You are on page 1of 302

IDEALIZM

DETERMINIZM'den OLASILIGA DOGRU

W. Heisenberg

FiZiK VE FELSEFE
'

M. Yllmaz Oner

D1YALEKT1K
OLASILIK'tan DETERMINIZME DOGRU

'� beige
1•11nlan
jKjNCj BASI(IYA ONSOZ

Ev1-cnin yapitailart ve aralanndaki. etkile1melerle ugrafan


fiuantimt teorisinde dorufdara u./afmadan fOk once, ktsaca
daha ftzili ogreni1nine ba1Lamadan Jelseftnin temel taflartyla
ilgilenen Heisenbn:g, b11. t"in/U kitabmda lutantmn teorisinin
bu.giine kadarlii doga ftlsefesi apstndan izleyecegini tahmin
ettilJi felseft temellere tftk tutuyor. Ne var ki do!Jantn yapzsal
��mel ta1lari yamnda, Kuantum teorisi diizeyinde artt!i
Olyitwr. de baflt haftna bir oLgudur. Dojjantn lwndi ojjelerinin
bfrbirterine u.yguladt.Jt mttdahele veya ariza anlaniinda bir ·
oLgtt... <;i·inhi bu oigu, pozitif bilimlerin do!Jadalzi olaytara
yaktfttnnak istedigi dii.zenli ya1anttya iizgtt yada mantilift
a/din (ratio'nim) ijngiirdii.gu bifinuk soyutlamntf, yani f1t
"duzensizlilzlerden, btt arada anza.lardan arttiltp da-
1ntttlarali soyutlanmtf'' goruntuye ten df.i[t:iyor.
Ama Heisenberg, lmanttmt teorisine, ldasik felseftlerin
ifinden bttlup yikaracagtnt mnut ettijji yeni temeller ara1'ken,
yine de "ijly-um" kavramtna tam anlamtyla, doganin ken.dine
yaptt!Jt bir mii.dahele giJz ' iiyle balzamiyor. Oysa iilfiicii ro­
li.indelii yevre (giJ'zlemci) tarafindan (iilfiilen ·rolttndeki) ya­
pttaftntn "bttltmdu.!Jtt dwnmt "da yaptlan olyitm, iJ'lfiilen lw­
ordinata, oniej j in zantan'a yaptlmtf bir miidaheledir. Bir
bafkn. deyiile iJ'lyi'i.m, yaptta}·tnin iilfiim anmdaki dtwttmda ya­
rattlan bir Ariza'si, yani iilp:ilendelti durumun /Jirden de-
lfifmesidir. ..
Ama ne yaptltyo1-? Olft"ilenin dttrumtmdalli degifiklijji n
(yani arzzamn) fiddeti, sanlii olfenin lzabahari imif gibi, he­
saba katr.lmiyor. Oysa O'lfen fCVn (giizlemci veya alet) ve yo-

v
la ft tfit arizanm etkisi de doganm malt degil mi? Pozitif bi­
limlerin rasyonalizmi, yalntz Heisenberg ustantn degil, ya­
fadt!ftmtz diinyadaki hem e n .�iim do!Ja-bilginlerinin goziinii.
oylesine baglamtf ki, hif biri Olfum olaytm bir Mii.dahele ola­
rak gormt"iyor, hif biri ontm keifettigi belirsizlik ilkesinin ar­
dinda yatan Inkommensurabilitc olgu.swm1 bir arizanin (do­
!Jantn altjtlagelen diizenini bo_�an bir anza'nm) sonucu
olaralt yorumlamak istemiyor. Oyle ya, diif#nup taftntp te­
oriler olu.fturan rasyonalizmin "olferken bir de artza ya­
ratmak, yani kendi yasalarma karft fthnak" hif ifine gel­
miyor.
Heisenberg de, btt kitabm iinlu St. Andrews Kon -
feranslan' nt aktaran birinci biiliimde Aristoteles'in o po­
tansiyel veya virtue/ gerfeldik anlaytftndan bir adtm oteye ge­
ftmiyo1'. Ne var ki, yeniden tazelenen b11 Aristotelesfi anlaytf
yine de fOk onemli; f#nhi bizi olft"im olayinda ortaya fa­
macak virtUel alternatif olanaklara ve de olastltk kavramina
gotiirmelile kalmiyor; bizi Oxford Konferanslartmin son­
rasm da belirttigim gibi, iil fiim ani'ndan hemen onceki anda
ve hemen sonraki an'daki unlu Schrodinger dalga fonk­
siyonlarmt -bu sontmcu fonksiyon ntudahele (dlft"im) yii­
zunden de!Jifime (arizaya) '"'!Jradt!fi ifin- birbiriyle kt­
yaslamaya goturiiyor. !rte buradan saat-zamanmin
mudahele (ariza) aninda nasil ivme kazandtjjtnt bu­
labiliyoruz. Boylece go1'uyornz ki, olfiim olayi, do!Jantn ya­
pttaflarmin kendi aralarmda!ii bir mt"idahele olarak, saat­
zamantnin ivme hazanmasina ve Zamansal Belirsizlik ola­
ytntn dogmasina yol apyor! Ve b1t da bizi, zamanin, iilfiilen
(mudaheleye ugrayan) her tanecige has bifimde -bir baliima,
her iilf ii me has bifimde veya her ijlft"i.miin dogada hendi ba­
ftna bir bireyselligi vanntf gibi- degiftigi sonurnna goti"i.ruyo·r.
Bu olgit, zaman·m yaptsallt!ft.ntn olfiime baglt degiflienligi an­
lamma geliyor.
Heisenberg'in Kuantitm Teorisine felsefi bir temel ka­
zandirmak ifin butt"in klasik ftlsefeler boyunca aradigt im­
kanlar ve ozellikle Aristoteles-Heisenberg anlayift, bizi kitabin
illinci boliimiinde bir Ariza (determinizmin tersine, ortaya
ftkan belirsiz -beklenmedill- dumm), dolaymyla Probabilist

VI
(Olastftlift) Determinizm Teorisi geliitirmeye itmijti. "Za­
niant1'i ivme lzazanmasi" ieklinde daha sonra attilftmtz adim­
lar ise, bm-·ada __ikinci biilt"imdeki fCrfeveyi aµyor ve 1992 ya­
zmda Oxford Universitesi St. Catherine College'de verdigim
konferanslar ferfevesinde yeraltyot·.
Enerji ile zaman arasmdaki etkileiimler anlaminda at­
tigim bu adimlar dogrultusunda, ama bugiin "be-,ti fiz­
gisinde iartlanmtj'' bir imge-tasarlama giicune ozeltikle jimdi
daha fOk ihtiyactmtz var. Bu konularda daha da gelijtirilmi[
bir matematigi ister istemez btJ, ihtiyaftan yaratacagiz. Ama
en bajtaki o tasarlama giicii ifin bize verilen biricik kaynak,
hif kuikusuz, daha ilk fOcuklugumuzun hilinf-dtjt if­
diinyanndan beri hissettigimiz o korkunf ve doyiwulmast im­
kansiz boilttktan gelen faresizlik dtJ,ygt1.StJ,dur. Yeni kavramlar
ancak faresizligin hiimiilr:i itilip dt"irtUlerek tasarladzgimtz o
imgelerden dogabilir. Ama tipki basimi Y'!-. Piian Fizik ve Fel­
sefe' ff,in, buraya almadtgim ve 9 Eylul Universitesinde Prof
Dr. Viker Seymen'e emanet ettigim Oxford Konferanslan dt­
iinda bile, ozellikle Max Planck tJ,stanin "Modern Doga An­
Jay1�1 ve Kuantum Teorisine Giri�" (1987, Alan Yayinctltk)
ve ikinci biiliimdeki yazarm "Bilim ve Sanatta Diyalektik"
(1990, Beige Yayinlan) adli kitaplan paralelinde, okuyucuya
bol bot esin ve esintiler dagitacagini saniyorum.

Yilmaz Oner

VII
1<;1NDEK1LER

Sunu§

WERNER HEISENBERG:
1DEALIZM: DETERM1NIZMDEN OLASILI<JA DOORU

.. . ............ . ... . ... . .. . 5


1. Modem Fizigin Anlrun1 ..................... ..... ... . . . . .. . . . .

2. Kuanta Tcorisinin Tarihi;esi . . ... ... ... ...... ... .. .... .... .....-.. 7
............ .. .. . . ....

3. Kuanta Tcorisinin Kopcnhagcn Yorumu .... .. .. .. .. . .. ... ... .......... 21 . . .. ...

4. Kuanta Tcorisi ve Atom Ogrclisinin Ba�lang1c1 . ,........................ 36 .

5. Dcscartcs'um Bcri Fclscfenin Evrimi vc Kuanta


Tcorisinin Durumu Arasmda Kar�1la�urma . .. .. . . ........... ...... .. . . ...... 57
6. Kuanta Tcorisi ilc Doga Bilimlcrinin Obtir
Dalian arasm<laki Bagmu .... .. .. . .... .. .... . . . ..... .. .. . . ... . .. . ... . ..... ...... ..... 76
7. Rclatiflik Tcorisi .. ..... ..... ..... . .... ..... .... ............ ... ... ....... ..
. . . . ....... ..... 93
8. Kuanla Tcorisinin Kopcnhagcn Yorumunun
Ele�Lirimi vc Kar�1l Oneriler ... ..... ...... ................ ... ............... .. .. 114 . .

9. Kuanta Teorisi vc Maddenin Y.ap1s1 ..................... . .. ....... ............ 131

10. Modem Fizik'Lc Oil vc Gcri;eklik. .... ... .. . ..... .. .. .... ...... .. ............. . . 155
11. 1nsan Dti�tintintin Bugtinkti Geli§imi li;inde
Modem Fizigin Rolti .... .... ....... . ... .... ... .. . ... . ...... . .. .. ... .. .. ... ..... ....... 176

M. YILMAZ ONER:
D1YALEKT1K: OLASILIKTAN DETERM1NIZME DO<JRU
Giri§
- Klasik Mekanik ve Kuanta Teorisinin Dogu§ Nedenleri ............ 197
- Belirlilik vc Bclirsizlik .................. . . . .. . . . . ... .... .
. ... .
... .. .... ... .. ... .. . .... 198
I. Yeni Bir Kavram: Zrunan Enlemi Nedir? .. ............ ..... ....... ..... ..... 206

II. Maddenin Nitelikleri: Etkenlik ve 19-Bii;im .................... ... ... . ... 212
III. Yeni Olastl1k llkeleri ve Matematigi .. . .......................... .. .. . .. . . ... 220

IV. Zrunan Uzay1 ile Salt-Uzaym Vekt6rti .... . ................. ....... . .. ... . . .. 251

V. Oli;me-Etkileme (Sistemi) Kar�1smda Oli;iilecek


Sistemin Geri;egi ve Bu Geri;ege Ozgti Analitik
Btiytikltik: Ger9ekl�me Oli;egi ...................................... .. ... . . .......... 264
L1TERATUR .... ....... .............. ....................................... .... ............... 287

ALMANCA OZET .... . .........:........................................................... 288


Kitab�n 1. k1sm1, (1933 Nobel Odulu sahibi) Werner Helsen­
berg'ln Physik und Philosophie adryla Ullstein Bucher'de (1963,
Darmstadt) almonca yaymlonan Gifford Konferanslon dlzisinln
Y. O ner tarafmdan «ideallzm : Determlnizmden O!as1llga Dog­
ru» adryla cevlrlsldir.
2. K1s1m, M. Y1!maz O ner'in ccDiyolektik: Olasthktan Deter­
mlnlzme Do!)ru» adh orijinal blr ara�ttnnasmdon olu�uyor.
SUN U �

lskocya'nm Aberdeen, Edinburgh, Glasgow ve St. Aid·


rews universitelerinde her y1I «Giffo rd Dersleri» ad1 altmda
bir dizi konferanslar duzenleniyor. Bu konferans vakfmm ku­
rucusu olan Edinburgh'lu yarg1c A. Gifford'un vasiyeti uzerine,
teoloji ile doga-bilimlerinin llil?kilerine birer katk1 getirmesi bek­
lenen bu konferanslar gercekten de amacma uygun blcimde
idealist bir cizgiyl izlemektedlr. St. Andrews universitesi 1955/56
k•l? somestrinde verilen Gifford derslerini Kuanta Teorislnln
buyuk ustalanndan W. Heisenberg ustlenmi9ti. Kitab1m1zm ilk
k1sm1, onun once A. B. 0. de (1956), sonra Almanyodo (1963)
yoymlonan bµ konferanslormdan ol u9uyor.
Bu kitop turkcemlzde Kuanto Teorisi ve Felsefi llkeleri u­
zerine yaym!anan ne yaz1k ki Ilk kitopt1r. Amo diliyoruz ki or­
dmdan ba9kalan izlesin. En ince kollplarmo kadar tuketilmi�
idealist mant1gm cizgisi doga · bilimlerind� de ortaya c1ksm,
sosyol bilimlerden tutun matematik bilimlerine kador tUm idea­
list du9unce bir bir ortaya dokulsun. Ogre.nelim ve bilellm kl
be9 bin y1ld1r di.i�unmek sonundo hangi mantiga hizmet ettik,
bu mant1kla nerelere vard1k, ort1k yurumeyen nedir?
Moddenin dogasmdokitUm olanaklara, icten ice kar!11tla­
l?On imkonlara ragmen maddeyi, hole ic-dinamikten yoksun;
kor degneginl bellemi� gibl idealize bir determinizm pe!?inde
gormeye nas1I l?Ortlandrk? Nasir oldu do bu iki bin y1lhk �art­
lonmaya Nedensellik dedik?
Kavramlanm1zla tarihsel bir donemecten geciyoruz. Bu do­
ne'!leci madclenin lclndeki diyalektik olanaklan geometrilen­
direrek, olas1hg1 determine ederek Ol?ma.k zorundayrz.
Kitabin lkinci k1sm1 i�te bu cabalara harcanmaktadir. Sos­
yal bilimlerde bu tarihsel donemece yureklilikle ve giderek ar­
tan blr bili.ncle girmekte olan gencler ayn1 devrlmci yolu
matematik billmlerinde de yurumeve hazirlanmahdirlar.

$artlanm1� mant1a1m1z1 y1kt1k, bunun pratigini kazand1k m1,


du�unmeve ba�lad1k demektir. Bu pratigi kazanmam1z gerek.
lster sosyal ister matematlk lcerikll olsun, oyle bir depremden
yuruvoruz kl, olaylar olas1klarla bicimlenip ic-dinamizle gucle-
! nerek kacinllmaz bir determinizme dogru ilerliyor.·

v. 0
WERNER HEISENBERG

iDEALiZM DETERMiNIZM'den OLASILIGA DOGRU

1. BOLOM

MODERN FiZiGiN ANLAMI

Bugi.in modern f1zikten soz edildigi zomon, insonin akhna


hemen atom silcihlon geliyor. Bu s il6hlon n gunumi.iz dunyos1-
n1n politik yop1s1 uzerinde soglod1klon o korkunc nufuzun her­
kes forktndod1r ve bugun fizigin di.inyom1ztn gene! durumunu
$imdiye dek hie benzeri gorulmemi� olcude etklledigini klmse
gorememezlikten gelemez. Amo politiko oleminegetirdigi bu
degi�iklik fizigin yorott1g1 etkilerin en onemlisi midlr acabo? Bu
soruyu sormok zo rundoy1z.

Dunyom1z politik yop1s1 bak1mmdan en yeni teknik olonok­


lora kavu�tukton sonro, ocobo art1k modern fizigin yorott1g1 et­
kiden geriye hie mi bir !?6Y kolm1yor hepsi bu kadorla biti yor
.

mu?

Bu soruyu cevoplond1rmok icin, her oletin ozunde kendisini


ya roton bir ak1l-ruhun bulund u gunu hot1rlomak gerek. Her ulus
ve her politik grup cografi konu·mu ve kultur gelenekleri ne o lur
­

so olsun $U veyo bu $ekilde daimo yeni sil6hlorlo ilgilenecegin­


den, modern fizigin ozundeki ok-11-ruh do 0 ulus lorm du�uncesine
oylece nufuz edecek ve eski geleneklerle ce$itli bicimlerde koy­
na�ocokt1r. Peki sonundo modern dogo bilimlerinin ozel bir
doh ile dunyom1zm o ce�itli eski gelenekleri orosmdaki bu yo-

5
k1nlo9mo vtt kayna9manm sonucu ne olacaktrr? Modern doi:ja
bilimlerinln yuksek duzeye ula9t1g1 ulkelerde insanlarm ilgisi,
uzun sureden beri bu bilimlerin pratlk alanda uygulan19lorma
yonelmi� bulunuyor, glderek bu uygulamada. ko�ullann ak1lc1
yollordon saptanmasma bagh olarok sanayiye ve teknige y6neli­
yor. Yeni fikirleri tart19mak boyle geli�mi� ulkeler lcin bir ba­
k1ma kolaydr, cunku doga bilimlerinde ve teknikteki modern
du�un bicimlerine yava9 yava9 uymok. bu du9unu iyice sindir­
mek icln vakitleri vardrr. Arna dunyanm obur ulkelerlnde b6yle
yeni du9unler. orada yerle9lk kultUrlerin din ve felsefe alanrn­
daki temel g6ru9leriyle dogrudan cat19maya ba9lam19t1r. Modern
fizigin vard1g1 sonuclar bizleri gerceklik, uzay, zaman gibi temel
kavramlan yeniden tart19maya zor!ad1gmdan modern du�unce
tarzrna boylesine bir yakmla�ma ve uyma cabas1 bizleri. sonuc­
lanni onceden kestiremeyecegimiz yepyeni du�un a9amalanna
gotUrebilir. Doga bilimleri lie eski geleneksel du9unce bicim­
lerinin birbirleriyle birlikte yurumeye ba9lad1klannm belirgin bir
oz�lligi, modern doga bilimlerinin k6kende tcmam1yle uluslar­
aras1 bir nitelik ta91mas1d1r. Du9unceler kar�1llkh olorak boyle
ohp verilirken, geleneksel bilgiler dunyanm ce9itli b6lgelerine
oyn oyn nitelikler ta91makto, bilimsel bilgiler ise dunyarnn her
yonrndo oyni nitelikte olmakto devom edeceklerdir ve boylece
bu oh9veri9in sonuclan tortti�may1 gelenek edinmi9 Wm ulkelere
·

yoyllocoktrr.
Bu nedenlerden otliru, modern flzi!)e ozgu du9unceleri, bu
bilimin ozel dllini kullanmadon ele olmayr, bu du9uncelerin fel­
sefi sonuclonn1 bu 9ekilde lncelemeyi ve onion geleneksel bil­
ginin vord1g1 sonuclarla kar�1la�t1rmay1 denemek belki hie de
onemsiz say1lamayacok bir odevdir. Modern flzigin problemleri
uzerine bir tart19mayo glrmek icin tutulocak en do!)ru yol her
holde Kuanta Teorisinin geli�imine torihsel ac1dan bakmak o­
locaktrr. Ne var ki Kuonto Teorisi atom fiziginin sodece ozel
bir keslml, atom fiziQi de modern dogo bilimlerinln pek sinirh
bir bolgesidir. Amo 9unu soyllyelini ki, gerceklik hokktndokl ta·

6
sonmlanm1zm, en g ucl (i°, en yogun degi�ikliklere ugrod1g1 a:an
do Kuanto Teorlsi olomd1r. Ve atom fizigiyie ilgili yeni du�unce­
ter Kuanto Teorisinin bugun eri$ti9i kesin bicimler icinr.le yogun­
la!?mokta, giderek kristalle�mektedir.
Modern bili mleri ni n bu doh, cekirdek fizigi ora�t1rma­
dogo
lan icin geraken. ologani.isti.i olcudo pohol1 ve karma�:k deney
donanimlon bok1mmdon goz komo!?t1r1c1 ol'3ugu kodot, oyni
zomanda tedirgin edlci bir goruni.i!?le ortoyo c1kmoktad1r. Mo­
llern cekirdek fizigi, deney teknigi ac1smdan ara�t1rmo yontem­
lerinde, doga bilimlerinin Huygens, Volta veyo Faraday zama­
aindon beri ongordi.igi.i en i.isti.in dagruluk ve kesinl!gi belgele­
mektedir. Kuonto Teorisinin boz1 bolGmlerinde ortayo c1kon o
cesoret k1r1c1 motematik zorluklonn da. Newton, Gauss veya
Maxwell'ln onderligini ettigi yontemlerin en ileri a�omaSIO! tem­
.
sil ettigini soylemek yerinde olur. G ercekiik hakkmdoki tasanm­
lanm1zdo meydo no gelen ve Modern Kuonto Teorisinin kavran­
mosmdo temel olan de9i!?iklikler, oyle k1saca gecmi�teki bilim­
sel evrimlerin blr devam1 diya kestirip at1lamazlar. Tom tersine
buroda, doge bilimlerinin yop1smdo beliren gercek bir kopuk­
luk, bir ters di.l!?me s6z konusudur. 0 bak1mdan O!?ag1doki bo­
li.imi.i Kuanta Teorisinin tarihsel evrimine aymyoruz.

2. BOLOM

KUANTA TEORiSINiN TARiHCESi

Kuanta Teorisinin- ortayo c1k1!?1. atom fiziginin ozi.inu hie


cle ilgilendirmeyen, amo pek yakmdon ton1d1g1m1z bir fenomen
bir modde porcas1 k1zd1kca 1!?1ldamoyo bo�­
ile ilgilidir. ts1tllon
lor. Doha yi.iksek s1cokhklordo giderek k121lkor. sonunda akkor
durumun a gelir. Maddenin rengi yi.izeyi ile pek bogmt1l1 degildir
ve siyoh bir cismin rengi hatta, sodece 1s1 derecesine baghd1r.
Yi.iksek 1s1larda boyle siyoh bir cisim torafmdon yoy1lon l!?mlor.
Uzlksel arO$t•rmalar icin uygun �ir n esne te!?kil ederler. Asl:ndo

7
bu, basit bir oloy olup. bilinen 1$1mo ve 1s1 yasalan geregince
koloyco oc1klonmos1 gerekiyordu.
19. yuzy1I sonlonno dogru Rayleigh ve Jeons'm bu konudoki
oc1klomolon sonradon cok bliyuk zorluklon meydano c1kord1.
Bu zorluklon bosit kovramlora dokmek, ne yaz1k ki. olonoks1z.
omo o vakitler bilinegelen dogo yosolonnm bizleri onlomh bir
sonuco goturmedigini soylemek yeter.
M. Planck 1895 y1hndoki col1$mos1yla bu Oro$t1rmalara ko­
t1ld1g1 s1roda, problemi •$1mo 6zelliginden ohp •$1yan otom'o go­
turmeyi denedi. Problemin konufu$ torzm1 boylece de9i$tirdikten
sonro, kokendeki zorluklor belki tomam1yle ortadon kaldir1la­
mad1. amo problemin yorumu, giderek emprik olgulann yorumu
kolaylal?t1. Tom o srrolorda, yoni 1900· yozmda Berlin'de Curlbo­
um ve Rubens, 1s1 1$10larmm spektrumlannr cok bi.iyi.ik bir ke­
sinlikle olcmeyi bo$arm19lard1. Planck onlann elde ettigi sonuc­
lan 6grenir ogrenmez. bu hesaplan bosit matematik formuller­
le deyimlemeye giri$ti ki bu formuller. onun 1s1 ile 1$tmo olaylo­
n orosmdaki bog1mda9hk konusundo yapt1g1 deneylere bok1hr­
sa. pek akla yakm gori.ini.iyordu. Gunun birinde Planck ve Ru­
bens. Planck'm evinde birer coy icmek lizere bufu$tular. Ru­
bens'in elde ettigi en yeni deneysel sonuclan. Planck'm bu de­
neyleri yorum!oyan formulU ile kar$1la$ttrd1lar. Deneysel deger­
ler ve motematik yorum birbirfne t1pat1p uyuyordu . Planck'1n 1s1
t$1moian yasas1 bOylece ke$fedilmi9 oldu.
Bu ke$if Planck'm as1I teorik ara$ttrmalan icin oncak bir
bo9long1ct1. Bu yenl formuli.in fiziksel bak1mdan dogru bir yo­
rumu nas1l olobilirdi? Planck. doha onceki incelemelerinden do­
lay1, bu formulU, 191ma yopan atom. yoni osilotor, hakkmdoki
bir ifodeye kolayca doni.i$tUrebildigi icin . formu!Unun $Unu sov­
lemek istedigini hemen bulup c1kord1: Osilotorun enerjisi si.irekli
olorok de9i$miyor, sodece tek tek enerji porcolon ohyor. yonl
fizikciferin deyimi lie, sanki ayn ayn enerji bosamoklonnda bu­
lunuyormu$ ya do belirli durumlara buninuyormu$ gibi enerji
dranecikleri ahyor. Bu onlot1m, klasik fizik.te bildik1erlmizden o

8
kadar ayn idi ki, Planck kendi yorumuna kendisi bile lnanamo­
d1. Ancak 1900 sonbaharmda, yogun cal19malardan sonra ula-
91lan bu sonuctan kacmak icin art1k hicbir imkan olmad1g1 ka­
nisma vard1. Planck'm oglunun sonradan babasmdan lleterek
anlatt1gma gore, Planck, Grunewald'daki gezintlleri s1ras1nda
. ncelerinden soz acar, ya Newton'un ke-
ogluna hep yeni du9u
9ifleriyle k1yaslanacak derecede birinci sm1f bir ke9ifte bulundu­
gunu, ya do hepten yanlld1gm1, bu iki duygu arasmda kald1g1m
s6ylerm�9! $uphe yok ki, Planck koydugu formulUn dogay1 yo­
rumlark�n doyond1grm1z temel kovramlan kokunden sarst1g1 bi­
lincine cokton ermi9ti. Bu temellerin, guni.'n birinde sars1loco­
gm1 ve o gune kador ki geleneksel bilgilerin belirledigi nokta­
dan c1k1p yepyeni, hie bilinmeyen bir denge durumuna dogru
kayd1klann1 fork ediyordu. Kendi g6ru9 dunyas1 ac1smdan tu­
tucu bir insan olon Planck vord1g1 bu sonucton hie de ho9nut
· degildi, amo kendl Kuonta vorsoy1mm1 1900 Arohk aymdo ya­
ymlomokton do geri kalmad1.
Enerjinin ancok ayn ayn (diskret) enerji parcalan, yani e­
nerji kuontalan halinde yaymlanma ve yutulmas1 du$uncesi 6y­
le yeni idi ki, fizigin o gune kadarki geleneksel cercevesine
s1gd1nlam1yordu. Planck'm, .yeni vorsay1mm1 191ma teorlsinin es­
ki tasonmlartylo UZIO$t1rmok lcln giri$tigi bu deneme bir COk
onemli noktalarda ba9ans1zhga ugrad1. Bu yonde ilk ad1mm a­
t1lmas1 icin daha be9 yrl beklemek gerekiyordu.
Bu kez, gene Albert Einstein, fizikciler orasmdoki bu dev­
rimci deho, eski kavromlan bir yana itmekten hie cekinmedi ve
iki yeni problem ortoyo att1 ki Plonck'm tosanmlan bu problem­
lere bo9onyla uygulan1yordu. Birlncisi, foto-elektrlk oloy1 _dedi­
gimiz. yani 1f?1g1n etkisiyle metallerden elektronlonn kopmas1
olay1d1r. Lenard tarafmdan titizlikle yuri.itUlen deneyler, kopan
elektronlann enerjisinin, 191gm 9iddetine bagh olmoy1p yaln1zca
rengine. daho dogrusu. 191gm frekans:na veya dalgo boyuno
bagh oldugunu gostermi$tir. Bu durum. o zamana kadarki 191-
ma teorisi esaslanna gore ayd1nlat1lacak bir oloy degtldl. Amo.

9
Plonck'm vorsay1mm1, 191gm 1�1k kuantalarr denilen danecikler­
den, yani ki.ici.ik korpi.iski.iller. cisimcikler gibi uzoydo dolanan.
enerji kucntalanndan meydana geldiginl kabul ederek yorum­
ladt Einstein ve foto-elektrik oloym1 do boylece ac1klam1$ oldu.
Bireysel 1$tk kuantolarmm enerjisi, Planck'm yapt1g1 kabullere
uygun olarak. 191gm frekans1 ile Planck sabitinin carp1mina e$it
oluyordu.
Oteki problem lse: kat1 cisimlerin ozgul 1s1s1 ile iigiliydi.
Klaslk teoride, ozgi.il ISi icin elde edilen degerler. yJksek IS!­
lordaki deneysel degerlere tam uyuyordu, ama cok du�i.ik 1s1-
larda deneysel degerlerin i.isti.inde kallyordu. Einstein bu1odc;
do gosterdi ki, Plonck'm kuantt:J teorisi kat1 cisimlerdeki atom­
larm esneklik titre$imlerine uyguland1g1 zaman bu sorun do ay­
dmlanmaktad1r. Bu ikl olayla ilgili yorumlor cok cnemli birer
O$amay1 gosterirler. ci.inki.i bun'lar, Planck sobitinin, 1s1 1$1-
mae1 olay1 lie dogrudan hi� ili$kisi olmayon alanlorda do rol
oynad1gm1 belirtmekteydiler. .

Bu olaylar ayn1 zamanda, ortaya at1lan yeni varsoy1rr.;n


temelindeki kokli.i devrimci karakteri de ac1ga vurmu$ oldular:
Ci.inki.i Einstein'm yorumlad1g1 bicimiyle Kuanto Teorisi 1$Jk ol­
gusunu oyle anlat1yordu ki bu onlat1m. l�Hgm Huygens'ten bu
yona kabul edilen dalga tasarrmmdan hepten degi$ikti. l$1k,
artrk ya Maxwell'in colt$malan ve Hertz'in deneylerinden beri
kabul edildigi i.izere, elektromognetik bir dalga hareketi olorak
yorumlanabiliyor. ya do uzaym icinde cok yuksek h! zloria ha­
reket eden «191k kuantalon» veya cenerji paketleri»nden olu$­
mu$ olarak d0$0nulebiliyordu. Ancak 1$1k bu iki ayn tutumdan
lklsine de sahip olabillr miydi? Einstein, kmnma ve giri�im gibi
bilinen gorumsenlerin (oloylann) yalnrz dalga tosonm1 acrsm­
dan acrklanabileceklerini elbette biliyordu, yoni t$1Qin dalga ve
kuanta tutumlan arasrnda cozi.imlenmesl kesinlikle oianaks1z
bir celi9ki bulundugunu elbette yadsrmaya kalkJ!i'CJCOk degildi.
Einstein, kuanta teorlsinin celi9kiye goWren tutumuna kar$1 c1k­
may1 do denemedl. Bu celi$kiyl belkl cok sonralan yepyeni

10
du9uncelerle usteslnden gelinecek bir durum olarak niteleyip
kobul etti.

Bu orado, Becquerel, Curie ve Rutherford'un deneyleri a­


tomun yap1s1 uzerine daha bir cok ac1kltk getirdiler. Alfa-19tn­
lannin madde ieinden geei9iyle ilgili deneylerden yola e1karak
Rutherford. 1911 y1lmda kendl ad1yla an1lan unlu atom f!10dellni
yaratt1. Atom. pozltlf elektrik yuklU olup atomun hemen hemen
blitOn kutlesini kapsayan bir eekirdek ile bu cekirdek eevresin­
de t1pk1 gezegenlerin gune9 eevresinde yapt1klan gibi dolan1m
yop?n elektronlardan olu9uyordu. Ce9itli elementlerin atomla­
n orasmdcki kimyosal bog, kom9u atomlann en d19 yorungede­
ki elektronlan arasmdo cereyan eden bir kar91l1klt etki olarak
ae1klaniyordu. Kimyasol baglan19m atom eekirdegi ile dogrudan
hie bir ili9kisi yoktur. Cekirdek atomun kimyasal tutumunu an­
cok elektrik yuku dolay1s1yla, yani dolayh olarok belirliyordu,
eunku elektrik yuku atomun notUr durumda elektronfartn say1-
s1na kar911tk oluyordu. Hie 9iiphesiz boyle blr model, atomun
en karakteristik ozelliklerinden blrlni, yani onun o miithl9 ka­
rarltl1gin1, stabilligini ae1kltyam1yordu. Newton mekaniglnin ya­
salanna uyan gezegen sistemlerinden hie biri, yine kendisi gl­
bi bir sistemle carp19acak olsa yeniden ba9lang1etaki konfigu­
rasyonuno donemezdi. Amo ornegin bir karbon atomu ba9ko bir
otomlo carp19ocak olso., ya do kimyasal bir bog lclnde ba9ka
atomlarla kari;ultkh etkiye girecek olsa, yine de karbon atomu
olarak kal1r.

Benzerine o zamana kadar raslanmoyan bOyle bir karar­


ltltk, 1913 y1ltnda Niels Bohr tarafmdan ve Planck'tn kuanta var-
. say1m1 lie Rutherford'un atom modeli ornek almarak oc1khga
kavu9turuldu. Eger otamun enerjisi ancak ayn ayn enerji mik­
tarlon olcusunde degl9iyorso, bu demektir ki, atom ancok yer­
le9ik (stasyoner), oma oynk, kopuntulu (diskret) durumlar icin­
de bulunuyor ve bu durumlar iclnde enerji yonunden en zay1f
olan1 do atomun «normal» durumu oluyor. i�te bu yuzden, a-

11
tom n e zomon bir ko�thkh etkiye girecek olso eninde sonun­
do hep !JU normal dun mo donmek zorundod1r.

Bohr, Kuonto Teorislni atom modeli uzerine boylece uygu­
loyorok sodece otomun kororhhl')m1 oc1klomoklo kolmodt, oym
zomondo, elektrik yuku bo11ohmlon yo do 1s1sol horeket sonu­
cu otomun yoymlod1l')1 toyf cizgilerl lcin boz1 durumlordo teorik
blr yorum do soglomr!J oldu. Bohr'un bu teorisi elektronlorm
devinimi ile ilgili klosik mekanik ile bu f<lasik devinim yosala­
nno Have edilen kuanto ko11ullonnm blrle11imine doyaniyordu,
boylece otomun yerle11ik (stosyoner), kopuntulu (diskret) du­
rumlonni obur durumlonndon ay1rt etmek kabil oluyordu. Bu
ko11u1tonn kesinkes matematik formullendirimi sonrolan Som­
merfeld tarafrndan yaprldr. Bohr, kuanto ko!Jullonnm Newton
mekaniginin ozundeki tutarhhg1 bir bokrmo kokunden y1kt101nrn
pek iyi farkrndayd1. Atomlonn en boslt durumlarrndan olan hid­
rojen atomundo, yayllan 1111gm frekanslonn1 Bohr teorislnden
yolo c1karak hesoplomok mumkundu ve bu hesoplar gozlem­
lere butUnuyle uyuyordu. Bu frekonslor, elektronlann kendi yo­
rungelerindeki devinim frekanslanndan ve onlonn cok·kat tltre-
11imlerinden forkhydr ve bu olgu do gosteriyordu ki teori henuz
tutars1zhklarlo doluydu, ama yine de bir cok bok1mmdon ger­
cege onemli olcude uyuyordu. Atomlonn kimyosol tutumunu
ve toyf cizgilerini nitelik yonlinden ac1khyordu. Fronek ve
Hertz. von Stern ve Gerloch'm deneyleri, otomun kopuntulu yer­
le11ik durumlonnm vorhgm1 ispot etmekte gecikmedi.
Bohr teorisi boylece yeni aro11t1rmo olanlan acm111t1. Yirm'i
otuz y1ldan beri spektroskopi olonmdo birikmi11 olan genl!J cap·
toki deneysel tecrlibe sonuclon. kuonta yasolorrnm elektron
hareketlerinde srnonmos1 icin birer bllgl koynag1 olorok emre
hozrr bekliyordu. Kimyac1lann tecrubeleri de aynr denetleme
ve smomo omoc1ylo kullanilocokt1.
Flzikciler bu deneysel bilgilerle kor11rla�t1kco sorulan yava11
yava11 doha dogru olarak sormoyo bo�ladrlor. Bilindi!}i gibl so­
ruyu dogru olarok ortayo koymak. sorunun cozumune goturen

12
yolun yans1 saytllr. Peki bu sorular nelerdi ocobo? Sorulonn
hepsi pratik bok1mdon. ce$1tli deneylerin sonuolan. orosmda
gori.iie n ocaip celi$klierle ilgiliydi. Nasti oluyor do boyle bir
191mo. bir giri�m gori.intGsi.i veriyordu. ve boylece bir dalgo
hareketinin vorhgm1 ortayo koyuyordu. giderek foto-elektrik o­
loymo yol ac1yordu ve nas1I oluyordu do bu •$•mo, horeketli 1-
9m kuontolonndon olu9uyordu? Atom · iei elektronlonn kendi
yori.ingelerindeki horeketin frekans1. nas1I oluyor do yaymlonon
19mlann frekansma e9it olmuyordu? Acoba bu. yori.inge i.izerin­
de hie bir horeketin olm1yocag1 anlommo m1 geliyordu? Vori.in­
gesel bir horeket tosonm1 gercege uymuyorsa. otomun ieindeki
elektronlar ne olocokt1? Sis odos1 ieinden elektronlonn geetigi­
nl gori.iyorduk. bunlorm boztlon bir sure oncesine kodar bir
otomun ogeleri idi ve sis odasmdo bu atomdan d19an firlat1l­
m1$lard1. Bir atomun ieinde pek olo horeket etmi9 olobillrlerdi.
Elektronlann. atomun normal durumunda hep sodece durgun­
luk halinde olduklon do di.i$i.ini.ilebilirdi. Elektronlordon olu9on
kabugun bir donme momentine � sohip oldugu yi.iksek enerjili
atom durumlon do vord1. Oyleyse buralardo. yani yori.ingelerde
elektronlar hie de durgunluk durumundo olamozlord1. Boyle
say1s1z ornekler saymok mi.imki.indi.ir. Amo. atom iei olaylon
klasik tizigln kovramlonylo ne kador yorumlomaya coh91rsok
eah9ohm cobolonm1z bo$una gidiyordu. eeli$kilere goti.iri.iyordu.
1920'1erin bo9lanndo arttk fizikeiler bu gi.ielukleri yokmdan ta­
n1r olmu9lord1. Ancak butlin bu gi.icli.iklerin nerede di.igumlen­
dl'gi hakkmdo kesin bir duyguya sohlp degildiler. ama bu gi.ic­
li.iklerden s1ynlmosm1 ogrenlyorlord1. Sonunda. bir atom olay1
belirli bir deney s1rasmdo hongi yoldon yorumlond1g1 tokdirde
dogru sonucloro vanhr. bunu ort1k biliyorlard1. Amo kuonto olay­
larmm celi9kiden uzok bir yorumunu elde etmek icin bu kadarm1
bilmek de yetmiyordu. ancok boylesine bir bili$� fizikcilerin du­
$i.inme torzmt oylesine degi$tirdi ki. kuanto teorislni tum ozi.iy­
le kobulenmek zorunda koldtlor ve Kuanta Teorisinin kesin­
kes bir formullendirlmi yop1lmodon daha bir sure once bile,

13
herhongi bir deneyin ne sonuc verebilec�f boylece i.ie a�g1
be9 yukon biliniyordu.
Cogu zaman cdi.i9unsel deney> dediglmiz teorlk deney
problemlerine ba!? vuruldu. Bu deneyler, deney gereekle$tirile­
bilsin veya gercekle$tirilemesln. ozellikle kritik bir soruyu
oydmlatmak lcln dli$linulur. Her9eyden once, deneyin hie de­
gilse ilke bok1mmdan gercekle9lr olup olmad1g1 onemlidir,
ilgili deneyde uygulanacak teknigin cok kan91k olso blr
oneml yokt1:1r bu dli$linsel deneylerde. O bok1mdan bu du9un
deneylerl belirli prob:emlerin oydmlat1lmasmda eok. pek eok
yororh oldular. Bu ee9it bir deneyin muhtemel sonuelan u­
zerinde fizikcilerin dii$iince birligine varamad1g1 durumlarda
ise, eok kez daha basit, oma gereekle$tirilmesi mumkun blr
deney du9unmek kabil oluyordu ve elde edilen deney sonue­
lan do, Kuanto Teorisinin oydmlot1lmosma geni9 copta katk1-
da bulunuyordu.
O y1llann en dikkate deger oloylanndan biri, hie 9uphesiz,
Kuonta Teorisinin fcerdigi paradokslarm bu oydmlat1c1 calt$­
malar s1rasmda ortadan kalkmak 9oyle dursun. tam terslne
gittikce daha sert ve heyecan uyand1nc1 bir bieimde kesinle�­
mesidir. Rontgen 19mlonmn soe1llm1 uzerine Compton'un yap­
t1g1 deney buna bir ornektir. Sac11tmo ugrayon 1$tk 1$tnlannm
gir1$iml i.izerine elimizde mevcut bilgilere gore. sac1llm olay1-
nm 96yle meydana geldigini soylemek ku!?ku uyandmyordu:
Gelen 1�1k dalgas1, 1�mm icindeki elektronu birlikte titre9ime
zorluyordu ve titre9en elektron do, gelen dolganin trekansmdo
bir kuresel dalga yaymhyor ve 1�1k boylece cevreye yay11iyordu.
Oysa Compton 1923 y1lrnda $Unu saptad1 kl, sac11tma ugrayan
Rontgen 1�mlannm frekans1, gelen 19mlarm frekansmdan fark­
hyd1. Bu degi9ikligi, sac1lmo olay1ni, bir 191k kuantmm bir elekt­
ronla carp1�mas1 diye kobul ettigimiz zaman, yani former olarak
yorumlanabilir. 1$tk kuantmm enerjlsi, corp1�ma s1rasmda degi-
9iyor ve frekans ile Planck sabitinin corp1m1 kuantm enerli­
sine e$it olmak gerektlOinden. frekansm do degi9mi� olmas1

14
gerekiyor. Peki. ama bu yoruma gore 1$1k dalgas1no neler olu­
yor? Gerek giri$im deneyi, gerekse sac1lan 1$1Qrn frekans:ndaki
farkl1llkla llgili deney. birbirleriyle tamamlyle cell$ir gibl goru­
nuyordu, hie bir c1k1$ yolu bulunam1yordu.
O tarihlerde flzikciler. gorunurdekl bu oeli$kilerin art1k
atom fiziginin kendi dogasmdan ileri geldigin& kesin kanaat
·

getirmi$ bulunuyorlard1. Fransa'da de Broglie 1924'de boylece.


dalga yorumu ile danecik yorumu biciminde beliren ikiclligi
(dualizm). maddenin elemanter daneclklerine de, ozellikle elek­
tronlar uzerine gen1$1etmeyi denedi ve bir madde dalgas1mn
oylece bir elektron hareketine tekabul ettiginl gosterdl. t1pk1 1-
$lk d algos � nm bir 1$1k kuantmm hareketlne tekabul etmesi gi­
bi. o zamanlar bu «tekabuhi sozcugunun bu benzetme lli$kisi
icinde ne anlama geldlgi elbette pek ac1k belli olmuyordu. Amo
de Broglie, Bohr teorisindeki kuanta kO$Ullarmm, madde dal­
galanna ilgin bir kO$UI olqrak do kabul edilmesi gerektlglni i­
leri surdQ:
Atom cekirdegi cevresinde dolanan bir madde dalgas1,
geometrik nedenlerden otiiru ancak yerle$ik (stasyoner) blr
dalga olabllir. Yorungenin cevresi de dalga boyunun blr tam
kat1 olmahdir. De Broglie bu onerisi ile kuanta k0$Ullanm, yani
elektron mekaniginde hep yad1rgonan bu kO$Ullarla dalga-da­
neclk ikiciligl arasmda bir k.Opru catm1$ oldu .

Elektronun hesaplanan yorunge frekans1 ile yaymlanan 1$1·


nm frekans1 arasmdaki farkhllk, Bohr teorisinde «elektron yo­
rungesi» kavrammm sm1rland1nlmosma yol ac1yordu. Bu kav­
roma kar$1 bir cok �evrelerde daha ba$ton berl ku$kular belir­
mi$ti. Ote yandan. elektronlann cekirdekten uzak yorungelerde
doland1g1 ve otomun $iddetle uyanlm1$ oldugu durumlarda ka­
bul etmek gerekirdl ki, elektronlar t1pk1 bir sis odasmda nasll
hareket ediyorlarsa oyle hareket edlyorlard1. Bu durumlar icin
elektron yorungesi kavram1 kullanilablllrdi. Bu yuzden. otomun
$iddetle uyanld1g1 durumlarda. yaymlanan •$In frekansmrn yo­
runge frekansma yakm olmas1 (daha kesin soyliyecek olursak,

15
yorunge frekonsma ve bu frekansm hormonik cok-kat titre9im­
lerine yakm olmas1) cok memnunluk vericiydi. Bohr. cioha ilk
coh�malarindan birinde. yay1nlanan toyf cizgilerindeki yogunlu­
gun. bunlonn ·hormonik cok-kot titre9imlerindeki yoguniuGu yak­
la�1k olarak kor�1lamas1 gerektigini onermi�>ti. Kor91lamo. yo ni
tekobul ilkesi diye anilan bu ilke. tayf cizgilerindeki yogunlugun
yakla�1k. olarok hesab1 icin cok yararll olmu9tur. Bohr teorisi­
nin boylece. atom ici oloylann nice! olmcso bile. nitel bir g6-
runtusunu cizdigi izlenimi dogmu9. maddenin tutumuyla ilgili
baz1 yeni ozelliklerin. modde-danecik ikiciligni yons1tsa ble.
yine de kuanta ko�ullan sayesinde. hie degilse nitel bicimde
ifade edilebilecegi kanismo vonlm19t1r.

Bu yorumlorm iki ayn yonde geli9mesi scnucundc l<uantc


teorisinin kesinkes matematik formullend1rimi bO$iad1. B.rinci
gell�im, Bohr'un kor91loma ilkesine doyan1yor. Burodo. elektron
yorl.ingesi kavrommdon onceleri voz gecmek gerekti ise de.
yuksek kuonto sayllon, yoni buyuk y ori.i ng e der durumundo yo­
runge kavrom1n1 oldugu gibi btrokobilirdik. Bu son durumda
yoymlon on 19mlor, gerek frekanslan. gerek yogunlukion bo­
k1mmdan elektron yorungesi uzerine bir g6runtu sogltycbiliyor­
du. J9 m deyince. bundan matemotikcilerin deyimiyle. elektron
yorungelerinin «Fourier gosterimini� onllyoruz. Burodo kendili­
ginden ortoya ctkt1 ki, mekanik yosalon, elektronlonn yer ve
h1z denklemleri biciminde degil, elektronlarm Fourler-ac1Jimmdo­
ki frekons ve genliklere ilgin denklemler biciminde yaz1Jmaltyd1.
Bo yle Fourier gosterimlerinden yola c1kt1g1m1za gore. yoy inla­
non 19mlann frekans ve yogunlugu olarak olctugumuz buyuk­
IUkler icin motemotiksel olorak call9abilecegimiz kesin bogmt1-
lora ulo90bilecegimizi ort1k Omit edebiilrdk. Boyle bir program
gercekten uygulanobilirdi ve 1925 y1Jmda bizi. Motrisler Me­
kanigi ya do Genel Kuanta Mekanigi ad1 verilen bir motematiksel
blcimciligl uygulomaya vard1rd1. Newton mekaniginin horeket
denklemlerl, motematikcilerin cmotris» dedikleri lineer cebirsel
blclmler orosmdoki denklemlere d6nu9Wruldu. brnegin, ener-

16
1m1n korunumu gibi Newton mekoniginin o unlu sonuclonndon
bir cogunun. yeni bi:;;imcilik icinde de yer old1g1nr g6rmek ger­
cekten ilginc oldu.
Sonra!an, Born, Jordcrn. ve Dirac';n ora9t1rmalan g6sterdi
ki, elektronlonn konumunu ve horeket momentini gosteren mat­
risler birbirleriyle degi9-loku9 edilemiyordu. Matematigin o kes­
kin dilinde bu durum, Kucnta Mekanigi i:a k!asik mekanik o­
rosmda kokli.i bir aynl1g1 i9oret ediyordu.
Yorumlor ac1sindon ikinci ono geli$im, de Broglie'nin mad­
de dalgaion tascrim1ndan do2ciu. Schrbdi:1ger, atom cekirdegi
cevresinde, de B:oglie'nin yerle$ik dalgcilarr icin bir dalgo denk­
lemi soptamoyo koyuldu. 1926 !ikboha�1r:do hidrojen atomunun
yerle$ik durumlor.nin ene:j1 degarlenn1. buidugu dalgo denkle­
minin czgul degerlerinden c1karmc.iy 1 bO$Ord1. Schr6dinger ve­
rilen kiosik horeket denkleml-=r inin - soyut motemotik bir u­
zoydo, yoni cok boyutlu bir tason-b:cim (konfigurosyon) uzaym­
do bile olso - uygun dolga denk!emlerine nostl cevrilebilecegi
uzerine genel kurallar 6nerdi. Doha sonralan ortaya koydugu
dalga mekoniginin. Kuanta yeya Motrisler mekonigmin daha
6ncelerdeki bicimciligi ile nas1I denk dli$tligunu g6sterdi.
�imdi art1k.' birbirine denk iki ayn tarzdo. yoni ya matris­
ler arasr bog111t1ior yo do dolga denklemieri torzmdo formlil­
lendirilen ve celi$kilerden bog1ms1z motematik bir bicimcilige
varm1$ bulunuyorduk. B6ylesine matematik bir 9ema, hidrojen
atomu icin dogru bir tok1m enerii degerleri saglryordu. Bir y1Jo
kolmad1, Helium atomu ve ag;r atomlarla ilgili doha karma91k
problemler icin ord1siro dogru c6zumler buiunmaya ba9lad1.
Peki, omo bu yeni bicimcilik oshnda otomlan hengi onlam­
da yorumluyordu? Moddenin dalgci ve donecik olorok beliren
ikili goruntlisundeki porodoks halo oldugu g!bi duruyordu, gi­
derek uygulonan o motemotik $emo icinde sanki kaynoy1p git­
mi9ti.
Kuonta teorisinin anlo91lmos1 dogrultusunda ilk ve pek ilgi
cekici bir ad1m 1924 y1lmda Bohr. Kromers ve Sloter torotmdan

F. 2 17
at1ld1. Bu bilginler. moddenin dolgo ve danecik g6runti.ileri o­
rosrndaki celi9kiyi. olos1llk dalgolan kovrqmrnt ortoya otmok
·
suretiyle yenmeyi denediler. Elektromognetik 191k dalgolan ar­
t1k gercek dalgolar olarek degil, olos1hk dalgalan olarak yorum­
lonacakt1, bu dalgalann yogunlugu her noktoda belirlenebile­
cekti. Ve bir 191k kuant1 bu noktadaki bir atom tarafmdan han­
gi olas1hk icinde yutulacak ya do yayrn!onacak bunu bilebile­
cektik. Bu yorum tarzi bizi. enerjinin ve hareket miktannm ko·
runumu ile ilgili yasalonn boz1 durumlarda gecerli olam1yacog1,
tom tersine burada istatistik yasolann gercege doho uygun
olocag1 sonucuna g6ti.irdi.i, demek ki, enerjinin korunumu is­
tatistik bir ortalamo olarok dogruydu. Vanlon bu sonuc daha
elbette tom dogru degildi. oyle ki 19rnlann dolgo ve danecik g6-
Wntuleri orasindoki ili9kinin cok doho kon91k oldugu sonrola­
n daha iyi ortaya crktt.
Ne var ki Bohr. Kremers ve Slater'in cal19malanndo Kuonto
teorisinin yorumu ac1sindan 6nemli bir dogruluk poy1 vard1. Q.
las1hk dolgas1 kovrom1ylo teorik fizige yepyeni bir onlat1m ge­
tirilmi9 oluyordu. Matemotikte veya istatistik mekanikte olas1hk.
durumun gercekligiyle ilgili bilgimizin derecesi, yani bu derece­
yi belirten bir ifadedir. 6rnegin elimize zan ahp f1rlat1r ken, zo­
rm du9u9 bicimini etkileyen el hareketlerimizi en ince aynnt1-
lonno kadar izleyemeyiz ve bu yuzden deriz ki, belir!i bir sa­
y1y1 oturtmak icin olas1llk, olt1da bir'dir, ci.inku kubi.in altr e9it
yuzu vord1r. Bohr, Kremers ve Slater'in olas11ik dalgas1 dedigi
9eyde elbette bundan daha 6tede 9eyler kast ediliyordu. Boy­
le bir olas1hk, belirli bir olaym gercekle�me· egiliml onlamrno
geliyordu. Arista felsefesinde <<di.inamis» ya do «potentio» diye
an1lan o unli.i kovramrn nice! olarok ifodesi oluyordu. B6ylece
olas1hk, imkan ile .gerceklik arosmdo orta yerde bulunon ocoip
tUrden bir fiziksel realiyeti benimsiyordu.
Doha sonralarr; Kuanta Teorisinin matematik omurgas1 ha­
z1r olunco. Born bu olas1hk dalgas1 diye yorumlanan matoma­
tiksel buyi.iklUge oc1k ve secik bir cerceve kozand1rmak istedi.

18
Soz konusu dolgo, esnek dolgolor yo do rodyo dolgolonndo ol­
dugu gibi uc boyutlu bir dalgo. cok boyutlu tason-bicim uzaym­
da bir dalgo soz konusuydu ki, Schrodinger'in a ra 9t1r mo ra nn­
dan bunu zoten soyut matematiksel bir buyu kl uk olorok tani­
yorduk.
Hatta 1926 y11larmda bile. deneysel bir durumu yorumlamok
icin matematiksel bicimciligi nas1I kullonacog1m1z belli degildi.
Gerci, bir atomun yerle9ik durumlarm1 oc1klomay1 biliyorduk,
omo cok doha boslt baz1 oloylan nas1I ele olacag1m1z bilinmi­
yordu. Ornel:]in elektronun sis odasmdoki horeketini oydmloto­
m1yorduk.
1926 yazmdo Schrodinger, kendi l<oydugu dalgo mekonigi
biclmciliginin matemotik bak1mdan Ku a n ta mekonigine denk ol­
dugunu ispatlad1g1 zomon. Kuonta tosanmmdon ve Kuontolonn
s1cramalor yopt1g1 du9 u nce sinde n bir sure vazgecmeyi dene­
rni�ti ve atomdoki elektronlon k 1so co uc-boyutlu madde dol­
galan olarak kabul etmek istedi. Onu buraya iten neden, hid­
rojen otomuna ozgu enerji basamaklonn1. kendi teorisi oc1sm­
smdan, yerle�ik madde dolgalannm ozgul frekonslon olorok
belirlemesiydi.
Bu yuzden Schrodinger. bu basomaklaro ene rji basomok­
lon demenin dogru olmoyocogmo, bunlann frekans basamak­
lon olduguna Oysa, 1926 so nbahonndo,
inaniyordu. Bohr.
Schrodinger ve Kopenhogen'li bir gurup f izikci arasmdo yop1-
lan tart19malorda. boyle bir yorumun. P!anck'm 1s1 1�1mos1yla
lie ilgili unlu yasos1m bile dogrulamoyo yeterli olmad1g1 orta­
ya c1kt1.
Bu tart19molan izleyen aylardo. Kuanta teorisinin yoru­
muyla ilgili Wm sorulann yogun bir bicimde incelenmesi, bir
cok fizikcinin de inand1klan uzere, durumun eksiksiz ve tot­
min edici bir tarzda aydmlamos1ni saglad1. Amo koloyca ko­
bul edilebilecek blr cozum bicimi yine de bulunamom19t1. Bohr
lie yapt1g1m1z ve gecenin gee saatlerine kadar suren, hatto
bozan i.imltsizllk lclnde sona eren tart1�molanm1z1 hatirllyo-

19
rum. Boyle bir tort1�modon sonro yokindakl parkto ne zaman
blraz hava almaya c1ksam �u soruyu kendi kendime hep tek­
rarlay1p dururdum: Doga gercekten �u atom deneylerinde go­
rundugO kadar sacma, anlams1z olabilir mi?
Son ve kesin cozume dogru iki oyn yoldon yaklo�1yorduk:
Birinci yol, sorunun tersine cevrilmi� bicimiydi, yani verilen de­
neysel bir durumu art1k bildigimiz �u motemotik �emayo gore
nas1I ac1klanz? sorusu yerine �u soruyu soruyorduk: Acoba
dogo'da, yaln1z Kuanta teorisinin matematiksel bicimciligi cer­
cevesinde ifode edllebilen, deney durumlan m1 vord1r, deney
durumlon muhokkok bu cercevede ml lfode edilebilir? Sorunun
dogru biciminin os1I bu oldugunu kobul etmekle, Newton'don
bu yana klosik fizigin temellerini olu�turan kovromlon k1s1th
kullanmok zorunlugu doguyordu. Gercl. Newton mekaniginde
oldugu gibi. bir elektron'un konum ve h1zmdan soz edebillyor-.
duk, buyuklUklerin gozlemlni yop1yor ve olcebiliyorduk; 011'\0
konum ve h1zm ikislnl blrden istediglmiz keslnlikte aym anda
belirlemek imkons1zd1. �c1kco ortayo c1kt1 ki, bu iki buyuklut')e
ilgin belirsizliklerin corp1m1. Planck sabiti bolu danecigin kut­
lesinden daha ki.icuk k1lmam1yordu. Ba�ka bir tak1m deneysel
durumlar icin de buna benzer bag1ntllar bulunabiliyordu. Bu
bagmt1lara kesinsizlik ya do bellrslzllk bag1nt1s1 veya ilkesi de­
nlldl. Buradan do anla�1hyor ki eski kovromlanm1z1 dogayo an­
cak yanm yomolak uygulayobiliyorduk.
Cozume gotOren ikinci yol. Bohr'un onerdigi Tumsellik il­
kesiydi. Schrodinger atomu. bilindit')i gibi, cekl rdek ve elektron­
lardan olu�an bir sistem olarak degil, cekirdek ve modde dal­
galanndan olu�an blr sistem olorak yorumlanm1�t1. Madde dal­
galannin ooylesine bir yorum biclminde gercege uygunluk pa­
YI hie ku�kusuz onemliydi. Bohr. maddenin her lki goruntU bi­
cimini, yani donecik ve dalgo goruntUlerini, ayn1 re61itenin blr­
blrtnl tumleyen lkl ayri bl�lmi olorak gorGyordu. Bu yorumlann
her biri butUni.iyle del')ll. ancak k1smen doi:)ru olobilirdi. Dane­
cik goruntusi.inun uygulanmos1 sin1rhyd1. dalgo goruntlisu de

20
oncok bir smiro kodor uygulonoblllyor ve bu ikl yorum birbi­
rini boylece ti.imli.iyordu. yoksa cell�kilerden kurtulunam1yordu.
Amo belirsizlik bagmt1s1yla cizilen s1nirlar dikkate ahnmco, bu
celi�kiler koyboluyordu.
1927 ilkbohannda boylece. cok kez Kuanta teorlsinin Ko­
penhogen yorumu dlye onilon. celi�kilerden uzok bir yoruma
vanlm1� oluyordu. Bu yorum bicim! ilk smavm1, 1927 sonbaha­
rmdo Bri.iksel'deki Solvoy-konferansmda gecirdi. Gittikce en
koHi porodoksloro goHiren yeni yeni deneyler. orada ozellikle
Einstein tarafmdan ti.im ayncahklonylo teker teker goiden ge­
cirildi. Teorinin icerdigi muhtemel celi�kileri sezinlemek icln
yeni yeni du�un deneyleri bulup c1kortt1k. tort1�t1k; teori buno
ragmen celi!?kilere kor�1 bog1�1khgm1 korudu ve bu yeni deney­
leri de oc1kloyacak gi.icte gori.indi.i.
Koper\hogen yorumuylo ilgili ayncallklan gelecek bolum­
de sunacog1z. Yalniz �una i�aret edelim ki, enerii kuantlonnm
vorhg1 hokkmdoki Planck vorsoy1mmdan. kuonto yosalormm
onaylonmosma kadar en oz bir ceyrek yuzyll cah�mok ve bek­
lemek gerekmi�tir. Burodan do anhyoruz ki yeni durumlan to­
mam1yla gorup anhyobilmek icin, gerceklfk hakkmdaki temel
tosonmlanm1zdo. meger nice koklU degi�iklikler gerekliymi�!

s. ·aoLQM

Kuanta Teorlslnin · Kopenhagen yorumu

Teorinin Kopenhagen yorumu bir parodoks lie ba!?IOr: ls­


ter gi.inli.ik YO!?Ont1m1zdoki oloylorlo. ister atom fizigiyle ilglli
olsun. her fiziksel deney, klosik fizigin kovromlonylo oc1klon­
mok zorundodir! Bu klcsik fizik kovromlon, yop1lon deneyler­
deki duzeni yons1tan ve sonuclon soptayon . bir dil meydona
getiriyor. Bu dilin yerine ba!?ko bir dll koyomoy1z. Amo bu kov­
romlar do kesinsizlik bogmt1s1 yi.izunden oncok k1s1tll olarok
uygulanobilfrler. Biz klosik kavromlonn k1s1th kulfon1lmas1 ge-

21
rektiglni bBmeliyiz, bu kovramlardo duzeltme yopomayacag1-
m1z glbi, yapmomahy1z do ustelik.
i�te bu celi�kiyi daha iyi anlamak icin, aym deneyin klosik
fizikte ve Kuanta teorislnde nas1l yorumland1gm1 ayri ayn go­
relim. Newton'cu gok mekaniginde ornegin, hareketini incele­
mek iStlitdigimiz bir gez�genin konum ve h1zm1 belirlemeye co­
h�ollm. Gozlem sonuclan matematik dillno cevrilir. yani yap1-
lon gozlemlerden gezegenln koordlnatlan ve hareket miktarla­
n elde edilir. Sonra. koordinatlann ve hareket miktarlannm
verilen bir zamana ilgin bu say1sal degerlerinden. sistemin be­
lirll blr zaman sonroki koordinat ve bo�kaca degerlerini elde
etmek uzere hareket denklemine bo!J vurulur ve ostronomlar
boylece, sistemin belirli bir sure sonraki ozelliklerini onceden
kestirmi� olurlar, ornegin ay tutulmas1mn vaktini kesinkes he­
saplayabilirler.
Oyso Kuanta teorisinde durum ve yontem biroz ba�kadir.
Ornegin, elektronun sis odasmdakl hareketini ele alahm ve
herhangi bir torz gozlem uyguloyarok elektronun ba�Jang1c
konumunu ve h1zm1 belirleyelim. Ancak bu belirleme kesin ol­
mayacakt1r, keslnsizlik bagmt1smdan zorunlu olarak dogan ke­
sinslzllkleri kaps_1yacak ve i.istelik. deneysel gi.icli.iktere bagh
bir tak1m cok daha bi.iyuk belirsizlikleri de yans1tacaktir. Bu
belirsizliklerden birincisi, yani kesinsizlik, blze gozlem sonucu­
nu kuanta teorslnin matemotik �emasma cevirmek olanagm1
vermektedir. Boylece. olculerin yap1ld1g1 anlarda deneysel du­
rumu gosteren bir olos1hk fonksiyonu saptamr ve bu soptoma
olculerdeki keslnsizlik ill�kisini de lcerir.

Soz konusu olas1hk fonkslyonu, lkl oyn ogenin kan�1mm1


temsll eder, yoni k1smen gercek olguyu k1smen de bu olgu
hakkmdaki bllgimizln derecesini saptamoktad1r. Boyle bir bllgl
derecesi ya do oram. blr olguyu, oncok olaym ba�lang1ctaki
durumuna 1 - olas1hgm1, yani bilglye tom guvenme derecemizi
yak1�t1rd1g1m1z zoman, onu olgu diye kabul eder. Bu demektir
ki elektron onu gozledlglmiz konumda oym gozledlgimiz h1z-

22
la hareket etmi9tir. Dikkat edelim ki. burada «gozlemek» kav­
ramr. deneye ozgu kesinlik srnrrlan icinde gozlemek anlamrna
geliyor. Gozlemek. ba9ka bir gozlemcinin elektronun konumu­
nu belki daha iyi saptomas1 imkanrn1 ac1k b1rak1r. Deneye oz­
gu deneysel yonlltr yo do kesinsizlik, tcibii bir olcuye kador.
artrk elektronun ozelligi olarak kobul edilemez, tersine. elek­
tron hakkrndaki bilgimizin eksikligi olorak du9unUlur. i9te bilgi
eksikligi de olos1l1k fonksiyonu ile ifade ediliyor.
Klosik fizikte de titiz bir gozlem. goziem yan11t1lanni tobi­
atryla dikkate almak zorundad1r. Sonuc olarak, koordinotlann
ve hrzlorm ba$1angrc degerleri icin bir olosrlrk dog11im1 elde
ederiz ki bu dog1l1m. Kuanta teorisindeki olasrhk fonksiyonuno
benzer. Ancak kesinsizlik bagrntrsrndan zorunlu olorok dogan o
tipik belirsizlik durumu klosik fizikte yoktur.
Kuanta teorisinde ol.as1l1k tonksiyonu. gozlemin bo9lang1c
anrnda belirlendigi takdirde. daho sonraki anlara ait olos1l1k
fonksiyonunu do bu teorinin yasalonna gore hesaplamak kabil­
dir. Ve boylece. bir olcme .i9inin, olculecek buyuklUgun belirli
bir degerini soglomasr icin gerekli olasrhk tonksiyonu onceden
belirlenmi9 olur. Ornegin, elektronun, sis odasrnda belirli bir
sure sonra belirli bir noktoda bulunma olas11ig1 icin onceden
bir . hesaplamo yoprlabilir. Ancak 9unu belirtelim ki, olasrhk
fonksiyonunun kendisi, oloylonn zamon boyunca gidi9imini ito­
de etmez, oloyrn meydono gelme egilimini. olayrn olobilme de­
recesini Y<l do oloy hokrndaki bilgi derecemizi yons1t1r. Olos1-
hk fonksiyonu. ancok cok onemli bir ko9ul ger.cekle9ticii zo­
mon. oncak o zoman gerceklikle ilgisi kurulabilir, yoni siste­
min belirli bir ozelligini saptamok omocryla yeni bir olcme ve­
yo gozlem yop1ld1g1 zomon. Olosrlrk fonksiyonu ancak bu tok­
dirde, yeni olculerin muhtemel sonucunu hesoplomok olanog1-
n1 soglomaktad1r. Ve olculerin sonucu yine klosik fizik kov­
romlan cinsinden ifade edilmektedir.
0 bak1mdon bi'r deneyin teorik yorumu. birbirinden iyice
torkh uc oyn od1m1 gerektiriyor: Birinci od1mdo. deneydeki bo$·

23
long1c durumu olas11ik diline cevrilir. ikinci ad1mda. zaman bo­
yunca bu fonksiyon od1m ad1m hesc:plonarok izlenir. OcLlncu
ad1mdo ise. sonuclon olos1l1k fonksiyonundon hesaplonip c1ka­
nlocok yeni bir olcme yop1lmaktod1r. Kesinsizlik bagmt1s1.,r11n ge­
cerli olmos1, birinci ·ad1m icin kocin1lmoz bir on ko9uldur. ikin­
ci odlmt ise klosik fizik kavramlan cinsinden saptomak kabil
degildir, bo$long1ctoki gozlem ile ondan sonraki olc::im orasm­
do sistemde neler olup bittigini degerlendi rmek imk6ns1zdir.
Olmas1 mumkun . olan bir olaym bir oigu holine gecmesi on­
cak ucuncu ad1mda gercekle9iyor.
Biz bu uc ayri od1m1, bosit bir du9un deneyi iie ac;klaya­
hm. 6nceden soyledik ki, atom bir cekirdek ve cevresinde do­
Ionan elektronlardan olu9uyor ve yine saptanm1:? bu:un·uyor ki.
elektron yorungesi bi.raz kesinle9memi9. sorunsol bir kavram­
d1r. Seiki bu son ifadeye. elektronu yorungesi uzerindeyken
gozlemek hie olmozso prensip olarok rnumku:1 cimok gerei<ir.
diye kar91 c1k1labilir. Seiki atornu cok yuksek bLiyi.itme yetene·
gindeki m ikroskoplarlo gozlemek kobildir ve elektronu yorun­
gesinde horeket ederken gorebiliriz. $u var. ki bayog1 bir 191k
kullonorak boyle bir mikroskop yopmak olanaksizd1r. cunku bu
durumda. konum olcumundeki kesinsizlik poy1 hie bir zaman·
191k-datgaboyundan daha kucuk olamaz. Oyso gamma 19ml1.
yoni dalga boyu oto.mdon_ kucuk olon 19mlarla ccll19on mikros­
kop, atomun icini ve elektronlan gozlemlemeye imkan verir.
$u s1ralardo boyle bir mikroskop daha yapllmad1, ama bunun
gibi teknik guclukler bizi du$unsel deneyimizden oltkoyamoz.

Ad1mlann birincisi, yani gozlem sonuclannin bir olas11ik


fonksiyonu cercevesine sokulmas1 mumkun mudur? Bu oncok,
gozlemle ilgili kesinsizlik i l i9kisi gercekle9mi9se mumkundur..
Elektronun konumu, gamma 19minm dalgo boyu ile veri:en bir
kesinlik olci.isunde bilinecektir. Diyelim ki, elektron gozlemden
once pratik olarok durgunluk halinde olsun. Gozlem oloym:n
etk.isini gostermesiyle gamma 19mmo oit en azmdon bir 191k
kuant1 mikroskobun icinden gecmi9 ve elektron tarof1ndon bir

24
saptinlmoya ugram19 olmahdrr. Elektron 191k kuantrndan b6y­
lece bir dorbe yemi9 ve darbeyi yer yemez hareket miktorrnr
Ve hrzrnr do degi9tirmi9 oluyor. ispat etmek kobildir ki. bu de­
gi9i·klikteki bellrsizlik pay1. beUrsizlik · ili9kisinin o corpmadan
sonro gecerli olu9unu garantileyecek kodar btiytikti.ir. Oyleyse
birinci od1m icln ort1k hicbir zorluk yoktur.

ikinci odrm: Ayni zamanda koloyco g6rtiltir ki, elektronun


cekirdek cevresindeki y6rtingesini gozlemlemek imkans1zd1r.
Olos1hk fonksiyonunu cidrm ad1m hesop yoparak izleyecek olur­
sak. cekirdek cevresinde hareket eden bir dalgo poketi_ degil,
hoyrr. daho ilk 191k kuantr elektronu atomdan d19orr frrlattrgr
icin. sadece cekirdekten uzakla9an bir paket tesbit ederiz.
Gammq 19rnrnrn hareket miktorr. elektronun bo9lang1ctaki ho­
_reket miktanndan odamokrlh btiytikti.ir, ctinkti gommo'nm dalgo
boyu otomun btiytikltigtinden cok ufoktr. 0 bokrmdan, elektro­
nu otomdan d19arr atmak icin bir tek 191k kuantr bile yeter.
Bundan sonra ort1k elektron y6rtingesine ait bir tek noktodan
ba9ka bir 9ey goremeyiz. Onun icin, klasik onlomdo elektron
yortingesi diye bir 9ey yoktur, dedigimiz zamon tecrubelerimlz­
le celi9kiye dti9mti9 soyrlmoyrz.

Octincti ad1mo gelince, burado elektronun atomdan koct1g1


g6rtiltiyor. Birbirlni izleyen iki gozlem orosinda neler oldugunu
somut olarak oc1klamak genellikle imkans1zd1r. Elektronun iki
·

gozlem arasrnda bir yerlerde olmas1 gerektigini s6ylememiz is­


teniyor bizden. elektron yortinge ya do yol gibi bir 9eyler ciz­
mi9 olmah, bu yolu saptayamasak blle bu b6yle olmoh. Klasik
fizik mant1g1 oc1srndan boyle dti9tintirtiz. Amo kuanto teorisin­
de ise. ilerde gorecegimiz gibi, fizik dilinin yanfl9 kulianrld1-
gma tanik oluyoruz ve bu yanh9hg1 onaylamamrz do imkons1z­
d1r zaten. Burada, atom olaylan icin ne ti.irden bir dil kullon­
mok gerekt1!)i ve bu dilin niteligi uzerine veya bir bak1mo, bilgi
teorisi yo do ontoloji (varolu9 bilgisi) i.izerlne ocrklomalordo
bulunmayr bir · o n icin bir kenoro btrokobiiiriz. �u var kl. atom

25
doneciklerinin tutumuyla ilgili ifadeleri formullendirirken cok
dikkatli davranmahy1z.
Gercekten de biz ashnda hie de daneciklerden s6z etmelc
zorunda degiliz. Pek cok deneylerde. madde dalgalanndan s6z
etmek doha uygun di.i$uyor, 6rnegin elektron maddesinin ce­
klrdek cevresinde yapt1g1 yerle9ik titre9imler demek daha dog­
ru oluyor. Kesinsizlik bagmt1smm koydugu sm1rlara dikkat edil­
medigl surece b6yle blr yorum ba9kaca yorumlara elbette ters
di.i�cektir. Celi$kiler oncok bu sm1rlandirma sayesinde ortadan
kalkmaktad1r. Atom torafmdan yaymlanan 1$mlar icir:i madde
dalgas1 kovromm1 kullonmok o zoman maksoda uygun du9i.iyor.
Frekans ve yogunluklon sayesinde bu 19mlor, bize otomun icin- .
de titre9im yapan yuk dagrl1mlon uzerine bilgi vermektedir ve
bu durumlardo, maddenin dalga g6ri..i nti..isu moddenin donecik
goruntUsune oranla gercege doha yok1n du9mektedir. Bohr bu
yuzden, birbirini ti..imleyici olorok ad!andird1g1 bir iki g6ri..i ntU­
y� de kullanmay1 6gutluyor. Bir 9ey oyni zamanda hem dane­
clk (yani cok ki..icuk bir hac1mla k1s1tlonm19 t6z). hem de dol­
ga (yani, geni$ bir uioy bolgesine yoy1lan alan) olam1yacag1
icln, bu iki goruntU birbirlerini kor91hkll olarak d19arlamakta,
ba$·ka bir deyimle, tiimlemektedirler. Bohr «ti.imsellik>t· terimi­
nl Kuanta teorisinin yorumu s1rasmda ce9itli vesilelerle kullan­
�oktodir. Bir danecigin konumunun bilgisi, danecigin h1z1 ve­
ya hareket miktannm bilgisini ti.imleyicidir. Tumleyici buyuk­
IUklerden birini buyi.ik bir kesinlikle bildigimiz zaman, 6tekini
de ,bu ilk bilgimizi yitirmeksizin, yine oyle buyuk bir kesinlikle
tanrmam1z imkans1zd1r. Arna sistemin tutumunu ac1khyobilmek
icin her iki bilgiyi de ayn1 onda ·kesinlikle tanimam1z gerekirdi.
Demek ki atom olaylannm uzay-zamansal tonim1, onlann ne­
densel veyo determinist tanimlan ile ti.imleyici bir buti.in te9kil
ediyor. Olas1hk fonksiyonu. t1pk1 Newton mekaniginde koordi­
natlor fonksiyonunun hareket denklemini saglamas1 gibi, bir
hareket denklemini saglamoktad1r. Olos1hk_ fonkslyonunun za­
man boyunca de9i$imi. kuanta mekanigi denklemleri ile tama-

26
m1yla belirlenmektedir, oma bu fonksiyon sistemin hie bir uzay­
zomansal tanimm1 vermemektedir. Ote yandon gozlem i�lemi,
olaym uzav-zamansal bir tan1mm1 gerektlnnektedlr. Oysa goz­
lemin kendisi, olas1hk fonksiyonunun hesapla beHrlenen gidi�i­
mini, sistem hokkmdoki bilgimizi degi�tirmek suretiyle. yer yer
koparmaktad1r.
Genet olarok diyebilirlz ki, gercekllgin iki ayn tanim1 veya
yorumu orosmdaki bu ikicilik art1k bir temel zorluk olmakton
c1km1�t1r, cunku teorinin matematik formUllendiriminden biliyo­
ruz ki, bu teoride hicbir celi�ki yoktur. Birbirini tOmleyici dolga
ve danecik goruntUleri arasmdaki lkicilik. matematik bicimcili­
gln esnekliginden de belli olmaktad1r. Bu bicimselllk oyleslne .
saptonm1�t1r kl t1pk1 Newton mekonigindeki blcimsellige. yoni
doneciklerin koordinot ve h1zlormdan olu�an horeket denklem­
lerine benzemektedlr. Amo bosit blr donu�tliri.im soyesinde yi­
ne de i.ic-boyutlu modde dolgalonnm dalga denklemine cevrlle­
bilir, ancok bu kez dalgolar «matrisll ya do coperoton korok­
terindedirler, basit birer olan buyi.ikli.igi.i olrmkton c1km1�lard1r.
Yorumlarda birbirlerini ti.imleyici gorunti.ileri kullanmak olano­
gmo, motemotik bicimselligln ce�itli donu�i.imlerinde rosllyoruz.
Bu olanak Kopenhogen yorumunda ortayo hie bir zorluk c1kar­
mam1�t1r.

Bllinen �u soruyu sordugumuz zaman, Kopenhagen yoru­


munun anla�1lmosmda hemen hemen dalma gucli.iklerle kor�1-
la�1yoruz: Peki, qu atom olaymm icinde cgercekte» neler mey­
dana gelmektedlr? Gozlemlerden edindigimiz �ey, biliyoruz ki,
sadece bir_ olos1llk fonksiyonu. yoni motematiksel bir ifodedir.
olgular hokkmdoki bilgimize doyonon ifodelerin. «imkon> ya do
cegillm1 hokkmdaki ifodelerle birle�mi� bir biclmidir. Bir goz­
lemin sonucunu i�te bu yuzden tomom1yle objektlf blr olgu olo­
rok kabul edemlyoruz. $u gozlemle ondan sonroki gozlem oro­
smdakl surede neler oluyor, tonimhyam1yoruz. Sanki teorlye.
subjektif (oznel) bir ogeyl sokmu�uz gibi geliyor. neredeyse dl­
yecek oluyoruz kl: olu�an ne vorsa, hepsi blzlm bu olu�moy1

27
nas11 gozlemledigimfze boghdir veya blzlm gozlemi9 olmam1za
boghd1r. (Bak. Dipnot) Bu kar91 c1k191 tart19modan once. ard1
s1ro iki gozlem orosmdo neler oldugunu tonimlomak istedigi­
miz zomon nas1I oluyor do zorluklann en zorlusuna cat1yoruz,
bunu hepten oc1klamok gerekfr. Once $U di.i9un deneyfnden soz
etmek yerlnde olocok. Mono-kromotik kucuk bir 191k koynag1-
nin. ufoc1k lki deligi olon slyah bir parovono Ozerine 191k gon­
derdigini di.i90nelim. Dellk coplannm 191gm dolgo boyundan
cok bOyuk olmas1 gerekmlyor, ama delikler aros1 mesofe olduk­
ca buyuk olmol1. Paravananm arkasmda blraz otede blr fotog­
raf plog1 olsun ve 191k bunun uzerine d09sOn. Bu deneyi dalgo
goruntusunOn kovromlan cinsinden tonimloyocak olursok, bi­
rincil dolgo deliklerin her ikisinden de geciyor. deriz. Sonro bu
deliklere corp1p c1kan ve birblrleriyle giri9lm yapon lki oyn kO­
resel ikincil dolgofar olu9ur. Giri9im sonucu. 191k yogurifugu
col< olon ve oz olan $eritfer meydana gelir, bunlor foto plag1
uzerincieki giri9im $0ritleridir.

i=oto · ;:>!og�n karormas1. Kuantafann sOreci boyunco, tek tek


191k kuantlannin yol act1g1 kimyosal bir olayd1r. 0 halde deneyi,
191k kuantlan tasanm1 oc1smdan yorumloyobilmek gerekiyor.
Eger iml<onim1z ofsayd1 ve 191k kaynagmdon yaymlonmas1 ile
foto-plog1 torafindan yutulmas1 orosmda bir kuant'm bo9mda.n
neler_ geciyor. bilebilseydik, o zamon $Union ileri s·urecektlk :
Bir tek kuont. yo birinci ya do iklnci delikten gecebilir. Birin­
ciden gecip orodo sac1llmo ugruyorso, sonroki brr ondo foto­
plogin:n belirli bir noktosmda yutulmas1 icin olos11ik, lkinci de­
ligin kapal1 ya do ac1k olmasmo bogh degildir. Plagm uzerin­
del<i olas1l1k dag1hm1, sodece birinci yoni kuantm g�tigi deli­
gin ac11< olmas1 halindekl olas1llga e9ittlr. Deneyi pek cok kez
tekrnrfay1p kuontm birinci delikten gectigi bOtOn hallerin bir

Dipnot: CY.CU Heisenberg burada Berkeley'ci subjektivizmi


kast ec!iyor: Nesneler sadece a.Igtlad..iguruz s\lrece vard.Jr, gerisi
bO!?tUr!

28
bile�imini ele olocak olursok, plogm korormos1 i�te bu olos1llk­
ton bo�kas1 olmayacaktir.
Ote yandan sodece ikinci delikten gecen 1�1k kuantlann1
goz onune alsak, bu durumdokl korarma dog1hm1. sodece iklnci
deligin octk tutuldugu varsoy1m1ylo elde edilen olas11tk dogrlt­
mmo tekobi.il edecektlr. Oyleyse toplam karorma. bu iki du­
rumdo·ki korarmalorm toplam1 olacok, ba�ka bir deyimle hie
bir giri!1im �eridi belirmeyecektir. Amo bunun gercekle bagdo1?­
mad1g1ni, deneyde glri�im !?eritleri belirdil}ini billyoruz. Burod'ln
anl0!111tyor kl, deliklerin ya birinden ya do otekinden gecmi1?tir,
ifodesi �esinlik to1?1momokta ve bizi celi�kiye goti.irmektedir.
Bu ornekten goruyoruz ki, olas11tk fonksiyonu. ikl gozlem ora­
smda olup bltenlerin, vukua gelcnlerin, uzoy ve zaman icinde
toniml�nmasmo olonok vermiyor. Ne zamon boyle bir tanimlo­
mo yapmaya kolksok celi1?kiye vonyoruz. Bu do gosteriyorki
«olup bitme», buku bulma, ba�ka bir deyl�le «oldu�um = voko»
kavrom1 oncok gozlem denilen olgu iOin kullantlmaktad1r. (Bak.
Dipnot 1f .
Vord1g1m1z bu sonuc. hie �i.iphesiz cok garip blr sonuctur
ve gozlemin kendisinin, oloyda kesinleyici bir rol oynod1gm1,
hotto gercegin kendislnin, bizim onu gozlemleyip gozlemleme­
diglmlze bagh olorok forkhla�tlgm1, forkh tutumlor sundugunu
gostermektedir. (Bok. Dlpnot 2)
Bu konuyu doho iyi ac1klamok icin gozlem si.irecini biraz
daho vo·kmdan cozi.imlemeye colt�oltm.
Once �unu hot1rlamok gereklr ki, bizler doga bilimlerinde
bizi cevreleyen evrenin tumi.iyle ilgileniyor degiliz. biz dikkoti-

Dipnot: CY.6.l Cll yani archsira iki gozlem arasmdaki oldu$um­


Jari, bu arada k uantm ba$ma neler geldlkini bilemiyoruz.
Dipnot: CY.6.l C2l Berkeley'in ve bugiin blr cok doga-bllimci
filozoflann savunduklan gibi, .g()zlenmeyen d1$ diluyanm real
varhktan yoksun oldutu· degildlr. savunulan konu; hayir, .g<>z­
lenmedigi ·zaman farkh bir tutumda olmak· s0z konusudur.

29
mizi sodece evrenin belirli b61umcuklerine y6neltlyoruz; ince­
.
ledigimiz nesneler oncak bu bolumcuklerdir. Atom fiziginde bu
bolumcukler cok daha kucuk nesnelerdir, bir atom danesl ya
do bu danelerin guruplandir, ama buyukli.ik yine onemli degll­
dir. Onemli olan. bizl cevreleyen evrenin buyuk bOli.imlerini
«nesne» sayam1yacag1m1zd1r.

Bir deneyin teorik yorumu, yukarda soiunu ettigimlz ikl


ad1mlo b. a$1or. Ilk ad1mdo. deneyln duzenlni. duruma gore daha
birlnci gozlemle bagh olorok klosik fizik kovramlan cinsinden
ton1mfomohy1z ve bu tanim1 olasthk fonksiyonu diline cevirme­
liyiz. Bu fonksiyon o zaman Kuonta Yasolonna uyacokt1r. ikin­
ci od1mdo ise fonksiyonun zamon boyunca surekli degi$imi
ba$lan91c ko�ullarmdon hareketle hesaplonobilmektedir. B6yle­
ce olas1hk fonksiyonu oznef (subjektif) ogeleri ve kar$tmcal
(objektif). yoni oznenin d1$tndo, kar$1Smdok·i 6geleri birle$tir­
mektedir. (Bak. Dipnot) Bu fonkslyon. olos1hga, daha dogrusu
oldu$uma. voki alma egllimine (yani Arista felsefesindeki Po­
tentio'yo) oit ifadeleri kapsamaktad1r. Ve bu ifadeler tamam1yle
kar$1mcol (objektif) olup her hangi bir gozlemclye. yoni gozlem
yopan ozneye bogtmh degildir, (oznenin dt$tndaki ckOT$1ffiCO»
ile ilgilidir). Ostelik olas1hk fonksiyonu. bizim sistem hakkmda­
ki bllgimizle llgili olon ve elbette oznel nitelik tO$•van ve goz­
le�iden gozlemciye degi!?ebilen ifodeferi de icermektedir. Ozel
boz1 elveri!?ll durumlarda. fonkslyonun icerdigl oznel 6ge. kar­
�·mcal 6ge kor�1smda hepten ihmol edilebilir. Buna. fizlkciler
«Solt durum» diyorlar.

$imdi bundon sonraki gozleme, yani sonucunu teoriye ba­


karok onceden soyllyecegimiz gozleme gelelim. Burada, goz­
lem. konusu nesnenln (yani oznenin kor111smda bulunan !;eyln)
.

Dipno t : <Y.0.> ·ObJektif• sozcugu icin turkcede hie bir �ey sOy­
lemeyen -nesnel• kellmesi yerine, soziin as1J anlamma uyan, ya­
ni ·Oznenin k�1smda bulunan• Uiltince: obicio) anlamma ge­
len ·kar�1mca = obje• sozciig\inden turetme yapt1k.

30
gozlem onindan once veya hie degllse o anda, evrenin obur
boliimleri lie, ornegin deneydeki tertibatlar vb. lie kar�1llkll
etki ieinde bulundugunu 1ylce bilmemiz gerekir.
Bu demektir ki. hareket denklemi, deney tertibat1 ile kor�1m­
ca (= obje) arasmdakl kor�1hkh-etkinin sisteme uygulad1g1
etkiyi olas1hk fonkslyonu yaranna dtkkate aknok. hesabo kot­
mok zorundadir. l�te bu etkiyle� yepyeni bir bellrslzlik ogesi
i�in iclne girer. Ciinku kobul ettik kl' oleme duzeni de klosik
.flzik terimleriyle tonimlonmok zorundod1r. Oyso boyle bir tan1m­
lamo, diizenin mikroskopik yop1s1ylo ilgili olup Termodinamik­
ten de bildigimiz tiim kesinsizlikleri icerme-ktedir. Ostelik oleme
di.izeni evrenin geri kalan boli.imi.iyle bagmt1h oldugundan. bu
tanim Wm evrendeki mikroskopik yop1lorm do kesinsizliklerini
kaps1yor. Deney·i, kioslk fizik kovromlannca oc1klamaya kolkt1-
g1m1z siirece bu kesinsizliklere objektif kesinsiziik gozuyie bo­
kabiliriz, bunior gozlemciden bog1ms1zd1r. Amo evren hokkmdo
eksiklerle doiu bilgimizi yons1ton kesinsizlikler ise elbette ki
ozneldir.
Kor�1hkh etkinin meydono geli�inden sonra, olos1hk fonk­
siyonunun «SOit durum> SOZ konUSU OISO bile, Objektif oge de­
digimiz cegiHm> ya do cimkomt ve subjektif oge dedigimiz «ek­
sik bilgimizi> icerdiglni goruyoruz. l�te bu yiizdendir ki bir goz­
lemin sonucunu onceden genel olorok kesinHkle soyliyemiyo­
ruz. Onceden soylenebllecek �ey, gozlemln belirli bir sonucuno
ilgin olos1hktan iborettlr, omo bu olos1hk ifodesinl de deneyi
pek cok kez tekrarlod1kton sonro kontrol edeblilyoruz. Olas1-
hk fonksiyonu, Newton mekonlgindeki motemotiksel �emodon
farkh olarak. belirli bir oloy1 deQil. hie degilse gozlem sureci
bok1mindan ola_bllecek olaylan. bir tUm .t>lorak tonimhyor.

Gozlemin kendisl, kuontlonn kopuntulu (diskret) yaym1 do·


loy1s1ylo olos1l•k fonksiyonunu sureksiz olorok degi�tirmektedir.
Gozlem, olobllecek tum oloylor orasmdon sodece oldu�an. yo­
ni olup blten, voki olon oloy1 secmektedir.. Sistem uzerine bil­
gimiz gozlem doloy1s1ylo sureksiz olorak d�i�tiglnden, gozlemi

31
ifode eden motemo!iksel bieim de sureksiz olarok degi9ir ve
boyiece biz cir «kucnta s1eromasrnndon soz ederlz. Eskilerin
«Natura non tacit saituS» (Doga s1eramal.or yapmaz) sozunden
hareketle Kuonto teori3ini ele9tirmek isteyenlere, deriz ki, s1e­
romolon yapon (doge degilJ bizim kendi bilgimizdir, bilgimiz­
de s1k s1k ve birdenbire degi9meler olmaktod1r ve bilgimizde­
ki �u sureksiz (yani s1eray19lr) degi9meler ki «kuanta s1era­
mos1» kavromm1 kullanmokto· hakll oldugumunu gosteriyor.
Olobilecek olan·dan olgu'ya geei9, biliyoruz ki, gozlem edi­
mi s1ras1ndo oluyordu. Atomun ieinde oldu9on, voki olon $0yle­
ri tanrm!omak isted!g;miz zomon, bu aoldu9mo=voko=voki al­
ma» sozcugJnun y:::: l nrz ve yaln1z gozlem deni!en edimi ieerdi­
g i ni unutmomol1y1z. -yokso oldu�mak, hie bir zamon iki gozlem
aros1 bir durumu veya durumlon ieermez. Oldu�mo gozlemin
ruhsal degil. fiziksel ec!imi an:::im!na gelir ve diyebii;riz k:. nes­
ne (yoni kon�1mca obje) ile bleme tertibot1, giderek evrenin
=

geri kolan bolgeleri orasindo kar91llklr etki meydono gelir gel­


mez. o geei9, yani olat;ilecek olon'don olgu'yo geei9 olmu9 de­
mektir. Bu geeI9in, gozlem sonucunun gozlemcinin olg1smo i9-
lemi9 olmos1ylo hie bir ilgisi yoktur. Olos1hk fonksiyonunun
sureksiz degi9imi, sonucun koydedilmesiyle sona erer. Cunku
burodo kay1t onmda meydana gelen bilgi degi9ikligi soz konu­
sudur, yoksa gozlemcinin olgilad1g1 andoki degi9im degil. Ola­
s1lrk fonksiyonu ile oncok boyle oznel olmayon nesnel bir de­
gi9imi betimleyebilir. tasvir edebiliriz.
Peki, evrenin, ozellikle atom oloylannm objektif ae1don blr
yorumuna ne zomon, ne dereceye kador varabilecegiz? Klosik
fizigin, evreni kendimizden hie soz etrneden, gozlemciyi hie l9e
kan9t1rmadan yorumloyabilecegimiz iddiasindo - daho oe1keos1
hayoli pe9inde - oldugunu gorduk. Gerei boylesine bir yorum
geni9 bir eerceve icinde ele olnirso, mi.imki.in oluyor. Ornegin,
biz gezip gorelim veyo gormeyelim, Londre diye bir kent var­
dir yeryuzi.inde. 0 bok1mdan. klosik fizik. di.inyonm oylesine
ideal durumo getirilrni9 bir bicimini ton1ml1yor ki, biz, dunyo-

32
dan. onun bolumlerinden, kendimizi hie ii}in icine kan9t1rma­
dan o ideal bieimde konu9abiJiyoruz. Klosik fizigin ba9anlan
bizi ister istemez evrenin objektif yorumundaki bu ideal biei­
me gotUrdu. Objektiflik, cok uzun zamandir art1k bilimsel so­
nuclann degeri ae1smdan en ustUn kriter say1hyor. Kuanta teo­
risinin Kopenhagen yorumu. bu ideali kar91hyor mu acaba? Teo­
rlnin bu ideate mumkun oldugu kadar yakla9t1gm1 soyliyebiliriz
belki. Gercekten de Kuanto teorisinin ashnda hie bir oznel yo­
nu yoktur. Fizikeinin ne ak1l-ruhunu ne de bilincini atom oloy1-
nin bir poreas1 olarak i9e kan9t1rmamoktad1r. $u var ki, Kuanta
teorisi evreni gozlenen · nesne ve evr�nin geri kalan bolumu di­
ye ikiye oyirmakla ve de bu geri kalan boli.imu klosik kavram­
lor cinsinden oe1klomoklci · ii}e ba9lamaktad1r. Bu aynm bir bo­
ktma keyfi olup tarihsel ac1dan. geemi9 yuzylilarda uygulanan
bilimsel yontemlerin kacmlimoz .sonucud.ur. Klosik kovramlonn
kullonilmas1 eninde sonundo i'nsanhgm genel yonde ak1l-ruhsal
evriminin getirdigi bir dovran19t1r. (Bak. Dipnot)
Ne var ki, bu evrimin birer ogesi olmoklo yine kendimlzi
i9in ieine sokmu9 oluyoruz ve bundan bbyle yapt1g1m1z yorum­
lara tom anlam1yla objektif'tir diyemeyiz.
Bo9long1e'ta do soyledik ki, Kuanta Teorisinin Kopenhagen
yorumu. bir paradoks ile bo9lamaktod1r, yani deneylerimizi kla­
sik fizik. kavrornlannca ae1klomok zorunlulugundan ve ayni zo­
monda, bu kC!vramlann dogayo koku kokune uymad1klon bilin­
cinden yola c1kmoktad1r. Bu iki c1k19 noktas1 arasmda dogan
·gerilim, Kuanto teorisinin istatistik koraktere burunmeslne yol
acmaktod1r. Zaman zoman klaslk kovromlarin hepten birakll­
mas1 onerilmi9tir. Deneylerin yorumunda kulland1g1m1z kavrom­
lorda yop1locok koklU bir degi9iklik. belki de bizi gercekten.
doganin istatistiksel olmoyan, (oznel toktor hie kapsamayon)

Dipnot : CY.O.l Heisenberg burada kavramlann tarihsel sure�


boyunca ge�irdi� Hegelci evrime i�aret ediyor.
tamam1yle objektif, vanl ·kar91mcal, blclmde yorum11na kavu�­
turobilir.
Oyso bu oneri bir yanh9 anlamodan dogmoktad1r. Klasik
fizigin kovramlon gunliik yo�ont1m1zdaki kavromlonn sodece
daho kesin ve duyorh hale sokulmu9 bicimleridir ve bilim ya­
pabilmenin temel ko9ulunu meydona getiren dilin yap1s1 icinde
ozlu bir bolumii te�kil etmektedir. Bizlm bilimsel oc1don bulun­
dugumuz gercek ·durum, deneylerimizin yorumu icin boyuna kla­
sik kavramlarr kullanmak ve yine de kullonmok durumumuzdur,
bunion kullanmok zorunlugumuzdur. Ve Kuonta Teorlsinln ode­
vi, deneyleri bu temel zorunlugadoyanarak ve teorlk olarak ·
yorumlamak oluyordu. Biz, gercekte oldugumuzdan forkh ya­
rattklar olobilirmi�iz gibi o zamon elimizdeki imkonlon nos1I de­
gerlei1direbiliriz diye tort19mak anloms1zd1r. Burada, von Weiz­
sacker'in belirttigi gibi, doga'nin insandon once var oldugunu,
ama insanrn do bilimlerden once var oldugunu. iyice hatirlo­
mok gerekir. Doganrn insondan once olu9u, klaslk fizigin, ob­
jektifligi tom tamrna saglamok ideoline uygun dii9uyor. insanm
bilimlerden once geli9i lse, bizlerin Kuonto teorisindeki pora­
doks'tan nicln kurtulam1yocag1m1z1, yonl klasik kovramlan kul­
lonmak zorunlugundan nicin kacrnom1yoruz, bunu ac1kltyor.
Kuanta teorisinin uygulod1g1 yorumlardaki gercek yontem
Ozerine bir koc i�orette daha bulunmak belki yerinde olocok.
Demi�tik ki, evreni hep incelemek istedigimiz nesne ve diinyo­
nrn geride kolan ve icinde bizim de bulundugumuz bolumi.i diye
ikiye ay1rorak i9e bo9lamok zorunday1z ve iistelik bu oy1r1m1n
keyfi oldugunu do soylemi9tik. Gercekten de olcme tertibot1·
m1zrn bir k1smtn1 ya do tomamrn1 unesne» ye saymom1z ve Ku­
onta yasalarrn1 bu pek kormo�tk nesneye uygulomam1z sonuc­
to hie blr 9ey degl9tlrmemesi gerekir. ispot etmek mumkiin­
dur ki, teorik uygulomado yop1lacak boylesine bir degi9iklik,
deneyin sonucu hakkmdaki on hesaplomalorda hie blr rol oy­
nomaz. Burodon motemotik yoluyla 9uno vonyoruz: Planck sa­
bitinin pek ki.icuk bir biiyukliik olorok ele olrnabilecegi oloy-

34
lorda Kuonta Yasalan, klasik yasolorla hemen hemen ozde!;)tir.
Amo kuanta yasalarm1 bqylesine uyguloy1p Kuanto Teorisinin
o temel poradoksunu yenebi lecegimlzl sanmok yanlll? olur.
Ciinkii bir otcme tertibatma «olci.icii» admm verilmesinin
nedeni, evrenin geri kolan boli.imii ile s1k1 bir temas durumun­
da olmas1, bu tertibat ile gozlemci orosmdo karl?1flkll bir fizik­
sel etki olul?mas1d1r. Evrenin mikroskopik tutumu hokkrndaki
kesinsizllk, sistemin kuonta teorisiyle yorumlon19 bicimine, t1p­
k1 birin ci yorum biclmlnde oldugu gibi oynen girecektlr. Olcme
tertibat1 evrenln geri kalan boliimi.inden izole edilmi9 olsoyd1,
0 zaman bu tertibata olcme tertibat1 denemezdi, klasik kavram­
lorca tontmlonomozd1.
Bu konuda Bohr diyor ki, obje ve diinyanm geri kolan
boliimu, diye oy1nm yopmanm keyfi bir il? oimad1grn1 soylemek,
blr cok yonlerden doha da dogru olacokt1r. Bir atom oloy1n1
lncelerken korl?1lal?t1g1m1z olgu gercekte 9udur: Belirli bir olay1
onlomok ·istlyoruz, bu oloym dogonm gene! yasalan oc 1srndon
hangi mont1kso l uslamlama ile ton1mlanocogrn1 bilmek istiyo­
ruz. Olaya kot1lon modde ya da i9in parcos1, teorik aro�tir­
mom1z s1rasrnda korl?1m1zdoki dogal bir kar91mco, kor91 nesne
oluyor ve il?te bu yuzden de, olay1 incelemek icin kulland:g1-
m1z oletlerden aynlmas1 gerekiyor. Boylece yorumlordo yeni­
den oznel bir oge beliriyor, ci.inkii olcme tertibat1 da eninde
sonunda gozlemcl torofmdon yopllm19 bir l?eydir ve hat1rlamak
zorundoy1z ki, gozlemini yapt1g1m1z �ey, dogonm kendisi degil,
bizim soruyu blclmlendinne tarz1m1zdo etkilenmi9 olan dogad1r.
Flzlkteki bllimsel coll�lanm1z, dogoy1 ilgilendiren sorulon
ellmiz"e kl dll cerceveslnde sormok ve yine elimizdekl oraclar­
lo yopt1g1m1z deneylerden bunlonn cevoplonnt c1karmoktir.
Boylece Kuonta Teorlsl, Bohr'un lfade ettigl gibi, hayatta ahen­
gl. yoni uyum blrllOinl, uyumdal?h9t �rorken, aynt zamanda hem
seyircl hem de oyuncu oldugumuzu unutmamay1 bize hot1rlat­
m1� oluyor. Dos)o lie aram1zdokl blllmsel i lll?k l lerde blzim ken­
di etkinllglmlz, eylemlerimiz, doganm ancok karmm�1k teknik

35
oraclarla nufuz edebilecegimiz oolUmlerine iflimiz dufltligu za­
man. os11 onem ve o01rhg1m kczanmaktod1r.

