You are on page 1of 15

www.beyyine.

com
___________________________________________________________________

۞ SİHİR’DEN KORUNMA VE RUKYE İLE TEDAVİ۞1

Sihir Nedir?
Türü ve şekli ne olursa olsun, sihir kurbanın aklını ve kalbini kontrol altına alma
girişiminden ibarettir. Sihir sayesinde şeytan kişiyi kontrol altına alma imkanına sahip
olarak, sihirle hedeflenen şeyleri ya tamamen ya da kısmen gerçekleştirmeyi başarır.
Sihirden kimi zaman öldürmek hedeflenir, kimi zaman bildiklerini unutturmak,
kimi zaman duyguları yönlendirmek. Sihrin kimisi hastalık meydana getirir kimisi
eziyet. Sihirle ortaya çıkan sonuçlar o kadar çeşitlidir ki, bunları sınıflandırmakta
zorluk çekeriz. Sihrin yapılış yöntemleri de aynı şekilde çeşitlidir ve bunları da
sınıflandırmak mümkün değildir. Öyle ki her toplumun kendine has sihir ayinleri
vardır. Bu işlemde müşterek olan tek bir nokta varsa, o da şeytana ibadet ve Allah‟a
ortak koşmadır. Bunun yanı sıra şeytan büyücüden, büyük haramları, özellikle de
zinayı işlemesini ister. Çünkü bu kalpten imanı tamamen kaldırır. Şeytan kalbinden
hayır bütünüyle kalkmadıkça büyücünün isteğini yerine getirmez.

Sihir şu iki şeyden biriyle gerçekleşir:


1- Kişiye tahsis edilmiş şeytanın (karîn) kullanılmasıyla.
Bazı büyü ve çarpma durumlarında etki dışarıdan olur ve çoğunlukla insanda
zaten var olan karînin zorla kullanılması yoluyla olur. Kimi kez hasta görevli cinin
dışarıdan karîne emredişlerini duyar. Bu olay çoğu kez rukye esnasında ya da
mescitte yahut teravih gibi uzun bir namaz esnasında olur. Bazı şeytanlar dışarıdan
gözlere ve kulaklara etki etme gücüne sahiptirler.
Cinin dışarıdan etki ettiği durumlarda hasta iç sıkıntısı ve kalp çarpıntısı gibi cinin
içeride olduğunu gösteren şeyleri hissetmez.

2- Özel bir görevli şeytan gönderilmesiyle.


Bu görevli şeytan „karîn‟den yardım alır. Eğer hasta, içinde konuşan iki ayrı varlık
fark ediyorsa, bu kendisine karîn dışında başka bir görevlinin gönderildiğini gösterir.
Eğer hasta sadece vesvese hissediyorsa diğeri halen dışarıdadır ve vücuda girmeyi
henüz başaramamıştır. Bu dönemde hastanın uykusunda gördüğü kabuslar
dışarıdakinin içeri girme çabasını gösterir.

1
Bu yazı uzun seneler tedavi işiyle uğraşmış tecrübeli bir rukyecinin internet üzerinde
yayınlanmış yazılarından derlenip özetlenmiştir.

1
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

Büyücü Neden Anne Adı Sorar?


Çünkü büyü aleminde tüm bilgiler karînden alınır. Karîn yoluyla hastanın
vücuduna girmeden önce onun hakkında bilgi sahibi olunur. Kişinin tespiti ise anne
adı yoluyla olur. Kısacası, anne adı yoluyla kişi tespit edilir ve karîn aracılığıyla onun
hakkında bilgi edinilir.
Karîn
Karîn kişi doğduğu andan itibaren bedenine girer ve ölüm anına kadar da
çıkmaz. Bu nedenle çocukların rahatsız edici şekiller ve rüyalar gördüklerine, bazen
sesler duyduklarına tanık oluruz. Öyleyse, en güzeli çocuğa ilk önce kelimeyi tevhidi
ve söyleyebileceği başka zikirleri öğretmek, nas ve felak surelerini ezberletmek ve
doğumlarından itibaren annenin ve babanın koruyucu duaları çocuğun üzerine
okumalarıdır.
Bir ailenin karînleri her zaman aynı gruba mensup cinlerden oluşur. Bu grup
annenin karîninin grubu olur. Bu grubu tanımak için çeşitli alametlere bakılır. Babanın
karîni ise farklıdır.
Cinler çok çeşitli gruplara bölünmüşlerdir. Onlar da insanlar gibi yeri ve göğü
aralarında paylaşmışlardır. Arap Yarımadasındaki bir cin bir başka bölgedekinden
farklıdır. Her birinin mensup olduğu kabile bellidir. Her birinin girebileceği şekil ise
diğerinden farklıdır. Örneğin, Arap Yarımadasındaki bir cin fare şekline girmez. Bunu
daha ziyade Afrikada görürüz. Bu yüzden hastanın rüyasında gördüğü şekiller de
onların hangi bölgelerden olduklarını gösterir.
Kişinin vücudunda zaten var olan karîn vücudu hiç terk etmez ve o kimse dinden
uzaksa eğer onu rahatsız da edebilir. Kişi dinine sarıldığı zaman bu rahatsızlıklar
kalkar.
Karîn daha ziyade mide ve on iki parmak bağırsağı tarafından ve vesvese
şeklinde yahut tekrarlanan sesle konuşur. Eğer ses uygunsuz bir zamanda geliyorsa
ve ilgisiz bir sözse cinler kendi aralarında konuşuyorlardır. Onlara dikkat kesildiğinde
susarlar. Bu durum genellikle rukye esnasında olur.
Bazen sırt ve omurganın alt tarafından konuşurlar ve kişi bunu kulağıyla işitir.
Bazen de büyücülerin yaptıkları gibi kulağa konuşurlar. Bu bazı hastalarda olabilen
bir durumdur.
Karînin bedende belirli bir yeri vardır ve buradan hiç ayrılmaz. Ama onun bir
kısmı bedenin istediği yerine doğru hareket edip uzanabilir. Eğer insan dindar ve
muttaki ise karînin ona söz edilmeye değer bir etkisi olmaz. Vücutta gerçek anlamda
hareket edebilen ise sihir ve onunla sorumlu olan şeytandır, karîn değil. Sihir
maddesi ortadan kalktığında ve sihir iptal olduğunda rahatsızlık ortadan kalkar ve
şeytan etkisizleşir.
Karînin sırtta, başta ya da karnın altında yerleştiğini söyleyenler büyücüler ve
kâhinlerdir, onların sözlerine ise itibar edilmez. Şeytan kendi sırlarını açığa vurmaz ve
büyücülere herkesten daha fazla hile yapar. Gerçekte büyücü büyü alemindeki en
hakir yaratık kabul edilir. Onun elinden tüm hakları alınır ve hiçbir şeye itiraz
edemeyen bir köle haline gelir. Şeytanlardan emir alır ve sahip olduğu bilgiler
şeytanların sözlerinden başka bir şeye dayanmaz. Dolayısıyla onlar şeytanların
dostlarıdır ve onların sözlerine itibar edilmez.

