Professional Documents
Culture Documents
W. Heisenberg
FiZiK VE FELSEFE
'
M. Yllmaz Oner
D1YALEKT1K
OLASILIK'tan DETERMINIZME DOGRU
'� beige
1•11nlan
jKjNCj BASI(IYA ONSOZ
v
la ft tfit arizanm etkisi de doganm malt degil mi? Pozitif bi
limlerin rasyonalizmi, yalntz Heisenberg ustantn degil, ya
fadt!ftmtz diinyadaki hem e n .�iim do!Ja-bilginlerinin goziinii.
oylesine baglamtf ki, hif biri Olfum olaytm bir Mii.dahele ola
rak gormt"iyor, hif biri ontm keifettigi belirsizlik ilkesinin ar
dinda yatan Inkommensurabilitc olgu.swm1 bir arizanin (do
!Jantn altjtlagelen diizenini bo_�an bir anza'nm) sonucu
olaralt yorumlamak istemiyor. Oyle ya, diif#nup taftntp te
oriler olu.fturan rasyonalizmin "olferken bir de artza ya
ratmak, yani kendi yasalarma karft fthnak" hif ifine gel
miyor.
Heisenberg de, btt kitabm iinlu St. Andrews Kon -
feranslan' nt aktaran birinci biiliimde Aristoteles'in o po
tansiyel veya virtue/ gerfeldik anlaytftndan bir adtm oteye ge
ftmiyo1'. Ne var ki, yeniden tazelenen b11 Aristotelesfi anlaytf
yine de fOk onemli; f#nhi bizi olft"im olayinda ortaya fa
macak virtUel alternatif olanaklara ve de olastltk kavramina
gotiirmelile kalmiyor; bizi Oxford Konferanslartmin son
rasm da belirttigim gibi, iil fiim ani'ndan hemen onceki anda
ve hemen sonraki an'daki unlu Schrodinger dalga fonk
siyonlarmt -bu sontmcu fonksiyon ntudahele (dlft"im) yii
zunden de!Jifime (arizaya) '"'!Jradt!fi ifin- birbiriyle kt
yaslamaya goturiiyor. !rte buradan saat-zamanmin
mudahele (ariza) aninda nasil ivme kazandtjjtnt bu
labiliyoruz. Boylece go1'uyornz ki, olfiim olayi, do!Jantn ya
pttaflarmin kendi aralarmda!ii bir mt"idahele olarak, saat
zamantnin ivme hazanmasina ve Zamansal Belirsizlik ola
ytntn dogmasina yol apyor! Ve b1t da bizi, zamanin, iilfiilen
(mudaheleye ugrayan) her tanecige has bifimde -bir baliima,
her iilf ii me has bifimde veya her ijlft"i.miin dogada hendi ba
ftna bir bireyselligi vanntf gibi- degiftigi sonurnna goti"i.ruyo·r.
Bu olgit, zaman·m yaptsallt!ft.ntn olfiime baglt degiflienligi an
lamma geliyor.
Heisenberg'in Kuantitm Teorisine felsefi bir temel ka
zandirmak ifin butt"in klasik ftlsefeler boyunca aradigt im
kanlar ve ozellikle Aristoteles-Heisenberg anlayift, bizi kitabin
illinci boliimiinde bir Ariza (determinizmin tersine, ortaya
ftkan belirsiz -beklenmedill- dumm), dolaymyla Probabilist
VI
(Olastftlift) Determinizm Teorisi geliitirmeye itmijti. "Za
niant1'i ivme lzazanmasi" ieklinde daha sonra attilftmtz adim
lar ise, bm-·ada __ikinci biilt"imdeki fCrfeveyi aµyor ve 1992 ya
zmda Oxford Universitesi St. Catherine College'de verdigim
konferanslar ferfevesinde yeraltyot·.
Enerji ile zaman arasmdaki etkileiimler anlaminda at
tigim bu adimlar dogrultusunda, ama bugiin "be-,ti fiz
gisinde iartlanmtj'' bir imge-tasarlama giicune ozeltikle jimdi
daha fOk ihtiyactmtz var. Bu konularda daha da gelijtirilmi[
bir matematigi ister istemez btJ, ihtiyaftan yaratacagiz. Ama
en bajtaki o tasarlama giicii ifin bize verilen biricik kaynak,
hif kuikusuz, daha ilk fOcuklugumuzun hilinf-dtjt if
diinyanndan beri hissettigimiz o korkunf ve doyiwulmast im
kansiz boilttktan gelen faresizlik dtJ,ygt1.StJ,dur. Yeni kavramlar
ancak faresizligin hiimiilr:i itilip dt"irtUlerek tasarladzgimtz o
imgelerden dogabilir. Ama tipki basimi Y'!-. Piian Fizik ve Fel
sefe' ff,in, buraya almadtgim ve 9 Eylul Universitesinde Prof
Dr. Viker Seymen'e emanet ettigim Oxford Konferanslan dt
iinda bile, ozellikle Max Planck tJ,stanin "Modern Doga An
Jay1�1 ve Kuantum Teorisine Giri�" (1987, Alan Yayinctltk)
ve ikinci biiliimdeki yazarm "Bilim ve Sanatta Diyalektik"
(1990, Beige Yayinlan) adli kitaplan paralelinde, okuyucuya
bol bot esin ve esintiler dagitacagini saniyorum.
Yilmaz Oner
VII
1<;1NDEK1LER
Sunu§
WERNER HEISENBERG:
1DEALIZM: DETERM1NIZMDEN OLASILI<JA DOORU
2. Kuanta Tcorisinin Tarihi;esi . . ... ... ... ...... ... .. .... .... .....-.. 7
............ .. .. . . ....
10. Modem Fizik'Lc Oil vc Gcri;eklik. .... ... .. . ..... .. .. .... ...... .. ............. . . 155
11. 1nsan Dti�tintintin Bugtinkti Geli§imi li;inde
Modem Fizigin Rolti .... .... ....... . ... .... ... .. . ... . ...... . .. .. ... .. .. ... ..... ....... 176
M. YILMAZ ONER:
D1YALEKT1K: OLASILIKTAN DETERM1NIZME DO<JRU
Giri§
- Klasik Mekanik ve Kuanta Teorisinin Dogu§ Nedenleri ............ 197
- Belirlilik vc Bclirsizlik .................. . . . .. . . . . ... .... .
. ... .
... .. .... ... .. ... .. . .... 198
I. Yeni Bir Kavram: Zrunan Enlemi Nedir? .. ............ ..... ....... ..... ..... 206
II. Maddenin Nitelikleri: Etkenlik ve 19-Bii;im .................... ... ... . ... 212
III. Yeni Olastl1k llkeleri ve Matematigi .. . .......................... .. .. . .. . . ... 220
IV. Zrunan Uzay1 ile Salt-Uzaym Vekt6rti .... . ................. ....... . .. ... . . .. 251
v. 0
WERNER HEISENBERG
1. BOLOM
mu?
5
k1nlo9mo vtt kayna9manm sonucu ne olacaktrr? Modern doi:ja
bilimlerinln yuksek duzeye ula9t1g1 ulkelerde insanlarm ilgisi,
uzun sureden beri bu bilimlerin pratlk alanda uygulan19lorma
yonelmi� bulunuyor, glderek bu uygulamada. ko�ullann ak1lc1
yollordon saptanmasma bagh olarok sanayiye ve teknige y6neli
yor. Yeni fikirleri tart19mak boyle geli�mi� ulkeler lcin bir ba
k1ma kolaydr, cunku doga bilimlerinde ve teknikteki modern
du�un bicimlerine yava9 yava9 uymok. bu du9unu iyice sindir
mek icln vakitleri vardrr. Arna dunyanm obur ulkelerlnde b6yle
yeni du9unler. orada yerle9lk kultUrlerin din ve felsefe alanrn
daki temel g6ru9leriyle dogrudan cat19maya ba9lam19t1r. Modern
fizigin vard1g1 sonuclar bizleri gerceklik, uzay, zaman gibi temel
kavramlan yeniden tart19maya zor!ad1gmdan modern du�unce
tarzrna boylesine bir yakmla�ma ve uyma cabas1 bizleri. sonuc
lanni onceden kestiremeyecegimiz yepyeni du�un a9amalanna
gotUrebilir. Doga bilimleri lie eski geleneksel du9unce bicim
lerinin birbirleriyle birlikte yurumeye ba9lad1klannm belirgin bir
oz�lligi, modern doga bilimlerinin k6kende tcmam1yle uluslar
aras1 bir nitelik ta91mas1d1r. Du9unceler kar�1llkh olorak boyle
ohp verilirken, geleneksel bilgiler dunyanm ce9itli b6lgelerine
oyn oyn nitelikler ta91makto, bilimsel bilgiler ise dunyarnn her
yonrndo oyni nitelikte olmakto devom edeceklerdir ve boylece
bu oh9veri9in sonuclan tortti�may1 gelenek edinmi9 Wm ulkelere
·
yoyllocoktrr.
Bu nedenlerden otliru, modern flzi!)e ozgu du9unceleri, bu
bilimin ozel dllini kullanmadon ele olmayr, bu du9uncelerin fel
sefi sonuclonn1 bu 9ekilde lncelemeyi ve onion geleneksel bil
ginin vord1g1 sonuclarla kar�1la�t1rmay1 denemek belki hie de
onemsiz say1lamayacok bir odevdir. Modern flzigin problemleri
uzerine bir tart19mayo glrmek icin tutulocak en do!)ru yol her
holde Kuanta Teorisinin geli�imine torihsel ac1dan bakmak o
locaktrr. Ne var ki Kuonto Teorisi atom fiziginin sodece ozel
bir keslml, atom fiziQi de modern dogo bilimlerinln pek sinirh
bir bolgesidir. Amo 9unu soyllyelini ki, gerceklik hokktndokl ta·
6
sonmlanm1zm, en g ucl (i°, en yogun degi�ikliklere ugrod1g1 a:an
do Kuanto Teorlsi olomd1r. Ve atom fizigiyie ilgili yeni du�unce
ter Kuanto Teorisinin bugun eri$ti9i kesin bicimler icinr.le yogun
la!?mokta, giderek kristalle�mektedir.
Modern bili mleri ni n bu doh, cekirdek fizigi ora�t1rma
dogo
lan icin geraken. ologani.isti.i olcudo pohol1 ve karma�:k deney
donanimlon bok1mmdon goz komo!?t1r1c1 ol'3ugu kodot, oyni
zomanda tedirgin edlci bir goruni.i!?le ortoyo c1kmoktad1r. Mo
llern cekirdek fizigi, deney teknigi ac1smdan ara�t1rmo yontem
lerinde, doga bilimlerinin Huygens, Volta veyo Faraday zama
aindon beri ongordi.igi.i en i.isti.in dagruluk ve kesinl!gi belgele
mektedir. Kuonto Teorisinin boz1 bolGmlerinde ortayo c1kon o
cesoret k1r1c1 motematik zorluklonn da. Newton, Gauss veya
Maxwell'ln onderligini ettigi yontemlerin en ileri a�omaSIO! tem
.
sil ettigini soylemek yerinde olur. G ercekiik hakkmdoki tasanm
lanm1zdo meydo no gelen ve Modern Kuonto Teorisinin kavran
mosmdo temel olan de9i!?iklikler, oyle k1saca gecmi�teki bilim
sel evrimlerin blr devam1 diya kestirip at1lamazlar. Tom tersine
buroda, doge bilimlerinin yop1smdo beliren gercek bir kopuk
luk, bir ters di.l!?me s6z konusudur. 0 bak1mdan O!?ag1doki bo
li.imi.i Kuanta Teorisinin tarihsel evrimine aymyoruz.
2. BOLOM
7
bu, basit bir oloy olup. bilinen 1$1mo ve 1s1 yasalan geregince
koloyco oc1klonmos1 gerekiyordu.
19. yuzy1I sonlonno dogru Rayleigh ve Jeons'm bu konudoki
oc1klomolon sonradon cok bliyuk zorluklon meydano c1kord1.
Bu zorluklon bosit kovramlora dokmek, ne yaz1k ki. olonoks1z.
omo o vakitler bilinegelen dogo yosolonnm bizleri onlomh bir
sonuco goturmedigini soylemek yeter.
M. Planck 1895 y1hndoki col1$mos1yla bu Oro$t1rmalara ko
t1ld1g1 s1roda, problemi •$1mo 6zelliginden ohp •$1yan otom'o go
turmeyi denedi. Problemin konufu$ torzm1 boylece de9i$tirdikten
sonro, kokendeki zorluklor belki tomam1yle ortadon kaldir1la
mad1. amo problemin yorumu, giderek emprik olgulann yorumu
kolaylal?t1. Tom o srrolorda, yoni 1900· yozmda Berlin'de Curlbo
um ve Rubens, 1s1 1$10larmm spektrumlannr cok bi.iyi.ik bir ke
sinlikle olcmeyi bo$arm19lard1. Planck onlann elde ettigi sonuc
lan 6grenir ogrenmez. bu hesaplan bosit matematik formuller
le deyimlemeye giri$ti ki bu formuller. onun 1s1 ile 1$tmo olaylo
n orosmdaki bog1mda9hk konusundo yapt1g1 deneylere bok1hr
sa. pek akla yakm gori.ini.iyordu. Gunun birinde Planck ve Ru
bens. Planck'm evinde birer coy icmek lizere bufu$tular. Ru
bens'in elde ettigi en yeni deneysel sonuclan. Planck'm bu de
neyleri yorum!oyan formulU ile kar$1la$ttrd1lar. Deneysel deger
ler ve motematik yorum birbirfne t1pat1p uyuyordu . Planck'1n 1s1
t$1moian yasas1 bOylece ke$fedilmi9 oldu.
Bu ke$if Planck'm as1I teorik ara$ttrmalan icin oncak bir
bo9long1ct1. Bu yenl formuli.in fiziksel bak1mdan dogru bir yo
rumu nas1l olobilirdi? Planck. doha onceki incelemelerinden do
lay1, bu formulU, 191ma yopan atom. yoni osilotor, hakkmdoki
bir ifodeye kolayca doni.i$tUrebildigi icin . formu!Unun $Unu sov
lemek istedigini hemen bulup c1kord1: Osilotorun enerjisi si.irekli
olorok de9i$miyor, sodece tek tek enerji porcolon ohyor. yonl
fizikciferin deyimi lie, sanki ayn ayn enerji bosamoklonnda bu
lunuyormu$ ya do belirli durumlara buninuyormu$ gibi enerji
dranecikleri ahyor. Bu onlot1m, klasik fizik.te bildik1erlmizden o
8
kadar ayn idi ki, Planck kendi yorumuna kendisi bile lnanamo
d1. Ancak 1900 sonbaharmda, yogun cal19malardan sonra ula-
91lan bu sonuctan kacmak icin art1k hicbir imkan olmad1g1 ka
nisma vard1. Planck'm oglunun sonradan babasmdan lleterek
anlatt1gma gore, Planck, Grunewald'daki gezintlleri s1ras1nda
. ncelerinden soz acar, ya Newton'un ke-
ogluna hep yeni du9u
9ifleriyle k1yaslanacak derecede birinci sm1f bir ke9ifte bulundu
gunu, ya do hepten yanlld1gm1, bu iki duygu arasmda kald1g1m
s6ylerm�9! $uphe yok ki, Planck koydugu formulUn dogay1 yo
rumlark�n doyond1grm1z temel kovramlan kokunden sarst1g1 bi
lincine cokton ermi9ti. Bu temellerin, guni.'n birinde sars1loco
gm1 ve o gune kador ki geleneksel bilgilerin belirledigi nokta
dan c1k1p yepyeni, hie bilinmeyen bir denge durumuna dogru
kayd1klann1 fork ediyordu. Kendi g6ru9 dunyas1 ac1smdan tu
tucu bir insan olon Planck vord1g1 bu sonucton hie de ho9nut
· degildi, amo kendl Kuonta vorsoy1mm1 1900 Arohk aymdo ya
ymlomokton do geri kalmad1.
Enerjinin ancok ayn ayn (diskret) enerji parcalan, yani e
nerji kuontalan halinde yaymlanma ve yutulmas1 du$uncesi 6y
le yeni idi ki, fizigin o gune kadarki geleneksel cercevesine
s1gd1nlam1yordu. Planck'm, .yeni vorsay1mm1 191ma teorlsinin es
ki tasonmlartylo UZIO$t1rmok lcln giri$tigi bu deneme bir COk
onemli noktalarda ba9ans1zhga ugrad1. Bu yonde ilk ad1mm a
t1lmas1 icin daha be9 yrl beklemek gerekiyordu.
Bu kez, gene Albert Einstein, fizikciler orasmdoki bu dev
rimci deho, eski kavromlan bir yana itmekten hie cekinmedi ve
iki yeni problem ortoyo att1 ki Plonck'm tosanmlan bu problem
lere bo9onyla uygulan1yordu. Birlncisi, foto-elektrlk oloy1 _dedi
gimiz. yani 1f?1g1n etkisiyle metallerden elektronlonn kopmas1
olay1d1r. Lenard tarafmdan titizlikle yuri.itUlen deneyler, kopan
elektronlann enerjisinin, 191gm 9iddetine bagh olmoy1p yaln1zca
rengine. daho dogrusu. 191gm frekans:na veya dalgo boyuno
bagh oldugunu gostermi$tir. Bu durum. o zamana kadarki 191-
ma teorisi esaslanna gore ayd1nlat1lacak bir oloy degtldl. Amo.
9
Plonck'm vorsay1mm1, 191gm 1�1k kuantalarr denilen danecikler
den, yani ki.ici.ik korpi.iski.iller. cisimcikler gibi uzoydo dolanan.
enerji kucntalanndan meydana geldiginl kabul ederek yorum
ladt Einstein ve foto-elektrik oloym1 do boylece ac1klam1$ oldu.
Bireysel 1$tk kuantolarmm enerjisi, Planck'm yapt1g1 kabullere
uygun olarak. 191gm frekans1 ile Planck sabitinin carp1mina e$it
oluyordu.
Oteki problem lse: kat1 cisimlerin ozgul 1s1s1 ile iigiliydi.
Klaslk teoride, ozgi.il ISi icin elde edilen degerler. yJksek IS!
lordaki deneysel degerlere tam uyuyordu, ama cok du�i.ik 1s1-
larda deneysel degerlerin i.isti.inde kallyordu. Einstein bu1odc;
do gosterdi ki, Plonck'm kuantt:J teorisi kat1 cisimlerdeki atom
larm esneklik titre$imlerine uyguland1g1 zaman bu sorun do ay
dmlanmaktad1r. Bu ikl olayla ilgili yorumlor cok cnemli birer
O$amay1 gosterirler. ci.inki.i bun'lar, Planck sobitinin, 1s1 1$1-
mae1 olay1 lie dogrudan hi� ili$kisi olmayon alanlorda do rol
oynad1gm1 belirtmekteydiler. .
10
du9uncelerle usteslnden gelinecek bir durum olarak niteleyip
kobul etti.
11
tom n e zomon bir ko�thkh etkiye girecek olso eninde sonun
do hep !JU normal dun mo donmek zorundod1r.
�
Bohr, Kuonto Teorislni atom modeli uzerine boylece uygu
loyorok sodece otomun kororhhl')m1 oc1klomoklo kolmodt, oym
zomondo, elektrik yuku bo11ohmlon yo do 1s1sol horeket sonu
cu otomun yoymlod1l')1 toyf cizgilerl lcin boz1 durumlordo teorik
blr yorum do soglomr!J oldu. Bohr'un bu teorisi elektronlorm
devinimi ile ilgili klosik mekanik ile bu f<lasik devinim yosala
nno Have edilen kuanto ko11ullonnm blrle11imine doyaniyordu,
boylece otomun yerle11ik (stosyoner), kopuntulu (diskret) du
rumlonni obur durumlonndon ay1rt etmek kabil oluyordu. Bu
ko11u1tonn kesinkes matematik formullendirimi sonrolan Som
merfeld tarafrndan yaprldr. Bohr, kuanto ko!Jullonnm Newton
mekaniginin ozundeki tutarhhg1 bir bokrmo kokunden y1kt101nrn
pek iyi farkrndayd1. Atomlonn en boslt durumlarrndan olan hid
rojen atomundo, yayllan 1111gm frekanslonn1 Bohr teorislnden
yolo c1karak hesoplomok mumkundu ve bu hesoplar gozlem
lere butUnuyle uyuyordu. Bu frekonslor, elektronlann kendi yo
rungelerindeki devinim frekanslanndan ve onlonn cok·kat tltre-
11imlerinden forkhydr ve bu olgu do gosteriyordu ki teori henuz
tutars1zhklarlo doluydu, ama yine de bir cok bok1mmdon ger
cege onemli olcude uyuyordu. Atomlonn kimyosol tutumunu
ve toyf cizgilerini nitelik yonlinden ac1khyordu. Fronek ve
Hertz. von Stern ve Gerloch'm deneyleri, otomun kopuntulu yer
le11ik durumlonnm vorhgm1 ispot etmekte gecikmedi.
Bohr teorisi boylece yeni aro11t1rmo olanlan acm111t1. Yirm'i
otuz y1ldan beri spektroskopi olonmdo birikmi11 olan genl!J cap·
toki deneysel tecrlibe sonuclon. kuonta yasolorrnm elektron
hareketlerinde srnonmos1 icin birer bllgl koynag1 olorok emre
hozrr bekliyordu. Kimyac1lann tecrubeleri de aynr denetleme
ve smomo omoc1ylo kullanilocokt1.
Flzikciler bu deneysel bilgilerle kor11rla�t1kco sorulan yava11
yava11 doha dogru olarak sormoyo bo�ladrlor. Bilindi!}i gibl so
ruyu dogru olarok ortayo koymak. sorunun cozumune goturen
12
yolun yans1 saytllr. Peki bu sorular nelerdi ocobo? Sorulonn
hepsi pratik bok1mdon. ce$1tli deneylerin sonuolan. orosmda
gori.iie n ocaip celi$klierle ilgiliydi. Nasti oluyor do boyle bir
191mo. bir giri�m gori.intGsi.i veriyordu. ve boylece bir dalgo
hareketinin vorhgm1 ortayo koyuyordu. giderek foto-elektrik o
loymo yol ac1yordu ve nas1I oluyordu do bu •$•mo, horeketli 1-
9m kuontolonndon olu9uyordu? Atom · iei elektronlonn kendi
yori.ingelerindeki horeketin frekans1. nas1I oluyor do yaymlonon
19mlann frekansma e9it olmuyordu? Acoba bu. yori.inge i.izerin
de hie bir horeketin olm1yocag1 anlommo m1 geliyordu? Vori.in
gesel bir horeket tosonm1 gercege uymuyorsa. otomun ieindeki
elektronlar ne olocokt1? Sis odos1 ieinden elektronlonn geetigi
nl gori.iyorduk. bunlorm boztlon bir sure oncesine kodar bir
otomun ogeleri idi ve sis odasmdo bu atomdan d19an firlat1l
m1$lard1. Bir atomun ieinde pek olo horeket etmi9 olobillrlerdi.
Elektronlann. atomun normal durumunda hep sodece durgun
luk halinde olduklon do di.i$i.ini.ilebilirdi. Elektronlordon olu9on
kabugun bir donme momentine � sohip oldugu yi.iksek enerjili
atom durumlon do vord1. Oyleyse buralardo. yani yori.ingelerde
elektronlar hie de durgunluk durumundo olamozlord1. Boyle
say1s1z ornekler saymok mi.imki.indi.ir. Amo. atom iei olaylon
klasik tizigln kovramlonylo ne kador yorumlomaya coh91rsok
eah9ohm cobolonm1z bo$una gidiyordu. eeli$kilere goti.iri.iyordu.
1920'1erin bo9lanndo arttk fizikeiler bu gi.ielukleri yokmdan ta
n1r olmu9lord1. Ancak butlin bu gi.icli.iklerin nerede di.igumlen
dl'gi hakkmdo kesin bir duyguya sohlp degildiler. ama bu gi.ic
li.iklerden s1ynlmosm1 ogrenlyorlord1. Sonunda. bir atom olay1
belirli bir deney s1rasmdo hongi yoldon yorumlond1g1 tokdirde
dogru sonucloro vanhr. bunu ort1k biliyorlard1. Amo kuonto olay
larmm celi9kiden uzok bir yorumunu elde etmek icin bu kadarm1
bilmek de yetmiyordu. ancok boylesine bir bili$� fizikcilerin du
$i.inme torzmt oylesine degi$tirdi ki. kuanto teorislni tum ozi.iy
le kobulenmek zorunda koldtlor ve Kuanta Teorisinin kesin
kes bir formullendirlmi yop1lmodon daha bir sure once bile,
13
herhongi bir deneyin ne sonuc verebilec�f boylece i.ie a�g1
be9 yukon biliniyordu.
Cogu zaman cdi.i9unsel deney> dediglmiz teorlk deney
problemlerine ba!? vuruldu. Bu deneyler, deney gereekle$tirile
bilsin veya gercekle$tirilemesln. ozellikle kritik bir soruyu
oydmlatmak lcln dli$linulur. Her9eyden once, deneyin hie de
gilse ilke bok1mmdan gercekle9lr olup olmad1g1 onemlidir,
ilgili deneyde uygulanacak teknigin cok kan91k olso blr
oneml yokt1:1r bu dli$linsel deneylerde. O bok1mdan bu du9un
deneylerl belirli prob:emlerin oydmlat1lmasmda eok. pek eok
yororh oldular. Bu ee9it bir deneyin muhtemel sonuelan u
zerinde fizikcilerin dii$iince birligine varamad1g1 durumlarda
ise, eok kez daha basit, oma gereekle$tirilmesi mumkun blr
deney du9unmek kabil oluyordu ve elde edilen deney sonue
lan do, Kuanto Teorisinin oydmlot1lmosma geni9 copta katk1-
da bulunuyordu.
O y1llann en dikkate deger oloylanndan biri, hie 9uphesiz,
Kuonta Teorisinin fcerdigi paradokslarm bu oydmlat1c1 calt$
malar s1rasmda ortadan kalkmak 9oyle dursun. tam terslne
gittikce daha sert ve heyecan uyand1nc1 bir bieimde kesinle�
mesidir. Rontgen 19mlonmn soe1llm1 uzerine Compton'un yap
t1g1 deney buna bir ornektir. Sac11tmo ugrayon 1$tk 1$tnlannm
gir1$iml i.izerine elimizde mevcut bilgilere gore. sac1llm olay1-
nm 96yle meydana geldigini soylemek ku!?ku uyandmyordu:
Gelen 1�1k dalgas1, 1�mm icindeki elektronu birlikte titre9ime
zorluyordu ve titre9en elektron do, gelen dolganin trekansmdo
bir kuresel dalga yaymhyor ve 1�1k boylece cevreye yay11iyordu.
Oysa Compton 1923 y1lrnda $Unu saptad1 kl, sac11tma ugrayan
Rontgen 1�mlannm frekans1, gelen 19mlarm frekansmdan fark
hyd1. Bu degi9ikligi, sac1lmo olay1ni, bir 191k kuantmm bir elekt
ronla carp1�mas1 diye kobul ettigimiz zaman, yani former olarak
yorumlanabilir. 1$tk kuantmm enerjlsi, corp1�ma s1rasmda degi-
9iyor ve frekans ile Planck sabitinin corp1m1 kuantm enerli
sine e$it olmak gerektlOinden. frekansm do degi9mi� olmas1
14
gerekiyor. Peki. ama bu yoruma gore 1$1k dalgas1no neler olu
yor? Gerek giri$im deneyi, gerekse sac1lan 1$1Qrn frekans:ndaki
farkl1llkla llgili deney. birbirleriyle tamamlyle cell$ir gibl goru
nuyordu, hie bir c1k1$ yolu bulunam1yordu.
O tarihlerde flzikciler. gorunurdekl bu oeli$kilerin art1k
atom fiziginin kendi dogasmdan ileri geldigin& kesin kanaat
·
15
yorunge frekonsma ve bu frekansm hormonik cok-kat titre9im
lerine yakm olmas1) cok memnunluk vericiydi. Bohr. cioha ilk
coh�malarindan birinde. yay1nlanan toyf cizgilerindeki yogunlu
gun. bunlonn ·hormonik cok-kot titre9imlerindeki yoguniuGu yak
la�1k olarak kor�1lamas1 gerektigini onermi�>ti. Kor91lamo. yo ni
tekobul ilkesi diye anilan bu ilke. tayf cizgilerindeki yogunlugun
yakla�1k. olarok hesab1 icin cok yararll olmu9tur. Bohr teorisi
nin boylece. atom ici oloylann nice! olmcso bile. nitel bir g6-
runtusunu cizdigi izlenimi dogmu9. maddenin tutumuyla ilgili
baz1 yeni ozelliklerin. modde-danecik ikiciligni yons1tsa ble.
yine de kuanta ko�ullan sayesinde. hie degilse nitel bicimde
ifade edilebilecegi kanismo vonlm19t1r.
16
1m1n korunumu gibi Newton mekoniginin o unlu sonuclonndon
bir cogunun. yeni bi:;;imcilik icinde de yer old1g1nr g6rmek ger
cekten ilginc oldu.
Sonra!an, Born, Jordcrn. ve Dirac';n ora9t1rmalan g6sterdi
ki, elektronlonn konumunu ve horeket momentini gosteren mat
risler birbirleriyle degi9-loku9 edilemiyordu. Matematigin o kes
kin dilinde bu durum, Kucnta Mekanigi i:a k!asik mekanik o
rosmda kokli.i bir aynl1g1 i9oret ediyordu.
Yorumlor ac1sindon ikinci ono geli$im, de Broglie'nin mad
de dalgaion tascrim1ndan do2ciu. Schrbdi:1ger, atom cekirdegi
cevresinde, de B:oglie'nin yerle$ik dalgcilarr icin bir dalgo denk
lemi soptamoyo koyuldu. 1926 !ikboha�1r:do hidrojen atomunun
yerle$ik durumlor.nin ene:j1 degarlenn1. buidugu dalgo denkle
minin czgul degerlerinden c1karmc.iy 1 bO$Ord1. Schr6dinger ve
rilen kiosik horeket denkleml-=r inin - soyut motemotik bir u
zoydo, yoni cok boyutlu bir tason-b:cim (konfigurosyon) uzaym
do bile olso - uygun dolga denk!emlerine nostl cevrilebilecegi
uzerine genel kurallar 6nerdi. Doha sonralan ortaya koydugu
dalga mekoniginin. Kuanta yeya Motrisler mekonigmin daha
6ncelerdeki bicimciligi ile nas1I denk dli$tligunu g6sterdi.
�imdi art1k.' birbirine denk iki ayn tarzdo. yoni ya matris
ler arasr bog111t1ior yo do dolga denklemieri torzmdo formlil
lendirilen ve celi$kilerden bog1ms1z motematik bir bicimcilige
varm1$ bulunuyorduk. B6ylesine matematik bir 9ema, hidrojen
atomu icin dogru bir tok1m enerii degerleri saglryordu. Bir y1Jo
kolmad1, Helium atomu ve ag;r atomlarla ilgili doha karma91k
problemler icin ord1siro dogru c6zumler buiunmaya ba9lad1.
Peki, omo bu yeni bicimcilik oshnda otomlan hengi onlam
da yorumluyordu? Moddenin dalgci ve donecik olorok beliren
ikili goruntlisundeki porodoks halo oldugu g!bi duruyordu, gi
derek uygulonan o motemotik $emo icinde sanki kaynoy1p git
mi9ti.
Kuonta teorisinin anlo91lmos1 dogrultusunda ilk ve pek ilgi
cekici bir ad1m 1924 y1lmda Bohr. Kromers ve Sloter torotmdan
F. 2 17
at1ld1. Bu bilginler. moddenin dolgo ve danecik g6runti.ileri o
rosrndaki celi9kiyi. olos1llk dalgolan kovrqmrnt ortoya otmok
·
suretiyle yenmeyi denediler. Elektromognetik 191k dalgolan ar
t1k gercek dalgolar olarek degil, olos1hk dalgalan olarak yorum
lonacakt1, bu dalgalann yogunlugu her noktoda belirlenebile
cekti. Ve bir 191k kuant1 bu noktadaki bir atom tarafmdan han
gi olas1hk icinde yutulacak ya do yayrn!onacak bunu bilebile
cektik. Bu yorum tarzi bizi. enerjinin ve hareket miktannm ko·
runumu ile ilgili yasalonn boz1 durumlarda gecerli olam1yacog1,
tom tersine burada istatistik yasolann gercege doho uygun
olocag1 sonucuna g6ti.irdi.i, demek ki, enerjinin korunumu is
tatistik bir ortalamo olarok dogruydu. Vanlon bu sonuc daha
elbette tom dogru degildi. oyle ki 19rnlann dolgo ve danecik g6-
Wntuleri orasindoki ili9kinin cok doho kon91k oldugu sonrola
n daha iyi ortaya crktt.
Ne var ki Bohr. Kremers ve Slater'in cal19malanndo Kuonto
teorisinin yorumu ac1sindan 6nemli bir dogruluk poy1 vard1. Q.
las1hk dolgas1 kovrom1ylo teorik fizige yepyeni bir onlat1m ge
tirilmi9 oluyordu. Matemotikte veya istatistik mekanikte olas1hk.
durumun gercekligiyle ilgili bilgimizin derecesi, yani bu derece
yi belirten bir ifadedir. 6rnegin elimize zan ahp f1rlat1r ken, zo
rm du9u9 bicimini etkileyen el hareketlerimizi en ince aynnt1-
lonno kadar izleyemeyiz ve bu yuzden deriz ki, belir!i bir sa
y1y1 oturtmak icin olas1llk, olt1da bir'dir, ci.inku kubi.in altr e9it
yuzu vord1r. Bohr, Kremers ve Slater'in olas11ik dalgas1 dedigi
9eyde elbette bundan daha 6tede 9eyler kast ediliyordu. Boy
le bir olas1hk, belirli bir olaym gercekle�me· egiliml onlamrno
geliyordu. Arista felsefesinde <<di.inamis» ya do «potentio» diye
an1lan o unli.i kovramrn nice! olarok ifodesi oluyordu. B6ylece
olas1hk, imkan ile .gerceklik arosmdo orta yerde bulunon ocoip
tUrden bir fiziksel realiyeti benimsiyordu.
Doha sonralarr; Kuanta Teorisinin matematik omurgas1 ha
z1r olunco. Born bu olas1hk dalgas1 diye yorumlanan matoma
tiksel buyi.iklUge oc1k ve secik bir cerceve kozand1rmak istedi.
18
Soz konusu dolgo, esnek dolgolor yo do rodyo dolgolonndo ol
dugu gibi uc boyutlu bir dalgo. cok boyutlu tason-bicim uzaym
da bir dalgo soz konusuydu ki, Schrodinger'in a ra 9t1r mo ra nn
dan bunu zoten soyut matematiksel bir buyu kl uk olorok tani
yorduk.
Hatta 1926 y11larmda bile. deneysel bir durumu yorumlamok
icin matematiksel bicimciligi nas1I kullonacog1m1z belli degildi.
Gerci, bir atomun yerle9ik durumlarm1 oc1klomay1 biliyorduk,
omo cok doha boslt baz1 oloylan nas1I ele olacag1m1z bilinmi
yordu. Ornel:]in elektronun sis odasmdoki horeketini oydmloto
m1yorduk.
1926 yazmdo Schrodinger, kendi l<oydugu dalgo mekonigi
biclmciliginin matemotik bak1mdan Ku a n ta mekonigine denk ol
dugunu ispatlad1g1 zomon. Kuonta tosanmmdon ve Kuontolonn
s1cramalor yopt1g1 du9 u nce sinde n bir sure vazgecmeyi dene
rni�ti ve atomdoki elektronlon k 1so co uc-boyutlu madde dol
galan olarak kabul etmek istedi. Onu buraya iten neden, hid
rojen otomuna ozgu enerji basamaklonn1. kendi teorisi oc1sm
smdan, yerle�ik madde dolgalannm ozgul frekonslon olorok
belirlemesiydi.
Bu yuzden Schrodinger. bu basomaklaro ene rji basomok
lon demenin dogru olmoyocogmo, bunlann frekans basamak
lon olduguna Oysa, 1926 so nbahonndo,
inaniyordu. Bohr.
Schrodinger ve Kopenhogen'li bir gurup f izikci arasmdo yop1-
lan tart19malorda. boyle bir yorumun. P!anck'm 1s1 1�1mos1yla
lie ilgili unlu yasos1m bile dogrulamoyo yeterli olmad1g1 orta
ya c1kt1.
Bu tart19molan izleyen aylardo. Kuanta teorisinin yoru
muyla ilgili Wm sorulann yogun bir bicimde incelenmesi, bir
cok fizikcinin de inand1klan uzere, durumun eksiksiz ve tot
min edici bir tarzda aydmlamos1ni saglad1. Amo koloyca ko
bul edilebilecek blr cozum bicimi yine de bulunamom19t1. Bohr
lie yapt1g1m1z ve gecenin gee saatlerine kadar suren, hatto
bozan i.imltsizllk lclnde sona eren tart1�molanm1z1 hatirllyo-
19
rum. Boyle bir tort1�modon sonro yokindakl parkto ne zaman
blraz hava almaya c1ksam �u soruyu kendi kendime hep tek
rarlay1p dururdum: Doga gercekten �u atom deneylerinde go
rundugO kadar sacma, anlams1z olabilir mi?
Son ve kesin cozume dogru iki oyn yoldon yaklo�1yorduk:
Birinci yol, sorunun tersine cevrilmi� bicimiydi, yani verilen de
neysel bir durumu art1k bildigimiz �u motemotik �emayo gore
nas1I ac1klanz? sorusu yerine �u soruyu soruyorduk: Acoba
dogo'da, yaln1z Kuanta teorisinin matematiksel bicimciligi cer
cevesinde ifode edllebilen, deney durumlan m1 vord1r, deney
durumlon muhokkok bu cercevede ml lfode edilebilir? Sorunun
dogru biciminin os1I bu oldugunu kobul etmekle, Newton'don
bu yana klosik fizigin temellerini olu�turan kovromlon k1s1th
kullanmok zorunlugu doguyordu. Gercl. Newton mekaniginde
oldugu gibi. bir elektron'un konum ve h1zmdan soz edebillyor-.
duk, buyuklUklerin gozlemlni yop1yor ve olcebiliyorduk; 011'\0
konum ve h1zm ikislnl blrden istediglmiz keslnlikte aym anda
belirlemek imkons1zd1. �c1kco ortayo c1kt1 ki, bu iki buyuklut')e
ilgin belirsizliklerin corp1m1. Planck sabiti bolu danecigin kut
lesinden daha ki.icuk k1lmam1yordu. Ba�ka bir tak1m deneysel
durumlar icin de buna benzer bag1ntllar bulunabiliyordu. Bu
bagmt1lara kesinsizlik ya do bellrslzllk bag1nt1s1 veya ilkesi de
nlldl. Buradan do anla�1hyor ki eski kovromlanm1z1 dogayo an
cak yanm yomolak uygulayobiliyorduk.
Cozume gotOren ikinci yol. Bohr'un onerdigi Tumsellik il
kesiydi. Schrodinger atomu. bilindit')i gibi, cekl rdek ve elektron
lardan olu�an bir sistem olarak degil, cekirdek ve modde dal
galanndan olu�an blr sistem olorak yorumlanm1�t1. Madde dal
galannin ooylesine bir yorum biclminde gercege uygunluk pa
YI hie ku�kusuz onemliydi. Bohr. maddenin her lki goruntU bi
cimini, yani donecik ve dalgo goruntUlerini, ayn1 re61itenin blr
blrtnl tumleyen lkl ayri bl�lmi olorak gorGyordu. Bu yorumlann
her biri butUni.iyle del')ll. ancak k1smen doi:)ru olobilirdi. Dane
cik goruntusi.inun uygulanmos1 sin1rhyd1. dalgo goruntlisu de
20
oncok bir smiro kodor uygulonoblllyor ve bu ikl yorum birbi
rini boylece ti.imli.iyordu. yoksa cell�kilerden kurtulunam1yordu.
Amo belirsizlik bagmt1s1yla cizilen s1nirlar dikkate ahnmco, bu
celi�kiler koyboluyordu.
1927 ilkbohannda boylece. cok kez Kuanta teorlsinin Ko
penhogen yorumu dlye onilon. celi�kilerden uzok bir yoruma
vanlm1� oluyordu. Bu yorum bicim! ilk smavm1, 1927 sonbaha
rmdo Bri.iksel'deki Solvoy-konferansmda gecirdi. Gittikce en
koHi porodoksloro goHiren yeni yeni deneyler. orada ozellikle
Einstein tarafmdan ti.im ayncahklonylo teker teker goiden ge
cirildi. Teorinin icerdigi muhtemel celi�kileri sezinlemek icln
yeni yeni du�un deneyleri bulup c1kortt1k. tort1�t1k; teori buno
ragmen celi!?kilere kor�1 bog1�1khgm1 korudu ve bu yeni deney
leri de oc1kloyacak gi.icte gori.indi.i.
Koper\hogen yorumuylo ilgili ayncallklan gelecek bolum
de sunacog1z. Yalniz �una i�aret edelim ki, enerii kuantlonnm
vorhg1 hokkmdoki Planck vorsoy1mmdan. kuonto yosalormm
onaylonmosma kadar en oz bir ceyrek yuzyll cah�mok ve bek
lemek gerekmi�tir. Burodan do anhyoruz ki yeni durumlan to
mam1yla gorup anhyobilmek icin, gerceklfk hakkmdaki temel
tosonmlanm1zdo. meger nice koklU degi�iklikler gerekliymi�!
s. ·aoLQM
21
rektiglni bBmeliyiz, bu kovramlardo duzeltme yopomayacag1-
m1z glbi, yapmomahy1z do ustelik.
i�te bu celi�kiyi daha iyi anlamak icin, aym deneyin klosik
fizikte ve Kuanta teorislnde nas1l yorumland1gm1 ayri ayn go
relim. Newton'cu gok mekaniginde ornegin, hareketini incele
mek iStlitdigimiz bir gez�genin konum ve h1zm1 belirlemeye co
h�ollm. Gozlem sonuclan matematik dillno cevrilir. yani yap1-
lon gozlemlerden gezegenln koordlnatlan ve hareket miktarla
n elde edilir. Sonra. koordinatlann ve hareket miktarlannm
verilen bir zamana ilgin bu say1sal degerlerinden. sistemin be
lirll blr zaman sonroki koordinat ve bo�kaca degerlerini elde
etmek uzere hareket denklemine bo!J vurulur ve ostronomlar
boylece, sistemin belirli bir sure sonraki ozelliklerini onceden
kestirmi� olurlar, ornegin ay tutulmas1mn vaktini kesinkes he
saplayabilirler.
Oyso Kuanta teorisinde durum ve yontem biroz ba�kadir.
Ornegin, elektronun sis odasmdakl hareketini ele alahm ve
herhangi bir torz gozlem uyguloyarok elektronun ba�Jang1c
konumunu ve h1zm1 belirleyelim. Ancak bu belirleme kesin ol
mayacakt1r, keslnsizlik bagmt1smdan zorunlu olarak dogan ke
sinslzllkleri kaps_1yacak ve i.istelik. deneysel gi.icli.iktere bagh
bir tak1m cok daha bi.iyuk belirsizlikleri de yans1tacaktir. Bu
belirsizliklerden birincisi, yani kesinsizlik, blze gozlem sonucu
nu kuanta teorslnin matemotik �emasma cevirmek olanagm1
vermektedir. Boylece. olculerin yap1ld1g1 anlarda deneysel du
rumu gosteren bir olos1hk fonksiyonu saptamr ve bu soptoma
olculerdeki keslnsizlik ill�kisini de lcerir.
22
la hareket etmi9tir. Dikkat edelim ki. burada «gozlemek» kav
ramr. deneye ozgu kesinlik srnrrlan icinde gozlemek anlamrna
geliyor. Gozlemek. ba9ka bir gozlemcinin elektronun konumu
nu belki daha iyi saptomas1 imkanrn1 ac1k b1rak1r. Deneye oz
gu deneysel yonlltr yo do kesinsizlik, tcibii bir olcuye kador.
artrk elektronun ozelligi olarak kobul edilemez, tersine. elek
tron hakkrndaki bilgimizin eksikligi olorak du9unUlur. i9te bilgi
eksikligi de olos1l1k fonksiyonu ile ifade ediliyor.
Klosik fizikte de titiz bir gozlem. goziem yan11t1lanni tobi
atryla dikkate almak zorundad1r. Sonuc olarak, koordinotlann
ve hrzlorm ba$1angrc degerleri icin bir olosrlrk dog11im1 elde
ederiz ki bu dog1l1m. Kuanta teorisindeki olasrhk fonksiyonuno
benzer. Ancak kesinsizlik bagrntrsrndan zorunlu olorok dogan o
tipik belirsizlik durumu klosik fizikte yoktur.
Kuanta teorisinde ol.as1l1k tonksiyonu. gozlemin bo9lang1c
anrnda belirlendigi takdirde. daho sonraki anlara ait olos1l1k
fonksiyonunu do bu teorinin yasalonna gore hesaplamak kabil
dir. Ve boylece. bir olcme .i9inin, olculecek buyuklUgun belirli
bir degerini soglomasr icin gerekli olasrhk tonksiyonu onceden
belirlenmi9 olur. Ornegin, elektronun, sis odasrnda belirli bir
sure sonra belirli bir noktoda bulunma olas11ig1 icin onceden
bir . hesaplamo yoprlabilir. Ancak 9unu belirtelim ki, olasrhk
fonksiyonunun kendisi, oloylonn zamon boyunca gidi9imini ito
de etmez, oloyrn meydono gelme egilimini. olayrn olobilme de
recesini Y<l do oloy hokrndaki bilgi derecemizi yons1t1r. Olos1-
hk fonksiyonu. ancok cok onemli bir ko9ul ger.cekle9ticii zo
mon. oncak o zoman gerceklikle ilgisi kurulabilir, yoni siste
min belirli bir ozelligini saptamok omocryla yeni bir olcme ve
yo gozlem yop1ld1g1 zomon. Olosrlrk fonksiyonu ancak bu tok
dirde, yeni olculerin muhtemel sonucunu hesoplomok olanog1-
n1 soglomaktad1r. Ve olculerin sonucu yine klosik fizik kov
romlan cinsinden ifade edilmektedir.
0 bak1mdon bi'r deneyin teorik yorumu. birbirinden iyice
torkh uc oyn od1m1 gerektiriyor: Birinci od1mdo. deneydeki bo$·
23
long1c durumu olas11ik diline cevrilir. ikinci ad1mda. zaman bo
yunca bu fonksiyon od1m ad1m hesc:plonarok izlenir. OcLlncu
ad1mdo ise. sonuclon olos1l1k fonksiyonundon hesaplonip c1ka
nlocok yeni bir olcme yop1lmaktod1r. Kesinsizlik bagmt1s1.,r11n ge
cerli olmos1, birinci ·ad1m icin kocin1lmoz bir on ko9uldur. ikin
ci odlmt ise klosik fizik kavramlan cinsinden saptomak kabil
degildir, bo$long1ctoki gozlem ile ondan sonraki olc::im orasm
do sistemde neler olup bittigini degerlendi rmek imk6ns1zdir.
Olmas1 mumkun . olan bir olaym bir oigu holine gecmesi on
cak ucuncu ad1mda gercekle9iyor.
Biz bu uc ayri od1m1, bosit bir du9un deneyi iie ac;klaya
hm. 6nceden soyledik ki, atom bir cekirdek ve cevresinde do
Ionan elektronlardan olu9uyor ve yine saptanm1:? bu:un·uyor ki.
elektron yorungesi bi.raz kesinle9memi9. sorunsol bir kavram
d1r. Seiki bu son ifadeye. elektronu yorungesi uzerindeyken
gozlemek hie olmozso prensip olarok rnumku:1 cimok gerei<ir.
diye kar91 c1k1labilir. Seiki atornu cok yuksek bLiyi.itme yetene·
gindeki m ikroskoplarlo gozlemek kobildir ve elektronu yorun
gesinde horeket ederken gorebiliriz. $u var. ki bayog1 bir 191k
kullonorak boyle bir mikroskop yopmak olanaksizd1r. cunku bu
durumda. konum olcumundeki kesinsizlik poy1 hie bir zaman·
191k-datgaboyundan daha kucuk olamaz. Oyso gamma 19ml1.
yoni dalga boyu oto.mdon_ kucuk olon 19mlarla ccll19on mikros
kop, atomun icini ve elektronlan gozlemlemeye imkan verir.
$u s1ralardo boyle bir mikroskop daha yapllmad1, ama bunun
gibi teknik guclukler bizi du$unsel deneyimizden oltkoyamoz.
24
saptinlmoya ugram19 olmahdrr. Elektron 191k kuantrndan b6y
lece bir dorbe yemi9 ve darbeyi yer yemez hareket miktorrnr
Ve hrzrnr do degi9tirmi9 oluyor. ispat etmek kobildir ki. bu de
gi9i·klikteki bellrsizlik pay1. beUrsizlik · ili9kisinin o corpmadan
sonro gecerli olu9unu garantileyecek kodar btiytikti.ir. Oyleyse
birinci od1m icln ort1k hicbir zorluk yoktur.
25
doneciklerinin tutumuyla ilgili ifadeleri formullendirirken cok
dikkatli davranmahy1z.
Gercekten de biz ashnda hie de daneciklerden s6z etmelc
zorunda degiliz. Pek cok deneylerde. madde dalgalanndan s6z
etmek doha uygun di.i$uyor, 6rnegin elektron maddesinin ce
klrdek cevresinde yapt1g1 yerle9ik titre9imler demek daha dog
ru oluyor. Kesinsizlik bagmt1smm koydugu sm1rlara dikkat edil
medigl surece b6yle blr yorum ba9kaca yorumlara elbette ters
di.i�cektir. Celi$kiler oncok bu sm1rlandirma sayesinde ortadan
kalkmaktad1r. Atom torafmdan yaymlanan 1$mlar icir:i madde
dalgas1 kovromm1 kullonmok o zoman maksoda uygun du9i.iyor.
Frekans ve yogunluklon sayesinde bu 19mlor, bize otomun icin- .
de titre9im yapan yuk dagrl1mlon uzerine bilgi vermektedir ve
bu durumlardo, maddenin dalga g6ri..i nti..isu moddenin donecik
goruntUsune oranla gercege doha yok1n du9mektedir. Bohr bu
yuzden, birbirini ti..imleyici olorok ad!andird1g1 bir iki g6ri..i ntU
y� de kullanmay1 6gutluyor. Bir 9ey oyni zamanda hem dane
clk (yani cok ki..icuk bir hac1mla k1s1tlonm19 t6z). hem de dol
ga (yani, geni$ bir uioy bolgesine yoy1lan alan) olam1yacag1
icln, bu iki goruntU birbirlerini kor91hkll olarak d19arlamakta,
ba$·ka bir deyimle, tiimlemektedirler. Bohr «ti.imsellik>t· terimi
nl Kuanta teorisinin yorumu s1rasmda ce9itli vesilelerle kullan
�oktodir. Bir danecigin konumunun bilgisi, danecigin h1z1 ve
ya hareket miktannm bilgisini ti.imleyicidir. Tumleyici buyuk
IUklerden birini buyi.ik bir kesinlikle bildigimiz zaman, 6tekini
de ,bu ilk bilgimizi yitirmeksizin, yine oyle buyuk bir kesinlikle
tanrmam1z imkans1zd1r. Arna sistemin tutumunu ac1khyobilmek
icin her iki bilgiyi de ayn1 onda ·kesinlikle tanimam1z gerekirdi.
Demek ki atom olaylannm uzay-zamansal tonim1, onlann ne
densel veyo determinist tanimlan ile ti.imleyici bir buti.in te9kil
ediyor. Olas1hk fonksiyonu. t1pk1 Newton mekaniginde koordi
natlor fonksiyonunun hareket denklemini saglamas1 gibi, bir
hareket denklemini saglamoktad1r. Olos1hk_ fonkslyonunun za
man boyunca de9i$imi. kuanta mekanigi denklemleri ile tama-
26
m1yla belirlenmektedir, oma bu fonksiyon sistemin hie bir uzay
zomansal tanimm1 vermemektedir. Ote yandon gozlem i�lemi,
olaym uzav-zamansal bir tan1mm1 gerektlnnektedlr. Oysa goz
lemin kendisi, olas1hk fonksiyonunun hesapla beHrlenen gidi�i
mini, sistem hokkmdoki bilgimizi degi�tirmek suretiyle. yer yer
koparmaktad1r.
Genet olarok diyebilirlz ki, gercekllgin iki ayn tanim1 veya
yorumu orosmdaki bu ikicilik art1k bir temel zorluk olmakton
c1km1�t1r, cunku teorinin matematik formUllendiriminden biliyo
ruz ki, bu teoride hicbir celi�ki yoktur. Birbirini tOmleyici dolga
ve danecik goruntUleri arasmdaki lkicilik. matematik bicimcili
gln esnekliginden de belli olmaktad1r. Bu bicimselllk oyleslne .
saptonm1�t1r kl t1pk1 Newton mekonigindeki blcimsellige. yoni
doneciklerin koordinot ve h1zlormdan olu�an horeket denklem
lerine benzemektedlr. Amo bosit blr donu�tliri.im soyesinde yi
ne de i.ic-boyutlu modde dolgalonnm dalga denklemine cevrlle
bilir, ancok bu kez dalgolar «matrisll ya do coperoton korok
terindedirler, basit birer olan buyi.ikli.igi.i olrmkton c1km1�lard1r.
Yorumlarda birbirlerini ti.imleyici gorunti.ileri kullanmak olano
gmo, motemotik bicimselligln ce�itli donu�i.imlerinde rosllyoruz.
Bu olanak Kopenhogen yorumunda ortayo hie bir zorluk c1kar
mam1�t1r.
27
nas11 gozlemledigimfze boghdir veya blzlm gozlemi9 olmam1za
boghd1r. (Bak. Dipnot) Bu kar91 c1k191 tart19modan once. ard1
s1ro iki gozlem orosmdo neler oldugunu tonimlomak istedigi
miz zomon nas1I oluyor do zorluklann en zorlusuna cat1yoruz,
bunu hepten oc1klamok gerekfr. Once $U di.i9un deneyfnden soz
etmek yerlnde olocok. Mono-kromotik kucuk bir 191k koynag1-
nin. ufoc1k lki deligi olon slyah bir parovono Ozerine 191k gon
derdigini di.i90nelim. Dellk coplannm 191gm dolgo boyundan
cok bOyuk olmas1 gerekmlyor, ama delikler aros1 mesofe olduk
ca buyuk olmol1. Paravananm arkasmda blraz otede blr fotog
raf plog1 olsun ve 191k bunun uzerine d09sOn. Bu deneyi dalgo
goruntusunOn kovromlan cinsinden tonimloyocak olursok, bi
rincil dolgo deliklerin her ikisinden de geciyor. deriz. Sonro bu
deliklere corp1p c1kan ve birblrleriyle giri9lm yapon lki oyn kO
resel ikincil dolgofar olu9ur. Giri9im sonucu. 191k yogurifugu
col< olon ve oz olan $eritfer meydana gelir, bunlor foto plag1
uzerincieki giri9im $0ritleridir.
28
bile�imini ele olocak olursok, plogm korormos1 i�te bu olos1llk
ton bo�kas1 olmayacaktir.
Ote yandan sodece ikinci delikten gecen 1�1k kuantlann1
goz onune alsak, bu durumdokl korarma dog1hm1. sodece iklnci
deligin octk tutuldugu varsoy1m1ylo elde edilen olas11tk dogrlt
mmo tekobi.il edecektlr. Oyleyse toplam karorma. bu iki du
rumdo·ki korarmalorm toplam1 olacok, ba�ka bir deyimle hie
bir giri!1im �eridi belirmeyecektir. Amo bunun gercekle bagdo1?
mad1g1ni, deneyde glri�im !?eritleri belirdil}ini billyoruz. Burod'ln
anl0!111tyor kl, deliklerin ya birinden ya do otekinden gecmi1?tir,
ifodesi �esinlik to1?1momokta ve bizi celi�kiye goti.irmektedir.
Bu ornekten goruyoruz ki, olas11tk fonksiyonu. ikl gozlem ora
smda olup bltenlerin, vukua gelcnlerin, uzoy ve zaman icinde
toniml�nmasmo olonok vermiyor. Ne zamon boyle bir tanimlo
mo yapmaya kolksok celi1?kiye vonyoruz. Bu do gosteriyorki
«olup bitme», buku bulma, ba�ka bir deyl�le «oldu�um = voko»
kavrom1 oncok gozlem denilen olgu iOin kullantlmaktad1r. (Bak.
Dipnot 1f .
Vord1g1m1z bu sonuc. hie �i.iphesiz cok garip blr sonuctur
ve gozlemin kendisinin, oloyda kesinleyici bir rol oynod1gm1,
hotto gercegin kendislnin, bizim onu gozlemleyip gozlemleme
diglmlze bagh olorok forkhla�tlgm1, forkh tutumlor sundugunu
gostermektedir. (Bok. Dlpnot 2)
Bu konuyu doho iyi ac1klamok icin gozlem si.irecini biraz
daho vo·kmdan cozi.imlemeye colt�oltm.
Once �unu hot1rlamok gereklr ki, bizler doga bilimlerinde
bizi cevreleyen evrenin tumi.iyle ilgileniyor degiliz. biz dikkoti-
29
mizi sodece evrenin belirli b61umcuklerine y6neltlyoruz; ince
.
ledigimiz nesneler oncak bu bolumcuklerdir. Atom fiziginde bu
bolumcukler cok daha kucuk nesnelerdir, bir atom danesl ya
do bu danelerin guruplandir, ama buyukli.ik yine onemli degll
dir. Onemli olan. bizl cevreleyen evrenin buyuk bOli.imlerini
«nesne» sayam1yacag1m1zd1r.
Dipno t : <Y.0.> ·ObJektif• sozcugu icin turkcede hie bir �ey sOy
lemeyen -nesnel• kellmesi yerine, soziin as1J anlamma uyan, ya
ni ·Oznenin k�1smda bulunan• Uiltince: obicio) anlamma ge
len ·kar�1mca = obje• sozciig\inden turetme yapt1k.
30
gozlem onindan once veya hie degllse o anda, evrenin obur
boliimleri lie, ornegin deneydeki tertibatlar vb. lie kar�1llkll
etki ieinde bulundugunu 1ylce bilmemiz gerekir.
Bu demektir ki. hareket denklemi, deney tertibat1 ile kor�1m
ca (= obje) arasmdakl kor�1hkh-etkinin sisteme uygulad1g1
etkiyi olas1hk fonkslyonu yaranna dtkkate aknok. hesabo kot
mok zorundadir. l�te bu etkiyle� yepyeni bir bellrslzlik ogesi
i�in iclne girer. Ciinku kobul ettik kl' oleme duzeni de klosik
.flzik terimleriyle tonimlonmok zorundod1r. Oyso boyle bir tan1m
lamo, diizenin mikroskopik yop1s1ylo ilgili olup Termodinamik
ten de bildigimiz tiim kesinsizlikleri icerme-ktedir. Ostelik oleme
di.izeni evrenin geri kalan boli.imi.iyle bagmt1h oldugundan. bu
tanim Wm evrendeki mikroskopik yop1lorm do kesinsizliklerini
kaps1yor. Deney·i, kioslk fizik kovromlannca oc1klamaya kolkt1-
g1m1z siirece bu kesinsizliklere objektif kesinsiziik gozuyie bo
kabiliriz, bunior gozlemciden bog1ms1zd1r. Amo evren hokkmdo
eksiklerle doiu bilgimizi yons1ton kesinsizlikler ise elbette ki
ozneldir.
Kor�1hkh etkinin meydono geli�inden sonra, olos1hk fonk
siyonunun «SOit durum> SOZ konUSU OISO bile, Objektif oge de
digimiz cegiHm> ya do cimkomt ve subjektif oge dedigimiz «ek
sik bilgimizi> icerdiglni goruyoruz. l�te bu yiizdendir ki bir goz
lemin sonucunu onceden genel olorok kesinHkle soyliyemiyo
ruz. Onceden soylenebllecek �ey, gozlemln belirli bir sonucuno
ilgin olos1hktan iborettlr, omo bu olos1hk ifodesinl de deneyi
pek cok kez tekrarlod1kton sonro kontrol edeblilyoruz. Olas1-
hk fonksiyonu, Newton mekonlgindeki motemotiksel �emodon
farkh olarak. belirli bir oloy1 deQil. hie degilse gozlem sureci
bok1mindan ola_bllecek olaylan. bir tUm .t>lorak tonimhyor.
31
ifode eden motemo!iksel bieim de sureksiz olarok degi9ir ve
boyiece biz cir «kucnta s1eromasrnndon soz ederlz. Eskilerin
«Natura non tacit saituS» (Doga s1eramal.or yapmaz) sozunden
hareketle Kuonto teori3ini ele9tirmek isteyenlere, deriz ki, s1e
romolon yapon (doge degilJ bizim kendi bilgimizdir, bilgimiz
de s1k s1k ve birdenbire degi9meler olmaktod1r ve bilgimizde
ki �u sureksiz (yani s1eray19lr) degi9meler ki «kuanta s1era
mos1» kavromm1 kullanmokto· hakll oldugumunu gosteriyor.
Olobilecek olan·dan olgu'ya geei9, biliyoruz ki, gozlem edi
mi s1ras1ndo oluyordu. Atomun ieinde oldu9on, voki olon $0yle
ri tanrm!omak isted!g;miz zomon, bu aoldu9mo=voko=voki al
ma» sozcugJnun y:::: l nrz ve yaln1z gozlem deni!en edimi ieerdi
g i ni unutmomol1y1z. -yokso oldu�mak, hie bir zamon iki gozlem
aros1 bir durumu veya durumlon ieermez. Oldu�mo gozlemin
ruhsal degil. fiziksel ec!imi an:::im!na gelir ve diyebii;riz k:. nes
ne (yoni kon�1mca obje) ile bleme tertibot1, giderek evrenin
=
32
dan. onun bolumlerinden, kendimizi hie ii}in icine kan9t1rma
dan o ideal bieimde konu9abiJiyoruz. Klosik fizigin ba9anlan
bizi ister istemez evrenin objektif yorumundaki bu ideal biei
me gotUrdu. Objektiflik, cok uzun zamandir art1k bilimsel so
nuclann degeri ae1smdan en ustUn kriter say1hyor. Kuanta teo
risinin Kopenhagen yorumu. bu ideali kar91hyor mu acaba? Teo
rlnin bu ideate mumkun oldugu kadar yakla9t1gm1 soyliyebiliriz
belki. Gercekten de Kuanto teorisinin ashnda hie bir oznel yo
nu yoktur. Fizikeinin ne ak1l-ruhunu ne de bilincini atom oloy1-
nin bir poreas1 olarak i9e kan9t1rmamoktad1r. $u var ki, Kuanta
teorisi evreni gozlenen · nesne ve evr�nin geri kalan bolumu di
ye ikiye oyirmakla ve de bu geri kalan boli.imu klosik kavram
lor cinsinden oe1klomoklci · ii}e ba9lamaktad1r. Bu aynm bir bo
ktma keyfi olup tarihsel ac1dan. geemi9 yuzylilarda uygulanan
bilimsel yontemlerin kacmlimoz .sonucud.ur. Klosik kovramlonn
kullonilmas1 eninde sonundo i'nsanhgm genel yonde ak1l-ruhsal
evriminin getirdigi bir dovran19t1r. (Bak. Dipnot)
Ne var ki, bu evrimin birer ogesi olmoklo yine kendimlzi
i9in ieine sokmu9 oluyoruz ve bundan bbyle yapt1g1m1z yorum
lara tom anlam1yla objektif'tir diyemeyiz.
Bo9long1e'ta do soyledik ki, Kuanta Teorisinin Kopenhagen
yorumu. bir paradoks ile bo9lamaktod1r, yani deneylerimizi kla
sik fizik. kavrornlannca ae1klomok zorunlulugundan ve ayni zo
monda, bu kC!vramlann dogayo koku kokune uymad1klon bilin
cinden yola c1kmoktad1r. Bu iki c1k19 noktas1 arasmda dogan
·gerilim, Kuanto teorisinin istatistik koraktere burunmeslne yol
acmaktod1r. Zaman zoman klaslk kovromlarin hepten birakll
mas1 onerilmi9tir. Deneylerin yorumunda kulland1g1m1z kavrom
lorda yop1locok koklU bir degi9iklik. belki de bizi gercekten.
doganin istatistiksel olmoyan, (oznel toktor hie kapsamayon)
34
lorda Kuonta Yasalan, klasik yasolorla hemen hemen ozde!;)tir.
Amo kuanta yasalarm1 bqylesine uyguloy1p Kuanto Teorisinin
o temel poradoksunu yenebi lecegimlzl sanmok yanlll? olur.
Ciinkii bir otcme tertibatma «olci.icii» admm verilmesinin
nedeni, evrenin geri kolan boli.imii ile s1k1 bir temas durumun
da olmas1, bu tertibat ile gozlemci orosmdo karl?1flkll bir fizik
sel etki olul?mas1d1r. Evrenin mikroskopik tutumu hokkrndaki
kesinsizllk, sistemin kuonta teorisiyle yorumlon19 bicimine, t1p
k1 birin ci yorum biclmlnde oldugu gibi oynen girecektlr. Olcme
tertibat1 evrenln geri kalan boliimi.inden izole edilmi9 olsoyd1,
0 zaman bu tertibata olcme tertibat1 denemezdi, klasik kavram
lorca tontmlonomozd1.
Bu konuda Bohr diyor ki, obje ve diinyanm geri kolan
boliimu, diye oy1nm yopmanm keyfi bir il? oimad1grn1 soylemek,
blr cok yonlerden doha da dogru olacokt1r. Bir atom oloy1n1
lncelerken korl?1lal?t1g1m1z olgu gercekte 9udur: Belirli bir olay1
onlomok ·istlyoruz, bu oloym dogonm gene! yasalan oc 1srndon
hangi mont1kso l uslamlama ile ton1mlanocogrn1 bilmek istiyo
ruz. Olaya kot1lon modde ya da i9in parcos1, teorik aro�tir
mom1z s1rasrnda korl?1m1zdoki dogal bir kar91mco, kor91 nesne
oluyor ve il?te bu yuzden de, olay1 incelemek icin kulland:g1-
m1z oletlerden aynlmas1 gerekiyor. Boylece yorumlordo yeni
den oznel bir oge beliriyor, ci.inkii olcme tertibat1 da eninde
sonunda gozlemcl torofmdon yopllm19 bir l?eydir ve hat1rlamak
zorundoy1z ki, gozlemini yapt1g1m1z �ey, dogonm kendisi degil,
bizim soruyu blclmlendinne tarz1m1zdo etkilenmi9 olan dogad1r.
Flzlkteki bllimsel coll�lanm1z, dogoy1 ilgilendiren sorulon
ellmiz"e kl dll cerceveslnde sormok ve yine elimizdekl oraclar
lo yopt1g1m1z deneylerden bunlonn cevoplonnt c1karmoktir.
Boylece Kuonta Teorlsl, Bohr'un lfade ettigl gibi, hayatta ahen
gl. yoni uyum blrllOinl, uyumdal?h9t �rorken, aynt zamanda hem
seyircl hem de oyuncu oldugumuzu unutmamay1 bize hot1rlat
m1� oluyor. Dos)o lie aram1zdokl blllmsel i lll?k l lerde blzim ken
di etkinllglmlz, eylemlerimiz, doganm ancok karmm�1k teknik
35
oraclarla nufuz edebilecegimiz oolUmlerine iflimiz dufltligu za
man. os11 onem ve o01rhg1m kczanmaktod1r.
4. BOLOM
36
elemon• nedir, du�unceslnln Ilk lfodesi soy1hr. Toz s0zcuOu
burodo hie �uphesiz, bugun bu sozcuge yukledigimfz salt mod
"deci onlomr to�1m1yor; hoyotm kendisi de bu tozun icinde ice·
rilmi� soyrhyordu. (Bok Dipnot)
37
�erek, deneyci bilglmiz, yani tecrubelerimizden tanid1g1m1z o ay
n ayn toztere buri.ini.iyordu. Theophrastos �u ozlu sozleri Ana
ximender'e atfeder: «$eyler nelerden dogup meydana gelmi9se
yine oraya donmek zorundadtr, ok1t ancak bunu kabul eder.
Cunku tUm �eyler, adaletin gercekle�memesi sonucu. zamanm
kendi duzenine uymak ve cezasin1 do kefaretini de odemek zo
r�odad1r.» Bu tlir felsefede, varotmak ve olu$mak tezine kar�;it
bir tez kesinleylci bir rot oynamaktad1r. $6yle ki hie degi$meyen
ve sonsuz olan ana madde. hie bir farkhla$moy1 lcermeyen
bir vorolu$tur ve ancak olu$mo sonucunda birbirinden farkl1-
la$an bicimlere girer ve bu bicimler de sonsuzluga uzanan bir
.
catt$maya yot acarlar. Olu�ma dedigimiz surec. buroda goruyo-
ruz ki, o sonsuz olmokhgin bir Ce$it kotUle$imi, ama eninde
sonunda, ozun'den yoksun bir duruma donmekle ban90, huzu
ra. affa kavu$an blr ki.ifi.ir, catt$mo. bir kotUle$im ve dag11t9
olarak kabul ediliyor. Soz ·konusu kavga veya cati$ma s1cak ile
soguk, ate$ ile su, YO$ ile kuru vb. biciminde bir kar$1thkt1r.
(Bak. Dipnot).
38
suzluktan gelip sonsuzluga dogru uzonir. ebedi bir hareket
vard1r. (Bak. Dipnot)
Eski cog felsefesinin bugunku problemlerimiz ile kar�1la�
t1nlmasindo goruyoruzki, ana moddenin bilinen tozlerden biri
ya do bunlardan farkh bir �ey veyo yop1s1 bok1mindan bunion
39
do iceren bir $eY olup olmad1g1 probleminin yepyeni bir bicim
de bile olsa donup dola91p modern atom fiziginde de yeniden
ortoya c1kmas1 gercekten dikkate deger. Fizikciler bugun, tum
elemonter danecikleri ve onlorm ozelliklerini motemotik yon
temle soptayobilecegimiz temel yosalon, yoni madde hareketi
nin ana yasalonni bulmaya ca1t91yorlor. Horeketin ana denk
lemi. ya belirli ti.irden dalgalarlo, 6rnegin proton ve mezon dal
galonyla yo da bilinen daneciklerden birine ozgi.i dalgalarlo hie
ili9kisi olmayan tamom1yle yabonc1 korokterdeki dolgolorla il
gili olobillr. Blrinci durumda, bi.iti.in elemonter daneciklerin bir
koc ce9it «temeli> eiemonter donecige indlrgenebilmesi soz
konusudur. Gercekten de teorik fizik son yirmi y1ldo genellikle
bu imk6nm pe9inde olmu9tur. ikinci durum ise, tiim elemanter
doneciklerin, enerji yo do k1soca modde denilebilen evrensel
bir ano moddeye indirgenebilecekleri yoni.indedir, yoni oyn oy
n elemonter doneciklerin hie birini «temel» elemanter donecik
diye oy1rt etmek olmoz. i9te bu son g6ru9. 6rnegin Anoximen
der'in tezine tom tammo uymaktod1r ve ben de modern fizik
te bu goru9i.in dogru oldugu kan1smdoy1m. $imdi sozli yine es
ki yunon felsefesine getirelim.
Milet filozoflonnin uci.inci.isi.i olon Anaximeres -ki bir ihti
male gore Anoximender'in bir ogrencisidir- her$fiyin kendisin
den dogdugu ano modde havo.'d1r, diyor. Ruhumuz nasll hava
ise ve vi.icudumuzun bi.iti.inli.igi.ini.i saghyorso. nefes ve havo do
ayni bicimde evrenin bi.itunlugi.inu icermekte ve saglomaktad1r
lor. Anaximenes, suyun yogunla9mas1 ve buharla9masmm, ona
maddenin obi.ir tozlere doni.i9meslne yol act1g1 du9i.incesjni or
taya att1. Su buhannin bulutlar halinde yogunla9mas1 herkesce
bilinen bir ornekti ve o zamanlar, su buhari ile hava arasindoki
fork heni.iz bilinmiyordu.
Efes'li Heroklitos'un felsefesinde «olu9ma11 kavram1 en
onemli yeri tutmaktad1r. Heraklitos, ate9i, hareket eden $eyi,
ano madde olorak gori.iyordu. Birle9tirici bir temel ilke fikrini
olaylann sonsuz doni.i9umi.i ile bagda9t1rma problemini Herok-
40
litos, kori;1tlor orosmdo arahks1z suregelen cat19k1y1 bir ce9it
uyum birligi, yoni hormoni olorok goz onune almok suretiyle
cozdu. Heroklitos ·lcin dunya oyni zamanda bir '9eY ve bir cok
$eydi, butUn'un birllgini kari;1tlor arosmdaki gerilim sagliyordu.
rBilmek zorundoy1z ki, �utUn varolu'91ann temel ve ortok il
kesl so�o9tir ve sovoi; oyn1 zamondo odaletli bir denge saglar.
Ti.im i;eylerln cat1'$kl yoluylo dogmakto ve yeniden kaybol
mokto olduklarm1 bilmeliyiz». (Bok Dipnot)
Bu du9uncelere vormcoyo kodor eski yunon telsefesinin
boi;long1cmdan beri gecirdigi evrim, genellikle bir '9eY ile cok
'$ey arosmdoki gerilime doyon1yor. Duyulanm1z ac1smdan ev
ren, $0Ylerin ve oloylonn. renklerin ve seslerin sonsuz bir ce
'$1tlillginden meydono gelmektedir. Ancok butlin bunion onla
mok icin herhongi bir mertebeleme torzt uygulomal1y1z. Merte
beleme, e9 olonlon toniyabilrne, demektir; bir ce9it birle9tiri�i
birlik demektlr. Tom buroda i'9te, bir. temel ilkenin var olmos1
gerektigi inanc1 ortoyo c1k1veriyor. amo oyn1 zomondo do bu
blrllkten yolo c1karok tum nesnelerin sonsuz cei;itliligini ac1k
lomok zorlugu kendiliginden doguveriyor. TUm '9eylerin modde
sel bir kok-nedeni olmas1 gerekligi bizim dogal c1k19 noktom1z
d1, cunku evren maddeden meydana geliyordu. Amo temeldeki
o· birle'9tirici birlik di.i9uncesini sonuna kadar uygulad1g1m1z za
man. '$LI hie degi9meyen, sonsuz ve ozun'den yoksun bir vor
olu'9a vonyorduk ki, bu varolu9. onu ister maddesel iste�
ruhsol bir 9ey ola,rak du9i.inelim. i;eylerin sonsuz ce'9itliligini.
elbette kendilil}inden ortaya c1koracak degildir. Boyle du'9i.iniin
ce, varolu9 ile .. o!u9ma orastndokl kar91hga ve sonundo do
Heraklitos cozumune uloi;1yoruz, yani orad1g1m1z o temel ilke
degi9imin . ta kendlsldlr, ozonlann dedikleri gibi, «evreni hep
41
yenileye duran, o sonu gelmeyen doni.i�i.imdi.ir•. (Bak Dipnot)
Donu�i.imi.in kendisi, oyso maddesel bir neden degildir ve
Heraklitos felsefesinde doni.i�i.im bu yi.izden ate� lie temsil edil
mektedir ki ate�. ona oge olarok hem modde hem de hareketi,
degi�meyi yaraton kuvvetin kendisidlr.
Modern fizigin, Heraklitos'un ogretisine bir bak1ma iylce
yokla�t1gma burada i�oret etmek yerinde olur. cAte�• sozcugii
yerine «enerji» sozcugunu kullonirsak, Heroklitos'un anlot1m1,
bizim bugunku gorui?umi.ize kelimesi kelimesine uyar gibidir.
Enerji gercekten de kendisinden ti.im elemonter doneciklerin,
Wm atomlann ve bundon boyle ti.im !?eylerin olu�tugu modde
dir ve enerji ayn1 zamondo, hareketi, degi!?meyi yaraton kuv
vete sohiptir. (Bok Oipnot)
42
Enerji bir toz'dur. cunku toplom r:iiceligi degi9miyor ve ele
manter danecikler. kendileri ni Orettigimiz bir cok deneylerde
oldugu gibi boyle bir tozden yap1im:9 olobilirler. Enerji. hore
kete. 1s1yo, 1�>!go ve gerilime d6nu9ebilir. Enerji evrendeki tUm
degi9imleri n nedeni olorok gbz onune ohnobilir. Eski yunan
felsefesi ile modern dogo bilimlerinin tosonmlan orosmda yop
t1g1m1z bu kar91lo 9t1rmad an ilerde daho kesinlikle soz edecegiz.
43
sonra sev;;ii, elemonlon yeniden bir aroyo getirir ve kavga or
todan ko/kor, boylece yeniden bo9lang1ctoki ortoma donmu9
oluruz.
Sevgi ve kavganm bu ct.enli ·buyuk rol oynamolonno rag
men, Empedokles'in ogretlsl eski yunon felsefesinde blr yon
den daho somut ve moddecl bir gorul?8 dogru bir donum nok
tos1 soyrllr. Soz konusu dort elemon ana ilkeler olmakton cok,
moddesel ogelerdir. Aslmda birblrlerinden tomom1yle forkh
otup 9eylerin ve olaylorm sonsuz ce9itllllgini tanimloyocok olan
belirli bir kac toz'i.in kon9ma ve oynlmalan di.i9uncesi burodo
ilk kez ortoyo c1kmoktod1r. ilkelere s1k1 s1k1yo bogh kalorok
di.i9i.inmeye oh9t1kco cogulculuk doima doha oz tatmin edici
olmaktod1r, ancak aklo yakin bir bcigda9tirmayo do imkon ver
mektedir ve boylece birciligin act1g1 zorluklar ortodan kolk
makta, giderek belirli bir mertebeleme yopmok imkoni dogmok
tod1r.
44
dugunu, oncok ·tohum say1lan orasmdaki oronm nesneden nes
neye degi�tiglni kabul ediyor. diyor ki: «Her9eyin icinde her
ieyden bir miktar vard1r• . Anaxagoros'm di.inyos1 Empedok
les'inki gibi sevgi ve kavga yoluylo horekete gecmez. eski
yunoncodo!'l «oz onlom» diye cevirebilecegimiz, «nous,. saye
sinde horekete ba$1amaktadir.
45
Geometri birbirlerinin kar91hklt ko9uludurlar. (Bak. Oipnot) Bu
cevap, pek cok filozofun benimsedigi ve uzaym, moddenln uzo
ma-yayilma yetenegi i.izerine cat1lm19, kurulmu9, gerilmi9 oldu
gu gori.i9i.ine uygundur. Oyso Demokritos, degi9im ve hareket
lere imkon tantmak kayg1s1yla bu g6ri.i9ten uzaga du9mekte
dir. (Bak Oipnot)
.Oemokristos'un atomlan, sadece cvarolmai1 ozelligiyle
yetinen bir tek maddeden meydana geliyordu, ancak buyukliik
ve bicimleri forkl1yd1. Onion bu yuzden matematiksel anlamda
bOlunebiiir olorak du9unebilirdik, amo fiziksel anlamdo b6li.in
mi.iyorlard1. Atomlar uzoym icinde hareket ediyor, ce9itli ko
numlon ohyordu, amo fiziksel ozellikferinden yoksundurlar.
Ne renk, ne koku ne de tatlan vord1. Moddenin duyulanm1zla
alg1lod1g1m1z ozelfikleri. bu g6ru9e gore, atomlarm uzaydoki
horeket. ve birikimleri ile olu9uyordu. Bir dram1, bir komediyi,
nas1I ayni alfobenin horfleriyle yozabiliyorsak. olaylann sonsuz
ce9itliligi de aynt atomlarla, onlarm tertipleni9 ve hareketle
rindeki farkllhkiar sayesinde gercekle9iyordu. Uzay bo9lugu sa
yesinde mi.imki.in olan geometri ve kinematlk, atom felsefesinin
evrimi ·icinde boylece, o salt «varolma>> probleminden cok daho
otede bir onem kazand1lor. Demokritos'un $6yle soyledigi ile
tilir: o:Bir $ey ancak g6ri.ini.i9te renklidlr, tatll ya da ac1 olu9u
sadece gori.ini.i9tedir. Aslmda gercek olan 9ey yalniz atomlar
ve uzay bo9lugudur.»
Leuklppos'un felsefesinde ise atomlar qyle rasgele hore
ket etmP;mektedir. Hatta leukippos tam bir detenninizm kabul
etmi9e benzemektedir, ci.inku iletilenlere bok1hrsa teukippos
46
�oyle der: cHiclik'ten hie bir $9Y dogmaz, her$eY belirli bir ne
den ve zorunluktan meydana gelir». Atomist diye anilan bu
filozoflar, Otomlann ilk harekete b0$10Yl$1 lizerine hie bir kantt
gostermemektedirler ki bu do, onlonn atomlann horeketini ne
densellik i'lkesi cereevesinde yorumlomok istediklerine oc1k bir
kan1t soyrtrr. Ci.inki.i nedenselllk. sadece sonraki oloylan once
kilerine dayonorak ac1klamaktadir, yoksa hie bir oncesi olma
yan ba$long1c1 degil!
Atom ogretisinin temel di.i$i.inceleri daha sonraki yunan
filozoflon tarafmdan k1smen benimsendi, k1smen degi9ime ug
ro t1 ld1. Modern atom fizigi ile kar�1la9t1rmok ac1smdon. Ploton'
un Timaios adh diyalogunda ortaya koydugu madde ac1k:oma
sin1 gozden gecirmekte foyda vard1r. Picton atomist degildi ve
Diogenes L:oertios'un soylediklerinin tersine, Pioton, Demokri
tos'un felsefesini oylesine kobul etmemi$tir ki, giderek Demok
ritos'un tlim kitaplannm yak1lmasm1 bile istedigi soylenir. Amo
Ploton otomistlerin di.i$i.indi.i�lerine ya kfO$On di.i$0nceleri, Pi
.
togoras okulu ve Empedokles· ogretisiyle bagdO$t1rm1$tlr.
Pitagoros ogretisi, Dioni.isos adh tonnyo topmmay1 amoc
layon Orte torenlerine ozgi.i geleneklerden dogmu9tur. Burada,
din ile motematik orosmda dikkote deger bir 111$kl kurulmU$
ve bu tlir ili$kiler, o zomandan bu yono inson d0$i.inu uzerine
en gi.icli.i etki yopan birer 111�1 oluvermi$tir. Motemotiksel bi
cimlendirme guci.ini.in temelinde yatan 0 yarot1 c1 kuvveti belki
ilk kez Pltagorcular ke$fetmi$1erdir. (Bok. Dipnot)
47
Uzunluklon birbirlerlyle rosyonel oront1h olan iki telin hcr
monik olorck titre9tigini gormu9ler. bOylece dogo olaylcnnm
cnlc91lmos1 bak1msndon matematigin ne denll onem tc91d1g1m
kef9etrni9lerdir. Pltogorcularm crod1g1 cslmdc ck1lc1 blr ac1k
lamo del:)ildi, tel uzunluklon orasmdakl matemct.iksel ili�i.
onlorc sesler cross hcrmoniyi i!?Qret ediyordu. Pitogor okulun
do bat1hlcr icin cnk191lmas1 pek zor olcn Mistik geni9 captc
l>{)retiliyordu. Mctemotigi kendi din ve _torelerinin blr bOli.imi.i
holine getirmekle Pltagorcular, inscn du9i.inuni.in evrlminde ke
slnleyici bir noktayo deginmi9 oluyorlcrd1. lngiliz mcnt1kc1 ve
filozofu 8. Russel 96yle der Pitagoros hckkmda: clnsan du
�uni.inu 9imdiyedek boylesine etkilemi9 olon ba9ko blr inson
tan1m1yorum.»
Picton, be9 di.izgi.in cismin Pitogorculor tcrcfmdcn ke9fe
dlldiglni ve bu cisimle.rl Empedokles'in elemanlan lie bcgdo9-
tirmck oloncgm1 billyordu. 0 bak1mdon Picton. Empedokles'in
Toprck dedigi ona elemanm en kuci.ik parcalarm1 ki.ip olcrok.
Hcvo'nm en kucuk parcalonm duzgi.in-sekizyuzlu, Ate9'inklnl
duzgi.in-dortvi.izli.i ve Su'yun1<ini lse di.izgi.in-yirmiyuzlU olarok
gosteriyordu. Di.izgi.in-oniki · yi.izlUye tekobi.il eden hie bir el&
mcn yoktu, omc Picton bunun icin diyor ki: cEvrenl olcmek 1-
cln Tcnnmn kullcnd1g1 bir be9incl yuzey bic;:iml dohc vcrd1r.•
48
lorsok. bir duzgun yirmi yuzlu meydona gelir ki bOylece, bir
atom ote9, iki atom hava lie birle9ince bir atom su meydana
getirir, demektir. Oysa ucgenler (iki boyutlu olduklonndon).
lie boyuttu bir uzam yaygmllgma sahip olmad1klanndan, onlari
madde olo�ok soymak imkons1zd1. Ocgenler oncak di.izgun blr
cisim halinde bir araya geldikleri zaman, maddenin bu ana bi
rimini ·meydona getirirler. . o bak1mdan maddenin en kucuk
porcolon, Demokritos'un felsefesinde oldugu gibi ba9lang1c
ta var olan 9eyler olmay1p, tersine sadece ve sodece matema
tiksel bicimlerdir. Oyleyse. bicim. bicimj (ta91yan) meydana
getiren ya do boyle bir bicimde gorunen maddeden cok daha
onemlidir. (Bak. Dipnot).
F. 4 49
klmyosat elemanlarm atomlanni meydana getiren doha do ki.i
cOk blrlmlere elemonter donecikler diyoruz, ve ylne bugi.in
modern flzik kovramlonndon blrini Demokritos'un atom kovra
mma benzetmek gerekirse. hie �i.iphe yok kl Demokritos'un
otomlan. bizim bugun Proton, Notron. Elektron, Meson vb.
dedlglmiz elemanter daneciklerden ba�kos1 degildir.
50
kavramlan do hie celi�kiye du�meden uygulayom1yoruz. Ele
manter danecigin kesin bir yorumunu vermek iste<jll)imiz on
da -ki burada ckesin> sozcu j:Ju onemlidir- yorum dlye verebl
lecegimiz biricik �ey, sadece olas1hk fon1<siyonundan lbarettlr.
Buradan �u c1k1yor: cVarolma1 ozelllgi, ager buroda �ayet mu
hokkak ozelllkten soz etmek isteniyorsa, elemanter danecl(le
oyle olur .olmaz �ekilde hie k1s1tlanmaks1zin do otfedllemez.
· nipnot CY. O,.> yani ancak Varolma egillmi t�1yan, olWiUDU sade
ce imkan borQlu olan bir daneciktir. Ol°'ma imkim ancak. salt
uzaym geometrlk biQimlendirme tarzlanru her an ve her nok
tada. bildigimiz zaman, bir olasilik olmaktan kurtulabilir, ol�
ma. kesinligi haline gelebilir. Bunun iQindir ki ozdei;lik ilkesinin
·
51
loyon giidiiciidur, tiim donii�iimlerin birinci nedeni say1Jir:
maddeye ya do 1s1ya veya 1�1ga donii�mektedir. Heraklitos fel
sefesinde sozu geeen, Kaflttlar Aras1 Mi.icodefe, burada mo
dem anlorn<f9, enerjinin blr tiirden Obi.irune geci�i olarak an
lo�Jabilir.
52
kavramin1 bir temel kovrom olarak benimseml�tir. (Bok. Dip..
not)
Newton'don beri tizikte hie degi�meyen blr 11ey varso o
do, geometrik ya do tason - bieimler degil, dinamigin yasolo
nd1r. «Horeket denklemh� buti.in co!':ilar. icin gecerlidir, blr bo·
k1mo oncesiz • . sonros1z, olUmsuzdiir. Oysa geometrik. bicim
ler, ornegin gezegenlerin yorungelerl hep de!':ii�egelmi�tlr. (Bok.
Dipnot)
Dipnot <Y. 6.> Zaman burada. ancak .mutlak bir parametre ola
rak, cok sonra. Einstein'da relatif bir parametre, uza.ys1z bir bo
yut ola.rait belirir; a.ncak gO.niimO.zde zamamn gercek niteligi
nin, za.mana. ozgu bir ulc;ekin ya. da temponun aramp bulun
ma.s1_ geregi coktan ortaya. c1knu�t1r. Bak ...Grundlagen zur To
pologie der Zeit.
Dipnot <Y. 6.> Heisenberg burada mateipatiksel bi¢min goriin
tlisO. ile bir bicime rnuhakkak sabip olma Hkesini birbirine ka.
n�bnr gibidir. Bicimin tarzi, ornegtn egnninveya y\ijl:eyin bi·
cimi onemli degtl dir, onemli olan olaym muhakkak bir bichne
zorland1g1 ilkesidlr. Platon sadece dW:gUn cisimleri tamyordu;
olaylari d\izgu.n yuzliilere gore yorumladl. ()ysa b19imler detJ.·
fjir, a.ma bicime sabip olma. llkesi degi§m.ez, kahr. Heisepberg
sonrakl cfunlede, g6zden kacan bu yanlqhgi dikk&tle dii.zelU-'
yor.
ter daneclklerln flzlk ve felsefesi ile oyni zomondo llglli olan
6yle karakteristlkler gosterme ktedir ki bu denemeyi burada
motemotik yontemle dei;Jilse bile hie degilse nitelikleri bak1mm
dan oc1klamak yerinde olur.
·· Soz konusu temel denklem, alan operatoru icin verilen
ve lineer -olmayan bir dolga denklemidir ve burada alan o
peratorU- danecik veya dalgalann belirli bir ti.iri.ini.in degil -
genel olarak moddenin matemotiksel mumessili ro!Uni.i oyna
maktad1 r . �u dalga denklemi, matemotikcilerin deyimi ile, 6z
gi.il degerlere ve ozgul c6zi,imlere sahip buiunon bir tak1m in
tegral denklemlerin karmm11 k bir sistemine denktir. 6zgi.il co
zumler ashnda elemanter danecik!ere tekobi.il ediyorlar ve enin
de sonunda Pltagorculann o di.izgi.in- yi.izlu cisimlerinin yerine
gecen matematiksel blcimlerden bo9ko bir 9ey degildirler. Bura
da :;unu bellrtelim kl, ozgul cozumlerin temsl denklemden el
de edill� yonteml, a�ag1 yukon, Pltagorculonn o colg1 tellerl
nln harmonik titrei,lmlerini veren diferonsiyel denklem yonte
mlnin aymdir.
Platon felsefesindeki duzgi.in clsimler oc1smdon boylesine
merkezi bir rol oynayon motemotiksel simetri. sozi.ini.i ettigi
mlz temel dolgo denkleminin de ceklrdegini te!?kil ediyor. Bu
denklem, asllndo Ploton cisimlerlndeki kodor olmosa bile. yine
de oldukca belirgln olon bir tak1m simetri ozelliklerinl lfade
eden bir motematiksel goste rimdir Bugi.in fizikte soz konusu
.
56
hotto butun oyrmt1lonno kodor kontrol olonog1, bugunku fizi
gin ortoyo koydugu ifadelere pg1rhk veren bir tutumdur ki es
ki cog felsefesinde olmoyon f?ey de if?te buydu.
5. BOLOM
57
tar golgelerden ba11ka hie bir 9ey gormediklerinden, bu golge
leri gercek saniyor ve e11yamn kendisinl fork edemiyorlord1 bi
·
.le. sonundo tutsoklonn biri kocmoy1 bo9onr, mogororirn karon
hgmdon kurtulup gune9 191gmo kovu11ur. art1k gercekligi, gol
gelerin ashni gorur, o ona kadar golgeleri hep gercek sand1g1-
m anlor. Ilk defa oiarak gercekle kar91 kar91yodir, J<aronhklar
da gecirdigi uzun. omriinO iizuntOyle anar. i9te gercek bir filo-
. zof do, boyle magaradon kac1p gercegin 191g1na kavu9an tut
sak gibidir, gercekligin bilgisini edinen odur. Arado gercekle
dogan bag, yo do din felsefesine gore, tann ile kurulan bu
ili9ki yeni bir gercek diye ortaya c1kt1 ve ontik cogm sonlonno
dogru bu kavram felsefede gittikce gOc kazand1, duyulanm1zlo
olg1lad1g1m1z o real diinyanrn gercekligi inson aklmda onemini
yitiriyordu. (Onun yerine bu tonnsal gerceklik onem kozaniyor
du.) Oysa tonn ile oram1zdoki bag dunyonm icinde degil, insa
nm ruhundo olu9ur. i9te bu problem, Platon'don sonraki iki
bin y1I boyunca inson du9unune her 9eyden daho ag1r boson
bir du9iince gibi yerle9ti. Bu iki bin y1ll1k donemde fiiozoflarm
gozleri inson ruhuna cevrilmi9ti, tonn ile olan ili9kisine, ohlok
problemlerine, ice-dogma (=vohiy) yorumlarmo doniikti.ir, oma
hie bir zomon d19tokl duyumlor · dunyosrno doniik olomom19t1.
· Ancok italya'do Renaissance (yeniden dogu9)'m filizlenmeye
ba9lod1g1 siralorda insan du9uncesinde yava9 bir donu9umun
belirdigini goriiyoruz, bu geli9me bizi sonralan, dogoya kar91
ilgimlzin (eski cagda oldugu gibi) yeniden canlanmasmo gotii
rebilecekti.
58
yuk filozof olorok ortayo c1kor. Doga billmlerinin gel19lml oc1-
smdon en onemli dii$Gnceleri «Discours sur la Methode» adh .
ba9yap1tmda topluca yans1moktod1r. Descartes, ku9ku ve mon
t1ksal du9iinu9 temeline doyanorak, kendisinin de belirttlgi i.i
zere, bir felsefe sistemi icin yepyeni ve soglam esoslar getir
�
mek isteme te<;iir. ice-dogu9, yanl vohiy boyle bir temelin ye
rini hie bir zaman tutamaz. Hatta Descartes, duyulanm1zla al
g1lad1g1m1z 9eyleri bile ele$tirmeye tutmadan oylece benimse
meyi de kobul etmez. Descartes'in ku$ku yontemi i�te boyle
ba$1ar, duyulanm1zm bizf.} ilettikleri verilerden, ak1lc1 di.i9Gni.i-
. 9i.imuzun verdigi sonuclardan hep 9i.iphe eder ve son undo $U
unlu teoremine ul0$1r: «cogito, ergo sum» (Di.i9Gnuyorum, oy
leyse vonm): DG9Gnebilmekligim bir olgudur, bu olgu dolay1-
s1ylo varolu9umdon ku9ku duyomam. Ben'in vorhgma boylece_
ula9t1ktan sonro, Descartes. tannnm varhg,m1 ispata yonelir,
ancak bunu yaparken gene! clzgileri bak1mmdan skolastik fel
sefenin (yani salt mant1kc1-idealist) yontemlerini kullan1r. Ev
renin vorolu$u. tannnm lcimize soktugu, ev_renin varhg1na inan
mo egiliminin, icimizde bir olgu olarak belirmesinden ileri geli
yor ki, tannnm blzl aldatm19 (olmoyon 9eyi olur gibi ·gostermJ9)
olmosmo ihtimal vermiyoruz.
Eskl yunon filozoflarmm yola c1kt1g1 noktodan tamam1yle
ba9ka bir noktadan yola c1k1yor Descartes. Burado horeket
noktas1 ne temel bir ilke ne de ano maddedir, tersine, koklu.
tart1$mo goti.irmez bir bilgiyi saglamok kayg1s1 vord1r. Descar
tes, bizim kendi di.i9i.ini.i$Gmi.iz hakktndaki bilginin, d19 di.inya
hokkmdakl bilgimizden daho gGvenlllr oldugunu gormekte<lir.
Ne var kl, Tonn. Evren ve Ben . ucliisGnden yolo c1-kmos1 fel
sefe kavramlormm temellerinl hem ·basitle9tiriyor hem de tehli
keye sokuyor. Doha Ploton'un felsefesinde ba$g6stei'en modde
ile akll-ruh orasmdaki ya do beden ile ruh arosmdaki .ikilik
boylece en ust noktasmo varm19 bulunuyor. Tanri Gstelik hem
Ben'den hem de Evren'den ayn dG9Gyor. Tann dunyanin olsun.
insanlann olsun, o kadar ustGnde dG9Gnuli.iyor ki Tann orttk,
59
Ben ile Evren arostndaki ili9kileri yaratan ortak bir nirengi nok
tas1 olµyor.
Eski yunanhlonn doga felsefesi. $eylerin ve olaylarm son
suz ce9itliligi icinde bir di.izen arar ve birle9tiricl bir temel il
kenin ardma di.i9mi.i9 iken. Descartes bunion b1rak1p, boyle
bir duzeni, Modde ve Ak1l-Ruh diye bir ay1nm gozeten (daha
zorla9tmc1) bir ilkeden yola c1karak kurmaya ugra91yor. Boy
le bir ayinmda (kendiliginden ortaya c1kan) i.iclu (Tonn, Evren.
Ben) icinden birini, obi.ir ikisinden bag1ms1z olarak tosarlad1g1-
m1z zamon her biri kendi ozunden de bir9eyler yitiriyor. Descar
tes'in temer kovramlonni kullonocak olursok. Tonnnm Evren'de
vor ve hoz1r oldugunu, Ben'in Evren'den aynlam1yocogm1 goz
den koc1rmomak gerekir. Descartes bu bagm kacm1lmoz gerek
liginin farkmdayd1 elbette. Ne var ki daho sonroki donemde, fel
sefe ve doga bilimleri art1k «res cogitans» ile «res extensa» ora
smdoki bu kar91thktan yolo c1karok ona gore geli9ecekti ve
hele dogo bilimi ti.im dikkotini «res extensa» ya dogru yonel
tecektl. Descartes'in lnsan du9uni.ini.i ikilige, ikiye porcalanma
yo goti.iren bu etkisi gelecek yuzy!llordo pek 6nemll 0Jmam19-
t1r. Ne var ki bu ikiligi cog1m1z fiziginin evrimi ac1smdan ele9-
tiriye tutmok zorunday1z.
Dipnot:
res extensa. uzaygen <uzaya. yay1lga.nl toz
res cCJglt.ans. di.l�unen toz
60
dar guvenllmesi gereken bir bilginin saglanmasr amacryla
mantrksal du�unu�ten yola crkan bir felsefe sistemine. boyle
bir sistemin dogmas.m a 1�1k tutuyordu. Dinin ki�isel olmasr
�erekligi ise Ben'i ve ben i i� tann orasr ili�kileri Di.inyo'dan ko
panyordu. Empirik doga y_orumlannm matematik lie bagda�t1-
r1lmasrna kar�r uyonan ilgl, Gallilei'nin coll�molonndan da
bildigimiz i.izere, belki de reformosyon doneminin tann-bilim
sel tartr�molanndan tamamryle kurtanlabilecek bir b.ilgiye var
mak limit ve tmkanrndan dogmu!}tu. Bu empirik bilgiyi sag
lamak, amo ne Tonn'da_n ne kendimiiden soz etmeden, bunu
mcitematik dlliyle saptamok kabil oluyordu, · boyle bilgiler ay
nr zamanda. Tann, Evreh ve Ben gibi · bir ucl u kavram
oyrnmr yopmay1, ustelik «res cogitans» ile «res extenso» ara
smda bir ayrnmr da hakh gosteriyordu. 0 donemde bir de, ya
ni empirik doga billmcileri orasrndaki tartr�malarda tanrmm
odm1 veya evrenin herhongi bir temel llkesini onmamak yollu
gizli sozle�meler vordr.
61
rok du�unemeyeceglmlzdir. Ote yandon «res cogitons» lie cres
extensa» oz bok1mrndan blrbirierinden hepten forkh tutulduk
lonndon. bunlorrn t>lrbirlerini etkiliyebileceklerini di.i�i.inmek de
imkons1zd1r. O bak1mdon, ok1l-ruhun ve bedenimlzin oyn ayn •
62
sen du9unune derinlemeslne i9le�l9 olup gerceklik problemi
nin ortaya konulu9 tarzi yeni ve daha dogru blr bicim kaza
.
nmcaya ·kadar direnmesinl surdi.irecektir. .
«Res extensa« ac1smdan Descartes ik.icillginin sebep ol
dugu temel tutum, metafiziksel gercekciHk diyebilecegimiz bir
gori.i9t0 . Evren ve <?nun iclnde bizim alg1lad1g1m1z $eyler, ya
ni uzaysal bir yoygmliga sahip clan nesneler «vard1n>. Bu go
ri.i9i.i, «pratik gercekcilikten» oyn tutma·k gerekir ve gercek
clligin farkh bicimlerini birbirinden f?u blcimlerde oy1rt etmek
mi.imki.indi.ir: Bir 'ifodenin iclemi ifadenin gercege uygunlugu
nu •belirten ko9ulloro bagh degildir, diye bir iddiada bulunur-·
sak, o ifadeyi kar91mcala9t1rm19, yani objektifle9tirmi9 oluruz.
Pratlk gercekcilik. objektif k1hnabilen olgulonn varhgm1 ve
gl!_nli.ik ya9ant1m1zdaki tecrubelerimizin cogunun boyle olgular
dan meydana geldigini kabul eder.
Oyso dogmotik gercekcilik ise, maddesel evren hakkrn•
do onlam ta91yan, ama objektif k1hnmas1 imkans1z olan ifa
deler bulunam1yacagm1 savunmaktad1r. 0 bak1mdan doga bi
limi icln ozli.i temel saglayan gercekcilii< ancak pratik gercek
Cilik olmu9tur ve ilerde de boyle olmakta .. devam edecektlr.
Ote yandan dogmotik gercekcilik, �imdi gordi.igumuz gibi, do-.
go ·bilimi lcin gerekli bir temel ko9ul olmak dt,1rumunda degil
dir, gecmi9te doge bilimlerinin evriminde hie $Gphesiz cok
onemli bir rol oynam19tir. Klasik fizigin gercekcilik goru9u i9te
bu d ogmatik gercekci gori.i9ti.ir. Dogmatik gercekciilk ilkeleri
olmadan do kesln blr doge bilimi yapabilecegimizi bize ancak
.Kuanta Teorlsi ogretmi9tir. Eger Einstein Kuanta teorisinl
ele9tlriyorsa bunu $i.iphesiz dogmatlk gercekcilik ilkelerine
bagh kalm19 olmoktan yap1yor. Bu kendisi icin pek dogal bir
tutumdur. Ara9t1rma yopan her doge billmcl bilgin, gercege
kaf$1rrical, yani objektif olorak uyan bir .9eyler arad1g1 duygu
suna sahiptlr. Ortgya koydugu lfodelerden, onlarrn gercege
uyup uymaa1gm1 gosteren ko9ullora bogh olmos1 gerekiyor
mu9 glbl bir anlom c1kmoz. Dogayr baslt motemotik yasalarr
63
ile yorumlayabllmemJz, blze gercegln tam kendine 6zgu nlte
llklerlyle ugra1?tiQ1m1z1 g0sterlr. yoksa sozlerdekl herhangl blr
anlamdan bulup crkartt1g1m1z 1?eylerle ugra1?m1yoruz: Einstein,
do{ia -tlilimlerlnin temell olarok dogmatik gercekciHgl kabul
etmekle ��te boyle bir noktadan yola c1km1� oluyor. Ne var kl,
Kuanta teorisinin kendisi de, dogay1 bOyle dogmatik blr te-
. mele dayonmaks1zm basit matemotlk yosolanyla yorumlamo
lmkon1 bok1mmdan en uygun omektlr. Seiki bu yasalar, New
ton rnekanlgi kador basit olm1yobillr, oma ac1klonmos1 gere
ken olaylarm o korkunc karma�1khg1 (ornegin karr�1k bir ta
k1m atomlorm tayf clzgileri) yonmda, Kuanta teorislnin ma
tematik �emas1 yine de biraz doha baslt kolmaktod1r. Doge
bllimi, dogmatik gercek�illk ilkelerl olmadan de olabllir.
64
leri zaman bu teorem matemaUk blr lspatrn saglamhgrn1 ka
zonmaktad1r.
Ancok Descartes boyle bir torit yopmoy1 ok1l etmemi$tir.
o cOlmakhk=Sein» ve «DU$linmek=Denken» sozcuklerinin ne
onlom ta�1d1klarrnrn zaten bllindiglnl ·kobul etmektedir. Onun
lcfn bu teorem ilk anda hie bir $0Y soylemiyor. Hatto onlom
verici bir torif yaparok bu teoremf daha kesinle!i)tirsek bile; torif
ettigimlz Du!i)unmek ve Olmokhk kavromlormm bizi bilgi bak1-
mmdan nereye kodor gotUreceklerl kesinlikle belli olmaz. O
bok1mdan dilimizdekl kovromlan oslmda . ne dereceye kadar
kullonabillrlz. glbi empfrik bir soru her zomon soz konusudur.
'F. 5 65
dllce kullonih�mo ko�1 gene! bir uyon soy1ld1g1 siirece elbette
yerinde bir ele�tlrldir. Ne var kl bu empir.jst felsefenin tum
olumlu iddiolon oyni bok1� oc1smdan elei;ltiriye tutulomoz.
Edindlglmiz duyumcatar, yani ihsoslar renklerln ve seslerin
6ylece blr y1gmmdan · meydano gelrriiyor. Duyumlad1g1m1z �ey
bizim tarof1m1zdan bir «�ey» olarak duyumlanmaktad1r; o bo·
k1mdan, 9ey'lerin yerine duyumcalari gercegin en son ele
monian olarak· ohrsak. dogay1 yorumlay191m1zda daha m.1 ka
zanch c1kanz? l9te bu cok 9iiphelidir.
Bu problemde zaten zorluklar modern pozitifcillk tara
fmdan ac1kca ortaya konuldu. Du9iincelerin bu yonde geli�
mesi, verilen bir cumle beHrli bir anlal)'l to91r m1, ta91maz m1
sorusunun her seferinde esash ve kritik bir bic-imde arO$t•
nlmasm1 lstemek suretiyte, «$ey», «duyumca», «varhk» vb. gibi
belirli sozliiklerin dikkatsizce kullanilmosm1 ele9tirmeye yol
acm19t1r. Boyle bir ora9t1rmanm geregi ve buna esos olan tu
tum motematiksel mantrktan ohnip benim&enmi$tir. Kesin do
ga bilimlerinin coh9ma tarzi. ort1k sem'bollerl gozlemi yap1lan
olaylara baglama i9i olarak dii9untilmektedlr. Semboller. ma·
tematiksel oldugu gibl birbirlerine belirli kurollarla baglanabi·
lir, olaylar hakkmdaki ifadelerlmlz boylece semboller aras1
birer bogmt1 olarok ortoyo konulabilir. Oncederi 9art ko9ulan
kurallara uymayon blr bagmt1, yanh9 degil, hie b'ir anlam1 yok
demektir.
. .
Bu konudaki ibo9hca zorluk �i.ipheslz, bir ci.imleye onlom1
var ya do onlom1 yok demek icin ellmlzde !Jenel bir kritere
· sahiJf olomoy191m1zd1r. Bu konudo oc1k secik bir keslnleme.
oncok cumlenin kovram ve oksiyomlardan meydana gelen ko
poh bir sistemln lcinde bulunmos1yl.o miimkundi.ir. Ne var ki
bilimlerin evrimi icinde bu durum bir kural olmaktan cok ls
tisnoi bir durum te9kll eder. Oyle holler olmu�tur ki, hie bir
onlom ta$1mad1g1ni tahmln ettiglmlz blr lfode tarihsel ac1da·n
cok onemli gell9melere yol acm19t1r, cunkii kavramlor arosm·
do, sanki cumlenin lfadesl dogru iml9 glbi, yeni ama celi9-
66
kill bir tak1m baglarm kurulmasma yol ocm1�tir. Bunu11 icin
Kuonto teorlslnden blr ornek seceblliriz: «Elektron atom ce
klrdegi cevreslnde hongi yorungede hareket ediyor?». Dogay1,
tanimmda 'keslnllk olmayan sozcuk ve kavramlan kullanmak
zorunda kalarok yorumi1yacok olursak, matemotiksel mant1k
tan c1kanlan pozitifci du�un �emos1 bile bOyle bir yorumti
dizginleyecek gucte olamaz.
Tum bilgilerin enlnde sonunda deneysel bllgiye dayand1g1
tezi. bugun, yani modern pozitifcilikte dogayla ilglli her ifa
denin mant1k yoluyla ant1hp temlzlenmesini ·konu edinen bir
davrani� burundu. Boyle bir dayrani� klosik fizik donemind�
hakh gosterilebiiir. Oyso Kuanto teorisinin ba�lang1cmdan bu
yana, boyle bir davrani�m gercekle�emiyecegini o().renmi� bu
lunuyoruz. Ornet';iin, bir elektronun «konum»U ve «hlZ»I soz
cukleri eskiden, gerek anlam gerekse bunlann muhtemel lli�
kllerl yonunden tastamam ton1mionm1� soy1labillyordu ve bun
lar Newton mekonigi cercevesinde gercekten de tam tamma
tonimlonm1� kavromlard1. Amo modern fizik ac1smdan durum
boyle degildi, bunu kesinsizlik lil�klsinden biliyorduk. Diyebi
llriz ki, bu kavramlar Newton mekonigindeki rolleri yonunden
tam ton1mlanm1�tir. ama doga kar�1smda yiiklendikieri onlam
tam tarifienmemi�tir. Buradan ania�1llyor ki, bilgile�lmlzln ge
nl�lemesi kar�1smda baz1 kavramlaro konulacak kullonilma s1-
...
67
Bir yanda Descartes, oteki yanda Locke ve Berkeley lie
geli�en lid ayn du�unce cizgisi · arasmda bir boglantty1 Kant
kendi felsefesinde gostermeye cah�1r ve boylece Almari ide
alist felsefesint kurmu$ olur. Onun eserlerinin modern fizikle
·kar$1la�tmlmas1 gereken botumlerine cKritik der reinen Ver
nunf.t» . (Salt Idealist aklm ele�tirisi) adh yap1tmda rashyoruz.
Kant, bilginin sadece tecrubeye mi, yoksa bal?ka kaynaklora
m1 dayand1gm1 soruyor ve l?U sonuco vanyor: Bllgllerimiz hie
degilse k1smen «a priori» dir ve bundan boyle tecrubeden
c1kanlamozlor.
retmez. Vani bir lfade, Kant'm soyledigi uzere! hep kendi ge
re{il lie birlikte d0$i.iniildi.ikce, yani biz ona ka�1t blr lfadeyi
hie di.i$0nemlyorsak, o zaman o ifade a priori olmak gerekir.
Tecrube blzim yargtlanm1za hie bir zaman tam bir genellik
. saglayamaz. Ornegin, «Gi.ine� her sabah dogar» cumlesi, bi
zim bu ·kural lcln gecmil?e bokarak hi� blr lstisna lleri sure
medigimiz ve bunun gelecekte de boyle olaca01.na lnond11)1-
m1z anlamma gelir. Ne. ·var k·i biz -kurala uyamayan istisnalan
dOflOneblllriz. Bir yarg1 tam blr· genelllkle sayleniyorsa, bundan
bir lstlsna e1kannok olanak del)ilse, o zaman bu yarg1 a pri-
68
ori'dlr. Analittk blr yarg1 heptan a prlorl'dlr. Hatta blr cocuk .
bile, bilyalarla oynaya oynoyo hesap yopmasm1 QOrenlrken lki
kere lkinin dart ettlglni ogrenmek .fcin hie de tecri.ibelerlne
bo�vurmok gereginde degildir. l�te bunlar onolitlk yorg1larchr.
Oysa ote yandan empirik bllgi sentetiktir.
Kant'm sordugu �u soru elbette buyuk onem tq�1yor:
Sentetik · yarg1lar a priori olabilirler mi? Kant, yukardakl kri
terleri saglor gorunen blr tak1m ozelllklerle bu soruyu cevap
land1rmaya cah�1r. Uzay ve zaman, Kant'm soyledigl uzere,
salt sezginin a priori biclmleridir. Uzay konusunda do �u me
tofizlksel komtlon ilerl surer:
Birincisi: Uzay, d1� tecrubelerimlzden c1kart1lan empirlk
blr •kovra m . degildir, cunku lhsaslarm benlm d1�1mdaki blr �e
ye baglanabilmesi lcin •bende once bir uzay tosanm1 olmahd1r.
ikinclsl: Uzay, butl.in d1� setgllerlmizin kokeninde yaton
gerekli bir · a priori tosanmd1r. lcinde hie bir �eyin olmad1g1m
tasarlasak bile; uzaym kendlslnin olmad1gm1 hie blr zaman ta
sarlayam1yoruz.
Oeuncusu: Uzay, diskursif .blr kavram. yanl oyle nesneler
oras1 ili�kilerln _·bir genel kavram1 olmay1p blr salt sezgidir.
Cunku oncak bir ve blr tek uzay du�unebiliriz; bir cok uzoy
dan .soz ediyorsak, bunlar muhakkak kl o biriclk uzaym bO·
IUmleridlr.
69
o priori olarok tanid1. Sonrodan maddenin korunumu yasasm1.
etki-tepk·i e9itligini, hatta evrensel cekim yasasm1 do a priori
saymaya ·kalk11?t1. Bugun elbette hie bir fizlkci. ca priori» soz
cugu boyle Kant'm verdigi mutlak anlamda kullanild1g1 surece
onu onaylamoya yeltenmez. