Professional Documents
Culture Documents
Gülçin Şenel
- "Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Baran Dergisi’nde hâlen haftalık olarak tefrika edilen
“Ölüm Odası B-Yedi” adlı eserinin “Giriş” adlı cildi derlenerek İBDA Yayınları tarafından
yayımlandı.
İçinde bulunduğumuz devrin materyalist Batı adamı tarafından geliştirilen sun’i şeytan
Telegrama karşı vermiş olduğu destansı direnişin ifâdesi olması bir yana, nefsimizle dahi
mücadele etmekten aciz olan bizlere, hem işin “nasılını” hem de fikrî derinliğini ve
genişliğini göstermesi bakımından da son derece mühim bir eser…
Okuyucusu için ufuk ötesinden ufuk taşıyan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, “Ölüm Odası B-
Yedi -Giriş-“ adlı eserinde; insan ile makine, yani insan ile Batı buhranı arasındaki girift ve
çözülmek için beş asır bekleyen problemlere de “çözüm çekirdeği” getirmekte. Doğrudan
pek çok çözümü bünyesinde barındıran eser, aynı zamanda bu problemlerin nasıl çözülmesi
gerektiğine dair de yol haritası olma hüviyeti taşıyor…
“Ölüm Odası B-Yedi –Giriş-”, dergide bölüm bölüm yayınlanmış olsa da, onu bir bütün
hâlinde kitab olarak okumak, dergide okumaktan muhakkak ki çok farklı… Özellikle
parçaların kitabta birbirini takib ediyor oluşu, dergide okurken idrak edilemeyen sistem ve
bütünlüğü daha net bir şekilde okuyucuya sunuyor ve hissettiriyor.
Hem fikir hem de iş ve eser bakımından tarihin belki en kısır döneminde bulunduğumuz bu
zaman diliminde, çölde susuzluktan kavrulmuş dudakları yaslayabilecek bir fikir pınarı
“Ölüm Odası B-Yedi – Giriş-“. Bu eser, “yaşanmaya değer” hayatı arzulayan, zamanın
musibetlerini dırdırlanmak için değil de, iş ve oluş hızını arttırmak zâviyesinden görenler için
“başucu eseri” olacaktır.
Bir sınıflandırma yapmak gerekirse, bu eserin sanırız bir sınıfı yok. Zaten sınıflamak da fikren
çok doğru bir tavır değil bazen. B-Yedi de öyle, başkalarına benzetmeye gerek yok. Kaldı ki,
bir sınıflama yapmak, daha önce o sınıftan başka şeylerin olduğunu gösterir. Oysa B-Yedi
gibisi daha önce yok, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu kendi kendisiyle yarışıyor, “tür” veya
“sınıf” açıyor. Gerçi O’nun yaptığının bir benzerini başka kim yapabilir yahud yaparsa bu
taklidten öteye geçebilir mi, o da bir muamma, hattâ cevabı şimdiden belli bir soru.
Sonunda “içindekiler” bölümünün yer aldığı ve indeksi bulunmayan kitab, 783 sayfa ve 54
ana başlık, birçok da arabaşlıktan meydana geliyor.
FRAGMANLAR
Bu fragmanları müstakil olarak vermekten muradımız, her şuur seviyesinde farklı tedailere
yol açacak olmasından ötürü, okuyucuyu kendi şuur seviyemize mahkûm etmemek adınadır.
-“Kuru bilgi vermek değil de, sizde İRFAN KIVAMI hâlinde yaşatmak istediğim bir hamule;
Mallarmé’nin, “şiir dili, nesneyi değil, söz konusu nesneden kaynaklanan etkiyi dile
getirmelidir; şiir, mânâ yüklü kelimelerden çok, anlatılmak istenenin ihsas gücüyle dolu
olmalıdır” demesi gibi, ben Telegramdaki hâdiseleri, benim üzerimdeki ruhî tesirler hâlinde
ve bunu verimlendirme şeklinde vereceğim.”
-“Hayat ve fikrin GAÎ hikmetini ÖLÜM bilmek bakımından bu esere 1993′te niyet ettim.
Henüz ortada HIRKA-İ Tecrid isimli eserimin tasavvuru bile yok… Sonra, 1999 ertesi başlayan
TELEGRAM işkencesi ve fikir çilesine eza katkısı; kitabın alt başlığı böyle ve ne olduğu ne
idüğü de eserin içinde…
Bugün, Bolu F – Tipi Cezaevi’nde durumlarına göre NYMPHA veya Mousa adını verdiğim aynı
işi görürlerin nezaretinde, onlarla didişirken bu esere başlıyorum ve “Ölüm Odası” isminin
tevafukları bana, sonsuz imkânlar tedaî ediyor. Buradaki Telegrancılar’a NYMPHA ve Mousa
isimlerini takmam, Kartal’a göre bir yenilik; ve fikir, sanat, teknoloji, siyaset derken, BERZAH
hakikatine vurulacak topyekün dünya halinde bir genişlikte, onlar da son derece zeki, ne
kadar da salak, bu kadar hainlik ve vahşet olur mu, alaycı, alay edilen, beni ve bendekini
dağıtan, sonra kendi zekiliği imiş gibi bana hatırlatan, aslolan niyeti, övünmek gibi olmasın
ama, benim çoğu zaman onlardan bir adım ileri durumumdan dolayı değişen, neticede;
Üstadım’ın “çözdük her müşkülü derlerse de ki, sonunda VAR OLMA müşkülü kaldı!”
