi? Ve şeytan
size apaçık bir
menedip de, 'Şey-
tan sizin gerçekten
ِِ ور,,ن
ق ِْ = ِمyapraklarını size söylememiş
miydim?
hasmıdır dememiş
miydim?"
düşmandır,
demedim mi?
apaçık düşmanı-
nızdır dememiş
= ْالجنَ ِِةcennet diye nida etti. miydim?.
=وناداهماonlara ünledi ,,
=ربُّهماRableri
أ ْنهكما,,=أِل ِْمben sizi men etmedim mi? ,, ,, ,, ,,
َِ = ِإşüphesiz ِشيْطان
ن َ =الşeytan
=لكماsizin için ِ=عدوdüşmandır
,,
ِ=م ِبينapaçık
7. Adem ile eşi de- "Yâ Rabbe'l- İkisi dediler ki: O ikisi: Ey Rabbi-
23
.. ِ =قdediler =رِبَناRabbimiz
ال di ki; «Ey Rab- âlemîn! Bizler ne- Rabbımız; miz! Biz kendimize
=ظل ْمناbiz zulmettik ..
bimiz, biz ken- fislerimize zulmet-
dimize zulmettik, tik, Sen bizleri ba-
kendimize
zulmettik.
yazık ettik; bizi ba-
ğışlamaz ve bize
=أ ْنفسناkendimize ن ِْ ِ=وإeğer eğer bizi bağış- ğışlamaz, Sen biz-
lamaz, bize acı- lere acımazsan
Eğer bizi ba-
ğışlamazsan
merhamet etmez-
sen, hiç şüphesiz,
ت ْغ ِف ِْر..=ل ِْمbağışlamazsan =لناbizi mazsan kesinlik- hüsrana düşenler-
le hüsrana uğra- den olacağımızda
ve bize mer-
hamet etmez-
kaybedenlerden
olacağız! dediler.
=وت ْرح ْمناve bize acımazsan .. .. yanlardan olu- şüphe yok!" dedi- sen; muhak-
ruz.» ler. kak ki biz,
َِ =لنكونmuhakkak oluruz
ن .. hüsrana uğra-
yanlardan olu-
ِ ْالخا ِس ِرين..ِ= ِمنziyana uğrayanlardan .. ruz.
7.
24
,, ِ =قbuyurdu =ا ْه ِبطواinin
ال Allah dedi ki,
«Oradan aşağı-
"Birbirlerinizin Buyurdu ki:
hasmı olduğunuz Kimimiz kimi-
(Allah): İnin, (bun-
dan böyle) birbiri-
=ب ْعضك ِْمbir kısmınız ,,
ya ininiz, şeytan
ile siz birbirinizin
halde hepiniz inin! nize düşman
Sizlere yeryüzünde olarak inin. Si-
nize düşman ola-
rak! dedi, yeryü-
ِ= ِلب ْعضdiğerinize düşmanısınız,
sizler belirli bir
bir zaman için bir- zin için yeryü-
leşerek dirilikten zünde bir
zünde bir süre için
konacak bir yurt ve
ِ=عدوdüşman olarak ,,
süre yeryüzünde
barınacak geçi-
nasip almak var (... müddet yerle-
nasip almak mu- şip kalmak ve
geçiminizi sağlaya-
cak şeyler bula-
=ولك ِْمsizin gerekmektedir
,, neceksiniz.» kadder)" buyurdu. geçinmek var- caksınız.
dır.
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض
ِ=مسْتقرkalıp ِ=ومتاعgeçinmeniz
ِ ِحين,,ى
َِٰ = ِإلbir süreye kadar ,, ,,
ِِ آيا,,ن
ت ِْ = ِمayetlerindendir اّلل َِِ =Allah’ın
=لعلَه ِْمbelki
ِ=يذَ َكرونdüşünüp öğüt alırlar ,, ,,
7.
30
,, =ف ِريقًاbir topluluğu
,,
Allah, insanların Bir takımlarına Bir kısmını hi- O, (sizden) bazıla-
bir kesimini doğ- doğru yolu tuttur- dayete erdirdi, rını doğru yola yö-
َِٰ =هدdoğru yola iletti
ى ,,
ru yola iletti, bir du, bir takımları da bir kısmına da nelterek onurlandı-
,,
kesimi de sapık- dalâli hakettiler. sapıklık hak racak; ama bazıla-
ً=وف ِريقاbir topluluğa da ,,
lığı haketti. Çün- Çünkü onlar Allah'ı oldu. Çünkü rı(nız) için de doğru
,,
kü onlar Allah´ı bırakarak şeytanla- onlar; Allah´ı yoldan sapmak ka-
َِ =حhak oldu ِ=عل ْي ِهمüzerlerine
ق ,,
bir yana bıraka- rı yârân edindiler bırakıp şey- çınılmaz olacak:
rak şeytanları (şeytanlara yâr ol- tanları kendi- Çünkü, bakın, on-
ِ=الضََللةsapıklık ِ= ِإنَهمçünkü onlar dost edindiler ve dular). Yine de lerine dostlar lar Allahı bırakıp ,,
(buna rağmen) kendilerini doğru edindiler. Ve (kendi) kötü dürtü-
=اتَخذواtuttular doğru yolda ol- yolu tutmuş sanı- onlar; kendile- lerini kendilerine
duklarını sanı- yorlar. rinin doğru dost edinecekler,
ِاطين ِ شي َ =الşeytanları ِ=أ ْو ِلياءdostlar yorlar. yolda oldukla- hem de böylelikle
rını sanıyor- doğru yolu bulmuş
ِِ د,,ن
ون ِْ = ِمbaşka اّلل
َِِ =Allah’tan lardı. olduklarını sana-
rak!
ِ=ويحْ سبونve sanıyorlar ,,
=أنَه ِْمkendilerinin de ,,
7.
32
,, ,, ِْ =مkim ِ=ح َِرمharam etti
ِ=ق ْلde ki ن ,,
De ki; «Allah´ın "Allah'ın kendi kul- De ki: Allah´ın De ki. Allahın kulla-
kullarının yararı- ları için meydana kulları için çı- rı için yarattığı gü-
ِ= ِزينةsüsü ِاّلل َِ =Allah’ın na sunduğu gü- getirdiği ziyneti ile kardığı zineti zelliği, rızkın iyisini,
zellikleri ve temiz rızkın pâk olanları- ve temiz rızık- temizini yasakla-
ِأ ْخرج,,=الَتِيçıkardığı yiyecekleri kim nı kim haram kıl- ları kim haram yan kim? De ki:
haram etti? De mış?" dedikten kılmış? De ki: Bunlar dünya ha-
= ِل ِعبا ِدِِهkulları için ,,
ki; Bunlar, dünya sonra şöyle söyle: Bunlar, dünya yatında imana
hayatında mü- "Bunlar kıyamet hayatında erenler için (meş-
ِِ الط ِيبا
ت َ =وve güzel ,, minler içindir kı- günü, yalnız iman iman edenler ru)durlar; Kıyamet
yamet günü ise edenlerin olmakla içindir. Kıya- Gününde ise yal-
ِِ الر ْز
ق ِ ,,ِ= ِمنrızıkları لِْ =قde ki ,, sadece onların- beraber dünya ha- met günü ise nızca onlara özgü
dır, biz ayetleri- yatında da kendile- yalnız onlara olacaklardır. Anla-
ِ= ِهيO آمنوا,,ِ= ِللَذِينinananlarındır mizi bilenlere rine helâl." Bizler tahsis edilmiş- ma-kavrama yete-
böyle ayrıntılı bi- idrâki olan ümmet- tir. Biz, ayetle- neği olan insanlar
ْالحياِِة,,=فِيhayatında =الدُّ ْنياdünya çimde açıklıyo- ler için âyâtımızı rimizi bilen bir için bu mesajları
ruz.» böyle ayrı ayrı bil- kavim için Biz işte böyle açık
ً=خا ِلص ِةyalnız onlarındır ,, diririz. böylece uzun açık dile getiriyo-
uzun açıklarız. ruz!
ِ=ي ْومgünü de = ْال ِقيام ِِةkıyamet
,,
ِ=ي ْعلمونbilen
7.
33
.. ِ=ق ْلde ki =إِنَماkesinlikle
..
De ki; «Allah sa- Yâ Muhammed, De ki: Rab-
dece açık gizli şöyle de: "Rabbim bım, açığıyla,
De ki: Doğrusu,
Rabbim, yalnızca,
ِ=ح َرمharam etmiştir ِ=ربِيRabbim bütün
..
kötülükle- yalnız bütün şena- gizlisiyle tüm
ri, günahı, hak- atleri, açığını, gizli- hayasızlıkları,
açık ya da gizli,
utanç verici davra-
ِاحش ِ = ْالفوfuhuşları sız saldırıyı, Al- sini, sonra her türlü günahı, Al-
lah´ın hakkında günah ile haksız lah´a şirk
nışları, günahı(n
her çeşidini), (baş-
ْ
ِمنها..ِظهر..=ماgerek açığını hiçbir delil indir- yere zulmü, daha koşmanızı ve
..
kasının elindekine)
mediği şeyleri sonra kendilerine Allah´a karşı haksız yere göz
ِبطن..=وماgerek kapalısını O´na ortak koş- tapmanız için Al- bilmediğiniz
.. dikmeyi, Allahtan
manızı ve Allah lah'ın hiçbir zaman şeyleri söyle- başkasına hakkın-
ِاْلثْمِِْ =وgünahı ِ=و ْالب ْغيve saldırmayı hakkında bilme- hüccet indirmediği menizi haram .. da hiçbir delil in-
diklerinizi söyle- şeyleri Allah'a şe- kılmıştır. dirmediği halde
ِِ = ِبغيyere ق
ْر ِِ = ْالحhaksız meyi haram kıl- rik koşmanızı, bir tanrısal nitelikler
dı. de Allah'a karşı yakıştırmanızı ve
ت ْش ِركوا..ن ِْ =وأve ortak koşmayı bilmediğinizi söy-
.. .. bilmediğiniz şeyi
lemenizi haram Allaha izafe etme-
ِاّللَِ = ِبAllah’a =ماbir şeyi buyurdu, başkasını
.. nizi yasaklamıştır.
değil."
ِْ ين ِز..=ل ِْمindirmediği = ِب ِِهhakkında
ل
=س ْلطانًاhiçbir delil ..
=عل ْي ِه ِْمüzerlerine
ِيحْ زنون..ه ِْم..ِ=ولve onlar üzülmeyec .. ..
eklerdir
7.
36
كذَبوا,,ِ=والَذِينyalanlayıp
,,
Ayetlerimizi ya- Âyetlerimize yalan Ayetlerimizi ama ayetlerimizi
lanlayanlar, on- diyen, iman kibirle- yalanlayıp on- yalanlamaya kal-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
lara burun kıvı- rine dokunan kim- lara karşı bü- kanlar ve onlara
=بِآياتِناayetlerimizi ranlar ise, orada selere gelince, işte yüklük tasla- kibirle tepeden ba-
=واسْت ْكبرواbüyüklenenler ebedi kalmak
üzere cehen-
bunlar cehennem-
likler ki orada ebe-
yanlar; işte
onlar ateşlik-
kanlar, işte orada
kalmak üzere, ate-
=ع ْنهاonlara karşı ِولئِك َٰ =أişte onlar
,, ,,
nemliktirler. diyen kalacaklar. lerdir. Onlar şe girecek olanlar
orada temelli böyleleridir!
ِصحاب ْ =أhalkıdır ارِِ َ=النateş kalıcıdırlar.
7.
.. ِ=فم ْنkim olabilir? ِظلم
..
ْ =أdaha zalim ..
Allah adına ya- Kendi uydurduğu Allah´a karşı Kendi asılsız uy-
37 lan uydurandan yalanı Allah'a isnat yalan uyduran durmalarını Allaha
ِِ = ِم َمkimseden ى
ن َِٰ =ا ْفترuyduran ya da O´nun eden, yahut Al- veya O´nun yakıştıran ya da Al-
ayetlerini yalan- lah'ın âyetlerine ayetlerini ya- lahın ayetlerini ya-
ِاّلل
َِ ..=علىAllah’a =ك ِذبًاyalan layanlardan da- yalan diyen adam- lan sayanlar- lanlamaya kalkışan
ha zalim kim dan daha zâlimi dan daha za- kimselerden daha
=أ ِْوya da ِ=كذَبyalanlayan
..
olabilir? Onlara kim olabilir? İşte lim kim vardır? zalim kim olabilir?
kitaptaki payları bunların ezelde İşte onlara; ki- Onlara (hayatta)
=بِآياتِ ِِهO’nun ayetlerini ِولئِك
..