4. BOLOM

Kuanta Teorial ve Atom OOretlstnin baf!ang1c1

Atom kavr0m1, yeni caglann doga bilimlerinden cok daha


eskidlr. Koklerl eski Yynon dogo felsefesine uzanon atom. ilk
donemlerde, Leukippos ve Demokritos tarofmdan O()retllen mad­
deciligin temel kavram1yd1. Ne var ki, atom olaylarinm mo­
dern yorumunun. ilk caglarm maddecl felsefe goru9uyle pek
oz benzerligi vard1r. Hatto tam terslne. modem atom fiziginin
doga bilimlerinl. 19. yuzy1ida girdlgl maddecl dogrultudon sap­
t1rd1g1 bile soylenebllir. 0 bok1mdan. eski yunon feisefesinln
atom kavram1 konusundoki evrimlnl, bu kovramm modem ti­
zlkte bugunku yorumlam9 torz1y.la kor91ia9tJrmok ilgi cekicl ola­
caktir.

Moddenin hie parcolanmayan en ki.lci.ik yap1 to9lonna so­


hip oldugu du9uncesi 9u kovramlonn evrimi lie birlikte orto­
ya c1kt1: Modde, varolu9 ve oiu9ma. Bunlar eski yunon felse­
fesinin Ilk donemlhe ozgu kavromlard1. Bu donem, M.O. 6. yuz­
y1lda Milet okulunun kurucusu olan Thales ile bo9lar. Aristo­
teles'in ilettigine gore 9oyle soyliiyordu Thales: cSu, tum 9ey­
lerln kok-nedenl olan moddedir>. Blze ne kodal'.' ocalp ge(irse
gelsln, bu lfode, Nletzsche'nin &Oyledigi gibi, telsefenin koke­
nlndekl i.ic temel du9uno yans1tmoktadir. Once tum 9eylerln
maddesel nedenl n�lr, bu soruyu 1.cermektedlr. lkinclsl bu so­
runun, herhangl btr mitos yo do mlstik tosonmo bo9vurmadan
ok1lc1 yoldon cevoplandmlmos1 geregini bildirmektedlr. Oci.in­
ci.isi.i tse, evrenl blrle9tlrlci rol oynoyon bir temel llkeden yola
c1korak kovramanm mOmkun oldugu vorsay1m1d1r. Tholes'ln
sozlerl, cher 9eyin kendisinden olu9tuOu temel blr t6z, blr kok-

36
elemon• nedir, du�unceslnln Ilk lfodesi soy1hr. Toz s0zcuOu
burodo hie �uphesiz, bugun bu sozcuge yukledigimfz salt mod­
"deci onlomr to�1m1yor; hoyotm kendisi de bu tozun icinde ice·
rilmi� soyrhyordu. (Bok Dipnot)

Arlstoteles �u sozleri de Thales e otfetmektedlr: rTum fey­


'

ler tonrrlarlo dolup tofrnoktod1r1. Amo ylne de, tum 9eyleriri


maddesel, ona (=mater), materiyel nitelikteki kok nedenl nedlr.
sorusu artrk ortaya atllm1' bufunuyordu, ve Thales'ln meteoro·
lojik bir takrm goz.lemler ve di.i�unceler sonucu bu goru,e
u1a,m1, oldugunu du�unmek oklo uygun geliyor. Su, fUpheslz
ki birbirinden pek forklr bicim ve tuturrlordo gori.inuyor. K1fm
buz ve kor olorak beliriyor. buhoro donu�eblllyor, bulutlor tef­
kll ediyor. ·lrmoklann agzmdoki deltalordo toprok olur glbl
gori.ini.iyor ve toprokton do koynogrndon dogorm111 glbl fr,kin­
yor. Su butun hayotm en bo�to gelen temel ko,uludur. EC)er,
bir ono eleman. temel modde glbl blr feyin var olmos1 gerek­
tiginl di.i�i.inecek olursak. oklrmrzo gelen ilk �ey flipheslz su
olmol1yd1.

Ano madde fikri, Thafes'in bir ogrencisi olon ve aym kent·


te yo�oyon Anoximender torofrndan daha do geliftlrifdi. An­
cok Anoxlmender ono moddenin sodece su yo do bilinen bof­
ka tozferden herhongi biri olobilecegini kobul etmJyordu, ona
maddenln sonsuz ve hie degi�mez nltelikte oldugunu. benglsel,
yoni onceslz ve sonrosrz bir ozellik ta�1d1gm1 ogretiyordu ve
tum evreni dolduran ano maddenin boylesine bir niadde oldu­
gunu sovunuyordu. Ve bu ona madde ba�ko blcimlere donu-

Dipnot : CY.6.> Thales'in yqed1ti cagda ve ondan da Oncelert,


.

tiim d'i.inya killtWiin'iin bugiinkii bilgilerimize gore doj'urn yeri


saytlan Hindistan ve <;in'de, daha ileri evren felsefeleri coktan
kokle$mi$ bulunuyordu.

37
�erek, deneyci bilglmiz, yani tecrubelerimizden tanid1g1m1z o ay­
n ayn toztere buri.ini.iyordu. Theophrastos �u ozlu sozleri Ana­
ximender'e atfeder: «$eyler nelerden dogup meydana gelmi9se
yine oraya donmek zorundadtr, ok1t ancak bunu kabul eder.
Cunku tUm �eyler, adaletin gercekle�memesi sonucu. zamanm
kendi duzenine uymak ve cezasin1 do kefaretini de odemek zo­
r�odad1r.» Bu tlir felsefede, varotmak ve olu$mak tezine kar�;it
bir tez kesinleylci bir rot oynamaktad1r. $6yle ki hie degi$meyen
ve sonsuz olan ana madde. hie bir farkhla$moy1 lcermeyen
bir vorolu$tur ve ancak olu$mo sonucunda birbirinden farkl1-
la$an bicimlere girer ve bu bicimler de sonsuzluga uzanan bir
.
catt$maya yot acarlar. Olu�ma dedigimiz surec. buroda goruyo-
ruz ki, o sonsuz olmokhgin bir Ce$it kotUle$imi, ama eninde
sonunda, ozun'den yoksun bir duruma donmekle ban90, huzu­
ra. affa kavu$an blr ki.ifi.ir, catt$mo. bir kotUle$im ve dag11t9
olarak kabul ediliyor. Soz ·konusu kavga veya cati$ma s1cak ile
soguk, ate$ ile su, YO$ ile kuru vb. biciminde bir kar$1thkt1r.
(Bak. Dipnot).

Kar$ttlardan birinin oburu uzerlnde saglad1g1 yengi geci­


cidir, adaletsizliktir, bunun kefareti uzamanm kendi duzenine
gore» muhakkak Odenecektir. odenmelldir.

Anaximender'e gore evrenlerin yarat1ll�1 ve yok o1U$U son-

Dipnot: CY.6.> - Daha eski, yunan oncesi. <;in ve Hint felsefe­


Jerinden tan1dtg1m1z •<;at1$k1, kar$1thk. i;eli$ki• k�vramlan, Eski
Yunanistan'a $Uphesiz ki dogudan adlan bile unutulmu$ <;:e$itli
bllginler tarafl,lldan getirildi. Bu bilgi iletimi son yuzy11larda He­
gel ve Marx'ta yeni bii;imlerde yans1d1. Unlu diye tamd1gim1z
eski yunan filozoflan omiirlerinin on onbe$ y1hm doguda hep
dogu bilgeligini ogrenerek gei;irdiler. Bati ancak son elli y1lda
bu geri;egin farkma varch. Kavramlannuzm gerek tarihsel ko­
keni gerekse yarat1c1 olu!jumu bakurundan, artlk eski Yunan ge­
leneginden vazgei;llmesi geregi kesinlikle bellidir. -

38
suzluktan gelip sonsuzluga dogru uzonir. ebedi bir hareket
vard1r. (Bak. Dipnot)
Eski cog felsefesinin bugunku problemlerimiz ile kar�1la�­
t1nlmasindo goruyoruzki, ana moddenin bilinen tozlerden biri
ya do bunlardan farkh bir �ey veyo yop1s1 bok1mindan bunion

Dipnot: CY.0.J Ana.ximender, •oziin'den yoksun bir duruma do­


nu$erek <;at1$kllarm kefaretini odemek geregi•nin •zam.anm ken­
di duzenine gore• olu$tuguna, boyle bir donusiimde zamarun
oynad1g1 duzenleyici role isaret ediyor; yani zamanm kendi ya­
salan vardir, kefaretin odenmesini o duzenler, olU$1llA sirasm­
da dogan adaletsizlikl.eri, <;at1sk1lan, zaman bir ba.r1$ ve sessiz­
lige, yani zaman boyunca ·invariant· kalacak, bengisel, ebedi
ve ezeli, oncesiz ve sonras1z, gidere:- zamam olmayan bir den­
geye dogru gotilri.ir. BugOn biz $6yle soylemek zorunday1z: Do­
nii!;ftmler, zarnamn kendi i<;inde, kendi akl$1, $imdiki An'larm
nkl!il boyunca. evrenin birbirini izleyen $imdiki An'larmm her
dilzeyi i<;in ge<;erli olan (zamanm salt kendisine ozgO, kendi ak1-
$l i<;inde invariant kalanl bir striikture Cyani zamanm ol<;egini,
yasalanni yans1tan bir yap1yal gore olu$mak zorundadirlar. Ayn­
ca Bak: ell Sida.rt.a, H. Hesse, E-Yaymlan Cl972L ·Yok edile-
meyen bir seyi, her tutkuda, her eylell)de ya$ayan,
suregelen, sonsuzluga siiren, yok edilemeyen Brah­
man' goriiyordu, $imdiki An'm, yQ.$ayanm, olan
her $eyde var oldugunu, oncesiz ve sonras1z suri.ip
gitigini goriiyordu•. S. 165.
c2J Dialektische Logik, E. Huber, Cl966l: Degi$im su­
reci duzensiz degildir. Degi$en $ey, herhangi bir
$eye degil, Hegel'in soyledigi . gibi ·kendi b8.$kah­
g1•na donii$iir. Burada invariant olam kavramak,
bilirnin gorevidir. S. 87.
(3) Grundlagen zur Topologie der Zeit, M. Y. Oner,
(19711. ·Zaman Topolojisinin ilkeleri• adh bu ki­
t'apta, zamanm kendi degi$irken meydana getirdi­
gi, yani kendi ak1$1 ic;:inde !ken buri.indiigu invari­
ant yap1 incelenmektedir. Bu yapmm rnatematiksel
ozellikleri, ti.lm maddesel donii$iimlere nedensel ve
deterrninist bir yoneli$ saglayan yasalardir. Bura­
da zaman problemi ilk kez logico-empirist. bir c;o­
zumleme ile ele ahnmaktadir.

39
do iceren bir $eY olup olmad1g1 probleminin yepyeni bir bicim­
de bile olsa donup dola91p modern atom fiziginde de yeniden
ortoya c1kmas1 gercekten dikkate deger. Fizikciler bugun, tum
elemonter danecikleri ve onlorm ozelliklerini motemotik yon­
temle soptayobilecegimiz temel yosalon, yoni madde hareketi­
nin ana yasalonni bulmaya ca1t91yorlor. Horeketin ana denk­
lemi. ya belirli ti.irden dalgalarlo, 6rnegin proton ve mezon dal­
galonyla yo da bilinen daneciklerden birine ozgi.i dalgalarlo hie
ili9kisi olmayan tamom1yle yabonc1 korokterdeki dolgolorla il­
gili olobillr. Blrinci durumda, bi.iti.in elemonter daneciklerin bir
koc ce9it «temeli> eiemonter donecige indlrgenebilmesi soz
konusudur. Gercekten de teorik fizik son yirmi y1ldo genellikle
bu imk6nm pe9inde olmu9tur. ikinci durum ise, tiim elemanter
doneciklerin, enerji yo do k1soca modde denilebilen evrensel
bir ano moddeye indirgenebilecekleri yoni.indedir, yoni oyn oy­
n elemonter doneciklerin hie birini «temel» elemanter donecik
diye oy1rt etmek olmoz. i9te bu son g6ru9. 6rnegin Anoximen­
der'in tezine tom tammo uymaktod1r ve ben de modern fizik­
te bu goru9i.in dogru oldugu kan1smdoy1m. $imdi sozli yine es­
ki yunon felsefesine getirelim.
Milet filozoflonnin uci.inci.isi.i olon Anaximeres -ki bir ihti­
male gore Anoximender'in bir ogrencisidir- her$fiyin kendisin­
den dogdugu ano modde havo.'d1r, diyor. Ruhumuz nasll hava
ise ve vi.icudumuzun bi.iti.inli.igi.ini.i saghyorso. nefes ve havo do
ayni bicimde evrenin bi.itunlugi.inu icermekte ve saglomaktad1r­
lor. Anaximenes, suyun yogunla9mas1 ve buharla9masmm, ona
maddenin obi.ir tozlere doni.i9meslne yol act1g1 du9i.incesjni or­
taya att1. Su buhannin bulutlar halinde yogunla9mas1 herkesce
bilinen bir ornekti ve o zamanlar, su buhari ile hava arasindoki
fork heni.iz bilinmiyordu.
Efes'li Heroklitos'un felsefesinde «olu9ma11 kavram1 en
onemli yeri tutmaktad1r. Heraklitos, ate9i, hareket eden $eyi,
ano madde olorak gori.iyordu. Birle9tirici bir temel ilke fikrini
olaylann sonsuz doni.i9umi.i ile bagda9t1rma problemini Herok-

40
litos, kori;1tlor orosmdo arahks1z suregelen cat19k1y1 bir ce9it
uyum birligi, yoni hormoni olorok goz onune almok suretiyle
cozdu. Heroklitos ·lcin dunya oyni zamanda bir '9eY ve bir cok
$eydi, butUn'un birllgini kari;1tlor arosmdaki gerilim sagliyordu.
rBilmek zorundoy1z ki, �utUn varolu'91ann temel ve ortok il­
kesl so�o9tir ve sovoi; oyn1 zamondo odaletli bir denge saglar.
Ti.im i;eylerln cat1'$kl yoluylo dogmakto ve yeniden kaybol­
mokto olduklarm1 bilmeliyiz». (Bok Dipnot)
Bu du9uncelere vormcoyo kodor eski yunon telsefesinin
boi;long1cmdan beri gecirdigi evrim, genellikle bir '9eY ile cok
'$ey arosmdoki gerilime doyon1yor. Duyulanm1z ac1smdan ev­
ren, $0Ylerin ve oloylonn. renklerin ve seslerin sonsuz bir ce­
'$1tlillginden meydono gelmektedir. Ancok butlin bunion onla­
mok icin herhongi bir mertebeleme torzt uygulomal1y1z. Merte­
beleme, e9 olonlon toniyabilrne, demektir; bir ce9it birle9tiri�i
birlik demektlr. Tom buroda i'9te, bir. temel ilkenin var olmos1
gerektigi inanc1 ortoyo c1k1veriyor. amo oyn1 zomondo do bu
blrllkten yolo c1karok tum nesnelerin sonsuz cei;itliligini ac1k­
lomok zorlugu kendiliginden doguveriyor. TUm '9eylerin modde­
sel bir kok-nedeni olmas1 gerekligi bizim dogal c1k19 noktom1z­
d1, cunku evren maddeden meydana geliyordu. Amo temeldeki
o· birle'9tirici birlik di.i9uncesini sonuna kadar uygulad1g1m1z za­
man. '$LI hie degi9meyen, sonsuz ve ozun'den yoksun bir vor­
olu'9a vonyorduk ki, bu varolu9. onu ister maddesel iste�
ruhsol bir 9ey ola,rak du9i.inelim. i;eylerin sonsuz ce'9itliligini.
elbette kendilil}inden ortaya c1koracak degildir. Boyle du'9i.iniin­
ce, varolu9 ile .. o!u9ma orastndokl kar91hga ve sonundo do
Heraklitos cozumune uloi;1yoruz, yani orad1g1m1z o temel ilke
degi9imin . ta kendlsldlr, ozonlann dedikleri gibi, «evreni hep

Dipnot : CY.O.> K�1tlar aras1 c;atl!lkmm, daha eski tarihlerde,


Budacilikta raslachgmuz bicimi, c;ok daha koklu olup, yeni c;ag
filozoflannda 6zellikle Hegel'de yeniden ortaya clkan yokluk
kavranuru. da ic;ermektedir.

41
yenileye duran, o sonu gelmeyen doni.i�i.imdi.ir•. (Bak Dipnot)
Donu�i.imi.in kendisi, oyso maddesel bir neden degildir ve
Heraklitos felsefesinde doni.i�i.im bu yi.izden ate� lie temsil edil­
mektedir ki ate�. ona oge olarok hem modde hem de hareketi,
degi�meyi yaraton kuvvetin kendisidlr.
Modern fizigin, Heraklitos'un ogretisine bir bak1ma iylce
yokla�t1gma burada i�oret etmek yerinde olur. cAte�• sozcugii
yerine «enerji» sozcugunu kullonirsak, Heroklitos'un anlot1m1,
bizim bugunku gorui?umi.ize kelimesi kelimesine uyar gibidir.
Enerji gercekten de kendisinden ti.im elemonter doneciklerin,
Wm atomlann ve bundon boyle ti.im !?eylerin olu�tugu modde­
dir ve enerji ayn1 zamondo, hareketi, degi!?meyi yaraton kuv­
vete sohiptir. (Bok Oipnot)

Dipnot: <Y.O.l Diyalektik ve diyalektik oncesi evrtm felsefeleri­


nin temel ilkesi: Evrenin oziindekl ana. ilke oncesiz ve sonra.s1z
degi$me zorunlugudur.
Dipnot : <Y.0.l Enerji hem maddeyi, hem degi$tirici kuvveti ic;e­
riyor. Ve O.stelik Mach ve Einstein ile birlikte soyliyecek olur­
sak, enerji salt uzay1 da bic;imlendiriyor, etklliyor. Ama yine de
Heraklitos ve Heisenberg'in anlad1g1 anla.mda, bunlar evrenin
donii$iimunu saglayan birer kok-neden olmak ic;in yetersiz, c;iin­
ku enerjinin de nedenini her an sora.biliriz. Bu sonmun, yanl
enerjinin kokeni nedir, sorusunun cevabma. $Oyle bir yakla!;tm
yapabiliriz: Sadece enerji uzay1 etkilem;iyor, her an uzay da de­
formasyona ugray1p bu enerjiyi etkiliyor, bic;imlendiriyor, orgO.t­
lUyor. Onun lc;in maddesel enerji ile uzaym bu enerjiyi bic;im­
lendirici veya orgiitleyici ka191t salt egriligi, bir kar$1hkh etki
ic;indedirler. Olay dedigimiz $eY boyle bir ka191hkh etkileme c;if­
tinin �$imdiki An'da olma• ozelligidir. Bu etkileme c;ift arasmda,
zamansal bir olc;ege e$itlenen bir ili$ki kurabiliriz. Boylece mad­
desel enerji uzaym egrilik tutumu ve zaman olc;egi arasmda,
yani maddesel enerjiyi za.man olc;egine ve uzaym salt egrilme
•tutumu•na indirgeyen bir e$itlik buluruz. i$imiz, bu tutumun,
k1saca salt uzaym yap1salhgtru Enerji ile onun uzaysal b!c;imi
veya orgiitu arasmdaki c;eli$kiye dayanarak aramak oluyor.
Einstein yukardakine benzer bir ka191U1hki sezmi$tir; bunun
ic;indir ki, gerilim-enerji tansOrii ile Riemann'm salt uzaysal
egrilik tansorii arasmda Riemann'm uzaysal olc;egine e§itlenen
bir ili$ki kurmu§tur.

42
Enerji bir toz'dur. cunku toplom r:iiceligi degi9miyor ve ele­
manter danecikler. kendileri ni Orettigimiz bir cok deneylerde
oldugu gibi boyle bir tozden yap1im:9 olobilirler. Enerji. hore­
kete. 1s1yo, 1�>!go ve gerilime d6nu9ebilir. Enerji evrendeki tUm
degi9imleri n nedeni olorok gbz onune ohnobilir. Eski yunan
felsefesi ile modern dogo bilimlerinin tosonmlan orosmda yop­
t1g1m1z bu kar91lo 9t1rmad an ilerde daho kesinlikle soz edecegiz.

Yunan felsefesi bir sure. Gunay itolya do Eleo'do yo9om19


'

olan Parmenides'in bgretisindeki «tek $aY» kavramma dbndu.


Onun yunan du9Cm c esine en bnemli katk1s1. metafizige soktu­
gu salt mant1k�al bir kan1tlomad1r: «Olmoyan $eY bi li nem ez; bu
imKons1zdir, onu ifade bile edemeyiz. cunku du90n ulebi len $6Y
i le olon f{>ey ayni $eydiriern . Bundan do!ay1, sadece tek $eY
vord1r. ne o lu�ma ne de gecip gitme diye bir 9eY yoktur. Por­
menides mant1ksa.I nedenlerden btOru uzaym varl1gm1 y�ds1yor­
du. H erh a ngi bir degi9im uzaym varhgm1 ff.Ort ko9tugundon db·
nG90m kavromm1 da bir hayal urunu olarak say1yordu.
. .

Ancak felsefe bu poradoks'ta uzun sure oya lanip k<!lma­


d1. Guney Sicilyalt Empedokles. Bircilikten ilk ola.rak Cogulcu­
luga gecti. Bir tek ano moddeden yola c1karok l}eylerin ve
ol oylo rm ce9i tli ligini ac1klomak guclUgunden kurtulmak ama­
c1ylo dort ono elemon kabul etti: Toprak. su hova ve ate9.
.

Elemanlar, \sevgi ve cot19k1 etkisiyle birbirleriyle kan91p birbi:


rinden ayrt11yorlad1. 0 bak1mdan sevgi ve cot19k1y1, t1pk1 bu
dbrt eleman gibi cisimsel bir 9eY say1yor ve onion. sonu gel­
meyen dbnu9umun nedenleri olarak goruyordu. Empedokles
e vren i n olu9umunu l}byle onlat1r: Ba9long1cta. Parmenides fel­
sefesinde oldugu gibi, Te k $ey'den olu9an sonsuz bir kl.ire or­
.
tom1 vard1r. Ancak dart ona eleman koklerini bu ortamm icine
salm19lord1r, bu kokler sevgi sayesinde birbi rine kan9m19lard1r.
Son ra sevgi sona erip kavga bQ9laymca, elema nlarm kimisi
aynlm19. kimisi yeniden birle9mi9tir. Sonunda elemanlar tama­
m1yle a yn ll rlar ve sevgi hepten d unyan m d19inda kahr. Amo

43
sonra sev;;ii, elemonlon yeniden bir aroyo getirir ve kavga or­
todan ko/kor, boylece yeniden bo9lang1ctoki ortoma donmu9
oluruz.
Sevgi ve kavganm bu ct.enli ·buyuk rol oynamolonno rag­
men, Empedokles'in ogretlsl eski yunon felsefesinde blr yon­
den daho somut ve moddecl bir gorul?8 dogru bir donum nok­
tos1 soyrllr. Soz konusu dort elemon ana ilkeler olmakton cok,
moddesel ogelerdir. Aslmda birblrlerinden tomom1yle forkh
otup 9eylerin ve olaylorm sonsuz ce9itllllgini tanimloyocok olan
belirli bir kac toz'i.in kon9ma ve oynlmalan di.i9uncesi burodo
ilk kez ortoyo c1kmoktod1r. ilkelere s1k1 s1k1yo bogh kalorok
di.i9i.inmeye oh9t1kco cogulculuk doima doha oz tatmin edici
olmaktod1r, ancak aklo yakin bir bcigda9tirmayo do imkon ver­
mektedir ve boylece birciligin act1g1 zorluklar ortodan kolk­
makta, giderek belirli bir mertebeleme yopmok imkoni dogmok­
tod1r.

Atom kavram1 yonunde bundon sonroki ilk ad1rT)1 Anaxa­


goras atm19t1r. Empedokles'in cagdo91 Nan Anaxagoras Atina'-
do otuz y1I yo9am19 ve kon91m di.i9i.in�esini peki9tiren ogreti­
sini muhtemelen M.O. 5. yi.izy1lm ilk •;onsrndo ortaya otm19t1r.
Tum d6nu9umler ce9itli bag1ms1z madtJelerin kan9:m ve aynhm1
yotuyta otu9maktad1r. Anaxagoras. sonsuz derecede kucuk
«tohum» larm sonsuz bir ce9itliligini goz onune almokta ve her
$ev bundan otu9maktad1r. Bu tohum danelerinin Empedokles'in
dort ona eleman1 ile ilgisi yoktur, tersine, tohumlann ce9itleri
soy1lam1yocok kadar coktur. Tohumlar birbirine kon9makta,
blrbirinden yeniden ayn9moktod1r ve boylece doni.i9um meyda­
no gelmektedir. Anaxagoros'm ogretisi ilk kez olorok «kon91m»
deyimi icin geometrik bir yorum vermektedir. OlogonustO 61-
ci.ide kucuk tohum daneciklerinden soz ettigine gore, bunla­
nn kon91m1, renkleri ayn lki ce9it kumun kan91m1 olarak to­
sarlonobilir. Tohumlorm gerek soy1lan gerekse konumlan de­
gi9mektedir. Anaxagoras, her cisimde her ce9it tohum bulun�

44
dugunu, oncok ·tohum say1lan orasmdaki oronm nesneden nes­
neye degi�tiglni kabul ediyor. diyor ki: «Her9eyin icinde her
ieyden bir miktar vard1r• . Anaxagoros'm di.inyos1 Empedok­
les'inki gibi sevgi ve kavga yoluylo horekete gecmez. eski
yunoncodo!'l «oz onlom» diye cevirebilecegimiz, «nous,. saye­
sinde horekete ba$1amaktadir.

Atom kovrom1 cercevesinde antik yunan felsefesi Leukippos


ve Abdera'h Demokritos ile bir od1m doha atti. Ak1lc1 Ponneni­
des'in felsefesindeki Olmokllk-Olmamakllk yo do vorolu$-VOr­
olmay1� cifti, buroda biraz daha di.inyasal k1hga bi.iri.inerek Dol­
gunluk-Bo$1Uk cifti olarak ortaya c1kt1. Olmakhk bir tek $eY
deglldlr. kendini sonsuz kez tekrarlor. i$te atom. yani madde­
nin parcolanomoyan en ki.ici.ik birimi, boyle bir olos1llkt1r. Atom
oncesiz-sonras1zdir, yani ebedi ve ezelidir. ybk edilemez. amo
sontu bir buyiiklUge sohiptir. Atomlar orosmdo bo$1Uk uzoymdo
horeket imkom vord1r. Burada torihte ilk kez olorak. en kucuk
donelerden. maddenin en sonuncu yap1 t0$10n olorok -biz; bun­
laro etemanter danecik derdik- soz edilmekte ve bunlorm var
'
otdugu dii$iinulmektedir.

Atomun bu bicimde tosorlonmos1ylo madde ort1k sadece


Ootgunluk'tan degil, b0$1uktan. bo$ uzaydan do olU$UYor de­
mekti ve otomlar bu uzoym icinde hareket ediyordu. Pormeni­
des'.in uzoy bo$1ugunun vorhl}m1 yads1mok omoc1yta ileri sur­
dugu mont1ksol konttlor -yani, olamomokhk'm varhg 1 olomaz­
dii$iincesi dlkkote ohnm1yordu, tecri.ibelerimizle uyu$may1 sag­
lamak ooylece mumkun otabilirdi. BuQlin modern g6r0$ oc1sin­
don diyeblliriz kl. Demokritos'un sozunii ettigi atomlar aras1
uzay bo,tugu yokluk ya do hlcflk, yoni Olmamahk degildlr; bu
uzoy, otomlann ce,itll tertipteni$ ve horeketlerinl mi.imkun k1-
lon ve gerek geometri gerekse kinemotik billminin konusu
olan bo�luktur Uzayan bo$1ugunun var olmo imkcln1 tUm felse­
.

felerde datma tart1,1hr blr problem olo ro k kalmt$ttr. Elnstein'in


genel . relatfflik teorlslnde bunun cevab1 $6ytedlr: Modde ve

45
Geometri birbirlerinin kar91hklt ko9uludurlar. (Bak. Oipnot) Bu
cevap, pek cok filozofun benimsedigi ve uzaym, moddenln uzo­
ma-yayilma yetenegi i.izerine cat1lm19, kurulmu9, gerilmi9 oldu­
gu gori.i9i.ine uygundur. Oyso Demokritos, degi9im ve hareket­
lere imkon tantmak kayg1s1yla bu g6ri.i9ten uzaga du9mekte­
dir. (Bak Oipnot)
.Oemokristos'un atomlan, sadece cvarolmai1 ozelligiyle
yetinen bir tek maddeden meydana geliyordu, ancak buyukliik
ve bicimleri forkl1yd1. Onion bu yuzden matematiksel anlamda
bOlunebiiir olorak du9unebilirdik, amo fiziksel anlamdo b6li.in­
mi.iyorlard1. Atomlar uzoym icinde hareket ediyor, ce9itli ko­
numlon ohyordu, amo fiziksel ozellikferinden yoksundurlar.
Ne renk, ne koku ne de tatlan vord1. Moddenin duyulanm1zla
alg1lod1g1m1z ozelfikleri. bu g6ru9e gore, atomlarm uzaydoki
horeket. ve birikimleri ile olu9uyordu. Bir dram1, bir komediyi,
nas1I ayni alfobenin horfleriyle yozabiliyorsak. olaylann sonsuz
ce9itliligi de aynt atomlarla, onlarm tertipleni9 ve hareketle­
rindeki farkllhkiar sayesinde gercekle9iyordu. Uzay bo9lugu sa­
yesinde mi.imki.in olan geometri ve kinematlk, atom felsefesinin
evrimi ·icinde boylece, o salt «varolma>> probleminden cok daho
otede bir onem kazand1lor. Demokritos'un $6yle soyledigi ile­
tilir: o:Bir $ey ancak g6ri.ini.i9te renklidlr, tatll ya da ac1 olu9u
sadece gori.ini.i9tedir. Aslmda gercek olan 9ey yalniz atomlar
ve uzay bo9lugudur.»
Leuklppos'un felsefesinde ise atomlar qyle rasgele hore­
ket etmP;mektedir. Hatta leukippos tam bir detenninizm kabul
etmi9e benzemektedir, ci.inku iletilenlere bok1hrsa teukippos

Dipnot: CY.OJ Mach'm madde ve uzay �mdaki i1i$kiler dll­


$Uncesinden esinlenen Einstein, boylece hi<; bi<;im degi$tirmeyen
mutlak blr uzaym olamazh�m1 savunur, maddenin enerji olarak
ve salt uza.ym da geometrik bi<;imleni$ olarak blrbirlerini kal'$1-
hkh etkilediklerini soyler, hatta enerjiyi ve salt uzaym bi<;im­
lenme egnligini tansor olara.k gosterip aralannda yine uzaym
bi<;imlenme ol<;egine dayanan unlll ili$kisini kurar, bale. Elektro­
dynrunik <1948). A. Somlllerfeld. S. 312.

46
�oyle der: cHiclik'ten hie bir $9Y dogmaz, her$eY belirli bir ne­
den ve zorunluktan meydana gelir». Atomist diye anilan bu
filozoflar, Otomlann ilk harekete b0$10Yl$1 lizerine hie bir kantt
gostermemektedirler ki bu do, onlonn atomlann horeketini ne­
densellik i'lkesi cereevesinde yorumlomok istediklerine oc1k bir
kan1t soyrtrr. Ci.inki.i nedenselllk. sadece sonraki oloylan once­
kilerine dayonorak ac1klamaktadir, yoksa hie bir oncesi olma­
yan ba$long1c1 degil!
Atom ogretisinin temel di.i$i.inceleri daha sonraki yunan
filozoflon tarafmdan k1smen benimsendi, k1smen degi9ime ug­
ro t1 ld1. Modern atom fizigi ile kar�1la9t1rmok ac1smdon. Ploton'­
un Timaios adh diyalogunda ortaya koydugu madde ac1k:oma­
sin1 gozden gecirmekte foyda vard1r. Picton atomist degildi ve
Diogenes L:oertios'un soylediklerinin tersine, Pioton, Demokri­
tos'un felsefesini oylesine kobul etmemi$tir ki, giderek Demok­
ritos'un tlim kitaplannm yak1lmasm1 bile istedigi soylenir. Amo
Ploton otomistlerin di.i$i.indi.i�lerine ya kfO$On di.i$0nceleri, Pi­
.
togoras okulu ve Empedokles· ogretisiyle bagdO$t1rm1$tlr.
Pitagoros ogretisi, Dioni.isos adh tonnyo topmmay1 amoc­
layon Orte torenlerine ozgi.i geleneklerden dogmu9tur. Burada,
din ile motematik orosmda dikkote deger bir 111$kl kurulmU$
ve bu tlir ili$kiler, o zomandan bu yono inson d0$i.inu uzerine
en gi.icli.i etki yopan birer 111�1 oluvermi$tir. Motemotiksel bi­
cimlendirme guci.ini.in temelinde yatan 0 yarot1 c1 kuvveti belki
ilk kez Pltagorcular ke$fetmi$1erdir. (Bok. Dipnot)

Dipnot CY. 6.> -Erwachende Wissenschaft• a.db eserin ve bir


cok klasikle$mi$ cebir kitaplannm yazan V. der Waerden
bu gibi ili$kilerin daha eskilerde· eski hint rahip okulla.nnda da
ogretildigini onemle kaydeder. Bu ara.da Pitagoras'm uzun silre
Dogu'da gezip Bat1 aktlcihgm1n bugiln bile sezinlemekten yok­
sun oldugu Dogu Mistigini ogrenmeye c;ah$tlg1 bilinmekteclir.
·Erwachende Wissenschaft•. 1950 <Bilimlerin Dogu$u> ist. Fen
Fakilltesi, Matematilt Enstitiisu ic;in birlikte <;evirenler: M. Y.
Oner ye Prof. Dr. 0. $. icen.

47
Uzunluklon birbirlerlyle rosyonel oront1h olan iki telin hcr­
monik olorck titre9tigini gormu9ler. bOylece dogo olaylcnnm
cnlc91lmos1 bak1msndon matematigin ne denll onem tc91d1g1m
kef9etrni9lerdir. Pltogorcularm crod1g1 cslmdc ck1lc1 blr ac1k­
lamo del:)ildi, tel uzunluklon orasmdakl matemct.iksel ili�i.
onlorc sesler cross hcrmoniyi i!?Qret ediyordu. Pitogor okulun­
do bat1hlcr icin cnk191lmas1 pek zor olcn Mistik geni9 captc
l>{)retiliyordu. Mctemotigi kendi din ve _torelerinin blr bOli.imi.i
holine getirmekle Pltagorcular, inscn du9i.inuni.in evrlminde ke­
slnleyici bir noktayo deginmi9 oluyorlcrd1. lngiliz mcnt1kc1 ve
filozofu 8. Russel 96yle der Pitagoros hckkmda: clnsan du­
�uni.inu 9imdiyedek boylesine etkilemi9 olon ba9ko blr inson
tan1m1yorum.»
Picton, be9 di.izgi.in cismin Pitogorculor tcrcfmdcn ke9fe­
dlldiglni ve bu cisimle.rl Empedokles'in elemanlan lie bcgdo9-
tirmck oloncgm1 billyordu. 0 bak1mdon Picton. Empedokles'in
Toprck dedigi ona elemanm en kuci.ik parcalarm1 ki.ip olcrok.
Hcvo'nm en kucuk parcalonm duzgi.in-sekizyuzlu, Ate9'inklnl
duzgi.in-dortvi.izli.i ve Su'yun1<ini lse di.izgi.in-yirmiyuzlU olarok
gosteriyordu. Di.izgi.in-oniki · yi.izlUye tekobi.il eden hie bir el&­
mcn yoktu, omc Picton bunun icin diyor ki: cEvrenl olcmek 1-
cln Tcnnmn kullcnd1g1 bir be9incl yuzey bic;:iml dohc vcrd1r.•

Dort anc elemcm temsil eder gori.inen bu di.izgi.in ( =e9it


yi.izli.i) cisimler belkl bir cnlcmda ctomlorlo ko'91lo9tinlm19 o­
luyordu; omc Picton bunlarm bOIUnmez olrnad1klcnm acskco
belirtmi9tir. Platon bu i.inli.i di.izgi.i� clsimlerini iki ce9lt i.icgen'
den fn90 ediyordu: E9kenor i.icgen ve lkizkenar dlk i.icgen.
Di.izgun cisimlerln kenar yuzlerlni bu ucgenleri blrblrlerlyle bl­
tl9tlrerek meydcna getlriyordu. 0 bak1mdan ona elemonlar blr­
birlerine kssmen d6nu9ebilirlerdl. Duzgun oisimler, kendllerlnl
meydana getiren ucgensel kenar yuzlerine parcolanablllr ve
bu i.icgenlerden yeni di.izgun cislmler ln!?Q edilebillr. OmeOln,
bir di.izgi.in dortyi.izlU ve iki duzgun seklzyuzlU, ylnnl tone e9-
kenar ucgene porcalonabillr ve bunion blr tek clsme tamam-

48
lorsok. bir duzgun yirmi yuzlu meydona gelir ki bOylece, bir
atom ote9, iki atom hava lie birle9ince bir atom su meydana
getirir, demektir. Oysa ucgenler (iki boyutlu olduklonndon).
lie boyuttu bir uzam yaygmllgma sahip olmad1klanndan, onlari
madde olo�ok soymak imkons1zd1. Ocgenler oncak di.izgun blr
cisim halinde bir araya geldikleri zaman, maddenin bu ana bi­
rimini ·meydona getirirler. . o bak1mdan maddenin en kucuk
porcolon, Demokritos'un felsefesinde oldugu gibi ba9lang1c­
ta var olan 9eyler olmay1p, tersine sadece ve sodece matema­
tiksel bicimlerdir. Oyleyse. bicim. bicimj (ta91yan) meydana
getiren ya do boyle bir bicimde gorunen maddeden cok daha
onemlidir. (Bak. Dipnot).

Eski yunan doga felsefesi boyunca atom kavrammin dogu­


�una kadar izledigimiz bu k1sa bak19tan sonra yeniden modern
fizige donelim ve �unu sorallm: Atom ve Kuanta teorisi hak­
kmdaki modern tasanmlanm1z ile doga felsefesinin eski cag­
lardaki evrimi arasmda ne gibi bir bagmt1 olabillr? Yeni cag­
.
larm fizik ve klmyasmda atom sozcugu. tarihsel ac1dan hepten
yonll� bir nesneye boglanm1�t1r. Ve bu yanh�hk. daha 17. yi.iz­
yllda, doge bilimlerinin yeniden canlanmaya ba9lad1g1 s1ralor­
da oldu. 0- torihlerde atom sozcugi.i kimyosal elemanm en ki.i­
cuk parcalan icin kullqnallyordu ve bu parcalor. bizim bugunku
tasanmlonm1z ac1smdan oldukca karma�1k olu�umlard1. Bugun,

Dipnot <Y.0> Anhyoruz ki biiyUk Platon salt uzayla inadde a,..


rasmdaki ili$kiyi, geometri yontemi sayesinde, daha o zamanlar
ke$fetrni$ti. Matematikci filozoflar salt uzaysal bicimleni$in,
daha kesinlikle soyliyelim, uzaym salt yap1sal tutumunun mad­
deye bi�im veren bir faktor oldugunu 19. yiizytlda ozellikle sa,..
vundular. Aristoteles bunu Form olarak adland1.rm1$tl; Gauss,
Riemann ve Einstein bunun uzaym kendi egnligt oldugunu gos­
terdiler, hatta bugo.n madde ile salt uzaysal bicimleme arasm­
daki ili$klnln zamana ozgii bir olcu oldugu gosterillyor. < bak.
Grundlagen zur Topologie der Zeit: Y. Onerl

F. 4 49
klmyosat elemanlarm atomlanni meydana getiren doha do ki.i­
cOk blrlmlere elemonter donecikler diyoruz, ve ylne bugi.in
modern flzik kovramlonndon blrini Demokritos'un atom kovra­
mma benzetmek gerekirse. hie �i.iphe yok kl Demokritos'un
otomlan. bizim bugun Proton, Notron. Elektron, Meson vb.
dedlglmiz elemanter daneciklerden ba�kos1 degildir.

Maddenin renk, koku. tat gibl ozellikleri otomlonn kendi


hareket ve tertlplenl� torzlan sonucundo meydono gelse bile
atomlann kendilerlnde boyle ozellikler olmod:g1n1, Demokritos
daha o zamanlor eok iyi biliyordu. Bu ozelliklerden yoksun o­
lan atom, yani Demokritos'un otomu bundan b6yle maddenin
adamak1lh soyut bir porcos1yd1. Amo Demokritos. bu soyutlu­
l}o ragmen, atomun (ontolojik anlamdoki) «vorolmo» ozelligini,
uzaysol yaygmllk, bleim ve hareket ozelliklerini teslim edlyor­
du. Cunki.i atom'don bu 9zellikleri de alocak olursak. ort1k a­
tom'don soz etmenin geregi de kalmayocakt1. Buradan �u e1kar
kl, atom kovram1, maddenin uzaysal yaygmllgm1. geometrik
blcimlerini yo do varolu�unu ae1klamoya yetmiyordu. Bu 6zel­
llkler lse kendi yonlerinden art1k doha temelde, doha kokende
olan bir nedene indirgenemiyor. bundan dolay1 do var soy1lma­
lan gerekiyordu. Bu sorunlar ae1smdon bak1llrsa. elemonter
daneciklerin modern anlam1 daha akla yakm ve daha kesin
glbi gorlini.iyor. Amo bir notron'dan soz ederken yine de not­
ron'un kesinkes bir gori.inti.isi.ini.i tonimhyom1yoruz, hatto bu
sozcuk'ten neyi kast ettigimizi bile kesln likle soyliyemiyoruz.
Blrbirlerinden farkh gori.intii yorumlon kullanorok bir seferin­
de donecik olarak blr seferinde dalga yo do dalga paketl olo­
rak &Oz edlyoruz. Ostelik bu yorumlardon hie birinin gercege
kesinkes uyampd1g1n1 do biliyoruz. Notronun elbette ne rengi
ne kokusu ne de tad1 var ve bu tutumuyla eski yunon felsefe­
slnln atomlarm1 andmyor tabii. Ne var ki elemonter donecik­
lerln oteki temel ozelllklerini de yod1rg1yoruz. B!r doneclgin bi­
elm ve hareketl gll:>l. geometrl ve klnemotlk'te ah�ogeldigimiz

50
kavramlan do hie celi�kiye du�meden uygulayom1yoruz. Ele­
manter danecigin kesin bir yorumunu vermek iste<jll)imiz on­
da -ki burada ckesin> sozcu j:Ju onemlidir- yorum dlye verebl­
lecegimiz biricik �ey, sadece olas1hk fon1<siyonundan lbarettlr.
Buradan �u c1k1yor: cVarolma1 ozelllgi, ager buroda �ayet mu­
hokkak ozelllkten soz etmek isteniyorsa, elemanter danecl(le
oyle olur .olmaz �ekilde hie k1s1tlanmaks1zin do otfedllemez.

Varolma, olma imkani ya do e(llliminden oteye gecmemell·


dir. Boyle du�unuli.ince modern anlamdo elemonter doneclk,
eski cagin otomundan cok daho soyuttur (Bak Dipnot) ·· ve ·
maddenin tutumunu yorumlamaya bu yuzden daha elverl�li­
dir.

Demokritos'un· felsefesinde Wm atomlar ayni modeden


-burada madde sozciigunii kullanmanin uygun du�tugO ka­
danyla- yap1lm1�lard1r. Modern flzigi n elemanter daneclklerl
birer kutleden meydana gelirler, yanl ki.itlelerl vard1r. Relatif­
Hk teorisine gore kutle ve enerjl ayni nitelikte olduklanndan,
tum elemanter daneciklerin enerjiden olu�tuklan soylenebilir,
yani enerjiyi evrenin temel tozu. ano maddesi olarok gorebill­
riz. Gercekten de enerji, toz'iin 11u onemll ozelligine sahiptlr:
Enerji korunur. Modern fiziktekl g6ril11ler, bu konuda belirttigl­
mlz gibi. ate� denilen ona ; elemorn enerjl olarak yorumlarsok.
Heraklitos'unkilere cok ya�la�maktad1r. Enerjl hareketl sag-

· nipnot CY. O,.> yani ancak Varolma egillmi t�1yan, olWiUDU sade­
ce imkan borQlu olan bir daneciktir. Ol°'ma imkim ancak. salt
uzaym geometrlk biQimlendirme tarzlanru her an ve her nok­
tada. bildigimiz zaman, bir olasilik olmaktan kurtulabilir, ol�
ma. kesinligi haline gelebilir. Bunun iQindir ki ozdei;lik ilkesinin
·

yeni bir tamm1ru yapmak gerekmii;tir. Diyalektik yeni bir icertte


da.yana.n bu Ozde11lik ilkesi'ni Grundlagen zur Topologle der
Zeit adh ltitaburuzda temA:lllendirdik. Orada ·danecl.gin olUlima
imkamnm; bir olas1hk olma.ktan kurtulup -;imdilik teorik be.­
klmdan- olU!lma kesinligine kavu.i;tugunu goriili.iz

51
loyon giidiiciidur, tiim donii�iimlerin birinci nedeni say1Jir:
maddeye ya do 1s1ya veya 1�1ga donii�mektedir. Heraklitos fel­
sefesinde sozu geeen, Kaflttlar Aras1 Mi.icodefe, burada mo­
dem anlorn<f9, enerjinin blr tiirden Obi.irune geci�i olarak an­
lo�Jabilir.

Demokritos felsefesinde atomlar maddenin oncesiz -son­


ras1z ve yok edllemeyen ·blfimleridir, hie bir zaman birbirlerine
donii�mezler. Modem flzik bu konuda hie �iiphesiz Demokri­
tos moddecili91 ile uzla�m1yor ve Ploton ile Pitogorculordan
yana karar k1hyor. Elemanter donecikler maddenin 6ncesiz­
sonros1z ve yok edilemeyen blrimleri elbette degildir. onlar.
gercekten de birbirlerine doni.i�iiyorlor. iki elemonter danecik
bi.iyiik bir h1zla birbirlerine carpt1klan ondo. yeni bir tok1m ele­
manter danecikler ti.iri.iyor ve · bunlor onceki daneciklerin ha­
reket enerjisinden olu�uyorlar. Hatta . yeni donecikler duruma
gore ortadan bile kayboluyorlar. Bu durum pek eok olayda
gozlenmif? olup bi.iti.in daneciklerin ayn1 tozden. yani enerjiden
meydano geldiklMni ae1kco ispat etmektedir. Ancak Ploton
ve mistlk pitagorculonn gori.i�lerl ile modern gori.i�ler orosm­
da yakmhk burado bitmiyor. Platon'un Timoios diologundo
soz ettigi elemonter do�ecikler de eninde sonundo maddesel
olmay1p matematiksel bicimlerdir. «Her �Y say1lordon olu�ur»
ci.imlesi Pitagoros'm ve ozli.i sozi.idi.ir. 0 zomanlar bilinen mo­
tematiksel bielmler. sodece di.izgi.in (-yuzli.i) clsimler ve bun­
lorm yuzleri Olan uogenlerden iboret basil geometrik, doha dog­
rusu stereometrik bieimlerdi. Bugunku Kuanta teorisi eeree­
vesinde, elemanter daneclklerln de enlnde sonunda matema­
tlksel blelmlerden olu�tuguna hie �uphe etmemek gerekiyor.
�ncok bunlar cok daho karma�1k v� soyut ti.irden blelmlerdlr.
Eski yunon filozoflarmm du�undukleri, statik geometrik bicim­
lerdl ve_ bu ti.ir blelmllHQi. ancok di.izgi.in yi.izlu cisimlerde ke�­
fetmi,lerdi. Oysa modem doga billmlerl 16. ve 17. yi.izy11in ba­
!ltndan berl hareket problemlnl on piano alm1�. yani zaman

52
kavramin1 bir temel kovrom olarak benimseml�tir. (Bok. Dip..
not)
Newton'don beri tizikte hie degi�meyen blr 11ey varso o
do, geometrik ya do tason - bieimler degil, dinamigin yasolo­
nd1r. «Horeket denklemh� buti.in co!':ilar. icin gecerlidir, blr bo·
k1mo oncesiz • . sonros1z, olUmsuzdiir. Oysa geometrik. bicim­
ler, ornegin gezegenlerin yorungelerl hep de!':ii�egelmi�tlr. (Bok.
Dipnot)

0 bok1mdon elemonter donecikleri belirten motemotiksel


bicimler, eninde sonundo moddenin o hie de!':ii�meyen horeket
yososmin cozumleri olmak zorundod1r.

Fizik son y1llordo ort1k, maddenin temel yasas1m bir for­


mula indirgemeyi bof?orabilecegimiz noktoyo varm1' bulunuyor.
Deneysel fizik, elemanter daneciklerin ozellikleri ve onlorm do·
ni.i�i.ik blcimleri i.iz.erine o kodor bof malzeme toplam1�t1r ki,
teorik fizik bu molzemeye doyanarak soz konusu o ternel ya­
_say1 bulup e1kormay1 deneyebilir. Maddenin temel denklemi I· .
cin 11imdiyedek bosit bir 11ekil onerilmi11 bulunuyor. Amo bu 0-
zel denklemin ne dereceye kodar l�e yoroyaco!':I• ancok onu­
mi.izdeki y1llorda belli olocoksa do, bu ilk deneme bile. eleman-

Dipnot <Y. 6.> Zaman burada. ancak .mutlak bir parametre ola­
rak, cok sonra. Einstein'da relatif bir parametre, uza.ys1z bir bo­
yut ola.rait belirir; a.ncak gO.niimO.zde zamamn gercek niteligi­
nin, za.mana. ozgu bir ulc;ekin ya. da temponun aramp bulun­
ma.s1_ geregi coktan ortaya. c1knu�t1r. Bak ...Grundlagen zur To­
pologie der Zeit.
Dipnot <Y. 6.> Heisenberg burada mateipatiksel bi¢min goriin­
tlisO. ile bir bicime rnuhakkak sabip olma Hkesini birbirine ka.­
n�bnr gibidir. Bicimin tarzi, ornegtn egnninveya y\ijl:eyin bi·

cimi onemli degtl dir, onemli olan olaym muhakkak bir bichne
zorland1g1 ilkesidlr. Platon sadece dW:gUn cisimleri tamyordu;
olaylari d\izgu.n yuzliilere gore yorumladl. ()ysa b19imler detJ.·
fjir, a.ma bicime sabip olma. llkesi degi§m.ez, kahr. Heisepberg
sonrakl cfunlede, g6zden kacan bu yanlqhgi dikk&tle dii.zelU-'
yor.
ter daneclklerln flzlk ve felsefesi ile oyni zomondo llglli olan
6yle karakteristlkler gosterme ktedir ki bu denemeyi burada
motemotik yontemle dei;Jilse bile hie degilse nitelikleri bak1mm­
dan oc1klamak yerinde olur.
·· Soz konusu temel denklem, alan operatoru icin verilen
ve lineer -olmayan bir dolga denklemidir ve burada alan o­
peratorU- danecik veya dalgalann belirli bir ti.iri.ini.in degil -
genel olarak moddenin matemotiksel mumessili ro!Uni.i oyna­
maktad1 r . �u dalga denklemi, matemotikcilerin deyimi ile, 6z­
gi.il degerlere ve ozgul c6zi,imlere sahip buiunon bir tak1m in­
tegral denklemlerin karmm11 k bir sistemine denktir. 6zgi.il co­
zumler ashnda elemanter danecik!ere tekobi.il ediyorlar ve enin­
de sonunda Pltagorculann o di.izgi.in- yi.izlu cisimlerinin yerine
gecen matematiksel blcimlerden bo9ko bir 9ey degildirler. Bura­
da :;unu bellrtelim kl, ozgul cozumlerin temsl denklemden el­
de edill� yonteml, a�ag1 yukon, Pltagorculonn o colg1 tellerl­
nln harmonik titrei,lmlerini veren diferonsiyel denklem yonte­
mlnin aymdir.
Platon felsefesindeki duzgi.in clsimler oc1smdon boylesine
merkezi bir rol oynayon motemotiksel simetri. sozi.ini.i ettigi­
mlz temel dolgo denkleminin de ceklrdegini te!?kil ediyor. Bu
denklem, asllndo Ploton cisimlerlndeki kodor olmosa bile. yine
de oldukca belirgln olon bir tak1m simetri ozelliklerinl lfade
eden bir motematiksel goste rimdir Bugi.in fizikte soz konusu
.

olan simetri ozelliklerl. simetriyi gerek uzoy gerekse zaman


ac1smdan yans1tmakto olup, bunlar m atematiksel olorak o te­
mel denk�emln guruplar teorisi ne dayonon yop1sma gore sap­
tanmoktad1r. Bu yap1sal gruplarm lcinde en onemlisi Lo­
rentz gurubu denllen guruptur ki ozel relotiflik teorisinde uzay
ve zomamn relatlf yop1lonm yans1tmok icin kullan1lmaktad1r.
8unun d1�mda, son y1llarda ke9fedilen ve elemonter danecik­
lerin ce�itli Kuanta say1lanyla ilg i l i gruplar do vord1r. Temel
denklemin kendisl pek boslt olmakla birlikte, icerdigl simetri
6zelllklerl cak zenglndlr. Elemanter daneciklerin doni.i�umlerini
ac1klayan say1s1z deney malzeme&inin bu ozelliklere t1pat1p
uydugunu goruyoruz.
Modern fizik o bak1mdan Pitagorculann ve. Platon'un yu­
rudukleri yolu yuruyor ve bize oyle geliyor ki, doga yasolan bu
yolun sonunda. eskiden· Platon'un do hayalini kurdugu bicim­
de bir tormule sokulacaklar. Fizigin temel yasolanni basit ma.
tematik denklemlerine indirgeme i�inin bugune kodar olumlu
sonuc vermesine rogmen, umidimizi•yitlrmemek bak1mmdan e­
limizde ne yaz1k ki guclU gerekceler yok. Durum Pitagorculo­
rm Inane tutkusunu -and1nyor, bir cok fizikciler kendl inan­
d1klan cozumlere soplamyor, ancak �lmdiye kadar. hie kimse,
bunun ille de bu olmas1 gerektigi konusunda inandinc1 bir ko­
nit ortaya koyomam1�t1r.

Burada, meslegin d1i;;inda olanlann, uzman olmayonlonn,


modern tizikteki elemanter danecik kavram1 hakkmda sorduk­
lan bir soruyla ilgili �u du�unceyi belirtmek yerinde olur. Fi­
zikclfer, �u elemanter d aneciklerin neden daha ki.ici.ik parcoc1k­
laro parcalanamaz oldugunu savunur dururlar? Bu soruya ve­
rilecek cevap modern doga bilimlerinin eski cog bilimine o­
ranla ne denli soyut oldugunu apac1k ortaya sermektedlr.
Kost edilen �ey �udur: Bir elemanter donecigi parcalamak na­
s1_I olur? Bugi.in bu i� icin obi.ir elemonter daneciklerl alet diye
kullaniyoruz. Cok yi.iksek hareket enerjisine sohip boyle iki
donecigin carp1�os1, bu daneciklerin parcalanabilecegi biri­
cik olaylard1r. Bu ti.ir oloylardo, hatto parcolanmadan sonra
ce�itli parcac1klor turemektedir, oma bunlar do yine elemonter
daneciklerdir. Osteli·k oncekilerden doha kucuk otmolan do
gerekmiyor. Yeni doneciklerin ·kutlesi, carp1�n daneciklerin
cok buyuk kinetik enerjilerinden olu�uyor. Bo�ka bir deyimle,
enerjinin maddeye donli:?iimii yoluyla, sonrokl donecikler de
oncekiler turi.inden bir danecik pek olo olabiliyor.
Atom tizigindekl modern goru�leri eski yunan felsefesiyle
boylece kor�llo�tird1ktan sonra, yanh:? onlamatan onlemek i­
cin, bir uyanda bulunacag1z. Seiki ilk anda Insana oyle geliyor
kl, eskl yunan filozoflon bizimkilare. yani bugi.in yi.izlerce yil
dldlnip ugra$arak deneyler ve matemotik sayesinde vord1g1m1Z
sonuclora denk veya pek 'benzer sonuclara, dohice bir sezgiy­
le varivermi$1er. Yapt1g1m1z kar$1la$t1rmadan , boyle bir yoruma
vormak bizi yonh$ anlamalaro. giderek cok koti.i yanh$ anlo­
molara gotUrur. Eskl yunan felsefesi ile modern doga bilimleri
orasmda cok buyuk farklrllklar vord1r ve bunlardan en onemli
olan bir tanesi de, modern bilimlerin gosterdigi empirist tutum­
dur. Gallilei ve Newton doneminden beri doga bilimleri. birey­
sel olaylann cok titizce incelenmes:ne dayanmaktadir ve an­
cak gercege uygunlugu deneylerle soptanm1$ veya saptonacak
olan ifodelerin bllimsel soy1lacag1rn savunur. Sonsuz suregelen
degi!?im boyunca hangi yasalann degi$mezligini korudugunu bu­
lup c1kormak ve Wm ayncahklan incelemek icin olaylan deney­
lerle bir bir oyinma tobi tutmak, i$te bu di.i$lince eski cog filozot­
lormm okhna hie blr zoman gelmemi$ti. 0 bak 1mdan modern
bilimler daha alcak gonullu, oma o oranda do soglam bir du­
zeye oturmu$ ve oturmaktad1r. Modern fizik savundugu konu­
larda, eskl cog tilozoflanndan cok daha ciddi konu$maktadir.
Ornegin Ploton, , ate$in en kucuk parcalan duzgun-dortyuz­
lulerdir, dedigi. zamon, bundan neyi kast ettiQi kesinlikle belll
olmuyor. Duzgun dortyuzlunun bicimi ile ate$ dedigi eleman a­
rasmdakr bogmt1 sembolik bir bagmt1 m1d1r, o kucucuk ate$
danecikleri, t1pk1 duzgun dortyuzru bir kat1 cisim imi!? mekan,ik
bir tutum mu gosterir, yoksa elastik bir duzgun dortyuzru mu­
dur ye hangi kuvvetier bunion ucgenlere parcalar? Modern
bllim sonunda hep sorocaktir: Ate�in a_tomlannm duzgun dort··
yiizlU, belki de bo$kO bir cisim, ornegin kup ofup olmad1gm1
deneysel olarak nastl kesinleyebiliriz? �ayet bugunku alan teo­
risl, protonun. maddenin temel denkleminln belirli bir ozgul
cozi.imu oldugunu savunuyorsa. bu demektir ki, bu cozumden
protonun ti.im Obi.ir ozellikleri matematik yoluyla c1kanlabilir
ve c0zlimi.in dogrulugu , tiim aynnt1lanylo deneysel · yoldan is­
potlanobillr. Bir lfadeyi deneysel yoldan yuksek bir keslnlikle,

56
hotto butun oyrmt1lonno kodor kontrol olonog1, bugunku fizi­
gin ortoyo koydugu ifadelere pg1rhk veren bir tutumdur ki es­
ki cog felsefesinde olmoyon f?ey de if?te buydu.

Ne olursa olsun, ontik felsefenin bir cok lfadeleri dogo


bllimlerinin bugi.inku ifodelerine hayret edilecek olcude yokm­
IOf?IYOr. Doge hokkmdo deneyler yapmoks121n edinecegimiz
bilgileri, bu bilgilere bir mant1k duzenl getirmek amoc1yla gos­
terdigimiz ve yorulmok bilmez cobalorlo bogda$t1rd1g1m1z tok­
dirde ve bu bilgileri genel ilkelerden yolo c1korok cozi.imlemek
istedigimiz zamon, ulO$Obilecegimiz yer neresidir, bunu gos­
termek istedik o kadar!

5. BOLOM

Descartes'tan berl felsefenin evrlmi ve Kuanta Teorislnin


yenl durumu arasinda kar�1Ia�t1rma

Eski yunan bilim ve ki.iltUri.inun M. 6. 4. ve 5. yi.izy1llarda


eri�tigi doruk noktadan bu yano, 17. yuzy1la kadar gecen iki
biny1I boyunca insan duf?i.i nu, eski cog doga felsefesindekiler­
den tomamiyle tarkh sorunlor ve problemlerle ugrof?ll. Eski
yunon kultiiruni.in ilk yuzy1llannda en guclU etkiler. evrenin
kendisinden dogrudan dogruya yans1yon, icinde VO$Od1g1m1z
ve duyulcnm1zlo alg1lad1g1m1z bir realiteden dogruyordu. Bu
reolite hayot doluydu, madde lie ak1I - ruh ya do beden ile
ruh orosmda herhongi bir oynhg1 bulup c1karmago lhtiyac1m1z
yoktu, gerekcesl yoktu. Oyso daha Platon'un felStifeslnde bir
bak1ma, farkhco blr gercekllgln on piano gecer glbl oldugunu
goruyoruz. Verdigl unlU $iirsel blr benzetimde, Platen lnsonlo­
n, bir mogora lclnde zincirlenm1$ ve bak1f?larm1 yoln1z blr tek
yone dogrultobilen tutsaklara benzetiyordu. Tutsoklonn arko­
smda otef? yoniyor ve duvorda oncak kendi bedenlerinin ve
orkolanndakl e$yolann golgelerlnl gorebiliyorford1. Bu inson-

57
tar golgelerden ba11ka hie bir 9ey gormediklerinden, bu golge­
leri gercek saniyor ve e11yamn kendisinl fork edemiyorlord1 bi­
·
.le. sonundo tutsoklonn biri kocmoy1 bo9onr, mogororirn karon­
hgmdon kurtulup gune9 191gmo kovu11ur. art1k gercekligi, gol­
gelerin ashni gorur, o ona kadar golgeleri hep gercek sand1g1-
m anlor. Ilk defa oiarak gercekle kar91 kar91yodir, J<aronhklar­
da gecirdigi uzun. omriinO iizuntOyle anar. i9te gercek bir filo-
. zof do, boyle magaradon kac1p gercegin 191g1na kavu9an tut­
sak gibidir, gercekligin bilgisini edinen odur. Arado gercekle
dogan bag, yo do din felsefesine gore, tann ile kurulan bu
ili9ki yeni bir gercek diye ortaya c1kt1 ve ontik cogm sonlonno
dogru bu kavram felsefede gittikce gOc kazand1, duyulanm1zlo
olg1lad1g1m1z o real diinyanrn gercekligi inson aklmda onemini
yitiriyordu. (Onun yerine bu tonnsal gerceklik onem kozaniyor­
du.) Oysa tonn ile oram1zdoki bag dunyonm icinde degil, insa­
nm ruhundo olu9ur. i9te bu problem, Platon'don sonraki iki
bin y1I boyunca inson du9unune her 9eyden daho ag1r boson
bir du9iince gibi yerle9ti. Bu iki bin y1ll1k donemde fiiozoflarm
gozleri inson ruhuna cevrilmi9ti, tonn ile olan ili9kisine, ohlok
problemlerine, ice-dogma (=vohiy) yorumlarmo doniikti.ir, oma
hie bir zomon d19tokl duyumlor · dunyosrno doniik olomom19t1.
· Ancok italya'do Renaissance (yeniden dogu9)'m filizlenmeye
ba9lod1g1 siralorda insan du9uncesinde yava9 bir donu9umun
belirdigini goriiyoruz, bu geli9me bizi sonralan, dogoya kar91
ilgimlzin (eski cagda oldugu gibi) yeniden canlanmasmo gotii­
rebilecekti.

Doga bilimlerlnde buyi.ik evrimln ba9long1c1 16. ve 17.


· yi.izy1llaro rasllyor. Bilimlerdeki temel kovromlarla s1k1 s1k1ya
ili9kisi olon felsefe kovromlannm evrimi, bilimsel evrimle birlik­
te . yi.iruyor. Bu kovramlan bugunku modern bak19 oc1m1za go­
re oc1klamak ogreticl nltelikler ta91yabilir.

17. yuzy1hn ilk yansmdo ya9ayon Rene Descartes, antlk


cogdon bu yona doga bilimlerinin bu yeni doneminde Ilk bu-

58
yuk filozof olorok ortayo c1kor. Doga billmlerinin gel19lml oc1-
smdon en onemli dii$Gnceleri «Discours sur la Methode» adh .
ba9yap1tmda topluca yans1moktod1r. Descartes, ku9ku ve mon­
t1ksal du9iinu9 temeline doyanorak, kendisinin de belirttlgi i.i­
zere, bir felsefe sistemi icin yepyeni ve soglam esoslar getir­

mek isteme te<;iir. ice-dogu9, yanl vohiy boyle bir temelin ye­
rini hie bir zaman tutamaz. Hatta Descartes, duyulanm1zla al­
g1lad1g1m1z 9eyleri bile ele$tirmeye tutmadan oylece benimse­
meyi de kobul etmez. Descartes'in ku$ku yontemi i�te boyle
ba$1ar, duyulanm1zm bizf.} ilettikleri verilerden, ak1lc1 di.i9Gni.i-
. 9i.imuzun verdigi sonuclardan hep 9i.iphe eder ve son undo $U
unlu teoremine ul0$1r: «cogito, ergo sum» (Di.i9Gnuyorum, oy­
leyse vonm): DG9Gnebilmekligim bir olgudur, bu olgu dolay1-
s1ylo varolu9umdon ku9ku duyomam. Ben'in vorhgma boylece_
ula9t1ktan sonro, Descartes. tannnm varhg,m1 ispata yonelir,
ancak bunu yaparken gene! clzgileri bak1mmdan skolastik fel­
sefenin (yani salt mant1kc1-idealist) yontemlerini kullan1r. Ev­
renin vorolu$u. tannnm lcimize soktugu, ev_renin varhg1na inan­
mo egiliminin, icimizde bir olgu olarak belirmesinden ileri geli­
yor ki, tannnm blzl aldatm19 (olmoyon 9eyi olur gibi ·gostermJ9)
olmosmo ihtimal vermiyoruz.
Eskl yunon filozoflarmm yola c1kt1g1 noktodan tamam1yle
ba9ka bir noktadan yola c1k1yor Descartes. Burado horeket
noktas1 ne temel bir ilke ne de ano maddedir, tersine, koklu.
tart1$mo goti.irmez bir bilgiyi saglamok kayg1s1 vord1r. Descar­
tes, bizim kendi di.i9i.ini.i$Gmi.iz hakktndaki bilginin, d19 di.inya
hokkmdakl bilgimizden daho gGvenlllr oldugunu gormekte<lir.
Ne var kl, Tonn. Evren ve Ben . ucliisGnden yolo c1-kmos1 fel­
sefe kavramlormm temellerinl hem ·basitle9tiriyor hem de tehli­
keye sokuyor. Doha Ploton'un felsefesinde ba$g6stei'en modde
ile akll-ruh orasmdaki ya do beden ile ruh arosmdaki .ikilik
boylece en ust noktasmo varm19 bulunuyor. Tanri Gstelik hem
Ben'den hem de Evren'den ayn dG9Gyor. Tann dunyanin olsun.
insanlann olsun, o kadar ustGnde dG9Gnuli.iyor ki Tann orttk,

59
Ben ile Evren arostndaki ili9kileri yaratan ortak bir nirengi nok­
tas1 olµyor.
Eski yunanhlonn doga felsefesi. $eylerin ve olaylarm son­
suz ce9itliligi icinde bir di.izen arar ve birle9tiricl bir temel il­
kenin ardma di.i9mi.i9 iken. Descartes bunion b1rak1p, boyle
bir duzeni, Modde ve Ak1l-Ruh diye bir ay1nm gozeten (daha
zorla9tmc1) bir ilkeden yola c1karak kurmaya ugra91yor. Boy­
le bir ayinmda (kendiliginden ortaya c1kan) i.iclu (Tonn, Evren.
Ben) icinden birini, obi.ir ikisinden bag1ms1z olarak tosarlad1g1-
m1z zamon her biri kendi ozunden de bir9eyler yitiriyor. Descar­
tes'in temer kovramlonni kullonocak olursok. Tonnnm Evren'de
vor ve hoz1r oldugunu, Ben'in Evren'den aynlam1yocogm1 goz­
den koc1rmomak gerekir. Descartes bu bagm kacm1lmoz gerek­
liginin farkmdayd1 elbette. Ne var ki daho sonroki donemde, fel­
sefe ve doga bilimleri art1k «res cogitans» ile «res extensa» ora­
smdoki bu kar91thktan yolo c1karok ona gore geli9ecekti ve
hele dogo bilimi ti.im dikkotini «res extensa» ya dogru yonel­
tecektl. Descartes'in lnsan du9uni.ini.i ikilige, ikiye porcalanma­
yo goti.iren bu etkisi gelecek yuzy!llordo pek 6nemll 0Jmam19-
t1r. Ne var ki bu ikiligi cog1m1z fiziginin evrimi ac1smdan ele9-
tiriye tutmok zorunday1z.

Descortes'in o yeni felsefe yontemi soyesinde inson di.i-


9unune yeni bir yon verdigini 5ovunmok elbatte yonh9tir. As­
hndo, ltalya'da Renaissance boyunca ve sonro Refcrmasyon
donemlnde insan di.i9uni.inde beliren egilimlerin ilk kesin oc1k­
lamosm1 sunmoktan oteye gidemedi. Ornegin, Platon felse­
'
feslnin glttikce artan ni.ifuzunu ac1kca ortayo koyan ve ma­
tematige kor91 yeniden uyanan llgi, oyncc1 bireyin ki9isel din­
selligine verilen onem. hep bu donemin belirtileridir. M�te­
matlge ka�1 ilglnin artmos1, matematiksel bir uslamlomo ko-

Dipnot:
res extensa. uzaygen <uzaya. yay1lga.nl toz
res cCJglt.ans. di.l�unen toz

60
dar guvenllmesi gereken bir bilginin saglanmasr amacryla
mantrksal du�unu�ten yola crkan bir felsefe sistemine. boyle
bir sistemin dogmas.m a 1�1k tutuyordu. Dinin ki�isel olmasr
�erekligi ise Ben'i ve ben i i� tann orasr ili�kileri Di.inyo'dan ko­
panyordu. Empirik doga y_orumlannm matematik lie bagda�t1-
r1lmasrna kar�r uyonan ilgl, Gallilei'nin coll�molonndan da
bildigimiz i.izere, belki de reformosyon doneminin tann-bilim­
sel tartr�molanndan tamamryle kurtanlabilecek bir b.ilgiye var­
mak limit ve tmkanrndan dogmu!}tu. Bu empirik bilgiyi sag­
lamak, amo ne Tonn'da_n ne kendimiiden soz etmeden, bunu
mcitematik dlliyle saptamok kabil oluyordu, · boyle bilgiler ay­
nr zamanda. Tann, Evreh ve Ben gibi · bir ucl u kavram
oyrnmr yopmay1, ustelik «res cogitans» ile «res extenso» ara­
smda bir ayrnmr da hakh gosteriyordu. 0 donemde bir de, ya­
ni empirik doga billmcileri orasrndaki tartr�malarda tanrmm
odm1 veya evrenin herhongi bir temel llkesini onmamak yollu
gizli sozle�meler vordr.

Ne var ki Descartes felsefesinin ikiye iboll.ici.i tutumunun


yarott1g1 zorluklar doha bo!}tan belliydi. 6rnegin. «res cogi­
tans» ile ccres extensa» arosrnda yaprlan ayrnmlarda Descar­
tes hayvanlan hepten «res extensa» don yana koymok ·zorun­
lugunu bile duymu�tu. Bu duruma gore , hayvar.lar ve bitkiler
ashnda makinelerden ba�ka t>ir �ey degildi, oavranr�lan ta­
· Ote 'fOndan hayvan­
mam1yla maddesel nedenlere baghyd1.
larda Ruha benzer bir �eyler oldugunu hepten yadsrmak do ·
bu durumda oldukca gucle�iyordu. Bugunku goru� ac1m1zdan
bakacak olursak, eski ruh kavram1, ornegin Aquino'lu Tho­
mas'daki bicimiyle, hatta Flzik ve l(olmya yasalannm canh or­
ganizmada keskinkes gecerligini kabul . bile etsek, bize Oes­
cartes'i� «res cogitans» kavramrndan cok daha dogal 'Ve da­
ha oz zorlanm1� .bir kavram .ofarak gorunmektedlr.
Bu Descartes'cr goru�lerin daha sonralan getirdigi so­
nuclarda� biri de �oyet hayvanlan . oylece makine diye ka­
bul edeceksek, insanlarr da onlardan pek farkh yarat1klar ola·

61
rok du�unemeyeceglmlzdir. Ote yandon «res cogitons» lie cres
extensa» oz bok1mrndan blrbirierinden hepten forkh tutulduk­
lonndon. bunlorrn t>lrbirlerini etkiliyebileceklerini di.i�i.inmek de
imkons1zd1r. O bak1mdon, ok1l-ruhun ve bedenimlzin oyn ayn •

tecri.ibeleri orosmdoki tom porolelligi onlomok icin, ak1l-ruh


do, fizik ve kimyadoki yosaloro benzeyen yosolorio hepten
ton1mlonobilm'eliydi. irode'nin ozgi.ir olup olom1yocog1 sorunu
�urodo doguyordu. Hie �upllesiz bi.itUri bu tommlordo bir zor­
lomo ve yopmoltk vard1r, Descortes'm oymmc1_ felsefi;lslne oz­
gi.i temei yetersiziikler boylece oc1go ctkmoktodtr.
Dogo bilimleri ac1srndon boyle bir ikili oy1nm bir koc yuz­
. y11 boyunco bir bokrmo cok do ·bo�onlt olmu�tur: Newton me­
konigi ve onun ornegine gore kurulon klasik fizigin Wm obur
dollon, evreni, ne tonndan ne de kendimizden soz etmeden
yorumlomok vorsay1mmdon yolo crk1yorlord1. Bu olanok sonki
her doge bllimi icln gerekll bir ko�ul soy11tyordu.
i�te bu noktodo durum. modern Kuonto teorisi soyesin­
de temelden degi�iklige ugrayocoktt. () bok1mdon �imdi ort1k
Descartes fels,efesi lie modern fizikte bugunk/.i durumumuz
orasmdo bir 'kor�rlo�t1rmo yopobiliriz. Onceki bolUmlerde on­
lottrk ki, Kuonto teorisinln Kopenhogen yorumuno gore. dogo­
Yt yorumlonm1zm lcJne kendimlzl katmodon yorumloyobiliriz,
omo · doge !:>lllmlerinin lnson torafmdan yarat1ld1g1 olgusunu
do gormemezlik edemeyiz. Doga bilimi dogay1, «kendi asltn­
da oldugu» gibi yorumloy1p ac1klamaz; ·bilim, doga lie bizim
oramrzdaki ikili oyunun bir porcas1d1r; dogonrn koydugumuz
soru ve yontemlerden etkilenen tutumudur. yorumlad1g1m1z
doga. Descartes bu olonogi okil edemezdi, Evren lie Ben oro­
smdokt .kesin bir. oymm do bu yuzden suyo du�ec.ekti. Einstein
gibi onemli ibir cok dogo-'bllimcllerinln, Kuonta teorisinin Ko­
penhogen yorumunu anlamok ve kobul etmek bok1mrndon du�­
tuklerl buyuk zorluklon yokrndan inceleyecek olursak, 'bunlo- ·

rm koklerinln Descortes'm lkili ayinmrno ·kador uzad1g1n1 go­


ruroz. Bu ikicillk Descartes'tan sonraki Qc yuzy1I boyunca In-

62
sen du9unune derinlemeslne i9le�l9 olup gerceklik problemi­
nin ortaya konulu9 tarzi yeni ve daha dogru blr bicim kaza­
.
nmcaya ·kadar direnmesinl surdi.irecektir. .
«Res extensa« ac1smdan Descartes ik.icillginin sebep ol­
dugu temel tutum, metafiziksel gercekciHk diyebilecegimiz bir
gori.i9t0 . Evren ve <?nun iclnde bizim alg1lad1g1m1z $eyler, ya­
ni uzaysal bir yoygmliga sahip clan nesneler «vard1n>. Bu go­
ri.i9i.i, «pratik gercekcilikten» oyn tutma·k gerekir ve gercek­
clligin farkh bicimlerini birbirinden f?u blcimlerde oy1rt etmek
mi.imki.indi.ir: Bir 'ifodenin iclemi ifadenin gercege uygunlugu­
nu •belirten ko9ulloro bagh degildir, diye bir iddiada bulunur-·
sak, o ifadeyi kar91mcala9t1rm19, yani objektifle9tirmi9 oluruz.
Pratlk gercekcilik. objektif k1hnabilen olgulonn varhgm1 ve
gl!_nli.ik ya9ant1m1zdaki tecrubelerimizin cogunun boyle olgular­
dan meydana geldigini kabul eder.
Oyso dogmotik gercekcilik ise, maddesel evren hakkrn•
do onlam ta91yan, ama objektif k1hnmas1 imkans1z olan ifa­
deler bulunam1yacagm1 savunmaktad1r. 0 bak1mdan doga bi­
limi icln ozli.i temel saglayan gercekcilii< ancak pratik gercek­
Cilik olmu9tur ve ilerde de boyle olmakta .. devam edecektlr.
Ote yandan dogmotik gercekcilik, �imdi gordi.igumuz gibi, do-.
go ·bilimi lcin gerekli bir temel ko9ul olmak dt,1rumunda degil­
dir, gecmi9te doge bilimlerinin evriminde hie $Gphesiz cok
onemli bir rol oynam19tir. Klasik fizigin gercekcilik goru9u i9te
bu d ogmatik gercekci gori.i9ti.ir. Dogmatik gercekciilk ilkeleri
olmadan do kesln blr doge bilimi yapabilecegimizi bize ancak
.Kuanta Teorlsi ogretmi9tir. Eger Einstein Kuanta teorisinl
ele9tlriyorsa bunu $i.iphesiz dogmatlk gercekcilik ilkelerine
bagh kalm19 olmoktan yap1yor. Bu kendisi icin pek dogal bir
tutumdur. Ara9t1rma yopan her doge billmcl bilgin, gercege
kaf$1rrical, yani objektif olorak uyan bir .9eyler arad1g1 duygu­
suna sahiptlr. Ortgya koydugu lfodelerden, onlarrn gercege
uyup uymaa1gm1 gosteren ko9ullora bogh olmos1 gerekiyor­
mu9 glbl bir anlom c1kmoz. Dogayr baslt motemotik yasalarr

63
ile yorumlayabllmemJz, blze gercegln tam kendine 6zgu nlte­
llklerlyle ugra1?tiQ1m1z1 g0sterlr. yoksa sozlerdekl herhangl blr
anlamdan bulup crkartt1g1m1z 1?eylerle ugra1?m1yoruz: Einstein,
do{ia -tlilimlerlnin temell olarok dogmatik gercekciHgl kabul
etmekle ��te boyle bir noktadan yola c1km1� oluyor. Ne var kl,
Kuanta teorisinin kendisi de, dogay1 bOyle dogmatik blr te-
. mele dayonmaks1zm basit matemotlk yosolanyla yorumlamo
lmkon1 bok1mmdan en uygun omektlr. Seiki bu yasalar, New­
ton rnekanlgi kador basit olm1yobillr, oma ac1klonmos1 gere­
ken olaylarm o korkunc karma�1khg1 (ornegin karr�1k bir ta­
k1m atomlorm tayf clzgileri) yonmda, Kuanta teorislnin ma­
tematik �emas1 yine de biraz doha baslt kolmaktod1r. Doge
bllimi, dogmatik gercek�illk ilkelerl olmadan de olabllir.

Metofiziksel gercekclllk, nesneler cgercekten vard1rlar»


demekle, dogmatik reallzm'den blr ad1m daha ileri gldiyor.
Descartes do zaten, tanrmm bizl aldatm1� olom1yacagm1 lleri
surerek bunu ispatlamak lstlyordu. Nesnelerin gercekten var
olduklarr ifadesl, dogmatik gercekclligin lfadesinden �oyle oy­
rihyor; oyle ki �u ccoglto ·ergo sum•. yoni cdu�unuyorum, oy­
leyse (varolul? olarak) varrm» itadeslnde ortaya crkan soz­
c
�uk, burada cvar olmak» �mlammda ge lyor. Buna rogmen bu­
rada, dogmatik geroekcilik tezlnde kast edllenden daha bol?· ·
ka nelerin kast edllml� olabileceglni anlamok cok zor.
Descartes'm kendl sisteminin sarstlmaz bir ilkesi olarak
one surdugu ccogito ergo sum» teoreminin boylece gene! bir
. ele�tlrisine gelmi� oluyoruz. Gerci ccogito• ve csum» sozcuk­
lerl (Bak. Dipnot) lfadeye oniam verecek torzda torif edildik-

Dipnot: -sum• sl'>zcutu. gramer bakurundan latince •esse=


.

olm.ak· fiilinin 1. klisi icin cekilmiis bicimidir. O bakundan turk­


ce'ye sum= Cva.roluis olarak vanm) veya Cben blr olguyum>
ya da klsaca ne yazllc ki tiirkcedeki anlam dekiisimi pahasma -
-

Cvanml sozcuguyle cevrilir. Oysa sl'>zcuk\in oz anlam1 metafi·


zikteki •olmakhk• = ClAtince) esse, <Alma.ncal Sein, <Fra.ns1zca)
Etre, <ingilizce) to be, kavramma dayamyor.

64
leri zaman bu teorem matemaUk blr lspatrn saglamhgrn1 ka­
zonmaktad1r.
Ancok Descartes boyle bir torit yopmoy1 ok1l etmemi$tir.
o cOlmakhk=Sein» ve «DU$linmek=Denken» sozcuklerinin ne
onlom ta�1d1klarrnrn zaten bllindiglnl ·kobul etmektedir. Onun
lcfn bu teorem ilk anda hie bir $0Y soylemiyor. Hatto onlom
verici bir torif yaparok bu teoremf daha kesinle!i)tirsek bile; torif
ettigimlz Du!i)unmek ve Olmokhk kavromlormm bizi bilgi bak1-
mmdan nereye kodor gotUreceklerl kesinlikle belli olmaz. O
bok1mdan dilimizdekl kovromlan oslmda . ne dereceye kadar
kullonabillrlz. glbi empfrik bir soru her zomon soz konusudur.

Metofiziksel gercekllgin ozundekl guclukler Descortes'tan


hemen sonro su yuzune c1kt1 ve empirist felsefe. duyumcu­
luk felsefesl ve pozitifcilik icin bir c1k1!i) noktas1 oldu. Locke.
Berkeley ve Hume empirist felsefenin ilk temsilcllerl soy1hr.
Locke, Descortes'm terslne, tUm bilmekligimizin, yoni bili!i)in
eninde sonundo tecrubeye dayand1g1n1 ogretiyordu. Bu duyum­
sol bilgl olabilir. du!i)unu!i)umuzun cah$mo tarzi �le ilgili bilgi­
ler de olabilir. Bilgi. dlyor Locke. iki du�unce arosmdaki tu­
torhhk veyo tutars1zhg1 1<ovromakt1r. Bundan sonraki od1m1
Berkeley ott1 : Eger tUm bilmekligimiz. bili!i) yo do bilglmiz du­
yumculoro (yoni ihsoslora) • . olg1lora dayaniyorso. nesnelerin
gercekten var oldugu, lfodesi onloms1zd1r. Cunku 0191 ya do
duyumco kar�1m1zdo bir kez birer on kO!i)UI olorok verilmi�­
S&, ort1k nesneterin var olup olmod1g1 arosmdo blr oymm ya­
poca1< durumdo olomay1z. 0 bak1mdan var olma ( = Exlstenz)
ile duyumcanm meydana gelmesi oyni $eydir. Bu tUr bir konit­
lama sonradon Hume torof1ndan ele olmd1 ve o:;;m blr ku!i)­
kuculuga kodar goti.iruldu. Bu ku!i)kuculuk ti.imevorrm ve ne­
denselllk yosalannm yadsmmasma ·kadar vord1. Sonunc:la. cid­
diye ohnocak olsolor. empirik doge bil1mlerlne ozgu ilkele­
rin tumden y1k1mma bile yol acobilecek sonuclar ortoyo c1kt1.
Emplrlst felsefenln metafiziksel gercekcilik uzerine uygu­
lad1g1 ele�tirl �u cvorhk» (= Exlstenz) sozcugunun pek . sat-

'F. 5 65
dllce kullonih�mo ko�1 gene! bir uyon soy1ld1g1 siirece elbette
yerinde bir ele�tlrldir. Ne var kl bu empir.jst felsefenin tum
olumlu iddiolon oyni bok1� oc1smdan elei;ltiriye tutulomoz.
Edindlglmiz duyumcatar, yani ihsoslar renklerln ve seslerin
6ylece blr y1gmmdan · meydano gelrriiyor. Duyumlad1g1m1z �ey
bizim tarof1m1zdan bir «�ey» olarak duyumlanmaktad1r; o bo·
k1mdan, 9ey'lerin yerine duyumcalari gercegin en son ele­
monian olarak· ohrsak. dogay1 yorumlay191m1zda daha m.1 ka­
zanch c1kanz? l9te bu cok 9iiphelidir.
Bu problemde zaten zorluklar modern pozitifcillk tara­
fmdan ac1kca ortaya konuldu. Du9iincelerin bu yonde geli�­
mesi, verilen bir cumle beHrli bir anlal)'l to91r m1, ta91maz m1
sorusunun her seferinde esash ve kritik bir bic-imde arO$t•­
nlmasm1 lstemek suretiyte, «$ey», «duyumca», «varhk» vb. gibi
belirli sozliiklerin dikkatsizce kullanilmosm1 ele9tirmeye yol
acm19t1r. Boyle bir ora9t1rmanm geregi ve buna esos olan tu­
tum motematiksel mantrktan ohnip benim&enmi$tir. Kesin do­
ga bilimlerinin coh9ma tarzi. ort1k sem'bollerl gozlemi yap1lan
olaylara baglama i9i olarak dii9untilmektedlr. Semboller. ma·
tematiksel oldugu gibl birbirlerine belirli kurollarla baglanabi·
lir, olaylar hakkmdaki ifadelerlmlz boylece semboller aras1
birer bogmt1 olarok ortoyo konulabilir. Oncederi 9art ko9ulan
kurallara uymayon blr bagmt1, yanh9 degil, hie b'ir anlam1 yok
demektir.
. .
Bu konudaki ibo9hca zorluk �i.ipheslz, bir ci.imleye onlom1
var ya do onlom1 yok demek icin ellmlzde !Jenel bir kritere
· sahiJf olomoy191m1zd1r. Bu konudo oc1k secik bir keslnleme.
oncok cumlenin kovram ve oksiyomlardan meydana gelen ko­
poh bir sistemln lcinde bulunmos1yl.o miimkundi.ir. Ne var ki
bilimlerin evrimi icinde bu durum bir kural olmaktan cok ls­
tisnoi bir durum te9kll eder. Oyle holler olmu�tur ki, hie bir
onlom ta$1mad1g1ni tahmln ettiglmlz blr lfode tarihsel ac1da·n
cok onemli gell9melere yol acm19t1r, cunkii kavramlor arosm·
do, sanki cumlenin lfadesl dogru iml9 glbi, yeni ama celi9-

66
kill bir tak1m baglarm kurulmasma yol ocm1�tir. Bunu11 icin
Kuonto teorlslnden blr ornek seceblliriz: «Elektron atom ce­
klrdegi cevreslnde hongi yorungede hareket ediyor?». Dogay1,
tanimmda 'keslnllk olmayan sozcuk ve kavramlan kullanmak
zorunda kalarok yorumi1yacok olursak, matemotiksel mant1k­
tan c1kanlan pozitifci du�un �emos1 bile bOyle bir yorumti
dizginleyecek gucte olamaz.
Tum bilgilerin enlnde sonunda deneysel bllgiye dayand1g1
tezi. bugun, yani modern pozitifcilikte dogayla ilglli her ifa­
denin mant1k yoluyla ant1hp temlzlenmesini ·konu edinen bir
davrani� burundu. Boyle bir dayrani� klosik fizik donemind�
hakh gosterilebiiir. Oyso Kuanto teorisinin ba�lang1cmdan bu
yana, boyle bir davrani�m gercekle�emiyecegini o().renmi� bu­
lunuyoruz. Ornet';iin, bir elektronun «konum»U ve «hlZ»I soz­
cukleri eskiden, gerek anlam gerekse bunlann muhtemel lli�­
kllerl yonunden tastamam ton1mionm1� soy1labillyordu ve bun­
lar Newton mekonigi cercevesinde gercekten de tam tamma
tonimlonm1� kavromlard1. Amo modern fizik ac1smdan durum
boyle degildi, bunu kesinsizlik lil�klsinden biliyorduk. Diyebi­
llriz ki, bu kavramlar Newton mekonigindeki rolleri yonunden
tam ton1mlanm1�tir. ama doga kar�1smda yiiklendikieri onlam
tam tarifienmemi�tir. Buradan ania�1llyor ki, bilgile�lmlzln ge­
nl�lemesi kar�1smda baz1 kavramlaro konulacak kullonilma s1-
...

nirlonni hie bir zomon onceden bllecek durumda deglllz. Hele


bu bilgiler bizi, teknigin ancak en modern aroclan lie nufuz
edebilecegimiz bir doga kesimine gotliruyorso, soz konusu
sm1rlor iyice bellrsizle�mektedir.

O bak1mdan bizler, bu niifuz 'etme surecimiz s1rosmda


bazan, kavromlonmm mant1kco kanithyom1yacag1m1z ve bir
bok1mo anloms1z dlyebilecegimiz blr tarzda kullonmaya zorla­
nmz. Hatta mant1k y9nunden tom blr ac1khga varmanm gerek­
Jlllginde dlrenirsek, bu bilimselllgi bile bozacak nltellkte olabi­
.
llr. Bu veslle ile hatmm1za �u gellyor: Hie yanll� lot etmek iste- -
mlyorsak. suamak en lyisidir.

67
Bir yanda Descartes, oteki yanda Locke ve Berkeley lie
geli�en lid ayn du�unce cizgisi · arasmda bir boglantty1 Kant
kendi felsefesinde gostermeye cah�1r ve boylece Almari ide­
alist felsefesint kurmu$ olur. Onun eserlerinin modern fizikle
·kar$1la�tmlmas1 gereken botumlerine cKritik der reinen Ver­
nunf.t» . (Salt Idealist aklm ele�tirisi) adh yap1tmda rashyoruz.
Kant, bilginin sadece tecrubeye mi, yoksa bal?ka kaynaklora
m1 dayand1gm1 soruyor ve l?U sonuco vanyor: Bllgllerimiz hie
degilse k1smen «a priori» dir ve bundan boyle tecrubeden
c1kanlamozlor.

Boylece Kant empirik (yani tecrubeden dogma) bllgi lie a ·


priori bilgi arosmda aymm yapar. Aynca analitik ve sentetik
ifadeler dlye bir aymm da ortaya koyar. Analitik ifadeler dog­
rudan dogruyo mant1ktan dogar, bu ifadeleri yads1mak ozdeki
celi�kilere yol acar. Analitik olmayan jfadelere sentetik ifade­
ler denir.

Peki bilglnin a priori olup olmad1g1n1 anlamak icin Kant'm


elinde ne glbi blr kriter vard1? Kant, bu turli.i bilgfnin tecrube
lie ba$lad1g1 kan1smda empiristler ile anla�maktad1r, ama tec­
rubeden Hiremeyen bilgilerin de oldugunu ileri sunnektedir;·
Tecrube bize. belirli bir �eyin �u veya �u ozelliklere sahip ol-
. dugunu ogretlr, ama bunun bol?kO ti.irtu olam1yacog1ni do og- .

retmez. Vani bir lfade, Kant'm soyledigi uzere! hep kendi ge­
re{il lie birlikte d0$i.iniildi.ikce, yani biz ona ka�1t blr lfadeyi
hie di.i$0nemlyorsak, o zaman o ifade a priori olmak gerekir.
Tecrube blzim yargtlanm1za hie bir zaman tam bir genellik
. saglayamaz. Ornegin, «Gi.ine� her sabah dogar» cumlesi, bi­
zim bu ·kural lcln gecmil?e bokarak hi� blr lstisna lleri sure­
medigimiz ve bunun gelecekte de boyle olaca01.na lnond11)1-
m1z anlamma gelir. Ne. ·var k·i biz -kurala uyamayan istisnalan
dOflOneblllriz. Bir yarg1 tam blr· genelllkle sayleniyorsa, bundan
bir lstlsna e1kannok olanak del)ilse, o zaman bu yarg1 a pri-

68
ori'dlr. Analittk blr yarg1 heptan a prlorl'dlr. Hatta blr cocuk .
bile, bilyalarla oynaya oynoyo hesap yopmasm1 QOrenlrken lki
kere lkinin dart ettlglni ogrenmek .fcin hie de tecri.ibelerlne
bo�vurmok gereginde degildir. l�te bunlar onolitlk yorg1larchr.
Oysa ote yandan empirik bllgi sentetiktir.
Kant'm sordugu �u soru elbette buyuk onem tq�1yor:
Sentetik · yarg1lar a priori olabilirler mi? Kant, yukardakl kri­
terleri saglor gorunen blr tak1m ozelllklerle bu soruyu cevap­
land1rmaya cah�1r. Uzay ve zaman, Kant'm soyledigl uzere,
salt sezginin a priori biclmleridir. Uzay konusunda do �u me­
tofizlksel komtlon ilerl surer:
Birincisi: Uzay, d1� tecrubelerimlzden c1kart1lan empirlk
blr •kovra m . degildir, cunku lhsaslarm benlm d1�1mdaki blr �e­
ye baglanabilmesi lcin •bende once bir uzay tosanm1 olmahd1r.
ikinclsl: Uzay, butl.in d1� setgllerlmizin kokeninde yaton
gerekli bir · a priori tosanmd1r. lcinde hie bir �eyin olmad1g1m
tasarlasak bile; uzaym kendlslnin olmad1gm1 hie blr zaman ta­
sarlayam1yoruz.
Oeuncusu: Uzay, diskursif .blr kavram. yanl oyle nesneler
oras1 ili�kilerln _·bir genel kavram1 olmay1p blr salt sezgidir.
Cunku oncak bir ve blr tek uzay du�unebiliriz; bir cok uzoy­
dan .soz ediyorsak, bunlar muhakkak kl o biriclk uzaym bO·
IUmleridlr.

Dordunci.isu: Uzoy sonsuz olarok verllmi� bir buyukliik


tarzmdo tasoriamr. Hie bfr kavrom, icinde oyle sonsuz say1da
tasanmlan icerlyormu� gibi d.u�unulemez. Oysa uzay1 biz boy­
le du�unuruz. O bak1mdan uzay hakkmda tasanm1m1z a priori
·

bir kavra.m degll, a priori bir sezgidir.


$1mdi Kont'in bu kanitlarm1 _burada tart1�acak deglllz.
Bunion a prior:! sentetlk yarg1lann olablllrligini gostermek lcin
Kont'ln kulla.nd1g1 genel ispat tarzma omek olsun dlye .soy­
luyoruz.
Fizigi llgllendiren duruma gelirsek, Kant sadece uzay ve
zomani degil, fokat nedenselllk yosas1m ve toz kovram111
r do

69
o priori olarok tanid1. Sonrodan maddenin korunumu yasasm1.
etki-tepk·i e9itligini, hatta evrensel cekim yasasm1 do a priori
saymaya ·kalk11?t1. Bugun elbette hie bir fizlkci. ca priori» soz­
cugu boyle Kant'm verdigi mutlak anlamda kullanild1g1 surece
onu onaylamoya yeltenmez. Ostelik Kant Euklides geometri­
sinl bile a priori soymaya kalkm11?t1r.
Kont'ln ogretisini modern fizigin sonuclanyla kar1?1la9t1r­
madan once, onun di.l1?i.lncelerinden. ilerde · ba9vuracag1m1z
ba9ka blr boli.lmu ele olallm. Nesnelerin «gercekten var olup
olmad1klon» sorusu. vaktlyle empirist felsefenin dogu!?una yol
.aeon 9u 'hie de ho9 olmayan .soru Kant'm felsefeslnde de or­
taya c1k1yordu. Ne var ki Kant burada Berkeley ve Hume'un
izlediklerl eizgiye girmedi, asllnda onun do ayn1 yolu ·izlemesi
gerekirdl. Koydugu ontoloji'de hep «kendlliginden nesne» kav­
romma tutunmu9tur ve bununla ihsasm, ihsasm kendislnden
farkh olan ·kok-nedenini kast etmektedir; boylece gercekcilik
lie bir bak1ma bag kurmu!? oluyordu.
Kant'm ogretisini modern fizigln sonuclanyla kar91lo1?tira­
cok olursak ilk anda, onun felsefeslnde dayanak noktas1 sa­
y1lan «sentetik a priori yarg1lar»m 20. yuzy1Jm bilimsel ke9if­
lerlyle darmadagm oldugu gorunti.lsi.i uyanir blzde. Gene! re-·
latiflik teorisi bizim uzay ve zaman hakkmdaki g6ru9lerimizl
alt ust etmi9tir. ama ashnda uzay ve zamanin yepyenl nite­
liklerinl ortaya serm'i1?tir ve bu niteliklerde. Kant'm o salt sez­
glsine llgln a priori bleimlere raslanmaz. Kuanta teorisinde lse
nedensellik yasas1 ele ahnmaz veya klasik fizikte oldugu tarz­
da ele almmaz ve enerjinln 'korunumu yasos1 ort1k elemanter
daneclkler icln dogru degildlr. Kant bu yenilikleri elbette on­
ceden goremezdi. Ne var kl, kendl tasanmlannm, gelecegin
metafizlgi diye savundugu blr metafizik icin birer temel like
olmas1 gerekligine inanmas1 bak1mmdan Kant'm hangi nokto­
larda yan1ld1gm1 gormek ·ilgi eekicidir.
Ornek diye, nedenselllk ·llkesfnl ele olahm. Kant diyor kl:
cBir 9eyln vak·i oldugunu tecrubemizle ogreniyoruz ve blr ku-

70
rala gore herhangi blr �eyi lzleyen blr �eye hep once gelen
blr 9eyler oldugunu varsayonz.» Kant'a bakacak olursak bu
ffade, · tOm bilimsel call9molorm temeli . oJma1< gerekir. Burada,
kendisini blr kural geregince bir bo�kasmm izledigi boyle con- .
ce gelen11 bir olaya her zamon raslar m1y1z, raslomoz m1y1z; bu·
Kant icin hie onemll degil. Bu gibi olaylara gercekten rash­
yoruz. Amo buna raslamosok bile, bu onceden gelen olaym,
ne olmu9 olabileceglni sormakton ve bu olay1 aramaktan hie
k·lmse bizi allkoyamaz. Nedenselllk ilkesi boylece bilimsel ara9-
tarma yontemi icine sokulmu9 oluyor ve ashnda tilimin ken­
disini mumkun k1lan bir temel ko9ulu te9kil ediyor. Ve biz
bilimsel yontemi gercekten de uygulad1g1m1z icin nedensellik
ilkesi a priori oluyor, tecrubeden c1km1� oluyor.
Bu durum atom fizigi icin de dogru mudur? 6rnegin bir
rodyum otomu durup dururken bir alto danec@ yaymloyobi­
llr mi? Alfa-daneclglnin yaym zamana onceden soylenemlyor.
Fizikciler tecrubelerine bokarok diyebllirler kl, bu yoym orto­
lamo olarok ikibin y1ldo bir vaki oluyor. Alfa daneciginln c1-
k19m1 gozliyecek olursak, fizlkciler buroda, ooyle blr yoym1
zorunlu k1lan o doha onceki olay1 soru�turmuyorlar ort1k. On­
ce gelen oloy1 bulmok istemek pek ala mant1ksald1r, �imdiye
kadar bu olay1 bulamod1k dlye, cesoretimizin kmlmasma do
gerek yoktur. Pekl oma, Kont'tan ·bu · ya no bllimsel yontemler
boylesine onemli bir 60runda bu 'kodor degi�iklige m i ugra­
m1�tar?
Bu soruyu ikl blcimde cevaplcima·k kabildir. Blrinclsl: Biz
tecrubemizle, deneylerle, Kuanta yasalarmm dowulugu sonu­
cuna vard1k; ooyle olduguna gore, yaymm kendlsinden belirli
blr anda zo�unlu olarok dogdugu o once gelen olay yoktur,
bunu do biliyoruz demektir. lkinci cevap 9u: Biz once gelen
olay1 tan1yoruz, amo kesinllkle tomm1yoruz. Atom ceklrdegin­
de alfo-daneclgini yoymlatan kuvvetlerl blliyoruz, ne var kl bu
bllglmiz blr keslnslzllgl icerlyor ve bu kesinsizllk de ceklrdek
ile evrenin geri kalon bolgesl arasmda olu9an kor91llkh-etki-

71
den doguyor. Alfa-'doneclglnin ntcln tom o ando yoymland1g1-
m bllmek istersek, tum evrenin mlkroskoplk durumunu, icine
gozlemcinin de glrdlgi tlim mlkro durumlan bllmemiz gerek;
oyso b u gercel<ten imkons1z bir �ey. Onun lcindir kl, Kont'tn
nedenselllk yososmm a priori korakteriyle llgili kanitlanni tJy­
gulamak olacak I� degildlr.
Kant anlaminda birer sezgi blcimlerf olan uzay ve zamo­
m� a priori korakteri konusunda buna benzer bir tart1�ma
yuruteblllriz ve sonuc do ayn1 olur. Kant'm g·ercekle tart1�1l­
moz blr uygunluk gosterdlgini savundugu o priori tasanmlar
modern fizigln bugunku sistemi icinde eski bicfmlerini aynen
koruyomomoktod1r. Ne var ki ba�ka bir anlomda do olsa mo­
dern bllimsel blr sistemfn onemli ibir bollimunu olu�turmakto­
d1rfar. (Bak. Dfpnot)
Kuonto teorisinin Kopenhogen yorumunda bellrtlld@ uze­
re, deneysel tertlplerimizf yorumloyobilmek yo do, daha genel-
. likle, evrenin, deneyin objesi d1�mdoki bolgeleri hakkmdo ko­
nu�obilmek icin, kovram olorok klasik kovromlon kullanmak
zorundoy1z. Uzay, zomon ve nedensellik yasos1 ile ilgili olon­
lar do dohil, klosik kavramlon kullanmak, ·atom olaylorm1 goz­
lemek lcin gercekten de bir on ko�uldur ve bu on. ko�ul olmak
durumu kullantlan kavramlann a priori olmas1 demektir.

Dipnot: <Y.6.> Heisenberg bOylece, bir Kuanta Teoriclsi ola­


rak uzay ve zamamn Kant anlammda blrer a priori tasa.nm
olduklanm kabul etmekten, yani uzay ve zamafun idealist bir
yap1 oldukla.nm savunmaktan geri kalmiyor. Bu iki kavranu bu­
giin logico-emplrist ac1dan bakarak, boyle idealist bir yapl ol­
ma.ktan kurta.rma cabalan hie de hafifsenemeyecek bir diizeye
eri$mektedir. Blzce zaman1, enerji (yani madde> ile uzaym ya­
p1sal veya oz-bicimi arasmdaki ka�1bkh etkinin tammlad1� bir
deglfime olcegi Cveya enerjinin Orgiitlenememe oraru> olarak
matematiksel bir formQle s!.kdmnak ·kabll oluyor ·ve madde,
uzaym yaptsal bicimiyle, ama belirli bir Orgutlenme veya or­
gutlenememe icinde, yani zaman'm belirli bir otelenme ritmine
gore kayna.!jm.aktadir. B8.$ka bir deyi11le, Madde veya Enerjl za-

72
Kant'm onceden go�emedigi konu, bu a priori kovramlarm
ger�i blrer on ko�ul olmasma ragmen, k1s1th bfr kullanrlma
olanagma sahip .oldugudur. Biz blr deney yapt1g1m1z zaman,
atom olayrndan ba�layrp deney cihaz1m1z1 do icine olarak goz­
lemcinln goziine kadar ula�an bir nedensellik zlnclrlnl kabul­
lenmek zorunday1z. Bu zlnclrln varhgm1 kabul etmeyecek olur­
sak. atom olay1 hakkrnda sadece olas1 bir bllgl degll. hie bir
bilgl sahlbi olamay1z. .
Bu arada unutmayahm ki klaslk fizik ve nedensellik ya­
sas1 ancak srn1rlr blr uygulamaya elveri�lldirler kl Kant'm on�
ceden goremedigl ve Kuanta teorislne temel ofan paradoks
budur. Modern fizik, Kant'rn sentetik a priori yarg1lar hakkm- .
daki ifadesinl metafizlksel olmaktan crkanp pratlk blr nitelige
d6nu9t0rmi.i9t0r. (Dipnot 1 )
Sentetik a priori yarg1lar boylece gercege relatif bir uygun­
luk kazanm19lard1r. (Bak. Oipnot 2)
Kant'm a priori tasanm1 bu tarzda bir yorumlamaya tu­
tulunca, ihsaslon nesnelerden once verilmi9 bir �ey diye ka­
bul etm·enin geregi olmad1g1ni goruruz. $imdi, klasik fizikte de

ma.m oteliyerek, bu Otelenme ol<;egine· gor� her $1mdiki-An'da


yeniden i.iremekte veya kaybolmaktad1r veya. donli§mektedir.
Boylece ne oluyor? Zaman, maddenin salt uzaydaki orgiiilen­
me olceglne ve dolay1s1yle Maddenin $imdilti-An'lan 6teleme
6Icegine gOre Madde'le§!yor. Maddes!z uza.ya gelince bu uzay,
elema.nlan i<;in herho.lde daha geni§ bir ozde§lik ilkeslni gerek­
tiriyor. 6zde§lik ilkesini saglayan ve sa.glama.yan uzaylar hak­
kmda yapa.ca�miz yeni tarumlar bizim evrensel uzaylDUZa ye­
ni l.§1klar tutacakt1r.

Dipnot: <Y.6.> Cll Ne var ki kokendeki idealist cekirdek,


yani uzay1 maddeden eoyutla.ye,n sezg!sel tutum ya. da. on-ko§ul
ayru ka.lmu�ttr. .
Dipnot: CY.6.> C2l Bu salt idealist �idan bir yakla.§�<hr.
�ii uzay1 maddeden soyuila.marun gereksizligini Mach bile
bir olc;liye kadar kavrarru§ ve J!;instein da bunu iinlu egrtlik ve
gerilim tansorleriyle degerlendirml§tir.

. 73
oldugu uzere. gozlenmeyen olaylardon. t1pk1 gozlenen olaylar
gibi soz edebiliriz. O bok1mdan pratik gercekciiik, yeni bir
yorum bicrmlnin dogal ogesidir. o:Kendiliginden nesne» hokkm­
da Kant ihtisaslardan yola c1karak bir «kendiliginden nes­
ne»nin niteli·klerine ulO$Omay1z. demektedir. Bu iddianm von .
Weizsaecker'in belirttigi uzere bicimsel bir benzeri $Udur: Tum
deneylerde. klosik kavramlan kullanmam1za ragmen atom de­
nilen nesnelerin hepten klasik dt$t bir tutumu pek ala mum­
kundur. Atom fizikcisi icin «kendiliginden nesne» kavram1. bu
kavram 1 kullanmos1 gerekiyorsa. elbette matematiksel bir oz­
bicim, bir struktlirden ba$kO bir $eY deglldi�. Ne var ki bu oz­
blcim. Kant'm tersine olarak, atom fiziginde dogrudan dogru­
ya tecriibeden c1kanhr. Boyle bir yorum de9i$ikligi yapng1-
m1zda Kant'm a priori'sinin tecrubeyle ve o do dolayil ola­
rok ili$kisi, cok eski 'blr gecmi1?te· insan duf?Onunun evrimi so­
nucu olu$rnU$ bir $0Y olmaktan oteye gecmiyecektir.
Bu ce1?it bir 'kanitlama ac1smdan bak1l1rsa. Bioloji bilgini
Lorenz. a priori i<avramlan hayvanlardaki dogu$tan $emalar
diye adlandtrtlan davront$1arlo kar$1IO$tinyor. Gercekten de
baz1 ilkle hoyvanlardo uzoy ve zaman kovrov1$tnm, Kont'm
bizim «Salt sezgi bicimlerimiz» dedigi uzay ve zamandan fark­
lt olmas1, pek ala muhtemeldir. Bu sezgi bicimleri, sadece tU­
ri.ine ozgu olabilir, oma insanlardan bag1ms1z bir evrene . ozgu
olmayabilir. A priori kelimeslnin bu blolojlk yorumunu surdu­
recek olursak belki de gereksiz varsoy1mlara suruklenecegiz.
Bu yorumu burada, cgercege relotlf uygunluk» deyiminin
Kant'm a priorisi ac1smdan tof?1d1g1 anlama bir omek olarak
vermek istedik.

Modern flzlgi buroda, baz1 onemli felsefe sistemlerlnden


c1kan ve elbette cok doha geni$ blrer bllgi alani lcln duf?li­
nulm0$ olan sonuclan kontrol etmek omac1ylo bir ornek. daha
dogrusu kontrol edicl ·b lr model olarak kullond1k. Ozellikle
Descartes ve Kant felsefelerinin tart1�1lmosmdan c1karocog1-
m1z Ogretlyl belki $U bicimde formullendirmek mumkun :

74
Gecmi�te evren ile bizim aram1zda suregelmi� olan kar�1-
. hkh etki ve bundan dogan kavramlar ve sozler. icerdiklerl an­
!om ac1smdan hie de kesin ve ele�tirel bir tan1mlamoya ti.t­
tulmam1�lard1r, yoni �unu demek istlyoruz: Bu kovramlar ev­
renin icinden boylu boyunca gecen yolumuz i.izerinde ne 61-
c_uye kadar bize yard1mc1 olabilmi�lerdir, i�te bunu kesinlikle
bilemiyoruz. ic ve d1� tecrubelerimizin cok geni� bir alanmda
bunion kullanabilecegimizl biliyoruz da, bu kullanrma OZQU SI-
. nrrlann nerede tlikendigini kesin olarak hie bilmlyoruz. Orne­
gin var olu� (= Existenz). uzay, zaman. gibi en kokli.i, en ge­
.
nel kavromlar boyledir. 0 bak1mdan gercege mutlak uygunluk
durumunun ne olabilecegini salt ak1lc1 bir du9i.inu9le ke�fet­
mek olacok i9 degildir.
Kavramlar gerci, kendilerini baglay1c1 ili�kileri yoni.inden
. kesinllkle torif edilebilirler. Matematiksel blr 9ema icjnde ce­
li�kisiz olarak deyimlenebilen bir aksiyomlar ve tonrmlor sis­
temlnin belirli birer bolUmu icine sokuldukco kavromlon boyle
kesinle�tirmek kttbil oluyor. Birbirleriyle bOylece ili�kilendiri­
len kovromlar blr grup meydana getfrir ve boyle bir kavrom­
lor grubunu tecrubelerimizin geni� bir olonma uygulomok
mumkundi.ir, bu alondo yolumuzu ileriye dogru her on belirli�
yebilirlz. Ne var ki uygulamam1zm smrrlon genelllkle tUm ola­
rok ve kesinkes 1belli degildlr.
Bir kavramm onlammm hie bir zamon mutlok bir kesin­
likle belirlenemiyecgeini lyice bilsek ·bile. baz1 kavromlar var­
drr ki, bunlar bugi.in icin lnsan du�uncesinin gecmi�te, cok eski
gecml9ierden beri evrlmi sonun·da vard1g1 en lleri . sonucu
yons1tmalan bak1mmdan blzim bilimsel yontemlerimizde to­
mamlay1c1 birer o?e rolUni.i oynomaktan geri •kalmazlar. .Bun­
lar blze atalanm1zdan gecen bilgi kahnt1landtr, ama yine de
bugun bilimsel cah�malanm1z lcin vazgecemeyecegimiz blrer
· alet olmu�lardir. Bunlara bu yonden pratlk bak1mdan a priori
kavramlar denllebilir. ama bunlarm kullaniltna olanaklannrn
llerde yine 1k1s1tlamaya u()rayaca()m1 du9unmek yerinde olur.

75
6. BOLOM

Kuanta Teorisl lie Doga blllmlerlnln obur dallan arosmdakl


bagint1

Doga bmmsel kavramlann kendi ilil?klleri ac1smdan duru­


ma gore kesinlikle tarif edilebileceklerinl s1k s1k tekrarltyagel-
. dik. Bu olanak. ilk kez Newton'un «Principio»smda ac1kltga

kavul?ml!�tur ve bundan otUrudur kl Newton'un eseri, doga bi­


liminin ertesi yuzy1iiardak·i Wm evrimini genil? capta etkilemi�­
tir. Newton Principia'stna bir sira tarnmlar ve aksiyomiarla
ba�lama·ktad1r ve bunlar. «kapolt sistem11 dedigimiz bir cerce­
ve meydona getirebilecek tarzda birbirierine ilil?kilendiriimi�­
lerdir. Kavramlann her birine matematiksel bir simge tekabUI
'
ettiriliyor ve cel?itii . kavramlar arasmdaki ili�kiler, 'bu simgeler
yord1m1ylo duzenlenen bir matematik den!<iemi biciminde gos­
teriliyor. Eide edilen denklem, kavram sisteminin motematik­
sel goruntUsOdur ve matemaHksel goruntO sistem icinde hie
blr celil?kinin bulunmama_stn1 kesinlikie sciglor. Cisimlerin, kuv·
·

vetierin etkisiyle meydona geimesi mumkun hareketleri, bir


motematiksel denklemin ya do denkiemler sisteminin mumkun
olon tOm cozumieri olorak gosteriliyor. Bir stra matematik
denklemi biciminde yaz1lan ve oksiyomlarla, kavram tanrmla­
nndan olu�an sistem, ort1k doganm oncesiz - sonras1z oz bici­
mini, yani struktOrun.u cizen bir yorum olarak ortaya c1k1yor.
Bu yorum art1k, ne oloym meydana geldigi o belirli konumo,
ne de zamanm belirli bir onmo bagh olacokttr, k1sacas1 ma­
tematiksel yorum uzay ve zomandan bag1ms1z olarak. en ge­
ne! tarzdo gecerlidir, oncesiz ve sonras1z bir gecerlilik tm?1r.
· · ·

(Bak. Dipnot)

Dipnot: <Y.6.> Bu, oznenin her za.man aksiyomla.n koyar­


ken, yani du11uniirken yapt1g1 gibi bir soyutlama.chr. DU$iinen
ozne var oldulu;;a. soyutlama vard1r, degt11en 11ey a.ncak soyut­
lama tarz1m1zdrr. f;iinku maddesel evren bizi soyutlama tarzl-
·

nuz1 degi11tirmeye zorlar.

76
Sistemln cel}ltll okavramlan arasmdaki bag oylesine s1k1·
d1r -ki sistemln tiirunii bozmadan kavramlardan herhangi biri·
ni degll}tiremeyiz.
Newton sisteml bu yuzden uzun sure en son kesln sis·
tem diye .kabul edilegeldi. Bunu lzleyen donemde bllim, New·
ton mekanlglnl . tecrubelerlmizin cok daho bal}ka ve genfl}
alonlarma do uygulamonm bir Odev olduguno ve gorevinin
bundon iboret olduguna inamyordu. Gercekten de fizik ertesi
iki yi.iz y1I boyunco yolniz ve yolniz bu dogrultunun •l?19mda
geill?ti. ·

Noktosal ki.itlelerln horeketlnden kat1 cisimler mekonigi­


ne, donme horeketlerine gecilebiliyordu, s1v1lorm si.irekli ha­
reketi ya do elastik clslmlerin titrel}imli hareketlerl lncelene­
blliyordu. Mekanigin biitiin bu dallan yaval} yaval} motemot!­
Oin, ozellikle diferanslyel hesobm gelll}mesiyle paralel olarok
gelll}ti, matematiksel sonuclar deneylerle kontrol edildi. Akus­
tik ve hldro-dinamik mekonigin bir kolu oldular. Newton me­
koniginin bal}onylo uyguland1g1 bir bal}ka bilim de astronomiy·
di. Giderek matematlk yontemlerinln diizeltimi, gezegenlerin
hareketlerlnln ve arolanndaki kor111hkh pertiirbasyonlorm daho
kesinllkle belirlenmeslne imkon verlyordu.
Elektr.jk ve magnetlzm olonindo yenl yeni oloylorm kel}fe­
dilmesi, elektr•ksel ve mognetik kuvvetlerin cekim kuvvetle­
riyle kon,1Jal}tmlmasmo yol act1. Bu kuvvetlerin clslmlerin ho­
reketlerl uzer'ine yapt1g1 etkller yine Newton'un mekanik like·
lerine gore lnceleniyordu. Glderek 19. yi.izy1ldo 1s1 teorisi bile
·
mekanik yasolonna lndlrgeniyordu, <:unku 1s1 de!"iyordu, blr
madde parcasrnin en kucuk donelerlnln konl}H< amo istotistik
hareketlerlnden olul}moktad1r. Matematiksel olas1hk teorlslne
ozgu kavramlon Newtor:i'un mekanlk kovramlon lie bagdal}tl­
rarok Clausius, Gibbs ve Boltzmann, 1s1 · teorislne temel olon
yasalann Newton mekaniginin co1< l<anria�1k i;nekanlk slstem­
lere uygulanmasmdan dogan lstatlstlksel yasalar olarak yorum­
lanmos1 gereglnl lspat ettller.

77
Newton mekanlglnin ongordugu program bu noktaya ka­
dar krh k1hna uygulond1. Ve tecrubelerlmlzi'1 cok geni$ bir k1s­
m1nr oydmlotryordu. Faraday ve Maxwell'in coh$malarmdan
dogan elektro-mognetlk alon teorisinln tart1:?1lmasmda ilk zor­
luklonn belirdigini goruyoruz. Newton mekoniginde evrensel
cekim kuvveti, doho ileri arO$tlrmolon gerektiren bir konu
degil, oslmdo onceden oylece verilmi$ bir olgu olorok kobul
edillyordu. Ne var ki Faraday. ve Maxwell'in cahi?malanndo
kuvvet alonr art1k aro$t1rmalorm osrl konusu oldu. Flzlkcller
«kuvvet olonrn dediglmiz bu olonm, uzay ve zomonm blr fonk­
siyonu olarak nos1I bir de9i$ime ugrodrgmr bilmek istiyorlordr.
Art1k cisimlerin olondon bog1ms1z horeketleririi degll. olanrn
kendlsiyle ilgili hareket denklemlerini bulmoyo yoneldiler. Bu
tutum de9i$ikllgl blzl Newton mekonlginden oncesi coglordo
yoygm olon gorlii?lere gotGrdi.i. Denlliyordu ki. etki (al<;mrn et­
klsi) bir cisimden oburi.ine. oncok cislmler birbirine deglyor­
SO, ornegin corpri?ma yo do surtlinme· yoluylo iletllm1$ olur
(yokmdon etki). Newton ise buno kor$1llk uzok mesofelerden
etki yopon bir kuvvet. yoni cekim kuvveti diye blr kuvveti
var sayorak, fizlge y�i olmoklo birltkte cok do ocaip blr kuv­
vet iletimi ilkesi (Uzokton etki} ortoyo otm1i?t1. Ne var ki yenl
kuvvet olonlon oc1smdon o eskl tosonmo, yoni etklnln bir
noktodon yolniz kom$u bir noktoyo gec1$i dli$i.incesine donii$
gerekiyordu. Alonm motematiksel gosterimi icin de olamn tu­
tumunu bir diferonsiyel denklemle belirtmek yetiyordu ve mo­
tematlksel yontem buna el veriyordu. MoxweW.in ele'ktro-mog­
netlk alonin tonimr lcln koydugu denklemler boylece kuvvet
olonlorr problem! lcln uygun blr coziim soyrlabiliyordu. Ne var
kl bunu yopmoklo, voktiyle Newton mekoniginin zomonmdo
ongordugu program gercekten deg1$m1$ oluyordu. Ci.inku, bi­
llyoruz ki Newton'un oksiyom ve kavramlarr cisimlere ve on­
larm horeketlerlne gercekllk pay1 tonryordu. Oysa Moxwell'ln
teorlslnde clsimlerln yerlnl kuvvet alonlorr ohyordu, gercekllgl
to$1yon ogeler ort1k clsimler degil, kuvvet olonlorr ldl.

78
Bu yeni goru�lerln celil?kill oldugunu savunanlor cr·ktr.
Gercek hokkrndokl tosanmlonmrzdo Myle _ bir de91l?lkllge yo·
no�mamok icin elektro-mognetlk olanlan elostlk blclm-dem- ·
l?imlerine ve gerllmelere benzetmek yoluno gldlldl, Maxwell'in
ll?lk dolgalorr elostik cisimlerdeki ses dolgolon lie kor�1lal?t•­
nld1. Oyle bir durum meydana geld! ki. fizikcller Maxwell denk­
lemlerinin, eter ( =esir) adm1 verdikleri elostik blr ortomda
olu9an plr takrm blcim degi9imlerlne baglonoblleceglne lnon­
drlar. Elastik ortama bu ismin verllmesinin nedenl, ortamm
icine bo9ka moddelerin srzobilecek, onio boyle t>lr moddenin
gorunmiyecek ve hissedilemiyecek kador hatif ve Ince yap1ll
oldugunu soylemektir. Ne var kl •l?rgm boylamsal dalgolar ho­
linde yay1lr9rn1 ac1klomak '(eteneginde olmamas1 yuzunden,
eter'in elastik deformasyonlar teorisi tutarlr· gorulmedl.
Sonunda gelece·k bolumde sozunu edeceglmlz Relatiflik
Teorisi, eter'I Maxwell den'klemlerinln dayatrlmak lstendigi bir
ctoz» olarak gormenin tutars1zlrg1m bamba�ka ve kacrnrlmoz
bir torzda ispat etti. Bu teor�nin deformasyon teorislni curu­
ten konitlarrm burada tek tek tart1�m1yahm. Ancak ortaya
crkan sonuc. kuvvet alonlarrnrn ortrk bag1ms1z blr gerceklik
ta91d1klonnm lfadesiydi.

Ozel refatlfllk teorlslnln daha bal?ka ve daha · c:fo l?O�km­


hk uyondmcr bir sonucu. uzaya ve zamana ozgu yepyenl ozel­
llklenn ke9fiydi, doha dogrusu uzay lie zomon arasrnda o gu­
ne kador billnmeyen ve Newton mekaniginde raslanmayan
baglarm .:ke$fedllmesiydi.

Ortayo' c1kan bu yepyeni durumun 1�1g1 alt1r.da blr cok


flzikcl aceleyle, Newton mekanlglnin artrk hepten curutuldugu
sonucuno vanyordu: As1J gercekllk tal?tyon nesneler cisimler
degil, alanlard1; uzoy ve zamomn oz-blciml Lorentz ve Elnsteln
formulleriyle- dosdogru_ olorok verlliyordu. Newton aksiyomlan
bunu vennekten yoksundu. Newton mekonigi bir cok durum­
larda ancak iyi blr yoklo�rm olobllirdl, oma dogoyr daho dogru

79
blcimde yorumlayabllmek amac1yla bu yaklal11mlan l1imdi da­
ha kesin ifade edebllirdik.
Kuanta teorlsl ac1srndan bugun varmak zorunda kald1g1-
m1z genel goru�ler bak1mmdan boyle blr keslnlik ld�ias1. ger- .
eek durumun cok yetersiz bir te�hisi say1lmak gerekir. Ci.inki.i
b6yle •blr lddla her l1eyden . once. alanlan olcmek i.izere yap1-
.
Ian pek cok deneylerin Newton mekaniginin uygulanmasma
bagh oldugunu g6rmezlikten geliyor. ikincisi ise. Newton me­
kanigl ·kendi 6zi.i bak1mmdan herhangi bir di.izeltmeye elveri�li
degildir, oncak ondan cok da�a bal1kO blr mekanik onun ye­
rini almak zorundad1r.
Kuanta teorisinin evriminden bugunku durumun l1U soz­
lerle daha dogru ifade edilebileceQlni ogrendik: Newton kavram­
. lcmni nerecie kullanacak olsak Newton kavramlar. orada do
.
'

kesinkes dogrudur v� duzeltilmelerine imkan yoktur. Elektro-


magnetik olaylar; Newton mekoniginin kavramlannca uygun
blcimde tommlanam1yordu. Elektromagnetik olanlar ve 1�1k
dalgalanyla ilglli Cleneylerin ve bu deneylerin Maxwell . Lorentz
ve Einstein tarafrndan yaprlan teorik cozumlemelerl bizi i�te
bu yuzden matemotik sembolleriyle yaz1lan yepyeni ve kapah
bir tammlar ve okslyomlar sistemine gotlirmu�tlir. Bu sistem
de oz bak1mmdan Newton sisteminden ayn olsa bile. trpkr o
. sistem gibi celi�kisiz kapah ve tam olan bir sistemdir.
Newton'dan beri bilim cah�molanna e�llk eden i.imitleri­
miz :de art1k degi�iklige ugrayocokt1. Bilim, yen! olaylan ac1k­
lamak amacryla hep aym bllinen yosalan uygulamak suretly- .
·

le ilerl(yemezdi, bunu ogrenmi�tik. Bir cok hallerde yeni goz­


ledigimiz olaylor, voktiyle Newton kovromlan mekonik olay­
lara nas1I uyuyorduysa bunlaro. ayni bicimde uyan yeni kov­
ramlor arac1hg1yla acrklonmak gerekiyordu. .
Yenl kavromlar yine kendl oralannda kapalt blr sistem
cercevesine sokuluyor ve matematiksel simgelerle gosterllebi­
llyorlard1. Ne var kl flzlgln. doho genel olorok do(io bilimle:
rlnin geli�iml ordarda olu!iJturdugumuz bu kapah slstemler bo-

eo
yunca suregeldikce. ortaya ister istemez $U soru c1kacakt1:
BOyle oyn ayn kavram sistemleri arosmdoki ili$kiler ne ola­
billr? Ornegin oyni kovramlar ve kellmeler ikl oyn sistemde
birlikte ortoya c1k1yor ve aralanndokl ·kor$1llkh 111$kller bak1-
mmdan oyn ayn tanimlara iobi tutuluyorsa, bu kavromlor
.g�rcegi hangl slstemln anlammca yans1tmaktad1rlar?

Bu problem, ozel relatiflik teorisinin -kei;;fiyle birlikte or­


taya c1kt1. Uzox ve zaman hem · Newton teorislne hem rela­
tlflik . teorislne ozgu kovramlard1.. oma Newton mekaniglnde
ikl!li de blrblrinden bag1ms1zdllar, oysa relatlflik teorisi bun­
ion Lorenz donu�umleri 11e birblrlne · boghyordu, bog1m1t kill- /
yordu. Relatiflik teorisinin one surdugu savior i$te bu ozel
durumda, yani blr sistem icindekl h1zlarm 1$1k h121ndan co�;
daha .J<ucuk olmas1 hal·inde, Newton mekaniginln one surdugu
savlara yakla$1yordu. Buradan �u sonuc c1k1yordu, Newton'un
mekanik. kavramlan, 1$1k h1zma va.kla�1k h1zlann bellrdlgl olay­
lara uygulanamazd1. Boylece Newton'cu mekanlk t<avram4an­
nm 1kullanabilmesl bak1mmdan onemll bir smrrloma yap1lm1�
oluyordu. Oysa biz boyle bir sm1rlomay1, Newton kovramlon
sistemine veya m&kanik sistemlerdekl gozlemlere daha once­
lerl 1s1gd1ramam1�t1k.

lki ayn kapah kavrom sistemi cirosmdaki bogmt1lor bun­


dan sonra doha titlz blr aro$t1rmoyo tutuldular. Bu glbi kopah
ve orolarmda bagmt1h olan kovram slstemlerinln ic yap1s1 ve
bu sistemler arasmdo mumkun bagmt1lar hakkmdo genel bir
ocrklornaya girl�meden once, biz i,lmdiye kodar fizlkte tarif .
ed!liP derinlemeslne incelenml� kovram slstemler:ine k1soca
blr goz otohm. Bugun lcin, or:t1k son kesin biclmlne vorm1�
·Olan dort ana slstem sayabltlrlz.

Bunlardan blrlncislni, yanl Newton mekanlginl blraz once


tart1�t1k. Bu mekanlk, s1vllarm hareketlerinden tutun clslmle­
rin elastik · titre�lmlerine 4<adar tlim mekanlk oloylonnm ac1k­
lonmas1 . icin elveri�lldlr. Flzlgln akustlk, statik, aerodlnamlk

.F. 6 81
ve hldro-dinamik �lbl dallanm icermektedlr. Y1ld1zlann hare­
ketleri soz konusu oldugu kadanyla. astronoml de Newton me­
kanlgfnln cerceveslne girer.
·
B6yle icine i<apah kavram slstemlerlnden ikincisl, 19. yuz­
y1I boyunca 1s1 teorisi ac1smdan geli�m1�tir. ls1 teorisi, istatis­
tik mekanik .denilen blr mekanigin geli9mesi sonucu mE1kani�
ile lli$kifi olsa bile bunu, tam blr mekanlk dolt saymak yerln­
_i
de olmaz. Cunku fen·omenoioi k ISi teorisi oyle b1r suru kav­
ramdan yararlanmaktad1r ki, fizigin obur kollarmdo· bunlardan
hie birine raslamak kabil degildir: brnegln 1s1. ozgul 1s1, entro­
pi, serbest enerji v,b. kavramlan. ls1y1, bir sistemde maddenin
atomsal yap1s1 sonucu bir cok serbestlik ,dereceleri boyunca
lstatistik olorak dag1im1$ bir enerii diye kabul edersek ve
boylece fenomenolojik yorumdan lstatlstik yoruma gececek
olursak, bu takdirde 1s1 teorisini mekanlge, elektrodinamlk ve­
yo fizigin bo$kO ollarmdo oldugu gibl, boglamok art1k ·mum­
kun olomaz. Boyle istatistik bir yorum 1s1· teorlsinin ona kav­
ram1 olup olos1hk kovrommdan ba9ko bir $6Y degildir ve bu
son kavrom fenomenolojik teorideki entropi kovrom1 lie s1k1
�1k1yo ili9kilidir. tsmm istotistik teorisinde enerji kovram1 d o
.f<eslnleyici blr rol oynomaktad1r. $ u var k l fiziksel akslyom ve
kovramlardan olu9an kopoh · ve celi�klslz her sistem zorunlu
olarak. enerji, hareket buyuklOgu, yoni lmpuls ve donme mo­
menti gibi kavromlan ve oym zamonda bu buyukluklerin be­
Jirli d1$ kO$Ullor olt 1ndo korunmalan geregini de icine olmol1-
.
d1r. Bu sonuncu gerek. daha koklu oro$t1rmolardan ortoya
c1kt1g1 iizere, soz konusu sistem, doganm her an ve her yerde
gecerll olan ·karakterlsUklerinl tammlomak iddlasmda oldugu
her seferinde ·kendini gosterir; ba$ka blr deylmle: uzay ve za­
mandon bag1ms1z olan yo do, motematlkcilerin ifodeslyle,
uzay ve zoman lcindekl otetenmeleri, uzay_d oki donme har�­
ketlerl ve Galllel ve Lorentz donu9umleri .kaf'91Smdo Invari­
ant olon, korokterlsti'klerl bulup ctkormok istedigimlz anda,
yukorki korunma likest kendillglnden ortoyo c1kar.

82
Bu ocrdan bakrlmca, 1s1 teorislni flzlgJn ba�ka herhangl
bir kopah kavrom sistemine baglomak kobildir.
Oci.inci.i bir ko�h kavram ve oksiyomlor slsteml, elektrlk­
sel ve magnetik oloylardon elde edilmekte olup 20. yuzy11tn
ilk on y1lrndct. Lorentz, Einstein ve Mlnkowski'nln colr�malan
sayesinde kesin en son ticim'ine kavu9mu9tur. Bu ststem elek­
trodinamik, ozel relatlfllk teorlsl, optik mognetizm ve glderek
birbfl"inden farkh ti.im elemanter danecikler dahil dolgolar teo­
rlsinl de kapsamaktodrr. Ancok Schrodinger'in dalga teorisl
bu �er�eveye girmez.

Dordiincii ·kapoh sisteme gelince, o . do· bu kitabm ilk ikl


boli.imi.inde acrklanan Kuonta teorlsidir. Teorinln temel i<avra­
mt olas11tk fonksiyonu ya do daha bir ozel matemotik diliyle
diyecek olursak. «istatistik matris;tlr. Bu sistemin icine Ku­
anta ve daigo mekonig·i , atom toyflon teorisi, kimyo ve mod­
.
denin ba9koca ozelliklerine ilgin iletkeniik, ferro-magnetizm
v.b. teoriler girmektedir.

· �irrfCli bu dort ayn ve her blri •kendi icin·e kapolr kovram


sistemi arasrndoki bogmtrlon belki 9u torzda ozetlemek miim­
ki.indiir: Birinci sistem i.iciinci.isii torafmdan. 191k hrzmm son­
suz bi.iyi.ik oldugu bir sm1r durumu olorak iceriimektedir ve
yine bil"inci sistem, Planck etki Kuontmm sonsuz ki.ici.ik oldu- ·
gu bir sm1r durumu oiup, dordi.incu sistem torofrhdon iceril­
rilektedir. Birinci ve l<rsmen de iiciinci.i sistem deneylerin to­
nrmrno a priori bir temel olduklarr · icin dordiinci.i sisteme gi­
rerler. ikinc1 sisteme gelince. bu do, geri kolon uc sisteniden
her birine koioyco ba�lanobilir ve i.icunci.i sistemle bagmtrs1
ozellikle onem to91r. Ociinci.i ve dorduncu sistemierin · bagrm­
srz vorlrklarr: birlncl, uci.incii ve dorC:luncu slstemlerl birer sr­
nrr durumu olarak iOine alocak be9inci blr ·kapah kavrom sis- .
temlnin ·var olmas1 gereOini koymaktod1r. l9te boyle bir be9in­
ci sistem guni.in birinde elerrionter doneciklerin teorisl cerce­
vesinde buiunocokt1r.

83
Bu dort Sls'temi s1rolorken genel relotiflik teorislnl, belki
de bu kovrom slstemlnln heni.iz son ·kesin blcimlne eri1?meml1?
olmos1 bak1mmdon ac1kto b1rakt1k. $unu belirtelim kl bu sis­
temln obur dort sistemden oyn olu�u oe1koa bellidir.
Bu k1so oc1klomodan sonra. neyln boyle kopoll blr a·ksi­
yomlor ve tontmlar slsteml olarak •kabul edilmesi gerektigl
sorusuna donelim. Bu genel sorunun en onemli ozelllgl, sis­
tem iein cell�kHerden onnm1� matematiksel bir gosterim bul­
mokt1r, sistemin kendlsinin hie bir ie cell�kiyi icermemesl bOy­
le soglontr. Ayn� sistem, genl� blr tecrube olonm1 tantmla­
maya elveril?li olmoha1r. Goz onune ohnon alandokl eok ce­
�ltli oloylor, motemotlksel gosterim torz1m1zo ozgu denklem­
lerin cc)zumlerine tekobUI etmelidir. Tecrube alan1m1zm sm1r­
lon genellifde kovramlarm kendisinden c.1kanlomaz. Kavramlor.
mumkun olan· lli�kilerinin kesln ton1mlarmo rogmen, dogoyla
olon ill�kUeri bok1mmdan keslnkes torlf edilmeyeblllrler. 0 bo­
·
k1mdon konulocok smirlon emplrik olorak soptomok, yanl kav­
ramlann belirli bir noktadon sonra ort1k, gozlenen oloylan tom
olaro-k ton1mlamayo yeterll olmod1g1 gerekcesinden yola e1k­
mak gereklr.
Bugunku flzlgin ie yop1smt boylece k1saca eozumledlkten
sonra, fizik He dogo billmlerlnin obur dollan arosmdakl bogm­
t1lan ele olabllirl� Fizikle en yokmdon kom�u olcin bilim Kim­
ya'dtr. Gereekten de bu lkl blllm Kuanto teorlsl sayeslnde tam
blr •blrlik butUnil mey�ana getlrecek tarzda kayna�1111� �urum�
dad1rlar. Doha yuzy1I once her ikisi de blrblrlerlnden tama­
m1yle kopuk ve aro�t1rma yontemleri hepten ayn ldl. O do­
nemlerde klmya kavramlan fiziktekllere hie uymuyordu. De­
gerllllk, aktlfllk, cozellrllk ya do ueuculuk glbi kavramlar daha
nltel blr karakter to�1yorlard1 ve kimyo bu yuzden kesln doga
blllmlerinden bile sayllm1yordu. Geeen yuzy1lln ortalarma dog­
ru 1st teorlsl geli�meye bo�laymca, bunun klmyosat oloylara
uygutanmast do ba�lad1 ve o zamandon bu yana, bu yondekl
tum blllmset cah�malar, gunOn b!rlnde klmya YOE!alarm1 atom

84
mekoniglne lndlrgemek umidlyle beslenlyordu. Ancok bu umi­
din Newton mekon@ cerceveslnde gerce'kl�meml9 olduguna
l9aret edellm. Klmya yosolarmm nice! blr tanimm1 vermek bo·
ktmmdan atom flzlgl lcin cok doho geni9 bir kovram sisteminl
oturtmok. gerekiyordu. Bu, koklerl atom fizlgine oldugu kador
kimyaya do uzonan Kuonto teorisi lclnde ba9anylo uygulandt.
$u var' ki kimyo yosalarmm. atom �anecikleriyle ilgili Newton
mekanigine neden dogrudan dogruya uygulanamadtklonni on- .
lamak hie de ikolay olmod1, eunki.i kimyasol elemonlor kendi
tutumlon bak1mmdan mekonik slstemlerde hie de roslanma­
yon bir kororlthk derecesi gosteriyorlord1. Ancok 1913 y1hnda
Bohr'un ortaya att1g1 teorinin 191g1 altmda bunu onlamak ko·
bil oldu. Sonue olarok diyebiliriz kl, kimya kavromlan meka­
nlk kovramlc;mni blr olci.ide ctiimleylci» kavromlordir. Biz, bir
otomun onun ·klmyasol tutumunu belirleyen «en· dil9uk yer­
le9lk durum» do bulundugunu blllrsek. bu takdirde bu atom­
dakl elektronlarm hareketlerlnden hemen oyni anda soz etmek
im'kans1zd1r.
Bir yanda blyolojl, ote yanda fizik ve kimya olmak uzere
bu ikl bilim· grubu orasmda bugun gorunen lll9kiler, belki de
yi.iz y1l once fizik lie kimya arasmdakl ·lll9kUere benzlyor. Bl·
yolojlniri yontemlerl, flzik ve klmyanmkinden tamamlyle fark­
hd1r ve tipik biyolojl kovramlan bugun kesin doga bllimlerin·
dekl kavramlaro oron!a daho eok nltel bir koraktere sahlptir­
ler. Canhhk, organ, hi.icre, organm fonksiyonlan, lhsas gibi
kavramlann ne fizlk ne de kimyada kar91hklan vard1r. Ote yon­
da, son yi.izy11larda biyolojlnin yapt1g1 ilerlemeler, klmya ve
fizll'.jin canh organizmalar uzerlne uygulanm�s1 lie ba9anlm19-
t1r. Bugun biyolojlde goriilen ona eglllm, biyolojik olaylan bi­
llnen fizik ve klmya ·yasalan 191gmda oc1klamakt1r. Bu bir limit·
tlr hie $ilpheslz, ne var kl, bu umldin yerinde olup olmadrg1
·
, da oyn bir sorudur.
.
T1pk1 esklden klmyada oldugu glbl blyolojide de en basit
blycilojlk tecri.ibelerden ogrenlyoruz kl, canh organlzmalar be·

85
llrli blr olcuye kadar kororhhk gostermektedlrler. Cok cei;ltll
molekOllerden olui;an �armai;1k strOktOrler, bu ·kararhhg1 el­
bette sadece tiziksel ve kimyasal yasalora uygunluklanndan
otUrO gostermemektedlr. 0 bak1mdan, biyolojik ol9ylan tamo­
m1yle kavnyabilmek loin i; u fiziksel ve kimyasol yosolaro doh.a
bai;ka ogeler de kotmak gerekecektir.
Bu problemle ilgili olarok biyololi llterati.irunde genellikle
birblrlnden oynld1g1 oc1kca belli olon iki gori.il} tort1i;1lagelmii;­
tir. Bunlardan blrincisl, modern genetik ile bogmt1s1 bak1mm­
dan Darwin teorisiyle ilgilidir. Darwin. teorisine gore canhhk
yo do hayat diyebileceglmiz ola,y1 kavnyabilmek icln fizik ve
klmya kavromlan sistemine kat1lmas1 gereken bir tek _kavrom
vard1r ve o do Tarih kavram1d1r. Di.inyom1zm olul}umundon
bu yana gecen hemen hemen dort milyar .y1lhk zaman si.iresi,
dogaya, �oleki.il gruplarmdan olul}an st�Okti.irlerin say1lmaya­
cok kadar cok cel}itlerini denemek olanogm1 vermil} bulun_u­
yor. Bu strOktOrler orosmda sonunda oyleleri olui;agelmil}tir
ki, •bunlor cevrelerindeki maddelerin daha ·ki.ici.ik gruplanndon
yarorlanarok soyllarm1 .kat kat artt1rm19lard1r ve bunun gibi
· pek cok say1da stri.iktOrler ti.Jremi9tir. Stri.iktiirlerin kendilerin­
de rosgele meyaona galen degll}meler mevcut strOktOrler ara­
smd.a cok daho buyi.ik bir ce9itlilik yarotm1i;lard1r. Birblrlnden
oynhk gosteren strOktOrler ise, cevredeki maddeden elde edi­
lebilecek malzemeyl kap1i;ma yani;1 sonucu ortayo c1km1i;lor
ve boylece conh orgonlzmalorm evrlmi -Darwin'in kendill­
ginden ay1klanma ilkesi, yonl cen gOcli.ini.in hoyotta kolmas1»
suretiyle-olui;agelmil}tir. Bu teorinin cok bi.iyi.ik blr gercege uy­
gunluk pay1 ta�1d1gna i;i.iphe yoktur ve bir cok t>iyologlar, tum
blyolojik olaylan tan1mlayabilmek icln, fizik ve f<.imyanin kapo­
h kavramtar sistemi Iclne sadece ve sodece tarih ve evrlm
kavram1mn sokulmasmm ·yeterli olacag1m sovunuyorlor. Bu
teorlyi savunmak ba·k1mmdan �tk srk ortaya sOrOlen kamtlar­
dan blrl, fizlk ve ·kimya yasolarmm dogrulugunu kontrol ede­
bildigimiz her yerde bu yasolorm canh . o rganlzmalor iclri de

86
dogru oldugunun ortaya c1kt1grn1 soyler. Fizikteki belirli kuv­
vetlerin d1�1nda kalan ozel bir canhhk kuvvetinin i$e kOrt$t1Qt­
m gosteren hie bir durum yoktur, diye iddia edilmektedir.
6te yandafl boyle blr 1kamt kuanta teorisi ac1smdan ag1r­
l1gmdan cok �ey yitirini$tlr. Flzlk ve kimya kavramlan ce11$­
kisiz kopalt bir sistem, ornegin, kuonto teorisi gibi bir sisteml
getirdiklerindeh, bu yasolonn olaylan tammlamak amac1yla
kullamld1klan her yerde, bu kavrarrilarla ilglli yasolann do dog­
ru olmak geregi zorunlu olarak ortaya c1kar. Canlr organiz­
malan birer fiziksel ve kimyasal sistem olarak kabul ettfgimlz
her seferinde, onlarm do bu sistemler gibi davranmalan ook- ,
lenir. Bu g6ri.i$i.in dogru olup olmod1g1 hakmda bize bllgl ve­
rebilecek biricik soru, fizik ve kimyo kavramlarmtn organiz­
malarrn tam olarak tan1mrna imkan verip vermiyeceklerf so­
rusudur. Bu soruyu olmaz diye kar�1layan ·biyofoglar. $fmdi ·

anlatacag1m1z ikincf bir g6n'..i$e egiliyorlar.

Bu ikinci g6ri.i$ belki $6yle de ac1klanabilfr; lhsas. bir


organm cah$masr, conhmn gosterdiQi egilimler v.b. kav­
ramlarrn kuanta teorisinin kapah kavram sistemi icine girmesl
gerektfgini di.i$i.inmek, bu sistemi tarih kavramryla bagda$t1r­
mak istedigimiz si.irece lmkans1z gibl gori.inuyor. 6te yandan
bakrhrsa yukarda sozi.ini.i ettlglmiz ve canlrhkla ilgili kavrom­
lar. 'hayatm tam olarak tanrmr bakrmrndan hie �i.iphesfz temel
kavramlardtr. Biyoloji'den de oteye ba$kOCO problemler orta­
ya crkarmasr bak1mrndan insanrn kendisinf boyle bfr g6ri.i$
acrsrnm dr$tna crkarsok bile o kavramlarrn gerekfiligi yfne
vard1r. O bak1mdan canh olaylarr anlamak icin kuonta teorlsln­
den otelerde yeni bir . kapoh sfstem, fizik ve kimyanm belki
cok daha sonralan ancak birer sm1r slstem olor:ak say1lacog1
blr ·kovramlar slstemi kurmak cok doho gerekli olocaktir. Ta­
rih boyle geni� ve yenl bfr slstemln onemli bir keslminf mey­
dana getlrecek ve lhsos, lntlbak, eglllm gibl kavramlor bu sis­
temln tclne ohnabllecektlr. Eger bu gorli$ dogru lse, Darwin
teorfslnln fizlk ve •kimya Ile t>aglant1s1, organik hayat1 ocrkla·

87
mayo yeterli olamiyacakt1r. Ne var kl. conh organizmalann,
cok daha geni� b'ir kapsam bak1m1ndan fiziko-kimyasal sis­
temler olarok Descartes ve Laploce'm · formi.illendirdi·kleri gibi,
birer mokine dlye goz onune ohnobilmesi tezi ,ve makina ol­
duklan kabi.11 edilince de makine gibi davronacoklan iddias1
dogrulugundon bir �ey katbetmeyecektir. Aynr zamanda. Bohr'­
.un onerdigi uzere. kabul edebiliriz ki. bizim bir hi.icrenin· conlt
olul?u hetkkmdoki bilglmiz betki de hi.icrenin mole'kUI yap1s1
hokmdaki sistematik bilgimizi «ti.imleyici:o bir bilgidir. MolekUl­
ler strukti.i�i.i hokkmda sistematik . bir bilgi belki de sadece.
hi.icrenin conhhgm1 yok edecek d1l?tan mi.idohelelerle elde edi­
lebilecegi icindir ki, hayat denen oloy. kendi temelinde yatan
fiziko kimyasal yapmm sistematik belirlenmesine imkan ver­
memektedir: Ancak bu ikinci gori.i� dogru bile olsa, biyolojik
·

ora�t1rmalarda, son y1llarda pek cok bal?anlan borclu oldugu­


muz yontemlerden daha ba�ka bir yontemin sahk verilebile­
cegini �imdilik di.il?'i.inemiyoruz. Tan1mlan"'!1z1 mi.imki.in oldugu
kadar ·bilinen fiziksel ve kimyasal yasolara gore yopmay1 de­
nemeli ve organik davran1�lan teorik onyargrlara kop1lmodon .
titlzce tesbit etmeliyiz.

Sozi.ini.i ettigimiz gori.i�lerden birincisl. iklncisine oronla


biyologlor arosmda daha yaygmd1r. Bugi.in elimizde bulunan
tecrObe malzemesi �u iki gori.i� arasmda kesin karar vermeye
yeterli degildir. Biyologlann birinqi goru�e tamd1klan tercih,
.
geeen yuzy11larda insan di.i�i.ini.ini.i derinden etkilemil? olari Des­
cartes'm ikicllik felsefesinin dolaylt bir sonucudur. «Res cogi­
tans» sodece insanla, yani Ben lie k1s1tlanm11? oldugundan,
hayvanlonn ruh sohibi olmalan olanoks1zd1, hoyvanlar «res
extensa» ya soy1hyorlard1. Bunclan do, hayvanlon t1pk1 gene!
olarak maddeyi onlad1g1m1z torzdo onhyabilecegimiz sonucu
c1k1yordu. Oyleyse. fizlk ve klmyo yasalonn1 .torih kovram.1ylo ·
bogdo1?t1rmok hayvanlonn dovranr�m1 torif etmek icin · yeterll
·
otmoliyd1. Ne var kl. «res cogitans» 1 i1?in lcine boylece soko­
cok olursok Descartes·� gore. yepyeni · kavromlan getirecek

88
olan hepten yeni bir durum ortaya c1km1� oluyor. i�te Descar­
tes'c1lann yapt1klan bu ikicHik bir basitle�tirme olmokla bir­
likte, tehllkeli bir basiWktlr ve lkinci goru�un daha dogru ol­
mas1 pek ala mi.imki.indi.ir. Doha kesinlige boglonam1yan b u
. soruyu bir yana b1raksak bile biyolojik oloylan tanimlayacak
celi!?klsiz kopah bir kavromlar sisteminden heni.iz cok uzoklar­
doy1z. Biyolojinin kendine ozgi.i karma�1khg1 oylesine cesoret
kinc1d1r kl, bugun motemotiksel 91r gosterime elveri91i kav­
,
romlon iceren .kopah blr kovrom sistemini nostl ·kurabilecegi­
miz hokkmda hi.e bir bilgimiz yok.
Biyoloji'den otey.e ruhbilime geeecek olursak. burodo ff.
zik, .kimya ve evrim . teorisl ·kovramlannm hepsinin bir arado
. ruhbllimsel . oloylan tonimlamoya yetersiz oldugundon hie kU!?·
kumuz olmamoh. Kuanta teorlsinin ortoya c1k191 bu konudoki
gori.i9lerimizi de 19. yi.izylldokilere oranla ·kesin olcude degl9-
tlrml!? bulunuyor. 0 vakitler, bir koc bllim adom1. ruhbilimsel
oloylorm eninde sonunda lnsan beyninin fizrk ve kimyas1 sa­
yesinde tonimlanabilecegi inoncmo egilimllydiler. Kuanto teo­
risi ?e1smdon qoyle blr var say1m1 yapabilmek icln hie bir ge­
rek yoktur. Beyindeki fizlksel olaylar psl9lk olaylardan say1l­
sa bile, bu tip fizlksel olaylann psi�ik olonlan ae1klamaya ye­
terli olduklan kobul edllemez. Beynin kendislne flzlko-kimya- ·
sol . bir mekonizmo imi!? gibl davrond1g1m1z takdlrde onun do
yine oyle davranooagma hie �uphe yok. Ne var kl •psi�ik olay-
1an kavromak lein; insan aktf-ruhunun burado hem. obje hem
de · ozne olarak ruhbmmsel si.irec iclne girdiQi �lgusundan ha­
reket etmek zorundaytz.
$imdi, gerek gecmi�te olu�mu!? bulunan ve gerekse evrenin
leinden boylu boyunca geeecek olan yolumuzu bilim ara�ttr·
molanyla aydmlatmak omac1yla ilerde kurulmast muhtemel o­
lon 9u oyn ayn kopah kavram slstemlerine bir kez dohCJ goz
atacal< olursak. gori.iruz kl bu sistemlerdeki ortok oz�llik oznel.
ogenin b u kavrom slstemlerine glttikce ortan Olcude kat1lmas1
veya yer almas1d1r.

89
Klasik fizik, evrenden sanki blzden tamam1yle bag1ms1z
blr �eyden soz eder glbi soz ettigimiz, yani idoolle�tirilmi� bir
sistem say1lmak gerekir. Ilk i.ie kavram sisteminin hepsi bu
ldealle�tirlneye uymaktad1r. Ostelik ·bu sistemlerin ilki Kant
felsefesinin opriorl kavroy1�mo hepten uymoktod1r. Kuant9
teorlsinin girdigi dordi.incu sistemde ise inspn. doganm kendi­
sine soru yoneltilmesi ve sorunun. insane ozgu doga biliminin
o kendine !)zgi.i a . Priori kavramlan eereeveslnde konulmos1 so­
nucu blllmin de oznesi olorak ortoya e1k1yor. Kuanto teorlsl
art1k dogonm tamom1yle objektif bir tarnmmo imkan vermemek­
tedir. Biyoloji'de sorunun. yine canh blr orgonizma say1lan ln­
san ti.iri.i tarafmdan ortaya konulmas1, ba�ka bir deyimle, can­
hhgm ne oldugunu, onun bilimsel tornmm1 yapmodon bilmem-lz
onemli olabilir'. $u do var ki. doha heni.iz kurul.mam1� kavram .
sistemlerinin muhtemel le yop1Jan i.izerlne gereksiz di.i�i.ince
·

oyunlanna giri�menln geregi yoktur.


Kovram sistemlerinin bu blelmde mertebelenmesini doga
bilimlerinin genelik �agmdaki eski sm1fland1rmolorlo kor$1lo�­
t1rcok olursok gori.iyoruz ki, $imdi evren ort1k degi�ik obje
gruplonna aynlmay1p. ee$itli ill�kl gruplan ieine sokulmayo
eal1�1lmaktad1r. Bilimlerin onceki donemlerlnde. ornegln. mi­
neroller, bitkiler. hayvanlar. lnsanlar dlye oymm yap1lmaktoy­
d1. Bu obje!erin kendl gruplarma gore hep ayrn birer dogaya
sohip olduk!on dli$i.ini.i1Uyordu. $imdl blliyoruz ki, enln.de so­
nunda hepsi oyna moddedendir. ee�ltliliklerine rogmen ayni
kimyosa_I bile$imlerdlr, bunlor herhongi bir obieve. minerolle­
re oldugu kodar hayvonlaro ve bltkilere de alt olabilirler. Os­
telik maddenin ee�itll porealan arasmdo mevcut kuvvetler de
dbjeden obje'ye hie blr temel oynhk gostermezler. Gereekte
oyn olon �ey ili�kl tarzlandir ve bu ili�kiler belirll oloylor ieln
blrincl plonda onem ta�1r. Omegin kimyosal kuvvetlerin etkl­
slnden spz ettlgimlz zoman, Newton mekanlginde tarlf ettlgi­
miz ili�kllerden daha karmo�tk. hie degllse daha ba�ka bir 111$­
kiyi kast ediyaruz. . Boylece evren, cok ce�itli lli�kilerin birblri-

90
nrn yerine . gectlgi karmo�rl< blr olaylar dokusu; olaylann bir­
birleriyle kesl�tigi, ortakla�t1g1 ve yer yer, kat kat birlikte etki
gosterdigi bir doku ve bOylece o ti.im dokunun yap1s1 olarok
kor�1m1za c1k1yor.
· Biz bir ill�kiler grubunu, i<avramlarm, aksiyomlarm. tanfm­
lar ve yasalann kendi acrlanndan yine matemotlk !?emasl icin­
de gosterebilecegimiz kapoh ve aralanndaki bagmt1lan do ice­
ren bir sistemiyle · torif edecek olursak biz b u ili!?kiler grubunu
gerceklerden ay1rm1� ve bilimsel bir oydmhga kavu!?mak ama­
c1yla ustelik idealle!?tirml!? oluruz. Ne var ki, tam bir ac1kllga
kOVlJ!?SOk bile, OU 'kavramlar SiSteminin gercege ne olcuye ka­
dar keslnlikle uydugunu bilemeylz. (Bak. Dipnot)
ideal duruma sokulmu�· bu blcimleri insan dilinln bir b6-
1Umu, evren ile. oram1zda olu�an kar!?1hkh oyunun bir parcas1
do sayablllrlz kl bu bicimler doganm arad1g1 ko!?ullara lnsanm
verdigi birer cevaptrrlar: Bu oc1dan bal<ilacal< olursa, bu .ideal
bicimleri ce�ltll sanat stillerine, 6rnegin mimar!1k ve muzik
usluplanna benzetebiliriz. Stil dedigimiz �ey ozel bir sonata
alt malzemeye uygulanan ibicimsel bir tak1m kurallann sistemi
olarak tcin1mlonabllir. Gercl �u kurallan matematik kavram ve
denklemlerin bir slstemi icinde gosteremeyiz, oma !?U do var
ki, kurallann temel ogeleri, matematigin yo do matematiksel
dogo yorumtinun· temel 6gelerine cok ,yakmdon akrobad1rlar.
E!?itlik, e�itsizlik, tekrorlonma, simetri ve belirli baz1 gurup yo­
ptlan mater,natil<te oldugu kadar; sonatm iclnde de ozlU ve
koklU blr rot oyanamoktodrr. ,Sonradan sonot stili diyebilece­
gimiz bicimsel bir sistemi yorotmak, bu sisteml ta ba�long1-
cmdon bo�loyarok karma�1k <blclmlerle donot1p zenginle�tirin­
ceye, doruk noktasma eri�lnceye ·kadar geli�tirmek, genellikle
bir ·kac ku�agm 1,1dir. Sanatcmm tiim ilgisi, sanat malzemesi­
nln sanatcmm ·kendi eylemi sonucu stile ozgu ilk kavramlarca
yarotalmu� ce�itli biclrrnere bi.iri.indi.igi.i kristane,me si.ireci u-

Dipnot: Heisenberg Bilinemezcilige i$aret ediyor.

91
zerine yogunla�maktad1r. Sistem doruk diizeyine eri�tlkten �on­
ro .sanatemm ilgisi koybolur, eiinku cilgi» demek blr cconhhk
ya da yo�ama surecl ieinde olmak, bu surece ·kot1lmok» de-'
mektir. l�te ·bu surec doruk noktos1ndo sona erer. Burodo or­
ttk, stile konu olan kurollorm. ya�ontmm ·_sonot yoluylo yanel­
digi reoliteyi yons1tmoyo ne dereceye kodar elveri�ll oldukla­
nn1 yine o bieimsel kurollardan c1karmok lmkans1zla�1r. Sonat
daima bir idealle�tlrme olmu9tur ve ideal hep gereeklikten -
hie degilse. Platon'un soyledigl gibl, magaradoki golgelerin
gercekliginden- forkl1dir. Ne var ki ideall�tirme. kovroy1� tor-
. l
·

z1m1z lcin zorunlu blr onko9ul olarak kolocokt1r.


Doga bllimlerindeki ee�itll kavrom sistemlerl lie sonottokl
ee�itli stil ti.irleri orasmdo gordugumuz bu benzerlik, bu stil
ti.irlerinl insan ok1lruhunun resgele urunleri olarok kabul. etti­
glmlz: tokdlrde blze oldukca yodirgat1c1 ve keyfi gelebilir. 0
zomon derlz ki, doga bllimlerindekl kavramlor blze dogonm
ogretmi9 oldugu objektif gercekligi temsil ediyorlar, o bok1m·
don keyfi olomazlor, tom terslne, doga hokkmdoki hie durmo­
dan zenginle�en deneysel bilgllerlmizin koem1lmoz sonucudur­
lor. Tum doga· bllimcileri bu konuda blrle�mektedirler. Pekl,
sonatm o ce�ltli stll ti.irleri lnson ok1lruhunun keyfi urunleri
midirler kl? Burada Descortes'c1lonn lkicillgine du9meye gel­
mez, yonihnz. Stll, evren ile blzlm orom1zda oynonan kor�1hk­
h oyundon, doho dogrusu, sanote1 ile zaman esprisl (yonl o­
k1lruhu) orosmda geli�en kar91hkh etkiden doguyor. Bu czo­
man esprisi» belki de dogo billmlerindeki herhongl bir olgu
kodor objektif "blr olgudur. (bok. Dipnot)

Dipnot <Y. 0.> Zaman kavrammm objektifllgiyle ilgili ternel ak­


siyom ve tarumlardan olu$an bir · sistem ve zamanm bu yeni ak­
siyomlar sistemi icinde ve bugiine kadarki klasik varsay1mlarm
tersine, sadece salt bir degi§ken olarak degil, aym dQzeydeki
�imdiki-An'lann b!rbirlerlne gOre degi§ken bir otelenme Olcekf
olarak ortaya clk1§1, Semantik bilimi ve matematigin cen;:evesl
icinde ilk kez GrundlageQ zur Tologie der Zeit, Cl97l> <Zaman
Topolojisinin hkelerll adh kitab1m1zda verllmektedir.

92
Ve hatta dunyam1zrn caglardan, zamandan bile bag1ms1z
olon ve bu yuzden ebedi-ezeli, oncesiz-sonrosrz (yan1 za­
mon d1�1) diye adlondirobilecegimiz belirli karakteristiklerini
ortayo serer
Sanatc1 eserinde bu korakteristikleri onla�11tr durumo sok­
maya ·cafr�ir ve bu cafr�mas1 srrasmda do kendi i�ledlgi stllin
bicimlerini yaratrr.
Bundan -boyle bilim ve sanatta sistem yo do stil yorotma
surecleri birbirinden pek farklr degildir. Bilim ve sonat yuz­
yrllar boyu oyle bir dil meydano getirmi�lerdir kl biz bu dil .

yard1m1yla gercekligin birbirinden cok uzakl�ra du�en bolUm­


leri hakkmda do konu�abllir ve anla�rrrz. Aralarrnda ili�kili olan
kovram eistemleri de boyledir, t1pk1 sanatrn oyn ayrr stilleri
glbi, onlor do oynr dilin birbirinden birazcrk forkfr sozcukleri,
sozcuk guruplarrd1r.

7. t:!OLOM

Relatfflik TeorJsl

Relatiflik teorisi modern fizlkte daima ustiin onemde bir


rol oynryagelmi�tir. Fizigin temel ilkelerinin degl�tlrilmesi ge­
regi ilk kez bu teoriyle ortaya c1km1�tir. 0 bak1mdan Relatiflik
teorisiyle ortaya ot1lon ve k1smen_ cozumlerini bulon problem­
lerin tortr�rmr, oz bak1mrndan modern fizigin doha cok felsefi
dogrultusuna du�mektedir. Bir anlomdo diyebiliriz kl, Relatif­
lik teorisinin geli�imi - Kuanto teorlsinin tersine olarak­
mevcut zorluklarrn kesin ·bicimde ortoya konulu�undan ba�lo­
y1p cozumleni�ine kadar nlsbeten pek krsa blr sureye ihtiyac
gostermi�tir. Michelson deneyinln 1904 yrlrnda Morley ve Mil­
ler torafrndon tekrorlanr�r yerkuremlzln otelenme . hareketinl
optik yollarlo ispatlamanm imkansrzlrgmr gostermek bak1mmdon
ilk gwenllir kanrt olmu� .ve Einstein bir donemec soy1lan o
calr�mosrnr do,ho iki yrla kalmadan yayrnloyabllmi�tlr. Oysa

93
Morley ve Miller'in deneyleri, Einstein'm coh9mos1, c�k doho
onceieri ba9lam19 olan blr geli11imin son ad1mlanyd1. Bu geli9-
·

meyl «hareketll cisimlerin elektrodinam1Qi» adf altmda topla­


yabiliriz.
Horeketll cisimlerin elektro dlnomJQi, elektrik motorlannm
gercekle9tirilmesinden o yona fizik ve teknigin onemll bir ko­
lunu te9.kil ediyordu. �axwell 191k dalgalarmm elektro-mag­
netik tutumunu ke9fedlnce bu alanda Ilk ciddi zorluk do su
yuzi.ine c1km19 oluyordu. Ci.inki.i bu dalgalar, o zamana kadar
bilinen obi.ir dalgalardan, ornegin, ses dalgalanndan ti.imuyle
ayn di.i9uyordu, bu dalgalor bo9 (maddeslz) uzay icinde yay1la­
blliyorlord1. Havas1 bo9alt1lm19 ·blr kabm icinde bir omg1rdak
sallanacak olsa sesl d1i;;onya gelmez. Oysa 191k o bo9 uzayda
hie bir engelle kar91la9madan kolayca yoy1lobillyordu. Bura­
dan, 191k dalgolon cok hofif bir toz lclnden gecen etastlk dal- ·
gator olarok kabul edilmek istendi ve bu toze de Eter ad1 ve­
riliyordu, ne gorUlur ne de hissedilir ·bir nesneydl bu eter, oma
hovos1z bir bo9lugu t1pk1, icinde hova yo do bardok gibl ba9-
kaca maddelerin bulundugu · uzay1 doldurur gibi dolduruyordu.
Elektro-magnetlk dalgolann, herhangi bir cisimden bog1ms1z
olarak kendilerine ozgu bir reollteye sahip olduklan du9uncesi
o vakit fizikcilerin akhna bile gelmiyordu. Eter denilen ve var
' oldugu say1lan bu madde obur maddeye nQ.fuz edebildlgl ·icin
9u soru ortaya c1k1yordu: Madde hareket edecek olso o zamon
ne olaca·k? Eter de tlu harekete kat1iacok m1? Kot1locok olsa
peki o zomon, 191k dalgas1 t.u horeketll eter icinde nos1i yoy1la­
cak?
Bu soruyu oydmlotmaya yarayan deneyle� kor91m1za �u
nedenlerden otaru zorluk c1kortirlar: Hareketli clsimlerln h1z­
lan 191k h1zma oranla cok cok kucuktUr. Bu cisimlerin hareket­
lerr· o bok1mdan cok oz etkili olup cismin h1zmm 191k h1zma
orani kadordir ya do bu oranm buyuk bir kuvvetine e9lttir.
Wilson, Rowlan�. Rontgen, Eichenwald ve Fizeau'nun yapt1k­
lan ce9ltii deneyler bu gibi olaylarm; soz konusu oranm birincl

94
kuvvetine e�it blr keslnllkle olcUlmesine imkan verdiler. 1895
y1lmda Lorentz tarafmdan ortaya atllan elektronlar teorlsi, boy­
le cbirincl mertebe» den olaylan tatmin edici bir bicimde yo­
rumluyabiliyordu. Ne var ki, Michelson, Morley ve Miller dene­
yl yepyenl bir durum yaratm11?t1r.
Bu deneyin aynnt1lanyla konu�ulmas1 gerekir. Doha kesin
sonuclar elde etmek amac1yla cok h1zh hareket eden cisim­
lerle deneyler yapmanm daha uygun t>lacag1 di.i�i.ini.ili.iyordu.
Yerki.ire gi.ine1?in cevreslnde a1?ag1 yukan 30 km/saniye h1zla
hareket edlyor. l;)ayet eter gune1?e gore durgunl!Jk durumunda
ise ve yerkure ile birllkte hareket etmiyorsa, o zaman eter'ln
yerkure'ye gore olan bu h1zll hareketinl, 1�1k hlZlnm -yer ki.ire
i.izerindekl degi�iminden fork etmek gerekir. l�1gm di.inyanm
hareket yon(.j i.izerinde veya buna dlk blr yonde yay1imasma
gore 1�rk h1zmrn farkll degerler ald1g1 gorUlecektir. Eter yer­
ki.ire ile blrllkte hie degilse k1smen hareket edecek olsa o za­
man bile oelirli bir etkiye ugramak, yani eter ri.izgan gibi blr
�eyi �aptayabilmek gerekirdi ve bu erki herhalde deniz duzeyl
i.izerinde deneyin yap1ld1g1 yuksekllge bagh olacakt1. Ka�1la­
�1lmas1 beklenen etkinln hesabmdan anla1?1ld1g1 uzere bu etkl
cok kucuk olmalld1r, ci.inku dunya h1zmm 1�1k h1zrna oranrnm
karesl ile orant1l1d1r. 'Bu yuzden, iki 1�1k 11?mmm glri1?miyle il­
gili olarak cok tm.z deneyler yapmallyd1; bu 1�mlardan biri di.in­
yanrn hareketine paralel, obi.iri.i ise ona dik olacaktl. Bu ti.ir
deneylerden il'kl Michelson tarafrndan 1881 y1llnda yap1ld1 v�
yeteri kadar kesinlik saglayamad1. Ancak daha sonraki tek­
rorlant!?larda beklenen etklnin en ufak obir izine bile raslanmad1.
Morley ve Mlller'in 1904'de yapt1klan deneyler, bekledigimiz
buyi.ikluk mertebeslnden . blr etklnln var olam1yacagma kesln
kan1t te1?kil edlyordu.
Bu s�nuc once anh�1lmaz gibi gori.indi.i, ama ashnda fl­
zikcilerln btr sure once tart1�t1klan ba1?ka bir soruya deginl­
yordu, �oyle kl Newton mekaniginde t>ellrli bir relatlffi k ilkesl
vard1r: Clslmlerln belirll blr llgl slstemlndekl mekanlk haref<et-

95
leri Newton'un mekanik yasalarm1 saghyorsa. bu hareketler
o yasalan her ilgi sistemi ieln veya her llgi sisteminde de sag­
Jarlar. meger ki obur her ilgi sistemi goz onune alman ilk sis­
teme gore sadece duzgi.in dogrusal bir oteleme yapsm. Duzgun .
dogrusal bir otelenme ·hareketi ilk sistemde hie bir mekanik
etki yapmaz ve tersine. d1�tan hie bir mekanik yoldan gozle­
nemez.
FizH<ciler boyle bir Relatiflik ilkesinin ne optik ne de elekt­
rodinomikte gecerli olom1yacagrn1 san1yorlard1. Ci.inku birinci
llgi sistemi Eter'e gore durgunluk durumunda ise (yani eter'e
gore hareketsiz ise). buno kar�1flk. hareketli sistem durgunluk
durumurida olomazd1; o bak1mdan ikinci llgi sistemlnin Eter'e
gore horeketini, Mlchefson'un denedigi tarzda bir etklyle goz­
lemlemek mumki.indur. Amo 1904'de Morley-Miiier deneyinin
vord1g1 olumsuz sonucton sonra boyle · bir relotiflik ilkesinin,
esklden Newton mekon@nde oldugu. �imdi de Elektrodlnamlk­
te dogru olobllecegi fikr1 yeniden conlandr.
6te yandan 1851 y1hnda Fizeou'nun bu relatiflik. ilkesine
dogrudon ters di.i�n eskl bir deneyl vord1. Fizeau 191k h1zm1
hareketli bir SIVI iclnde olcmeyi denemif?tl. RelatWlk likest
dogru idiyse, hareketli �1v1 ieindeki 191grn tUm h1z1. s1vrnm h1z1
ile 1�1grn duron s1v1 ieindeki h1zlan toplamrno e9it olmahyd1. Oy­
sa .durum oyte degildi. Fizeau deneyi, tlim hrzrn �u son toplom­
dan blraz ki.ieuk oldugunu gosteriyordu.
Eter'e gore olan hareketi saptomo'.k amoc1yla yap1lan yeni
yenl deneylerln de olumsuz sonuelonmas1. gerek flzlkcl gerek­
se matematlkeileri bu deneylere 1910m yay1hmrno ilgin dolga
.denklemlnl Relotifllk ·ilkesl ile bagda9t1racak bi(:imde motema­
tiksel bir onlom vermege dogru itti. Bu yi.izden Lorentz 1904
y1lmda matematlksel bir doni.i9i.im onerlyordu ve bu doni.i�i.im
yukarki bagda9tmm1 saghyordu. �ncak bunun iein hareketli
clsimlerin kendl hareketler� dogrultusunda bir bi.izUimeye ug­
radtklann1 var saymok gereklyordu - bu k1solma. clsmtn h1-
zrna bagh blr faktor oraninda olmahyd1- Blrblrinden farkll llgl

.96
slstemlerinde zomanm farkh olup, farkh olarok olci.ilmesi de
bu varsay1mm icindeydl ve olci.i farkhlo9mosmo ragmen bu
oyn olculi.i zomanlor bir cok deneylerde t1pk1 $imdiye kadarki
mutlak zaman gibi oyni oynuyordu. Lorentz boylece Relotiflik
ilkesine uygun di.i9en blr sonuco vord1: l91gm gori.inen h1z1 her
ilgi sisteminde oynid1r. Poincare, Fitzgerald ve ba9koca fizik­
ciler de buna benzer du9unceler ileri suruyorlard1.
Ne var ki kesinleyici ad1m1 1905 y1lmdo Einstein attl ve
Lorentz'in donu9umlerindeki gorunen zomani gercek zaman
olorok ·kabul edip Lorentz'in «gercek» dedigi zamon1 do g6z7
den c1kard1. Bu tutum flzlgln temellerlnde bir degl9lkllk anla­
mmo geliyordu, bu oncok gene ve devrimci bir dehanm cesa­
retini gerektiren, umulmod1k, koklU bir degi9iklikti.
Bu od1m1 atmak icin. doganm matematiksel yorumu oc1-
smdan, Lorentz d6ni.i9umlerini celi9kislz bir torzda tecrubemlze
uygulamaktan bo9ka yopocak' bir �ey yok. Ne var ki Lorentz
d6nu9umlerinin bu yen! yorumu, fizikcilerin uzay ve zamonm
yap1s1 hokkmdaki anloy19larm1 degi9tiriyordu ve fizigin bir cok
problemleri yeni bir 191k altmda ortoyo c1k1yordu. Eter denilen
toz'un gereksizligi ortoya c1kt1 .ve fizik kovramlan orasmdon
silindi. Ci.inku birbirlerine gore di.izgun dogrusor bir otelenme
hareketi ,yopon tUm ilgi sistemleri doganm yorurriu oc1smdon
birbirine denk olduklonndan bu sistemlerden biri icinde dur­
gunluk durumunda bulunan bir toz. yanl Eter va�dir, demenin
onlam1 yoktu. Gercekten de bOyle blr toz'den .vororlanmak
gerekslZdir ve 191k dalgolan bo9 uzay lclnde yoy1hyor demek
ve elektromagnetik alonlann kendilerine ozgi.i realiteleri oldu­
gunu ve bunlarm bo9 uzaydo pek ala ortoyo c1kabileceklerini
kabullenmek daha baslttlr.
As1l kesln degi9iklik uzaym ve zamanm yap1sm1 ilgilendi­
riyordu. Bu degi9ilsligl, matematik kullanmadan normal dilde
anlatmak cok gi.ic. Cunku normal dilde kulland1i:J1m1z uzay ve
zaman sozcukleri ashnda. her ikisinin de gercek yap1fann1 pek
yozla9t1ran bir ldealle9tlrmey e yaku71yor. Buna rai;jmen bu yenl

F. 7 97
yap1y1 tanimtomay1 deneyellm, bunu belki de �oyle deneyebili­
rlz: uGecml� zaman» sozi.inu kullond1g1m1z vakit, bununla, hak­
kmda hie degilse prensip olarak blr �eyler bildiglmlz. hakkm­
da bir l?evler ogrenm� olobildigimiz tUm olaylan kast ederiz.
Ayn1 bieimde o:gelecek zaman» dedigimiz vakit, bu kavr�m
hie degllse prensip olarak etkiliyebllecegimiz, degi�tirmeyi ya
do onlemeyi deneyebilecegimiz tOm olaylan ieermektedir. (Bak.
Dipnot)
Gecmil? ve gelecek sozcuklerinl tanimlamanm omac1m1za 6-
zellikle uygun du�tOgunu gormek belki ba�ta zor. Ancak bu
tan1mlann. tbu kavramlann normal dilde�i kullanil1�lanna tas­
tamam uydugunu lyice goruyoruz. Bu kovramlan bu bicimde
kullanrrsak. pek cok deney sonuclannm g6sterdigl glbl, gerek
gelecek gerekse gecmil? kovrammm ieleml gozlemcinin hareket
durumuna ya do ba�koca ozelliklerine bagh olmaz. Doha bir
matematiksel dille soylecek olursak, yapt1g1m1z tan1m gozlem­
cinin hareketlne gore invariant't1r. Bu gerek Newton mekani­
glnde gerek Einstein'm Relatiflik teorlsinde aynrdrr.
Amo aralarmda yine de onemli bir ayncahk vard1r: Klasik
teoride geemi� ve gelecegin birbirlerinden. �imdiki an dlyebile­
ceglmiz sonsuz k1sa bir zaman arahg1 lie aynld1klanni kabul
ederiz. Relatlfllk teorisinde ise, oyle olmad1gm1 ogrendlk. Gec­
mi� ve gelecek birbirlerinden sanki bir zaman arallg1yla aynl­
m1!? olup, bu arahgm suresi. gozlemcinin bulundugu mesafeye
baghd1r. Biliyoruz ki herhangi blr etki 1�1k h1zmdan kuei.ik, en
fazla ona e�lt olan blr hizla yay1labillyor. O bak1mdan bir goz­
lemci, cok uzaklarda blr noktada lkl korakteristik zaman ora­
smda meydana gelen bir olay1 verllen bir anda ne taniyabilir,
ne de bu olaydan etkilenebilir (bok Dlpnot). Cunki.i karakterls-

Dipnot: CY.CU Heisenberg olsun, (:akmuim .tl1m obur fizikeileri


olsun, hicbiri, geemii; ve gelecek kavramlanrun Aristoteles'den
bu yana hie geli$ememii; olan tammlanndan b�kas1m hie $UP­
hesJ.z bilemiyeceklerdi. Bu iki ka.vramm -aksiyomatik- tanun·
Ian dOrt ytl oncesine (1971) kadar yapllamamt$t1r.
'

98
Dipnot CY. O.> Heisenberg Zaman <=Zeitl s0zciigiinii An <=Mo­
ment, Augenblick> a.nlammda kullamyor ve boylece •!iimdikl za­
man• ve •$imdiki an• kavramlan da er-anlamda kullamlm1$ o­
luyor. Gercekten de bugune kadar modem fizik icin bu ikl soz­
c4k ve bunlann yilltlendigi anlamlar arasmda bir aymm yapmak
onemli say1lmam1$ ve bu mum.kiln de olmam1$tlr. Zaman ve An
ka.vramlarmm 197l'e kadar kesln birer tammmm yap1lamam1$
olm.asmdand1r ki Heisenberg gibi b!r usta. bile bu kavram kar­
g�ahktna dii$mekten kurtul11:m1yor. $imdi konuya donelim: CA>
Rela.tiflik Teorisinin ele ald1g1 zaman, za.mamn •kendine ozgl1•
it;:-degi$me ya da. ak!$ veya otelenme tuti.imu degildir, t;:unku
zam�m a.kl$ veya otelenme tutumunu <temposunu> butun ilgi
sistemlerin bir ve ayru olarak ka.bul eder, orada. ki, za.mamn
a.kl$ veya. otelenrne tutumunun slstemden dl$a dogru, •Sistemden
sisteme, am.a hep sistern d!$1 degi$kenlere bakh gorl1n\ifiil ya. da
olt;:11lil$ oram• soz konusudur, onun icin Relatiflik Teorisi s!stem
it;:i zamamn gene! bir degi$ken ola.rak hangi ak·l$ ozelligine ve­
ya. temposuna. sahip oldugunu soyllyecek durumda degildJr. 'Os­
telik Zaman, sistemden sisteme degi$en bu olcillme farkhhgma
ugrasa. bile, bu farkhhk blze bllgi saghyan sistemJn gOrilntusl.i,
dolaylSlyle gozlemciyi, yani oznel ogeyi ilgilendirir, yoksa zama­
nm kendisinl, ontoloj!k tutumunu degil... 0 bak1mdan zamamn,
relo.tiflik teorisindc bagnn$1Z bir degi$ken olarak ele ah.111$1 •yap­
mactk• bir bagrms1zhkt1r.
CB> Oysa zamamn kendisi genel bir degi$im, bagims1z bir
a.kl$ sureci olarak, kendine ozgil blr akl$ olcegi ya da temposu
olan objektif bir olU$ degil m!dlr? Evet, oyledir. Neden? Cunkil
zamanm ak1$ tutumu, mikro-evrendeki but\in Cmikro-> ilgi
sistemlerinde bir ve aym degildir de ondan.. $oyle ki, Cl) zama­
run ak1$1, mikro-,.evrende bagun.siz her mikro- ilgi slsteminin,
yani mikro durumun olgu ha.line gectigi, k1saca olay'la$t1g1 ve­
ya vukua geldigi An'lann Cyan! $imdiki-an'lann> ilerleylfil veya
Otelenmesidir. (2) Ne var ki olgu ha.line ger;i$lerin Cyani olay'lann>
a.kt$ temposu, her m.akro-sistem ir;in bir ve ayru imi$ gibi gor11-
niirse de, mikro-sistemden mikro-sisteme degi$mektedir. Ciln­
ku akl$ temposu her slstemde b8.$kadlr, sistem-ir;i maddenin
uzaydaki org\itlenme tarzma veya bu tarzm degi�imine gore di­
na.mik olara,k degi$ir. Demek kl zamanm, gozlemci tarafmdan
Olr;QlQrken sistemden sisteme gOsterdigi, yani sistemin �ma y6-
nellk farkhhkt b�ka., za.marun bOyle ·si·stem-<hlJma dOniik• ol­
cu relatifiigini de ir;eren, kendi slstem-1¢ ala.$ tempoau b�ka-

99
tik on deyince, bunlardan blrl, olaym olu�tugu noktadan. goz­
lemin yop1ld1g1 anda gozlemciye varmak uzere bir 1�1k sln­
yalinin yola c1kt1g1 an'd1r. Obur an ise. yine gozlemin yap1ld1g1
onda gozlemcl tarafmdan yaymlanan bir 1�1k sinyalinin olay
noktasma vard1g1 and1r. i�te bu iki an arasmda mevcut o son­
lu zaman arahg1 -gozlemcinin ac1smdan di.i�i.ini.iyoruz elbette­
gozlemin yap1ld1g1 onda gozlemci icin �imdiki an olorak kal­
maktad1r. Ci.inki.i bu zaman orahgmo raslayon hie bir olay1 goz­
leni anmda ne tammok ne de o oloydan etkilenmek mi.imkun­
di.ir. «$imdiki an» boylece torif edilmi� olur. ikl karakteristik an
arosmda olu�on her olay lcin. olay «gozlem lie ayn1 zomondo»
d1r, diyebiliriz.

dir.
Bu, rnetaffziksel bir sorun olmay1p sisternin hangi Ozdeljlik
ilkesine uydugu, yani Olay veya Vaka haline nasd gec;tigi veya
Olay olarak beHrdigl, dolay1s1yle, nasll olup da �imdiki-An'da
olabildigi sorusudur... Grundlagen'de aksiyomla!}t1rd1g1m yeni di­
yalektik ozde!}lik kavram1 ic;inde bunlar hep kesln ac;lkhga ka­
VU!}m».ktad1r. Zamarun o olc;iilmelerden bag1ms1z, kendine ozgfr
akt!} temposu, zarnanm kendine ozgu bir stro.kto.r yuzeyl Cyani ·
rnevcut $imdiki-An'Iann yO.Zeyil uzerinde bir tempo veya ol­
c;ek dagihm1 olarak ortaya c;1kmaktachr. Matematik diliyle soy­
lersek, bu tempo $imdiki -An'lar yiizeyi iizerinde bir egrillk da­
(Slhm1 olarak belirrnektedir. Ozetle; herhangi bir rnikro-siste­
min zaman temposu, sistemin $imdiki-An'da olabilmesine, yani
Olay haline gec;mesine imkan veren bir egriUgin olc;egidir. Tem­
Po. yani egrilik otelenip degi.!jtikc;e - ki bu sistem - ic;i dina­
migin sonucudur- mikrosistemin olay haline gec;tigl (!Jimdiki-)
An'lann siralam!}t da •inverziyona• ugrar: Mikrosistem !}imdi­
ki-an'da olmad1gi halde enerjisi pe;k ala mevcut olabilir. Ya da
tersine, mJkrosisteme !}imdiki-an'da raslad1gumz halde enerji­
sl birlikte mevcut olmayabilir.
Demek ki, bir mikro-6istemin olay'l&6tit1 (!Jimdiki-an'da
bulundu{Sll> halde enerjid�n yoksun kald1tt anlar, hi� de -mad­
denin bulunmadl(Sl uzaysal bo§luklara tekablll etm.ez•, Berk­
idealist bir gorO.nllm ortaya �lkmaz. Tam tersine mesele,
leyci
zamanm do�asmdan, blrdenblre otelenmesinden ileri gelmek­
tedir.

100
Bu cdlyebiliriz» lfadesf zaten cayn1 zamanda» sozu­
nun lki anlamll olu�una ii?oret. ediyor. Bu cift anfamllhk. caynr
zamanda• sozunun. gi.inli.ik YOl?ant1m1zdan edindigimfz ve 1�1k
h1zm1 pratfk olarak sonsuz bi.iyi.ik ·kabul eden tecri.ibelerimizden
lleri gelmektedir. Gercekten de bu sozO ffzlkte blraz ba�ka tur­
li.i de tan1mlayabiliriz ve Einstein do cahl?malannda «aynr zci­
manda• nm bu ikinci tan1mm1 kullanm1!?t1r. ikf olay uzaym aynr
noktasmda aym zamanda meydana geliyorsa. bu olaylara bir­
birleriyle. cak1!?1vorlar deriz (bak Dipnot) Bu anlat1m tek anlam­
lrdir, blrkac anlama birden gefmez. Biz uzayda ayni dogru 0-
zerinde oyfe i.ic nokta tasarfayabillrlz kl. ortadakl noktanm o­
·
bur ikislnden uzakhklan el?ft olsun. lki �c noktadakf ofaylar,
bu olaylardan ctkan ll?lk sinyalferi orta noktada karl?1la$t1klan
takdirde, cak1!?malan anmda meydano geliyorsa, bu lki olay1
«aym zamondo» ofan olayfar diye tammltyabillyoruz. Bu tan1m
birincislnden doho k1s1th bir tonrmd1r. Bu tammdan c1kan en
onemli sonuclardon blri. iki olay ·bir gozlemci icin aym zoman­
do ise. i.icOncO bir gozlemci icin aym zamando olmayacog1d1r.
Hatta iklnci gozlemci birincisine gore hareketli bile olsa. bu
ylne boyledir. cAynr zamand0» sozOnOn iki tanrm1 oros:nda
!?6yle bir bag kurulobilir: lki oloy bfrinci onlomdo aynr zomon­
do ise. icinde ikinci anlomda do aym zomando olablleceklerl
�Ir ilgJ sistemini saptomak daima mOmkundur. Durumu biraz
daho somut olarak l?6yle ac1kloyahm: Yerki.irenfn cevresinde
dolonon blr uydunun c!r sinyal gonderdiQini ve b u sfnyalin k1-
sa bir sure sonra di.inyam1zdokl blr gozlem istasyonu tarafm­
don yakaland1gm1 tasarlayallm. Bu gozlem istasyonu bunun
Ozerine uyduya bir emir verlr ve bu emir k1sa blr sure sonra
oraya ula�1r. Sinyalin gonderill�inden emlrin ahnr!?ma kadar bu
uydu Ozerinde gecen zaman arahg1, ·blrlnci tamma gore, sfn­
yalin yerkuremfz tarafmdan ahni�1yla caym zomanda• dir de-

Dipnot <Y. O.> Bu !fade Leibniz'in ozde�lik tammmdan bqka


· bir �ey dekildir: principium identitatis indiscernibilium.

101
necektlr. Uydu uzerinde gecen bu zaman araltg1 ieinde her­
hangi bir om ele alsak. bu an lkinci anlam ae1stndan, yerki.ire
tarafmdan sinyolin altn1�1 ile «ayn1 zamando» degildir, ancok
boyle blr caym zamandaltgt» sogltyacak bir llgl sistemi da�ma
vardtr.
«Aynt zamanda» sozuni.in birinci tanimt bu sozun gunli.ik
ya�nt1m1zdaki uygulant�tna daha iyi uyuyor; ei.iriki.i ikl alayin
aynt zamanda olup olmadtklan sorusu bizim gunluk ya�ant1-
m1zda boyle ,bir ilgi slstemiyle hie de ilgill degildir. Buna rag­
men, her iki relatlfel tanimda do bu «OYnt zamanda> kavramt,
gOnlUk dilimizde bulunmayan ·blr ·keslnlige kavu9mu�lard1r.
Kuanta teorlsl ae1smdan bak11trsa, klasik mekanik kavramlan­
nm dogay1 kesinlikle tommlayamod1klarm1, bunlonn kullantlt­
�mm Kuanta yasalanyla sm1rlt oldugunu ve kulland1g1m1z yer­
lerde de <:ok dikkatli olmam1z gereginl fizikciler coktan ogren­
ml�lerdi. Oysa relatiflik teorisinde fizikeiler. klaslk fizlk kav­
ramlanmn onlamm1 degi�tlrmeye, bu kavramlan dogado yeni
ka�lla�1lan durumlara daha iyi kar911tk verecek blelmde ke­
slnle9tlrmeye ugra�1yorlard1.
Uzay ve zarnonm, Relotifllk teorlslyle 1�1ga kavu9turulan
yap1s1 etkilerini fizigin ee9itli kollarmda gostermeye bo�lad1.
_
Hareketll_ cisimlerin elek_trodinamigi Relatiflik ilkesinden kolay.;
co tOretlleblliyordu. Bu ilke, sadece elektrodinamigl ya do me­
kanlgi degil, fakat doga yasalarmm herhangi blr grubunu ilgi­
lendiren eok genel bir ilke olarak formi.illendlrlleblllr: Vasalor.
aralannda duzgun dogrusal blr otelenme hareketinden ba9ka
blr fork olmayan tum ilgi sfstemlerimfe bieimlerlnl hie degl9tir­
mezler, matematlksel onlamda s0ylersek, Lorentz donu�i.imle­
!i"e gore lnvariant't1rlar.

Relotifllk llkesinln belki en onemli sonucu enerjlnin at1I


olmakhg1 durumudur, yanl kutle lie enerji'nln blrbirine denk ol­
mokltl')1d1r. l�1k h1z1 blr tavon h1z rolUnu oynad1gmdon ve her­
hangl kutlesel blr clslm b u h1za hie bir zaman erl�emiyecegln­
den, zaten horeket iclnde bulunan blr cisme ivme vermenin,

102
durgunluk durumdo ·bulunan bir clsme ivme vermekten daha
zor olacag1 kolayco anla�uhr. Ci.inki.i cismin atalet bi.iyi.ikliigu
·ki.netik enerjlyle· blrlikte ortm1!}t1r. Relatiflik teorlsine gore ge­
nel olarok her enerjl atalet'e, yanl ki.itl�nin kendlslne doni.i­
�i.ir ve verilen bir enerji miktarma tekcrbui eden ki.itle bu ener­
jinin 191k h1z1 karesiyle boli.imune e!}ittir. K1sa90, her enerjl ken­
disiyle blrlikte ki.itlesel maddeyl de g$tlrlr. Ne var ki, normal
kavromlora gore cok bi.iyi.ik olon blr enerjinin oncak pek az1
ki.itlesel moddeye donG!}i.iyor; ki.itle lie enerji orosmdoki bogm
doho 6nceleri goziemlenememesi nedeni budur. Ki.itlesel mod­
denin korunumu ve enerjinin korunumu gibi yasolor o bag1m�
s1z gecerliliklerini yitlrerek bir tek birle!}tirici yasoya d6nu9-
mu9 oiuyor ki bu, enerjinin veya i<i.itlesel maddenin korunum
yasos1d1r.
Relotiflik teorisinin kuruldugu elli y1I once uki.itlesel mod­
�e ile enerjinin e9degerligi» varsay1m1 fizikt� bir devrlm olorak
ortaya c1kt1 ve o vakltler bu yasay1 dogrulayacok . deneysei f<a­
nitlor cok ozd1. Bugi.in bir suri.i deneylerde elemonter danecik­
l&rln kinetik enerjiden i.irediklerini ve 'bu daneciklerln nas1I
kaybolup gittiklerini. yoni i!Jmlara doni.i!}tUkierini i<olayco gor­
mek kabildir. 0 bok1mdan ki.itlesel maddenin enerjlye donu!}­
mesi ve ·bunun tom tersl art1k oiogan kar91lod1g1m1z oiaylord1r.
Atom potlamolanndo ac1ga c1kon o 'korkunc enerjl mlktar­
tan. Einstein e!}itllgini dogrulayon bo!}ka ve cok daha goze
batic1 kon1tlardir. Burada ·kritik ve tarihsel bir konuya degin­
mek belki yerlnde olur. Aroda blr lddla edilegelmi!}tir kl· atom
patlamolan sonucu ortayo c1kan o korkunc enerjl mlktarlon
maddenin dogrudon dogruya enerjlye d6ni.i9mesiyle ortoya c1k­
maktodir ve bu dev miktarian onceden soptamak ancak Re­
latlflik teorisl sayesinde mi.imki.in olur. Bu hepten bir yanh!J
anlomadir. Atom cekirdekierinde bi.iyi.ik enerji miktartarmm
depo edilml!J oldugu daha Becquerel. Curie, Rutherforc1'un
radyoaktif parcalanmayla ilglli deneylerlnden berl blllniyordu.
Her radyoaktlf claim, ornegln radyum. klmyasal blr olay s1ra-
·

103
smda ayn1 miktar molzemeden ac1ga c1kan 1s1 enerjlsinden o­
�og1 yukon bir mllyon kez doha bi.iyi.ik blr 1s1 enerjisl i.iretir.
Uran cekirdeginln parcolanmasmdan c1kan enerjinin koken
lie bir radyum ceklrdeginin alto -parcalanim1 s1rasmda c1kan
enerjinin kokenl oyn1d1r ki bu enerjl aslmda. atom ceklrdegi­
nin pan;aland1g1 iki oyn danecigin elektrostatik corp1�ma ener­
jisldir.
Atom potlamas1yla serbest kolon enerll l9te boyle blr kay­
nokton c1·k1yor, yokso ki.itlenin enerjlye d611i.i9mesiyle olu9mu­
yor. Ci.inki.i durgun ki.itlesi sonlu olon elemonter doneclklerln
say1s1 potlamo s1rosmda hie bir 9ekllde azolmryor. Atom cekir­
de§inin yap1 ta9lan arosmdaki · bag enerjisi bunlann durgun
kutlelerinde de kendini gosteriyor. 0 bak1mdan enerjinln oc1-
ga c1k191 elbette dolayh olarok cekirdeklerin ki.itlelerindekl de­
gl9lmlerle . de ilgilldlr.
Kutle ile enerjinln denkli(;ji, fizikteki bi.iyi.ik onemi d19mda,
o cok eski felsefe sorunlanylo ilgili blr tak1m problemler de or­
taya aa1. Gecmi9teki ce9itli felsefe sistemleri, toz ya do mad­
denin yok edilemez oldugu tezinden yola c1k1yorlard1. Oysa
modem fizikte say1s1z deneyler gosteriyordu ki, elemanter da­
necikler, ornegin pozltronlar ve elektronlar, yok edilebiliyor,
boylece 19ma donu9ebiliyorlard1. Bu doni.i�kenlik eski felsefe
slstemlerinin boylece yeni tecri.ibelerlmlzle ci.iri.iti.ildi.igi.i ve bu
eski sistemlerde verilen kanitlann sakat olduklan onlomma m1
geliyordu?
Bu 9i.ipheslz pek acele verilmi9 ve ha.ks1z blr karar olur­
du; ci.inki.i eski ve orta cog felsefelerlndekl «t6Z» ve «madde»
kavi'amlanni modern fizikteki «ki.itlesel madde» deyiml lie bir
tutmak yE)rinde olmaz. Bugi.in modern tecri.ibelerimlzl eskl
felsefe sistemlerinin diliyle ifode edecek olursak, ki.itle ve
enerjlyi oyn1 toz'un ikl ayn tarzi olarak gormek mumki.indi.ir
ve boylece toz'un yok edilemez oldugu tasanm1 do dol)rulu­
gunu korumu9 olur.
Ote yondan yeni bilgileri eskl dllde lfade etmekle cok

104
9ey kozonrlacagmr umit etmek de yanh9t1r. G�mi9teki felse­
fe sistemleri de o co{Jrn Him bllgilerinden olu9uyordu ve o
bilgilerin saglad1g1 bir du9i.ini.i9 tarzma tekabi.il ediyordu. 0
bok1mdon yuzy1llar once dogoy1 yorumlamak icin kafa yor­
mu9 olan filozoflonn fizigin veyo relotifllk teorislnin bugun
vord1gi noktayr onceden gormeleri elbette beklenemezdi. Es­
ki filozoflann kendi doga tecrubelerini cozi.imlUyerek vardrk­
lon kavromlar, bugun ancok kormo91k teknik araclarlo gozli-
yebilecegimlz oloylcra art1k uyamomoktadrr.

Relatiflik teorisinin felsefi sonuclanni gozden geclrmeden


once teorinin sonra·ki gell9imlerini k1soca ac1klomak gerekl­
yor.
.
Maxwell teorisinln 19. yuzyrldoki ilk yorumlannda onemli
bir rol oynom19 olan 9u «varsoy1msal toz", yani Eter yukar­
da belirttigimiz gibi, Relotiflik teorisi sayesinde bilim d19rna
itilmi� oluyordu.

Bu durum bozon, Relotiflik teorisinin mutlak uzoy kov­


rammr bilim d19ma ittigi 9eklinde de ifode edilegelmi9tir. .An­
cak bOyle bir iddi6y1 ihtiyatla kar91lamok gerekiyor. Gerci
ozel relotiflik teorisi ocrsrndon. icinde Eter'in durgunluk ha­
linde bulundugu ve bu yuzden «mutlak uzay» ad1 verilebile­
cek bir ilgi sistemi secmenin 1mkons1zl!g1 ortadayd1 , ama 9u
var ki, uzaym Wm fiziksel ozelliklerini yitirdiginl de ileri sur­
mek hepten yanh9t1. Alanlann veyo maddesel cislmlerin ho­
reket denklemleri. «normal» bir ilgi sistemi lcinde, bu normal
sisteme gore duzgun bir donme horeketi yopan ba9ka bir
ilgl sistemlyle kar91io9t1rocak olursak, yine de ba9ka blcimle­
re burunuyorlord1. ilkin 1905-1906 y11lannm ozel relotiflik teo­
rislyle k1s1th oldugumuzu du9unsek. bu takdirde donel bir ilgl
slstemindeki merkezkac kuvvetlerin varhg1 gosterlr ki, uzay
donmekte olan ve olmoyan ikl sistemin birbirinden ayn tu­
tulmasmr gerektiren ozelliklere sohiptir.
·Bu felsefe acrsmdon tatmin edici bir oy1nm olmuyor ve
flziksel ozelliklerl yolniz ve yolniz. olonlor ve moddesel clslm-

105.
ler gibi fiziksel olan $eylere yak1$tirmay1 tercih eder gibiyiz,
bu ozellikleri bO$ uzaym kendisine baglamak bize zor geli­
yor. (Bak. Dipnot)
Ne var ·ki. kendimizi yine elektro-magnetik olayJara ve
mekanik hareketlere k1s1tlasak bile bO$ uzaym bu gibi ozellik­
lere sahip oldugu, hie de yabana at1lm1yacak bir tak1m oigu­
lardan, ornegin merkezkac kuvvet olgusundan anla$1lmakta­
d1r.
Bu durumu titiz :bir incelemeye tutan Einstein on y1I son­
ra Relatiflik teorisinde cok onemli bir geni$1etmeye giri$ti ki
bugun bu geni$1etilmii;i teori «genel Relatlflik Teorisi» diye
amhr. Bu yeni teorinin ona dl.i$i.incelerilli gozden gecirme­
den once, Relatiflik teorisinin bu iki buyuk boli.imi.ini.in dogru­
luguna guvenme derecesi hakkmda bir kac soz' soylemek ge­
rekiyor. 1905-1906 y1llannm teorisi, yani Ozel Relatiflik Teo­
risi cok kesinlemesine incelenmi$ ·bir suru deneysel olgularo,
Michelson-Morley deneylerine. buna benzer pek cok deney­
lere, cok say1da radyoaktif olaylarda izlenen ki.itle-enerji denk­
ligine, radyoaktlf olaym omrunun boyle radyoaktif danecikle­
rln h1zma bagh olui;iuna. yani bu baghhgm kesinkes gozlenip
olculmi.i$ olmasma v.b. dayamyor. Ktsaca bu teori modern fi­
zigin ort1k iyice oturmu$ temelleri arasmda say1hyor ve bu­
gun art1k tart1$ma goti.irmuyor.

Genel relatlflik teorisinin deneysel kamtlon, deney mal­


zemesinln genellikle pek k1s1tlr olmas1 yuzunden· o kadar inan­
dmc1 olam1yor. Teorideki varsay1mlann dogrulugunu kontrol
edeblleceglmiz astronomik gozlemler cok oz ve teori bu yuz-

Dipnot: CY. OJ Heisenberg burada. cbOIJ uzay• derken «Sa.It


uza.y1. kast ediyor, donel ve donel olmayan sistemlerde Csalt>
uzaym yap1, yani ic;ten-bic;imlenme olanagm1 red ediyor, oy­
sa. Kuanta Teorisinde, maddenin konfigiirasyon uzaymdaki bi­
c;imleni11I demek ola.n dalga tutumunu savunuyor, ama bu tu­
tum, dogarun . uza.yma ozgii bir bic;lmleni11tir demeyi red ediyor.
Ckarijlla.ljtJ.r 8. Bolfunde 1 ci kar111t gurup: D. Bohm>.

106
den, ozel relatiflik teorisine oranla varsayrmsal bir di.izeyde
kahyor .. Gen el relatiflik teorisinin ozi.inde yatan tern el varsa­
yrm, cekimsel ve atrl kutle'nln blrbirine denkligidlr. Pek titiz­
ce yi.iruti.ilen ol¢i.iler gostermi�tir kl, •bir cismin kendi ag1rh­
g1yla belirli olan ki.itlesi, cismin ataletiyle 'belirli olan ki.itle­
siyle orant1lld1r. Deneylerdeki olcme kesinligi daha do artrnl­
m1�. ama bu yasanm ·bozuldugu gori.ilmemi�tir. Bu yasanm
gecerligi genelle9tirilirse �ekim kuvvetleri de merkezkac kuv­
vetlerle ayna paralelde olacaklardar. Ne var ·ki, merkezkac
·kuvvetleri bo� uzaym fiziksel ozellikleriyle bagda�trrmak ge­
rektiginden, yukarda do belirtildigi i.izere. Einstein. ceklm kuv­
vetlerinin de bo9 uzayrn ozelliklerini yans1tt1g1 sonucuna. da­
ha dogrusu varsayamrna vard1. Bu oylesine onemli bir ad1md1
kl, ardrndan ayn1 yonde daha ba�ka od1mlaro zorluyordu. Bj­
llyoruz kl, cekim kuvvetlnin kaynag1 ki.itlesel maddedir. Ce­
.-1m kuvveti uzaym ozellikleriyle lli9kiliyse uzaym bu ozellik­
lerini ki.itlenln dogurmu� olmas1 ya do ki.itleden etkilenebiime­
si gerekiyordu. Donel bir ilgi sistemindeki merkezkac ·;uvvet­
lerin, belki de cok uzaklordaki ki.itlelerin bu donel l:llsteme
gore, yani relatlf donme hareketinden dogmas• gerekiyordu.

Bu cumielerle cizmege cah�t1g1m1z program1 gercekle�tir­


mek icin Einstein, temel fiziksel di.i�uncelerini, Rlemann'rn ge­
ll9tlrdigi genel bir geometrinin matematiksel �emasrylo ifade
etmek zorundayd1. Uzaym ozelllkleri evrensei cekim alanla­
·

raylo birlikte si.irekli olarak de�i�tigin�en, uygulanacok geo­


metri egriligi olan yuzeylerin geometrisi olacaktr. aoyle bir
geometride Euklid geometrisindeki dogru cizginln yerini jeo­
dezik t>ir oizgi, yani iki nokta orasr en -kasa mesafell cizgi all­
yordu ve cizglnin egriligi degi�ken bir egrilikti. Gi.icli.i bir ma­
temat.lk teknigi sonucunda Einstein, •kutlelerin uzayda dog1h­
m1 ile geometrik parametreler orasmdaki t>ogrntiy1 veren ma­
tematlksel bir formul onerdi. Bu teorl o zamana kadar evren­
sel oekim hakkrnda bilfnen olgulara dogru olarak yans1t1yor­
du, cok hassas bir yakla�rm olarak klasik cekim teorisi lie

107
ozde�ti ve bunun do oteslnde cok ilgl ceklci .olan ve gozlem
olculerimizin imkan smmna yakla9an olaylan do onceden he­
saplamok olanagrn1 soghyordu; ornegin 191k dalgofonnrn ce­
kim kuvvetlnden etkllenmesl boyle bir olayd1.
Bir y1ld1zdan yoymlanon tek renkli 191gm kuantalan. yt1-
d121n cekim oloni lcinden gece.rek uzakla�t1klon s1rodo ener­
li kaybediyorlor. Yoyrnlonon toyf cizgilerinln k1z1lotesine ote­
lenmesi bundan ileri gelmelidir. Freundllch'in 9lmdiye kodor
bu konuylo llgili deneyiere bokarak oc1kco gosterdlgi i.izere.
k1z1l6tesine otelenmeyi kesinlikle ispotloyocak ba9koca bir
deneysel kanit �imdiyedek ortaya c1km1)l degildir. $u do var
kl, Elnstein'rn genel teorisinin saglad1g1 hesap sonuclorrnm
deneylerce ci.iri.iti.ilduguni.i soylemek cok ocelecilik olur.
Gune�e yokm gecen bir 191k 1�m1, gune�in ceklm alanm­
ca saptmlm19 olmok gerekiyor. Bu sapmo mikton Freundlich
veyo bo9ko astronomlor tarofmi:ton der'ley yoluylo dogru olo­
rok saptond1, omo bu sopmo degerinin, Einstein teorisinin
ongordugu degere tostaniom uyup uymod1g1 keslnlikle soyle­
nemiyor.
Genet Relatiflik teorlsinin gerceklere uygunlugu ac1sm­
dan gosterllen en iyi deneysel konit. Me;kur gezegeninin elip­
tik yorungesinin Presesyon (oncelenme) horeketidir ki teori­
nin 6ng6rdugu degerlere cok iyi uymoktad1r.
· Genet relotifli k teorisinin deneysel cercevesi cok dor bi­
le olsa teori mont1k cercevesi bok1mmdon cok onemli du·
9unceleri iceriyor. Antik cagdon 19. yuzysla kodorki ti.im ma­
temotikciler doneminde Euklld geometrisl «besbelll» bir 9ey­
m19 gibi kobul ediliyordu. Euklid aksiyomlan 'butt.in geometrl- .
ler lcin gecerli bir temel say1hyor, tart191lmas1 gereksiz opac1k
bir sistem olorok di.i9unuluyordu. Ne var kl, 19. yuzy1lda,
Bolyai ve Lobotschewsky, Gauss ve Riemann, bo9ko geomet­
riler. yonl .Euklid'inki kodar kesinllkle oturtulabilecek geomet­
rller in9a etmenin mumkun oldugunu g6steriler. Bundan son­
ra, hongl geometrinln daho dogru oldugu i<onusu. ort1k em�

108
pirik bir soruydu. Amo bu soru ancak Einsteirftn eseriyle dik­
kati cekti ve fizikciler neden sonra bunun Ozerine egilmeye
·
ba�lad1lar.
Relatiflik teorislnde i9lenen geometri, i.ic boyutlu olma-
'

yip, uzay ve zamanm dort boyutlu bi.itOnli.igi.iyle ilgilidir. Teori,


boyle blr bi.iti.i.ne uygun geometrl ile ki.itlelerin evren bi.itOni.in­
deki dag1hm1 arasmda bir ill9klyi ongormektedir. 0 bak1mdan
teori, uzay ve zamanm en bi.iyi.ik boyutlar lcindekl tutumuyla
ilgili eski sorulan yeni bir bicimde sunuyordu ve bu sorulara,
gozlemlerle kantrol edilebilecek cevaplar oneriyordu.
Boylece, felsefe ve bllimlerin ilk caglanndan beri insa­ ·

nm ak1l-ruhunu ugra�t1rm19 olan cok eski felsefe sorunlan­


na yeniden ba9vurmanin anlam1 yok degildl: Uzoy sonlu mu,
yoksa sonsuz mudur? Zaman'm ba9lang1cmdan once ne var­
dt? Bu tOr sorular ce9itll felsete ve dinlerde ce9itli cevaplar
buluyordu. (Bak. Dlpnot)
Aristoteles felsefesinde, tOm evrensel uzay, sonsuz ki.i·
ci.ik parcalaro boli.inebllmesine ragmen, yine de sonlu idi. Uzay
cisimlerln uzaysal yaygmla9masma dayan1yor. uzay1 bir ba­
k1ma cisimlerin kendisi kas1yor, ori.iyordu. 0 bok1mdan cisim­
lerin olmad1g1 yerde uzay do yoktu. · (Bak. Dipnot)

Evren, yerki.ireden, gune9ten ve y1ld1zlordan ve sonlu so­


y1da bir tak1m cisimlerden olu9uyordu. ·Y1ld1zlarm otesinde
uzay · yoktu, uzoy o baktmdon sonluydu. Kant'm felsefeslnde
bu sorun, «Antinomi» ler, yani cell�kiler dedigi konuyo girl­
yordu; cunki.i bu i<onuda olzl kar�1t sonucloro gotlirebilecek
ikl oyri ·komt ileri surUlebiliyordu:· Uzoy sonlu olomoz. cunku

Dipnot <Y. OJ Heisenberg sorulan eski bicimde, hie degietir­


in.ecien koyuyor!? Soruda sorulan (ieyin, konunun, anlam ta!}1y1p
ta!l1m.ad1ti oriemlidir. Bilimsel evrim ashnda, sordugumuz ee­
yin sorulabil�cek bir eey 9lup olmad1tim bilmektir. Heisenberg
bunu onceki b<>hlmlerde cok iyi belirtiyor.
Dipnot <Y.6.> Einstein'1 esinleyen E. Mach da aym tarzda :lill'Jll·
nuyor.

109
uzaym bir sonu oldugunu tasarltyamay1z. Uzaym hongi nok­
tasma vonrsok vorahm, doimo daho oteye gidebilecegimizi
du9i.iniiri.iz. Oyso uzay sonsuz do olamoz; ci.inki.i uzay kendl
kenctimize tosorltyobildiglmiz bir 9eydlr, yokso ortoda uzay .
kovram1 olmozd1, o bok1mdon sonsuz bir uzay tosorltyamoy1z.
Bu ikinci kanit1 Kant'm ifadesiyle vermedik. «Uzoy son.suzdur»
cumlesi bizim icin olum,suzloy1c1 bir onlom to9ir, biz uzoym
herhongi bir ucuno voromoy1z, onlamma gelir. Oysa Kant'a
gore uzaym sonsuzlugu. gercekte verllmi9 olan bir durum. ke­
sinlikle bilemedigimiz bir onlomda «Var olan» bir durumdur.
Kant, uzoym sonlu yo do sonsuz oldugu sorusuno ak1lc1 bir
kor91hk verllemiyecegl sonucuno vonyor; ci.inki.i evren butii­
ni.iyle bizim tecri.ibemizin obje'si olamaz.
Zomonm sonsuzlugu problemi oc1smdansa durum bundan
forklt degildir. Augustin'in «inonc>>1no gore soru 9u bicimde
sorulmahd1r: «Tann evrenl yoratmodan once ne yapt1?». Au­
gustin, «Tonn aptolca sorulor soronlor icin cehenemi yarat­
ma·klo ugra91yordu» gibi pek bilinen bir cevopla yetlnmiyordu.
Bu cok ucuz bir cevap olur, diyordu Augustin ve problem!
ok1lc1 yonden cozumtemeyi deniyordu: Zaman yolntz bizim
lcln geclyor, onu getecek diye bekleyen hep ve sodece biz­
lerlz; zomon 9lmdiki an olarak ok1p gidiyorso, sodece blze
gore, bizlm icindlr bu ok19 ve biz bu ak1p gitmi9ligi gecmi9
zomon diye onimsanz. Ne var ki. tann zamonm icine s1gmoz,
onun icin bin y1t bir gun gibi, bir gun bin y1t gibidir. Zaman
evrenle biriikte yorat1ld1, o · baknndan evrenin maltdtr, onun
lclndl� ki evren var olmadon once zamon do var olmu9 de­
glldir. Tannnm ac1smdan bok1hrsa, evrenin zamon1 bir ando
var otmu9tur; onun icindir ki tann evrein yarotmadan once
zomon do yoktu.

$u var kl bu gibi kanitlomolarda cyorotmo» kovram1 tOm


zorluklan blrden ortoyo serlyor. Bu sozci.ik, ontomaya oh9t1-
g1m1z biclmlyte, doguveren, tinceden var olmoyan blr fieyl 11-
gltendiriyor ve o bak1mdan zoten. zomon kovramm1 icermlfi ya

110
do varsaymr� oluyor. Demek ki, zaman yarot1ld1, deyimiyle ne
kast edildfginl ak1fc1 yoldan tanrmlamak olacak I� degil. Bu
durum bize, modern fizikten almam1z gereken bfr dersi ha­
t1rlat1yor, yoni herhangi bir sozcuk ya da kavram bize ne ka­
dar ac1k ve secfk gelirse gelsin kullanrlmo imkani yine de
k1s1thd1r.
Gene! relatifflk teorisinde uzay ve zomanm sonsuzlugu
lie ilgili sorular ortaya crkmakta ve btr olcuye kadar empirik
bir cerceve tcinde cevaplanabflmektedtr. Uzay-zamamn dort
boyutlu geometrtslyle evrensel kiitlelerin dog11tm1 orosmdaki
bagrnt1y1 teori dogru olorak veriyorsa, o zaman uzaydaki spi­
ral bulutsulann dag1hm1 ile llgill astronomi gozlemlerl .bize
evrenin geometrisi hakkmda bllgl verebllirler. 0 zaman evre­
nin hie olmazsa kozmoloiik betimlerini yapabllir, bir tok1m
evre11 modelleri tosorhyobillrlz ve bu matematiksel model yo
do betimlerden elde edilen mant1k sonuclonm emplrlk olgu­
larlo kor�1la�t1rabilirlz.
Bizim bugunkii astronomi bilglleriniiz cerceveslnde, b6y­
le bir kac model oc1srndon son ve kesin karoro vormam1z
olonaks1zd1r. Evrensel uzaym sonlu olmos1 mumkiindur. An­
cak bu, evrenin . herhongi bir yerde bir sonu vord1r, anlam1�0
gelmiyor. Bu oncok. biz evrenln lclnde bellrll blr yonde hep
lleriye dogru yiirudugumuz takdirde, sonunda yine ilk hore­
ket noktomrza donecegiz onlamma g�liyor. Yeryuzunun iki bo·
yutlu geometrislnde de durum buna benziyor; bellrll bir nok­
todon yolo c1k1p omegin hep doguyo dol)ru yurusek, sonunda
yine bat1do ilk c1kt1g1m1z noktayo geri doneriz.
Zamona gellnce, burado blze blr bo�long1c var glbl geli:­
yor. Bir cok deneyler, evrenfn 0�0(11 yukan dort milyor y1i
once «ba�lod11grno i�oret edlyor yo do tUm evrensel modde­
nln o zomonlor �tmdikinden cok kucuk bir uzoydo toplanmu�
oldLJgunu ve evrenin o zomond9n bu yono bu kucucuk uzoy­
don ce�itll mzlarla genli?lemeye devom ettigini gosteriyor. Bu
dort mllyar y1lhk sure ayn ayri blr tak1m gozlemlerde ortayo

111
c1km19trr, ornegin meteoritierin ve yeryuzundeki minerallerin
v.b. omru. o bak1mdan. evrenin omrunun dort milyar y1l on­
cesine kadar uzand1g1 du9uncesi d19rnda ·bir yoruin bulmak
cok zor. Evrenin ba9lang1crna ilgin du9iincelerin bu bicimde
ifadesl dogru ise. bu demektir ki, bu . zoman suresinin ote-
. sinde -yani dort milyar y1ldan da once- zamanrn oz ve yap1
baktmmdan bamba9ka bir nitelige sahip olmas1 gerekir. (Bak.
Dipnot)
Bu cok cok onemii olgu. yukarda Augustin'in karntlan
orosmda belirdigi glbi, evrenin yarad1lr91y!a ilgili basit anla­
t1m tarzrnm yerini oliyor. Bugunkii astronomi gozlemleri du­
zeyinde, uzay-zamanm �ir butiin_ olarok geometrisi ne olabi­
lir sorusu keslnlikle cevaplanacak gibi degildir. Ne var ki, bu
sorulann ilerde bir gun ve astronomik tecrubelerlmizin sag­
larn temelleri Ozerinde cevaplanacagm1 ummak bile ilginctir.
Bundan sonraki incelememizi temelleri kesinlikle oturmu9
olon Ozel Relatiflik Teorisi uzerinde smtrlasak bile, bu teori­
nin bizim uzay ve zaman yap1s1 hakkrndaki goru9lerimizi cok
geni9 capta etkileyip degi9iklige ugratt1gma 9uphe yoktur. Bu
degi9imlerin en 9a91rt1c1 yonii, belkl de ozel bir karokter to-
91malan degil, oslrnda boyle bir degi9imin meydana gelebil­
mi9 olmasrdrr. Newton torofmdan dogay1 tarnmlayan temel­
ler oJ<:irak matematlksel bir cerceve icinde soptanan- uzay ve
zamon yap1s1, oz bakrmrndan hicbir cell9kiyi icermiyordu, bu

Dipnot CY. 6.> Zamamn bir salt degi�ken ya da parametre ol­


may1p, $imdiki-an'lann her hangi bir anda bir ytizey olarak
dag1hmm1 gosteren degi$ken bir matematiksel olr;:ek oldugunu,
yeni bir aksiyomlar sistemi ir;:inde tanimlamak mumkilildiir. 0
bak1mdan zamanm salt degi�ken ol!U"ak b�lang1c1m degil, mad­
denin orgutlenememe oram, yani olr;:ek olarak ba�lang1cm1 sor­
mak dogru olur ve bizi olumlu sonur;:lara a.ncak bu soru gotii­
rebilir. Zamanm, mevcut biitilil $imdiki-An'lar dtizeyinde bir
degi$imler olr;:egi olu$u, onun ii; yaptsmdaki ve bir mikro-o- ·
layda.n, ob'iir Dliikro-olaya degi$en evrensel rela�ifli� orta­
ya koyar. bak. Grundlagen zur Topologie der Zeit.

112
Newtoncu yop1 bositti ve gunluk yo�ant1m1zda oh�ogeldigimiz.
uzay ve zaman kavramlonna cok lyl uyuyordu. Bu uygunluk
oytesine tutorhyd1 kl, Newton'un vord1g1 o tonimlor gun!Uk
YOl?Ont1m1za ozgu uzoy ve zoman kovromlonnm kesln bir ma­
temotiksel deyimi olorak kabul ediliyordu. Relatiflik teorisi
ortayo c1kmadon once. zamon suresince meydona gelen olay­
larm, uzoydaki kendi tertipleni� tarzlarmdon (Bok Dipnot) ba­
g1ms1z olorak blr s1roya sokulobllecekleri du�uncesi ac1k bir
gercek olorak kabul ediliyordu. GunlUk tecrubelerimlze ozgu
boyle bir anlay1�. biliyoruz ki, 1�1k hlZlnm pratik ya�ant1m1z­
da kar�1la�t191m1z herhangi bir h1zdan cok doha bi.iyuk ol­
masmdan ileri geliyor. Boylesine bir k1s1tlanm1�l1gm o zoman­
lor �uphesiz kimse farkmda degildi. Amo bu k1s1thg1 bilsek
bile, olaylann zamonsal sirasanm bunlorm uzaydaki tertiple­
nii? tarzma. yanl olu�tuklan yer ve kanumlara bogh oldugu.
olm.as1 gerektlgi kimsenin akhno gelmezdi.

Sonralan Kant felsefesinin dikkatimizi 9u olguya cektigi­


ni goruyoruz: Uzay ve zaman kavramlara sadece doganin ken­
dislne bagh olmoy1p ayni zamanda bizim doga ile olan ili�ki­
lerimlze de bagfld1r. Bu kavramlara kullanmodan dogay1 tan1m­
lamak ve yorumlamak imkans1zdar Bu kavromlar i9te bu ac1-
dan bak1flrsa a priori'dir. yani tecrubelerimize temel olan on­
ko9ullard1r yoksa dogrudan tecrubelerimizden c1kan sonuclar
degildir ve bu yuzden genellikle kabul ederiz ki bu on-ko�ul­
lar. yani uzay ve zaman . kavramlan edindigimiz yenl yeni tec­
rubelerle degi9ecek cinsten degildir
Yukarda sozuni.i ettigimiz degi9iklik gereginin neden · �a­
�1rt1c1 oldugunu �imdi anlam1� oluyoruz Bilim odamlan. gun­
IUk ya�ant1m1zdakl kovromlan modern deney tekniglyle gelil?·
tlrilmi� ·bulunan tecrubelerimize her uygulamok isteyi9imizde
neden dikkatli olmak gerekti!')ini, i9te o zoman. yanl Relatiflik

Dipnot CY. O.> yani bagh veya. ilglli olduklan ilgi-slstemlerin­


den bag1ms1z

113
·
.

F. 8
teorislnn dogu�uyla birlikte ilk defa anlad1lar. Bu kavramlann,
Newton mekaniginin matematik dilinde kesinkes ve celi$klsiz
blr anlat1m1 veya bunlarm i�ant felsefesi oc1smdan titiz bir
cozumlenmesi boylece sonrodan olaganOstU keslnlikteki 61cO­
lerle mumkun olon kritik COZUmlemeler kOr$1SIOdO 0 kavram"
lar icin bile soglam bir dayanak olmaktan c1kt1. Bu kritik uya­
nr$m modern fizlgin evrimi b_okrmmdon ologanustu derecede
onemli oldugu sonradi:in meydana c1kt1. Relatiflik teorisl sag­
lad1g1 bu ba11anylo. fizikcileri uyarmamr$. gun!Uk ya$ant1dan
yo do klasik fizikten ald1klan kovramlon kritlge tutmadan kul­
lonmalarm1 engellememi11 olsoyd1. Kuanta teorislni anlamak
elbette cok, ama cok zor olacakt1.

8. BOLOM

. Kuanta teorisinl n Kopenhagen yorumunun


ele�tiriml ve ko�1t oner.lier

Kuanto teorisinin Kopenhagen yorumu fizikcileri, 19. yuz­


y1lm doga bilimlerinde egemen olan materyalist g6ri.i11ten ol­
dukca uzaklara g6ti.irdu. Materyalist g6rii$ sadece o d6ne­
min doga bilimleriyle s1k1 s1k1ya ilil1kili olmakla kalmayrp ayni
za_manda baz1 fel�efe sistemleri sayesinde de sistemli bir co­
zumleme kazanm111t1 ve b6ylece kamuoyunun du110�cesine de
derinlemesine glrmi11ti. 0 bak1mdan Kopenhagen yorumunu
ele$tirn'le· ve onun yerine. klasik fizigin ve materyalist felse­
fenin tasanmlanna doha iyi uyon bir bo11kasm1 koymo cabo­
lann1 hokh kari,1lamak gereklr.
Bu cabolan Oc grupta toplayabiliriz. Birlnci grup. deney­
lerin yorumunu. hie olmazsa $1mdiye kadar gercekle$tirilebi­
len deneyler ac1smdan. Kopenhag�n yorumunda oldugu . gibi
lstisnas1z aynen . almaktadir. ancak bu yorumda kullanilan
dilden. yoni temeldeki felsefeden tatmin olmu11 g6runmemekte
ve bu felsefenin yerine bir ba11kas1ni koymak istemektedir.

114
Ba1?ka blr deylmle: Fizlge dokunmadan felsefeyl de911?tlrmeye
cah1?1r. Bu grubun yapt1g1 cah1?malarda Kopenhagen yorumu­
nun deneysel ongori.ilerlyle uyu1?ma derecesl. ne var kl t?imdl­
ye kadar yap1lan ya do_ klasik elektronlar flzlgine ilgin deney­
lerle k1s1tlanm11? bulunuyor.
fkinci ele1?tiri grubu. Kopenhogen yorumunun, deneysel
sonuclann bu yorumun ongord�gii sonuclaro gercekten her
yerde uymas1 halinde. blrlcik dogru yorum oldugunu kabul
ediyor, bu yi.izden de Kuanta teorisinin belirli baz1 kritik nok­
talorda de911?tirilmesini lstiyor.
Ocuncu ele1?tiri grubu. ne fiziksel ne de felsefi. belirli bir
kOr$1t 6neri getlrmeden, kuanta teorisinden gene( olarak tot­
minsizligini ileri si.iriiyor. Einstein, von Laue ve Schrodlnger'in
ele1?tirileri bu yondedir. Kopenhogen yorumuna ilk kar1?1 c1-
kanlar do bu grup olmu1?tur. (Bak Dipnot)
Kuanta teorisine kar�1 c1kanlann hepsl bir noktoda �irle­
l?IYorlar. Onlann kanisma gore arzu edilen durum. Klasik fizi­
gin Realite tasanmma yo da daha gene! olarok soyliyelim, mo­
teryalist felsefenin ontolojlsine donmektlr; yani en kiiciik par­
calan. biz onion gozlemliyelim veya gozlemlemiyelim, t1pk1 ta1?­
lar, agaclor glbi objektif tarzda var olan objektif, real bir di.in­
ya tasanmma donmek gereklidir.
Ne var ki bu olacok ii? degiidir veya ozellikle. onceki bo­
li.imlerde degindigimiz i.izere. atom olaylonnm niteligi bak1-
mmdan tam olorak mi.imki.in olamaz. Atom olaylonnm asllnda
nas11 olmalan geregi hokkinda arzular beyan etmek blzim il?l­
miz degildfr. l1?imiz ancak bu oloylan onlamak olablllr.
Blrlnci gruptaki cal11?malan inceleyecek olursak, daha
ba1?long1cta l?Unu oc1kca bilmemiz gereklr kl.; bu grubun yap­
t191 yorumlar, Kopenhagen yorumunu sadece forkh bir dilde

Dipnot CY. 0.) Okuyucu, Mosk;::va Union Konferanslan ile


ilgili tart1�mala.n �imdilik ne yazik ki yabanc1 dillerden iile­
mek zorundach.r.

115
tekrar ettlklerl lcln. deneylerle ci.iri.itiilecek blrer yorum degil­
dir. Pozltlvlst bir kesinlik acrsrndon . bakarsok, deriz ki. bura- .
do Kopenhagen yorumuna kar�rt bir yorum soz konusu olma­
Y•P oncak oyni yorumun bo�ka bir dilde kesinkes tekran soz
konusudur. Oyleyse geriye yalnrz bu dilln amaca daha uygun
olup olmad1g1 kohyor. Bu grupta�i onerilerden biri «gizli paramet­
relen1 fikrini i�lemektedir. Kuanta yasalarr deney sonuclarrni
genellikle yalnrz lstatistik olarak onceden bellrliyebildigi icin,
klosik ac1dan bak1hrsa, gozlemlerimizden her deneyde oldu­
gu gibi kocabilen ve deneyin sonucunu aslrnda onceden ka­
bul edilen bir nedensellikle belirleyen' gizll parametrelerin var
olabilecegl di.i�i.ini.ili.iyor. Bu yuzden bazr fizikciler, Kuanta
mekanlgi cercevesi lcinde bu gibi parometreler in�a etmeyi
deniyorlar. .
Bohm'un bu anlamda yaptrg1 ka�I oneriler, de Broglie to­
rafrndon bir 61ci.iye kadar ohnd1 ve oyrrnttlanna kadar i�lendi.
0 bak1mdan bu oneriyi ·buradoki tort1�mam1za temel olarak
alabilirlz. Bohm denecikleri trpkr Newton mekanigindeki nok­
tasal ki.itleler gibi objektif gercek yoprlar olarak goz onune
ahyor. Tasan-bicim. yani konfigurasyon uzoyrndakl · dalgolar
onun yorumuna gore, t1pk1 elektrik alanlan gibl ccobjektif»
bir gercektirler. $u var 'kl konfigi.irasyon uzayr, sistem icindeki
tUm doneciklerln koordlnatlanna tekobUI eden boyutlora sahip
bir uzoydrr. $imdi ilk zorluk kar�rmrza crkryor: Konfigurasyon.
yani tosarr-'bicim uzayrndaki dolgalar cgercek» yo do «real•
dlr. dendlgi zaman ne kast ediliyor? Boyle tasan blr uzoy
cok soyut bir uzaydrr, «real» sozci.igi.i lotlncedeki «res» soz­
ci.igi.inden gelir ve «toz» ya do anesne» onlamrnodrr. Amo �es­
neler ancak boyag1 De boyutlu uzaydo bulunurlar. yoksa boy­
le soyut blr tosan-blcimsel uzayda olamazlor. Dalgalor goz­
lemclden bog1ms1zd1r diyeceksek. o zaman bu dolgolorrn kon­
figi.irasyon uzayrnda objektlf olduklan soylenebilir. Amo bu
. dalgolara o zaman gercek ya da real denemez. meger ki ke­
llmenln anlamm1 keyfimizin istedlgi gibl degl�tirellm.

116
l�ohm uunaan sonra, sabtt faz yuzeylerini dlklemesine
kesen egr:ileri daneclklerin mumkun blrer yorungesi olaral<
tanimtur. Bu egrllerden hdngisinln danecigin gercek yorunge­
si oldu�u. Bohm'un goru�une gore. sistemin ve oicu aietinin
tarlhine bagltdtr ve kesinlikle kararia�ttniamaz, meger ki, ge­
rek sistem gerek otcu oleti hakkmda gercekte biiebllecegimiz­
den doha fozlostn1 bilelim. Daneclgin sozkonusu tarihi o za­
man cgizlt parametreleri», yani elektronun gercekteki yorun­
geslni, deney ba�lamcidan once bile lcerebilen bir tarlh olmas1
gerekiyor.

Bu yorumdan, Pouli'nin i�aret ett@ gibl, �u sonuc c1k1-


yor: Bir cok otomlarda temei durumdaki elektronlar . hareket­
slzdir, cekirdek cevreslndeki yorungelerde hie blr hareket
yapmaziar. Bu durum deneyle ceil�ir glbidlr, cunku temel du­
rumdaki elektronlann htzlan oiculdugunde (Compton oiay1
arac11tg1ylo), bu temel durumda dalma blr htz dag11tm·mm var
oldugunu ve bu dog11tmm do, Kuanto mekanlgi kurallarma tom
tamma uygun oiarok, h1z uzaymdaki dalga fonksiyonunun ka­
resi lie verildlgi gorUlmii�tUr. Buna kar�ll1k Boh.m, oicuierin
art1k eski yasalara gore degerlendiriimemesi gerektlglnl, yanl
otcu sonuclan normal olarak degerlendlrildiginde, h1z uzaym­
daki dalga fonksiyonu karesinin elbette bir h1z dag11tm1 ola·
rak belireceginl, oysa Kuanta teorisl, ozeilikle Bohm taraJm­
dan i�in- iclne cad h">C> sokuluveren Kuanta potansiyellerl
dikkate allmrsa, olcu ("letlerl ac1smdan �u sonucun dogru ol�
dugunu soytuyor: Gerr �kte elektronlar yerle�lk (stosyoner)
durumlannda daima hareketslzdir. Bundan ba�ka bu durumla
llgili olarak Bohm'un kulland1g1 Kuanta potansiyellerl cok do
garlp ozelliklere sahlptir. Ornegin lstenlldig'i kadar uzak me­
safelerde bile s1firdan farkh olmaktad1rlar. l�te. bunca zorlan­
malar pahasma ·aohm halo dlyorkl: cKuanta teorisi alanmda
blreysel slstemlerin keslnkes, akllc1 ve objektif bir yorumun­
dan va�gecmek bizce gerekslzdin. Ne var kl, bu objektif yo-

'117
rumun, fiziksel realitenin �endisiyle pek az llglsi olan blr ('._e:;;lt
ideolojik i.ist yap1 oldugu onlo:;;11tyor. Ciinkii ·Bohm yorumun­
<faki glzli parametreler, Kuanta teorislnde degi:;;iklik yap1lma­
d1g1 surece, gercek olaylann yorumunda hie bir zaman orta­
ya c1kam1yacak cinstendir.

Bu zorluklardan kurtulmak lcln Bohm , nedir ki. umudunu


·elden b1rokm1yor; ilerdeki deneylerde (1/1013 cm mertebesin­
den dal)a kiicuk bolgelerde) o gizli parametrelerin fiziksel bir
rol oynayabileceklerinl ve Kuonta teorislnin tutars1zhgmm o
zaman meydana c1kabileceginl soyliiyor. Bdhr bu bicimde ifa­
de edilen bir umut, diyor, ozu bakimmdan :;;una benzer: «Gii­
niin b irinde 2x2=5 edebilecegini umit edebillriz, cunkii boyle
olmas1 kesemize cok elverir» . Bohm'un iimidinin gercekle:;;­
mesi sadece Kuanta teorisinin degil, Bohm'un kendi yorumu­
nuh bo:;;o c1kmosma yol acacak. �unu belirtmek gerekir ki,
yukarda soziinu ettlgimlz benzerlik, durumu pek iyi yans1tma­
sma ragmen Kuanta teorisinde ilerde Bohm'un du:;; iindiigu
•.

tarzda yap1labilecek bir degi:;>iklik yararmo elbette cok saglam


bir konit degildir. Cunku. ilerde matematik mant1gmdaki ge­
_ ll:;;melerin, istisna durumlannda 2x2=5 etmesine bir ·anlam
yiikleyebllecegi prenslp olarak du:;;uniilemiyecek bir :;;ey de­
gildir, hatta bu geli:;;m i$ motematlgin giinluk hesaplarda ko­
layltk soghyocog1 akld gelebilir. Amo biz kesin mont1ksal ne­
denlere hocet kalmodon do :;;u kaniday1z kl matemotikte olo­
bllecek boyleslne geJi:;;imler kesemlze hie de yararlt olm1ya­
cakt1r. -Bohm'un kendi umudunun muhtemel blr gercekle:;;imi
olarok J:;;aret ettigi motematiksel onerilerden, bunlann fizik­
sel yorumlardo nas1l kullatulabilecegini anlamak imkans1zd1r.

Kuanta teorisinde yop1lmas1 muhtemel boyle bir de!)l:;>ik­


ligi blr yono •b1akirsak,
r Bohm'un kulland1g1 dil, yukordo be­
lirttlglmiz iizere, fizik hokmda Kopenhogen · vorumundan bo:;;­
ko blr $8Y soylemiyor. Bu dilin amac1m1zo · uyup uymqd1g1 ka·
.

118
llyor geriye. Daneciklerin yori.ingelerinden soz ederken bura­
da hie �i.iphesiz bir ideolojik i.ist yapmm i�in icine girmesiyle
ilgili ltirazun1z yanmda, burada ozellikle bellrtelim ki -Bohm'un
dili, Kuonta teorislnin lcerdigi, o konum ile h1z arasmdaki si­
metriyi, daha dogrusu, konum ile impufs arasmdaki simetriyi
de bozmaktadtr. Simetrl ozeffikleri bir teorlnin. en ozlU flzik­
sel cevheri say1ld1gmdan, kuffan1lan dilin bu cevheri dag1tma­
s1yla ney!n ·kazan1ld1gm1 anlamak imkans1z.

Buna benzer bir itiraz, biraz ba�ka bir blcimde de ofsa,


Bopp'un yapt1g1 istatistik yorumloro ve Fenyes'in bu yorum­
lar<;lan pek uzak di.i�meyen teorlsine kor�t da yap1labilir. Bopp
bir daneclgin dogu� ve yoi< ofu�unu, Kuanta teorisi bak1mm­
dan en temelfi bir si.irec olarak gori.iyor: Danecik kelimenin
klasik onlommda. yoni moteryolist ontoloji acrsmdan real ya
da gercektir. Ve Kuanto yasalannt daneciklerin dogu�u ve yok
olu�Janna llgin korreiasyonlar istatisti9!nin ozel bir cercevesi
olarak gormek gerekir. Boyle blr yorumu Bopp'un gosterdlgi
i.izere. hie bir celi�kiye du�meden gercekle�tirmek kabildir
ve Kuanta teorisiyle korrelosyonlor istatlstlgl arosmda boyle­
ce ilginc ili�kiler ortayo c1kmoktadir. Fiziksel oc1don bizi Ko­
penhagen yorumuylo oynr sonuolora gotl:irmektedlr. yani kul­
lond1g1 kovromlor lie Kopenhagen kav.ramlon arastnda pozl­
tivlst ac1don birebir 'bir onlom tekabulU vord1r; Bohm yorumu
do boyledir. Yalntz kullond1g1 kovramlonn dill. Kuanta Teori­
sinin matematlk l?emosma ozel blr a!'.11rhk veren o dolgo-do-_
neclk aras1 simetrigi bozuyor. Cunku, Jordan, Klein ve Wigner
1928'de �unu bellrtiyorlard1: Mateinatiksel �ema sadece bir
doneclgln kuantala�t1i"tlmas1 olmayrp uc boyutlu blr madde
dalgasmm do kuantola�tmlmas1 say1hr. 0 bak1mdon lllSldde
· dalgalannm reallteslnl doneclklerin realltesinden daha zaytf
gonnek lcin sebeb yO'ktu. Madde dolgalanna llgln blr korre�
lasyon istatlstlj:)lnl uzay ve zamana gore gell�tlrebllnilf1 ve
danec(.klerin ml, yoksa dalgalarm mt nas1I reollte olmas1 ge-

119
rektigi sorusunu boylece ae1k b1rakabilml� olsayd1, soz konu­
su. slmetrJ o zaman .Bopp yorumunda . da kendini koruyabil­
mi� olurdu.

Daneciklerin materyalist ontolojl anlammda gercek olduk·


Ian varsay1m1 · bizi daima yanil91lara, ozellikle prensip olarok
kesinsizlik ili�klslnden sopmalar olabilecegi konismo . gotUru- .
yor. 6rnegin, Fenyes diyor ki: Belirli bir tak1m istatistik ili�­
kilerine baglanabilen kesinsizlik ili�klsi, konum ve h1zm oyn1
·
onda ·istenilen kesinllkle olculebilmesine hie bir zaman engel
degildir. $u var ki Fenyes bu gibi kesin oleUlerin pratikte na­
s1I yop1labileceginden hie soz etmiyor ve dul?Onceleri soyut
matematik eereevesl leinde kolmakton oteye gidemiyor.

ileri surdugu oneriler bak1mmdon. Bohm ve Fenyes ile


oyni paralelde olon Welzel ise, blilunmasl' istenen glzll para­
metrelerie, ad hoc icad edilen ve �imdiye kadar raslanip goz­
lenemiyen «Zeron» lar arasmda bir bagmt1 kuruyor. Amo ger­
eek daneciklelre Zeronlar arasmdaki kan111tklt etki dolay1s1y­
la enerjinin b u zeron alanma ozgu ayn ayn serbestlik dere­
celerine bolunup dag1lmas1 tarzmda bir tehllke ortoya e1k1-
yor kl, bu durum butUn termodlnamlgi arap saema dondur­
meye veter. Welzel bu tehlikeden nas11 s1ynlabilecegini ac1k­
lam1yor.

. Ozel relatifllk teorlslyle ilgili ilk tart1�malan hatirlarsak,


burayo kadar blrincl grup ieinde inceledigimiz goru9lerdeki
tutumu o zaman daha iyi .belirlemek mumkun olacaktir. Mut­
lak uzay ve mutlak zamanrn Einstein tarafmdan saf d191 edil­
mesinden memnun kalmoyan kim varsa �oyle bir kanrtlama
lleri suruyordu :

Ozel Relatiflik teorisi . hie blr zaman mutlak uzay ve mut­


lak zamanm var olmazltgm1 ortaya koymu� degildir; ancak
n<?rmal deneylerin hie birinde kendl gereegine uygun blr uzay

120
ve kendl gercegine uygun blr zamonrn belirmedlglnl· goster­
mi�tir. (Bak Dlpnot)

Doge yasalan bu yonden dogru olorok ele olrn1rsa. yani


hareketli koordinat (ilgi) sistemlerl lcin cgori.inen» zamanlan
dogru olarak verirsek, o zaman mutlak uzay varsay1mma 1<0�1
c1k1lacak bir durum yoktur. Hatta blzim . �u Samonyolu siste­
minin ag1rhk merkezinin (hie degilse yakla�1k olarak) mutlak
uzayda bulundugunu kabul etmek mantlga uygun dO�er. ·ozel
Relotifllk teorisml ele�tirenler �unu do soyliyebillrler: ilerde
yop1la.cok goz.lemlerle m u llok uzay1. yani Relatit:ik teorisrnde
gizli olan parametreyl behrlemek ve boylece Relotiflik Teori­
sinl ci.irutmek kabil olacakt1r.

GorOyoruz kl bu konitloma tarzi deneysel yoldan cOri.itU­


lecek gibi degildir, ci.inki.i Relotlfiik Teorisi de ayrn �eyi soy­
ler. oyni lmkani tan1moktod1r. Ne var ki. boyle bir yorum. Re­
latiflik teorisinin o on emli simetn ozelli!'.J ini , .vanl Lorentz in-

Dipnot: Biz daha da kesinle$ttrerek $0yle diyellm: Zamanm·


kendi gerc;:egine uygun, kendl akl$ olcegini yans1tan bir .tempo,
0 asil otelenme olcegi degildir, Relatiflik teorislnin ispat etti­

ti $ey! Bu teori ancak cgorunen•, yani gozlemlenen zamanm


Ilgi sistemleri a.c;1smdan dogru degerlendirilmesine imkan ver- .
miGtir, yoksa zamanm ·kendisi•. kendi temposu nedir ve bu
tempo ilgi slstemleri arasmda nastl blr dagilima ugramaktar .
dir, zamamn as1l yap1sal genel relatifligi var mid1r Cki vard1r>,
varsa nedir, bunu hie bir zam:an gostermiG degildir. Uzay ic;:in
de, yani yeni bir ozde§lik ilkesi tammlaya.cak olursak, a.ym $8Y·
leri soyliyebiliriz. Cbak. Grundlagen zur Topologie der. Zelt. Y.
C>ner.> Uzaym da., yaplSl baklmmdan cGenel Relatlfll#i• 0 Va.­
kit ortaya c;:lkacakbr: Uzay yap1S1nm bu ozelllgi, zaman ic;:in de.
50yledi#imiz gtbi, Relatiflik Teorlsl 'nin o cilgi sistemlerinin bir­
blrine gore loyaslanchgi ve sadece bllgi-edinme 'yontem. ve tekno-·
lojmizle ilgill• blr uzay ozelligi a.rtlk elbette degildir, dogrudan
dogruya ·Uzaym Stniktilni• lie 1Ig1lldir.
var.ians'm1 hie degilse fiksiyon yonunden bozmoktad1r. teoriy·
le bu yonden uzlal?amamaktod1r.
Bu durumun kuanta teorisiyle otan benzerligi ortadad1r.
Kuanta yasalan oyle tlirden yasalard1r kl. ad hoc ortoya ko­
tlulan parametrelerln gozlemlenmesine hie imkan vermez; yani
. gizli parametreleri birer flksiyon olarak (yani gercege daha
bir uygunluk saglad1gm1 varsayarak) Kuanta yorumunun icine
sokmak teorinin slmetrl ozelliklei"ini darmadagm eder.

Blochlnzew ve A!exandrow'un cah$malan problemin ko­


nulu$u bak1mmdan $imdiye kadcrkilerden , oldukca farkhd1r.
Onlann COh$mOlart her $eyden or_ice problemin fe!sefe yo­
nuyle ilgilidir; fiziksel duzeyde Kopenhagen yorumunu kay1t­
s1z l?Orts1z kabul ederler. tart1$manm dll? g6runli$l.i ise o-oran­
da do serttir: «Guni.imuz fizigindeki degi$ik idealist dogrultu­
lor arasmdo en reaksiyoner olam Kopenhbgen . okulu dedikleri
· dogrultudur. Bu makoleyi onfarm Kuanta mekaniginin temel
problemleri hakkmdaki idealist ve bilinmezci speki.ilosyonlan­
nm ortayo c1kmos1 .doioy1s1yla yaz1yoruz» diye bal?hvor Bloc­
hinzew. Tart19manm sertligi bize burada bilimden cok. ideolo­
jinin soz konusu olduguna l$aret edlyor. Mokale Lenln'in $U
sozleriyle son buluyor : «Tart1lamayan eter'in tart1lobilen mad­
deye doni.i$i.imi.i sag duyu ac1smdon ne kador ocaip gori.ini.ir­
se gori.insun. elektronun elel<tro-magnetik ki.itle · d1$tnda hie bir
$eve sahip olomamas1 ne denli garip gelirse gelsin, mekani­
gin ·hareket yasalannm dogasol olaylann sodece bir kesimi­
ne sm1rh tutulmas1 ve bu yasalarm elektromagnetik olaylann
doha kokli.i yasalan arasma sokulrtias1 vb. ah$1lagelml$in is­
tedigl kadar d1$ma c1ksm, yine de bunlarm hepsi diyalektik
moteryolizmln yeniden bir peki$tirimi, bir onay1 say1hr.» Bloc­
hinzew ve Alexandrow'un cah$malon fizik-dl$1 bir d0$i.ince
alomndan geliyorsa do ilerl Si.irdi.ikleri kamtlardan ogrenece­
·
gimlz cok $0Y vard1r.
Her$eyden once, materyalist ontololi ac1smdan gozlemcl­
nin Kuanta teorlsl yorumlan !cine sokulmosma kar111 c1kd-

122
maktad1r. Alexondrow diyor ki, «Bu yuzden Kuanta mekanigi­
nin olci.im sonuclan deyince bundan sadece elektron He uy­
guh bir obje arasmdaki kar91hkll etkinln objektif etkisinl an.
lamak gerekir. Gozlemci etkinin d1�mda tutulmahdir ve ob­
_
jektif ko�ullarla objektif etkiler incelenmelidir. Fiziksel bir bi.i­
yukli.ik olayin objektif bir karakteristigidir, yoksa bir ·gozle­
,min sonucu degildir.» bte yanda dalga fonksiyonu Alexand-
row'a gore elektronun objektif durumunu gostermektedir.

Alexondrow 9unu gozden kacinyor: Bir sistemle olci.i ale­


ti arasmdaki kar91llkll etki, gerek sistem gerek alet evrenin
geri kalan boli.imlerinden izole edilmi9 olarak dli9i.ini.ili.ir ve
bi.iti.inuyle Kuanta mekanigi cercevesinde incelenirse, bize ke·
sin belirgin hie bir sonuc saglamaz. (Ornegin toto-plagm be­
lirli bir noktada siyahla9mas1.) Buna kar91, «Amo ashnda plak
pek ala belirll bir yerde olu9an kar91l1kh-etki sonucundan si­
yahla9t1» denecek olursa, i9te o zaman kapah, yani izole bir
�istemin, yani sadece elektron ve plak'tan meydana gelen sis­
temin Kuanta mekaniginden vazgecmi9 oluruz. Bu, gunli.ik ya-
9ant1 kavra'11lanm1zlo yorumlanabllen bir olaym fiili karakteri
olup Kuanta teorisinin matemat4k bicimciligi bunu dolayh ola·
rak lcermektedir ve oyni durum,. Kopenhagen yorumuna. goz­
lemci de olaya dahll olmu9 gtbi, girmi9tir. Ancak gozlemclnln
olaya giri9ini yorumlara oznel ogeler giriyor 9eklinde, yanh9
anlamamak gerekir. Gozlemclnin fonksiyonu daha cok
uzay ve zaman lcindeki olaylan kaydetmek, yani ka­
raro baglamak ya da kesln yarg1yo vormakt1r ki buroda goz­
lemcl blr oletmi� veya herhangl blr canll yarat1km19, hie onem­
li degildir: Arna kay1t ya da saptama 191. yon! olabilecek 9e­
yln olgu haline gecmesi 9i.ipheslz lstenec�ktlr ve bu durum
Kuonta teorlslnln yorumunda oc1kca ve elbette hesaba kat1-
lacakt1r. Kuonto teorlsl b u yoni.iyle, yanl her gozlem edlmlnln
kendl doaos1 bok1mmdan terslnmez
• blr si.ireo olmas1 nede­
nlyle Termodlnamll)e cok benzer. l9te · hep My.le tersinmez
olayk:lr sayesindedlr ki, Kuanta teorislnln biciinclliglnl cell�-

123
kisiz blr bieimde UZ<:JY ve zamandaki gereek olaylaro bogla-
mak kobil o�maktad1r.
Ci.inku tersinmezllk, oloyla n motematik gosterim diliyle
inceledigimiz zaman. gozlemcinin slstem ihakkmdaki bilgl ye­
terslzliginin bir sonucudur ve bu yonuyle hie bir zoman tom
objektif bir durum do degildir.
Blonchinzew daho ba9ka tiirli.i yuruyor: cKuanta mekani­
glnin yorurillad1g1 durum, bir dan·eclgln kendi as1l durumu de­
gil, danecigin 9u ya do bu butiiniugun ieine say1lma durum1:1-
dur. Bu ioine-soymo, yoni aidiyet tamam1yle objektlf bir ka­
rakter to�m ve gozlemcinin bildirisine bagti degildir.» Boyle bir
onlat1m blzi 9iipheslz birden eok daha (belki de pek fozlo)
llerlye gotiiruyor, giderek moteryalist ontololi'den de uza!'ja
dii9uyor. Cunkii klasik (materyolist) termodinamikte durum
hie de boyle degil: Bir sisterilde 1s1 derecesinin saptanmas1
gozlemci iein, sistemln kanonik bir butlinllik ornegl oldugu
anlamma gelir; yanl sistem {iJOZlemci bok1mmdan ee9itli ener­
lllere sahip olabilir. Amo sistem ashndo klasik fizik .ac1smdan,
belirli bir anda ancak belirli bir enerjlye sohip. olabilmekte­
dlr. Obur enerjilerln hie biri gercekle9mi9 degildir. Gozlemci,
i,ayet enerjiyi 9u onda gozonune alm19sa yan1lm19 otuyor
demektir. Oyleyse kononik butiinllik sadece slstemln kendl­
slyte llgili ifadelerl degil, gozlemcinln slstem hakkmdaki bilgi
noksanlanm do iceriyor demektir. Blochinzew bir slstemln bu­
tiinllik icine say1lmasm1 tamam1vte objektif bir durum olarak
niteliyor ye boylece cobjektib sozcugunu, klasik fiziktekinden
farkh blr onlomda kullanm19 oluyor. Gercekten de cleine sa­
y1lmail' kavram1 klaslk fizlk'te yukarda bellrttlglmiz gibi, sade­
ce slstemle ilgili bir ifade oimay1p ayn1 zamonda goziemclnln
sistem hokkmda saglad1g1 bilgin in kesinlik derecesini de ve­
ren blr ifadedir. Burada Kuanta teorlsl ac1smdan blr 1stlsnay1
bellrtellm. Bir bi.itunlUgu. Kuanta teorlslnde; konflgurasyon
uzaymdakl bir tek dolga fonkslyonu lie (her zamankl glbl is­
tatlstlk bir matris lie degll) tan1mlad1g1m1z zaman, ortaya

124
(«salt durum> dedi!}lmiz) 6zel bir durum c1k1yorkl biz bu du­
rumda. yorumlora blr bok1mdan objektlf diyeblliyorduk ve bil­
gilerimizdekl noksanhk poy1 hesobo katlimok gerekmiyordu.
Ne var ki, yap1lan her olcu (olcuyle llgili olon olaylann tersin-
.
. mezllg i yuzunden) bilgimizdekl noksonhk paym1 do birllkte
getirdiginden bu_, «Solt durum» yukordo konu$ulari genel du­
rumdan esas yonuyle pek forkh soy1lmoz.
Yukordaki oc1klomalardan her$eyden once $Unu onl1yoruz
ki, eski felsefelerden esinlenen bir kovromlar slstemi iclne ye­
ni nltelikleri s1gd1rmoya colu1mok cok zordur. Bu tip ugra$1lar
dolmo usandinc1 olmu$ ve kocm1lmaz bo!;)luklann dogmasmo
yol acm19t1r. Yi.izyil once diyalektik moteryolizmi sistemle9tir­
mi9 o_lon du9i.ini.irlerln Kuonta teorislnin dogumunu onceden
gorebilmeleri elbette beklenemezdi. Onlonn koyduklan modde
ve gerceklik kovramlannin, blzim bugun eok gell$tirilmf9 olan
deney teknigimize uygun di.i9mesi imkons1zd1.
Dogo bilimcilerinin, belirli bir di.inya g6rLi$li kar91smdaki
tutumlan i.izerine burada bir kac s6z etmck belkl yerinde olur.
Bu dunya gori.i!;)iini.in dinsel veya polltik bir g6ri.i9 olmos1
6nemli degil. Dinsel ve politik gori.i9ler orasmdaki temel fork­
hhk, politlk goru!?iin bizi eevreleyen . dunyanm dogrudan mod­
desel reoliteslne yonelmesi, dinsel g6ri.i9un ise, moddesel di.in­
yonm d19mdo (daho dogrusu gerisinde) kalon bir reollteyi
konu edinmesidlr. Neysa. konumuz bu degil, tart1!?mok istedi- .
glmlz sorun inane sorunu. l?lmdiye kodar soylediklerimlze ba­
·

korak. billmcllerin hie bir zaman ozel bir tak1m 6gretilere gi.i­
venmemelerlni, kendi di.i9unme yontemlerini ozel bir felsefey­
le sm1rland1rmamalann1 istemek durumunday1z. Bilfmci, bllgi­
lerlnin dayand1g1 temellerin yeni yeni tecri.ibelerle daima de­
gl9ebileceglnl her zoman iein hesaplamok zorundadir. bu de­
gl9lmlere haz1r 0Jmahd1r. Bu haz1r olu� ya9ant1m1z ac1smdan
buyuk :bir sadele9tirme veya basitle9tlrme ·say1lmahd1r kl bu
sadelik iki nedene dayamr. Blrinclsl. genc.ligimlzdeki rum du-
9unce yap1s1 oncak o vakitler ka�1m1za e1kan lde'lerle olu9-

125
mokta ya do bizi egiten gi.iclU kli;;iliklerle olan temaslarim1zla
blclmlenmektedir. Boylece edindiglmlz di.ii;;unme tarzlan bi­
zim llerdekl tlim cah9malanm1z1 keslnllkle etkil·iyecektlr. gide­
rek blzl ba�ka Ide ve du�un slstemlerine ok1I erdirmekten ah­
koyabllecektir. lkinci neden de bir topluluga ya da topluma
alt olmakhg1m1z durumudur. Bir toplum ortak du9i.inceler. or­
tak tore degerler! ya do yai;;ant1m1zdaki genel problemlerl an­
latmak icin kulland1g1m1z ortak blr dil ile varhgm1 korur. Or­
tok ldeler ise, ya bir partinin, bir kilisenin ya da devletin oto­
ritesi tarofmdan desteklenmektedir. Ve bunlann hicbiri olma­
so bile, toplulugo kor91 c1kmadan bu genel ve yoygm ide'ler­
den uzokla�mak yine de zordur. Ne var ki bilimdekl aroi;;t mc1
du9uncelerimizin vord1g1 sonuclar bu ortak ide'lerin bir cogu­
na ters di.i9ebllir, bunlarla cell9ebilir. Bir bilimcinin, kendl top·
lumunun normal bir i.iyesi say1lmamasin1 istemek elbette akla
yokm deglldir, onun bir topluluga ait oi(llaktan dogon butUn
bu mutlulugundan vazgecmeslnl beklemek !?Ophesiz ki yerslz­
dir ve yine, bir topluluk ya do toplumda, bilim ac1smdan dal­
ma birer sadelei;;tirme olmas1 gereken o ortak du9uncelerin
bilimsel geli9imin her ad1m1yla birlikte birden degi�mesinl bek­
lemek, o ortak du9uncelerin bllimsel du�unceler kadar degi9-
·

ken ve k1vrak olmosm1 istemek de blr o kadar yersizdir. O .


bok1mdan orto cagrn sonuna dogru h1ristiyanllkta boyuno or­
taya c1km19 olan, 9 u eskl lklll gerceklik problemlyle buroda
kendl cag1m1zda do kar91la9m19 oluyoruz. Cok tart1i;;mo gotU­
ren blr ogreti vard1r, yani pozitif din_ln, hangl biciml allrsa al­
sm, bi.iyuk insan kitleleri lcln kor91 konulmaz bir ihtiyac ol­
dugu ve bilim adommrn ise, dlnin otesindeki as1I gercegl ora­
d1g1 ve oncak orada bulobilecegi ogretisi. Bilim, yai;;ont1m1zrn
d19ma c1kan. yabanc1la9t1nc1 bir aland1r, denilmektedir, bir
azmhgm ii;;idir. Bugun bircok ulkelerde politik ogretiler ve
sosyal etklnlikler pozitif dlnln rolunu uzerlerine alm19 gori.inu­
yor, ama problem nltelik bak1mmdan ylne aym problemdlr, hie
degl9memii;;tir. Bilim odommm talep etti!}I ilk ko9ul daimo en-

126
tellektUel durustluk ko9uludur, toplum lse aynr anda blllm ada­
mrndon bomba9ka bir talepte bulunmakto, ortak du9iinu9ten
oynlon kendi du9uncelerlni kamu oyuna oc1kca sunmadan
once bllimlerdeki evrim ve k1vrakhk ac1smdan hie degilse yir­
mi otuz y1I beklemeslni lstemektedir. Burado ort1k tolerons
soz konusu olmad1kco bu problemin basit bir coziimu oloca­
gm1 do du9unmek zordur. Ne var kl problem lnsanhk tarihin­
de hep kar91la9ageldiglmlz cok �ki bir problemdir, hie de­
gilse bu yonden bir cozum umuduna kap1lmak belki bo9una
oimaz.
Kopenhagen yorumuna kar�1t onerilere yeniden geri .do·
nelim ve Kuanta teorislnin feisefi ac1don ba9ka blr yorumu­
no gotlirebilecek degi9tlrim onerilerini yine ikincl kar91 grup
icinde inceleyelim. Bu yonden en titiz denemeyi, Kuanto me­
kaniglnin gecerligini kesln olorok kabul edince kloslk fizigin
reolite tasonmmdan oc1kco uzoklo91ld1g1nr goren Jonossy
yapm19t1r. Janossy, Kuonto mekonigini. onun bir cok sonuclo­
nni aynen koruyacok blcimde, omo klosik fizigin oz yop1sma
_
yaklo9ocok tarzdo degi9tirmeye cah�moktadir. Onun asll uze­
rine gittigi konu, dolgo poketlerine lndirgeme denilen konu,
yoni sistemi belirleyen dolgo fonksiyonunun, gozlemclnin bir
olcum sonucunu koydetmesi halinde, sureksiz olorok degi9-
mesi tutumudur. Jonossy'nin soptod1gma gore, Schrodinger
denkleminden yola c1korak ooyle hir lndirgeme yap1lomaz, o
·
bok1mdon Kuonta teorislnin yopt1g1 «ortodoks» yorum mont1k­
sai blr sonuc soyllomoz. Bildiginiz glbl. dalga paketlerine in­
dlrgenme tutumu Kopenhagen yorumunda ancak (biclmcilik
yonuyle, . ozglil durumlonn «istatistik» bir kolabahg1 holinde),
olabilecek olanm olgu hallne gecmesi. yani olgunun olablle­
cek olanlar arasmdan secllmesi hallnde ortaya c1k1yor ki bu
olgu durumuna geci9 gozlemcinin kay1t i9lemi (yani mudaha­
le) yopmas1yla oluyor. Bunun icln, giri9im etemanlannm, olcu
aletiyle slstem ve evrenin geri kalan boliimu aras1nda yer
olon belirslz blr tak1m kor91hkh etkiler torofmdan sof d11?1 b1-

127
rok1lmas1 bir on ko�uldur (yanl bicimcltlk bak1mmdan soz ko­
nusu lstatistik kalabahgm olu�mas1). Janossy, Kuanta meka­
nigini, sonduri.im elemanlarm1 i�in lcine sokmak yoiuyla oyle
degl9tirmek lstiyor ki boylece giri�im elemanlan sonlu bir su­
re sonra kendiliginden s1f1ra lndirgeniyor. Bugi.ine kadarki de­
neylerde bunun icin hie bir dayanak noktasma raslanmama- .
sma ragmen. bunun gercege uygun oldugunu du9unsek bile.
!;loyle bir yorumda Janossy'nin kendisinin de belirttigi gibi,
korkunc denecek oicude bir taktm tutars1zhklar beliriyor ge­
rlde (ornegin, dalgalann l�lk htzmdan ustUn bir h1zla yay1lma­
lan, hareketll bir gozlemci icln neden-sonuc s1ras1 boyunca
zaman an'iannm degi�·toku9 olmas1, yani b�lirli koordinat sis­
temlerinin tercihi v.b.). Bu durum kar�1smda, ·�ayet deneyler
bizl buna zorlamazsa. Kuanta teorisinden s1rf boyle karma91k
bir goru9 pahasma vazgecmek anlams1z olur.
Ortodoks bir kuanta teorisinin obur �ar91c1lan arasmda
Schrodinger de yer ahyor. �u kadanyla ki, daneciklere degil,
dalgalann kendisine objektif realite tanmmasm1 istemekte ve
dalgalan sadece olas11lk dalgalan olarak kabul etmeye ya­
na�mamaktod1r. «Kuanta s1cramalon var m1?» adll coh�masm­
da aslmdo bu s1cramalan yads1mak tutumundad1r Schodinger;
o baktmdan Kopenhagen yorumunu baz1 konularda yanh9 on­
lom1� gori.inuyor. Sodece konfigurosyon uzoymdoki dalgolarm
- yani matematik yoni.iyle donu�um motrisleri de diyebilecegi­
miz dalgalann - olas1hk dalgalan oldugunu. yokso uc boyutlu
madde- ya do 1�m-dalgalarmm olas1hk dalgalan say1lmad1g1-
ni gormemezlikten geliyor. Bu son dalgalara ilgin danecikler
ne kadar objektlf ve real iseler onlar do sadece �€'. ancak o
kadar objektif ve realdirler, olas1l1k dalgalanyla dogrudan hie
bir ili�kileri yoktur; tam tersine t1pk1 Maxwell alanlan gibi.
surekli bir enerji -ve impuls- yogunluguna sahiptirler. Schro­
dinger de hakh olarak ve 1srarla bellrtiyor ki bu durumda olay­
lar sand1g1m1zdan daha fazlas1yla blr sureklilige sahiptir. Sch­
rodinger atom tlzlOinin her alanmda, ozellikle scintillation ek-

128
romndo raslonon si.ireksizlik ogesini boylece ortodon silip oto·
cagm1 sonmomolrd1r. Kuonta mekoniginin normal yorumunda,
olabilecek olamn. olgu durumuna gecmesi tutumu gerekli y�r­
lerde belirtilmii;>tir. Schrodinger'in kendisi hie bir kari;>1 oneri­
de bulunm-0mokto, her alanda gozlenebilecek olan sureksizlik
ogesini normal yorumlorda oldugundan farkh bir tarzda rias1I
kullanmok istedigini oe1klomamoktad1r.
Einstein, von Laue ve bo�kolarmm yopt1klon ele�tirilere
gelince, bu eolt$malor, Kopenhogen yorumunun fiziksel olgu­
lon birebir, ynni tek onlomdo ve objektif olorak tanimlomayo
olonak sogloy1p soglqmad1g1 sorusu uzerine egilmektedir. .On·
larm en onemli kamtlon i;>udur: Kuonta teorisinin motemotik­
sel i;>emasr atom oloylon istotistigini yorumlomak bok1mmdan
pek uygun bir yorum olarok gorun.uyor. Amo atom oloylonn­
doki olosrhklorlo ilgili ifadeler hepten dogru bile olso, Kopen­
hogen yorumu_. gozlemlerimizden bag1ms1z olorok ve her .iki
gozlem arosmdo oslmda neler olup bittigini hie mi hie ton1m­
lam1yor. Peki, amo bu arado muhokkok bir �yler olup biti·
yor, ondon hie ku�kumuz olmomalr. Bu «bir i;>eyler" belki elek­
tron yohut ·dalgo ya do 1i;>1k kuont'r kavrainlonyla anlotrlamaz,
amo bunu onlotomadrkea do fizigin gorevi yerine gelmii;> olo­
moz. Kuanto fiziginin s1rf gozlem edimiyle ugra�mosr ya �o
ona yonelmesine goz yumomoyrz. Flzikei once i;>unu kabul et­
melidir kl, o kendl elinden e1kmom1� olan. kendislnin yarat·
mod1g1 bir evreni, gozlemcisiz de yopabilen, oz yonuyle onsuz
do vorolabilen bir evreni incelemek zorundodir. Boyle olunca.
Kopenhogen yorumu atom oloylarmm gereek blr yorumunu
yapmri;> sayllmaz.
Bu ele�tlrlnin ylne o eskl materyalist ontololi'den yola
c1kt1g1 gozden :kaem1yor. Peki, oma Kopenhogen yorumu acr­
smdan bu ele�tlrllere ne cevop vereblliriz?
Diyebillrlz ki, fi�ik doga bllimlerinln bir bOlumudur ve do­
gomn yorum ve anlot1m1nr bu niteliglyle gercekle�tirmek zo­
rundad1r. , lster bllimsel olsun lster olmasm her anlat1m tiiru,

F. 9 129
kulland1g1m1z dile baghdtr, du9i.inceterlmlzl bildirme tarz1m1za
·

baghdtr. Olaylan, dei:ieyleri ve onlonn sonuclormt tanrmlamak


eylemi kulland1g1m1z dilde kokleniyor ve bu dil anlat1m lcin
kulland1g1m1z birlcik aroctrr. Bu .dilin sozcukleri gunli.ik yo9on­
t1m1zm kovromlonnr temsil · ediyor ve fizlgin billmsel dill cer­
cevesinde klasik fizigin kovromlan yonunde keskinle9tirilip
inceltiliyor. Bu kovramlar olaylon bildirmek. onlotmok : icin,
deney tertiplerinl ve sonuclonni ac1klamok lcin kulland1g1m1z
biricik olettir. Bundan bOyle, atom fizikcisinden, yapt1g1 de­
neylerde gercekte neler olup bittigini tanrrrnamasmr istersek,
«tanrm», «gercek» ve «Olup bitme» SOZCUklerinl gQnlUk ya9on­
t1m1zdoki ya do klosik fizikteki kovromloro boglomoktan ote­
ye gidemiyoruz. Amo fizikci, bu temelleri gozden c1karacok
oldugu · zaman do, soyliyeceklerini bir koc onlama birden gel­
meden teke tek anlamdo soylemek olanagm1 do yitiriyor, bi­
limini geli9tiremiyor. 0 bokrmdan. olgu olarak nelerin olmak­
'O oldugu veya olup bittigi hakkmda her ifade klasik fizik
<avramlan cercevesinde bir ifadedir, termodinamik ac1smdan
ve dogaya ozgu kesinsizlik lli9kileri yonunden. atom olaym­
daki aynntrlar soz konusu oldugu surece eksiktir, tam bilgi
verici degildir. Kuqnto teorisiyle ilgili blr surec icinde, birb_iri­
ni izleyen ikl gozlem arosmda neler olup bittigini ocrklomok
geregi o bok1mdon bir contradlctlo Jn adjectlo'dur.
Cunku «ton1mlama» ya do ayorumlama» sozcugu klasik
kavramlonn kullanilmas1yla ilgilidir, iki gozlem aras1 bolgede
kullanilamaz, ancok ve ancok gozlemin gercekle9tigi (olablle­
cek olanm olgu durumuno gectigi) onda kullon1lobilirler.
Burada 9unu belirtmek gerekir ki, Kuanta teorisinin Ko­
penhagen yorumu hie blr zaman pozltivist olmam19t1r. Pozitif·
cllik olup-bit19'in, yani vaka'nm ogeleri olorak gozlemcinin du­
yumlarm1 kabul eder ve bu duyumlardan yola c_1 karken, Ko·
penhogen yorumu fler fizlksel yorum lcin gerekli temel olorak.
. klaslk kovromlar cinsinden bile onlotrlsa. bOylece onlat1lon
s:evlerl oloylon, yanl olgu haline geclrllen %1eyleri ele almak-

130
tod1r. Burodon_ do goruyoruz ki ' mikto-fizigin yosolorindakl nl­
.
teligin ·istatistik _blr nitelik olu9u kocin1lmaz bir durumdur, ci.in­
ki.i olgu hollne gecirilen 9eyler hakkmdaki bilgimiz kuanta ya­
salan ac1sindan kendi dogalon geregf eksik bir ·bilgidir.
(Bak. Dipnot)
Materyolist ontoloji, bizi cevreleyen evrende dogrudan
dogruya olgu durumuna geome tutumunun boyle bir varhk
tarzinm - atom olay1 icindeki ili9kilere genelle9tirilebilecegi il­
li.izyonuna doyamyordu. Ne var kl bu genelle9tirme imkans1z­
d1r.

Kopenhogen yorumuna kOr'$1 c1kan onerllerin bicimsel


yap1s1 bak1mindan 9unu do soyliyelim. "$imdiye kadarki bi.iti.in
kar91 oneriler, Kuonta teorisinin o kokli.i simetrl ozelliklerini
gozden c1karmak zorunluluguna di.i9ti.iler. Bir vaki\ler Lorentz
invarians1 nas1I Relotiflik Teorisinin gercek bir karokteristigi
olarak gori.iluyorsa bu simetri ozellikleri de Kuanta teorisinin,
dolay1s1yla Kopenhagen yorumunun temel ozelligi olup bu yo­
rumun zorunlu bir mont1ksal sonuc olorak ortaya c1kmas1 do
bundon ileri gellyor. B_ugunedek bunu bi.iti.in deneyler de dog­
ruluyor.

9. BOLOM

Kuanta Teorisl ve Maddenln Yap1s1

Madde kovram1 lnsanhgm di.i9un tarltti boyunca hep an­


lam d6ni.i9i.imlerlne ugnyagelmi9.tir. Her. -felsefe sistemi onu
kendi ac1smdan yorumlaim�t1r. «Madde> sozci.igi.inu kullana­
cak olursak, bi.iti.in o degi�lk onlamlonn bir olci.iye kadar con-

Dipnot: CY. O.> H�isenberg'in . b�tan bert iizertnde durdugu


iizere, gOzlem: •Olabilecek• olam, gozlem amnda. •olabilir'! ol­
maktan c;lkanp,_ olgu· veya olay diyecegtmiz durumun� gec;ir­
mektir.

131
hhklorm1 bugun bile bllim alonmdo korumakto olduklan goru-
I

liir.

Thales'ten Atomistlere kodar uzanan ve tum nesnelerin


sonsuz donu�umleri ·iclnden birle�tirici bir birlik ilkesi bulup
c1karmayo ugra�an eskl yunan telsefesi oyle bir kavram olu$­
.
turrnU$tUr kl bu kovrom, kozmik bir madde, butiin degi$imler­
den gecen .rve tum ·tikel nesnelerin kendlsinden meydana gel­
digl ve sonunda yine kendisine donii$tUkleri evrensel bir toz
onlomma gelmektedir. Boyle bir madde k1smen. su, have ya
do ote$ gibl belirll blr maddeye ozde$ k1l1nmakta: k1smen de.
tum nesnelerin kendisinden olu$tugu bir malzeme olmoktan
ba$kO hie bir ozelligi olmamak gerekmektedir.

Doha sonralan. Aristoteles felsefeslnde madde, blcim ile


madde orasmdaki ·bagint1 dolay1s1yla on�mli bir rol oynamak­
todir: · Olaylar dunyasinda gozlemledigimlz ne varsa hepsi bi­
cimlenmi�. biclm ta�1yan maddedir; yoni maddenln kendisi tek
ba�ma blr reollte degildlr, o sadece blr olabfllrtlk, blr upoten­
tla• dir, bu olabllirlikten varhga kavu�mas1 lcln blclmlenmesi
gerekir. Dogada olup bitenler icinde avor-olmo» diye ne varsa.
hepsi Aristoteles'in soyledigi gibi, olablllrfik durumundan an­
cak blcimlenme yoluyla olgu (factum) durumuna, fllli (aktuel)
duruma ge<:er1er. Aristoteles'in maddesi elbette su ya do hava
glbl belirli . bir madde degildir, oyle dogrudon dogruya uzayin
kendlsi de degildir. blr bak1ma clsimsel, oma belirsiz blr taban
(substrat)d1r. blclm sayeslnde fiili duruma. olgu ,(:lurumuna gee-

Dipnot CY. 0.l Maddesel enerji ile uzaym bu �nerjiye teka­


bUJ eden yap1sal veya oz -bil;lmleme alam Cyani enerjinln bicim­
lenme egilimll birlikte, fiziksel bir mikro·duru.m tar.If edcrler
ki bOylesine tammlanaca.k blr •genel madde• kavratru Aristote­
les'ln Mater <=anai ve Form f=bic!ml ogelerini de iceriyor.
Bu yen! madde kavram.l, kendinl toz kavrannna baglama.yan,
evrende her an yeniden \ireyebilen blr maddenin ka\Tanudrr.
bak Grundlagen zur Topologle der Zeit. Y. Oner. 1971.

132
mek olabillrligini icinde tol?ryan blr tal?1tt1r." (Bak. dlpnot) Mad­
de lie blclm orosmda Aristoteles felsefesine ozgu ooyle bir ili�­
kinin tipik ornegi biyolojlk si.irectir ki bu surec iclnde madde
canh organizmalann bicimine donlil?mektedir. insan torafmdan
blcim verllen bir sanat yap1trnrn olu(>mas1, blcimlenmesi de bu­
nun bir orne9i,dir. Heykeltraf daha yontmaya boflomadan on-.
ce heykel mermerin kendlsinde potonslyel olarak, yanl olablllr
olarak vardtr. (Bok. Dipnot)
Ancak cok sonralan Descartes felsefesinden bal?hyarok.
madde· kavrom1 yaval? yaVO$ akrl-ruh (Geist) kavrommrn kor­
�1t1 olarok ortoya c1kt1. Evrende birblrlni tamamlayan iki ayn
goruni.i$ vard1. biri madde, oteki akrl-ruh, ya do Descartes'in
deyimiyie, «res extensa» ve «n�s cogitans» . Doga bilimlerin­
deki yeni yontem ilkelerl ozellikle mekanik, cisimsel fenomen­
leri akll-ruhsal kuvvetlere indirgemeyi im�onsrz k1ld1klanndan,
madde art1k sadece kendine · ozgi.i bir gerceklik, insanm oktl·
ruhundan ve doganm bal?kaca kuvvetlerinden bog1ms1z bir
gerceklik, olarok goz oni.ine ahn1yordu. Bu donemde madde
yine bicimlenmil? bir maddedir, ama blcimlenme si.ireci kar$•·
lrklr mekanik etkiler arasrndaki nedensellik zinciri lie olul?mak­
todrr. Maddenin art1k Aristoteles onlamrndaki «canh ruh» ile
ili$kisi yoktur. 0 bakrmdan madde ile ruh orasrndaki lkilik bu­
rodo hie bir rol oynamaz. Bugi.in «madde» (Materiel sozci.igi.ine
viikledigimlz anlama en cok agrrh.9rn• koyan kovrom boyle blr
madde kovram1d1r.
19. yuzy1ldo bal?kO bir ikilik �avramrnm, yonl madde ile
kuvvet arasrndaki ikiligin ortayo c1kt1grn1 goruyoruz. �uvvet

Dipnot IY. 6.> Arlstoteles maddenin kendisinde zaten var


olan bir blclm kabul etmiyor, onun icin bu bicimin ba$ka bir
bicime donll$mesi soz konusu degildir. Aristoteles anlam.mda
bic;:imlenme: Hie;: bicime sahip olmayan ama <sahip olabilir> bir
ana ta$1t1 lsubstrat>, yani mater'i ilk kez bic;:imlemek· ve boy­
lece mater'i fonn sahibi bir $CY, yani olgu hallne gec;:irmektir,
yoksa onceden bic;:lmi olan bir $ey1n bi�imini deg!$tirmek d�gil

133
maddeyi etkllemekte ve madde de kendi yonunden bir kuvvete
yol acmakfod1r. Ornegln madde cekim kuvvetini dogurmokta
ve bu kuwet de tekror maddeyi etkilemektedir. Oyleyse kuv­
vet ve madde, cisimler dunyasmm birbirinden tamom1yle fork­
h iki ayn goruni.i�u ya do tutumudur. Kuvvete bicimleyicilik
ozelligini de yo,k19tiracak olursak, yani kuwet -dedlgimiz �ey
oyni zomonda bicimleylci bir kuvvet ise, o zaman modde Ue
·kuvvet arosindaki aymm Aristoteles'in madde ile blcim ora­
·
s1ndoki aynmma yokm du�uyor. Oysa beri yando, kuvvet ile
madde arosinda yap1lan boyle bir qynm modern fizlgin en son
geli�mele�I OCIStndan kaybolup gidiyor, cunki.i her kuvvet olon1
' enerji -kapsomakto ve bundan boyle bir modde parcasm1 tem­
sil etmektedir. Her kuvvet olanina ozel elemanter danecikler­
den belirli bir tonesi tekablil ediyor. 0 bak1mdan danecik ve
kuvvet alani, aym realitenin oncak iki ayn g6ri.ini.i9 blcimlnden
ba�ko bir �ey olmuyor.
Eger doga biliml madde probleminl ara9tmyorsa once
maddenln ugrod1g1 bicimleri incelemek zorundad1r. (Bak. Oip­
not. 1)

Maddenin ugrad1g1 blcimlerin . sonsuz ce�itliligi ve sonsuz


doni.i9i.im olanaklon ara9t1rmalanm1zm yoneldigi ilk objeler ol­
mahd1r. Tum cabalanm1z, bu sonsuz doni.i9umler alan1 boyun­
ca uzay1p giden bir klavuz ipllgi gibi bize yol gosterecek olan
birle9tirlcl birlik ilkesini ya do ilkelerini oroy1p bulmaya yonel­
melidir. (Bak. Dipnot. 2)

Dipnot CY. OJ (1) Okuyucu burada elbette direkt somut


geometrik bicim.Ierin degil, bir taklm diferansiyel veya integral
denklemlerin c<>ziimleri plan ve duywnlanm1zla sm1rh optik
olanaklarmuzm �\iphesiz ki cok l>tesip.de buJunan bicirnlerin
kast edildigini bilinelidir.
Dipnot CY. OJ C2) BOyle blr ilkenin Eski Hint, ozellikle Bu·
da felsefesine te�l bir ilke oldugunu, uzun ogrenme yollanm
bugum1n Hindistan'mda geciren alman yazan H. Hesse ilk o­
nemli yap1t1 olan Sidarta.'da anlatir.

134
Onun icindir -ki kesin doga bllimlerinln, ozellikle fizlgln tum
llgisi u�un zamand1r maddenin ve kuwetlerin 6z-yap1s1 (Struk­
tur) ve bu oz-yap1y1 doguran nedenlerin ara$t1nlmas1 yonun­
dedir.
Gallilei zamanindan beri doga bilimlnin temel yontemi de­
neydir. Bu yontem dogadan edindigimiz genel tecrubelerden
ozel tecrubelere varmam1z1 soglam1$ ve doga yasalanni genel
tecrubelerimizde oldugundan daha dolays1z olarak inceleye­
bilecegimiz dogal bir tak1m karakteristik olaylan ay1klay1p bul­
mam1z1 mumkun kdm1$t1r. Maddenin oz-yap1sm1 lncelemek ls--­
t.iyorsak, madde uzerinde deneyler yapmak zorunday1z. Mad:
denin gecirdigi donli$0mleri incelemek icin maddeyl olaganus- ·
tO kO$Ullar altma sokmahy1z: maddenin g6run0$te gecirdigi
degi$iinler boyunca hie d�9i$meden kalan baz1 temel clzgile­
rini boylece taniyabilecegimizi umuyoruz. (Bak. Dipnot)

Yeni cog doga bilimlerinin geli$me doneminde bu tutum


Kimya'nm en onemll hedeflerinden biriydi ve boylece erken
erken kimyasal elemon kavromma yonelindi. Kaynotmo. yakmo
ve cozeltme gibi kimyocmm elinde olon aroclordon biriyle ort1k
ne cozeltilmesi ne de porcolonmas1 kobil olon bir cevhere o
zamanlar «element» ad1 veriliyordu. Element kovrammm i$1n ·

icine girmesiyle maddenin yop1sm1 onlomok bok1mmdan �n 6-


_
nemli ad1m at1lm1$ bulunuyordu. Ooga'da bulunan maddelerln
o korkunc ce$itliligi boyiece cok daho .oz soy1doki daho bosit
maddelere, yani elementlere indirgenm1$ti. Art1k ce$itll kimya­
sal olaylar orasmda belirli bir duzen ve 111$kl kurmak kobiidl.
Atom sozcugu o bak1mdan maddenin kimyosal bir elemente
alt olan en kucuk parcos1 diye geciyordu. Kim:yasal_ bir birle­
$imin en kucuk parcos1, ornegin suyun en kucuk parcas1 su

Dipnot: Maddenin . goriinurdeki tiim deg1$!mleri boyunca


invariant kalan ve omm oz -yap1s1 ya da oZ- bicimi He llgili olan
temel cizgiler, eski felsefelerden bu yana. daima tlladdenin oz'll
'
dlye adlandmlan en kokHi niteliklerdir.

135
moleki.ili.i denllen blr $eydl ve bir oksijen atomuyla iki hidro­
jen otomundan olu9uyordu.
Bundan sonraki ve oym derecede onemli olan od1m kim-
. yasal bir olay s1rasmda ki.itlenin korunmas1 yasas1yd1. 6rnegin
k9rbon elementini yak1p do korbon dioksit olu9unca, burodo
karbon dioksidin kutlesi, olay bo9lomadan onceki karbon ve
oksijen kutlelerinin toplamma e9it oluyordu. Bu ke9if sayesin­
dedir _ki madde kovrom1 ilk kez nice! bir onlom kozomyordu.
Madde ort1k, kimyosal ozeliiklerinden bag1ms1z olarok, yani
kutlesi ile olculebiliyordu.
Vine 19. yi.izy1lda bunu izleyen donemde bir suru yeni kim­
yosal elementler .ke9fedildi. Bugun bunlonn soy1s1 yuzu 09km­
d1r. Bu geli9meler ac1kca gosteriyor ki, kimyosol element kov­
rom1, maddenin birle9tirici birligini bize oc1klayacak olan bir
duzeye henOz gelmemi9tir. Maddenin, . aralannda ba9kaca bir
ilil?ki bulunmayan ve nitelik yonunden farklt bir cok tUrleri ol­
ctugunu kabul etmek de tatmin edici olmuyordu.
Bir cok elementlerin atom og1rl1klannm sanki en kucuk
bir birimin tam say1sal cok-katlan imi9 gibi gorunmeleri ve bu
en kuci.ik blrimin hidrojen'in atom agirltgmo e1?it olmast 19.
yi.izy1lm ba9lanndo ce�itli kimyasal elementler arasmdaki ili9-
kinin bir i9areti olorak kobul edilebiliyordu. Baz1 elementlerin
kimyosal tutumlan arosmdaki benzerlik de bu yonde oyn bir
l9aret say1hyordu. Ayn ayn elementler orosmdc ge�cekten bir
bag kurulmas1 ancak bir klmyasal si.irec icinde etkili olan kuv­
vetlerden daha buyuk kuvvetlerin uygulanmas1 sayesinde mum­
kun olmu9 ve moddenin ozi.indeki birligin onlo91lmas1 yolunda
boylece biroz daha yol ohnm19tir.
1896 y1lmda Becquerel'ln radyo-aktif parcalanmoy1 kel?fet­
mesi uzerine flzikciler bOyle buyuk kuvvetlerin ara9tinlmasma
yoneldiler. Curie. Rutherford ve ba9kalannm ordmdan yapt1k�
Ian ara9t1rmolor elementlerin rodyo�aktif bir surec iclnde d6-
nu9tuklerini ortaya koyuyordu. Bu. gibl sU'reclerde alto -dane­
cikleri oyle atom parcac1klar:1 halinde yay11Jyordu kl bunlarm

136
enerjisi, boyag1 bir kimyasal s9rec icindeki otomsol bir tek
danecigin enerjisinden hemen hemen bir mllyon defa daha bi.i­
yi.iktU. Bu gibi danecikleri bu ozellikleri yi.izunden atomun ic
yap1sm1 ara9t1rmaya elveri9li yeni aletler olorak kullanabilir­
dik. Rutherford'un alfa-doneciklerinin modde icindeki sac1l­
mas1ylo ilgili deneyleri sonucunda atomun cekirdek modeli or­
taya c1kt1. 1911 Y!lmda Rutherford'un ke9fettigi bu modelin en
onemli ozelligi, atomun birbirinden hepten. farkh iki porcaya,
yani atom cekirdegi ife bu cekirdek cevresindeki elektronlar
kabuguna, sahip olmas1yd1. Ortoda kaion cekirdek, atomun
doldurdugu uzay bolumu icinde kucuk. cok kucuk bir bolum­
cugu kopltyordu. Cekirdegin yancop1 tum atom yancapinm yi.iz .
binde birinden de ki.ici.iktli, ne var ki cekirdek atomun hemen
hemen Wm kutlesini kaps1yordu. ta91d1g1 pozitif elektril< yi.i­
ku ise elemonter yuk denilen yuki.in tam-soy1sol bir cok-kot1
olup cevresindeki elektronlorui soy1sm1 belirliyordu; cunki.i a­
tom bir buti.in olorok notur olmahyd1. Cekirdegin yuku boyle­
ce elektronlonn yori.ingelerinin bicir.riini de belirliyordu.
Atom ce·kirdegi ile elektronlor kab �gu orosmdo gozetilen
bu oymm, kimyo bak1mmdan kimyosal elementlerin moddenin
.porcolonmayan en son birimleri oldugu ve bunion birbirine
d6ni.i9ti.irmek icin cok doho bi.iyi.ik kuvvetler gerektigi gerce­
gini yeteri kador oydtn!ot1yordu. Kom9u otomlar arasmdoki
kimyosal bag, bilindigi i.izere. elektron kabuklar1 orasmdaki
kar91llkh etkinin sonucudur ve buradoki kor91flkll etkile9me
enerjlleri nisbeten kOci.ikti.ir. Bir elektronik bo9ahm ti.ipi.inde
bir koc voltluk bir potansiyel ile h1zlandmlan bir elektron, e­
lektronlor kobugunu gev9etecek ve· 19m yoy1mma yol ocacok
ya do bir moleki.ildeki kimyasal bag1 yok edecek yeterli ener­
jiye sahiptir. Amo otomun kimyasal tutumu - bu tutum elekt­
ronlar kabugunun tutumuna bagh olsa bile - cekirdegin . e­
·

iektrik yuku ile belirlidir. 0 bak1mdan kiinyasal ozellikleri de­


gi�tirmek lstiyorsak cekirdegin kendisini ·degi9tir-mek . zorunda­
y1z kl boyle bir si.irec. normal kimyasal sureclerde bellren ener-

137
jilerden 09og1 yu kan bir milyon defa daho buyi.ik bir enerjlyl
gereklirmektedlr.
Atomun ceklrdek modelini, Newton'un mekanik yasalann1
saglayan blr sistem olarok du9unelim. Bu sistern ne var ki
atomun kararhhgm1 oc1klayamamaktad1r. Onceki bolumlerde
oc1klond1g1 uzere, bu model uzerine oncak kuanta teorisinin
·uygulonmas1 soyesindedir ki, 6rnegin bir karbon otomunun.
ba9kaca blr . tok1m otomlatla kar91hkh etkide bulunduktan ya
do 19m yoyd1kton sonra. eninde sonunda yine bir karbon ato­
mu kald1g1, onceden sahip oldugu oyni el�ktronlar kabugunu
korudugu gercegi oc1khgo kovu9mu9 bulunuyor. Atomun bu
.kararhhg1 Kuanta teorsinln, uzay ve zaman iclnde otomu ob­
jektif olarak yorumlamaya imkan vermeyen (bok Dipnot) o ke�­
disine ozgu yorum torz1ylo pek basit olarok ac1klaniyordu.

Maddenin onlo91lmos1 bak1mmdan ilk soglam temel bu 9�·


kilde ot1hyordu. Atomun ·kimyosal ve bo9koco ozellikleri, Kuan­
ta teorlslnln matematik 9emalonni elektronlor kabuguno uygu­
loyarak oc1klanabiliyordu. Bu . temelden yola c1korok madden in
yap1sal cozumlenmesini ·i ki oyn yonde yurutebilirdik: Yo otom­
larm kor911JkfJ etkilerini veyo otomlorlo doho buyi.ik madde bi­
rimleri, yanl molekuller, ·kristaller veya biyolojik' objeler oro­
smdoki bogmtllon inceleyecektik; yo do cekirdegin ve onun
porcolonni oro9t1rorok moddenin birligini kavnyocog1m1z nok­
toyo kcidar ilerlemeyi deneyebilirdik. 'Fiziksel oro9t1rmolor son
bir koc yd lcinde her iki yonde 9e vurut0lmu9t0r. Biz kuanto
teorisinin bu lki yonde oynod1g1 rolleri 09og1do gorecegiz.
Kom9u otomlor orasmdaki kuvvetlerin ba9hcos1 el�ktriksel
kuvvetlerdir, 'burodo kor91t l9aretli yuklerin ·birblrini cekmesi,
e9 i9aretll yuklerin birbirlerini itmesi soz konusudur. Elektron­
lar ceklrdek torofmdan cekilmekte. oteki elekronlar tarofmdan

Dipnot CY. O.> ·Obje• olmak, madde'nin blc;lmlenme veya. or­


gutlenme egilimine girmesi demektir. Onun ic;in burada., mad­
denin obje olmakta.n kac;1:jm1 ve idealizmi izliyoruz.

138
do ltilmektedir. Ne var ki ·bu kuvvetler Newton'un mekonik yo­
solanna gore degil, Kuonto mekonlgl yosolan�o gore 1$ yap­
moktod1r.
Bu durum otom_lor orosmda lkl oyn tur bagm olu$masma
yol ocor. Birinci tlir bagda .efektron bir atomdan oburune ge­
cer, bOylece orada hemen hemen kapah olon elektronlor ka­
bugunu s1k1 s1k1yo doldurur. Bu olaym sonunda her iki atom
do elektrikle yuklenmi$ olur ki bunlara art1k «iyon» ad1 verilir.
/
Boyle lki otomun yi.iklerl kar$1t (lkl kutup gibi) olacogmdan
blrbirlerlni cekerler. Kimyac1lar buno «kutupsal» (poler) bag
diyorlar.
ikinci tlir bagda ise elektron, sadece Kuanta teorisine oz­
gu blr bicimde, her lki atoma birden aittir. Elektronlann yorun­
.
gesinl QOZ onune alocak olursak. deriz ki, ayni elektron her
iki atom ceklrdegi cevresinde blrden dolanmakto ve atomun
blrinde- . oldugu kadar oburunde de vaktinin onemll blr k1smm1
harcamaktad1r. Bu ikinci tip baga, kimyac1lar «degerlilik»
(valans) bag1 diyorlar.
Aralanndo birinden otekine her yurlu · geci$1erin olablldigi
bu iki tip bag dolay1s1yla ce$it oe$it atom kumeleri meydano
gelmektedlr. Fizikte . olsun kinwada olsun, butlin o karm0$1k
madde yap1lan enlnde sonunda bunun gibi kumelerden olu$­
maktad1r. Demek ki kimyasal bile$imler. oe$it oe$it atomlardan
kuouk kapala gruplann olu$mas1yla meydana geliyor ve boyle
her blr gruba kimyasol bile$imin blr molekuludur denlyor. Kris­
tolli yap1larda lse atomlor duzgun $ebekeler iolnde yer al­
maktad1r. Atomtakl elektronlar kobuktan d1$an. f1rlayacak bi­
cimde s1k1 s1k1ya bohcaland1klan ve bu elektronlar maddenln
lclnde gezlp dolO$Obildikleri takdlrde, bOyle blr maddeye ya
do bile$lme metal diyoruz. Baz1 maddelerdeki ozellikle metal­
lerdeki m1knat1slak elektronlarm bu metal icinde tek tek donme·
hareketinden dogmaktod1r.
Cekirdegi ve elektronlan. hep maddenin birbirlerlne elektro
-mognetlk kuvvetlerle tutunan yop1 ta$1an olarak .kabul etti-

139
gimiz gurece, madde-kuvvet orosrndoki ikliik halo si.iregeliyor
demektir.

Fizik ve kimyo, maddenin yop1s1ylo llgili olon tutumlon O·


c1smdon birle9tirici bir birHk icinde blrbirleriyle kayna9t1kl�m
halde biyolojidc ba9ka tUrden daha do kan91k 6z-yap1lor soz
konusu oluyor. Canh orgonizmalann o gaze carp1c1 butlinsel·
ligine ragmen canh ve cons1z madde arasmdo kesin bir ayinm
yopma olanag1 belki de yoktur. Biyolojinin gecirdigi evrim bi­
ze oylesine cok soy1da 6rnekler sunmu9 bulunuyor ki bunlaro
bakorak, biyoloiik fonksiyonlarm. bir tok!m ozel irl molekuller
yo do bu molekullerin grup veyo zincirleri tarofmdan gercek·
le9tirildiQini soyliyebiliriz. Bu bilgilerin ac1smdon yola c1karsak
bugun biyolojide. biyolojik surecleri, fiziksel ve kimyasol yo­
salann sonucu saymak yolunda glttlkce guclenen bir egilim.
vord1r. diyebiliriz. Ne var ki, conh organizmolordo gordugumuz
kararhl:k torzi, kendl dogas1 bak1mmdon. atom yo do kristal­
lerde gordugumiiz kororhhkton biroz farkhd1r. Biyolojlde blci·
min korarh olu9undon cok oloym yo do fonksiyonun k9rorh
olmas1 soz konusudur. Kuanto yosolon biyolojik siireclerde
muhokkok kl 6nemli birer rol oynomoktad1r. Ornegin, kimyo­
sol degerlllik kovrom1 cercevesinde oldukca kaba olarok tonim­
lad1g1m1z ozel kuonto-teorik kuvvetler, iri organik molekuller·
de ve onlonn ce9itli geometrik tertiplenl9lerinde 6nemli rol
oynorlor. l9rnlann sebeb oldugu biyolojik mutosyonlorlo ilgili
deneyler kuonto-teorik yosolonn istotistik korokterlerinin 6-
nemini oldugu kodar, kuvvetlendirme mekonizmolonnin do var­
hgm1 ortoyo koyarlor. Sinir sistemimizdeki oloylorla modern .
elektronik bir hesop mokinesinin coh9mos1 orosmdoki yakm
benzerlik conh bir orgonizmodo tek tek elemonter sureclerin
ne denli onem to91d1grn1 do g6stermektedir. Amo butiin bu
ornekler o demek degildir kl fizik ve kim.ya gunun birinde ev­
rim teorisiyle butiinle9lp canh organizmolann eksiksiz bir to­
mmrn1 yopobilecektlr. Deneyci bilim adom1 biyolojik si.ireclerde,
flzik ve kimyo sureclerinde oldugundon doha ihtlyath ve titlz

140
dovranmahdir. Bohr'un belirttfgi i.izere, conh organizmalan, fi­
zikci ac1smdan mi.ikemmel denih�bilecek torzda yorumhyacak
bir tanim belki hie bir zaman mumkun degildir; cunku boyle
bir tan1m, biyolojik fonksiyonlara iyice ters du!?ecek bir tak1m
deneyleri gerektirecektir. Bohr bu durumu !?Ciyle ac1khyor: Bl­
yolojlde kendi tertipledlglmlz deneylerin sonuclarmdan cok, 1-
clne blzlm de glrdlglmlz blr tak1m olablllrliklerln gercekle,mesl
blzi llgllendlnnektedlr. Bu anlat1mda sakh olan «ti.imleyicilik»
ya do tume tamamlama kavram1 modern biyoloji yon.temlerinin
kendine ozgu egilimini yans1tmoktad1r ki bu egilim bir yanda,
fizik ve kimyanm yontemlerlni ve vard1g1 sonuclan lyice so­
murmeye cah1?mak, ote yanda, organlk doganm fizik ve kimya­
da raslanmayan, ornegin «canhllk» kavram1 gibi kavram ve
karakteristiklerinl kullanmak demektir.
Goruyorsunuz kl. maddenin ic yop1sm1 ·cozumlerken mum­
kun mertebe ayn1 yonde ·kalmaya dikkat ettik, yani atom'.dan
yola c1karak cok atomlu karma1?1k yap1lara. atom fiziginden
ba1?lay1p cisimler fizigine, klmyoya ve sonunda do biyolojiye
kador geldik. $imdi ters yone donelim ve atomun d1�taki par­
calarmdan ba�lay1p icteki parcac1klarma, cekirdekten yola c1k1p
elemanter daneciklere giden ara�t1rma cizgisini izleyelim. Mad­
denin b.irllgini kavramak yolunda bize 1�1k tutacak cizgi ancak
bu olsa gerekir. Buroda moddenin karakteristik yap1lanrn de­
neylerle dog1t1p parcolamaktan koyg1lanacak deglllz. Madde­
nin kokeninde yatan o temel bl�ligi deneylerle aromak gore­
vini blr kez yiiklenml�sek, art1k maddeyi mumkun olan en bu­
yuk kuwetlerin etklsine eokmak, maddeyi en a�in ko�ullann
altmo itmek icin hie bir sakmca yoktur. Maddenin eninde so­
nunda daha ba�ka maddetere donu�i.ip doni.i�mlyecegini boy­
lece gormemlz kabildir.
Bu vonde Ilk. ad1m ceklrdel)ln deneysel cozi.imlemesinl yap­
. makla atlld1. Yuzy1hm1zm ilk otuz y1hni dolduron bu aro�t1rmalarm
ba�lang1c donemlnde, alfa-daneclklerl, cekirdek uzerinde ya­
pllan deneylerde kullonabileceOlmiz ilk aletler oldular. Radyo-

14.,
oktif cislmlerin yoymlod1klon bu danecikleri kullonarak Rut­
herford· 1919'do hafif elementlerin ceklrdeklerini birblrlne do­
nu�ti.irmeyi bo9ord1. 6rnegin Rutherford bir ozot cekirdegini.
bu cekirdege bir of.fa donecigl sokmok ve ondan ayni anda bir
proton c1kartmak suretiyle blr oksijen cekirdegine donu9H.ir­
du. Ceklrdek boyutlan icilide gercekle9tirilen ilk surecti bu,
kimyasal surecleri ondmyordu, ama elementlerin suni yoldan
birbirine donu�meleri yolunu ac1yordui Bundan· sonrokl ilk 6-
nemll ad1m. protonlonn yi.iksek gerillm cihozlonyla. ydni yirie
suni yoldan h1zlond1nlmas1yd1; uygulanan enerji cekird�k do­
nu9i.imi.ine yetecek gucte yi.iksek bir enerjiydi, 09ag1 yukon bir
milyon voltluk gerilimler gerekliydi bu enerji icln. Cockcroft ve
Walten ilk onemli deneylerinde, Lityum elementinln cekirdek­
lerini Helyum elementinin ceklrdeklerlne d6nu9t0rmeyi ba9ar­
d1lor. Bu ke9iften sonro bilimin onunde yepyeni bir alan �c1ll­
yordu, buna cekirdek fizigi denilebilirdi ve atomun cekirdek
yop1sm1 nitelik yonunden kovrayabilmemizl sagllyacakt1.
Cekirdegin yap1smm gercekten de pek basit oldugu go­
ruldu, sadece i-ki ce9it elemanter danecikten olu9uyordu. Bir
tanesi protondu ki bu hidrojen elementinin cekirdeginin ayni­
s1yd1. Oteki donecik ise n6tron'du · ve kutlesi protonun kutle­
siyle ayniyd1, yalniz elektrik yuku yoktu. yoni notOr ldl. Her
atom cekirdegi kendisini meydana getireh proton ve notron­
lann say1s1 ile bellidir: karbon atomu cekirdegi ornegin olt1
::>roton ve olt1 notrondon olu9ur. Daha ba9ko karbon ceklrdek­
•eri de vord1r ki bun!ara dogal cekirdeklerin izotoplan denir.
ornegin alt1 proton ve yedi notron vb. kapsarlar. $imdi mad­
denin oyle bir tarnmma geldik ki, burodo bir si.iru klmyasal ele­
ment yerine sadece uc ana birim. tic temel yap1 ta9ma gerek
vard1r: Proton, Notron. Elektron I Maddenin her tOrli.isu atom­
lardon olu9tuguno gore, enlnde sonunda hepsl . bu i.ic temel
yap1to�mdan yap1lm19lard1r. V�rd1g1m1z bu tilgl elbette daha
maddenin blrligl onlamma getmez. oma bu birlige kavu�mak
yolundo onemli bir ad1md1r; doha da onemllsl sanild10mdan

142
cok daha basit ve sade ofmas1d1r. Bu son iki temel yap1 ta91
lie ceklrdegin ic yap1smm tamam1yle aydmlanmas1 arasmda
daha cok yolumuz vard1. Buradaki problem. 1920'1erde cozi.il­
mi.i9 bulunan ve atomun dt$ kabugu lie ilgili problemden biroz
daha ba$kayd1. Elektronlar kabugu dedlglmiz d1$ kobukta da- ,
necikler aros1 kuvvetlerl biiyi.ik bir kesinlikle biliyorduk. 'ama
daha onlann dinamik yasalanr11 bilmemlz gerekiyordu ve so­
nunda Kuonto teorisinl kurduk. Atom cekirdeginde de gecerll
dinamik yasolonnm genellilke kuanto mekanigi yasalan olcfu­
gunu pek dla kabul ede·blliyorduk, ama da�ecikler aras1 kuvvet­
ler daha bo$long1cta blllnmiyordu. Onion cekirdegin deney.sel
ozelliklerinden c1karmollyd1k. Bu problem bugune kadar heniiz
tamam1yle cozulmii9 deglldir. Kuvvet'in kend�isi di$ kabuktaki
elektronlar aros1 elektrostotik kuvvetler kodar baslt bir yap1da ·
olmayablllr. 0 bak1mdan atom ceklrdeklerinin ozelllklerlni kuv­
vetlerin karma$tk orgusunden c1karmak matematlk ac1smdon
daha da zordur. deneylerdeki keslnslzlik de ote yondan her
lleri ad1m1 gucle$tirmektedir. Buna ragmen cekirdegin ic yap1-
sm1 bugun oldukca lyl blllyoruz.
Art1k en son ve en onemli problem olarak gerlye maddenin
(bi,irundugu ya da lcerdigl) birlik problemi kahyor. Proton. Not­
ron; Elektron denilen bu temel yap1 ta9larr. oralarmda etki ya­
pan kuvvetler bir yana, acaba maddenln parcalanamayan en
son blrlmleri - yani oralanndo hicblr lli$ki bulunmoyan $U De­
mokritos anlamtndakl otomlar - mldir. yoksa bir ve ayni mad­
denin sadece forklt blrer bicimlerl mldir? Bunlar hep birbirle­
rine donii$i.ir veya doni.i$turuli.irler ml? Hatta bamba$ko madde
bicimlerlne girebilir veya sokulabillrler mi? Bu probleme de·
neysel yoldan yana$OCak olursak blr tak1m kuvvetlere ve atom­
sol daneciklere yoneltecegimlz enerjilere ihtiyac1m1z olacakt1r
kl bu enerjiler <;ekirdegin ora9t1r1lmasmda uygulanan enerji­
Jerden cok cok doha bOyuk olmak zorundad1rlar. Atom ceklr-
. deginde depo edllml� bulunan enerliler. deneyde kullanaca­
g1m1z blrer afet olarak yetersiz kaldtklarmdan flzlkciler ya

143
'
.
kozmolojik ·kuvvetlerden, yani y1ld1zlar
. aras1 uzaydaki ve y1l-
d1zlarm yuzeyindeki kuvvetlerden yora rlanocak· yo da i9i dunya
ve uzay muhendislerinin yetenegin� birakocoktir.
Ashnda bu iki yolda do ilerlemeler kaydedilmeye bo9lan­
m19t1r. Fizikciler once kozmik 1�tnlordan faydalonmay1 de�l:l·
.
diler. Gercekten de y1ld1zlorm yuzeyindeki elektro-mognetik ·

alanlar korkunc uzakhklara kadar yay1lmakta olup uygun ko-


9ullar sagland1g1 takdirde elektronlari, cekirdekleri ve elektrik
yuklu ba9koca atomsol danecikleri h1zlond1rabilecek guctedir.
Cekirdeklerin ataleti daha fazla oldugundan bu ivme alonla­
n icinde uzun sure kalabilirler. Bu cekirdekler ylld1zm yuzeyin·
den c1k1p uzoy bo9luguna girinceye kador coktan bir kac milyar
voltluk potansiyel alanlanndan gecmi9 olurlar. Y1ld1zlar aras1
degi9ken magnetik aianlarda uygun Ko9ullar oltmda olu9an
ba9ka bir h1zlanma olay1 daha vard1r. Neyse Samanyolu kesi­
minde atom cekirdeklerinin degil?ken m·agnetik alanlar yuzi.in­
den uzun sure orado tutulup kaid1klarm1 soyliyelim. Bu cekir­
dekler Samanyolu bolgesini boylece kozmik ll?tnlar denilen 191n­
larla doldurmu9 oluyorlar. Demek ki kozmik 191nlar yer ki.ire­
mize d19ardan geliyor ve her cel?it atom cekirdeklerini getiri­
yor: Hidrojen, helyum ve ogrr elementlerin ceklrdekleri ki bun­
larm enerjileri bir kac milyor elektron volt ile trilyon volt ara­
srnda degi9iyor. Kozmlk 19rn danecikleri. yerkurenln drl? _atmos�
terine girdikleri sirada .azot ve oksijen atomlarr yo do bir uzoy
aracmdan gonderilen bii- takrm . deney atomlanyla kar91lo91yor.
i9te kozmik atom cekirdekleriyle dunyom1za ait bu cekirdek·
ler arosmdaki kar91l1kh etkilerin incelenmesi ·gerekir.
· Dev hrzlondirma ya do ivme makineleri inl?a edilerek ba9-
ka olanaklor denendi. Bunlorrn prototipi, · 1930 y1Uarrnda Law­
rence'nin Kalitorniya'da kurdugu Cyclotron'dur. lvme makine·.
lerlnin yap1mmdoki ana du9i.ince. elektrik yukli.i atomsal da­
neclkleri buyi.ik. bir magnetlk alandan gecirmek. yoni bunion
blr dalre /cevresinde doland1rmak ve elektrik a lorn etklsiyle git
gide h1zlonmalannr saglamoktr. Bir kac milyon elektron voltluk
.

144
enerjilerin saglond1g1 bu makineler, bugun dunyonm ce9itlf yer­
lerlnde, Avrupo'da, ozellikle ingiltere'de cah9maktod1r. Oniki
Avrupc;i Ulkesinln l9blrligiyle boyle cok buyuk bir lvme moklne·
si .Cen!3vre'de in9a edllml�tlr; burodo protonlaro ylrmlbe9 mil­
yar elektron voltluk enerjiler verilebllecegi limit edilmektedir.
.
.

Kozmik ·19mlor yo do cok buyuk ivme makineieriyle yurutUlen


deneyier bize maddenin yeni ve ilginc yonleri hakkmda 191k
tutuyor. Maddenin- elektron, proton ve notron gibi - uc temel
yap1 to91 yanmdo, boyle cok yuksek enerjlli carp19mo olayla.­
rmda ortaya Ctk\]n ve genellikle bambo9ka elemanter danecik­
iere donu9up hemencecik ortadan kayboluveren· yeni yeni eie­
monter donecikler ke9fediliyordu. Bu yeni elemanter donecik­
lerin ozeliiklerl eskilerinklne benziyor, omo kororhltkton yok­
sunlar. Bu yeni donecikler oras:ndo en korarh olonlan bile,
bir soniyenin milyonda birl kodor ya91yor ve bu yuzden omur­
leri otekilerden yuz yo do bin defa doha k1so. Bugun (1 959)
ce9itli turden 09og1 yukon yirmlbe� ayn �lemanter donecik
.

toniyoruz.
Bunlonn en yenlsi Anti-Proton dedigimiz negatif yuklii
proton'dur.
Vard1g1m1z bu sonuclar ilk anda belki bizi maddenin bir­
li!')i du9uncesinderi uzokla9tinr gibl gori.inuyor. cunku madde­
nln temel yap1 to9lonnm say:s1 9u kimyasai elementlerin soy1-
s1yla k1yaslanabilecek duzeye eri9ti . Ne var ki, boyle bir kar-
91lo9t1rma durumu yonh9 _yormok olur. Vine deneylerden 09:
reniyoruz ki yeni donecikler ba9ko bir tok1m . daneciklerden
turemekte ve bo9ka daneciklere donu9mektedir, yani uzun so­
zun k1sas1, ba9ka daneciklerin kinetlk enerjilerinden olu9up
yeniden (korars1zhklon bak1mmdan ve kutlelerini koruyomadon)
kaybolmaktad1rlor, koybolunca do onlardon ba9ka yeni dane­
cikler uremektedir. Ba9ko bir deyimle: Deneyler maddenln hie
durmadan donu9ebildl!')ini gosteriyor. ButUn eiemanter dane­
cikler, enerjisi yeterl kador yuksek olon corp;9molar sonun­
da ba9ko daneciklere donu9mekte. yani kinetik enerjlden olu9-

F. 10 . 145
moktod1rlar; ornegin 191n enerjisine de don090rler. i9te bur1.1·
do maddenin birligini kanrtlayan son ve kesin ispat1 yakalo­
m19 oluyoruz.

Tum elemanter danecikler ayni moddeden yap1lm19lordir


ve bu maddeye Enerji ya do Evrensel Madde diyoruz. Eleman­
ter danecikler ise bu evrensel maddenin bOrOndOgO ya ao
deneylerle sokuldugu ayn ayn bicimlerden ba9ka bir 9ey de­
gildir. (Bak. Dipnot)

Bu durumdo · Aristoteles'in madde ve bicim kovramlanyla


kar91lo9t1rocak olursak, dlyebiliriz ki, Aristoteles'in ashnda
Potentia, yoni olabilirlik (bicimlenebilirlik) demek olan Modde
(=Mater=Ana)'si bizim bugOnkO Enerji kovram1yla k1yaslana­
bilir. Enerji, blr elemanter daneclgln olu�umu anmda ald19J
(uzoysol oz-) bi<:im sayeslnde maddesel bir realite olarok bell­
rir, olgu haline gecer.

Modern fizik, moddenin temelindekr yapmm sadece nitel


bir yorumloni91 ile elbette .Yetinece.k degildir; titizce yurOtiilen
deneyfere doyanorak doga yosaf<;mni matemotiksef bir cerce­
vede formuflendirmeye de,. giri9melidir ki as1I bu formuflendi­
rim bize. moddenin, yoni elemonter daneciklerin bicimini ve
onlann kuvvetlerini ton1tmaktod1r. Fizigin bu kesiminde artrk
madde fie kuvvet ikilisi arasinda, kesin bir ayrrim yaprlamaz;
cunku bir efemonter danecik sadece kuvvet meydono getirip
kuvvetten etkilenmekle kalmayrp kendisi de aynr -zamondo be-

Dipnot <Y. O.> ?oylece •enerji• ile •uzaym enerjiyi bic;irnle­


me alarunm• Cyani enerjinin bic;imlenme egiliminin) birbirine
ka.yn�t1g1 bir biitiin-uzay veya enerji-uzay dli$iinmemiz ge­
rekiyor ve bu uzaym •varhg1• $U ontoloji� ilkeye dayamyor:
Bir yanda. ·bic;imlenmeye haztr• enerji, ote ya.nda ·bic;imlemeye
haz1r• uzaysal ozbic;im, . birbirini ka!1l1hkh etkileyen, ama bir­
birinden c;ozillemeyen bir kar$1thk c;ifti olu$turuyor. Varhk de­
digimiz tutum budur, yani bic;imlenme-bic;imleme ili$kisi ic;inde
ka!1l1tl8.$an kayn8.$1k c;oziilmez bir ikilinin tutumudur.
,

1 46 •
lirli bir kuvvet olonr te$kil etmektedir. Dolgo ve donecik orosm­
doki kuonta-teorik ikilik buroda ayn1 realitenin hem madde hem
de kuvvet olorok belirdigini gosteriyor. (Bok Dipnot)

Elemonter doneciklerin yosolanyla llgili matematiksel blr


tanim ya do yorum yopabilmek icin giri�ilen ti.im coh$molor,
bugune kadar hep dalgo alonlannm kuonta teorisiyle i$e bO$­
lam1$IOrd1r. Teorik arai;;trrmalara daho 1930 y1hnda giri9ilmi9
bulunuyordu. Ne var ki daha ilk calti;;malorda cok. ciddi guc­
IOklerle kar91la91ld1; Kuanta teorisinin ozel Relatiflik teorisiyle
bagdai;;tmlmak istendigi her yerde c1k1yordu bu guclOkler. 809-
langrcta oyle gorunuyordu ki, bu iki teori, doganrn sanki bir­
birleriyle hie llii;;kisi olmayon iki ovn yonunu yans1t1yordu; bu
yuzden de bu iki teorinin arad1g1 koi;;ullarr aynr bicimcilik lcln­
de saglamonrn cok kolay olacagr somhyordu. Amo durumun
daha derinlemesine incelenmesi, bu teorilerin belirli bir nok­
tada uzlai;;mazhga du9ti.iklerini gosterdi ve tiim zorluklar o
noktadon c1k1yordu.

bzel . relotiflik ,teorisi, Newton mekoniginden bu yano ge­


nellikle kabul edilen yoprdan farklr bir uzay ve zaman yap1s1
getirmii;;ti. Bu yeni kei;;fedilen yaprnrn en karokteristik nlteligi,
hicbir horeketli cismin ya do yayrlan hicbir sinyolin 09am1ya­
cog1 bir htzrn. 191k hrzrnrn vorltgr idi, yani maximal bir hrzrn

Dipnot CY. 6.> Madde $imdiki-an'dan Grundlagen'de so­


zunu ettigimiz Zaman OJ9egi i9inde uzakla$t1k9a $imdiki -an'a
dogru bir Kuvvet gibi etki yap1yor, yani K.uvvet maddenin
$imdile$me belirtisidir. Ba$ka bir deyi$le. Madde, herhangi bir
aktuel an'daki muhtemel Cveya virtiiell tiim $imdiki -anlann
dag1hm1 i9inden ·bir an .. oJgu haline, bi9imlenme egilimine ge-
9ebilmektedir, bOylece $imdiki-an'da kalabilmekte, danecik bi-
9irnine bun1nmektedir. Bu bi9imlenme eg:iliminden, $imdiki-an'
dan oteye dogru bir uzakla$ma sirasmda dogan yetenek Kuv­
vet'tir demek istiyoruz. Kuvvet kavra.nunm bu yen1 tarunum
GrundJagen'de· salt diferansiyel geomettik bir ill$kiden �J.kar­
mak ka.bildir.

147
varolu�uydu. Bunun blr sonucu olarak. birbirinden uzak lkl
oyn noktoda olu�an lkl olaym aralarmda dogrudan dogruya
hie blr nedensellik Ul�klsi olmuyordu, �u �artla ki: Olaylardan
birlnln meydana geldigl anda bu noktadan yola e1kan bir 1�1k
sinyali obi.irune ancak bu obur olaym meydana geli� anm­
dan sonra varsin veya bunun tersi olsun. i�te bu durun:ido
her lkl olay1 «e� zamonh» ya do «ayrn zomanda» diye nltele­
mek kabildir. Bir an olaym birinden obi.ir andaki olaya her­
hangl bir etkl olmad1gmdan boyle iki olay1 birbirine baglay1c1
tile blr fiziksel etki olamaz; demek kl aralarmda' zaman oe1-
smdan blr etkileme bo!ilugu ya da etksizlik aral:g1 olan lki
ayn olay �-zaman soy1hyorlar.
Bu nedenle, Newton mekonigindeki cekim kuvvetlerinde
oldugu �ekliyle buyuk mesafeler uzerinde gecerli olabilecek
herhangl bir etki Ozel Relatitlik teorlsiyle bogda�omaz. 0
bak1mdan bu teori «Uzakton etki» yerlne «yakmdon etki» il­
keslni getiriyordu. yanl kuvvet iletimi bir noktadan ono he­
.
men kom�u olan bir noktoya dogru oluyordu. Bu tOr etkile­
rin en uygun matematiksel ifadesi, Lorentz doni.i�i.imlerine go�·
re Invariant olan dalga veya alan dlferansiyel denklemleridir.
Bu gibi diferanslyel denklemler e�-zaman olaylor arosmda
herhangi blr direkt etkiyi lmkans1z k1lar.
6zel Relatiflik Teorisinde ifade edllen uzay-zaman yap1s1
bOylece, lcinde hie bir etkinln yay1lma lmkoni olmoyon e�-za­
mo�hhk bolgeslyle, icinde <bir olaym oburi.ine dogrudon dog­
ruya etki yopabilecegi obur bolgeler arasmda cok kesin bir
sm1r elzml� oluyor.
6te yanda Kuanta teorisinin kesinsizlik bagmt1lan da, ko­
num ve impulsu ya do zaman ve enerjlyi ayn1 anda olcme ke­
slnllgl bak1mmdan sablt bir sm1rkoymokto<1ir. Bu smmn· tama­
m1yle kesin bir sm1r olmas1 uzay ve zamandaki konum bok1-
mmdan sonsuz blr keslnlik derecesl demek oldugundan, bu
uzaysal ve zamansal konumlara tekablil eden impuls ve ener­
lller de bu kez tamam1yle belirsiz olurlar; hatta cok buyuk Im-

148
puls ve enerjilerln ortaya c1kmas1 olas1hg1 do cok bi.iyuk ola­
bilir. Bundon boyle' 6zel Relotifllk Teorisl ve Kuonto teorisinlri
gerektirdigi ko�ullon oym zomondo soglomok lsteyen her teorl
motematiksel cell�kilere, yoni cok yi.iksek impuls ve enerjiler
kesiminde uzlo�mozltklaro du�meye mohkOmdur. Vord1g1m1z
bu sonuc belki pek baglay1c1 nitelikte degiidir. cunku burado
ele aldrgrmrz tl.irden her bicimclllk cok korma�rk oiup �u ko­
nuda iki teori orasmdo gorulen celi�kiden kurtulmak icin, bl­
ze oncak bazr matematiksel olanakiar soglayabillrdl. Ne var kl
denene� matemati� �emalarmm . hepsi bizi gerceklerden sap­
maya, matematiksel eeli�kilere gotUrdi.i, hie bir �emo lki teori­
nin birden koydugu ko�ullan saglayocok gucte gorunmuyordu.
Tum zorluklorrn yukorda sozO edllen noktodan c1kt1g1 belliy­
dl.

Asltndo birblrine hie de oykm olmoyan iki oyn matema­


tiksel �emanrn bu iki teorinin soz konusu sm1rlay1c1 ko�ulla­
nnr oshndo nosrl olup do saghyomamas1 ilgl eeklclydi. Boyle
bir �emayr ne zomon uzoy ve zamandakl gercek olaylorlo yo­
rumlayocak olursak bir ee�lt· zoman terslenmeslyle kor�llo�r­
yorduk; bu �emo 'oyle bir olay yorumluyordu kl bu oloydo,
belirii bir noktodo birden eiemanter donecikier ti.lrOyor ve bu
danecikiere gerekli enerii ise neden sonro bo�ka elemonter
doneciklerin earpr�molarmdon erkryordu. (Bok Dipnot) ·

Dipnot CY. 6.> Daneciklerin tilredigi An ile buna tekab1ll


eden <ya da gerekli olan> enerjinin turedigi An arasinda zam�
mn gorilnil!lte tersine a.ktig1, yani zamamn terslerunesi gibi bir
sonuc;: c;:1k1yorsa. ve bu ters a.kl� dogada · raslanm1yorsa, bu
pek dogald1r, c;:unku boyle bir c;:elf$ki ashnda $Oyle cereyan eder:
Maddenin aym obje veya. Potansiyel Butiln ic;:inde, a.ma bir virt\1-
el gerc;:ekle$me veya �mdile$me Aru'ndan Cbicimlenme egtlim.ln­
den>. bqka bir ·virtdel gerc;:ekle11me anma "(bic;:imlenme egtllm.1-
ne> itilmesl ... Bu Otelenme kuantik maddenin m\ldahaleye ut­
radl&'l an'da olueur ve virtiiel deterler arasmda blr Zaman Kay­
mas1'nt ifade eder.

149
Fizikciler do!)a'da bu tUrden sureclere raslanmad1gmdan
emindiler, hie degilse iki olay arasmdaki uzaysal ve zaman­
sal mesafe olcUlebllecek sevlyede lse boyle olaylara raslan­
mazdt. Ba9ka bir teorik �ema. blcimciligin icerdigi aykinllk­
lardan «yeniden normlama» dedigimiz bir matematik i9lemiy­
le kurtulmayt oneriyordu ve oyle ilginc bir durum ortaya ko­
yuyordu ki. bicimciligin icerdigl sonsu_z biiyiikliikleri, olciilebi­
llr biiyi.iklUkler arasmda kesin bagmt1lar kurulmasmm art1k
onlenemiyecegi elveri9li bir noktaya kadar oteleyebilecektik.
Boyle 'bir 9ema. Kuanta .elektrodinamiginde bizi cok yeni ve
onemli bir tak1m ad1mlar atmaya goti.iri.iyordu. ciinki.i hidro­
jen tayfmda onceden oc1klanmayan ilginc bir tak1m aynnt1lan
oydmlat1yordu. Bu matematik 9emasmm daha di.izenli bir ana­
lizi. Kuanta teorisinde blrer olas1l1k olarak yorumlanan biiyi.ik­
IUklerin, burada duruma gore yeniden normlama yap1lmca, ne­
gatif de olabileceklerini gosterdi. Bu du. rum maddeyl yorum­
lay1c1 bicimcilik ac1smdan celi9kiler kaps1yordu, ci.inku olas1-
llgm negatif olmas1 anlams1z bir kavramd1.
$imdi modern fizigin bugun icinde bulundugu en can ah­
c1 problemlere gelmi9 bulunuyoruz. Bunlann cozumi.inii gi.ini.in
birinde gittikce zengmle9en deneysel tecrubelerimizden yola
c1korak bulacag1z. Cunki.i ce9itli elemanter danecikler. bun­
larm ti.iremesi ve yok olmas1 ve aralarmdaki kuvvetler ile ilgili
61culerimiz art1k eskisinden cok daha buyiik bir kesinlikle yii­
riitiiluyor. Soz konusu zorluklarm muhtemel cozi.imlerine 9oy­
le bir goz gezdirecek olursok. 9unlan hatirlamakta fayda var:
. Goruni.i9te zamanm terslendlgl, tersine akt1g1 izlenimini ve­
ren surecler, bunlar 9ayet cok kuci.ik bir uzay-zaman kesiml
lcinde olu9tuklan takdirde, hie de deney d191 kalacok, doga'do
raslanmayacak cinsten degildirler, cunku 9imdiye kadorki de­
ney tertiplerimiz ·olaylon bu kesim icinde tum ayrmt1lanylo iz�
lemek gucunde olamom19tir. Zaman1 ters ak19h gib! gorunen
bOyle bir tak1m olaylara. bu olaylan adi atomsal olaylan goz­
ledigimiz tarzda lzlemek lmkdn1 llerde dogacak bile olsa. bu-

150
gunku bilgi ufkumuz cercevesinde ihtimal vermek kolay .degil-
dir.
Ne var ki Kuanta teorisiyle Relatiflik teorisinin analizle­
rini $imdi k1yaslarken problem yeni bir l$19q kaVU$Uyor.
Relatiflik teorisi, 1$1k hlZI gibi evrensel bir sabit ile ili$­
kilidir. Bu sabit uzay ile zaman arasmdaki bogmt1 ac1smdon
kesin bir 6nem ta$1makto olup bu yuzden, Lorentz-invarians1-
nm gereklerini sogloyon her dogo yososma . kendiliginden gir­
mektedir. Bizim normal dilimiz ve klasik fizik kovromlan an­
cok. 1$1k h1zmm pratik olorak sonsuz kabul edilebilecegi olay­
lor icin uygulonobilirler. Yopt1g1m1z deneylerde 1$1k h1zma $U
veya bu $ekilde yokla$acak olursak; ort1k o kovromlar cinsin­
den ifade edilmesi kobil olmoyon sonuclarla kar$1la$mam1z
normaldir.
Kuanta teorisinde ise Planck etki Kuant1 dedigimiz bO$·
ka bir evrensel sabitle kar$1la$lrlZ. Burada olaylarm uzay ve
zaman icinde objektif bir tonim1 oncok, plonck sabitinin pra­
tik olorok sonsuz kl.icuk kobul edilebilecegi oloylar cerceve­
sinde, yoni nisbeten buyuk bir 61cek oyanndaki nesnelerin ve
olaylann bolgesinde mumkundur. Planck sabitinln usWn bir
buyuklUk gibi ·belirdigi olaylar cercevesinde o klosik �avram­
lan kullan1rsak 0$1lmaz zorluklarlo kar91la$Jr1Z ki bunion ki­
tab1m1zm ilk b6lumlerinde tart19m1$t1k.
Ne var ki ucuncu bir evrensel sabit de soz konusudur.
Bu sabit, fizikcilerin dedigi uzere, boyut probleminden c1k1-
yor. Evrensel sabitler doga'ya ozgu 61cekleri belirlerler ve do­
ga'daki Wm buyi.iklukleri kendilerine .indirgeyebilecegimiz ko·
rakteristik niceliklerdir. Ne var ki bu gibi birimleri bir butGne
ya do slstem holine tamamlamak icin en azmdan iic temel
birim _gereklidir. Bunu en basil $ekliyle, olcu birimleri konusun·
. d� vanlan normal teamullerde, ornegin santimetre-gram- sa­
nlye sistemlnde gorebiliriz. Bir olcek sistemlni tamamlamak
lcin bir uzunluk blrlml, bir kutle blrimi! bir de zam.an ·birimi
yeterlldir, k1saca uc temel olcu birinrlne lhtiyac1m1z vard1r. Bu

. 151
blrimlerln yerine uzunluk, ki.itle ve h1z birimlerini ya do uzun­
luk, enerji ve hrz birlmlerini koyobillrlz. vb. Amo temel birim­
lerln i.ic tone olmas1 her zaman icin gereklr. l�1k h1z1 ve Planck
etki sobitiyle blrlikte elimizde bunlardon oncak iki tanesi var.
$imdi bir i.lci.inci.i ve de bu ucunci.i birlmi iceren bir teori ge­
rek. Elemanter daneclklerin ki.itle ve boi;;kaca ozelllklerini be­
lirleyecek teori belki de bi.iyuk bir teori olocaktrr.. Elemonter
. danecikler hokkrnda bugi.inku bildiklerlmizden yola c1korsok
i;;u ucunci.i evrensel sobltl bulmok icin en bosit ve uygun yol
belki de, 1/1013 mertebesinde evrensel bir uzunluk. yoni ha­
fif atom cekirdeklerinln yoncopr mertebesinde bir uzunlugu
kobul etmek yoludur. Bu uc birimden, bir ki.itlenln boyutunu
kopsoyon bir ifade kuracok olursok, bu kutlenin buyukluk
mertebesl normal elemon�er da.neciklerin kiitlesi mertebesinde
olocokt1r.

Dogo yasolormm 1/1013 santim mertebesinde bir uzun­


luk boyutunu boyle i.icunci.i bir evrensel sabit olarok icerdik­
lerini kabul edersek, o zaman alli;;t1g1m1z kavromlorm sadece
bu mertebedeki uzoy ve zomon keslmlerine uygulonobllecegi­
nl dui;;i.inmek zorundayrz ki bu kesimler o evrensel uzunluk
sabitine kryaslo zaten yeteri kadar buyuk soyllmaktodrr. Boy­
lece yapt1g1m1z deneylerle, atom cekirdegi yon caprndon doha
kuciik cercevedeki uzay ve zo.mon kesimlerine glrdigimiz zo­
man. oloylon artrk yepyenl bir nitellk oc1srndan gozlemeye ye­
l'Tiden hozir olmollyrz. Biroz once soz ettigimiz ve teorik dii­
i;;uncelerin ortoyo koydugu bir imkan. olarak beliren, zamon
terslenmesl fenomeni, uzay ve zamanrn boylesine dar kesim­
lerine pek Clio uygulanabllir olmalldir. (Bak Dipnot). $ayet bu

Dipnot <Y. 6.> Bir onceki dipnota. balnruz: Zaman tersien­


mesi ka.vrammm yeni bir c;eli$ki daha getirmesi, bunun gerek­
sizligi ve bu tersleni$in a.slmda. zaman denilen olc;egin diferan­
siyel bir dekt$hninden, ya.ni $imdiki-An'lann infinitesimal bir
6telenmesinden iba.ret olduk\l.

152
olursa bu zaman terslenmeslni herhalde olaylan klaslk kov­
ramlorla yorumlad1g1m1z tarzdo gozlemllyecek deglllz Bu gibl
.

oloylar. klasik kavramlarla tanrmlanabildlkleri surece elbette


klasik bir zamansal siralanr� icinde goruneceklerdir. Ne var
kl uzay-zamanm cok dar bir kesiminde olu�an olaylar ya do
.
kesinsizlik lli�kisine gore soyliyelim, cok buyi.ik enerji ve lm­

puls - degl�im miktarlan hakkmda pek oz �ey biliyoruz.


Maddenin, yani enerjinin ozyap1sm: ve boylelikle eleman­
ter daneclkl�rl belirleyen doga yasalannr daha yakmdan ta­
nimak amac1yla yapt1g1m1z e!emanter daneciklerle llgill de­
neylerden ogreniyoruz kl belirli bir tak1m simetri ozelliklerl
cok onemli roller oynamaktad1r. $unu hat1rhyahm ki, Platon
felsefesinde madde'nln en ki.icuk parcalan ozelllkle slmetrik
bicimlerdl, yani kup, duzgi.in sekizyuzlu. duzgun yirmiyuzlu,
duzgi.in dortyuzlu glbi duzgi.in cisimlerdi. Gerci uo boyutlu
uzaydoki donme hareketlerinl belirleyen gurupton elde edllen
simetriler ort1k modern fizik icin buyuk onem ta91m1yor; bu­
gi.in onemll olan konu art1k uzaysol biclm degll. (blclme zor­
lay1c1) yasalar. yanl bir bak1ma uzay-zomonsol blcimler onem­
lidir. (Bak. Dlpnot)
O bak1mdan bugi.inku fizik icln onem ta�1yan simetriler
daima uzay ve zamano ortakla�a ili�kin simetrilerdir. Hele
belirll baz1 simetrilerin elemanter danecikler teorlslnde en
onemll rolu oynad1klan goruli.iyor.
Biz bu slmetrileri, korunum yasolan dedigimiz yosalara ve
elemanter daneclkler oras1 oloylan sm1flamaya tabi tutma­
m1za yarayon Kuanto soy1lan sistemlne bokarak, yonl emplrlk
olarak toniyoruz. Matematik ac1smdon bu simetrileri. modde-

Dipnot CY. OJ Ol<;iilecek sisteme ozgu zaman boyunca bi­


<;imlenme ilkesi, bi<;imlenmeye zorlayan yasalar onemlidir ve
daha dogrusu. yasalardan da ote, yasalann, yani bi¢mleme tar­
zmm, zruruuun ol<;Ulecek sistemden b$ms1z ddmdQz rasgele
a.lU�1 ile degil, ol<;1llecek sisteme ozgQ zamarun akl� ol<;egt kar-
.
�lSlnda nastl bi¢mlendikf onemlidir.

153
nin temel yasasmm bellrli doni.i$iim guruplarma gore Invariant
kalmas1 geregi $eklinde ifade edebiliriz. Bu diinii$iim gurup­
lan simetri ozelliklerinin en basit matematiksel deyimidir ve
modern fizlkte $U platon cisimlerinin esklden oynad1klqn rolii
oynamaktad1rlar. En onemlilerini $Urac1kta say1verelim :
Lorentz donii$iimleri denilen transformasyonlann gurubu.
Ozel Relatifiik Teorisinln ortaya c1kard1g1 uzay ve zaman ya­
p1larm1 nitelemektedlr.

W. Paull ve F. Gursey (x) tarofmdan ara$ttnlan bir gu­


rup, yap1s1 bak1mmdan iic boyutlu doniimler gurubuna tekabiil
etmekte olup matematikcilerin diliyle b\,I doniimler gurubuna
izomorf'tur. Bu gurup, yirmibe$ y1l kadar once elemanter da­
neciklerin tutumundan empirik olarak c1kanlan ve izospin ad1
verilen bir kuanta say1smm ke$fedilmesiyle gercekle$mi$tir.
Bicim bak1mmdan, sabit blr eksen cevresindeki d6nii$1e­
.
rin m€ydana getirdigi gurup gibi davranan ikl ayn gurup da­
ha vard1r ki bunlar bizi elektrik yiiku. baryon say1s1 ve lepton
say1smin korunumu ile ilgili teoremlere g6tlirmii$ bulunuyor.

Doganm yasa!an oynca. burada etrafflca s1ralayam1yaca­


g1m1z belirli bir tak1m yans1ma i$1emlerine gore invoria�t ol­
mohd1r. Lee ve Yong'm oro$ttrmalon bu konuda cok onemli
ve verimll olmu$tur. Porite od1 verilen ve onceleri belirli bir
"
korunum teoremini dogrulad1g1 san1lan blr buyukli.igun aslm-
da hie de korunmad1g1 ortoya c1km1$t1r.

$imdiye kodar bilinen ti.im slmetri ozellikleri basit bir


0$itlikle gosterilebilir, yoni $Unu demek istiyoruz : Tum d6nu­
$0m guruplanna gore invariant olan blr denklem vardir. Ve
boyle bir denklemin. madde ile ilgili butOn dogo yasalonni
dogru. yani gercege uygun olarak verdlglni d0$iineblliriz. Ne

<x> Dr. Feza. Gl1rsey, Orta.-Dogu T. Oniversitesinin, ��­


malanm oncelikle A. B. Devletlerinde surdiiren, onemll bir og­
r�tim uyesidir.

154
var ki bu konuda daha kesin bir karara vanlm19 degildir ve
boyle bir karar y1llar sonra, soz konusu denklemin matema­
tik ac1sindan yap1lacak kesin cozumlemesi ve gittlkce zengin­
le�en deneysel bilgilerimizle kar91la9tmlmas1 sonucu verile­
cektir.
6zel bir durum sunan bu olanak bir yana. cok yuksek
enerjili elemanter danecikler kesiminde yap1lacak depeylerle
motematiksel onalizin birlikte yuri.iti.ilmesi, umit ederiz ki. gu­
nun birinde maddenin ozundekl birligi tomam1ylo kavromam1-
ZI sogloyacakt1r. Burodo «tomam1yle kavromok» sozundeh :;;u­
nu amochyoruz: maddenin - 09og1 yukon Aristoteles'in kullon­
d1g1 onlomdo - gori.indugu bicimler. kapah bir matematik
kavramlar 9emasmm sonuc. yani cozumleri olarok ortoya c1k­
malld1r.

10. SOLUM

Modern Flzlk'te DU ve Gercekcilik

Doga bilimlerinin tarihine goz otacok olursak, yenl ide'le­


rln, 9091rt1c1 bulu�larm bizi hie durmadon bilim.sel tart1$mala­
.
ra surukledigini gori.iruz. Bu tart19molar yeni ide'lerl polemik
oc1dan ele9tiren bir tak1m yaymlarm yop1lmasma yol acm19t1r,
bu gibi ele:;;tiriler idelerin evrimi bak1mmdan Ostelik cok do
yararh olmu:;;tur. Ne var ki bu tip tart19malar :;iimdiyedek Re­
latifllk Teorislnln ke9finden beri ve bir olci.iye kadar do Ku­
onto teorlslnin oc1klan19mdan bu yona eri:;;tikleri 9iddet di.ize­
ylne hie ·bir zaman ula9mam19lard1r. Her iki durumdo do bi­
llmsel problmelerle politik anla9mazhk konulon arasmdo yer
· yer lli9ki kurulmaktan geri kohnmam19, giderek baz1 fizikciler
kendl yontemlerinl ustUn gostennek amoc1yla politlk metod­
lardan medet ummay1 bile deneml:;ilerdlr. Modern flzlk'teki
en yenl gell:;;melere kar91 gosterllen kuvvetll tepklyl, bu gell9·
maier yuzunden ftzt!}ln, hatta . belkl tumuyle dogo blllmterinln

155
temelden horeketlenmlye bo$lad1klann1 gordi.igi.imi.iz lcln tam
onlomrylo degerlendlreblliyoruz. Billmlerln temelde ugrod1klan
bu ·hareket ayni zamando bilimlerin oturdugu zemin sankl
ayaklanmrzm oltrndan kayrp gldiyormu9 gibi bir duygu uyan­
d1rd1g1 icindir ki fizigin h1zh evrimlne kar91 tepkiler de o dere­
ce guclu oluyor. Bu tepki bir bakrma hokh olorok gercegi da­
ha uygun bir dll, yenl durumlan ashna daha yakm blcimde
yorumlayocok bir anlat1m dlli bulomam19 olmairnzdan lleri ge­
llyor. Cunki.i yeni bului;;lorla ilgili olarok 9urada burada bi.iyi.ik
bir CO$kunlukla yaymlanan kesinsiz ve k1smen de yanh9 lddia­
lor ·her tlirli.i yonh$ onlamalara yol acabilecek tutumlara gir­
mi9lerdir. Ashndo burado soz konusu olan problem zor ve
koklu bir probemdlr. Geli$tirilmi9 tarz1yla bugi.inku deney tek­
nigi bize doganin yepyeni yanlanni ac1yor; doganm, gi.inli.ik
ya9ant1m1zm ya do eskl tizik dilinln kavramlanylo ton1mlana­
m1yan yonlerine 1$1k tutuyor. Peki buti.in bu yeni yonlerl to­
nimlamak icin hangi dili kullanmqhy1z?
Bilimsel anlat1m sureci icinde kullanageldigimiz temel dil
teorik fizikten tan1d1g1m1z matematik dilidir, yani fizikcllere ge­
lecekteki deneylerln sonuclanm onceden blldirmek olanag1n1
sagloyan matemotiksel $en;tod1r. Fizikciler, motematiksel bir
�emayo sahip olduklon ve deneyleri yorumlomak acrsrndon
bu $emadan nas1I yaralonocoklarm1 blldikleri icin gercekten
sevinmelidir. Ne var ki fizikci elde ettigi sonuclon fizlkcl ol­ ·

moyonlora do anlatmak zorundodir ve uzmon olmayan bu


cogunluk, kendilerine herkesin anhyacoQ.J odi di Ide blr acrklo­
·

ma yap1lmod1kca yenl sonuclordan memnun olmok blr yona,


bu sonuclara kar91 llgisizdir de! 6te yandon, adi dilde yap1-
lacak bir anlo�1m veya tamm aym zamanda. llgili kqnunun
kavran19 derecesl bak1mmdan do ·bir kriteryum say1hr.
·

Peki normal dllde yap1lacok boyle blr tammm kapsam1 ne


olacakt1r, smrrlan nereye kador uzanocakt1r? Omegln atomun
kendlnden soz edeblllr miylz? Bu tlzlksel oldugu kadar, blr dll
sorunudur do. O bakrmdan dll ilzerlne gerek genel ac1dan,

156 · .
gerekse ozellikle bilim oc1smdan bir kac gozlemde bulunmok
yerlnde olur.

Oil, insanoglu torafmdan torih oncesi caglordo du�unceyi


onlat1m ve di.i�unmeye temel aroc olorak meydona gelmi�tir.
Dllln olu9umu boyunco hongi evrelerden gectigini dogru du­
rust bilmiyoruz. �u var ki dll, gunllik yo�ont1m1zdakl oloylon
iki anlomo blrden gelmeden oz cok anlatobilmek yonunden
omoc1m1zo elveri91i bir alet soyd1g1m1z bir suru kavram1 kap­
s1yor. Bu kovromlon biz hie de kritik bir c0zumlemeye tut­
modon oylece kullona kullano benimsemi9izdir ve ne anlomo
geldiklerini de iyi kotu bildigimizi sonanz. Sozcuklerin hicbir
zamon ilk soylendikleri andokl oc1k ve seciklikle to01mlon­
mom19 olduklon herkesin bildigi bir 9eydir. Ostelik onlarm k1-
s1th bir kullon1m1 oldugunu do biliyoruz. Ornegin bir odet odun,
ya do bir · odet teneke diyebiliriz, omo hie bir zomon bir odet
su diyemeyiz. «Adeb sozcugu ok19kon clsimler icin uygulona­
maz. Ba�ka bir ornek verelim: Kavromlann S11)1rllhg1 konusun­
do Bohr hep �u hikdyeyi onlat1r. : Ufac1k delikonlmm biri elin­
de on kuru9lo bokkolln birine girer ve sorar : «On kuru9luk
kon�1k �eker verir misiniz?» Bokkal kovonozdon iki tone �e­
ker c1konr verir ve der- ki : «Bunion sen kendin kon�t1r». Soz­
cuk lie kavram orosrndoki bu problemotik bogmt1ya ilgin bi­
roz daha ciddi bir ornek �udu r : «K1rm1z1» ·ve «ye9il>1 s�zcuk­
lerinl renk korli.igu olonlar do kullomyor, oysa bunlonh kullo­
mlmo smirlan renk�koru olmoyonlann kullanma smmndon cok
forklt.

Sozcuklerin onlommdo yaton ve bir like niteligi ta�1yan


bu kesinsizligl elbette coktondir biliyoruz; giderek bu durum
tammlor koymak orzusunu do doguran bir durumdur; yoni «to­
nim» sozci.igunden de belli oldugu uzere. sozcugun nerede
kullon11tp nerede kullan1lmayacogm1 ton1ton srntrlonn saptan­
mos1 lstenmektedir. $u var kl yap1lacak tory1mlar do oncok
bo9ko bir tak1m kavramlar yard1m1yla verilirler ve sonundo. ne
.�
157
cozi.imleyip ne de tontmloyobildigimiz. oyle oldugu gibi kabul
ettigimiz bir kac temel kovrama gi.ivenmek zorunda kahnz.
Eski yunon felsefesinde, dildeki kavramlar problemi Sok­
rates'tan beri en onemli konulardan biri olmu9tur, 6yle ki,
Platon'un diyaloglanndaki o sanath onlat1mdan anla$lld1g1
uzere, Sokrates'in ya9am1 hep dildeki kavramlonn iclem ve
koplamlan, elimizdeki lfode aroclannm sin1rlan ile ilgili tart19-
malarla gecmi9tir. Bilimsel dG$Gnmeye saglom bir temel ol­
mak ac1smdan Aristoteles, dilde uygulanan bicimleri cozi.im­
lemek istemi9 ve yapt1g1m1z uslomlomo ve sonuclara ozgu bi­
limsel yop1y1, bunlonn kendl lclemlerinden bag1ms1z olorok
incelemeye giri9mi9tir ve Aristo mont1g1 diye onilon ilk mon­
t1k bilimini boylece yarotm19t1r. Aristoteles boylelikle, o zoma­
na degin Yunan felsefesinde hie roslanmayan bir dilci soyut­
lomo ve dil kesinligine eri9mi9 olup du$linme y6ntemimizde
belirli bir onlatmi di.izeninin kurulmosmo ve dilde ustlin olcu­
de bir ac1kllk saglanmasina on ayak olmu$tur, bilim dili icin
gercekten ilk temelleri koyan Aristoteles olmU$tur.
6te yandan dilin mant1k yonunden cozi.imlenmesi geni9
capta sodele9me tehlikesini de birlikte getiriyor. Mantik tUm
dikkotini dildeki 6zel yap1lara, ko9ullar ve bundan c1kan so­
nuclar arosmdaki baglann ce$itli onlamlara gelmemesinin
saglanmosmo, basit uslamloma kahplarma y6neltmi9ti. Sozcu!<­
lerin ikincil veyci yon anlomlon arasmdaki cagn91mlardan ba9-
koca mant1k yop1lan k�ruluyordu. brnegin, bir sozcugun
soylenir soylenmez bilincimizden yon aydm yon koronhk ge­
cip giden ikincil anlom1 bir cumlenin icerigine agirltgin1 vere­
biliyordu. Bir sozcugi.in di.i9uni.irken bilincimizde yon bilincli
k1m1ldamalar dogurmas1 gercekligin belirli baz1 yanlonni nor­
mal dilde, mant1ksal uslamlomada oldugun'dan cok daha .ac1k
9ekilde belirtmemize yorayobllir. Ozonlarm dilde ve du9i.ini.i9-
te mant1ksal uslomlamoyo· 091n og1rhk tanmmasmo kar91 ol­
malan bundond1r. Ve ozanlar dilin bu yuzden as1l omocmdon
soptmld1gino inan1rlar. Burado Goethe'nin Foust'undo Mephis-

158
tooheles'in bir ogrenciye yonelttigl 9u sozleri anmok hie de
versiz olmaz :
Zamandan yorarlanmaya bakm
Oyle eabuk geciyor kl zaman
Dii;zenli olmohsm zomon kazanmak istiyorsan,
Sevgili dostum, onun lcin derim ki
.
Mantik ogrenmeye bok mohsm,
K1vrakhk kozanir aklm
Bicimine girer ruhun,
Doha bir dii9iinmek ahr okhni,
Ak1I du9une dii9une bulur yolunu,
Yokso bir ileri bir geri degil;
Gerekirse 9091rmosm1 de bil!
Bir, iki, uc. . . diye soymak.
Yemek, icmek . nas1I gerekliyse
l9i de oyle tut, kelleni koki.inden vururlar sonra!
Dokumac1 nas1I dokurso bezi
Du9unce de oyle dokur kendini,
Ayogmlo bir dokunmayo gor tezgoha
Bin ipfik c1kar ortaya
Bir iferi bir geri, bir iferi bir geri
Hie durmadan dokur mekik
lplik goz gormeden akar
Bir vuru9ta bin bog eeker ipfik.
Feylezof boyle der i�te, bu boyle ofmah der, .
Birincisi bu. ikinclsl bu
Ve ucuncusu de boyfe bundon otliru, demek ki besbelll
dorduncusu!
Boyle olmasa. birinciyfe lkinci oyle olmasa
Ne i.ici.inci.i ne dorduncii olur ortado.
Boyle belier ogrencller her yerde,
Beller de dokumak bllmez ylne de. . .
Bilmek, kim tan1mak lsterse l9in ozuni.i
Once bulup e1karmahd1r kokuni.i

159
Aynntrlor kendillginden bellrlr sonro •.•

N e yoz1k, yop1lon ylne eksik ylne noksandtr,


Noksan oion : Akim bag1d1r.
Mephistopheles'ln gecii, konui,mosmdakl bu di:teler, dil­
deki yoptntn dikkote deger bir tonrmtnr gozlerimizin onune se­
riyor ve montrksol uslamloma · yontemlnin k;srrlrk ve k1s1tl�l1g1-
nr haklr olorok ele9tlriyor. (Bak. Dipnot)

Ote yandon doga bilimleri biricik anlai?ma arac1 olarak


eninde sonunda bir. dlle boi?vurmok, bir dile doyanmak zqrun­
dodir. O bok1mdon sozci.iklerin degi9lk onlamlaro gelmesinden
kocm1lmak gerektigi ve bunun buyuk blr onem ta91d1g1 bilim­
sel konulorda mant1ksol uslomlama yootemi elbette og1rlrgm1
koyocaktrr. Mont1gtn mudohale etmek zorunda kald1g1 bu tek­
anlomlr ifodeler teknigl konusundoki en belirgin zorluklarr bel­
kl l?OYle ton1mltyobiliriz: Dogo bilimlerinde biz bireysel ya do
ozel oloni genel olan'don, yoni tikel 9lan1 tlimel olandan Cl·
kormoya caluw1z. Her bireysel, yani tlkel olay1 basit ve genel
yasalonn bir sonucu olarak goruruz. Oil terimleriyle lfode
edildikleri zaman bu genel yasalonn ancok bir kac soyrlr kov­
romo lndirgenmi9 olmolarr gerekir; yoksa yaso basitlik ve ge-

Dipnot CY. O.l Ana-anlam'a yakm yan-anlamlar, ana-anlam


ic;in gec;erli bir dii$iin deneyi s1rasmda. deneyin objesi yerine
gec;iyor ve deneysel sonucun ifadesinde bir fonksiyon yUklene­
biliyorsa., yani bu ifadedeki ozne-tiimlec; ili$kiSi �akla yakm•
ise a.na anlamm kapla.nu o yone .dogru geni$lemi$ veya uzamt$
olur. Boyle bir uzant1 Cyani, ana-anlamm ·fantazi» uc;lan> ile·
b8.$ka. bir takllll. ana-anlamlann uc;lan aynca yeni bir dii$linsel
deneye tutulabilir ve akla yak1nllklan bu yeni uc;lann ili$kisi
ic;inde kontrol edilir. Ardarda ve akla yakmllk kriterine gore
kurulan ve ana-anlamdan uc;larup uzakl�an bu tiireme basa­
ma.klara sanatta cgerc;ek ustii• bir kavramlar cmerdiven·i ola­
rak raslarur. Aslmda billm:sel kavram yaratma sureci de bOyle
fantazi bir ·basamak duzenine hie; de yabanc1 saytlmaz ve us­
telik bu diizenleme heuristik Cbulu$1ara yol �an> bir evrim
c;izgisi saytla.bilir.

160
nelligini yitirir. Kokendeki bu temel kavramlardan say1lam1ya­
cak kadar eok olaym aydmlat1lmas1 gerekiyor, ustellk bu olay­
lan sadece nitel ae1dan ve hie bir kesinlik ta91madan Wret­
mek degil, bunion her ozel durumda teker teker en ·Ince ay­
nnt1lanna kadar buyuk bir kesinlikle tanimlamak zorunludur.
Kulland1g1m1z o bayag1 dile ozgu kavramlarm kesin ve 'belir­
gin bir bieimde tanimlonmamH;> olmalan yuzunden, bunlarm
olaylan gene! yasalordon mant1k yoluyhi tek tek c1karmaya el
vermiyecegi de koloyllkla anla91llr. Verilen ko9ullardan yola
e1karak 'bir mant1k tas1mlan zinciri kurmok lstiyorsak bu ta�­
dirde zincirin lcerecegi terimlerin say1s1 elbette ki ba9lang1e­
taki koi;;ullann kesinlik derecesine bagll olacakt1r. 0 bak1m­
don genel yosalardo kullanilan temel kavramlan en ustl.in
blr kesinlikle tammlomak zorundoy1z ki bunun do blriclk yolu
motematiksel soyutlomalardan ba9ka bir i;;ey degildir.
·

ObOr bilimlerde. ornegin hukuk kovramlan alanmdo do


buno benzer durumlar ortaya, e1kobllir. Amo tos1mlor zincirin­
deki terimlerin say1s1 hie bir zaman motematiktekl kadar eok
ve karma91k olamaz. 0 bak1mdan kesinkes bir tan1ma hukuk­
ta hie gerek duyulmad1g1 gibl, gunli.ik dilimizdeki boyog1 kav­
ramlar bile o konuda oldukea kesin tammlar yapmoyo yeter­
lldir.

Teorik fiz1kte ise, olay guruplanm matematiksel slmgeler


kullanmak yoluyla onlamoya eolll?1yoruz; yani aralormda t1pk1 bu
olgular ya do sonuelar arosmdoki boglar gibi bogmt1lar kuru­
labilen semboller kullanmak suretlyle anlamaya cah91yoruz
olaylon. Bu sembollere, olcuyle oralanndaki bog1 somutla9tir­
mok omoc1yla isimler de veriyoruz. Sembolleri boylece. kullan­
d1g1m1z bayog1 dlle boglamak lstiyoruz. Amo sembolleri blr­
birlne ili9kilendlrlcl kesin kuralh blr sistem, bir tammlor ve
aksiyomlar sistemlnl de birlikte getiriyoruz ve sonunda doga­
nm yasalanm bu semboller arosmdaki denklemler bleiminde
!fade ediyoruz. Bu denklemlerin getlrdigi eei;;it ee9lt eozOm­
ler, dog�nm 0 keslminde belirebllecek tek. tek blr suru Olaya

F. 11 161
tekabul ediyor. Kulland1g1m1z motemotlksel 9ema g6z onune
old1g1m1z olaylan boylece temsil etmi9 oluyor. olculerle onlo­
ra tekablil ettirilen semboller orasmdoki bag eksiksiz oldugu
surece bu motemotik 9ema do yeterli oluyor. Sembol-61cu oro­
smdaki bag bw tokdlrde yosalon boyog1 dil cercevesinde ifo­
de etmeye de imkon veriyor; cunku yopt1g1m1z deneyler bizim
kefldi eylem ve g6zlemlerimizden iborettir ve bu eylem ve goz­
lemler boyog1 dil kohplonyla verilebilmektedlr.
Sonuc olorok 96yle diyelim : Bilimsel bilgilerin evrim su­
reci dilin de geni9lemesini soghyor. Yeni kovromlor i9in icine
giriyor ve eskileri, bayog1 dildeki kullonmo olonlon d19mdo ya
do doho forkh bir uygulomo torzmdo .l<ullonahyor. Bildigimiz.
· ornekler orosmdo enerji elektrik ve entropi si:izcuklerini soyo­
biliriz. Boylece boyog1 dilin dogol bir geni9lemesl olorok ko­
bul edilen bir bilim dili, onumuzde oc1lon yeni bilimsel kesim­
lere uyobilen bir kovromlor coklugu vo.rotm19 oluyoruz.
Gecen yuzy1l boyunco fizige bir suru yeni kovromlor sok­
moy1 bo9ord1k ve boz1 durumlordo, fizikciler bu yeni kovram­
loro oh9mcoyo kador uzunco bir zomon gecti. Ornegin «elek­
tro-mognetik olom> kovrom1, Forodoy'in coh9molormdo bir de­
receye kodor aydmlonm19 ve sonralon Maxwell teorisinin te­
mel diregl holine gelmi9 olmosmo rogmen bir tok1m fizikciler,
ozellikle moddenin mekonik kuvvetlerine y6nelmi9 olanlor to­
rofmdon oncok cok sonrolon kullon1lmoyo ba9lond1. Cunku
bu kovromm yerle9mesi bilimdeki koklu tosonmlanm1zm de­
gi9mesine baghyd1 ve bi:iyle ki:iklu degi9imler de oshndo hie de
oyle kolayco ve blrdenblre olmuyordu.
Butun bunlaro rogmen gecen yuzy1I sonuno kodor flzige
Sokulmu9 bulunan tUm kavromlor, COk 9.eni9 bir deneyler olo­
nmo uygulanobilen kapah ve tutorh bir sistem meydono ge­
tirmekte gecikmediler ve doho onceki kovromlorlo birlikte oy­
le bir dil ortoyo serdiler ki bu dil yolmz bilim odomlonnco de­
gil, oyna zomondo tekniker ve muhendisler torofmdon do Wm
cal19molon boyunca bo9onyla kullonild1. Olaylorm zoman bo-

162
yunca sirolan19 torzmm, bunlann uzaydakl tertiplenl9 tarzlann­
don bag1ms1z oldugu yollu vorsay1mlar hep bu bilim dilinin te­
mel tasonmlan orosmda soy11Jyordu; Euklides geometrisinin
gercek bir uzayda dogru oldugu, oloylann uzoy ve zamon icin­
de, lster gozlemleri yap1lsm ister yap1lmasm gozlemleyen oz­
neden oylece bog1ms1z olarak meydona geldikleri yi.ne oym
temel tosanmlar orasmdoyd1. Her gozlem surecinin gozlenen
olay uzerine belirli bir etki yopt1g1 doha elbette tart19ma ko­
nusu bile edilmiyordu, ama yeterll titizlikle yuri.itUlen deney­
lerde bu etkinin cok kucuk· bir mertebeye indirilebilecegi pek
olo kabul olunuyordu. Bu tutum gercekten de, tum bilimlerin
temeli say1lan objektiflik ldealinin gercekle9mesi yolunda ge­
rekli bir ko9ul say1labilirdi.

Fizigin bir olci.iye kadar kovgas1z gi.iri.iltUsi.iz gecen bu


ya9ant1s1 icine, bir yando Kuonto teorisi ote yonda Ozel
Relatiflik teorisi birdenblre ve doga · bilimlerinin temellerini
sorsan ·blrer deprem gibi giriverdiler. Kavga ilk bo9ta, Relatif­
lik teorisinin ortaya c1kard1g1 uzay ve zaman problemleri yu­
zi.inden koptu. Bu yeni durumu nas1I anlatacaktrk? Hareketli
cisimlerin ugrad1g1 Lorentz bi.izi.ii'melerini gercek bir bi.izulme
dlye mi, yoksa g6ri.ini.i9te blr bi.izi.ilme diye mi alma1Jyd1? Uzay
ve zamanm yap1 tarzr, onceleri kobul ettiglmiz tarzdan cok
ba9kad1r m1, demellydik? Yokso deneysel sonuclonn teorik
degerlendirimi yap1hrken bunlar bu yenl yop1 torzmo uyacok
bicimde motemotikle9tirilmeli, oralonndokl baglar ona gore
soptanmolld1r m1, demeliydik ve bunion hele, uzay ve zamon,
o vakite 'kodor hep oldugu glbl, evrenl olg1loy191m1zdo rol oy-
1.ay0n gene! sezgi biclmleri olarak kolmakto devam ederken
m i soyleyecektik! Hep bu blr y1gm tort19mah problemin ordm­
da yatan gercek sorun, yeni durumlan cell9kilere di.i9meden
anlatobilecegimiz ortak blr dlle sohip olamay191m1zd1r. Oyle ya
kulland1g1m1z bayag1 dil uzay ve zamanla ilglll hep eski kav­
ramlora dayamyordu ve i.istelik olci.ilerimlzin tertip v e sonuc­
lan hakkmda kavramlan blrbirine kan9tirmadan onla9abilece-

163
Oimiz blrlcik arac da ylne bu dilin ta kendisiydi. Aynca de­
neyler de eski kavramlann arttk her alanda kullan1lam1yaca­
gm1 ac1kca gosteriyordu.
Relatlflik teorlsinin yorumu ac1smdan, h1zlann 1�1k h1zma
k1yasla cok ki.ici.ik olmalan halinde bu yenl teorinin eskisiyle
hemen hemen oyni olmas1 gercegi yans1tan uygun bir· c1k1�
noktos1yd1. 0 'bakrmdan teorinin bu kesiminde. matematik
sembollerinin nasrl yorumlanacagmr, bunlann deneylere ve ba­
yogr dildeki kavramlara hangi baglarla �agfanacagm1 ifade
etmek cok kolayd1. Ve bu baglann kurulabilmesindeki kolay­
hk Lorentz doni.i�i.imlerinln daho onceden ke�fedilmi� olmas1-
nm nedeniydi. K1sacas1 bu bilimsel kesimde sozci.ik ve sem­
bollerin oz onlomr oc1smdon hicbir karanhk nokto yoktur.
Sembollerle bayagr dil · orasmdo kurulabilen bag teoriyi Rela­
tiflik problemiyle ilgili deneyler bolgesinin ti.imi.ine uygulomoya
yetiyordu. O bok1mdan Lorentz buzulmelerinin gercek ml.
yoksa gorunu�te mi oldugu sorusu veya «e�-zamon» olma
sozcugunun anlamt olguloro bagh olmayrp dildeki kovromloro
bogltyd1.
· Ote yandan ylne dil acrsmdon bakt1g1m1zda bellrll ilkeler
uzerinde kaskat1 direnmenin onloms1z olocagm1 zamanla 69-
rendik. Dilde hangi kovramlar kullan1lma.1t .kullan11trsa nosrl
kullanilmolt, bunlor icin lnondmc1 genel kriterler bulmok doi­
ma zordur. Dilin kendi kendine geli�mesini, yeni durumtora
zamanla kendlllglnden uymasm1 beklemek belki de en dogru­
sudi.Jr. Gercekten de Ozel Relotiflik teorislnde boyte blr uyum
son elll y1lda geni� otcude gercekle�mi� bulunuyor. Ornegln
cgercek111 ya do 11:g6runu�te> Lorentz buzulmesi dlye bir oy1-
nmo art1k roslanm1yor. «E�-zaman• sozcugu de vaktiyle Ein­
stein'm yapt1g1 tanima uygun blclmde kullomhyor. Ote yondo
kltob1m1Z1n oncekl t>ir bolumunde verdigimlz biraz tarkltco blr
ton1m lcln de cuzay-torzmda blr mesafe> deyimi pek ala kul­
lomloblllyor v.b.
Genel Relatlfllk teorlsinin gercek uzay1 Euklides tipinde

164
_olmayan bir geometriye baglamak d0$Gncesine baz1 filozoflar
$lddetle kan;u e1km1$lard1; eunki.i deneylerimizl yaparken uy-
9ulad1g1m1z geometri Euklides geometrisine dayanmaktad1r.
deniliyordu.
Ornegin bir mekanikei bir yi.izeyi dumdµz yapmak lstlyor­
sa, $6yle hareket edebilir : Hepsi O$OQ1 yukan ayni buyuklukte
olup yine hepsi hemen hemen di.iz olan Ge tone yuzey ahr.
Sonra bu yuzeyleri ee$itli konumlarda lki$er iki$er birbiri uze­
rine koyar. iki yGzey birbirine bi.iti.in noktalarda ne kadar de­
giyorsa bu degme derecesi, iki duzlemi duz olarak kabul et­
memlz iein bir kesinlik oleegi olacakttr. Oe duzlem iki$er ikl­
$er birbirlerine her noktada teget iseler, yani degiyorlarsa me­
konikei bunlann duz olduguno guvenecektir. 84 durumo gore
Ge duzlem uzerinde Euklides geometrlsinin geeerll olmas1 ge­
rektigi matematik yoluylo ispotlan1r. Boylece diyor, Dingler,
geometrinin Euklides geometrisi olmasm1, kendi ald1g1m1z 61-
eu ve tertiplerle saglam1$ oluyoruz.
.
Gene! Relatiflik teorisi ae1smdan diyebiliriz J<i $imdi, yu­
karda one surulen kon1tlomo, Euklides geometrisinin oncak
kGeuk boyutlar icinde, yoni bizim deney tertiplerlmizin boyut­
lon icinde gecerii oldugunu gosterir. Euklides geometrisinin
gecerliliQini soglay1c1 kesinlik gercekten oyleslne buyukti.ir kl
duz yGzeyler elde edebilmek amoc1ylo doirno yukordoki torz­
do bir i$1em uygulamak elimizdedlr. Euklides geometrisinde
bu gibi cok kucuk sapmalarm, burada kar$1la$t1grm1z uzere
forkmda bile olamaytz, cGnku kullondrgrm1z yuzeyler yuz­
de yuz kat1 olmoyon, ufak eopta blr tok1m biclm de9i$imleri­
ne imkan veren bir malzemeden yap1lm1$lord1r ve «degme»
kavram1 burada art1k tam bir kesinlikle gereekle$tirilemez.
Kosmik bir buyGkluk mertebesinde olan yuzeylerde ise yukar­
doki tarzdo b_ir i$1em! hie mi hie gercekle$tiremeyiz. Ostelik
bu deneysel fizigin 1$1 de.Qildir.
Gene! relotiflik teorisinin matematik $emos1n1 fizik yonuy­
le yorumlamok icin en dogol e1k1$ noktos1, kucuk boyutlarda

165
geometrinln 09og1 yukon Euklides geometrisi oldugunu soyle­
mektir; teorl bu yonuyle klasik teoriye ulo9maktod1r. K1saca
burada motematik sembolleri, olci.imler ve de bayag1 dildek
kovramlar orosmda kar91hkh teke tek bir ili9kl vard1r. Bunun
d19mdo cok bi.iyi.ik boyutlarda fizik yoni.inden dogru. yani ger­
cege uygun bir geometrinin oshnda Euklides tarzi olmayon
bir geometri olmos1 pek ala mi.imki.indi.ir. Doha Gene! Rela­
tiflik teorisl meydanda yokken matematikciler, ba9ta ozellikle
Gottingen'de Gauss olmak i.izere. gercek uzaym Euklides'e
oyk1n bir geometrisi olup olmod1gm1 coktand1r tart191yorlard1.
Horz yoylasmdaki Brocken tepesi, Thi.iringen'de lnselberg ve
Gottingen'dekl Hohen Hagen tepesi ile meydana gelen i.icgen
i.izerinde inceden inceye jeodezik yi.izey-olcum hesaplan yapan
Gauss, i.icgenin ic ac1lannm toplammm gercekten 180° tutup
tutmad1gm1 k1h k1lrna olcmu9 de olabilir. Gauss bu olcUlerden
bir deger fark1 c1karabilecegini ummu9tu ve boylece Euklides
geometrisine oyk1n bir durumu ispatlayabilecekti. Ne var ki o
zamanki olci.ilerin incelik ve kesinligi cerceveslnde aykin bir
duruma. yoni oc1lor toplammda bir farkhhgo raslanmad1.
Gene! Relatiflik teorisinde gene! yasalan tanimlamakta
kulland1g1m1z dil daha cok matematikcilerin bilim diline ve ge­
ni9 olcude uyuyordu. Ne var ki deneylerin tanim1 icin yine
eskiden oldugu gibi bayag1 kavramlan kullaniyorduk. ci.inku
kucuk boyutlarda Euklides geometrisi istenilen kesinlik ve ln­
celiQi saghyordu.
·Buti.in bunlordan sonra dilin kullani91 yoni.inden en bi.iyuk
zorlugu kaT!?1m1zo Kuanta Teorisi c1kard1. Her 9eyden once
9unu soyliyelim kl, bu konuda elimizde, baycig1 dildeki k.av­
ramlon motematik sembolleriyle bagda9t1racok hie bir klavuz
yoktur. Ta ba9tan beri bildiglmiz bir 9ey vorsa o do, 9u bayog1
dil kavromlannm otomun yap1sma. uygulonacak cinsten olmo­
d1g1d1r. Burada do matematigin bicimciligini flzik yoni.iyle yo­
rumlomok lcln dogal blr c1k19 noktos1 : Kuanto mekonlgindeki
motematiksel 9emanm, yine atomun boyutlonylo k1yaslana-

166
bilecek boyutlar lcinde klaslk mekanlge yaklO$t1g1d1r, �u var
ki, bu lddiay1 yine de biraz ihtiyatlo kullanmahy1z. eunku eo­
zumlerl klasik tlzik alanmdoki cozumlere hie benzemeyen ku­
anta-teorik eozumlere sadece bu kueuk boyutlar eereevesln­
de degil, buyuk boyutlar ielnde de rashyoruz. Olas1hklarlo il­
gili olan ve onceterde sozunu ettigimiz olas1hk glrl�imleri. klc­
sik fizikte hie bulunmayan blr olay olup, i$te boyle biiyuk bo­
yutlu kuanta •teorik cozumler orosmdo ortaya e1kmoktod1r.
Onun lein, eok buyuk boyutlu olaylar kesimi ielnde bile olsa
matematlk sembolleri ile oleumler ya do bayag1 kavramlar
orasmdoki bag, hie de ae1k ve seeik olom1yor. Arodoki bagm,
sembol He ·kavram ya do oleum arosmdo teke tek bir bag ol­
mas1 iein problemin ikinci yoniinu de goz oniine olmahy1z.
Kuanta mekanigi yontemlerince ele almon sistemin, oshnda
eok daha biiyuk bir sistemin, giderek Wm evrenln bir b61Umu
Gldugu hesaba kot1lmohd1r. Ele old!g1m1z sistem, o bak1mdon.
bu cok biiyi.ik sistemle kar$1ltklt etki lclndedirler ve �unu do
ekliyellm ki,_ o bi.iyi.ik sistemin mikroskopik ozellikleri hokkm-
,
do bildiklerimiz hemen hemen hie denecek kadar ozd1r. Bu
onla!1� tarz1m1z kar�1la1?t1g1m1z durumu hie �i.iphesiz dosdogru
yans1t1yor; eunku ieine bir gozlemcinin de girdigi buyuk sis­
temi, ele old1g1m1z sisteme bogloyon kar1?1hkh-etkiler olmosay­
dr, ne 0 SiStem bizim oleu Ve teorik Oro$llrmalanm1zrn kOnUSU
olurdu, hatta ne de oloylar dunyasrndan say1hrd1.
Mikro (mikroskopik) ozellikleri hemen hemen hie bilinme­
yen ·bu buyuk sistemle olan etkilerin kar$1hkla1?mas1 yorum tarz1-
m1za yeni bir lstatistlk 6ge getirmektedir ve bu age hem ku­
anta-teorik hem de klasik yorumo girmekte ve ele ald1g1m1z
kiiei.ik sistemde hesaba kot1lmas1 gerekmektedir. Ne var ki
bi.iyi.ik boyutlu sistemlerde bu istatistlk ogesi olas1hk glri1?lm­
lerlnin etkislnl oylesine 'bozmaktadrr kl o vaklt kuanto-meko­
oiginin �emos1 kloslk fizlgln �emasrno lylce yaklo�maktodrr.
i�te burado kuonto teorisinln matemotik t;embolleriyle bayag1
dil kovroml.on arosmda teke tek bir bag kurmok koblldir. Ve

167
bu baQ deneyferi yorumlamok icin gercekten yeterlidlr. Geri·
ye o problemler kahyor ki bunlar do daho cok bir olgu olarak
dili ilgilendiren problemlerdlr: cunku olgulan boyagr dllde ta·
nimlayabilmek «olgu» kavram1 cercevesine girer.
$u var ki dil problemleri bu olando cok ciddi bir nitelik
ta�ryor. Atomun yap1s1 hakkrnda biz ne olursa olsun herhangi
bir tarzda konu9mak isteriz, yokso bir foto piogrndoki siyoh
nokta ya do sis odosrndoki su domlocrgrnm dohil oldugu srrf
o olgulardon soz etmek istemiyoruz... Ne var kl boyog1 dllin
cercevesinde otomlarrn kendisinden soz edemiyoruz.

Cozumlemeye birbirine hepten kor91t iki yonde devom ede­


biliriz. Ya deriz ki : Atomlordan sbz edebilmek icin Kuonta me­
koniginin ortoya crkt$rndon bu yano son otuz yrl icinde fizik­
cller arosrndo yerle9mi9 olon konu$mO tarzr nedir? Ya do de­
riz ki : Kuonto teorisinin matematik $emosmo uyon kesinkes
bilimsel bir dilin tanrmrnr yopmok icin bazr deneme yollorr
onerebiiiriz.

Birinci soruyo kar91l1k ofarok. Bohr'un kuanto-teorik yo­


,
rumfora soktugu Tumsellik kavrom1 fizikcileri. kovromlorr sem­
bollere teke tek boglorla boglr bir dil kulianmok yerine. teke
cift baglorla baglr bir dil kullonmayo suruklemi$tir dfyebiliriz.
$6yle ki klosik kavromlorr kesinsizlik ili9kisine uyocok torzdo.
yoni ne zaman birbirini tOmleyici iki yon icin birden oym on­
do kullanmayo kalkarsok, bizi celi9kilere goturecek olon bu
klosik kavromlan yerine gore degi9tirmell olorak kullonmohyrz.
Elektronlar yorungesl, madde dalgolarr. yuk yogunlugu, ener­
ji ve impuls vb. hokkrnda ne zomon klasik kavramlarr kulla­
nocak olsak. bunlonn cok dor blr kesime srnrrlr olduklorrnr
goruyorduk. Dllin hie de bOyle sistemli' olmayan belirsiz bir
biclmde kullanrlt91 tOm zorluklorrylo ortaya crkar crkmaz fizik­
ci de kendini motemotik �emoyo dogru geri cekiyor ve bu 9e­
monrn deneysel olgularla olan teke tek baglanni kullonmok
ona yetiyor.

1 68
. Dilin boylesine kullon1lmos1 . yer yer cok doho totmin edi­
t:idir, gunlUk yo�ont1 dllimizde veyo �lirde buna benzer uygu­
lomalor vord1r. Ostelik goruyoruz kl Tumsellik tutuniu sodece
otomlor dunyosrno sm1rh do degildir. Ornegin bir kororo vor­
mak ve verecegimiz bir karann gercekligi hokkinda du9unur­
ken ya do miizik dinlemekle miizigi coziimlemek orasmda bir
secim yapt1g1m1z zoman daimo tiimselllk ilkesine rasllyoruz.
Ostelik klosik kavromlor ne zaman bu torzda kullanacok olursak
her . seferinde . bir porco kesinsizligi de birllkte iceriyorlar,
gerceklikle olan baglan bak1mindon bu kovramlor t1pk1 klasik
1s1 teorisi kavromlannm istotistik yorumunda oldugu gibi, bir
· istatistik anlom1 yiikleniyorlar. Termodinomikteki istatistik kov­
romlonni k1saco ac1klomok o bak1mdon yerinde olocakt1r.
Klosik 1s1 teorisindeki «1s1 derecesi» kavram1 gercekligin
objektif bir yoniini:.i, maddenin objektif bir ozelligini ton1mlar
gibidir. Bir madde porcosinin belirli bir derecede 1s1ya sahip
bulundugunu ileri siirmekle neyi kost ettigimizi, g�nliik ya­
�ont1m1zda · bir termometre yord1m1yla kolayca gosterebilirlz.
Amo blr atomun 1s1 derecesi nedir, dedigimiz zaman, buro­
da klasik tizikten bile yola c1ksak yine de cok guc durumdo
oldugumuzu belirtelim. Gercekten de «atomun 1s1 derecesi»
kovramm1 atomun iyice tanimlanm19 herhongi bir ozelligiyle
bogdo9t1rmok olanoks1zdir, giderek bu kavram1 belirli bir olci.i­
ye �odor atom hakkindaki yetersiz bilgimlzle bogda9t1rmak
zorunday1z. lsmrn derecesini atomun ozelliklerine ilgin boz1
istotistik tahmin degerlerine baglamam1z mumkundiir, ne var
ki boyle tahminl bir degere objektif demek suphe gorur. «Ato­
mun 1s1 derecesi» kavram1 ufak delikanllrnn kon91k 9eker hi­
kayesindeki : «kan9t1rmo» kovrommdan doho belirgin degildir.
Tiim klosik kovramlar, bunion kuanto teorisinde atomo
uygulod1g1m1z zomon t1pk1 «otomun 1s1 derecesi» kovrominda
oldugu kadonylo, yonl ne ondon doho iyl ne de ondon doho
kotii torif edilmi�lerdir; klasik kovromlor burodo istotistiksel
tohminlere bogh k1hnm1�lord1r; bu tahminler oncak seyre� ros-
,.

1 69 .
!anon baz1 durumlarda oldukca tam bir isabetlilige kavu9mok­
tod1rlor. T1pk1 klasik 1s1 teorisinde oldugu gibi · Kuanto teori­
sinde de tohminleri objektif soymok zordur. Bu tohminleri
(bunlor gercekle9mesi beklenen kesin degerler olmokla bir.lik­
te) saysok saysok ancak objektlf blr egilim ya da objektif blr
olanak, yani Aristoteles onlammda «Potentia» olorak sayobi­
liriz. Asllnda fizikcilerin atom oloylon hakkmda konu9urken
kulland1klon dilin di.i90ni.i9 bicimi bak1m1ndan potentia kavra­
mma benzeyen tasonmlan yoratmo gucunde olduguna inoni­
yorum. Fizikciler boylece, elektron yorOn.gelerini ve buna ben­
zer kovromlan artrk gercegin kendisi olorok degil. -bir ce9it
Potentio olorak gormeye all9t1lor. Oysa kullanilan bayag1 kav­
ramlor hie degilse beli.rli bir olcOye kadar gercek duruma uy­
gunluk sogloyobilmi�lerdi. Ne var ki bu kovramlann dili yine
de, normal mant1k uslamlomalan yopobilecegimiz, yani o yon­
temi uygulayabilecegimiz kesinkes bir dil degiidir. Bu. d090n­
me si.ireci icinde okltmtzdo boz1 elveri�li imgeler ve tasonmlar
uyond1rabilecek cinsten bir dildi, ama bu imgelerin gerceklik­
le olan bagrnt1smm ancak belli belirsiz bir 9ey oldugunu, sa­
dece gercekle!?me yoni.indeki egiliml yans1tt1klonni do hissedi­
yorduk.
Fizikciler orosmda kullon1lo gelen dilin ozOnde yaton bu
kesinsizlik bizi bu dilden de ayn kesinkes bir yoratma deneyi­
ne goti.irOyordu, boyle bir dil art1k mant1ksol uslom biclmleri
iyice tanimlonip Kuonta teorlsinin matemotik �emasmo t1po­
t1p uyacak bir dil olmoltyd1. Onceleri Blrkhoff ve von Neumann
toraf;ndon. son zamanlarda do von Weizsoecker torofmdon
ele ahnon bu denemlerden 9unu onltyon.iz ki. kuonta teorlsi­
·

ne ozgO motemotik 9emas1 kloslk mant1gin blr geni9letiml ya


do tarz degi9imi olorok yorumlanobilir. Hele klosik mant1gm
temel oksiyomlonndan birinln muhokkok degi9tirilmesi gere­
kir. Cunki.i kloslk mant1gm kobul ettigi Ozere, ileri suri.ilen bir
sav bir anlom ta91yacaksa ya bu sovin kendisi yo do onun
olumsuz bicimi dogru olmak zorundadir, yoni a9urado bir ma-

1 70
so var» ve «9urada bir masa yok» 'ifadelerinden ya birincisi
ya da ikincisi dogrudur. (Arna ,ikisinden biri muhakkak dog­
rudur), ucuncu bir imkan yoktur (Tertium non datur). K1sacas1
oyle olur ki, biz savm kendisi mi, yoksa on�n olurnsuz bicirni
mi, hangisi dogrudur bifemeyiz, asllnda buniardon sodece biri
dogrudur.
Oysa Kuanta teorisinde bu «Tertiurn non dotur» yososm1
mu�akkak degi9tirmek gerekiyor. Boyle temelden bir degi9ik­
lige elbette kar91 c1kanlar olocak ve diyeceklerdir ki : Konu9-
tugurnuz diide «Ucuncu irnkanm olamazlig1» ilkesi hep vord1r
ve bu ilke bu dile ozgu bir yasad1r, rnant1kta degi9iklik yapo­
caksak bunu bu dilin kendisinde yapmahy1z. Arna o zarnan or­
taya bir ic celi9ki c1kacokt1r, yoni 9u boyog1 dilin yap1sino hie
de uygulama imkoni bulom1yocak olan bir mant1k 9ernos1 sok­
mok bir ic ·celi9kidir. Von Weizsaecker bu durumdon kac1n­
mak icin bir dilin yap1srndo ce9itli basamaklor gozetrnek gere­
gini savunmoktad1r.

Birinci bosomogm konusu obje'lerdir, yani otornlor yo do


elektronlord1r. lkinci bosarnok bu objelerle ilgili ifadelerdir.
Ocuncu basamak ise bu itodelerin itadesi uzerine oturrnol1d1r.
Bu takdirde her bosomok icin ayn birer uslarnlorno yonterni
kullanmak kabll olacakt1r. Arna eninde sonundo boyag1 dile
donmekten ve boylece klasik kavrarnlara bo9vurmaktan yine
de kacmamoy1z. Von Weizsaecker onun icin diyor ki, klasik
fizik Kuanta teorisi ac1smdon nas1I bir «O priori» kovrom sis­
tem ise, klasik mant1g1 da Kuanta mant1g1 icin oylece bir
«a pri.ori» sistem sayobiliriz. Kuonta mont1g1 klasik rnant1g1
boylece kapsam19 olacak ve onu bir sm1r sistemi olarak ice­
recektir, 9u var ki Kuanta mant1g1 daha gene! bir rnant1k sis­
temi olmaltd1r.

Klosik montikta yap1lacak boyle bir degi9iklikte soz konu­


su olacak ilk basomok, dilin objelerl ele alan kesirniydi. Or­
negin, ortadan bir bolme ile ikiye aynlm19 kapah bir kutu lcin-

171
de hareket eden bir atomu goz onune o!olrm. Ara bolme lcin­
de ki.ici.ik bir dellk olsun ve otom bir f1rsotrn1 bulabilirse bu­
radan gecebilsin. Klasik mant1k ac1smdan atom kutunun yo
sol ya do sag bolmesindedir, i.icunci.i blr lmkan yoktur (Ter­
tium non datur). Amo Kuanta . teorisinde �unu oktldon c1kar­
mamohy1z ki, «atom» ve «kutu» sozcuklerini kullonmok iste­
dikce. doho bo�ka imkanlar do pek ala olocoktir ve bu imkan­
lar yukorki iki imkanrn acayip baz1 kan�1mlonm temsil ede­
cektir. Deneylerimlzin sonuclarm1 ac1klomak icin bu gerekli­
dir. 6rnegin atomun cevreye sact1g1 1�191 gozlemleyebiliriz ve
bunun icin i.ic deney yapm1� olobiliriz. Birincisinde (bolmede­
ki delik kapoh iken) atom kutunun sol bolmesinde tutuklu kal­
sm ve sac1lon tl?t9rn �iddetinin dog1limrn1 olcelim. lkincl -de­
neyde atom sagdoki bolmede tutuklansrn ve yogunluk dag1-
hmm1 yine olcetim . Ocunci.isi.inde ise atom kutunun icinde her
tarofo serbestce gidip gelsin ve oyni dag1hm1 yenlden olce­
lim. Eger atom kutunun icinde ister sol, ister sag oma hep
bir tek bolmede kalocak olso. 0 zamon ucuncu deneyde 61-
ci.ilen dag1hm, atomun iki bolmeden birinde harcad1g1 si.irenln
bir kesrine bag1mh olarok Ilk ikl dog1l1mrn bir kan�1m1 olacok­
t1. Oyso deneyler · genellikle bu nun boyle olmod1gm1 gosteri­
yor. $1ddet dog11tm1 oshndo oncelerde soz ettlgimiz olos1hk·
lonn glri�imine baglt olarak de9il?iyor. (Bak. Dipnot)

Dipnot CY. 0.l Elemanter danecigi, klasik anlamda oldugu


gibi hep kendi halinde ozgilr bir cisimcik olarak degil, k�Jl&$­
t1g1 engel ile biitunle$iP bu engelle, yani delik ile birlikte ve
kopuk kopuk bir ·devamhhk· ic,;inde ka.r$1hkh etki iireten bir
kaynak, bir olas1hklar uretec,;i olarak dil$iinmek gerekiyor. Ar­
t1k gozlenen olay,' Cyani olas1hk Oretec,;il •imka.nlarla dolu• bir
Cmikro-l durumun vukua geldigi, olu$tugu, imkanm olgu ha­
line gec,;tigi an'daki tutumudur. Kuanta-teorik ac,;1dan bu tutumu
sadece bir olas1hk dag1hm1 olara.k biliyoruz. Oysa bu dag1hm1,
imkanlarla Colanaklarlal dolu mikro-durumun kendi ic;;-geomet­
risine ozgu bir olanaklar dagihm1 olara.k !fade etmemiz mfun,.
kiln, her olas1hga bOyle bir dag1hm d�gerlni teke tek tekabUl

172
Bu gibi tutumlardan soz edebilmek icin von Weizsaecker
cgercege uygunluk degeri» dedigi blr kovram1 kullanty\Jr.
«Atom kutunun sol - yo do sog - bolmesindedir» gibi blr olter­
notif ifade edebllmek· icin belirli bir kompleks say1y1 ahyo� ve
buna «gercege uygunluk1un olcegi diyor. Bu olcek (1) say1s1-
n i veriyorsa ifademiz dogrudur, (OJ soy1sm1 veriyorsa yonh!it1r.
Amo mi.imki.in olon bo!ikO degerler de vordir. Kompleks soy1-
nm mu_tlak degerlnin koresl, ifodenin dogru olobilmesi icin olo­
s1hg1 gosterir. lki alternotife (ya sol yo do sag bolmede bu·
lunmo) alt olos1hklonn toplom1 (1) olmohd1r. Alternotlfleri gos­
teren tier kompleks soy1 cifti von Weizseocker'in tarifine go­
re, bu ·kompleks soy1lar tam bu degerleri old1klon tokdirde
geroege tomam1yle uygun bir ifadeyi gosteriyor demektir.
Ornegin bizim yukarki deneyimizde bu iki kompleks soy1, l!il­
l1m sac1l1�mdaki yogunluk dag1hm1ni belirlemeye yetecektir.
«ifade» sozci.igi.inu bu onlamdo kullonir.sak «ti.imsellik»
kovromm1 do �oyle bir tanimlo verebiliriz : Birbi.rine alternatif ·
lki ifade'den herhangi ·birine ozde!i olmoyan her ifade bu al­
ternatifleri tumleyici bir ifadedir. Tumleyicl ifode ac1smdon oto­
mun sol. ya do sag bolmede bulundugu sorusunun kar!i1l1g1
karars1zd1r. Yalniz !iU var kl ckarars1z,. deyimi hicblr zaman
«blllnmiyor» onlamma gelmez. Bilinmiyor, detnek, atom oshn­
da ya sol bolmede ya do sag bolmededlr amo nerede oldugu­
nu biz bilmiyoruz demektir. Arna «karars1z• deyimi bu�un d1-
�mda, yalntz tumleyici bir ifade ile verllebilen bir durumu be­
llrtiyor.
Ayrmtllarma buroda glremeyecegimlz bu gene! mant1k �­
mas1 Kuanta teorisinin motematlk blclmciligine tamam1yle
uyuyor, atomun yap1sm1 tantmlamak lcln kullond1g1m1z kesin
blr dilln temelini te�kil ediyor. Ne var kl boyle bir dllin uygu-

ettirebiliriz. �-grumun olast.hk fonksiyonu yerine, bu du­


rumun dinamik blr Olr;egi olarak olanaklann ani ge�eklefDle
lSl�elfnl kullanmak, olasiliktan detenninizme dogru Onemli bir
adund1r.

173
lanmos1 bir suru gi.ic!Ukleri de blrlikte. getiriyor. ki bunlardan
iki tanesinl burada soyliyelim : Birinclsi dilln ayn bosamaklon
arosrndoki bogmt1lor probiemi, ikincisi ise bu bosomaklama­
nm temeiindeki ontoloji'den c1kocak sonucior problemi.
Bosomokior orasmdoki bogrnt1lor kloslk mont1kta birbi_ri­
ni teke tek kar91Jayon kavromlor bogrnt1s1d1r. «Atom sol bol­
mede bulunuyon> yo do «atomun soi bolmede bulunmos1 ger­
cege uygundur» gibi iki oyn ifade iki oyn mont1k basamog1-
no tekobOJ ediyorior. Klosik mont1l<to bu iki Hade birbirine ta­
mom1yie e9-degerdir, yonl yo ikisi birden dogrudur ya do ikisi
birden yanh9t1r. biri dogru lken oburi.i YO!lh9 oiamoz veyo ter­
sine. Amo tumJeyicliik mont1gmm 9emasma gore bu bog daha
kan91kt1r. Birincisi ifadenin dogruJuk ya do yanh9hg1 gerci
lkincisinin dogruiuk yo do yanh9llgrn1 iceriyor. ama lkincinin
yanll�hg1 birincinin yanh$hgrn1 icermiyor. Diyelim ki ikinci ifa­
de yanh9t1r, bu takdirde otomun sol bolmede bulunup bulun­
mod1g1 yollu bir ifade <.<karorsJZ>> bir ifade orocokttr. Atom'un
muhakkak sag bolmede 0Jmos1 do gerekmiyor. Bir ifodenin
dogrulugu bok1mrndan dilln iki bosamog1 arasrnda tam bir 0$·
degerlik var, oma yanlt$hk bok1mmdan hie bir e9degerlik yok.
Bu yoldon horeket edersek «Kuonta teoristnde kiosik yasoia­
rm s�regelirligi» dedigimiz tutumu onhyobiliriz : Bir deneyde
klosik fizik yosolon bizi ne zomon belirli sonuca gotOrecek
olso · ayni sonucu kuanta teorisinden de elde ederlz ve bu du­
rum deneyierde de boyiedir. .
Von Weizsaecker'in giri$tigi denemenin ba$kO bir ·hedefi
de, mant1grn degi9tirllmi$ uslam bicimlerini dilin doho Ost bo­
samoklonndo do kullonmakt1r, oma bu problemleri buroda doho
ileriye si.irdiirmek istemiyoruz.
K1soca deginmek istediglmiz iklnci problem, mont1gm de­
Qi$tirilen $emosmm temelinde yotan ontolojiyle ilgiiidir. Yukardo
sozunu ettigimiz kompleks say1lar cifti bir ifodeyi belirtlyorsa,
o zaman dogo'nrn lcinde bu ifodenin dogru oidugu bir durum
do var olmohd1r. Bu cerceve icinde biz <.<durum» sozci.iguni.i kul-

174
lanmak istiyoruz. Birbirini tOmleyici ifadelere tekabiil eden «du­
rumlar» von Weizsaecker'e gore «birlikte var olan durumlar» d1r,
boyle bir adland1rma durumu daha iyi yans1t1yor. Gercekten de
birbirlnl tiimleyicl durumlara «farkh durumlar» demek zordur,
cunku her durum bir olci.iye kadar kendlslyle «blrllkte· var o­
lan» ba�ka blr tak1m durumlar1 do kapsar. i!}te bu «durum» kav­
rom1 Kuanta teorisinin kendi ontolojlsi cercevesinde ilk koklu
tanim olmak gerekir. Ancak «durum». ozellikle «birlikte var
olan durum» kavraminin bu kullan11t� tarz1 eski klosik materya­
list ontolojl'deki kullantlt� tarzrndan oylesine farklld1r ki, daha
uygun bir terim tekniginln kullanilmas1 bile okla gelebllir. 6te
yanda «durum» kavmmm1 bir gerceklikten cok bir lmkon, bit
olabilirllk durumu veya olanak durum dlye du�unecek olursak
-hatta durum sozcugu yerine olabllirlik sozcugunu koyabiliriz­
«birlikte var olan olanaklar veya olabilirlikler» kavram1 daha
iyi anla�11tr. cunku olabillrliklerden (imk�nlardan, olanaklardan)
biri otekini icerebilir ya da «>tekilerle cak1�abilir. (Bak Dipnot)

Kullanacag1m1z dili sadece olgulara, yani deney sonuclanna


k1s1tlayacak olursak ashnda biitlin bu aksiyomatik zorluklardan
kurtulmu� oluruz. Amo atom daneciklerinden. soz edeceksek o
zaman bayag1 dili tamamlay1c1 bir dil olarak tek ba�rna mate­
matiksel �emay1 kullanacag1z ya do bu �emay1, mant1g1 degi�ik­
llk gormu� veya mant1g1 hie oturmam1� 'bir dil ile oz cok komblne
etmek zorunday1z.

�ipnot CY. 6.> Grundlagen zur Topologie der Zelt, temel fizik
kavramlanrun •ozde�lik ilkesi•nin yeni bir tanum k8.l'$1smda a­
Iacag1 bic;imi incelerken, daha bw;ta •durum» CZustandJ kavra­
mmm gerek Cumleler Teortsi gerek Semantik ac;1smdan yeni bi­
rer tarum1yla yola c;lkmaktadir. 0 zaman �u belirgin sorulan
ac;1klamak ve olas1hklar dag1hm1 yerine olanaklann Cbu terimi
· '
tiirkc;edeki olabilirlik veya im:kan kelimesine genellikle tercih
ediyoruz> determinist bir daktluruna ul�mak kabil oluyor.
1. Durum'un Olanak veya imkan Cpotansiyell olarak tutu.mu
2. Durumun imkanda.n olgu ha.line gec;m.esi, yani �imdile�mesi ve-

175
•'

Atom olaylann9 llgin deneylerde biz olgularla ve nesneler­


le ugra$1yoruz, ugra1?t1g1m1z olaylar t1pk1 gun!Uk va1?ant1m1zdaki
gibi gercek,. ne var ki atomlar yo do elemanter danecikler oy­
lesine gercek degil, onlar hirer olgu veya nesne olmaktan cok
birer egilim, birer olabllirlikten bai?ka bir i?ev degll.

1 1 . BOLOM

Modern Fizlgln rolli

Modern fizigin varhg1 felsefi sonuclan k1tab1m1zm ce$itli bo­


li.imlerinde gozden gecirmii? bulunuyoruz. bOylece doga bilimleri­
nin bu en ot1hmc1 dohnin bile yer yer eski diii?OnOi? yollarma
degindlgini, baz1 eski ve 'kok!U problemlere yepyeni bir ac1dan
yakla$t1gm1 goruyoruz. Gene! olarak diyebiliriz ki, d0$0n tarihi­
miz boyunca en verimli geli1?meler hep kar1?1t d0$0ncelerin kOI-·
tOrumuzi.in ayn ayn kesimlerinde ya do degii?ik oaglardo. degi-

ya belirmesi, kisaca Vaka, yani Olay CErscheinungl haline gel­


mesi.
3. Birlikt�H}imdile$en veya birlikte-olayl8$an Durumlar Ctotalge­
genwaertige Zustaendel
4. Eri$ilmezlik <im.kamn heniiz $imdile$meyen duru.muna eri$eme­
mel ilkesi <Unerreichbarkeitsprinzipl
5. fmka.n tutumunun, birlikte $imdile$mesi veya. ola.yl8$mas1
miimkiln durumla.r (yani herha.ngi bir a.n'daki $imdile$me an'
Ian egri.sil boyunca. zarnan ol9egine gore dag1hm1 Cjeweilig­
keitsverteilungl
ti. Ola.bilirliklerin Cimka.nlarml bu ola.yl8$ma dag1hmmm Kuanta
teorisindeki olas1hkla.r da.g1hmma. teke tek teka.biilu Cl+ deu­
tige Zuordnung zwischen tota.lgegenwaertigen Zustaenden und
Wa.h
rscheinlichkeiten)
7. Ola.bilirliklerin bu ola.yl8$ma dagtluru.nm Zaman ol9egi gibi
dinamik bir ol�ege, dola.yis1yle Zs.ma.run 6telenmesine tek ba­
$108. bagh olu$U.

176
'.

9ik ·kultUr cevrelerinde, hatta degi9ik din geleneklerinde koklen­


mi9 o!abilir. Bu ayn du9unceler blrbirine gercekten rasltyocak
olursa, yani aralannda kar911tklt olarak gercek bir etki dogar­
casma birbirleriyle ili9ki kuracak olurlarsa o zaman·. yeni ve
ilginc bulu9iann "dogacagrn1 umit edebiliriz. Modern doga bllim­
lerinin bir J<olu olan atom fizigi bugun kultUrumuzun birbirlerine
cok yabanc1 olan kesimlerine kadar sokulmu9 bulunuyor, bllim
ve teknigin coktandir gelenekle9tigi Batt Ulkelerinde ogretilmek­
le kalm1yor, uzak dogu'da, kultUr koklerl bamba9ka olon Japon­
ya, Cin ve Hindistanda ogretiliyor ve kirk ytldan beri yepyeni
bir du9unu9 slstemini ·benlmseyen Rusya'da ogretiliyor.
Modern fizigin di.i9unceleriyle eski caglardan bu yana bize
ula9an (ya9ayan, dogan ve geli9en) dli9un sistemleri arasmda
arzulad1g1m1z bu rasla9ma, bu bulu9manm muhtemel ·sonuclan
i.izerine tahminlerd.e bulunmak ne var kl bu tart19mam1zm ko­
nusu degil. Amo bize degi9ik du90n sistemleri arasmda mey­
dana gelebilecek kar911tkh bir etkilere 191k tutacak noktalar
pek ala bulunabilir.
Modern flzigin ya9amakta oldugu bu yaygmla9ma si.irecini
9uphesiz, doga bilimlerinin, teknigin, tip v. b. nm, k1saca ti.im
modern uygarhgm icinde bulundugu yay1ima surecinden ay1rmak
dogru olmaz. Modern tizik, .Bacon, Gallilei ve Kepler'in katk1-
lan ve doga bilimlerinin pratik uygulamalanyla daha 17. ve 18.
yuzy1llarda ba9lanm19 olan uzun bir bulu9lar ve icatlor zincirl­
nln- sadece' bir halkas1dtr.
Doga billmleriyle teknik orasmdaki ili9ki daha ba9tan berl
kar91hklt destek. ve dayami,rria baglanyla · olu9mu9tur. Teknigin
yapt1g1 ilerlemeler, aletlerin geli9tirilmesi, yenl olcu ve gozlem
cihazlonnm bulunmas1ylo doga hakkmdoki empirik bilgllerlmlzi
geni9letmek ve kesin.lei;;tirmek yolunda koklU temel to9lanno
sahlp olduk. Dogo'y1 kavray19 ac1m1zrn genl9lemesl, doga ya­
salanm motematik sanat1ylo formi.illendirme yetenegimlz blze bu
bilglleri teknlkte yepyenl alanlara uygulamak yollanm oct1. or­
negin di.irbi.ini.in kei;;fl astronomlaro ytldtzlarm horeketlerini do- .

F. 12 177
ha yakmdan olcebllecek bir imkan getlrml$ti. astronomi ve gok
mekanigi boylelikle cok onemli blr at11Jm kazonm19t1. 6te yon­
dan mekanik yosolonna iyi tanimam1z mokanik aletlerinl gell9·
tlrmek oc1smdan buyi.ik deger ta91yordu, enerji ureten makine­
ier boyiece gercekle$ebiliyordu. Baz1 dogal kuvvetlerl insanm
hizmetine verebilmeyi 6grendigimiz zaman doga bilimleri ile
teknik orasmdaki ili9kiler art1k zafer cizgisine ula9m19 bulunu­
yorlard1. Ornegin, komi.irde birikmi$ duran enerji, aksi takdirde
lnsanm yiiklenmesi gereken pek cok i$1eri yapabiliyordu. Bu
yepyeni olonaklardan geli9en sanayi onceleri eski zanaatm do­
gal bir sonucu say1hyordu. Bir cok a�anlardo mokineler eski
torz zonaat call9molann1 toklit eder gibiydi, kimya fobrlkolonn­
doki i$1er eski zomon boyohone ve eczonelerindeki coh9mo
sureclerini ondmyordu. Derken sonrolon yeni. yepyeni sonoyi
kollan ortayo c1kt1; eski el zanoatlan olanmda bu sanaylnin
e9ine. benzerine hie de raslanmam19ti', ornegin elektro teknik
diye bir 9ey yoktu el zanoatc1l1ginda. Doga bilimlerinin doganm
en k1y1da k69ede kolm19 kesimlerine kodor sokulmas1, muhen­
dislere eski donemlerin hie farkmdo olamad1g1 dogal. kuvvetleri
somiirmek olanagm1 veriyordu. Dogal kuvvetlere hukmeden doga
yosalanni motematiksel bir cerceveye sokarak bu kuvvetleri en
kesin $ekliyle ton1m19 olmam1z bize her tUrfU mokineleri in90
edebilmemiz icin saglom bir temel oldu.
Doga bilimleriyle teknik aras1 lll9kilerin soglod1g1 o muthi9
ba9anlar. teknik uygorhgm on r>landa yer ald1g 1 . uluslann ya do
politik topluluklann usti.in bir onem ve og1rhk kozonmalonna
yol ac1yordu. Bunun pek dogal bir sonucu olorak, gelenekleri
ac1smdan bilimsel ve teknik coh9malora boylesine egllememi9
clan utu!)lar do oyni yolu tutmok zorunda· kold1lar. Modern on­
la9ma ve hoberle$me arocion do teknik uygorhgm bu yay1lma
surecini h1ziand1r_makto geci�mediler. Bu surec yeryuzundeki
ya9ama ko9ullann1 hie $i.iphesiz kokunden degi9tiriyordu. Bu ·
evrim ister ho9umuza gitsin ister gitmesln, buna ilerleme veyo
tehlike. ne dersek diyellm, 9unda hie 9uphe olmasm kl bu ev-

178
rim sureci ort1k insonlarm kontrol gi.icunden cokton kurtul­
mu9, olabildigine h1zlonmaya ba9lam19tir. . Bu surecte bi.iyuk
capta bir biyolojik olay gori.iyoruz, oyle ki organizmam1zdaki
yetenekler gittikce artan blr olcude cevremlze yay1lmakto ve
bu cevre gittikce ureyen insan ni.itusunun hedeflerine daha uy­
gun du9mektedir.
Oyleyse Modern Fizik bu evrimin modern bir halkdsm1 o­
lu9turuyor, yarott1g1 en goze baton en talihsiz urun. atom bom­
bas1 bu geli9im surecini kokunden etkillyor. Doga bilimleriyl�
teknik drasmdaki ili9kilerden olu9an degi9ikliklerin yalniz iyim­
ser bir oc1dan degerlendirilemiyecegi ort1k iyice belli oldu, hie
degilse dogol yo9ama ko9ullonm1zm bOylesine rodikol bir donu-
9umu kar9isinda tehlikeyi gorup uyarmak isteyenler bir yonden
hokh c1kt1. 6te yonda bu tehlikel,erden uzak kalmoya cah9on
boz1 bireyleri ve uluslon evrim oylesine zorlad1 kl onlar do yeni
geli9melere en yogun dikkatlanni yoneltmekten geri kalmad1lar.
cunku politik guc ilerde atom silohlonna sohip olmok bicimin­
de bir oskeri gi.ic olarak belirecekti. Cekirdek fiziginden dogon
politik �onuclar ve uygulomolan oynnt1lonyle, tart19mak bu ki­
tobm elbette konusu degildir; amo bu problemler i.izerine birkac
SOZ soylemek yerinde olocaktrr, cunku atom fiziginden ne Za­
man soz edilecek olsa insanm aklrna ilkin bu problemler geli­
yor. ·
.
' Yeni, ozellikle termo-ni.ikleer silohlann bulunmosr dunyo­
mrzm politik yap1srn1 belli ki temelinden degi9tirmektedir. Baz1
uluslann benimsedi·kleri «bagrmsrzlrk» tutumu, ou glbi siliihlora
sohip olmayon uluslann bunion cok soyrda ureten yo do elin­
de bulunduran birkac devlete 9u veya bu biclmde baglanmas1
geregiyle onemli degi9ime ugrodr. Ne var ki bu silohlan bi.iyuk
capta bir sava9ta kullanmak bugun art1k onlams1z bir intihar­
don bo9ka bir 9ey olomoz. Sava9m ortrk modos1 gecml9 bir 19
oldugu, kimsenin bu i9e yeltenemiyecegi yollu iyimser g6ru9leri
srk s1k i9itiyoruz. Amo boyle du9unmek ne yaz1k kl i9i fozlo iyim-

179
serce basitle�tlrmek oluyor; tam tersine, termo-nukleer siloh­
larla yap1Jocak bir. sovo�m sacmahg1 ashnda daha kucuk cap­
ta sava!?lara kundakc1hk yapmaya vesile oluyor. Herhangi blr
polltik gurup ya do ulus tarihsel ya do torel bir tak1m· hakior
1ddia ederek yururliikteki durumu degi9tirmek istiyorsa. konvan­
siyonel silohlan kullanmanm hie bir buyuk bir r.izlkoya yol ·ac­
m1yacogm1 du9unebilir; hatta kar�1 tarafm atom silohlanna el
atm1yacagma guvenebillr; cunku anla!?mazhk konusunda haks1z
olan kar91 tarot bunun icin oyle ·buyuk capta �Ir atom sava�m1
goze almak pek istemiyecektir. Amo bu durum tam tersine ola­
rak ba�ka bir tak1m uluslan. ugrad1klan bir sald1r1 zoruyla gir­
diklerl ufak blr sava!?ta atom silahlann1 kullanmaktan kacmma­
maya ltebllir, o zaman demek kl atom tehlikesi ortadan kalk­
m19 deglldir. Amo 6numi.izdeki yirmi otuz y1I icinde dunya 6yle­
sine degi�ebllir ki teknlgin tOm araclanni kullanarak dui?mani
yok etmeyj amachyan buyuk capta bir savai?m tehlikesi cok
ozalmtl? ya do hepten ortadon kolkm19 olobilir. Ne var kl bu
durumo gelinceye kadar cok tehllkeli yollardan gecilecektir. Es­
kl donemlerde oldugu gibl, her �eyden once l?Unu lyice bllmek
gereklr kl, blr tarofo torihsel ve torel yonden hakh gorunen du­
rum, 6bur tarot oc1s1hdon tamom1yle yerslz ve haks1z buluno�
bilir. Statukonun
. korunmas1 do her zaman icln yerinde bir co­
zum olm1yabilir; tam tersine yenl durumlaro uymoy1 saghyacak
bir tok1m ban�c1 yollor aray1p bulmok taroflan cok daha korh
c1karabillr. Ote yando pek cok durumlar do vard1r ki odaletll blr
cozum yolu bulmok cok zordur. 0 bak1mdon buyuk copta bir
sava�m. ayn ayn tum politik guruplann baz1 konularda kendlle­
rince hakh gorunen taleplerinden vozgecmeleri hallnde ortodan
kalkabileceglni soylemek pek karar:nsorl1k. say1lmaso gerekir;
cunku hakh veya haks1z olmak her zamon lcin karl?I tarafm bam­
. ba�ka blr yonden gordu!)u bir problemdir.
· Atom silahlanmn ke�fl do!)a billmlerl ve billm adamlora lcin
yepyenl problemler ortayo c1karm1�t1r. Bllimlerin poiltlkoya et­
«lsl ikinci dunya sava�1 oncetine oranla cok artm1�t1r. Bu du-

180
rum atom flzikcislnin sorumlulugunu blr kat daha ort1rm19 bulu­
nuyor. Fiiikci· i.ilkesinin yonetimirye ya dktif olarak kat1lmakta­
d1r, eunki.i bilimin toplum ae1smdan to91d1g1 onem bak1mmdan
boyle bir olona k doima vord1r, o ta.kdirde onemli karorlarm o­
hm9mda bir tak1m sorumluluklan blrlikte yuklenecektir ve bu
kararlor h ie 90phesiz ara9t1rma ve i.iniversite eoh9rnalannm
cereevesini 09acokt1r. Yo do politik og1rhk to91yan kararlorm
hie birine kot1lrr11yacok, kotrlmok istemiyecektir, o takdirde ken­
disi d19mda ohnacak yanh9 kororlar iein de ister istemez so­
rumlu tutulocoktir; oysa fizikcl sessiz, kendi hollndekl bilgin
ya9ant1sm1 tercih etmemi9 olsayd1, o yanlt9 kararlarm bir cogu­
nu engelliyebilirdi. Termo-nukleer silohlarlo yuruti.ilecek bir so­
va9 s1rasmda · giri9ilecek yak1m y1k1m eylemlerinin varabilecegi
olcuyu kendi hi.ikumetinin gozleri onune sermek 90pheslz kl fl­
zikcinin i.istiin gorevidir.

Bunun d19mdo bilginler di.inya bon91 yorormo s1k s1k yaym­


lonon 9atafoth blldlrllere kat1lmayo cognlmaktad1r: ozellikle bu
cognlar yuzi.inden 9u-nu belirtmek isterim kl ben ki9isel olorok
bu gibl bildirller:ln anlamm1 blr turlu kavnyamad1m. Bu karor
bildlrllerlnl llkin bir -lyi nlyet gosterlsi olarak kor91lamak mumki.in:
amo ban9 lcinde ya9amamn hangl ko9ullora dayand1gm1 oc1kca
beUrtmeksizin ban9ton soz eden herkes! n soylediklerl ku9kuyla
kar91lanmaya mahkOmdur: ci.inkO besbelll kl o yolniz i<endisinln
ya do kendi politiko gurubunun en iyi somOrecegl blr bc:m� kast
etmektedir. 0 bak1mdan bu glbl bildirilere kat1lmok tomam1yle
anlams1zd1r. Ban�c1 amoclar ta91yan di.irOst blr blldlrl ,her 11ey­
den once ban9m korunmas1 ugrunda yapablleceglmlz fedakor­
hklann bir dokiimOni.i vermelldir. Ne var kl bilim odamlarmm blr
kural olarak bunun glbi beyanlorda bulunmaya yetkllerl yoktur.

Billm adam1an ba11ka blr gorevl cok daha kolayhkla yerlne


getireblllrler, kend'i aro9t1rma dahndo uluslaroras1 blr lfll blrllgl­
nin saglanmas1 loin ellerinden gelenl ya i>obll lrler. BugOn blr cok
hOkumetlerln cekirdek flzlgi ara9t1rmalanna tamd1klan ag1rhk

181
ve bllimsel ara�t1rma di.izeyinin Qlkeden i.ilkeye degl�mekte ol­
mas1 bOyte utuslar oras1 bir li;ibirllglnl koloyla9t1rryor. Ce9itli
i.ilketerden galen gene blllm adamtan ara9t1rma enstiti.ilerinde
blr oraya gelebillr, buralarda gurup calr9molarr yapabllirler. zor
.
bilimsel problemlerin incetenmesindeki ortak eoh9motor kar�1-
likt1 antayr� ortomm1 her zamon guelendirecektir. Omegin k1sa
ad1ylo CERN diye amlan Cenevre orguti.i. cekirdek flzigi oro�t1r­
malan amoc1ylo ortak b_ir ora9t1rma loborotuvonnm kurulmos1
ve buyuk yatinmtan gerektiren deney donammlormm yoprmr ko­
nusundo bir cok Avrupo devleti orosrnda bir anlo9ma saglama­
yr bo�arm1�trr. Bu ti.ir bir i�birligi bilimsel problemter kar�1srnda
ortok bir tutum lztenmesine etbette yardrmcr olacokt1r ve fizikci
ve teknisyenlerin bu gene ku�ag1 bu ortok tutumuylo her halde
salt bilimset problemlerden oteye de uzanacaktrr. ilerde bu bi­
lim odamlon tekrar kendi eski cevrelerine donup yeniden kendi
ki.iltlir gelenekleri leinde daldrklarr zamon ektikleri bu ortak to­
humlordan neler bieebileceklerinl �imdiden kestirmek elbette
olanoksrzdrr. Amo �undan hie �uphe yoktur ki ee9itll utkelerin
gene bilim adamlarr orasrndo ve her i.ilkenin kendi ku9oklan a­
rasrnda du9unce alr9veri9i, getenege bagll eski yetenekler ile
modern yo9antmrn kacrnrlmoz gerekteri arasrnda bir dengenin
saglond1�h yepyenl blr durumun dogmasrna yarayacaktir. Mo­
dern bilimlerin en goze carpan karakteristiklerinden blri de bel­
kl bitin:iterin, ce�ltli kulti.ir geleneklerl arasrnda ilk gucli.i bagla­
rr kurmakto her yonden daha etkili olmas1d1r. Gercekten de bi­
llmsel ozel blr call9mamn degeri hokkrnda, blr 9eyin yonlr9 veya
dogrulugu hokkmda verilecek son kesin kororrn herhongi bir
blllm odomrnrn kl�lsel otoritesine boglr. tutulmosr modern bilim-
. lerln yod1rgod1g1 blr tutumdur. Bir problemln c0zumu bulunun­
cayo, dogru lie yanh� oyrrt edUlnceye kodar pek cok y1I geee­
blllr. omo sonunda problem de karara bagtamr; ne var kl bu
korarr herhongl blr blllm odamtari gurubu degil, doganrn kendl­
sl verir.
0 bak1mdan bllimsel konularda cah�anlar orasinda bllltnsel

182
di.i�iincelerin yay1lmas1 politlk dii�iincelerin yoy1hi, tarzmd.an ta­
mom1yle ba11kad1r. Politlk dii�i.inceler baz1 durumlarda bi.iyiik ln­
san kitleleri i.izerine, sart insanlann yaranna hizmet ettigi veya
hizmet eder gori.indiigi.i icin inandmca bir etki yapabiiiyorken. bi­
limsel dui,unceler ise s1rf gercegi yans1tt1kian ve dogru oiduk­
lan icin yaygmla$ma olanag1 bulabilmektedir. Bilimsel bir iddio­
nm dogrulugu hakkmda karara varmam1z1 saghyan objektif ve
kesin kriterier vard1r.

·eurada uiuslararas1 ii,birligi ve dii$l.ince ah� veri�i konu­


sunda biiti.in soylediklerimiz elbette modern bilimierin butUn dal­
lan icin gecerlidir; modern fizik bilimin pek cok dailarmdan sa­
dece bir tonesidir Eger teknik uygulamalar. .yani silohlar ve a­
tom enerjisinin bani,c1 yollardan kullan1h�1 bu bilim dahno ozel
bir agirhk verse bile atom fizigindeki uluslararas1 1$birligini bi-
· limin herhangi bir bai,ka dallndoki ii,birliginden daha 6nemli
saymanm onlam1. yoktur. Amo biz modern fizigin once doga
bilimlerinin eski gelii,melerinden ozliice farkll olan korakteristik­
lerini incelemeliyiz. Bu nedenle doga bilimleriyle teknigin i$­
birligi sonucu meydana gelmi$ bulunan bu evrimin Avrupayla
ilgili torihine donelim.
,
Doga bilimlerinin 16. yuzy1ldan sonro ortoyo c1k111mm Avru­
pa'nin ok1l-ruh yai,ant1smdo onceden belirmii, olon horeketlerin
i,u veya bu �ekilde dogol bir sonucu olup olmad1g1 tarihcilerin
s1k s1k tart1i,t1klon bir sorudur. Burada f?Una ii,aret edebiliriz kl
hrist.iyan felsefesinde bizl cok soyut bir tonn kavromma gotiiren
egilimler belirml�. bu egilimler tonny1 dunyam1zdon ot1p 6yle­
sine c1korm1i, ki, di.inyoy1 incelerken tonny1 diinyado gormek
istememi�ler. Descortes'c1 ikicil@ i�te bu yondeki geli�imin son
'
.ad1m1 sayablliriz. Ya do diyebiliriz ·kl 16. yiizy1la ozgii o bir siirii
. tann-bilim kovgalan ak11. mont1k yoluyla gercekten de coziiie­
meyen ve giderek polltik mi.icodelelere donii�en bu tip problem­
ler kar111smdoki gene! bir ho�nutsuzluga yol ocm1i,lardir. l�te
bu ho�nutsuziuk tonn- bllimsel kovgolann hepten d1i,mdo olan .

183
problemlere kar$• ilgimlzi de koruklem1$tlr. (bak Dlpnot)
Ote yondo Ronesans'm getlrdfgi yenl ok1I- ruh Avrupodo
korkunc blr etklnlik yarat1yordu. K1socas1 hristiyan din ve fel­
sefesinden ya da kiliseden tamam1yle bag1ms1z yepyeni bir oto­
rite. tecrubenin otoritesl, emplrik olgulann OstfinlU!'}O bu don­
nemde beliriyordu. Bu otorltenln koklerinl eski felsefe sistem­
lerine, geriye dogru izliyebillriz. ornegin Occam ya do Duns Sco­
tus'un felsefeslne bakablliriz. $u var ki bu otorite ancok 16. yuz­
y1ldan sonra insan d0$0n0n0n evrlmi iclnde onemll bir.gOc of·
ma yolunu tuttu. Gallllel mekonik hareketler. sorkac ve serbest
d0$me olay1 Ozerinde sadece kafo yormakla kalm1yor. bu hare­
ketlerin nas1I meydana geldigini deneylerle nlcel olarak ora$tlfl­
yordu. Bu yeni cah$malarla ba$lang1cta geleneksel hristiyan di·
ninden herhangi bir sopmo kast edilmiyordu; tom tersine, ton­
nrnn lkl ayn tOrde bellrgJnle$tiginden soz ediliyordu: Bu belir­
ginliklerden biri lncil'de onlot1ilyordu. oburOnO ise Doga kendl
kitobmdo yoz1yordu. Kutsa! belgeler insanm eseriydl, yornlg1lon
kaps1yabilirdi, oyso doga tannnm. tannsal iradenin dogrudan
dogruya lfadesiydi.

Tecrubeye verilen buyuk deger · gerceklik hakkmdakl tum


gor0$1erin zomanla yavo9 yova9 deQi!?meslne yol act1. Bizim bu­
gun blr $eyin simgesel onlom1 dedigimiz $0Y ortacogda bu $0Yin
hir bok1ma as1l gercekligl onlommo 9.eliyordu ve bu gerceklik
yovo9 yovo!? ort1k bizim duyulonm1zlo olg1lod1g1m1z !?eylere do­
nu9t0. GordiigumOz. dokundugumuz $eyler ort1k os1l gercekler
say1hyordu. Ge�e�lik kovrommm b u yeni blcimi yenl coh9mo­
lora $6ylece boglonoblllrdi: Nesnelerin gercekte nos1I oldukla-

Dipnot <Y. OJ Toplumun tann-billm oat1§malan k�1smdaid blk­


kinhk1, madde k8.J"l11smda tn.Sarun yalruz biraktllllllJhkt, bir yan­
dan da kapitallzm-Oncesl somdlii ola.na.klanmn keisfi ve bu ola­
naklan orgiltleetiren polltik ve ekonomik yaptlann guolenmes1,
ns
i an d�unoeslnl somut problemlere yalruz idealist m.etodlarla
yonelmeye ister istem.ez zorlanuet1r.

184
nnr deneyler yoparok bulobilirdik. Goruyoruz kl bu yenl tutum
inson duf?Onunun sonsuz olanoklorla dolu ucsuz bucoks1z bir
alana do\'.iru oc1lmas1 demekti ve klllsenin bu yenl harekette 0-
mitten cok tehlike gormesi de normaldl. Gallilel'ye kar�r. Ko­
pernlk sistemlnden yano crkmaktan otUru oc1lan unlO dava,
yuzy1llar boyu surecek mucadelelerin baf?long1cm1 l�oret ediyor­
du. Bu mucadelede bilimleri ternsil eden ki�iler, tecrubelerimizin
tart1�1lm�z bir dogrulugu lcerdiklerini, do�oda neler olup bit­
tigi hakkmda karor verme yetkisinln hie bir insane, ya da ln­
sonoglunun. otoritesine b1rak1lam1yocagm1 savundulor; bu ko­
ran oncok doganm ya do aynr onlama gelen tannnm tek bal?I·
na verebilecegini belirtmekte direndiler. . 6te yanda geleneksel
dinin temsllclleri, f?Oyet biz dikkatimlzl madde dunyosma, alg1-
lanm1zo yoneltecek olursok, hoyot1m1ztn · ozundekl de\'.ierlerle
olan ilil?kllerlmlzi yitireceglmizi soyl0yorlard1; yani madde dun­
yosmm otesindekl gerceklerle tum baglanmtz kopocokt1. Bu
iddialor onlams1zd1, problem oyle kestirme yarg1lar Ve UZIOl?·
malaria karara baglonocak clnsten degildi.
Arodan gecen zoman boyunca doga billml modde di.inya­
smrn gittlkce belirginlel?en, oydmlonan ve genlf1leyen bir betim­
leni�I. yorumu hollne geldi. Bu betlmleme tlzikte bugun klaslk
fizik kavramlan dediglmlz kavramlar arac1hg1yla yap1ld1. Evren,
uzay ve zarnan iclndekl nesnelerden, nesneler maddeden olu­
�uyordu ve madde kuvvetl dogruyordu ve terslne olarak, kuvvet­
lerden de etkllenlyordu. Olaylar madde ile kuvvet orasmdaki
kar�1hklt oyundan doguyordu. Her olay ba�ka olaylarm sonucu
ve nedenlydl. lnsonm doga ka�rsmdaki tutumu. ort1k salt du­
�Onsel tutumdan pragmatik blr tutuma donu�uyordu. Art1k do­
ganm kendl hallyle hangl nitelik veya ozi.i lcerdlgl degll, dQOa·
don nas1I faydalancica01m1z sorusu onemliydi. Ooga billmlerl
I . '

teknlge yoneliyor, uygulamaya donu11uyordu. Bilgllerlmlzln ge-


li�mesl bu bllgllerden .elde edilecek pra\lk tayda sorusuno. bag­
hyd1. Bu sadece fizlk lcln degil, .klmya ve. blyololl lcln de· toy­
leydl. Tip ve ta nm olomnda uygulanan yen! y6ntemlerln soO-

. .185
lod1g1 bO!?<Jrt bu yeni tutumun yoygmla9masma kesin olci.ide ya­
rarh oldu.

Yalnrz bilimin cehresini degil, ayrn zamonda geni9 halk kit­


lelerinin genel g6ri.i9lerini de etkileyen dogo bilimi 19. yi.izy1ldo
b6ylece kot1 bile olso, yine de saglom bir cerceveye oturmu9
. oluyordu. Bu cerceveyi meydono getiren temel kovromlor klo­
sik flzigin olu�turdugu uzay, zomon, modde ve nedensellik kov­
ramlonyd1. Gerceklik kavrom1 yine duyulonm1zla alg1lad1g1m1z
ya do i.istelik teknigin yorott1g1 cok duyorh oletler ve cihazlorla
gozlemini yapt1g1m1z nesneleri ve oloylon _ilgilendiriyordu. As1l
gerceklik moddeydi. Bilimin ilerleyi9i modde di.inyasmm fetih
seferleriyle doluydu; taydac1hk, i9e yarorhltk zomonm slogonr
olmu9tu.

Ne var ki dogo biliminin o kot1 cercevesi cok kot1, cok dor­


d1; dilimizde l<ulland1g1m1z bircok kavromlar. bu orodo _ok1l-ruh,
ruh ya do can kovromlonnr bu cerceveye sokmak cok zordu.
Ak1l-ruh, bifimin bu genel yorumu lcinde modde di.inyasmm son­
ki bir bok1ma aynas1 imi9 gibi g6zetiliyordu. Bu oynonm 6ze1-
Hklerini ruhbilim cercevesi icinde inceledigimiz zomon· bilim o­
damlan dikkotlerini b1;J aynonm optik ozelliklerinden cok -9ayet
bir k1yosloma yap1lacaksa- mekanik 6zellliklerlne cevlrmek yan­
lt91tgma di.i9i.iyorlard1 . Klosik . fizik kavramlann1, 6zellikle neden­
sellik ilkesini burado do uygulomoya cah91yorlard1. Conhltk o­
loy1 da oyn1 torzdo, doga yasolonno gore olu9an ve nedensel­
Jik soyeslnde tam bir i9lem kesinligi kazanan fiziko-kimyosal
bir si.irec gibi di.i9i.ini.iluyordu. Darwin'in evrim teorisi bu g6ri.i9i.i
geni9 61ci.ide besliyordu. Geleneksel dinin .konusunu meydono
getiren ve �imdi artrk bize bir illi.izyon gibi gelen gori.inti.iler, da­
ha dogrusu gercek�i!'jin boylesine g6ri.inen kesimlerin! bu cer­
ceveye s1gd1rmak adamok11l1 zordu. Di.i9i.ince i.irunlerini en sivrl
uclonna kador kurcalamoy1 ustahklo beceren b!r cok Avrupo
i.ilkelerinde dine kar91 OClk bir du�monhk belirdi; obi.ir Ulkelerde
de bu sorulora kor�t glttlkce orton blr llglslzlik do!)uyordu. Hris-

186
tiyon dininin ongordugu torel degerler hie degilse b0$10ngreta
bu horeketin d1$mda kaldlfar. Amo bilimsel yontemlere ve aktl·
c1 du$unu$e kor91 beslenen guven lnsan akhnm ihtiyae duydugu
tUm obur guvencelerin yerlni altyordu.

Cag1m1z fiziginin bu evrim surecine hangi katk1da bulun­


dugu sorusuna geri donecek olursok diyebiliriz ki. fizigin getir­
digi sonuelardan olu9an en onemli degi9im $U 19. yuzyrl km'.'·
ramlarmo ozgu kat1 eereevenin eozU lup dag1lmos1 olmu�tur.
Gereekligin en 6zlu kesimlerini kavramakta bizi dorlrga du9u­
ren bu kaskatt yap1dan kurtulmak iein $U phesiz daha onceleri
bir surO denemeler yop1lm1$t1r. Amo modde, uzay, zaman ve
nedensellik gibi temel kavromlann. bilim tarihi . boyunco bu ka­
dor yoron dokunmu9 olon bu kovramlonn neresinde tutors1zltk
oldugunu·bulup erkartmok kabil olomamt$tl. Ancak modern tek­
nik oroetar kullanon bilimin tUm donon1mlanyla yuruttugu de­
neysel aro9t1rmalor ve bu Oro$tirmolonn matematiksel yorumu
. bize yopacag1miz kritik eoz(.imlemenin ilkelerini saglom19 oldu-
lar; ba$kO bir deyimle, b�i o kovromlan kritik bir anolize tut.
mayo zorlod1lar, ve sonundo o koskot1 eerceve oylece dag11tver­
di.

Bu eozOIU$ blrblrinden tomom1yle ayn iki evrede olU$tU.


Birlncisi Relatiflik . teorisi cereevesinde, uzoy ve zomon gibi oy­
lesine temel kavramlann yeni tecrubelerimiz kar$1Stndo degi$ik·
lige ugnyobilmeleri, hatta ugramak zorunda olmolanyd1. Bu ke$if
uzoy ve zomonm kulland1g1m1z boyag1 dildeki o hie bir keslnlige
sohip olmoyan kovromlanyla ilgili degildi. bunlann Newton me­
konigl dilinde kesinkes formullendirlmi onlamm1 ta$iyordu; eun­
ku Newton mekanigin�biz yanh$1rkla hie degi9memesi gereken
en kesin en son mekanlk diye kabul edegelmi$tik. Cozi.il0$0n
iklnci evresi, atomun yap1s1yla ilgill deney sonuclarmdon ula$­
t1g1m1z madde kavrom1 de!)i$ikligi ·idi. Moddenin bir gerceklige
sahlp oldugu du9uncesl 19. yOzy1I kovramlormm o kat1 cerce­
vesi lelnde belki en guclO kesiml te$kll edlyordu. Bu d0$0nce-

• 187
nln 'de yenl tecrubelerlmlz ka�1smdo deglf1lkllge ugromos1 ka­
em1lmozd1. Bayag1 dllln cercevesl lelne glrdiklerl yonleriyle kov­
romlonn 9zune hie dokunulmad1. Atom deneyleri ve sonuelonm
yorumlorken modde veyo olgu yo do gercekllkten soz ettlglmiz
zomon ortaya bir zorluk c1km1yordu. Ne var kl bu kovronilor
maddenin en kucuk parcolarma kodar genelle�tirilmek lstenin­
ce bu genelleme, klosik fizigln tasarlad1g1 gibi oyle dupedi.iz
yerine oturmuyprdu. Klosik fizlgln bu kestlrme tosanm1 blzde
modde hokkmdo yonh� bir imge yorotm1ft1.

Eide ettiglmiz yenl sonuelar, fizik koyromlorm1 alt olmad1k­


lon bolgelerde zorla kullanmaya coh�manm onlams1zhgm1 ortoyo
koyuyordu. Klosik flzik kavramlarmm, ornegin kimyado hie bir
ele�tiriye tutulmodan kullonilmos1 ooyleslne buyuk blr yan1lg1
oldu: O bak1mdan bugun fizik, hatta Kuanto teorisl kavramlan­
ni blyolojlde ve obur bilimlerde ozene tiezene kullanmokta eok
dlkkatll olunmahd1r. Tersina olarok kopllan yeni kovromlonn gi.­
ri�I ieln de ae1k tutmok, eskl kovromlonn oloylon yorumlamok­
ta Mio yorarh olduklon blllm olonlannda bile bu girl�I soglomok
gerekir. Eski kavromlann zorlanorak kullanlld1g1 veyo pek yeri­
ne oturmad1g1 konularda bile ocele ocele sadeleftlrmelere git-

. memek ok1ll1ca olur.

Modern fizigin evrlm ve anallzinln blze ogrettlglne gore,


bayag1 dlldeki kovramlar ne kadar keslnslz torlf edlllrse• edll-
• sinler, bllgllerimizln geni�lemesl ka�1smda blllmdekl keslnkes
kavromlardan eok daha oturmu�a benzemektedirler; eunku ke­
sinkes kavramlar olaylann smirh bir gurubu ielnden blr ce�lt
ldet:Jlle�tlrme olorak ahnan kavromlord1r. Ashnda bunun hie blr
��1rt1c1 yam yoktur, cunku boyag1 dildekl kavramlar evren lie
dot)rudon dogruya kurdugumuz lllfkilerden olufmoktad1r, bun­
lar gereekllgl temsll �tmektedlr; gercl lnceden lnceye tarlf e­
dllmlf deglllerdir ve bu yuzden t1pk1 gercekllgln kendlsl de nasd
de()lflyorsa onlar do yuzy1llar boyunca deOifimlere uOromakta­
dtr; oma gereeklikle aralanndoki dlrekt llifkl' hie blr tomon kay-

188
bolmamaktad1r. Oysa ote yanda biflmsel kavromlor hep birer
ldealle$tlrmedir, en duyarh deney araelanylo elde ettlglmlz tec­
rubelerden tUretilmektedir ve sonra akslyomlar ve tan1mlamolar
yard1m1yla kesinkes birer tanima kavu$maktadirlar. Ancak ve
ancok boyle kesi.nkes tanimlor yard1m1ylod1r ki kavramlan ma­
temotiksel bir $emoya boghyobllir ve boylece bu alondo olobile­
cek oloylorm o sonsui ce!ilitllllginl matematiksel olarok sapt1-
yabilfriz. Ne - var ki bu ldealle,tlnne ve kesinkes tan1mlama yu­
zunden de .gercekllkle olan dlrekt baglantt kopuyor. Amo kov­
romlor ara9t1rmalonm1zm konusu olon o k1smi gerceklige yine
de cok iyi uyuyorlar. Amo kovram ile gerceklik orosmdokl direkt
ill9kl bo9�0 bir tak1m oloy guruplon icinde koyboluyor.

Boyog1 dildeki kavramlonn bilimsel evrim sure9i boyunca


kendl ie yop1lanndon •ileri gelen de!:ji9mezlik ve oturmu9luklorm1
du9unecek olursok, modern flzlktekl tecrubelere doyanorak dl­
yebiliriz ki, blzim ok1l-ruh, inson ruhu, canhhk ve tann gibl ge­
ne! kovromlor kor91smdokl tutumumuz 1�. yuzy1I tutumundon
forkh olmolld1r; cunku bu kavromlor dogol dilin eercevesine gi­
rerler ve bu yuzden gerceklikle aralormdo dogrudon bir ill9kl
vord1r. Once $Unu iyice bilelim kl bu kovromlar bilimsel olondo
-hie de lyi tonimlonm19 olomozlor. ustelik �ullonil19lon do eok
eell9kilidir. Buno rogmen bu kovromlon. arodo bir oyle olduk­
lon glbi hie eozumlemeye tutmodon, keslnkes tontmlamaks1zm
olmok zorundo kollyoruz; ei.inki.i bunlann gerceklige dokunur
gibl olduklonni biliyoruz. Bu vesileyle $Unu tlot1rlotmakto foyda
var: Kesin billmlerin en usWnu olan motematikte blle .bu leten
tee ee11$kili kovromlon kullonmaktan kaemam 1yoruz. Ornegin
sonsuzluk kavrommm bizi eeli$kilere gotUrdugunu bllirlz. ama
motemotigin en one� li bolumlerinde bile sonsuz kavromm1 kul­
lonmodon hie bir kan1tlomodo bulunomay1z.

19. yuzyllda inson du9unundekl genel egilim glttlkee orton


blr oleude blzi bilimsel yontemlere ve ak1lc1. keslnkes kovramlo­
r9 gi.ivenmeye goturuyordu: bu egllim bllimsel du9uncenln ko-
'

189
pair cercevesine uymayan bogm dil kavramlanna, ozellikle din­
sel kavramlara kar�1 ac1k bir ku�ku gosteriyordu. Modern fizik
bu ku�kuyu yer yer daha do yogunlo�t1rd1, omo oyni zomando
bllimsel kovramloro kar�1 o�m gUven beslemeye de kor�1 c1kt1,
genellikle bilimsel geli�me,yle llgili o�m iylmser goru�lere ve
sonundo ku�kunun kendisine kor�1 do cephe old1. Keslnkes bi�
. lim kavramlon kor91smdoki ku9kumuz. ok1lc1 dU9Unceyi uygu­
lorken 091lmoz smirlorlo kor�1lo9mok zorundo kold1g1m1z onlo­
mmo g�lmez; tom tersine, insondoki kovroy19 yeteneginin bir
bak1mo sm1rs1z oldt.igu onlommo gelir. Ne var ·ki mevcut bilim­
sel kovromlor osltndo gercekligin yolniz s1nirlt bir kesimine uyu­
yor; obUr kesimleri ise . henUz onlo91lm19 o fmod1g1 gibi sonu do
yok. Ne zomon bilinenlerden bilinmeyene dogru ilerlesek doimo
anhyocog1m1z boz1 ko�eler bulacog1m1z1 Omit ederiz; 9u var ki
«Anlomok» sozcugUnUn yeni bir onlom1n1 do bilmemiz gerekiyor.
Biliyoruz ki kavray1�1m1z bayag1 dilin kullanih9 tarzma dayanr­
yor; clinku oncok bu dil cercevesinde gerceklige dokunobile­
cegimizi biliyoruz. 0 bak1mdon bu bayag1 dilin ve kavramlon­
nm kullan1h91 oc1smdon besledigimiz her ti.irlU ku9kuya kan�1
do ku�kulu olmohy1z. 0 yuzden bu ti.ir kovromlor her zomon no­
s11 kullanilageldi iseler oylece kulonr!obilir. Modern fizik belki
. de boylece insonm ok1l-ruhu ile gerceklik orasmdok.i ili9kilere
· yonelen yeni ve doha geni9 bir oc1dan ilerliyor. (bok. Dipnot)
Modern dogo bilimi ort1k bugun kultLir gelenekleri Avrupo
uygorhgmdan cok farklt olan ulkelere kador giriyor. Doga biliml
ve teknigin yepyeni eylemlerle girdigi bu ulkelerde Avrupada
oldugundan cok daho gi.iclU sarsmt1lar meydana geliyor; ci.inkU
Avrupanm iki i.ic yuzy1I boyunca benimseyebildigi degi9iklikler
o Olkelerde yirmi otuz y1lda ba�anlmak isteniyor. BUti.in bu yeni

Dipnot ff. OJ Heisenberg'in burada ozetledigi kendi di.ilji.inceleri,


· dil mant1gmm o salt bi<;imciliginden de otelere ul8,$an ve Anla­
ma Psikolojlsi <Verstehenspsychologie), Anlam Bilim! CHermeneu­
tik>. Bului/ Yontem.i CHeuristik> ve. Se�antik gibi yeni bilim dal­
lanna ve yontemlerine 11/lk tutan di.i$i.inceler olmu!llardJr.

190
eylemlerln orada esk1 kulturi.in coki.i�u olarak kar�1lanmas1 bek­
lenebilir, hatto lnsonlann Wm mutlulugunu sagllyan o duyorlr
dengeyi darmadagm eden insafs1z ve bor.barca blr tutum ola­
rak mahkum bile edilebrnr. Yenllik ve bilimsel deg1$melerin ge­
tirdigi bu sonuclardan kacm1lmaz, bunion cag1m1zm karakteris­
tik bir tutumu olarak kabullenmek zorunday1z. Ne var ki modern
fizigin tutumundaki ac1kllk, eski gelenekleri yeni dli$i.in egilim­
leri ile bOrt$tirmakta bir olcuye kadar yard1mc1 olacakt1r. Or­
negin ik·inci di.inya sava$mdan bu yana Japonyanm teorik fizik
alanmda ortaya koydugu bO$Ortlor, uzak dogunun geleneksel
di.i$i.inceleri ile Kuanta teorislnin felseti ozi.i arasmdo mevcut
belirli baz1 ili$kilere i!?aret say1labilir. Yi.izy1llm1zm ba!?lonnda
Avrupada iyice yerle$en salt materiyalist di.i$i.ince tarzm1 ya­
$Ornam1$ olan bir' ortamda Kuanta teorisinin gerceklik kavra­
mma o11$monm daha kolay olocagm1 soyliyebiliriz. (bak Dip­
not)
Bu durumu, eski ki.ilti.ir geleneklerinin geli$en teknik le ca­
t1$mos1 sonucu ugrad1g1 veya ugrayacog1 zaron ki.ici.imsemek
$0klinde degerlendirecek olursok durumli yanll!? anlaml!? oluruz.

Dipnot <Y. 6. > Heisenberg burada $Uphesiz Dogu mistiginin


idealist ogelerini kast ediyor; ozellikle Japonya'daki $into dininin
emredici tutumunu ve b.agnazhgm1 unutuyor. Ger<;i Budac1hk,
Taoculuk, Zen-Budac1hg1 Hindistan, Cin ve Japonya giOi Ulkeler­
de <;ok eskilerde geli$rni$ dii$ilnce ak1mlan olarak bir<;ok idealist
ogeler ta§1r ve maddenin idealist goruntustinu destekliyebilir; an­
cak toplumlann evrim sureci pek c;ok dogu ulkesinde art1k idea­
list c;izgide degildir. Oralarda toplumsal ya§antiya ag1rhgm1 ko­
yan madde, burjuvazinin anlad1gi belirli ellerde blriken somurii­
cu tekelci madde degll, butUn bireylere d6nu§ebilen blr maddedir;
yoksa toplumun ·danecikleri• veya mikro-striiktUrleri say1Ian
bireylerde objektif varllgm1 yitiren, ancak buyiik tekelci Cmak­
ro-> striikturlerde varhk bulan madde degil! Fizikteki makro­
strU.ktUrler kapltalist toplumdaki tekelcl birlkim yap1lan gibidir,
maddeyi tarif eden btiytikliikierin sadece makro-striiktUrlerde ke­
sinle§mesi, mikro-str\iktilrlerde kesinslzleljmesi gor\i§il tekelci
makro-sermayeyi elbette biricik maddesel ger<;ek sayacaktir.

191
Blllm ve tekniktekl gell!?me coktand1i' lnson gucuni.in kontrolun­
dan c1km1!? oldugu lcln bu geli!?meyi cag1m1zm en onemll karak·
teristiklerinden blrl olorak degerlendirmek ve lnsonc1I degerlerle
mi.imkun mertebe bagdo!?t1rmak zorundoy1z, eskl caglarda kul­
tlirel ve dinsel geleneklerin de omoc1 buydu.
lzin verirseniz burado Kassidim dininde hikaye edilen bir
olay1 anlatay1m: Bifgeligi ile tanman ya�h bir rahip varm1�. her­
kes ondan ogut almayo gelirmi!?. bir gun odomm biri cevresinde
olup biten butUn de9i!?lmlerden umitsizllge kap1lmca bu rahibe
ugrom1!?. �u teknlk gell!?melerin ba!?ma act1g1 dertlerden yakm1p
durmu!? «YO!?Ont1m1zdaki gercek degerleri du!?unecek olursak»
demi!? «butun bu teknik hirdavat ne i!?e ycmyor, ne onlam1 var?»
Rahip cevap vermi� «Her�eyden bir!?eyler ogrenmemiz gerek,
sadece tanrmm yarott1klarm1 degil. insanlar neler yapm1!}SO on­
ion da ogrenebilmek gerek» «Peki, ogrenecek ne var» der ote·
kisl «�u trenlerden neyi ogreneblliriz ki?» «Neyi mi? S1rf bir
dakika gee kald1k diye her!?eyi kao1rabilecegimizi ogrenlriz.»
aTelgraf ne ogretir bize?» «Her sozcugun say1hp; teker teker
hesaba kot1ld1gm1» «Peki telefon?» cBurada konu�tugumuzun
orodon duyulc;tugunu ogretiyor». Adam rahlbin soylediklerini an­
lam1�t1 ve c1kt1 glttl.
Modern doga blllml ort1k gunumuz dunyasmm o dev bol·
gelerine dogru nufuz ediyor, 0 ulkelerde yepyeni ogretiler yep­
yeni ve guclu toplumlann temellerlnl olu!?turuyor. Modern bilim
bu toplumlarda, bir yanda 19. yuzy1hn Avrupah du!?unurl�rl He­
gel, Marx ve Engels'e kadar uzanon ogretilerin icerigl, obur
yonda do ba!?ka goru!?lerle uzla!?maya yona�mayon bir Inane
fenomeni kar�1smda bulunuyor. Pratik uygulamalar bak1mmdan
modern fizf.k bu ulkelerde de buyuk bir rol oynad1gmdan modern
flziQi ve onun felsefi tutumunu gercekten anlamt!? olanlar bu ye­
nl doktrinlerin cercevesinde boz1 dorhklon ke!}fedeceklerdlr. 0
bok1mdan doga blllmleri ile yeni polltlk ol)retiler orasmda cf i.i­

!}i.in oh�verl�I gelecek lcln yorarh olabillr. Amo bllimln etkisinl


de gozi.imuzde buyutmeyelim. Ne var kl modern doga biliminin

192
d1$a ac1k o1U$U. buyuk insan kitlelerine bu yeni ogretilerin top­
lum ac·1smdan ilk ba$larda sanild1g1 kodar emredlcf olmad1kla­
rm1 anlamak f1rsatm1 verebilir. Modern bilimin nufuzu boylece
daha bir ho$g6rur!Uk yaratacak ve daha etkili olacaktir.
bte yanda kay1ts1z $Orts1z koru korune inanma fenomeni
19. yuzy1hn ozel felsefi gorii$1erlnden daha ciddiye ahnmak ge­
rekir. lnsanlann buyuk cogunlugunun belirli ve genel bir tak1m
dG$0nce ya do inanclann dogrulugu hakkinda pek kokli.i bir ka­
niya varamamalanni gormezlikten gelemeyiz. 0 bak1mdan bu
buyuk cogunluk ac1smdan 1tinane» sozcugu hicbir zaman «bir
�yin dogrulugunu tanimak» anlamma degil, «blr $eyi YO$Omin
temel ilkesf haline getirmek» anlamma geliyor. (Bak. Dipnot)
Bu ikincf tt'.irde� bir Inane hie $0pheslz ki birinci an·-.��!l�k ;
lnanetan cok daha kat1d1r, tecrubenin getirdigi ac1k celi$kiler
onunde bile yolundan donmez. scnradan edinilecek bilgiler kar­
�1smda dedigi dedlktlr. Yirmi otuz y1lhk yakm gecmi$ goster­
mi$t1r ki bu lkinci inane blcimi sacmahkla yuzyuze gelecek 61-
cude kendlsiyle eeli$inceye kadar direnecek ve ancak «mumin»
lerin olumu pahasina sona erecektir. (Bak. Dipnot)

Dipnot: Heisenberg burada; bir tekelci sermaye toplumuna kendi


yOneticilerl ta.rafmdan, her ce$1t propaganda yollanyla ozendiri­
len milyonerle$me •inanc1• ve «dogmalan• nm altmda yatan u­
YU$turucu kahplan a.elk etmeye hie mi hie yan&$rruyor: ekonomi­
diliyle soyliyelim, klAsik batmm tutucu bir zekAs1 olan Heisen­
berg, emekciden ahnan artlk degerlerin blrikimini -ki tutucu e­
konomis'tlerin modern t>nderi Keynes buna burjuvanm yapt1g1
•tasarruflar• diyor- tekelci sermayenin yeterince somurilp bilim
ve insanhk ·haynna• harca.inas1 •inanc1m• savuna geliyor. Ne
var kl ekonomik dengeyi ve tam istihdamh, dolay1s1yla politik
dengeyi ancak bu yolla, yani •tasarruflan somurme• yoluyla
saglamaya cah$8ll tekelci mekanizmanm i!lte bu inam,;lannf,
ic yuzuna aciklamaya, eskisi veya yenisi ·hie; bir burjuva bilimcisi
yan8.$maz.
Dipnot CY. 6.> : Yan yanya uyu$turucu madde _'tutkunu olan
U.S. amerikan gencli� Vietnam, Kamboc;, Laos sav8.1$larmda
ohlmu gibi. Bugiin Endonezya, Cuney Afrika ve lsraildeki •mu-

F. 13 193
· Bilim ve tarth blze ogretiyor ki bu ikinci inane bicimi, bu
inonca kaprlonlor icin buyi.ik birer tehlike olmu$tur. Ancak bu­
nu bilmek de yeterli degildir, ciinku bu inanctan nasrl kurtulu­
nacagrnr bilemeyiz: o bakrmdan bu gibl inanclar tarihte daima .
cok bi.iyi.ik gi.icler holinde geli$egelmi$1erdir. 19. yiizyrltn bilim
geleneglne bakarak i.imit edelim ki inanclar bi.iti.in mevcut ka­
nitlarr ak1lc1 blr analize tutmak, derinlemesine di.i$iini.ip to­
$1nmok yoluyla gerekcelensin ve ister gercekteki ister gori.i­
nurdeki dogrulugu kendi kendimize ozgi.irce di.i$i.inup incele­
meden ya9ant1m1zrn temeli olarok kobullenen bir inane ti.iri.i
bir daha dogamasrn.

Salt ok1lc1 konrtlaro doyonon ti!iz bir uslamlorT\onin biii


pek cok yan1lg1lardon ve tehlikelerden korudugu bir gercektir,
cunku bize yeni durumlaro uymok olonogmr verir ki bu do ya­
$amak icin gerekli bir 6n-ko9uldur. Amo modern fizikteki tee·
rubelerimlzi di.i$Gniirsek, uslamlamo ile koror k1lmo arasmdq
birbirini-ti.imleme ilkeslnin tek b0$1nO ·daima var ologeldigini go.
ruruz. Ya$Ontimizdo vord1g1m1z kesinlemelerde miimki.in her­
hangi bir son karoro yororh veyo kar�>1t tl.im kanitlon okrl etmek
cok zordur. o bokimdon genellikle yetersiz bilgilerden yolo crko­
_
nz. Kororo vormok o bok1mdon yo Wm konrtlon-yoni inceden
inceye dl.i$0nup t0$10d1g1m1z konrtlon ve de sonrodon di.i$0nup
okhmrzo gelecek olonlon-bir kenoro almok ve bO$kO hicbir $eyi
dikkate olmay1p i$e burodo son vermek yoluyla olur. Koror. yap­
t1g1m1z uslamlamanin sonucu olobilir, oma oynr zamondo bu us·
lomloma 1$1emine de son verir, bO$koca dl.i$i.ini.i$e olonok ta­
nrmoz. Ya9ont1m1zdokl en onemli korarlar bile bu · akllc1hk d191

minier• gibl... Burada bir kez daha goriiyoruz ki Heisenberg


gibi bir bilim adam1 bile yabanc1 -inarn;:• Ian korkunc;: bir ho$
gormezlikle kar$!lamakta Avrupa'ya ozgii . geleneksel politika
softahgi yapmaktadir. Su da var ki Heisenberg bu tutumunu
biraz ilerde toparlamaya c;:ah$tr, yok ettigi mad.denin otoriter
birlkimini saghyacakm1$ gibi bir burjuva doneklig:i . ile bu oto­
riteden yabanc1 inanm1$hklara ho$g6rfiler dakJ.t1r,.

194
tutuma uymak zorundad1r. Guvenebllecegimiz bir �eyin, eylem­
lerimizi yonetecek bir llkenin saptanmas1 icin kararrn kendisi
gereklidir. Boyle saglam bir dayanak noktas1 olmazsa eylem­
lerimiz Wm gucunden yoksun kalir. Ya�ant1m1za temel olan
llkeler gercekteki ya do goruni.irdeki bir dogr�luktan veyo
ikislnin kon�rmmdan olu�urken bu olu�ma cok defo boyle
ak1lc1hga oykrn bir tarzda do cereyon ediyor. Bu durum, bir
toplulugun temel yo�am ilkelerinl. ozellikle toplulugun goster­
digi tore! tutum acrsrndan, degerlendirmek konusundo bir 61·
eek olmohdrr ve aynca bizi. otekl toplumlarm bizimkilere ya­
bancr di.i�en yo9ont1 temellerine sayg1 gostermeye ah9t1rmah­
d1r.
Modern bilimlerin di.inyomrzrn ce9itli bolgelerine nufuzuy­
lo ilgili di.i9iincelerimizden bir sonuc crkaracak olursok, diyebi·
lirlz ki modern fizik, gene! torihsel surecin pek ozel bir kesi­
mi bile olso. yine de dunyam1z1 bir birlik icinde birle9tlrmeye
yonelen bir kesimidir. Bu siirec oslrndo. cag1m1zdo biiyuk teh­
likeler yaroton o kiiltOrel ve politik gerilimlerin ozolmosrno
yard1mc1 olmallydr. ama ne var ki ayn rsiirec. tamam1yle ters
yonde etki yapan bo9ka bir siirecle birlikte yiiriiyor. 0 olumlu
si.irec boyunca art1k birle9tirici birligin geregini anlay1p bi­
lincle9tiren ve geli9mekte olan toplumlar kor91srnda eski otur­
mu9 kiiltiir toplu�l::m do H.im gucleriyle derlenip toparlanryor­
lar. geli9mekte .olan toplum bu yuzden kendi geleneksel deger­
lerini de miimkun mertebe guclendirmek cabasrnc glriyor.
Boylece gerilimler doguyor ve birbiriyle yan9an bu ikl su­
rec blrbirleriyle oylesine kayna91yor ki bir yanda birligi, butOn­
!Ogu sagloyan si.irec ote yonda yeni tekryik geli9melerle aynr
zamanda yeni sava9!ora do yo! acryor ve sava9lan doha do
9iddeUendiriyor . ve sava9!ar arasr donemin giivensizlik ve ke­
sinsizligi art1yor. Modern fizik bu tehlikeli birle9me, biiti.inle�­
me surecl icinde belki yalnrz ikincil bir rol oynuyor: ama evri­
mi dlzglnlerinden tutabllmek, daha oz tedlrgin edici yoriingele­
re oturtmak icin ikl onemli konuda yard1mcr oloblllr: Blrinclsl,

195
Flzlk bu surecler lclnde atom sllahlon kullanmonm korkunc so­
nuclor doaurduaunu lspatlamr�tir. lkincisi, butun du�un tlirle­
r.ine ko�1 ac1k ola·n Fizlk, esklsi yenlsi ba�ka ba�ka ti.im klil­
tur geleneklerlnin bir arado pek olo yo�yabilecekleri, du�un­
.c.e lie eylem arasmda. yeni bir denge kurabllmek ama�1ylo pek
cok lnsanrn birlikte mucadele edebiime umudunu yaratryor .
.

186
M. YILMAZ ONER

DIYALEKTIK : ,OLASILIK'tan DETERMINiZME DOGRU

GIRi$

Klcislk Mekanlk ve Kua_nta Teorlsl�ln doguf nedenlerl

Cisimlerin hareket ve kuvvetlerinl tonimlamak uzere Galli­


lei, Huygens, Newton v.b. tarafmdan 17. yi.izy1I icinde temelleri
ot1lon Klosik Mekonik, h1zlon 1�1k h1z1 yonmdo cok kucuk kolon
cisimlerin mekoni{)idlr. Bu mekonlk cok daho buyuk h1zlon
icine olon bir geni�li{)e Elnstein'm curetli ot1hm1ylo 1905'de ko­
vu�tu. Relotivistik veyo Lorentz lnvarlyontlon Mekani�i dlye
onrlan bu geni�leme de boylece ktosik mekonll}Jn cercevesl
icinde kald1. Ne �or �I. 1�1k h1zmo yaktn bir htzla horeket eden
cisimlerin mekoni�inl de kopsayon, yoni Lorentz donu�umle­
rine kor�1 invariyont .kalarok klosik mekonik yosotonnm gecer­
lil}ini surduren bu geni!?letllmi!? mekonlk, mokro-cisjmter dun­
yosmo pek iyi yok1�t1{)1 holde, mikro-cisimler dunyosmo otur­
muyordu. boyutlon otomlordan buyuk otmoyon clstm donelerl
h;:in tutorll olam1yordu. Bu tutors1zh{)tn smrn cetkl kuant1» de­
nilen bir doCo sobitlnln 1900 y1hndo Planck torafmdon f<e�fe­
dilmesiyle ortaya c1kt1. Mokro-fiziksel bokundon cufoc1k> bir
buyukluk olon Etki Kuant1 mikro-flziksel olaylorda cboyundon
beklenmeyen» dev blr rol oynuyordu.
Klasik mekanl(Un makro-boyutlan leinde gozlemden koc1p
koybolan, ama Etkl Kuantt'nm koklO ve belirteylcl blr rot oyno-

197
d1(j1 bu olaylara Kuonta Olaylan denilmeliydl art1k, kfaslk me­
kanik yasala n bu of�ylonn sm1nndo sona ermeliydi.
Bellrllllk ve Bellrslzllk

Klasik teorinin, bo�ka bir deyi�le Makro-Fizigin yasolanni


mikro-flzlk di.inyasma uygulomanm an loms1zhg m1 gosteren bu
sm1r nas1l cizildi?
insonm di.i�unce dedigimiz sistematigl beyninde ofu�tur­
maya bo�lod1g1 ondan, k1sacas1 onbinlerce ylldon beri beynimiz,
·
kuonta teorisi ac1smdan pek koba diyebilecegimiz olci.i oletle­
riyle ozellikle duyu organlanm1zla ve onlarm olanaklan ve
,

mant1g1yla �artlanagelmi�tir.
Makro-fizik kuramlan. en dehakcr matematik inceliklerine
ragmen, Archimedes ve Aristoteles'ten Einstein'a vanncayadek
hep ayni «kaba mant1k»la olu�turulmu��ur. Yaratt1g1m1z mak­
ro-fizik kuramlan. i�te bu kaba mant1gm cercevesinde kal­
m1�. dogayla ancak, mant1gm1 yine ayni kabahkla kurdugumuz
olcu aletleriyle temas etme ah�kanl1g1 lcinde ve de di.inyoy1
ha bre idealize etmekten oteye gidememl�tir. uAk1lc1hk» ad1 ol­
trnda kesklnle�en bat1 di.i9uncesinin makro-fizigi. olaylarm hep
o <1d1�ton» ve kaba geometrlsini irdeleml�. «olay»m lcindeki
«potansly�I ic-geometri»yi bugunedek asla ke9fedememi9tir.
Helsenberg'ln de hantalhgm1 tesllm etmek zorunda kald1g1 bu
keskin biclmci mant1k ort1k kendi «ekonomi»sinin tum sivrilik­
lerini de horc1yorak kohnemektedir. Batt uygarhgmm ikibin
y1ldir ckendini du1a .9artlayant mant1g1 s1ftr1 tliketmektedir, or­
t1k dogunun cok daha eskl ve koklu diyalekti(ji yenlden canlan­
maktadir. Oogunun. bat1dan binlerce y1l <>nee olu9turup ken­
.
di uretim ili �kilerinin lmbiginden gecirerek dam1tt1g1 ve bizlm
klilti.iriimi.ize ozgu du�i.inme sistematiginin de ozi.inde ti.im can- .
hhg1yla yoton ve halo ya�oyon dogu diyalektigi, ozetle eskl
hint ve ctn diyolektigi, arttk batmm o iceriginl yitirmi� telo�h
bicimcill!}lnl, olaylara d19tan ve olay sank! csalt-blclmsel bir
horeket» lml� gibl bak19m1 slllp gececektlr.

.198
Oloy'rn lc-dinomlgine, oloyrn kendi lcinde kendinl bir on'do .
donu9ti.irebiiecek oionoklonno ve bu olonoklorm bir on'da po­
tansiyel bir buti.in olarak davran1!?ma, k1saca Olas1hk dediglm
Biriklm Dinamigi'ne egilmek gerekecektir.
l�te makro-fizikten oteye gecemeyen kabo veya bicimsel .
mont1k lie mlkro-evrenin Olas1hk (veya Potansiyei Blrikim) Oi­
nomigi ve onun Geometrisi diyebilecegim mont1k orosmdo, bir­
b,iriyle bogda9moyan bu ikl dLi$Linme sistematigi arasrndoki s1-
n1r nas1I ortaya c1k1yor, yine ona donelim.

I. Cislm say1smm azhg1 ve belirlillk


Dinomik koordinotlann, evrenin makro-fiziksel boyutlan
icinde gecerliginden hie ku�ku cluyulmayan bir ozelligi vardir
ve Belirlilik (veya Kesinlik) ozelligidir bu: Zaman ve Enerji (ve­
ya Konum ve lnipuls) koordinatlarmrn bir ve ayn i an'da belirli
reel 'say1lar gibi saptanabildigini ifade eder bu ozelllk. Ba$kO
bir deyi$1e, her cisim icin, bu koordinat ikillsini, yonl zaman ve
enerjiyi (ya do konum ve Jmpuls) her an blr'ikte birebir belirle­
me olanog1m1z vard1r. Ancok bu olanag1, koordlnatlon belirlene­
cek, yoni goz onune old1g1m1z cisimlerin say1s1 az ise kullano­
bilirit.
I
Gercekten de oz soy1doki clslmlerden olu9an blr makro­
sistemde herhongl bir koordinot. cisimlerin aralonndoki kar,1-
hkh etkilerin soy1srnm do azhg1 nedenlyle sistemin ic-yap1sm­
don bog1ms1zdrr. Cisimlerin tek tek yorungeleri de boylece her
an icin beilrlenmi9 soy1hr .

Demek kl sistemdeki cisimlerin say1s1 oz ise. konum ve


·· impuls (ya do zamon ve enerji) glbi dinomik degi$ken ikifilerini
her an blrllkte bellrteme olanag1n1 biz. her koordinot icin, isto­
tistik 'bir beilrlemeye gerek kolmodon uyguloyobilirlz. Boylece
klosik mekonlgi (yoni klasik dlnamlgin ozel ve elemon.ter bir
blciminl) uyguluyoruz demektir. Ne var kl bu. yukordo belirtti­
Oimlz uzere. clsim soy1smm oz olmos1 durumudur, k1soca cok

199
ozel blr durumdur ve kaba mant1gm en yontulmam1� blcim1
olan Belirlllik ya do Keslnllk llkesi tam gorkemiyle gecerlidlr.

II. Bellr&lzllk

a) Ya cisim say1smtn coklugundon oti.iru belirsizlik


b) Ya do bir tek cisim olmasma «ragmenJ belirsizlik soz
konusudur.
Neden? $6yle kl t:Birlikte belirle·me olanag1» dedigimiz
ozellik, yon! Belirlilik veya Kesinlik ozolligl genel olarok yukar­
da anlatt1g1m1z kadar basit bicimde ort?ya c1kmaz.
Bellrlilik genel olarak �u ikl duruma baghd1r:
A. Ya sistemdeki
- Cisimlerin say1sal cokluguna, dolay1s1yle
- (Cisimlerin aralanndaki kar�1hkh etkilerin coklugu ne-
deniyle) dinamik koordinatlarm onceden blllnemlyecek
tarzda degl�iklige ugramasma baghd1r kl bu degi�ik­
likler silbjektlf bellrslzllk dedigimiz Kesinslzlll)e yol
acar.
B. Ya do slstemdeki
- Cisfm say1smm (en -oz) bir tek olu�una ve
- Dinamik koordinatlarm kendi dogastndaki belirslzlil)e
boghd1r ki bu, oblet<tlf bellrsizllge yol acor.
(A) �1kk1, makro-cislmler dunyasmm yasaiann1 koyan ku­
anta-teorisi oncesl teorilere ozgu Belirsizlik'tir.
(B) �1kk1, mikro-cisimler di.inyasmm yasalarm1 koyan ku­
onto teorisirte ozgu Belirslzlik'tlr.
$imdi kuanto-teoris! onces! klaslk teoriyle kuanta teorisi­
nl birblrinden aymp araya kesin blr sm1r ceken bu lkl belir­
slzlik tipini daha acl'khyahm.

A. 1. ·Clslm Say1S1n!n Coklugu ve SObfektlf Bellrslzllk


'

Yeniden bo�a donelim ve sorahm: Koordinatlan her an


bellrlenecek clslmlerin say1s1, dolay1s1yle oralormdokl etkilerln
soy1s1 cok fozlo ise ne olur?

200
'

Koordlnat iklllslni '(veya iki e$1enlk koordlnat1) her an bir-


llkte belirleme olonogrm1z, trpkr oz clsimli slsfemde oldugu gl­
bl, kurol olarok ylne vard1r, ama pratikte bu cisim1erln (dolay1-
'

s1yle koordinatlarm) . ve de aralarrndokl -ko�1hkh etkilerin say1-


s1 cok, amo pek cok fozladrr. Onun lcindir kl soz konusu ola­
nog1 pratikte her koordinat lcin ve her an duzenli blr olcude
uyguhyamryoruz. Oyleyse yopacog1m1z 1$ dinomik degll, istotis­
tik yolu denemektlr, $6yle ki

(yine makro-slstemde) oyn oyn bir suri.i clslm1erin belirli


bfr koordinotrnrn, ornegin hrz koordinatrnrn, belfrli blr ondaki
veya belirli bir 1s1 derecesindeki dag1hmm1, yani duzensizlik
61cegini sapt1yablllriz.
Klasik mekanlk boylece klasik istotlstik mekonlge veya
kfasik termodinomige doni.i�uyor. Dinamik dedigfmiz yontem,
1s1dan yola c1kan horeketler dinomiginin, yoni termodfnamlgin
Ideal bir kesfnfigi, k1saco koba ve soyut bir keslnlik (?) yon­
temi ofup c1k1yor.

1$te binlerce y1ld1r soyutloyan, dogadon ve toplumdan git­


tlkce uzakla$on insanrn, gercegf bulocog1m derkeh saptand1g1
en ucuz en kolay goruntl.i budur. Akhm1z1, dolay1s1yle rahat1-
m1z1 en oz bozan, en pi.iruzsuz gori.intl.i, tonn sand1g1m1z go­
runti.i ve bilimle$tlrllmi$ ideofizm l�te boylesine bfr saplant1d1r.
Kuanta teorisi pi.iri.izsi.izi.i. rohotr orayan biclmci billm di.inyo­
srn1 oylesine tedirgin etmi�tir kl gercek bilim �imdi ba�hyor,
diyebifiriz.
Ba�ka blr deyi�le
1 ) Ti.im idealizmlerl esinleyen makro-sistemin icf�de pek
cok cisme alt aym clnsten koordinatian
- her an icin ordarda, yanl dlnomik olarok, bellrlly�me­
digimize gore, k1saca
- yolnrz blr an Jcin kopuk olorak belitliyeblld@mlze go­
re, bu durum bize, oncak blr si.iru (clsme alt) aynr clnsten

201
koordlnatin tumune ozgu, ama tel< ba�ma bir an'a ozgu bir
Belirlilik, blr dagrhm saglamaktadrr.
Ayni tUrden bir koordlnat kalabahgmm bir on'a 6zgu dag1-
l1mma, istatistik dagrhm deniyor. Boyle bir dagrhm. 6rnegin h1z
koordinatlannm dag1lrm1, bizim kar91m1za blr .duzenlillk plcegi,
yani mesaj veya bilgi (mesajm ta91d1g1 �ey) ya do kalrp veya
· 6rgut olarak c1kmaktodir, ama aynr zamanda tam kar�1tm1 da.
yani bu dag1llmm duzensizlik .6.lcegini de, yani bilgi eksikligi-
ni de vermektedir.

$imdi zaman koordinatr cinsinden determinist bir soru so- .


ral1m? Dinamik (yani ard1s1ra her an·a 6zgu) olmay1p yalnrz her­
hangi bir on'a 6zgu. krsaca istotistik ola:1 bu belirlilik (ayni tUr­
den pek cok say1daki koordinatlann dag1hm1 dedigimiz belirlillk)
zamon boyunca ayni makro-durumu kac kez sogllyor? Onu
deneylerle bilebiliriz. Koc kez soglad1gma veyo saglama 61ce­
gine klasik olasthk ((saglama durumuna da termodinamik den­
ge) diyoruz. S6z konosu dag11tmm. bize koordinatrn gercek tu­
tumunu saklama olcegine ya do gercek tutumundan bilgi vere.:
meyen, yanl bllgi eksikliglmlzl yans1tan 61cegine Entropi de­
yip c1k1yoruz. Klbernetlgin klasik c1k1� noktas1d1r bu.
2) Pek cok say1daki (bag1ms1z} cislmlerin ayni Wrden ko­
ordinatm1 bir ve ayn1 an'da bir dag1hm i.izerinde. yanl termo­
dlnamik y6ntemle belirliyecek yerde. blr tek (6rnegln kuontik)
cismin o ayni koordinatmm. ylne blr ve ayni an'dakl «potansi­
yel bi.iti.in lclnden gercekle�me olanaklan»nt belirlemek, doha
dogrusu bu olanaklan bir ic-dinamik ve ic-geometri olarak
saptamak daha yararh degil midir? i9te biz bunu yapmak isti­
yoruz ve llerkl sayfalarda bu yeni teoriye genel cizgller!yle gi­
recegiz.
Oetermlnlzm ve Si.ibjektiflik
G6ri.iyoruz kl, sayrlan ne kadar cok olursa olsun makro­
·clsimlerln koordinatlann1 (genellikle makro-olaylan) di.izenslz .

202
tarzdo, yani fiili zomon boyunco bir dag1hm torzmdo bile olso
yine dp belirleme ve bilgi edinme olonog1m1z vard1r. Neden?
Ciinku her 9eyden once, koordinatm kendisinde, bir ve aym
an'da bir cok degere birden sohip crkma potanslyell yoktu_r.
yani bir ve oyni onda birden fozla «gercekle9me olonag1»na (b�
olanaklann potansiyeline) sahip degildir. k1saca her koordi­
notta blr ve ayn1 an'da blrebir bir belirlilik vardir. Bu belirliligi
i;;oyle ozetliyoruz: Klasik Mekanigin yasalan «determinist»tir.
Ba9ko bir deyi9le. klasik mekanigin konusu oian (makro-)
cisimlerde, ainamik koordinatlann degerleri. koordinot:n ya do
makro-cisim olma'nm dogos1 geregi. yani ozunde ve oslrnda
belirlidir. Her koordinat bir etki kor91smda bir ve yalniz bir
tek davrarn9 gosterir. Makro-cismin her koordinot1 obur koor­
dinatmo bire bir tekobUI eder.
Ne var ki, yukarda belirttigimiz uzere. makro-cisimlerin
(oyn1 Wrden koordinatlarm) say1s1 ve dolay1s1yle kar$1l1kh et­
kilerinin say1s1 cok fazla olunca onion (zaman boyunca) her
on ardarda (yani dinamik bicimde) duzene sokup belirliyemiyo­
ruz.
Klosik mekanigin genei bicimi olan Termod!namigin «kla­
sik �los1hk» diyecegim Olas11rk · kavrom1 burn.don doguyor. Tek­
ror .edelim; aslmdo mokro-cisimlerin arclanndaki' kor9il1kh etki
96yledir: Bir clsmin herhongi koordinatmm bir degerine kar�1-
smdoki obur cismin oyni koordinot1nin bir ve yalniz bir degerJ
tek�bul eder. yoni kor911tklt etki birebir'dir. oma birebir belirli
olon bu kor911tklr etkilerin coklugu i9i olos11tgo dokuyor. Neden?
Ci.inki.i b6ylesine bir cokluk yo do kalabaltk veya cs1k191k­
hk» icindeki bir cisim. bir ondo o kadar co� etkinin altmdod1r
ki, her hongi bir koordinatm verilen bir an'do hangi degeri
alacagm1 kestirmek. aslmda cismin (koordinatm) ozjjnde «kay­
pakltk• olmad1g1 holde. olanaks1zdir. K1soca bir koordinatm blr
ando alobilecegi degerler. koordlnotm dogosmdo cbir ondo
bir cok degere birden to lip olmo ocgozlUIUgi.i» voya «bir onda ·
blr cok gercekle9me olanag1» olmod1g1 halde. bir olas11tk ortusu

.203
ordma saklanrrlar. l9te slstemdeki clsimlerin, dolay1s1yle koor­
dinatlann salt kalabahg1 yuzundendir ki, koordinotm csaptana-'
cak degerb art1k sistemin ic-yap1sma, yani kalabahga bagh ha­
ole gelml9tlr. Bir tek cisrnin koordintlan bile, bu kalabalrk icln­
deki etki olanoklarmin coklugu yuzunden belirlenemez dururri­
dad1r, istatistik olarok belirlenmeye ihtiyac vardir. Ostelik, ka­
lobahk icinde bir tek cismin koordinotlan bile bu olanaklor ka­
labahg1 yuzunden ha11gl anda olursa olsun belirli degerlerde
·

karor k1lamoz gibi gorunmektedir.

Ozetle, bir koordinotin, kendi dogas1ndaki «kaypokhk» yu­


zunden degil, sistemin icinde kendisini etkiliyecek obur koor­
dinotlonn kolobohg1, dolay1s1yle kendi d19mdaki etki olonakla­
nnin coklugu yi.izi.ioden herhangi bir dn'-Oa belirli bir degerde
«karar k1lamoz gorunmesi», i:;>te biz buno Si.ibjektif Olos1hk di­
yoruz. Subjektif'tir, cunki.i bilgi edinen ozneye has, bilgi edin­
me yontemlerimizin, kalobahk icindeki bireysel «istidot» veya
olanaklon herhongi bir an'da sapt1yamamo aczinden ileri geJ­
mektir.

B. 1. Bir tek cislm ve objektlf bellrslzllk

- Peki, (a) bir koordinat (yukarda soyledlklerlmizin ter­


slne) kendin! d19tan etkileyen olonoklann, yani kendi d1,mdakl
kalabahga ozgu olonaklann coklugu nedeniyle degil de, kendi
lclnden, kendi d9gos1 ya do cisrnin dogas1 geregi cok-yuzlU
davraniyorsa, k1saca koordinatin kendislnde «bellrlllik», daha
dogrusu «karor verme» davrani91 veya «kendirii baglay1c1» dav­
rona:;; yoksa, ba�ka bir deyi9le

(b) bir tek cisimden olw�an bir slstemde, blr koordinat,


..
bir an'da hangi degerde «karar k1lacag1n11i- kendl dogas1 gere­
gl veya cismln obur koordinatlanyla orgutleni9i (yanl cismln
veya objenin dogas1) geregi, k1saca objenin herhangf blr an­
d�kl potanslyel lc-orgutlenlflne C>zgu vlrtuel degerferln cokluOu
yuzunden bellrlemlyorso, ne olur? 0 zaman

204
- Koordinatm ya da objenin kendlnde bir Olasthk vardtr,
yani koordlnatm herhangi bir an'dokl Him gercekle�me ola­
naklormdan olu�on virtue! degerter butlinunun (coktuOunun_)
tclnden belirli blr degerln (hongi matematiksel olcek ve denk­
lemi saghyarak) vukua gelecegl (yani virtue! olmoktan c1k1p
gercek haline gelecegi) ve bu gercekle�me'nin otcegl soz ko­
nusudur. Burado, •koordinatlartn obje icindeki potonslyel orgut­
leni�i ,arttk bilgi edinen oznenin o!}am1yacog1 bir duva:rd1r. sub­
jektiflik burado sona erer. Burodo Objektif Olos11tk soz konu­
sudur. l�te Kuanta oloylanndaki durum. budur.

Subjektif (veya termodjnamlk) Olas1ltk nas1l cok-cisimli sis­


temin icindeki blr cismin dogasmdan deg II, cismin dt�mdol'I..
yoni sistem lcindekl cisim ve etkl kolabaltgmin orgi.itleni�ini
sapt1yacok yontemlere sahip olamay1�1m1zdan. k1soca clsimler
aras1 kar�tltklt etkllerin cokluguna bagltltktan doguyorso.
Objektif (veyo Kuanta-teorik) Olos11tk da, btraktn pek cok
cisml. bir tek clsmln bile kendl potonsiyet ic-orgutleni�i lcin­
de «bir ve oyn1 o n lcln hongi degerde koror �1loco01nt bellrle­
meme» niteliginden doguyor.

Boylece ne oluyor? Termodinomlk sistemde herhangi bir


koordlnattn degerl, o anda clsmln d19mdokl, omo ststeme da­
hll ctstmler kalabahA1n1n orguttenl!} veyo orgi.itlenemeyl!} tarz1-
na baglt l ken. blr tek _cisimden olu!}an kuanta-dinomik sistem­
de herhongi blr koordinatm degerl, clsmln lc!nde o andakl ay­
n1 koordina to ozgi.i olanok (vlrti.iel) de(ierler kalabohAtntn (le-)
orgutlenl� veya orgi.itlenemeyl� tarztna boglt oluyor.
l�te bu paralelllk, termodlnamlgln siibjektlf olasthk Yonte­
mlnl kuanta dtnamlglnln objektlf olas1hk kavramma uygulama
llkesl say1fablllr. Nedlr kl bu yontem benzerligl, termodlnamll)ln
elinde mevcut bugunku Entropl kav.ram1yla k 1s1tlanm1�itr. Eger
kuanta teorislnde determinizml hedef ahyorsak
.
kl oltyoruz -
i

bu hedefe henuz cok yeterslz olan Entropl kavram1yla yaklOf-


mak .do yeterslzdlr. Bu yeterslzllOI ortadan kaldinnak �cln, one,,
. ..

205
Entropi (bir sistemin orgutlenememe olce!lil kovrom1ni ele ol­
mok, amo sis�emde bir on'a ozgu Wm gercekle�me .doloy1s1yle
orgutlenme olanaklannm. dolay1s1yle olas1hgm icine yoy1ld1g1
bir ic-geometriyi ke�fettikten sonra ele almok gerekecektir. Bu
ic-geometrinin ne oldugunu veyo olobilecegini gostermek bu
mokolemizin amaclonndan biridir.

I. BOLOM

VENi BiR KAVRAM : ZAMAN ENLEMi NEDIR?

Olcucu bir A sisteminin zamoni fiili, yoni aktuel bir zoman.


bu zamanm on'lon ise aktUel birer on'dir. AktUel zamani k ile
gosterelim. AktUel zamanm izledigi cdogru11ya Zaman Boylom1
diyecegiz.
Bunun tam tersine, yani Zaman Boylom1'na ortogonal olan
Zaman Enlemi soz konusudur. Zaman en.leminin zamani olanak
(mumkun), yani virtl.iel bir zaman. zaman an'lan do virtuel (ola­
nak) birer an'd1r. Virtue! zaman1 T ile gosterelim. Virtue! anlar
bir udogruyu izlemek» yerine blr egri uzerine dag1lm1�lard1r. Bu
dag1hm egrisine. yani olanak veya virtUel onlar dag1hmma Za·
man Enlemi diyecegiz.
1 . Real Tamm : ·

Zaman enlemi oyle an'lordan olu�ur ki


a. 1. bu anlann hepsi bir ve oyni oktl.iel on·a. yani olcucu
A sisterninin bir ve ayni an'ma tekabUI ederler veya
a. 2, bir ve aym aktuel .ana tekobul eden . bir enlem-egrl
uzerine dag1lmu;lardir. Bu dag1hm1 Ti (i = 1. 2. 3. )
...

diye gosterelim.
b. bu virtUel anlann her biri bir ve ayni aktuel on'do.
kendi halinde sadece salt birer cgercekle�bllecek
olanak»tir veya diilile�me=gercekle�me=gercek ol­
mo=vukua gel.in13 �ans1» no sohiptir.

206
c. her birl blr ve aym aktilel an'da, H .enerjl operatorii­
nun (daha do()rusu her birl gercekle,me olanagina
sahip bu an'lara veya onlarin egrisel dag1hmana ener­
jlyi veren operatorun) gercekle9ebilecek birer Hi ota­
nagana tekabill ederler ve bu gercekle9me olanaklan­
nin her biri gercek ol�a (vukua gelme) 9ansina ea­
hiplirler
d. 1 . ustelik, bu virti.iel Ti anlarmdan herhangi birinin,
(kendi halinde olduQu gibi) sadece birer "gercekle9e­
bilecek · olonak olmak»ton c1k1p, yani «gercekle9mey(
bekleme durumu11ndan kurtulup (fiilen) gercek olma
olma (9imdiki-an olmo) 9ans1 (ki bunu 09ag1da ger­
cekle9me olas1hg1 veya 1/R olorok belirtccegiz)
e bir ve ayna aktUel an'do, yani akti.inl (veya olcuci.i)
sisteme. tizgii
.zarru:ma gore. k1saca
.

8 .d19tan, yani aktiiel bir an'don bak1Jd1gmda


. ·

e biiti.in bu olanak Ti anion icin hep aymdir (e9ittir),


k1saca ·

e bir ve oyna aktUel k omnda, k lie 1/R orasando


hie bir ili9ki yoktur.
d. 2 dolay1s1yle, Ti onlarina birebir tekabi.il eden H
.
. ener­
ii olanaklarmdon herhangi birinin, salt kendi halin­
deki birer cgercekle9ebilecek olanak olmak»tan c1k1p,
yani «gercekle9meyi bekleme durumuiondan kurtulup
(fiilen) gercek olma 9ans1 (ki bu. virti.iel anlann ger­
cekle9me olas1hg1 ile ozde9tir)
e bir ve ayn1 oktilel an'da, yani d19tan .�ak1ld1gmda
e bi.iti.in bu olonak Hi enerji degerleri icin hep aym-
dir. k1saca
e gercek olma �ans1 k aktiiel zamanindan bag1ms1�·
d1r veya k ile 1/R arasmda hie bir ili9kl yoktur.
d. 3. Ba9ko bir deyi9le. d19ton (aktliel zaman anindon) ba�
klld1ginda blr virtue! amn (bllvesile enerjinin) gercek­
le9me· Ont (bllvesile enerjisi) olmas1yla ba9ka bir antn

207
(bilvesile enerji degerlnin) gercekle�en An (veya
enerji degeri) olmas1 arasinda FARK yoktur.
e. Zaman enleml dedigim enlem-egri boytece. olcUlecek
bir ·o sistemlnln bir ve ayni olcucu k anindaki en­
lemesine zaman kesitidir. �oyle kl. gercekle�mek uze­
re rbekle9en» ve (bir aktUel an'da iclerinden yaln1z
biri gercekle�ecek olmasma ragmen) birer gercek ol­
mak icin, d1�tan bak1ld1gmda hepsi e9lt 9ansa sahip
olan T1 anion veyo onlaro t>lreblr tekabul eden
H1 enerjl olanaklan, O sisteminin bir ve oyni olcucu k
anmdoki ic-geometrislni olu9tururlor.
2. Dayand1g1m1z varsay1m ve bu varsay1ma doyah kons­
trukslyonu bir kez daha ac1khyahm; sorumuz 9udur:
OlcUlecek bir O kuontik sisteml nas1l gorunuyor?
a) Qlcucu (aktliel) zomanm bir ve ayn1 (k) ani'nda. yani
sisteme, olcucu A sistemi dediglll)iz, yobanc1 bir slstem­
den, k1saco d1,tan bak1id1gmda,
e O sistemi. kendi dogasmda mumkun. - hepsl gercek du­
ruma gelmek lcin bekle,en ve
e gercek duruma gecmek icin hepsi e,it ,anso . sahip
olan tum enerji olanaklannm olu9turdugu bir Potansi­
yel ·Butlin olarok gozu�uyor.
veya
b) colcUlecek kendi (virtue!) T zomani» oc1smdan. gercek
('lmdi) olma'y1 bekleyen ve gercek duruma gecmek icin
hepsi e9it 'onso sohip olan tlim T onion ac1smdan.
yoni slsteme icten-bak1ld1gmda,
e O sisteml, blr ve aym (olci.icu) (k) an1na ozgi.i Potansl­
yei Bi.iti.in'un iclne yay1lm1, blr D�g1hm (egrisi) veya
Zaman Enlemi olarok gorunmektedir.

3. OLCOLECEK SISTEMiN IC-YAPISI veya IC-GORONO,o

' e Yukarda verdiOimlz tamm1 slstemln yap1s1 ac1smdan


geni,letmek mOmkundur, 'oyle kl: Otcuiecek o slste-

208 .
mlnln iki goruni.i�u vord1r: D1�·Goruni.i9 ve lc-Gorunu9.

3. a. 1 - 01, Gorunuf :

ilke :

D19ton, yoni olculecek sisteme yobonc1 bir slstemden, ozel­


likle olcuci.i RolUnu oynoyon ve A dlye il?oretlediglmlz bir sls-
temden bok1ld1gmdo, .
Qlculecek O sistemi, A'ya ozgu bir ve oyni• (okti.iel) an'do
bir potansiyel Bi.iti.in. olorok gozuki.ir, 9oy:e ki

.e virtUel Ti onion (yanl gercekle1?mek uzere «bekle1?en11, _oma


rd1l?tan» hepsi e�lt �onso sahlp olon anlor) ve

e 0 sistemlne enerjiyi veren H operotoruni.in Ti'lere bireblr


tekabul eden olanoklan, o sistemini bir olanoklar bi.iti.ini.i
olorok olu9turon ogelerdir. ,
.
Tersina soyliyelim: 0 sisteminf, yonl Potonslyel Butlini.i
olul?turon ogeler, k1saco virti.iel onlann (veyo enerjllerin) hep­
si, bir ve 1ayni aktUel on'dod1r,
Oyleyse 0 sisteminin d19-gori.ini.il?i.i demek olon Potansiyel
Buti.in, slstemin icindekl virtliel anlonn veya enerjl degerlerin!n
abirer gercek olma» olos1hklonnm birbirine el?itligi gori.intlisi.idur,
bu virtue! onlonn veyo enerjilerin topunun birden akti.iel ondon
gorunul?udur.

3. a. 2 - Ogeler :

Potonslyel Buti.in'i.in anlom1 ogelerln !?U ozelliklerlnden ile·


ri geliyor.
Her An'm (veyo ono birebir tekobul eden enerjl olonog1-
nm). k1saco .An olsun enerji olsun her vuku olonogmm.

gerce·k (filli) durumo gelmek i.izere cbekler» olmos1, bol?kO


bir deyil?le
blr ve oym aktuel ondan, k1soco d1�tan bak1ld1gmdo, yo�I
oktUel bir ono ozgi.i olon di.im lt)timollere kor�1·· her vuku

F. 14 209
olanaginm e�it �ansa sahip olmas1, ya do !?6yle diyelim.
- herhangi vlrtuel bir anm vuku olas1llginm o aktliel andon
bag1ms1z olmas1.
Bag1ms1zl1g1 �6yle de lfade edebiliriz:
e Henuz gercekle�memi� (vukua gelmemi�). ama o aKluel
on'da cgercekle�ebilcek salt birer olanok olmak»ton. ·«ken­
di ha!inde kalmok»tan Clklp ccgercek Olmo durumw�na gel­
mek icin
e ogelerin hepsi de (yani An veya Enerji olanag1 �eklindeki
vuku olanaklonnm tOmu de) o aktiiel andan bog1ms1z du­
rumdod1rlor, k1soco
9 vukuo gelme hakk1 (�ans1) e�it ofanoklardir.

3. a. 3 Buti.in 6geler (yoni vuku veyo voko olanoklon) bu


yuzden

e d1�tan (yani 61cucu slstemden veyo bu sistemin blr an'm­


dan) bak1ld1gmda
e bi.iti.insel g6ri.ini.i�u. yoni gercek duruma gelmek icin bir
aktliel on'dc;ki �ans e�itligini veyo akti.iel ondon bag1ms1z­
hklann1 saglamak uzere
e bir ve ayn1 oktiiel ana tekabUI eden bir Zaman Kesltl veya
Zaman Enlemi i.izerine yoy1lm1�lard1r, boylamsol {akti.iel)
anlonn dogrusol dizill�ine ortogonal olarok. ..
6zetlersek. d1� goruniifiin ozelligl Potanslyel Butiin olmak,
yoni Vuku olonoklarmm (vlrti.iel) deposu olmakt1r, ama bu depo­
nun veyo onun bicimi olan U zomon enleminin ogeler� (olonak­
lan) okti.iel kl anmdan bag1ms1zd1r, kl ans kar�1smda hepsi
e�it gercekle�me �ansmo sohiptir.
3. b. le Gorunuf :

ButUnu olui;;turan ogelerln, dl!?O karfl bag1ms1zhklann1 (hak


·

·
veya i;;ons efltllglni) soglomalormdon do oteye bir de orolorm­
,

dokl forkhhg1 saglomak uzere ButUn Jclnde olufturduklon Do­


g1hm soz konusudur. Bu dag1hma lc-Gorunui;; diyoruz.

210
4. Potansiyel ButUn lcindeki dag1hm veya ic-Geometri·
ye, yani le g6runu9un geometrislne bakt�

Olculecek 0 sisteminin An ya da Enerjl olarak vuku (ger-


'
ce�le9me) olanaklan, bunlann akti.iel an'dan bag1ms1zhgm1 yan-
s1tan 01� G6runu9un. yani Potansiyel ButOn'un lclne Zaman
Enlemi dedigimiz bir Egri bayunca dag1lm19lard1r.

Zaman enlemi i9te sistemin bu ic-g6runu9unu belirleyen


• geometrinin, k1soca ic-geometrinin karakteristigidir. Boyle
olunca bir egri olarak Zaman enlemi her vuku olanaginda, ya­
n i her noktosmda bu olanog1n (noktonm veya anm do diyebir
liriz) civarmdaki dag1hm dogrultusundan sapan bit geometri­
dir, 9imdilik kaboca soyliyelim, bir Olas1hk e!'.jrisidir.

Cunku her Ti olanagmtn (noktantn) kom9u bir T ola-


nagmm (noktanm) bulundugu dag1hm dogrultusundan, ba9ka
blr. deyi9le dag1hm egrisinin kom9u noktadaki tegetinin dogrul­
tusundon sopmos1, sistemin

e sistemdeki VJ olayma ait her V1J (i = 1, 2, . .) icin her


.

T;J antnda ayn bir karar verircesine davran19m1,

e ustelik bir aktliel kl anmda yalniz bir tek T1 gercekle9tigin·


den bu geroekle9en T;'ler J = 1 , 2, •.. gibi s1raland1g1 icin
e her kl anmda yeniden korar verlrcesine davroni9m1
e doloy1s1yle sistemin kendi gecmi9ini y1karcasma davran1-
9m1 yans1tir.

Klosik determlnizm boylece yok olurken (ka�1la�t1r Budo­


c1hgm Darmo kavram1) An olsun Enerjl olsun bir V oloymm
(vokastnin) vukuo-gelmesi de bir vuku olonagmm ·kom�u vuku
oJonagmdon yapt1g1 Sapma ile orantth olarak bellrlr.
Olas1hk Determlnizmi orbk, kl (J = 1. 2 ) aktUel anion bo­
••••

yunco dinamik (boylomsal) surec lolnde yer olan U (J = 1, 2,


3, ) Zaman Enlemlerine ozgu buyukli.i�er oras1 lll9kllerden
...

dogacakt1r (bok son boli.im).


I

211
II. BOLOM

I. Maddenln Nlteliklerl: Etkenlik ve ic-Blcim

Bu keslmde. kuantik sistemlerde Madde'nin, daha da genel


olarak Modde'nln dogosmo Qak1� oc1m1z1 ozetlemek istiyorum:
Modde a) lster Toz denllen ve bot1 dufjuncesinin tasarlad1g1
glbl «kaskat1 evrimsiz blr uzay-zaman uzerlne oturan ust-yap11
niteligindekl fjU klasik ta,1y1c1 (substance) kavramma dayansm

b. 1) ister (Buda oku!unun bir bak1ma sezinledigi ve bizim


Grundlagen zur Topologle der Zelt. 1971'de tasorlad1g1-
m1z tarzda) boyle hie bir i.ist-yop1ya gerek olmaks1zm.
uzoym ve de zamanm meydana gelme ko�ullorma doyan­
sm, bu meydano gelifjin blr urunu olsun, daho oc1kcos1

b. 2) icinde ozdefjlik olmoyan bir uzaym ozdefjligi iceren bir


uzay haline (ve de bunun terslne) doni.i�me «Si.ireci»
.
icinde, ozde�mezlikten ozdefjirlige -6zde$irlikten ozde�­
mezlige dogru ikl kar�1t yonlU bir si.irec boyunca olu!?an,
krsoca 1uzoy dedigimiz ozde�likler ortam1 ortaya c1kt1k­
ca beliren, uzaym ozde!?li9i bozuldukca kaybolan» bir
eleman olsun, boylece doga tarihinl yaratan bu ozde�lik
veya ozde�leme mucadelesl iclnde ureyip eo�kala�an ve
yitirilen blrer eleman olsun, her f/BY bir yana. Madde doi·
ma �u lkl koklU nitellge sohlp ologelmektedir: ·

1 - Etkenlik: Blcime giren veya blcime enerjl veren


operator

2 - lc-Blclm : Enerllriln burOndugO potansiyel (yanl tO­


muyle fiili duruma gecemeyen} orgut ya da but.On,
doloy1s1yle bu org�tiin lc-geometrisl ya da blclml.

212
11. ic-Blclm

lc-t?icim nedir? Olculecek O moddesel slsteminln gercek­


le9me operasyonunda yatan bir lnvariyant't1r. Bu akslyomu
ac1klamak icin once ·9unu soroilm:
Ger.�ekle9me nedir?
Moddesel sistemin gercekle9mesi 2 09amadan olu9ur:
1. Ofama : Sisteme girecek enerjinin (yonl H'nm),

e . aloblleceg i bi.itUn H1 deger olanaklarmo, herhongl blr ve


oyrn aktUel on'do sohlp c1kobilmek uzere
e bu olanok!or bi.iti.inunden meydana gelen ve '¥ diye gos­
terecegimiz bir pota!'slyel bi.itUn olu9turmos1. �oyle ki
a. H'nm kendinl (etkenligini) gostermek ve gercekle9tlr­
mek amac1yla bir \}/ orgLittlnu veyo 9emosm1 orac ola­
rok kullanmos1.
a. 1. Bu operasyonu, sanki onceden mevcut ve enerjiden
yoksun (c1plok. salt blcimsel) bir lJI ham molzemesi
i.izerine bir an'do H emegini · uyguloy1p ayni ando sonuc
.olarak H 'I' dinamik (enerji yuklU) uri.inu elde ediliyor.
farazi (cons1z) bicime can veyo emek yo do horeket ve�
riliyor 9ekllnde ifade �debiliriz. Bu horeketlendirme (di­
nolllTl\1e9tirme} ozelligini H 'JI Schrodinger operosyonu
olarok belirtebilirlz, ancak qi: 9emosmm ille de bir Schro­
dinger fonksiyonu olmas1 gerekmez..
b. Ozetle 1 cl a9amo, H'nm 'l' orgi.iti.inu veyo 9emasm1 di�
nomik blr orgut (Ori.in} hollne getirmesidir.
c. k1saca H'nm 'l''ye enerjl verlcl operotOr rolunu oyna­
mas1d1r.
2. Gfcin'lo (1. Ofomamn tom tersl)
Objektlfllgln Korunlnas1 doloy1siyle Bf�lmln Ob(ektJffefme
Gfamas1

Bu 09ama, H enerjislnin, butun gercekle9me (gercekle9e-

213
bllecegl deger) olanaklanyla- virtue! olarak yoylld1g1 bu P.Otan­
&lyel orgut tarafmdan kovulmos1d1r. $6yle kl bu,

a·. 'I''nin kendinl objektifle�tirmek, yani din_amik (objektif)


i.iri.inun objektifligini kendine intikal ettinnek omoc1yla
enerjiyi orac olarak kullanmas1, k1saca 'l!'nin, enerii opera­
toruni.i H'I' dinamik Orununun enerjisinin (dinamlgini) bo-
. �altacak �ekilde kullanmas1

b. yani 'lf'nin kendl salt bicimine doriu�i.inu, ylne objektit bir


�eyi, yani enerjiyi kullanarak saglamos1 demektir.

c. Ba�ka blr deyl�le, 'lf'nin 1. a�omada yi.iklendlgi enerjlyi

(1) yi.iktendigi an'da bu dinamik (objektif) i.irunden gerisin


gerlye c1karacak, ama objektlfligi yltlrmemek i(:in yi­
ne enerjiyi kullanarak, ama elbette ters yonde kullana­
rak c1karacak

(2) kendini boylece enerjiyi yuklenmeden oncekl os1I c1p­


lok haline objektlf olarak, yani yine enerjl arac1hg1yla
indirgeyecek.
.
(3) doha dogrusu. dinomik urunun dinamik surec boyunca
herhangi bir ana ozgu, hatta bi.itUn Anlar icin ayni
kalan bir potansiyel kesitini (virti.iel degerler deposu­
nu) objektlf yoldan elde edecek �ekilde kullanmas1
demektir.
d. Boylece H'l''den enerjiyi c1karacak yonde bir enerji opera­
tori.i doguyor. Bu tip operatoru H-1 ile gosterellm.
H-1 dinamik i.iri.inden H enerjisini geri ahc1. boytece \lf'yi
objektifle�tiricl bir rol oynuyor.

2. a�ma demek kl H'I' uzerine H-1 operatori.ini.in uygu·­


. 1anmos1, amo H'nm 'l''ye uyguland1g1 anqa uygulanmas1 ve
boylece 'I' denilen kesitin elde edilmesi demcktlr:

. H-1 (H'l') = 'l1

21-4
!II. lc-Ozde�lig!n meydana gelmesl = Slstemln Gercekle�mesl

Sonuc olarak goruyoruz ki H-t(H'I'l = \JI operasyonu. bir­


birine kan?1 yonde · enerji operasyonlarm1, yani enerji verme
-alma operasyonunu :ifade eden, ama bir tek on'a ozgO bir
denklemdir, daha dogrusu H'l' dinomik Orununl: «bir andm> di­
nomiginden eden «bir onhk» bir operosyondur.
Bu denklem maddenin,
(1) farozi bir ic-bicimden yola c1k1p
(1. a) bu ic·bicimin enerjiyi yi:iklenerek dinamik bir i.iri.in holi­
ne geli�ini ve bu aroda
"
(1. b) " oyni ic-bicimin, . enerjinin objektifligi doloy1siyle ve bu
objektifligin korunmos1-yitirllmemesi nedeniyle. objektif­
lik kazonmosm1, sonro do moddenin

(2) ayni anda ic - bicime donO�OnO. oma dinomik Oruriun ob-


jektifligini tevorus etmi9 olan bir ic - bicime donu�Onu
gostermektedir.
Bu denkleme lc-ozde�lik denkleml diyecegiz. cunkO sis­
temdeki blr invoriyans1 gosteriyor, 96yle ki :
Maddenln forazi olon ic-bicimini bir ve ayni anda dinamigin
icine sokar c1kanr. ama objektif olarak · c1konr. ba9ko bir de­
yi�le, herhangi bir ve ayni onda {yani oniolarak) sisteme giren
ve ·c1kon enerji kar�1smda invariyont kalon. hatta obfektifle�e­
. rek invariyont kalon 9eyi gosterir. l�te lc-bicim bu ani objektif
lnvarJyant't1r. Denklem, maddenin dinamik tutun_iunun <(bir ondo
iclne bak1�1» veya dinamik tutumun «Objektif ic-bicimi»ni sag­
hyor.
Dlnomik siirecln an be an yeniden b1rakt1g1 mlras : ic
Blclm = Her aktiiel an lcin Virtiiel Degerler Deposunun Geo­
metrisl

215
Ozetlersek, 1. 09omodo, k1soco sisteme gene! olorok ener­
iinin giri9in�e, yani dinomik i.iruni.in olui;imo onmdo farazl olo­
rok mevcut olon ic-biclm, 2. 09omodo, k1soco din(]mik Grun­
den enerjinin c1k1i;i1 (boi;ialt1lmos1) anmda, yonl objektifllgln ko­
runmas1 oi;iomasmda sistemin o anda birakt1g1 <<izdi.i9lim» veya
«miras» yo do sistemin «O ondaki kesiti» veya «oni obje» olo.-
fOk kor91m1za C1k1yor. ,
$u var ki sistem hangi aktliel ondo olursa olsun, kesitin
enerji operotoru icin gercekte9meye deger bi.itiin olanaklan
kapsad1gm1 kabul edebiliriz. 0 bok1mdpn herhangi bir on'a oz­
gi.i Kesit bi.iti.in an'lar icin ayni kahr, art1k Kesit ani kesit ot­
moktan c1kor, sistemin bi.iti.in omri.i icin genetlk blr plan halini
alir. Bu genetik plan Zaman Enleminin, yani sistemin ic-geo­
metrisinin ta kendisidir.
$imdi kesinlikle tonimllyobiliriz:
0 sistem:inin gercekle9mesi nedir?- ic-ozde9lik operosyo­
nudur.
ic-Bicim nedir? (0 $iSteminin gercekle9mesi dedigimiz)
ic-ozde91ik operasyonvnun invariyant birokt1g1 objektif 9eydir.
Oyteyse gercekle!jlme (yoni ic-ozde9lik) ciperosyonu ac1-
smdon ic-bicim nos1t bu operosyonun objektif invarlyont1 ise,
· gercekle9me operosyonu do, forozi ic-bicimden dinamik (objek­
tif) i.iri.ine .c1k19. bu objektif iiri.inden objektifle9mi9 iC-bicime
indirgeni9 operosyonudur.

IV. Sistemin gercekle,meslyle blrllkte genel olarak


Bilglnln Oremesi

lc-6zde9lik denktemine nictn lhtiyoc var? $unun lcin var:


_
Vukardoki sonucto belirttigimiz i.izere H-1(H'l') = '!' ic-6zde91ik
denklemi H'l' dinarnik uri.ini.ini.i objektif '!' biclminin -icine yon­
s1t1yor veyo indlrgiyor.
Biz daima d!namlk si.irece hie gtrmemi9 forozi salt bicimi
degit, girdikten sonro, yani dinomik (objektif) i.iriinden gerisin

216
gerl objektifle�ml� blclme indirgenml� durumu kast ediyoruz.
Dogadaki >her olaym dinamik blrer i.iri.i�den, bilgimlzln lse
bu i.iri.inlerin oblektif bicimlere indfrgenmi!}. yonl H-l(H\J!) = '¥
durumlarmdan olu!}tugunu unutm1yahm.
Demek kl «genel olarak bilginin kendisi» boyle bir indir­
geme sonucu beliren, -k1saca dinamik surece bir anda girip
ayn1 onda c1km1!}. objektifle�erek c1km1!}. 'l' = H-t(H'l') biclm­
lerinde yat1yor. Herhangi blr bilginin genel olarok dogmasm1
soghyan denklem budur, bir fc-ozdei;;l ik denklemidlr.
Oyleyse bilgi edinmek icln, H'I' dinamfk i.iruni.ini.in ic-ozde!}­
lik operosyonuyla indirgenmi!} 'II durumunu bilmeye, yoni «bil­
ginin kendisi:> olan objektif bicimin bir ic-ozde!}likten, yoni sis­
temin gercekle!}mesinden dogdugunu, bu ic-6zde9ligin varhgm1
bilmeye ihtiyac1m1z var.
K1soca ic-ozde!}lik denklemi bilginin i.ireme ko!}uludur ve­
ya bilginin genetik denklemidir, ne ti.irden olursa olsun doga
hakkmdaki bilgimizin firetecidir.
·Bilgi edlnme olay1: (1) farczi bir ic-bicimden dinomik (ob­
jektif) i.iri.ine (uygulamaya, denemeye) geci!} (2) -dene.yden son­
ro bu forozi bicimin ort1k objektiflik kazanmosr ve boylecs dog­
rulanmas1d1r. Forazi ic-bicim bilgi edinme olayr kar:;;rsinda boy­
lece invoriyant kahr.

A. Hangl bllgl uriiyor?

Peki, maddenin (bir ve oyn1 ondoki) i.c-ozde!}llginl gosteren,


yani bilgimlzi i.ireten bu denklem bize oynco neyin bilgisini ka­
zondmyor?
ic - bicimln slsteme glren H . enerjislni nasrl kullandrgmr
veya harcad1gm1 ve objektlfle!}meyl ogretiyor:
(1. o!}omo) dinamik surec lclne (yani H'II operosyonuna) ·

gi�ecek, enerjiyl yi.iklenecek, ama .

(2. a!}ama) yuklendikten sonra do bu enerjiyl yi.iklendigi


anda dinamik (obfektif) i.irundel') geris4n geriye c1karip i.iri.ini.i
kendine indirgemeye cah�an, yanl i<endini objektlfle!}tlren

217
le - Bicim veyo Potonsiyel Orgut,

a) genel olarak bilglnin uretiml icln


b) yani kendini objektifle�tirmek lcln
c) k1soca H'l' dinomik urununun <Jegerlerini kendi icine
yons1tmok icir:i (zorunlu olan bir ve 'lyni ono ozgU ic-ozde�ligi
saglomok uzerel enerii operatorunu H-1 bicimiyle i� gormevi
zorluyor.
$unu onceden sezinllyebiliriz ki,
Objektifle�me, yani H'nin dinamiik de_9erlerini kendlne yan­
s1tmak i�ini ic-Bicim elbette kendi geometrisine gore yapa­
cakt1r, 9oyle '<i enerjiyi kendi carkmdon (geometrisinden) ge­
cirip enerjinin gercekle9ebilecek her (muhtemel) degerini ic­
geometrisine gore sapt1yocak, enerji operatorunu buno gore bir
olceklendirmeye tabl tutocakt1r.
Demek ki bilginin ureteci olan ic-ozdei;;l ik denkleminin fak­
torlerine bakarak ozel bir bi!gi dcha ediniyoruz ki 0 do,
1) bilgi uretecini cohl?tiran veyo bilgi uretmek icin gerek­
li olan ve
2) ic - bicimi objektlfle�tiren (ve ilerki bolumde gorecegi­
miz glbi)
3) dolay1s1yle H giril? enerjisini belirli bir olcege gore dog1h­
ma (zaman enlemine) tabi k1lon enerji operatoru H-1 bicimin­
de bir operotordur.
Buno bilgi uretlcl operator diyoruz. Ostelik bu, lc-blcimi
objektlfl�tlrici operotordur elbette. Biraz ilerde bu operotoriin
«HIJ'» dinamik urununu herhangi blr zaman anina tutuklay1c1
blr operator oldugunu gorecegiz.

B. Bilgl Oretlci Operatoriin Anlam1

Gercekten de H-1 bicimindeki enerji operatoru, H'l' dina­


mik urununu 'l' orgutO icine bir ve oyni aktUel veya virtUel on­
da yans1tmak, objektiflel?en ic-biolme indirgemek, dolay1siyle

218
bilgiyi uretmek icin ola nak saghyor. ButUn bunlar lc-ozde9ligin
bir ve. aynr an'da olu9mosrndan doguyor, bu orada H-1 ope­
rotoru de dinamik urunu bir ve oynr ando tutuyor. $imdi $OY­
le bir soru ortoya otol1m:
Peki dinomik . urunu bir ve oynr ando tutuklomaya ihtiyac
var inr? Ell.Jette. ci.inku bir dinomlk koordinatrn (yoni koordi­
nat degerinin) bir on'daki gercek olma (vukua gelme) olcegi o
dinamik koordinatm vukua gelecegi on'o tutulma (yop19ma)
olcegidir de, genel olorak bilgimizin «kesinlik olcegill veya «bil­
ginin ureme yogunluguduni do oynr zamanda. Neden? Bu konu­
ya blroz ilerde «totoloji ybntemi; ad1 altmda yeniden done­
cegiz.

V. Objektiflikten veya ic;-Ozde!?likten Sapma

ic-ozde91ik denkleminin Ani indirgeme veya Tutuklama


Denklemi olorak anlamma giri{). .
e «Obje» veyo sistem oc1smdon, gercekle9menin 2. a9omosm1

e Bilgi edinen «ozne» oc1smdon ise, bilginin i.ireme meka-


nlzmosmr veyo . ic-bicimin objektifle9me torzm1 yans1t1yordu
ic-6zde9lik denklemi. Hongi ac1don olurso o!sun bu denk­
lem herhangi bir ve, oynr on'a ozgu blr ozde9 likti , yoni ani .
bir den klemdi !

$imdl denklemin herhangi bir anrn otesindeki tutumunu


du� unel lm . Denkleml (1} ic;-bic;im in yaprsrndakl herhongl bir
virtUel (muhtemel) gercekle9me onmm, yani (2) her birinin bi·
r�r gercekle9me (vukua gelme) an1 olmasr beklenen (muhte­
mel) butun T1 (i = 1 , 2, 3 ) (virtue!) onlarmm dog1l1m1 icin­
....

den. k1saca Zaman enlemi dedigimiz lc-geometrinin iclnden


'
her.hangi blr (virtue!} anin c1varrndo ele ohr ve (3} infinites! ·

mol bir c1vor iclnde H-1(H'l') = '¥ denklemintn (bilgi uretici


denklemln) ugroyacog1 sapmalar1 du9unursek. kolQyco tahmin
edebillrlz ki bu �apmalar :

2�9
e 'l' orgutunu veya bu 'orgiitU dinamik uriine donu�Wren
enerii vericl H operatorunu

e o virtue! an'a tutuklay1c1 (yani o ana ozgu olarok gercek­


le$tirici) H-1 operatorundeki, bal?kO bir deyi$1e bilgl ureti­
.
ci operatOrdekl sapmalan sa�hyacak, doloy1s1yle
• (1/R) diye g.Osterecegim bir olcegi, ·yoni '¥ orgutliniin veya
H operatorunun ani. (o ano ozgu) gercekle�me .olceglni el­
de etmemize yarayaca·kt1r.
i$te biz bu sapmalan, doloy1s1yle (1/R) gercekle$me 61-
cegini �ceren yeni bir dinamik denkleme dogru yol ahyoruz.
Ba$ka bir deyi$1e. yenl dinamik denklem. ic-ozde�lik denklemi­
nin herhangi · bir T1 virtl.iel an mm c1vanndaki, k1saca iclerinden
(bir ve ayni aktiiel anda) yaln1z biri gercekle9ecek olan tlim.
T1 virtl.iel anion arasmdan herhongi blrlnin c1vanndokl tutumu­
nu veren bir dlferonslyel denklem olacokt1r.
Demek ki orod1g1m1z diferonsiyel dsnklem, gercekle9me­
nin «mukayeseli» determinizmini. yonl gercekle9me dedlglmiz
vokanm vuku bulocag1 (omo doho henllz gercekle�mi� bir
on demek olmoyan, k1soca ic-bicimin veyo zamon enleminin
butiin onion gibi virtuel olon) T, gibi herhangl bir an'a alt
(1/R)i gercekle�me olcel}ini verecektir, hctta· virtl.iel T1 anion
lie enerjl operatorunun H1 virtue! degerleri orosindaki blrebir
tekabul nedeniyle, H operotorunun de gercekle�me olcegini
ortaya koyacaktir. llerkl bolUmlerde i�te bu diferonsiyel denk­
lemi (Olas1hgm Ana Dif. Denkleminl) kuracag1z.

111. BOLOM

YENi OLASILIK ILKELERI VE MATEMATIGI

I. Bir VJ olaymm V1J (I = 1, 2, 3, ) vuku olanoklon lie


...

U Zaman Enleml orosmdakl ili�kller geometrisl


Once bir hot1rlotmo ile ba�hyallm:
U i�oretfnden �unu onhyoruz:

220
- A olcuci.i slsteminln (ornegln saatin) kendi determinist
yop1sma ozgO boylomsal .(yani klasi� veya aktUel dedigimiz)
zaman'm bir kJ olci.i anma. enlemesine olorok r6lculecek1 0
sistemlnde tekobi.il eden Zaman Enleml
- Her biri, H operatorii dedigimlz olaym, bir kJ aktliel on1-
na ozgO H1 (i = 1. 2 • ) vuku (gercekle9me) olanaklanna bi­
.•.

rebir tekabul eden Ti vuku anlanndan olw�moktod1r K1soca H


operotorOnun bir ve oyni k! aktOel anmdo gercekle9mesi bek­
lenen bOtOn virtue! degerlerinin {yo do deger olanoklannin di­
.yelim) deposu veyo bu deponun dag1hm egrisidir.
T1l i9aretinden lse 9unu anhyoruz:
- Zaman enlemi dlye gosterdiglmlz U'nin blr noktas1 ve­
ya an1.
- Zaman enleminln yay1 ile . olcOIUr.
- Olas1l1k ritimli zamoni ifade eder.

(1/R)i i9areti ise 9u anlamo geliyor:

- H operatori.i dedigimiz olaym blr ve ayni kJ oktOel anm­


da gercekle9mesinln (vukua gelmesinin) beklendigl. yani vir­
tOel (�uhtemel) Ti anlarma bireblr .tekabul eden gercekle9me ,
olos1hg1 veya olcegi.
- Boylamsal (dinomik) Gurec lcinde her U (J = 1, 2, ..•)
zaman enleminde H operatorunun blr tek kez gercekle9mesl
(vukuu) soz konusudur. Bu klosik mont1gm geregidir. Bundon
boyle T1l (I = 1 , 2, . . ) vlrtuel anion iclnden bir ve yolniz bir
.

gercekle9me an1 c1kor her U i.izerinde. «Gerc�kle9me» bak1-


·

mmdan (i) ve (j) indislerl arasmdo birebi:- bir tekobOI vord1r.


Onun icin kl (J = 1 , 2, . . ) gibi akti.iel blr andoki gercekle9me
.

(vukuo gelme) de kendlliginden bir ve yolniz bir tonedlr. Oyle-y­


se H operotorOnOn gercekle9ecegi virtue! T1 anmo birebir te4
kabOI eden (1/Rh gercekle9me olas1hg1, kl aktliel anina do bi­
rebir tekobOI e�en blr (1/R)l gercekle9me olcegidir.
- Ani (yon! blr atl'a ozgi.i, blrer gercekle9me am olmas1
beklenen anlarm her blrlne ozgO) gercekle9me olas1hg1.

221
- LJ enleml uzerlne Vj oloymm (T zamoni veyo H opera­
toru olorok) dqg1lm19 olonok (virtUel) degerleri (yo do gercek­
le9me olanaklan diyelim) orasmdon, k1saca H;'!er veyo T1'ler
orasmdan gercekle9mek icin ani (yanl T1 a:1ma ozgu) bir olcek
(a9ag1do gorecegimiz iizere Zaman enleminin bir noktasmo oz­
gii geom.etrik bir olcek).
- H enerji operotorunun veyo V oloy1 dedigimiz 9eyin 61-
cCilecek O sistemine ozgii olanok (virWel) H1 (i : 1, 2 ) deger­ • ...

leri her aktuel kj cm1 icin U enleml iizerine yoy1lm19 bulun­


maktadir: (a) H1'1er arosmdan herhongl birinin gercekle9mesi
(gercekle9ecek deger olmos1) lcin olcek.
(b) Zamornn veyo V oloy1 dediglmiz 9eyin bir ve oyn1 kj
onmdaki olcmak {virtue!) T1 degerleri orosmdan herhangi birinin
gercekle9mesi icin olcek.
(c) ba9ka bir deyi9le, bir ve ayn1 kj okti.iel anmda, H'nm
gercekle9mesi beklenen (virti.iel) !"!; de�erlerine birebir tekabul
eden (yoni gercekle9m arn veya fiili an otmas1 bklenen) Ti an­
ion lcin gercek-olma olcegi.
- H1 veyo T1 diye gosterdigimiz bir gercekle9me olanag1-
nin gercekle9me ·(vukua gelme) risk!

1. Gorcekle�me Am ve Celi,kl

Art1k kesinlikle gorduk kl, olculecek kuantik 0 slstemlnin


dogas1 geregi sistemin icinde:
1) olciici.i sistemin {k) zamonma gore herhongi bir ve oy­
n1 'k' olcme anmda
2) ister H operatoruni.in ister . buna birebir tekabul eden
T zomonmm olsun, vukua gelmesl mi.imkun ya do muhtemel
veyo beklenen
3) birbirinden forkll blr suri.i V1 (I = 1 , 2, 3, .•. ) cvukuo gel­
me11 olano·klan vord1r.
Besbelll kl, bu V1 olonag1 Zaman ant veyo operator oloblllr,
oneml .yo·ktur, ci.inku An lie Operator orosmdo birebir tekobUlu
vorsayd1k.

222
Bir ve ayni kJ olcme anma ait U zaman enlemi uzerinde
vukua gelmesi beklenen bir si.inl V1 vpka olonagmm her biri,
hem birer An hem birer Operator degeridir, henuz vukua gel­
memi9, oma vukua gelmeyi (gercekle9meyi) bekleyen (yani vir­
tiiel) birer oloyd1r. ButUn bu virtuel V1 olaylan birer olanak ola­
rak aktUel bir tel< VJ oloym1n potcnslyel deposuna girer. i9te
kuantik siste:nin dogos1 budur.

Varltk veya FIHile�m e Akslyomu

Heni.iz vukua gelmemi9 olon, ama bir ve a.yni kJ soot


anmda olanak olarak vukua gelmesi .

O beklenen, yani
@ ml.imkun (olanak) veya muhtemel (olaSi)

bir suru V1J (i = 1, 2


.... ) veya olanag1 arasmdan
bir V;l olanogmm, yoni operatori.in veyo zamonm, vukua gele.-
m
cegi bir AN doima vardir. Virti.iel olmoktan c1k1p vako haline
gecen, k1saco fiilile�en boyle bir ona, sistemin kl akti.iel onino
tekobi.il eden fiili on1 diyoruz ve T11. ile gosteriyoruz.
m
Celi�ki ya do ozgurliik

Bu orada �unu unutmayahm: U enlemi, bir ve ayni akti.iel


kl anmdo lclerlnden.elbette yalmz blrl (6rnegin V1 olorak) vukua
m
gelecek olan V1l (i = 1, 2 . ... ) olanaklarmdan olu9maktad1r! $im­
d i sorahm:
Bir Vil vaka olanag1nin olanak (vlrtuel) olmaktan c1k1p vu­
kua (vaka haline} gelmesl, yani gercekle9mesi veya flllile�me­
sl ne demektir?
(i·,• = I) olmak Ozere blr V1l olanagmm U. enleml iizerlnde ken-
:rn

dine blrebir tekabiil eden ve vukua . getme am dedl�imiz Tl1


m
-

olanagm1 saglamas1 demektir.

223
Ostelik yukorda hot1rlott1g1m12 glbl. V1i ler (i = 1, 2, . . ) .

lcinden 'btr ve oyn1 kJ onmda sadece blr olanak vukua gellr,


ornegin vi!i

Art1k bir VJ olaymm tum V1i (i = 1, 2. 3 . ) vu1<u olanakla­


.. .

rina. bunlarm vukua ge!ecegi rosgele '(virtue!) anlar blreblr


teKabul ettrkten sonro, iclerinden rasgele vukua gelecek herhon­
gi bir V1l olanagmm boyle rasgele, oma blrebir vukua gelecegi
m
belirli bir T; anindan koc1p ba!}ka bir Ti+� onmda vukua
m m
gelmesin i di.i!}unmek oeli!}ki dedigimiz «sacmohk> t1r. l!}te ola­
s1l1k kavrommm temeli de bu «sacmalik»ta yatmaktod1r.
Gercekten d e bir V1 vuku olanagmm blr zaman oraltgmdaki
Q vuku-bulma olas11tg1, bu vdka olanagmm ayni zaman oraltgm­
da gercek (yani vaka) haline doni.i!}ememeslnde, vukua geleme­
mesi veyo fitme11ememesinde ya do .kendisine birebir yok1!}an
(tekabul eden) blr degeri (enerjiyl veyo oni) tutturomamasmda
rol oynoyon bir olci.idur.
.
Bo!}ko bir deyl!}le. Olos11tk kovramm1, bir voko olonoganm
«Vuku bulma» ve crvuku bulamama» gibi lki kar!}lt tutumuna bag­
lomak mi.imki.indi.ir. �oyle ki, bir vaka olanogmm bir zamon ora­
ltgmdaki «vuku bulamama» olas1hg1, yani Fiabilite'si P olsun,
ayn1 zaman orahgmdaki «vuku bulma» olas11tg1 Q ise, arolannda

Q = 1 - p lli!}kisi vardir.

Demek kl bir vaka olanagmm vuku bulamamast vuku bul-·


mas1 kadar onemlldlr. Bir voka olanagmo vuku bulacag1 ani iste­
dlglmiz kadar bireblr tekabi.il ettirellm. bu olanagm o an'da yine
o kadar bir vuku-bulamania (gercekle!}ememe, fiilile!}ememe)
ozgi.irli.igi.i, vukua-gelmek'ten kacma ozgurlUgu vardtr. ·

2.
Gerceklefme'nln dogasmdakl mant1ksal Cellfkl ya da
OzgurlUk oc1sindan Olas1hk ve Olas1hk Dlnamigl (lo-Dlnamlk)
lster Zaman lster Enerji Operatoru nltellginde olsun blr

224
- W olaymm kendi V1J (I = 1, 2, 3 ) degerler deposundan
• ..•

[yani gercekle!}me ya da vukua-gelme dedigimiz durumda


olacag1, oma gercekle9meden once sadece virtuel (muhte­
mel) durumaa bek!eyen degerler cumlesinden]
- rasgele bir V1 (i = 1, 2, ) degerini ·(An ya do Enerji ola­
•..

rak) olmak ·suretiyle gercek (yani vaka veya olgu) haline


gelmesi, k1saca fiilile9mesi zorunlu veya dogas1 geregi iken
- vukua gelecegi (yani kendisine birebir tekabul eden) bu her­
hangi bir degerden kacmas1 - uzakla9mos1, «vukua geleme­
mesi veya vukua getirilememesi»
- hangi ned_enle olursa olsun
- bir celil}kidir ki bunci «bag1mll veya !}Orth celi!;lki» diyoruz.
Vukua-gelememe'nin vukua-gelme'nin kar!;l1t1 olarok daima
varolagelmesi, bu _celi9ki bizce vuku (gercekle�me) dinamigine
temel te!;lkil etmektedir. Neden?
Cunku celi9kinin icinde ac1kca bclli !;lU_ iki dinamik faktor
yat1yor:

1) Vuku olonagmm vukua gelecegi (yani kendisine birebir


tekabul eden) rasgele bir An'dan uzokla!;lma suresi, .k1-
saca vukua gelemezligin si.iresi (ki virti.iel bir suredir)

2) Vuku olonagm1 herhongl bir an'a tutuklay1c1 (vukua ge­


tirici) operator H.-1 Ba9ka bir deyi!;lle, sistemin ic-ozde9-
ligini saghyan, k1saca sistemi bir An'a tutuklay1c1 enerji
aperatoru.

Bu ikl dinamlk faktor arasindakl lli�kl V1 olanagmm vuku


{gercekle$me) olas1hgm1 veya olcegini herhangi bir T1i ( i = 1 ,
,2, ;) oni icin, doloy1s1yle her kj oni icin tanrmllyacak yeterllk­
..

tedir. Biz !;limdl 1 . dinamik faktorla i!;le �a9hyohrri:

F. 1 6 225
II. ic-Dinamlk

1 cl dlnamik faktor : Vuku . onmdiln uzakta,mo si.ire�I

1. a) $imdi Olasrhk kovromma temel te�kil eden ve yukordo sO­


zunu ettigimiz celi�kiyi, yam. «vukua gelmeme ozgurlUgu•
nu cvukuo gelememe» 9eklinde ·ifade eden sorumuzu ye­
niden soroltm:
• "'� I

Bir V1 vako olonogr potonsiyel veyo olonok durumundo bek­


lerken, kendisine bireblr tekabul eden rasgele bir Anr. yon! T1
(i = iml gercekle9me onm1 tutturam1yor. vukuo gelmesi gere­
ken o onda vukuo gelemiyorso bu ne demektir?

Bu demektir ki, totolojik onlomdo cevop verelim, V1 o lonag1


o on'don bir olcude (zomon enleminin bir yoy mesofesi olcusun­
de. k1soco virtuel bir sure boyunca) uzok kalmoktad1r.
(Not olorok 9unu belirtelim ki bu soylediklerimizi Enformas­
yon teorisine de indirgiyebiliriz. �6yle ki: Vukua gelememe olo­
s1hg1 veya Fiabilite, bir vuku olanagmm. kendine birebir yok1-
�an degeri, vukua gelecegi An veya Enerji degerini tutturamo­
mos1 onlammo gelir. Bir ve oynr oktOel an'doki tum vuku olonok­
lo n aros1r:idon kendine blrebir tekobul eden! .bulomamas1, bu
olonakla r butOnu iclne kendini 6rgutliyememesinln olc�gidir
Fiobilite)

Peki bir v1 vuku olonog1 kendi vuku anmdon uzoklo�t1kca


ne olur?
1. b) Bir olanagm slstemln lnflnltezlmal dogas1na bagh olarak
Ani {yonl vuku anina) Lokallze olma ozelligi (bok 1 . f)

$imdi oktUel kl anmda vuku bulocok W olayma oit bir V1


vuku olonog1 (i = 1, 2 ••.. ) potansiyel olarak

- vukuo gelecegi veyo kendisinden vukua gelmesl bekle­


nen, yoni kendlsine blreblr (t1pat1p) rosloyan T1 (i = i,nl anmdan.

226
k1saca gercekle9me anmdan, ne kadar uzak kom�u
"( bir Ti
+l

oninda, ya do 96yte diyelim


- kendine birebir tekabi.il eden T1 veyo T1 (i = Im) diye
m

gosterdigimiz «vukua geli9» an.mdan ne kadar uzakta, kendisin­


den uzun sure otede ve o oranda yak19mayan kom9u blr T1+1
onmdo bulunuyorsa ve V1 olonag1 i9te bu yi.izden vukua gelemi­
yor, gercekle9miyorsa, bo9ko bir deyi9le
.
- T1 vuku arimdon ne kadar bi.iyi.ik bir dT = T -T1 � O
1+1

virtOel zamon mesafesi kador otedeki kom9u bir T anmdo


. 1+1

bulunuyorsa
V1 vuku olanogmm o belirli T1 ani icin (ani olorok) potonsiyel
olmokton c1k1p gercek olmo (vukua gelme) olos1l1g1 (1/R)i de
o kodar az'd1r.
Sonuc olarak: ( l/R)1 lie dT TERS ORANTILl'd1r:

(1/R)1 = {?/dT)
1 . c) Bu durumu ba9ka bir tonimla tekrarllyphm:
Ani Orgi.itlenme Si.iresi :
k� okti.iel anmo alt VJ olaymm Ti (i = lml virtUel onmda vu­
kua gelmesi gereken V1 (i = i"') vukua olanagmm. heni.iz vukua
gelemedig � lcin $U anda bulundugu T!+t �om9u virti.iel anindan
vukuo gelecegi $U (kendisine birebir .denk gelen) virti.iel Ti Onl·
no ·kodor arod9ki virti.iel sure'ye ani orgi.itlenme si.iresl. diyorum.
Bu sure VJ'ye ait V1i (i = iml vuku olonagmm kendinl kendi O
sistemine veya Zon:ian Enlemlne aniden orgutleme �i.iresidir.
Boyle olunca, Hi gibi bir vuku olanogmm Ti vuku orima ka•
dor vukua gelemeyip, omo bu Ti onmda vukua gelecek lken da-
ha do uzakto'
dT =T1 -T1 si.iresi i�lnde .
degll de dT sOresi
+t

sonunda vukua gelmesi demek, soz konusu dT si.iresi H1 vuku


olanagmm oni orgutlenme si.iresl �luyor demektir.

227
l�te bu dT ani orgutlenme si.iresl lie (1/R)1 ani vuku olas1h-

§1 Ters Orant1h'dir (Bok Dipnot)
1 . d) Bo�ka bir deyi�le, dT suresi, yonl
.

e v, vuku
olanagmrn vukua gelmedigl, oma vukua gelmesi ge­
reken T1 anrndon kom�u T anrno kodar uza kla�ma (ani
1+1
orgi.itlenme) sores! veya

e V1 olonag 1 mn vukua gelmekslzln kom�u An'a kadar «('>telen­


me» ya do «vuk unun engellenme» suresi
ne k'!dar buyukse,
T1 anma ozgii (ani) vuku olas11ig1 (1/R), de o kadar kucuktUr.
.

1 . e) $oyle de ifade edeblliriz: Virtue! zomamn U zaman enlemi


uzerindeki· dT yay1 lie (ki ViJ vuku olanagrnrn ani orgutlen­
me suresidir, T1 anrndo vukua gelmesi gereklrken vukua
gelemedlgl suredlr) V1 otonogrnrn blrebir bellrll blr T1 (i =iml
anmda (ani) vukua gelme otas1hg1 (1/R); birbirlerlyle ters
oront1hd1r.

1. fl Bir olanagin sisteinln lnflnitezlmal dogasindan bag1ms1z


olarok ani (yanl vuku-amna} lokallze olma ozelllgl (bak
1. b).
olanag1n vukua-gelememe suresl, yani vuku-anrndan
Bir
uzakhg1, slstemin infinltezlmol dogasrno bogh bir sOreden k1sa- .

, Bu pi;:oblem �ag1da Cl. fl ac;lklanan Fiabilite problemiyle he­


men hemen aymdir: Bir HJ 6lay1, H; vuku Colanagin1l degerini al­
mak suretiyle vukua gelecegi T1 anma kadar vukua gelmesin.
Aym olanatm fl.T =T -T, virtue! zaman arahp l�lnde de vu-
1+1 .
kua gelmemesl l�in C$ar'thl bir Olas1blt, kisaca Flablllte daima
Vardll'.
Biz fl.T arahkt ic;indeki Q cvuku olas1.hg1•m aym araltk lc;inde­
ki i$te bu P •Vukua gelememe olas1bg1•ndan, yani Fiabilite'den
h�saplanz, Q6yl e Id ktsaca <-P'/Pl = CllR>1 diye gOsterirsek

elde ederiz

228
ca ·kom$u-an'a kadOlki dT suresfnden daha uzun /!;.T gibi bir
sure ise, o takdirde (1/R} ani gercekle9me olas1hgm1 Fiabllite
·

yontemiyle ifade ederiz.


Bunun icin «bir /!;.T zaman arahg1 icindeki Q gercekle$me
'
01as11!g1» nm ifadesini te$kil edelim; daha ac1kcas1 H operatori.i­
nun blr dT = Ti -Ti zanxm arallgmda belirfi bir H1 degerJ
+1
(vuku ofanag1} olarak Q vukua gelme olas1hg1 nedir?
P = /!;.T arallgmdaki «gercekle9ememe olas1hg1>, k1saca
Fiabilite dersek

Q = 1 - P oldugundan

= - (P'/P} : /!;.T + o(L,\T) elde ederiz. . (*}

Burada (-P'/P} ifades_i , T1 � nma .kadar ve sonraki t;,T


arahgmda do vukua gelememi9 bir vuku olanag 1_nm. T1 anind<i·
kl gercekle$me (vuku} olas1hgmm yogunlu§u anlamma gelir ki
«gercekle$me riski» de diyebiliriz. Oysa aslmda bu ifade bizim
«T1 anmdaki (1/R)1 ani gercekle,me olas1hgumdan ba$ka bir
$ey degildir. Boylece

Q � (1/R)1• tiT elde ederiz.

1 . g) Yukarda (1.b) (1.c) (1.d) (1.e) de ac1klad1g1m1z yon­


temde cvukua-g�lemezlik» ya do «vuku-anmdan uzakla$mO>
ikl kom$U an arasma inhisar etmektedir. Vukua-gelm.ezlik, sis�
temin vukua-geldigi bir an'dan oburune veya bir vuku-anmm
infinitezimal c1varmda, yani vuku-olanagmm vuku-amna lnflnl­
tezfmal. blr yakmhk lclnde ani lokallze olma olciisiine gore efe
ahnmaktadir. Vukua-gelemezlik si§teme ayk1n olcucii blr sls­
temin zaman anion aras1 ·soreden bag1ms1zd1r.

C�> bak Methodes mathematiques· en theorle de la Fiabilite,


1972. Editions Mir, Moscou. s. 97 - 99. Yazarlar: B. Gnedenko,
Y. Beliaev, A. Soloviev.
Yukordo (1.f) de ac1klod1g1m1z Fiobilite yonteminde ise
«vukua-gelemezllk». pek cok vuku-anm1 i.cerebilecek bir !:-,.T
si.iresine. yanl slstemln lnflnltezimal dogasindan bag1ms1z bir
ani lokallze olma olcusi.ine .gore ele ahnmaktad1r.
Demek ki �imdiye kadar. (1/R) ani gercekle$me 61cegi icin
iki ayn sonuca vard1k:

- Bizim. Olclilecek slsteme ozgi.i infinltezimal ani lokalizasyon


yontemimize gore : (1/R) = (?/dT)

- Fiabillte. yani olci.ilecek slsteme aykm olciicii sisteme 6z­


gu empirik ani lokolizasyon yontemine gore: (1/R) � QID.T
Bizim formiiliimuzde soru i�areti ile gosterdigimiz yerde
ne var? Bunu ilerde, 2 ci dinamik faktori.in ic-ozde�lik denkle­
minde yol oct1g1 dlferonsiyel farkhla�madan, k1saca yine siste­
min infinitezimal dogasma ozgii . bir yakla�1mdan c1karacag1z.

II, 2) 2. dinamlk faktor: Vuku amna tutuklayic1 operator

II. B61i.im IJ!de H ve H-1 gibi birbirine ters iki operatori.in,


'l1 bicimfne once H sonra H-t olmak i.izere s1rayla uygulond1-
gm1, ama bir ve aym anda uyguland1gm1. dii�iinmi.i�tiik. Bu·
operasyonda «enerjiyi-geri ahc1>> rol oynayan H-1 operatori.i ne
yap1yordu?
1.a) (Blcim ac1smdan bakarsak) enerjiyi veren H operotori.i
tarofmdan H'P dinamik i.iri.ini.ine donii�ti.irulen ve «'I! bicimi»
dedigimiz durumu ayni on'da ylne onceki «bici.m» durumi.ma
getlrfyor, yani H'lf'ye doni.i�en bicimi yine bicim durumuna
ir'ldirgiyordu. Demek ki 'I' bicimfni oyn1 anda dinamigin icine
sokup c1kanyordu. Boylece bicimi dinamlk uriini.in lclnden c1-
karip gostermf� oluyordu.
1 .b) (dinamlk oc1smdan bokarsak) 'l1 blciminden ortaya 01-
kan H'P uri.inunun enerjisini oym anda geri ollyordu. Demek kl
H'P dinamik i.iri.ini.inu (bir ve) oyni anda tutukluyor, harei<et et­
tirmiyor. dlnamiginden ediyor. o ona sanki yap1�tinyordu.

230
?l H-1 operatoru bu indirgemeyl veya tutuklamay1 yapar­
ken 'l''yi de objektifle!?tirmil? oluyordu. ·
Blclm: Dlnamlklett101 olciide dlnamlkle,meye kafl1l blr
i.iriin.
Bc��;a bir deyi!?le, Hq1 dinamik urunu nas1I 'l''den.
':IJ'ye enerji vermekle, yani H'P operasyonuyla.' k1saca
\Jf'yi dinamikle$tirmekle dogan bir uri.in ise, bu i.iri.inden ener­
jiyi ahc1-c:kart1c1 H-1(H'P) operasyonu (objektifle$tirme ope­
rasyonu do dlyoruz) sonucu dogan 'P de oylece bir i.iri.indi.ir:
a) Sistcmln blitlinunden enerjiyi geri-tepen bir operatori.in
etkisinden dogdu�u icin «dlnamigi geri-tepen . yani retro-dina­
mikll veya «dinorr.lkle$tirmeye kar$1t, yani anti-dinamiki1 bir
i.iri.indi.ir.
fJ) enerjiyl geri-tepici olsa bile yine de enerji uygulo·1an
bir operatorun etkisinden dogdugu icin de ot>Jektlf olan bir
i.irJndi.ir.

2.1) Blclmln vukua-gelmesl ve Dlnamlgln Tutuklanmat1

$imdi birbirine 1'<ar!?1t Hq1 ve H-t(H\JI} operosyonlanni:t


onlamm1 Bicim kavram1 uzerinde birle1?tirerek $U tanim1 ya­
pahm:
Tamm : Herhangl bir farazi blciml bir an'da (H operatori.iy­
le) dinamigin !cine sokup ayni anda (H-1 operat�ri.iyle) dina­
migin icinden (bak 1.a yukarda), ama Objektif olarak c1karmak
(bak 2 ve fJ yukarda) «bicimi vukua getirmek veya gercel<le!?­
tirmek» demektir.
$imdl b u tanim1 H-1 operatorunun roli.ine uygulayallm:
· H ile bir ve ayn1 anda uygulanan H-1 operatoru. onti·di­
namik 'I' uruni.inu doguran operator olarak

- W'yi dinaml.kle!?tigl anda, yanl dinamikle!?ir dlnamlkle$mez.


vukua getlrml� olur.

- HW'yi de o anda, olu!?tugu onifa. dinamiginden etmi$. o


ana tutuklam1� olur (bak l.b yukarda).
2.2) H-•(H'I') anti-dinamik operasyonu veya H-1 opera­
tori.i (bok 1.a yukarda) \J!'yi nas1l gosterlr?
a. qt'yi «oldugu glbi», yani icinde hie bir dinamlk art1k
veya kohnt1 ·brrakmakSIZIO «Salt biclm» olarok gosterir, Ci.inki.i
·

operator bir ve aynr anda uygulanmaktadrr.


b. Ostelik qt'yl objektifle9tirerek gosterdigi icin (bak 2
ve f3 yukarda) qt'yl blr «obje olarak oldu�u gibi» gosterlr.
2.3) Herhangi bir An'da «Biclmln Vukua-gelmesl= Dlna­
migln tutukJanmasui lcln PostUla

�imdi postlilom1z1 ozetliyelim :

(1. 09ama)

('l' bak1mrndan) 'l''nin doni.i9ti.igl.i (dinamikle9tigi) AN'rn, yani

(H\J! bak1mmdan) HW'nln olu�tugu AN dedigimiz AN'm ayrn


zamonda (oyrn anda)
(2. ·a9omodo)
(qt bakrmmdan) objektif 'l''nin dogdugu AN' yani
(H\JI bak1mmdan) H'l''nin donu9HigO (onti-dinomikle9tigi) AN
olmos1

• \Jl'nin (dinomik olmayon 90yin) o or) 'do vukua-gelmesl


(gercek olmas1) ya do
e HW'nln (dinomlk olan 9eyin) o an'a tutuklanmas1
demektir.

K1soca 'l''nin vuku bulmos1 = H'l''nln tutuklanmos1'd1r.


Ba9ka blr deyi9le, H-1 operatori.i H operatorO ile bir ve
oyni An'do birlikte, 0 sistemini veyo s•stemin H'I' dinomiglni
herhang·I bir an'a tutuklar, 'I' bicimini blr an'do vukua getlrir.

2.4) Biclmln Vukua-geJ�esi = Ener!lnln vuku olanag1mn


Vukua gelmesl

H-1 operotorunon bu vukua-getiricl ozelligi sodece qt'yi


degll, H operotoruni.i de ilgilendirir. Cunku H'nm vuku-olanak-

232
Ion 'l' biciminin Potonsiyel Bi.iti.inu veyo Zaman Enlemi icine
dog1lm1� olonoklord1r (bok Zaman Enlemi). Bcylece 'Jl'nin
vuku-bulmos1 demek enerji operatori.inun bu Bi.iti.in icindeki
bir Hi vuku olanogmm veyo bu olanogo birebir tekobul eden
Ti on olonog; n m vukuo-gelmesi, fiilile�mesi veyo gercek holi­
ne gelmesi demektir. Bu terminolojiye ilerde de sad1k kalaca­
g1z.

2.5) Zaman Enleminin An'lari lie H ve. H-t arasindo blre­


bir tekobi.il ve Vukua�ge!menin ani (veya bir an'a 6z­
gi.i) olcusi.i

Zaman Enleminin geometrisinden hat1rhyoruz ki. H opera­


tori.inun vukua gelecegi Hi (i = i"') enerji degeri 0 sisteminin
bir T1 onmda gercekle9en (vukua g,elen) enerji (operator) olona­
g1d1r. Peki, Hi-1 operatoru nos1I bir olanaktir? 0 sistemini i�te
AYNI Ti anmdo tutuklay1c1 veya vukua-getirici operator olo­
nag1d1r. K1soca T1• Hi ve· H1-1 arasmda birebir bir tekabi.il var­
d1r. lki operator. bir ve oyni anda uyguland1gmdon yalniz. o T1
onma ozgu bir ikili olu�tururlar. H1-1 operatori.i de 0 sistemi­
nin, bllvesile H'¥ dinamiginin T� anina ozgu tutuklanma veya
.
o ana yap1�ma olci.isi.i, yani '11 veya H'nm an! vukua-gelme ol­
cusuni.i belirler. Nas1I? Bunu a�og1da dlferanslyel . k1yaslama
metod'una gore oc1khyacag1z.
2.6) H'nm yok-edilebillrlik olci.isii veya H'ya .J<Ol'fl denge­
nin olci.isii
H-1 operatoru, H'}J dlnamigini H-1 (H'J.I) �eklinde blr ve
ayni anda tamamiyle iptdl etmeye yonelik veya enerji vericl H
operatori.ine kar�1t bir operator oldugu icin H'nm yok-edilebi­
lirlik veya H'y1 sistemin lc.lnde dengeleme olci.isi.idiir de.

. Ill. Olas1hg1 Vlrtuel Dlferanslyel K1yaslama veya Ka1'9lla�­


t1nnah Determlnizm

Tutuklay1c1 veya Vukua-getlrlcl H-t Operatoruni.in lntinite­


_

zlmal Sapmas1 ·

233
Toparltyacak olursak, olas1hk dinamigi olas11tk kavrammm
temelindeki mant1ksal celi�kiden. bu cell�kinin iki ana fakto­
ri.inden doguyordu: Vuku anmdan uzakla�ma suresi, 'P biclmini
herhangi blr an'da vukua-getirlci H-1 operatori.i . . . $imdi bu
vukuo-getirici faktorun herhongi bir T anmm dT gibi infiniteii­
mal ve virtue! bir civanndoki infinitezimal (dH-1) degi�imini ele
alacog1z.
Peki nedir, herhongi bir T vuku-olanag1 on1 (yoni bir vuku
olanogmm vuku buldugu veya bulacog1 on veya bu olanaga
zaman enlemi uzerlnde birebir . tekabul eden on) c1vanndo. k1-
soca VUkUU (gercekle�mesi) olanak (ya CO beklenen) An CIVO·
nnda. bu T o nma ozgu H-1 vukua - getirici operatordeki
d(H-t) sapmas1?
Bu infinitezimal sapma'nm «formal� anlam1 �udur: Herhangi
bir virtuel (vukuu olanak) T anina alt H-1 olcusunun kom$u
T + dT anma ait (H-1 + d(H-l)J olcusunden d(H-1) kadar
sapmas1 demektir.
infinitezimal Sopmanm udinamikt ac1smdan anlam1 iki
yonludur: (A) salt-totolojik anlam, (BJ retro-enerjitik yo do an­
ti-dinamik anlom1.
Sapma ve K1yaslama

A) Totoloji Yonteml: Her blrl gerc:ekle"1le i;ansma sahlp


T vlrti.iel Anlarmm Potansiyel dag1hmm1 hat1rhyahm.
H'l' dinamiginin T + dT anma alt (ve birebir tekabul eden)
(1/HJ + d(1/H) tutuklanma olcusunun, T anma ait (ve birebir
tekobul eden) (1/H) tutuklanma olciisiinden d(1/H) kador
sapmas1 ne kadar fazla ise, H operatorunun T anma tekobul
eden H vuku olanaginm (ki bu 'I' biciminin T anma ait vuku
olanagmdan ba�ka blr i?ev deglldir) vukua-gelme veya gerc:ek­
le,me olasl11g1 o kadar bi.iyi.ikti.ir. Neden?
Cunku ac1kca belli i<i. 'I' biciminln veya H operatoriini.in T
anmdoki tutuklanabllme olcusii komi?u T + dT anmdakl
vukua-geleblllrllglnden (tutuklanobillrlll'}lnden) ne kadar bi.i-
yukse, k1saca H enerjisi T anindo ne kadar kolay veva yosun
tutuklaniyor, yani gercege (vuku bulmaya) yokla�1yorso. H ope­
ratori.i ni.in bu T onmda vuku-bulma (gerceklei;me) olos1hg1 o
kadar fazlad1r.
Gori.iyoruz ki 'I' biciminin veya bu bicimi dinamik hale ge­
tiren H operatoriini.in «herhangi · bir on'a tutuklanma-yap1�ma
derecesi» ile «O anda gercekie�me olas1h\')1», k1soca «ani olas1-
hk» kavramlon totolojik bir e�itlik icindedirler, ayni $eyi soylii­
yorlar.
Sonuc : Herhangi bir ano 6zgii (yani ani) tutukfanma veya
vukua-gelme olcusi.inun infinltezimal degi�imi veya sapmasm1
gosteren d(1/H) · ile «oni gercekle�me olos1hgu> . olorak g6ste­
receglmiz (1/R) olcegi birbirleriyle dogru orant1hd1rlar! ·

Ana Dlferanslyel Denkleme dogru

l;>imdilik 11.1.b'de elde ettigimiz 1/R = (?/dTJ sonucu ile


yukarki 1/R = [d(1/H) /?)] sonucunu birle�tirirsek
1/R = d(1/H) I dT
elde ederiz. 6te yanda bunu, 11.1.f'de i�aret ettiglmiz Fiabilite
y6ntemlyle vanlan

sonucuna e�itlersek arad1g1m1z Ana Diferon�iyel Denkleml elde


etmi� oluruz:

Q/&T � d (1/H) I dT.

Ancok �imdilik bu hedefi bir yana b1rokahm, gorecegiz k�


yukarki (1/R) .c: [d(1/H)/?J ora sonucuna ba�ka bir yontemle
de varabillriz. b zaman Ana Dif. Denklem doho soglom bir te­
mele oturaca·kt1r.

. 235
B) Retro-enerjltlk veya Antl-dlnamlk H-1 operatoriine oz.
gu genetlk yontem

G i r i�

H-1 operatori.i nerede doguyor veya doga bicimi nos1l ya­


rat1yor?
Yukarda ll.2'den biliyoruz ki H-t operatori.i H'l' operasyo­
nunu 'J!'ye indirgeyiql, k1saco 'l''Yi H'l' dlnamik operosyonun.
don onceki, yani '!''vi dinomiginden edllmi!?. Him dlnamlk de­
Q l!?ken�erinin etkenligini yitlrmi� ici bo!? salt-blcimsel durumuna
indirgeyen operotordur.
Bu operator H'l' dinomik operosyonuna dogonin (bizim,
yanl oznenin degil) kendiliginden uygulad1g1, krsaco objektif
bir operatordur, 'll 'Yi objektifle$tirme operotorudur. Bu varsa­
y1m1m1z1 yukarlarda ac1klam1�t1k. Amo bu operator ayn1 za­
monda bir entegrasyon operatorudur de.
Peki, varsay1m1m1z dogru mudur, doganm georcekliglnde
boyle bir eylem olabillr mi veya doga boyle objektlf veya ope­
rativ bir entegrasyon operosyonunu kendiliginden yapar m1?
Elbette yopar. Cunki.i her�eyden once kurtulmamrz gereken �u
saplant1y1 taniyohm:
8:1) Bizim bugi.ine kodar 'l' blclmlnl · gosterdigimizl sand1·
g1m1z diferansiyel denklemlerlmlz, ornegin Schrodlnger denk­
lemi veya H'l' operasyonu, dogodokl surecln sadece dlnamlgl
(moddenin salt etklnliglni) yans1tan blrer yorumudur. sodece
dlnomlk denge diyecegimiz bir dr�·dengenln ·ifodesidir. Antl-dl­
'
nomigl yons1tmaz, sistem:ln ic-dengeslnl lfade etmez.
·

B.2) Realite lrkesl

K1sacas1 dlf. denklemlerimlz 'l' blolmlnl cobje olarok oldu­


gu glbi1 gostermez. Oysa dogonm blolml boyle cobje olarak ol­
dugu glbh> gostermesl gereklr : Doga enerjl operatorOnO nasrl
glzlemiyorsa bi clmlerln i de glzlemez, yanl (bok Zaman Enleml)

236
operatorun herhongl bir An'dakl vuku-olonoklarmdan olui;;a n
Potonsiyel Butunu, Buti.in'un geometrisini, k1soco slstemin
ic-yasalarm1, lc-dengeslni saklomaz. ·Bunu «ilke» olamk kobul
ediyoruz.
.
NedI r kl blzlm diferansiyel denklemlerim�z bunu yapm1yor.
olcu aletlerimlzi de bu dif. denklemlere gore in�a ettlgimiz icin
aletlerimiz de yopam1yor, dogadaki «bicim»i, sistemin «ic-va­
solanm» gosteremiyor.

ic-yasalar1 glzlememek

B.3) Peki dogodak; bu objektlf bicimi kim gosteriyor? Yi­


nl dogonm kendisi gosteriyor, soklam1yor. Nasll m1? Bunun
icin once •. doganm Bicim dly.e gosterecegi �eyi «genetik>1 ola­
rok, y.:mi doganm lcinde Bicim hong( operasyondon uruyorsa
ona gore tommlomom1z, farozi blr bicimden yola c1kmam1z ge­
rekiyordu ki, bunu yukarlordo tammlad1k; yani 'I' blclminin, H'l!
dlnamiginden bu dinomigin uredigi and.a H-t (H\11) gibi tersine
(onti-dinamlk) bir operasyonla ureyen bir urun oldugunu ifa­
de ettik, Ba�ka bir deyi:;;le, 'l' objektlf bicimi.
- H'l' = 'I'' Schr6dinger denkleml gibi hep dinamik icinde yu­
ruyen udinamlk denge» denklemlnden dogmaz. onun cozu­
mu deglldlr,
- H-t(H'P) = 'I' gibi bir denklemden, yoni forazi bir
:\If biciminin dlnomige girdlgl anda· c1kt1gm1 gosteren «ge­
netik denge1 denkleminden. k1saca H'l' ·dinamlk operasyo­
nunl!n «antl-dlnamik1 veya «operot!v• entegrasyonundan
·

doga�
l:;;t� Ooga'nin Biclmi «soklamamas11 boyle anti - dlna­
mik blr operasyonla cereyan eder. $1mdl Kloslk ve Objek­
tlf Blclm arasinda bi!' 1<ar�1la�t1rmo yapal"60k, Blclmin Obje
olarak gosterlll�I daha lyi oc1Ca c1kar. �yle «I:
- Dlnamlk, farazi Bicfm'den H'l' gibl ' bir cdlnamlk,doguran1
operasyondur, doloy1s1yle blr dlferonslyel denklemdlr.

237
- «K�asik Bicim» dedigimiz SchrOdinger fonksiyonu, bu 11di­
namik» In. yani «tek-yonli.i» C!enklemin cozi.imudi.ir.
- Anti-Dinamik ise genetik, yani farazi Bicim'den objektif
«b1oim doguran» H-l(H'l') gibi bir operasyondur.
- Bizim «Objekti.f bicim» dedigimiz r:;ey, i9te bu «cift-yoniU»
operasyondur. dolay1s1yle Hq1 diferonsiyosyonu ile bunun
tersine bir (yoni entegrasyon) operasyonundon birlikte olu­
. r:;ur.

8:4) ic-Ozde,ligin Korunmasr llkesl : Objektlf Biclmin


var-olma nedenl

$imdi yine. doga bu operativ entegrasyonu neden kendisi


yopor, dogo «bicim»i, ic-yasolan veya ic-dengeyi neden sok­
lomaz sorusuno donebiliriz. Evet. dogo bu entegrasyonu ken­
disi yapar, ci.inki.i
- genetik veyo «bicim doguran» operosyon, dogodaki dina­
migin (yoni enerji operotori.i dedigimiz maddesel etlsinligin)
kot1ld1g1 bir ic-6zde9lik denklernidir ve
- doga ic-ozde�llgl Her An korumak zorunda kalmaktad1r.
Objektif Bicimin vor-olmo nedeni i9te bu zorunlugo doyon­
moktad1r.
GerceJ<ten de (ic·) bicim veyq ic-vosolar II . Boli.im lll'de
gordi.igi.imi.iz gibi ic-ozder:;llk operasyonunun invariyont'id1r.
8.5) lndirgeme veya Tepki, yanl Objele�tirme Operatoru:
lc-6zde9ligi veyo Bicimi yaroton Operator
Ba9ka bir deyi9le, dogadakl Biclm, lc-ozde9llk llkeslni sog­
hyoca_k tarzda doga tarofmdan, H operatorune ters bir H-1
operatori.iyle, yani objektif oiorak yarat1llr. Neden?
$6yle de sorobiliriz: lc-6zde9lik ilkesinl soglomoyo zorlo·
yon H-1 operatoru flilen nereden geliyor. (iogaya H-1(H'l')
operativ entegrosyonuriu kendi kendine. yopt1rtan, dolay1s1yle
Blcim'I ylne dogonm icinde yoratan bu ters operator nereden.
dinamigln hangi davrani9mdan doguyor?

238
Dol')ada mevc1:1t H\I' dinamiginin Potansiyel Depo olarak
dovrani�mdan doguyor herl?eyden once, �oyle kl :
I. BoiUm 3.a.3'den hat1rlod1g1m1za gore, (ic·l biclmi, H'l'
dinamiginln bilvesiie H enerjisinin herhangi bir ve ayni on'da­
ki H1'l' (i : 1, 2 . . . . ) tutuklanma (tutukluk yapma) olanaklonnm
bflvesile H1 vuku-olanaklannrn deposuno dayanryor. bu depo-
nun geometrisidir diye tanimlam1l}t1k. .
Peki b6yle virtUel bir deponun ofelligi neydi? Potansiyel
bir BGtun olmak. yoni bir on'da H'l' dinomiginin dogosmdoki
tum vuku-olonaklannm hepsini kapsar olmak, dinamigin cpo-·
tonsiyel olarak kendisi» olmakt1r. $oyle ki
Her H'l' dinamik slstemi (organizmas1) bilvesile H ener­
jisi. kendini bir okti.iel an'do tutuklanma (onza veya tutukluk
yapma) bilvesile vaka hallne getirecek bi.itiin· H1'JI (i = 1. 2 .. . . )
bi!vesile H1 olonaklonnin Butiin!Ugu'dur; Potansiyel Bi.itlin'dur
kendisi .
Dinamigin bilvesile enerjinin her H1'1' tutukluk, bilvesile H,
vuku olanagmr, H enerjisinin Ht}f dinomigi icindeki bir Hi kom­
bi11e-olu� torzi olarak du�unmek mumkundi.i r.
lnter-Obfektivlte ve Virtue! Objele�me: Butiin'un Blreyi
kar�111na almas1

H'I' sisteminin bilvesile H enerjlsinin. bu H1 (i : 1 . 2 ) ••..

ic ·kombinasyonlormm buti.ini.i, iclerinden her birinl, yoni her


Hi tutukluk ·bllvesile vuku oianogmr oylece oldugu glbl yoni,
birer olanak (yani virtual) oiarok tek tek kar�1s1na ahr, onu vir­
tiiel bir obfe yapar. Birey olorak vuku-olonakionnm Bi.iti.in «kor­
l?tSmdo» objele�melerine ic-objektlflik veyo i nter-Objektivlte
diyeblliriz.
H-1 : Bireyin dinami�inl gldermek

$imdi Bi.iti.in (vuku-olonoklannm bi.iti.inu) ile Birey (olorak


vuku-olanaOt) orasmdaki boyle bir ka�ttlol?mada, yani birbirine
gore objelel?me'de, Buti.in'un icinden blr operator dogar, birey-

239
sel olanogm (yani bi.iti.iniin kar91tinm) H1 etkinligini gidermek.
objele$en bireye kar91 denge saglamak icin do!}ar : · H-1 ters
operatorii dedigimiz $0Y i$te uobiele9en veya kar91 c1kan $eYi
dengeleyici» bu ic-operatordur.
Ozetle: Bi.itlin veya Depo. bireysel H1-1 gibi virti.iel bir ope­
rator uygular.

Flili Objele9me

Diyelim ki. Hqt dinamigi bilvesile H erierjisi bir H1 olana­


g1yla fiili (akti.iel) di.Jruma gelsin, yani vukua-geldigi o!anak H;
olonog1 olsun.
Potonsiyel Bi.iti.in bu kendi «fiilb olo�agm1. yukordo belirt­
tigimiz gibi, obje olorak kar91smo eihr ve bu objeyi qrt1k «filli»
bir H1-1 operatori.iyle dengeler.

T1pk1 conh orgonizmik Bi.iti.in'i.in. icindeki her orgoni (tu­


tukluk yopon bir olonak olorak) tek tek kar91sma almas1 (ob­

jele9tirmesi) ve tutukluk yapon (anzal nan) bilvesile vukua -
gelen her orgona kar91 BOtiln'i.in mi.itekabil tepkisi (ters opera­
tor etkisi) gibi.

B.6} ic-ozde$1iQi yaratan neden:

1. Bireyin. yani bireysel olanagm Obie haline gecmesi ve


2. Obje'nin dinamigini gidermek veya dengelemek'ten lba­
·rettir.
$6yle de diyebiliriz (Objele9me veya lc-Obje1e9111e Aksi­
yomu):

«Obje>l, sadece ozne'nin .J<ar91smda yer alan 9ey degil. da­


ha gene! bir deyimle. «bir an'da vuku-bulabilecegi kendi ola­
naklarmm bi.iti.ini.iyle boyle bir olanak olarak kar91fo�an $ev»
demektir.
1. Her «etkin 9eyii bir an'da kendi H1(i = 1 . 2. . . . ) vuku -
olanaklarmm buti,inu ckor91smdo1 virtue! olarok «Obie» hafine
gecer ve

240
2. hangi olanak olarak fiilile$iyor (vukua-gellyor, aktUel ho­
le geliyorsa) ise. ona kar$1t fiili bir lc-operatorle dengelenir.
Art1k gori.iyoruz kl, oni (ic-) ozde$1ikte invariyant kalan $ey
(ic-) bicimdir: H-t(H\l') = 'I'.
Demek ki H-1 operatorO, doganm kendisinde H enerji ope­
ratoru nos1I fiilen vorsa oylece 'fiilen olu�ur (vard1r) ve doga
H-•(H l{J) operotiv entegrasyonunu kendi kendine yapm1� olmak­
tadir:
8.7) ic-Denge
Doga. kuantik sistemi boylece H enerjisi ile bu enerpnin
herhangi bir fiili an'a ozgu tum «vuku-olanaklannm bi.itOnu»
nden gelme bir tepki-enerji H- 1 arasmda bir ic-dinamik den­
g0'de tutor ve (ic-) bicimi boyle yoratir.
D1�. yani klasik dinamik denge art1k bizden dogodaki bi­
cimi gizleyen Hq1 operativ diferonsiyel denkleminin (operosyo­
nunun) i�idir.
Modde'nin etkinligi var oldukco dogonm kendisinde opero­
tiv H'I' diferensiyosyonu vordtr, Bicim oldukca do dogonm
kendisinde operotiv H-l(H'I') entegrosyonu. yani H - 1 opero­
t61 i.i var demektir.
Doge bu entegrosyon operasyonunu bOtOn dinomik surec
boyunca HER AN yeni ba�tan uyguloyorok ic-dengeyl, doloy1-
:>1yle Bicim'i fillen ve her on yarat1r.
8.8) Olas1hg1 lnflnltezlmal K1yaslama
(H\l' dinomik operosyonuna ters. yani indirgeyici operos­
yonun, k1saca H\lt'nin bir an'a tut'uklonmasmm veya 'I' bicimi­
ni.1 bilvesile H operotorunun oni gercekle�mesinin Olosli1gm1
in'initezimal k1yaslomo)
Yukordo Toto!oji Yontemi'1de (bok Al vard1g1m1z «d(H-•)
ile (1/R) birbiriyle dogru orant1hd1r» sonucuno anti-dinomik (B)
yontemiyle vormok istiyoruz, yani yeniden iddio ediyoruz ki:

F. 16 241
a. H-1 operatori.i herhangi bir an'da l[I blci m ini as1I salt
bicimsel, yoni dinamikten yoksun haline ne kadar yokla�tm-
yorsa, ba�ka bir deyi�le .

b. d(H-1) infinitezimuli T + dT anmda ne kodar bi.iyi.ikse


\11 biciminln salt-bicim olma. yani vukua-gelme olas11ig1 bilve­

sile Hip d i na miginin T aninda tutuklanma olas11 ig1 (1/R) de o


kodor bi.iyi.ikti.ir.
Bu amacladrr kl H-l(H'l'l = 'J! indirgeni9 operasyonunu
veyo ic-ozde�lik denklemini, dolay1s1yle H-1 indirgeyici ·yani ,

vukua-getirici operatori.ini.i, T ve T + dT gibi iki kom9u virti.iel


(olonak) An arasmda k1yoslomak istiyoruz.
Bunun icin T anmda. qJ'ye enerjiyf veren H operatorunun,
doloy1s1yle indirgenecek, ic-ozde�lige tabi olacak H'l' dinami k
i.iri.inunun bu virtue! dT suresi icinde AYN! kold1gin1 forz· ede­
lim, o zaman sodece enerjiyi geri-allc1 (yani vukua-getirici)
H-1 operatoru d(H-1) kadar fork edecektir.
B.9) Ayni H'l' · uruni.i icin Tutukla nma an'inrn ve Tutuklama
operatoruni.in farklila9.m'as1, dolcy1s1yle ic-9zde9lik denklemi­
nin sapmas1 :
Ba�ka bir deyi9le H'l' i.iri.ini.i T anmda degil de T + dT
,

onindo tutuklonocok also sodece tutuklay1c1 H-1 operatoru n ­

de torklllo9ma olocaktir, ci.inki.i


1 . enerjiyi veren H operatorun un q1'ye etkisi ya do glri�i
T onmdo o lmu9tu r

2. bir ve oyn 1 T anma ozgu H-l (H\}I) = 'l' ic-6zde9lik


denklemini yoratan H-1 ise Hq1 d ino m igi ni lndirgeme i9ini T
onmda degil de, T + dT anmda yapacak oldugundo, ic-6zde9-
lik denklem inde infinitezimal bir sapma olacakt1r. $6yle ki
T ve T + dT anion dohil, bu iki 0n arasmda AYN! kalan
Hq• dinamigini H-1 operatori.i art1k T onmda degil, T + dT
onmda tutuklomoyo co l i91yor 0 bak1mdan H'I' uruni.i, H ener­
.

jisini T on 1nda alon ve bunu dT si.iresi boyunca ayne n koru­


yoh, oma enerjiyl gerl-vericl veya bir a na tutuklay1c1 operato­
run etkisine ayn1 T anmda degil, T + dT anmda ve H-1 + d(H-1 )

242
9eklinde ugroyon bir urundur, k1soco T + dT onmdo tutuklo­
nocok bir dinomiktir.
Peki H'l' url.inu hongi ono oittir? T'ye mi, T + dT'ye ml?
Elbette T onmo oittir. cunkl.i H\!''nin T'de olu�tugunu ve bu
orodo hie degi�medigini vorsoydtk.
Qyleyse bir T onindo dlnomik uri.in f-l\11 iken. ayni H\l''yi
T on1ndo degil de T + dT antndo tutuklosayd1 bu tutuklamo
(indirgeme) operosyonu nos1I olocoktt?
[H-1 + d(H-1 )) (H'l')
�ekllnde, yoni
= 'JI + d(H-1 ) (H'l') olocokt1.
Bu e�itlikten gori.iyoruz ki, enerjisini T antndo alan ve bu
enerjiyi dT suresi (iki kom9u on oros1 sure) boyunco koruyon,
0'110 T + dT antnda tutuklonocak olon H\JI urununden gerlye
d(H-1) (H'lfl gibi infinitezimol bir Sopma miktan kol1yor ki bu
T ontno k1yosla H'l' dinomiginden kalan art1k't1r. 8091<0 bir
deyi�le
(a) T anmda H\jl'den geriye hie bir 9ey kalmtyor. dinamik
Ori.in T onina tutuklan1yor bilvesile 'l' vukuo-geliyorken. kt�o­
co ic-ozde9lik saglan1yorken.
(b) T + dT anmda bOyle bir tutuklanma bilvesile vukua­
gelme olmuyor, k1saco ic-ozde9lik saglanm1yor. Ne oluyor? H'l'
dlnamiginin T + dT an;no tutuklctnmostn1 bilvesile 'Il'ntn vu­
kuunu engelliyecek, k1saco dinomigi zamon icinde surdurecek.
ic-ozde�ligi sopt1racak bir d(H-·') (H'l'l dinomik ort1g1 kaltyor
gerlde!
Oyso H'l' dinamiginin bilvesile 'l' bicim\ veya H enerjisi­
nin bir zaman anma tutuklonmos1, o ona alt tutuklanma (ic-oz­
de�lik) denkleminde (operasyonunda) dinamik hie bir arttk kal­
momas1. sag tarofm sadece 'l' biciminden iboret olmasr de­
mektlr.
H'l' dinomiginin T + dT anmo tutuklonmosm1 engelllyen ve
dinomil}i zomon icinde surdurecek olon bu ortrk. ozellikle

243
d(H- 1) corpan1 veya operator diferansiyeli elbette T + dT
anrno ozgi.idi.ir.
Oyleyse H\JI dinamigini, T + dT onmda tutuklonmo-kton
bilvesile 'I' biclmini bu anda vukuo-gelmekten ohkoyon bu di­
namik corpon, T + dT anrnda, mutlak deger bokrmmdon- ne
kadar ·ki.ici.ikse (veyo buyukse), bu on tutuklanacak Hq1 dina­
miginin T + dT'ye tutuklanmo (gercekle!i)me) olas1hg1 o an'da
o kadar fozlodrr (veya ozdrr). Bu bir infinitezimal kl'1oslomad1r.
infinitezimal kryaslama ve Ani Olosrhk: T onlartn!n vukuo ·

gelme �ons1 e!i)it, yoni ki den bokrld1gmdo her birinden gercek­


le!i)me beklenen, virtliel anlar. t1pk1 sal1 uzoym no!<tolon gibi
birbirinden fork1 olmoyon onlar. oldugunu yine hot11 llyal1m.
Kom�u T ve T + dT onion arosrndoki bu k1yoslamoy1 �oy­
le de ifade edebiliriz: Hongi ando doha fozlod1r Olas1hk?
H operotoru yukarda (2.3) deki po.stOla geregi 1 'de vukua
gelebilir, bu olanak vordrr. ama vukua-geli�in olos1:·g1 Potan­
siyel Enlem seviyesinde pek ala k1yaslonobilir: T + dT'deki
d(H-1) bi.iyi.iklugu ne kadar fazla ise o kodar buyi.!k olur bu
T anmda·ki olas11tk!
Oyleyse T'nin infinitezimal virti.iel crvanndoki hongi T + dT
kom!i)u onrnda olurso olsun, bu komi;;u ono ozgi.i d(H-•) dife­
ransiyel operatorii mutlak degerce ne kadar buyi.ikse, H\lf'nin
bilvesile 'l''nin veya H'nrn T deki tutuklanma bilveslle vukua-gel­
'

me (T + dT'de ise «vukua-gelememe») Olas1llg1 o kodor artar.


Sonuc : Ani (T anrna 6zgu) Olos11tk (1/R) ile d(H-1) mutlok
'
degeri birbiriyie dogru orantrltdrr:

(1/R) = [d(1/HJJ?l

B.10) Ac1 klamo : T anrna birebir 6zgu olan HI.JI dinamigi,


virtue! bir T +dT kom�u onrndo, ic-Ozde�lik veya tutukloma ope­
rasyonu sonucu, d(H-1) (H'I') dinamik art1grndon ne kodor cok
brrakocok cinstense, o anda 6ylesine tutunam1yor. oma H
enerjisini old1g1 o sll T anrna oylesine yogun tutunuyor demektir.

244
H'l' dinomik opcrasyonu T an1na o olcude yogun «yap1�1r», o
olci.ide yogun. yonl oni olorak gercekle�ir.

B.11) Sureklilik vorsay1m1 ve Virti.iellik

Burodo H'nin, ozellikie H-l'in T onmm infinitezimol c1vann­


do si.irekli olmos1 vorsoy1mm1 yoparsok bu hie de k1s1tloy1c1
bir varsoy1m olmuyor. Ci.inki.i diyelim ki H si.irekll degildir, o
ando diskret bir deger ol1r: Biz H'yi surekli farz etmekle T
onmtn forozi (virti.iel) c1vonndokl tutumunu onyor ve Olas1hk
Clerecesini saptomaya col l�;iyoruz. H diskret bir degerinden ge­
cerken faroza si.irekli olarok degi�meye ugrasayd1, o diskret
degerin ani olos1hg1. yoni o forazi infinitezimal c1vor icindeki
olos1llg1 ne olurdu, ilkesinden yolo c1k1yoruz, Boyle olunca
omoc1m1z diskretlik mekonizmosm1 si.ireklilik mekonlzmos1 icin­
deki determinist (ilerde gorecegimlz gibi «geometrlk») ili�kiler­
den cikarmok olocokt1r.

B.12) Sonuclonn birte�tirilmesi

Yukordo 111.A'do Olas1hgrn Ana Dlf. Denklemlne vannak


uzere iki aro sonucu birle�tirmi�tik. $imdi oyn1 birle�tirmeyi
yeniden yopollm:
11.1.b) bilvesile 11.1 .g'de infinitezimal lokolizasyonla elde et­
tlgimiz ora sonuc

1/R (?/dT)
.,.
= ldi.

Bunu yukarkl 1 /R = [d{1/H)/?J sonucu ile birle�tlrl rsek

1 /R = d(1/H ) I dT

elde ederiz. Ote yando bunu 11.1.f bllveslle 11.1 .g'de FloblUte'nln
emplrlk yaklo�1m1ylo elde edilen

245
Ql_\T � 1/R
sonucuno e�itlersek orod1g1m1z Ana Dlferansiyel Denklemi bul­
mu$ oluruz :
Q ItH � d( 1 /H) I dT .
/

B.13) Bu denklemi kuontik slstemin geregi olarak .(h) et­


ki kuont1 ile ve •omoc1m1zo uygun bir $ekilde» corporak bo­
yutlond1rahm.
h. d(1/H)/dT � Q/').T.
B.14) Genet Durumun �ozumu :
Denklemin sag yonmdoki P fiobllite fonksiyonunun genel
ifadesi $Udur:

-IT dT/R
P =e o

Flabllite teorisinden biliyoruz kl Q = 1 - P'dir. P'nin yukar­


kl Integral ifadesini bizim d(H-1 ) = dT/ R e$itligimiz ile blrllkte
yerlne koyorsok

-IT d (H-1>
Q = 1 -e O

= 1 - e-Cl/H )

elde ecteriz.

Q'nun bu lfodeslni (B.13) de ana dlf. denkleme yerle$tirirsek

h : d (1/H) / dT == [1 - e-fl/Hi ] / AT

h Id (1/H) [l + e-ll/Hi + c-12/HJ +... ] e JogT

elde ederiz.

B.15) (1/R) = sablt. Ozel durumunun �ozumu :

Ani gercekle�� olos1hg1 demek olan (1/R) olcegini (yanl

. 246
IV. Sol um l'de gorecegimiz gibi

( l/R)0 = [ c'12 + (c1/r)2 ]l.'2


ei;;itligl

dolay1s1yle. Zaman Enleminin (1 /r) egriligini) butun virtUel za­


man anlan icin «Sobit = 1/R0» kobul edersek. bu demektir ki,
butUn anl gercekle9m1e olos1hklon e9it, yoni = (1/R0)'dir. (Ay­
ni zomonda zcman enleminin, egriligi sobit bir egri, yoni r0 yon­
capinda bir da·ire oldugu sonucuno c'nin baz1 9a rtlan icln va­
nlabilir).
-T/R
Boyle olunca P'nin yukarki genel ifadesinden P=e o

elde edilir ve ano dif. denklemimi.z

h.d(1/H) � (1 - e-T!Ro) . dlog T yo do

= (T/R0) (1-T/2 R0 +- . ) . d log T


..

9eklini allr. Buyuk terimleri ihmol eder ve k1smi entegrasyonu


iki kez uygulorsok

·h/H � (1/R0) (T. log T - J log T. dT) doloy.s1yle

h/H C'.:> T/R0 elde ederlz.

B.16) Ozel Durumun K1smi Enerjl icln cozi.imi.i: Heisenberg


Keslnsizligi'nin genel durumu.

Bir T onindo 'I' bicimine enerji-veren H operotorunun ver­


digi enerji H degil de bunun 6.H gibi bir porcos1 ise, H'll dina­
mik operasyonu 6,H'I' 9ekllni ohr. Peki. enerjiyi geri-alan. yani
dinomigi tutuklay1c1 operator ne olur? Veri len bu 6,H mi�tar
enerjiyi-gerl olon (6.H)-1 operatoru olur ve tut�klama y� do
ic-ozde9lik denkteml

247
(L\H)-1 + d( (L\H)-1) = 'II + d( (!iH)-1) . LiH'I'
�eklfni al1r. Demek ki tutukloy1c1 operat6r diferansiyeli
d( (L\H)-t), olacakt1r. Buradan, yukorki cozumde (1/H) yerine
(1/L\H) koyorak

yo· do

yukorda kabul ettigimiz glbi, !>,.T aralrginrn ba9lang1crn1 S:f1r Arn


ollr ve LiT = T e9itligini kullonirsak

elde ederiz.

Oyleyse. (1/R): sabit olmas1 ve eksponansiyel fonksiyonun


birinci teriminden sonrakilerini lilmal etmel< gibi kabo bir 9art­
lo vord1g1m1z ci:izi.im, oc1kca gori.iyoruz ki., i.inli.i Heisenberg Ke­
slnsizligi'nin ta kendisidir, daha dcgrusu «e�itlik» ya do «kesin­
lik» durumudur. Kesinlik durumudur cunki.i bizim formuli.imi.iz,
Heisenberg e�itsizliginin (1/R0) ani gercekle9me olcegi ile ((Ol­
ceklendirilmi9» e9itlik durumunu gostermektedir.

IV. Ba�kala�rm boyunca dlnamlgin ic-dengesl

Olas1llgrn Ano Diferonsiyel Oenklemi olarok ortoyo koydu­


gumuz denklem, U zamon enleml i.izerindeki Tj; bilvesile
H1l (I = 1 , 2, 3 ) olonoklanna hirer gercekle�me (vukuo-gel­
•...

me) otonag1 olorok, herhongi bir ve oyni kl olcucu (boylomsal


fiili) onda, ama her olci.icu on'do bi.itUnuyle sohip c1kon Potan­
siyel Bi.itUn'i.in. yani H\)I dinomlglnin ic (pot� nsiyel)-denge ko­
�uludur.
l lerde Zomanm cvirti.iel'den okti.iel'e geci�i> paragrofm­
do goreceglmlz uzere. H'I' dinamlgl, kendisini bir cgercek» ha­
llne veyo cvukua> getirmek lcln. k1saca c�lmdile�tirmek• lcln,
hepsi birden aym olci.ie<O (boylamsol filli) bir kj (J = 1, 2. 3 ) ••.•

anmdo bekle�en ba�ka ba�ko. amo lclerlnden bir k:I anmda yol·

248
niz biri gercekle$ecek olan virtue! $imdiki (gercekle$me) T;
anion orasmda veya boyunca, bir T1 Vl!ku-onmdan oburu ne
m
!im '= J = 1 , 2. 3 .... ) otelenmektedir. Bu otelenmeye H'l' dlna ­

miginin Ba$kala91m1 (Metomorfozv.i diyebiliriz. i9te H'l' bu me­


tamortoz -icinde ic-Denge'sini yukarki (bak B. 14) Ano Dif.
Denkleme gore korur.

V. Zamanm dogu�u

$imdiyedek tOm felsefe ve bilim teorilerince Zaman'm salt


olcucu ya do kor91IO$t1nc1 (filli boylamsa_I) bir .degi9ken oldu­
gu sa ntld1. Oysa Zoma n m Modcie'nin q1 6rgut0ni.in vey o ener­
. ' ,

ji-verici H .operotorunun «gerc;; ekle�mesi (vukua-gelmesi,' $im­


dile9mesi) icin bir lc-birikimler degi$keni» veya boyle potansi­
yel bir kesitin ic-dinarnik de9i$keni oldugu meydondad1r. 80$­
ka bir deyi$fe,
1) Zaman. iclerinden bir olcu anmda yolntz biri gercekle- ·
$ebilecegi halde,
- gercekle$mek uzere hepsi birden bekle$en, ·yanl oyn ayn
gercekle$me ulonaklon (veya virtUel gercekfe$me anion)
olarak biriken onlarm
- (ustelik egrisel blr dag1hma sohip) birikimidir. Ve Zamar;i
ozellikle
2) Modde'nin herhangi bir ve aynr rtili boylamsol an'daki
gercekle$me (vukua-gelme) olanaklarmm erilemesine-egrlsel
dag1hmh ic-blrlkim lcinde bir · H1 vuku olanagm rn «Vukua-gele­
-

meme» veya v uku-anmdan»


« . k1saca «vukuundan uzakla$mO»
gerginl ig ldir
.

Ill. Bo!Omde sozuni.i ·ettigimiz uvuku anmdan uzakla$mO


si.iresi veya zamanr» do H1 operator (vuku-) olanag1nrn bu ger­
glnliglnden dogar. .

Bu dogas1yla Zaman dogamn rnadde-ici dinamlk · blr oge­


•.

sldir.

24!:
Zamanin genetik Metrik'I ve Min imum ilkesl

$imdi b6yle ic-dinamik bir ogenin geometrisi art1k Zaman


Enleminden ba9ka bir $eY olmad1grna gore. bu ogeye «kendl
geometrisine bagl1». yanl «genetik» olarak Minimum ilkesi �y­
gulanamoz m1? Elbette uygulanir. $oyle ki:
Zaman Enlemi dedigimiz geometri Ozerinde en k1sa metrik,
1 ) herhangi bir vuku-olanagmrn vuku-anrna en k1sa zaman
metriginde varmasrnr, hatto ozellikle
2} «fiilile9en» bir olanagrn, ardmdan fiilile9ecek bir olanaga en
k1sa zamon metriginde vormasrn1 saglar..
Fermat'nm «en krso zamando vorma» ilkesi, daha koklU
olarok, yoni i9in koynogrnda. krsaco d19toki (olciicii) zomona
gore degil, «Sistemin kendinde kendini gercekle9tirdigi onlo-
rrn georr{fatrisi iizerinde» gercekle9mi9 olur. .

Bunun icin (bok Grundlagen zur Topologie der Zelt. Y.


Oner. 1971. Zaman Topolojisinin Temelleri) Zaman Enlemi'nin
Zaman Yiizeyi · iizerlnde jeodezik bir egri olmosr $Ortrn1 koymak
gerekir. Gerci Zaman Yiizeyinin denklemini saptamok bugiin
icin olonoksrz. ama diyelim ki saptad1k, Zomon Enleminin jeo­
deziklik ko9ulu bi:ie o takdirde talep ettiglmiz Minimum ilke­
sini kazondrrocok. Evet, tekrar edersek:
laman Enleminln jeodezik bir egri olrnasr demek, virtiiel
gercekle9me anion arasmdaki zaman mesofesinin, yukorda
istedigimlz uzere. «en krsa» olmasr demektir. $oyle kl, bir ve
aynr olciicii kj anrnda bfr gercekle9me olanogrndan oburiine
Virtiiel geci9 Siiresi mumkiin surelerin en krsas1 ofacok, 'JI bi­
cimi boylece kar9rm1za, Madde'nin zamon 9c1srndon «en deter­
minist orglitU» olarak c1kacakt1r.
Demek besbefli kl, yontem olorak Determinlzme dogru
henuz bir yakfo91m icindeyiz. Evrensel moddenln zoman oc1sm­
don «en stobfl» orguflerini, Zaman Yiizeyl'ni keslnlfkle sapt1ya­
mamok yuzunden $fmdlllk -ke$fedecek durumdo degfliz

250
«Zaman oc1smdan en determinist veya en stabil 6rgut»
teriminden «moddenin temel 6gesi» .kovramm1 anlomok . do
mumki.indur. oma hie bir vokit maddenin «bol?kalo9mayan 6ge­
lerii1 degildir bunlor. Maddenih ba9kalo9moyan 6geleri olam1-
yocag1 11urodan bellidir:
Zaman Enlemlnin jeodezikl!k ko9ulu her zaman bozulabi­
lir, cunku Zaman Yuzeyi (bak Grundlagen zur Topologle der
Zeit) evrendeki maddenin, ama butiin maddenin «9imdiki-anla­
rrnndan olu9uyor ve bu total davrani9 her an deformasyona
ugruyor. b6ylece ne oluyor? Jeodeziklik ·ko9ulu, dolay1s1yle En
Stabil Orgutler de ba9kala91yor! Bal?kola9mas1 tilkenmeyen bir
evren. sonu gelmeyen bir evrim! Bu evrimin y6nunu ancak Za­
man Yuzeyinln denklemlni ve deformasyonunu bulduktan son·
ra bilecegiz ancak ...

IV. BOLOM

Zaman Uzay1 ile Salt-uzayin iclceligi

I. Enerilnln Olas1hk �ekllnde Aki''"'" Vektori.i

�11. Solum lll'den biliyoruz kl H-1 operatori.i (invers. hatta


reslprok bir operator olarak). H enerji-verici operatoruni.i veya
'l' ic-bicimini «gerceklestirlci» (yani bir ve ayni kJ olcucu ani­
na ozgu virtue! T1l (i = 1, 2 .. . ) onlonndon blrine tutuklay1c1)
.

bir operotordu. A11ag1da g6recegiz •ki H-t operotoru bir vek- .


.

tor olmak g�rekmektedir. Ne icln? Olas1hk Akim Vektoruni.i in-


90 etmek lcin! Amo nas1I?
Once 9uras1 besbefli kl. 0/�T lfodesi, 0 olos1hgmm bir
�oman araltgindan gecen miktanni, yani Olas1hgm Ak19. miktan­
nt gostermektedir.
$imdl bizi. g�rcekle9ecek blr H operatorune ozgi.i (0/�T)
ak1m1 vektor ol.arak ilgilendiriyor. Arod1g1m1z bu vektoru P lie
gosterellm ve Olas11tk Akim Vektoru diye onoltm.
1 ) · �utlak deger :

251
6nce nedir «enerji operotori.i ne ozgi.i P olos11tk ak1m vek­
tori.ini.in mutlak degerl71? Tan1m :
Bu deger. (QI�T) � 1/R e9ltligi doloy1s1y!e (bak Ill. Bo­
li.im, 11.1.g)

e H oparatori.ini.i. bir ve aynikl olci.ici.i onrnda. o ona ozgu


U enlemi boyunca bir dag11tm i.izerinde virtue! olorok yer
olon ve boylece henl.iz gercekle9memi9 durumdo bekle9en
birer virti.iel operator veyo vuku-olonogr oimoktan c1konp
e gercek (yoni Vaka) durumuna getiren Ani Olcek'tir, H'nm
(1 /R) oni gercekle9me o!cegidir.
2) Yon :
Peki, orad1g1m1z bu P ok1mmin yoni.i ·n edir, doho dogrusu.
ok1mm mutlok degeri, ynni «oni gercekle9me olasrhgrn hongi
yondedir?
(1/R) gercekle9me olosrl1g1 veyo olcegi. ci(H-1) gibi infini­
tezimal bir Sopmo'don olu9tuguno gore (bak Ill. Boli.im, 11.1).
olcegin yoni.i bu Sopmo'nin yoni.idi.ir! O bak1mdan bu sapmo­
nm yoni.ini.i. amo doha once H-1 operatori.ini.in yoni.ini.i bulmak
gerekecek.