Hakikatini en canhıraş şekilde gösteren tipler. Onlar, sanki sihirbazın önündeki sihirli küre
de, ne derlerse ne yaparlarsa yapsınlar, ben onları bütün bir bünyenin ifşacısı sivilce olarak
görüyorum, durumu onlarda seyrediyorum… Devam eden hayatım! -2012”
-“İlme nisbetle YAPMA’nın dişi olması, YAPMA’nın doğrudan kendisiyle ilgileniyor görünen
davranış psikolojisini, psikoloji ilminin tarifine daha uygun göstermektedir. Ruh hakkında
bilgi sahibi olmak bir yana, ruha nisbetle bir kâinat ve insan fikri de olmayan –Mutlak Fikre
nisbeti olmayan- psikoloji, aslında bütün ekolleriyle, “insandan çıkan ne varsa” genişliği ve
rastgeleliği içinde bir takım bedahetler etrafında ifâdeye geçmişken, “doğru ve yanlış”,
“güzel ve çirkin”, “iyi ve kötü” değerlendirmesinden uzak ve insanoğlunun arkeolojik
psikolojisini andıran MİTOLOJİ’ye benzemektedir.”
- “Telegram: Zihin kontrolü... Bir bakıma Türkiye`de pratiği -teorisi de!- benimle meşhur
olan bu iş, "ilim sınır tanımaz!" tesellisiyle Lût kavmine parmak ısırtır melânete ve yardımcı
unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle "dünyada" da kıstırılmış
fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır. Bu ikazdan sonra bildirmeyelim ki, gerek
yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alâkadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba
dünyada da ilk örneğim!
Elinizdeki eser, bir yönüyle eskilerin "istişhad" dedikleri "delil getirme ve şahid kılma"
usulüyle felsefeden müsbet ilme ve şamanizmden İslam tasavvufuna kadar geniş bir sahaya
kanat açarken, diğer yönüyle "hatırât" nevine dair olarak işlenmektedir. (Arka kapak metni)
3) BENİ YAVAŞÇA ÖLDÜREN İŞKENCE “Telegram” (Zihin Kontrolü Kurbanı Bir Devlet
Adamının Tüyler Ürpertici Hikâyesi), Tek Nath Rizal, Trc: Yusuf Pazar, Tahkim Yayınları,
İstanbul 2012.
- “Bhutan’ın meşhur devlet adamlarından Tek Nath Rizal, 27 Mart 1947’de, Hindistan ve Çin
arasında bulunan küçük Himalaya ülkesi Bhutan’ın güneyindeki Lamidara’da doğdu. Henüz
16 yaşındayken, Bhutan’ın resmî ölçme ve değerlendirmeler birimine kabul edildi. 1964
yılında Bhutan Mühendislik Hizmetleri’ne girdi. Chirang vilâyeti Lamidara bölgesinden
milletvekili seçilerek, 1974’den 1984’a kadar on yıl Bhutan Millî Meclisi’nde görev yaptı.
Aynı dönemde, Bhutan Millî İş Kurumu’nun da yöneticileri arasındaydı. Milletvekilliğinden
sonra Kraliyet Danışmanlığı’na tâyin edildi ve 1984-1988 arası dönemde, hem Kraliyet
Danışmanı, hem Bakanlar Kurulu üyesi, hem Kraliyet Kamu Hizmetleri Komisyonu üyesi,
hem de Bhutan Devlet Denetleme Bürosu Koordinatörü olarak ülkesine hizmet etti.
Ne var ki, Devlet Denetleme Bürosu’nu yönetirken, yüksek mevkîlerdeki devlet memurları
arasında yaygınlaşan yolsuzlukları açığa çıkardığı için Kral’ın hışmına hedef oldu, tüm
görevlerinden alındı ve ülkesini terketmeye zorlandı. Sığındığı Nepal’de tutuklanıp Bhutan’a
sınırdışı edildi ve “vatana ihanet ettiği” gerekçesiyle müebbed hapis cezasına çarptırıldı.
1989’den 1999’a kadar Bhutan hapishânelerinde korkunç işkencelerle geçen on yıllık bir
hapisten sonra, Batılı devletler ve insan hakları kuruluşlarının ağır baskısı sonucunda, eski
“devlet adamı” yeni “fikir suçlusu” Tek Nath Rizal, Bhutan rejimi tarafından serbest bırakıldı.
Hapisten çıkar çıkmaz Nepal’e ilticâ ederek, hem mücadelesini hem de yaşadığı tüyler
ürpertici işkenceleri kaleme aldı. Rizal, “Beni Yavaşça Öldüren İşkence”den başka,
“Bhutan’daki Etnik Temizlik ve Siyasî Baskı”, “Sürgünde” ve “Saraydan Zindana” isimleriyle
üç eser daha yazdı. Şu ân Nepal’in başkenti Katmandu’da yaşıyor ve Bhutan Hareketi İdare
Komitesi’nin yöneticileri arasında bulunuyor.
Rizal’in kitabı hakkında, Telegram’a karşı dünya çapında bir mücadele yürüten akademisyen
ve Zihne Adalet Organizasyonu Başkanı Cheryl Welsh bakınız neler diyor:
Atom bombasının aksine, zihin kontrol cihazları üzerinde anlamlı kamuoyu tartışmaları
yapılmamıştır, çünkü bu silâhlar 50 yıldır halktan gizleniyor. Oysa bir demokraside böyle bir
tutum yanlıştır. Halkın hiçbir bilgi ve katkısı olmadan, ne hakla bu çeşit zihin kontrol cihazları
geliştirilmiştir? Maalesef, olan biten tam da budur.
Rizal, çarpıcı bir dille dünyayı uyarıyor: Dünyanın büyük güçleri, atom bombasından her
bakımdan daha tehlikeli yeni silâhlar geliştirmekle kalmadı, bu gizli silâhları artık
uygulamaya da geçti!
Bu iyi kaleme alınmış, özlü ve çığır açıcı kitabı hararetle tavsiye ediyorum. Dünyada ilk defa
olarak, tıbbî otoriteler, devlet adamları ve askerî uzmanlar, elektromanyetik radyasyon
esaslı bu gizli zihin kontrol silâhlarının sorgu ve işkence amaçlı olarak mahpuslar üzerinde
kullanıldığını açıkça kabul ediyor.” (Tanıtım metninden)
4) İNSAN ZİHNİNİ KONTROL ETMEK “Duygular ve Davranışlar Kontrol Edilebilir mi?”, Dr.
Nick Begich, Yakamoz Yayınları, Trc: Merve Duygun, İstanbul 2011.
- “Kişisel gelişim ya da başkalarını kontrol etme amacıyla insan zihnini manipüle etme
düşüncesi, yüzyıllardır insanlığı merkez alan bir konudur. Ancak bugün, var olan ve hızla
gelişen bilim ve çeşitli teknolojilerin kümelenmesi sonucunda, zihni ve duyguları kontrol
etmek mümkün. Bu konu daha önce hiç bu kadar önemli olmadı. İnsanı insan yapan duygu
ve düşünceleri bir başkası tarafından belirlendiğinde olabilecekleri bir düşünün…
İnsanın istemli kas hareketleri engellenebilir mi? Duygular ve davranışlar kontrol edilebilir
mi? Uzaktan uyku hissi verilebilir mi? Hafızaya müdahale edilebilir mi? Sahte anılar yaratılıp
gerçek anılar silinebilir mi? Zihin güvenlik duvarı var mıdır? (...)
Bu kitap yukarıdaki sorulara cevap verdiği gibi aşağıdaki sorulara da yanıtlar aramaktadır:
İnsanlık, başka insanların duygu ve düşüncelerine müdahale etmeli mi? İnsanlar, bir
başkasının özgür iradesine müdahale etmeli mi?
"Yapılan araştırmalar, SSCB`nin kendi sisteminin isteklerine uygun politik görüşe bağlı olacak
şekilde, halkının davranışlarını düzenleyebileceği bir kontrol teknolojisi geliştirmeye
çalıştığını göstermektedir. Bundan böyle aynı teknolojiyi daha karmaşık bir yaklaşımla,
bilgiler kodlanarak insan hedeflerine yöneltilebilecektir. Bu, insan zihinleri harbi olacaktır.”
Bu kitap, ABD`de yerleşen yeni tip bir casusluk şebekesinin mevcudiyetinden söz
etmektedir.” (Tanıtım metninden)
7) ZİHİN KONTROLÜ “İnsan Beynini Kontrol Altına Alma Yöntemleri”, Ömer Özkaya,
Paradoks Yayınları, İstanbul 2011.
- “KGB Generali Boris Ratnikov, zihin okuma çalışmalarını ifşa etti. Rus Resmi Haber Ajansı
Ria Novosti’ye konuşan Ratnikov, kendi biriminin, Sovyet sonrası Rusya’daki tepe
yöneticilerin bilinçaltılarını dış etkilere karşı korumakla görevli olduğunu söyledi. General
Ratnikov, Rusya Devlet Başkanı Yeltsin üzerinde, ülkeyi Çin ile bir savaştan korumak için
zihin okuma yönteminin kullanıldığını açıkladı. Yeltsin 1992 yılında Japonya’yı ziyaret etmeyi
planladı, ama Ratnikov’un birimi, Kuril Adaları’nın Japonya’ya geri verilmesi için başkanın
zihninin programlandırılmasına yönelik girişimleri ortaya çıkardı. Bu hareket, tartışmalı
topraklarını Rusya’dan geri almak isteyen Çin’in taleplerine, bu ise iki komşu arasında savaşı
kışkırtabilecek bir çatışmaya yol açabilecekti. Bu yüzden Boris Yeltsin Japonya seyahatini
iptal etmek zorunda kalmıştı. Ratnikov, 1990’ların başlarında kendisinin ve arkadaşlarının,
Moskova’ya gönderilen yeni ABD Büyükelçisi Robert Strauss’un zihnini “taradıklarını” ve
elçilik binasında Moskovalılar üzerinde psikotronik etkiler yapabilecek donanım olduğunu
gördüklerini, daha sonra bu sistemin etkisiz hale getirildiğini söyledi.” (Tanıtım metninden)
8) İSTİHBARATTA BEYİN YIKAMA “Beyin Kontrolü”, Dr. Armen Victorian, Timaş Yayınları,
Trc: Mustafa Mencütekin, İstanbul 2001.
Bu deneyler için binlerce insan kobay olarak kullanıldılar, bedensel ve ruhsal olarak
yaralandılar; fakat başlarına neler geldiğini bir türlü çözemediler.
Dr. Armen Victorian, başta Amerika ve Rusya olmak üzere, dünyanın güçlü istihbarat
örgütlernin bu konuda yaptıkları çalışmaları net bir biçimde ortaya koyan belgeleri biraraya
getirdi. Elinizdeki eser, sıradan bir komplo teorisi üretme tuzağına düşmeden, insan bilincini
kontrol altına almaya çalışan `sinsi, gizemli ve karanlık` bir dünyanın perdesini aralıyor.”
(Tanıtım metninden)
9) BAYKUŞ İMPARATORLUĞU “Bir CIA Zihin Kontrolü Kölesinin Gerçek Yaşam Öyküsü”,
Mark Philips - Cathy O`Brien, Aykırı Yayınları, Trc: Uğur Alkapar, İstanbul 2002.
- “Cathy O’Brien’ın anıları olarak "Bir CIA Zihin Kontrolü Kölesinin Gerçek Yaşam Öyküsü" alt
başlığı ile yayınlanan “Baykuş İmparatorluğu” kitabında Holywood yıldızları ile Amerikan
yönetiminin en üst düzeyden yetkilileri arasındaki ilişkiye dair pek çok ipucu yer almaktadır.
Dünyanın egemen gücü olarak dünyanın her ülkesine müdahale etmeyi kendilerinin bir
hakkı olarak gören ABD elitlerinin sapkın tercihlerini konu alan bu kitabı, dünyada olan
biteni anlamak isteyen herkes okumalıdır. Kendisi de bir seks kölesi olarak programlanan
yazarın, küçük kızının da daha çocuk yaşta seks kölesi haline getirilme sürecine sokulduğunu
anlayan bir annenin, annelik fıtratının koruma içgüdüsü ile harekete geçerek ABD’yi yöneten
elitin mahrem hayatının pisliklerini ortaya seren bu itirafları bir yönüyle tiksindirici unsurlar
içerse de hayra hizmet açısından takdir edilmelidir.
- “Psikolojik savaşta bir toplumun ruh ve beyni etkilenmeye çalışılır. Prof. Dr. Nevzat Tarhan,
son kitabı Psikolojik Savaş’ta bu teknikleri. insan ve toplum psikolojisi üzerindeki etkilerini
konu ediniyor.
Tarihin bilinen ilk savaş tekniği kitabının yazarı olan Çinli kumandan Sun Tzu, kitabının büyük
bir kısmında rakibin psikolojik olarak çökertilmesi üzerinde durur. Askeri strateji ve
taktiklerin en önemlilerinden biri de Psikolojik Savaş teknik ve taktikleridir. Belirli bir amaca
yönelik uzun vadeli plan ve stratejilerle yapılan psikolojik savaş, hem sıcak hem de soğuk
savaş dönemlerinin en çok başvurulan mücadele yöntemlerinden biri olmuştur.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Timaş Yayınları arasında piyasaya çıkan yeni kitabı Psikolojik
Savaş’ta askeri bir kavram olan bu terimin günlük hayatımızda nasıl kullanıldığını, Türkiye ve
dünyadan örnekler ışığında tarihten günümüze bilimsel olarak inceliyor.
Psikolojik Savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra
da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki
ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor.