َٰ =أonlara erişir. Sonunda yazılı bulunandan tabdaki payları nasip olarak her ne
canlarını almak nasipleri (ezelde erişecektir. ki yazılmışsa ken-
=يناله ِْمerişir صيبه ِْم ِ =نnasipleri üzere elçilerimiz yazılı nasipleri) Nihayet, elçi- dilerini bulacaktır;
yanlarına geldik- kendilerine erişe- lerimiz canla- ta ki, canlarını al-
ِِ ْال ِكتا..ِ= ِمنKitaptan ى
ب َِٰ َ =حتnihayet lerinde kendileri- cek, nihayet me- rını almak mak için elçilerimiz
ne ´Allah´ın dı- leklerimiz yanları- üzere onlara gelip (de) onlara:
جاءتْه ِْم..= ِإذاgelince şında taptığınız na varıp ruhlarını geldiklerinde; Hani, nerde Allah-
putlar hani nere- kabzederken "Hani diyeceklerdir tan başka çağırıp
=رسلناelçilerimiz de? deyince, Allah'ı bırakarak ki: Allah´tan durduğunuz varlık-
Koyup gittiler bi- taptıklarınız nere- başka tapar lar? deyinceye ka-
=يتوفَ ْونه ِْمcanlarını alırken .. zi´ derler. Böyle- de?" diye sorarlar. olduklarınız dar. Ve (günahkar-
ce kâfir oldukla- "Bizi bıraktılar da nerede? Onlar lar): Bizi yüzüstü
=قالواdiyecekler ِ=أيْنhani nerede? ..
rına dair kendile- kayboldular" der- da derler ki: bıraktılar! diye kar-
ri şahitlik ederler. ler. Kâfir bulunduk- Onlar, bizi bı- şılık verecekler; ve
ك ْنت ِْم..=ماolduklarınız ları hakkında kendi rakıp kaçtılar. (böylece), hakkı in-
aleyhlerine şahit Ve onlar, ken- kar eden kimseler
ِ=تدْعونyalvarmış olurlar. di aleyhlerine oldukları konusun-
ِِ د..ن
ون ِْ = ِمbaşkasına اّلل
ِِ َ =Alah’tan gerçekten ka- da kendi aleyhleri-
fir olduklarına ne tanıklık etmiş
=قالواdediler şehadet eder- olacaklar.
ler.
=ضلُّواsapıp kayboldular =عنَاbizden
..
7.
39
.. ْ =وقالdediler ki
ِت ..
Öncekiler de, Öndekiler ise son-
kendilerinden dakilere "Sizin de
Öncekiler de
sonrakilere:
Ve öncekiler, son-
rakilere şöyle diye-
=أوله ِْمöncekiler de ..
sonrakilere, «Si- bize üstün gelecek
zin de bizden bir tarafınız görülme-
Sizin bizden
bir üstünlüğü-
cek: Demek ki,
hiçbir bakımdan
= ِْل ْخراه ِْمsonrakilere ِكان..=فماyok farkınız yoktu. O di, kazandığınız
halde siz de iş- vebalin azâbını ta-
nüz yoktur.
Öyleyse ne
bizden üstün kim-
seler değilmişsiniz!
=لك ِْمsizin =عليْناbize lediğiniz kötülük- dın da görün!" der-
lerin karşılığı ler.
kazandıysanız
karşılığı olan
Öyleyse, yaptığınız
bütün o kötülükler
ِفضْل..ن ِْ = ِمbir üstünlüğünüz .. olan azabı çeki- azabı tadın, için, tadın bu aza-
niz» derler. derler. bı!
=فذوقواo halde siz de tadın
.. .. .. ..
=نجْ ِزيcezalandırırız
ِ= ْالمجْ ِر ِمينsuçluları
7. Onlara bir ce- Cehennem onların Onlar için ce- Cehennem onların
41
.. ِ=له ْمonlar için vardır
.. ..
hennem döşeği hem döşekleri ola- hennemde bir hem dinlenme yeri
ِجهنَم..ن ِْ = ِمcehennemden ile üzerlerini ör-
tecek bir cehen-
cak, hem örtüleri.
Bizler zâlimleri ce-
döşek ve üst-
lerine de örtü-
hem de örtüleri
olacak; zalimleri
ِ= ِمهادbir döşek
..
nem yorganı ve-
rilir. Biz zalimleri
zaya böyle çarpa-
rız.
ler vardır. Biz,
zalimleri işte
Biz işte böyle ceza-
landırırız.
ف ْوقِ ِه ِْم..نِْ =و ِمve üstlerinde de .. ..
işte böyle ceza-
landırırız.
böyle ceza-
landırırız.
ِ(=غواشateşten) örtüler ..
=نجْ ِزيcezalandırırız
َ =zalimleri
ِالظا ِل ِمين
7.
42
,, آمنوا,,ِ=والَذِينinanıp İman edip iyi İman ederek salâh İman edip te Ama imana erişen,
ameller işleyen- işleyenlere gelince salih ameller doğru ve yararlı iş-
=وع ِملواyapanlar lere gelince biz -ki bizler kimseye işleyenlere ge- ler yapan kimseler
hiç kimseye gü- tâkatinden ilerisini lince; Biz, hiç -(ki) şüphesiz, Biz
ِِ صا ِلحا
ت َ =الiyi işler cünün yetece- teklif kılmayız- işte kimseye gü- kimseye taşıyabi-
,,
ğinden fazla yük bunlar cennetliktir- cünün yetece- leceği yükten faz-
ِنك ِلف,,ِ=لki yüklemeyiz ,,
yüklemeyiz. On- ler, orada ebedi- ğinden baika- lasını yüklemeyiz-
lar orada ebedi yen kalacaklar. sını yükleme- işte, ebediyyen
سا ً =ن ْفhiç kimseye ل
,, َِ = ِإbaşkasını olarak kalmak yiz. İşte onlar, kalmak üzere cen-
üzere cennetlik- cennetliklerdir. nete girecek olan
=وسْعهاgücünün yettiğinden tirler.
,, Onlar orada bunlardır;
temelli kalıcı-
ِولئِك َٰ =أişte onlar ِصحاب
,, ْ =أhalkıdır dırlar.
=ونودواonlara seslenildi ..
=بِماkarşılık
ِت ْعملون..=ك ْنت ِْمyaptıklarınıza
7. Cennetlikler, ce- (44-45) Cennette Cennet asha- Ve cennetlikler,
44
,, ِ=وناد َٰىseslendi ِصحاب ْ =أhalkı hennemliklere olanlar cehennem- bı, cehennem ateşliklere, Rabbi-
= ْالجنَ ِِةcennet ِصحاب ْ =أhalkına seslenerek, «Biz
Rabbimizin bize
de olanlara (cen- ashabına: miz bize ne söz
nete girenler, ce- Rabbımızın verdiyse, bütünüyle
ِْ ارأ ْنأ
ن ِ َ=النateş =ق ِْدmuhakkak vadettiklerini
gerçekleşmiş
henneme girenlere bize va'detti- gerçekleşmiş bul-
/ cennetlikler ce- ğini hak bul- duk; ya siz, siz de
=وجدْناbiz bulduk ,,
bulduk, siz de
Rabbinizin size
hennemliklere) duk. Siz de Rabbinizin size
şöyle seslenirler: Rabbınızın si- vaat ettiği şeyi ger-
وعدنا,,=ماbize vadettiğini ,, yönelik vaadleri- "Rabbimiz bizlere ze va'dettiğini çekleşmiş buldu-
ni gerçekleşmiş ne va'd buyurduy- hak buldunuz nuz mu? diye ses-
=ربُّناRabbimizin =حقًّاgerçek buldunuz mu?» sa bizler onu hak mu? diye ses- lenecekler. (Beriki-
derler. Cehen- bulduk. Sizler de lenirler. Evet, ler): Ah, evet! diye
وجدْتِ ِْم,,ل ِْ =فهsiz de buldunuz mu? ,, ,, ,, nemlikler «evet» Rabbiniz ne va'd dediler. Bunun karşılık verecekler.
derler. Bu sırada buyurduysa hak üzerine arala- Bunun üzerine içle-
ِوعد,,=ماsize vadettiğini ,, aralarından biri buldunuz mu?" rında bir rinden bir ses hay-
yüksek sesle Onlar da: "Evet" münâdî: Al- kıracak: Allahın la-
=ربُّك ِْمRabbinizin ِ=حقًّاgerçek şöyle bağırır, derler. Bunun üze- lah'ın la'neti; neti, zalimlere elve-
«Allah´ın lâneti rine bir münâdi çı- zâlimlerin üze- rir,
=قالواdediler =نع ِْمevet zalimlerin üzeri- kar, "Allah'ın lâneti rinedir, diye
7.
45
.. ِ =الَذonlar ki ِ=يصدُّونmenedip
ِين ..
Onlar insanları “
Allah yolundan
“ “ Onlar ki; Al- onlar ki, başkaları-
lah´ın yolun- nı Allahın yolundan
ِِ سبِي..ن
ل ِْ =عyolundan ِاّلل
َِ =Allah’ın alıkoyarlar, onu
eğri göstermeye
dan alıkoyar- çevirirler ve onu
lar ve onu eğ- eğri, dolambaçlı
=ويبْغونهاonu isterler ..
yeltenirler ve
ahirete de inan-
riltmek isterler. göstermeye çalışır-
Ve onlar; ahi- lar; ve onlar ki ahi-
= ِعو ًجاeğriltmek =وه ِْمve onlar ..
mazlar. reti de inkar ret hayatının ger-
edenlerdir. çek olduğunu ka-
= ِب ْاْل ِخرِِةahireti de .. bule yanaşmazlar!
7. İki taraf arasında Aralarına perde İki taraf ara- Bu iki taraf arasın-
46
,, =وبيْنهماiki taraf arasında
,, ,,
bir set ve bu se- çekilir. A'raf'ın üs- sında bir per- da bir engel bulu-
ِ= ِحجابbir perde vardır ,, ,,
tin tepelerinde tünde ise bunların
her iki grubu si- herbirini simaların-
de vardır. nacaktır. Ve orada,
A´raf üzerinde (hayattayken) ken-
=وعلىve üzerinde de
,, ,,
malarından tanı- dan (nişanelerin-
yan kimseler den) tanıyan
de her birini dilerine (eğri ile
simalarıyla ta- doğruyu) ayırt
ِِ = ْاْلعْرA’raf
اف vardır. Cennete adamlar bulunu-
girememiş, fakat yor. Bunlar arzu
nıyan adamlar edebilme yetisi
vardır. Cen- bahşedilmiş, onla-
ِ= ِرجالerkekler vardır ,, gireceklerini etmeleriyle bera- netliklere: Size rın her birini taşıdı-
uman bu kimse- ber cennete gir- selam olsun, ğı belirtiden tanı-
ِ=ي ْع ِرفونtanıyan َل ِ ًّ =كhepsini ler cennetliklere medikleri halde diye seslenir- yan kimseler ola-
«selâmun aley- "Allah'ın selâmı ler. Bunlar, cak. Ve (girmek
=بِ ِسيماه ِْمyüzlerindeki işaretleriyle ,, küm» diye ses- üzerinize olsun!" henüz girme- için) can attıkları
lenirler. diye cennettekilere yen, ama halde cennete (he-
=وناد ْواve seslendiler
,, nida ederler. uman kimse- nüz) girmemiş olan
lerdir. bu kimseler cen-
ِصحاب ْ =أhalkına = ْالجنَ ِِةcennet netliklere: Size se-
lam olsun diye ses-
ِْ =أdiye ِ=سَلمselam =عليْك ِْمsize
ن lenecekler.
ِطمعون ْ =يbeklemektedirler
7.
47
.. =و ِإذاzaman ت ِْ =ص ِرفçevrildiği Bunların bakışla- Gözleri cehen-
rı, cehennemlik- nemdekilere dö-
Gözleri ce- Ve bakışlar ateş
hennem as- yolcularına doğru
=أبْصاره ِْمgözleri ِ=تِ ْلقاءtarafına lere doğru kaydı- nünce de "Yâ
rılınca da «Ey Rabbe'l-âlemîn!
habından tara- çevrilince: Ey Rab-
fa çevrilince bimiz, bizi şu zalim
ِِ صحا
ب ِِ َ=النateş
ْ =أhalkı ار Rabbimiz, bizi Bizleri nefsine
zalimler ile bira- zulmetmiş insan-
de; Rabbımız, insanların arasına
bizi zalimler katma! diyecekler.
=قالواdediler =ربَناRabbimiz raya getirme!» larla beraber kıl-
derler. ma!" derler.
güruhu ile be-
raber bulun-
تجْ ع ْلنا..ِ=لbizi bulundurma .. durma, derler.
