Professional Documents
Culture Documents
İçindekiler
1
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
2
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Accept ve Except
İngilizce’de “accept” kelimesi
To except İngilizce’de “dışında” veya “haricinde” anlamına gelir ve hem bağlaç hem de
edat olarak cümlelerde kullanılabilir. Birkaç örneğe bakalım.
3
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Özetle;
4
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Ago” ve “Before” kelimeleri kafa karıştırabiliyor ve duruma göre “before” veya “ago”
kullanman lazım. Öncelikle bu kelimelerin anlamlarına bakalım.
"Ago" kelimesi de, "before" kelimesi de "önce" anlamına geliyor. Peki hangisi, ne
zaman kullanılır?
Ago ve Before
Eğer şu andan yani şimdiki zamandan geçmiş zamana kadar bir süre dilimi
belirtiyorsan, “ago” kullanmalısın; 5 yıl önce, 10 dakika önce, 1 saat önce… Bu
ifadelerin hepsinde “ago” kullanılır.
"Before" ise zaman dilimi belirtmediğinde kullanılır. Mesela, "Onu daha önce
gördüm." dediğinde, "I have seen him before." demelisin.
"Before", geçmişte bir olaydan önce yaşanmış başka bir olayı belirtmek istediğinde de
kullanılır. Mesela, "The train left ten minutes before I came to the station." yani
"Tren, ben istasyona gelmeden 10 dakika önce kalktı."
Burada geçmişte bir olaydan bahsediyorum; yani istasyona gelmemden. Fakat bundan
önce olan bir olayı belirtiyorum. "Tren bundan 10 dakika önce kalktı.".
Birkaç karışık örnek yapalım. Böylece aradaki farkı daha iyi anlayacaksın.
5
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Bu cümlede şu andan geçmişe bir zaman dilimi belirttiğin için “ago” kullanmalısın. "I
came here 3 minutes ago.".
Peki "Daha önce birlikte çalıştık." cümlesinde “ago” mu kullanılır, "before" mu?
Bu cümlede geçmişe yönelik bir zaman dilimi belirtmediğin için "before" kullanarak
“We have worked together before.” demelisin.
Peki "Saat 3'ten önce ödevi bitirmeliyiz." cümlesinde "ago" mu kullanılmalı, "before"
mu?
Bu cümle şu andan geçmişe bir zaman dilimi belirtmediği için “ago” kullanamazsın.
Gelecekte bir saatten önce ödevin bitmesi gerektiğini söylüyorsun. Cümle “We have to
finish the homework before 3 o’clock." olmalı.
"5 sene önce İstanbul’a geldim." cümlesine bakalım. Burada "ago" mu kullanılmalı,
"before" mu?
Bu cümlede şu andan geçmişe yönelik bir zaman dilimi belirttiğin için yani "5 yıl önce"
dediğin için "ago" kullanmalısın ve “I came to Istanbul 5 years ago” demelisin.
Sırada "O gelmeden önce işi bitirdik." cümlesi var. Burada “ago” mu kullanılmalı,
“before” mu?
Burada geçmişe yönelik bir zaman dilimi belirtmiyorsun. Geçmişte olan bir olaydan
önce olan başka bir olay belirtiyorsun. O yüzden “before” kullanmalısın ve “We
6
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Son olarak "İki yıl önce tanıştık." cümlesine bakalım. Burada “ago” mu kullanman lazım,
“before” mu?
Bu cümlede geçmişe yönelik bir zaman dilimi belirttiğin için "ago" kullanman lazım.
"We met two years ago.".
Ek Örnekler
8
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Aim, goal, purpose ve objective kelimelerinin hepsi “amaç veya hedef” anlamına
geliyor. Fakat belli durumlara göre kelimeler arasında tercih yapman lazım ve
kullandığın kelimeye göre anlam biraz değişebiliyor.
Öncelikle her kelimenin hangi durumlarda kullanıldığına bakalım ve daha sonra örnek
cümlelere geçelim.
Örneğin;
Sıradaki kelimemiz olan aim kelimesi ise “hedef almak” anlamına geliyor. Yani ulaşmak
istediğin sonucu belirtmektense, gittiğin yönü veya seni ulaşmak istediğin sonuca
götürecek yönü belirtmek için kullanılıyor.
Örneğin;
9
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Goal kelimesi sonucu yani varış noktasını belirtirken, aim gidiş yönünü veya doğrultuyu
belirtir.
Sırada objective kelimesi var. Objective kelimesi goal kelimesine çok benziyor ve aynı
şekilde ulaşmak istediğin sonucu belirtiyor. Objective kelimesinin Goal kelimesinden
küçük bir farkı Objective kelimesin biraz daha spesifik hedefler için kullanılan bir kelime
olması.
Mesela goal projeyi bitirmek olabilir. Objective ise bu proje içerisinde küçük bir adım
olabilir. Mesela “paketlemeyi bitirmek” gibi.
Fakat günlük hayatta ikisi birbiri yerine sıkça kullanılıyor ve bu ayrımı kafana pek
takmana gerek yok. Sorunsuz bir şekilde goal yerine objective kelimesini
kullanabilirsin.
Son olarak “purpose” kelimesi var. Purpose kelimesi ise bir şeyin sebebini belirtir. Goal
ve objective, varış noktasını belirtiyor, aim gidişatı veya yönü belirtiyor, “purpose” ise
neden belirtiyor.
Örneğin;
10
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Birkaç karışık örneğe bakalım. Böylece kelimeler arasındaki farkları daha iyi
anlayabileceksin.
Burada “goal” kelimesini kullandığım için varmak istediğim sonucu belirtiyorum. Kısaca,
varmak istediğim sonuç öncelikle sana yardımcı olmuş olmak.
Burada da “aim” kelimesi kullanıldığı için, bir gidişat veya yön belirtiliyor. Yani seminer
seni daha fazla bilgilendirme yönüne götürecek.
Burada da “purpose” kelimesi kullanıldığı için bir neden belirtmiş oluyorum. Yani ne
yapıyorsam, nedeni her şeyi daha kolay hale getirmek. Amacım değil, gittiğim yön de
değil ama nedeni…
11
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek Örnekler
• My goal is to get into a good university.
• Amacım iyi bir üniversiteye girmek.
Bu cümlede goal dediğin için ulaşmak istediğini sonucu belirtiyorsun. Kısaca varış
noktanı belirtmiş oluyorsun.
Eğer “My aim is to get into a good university.” demiş olsaydın, gidişatını veya gidiş
yönünü belirtmiş olurdun. Örneğin verdiğin bazı kararları iyi bir üniversiteye girmek için
verdiğini belirtmek istiyorsan, aim kelimesini kullanman daha iyi olur.
“My purpose is to get into a good university.” cümlesinde ise bazı şeyleri “neden”
yaptığını belirtmiş oluyorsun. Çünkü purpose kelimesi sebep belirtmek için kullanılıyor.
Objective ve goal kelimesi neredeyse aynı anlama geliyor ve ikisini de birbiri yerine
kullanabilirsin. Burada “objective” kullandığın için varmak istediğin sonucu yani “son
noktayı” belirtiyorsun.
Cümleyi “My aim is to make the client happy.” şeklinde kursaydın, gidiş yönünü
belirtmiş olurdun. Örneğin yaptığın eylemlerin seni hangi yöne götürdüğünü belirtmek
istiyorsan, aim kullanmalısın.
Aynı şekilde yine “My purpose is to make the client happy.” deseydin, yaptıklarının
“sebebini” belirtmiş olurdun. Yaptığın şeyin sebebi müşteriyi mutlu etmek.
12
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Bu cümlede yaptığın şeyin “nedenini” belirtiyorsun. Yaptığın şeyin “sebebi” yeni bir
takım kurmak.
“My goal is to build a new team.” deseydin, ulaşmak istediğin sonucun yani “son
noktanın” yeni bir takım kurmak olduğu anlaşılacaktı.
“My aim is to build a new team.” gibi bir cümleyi ise, yaptıklarının seni yeni bir takım
kurma yönünde götürdüğünü belirtmek istediğinde kullanılabilir.
13
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Her şeyden önce ain’t kelimesinin argo bir kelime olduğunu bilmen çok önemli ve
konuşurken kullanmanı pek tavsiye etmem. Sadece karşılaştığında anlayabilmen için
ain’t kelimesinin anlamını bilmen önemli.
Ain’t
Ain’t kelimesi aslında “am, not, are not is not ve don’t/doesn’t” kelimelerinin yerini
alan bir kelime. Buna ek olarak özellikle “ain’t got” ifadesiyle “have not ve has not”
ifadelerinin de yerini alabiliyor.
Bu kelime cümleye tam olarak olmasa da “lan” kelimesinin kattığına benzer bir anlam
katıyor ve cümlenin argo olmasına neden oluyor. Bu yüzden pek kullanmanı tavsiye
etmiyorum. Özellikle “lan” kelimesini kullanmanın uygun olmayacağı durumlarda
“ain’t” kelimesini kullanmaman önemli. Buna da değindikten sonra örnekler üzerinden
kelimenin nasıl kullanıldığını inceleyelim.
Mesela “I ain’t got time for that.” gibi bir cümle “Buna zamanım yok.” anlamına
geliyor. Aslında bu cümle “I don’t have time for that.” şeklinde söylenmeli. Fakat “I
ain’t got time for that.” dediğinde cümle argo oluyor ve cümleye bir tepki katmış
oluyorsun. Tekrar hatırlatıyorum, ain’t kelimesi tam olarak “lan” anlamına gelmiyor
ama benzer şekilde cümleye bir tepki eklemiş oluyorsun.
“I ain’t going.” cümlesi “Gitmiyorum be.” veya “Gitmiyorum lan.” gibi bir anlama
geliyor. Yine bu cümlenin doğrusu “I’m not going”.
“He ain’t here.” cümlesi “O burada değil.” veya “O burada değil be.” gibi bir anlama
geliyor. Yine cümlede bir tepki hissi var. Cümlenin doğrusu “He isn’t here.”.
Son olarak “You ain’t seen nothing yet.” cümlesine bakalım. Bu ifade ise “Henüz hiçbir
şey görmedin.” gibi bir anlama geliyor. Yine doğrusu “You haven’t seen anyhthing
yet”.
Ain’t kelimesinin kullanıldığı gerçek hayat örnekleri için buraya tıklayıp videoyu
izleyebilirsin =)
14
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Evet artık ain’t kelimesinin ne anlama geldiğini ve nasıl kullanıldığını biliyorsun. Yazının
başında da dediğim gibi, bu kelimeyi özellikle resmi ortamlarda kullanmaman çok
önemli. Özellikle “lan” demenin uygun olmayacağı durumlarda kesinlikle ain’t
kelimesini kullanma derim.z
15
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
In ve At
Her şeyden önce, “In” ve “At” kelimelerinin nerelerde kullanıldığına ve sonrasında da
bu kullanımları göz önünde bulundurarak örneklere bakalım.
“At”, noktasal olarak konum belirtmek için kullanılan bir kelime. Bu nokta fiziksel bir
nokta olmayadabilir.
“He is at the top of his career.”, “Kariyerinin en yüksek noktasında.” demek. Burada da
konum belirtiyorsun fakat bu fiziksel bir konum değil.
“In” kelimesi de konum belirtmek için kullanılıyor ve “içinde” anlamına geliyor. Fakat
“at” kelimesinden farklı olarak belli bir sınırın içinde bir konum belirtiyor. Bu da yine
fiziksel bir sınır olabilir veya olmayabilir.
Örneğin;
16
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Eğer bir binanın veya kapalı bir alanın içinde olduğundan ziyade konumun daha
önemliyse, “at” kullanmalısın.
Bir örnek yapalım. Böylece ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim.
Diyelim ofistesin. Arkadaşın seni uzaktan bir yerden aradı ve “neredesin?” dedi.
Fakat diyelim arkadaşınla buluşacaksın ve ofisinin olduğu binaya gelip seni aradı.
“I’m in the office, come upstairs.” demen lazım. Çünkü burada konumdan ziyade ofisin
içinde olduğunu belirtiyorsun.
“İlker is at the mall.”, “İlker alışveriş merkezinde.” demek. Bunu söyleyen kişi sana
konum belirtiyor.
“İlker is in the mall.”, “İlker alışveriş merkezinin içinde.” demek. Burada konumdan
ziyade İlker’in binanın içinde olduğunu belirtiyorsun.
“Your shoes are in the box.”, “Ayakkabıların kutunun içinde.” demek. Burada
ayakkabılar kapalı bir alanın içinde olduğu için “in” kullanılıyor.
“We had dinner at his house.”, “Onun evinde akşam yemeği yedik.” Burada konum
belirtiyorsun. “We had dinner in his house.” deseydin, “Onun evinin içinde akşam
yemeği yedik” demiş olurdun.
“I am in their house.”, “Evlerinin içindeyim.” demek. Burada yine kapalı bir alanın
içinde olduğunu belirtiyorsun.
17
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek Örnekler
• I am at the conference.
• Konferanstayım (konum belirtiliyor).
• I am in the room.
• Odanın içindeyim (İçeride olduğun vurgulanıyor).
• I am at the elevator.
• Asansörün oradayım (Konum olarak asansörlerin oradayım).
• I am in the elevator.
• Asansörün içindeyim (Asansörün içinde olduğumu belirtiyorum).
• I am in the park.
• Parkın içindeyim (Park sınırlarının içinde olduğumu belirtiyorum).
18
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• I am at the park.
• Parktayım. (Konum olarak parkta olduğumu belirtiyorum. Bu içinde de olabilir
yakınlarında da.)
• I am at your desk.
• Masandayım (Konum olarak masanın oralardayım.)
19
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Peki neden?
Bu yüzden “Kaza oldu”, “hırsızlık oldu.”, “Bir şey oldu.” derken buralarda hep bir olayın
gerçekleşmesinden bahsedildiği için “happen” kullanılmalı.
• An accident happened.
• A robbery happened.
• Something happened.
“Kızdım.”. Burada bir dönüşüm var. Kızgın değilken kızgın bir hale dönüşüyorum.
20
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Son olarak. “Çalıştıktan sonra çok yoruldum.”. Burada “become” kullanılır çünkü
yorgun olmayan bir durumdan yorgun olan bir duruma geçiş belirtiyorum.
• I became ill.
• I became angry.
• I became happy.
• I became tired after work.
Kısaca, Bir olay gerçekleşiyorsa, “kaza olması”, “hırsızlık olması”, “Etkinlik olması” gibi,
“happen” kullanılmalı.
“Be fiili” bir şeyin durumunu belirtmek için kullanılıyor. Yani bir olayın gerçekleşmesi
de değil, bir dönüşüm de değil. Sadece olduğu hali.
Veya “Sınav çok zor.” derken, burada bir durum belirtiyorum. “Sınavın zor olması”. O
yüzden “The exam is very hard.” demeliyim.
Başka bir örnek, “bir şeyin tehlikeli olması”. Burada da yine bir olay gerçekleşmiyor ya
da bir dönüşüm yok. Bir şeyin tehlikeli olduğunu belirtiyorum. Örneğin “Bu yol
tehlikeli.”, “This road is dangerous.” demek.
21
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Özetle, “kaza, hırsızlık, bir etkinlik, bir şeyin olması” gibi bir eylemin gerçekleştiğini
belirtmek istiyorsan, “happen” kullanmalısın.
“Kızmak, üzülmek, hastalanmak kötüleşmek” gibi bir durumdan başka bir duruma
geçişi veya dönüşümü belirtmek istiyorsan, “become” kullanmalısın.
“Üzgün olmak, Sıcak olması, Kararsız olmak” gibi bir durum belirtmek istiyorsan da “be
fiili” kullanmalısın.
Ek Örnekler
• He became unhappy.
• Mutsuz oldu.
22
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• He is here.
• O burada.
Burada zor olmama durumundan zor olma durumuna bir geçiş olduğu için become
kullanılılıyor.
23
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• He became an engineer.
• Mühendis oldu.
Burada mühendis olmama durumundan mühendis olma durumuna geçiş olduğu için
became(Become fiilinin 2.hali) kullanıldı.
• He is a doctor.
• O bir doktor.
24
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Buy ve Take
İngilizce’de buy kelimesi “satın almak” anlamına geliyor. Take kelimesi ise birkaç farklı
anlama gelebiliyor ancak en yaygın anlamı “almak”. Biz Türkçe konuşurken, “satın
almak” anlamına gelecek şekilde sıkça “almak” kelimesini kullanabiliyoruz.
Örneğin “Yeni bir ev aldı.” cümlesinde “almak” aslında “satın almak” anlamına geliyor.
Durum böyle olunca, “Yeni bir ev aldı.” cümlesine karşılık “He took a new house.” gibi
bir cümle kurmak kulağa doğru gelebilir. Ancak cümle bu şekilde kurulduğunda, sanki
cümlede bahsedilen kişi elini eve uzatıp fiziksel olarak evi eline almış gibi bir anlam
ortaya çıkıyor ve “satın almak” anlamını verememiş oluyorsun.
Örneğin “Yeni bir defter aldım.” derken burada “Yeni bir defter satın aldım.” demek
istediysen mutlaka buy kelimesini kullanarak “I bought a new notebook.” demelisin. “I
took a new notebook.” dediğinde “satın alma.” anlamını vermemiş oluyorsun.
Benzer şekilde “Otobüs bileti almalısın.” derken “You should buy a bus ticket.”
demelisin çünkü burada “almak” kelimesi ile “satın almayı” kastediyorsun. “You
should take a bus ticket.” dediğinde “satın almak” anlamını vermemiş oluyorsun.