Kitapta; klasik psikolojik savaş bilgileri dışında, bilgi savaşı, elektromanyetik savaş, beyin
kontrolü, propaganda yöntemleri ve bilgisayar devrimi, internet taarruzu, tarihsel bilgiler,
gelişen intihar eğilimleri, baskıcı kültürlerin etkileri, itaat kültüründen demokratik kültüre
geçiş, psikolojik savaşta rol alanların ruh hallerinin tahlilleri, insanın ruh hallerinin nasıl etki
altına alındığı gibi alt konular da işleniyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan kitabın yazılış amacını şöyle açıklıyor: “Hile ve aldatmaların etkili
olabilmesi için, gizli kalması gerektir. Amacımız hile ve aldatma yöntemlerinin bilinmesini
sağlamakla toplumsal ahlaka hizmet etmektir. Psikolojik savaşta yenilen taraf, bilgi gücü
zayıf olan taraftır. Doğru insanların ayakta kalmak, toplumun geleceğinde söz sahibi olmak
gibi bir kaygıları varsa bu kitabı okumaları önemlidir.” (Tanıtım metninden)
11) AMERİKAN DERİN DEVLETİ VE BEYİN YIKAMA OPERASYONLARI, Jim Keith, Trc: Sibel
San, Nokta Yayınları, İstanbul 2006.
- “Jim Keith, “Amerikan Derin Devleti ve Beyin Yıkama Operasyonları” isimli kitabında, “zihin
kontrolü ve yönlendirmesi” projelerinin müthiş bir tarihçesini çıkartır. Telegram’a uzanan bu
alçakça sürecin ardındaki sapkın zihniyet kadar, sorumlu kişi, kuruluş ve devletleri de ifşâ
eder. Bu arada, ilginç bir örnek olarak Huxley’den ve bağlantılarından sözeder. Tavistock
kurumu yöneticisi General John Reese’le birlikte çalışan Huxley, aynı zamanda, CIA’in “zihin
kontrol operasyonlarının” önemli ismi Luis Jolyon West’in yakın arkadaşıdır. Üstelik
“hipnozla çoklu kişiliğin yerleştirilmesi” üzerine çalışan Estabrooks ve “elektromanyetiğin
insan üzerine etkileri” üzerine ilk kez çalışan araştırmacı Andhrija Puharic’le birlikte çalışır.
1968 tarihli bir FBI notunda, Huxley’in birlikte çalıştığı bir müzik grubu için “gençlik isyanını
daha iyi huylu ve tehlikesiz yönlere kanalize edilmesinde” kullanıldığı yazılıyor. LSD’nin
yaygın dağıtımı için planlı ve programlı olarak çalışan Huxley, gerek eserleri gerek hayat
biçimi ile “başkaldırması beklenen” gençliği “uyuşturmayı” başarmış görünüyor.
Bu bilgiler ışığında Huxley’in “sıradışılığı” daha ilginç bir hâl alıyor ve eseri “Cesur Yeni
Dünya”daki “kehanetleri”nin, aslında bir “kendi kendini gerçekleştiren kehanet” olduğu
tezini destekliyor. Cesur Yeni Dünya’nın son bölümünde yer alan ifadeleri ise bu tez
etrafında yeniden anlam kazanıyor:
“21. yüzyıl dünya kontrolörlerinin devri olacak. Eski diktatörler düştü; çünkü hedeflerine,
yeterli gıda, yeterli eğlence, yeterli mucize ve sırrîlik sağlayamadılar. İlmî bir diktatörlükte,
eğitim gerçekten işleyecek. Çoğu kadın ve erkek, kendi köleliklerini severek yetişecek ve asla
devrimi arzulamayacak. İlmî bir diktatörlüğün yıkılması için hiçbir makul sebeb
görünmüyor.” (Gülçin Şenel)
12) CIA`DEN MEDYA`YA KİTLELERİN KONTROLÜ, Jim Keith, Trc: Sibel San, Nokta Yayınları,
İstanbul 2005.
- “Dünya eliti için kitlelerin kontrolü vazgeçilmez bir gerekliliktir. Bilimin, özellikle de
psikiyatrinin gelişimiyle bu kontrol mekanizması doğrudan doğruya insanların zihinlerini
hedef almaya başlamıştır. Bu "Yeni İnsan"ın yaratılmasıdır. "Yeni İnsan"ın gerçeklik kavramı
beyinde ateşlenen elektronik imajların dansı, efendilerinin yarattığı düşünce ağıdır.