7.
49
.. ِ=أ َٰهؤل ِءbunlar mıydı? ..
Allah onları hiç- Allah onları kat'iy- Bunlar mıydı
bir rahmete er- yen rahmetine ki; kendilerini
Bir vakit hakların-
da, 'Allah rahmetini
أِْقس ْمت ِْم..ِ=الَذِينyemin ettiğiniz kimseler .. ..
dirmez diye hak- eriştirmez diye ka- Allah´ın rah-
larında yemin sem ettikleriniz metine erdir-
asla böylelerine
ulaştırmaz! diye
ِينالهم..ِ=لonları erdirmeyecek diye .. ..
ederek küçüm- bunlar mıydı?" de- meyeceğine
sediğiniz kimse- dikten sonra beriki- yemin etmişti-
kestirip attığınız
kimseler, işte bun-
َِ =Allah ِ=بِرحْ مةhiçbir rahmete
اّلل ..
ler bunlar mıydı? lerine "Girin cen- niz. Girin cen-
Bu arada Allah nete, sizin için ne nete; size hiç
lar, (bu onurlandı-
rılmış kimseler)
=ادْخلواgirin ِ= ْالجنَةcennete onlara «Giriniz korku var, ne de bir korku yok- mi? (Oysa, bakın,
cennete, sizin keder göreceksi- tur ve sizler şimdi onlara:) girin
ِخ ْوف..ِ=لkorku yoktur .. için hiçbir korku niz!" diyecekler. üzülecek de cennete; size korku
sözkonusu değil değilsiniz. yok, hüzün de
=عليْك ِْمartık size ِ=ولve değilsiniz
.. .. artık, hiç üzül- duymayacaksınız!
meyeceksiniz» (diye sesleniliyor).
=أِ ْنت ِْمsiz ِ=تحْ زنونüzülecek de .. der.
ِ ْالكافِ ِِرين,,=علىkâfirlere
günlerine kavuşa-
caklarını unuttular-
sa, nasıl Bizim
âyetlerimizi tanı-
mamakta bulundu-
larsa, biz de kendi-
lerini bugün öylece
unuturuz.
7.
51
.. ِ =الَذonlar ki
ِين ..
Onlar dinlerini “
oyun ve eğlence
“ “ Onlar ki; dinle- o kimseler ki, dün-
rini alayla eğ- ya hayatına kapılıp
=اتَخذواyerine koydular ..
yerine koydular,
dünya hayatı
lenceye aldı- eğlenceyi ve geçici
lar. Dünya ha- zevkleri dinleri ha-
=دِينه ِْمdinlerini =ل ْه ًواbir eğlence ..
kendilerini baş-
tan çıkardı. On-
yatı da kendi- line getirmişlerdi.
lerini aldattı. diye karşılık vere-
=ول ِعبًاve oyun ..
lar nasıl bu gün-
ler ile karşılaşa-
İşte onlar; bu cekler. (Ve Allah:)
günlerine ka- Onlar bu (Hesap)
ِ=وغ َرتْهمve kendilerini aldattı .. .. caklarını unuttu- vuşmayı nasıl gününün gelip ça-
lar ve ayetlerimi- unutmuşlar tacağını nasıl gö-
ِ= ْالحياةhayatı ِ=الدُّ ْنياdünya zi ısrarla yalan- idiyse, ayetiçin zardı edip unuttular
ladılarsa, bugün katmerlidir. Ne ve ayetlerimizi na-
ِ=ف ْالي ْومbugün de biz onları var ki bilmez- sıl inkar ettilerse
unutuyoruz. siniz. lerimizi biz de bugün onları
=ن ْنساه ِْمbiz de onları unuturuz
.. .. .. nasıl bilerek öyle gözardı ede-
inkar etmişler ceğiz diyecek,
=كماgibi =نسواunuttukları idiyse; Biz de
bugün onları
ِ= ِلقاءkarşılaşacaklarını öylece unutu-
=كانواettikleri =بِآياتِناayetlerimizi
ِ=يجْ حدونbile bile inkâr .. ..
7.
52
,, ِ=ولق ْدgerçekten Biz onlara, ilme Onlara öyle bir Ki- Andolsun ki; Çünkü Biz, gerçek-
dayalı ayrıntılı tap indirdik ki, için- Biz, onlara ki- ten de onlara, ina-
= ِجئْناه ِْمonlara getirdik ,,
açıklamalarla
donattığımız,
de hükümlerimizi tab indirdik. nacak bir toplum
bilerek ve iman Onu bilgiye için bir doğru yol,
ِ= ِب ِكتابbir Kitap ,,
müminlere doğru eden kavim için hi- dayanarak
yol kılavuzu ve dayet ve rahmet uzun uzun
içinde bilgiye daya-
lı ayrıntılı açıkla-
ِص ْلناه َ =فaçıkladığımız ى َِٰ =علgöre rahmet olan bir olarak tafsil ettik açıkladık. İna- malarda bulundu-
kitap (Kur´an) (Onlara öyle bir Ki- nan bir kavim ğumuz bir kitap
ِ= ِع ْلمbilgiye =هدًىyol gösterici ,, gönderdik. tap indirdik ki iman için hidayet ve ulaştırdık.
eden kavim için hi- rahmet olarak.
ً=ورحْ م ِةve rahmet olan ,, ,, dayet ve rahmet
olmak üzere hü-
ِ= ِلق ْومbir toplum için ِ=يؤْ ِمنونinanan
,, ,, kümlerimizi onun
içinde bilerek tafsil
ettik).
7.
53
.. ِ يِْنظر..ل
ون ِْ =هmi gözetiyorlar? ..
Onlar ille de Bunların beklediği Onlar, onun (İmdi), (inanma-
onun somut yo- onun âkıbetinden te´vilinden yanlar) o (Hesap
َِ = ِإille ِ=تأ ْ ِويلهonun te’vilini
ل ..
rumunu mu bek- başka bir şey değil başkasını mı Gününün) nihai an-
liyorlar? Somut (Onun haber ver- bekliyorlar? lamının açıklanma-
ِ=ي ْومgün =يأ ْ ِتيgeldiği yorumu ortaya diği âkıbetin ta- Onun te´vilinin sından başka bir
çıktığı gün onu hakkukundan baş- geldiği gün; şey mi bekliyorlar?
ِ=تأ ْ ِويلهonun te’vili ِ=يقولderler ki
.. ..
vaktiyle unutmuş ka bir şey değil). O daha önce
olanlar Rabbimi- âkıbetin geldiği
(Ne var ki), onun
onu unutmuş kesin anlamının
ِنسوه..ِ=الَذِينonu unutmuş olanlar .. .. zin peygamber- gün önce onu nis- olanlar derler açıklandığı Gün,
leri gerçeği ge- yan bucağına bı- ki: Gerçekten onu vaktiyle umur-
ِقبْل..ن ِْ = ِمönceden =ق ِْدdoğrusu tirmişlerdi. Şimdi rakmış olanlar şöy- Rabbımızın samayan kimseler:
bize şefaat ede- le diyecekler: "Me- elçileri, bize İşin doğrusu, Rab-
ِْ =جاءgetirmiş ِ=رسلelçileri
ت cek aracılarımız ğerse Rabbimizin hakkı getirmiş- bimizin elçileri bize
var mı ya da iş- peygamberleri tir. Şimdi bize gerçeği söylemiş-
=ر ِبناRabbimizin ق ِِ = ِب ْالحgerçeği lemiş olduğumuz gerçekten hakkı şefaat edecek lerdi! Şimdi, bizden
kötülüklerden tebliğ ederlermiş. var mı ki; şe- yana aracılık yapa-
لنا..ل ِْ =فهbizim var mı ki .. .. .. farklı işler yap- Acaba bizim için faat etsin. Ya- cak kayırıcılarımız
mak üzere tekrar şefaatçiler bulunur hut geriye yok mu bizim? Ya-
ِشفعاء..ن ِْ = ِمşefaatçilerimiz geri döndürülür mu ki tutsunlar da çevrilir miyiz hut, mümkün mü,
müyüz derler. bize şefaat etsin- ki, yapmış ol- (hayata) geri gön-
=في ْشفعواşefaat etsinler =لناbize ..
Onlar kendilerini ler? Yahut geriye duğumuzdan derilsek de edip
hüsrana düşür- dönebilir miyiz ki başkasını ya- eylediklerimizden
=أ ِْوyahut müşler ve uy- tutalım da o işle- palım? Onlar başka türlü dav-
durdukları ilâhlar diklerimizin bu se- gerçekten ransak? diyecekler.
ُّ=نر ِدtekrar geri döndürülür müyüz ki
.. .. .. ..
ortalıkta görün- fer başkasını işle- kendilerini Gerçek şu ki, onlar
ِ=فن ْعملyapalım ِ=غيْرbaşkasını mez olmuştur. yelim?" Kendileri- hüsrana uğ- (böyle diyerek yal-
ne yazık ettiklerini ratmışlardır. nızca) kendilerini
ِن ْعمل..كنَا..=الَذِيyaptıklarımızdan gördüler. Bütün Ve uyduragel- aldatmış olacaklar
uydurdukları şirk dikleri şeyler, ve onların bütün
=ق ِْدmuhakkak davaları da kay- kendilerinden (bu) boş hayalleri
boldu gitti. uzaklaşıp yıkılıp kendilerini
=خ ِسرواonlar ziyana soktular .. ..
kaybolmuştur. yüzüstü bırakacak.
َِ =Allah ُِّ=ربRabbi
اّلل
ِ= ْالعال ِمينÂlemlerin
7. Rabbinize yalva- Rabbinize dua Rabbınıza Rabbinize alçak
55
.. =ادْعواdua edin =ربَك ِْمRabbinize
..
rarak ve gizlice ederken yalvararak yalvara yakara gönüllülükle ve yü-
عا ً =تض ُّرyalvararak dua ediniz. Çün- edin, için için edin gizlice dua
kü O haddi
reğinizin ta derinle-
ki O hiçbir zaman edin. Muhak- rinden seslenin.
ً=وخ ْفي ِةve gizlice ِ=إِنَهçünkü O
.. ..
aşanları sevmez. haddi aşanlardan kak ki O; had- Doğrusu O, çizgiyi
hoşnut olmaz. di aşanları aşanları sevmez:
ُِّي ِحب..ِ=لsevmez sevmez.
7.
56
,, ت ْف ِسدوا,,ِ=ولbozgunculuk yapmayın ,,
Yeryüzünde dir-
lik, düzen sağ-
Bir de yeryüzünde
salâh temin edil-
Islah olmuş-
ken yeryüzün-
bunun içindir ki, iyi
bir düzene sokul-
ِ ِ ْاْل ْر,,= ِفيyeryüzü ِ=ب ْعدsonra
ض landıktan sonra
bozgunculuk çı-
mişken artık onu
fesada vermeyin.
de fesad çı-
karmayın ve
muşken yeryüzün-
de bozgunculuk
صَل ِحها ْ = ِإdüzeltildikten karmayınız. Al-
lah´a korku ve
Allah'ı da hem kor-
karak, hem ümit
O´na korka
korka ve ümit-
yapmayın. Ve kor-
kuyla ve umarak
ِ=وادْعوهO’na dua edin ,, ,,
umut içinde dua
ediniz. Hiç kuş-
ederek anın. İyi bi-
lin ki Allah'ın rah-
le yalvarın.
Muhakkak ki
yalvarın Ona; çün-
kü Allahın rahmeti
=خ ْوفًاkorkarak ِ=وطمعًاve umarak ,, kusuz Allah´ın meti ihlâsı olanlara Allah´ın rah- her zaman iyilik
rahmeti iyi işler pek yakın. meti; ihsan yapanlarla bera-
َِ = ِإmuhakkak ki ِ=رحْ متrahmeti
ن ,, yapanlara ya- edenlere çok berdir!
kındır. yakındır.
ِاّلل
َِ =Allah’ın ِ=ق ِريبyakındır
ِ ْالمحْ ِسنِين,,ِ= ِمنiyilik edenlere ,,
7.
57
.. =وه ِوO ki ِي ْر ِسل..=الَذِيgönderir
..