25
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Son bir örneğe daha bakalım. “Yeni bir telefon alacağım.” derken “I am going to buy a
new phone.” demelisin. “I am going to take a new phone.” dediğinde, “satın almak”
anlamını yine vermemiş oluyorsun.
Özetle, cümleye “satın almak” anlamın vermek için buy kelimesini kullanmalısın. Bir
şeyi masadan veya yerden almak gibi bir anlam katmak için de take kelimesini
kullanmalısın.
26
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
İngilizce'de “To play” veya “To dance” dediğimizde, oradaki “to” kelimesini “-mak”
olarak düşünebilirsin. Kısaca, To do homework, ödev yapmak ve To make a payment,
ödeme yapmak anlamına geliyor.
“Do” kelimesi bir eylem, görev ve iş yapılırken kullanılır. Make kelimesiyse yapılan
eylem sonucunda bir şey üretildiğinde, inşa edildiğinde ve yapmayı seçtiğin eylemleri
yaptığında kullanılır.
Ne demek istediğimi birazdan örneklerle daha iyi anlatacağım. Ama şimdilik şunu
bilmeni istiyorum:
“Do” genelde eylemin kendisini belirtir. “Make” ise daha çok eylemin sonucunda olan
şeyi belirtir.
Mesela “To do the housework”, ev işlerini yap anlamına geliyor. “To make a joke” ise
şaka yapmak anlamına geliyor.
Ev işlerini yapmak ifadesinde önemli olan şey eylemin kendisi, sonucu değil. Ev işlerini
yaptığında yeni bir şey üretmiş olmuyorsun. Bir şeyi yapmış oluyorsun.
Şaka yapmak ifadesindeyse yaptığın şey sonucunda bir şey üretildi. Bu durumda şaka.
O yüzden make kullanılır.
Başka bir örnek, plan yapmak. Bu “To make a plan” şeklinde söylenir çünkü sonucunda
bir şey üretiliyor.
27
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• To do a good job.
• İyi bir iş yapmak demek. Burada önemli olan şey eylemin kendisi.
• To do shopping.
• Alışveriş yapmak. Burada bir sonuçtan ziyade eylemin kendisi önemli.
• To make a speech.
• Konuşma yapmak. Burada eyleme olan odaktan ziyade bir şey üretiliyor. Bu
durumda konuşma.
• To do your hair.
• Saçlarını yapmak. Burada odak yine eylemin kendisinde. Sonucunda bir şey
üretmiş olmuyorsun.
• To make a list.
• Liste yapmak. Burada bir şey üretmiş oluyorsun. Bu durumda bir şeyin listesini.
28
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
During ve While
During ve while. İki kelime de iki olayın aynı anda gerçekleştiğini belirtmek için
kullanılıyor. Peki bu durumda bu kelimeler tam olarak aynı anlama mı geliyor?
Geliyorsa birbirleri yerine kullanılabiliyorlar mı? Kullanılamıyorlarsa ne zaman during ve
ne zaman while kullanman gerek?
During ve while kelimelerinin ikisi de ‘’esnasında’’ anlamına geliyor ve iki şeyin aynı
anda gerçekleştiğini belirtmek için kullanılıyor. Peki bu durumda istediğin kelimeyi
istediğin durumda kullanabilir misin?
İki kelime arasındaki en büyük fark şu: during kelimesinin bir edat olması ve while
kelimesinin bir bağlaç olması. Peki bu ne demek ve cümleyi nasıl etkiliyor?
Özetle, during kelimesinden sonra bir isim gelmeli. While kelimesinden sonra ise
öznesi ve fiili olan bir cümle gelmeli. Bu söylediklerim kafanı karıştırdıysa, merak etme.
Birazdan örneklerle birlikte ne demek istediğimi daha iyi anlayabileceksin.
Mesela “I met him” yani “onunla tanıştım” cümlesiyle başlayalım ve hem during hem
de while ile cümle kuralım. Daha sonra aralarındaki farklara bakalım. Önce during
kelimesiyle başlayalım.
29
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
While kelimesinden sonra ise öznesi ve fiili olan bir cümle geliyor. Bu during
kelimesinden farklı, ve aralarındaki en önemli fark bu. Bu nedenle while kullanabildiğin
her cümlede during kullanamıyorsun.
Kısaca, “yemek esnasında”, “kahve esnasında”, “film esnasında” gibi isim belirtiyorsan,
during kullanmalısın.
30
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ancak “Onu aradığım sırada”, “Seninle konuştuğum esnada”, “Yere düştüğü sırada”
gibi öznesi ve fiili olan bir cümle belirtiyorsan, while kullanmalısın.
Ek Örnekler
• He was talking during the meeting.
• Toplantı sırasında konuşuyordu.
Eğer cümlede, bir eylem ile aynı anda gerçekleşen başka bir eylemden bahsediyorsak,
while bağlacını kullanarak bağlıyoruz. Buradaki iki fiil ‘’yemek yapmak’’ ve ‘’temizlik
yapmak’’ oluyor.
31
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
‘’Storm’’ yani ‘’fırtına’’ bir isim, cümlelerde boşluktan sonrasında isim gördüğümüzde,
during edatını koymamız daha uygun.
Örneğin;
Hem ‘’eat’’ hem de ‘’play’’ fiil olduğu ve birbirleriyle aynı esnada meydana geldikleri
için, cümlede while kullanman daha doğru olur.
‘’Parti’’ kelimesi, bir isim olduğundan parti ‘’esnasında’’ demek için during edatını
kullanman önemli.
32
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
‘’Çalışmak’’ bir isim değil, bir fiil ve bu cümlede de iki eylem birbirleriyle aynı anda
gerçekleşiyorlar. Bu yüzden, cümlede while kullanman daha doğru olur.
33
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Except ve Besides
Besides kelimesi “ayrıca, haricinde” veya “üstelik” anlamına geliyor. Except
kelimesiyse “haricinde” anlamına geliyor ve cümle içerisindeki kullanımlarından
dolayı sıkça kafa karıştırabiliyor.
Önemli olan nokta şu: Eğer söylediğin bir şeyi dahil etmemek istiyorsan yani
haricinde olmasını istiyorsan, except kullanmalısın.
Eğer söylediğin şey dışında başka şeylerin de dahil olduğunu belirtmek istiyorsan,
besides kullanmalısın.
Fakat “Araba haricinde başka bir şeye ihtiyacımız yok.” demek istiyorsan, Burada
arabayı diğer her şeyden ayırdığın için except kelimesini kullanmalısın.
Kısaca, bir şey dışında başka bir şeyi veya şeyleri dahil etmek istiyorsan besides
kelimesini kullanmalısın.
Bir şeyi diğer her şeyin dışında tutmak istiyorsan except kelimesini kullanmalısın.
34
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Bu cümle “Ayağı dışında kolunu da kırdı.” anlamına geliyor. Burada ayağı haricinde
bir şey daha dahil ettiğim için besides kullandım.
Bu cümle “Mert dışında hepimiz gidiyoruz.” anlamına geliyor. Burada Mert’i geri
kalan tüm insanların haricinde tuttuğum için except kullanmadım.
“Rapor dışında proje dosyasını da götürmemiz lazım.” demek. Burada da yine başka
bir şey dahil ettiğim için besides kullandım.
Son olarak;
“Su haricinde bir şeye ihtiyacımız yok.” demek. Burada yine suyu geri kalan her şeyin
dışında tuttuğum için except kullandım.
Evet, besides ve except arasındaki farklar bunlar. Yazıyı bitirmeden önce Besides
kelimesiyle ilgili önemli bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Mesela “We couldn’t see anyone. Besides, you weren’t there.” cümlesine bakalım.
Bu cümle “Kimseyi göremedik. Ayrıca orada değildin.” anlamına geliyor. Dizilerde ve
filmlerde sinirli bir tepki verilirken bu kelimesinin sıkça kullanıldığını görebilirsin.
Birkaç örnek daha yapalım.
35
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin “Besides, we play a lot of games.” cümlesi “Ayrıca çok oyun oynuyoruz.”
demek.
Son olarak,
Ek Örnekler
• We went to every city except for Paris.
• Paris dışında her şehire gittik.
(Bu cümlede Paris’i geri kalan her şehrin dışında tuttuğum için except kullanmam
lazım.)
36
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
(Burada kırılan telefonu diğer her şeyin dışında tuttuğum için except kullandım.)
(Bu cümlede sen öznesini geri kalan herkesin dışında tuttuğum için except kullandım.)
(Burada profesyonel olarak futbol oynamak dışında amatör yüzücü de olduğumu dahil
ettiğim için besides kullandım.)
• Except for the fact the he called me, I don’t know anything else.
• Beni araması dışında bir şey bilmiyorum.
(Burada beni aramasını diğer her şeyin dışında tuttuğum için except kullandım.)
37
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Then ve Than
İngilizce’de than kelimesi
Sırada then kelimesi var. “Then” kelimesinin birkaç farklı kullanımı var. Örnek
cümlelerle bu anlamları inceleyelim.