Mutluluğu, ona bir tüpten ya da izlediği görüntülerden aktarılır. Tanrısı, elektronik bir
perdenin ardında gizlidir. Bu perde aralandığında karşımıza çıkan ise CIA ve en önemli
araçlarından olan Medya`dır. Yüzyılın sonunda, insanlığın psikolojik kontrolü alanında
yaşanan çarpıcı gelişmelerden, öğrencileri eğitmek yerine onları itaat eden robotlara
dönüştürmeyi amaçlayan bir eğitim düzeninin yaratılışına, CIA ve gizli seçkin toplulukların
yaratılışından kitlelerin topluca uyuşturulmasına, bilinçaltı ikna yöntemlerinin kullanımından
denetim kültlerinin yaratılışına, son olarak; medya`nın bugüne dek şüpheci davranmayan
kitlelere uygulayamadığı niteliklere sahip olan gizli zihin kontrol araçlarının yaratılışına, ve
daha birçok benzeri konuya değinen bu kitap, insanlığın kontrol altına alınış tarihini
sunuyor. Her kitabı büyük tartışmalar yaratan Jim Keith’in bu kitabı, dünya bilincine
hükmetmeyi hedefleyen gizli tasarıları bu denli dikkat çekici ve ayrıntılı olarak ortaya
koyabilen ilk kitaptır.” (Tanıtım metninden)
13) İSTİHBARAT SERVİSLERİNDE BEYİN YIKAMA OPERASYONLARI, Erdal Şimşek, Kum Saati
Yayınları, İstanbul 2005.
- “İnsanoğlu güç ve iktidarla iç içe girdiği ölçüde kendi türüne yabancılaştı. Ve iktidar, güç,
egemenlik hırsı, insanı kendi türünün düşmanı kıldı. Gücün ve iktidarın yegane sahibi olmak
isteyen, türdeşi olan insanı kontrol altına almak, ona hükmetmek için akla gelecek her türlü
yönteme başvurdu.
Kapitalizmin büyüyüp bir üst boyuta geçmesi ile birlikte insanı kontrol altına alma arzusu,
devlet organizasyonu haline geldi. Devlet denen aygıtın insan kontrolünü sağlamada
kullandığı en büyük ve acımasız maşası, istihbarat servisi oldu.
Bolşevik ihtilali ile birlikte Kapitalizmin karşı türevi olan yeni bir devlet modeli oluştu. Adına
Sovyet denen bu devlet yapısında da beyin kontrolü operasyonları, Kapitalist ülkelerden
aşağı kalmadı.
Doğu ve Batı dünyasının iki patronunun, savunma sanayiinin yanısıra kitle psikolojisine
hakim olmadaki yarışları da çılgın boyutlara vardı. İnsanların zihinleri kontrol altına alınarak
istihbarat dünyasındaki savaşlarda kullanılageldi sürekli.
Batı Bloku`nun uç kanadı olan Türkiye, istihbarat servislerinin beyin kontrolü savaş alanı
oldu adeta. ABD ve NATO üslerinde, kitlelerin psikolojileri ve zihinleri üzerine sürekli kontrol
operasyonları yapıldı. Buna karşılık olarak da Sovyetler Birliği`nden karşı operasyonlar
yapıldı.
Bu operasyonlar, Türk devletinin en yüksek düzeyli yetkililerine kadar uzandı. Türkiye`de ilk
kez bu kitapta okuyacağınız, dönemin başbakanı olan Turgut Özal da Beyin Kontrolü
operasyonuna maruz kaldı.
14) ELEKTRONİK HARP VE SİNYAL SAVAŞLARI, Bülent Keskin, IQ Kültür Sanat Yayınları,
İstanbul 2008.
Sadece istihbarat servisleri değil, dünya pazarlarında rekabet eden uluslararası şirketler,
organize suç örgütleri, hatta sıradan vatandaşlar bile bugün teknolojik yöntemlerle
bireylerin yada kurumların iletişimine kendi lehlerine çıkar sağlamak için kulak kabartıyor.
Gelişen teknoloji, bireylerin “adam adama markaj” yöntemiyle izlenmesi metodu yerine
“teknik takip” yada “elektronik harp” denilen metotları öne çıkardı.
Elektronik takip, işitsel takip, (taşınabilir minyatür vericiler, telefon dinleme aygıtları, gizli
mikrofonlar ve kaset kaydediciler), görüntülü takip (fotoğraf makineleri, kapalı devre ve
kablolu televizyon, gece görüş araçları veya uydular) ve algılayıcılarla takipte ise, manyetik
algılayıcılar, sismik algılayıcılar, gerilim algılayıcıları, kızılötesi algılayıcılar ve elektromanyetik
algılayıcılar kullanılmaktadır. (Prof. Dr. Abdülkadir Akçin, tanıtım metninden)
15) 13 ŞEYTANİ KAN BAĞI "İlluminati Hanedanlığı", Robin De Ruiter, Selis Yayınları, Trc:
Naime Erkovan, İstanbul 2005.
[İçinde “Satanist Elit”in zihin kontrolü projelerine de yer veren çarpıcı bölümler bulunan] bu
kitap, insan ırkına hükmetme amacını güden yeni bir dünya düzeninin kuruluş tarihini
açıklıyor. Bunlar, dünyanın en etkin aileleri tarafından yönetilen gizli toplulukların, gizli
oligarşilerin çalışmalarıdır.
Bu 13 güçlü aile, tarihe uzanan özel bir kan bağının mensuplarıdır ve kraliyet ailelerinin
töreleri gibi töreleri vardır.
Bugün global sermaye olarak petrol, altın, finans, silah, kimya, elektronik ve medya başta
olmak üzere tüm büyük şirketlerin sahibi olan bu ailelerin karmaşık ilişkilerini izleyen Robin
de Ruiter, elde ettiği önemli bulguları bu kitapta okurlarla paylaşıyor.” (Tanıtım metninden)
16) CEP TEHLİKESİ, Prof. Dr. Selim Şeker, Hayy Kitap, İstanbul 2010.
Elbette. Bu çok pahalı bir teknoloji. Bütün kalkınmış ülkeler, insanları kontrol etmek
amacıyla bu alanda araştırma ve denemeler yapıyorlar. Özellikle ABD, Rusya ve Çin gibi
dünyada hâkimiyet sürmek isteyen ülkeler bu tür çalışmalar yapıyor. `Cep Tehlikesi`
kitabının 9. bölümünü bu konuya ayırdım. Arzu edenler kitapta ayrıntılı bilgileri bulabilirler.
" (...)
Örneğin, ABD idare etmek ve istediğini yaptırmak istediği ülkenin Başbakanı`nın beynine
müdahale ederek, kendi ajanı olarak kullanabilir. Zaten bu tür denemeler uzun yıllardır
yapılıyor. Amaç, insanları ve ekonomiyi kontrol altına almak. Bundan sonraki savaşlar da
böyle olacak!
Beyin yıkama, casuslukta kullanılan en eski yöntemlerden biri. Bugünkü anlamda en önemli
uygulayıcısı Hasan Sabbah. Ondan başka, İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya komutanı ve
ekibi, Kore Savaşı’nda Çinliler uyguladı. `Mançurya Kobayı` filmi beyin yıkama üzerine
yapıldı. Batıda ve ABD’de bazı tarikatlar halen uyguluyor. CIA gibi örgütler de uyguluyor.
Uygulamalar afyon, kokain, LSD gibi psiko-kimyasallarla ya da hipnozla gerçekleştirilebiliyor.
Ya da elektromanyetik dalgalarla. (...)
İddialara göre, ABD artık kişiye özel manyetik alanları tespit ederek kişinin yerini
bulabilmekte, sadece ona özgü hayaller yaratarak zihnini kontrol edebilmekte." (Nihal
Doğan)
17) KÜRESEL SERMAYENİN TAPINAĞI BOHEMİAN CLUB, Talat Turhan - Faik Kurtulan, İleri
Yayınları, İstanbul 2006.
- "Küresel Çete`nin gizli örgütleri içinde en gizemlisi olan ve bugüne kadar hakkında örgütün
yapısı ve işleyişine ilişkin ülkemizde hiçbir kitap yazılmayan, Bohemian Club`dır. Anılan
örgütte genellikle Temmuz ayında iki Cumartesi-Pazar`ı da kapsayacak bir süre içinde
ABD`nin global elitleri(!) küresel seçkinleri, yani tüm dünyaya büyük adam diye yutturulan
ABD`li örgüt üyesi kodamanlar, bir yandan küresel dünyayı yönetmek için kararlar alırken,
öte yandan da nekrofili (ölüye tecavüz) dahil her türlü cinsel sapıklık ve sapkınlıklarını
tatmin ediyorlar. Bununla da kalmayıp, modern insanın çoktan terk ettiği, pagan dinlerinden
kalma dev bir baykuş (Moloch) heykeli altında gam yakma töreni diye adlandırdıkları sözüm
ona sembolik insan yakma törenine de katılıyorlardı. Üstelik işledikleri bu alçakça suçları
kendi çıkarttıkları yasa ile suç kapsamı dışına alarak Amerikan adaletinin içyüzünü sergilemiş
oluyorlardı.
George W. Bush başta olmak üzere birçok ünlü Amerikan Başkanı ve devlet adamı bu gizli
örgütün üyesidir.” (Talat Turhan)
18) İSTİHBARAT VE İSTİHBARATÇI, Prof. Dr. Nurullah Aydın, Paraf Yayınları, İstanbul 2011.
- “CIA, insanları birçok yöntemlerle birer kobay haline getirmeye çalışır. Hipnoz, bilinçaltı
müdahaleleri, narkotik-hipnoz, elektronik olarak beynin uyarılması, ultrasonik, mikrodalga
ve alçak ses frekanslarıyla davranışların etkilenmesi gibi olayları çoğunlukla istihbarat amaçlı
kullanmaktadır. Tarikat ve uyduruk dinler yaratmak, bedensiz varlıklardan yeniçağ
bilgilerinin alınması CIA kanalıyla yürütülmektedir.
Mançurya Kobayı, kendi iradesi dışında, birtakım beyin yıkama seanslarının, ilaçlarının veya
hipnozun etkisiyle başkalarının istediği bazı eylemleri yapanlara verilen isimdir.
19) İŞGAL ÖRGÜTLERİ “CIA, NATO, AB”, Erol Bilbilik, 2 Basım, Asya Şafak Yayınları,
İstanbul 2008.