O ki, rüzgârları
rahmetinin
O öyle bir Allah ki, O´dur ki rah- Yaklaşan rahmeti-
rüzgârları yağmu- metinin önün- nin önünde müjde-
ِالرياح ِ =rüzgârları =ب ْش ًراmüjdeci önünde müjde-
leyici olarak
rundan önce müj- de rüzgarı leyici olarak rüz-
deci yollar. Nihayet müjdeci olarak garları gönderen
ِْ يد..ِ=بيْنönünde
ي gönderir. Bu
rüzgârlar yüklü
bunlar ağır (yüklü) gönderir. Ni- Odur; yağmur yük-
bulutları yerinden hayet bunlar, lü bulutlar toplan-
=رحْ متِ ِِهrahmetinin ى َِٰ َ =حتnihayet bulutu havada
yükseltince onu
koparınca bizler ağır yüklü bu- dıklarında, onları
ölü bir yurda onları lutları yüklen- çorak bölgeye doğ-
ِْ َأقل..=إِذاonlar yüklenince
ت .. ölü bir yöreye göndeririz. Sonra diğinde; Biz, ru sürükleyip bu
gönderir, onun onlardan su indire- onu ölü bir yolla su indirelim
=سحابًاbulutları ال ًِ =ثِقağır ağır .. aracılığı ile ora- rek onunla mahsu- memlekete ve böylece her tür-
ya su indiririz, lün her türlüsün- gönderir, su lü ürünün yeşerip
ِ=س ْقناهonu yollarız ِ= ِلبلدbir ülkeye
.. .. arkasından bu- den çıkarırız. İşte indirir ve boy vermesini sağ-
nun aracılığı ile ölüleri de topraktan onunla her tür layalım diye. Ölüle-
ِ=م ِيتölü =فأ ْنز ْلناindiririz her türlü yerden böyle çıkaracağız, mahsulleri ye- ri de işte böyle diril-
bitiririz. İşte ölü- umulur ki düşünür, tiştiririz. İşte teceğiz; belki dü-
= ِب ِِهonunla ِ= ْالماءsu leri de böyle ibret alırsınız. ölüleri de böy- şünür ders alırsı-
yerden çıkarırız. lece çıkarırız. nız.
=فأ ْخرجْ ناve çıkarırız = ِب ِِهonunla .. Ola ki düşünür, Ta ki iyice dü-
ders alırsınız. şünüp ibret
ِِ ك..ن
ل ِْ = ِمtürlü türlü ..
alasınız.
ِِ =الثَمراmeyvalar ِ=ك َٰذ ِلكişte böyle
ت ..
ِ=ن ْخ ِرجçıkaracağız
َِٰ = ْالم ْوتölüleri de =لعلَك ِْمherhalde
ى ..
7.
58
,, =و ْالبل ِدülkenin ِالطيِب
َ =güzel olan ,,
Verimli yöre, Al- Toprağı temiz yur-
lah´ın izni ile, dun [nebatı] Al-
İyi ve temiz Bereketli toprak
memleketin (gibi) ki, onun ekini,
ِ=ي ْخرجçıkar ِ=نباتهbitkisi ürünü cömertçe lah'ın izniyle bere-
verir. Kıraç yöre ketli çıkar. Toprağı
bitkisi; Rabbı- Rabbinin izniyle
nın izniyle çı- (bolluk içinde) fışkı-
ِِ =بِإ ِ ْذizniyle =ربِ ِِهRabbinin
ن ise cılız ürün ve- soysuza gelince,
rir. Biz şükreden- onunki çıksa da
kar. Kötü rır; oysa kötü top-
olandan ise; rağınki ancak cılız
ِخبث,,=والَذِيkötü olandan ise ,, ,,
ler için ayetleri- yaramaz bir halde
mizi böyle farklı çıkar. Bizler şükre-
faydası çok az bir ekin verir. Şük-
olandan baş- reden bir toplu-
ِي ْخرج,,ِ=لçıkmaz ل َِ ِِ=إbaşka bir şey ,, ,, açılardan açıkla- den kavme âyetle- kası çıkmaz. luk(un yararlanma-
rız. rimizi böyle tekrar Şükreden bir sı) için ayetlerimizi
ِ=ن ِكدًاyararsız bitkiden ,, ederiz. kavim için işte böyle çok yön-
ayetleri işte lü olarak dile getiri-
ِ=ك َٰذ ِلكişte biz böyle
,, ,, böyle yerli ye- yoruz!
rince açıklarız.
ِ=نص ِرفdöndürüp açıklarız ,,
ِ=ي ْشكرونşükreden
7.
59
.. ِ=لق ْدandolsun =أ ْرس ْلناgönderdik Nuh´u soydaşla- Nuh'u kavmine Andolsun ki; Gerçek şu ki, Biz
rına peygamber peygamber gön- Nuh´u kavmi- Nuhu kendi toplu-
=نو ًحاNuh’u ق ْو ِم ِِه..ى َِٰ ِ= ِإلkavmine olarak gönder- dermiştik. Kendile- ne gönderdik muna gönderdik:
dik. Onlara dedi rine "Ey kavmim! de; Ey kav- Ey kavmim! dedi,
ِ=فقالdedi =ياEy =ق ْو ِِمkavmim ki: «Ey soydaşla- Yalnız Allah'a kul- mim, Allah´a yalnızca Allaha kul-
rım, Allah´a kul- luk edin ki O'ndan kulluk edin, si- luk edin: Ondan
=اعْبدواkulluk edin اّلل َِ =Allah’a luk ediniz,
..
başka bir ilâhınız zin için başka tanrınız yok
O´ndan başka yok. Ben sizin için O´ndan başka çünkü. Doğrusu,
=ماyoktur =لك ِْمsizin bir ilâhınız yok- büyük bir günün hiçbir ilah yok- dehşet ve azabıyla
tur, sizin hesa- azâbından korku- tur. Doğrusu büyük bir Günün
ِ ِإ َٰله..ن
ِْ = ِمtanrınız ِ=غيْرهO’ndan başka bınıza büyük yorum" dedi. ben, sizin için gelip sizi bulma- ..
günün azabın- büyük bir gü- sından korkuyorum
= ِإنِيdoğrusu ben ِ=أخافkorkuyorum dan korkuyo-
.. nün azabın- ben!
rum.» dan korkarım,
=عليْك ِْمsize dedi.
ِ=عذابazabın(ın inmesin)den ..
7.
60
,, ِ =قdediler ki ِ= ْالمِلileri gelenler
ال ,, ,,
Soydaşlarının Kavmi arasından
ileri gelenleri ona bir cemaat "Bizler
Kavminden Kavmi içinden ön-
ileri gelenler de gelenler: Doğ-
ِْ = ِمkavminden = ِإنَاbiz
ق ْو ِم ِِه,,ن ´senin açık bir kat'iyyen seni
sapıklık içinde âşikâr bir dalâl
de dedi ki: Biz rusu, biz senin
seni apaçık bir apaçık bir sapıklık
ِ=لنراكseni görüyoruz =فِيiçinde ,,
olduğunu görü- içinde görüyoruz"
yoruz´ dediler. cevabını verdiler.
sapıklık içinde içinde olduğunu
görüyoruz. görüyoruz! diye
ِ=ضَللbir sapıklık ِ=م ِبينaçık
,,
karşılık verdiler.
7.
61
.. ِ =قdedi ki =ياEy =ق ْو ِِمkavmim Nuh
ال ..
onlara dedi Bunun üzerine Dedi ki: Ey (Nuh): Ey kavmim
ki, «Ey soydaşla- şöyle söyledi: "Ey kavmim; ben- dedi, Bende bir eğ-
ِ=ليْسyok =بِيbende rım, bende bir kavmim! Bende de bir sapıklık rilik/bir sapıklık
sapıklık yoktur. dalâlden eser yok. yoktur. Ben, yok; ne var ki, ben
ِ=ضَللةbir sapıklık =و َٰل ِِكنِيfakat ben Tersine
..
tüm var- Lâkin ben Rabbü'l- ancak alemle- alemlerin Rabbin-
lıkların Rabbi ta- âlemîn tarafından rin Rabbından den bir elçiyim.
..
ِ=رسولbir elçiyim ..
rafından gönde- peygamberim
rilen bir pey-
bir peygambe-
(Bende dalâlden rim.
ِِ ر..ن
ب ِْ = ِمRabbi tarafından gamberim. ..eser olmadıktan
başka ben Rab-
ِ= ْالعال ِمينalemlerin bü'l-âlemîn tara-
fından peygambe-
rim)
7. Size Rabbimin Rabbimin bana Rabbımın Rabbimin haberle-
62
,,ِ=أب ِلغك ْمsize duyuruyorum ,,
mesajlarını ileti- vahyettiklerini size vahyettiklerini rini bildiriyor, öğüt-
ِِ = ِرسالmesajlarını
ت yorum, size öğüt
veriyorum ve Al-
tebliğ ediyorum.
Sizin hayrınız için
size bildiriyo-
rum. Ve size
ler veriyorum size:
çünkü ben, Allahın
=ربِيRabbimin lah´dan gelen
vahiy sayesinde
uğraşıyorum, son-
ra da Allah'ın
öğüt veriyo-
rum. Ben sizin
bana (vahiyle) bil-
dirmesi sayesinde
ِ=وأ ْنصحöğüt veriyorum =لك ِْمsize ,,
sizin bilmediğini- evsâf-ı ilâhiyesin- bilmediğinizi sizin bilmediğinizi
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
zi biliyorum.» den sizin bilmedik- de Allah ka- biliyorum.
=وأِعْل ِمve biliyorum ِ= ِمنtarafından
,,
lerinizi biliyorum tından biliyo-
ِاّلل
َِ =Allah =ماşeyleri (sonra da sizin
bilmediklerinizi Al-
rum.
7.
64
,, ِ =فكذَبO’nu yalanladılar
وه ,,
Onu yalanladı-
lar. Bunun üzeri-
Tuttular, onu ya- Bunun üzerine Ve (bu uyarıya
lancı çıkardılar. onu yalanladı- rağmen) onu ya-
ِ=فأِْنجيْناهbiz de kurtardık ,, ,,
ne onu ve gemi-
de onunla birlik-
Bizler de hem
kendisini, hem
lar. Biz de onu lanladılar! Ve bu-
ve gemide be- nun üzerine Biz de
ِمعه,,ِ=والَذِينO’nunla beraber ,,
te olanları kur-
tardık. Ayetleri-
gemide kendisi ile raberinde onu ve gemide
beraber olanları olanları kur- onunla beraber
ِِ ْالف ْل,,=فِيgemide bulunanları
ك ,,
mizi yalanlayan-
ları ise boğduk.
kurtardık (Bizler de tardık. Ayetle- olanları kurtardık;
hem kendisini, rimizi yalan ayetlerimizi yalan-
=وأ ْغر ْقناboğduk Kuşkusuz onlar hem kendisiyle be- sayanları da layanları ise (suda)
kör bir kavim idi- raber olanları gemi suda boğduk. boğduk gerçekten
كذَبوا,,ِ=الَذِينyalanlayanları ler. ile kurtardık). Ayet- Çünkü onlar, kör bir topluluktu
lerimize yalan di- gerçekten kör onlar!
ِ= ِبآياتِناayetlerimizi = ِإنَه ِْمçünkü onlar ,, yenleri de boğduk. bir kavim idi-
Şüphe yok ki basi- ler.
=كانواidiler =ق ْو ًماbir kavim ,, retleri kapalı bir
kavim idiler.
ِ=ع ِمينkör
7. Ad kavminde de Âd kavmine de yi- Ad´a da kar- Ve 'Ad (toplumuna
65
.. ِ ع..ى
اد َِٰ =و ِإلAd(kavmin)e de ..
kardeşleri Hud´u ne kendi kardeşleri deşleri Hüd´u da) kardeşleri
=أخاه ِْمkardeşleri ِ=هودًاHud’u peygamber ola- Hûd'u gönderdik. gönderdik. De Hud'u (gönder-
rak gönderdik. Onlara: "Ey kav- ki: Ey kavmim dik).Ey kavmim!
ِ=قالdedi =ياEy =ق ْو ِِمkavmim Hud onlara ´Ey mim, yalnız Allah'a Allah´a ibadet dedi (onlara), yal-
soydaşlarım, Al- kulluk edin ki edin. Sizin için nızca Allaha kulluk
=اعْبدواkulluk edin اّلل َِ =Allah’a ..
lah´a kulluk edi- O'ndan başka bir O´ndan başka edin: Ondan başka
niz, O´ndan ilâhınız daha yok. ilah yoktur. tanrınız yok. Hal
=ماyoktur =لك ِْمsizin başka bir ilâhınız Sizler yoksa O'nun Hala sakın- böyleyken yine de
yoktur. O´ndan azâbından kork- maz mısınız? Ona karşı sorumlu-
ِإِ َٰله..ن
ِْ = ِمtanrınız ِ=غيْرهO’dan başka .. korkmuyor mu- maz mısınız?" de- luk bilinci duyma-
sunuz?´ dedi. di. yacak mısınız?
ِتتَقون..ِ=أفَلsakınmaz mısınız? ..
7.
66
,, ِ =قdediler ki ِ= ْالمِلileri gelen
ال ,, ,,
Soydaşlarının Kavminden küfre Kavminin ileri
ileri gelen kâfirle- dalmış bir cemaat gelenlerinden
Kavmi arasından
gerçeği tanımaya
كفروا,,ِ=الَذِينinkârcılar ri O´na ´Biz seni şöyle söylediler: küfretmiş
aptal olarak gö- "Bizler kat'iyyen olanlar: Ger-
yanaşmayanların
önde gelenleri:
ق ْو ِم ِِه,,نِْ = ِمkavminden = ِإنَاbiz rüyoruz ve bir seni şaşkınlık için- çekten biz,
yalancı olduğu- de görüyoruz. seni beyinsiz-
Doğrusu, biz seni
aklı kıt biri olarak
ِ=لنراكseni görüyoruz =فِيiçinde ,,
nu sanıyoruz´ Kat'iyyen seni ya- lik içinde gö-
dediler. lancının biri tanıyo- rüyoruz ve
görüyoruz ve üste-
lik yalancının biri
ِ=سفاهةbir beyinsizlik =و ِإنَاve biz
,, ,, ruz." doğrusu biz, olduğunu sanıyo-
seni yalancı- ruz!
ِ=لنظنُّكseni sanıyoruz ,, lardan sanıyo-
ruz, dediler.
ِ ْالكا ِذ ِبين,,ِ= ِمنyalancılardan
7. Hud onlara dedi Dedi ki: "Ey kav- Dedi ki: Ey (Hud:) Ey kavmim
67
.. ِ =قdedi =ياEy =ق ْو ِِمkavmim
ال ki: Bende bir ap- mim! Bende şaş- kavmim; ben- dedi, ben aklı kıt
ِ=ليْسyok =بِيbende tallık yoktur, ter- kınlıktan eser yok, de hiç bir be-
sine tüm varlıkla- lâkin ben Rabbü'l- yinsizlik yok-
biri değil, alemlerin
Rabbinden bir elçi-
ِ=سفاهةbeyinsizlik =و َٰل ِكنِيfakat ben ..
rın Rabbi tara- âlemîn tarafından tur. Yalnız
fından gönderi- peygamberim ben, alemlerin
yim.
ِ=أ ِمينgüvenilir
7. Sizi uyarmak Yoksa âkıbetten Sizi uyarması Sizi uyarabilsin di-
69
.. ِ=أوع ِجبْت ْمşaştınız mı? ..
üzere içinizden sizleri haberdar et- için aranızdan ye kendi içinizden
جاءك ِْم..ن ِْ =أsize gelmesine biri aracılığı ile sin diye içinizden bir adama
..
birinin eliyle; Rab-
Rabbiniz tarafın- bir adama vahiy Rabbınız tara- binizden size bir
ِ= ِذ ْكرbir Zikir ربِك ِْم..ن
.. ِْ = ِمRabbinizden dan size mesaj gelmiş olması ay- fından bir ha- haber gelmesini
olması tuhafını- rıca garibinize mi ber geldi diye yadırgıyor musu-
ِرجل..ى َِٰ =علbir adam aracılığı ile za mı gidiyor? gitti? Allah'ın lütfu- mi hayret edi- nuz, niçin? Hiç de-
.. ..
Allah´ın sizi Nuh nu anın: Hani siz- yorsunuz?
..
ğilse, sizi nasıl Nuh
= ِم ْنك ِْمiçinizden kavminin yerine leri Nuh'un kav- Düşünün ki; toplumunun yerine
geçirdiğini, sizi minden sonra yer- O, sizi Nuh getirdi ve sizi mad-
= ِلي ْنذِرك ِْمsizi uyarması için .. vücud yapısı ba- yüzünün halifeleri kavminden
.. di varlık olarak na-
kımından onlar- kıldı. Hani sizleri sonra halifeler sıl kat kat üstün
=وا ْذكرواإِ ْذإِ ِْذdüşünün ki dan daha güçlü hem ayrı hem diri yaptı. Yaratılış güçlerle donattı,
..
yarattığını hatır- yarattı. Allah'ın ni- itibariyle on- bunu hatırlayın. Ve
=جعلك ِْمsizi yaptı ِ=خلفاءhakimler layınız. Allah´ın metlerini anın ki lardan fazla artık anın Allahın
..
ِاّلل
َِ =Allah’ın
ِت ْف ِلحون..=لعلَك ِْمbaşarıya eresiniz ..
7. Soydaşları ona Dediler ki: "Sen bi- Dediler ki: Şöyle cevap verdi-
70
,, =قالواdediler ki ,,
dedi ki: Sen bize ze yalnız Allah'a Sen, bize; ler: Bir tek Allaha
ْ
=أ ِجئتناsen bize mi geldin? ,,
tek Allah´a kulluk tapalım da atala- yalnız Allah´a kulluk edelim de
,, ,,
edelim, ataları- rımızın taptıkları kulluk etme- atalarımızın kulluk
ِ= ِلن ْعبدkulluk etmemiz için اّلل َِ =Allah’a mızın
,,
taptıkları ilâhların hepsini bı- miz ve atala- edegeldiği bütün
ilâhları bırakalım rakalım diye mi
,,
rımızın tap- öteki tanrıları bıra-
ِ=وحْ دهtek olan ,,
diye mi geldin. geldin? Doğru söy- makta oldukla- kalım diye mi gel-
Eğer söyledikle- lemekteysen o bizi rını bırakma- din bize? Eğer
ِ=ونذرve bırakalım diye
,, rin doğru ise korkuttuğun azâbı mız için mi
,, doğru sözlü biriy-
ilerde çarpılaca- başımıza getir de geldin? Şayet sen, haydi getir (de
ِي ْعبد,,ِكان,,=ماtaptıklarını ğımızı söylediğin görelim!" sadıklardan görelim) bizi tehdit
azabı şimdi ba- isen; tehdit et- edip durduğun
ِ=آباؤناatalarımızın =فأْتِناbize getir şımıza getir, ba- tiklerini getir azabı! ,,
kalım. bize.
ِْ ِ=إeğer
ت ِعدنا,,=بِماbizi tehdid ettiğini ن ,, ,,
ِ=ك ْنتisen
ِصا ِدقِين
َ ال,,ِ= ِمنdoğrulardan
7.
71
.. ِ =قdedi ki =ق ِْدartık ِ=وقعinmiştir Hud
ال ..
onlara dedi Dedi ki: "İşte üze- Dedi ki: Ger-
ki: Rabbinizin rinize Rabbinizden çekten üzeri-
(Hud): Rabbinizin
müstehak gördüğü
=عليْك ِْمsize ر ِبك ِْم..ن ِْ = ِمRabbinizden azabı ve öfkesi azap ile beraber nize Rabbı-
hakkınızda ke- gazap indi. Benim- nızdan bir
ürkütücü bir bela
ve gazapla kuşa-
ِ= ِرجْ سbir rics (pislik)..
sinleşti. Allah´ın le öyle bir yığın ku- azab, bir ga-
..
haklarında hiçbir ru isimler üzerinde zab hak oldu.
tılmış durumdası-
nız zaten! dedi.
ِ=وغضبve gazab kanıt indirmediği, mi münakaşa ede- Allah onlara,
..
kendiniz ve ata- ceksiniz ki onları kendinizin ve
Şimdi, Allahın hak-
larında hiçbir delil
=أتجادِلوننِيbenimle mi tartışıyorsunuz larınız tarafından atalarınızla siz atalarınızın.. .. indirmediği, yalnız-
takılmış birtakım koydunuz?! Yoksa taptığı bir ta- ca sizin ve ataları-
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
adlar üzerine kendilerine tapma- kım adlar hak- nızın uydurduğu o
? ِ أسْم..=فِيisimler hakkında
اء ..
benimle tartış- nız için Allah bir kında hiç bir (boş) isimler hak-
=س َميْتموهاadlandırdığı maya mı girişi-
yorsunuz? O
hüccet indirmiş
değil. Bekleyin,
hüccet indir-
memişken be-
kında mı benimle
çekişiyorsunuz? (O
=أ ْنت ِْمsadece sizin ..
halde bekleyin
bakalım, ben de
ben de sizinle be-
raber bekleyenler-
nimle müca-
dele mi edi-
kaçınılmaz olanı)
bekleyin öyleyse;
=وآباؤك ِْمve atalarınızın ..
sizin ile birlikte
bekliyorum.
denim." yorsunuz?
Bekleyin öy-
doğrusu ben de si-
zinle bekleyece-
ِن َزل..=ماindirmediği اّلل َِ =Allah’ın leyse, şüphe- ğim!
siz ben de si-
=بِهاkendileri için .. zinle beraber
bekleyenler-
ِس ْلطان..ن ِْ = ِمhiçbir delil .. denim.
rı ِ=بِرحْ مةbir rahmetle = ِمنَاbizden tardık. Ayetleri- âyetlerimizi inkâr de bulunanları tardık; beri yandan,
,,
mizi yalanlaya- edenleri, imana kurtardık. ayetlerimizi yalan-
=وقط ْعناve kestik ِ=دابِرkökünü rak
,,
inanmamış gelmiş olmayanları Ayetlerimizi layıp inanmayanla-
olanların ise kö- ise sonuna kadar yalan sayıp rıysa son kalıntısı-
كذَبوا,,ِ=الَذِينyalanlayanların künü kuruttuk. helâk eyledik iman etmemiş na kadar silip attık.
(Âyetlerimizi inkâr olanların kö-
ِ=بِآياتِناayetlerimizi edenleri, imana künü kestik.
gelmiş olmayanla- Onlar, zaten
ِمؤْ ِمنِين,,كانوا,,=وماve inanmayacak rın ise hepsini biti- mü´minler de- ,, ,,
rerek arkalarını al- ğillerdi.
olanların
dık).
7. Semud kavmine [Semud] kavmine Semud´a da Ve Semud (toplu-
73
.. ِ ثم..ى
ود َِٰ =و ِإلSemud(kavmin)e de ..
de kardeşleri Sa- de yine kendi kar- kardeşleri Sa- muna da) kardeşle-
=أخاه ِْمkardeşleri lih´i peygamber deşleri Salih'i gön- lih´i. Dedi ki: ri Salihi (gönder-
olarak gönder- derdik. Onlara şöy- Ey kavmim; dik). Ey kavmim!
ِ=صا ِل ًحاSalih’i (gönderdik) ِ=قالdedi dik. ..
Salih onlara le de[di]: "Ey kav- Allah´a ibadet dedi, Yalnızca Al-
dedi ki: ´Ey soy- mim! Yalnız Allah'a edin, sizin için laha kulluk edin;
=ياEy =ق ْو ِِمkavmim daşlarım, Allah´a kulluk edin ki,
kulluk ediniz,
O´ndan başka Ondan başka tan-
O'ndan başka bir hiç bir ilah rınız yok. Rabbi-
=اعْبدواkulluk edin اّلل َِ =Allah’a
.. O´ndan başka ilâhınız yok. Rab- yoktur. Size nizden işte apaçık
bir ilâhımız yok- binizden sizlere Rabbınızdan bir kanıt geldi size:
=ماyoktur =لك ِْمsizin tur. Rabbinizden açık bir mucize açık bir bur- Allaha ait olan bu
size bir belge geldi: Bu işte Al- han gelmiştir. dişi deve bir nişa-
ِ ِإ َٰله..ن ِْ = ِمtanrınız ِ=غيْرهO’ndan başka geldi. Şu Allah´ın lah'ın sizlere âyet İşte size bir nedir sizin için: öy-
..
dişi devesi size olarak gönderilmiş ayet olarak Al- leyse bırakın onu
جاءتْك ِْم..=ق ِْدsize geldi ِ=بيِنةaçık delil bir delildir. Bıra- devesi. Bırakın Al- lah´ın dişi de- Allahın arzında ot-
.. ..
kın onu, Allah´ın lah'ın kırlarında ot- vesi. Onu bı- lasın ve sakın do-
ربِك ِْم..ن ِْ = ِمRabbinizden = َٰه ِذِِهişte şu çayırında otla- lasın. Sakın incite- rakın da Al- kunmayın ona; ..
sın, sakın ona cek gibi dokunma- lah´ın topra- yoksa çok can ya-
ِ=ناقةdevesi اّلل َِِ =Allah’ın =لك ِْمsize bir kötülük etme- yın ki sonra daya- ğında otlasın. kan bir azap yaka-
ً=آي ِةbir mucizedir
..
yin, yoksa acı bir nılmaz bir azâba Ona bir kötü- lar sizi.
azaba çarptırılır- uğrarsınız. lükle dokun-
sınız.´ mayın. Yoksa
=فذروهاbırakın onu ..
sizi elim bir
ْ
ِْ =تأكyesin (içsin)
ل ..
azab yakalar.