2
www.beyyine.com
___________________________________________________________________

Karînin insanın bedeninde bulunma sebebi sadece onu İslam yolundan


çevirmektir. İnsanların şeytanlar tarafından maruz kaldıkları eziyetler ise şiddetli
düşmanlıktan kaynaklanır. Karîn asla başka bir şey için asıl hedefini terk etmez. Bu
yüzden genel olarak şeytanların adeti sihir için başka birini görevlendirmektir. Bundan
onları ancak acizlik alıkoyar.
Karînin her insanın bedeninde gerçekleştirdiği faaliyetleri vardır. Bunları gücü
nispetinde yapar ve bunun için yaşlılık, güçsüzlük, hastalık, nazar ve sihir gibi zaafları
kullanır. Allah hastaya şifa verdiği zaman ise zayıflar. Bu şeytan insan iradesine
hakim olamaz. Ancak bedenine zarar verebilir, hastalığını şiddetlendirebilir, çeşitli
şekillerde ona görünebilir vs.
Bazı büyü durumlarında bedene bir şeyin girmesi zorunludur. Bu durumda
hastalık büyünün yerleştiği bu bölgeye yönelir. Bazıları cinin buraya yerleştiğini
düşünseler de bu hatadır. Çünkü bu nokta sadece cinin bir parçasının uzandığı bir
noktadır. Sihrin gereğine göre o bu noktayı hareket ettirerek yerini değiştirebilir.
Karînin bulunması normalde herhangi bir hastalık durumu oluşturmaz. Ancak
devreye büyü veya nazar girdiği zaman bu şeytan zarar vermek için güç bulmaya
başlar.
Aslında insan vücudu şeytanların rahat hareket edebilecekleri bir mekan değildir.
Ama herhangi bir sebep ortaya çıktığında onların etkileri görülmeye başlar. Şu var ki,
karîn insan üzerinde tamamen etkisizdir demek de doğru olmaz. Aksine o insana her
durumunda ortaktır. Bu konuda Allah‟ın koruduğu dışında hiç kimse korunmuş
değildir. İnsanların çoğu karîn olan şeytanın vehmî bir şey olduğunu ve insanla iç içe
olmadığını düşünürler ki, bu insanı helaka götürecek en büyük hatalardan biridir.
Karînin insana ait küçük büyük her şeyi bildiği söylenemez fakat o insanın
zahirini ve bazı sırlarını bilir. Öyle ki, bazen insan bunları unutur da o hatırlatır. Ayrıca
unutkanlığın bir kısmı da şeytanın işidir.
Süleyman‟ın (as) ölümü cinlere, büyücülere ve kahinlere, gaybı Allah‟tan başka
kimsenin bilemeyeceğine dair bir meydan okuyuştu. Bazı sırları bilmenin gerisinde
şeytanların bulunduğunu anladığımızda, gaybı Allah‟tan başkasının bilip
bilemeyeceği ile ilgili kuruntular da ortadan kalkacaktır. İnsanlara ait sırlarla, Allah‟tan
başkasının bilemeyeceği gayb ilmini birbirinden ayırmak gerekir.
Hastanın hastalık sebebi eğer karînden kaynaklanıyorsa, o midenin hemen
üstünden ve kalp tarafından bir ses duyar. İyileştiği zaman vesveseler kalabilir ama
hastalık etkisi ortadan kalkar. Eğer karînin beraberinde başka bir şeytan varsa, hasta
bazen bu ikisinin diyaloglarını duyar. Bazen biri diğerine emretmekte o da emredileni
yapmaktadır.
Kişideki rahatsızlık hali sihir de olabilir nazar da olabilir. Karîn ise insana ancak
iki durumda bu tür zarar verebilir:
1- Sihir ya da nazar sonucu gelmiş başka bir cinin bulunması.
2- Herhangi bir ruhun etkisinin bulunması.
Bazen bu iki durum bir arada bulunur ve bu yüzden etki daha güçlü olur.
Bu iki maddeyi biraz açacak olursak: İnsana yönelik etki iki yönden gelir:
Kendinden ve şeytanından.
Şeytan Tarafından Olan Etki:

3
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

Herhangi bir korku, üzüntü, öfke ya da sevinç nedeniyle olur. Bu gibi durumlar
şeytanın gücünü artırarak kişiye hakim olmasını sağlar. Sonuçta hastanın onun
verdiği eziyetleri bastırıp ona hakim olabilmesi için zamana ihtiyacı olur.
Ruh Tarafından Olan Etki:
Kişinin kendi ruhundan daha güçlü bir ruhun etkisiyle olur. Nitekim, ruhların
birbirleri üzerinde şaşırtıcı etkileri vardır. İyi olan ruh bir diğeri üzerinde iyi etki
oluştururken kötü olan ruh kötü etki oluşturur. Kötü etki genellikle nazar edenden ve
sihir yapandan gelir. Fakat etkilerin tümü şeytanların yardımıyla gerçekleşir.

Büyücü Neden Hastaya Ait Bir Şeyler İster?


Bazıları bunun şahsın kim olduğunu anlamak için olduğunu sanırlar. Bu yanlıştır.
Büyücü tırnak, saç, üzerinde hastanın kokusu olan giyecek, bedenden çıkan kan vs.
şeyleri elde edip onların üzerine büyü sözlerini okuyarak üfler ve böylece kişiye büyü
isabet eder. Hatta arada bir cin olmasa bile! Fakat daha sonra hâdim olarak
adlandırılan yardımcı cin ve hâris (bekçi) olarak adlandırılan cin devreye girerler.
Birincisi büyünün gereğini yerine getirmek için girişir. İkincisi büyünün yerini bekler.
Eğer kişi üzerinde yeterli etki oluşmamışsa hâdim bedene girmeyi başaramaz.
İnsan bedeninden çıkan şeyler eğer bol suyla yıkanırsa veya üzerine tuzlu su
dökülürse sihir gerçekleşmez. Eğer herhangi bir büyü tehlikesi varsa, en doğru olan,
vücuttan çıkan salgıların yıkanıp yok edilmesi elbiselerin ise olduğu gibi bırakılmayıp
hemen suya basılmasıdır.
Saçılan, içilen, koklanan, telefon yoluyla veya kişinin yakınından kulağına
okunan sihir ise direkt etki oluşturur.
Büyü önce kişiye etki eder, ardından hâdim görevini yapmak üzere gelir. Bu cin
anında vücuda giremez. Genellikle uyku yahut bayılma esnasında ve çoğunlukla
ağızdan girer.

Ruh Hastalanır mı?


Evet, ruh hastalanır. Zira hastalıklar bedeni ve kalbi olmak üzere iki türlüdür.
Bedenin hastalığında çoğu kez ruh da hastalanır.
Kalp hastalıkları ise riya, kendini beğenme, kibir, nifak ve arzulara düşkünlük gibi
sebeplerden doğar ve kimi zaman nazar ve sihir gibi şeylerden kaynaklanır. Birinci
kısımdakilerden sorumlu olan kişinin kendisiyken, ikinci kısımdakiler Allah‟tan bir
imtihan olarak gelir ve bunların gerisindeki hikmeti de yalnızca o bilebilir.

Tedavi Nasıl Olmalıdır?