I. ve II. Dünya Savaşı yıllarında Psikolojik Savaş Örgütü olarak çalışan Tavistock Grubu,
Rockefeller Vakfı`nın yaptığı büyük bağışlarla 1946 yılında görev alanı genişletilerek yeniden
yapılandırılmıştır. Rockefeller, Tavistock`a daha geniş çaplı psikolojik savaş araştırmaları
yapma ve uygulama görevleri vermiştir. (...)
Tavistock, Kore Savaşı`nda ilk defa denenen kitlesel beyin yıkama tekniklerini geliştirmiştir.
(...)
20) GİZLİ PARAPSİKOLOJİ SAVAŞI, Jacques Bergier, Trc: Ergün Arıkdal, Ruh ve Madde
Yayınları, İstanbul 1981.
L. Pauwels ile beraber yazdıkları “Le Matin des Magiciens - Büyücülerin Sabahı”nda
(Türkçede “Evrenin Gizli Sahipleri” olarak yayınlandı), asıl fikirlerini ortaya koydu. Ünlü
“Planet” dergisini yayınladı. Üç ay içinde tiraj 8 binden 100 bine çıktı. Dünyanın yetiştirdiği
adeta geleceğin bir insanı olarak yaşayan Bergier`in hizmeti, bilinen herşeyin aslında
bilinmeyen olduğunu göstermesidir. Giderek kıymeti daha fazla anlaşılmaktadır.
20 tane eser yazdı ve herbiri insan zihnini ve bilgisini yeni anlayış ve sentezlere götürdü.
Evrenin büyük sırlarına götüren kapıyı aralayan Bergier`e dostları, Merihli Jacques
diyorlardı. Çünkü konuşmaları, görüşleri ve bilgisi adeta dünya-dışı bir varlık gibiydi.
Ulaşılması ve anlaşılması zor oluyordu. Evreni çıplak gözle değil, dürbünle seyrediyor,
bizlerden önce görüp anlıyordu.” (Ergün Arıkdal)
- "Yine bu alanda isim kazanmış Amerikan silah sanayi DARPA’nın faaliyetlerini anlatır
mısınız?
Bu kuruma kısaca Amerika’nın ASELSAN’ı diyebiliriz. Her alanda çalışan bir kurumdur.
Bizimle alâkalı kısmı ise UCLA Enstitüsüdür ve bu kurum nörobilim üzerine kuruludur. Bu
kurum Amerika’daki bir kurşunun içerisindeki maddeden, görünmez uçaklara kadar her şeyi
araştıran bir kurumdur. Bu kurumun ilk çalışmaları nöral implantlar üzerinedir. Bu çalışmalar
beyine mikroçipler takmak ve beyni kontrol altına almak için yapıldı. Şu ân elektromanyetik
sinyallerle mikroçiplere ihtiyaç duymadan bu işlemi yapmaktadır." (Anahtar TV)
22) ZİHİN KONTROL OPERASYONLARI, Atilla Akar - Hakan Yılmaz Çebi - Ali Selman
Demirbağ - Kürşad Berkkan, Profil Yayınları, İstanbul 2012.
- "Zihin kontrolünde iki yöntem sıklıkla kullanılıyor. Biri "Mançurya Kobayı", diğeri "MK-
ULTRA" yöntemi. Mançurya Kobayı insanların fiziksel ihtiyaçlarını azaltarak, dirençlerini
kırarak çözülmelerini sağlayan ve Soğuk Savaşı'nda sıklıkla kullanılan bir yöntem.MK-ULTRA
deneğe 75 volttan başlayarak en üst sınıra kadar elektrik akımı verilmesine dayanan bir
yöntem. Böylece kişinin direnme ve dayanma noktası ölçülüyor.Bugüne kadar birçok cinayet
ve suikastın arkasında zihin kontrol vakaları olduğu iddia ediliyor. John F. Kennedy'nin katili
Lee Harvey Oswald, bir zamanların efsanevi sarışını, film yıldızı Marilyn Monroe, John
Lennon'ın katili Mark David Chapman'ın MK-ULTRA dahil çeşitli zihin kontrol
operasyonlarına maruz kaldıkları iddia edilmektedir.Acaba bu yöntemler Türkiye'de
kullanılmış mıdır? Bazı suikast vakaların arkasında zihin kontrol operasyonları var
mıdır?Elinizdeki kitap zihin kontrol konusunda Türkiye’nin yetkin kalemlerin makalelerinden
oluşmaktadır. Her bir yazı yazarları tarafından özenle hazırlanmıştır. Her ne kadar bu tür
konulara bizde komplo gözüyle bakılsa da, asla öyle olmadığını kitabı okuyunca
anlayacaksınız." (Tanıtım Metninden)
[status draft]
[nogallery]
[geotag on]
[publicize off|twitter|facebook]
[category istihbarat]
[tags KİTAP TAVSİYESİ, Zihin Kontrolü, Telegram, Kitap]