ِ ِ أ ْر..=فِيarzından اّلل
ض ِِ َ =Allah’ın
سوها ُّ تم..ِ=ولsakın ona etmeyin .. ..
ِ=بِسوءbir kötülük
..
7.
74
,, =وا ْذكرواdüşünün ki = ِإ ِْذhani Allah´ın sizi Ad Allah'ın lütfunu
,,
Düşününüz ki; Ve hatırlayın, sizi
kavminin yerine anın: Hani sizleri O, sizi Ad nasıl 'Ad (toplumu-
=جعلك ِْمsizi yaptı ِ=خلفاءhükümdarlar geçirdiğini
,,
ve Âd kavminden kavminden nun) yerine getirdi
ovalarında köşk- sonra kendilerinin sonra halifeler O; ve ovalarında
ب ْع ِِد,,ن ِْ = ِِمsonra ِ=عادAd’dan ler edinip dağla- halifeleri kıldı. Yer- yaptı, yeryü- kendinize konaklar
rında yontma ev- yüzünde yurt sahi- züne sizi yer- yükseltip dağlarını
=وب َوأك ِْمve sizi yerleştirdi
,,
ler yaptığınız bir bi etti. Ovalarından leştirdi. Ovala- yontarak evler ya-
,,
bölgeye yerleş- hisarlar ediniyor- rından köşkler pabilesiniz diye
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض tirdiğini hatırlayı- sunuz. Dağlarını yapıyor, dağ- yeryüzünde sizi
nız. Allah´ın ni- evleriniz olmak larından evler nasıl sağlamca
ِ=تت َ ِخذونediniyorsunuz metlerini hatırla- üzere oyuyorsu- yontuyorsu- yerleştirdi. Öyley-
yınız da yeryü- nuz. Allah'ın nimet- nuz. Artık Al- se, anın Allahın
سهو ِلها,,ن ِْ = ِمO’nun düzlüklerinde zünde bozgun- lerini anın, yeryü- lah´ın nimetle- nimetini de yeryü-
,,
culuk yapmaktan zünü haksız yere rini anın. Yer- zünde bozgunculuk
ورا ً =قصsaraylar kesinlikle kaçını- fesada vermeyin." yüzünde fe- yapıp karanlığa yol
nız. sadçılar olarak açmayın.
ِ=وت ْن ِحتونve yontup yapıyorsunuz ,, ,, taşkınlık yap-
mayın.
ِ= ْال ِجبالdağlarını ِ=بيوتًاevler
=فا ْذكرواartık hatırlayın da ,, ,,
ِ ِ ْاْل ْر,,=فِيyeryüzünde
ض
ِ=م ْف ِسدِينbozgunculuk yapıp ,,
7.
75
.. ِ =قdediler ِ= ْالمِلileri gelenler
ال ..
Salih´in kendini Kavmi içinden Onun kavmin-
beğenmiş soy- imanı azametlerine den büyüklük
Güçsüz görülenle-
re karşı küstahça
اسْت ْكبروا..ِ= ِالَذِينbüyüklük taslayan ..
daşları, içlerin- yediremeyen bir taslayan ileri
den iman etmiş cemaat, hakir gö- gelenleri; ken-
büyüklük taslayan
toplumun ileri ge-
ق ْو ِم ِِه..ن ِْ = ِمkavminden horlanmışlara, rülenlere, o arala- dilerine hor
ezilenlere rında iman etmiş görünenlere
lenleri inananlara:
Siz Salihin (gerçek-
ض ِعفوا ْ اسْت..ِ= ِللَذِينzayıf görülen ..
´Salih´in Rabbi olanlara dediler ki: içlerinden
tarafından gön- "Mabudu tarafın- iman edenle-
ten) Rabbinin ka-
tından gönderildi-
ِْ = ِلمkimselere ِ=آمنinanan
ن derildiğini biliyor dan Salih'in pey- re: Siz; Sa- ğinden emin misi-
musunuz?´ dedi- gamber gönderil- lih´in gerçek- niz? dediler. Onlar
= ِم ْنه ِْمiçlerinden ler. Onlar da diğini biliyor musu- ten Rabbı ta- da: Elbette inanıyo-
´Evet, biz onun nuz?" Bunlar rafından gön- ruz onun getirdiği
ِ=أت ْعلمونsiz biliyor musunuz? .. .. aracılığı ile gön- "Kendisiyle her ne derilmiş oldu- habere diye cevap
derilen mesaja gönderilmişse biz- ğuna inanıyor verdiler.
َِ =أgerçekten =صا ِل ًحاSalih’in
ن inanıyoruz´ dedi- ler ona kat'iyyen musunuz?
ler. inanmaktayız" ce- dediler. Onlar
ِ=مِ ْرسلgönderildiğini ن ِْ = ِمtarafından vabını verdiler. da dediler ki:
Doğrusu biz,
=ربِ ِِهRabbi =قالواdediler onunla gönde-
rilene inanıyo-
= ِإنَاdoğrusu biz ..
ruz.
ِأ ْر ِسل..=بِماgönderilene =بِ ِِهonunla
ِ=مؤْ ِمنونinananlarız
7. Kendini beğen- İmanı azametlerine Büyüklük tas- Büyüklük peşinde
76
,, ِ =قdediler
ال mişler de onlara yediremeyenler: layanlar dedi- olanlarsa: Bakın
ْ َ
اسْتكبروا,,ِ=الذِينbüyüklük taslayanlar ´Biz sizin inandı- "O sizin inandığı- ler ki: Biz,
,,
dediler, sizin o ka-
ğınızı inkâr edi- nızı bizler kat'iyyen doğrusu sizin dar emin olduğu-
= ِإنَاşüphesiz biz ,,
yor, reddediyo- inkâr etmekteyiz" iman ettiğinizi
ruz´ dediler. dediler, inkar edenle-
nuz şeyi biz asla
doğru bulmuyoruz!
آم ْنت ِْم,,= ِبالَذِيsizin inandığınızı ,,
riz.
ِْ = ِإeğer
ت ِعدنا..=بِماbizi tehdid ettiğini ن .. ..
azabı!
ِ=ك ْنتisen
ِ ْالم ْرس ِلين..ِ= ِمنelçilerden
7.
78
,, =فأخذتْه ِمhemen onları yakaladı ,, ,,
Bu arada ani bir
yer sarsıntısına
Bunun üzerine zel-
zeleye tutularak
Bu yüzden on- Derken bir deprem
ları şiddetli bir ansızın yakalayı-
ِالرجْ فة َ =o sarsıntı
,,
tutuldular da ol-
dukları yerde yı-
sabahleyin yurtla-
rında cansız çökü-
sarsıntı tutu- verdi onları ve
verdi de yurt- kendi evlerinde
صبحوا ْ =فأçökekaldılar ğılıp kalıverdiler. vermiş bulundular. larında dizüstü cansız seriliverdi-
çöken kimse- ler.
د ِار ِه ِْم,,=فِيyurtlarında ler oldular.
7.
79
.. ِ=فتولَ َٰىöteye döndü =ع ْنه ِْمonlardan
..
Bunun üzerine Artık onlardan yü- O da onlardan
Salih, onlara sırt zünü çevirip şu yüz çevirdi ve
Ve (Salih) onlardan
yüz çevirdi: Ey
ِ=وقالve dedi =ياEy =ق ْو ِِمkavmim
..
çevirdi ve ´Ey sözleri söyledi: "Ey dedi ki: Ey
soydaşlarım, si- kavmim! Ben Rab- kavmim; an-
kavmim! dedi, ger-
çek şu ki, ben
=لق ِْدmuhakkak ze Rabbimin bimin vahyini sizle- dolsun ki ben,
mesajını ilettim, re tamamıyla tebliğ size Rabbımın
Rabbimin mesajla-
rını ilettim ve gü-
=أبْل ْغتك ِْمben size duyurdum .. ..
size öğüt verdim, etmiş ve sırf hayrı- vahyettiğini
fakat siz öğüt nız için uğraşmış bildirdim ve si-
zelce öğüt verdim
size; (ama) siz gü-
ِ= ِرسالةmesajlarını =ربِيRabbimin verenlerden hoş- idim, lâkin siz hay- ze öğüt ver- zel öğüt verenleri
lanmıyorsunuz´ rınızı isteyenlerden dim. Ne var ki sevmediniz.
ِ=وِنصحْ تve öğüt verdim =لك ِْمsize .. .. dedi. hoşlanmıyorsu- siz, öğüt ve-
nuz." renleri sevmi-
ِْ =و َٰل ِكfakat
ن yorsunuz.
7.
,,
ً =ولوve Lût’u da (gönderdik)
ْطا ِإ ْذ ِإ ِذ Lût´u da pey-
,,
Hani bizler Lût'u Lüt´u da. Hani Ve Lut(u hatırlayın
,, ,,
80 gamber olarak gönderdik de kav- o, kavmine ki, hani o) kavmine
ِ ق
ال =dedi,,ki ِلق ْو ِم ِِه
=kavmine
gönderdik. O
soydaşlarına
mine dedi ki: "Siz- demişti ki: şöyle demişti:
den önce hiç kim- Sizden önce Dünyada sizden
ِأتأْتون =siz,,mi,,yapıyorsunuz? dedi ki: «Sizler senin işlemediği bir dünyalarda hiç önce hiç kimsenin
daha önce dün- şenaati mi işliyor- kimsenin yapmadığı iğrenç-
ِاحشة ِ ْالف
=fuhşu yada hiç kimse- sunuz? (Âlemler- yapmadığı likleri mi işleyecek-
nin işlemediği bir den hiçbirinin işle- hayasızlığı mı siniz?
ما سبقك ِْم بِها
,, ,, =sizden,,önce,,yapmadığı fuhuş türünü mü mediği bir şenaati yapıyorsunuz?
işliyorsunuz? mi işliyorsunuz?)
ِن أحد
,, ِْ ِم
=hiç,,kimsenin
7.
83
.. ِ =فأ ْنجيْنbiz de onu kurtardık
اه .. .. ..
Lût´u ve eşi dı- Bizler de kendisini
şındaki yakınla- iman eden ehliyle
Bunun üzerine Bunun üzerine
Biz de, hem onun ve geride ka-
ِ=وأ ْهلهve ailesini ل
.. َِ = ِإyalnız rını kurtardık. Eşi beraber kurtardık,
ise geride kalıp yalnız karısını bı-
onu, hem de lanlar arasında bu-
ehlini kurtar- lunan karısı dışın-
ِ= ْامرأتهkarısı ت ِْ =كانoldu helak olanlardan raktık ki o kalan-
oldu. lardan idi.
dık. Ancak ka- da yandaşlarını
rısı, geride ka- kurtardık.
ِ ْالغا ِب ِرين..ِ= ِمنgeride kalanlardan ..
lanlardan ol-
du.
7. Onların üzerine Sonra da üzerleri- Onların üzeri- Bu arada, (helak
84
,, =وأ ْمط ْرناve yağdırdık ,,
müthiş bir yağ- ne azap yağmuru ne öyle bir edici) bir yağmur
=عل ْي ِه ِْمüzerlerine ِ=مط ًراbir yağmur ,,
mur yağdırdık.
Gör bakalım,
yağdırdık. Seyret
mücrimlerin âkıbeti
yağmur yağ- yağdırdık berikile-
dırdık ki; bir rin üzerine: İşte gö-
=فا ْنظ ِْرbak ِ=كيْفnasıl ِ=كانoldu günahkârların
sonu nasıl oldu?
nasıl oldu? bak, işte suç- rün, günaha gömü-
luların sonu lüp gidenlerin ba-
ِ=عاقِبةsonu ِ= ْالمجْ ِر ِمينsuçluların nasıl olmuştur. şına geleni!
ِ=كانoldu ِ=عاقِبةsonu
ِ= ْالم ْف ِسدِينbozguncuların
7.
87
.. ِ=و ِإ ْنeğer ِ=كانise Eğer içinizden Sizlere tebliği için Eğer içinizden
bir grup benim gönderdiğim vahye bir kısmı be-
Madem ki, aranız-
da, getirdiğim ha-
ِ=طائِفةbir kısmı = ِم ْنك ِْمiçinizden
..
aracılığım ile içinizden bir takımı nimle gönderi-
gönderilen me- inanır, bir takımı lene inanmış,
bere inanan bir
topluluk yanında
=آمنواinanmış saja inanırken inanmazsa, Allah bir kısmı da
diğer bir grup aramızda hükmü- inanmamışsa;
bir de inanmayan
bir topluluk var, öy-
بِ ِِه..ِأ ْر ِس ْلت..=بِالَذِيbenimle gönderile ..
buna inanmamış nü verinceye kadar Allah, aranız-
ise, Allah´ın sabredin ki, O daki hükmü
leyse bu içinden
çıkılması zor du-
ne ِ=وطائِفةbir kısmı da .. .. aramızda hüküm hâkimlerin en âdi- verinceye ka- rumda sabredin, ta
vereceği güne lidir. dar sabredin. ki aramızda Allah
يؤْ ِمنوا..=ل ِْمinanmamış ise .. kadar sabredi- O; hüküm ve- hükmedinceye ka-
niz, o hüküm ve- renlerin en dar: çünkü O,
صبِروا ْ =فاsabredin ى َِٰ َ =حتkadar renlerin en iyisi- hayırlısıdır. hükmedenlerin en
dir. hayırlısıdır.