Bedeni hastalıkların tedavisi çoğunlukla maddi ilaçlarla olur. Ruhla ilişkili
olanların ilacı ise Kur‟an ve zikirlerdir. Bu tür rahatsızlıklarda maddi ilaçların etkisi
sınırlıdır.
Herhangi bir ruhsal hastalık durumunda ruh şeytanla iç içe geçer ve kişi bazen
kendisini çift karakterli yahut iki ayrı şahsı kendisinde taşıyormuş gibi hisseder. Bu

4
www.beyyine.com
___________________________________________________________________

kişinin içinde mevcut olan iyilik ve salahtan dolayı böyledir. Bunun karşısında ise
şeytana ait pis ruh yer alır.
Ruh bedenin her bölümüne sirayet eder. Ona karışmış olan şeytan ruhu ise
aynen onun gibi bedenin her bölümüne sirayet edebilir. Bundan dolayı şeytanın
bedenin çeşitli bölümlerini sahibinin kullandığı gibi kullandığına tanık oluruz. Bu
yüzden de hasta beklenmedik hareketlerde bulunur.
Kimi zaman şeytan ağlar ve hasta kişi kendisi ağlıyormuş gibi hisseder. Bazen
sebepsiz yere korkar, halbuki asıl korkan şeytandır. Bazen kendisini ölecekmiş gibi
hisseder, ama aslında bunu hisseden yine şeytandır.
Bu gibi duygular hisseden kimse kaza ve kader konusunda bir şeyler
okuduğunda sıkıntı duyar ve delirecekmiş gibi hisseder. Ama buna önem vermeyip
her gün azar azar bu konuda okumaya devam etmelidir. Ta ki ruhu güçlensin, şifa
bulsun ve şeytanın gücü kırılsın. Zira bunun ilacı kaza ve kadere imandır.
Şu ayet bu durumdaki kişilere son derece etkilidir:
“De ki: Bize Allah‟ın yazdığından başka bir şey dokunmaz. Bizim mevlamız odur,
mü‟minler Allah‟a tevekkül etsinler.” (et-Tevbe: 51)
Tedavi iki yolla gerçekleşir:
1- Ruhun ve bedenin tedavisi.
2- Etkinin ortadan kaldırılması.
1- Ruhun ve Bedenin Tedavisi:
Ruhun tedavisinin pek çok aşaması vardır. Hastanın, ruhunun selamette
olduğuna emin oluncaya dek kendisini tedavi etmesi gerekir. Ruhi her hastalığın, bu
hastalığın zıddı bir ruhi ve hissi tedavisi mutlaka vardır.
Hastalık durumunda, şeytanın ruhu insanınkinden güçlü olur ve insanın bedeni
bazen şeytanın ruhunun beden üzerinde etkin hale gelmesine dayanamaz. İşte bu
yüzden tedavi yapan kimselerin (rukye okuyanların) rukye esnasında şeytanın etkin
hale gelmesini (konuşmasını vs.) istememeleri gerekir. Zira bu durumda tansiyon
yükselir ve beden çok zayıf düşer. Bundan, şeytanın her istediği zaman etkin
olabileceği anlaşılmamalıdır. Bunda asıl olan hastanın ruhunun güçlü olup
olmamasıdır. Tedaviye başladıktan sonra şeytan zayıflayacağı için zamanla etkin
olacak gücü bulamayacaktır. Örneğin insan sanki hapşıracakmış gibi kendisini
sıkarsa şeytan etkinleşemez ve geri çekilir. Şeytanın etkinleşmesine engel olmak
isteyen şah damarları üzerine okuyup üflemeli ya da muavvizeteyni (Nas ve Felak
sureleri) okurken iki şah damarı üzerine beş saniyeyi geçmemek kaydıyla baskı
uygulamalıdır.
Bedende tedavi kan damarları ve sinirler üzerinde döner. Kalp hizasında öndeki
ve arkadaki damarlarla sırt ve baştaki sinirler yoluyla onu yakalayabilirsin!

Abdest Organları ve Şeytanın Bunlar Üzerindeki Tasarrufu


Çoğu kimse şeytanın maddi bir varlık olmadığı için bu organlardan dışarı doğru
uzanabileceğini bilmez. O bunu özellikle de uyku ve uyuklama anlarında yapar.

5
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

Şeytan herhangi bir taraftan kendisini uzatarak bir şeye dokunabilir, onu hareket
ettirebilir, tıklayabilir yahut ses çıkarabilir. Ama o bunları yalnızca insanın dalgın
olduğu zamanlarda yahut uyku uyanıklık arasında yapar. Çoğu hasta buna tanık
olmuştur. Onlardan bazıları yakınında bir şeyin hareket ettiğini görür veya bir ses
duyar ama örneğin Bakara suresini ve tüm sığınma dualarını okuduğu halde bunun
nasıl olduğuna bir anlam veremez. Halbuki o bunları yapmıştır ama abdesti
bozulduktan sonra tekrar almayı unutmuştur!

Önemli:
Hasta eğer çok etkili bir sihre maruz kalmışsa ya da kendisi zayıfsa şeytan güç
kazanır ve hasta gerekli zikirleri ve korunmaları uyguladığı halde onun üzerinde çok
etkili olabilir. Böyle bir durumda kusur bu zikirlerde ve korunmalarda değil hastanın
kendisindedir. Zira zikirler ve Kur‟an onları destekleyen bir ruhi güçle, sıdkla ve
Allah‟a muhlis bir yönelişle birlikte etkili olur.
Rukye esnasında hastanın vücudunun belli bölgelerinde görülen titremeler cinin
o bölgeye geldiğini gösterir. Buralar cinin genellikle uyku esnasında dışarı uzandığı
bölgelerdir. Buralardaki sinirler zayıf ve gergin olduğu için hasta buraların hafifçe
titrediğini hisseder. Bu yüzden hastanın buraları ve özellikle de vücudunun uç
bölgelerini yağlaması gerekir.

Tedavi İçin Yapılması Gereken Öncelikli Şeyler


1- Ruhu güçlendirmek.
2- Etkiyi ortadan kaldırmak.
3- Musallat olmuş cini zayıflatmak.
Bu üçüncüsünü gerçekleştirebilmek için öncelikle nefsin hastalıklarını tedavi
etmek gerekir. Bunları ise şöyle sıralayabiliriz:
a- Nifak:
Nifak şirkten sonraki en kötü hastalıktır. Bu yüzden de hastanın kendisini tüm
nifak özelliklerinden kurtarması gerekir. Buna yardımcı olarak okunması gereken en
etkili sureler Bakara, Tevbe, Ahzab, Muhammed sureleridir. Bunlar tekrarlandığında
ruh üzerindeki etkileri açık biçimde görülür.
b- Haram Yemek
Bunu terk etmekle birlikte bunun günahından kurtulmanın en güzel yolu çok
sadaka vermek ve muhtaçlara ihsanda bulunmaktır.
c- Zina
d- Riya, kibir, kendini beğenme.

Cinler Birbirlerini ve Kurbanlarını Nasıl Tanırlar?