Once $Una cok di·kkat edelim ki. H-1 ters operatoru bir
vektor olocaksa operotori.in invers veya resiprok olma ozelll­
gini de tevori.is edecek degildir. H-1 vektori.i sadece operator
olorok ters olacokt1r, yokso vektor olorak degil. K1saco H-t,
Zaman Uzaymda bir vektor iken salt uzayda �dece bir opera­
tor olarak kolocoktir.
H-1 operatori.ini.in (zaman uzoyindaki) yoni.i:
H-1 operatori.i, L zaman enleminin blr T oninda lki bile­
�ene aynlsm. H0-1 otelemsel enerjlyi, Hi-1 donumsel ener­
jlyl cgercekle9tiricl operatOr> olmak uzere forz edellm -ki

olsun.
(Burada TL• Zaman enleminin blr noktosmdakl Birim Teget vek-

252
torunu. B;, binormol vektori.i, c 1 ve c2 ise bu vektorler yoni.in­
deki mutlak degerleri gostermektedir)

olacagrndan
t�imdiye kadar kon�rklrga meydon vermedigi icin mutlok deger
clzgisini kullonmodon gosterdigimiz ve bundon sonro do ver­
medikce yine cizgisiz kullonacagrm1z)
ld(H.:...1)/dTj = 1/R formi.ilumi.izi.i dikkote ol1p iki torof1 do
dT ile b61er ve yine mutlok deger olarok hesaplarsok

elde edilir. Diferonsiyel geometriden hot1rlryoruz ki, (1/r) eg­


riligi il'nin tegetten sopmo mikton olon (dw)/dTJ olup (1/ ol
torziyonu ise [L'nin oski.ilasyon duzleminden sopmo miktan
olon (d·tl/dTJ dir.
Yukarkl faraziyeden yolo c1karsok demek ki, (1 /R) Ani
Gercekle�me Olas1hg1, arod1g1m1z sopma bak1mrndan L enle­
minin T1• birim teget vektoru yoni.indeki (bilvesile 8 1. binormali
yonundeki) c 1 T1• (bilvesile c:! . Bi) gibl bir vektorden (bilvesile

bir duzlemden) yapt1gr (dw) egrilik sapm.osrndan bilvesile (d1J


torziyon sapmasmdon olul?uvor.

253
�imdi bu foroziyeyi bir yana brrakahm.
· 2.1) Ani Gercekle9me Olas1hg1'n1.n (1/R) = d(H-1)/dT
to.rmulUndeki d(H-1 ) buyuklugunu. hatrrltyoruz ki. ic-Ozde�lik
Denklemlnin infinltezimal sapma faktorii olarak yorumlomr�trk.
Aynr yorum.a devam edecegiz. Ancak bu kez. <<gercekle9tiricl
operatorun yaptrgr bu sopma»yr ortrk «soyut» veya «neye gore
sapma otdugti belirsiz» 9ekilde degil. «L enleminin bir vektor­
den sapmasrn veyo tersine bir deyi9le, «bir vektorun L enle­
minden yaptrgr sapmo» 9eklinde «somut» olarak yorumlryaco ­
grz. $oyle kl 9u genetlemeyi yapabi liriz:
2.1.o) H-l'in yonu hokkrndo genelleme ve bile9enlerin
yonleri :
(0/ AT) olosrltk akrn:i buyuk!uguni.i, (bak 111. Sol um 11.1.g)
krsoca (1 /R) Ani gercekle9me olasll1grn1 olu9turon yani ger­
cekle9tirici · opera tori.in L enlemin i n bir .T + dT onmda yapt1g1
infinitezimal d(1/H) SAPMA'sr.
- L enleminin hangi vektorden yopt1g1 Sapma'dan doguyorsa .

krsoca
- L'nin Frenet uclusune ait hongi vektcri.in d?g rultu kosinus­
leriyle i fode edilebiliyorsa
gercekte9tirici H-1 operoto ru o yondedir doloyrsryla bir vek­
,

tordi.ir.
2.1 .b) Bu konstri.iksiyon ilkesini ve diferansiyel geometrlyi
dikkote alarok 9u sonuco vonnz:
e Bir L egrisinin Sopma Miktan. bir dogrudan (teget vekto­
runden) . doguyorsa. yoni iki kom�u teget arasmdakl (dw)
kom9uluk oc1s1 dedigimiz bir i nfinitezimol sopmo'dan olu9uyor­
so, o dogru (teget vektoru) bir gerceklei;tirlcl operator-vektor­
.

dur veya bu vektorun reel bir katrdrr.


e Bir L egrisinin Sopmo mikton, bir duzlemi tonimloyan vek­
torden, k1soca bir duzlemden (oskulasyon duzleminden)
doguyorsa. yon i lkl kom�u oskiilosyon duzleml orosandokl
(d1) kom9u!uk ocrs1 dedlgimiz bir infinitezimol sapma'don
olu9uyorsa, o duzlemi tan1mloyan Normal vektor ((Frenet

254
Binorm,nli) de yine bir gercekle,tlricl operator-vektordur ve­
yo bu vektori.in bir reel kot1d1r.
2.1.c) Otelemsel ve Doni.imsel enerji operotorlerini gercekle�­
tlrici geometrik Birim vektorler : T1, ve BL.
Oyleyse 3 boyutlu bir L uzay egrisi olmos1yla yetinirsek,
-

L zamon enleminin «Sapma yapt1g1» ba9ka_ bir dogru ve di.iz­


Jem olmad1gma gore, L enlemine ait «gercekle9tirici op. vek­
torleni yaln1z iki tone olup 9unlard1r: Gercekle9menin olocag1.
herhongi bir virti.iel T onmdaki
T i. teget vektori.i ve BL binormol vektor!
$imdi, L enleminin bir T an i nda in90 ettigimiz bu iki op.
vektore fiziksel nitelik vermek amac!yla secim yapacok olur­
sak.
e H� 1 (yoni H .. otelemsel enerji operatoruni.i gercekle9tire-
o 0
eek olon) operatori.ini.i TL yoni.inde bir vektor ve
e H,1-1 (yani H,1 doni.imsel enerji operatori.ini.i gercekle9tire­
cek olan) opemtori.ini.i B1. ybnunde bir vektor olarak sece­
cegiz:

He;-i = Ct . TL ' HJ-i = C2 • BL

2.1.d) P ok1mmm bile9enlerinin mutlok degerleri :


$imdi P'nin bile9enlerinin mutlak degerlerini olu9turon
Sapmo'lar, dolay1s1yle bu degerlerin kendileri .de belll olmok­
tad1r, 96yle ki:
yecek H operotori.ine, daho dogrusu onun H
Gercekleo:: ve
0
Hd bile9enlerine ait P .. ve PJ olos1l1k ak1mlon, H'yi gercekle9-
o
tirecek H-1 operotor-vektori.ini.in, k1sacas1 L egrisinin Sopmo
yapt1g1 vektori.in cinsine (bak yukorda 2) gore s1ras1yla,

(1/R) .. ve (1/R)11 ifodeleriyle gosterdigimiz Mutlok deger­


o
lere sahiptir.
2.1.e) P ok1mmm yoni.i
Yukordo (1) de belirtigimlz glbl, (H 0 ve Hd blle9en operotor-

255
lerine oit) P0 ve Pd ok1mlon. kendilerinin

[c1•2+(<-1/r)Jl12 ve [c{2+(c2/?)2]112 mutlak degerlerini


olu�turon Sapmalor hangi y6nde ise o yondedir. Oyleyse, L
egrisinin (gercekle$tirlci vektorlerden, yoni tegetten bilvesile
oskuiosyon dOzlerr(inden) yopt1g1 Sopmo, k1soco (dw) kom$Clluk
oc1s1, bilvesile (dt) kom$uluk ac1s1 hongi yonde ise o yondedir.
Ci.inki.i c1 ve c2 ve onionn tUrevleri hie bir sopma icermez
Peki bu yonler nelerdir?
a) Bir L egrisinin tegetinden yapt1g1 (dw) egrilik sopmas1,
dT1, = dw. A . e$itligl doloy1s1yle egriyi o noktada, L'nin egri­
i
lik merkezi. yoni AL ono-normoli yonunde sopt1nr.
Oyleyse P . nun yonu A1,'nin yoni.idur.
0

bl Bir L egrisinin oskulosyon duzleminden yopt1g1 (dd bu­


rulmo sapmos1, dB1. = dt . A:. e$itligine gore egriyi o noktado.
L'nin A1. ono-normoli yonunde sopt1nr.
Oyleyse P,1'nin yoni.i A1 ,'nin yonudur.
Bu arodo $Unu hot1rlotallm,
. H .. 6telemsel bile$eni bildigi-
0

miz gibi doimo horeketin otelemsel dogrultusu uzerindedir, yo­


ni (ds) horeket yorungesi, k1soco T_ tegeti yonOndedir. Demek
ki H .. ile P . 'nun yonleri genellikle farklld1r.
0 0

Ayn1 $ekilde. e�erji operotoruniin H.: donumsel bile$eni


bildigimiz gibi horeketin BDM (Bile$ke donme momenti) yoni.in­
dedir. Demek ki H.i ile P,1 'nin yonleri de torkhd i r.
II. P olos1llk ak1m vekt6riini.in bile!?en vektorleri
Yonlenmeyi boylece soptod1kton sonra mutlak degerlerin
(yoni H .. ve Hd operat6rlerine ozgi.i Ani Gercekle$me Olas1hk-
o .
lon'nm) yukordo (1) veyo (2.1.c) deki ifodelerini dikkote olarok

yozanz.

256
(i4-1)
T-l-1 .
,

,'·

Sekilde, IJ enleminin Cyani kJ 01cucu anma ait Zaman En­


lemi'ninl T1l Ci = 1, 2, 3,. .. > Am ile Hareketin Cs> yoriingesinin bu
kl aruna tekablll eden OJ noktas1 cak1$maktad1r. B'Oylece T1
anmda IJ'nin Frenet Ucl'iisil ile ayni An'da cm noktasmda> yO­
rii.ngenin Fre�et Ucl'iisu arasmdaki kar$1.hkh ili$ki, k1.saca Zaman
ve Uzaym birbiriyle ic-iceligt gosteriliyor. T, enlemin birim te­
get vektoriinll, B1• binormalini, A1. Cters yondekil ana-normalinJ,
T. yoriingenin teget vektoriinu temsil ediyor. Aynca. birbirini iz­
leyen IJ ve. IJ+t gibi iki enlemde birbirine geometrik-mutekabil
.noktala.nn T1J ve T1J+1 olduklanm unutnuyalun.

F. 17 . 257
Ill. Konvekslyon Aktmt ve Siste:nln H1z1

H,. ve H,1 operatorlerine ozgu I? .. ve P<l Olas1hk Akim


'
Vek-
v 0

<>1:ferleri, IV. Solum l'den


torlerinin (1/R} ve (1/R}d mutlak d...x
0

biliyoruz ki s1ras1y1a

Ayni vektorlerin
.
(Q//),,T} ve (Q/ !:':,. T)d �eklinde birer ak1m
..
0 ,
·

olorok yonleri lse, L enleminin AL ono-normol vektoru y6-


nunde idi. ·
. $imdi (enerji-verlci blrer operator olarok tanid1g1m1z H ..
. 0

ve Hd'ye ozgi.i) Toplam Olas1hk Ak1rA vektoru o.lan P vektoruni.i


bir Olos1hk Konvekslyon Ak1m1 holine getlrmek istiyoruz. Bunun
icin P vektori.ini.i · (s) horeket yorungesi boyunco, yonl elementer
· · yori.inge vektoru (ds) ile skolor corpmok gerekecektlr:

(P .ds)= [(l/R)o . AL+(l/R)d . AL] . ds


=cOS ql . d s . [(1/R).;; + ( 1/R)d)

(cp: (ds), yani T8 lie AL. yonl P oros1 oc1d1r]


Ashndo ko�eli porantez lcindeki terlmler

(1/R)o:s: I Pc; I = I d (H.,..1)o/dT I ,


(liR)d= I pd I = I d (H-1)d / dT I

oldt1gundon (P. ds) corp1mrn1 �oyle ifode edeli"_l:

· (µak1mm ani .voaunluQunu gOstermek uzere)


(P. ds) = it. v konveksiyon ak1mrn1 elde ederiz.
,
258
Bir konvekslyon ok1mm1 genel olorok, Olos1hk Akim Vekto­
runi.in yorunge boyunco suriikleni�l diye tomrnlorsok, µ . v kon­
veksiyon ak1m1. goruldugii gibi.

e · v h1z1m ve
e (ger¢ekle�tlricl op. vektor dlferonsiyellerinln bir fonksi­
yonu olon) µ ani yogunlugunu holz bir siiriiklenme ok1m1d1r.

P vektoru nos1I Toplom. Olos1hk Ak1mm1 gosteriyorso, (P.ds)


konveksiyon ak1m1 do, bu vektori.in hareket yori.ingesl boyun­
co, si!)temln kendi T gercekle�me temposuna gore, suri.iklen­
meslni lfade eder.

IV. Totolojlk veya Klaslk Detennlnlst Zaman

. Olci.ilecek O sisteminin zamamm olcme (mudahale) i�le­


mlne kan�madan kendl kendlne (determinist bicimde) olcen
colcucih bir A slstemlnin zamani nedlr?

Tamm : O!cUlecek bir 0 slsteminden bog1ms1z ve olcme­


ye henuz kan�mayan zomon olcuci.i aletlerimizln olctiigi.i za­
mand1r. cblcucu slstemde her kJ anmda sodece blr tek KJ enerji
olana�1 mevcut oldugu lclnt d1r kl Klasik Determlnist Zaman'­
d1r bu'..�
- Olciilecek o cbllinmeyen olas1llk - rltmb nden, yanl cpek
cok enerjl olanaklarmo sahlp rltlmtden bag1ms1z, (determinfst·
rltminl degl�tlrsln veya degi�tirmesin) sure�dl determlnlst tarzda

- .ama dalmo 0 sistemlnln, bir ve aym .i<:J flilj an'mdakl


(zaman enlemlnin) tum (virtue!) H1J (i = 1. 2, 3....) enerfi ola­

naklari arasmdo, d1�ron (yanl ayni fllli an'da) baklld1gmda


hie fork gizetmekslzln hepsl lcln aym sureyl kofQcak olan blr
Zaman.
- 'k1soca saat-ritimli Zaman.
Klasik Determlnist Zaman dedlglmlz bu saat zamaninin
ozetllOI �oyle bellrlr:

259
- o sistemi (veya onun Zaman Enlemi) olcucu A aletinin za­
mam. yani fiili (k) zamant boyunca ilerlerken, ba9ka bir de­
yi9le
- O sistemi (veya onun Zaman Enleml) olci.ici.i A oletinln _za­
enlemin mi.itekabil T11 ve T;t ( i = 1, 2. 3. .) onion arosindo­
..

ki Zaman Mesofesl butun (i'ler) loin aymdtr.


Bu oro-mesofesl, A olcuci.i aletlmizin olcti.igi.i totolojik blr
suredir. yani sadece kendi sist�mini olcen
e k1saca olcUcunUn ozgi.il zaman1 (kl k zaman1 dlyoruz) cin-
slnden olcUlen. yani
'
e O sisteminden bag1ms1z olci.icu. ama ancak kendi kendini
olci.icu.
e k1saca ctotolojik1 zamanm si.iresidlr.

V. Soot Koi;ulu

0 sisteminin olci.icQ zaman boyunca iierleyi_�inl bir «Potan­


siyel - Bi.iti.inun>, daha dogrusu bu Bi.iti.in'i.in geometrisi olan
«Zaman· Enlemi»nin ilerleyi9i olorok saptarken. demek ki �u fi­
ziksel posti.iladan yola c1k1yoruz:
OlcUlecek 0 kuantik sisteminin (bir madde dalga�mm ve­
. yo danecigin) uzaydaki yori.ingesi nerede olursa olsun
e bir olci.icu fiili kl onmdaki Lt enlemi lie herhangi blr olci.i­
ci.i fiili kt onmdokl U enlemi arasmdaki ('k = kl-kt) si.ire­
si, olcuci.i A slstemine ozgu zomanm (k) si.iresinden ba�ko
bir l?ev degildir. Bu stire, Lt ve U enlemlerinin mi.itekobil
virttiel TiJ ( i : 1 , 2 . ) onion orasmdakl sure olup asltnda
...

Lt veyo U enleminln bi.iti.in T1 (·i : 1, 2.. ) anion (noktalan)


..

lcin aynid1r. Ba�ko bir delji�le,


e Bir Ll egrisinden (her noktonm ona-normoli dogrultusun­
da) soblt bir (k) mesafesi kadar uzakto ikinci blr U egrisi
daimo vordtr. .
VI. Soot Koi;ulu olarak Bertrand BaOinlls1
Dlferanslyel Geometride yukarki posti.ilay1 nos1l lfode ede­
blllriz?

260
1) k : soot mesafesidir.
2) A = -k . sino • B = k . cos0 . C = -sina , yoni
BIA = - cot a , A/C = k olmak
3) a oc1s1, Lt ve U enlemle�inin mutekabil noktalanndaki te­
getler arasr. (T zcmanmdan bag1ms1z) ac1 ofmak uzere ve
4J (1/r) egriligi ve (1/Ql torziyonu Lt enlemine ait olmak uze­
re postlilamrzrn ifadesi

(A/r) + (B/ gl = C

bagmtrsrndan ba�ka bir 9ey degildir.


Klasik oiferansiyel geometrid:? Bertrand bagrnt1s1 diye bili­
nen bu bagrnt1y1 saglryan Wm egriler (ki bizim icin burada bi­
rer Zaman Enlemi roli.ini.i oynuyor) Bertrand egrileri admr alrr.
Bu Bertrand ko9ulu, soot, yoni «totoloji» zomani boyunca her­
hongi iki z - enlemi uzerindeki iki mutekabii nokta (An) aras1
mesafenin buti.in noktalor l<:ln ayni olmosr diye vurgulad1g1m1z
fiziksel bir olgudur.
.
Bertrand egrisinin dif. geometrik ozelliklerini tekrarlryaltm:

1. Mutekabil iki egrinin mutekabil noktolon (anion) orasmdaki


(k) zoman mesofesi, T enlem yoymdon bog1ms1z olup bOtiin
An'lar icin ayn1d1r.
2. iki egrlnin (yoni kl ve kJ anlorrno oft Zaman Enlemlerinin}
ana normalleri ortaktrr.
I
3. lki egrinin mutekabil onianndaki tegetler arosr o ac1s1 T
enlem yaymdan bag1ms1z olup hep ayn1dir.

VII. Konvekslyon Ak1m1 ve Soot Ko�ulu (Bertrand Bagint1s1)

Yukarda lll'de gorduk ki

(P. ds) = µ . v=cos ({I . ds . [c1 •2+ (c1/r)2]1'2+(c212+ )Cl/P)2J112


idi. Krsoca

261
diye g0sterirsek

µ . v=cos rp . ds [(a1 12 ) / r + (bl'2)/p]

olur. Burodon

elde ederiz.

. (P.ds) = µ . v Konveksiyon Ak1m1. L Zaman Enleminin (k)


sooti boyunca llerleyi$i s1rosmdo, detho ac1kcas1 sistemin (s)
yori.ingesi boyunca horeketi boyunco «Soot kO$Ulu» dedigim
(koresi ahnm1� biclmdeki)

(A/r + 01el2 = c2

Bertrand bogmt1sm1 saglomok zorundad1r! Bu ko$ul sistemin,


bir Olas1hk Ak1m1 veyo Konveksiyon ak1m1 olorok. hareketl s1ra­
smdo doimo uymak zorunda oldugu Genel KO$Ul'dur. Oyleyse.
"
sot tarof dif. geometrik buyi.ikli.ikleri, sag toraf ise Konveksiyon
ok1m1ylo ilgiU bi.iyi.ikli.ikleri gostermek i.izere

l) - sin a = C=(µ . v)/cos y . ds


2) -k . sin u=A=alt2=(c1'2. r2+c12) 112
3) k . cos u=B=b112=(c2 '2. P 2+c22)1./2

olmohd1r.
..

Buradon hepsi birbirine cparaleb veyo birbiriyle celi�me­


yen $U $Ortlon uretlriz:

262
A) 11)de ve 12)de iki yanm korelerini ahp toplorsok
k2 = (ct'2 r2 + c2'2 . p2) + (c12 -+: c 2)
• buluruz kl bu,
2

k sootl lie H-1


0
ve H-t vekt6r operot6rlerlnin mutlak degerlerl
d
olan ct ve c2 arosmda blr ko�ul verir.
8) c'1 = dc/dT ve c'2 = dc2/dT ifadelerini yukarda (2) ve 13)
de yerlerine koyup karelerinl ohrsak c1 ve c2 lcin lklnci derece­
den blrer lineer dlferonslyel denklem elde ederiz. Bunion cozer­
sek la ve /3 entegrosyon sobitlerl olmak uzere)
c1 = F(T, k, r, sina. ul ve c2 = G (T, k, Q• cosa./3) �eklinde
c6zumler buluruz. Bunlar, ters-operat6r �eklindeki, omo osla
ters-vekt6r demek olmayan H 1 ve Hd-1 bile�enle:rlnin mut-
6
lak degeri olorak boyle birer fonkslyondur.
B.1) Burada goruyoruz ki, cozumlerde, hem 61cucu sistemln
('k) klaslk determinist zomani, hem de 61culecek slstemln T
gercek (veya gercekle�me) zaman1. var. Bu Genel C6zum, klo­
sik determinizm lie 61culecek slstemin genel ic-determlnizmi
arosmdoki farkhhg1 ac1kca belli ediyor. Sistemin genel cozumu
olafl' bu fonksiyonlan slstemln 6zel baz1 X(D)-lc·determinlst
kurollonno boglamak zorunday1z. Sistem «k_i�iligi»ni boylece ka­
zanabillr. XIDJ diye gosterdigimiz ozel ic·determinist kurallor
(r) bilvesile IQ) ile T, a ve entegrasyon sobiti orasmda sapto­
nacak ili�kilerden lbarettir. Yukarkl genel cozumu b u X-kural­
lan lie «�ortlah.cl1rorakll slsteml «ki�lle�tirebillrlz•. Boyle blr
kural1 ·iierde gorecegiz (bak V. B61Um X 5) ·

B.2) c t ve c2 genel cozumlerlni, Ill. Bolum {B.15) dekl

hjH-tj = T . 1/R e�ltligine uygularsak h . ct !:S! Tl1/R) 6

h . c2 � T(1/R)d bagmt1larm1 elde ederiz

VIII. P Olas1hk Akim Vet<torunu butmak:

Yukarda Soot Ko�ulu'ndan c1kord1g1m1z c'lerle llglli dif.


denklemlerln cl = F ve C2 = G cozumlerini (bak yukorda

263
111.1) Olas1hk ak1mmm (1/R) mutlak deger ifadesipde yerle�ti­
rirsek, P'nin bile�enlerini sistemin genel lc-determinlzmine go­
re saptam111 oluruz .

V. BOLOM

I. Olcme-Etklleme (slstemi) kar�1smda olci.ilecek ,


slstemin
gercegl ve bu gercege ozgu analitik bi.iyi.ikllik: Gercekle�­
me Olcegi

Ouyu organlanm1zm kar�1smdaki «obje» veya bilgi edine­


bilecegi, olcebilecegi nesne makro-dunyanin nesneleridir. Bu
nesneleri olcmek duyu orgonlanm1zm yetenegi alg1loma «men­
_ ,

zili» icindedir·. Kuanta teorisine vanncayadek fizik bu yetene­


gimize guvenerek geli9mi9tir. Kuanta teorisi oncesi fizigin kav­
romlan. duyu organlanm1zm salt alg1lara doyonan kobo (klasik
determinlst) yakla�1m1 uzerine oturmaktad1r. Doha dogrusu.
boyle bir yakla�1mdon uredigi icindir ki virtliel ve oktliel de­
gerler aros1 kar�1lo�t1rmadan, k1saco Olos1hk kovramindon
yoksun, klasik bir mont1gm kavramland1r bunlar .

Oysa organlanmmn veyo onlonn yerine gecmek i.izere


(klosik mant1gin, yoni klosik determiniz.min kovromlonyla) yo­
rott1g1m1z olcu aletlerinin mikro-evren veya kuantik slstemler
kar�1smdaki yetenegi ti.ikenmekte, klasik mont1k · caresiz kal­
moktod1r .

Degil duyu organlanm1z, olas1llk mant1gmdan yoksun. kla­


sik mant1ga gore yap1lm1� en duyarh olcu oletlerimiz bile. 61-
culecek kuontik sistemi kendi yoni klosik determinist mant1k­
,

lonylo olcecek yetenekte degildir.

Cunku aletler, sistemin

1.a} (ozgullOk) kendi dogos1yla ozde�. kendine ozgO degerle­


.

r!ni

264
1.b) (6zgurluk) si.stem kendi hollnde nos1lso oyleslne, d1�tan
etkilenmeden, k1soca ozgur olora k . olcemiyor;
2) ozetle operatorlerin ozgur degerlerini, bu operotorleri,
'doloy1s1yle siste�i etkilemeden ve sapt1rmodon olcemiyor,
3) ba9ko bir deyi9le. bu operatorleri etkilemeden yapam1yor,
etkilenen operator bu yuzden kendi (reguler) gercekle9-
me degerinden sap1yor. gercek yuzunu belli etmiyor.
Evet, hangisi olursa olsun moddenin butUn koordinatlan
olcu aletimizln, yoni olcme operasyonunun etkisinden kurtula­
m1yor, do!ay1s1yle olcu oletlerimize gercek (kendi hollrde no­
s1lsa oyle) yuzunu gostermemek icin e<bi.iti.in olanaklonni». yo­
ni sistemin ic-geometrisi i.izerine her (aktiiel) an t:nlemesine
dog1lm1� bulunan virtue! degerlerini deniyor. Evet, koordinotlo­
rm di.inyas1 ,kendilerine ozgi.i «gercekle9me olcegi» ne uyon.
dolay1s1yle bu olcegi kendi olonoklan icin yaso (mutlak deger)
kabul eden bir dunyad1r.
Hot1rhyoruz ki, (1/R). doho dogrusu (1/R)i gerceklei;;me
olcegi, koordinotlonn (ozellikle H operatori.inun) herhan­
gi bir aktiiel kJ onmdaki geometrik olcegidir, daho dogrusu
H'nm virtue! dag1hm egrisinin, yani H'nin virti.iel degerler de­
posunun. egrilik olcegine bogl1d1r.
O!ci.i aletinin K enerji operotori.i bir virti.iel degerler depo­
suna sahip deglldir. Tekrarlamakto fayda var. olculec&k · 0
kuantik sistemi ile A olci.icii oleti (sistemi) orosmdoki yap1sol
for_k veya bag1ms1zhk 9udur:
- A sistemini col19t1ron K operatorunun he·r bir ve ayni ak­
tiiel ki anmdo virtue! bir deger!er deposu yoktur. deger de­
posu bir tek, o do akti.iel ki Anmdan veyo ono bireblr teka­
bul eden KJ operotoriinden iborettlr.
- 0 sisteminde ise sistemi coh9tiron (enerji-veren, dinomikle�­
tiren) H operotori.inun her bir ve ayn1 okt�el kJ onmdo H1 (i=1,
2, 3 ) glbi bir virtue! degerler deposu vard1r, her (J) anm­
•...

da iclerinden biri Hi = Hi olarak oktuel hale gelir.


Ozetle A olcu oletinin bir ic-geometrisi yoktur. Bunun ter-

265
sine. O'nun ic-geometrisi. olas1hk ritimll vlrtUel T zaman boxu­
tuyla enlemeslne genl�letilmi� bir geometri, bir Z'lman enlemi­
dir. Boyle olunca o sistemindeki (1/R) gercekle�me olcegl,
aletin verdigi o boyutsuz (ve ge�cegi bu yuzden tam hocm1ylo
yanj enlemesine Pctonsiyel kesiti veya Virtue! Deposuyla xon­
s1tmayon) idealize gorunti.iden elbette bog1ms1z olacokttr. K1-
saco «gercekle�me olcegi», :koordinatm iC (yoni bir an'daki
tUm deger olonoklannm di.inyasmo ozgO) gerceginin, l?U «OIO­
Slhk ritimli zomon boyutu» soyesinde enlemesine georrietrik
bir geni�lige kavul?an gercegin analitik bir buyukli.igiidur.
$imdiyedek Kuanta Teorisi boyle t;>ir caometrik geni�lel­
meyi goz oniine olomam1�tir. Teorinin �1.! ana kadar kuliond1g1
kavramlar, kuontik O sisterrrinin icinde her bir ve ayni akWel
an'da bir «Potansiyel butiin» holinde yotan olanoklann, yoni
gerceklel?mek i.izere beklel?en H1 veyc T1'1erin yasc olorak uy­
dugu uani gerceklel?me olcegi» kavramm1 tan1mhyomom1i;;.
kuantik sistemi «fiililel?tlkce olculecek enlen.esine-virti.iel blr
zomondon yoksun» saym1l?. «salt olci.icu zomon ve uzoym bo­
yutlanndan otede» gorememi�tir. Gerceklel?me olcegi bu yuz­
den .bir «Sabit» gibf i�lem gormOl?tUr.
Bizim arod1g1m1z gercek. kuantik sistemin «icine» enle­
mesine yoytlm1� olas1hk ritimli zomanm, sistemin bulundugu
oktiiel an hongisi olurso olsun · (bOyle her okti.iel on lcin),
mevcut ve kacm1lmaz olon geometrisine oturtulmui; bir ger­
cektir. Oysa Kuanta Teorisinin bugunedek arad1g1 ge�cek bu
degildir. Teorinin onlad1g1 _gerceklei;me kovram1 do bu yi.izden
bir analitik olcek olmok l?byle durst,m, her �eyden once · siste­
min yop1sal genil?ligine aykindir. COnku s!stemin yop1sol genii;­
ligl, sistemdeki gercek)ei;me olanoklonn1h bir ve oyrn fiili an'da
bir potanslyel butiin, bir virti.iel degerler deposu olara� davra­
ni91 ve bu. davrani9m geometrisinden ba�ka bir l?ev degildir.
Evet, Kuanta TeorisJnin Olos1hk kavray1l?1. olas1hk ritimli
zomanm d191"1o. yani sistemln bir aktOel an'daki Him H; ener­
ji olanaklanrn H1-1 (gerceklei;tiricl) operatorune gore orgutle-

266
yen zaman geometrisinden soyut1anm19, k1sacas1 sistemin as­
lmda kendi olanaklarma dayanmas1 .-Qereken dinamigine tama­
miyle yabanc1 bir kavray19t1r.
i9te «kuantik sistemin dogasma ayk1m du9en bu yad1rga­
t1c1 kavray19 ac1smdan bok1hnca, bir enerji olanagmm gercek­
le9me olcegi 'ile bir bo9ka olanagm gercekle9me olcegi, her­
hongi bir ve oyn1 aktiiel an'da, yoni d19ton bok1ld1gmdo, ei;lt
imli; glbi gozukmektedir.

Bo9ka bir deyi9le, (bir ve ayn·1 akt�el anda) iclerinden biri


virtual olmaktan c1k1p gercekle90cek olan ve hepsi birbirinden
farkh ti.im enerjilerin (olanal<larm) gercekle9me olcekleri hep
csabit» imi9, olanaklann hepsl icin «ayn1» imi9 gibi du9unUl­
mektedir. Oysa gordi.ik ki herhangi bir ve. oyn1 okti.iel an'da.
enerjinin (virtuel Hi olmaktan c1k1p) gercekle9en H1 de!';jeri . ile
bu degerin (1/R)i gercekle9me olcegi arosmda birebir bir te­
kabul vord1r ve bu ili9ki, L zamon enleml uzerine Egrilik ve Tor-·
ziyon olarak dag1lm19tir. Gercekle9ecek. yani iclerinden birinin .
gercekle9mesi beklenen H1 (i = 1, 2. :a ) degerleri hie bir za­
.••.

man oyn1 (1/R)1 = sabit olcegine tekabi.il etmezler. doloy1s1y­


le oyni virtue! T1 onma do tekabul etmezler. .

Bunun tersine, Kuonto Teorisl d19tan (yoni bir ve oyni ok­


Wel an'da) boklld1gmdo, iclerinden birinin gercekle9mesi bek­
lenen farkh forkl1 enerji olanaklanna hep oyni gercekle9me 61-
ceginl (farkmdo olmodan) yak19t1rmaklo, OICi.ilecek k_uontik SiS­
temi blze olcu oletinden farks1z bir- sistemmi9 gibi, yanl t1pk1
· olos1hk rltminden yoksun kot1 determlnist bir sistein gibi gos­
termektedjr.
Oyso en bosltinden, sistemin olculecek gercekle9me -onla·
�· ve suresl, ancok sistemin Virtue! Deposundan: virtue! T an4
,
Ion tcinden fiilile9tikce (gerceklei;;tlkce) olcUleblllr, dolay1s1yle
T zamanma boghd1r. Olas1·119m Ano Dif. Denkleml de · bu T za­
·
manmo, slsteme ozgu biclmde tiililei;;en bir Zomon'a baghd1r, ·

ona gore coh91r ve ststemi cahi;;tmr.

267
Bugune kodarki Kuonto Teorisl bizi. gercekle11me olcegi­
nin gercekci dunyosrndon soyutlomokto ve kar$1m1za oylc bir
dunyo c1karmoktad1r kl bu dunyanm koordinatlon (ozelikle
enerji koordinat1}, de91$ik enerji olanaklcnno. bir ve ayn1 aktU­
el on'da, ancak hep oynr olcekte gercekle$me olanag1 tani­
yan (ba$ka bir deyi11le. bir ve ayn1 oktuel an'daki de9i$ik tum
virtUel enerji degerlerini hep oym gercekle$me olas1llgma mah­
kum eden) bir zamon, sisteme oyk1n bir zaman boyunca. k1sa­
ca sistemin ·yap1,srndan dogan degll, duvarda as1h duran bir
saate gore de9i$mek zorundodir.
Olculecek Kuontik 0 sistemi, dinomik (fiili) surecini boy.­
lesine bir zamandan kurtaram1yacak m1?' Kendi fiili zamanirn
nas1I uretecek?

Dlnamik Si.irec iclnde 0 Sistemi

0 danecigi (veya sistemi) hareket uzay1nda kendi (s) yo­


rungesini olu$tura olu$tura ilerlerken, Zaman uzaymda do bir
Zaman Enleminden oburune dogru ilerler. Bu ilerleme sonun­
da, bir kj soot (oktUel) cnma ozgu · U enlemi. saate (yani 01-
cucu sisteme} gore k soot (oktUel zoman) mesafesi kadar ote­
lenmil? olur.
BO$kO bir deyi$1e. donecik bir Zaman enleminden otekine
gectigi s1rado (yoni dinomik veyo boylomsal surec boyunca)
olcu aleti, k -zaman uzakhg1m kaydeder, yani U enlemindeki
Wm virtue! T1; (i = 1 . 2, 3
•••. ) anlannm hep ayni k mesafesi­
ni ko$tuklanni gosterir.
Bunion onceki bolumde Bertrand bogmt1sma esas te9kil
eden bir d1$-ko9ul. yoni sistemin ic-geometrisinin dl$Ordan
bagh oldugu Akti.iel Zaman Ko$ulu otarak hatirhyoruz.
Peki, gercekte ,yani olcu oletinden bag1ms1z olan olcule­
cek 0 sisteminin kendi iclnden dogan Aktuei Zaman olu9umu
nedlr. slstemln vlrtUel (le-) geometrlsinden. yani zamon enl�­
minin icinden zamonm aktUelle�mesi (fillile9mesi) nas1l oiur?

268
II. Vlrtuel Zamandan Aktiiel Zamana : Zamamn Flllilefmesl

$1mdiye kadar yapt1g1m1z gibi, yine H1l (i = 1 , 2, 3. . ) [bil­ . .

vesile T1l (i = 1 . 2, 3 11 yaz1h�1 H operatorunun (bilvesile


•...

Zomanm) bir ve ayni kl aktUel zaman amnda Ll enlemi uze­


rine dag1lm1$ bulunan, yani virtuel degerlerini gostersin.
'

$imdi H1l (J = 1, 2, 3 •... ) yaz1ll�1 [bllvesile Tl1 (J = 1. 2. 3,...) )


H operatoriinun (bilvesile Zamanm) boylamsol surec boyunco,
yani oktuel degerlerini gostersin.

Gerceklefen degerlerln fiili dlzllli;l

ilke:

Enlemsel (yani virtue!) degerler (yani i = 1, 2. . . . ) lcinden ·


dinamlk surec (J � 1, 2 . . ). yani kl (J = 1. 2. . ) boyunca han­
.. . .

gileri (virtue! olmaktan c1k1p) gercekle�iyorlarsa a degerler


aktiiel (fiili) duruma gecerler ve okti.iel (fiili, gercek) bir ope­
ratorler (bllvesile Anlar) dizili'i veya sirolan1$• olu$tururlar.
Diyelim -ki lim = 1 , 2, 3.. ) indisler dizisi, (I= 1 , 2, 3.. . . )
.
..

indis dizlsl icinden r9sgele say1lann bi.iyiikli.ik siras1 izlemeyen


bir dlzlsinln ·indisleri olsun.

$imdl yukorki ilkeyi 11oyle ifade ederiz : ·


Dlnamlk (yonl boylamsal) sureo boyunco (yani her
J = 1 . 2. 3 •..•lcin) slstemin lc-geometrislne ozgu H1l (I = 1 . 2.: ) ..

bilvesile TJ1 (I = 1, 2 ) olonaklan virtue! olmoktan c1k1p (ssi­


•...

'
... . .1 kendlne ozgu blr tarzda) herhangl bir H1 (112 = 1, 2, 3,..)
m
._

dlzlll'i ,ekllnde blrer blrer gercekle,mekle art1k blr.er Vaka · olo­


rak boylomsol siirece alt bir dlzi. blr H1l (J =· 1 , 2, 3 . .) bilvesile . .

T� (J = 1 . 2. 3.. . ) dlzlllfl olu,tururlar. Flllilefmek demek boy­


.

lece, (I) dlzlsl lcinden c1kon (im) dlzlslnin (J) dlzlslne ozde, ol­
mas1 demektlr.
$6yle diyelim : Ger<:ekle,en degerlerln filli dizilifi, bfr ve
oym kl soot on mo oit HJ1 bllveslle TJ1 (I = 1 . 2....) gercekie,me
ofonoklon orosmdon J = 1 , 2. 3 sureci boyunco her kl onm­
•...

do J = i olmok i.izere birbir gercekle,en H; operotorlerlnln


m n1
bllveslfe T1 onlannm im = 1, 2. 3, ... dizili,inden iborettir:
m

O sisteminin Ozgul Zamom


brculecek . o sistemlne ozgu, yoni Ozgiil Zaman nedlr?

Tamm :

a. O'nun ozgi.il zomona. zaman �nlemi uzerinde yer olan


Virtuellerin (sistemln dogasma ozgi.i terclhiere gore) blrer ger­
cek (yoni Vaka) hallne gelmesl, fillile,mesi ve bu yi.izden de
Boylom (dinomik si.irec) i.izerlnde s1ralana,rndon dogar. yoni sls­
teme lcten bak1ld1gmda
b. kl soot omna ozgQ U enlemlndekl Til (I = 1. 2, 3,..) vlr­
tiiel dog1hm1 iclnden (sistemin kendlsine ozgi.i tercihlere gore)
gercekre,en Anlonn srrolam,mdon dol'.jan zomond1r.
c. Virtual T1l (i = 1, 2...) anlormm LI dag11tm1 bir s1rolani,
degildir, yalmzco blr dag1hmdrr, ama bunlonn orasmdan (vlrtuel
olmokton c1k1p) gercekle!?enler (·kl bunion T1 diye gosterlyo­
m
ruz) kl (J = 1 , 2...) soot zomonmo parolel olarok, oktUel bir
Tl = T1 (J = Im = 1 , 2. 3,...) dlZlll!?l olu,tururlor. ·
m

d. T1 dizm,1 fllli ve O'yo ozgi.i blr dizlli' oldu'1undon TJ


m

dlzili,1 de buno ozde' olorok fiili (gercek) ve O'yo ozgi.i blr dl-
2111,ur. k1saca O'yo ozgi.i Gerceklerln (Vokolann) dlzill!?i �iarak
·

Fllll ve Ozgi.il'di.ir ve bu,


e. t1pk1 kl (J : 1, 2,..) gibi bir dlzlll,tlr, ,u forklo kl, kl za­
rnan olcuci.i A slstemlnln (ozgi.il) zomam olorok filli (aktOel) dir,
yonl A slstemine ozgii gercekle�melerln dlzllll?lcHr, TJ lse J = 1111
oldugundon, O'ya ozgu olarok fiili (oktOel)dlr.
f. Sol}.ko bir dey1,1e. virtue! T1l (I = 1, 2,..) anlonmn Ll do01-
hm1 (dlzili�I deeill) icinden blr s1ralan.i,, yani T1 (H), T1 (H),...
1 2
270
dizisi vukua geldikce bu dizi ort1k O'ya .ozgul ve fiili bir dizili�
olur.
g. $6yle de diyebiliriz: 0 sistemi boylamsal (dinomik) surec.
boyunca ilerlerken gercekle�tlrdigi butUn Hi olonaklan (ki art1k
bunlar birer vakad1r) dolay1s1yle bunlaro birebir tekabUI eden TJ
onion (gercek anlar), O'nun ozgul (yani kendi icinden c1kord1g1) ·
ve oktUel (yoni kendi gercekle�tirdigi) bir
dizfsfnden olu�ur.
$fmdi �u teoreml koyabiliriz: L zaman enlemi uzerindekf (vir­
tOel) T;' (i = 1 , 2, 3,.. .) onlor' cumlesi, sfstemfn boylamsal (yanl
dinamik) siirec J = 1 , 2, 3,.. boyunca gercekle$tirecegi TJ (aktU­
el, fiili) anlann tUm dizili$ ci.imlesini dogurur ve icerir.
Ill. ViRTOE._ SORE - AKTOEL (Filli) SORE
1. Virtue! T; anlannm dinamik surec (J : 1, 2 . ) !cine girme­
. .

dikce. gercekle$ecek
.
T1 m onlannm dogam1yocagm1, yani J = Im
olam1yacagm1 veya fiili TJ onionnin beliremiyecegini, doiay1s1yle
T1'ierin i<endi arolanndan fiili bir dizili$ olu$turam1yacagm1 ort1k
biliyoruz.
2. . Tamm : FTili (oktuel veya boylamsol) S�re T1 m 'lerln (ya-

ni virtue! T/ler orosmdon gerceklei;;en onlann) ordorda (ve el­


bette tillen) dlzilmesiyle olui;; ur ve bu dlzili onlarm herhongi lklsl
orosmdoki fiiii metrlk (veya olcucu bir A sistemince olci.ilen)
forkt1r : (�T)h
3. Besbelli kl virtue! T1 onion virtue! Enlem (L) Qzerinde
fllli bir dizilii;; olU$turomozlar, onlarm. dlzili$1 yalnizca blr dag11tm­
dir veya virtue! L egrisinin vlrtuel metrlgine baglt blr dlzili$tir,
·

k1saco vlrtOeldlr.
·

4. Tamm : Virtue! (Enlemsel) Sure boylepe, gercek haline


getmek uzere beklefen, d 1i;;ton bak1ld1gmdo hepslnln geroeklei;;­
mesl mumkun, ama gerceklei;;me s1ros1 veya terclhl blllnmeyen
ve oloUlemeyen T1 onlarmm virtue! blr L-metrigine ·gore ordarda
dlzllmeslyle olu�ur ve bu virtual L metriglne gore dizlll onlann

271
herhangi ikisi orasmdaki virtUel L-metrlk forkt1r: 6.T.
5. Virtue! (enlemsel) Sure fl.T, L uzerinde bu 8. T enlemsel
· metrik arohgmda mevcut bekle!}en T; anion orosmdan fiili (boy­
tomsol) bir (6.T)i suresi 1einde gercekle,ecek bir tok1m. T,
m
onlann1 ieerebilir, dolay1s1yle bir Ti gereekle!}mesine dogru
m

· muhtemel bir yakla,ma si.iresi (veya Olos1hk ritimli sure) olarok


kor!}11ri1zo e1kar.
6. tiT virtUel suresi, gercekle!}mek uzere bekle,en T1
(i = 1 , 2. 3,..) onion ieinden fiili (boylamsol) bir (tiT)J suresi iein­
de gereekle9ecek (fiili Tj ani ha line gelecek) bir tek T; . ani bile
,,
ieermiyebilir veyo sonlu yo do sonsuz say1da ieerebilir.
bnemli olon /!,.T'nin bir tek T1 am ieermesi. yani bir tek
m

gercekle9me onm1 ieerecek kadar «k1sa» olmas1 ve /!,.T'nin bir


tek An kar$1Smdaki rolunun belirmesidir.
Demek ki ieindeki bekle9en (virtUel) onlardon yaln1z bir tek­
kinin gereek holine getdigi bir virtliel sure, yonl cok kuei.ik ve­
va inflteslmol bir virti.iet sure 6nemlidir.
7. Infinitesimal Virtl.iel Si.ire : dT
a) i9te bu kueucuk (virti.iel) si.ire, T1 onmm enlemsel (vir-
m

tuel)
.
c1vannda T1 'in kendinden ba9ka hie bir gercekle9me
m

(voka) anmm yer almad1!:j1 bir siiredir,


Ba9ka bir deyi9le, L iizerinde (enlemset c1var lcinde) bek­
le$en T1'ler boyunca bunlonn arasmdan gereekle$ecek (vukuo
gelecek) bir T1 onma kador, «Zaman» hie vukuo gelmeden (ya
m

do zamani anza yaparok vukua gelen bir diZili$ olarak di.i!}pnur­


sek hie «onzaiya ugromadan) kasaca gercekle!}ecek hie blr Am
lcermeksizin, yani fiilile$ecek hie bir Am icermeyen · bir cb0$-
1ukto» suregelen · (virtue!) bir mesafedir.
$6yle de diyebillriz:
(H operatori.inun) Ti' -gercekle$me onma veya· ani
m .
gercek-

272
le�mesine (vukuuna) kadar T1 'in virtue! c1varmdakl bu zaman
m

bo�lugunu, k1saca Fiabillte Sures! diyecegiml cgercekle�ecek.


An'dan yoksun blr sure»yi yani operatorun henuz gercekle�me­
digi sureyl garantl eden bir zaman arahg1d1r (A�ag1da bellrte­
cegim . g�bi bu sure, operatorun Ts 'deki gerceklefme olcegl
m

ile orant1h olan bir zaman mesafesidlr). Oyleyse


b) dT suresi Ts vaka (gercekle�me) anmdan hemen ar-
m

dmdakl (bunun ardmdan ilk gercekle�ecek olan) T1 + dT anma


m

(yani infinitesimal kom�u voka anma) kador uzayan sureyi (ma­


tematik i�aretiyle dT'yi) olcmektedir, ama virtuel L metrigine
gore olcmektedir.
8. Metrlgln cinsini bir yano birakohm, demek kl infinitesi­
mal virtuel sure iki kom�u Ts ve T1 + dT onion arasm1 ol-
m m

cebilir.
· 9. Goruyoruz kl dT virtual suresl (T '1er arasmdon) J= 1, 2
1 ...

boylomsal sureci boyunco gercekle�mekte olan anlarm, yani


T1 'lerin orasm1 olcen bir suredir.
m
10. Oysa biliyoruz kl gercekle�meler dizisinin onlamr lm=J
olmas1d1r. Oyleyse dT boylamsal (dinamik) surec lcindeki TJ
fllli onlonnm orasm 1 olcmektedir. Ba�ka bir deyi�le.
dT, virtue! T1 '1er boyunca uzanmakla blrlikte, bunlar arasm­
dan gercekle�ecek olan Tlat gercekle�me onma dogru (infini-

tesimal) bir yakla�1m1 olcmektedir ve bunun icindir kl ayni za­


manda «fiili» bir suredir.
1 1 . O bok1mdan Olasrhgm Ana Diferonsiyel denklemi (bak
111. Solum) olan
d(1/H) I dT = 1 /R
Jfadesindeki dT art1k virtiiel degil, filli blr lnflnltesimal'dlr, 1/R
lie gosterdigim gercekle�me olcegl filli blr olcektlr ve Ana Dif.
Denklem Fiili (aktiiel, gercek) surecln denklemldir.

F. 18 273.
12. Peki bu ana denklemin cozumu T'nin entegrasyon yo­
lu110. yoni metrigine bagh degil m!dir? Baghd1r, ama denklemln
cozumunden .Pe gorecegimiz gibi bu birincil bir onem ta�1m1yor.

IV. Olcucu Sistemin OzgUI Zamani

Olcucu bog1ms1z bir A sisteminin kendine ozgu Zamom


nedir?
·
1. · Aykmhk ko,ulu

1.1. btculecek o· sistemine yabanc1 veyo bu sistemin d1l?indaki


bir zamand1r.
1.2. 0 sistemine yabanc1 veya aykm olmas1 nedeniyle, O'nun
H, enerji olanaklannca gercekle�tirilemez ya do bu ola·
naklan ayni ritimde ko�maz. yani ne L enleminin i = 1. 2, 3 •.•

metrigine gore ne T1 = Ti (J = Im = 1 , 2, 3 ) ritmine go-


m
...

re yuruyen blr zamandrr.


ozetle kuontik ritme uymayan ve ozellikle klas:k determi­
·

nist olan bir zamand1r.


2.1. 0 sisteminin dogasayla ayni dogada olmayan. determinist
herhangi bir sistemin, ozellikle olcu oletinin zamamd1r;
cunk(j OICU oleti ofculecek Sisteme yabanc1 Olan, Oma de­
terminist cah�mos1 istendigl lcin ozel bir yobonc1 (aroc1)
sistemdir.
2.2. Detennlnlzm ko,ulu:
A sisteminde bu sisteme ozgi.i K enerji operatori.ini.in ti.im
gerceklel?me olonoklon sisteme ozgi.i her ki amnda bir tek KJ
degerinden ibarettlr. Bu bir tek olanogm J = 1, 2, 3,.. dlnamlk
fboylar:n) si.irecl boyunca dizlli�I dogol sayalann,_yan: (J) lndis
dlzisinin s1ralon1�1 gibidir. Bu kJ (J = 1, 2. 3,...) dizili�lne A'nm
·

Ozgul Zomam diyoruz.

Ozgul Zaman ve Olcu Totolojlsl

O'nun. TJ ozgul zamona ile A'nm kJ ozgUI zomana orosmdoki


fork nedir?

274
Tl zamanm1 olu�turan anlar. H enerji operatorurun virtue!
H1l (i = 1. 2. ) degerleri icinden (olas11tk-ritmiyle) gercekle$en­
..

lerin. yani Hi 'lerin T1 gercekle$me anianndan lbarettlr.


m m
kl zamanm1 olu�turan anlar ise, A'nm hie biri vlrtUel olma­
yan Kl enerji degerlerinin gercekle�me onlarmdan ibarettir.
ister T zamani ister k zamani olsun her biri yalniz kendi
sistemini 61cer. Yaln1z kendi kendini 61cen bir sisteme totolojik
olcucu sistem diyorum.

V. Ozgiil Zamanlarm Ayk1r1hg1

Gerek olculecek gerekse olcucu iki sistemin de ozgur ol­


mos1 (bu ikisi d19mda bir mudahale bir yana). yani birbirterlnden
henuz mudahale gormemeieri ko9ulunu saklt tutorak Ozgul Za­
man kavromm1 kar91la9t1rmalt bicimde biraz daha aydmlataltm.
Gorecegiz kl Tl = T1 6zgul zaman1 lie kl ozgul zamoni cra-
m
smdo. mudahale soz konusu olmad1g1 icln de «ozgUr» olan bu
lki zoman arasmda bir ayk1nla9ma vordir. Nas1I m1?
Biliyoruz ki Tl zamani. virteel anlann L enlemi uzerine do­
g1lm19 bulunon degerler deposu (potonsiyel ic-geometrisi) icin­
den gercekle9ecek Ti degerlerinin (fiili) s1ralani�1d1r.
m

kl zomani icln boyle bir durum yoktur. cunku olcucu siste­


min dogasmda boyle bir virtue! degerler deposu yoktur. Bo�ko
bir deyi9le. A sisteml genellikle determlnlsttir, yanl deger depo­
su her oktUel kl anmda bir tek degerden, yani kendislnden olu-
9ur. ·Bunion gerek L enleminin gerekse 61cucu slstem zamam­
nm tanimmda hot1rltyoruz.
Boyle olunco 0 ve A sistemlerlne 6zgu ozgur zomanlan ·kor­
$llo9t1rmak gerel')i vard1r. 9oyle kl:
1 . Olcu determ inist A slsteminde, bu sisteme· ozgu K ener­
li operotori.ini.in tiim . gercekle$me olanaklan her kl akti.i­
el amndo bir tek Kl degerinden lbarettir [yoni 0 sisteminde ol­
dugu gibi. K1l (I = 1, 2. 3,. .) 9eklinde zaman enlemlne dagdmu;

275
olanaklan yoktur, 0 ve A slstemlerl arasrndaki yap1 fark1 veya
bag1ms1zhk da bundan ileri gelmektedir].
Bu bir tek olanagm J = 1 , 2 . dinamik sureci boyunca dizi­
..

�l�i (ki A'nrn ozgul zamomna homoomorf bir dizidir) dogal say1-
larm dlzifi�I gibidir. Bu dlziyi K'. K2, K3. . . . diye gosterelim.
Boylamsar (yani dlnamik) surec boyunca birbirini izleyen bu
gercekle�melerln dizisi olcuci.i sistemde «dogal say1lonn s1ra­
lanma aksiyomuima uyduguna gore, demek ki. ornegin KJ gibi
blr gercekle�me'den muhakkak gecer.
2. K operatorunun boylamsal (J = 1 , 2 . . ) surec boyun­
. .

ca gercekle�n Kl olanaklannm, her bir ve ayni kl anrnda O


slstem• icinde, O'ya 6zg0 H operatori.inden, ama A'nm �u (k)
zamanrna· veya ritmine gore beklenen H* degerlerlnden ibaret
cgori.intUleri> vordir. Bu goruntiiler, sankl H operotori.i ile k
zomon1 arosrnda birebir blr tekobOI veyo determinlzm varm1�
glbl, H operotorOni.in k'nm kl degerlerine tekabOI eden degerle­
rldir kl bunion H*l ile gosterelim.
H*l'lerin A'nm ozgul k zamanma gore dizili�i ise 0 slstemi
veya H ac1smdan lmajiner bir dizili�tir, yani H'nrn O'don dogma
gercek degerlerlnin degll, gorunti.ilerlnin dlzili�idir, oma deter­
mlnlst, gercek - d1�1 determinlst bir dlzlll�tir. Bu dizlli�I H*J
(J = 1 , 2, 3,... ) dlye gosterelim.
3. H operatorunun zaman enleml uzerine dag1lm1�
olan Hi (l = 1, 2, 3, ) virtue! degerlerl rse O'nun ozgi.ir dina­
...

mlk sureci (J = 1 , 2, 3, .) boyunca, oma hep bu enlemin icin­


..

den H1m'fer olara-1< gercekte�mekte ve J = i = 1, 2, 3 .. �eklinde


.

s1ralanmaktad1r. Her LJ (J = 1, 2, 3, ) enleminden hirer birer


...

c1k1p gercekle!1en H'lann, yoni H1 'lerin bu dizisinl hot1rlad1g1-


m

m1z glbl Ht, H2, ... diye gosteriyorduk.

4. O ststemlne oft bu dlzlll�.

e A sistemlnde omegin KS'i.in gercekle!1ti9i k3 anmda,


e bu Ka degerlnln, sonki 0 sisteml A'nm ayms1 lmlf, yanl H

276
operatoru ile K operatoru (bilveslle k zamani) arasmda bi­
re bir tekabul veya detennlnlzm vann1f glbl,
e 0 sistemil'lden veya H operatorunden beklenen bir wa go­
runtl.isunu kendinde (0 sisteminde) elbette gercekle�tirmi­
yecektlr.
Cunku O sistemi A'ya alt Kl (J = 1 . 2, 3
.... ) dizili�i ritminde
calt�maz. Ne yapar, kendinden beklenen o H*3 goruntUsunu atlar,
kendinde A sisteminin ornegin bir K� degerine tekabul eden bir
ola_nag1 (kendine alt gercekle9me olanog1ni) gercek haline ge­
tlrir
.

l�te O'nun kendine ozgu olan bu olanak. O'nun d19mda


A'daki gercekle�melerin, yani Kt, K2, K3, ... dizill9ine gore, 3 cu
s1rada yer alan bir olanakt1r ve 0 sisteminde H3 olarak gercek
haline gelir, gelir ama. bu deger O'dan A'daki dizili9e gore bek­
ledigimiz H*3 goruntUsu elbette degildir.
Boylece A sisterni henuz kendi dizisinde (determinist ola­
rak 4 cu s1ray1 atan) �4 degerini gercekle9tirmemi� iken, 0 sis­
temi kendi "icinde K4'un gercekteki kar911lg1 olan H.3 olanagm1
gercekte9tirmi� olur.
K1saca A'da K>'un gercekte9me ani otan k3, O'da A'nm rit­
miyle beklenen H*3'un gercekle9tigi An degildir, H*3 zaten gercek
degildir.
Ozetle, A'da K3'un gercek!e9tigi an olan k3 am :
e O'da A'nm ritmiyte bir H*3 goruntl.isi.inun «gercekle9tigi veh­
dl
medit i> bir and1r, amo ashnda
• O'da HS'Qn gercekle9tlgl and1r ve bundan dotay1

e A'da K•'un gercekle9tigl an'a tekabul eder. Aykmltk bura -

dod1r.
O ve A sistemleri blrbirlerine mudahale etsinler veya etme­
slnler aralannda bu . Zaman Ayk1nhg1 daima vard1r.

v1. Ozgur Zaman

Hat1rlad101mlz glbl 0 ve A sistemlerl, enerll ol


a�klarmm _

blrer potan&lyel ®01hm, yanf virtue! degerler deposu olu9turup


olu$turmad1klanna gore yap1sol bir forkhhk gosterirler. Bu fork­
hhgo Bog1ms1z diyorum.
Herhangi bir bog1ms1z sistemin zamonrna (yanl ozgl.il za­
manrna) mudohole veya olcme i9lemi olmad1g1 surece Ozgur Za­
man diyecegiz.
Bo9ka bir deyi9le. ozgur zamon, ister olculecek ister otcucu
olsun, bir sistem d19ton, ozellikle birbirinden hie;: blr mudahaleye
ugram.ad1g1, kendi halinde, yani ozgi.ir kald1g1 surece, sistemin
H1i (i = 1 . 2, ) bilvesile Kl enerji olanakiannin J = irn = 1 . 2,
.. ..

bilvesite J = 1 . 2, . $eklinde «gercekte9me, fiilile$me veya vu­


.

·kua gelme s1ralani91» ni gosteren 6zgul z,amandir, bu s1ralan1-


$10 kendisidir. Krsaca sistemin 6zgur dinamik surecini, ozgur
gercekligini otcen zamand1r. Ozgi.ir zaman s1ralan191 �m An'lan­
oa reguler An diyecegiz.
Ozgur olmayan Zaman Sures! degil, Ozgur olmayan Zaman

Anlar1 vard1r: SingUler (Tekil) Anlar

ister olcutecek ister olci:ic(j olsun. sistem boylamsal


J =1 , 2, 3, si.ireci icinde mudahaleye ugrad1g1 An'da, gercek­
..

le9en olonoklonnrn (degerlerinin) s1rolani9rnda bir AN ic·in de­


gi9iklik olur.
'
Biz otcucu determinist sistemin degit, olculecek sistemin
ugrad1g1 miidahateyi ve H1i (i = 2, ... ) fer arasrndon gercekte9en
H1 m (i1n = 1. 2 ) degerlerinin dizisindeki «bozulmayrn ele alahm.
•...

Bu mudohale veya degi9iklik anion, T1 = Ti (J = 1 . 2. 3,..)


m
dizisi icinde genel olarak Diskret bir «Anlar cumlesi» olu9turur­
lar ve bu yuzden Singuler (tekil) An'lordan iborettir.
Tekil An elbette, hem T1 = Tl anlanniri J = i,n = 1,2, . s1- ..
m
ralan191 hem de kl olci.icu anlonnrn J = 1 , 2, 3 . . s1raloni91 icin­
.

de yer ahyor. O'ya ait s1ralan19 ic;:indekilerine 0 Tekil An, 61-


-

cuci.i s1ralon19 icindekilerine de A·- Tekil An diyellm.


0 Tekil anlar olcutecek sistemin L entemi i.izerlnde, yani
-

sistemin dogasmdaki tum T1 virti.iel anion arosmda mevcuttur.

278
cunku Tekil An do virtUel Ti'ler orosm don , yoni potonsiyel de­
podon c1kma bir on 'd1r. Bu teoremi. yukordo zikretmi9tik.
Ba9ko bir deyi9le. mudahole sonu9u H enerji operotOru­
nun o on'do o lmas1 beklenen tUm H;· (i = 1 , 2. 3, ...) deger­
leri, L zomon enleminin tonim1 geregi, zoten L'nin noktolonno
(yoni v irtUel T1 onlonno) birebir tekabul ederler.
$6yle de diyeb i liriz : L zomon enlemi uzerindeki (virtOel) T;
onion birvesile H1 operotorleri sistemin dinamik surec
(J = 1 , 2, . . .) boyunco, ozgur (yoni reguler An) olorok veya oz-
gur olmaks1zm (yani singuler An olorok)

fiili onlonnrn bilvesile H; fiili degerlerinin butUn (i0I = J = 1 , 2,


m

3, ... ) dizili9ini dogurur ve icerir.


Demek ki L'n i n T; virtUel anion. bilvesile bunlaro birebir
tekobul eden H1 virtuel operotorleri cumlesi (i = 1 , 2. 3.... )
reguler ve singuler olsun fiili buWn T, b ilvesi le H1 (i.'" J = 1,
m m
=

2. 3.. . . ) lerin cumlesini dogurur ve icerir.

VII. Ozgi.ir Si.irec (J = 1111 = 1, 2, 3, ..) (i - I) ve An'larm


Regi.iler Doni.i!?i.imi.i

1 ) Sistemin hie mudaholeye ugromod1g1 Boylomsol (J = 1 ,


2 , . . . ) bir s urec uzerinde olcucu k<1> arnndoki bir T1m on olono­
g1, ,herhangi bir k(O - k<2> = k ;e o olcuyu suresi sonundo hangi
Tt?> an olanagma donu9ur?
Mutekobil (yani oralormdoki mesofe- k'ya e9H. dolay1s1yle
ono-normalleri ortak olon} iki Bertrand egrisinin, mi.itekobil in­
finitesimal dTO> ve dT<2> egri yaylan (yani virti.iel. hotto fiili
de olabilen mutekabil infini te simal sureler) arosmdo

dT<2>=(dT<l>/rlll) y(r<t>-k):l-rCfii(k/p<lJ)2
gibi bir Bertrand ili9klsi vord1r. Qemek ki k soot suresi sonunda
"t(1} virtliel ant yukorki ·tormi.ile gore, T<2>'ye donu9ur.
21 T<O onma ait otelemsel gercekle!?me olceglnl (1/RJm

279
dtye gosterellm. Peki, miltekabll T(2) chino oit (1/R)<2> olcegl
nedir?
Bunu. mutekobil anlora oit r<t>. ve r<2> egrilik yancop!an
arasmdakl r(l>. r<2>=[k-r<2JJ [k+r<Il] / cos2 u
l!i�kisinden hesaplariz (a : mutekobll tegetler aras1 sablt act idi)

$oyle ki, yukarda IV. Borum 1 2 deki [(1/R)2


. ' c112 + (c1/r)2J
=

bagmttstndon c1kord1g1m1z r=[c1 . R I (l-c1.'2 R)) l12

degerini yukorki Bertrand ill$kisinde rO) In yerine koyonz. Obur


r'yi bulduktan sonra (1/R) nin ifodeslne yerle$tirir, (1/RJ<2>
olcegi buluruz.
3) Yukarda Infinitesimal si.ireler aras1 lll�k l tormulunde. mu­
tekobil An'lordan hangisinin virtue! hangisinin akti.iel (fiili) oldu­
gu veya olacog1 elbette belli olmuyor, yoni gercekle$me otcek­
leri belirdigi halde gercekle�me tercihinln hangi an'a tanmd1g1
veyq her ikisine birden ml tonind1g1 belli degil.
Genet olorak bu formut, t1pk1 L zoman enlemi uterine dog1l­
m1$ butlin onlar gibi, asllndo virtue! olon iki mutekobil ondon
herhongi blrlnin veya her lkisinin oktUelle$me (gercek veya fii­
li hole gelme. gercekle$me, $imdiki-an olma) ko$ulunu icermez.
bbyle bir kO$Uldan bog1ms1zd1r.

4) bte yondo biliyoruz ki, oyni formul, boylomsol (J = 1 , 2.


3, ... ) si.irecin «ozgur» olmas1 (yoni dt�ton hie bir mudahaleye
'

ugramomas1) gibi temel bir -kO$UI uzerine dayanmaktad1r. Boy­


le olunca $U ilkeyi koyobilirlz:

Korunmo llkesl :

Eger O sisteminin boylamsa! surecl ozgur ise (yani surecte


hie bir d1$ mi.idahole yoksa) T1 (i = 1 , 2. 3, . ) vlrtUel anion (bll­
. .

veslle bunlar arosmdan c1kacak T1 oktliel anion) vlrtuelligini


m

(bilvesile oktuelllglni) korur.


5) Ozgur Surec;ln ozeHIOI, bu Korunrt;'Q ilkesl OCIStndan $U-
dur:

280
e . Birbirlerlnden k olci.ici.i zaman mesafesi kadar uzaktaki ikl
mutekabll T1<0 . T1 <2> anlarmm her lklsl birden ya vlrtueldlr ya
da aktueldlr ki b u cjurumu (I ..,.. I) diye gosterlrlz.
Ozgi.ir olmayon si.irec:ln ozelllQI lse ,udur:
.
e Birbirlerinden k zaman mesafesi kadar uzaktakl T1(1) , T1<2>
gibi iki mutekabil andan yaln1z biri aktiOel'dlr. Ba�ka bir
deyi�le : Her ikisi de ya aktuel ya da virtuel olmak Ozere
daima bir T1(l)..,..T'
f!n cifti olu�ur kl bu durumu (I ..,.. I + n)
diye gosterirlz.
VIII. Ozgur olmayan Surec (J = i01 = 1 , 2, 3, ) (i ..,.. i + n) ve
..

An'lann Singi.iler Doni.i�Omu


Ozgi.ir surec diyelim kl bir k soot suresi 'Sonundaki MOda­
hale operosyonuyla bir <ve ayn1 kC2) olcucu> an'mda - kl buna 61-
CUCU Tekil An diyoruz -• ozgurlU�Onu yitiriyor. Bu durumda ne
.olur? Korunma llkesi bozulur!
1. L t enlemindeki virti.ieller arasmdan gerc:ekle�ecek olan
An T1<1l ani olsun. yani T1 n> = T1<1l olsun, T1<0 in L.,- c:inlemindeki
m

ve Korunmo i lkemize gore yine akti.iel olmas1 gereken muteka­


bili, yani T1<2> am olcme sonucu aktl.ielligini yitirir vlrti.iel olur ve
onun yerine L2 Ozerinde· r<2> gibi ba,ka blr virtue! an oktuel-
1 +n

le,tr (ki bu, Lt Ozerinde virtue! olan r<:�n 'in fizlksel muteka­

bilidir oslinda).
Bu olay mi.idahale onmda, yanl bir ve ayni tc<2> anmda (61-
cuci.i Tekil An'da) cereyan eder.
L2 enlemi uzerindekl !),,T = T<fln - Ti<2> si.iresf bu Tekil An'a

ozgi.i, yanl mi.idohaleden lleri gelen bir Zaman Kaymas1'd1r, bir


akti.iel andon obi.irune atlama'd1r.
/),,T zamon kaymasm1, Olasthl)m Ana Dlf. Denkleminin ozel
durunumun cozumu olon
h/f),,H � �T/R

kesinslzlik ce�ltll()lnde1 kuflanmz.

281
2. T1co virtUel bir on ise. bunun L2 enlemindeki ve korun­
mo ilkemlze gore yine virtOel olmosr gereken mi.itekoblli olorok
T1<2> oni <olcme sonucu) virtiiellikten kurtulur. aktue1 hole ge!lr,
gercekle9ir. yoni bir T1 = TC:?l oni olur, buno kor911lk ·ba9ko bir
m

TC2> an1 aktUelllglni yitirir (ki bu, Lt uzerinde akti.iei olon Tm


l+n 1 ... n
onrnrn fizikse1 mutekobiidir oshnda).
L2 enlemi uzerindeki TC2> - T1<7> suresi yine bir Zeman Koy-
1+n
mos1d1r. Bu oloy mudahole oni dedigimiz kC2J Tekilonmdo ce­
reyan eder.
IX. Vlrtuelden Akti.iele veya Terslne Geci�in Genetigl
Goruyoruz ki onlar orasr donu9um formulu vlrti.ielden ak­
ti.iele veya terslne geci9in nedenini veya genetigini ac1klam1yor,
geci9 nedeninin motematiksel olcegini icermiyor. Boyle bir olce­
gi biroz ilerde X'do sapt1yacog1z.
O s1stemlnln klasik blr lc-determinizml
Olcucu A sistemine ozgu (k) zamani lie bu olcucu (determi­
nist) zam.anrn bir kl anrnda H; (I = 1 . 2, ...) ler arasrndan ger­
cekle9ecek H111;in (1/R) gercekle�me olcegl oras1nda dogrudan
bir tekobul, ozellikle bir orant1 ili'?kisi, O sisteminde i"' = J = 1 .
2 . 3, ... boyunca gercekle9meierin Determinizmi demektir. Once
boyle bir ili9ki var m1drr? Evet. dlferansiyel geometriden biliyo­
ruz kl L1 ve L:? enlemlerinin mutekabil anlardoki egrillk olcekleri
·

olan 1/r<o ve 1/r<2> arasrnda

cos2 u=(k + rC1l) . (k-r<2>)/r<1 >. r<2> gibi bir


ili9ki vordrr. Rm ve RC:?>, yani mi.itekobil anlora ait gGrcekle9me
I

olosrhklann1 e9itler ve
( l/R)2:z::c1'2+(c1ir)2
mutlak degerinl dikkote ahp
c/t> = c,<2> yoparsok (kl bu blr ce9it «klasik determlnlzm» dfr)

·rfk = 1 /r=[(l /R)2-c1 '2]112/c1


elde ederlz.

282
Bu neden arad1g1m1z ill9kidir? Cunku H operatorunun veya
onu n gercekle9me oninm (1/R) gerce�le9me olce!':)ini (kl sootl
cinsinden birebir (tekobul) belirliyor. Saotin kendislnde de oyle
degil m1dir? Soati colt9f1ron operotorler bir tonedir ve her (k)
suresi sonunda operotorun gercekle9me olcegi hep oynidir. 01-
culecek 0 sisteminde ise yukark'i y/k = 1/r ili9kisine g�re.
oyni H1 operatori.i her soot onmda hep ayn1 (1/R : sabit) ger­
cekle9me olcegiyle gercekle9iyor.
bzetlersek. birbirini J = 1 . 2, 3. dinamik sureci boyunca
...

izleyen herhangi iki Lt ve L2 zomon enleminde, mutekcbil rm


ve T<2> onlanno ait RO> ve R<2> 61ceklerinin butt.in T11 (i = 1 . 2 . . . )
.

·anion icin e$it olmos1, olculecek 0 sisteminin 61cuci.i A sistemi


gibi determlnist cah�mas1 icin bir kO$Uldur.

X. Olci.ilecek Slstemin Ozel ic-determ lnist Kurallan

1.o) (1/RJ Ani Gercekle9me Olos1llg1 veya Olceglni


jd{H-1 ) I dTI $eklinde tanimlamadan once. hatirllyoruz ki, dT
infinitezimal suresini. hep cvuku-anmdan uzak-kolma» veya cvu­
kua-gelememe» surest olarak tan1mlom1$t1k. Ba9ka bir deyi9le.
dT, bir V1 vuku-olonogmm, T; vuku-anmdon inflnitezimal 61cude
«uzak-ko11$» mesafeslnl ifade ediyordu.
b) Aynca (bak yukordo VII) 6zgur surec icinde, birblrlerln­
den (k) soot suresi kodar uzo·kta iki Lt ve L2 enleminin (geo­
metrik olarak) m.utekobil dT(l> ve dT(2) infinitezimol sureleri
arasmdo

ili9kisl vord1.
c) dT<2> : Bir H1 vuku olonagmlh kC2> soa.t onmdoki T1C2>
vuku onmdon inflnitezlmol uzok.,koll9 suresiydl.
1
dT<O : Ayni vuk� olonoOmm ·k(l) soot onindoki T1< >
vuku anindan lnfinitezimal uzak-kal19 suresiydl. Pekl bu iki uzok
-kalmo suresi orosindokl fork d(dT) ne anlomo geliyor?
2.a) Totolojik anlomda: Bir ve ayni H1 vuku olanogmm
- blr yanda, genel olaro k bir km flili onmdaki virtUel T1 vu­
.

ku anmdan vlrtUel olorok dTm kodor uzokta iken,


- ote y'onda, (kl soot surest sonundokl k<2> fiili oninda, yine
kendi virtuel T1 vuku anindon virtue! olorok bu sefer dT<2>
·kodor uzok koh,1 orosmdaki fork't1r. Doha oc1kcos1 ,u an­
lama gelir:
2.b) Bir ve oyni Hi vuku olanagmm,
- bir yanda, genel olarak T; vuku anmdan virtuel zaman bo­
yunca dT<O kadar uzak kahrken (veya bu uzak-kal1' yi.i­
zunden vukua-gelemez iken)
- ote yanda, (kl soot si.iresl icinde ve bu sure sonundaki yine
·kendi T1 vuku anmdan virtl.iel zaman boyunca bu seferkl
dTC2l kadar uzak-kah,mda (veya bu yuzden vukua-gelemez­
liginde) ayraca ne kadar geri kal1yor (gecikiyor) ya do ileri
gidiyor?

sa,ko bir deyi,le Hi olanag1, vuku onmdan uzakhg1 icinde


bu an'a ne kadar bir ic-sure doha yokla,1yor veya uzokla,1yor?
K1soco. H1 olanag1 T1 vuku anmdon uzak-kol1,indan ba,ka, bu
(dTI uzak kah, si.iresi icinde, ,u \kl soot suresi yuzunden oco­
ba ayr1ca ne kadar bir le-sure geride kalm1' (yitlrmi,, vuku on1-
na yakla,m1') yo do onde gitmi' (kazanm1,. vuku onmdon uzak-
1a,m1') oluyor? i,te bu anloma geliyor. . . ya do ,oyle:
2.c) Birbirlerinden (k) soot suresi kodar uzakta ikl H(l> + dH<2>
ve H<2> + dH<2> vuku olanagmdan blrinin, kendi T1<1> vuku
anmdan dT<O kadar uzak-kah�mm, otekinin kendi T1<2>
vuku anmdan dT<2> kador uzak-kah,ina gore (bu k suresi
sonundaki) gee (geride) kolma veya lleri (onde) gitme su­
residir, k1saca

2.d) H1 vuku olonogmm kendl T1 vuku anma genel olorak (dT)


kadar uzak-kah,mdo , (k) soot sureal lclnde, ayrico d(dT)
kodar blr lc-degi,me belir4r ki bu deOl,lm, dT uzak-1cah'
suresinln lclnde T; vuku anma dogru aynca (blrbirlne gore)
bir yakmlafma veyo uzakla,� d1r ' .

284
Not : Vuku anindon uzok-kalt� suresi icindekl bu lzofi yak­
lo$ma veyo uzakla9ma olcusu olan d(dT) hie bir zoman vuku •

amno uyoktn-durrm:a olcusu olmay1p · (1 /R) gercekle9me olos11t­


g1 ile dogru oront1h degildir.
3) Peki, bu lzafi yakJai;1m veyo uzakla,1m surest S1f1r olur­
sa ne olur? Sistemin dT virtue! zaman metrigi, bir zoman enle­
minden oburune, yani (k) soot suresi boyunco Sobit kaltr. l9te
bu Sabitlik sistemln blr fo-Oeterminizm kurohdar. genel blr sls­
temi ozel blr sistem. holine getirir, «ki9lle9tlrir». Bu kurah X1(0)
ile gosterelim.
4) X1 (D) - lc-detennlnlzm kurahna uygun blr slstem
Yukarki «infinitezimol sureler aros1 ili9k1• formulune gore

oldugundon
k ( l =f yl-(k/p)2 ] buluruz. Bu degeri Ani
'
r1 2 =·---·-..----·-
(k/p)2
Gercekle9me Olos1hginin (1/R) = c'2 + (c/r)2 -e9itliginde yerine
0
koyorsak c-clnsinden bir �iferonsiyel denklem etde ederiz:

(1/R) olos1hg1 ve (k) soot zamoni deneylerden soptanobildi­


gi uzere ellmizde deney-d1�1 olorak sadece Q'ya boglt olan yon -
deneysel blr di.f. denklem var demektir. c-cozumlerl blze. X1
determinizmine gore ca1t9an blr kuantik sistem<:leki c1 = IH-1 1 _
0

degerlerinl verecektir. Bunion. Olas1hgm Ana Diferanslyel denk·


lemlnin ozel durumuna ait cozi.imde, yanl Heisenberg ce9itllgl1
dedigimlz
h.H-1 � T/R e�ltllglnde, Q'ya ve entegrasyon sabltlne bag­
It olarak degerlendlrebilirlz.

285
5) bnceki Boli.im Vll'de, Olasrltk Akrmmm Konveksiyon ak1-
m1 �eklinde ·gercekle�tirdigi soot ko�ulu. slstem :icln zorunlu ge­
ne! bir ko�uldu', dolay1s1yle orado elde edilen c--cOzi.imleri de
boyle genel bir cozi.imdi.i. Oysa yukarda vanlan c-cozumleri
sadece herhangl blr X -determlnlzmlne alt cozumlerdir. Kon­
1
veksiyon ak1mmdan c1kard1g1m1z F veya G gene! cozi.imu lie
X1-determinizminden vard1g1m1z yukark·i ozel ·determinist c-co­
zumlerini e�itlersi:ik T. k, 0• !! ve entegrasyon sabitleri arasmda
X-determinizmine uygun genel bir kO!;UI elde ederiz.
Hie ku�kusuz daha pek cok ozel X-ic-determinist kurol­
lanni Zaman Enfeminin geometrik 'ili�kilerinden c1karmok, boyle­
ce olci.ilecek sistemleri ayn ayn <rki�iliklere» oy1rmok mumki.in,
onccik mokalemizde geli�tirdigimiz bazr matematik yarsayrmlonn
daha kesinlige kavu�mosmr ve deneylerin buradakoi mant1k cer­
cevesinde yeniden gozden gecirilmesini beklemek zorundoy1z.

286
L i t e ratilr

- Gnedenko B., Beliaev Y., Soloviev A.


Methodes mathematiques en theorie de la Fiabilite, 1972

- Korchunov Y.
,Fondements mathematiques de la Cybernetique, 1975

- Landau-Lifschitz
Theorie quantique relativiste, 1972

- Leinfellner W. ,

Einfiihrung in die Erkenntnis-und Wissenschaf.tstheorie, 1965

- Lifschitz-Pitayevski
. Theorie quantique relativiste, 1973

- Mittelstaedt P.
Philosophische Probleme der modernen Phys!k, 1972

- Oner Y.
Grundlagen zur Topologie der Zeit, 1971

- Streater R.F./Wightman A.S.


Die Prin.zipien der Quantenfeldtheorie, 1963

- Silssmann G.
Einfilhrung in die Quantenmecha.nik, 1962

- Wichmann E.H.
Quantum Physics, 197i

287
Zum Interesse weiterer Wissenschaftskreise wird der I n h a I t
dieser in tiirkischer Sprache als zweiter Tei! des Buches verfassten
Abhandlung ·Dialekttk: Leitweg von Wahrscheinlichkeit nach
Determinismus• von Herrn Y. Oner hierunter in deutsch umges­
chrieben.

lnhalt

Einleitung

. Klassische Mechanik und Entstehungsgrii.nde der Quanten­


theorie
I. Kleinzaehligkeit der Korper und die Bestimmtheit

II. Unbestimmtheit

. subjektive Unbestimmtheit
objektive Unbestimmtheit

A.1. Vielzaehligkeit der Korper und die subjektive Unbestim­


mtheit

B.l. Einzelkorper und die objektive Unbestimmheit

I. Kapitel

Ein neuer Begriff : Zeit-Latitude

1. Realdefinition: Geometrie der Gescheh-Moglichke!ten


2. Wie das quantische System aussieht.
3. Innere Struktur oder Innen-Sicht des zu messenden Systems
4. System als Potential-Ganzheit der Gescheh-Moglichkeiten und
die Distribution derselben a.ls Innen-Geometrie

Il. Kapitel

I. Qualitaeten der Materie: Wirksamkeit H und Innere Form 'J!

II. Innere form 'J!


. Geschehen des Systems
. Objektiv-Werden der inneren Form auf Grund der Erha.ltung
von Objektivitaet der Energie

III. Entstehung der inneren ldentitaet = Geschehen des Systems


. Innere ldentitaetsgleichun g : H-l(Hqn = \}I.

288
JV. Produktion der Erkenntnis ilberhaupt als Folge des Geschehens
des Systems

A. Art der produzierten Erkenntn1s


B. Bedeutung des Erkenntnis-Operators H-t.

V. Abweichung von Objektivitaet bzw von der inneren Identita.et

III. �apitel

Neue Prinzipien fllr Wahracheinlichkeit und deren Mathematik

I. Relationengeometrle zwischen der Zeit-Latitude und den


Gescheh-Moglichkeiten einer Erscheinung

1. Zeitmoment des Geschehens und der Widerspruch


. Axiom der Existenz oder des Aktuel-Werdens: U.bergang eines
Zeitmoments aus virtuellem Zustand zum aktuellen.
. Widerspruch oder Freiheit

2. Der logische Widerspruch im Wesen des Geschehens oder die •


Wahrscheinlichkelt auf Gnmd der Freiheit

JJ. Innere Dynamlk

1. erster dynamischer Faktor:


Dauer des Entfernens von dem Gescheh-Zeitmoment
. Die von infinitesimaler Natur des Systems abhaengige, d.h.
differentialistische Momentan-Lokalisierung einer Gescheh -
Moglichkeit zum Gescheh-Zeltmoment: Cl/Rl = C?/dT> a.ls
Momentan-Gescheh-Wahrscheinlichkeit.

. Dauer der Momentanorganisierung einer Gescheh-Moglichkeit


. . Die von infiniteslmaler Natur des Sy.stems unabhaengige, d.h .
. fJabilistische bzw empirlsche Momentan-Lokalisierung einer
,
Gescheh-moglichkelt zum Gescheh-Zeitmoment und die. Mo­
mentan - Gcscheh - Wahrscheinlichkeit einer Erschcinung:
· Cl/Rl !:::::2 QI6,T

2. zwelter dynamischer Faktor : ·


Der zum Gescheh-Zeitmoment hafteode· Operato r : H-1
. Geschehen der inneren
Form = Verhaftung der Dynamik
. Geschehen der Gescheh-Mogllchkeit des Energie-Operators

- F. 19 289
Ill. Vergleichender Detenninismus : Virtueller Differentlalver­
gleich der Wahrscheinlicbkeit

. Abweichung und Vergleich :


Al Totologie-Verfabren
B> Dem anti-dynamischen H-J Operator eigenes genetisches
/
Verfahren

Realitaetsprinzip
Enthiillung innerer Gesetze
Prinzip von Erhaltung der inneren Identitaet
ObJektisiereiider Operator H-1 als Schopfungsoperator
fiir innere Identitaet bzw innere Form
Inter-Objektivitaet und virtuelles Objekt-Werden
Einzelne Gescheh-MOglicbkeit als Individ.lum gegen Poten­
tial-Ga.nzheit
Entdynamisierung der einzelnen Gescheh-Moglichkeit H1
Aktuelles Obiekt-Werden
Der innere Identitaet bewirkende Grund: H-1
Differential.:-Vergleich
Differential dCH-t> des Verhaftungs-Opcrators und die
Abweichung der inneren ldentitaet
Momentangescheh-Wahrscbeinlichkeit lllR>
Verhaeltnis zwischen Momentangescheh-Wahrscheinlich­
keit Cl/R) und, Operatordifferential dCH-1> als direkte
Proportion : Cl!R> = (d<H-t>/?).
Zusammenfassung laut infinitesima.ler Lokalisierung des
ersten und des zweiten dynamischen Faktors zur Mo- �
mentan-Geschehwahrscheinllchkeit: Cl/R} = d <H-1 > /dT
Vereinbarung differentialisticher und fia.bllistischer Mo­
mentangescheh-Wahrscheinllchkeiten:
d CH-1 > /dT = 1/R � QI/!,.T als' Haupt-Differentialglei­
chung der Wa.hrscheinllchkelt ·

- �sung des Allgemeinfalls


Momentan-Gescheh-Wahrschelnlichkeit 11/R> als Kriim­
mung der Zeitlatitude.
LOsung des Sonderfalls : Heisenberg'sche Unschaerfe -
Relation
IV. Inneres Gleichgewicht entlang Metamorphose
V. Entatehung· der Z.eit
. genetische Metrik und Minlmum-Prlnzip in ·Bezugriahme auf
Grundlagen zur Topologie der Z.eit

· 290:
IV. Kapitel
Ineinandersein des Zeit-und Rein-Raumes

I. Vektor a.ls Wahrscheinlichkeltsstrom der Energia


Vektor als H-1 Operator

II. Vektorkomponenten des Wahrscheinlichkeitsstroms


III. Konvektionsstrom und die Geschwindigkeit des Systems
IV. Totologische odor klassisch-determinlstische Zeit
V. Uhr-Bedingung
VI. Bertrand-Bedingung
VJI. Bertrandrelation als Uhr-Bedingung
VIII. Ausrechnung des Wahrscheinlichkeitsstroms

V. Kapitel

I. Momentan-Realisationsmass
. System i m dyna.m.ischen Prozess
II. Aktuelwerden. der Zeit: von virtueller zur a.ktuellen Zeit
JIJ. Virtual-Dauer - Aktuel-Dauer
IV. Eigenzeit des messenden Systems
. Totoiogie der Messung
V. Widrigkeit der Eigenzeitcn gegeneinander
Vf. Unabttaengige Zeit
. Regulaer-und Singulaer-Zeitmomente
VII. Unabhaengiger Prozess und die Regulaerwnndlung der
Zeitmomente.
VIII. Abhaengiger Prozess und die Singulaenyandlung der Zeit­
momente
IX. Genetik des Obergangs vom virtuellen zum Aktuellen oder
umgekehrt
X. Innen-deterministische Rogeln des zu messenden Systems
KURAMSAL ve S1YASAL 1NCELEMELER

Bu dizidc ag1rhkla marks.ist kuramsal.metinlerc, aynca toplumsaJ pratigin


tarihsel orncklerinin irdekndigi mctinlere ycrveriliyor. Bu dizide, Grams-
ci, Lukacs, Riazanov, Luxemburg, P. Ande1·son, Bu.harin­
Preobrajenskiy, 1. Deutscher ve dil!;crleri ycr ald1. Kominrern'i, i$o;i kon­
sey ve komiteleri, sovyet deneyini, devlet sorununu, leninizm, sosyalizm,
proletarya diktatorlugi.i, ulusal sorun gibi sorunl.m aynntih bi.,:imde rar­
tl§an metinler yay111land1. Emperyalist dunya sistemini ve devrim sonras1
toplumlan irdeleycn, "Gene! Bunahmm Dinamilderi" , "Emperyalizm,
Diinya Bunalum ve Siyasal Yaptlar", " 20. Yiizy1J E�iginde Sosyalizm"
vc "Soguk Sava�" da bu dizide ozclliklc a111msanmal1.

AVRUPA i$v1 HAREKETLER1 TARiHi/ Wolfgang Abendroth

Avrupa'da son yiizelli yilm politik ve roplumsal tarihinde en belirlcyici yeri


i§o;i s1111ti hareketi ahr. l§o;i harcketi, sendikac1hk ve sosyal dcmokrasi tarihi
alanmda yapngt .,:ah§malarla tanman yazar Abendorth, Chartist ha­
reketten Birinci Entcrnasyonale, scndikalardan fa§izm donemindc i��i ha­
rckctine oradan lkinci Dunya Sava§• sonras1 i$\:i hareketine kadar gcni§ bir
alanda .,:oz(.imJeyici bir tarih perspcktifi sunl:yor. Avrupa'nm politik ve
toplumsal tarihini i§.,:i sm1ti a.,:ismdan okura sunuyor.

MARI<SiZM ve GERiLLA SAVA$1/ WilLiam Pomeroy

"Di.inya siyasctinde dcvrimci silahh mLit:adele, yakla�1k 30 y1ldan bcri onemli


bir yer i$gal ctmi�tir." GeriUa sava�111111 marksist polirika i.,:indcki yeri onemli
taro�ma ba$hkhmndan birisini olu�turmu$ttll". William Pomeroy'un dcr­
kmcsi bu baglamda onemli bir kaynak nitdiginc saliip. Gerilla sava�1 dc­
ncyimlcrinin olu$turdugu bollimlcr kar�1k1�t1rmali okumaya olanak sag-
layarak okurun kendim:e bit' sonuc.:a ula�mas111111 da oni.ini.i a�1yor...

UYGULANAB1LiR B1R SOSYALiZMiN i.KT!SADI/Alec Nove

"Ger.,:ekte bu kitap, sava� so11ras1 donemdc sosyali:.:m hakk1nda ve sos­


yalizm i�in, a.,:1k.,:;i marksist gclene!?;in d1�1nda yaz1lm1� bdki de ilk tcmcl
.,:ah�mad1r" divor Perry Anderson Nove'un kitab1 i.,:in. PiyaS<I sosyalizmi
tartt�malannda kaynak olan kit;tp konuyu zcngin bir olgusal mafaeme dc­
mctiyle i§liyor.
MARKSIZM ve PARTi/Jolm Moly11e11x

Gt:i;mi§ten glinlimi.ize marksistlerin gi.indcmini si.in:kli i§gal eden bir kon


oh111 p<\rti sorunu lngiliz marksisr John Molyneux r.1rati11d:m irdeleniror
Marx, Lenjn, Luxemburg, Trotskiy ve Gramsci'nin parti konusunda
yakb§1mlan yazar tarntindan degerlendiriliyor. MoJyneux'un kitab1 i.il·
kemizdt: de marksist solun gi.incel tart1§malan11a btk1 sunuyor.

KAPiTALiZM, SINIFLAR VE DEVLET/Ha/dmi Giilalp

"Yeni EmperyalizmTeorilerinin Ele§tirisi" ve "Geli�me Stratejileri,


Geli�me Ideolojileri "adh kitaplanndan sonra, Haldun Giilalp bu ki·
tabinda devlct ile sermayenin karma§* ili§kiler biitiiniini.i sorguluyor. Gii­
lalp k
apitalizmi bir toplumsal ili§ki olarak, sermave l:irikim siireci olarnk
de ahyor vc farkh serma}'C birikimi si.lrci,:lerinde, farkh sm1f ko·
alisyonlannm iktid:m de gei;irdigine i§aret cdiyor.

2 1 . WZYIL E�iGiNDE SOSYAL1ZM/Derleme

Diinyada sosyalizm konferans111111 onuncusunun tartl�ma konusunu "21.


Yiizytlda Sosyalizm" olu§turdu. Diinyanm degi§ik i.ilkelcrinden 20 ka­
t1l11111.;111111 god.i§lerinin derlendigi bu kitap, farkh kesim vc ak1mlarda11 sos­
yalis:lcrin tartJ§ma toplant1s111111 i.iri.inii. Farkli yakla§unlann di.i§i.incderini
bir arnda bufabi'imc ai;1smdan onem ta§tyan kitap iilkemiz sosyalisrlerini de
yakmd:m ilgilendiriyor.

KOMiNTERNDEN KOMiNFORMA/F.wnando Clattdm

lk.i cilrren olu§an kitabm "Komiinist Enternasyonalin Bunaluru" ba�­


hkh birinci cildindc, l 943'de Komlinist Enternasyonal 'in dag1lma karan
ve bu karara yol a�an geli�meler incelcniyor. 1920 ve l 930'brda Al­
n�anya'da ya�anan trajedilcr; 1936 !span)'" !.,: Sa\'a§1; <;::i n Devrimi 'nin bi·
rinci evresi ele altrnyor. "Stalinizmin Dorugu" ba�hklt ikinci ciltte ise,
Komintem'in kapanmasmdan Kominform'un kurulu�una kadarki sure cle
ahnirken; \;in, Frans1z, !talyan komiinist parrilerinin yi.lkseli�i ve bu par·
tilerdcki temel tart1�malar aynnt1lanyla yans1t1l1yor.

LENiN DON EM1N D E LENiNiZM/Marcel Liebman

"Leninizm i�inden .,:1kog1 ve geli�tigi tarihsel orramdan aynbmaz. Leninizmin


�oztimlenmcsi canh evdmi ii,:indc Leninizmin bir tarihi olmak zorundad1r ve
Leninizmin tarihi Rus dcvriminin tadhinden aynlamaz... Ozelde Lenin' in po·
litikas1 ve kuramlan, kitlelerin eylemleriyle Sovyet toplumunun ger�ekliginin
erkile1i11den aynlamaz. Bu kitap :1}'111 zamanda Rus halkinm devrimci zaferle1i
ve Lenin'in Rusya'smda politik, ekonomik, roplumsal vc ki.ilri.irel ya�am111 ilk
g
cli�mele1iyle ilgilidir. " lki cilr olarak hambnan kitab111 birim.:i cildi "Mu­
haJefot YtlJar111 ikinci cildi isc 1111."tid;u· Yillan" ba�!Jg1111 m�1yor.
SOSYAL1ZM ve ULUSALLIK/Horace B.Davis

"90 'lann ba§1 di.inya tarihinin en bi.iyi.ik alti.istlUklerinden birine tamk


oldu. Ve ulusal sorun, gec;mi§te kendini "sosyalist" olarak tammlayan lil·
kelerin glindcmine en c�\11 yak1c1 sorun olarak oturdu. Monthly Review ya·
zarlarmdan Davis, bu canahc1 konuyu tarn§maya ac;1yor.
Ulus, ulusalhk, etnik grup, azmhklar, ulusal kurtulu§ milcadelesi, anti cm·
peryalizm vb. gibi kavramlan sosyalizm baglammda irqeliyor. Marksist ku·
rnmsal yakla§1mlar genel olarak rartt§ihrken, Sovyetler Birligi, Yugoslavya,
\;in \IC diger i.ilkelerin ozelinde de konu ele§tiri Si.izgecinden gec;
iriliyor."

t�v1 HAREKETt, MARKStZM


VE ULUSAL SORUN/Ho r ace B.Davis

1
1 Demokrasi, ulusculuk ve sosyalizm; 19. ylizytlm bu i.ic; bi.iyi.ik hareketini
birhiriyle ili§ki ic;inde anlamak gerekir. Sosyalizm ashnda demokrasinin bir
koluydu ve pek c;ok ara§nrma sosyalizm ilc demokrasi arasmdaki ili§kiye
aynlm1§tlr. . . 11 Sorunu 1 9 1 ?'yc kadar inceleyen Davis' in sonras1111 ele alan
"Sosyalizm ve Ulusalhk" adh yal1§mas1 da yaymevimizce yaymlanm1§ bu·
lunmaktad1r.

Dizinin Dioer Kitaplan

ADORNO-BiR G!Ri�/Wittem van Reijm • ARTI-DEGBR TE­


ORl LERl Cilt I/Karl Marx lm::arlamyor • AVRU PA 1�<;;1 HA­
REKETLERl TARlH1 / Abmdroth • AYAKLANMA USTUNE I
H.Ortcga S1rnved r a • BAKU KOMUNO / R..G.Suny • BtRlK.tM BU·
NALIMI/ James O'Connor • BlTMEMl� DEVRlM / Deutschu· •
BUYUK S IT ASt TEM1ZL1KLER/1. Dwtscher luuwlaniyor • DEV·
RlM YAZILAlU/Robespie r re·Damon·Babm.fMarat • D1K­
TATORLUKLER1N BUNALIMI/ Nikos l'ot1la11tzas haztrlaniyor •
DOCU DA ULUSAL KURTULU� HAREKETLERl / V.1.Lmin •
'

EMEK<;::iNtN KtTAPLIGI[Egitim U1·etim lfindir/Kapitalsiz Ka­


pitalistler/Devrimcinin Sozliifii� ] / H.
K_m·adet�iz E�itlik
• �i Toplumlar
/ Mustafa Cemal • EKONOMI POL!TIGlN ILKBLERI/Ricardo •
FlNANS KAP1TAL ClLT I/ Hi/Jerding • F1NANS KAPiTAL Cilt II/
RudolfHilfe1·di11g hazirlauiyor • Hapishane Defterleri / Gramsci •
iDEOLOJl VE POL1T1I<A / E. Laclatt hazirla1nyor • 1KlNC1 EN·
TERNASYONAL/Jamesfoll hazzrlamyor • iKTlSAT NEDiR.? / Rosa
L11xi:mbisrg • lRLANDA'NIN KURTULU$U t<;!N/]ames Cmmolv ha·
zirl.mu)•or • i�<;::t DENET1M! VE SOSYAL1ST DEMOKRASi /
C.Sirirmi • 1$<;1 HAREKETl, MARKSlZM VE ULUSAL SORU N /
Horace B. DaPis • tTALYA'DA 1$<;::1 KONSEYLER1 / A.Gmmsci •
KAPlTAL'l OKUMAK / Louis Altlm.rser • KAPiTALiST DEVLET /
R.Milil111.11d • KARL MAR,'{ VE FRlEDRlCH ENGELS / D.Riaza11011 •
KAP1TAL1ZM NASIL i�LER.? / l'. ]alee • KAPlTALlZMlN GE-

You might also like