ِ=يحْ كمhükmedinceye اّلل َِ =Allah
ِ=بِْينناaramızda ِ=وهوO
ِ=خيْرen iyisidir
..
7.
89
.. ِ=ق ِدmuhakkak =ا ْفتريْناatmış oluruz ..
Allah bizi sizin
dininizden kur-
Allah bir kere bizle- Allah, bizi on- Çünkü, ba-
ri ondan kurtar- dan kurtardık- kın,kalkıp yeniden
=علىüzerine اّلل َِِ =Allah’ın tardıktan sonra
tekrar ona dö-
mışken yine sizin tan sonra yine sizin yolunuza dö-
dininize dönersek sizin dininize necek olsaydık -
=ك ِذبًاyalan ن ِْ ِ=إeğer nersek Allah´a
yalan yere iftira
Allah'a karşı ne dönecek olur- hem de Allah bizi
büyük bir iftirada sak; doğrusu ondan kurtardıktan
=عدْناtekrar ona dönersek.. ..
atmış oluruz.
Rabbimiz Allah
bulunmuş oluruz! Allah´a karşı sonra- o zaman,
Allah, O bizim yalan uydur- Allaha düpedüz ya-
ِملَ ِتك ِْم..= ِفيsizin dininize ِ=ب ْعدsonra .. dilemedikçe bir Rabbimiz dileme- muş oluruz. lan yakıştırmış
daha sizin dini- dikçe bizim için Rabbımız olan olurduk. Rabbimiz
ن َجانا..= ِإ ِْذbizi kurtardıktan اّلل
.. َِ =Allah nize dönmemiz ona dönmek yok. Allah´ın dile- Allah bunu bizden
sözkonusu de- Rabbimizin ilmi mesi bir yana, istemediği sürece,
ِ= ِم ْنهاondan ğildir. Rabbimi- herşeyi kuşatmış, O´na dönme- bizim sizin yolunu-
zin bilgisi her bizler ancak O'na miz bizim için za dönmemiz asla
ِيكون..=وماmümkün değildir .. şeyi kapsamına dayanmaktayız. Yâ olacak şey doğru olmaz. Rab-
almıştır. Sırf Al- Rabbe'l-âlemîn! değildir. Rab- bimiz sınırsız bilgi-
=لناbizim için ِنعود..ن
.. ِْ =أdönmemiz lah´a dayanırız Kavmimizle bizim bımızın ilmi siyle her şeyi ku-
biz. Ey Rabbi- aramızda hak ile her şeyi ku- şatmıştır; biz de
=فِِيهاona ل َِ = ِإdışında miz, soydaşları- hükmet ki, Sen şatmıştır. An- güvenimizi Allaha
mız ile aramız- hâkimlerin en âdili- cak Allah´a bağışlamışız. Ey
ِيشاء..ن ِْ =أdilemesi اّلل َِ =Allah daki anlaşmazlı- sin!" dayanıp gü- Rabbimiz, bizimle
ğı sen hak uya- vendik biz. kavmimiz arasında
ِ=ربُّناRabbimiz ِ=و ِسعkuşatmıştır rınca çözüme Rabbımız, hak neyse, ortaya
bağla. Çünkü kavmimizle bi- çıkar; çünkü hakkı
=ربُّناRabbimiz ِش ْيء..ل َِ =كher şeyi ..
anlaşmazlıkları zim aramızda ortaya çıkaranların
ِ= ِع ْل ًماbilgice ِاّللَِ ..=علىAllah’a en iyi çözüme
bağlayan sen-
Sen, hak ile en hayırlısı Sensin!
hüküm ver.
ِ=تو َك ْلناbiz dayanmışız
..
sin!´ Sen, hüküm
verenlerin en
=ربَناRabbimiz ح ِْ =ا ْفتaç(ığa çıkar) ..
hayırlısısın.
=بيْنناbizimle ِ=وبيْنarasındakini
=ق ْو ِمناkavmimizin ق ِِ =بِ ْالحgerçekle
ِ=وأ ْنتmuhakkak ki sen .. ..
ِ=خيْرen iyisisin
..
7.
90
,, ِ =وقdediler ki ِ= ْالمِلileri gelenler
ال ,, ,,
Soydaşlarının Kavminden küfür Kavminden
ileri gelenleri içinde bulunan küfretmiş olan
Ne var ki, kavimleri
arasından, hakkı
كفروا,,ِ=الَذِينinkâr eden ,,
´eğer Şuayb´a cemaat ise "Yemin ileri gelenler
uyarsanız, kesin- ederiz, Şuayb'e dediler ki: Şu-
inkara şartlanmış
olan elebaşları,
ق ْو ِم ِِه,,نِْ = ِمkavminden ن
ِِ =ل ِئeğer likle hüsrana uğ- uydunuz mu, hiç ayb´a uyarsa-
rar, mahvolursu- şüphe yok hüsrana nız; andolsun
(Şuaybın yandaşla-
rına:) Doğrusu,
=اتَب ْعت ِْمuyarsanız =شع ْيبًاŞu’ayb’e nuz´ dediler. düştünüz gitti" de- ki siz, o za-
diler. man hüsrana
eğer Şuayba uyar-
sanız, bilin ki, kay-
= ِإنَك ِْمmuhakkak siz ,, uğrayanlar- bedenlerden ola-
dansınız. caksınız! dediler.
ِلخا ِسرون,,= ِإذًاziyana uğrarsınız ,,
7.
91
.. =فأخذتْه ِمderken onları yakalayıverdi .. ..
Bu arada ani bir
yersarsıntısına
Bunun üzerine zel-
zeleye tutularak
Bunun üzerine Derken, bir deprem
onları sarsıntı onların işini bitirdi:
ِالرجْ فة َ =o müthiş sarsıntı
.. ..
tutuldular da ol-
dukları yerde yı-
sabahleyin yurtla-
rında cansız çökü-
yakalayıverdi. kendi evlerinde
Ve yurtlarında cansız olarak yere
صبحوا ْ =فأçökekaldılar ğılıp kalıverdiler. vermiş bulundular. dizüstü çöken- serilip kaldılar.
ler oldular.
د ِار ِه ِْم..=فِيyurtlarında
ِ=جاثِ ِمينdiz üstü ..
7.
92
,,كذَبوا,,ِ=الَذِينyalanlayanlar Şuayb´ı yalanla- Şuayb'i yalancı çı- Şuayb´ı yalan- Onlar ki Şuaybı ya-
yanlar, sanki karanlar güyâ ora- layanlar, zaten lancı çıkarmak is-
=شع ْيبًاŞu’ayb’i ن ِْ =كأsanki gibi oldular yurtlarında hiç da hiç mesken yurtlarında hiç teyen kimselerdi:
,,
oturmamış gibi tutmamışlardı. Şu- oturmamış gi- Sanki orada hiç
,,
7.
93
.. ِ=فتولَ َٰىöteye döndü =ع ْنه ِْمonlardan
..
Bunun üzerine Artık onlardan yü-
Şuayb onlara sırt zünü çevirip şu
Bunun üzerine Ve sonunda Şu-
onlardan yüz ayb, onların yanın-
ِ=وقالdedi =ياEy =ق ْو ِِمkavmim çevirdi ve ´Ey sözleri söyledi: "Ey
soydaşlarım, si- kavmim! Biliyorsu-
çevirdi ve dedi dan dönüp gider-
ki: Ey kavmim; ken: Ey kavmim!
=لق ِْدandolsun ze Rabbimin nuz ki Rabbimin
mesajlarını ilet- vahyini ben size
andolsun ki dedi, gerçek şu ki,
ben, Rabbı- ben size Rabbimin
=أبْل ْغتك ِْمben size duyurdum
.. ..
tim, öğüt verdim, tamamıyla tebliğ
şimdi kâfir bir ettim, hem sizin
mın bana buyruklarını tebliğ
vahyettiklerini ettim ve güzelce
ِِ = ِرسالmesajlarını
ت topluma nasıl ancak hayrınıza size bildirdim. öğüt verdim: artık
acıyabilirim?´ uğraştım. Kâfir bir Ve öğüt ver- ben nasıl (sizin gi-
=ربِيRabbimin dedi. kavme de nasıl! dim. Öyleyse bi) hakkı inkar
acıyayım? (Allah'ı ben, küfreden- eden bir topluluk
ِ=ونصحْ تve öğüt verdim =لك ِْمsize .. .. tanımayan bir ler kavmine için yas tutup ke-
kavme de nasıl nasıl tasalanı- derleneyim?
acırım?) rım?
Kelime Meali (Süleyman Ateş) Fî Zılâl-il Kur'an M. Âkif Ersoy İbn Kesir Muhammed Esed
ِق ْوم..ى
َِٰ =علbir kavme ِ=كافِ ِرينkâfir
..
7.
94
,, أ ْرس ْلنا,,=وماbiz gönderdiysek Peygamber
,,
Bizler hangi yurda
gönderdiğimiz bir peygamber
Biz, hangi ka-
sabaya bir
BİZ hiçbir topluma
peygamber gön-
ِق ْرية,,=فِيhangi ülkeye her ülkenin hal- gönderdikse mut-
,,
kını, ola ki, bize lak halkını imana
peygamber
gönderdiysek;
dermemişizdir ki
belki kibirlerinden
ِن ِبي,,ن ,,َِ = ِإmutlaka yalvarırlar
ِْ = ِمbir peygamber ل diye, boyun eğsinler di-
mutlaka sıkıntıla- ye kıtlığa, kırana
yalvarıp ya-
karsınlar diye,
sıyrılırlar diye onla-
rı darlıkla, sıkıntıyla
=أخ ْذناsıkmışızdır =أ ْهلهاonun halkını rauğrattık.
ve belalara uğrattık. ,,
ora halkını
mutlaka darlık
denemiş olmaya-
lım.
ِِ = ِب ْالبأْسyoksulluk
اء ve sıkıntıya
uğratmışızdır.
ِِ =والض ََرve darlıkla =لعلَه ِْمdiye
اء ,,
7.
95
.. ِ=ث َمsonra =بد َْلناdeğiştirip getirdik Sonra kötü gün- Sonra o musibetin Sonra kötülü- Sonra o darlığı ge-
..
leri iyi günlerle yerine refah verdik. ğün yerine iyi- nişliğe çevirmişizdir
ِ=مكانyerine سيِئ ِِة َ =الkötülüğü değiştirdik de Bunun üzerine ço- lik koyduk. Ni- ki refahı tatsınlar
sayıca çoğaldılar ğaldılar da "Atala- hayet çoğaldı- da (kendi kendile-
ِ= ْالحسنةiyilik ى َِٰ َ =حتta ki ve: «Atalarımız rımıza hem sıkıntılı lar ve; atala- rine): Atalarımız da
..
da hem sıkıntılı günler uğramış, rımıza da fa- darlık ve sıkıntıya
=عف ْواçoğaldılar =وقالواve dediler hem de sevinçli hem ferahlı günler" kirlik, şiddet, düşmüşler (ve ge-
..
günler geçirmiş- demeye başladılar. hastalık, iyilik nişliği görmüşler)di
=ق ِْدmuhakkak س َِ =مdokunmuştu lerdi» dediler. Bizler de haberleri ve genişlik desinler, işte ancak
Bunun üzerine yokken kendilerini dokunmuştu, bundan sonradır ki,
=آباءناatalarımıza da ِ=الض ََراءdarlık onları hiç um- ansızın helâk ettik. dediler. Bunun kendileri daha (ne
..
madıkları bir sı- üzerine Biz de olup bittiğinin) far-
ِس َراء َ =والve sevinç .. rada ansızın ya- onları kendile- kına varmadan, on-
kalayıverdik.» rine farkına ları kıskıvrak yaka-
=فأخ ْذناه ِْمbiz de onları yakaladık
.. .. .. varmadan an- ladık.
sızın yakala-
ً=ب ْغت ِةansızın yıverdik.
rken
7.