“Then” belki çoğunlukla, zaman belirtmek için kullanılıyor. “Ondan sonra” veya “O
zaman” anlamına gelir.
Örneklere bakalım.
38
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Then” kelimesi Türkçe’de “den” gibi telaffuz edilirken, “than” kelimesi e harfiyle a
harfi arasında telaffuz ediliyor.
• Then
• Than
İkinci olarak;
39
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneklere bakalım.
Burada bir zaman var. “Ondan sonra” deniyor. Dolayısıyla “then” kullanılmalı. Yani
cümle doğru.
Bu cümlede bir karşılaştırma var. Dolayısıyla “than” kullanılmalı, yani cümle doğru.
40
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Expect ve Wait
Expect, “ummak” anlamındaki “beklemek” anlamına gelirken, wait, fiziksel olarak
“beklemek” anlamına geliyor.
Fakat “Onun partiye gelmesini bekliyorum.” derken burada “ummak” anlamı olduğu
için;
“I am waiting for him to come to the party” değil,
“I am expecting him to come to the party.” demelisin.
41
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Son olarak,
Burada da yine beklenti veya ummak anlamı olduğu için expect kullanıldı.
42
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Home
“I am home”, “come home”, “go home” gibi cümlelerde “to” ve “at” genelde
kullanılmaz. Yani “Go to home” gibi bir cümleyle pek karşılaşmayacaksın.
Bunun bir sebebi var. “Home” aslında insanın kendini güvende hissettiği yer anlamına
geliyor ve fiziksel bir yer temsil etmiyor.
(Bunu “house” kullanarak söylemek isteseydin, yön belirterek “What time will you go
to your house?” demen gerekirdi. )
“We are home” Bu cümle “Biz eviz” demek değil. “Biz evdeyiz.” anlamına geliyor.
(Bunu “House” kelimesiyle söylemek isteseydin, “We are at the house.” demeliydin.)
• Go home.
Eve/Evine git. (Bunu “house” kelimesini kullanarak söylemek isteseydin, “Go to your
house” demeliydin.)
Video içerisinde birkaç gerçek hayat örneği topladım. Videoyu izleyerek anadili İngilizce
olan insanların da bu kelimeyi nasıl kullandığını daha yakından inceleyebilirsin.
44
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Just ve only kelimeleri… İkisi de aynı anlama gelebiliyor. Örneğin “I have just one
question.” ile “I have only one question.” cümlelerin ikisi de aynı anlama geliyor.
Sadece bir sorum var. Peki bu just ve only kelimelerinin her zaman birbiri yerine
kullanabileceği anlamına geliyor mu?
Kısa cevap: Hayır gelmiyor ve dikkat etmen gereken önemli noktalar var.
Just ve Only
Öncelikle just ve only kelimelerinin birbiri yerine kullanılabildiği tek duruma bakalım.
Bunun dışında just ve only kelimeleri birbiri yerine kullanılamıyor. İki kelimenin de
sadece anlamına geldiği birkaç örneğe bakalım ve sonra diğer anlamları inceleyelim.
45
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Son olarak,
Kısaca, just ve only adverb olarak kullanılıyorsa, ikisi de aynı anlama geliyor ve sadece
bu durumda birbiri yerine kullanılabiliyor.
Dikkat etmen gereken ve kafa karıştıran en önemli durum, only ve just kelimelerinin
sıfat olarak kullanıldığı durumlar.
Mesela,
• I am an only child.
• He is a just person.
Cümlelerine bakalım. Bu cümlelerde only ve just sıfat olarak kullanılıyor. Çocuk ve kişi
kelimelerini tanımlıyor. Bu durumda iki kelime de farklı anlama geliyor. Bilmen gereken
belki de en önemli fark bu.
• I am an only child.
• Tek çocuğum.
• He is a just person.
• O adil bir insan.
46
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Only, sıfat olarak kullanıldığında “tek” anlamına geliyor. Just sıfat olarak kullanıldığında
ise “dürüst” veya daha çok “adil” anlamına geliyor.
Bunlar just ve only kelimeleri ile ilgili bilmen gereken en önemli farklar ve anlamlar.
Bunun dışında just kelimesinin bilmen gereken birkaç anlamı daha var. Şimdi onlara
bakalım.
Just kelimesi “sadece” ve “adil” anlamı dışında tam olarak ve tam zamanında veya az
önce anlamına da gelebiliyor. Hemen birkaç örneğe bakalım.
47
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• We just met.
• Az önce tanıştık.
Özetle, Just ve only kelimelerinin birbiri yerine kullanılabildiği tek durum, “sadece”
anlamına gelen adverb olarak kullanılmaları.
Bu anlam dışında just kelimesi sıfat olarak kullanıldığında “adil” anlamına ve only
kelimesi sıfat olarak kullanıldığında “tek” anlamına geliyor.
• He is just.
• O adil.
Bu anlamlara ek olarak just kelimesi “az önce, tam olarak ve tam zamanında”
anlamlarına gelebiliyor.
İyi de Burak, senin anlattıklarına göre “We just talked.” cümlesi “Az önce
konuştuk.” ve aynı zamanda “Sadece konuştuk.” anlamına gelebiliyor. Bu
durumda ne yapacağız?
48
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek örnekler
• Don’t worry, we are just going to stay for 2 minutes.
• Merak etme, sadece iki dakikalığına kalacağız.
Burada just kelimesi “sadece” anlamına gelen bir adverb. Bu yüzden just yerine “only”
de kullanılabilir.
Bu cümlede only “tek” anlamına gelen bir sıfat ve burada “just” kullanmak hatalı
oluyor.
49
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Burada “just” bir sıfat olarak kullanıldığı için “adil” anlamına geliyor. Bu sebepten just
yerine “only” kullanılamaz.
Bu cümlede just kelimesi “az önce” anlamı katıyor. Bu sebepten “only” kelimesi “just”
kelimesi yerine kullanılamıyor.
Bu cümlede just kelimesi “sadece” anlamına gelen bir adverb olduğu için “only”
kelimesi de just kelimesi yerine kullanılabilir ve cümleye aynı anlamı katar.
Burada “only” bir sıfat olarak kullanıldığından ve “tek” anlamına geldiğinden “just”
kelimesi ile değiştirilemez.
50
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Later ve After
“Later” ve “after” kelimelerinin ikisi de “sonra” anlamına geliyor. Ama bazı durumlarda
“later” ve bazı durumlarda “after” kullanmak saçma oluyor. Öncelikle bu iki kelimenin
hangi durumlarda kullanıldığını inceleyelim ve ardından örneklere geçelim.
“After” kelimesi ise “(bir şey)…den sonra” demek. Kısaca “after” kelimesini
kullandığında arkasından açıklama yapman lazım ve “After … (bir şey)” demelisin.
Mesela;
51
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
52
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek Örnekler
• I will talk to him later.
• Onunla sonra konuşurum.
53
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
May ve Might
İngilizcede “May” kelimesi
“May” kelimesinin birkaç farklı anlamı var. Örneğin May, mayıs anlamına geldiği gibi, -
abilmek, -ebilmek anlamına da geliyor ve aynı zamanda olasılık belirtmek için de
kullanılıyor.
Örneklere bakalım;
54
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
İngilizce’de”might” kelimesi
Şimdi “might” kelimesine bakalım. “Might” kelimesinin de birkaç farklı anlamı var.
Örneğin “might” kelimesi olasılık belirtmek dışında “güç” anlamına da geliyor. Ama bu
video için olasılık belirttiği durumları inceleyeceğiz.
“Might” kelimesi de “may” kelimesi gibi olasılık belirtiyor. Birkaç örneğe bakalım sonra
iki kelime arasındaki farkları inceleyelim.
Şimdi bu iki kelime arasındaki ince farklara bakalım. Devam etmeden önce şunu
söylemek istiyorum.
Bu iki kelime arasında ince farklar olsa da ana dili İngilizce olan insanlar sıkça bunları
görmezden gelebiliyor ve kelimeleri birbiri yerine kullanabiliyor.
55
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
İlk fark, “may”kelimesinin biraz daha yüksek olasılıklı bir olay için kullanılması.
Örneğin;
I may call him, I might call him’e göre biraz daha olası.
Önemli olan ikinci fark, “may” kelimesi genelde izin istemek için kullanılıyor; fakat
“might” bu durum için kullanılmıyor.
Örneğin;
Burada izin isteme anlamı var.Buna benzer şekilde “Might I go to the party.” pek
söylenmiyor.
Son olarak, eğer bir şey yapmama olasılığın varsa, “may not” yerine “might not”
kullanmayı alışkanlık haline getir.
“May not” dediğin zaman, sanki o olayı yapmak için izin alamamışsın gibi oluyor. Belki
de en önemli fark bu. Örneklere bakalım.
56
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Meet” ve “meet with” ifadeleri sıkça kafa karıştırıyor ve genelde birbiri yerine
kullanılıyor. Fakat aralarında bilmen gereken ince bir fark var.
