You are on page 1of 54

Türkçe Dilbilgisi Özetleri

Türkçe ve edebiyat dersine dair etkinlikler ve afiş çalışmalarımızı indirmek için Türkçe Dersi Paylaşım Sitesi sayfamıza
bekleriz.

www.turkcetest.com
İÇİNDEKİLER
İSTİKLAL MARŞI TAHLİLİ 3-4 SIFATLAR (ÖN ADLAR) 33-34

SÖZCÜKTE ANLAM 5 EDAT, BAĞLAÇ, ÜNLEM 35

KALIPLAŞMIŞ KELİME GRUPLARI (SÖZ ÖBEKLERİ) 6 FİİLLER (EYLEMLER) 37-38

CÜMLEDE ANLAM 7-8 BASİT ve BİRLEŞİK ZAMANLI FİİL 39


ÇEKİMLERİ TABLOSU
PARAGRAFTA(PARÇADA) ANLAM 9-10
FİİLLERDE OLUMLULUK, OLUMSUZLUK ve 40
PARAGRAFTA SORU TİPLERİ 11-12
SORU ÇEKİMLERİ TABLOSU
YAZIM KURALLARI 13-14 41
ZARFLAR
NOKTALAMA İŞARETLERİ 15-16 43
EK FİİL (EK EYLEM)
YAZI (METİN)TÜRLERİ 17-18 44
EK FİİL ÇEKİMLERİ TABLOSU
ŞİİR BİLGİSİ 19 45-46
FİİLİMSİLER
SÖZ SANATLARI/EDEBİ 20
47-48
CÜMLENİN ÖGELERİ
SANATLAR KOMPOZİSYON 21-22 49-50
FİİL ÇATISI
BİLGİLERİ SÖZCÜK (KELİME) 23-24 51
CÜMLE ÇEŞİTLERİ
YAPISI 25-26
ANLATIM BOZUKLUKLARI 53-54
SES BİLGİSİ 27

SÖZCÜK (KELİME) TÜRLERİ 29-30

İSİMLER (ADLAR) 31

ZAMİRLER (ADILLAR)

www.turkcetest.com
İSTİKLAL MARŞI TAHLİLİ

Seslenilen
Seslenen

Tema
Anlamı Bilinmeyen
Şiirin
Planı

İstiklal Marşı Dörtlükte Kullanılan Söz Sanatları Dörtlüğün Anlamı


Kelimeler
“Korkma!” denerek Türk milletine ve ordusuna seslenilmiş(Nida)
“Ocak” denip herhangi bir Türk’ün evi kastedilmiş(Ad aktarması)
Şafak: Güneşin doğduğu  “Yurdun üstünde tüten en son ocağın sönmesi” son Türk evinin
Türk milleti, Türk ordusu, düşmanın ne kadar güçlü olursa
yer/Güneş doğmadan önce yok edilmesi anlamında kullanılmış (Mecaz)

Cesaret verme
olsun korkma. Vatanımızdaki son ev yıkılana ve içindeki son

Şair/Okuyucu

Türk Ordusu
”Şafak” denize benzetilmiş ama benzetilen yok (Kapalı İstiare)

Türk Milleti
beliren aydınlık
Türk öldürülene kadar bayrağımız dalgalanmaya devam
G Sancak: Bayrak ”Sancağın yüzmesi” bayrağın dalgalanmasıdır (Mecaz)
edecektir. Biz, bayrağımız için sonuna kadar savaşacağız
Sönmek: Mecazen bayrağın ”Bayrak” yıldıza benzetilmiş(Benzetme ve Ad aktarması)
İ dalgalanmaması  “sancak, ocak, yurt, millet” sözcükleri ile “şafak, yıldız,
çünkü bayrak benim vatanımın ve milletimin bağımsızlık
sembolüdür. Ve bu kötü günler geride kaldığında ülkemiz
İ Yüzmek : ( Şiirde) Bayrağın parlamak, sönmek” sözcükleri anlamca ilgilidir (Tenasüp)
eskisi gibi güçlenecek yani bayrağımız yeniden parlayacaktır.
dalgalanması  “O benim milletimin yıldızıdır” denerek Türklere içlerindeki
R bayrak sevgisi hatırlatılmış (Telmih)
İ  “O benim” sözcükleri tekrarlanmış (Tekrir)
Çatmak: Küsmek ”Hilal” sözcüğü ile tüm bayrak kastedilmiş (Ad aktarması) Ey, bayrak! Uğrunda canımı vereyim ama ne olur nazlı bir kız
Ş
Şair/Okuyucu

Çehre: Yüz Bayrağa nazlanma, yüzünü çatma,(Kahraman ırkımıza) gülme, gibi bize küsme. Nazlanmanın ve dargınlığının sebebi nedir?

yalvarma
Bayrağa
Bayrak
Irk: Aynı soydan gelen millet öfkelenme gibi özellikler verilmiş (Kişileştirme) Bize kaşlarını çatarsan, bize küsersen senin için dökülen bu
Celâl: Öfke ”Hak” hem adalet hem de “Allah” anlamında kullanılmış (Tevriye) kanımız sana helal olmaz. Korkmana ya da küsmene gerek
Hakk: Allah  “Hilal, ırk , istiklal, millet” sözcükleri anlamca ilgilidir (Tenasüp) yok. Biz Allah’a inanan bir millet olduğumuz için bağımsızlık
İstiklâl: Bağımsızlık  “Çatma, şiddet, celâl” sözcükleri anlamca ilgilidir (Tenasüp) bizim hakkımızdır.
Ezel: Başı belli olmayan 1. dizede “yaşadım, yaşarım” sözcükleri tekrar edilmiş (Tekrir)
zaman Düşman çılgına benzetilmiş ama benzeyen yok (Açık İstiare) Ben Türk milletiyim ve tarihin en eski çağlarından beri hep
Türklerin Özellikleri,
Düşmanı tehdit

Zincir vurmak: Esir etmek,  “Zincir vurmak” deyimi, insanları “hapis etmek, tutsak etmek” özgür yaşadım. Bundan sonra da özgür ve bağımsız
Türk Milleti

Düşmanlar

hapsetmek anlamında kullanılmış (Mecaz) yaşayacağım. Hangi çılgın bizi esir etmeyi düşünüyormuş?
Bent: Suyun önüne çekilen Türk milleti, sele benzetilmiş (Benzetme) Bunu hayal edenlere bile şaşarım, çünkü biz bir sel gibiyizdir.
duvar/Baraj Sel, kükreyen bir aslana benzetilmiş (Benzetme) Önümüze set de çekseler, dağları da koysalar hepsini bir aslan
Engin: Ucu bucağı  “Dağları yırtmak” ve “Enginlere sığmayıp taşmak” (Abartma) gibi kükreyerek kolayca yırtar ve aşarız. Bizi sonsuzluğa
görünmeyecek kadar geniş  “Yırtarım dağları” denip Ergenekon destanı hatırlatılmış(Telmih) hapsetseler, sonsuzluğu da doldurup taşar oradan da çıkarız.
yer  “Dağ – engin – bent – sel” sözcükleri anlamca ilgilidir (Tenasüp)
G Garp: Batı (Şiirde Avrupa)
Batı denen o Avrupa ülkelerinin sınırlarını top, tüfek gibi en
Afak: Ufuklar(Gözün gördüğü “Garbın afâkı” denerek “Batı yani Avrupa devletlerinin sınırları”
E son nokta) kastedilmiş (Mecaz)
modern silahlar, çelikten bir duvar gibi sarmışsa eğer, bizim
Türklerin Özellikleri,

sınırlarımızda da kalbi büyük bir iman ve şehitlik inancıyla


L Düşmanın silahları çelik zırhtan bir duvara benzetilmiş ama
Cesaret verme

Çelik Zırhlı Duvar: Şiirde


Şair/Okuyucu

Türk Milleti

dolu askerlerimiz var. Bu yüzden düşmanın tehditleri,


Avrupa’nın silahlarıyla benzeyen söylenmemiş (Açık İstiare)
İ donatılmış sınırları Sınırlarımız, askerlerimizin iman dolu göğsüne benzetilmiş
ulumaları seni korkutmasın. Allah’a böyle inanan yüce bir
orduyu nasıl yenebilirler ki? Medeniyet(Avrupa) dediğiniz şey
Ş kastedilmiş. (Benzetme)
bir canavara benzeyebilir. Aslında o canavarın tek bir dişi
Serhat: Sınır ”Ulusun” sözcüğü hem “yücesin” hem de “canavarın uluması”
M İman: Allah’a ve emirlerine şeklinde iki anlamda kullanılmış (Tevriye)
kalmıştır. Bu yüzden insanları sadece yalanlarla aldatarak
korkutur ve sömürür. Ama tek dişli bir canavar bizi asla
E güçlü bir şekilde inanmak Medeniyet, tek dişi kalmış bir canavara benzetilmiş (Benzetme)
korkutamaz.
Medeniyet: Uygarlık
Ey yiğit Türk askeri (Arkadaş)! Yurdumu, her türlü kötülüğü
Alçak: Hain(Şiirde: Düşmanlar)
Türklerin Görevleri,

1. dizede “alçaklar” denerek düşman kastedilmiş (Mecaz) ve alçaklığı yapan bu düşmanlara bırakma sakın. Kurşunları,
Türk Ordusu ve

Cesaret verme

Siper: Askerin ateş etmek ve


Şair/okuyucu

 Düşmanın yurdu işgali “Hayâsızca akın”a benzetilmiş(Benzetme) bombaları durdurmak için gerekirse vücudunu siper et, yeter
Türk Milleti

korunmak için kullandığı yer.


Kuran’da Allah’ın sabreden ve düşmanla savaşan kullarına zafer ki düşmanın vatanımıza yaptığı bu namussuzca saldırı dursun.
Vadetmek: Bir işi yerine
vaat ettiği hatırlatılmış (Telmih) Biliyorsun, Allah Kuran’da sabreden ve korkmadan kendi
getireceğine söz vermek
“Akın, siper, yurt, gövde” sözcükleri anlamca ilgilidir (Tenasüp) yolunda savaşan kullarına zafer sözü vermiştir. Kim bilir, o
Hayâsızca: Namussuzca
Son dizede “Kim bilir?” diye sorulmuş (İstifham) zafer belki yarın bile olabilir, hatta belki de yarından bile
Akın: Saldırı Hakk: Allah
yakındır.

www.turkcetest.com
Türklerin Görevleri,
Kefen: İslam dininde ölünün Ey Türk milleti, bastığın yerleri sadece toprak mı sanıyorsun?
 “Kefensiz yatan” şehitlere benzetilmiş, benzeyen yok(Açık

Cesaret verme
gömülmeden önce sarıldığı O şehit kanı ile sulanmış vatan toprağıdır. Altındaki kefeni bile
İstiare)

Şair/Okuyucu

Türk Milleti
beyaz renkli bez. olmayan şehitleri düşün. Çünkü sen de bir şehidin
 “Cennet vatan” denilerek ülkemiz cennete benzetilmiştir
Şehit: İslam dininde Allah soyundansın. Vatanına gereken değeri vermez, onu atalarının
(Benzetme)
uğrunda ölen kişi (Not: koruduğu gibi korumazsan, ataların incinir, üzülür. Size para,
 “Dünyaları” denilerek bütün topraklar kastedilmiş (Mecaz)
Şehitler diğer ölülerden farklı pul veya dünyanın geri kalanını da verseler, bu vatanı asla
“toprak – vatan – şehit – cennet” sözcükleri anlamca ilgilidir
olarak yıkanmazlar ve düşmana vermeyin. Çünkü bu vatan cennet kadar güzel ve
G elbiseleri ile gömülürler.)
(Tenasüp)
kutsaldır.
E Feda olmak: Bir amaç için
 İlk dizede soru sormuş (İstifham)

Cesaret verme
Cennet gibi güzel olan bu vatanın uğruna kim gerektiğinde

Vatan Sevgisi,
Şair/Okuyucu

Türk Milleti
L önemli şeylerden vazgeçmek
 Ülkemiz cennete benzetilmiştir (Benzetme) canını feda etmez ki? Zaten o kadar çok şehit verdik ki,
Şüheda: Şehitler
İ  “Cennet – şehitler – hüda – vatan” anlamca ilgilidir (Tenasüp) toprağı sıksan adeta içinden şehitler fışkıracak. Allah’ım
Cânân: Sevgili
Toprağı sıkarsak şüheda (şehitlerin) fışkırması (Abartma) benim canımı, sevdiğimi, dünyadaki bütün malımı mülkümü al
Ş Hüda: Allah
2. Dizede “şüheda” tekrarlanmış (Tekrir) ama vatanımı elimden alma.
Cüdâ: Sakın
M Allah’ım, şehitlik mertebesine ulaşmış bu ruhumun senden
İlahî: Allah

Allah’a yalvarma (Dua),


E  “Mabedimin göğsü” denilerek cami ve mescitlere insan özelliği tek dileği şudur: Düşmanlar vatanımızı ele geçirmesin. Cami
Emel: İstek

Şehit Türk Askeri


verilmiştir (Kişileştirme) ve mescitlerimize elleri bile değmesin. Yeminleri İslam’ın
Mabet: İbadet edilen yer

Din Sevgisi
Ezandaki şahadet bölümünün (Eşhedu en lâ İlâhe İllallah / temeli ve Müslüman olmanın ilk şartı olan bu ezanlar da
(Cami vb.)

Allah
Eşhedü Enne Muhammeden Rasullullah) dinimizin temeli olan vatanımda sonsuza dek okunsun. [Not: Ezanda söylenen
Namahrem: Haram olan
tevhid inancını vurguladığı hatırlatılmış(Tevriye) “Eşhedu en lâ İlâhe İllallah / Eşhedü Enne Muhammeden
(Şiirde düşman)
“İlahi – mabet – ezan – şehadet – din” sözcükleri anlamca Rasullullah” sözleri ezanın şahadet yani yemin bölümüdür.
Şehadet: Yemin
ilgilidir. (Tenasüp) (Anlamı Yemin ederim ki Allah birdir/ Yemin ederim ki Hz.
Ebedî: Sonsuza kadar
Muhammed(sav.)Allah’ın kulu ve elçisidir)]
İçin Allah’a Şükretme  “Taşım” denilerek mezar taşı/ mezar kastedilmiş (Ad aktarması) Allah’ım, şehit olduktan sonra benim için yapılmış bir mezar
Taşa secde etme özelliği verilmiş (Kişileştirme ve Abartma)
Vatanın Kurtuluşu

Vecd: Kendinden geçecek taşı görürsem işte o zaman savaşı kazandığımızı ve vatanımın
Şehit Türk Askeri

kadar coşkulu olmak ”İlahi” sözcüğü seslenme bildirdiği için (Nida) düşmanlardan kurtulduğunu anlarım. Ve o anda yaralarım
Ceriha: Yara  “Kanlı yaşım” denilerek gözyaşı kana benzetilmiş benzeyen yok hâlâ kanıyor olsa bile sevinçten kendimden geçerim ve sana
Allah

Ruh-ı mücerret: Soyut ruh (Açık İstiare) binlerce defa secde ederim. Hatta o kadar mutlu olurum ki
S Na’ş: Ceset, Ölü beden Ruha fışkırma özelliği verilip suya benzetilmiş (Benzetme) ruhum ölü bedenimden ayrılır ve bir su gibi yerden fışkır, hem
O Arş: Gökyüzü  “Başım yükselerek arşa değer” denilerek abartılmış (Abartma) de o kadar yükseğe fışkırır ki başım gökyüzünün en yüksek
”Ruh, Taş ve Naaş” sözcükleri anlamca ilgilidir (Tenasüp) yeri olan arşa bile değebilir.
N Bayrağın dalgalanması güneş doğarken oluşan renk
Bağımsızlık coşkusu

U Şafak: Güneşin doğduğu değişmelerine benzetilmiş (Benzetme) Vatanımızı kurtardık artık sen de gururla dalgalan ey şanlı
yer/güneş doğmadan önce Bayrağın parçası olan Hilal söylenip bütün bayrak kastedilmiş bayrağım! Senin için dökülen kanlarımızın hepsi artık helaldir.
Şehit Türk

Ç
Bayrak
Askeri

beliren aydınlık (Ad aktarması) Bundan sonra sonsuza kadar, ne senin için ne de Türk milleti
Ebediyen: Sonsuza kadar ”Hak” sözcüğü hem adalet hem de “Allah” anlamında kullanılmış için düşmanlara esir düşme ihtimali yoktur. Çünkü her zaman
İzmihlal: Esir olmak, esaret (Tevriye) özgür yaşamış ve bir olan Allah’a iman etmiş milletimin
İstiklâl: Bağımsızlık  “Hilal – izmihlal – hürriyet – istiklal – millet” sözcükleri arasında bağımsız kalmak hakkıdır.
anlam ilgisi vardır (Tenasüp)

İSTİKLAL MARŞIMIZ ile İLGİLİ KISA BİLGİLER


İstiklal Marşı Yarışmasının Düzenlendiği Tarih: 1920 İstiklal Marşı Yarışması Açılmasını İlk Teklif Eden Kişi: İsmet İNÖNÜ
Yarışmaya Katılan Şiir Sayısı: 724 (Finale Akif’in şiiriyle birlikte 7 şiir kalmıştır) İstiklal Marşımızın Şairi: Mehmet Akif ERSOY
Yarışma İçin Belirlenen Ödül: 500₺ (M. Akif bu ödülü ısrar edildiği için almış ancak gazilerimize bağışlamıştır.) Şiirin Gerçek Adı: Kahraman Ordumuza (“İstiklal Marşı” ismi TBMM tarafından vermiştir.)
Şiirin İstiklal Marşı Olarak Kabul Edildiği Tarih: 12 Mart 1921 Mehmet Akif İstiklal Marşını Ne Kadar Sürede Yazdı: 48 Saat
İstiklal Marşını TBMM’de İlk Okuyan Kişi: Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi TANRIÖVER İstiklal Marşının Yazıldığı Yer: Ankara/Tacettin Dergâhı
İstiklal Marşımızın İlk Bestekârı: Ali Rıfat ÇAĞATAY İlk Bestenin Kabul Edildiği Tarih: 1924
İstiklal Marşımızın Şu Andaki Bestekârı: Osman Zeki ÜNGÖR Şu Andaki Bestenin Kabul Edildiği Tarih: 1930
Konusuna Göre: Epik Şiir İstiklal Marşının Teması: Türklerin Kahramanlığı ve bağımsızlık aşkı
Kafiye Düzeni: Düz Kafiye (aaaa) (Şiirde koyu harfle gösterilen bölümler kafiye, altı çizili bölümler ise rediftir. Ölçüsü: Aruz Ölçüsü 
Şiirde 1,2,7,8 ve 10. kıtalarda zengin; 3 ve 9. kıtalarda yarım; 4, 5 ve 6. kıtalarda ise tunç kafiye kullanılmıştır)

www.turkcetest.com
SÖZCÜKTE (KELİMEDE) ANLAM Sayfa: 1
□ SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ □ SÖZCÜKLER ARASI ANLAM İLİŞKİLERİ
□ GERÇEK ANLAM: Bir sözcüğün zihnimizde □ SOMUT ANLAMLI SÖZCÜKLER: Beş duyu □ EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER: □ ZIT (KARŞIT) ANLAMLI SÖZCÜKLER:
uyandırdığı ilk anlam, yani herkes tarafından bilinen organından herhangi biriyle ya da birkaçıyla Yazılışları farklı anlamları aynı olan sözcüklerdir. Anlamca birbirinin karşıtı tersi olan sözcüklerdir.
anlamıdır. Bir kelimenin temel ve yan anlamları ile algılanabilen sözcüklere denir.
birlikte birden fazla gerçek anlamı olabilir. BEŞ DUYU ORGANI Yürek  Kalp Doktor Hekim İyi  Kötü Genç  Yaşlı
□ A- Temel Anlam: Bir sözcüğün sözlükte yazan ilk Göz Kulak Burun Dil Deri
anlamına temel anlam denir. Yani akla ilk gelen »Kolay=Basit »Güç=Kuvvet »Yakın≠Uzak »Kolay≠Zor »Acı≠Tatlı
»Okul=Mektep »Misafir=Konuk »Ağır≠Hafif »İniş≠Çıkış »İlk≠Son
anlamıdır. Görme Duyma Koklama Tatma Dokunma »Ad=Kuvvet »Sözcük=Kelime »Soğuk≠Sıcak »Uzun≠Kısa »Az≠Çok
»Sürahideki suyu döktü. »Soğuktan burnum dondu. »ses (duyma) »sıcak (dokunma)
»Çamaşırlar kurumamış. »Çocuklar dışarıda oynuyor. »acı(tatma) »bulut(görme) »Anne=Valide »Mutluluk=Saadet  Bir sözcüğün, cümlede temel, yan veya
» Minare çok inceydi. »Yangında tüm evi yandı. »parfüm(koklama) »hava(dokunma)  Bir sözcüğün cümle içinde temel, yan ya mecaz anlamda kullanılmasına göre zıddı
»elma(dokunma, tatma, görme) da mecaz anlamda kullanılmasına göre eş değişebilir.
□ B- Yan Anlam: Bir kelimenin zaman içinde
kazandığı yeni anlamlara denir. Temel anlamdan □ SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER: Beş duyu anlamı değişebilir. »Tatlı yemeyi sever. Gerçek AnlamAcı
organından hiçbiriyle algılanamayan, kalp veya zihin »Kara gözlü bir kızdı. Gerçek AnlamSiyah »Tatlı bir kızı var. Mecaz AnlamAcı
tamamen kopmuş değildir. İki anlam arasında az ya da
yoluyla bilinen ya da hissedilen sözcüklere denir. »O kara gün dostudur. Mecaz AnlamKötü
çok ilgi mevcuttur.  Bütün sözcüklerin zıt anlamlısı yoktur.
»Peri, hayal, rüya, akıl, sevgi, melek, mutluluk, kişilik,
»Saçlarını alnına dökmüş. »Ayakkabımın burnu delindi. dostluk, ruh, insanlık, iyilik, adalet, dürüstlük, vicdan… »GelmekZıt anlamlısı “Gitmek”
»Bu dere her yaz kurur. »Masanın ayağı oynuyor.  Bütün sözcüklerin eş anlamlısı yoktur. »ZamanZıt anlamlısı yoktur
»Sıva için ince kum lazım. »Boğazım yanıyor. □ TERİM ANLAM: Bir bilim, sanat, spor veya mes- »GelmekEş anlamlısı yoktur »AğaçZıt anlamlısı yoktur
lek dalıyla ilgili kavramları karşılayan sözcüklerdir. »ZamanEş anlamlısı “Vakit”
□ MECAZ ANLAM: Kelimenin gerçek anlamından »Ek → Dil Bilgisi Terimi »AğaçEş anlamlısı yoktur
Olumsuzluk ve zıt anlam karıştırılmamalıdır.
tamamen uzaklaşarak kazandığı yeni anlamdır. Hiçbir »Körfez → Coğrafya Terimi »Gelmek≠GitmekZıt Anlam
sözcük cümle içinde kullanılmadan mecaz anlamlı olamaz. »Eşkenar → Matematik Terimi GENEL ve ÖZEL ANLAM: Sözcüğün bir türün »Gelmek≠GelmemekOlumsuz
»Boş sözlerden bıktım. »İftira atmak kolaydır. »Penaltı → Futbol Terimi
»Dava → Hukuk Terimi tamamı için kullanılmasına genel anlam, o türün □ SESTEŞ (EŞSESLİ) SÖZCÜKLER: Yazılışları
»Hastalıktan kurudu çocuk. »Bu kız seninle oynuyor. sadece bir ya da birkaç örneğine işaret edecek aynı anlamları farklı sözcüklerdir.
»Hücre → Biyoloji Terimi
»Bu çok ince bir davranıştı. »Sınavı kazanamazsa yanar. şekilde kullanılmasına da özel anlam denir.
»Kafiye → Edebiyat Terimi
At Gül→
□ SÖZCÜKTE ÇOK ANLAMLILIK: Bir sözcüğün zamanla □ YANSIMA SÖZCÜKLER: Doğada duyulan »Annesine çiçek verdi.(Özel ) (Birkaç çiçek)
gerçek anlamı dışında yan ve mecaz anlamlar kazanarak seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. »Çiçek dalında güzel.(Genel) (Tüm çiçekler) Yüz → Yüz (100) → Yüz(mek)
değişik anlamları ve kavramları karşılar hale gelmesine »Çıtır çıtır, havlamak, tıkırtı, şırıldamak, gümlemek, »yaz »dal »çay »yaş »kaz »kara
miyav, puflamak…. »Kedi miyavlıyor.(Özel ) (Bir kedi)
denir »kır »diz »dolu »düş »saç »yol
»Ağzımda bir acılık var. (Organ) Temel Anlam Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi »Kediler nankör olur.(Genel) (Kedilerin çoğu) »el »iç »yan »ocak »kır »ak
bulunmadığından yansıma olmayan sözcükler de
»Mağaranın ağzını buldum. (Girişi) Yan Anlam Yazılışı birbirine benzeyen ancak birinde incelt-
vardır. Bunlara dikkat etmek gerekir. Genelden-Özele/Özelden-Genele Sıralama:
»Kimseye ağız açtırmıyordu. (Konuşturmamak)Mecaz A. »Pırıl pırıl, ışıl ışıl, usul usul, ötmek, kişnemek, me işareti “^” kullanılan sözcükler sesteş değildir.
»Bana taş attı. (Fırlatmak) Temel Anlam kükremek, sızlamak… Cümlede birbirini kapsayan sözcüklerin yer »Hala≠Hâlâ, Adem≠Âdem, Kar≠Kâr, Alem≠Âlem
»Sıcaktan paltoları attık. (Çıkarmak) Yan Anlam Bu sözcükler, mecaz anlamda almasıdır. Bu tür cümlelerde kapsamı geniş ya Adet≠Âdet, Hal≠Hâl
»Mahkemeyi üç ay sonrasına attılar. (Ertelemek) Yan An. kullanıldıklarında yansıma anlamı kaybolur. da dar olan sözcükten hangisinin önce Bir sözcüğün yan ve mecaz anlamı o sözcüğün
»Aileme mektup attım. (Göndermek) Yan Anlam » Sıkıntıdan patlayacaktım. söylendiğine dikkat etmek gerekir.
» Fiilimsileri çatır çatır anlattı. sesteşi değildir.
»Kavanoz boştu. (İçinde hiçbir şey olmayan) Temel An. 
»Derslerden en çok Türkçeyi sever. Genelden-Özele »Göz doktoruTemel Anlam
»Akşama boşum. (Herhangi bir işi olmamak) Yan An.  NİCEL SÖZCÜKLER: Azalıp çoğalabilen veya »Çekmecenin GözüYan Anlam
»Boş boş bakıyor. (Anlamsız)Mecaz Anlam ölçülüp sayılabilen varlıkları karşılayan »Gözümün nuruMecaz Anlam
sözcüklerdir. »Tiyatro en sevdiğim sanat dalıdır. Özelden-Genele
Yazılışı birbirine benzeyen bazı sözcükler
 DEYİM ANLAM: İki ya da daha çok sözcüğün birleşip »Bu elbise bana küçük oldu.
»Merkeze yakın bir semtti. sesteş sözcüklerle karıştırılmamalıdır.
kalıplaşmasıyla ortaya çıkan söz gruplarıdır. Deyimi »ÖğleGün Ortası »Grup Küme, Öbek
oluşturan sözcüklerden en az biri mecaz anlamlıdır.  NİTEL SÖZCÜKLER: “Nasıl?” sorusuna cevap
veren, ölçülemeyen sayılamayan varlıkları »Öyleİşaret Sözcüğü »GurupGüneşin batması
»Sözlerime hep kulak tıkadın. (Dinlememek)
karşılayan sözcüklerdir. »Eğer Koşul zarfı
»Aceleden elim ayağıma dolandı. (Ne yapacağını şaşırmak)
»İyi insanNasıl insan? »EyerAt, eşek vb. sırtına konulan oturma aracı
»Şu genci bir yerden gözüm ısırıyor. (Tanıdık gelmek) »Büyük söz… Nasıl söz?
»Bu kadar çenesi düşük insan görmedim. (Çok konuşan) »Ali en yakın arkadaşımdır.Nasıl arkadaş? Genel  Özel

www.turkcetest.com
KALIPLAŞMIŞ KELİME GRUPLARI (SÖZ ÖBEKLERİ) Sayfa: 2
Sözcükler cümle içinde başka sözcüklerle anlam ilişkileri kurarak gruplar oluşturur. Bu durumda o sözcük grupları da çeşitli anlamları karşılar. Bir varlığı, bir kavramı, bir durumu veya bir eylemi karşılamak için belli
kurallara göre oluşan kelime topluluğuna sözcük grubu denir. Türkçede başlıca şu sözcük grupları şunlardır:
A- KALIPLAŞMIŞ SÖZ GRUPLARI: Atasözleri, Deyimler, Özdeyişler, İkilemeler, Kalıplaşmış Cümle Yapıları
B- GEÇİCİ SÖZ GRUPLARI: Tamlamalar(İsim ve Sıfat Tamlamaları), Birleşik Fiiller, Edat, Bağlaç, Ünlem grupları; Unvan ve Sayı grupları, Fiilimsi grupları
□ ATASÖZLERİ □ DEYİMLER □ ÖZDEYİŞLER (VECİZE-ÖZLÜ SÖZ) □ KALIPLAŞMIŞ CÜMLE YAPILARI
Bir milletin tecrübelerini yansıtan ve Herhangi bir olayı ya da durumu daha etkileyici bir Söyleyeni bilinen ve bir durumu kısa ve özlü Yalnızca bir topluma ya da bir dile özgü ve belli durumları daha
söyleyeni belli olmayan (anonim) şekilde ifade etmeye yarayan söz gruplarıdır. bir biçimde anlatmaya yarayan cümlelerdir. etkili ifade etmeye yarayan o milletin ya da toplumun kültüründen
cümlelerdir. Özellikleri: Özellikleri: veya inanışlarından gelen kalıplaşmış ifadelerdir.
Özellikleri: 1. Deyimler içinde bulunulan durumu daha
etkileyici anlatır, atasözleri gibi öğüt vermez. 1- Atasözlerinden farkı söyle-yen kişinin belli Özellikleri:
1. Atasözleri ders ve öğüt verir. Topluma 2.Deyimler kalıplaşmıştır. Şekli, söz dizimi olmasıdır. Genellikle mecaz anlamlı değildirler. Bu yönleriyle atasözü ve
yol gösterir ya da gelenek ve görenekleri (kelimelerin yeri), sözcükleri (Eş ya da zıt anlamlısı ile) 2- Kısa ve özlü sözlerdir. deyimlerden ayrılırlar.
yansıtır: değiştirilemez: 3- Doğruyu ve güzeli söylemektedir. √ İletişimi kolaylaştıran kalıplaşmış ifadelerdir.
»Ağlamayan çocuğa meme vermezler. »Başını alıp gitmek ≈Kafasını alıp gitmek 4- Bir yargı bildirmektedir.
»Ayağını yorganına göre uzat. √ Tek kavramı veya durumu karşılayan yapılarıdır.
(Doğru) (Yanlış) 5- Söyleyeni belli sözlerdir.
»Taşıma su ile değirmen dönmez. 3. Deyimi oluşturan sözcüklerin arasına başka √ Aralarına başka sözcükler girebilir.
»Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.
»Korkunun acele faydası yoktur. kelime girebilir: (Hz. Ali) √ Az sayıda kelimeden oluşurlar.
»Kızını dövmeyen dizini döver. »Ağzını hiç hayra açmaz. (Ağzını hayra açmak) »Ne mutlu Türküm diyene!(Atatürk) √ Bir kısmı cümle biçiminde (Her işte bir hayır vardır…) bir kısmı
2. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Şekli, 4. Deyimlerin çoğu mastar (-mak/-mek) biçiminde »İnsanların nasıl güldüğünden terbiyesi, neye kelime grubu biçiminde (Allah aşkına...), bir kısmı da sözcük
söz dizimi (kelimelerin yeri), sözcükleri (Eş ya kalıplaşmıştır: güldüğünden zekâsı anlaşılır. (Mevlana) biçiminde (Estağfurullah…) kalıplaşmıştır.
da zıt anlamlısı ile) değiştirilemez: »Etekleri zil çalmak »Dilinde tüy bitmek Hayır dua ve iyi dilek bildirenler: Güle güle oturun, Allah razı
»Damlaya damlaya göl olur. (Doğru) »İğne ile kuyu kazmak »Çam devirmek □ İKİLEMELER olsun, Allah ne muradın varsa versin…
»Damlaya damlaya deniz olur.(Yanlış) 5.Cümle biçiminde olanları da vardır:
»Göl damlaya damlaya olur. (Yanlış) »Dostlar alışverişte görsün Sözcüğün anlamını pekiştir-mek ya da söze Duygusal tepkileri dile getirenler : Güler misin ağlar mısın?,
3.Çoğunlukla mecaz anlamlıdır: »Atı alan Üsküdar’ı geçti. güzellik katmak amacıyla iki sözcüğün art arda Allah aşkına, Aklına şaşayım,Allah çarpsın, Allah derim …
»Aç ayı oynamaz. »Armut piş, ağzıma düş. kullanılmasıdır. Selamlaşma bildirenler: Günaydın, İyi akşamlar, İyi sabahlar,
»Terzi kendi söküğünü dikemez »Ayıkla pirincin taşını. »Ağır ağır (yürümek), eş dost, ileri geri
»Ne şiş yansın ne kebap.
Selamünaleyküm, İyi günler, Merhaba…
4.Bazı atasözleri gerçek anlamlıdır: (konuşmak), eğri büğrü (dal), abur cubur, şırıl şırıl, Ayrılık bildirenler: Hoşça kal, Görüşmek üzere, İyi yolculuklar,
»Bugünün işini yarına bırakma. 6.Mastar ya da cümle biçiminde olmayan
güzel mi güzel… Görüşürüz,Allah'a ısmarladık, Elveda..
»Son pişmanlık fayda vermez. deyimler de vardır. Bunlar daha çok birleşik
» Dost ile ye, iç; alışveriş etme. kelime biçimindedir: İkilemeler farklı şekillerde oluşturulur: Batıl inançları bildirenler: İyi saatte olsunlar, Şeytan kulağına
5.Bazı atasözleri eş veya yakın anlamlıdır: »İlk göz ağrısı »Bağrı yanık 1) Aynı kelimenin tekrarlanmasıyla oluşan kurşun, Elemtere fiş kem gözlere şiş, Nazar değmesin…
» Mum dibine ışık vermez. »Kaşla göz arasında »Bir içim su
7.Deyimlerin çoğu mecaz anlamlıdır: ikilemeler: Bir istek bildirenler: Sadede gelelim, Bize de buyurun, Gereğini
» Terzi kendi söküğünü dikemez. »Ağır ağır, güzel güzel, tatlı tatlı, konuşa konuşa, arz ederim, Bana müsaade…
»Dilinde tüy bitmek (Sürekli tekrarlamak)
6.Bazı atasözleri zıt anlamlıdır: »Başını bağlamak (Evlendirmek) atlaya atlaya, koşa koşa, deste deste… Konuşanı veya dinleyeni yüceltme bildirenler: Senden iyi
» Fazla mal göz çıkarmaz. 8. Gerçek anlamlı deyimler de vardır:
»Azıcık aşım, kaygısız başım. 2)Eş anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla: olmasın, Sözünü balla kestim, Estağfurullah…
»Hem suçlu hem güçlü »Çoğu gitti azı kaldı »Bitmek tükenmek, sağ salim, doğru dürüst, ses Kabul veya reddetme bildirenler: Baş üstüne, Eyvallah,
» İyilik eden iyilik bulur. »iyiye iyi, kötüye kötü demek
» İyilikten maraz doğar. »Ağzına bir şey koymamak seda, güçlü kuvvetli… Amenna, Âmin, Emredersiniz, Maalesef…
3) Zıt anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla: Dinleyeni eleştirme, uyarma, tehdit etme bildirenler: Ben sana
»İyi kötü, alt üst, düşe kalka, bata çıka, aşağı gösteririm, Benden günah gitti, Benden söylemesi…
ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ: Genel bir davranış veya düşünce bildirenler: Korkunun ecele
yukarı, büyük küçük, …
1. Atasözleri ve deyimler anonimdir, (yani söyleyeni belli değildir) halkın ortak malıdırlar. faydası yoktur, Tarih tekerrürden ibarettir, Tebdil-i mekânda
2. Kısa ve özlü sözlerdir. Yani az sözcükle çok şey anlatırlar. 4)Yakın anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla:
»Akıl fikir, ak Pak, mal mülk… ferahlık vardır, Her şey olacağına varır…
3. Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.
4. Genellikle mecaz anlam taşırlar. 5)Biri anlamlı diğeri anlamsız iki kelimenin Töre, gelenek ve kültürel değerleri yansıtanlar: Elçiye zeval
tekrarlanmasıyla: »Ev mev, kitap mitap, su mu, olmaz, Ayıptır söylemesi…
ATASÖZLERİ İLE DEYİMLER ARASINDAKİ FARKLAR:
1. Atasözleri cümle şeklindeyken, deyimler çoğunlukla söz grubu şeklindedir. sıkı fıkı, tek tük, saçma sapan, ufak tefek, eski Dini inançları bildirenler: Allah bilir, Allah kerim…
» İşleyen demir ışıldar. (Atasözü) püskü… Özür dileme bildirenler: Pardon, Affedersin, Kusura bakma,…
» İki yakası bir araya gelmemek (Deyim) 6)Her ikisi de anlamsız kelimelerin Sembolik olarak ödüllendirme bildirenler: Aferin, Bravo,
2. Atasözleri topluma öğüt verirken, deyimler sadece içinde bulunulan durumları bildirir. Yani tekrarlanmasıyla: »Ivır zıvır, çıtı pıtı, abuk sabuk, Berhudar ol, Su gibi aziz ol, El öpenlerin çok olsun…
deyimlerin ders verme özelliği yoktur. paldır küldür, apar topar, mırın kırın… Minnet, teşekkür bildirenler: Teşekkür ederim, Sağ ol(un),
» “Çobansız koyunu kurt kapar.” sözü ders verdiği için atasözüdür. Elin(iz)e sağlık, Zahmet oldu..
» “Burnu havada olmak” sözü ise öğüt verme amacı taşımadığı için deyimdir. 7) Yansıma sözcüklerle yapılır: »Tıkır tıkır, çatır
çatır, horul horul, gümbür gümbür…

www.turkcetest.com
CÜMLEDE (TÜMCEDE) ANLAM Sayfa: 1
□ CÜMLEDE ANLATIM TEKNİKLERİ □ CÜMLE İÇİ ANLAM İLİŞKİLERİ □ CÜMLELER ARASI ANLAM İLİŞKİLERİ
□ NEDEN(SEBEP)-SONUÇ İLİŞKİSİ: Eylemin □ EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) CÜMLELER:
□ ÖZNEL CÜMLE: Kişiden kişiye değişen, yalnızca bir kişiye ya da bir gruba ait düşünceleri anlatan gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesinin bir nedene
cümlelerdir. Bu cümlelerde “bence, bana göre” anlamı vardır. Eş anlamlı sözcüklerle ya da birbirinin anlamını
bağlı olduğu cümlelerdir. Bu tür cümlelerde “için, verebilen eklerle kurulan cümlelerdir.
»Ülkemizin en güzel kenti İstanbul’dur. »Çok iyi bir insandır. çünkü, diye, üzere, dolayı, -dan/-den, -dığı için” gibi »İnsan kitap okumalıdır.
»En iyi tatil, denizde yapılan tatildir. »Doğa insana huzur verir. sözcük ya da eklere rastlanır. Neden-Sonuç cümleleri »İnsanların kitap okuması gerekir.
□ NESNEL CÜMLE: Doğruluğu veya yanlışlığı kanıtlanabilir yargılardır. Düşsel ögeler ve yorum yoktur. “-diği için” veya “-ması nedeniyle” anlamı taşır. »Ne sizi ne de köyünüzü unutabilirim.
»Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’dur. »Zeytinin en çok yetiştiği bölge Ege’dir. Neden-Sonuç cümlelerinde “sebep” kişinin isteği »Sizi de köyünüzü de unutamam.
»Alfabemizde yirmi dokuz harf vardır. »Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’mızın şairidir. ve kontrolü dışında gerçekleşir. »Duygu ve düşüncelerini birkaç sözcük ile
»Türkiye’nin başkenti İstanbul’dur. (Yanlış olduğu ispatlanabildiği için nesneldir.) »Yol kapalı olduğu için geciktim. söyleyebilmek, ancak yüksek insanlara düşer.
»Ders çalışamadığından başarılı olamadı. »Az sözle çok şey anlatabilmek ancak yetenekli
Aşağıdaki soru tipleri Öznel/Nesnel Cümleleri bulmaya yöneliktir:
»Seni ziyaret edemedim, çünkü hastaydım. insanların işidir.
… hangisi/ hangileri kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?
»Yağmurun yağmasıyla herkes içeri kaçıştı. Aşağıdaki soru tipleri Eş Anlamlı Cümleleri
… hangisi/ hangileri kanıtlanabilirlik özelliği taşır/taşımaz?
»Maddi imkânsızlık yüzünden okuyamamış. bulmaya yöneliktir:
… hangisi/ hangileri kişisel düşünce özelliği taşır/taşımaz?
Aşağıdaki soru tipleri Neden(Sebep) Sonuç … cümlelerin hangileri aynı anlamda
… hangisinde/hangilerinde yorum vardır/yoktur? kullanılmıştır?
anlamı taşıyan cümleleri bulmaya yöneliktir:
…hangisinde/ hangilerinde kişisellik özelliği vardır/ yoktur? … hangisi yukarıdaki cümle ile aynı anlamdadır?
… hangisinde/hangilerinde neden-sonuç ilişkisi
vardır/yoktur? … cümlelerden hangileri anlamca aynı
□ ÖRTÜLÜ ANLAM: Bir cümlenin anlamından çıkarılabilecek diğer anlamlara denir. Cümlede açıkça doğrultudadır?
söylenmemiş ama ulaşılabilecek düşünce ve fikirleri içerir. Cümleden çıkarılabilecek yardımcı düşüncelerdir. … numaralandırılmış cümlelerden hangisi kendinden
önceki cümlenin nedenidir? … cümlelerin hangileri ileri sürülen düşünce
»Hava artık ısınmaya başladı. ( Bu cümleden havanın daha önce soğuk olduğu anlaşılıyor.) bakımından aynıdır?
… hangisinde yargı gerekçesiyle birlikte verilmiştir?
»Dere kenarında olan evler heyelan nedeniyle yıkıldı. (Dere kenarında olmayanlar yıkılmadı, anlamı var.) □ YAKIN ANLAMLI CÜMLELER: Birbirine
»Sen de başarılı bir öğrencisin. (Başarılı başka öğrencilerin de olduğu manası var) □ AMAÇ-SONUÇ İLİŞKİSİ: Eylemin hangi amaca yakın anlamlar içeren cümlelerdir.
»Artık öğrenciler daha çok kitap okuyor. (Eskiden daha az okudukları anlaşılıyor.) bağlı olarak gerçekleştiği ya da gerçekleşmediğini »Konusunu halktan alan öyküler, başarılı
»Doğum günüme seni de bekliyorum. (Doğum günüme başkaları da gelecek sen de gel anlamı çıkartılır.) vurgulayan cümlelerdir. Bu tür cümlelerde de "için, sayılmaktadır.
»Beni sadece sen anlayabilirsin. (Beni senden başka kimse anlayamaz, ifadesi anlaşılmaktadır.) diye, üzere" gibi edatlardan yararlanılır. “-e” hâl eki »Hikâyenin toplumda ilgi görmesi için
»En güzel pastayı annem yapar. (Diğerleri annem kadar güzel pasta yapamaz, anlamı vardır.) de cümleye amaç anlamı katabilir. Amaç cümleleri konusunu halka dayandırması gerekir.
»Sınavda kompozisyon da varmış. (Diğer soruların yanında kompozisyon da sorulacak anlamı var.) “-mek için” veya “-mek amacıyla” anlamı taşır. »Başarılı olmak isteyenler mücadele etmelidir.
Bu tür cümlelerde bilerek isteyerek yapma anlamı »Azimle çalışanlar mutlaka hedeflerine ulaşırlar.
□ DOĞRUDAN (DOLAYSIZ) ANLATIM: Başkasının sözlerini, cümlelerini olduğu gibi, hiç değiştirmeden vardır. Yani Amaç-Sonuç cümleleri kişinin isteği ile
»Bu kitabında herkesi ilgilendiren bir şey var.
tırnak içinde veya konuşma çizgisi ile aktarmaya denir. Konuşma çizgisi ile aktarılan söz ya da cümleden gerçekleşir. »Bu kitapta yazar herkese bir şeyler sunmuş.
sonra “dedi, sordu, söyledi” gibi ifadeler varsa cümlenin kendi noktalama işareti yerine virgül kullanılır. »Okula gitmek üzere evden ayrıldı. Aşağıdaki soru tipleri Yakın Anlamlı
»Ayşe “Yarın okula gelemeyeceğim.” dedi. » Ali: "Bu kitabı iki kez okudum." dedi. »Eğlenmek için parka gittik. Cümleleri bulmaya yöneliktir:
»Ayşe: »Ali: »Ailesini görmeye İzmir’e gidecekmiş. … cümlelerin hangileri benzer anlamda
— Yarın okula gelemeyeceğim, dedi. — Bu kitabı iki kez okudum. »Kardeşi iyileşsin diye Allah'a dua ediyor. kullanılmıştır?
»Bildiklerini anlatmak üzere karakola gitti. … cümlelerin hangileri yakın anlamlıdır?
»Babam: "Biz bu köyde doğup büyüdük." derdi. »Polis: "Bu ev kimin?" diye sordu. … cümlesinde anlatılmak istenene anlamca en
»Babam: »Polis sordu: □ KOŞUL(ŞART)-SONUÇ İLİŞKİSİ: Gerçekleşmesi yakın cümle hangisidir?
— Biz bu köyde doğup büyüdük, derdi. — Bu ev kimin? ya da gerçekleşmemesi belli bir şarta bağlı olan cüm-
lelerdir. “-se, -sa, -dıkça, -dikçe, -madan, -meden, - □ ANLAMCA ÇELİŞEN CÜMLELER: Anlamca
□ DOLAYLI ANLATIM: Başkasının sözlerini kendi söyleyişimize göre değiştirip aktarmaya denir. ınca, -ince, -mı, -mi, üzere, ama, fakat, şayet...” gibi birbiriyle çelişen, birbirine karşıt sözlerin
»Ayşe bana yarın okula gelemeyeceğini söyledi. »Ali bu kitabı iki kez okuduğunu söylüyor. ek ve sözcükler cümleye koşul anlamı katar. durumların bir arada verilmesiyle oluşan
»Babam bu köyde doğup büyüdüklerini söylerdi. »Polis, bu evin kime ait olduğunu sordu? cümlelerdir.
»Kitabı geri almak üzere veriyorum.
»Konuyu ayrıntılarına inerek incelemişsin.
»Çalıştın mı kazanırsın. »Konuyu oldukça genel yönleriyle incelemişsin.
□ ÖZELDEN GENELE ANLATIM: Cümlenin içindeki farklı yargılardan, parçadan bütüne doğru genel bir »Seni görmedikçe mutlu olamam.
yargıya gitme yoluna tüme varım denir. Tümevarım cümleleri genelleme özelliğindedir. »Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem. »Teknoloji doğanın dengesini bozmaktadır.
»Evler, duvarlar, ağaçlar; bütün sokak sustu. (Özel → Evler, duvarlar, ağaçlar  Genel →bütün sokak) »Bilim ve teknik hayatımızı kolaylaştırıyor.
»Okula gideceksin ama otobüsle.
»Köpek sadık bir evcil hayvandır. (Özel → köpek  Genel →evcil hayvan) Aşağıdaki soru tipleri Koşul (şart)Sonuç anlamı »Yazar görüşlerini anlaşılır bir dille ifade etmiş.
»Tiyatro en sevdiğim sanat dalıdır. (Özel → tiyatro  Genel →sanat dalı) taşıyan cümleleri bulmaya yöneliktir: »Her zaman kapalı anlatım kullanan bir yazardır.
… hangisinde/hangilerinde koşul-sonuç ilişkisi Aşağıdaki soru tipleri Anlamca Çelişen
□ GENELDEN ÖZELE ANLATIM: Bütünden parçaya varma yoluyla gerçekleşen anlatım türüdür. Cümleleri bulmaya yöneliktir:
vardır/yoktur?
»Kuşlardan barışı simgeleyen güvercinlerdir. (Genel →kuşlar  Özel →güvercinler) … hangisinde/hangilerinde eylemin gerçekleşmesi
… cümlelerin hangileri anlamca çelişmektedir?
»Derslerden en çok Türkçeyi severim. (Genel →ders  Özel →Türkçe) … cümlelerin hangileri anlamca uyuşmaz?
bir şarta bağlanmıştır? … hangileri anlamca birbirinin zıttıdır?
»Petrol ürünlerinden benzine zam geldi (Genel →petrol ürünleri  Özel →benzin)
www.turkcetest.com
CÜMLEDE (TÜMCEDE) ANLAM Sayfa: 2

□ CÜMLENİN İÇEREBİLECEĞİ ANLAMLAR


□ 1- AŞAMALI DURUM: Bir eylemin gittikçe artarak veya azalarak gelişmesidir. □ 11- KÜÇÜMSEME: Bir şeye değer ya da önem vermeme, bir şeyle alay etme, niteliklerini küçümseme
»Bu derenin suyu giderek azalıyor. »Havalar günden güne ısınıyor. anlamı vardır. Azımsama ile karıştırılmamalıdır.
»Başarıya adım adım ulaşılır. »Damlaya damlaya göl olur. »Sanki kendisi her şeyi biliyor. »Bu da yemek mi ben daha iyisini yaparım.
□ 2- AZIMSAMA: Bir şeyin miktarını az bulma, yeterli görmeme anlamı vardır. Genellikle ölçülebilir »Bir paragraf yazmakla yazar mı oldun? »Kendini nimetten mi sayıyorsun sen?
(nicel) özelliklerle ilgili cümlelerdir. Küçümseme ile karıştırılmamalıdır. □ 12- OLASILIK(İHTİMAL): Bir eylemin ya da durumun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belli olmamasıdır.
»Koca okulda bu kadar mı öğrenci var. »Bu sorulardan bu not mu alını? “Galiba, belki, sanırım, gibi, olmalı, -dır, -tır, -ebilmek” gibi ifadeler cümleye olasılık anlamı katabilir.
»Aldığım maaş bakkala bile yetmiyor. »Bahşiş diye bunu mu verdi? »Sana mektup yazacağını sanmıyorum. »Bu hastalık hemen geçmeyebilir.
□ 3- BEKLENTİ: Bir olayın gerçekleşmesini veya gerçekleşmemesini isteme anlamı içeren cümlelerdir. »Dün beni arayan Hakan olmalı. »Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.
“Ummak, sanmak’’ gibi eylemlere dikkat edilmelidir. □ 13- ONAYLAMA: Bir sözün, bir işin, bir davranışın doğru ve yerinde bulunarak kabul edildiğini, tasdik
»Börek bir saatte pişer sanırım. »Bu olayı kısa sürede atlatmanı umuyorum. edildiğini bildiren cümlelerdir.
»Bu testleri bugün çözeriz sanmıştım. »Kitabı bir gecede okurum sanıyordum. »Rolünü çok iyi oynadın. »İşini iyi yaptığın belli oluyor.
»Büyüklerine saygı göstermen çok güzeldi. »Son saniyede topu potaya atman doğruydu.
□ 4- BETİMLEME (TASVİR): Bir manzarayı, kişiyi veya nesneyi benzerlerinden ayıran temel
nitelikleriyle anlatan cümlelerdir. Yani resim yapar gibi anlatmaktır. □ 14- ÖNERİ(TAVSİYE): Bir konudaki eksiğin giderilmesi ya da bir sorunu çözmek için öne sürülen görüş,
»Artık bahar geldi derken hava bozmuş; kırlar, sokaklar, damlar karla örtülmüştü. incelenmek için ileri sürülen tekliftir.
»Az konuşan, doğruyu söyleyen; söylediğini tartan bir adamdı. »Güler yüzlü olmayan dükkân açmasın. »Kendinize belli bir hedef belirleyin.
»Güç işlerde çalışmaktan nasırlaşmış, kara, kıllı ellerini çekinerek bana doğru uzattı. »Ben diğer senaryoyu çekelim, diyorum. »Bence yanınıza şemsiye alın.
□ 5- ELEŞTİRİ: Bir kişinin, bir eserin, bir konunun doğru ya da hatalı yönlerini ifade eden cümlelerdir. □ 15- ÖN YARGI: Bir kimse veya olay hakkında yeterince bilgi sahibi olunmamasına rağmen önceden
Eleştiri olumlu da olumsuz da olabilir. peşin hüküm vermektir.
»Usta şair son yapıtında kendini tekrar etmekten kurtulamamış. (Olumsuz eleştiri) » Bu kitap çok satacak. »Bu çocuk ileride büyük adam olacak.(Olumlu ön yargı)
»Tablolarında fırçasını büyük bir ustalıkla kullandığı hemen göze çarpıyor. (Olumlu eleştiri) »Göreceksin, haftaya kadar bitmeyecek. »Bu işi kesinlikle başaramayacak. (Olumsuz ön yargı)
»Romanın kurgusu çok güzel, ancak şiirler yama gibi durmuş. (Olumlu - Olumsuz eleştiri) □ 16- SİTEM: Bir kişiye, yaptığı hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık gibi duygular
□ Öz Eleştiri: Kişinin kendine yönelik yaptığı eleştiri cümleleridir. uyandırdığını öfkelenmeden belirtme durumudur.
»Bu kadar tembellik yapmasaydım şimdiye kadar işim biterdi. »Hadi gelmedin, bari telefon etseydin. »Yemekten biraz da bana niye ayırmadın?
»Düşünmeden konuştuğum için arkadaşımın kalbini kırdım. »Buraya gelmiş de bizi aramamış. »Sen buralara gelir miydin?
□ 6- EŞİTLİK: İki ya da daha fazla kavramın veya durumun birbirine denk olmasını ifade eden cümlelerdir. □ 17-TANIM: Bir varlığın ya da kavramın ne olduğunu açıklayan cümlelerdir.“ Bu nedir?’’ sorusunun
» Boyca birbirleriyle aynılar. »Elmayı tam ortasından ikiye böldü. cevabını içerir. Tanımlar nesnel olabileceği gibi öznel de olabilir. Olumsuz yargılar tanım değildir.
» Bu şirketteki ortaklığımız yarı yarıyadır. »Bu pastayı kardeş payı yapabiliriz Suzan »Ankara ülkemizin başkentidir.(Nesnel Tanım) »Kalem, yazmaya yarayan araçtır. (Nesnel Tanım)
□ 7- HAYIFLANMA: Kişinin bir duruma karşı kendi kendine üzülmesi veya pişman olmasıdır. »Kitap en iyi dosttur. (Öznel Tanım) »Mavi en sevdiğim renktir.(Öznel Tanım)
»Doğayı sevmeyen, insan olamaz.(Tanım değil) »Eğitim yapılmayan yer okul değildir. ( Tanım değil. )
» Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım. »O güzelim kız, birkaç yılda çöküp yaşlandı.
»Ne yazık ki tatili değerlendiremedik. »Yazık sana verdiğim emeklere. □ 18- ÜSLUP (ANLATIM): Bir duyguyu, düşünceyi anlatma, söyleme biçimidir. Sözcüklerin seçimi ve
□ 8- İÇERİK (KONU/MUHTEVA): “Sanatçı ne anlatıyor?” sorusu konuyu yani içeriği(anlatılanları) verir. kullanımı gibi dil ve anlatımla ilgili özelliklerin bütünüdür. “Sanatçı ne anlatıyor?” sorusu konuyu(içeriği),
“Nasıl anlatıyor?” sorusu üslubu verir.
»Kemal Tahir Toprak Ana’da Osmanlı’nın kuruluş yıllarını anlatıyor.
»Yazar, yapıtlarında köy yaşamını yerel bir söyleyişle ele alıyor.
»Şiirlerinde yalnızlığını güçsüzlüğünü dile getiriyor.
»Anılarında, yurtdışında yaşadığı yılları, içten bir anlatımla kaleme almıştır.
»Bu romanda aydınlar ile yıllar yılı yüz üstü bırakılmış olan köylü arasındaki uçurum vurgulanmış.
»Konuşma dilini yansıtan anlatımı sayesinde, okurlar yazılarını son derece içten buluyordu.
□ 9- KARŞILAŞTIRMA: Bir düşünce ya da kavramı daha anlaşılır hale getirebilme amacıyla onun
herhangi bir yönünün başka düşüncelerle veya kavramlarla kıyaslanmasıdır.
□ 19- VARSAYIM: Gerçekleşmemiş bir eylem ya da durumu gerçekleşmiş gibi kabul etmektir.
“Diyelim ki, farz edelim, kabul edelim, tut ki, düşün ki” gibi söz veya söz öbekleriyle sağlanır.
»Adnan yaşça Ahmet'ten büyük(tür). »Ablam kardeşimden daha anlayışlıdır.
»Farz et uçak seferleri iptal edildi. »Onun da senin gibi davrandığını düşün.
»Buğra, en az senin kadar iyi satranç oynar. »Dinlemek de konuşmak kadar önemlidir.
»Tut ki konuklar biraz gecikti… »Diyelim ki seni işe aldılar, işi becerebilecek misin?
□ 10- KİNAYE: Cümlede ifade edilen düşüncenin, genellikle alaycı biçimde, tersini kastetmektir.
□ 20- YAKINMA: Bir durum veya olaydan memnun olmamayı, şikâyet ederek anlatan cümlelerdir.
» Çok çalıştığın zayıflardan belli oluyor. »Zaten harika oynağınız için 4-0 yenildiniz.
»Her defasında en zor işi bana veriyor. »Kurallara uyan yok, herkes bildiğini okuyor.
»Eşini çok sevdiği dövmesinden belli! »Para işlerini iyi bildiği için dükkânı batırdı(!)
»Bu çocuklar artık beni hiç dinlemiyor. »Bu berbat yollar artık milleti bezdirdi.
www.turkcetest.com
PARAGRAFTA (PARÇADA) ANLAM Sayfa: 1
□ PARAGRAFIN ANLAM YÖNÜ □ PARAGRAFTA YAPI (GİRİŞ-GELİŞME-SONUÇ BÖLÜMLERİ)
□ KONU: “Parçada/paragrafta ne anlatılıyor?” sorusunun cevabı konuyu verir. Genelde birkaç □ GİRİŞ: Ayrıntılara girmeden konunun/düşüncenin tanıtıldığı bölümdür. Çoğu kez Tek başına tecrübe
sözcükten oluşur. Cümle biçiminde değildir.  “Anne sevgisi, sağlıklı yaşam..” vb… paragrafın konusunu, bakış açısını ortaya koyan cümlelerdir. Giriş cümleleri “ Ama, fakat, hiçbir zaman yetmez.
Konu bulunurken şunlara dikkat edilmelidir: ancak, oysa çünkü… ” gibi ifadelerle başlamaz. Bu tür ifadeler diğer bölümlerde bulunur. “Akıl yaşta değil baş-
√ Parçada en çok tekrar edilen sözcükler üzerinde yoğunlaşılmalıdır. □ GELİŞME: Giriş bölümünde ortaya konan düşüncenin/konunun geliştirilip tadır” demiş ataları-
√ Konu genelde giriş bölümünde verilir, bu nedenle ilk cümlelere dikkat edilmelidir. örneklendiği cümlelerdir. Genelde birden fazla cümleden oluşur. Yardımcı düşünceler mız. Çünkü tecrübenin
√ Konu, parçanın tamamını kapsar nitelikte olmalıdır. Ancak konuyu ararken genellemeye genelde bu bölümde bulunur. En uzun bölümdür. yıllar içinde öğrendiğini
gidilmemelidir. Konu, mümkün olduğunca parçayı da kapsayıcı şekilde daraltılmalıdır. □ SONUÇ: Konunun/düşüncenin bir sonuca bağlandığı bölümdür. Sonuç cümleleri yetenek kolayca yapar.
 TEMA: Bir sanat eserinin merkezinde yer alan temel duygu ve düşünce demektir. Konu ile “demek ki, demek oluyor ki, anlaşılıyor ki, öyleyse” gibi bağlayıcı ifadelerle başlar. Ge- Demek ki: “Yetenek
karıştırılmaması gerekir. Konu somutken, tema soyuttur. Tema genel, konu ise daha özeldir. nellikle tek cümledir. Paragrafın küçük bir özeti gibidir. Ana fikir genelde bu bölümdedir. tecrübeden çok daha
Örneğin “sevgi, ölüm, ayrılık…” birer tema, “Sevginin toplum yaşamındaki yeri” ise konudur. Not: Örnek Paragraf 1 ve 2’nin bölümleri renklerle gösterilmiştir. İnceleyiniz. önemlidir.” diyebiliriz.
□ Şiirde Tema: Şiirde dile getirilen duygu, düşünce ve hayale tema denir. □ PARAGRAFTA ANLATICI TİPLERİ
□ ANA FİKİR (ANA DÜŞÜNCE): Yazarın yazıyı yazma amacı, bize öğretmek istediği şeydir. Ana
düşünceyi bulmak için “Parçada/paragrafta yazar ne anlatmak istiyor?” sorusunu sorabiliriz. □ 3. KİŞİ ANLATIMI (“O” AĞZI): Olayların tamamen anlatıcının kontrolünde olduğu, anlatıcının her türlü
√ Ana düşünce bir cümle biçiminde olur.  “Gelişmek için kitap okumalıyız” gibi… detayı bildiği veya dışarıdan gözlemlediği anlatım türüdür. Genellikle fiiller 3. Tekil kişiyle çekimlenmiştir. En çok
√ Tüm paragrafı kapsayan genel bir yargı bildirir. Parça okunduğunda varılan ortak düşüncedir. kullanılan anlatıcı tipidir.
√ İlk ve son cümle ana fikir olabilir. Ancak ana fikir genelde sonuç bölümünde bulunur. Ana fikir » “Kapıya doğru yürüdü. Kapıyı yavaşça açtı. İçeri girdi. Evin çok düzenli olduğunu gördü.”
paragrafta hiç yazmıyorsa paragrafın genelinden çıkarım yapılır. □ 1. KİŞİ ANLATIMI (“BEN” AĞZI): Olaylar anlatıcı tarafından yaşanıyormuş izlenimi vardır. Anlatıcı yaşadık-
Ana düşünceyi bulmak için şunlara dikkat edilmelidir: larını ve deneyimlerini öne çıkarır. “Ben” kavramı ön plandadır ve fiiller genellikle 1.tekil kişide çekimlenmiştir.
√ Önce konu bulunmalı, yazarın konuyu ele alış amacının ana düşünce olduğu unutulmamalıdır.
» “Kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdim. Evin çok düzenli olduğunu gördüm.”
√ “kısaca, sonuçta, oysa, bence, özetle, çünkü, ama” vb. ifadelerden sonra ana düşünce gelebilir
√ Parçada atasözü veya örnek varsa, örnekten önceki yargı ve atasözü ana fikri verebilir. PARAGRAFTA BAKIŞ AÇILARI
√ Olumsuz cümleler ve olasılık (ihtimal) cümleleri ana fikir olamaz.
□ KAHRAMAN BAKIŞ AÇISI: Olayların, kahramanlardan biri tarafından anlatıldığı bakış açısıdır. Bu bakış
□ YARDIMCI DÜŞÜNCELER (YARDIMCI FİKİRLER): Ana fikri desteklemek için sıralanmış küçük açısında birinci kişi ağzı kullanılır. Anlatıcı yalnızca kendi aklından geçeni bilir, diğer kişileri gördüğü kadar anlatır.
düşüncelerdir. Ana fikir yardımcı fikirlerin toplamıdır. Bir parçada bir ana fikir, birçok yardımcı fikir » Babam her sabah biz uyanmadan, karanlıkta kalkıyor, hiçbir şey yemeden ekmeğini alıp yola çıkıyordu. Hava
vardır. Paragraf içindeki her bir cümlenin ana fikri o paragrafın yardımcı fikirlerinden biridir. kararırken yalıdan dönen toplayıcılarla o da dönerdi. Her gün altı liraya kadar gündelik alıyordu galiba.
√ Parçada sayı olarak birden fazladır. √ Genellikle gelişme bölümünde yer alırlar.
√ Ana düşüncenin sınırlarını çizer. √ Ana düşüncenin anlaşılmasını sağlayıcı niteliktedir.
□ GÖZLEMCİ BAKIŞ AÇISI: Bu anlatımda anlatıcı, gördüklerini kamera sessizliğiyle aktarır. Anlatıcı kahraman-
√ Parçayı tam olarak kapsamaz. √ Olumsuz sorularının çoğu yardımcı fikirlerle ilgilidir. lardan daha az şey bilir, hikâyedeki kişilerin aklından geçenleri bilmez, nesnel bir tavır takınır.
- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - » Adamın biri bir göletin başında oturmuş etrafı seyrediyordu. Bir köpek dikkatini çekti. Köpek, su içmek için
□ ANAHTAR KELİMELER: Henüz paragrafı okumamış birine gösterildiğinde paragrafın konusu gölete geliyor ama suda yansımasını görüp korkuyordu ama sonunda susuzluğa dayanamadı ve kendini suya attı.
ve içeriği hakkında doğru fikir veren kelimelerdir. □ HAKİM (TANRISAL / İLAH) BAKIŞ AÇISI: Bu bakış açısında anlatıcı kahramanların psikolojik hallerini, aklın-
□ PARAGRAFIN BAŞLIĞI: Paragrafın konusunu en iyi biçimde yansıtan kelime ya da kelimeler dan geçenleri ve anlatılan yerin özelliklerini zaman ve mekan engeli tanımadan bilir. Anlatım, 3. kişi "o" ile yapılır.
metnin başlığı olabilir. Yani metnin başlığını bulmak için konuyu doğru anlamak gerekir. » Yol yürümekle bitmiyordu. Ali çok yorulmuştu. Ne kadar çok susadığını fark etti.

□ ÖRNEK PARAGRAF İNCELEMELERİ □ OLAY PARAGRAFININ TEMEL UNSURLARI


ÖRNEK PARAGRAF 1 (Düşünce Paragrafı) ÖRNEK PARAGRAF 2 (Olay Paragrafı) □ OLAY: Kahramanların yaşadığı olaylardır. Genelde bir olay etrafında birçok olay gerçekleşir.
» Yazma, yazarak öğrenilen bir sanattır. » Komşusu Nasrettin Hoca’dan ip istemiş. Örnek Paragraf 2’de Olay  Hoca’nın komşusuna ip vermemek için bahane uydurması
Deneyerek öğrenilen bir beceri ve alışkanlık işidir. Hoca: “Veremem komşu. İpe un serdim.” □ ZAMAN: Olayın gerçekleştiği zamandır, cümlelerdeki zaman ifade eden kelime veya eklerden anlaşılır. Olay,
Kötü yazdığınız için üzülmeyin. Yetenek de her demiş. Adam gülmüş. “Aman hocam, ipe metnin uzunluğuna göre bir ya da birden fazla zamanda, bazen de belirsiz bir zamanda gerçekleşebilir.
şey gibi çalışmayla gelişir. Siz, yeter ki yazın. un mu serilir?” deyince, Hoca: “Canım Örnek Paragraf 2’nin Zamanı  Belirsiz
Olabildiğince yazın. Kötü de olsa yazın. vermek istemezse bal gibi serilir.” demiş. □ MEKÂN/YER: Parçada anlatılan olayın gerçekleştiği yer veya yerledir. Çoğu metinde olaylar birden fazla
KONU: Yazma becerisini geliştirme KONU: Hoca’nın komşusuna ipi vermemek için mekânda gerçekleşir. Mekânın anlatımı sırasında betimlemelere sıkça başvurulur.
ANA FİKİR: Yazma becerinizi geliştirmek için daha çok bahane uydurması Örnek Paragraf 2’nin Mekânı  Nasrettin Hocanın evi
yazmalısınız. ANA FİKİR: Bir işi yapmak istemeyenler çeşitli
YARDIMCI FİKİRLER: 1- Yazma deneyerek öğrenilebile- bahaneler uydurabilir.
□ KAHRAMANLAR: Metinde anlatılan olayların başından geçtiği ya da olaylardan etkilenen karakterledir.
cek bir beceri, bir alışkanlık işidir. 2- Dünyadaki her şey YARDIMCI FİKİRLER: Bu paragrafta hiç Metnin türüne göre kahramanlar insan dışı varlıklar da olabilir.
gibi yetenek de çalışmayla gelişir. 3- Yazma, yazarak yardımcı fikir yoktur. Ana Karakterler: Metnin asıl karakterleridir. Olay bu kişi veya kişilerin etrafında gerçekleşir. Bu karakterlerin
öğrenilen bir sanattır. ANAHTAR KELİMELER: Hoca, İpe un sermek olaylar karşısındaki duygu ve düşünceleri detaylı olarak anlatılır.
ANAHTAR KELİMELER: Yazmak,denemek,beceri,gelişmek BAŞLIK: İpe Un Sermek Yardımcı Karakterler: Olayın gelişmesinde etkisi olmayan ayrıntılı olarak anlatılmayan karakterledir.
BAŞLIK: Yazmaktan Vazgeçmeyin Örnek Paragraf 2’nin Kahramanları  Ana Karakter: Nasrettin Hoca Yardımcı Karakter: Komşu
www.turkcetest.com
PARAGRAFTA (PARÇADA) ANLAM Sayfa: 2
□ ANLATIM BİÇİMLERİ □ DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
Yazarın anlatımını yaparken kullandığı üsluba, başvurduğu yönteme anlatım biçimi denir. Yazarın, ele aldığı konuyla ilgili düşüncelerini desteklemek, anlattıklarını inandırıcı kılmak için kullandığı
Anlatılacakların türüne ya da amacına göre dört farklı anlatım biçimi kullanılır. Bir paragraf yöntemlere denir. “Düşünceyi Geliştirme Yolları” bir paragrafın yazımında kullanılan “ANLATIM BİÇİMİNİN”
bu dört anlatım biçiminden biriyle yazılır. İki anlatım biçimi yan yana kullanılsa bile mutlaka kavranmasını kolaylaştıran yöntemlerdir. Bir paragrafta birden fazla düşünceyi geliştirme yolu kullanılabilir.
bir anlatım biçimi daha baskındır. □ a- Tanımlama: Bir kavram ya da varlığın temel özellikleriyle açıklanmasıdır. Kısaca “Nedir?” sorusunun cevabıdır.
□ 1- AÇIKLAMA: Bilgilendirmeye yöneliktir. Nesnel anlatım uygulanır. Genellikle bir sözcük Nesnel olmak zorunda değildir. Öznel tanım da olabilir. Parça içinde bir tanım cümlesi varsa, tanımlama var kabul
ya da terimin tanımı, bir sorunun aydınlatılması amacıyla kullanılır. Daha çok düşünce edilir, bütün paragrafın tanım olması gerekmez.
yazılarında kullanılır. » İnsan vücudunun en küçük yapı taşına hücre denir.(Nesnel Tanım)
Makale, fıkra, deneme, eleştiri, gezi yazısı, gibi düşünce yazılarında görülen anlatım biçimidir. » Dost güzeldir, iyidir, esirgeyendir, koruyandır. (Öznel Tanım)
» Hikaye, boyutu ne olursa olsun, doğaya ve insana özgün bir bakış, özgün bir eleştiridir. □ b- Duyulardan Yararlanma: Yazarın duygu ve düşüncelerini belirgin hale getirebilmek için duyu organlarımızla
Yaşamımıza yeni anlamlar, yöntemler, yorumlar getiren bir yazın sanatıdır. İster içten ister algılanabilen ayrıntılara yer vermesidir.
dıştan anlatsın; ister bir kişiyi, ister bir toplum kesitini anlatsın bir öykünün özentisiz, yalın, » Özgürce soluduğun hava, bahçende kokan çiçek, tenini okşayan rüzgâr, lezzetle yuttuğun lokmadır vatan.(Bu
açık, gerçek, inandırıcı, kısa, vurgulayıcı ve çarpıcı nitelikte olması gerekir. metinde dokunma, koklama ve tatma duyularına yer verilmiştir.)
□ 2- TARTIŞMA: Okuyucunun herhangi bir konudaki fikrini değiştirmeyi amaçlar. □ c- Benzetme: Aralarında ortak yön bulunan iki kavramdan özelliği zayıf olanın, özelliği güçlü olana benzetilmesidir.
Bu anlatım biçiminde “örneklerden, belgelerden tanımlamalardan, tanıklardan, » Güneş bu sabah, dalından koparılmış taptaze portakalı andırıyor.
karşılaştırmalardan ve sayısal verilerden” yararlanılır. Daha çok düşünce yazılarında kullanılır. » Hani aşılmaz, yıkılmaz yüce dağlar vardır, ne kardan etkilenir, ne rüzgârdan… Osman Bey tüm heybetiyle işte o
Bu teknikle yazılmış parçalarda genellikle karşılıklı konuşma havası vardır. Bence, bana göre, dağları andırıyordu.
kanımca, bana öyle geliyor ki gibi öznel yargı bildiren sözler dikkati çeker. □ d- Karşılaştırma: Bir düşünce, varlık ve kavramın daha iyi anlaşılması için başka bir düşünce, varlık ve kavramla
Makale ve eleştiri gibi kanıt gerektiren yazılarda kullanılır. Nesnel de öznel de yazılabilir. benzer ya da farklı yönlerinin ortaya konmasıdır.
» Doğayı sevmek; güzel bir nisan sabahı kırlarda dolaşmak, bir tek çiçeği koparmamak, bir » Duymak ve dinlemek arasında fark vardır. Dinlemek konsantrasyon gerektirir. Yolda karşılaştığınız bir dostunuzla
tek karıncayı incitmemek değil, onu korumanın ve sevmenin bilincine ulaşmaktır. sohbet ederken yanınızdan geçen insanları da duyasınız ama sizin dinlediğiniz kişi dostunuzdur.
□ 3- BETİMLEME: Varlık, olay ya da durumların farklı özelliklerinin sözcüklerle resmedildiği □ e- Örneklendirme: Düşüncenin inandırıcılığını arttırmak, soyut düşünceleri somutlaştırmak amacıyla şahıs, olay ve
anlatım biçimidir. Bu anlatım biçiminde yalnızca dış görünüş değil karakter özelikleri de tarif eserlerden örnek vermektir.
edilebilir. Olaydan çok görüntü anlatılır. Daha çok olay yazılarında kullanılır. » Şiirin gerçeği düzyazıya çevrilemez. Namık Kemal'in tüm şiirlerini düzyazıya çevirebilirsiniz. Değerlerinden hiçbir
» Baharın geldiği, ağaçların çiçek açmasından belliydi. Gökyüzü masmaviydi. Koca bir şey yitirmez. Oysa Ahmet Haşim'in bir tek dizesini bile düzyazıya çeviremezsiniz. Çevirmeye kalktınız mı şiir kaybolur.
mevsim, toprağı altına alan ve köyü örten kar, dağların tepesine çekilmişti. Rüzgâr esmiyordu, □ g- Tanık Gösterme: Bir görüşü doğrulamak amacıyla başkasının (o alanda sözü geçen, uzman olan)
ayaz da yoktu. Yamaçlardaki tarlalarda çift süren köylüler vardı. sözünden yararlanma yöntemidir.
□ 4- ÖYKÜLEME: Olay, kişi ya da durumlar yer, zaman ilişkisi içinde belirtilerek kullanılan » Her işi yapmanın uygun bir zamanı vardır. Zaman koşullar demektir. Yani koşulların uygun olmadığı bir zamanda
anlatım biçimidir. Bu anlatım biçiminde ise önemli olan olaylardır. Okuyucunun zihninde adeta yapılan iş ya iyi sonuçlar vermez; ya da gereksiz zaman ve emek kaybına yol açar. Atalarımız: "Demir tavında
bir film canlanır. Daha çok olay yazılarında kullanılır. dövülür" demiyor mu?
» Sabahın altısı. Saroz Körfezi kıpırtısız... Kıvrım kıvrım bir sahil... Tahta bir iskele… İskelede □ h- Sayısal Verilerden Yararlanma: Düşüncenin geliştirilmesinde sayılara dayalı istatistiksel bilgiler verilmesidir.
tek başına duran bir martı ve balık tutmaya çalışan bir baba ve oğul… Tüm hareketler ağır » Yüksek enflasyon hızlı kalkınmanın bedelidir. 1980 öncesinde kalkınma hızı % 2 enflasyon % 20; 1980 sonrasında
çekim. Arada bir 'hay anasını' sözleri ve umutlanarak açılmış martı ağızları. kalkınma hızı % 7; enflasyon % 70'tir.

□ PARAGRAFTA ANLATIM ÖZELLİKLERİ


Yazar tarafından parçanın anlatımında kullanılabilen veya yazının taşıdığı ya da taşıması gereken nitelikleri ifade etmeye yarayan bazı kavramlardır. Kısaca bir paragrafın taşıması gereken genel özelliklerdir:
1-AÇIKLIK: Bir cümlenin ya da metnin kolayca anlaşılabilir olmasına açıklık denir. Bir cümleden iki 3-DURULUK: Anlatımda, gereksiz ek ve sözcüğün bulunmamasıdır.
farklı anlam çıkıyorsa veya o cümle hiç anlaşılamıyorsa açıklık ilkesine uyulmamıştır. Aşağıdaki durumlar duruluk ilkesini bozar:
Anlatımın açık olmaması, anlatım bozukluğuna neden olur. Açıklığı bozan unsurlar şunlardır: √ Eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması: »Sağlığım da sıhhatim de çok iyi. (Sağlık ve sıhhat eş anlamlı)
√ Edebi sanatlar: »Dünyaya geldiğim anda/Yürüdüm aynı zamanda/ İki kapılı bir handa/Gidiyorum gündüz gece √ Cümlede gereksiz sözcüklerin kullanılması: »Gizli sırlarımı söyleme. (Sır zaten gizli olur.)
(Bu şiirin konusu “Hayattır. Ancak iki kapılı han(Doğum-ölüm) gibi söz sanatları nedeniyle anlatım kapalıdır. √ Eklerin gereksiz kullanılması: »Birçok şehirlerde bulundum.(Birçok sözcüğü çoğul olduğu için “-ler” eki gereksizdir.)
√ Yaygın olarak kullanılmayan söz ve söz grupları: »Küçük, muttarid, muhteriz darbeler.
√ Sözcüğün yanlış yerde kullanılması: »İzinsiz inşaata girmek yasaktır. (İzinsiz olan ne?) 4- AKICILIK: Akıcılık, anlatımın pürüzsüz olması, hiçbir engele uğramadan akıp gitmesi demektir.
√ Karşılaştırmalarda yapılan yanlışlıklar: »Ben, kardeşimi ablamdan daha çok severim. (Kimi seviyor?) Anlatımın akıcılığınıengelleyen durumlar şunlardır:
√ Zamirlerin açıkça belirtilmemiş olması: »Beni aradığını duyunca şaşırdım. (Senin mi onun mu?) Gereksiz ek, hece veya sözcükler: »Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir. Başarısıyla
√ Virgülün eksikliği veya yanlış kullanılması: »Boyacı çocuğu dövdü. (Döven boyacı mı o mu?) Söyleyiş zorluğuna neden olan ses akışını bozan ses veya sözcükler: »Biri doru biri ak iki at arabaya
√ Yanlış anlamda kullanılan sözcükler: »Tatilde bol bol resim çektik. (Fotoğraf çektik?) koşulmuş. Anlamı bilinmeyen veya söylenmesi güç sözcükler: »Aşağıdaki artikilasyonları yapalım.
√ Uzun ve karmaşık cümleler: »"Kahkahalarımızın ortamdakilere rahatsızlık verdiğinin farkına vardığımızda 5- ÖZGÜNLÜK: Yazarın dil ve anlatım bakımından farklı olması, yeni, kendine özgü, orijinal ve yenilikçi olması
çok geç kalmamakla birlikte belli bir mahcubiyet duygusuyla hareket edip her bir yöne rastgele dağıldık. gibi anlamları ifade eder. Özgünlük anlatımın içeriğinde ya da biçiminde olabileceği gibi her ikisinde de olabilir.
2-YALINLIK (SADELİK): Anlatımın süsten (söz sanatları, ağır sözcükler ve özenli uzun cümlelerden) uzak Aşağıdaki cümleler yazarın özgün olduğunu ifade eden cümlelerdir:
olmasıdır. Yalın bir metnin dil ve ifadesi sade yani süssüzdür. » Halit Ziya, romanlarında hiçbir sanatçının dile getirmeyeceği çatışmaları anlatmıştır.
»Dünyanın her türlü nimetini, güzelliğini bırakıpbu dünyadan göçüp gitti. (Süslü anlatım)Öldü.(Yalın Anlatım) » Bir roman yazmanın 1001 yolu vardır; 1002’ncisini ise yazarımız eklemiştir.

www.turkcetest.com
PARAGRAFTA SORU TİPLERİ Sayfa: 1
PARAGRAF SORULARINI ÇÖZERKEN 1- ANA FİKİR İLE İLGİLİ SORULAR: Sık sorulan soru tiplerindendir. 4- BİR SORUNUN CEVABI OLAN PARAGRAFLAR: Sık sorulan
NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? Aşağıda verilen soru tipleri parçanın ana fikrini bulmaya yöneliktir: paragraf sorusu tiplerinden biridir. Ancak bu soru tipinin belli bir kalıbı
“Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?” yoktur. Genelde iki biçiminde karşımıza çıkar:
Paragraf soruları en az 10 soru ile TEOG’da en çok
“Bu paragrafta anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?” A) Bilgi Gerektiren Sorular: Türkçe ya da diğer derslerle hatta günlük
sorulan fakat çözümü en kolay sorulardır. Çok ve hayatla ilgili her türlü kavramı içerebilecek olan bu tip soruları çözerken
“Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmıştır?”
dikkatli okuyan, okuduğunu doğru anlayan, doğru önce “soru kökü”, daha sora “şıklar” son olarak da paragraf okunmalıdır.
yorumlayan, her öğrenci bu tür soruları kolayca » “Çocuk bir kelimenin hacmini, rengini, boyutunu, adeta okuyarak, tadarak, tek-
rarlayarak öğrenir. Hangi kelimeyi sözlüklere bakarak öğrendik ki!” »Bahçede oynarken, aşağıda gümüş söğütler altında görünmeyen derenin
yanıtlar. Çünkü paragraf soruları kişinin anlama ve şırıltısını işitirdik. Evimiz kestane ağaçları arasında kaybolmuş gibiydi.
kavrama gücünü ölçmeye yöneliktir ve çoğunlukla hiç Paragrafta vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kelimeler asla sözlükten öğrenilmemelidir B) Kültür, bir birikimdir. Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
bilgi gerektirmez. A)Betimleyici ögelere yer verilmiştir. B)Duyulardan yararlanılmıştır.
Paragraf sorularını kısa sürede ve kolayca yanıt- C) Sevgiyi tatmayan öğrenemez. D) Kavramlar yaşayarak öğrenilir
C)Benzetmelere yer verilmiştir. D)Karşılaştırmalara başvurulmuştur.
layabilmek için şunlara dikkat etmekte yarar vardır: ÇÖZÜM: Paragrafta vurgulanmak istenen düşünce (ana fikir) son cümlede zaten ÇÖZÜM: “Gümüş söğütler”, “hüzünlü şırıltı” denilerek betimleme yapılmış,
1. Parçanın ve şıkların tümünü okumadan asla verilmiştir. Ancak bu cümleden A seçeneğindeki gibi yazarın sözlüklere karşı “şırıltı” kelimesi ile işitme duyusundan yararlanılmış. “Gümüş söğütler”
karar vermemelisiniz. olduğu anlamı çıkarılamaz. Yazarın asıl kast ettiği düşünce kelime ve kavramları ifadesinde ise benzetme yapılmıştır. CEVAP: D
2. Parçayı ikinci kez okumaya gerek bırakmayacak yaşayarak, tecrübe ederek öğrendiğimizdir. CEVAP: D B) Okuduğunu Anlama Tarzında Sorular: Paragraf ile ilgili bir detay
biçimde, anlayarak ve dikkatle okumalısınız. 2- KONU İLE İLGİLİ SORULAR: Sık sorulan soru tiplerindendir. hakkında soru sorulur. Dikkatli okuma gerektiren sorulardır.
Daha hızlı bir okuma ve anlama için ise paragraf Aşağıda verilen soru tipleri parçanın konusunu bulmaya yöneliktir: » “Öğrenciyi dinle, sorunu varsa çöz. Dersini iyi anlat. Sabırlı ol. Onları sev.
soruları belli bir sıralama ile okunmalıdır: “Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?” Öğretmenlik budur işte.”
1- SORU KÖKÜ 2- PARAGRAF 3-ŞIKLAR “Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir?” Bu paragrafta söz söyleyen kişinin asıl amacı aşağıdakilerden hangisidir?
“Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden yakınılmaktadır?” A) Tanım yapmak B) Uyarmak C) Örneklendirme D) Örnek vermek
“Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?” ÇÖZÜM: Yazarın amacı C ve D seçenekleri zaten olamaz. Çünkü bu iki şık
birbirinin aynısıdır. Bu paragraf “Öğretmenlik nedir?” sorusunun cevabı
»Sanatçı, bu eserinde insanı çok yönlü dünyası ile sevinç, özlem, beklenti bunalım,
olarak söylenmiştir. CEVAP: A
saplantı ve tüm korkularıyla çözümlemeye çalışır.
Bu eserin konusu nedir? 5- BAŞLIK İLE İLGİLİ SORULAR
A) Sevinçler B) İnsan C) Korkular D) Evren »Çırağın ağzı burnu boya içindeydi. Onun on misli iş çıkaran ustanın
parmaklarında boyadan eser bile yoktu. Ara sıra çırakla şakalaşıyor, çırak
ÇÖZÜM: Soruda bizden paragrafın değil, paragrafta bahsedilen eserin konusu sadece gülüyor. Gözünü fırçanın ucundan kıl kadar bile ayırmıyordu.
Ancak paragrafın içinde bilgi aramamız istenen ya istenmiştir. Eserde insanın “bunalım, saplantı ve tüm korkularından” bahsedildiği Bu paragrafın başlığı aşağıdakilerden hangisidir?
da kısa cevaplı sorularda soru kökünden sonra şıkları için cevap başlangıçta C seçeneği gibi görünebilir. Ancak bu seçenek eserin tüm A) Beceriksiz çırak B) Dikkatli çırak C) Usta ile çırağı D)Becerikli çırak
okumak daha faydalı olacaktır. yönlerini kapsamaz. Çünkü eserde insanın korkuları yanında “sevinç, özlem ve ÇÖZÜM: A, B ve D seçeneklerinde yalnızca çırağın niteliklerinden
3.Soru kökünde “değildir, yoktur, çıkarılamaz, beklentileri” gibi farklı yönlerinden de bahsedilmiştir. CEVAP: B bahsedilmiş. Ancak paragrafta yalnızca çırağın özellikleri öne
getirilemez” gibi olumsuz ifadeler varsa bunlara 3- YARDIMCI FİKİRLERLE İLGİLİ SORULAR: çıkarılmamıştır. Başlığın konuyu en doğru biçimde yansıtması ve paragrafın
dikkat ediniz.(Bu tür ifadelerin altı mutlaka çizilidir.) tümünü kapsaması gerektiği için bu seçenekler başlık olamaz. CEVAP: C
√ En sık sorulan paragraf sorusu tipidir.
4.Kişisel görüşlerinizi bir yana bırakarak 6- ANLATIM BİÇİMLERİ İLE İLGİLİ SORULAR:
√ Olumsuz soru tiplerinin çoğu yardımcı fikir sorularıdır. Bu tip sorularda
paragraftaki görüş ve düşüncelere göre soruyu »Geçen haziranda İç Anadolu’yu gezdik, ilk durağımız Ankara’nın Gölbaşı
bizden yanlış olan cevap istendiği için soru kökünü dikkatli okumak gerekir.
yanıtlayınız. Çünkü paragraf soruları çoğunlukla sizin ilçesiydi. Daha sonra geniş bozkırlarda yol aldık. Yıkılmış, duvarları çatlamış
Zaten olumsuz soru ifadelerinin altı mutlaka çizilidir.
ne bildiğinizi değil, okuduğunuzu ne kadar birçok kervansarayı gezdik. Ne var ki birkaç önemli yeri görmeden döndük.
√ Yardımcı fikir sorularında soru kökünden sonra şıkları okumak daha faydalı
anladığınızı ölçmek için sorulur. Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangilerine başvurulmuştur?
olacaktır. Çünkü sorunun üç doğru bir yanlış cevabı vardır ve bizden yanlış olan
5. Bir paragraf sorusunu doğru çözebilmek için A) Betimleme – Örnekleme B) Açıklama – Tartışma
seçenek istenmektedir.
paragrafın konusunu ve ana fikrini doğru anlamak, C) Öyküleme – Betimleme D) Karşılaştırma – Öyküleme
Aşağıda verilen soru tipleri parçanın yardımcı fikirlerini bulmaya yöneliktir:
ayrıca paragrafın düşünce mi yoksa olay türünde mi ÇÖZÜM: A seçeneğinde verilen “Örnekleme” bir anlatım biçimi değil
… hangisi çıkarılamaz / söylenemez / beklenmez / yanlıştır / özelliği değildir?
olduğuna dikkat etmek gerekir. düşünceyi geliştirme yoludur. “Karşılaştırma” düşünce paragraflarında
… hangisine değinilmemiştir / yer verilmemiştir? “Öyküleme” ise olay paragraflarında kullanıldığı için bu iki yöntem D
6. Kelime, atasözü, deyim, vecize bilginizi
… hangisiyle nitelendirilemez? seçeneğindeki gibi yan yana kullanılamaz. Yukarıda verilen paragraf bir olay
geliştiriniz. Çünkü atasözleri ve deyimler paragraf
sorularında genelde ana fikir konusunda ipucu olarak »Sanatı bir fabrika ürünü gibi gören bütün fikirlere karşıyım. Sanatın gerçekçi ve anlattığı için cevap B seçeneği de olamaz. CEVAP: C
verilir. Veya anlamını bilmediğiniz bir sözcük soruyu yararlı olabilmesi için dinî, millî ve ahlâkî özellikler taşıması gerektiğine 7-DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI İLE İLGİLİ SORULAR
:
yanlış çözmenize sebep olabilir. inanıyorum. »Sanat için iyi niyetten daha başka bir şeylere de gereksinim vardır, İngiliz
7.Sınava hazırlanırken okuma hızınızı ölçmek ve Parçada sanatla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir? şair William Blake, "Kötü edebiyat, iyi duygularla yapılır." der. Öyle ya
geliştirmek için süre tutarak ve mümkün olduğunca A) Evrensel bir nitelik taşıdığından B) Tek düzelikle bağdaşmayacağından kimse kötü şiir veya kötü roman yazmak için kalemi eline almaz.
çok paragraf testi çözünüz. C) Topluma faydalı olması gerektiğinden D) Kültürel değerlerle iç içeliğinden Bu parçada aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
Bu çalışma testlerde sıkça karşınıza çıkacak ÇÖZÜM: Soruda bizden yanlış cevap istemiştir. “Fabrika ürünü” ifadesi ile B A) Örnekleme B) Tanık gösterme C) Karşılaştırma D) Benzetme
genel paragraf sorusu tiplerini tanımanız amacıyla seçeneğine, “yararlı olabilmesi” ifadesi ile C seçeneğine, “dini, milli ve ahlâkî” ÇÖZÜM: Bu metin bir düşünceyi savunmaktadır. Yazar kendi görüşünü
hazırlanmıştır. Testlerde bu çalışmada bulunmayan ifadesi ile de D seçeneğine değinilmiş, ancak A seçeneğinde bahsedilen sanatın desteklemek amacıyla İngiliz yazar William Blake’in sözünden faydalanmış,
soru tipleriyle de karşılaşabilirsiniz. Çalışmadaki evrenselliği ile ilgili bir ifade kullanılmamıştır. CEVAP: A yani onu kendisine tanık olarak göstermiştir. CEVAP: B
Başlık, Anlatım Biçimleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları ile ilgili
soru ve çözümler yalnızca örnek olarak verilmiştir.
sorularda soru kökünden sonra şıklar, son olarak da paragraf okunmalıdır.
www.turkcetest.com
PARAGRAFTA SORU TİPLERİ Sayfa: 2
8- PARAGRAFIN YAPISI İLE İLGİLİ SORULAR: Paragrafın yapısı D. Giriş Cümleleri: Paragrafın ilk cümlesinin sorulduğu 9- PARAGRAFTA KULLANILAN DUYULAR: 5 duyu organından
ile ilgili pek çok farklı soru tipi karşımıza çıkar. sorulardır. Giriş cümlelerinde “ ama, fakat, oysa, ise, de, da, hangilerinin kullanıldığını bulmamız istenen sorulardır. Bu tip sorularda
A. Karışık Cümlelerden Paragraf Oluşturma Soruları: Yapı öyleyse, böylece, işte, bu nedenle, buna göre, bundan kelimeler mecazlaştırılarak (soyut kavramların somutlaştırılması ya da
soruları içince en çok sorulan soru tipidir. Düşünce tarzı paragraflarda dolayı, çünkü, ayrıca, nitekim, kısaca, sonuç olarak, somut kavramların soyutlaştırılması biçiminde) yanıltmacalar yapılabilir.
cümleleri mantık sırasına, olay tarzı paragraflarda ise cümleleri oluş diyebiliriz ki, o halde, sonuçta, o, şu, onlar, şunlar, bu, »Artık, dağlar sırtlarından kürklerini attılar; fakat sabahları hâlâ serince
sırasına göre sıralamak gerekir. Bu tür sorularda şıklardan da yola bunlar…” gibi kendinden önce başka bir cümle geldiğini olduğu için omuzlarına süslerden birer atkı alıyorlar. Şimdi rüzgârlar da
çıkılabilir. Verilen numaralara bakılarak önce giriş cümlesi ardından da gösteren ifadeler bulunmaz. kuru ağaç denizlerinde pek deli gibi koşmuyor. Dalların üzerinde güzel
diğer cümleler mantık ya da oluş sırasına göre sıralanır. √ Giriş cümleleri tanımlama cümleleri olabilir. kokulu, renkli çiçekler kıpırdıyor. Havada küçük, tatlı kelebekler uçuşuyor.
I. Eşleri onları hep endişeyle yolcu eder. »Aşağıdaki cümlelerle bir paragraf oluşturulduğunda Bu tasvirde hangi duyu organlarımızdan yararlanılmamıştır?
II. İnci ve sünger avcılarına hangisi ilk cümle olur? A) Görme B) Dokunma C) Koklama D) Tatma
III. Kimlere acırım bilir misiniz? A) Hatta halk arasında hikâye denilince masal akla gelir. ÇÖZÜM: Metinde “kuru ağaç denizleri” ifadesi ile görme, ”serince” ifadesi
IV. Sonra beklemeye koyulurlar. B) Halk hikâyeleri ile masal arasında da benzerlikler vardır. ile dokunma, “güzel kokulu” ifadesi ile koklama duyularına yer verilmiştir.
Yukarıdaki cümlelerle bir paragraf oluşturulmak istense, cümleler hangi C) Masallar genellikle düzyazı biçimindedir. “Tatlı kelebekler” ifadesindeki “tatlı” sözcüğü ise sevimli anlamında
sırayı izlemelidir? D) Halk hikâyelerinde ise nazım ve nesir iç içedir. kullanıldığı için tatma duyusu değil görme duyu ile ilgilidir. CEVAP: D
A) IV-II-I-III B) III-II-I-IV C) III-IV-I-II D) IV-II-III-I ÇÖZÜM: A’da “hatta”, B’de “da” bağlacı, D seçeneğinde “ise” 10- TEMA: Bu soru tipi testlerde şiirin teması olarak kaşımıza çıkar. Yani
ÇÖZÜM: Şıklardan yola çıkarsak giriş cümlesini bulmak için öncelikle III ve bulunduğundan bu cümleler giriş cümlesi olamaz. CEVAP: C şiirin aktardığı duygu ya da işlediği düşünce sorulur.
IV numaralı cümlelere bakmamız gerekir. IV numaralı cümlede “sonra” E. Paragraf Akışı ile İlgili Sorular: 2 farklı şekli vardır: » Uçun kuşlar, uçun; doğduğum yere.
ifadesi geçtiği için bu cümle ilk cümle olamaz. Böylece A ve D şıklarını Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
elemiş oluruz. IV numaralı cümle anlam akışına göre 2. cümle de
a. Akışı Bozan Cümleler: Her paragraf bir düşünceyi, bir Ormanlar koynunda bir serin dere,
olamayacağına göre sıralama III-II-I-IV şeklinde olmalıdır. CEVAP: B konuyu işler. Farklı bir düşünceyi içeren cümle düşüncenin Dikenler içinde sarı gül vardır.
akışını bozar.
B. Paragraf Tamamlama Soruları: Bu tür sorular paragrafın sonuç Dörtlüğün teması nedir?
“Düşünce değişti mi, konu değişti mi, zaman değişti mi, kişi
cümlesini buldurmaya yöneliktir. Düşünce paragraflarında paragrafın son A) Sıla özlemi B) Doğa sevgisi
değişti mi, yer değişti mi, olay değişti mi, genel/ özel değişti
cümlesi, anlatılanları sonuca bağlayacak bir özellik taşımalıdır. C) Ayrılık endişesi D) Yalnızlık korkusu
mi, tekil/ çoğul değişti mi, kavram değişti mi?” gibi sorular
» “Dünyanın öbür ucundaki bu küçük adada 700 dil konuşuluyordu. ÇÖZÜM: Yukarıdaki şiirde şair doğal güzelliklerden bahsetmiş olsa da şiire
düşünce akışını takip etmemizi kolaylaştırır.
Bunlara bir de 300 lehçe ve şive eklenirse, kabileler arasında........” hâkim olan duygu sıla (gurbet) özlemidir. Bunu 1. Mısradaki “doğduğum
» (I) Çocukluğum Toroslardaki yaylalarda geçti. (II) Yayla
Paragrafın sonundaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? yer” ifadesinden anlayabiliriz. Şiirde bahsedilen doğal güzellikler ise şairin
hayatının kendine özgü, güzel yanları olduğu kadar sıkıntılı
A)Sağlam bir diyalog olduğu görülür. B) Ne de güzel bir diyalog vardır. doğduğu yerin nitelikleridir. CEVAP: A
yönleri de vardır. (III) Sanıyorum bu yüzden, suyu da ağacı da
C) Böyle bir diyaloga gıpta edilmez mi? D) Diyalog nasıl kurulur bilemem. suyla ve ağaçla haşır neşir olmayı da çok severim. (IV) İsveç'e 11- PARAGRAFTA ANLATICI TİPLERİ ve BAKIŞ AÇILARI:
ÇÖZÜM: Küçük bir adada birçok farklı dil ve lehçe konuşulması iletişimi her gidişimde bu kadar mutlu olmam da belki bundan. (V) Genelde anlatımın kaçıncı kişi ağzından yapıldığı şeklinde karşımıza çıkan
olumsuz etkileyeceği için cevap A, B, C seçenekleri olamaz. CEVAP: D Çünkü İsveç gerçekten suyu da ağacı da bol bir ülke. soru tipidir. Çok sık sorulmaz. Paragrafta bakış açıları konusu ile ilgili ise
C. Paragrafı İkiye Bölme Soruları: Bu tür sorularda iki paragraf bir Paragrafın bütünlüğüne uymayan cümle hangisidir? TEOG’da henüz doğrudan sorulmuş bir soru yoktur. Ancak konu ile ilgili
paragraf olarak verilir ve ikinci paragrafın ilk cümlesi sorulur. A) II. B) III. C) IV. D) V. kavramlara soru şıklarında zaman zaman yer verilmektedir.
√ Bir paragraf için en az iki cümleye ihtiyaç vardır. Bu durumda ilk iki ÇÖZÜM: Paragrafın genelinde doğayı ve doğayla iç içe olmayı »Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım “1. kişi ağzından” yapılmıştır?
cümle ve son cümle ikinci paragrafın ilk cümlesi olamaz. seven bir kişiden bahsedilirken (II) numaralı cümle doğal A) Dün bize geldi ve hiçbir şey demeden saatlerce oturdu.
√ Düşünce değiştiği an ikinci paragraf başlar. Bunu da yeni bir konuya yaşamın zorluklarından bahsetmiştir bu nedenle paragrafın B) Halinden yağmurun altında iyice ıslandığı anlaşılıyordu.
başlama veya bir konunun farklı bir yönüne değinme şeklinde görürüz. konusu ile örtüşmemektedir. CEVAP: A C) Uzun zamandır görmediğim arkadaşları ziyaret için şehre indim.
√ “Düşünce değişti mi, yeni bir düşünceye ya da konuya geçildi mi?” b. Akışı Düzenleme: Bu tip sorularda mantık ya da olay D) Yüzündeki çizik büyük bir kavganın hatırasıydı.
soruları ikinci paragrafı belirlemek için kullanılabilir. sıralamasında bir yanlışlık yapılmıştır. Bu nedenle paragraf ÇÖZÜM: A seçeneğinde “geldi ve oturdu”, B seçeneğinde “anlaşılıyordu”, D
» (1)Biz gazeteciler, işimizin temelinde “eleştiri” yatıyor olmasından ötürü içinde iki cümlenin yerinin değiştirilmesi istenir. seçeneğinde “hatırasıydı” fiilleri 3. Kişi (o) ile çekimlenmiştir. C
pek sevilmeyiz. (2) Çünkü insanoğlu, doğası gereği eleştiriden pek » (I)Gelin baba evinden alındı. (II) Zurnalarla, davullarla seçeneğinde ise “indim” fiili 1. kişi (ben) ile çekimlenmiştir. CEVAP: C
hoşlanmaz; eleştiriyi de eleştireni de hoşgörüyle karşılamaz. (3) Eleştirinin düğün alayı yola koyuldu. (III) Düğün alayı köprüye geldi 12- PARAGRAFIN TEMEL UNSURLARI: Paragraf sorularında nadir
tarih içindeki yerini küçümsememeliyiz. (4) Eleştiri olmasaydı uygarlık dayandı. (IV) Köprü dayanamadı bu ağırlığa, çöktü. (V) Bir olarak karşımıza çıkan kavramlardır.
bugünkü düzeyine erişemezdi sanırım. anda köprünün üzeri atlılarla, yayalarla dolup taştı. » Bakış açısı, bir romanda, öyküde olayların kimin gözüyle okuyucuya
Bu parça ikiye ayrılmak istense, ikinci paragraf hangi cümle ile başlar? Bu parçanın anlatım akışının düzelmesi için hangi cümleler ulaştığı sorusuyla ilgili kavramdır. Roman, bir anlatı sanatıdır. Bu nedenle
A) 1 B) 2 C)3 D) 4 yer değiştirmelidir? roman, anlatılacak bir olayla, bunu kendi sözleriyle okuyucuya ulaştıracak
ÇÖZÜM: Bir paragraf “çünkü” ile başlamayacağı için 2. cümle cevap A) I. ve II. B)II. ve III. C)III. ve IV. D)IV. ve V. bir anlatıcıdan oluşur.
olamaz. İçinde “sanırım” geçen bir cümle ise kendisinden önce başka bir ÇÖZÜM: Yukarıdaki paragrafta bir düğün alayının ağırlığı ile Parçaya göre romanda hangi ögeler bulunur?
cümle gelmesini gerektireceği için 4. cümleyi de eleyebiliriz. 3. cümlede çöken bir köprü anlatılmak istenmiştir. Olaylar bu şekilde A) Olay-anlatıcı B) Çevre-kişiler C) Olay-kişiler D) Çevre-anlatıcı
“gazetecilerin sevilmeme sebebi” konusundan “eleştirinin tarihi” mantık sıralamasına konulursa “IV ve V.” cümleler yer ÇÖZÜM: Son cümlede yer alan “anlatılacak olay” ve “bir anlatıcı” ifadeleri
konusuna geçilmiştir. CEVAP: C değiştirmelidir. CEVAP: D bize doğru cevabı vermektedir. CEVAP: A
www.turkcetest.com
YAZIM KURALLARI Sayfa: 1
□ SATIR SONUNDA □ İKİLEMELERİN
□ BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI YERLER □ BİRLEŞİK SÖZCÜKLERİN YAZIMI
KELİMELERİN BÖLÜNMESİ YAZIMI
□ 1- Cümleler büyük harfler başlar: »Yazım kurallarını çok iyi öğreneceğim. A) BİTİŞİK YAZILANLAR: □ 1- Türkçede satır sonunda Anlatım gücünü
□2- Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına □ 1- Birleşme esnasında ses türemesi veya düşmesi kelimeler bölünebilir fakat artırmak, anlamı
uygun noktalama işareti (nokta, soru, ünlem vb.) konur:» Adam “Sen kimsin?” diye sordu. oluyorsa, bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır: heceler bölünemez. Satıra pekiştirmek (güç-
□ 3- Mısra başları büyük harfle yazılır: » Gelse celalinden cefa yahut cemalinden vefa, » Pazar + ertesi Pazartesi » Sütlü aş Sütlaç sığmayan sözcükler lendirmek) amacıyla
İkisi de cana sefa lütfun da hoş kahrın da hoş. Arapçadan dilimize girmiş bazı sözcükler “etmek, bölünürken satır sonuna kısa sözcüğün tekrarlan-
□ 4- Nokta, ünlem, üç nokta, soru işareti ve konuşma çizgisinden sonra yazıya büyük harfle olmak” yardımcı fiilleriyle kullanıldığında ses düşmesi ya çizgi (-) konur: ması veya birbirine
başlanır. İki noktadan sonra da büyük harfle başlanır. Fakat cümle anlamı içermeyen örnekler da türemesi olur. Bu tür sözcükler bitişik yazılır: ……………..………………….……….ör- yakın ya da karşıt
verilecekse büyük harf kullanılmaz: » Kayıp olmak Kaybolmak » his etmekhissetmek nek (doğru) anlamlı iki sözcüğün
» –Bir şey mi istiyorsunuz? Konuşsana ya hu! Sana söylüyorum… Hey! □ 2- Birleşme esnasında benzetme yoluyla ……….………………………….…….örn- yan yana kullanıl-
–Affedersiniz. Kendimi tanıtayım: Ben Haluk. kelimelerden her ikisi ya da yalnızca ikincisi anlamını ek (yanlış) masına “ikileme”
□  İki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz: Bir zamanlar - bundan on, değiştiriyorsa bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır: denir.
on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi sınırları uçsuz bucaksız denilecek kadar genişti. » Keçi + boynuz  Keçiboynuzu (bitki) □ 2- Birleşik kelimelerin □ 1-İkilemeyi
□  Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime özel ad değilse büyük »Karga+burun  Kargaburnu (alet) yazılışında da bu kurala uyulur: oluşturan
harfle başlamaz:2007 yılında Türk Dil Kurumunun 75. yılını kutladık. - Ara yönler bitişik yazılır: ……………………..………………başöğ- sözcüklerin yerleri
Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük yazılır: "Et-, ol-" fiilleri, » Kuzeybatı »Güneydoğu retmen (doğru) kalıplaşmıştır, bu
dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir. □ 3- Belgisiz sıfat ve zamirler bitişik yazılır: ……..……………………..…….başöğr- yüzden ikilemeyi
□ 5- Özel isimler (İnsan adları ve soyadları, hayvan isimleri, gök cisimleri, kıta, ülke, bölge, » Birkaç »Birazı » Hiçbir »Birçoğu etmen oluşturan
il, ilçe, kasaba, köy, mahalle, cadde, sokak, kurum, kuruluş, millet, boy, oymak adları; kitap, □ 4-Kurallı birleşik fiiller birleşik yazılır: Ayırmada satır sonunda ya da
»Yüzebilmek, görüvermek, gidedurmak, düşeyazmak… sözcüklerin yerleri
dergi gazete, dil, lehçe, din ve mensupları, tarihî olay, çağ ve dönem adları, ulusal, resmî ve başında tek harf bırakılmaz: değiştirilemez.
dinî bayramlarla anma ve kutlama günlerinin adları ) ve bu isimlerden türetilen tüm sözcükler □ 5-Ev, hane, name” sözcüklerinin sona gelmesi ile ………..………………..……………uçak-
oluşan birleşik sözcükler bitişik yazılır: □ 2-İkilemeler ayrı
büyük harfle yazılır: » Mehmet, Minnoş, Jüpiter, Afrika, Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Ankara, savar (doğru)
»Polis+evi→polisevi »Ders+hane→Dershane yazılır. Araya
Safranbolu, Sarılar kasabası, Şirinköy, Akcasu Mahallesi, Aydıntepe Caddesi, Kayarlı Sokak, …………………………………………..u-
»Seyahat+name→Seyahatname herhangi bir
Karabük Üniversitesi, Türk, Oğuz boyu, Çalıkuşu, Bilim Çocuk dergisi, Milliyet gazetesi, Türkçe, çaksavar (yanlış)
B) AYRI YAZILANLAR: noktalama işareti
Kırgızca, İslamiyet, Müslüman, İlk Çağ, Lale Devri, Anneler Günü, Türkçülük, Bursalı…
□ 1- Birleşme sırasında ses türemesi veya düşmesi konulmaz:
□ 6- Kişi adlarından önce veya sonra gelen unvan, meslek ve saygı bildiren kelimeler büyük olmayan yardımcı fiiller ve isimler ayrı yazılır:
□ 3- Kesme işareti satır sonuna
»Yalan yanlış
harfle başlar: » Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk »Hülya Hanım »Sayın Başbakan » Hasta olmak » Namaz kılmak »İşaret etmek geldiğinde ayrıca kısa çizgi
Ȃatal matal
□  Akrabalık bildiren kelimeler büyük harfle yazılmaz. » Bilal amca »Ayşe teyze □ 2- Birleşme sırasında kelimelerden hiçbiri anlamını kullanılmaz:
» Eğri büğrü
Akrabalık adı olup lakap veya unvan olarak kullanılan kelimeler büyük harfle başlar: Baba değiştirmiyorsa, ayrı yazılırlar: …………….…………………….…Bursa’
»Uzun uzun
Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan, Nene Hatun; Gül Baba, Susuz Dede, Telli Baba vb. »Köpek balığı » İngiliz anahtarı dan (doğru)
UYARI: Pekiştirilmiş
□ 7- Kurum, kuruluş, gazete, dergi ile mahalle, sokak ve benzeri yer adları birkaç kelimeden » Deve kuşu » Oltu taşı …………………………………….Bursa’-
sıfatlar, ikileme
oluşuyorsa, her kelime büyük harfle yazılır: »Türk Dil Kurumu » Gazi Caddesi □ 3- Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: dan (yanlış)
değildir. Bitişik
□ 8- Özel isme dahil olmayan kelimeler küçük harfle başlar: » Tuna nehri, Erciyes dağı, » (156) yüz elli altı » (14) on dört yazılırlar.
Çalıkuşu romanı, Karabük ili… □ 4- “Dış, iç, öte” sözcükleri ile oluşturulan birleşik »Masmavi
□  İkinci isim, birinci isme dahilse ve her iki kelime birden kastedilen varlığı karşılıyorsa, kelime ve terimler ayrı yazılır: »Paramparça
ikinci isim de büyük harfle yazılır: »Ağrı Dağı »Van Gölü »Yasa dışı »Fındık içi »Sınır ötesi
»Büsbütün
» İstanbul Boğazı (İstanbul kelimesi tek başına İstanbul Boğazı kavramını karşılamıyor.) □ 5- Somut olarak yer belirten “alt ve üst” sözleriyle
□ 9- Yer millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle yazılır:» oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: □ 3-Bazı ikilemeler
Maraş dondurması, Van kedisi, Hindistan cevizi, Japon gülü… »Su altı »Tepe üstü »Yer altı zamanla
□ 10- Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar: □ 6- Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, kalıplaşarak birleşik
» 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayıs 1919, 24 Mayıs 1991… büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözcük olmuştur.
□ 11. Tabela, levha ve levha niteliğindeki yazılarda geçen kelimeler büyük harfle sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime Bu tür ikilemeler
başlar: Giriş, Müdür, Otobüs Durağı, Dolmuş Durağı, 3. Kat, 4. Sınıf, 1. Blok vb. ve terimler ayrı yazılır: »Alt yazı, büyük baba, ön söz bitişik yazılır:
□ 12. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür, Neptün, Satürn; Halley vb. □ 7- “-r/-ar/-er, -maz/-mez ve -an/-en sıfat-fiil ekleriyle »civciv, çerçöp,
□  Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı dışında kullanıldıklarında küçük harfle kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı cızbız, şipşak
başlar: Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. yazılır: » Yazar kasa, uçan daire, görünmez kaza, güler yüz

www.turkcetest.com
YAZIM KURALLARI Sayfa: 2
□ SAYILARIN YAZIMI □ KISALTMALARIN YAZIMI □YAZIMI KARIŞTIRILAN KELİMELER □ “DE”NİN YAZIMI:
□ 1. Sayılar harflerle de yazılabilir: » bin yıldan beri, on dört □ 1-Kuruluş, ülke, kitap, dergi ve □ 1-Belgisiz sıfat ve zamirler gelenekleşmiş BAĞLAÇ OLAN “de”:
gün, haftanın beşinci günü, üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra, yön adlarının kısaltmaları her olarak birleşik yazılır: √ Bağlaç olan “de”, ayrı yazılır çünkü bir kelimedir. “te, ta”
üçüncü sınıf vb. kelimenin ilk harfinin büyük »Biraz » Birçok/Birçoğu şekilleri yoktur:
Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin olarak yazılmasıyla yapılır: » APS »Birkaç »Birtakım (bazı) »Ben de sizinle geleceğim. »Kitap da alalım.
sayılarda rakam kullanılır: » 17.30’da, 11.00’de, 1.500.000 (Acele Posta Servisi), ABD (Amerika »Herhangi »Herhangi bir √ Bağlaç olan “de”, cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı
lira, 25 kilogram, 150 kilometre, 15 metre kumaş, 1.250.000 Birleşik Devletleri), AKBİL (Akıllı »Hiç kimse » Hiçbir/Hiçbiri fazla bozulmaz. “Ne zaman?” ya da “nerede?” sorularına cevap
kişi vb. Bilet), TDK (Türk Dil Kurumu), »Herhalde vermez.
Saatler ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir: » saat TBMM (Türkiye Büyük Millet □ 2-“Bir” kelimesiyle kurulan birleşik »Kitap da okur dergi de.(Ne zaman/Nerede okurum?Cevap yok)
dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek kala, saat sekizi on dakika Meclisi) kelimelerin yazımını karıştırmamak için HÂL (DURUM) EKİ OLAN “de:
üç saniye geçe, mesela saat onda vb. □ Büyük harfle yapılan “bir” kelimesi yerine “iki, üç, dört..” gibi √ Hâl eki olan “de”, isimlerin sonuna bitişik yazılır. “Ne zaman?”
Dört veya daha çok basamaklı sayıların kolay okunabilmesi kısaltmalarda harfler arasına başka sayılar getirilir. Anlamlı oluyorsa ya da “nerede?” sorularına cevap verir:
amacıyla içinde geçen bin, milyon,milyar ve trilyon sözleri nokta konulmaz. ayrı, anlamsız oluyorsa bitişik yazılır: »Tatilde İzmir’de olacak.(Ne zaman?Tatilde,Nerede?İzmir’de)
harfle yazılabilir: »1 milyar 500 milyon kişi, 3 bin 255 kalem, 8 T.C.gelenekselleştiği için bu »Biraz çorba→ İkiaz çorba (Anlamsız) √ Cümleden çıkartılamaz: »Tatil İzmir olacak.  Anlamsız
trilyon 412 milyar vb. kuralın dışında kabul edilir. »Birkaç ekmek→ Üçkaç ekmek (Anlamsız) □ “Kİ”NİN YAZIMI
□ 2. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: » iki yüz, □  Büyük harflerle yapılan »Birçok kişi→ Beşçok kişi (Anlamsız) Dilimizde üç değişik görevde “ki” kullanılmaktadır:
üç yüz altmış beş, bin iki yüz elli bir vb. kısaltmalar açılımı ile okunmaz. »Her biri→ Her ikisi (Anlamlı) SIFAT YAPAN “-ki” : Bir ismin yerini (veya zamanını) gösteren
□ 3. Para ile ilgili işlemlerle senet, çek vb. ticari belgelerde Bu nedenle bu kısaltmalara »Bir takım çatal→ Üç takım çatal (Anlamlı) sıfattır: » Cebindeki para, Dünkü olay….
geçen sayılar bitişik yazılır: » 650,35 (altıyüzelliTL,otuzbeşkr.) getirilen eklerde kısaltmanın son □  “Bir takım” sözcüğü “bazı” anlamında İLGİ ZAMİRİ (AİTLİK EKİ) “-ki” : İsim tamlamalarında tamlananın
□ 4. Yüzde ve binde işaretleri yazılırken sayılarla işaret harfi dikkate alınır. TRT’nin, kullanılıyorsa birleşik sayı anlamında yerini tutar: »Orhan’ınki daha güzel olmuş. (Orhan’ın ödevi)
arasında boşluk bırakılmaz: » %25, ‰50vb. PTT’de, GATA’nın, TBMM’ye kullanılıyorsa ayrı yazılır. BAĞLAÇ OLAN “-ki” : Birleşik yapılı cümle oluşturur. Ayrı yazılır:
□ 5. Adları sayılardan oluşan iskambil oyunları bitişik yazılır: [(Türkiye Büyük Millet Meclisinde »Birtakım insanlar Bazı insanlar
»Diyor ki » Biliyorum ki bu iş böyle olmayacak.
» altmışaltı, ellibir, yirmibir vb. (yanlış)]
»Bir takım elbiseİki takım elbise » Sus ki okuduğumuzu anlayalım.
□ 6. Romen rakamları tarihî olaylarda, yüzyıllarda, hükümdar □ 2-Element ve ölçülerin
□ 3-“her” ve “şey” kelimeleri hiçbir kelime UYARI: Sıfat yapan –ki ve ilgi zamiri olan –ki, kendisinden önce
adlarında, tarihlerde ayların yazılışında, kitap ve dergi yazımında uluslar arası
ile birleşik yazılmaz daima ayrı yazılır: gelen kelimeye bitişik yazılır; bağlaç olan –ki ise ayrı yazılır:
ciltlerinde, kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların kısaltmaları kabul edilir. Bu
»Her şey (doğru) Herşey (yanlış) √ Ayrı ve bitişik yazılan “ki”leri karıştırmamak için “ki” bulunan
numaralandırılmasında, maddelerin sıralandırılmasında kısaltmalar küçük harfle yazılır,
»Her gün (doğru) Hergün(yanlış) sözcüklere “-ler/-lar” eki eklenir. Anlamlı oluyorsa bitişik anlamsız
kullanılır: » II. Dünya Savaşı; XX. yüzyıl; III. Selim, XIV. Louis, II. sonlarına nokta konulmaz ve
»Bir şey (doğru) Birşey (yanlış) oluyorsa ayrı yazılır:
Wilhelm, V. Karl, VIII. Edward; 1.XI.1928; I. Cilt; I)... II) ... vb. açılımıyla okunur:
□ 7. Dört veya daha çok basamaklı sayılar sondan sayılmak » km →kilometre, kg →kilogram □ 4. Aşağıdaki kelimelerin yazımına dikkat »Çalış ki başarasın. (ÇalışkilerAnlamsızAyrı yazılır)
üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve aralarına nokta sn →saniye etmek gerekir: »Dolaptaki su (DolaptakilerAnlamlıBirleşik yazılır)
konur: »4.567, 326.197, 49.750.812, 28.434.250.310.500 vb. □ 3-Kuruluş, kitap, dergi ve yön Doğru Yanlış Doğru Yanlış »Benimki de güzel. (BenimkilerAnlamlıBirleşik yazılır)
□ 8. Sayılarda kesirler virgülle ayrılır: »15,2 (15 tam, onda 2); adlarıyla element ve ölçülerin Herkes Herkez Yanlış Yalnış √ Kalıplaşmış bazı kelimelerde ayrı yazılması gereken “ki”ler
5,26 (5 tam, yüzde 26) vb. dışında kalan kelime ve kelime Yalnız Yanlız Yanlış Yalnış bitişik yazılır. Bu kelimelere dikkat etmek gerekir.
□ 9. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gruplarının kısaltılmasında, ilk Değil Deyil Eğlence Eylence
gösterilmesi durumunda ya rakamdan sonra bir nokta konur harfle birlikte kelimeyi oluşturan Sürpriz Süpriz Kibrit Kiprit
ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece temel harfler dikkate alınır: Kravat Kıravat Asfalt Asvalt
gösteren ek yazılır: »15., 56., XX.; 15’inci, 56’ncı, XX’nci vb. » Fr. →Fransızca, dk. →Dakika Sarımsak Sarmısak Unvan Unvan
□  Sıra sayıları ekle gösterildiklerinde rakamdan sonra □ 4-Küçük harfle yapılan kısaltma- □ “Mİ”NİN YAZIMI
Asfalt Asvalt Sarımsak Sarmısak
sadece kesme işareti ve ek yazılır, ayrıca nokta konmaz: lara getirilen eklerde kelimenin “-mi” soru edatı, kendinden önceki kelimeden ayrı yazılır:
Unvan Ünvan Kontör Kontür
» 8.’inci değil 8’inci, 2.’nci değil 2’nci vb. okunuşu dikkate alınır. Sonunda »Biz mi yapacağız?
Çünkü Çünki Egzoz Egsoz - Ünlü uyumuna uyarak mı, mü, mu şekillerine girer:
□ 10. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: nokta olan kısaltmalar kesme Elektrik Elektirik Pek çok Pekçok
» 2’şer değil ikişer, 9’ar değil dokuzar, 100’er değil yüzer vb. işaretiyle ayrılmaz: » g’dan, İng.yi, »Böyle olur mu?
Kılavuz Klavuz Şoför Şöför - Kendinden sonra ek gelirse, bu ekler “mi”ye bitişik yazılır:
□ 11. Bayağı kesirlere getirilecek ekler alttaki sayı esas alınarak vb.leri, cm’yi
Tıraş Traş Fiyat Fiat »Gelecek miyiz?
yazılır: » 4/8’i (dört bölü sekizi), 1/2’si (bir bölü ikisi) vb. Numara sözünün kısaltması
Şofben Şohben Makine Makina UYARI: “mi” başka görevlerde de kullanılsa ayrı yazılır:
□ 12. Bir zorunluluk olmadıkça cümle rakamla başlamaz. da kelime gibi okunduğundan
Şarj Şarz Art arda Ardarda »Temiz mi temiz! (Pekiştirme anlamında)
getirilecek olan ek okunuşa göre
getirilecektir: »No.lu, No.suz »Güneş açtı mı çiçekler çıkar. (Zaman anlamında)
www.turkcetest.com
NOKTALAMA İŞARETLERİ Sayfa: 1
□ NOKTA (.) □ VİRGÜL (,) □ NOKTALI VİRGÜL (;) □ ÜÇ NOKTA (…) □ KESME İŞARETİ (‘)
□ 1.Tamamlanmış cümlelerin sonunda □ 1.Eş görevli söz ya da söz öbeklerinin arasında □ 1.Birden fazla virgülle ayrılmış □ 1.Herhangi bir sebeple □ 1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve
kullanılır: »Türk Dil Kurumu, 1932 kullanılır: »Okul başlayınca kalem, silgi, defter, okul yargı gruplarını ayırmada kullanılır: bitirilmemiş eksiltili bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır:
yılında kurulmuştur. çantası gibi okul malzemeleri satın aldık. »Erkeklerden Tolga, Recep, Hakan; cümlelerden sonra kullanılır: »Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm,
□ 2.Kısaltmalardan sonra kullanılır: □ 2.Sıralı cümleleri ayırmada kullanılır: »Umduk, kızlardan Zeynep, Kübra ve Zehra »Ne çare ki çirkinliği hemen- Türkiye’mizin, Çanakkale Boğazı’nın…
cecik ve herkes tarafından □ NOT: Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri
»Alb. (albay), Dr.(doktor), s.(sayfa), Prof. bekledik, düşündük. Geldim, gördüm, yendim. □ 2.Ögeleri arasında virgül bulunan
□ 3. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak görülüyordu da, bu yanı... adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz:
(profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak)…
□ 2.Sözün bir yerde »Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil
□ 3.Tarihlerin yazılışında gün, ay, ve yıl ögeleri belirtmek için konur: »Saniye Hanım, için kullanılır: »At ölür, meydan kalır;
Kurumundan,
merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, yiğit ölür, şan kalır. kesilerek geri kalan bölümün
bildiren sayıların arasında kullanılır: □ NOT: Özel adlara getirilen yapım
hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, okuyucunun hayal dünyasına
»29.5.1453 29.X.1923 □ 3.Özneden sonra benzer sözcükler ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra
kotluğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya bırakıldığını göstermek veya
NOT: Tarihlerde ay adları yazıyla da virgülle sıralanıyorsa özneyi ayırmak gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz:
gelmişti. ifadeye güç katmak için
yazılabilir. Bu durumda ay adlarından için özneden sonra kullanılır: »Yeni »Türklük, Bursalı, Ahmetler, Türklerin,
□ 4.Ara sözlerin başında ve sonunda kullanılır: konur: »Sana uğurlar olsun…
önce ve sonra nokta kullanılmaz: Müslümanlıkta…
»Ahmet, uzun boylu olan, bugün okula gelmedi. usul şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice Ayrılıyor yolumuz…
»29 Mayıs 1453 29 Ekim 1923 □ NOT: Sonunda 3. teklik kişi iyelik eki
□ 5. Tırnak içinde olmayan veya konuşma çizgisinden görünüyordu. □ 3.Bir alıntının atlanan
□ 4.Saat ve dakika arasında kullanılır: bulunan olan özel ada, bu dışında bir
sonraki aktarma cümlelerinden sonra konur: yerlerinde kullanılır:
»09.15'te başladı 13.00’te bitti. iyelik eki getirildiğinde kesme işareti
»Ordu’ya gideceğim, dedi. » —Bu kapıyı açar, dedi. □ SORU İŞARETİ (?) »... derken şehrin öte konmaz: »Boğaz köprümüzün güzelliği…
□ 5.Sayılardan sonra sıra sayı sıfatı eki □ 6.Kendinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul □ 1.Soru eki taşısın, taşımasın soru başından boğuk boğuk sesler
□ 2. Kişi adlarından sonra gelen saygı
olan –ıncı/ -inci/ -uncu/ -üncü yerine ve teşvik bildiren kelimelerden sonra kullanılır: anlamı taşıyan cümlelerden sonra gelmeye başladı...
sözlerine getirilen ekleri ayırmak için
kullanılır: »3. (üçüncü), II. Mehmet, XV. »Peki, gideriz. »Hay hay, seviniriz. kullanılır: »Sen de mi geldin? Adınız? (Tarık Buğra)
konur: »Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan…
yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak… □ 7.Bir sözcüğün kendinden sonra gelen sözcükle □ 2.Bilinmeyen, kesin olmayan, emin □ 4.Herhangi bir sebeple □ NOT: Unvanlardan sonra gelen ekler
□ NOT: Arka arkaya sıralandıkları için anlam karışıklığına yol açmaması için adlaşmış olunmayan, şüpheli durumlarda yay söylenmek istenmeyen ya da kesmeyle ayrılmaz: Cumhurbaşkanınca
virgülle veya çizgiyle ayrılan sıfatlardan önce kullanılır: »Yaralı, kadının yüzüne söylenmesi kaba sözcüklerin □ 3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak
ayraç (parantez) içinde kullanılır:
rakamlardan yalnızca sonuncu bakıyordu. yerine kullanılır: »Kılavuzu için konur: »TBMM'nin, TDK'nin, BM'de,
rakamdan sonra nokta konur: »3, 4
»Yunus Emre (1240?-1320), (Doğum
□ 8.Seslenme ve hitap belirten kelimelerden son- karga olanın burnu b...tan ABD'de, TV'ye.
ve 12. Maddeler XII – XIV. yüzyıllar ra kullanılır: »Sayın Müdürüm, »Sevgili Anneciğim, yeri: ?) 1496 (?) yılında doğan çıkmaz. □ NOT: Sonunda nokta bulunan
Fuzuli... kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar
□ 6.Matematikte çarpma işareti olarak □ 9. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için 5. Ünlem ve seslenmelerde
kullanılır: »4.5=20 kullanılır: »38,6 (otuz sekiz tam, onda altı) anlatımı pekiştirmek için kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda
□ 7. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar □ 10. Özne olarak kullanıldıklarında “bu, şu, o” □ ÜNLEM İŞARETİ (!) konur: ek noktadan ve üs işaretinden sonra,
sondan sayılmak üzere üçlü gruplara □ 1.Sevinç, acıma, korku, şaşma gibi kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna
zamirlerinden sonra konur: »O, eski defterleri kapatmış. » — Koca Ali... Koca Ali, be!..
ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: duyguları anlatan kelime ya da uygun olarak yazılır: vb.leri, cm³e
□ 11. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, □ 6. Karşılıklı konuşmalarda,
cümlelerden sonra kullanılır: □ 4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için
»326.197 49.750.812 basımevi vb. maddelerden sonra konur: »Reşat Nuri yeterli olmayan, eksik
»Hava ne kadar da sıcak! konur: »1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat;
□ 8. Bir yazının maddelerini gösteren Güntekin, Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. bırakılan cevaplarda 7,65’lik, 9,65’lik.
rakam veya harflerden sonra konur: □ NOT: Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından □ 2.Hitap ve seslenme ifadelerinden kullanılır: □ 5. Şiirde seslerin ölçü dolayısıyla
1. A. I. sonra da virgül konur: »Güntekin, Reşat Nuri, sonra kullanılır: »Ey, Türk Gençliği! — Kimsin? düştüğünü göstermek için kesme işareti
2. B. II. Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. Hey, sen!.. — Ali...
kullanılır: »Bir ok attım karlı dağın ardına
□ 9-Genel Ağ (İnternet) adreslerinde □ 12.Edebi eserlerde konuşma bölümünden önceki — Hangi Ali?
□ 3.Alay, küçümseme anlamı katan Düştü n'ola sevdiğimin yurduna(…)
kullanılır: http://tdk.org.tr ifadenin sonuna konur: — ...
sözcüklerden sonra yay ayraç içinde □ 6. Bir ek veya harften sonra gelen
»Bahçe kapısı açtı. Sermet Bey’e, □ NOT: Ünlem ve soru ekleri ayırmak için konur: »a'dan z'ye
□ 10. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin kullanılır: »Maşallah çok da zekiymiş
—Bu anahtar köşkü de açar, dedi. işaretinden sonra üç nokta kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede
(kaynakçaların) sonuna konur: »Reşat (!) hiç doğrusu yok.
□ 13.Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış yerine iki nokta konulması -lık'la yapılmış sözler.
Nuri Güntekin, Çalıkuşu, Dersaadet, kelimelerden sonra kullanılır: »Ancak yemekte bir
yeterlidir. »Gök ekini biçer □ 7. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün
1922. kara-ra varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak
gibi!.. Nasıl da akşam oldu?.. adlarına gelen ekleri ayırmak için konur:
konuştu.
»12 Temmuz 2010 Pazartesi’den sonra.

www.turkcetest.com
NOKTALAMA İŞARETLERİ Sayfa: 2
□ İKİ NOKTA (:) □ TIRNAK İŞARETİ (“ ”) □ YAY AYRAÇ (Parantez) ( ) □ KISA ÇİZGİ (-) □ EĞİK ÇİZGİ (/)
□ 1.Açıklama ve örnek □ 1. Başka bir kimseden veya □ 1. Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya □ 1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken □ 1. Şiirin yan yana yazılması gerektiği
verilebilecek cümlelerden sonra yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır: satır sonuna konur: durumlarda mısraların arasına konur:
kullanılır: »Bu topraklar pek çok tırnak içine alınır: » Bakınız, şair » Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de Çok bekledik, ama sonunda köyümüze de öğ- » Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen
kahraman yetiştirdi: Köroğlu, çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için retmen geldi. al sancak / Sönmeden yurdumun
vatanı ne güzel tarif ediyor:
Battal Gazi, Seyit Onbaşı ve daha değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. □ 2. Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için üstünde tüten en son ocak./O, benim
niceleri… “Bayrakları bayrak yapan üstündeki □ 2. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda kullanılır: » Küçük sürünü -dört inekle birkaç milletimin yıldızıdır, parlayacak!/O
» Kendimi tanıtayım: Kasabanın kandır. / Toprak eğer uğrunda ölen konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak koyun- köye giren yolun ağzında durdurdu. benimdir, o benim milletimidir ancak.
yeni banka müdürüyüm. varsa vatandır.” ve göstermek için kullanılır: □ 3. Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak □ 2. Adres yazarken apartman
□ 2.Birisinden aktarılan □ 2. Özel olarak belirtilmek istenen » İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) için konur: » al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük. numarası ile daire numarası arasına ve
sözlerden önce kullanılır: sözler tırnak içine alınır: »Yeni bir Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da □ 4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için semt ile şehir arasına konur: » Altay
—Buğdayla arpadan başka ne “barış taarruzu” başladı. anlatın... kullanılır: » al-, dur-, gör-, ver-; başar-… Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / Ankara
biter bu toprakta? □ 3. Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı □ 5. Eklerin başına konur: » -ak, -den, -ış, -lık... TÜRKİYE
□ 3. Cümle içerisinde kitapların ve
Ziraatçı sayar: göstermek için kullanılır: □ 6. Heceleri göstermek için kullanılır: » a- □ 3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı
yazıların adları ve başlıkları tırnak » Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki gösteren sayıları birbirinden ayırmak
—Yulaf, pancar, zerzevat, tütün… raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu
□ 3.Genel Ağ (İnternet) içine alınır: » Yahya Kemal'in bazı beklerdin /Kıyametler koparmak neydi ey □ 7. Kelimeler arasında “-den...-a, ve, ile, ila, için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994.
adreslerinde kullanılır: şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı bülbül, nedir derdin? (Mehmet Akif Ersoy- □ 4. Dil bilgisinde eklerin farklı
arasında” anlamlarını vermek için kullanılır: »
»http://tdk.org.tr altında çıktı. Safahat) biçimlerini göstermek için kullanılır:
Türkçe-Fransızca Sözlük, Aydın-İzmir yolu,
□ 4.Matematikte bölme işareti □ 4. Bibliyografik künyelerde □ 4. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve Ankara-İstanbul uçak seferleri… » -a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-
harflerden sonra kapama ayracı konur: □ 8. Matematikte çıkarma işareti olarak meden.
olarak kullanılır: »56:8=7 (kaynakçalarda) makale adları tırnak
1) A) I) □ 5. Genel Ağ (İnternet) adreslerinde
içinde verilir: » Muharrem Ergin, kullanılır: » 50-20=30
2) B) II) kullanılır: http://tdk.gov.tr
□ 9. İsim yapma eklerinin başına, fiil yapma
“Dede Korkut Kitabı Üzerinde I”, İ.Ü. □ 5. Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce □ 6. Matematikte bölme işareti olarak
eklerinin başına ve sonuna konur: » -ak, -den,
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve yazılır: kullanılır: »70/2=35.
-ış, -lık vb.
Edebiyatı Dergisi, c. 5, (İstanbul » Yunus Emre’nin (1240?-1320)... □ 7. Fizik, matematik vb. alanlarda
□ UYARI: Cümle içinde sayı adlarının
birimler arası orantıları gösterirken
1953), s.121-151. yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz: »On
eğik çizgi araya boşluk konulmadan
on beş yıl. Üç beş kişi geldi.
kullanılır: »g/sn (gram/saniye)
□ 10. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için
kullanılır: »-2 °C.
□ DENDEN İŞARETİ ( “ ) □ TEK TIRNAK İŞARETİ ( ‘ ’ ) □ KÖŞELİ AYRAÇ (Köşeli Parantez) [ ] □ UZUN ÇİZGİ (Konuşma Çizgisi) (—) □ TERS EĞİK ÇİZGİ ( \ )
□ 1.Bir yazıdaki maddelerin □ 1. Tırnak içinde verilen ve yeniden □ 1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken □ 1.Yazı içinde satır başına alınan □ 1. Bilgisayar yazılımlarında art arda
sıralanmasında veya bir tırnağa alınması gereken bir sözü durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç konuşmaları belirtmek için kullanılır: gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek
çizelgede alt alta gelen aynı belirtmek için kullanılır: kullanılır: »Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir »Dedi: için kullanılır: »C:\Belgelerim \Oyun
sözlerin, söz gruplarının ve »Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini — Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!
sayıların tekrar yazılmasını ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Bodrum'da yazmıştır. (Faruk Nafiz Çamlıbel)
önlemek için kullanılır: Faruk Nafiz’in bu güzel şiirini □ 2. Bibliyografik künyelere (Kaynakçalara) □ 2.Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından
ANLATIM BİÇİMLERİ okumaya başladı. ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: sonra da konabilir:
a. Açıklayıcı Anlatım »Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha
» “Atatürk henüz ‘Gazi Mustafa »Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet,
b. Tartışmacı “ güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam
Kemal Paşa’ idi. Benden ona dair bir 1922.
c. Betimleyici “ ister.
kitap için ön söz istemişlerdi.” (Falih »Server Bedi [Peyami Safa]
d. Öyküleyici “ İslam Bey — Ben daha ölmedim.
Rıfkı Atay) □ 3.Metin aktarmalarında, çevirilerde,
alıntılarda çalışmayı yapanın eklediği sözler □ NOT: Konuşmalar tırnak içerisinde verildi-
ğinde uzun çizgi kullanılmaz.
için kullanılır: » “Eldem, Osmanlı’da en önemli
fark[ın], mezar taşının şeklinde ortaya » “Hancı dedim, bildin mi Maraşlı
çık[tığını] söyledikten sonra…” (Hilmi Yavuz) Şeyhoğlu’nu?”

www.turkcetest.com
YAZI (METİN) TÜRLERİ Sayfa: 1

A- SÖZLÜ ANLATIM B- YAZILI ANLATIM


□ 1. RÖPORTAJ: Bir gazete veya dergide, tanınmış
bir kişi veya kurumu, çeşitli yönleriyle ve belli
□ a. ÖĞRETİCİ METİNLER
konular etrafında tanıtmak amacıyla yazılmış □ I. KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER □ II. GAZETE ÇERÇEVESİNDE GELİŞEN METİNLER
yazılara röportaj denir. 

√ Röportajlar gazete ve dergilerde


□ 1.MEKTUP: Birbirlerinden uzakta olan insanların, duygu ve düşüncelerini Bu kategorideki türler “DÜŞÜNCE YAZILARI” olarak da adlandırılır.
yayınlandıkları için çoğunlukla fotoğraf veya anlatmak, haberleşmek amacıyla birbirlerine yazdıkları yazılardır. □ 1. ELEŞTİRİ (TENKİT): Düşünce, sanat ve edebiyat eserlerini açıklama, çözümleme ve
belgelerle desteklenir. √ Mektup yazılana seslenişle (hitapla) başlar. olumlu veya olumsuz yönleriyle değerlendirmeye yönelik bir yazı türüdür.
Not: Ünlü kişilerle veya topluluklarla herhangi √ Hitaptan sonra virgül konulur. √ Eleştiriyi bir meslek halinde devam ettiren kişiye eleştirmen denir.
bir konuda karşılıklı yapılan konuşmalara da √ Sağ üst köşeye tarih yazılır. √ Olumsuz eleştiri olduğu gibi olumlu eleştiri de vardır.
röportaj veya mülakat denir. √ Sağ alt köşeye ad, soyad yazılır, imza atılır. □ 2. MAKALE: Bir konu üzerinde belli bir düşünceyi savunup desteklemek veya sadece
□ 2. SÖYLEV (NUTUK): Toplulukları etkilemek √ Sol alt köşeye adres yazılır. bilgi vermek amacıyla yazılan gazete ve dergi yazılarıdır.
amacıyla belirli bir konuyu coşkulu bir biçimde
anlatma sanatıdır. Kısaca konuşmaların yazılı √ Mektuplar “Özel mektup” ve “İş mektubu” olarak ikiye ayrılır. √ Sade ve nesnel bir anlatımla yazılırlar.
metinlerine nutuk denir. √ Tebrik kartları ve davetiyeler özel mektup sayılır. Dilekçeler ve sipariş √ Ciddi bir anlatımı vardır.
√Bu türün edebiyatımızdaki en önemli örneği mektupları iş mektubu içinde yer alır. √ Düşüncelerin ispat edilme amacı vardır.
Atatürk’ün “Nutuk” adlı eseridir. □ 2.DİLEKÇE: Resmi veya özel kurumlara bir dilek iletmek için yazılan √ Her alanda, her konuda makale yazılabilir.
□ 3. KONFERANS: Alanında uzman birinin bir yazılardır. √ Savunulan düşünceyi ispat edebilmek için belgelere, fotoğraflara veya o konuda
konu hakkında, duygu ve düşüncelerini açıklamak, söz sahibi olmuş kişilerin görüşlerine yer verilebilir.
√ Dilekçede açık ve anlaşılır bir kullanılmalıdır.
öğretmek amacı ile yaptığı hazırlıklı konuşmalardır. √ Edebiyatımızdaki ilk makale Şinasi’nin “Mukaddime”sidir.
√ Konferansçı istediği konuyu anlatabilir. √ Belli bir makam, kurum veya kişiye yazılır.
√ Giriş bölümünde konu belirtilir. □ 3. DENEME: Yazarın herhangi bir konu hakkındaki düşüncelerini, ispat amacı
√ Konferanslar daha çok bilimsel konularda
verilmekle birlikte güncel konularda da verilebilir. √ Dilekçenin son paragrafında istekten söz edilir. taşımadan kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi anlattığı yazılardır.
√ Amaç dinleyenleri coşturmak veya onlara bir √Öznel yazılardır. Anlatılan düşüncenin ispat edilmesi gibi bir amaç yoktur.
√ Sağ alt köşeye tarih yazılır. Tarihin altına imza atılır ve isim yazılır.
fikir aşılamak değil, dinleyicileri belli bir konuda √Konu sınırlaması yoktur, her konuda yazılabilir.
√ Sol alt köşeye ise adres yazılır.
bilgilendirmektir. √Fransız yazar Montaigne’in Denemeler adlı eseri bu türün en tanınmış eseridir.
 3. TUTANAK: Meclis, kurul, mahkeme vb. yerlerde söylenen sözlerin
 4. PANEL: Toplumsal bir konunun bir karara √Edebiyatımızda hemen her yazarın bu türde eseri vardır. Bu alandaki en ünlü
varılmaktan çok çeşitli yönlerden aydınlatılması olduğu gibi yazıya geçirildiği yazılı belgelere “tutanak” denir. Herhangi bir yazarımız Nurullah Ataç’tır.
için dinleyiciler önünde uzmanlar tarafından bir olayla ilgili olarak durum tespiti yapılması da tutanak olarak değerlendirilir. □ 4. FIKRA (KÖŞE YAZISI): Güncel konuları, gazete ve dergilerin belli sütunlarında özel
sohbet havası içinde tartışılmasıdır.  4. RAPOR: Herhangi bir işte, bir konuda yapılan inceleme ve araştırma bir görüşle yorumlayan yazılardır.
√Panelin sonunda dinleyiciler konuşmacılara sonucunu, düşünceleri veya tespit edilenleri bildiren yazılara denir. √ Fıkralar öznel yazılardır.
soru sorabilir. □ 5. ANI (HATIRA): Bir yazarın yaşadıklarını, yaşadıklarıyla birlikte çağını,
 5. FORUM: Panelin devamında yapılan, √ Bilgilendirme, öğretme amacı varsa da düşüncenin ispatı yoluna gidilmez. Yazarın
dinleyicilerin de tartışmaya katıldığı çevresinde olup bitenleri de anlattığı ders vermeyi amaçlayan yazı türüdür. görüşlerine katılıp katılmamak okuyucuya kalmıştır.
konuşmalardır. √ Anılar genellikle olayın üzerinden zaman geçtikten sonra yazılır. √ Makale gibi ayrıntıya girilmez, yüzeyseldir.
 6. SEMPOZYUM: Genelde akademik bir ko- √ Bir kişinin bakış açısıyla yazıldığı için anılar öznel yazılardır. Gülmece tarzındaki fıkra ile köşe yazısı olan fıkra birbirinden tamamen ayrıdır.
nunun bilimsel bir sonuca varmak amacıyla □ 6. GÜNLÜK (GÜNCE): Bir kişinin, gözlem, düşünce, duygu ve izlenimlerini □ 5. SÖYLEŞİ (SOHBET): Yazarların herhangi bir konu hakkındaki düşüncelerini, fazla
seçilmiş izleyiciler karşısında tartışıldığı ve alınan günü gününe ve tarih düşerek anlattığı yazılardır. derine inmeden, okuyucuyla konuşuyormuş gibi anlattıkları yazılardır.
kararların basılarak topluma duyurulduğu √Günlük konuşma diliyle yazılırlar. Kısa ve samimi yazılardır. Öznel ifadeler içerir.
√ Günü gününe yazılması ile anı türünden ayrılır. Başkaları için
tartışmalardır. √Denemede yazar kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi yazarken, söyleşide yazar
 7. AÇIK OTURUM: Toplumun bilgilendirilme-si yazılmadığından günlükler anılara göre daha serbest ve içten yazılır.
gereken konuların, uzmanlarca bir başkan □ 7. BİYOGRAFİ: Ünlü kişilerin hayatlarını anlatan yazılardır okuyucuyla konuşuyormuş gibi yazar.
yönetimde seyircili veya seyircisiz tartışılmasıdır. √ Kaynak ve belgelere dayanarak yazılır. √Uzmanlık isteyen konular dışında çok çeşitli konularda yazılabilirler.
Panel, Forum, Sempozyum ve Açık √ Hayat hikâyesi başkası tarafından anlatılır. √Edebiyatımızda söyleşi türündeki en ünlü yazar Şevket Rado’dur.
Oturum gibi tartışma türlerinin ortak özellikleri: □ Otobiyografi: Çeşitli alanlarda ün yapmış kişilerin kendi hayatlarını □ 6. HABER YAZISI: Gazetelerde, dergilerde, meslek kuruluşlarının belli aralıklarla
√Bir başkan gözetiminde yapılırlar. Başkan yayınladığı bültenlerde, radyo ve televizyonlarda belli zaman aralıklarıyla çıkan ve
konuşmacıların sırasını ve süresini belirler. anlattıkları yazılardır.
halka duyurulmak üzere yayımlanan yazılara denir.
Tartışma sonunda düşünceleri özetler. □ 8. GEZİ YAZISI (SEYAHATNAME): Yazarların gezip gördükleri yerleri ilgi
√ Haberin giriş bölümünde olay birkaç cümle ile özetlenir. Gelişme bölümünde
√Konuşmacı sayısı 3-6 arasında değişebilir. çekici yönleriyle tanıttıkları yazılardır. gerekli ayrıntılar verilir. Sonuç bölümünde ise olayın etkisi anlatılır.
 8.MÜNAZARA: İki karşıt düşüncenin, iki grup √ Pek çok bilim dalı için kaynak özelliği taşır. √ Haber ilginç olmalıdır.
arasında düşüncelerini kanıtlama ve galip gelme √ Edebiyatımızda pek çok yazarın bu türde eseri veya yazısı vardır.
amacıyla jüri önünde tartışıldığı konuşmalardır. √ Haber duyulmamış yani ilk olmalıdır.
Fakat türün edebiyatımızdaki en tanınmış yazarı on ciltlik Seyahatname √ Haber önemli olmalıdır.
adlı eseri ile Evliya Çelebi’dir. √ Haber doğru olmalıdır.

www.turkcetest.com
YAZI (METİN) TÜRLERİ Sayfa: 2

B- YAZILI ANLATIM
□ b. SANATSAL (KURMACA) METİNLER
□ I. GÖSTERMEYE BAĞLI □ II. OLAY ÇERÇEVESİNDE OLUŞAN METİNLER □ III. COŞKU ve HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER (ŞİİR)

METİNLER (TİYATRO) Bu kategorideki türler “OLAY YAZILARI” olarak da adlandırılır. Şiir/Nazım: Duygu, hayal ve düşüncelerin genellikle bir düzene bağlı olarak,
□ TİYATRO: Karşılıklı konuşmalara □ 1. HİKÂYE (ÖYKÜ): Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların yer, kişi ve çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasına şiir denir.
dayanan ve sahnede oynanmak için zamana bağlı olarak anlatıldığı kısa yazılardır. Şiirde her satıra mısra ya da dize denir. Mısraların farklı sayılarda kümelenmesi
yazılan eserlere denir. √ Serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşur. ile oluşan diziliş biçimlerine ise nazım birimleri denir.
İlk şekilleri şiir biçimindeyken √ Olay, kişi, yer(çevre) ve zaman hikâyelerin temel unsurlarıdır. Kahraman sayısı azdır. □ 1-NAZIM BİRİMLERİ: Anlam bütünlüğü göstermek şartı ile iki mısradan
günümüzde düz yazı şeklindedir. oluşan nazım şekline beyit, ikiden fazla mısradan oluşan nazım birimine bent, dört
MODERN TİYATRO: İşlenen olayın √ Kısa yazılardır.(Olay, kişi, yer, zaman hakkında ayrıntı yoktur.)
√ Hayatın sadece bir kesitini anlatır. mısradan oluşan nazım birimine ise dörtlük ya da kıta denir.
niteliği ve anlatım yöntemleri
bakımından üçe ayrılır: √ Öyküleyici ya da betimleyici anlatım biçimi ile yazılır. Anlatım 1. veya 3. kişi ağzındandır. □ 2-ŞİİRDE TEMA: Şiirde dile getirilen duygu, düşünce ve hayale tema denir.
1. TRAJEDİ: Acıma ve korku √ Olay anlatmayan hayattan kesitler sunan durum öyküleri de vardır.
duyguları uyandıran tiyatro türüdür. □ 2. ROMAN: Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların yer, kişi ve zamana bağlı
□ 3-ŞİİRDE AHENGİ SAĞLAYAN UNSURLAR: Şiirde ses benzerlikleri(redif ve
2. KOMEDİ: Hayatın gülünç kafiye), sözcük tekrarları ve ölçü ahengi sağlayan unsurlardır.
olarak anlatıldığı uzun yazılardır.
yönlerini anlatan, güldürürken □ A- REDİF: Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcüklere denir.
√ Romanda olayın geçtiği yer, zaman ve kişiler öyküden daha ayrıntılı anlatılır.
düşün-düren tiyatro türüdür. √ Öyküde tek bir olay romanda ise ana bir olay etrafında birden fazla olay anlatılır. □ B- KAFİYE (UYAK): Dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya
3. DRAM: Hayatın hem acıklı anlamları farklı sözcükler arasında görülen ses benzerliğidir.
hem de gülünç yanlarını bir arada √ Hikâyede kahramanlar bir yönü ile anlatılırken romanda bütün yönleri ile tanıtılır.
işleyen tiyatro türüdür. √ Öyküde olay, romanda ise kişiler ön plana çıkarılır. KAFİYE ÇEŞİTLERİ
TÜRK EDEBİYATINDA TİYATRO: □ 3. MASAL: Olağanüstü olaylarla süslenmiş ilgi çekici öykülere masal denir. Yarım Kafiye Tam Kafiye Zengin Kafiye Tunç Kafiye Cinaslı Kafiye
□ 1.MEDDAH: Meddah isimli bir √ Sözlü anlatım ürünleridir. Sonradan yazıya geçirilmişlerdir. Dize sonlarında Dize sonlarında Dize sonlarında üç Dize sonlarında bir Dize sonlarında
oyuncunun, kişileri ve olayları sesini, √ Yazarları belli değildir. (Anonimdir) tek sesin benzer- iki sesin benzer- veya daha fazla kelimenin başka sesteş sözcük-
jest ve mimiklerini kullanarak anlat- √ Genelde bir tekerlemeyle başlar ve iyi bir dilekle sona ererler. liğine dayanan liğine dayanan sesin benzerliğine kelime içinde yer lerle yapılan
kafiye çeşididir. kafiye çeşididir. dayanan kafiyedir. almasıdır. kafiye çeşidirdir.
tığı tek kişilik seyirlik oyunlara denir. √ Masallarda olağan üstü kişi (cin, peri, dev, ejderha vb.) veya olaylar (uçmak vb.) olabilir.
□ 2.GÖLGE OYUNU (KARAGÖZ): √ Genellikle “-miş”li geçmiş zamanla anlatılır. KAFİYE DÜZENLERİ
Saydam malzemeden yapılmış √ Eğitici yönleri de vardır. Bu nedenle evrenseldirler. Düz Kafiye Çapraz Kafiye Sarmal Kafiye Mani Tipi Kafiye
figür ve şekillerin, aydınlatılmış bir √ Olayın geçtiği yer ve zaman belirsiz ya da hayalidir. “Kaf Dağı” “Evvel zaman içinde” gibi… --- a ---a ---a -------- a -------- a -------- a
perde arkasından hareket ettirilerek --- a ---a ---a -------- b -------- b -------- a
seslendirildiği seyirlik bir oyundur. □ 4. FABL: Kahramanları insan dışındaki varlıklar (Hayvanlar, cansız varlıklar ya da organlar)
olan ve sonunda ders veya öğüt vermeyi amaçlayan genelde şiir biçiminde yazılara denir. --- a ---a ---b -------- a -------- b -------- b
En tanınmış tipleri Karagöz ve --- a ---b ---b -------- b -------- a -------- a
Hacivat’tır. Zenneler (Kadınlar), √ Çoğunlukla manzum olarak (şiir biçiminde) yazılsa da düz yazı biçiminde de yazılabilir.
Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Çelebi, √ Bu yazı türünün kaynağı, Hint yazarı Beydeba’nın Kelile ve Dimne adlı eseridir. □ 3- ÖLÇÜ: Şiirde belli özelliklere göre oluşturulan düzene ölçü denir.
Laz, Matiz, Yahudi, Arap, Kürt, √ Batı edebiyatında Ezop ve La Fonten bu türün tanınmış yazarlarıdır. Edebiyatımızda üç çeşit ölçü kullanılmıştır.
Çerkez, Tiryaki gibi yardımcı tipler de √ Edebiyatımızda bu türde Mevlana, Şinasi, daha sonra da Tevfik Fikret örnek vermiştir.
vardır. Karagöz sahnesine “Şeyh ÖLÇÜ ÇEŞİTLERİ
Küşteri Meydanı” Karagöz oynatan □ 5. DESTAN: Milletlerin hayatında büyük yankılar uyandırmış tarihî, toplumsal (savaş, göç, HECE ÖLÇÜSÜ ARUZ ÖLÇÜSÜ SERBEST ÖLÇÜ
kişiye de “Hayali” denir. istilâ vb.) veya doğal (yangın, salgın hastalık, sel, deprem gibi) olayların anlatıldığı, hayal Türklere özgü ölçü Dizelerdeki hecelerin uzunluk ve Belirli ölçüleri ve uyak
□ 3. ORTAOYUNU: Ana karakterleri unsurlarıyla süslenmiş uzun manzum (şiir biçiminde) eserlerdir. İkiye ayrılırlar: birimidir. Dizelerde- kısalığına göre oluşturulur. Sesliyle düzeni olmayan şiirlerin
Kavuklu ve Pişekâr olan seyircilerin 1. Yapay Destanlar: Yazarı belli olan, daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü ki hece sayılarının biten heceler kısa, sessizle biten “ölçüsü”, serbest
ortasında açılan bir alanda doğaçla- durumlara az yer veren bir destan türüdür.(Nazım Hikmet’in Kuva-i Milliye Destanı) eşitliğine dayanır. hece uzun olarak kabul edilir. Kısa ölçüdür. Bu tür şiirlerde
ma oynanan Türk halk tiyatrosudur. 2. Doğal Destanlar: Anonim (yazarı belli olmayan), ilkel dönemde yaşanmış olayları konu Türküler bu ölçü ile hece (.), uzun hece (-) ile gösterilir. ahenk ve uyum, ölçü
Yazılı bir metni yoktur. Oyunda alan ve sözlü destan türüdür. Bu destanlar İslamiyet'in kabulünden önceki Türk Edebiyatı yazılır. 7,8,11 ve İstiklal Marşımız ile Osmanlı veya uyakla değil seslerin
sahne ve dekor bulunmaz. 14’lü gibi kalıpları dönemindeki şiirlerimizin çoğu bu birbiri ile olan ilişkisiyle
Tiyatro İle İlgili Bazı Terimler: kategorisine aittirler.(Oğuz Kağan, Alper Tunga, Ergenekon, Göç, Türeyiş Destanı vb.) vardır. ölçüyle yazılmıştır. sağlanır.
Perde: Bir tiyatro eserinin büyük √ Olağanüstü özellikler taşır. Kişileri seçkin kişilerdir. (Kral, Han, Hakan, vb.)
bölümlerinden her birine perde denir. √ Sade ve ulusal dilde söylenmişlerdir. Toplumun ortak görüşünü, inanışlarını yansıtır. □ 4-ŞİİR TÜRLERİ: Şiirler konularına göre beş grupta incelenir.
Sahne: Tiyatro oyunlarında perde için- √ Şiir biçiminde söylenmişlerdir. (Fakat çoğu günümüze düz yazı olarak ulaşmıştır.) LİRİK ŞİİR EPİK ŞİİR DİDAKTİK ŞİİR PASTORAL ŞİİR SATİRİK ŞİİR
deki daha küçük bölümlere sahne denir.
Skeç: Genelde müzikli, kısa oyunlardır √ Oldukça uzundurlar. Konuları savaş, deprem, yangın, ünlü kişilerin yaşamları vb. olabilir. Aşk, özlem, Kahramanlık, Bilgi veya ahlaki bir Doğa güzelliklerini, Toplumsal
Kabare: Günlük hayatla ilgili konuları □ 6. EFSANE: Bir yerin adını nereden aldığını veya toplumun geçmişinde iz bırakmış bir olayı ayrılık konulu yiğitlik, savaş ders veren daha çoban yaşamını olayları, kişileri
alaycı, iğneleyici bir üslupla anlatan (savaş, göç, istilâ gibi) ya da o topluma ait bazı gelenekleri açıklayan, zaman zaman olağan- duygusal konulu çok akla hitap eden anlatan şiirlerdir. iğneleyen,
küçük tiyatrolardır. şiirlerdir. destansı şiirlerdir. Manzum Doğaya karşı bir eleştiren
üstü ögeler de içeren ve temeli gerçek olaylara dayanabilen halk hikâyelerine efsane denir.
Pandomim: Sadece jest ve mimiklere şiirlerdir. hikâyeler ve fabllar sevgi ve imrenme şiirlerdir.
dayanan sözsüz oyunlara denir. √ Dilden dile anlatılagelmiş, söyleyeni belli olmayan (anonim) halk edebiyatı ürünleridir. bu tür şiirlerdir. söz konusudur.
Opera: Baştan sona bestelenmiş müzikli √ Konuları bir kişiye, bir olaya veya bir yere dayandırılır. Konuşma diliyle anlatılırlar. 
oyunlara denir. Bazı bölümleri bestelen- √ Efsanelerde çoğu zaman, olağanüstülük ağır basar. Kutsal ögeler de taşırlar. Şiir ile ilgili daha fazla bilgi için “ŞİİR BİLGİSİ” sayfasını inceleyiniz.
miş oyunlara ise operet denilir.
www.turkcetest.com
ŞİİR BİLGİSİ Sayfa: 1
TEMEL KAVRAMLAR ŞİİRDE AHENGİ SAĞLAYAN UNSURLAR □ ŞİİRDE TEMA
NAZIM:Duygu, hayal ya ÖLÇÜ KAFİYE ve REDİF Şiirde dile getirilen duygu, düşünce
da düşüncelerin genelde bir

Şiirde belli özelliklere göre oluşturulan düzene ölçü □ 1- REDİF: Dize sonlarında yinelenen aynı görevdeki ekler ya da sözcüklere denir. veya hayale tema denir. Düzyazıda konu,
düzene bağlı olarak, çekici bir denir. Edebiyatımızda 3 çeşit ölçü kullanılmıştır. O çay ağır akar yorgun mu bilmem?
şiirde ise tema vardır. Tema en çok birkaç
dil ve ahenkli mısralar içinde Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem? “-mu bilmem” Redif (muSoru Eki) sözcükle ifade edilir. Temayı bulmak için
□ 1- HECE ÖLÇÜSÜ: Türklere özgü ölçü birimidir. .
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem? “-un” Kafiye şiirin tamamı okunmalıdır. Başlık da tema
aktarılmasına nazım denir. Dizelerin hece sayıları eşitliğine dayanır. Türküler bu. için ipucu olabilir. Şiirin bütününde tek
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
□ ŞİİR: Nazımların sanat… .ölçüyle yazılır. 7,8,11 ve 14’lü gibi kalıpları vardır tema işlenirken her dörtlüğün konusu ayrı
.değeri taşıyanlarına şiir denir. Uzun ince bir yoldayım □ 2- KAFİYE (UYAK): Dize sonlarında bulunan farklı görevlerdeki ekler veya anlamları olabilir.
Gidiyorum gündüz gece 4+4= 8 Hece farklı sözcükler arasında görülen ses benzerliğidir. Uçun kuşlar, uçun doğduğum yere;
Şiirler mısralardan oluşur. Bilmiyorum ne haldeyim □ KAFİYE TÜRLERİ Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Şiirde her satıra mısra ya da Gidiyorum gündüz gece □ a) Yarım Kafiye: Dize sonlarındaki tek ses benzerliğine yarım kafiye denir. Ormanlar koynunda bir serin dere
dize denir. Çıkıp yücesine seyran eyledim Benim çektiğimi kimler çeker “k” Yarım Kafiye Dikenler içinde sarı gül vardır.
Gördüm ak kuğulu göller perişan 6+5=11 Gözlerim kanlı yaşlar döker “-er”  Redif (Geniş Zaman) Şiirin Teması: Memleket özlemi
 NAZIM BİRİMLERİ Bir firkat geldi de durdum ağladım □ b) Tam Kafiye: Dize sonlarındaki iki sesin benzerliğine tam kafiye denir. Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın,
Mısraların farklı sayılarda Öpüp kokladığım güller perişan
Hece Gideceğim, sürüne sürüne buğdaylara.
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden “er” Tam Kafiye
kümelenmesi ile oluşan diziliş Senin de destanını okuyalım ezberden “-den” Redif(Ayrılma Hali Eki) Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların;
□ 2-ARUZ ÖLÇÜSÜ: Dizelerdeki hecelerin uzunluk Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgâra.
biçimlerine nazım birimleri ve kısalığına göre oluşturulur. Sesliyle biten heceler □ c) Zengin Kafiye: Dize sonlarındaki üç veya daha çok (4,5,6…) sesin benzerliğidir. Şiirin Teması: Doğa, Tabiat
denir. Başlıca nazım birimleri kısa, sessizle biten hece uzun olarak kabul edilir. Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede “ere”Zengin Kafiye
şunlardır: Kısa hece (.), uzun hece (-) ile gösterilir. İstiklal
Yaz kış yeşil bir saksı pencerede “de” Redif (Bulunma Hali Eki)  KONUSUNA GÖRE ŞİİRLER
BEYİT: Şiirde iki Marşımız bu ölçüyle yazılmıştır. □ d) Cinaslı Kafiye: Dize sonlarında yazılışları aynı, anlamları farklı olan kelimelerin 1-LİRİK ŞİİR: Konusu aşk, özlem,
mısradan oluşan ve anlam (eşsesli sözcüklerin) oluşturduğu ses benzerliklerine cinaslı kafiye denir. ayrılık olan duygusal şiirlerdir
bütünlüğü gösteren parça- Kalem böyle çalınmış yazıma Alın yazısı(kader)
Yazıma  Cinaslı Kafiye Gönül gurbet ele çıkma
lara denir. Yazım kışa uymaz, kışım yazıma Mevsim adı Ya gelinir ya gelinmez
Aşk imiş her ne varsa âlemde □ e) Tunç Kafiye: Dize sonundaki bir sesin, diğer bir dizenin sonundaki kelimenin Her dilbere meyil verme
İlm bir kıyl-ü kâl imiş ancak içinde aynen yer almasıdır. Ya sevilir ya sevilmez
Fuzuli Çınla ey coşkun deniz, kayalıklarda çınla! 2-EPİK ŞİİR: Kahramanlık, yiğitlik, savaş
(Alemde ne varda aşktanmış, “-a çınla”  Tunç Kafiye konulu destansı şiirlerdir.
Sar bütün kumsalları, o dolaşık saçınla!
bilim denilen şey ise sadece bir Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
dedikoduymuş.) □ KAFİYE DÜZENİ Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle.
Kafiyelerin diziliş özelliklerine kafiye düzeni denir. Dört çeşit kafiye düzeni vardır: 3-DİDAKTİK ŞİİR: Bilgi veya ahlaki bir
BENT: İkiden fazla
mısradan oluşan ve anlam □ 1) Düz Kafiye: 1 ve 2. dize ile 3 ve 4. □ 2) Çapraz Kafiye: Bir dörtlükte birinci ders veren daha çok akla hitap eden
bütünlüğü gösteren dizenin veya dörtlükteki tüm mısraların dize ile üçüncü dizenin, ikinci dize ile de şiirlerdir. Manzum hikâyeler ve fabllar bu
parçalara denir. kendi arasında kafiyeli olmasıdır. Düz dördüncü dizenin kendi arasında kafiyeli tür şiirlerdir.
Yârin dudağından getirilmiş uyak “aaaa”, “aabb”, “aaab” şeklinde olmasına “çapraz uyak (kafiye)’ denir. İlim ilim bilmektir
□ 3- SERBEST ÖLÇÜ: Belirli ölçüleri ve uyak düzeni İlim kendin bilmektir
Bir katre alevdir bu karanfil. olmayan şiirlerin “ölçüsü”, serbest ölçüdür. Bu tür gösterilir. Çapraz uyak, “abab” şeklinde gösterilir.
Sen kendini bilmezsen
Ruhum acısından bunu bildi. şiirlerde ahenk ve uyum, ölçü veya uyakla değil Dünyaya geldiğim anda a Dağlar ile taşlar ile “-ş” Yarım K. a Ya nice okumaktır
Ahmet HAŞİM Yürüdüm aynı zamanda Tunç Kafiye a Çağırayım Mevla’m seni “-lar ile” Redif b
seslerin birbiri ile olan ilişkisiyle sağlanır. 4-PASTORAL ŞİİR: Doğa güzelliklerini,
İki kapılı bir handa a Seherdeki kuşlar ile Redif a
DÖRTLÜK: 4 mısradan ANLATAMIYORUM Gidiyorum gündüz, gece b Çağırayım Mevla’m seni b çoban yaşamını anlatan şiirlerdir. Doğaya
oluşan ve anlam bütünlüğü Ağlasam, sesimi duyar mısınız; karşı bir sevgi ve imrenme söz konusudur.
gösteren parçalara denir. Mısralarımda? □ 3) Sarma (Sarmal) Kafiye: Bir dört- □ 4) Mani Tipi Kafiye: Bir dörtlükteki 1, Havalar güzel gidiyor
Dokunabilir misiniz, lükteki 1. dize ile 4. dizenin kendi 2 ve 4. dizenin kendi arasında kafiyeli Sen de çiçek açtın erkenden
Ne hasta bekler sabahı. Gözyaşlarıma, ellerinizle? Küçük zerdali ağacım,
arasında, 2. dize ile de 3. dizenin kendi olmasına denir. 3. dize hiçbir dize ile
Ne taze ölüyü mezar, Aklın ermeden.
Bilmezdim, şarkıların bu kadar güzel; arasında kafiyeli olmasına denir. Sarma kafiyeli değildir. “aaba” şeklinde
Ne de şeytan, bir günahı, 5-SATİRİK ŞİİR: Toplumsal olayları,
Seni beklediğim kadar. Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu, kafiye “abba” şeklinde gösterilir. gösterilir. Maniler bu düzenle yazılır
Necip Fazıl KISAKÜREK Bu derde düşmeden önce. Sular soğuk bir ışık “-eç” Tam Kafiye kişileri iğneleyen, eleştiren şiirlerdir.
“-z” Yarım Kafiye a Uzaklar seçilmiyor
“-ilmiyor” Redif
a
Bir yer var, biliyorum. Bakıyoruz havuza b Gönüldür geçilmiyor a Köy sallanır güldüğünde
KITA: Osmanlı döne- “-a” Redif “-il” Yapım Eki
Her şeyi söylemek mümkün, Suda omuz omuza b Gönül bir top ibrişim b Cin çarpılır değdiğinde
minde kıt’a, iki beyitten Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Tunç Kafiye “-mi” Olumsuzluk E.
Beleş sofra gördüğünde
İki gölge karışık a Dolaşmış açılmıyor “-yor” Şimdiki Zaman a
oluşan nazım biçiminin Anlatamıyorum… a
Yumuluyor ölmüş gibi
adıyken günümüzde dörtlük

Orhan Veli KANIK a

anlamında kullanılmaktadır.
www.turkcetest.com
SÖZ SANATLARI/ EDEBİ SANATLAR 
Sayfa: 2
□ 1- BENZETME(TEŞBİH): Aralarında benzerlik bulunan iki kavramdan □ 8- TEKRİR (YİNELEME): Sözün etkisi güçlendirmek için sözcük ya da söz 16- TEVRİYE (Amacı Gizleme): İki farklı anlamı olan bir
zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Teşbihin dört unsuru bulunur: grubunu yineleme sanatıdır. sözcüğün bir dize veya beyitte iki anlamının da kullanılmasıdır
1- Benzeyen: Özellik bakımından zayıf olan unsurdur. »Büyüksün ilahi büyüksün büyük »Söz ola kese savaşı/Söz ola kestire başı »Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar. (1-Kurt ulusun 2-Yücesin)
2-Kendisine Benzetilen/Benzetilen: Özellikçe güçlü olan unsurdur. Büyüklük yanında kalır pek küçük Söz ola ağulu aşı/Yağ ile bal ede bir söz » Beyefendi ailenin güneşi, sen de ayısın. (1-Sen aysın 2-Ayı)
3-Benzetme Yönü: Benzetmenin hangi yönden yapıldığını anlatır. » Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca »Sarımsak da acı amma evde lazım bir dişi (1-Bir diş sarımsak 2-Kadın)
4-Benzetme Edatı: Gibi ya da kadar edatlardır. □ 9- AD AKTARMASI(MECAZ-I MÜRSEL): Benzetme amacı olmadan bir 17- TELMİH (Hatırlatma): Söz arasında herkesin bildiği
Benzetmede bu dört öge her zaman bulunmak zorunda değildir söz-cüğün başka bir kelime yerine kullanılmasıdır. İki söz arasında, bir olaya ya da kişiye işaret etme sanatı.
»Tilki gibi kurnaz bir çocuktur. »Kutu gibi bir evde oturuyor. benzerlik ilgisi dışında "parça-bütün, neden-sonuç, yer-içindekiler..." gibi »Vefasız Aslıya yol gösteren bu
Benzeyen: Çocuk Benzetilen: Tilki Benzeyen: Ev Benzetilen: Kutu ilgiler vardır. »Keremin sazına cevap veren bu
Benzetme Yönü: Kurnazlık Benzetme Edatı: Gibi Benzetme Edatı: Gibi
»Evi haftaya taşıyoruz. (İçindeki eşyaları) »Türkiye 2-0 kazandı. (Takım) »Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,
»Gül yüzün neden gülmüyor? »İnci dişleriyle gülümsüyor. »Yeni beyinlere ihtiyaç var. (Akıllı insanlara) »Sobayı yakıver. (İçindekileri) »Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi!
Benzeyen: Yüz Benzetilen: Gül Benzeyen: Diş Benzetilen: İnci »O evine çok bağlı biridir. (Ailesine) »En çok Akif’i okurum? (Kitabını)
Benzetmenin dört ögesi de kullanılarak yapılan benzetmeye “Tam »Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal. (Türk bayrağı) 18-TENASÜP (Uygunluk): Anlam yönünden birbiriyle
Benzetme”, yalnızca benzeyen ve kendisine benzetilen kullanılarak ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktır.
 10- DEYİM AKTARMASI: Bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir »Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
yapılan benzetmeye ise “Teşbih-i Beliğ ya da Güzel Benzetme” denir.
sözcük yerine kullanılmasıdır. »Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
2- İSTİARE(EĞRETİLEME):Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ya da »Kuşlar neşe içinde cıvıldaşıyor.(İnsandan-Doğaya Aktarma) »Arım, balım, peteğim… Gülüm, dalım, çiçeğim…
benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılan benzetmeye istiare denir. »Sert bir insan olduğu belliydi. (Doğadan-İnsana Aktarma)
19- LEFF-Ü NEŞR: Bir dizede iki veya daha çok kavram-
a)Açık İstiare: Yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir. Benzeyen bulunmaz. »Acı bir çığlık duyuldu. (Duyular Arası Aktarma) (Tatma→işitme)
»Rüzgârlar ulurdu sabaha kadar. (Doğadan-Doğaya Aktarma) dan bahsedip, diğer dizede onlarla ilgili açıklama yapmaktır.
»Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor. (Benzetilen: Güneş, Benzeyen: Asker) »Bakışların fırtına, »Gönlümde ateştin
»Kurban olam beşikte yatan kuzuya. (Benzetilen: Kuzu, Benzeyen: Bebek) □ 11- KİNAYE: Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem »Duruşun durgun su, »Gözümde yaştın
b)Kapalı İstiare: Yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir. Benzetilen yoktur. de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir. »Biri alabora eder, »Ne diye tutuştun?
» Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu. (Benzeyen: Ay, Benzetilen: Su)  Kinayede asıl kastedilen, mecaz anlamdır. »Biri boğar. »Ne diye taştın?
» Sanat hür bir ortamda boy atar. (Benzeyen: Sanat, Benzetilen: Genç bir insan) Gerçek Anlam: Yosun durgun suda yetişir, akan suda bulunmaz.
»Akan su yosun tutmaz. Mecaz Anlam: Çok çalışan insan sağlıklı ve uzun ömürlü olur. 20- İSTİFHAM(Soru Sorma): Anlatımı daha etkili hale
□ 3- KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS): İnsana ait özelliklerin insan dışındaki var- Gerçek Anlam: Her gülün dikeni vardır. getirmek için cevap alma amacı gütmeden soru sormaktır.
»Gül dikensiz olmaz. »Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
lıklara verilmesidir. Konuşturma (İntak) ile karıştırılmamalıdır. Mecaz Anlam: Her güzel şeyin kötü yanları da vardır.
»Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor. »Deniz sahili öper gün boyu. Gerçek Anlam: Mum dibini aydınlatmaz. »Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
»Mum dibine ışık vermez.
(Tekerlere anlatma özelliği verilmiş.) (Denize öpme özelliği verilmiş.) Mecaz Anlam: İnsanın en az kendi çevresine yararı dokunur. »Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
»Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal. »Bulutlar bile ağladı halime. »Hamama giren terler. Gerçek Anlam: Hamam sıcak olduğu için giren kişi terler.
Mecaz Anlam: Zorlu bir işe başlayan sıkıntısını çeker. 21- TEDRİC: Birbiriyle ilgili kavramların bir dereceye göre
[Bayrağa yüzünü çatma (küsme) özelliği verilmiş.] (Buluta ağlama özelliği verilmiş)
sıralanmasıdır.
□ 4- KONUŞTURMA (İNTAK): İnsan dışındaki varlıklara (hayvan ya da □ 12- TARİZ (İğneleme/Tersini Söyleme): Bir kişiyi iğnelemek, bir »Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar
cansız varlıklar) konuşma özelliği verme sanatıdır. konuyla alay etmek amacıyla sözün tam tersini kastetmektir. »Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın
»Koca ağaçları bile yıkarım, dedi rüzgâr. »Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden. »Müftü efendi bize “Kâfir” demiş.
»O kadar zeki ki(!) bütün cevapları yanlış. »Tutalım ben ona diyeyim Müslüman. 22- NİDA (Seslenme):Şiddetli duyguları coşkun bir ses-
»Bülbülü altın kafese koymuşlar, “Ah vatanım!” demiş. lenişle anlatmadır. Daha çok ay,ey,hay,ah ünlemleriyle yapılır
»Kulağının dibinde haykırdı fırtına: Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına. »Çayın nefis olmuş(!), kabak suyu gibi. »Lakin vardığımızda Mahşer Gününe.
»Günaydın(!) Birazdan öğlen olacak. »İkimiz de çıkarız orda yalan » Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!
□ 5- MECAZ: Sözcüklerin, gerçek anlamlarından bütünüyle uzaklaşarak, » Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
□ 13- HÜSNİTALİL (Güzel Neden Bulma): Bir olayın, olgunun gerçek
başka kavramları yansıtır duruma gelmesiyle kazandığı yeni anlamıdır: nedenini bırakıp, onu güzel ve hoş bir nedene bağlamaya hüsn-i ta’lil denir. 23- CİNAS: Bir dörtlük veya beyitte yazılışı aynı, anlamları
» Onda her gün maç izleme hastalığı var.  Bağımlılık Gösterilen neden gerçek bir neden olursa hüsn-i ta’lil yapılmış olmaz. farklı (sesteş/eşsesli) sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır.
» Basına doyurucu bir bilgi vermedi  İnandırıcı »Yüzünün renginden utanıp kızardı çiçekler. »Gök ağladı gün boyu sen gidince » Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya (Üzüm asması)
» Dışarı çıkınca içim acildi.  Rahatlamak, ferahlamak »Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak. »Dağın üstüne un eledi ay tüm gece »Ben yârimden ayrılmam götürseler asmaya. (İdam etmek)
□ 6- ABARTMA (MÜBALAĞA): Bir olay ya da durumun olduğundan »Bir an önce görülsün diye Akdeniz Toroslarda hep çocuk kalır ağaçlar. 24- ALİTERASYON: Dize ya da mısrada ahenk oluştura-
daha fazla ya da daha az gösterildiği cümlelerdir. □ 14- TECAHÜLİARİF(Bilmezlikten Gelme): Bilinen bir şeyi bilmezlikten cak şekilde, aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.
»O kadar ağladı ki gözyaşları sel oldu. »Bağırınca herkes dondu kaldı. gelme demektir. » Eylülde melül oldu gönül soldu lale
»Seneler sürer her günüm. »Bir ah çeksem dağı taşı eritir. » Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var »Bulutlar mı geçiyor başımın üstünden »Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hale.
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz »Ben mi gidiyorum bulutların altında? 25- ASONANS: Şiirde aynı ünlü seslerin tekrarına denilir.
□ 7- TEZAT (KARŞITLIK): İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesidir.
»Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım »Yılın ilk karı yağdı.İyice kısaldı günler Aliterasyonla genellikle birlikte yapılır.
Ama "Gece uyurum, gündüz çalışırım." demekle tezat sanatı olmaz. Gece »Kurbanın olam var mı bunda benim günâhım »Ölülerimiz üşür mü ki?
ve gün-düz zıt iki kavramdır, düşünce değildir. Oysa tezat, kavramların » Neysen sen, nefes sen, neylersin neyi
zıtlığında değil, düşüncenin zıtlığındadır. Düz yazıda da tezat yapılabilir. 15- DOLAYLAMA: Sadece bir sözcükle anlatılabilecek kavramın ya da »»Neyzensen, nefessen neylersin neyi
»Ne sabahı göreyim ne sabah görüneyim »Yağsın nesi varsa kâinatın varlığın birden fazla sözcükle anlatılmasıdır. 26- SECİ: Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları Yalnız şu derin sükût dinsin »Atatürk→Ulu önder »Kömür→Kara elmas »SinemaBeyaz perde »İlahi, kabul senden, ret senden; şifa senden, dert senden… İlahi,
»Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz. »Güvenme varlığa düşersin darlığa »Kıbrıs→Yavru Vatan »Balık→Derya kuzusu »Beyaz altınPamuk iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle.
»Top→Meşin yuvarlak »Aslan→Ormanlar kralı »Altın boynuzHaliç
www.turkcetest.com
KOMPOZİSYON BİLGİLERİ Sayfa: 1
□ KOMPOZİSYON NEDİR? : Kompozisyon ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma işidir. Kompozisyon kesinlikle bir yazı türü değildir. Aslında biz kompozisyon yazarken dağınık olan düşüncelerimizi
bir araya getirip yeni bir metin ortaya çıkarmış oluruz.
□ TEMEL KAVRAMLAR □ YAZI DÜZELTME SEMBOLLERİ
□ PARAGRAF: Bir yazının anlam bütünlüğü taşıyan, aynı duygu ve düşünceyi açıklayan, bir olayı aktaran cümlelerden oluşan
bölümlerine paragraf denir.
Paragrafta cümleler bir ana düşünce etrafında toplanır. Ana düşünce yardımcı düşüncelerle desteklenir.
□ SATIRBAŞI / PARAGRAFBAŞI: Bir paragrafın başlangıcını gösteren, yazının diğer satırlara göre biraz daha içeriden başladığı
bölüme satır başı ya da paragraf başı denir. Paragraflar satırbaşı ile başlar diğer satırbaşında bitmiş olur. Paragraf başlarını yaklaşık
olarak 1 cm veya bir sözcük kadar içeriden yazmamız gerekir.
□ BAŞLIK: Metnin konusunu en iyi biçimde yansıtan kelime ya da kelimeler metnin
başlığı olabilir. Yani metnin başlığını bulmak için konuyu doğru anlamak gerekir.
1.Başlık sayfayı ortalayacak şekilde yazılmalıdır.
2.Başlığı kompozisyon bittikten sonra belirlemek daha doğrudur.
Aşağıdaki metin düzeltme sembolleri ile düzeltilmiştir. İnceleyiniz.
3.Başlık tamamı büyük harflerle ya da her kelimenin ilk harfleri büyük olarak yazılır.
4.Başlık yazarken hata yapılan bir konu da renkli kalem
kullanılmasıdır. Kompozisyon yazarken ister başlık olsun isterse kompozisyonun diğer
kısımları olsun renkli kalem kullanmamak gerekir. Siyah ya da mavi kalemle
kompozisyonlarımızı yazmamız gerekir.
5. Kompozisyonda başlık belirlenirken “konu” ya da “ana fikir” dikkate alınır. Başlık
okuyucuya kompozisyonda neler anlatıldığı ile ilgili fikir verebilmelidir.
6.Kısa dikkat çekici ve özgün başlıklar okuyucunun ilgisini çekerek etkiyi artırır.
□ SAYFA DÜZENİ: Sayfa düzeni bir kompozisyonun göze hitap eden kısmıdır
ve dikkat edilerek oluşturulan bir sayfa düzeni okuyucunun kompozisyona olan ilgisini
olumlu yönde etkiler. Sayfa düzeni yazdığımız kompozisyonun ciddiyetini ve tertip düzenini
gösterir.
Sayfa düzeninde dikkat edilmesi gereken durumlar şunlardır:
1.Yazdığımız kâğıdın temiz ve çizgisiz beyaz kâğıt olması gerekir.
2.Sayfanın üst kısmından ve sol yan tarafından yaklaşık 3 cm veya iki parmak genişliği kadar boşluk bırakılır.
Alt taraftan 2,5 cm veya bir parmak kadar; sağ taraftan ise yaklaşık 1,5 cm veya yarım parmak genişliği boşluk bırakılır.

□ YAZARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? BİTİŞİK EĞİK YAZI


1. Kâğıt ve sayfa düzenine dikkat etmeliyiz.
2. Düzgün ve okunaklı ve bitişik eğik harflerle yazmalıyız.
3. Standart Türkçe ile yazmalıyız. Yerel ağızlara ait kelime veya söyleyişler ile argo ifadeler (kaba ve kırıcı sözler) kullanmamalıyız.
4. Türkçenin kurallarına uygun cümleler kurmalıyız.
5. Yabancı dillerden alınmış, dilimize henüz yerleşmemiş kelimelerin yerine Türkçelerini kullanmalıyız.
6. Olayları ve bilgileri sıraya koyarak anlatmalıyız.
7. Sebep-sonuç, amaç-sonuç, koşul-sonuç ilişkileri kurmalıyız.
8. Yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine dikkat etmeliyiz.
9. Duygu, düşünce ve hayallerimizi yansıtarak yazmalıyız.
10. Cümlelerimizi mantıklı bir düzen içinde yazmalıyız.
11. Çok uzun cümleler kullanmamalıyız.
12. Anlatım bozukluğu yapmamaya dikkat etmeliyiz.
13. Aynı kelimeleri sıkça tekrar etmemeliyiz.
14. Başlık yazmayı unutmamalıyız.
15. Özgün (kendimize ait/başkasının sözlerine benzemeyen) ifadeler kullanmalıyız.
16. Konu dışı yazmamalıyız, verilen konuyu açıklamaya çalışmalıyız.

www.turkcetest.com
KOMPOZİSYON BİLGİLERİ Sayfa: 2
□ OLAY YAZILARI □ DÜŞÜNCE YAZILARI □ ŞİİR
Bir olayın, yer ve zaman belirtilerek, kahramanların çevresinde kurgulandığı metinlere Toplumu düşündürmek amacıyla, çoğunlukla kanıtlanabilir gerçeklere ŞİİR YAZARKEN DİKKAT EDİLMESİ
olay yazıları denir. Olay yazılarında genellikle öyküleyici anlatım biçimi kullanılır. dayanan bir kısmı ise öznel ifadelerle yazılan yazılara denir. Bu yazılarda GEREKENLER:
Özellikle romanlarda betimleyici anlatıma da sık sık başvurulur. Olay yazılarında giriş, açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimleri çokça kullanılır. 1. Şiir ahenk gerektiren bir yazı türü
gelişme ve sonuç adını verdiğimiz yazı planına dikkat edilir. olduğu için şiirde ahengi sağlayan unsurları -
BAŞLICA DÜŞÜNCE YAZILARI ŞUNLARDIR: Makale, deneme, söyleşi,
BAŞLICA OLAY YAZILARI ŞUNLARDIR: Hikâye, roman, masal, fabl, anı, tiyatro, kafiye, redif ve ölçü çeşitlerini- bilmemiz
fıkra(köşe yazısı), biyografi, otobiyografi, röportaj, mülakat, eleştiri (tenkit),
fıkra(gülmece), gezi yazısı, destan, efsane, günlük. gerekir. Ancak bu unsurları kullanmak ustalık
nutuk(söyley) konferans…
□ OLAY YAZILARINDA PLAN: gerektirdiği için başlangıçta serbest tarzda
DÜŞÜNCE YAZILARINDA PLAN: Düşünce yazıları düşünce planıyla şiir yazmak daha doğrudur.
1. SERİM: Olay yazılarında kişilerin ve çevrenin kısaca tanıtıldığı, konunun, olayın
yazılır. Düşünce planı üç bölümden oluşur. 2. Söz sanatlarını (Benzetme, kişileştirme,
anlatılmaya başlandığı bölümdür. Ayrıntı yoktur.
1. GİRİŞ: Yazıda üstünde durulacak konunun okuyucuya sezdirildiği, konuşturma, abartma, ad aktarması,
2. DÜĞÜM: Ortaya konulan olayın açıldığı, okuyucuyu meraklandıracak şekilde
bildirildiği bölümdür. Yazının başlangıç bölümüdür. dolaylama, kinaye vb… ) kullanmalıyız.
geliştirildiği bölümdür. Bu bölümde okuyucunun merakı artar, sonucun ne olacağı
2. GELİŞME: Düşüncenin açıklandığı kanıtlandığı bölümdür. Bu bölümde, 3. Devrik cümleler kullanabiliriz.
üzerine düşünmeye başlar. En uzun bölümdür. Tek paragraf olmak zorunda değildir.
giriş bölümünde ortaya konan konu açıklanır. Örnekler verilir. Tanıklar 4. Eşsesli (sesteş) sözcükleri kullanmalı ya
3. ÇÖZÜM: Olay veya olayların düğümlerinin çözüldüğü, merak edilen konuların
gösterilir. Tüm yardımcı düşünceler bu bölümde açıklanır. Bu nedenle birden da aynı kelimeleri farklı anlamlarda
sonlan-dığı, bütün soruların cevaplandırıldığı bölümdür. Bazı olay yazılarında ise bu
çok paragraftan oluşur. kullanmaya gayret etmeliyiz..
bölümde verilmek istenen ders açıklanır. “Sonuç” da “giriş” gibi kısa ve öz olur.
3. SONUÇ: Düşünce yazısının bitiş paragrafıdır. Kısadır. Bazen bir cümle 5. Uzun cümleler kullanmamalıyız.
ÖRNEK OLAY YAZISI bile olabilir. Bu bölümde yazının ana düşüncesi verilir. 6. Şiirde yapı özelliklerini (nazım
DERS SERİM: ÖRNEK DÜŞÜNCE YAZISI birimlerini) iyi bilmeliyiz.
Ortaokuldayken sınıfta, arkadaşlarımdan Kişiler: Judie(Yazar) ve arkadaşı, ÇOCUKLAR ve TELEVİZYON GİRİŞ: NAZIM BİRİMLERİ:
birisiyle ciddi bir tartışmaya girdim. Onun haksız Yer: Sınıf, Zaman: Yazar Televizyon düşünüldüğü kadar masum Düşünce: Televizyon Mısra/Dize: Şiirde her satıra mısra ya da
olduğundan emindim. ortaokuldayken, Olay: Tartışma değildir. Özellikle de çocuklar için. çocuklar için tehlikelidir.
Öğretmenimiz bize çok iyi bir ders vermek istedi. dize denir.
DÜĞÜM: Çocukların günde iki saatten fazla televizyon GELİŞME: Beyit: Şiirde iki mısradan oluşan ve anlam
Bizi bütün sınıfın önüne çıkardı ve onu masanın izlemeleri doğru değildir. Çünkü televizyonun
Olay bu bölümde genişletilmiş. Çocukların 2 saatten fazla bütünlüğü gösteren parçalara beyit denir.
bir tarafına, beni de diğer tarafına yerleştirdi. beyin gelişimine olumsuz etkileri olabilir. Anne
Masanın tam ortasında yuvarlak siyah renkli bir Öğretmen tartışmayı görür. televizyon izlemelerinin Bent: Şiirde ikiden daha fazla mısradan
Öğrencileri masanın birer ucuna babalar da televizyonu çocuk bakıcısı olarak beyin gelişimini olumsuz oluşan ve anlam bütünlüğü gösteren
nesne vardı. O çocuğa nesnenin rengini sordu.
yerleştirir. Nesnenin rengini kullanmamalıdırlar. Çocukların eğitimine etkilediği söylenerek
Çocuk,"beyaz" diye yanıtladı. Bu kez de nesnenin parçalara beyit denir.
rengi hakkında tartışmaya başladık, sorar. Çocuklar renk konusunda katkıda bulunmak için televizyon programlarını düşünce açıklanmıştır. Dörtlük: Şiirde dört mısradan oluşan ve
Öğretmen bu kez beni çocuğun yerine, onu da da tartışır. Birbirlerinin yerlerine onlarla birlikte izlemelidirler. anlam bütünlüğü gösteren parçalara denir.
Ya çocuklarınızı televizyondan uzak tutun ya SONUÇ:
benim yerime geçirdi. Ve bu kez bana nesnenin geçtiklerinde ise nesnenin iki
da ne çocuklarınızın izlediğine dikkat edin. Ana fikir: Çocuklar
rengini sordu. Beyaz, yanıtını vermek rengi olduğunu anlarlar.
TV’den uzak tutulmalıdır. □ BİLDİRME YAZILARI
zorundaydım. Çünkü belli ki nesnenin bir tarafı
İletişimle ilgili amaçlar içeren yazılara
beyaz, diğer tarafı ise siyahtı. DÜŞÜNCE YAZILARI YAZARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER: bildirme yazıları denir.
Öğretmenimiz o gün bana çok güzel bir ders ÇÖZÜM: 1. Yazımızı bir ana düşünce etrafında planlayalım.
verdi. Karşımdaki kişiyi anlamam için, kendimi BAŞLICA BİLDİRME YAZILARI ŞUNLARDIR:
Bu bölümde verilmek istenen 2. Yazımızı “Giriş, Gelişme, Sonuç” bölümlerine dikkat ederek yazalım. Mektup, dilekçe, haber yazısı, tutanak,
onun yerine koymam gerekiyordu. ders açıklanmış. 3. Anlatım Biçimlerini (Özellikle Açıklama veya Tartışma) ve Düşünceyi
Judie PAXTON rapor…
Geliştirme Yollarını (Tanımlama, Tanık Gösterme, Sayısal Verilerden 

OLAY YAZILARI YAZARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER: Yararlanma, Karşılaştırma, Soru Sorma) kullanalım. Bildirme yazılarının kendine özgü yazılış
1. Masal veya Fabl yazmayı düşünüyorsak yazımızla vermek istediğimiz dersi/öğüdü 4. Kaynak belirtilmesi gereken yazılarımıza kaynakça yazmayı biçimleri vardır. Bu tür yazıların çoğu resmi
belirlemeli; hikâye, roman, anı vb. bir olay yazısı yazmayı düşünüyorsak yazımızı bir ana unutmayalım. yazılar olduğu için yazılış biçimlerini iyi
düşünce etrafında planlamalıyız. bilmek gerekir. Bildirme yazılarının yazımı
□ KAYNAKÇA NASIL YAZILIR? için “METİN TÜRLERİ” sayfasını inceleyiniz.
2. Anlatacağımız olayı önceden kurgulamalı. Olayın geçtiği “yeri, zamanı ve
Yazarın Adı Soyadı, Kitabın Adı, Yayın Evi, Basım Yeri, Basım Tarihi.
kahramanlarımızı” belirlemeliyiz.
Yazarın Soyadı, Adı; “Kitabın Adı”, Yayın Evi, Basım Yeri, Basım Tarihi.
3. Olayları oluş sırasına göre anlatmalıyız.
4. Anlatım Biçimlerini (Özellikle Öyküleme ve Betimleme) ve Düşünceyi Geliştirme » Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Vatan Yayınları, 2012, Ankara.
Yollarını (Tasvir Etme, Benzetme ve Duyulardan Yararlanma) kullanalım. » ERSOY, Mehmet Akif; “Safahat”, Vatan Yayınları, 2012, Ankara.
5. Kahramanlarımızı konuşturalım. Not: Kaynakça yazarken noktalama işretlerine dikkat ediniz.
www.turkcetest.com
SÖZCÜK (KELİME) YAPISI A AA
Sayfa: 1

TEMEL KAVRAMLAR YAPISINA GÖRE SÖZCÜKLER


□ KÖK NEDİR? □ GÖVDE NEDİR? □ BASİT SÖZCÜKLER
Sözcüğün anlamlı en küçük parçasına kök denir. Bir kelimenin sadece bir kökü Bir kelime köküne en az bir yapım eki eklendikten sonra Yapım eki almamış olan kök halindeki sözcüklerdir.
vardır. Kökler ikiye ayrılır: türeyen yeni sözcüğe gövde denir. Basit sözcükler çekim eki alabilir.
□ A- İSİM KÖKLERİ: Varlıkları ve kavramları karşılayan köklerdir. Bu kökler “-  Kök ile gövde arasında anlamsal bir bağlantı olmalıdır. BASİT SÖZCÜK KÖK  KÖK+ÇEKİM EKİ
mak/-mek” eki alamazlar: »Taş, çirkin, çok, yaz, ben, yol, beş… GÖVDE KÖK+YAPIM EKİ = Yeni (TÜREMİŞ) Sözcük
□ B-FİİL KÖKLERİ: İş, oluş, durum bildiren köklerdir. Bu kökler “-mak/-mek”
“mastar eki” alabilirler. Fiiller kök halinde yazılırken sonuna kısa çizgi konur. Bu KİTAP + LIK = KİTAPLIK
çizgi “-mak/-mek” gibi okunur. »Oku- (okumak), yaz-(yazmak), bil-(bilmek)… Kök Yapım Eki GÖVDE
» Çocuk→Basit İsim » Güneş-in (ışığı)→Basit isim
Köklerin Özellikleri: Gövdeler ikiye ayrılır:
» Çalış→Basit Fiil » Gel-ecek mi-sin?→Basit Fiil
1- Kökler, kelimelerin anlamlı en küçük parçasıdır. □ A- İSİM GÖVDELERİ: Varlıkları ve kavramları karşılayan
“-mak/-mek” eki alamayan gövdelerdir. İki yolla yapılır: »Süt, göz, kâğıt, halı; uyumuş muydunuz, konuştu, biliyor, sus…
»Meselâ bakış kelimesinde bak köktür.
2- Kökler, kelimelerin parçalanamayan kısımlarıdır. Parçalanırsa anlam bozulur.
İSİM GÖVDESİ=İSİM KÖKÜ+İSİMDEN İSİM YAPAN YAPIM EKİ
□ TÜREMİŞ SÖZCÜKLER
»“Bak-“ kökü parçalanırsa bakma anlamı bozulur. En az bir yapım eki almış, gövde biçimindeki sözcüklerdir.
3- Kökler eskiden beri vardır. Sonradan kök yapılamaz. Ancak yabancı dillerden Türemiş sözcükler yapım ekinden sonra çekim eki de alabilir.
Arka + daş Arkadaş
yeni kökler alınabilir. »Radyo-cu, radyo-culuk vb. İsim Kökü İsimden İsim TÜREMİŞ SÖZCÜK KÖK+YAPIM EKİ
Yapan Yapım Eki
İSİM GÖVDESİ TÜREMİŞ SÖZCÜK KÖK+YAPIM EKİ +ÇEKİM EKİ
4- Her varlık, kavram ve eylem için dilde bir kök yoktur. Yeni bir kelimeye ihtiyaç
duyulduğu zaman köke yapım eki eklenerek yeni bir kelime türetilir, yani gövde İSİM GÖVDESİ=FİİL KÖKÜ+FİİLDEN İSİM YAPAN YAPIM EKİ
» ev-li, kuş-çu, yol-suz, baş-lık, su-lu, süt-çü, üç-er, ay-lık…
yapılmış olur. »“Göz” → gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözlük vb…
ORTAK KÖK: Kullanıldığı yere göre hem isim hem de fiil olma özelliği gösteren
kökleridir: » Boya/Boyamak, güven/güvenmek, eski, eskimek… At + kı Atkı
SESTEŞ KÖK: Yazılışları aynı anlamları farklı olan köklerdir. Ortak kök ile Fiil Kökü Fiilden İsim
Yapan Yapım Eki İSİM GÖVDESİ
karıştırılmamalıdır: »Yaz / Yazmak » Gül / Gülmek » Süt+lü →Türemiş İsim » Kaç+ak →Türemiş İsim
» bak-ıcı, yak-ıt, koş-u, dur-ak, sev-gi, geç-it, yaz-ıcı, aç-ı … » Sev-in- →Türemiş Fiil » Beyaz+laş- →Türemiş Fiil
□ EK NEDİR? □ B-FİİL GÖVDELERİ: İş, oluş ya da durum bildiren “-
mak/-mek” mastar eki alabilen gövdelerdir. İki yolla yapılır: » Türk-çe, ev-li; baş-la-, kısa-l-; yürü-t-, at-ı-l-; kay-ak, kazan-ç…
Kelimelerin kök ya da gövdelerine eklenerek onların cümle içindeki görevini
belirtmeye veya yeni kelimeler yapmaya yarayan anlamsız parçalara ek denir.
FİİL GÖVDESİ= FİİL KÖKÜ+FİİLDEN FİİL YAPAN YAPIM EKİ □ BİRLEŞİK SÖZCÜKLER
En az iki sözcüğün bir araya gelerek kendi anlamlarından az çok
Eklerin Özellikleri: farklı bir anlam oluşturacak biçimde kaynaşmasıyla oluşan sözcük-
1- Eklerin tek başlarına anlamları yoktur. Uyu + t- Uyut(mak) lerdir.
Fiil Kökü Fiilden Fiil
2-Türkçede ekler kelimenin yalnızca sonuna eklenir. Yapan Yapım Eki
FİİL GÖVDESİ
3- Ekler eklendiği kelimeye göre ses olaylarından etkilenir ve şekil değiştirebilir. FİİL GÖVDESİ=İSİM KÖKÜ+İSİMDEN FİİL YAPAN YAPIM EKİ
Bu nedenle bazı eklerin 1, bazılarının 2, bazılarının 4, bazılarının ise 8 şekli vardır. » yak-tır-, silk-ele-, sür-ü-, yık-ı-l-, gül-ümse-, gör-üş-…
“-ki” eki: Benimki/ Seninki →1 Şekli var “-meli” eki: Gelmeli/Çalışmalı →2 şekli var » af+etmek=affetmek » duvar+saat=duvar saati
“-de” eki: Evde, Okulda, İşte, Sokakta →4 şekli var
» hanım+el=hanımeli » çıt+kırıl-=çıtkırıldım
Haber + leş- Haberleş(mek) » Pazar+ertesi= pazartesi » yüz+bilmek=yüzebilmek
“-dı” Eki: Anladı, Geldi, Yordu, Üzdü, Baktı, Bitti, Unuttu, Küstü →8 şekli var İsim Kökü İsimden Fiil
Yapan Yapım Eki FİİL GÖVDESİ  Ayrı yazılan birleşik sözcükler de vardır. Birleşik sözcüklerin
4-Ekler tek ünlü (» “-e” eki Biz+e) veya tek ünsüzden (»“-ş” eki Anla+ş) oluşabilir. bitişik yazılması gerekmez.
» baş-la-, yaş-a-, dar-al-, yön-el-, şaka-laş-, önem-se-…
5-Türkçede soru eki “mi?” dışında bütün ekler eklendiği kelimeye bitişik yazılır. Not: Bir kelimeye ne kadar yapım eki eklenmişse o kadar
6-Birkaç istisna dışında yapım ekleri çekim eklerinden önce gelir. gövdesi vardır.
İki çeşit ek vardır: » açık+yeşil=açık yeşil » meyve+su=meyve suyu
1-ÇEKİM EKLERİ: Kelimelerin cümle oluşturmasını sağlayan eklerdir. » duvar+saat=duvar saati » su+börek=su böreği
GÖZ + LÜK + ÇÜ
2- YAPIM EKLERİ: Eklendiği sözcüğün anlamını ve yapısını değiştiren eklerdir. KÖK Yapım Eki Yapım Eki » alt+yazı= alt yazı » dil+bilgi= dil bilgisi
NOT: Ekler ve çeşitleri ile ilgili daha detaylı bilgi için arka sayfayı inceleyiniz. İSİM GÖVDESİ  Birleşik sözcüklerin yazımı için “YAZIM KURALLARI”
İSİM GÖVDESİ konusunu inceleyiniz.
www.turkcetest.com
SÖZCÜK (KELİME) YAPISI Sayfa: 2

EKLER
□ 1-ÇEKİM EKLERİ □ 2-YAPIM EKLERİ
Cümle içinde kelimelerin diğer kelimelerle anlam bağı kurmasını sağlayan eklerdir. Bu ekler olmadan cümle kurulamaz. Çekim ekleri iki Eklendiği sözcüğün anlamını, yapısını ve türünü değiştiren, yani yeni
gruba ayrılır: sözcük türeten eklerdir. Bu eklerin eklendiği kökler gövdeye dönüşür.
□ I- İSİM ÇEKİM EKLERİ □ II- FİİL ÇEKİM EKLERİ Yapım eki alan kelimelere türemiş sözcük denir. Yapım ekleri dörde ayrılır:

□ A-HÂL (DURUM) EKLERİ: İsmin 5 hâlini gösteren eklerdir. □ A-KİP EKLERİ: Şahıs ekleri ile birlikte fiil kök ya da gövdelerine □ 1-İSİMDEN İSİM YAPAN YAPIM EKLERİ: İsim kök ya da gövdelerine
eklenerek onları çekimli fiile dönüştüren eklerdir. İki gruba ayrılır: eklenip yeni isim gövdesi türeten yapım ekleridir.
a.Haber (Bildirme) Kipleri: Zaman anlamı veren kiplerdir. »Zeytinlik, liseli, tuzsuz, işçi, Türkçe, yurttaş, fısıltı, akşamki, üçer, birinci,
çocuksu, acımsı, sarımtırak, sabahleyin, başak, insancıl…

»Ev – li Evli »Bir - inci Birinci


İsim İsimden İsim İSİM GÖVDESİ İsim İsimden İsim İSİM GÖVDESİ
Kökü Yapan Yapım Eki Kökü Yapan Yapım Eki
□ 2-İSİMDEN FİİL YAPAN YAPIM EKLERİ: İsim kök ya da gövdelerine
(Bu ekleri daha detaylı incelemek için “İSİMLER” konusuna göz eklenip onları fiil gövdesine dönüştüren yapım ekleridir.
atınız.) b.Dilek Kipi Ekleri: Kesin bir zaman anlamı taşımayan kiplerdir. » başla(mak), güzelleş(mek), umutlan(mak), azal(mak), doğrul(mak),
□ B-İYELİK(SAHİPLİK/AİTLİK)EKLERİ: Bir ismin altı şahıstan yaşa(mak), morar(mak), karar(mak), susa(mak), azımsa(mak), benimse(mek) …
(Ben,sen,o / Biz,siz,onlar)hangisine ait olduğunu gösteren eklerdir.

»Dalga – lan- Dalgalan(mak) »Diş - le- Dişle(mek)


İsim İsimden Fiil FİİL GÖVDESİ İsim İsimden Fiil FİİL GÖVDESİ
Gövdesi Yapan Yapım Eki Kökü Yapan Yapım Eki
□ 3-FİİLDEN FİİL YAPAN YAPIM EKLERİ: Fiil kök ya da gövdelerine
□ B-ŞAHIS EKLERİ: İş, oluş ya da durumun (fiilin) altı şahıstan
eklenip yeni fiil gövdeleri türeten yapım ekleridir.
(Ben, Sen, O / Biz, Siz, Onlar) hangisi tarafından yapıldığını gösteren
»Güldür(mek), yırtıl(mak), övün(mek), doyur(mak), anlaş(mak), üşüt(mek) …
eklerdir. Eklendiği kiplere göre dört grup şahıs eki vardır

□ C- ÇOĞUL EKİ “-ler / -lar”: Çokluk, benzerlik, abartma,


millet, aile vb. anlamlar taşır. »Uç – (u)r- Uçur(mak) »Bul - uş- Buluş(mak)
Fiil Fiilden Fiil FİİL GÖVDESİ Fiil Fiilden Fiil FİİL GÖVDESİ
»Türkler çok çalışkandır. / Çinliler kısa boyludur. → Millet Anlamı Kökü Yapan Yapım Eki Kökü Yapan Yapım Eki
»Dükkânlar kapalıydı. / Ödevlerini bitirmiş. → Çokluk Anlam □ 4-FİİLDEN İSİM YAPAN YAPIM EKLERİ: Fiil kök ya da gövdelerine
»Ayşeler gelmedi. / Annemler selam söyledi → Aile anlamı eklenip onları isim gövdesine dönüştüren yapım ekleridir.
□ D- İLGİ (TAMLAYAN) EKİ “-ın / -in”: İsim tamlamalarında »Umursama, gülmek, bakış, uçurum, açı, yarık, sevgi, korkak, yetişkin, ekin,
tamlayanla tamlanan arasında ilgi kurar. Birinci şahsı “-im” çalışkan, utangaç, sıkıntı, umut, gelenek, yakıcı …
şeklindedir.
»Evin kapısı »Benim sesim »Kapının kolu » Bizim evimiz  E-
EŞİTLİK EKİ “-ce/-ca”: “Kadar, gibi, göre, bakımından,
»Yaz – ı Yazı »Dur - ak Durak
tarafından” anlamları katar. Fiil Fiilden İsim İSİM GÖVDESİ Fiil Fiilden İsim İSİM GÖVDESİ
»Yaşça en büyük oydu. (Bakımından) Kökü Yapan Yapım Eki Kökü Yapan Yapım Eki
»Yüzlerce fidan dikildi. (Kadar) NOT: Fiil Çekim Eklerini daha detaylı incelemek için “FİİLLER”
konusuna göz atınız.
»Sizce bu nasıl olmuş? (Göre)
www.turkcetest.com
SES BİLGİSİ Sayfa: 1

TEMEL KAVRAMLAR
Dil: İnsanların duygu, düşünce ve dileklerini anlatmak için kullandıkları işaretlerin tümüne denir. Türkçe Ural-Altay dil grubunun Altay kolundandır ve eklemeli dillerin sondan eklemeli grubuna girer.
Alfabe: Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir. Şu anda kullandığımız alfabe 29 harften oluşur ve Latin Alfabesinin dilimize uyarlanmış şeklidir.
Türkler günümüze kadar dört farklı alfabe kullanmışlardır
1- GÖKTÜRK ALFABESİ
2- UYGUR ALFABESİ
3- ARAP ALFABESİ
4- LATİN ALFABESİ
Harf: Sesin yazıdaki karşılığıdır.
Ses: Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime ses denir. İnsan ve hayvan sesi arasındaki temel fark, insanların sesi bir kalıba dönüştürebilmesidir. Ses, dili oluşturan en küçük birimdir. Her
dilde diğer dillerde de olan sesler olabileceği gibi, kendine ait farklı sesler de olabilir. Ses değişmez. Bazı sesler zamanla yok olabilir ya da yeni sesler eklenebilir.
Hece: Ağzın bir hareketiyle çıkan sese denir. Ünlüler olmadan hece kurulamaz. Sözcükteki hece sayısı ile ünlü sayısı eşittir.
□ ÜNLÜLERİN (SESLİLERİN) ÖZELLİKLERİ □ ÜNSÜZLERLERİN (SESSİZLERİN) ÖZELLİKLERİ
Ünlü (Sesli/Vokal): Ses yolunda hiçbir engele uğramadan oluşan, yalnız başına söylenebilen seslere Ünsüz (Sessiz/Konsonant): Ses yolunda bir engele uğrayarak oluşan, yalnız başına söylenemeyen seslere
denir. denir.
Türkçede sekiz ünlü vardır: Türkçede yirmi bir ünsüz vardır:
A, E, I, İ, O, Ö, U, Ü B, C, Ç, D, F, G, Ğ, H, J, K, L, M, N, P, R, S, Ş, T, V, Y, Z
Ünlülerin özellikleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir: Ünsüzlerin özellikleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:
DÜZ YUVARLAK SERT YUMUŞAK
Geniş Dar Geniş Dar SÜREKLİ f, h, s, ş ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
KALIN a ı o u SÜREKSİZ p, ç, t, k b, c, d, g
İNCE e i ö ü (FıSTıKÇı ŞaHaP) (GeVeZe JaNDaRMa BaCaYa eĞiL)

1)SESİN ÇIKIŞ YERİ VE DİLİN DURUMUNA GÖRE: 1)SESİN ÇIKIŞ BİÇİMİNE GÖRE:
A-KALIN ÜNLÜLER →A, I, O, U A-SÜREKLİ SESSİZLER: Bir ünlü yardımı olmaksızın söylendiğinde tek nefeste uzun süre söylenebilen
Ağzın arka kısmında oluşan ünlülerdir. Bu ünlüler oluşurken dil geriye doğru çekilir. ünsüzlerdir.
F, H, S, Ş, Ğ, J, L, M, N, R, V, Y, Z
B-İNCE ÜNLÜLER→ E, İ, Ö, Ü
B-SÜREKSİZ SESSİZLER: Bir ünlü yardımı olmaksızın söylendiğinde aniden kesilen, uzatılamayan
Ağzın ön kısmında oluşan ünlülerdir. Bu ünlüler oluşurken dil ileriye doğru itilir.
ünsüzlerdir.
2)DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE: P, Ç, T, K, B, C, D, G
A-DÜZ ÜNLÜLER: →A, E, I, İ
Söylenişi sırasında dudakların yana doğru genişlediği ünlülerdir. 2)SESİN TİTREŞİMLERİNE GÖRE:
B-YUVARLAK ÜNLÜLER: →O, Ö, U, Ü A-SERT SESSİZLER: Söylenişi sırasında ses tellerinin titreşmediği ünsüzlerdir.
Söylenişi sırasında dudakların yuvarlak bir şekil aldığı ünlülerdir. F, S, T, K, Ç, Ş, H, P
Sert Ünsüzler basit şekilde “FISTIKÇI ŞAHAP” biçiminde ezberlenebilir.
3)AĞZIN(ÇENENİN) AÇIKLIĞINA GÖRE:
A-GENİŞ ÜNLÜLER:→ A, E, Ö, Ö B-YUMUŞAK SESSİZLER: Söylenişi sırasında ses tellerinin titreştiği ünsüzlerdir.
Söylenişi sırasında alt çenenin açık ve ağız boşluğunun geniş olduğu ünlülerdir. G, V, Z, J, N, D, R, M, B, C, Y, Ğ, L
B-DAR ÜNLÜLER: → I, İ, U, Ü Yumuşak Ünsüzler basit şekilde “GEVEZE JANDARMA BACAYA EĞİL” biçiminde ezberlenebilir.
Söylenişi sırasında alt çenenin az açık ve ağız boşluğunun dar olduğu ünlülerdir. 

www.turkcetest.com
SES BİLGİSİ Sayfa: 2
ÜNLÜLERLE (SESLİLERLE) İLGİLİ SES OLAYLARI ÜNSÜZLERLE (SESSİZLERLE) İLGİLİ SES OLAYLARI
□ 1. BÜYÜK ÜNLÜ (Kalınlık-İncelik) UYUMU: Türkçe asıllı bir sözcükte ilk hecedeki ünlü kalınsa (a, ı, o, u) □ 1. ÜNSÜZ YUMUŞAMASI: “p, ç, t, k” sert ünsüzleriyle biten sözcüklere ünlü ile başlayan bir ek
diğer hecelerdeki ünlüler de kalın, ilk hecedeki ünlü ince (e, i, ö ü) ise diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur. getirildiğinde bu sesler yumuşar ve “b, c, d, g, ğ” seslerine dönüşür.
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU  A,I,O,U→ A,I,O,U  E,İ,Ö,Ü →E,İ,Ö,Ü ÜNSÜZ YUMUŞAMASI  p, ç, t, k + ünlü ile başlayan bir ek
      
» Arkadaşlık, konuklar » adım, ayak, boyunduruk, burun, dalga, dudak, kırlangıç vb… b, c, d, g/ğ
K K K K K K K » Yargıç+ı →yargıcı, dolap+ı →dolabı, tabak+a →tabağa, ağaç+ı →ağacı, kitap+ın →kitabın…
» Ölümsüz evimiz » beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük vb… Tek heceli sözcüklerin çoğunda yumuşama olmaz:
İ İ İ İ İ İ » iç+im →içim, kök+ü →kökü, suç+u →suçu, ek+i →eki, ilk+i →ilki, saç+ı→saçı (Yumuşama yok)
Büyük Ünlü Uyumunun Özellikleri: » dip+i →dibi, borç+u →borcu, yurt+un →yurdun, ak+ar- →ağar(mak) (Yumuşama var)
Bu kural dünya dilleri içinde yalnızca Türkçede vardır. Özel adların yazımında yumuşama olmaz. Ancak söylenişi sırasında yumuşama olur:
Tek Heceli Sözcüklerde: » Beş, kuş, yaz, at, süt, ot, kin, kan, can, on, vb… » Gölcük+ün→Gölcük’ün (Yazılır)Gölcüğün(Okunur), Ahmet+i→Ahmet’i (Yazılır)Ahmedi(Okunur)
ARANMAZ Birleşik Kelimelerde: » Açıkgöz, bilgisayar, yavruağzı, Safranbolu, çekyat, hanımeli vb… Yabancı kökenli bazı alıntı sözcüklerde yumuşama olmaz: » millete, hukukun, devletin…
Yabancı Dillerden Alıntı Kelimelerde: Ahenk, televizyon, viraj, jinekolog, badem, ceylan vb… Sözcük sonlarındaki yapım ve çatı eki “-t” ünlülerle karşılaşınca yumuşama olmaz:
»Konut-u, taşıt-a, fırlat-ır
 “elma, kardeş, anne, hangi, inanmak, şişman, dahi” Türkçe olmasına rağmen bu kurala uymaz.
”-yor, -ken, -leyin, -mtrak, -ki,-gil” ekleri bu kuralı bozabilir: geliyor, koşarken, akşamki, sabahleyin, □ 2. ÜNSÜZ BENZEŞMESİ (Sertleşmesi): Bir sözcük “f, s, t, k, ç, ş, h, p” sert ünsüzlerinden biri ile
yeşilimtırak, meslektaş, halamgil… biter ve bu sözcük “c, d, g,” yumuşak ünsüzlerinden biriyle başlayan ek alırsa ekin başındaki “c, d, g”
yumuşak ünsüzleri “ç, t, k” sert ünsüzlerine dönüşür.
 2. KÜÇÜK ÜNLÜ (Düzlük-Yuvarlaklık) UYUMU: İlk hecesinde (a, e, ı, i) olan bir sözcüğün sonraki hecele- ÜNSÜZ BENZEŞMESİ f, s, t, k, ç, ş, h, p + c, d, g
rinde de (a, e, ı, i), ilk hecesinde (o, ö, u, ü) olan bir sözcüğün sonraki hecelerinde ya (u,ü) ya da (a,e) bulunur.   
ç, t, k
KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU  A,E,I,İ→ A,E,I,İ  O,Ö,U,Ü →U,Ü/A,E » Kitap+da→Kitapta, ses+den→Sesten, gümüş+den→gümüşten, hafif+ce→hafifçe, 1970+de→1970’te
»Adam, gece, yazı, elçi, ışık, bilgi, oğul, kömür, konak, börek, duvar, güzel □ 3. ÜNSÜZ DÜŞMESİ:  “k” ünsüzü ile biten sıfatlara, küçültme eki “-cik, -cek” ya da “-l” yapım
 Büyük ünlü uyumuna uymayan sözcükler küçük ünlü uyumuna da uymaz. eki getirildiğinde kelimenin sonundaki “k” sesi düşer.
Türkçe sözcüklerde “o, ö” ünlüleri “-yor” eki dışında sadece ilk hecede bulunur. Bir kelimenin diğer » Küçük + cük →küçücük » yüksek + l + mak →yükselmek » ad + daş →adaş » sıcak + cık →sıcacık »
hecelerinde bu ünlüler var ise o sözcük Türkçe değildir: » horoz, doktor, radyo, balo… Büyük + cek →büyücek » Alçak + l + mak →alçalmak » ufak + l + mak →ufalmak
□ 3. ÜNLÜ (HECE) DÜŞMESİ: Türkçede ünlü düşmesi üç şekilde olur:  Bazı birleşik sözcüklerin oluşumunda da ünsüz düşmesi meydana gelir:
»Üst + teğmen → üsteğmen »ast + subay →astsubay » ad + daş →adaş
1- İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcükler ünlü ile başlayan ek aldığında ikinci hecesindeki dar
ünlü düşer: » Ağız + ı →ağzı, beyin + i →beyni, karın + ım →karnım, alın + ı →alnı, gönül + ün →gönlün □ 4. ÜNSÜZ TÜREMESİ: Ünsüzle biten tek heceli bazı yabancı kökenli sözcükler ünlü ile başlayan ek
2- Bazı birleşik sözcüklerde birinci sözcüğün ikinci hecesindeki ünlü düşer: »Ne+asıl→nasıl, Ne+için→niçin, alınca ünlü türemesi meydana gelir:
kayıp + olmak →kaybolmak, kahve + altı →kahvaltı, Pazar + ertesi →pazartesi » Sır + ı →Sırrı » Red + i →reddi » His + i →hissi
3- Türetilen bazı sözcüklerde de ünlü düşmesi olur: »kıvır + ık →kıvrık, devir +ik →devrik,  “etmek”, “olmak”, “eylemek” yardımcı fiilleriyle birleşik fiil oluştururken bazı sözcüklerde ünsüz
koku+la→kokla(mak), sızı + la →sızla(mak), sarı + ar →sarar(mak), çevir + il →çevril(mek), devir +im →devrim türemesi meydana gelir. Ünsüz türemesi meydana gelen birleşik fiil bitişik yazılır.
» Zan + etmek →zannetmek » his + etmek →hissetmek » af + eylemek →affeylemek
□ 4. ÜNLÜ TÜREMESİ: Sözcüğün asıl biçiminde olmadığı hâlde sözcüğe “-cık” eki eklendiğinde veya □ 5. N-B ÇATIŞMASI: Türkçede özel ve birleşik sözcükler dışında “n” ve “b” ünsüzleri yan yana
sözcük pekiştirildiğinde sözcüğe yeni bir ünlü eklenmesine denir. Türkçede ünlü türemesi iki şekilde olur: gelmez. Böyle durumlarda “n” sesi “m” ünsüzüne dönüşür.
1- Küçültme eki (-cık) alan bazı sözcüklerde: » az + cık →azıcık, genç + cik →gencecik, dar + a →daracık » Penbe →pembe »Çarşanba →Çarşamba » Sünbül →Sümbül
2- Pekiştirme yapılan bazı sözcüklerde: »sağlam →sapasağlam, gündüz →güpegündüz, yalnız →yapayalnız Not: Özel ve birleşik sözcüklerde bu değişiklik olmaz: İstanbul, Safranbolu, onbaşı, binbaşı, sonbahar…
□ 5. ÜNLÜ DARALMASI: Düz-geniş ünlüler “a veya e” sesiyle biten fiillere “-yor” eki getirildiğin-de geniş ünlü □ 6. KAYNAŞTIRMA HARFLERİ: Ünlüyle biten biz sözcük veya ekten sonra ünlü ile başlayan bir ek
daralır “ı, i, u, ü” seslerinden birine dönüşür. getirildiğinde iki ünlü yan yana gelemeyeceği için araya “y, ş, s, n” ünsüzlerinden biri girer. Bu ses
»Başla + yor → başlıyor, söyle + yor → söylüyor, de + yor → diyor, ye + yor → yiyor olayına kaynaştırma, bu harflere de kaynaştırma harfleri ya da yardımcı ses denir.
Tek heceli bazı sözcüklerde kaynaştırma ünsüzü “y” daralmaya sebep olabilir:  “n ve s” kaynaştırma harfleri belirtili isim tamlamalarında görülür: » o+n+un düşünce+s+i
» de– y– en → diyen, ye- y- en →yiyen, ne + y + e →niye  “y” kaynaştırma harfi: » su + y + u » oku + y + acak »tepe + y + e
 “ş” kaynaştırma harfi üleştirme bildiren sözcüklerde görülür: » iki + ş + er » yedi + ş + er Not:
□ 6. ULAMA: Ünsüzle biten bir sözcükten sonra ünlü ile başlayan bir sözcük geldiğinde iki kelime birleşik gibi “y” ünsüzü “ile, idi, imiş, ise” gibi sözcükler ünlü ile biten bir sözcüğe bitişik yazıldıklarında, “n”
okunur. Ulama yalnızca okunuşta gerçekleşir yazıda gösterilmez. ünsüzü ise ünlü ile biten zamirlerden sonra hâl eki geldiğinde iki ünlü yan yana gelmediği hâlde araya
»Bakkaldan üç ekmek aldım. »Sessiz olun! »Örümcek adam »Elbisenin ütüsü »Geniş ova girebilir: »silgi ile silgiyle, hasta idi hastaydı, kısa imiş kısaymış, bitti ise bittiyse
Aralarında noktalama işareti bulunan sözcüklerde ulama yapılmaz: »Portakal, ağaçta yetişir. (Ulama) » Bu + dan → bundan, şu + u →şunu, O + da →onda, hepsi + de hepsinde, kimi + den kiminden…

www.turkcetest.com
SÖZCÜK (KELİME) TÜRLERİ Sayfa: 1
Kelime (Sözcük): Anlamlı ya da görevli ses birliklerine kelime denir. Bütün sözcüklerin anlamı yoktur. Bazı sözcükler kendi anlamı yokken cümle içinde anlam ifade edebilir. Bazıları ise belli belirsiz bir anlam katar.
Sözcükler, cümlede değişik görevler üstlenir. Sözcüklerin üstlendiği bu görevler, onların türünü belirler. Bir sözcüğün türünü belirlemek için sözcüğün cümle içindeki kullanımını görmek gerekir. Çünkü Türkçede
bazı sözcükler, cümledeki kullanımına göre tür olarak değişkenlik gösterir. Örneğin “güzel” sözcüğünü ele alalım:
» Yeni evini güzel tablolarla süsledi. “güzel” sözcüğü bu cümlede isim olan “tablo” sözcüğünü nitelediğinden, sıfattır (Önad)
» Öğretmenimiz törende güzel konuştu. ”güzel” sözcüğü bu cümlede eylem olan “konuşmak” sözcüğünü belirttiğinden zarftır (Belirteç)
» Çeşme başında bir güzel, kovasını dolduruyordu.  Bu cümlede ise “güzel” sözcüğü bir varlığı karşıladığından yani “kız” kelimesi yerine kullanıldığından isimdir (Ad)
Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü gibi, “güzel” sözcüğü, farklı cümlelerde farklı görevlerde kullanılabilmektedir. Bu farklı kullanımlar sonucunda sözcük türleri ortaya çıkar.
Türkçede sözcükler tür bakımından sekize, bu sekiz tür de kendi içinde iki ana gruba ayrılır:
KELİME (SÖZCÜK) TÜRLERİ
İSİM SOYLU SÖZCÜKLER FİİLLER
“-mak/-mek” mastar eki alamayan sözcüklerdir. “-mak/-mek” mastar eki alabilen sözcüklerdir.

1. İsim(Ad) 2. Zamir(Adıl) 3. Sıfat(Önad) 4. Zarf(Belirteç) 5. Edat(İlgeç) 6. Bağlaç 7. Ünlem 8. Eylem (Fiil)


“Ad soylu sözcükler”le “eylemler”in farkını bilmek, sözcük türlerinin anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır. Yukarıda verilen sekiz kelime türünü “BÜFESİZZ” biçiminde kodlayabiliriz.

B Ü F E S İ Z Z
BAĞLAÇ ÜNLEM FİİL EDAT SIFAT İSİM ZAMİR ZARF
(Eylem) (İlgeç) (Önad) (Ad) (Zarf) (Belirteç)
-MAK / -MEK -MAK / -MEK -MAK / -MEK -MAK / -MEK -MAK / -MEK -MAK / -MEK -MAK / -MEK -MAK / -MEK
Yalnız başına anlamı “Sevinç, korku, üzün- Varlıkların yaptıkları Yalnız başına anlamı Bir ismin önüne Varlıkları ve kavram- Cümle içinde isimle- Fiillerin anlamını yer,
olmayan, eş görevli söz- tü, acı, şaşma, öfke, işleri, hareketleri, olmadığı halde kullanıl- gelerek onun niteliğini ları karşılayan sözcükle- rin yerini geçici olarak durum, zaman ve miktar
cükleri, kelime gruplarını pişmanlık, beğenme” onlarla ilgili durumları dığı cümlelere anlam veya niceliğini belirten re isim ya da ad denir. tutan kelimelere zamir yönünden; sıfatların ve
ya da cümleleri birbirine gibi duyguları anlatma- ve oluşları bildiren katan ve kavramlar ara- kelimelere sıfat denir. »Türkçe ya da adıl denir. zarfların anlamını ise
bağlamaya yarayan, bun- ya yarayan ya da bir sözcüklere fiil denir. sında çeşitli anlam iliş- Kısaca varlıkların Özel, Tekil, Somut A.KELİME HALİNDE: azlık-çokluk yönünden
lar arasında anlam ve doğa sesini yansıtan Kök hâlindeki fillere kileri kurmaya yarayan özellikleridir. »Hayaller a-Kişi Zamirleri: tamamlayan kelimelere
biçim bakımından bağlan- sözcüklere ünlem denir. “mastar fiil” denir. sözcüklere edat ya da A.NİTELEME SIFATLARI: Cins, Çoğul, Soyut »Ben, Sen, O; zarf ya da belirteç denir.
tı kuran sözcükleridir. Ünlemler anlamsız Yazılışı Okunuşu ilgeç denir. “Nasıl?” sorusuna »Cesaret »Biz, Siz, Onlar 1. DURUM ZARFLARI:
Cins, Tekil, Soyut Fiile sor  Nasıl?
Başlıca bağlaçlar: fakat, sözcüklerdir; kullanıl- »Al-  Almak Başlıca edatlar: gibi, cevap veren sıfatlardır. b-İşaret Zamirleri:
»Millet
çünkü, ama, ve, ;hem… dıkları yere ve duruma »Koş-  Koşmak kadar, için; ile, yalnız, »Kırmızı araba »Bu, Şu, O; »Şık giyin, güzel görün.
Nasıl araba? Cins, Topluluk, Somut
hem, ne…. ne, ya… ya; göre anlam kazanırlar: Kip ve kişi eki alan ancak; -e kadar, -e »Bunlar, Şunlar, Onlar 2.ZAMAN ZARFLARI:
İsim soylu sözcülerden
ile, ancak, yalnız; de, ki »Aaa, yeter artık! fillere çekimli fiil denir. doğru, -den beri, -e dek B.BELİRTME SIFATLARI yalnızca isimler ve zamirler
c-Belgisiz Zamirler: Fiile sor  Ne zaman?
»Ferhat ile Şirin Bıkma ÇEKİMLİ FİİL »Ali kadar zekidir. a-İşaret Sıfatları: »Herkes,Kimse,Kimisi, »Dün gitti bugün geldi.
“Hâl Ekleri”ni alabilirler.
Kelimeleri bağlıyor »Aaa, o da gelmiş! Eşitlik anlamı »Bu ev »Öbür adam Biri, Çoğu, Hepsi, Şey… 3. YER YÖN ZARFLARI:
»Bir kız ve iki adam Şaşırma »Tilki gibi kurnazmış. HÂL (Durum) EKLERİ
b-Belgisiz Sıfatlar: d-Soru Zamirleri: Fiile sor  Nereye?
Kelime gruplarını bağlıyor »Of ya, elektrik gitti! Benzetme anlamı 1. Yalın Hâl:
»Çalış + acak + sınız »Her an »Bazı gün »Ne, Kaç, Kim, Nere, »Geri dön! İleri marş!
»Çok çalıştı ama olmadı. Üzülme »Başarmak için çalıştı. »Okul Biz
»Başar + malı + yım c-Sayı Sıfatları: Kimi, Neden, Hangisi… 4. MİKTAR ZARFLARI:
Cümleleri bağlamış »Eee! Sonra ne oldu? Amaç-Sonuç anlamı 2. Belirtme (-i) Hâli
»İki ay »Üçer dilim B.EK HALİNDE: Fiil,Sıfat,ZarfNe kadar?
Bağlaçlar cümleye Merak KİP EKLERİ »Araba ile gidelim. »Okulu Bizi
»3. ay »Yarım maaş 3. Yönelme (-e) Hâli: a-İlgi Zamirleri: »En küçük kız çok güldü.
güçlü bir anlam katmaz. »Şşt! Bakar mısın? Vasıta/Araç anlamı
d-Soru Sıfatları: »Okula Bize »Onunki çok güzeldi.
Bu nedenle cümleden Seslenme »Ali kadar zekidir. 5. SORU ZARFLARI:
»Kaç yıl? »Ne zaman? 4. Bulunma (-de) Hâli: »Benimki nasıl?
çıkarıldığında anlam »Tak tak! “Kim o?” Eşitlik anlamı »Ne diyor?
Doğa sesi Sıfatlar daima bir »Okulda Bizde b-İyelik Zamirleri:
bozulmaz fakat anlamda »Dünden beri susuyor »Nasıl görünüyorum?
Zaman anlamı ismin önünde kullanılır. 5. Ayrılma (-den) Hâli: »Evim, Evin, Evi
daralma olabilir. »Ne kadar ödedin?
»Okuldan Bizden »Evimiz, Eviniz, Evleri

www.turkcetest.com
Daha fazla içerik, meteryal, deneme, afiş ve görseller için sayfamızı takip edebilirsiniz.

www.turkcetest.com
İSİMLER (ADLAR) Sayfa: 1
Varlıkları ve kavramları karşılayan sözcüklere isim denir. İsimler üç grupta incelenir.
□ A) VARLIKLARA VERİLİŞİNE GÖRE İSİMLER □ B) VARLIKLARIN SAYISINA GÖRE İSİMLER □ C) VARLIKLARIN NİTELİĞİNE GÖRE İSİMLER
□ 1-CİNS İSİM (TÜR İSMİ): Aynı cinsten varlıkları karşılayan isimlerdir. □ 1-TEKİL İSİM: Sayıca tek varlığı karşılayan çoğul eki
- “ □ 1-SOMUT İSİM: Beş duyu organından (dil, göz, kulak,
Cins isimler cümle başında olmadığı sürece küçük harfle yazılır. ler/-lar” almamış isimlerdir. burun ve deri) en az biriyle algıladığımız varlık ya da
»Masa, bardak, kâğıt, taş, yol, ağaç, ırmak, kitap, dergi, yaprak, ev, kavramları karşılayan isimledir.
çocuk, su, sıra, hayal, düşünce, sıla, özlem, taraf, ceza… BEŞ DUYU ORGANI
□ 2-ÖZEL İSİM: Doğada eşi benzeri bulunmayan, kendisinden yalnızca » Kitap kuş kalem Göz Kulak Burun Dil Deri
bir tane olan varlıkların isimlerine denir. » Yol, araba, rüzgar, fısıltı, Türk, saat, fikir, ağaç, bulut, sevgi,
mevsim, defter, dergi… Görme Duyma Koklama Tatma Dokunma
ÖZEL İSİM GRUBUNA GİREN İSİMLER »ses (duyma) »sıcak (dokunma)
İnsan Ad ve Soyadları: Ahmet, Hasan, Ayşe… □ 2-ÇOĞUL İSİM: “-ler / -lar” çoğul eki alarak birden fazla »acı(tatma) »bulut(görme)
İl, İlçe, Köy, Kasaba Adları Adana, Saimbeyli, Yeniköy... varlığı karşılayan isimlerdir. »parfüm(koklama) »hava(dokunma)
Hayvan Adları Sarıkız, Boncuk, Tekir... »elma(dokunma, tatma, görme) »masa (dokunma)
Ülke, Bölge, Şehir, İlçe, Türkiye, Karadeniz Bölgesi, Karabük, »çorba(dokunma, tatma, görme, koklama)
Semt, Kasaba, Köy, Safranbolu, Aksaray, Yortan, Şirinköy,
Mahalle, Cadde, Bulvar, Kiraz Mahallesi, Atatürk Caddesi, » Kitaplar kuşlar kalemler Not: Somut anlamlı bir sözcük, anlam genişlemesi
Sokak Adları Cumhuriyet Bulvarı, Aydın Sokak… yoluyla soyut anlam kazanabilir. Buna soyutlama denir.
Kitap, Gazete, Dergi Çalıkuşu, Resmi Gazete, Türk Dili » Yollar, arabalar, rüzgârlar, fısıltılar, Türkler, saatler, fikirler, »Ağacın gölgesinde dinlendik. (Somut)
İsimleri Dergisi… ağaçlar, bulutlar, sevgiler, mevsimler, defterler, dergiler…
»O, her zaman babasının gölgesinde kaldı. (Soyut)
Din, Mezhep, Tarikat □ 3-TOPLULUK İSMİ: Çoğul eki almadığı halde birden fazla
İslamiyet, Hanefilik, Mevlevilik...
İsimleri varlığı karşılayan isimlerdir. □ 2-SOYUT İSİM: Duyu organlarıyla algılanamayan,
Dil ve Millet İsimleri Türk, Arap; Türkçe, Arapça... varlığını zihin yoluyla bulduğumuz kavramları karşılayan
Gezegen, yıldız, gök Samanyolu Galaksisi, Güneş, Dünya, isimlerdir.
cisimleri adları Halley Kuyruklu Yıldızı…
Asya, Büyük Okyanus, Karadeniz, Van »Rüya, hayal, sevinç, akıl, sevgi, saygı, iyilik, keder, üzüntü,
Kıta, okyanus, deniz, göl, » Ordu sürü koro ruh, gurur, vicdan, insanlık, kin, melek, cin, adalet, saygı,
Gölü, Kızılırmak, İstanbul Boğazı,
akarsu, boğaz; geçit; dağ, bilgi, sevap…
Zigana Geçidi, Ağrı Dağı, Keltepe,
tepe, ova, yayla adları:
Çukurova, Anzer Yaylası…
Milli Eğitim Bakanlığı, Karabük Bir kelimenin soyut olması var olmadığı anlamına
Kurum Ve Kuruluş İsimleri gelmez. Soyutluk kavramın beş duyu organı tarafından
Üniversitesi…
Ankara Kalesi, Fatih Köprüsü, » demet orman takım algılanamaması ile ilgilidir.
Yapı, Yapıt İsimleri
Efes Harabeleri...
» Buket, halk, kurul, komisyon, meclis, komite, millet,
Özel isimlerin ilk harfi her zaman büyük harfle yazılır. heyet, bölük, kurul, aile, sülale…
»Ayşe, Mersin, Türkiye…  Bazı adlar, topluluk adı olarak kullanılabildiği gibi, tekil
 Özel isimlere eklenen çekim ekleri kesme işareti yazılır. ad olarak da kullanılabilir.
»Ayşe’ye, Mersin’in, Türkiye’den… »Bu sınıf çok başarılıdır. (Topluluk ismi)
 Dünya, güneş ve ay kelimeleri terim olarak kullanılıyorsa büyük; »Sınıf, yarın boyanacak. (Tekil isim)
gerçek, mecaz ya da yan anlamlarıyla kullanılıyorsa küçük harfle başlar.
 Topluluk isimleri çoğul eki alabilir.
»Yazın Güneş ışınları Dünya'ya dik gelir.
»Ormanlarımızı korumalıyız.
»Sabahtan beri dünya kadar yer dolaştık.
»Takımlar sahadaki yerlerini aldı.
»Yazın sürüleri yaylaya çıkarırız.
www.turkcetest.com
İSİMLER (ADLAR) Sayfa: 2
□ İSİM TAMLAMALARI □ İSMİN HÂLLERİ (Hâl Ekleri)
En az iki ismin bir araya gelerek bir söz grubu oluşturmasıdır. Tamlamalarda birinci sözcüğe tamlayan, ikinci sözcüğe tamlanan denir. İsim ya da zamirlere eklenerek onların yüklemle ya da diğer
 İsim tamlamalarında tamlamayı oluşturan kelimeler arasında her zaman “ait olma” ya da “parça bütün” ilgisi vardır. sözcük-lerle ilgisini sağlayan eklere hâl ekleri denir. İsmin hâlleri
» Kapının kolu (Kol kapının parçasıdır.) şunlardır:
Ad tamlamalarında tamlayan veya tamlanan sıfatla nitelenebilir. Tamlananın arasına sözcükler, söz öbekleri girebilir: □ A-YALIN HÂL: İsmin hiçbir hâl eki almamış halidir.
» Çalışkan öğrencilerin notları »Karadeniz'in köpüklü dalgaları »İstanbul'un insanları canından bezdiren sorunları »Okul, kitap, saygı, ağaç, dünya, düşünce…
Dört çeşit isim tamlaması vardır: »Bilgisayar yarın tamir edilecek.
□ 1-BELİRTİLİ İSİM TAMLAMALARI: Tamlayanın ilgi eki (-ın/in) tamlananın iyelik eki (-ı/-i) aldığı tamlamadır. »Sen de bir ağaç dik, dünya yemyeşil olsun!

İlgi Eki İyelik Eki İlgi Eki İyelik Eki İlgi Eki İyelik Eki Yalın hâldeki isim veya zamirler diğer çekim eklerini veya
» Evin kirası Güneşin aydınlığı Adamın boyu yapım eklerini alabilirler.
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan »Okulun, kitaplarım, ağaçları, dünyanın, düşüncesiz…
BELİRTİLİ İSİM BELİRTİLİ İSİM BELİRTİLİ İSİM □ B- BELİRTME(GÖSTERME) HÂLİ: İsmin “-ı, -i, -u, -ü ”
TAMLAMASI TAMLAMASI TAMLAMASI eklerinden birini almış biçimidir.“i hâli” de denilmektedir. Bu ek
»Kapının kolu, Türkçenin önemi, yolun sonu, Ali’nin amcası, arabanın boyası, fırtınanın gücü, bizim köyümüz… eklendiği sözcüğü belirtili nesne yapar.“Neyi? ” sorusu ile bulunabilir.
 Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına başka sözcükler girebilir. »Okulu, kitabı, saygıyı, ağacı, dünyayı, düşünceyi…
"Kerem'in mavi gömleği güzelmiş." cümlesinde araya "mavi" sıfatı girmiştir. »Bu düşünceni kimseye anlattın mı?
"- den" hal eki tamlayanda kullanılan ilgi ekinin yerine geçerek belirtili isim tamlaması kurabilir. »Bahçedeki büyük odunu ikiye ayırdım.
"Resimlerin birini de ben alayım." cümlesindeki "resimlerin birini" sözü belirtili isim tamlamasıdır. Biz bunu "resimlerden birini" □ C- YÖNELME HÂLİ: İsmin “-a, -e” eklerinden birini
biçiminde de söyleyebiliriz. Yani sadece tamlayan eki "-in" yerine, aynı işlevi gören "-den" hâl ekini getirmiş oluyoruz. almış biçimidir.“e hâli” de denilmektedir. “Neye, kime?” soruları ile
□ 2-BELİRTİSİZ İSİM TAMLAMASI: Tamlayanı ek almayan, tamlananı iyelik eki (-ı/-i) alan tamlamadır. bulunabilir. Eklendiği sözcüğü dolaylı tümleç yapar.
İyelik Eki İyelik Eki İyelik Eki »Okula, kitaba, saygıya, ağaca, dünyaya, düşünceye
» Kitap kurdu Göz nuru Türkçe dersi »İstediğin kitapları masaya koydum.
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan »Bahçedeki ağaçlara su verdin mi?
BELİRTİSİZ İSİM BELİRTİSİZ İSİM BELİRTİSİZ İSİM Bu ek “ben ve sen” zamirlerine eklendiğinde zamirlerin
TAMLAMASI TAMLAMASI TAMLAMASI kökünde değişme olur: »Ben+e=Bana »Sen+a=Sana
» Kapı kolu, sokak kapısı, tarla kuşu, çam ağacı, okul müdürü, devlet memuru, sınıf öğretmeni, atasözleri sözlüğü… □ D- BULUNMA HÂLİ: İsmin “-da, -de, -ta, -te” eklerinden birini
□ 3-TAKISIZ İSİM TAMLAMASI: Tamlayanın da tamlananın da ek almadığı isim tamlamasıdır. Bir şeyin neden yapıldığını ya da neye almış biçimidir.“de hâli” de denilir. “Nerede? ” sorusu ile bulunabilir.
benzediğini gösterir. Takısız isim tamlamaları artık sıfat tamlaması kabul ediliyor. Eklendiği sözcüğü dolaylı tümleç yapar.
»Okulda, kitapta, saygıda, ağaçta, dünyada, düşüncede…
» Plastik tabak → Tabak plastikten yapılmış Kâğıt helva → Helva kâğıda benziyor
Tamlayan Tamlanan TamlayanTamlanan
Cümleye yer, durum ya da zaman anlamı katar.
TAKISIZ İSİM TAKISIZ İSİM »Okulda bekliyor. (Yer)
TAMLAMASI TAMLAMASI »Ayakta bekliyor. (Durum)
» Yünden çorap, çelik tencere, ahşap dolap, taş duvar, porselen tabak, kömür göz, inci diş, çelik bilek… »3’te gelecek. (Zaman)
 Takısız isim tamlamaları ile sıfat tamlamalarını karıştırmamak için tamlayan ve tamlanan arasına “-den” eki veya “gibi” edatı konur. □ E- AYRILMA (ÇIKMA) HÂLİ: İsmin “-dan, -den, -tan, -ten”
Anlam bozuluyorsa sıfat tamlaması, bozulmuyorsa takısız isim tamlamasıdır. eklerinden birini almış biçimidir.“den hâli” de denilmektedir.
»Sarı çorap → (Sarıdan çorap/Sarı gibi çorap→Anlamsız=Sıfat Tamlaması) »Altın kalp → (Altın gibi kalp→Anlamlı=Takısız İsim Tamlaması) “Nereden? ” sorusu ile bulunabilir. Eklendiği sözcüğü dolaylı tümleç
»Cam bardak → (Camdan bardak→Anlamlı= Takısız İsim Tamlaması) » Büyük masa(Büyükten /Büyük gibi masa→Anlamsız=Sıfat Tam.) yapar.
□ 4-ZİNCİRLEME İSİM TAMLAMALARI: Tamlayanın ya da tamlananın isim tamlaması olduğu tamlamalardır. »Okuldan, kitaptan, saygıdan, ağaçtan, dünyadan, düşünceden…
BELİRTİSİZ İSİM TAMLAMASI BELİRTİLİ İSİM TAMLAMASI BELİRTİSİZ İSİM TAMLAMASI Cümleye “yer, zaman, karşılaştırma, neden-sonuç ve neden
» Bahçe kapısının anahtarı Murat’ın babasının evrak çantası yapıldığı” gibi anlamlar katar.
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan »Okuldan çıktı. (Yer)
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan »Akşamdan gidelim. (Zaman)
ZİNCİRLEME İSİM TAMLAMASI ZİNCİRLEME İSİM TAMLAMASI »Senden daha iyidir. (Karşılaştırma)
»Çalışmaktan yoruldum. (Neden-Sonuç)
»Dünya kadınlar günü, çocuğun sırt çantası, hava tahmin raporu, Ali'nin kardeşinin günlük harçlığı…
»Kâğıttan uçak yaptık. (Neden yapıldığı)
www.turkcetest.com
ZAMİRLER (ADILLAR) Sayfa: 1
Cümle içinde isimlerin yerini geçici olarak tutan kelimelere zamir denir.
ZAMİRLERİN ÖZELLİKLERİ:
1- Zamirler hâl eklerini alabilir. (Beni, bana, sende, senden, buna, şundan, onlarda, kimi, herkese, nereye, nereden)
2- Zamirler çoğul eki alabilir. (Bunlar, şunlar, bizler, sizler, onlar)
3- Zamirlerin kesin bir anlamı yoktur. Hangi ismin yerini tutuyorsa o ismin anlamını alır. Bu nedenle zamirlerin anlamdan çok görev yönü (isimlerin yerine geçme görevi) ağır basar.
4- İsim tamlamasının bir ögesi olarak kullanılabilir: Onun arkadaşları/ Dostlarımın birkaçı
Zamirler iki grupta incelenir:

□ A-KELİME HALİNDEKİ ZAMİRLER □ B- EK HALİNDEKİ ZAMİRLER


□ 1-KİŞİ ZAMİRLERİ □ 2-İŞARET ZAMİRLERİ □ 3-BELGİSİZ ZAMİRLER □ 4-SORU ZAMİRLERİ □ I-İLGİ ZAMİRLERİ □ II-İYELİK ZAMİRLERİ
İnsan isimlerinin yerini tutan zamirlerdir. İsimlerin yerini işaret yoluyla Hangi ismin yerini tuttuğu Bir ismin yerini soru İsimlerin yerini tutan “-ki” İsimlerin veya isim soylu
tutan zamirlerdir. açıkça belli olmayan zamir- yoluyla tutan zamirlerdir. ekine “ilgi zamiri” ya da “ilgi sözcüklerin sonuna
1. Tekil Şahıs Ben lere belgisiz zamir denir. Başlıca soru zamirleri: eki” veya “aitlik eki” de denir. eklenerek onların altı
Bu Başlıca belgisiz zamirler: » Senin kazağın yeni, benimki şahıstan (Ben, sen, o; biz,
2. Tekil Şahıs Sen Neden? Ne?
eski. siz, onlar) hangisine ait
Şu Herkes Kimse Nereye? Kaç? olduğunu gösteren eklerdir.
3. Tekil Şahıs O Kimisi Biri Hangisi? Nere? » Seninki yeni, benimki eski. “İyelik ekleri” aynı za-
O Birisi Birkaçı (kazak) manda “iyelik zamirleri”dir.
Kaçımız? Kim?
1. Çoğul Şahıs Biz Çoğu Birçoğu » Bizim çocuklar çok zekidir.
Bunlar Hangimiz? Kimi? Evim Odam
2. Çoğul Şahıs Siz Hepsi Bazısı Ne kadar? Neyi? » Bizimkiler çok zekidir. Evin Odan
Şunlar Birazı Hiçbiri Kime? Neye? Evi Odası
3. Çoğul Şahıs Onlar Başkası Falan NOT: Ek biçiminde olan iki Evimiz Odamız
Onlar »Çantada ne var? tane “-ki” vardır. Eviniz Odanız
Filan Şey
» Siz beni yanlış anladınız. »O iyi doktordur. »Seni üzen hangisi? 1-İlgi Zamiri (Aitlik Eki) olan Evleri Odaları
Asıl işaret zamirlerinin dışında »Bazıları derse gelmedi. »Kim geldi? “-ki” isimlerin yerini tutar:
»Biz dünyadan gider olduk. »Sen de kimsin? »Benim arabaya çarptılar.
“bura, şura, ora; öteki, (Derse gelmeyenler kim ve »Nereye gideceksin? »O araba benimkinden yeni.
»Dostlar beni hatırlasın. »Arabama çarptılar.
beriki” sözcükleri de işaret kaç kişi belli değil.) »Bana ne aldın?
Kişi Zamirlerinin Özellikleri: zamiri olarak kullanılır. 2-Sıfat türeten “-ki”, isim »Bizim notlar açıklanmış.
» Biri de anlasa. »Yine neyi unuttun?
Kişi zamirleri isim tamlamalarında tamlayan olur. »Bunları Hande’ye ver. soylu sözcüklere eklenerek
» O herkesten sonra geldi. »Nereleri gezdin? »Notlarımız açıklanmış.
»Onun kitapları daha çok. »Boncuk onu yemez. kendinden sonra gelen ismi
Saygı ve incelik ifade etmek için sen yerine siz; » Bazılarını tanımıyorum. »Bunu nerden aldın? belirten sıfat türetir.
»Ötekini Aysun’a verdim. » Herkesten önce geldik.
büyüklük taslama ve alçak gönüllülük ifade etmek »Sınavdaki sorular çok zordu.
için “ben” yerine “biz” kullanılır: »Buralar hep yağışlıdır. » Sadece birkaçı kırılmış. Sıfat
»Siz nerede oturuyorsunuz? Not: “O ve Onlar” zamirleri bir » Soruyu kimse çözemedi
»Biz bu masalları çok dinledik. insan ismi yerine kullanılıyorsa
Yönelme hali eki “-e” alan ben ve sen kişi zamiri, bir hayvan veya
zamirlerinde ses değişmesi olur: cansız varlık yerine kullanılıyorsa
» Ben+e→Bana »Sen+e→Sana işaret zamiridir.
»O, ders çalışıyor.
DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ: (Kişi zamiri)
“Kendi” sözcüğüdür. Kişi zamiri olarak da kabul »O demirden yapılmış.
edilir. Ek almadan kullanılmaz. Diğer zamirlerle yan (İşaret Zamiri)
yana da kullanılabilir:
»Bunu kendin istedin.
»Bu soruyu ben kendim çözdüm.
www.turkcetest.com
www.turkcetest.com
SIFATLAR (ÖN ADLAR) Sayfa: 1
Bir ismin önüne gelerek onun niteliğini veya niceliğini belirten kelimelere sıfat denir.
1- Bir kelimenin sıfat olması için mutlaka bir ismin önüne gelmesi gerekir. Hiçbir kelime tek başına sıfat olamaz. Yani sıfatlar mutlaka tamlama içinde yer almalı ve bir isimden önce kullanılmalıdır.
» Zeki öğrenci (Sıfat Tamlaması) ( “Zeki” kelimesi tek başına isimdir.)
(Sıfat) (isim)
2- Sıfatlar asla çekim eki almazlar. Çekim eki alan sıfatlar isime dönüşerek “adlaşmış sıfat” veya “zamir” olur.
» Kırmızı rengi severim. »Kırmızıyı severim. » O çocuğu gördün mü? »Onu gördün mü?
(Sıfat) (isim) (Adlaşmış Sıfat) (Sıfat) (isim) (Zamir)

3- Yapım ekini alan sözcükler sıfat olabilir.


» Başarılı öğrenciler ödüllendirildi. → Başar- ı – lı » Okulun ikinci haftası sınav mı olur? → İki - nci
(Sıfat) (İsim) Fiil kökü Yapım Eki (Sıfat) (İsim) İsim Yapım Eki
Yapım Eki Kökü
Sıfatlar ikiye ayrılır:

SIFAT ÇEŞİTLERİ
□ 1-NİTELEME SIFATLARI □ 2- BELİRTME SIFATLARI
Herhangi bir varlığın durumunu, İsimleri işaret, sayı, soru ve belgisizlik yoluyla belirten sıfatlardır.
biçimini, rengini, kısaca nasıl Belirtme sıfatları dört gruba ayrılır
olduğunu, gösteren sıfatlardır.
İsme sorulan “NASIL?” sorusuna □ A-İŞARET □ B- BELGİSİZ □ C- SAYI □ D-SORU
cevap veren sıfatlardır.
» Güneşli hava (Nasıl hava?)
SIFATLARI SIFATLAR SIFATLARI SIFATLARI
» Mavi kazak (Nasıl kazak?) Varlıkları işaret ederek İsimleri belirtirken Bir sayının yalın (eksiz) haliyle ya da çeşitli ekler alarak bir ismi belirtmesi ile oluşan İsimlerin niteliğini,
» Güzel gözler (Nasıl gözler?) belirten sıfatlardır. kesinlik ifade etmeyen sıfatlardır. herhangi bir özelliğini
»Küçük çocuk (Nasıl çocuk?) “BU, ŞU, O, ÖTEKİ, sıfatlardır. Sayı yönüyle de Sayı sıfatları dörde ayrılır soran sıfatlardır. Yani
»Kapkara bulutlar (Nasıl bulutlar?) BERİKİ, DİĞER, BÖYLE, belirsizlik ifade edebilir. isimleri soru yoluyla
»Çizgili bir gömlek (Nasıl gömlek?) ŞÖYLE,ÖBÜR, BURADAKİ “BAZI, KİMİ, BİRAZ, belirtirler.
ŞURADAKİ, ORADAKİ” BİRÇOK, ÇOĞU, HER, □ I-ASIL SAYI □ II- SIRA SAYI □ III- ÜLEŞTİRME □ IV- KESİR SAYI “KAÇ, NASIL, HANGİ,
UNVAN SIFATLARI: İnsanların gibi kelimeler bir ismin (Paylaştırma) KAÇINCI, KAÇAR,
BÜTÜN, BAŞKA, HİÇBİR, SIFATI SIFATI SIFATI
rütbe görev ve sosyal durumlarını önüne geldiğinde işaret SAYI SIFATI KAÇTA KAÇ, NE KADAR,
HERHANGİ BİR,q FALAN,
bildiren sözcüklere denir. Bu sıfatı olur. Varlığın kaç adet Varlıkların sırasını Paylaşma, Varlıkların oranlarını, NE…” gibi kelimeler bir
FİLAN, ÇOK” gibi kelimeler
sözcükler de niteleme sıfatıdır. »Bu kapı »Diğer ev olduğunu belirten ya da derecesini bölünme bildiren bir bütünün parçasını ismin önüne geldiğinde
bir ismin önüne geldiğinde
Özel isimden sonra gelen » Şu çocuk »O gün sıfatlardır. belirten sıfatlardır. sıfatlardır. Sayılara bildiren sıfatlardır. soru sıfatı olur.
belgisiz sıfat olur.
unvan sıfatları büyük harfle, » Öteki sokak »Öbür gün »İki gün »Üç öğün Sayılara eklenen “ - eklenilen “-ar, -er” Kelime halinde kesir » Hangi gün?
» Bazı insanlar » Birkaç kişi
akrabalık bildirenler ise küçük »Beş kişi »Bir ay ıncı,-inci,-uncu, - eki ile yapılır. sıfatları olduğu gibi » Kaç kişi?
Not:İşaret sıfatların- » Kimi zaman » Her gün
harfle başlar. »Yedi öğrenci üncü” ekleri ile » Birer adım birinci sayıya “-de/- » Nasıl giysi?
dan sonra virgül kulla- » Başka biri » Birkaç kişi
»Doktor Şevket »Ragıp Efendi yapılır. » İkişer sayfa da” ekleri eklenerek » Kaçta kaç hisse?
nılmaz. Virgül kullanıl- » Çok şey » Çoğu vakit Not: Başında asıl sayı
»Yüzbaşı Can »Gazi amca » Onuncu köy » Yedişer kişi de yapılır. » Ne zaman?
mışsa o sözcük işaret » Bütün yıl » Birçok ev sıfatlarından biri
»Mehmet dayı »Nene Hatun » 2. Sınav » Onar soru » Yarım elma » Ne kadar zaman?
zamirdir. bulunan bir isme
»Bu ev güzelmiş.(İş. Sıfatı) çoğul eki getirilmez. »3’üncü sıra Not: üleştirme » Çeyrek ekmek
»Bu, güzelmiş. (İş. Zamiri)  ”Beşevler, Yedi »Yedinci öğrenci sayı sıfatları rakam » Üçte iki pay
Cüceler, üç aylar, Kırk »On beşinci sayfa ile yazılmaz. » Beşte bir oran
Haramîler…”gibi »9. soru » 20’şer lira (Y) » Onda yedi ihtimal
örnekler bu kurala »6’ncı yarışmacı » Yirmişer lira (D) » % 51 hisse
uymaz.

www.turkcetest.com
SIFATLAR (ÖN ADLAR) Sayfa: 2
SIFATLARDA

□ SIFAT TAMLAMALARI □ ADLAŞMIŞ SIFATLAR □ SIFATLARDA PEKİŞTİRME
DERECELENDİRME
Sıfatların isimleri belirtmesi veya nitelemesiyle oluşan tamlamalara Bazı sıfat tamlamalarında isim olan sözcük Bir niteleme sıfatının anlamının çeşitli yollarla Sıfatlarda derecelendirme,
denir. Adlaşmış sıfatlar dışında bütün sıfatlar her zaman tamlama düşer. Düşen ismin ekleri ve anlamı sıfata güçlendirilmesine pekiştirilmiş sıfat denir. sıfatların önüne getirilen bazı
biçiminde bulunur. geçerek sıfat isime dönüşür. Bu duruma adlaşmış Pekiştirme iki şekilde yapılır: sözcüklerle yapılır. Sıfatların
Özellikleri: sıfat denir. Adlaşmış sıfatlar genellikle niteleme 1- m, p, r, s Yöntemiyle Pekiştirme: Sıfat olan sözcüğün anlam derecesini bildiren
Sıfat tamlamalarında sıfat tamlayan, isim tamlanandır. sıfatlarıyla yapılır. ilk ünlüsüne kadar olan kısım alınır, buna “m, p, r, s” “kadar, gibi, daha, çok, pek,
» İkiz çocuk → (Sıfat Tamlaması) »Genç insanlar, yaşlı insanlara saygı göstermeli. harflerinden uygun olan getirilir ve sıfatın başına eklenir. en, oldukça” gibi
(Tamlayan) (Tamlanan) Niteleme İsim Niteleme İsim »Yeşil yaprak→”m”→ Yemyeşil yaprak sözcüklerdir.
Sıfat İsim Sıfatı Sıfatı (Pekişmiş Sıfat)
1- Eşitlik Derecesi: “Kadar,
» Mavi gökyüzü → (Sıfat Tamlaması) » Gençler, yaşlılara saygı göstermelidir. »Kuru toprak →”p”→ Kupkuru toprak
(Tamlayan) (Tamlanan) Adlaşmış Adlaşmış gibi” sözcükleri ile yapılır.
(Pekişmiş Sıfat)
Sıfat İsim Sıfat Sıfat » Cennet gibi güzel
»Temiz oda →”r”→ Tertemiz oda
 Bir isim, birden çok sıfat alabilir. »Yeni arabayı görünce eski arabasını unuttu. (Pekişmiş Sıfat) vatanımız var. (Güzellikte
» Yakışıklı, temiz, nazik bir adam Niteleme İsim Niteleme İsim
» Mavi gök →”s”→ Masmavi gök cennete eşit)
(Sıfat) (Sıfat) (Sıfat) (Sıfat) (isim) Sıfatı Sıfatı
(Pekişmiş Sıfat) 2- Üstünlük Derecesi:
» Şişman, beyaz kedi »Yeniyi görünce eskisini unuttu.
Adlaşmış Adlaşmış Not: Bazı pekiştirme sıfatlarında “m, p, r, s” sesleri ile “Daha” sözcüğüyle yapılır.
(Sıfat) (Sıfat) (isim)
Sıfat Sıfat sıfatın arasına başka sesler de girebilir. » Ali, daha çalışkan bir
Bir sıfat, birden fazla ismi tamlayabilir. » Parkta yap-a-yalnız bir adam oturuyor. çocuktur.
» Çalışkan öğrenciler başarılı olur.
» Burada lezzetli yemekler, tatlılar yiyebilirsiniz. Niteleme İsim » Yangından sonra çır-ıl-çıplak bir tepe kaldı.
(Sıfat) (İsim) (isim)
3- En Üstünlük Derecesi:
Sıfatı
2- İkilemeler Yoluyla Pekiştirme: Sıfat görevindeki “En” sözcüğü ile yapılır.
»"Sulu sulu elmalarım, armutlarım var!" diye bağırıyordu. » Çalışkanlar başarılı olur.
(Sıfat) (İsim) (isim) sözcüğün tekrarıyla yapılır. » En iyi resmi ben yaptım.
Adlaşmış
Hem sıfat hem de isim birden fazla olabilir. Sıfat »İçeri iri yarı bir adam girdi. 4- Aşırılık Derecesi: “Çok,
» Renkli, kokulu; silgiler, kalemler aldı.  Adlaşmış sıfattan sonra bir isim gelirse »Çocuğun iri iri gözleri vardı. pek, oldukça” sözcükleri ile
(Sıfat) (Sıfat) (İsim) (isim) anlam belirsizliğini önlemek için araya virgül » Sepette sarı sarı limonlar var. yapılır.
Bir sıfat tamlaması isim tamlaması ile iç içe olabilir. konulur. Not: Bazen ikilemeler arasına “mı/mi” soru edatı girer. » Çok güzel günler bizleri
(Sıfat Tamlaması) (Sıfat Tamlaması) (Sıfat Tamlaması) »Yaralı kuş avcıdan kaçtı. →Yaralı, avcıdan kaçtı. Pekiştirme biraz daha güçlenir. bekliyor.
(Sıfat) (Sıfat) (Sıfat) (Sıfat) Adlaşmış Sıfat » Bu yaylanın temiz mi temiz bir havası var. » Arkadaşta pek tatlı bir
» Köyün genç insanları » Uzun derenin tatlı suyu Yaralı sözcüğünden sonra virgül kullanılmazsa » Uslu mu uslu bir çocuğunuz var. yemek yedim.
(Tamlayan) (Tamlanan) (Tamlayan) (Tamlanan) yaralı olanın avcı olduğu anlamı çıkar ve asıl Not: Sıfatlarda derecelen-
(Belirtili İsim Tamlaması) (Zincirleme İsim Tamlaması) anlatılmak istenen durum yanlış ifade edilmiş □ SIFATLARDA KÜÇÜLTME dirme yapan “daha, en, pek,
olur. “-ce/ -ca, -cık/ -cik, -msı/ -msi, -mtırak” ekleri niteleme çok” gibi sözcükler, sözcük
Takısız isim tamlamaları ile sıfat tamlamalarını karıştırmamak türü bakımından “ZARF”tır.
» İhtiyar, adamlara şöyle bir baktı. sıfatlarına gelerek sözcüğe küçültme anlamı katar.
için tamlayan ve tamlanan arasına “-den” eki veya “gibi” edatı konur. » Ali çok zeki bir çocuktur.
Adlaşmış Sıfat Küçültme, “küçük, ufak, minik” gibi sıfatlarla da yapılabilir.
Anlam bozuluyorsa sıfat tamlaması, bozulmuyorsa takısız isim Zarf Sıfat Sıfat İsim
» İhtiyar adamlara şöyle bir baktı. KÜÇÜLTME EKLERİ:
tamlamasıdır. Niteleme İsim » En iyi resmi ben yaptım.
»Sarı çorap →(Sarı gibi/Sarıdan çorap→Anlamsız=Sıfat Tamlaması) Sıfatı  -ce/ -ca: Zarf Sıfat İsim
»Altın kalp → (Altın gibi kalp→Anlamlı=Takısız İsim Tamlaması) İhtiyar sözcüğünden sonra virgül kullanılmazsa » Bana büyükçe bir paket geldi.
»Cam bardak →(Camdan bardak→Anlamlı= Takısız İsim Tamlaması) ihtiyar olanın adamlar olduğu anlamı çıkar ve asıl » Misafirler genişçe bir salona geçti.
»Büyük masa →(Büyük gibi/Büyükten masa→Anlamsız=Sıfat Tam.) anlatılmak istenen durum yanlış ifade edilmiş  -cık/ -cik:
olur. » Onların küçücük bir evi vardı.
» Kuyuya incecik bir iple indi.
 -msı/ -msi:
» Çocuklar ekşimsi elmayı çok seviyor.
» Bugün üzerine yeşilimsi bir kazak giymiş.
 -mtırak:
» Halının sarımtırak bir rengi vardı.
www.turkcetest.com
EDAT, BAĞLAÇ, ÜNLEM Sayfa: 1

□ EDAT (İLGEÇ) □ BAĞLAÇ □ ÜNLEM


Yalnız başına anlamı olmadığı halde kullanıldığı cümlelere anlam Yalnız başına anlamı olmayan, eş görevli sözcükleri, kelime “Sevinç, korku, üzüntü, acı, şaşma, öfke, pişmanlık, beğenme”
katan ve kavramlar arasında çeşitli anlam ilişkileri kurmaya yarayan gruplarını ya da cümleleri birbirine bağlamaya yarayan, bunlar gibi ansızın beliren duyguları daha canlı ve etkili biçimde anlatmaya
sözcüklere “edat” denir. arasında anlam ve biçim bakımından bağlantı kuran sözcükleridir. yarayan ya da bir doğa sesini yansıtan sözcüklere denir.
A) HER ZAMAN EDAT OLANLAR Bağlaçlar cümleye güçlü bir anlam katmaz. Bu nedenle cümleden ÜNLEMLERİN ÖZELLİKLERİ
“KADAR”: Cümlelere “karşılaştırma, benzerlik, sınırlama, ölçü, çıkarıldığında anlam bozulmaz fakat anlamda daralma olabilir. 1- Anlamsız sözcüklerdir; ancak kullanıldıkları yere ve duruma
aşağı yukarı” anlamı katar. göre anlam kazanır:
» 1-“Ben de yemeğimi bitirdim.”
»Güneş kadar aydınlık yüzlüydü( Eşitlik ) 2-“Ben yemeğimi bitirdim.” »Off! Yapacak hiçbir şey yok. (Sıkılma)
»Ahmet kadar çalışkan değildi. (Karşılaştırma) Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde 1. cümlede yemeği »Off, harikaymış!(Beğenme)
»Ödevin bitene kadar çıkamazsın. (sınırlama) başkalarının da bitirdiği anlamı çıkarken 2. cümlede yemeği 2- Cümlenin başında, sonunda, ortasında bulunabilir:
“GİBİ”: “Benzetme, karşılaştırma ve tahmin” anlamları katar. yalnızca bu cümleyi söyleyen kişinin bitirdiği anlamı çıkarılır. »Vah vah, yazık olmuş! Bir daha yapmayın emi!
»Buz gibi soğuk limonata içti. (Benzetme) Demek ki bir cümleden bağlaç çıkarılırsa anlam daralabilir ancak 3- Hal eki alan ünlemler isme dönüşür:
»Bugün hava bozacak gibi. (Tahmin) cümle yine de bir anlam taşımaya devam eder. »Ahlarla vahlarla geçip gitti ömrümüz. (Ahlar vahlar →isim)
»Üzümler bal gibi tatlıydı. (Karşılaştırma) A) HER ZAMAN BAĞLAÇ OLANLAR 4- Ünlemler isimden fiil yapım eki alarak fiil olabilir.
“İÇİN”: “Amaç-sonuç, fedakârlık ve neden-sonuç anlamı” katar. »Olur olmaz şeylere oflamayın. (Oflamak→Fiil)
“ VE”
»Okul başladığı için tatile gelemem. (Neden-Sonuç) »Sen ve Serkan burada bekleyin. 5- Ünlemler, ikileme biçiminde kullanılabilir: »Hay hay, Ah vah…
»Onu görmek için geldik. (Amaç-Sonuç) 6- Ünlem işareti ünlem belirten sözcükten sonra konulabileceği
B) BAZEN EDAT OLANLAR ”ÇÜNKÜ” gibi cümlenin sonuna da konulabilir. Ünlem işareti cümlenin
“İLE”: Sözcüğe “araç” ya da “beraber” anlamı katar. Sözcüklere “-- »İşe gitmedim çünkü çok hastayım. sonuna konulduğunda ünlem ifade eden sözcükten sonra virgül
la/-le” eki biçiminde bitişik de yazılabilir. “ AMA” konur: »Ey! Türk Gençliği… Ey, Türk Gençliği!
»Faytonla Abant’ı gezdik. (Araç anlamı) »Koştum ama otobüse yetişemedim. Ünlemler iki grupta incelenir:
»Arkadaşlarla sahilde yürüdük. (Beraber anlamı) “FAKAT” A) ASIL ÜNLEM OLAN SÖZCÜKLER:
“YALNIZ”: Cümleye “sadece” veya “ancak” anlamı katar. a) Seslenme Ünlemleri: Hey, Ey! Bre!, Behey! Huu! Şişt!, Pişt!..
»Seni dinliyor fakat nafile.
»Emre, yalnız gitar çalmayı seviyor. (Sadece anlamı) »Ey, Türk gençliği! »Huu, komşu!
B) İKİLEME HÂLİNDE BAĞLAÇ OLANLAR
»Bu soruyu yalnız Ali çözebilir. (Sadece anlamı) »Bre, cahil! »Behey dünya! Zalimsin…
Not 1: “Yalnız” sözcüğü “fakat” anlamında kullanıldığında bağlaç, “HEM………HEM” »Şişt, sus bakayım! »Hey! Buraya baksana.
sadece anlamında kullanıldığında edat olur. »Hem suçlu hem güçlü. Anlamlı sözcükler de seslenme ünlemi olarak kullanılabilir:
»Giderim, yalnız sen de benimle gel. ( Fakat anlamı →Bağlaç) “YA…………..YA” »Ahmet! »Yurttaşlarım!
»Bu işi yalnız o çözer. (Sadece anlamı →Edat) »Ya beni ya git. b) Duygu Ünlemleri: Eyvah! , Tüh! , Ah!, Aaa!, Eee!, Hım!, Hey!,
Not 2: “tek olan” anlamındaki yalnız ile edat ve bağlaç olan yalnız Ya!, Vay!, Vah!, Aman!, Of, Öff! Ayy! Hay Allah! Hadi! ..
C) BAZEN BAĞLAÇ OLANLAR
karıştırılmamalıdır. Tek olan anlamındaki yalnız; isim, sıfat veya zarf »Tüh! Otobüsü kaçırdı. (Üzülme) »Eee, sonra! (Merak)
göreviyle kullanılır. “İLE” »Ay, elim! (Acı) »İtme ha! (Uyarma)
»Şu anda evde yalnız.(İsim) “ile” bağlacı yerine “ve” gelebiliyorsa bağlaç gelmiyorsa edattır.
»Eyvah! Geç kaldım! (Panik) »Ah be! Ne yaptım. (Pişmanlık)
»Yalnız insan mutsuzdur. (Sıfat) »Kardeşi ile annesi tatildeydi. »Aaa! Yeter artık! (Kızma) »Hah! Şimdi oldu. (Beğenme)
»Aslanlar yalnız yaşar. (Zarf) “ANCAK, YALNIZ” B) CÜMLE İÇİNDE ÜNLEM ANLAMI KAZANANLAR
NOT: “Bir, tek, yalnız, ancak” sözcükleri yerine “sadece” Bu sözcüklerin yerine “ama” gelebiliyorsa bağlaçtır. 1- İsim, sıfat, zamir, zarf, fiil türündeki sözcükler ve yansımalar
gelebiliyorsa bu sözcükler edattır. »Gelirim ancak çok kalamam. ünlem olarak kullanılabilir:
»Tek sen mi haklısın? »Ancak sen böyle düşünürsün. »Ali! Çabuk eve gel. »Güzel! Böyle devam et.
»Bir sana inandım. »Yalnız ekmek mi yiyeceğiz? ”DE” ve “Kİ” »Canım! Ne güzel olmuşsun. »Yaşasın! Sınavı kazandım.
C) HÂL EKİYLE EDAT OLANLAR Kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır. Kendinden sonra ek »Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.
“-E KADAR”: »Sabaha kadar eğlenmiştik almaz. Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz ancak 2- Unvanlar ve kişi adları da ünlem olarak kullanılabilir:
biraz daralır.
“-DEN BERİ”: »O günden beri görüşemiyoruz. »Doktor Bey! Bakar mısınız? »Şule Hanım! Siz de mi geldiniz?
“-E DOĞRU”: »Akşama doğru yürüyüşe çıktık.
»Ben de öyle sevinmiştim ki… 3-Cümleler de bazen ünlem olabilir.
“-E DEK”: »Ölünceye dek seni seveceğim. »Çekilin başımdan! »Beni rahat bırak!
www.turkcetest.com
www.turkcetest.com
FİİLLER (EYLEMLER) Sayfa: 1

□ FİİL (EYLEM) NEDİR? □ ANLAMINA GÖRE FİİLLER


İş, oluş ya da durum bildiren sözcüklere fiil ya da eylem denir. A) İŞ (Kılış) FİİLLERİ: Nesne alabilen (ba- B) OLUŞ FİİLLERİ: Doğada kendiliğin- C) DURUM FİİLLERİ: Nesne alamayan
Fiiller kök biçiminde yazılırken sonuna “kısa çizgi” konulur ve bu çizgi mastar şına “ONU” eklenebilen) fiillerdir. İş fiilleri den olan olayları anlatan fiillerdir. Bu fiillerdir. (Başına “onu” eklenemez.) Eylem
eki “-mak/-mek” gibi okunur. Kök hâlindeki bu fillere “mastar fiil” denir. “Neyi?”, “Kimi?” sorularına cevap verir. fiillerin başına “onu” eklenemez. öznenin kendi isteği ile gerçekleşir.
Yazılışı Okunuşu Yazılışı Okunuşu » (onu) Oku-, (onu) başar-,(onu) bil-, » Büyü-, kızar-, çürü-, uza-, sol-, öl-, » (onu) Yürü-, (onu) uza-, (onu) otur-,
» Düşün- → Düşünmek » Gör- → Görmek (Onu) kazan-, (Onu) yen-, (Onu) kap-… hastalan-, acık-, morar-, kuru-, doğ-… (onu) sus-,(onu) gül-,(onu) yat-,(onu) bin-…

□ FİİL ÇEKİM EKLERİ


□ A- KİP EKLERİ □ B- KİŞİ (ŞAHIS) EKLERİ
Fiilin zamanını ya da yapılış şeklini gösteren eklerdir. Haber ve Dilek Kipleri olarak ikiye ayrılır: Türkçede altı şahıs vardır.
TEKİL ŞAHISLAR ÇOĞUL ŞAHISLAR
□ 1- HABER (BİLDİRME) KİPLERİ □ 2- DİLEK KİPLERİ 1. Tekil Şahıs BEN 1. Çoğul Şahıs BİZ
Fiillere kesin bir zaman anlamı katan kiplerdir. Fiile kesin bir zaman anlamı katmayan, fiilin hangi biçimde 2. Tekil Şahıs SEN 2. Çoğul Şahıs SİZ
□ 1. GÖRÜLEN (BİLİNEN) GEÇMİŞ ZAMAN: Fiil kök veya gövdelerine “-DI, -Dİ, -DU, -DÜ, - yapılmasının istendiğini belirten kiplerdir. 3. Tekil Şahıs O 3. Çoğul Şahıs ONLAR
TI, -Tİ, -TU, -TÜ” ekleri eklenerek yapılır. □ 1. GEREKLİLİK KİPİ: Fiil kök veya gövdelerine “-MELİ, - Bir fiilin altı şahıstan hangisi tarafından yapıldığını
OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM MALI” ekleri eklenerek yapılır. Eylemin yapılması gerek- gösteren eklere “Şahıs (Kişi)Ekleri” denir.
Ben Oku-du-m Biz Oku-du-k Ben Gör-me-di-m Biz Gör-me-di-k tiğini bildirir. “olmak” yardımcı fiiliyle birlikte kullanıldı- Dört grup şahıs eki vardır:
Sen Oku-du-n Siz Oku-du-nuz Sen Gör-me-di-n Siz Gör-me-di-niz ğında cümleye “olasılık” anlamı katar. 1. TİP ŞAHIS EKLERİ: Şimdiki Zaman, Gelecek Zaman,
O Oku-du Onlar Oku-du(-lar) O Gör-me-di Onlar Gör-me-di(-ler) OLUMLU ÇEKİM Geniş Zaman, Duyulan Geçmiş Zaman ve Gereklilik Kipi aynı
Ben Başar-malı-(y)ım Biz Başar-malı-(y)ız
□ 2. DUYULAN (ÖĞRENİLEN) GEÇMİŞ ZAMAN: Fiil kök ya da gövdelerine “-MIŞ, -MİŞ, MUŞ, Sen Başar-malı-sın Siz Başar-malı-sınız şahıs eklerini alır.
-MÜŞ” ekleri eklenerek yapılır. Bu kip eylemin yapıldığını başkasından duyma anlamı taşır. O Başar-malı Onlar Başar-malı(-lar) Ben Sen O Biz Siz Onlar
-im -sin --- -iz -siniz -ler
OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM » Sus-malı-sız Gereklilik anlamı
Ben Gel-miş-im Biz Gel-miş-iz Ben Bak-ma-mış-ım Biz Bak-ma-mış-ız » Uyu-yor ol-malı  Olasılık anlamı Duyulan Geçmiş Zaman Şimdiki Zaman
Sen Gel-miş-sin Siz Gel-miş-siniz Sen Bak-ma-mış-sın Siz Bak-ma-mış-sınız Benİnmişim Biz İnmişiz Benİçiyorum Biz İçiyoruz
□ 2. İSTEK KİPİ: Fiil kök veya gövdelerine “-E,-A” ek-leri Senİnmişsin Siz İnmişsiniz Senİçiyorsun Siz İçiyorsunuz
O Gel-miş Onlar Gel-miş(-ler) O Bak-ma-mış Onlar Bak-ma-mış(-lar) eklenerek yapılır. İsteme anlamı katar. Türkiye O İnmiş Onlarİnmişler O İçiyor Onlarİçiyor(lar)
□ 3. ŞİMDİKİ ZAMAN: Fiil kök ya da gövdelerine “-YOR” eki eklenerek yapılır. “-makta, Türkçesinde sık kullanılmayan bir kiptir. Gelecek Zaman Geniş Zaman
OLUMLU ÇEKİM
-mekte” eki de şimdiki zaman anlamı verir. “a veya e” sesiyle biten fiillere “-yor” eki Ben Bak-a-(y)ım Biz Bak-a-lım
BenAçacağım Biz Açacağız BenArarım Biz Ararız
getirildiğinde geniş ünlü daralır “ı, i, u, ü” seslerinden birine dönüşür. SenAçacaksın Siz Açacaksınız SenArarsın Siz Ararsınız
Sen Bak-a-sın Siz Bak-a-sınız O Açacak OnlarAçacaklar O Arar OnlarArar(lar)
OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM O Bak-a Onlar Bak-a(-lar)
Ben Yaz-(ı)yor-um Biz Yaz-(ı)yor-uz Ben Al-mı-yor-um Biz Al-mı-yor-uz Gereklilik Kipi
Sen Yaz-(ı)yor-sun Siz Yaz-(ı)yor-sunuz Sen Al-mı-yor-sun Siz Al-mı-yor-sunuz □ 3. DİLEK/ŞART KİPİ: Fiil kök veya gövdelerine “-SE, -SA” BenÖğrenmeliyim Biz Öğrenmeliyiz
O Yaz-(ı)yor Onlar Yaz-(ı)yor(-lar) O Al-mı-yor Onlar Al-mmı-yor(-lar) ekleri eklenerek yapılır. Fiile şart ya da dilek anlamı katar. SenÖğrenmelisin Siz Öğrenmelisiniz
OLUMLU ÇEKİM O Öğrenmeli OnlarÖğrenmeli(ler)
□ 4. GELECEK ZAMAN: Fiil kök ya da gövdelerine “-ECEK, -ACAK” eki eklenerek yapılır. “- Ben Yaz-sa-m Biz Yaz-sa-k
Sen Yaz-sa-n Siz Yaz-sa-nız 2. TİP ŞAHIS EKLERİ: İstek Kipine özgü şahıs ekleridir.
ecek,-acak” eki 1. şahıslarda ünsüz yumuşamasına uğrayarak “-eceğ, -acağ” şekline dönüşür. O Yaz-sa Onlar Yaz-sa(-lar) Ben Sen O Biz Siz Onlar
OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM -yim -sin --- -lim -siniz -ler
Ben Bul-acağ-ım Biz Bul-acağ-ız Ben Uç-ma-(y)acağ-ım Biz Uç-ma-(y)acağ -ız » Çalışsan başarırsın Şart(Koşul) anlamı
» Keşke biraz daha param olsa  İstek(Dilek) anlamı İstek Kipi
Sen Bul-acak-sın Siz Bul-acak-sınız Sen Uç-ma-(y)acak-sın Siz Uç-ma-(y)acak-sınız BenKoşayım Biz Koşalım
O Bul-acak Onlar Bul-acak(-lar) O Uç-ma-(y)acak Onlar Uç-ma-(y)acak(-lar) □ 4. EMİR KİPİ: Fiil kök veya gövdelerine hiçbir kip eki SenKoşasın Siz Koşasınız
eklenmeden yapılır. İnsan kendine emir veremeyeceği O Koşa OnlarKoşalar
□ 5. GENİŞ ZAMAN: Olumlu fiil kök veya gövdelerine “-R”, olumsuz fiil kök veya gövdelerine için bu kipin 1. tekil ve çoğul şahsı yoktur.
“-(MA)Z” eki eklenerek yapılır. Olumsuz çekimde 1. şahıslarda ise hiç kip eki bulunmaz. OLUMLU ÇEKİM
3. TİP ŞAHIS EKLERİ: Görülen Geçmiş Zaman ve Dilek/Şart
OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM Ben ---- Biz ---- Kipi aynı şahıs eklerini alır.
Ben Gez-(e)r-im Biz Gez-(e)r-iz Ben Duy-ma-m Biz Duy-ma-(y)ız Sen Başla Siz Başla-yın Ben Sen O Biz Siz Onlar
Sen Gez-(e)r-sin Siz Gez-(e)r-siniz Sen Duy-ma-z-sın Siz Duy-ma-z-sınız O Başla-sın Onlar Başla-sın(-lar) -m -n --- -k -niz -ler
O Gez-(e)r Onlar Gez-(e)r(-ler) O Duy-ma-z Onlar Duy-ma-z(-lar) Duyulan Geçmiş Zaman Şart Kipi
BenÇözdüm Biz Çözdük BenSaysam Biz Saysak
Kipleri daha kolay öğrenmek için: SenÇözdün Siz Çözdünüz SenSaysan Siz Saysanız
O Çözdü OnlarÇözdüler O Saysa OnlarSaysalar
Haber Kiplerini 4. TİP ŞAHIS EKLERİ: Emir Kipine özgü şahıs ekleridir.
-YOR, -AR, -MIŞ –Dİ,-(Y)ECEK Ben Sen O Biz Siz Onlar
Dilek Kiplerini --- -sin -in -sinler
-MELİ, -SA, -(Y)A (Emir Yok) Emir Kipi
Ben ---- Biz  ----
şeklinde kodlayabilirsiniz. SenOtur Siz Oturun
Yandaki tabloları inceleyiniz. O Otursun OnlarOtursunlar

www.turkcetest.com
FİİLLER (EYLEMLER) Sayfa: 2

□ ÇEKİMLİ FİİL □ ANLAM KAYMASI □ YAPISINA GÖRE FİİLER


En az bir kip eki ve bir şahıs eki almış fiile çekimli fiil denir. Bir kipin kendi anlamı dışında, bir
başka kipin anlamını verecek bir
□ BASİT FİİLLER: Hiç ek almamış (Kök durumunda olan) ya da
yalnızca çekim eki almış fillerdir.
biçimde kullanılmasına Anlam
Kayması (Zaman/Kip Kayması) denir.
Çekimli fiiller iki grupta incelenir:
1- ANLAMINA GÖRE 2- KİP SAYISINA GÖRE Anlam kaymasını bulmak için önce » Git »gel- ecek – sin »uyu - r – muş - (u)z
yüklemin kipine, sonra cümlenin genel Fiil Kökü Fiil Çekim Çekim Fiil Çekim Çekim Çekim
a. Olumlu b. Olumsuz c. Soru a. Basit Zaman b. Birleşik Zaman Kökü Eki Eki Kökü Eki Eki Eki
anlamına -özellikle de zaman bildiren » Gel-in, yaz-a-lım, oku-(y)acak-tı, sev-meli-(y)iz, kavuş-tu-lar mı?...
ANLAMINA GÖRE KİP SAYISINA GÖRE sözcüklere- bakılır.
□ TÜREMİŞ FİİLLER: İsim ya da fiil köklerine çeşitli yapım
»Yarın geliyoruz.
□ a.OLUMLU FİİL ÇEKİMİ: □ a. BASİT ZAMAN: Biçimce: Şimdiki Zaman eklerinin getirilmesiyle oluşan gövde hâlindeki fillerdir.
Olumsuzluk eki almamış fiile denir. Anlamca: Gelecek Zaman
Yalnızca tek kip eki almış çekimli fiile basit
»Bırak-acak, Yap-malı, Uyu, Düşün-dü, zamanlı fiil denir. »Hoca gölü mayalar.
Biçimce: Geniş Z. »Gör - ün – müş(Türemiş Fiil) »Kan - a - dı(Türemiş Fiil)
Olumlu fiillerde işin gerçekleşmesi Anlamca: Gelecek Zaman Fiil Fiilden Çekim İsim İsimden Çekim
anlamı vardır. Bir fiilin kötü çağrışımlar Kökü Fiil Yapan Eki Kökü Fiil Yapan Eki
Anlam kaymasına uğrayan başlıca Yapım Eki Yapım Eki
yapması olumsuz olduğunu göstermez. kipler şunlardır: » Ben-imse-, aç-ık-la, mor-ar, av-la-, ince-l-, çat-la-, baş-la-t, uç-ur-...
»Bahçede koşarken düştüm. Olumlu » gel-di, gel-miş, gel-(i)yor, gel-ecek, gel-(i)r; Şimdiki Zamanda Anlam Kayması:
“Düşme” insanda kötü bir etki bıraksa da gel-meli, gel-se, gel-e, gel... Geçmiş zaman, gelecek zaman ve □ BİRLEŞİK FİLLER: İki fiilin ya da bir isimle bir fiilin birleşme-
eylem gerçekleştiği için olumlu bir fiildir. geniş zaman kipi yerine kullanılabilir. sinden oluşan fiillerdir. Birleşik fiiller iki kelimeden fazla da olabilir. Üç
 b. BİRLEŞİK ZAMAN: » Onu yolda görüyor, selam vermiyor. grup birleşik fiil vardır:
□ b.OLUMSUZ FİİL ÇEKİMİ: Birden fazla kip eki almış çekimli fiile Biçimce: Şimdiki Z, Anlamca: Geçmiş Z. □ A) Yardımcı Fiille Kurulan Birleşik Fiiller: Kendi anlamı dışında kul-
“-MA/-ME” Olumsuzluk Eki almış fillere denir. Basit zamanlı fiillere ekfiilin gelmesiyle » Her pazar buraya geliyor. lanılan “etmek, eylemek, olmak, kılmak, buyurmak” gibi fiillerle; isim ya
olumsuz fiil denir. bileşik zamanlı fiil oluşur. Biçimce: Şimdiki Z, Anlamca: Geniş Z. da isim soylu bir sözcüğün birlikte kullanılması ile oluşan birleşik fiillerdir.
» Bir ay içinde geliyorum.
Biçimce: Şimdiki Z, Anlamca: Gelecek Z.
Geniş Zamanda Anlam Kayması:
»Bırak-ma-(y)-acak-sın, Yap-ma-malı, Geçmiş zaman, şimdiki zaman, Ünlü düşmesi veya ünsüz türemesi olmadıkça bitişik yazılmaz.
gelecek zaman ve emir kipi yerine »Pişman+ol-→ Pişman olmak »nazar+eyle-→Nazar eylemek
Uyu-ma, Düşün-me-di, Bile-me-di-n… Üç çeşit birleşik çekim vardır: kullanılabilir. »His+et-→Hissetmek »Emir+buyur-→Emir buyurmak
Fiiller bazen “DEĞİL” sözcüğü 1.HİKÂYE BİRLEŞİK ZAMAN: Fiil+Kip Eki+İDİ » Bir gün köye yaşlı biri gelir.
eklenerek de olumsuz yapılabilir. » Atmıştı(Atmış idi/Duyulan Geçmiş Zamanın Hikâyesi)
□ B) Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller: Bir veya birden fazla ad
Biçimce: Geniş Z, Anlamca: Geçmiş Z. soylu sözcüğün bir fille birleşerek gerçek anlamları dışında bir anlam
Hem olumsuzluk eki hem de “değil” » Attıydı(Attı idi/Bilinen Geçmiş Zamanın Hikâyesi) » Merak etme, birazdan gelir. kazanmaları sonucu oluşan birleşik fiillerdir. Bitişik yazılmayabilirler.
sözcüğü eklenen fiiller olumludur. » Atıyordu(Atıyor idi/Şimdiki Zamanın Hikâyesi) Biçimce: Geniş Z, Anlamca: Gelecek Z.
» Atacaktı(Atacak idi/Gelecek Zamanın Hikâyesi) » Sen de beni düşünür müsün şimdi? Deyimlerin çoğu bu gruba girer.
»Bilmiyor değil(Biliyor)Olumlu » Atardı(Atar idi/Geniş Zamanın Hikâyesi) Biçimce: Geniş Z, Anlamca: Şimdiki Z.
»Bırakacak değilsin, Düşünmüş değil… » Atmalıydı(Atmalı idi/Gereklilik Kipinin Hikâyesi) » Oraya gider, Hamza’yı bulursun.
Olumsuzluk eki “-yor” ekinden önce » Atsaydı(Atsa idi/Şart Kipinin Hikâyesi) Biçimce: Geniş Z, Anlamca: Emir K.
geldiğinde “-mı/mi/-mu/-mü”ye dönüşür. » Ataydı(Ata idi / İstek Kipinin Hikâyesi)
Gelecek Zamanda Anlam Kayması: » Öngörmek, Varsaymak, Hoş görmek, Diline dolamak, Söz almak…
»Konuş-mu-yor, Gel-mi-yor mu? 2.RİVAYET BİRLEŞİK ZAMAN: Fiil+Kip Eki+İMİŞ Geçmiş zaman, gereklilik ve emir □ C) Kurallı Birleşik Fiiller: Bir fiille “bil-, ver-, gel-, dur-, kal-, yaz-“
”Ne… ne” bağlacı da fiili olumsuz yapar. » Atmışmış(Atmış imiş/Duyulan Geçmiş Zamanın Rivayeti) kipi yerine kullanılabilir. yardımcı fiillerinin birleşmesi ile oluşur. Eklendiği fiile “yeterlilik, tezlik,
»Ne arar ne sorar.Aramaz da sormaz da… » Atıyormuş(Atıyor imiş/Şimdiki Zamanın Rivayeti) » Fatih İstanbul’u alacak. sürerlik, yaklaşma anlamı katar.
» Atacakmış(Atacak imiş/Gelecek Zamanın Rivayeti) Biçimce: Gelecek Z, Anlamca: Geçmiş Z.
□ c.FİİLLERDE SORU ÇEKİMİ: » Atarmış(Atar imiş/Geniş Zamanın Rivayeti) » Beni arayan Ayşe olacak.
» Atmalıymış(Atmalı imiş/Gereklilik Kipinin Rivayeti) Biçimce: Gelecek Z, Anlamca: Gereklilik K.
» Atsaymış(Atsa imiş/Şart Kipinin Rivayeti) » Burayı derhal temizleyeceksin. Kurallı Birleşik Fiiller daima birleşik yazılırlar. Dört farklı çeşidi vardır:
Fiillerin soru biçimi, fiillere “Soru Edatı
» Ataymış(Ata imiş / İstek Kipinin Rivayeti) Biçimce: Gelecek Z, Anlamca: Emir K. □ a-Yeterlilik Fiili: FİİL + -EBİL- Cümleye yapabilme anlamı katar. 
‘MI, Mİ, MU, MÜ?” getirilerek yapılır. Soru 3.ŞART BİRLEŞİK ZAMAN: Fiil+Kip Eki+İSE Yukarıdaki örneklerde de Olumsuz biçiminde bazen “-ebil-“ kullanılmayabilir.
» Atmışsa(Atmış ise/Duyulan Geçmiş Zamanın Şartı) görüldüğü gibi Haber Kipleri »Yüzebilir, Anlatabildik, Bilmeyebilir, Başaramaz, Okuyamam…
edatı kendinden önce gelen sözcükten ayrı, birbirlerinin yerine kullanıldığı gibi
» Attıysa(Attı ise/Bilinen Geçmiş Zamanın Şartı) □ b-Tezlik Fiili: FİİL + -İVER-. Çabukluk, aniden olma anlamı katar.
kendinden sonra gelen eklerle bitişik yazılır. » Atıyorsa(Atıyor ise/Şimdiki Zamanın Şartı) bazen Dilek Kipleri yerine de kullanılır. »Düşüvermiş, Yapıver, Gülüverdi, Açıvermedi, Bakmayıver…
»Testlerini çözdün mü? (Olumlu Soru) » Atacaksa(Atacak ise/Gelecek Zamanın Şartı) Dilek Kipleri de Birbirleri Yerine □ c-Sürerlik Fiili: FİİL + -EGEL- / -EDUR- /-EKAL-. Cümleye işin bir süre
»Beni duymuyor musun?(Olumsuz Soru) » Atarsa(Atar ise/Geniş Zamanın Şartı) Kullanılabilir: devam ettiği anlamını katar. Nadiren olumsuz yapılır.
»Ahmet’i tanır mıydın? (Olumlu Soru) » Atmalıysa(Atmalı ise/Gereklilik Kipinin Şartı) »“Şöyle buyurun efendim!” »Söylenegelmiş, Yapadursun, Bakakaldım, Uyuyakalmamış…
»Bizi görmedi mi? (Olumsuz Soru) Basit ve Birleşik Zaman çekimleri konusunda Biçimce: Emir Kipi, Anlamca: İstek Kipi □ d-Yaklaşma Fiili: FİİL + -EYAZ-. Cümleye son anda olmama anlamı
 Fiillerde Olumluluk, Olumsuzluk ve Soru daha fazla bilgi için “Ek Fiil” konusunu ve Basit ve »“Burada olmalı ve seni görmeliydi!” katar. Olumsuzluk eki almadığı halde olumsuzluk ifade eder.
Çekimi Tablosunu inceleyiniz. Birleşik Zamanlı Fiil Çekimleri Tablosunu inceleyiniz. Biçimce: Gereklilik K. , Anlamca: Şart K.
» Düşeyazdı, öleyazmış, dolayazdı, olayazmış…
www.turkcetest.com
BASİT ve BİRLEŞİK ZAMANLI FİİL ÇEKİMLERİ TABLOSU Sayfa: 1
ÇEKİMLİ FİİL = FİİL KÖKÜ ya da GÖVDESİ + KİP EKİ + ŞAHIS EKİ
KİPLER
Fiilin zamanını ya da yapılış şeklini gösteren eklerdir. Haber ve Dilek Kipleri olarak ikiye ayrılır.
1- HABER KİPLERİ 2- DİLEK KİPLERİ
Yalnızca bir kip eki almış fiillere
FİİL + KİP EKİ + ŞAHIS EKİ
BASİT ZAMANLAR

Fillere zaman anlamı katan kiplerdir. Fiile istek, şart, gereklilik veya emir anlamı katar, kesin bir zaman anlamı yoktur.
a-GÖRÜLEN b- DUYULAN c- ŞİMDİKİ d- GELECEK e- GENİŞ a-GEREKLİLİK b-DİLEK/ŞART d-EMİR
(BİLİNEN) (ÖĞRENİLEN) c-İSTEK KİPİ
“Basit Zamanlı Fiiller” denir.

GEÇMİŞ ZAMAN GEÇMİŞ ZAMAN ZAMAN ZAMAN ZAMAN KİPİ KİPİ KİPİ
Dİ MIŞ YOR ECEK (A)R MELİ SA (Y)A EMİR YOK
-dı/ -di/-du/-dü -tı/ -mış/ -miş/ Olumlu: -r Emir kipinin
-yor -ecek/ -acak -meli/ -malı -se/ -sa -e/ -a
-ti/ -tu/ -tü -muş/ -müş Olumsuz: -z eki yoktur
Gez-di-m Gez-miş-im Gez-(i)-yor-um Gez-eceğ-im Gez-er-im Gez-meli-(y)im Gez-se-m Gez-e-(y)im ---
Gez-di-in Gez-miş-sin Gez-(i)-yor-sun Gez-ecek-sin Gez-er-sin Gez-meli-sin Gez-se-in Gez-e-sin Gez
Gez-di Gez-miş Gez-(i)-yor Gez-ecek Gez-er Gez-meli Gez-se Gez-e Gez-sin
Gez-di-k Gez-miş-iz Gez-(i)-yor-uz Gez-eceğ-iz Gez-er-iz Gez-meli-(y)iz Gez-se-k Gez-e-lim ---
Gez-di-niz Gez-miş-siniz Gez-(i)-yor-sunuz Gez-ecek-siniz Gez-er-siniz Gez-meli-siniz Gez-se-niz Gez-e-siniz Gez-in
Gez-di-ler
A
Gez-miş-ler Gez-(i)-yor-lar Gez-ecek-ler Gez-er-ler Gez-meli-ler Gez-se-ler Gez-e-ler Gez-sinler

Görülen Geçmiş Duyulan Geçmiş Şimdiki Zamanın Gelecek Zamanın Geniş Zamanın
Gerekliliğin Hikâyesi Şartın Hikâyesi İsteğin Hikâyesi Emir Kipinin
HİKÂYE BİRLEŞİK
ZAMAN (İ-Dİ)

Zamanın Hikâyesi Zamanın Hikâyesi Hikâyesi Hikâyesi Hikâyesi


(FİİL+MELİ İ+Dİ-) (FİİL+SE İ+Dİ-) (FİİL+E İ+Dİ-) Hikâyesi
(FİİL+Dİ İ+Dİ-) (FİİL+MİŞ İ+Dİ-) (FİİL+YOR İ+Dİ-) (FİİL+ECEK İ+Dİ-) [FİİL+(E)R İ+Dİ-]
FİİL + KİP EKİ + EK-FİİL + KİP EKİ + ŞAHIS EKİ

Gez-di-(y)-di-m Gez-miş-ti-m Gez-(i)-yor-du-m Gez-ecek-ti-m Gez-er-di-m Gez-meli-(y)-di-m Gez-se-(y)-di-m Gez-e-(y)-di-m


Gez-di-(y)-di-n Gez-miş-ti-n Gez-(i)-yor-du-n Gez-ecek-ti-n Gez-er-di-n Gez-meli-(y)-di-n Gez-se-(y)-di-n Gez-e-(y)-di-n
Gez-di-(y)-di Gez-miş-ti Gez-(i)-yor-du Gez-ecek-ti Gez-er-di Gez-meli-(y)-di Gez-se-(y)-di Gez-e-(y)-di YOKTUR
Gez-di-(y)-di-k Gez-miş-ti-k Gez-(i)-yor-du-k Gez-ecek-ti-k Gez-er-di-k Gez-meli-(y)-di-k Gez-se-(y)-di-k Gez-e-(y)-di-k
BİRLEŞİK ZAMANLAR

Gez-di-(y)-di-niz Gez-miş-ti-niz Gez-(i)-yor-du-nuz Gez-ecek-ti-niz Gez-er-di-niz Gez-meli-(y)-di-niz Gez-se-(y)-di-niz Gez-e-(y)-di-niz


Gez-di-(y)-di-ler Gez-miş-ti-ler Gez-(i)-yor-du-lar Gez-ecek-ti-ler Gez-er-di-ler Gez-meli-(y)-di-ler Gez-se-(y)-di-ler Gez-e-(y)-di-ler
Görülen Geçmiş Duyulan Geçmiş Şimdiki Zamanın Gelecek Zamanın Geniş Zamanın
ZAMAN (İ-MİŞ)
RİVAYET BİRLEŞİK

Gerekliliğin Rivayeti Şartın Rivayeti İsteğin Rivayeti Emir Kipinin


Zamanın Rivayeti Zamanın Rivayeti Rivayeti Rivayeti Rivayeti
(FİİL+MELİ İ+MİŞ-) (FİİL+SE İ+MİŞ-) (FİİL+E İ+MİŞ-) Rivayeti
(FİİL+Dİ İ+MİŞ-) (FİİL+MİŞ İ+MİŞ-) (FİİL+YOR İ+MİŞ-) (FİİL+ECEK İ+MİŞ-) [FİİL+(E)R İ+MİŞ-]
Gez-miş-miş-im Gez-(i)-yor-muş-um Gez-ecek-miş-im Gez-er-miş-im Gez-meli-(y)-miş-im Gez-se-(y)-miş-im Gez-e-(y)-miş-im
Gez-miş-miş-sin Gez-(i)-yor-muş-sun Gez-ecek-miş-sin Gez-er-miş-sin Gez-meli-(y)-miş-sin Gez-se-(y)-miş-sin Gez-e-(y)-miş-sin
Gez-miş-miş Gez-(i)-yor-muş Gez-ecek-miş Gez-er-miş Gez-meli-(y)-miş Gez-se-(y)-miş Gez-e-(y)-miş YOKTUR
YOKTUR Gez-miş-miş-iz Gez-ecek-miş-iz Gez-er-miş-iz Gez-meli-(y)-miş-iz Gez-se-(y)-miş-iz Gez-e-(y)-miş-iz
Gez-(i)-yor-muş-uz
Gez-miş-miş-siniz Gez-(i)-yor-muş-sunuz Gez-ecek-miş-siniz Gez-er-miş-siniz Gez-meli-(y)-miş-siniz Gez-se-(y)miş-siniz Gez-e-(y)-miş-siniz
Gez-miş-miş-ler Gez-(i)-yor-muş-lar Gez-ecek-miş-ler Gez-er-miş-ler Gez-meli-(y)-miş-ler Gez-se-(y)-miş-ler Gez-e-(y)miş-ler
Görülen Geçmiş Duyulan Geçmiş Gelecek Zamanın Geniş Zamanın
Şimdiki Zamanın Şartı Gerekliliğin Şartı Emir Kipinin
ZAMAN (İ-SE)

Zamanın Şartı Zamanın Şartı Şartı Şartı Şartın Şartı İsteğin Şartı
ŞART BİRLEŞİK

(FİİL+YOR İ+SE-) (FİİL+MELİ İ+SE-) Şartı


(FİİL+Dİ İ+SE-) (FİİL+MİŞ İ+SE-) (FİİL+ECEK İ+SE-) [FİİL+(E)R İ+SE-]
Gez-di-(y)-se-m Gez-miş-se-m Gez-(i)-yor-sa-m Gez-ecek-se-m Gez-er-se-m Gez-meli-(y)-se-m
Gez-di-(y)-se-n Gez-miş-se-n Gez-(i)-yor-sa-n Gez-ecek-se-n Gez-er-se-n Gez-meli-(y)-se-n
Gez-di-(y)-se Gez-miş-se Gez-(i)-yor-sa Gez-ecek-se Gez-er-se Gez-meli-(y)-se- YOKTUR YOKTUR YOKTUR
Gez-di-(y)-se-k Gez-miş-se-k Gez-(i)-yor-sa-k Gez-ecek-se-k Gez-er-se-k Gez-meli-(y)-se-k
Gez-di-(y)-se-niz Gez-miş-se-niz Gez-(i)-yor-sa-nız Gez-ecek-se-niz Gez-er-se-niz Gez-meli-(y)-se-niz
Gez-di-(y)-se-ler Gez-miş-se-ler Gez-(i)-yor-sa-lar Gez-ecek-se-ler Gez-er-se-ler Gez-meli-(y)-se-ler
www.turkcetest.com
FİİLLERDE OLUMLULUK, OLUMSUZLUK ve SORU ÇEKİMİ TABLOSU Sayfa: 2
SORU ÇEKİMİ
OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM
OLUMLU SORU OLUMLU SORU
Yap-mış-ım Yap-ma-mış-ım Yap-mış mı-(y)ım? Yap-ma-mış mı-(y)ım? Yap-acak-mış-ım Yap-ma-sa-(y)mış-ım

Gelecek Z. Rivayeti
RİVAYET BİRLEŞİK ZAMAN
DUYULAN Yap-ma-sa-(y)mış-sın

Şartın Rivayeti
Yap-mış-sın Yap-ma-mış-sın Yap-mış-mı-sın? Yap-ma-mış-mı-sın? Yap-acak-mış-sın
(ÖĞRENİLEN) Yap-mış Yap-ma-mış Yap-mış mı? Yap-ma-mış mı? Yap-acak-mış Yap-ma-sa-(y)mış
GEÇMİŞ Yap-mış-ız Yap-ma-mış-ız Yap-mış mı-(y)ız? Yap-ma-mış mı-(y)ız? Yap-acak-mış-ız Yap-ma-sa-(y)mış-ız
ZAMAN Yap-mış-sınız Yap-ma-mış-sınız Yap-mış mı-sınız? Yap-ma-mış mı-sınız? Yap-acak-mış-sınız Yap-ma-sa-(y)mış-sınız

(İMİŞ)
(-MIŞ) Yap-mış(-lar) Yap-ma-mış(-lar) Yap-mış(-lar) mı? Yap-ma-mış(-lar) mı? Yap-acak-mış(-lar) Yap-ma-sa-(y)mış(-lar)
Yap-tı-m Yap-ma-dı-m Yap-tı-m mı? Yap-ma-dı-m mı? OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU
GÖRÜLEN Yap-tı-n Yap-ma-dı-n Yap-tı-n mı? Yap-ma-dı-n mı?
(BİLİNEN) Yap-tı Yap-ma-dı Yap-tı mı? Yap-ma-dı mı? Yap-malı mı-(y)mış-ım? Yap-ma-z mı-(y)mış-ım?

Gerekliliğin Rivayeti
BİRLEŞİK ZAMAN ÇEKİMLERİ

Geniş Z. Rivayeti
Yap-tı-k Yap-ma-dı-k Yap-tı-k mı? Yap-ma-dı-k mı? Yap-malı mı-(y)mış-sın? Yap-ma-z mı-(y)mış-sın?
HABER KİPLERİ

GEÇMİŞ
ZAMAN (-Dİ) Yap-tı-nız Yap-ma-dı-nız Yap-tı-nız mı? Yap-ma-dı-nız mı? Yap-malı mı-(y)mış? Yap-ma-z mı-(y)mış?
Yap-tı(-lar) Yap-ma-dı(-lar) Yap-tı(-lar) mı? Yap-ma-dı(-lar) mı? Yap-malı mı-(y)mış-ız? Yap-ma-z mı-(y)mış-ız?
Yap-malı mı-(y)mış-sınız? Yap-ma-z mı-(y)mış-sınız?
Yap-(ı)-yor-um Yap-mı-yor-um Yap-(ı)-yor mu-(y)um? Yap-mı-yor mu-(y)um?
Yap-(ı)-yor-sun Yap-mı-yor-sun Yap-(ı)-yor mu-sun? Yap-mı-yor mu-sun? Yap-malı mı-(y)mış(-lar)? Yap-ma-z-(lar) mı-(y)mış?
ŞİMDİKİ
Yap-(ı)-yor Yap-mı-yor Yap-(ı)-yor mu? Yap-mı-yor mu? OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM
ZAMAN
BASİT ZAMAN ÇEKİMLERİ

Yap-(ı)-yor-uz Yap-mı-yor-uz Yap-(ı)-yor mu-(y)uz? Yap-mı-yor mu-(y)uz?


(-YOR) Yap-(ı)-yor-sunuz Yap-mı-yor-sunuz Yap-(ı)-yor mu-sunuz? Yap-mı-yor mu-sunuz? Yap-(ı)yor-du-m Yap-ma-(y)a-dı-m

Şimdiki Z. Hikâyesi

İsteğin Hikâyesi
HİKÂYE BİRLEŞİK ZAMAN
Yap-(ı)-yor(-lar) Yap-mı-yor(-lar) Yap-(ı)-yor(-lar) mı? Yap-mı-yor(-lar) mı? Yap-(ı)yor-du-n Yap-ma-(y)a-dı-n
Yap-(ı)yor-du Yap-ma-(y)a-dı
Yap-acağ-ım Yap-ma-(y)acağ-ım Yap-acak mı-(y)ım? Yap-ma-(y)acak mı-(y)ım? Yap-(ı)yor-du-k Yap-ma-(y)a-dı-k
GELECEK Yap-acak-sın Yap-ma-(y)acak-sın Yap-acak mı-sın? Yap-ma-(y)acak mı-sın? Yap-(ı)yor-du-nuz Yap-ma-(y)a-dı-nız
Yap-acak Yap-ma-(y)acak Yap-acak mı? Yap-ma-(y)acak mı?
ZAMAN Yap-(ı)yor(-lar)-dı Yap-ma-(y)a(-lar)-dı

(İDİ)
Yap-acak-ız Yap-ma-(y)acağ-ız Yap-acak mı-(y)ız? Yap-ma-(y)acak mı(y)-ız?
(-ECEK) Yap-acak-sınız Yap-ma-(y)acak-sınız Yap-acak mı-sınız? Yap-ma-(y)acak mı-sınız? OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU
Yap-acak(-lar) Yap-ma-(y)acak(-lar) Yap-acak(-lar) mı? Yap-ma-(y)acak(-lar) mı? Yap-mış mı-(y)dı-m? Yap-ma-malı mı-(y)dı-m?

Gerekliliğin Hikâyesi
D. Geçmiş Z. Hikâyesi
Yap-(a)r-ım Yap-ma-m Yap-(a)r mı-(y)ım? Yap-ma-z mı-(y)ım? Yap-mış mı-(y)dı-n? Yap-ma-malı mı-(y)dı-n?
GENİŞ Yap-(a)r-sın Yap-ma-z-sın Yap-(a)r mı-sın? Yap-ma-z mı-sın? Yap-mış mı-(y)dı? Yap-ma-malı mı-(y)dı?
ZAMAN Yap-(a)r Yap-ma-z Yap-(a)r mı? Yap-ma-z mı? Yap-mış mı-(y)dı-k? Yap-ma-malı mı-(y)dı-k?
(Olumlu)-R Yap-(a)r-ız Yap-ma-(y)ız Yap-(a)r mı-(y)ız? Yap-ma-z mı-(y)ız? Yap-mış mı-(y)dı-nız? Yap-ma-malı mı-(y)dı-nız?
(Olumsuz) -Z Yap-(a)r-sınız Yap-ma-z-sınız Yap-(a)r mı-sınız? Yap-ma-z mı-sınız? Yap-mış(-lar) mı-(y)dı? Yap-ma-malı(-lar) mı-(y)dı?
Yap-(a)r(-lar) Yap-ma-z(-lar) Yap-(a)r(-lar) mı? Yap-ma-z(-lar) mı? OLUMLU ÇEKİM OLUMSUZ ÇEKİM
Yap-malı-(y)ım Yap-ma-malı-(y)ım Yap-malı mı-(y)ım? Yap-ma-malı mı-(y)ım? Yap-(a)r-sa-m Yap-ma-dı-(y)sa-m

G. Geçmiş Z. Şartı
Yap-malı-sın Yap-ma-malı-sın Yap-malı mı-sın? Yap-ma-malı mı-sın? Yap-(a)r-sa-n Yap-ma-dı-(y)sa-n

Geniş Z. Şartı
ŞART BİRLEŞİK ZAMAN
GEREKLİLİK Yap-malı Yap-ma-malı Yap-malı mı? Yap-ma-malı mı? Yap-(a)r-sa Yap-ma-dı-(y)sa
KİPİ Yap-malı-(y)ız Yap-ma-malı-(y)ız Yap-malı mı-(y)ız? Yap-ma-malı mı-(y)ız? Yap-(a)r-sa-k Yap-ma-dı-(y)sa-k
Yap-malı-sınız Yap-ma-malı-sınız Yap-malı mı-sınız? Yap-ma-malı mı-sınız? Yap-(a)r-sa-nız Yap-ma-dı-(y)sa-nız
Yap-malı(-lar) Yap-ma-malı(-lar) Yap-malı(-lar)mı? Yap-ma-malı(-lar) mı? Yap-(a)r(-lar)-sa Yap-ma-dı(-lar)-sa

(İSE)
Yap-sa-m Yap-ma-sa-m Yap-sa-m mı? Yap-ma-sa-m mı? OLUMLU SORU OLUMSUZ SORU
DİLEK KİPLERİ

Yap-sa-n Yap-ma-sa-n Yap-sa-n mı? Yap-ma-sa-n mı? Yap-(ı)yor-sa-m mı? Yap-ma-z-sa-m mı?
DİLEK/ŞART Yap-sa Yap-ma-sa Yap-sa mı? Yap-ma-sa mı?

Şimdiki Z. Şartı
Yap-(ı)yor-sa-n mı? Yap-ma-z-sa-n mı?

Geniş Z. Şartı
KİPİ Yap-sa-k Yap-ma-sa-k Yap-sa-k mı? Yap-ma-sa-k mı? Yap-(ı)yor-sa mı? Yap-ma-z-sa mı?
Yap-sa-nız Yap-ma-sa-nız Yap-sa-nız mı? Yap-ma-sa-nız mı? Yap-(ı)yor-sa-k mı? Yap-ma-z-sa-k mı?
Yap-sa(-lar) Yap-ma-sa(-lar) Yap-sa(-lar) mı? Yap-ma-sa(-lar) mı? Yap-(ı)yor-sa-nız mı? Yap-ma-z-sa-nız mı?
Yap-a-(y)ım Yap-ma-(y)a-(y)ım Yap-a-(y)ım mı? Yap-ma-(y)a-(y)ım mı? Yap-(ı)yor-sa(-lar) mı? Yap-ma-z-sa(-lar) mı?
Yap-a-sın Yap-ma-(y)a-sın Yap-a-sın mı? Yap-ma-(y)a-sın mı?
Yap-a Yap-ma-(y)a Yap-a mı? Yap-ma-(y)a mı? Yukarıdaki tabloda tüm Birleşik Zaman Çekimleri yer almamaktadır. Bunun
İSTEK KİPİ Yap-a-lım Yap-ma-(y)a-lım Yap-a-lım mı? Yap-ma-(y)a-lım mı? yerine farklı birleşik zaman çekimleri örnek olarak verilmiştir.
Yap-a-sınız Yap-ma-(y)a-sınız Yap-a-sınız mı? Yap-ma-(y)a-sınız mı? 3. Çoğul Şahıs (Onlar) Çekimlerinde Şahıs Eki “–ler/-lar” kullanılmayabilir. Bu
Yap-a(-lar) Yap-ma-(y)a(-lar) Yap-a(-lar) mı? Yap-ma-(y)a(-lar) mı? nedenle tabloda 3. Çoğul Şahıs Eki (-lar) biçiminde gösterilmiştir.
--------- --------- --------- --------- » Onlar  Konuş-(u)yor-lar & OnlarKonuş-(u)yor
Yap Yap-ma --------- ---------
Yap-sın Yap-ma-sın Yap-sın mı? Yap-ma-sın mı? Emir Kipinin olumlu ve olumsuz çekimlerinde 1. Tekil “Ben” ve 1. Çoğul Şahıs
EMİR KİPİ -------- -------- -------- -------- “Biz” çekimi yoktur. Soru çekimlerinde ise yalnızca 3. Tekil “O” ve 3. Çoğul “Onlar”
Yap-ın Yap-ma-(y)ın -------- -------- çekimi bulunur. Yandaki tabloyu inceleyiniz.
Yap-sın(-lar) Yap-ma-sın(-lar) Yap-sın(-lar)mı? Yap-ma-sın(-lar) mı?
www.turkcetest.com
Sınıf: ZARFLAR (BELİRTEÇLER) Sayfa: 1
Fiillerin anlamını yer, durum, zaman ve miktar yönünden; sıfatların ve zarfların anlamını ise azlık-çokluk yönünden tamamlayan kelimelere zarf (belirteç) denir.
□ ZARFLARIN ÖZELLİKLERİ:
1- Sıfatlar gibi zarflar da çoğu kez çekim eki almadan kullanılır. Zarflar hâl eki aldıkları zaman 4- Türkçede pek çok sıfat aynı zamanda zarf olarak da kullanılabilir. İsim soylu bir sözcük,
isime dönüşürler yani adlaşırlar. Yönelme Hâli Eki eylemin anlamını etkiliyorsa zarf, ismin anlamını etkiliyorsa sıfat olur.
» Çocuklar koşarak dışarı çıktı. » Çocuklar koşarak dışarıya çıktı. » Ne kadar da hızlı konuşuyorsunuz. » Çok hızlı bir arabası varmış.
(Zarf) (Fiil) İsim→Adlaşmış Zarf Zarf ← Fiil Sıfat ← İsim
2- Hiçbir kelime tek başına zarf ya da sıfat olamaz. Tek başına kullanıldıklarında “isim”dirler. 5- Zarflar, cümlede genellikle zarf tümleci göreviyle kullanılırlar:
3- Zarflar fillerin yanında olmak zorunda değildir. Araya başka kelimeler girebilir. Miktar Zarfı Miktar Zarfı Çekimli Fiil Zaman Zarfı Miktar Zarfı Çekimli Fiil
» Kanadı kırık kuş gibi oracıkta kaldı. » Koşarak size gelmiş. » Çok bilen, çok yanılır. » Bugün fazla çalıştık.
Durum Zarfı Fiil Durum Zarfı Fiil Özne Zarf Tümleci Yüklem Zarf Tümleci Zarf Tümleci Yüklem

ZARF ÇEŞİTLERİ
□ 1) DURUM ZARFI □ 2) ZAMAN ZARFI □ 3) YER-YÖN ZARFI □ 4) MİKTAR ZARFI □ 5) SORU ZARFI
Fiile ya da fiilimsiye sorulan “Nasıl?” Fiile sorulan “Ne zaman?” sorusuna Fiile sorulan “Nereye?” Fiile, fiilimsiye sıfata ya da kendisi gibi bir zarfa Fiilleri soru yoluyla
sorusuna cevap veren zarflara cevap veren zarflara “ZAMAN ZARFI” sorusuna cevap veren zarflara sorulan “Ne kadar?” sorusuna cevap veren zarfa belirten zarflara “SORU
“DURUM ZARFI” denir. denir. “YER-YÖN ZARFI” denir. “MİKTAR” ya da “AZLIK ÇOKLUK ZARFI” denir. ZARFI” denir.
Başlıca soru zarfları
NASIL? NE ZAMAN? NEREYE? NE KADAR? şunlardır: “Ne, Nasıl,
Niçin, Neden, Ne
FİİİLE / FİİLİMSİYE FİİLE FİİİLE / FİİLİMSİYE FİİLE / FİİLİMSİYE zaman, Ne kadar, Ne
» Araba yavaş ilerliyor. Başlıca soru zarfları şunlardır: “Dün, » Bunları aşağı bırak. SIFATA / ZARFA biçim, Ne diye?..”
» Düzenli çalışmak şarttır. yarın, bugün, şimdi, sonra, erken, geç, » Bize ne getirdin?
» Eşyaları içeri taşı. Başlıca azlık-çokluk zarfları şunlardır: “Az, çok, pek,
» Sevgi, akıllıca davranıyor. akşam, sabah, yazın, kışın, biraz önce, » Buraya nasıl geldin?
» Çocukları dışarı çıkar. fazla, daha, en, biraz, epeyce, kadar, pek çok, en
 “Nasıl?” sorusu isme sorulduğunda biraz sonra, henüz, hâlâ, bazen…” » Beni niçin dinlemedin?
Başlıca yer yön zarfları şunlardır: fazla, daha çok…”
niteleme sıfatını, fiile sorulduğunda » Dün, seni her yerde aradım. Ne kadar? » Neden yemek yemedin?
durum zarfını buldurur. “İçeri, dışarı, ileri, geri, aşağı, beri,
» Gençken bunları hiç düşünmemiştim. » Eve ne zaman döndün?
Nasıl? Nasıl? yukarı, öte, yan, ön, arka, üst, alt…” » Sınav için çok çalıştı. → Fiile Ait Miktar Zarfı
» Aradığımda seni bulamıyorum. Miktar Zarfı Fiil » Bitişe ne kadar kaldı?
» Kaba davranıyor. » Kaba adam  Yer-Yön Zarfları hâl eklerini (-e, - » Ne kadar oldu gideli?
Zaman Zarfını bulmak için “Ne Ne kadar? Nasıl?
Durum Fiil Niteleme İsim de, -den” almaz. Yön bildiren
zamandan beri, Ne zamana kadar?” » O en iyi adamımdır.→ Sıfata Ait Miktar Zarfı Soru zarfları, sıfatları ya da
Zarfı Sıfatı sözcük bu ekleri almışsa isim olur.

soruları da sorulabilir. Miktar Z. Sıfat İsim başka zarfları da belirtir.


”Niçin, Ne ile, Neden?” soruları da » Ellerini yukarı kaldır. Ne kadar? Nasıl? Ancak bu kullanımlarda
durum zarfını buldurur. Zaman anlamı taşıyan ”Dün, bugün, Zarf
Neyle? Neden?
yarın, şimdi, sabah, akşam, gece, » Ellerini yukarıya kaldır. »Bugün daha iyi görünüyor.→Zarfa Ait M. Zarfı sorudan çok abartma vardır:
»Elini bıçakla kesti. »Korkudan bayıldı. Miktar Zarfı Durum Z. Fiil »Ne soğuk bir hava…
gündüz, yaz, kış vb...” sözcükler, bazen İsim
Durum zarfları fiil ya da fiilimsileri zaman zarfı olmayabilir. Bu sözcüklerin Yer-Yön Zarfını bulmak için ZARFLARIN DERECELENDİRİLMESİ: »Ne kadar güzel çiçekler.
çeşitli anlam ilgileri ile belirtir: zaman zarfı olması için fiile sorulan “Ne “Nereye doğru, Nereye kadar?” 1. Eşitlik Derecesi: Kadar, denli, gibi... Soru zarfları, soru zamiri
»Herkese dostça davranıyor.(Niteleme) zaman?” sorusuna cevap vermesi soruları da sorulabilir. »Kimse şarkıyı bu denli güzel okuyamaz. ve soru sıfatı ile karıştırılma-

»Sınavı mutlaka kazanacaksın(Kesinlik) gerekir. 2. Üstünlük Derecesi: ”Daha” malıdır. Burada sorunun
Yer-Yön bildiren sözcük bir ismi hangi sözcüğe sorulduğu ve
»Belki ben de sizinle gelirim.(Olasılık) Ne zaman? »Daha iyi bir araba alabilirdin.
nitelemişse sıfat olur. cevabının hangi türde olduğu
»Bunu bir daha okuyacağım.(Yineleme) » Akşam size geleceğiz. 3. En Üstünlük Derecesi: ”En”
» Yan taraf » Ön sıra
»Keşke buraya hiç gelmeseydim.(Dilek) Zaman Zarfı Fiil »En zor soruları bile çözdü. önemlidir.
Sıfat İsim Sıfat İsim
»Eğer yorulduysan biraz dinlen.(Şart) Ne zaman? 4. Aşırılık Derecesi: ”Çok, fazla, epeyce, pek, biraz, » Bu nasıl ev? →Soru Sıfatı
» Üst sokak » Alt çene
» Akşamı burada geçireceğiz. oldukça, birazcık, en çok, pek çok vb...” »Nasıl koşuyor?→Soru Zarfı
Sıfat İsim Sıfat İsim
İsim Fiil »Sen fazla iyi birisin. »Pek şık giyinmişsiniz. »Ne almış?→Soru Zamiri

www.turkcetest.com
www.turkcetest.com
EK FİİL (EK EYLEM) Sayfa: 1
İsim soylu sözcüklere eklendiğinde onları “YÜKLEM” yapan, çekimli fiillere eklendiğinde onları “BİRLEŞİK ZAMANLI” yapan “ İ- “ fiiline ek fiil denir.
Ek-fiil kelimelere eklenirken genellikle ünlü düşmesine uğrar. Ünlü düşmesi yok ise ek-fiil birleştiği sözcükten ayrı yazılır. Ek-fiil düşmüş ise kip ekleri ek-fiilin birleştiği isim ya da fiile eklenir yani birleşik
yazılır: Çalışıyorduk. [(Çalışıyor idik) “-yor” ve “-di” ekleri birleşirken ek fiil “ i- “ düşmüştür. Ek fiile eklenmesi gereken “-di” eki ek fiil düşünce “Çalışıyor” çekimli fiiline eklenmiştir.]

- -FİİL
□ A) İSİM SOYLU SÖZCÜKLERE EKLENEN EK □ B) FİİLLERE EKLENEN EK-FİİL
Ek fiil isim soylu sözcüklere eklenerek onların cümlede “YÜKLEM” olmasını sağlar. Ek-fiil, basit zamanda çekimlenmiş bir çekimli fiili “BİRLEŞİK ZAMAN”lı yapar. Bu fiilde
Ek fiil alan isimler filler gibi çekimlenebilir. “ İ- ” birincisi haber ya da dilek, ikincisi ek fiil kiplerinden biri olmak üzere iki kip eki bulunur.
Ek fiil almış isimlerin olumsuzu “DEĞİL veya YOK” ile yapılır: Birleşik zamanlı fiiller de basit zamanlı fiiller gibi “MA/ME” Olumsuzluk Eki ile olumsuz
» Ahmet başarılı idi. (Olumlu) Ahmet başarılı değil i-di. (Olumsuz) yapılır: »Gel-me-(y)ecek-miş »Konuş-ma-z-dı-nız

□ 1- EK-FİİLİN GÖRÜLEN (BİLİNEN) GEÇMİŞ ZAMANI İDİ- □ 1- HİKÂYE BİRLEŞİK ZAMAN


İSİM + (İ-Dİ) + KİŞİ EKİ FİİL + KİP EKİ + İDİ+KİŞİ EKİ
( Ben ) Hasta idim (Hastaydım) (Biz) Hasta idik (Hastaydık) -dı/ -di/-du/-dü Görülen Geçmiş Zamanın Hikâyesi: »Al-dı-(y)dı Duyulan Geçmiş Zamanın Hikâyesi: »Al-mış-tı
( Sen ) Hasta idin (Hastaydın) (Siz) Hasta idiniz (Hastaydınız) -tı/ -ti/ -tu/ -tü Şimdiki Zamanın Hikâyesi: »Al-(ı)-yor-du Gelecek Zamanın Hikâyesi: »Al-acak-tı
Geniş Zamanın Hikâyesi: »Al-(ı)-r-dı Gereklilik Kipinin Hikâyesi: »Al-malı-(y)dı
(O) Hasta idi (Hastaydı) (Onlar) Hasta idiler (Hastaydılar)
Şart Kipinin Hikâyesi: »Al-sa-(y)dı İstek Kipinin Hikâyesi: »Al-a-(y)dı

□ 2- EK-FİİLİN DUYULAN (ÖĞRENİLEN) GEÇMİŞ ZAMANI İMİŞ- □ 2- RİVAYET BİRLEŞİK ZAMAN


FİİL + KİP EKİ + İMİŞ+KİŞİ EKİ
İSİM + (İ-MİŞ) + KİŞİ EKİ
Duyulan Geçmiş Zamanın Rivayeti: » Al-mış-mış Şimdiki Zamanın Rivayeti: »Al-(ı)-yor-muş
( Ben ) Güzel imişim (Güzelmişim) (Biz) Güzel imişiz (Güzelmişiz) -mış/ -miş/
Gelecek Zamanın Rivayeti: »Al-acak-mış Geniş Zamanın Rivayeti: »Al-(ı)-r-mış
( Sen ) Güzel imişsin (Güzelmişsin) (Siz) Güzel imişsiniz (Güzelmişsiniz) -muş/ -müş
Gereklilik Kipinin Rivayeti: » Al-malı-(y)mış Şart Kipinin Rivayeti: »Al-sa-(y)mış
(O) Güzel imiş (Güzelmiş) (Onlar) Güzel imişler (Güzelmişler) İstek Kipinin Rivayeti: »Al-a-(y)mış

□ 3- EK-FİİLİN ŞARTI İSE- □ 3- ŞART BİRLEŞİK ZAMAN


İSİM +(İ-SE) + KİŞİ EKİ FİİL + KİP EKİ + İSE+KİŞİ EKİ
( Ben ) Öğrenci isem (Öğrenciysem) (Biz) Öğrenci isek (Öğrenciysek) Görülen Geçmiş Zamanın Şartı: »Al-dı-(y)sa Duyulan Geçmiş Zamanın Şartı: »Al-mış-sa
( Sen ) Öğrenci isen (Öğrenciysen) (Siz) Öğrenci iseniz (Öğrenciyseniz) Şimdiki Zamanın Şartı: »Al-(ı)-yor-sa Gelecek Zamanın Şartı: »Al-acak-sa
-se/ -sa
(O) Öğrenci ise (Öğrenciyse) (Onlar) Öğrenci iseler (Öğrenciyseler) Geniş Zamanın Şartı: »Al-(ı)-r-sa Gereklilik Kipinin Şartı: »Al-malı-(y)sa

□ 4- EK-FİİLİN GENİŞ ZAMANI -DİR Bu ek diğer ek fiiller gibi birleşik zaman oluşturmaz.
Geniş zamanda ek fiil kişi ekleriyle birleşmiştir. “-dır” eki çoğunlukla 3. kişilerde kullanılır.
Bu ekin eklendiği fiiller basit zamanlıdır.
(1 ve 2. Kişilerde) İSİM + KİŞİ EKİ (3. Kişilerde) → İSİM +(DİR) + KİŞİ EKİ
-dır/ -dir Bu ek eklendiği fiile kesinlik veya ihtimal anlamı katar.
( Ben ) Yorgunum (Biz) Yorgunuz -dur /-dür
( Sen ) Yorgunsun (Siz) Yorgunsunuz » Saat 12.00 olduğuna göre sınav bitmiştir. (Kesinlik anlamı)
( O ) Yorgundur (Yorgun) (Onlar) Yorgundurlar (Yorgunlar) » Maçı her zamanki gibi yine onlar kazanmıştır. [İhtimal(Olasılık) Anlamı}
XFCGV

□ BİRLEŞİK ZAMANLI FİİLLERİN BİLDİRDİĞİ ANLAMLAR


“Terk Edilmiş Alışkanlık” Anlamı : »Çocukken yazlık sinemaya giderdim. »Gençliğimde her gün spor yapıyordum. »Eskiden çok çay içerdim.
“Gerçekleşmemiş Niyet (Beklenti)” Anlamı : »Sanatçı, anılarını sinemaya aktaracaktı. »Kardeşimle müzeye gidecektik. »Hani bayramda bize gelecektiniz.
“Küçümseme/ İnanmama” Anlamı : »Kitapları zamanında getirmişmiş. »Bir kitabı on dakikada okuyormuş. »Bu kez sınava çok çalışacakmış(!)
“Pişmanlık” Anlamı : »Kızacağını bilsem söyler miydim? “Azımsama” Anlamı : »Bu gayretle lise mi kazanılırmış?
“Sitem” Anlamı : »O beni hiçbir zaman sevmemişti. “Yakınma” Anlamı : »Yardım etseydi bitirebilirdik.
NOT: Birleşik zaman çekimleri bir fiile yukarıdaki anlamlardan farklı anlamlar da katabilir.
www.turkcetest.com
EK FİİL ÇEKİMLERİ TABLOSU Sayfa: 2

□ İSİMLERE EKLENEN EK-FİİLLER


EK FİİLİN GÖRÜLEN (BİLİNEN) GEÇMİŞ ZAMANI EK FİİLİN DUYULAN (ÖĞRENİLEN) GEÇMİŞ ZAMANI EK FİİLİN ŞARTI EK FİİLİN GENİŞ ZAMANI
(Ben) Zeki idim (Zekiydim) (Ben) Zeki imişim (Zekiymişim) (Ben) Zeki isem (Zekiysem) (Ben) Zekiyim

İSİM + İMİŞ

İSİM + DİR
İSİM + İSE
(Sen) Zeki idin (Zekiydin) (Sen) Zeki imişsin (Zekiymişsin) (Sen) Zeki isen (Zekiysen) (Sen) Zekisin
İSİM + İDİ

(O) Zeki idi (Zekiydi) (O) Zeki imiş (Zekiymiş) (O) Zeki ise (Zekiyse) (O) Zekidir / Zeki
(Biz) Zeki idik (Zekiydik) (Biz) Zeki imişiz (Zekiymişiz) (Biz) Zeki isek (Zekiysek) (Biz) Zekiyiz
(Siz) Zeki idiniz (Zekiydiniz) (Siz) Zeki imişsiniz (Zekiymişsiniz) (Siz) Zeki iseniz (Zekiyseniz) (Siz) Zekisiniz
(Onlar) Zeki idiler (Zekiydiler) (Onlar) Zeki imişler (Zekiymişler) (Onlar) Zeki iseler (Zekiyseler) (Onlar) Zekidirler / Zekiler

FİİLLERE EKLENEN EK-FİİLLER


□ HİKÂYE BİRLEŞİK ZAMAN (Fiil+Kip Eki+idi)
Geniş Zamanın Duyulan Geçmiş Görülen Geçmiş Gelecek Zamanın
Şimdiki Zamanın Hikâyesi Gerekliliğin Hikâyesi Şartın Hikâyesi İsteğin Hikâyesi Emir Kipinin
Hikâyesi Zamanın Hikâyesi Zamanın Hikâyesi Hikâyesi
(FİİL+YOR İ+Dİ-) (FİİL+MELİ İ+Dİ-) (FİİL+SE İ+Dİ-) (FİİL+E İ+Dİ-) Hikâyesi
[FİİL+(E)R İ+Dİ-] (FİİL+MİŞ İ+Dİ-) (FİİL+Dİ İ+Dİ-) (FİİL+ECEK İ+Dİ-)
Bil-(i)-yor-du-m Bil-ir-di-m Bil-miş-ti-m Bil-di-(y)-di-m Bil-ecek-ti-m Bil-meli-(y)-di-m Bil-se-(y)-di-m Bil-e-(y)-di-m
Bil-(i)-yor-du-n Bil-ir-di-n Bil-miş-ti-n Bil-di-(y)-di-n Bil-ecek-ti-n Bil-meli-(y)-di-n Bil-se-(y)-di-n Bil-e-(y)-di-n
Bil-(i)-yor-du Bil-ir-di Bil-miş-ti Bil-di-(y)-di Bil-ecek-ti Bil-meli-(y)-di Bil-se-(y)-di Bil-e-(y)-di
YOKTUR
Bil-(i)-yor-du-k Bil-ir-di-k Bil-miş-ti-k Bil-di-(y)-di-k Bil-ecek-ti-k Bil-meli-(y)-di-k Bil-se-(y)-di-k Bil-e-(y)-di-k
Bil-(i)-yor-du-nuz Bil-ir-di-niz Bil-miş-ti-niz Bil-di-(y)-di-niz Bil-ecek-ti-niz Bil-meli-(y)-di-niz Bil-se-(y)-di-niz Bil-e-(y)-di-niz
Bil-(i)-yor-du-lar Bil-ir-di-ler Bil-miş-ti-ler Bil-di-(y)-di-ler Bil-ecek-ti-ler Bil-meli-(y)-di-ler Bil-se-(y)-di-ler Bil-e-(y)-di-ler
(Bil-(i)-yor-lar-dı ) (Bil-ir-ler-di ) (Bil-miş-ler-di ) (Bil-di-ler-di ) (Bil-ecek-ler-di ) (Bil-meli-ler-di ) (Bil-se-ler-di ) (Bil-e-ler-di )

□ RİVAYET BİRLEŞİK ZAMAN (Fiil+Kip Eki+imiş)


Geniş Zamanın Duyulan Geçmiş Görülen Geçmiş Gelecek Zamanın
Şimdiki Zamanın Rivayeti Gerekliliğin Rivayeti Şartın Rivayeti İsteğin Rivayeti Emir Kipinin
Rivayeti Zamanın Rivayeti Zamanın Rivayeti Rivayeti
(FİİL+YOR İ+MİŞ-) (FİİL+MELİ İ+MİŞ-) (FİİL+SE İ+MİŞ-) (FİİL+E İ+MİŞ-) Rivayeti
[FİİL+(E)R İ+MİŞ-] (FİİL+MİŞ İ+MİŞ-) (FİİL+Dİ İ+MİŞ-) (FİİL+ECEK İ+MİŞ-)
Bil-(i)-yor-muş-um Bil-ir-miş-im Bil-miş-miş-im Bil-ecek-miş-im Bil-meli-(y)-miş-im Bil-se-(y)-miş-im Bil-e-(y)-miş-im
Bil-(i)-yor-muş-sun Bil-ir-miş-sin Bil-miş-miş-sin Bil-ecek-miş-sin Bil-meli-(y)-miş-sin Bil-se-(y)-miş-sin Bil-e-(y)-miş-sin
Bil-(i)-yor-muş Bil-ir-miş Bil-miş-miş Bil-ecek-miş Bil-meli-(y)-miş Bil-se-(y)-miş Bil-e-(y)-miş
Bil-ir-miş-iz Bil-miş-miş-iz Bil-ecek-miş-iz Bil-meli-(y)-miş-iz Bil-se-(y)-miş-iz Bil-e-(y)-miş-iz
YOKTUR
Bil-(i)-yor-muş-uz YOKTUR
Bil-(i)-yor-muş-sunuz Bil-ir-miş-siniz Bil-miş-miş-siniz Bil-ecek-miş-siniz Bil-meli-(y)-miş-siniz Bil-se-(y)miş-siniz Bil-e-(y)-miş-siniz
Bil-(i)-yor-muş-lar Bil-ir-miş-ler Bil-miş-miş-ler Bil-ecek-miş-ler Bil-meli-(y)-miş-ler Bil-se-(y)-miş-ler Bil-e-(y)miş-ler
(Bil-(i)-yor-lar-mış ) (Bil-ir-ler-miş ) (Bil-miş-ler-miş ) (Bil-ecek-ler-miş ) (Bil-meli-ler-miş ) (Bil-se-ler-miş ) (Bil-e-ler-miş )

□ ŞART BİRLEŞİK ZAMAN (Fiil+Kip Eki+ise)


Duyulan Geçmiş Görülen Geçmiş Gelecek Zamanın
Şimdiki Zamanın Şartı Geniş Zamanın Şartı Gerekliliğin Şartı Emir Kipinin
Zamanın Şartı Zamanın Şartı Şartı Şartın Şartı İsteğin Şartı
(FİİL+YOR İ+SE-) [FİİL+(E)R İ+SE-] (FİİL+MELİ İ+SE-) Şartı
(FİİL+MİŞ İ+SE-) (FİİL+Dİ İ+SE-) (FİİL+ECEK İ+SE-)
Bil-(i)-yor-sa-m Bil-ir-se-m Bil-miş-se-m Bil-di-(y)-se-m Bil-ecek-se-m Bil-meli-(y)-se-m
Bil-(i)-yor-sa-n Bil-ir-se-n Bil-miş-se-n Bil-di-(y)-se-n Bil-ecek-se-n Bil-meli-(y)-se-n
Bil-(i)-yor-sa Bil-ir-se Bil-miş-se Bil-di-(y)-se Bil-ecek-se Bil-meli-(y)-se-
YOKTUR YOKTUR YOKTUR
Bil-(i)-yor-sa-k Bil-ir-se-k Bil-miş-se-k Bil-di-(y)-se-k Bil-ecek-se-k Bil-meli-(y)-se-k
Bil-(i)-yor-sa-nız Bil-ir-se-niz Bil-miş-se-niz Bil-di-(y)-se-niz Bil-ecek-se-niz Bil-meli-(y)-se-niz
Bil-(i)-yor-sa-lar Bil-ir-se-ler Bil-miş-se-ler Bil-di-(y)-se-ler Bil-ecek-se-ler Bil-meli-(y)-se-ler
(Bil-(i)-yor-lar-sa ) (Bil-ir-ler-se ) (Bil-miş-ler-se ) (Bil-di-ler-se ) (Bil-ecek-ler-se ) (Bil-meli-ler-se )

www.turkcetest.com
FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER) Sayfa: 1
Fiil kök ya da gövdelerinden türemiş olan, olumlu ve olumsuz yapılabilen, fakat fiil gibi çekimlenemeyen; cümlede isim, sıfat ya da zarf görevinde kullanılan sözcüklere fiilimsi denir.
FİİL KÖKÜ + FİİLİMSİ EKİ
FİİLİMSİ FİİL GÖVDESİ + FİİLİMSİ EKİ
Fiilimsiler üç grupta incelenir:

□ 1) İSİM FİİL (AD EYLEM) □ 2) SIFAT FİİL (ORTAÇ) □ 3) ZARF FİİL (BAĞ FİİL/ULAÇ)
Fiil kök ya da gövdelerine “-MA, -IŞ, -MAK” eklerinden Fiil kök ya da gövdelerine “-AN, -ASI, -MEZ, -AR, - Çekimli fiile “NE ZAMAN?” ya da “NASIL?” sorularını
birinin eklenmesiyle oluşturulan fiilimsiye isim fiil denir. İsim fiiller sorduğumuzda cevap veren kelimenin kökü ya da gövdesi fiil ise bu tür
cümlede isim görevinde kullanılır.
DİK, -ECEK, -MİŞ” eklerinden birinin eklenmesiyle fiilimsilere zarf fiil denir. Zarf fiiller cümlede “Durum ya da Zaman
oluşturulan fiilimsiye sıfat fiil denir. Sıfat fiiller cümlede sıfat ya da
»Ağlama da gülmek gibi ruhun incelişine işarettir. Zarfı” olarak kullanılır.
adlaşmış sıfat göreviyle kullanılır.
Fiil Gövdesi Zarf fiil eklerinden bazıları şunlardır: “-ken, -alı, - asıye, -ince, -ip, -
erek, -diği için, -dikçe, -madan, -r………mez, -dığında, -meksizin, -
Ağla-ma gül-mek ince - l - iş » Çıkmaz sokağa girenler geri döndü. a……..-a, -cesine, -dikten sonra, -inceye kadar, -arak…”
Fiil İsim-Fiil Fiil İsim-Fiil İsim İsimden İsim-Fiil
Sıfat Tamlaması Adlaşmış sıfat » Kar yağınca koşarak dışarı çıktık.
Kökü Eki Kökü Eki Kökü Fiil Yapan Eki
Yapım Eki Çık-maz sokak gir- en - ler (Çıkmaz sokağa
Çık - tı - k
İSİM-FİİL İSİM-FİİL İSİM-FİİL giren insanlar)
Fiil Sıfat-Fiil Fiil Sıfat-Fiil Çoğul
Fiil Görülen Şahıs
» Konuşmayı bilmiyor. »Kitap okumayı çok seviyorum. Kökü Eki Kökü Eki Eki
Kökü Geçmiş Eki
» Okumak en keyifli uğraştır. »Seninle tartışmak istemiyorum. SIFAT-FİİL SIFAT-FİİL NE ZAMAN ÇIKTIK? NASIL ÇIKTIK? Zaman
» Bir bakışı dünyalara bedel… »Gün biter gülüşün kalır bende. Çekimli Fiil
» Yıkılan evler onarılıyor. » Annelerin öpülesi elleri vardır. Zaman Zarfı Durum zarfı
 Bazı isim fiiller zamanla fiilimsi anlamlarını kaybederek kalıcı isim » Görünmez Adam başlamış. » O tam bir bakar kördür.
» Bu köyde tanıdığım yok. » Alınacakların listesini yaptım.
Kar yağ-ınca koş- arak
olmuşlardır. Bu tür sözcükler olumsuz yapılamaz. Fiil Zarf-Fiil Fiil Zarf-Fiil
» Bitmemiş işleri tamamlamaya çalışıyoruz. Kökü Eki Kökü Eki
ZARF-FİİL ZARF-FİİL
Dondurma Danışma Ekmek Sarma/Dolma Dokuma  Bazı sıfat fiiller zamanla fiilimsi anlamlarını kaybederek kalıcı » Eve giderken bize uğra. (Ne zaman uğra? → Zaman Zarfı)
isim olmuşlardır. Bu tür sözcükler olumsuz yapılamaz. » Eve geleli oturmadık? (Ne zaman oturmadık? → Zaman Zarfı)
Dondurmama Danışmama Ekmemek » Adamı öldüresiye dövmüşler. (Nasıl dövmüşler? → Durum Zarfı)
» İşin bitince bize de yardım et. (Ne zaman yardım et? → Zaman Zarfı)
Sarmama/Dolmama Dokumama Dolmuş Yakacak Yazar Çağlayan Döner Yiyecek/İçecek » Koşup geldi. (Nasıl geldi? → Durum Zarfı)
» Gülerek anlatmaya devam etti. (Nasıl devam etti? → Durum Zarfı)
Not: Aşağıdaki ekleri karıştırmayınız: Dolmamış Yazmaz Çağlamayan Dönmez Yemeyecek/İçmeyecek » Sizi beklettiğim için çok üzgünüm. (Ne için üzgünüm? → Durum Zarfı)
√Olumsuzluk eki olan “-ma / -me” ile isim fiil eki olan “-ma / -me” » Sizleri tanıdıkça daha çok sevdim. (Ne zaman sevdim? → Zaman Zarfı)
karıştırılmamalıdır. » Konuşmadan oturdular. (Nasıl oturdular? → Durum Zarfı)
NOT: “-mez, -ecek, -er, -miş” ekleri zaman anlamı taşıyorsa fiilimsi
» Bu kitabı okuma. (Olumsuzluk eki) » Gelir gelmez ara. (Ne zaman ara? → Zaman Zarfı)
eki değil kip ekidir.
» Okuma faydalı bir iştir. (İsim fiil eki) » İşi bitinceye kadar bekle. (Ne zamana kadar bekle? → Zaman Zarfı)
» Tüm kirliler yıkanmış. (Duyulan Geçmiş Zaman) Zarf fiiller bazen farklı anlam ya da görevlerde de kullanılabilir.
» Çalışmayı kendine ilke edinmelisin. (İsim fiil eki) » Yıkanmış çamaşırlar nerde? (Sıfat Fiil) Sebep/Amaç İfade Edenler: Sebep/Amaç ifade eden zarf fiiller
» Asla televizyon karşısında ders çalışma. (Olumsuzluk eki) “Neden/Niçin?” soruları ile bulunur.
» Bugün kesinlikle gelmez. (Geniş Zamanın Olumsuzu)
» Çok yemek yediğinden kilo alıyor.[Neden kilo alıyor?→Durum Zarfı(Sebep)]
√ İşteşlik eki olan “-ş” ile isim fiil eki olan “-ış” karıştırılmamalıdır. » Görünmez kaza atlattık. (Sıfat Fiil)
» Sizi beklettiğim için çok üzgünüm. [Niçin üzgünüm?→Durum Zarfı(Sebep)]
» Çocuklar gülüşüyorlar. (İşteş Fiil /Birlikte yapılıyor) » Okuması için bir kitap aldım. [Niçin kitap aldım?→Durum Zarfı(Amaç)]
» Gülüşünüz çok güzel. (İsim fiil) » Her sabah 3 km koşarım. [Geniş Zaman (Olumlu)]
» Seni görmek için geldim.[Neden geldim?→Durum Zarfı(Amaç)]
» Koşar adım uzaklaşıyordu. (Sıfat Fiil)
Bağlama Görevinde Kullanılanlar: Bağlama görevinde kullanılan zarf
» Az sonra misafir gelecek. (Gelecek Zaman) fiil eki -ıp (-ip, -up, -üp) ekidir. Bu ek çoğunlukla “ve” bağlacıyla aynı
» Gelecek hafta sınav var. (Sıfat Fiil) işlevde kullanılır. Bazen -erek eki de “-ıp” eki gibi kullanılabilir.
» Arabaya binip gitti. Arabaya bindi ve gitti. (Nasıl gitti? → Durum Zarfı)
» Koşarak yanıma geldi.Koştu ve yanıma geldi.(Nasıl geldi? →Durum Zarfı)
www.turkcetest.com
FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER) Sayfa: 2

□ FİİLİMSİLERİN ÖZELLİKLERİ
□ 1- Fiilimsiler, kökü ya da gövdesi fiil; kendisi isim, sıfat ya da zarf olan sözcüklerdir. □ 4- Fiilimsiler yan cümle kurar. Bir cümlede fiilimsi sayısı kadar yan cümle vardır. Fiilimsi
Fiil Gövdesi Fiil Gövdesi
yan cümlenin yüklemidir.
Çalış-mak kır - ıl -an cam düş - ün - ünce » Şemsiyesi yere düşünce eğilerek yerden aldı. → İki Yan Cümle
Fiil İsim-Fiil Fiil Fiilden Sıfat İsim İsimden Zarf-Fiil Zarf Fiil Zarf Fiil
Kökü Eki Kökü Fiil Yapan Fiil Kökü Fiil Yapan Eki
Yapım Eki Eki Yapım Eki
» Sevmiyorum suyunda yıkanmamış rüzgârı. → Bir Yan Cümle
Sıfat Fiil
İSİM-FİİL SIFAT-FİİL ZARF-FİİL
□ 2- Fiilimsiler fiil özelliklerini tam olarak kaybetmezler. Yani cümlede isim, sıfat ya da zarf
» Bilinmez diyarlara gitmek, unutulup kaybolmayı istiyorum. → Dört Yan Cümle
Sıfat Fiil İsim Fiil Zarf Fiil İsim Fiil
olarak kullanılmalarına rağmen yine de fiile benzeyen özellikleri vardır.
□ A-Fiilimsiler cümlede isim, sıfat, zarf olarak kullanılsa da yine de “iş, oluş ve durum” anlamı □ 5- Fiilimsi (eylemsi) hangi ögenin içinde ise o ögenin tamamı bir yan cümledir.
ifade etmeye devam ederler. Zarf Fiil Zarf Fiil
□ B-Fiilimsiler de fiiller gibi olumsuz yapılabilir. Bu özellik isim soylu sözcüklerde bulunmaz: » Büzüldüğü köşeden dişleri birbirine çarpa çarpa onu seyrediyordu.
FİİL İSİM FİİL SIFAT FİİL ZARF FİİL Yer Tamlayıcısı Zarf Tümleci Nesne Yüklem (Çekimli Fiil)
Gel-di-kOlumlu Ak-makOlumlu Koş-anOlumlu Anla-(y)ıpOlumlu YAN CÜMLE YAN CÜMLE
Gel-me-di-kOlumsuz Ak-ma-makOlumsuz Koş-ma-(y)anOlumsuz Anla-ma-(y)ıpOlumsuz Zarf Fiil
Al-sa-kOlumlu Bak-ışOlumlu Tanı-dıkOlumlu Gül-erekOlumlu » Kapının zili çalınca çok korktum.
Al-ma-sa-kOlumsuz Bak-ma-(y)ışOlumsuz Tanı-ma-dıkOlumsuz Gül-me-(y)erekOlumsuz Zarf Tümleci Zarf Yüklem
 Fiilimsiler cümle içinde isim, sıfat, zarf görevinde kullanılmalarına rağmen fiiller gibi olumsuz YAN CÜMLE Tümleci
da yapılabildikleri için diğer isim, sıfat ve zarflardan faklıdırlar.
□ C- Fiilimsilerin fiillere benzemeyen yönü ise Fiilimsilerin yalın halleri ile çekimlenememesidir. □ 6- İsim fiil ve sıfat fiil ekleriyle türetilen bazı kelimeler kalıplaşarak fiilimsi özelliklerini
[ Yani Fiilimsiler Kip Ekleri (-YOR, -(A)R, -MIŞ, -Dİ, -(Y)ECEK; -MELİ, -SA, -(Y)A, -Z) ile Kişi Eklerini kaybeder ve kalıcı isim olurlar. Bu eklerle yapılan bir kelimenin kalıcı isim olup olmadığı
alamazlar.] ancak cümle içindeki kullanımına bakılarak anlaşılır. Kalıcı isim durumuna gelmiş olanların
FİİL İSİM FİİL SIFAT FİİL ZARF FİİL olumsuzu yapılamaz, bu da ayırıcı bir özelliktir.
BEN  GEL-(İ)YOR-UM AK-MAK-YOR-UM KOŞ-AN-YOR-UM ANLA-(Y)IP- YOR-UM » Çakmak (yakma aracı) » Kaymak (süt kaymağı) » Kavurma (yiyecek) » Görüş (fikir)
SEN  GEL-(İ)YOR -SUN AK-MAK-YOR -SUN KOŞ-AN-YOR -SUN ANLA-(Y)IP- YOR -SUN » Deneme (yazı türü) » Yağış (yağmur) » Kazma (kazma aracı) » Yemek (yiyecek)
O  GEL-(İ)YOR AK-MAK- YOR KOŞ-AN-YOR ANLA-(Y)IP- YOR » Sarma (yiyecek) » Giyecek (elbiseler) » Geçmiş (mazi anlamında) » Gelecek(istikbal)
BİZ  AL-MALI-YIZ BAK-MA-(Y)IŞ - MALI-YIZ TANI-DIK -MALI-YIZ GÜL-EREK -MALI-YIZ » Yemiş (meyve) » Tamlama (dil bilgisi) » Giriş (bina girişi) » Uçurtma (Oyuncak)
SİZ  AL-MALI-SINIZ BAK-MA-(Y)IŞ - MALI-SINIZ TANI-DIK -MALI-SINIZ GÜL-EREK -MALI-SINIZ
ONLAR  AL-MALI-LAR BAK-MA-(Y)IŞ - MALI-SINIZ TANI-DIK -MALI-LAR GÜL-EREK -MALI-LAR □ 7- Fiilimsi (eylemsi) eklerinin hepsi fiilden isim yapan yapım ekidir, eylemsiler de türemiş

Fiilimsiler yalnızca ekfiil alarak bazı kip eklerini (-İDİ, -İMİŞ, -İSE) alabilirler, yani ek fiil alarak sözcüklerdir, yani bütün fiilimsiler türemiş isim grubuna girerler.
yüklem olabilirler. Fiilimsiler sadece ek fiil alarak çekimlenebilmeleri yönüyle isimlere benzerler.
» Amacı sürpriz yapmaktı. » Kilo alması yemek yediğinden değilmiş. □ 8- İçinde fiilimsi bulunan cümleye “yapısına göre” “Girişik Birleşik Cümle” ya da “İçinde
yap – mak i – di  Ye – diğinden değil i – miş→(olumsuz) Fiilimsi Bulunan Cümle” denir.
Fiil İsim-Fiil Ek-Fiil Görülen Fiil Zarf Fiil Ek-Fiilin Ek-Fiil Duyulan » Eve gider gitmez bana telefon et. → Girişik Birleşik Cümle
Kökü Eki Geçmiş Zaman Kökü Eki Olumsuzu Geçmiş Zaman » Eve gidip çantamı alacağım. → Girişik Birleşik Cümle
□ 3- Fiilimsiler iki cümleyi birleştirmeye yarar.
» Sen bizim eve geleli çok mutluyum. → Girişik Birleşik Cümle
» (1) Ben sınava hazırlanıyordum. (2) O sırada arkadaşlarım televizyon seyrediyordu.
 Ben sınava hazırlanırken arkadaşlarım televizyon seyrediyordu. → ZARF FİİL
□ 9- Yüklemi fiilimsi olan cümleler “yüklemin türüne göre” “İsim Cümlesi”dir.
» (1) Yağmur yağdı. (2) Çiftçiler çok sevindi.
 Yağmurun yağması çiftçileri çok sevindirdi. → İSİM FİİL
» (1) Konserveler bozuldu. (2) Fabrikaya iade ettik.
 Bozulan konserveleri fabrikaya iade ettik. → SIFAT FİİL
» (1) Sabah başlayan yağmur hiç durmuyor, (2) sürekli yağıyordu.
 Sabah başlayan yağmur hiç durmadan sürekli yağıyordu. → ZARF FİİL

www.turkcetest.com
CÜMLENİN ÖGELERİ Sayfa: 1

□ A) TEMEL ÖGELER □ B) YARDIMCI ÖGELER (TÜMLEÇLER)


Cümlede mutlaka bulunması gereken ögelerdir. Fakat Türkçede nadir de olsa öznesi Cümleyi söyleyen ya da yazan kişinin ihtiyacına göre kullandığı, cümlede bulunması zorunlu olmayan ögelerdir. Bir
olmayan cümle vardır. cümlede yardımcı ögelerden hiç bulunmayabileceği gibi birden fazla yardımcı öge de bulunabilir.
□ 1- YÜKLEM □ 2- ÖZNE □ 1- NESNE □ 2-ZARF TÜMLECİ □ 3- YER TAMLAYICISI
Cümlenin bildirdiği yargıyı üzerinde Yüklemin bildirdiği işi yapan ögedir. Cümlede öznenin yaptığı yüklemin bildirdiği işten etkilenen Yüklemin anlamını yer, Cümlede isimlerin “-e, -de,
taşıyan ögedir. Üç tip özne vardır: ögedir. Özne ve nesne karıştırılabileceği için bir cümlede özne durum, zaman, miktar ve -den” hâl eklerini alarak,
Bir cümlede iki tür kelime yüklem □ I- GERÇEK ÖZNE: Yüklemin bulunmadan nesne aranmaz. soru yönünden tamam- yüklemin gösterdiği eylemin
olabilir: bildirdiği işi gerçekten yapan ya da İki tip nesne vardır: layan ögelere denir. yöneldiği, bulunduğu, çıktığı
1. ÇEKİMLİ FİİLLER yüklemde durumu bildiren öznelerdir. □ I- BELİRTİLİ NESNE □ II- BELİRTİSİZ NESNE »”Akşam bize gelin.” yer ve yönü gösteren ögelere
»Ali ve ben camı kırdık. (Camı kıran kim?) Belirtme (“ –ı, -i; -u, -ü ”) Yalın halde bulunan Cümlesinin zarf tümlecini yer tamlayıcısı veya dolaylı
Gerçek Özne hâli ekinini almış olan nesnedir. Belirtisiz nesne- bulalım. tümleç denir.
»Biliyorum, oku, Düşünmelisin nesnedir. ler hâl eki almazlar. 1-Önce yüklem bulunur: »Seni yolda gördüm.”
□ II- GİZLİ ÖZNE: Şahıs ekleriyle
2. EK FİİL ALMIŞ İSİMLER »”İhtiyar adam seni sordu.” »”Efe top oynuyor.” Cümlede “gel(mek)” fiili Cümlesinin dolaylı
yüklem içerisinde gizlenen öznedir.
Cümlesinin nesnesini Cümlesinin nesnesini emir kipi 2. çoğul şahısta tümlecini bulalım.
» Camı kırdık. (Camı kıran kim?)
bulalım. bulalım. çekimlenmiştir. Yani bu 1-Önce yüklem bulunur:
Biz/Gizli Özne
1-Önce yüklem bulunur: 1-Önce yüklem bulunur: cümlenin yüklemi “gelin” Cümlede “gör(mek)” fiili
(Birinci Çoğul Eki “-k” “Ali ve ben”in
Cümlede “sor(mak)” fiili Cümlede “oyna(mak)” çekimli fiilidir. görülen geçmiş zaman 1. tekil
»Zekidir, Başarılı imiş, Bendim… yerine geçip “biz” anlamı vermiştir)
görülen geçmiş zamanda fiili şimdiki zamanda 2-Şimdi zarf tümlecini şahısta çekimlenmiştir. Yani
Yüklemin Özellikleri: □ III- SÖZDE ÖZNE: “-l” ve “-n” eki bulalım: bu cümlenin yüklemi
çekimlenmiştir. Yani bu çekimlenmiştir. Yani bu
√Yüklemsiz cümle olmaz. almış yüklemlerde nesnenin (İşten Ne zaman gelin? →akşam “gördüm” çekimli fiilidir.
cümlenin yüklemi “sordu” cümlenin yüklemi
√Yüklem tek başına cümle olabilir. etkilenen ögenin)özne görevi görmesidir. 2-Şimdi yer tamlayıcısını
çekimli fiilidir. “oynuyor” çekimli fiilidir. »Seni çok seviyorum.
√Cümlenin ögeleri aranırken önce » Cam kırıldı. (Kırılan ne?) bulalım:
2-Sonra özne bulunur: 2-Sonra özne bulunur: »Hızlı hızlı yürüyordu.
yüklem bulunur. Sözde Özne Nerede gördüm? →yolda
Sor-an kim?→İhtiyar adam Oyna-yan kim?→Efe
√Yüklem birden fazla kelimeden (Cam kendiliğinden kırılmaz, aslında Gerçek Özne Gerçek Özne  Edat tümleçlerine de
oluşabilir. kırılma işinden etkilenen cam bu cümlede »Bunları eve bırak.
3-Şimdi nesneyi bulalım: 3-Şimdi nesneyi bulalım: zarf tümleci denir.
√Türkçede cümlede dizilişine göre yük- özne görevi kazanmıştır.) »Cüzdanım arabada kaldı.
Neyi sordu? →seni Ne oynuyor? →top »Buraya otobüsle geldi.
lem sonda olmalıdır. Yüklemin sonda ol- Özne olabilecek kelime veya kelime »Kitapları Tolga’dan aldım.
(Nesnemiz “sen” zamiridir. (Nesnemiz “top” »Rüzgar gibi geçti.
duğu cümlelere kurallı, başta ya da orta- grupları: »Sizce uzayda hayat var mı?
“-i” hâl ekini aldığı için “seni” sözcüğüdür. Bu sözcük »Senin için döndüm.
da olduğu cümlelere devrik cümle denir. 1. İsim soylu sözcükler: »Biraz da bana verir misin?
kelimesi belirtili nesnedir.) hiçbir hâl eki almadığı için »Onun kadar yetenekliydi.
»Yarın bize gelecek. »Siz hiç konuşmaz mısınız? (Özne →Zamir) belirtisiz nesnedir.) »Kütüphaneden hiç çıkmaz.
»Ayşe’nin gözleri ışıl ışıldı. 2. İsim ve sıfat tamlamaları: »Kitabı sana getirdim.
B’li Nesne »Bana çiçek al.
»Yanıldığımı yeni fark ettim. »İhtiyar adam seni sordu.(Özne→Sıfat tam.)
»Seni çok özlemişim. B’siz Nesne
»Arabası eski modeldi. 3. Fiilimsilerle kurulan yan cümlecikler:
B’li Nesne »Çocuklar sevgi ister.
»Söylediklerin doğru değil. »Akacak kan damarda durmaz.(Özn→Sıf.fiil)
B’siz Nesne

SORULARI SORULARI SORULARI SORULARI SORULARI SORULARI


Neye? Neyde?
Diğer ögeler, Neyi? Ne? Nasıl? Ne Zaman?
Yapan kim/ne? Ne Kadar? Niçin?
Neyden? Nereye?
yükleme sorulan Ne ile? Ne gibi?
Nerede? Nereden?

sorularla bulunur. Olan kim/ne? Kimi? Kim? Neden?


Kime? Kimde?
Kimden?

www.turkcetest.com
CÜMLENİN ÖGELERİ Sayfa: 2

□ CÜMLEDE VURGULANAN ÖGE □ CÜMLE DIŞI UNSURLAR (CÜMLE DIŞI ÖGE)


Cümlede asıl anlatılmak istenen öge vurgulanır. Konuşurken istediğimiz ögeyi ses tonumuzu Cümlede öge görevi üstlenmeyen ancak cümlenin anlamına katkıda bulunan unsurlara cümle dışı unsurlar denir.
yükselterek vurgulayabiliriz. Ancak yazıda bunu yapamayacağımız için vurgulamak istediğimiz Bağlaçlar, ünlemler, hitaplar, ara sözler cümle dışı unsurlardır.
ögeyi yükleme yaklaştırırız. » “Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı söylemedim mi?”
1-FİİL CÜMLELERİNDE VURGU: Yüklemi çekimli fiil olan cümlelerde, Görüldüğü gibi “Ahmet” sözü cümlede yükleme sorulan herhangi bir soruya cevap vermiyor yani cümle dışı
a- Yüklem, cümlenin sonunda veya ortasında ise yüklemden önceki öge vurgulanan ögedir: unsurdur.
»O, beni hep burada bekler. » Babam bizi müzeye yarın götürecek. » Çünkü sınava girmedim. →Cümle Dışı Unsur (Bağlaç)
Yer Tamlayıcısı Yüklem Zarf Tümleci Yüklem » Hey, bana bakın!→ Cümle Dışı Unsur (Ünlem)
Yukarıda “bekler” yüklemine en yakın öge. Yukarıda “götürecek” yüklemine en » Çocuğum, ödevini bitir.→ Cümle Dışı Unsur (Hitap)
yer tamlayıcısı olan “burada” sözcüğüdür. Ya- yakın öge –yani vurgulu öge- zarf tüm- » Ayhan, siz de çok iyi bilirsiniz, derslerine pek çalışmaz.→ Cümle Dışı Unsur (Ara söz)
ni vurgulu öge yer tamlayıcısıdır. leci olan “yarın” sözcüğüdür.

»O beni bekler hep burada. » Babam götürecek bizi yarın müzeye. □ ARA SÖZ / ARA CÜMLE
B’li Nesne Yüklem Özne Yüklem Cümlede herhangi bir ögenin açıklayıcısı olan ya da cümlenin hiçbir ögesini oluşturmayan, çıkarılması cümlenin
Bu cümlede ise yükleme en yakın öge belirtili Yukarıda “götürecek” yüklemine en anlamında eksiklik ya da bozulma meydana getirmeyen sözlere ara söz denir. Bu söz, cümle özelliği taşırsa yani
nesne olan “beni” sözcüğüdür. Vurgulu öge be- yakın öge ise –yani vurgulu öge- özne yüklemi varsa ara cümle adını alır.
lirtili nesnedir. olan “babam” sözcüğüdür. »Dünyanın en vefakâr insanını, annemi, çok özlüyorum. »Hayalimdeki şehre -Ankara’ya- sonunda kavuşacağım.
b- Yüklem cümlenin başında ise vurgulanan öge yüklemdir: Belirtili Nesne Ara söz Yer tamlayıcısı Ara söz
»Bekler o, beni hep burada. » Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle? » Dışarı çıkınca içime –neden olduğunu anlamadığım- tuhaf bir hüzün doldu.
Yüklem Yüklem
Ara cümle
2-İSİM CÜMLELERİNDE VURGU: Yüklemi isim soylu sözcük olan cümlelerde vurgu, »Bu cephe -emin ol- sarsılmaz.
yüklemdedir. Ara cümle
» Bu konunun kavranması diğerlerinden kolaydır. (Yüklem isim olduğu için vurgu yüklemdedir.) Ara söz ve ara cümlelerin başında ve sonunda virgül (,) ya da kısa çizgi (-) kullanılır. "ki" ile de bağlanabilir.
» İstanbul’u fetheden Fatih’tir. (Yüklem isim soylu olduğu için vurgu yüklemdedir.) »Başımın ağrısı yazları -sıcaklardan olmalı- daha da artar.
» Adamın üç tane evi varmış. (Yüklem isim soylu olduğu için vurgu yüklemdedir.) »Arka sıradakilerden biri, gözlüklü olanı, bir soru sordu.
» Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye abla. (Yüklem isim soylu olduğu için vurgu yüklemdedir.) »Trafik yüzünden toplantıya -ki yalnızca on dakika kaldığı halde yolu bile yarılayamadık- kesin geç kalacağız.

3-SORU CÜMLELERİNDE VURGU: Cümlede herhangi bir ögenin açıklayıcısı veya açıkladığı öge ile aynı görevde olabilir.
a-Soru sözcükleri ile kurulan cümlelerde vurgu soru bildiren öge üzerindedir: »Arka sıradakilerden biri, gözlüklü olanı, bir soru sordu. →Öznenin açıklayıcısı
»Kim beni burada bekler? » Ne istiyorsun benden? »Dün Ali amcalara, eski komşumuza, gittik. → Dolaylı tümlecin açıklayıcısı
Özne Yüklem Belirtisiz Yüklem »Doğup, büyüdüğü yerleri, memleketini, çok özlemişti.→Nesne ile aynı görevde kullanılmış.
Nesne »Onu dün akşama doğru, saat beş gibi, Kızılay'da gördüm. →Zarf tümlecinin açıklayıcısı

b-Soru anlamı soru eki “mı/mi/mu/mü” ile sağlanıyorsa vurgu soru ekinden önceki Cümlenin herhangi bir öğesi olmaksızın da kullanılabilir.
ögededir: »Bu işi yılsonuna kadar bitireceklerini -inanılacak gibi değil- söylüyorlar.
»O beni mi bekler hep burada? » Zühtü İzmir’e trenle mi gidiyor? »Bu adam, seni temin ederim, sahtekârın biridir.
Belirtili Nesne Zarf Tümleci
Cümleden çıkarılması cümlenin anlamında eksiklik ya da bozulma meydana getirmez.
4-KOŞUL CÜMLELERİNDE VURGU: Koşul cümlelerinde vurgu koşul bildiren ögededir. »Necati’ye, o bilmiyor tabi, harika bir sürpriz hazırladık.→ Necati’ye harika bir sürpriz hazırladık.
» Polise gitmezsen bu durum başını ağrıtabilir. (Zarf tümleci) »Anneme -hayatını bana adayan kadına- saygıda kusur etmem.→ Anneme saygıda kusur etmem.
» Beni arasaydın gelip seni alırdım. (Zarf tümleci)
» Çalıştın mı başarırsın. (Zarf Tümleci)
» Kitabı geri almak üzere veriyorum. (Zarf Tümleci)
5-İÇİNDE “DE” BAĞLACI OLAN CÜMLELERDE VURGU: “de” bağlacı vurguyu kendinden
önceki ögeye çeker:
»Ben de sizinle köye gideceğim. » Dayım bizi de çocukları gibi sever.
Özne Belirtili Nesne

www.turkcetest.com
FİİL ÇATISI Sayfa: 1
Fiilin cümle içinde özne ve nesne ile olan ilişkisine göre gösterdiği durumlara fiil çatısı denir.
ÖZELLİKLERİ:
Çatı özelliği yalnızca yüklemi fiil olan cümlelerde vardır. Yani isim soylu sözcüklerde (isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç, ünlem) çatı özelliği aranmaz.
Fiil çatısı ile ilgili sorularda öncelikle fiil bulunur ve fiilin çatı ekleri alıp almadığına bakılır.
Fiilde çatı, öznesine ve nesnesine göre olmak üzere ikiye ayrılır. Bu nedenle soru çözerken, öznesine göre çatının mı yoksa nesnesine göre çatının mı sorulduğuna dikkat edilmelidir.

□ A) ÖZNESİNE GÖRE FİİL ÇATISI □ B) NESNESİNE GÖRE FİİL ÇATISI


Yüklemi fiil olan cümlenin özne- yüklem ilişkisine öznesine göre fiil çatısı denir. Yüklemi fiil olan cümlenin nesne-yüklem ilişkisine nesnesine göre fiil çatısı denir.
□ 1-ETKEN FİİL (EYLEM): Öznesi gerçek ya da gizli özne olan fiil soylu yüklemler etken çatılıdır. Yani □ 1- GEÇİŞLİ FİİL (EYLEM): Nesne alabilen fiil soylu yüklemler geçişli çatılıdır.
fiilin gösterdiği işi, öznenin kendisinin yaptığı fiillerdir. Nesne alabilen fiillerin çatı özelliğidir.
Öznesi belli olan fiillerin çatı özelliğidir. İşi yapan gerçek ya da gizli öznedir. Bu fiiller yükleme sorulan “Ne, Neyi, Kimi?” sorularına cevap verir.
Bu çatıya sahip olan fiiller “-l ve –n” ekini almazlar. Bir fiilin geçişli olması için kullanıldığı cümlede nesne bulunması gerekmez.
Etken fiiller, nesne-yüklem ilişkisi bakımından geçişli de geçişsiz de olabilir. Belirtili veya belirtisiz nesnesi olan cümlelerde geçişli çatı vardır.
Gerçek Özne Çekimli Fiil (Yüklem) Çekimli Fiil (Yüklem) Belirtisiz Çekimli
»Sen de eşyaları yerleştir.  Etken Çatılı Fiil » Yarın okulda görüşürüz. Etken Çatılı Fiil Belirtili Nesne Çekimli Fiil Nesne Fiil
İşi yapan kim? İşi yapan kim? »Yemekleri sen hazırla.  Geçişli Çatılı Fiil »Birlikte tatlı yedik.  Geçişli Fiil
» Öğretmen konuşan öğrencileri uyardı. →Uyaran kim → Öğretmen (Gerçek Özne)→Etken Çatı Neyi? Ne?
» Bu masalı dedemden dinlemiştim. →Dinleyen kim → Ben (Gizli Özne)→Etken Çatı Başına “ONU” sözcüğü eklenebilen fiiller geçişlidir.
» Şiir okumayı eskiden beri severdin. →Seven kim → Sen (Gizli Özne)→Etken Çatı
»Hakan burda beş saat bekledi. →“Onu bekledi” →Cümlede nesne yok ama fiil geçişlidir.
» Dalgalar öğlene doğru biraz yatıştı. →Yatışan ne → Dalgalar (Gerçek Özne)→Etken Çatı
Özne Yer Zarf Yüklem
□ 2-EDİLGEN FİİL (EYLEM): Öznesi sözde özne olan fiil soylu yüklemler etken çatılıdır. “-l” ya da”-n” Tamlayıcısı Tümleci
ekini alan bazı fiillerde işi yapan kişi -yani özne- belirsiz olabilir bu tür cümlelerde işten etkilenen nesne » Onun için birkaç hediye aldım.→OnualdımNe?(Birkaç hediye→Belirtisiz Nesne) →Geçişli Çatı
öznenin yerine geçerek onun görevini yapar yani “sözde özne” olur. » Seni duyuyorum.→OnuçalmışlarNe?(Seni→Belirtili Nesne) →Geçişli Çatı
Yüklemde bildirilen işi yapanın -yani öznenin- belli olmadığı fiillerdir. » Murat’ı geziye çağırdık.→OnuçağırdıkKimi?(Murat’ı→Belirtili Nesne) →Geçişli Çatı
Bu cümlelerde özne belli olmadığı için nesne öznenin yerine geçer, buna sözde özne denir. » Yarın kitap okuyacağız.→OnuokuyacağızNe?(Kitap→Belirtisiz Nesne) →Geçişli Çatı
Fiil kök ve gövdelerine “-l veya –n” eklerinin getirilmesiyle yapılır. » Bana da su verir misin? →Onuverir misinNe?(Su →Belirtisiz Nesne) →Geçişli Çatı
Edilgen fiiller “nesne-yüklem ilişkisine göre” her zaman geçişsizdir. □ 2- GEÇİŞSİZ FİİL (EYLEM): Nesne alamayan fiil soylu yüklemler geçişsiz çatılıdır.
Başkası tarafından yapılma anlamı vardır. Bunun için edilgen fiilleri bulmanın kısa yolu, fiilin başına
“ başkası tarafından” sözünü getirerek okumaktır. Uygun oluyorsa edilgendir. Nesne alamayan fiillerin çatı özelliğidir.
Bu cümlelerde belirtili ve belirtisiz nesne yoktur.
Sözde Özne (Nesne) Çekimli Fiil (Yüklem) Sözde Özne (Nesne) Çekimli Fiil (Yüklem)
Durum fiilleri aynı zamanda geçişsiz çatılı fillerdir.
»Kalenin etrafı sarıldı.  Edilgen Çatılı Fiil »Çöpler gece toplandı. Edilgen Çatılı Fiil
Bu fiillerin başına “ONU” kelimesi eklenemez.
İşten İşi (Belli değil) İşten İşi (Belli değil)
etkilenen ne? yapan kim? etkilenen ne? yapan kim? Bu tür fiiller “Ne, Neyi, Kimi?” sorularına cevap vermez.
» Güller budanmış. →Budayan kim → Belli değil →Budanan ne?→Asmalar(Sözde Özne)→Edilgen Çatı »Yapraklar sonbahar gelmeden sarardı. Cümlede nesne yok/ Onu sarardıAnlamsız →Geçişsiz Çatı
Özne Zarf Tümleci Yüklem
» Yol onarılmış. →Onaran kim → Belli değil →Onarılan ne?→Yol(Sözde Özne)→Edilgen Çatı
» Bulaşıklar yıkandı. →Yıkayan kim → Belli değil →Yıkanan ne?→Bulaşıklar(Sözde Özne)→Edilgen Çatı » Tüm gece kanepede uyumuşum. Cümlede nesne yok/ Onu uyumuşumAnlamsız →Geçişsiz Çatı
» Odunlar kesildi. →Kesen kim → Belli değil →Kesilen ne?→Odunlar(Sözde Özne)→Edilgen Çatı Zarf Yer Yüklem
Tümleci Tamlayıcısı
Bazı edilgen cümlelerde sözde öznenin yanında gerçek özne de bulunur. Ancak bu cümlelerde
gerçek özne, yani fiili asıl yapan, öge olarak özne durumunda değildir. “Tarafından” veya “etkisiyle” gibi » Bugün erken yattım. (Neyi/Ne yattım?→Cevap yok./ Onu yattımAnlamsız) →Geçişsiz Çatı
kelimelerle birleşerek söz grupları oluşturur. Öge olarak da zarf tümleci durumundadırlar. » Dışarıya bakıyordu. (Neyi/Ne bakıyordu? / Onu bakıyorduAnlamsız) →Geçişsiz Çatı
» Ders anlatıldı. (Edilgen) » Üç günden beri eve gitmemiş. (Neyi/Ne bakıyordu? / Onu bakıyorduAnlamsız) →Geçişsiz Çatı
» Ders, öğretmen tarafından anlatıldı. (Edilgen) » Yıllarca zor işlerde çalıştım. (Neyi/Ne çalıştım? / Onu çalıştımAnlamsız) →Geçişsiz Çatı
» Öğretmen dersi anlattı. (Etken) » Polis harekete geçti. (Neyi/Ne harekete geçti? / Onu harekete geçtiAnlamsız) →Geçişsiz Çatı

www.turkcetest.com
FİİL ÇATISI Sayfa: 2


A) ÖZNESİNE GÖRE FİİL ÇATISI 
B) NESNESİNE GÖRE FİİL ÇATISI
 3- DÖNÜŞLÜ FİİL (EYLEM): Öznenin kendi yaptığı işten kendisinin etkilendiği fiil soylu yüklemler  3- OLDURGAN FİİL (EYLEM): Kökü geçişsiz bir olan fiilin “-r,-t,-dır” eklerinden birini alarak geçişli
dönüşlü çatılıdır. Dönüşlü çatılı filer de “-l” ya da “-n” ekleri ile yapılır. hâle getirilmesidir.
Öznenin hem işi yaptığı hem de işten etkilendiği çatıdır. Bu çatıda özne işi kendisi yapar, başkasına yaptırmaz.
Fiil kök ve gövdelerine “-l ve –n” eklerinin getirilmesiyle yapılır. Geçişsiz –nesne alamayan- fiiller “-r, -t, -dır” eklerinden birini alarak oldurgan –nesne alabilen-
Dönüşlü çatının edilgen çatıdan farkı öznenin belli olmasıdır. Özne gerçektir. fiile dönüşür.
Dönüşlü çatılarda “kendi kendinelik” anlamı vardır.
Dönüşlü çatıyla edilgen çatıyı karıştırmamak gerekir. İki çatıda da “-l ve –n” ekleri vardır; ancak
GEÇİŞSİZ OLDURGAN
dönüşlü çatıda işi yapan kişi bellidir. Bugün daha fazla çalışmalıyız. İşçileri gereğinden fazla çalıştırıyorlar.
Birazdan şiir dinletisi başlayacak. Öğretmen zili çalarak yarışmayı başlattı.
Edilgen Çatı Örnekleri Dönüşlü Çatı Örnekleri Yemeğimiz birazdan pişer. Kuzu etini odun ateşiyle pişirmelisiniz.
» Düşmanın etrafı hemen sarıldı. » Adam yıllardır görmediği arkadaşına birden sarıldı. Ders başarısı çalıştıkça gelişiyor. Yeni projelerle şehrimizi geliştirdik.
» Teröristlerin telefonları uzun süre dinlendi. » Okuldan gelince yemekten sonra dinlendi.
Bu fiillerin köküne “onu” sözcüğü ekleyemeyiz ancak “-r, -t, -dır” eklerini aldıktan sonra “onu”
» Yapımı tamamlanan okul törenle açıldı. » Okul ortamına alışan çocuk zamanla açıldı.
sözcüğünü ekleyebiliriz.
» Sınıfımız, 23 Nisan günü süslendi. » Dışarı çıkacağı zaman süsleniyor.
» Para kasanın içine büyük bir özenle koyuldu. » Ahmet büyük bir hevesle işe koyuldu. » Çocuğu erkenden uyuttu. [Onu uyu(mak)Anlamsız/ Onu uyut(mak)Anlamlı] →Oldurgan Çatı
» Temiz çamaşırlar titizlikle katlanıyor. » Başına gelen olaylara sabırla katlandı. » Hepimizi kahkahayla güldürdü. [Onu gül(mek)Anlamsız/Onu güldür(mek)Anlamlı]→Oldurgan Çatı
» Annesi çocuklarını sevgiyle yatırdı.[Onu yat(mak)Anlamsız/Onu yatır(mak)Anlamlı]→Oldurgan Çatı
» Çocuk annesine sarıldı. (Sarılma işini yapan çocuk, işten etkilen de çocuk) » Bir kişi yüz adamı dışarı çıkarır. [Onu çık(mak)Anlamsız/ Onu güldürdüAnlamlı] →Oldurgan Çatı
» Taşınacakmış, dün hazırlandı. (Hazırlanan “o”, işten etkilenen de “o”) » İtfaiye yangını söndürdü.[Onu sön(mek)Anlamsız/ Onu södür(mek)Anlamlı] →Oldurgan Çatı
» Yeni elbisesini giyinmiş bizimki. (Giyinen bizimki, işten etkilenen de bizimki) » Çocuğu niçin ağlattın? [Onu ağla(mak)Anlamsız/ Onu ağlat(mak)Anlamlı] →Oldurgan Çatı
» Çocuk oyun oynarken masanın altına saklandı. (Saklanan çocuk, işten etkilenen de çocuk) 

» Babam yorgunluktan kanepeye uzandı. (Uzanan babam, işten etkilenen de babam)  4- ETTİRGEN FİİL (EYLEM): Kökü geçişli olan fiil soylu bir yüklemin “-r, -t, -dır” eklerinden birini
alarak geçişlilik derecesinin arttırılmasıdır.
 4- İŞTEŞ FİİL: Karşılıklı veya ortaklaşa yapılma anlamı taşıyan ve “-ş” eki almış fiil soylu yüklemler
işteş çatılıdır. Ettirgen fiilde “-r, -t, -dır” eklerinden biri vardır.
Bu çatıda özne işi başkasına yaptırır.
İşin birden çok özne tarafından yapılma anlamı vardır. Ettirgen fiiller kökü de kendisi de geçişli olan fiillerdir. Yani iki defa geçişli yapılmış fiillerdir.
 “-ş” ekini alan oluş fiilleri çatısına göre işteştir.
İşin karşılıklı ya da ortaklaşa yapıldığı anlamını verir. GEÇİŞLİ ETTİRGEN
Eylemi Karşılıklı Yapma Eylemi Ortaklaşa Yapma Otobüsü daha fazla bekleme bence. Affedersiniz, sizi de boş yere beklettim.
» Bu konuyu geçen hafta onunla da tartıştık. » Çıtırtıyı duyan kuşlar uçuştu. Her şeyi kırdım. Kış için odunları kırdırdım.
» Genel müdürle telefonda görüşmüş. » Üzerimize gelen arabayı görünce kaçıştık. Yeni aldığım daireyi boyadım. Bahçe duvarını sarıya boyatacakmış.
» Onlar yıllardır yazışıyordu. » Bütün yolcular bir otobüse doluşmuştu. Sizi çok iyi duyuyorum. Gazeteler haberi kısa sürede duyurdu.
» Arkadaşlarla Atatürk Caddesi’nde buluştuk. » İnsanlar bazen kendilerinden uzaklaşıyorlar. Ettirgen fiillerin köküne de kendisin de “onu” sözcüğü eklenebilir.
İşteş çatılı fiillerde bir durumdan başka bir duruma geçiş de söz konusudur. » Yaşlı kadın mektubu okuttu. [Onu oku(mak)Anlamlı/ Onu okut(mak)Anlamlı] →Ettirgen Çatı
» Ellerim iki günde nasırlaştı. » Ne kadar güzelleşmişsin! » Konuyu öğrencilere anlattırdı. [Onu anlat(mak)Anlamlı/ Onu anlattır(mak)Anlamlı] →Ettirgen Çatı
» Kot pantolonum zamanla beyazlaştı. » Geçen yıl daha da yoksullaştık. » Şiiri ona da ezberletti. [Onu ezberle(mak)Anlamlı/ Onu ezberlet(mak)Anlamlı] →Ettirgen Çatı
Ülkeler sonunda anlaştı. (Karşılıklı) » Konuların tamamını yazdırdı. [Onu yaz(mak)Anlamlı/ Onu yazdır(mak)Anlamlı] →Ettirgen Çatı
Görünmez dallarda kuşlar ötüşür. (Birlikte) » Şarkıyı sanatçıya söylettirdi. [Onu söyle(mek)Anlamlı/ Onu söylet(mek)Anlamlı] →Ettirgen Çatı
Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgârda. (Birlikte) 
Ne zaman misafirliğe gitsek hep çocuklaşır. (Bir durumdan başka duruma geçme)
Sazı ellerine alan âşıklar saatlerce atıştı. (Karşılıklı)
Su kaynadıkça buharlaşır. (Bir durumdan başka duruma geçme)
Not: Dönüşlü ve işteş çatılı fiiller de etken çatılıdır.

www.turkcetest.com
Sayfa: 1

CÜMLE ÇEŞİTLERİ
□ A- YÜKLEMİN TÜRÜNE □ B- ÖGE DİZİLİŞİNE GÖRE
□ C- ANLAMINA GÖRE □ D- YAPISINA GÖRE
GÖRE (YÜKLEMİN YERİNE GÖRE)
□ 1-FİİL (EYLEM) CÜMLESİ: Yüklemi □ 1-KURALLI (DÜZ) CÜMLE: □ 1-OLUMLU CÜMLE: Yüklemin belirttiği “işin gerçekleştiği □ 1-TEK YÜKLEMLİ CÜMLE(BASİT CÜMLE): Tek
çekimli bir fiil olan cümlelerdir. Yüklemi sonda olan cümlelerdir. veya var olduğu” cümlelerdir. yüklemli cümlelerdir. Bu cümleler “fiilimsi, ‘ki' bağlacı,
»Eve çok geç alma. a-Biçimce ve Anlamca Olumlu Cümle: İçinde olumsuzluk eki ya şart eki (-sa/-se) ya da doğrudan anlatım cümlesi”
»Futbola yeni başlamış. da olumsuz ifade bulunmayan cümlelerdir. içermez.
»Güzel günler bitiyor.(Şimdiki Zaman-3. Tekil Ş.) »O, bu okulda öğrenciydi. »Beni her zaman ara. »Ders çalışacak. »Kuşlar gibi özgürüm ben de… (Özgürüm: yüklem)
»Beni anlamalıydın. (Gereklilik Kipi-3. Tekil Ş.) »Yarın geleceğim. »Dedem öldü. »Kapıyı çalan buydu. »Seninle bir daha görüşmem.(Görüşmem: yüklem)
»Burayı hemen terk et! (Emir Kipi-2. Tekil Ş.) »Şiirin hasını ayak seslerinden tanırım. b-Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu Cümle: Olumsuzluk eki ya »Bütün gece çalıştım. (Çalıştım: yüklem)
»Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin. NOT: Birden fazla yüklemi olan da olumsuz ifade bulunmasına rağmen anlamı olumlu olan cümle- □ 2-İÇİNDE FİİLİMSİ BULUNAN CÜMLE
(Görülen Zaman-3. Çoğul Şahıs) cümlelerde yüklemlerden birinin sonda lerdir. Bu tür cümlelerde iki tane olumsuzluk bildiren ifade vardır. (GİRİŞİK BİRLEŞİK CÜMLE): İçinde en az bir fiilimsi
olması kurallı cümle oluşturur. »Seni tanımaz mıyım? (Tanırım) bulunan cümledir. Fiilimsiler cümle içinde yan cümle
□ 2-İSİM (AD) CÜMLESİ: Yüklemi ek fiille »Anlamıyor beni, hatta dinlemiyor. »Gelmeyecek değilsin herhalde? (Geleceksin) oluşturur. İçinde Fiilimsi Bulunan Cümlelerde en az
çekimlenmiş bir isim olan cümlelerdir. »Aslında hiç çalışmamış sayılmam. (Çalıştım)
□ 2-DEVRİK CÜMLE: Yüklemi iki yargı vardır.
İSİM KÖKÜ veya GÖVDESİ+İDİ □ 2-OLUMSUZ CÜMLE: Yüklemin belirttiği “işin »Uyurken kolunu çarpmış. [Uyurken: Zarf Fiil (1.
İSİM KÖKÜ veya GÖVDESİ+İMİŞ sonda olmayan cümlelerdir. Başta ya da
gerçekleşmediği veya var olmadığı” cümlelerdir. “-ma/-me” yargı), Çarpmış: Yüklem (2. Yargı)]
ortada olması fark etmez.
İSİM KÖKÜ veya GÖVDESİ+İSE Olumsuzluk Eki ya da “yok, değil” gibi sözcükler yüklemin belirttiği »Beni soranı gördün mü? [Soran: Sıfat Fiil (1. yargı),
»Düşündü yaptığı hataları. Gördün mü?: Yüklem(2. Yargı)]
İSİM KÖKÜ veya GÖVDESİ+DİR işin gerçekleşmediğini gösterir.
»Çocukları çok severdi eskiden beri. »Mutlu olmak her insanın hakkıdır. [Mutlu Olmak:
a-Biçimce ve Anlamca Olumsuz Cümle: “-ma/-me” Olumsuzluk
»Bugün herkes neşeliydi.  neşeli idi »Bakarım gidenlerin ardından… İsim Fiil (1. yargı), Hakkıdır: Yüklem(2. Yargı)]
Eki ya da “”yok, değil” gibi olumsuz ifadeler içeren cümlelerdir.
»Emel’in bir kızı varmış.  var imiş »Ne diyeceksin bu konuyla ilgili? □ 3-BAĞLACI OLAN CÜMLE (BAĞLI CÜMLE):
»Beni bir daha arama. »Hırsız bu değildi.
»Bu yaptıklarım senin içindir.  içindir »Görüyorum seni.
»Ders çalışmayacakmış. »Dedem ölmedi. Bağlaçlarla birbirine bağlanmış cümlelerdir. Yani
»Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye abla. 
 3-EKSİLTİLİ CÜMLE: Yüklemi b-Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz Cümle: Olumsuzluk eki veya en az iki yüklem bağlaç ile birbirine bağlanmıştır.
Ne güzel komşumuz idin
söylenmemiş olmayan cümlelerdir. olumsuz sözcük içermediği halde anlamı olumsuz olan cümlelerdir. »Bilet aldık ama sinemaya gidemedik. (Özne ortak)
NOT: Bazı isim cümlelerinde ek fiil düşebilir. Bu tür cümlelerde yüklem paragrafın »Ne annesini ne de beni aradı. »Beni aramış fakat bulamamış. (Özne ve nesne ortak)
»Bizimkiler çok iyi(dir). akışından ya da vurgudan anlaşılır. »Merdivenlerden düşeyazdım. »Çok uğraştım ama bitiremedim. (Özne ortak)
»Bu yıl ayakkabılar çok pahalı (imiş). Eksiltili cümleler bazen cümleleri pratik »Kim demiş onu çok sevdiğimi? □ 4-BİRDEN ÇOK YÜKLEMLİ CÜMLE (SIRALI
NOT: Yüklemi hem isim hem de fiil olarak gerekçelerle kısaltmak amacıyla, bazen  3-SORU CÜMLESİ: Bir duyguyu, düşünceyi soru yoluyla CÜMLE): En az iki yüklemi olan cümlelerdir. Bu tür
kullanılabilen (ortak köklü ve sesteş kelimeler) de edebi amaçlarla kullanılırlar. anlatan veya soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümlelere soru cümlelerde mutlaka ortak bir öge vardır. İki cümle
kelimelerin isim mi fiil mi olduğunu anlamak için » Nereye gidiyorsun? cümlesi denir. virgülle ayrılır.
cümledeki kullanımına bakmak gerekir. - Okula…  Eksiltili cümle, “gidiyorum” »Sınav kaçta başlayacak?  Soru sözcüğü ile »Sazı duvardan indirdi, çaldı. (Özne ortak)
»Sende ders notları varmış. (var imiş) (İsim yüklemi düşmüş. »Bu soruyu kim çözebilir?  Soru sözcüğü ile »Yaşlı adam buraya geldi, sizi sordu. (Özne ortak)
cümlesi) » Önümüzde göz alabildiğine bir »Kitabı Ali mi getirdi?  Soru Edatı ile »Yazın Antalya’ya gider, orada gezerdik. (Özne ve
»En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. (Fiil kumsal…  Eksiltili cümle, “uzanıyordu” Bir cümlenin soru cümlesi olabilmesi için, içinde soru anlamı zarf tümleci ortak)
Cümlesi) yüklemi düşmüş. kazandıran sözcüklerin olması yeterli değildir. Önemli olan, o
NOT: Fiilimsilerin yüklem olduğu cümleler isim NOT: Eksiltili cümlelerin sonunda üç cümleyi okuduğumuzda cevap verme ihtiyacı hissetmemizdir.
cümlesidir. nokta kullanılır. Ancak sonunda üç nokta »Oraya nasıl gideceğimi bilmiyorum.
»Amacım buradan gitmekti. (gitmek idi) (İsim olan bütün cümleler eksiltili cümle
 4-ÜNLEM CÜMLESİ: Korku, sevinç, şaşkınlık, coşku,
cümlesi) değildir.
hayranlık, vb. dile getiren ya da seslenme bildiren cümlelere denir.
»Eski bir tanıdığıydı. (tanıdığı idi) (İsim cümlesi) »Haydi, uğurlar olsun… Kurallı Cümle
»A, sen yine mi geldin?  Şaşma
»Tencere yuvarlanmış… Eksiltili Cümle
»Aman çukura düşmeyelim  Uyarma
»Yazık, çocuk annesiz kalmış!  Acıma
»Vah vah, çocuğun haline bak!  Üzülme
»Oğlum, şu kitabı getirsene!  Seslenme

www.turkcetest.com
www.turkcetest.com
ANLATIM BOZUKLUKLARI Sayfa: 1

□ A- ANLAMSAL YÖNDEN ANLATIM BOZUKLUKLARI □ B- YAPISAL YÖNDEN ANLATIM BOZUKLUKLARI


□ 1. GEREKSİZ SÖZCÜK KULLANIMI: □ 1. ÖZNE YÜKLEM UYUMSUZLUĞU:
A- Eş Anlamlı Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması: a) Tekillik - Çoğulluk Bakımından: Tekillik çoğulluk uyumunda öznenin insan mı yoksa insan dışı bir
»Gençler Fatih Terim’i ilgi ve alakayla dinledi. »Birçok banka taşıt aracı kredisi veriyor. varlık (cansız varlıklar, hayvanlar veya organ isimleri) mı olduğuna bakılır.
»Her zaman böyle öfkeli ve sinirli midir? »Bu boş ve anlamsız inadı bırak artık. √ Özne insan ise: Özne tekilse yüklem tekil olur. »Duygu Hanım yemek yapıyor.
B- Cümlede Anlama Katkısı Olmayan Sözcükler Kullanılması: Özne çoğulsa yüklem tekil veya çoğul olabilir. »Bizimkiler geldiler.
»İşe gidiş saatlerinde durak yeri çok kalabalık olur. »Aramızdaki mevcut sorunları çözelim.
√ Özne, organ adı ya da insan dışı bir varlık veya kavram ise: Özne tekil veya çoğul olsa bile yüklem
»Okul müdürleri üç saat süreyle görüştüler. »Bu karşılıklı tartışmaya son verin attık.
tekil olur yani insan dışındaki varlıklarda özne, her zaman tekil yüklem alır.
□ 2. SÖZCÜĞÜN YANLIŞ YERDE KULLANILMASI: »Köpek havlıyor. »Köpekler havlıyor.
»Ninem güzel masalları anlatır. (Y) Ninem masalları güzel anlatır. (D)
NOT: Kişileştirme veya Mecaz – ı Mürsel yoluyla insanmış gibi düşünülen cansız varlık, hayvan ve
»İzinsiz inşaata girilmez. (Y) İnşaata izinsiz girilmez. (D)
bitkiler ÇOĞUL ÖZNE olduğunda yüklem ÇOĞUL olabilir.
»Yeni yatağıma yatmıştım ki telefon çaldı. (Y) Yatağıma yeni yatmıştım ki telefon çaldı. (D)
»Uçaklar dağlık alanı bombaladılar. ( Mecaz – ı Mürsel )
□ 3. SÖZCÜĞÜN YANLIŞ ANLAMDA KULLANILMASI: »Martılar, çılgın naralarla havayı çınlatıyorlar. ( Kişileştirme)
»Yeni öğrencilerin çekimser olması doğaldır.(Y) Yeni öğrencilerin çekingen olması doğaldır. (D)
NOT: Ad cümlelerinde, cansız varlık, hayvan ve bitkiler çoğul özne olduğunda yüklem ÇOĞUL olabilir.
»En yakın zamanda resim çektirmeliyim. (Y) En yakın zamanda fotoğraf çektirmeliyim. (D)
»En güvenilir ulaşım araçları motorlu trenlerdir.
»Riskli ameliyat hastanın ölmesini sağladı. (Y) Riskli ameliyat hastanın ölmesine neden oldu. (D)
»Atlar, en çok ilgi duyduğum hayvanlardır.
□ 4. ANLAMCA ÇELİŞEN SÖZCÜKLERİN BİRARADA KULLANILMASI: Genellikle KESİNLİK
NOT: Çoğul sayılar özne ise yüklem tekil olur.
bildiren zarfların OLASILIK bildiren sözcüklerle kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım kusurudur.
»İki kişi bankayı soymuşlar. (Y) İki kişi bankayı soymuş. (D)
»Olayın üstünden yaklaşık tam yirmi gün geçmişti.
»Derse on öğrenci girmediler. (Y) Derse on öğrenci girmediler. (D)
»Gönderdiğim paketi eminim bu güne kadar almış olmalısın.
NOT: Saygı, sitem, küçümseme gibi durumlar için özne tekil de olsa yüklem çoğul yapılabilir.
□ 5. DEYİMLERİN VE ATASÖZLERİNİN YANLIŞ ANLAMDA KULLANILMASI: Deyimler, belli »Ahmet Bey bizi hatırlamadılar. (D)
bir biçimde kalıplaşmıştır bu nedenle deyimleri oluşturan sözcüklerin yerleri değiştirilemez »Ayşe Hanım odasında yoklar. (D)
sözcüklerin yerine başka sözcükler de kullanılamaz. Deyimler ve atasözleri cümlede anlamına uygun
NOT: Belgisiz sıfatlarla ya da sayı çokluğu gösteren sıfatlarla yapılan tamlamalarda TAMLANAN
kullanılmadıkları zaman anlatım kusuru taşırlar.
durumundaki İSİM TEKİL olmalıdır.
»Bu sınavı kazanabilmek için bütün zorlukları gözden çıkardım. (Göze aldım, olmalı)
»Her çeşit insanlarla karşılaşıyoruz. (Y) Her çeşit insanla karşılaşıyoruz.(D)
»Yaramazlıklarıyla hemen öğretmenin gözüne girdi. (Gözüne battı, olmalı)
»Bizde iki türlü düşünürler vardır. (Y) Bizde iki türlü düşünür vardır.(D)
»Çok yorulmuştu, dizlerinin bağı çözülmüştü. (Çok korkmuştu, olmalı)
□ 6. MANTIK HATASI VE SIRALAMA YANLIŞLAR: b) Olumluluk-Olumsuzluk Bakımından: Türkçede bazı özneler olumlu, bazı özneler ise olumsuz
»Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ÖLÜME hatta SARA NÖBETLERİNE yol açabilir. (Y) anlamlar verdiği için bu cümlenin yüklemleri de özneye göre olumlu ya da olumsuz olması gerekir.
»Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse SARA NÖBETLERİNE hatta ÖLÜME yol açabilir. (D) 1. Özne, “HERKES, HEPSİ” olduğunda yüklem olumlu olur.
»Yarışmayı ona karşı beş oyla kazandık. (Y) Yarışmayı beşe karşı on oyla kazandık. (Y) 2. Özne, “HİÇBİRİ, KİMSE, HİÇ KİMSE” olduğunda yüklem olumsuz olur.
»Hiçbiri onun öldüğüne inanmıyor, hayret ediyordu. (herkes hayret ediyordu.)
□ 7. “ETMEK, OLMAK” YARDIMCI FİİLLERİNİN GEREKSİZ KULLANILMASI: Dilimizde
»Herkes onu seviyor, üzmüyordu. (kimse üzmüyordu.)
“etmek, olmak” yardımcı fiillerini sıkça kullanırız. Bilindiği gibi, bu fiiller ad soylu sözcüklerle birlikte
NOT: “NE… NE…” bağlacının kullanıldığı cümlelerde yüklem OLUMLU olmalıdır. Diğer durumlarda
kullanılarak birleşik fiil oluşturur. Ancak bunlardan bir bölümünü tek başına karşılayan fiiller vardır.
genelde anlatım bozukluğu oluşur.
Bunlar varken yardımcı fiille oluşan birleşik fiilleri kullanmaya gerek yoktur.
»Ne sinemayı ne de tiyatroyu sevmez. ( Yanlış ) Ne sinemayı ne de tiyatroyu sever. (Doğru)
»Hastanın iyi olacağını umut ediyorum. (Y) Hastanın iyileşeceğini umuyorum. (D)
»Kadıncağız yine hasta olmuş. (Y) Kadıncağız yine hastalanmış. (D) c) Kişi Bakımından:
»Ondan kuşku ettiğim için çok utanıyorum. (Y) Ondan kuşkulandığım için çok utanıyorum. (D) √ Özne birden çok ve içinde “ben” varsa yüklem “biz” olur.
»Sen, ben ve Ahmet aynı okula gideceğiz. (Doğru)
□ 8. ANLAM BELİRSİZLİĞİ:
»Yeryüzünde bir sen bir de ben varım. (Yanlış) (varız → Doğru)
»Balık avlamayı babamdan çok severim. (Sevilen balık avlamak mı baba mı?)
√ Özne birden çok ve içinde “sen” varsa yüklem “siz” olur.
»Köye taşındıktan sonra onu ilk kez ziyaret ediyorum.(Köye taşınan kim? Ben mi o mu?)
»Sen ve arkadaşların nereye kayboldunuz? (Doğru)
»Yaralı doktora kısık sesle bir şeyler söyledi. ( Yaralı olan kim? Doktor mu başka biri mi?)
»Annen ve sen yarın okula gel. (Yanlış) (gelin → Doğru)
NOT: Kimi cümlelerde ŞAHIS ZAMİRLERİNİN eksik kullanılması anlam kargaşasına yol açar:
»Hayatını filme alıyormuş. (senin hayatını mı, onun hayatını mı belirsiz) (NOT: Yapı yönünden anlatım bozukluklarının devamı için arka sayfayı inceleyiniz.)
»Kitaplarını toplamadan geldi. (senin kitapların, onun kitapların)
www.turkcetest.com
ANLATIM BOZUKLUKLARI Sayfa: 2

B- YAPISAL YÖNDEN ANLATIM BOZUKLUKLARI (devam)


□ 2. ÖZNE EKSİKLİĞİ: Bu anlatım bozukluğu birleşik, sıralı ve bağlı cümlelerde görülür. Ortak □ 8. TAMLAMA YANLIŞLIKLARI: Sıfat ve ad tamlamalarının ortak tamlanana bağlanması, cümlede
kullanılan özne, cümlelerden birinin yüklemiyle uyum sağlamazsa, özne - yüklem uyumsuzluğu aynı anlatım bozukluğu oluşturur. Bu yanlışlık, ortak kullanılan tamlamanın ek almasından anlaşılır.
zamanda da özne eksikliği ortaya çıkar. Yalın halde kullanılan isimlerden sonra “ ve” bağlacı sonra da belirtisiz isim tamlaması kullanılırsa
» Bankadaki görevliler etkisiz hale getirildi ve soyuldu. (Kim soyuldu→Banka→ Özne eksik) tamlanan “ ve” bağlacından önceki isme de ait gibi görünüp karışıklığa yol açabilmektedir.
» Annemin sinirleri çok bozulmuştu ve üzülmüştü. (Kim üzüldü →Annem →Özne eksik) » Müdür ve bina sorumlusu odaları kontrol etti. (müdür sorumlusu ve bina sorumlusu gibi bir anlam
» Herkes görüyor ama yardım etmiyordu. (Kim yardım etmiyordu →Kimse →Özne eksik) oluyor) (Bina sorumlusu ve müdür )
» Hiçbiri düzenli çalışmamış, sınıfta kalmıştı. (Kim sınıfta kalmıştı →Herkes →Özne eksik) » Ekonomik ve sağlık sorunları dile getirildi. (Ekonomik sorunları ve sağlık sorunları) (Ekonomik
sorunlar ve sağlık sorunları )
□ 3. NESNE EKSİKLİĞİ: Yüklemi geçişli fiil olan cümlelerde nesne bulunur. Bu tür cümlelerde eğer
» Ticari ve meslek faaliyetleri yıldan yıla artıyor. (ticari faaliyetleri ve meslek faaliyetleri) (Ticari
nesne bulunmazsa cümledeki başka bir öğe, nesne gibi görünerek anlatım bozukluğuna yol açar.
faaliyetler ve meslek faaliyetleri)
Sıralı ve bağlı cümlelerde ikinci cümlede gerektiği halde nesne kullanılmamışsa bu tür cümlelerde
de anlatım bozukluğu vardır. NOT: Tamlanan Eki Fazlalığı: İyelik eki “ – i ” nin gereksiz kullanımından kaynaklanır.
» Yaşlı adam kızına sarıldı, doyasıya öptü. (Kimi öptü → kızını → nesne eksik) Bu ek, tamlayanın yer almadığı bir cümlede sanki bir TAMLAYAN varmış hissi uyandırdığı için önemli
» Babaannem, bize masal okur, uyutmaya çalışırdı. (Kimi uyutmaya çalışırdı →bizi → nesne eksi bir anlatım kusuru içerir.
» Onunla görüşmek istedik ama bulamadık. (Kimi bulamadık →onu →nesne eksik) » Neşe verici şeylerle de uğraşalım, gülmesini unutmayalım. Gülmeyi
» Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz. (Neyi bekliyoruz →yardımlarını →nesne eksik) » Ne oturmasını biliyor ne de kalkmasını. Ne oturmayı biliyor ne de kalkmayı.
□ 4. ZARF TÜMLECİ EKSİKLİĞİ: Cümlede her zaman zarf tümleci bulunması gerekmez. Ancak □ 9. YARDIMCI EYLEM-FİİLİMSİ EKSİKLİĞİ: Özellikle sıralı cümlelerde, Ek fiil, Fiilimsi veya Yardımcı
bazı cümlelerde zarf tümlecinin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açabilir. fiilden birinin kullanılmaması anlatım bozukluğuna yol açar.
» Muzaffer Bey’i çok severim, iyi anlaşırız. (Kiminle anlaşırız →onunla →zarf tümleci eksik) » İhtiyaç sahiplerine yardım ve onların dertleriyle ilgilenirdi. (yardım eder idi→ yardımcı fiil eksik)
» Sıkıntılara nasıl göğüs gerdin, nasıl başa çıktın? (Neyle başa çıktın→onlarla → zarf tümleci eksik) » Uzun boylu, ama zayıf değildi. (Uzun boylu idi → ek fiil eksikliği)
» Her gün çalıştı, tembellik etmedi. (Ne zaman tembellik etmedi→hiçbir zaman→zarf tümleci eksik) » Bilgisayarı bir iki gün ya da hiç kullanmadan tekrar satarız. (bir iki gün kullanıp →fiilimsi eksik)
» Durmadan yazıyor, dinlenmiyor. (Ne zaman dinlemiyor →hiç →zarf tümleci eksik) » Bu suçlamaların gereksiz ve doğru olmadığını söyleyebilirim. (Gereksiz olduğunu →fiilimsi eksikliği)
□ 5. YER TAMLAYICISI (DOLAYLI TÜMLEÇ EKSİKLİĞİ): Yer Tamlayıcısı da diğer tümleçler gibi □ 10. ÇATI UYUMSUZLUĞU: Ortak özneli cümlelerde birden fazla yüklem kullanılması durumunda
cümlede bulunmak zorunda değildir. Ancak bazı cümlelerde yer tamlayıcısı bulunmaması, anlatım bunların çatı yönünden uyumuna dikkat etmek gerekir. Bu uyumun sağlanamadığı durumlarda anlatım
bozukluğuna yol açabilir. bozukluğu ortaya çıkar.
» Düşman kenti bombaladı, ama giremedi. (Nereye giremedi? →şehre →yer tamlayıcısı eksik) » Film seyrettikten sonra biraz konuşuldu ve evlere gidildi. (Yanlış)
» Çukurova’nın toprağı insanı diriltir, umut verir. (Kime umut verir? →insana →yer tamlayıcısı eksik) » Film seyredildikten sonra biraz konuşuldu ve evlere gidildi. (Doğru)
» Kadının içeri girmesiyle çıkması bir oldu. (Nereden çıkması? →içeriden →yer tamlayıcısı eksik) » Bütün sözlere kulak vermişse de hiçbir şey anlaşılamamış. (Yanlış)
» Çocukları, teşvik etmeli; destek olmalıyız. (Kime destek olmalıyız? →onlara→yer tamlayıcısı eksik) » Bütün sözlere kulak verilmişse de hiçbir şey anlaşılamamış. (Doğru)
□ 6. YÜKLEM EKSİKLİĞİ: Yüklem eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu daha çok sıralı □ 11. NOKTALAMA EKSİKLİĞİ- VİRGÜL EKSİKLİĞİ: Çoğunlukla adlaşmış sıfatlardan sonra virgül
cümlelerde göze çarpar. Sıralı cümlelerde aynı özneye ya da aynı tümleçlere bağlı yüklemler ortak getirilmemesi sebebi ile adlaşmış sıfatın yanlış bir tamlanana bağlanması gibi durumlarda karşımıza
olabilir, bu durumda anlatım bozukluğu meydana gelmez. Ama farklı özne ya da tümleçleri ortak bir çıkar.
yükleme bağlamak anlatım bozukluğuna yol açabilir. »İhtiyar dilenciye seslendi. (İhtiyar olan kişi dilenci mi, dilenciye seslenen kişi mi belirsiz) (Yanlış)
» Sabaha kadar dans ve müzik dinlediler. Sabaha kadar dans ettiler ve müzik dinlediler. » İhtiyar, dilenciye seslendi. (Doğru)
» Sabahları sadece çay ve ekmek yiyorum. Sabahları sadece çay içiyorum ve ekmek yiyorum. » Yaramaz dedesinin yanında oturuyordu.(Yaramaz olan dede mi dedenin yanında oturan mı?)(Yanlış)
» Bazen onlar bize, bazen de biz onlara gideriz. Bazen onlar bize gelir, bazen de biz onlara gideriz. » Yaramaz, dedesinin yanında oturuyordu. (Doğru)
» Ben kırmızıyı, eşim yeşili sever. Ben kırmızıyı severim, eşim yeşili sever.

□ 7. EKLERİN YANLIŞ KULLANIMI – EK EKSİKLİĞİ: Cümlede eklerin eksik, yanlış veya fazla
kullanılması anlamı bozduğu için anlatım bozukluğu oluşur.
» Eser, başarıya götüren yollar bir bir anlatılır.(Eserde) (-de hal eki eksik)
» Her zaman çocuklar oyuncaklarını iyi seçmeliyiz. (Çocukların oyuncakları) (-ın tamlayan eki eksik)
» Size geldiğimizin çok yararı oldu. (gelmemizin) (ek yanlış kullanılmış)
» Misafirlere kendisini tanıttı. (kendini) (fazla ek kullanılmış)

www.turkcetest.com

You might also like