96
,, ِ=ول ْوşayet ن َِ =أelbette ِ=أ ْهلhalkı Eğer o ülkelerin
halkları iman
Eğer o yurtların Şayet kasaba- Oysa bu toplumla-
sahipleri imana ge- ların halkı, rın insanları imana
َِٰ (= ْالقرO) ülkelerin =آمنواinanıp
ى ,,
edip kötülükler-
den sakınsalar-
leydiler, isyandan inanmış ve erip de Bize karşı
çekineydiler, Bizler sakınmış olsa- sorumluluk bilinci
=واتَق ْواkorunsalardı =لفتحْ ناaçardık dı, göğün ve ye-
rin bereket kapı-
kendilerine gökler- lardı; elbette taşıyor olsalardı
den, yerden bol bol üzerlerine onların önünde gö-
=عل ْي ِه ِْمüzerlerine ِ=بركاتbolluklar larını yüzlerine
açardık. Fakat
bereketler verirdik. gökten ve ğün ve yerin bol-
Lâkin peygamber- yerden bere- luklarını açardık:
ِِ سم
اء َ ال,,ِ= ِمنgökten yalanladılar, biz lerimizi yalancı çı- ketler açardık. ama gerçeği yalan-
de onları işledik- kardılar, bizler de Fakat onlar lamaya kalktılar ve
ِ ِ =و ْاْل ْرve yerden ن
ض ِْ =و َٰل ِكfakat
,, lerinin cezasına kazandıkları isya- yalanladılar. Biz de (kendi) ya-
çarptırdık. na karşılık onları Biz de bunun pıp ettiklerinden
=كذَبواyalanladılar helâk ettik. üzerine onları, ötürü onları kıskıv-
yaptıklarından rak yakaladık.
=فأخ ْذناه ِْمbiz de onları yakaladık ,, ,, ,, dolayı yakala-
yıverdik.
ِي ْك ِسبون,,كانوا,,=بِماkazandıklarıyla
7.
97
.. ِ =أفأ ِمPeki emin midirler? ِ=أ ْهلhalkı Acaba
ن ..
o ülkele- Acaba şu yurtların Kasabaların O halde, artık han-
..
rin halkları gece- sahipleri azâbımı- halkı; kendileri gi toplumun insan-
َِٰ (= ْالقرo) ülkelerin
ى ..
leyin uyurlarken zın yatma vaktinde geceleyin
başlarına aza- gelip kendilerini uyurlarken,
ları, azabımızın,
geceleyin daha on-
يأْتِيه ِْم..ن
ِْ =أkendilerine gelmeyeceğinden bımızın gelme- uyurlarken basma- azabımızın
yeceğinden
..
lar uykudayken an-
yacağından emin- onlara gelip sızın başlarına
=بأْسناazabımızın =بياتًاgeceleyin emin midirler? ler mi? çatmasından kopmayacağından
emin mi oldu- emin olabilirler?
=وه ِْمonlar ِ=نائِمونuyurlarken lar?
ِيسْمعون,,ِ=لhiç işitmezler ,,
7.
101
.. ِ =تِ ْلişte o ى
ك .. َِٰ = ْالقرülkeler İşte şu ülkeler Yâ Muhammed! İş- İşte o kasaba- Sana içlerinden
var ya, hani sa- te o yurtların başı- ların haberle- bazılarının kıssala-
ُِّ =نقanlatıyoruz ِ=عليْكsana
ص na onlara ilişkin na gelenlerden sa- rinin bir kısmı- rını anlattığımız bu
bazı tarihi olayla- na Bizler hikâye nı sana anlatı- (önceki) toplumlara
ِأنبائِها..ن ْ ِْ = ِمonların haberlerinden rı anlatıyoruz. ediyoruz. Evet,
..
yoruz. Andol- kendi içlerinden çı-
Bunlara pey- bunların peygam- sun ki; pey- kan elçiler, gerçek-
=ولق ِْدandolsun gamberleri açık berleri kendilerine gamberleri; ten de hakkın ne
belgeler, muci- açık mucizeler ge- onlara apaçık olduğu yolunda
=جاءتْه ِْمonlara getirmişlerdi .. zeler getirmiş- tirmişti. Bununla burhanlar ge- apaçık belgeler,
lerdi. Fakat mu- beraber önceden tirdi de, önce- burhanlar getirmiş-
=رسله ِْمelçileri ت ِِ =بِ ْالبيِناaçık deliller cizelerden önce inkâr ettiklerine bir leri yalanladık- lerdi; ama onlar, bir
..
yalanladılar! Me- türlü inanacakları larından kere yalan saydık-
ِليؤْ ِمنوا..كانوا..=فماfakat inanmak ist sajlara inanma- yoktu. Allah kâfirle- inanmadılar. ları şeye (bir daha)
.. ..
ları sözkonusu rin kalplerini işte İşte böyle mü- inanmak istemedi-
emediler =بِماötürü olmadı. İşte Al- böyle mühürler. hür basar Al- ler. İşte bunun
lah kafirlerin lah kafirlerin içindir ki, Allah, ha-
=كذَبواyalanladıklarından kalplerini böyle kalblerine. kikati inkar edenle-
ِقبْل..ن َٰ
ِْ = ِمönceden ِ=كذ ِلكişte böyle
mühürler.
..
rin kalplerine mü-
hür vuruyor.
7.
103
.. ِ=ث َمsonra =بعثْناgönderdik Sonra bu pey- Sonra onların ar-
gamberlerin ar- kasından Mûsa’yı
Sonra onların
ardından Mu-
Ve bu (önceki top-
lumlardan) sonra
ِْ = ِمardlarından
ب ْع ِد ِه ِْم..ن kasından Mu- âyetlerimizle bera-
sa´yı ayetlerimiz ber olarak Fira-
sa´yı ayetleri-
mizle Fira-
Firavunun ve onun
soylular çevresine
َِٰ =موسMusa’yı = ِبآياتِناayetlerimizle
ى ile Firavun´a ve vun'a ve cemaati-
yakın adamları- ne yolladık. Tuttu-
vun´a ve er-
kanına gön-
Musayı ayetlerimiz-
le gönderdik; onları
ِفِ ْرع ْون..ى َِٰ = ِإلFir’avn’a na gönderdik, lar onları inkâr etti-
fakat onlar ayet- ler. Seyret müfsit-
derdik. Onlar
buna karşı
inatla reddettiler ve
bak, nasıl oldu so-
=وملئِ ِِهve onun ileri gelenlerine
.. .. .. lerimize karşı za- lerin âkıbeti nasıl haksızlık etti- nu bu bozguncula-
limce bir tutum olacak! ler. Bir bak ki; rın!
=فظلمواhaksızlık ettiler .. takındılar. Gör fesadçıların
bakalım, boz- sonu nice ol-
ِ(= ِبهاayetlerimize) =فا ْنظ ِْرfakat bak .. guncuların sonu du?
nice oldu?
ِ=كيْفnasıl ِ=كانoldu ِ=عاقِبةsonu
ِ= ْالم ْف ِسدِينbozguncuların
7. Musa dedi ki; Mûsa dedi ki: "Ey Musa dedi ki: Musa: Ey Firavun!
104
,, ِ =وقdedi ki ى
ال َِٰ =موسMusa =ياEy
,,
«Ey Firavun, ben Firavun! Haberin Ey Firavun; dedi, gerçek şu ki,
ِ=فِ ْرع ْونFir’avn =إِنِيmuhakkak ben ,,
tüm varlıkların olsun, ben Rab-
Rabbi tarafından bü'l-âlemîn tara-
ben, alemlerin ben alemlerin
Rabbından Rabbinden bir elçi-
ِ=رسولbir elçiyim ن ِْ = ِمtarafından
,,
gönderilmiş bir fından gönderilmiş
peygamberim.» peygamberim."
gönderilmiş bir yim;
peygamberim.
ِِ =رRabbi ِ= ْالعال ِمينalemlerin
ب
7. bana Allah hak- Allah'a karşı hak- Bana yaraşan; bana düşen, Allah
105
.. ِ =ح ِقborçtur ى
يق َِٰ =علbenim üzerime ..
kında sadece tan başka bir şey Allah hakkın- hakkında gerçek-
ِأقول..ِل..ن ِْ =أsöylememem doğruyu söyle- söylememek bana da haktan ten başka bir şey
mek yaraşır. Si- yakışır. Rabbiniz- başkasını söy- söylememektir. İşte
=علىkarşı اّلل َِِ =Allah’a ze Rabbinizden den sizlere açık lememektir. size Rabbinizden
açık bir belge, mucizeler getirdim. Size, Rabbı- apaçık burhanla
َِ = ِإbaşkasını ق
ل َِ = ْالحgerçekten bir mucize getir- Benî İsrail'i benim- nızdan apaçık çıkıp geldim: Öy-
dim, İsrailoğulla- le beraber gönde- bir burhan ge- leyse bırak artık,
=ق ِْدandolsun = ِجئْتك ِْمsize getirdim .. rı´nı benimle receksin." tirdim. Artık İs- İsrailoğulları be-
gönder. (Serbest railoğullarını nimle gelsinler!
ِ=بِبيِنةaçık bir delil
.. .. bırak.) benimle bera-
ber gönder.
ربِك ِْم..نِْ = ِمRabbinizden
ِْ =فأ ْر ِسartık gönder ِ=م ِعيbenimle
ل ..
=بنِيoğullarını ِ=إِسْرائِيلİsrail
7.
106
,, ِ (=قFir’avn) dedi ن
ال ِْ = ِإeğer
,,
Firavun: Eğer O da "Madem ki Dedi ki: Şayet
doğru söylüyor- mucize getirmişsin, sen, bir ayet
(Firavun): Bir işa-
ret, bir alamet ge-
ِ=ك ْنتisen ِ= ِجئْتgetirmiş san ve getirdiğin eğer doğru söyle- getirdinse;
bir mucize varsa yenlerden isen göster onu,
tirdiysen, göster
bakalım; tabi,doğru
ِ= ِبآيةbir ayet ت
,, ِِ ْ =فأgöster bakalım ,,
onu göster baka- göster bakalım!" eğer sadıklar-
lım, dedi. dedi. dan isen.
sözlü biriysen! de-
di.
=ِِبهاonu ن ِْ = ِإşayet ِ=ك ْنتisen
ِصا ِد ِقين
َ ال,,ِ= ِمنdoğru söyleyenlerden ,,
7.
107
.. ِ=فأ ْلق َٰىbunun üzerine attı .. ..
bunun üzerine
Musa, elindeki
Bunun üzerine
asasını yere bırak-
Bunun üzerine Bunun üzerine
asasını bırak- (Musa), asasını ye-
ِ=عصاهasasını =فإِذاbirden ِ= ِهيo değneği yere at-
tı, değnek o an-
tı. Bir de baktılar ki
koskoca bir yılan
tı. Bir de ne re bıraktı: Oo! (bir
görsünler; o, de ne görsünler!)
ِ=ث ْعبانbir ejderha (oluverdi)
.. ..
da sahici bir yı-
lan oluverdi.
kesilmiş! apaçık bir ej- düpedüz bir yılan-
derhadır. dı, bu;
ِ=مبِينaçıkça
7. Ve elini yeninin Elini koynundan Elini çıkardı, Ve (sonra) elini yu-
108
,, ِ =ونزve (böğründen) çıkardı
ع ,, ,,
altından çıkardı, çıkardı, bir de gör- ne görsün; o karı kaldırdı: Oo!
ِ=يدهelini =فإِذاbirden ِ= ِهيo bakanlar onun
ak bir parıltı saç-
düler ki bakanların
karşısında nur ol-
da bakanlara
bembeyaz.
Bir de baktılar,
bembeyaz, ışıl ışıl!
ِ=بيْضاءbembeyaz parlayıverdi ,,
tığını gördüler. muş ağarıyor!
7.
109
.. ِ =قdediler ki ِ= ْالمِلileri gelenler
ال .. ..
Firavun´un ileri
gelen soydaşları
(109-110) Firavu- Firavun´un Firavunun uyrukları
nun kavminden bir kavminden ile- arasında ileri ge-
ِْ = ِمkavminden
ق ْو ِِم..ن dediler ki, Bu
adam bilgili bir
cemaat "Bunun si- ri gelenler: lenler Doğrusu, çok
zi yurdunuzdan çı- Doğrusu bu, şey bilen usta bir
ِ=فِ ْرع ْونFir’avn ن َِ = ِإmuhakkak büyücüdür.» karmak isteyen us- bilgin bir sihir- sihirbazmış bu de-
ta bir sihirbaz ol- bazdır, dedi- diler,
= َٰهذاbu ِاحر ِ =لسbir büyücüdür ..
duğunda şüphe
yok, ne rey vere-
ler.