Meet kelimesi “biriyle tanışmak ve biriyle buluşmak” anlamına gelebiliyor. Önce biriyle
buluşacağını belirtmek istediğinde bunu meet kelimesiyle nasıl yapabileceğine bakalım.
Mesela;
• We just met.
• Az önce tanıştık.
57
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Gelelim “meet with” ifadesine. Meet with ise sadece “biriyle buluşmak” anlamında
kullanılıyor ve “tanışmak” anlamında pek kullanılmıyor.
Sıkça biriyle bir toplantı yapmak için buluştuğunu belirtmek istediğinde kullanılıyor.
Birkaç örneğe bakalım;
Özetle, biriyle tanışmak anlamını vermek için “meet” kullanmalısın. Cümleye biriyle
buluşmak anlamını katmak istiyorsan “meet” veya “meet with” kullanmalısın fakat
“meet with” biraz daha yaygın kullanılıyor.
58
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Say ve Tell
“Say” ve “Tell” kelimelerinin ikisi de “söylemek” anlamına geliyor. Fakat aralarında ince
bir fark var. Önce bu farkı inceleyelim.
“Tell” kelimesi
“Tell”, bir insana bir şey söylemek anlamına geliyor. “Say” ise herhangi bir şey söylemek
anlamına geliyor ve “Tell” kelimesine göre daha genel bir anlamı var.
Fakat bir grup ortamında konuşurken spesifik olarak birine değil de, genel olarak ortaya
bir şey söylersem;
Gözüne küçük bir fark gibi gelmiş olabilir ama bunun sonucunda değişen önemli şeyler
var.
Değişen en önemli şey “To” kelimesinin kullanımı. “To”, bir transfer belirtmek için
kullanılıyor.
“Tell” kelimesinin anlamı içinde zaten “birine bir şey söylemek” olduğu için tekrardan
“to” kullanmana gerek yok.
Örneğin;
• “I told you that already.” denir, “I told to you that already.” değil.
59
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Say” Kelimesi
“Say” kelimesi ise genel olarak bir şey söylendiğini belirtmek için kullanılan bir kelime. Bu
sebepten birine bir şey söylendiğinde bu kelimeyi kullanıyorsan, “to” ile birlikte
kullanmalısın.
Örneğin;
• “I said that to you already.” yerine “I said that you already.” demek hatalı oluyor.
Bunun dışında “Say” kelimesi daha genel bir kelime olduğu için, farklı kullanım
kombinasyonları var ve bunlar iyi bilmen lazım.
Örneğin;
Eğer birine “Bir şey söyle” demek istiyorsan ve herhangi bir kişi belirtmiyorsan, “Say”
kullanmalısın ve bu duruma “Say (bir şey).” demelisin. Örneğin;
• “Say something.”.
Son olarak bir şey söylediğini ya da bir şeyin söylendiğini belirtmek istiyorsan, “That”
kelimesini kullanmalısın. “Say that (bir şey).” Örneğin;
“Tell” veya bunun ikinci hali olan “told” kelimesinden sonra her zaman isim geleceği için
bu anlam biraz farklı verilmeli.
Örneğin;
60
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Kısaca, genel olarak bir şey söylendiğini belirtmek istiyorsan yani söylenen şey doğrudan
birine söylenmiyorsa, “Say” kullanmalısın.
Fakat spesifik olarak birine bir şeyin söylendiğini belirtmek istiyorsan, “Tell” kullanmalısın
ve bununla birlikte “to” kullanmamalısın çünkü “to” kelimesinin kattığı anlam zaten “Tell”
kelimesinin içinde var.
Bu cümleyi “Say” ile kurmak isteseydin, mutlaka “to” kullanman gerekirdi çünkü “Say”
kelimesinin içinde “Tell” kelimesinde olduğu gibi “to” anlamı yok.
Fakat “said to me” demek yerine “told me” demek daha uygun ve daha yaygın
kullanılıyor.
“Say ve Tell” arasındaki en büyük farklar ve dikkat etmen gereken noktalar bunlar.
Cümle İkilileri
Bu kısımda aynı cümleleri hem “say” hem “tell” ile kuracağım. Böylece ikisi arasındaki
farkları daha net görebileceksin.
Bu cümleyi “tell” ile kurmak için mutlaka kime söylediğini belirtmen lazım.
Belirtemiyorsan veya ortaya söylenmiş bir cümleyse, say kullanarak cümleyi kurmalısın.
• “He told me the secret.” – “Bana sırrı söyledi.” (Konuşurken bu cümle kullanılır)
• “He said the secret to me.” – “Bana sırrı söyledi.”
• “Can you tell me what happened?” – “Bana ne olduğunu söyler misin?” (Bu cümle
tercih edilir)
• “Can you say what happened to me?” – “Bana ne olduğunu söyler misin?”
• “Did he tell you the reason?” – “Sebebini sana söyledi mi?” (Birine bu cümle
söylenmişse, bu soru tercih edilir)
• “Did he say the reason to you?” – “Sana sebebini söyledi mi?” (Bu cümle tercih
edilmez).
• “I told you about the event” – “Sana etkinlikten bahsettim.” (Bahsetmek anlamını
cümleye “about” kelimesi katıyor.
• “I said to you about the event.”. Bu cümle hatalı oluyor ve yukarıdaki cümleyi
tercih etmen lazım.
62
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Fakat bu, “a lot of, very” ve “so” kelimelerinin birbiri yerine kullanılabildiği anlamına
gelmiyor.
Mesela ilk cümleyi ele alalım. Bunu “There are very people” şeklinde söylersen hata
yapmış olursun.
Peki neden?
“So” kelimesini birazdan inceleyeceğiz, ama önce “a lot of” ve “very” ifadeleri
arasındaki farkı iyi bilmen çok önemli.
“A lot of” ifadesi “miktar veya sayı olarak çok” anlamına geliyor.
O yüzden “There are very people” veya “There are very cars.”, “Çok insan var.” veya
“Çok araba var.” anlamına gelmiyor.
63
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin;
Kısaca, sayılabilen ve sayılamayan isimlerden önce “a lot of” ve sıfatlardan önce “very”
kullanmalısın.
64
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“So” Kelimesi
Şimdi “so” kelimesine bakalım. “So” kelimesi farklı anlamalara gelebilen bir kelime
fakat burada “çok” anlamını inceleyeceğiz.
• He is so fast!
• O kadar hızlı ki.
• We are so happy!
• O kadar mutluyuz ki.
Son olarak “a lot” ifadesi ile ilgili değinmek istediğim bir yer daha var.
65
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Mesela
• I studied a lot.
• Çok ders çalıştım.
demek.
Burada “a lot”, “study” fiilinden sonra geliyor ve “ne kadar fazla çalıştığını” belirtiyor.
Burada kesinlikle “I studied very.” diyemezsin.
Burada “a lot”, “like” fiilinden sonra geliyor ve filmi ne kadar sevdiğini belirtiyor.
• We talked a lot.
• Çok konuştuk.
Son olarak;
66
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek Örnekler
67
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• He plays a lot.
• Çok oynuyor. (Fiilden sonra)
68
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Bunun dışında “there” kelimesi, “be” fiili yani “am”, “is” veya “are” ile kullanıldığında
Türkçe’deki “var” kelimesinin karşılığı olarak kullanılır. Örnek vererek göstereyim.
69
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• Is there a problem?
• Bir sorun mu var?
Sırada Their kelimesi var. “Their” kelimesi İngilizce’de “onların” anlamına gelir ve
sahiplik belirtmek için kullanılır. Neredeyse her seferinde arkasından bir isim gelir.
Örneklere bakalım;
Örneklere bakalım.
70
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Özetle
There, orada veya orası gibi bir anlama geliyor. Eğer cümlede “there” kelimesini “here”
kelimesiyle değiştirdiğinde cümle hala mantıklıysa, doğru kelime kullanılmış demektir.
Örneğin;
Ama “This is there house” yani “Bu onların evi” cümlesini “This is here house.”
şeklinde söylersen, “Bu burası ev.” gibi mantıksız bir cümle oluyor. Demek ki bu
cümledeki kelime “there” olamaz.
Their kelimesi, sahiplik belirtiyor ve “onların” anlamına geliyor. Eğer their kelimesini
“our” yani “bizim” kelimesiyle değiştirdiğinde cümle mantıklı kalıyorsa, kelime doğru
kullanılmış demektir.
71
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin;
Bu cümleyi “it’s our problem” şeklinde söylediğinde, “bu bizim problemimiz” anlamına
geliyor ve cümle mantıklı kalıyor. Demek ki doğru kullanılmış.
Ama “oradayız” demek için “we are their.” kullanırsan ve bunu “we are our.” şeklinde
değiştirirsen, “biz biziz” gibi mantıksız bir cümle oluyor. Dolayısıyla bu cümlede “their”
kelimesi yanlış kullanılmış. Doğrusu “we are there.” olmalı.
Son olarak, they’re kelimesi, “they are” kalıbının kısaltmasıdır. Eğer “they’re”
kelimesini “they are” ile değiştirdiğinde cümle hala mantıklıysa, doğru kullanılmış
demektir.
Örneğin “They’re here.” yani “Buradalar” cümlesini, “They are here.” şeklinde
söylediğinde mantıklıysa, kelime doğru kullanılmış demektir.
Fakat “Your phone is they’re.”, yani “Telefonun orada” cümlesini “Your phone is they
are.” şeklinde söylediğinde, ortaya “Senin telefonunun onlar” gibi saçma bir anlam
çıkıyor. Dolayısıyla cümledeki kelime “they’re” ise, yanlış kullanıldığını anlamış
oluyorsun. Doğrusu, “Your phone is there.” olmalı.
72
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Yazarken karıştırmamaksa daha zor. Ana dili İngilizce olan insanlar bile hata
yapabiliyor.
Kelimelerin Anlamları
Though ile başlayalım. Though İngilizce’de rağmen veya oysa gibi bir anlama gelir.
Örneğin,
Örneğin;
• He is tough.
• O güçlü biri.
Sırada thought var. Thought İngilizce’de düşünce demek. Aynı zamanda think, yani
düşünmek fiilinin ikinci hali.
73
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin;
Son olarak Through var. Bu, dört kelime arasından en kolay ayırt edilebilen kelime
genelde through oluyor. Birkaç farklı anlamı var ama en temel anlamı “içinden”. Bunun
dışında “aracılığıyla” ve “boyunca” anlamına da gelebiliyor.
Örneğin;
Şimdi kelimeleri ayırt etmeye bakalım. En zor durum though, tough ve thought
kelimelerini ayırt etmek. Bu videoda daha önce yapmadığım bir şey yapacağım ve
bunları ayırt edebilmen için kelimelere kendi saçma anlamlarımı yükleyeceğim.
Hadi bakalım…
74
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Tough kelimesiyle başlayalım. Tough kelimesini diğer kelimelerden ayıran şey “th” ile
başlaması yerine “t” ile başlaması. Bu, though ve thought kelimelerinden daha sert bir
sesle başlamasına sebep oluyor. (Telaffuz için videoyu dinlemeni tavsiye ederim).
Kısaca Tough, th ile başlamıyor o yüzden sert telaffuz ediliyor ve kelimenin anlamı sert.
Şimdi though kelimesine bakalım. Though, bu kelimeler arasından içinde sert bir t sesi
olmayan tek kelime. T sesi olmamasına rağmen bu kelimelerin arasında diye
düşünebilirsin ve kelimenin rağmen anlamına geldiğini hatırlayabilirsin.
Son olarak through var. Throught “r” harfi olan tek kelime olduğu için ayırt etmesi
daha kolay.
Bu kelimeyle ilgili en büyük sıkıntı, yani atmak fiilinin ikinci hali olan “threw” ile
karıştırılması. Through ve threw aynı şekilde telaffuz ediliyor.
Örneğin;
75
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
He ran threw the wall ise, Koştu duvar attı gibi saçma sapan bir anlama geliyor.
Çok dağıldık o yüzden her şeyi kısa bir şekilde çabucak tekrar edelim.
Özet
Tough kelimesi “th” ile başlamıyor. O yüzden though ve thought kelimelerine göre
daha sert bir telaffuzu var. Anlamı da sert.
Though, tough ve thought kelimeleri gibi “t” sesi içermiyor ama buna rağmen bu
kelimelerin arasında. Bu kelimenin anlamı rağmen.
Son olarak through, “r” harfinden dolayı hepsinden farklı ve içinden anlamına geliyor.
Konuşurken, telaffuz farkından dolayı bu kelimeleri ayırt etmek kolay. Yazarken çok
daha zor ama bu saçma benzetmelerimi aklında tutarak hangi kelimeyi yazman
gerektiğini hatırlayabilirsin =)
Evet, yazının sonuna geldik. Artık bu kelimeleri daha rahat ayırt edebileceksin.
76
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
To ve For
To ve for prepositionları hemen hemen herkesin kafasını bir noktada karıştırır ve
karıştırması için de çok iyi sebepleri var.
Örneklere bakalım;
Örneklere bakalım;
• From A to B.
• A dan B’ye.
77
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Eğer İngilizce’de 2’ye 10 var veya 3’e 5 var gibi şeyler söylemek istiyorsan “to”
kelimesini kullanmalısın.
Örneklere bakalım;
• It’s 10 to 5.
• 5’e 10 var.
“To” kelimesiyle ilgili bilmeni istediğim başka bir kullanım. Birine bir şey verirken yani
transfer gerçekleştirirken kullanılması.
Örneğin;
• I am talking to Mert.
• Mert ile konuşuyorum.
78
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin;
“For” kelimesiyle belki en çok karıştırılan nokta bu. Videonun ilerleyen kısımlarında ikisi
arasındaki farkları inceleyeceğiz.
Evet, “to” kelimesinin kullanımıyla ilgili değinmek istediğim önemli noktalar bunlar.
Şimdi “for” kelimesinin kullanıldığı durumlara çabucak bakalım.
79
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin;
For kelimesinin sıkça kullanıldığı başka bir durum, bir yarar veya zarar belirtmesi.
Örneğin;
“For” kelimesinin sık kullanıldığı bir diğer durum, birisi için bir şey yaparken.
80
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Örneğin;
Örneklere bakalım;
Son ve belki de en önemli “for” kullanımı, “to” ya benzer şekilde bir sebep veya niyet
belirtmesi.
Örneğin;
81
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Evet, “for” kelimesinin de kullanımı bu şekilde. Şimdi “for” ve “to” kelimeleri arasında
en sık karıştırılan noktayı inceleyelim.
Hem “for” hem “to” kelimesinin bir niyet ve sebep belirtmek için kullanıldığını anlattım.
Peki ikisi arasındaki fark ne?
Örneğin “I came for work” ile “I came to work” arasındaki fark nedir?
İş için geldim
I came to work.
Çalışmaya geldim
“To”dan sonra çalışmak fiili gelirken, “for”dan sonra gelen kelime “iş”.
82
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“For” kelimesinden sonra “insanlar” gelirken, “to” kelimesinden sonra “tanışmak” fiili
geliyor. Bu da cümleye küçük bir anlam farklılığı katıyor.
Evet, “to” ve “for” kelimelerinin kullanımı bu şekilde. Eğer daha detaylı çalışmak için
daha fazla örneğe ihtiyacın varsa, yazının başındaki formu doldurarak daha fazla örnek
içeren PDF dosyasını indirebilirsin.
83
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
En kötüsü bu 3 kelimenin de bir cümle içerisinde kullanılması. Örneğin; “Is it too late to
buy two umbrellas?”, “İki şemsiye satın almak için çok mu geç?” anlamına geliyor.
Ama merak etme, bu kelimeleri birbirinden ayırmak kolay çünkü çok farklı anlamları
var.
Too Kelimesi
Önce too kelimesiyle başlayalaım. Too İngilizce’de çok fazla gibi bir anlama geliyor.
Örnek cümlelere bakalım;
Buna ek olarak too ;-de, -da anlamında da kullanılabiliyor. Örnekle daha iyi
açıklayabilirim.
• I’ll go too.
• Ben de giderim.
84
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
To Kelimesi
Sırada “to” keilmesi var. To kelimesinin değişik anlamları var. En önemlilerini kısaca
inceleyelim. İlk önemli kullanımı, yön veya bir transfer belirtmesi. Örneklere bakalım.
• I went to school.
• Okula gittim.
85
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Bu cümlelerin hepsinde to yön veya transfer belirtiyor ve Türkçedeki -e/-a ekine karşılık
geliyor.
“To” ile ilgili üzerinde durmak istediğim İkinci ve önemli bir kullanım, to kelimesinin iki
fiili birbirine bağlaması ve -mak, -mek veya -mak için , -mek için anlamına gelmesi.
Örneğin “want to go”, gitmek istemek demek veya “went to talk”, konuşmaya gitmek
veya konuşmak için gitmek demek. Birkaç örneğe bakalım;
• We decided to stay
• Kalmaya karar verdik.
Two Kelimesi
Son kelimemiz two. Two İngilizce’de “iki” demek. Örneklere bakalım;
86
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Evet, İngilizce’de two, too ve to kelimeleri arasındaki temel farklar bunlar. Yeterince
pratikle bu kelimeleri duyduğun zaman anlamdan hemen hangisinin kullanıldığını ayırt
edebilirsin.
87
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
When ve While
“When” ve “while” kelimelerinin ikisi de “esnasında” anlamına geliyor ve iki şeyin aynı
anda gerçekleştiğini belirtmek için kullanılıyor.
Örneğin;
Eğer eylem tek seferlik bir eylemse ve devam etmiyorsa, “when” kullanılmalı.
Mesela;
“I am sitting while he is standing.” cümlesine bakalım. Cümlede iki eylem de devam
eden eylem.
“Ben otururken o ayakta duruyor.”. Hem oturma eylemi hem de ayakta durma eylemi
cümlenin söylendiği anda devam ediyor.
88
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Fakat “I picked up the phone when you called.” cümlesinde, devam eden eylem yok
ve tek seferlik iki eylem arka arkaya gerçekleşiyor. “Aradığında telefonu açtım.”. Bu
yüzden de “when” kullanılyor.
89
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Peki ya bir tekrar eden ve bir tek seferlik eylem varsa? O zaman ne yapman lazım. İşte
burada işler biraz karışabiliyor ve buraya dikkat etmen gerekiyor.
Eğer cümlede tek seferlik gerçekleşen bir eylem esnasında devam eden başka bir eylem
olduğunu belirtiyorsan dikkat etmen lazım.
Burada devam eden eylem “sen uyurken” ve tek seferlik devam etmeyen eylem “onu
aramam” var.
Dikkat etmen gereken nokta şu: Eğer devam eden eylem varsa, öncesinde “while” veya
“when” kullanılır. Hangisini kullandığın tercih meselesi.
Fakat tek seferlik eylem varsa, öncesinde “when” kullanılır ve “while” kullanılmaz.
Mesela,
“O uyurken yere düştüm.” cümlesinde “when” kullanılmalı. Çünkü yere düşmem
devam eden bir eylem değil.
Bu yüzden cümleyi
“He was sleeping when I fell.” şeklinde kurman lazım.
90
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Son olarak
“He was buying a phone when you came.”
“Sen geldiğinde telefon satın alıyordu.” Burada “when you came” kısmı tek seferlik bir
eylem olduğu için “when” kullanıldı.
91
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek Örnekler
• I was finishing the project when/while he was calling you.
• O seni ararken projeyi bitiriyordum.
Burada hem when hem while kullanılabilir çünkü iki eylem de devam eden eylem.
Burada iki eylem de tek seferlik eylemler olduğu için “when” kullanılmalı.
Bu cümlede devam eden bir eylem olduğu için “I was walking” hem “when” hem de
“while” kullanılabilir ve hangisini kullandığın çok önemli değil.
92
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Bu cümlede devam eden bir eylem olduğu için “I was looking” öncesinde “when” veya
“while” kullanılabilir.
Burada tek seferlik bir eylem olduğu için “they came” öncesinde “when” kullanılmalı
ve “while” kullanmak hatalı oluyor.
Bu cümlede tek seferlik bir eylem olduğu için “You sat down” “when” kullanılmalı ve
“while” kullanmak hatalı oluyor.
93
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Win
Para kazanmak, üniversite kazanmak, polisi akademisini veya tıp kazanmak,
üniversiteyi kazanmak ve sınavı kazanmak. Bu ifadeleri İngilizce olarak söylerken
hepsinde win kelimesi kullanılmalı, öyle değil mi?
Biz Türkçe konuşurken bu ifadeler için hep “kazanmak” desek de, İngilizce’de bu
şekilde söylenmiyor. İngilizce’de win yani kazanmak kelimesi, bir ödül, spor müsabakası
veya uzun uğraşlar sonucunda bir şey yapmaya hak kazandığında kullanılıyor.
Mesela, “Para kazandım.” ifadesini “I won money.” şeklinde söylersen, karşındaki kişi
bir ödül sonucunda para kazandığını düşünecek. Eğer yaptığın bir iş sonucunda para
kazandığını yani hak ettiğini belirtmek istiyorsan, “Para hak ettim.” diyerek “I earned
money.” demelisin.
Benzer şekilde “Polis akademisini kazandım.” cümlesi için de “I got into the Police
Academy.” şeklinde bir cümle kurmalısın. “I won the police Academy.” dersen sanki
biri sana ödül sonucunda binasıyla birlikte tüm akademiyi hediye etti gibi bir anlam
ortaya çıkıyor.
94
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Tıp kazandım.” gibi bir ifade de İngilizce’de win fiili ile söylenmiyor. Bu durumda da
yine “Tıp okumaya hak kazandım.” diyebilirsin ve
“I earned the right to study Medicine.” şeklinde cümleyi kurabilirsin.
Son olarak “Sınavı kazandım.” cümlesine bakalım. Bu cümleyi de yine “I won the
exam” şeklinde söylersen sanki biri sana bir sınavı hediye etmiş gibi bir anlam ortaya
çıkıyor. Bu cümleyi “Sınavı geçtim.” yani
“I passed the exam.” şeklinde söylemelisin.
Peki, win kelimesi tam olarak hangi durumlarda kullanılıyor? Şimdi de bunu
inceleyelim.
Win kelimesi bir spor müsabakası veya ödül kazanıldığında kullanılıyor. Mesela “Maçı
kazandık.”, “Dövüşü kazandı.”, “Turnuvayı kazandı.” “Yarışı kazandı.”, “Kupayı
kazandı.”, “Ödül kazandı.” veya “Burs kazandı.” gibi ifadelerde win kullanılır.
Win kelimesi bir savaş veya bir tartışma kazanıldığında da kullanılıyor. Örneğin “Tüm
tartışmaları sen kazanıyorsun.” gibi bir cümlede “You win all of the arguments.”
diyerek win kelimesini kullanmalısın. Veya “Savaş kazanıldı.” derken de yine “The war
was won.” şeklinde win kullanmalısın.
Son olarak win kelimesinin kullanıldığı bir noktaya daha bakalım. Sıkı çalışma ve
yetenek ile kazandığın veya hak ettiğin şeyler için win kelimesini kullanabilirsin.
95
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Evet, artık win kelimesiyle ilgili dikkat etmen gereken noktaları, hangi durumlarda win
kelimesini kullanabileceğini ve hangi durumlarda kullanamayacağını biliyorsun.
Ek Örnekler
• I won a lot of money last year.
• Geçen sene çok para kazandım.
Cümleyi bu şekilde kurduğunda sanki ödül olarak geçen sene çok para kazandığın
anlamı var. Burada “earn” kullanman daha uygun. “I earned a lot of money last year.”
96
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• I won medicine.
• Tıp kazandım.
Bu cümle de çok büyük bir ihtimalle karşındaki kişinin kafasını karıştıracak ve sanki ödül
olarak ilaç kazanmışsın gibi bir anlam var.
97
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
98
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Work ve Job
Job kelimesi “iş” anlamına geliyor ve bir isim olarak kullanılıyor. Job daha çok “meslek”
veya “para karşılığında yapılan bir eylem” anlamına geliyor. Birkaç örneğe bakalım.
Örneğin;
99
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Şimdi Work kelimesine bakalım. Work kelimesi hem isim hem de fiil olabiliyor ve yine
“iş” anlamında kullanılıyor. Fakat work kelimesi job kelimesine göre daha genel işleri
belirtiyor.
İki kelime de “iş” anlamına gelecek şekilde kullanıldığında bilmen gereken en büyük iki
fark şunlar.
Birinci farkta, para karşılığında yapılan eylemler veya işler için job kelimesi kullanılır.
Genel bir uğraş veya bir aktivite olarak “iş” demek istiyorsan, work kullanmalısın.
Mesela “Bu iş zor.” diyorsan ve bunu mesleğin olarak değil de önünde olan ve yapman
gereken bir iş için söylüyorsan, work kullanmalısın.
Work yani iş hem meslek içinde bir iş hem de meslek dışında bir iş olabilir. Mesela
diyelim bugün bahçende çim kesmen lazım ve çok işin var. Bu durumda “I have a lot of
work.” demelisin. “I have a lot of job.” dediğinde hatalı oluyor çünkü mesleki anlamda
“iş” demiyorsun.
İkinci önemli farksa -ki bunu bilmen çok önemli- mekan olarak iş demek istiyorsan
(örneğin “İşe gidiyorum.” cümlesinde olduğu gibi), work kullanmalısın.
100
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Veya;
Son olarak “işteyim” demek istiyorsan, aynı sebepten dolayı yine “I am at work.”
demelisin. “I am at job.” hatalı oluyor.
Work ile job kelimesini ayıran bir diğer önemli nokta, work kelimesinin “çalışmak”
anlamına gelen bir fiil olarak kullanılması.
Örneğin;
• I like to work.
• Çalışmayı seviyorum.
Burada “I like to job.” dersen çok saçma oluyor.
Son olarak work kelimesi isim olarak kullanıldığında çoğul olamaz çünkü sayılamayan
bir isim.
101
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Mesela “Bu hafta iki işim var.” derken “I have two works this week.” diyemiyorsun.
Bunun yerine “I have two things to do.” şeklinde bir cümle kurman lazım.
Özetle;
Meslek veya para karşılığında yapılan eylem anlamında “iş” demek istiyorsan, job
kullanmalısın. Mesela “İşimi seviyorum.”, “I like my job.” demek.
Mesleğinle alakası olmayan veya mesleğinin içerisinde kendine özgü bir işi
kastediyorsan, Work kullanmalısın. Mesela “Bugün yapacak çok işim var.” derken “I
have a lot of work to do.” demelisin.
Eğer mekan olarak “iş” demek istiyorsan yine work kullanmalısın. Mesela “İşteyim.”, “I
am at work.” demek.
Eğer fiil olarak “çalışmak” demek istiyorsan da yine work kullanmalısın. Mesela
“Çalışmayı seviyorum.”, cümlesi “I like to work.” demek.
Son olarak, work kelimesi isim olarak sayılamayan bir isim olduğu için “I have three
works.” tarzında bir cümle hatalı oluyor.
102
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Ek Örnekler
• I need a new job.
• Yeni bir işe ihtiyacım var.
Burada kişi mesleki bir “işe” ihtiyacı olduğunu belirtiyor ve bu sebepten job kullanıyor.
• We went to work.
• İşe gittik.
Burada “mekan” olarak işten bahsettiğin için job kullanılmaz.
103
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
104
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Work ve Study
Hem “work” hem de “study” kelimeleri fiil olarak kullanıldıklarında Türkçe’de
“çalışmak” anlamına geliyor. Ancak aralarında çok büyük bir fark var. “Study” kelimesi
“ders çalışmak” demekken, “work” kelimesi “bir işte/iş üzerinde” çalışmak anlamına
geliyor. Böyle olunca da birbirleri yerine kullanılamıyorlar. Hemen birkaç örneğe
bakalım.
Veya diyelim bir toplantı var ve iş arkadaşın çalışacağı için toplantıya katılamayacak
Bunu belirtmek için “Toplantıya gelemez, çalışıyor olacak.” demek istiyorsan, “He can’t
come to the meeting, he will be working.” diyebilirsin. Eğer burada “study” kullanmış
olsaydın, ders çalıştığı için toplantıya gelemeyeceğini söylemiş olacaktın ve bu vermek
istediğin anlamdan farklı olabilir.
Ya da çok fazla ders çalışıp yoruldun ve “Ders çalışmak en zor şey.” diye sitem
edeceksin, “Studying is the hardest thing.” diyebilirsin. “Working is the hardest
thing.” deseydin, “(işte) çalışmak” en zor şey” demiş olacaktın. Birkaç örneğe daha
bakalım.
“Bu raporlar üzerinde dün çalıştım.” demek istersen, “I worked on these reports
yesterday.” diyebilirsin.
Diyelim ki “Ders çalışmak için kütüphaneye gideceğiz.” diyeceksin. Bunu “We will go to
the library to study.” şeklinde diyebilirsin.
105
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Dikkat etmen gereken bir nokta daha var, o da “work” ve “study” kelimelerinin isim
olarak kullanılması. “Work” kelimesi isim olarak kullanıldığında “çalışma,iş” ya da
“eser” gibi bir anlama geliyor. “Study” ise daha çok “bilimsel çalışma, araştırma”
anlamına geliyor. Hemen birkaç örnek yapalım.
Diyelim ki bir arkadaşın iş ile ilgili bir dosyayı çok iyi bir şekilde hazırladı ve “Güzel
çalışma” diyerek tebrik etmek istiyorsun. Bunu “Good work” şeklinde belirtebilirsin.
Burada “study” kelimesi kullanılmış olsaydı güzel bir araştırmadan, incelemeden
bahsetmiş gibi olacaktın.
Veya diyelim bir dergi okuyorsun ve diş fırçaları üzerine bir araştırma ilgini çekti. “Diş
fırçaları üzerine yeni ve ilginç bir araştırma/çalışma var.” demek istiyorsun. Bunu
“There is a new and interesting study on toothbrushes.” şeklinde söyleyebilirsin.
Burada “work” kullanmış olsaydın, sanki diş fırçaları üzerine bir eser verilmiş gibi bir
anlam çıkacaktı. Birkaç örneğe daha bakalım.
Diyelim ki sevdiğin bir ressam için “Onun işleri muhteşem.” demek istiyorsun, bunun
için “His works are amazing.” diyebilirsin.
Veya yaptığın araştırmayla ilgili “Yeni araştırmam kilo almanın zararları üzerine.”
şeklinde bir açıklama yapmak istedin. Burada “araştırmadan” bahsettiğin için “study”
kelimesini kullanarak “My new study is about the harms of gaining weight.” diyerek
yapabilirsin.
Ya da elinde normalden zor bir iş varsa ve “Bu iş zor.” demek istiyorsan, “This is hard
work.” diyebilirsin.
Son olarak “Bu çalışmayı gördün mü?” diye sormak istiyorsan ve burada bir bilimsel
araştırmadan bahsediyorsan “Did you see this study?” şeklinde cümleyi kurabilirsin.
106
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
Evet, artık “study” ve “work” kelimelerinin ikisi de Türkçe’de “çalışmak” olarak geçse
de farklı anlamlara geldiğini ve isim olarak kullanımını anladın.
Ek Örnekler
• I couldn’t watch the movie, I was studying.
• Filmi izleyemedim çünkü ders çalışıyordum.
Burada, “study” kullanıldığı için direk olarak “ders çalışmak” anlamı var.
107
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
108
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Be” kelimesi, fiilin yalın hali ve “olmak” anlamına geliyor ve yalın haliyle “to”dan
sonra sıkça kullanılıyor. Örneğin, “Mutlu olmak istiyorum”, “Dikkatli olmalısın”, “Saat
7’de burada olmalısın” gibi cümlelerde “olmak” anlamını katmak için “be”
kullanmalısın. Hemen birkaç örneğe bakalım.
• I need to be serious.
• Ciddi olmam gerek.
• He tries to be kinder.
• Daha kibar olmayı deniyor.
“Be” fiili aynı zamanda “should” “could” ve “would”’dan sonra kullanılıyor. Mesela
“Mutlu olmalısın” dendiğinde, “mutlu” bir isim, bu yüzden “olmalısın” anlamı için
“should be” kullanarak “You should be happy” şeklinde cümleyi kurman gerekiyor.
Bununla ilgili de birkaç örneğe bakalım.
109
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• He could be angry.
• Kızgın olabilir.
Şimdi “being” fiilini inceleyelim. “Being” fiili, “olmak” fiilinin devam eden hali. Bunu
“oluyor/olmaya devam ediyor” şeklinde düşünebilirsin.
• He is being careful
110
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Being” kelimesinin sıkça beraber kullanıldığı birkaç fiil var. Bu fiiler bir şeyi “yapıyor”
olmayı niteliyor, örneğin “eğlenmek” fiilini “bir şeyi yapıyor olmaktan dolayı eğlenmek”
olarak belirtmek istersen, “being” kullanmalısın. Hemen birkaç örneğe bakalım.
Böylece daha anlaşılır olacak.
Eğer cümlede “with, of, after” gibi bir edat varsa, “be” fiilinin diğer halleri yerine
“being” yani “durumunda olma” kullanılır. Örneğin “Rahatsız edilmek ile ilgili bir
problemim var” cümlesinde “ile” yani “with” prepositionı var. Bu cümlede “rahatsız
ediliyor durumda olma” anlamı olduğu için, “being” kullanılmalı ve cümle “I have a
problem with being disturbed” şeklinde kurulmalı. Eğer bu cümle “I have a problem
with be disturbed” şeklinde kurulsaydı, “durumunda olma” anlamı olmadığı için,
“Olmak rahatsız ile bir problemim var” gibi bir anlam olacaktı. Birkaç örnek inceleyelim.
111
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
• Yetişkin olmanın en kötü yanı işe gitmek. (Burada “of” edatından sonra “being”
kullanılmalı. “The worst part of be adult” dersen “Yetişkin olmanın en kötü yanı”
yerine “Yetişkin olmak en kötü yan” gibi bir anlam olacaktı.)
Ve son olarak “been” kullanımına bakalım. “Been”, “be” fiilinin geçmiş zaman hali. Bu
yüzden Past perfect ve Present perfect, yani “have/has” ve “had”den sonra “olma
durumunu” anlatmak için “been” kullanılıyor.
Örneğin “Bir süredir uzak davranıyor” cümlesini present perfect tense ile kurarken
“been” kullanılıyor ve cümle “She has been distant lately” şeklinde söyleniyor. Birkaç
örnek inceleyelim.
• I had been doing the dishes for hours when you came home.
• Sen eve geldiğinde saatlerdir bulaşıkları yıkıyordum.
• They had been keeping the secret for a year before it came out.
112
etkilipratikİngilizce.com
KAFA KARIŞTIRAN KELİMELER SERİSİ
“Been”, “be” fiilinin geçmiş zaman hali olduğundan, “should have”, “could have” ve
“would have”’den sonra da “been” kullanılıyor. Birkaç örneğe bakalım.
Evet, artık İngilizce’de be, being ve been ifadelerinin ne anlama geldiğini ve hangi
cümlelerde hangisini kullanmanın uygun olduğunu biliyorsun. Böylece sen de günlük
konuşma ve yazılarında bu ifadeleri kafan karışmadan rahatça kullanabileceksin.
113
etkilipratikİngilizce.com