Cinlerin bir özelliği vardır ki, çoğu kimse tarafından bilinmez. Bu özellik onların
kokularıdır. Onlar birbirlerini ve gruplarını kokularıyla tanırlar. İşte bu koku bazen bir
kısım hastalarda kuvvetli biçimde açığa çıkar, hasta iyileştikten sonra da ortadan

6
www.beyyine.com
___________________________________________________________________

kaybolur. Bu koku kişiden kişiye değişir. Bu nedenle de büyücüler eğer hastanın


üzerinden alınan elbisedeki koku yeterli değilse hata ederler. Eğer hastadaki karîn
farklı bir gruptansa ne büyücü ne de beraberindeki şeytanlar hasta hakkında bilgi
edinebilirler. Çünkü cinlerin aralarındaki düşmanlık malumdur. Onlar razı olacakları
bir şeyler almadan birbirlerinin isteklerini yerine getirmezler.
Onların bilinmeyen yönlerinden birisi de birbirlerine seslenişleridir. Onlar bunu
yapmak için ya avuç içleriyle ya da topuklarıyla tekrar tekrar yere vururlar. Bu cinlerin
yardım isteme yollarından biridir. Tedavi eden kişi hastanın böyle yaptığını görürse
ona engel olmalıdır. Tedavi eden kişi ve çevresindeki kimseler hastanın hareketlerini
takip edip tetikte olmalıdırlar. Zira onlar da cinlerden zarar görebilirler. Bundan dolayı
evlerini korumalı, aile fertlerine korunma dualarını öğretmelidirler. Ama cinler böyle
bir şeyi genellikle büyük bir baskı ve eziyet gördüklerinde yaparlar. Benim başıma
böyle bir şey gelmişti ve ailemle birlikte pek çok eziyet görmüştüm. Hasta dolayısıyla
eziyete maruz kalmak çoğunlukla ya onunla yan yana yatmakla ya da abdestsiz
yatmakla olur. Bunun dışında daha pek çok sebep de vardır.
Bedenin içindeki cinler diğerlerine işte bu şekilde seslenirler. Pek çok tedavici ve
özellikle de bu işte uzmanlaşmış olanlar ya da uzman birinden bu işi öğrenmiş olanlar
bunu iyi bilirler. Tedavi işiyle uğraşan kimsenin cinlerin bu gibi hallerini bilmesi
gerekir. Çünkü bu tedavide büyük bir fayda sağlar. Günümüzde bu alandaki en büyük
sorun bu gibi şeylerin bilinmemesidir. Rukye yapan kişinin sadece iyi bir okuyucu
olması yeterli değildir. Gerekli bilgilere sahip olduktan sonra geriye kalan elinden
geleni yapmaktır. Musibeti kaldırmak ise Allah‟tandır ve buna başka hiç kimsenin
gücü yetmez. Bugün rukye yapan pek çok kimsenin kusuru rukyeyi okuyup sonra ne
olduğuna bakmaması ve hastayı takip etmemesidir.
Büyücüler bazen büyüyü akan bir suyun yanına koyarlar ve bununla sürekli bir
kanama olmasını amaçlarlar.
Bazen büyüyü mezarlıklara gömerler ki hiç çıkarılamasın ve ebediyen devam
etsin.
Bazen sürekli ateş yakılan bir yere gömerler ki, ateş her tutuşturulduğunda
hedeflenen kimsenin kalbi tutuşsun.
Bazen rüzgar esen yerlere asarlar ki, rüzgar onu her hareket ettirdiğinde
amaçlanan şey meydana gelsin. İşte cinler bu tarz sembolik şeylerle hareket ederler.
Bazı büyücüler cinlerin insanlar hakkındaki rüyalarını yorumlarlar ki, bunlar cin
aleminin anlayış tarzına örnek oluşturur ve bunu bizim dilimizle ifade eder. Ama aynı
büyücüler Allah tarafından olan rüyaları yorumlayamazlar!
Büyü maddesi bazen vücut yüzeyinde yanık benzeri yahut bacaklardaki varis
benzeri şeyler oluşturur.
Kişinin üzerine direkt olarak okunan ya da telefon ahizesi yoluyla okunan büyü
etki eder. Kulaklık ya da ahize yoluyla kulağa okunan büyünün etkisi daha hafif olur.
İçinde yiyecek ya da içecek olan bir şeye büyü okunmuşsa eğer, o yiyecek ya da
içecek bozulur yahut kurtlanır. Bu kurtlar beyaz ve üzerinde siyah iki nokta bulunan
kurtlardır. Bazı büyücüler büyüyü bu şekilde yenilerler.
Bilinmesi gerekir ki, kişi eğer Allah‟ın zikrini ve salavatı terk eden biri değilse,
çoğunlukla büyü ilk yapılışta tutmaz ve şahsın bu yiyecek ve içecekten defalarca

7
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

alması gerekir. Bazen de kişi büyü maddesini alır ve fark etmeden vücudundan tekrar
atar. Vücuttan atılan büyü dışkıda görülür yahut normal kokunun dışında çok kötü bir
kokuyla kendini belli eder. Büyü vücuttan bir kerede de çıkabilir, azar azar birkaç
kerede de çıkabilir.
Bazen cin büyü olduğu iddiasını ortaya atar fakat buna itibar edilmemelidir. Kişi
büyünün varlığı ile yokluğunu ayırt etmede dikkatli olmalıdır.
Eğer Allah bir kişiye büyü isabet etmesini takdir etmişse, cin bunu itiraf etmez
aksine inkar eder. Bu durumu anlamak tedavi edenin anlayışına ve bilgisine kalmıştır.
Bazı durumlar sihir gibi görünür fakat işin aslı –içerideki cin istesin istemesin-
zamanla ortaya çıkar.
Büyü ilk yapıldığında, etkilenen kişi bayılabilir. Bazıları yedikleri ya da içtikleri
şeyden dolayı karınlarında madeni bir şey varmış gibi ağırlık hissederler. Büyü bazen
vücut sıvazlanarak yapılır. Sıvazlanan bölge genellikle baş ve saçlar olur. Büyü
kulağa okunduğunda ya da koklandığında burundan ve kulaklardan kurt çıkabilir ve
bu durum büyü bozulana kadar devam eder. Büyü eğer kolon bölgesindeyse aynı
kurtlar burada oluşur ve rukye ile bazı bitkiler dışında bir ilaç buna fayda etmez.
Cinler ışıktan korkarlar ve çıkmak için karanlık olmasını isterler.
Işık cine acı verir ve o buna dayanamaz. Özellikle de televizyon ve bilgisayar
ekranı gibi güçlü ışık yayan şeylere hasta yoğunlaşmakta güçlük çeker. Ancak bu gibi
şeyler tedavi maksadıyla kullanılmaz. Zira bunların zararları faydalarından çoktur.
Cin vücuttaki açıkları kullanır. Bunlar gözler, kulaklar, burun gibi açıklık bulunan
organlarla eller ve ayaklar gibi uç noktalardır.
Kendisinde büyü bulunan kişinin vücuduna yapılan baskı ve masaj yararlıdır.
Bedeninde sihir olan kişiye masaj yapılması çok yararlıdır. Rukye ile tedavi gören
ve kendisi de okuyan kişi çabuk sonuç alır ve bazen masaj esnasında sihir vücuttan
çıkar. Sihirin çıkma alametlerinden biri bulantı ve kusmadır. Ancak hastadan kusması
istenmemeli ve kendi haline bırakılarak masajla birlikte kusması beklenmelidir.
Karında hareket hissetme ve ishal de büyünün hareket ettiğini gösterir.
Ancak burada bir noktaya dikkat etmek gerekir:
Bazen cin herhangi birinin elini üzerine koymasından dolayı rahatsızlık duyar ve
hasta bundan dolayı bulantı hissedebilir. Bulantı ve kusma onun bedenden
çıkmasının yakın olduğunu gösterir.
Karının üzerine veya vücudun bir başka yerine el konulduğunda hissedilen
daralma çoğunlukla insan büyülenmiş olduğunda bu bölgenin büyünün toplandığı yer
olmasındandır. Bazen bu bölgede cildin altında sertlik hissedilir. Bir başkası buraya
elini koyduğunda hasta dayanamaz ve mide bulantısı duymaya başlar. Aynı şekilde
cinin uzandığı bölgelere dokunulduğunda da hasta rahatsız olur, korku hisseder,
ağlar veya titrer. Eğer ağlamanın kaynağı mide tarafıysa ve sebepsiz bir ağlamaysa,
bu şeytandandır. Hastaların ağlamalarının çoğu kendileriyle ilgili değildir. Daha önce
de belirtildiği gibi cin kişinin ruhuyla iç içe geçer, karışır. Bu karışmanın dozu kişiden
kişiye değiştiği gibi tedavi esnasında da farklılık gösterir. Hastanın kendisinde iki ayrı
şahsın varlığını hissetmesi cinin güçlü hastanın zayıf olduğunu gösterir. Tedaviyle
birlikte bu his ve cin tarafından olan bu hakimiyet zayıflar.

8
www.beyyine.com
___________________________________________________________________

Tedavide öncelikli olan bazı şeyler vardır ki, her hastanın bunları etraflıca bilmesi
gerekir. Tedavinin başlangıcı başarılı olmayabilir ve başlangıçta istenmeyen durumlar
ortaya çıkabilir. Aşağıda bu noktaya değinilecek inşallah.

Tedaviyi Kur’an’la Yapmak Uyulması Gereken Yöntemdir


Rukye yapanların ve hastaların uyguladıkları Kur‟an‟la tedavinin belirli bir
yöntemi vardır, buna aşağıda değineceğim. Çünkü bu konu son derece önemlidir ve
çoğu kimsenin içine düştüğü hayal kırıklığına ve ortada kimilerinin bilmediği bir tedavi
yöntemi olduğu düşüncesine engel olur.
Önemli:
Tedavi eden kişinin içinde taşıdığı niyeti ve amacı cin anlar. Nitekim hasta bazı
kereler tedavi edecek kişinin evine geleceğini yahut kendisi hakkında bir başka kişini
söylediği şeyi bilir. Bunların tümü insanoğlunun içindeki karînin işidir. Bundan dolayı
tedavi edenin de hastanın da rukye işinde doğru bir yol tutmaları gerekir. Rukyede
asıl olan şifa elde etme ve hastalığı ortadan kaldırma niyetidir.

Kıraatta Niyet
Okuma esnasında niyet değişir değişmez karîn bunu anlar ve örneğin niyet
yakma niyeti olursa yanıyormuş izlenimi verir. Niyet hapsetmek olursa hapsolmuş
izlenimi verir ve hareket edemediğini söyler. Niyet görmesini engellemek olursa, bana
ne yaptınız göremiyorum! der. Niyet öldürmek olursa gizlenir ve ne ses verir ne de
hareket eder. Eğer bıçak getirir ve seni keseceğim derseniz kan çıkıyormuş gibi
sesler duyabilirsiniz ve size kesildiğini söyler…
Eğer tedavi eden kişi ondan kendisine sihrin yerini söylemesini ya da
açıklamasını isterse onunla oynamaya başlar.
Cin övülmekten hoşlanan tedaviciyi sever. O rukye yapanın ve hastanın kalbinde
doğacak kendini beğenme duyguları karşılığında zelil görünmeye hazırdır.
Tüm bunlar cinin insanlarla, rukye yapanlarla ve hastalarla oynamasından
ibarettir. Tedavicinin sergileyeceği en isabetli tavır susmak, cinle hiç konuşmamak ve
faydalı olan şeye önem vermek olacaktır. Böyle davranan kimse Allah‟ın yardımıyla
cine galip gelecektir. Cin rukye yapan karşısında aciz düşünce hastayı kullanır ve
onu bu kişiden uzaklaştırmaya çalışır. Kısacası, gerek tedavi eden gerekse hasta,
niyetlerinin cinden gizli kalmayacağını anladıklarında başka yolları terk ederek gerçek
anlamda faydalı olana yönelebilir ve vakitlerini boşa harcamazlar. Bu yol cini köşeye
sıkıştırır ve sonunda teslim olmaktan başka çare bulamaz.
Şeytan insanın tüm yaşamına ortaktır. O hiçbir anı kaçırmaz. Bu, içinde hiçbir
mübalağa olmaya bir gerçektir.
Şeytanın asıl çalışma alanı kalptir. O bunun dışına yani diğer organlara sadece
hastalık, zayıflık, gaflet gibi bazı durumlarda yönelir. Eğer şeytan kalbi etkilemeyi
başaramasaydı insan hayal bile edemeyeceği şekilde rahatlık, huzur ve mutluluk
içinde olurdu. Şeytan yorulmadan ve usanmadan gece gündüz çalışır. Eğer insanın

9
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

içinde onu ifsat edecek bir şey bulamazsa, onu hüzün yoluyla, korkutucu rüyalar
yoluyla ve vesveseler yoluyla rahatsız eder.
Karîn her ne kadar insan bedenine yerleşmiş ve onu hiçbir şekilde terk etmiyor
olsa da, Allah subhanehu ve Teala bedenin sahipliğini insana vermiştir. Bedenin
sorumluluğu ve kontrolü insana aittir. Buna ek olarak Allah insana bir başkasının
kendi bedenini işgal etmesine engel olacak güçlü vesileler de vermiştir. Eğer bunu
bozacak bir durum oluşursa, bunu kalbi ya da ruhî hastalıklar diye adlandırmaktayız.

Karîn İnsanın Niyetini ve Amacın Bilir mi?


Elbette ki, evet, zira bu gaybdan sayılmaz. Allah‟ın kalplerde gizleneni bildiğini
haber vermiş olması, onun iki meleğin ve şeytanın da bunu bilmesini sağladığı
gerçeğiyle zıtlık oluşturmaz. O kendisinin kalplerde olanı bildiğini açıklamıştır. Zira bir
kısım insanlar gizli konuştuklarında veya bir olayı gizlediklerinde Allah‟ın bunu
bileceğine inanmıyorlardı. Bunun ispatı Kuran‟ın pek çok yerinde mevcuttur.
Şeriatla ilgili konular niyet, kasıt ve itikat gibi kalp amelleri etrafında şekillenir.
Kafir, münafık ve Müslüman ile doğru ve yalancı arasındaki ayırım bu kalp amellerine
dayanır.
Bu niyetlerin ve inançların ifsadı kalbe şüphelerin girmesiyle ve amellerde ihlasın
ortadan kalkmasıyla olur. Böylece şirkler, bidatlar ortaya çıkar ve şeriatın amacından
uzaklaşılır. İnsanın amelleri konusundaki muhasebesi bu noktada başlar. Bildiğimiz o
iki melek, iyiliğe yalnızca niyet etmekle birlikte hemen bir hasene yazarlar. Kötülüğe
niyet edip işlememe sonucunda da yine bir hasene yazarlar. Dolayısıyla kalbin
niyetini tek bilen şeytan değildir.
İyi amelin aslı kalbe dayandığı gibi kötü amelin aslı da kalbe dayanır. Yahut amel
iyidir niyet de iyidir ama niyete riya, kendini beğenme, hile, haset gibi bir takım şeyler
karışarak onu bozarlar. Şeytanın telkini ile ya niyet baştan tamamıyla bozuk olur ya
da ona bir şeyler karışması yoluyla bozuk hale gelir. İnsan bir şeye niyet eder etmez
şeytan hemen onu bozmak için devreye girer.
İnsanın, şeytanın kendisinin baş düşmanı olduğunu bilerek kalbi muhasebeyi her
şeyden öne alması gerekir. Mü‟minin, şeytanın kalbi üzerindeki etkisini tüm gücünü
kullanarak bertaraf etmesi gerekir.
Mü‟minin, organlarından önce kalbi amel eder. Münafık ise böyle değildir. O
kalbine hiç önem vermeksizin organlarına yönelir.
Hakikatte şeytanın insanoğlunun kalbi üzerinde bir gücü ve hakimiyeti yoktur.
Ama kalbe karışan farklı duygular güçlü olunca şeytan bu hakimiyeti elde eder.
Bunun sebeplerinden en önemlileri Allah‟tan uzak olmak, şeytanın kalbe attığı
şüpheleri onaylamak, arzulara düşkünlük, riyaya geçit vermek ve kendini
beğenmektir.
Bir tedavicinin bu gibi noktalara çok dikkat etmesi ve her zaman tetikte olması
gerekir.

Kur’an Okumada Yöntem

10
www.beyyine.com
___________________________________________________________________

Tedavi maksadıyla Kur‟an okumanın bir yöntemi vardır. Bunu aşağıda


açıklamaya çalışacağız. Ta ki, herkes şeytanın davranışlarında bu durum açığa
vurulmasa bile, ayetlerin ona eziyet verdiğini gereğince anlamış olsun.
Kur‟an‟ı şeytana hitap etmek için okumak, bununla onun dilini düğümlemeyi,
gözünü kör etmeyi onu hapsetmeyi vs. amaçlamak şüphesiz hatalı bir tutumdur.
Kur‟an‟ı büyücüler bu gibi amaçlarla kullanırlar. Onlar Kur‟an lafızlarını kullanarak
onlara hitap ederler, onları getirirler, gönderirler… Dolayısıyla, bu kapının en
başından kapatılması gerekir.
Yine bazıları Kur‟an‟ı sessiz biçimde okurlar. Böyle olunca karşıdaki kişiler onun
bilip kendilerini bilmediği bazı gizemli ayetler okuduğunu düşünürler. Bu gibi şüpheleri
ortadan kaldırmak için en güzel olanı sesli okumaktır. Nitekim Kur‟anın tamamı kalbi
hastalıklar için şifadır. Ama şeytanlara gelince, onlara karşı okumanın elbette bir
yöntemi vardır ve tabi ki her ayet onları aynı derecede etkilemez.

Cinlere Etki Eden Ayetleri Tanımanın En Kolay Yolu


Hepimizin bildiği gibi cinler çok hilecidirler ve bazen tedavi edeni bile aciz
bırakırlar. Onlara karşı aynı silahı kullanarak hileye başvurmak gerektiği
düşüncesinde olan hata eder. En doğrusu, düzgün ve sağlam bir yol tutup bundan
şaşmaksızın devam etmektir. Böyle yapıldığında birkaç hafta ya da birkaç ay sonra
etkiler görülmeye başlar. Bu gerçekleştikten sonra ise artık başka bir delil aramaya
gerek yoktur. Yola devam edilir ve Allah‟ın izniyle amaca ulaşılır. Aslında onların en
azgınları bile olsa, cinler kolay etkilenirler. Yeter ki tedavi eden kişi kararlı olsun.

Kolay ve Faydalı Bir Yol


Başparmak hastanın avuç içine konulur ve istenilen rukye yahut sure okunur.
Okuyan kişi bazı ayetlere geldiğinde nabzın hızlandığını hissedecektir. Bu olay ayak
altından da kontrol edilebilir. Eğer sağ taraftan nabız hissedilmezse sol tarafa bakılır.
Rukye yapan kişi bağırmalara çağırmalara değil, bu şekilde nabza itibar etmelidir.
Okuyan kişi ayetleri birer kez değil üç ya da yedi gibi rakamlarla tekrar tekrar
okumalıdır. Bu şekilde cinin nasıl etkilendiğini ve istemese bile ortaya çıktığını açıkça
görecektir. Okumaya bu şekilde odaklanan kimse faydasını Allah‟ın izniyle
görecektir.

Yâ Sîn Suresinin Faydası Ve Cini Etkileyecek Ayetler


Yâ Sîn Suresi çoğu kimsenin bu alanda faydasını gördüğü çok önemli
surelerdendir. Büyü, çarpma ve kanser gibi hastalıklardan bu sure yoluyla pek çok
insan şifa bulmuştur. Şu var ki, ondan nasıl faydalanacağımızı bilmemiz gerekir.
Hiçbir cin bu sureye direnemez. Düzenli olarak her gün üç kez okunacak olursa çok
iyi sonuçlar alınabilir.
Okuma yapılırken şu noktalara dikkat edilmelidir:
1- Duyulacak bir sesle okumak.
2- Hiçbir nedenden dolayı okumayı kesmemek.

11
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

3- Okuma esnasında hastanın vücudunun bir bölümünü özellikle de iki omuz


adalelerini tutmak ya da okuyan kişinin işaret parmağını hastanın avuç ortasına ya da
iki ayaktan birinin ortasına (alt kısmına) koymak.
4- Yağ üzerine veya başka ilaçların üzerine okumak. En etkili ilaçlar ise safran
veya meyanköküdür. (Bunlar su ile kaynatılarak hazırlanır).
5- Öncesinde Fatiha suresinin okunması ve “iyyake na‟budu ve iyyake nesteîn”
kısmının çok tekrar edilmesi.
Yine Ayetelkursi‟nin okunması ve “ya‟lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum”,
“ve la yuhitune bişeyin min ılmihi”, “ve la yeuduhu hifzuhuma ve huve‟l-aliyyu‟l-azim”
bölümlerinin tekrar edilmesi.
Felak suresinin okunup “ve min şerri‟n-neffasati fi‟l-ukad” ile “ve min şerri hasidin
iza hased” kısımlarının tekrarı.
Nas suresinden “ellezi yuvesvisu fi sudurinnas” kısmının tekrarı.
6- İlaçların üzerine okunurken ağzın kaba yaklaştırılması. Her surede ve önemli
bir nedenle durulduğunda istiazenin tekrarlanması.
Bunlar üflenerek 10-15 dakika okunduktan sonra Ya Sin suresine geçilir.
Sure aşağıdaki altı çizilerek vurgulanmış ayetler daha fazla tekrarlanarak okunur:
‫ْلوا َو ْلٌ ِمٌ ِمي ْل ا َو ّد ًاا َو ِموْل ا َو ْل ِم ِمي ْل ا َو ّد ًاا َو َو ْل َو ْلٌ َو ُها ْل ا َو ُهي ْل ا َوا ُهٌ ْل ِم ُه َوا‬
‫و‬ ‫َو َو َو ْل َو ا ِموا َو ٌ ِم‬

‫}ا َو َو الِمًا َوا َو ْل ُه ُها َّا‬21{‫}ا َّت ِم ُه ا َو وا اَّ َوٌ ْل َولُه ُهك ْل ا َو ْل ًاا َو ُها ا ُّ ْلي َوت ُه َووا‬20{ ‫ِمٌوا‬
‫لذِميا َو َوط َو ِمًا َو إِملَو ْلٌهِما‬ ‫َوق َولا َوٌ ا َوق ْل ِم ا َّت ِم ُه ا ْلل ُه ْل َو َو‬
َّ ‫ًا‬ ِّ ‫ُه‬ ‫ًا‬ ‫ُه‬ ِّ
‫}اإِم ًاإِمذ ال ِمًا‬23{‫ض ٍّ ا ات ْلغ ِموا َو ً َو َو َو ت ُهي ْل ا َو ٌْلئ ا َو َوا ُهٌ قِمذ ِموا‬‫ُه‬ َّ ‫}ا َو َو َّت ُهِمذا ِموا ُه ِم ِماه آلِم َويةاإِموا ُهٌ ِم ْل ِموا ل َّحْل َو وا ِم ُه‬22{‫ُهت ْل َو ُه َووا‬
‫ًا‬
‫و } { ِمٌا َولا ْل ُه ِملا ْلل َو َّ َوةا َوق َولا َوٌ الَوٌْلنَو ا َوق ْل ِمًاٌ واا ا لًا ًا ا ًا وا‬ ‫نا ِم َو ِّ ُهك ْل ا َو ْل َو ُه ِما‬
‫}اإِم ِّ ًاآ َو ُه‬24{‫ٌوا‬ ‫ل ُّ ِم ٍل‬ ‫ض َو ٍلا‬ ‫َو‬
‫ل ك ٌو‬
Altı çizilerek vurgulanan ayete kadar her ayet tekrar tekrar okunur. Bu ayete
gelinince üzerine yoğunlaşıp uzunca tekrar edildiğinde cin iyice daralır.
‫نا ْلاَو ْل ُه ا َو ِموْل ا َو ُه ِم ِمي ْل ا َو ِم َّ ا َو ا َوٌ ْل َو ُه َوا‬
{36‫و‬ ‫لذِميا َو َو َو ا ْلاَو ْل َو َواا ُهك َّ َوي ا ِم َّ ا ُهت ِم ُه‬
‫ُه َوْلح َووا َّا‬
Bu ayet de çokça tekrarlanır.
‫}ا‬38{ ‫كا َوت ْلق ِمٌ ُه ا ْلل َو ِم ٌ ِم ا ْلل َو ِمٌ ِم ا‬
‫ل َوا َوذلِم َو‬ ‫َو آ َوٌ ٌةةالَّ ُهي ْل ا ل َّ ْلٌلُها َو ْل َو ُه ا ِم ْل هُها ل َّ َوي َوا َوإِم َوذ ا ُها ا ْل‬
‫}ا َو ل َّ ْل ُه ا َوت ْل ِم يالِم ُه ْل َوت َوق ٍّ ا َّا‬37{‫ُّظ ِم ُه َووا‬
‫كا ْلل َوق َو َو ا َو َو ا ل َّ ْلٌلُها َو ِم ُها ل َّ َوي ِم ا َو ُهكلٌّا ِمًا‬ ‫}ا َو ا ل َّ ْل ُها َوٌ َو غِمًالَو َوي ا َووا ُهت ْل ِم َو‬39{ ‫اح َّتىا َو َو ا َوك ْلل ُه ْل ُه ِموا ْلل َوق ِمٌ ِم ا‬ ‫َو ْلل َوق َو َو ا َوق َّ ْل َو هُه َو َو ِم َول َو‬
{40} ‫و‬ ‫َو َوكٍل ا َوٌ ْل َو حُه َوا‬

Bu kısım da ayet ayet tekrarlanır.

‫َو ُه ِم َو ا ِمًا ل ُّ ا َوإِم َوذ ا ُها ا َوِّوا ْل َو‬


51{‫ا ْل َو ثِماإِملَوىا َو ِّ ِمي ْل ا َوٌ ِم ُه َووا‬ ‫ِم‬

Baş tarafı çok tekrarlanır

‫}الَو ُهي ْل ا ِمٌ َوي ا َو ِمك َوي ٌةةا َو لَو ُهي ا‬56{‫}ا ُها ْل ا َو َو ْل َو ُه ُهي ْل ا ِمًاظِم َو ٍللا َو َوىا ْلااَو َو ئِمكِما ُه َّتكِمؤُه َووا‬55{‫ل َو ِمك ُهي َووا‬ ‫إِموَّ ا َو ْل َوح َو‬
‫اا ْلل َو َّ ةِما ْلل َوٌ ْل َو ا ِمًا ُه ُهغ ٍلا‬
‫ًا‬
{‫ } َو َو ٌة ا َوق ْل ا ِموا َّ اٍّ ا َّ حِمٌ ٍل ا‬57{‫َّ ا َوٌ َّ ُه َووا‬

12
www.beyyine.com
___________________________________________________________________

Ayet ayet tekrarlanır.

‫}ا ْلل َوٌ ْل َو ا َو ْلاتِم ُها َو َوىا َو ْل َو ِما ِمي ْل ا َو ُهت َوك ِّ ُه َو ا َو ْلٌ ِمٌ ِمي ْل ا َو َوت ْل َوي ُه ا‬64{ ‫ } ْل َو ْل َوا ا ْلل َوٌ ْل َو ا ِم َو ا ُهك ُهت ْل ا َوت ْلك ُه ُه َووا‬63{‫َوا ِمذهِما َو َوي َّ ُه ا لَّتِمًا ُهك ُهت ْل ا ُهت َو ُه َووا‬
‫َو ْل ُه ُه ُهي ْلا ِم َو ا َوك ُه ا َوٌ ْلك ِم ُه َوا‬
.‫و‬

Önceki ayetler tekrarlanarak okunduktan sonra bu kısım çokça tekrarlanır.

‫}ا‬77{ ‫ْل َو وُه ا َو َّ َو َو ْلق َو هُها ِموا ُّ ْلط َوةٍلا َوإِم َوذ ا ُها َو ا َو ِم ٌ ٌة ا ُّ ِمٌوٌة ا‬ ‫}ا َو َو لَو ْل ا َوٌ َو ا ْل ِم‬76{‫وا‬ ‫كا َوق ْل لُه ُهي ْل اإِم َّ ا َو ْل َو ُه ا َو ُهٌ ِم ُّ َووا َو َو ا ُهٌ ْل ِم ُه َوا‬
‫َو َو ا َوٌحْل ُه َو‬
‫لا َو ْل ٍل ا َو ِمٌ ٌة ا‬ ‫َو‬ ‫َو‬ ‫َو‬
‫}اقُهلْلاٌُهحْل ِمٌٌ َوي ا لَّذِميا َو َوا ا َّ َولا َو َّ ٍلا َو ُها َوا ِم ُهك ِّا‬78{‫ِمً َو ِمٌ ٌة ا‬ ‫ِمظ َو ا َو ا َوا‬ ‫ا لَو َو ا َو َو ًاا َو َو ِم َوًا َو ْل َوقهُها َوق َولا َو وْل اٌُهحْل ِمًٌا ْلل َو‬ ‫ض َو َوا‬
‫َو َو‬
‫َو‬ ‫َو‬ ‫َو‬ ‫ْل‬ ‫َو‬ ‫َو‬ ‫َو‬ َّ ‫َو‬ ‫َو‬
‫}ا َو ل ْلٌ َوا لذِميا ا ل َّ َو َو نِما َو ا ْل َو ا ِمق ِم ٍل ا َو ىا‬80{ ‫ض ِم ا ا إِمذ ا ت ا ِّ هُهات قِم َووا‬ ‫ُه‬ ‫ُه‬ ‫ْل‬ ‫ُه‬ ‫َو‬ ‫َو‬ ‫َو‬ ‫ًا‬ ‫َو‬ ‫ْل‬ ‫َو‬ ‫ْل‬ َّ ‫ُه‬
‫}ا لذِميا َو َو َولالك ا َوِّوا ل َو ِما ا َو‬79{ ‫َو‬ َّ
‫و لَّذِميا ِم َوٌ ِم هِما‬ ‫}ا َو ُه َوْلح َوا‬82{ ‫}اإِم َّ َوا ا َو ْل ُه هُه إِم َوذ ا َو َو َو ا َو ٌْلئ ًاا َووْل ا َوٌقُه َولالَوهُها ُهكوْل ا َو َوٌ ُهك وُه ا‬81{‫َووْل ا َوٌ ْل ُه َوا ِم ْل َو ُهي ا َو َوىا َو ُها َو ا ْلل َو َّ ُه ا ْلل َو ِمٌ ُه ا‬
{83} ‫و‬ ‫نا ُهكلِّا َو ًْل ٍلا َو إِملَو ْلٌهِما ُهت ْل َو ُه َوا‬ ‫َو َو ُهك ُه‬

Yine bu kısım da ayet ayet tekrarlanır.


Hastanın üzerine üfleme işlemi tekrarlardan sonra yapılır. Özellikle de altı çizili
bölümler tekrarlandıktan sonra.
İlaçlar üzerine okunurken ise ayetler tekrarlanmaz ve ağız kaba yaklaştırılarak
sure okunur.
Özellikle de tedavinin sonuna yaklaşmış olanlar Ya Sin suresini yukarıda
bahsettiğimiz şekilde günde üç kez okumalılar. Allah‟ın izniyle çok yararını
göreceklerdir.
Yatağa düşmüş kanser hastaları bile önce Allah‟ın fazlı sonra bu sure sayesinde
–sureyi belirttiğim gibi okudukları taktirde- sağlıklarına tekrar kavuşacaklardır. Bu
sure cini vücuttan çıkmaya zorlar. Cin inat etse ve meydan okusa bile, tedavi edenin
ya da hastanın kendisinin sureyi okumaya devam etmesi durumunda Allah‟ın izniyle
cin teslim olacaktır. Bunu size söylerken uzun süreli tecrübelerime dayanıyorum.
Elbette ki Kur‟an‟ın tamamı şifadır. Ama bu sure ile şifa bulmak isteyen onu
söylediğim tarzda okusun. Bunu uygulayacak olanın sonuç alacağına dair güveni
olmalı, yöntemini değiştirmemeli, aksine ısrarla devam etmelidir. Allah‟ın izniyle
beklediği sonuca ulaşacaktır.
Şeytana karşı okumanın ve ona eziyet vermenin en iyi yolu ayetleri tanımaktan
geçer. Onlara etki eden ayetlerden önceki ayetler birer birer tekrarlanır, etkili olan
ayetlere ulaşınca hepsi birden çokça tekrarlanır. Bunu yapmayan düşmanına çok zor,
belki senelerce uğraştıktan sonra galip gelebilir.

Kur’an’la Tedavi İki Yönlüdür


1- Kalbin hastalıklardan arındırılması ve imanla takviye edilmesi.
2- Ona eziyet verecek zikirlerle ve Kur‟an‟la şeytanın yenik düşürülmesi. Birinciyi
bırakıp da ikinciden başlayan, senelerce uğraşsa da başarı elde edemez. Ama güçlü
bir rukyeci kendisine okursa başka. Bu durumda iyileşebilir belki ama yine de tehdit
altındadır.

13
Sihir‟den Korunma Ve Rukye İle Tedavi
___________________________________________________________________

Ruhsal Hastalıklar Zikirle Tedavi Edilir


Rukye uygulayanla doktor arasındaki fark açıktır. Ruhsal hastalıklarda doktor
sadece hastalığın belirtilerini tedavi eder. Bunun sonucunda hasta biraz rahatlar.
Ama daha sonra hastalık herhangi bir sebeple ve hızla geri döner. Kur‟an‟la tedavi
eden ise hastalığın gerisindeki gerçek sebebi ortadan kaldırmaktadır. Elbette ki
bazen başarısızlıklar olur. Ama bunun sebebi çoğunlukla tecrübe ve bilgi eksikliğidir.
Ruhsal hastalığın şiddetlenmesi çoğunlukla şu dört sebebe dayanır: Şiddetli
öfke, şiddetli üzüntü, şiddetli korku, şiddetli sevinç.
Rukyeyle tedavi şu şekilde olmalıdır:
Önce günahları terk etmek sonra çok zikretmek ve çok Kur‟an okumak. Bir süre
böyle devam ettikten sonra rukyeye başlamak. Bundan sadece çocuklar
müstesnadır. Buna dikkat eden Allah‟ın izniyle şifa bulur.
Bilinçaltı dedikleri şeye gelince, bu da şeytanın oyunundan başka bir şey değildir.
Örneğin bir kimseyi hipnotize eder ve sonra konuştururlar. Bununla bilinçaltındakileri
açığa çıkardıklarını iddia ederler. Burada konuşan şeytandır. Kişinin hipnotize olmayı
kabul etmesi, şeytanın bedenini kullanmasına izin vermesi demektir.

Hastanın İyileşmesi Herhangi Bir Nefsi Arzu ya da Şüphe Gibi Bir Sebeple
Gecikir mi?
Ben bunu iyileşmenin engellerinden sayıyorum. Ama böyle olan kişiyle
diğerlerinin karışmaması için bunu biraz açalım:
Sağlam insanın kalbi selimdir ve kalbinde kendisini günaha sürükleyecek bir şey
bulunmaz. Aklına gelen şeyler havatırdan (gelip geçen düşünceler) ibarettir ve kalıcı
değildirler. Kalbinden geçenler devam etmez ve zikirle ya da istiğfarla geçer gider.
Kalbi hasta insan ise gününü bu hastalıklara rehin olarak ve kalbi bunlara bağlı
olarak geçirir. Aklından ve kalbinden geçenler kalıcıdır. Namazı ve okuması ondan bu
gibi şeyleri neredeyse hiç def edemez. O hastalığını tedavide neredeyse hiçbir fayda
elde edemez. Sanır ki, şeytanı çok güçlü de ona bir etkisi olamıyor. Ya da sihri o
kadar kuvvetli ki, onu yalnızca başka bir büyücü çözebilir. Kalbi zikirden uzak,
şehvetler ve şüphelerle dolu ve başka bir kaygısı yok!
Bu kimse tedaviden neredeyse hiçbir yarar göremez. Doktor doktor gezer ama
bir fayda bulamaz. Şifanın Allah‟tan olduğunu dili söyler ama kalbi buna inanmaz.
Kalbi Allah‟tan başkalarına bağlıdır. Kur‟an‟ın şifa olduğunu söyler ama kendisine
Kuran okuması söylendiğinde birkaç dakika okuyup bırakır. Ardından ne olduğuna ve
nasıl olduğuna bakmaksızın başka vesileler arar. Hiç kimse onu doğruya yöneltemez.
Şifa büyücülerin elinde demez ama büyüleri onların Kuran‟dan daha iyi
çözeceğine inancı vardır ve tabi ki bu inancı açığa vurmaz.
Kalbin harabı ile cin çarpması, sihir ve nazar arasında bağlantı var mıdır?
Kalbin harabı aslında ruhi hastalığın kaynağıdır. Kalp harabı olmasa bunların
etkisi güçlü olmaz.
Bu hastalıklara salihler tutulmazlar mı?

14

You might also like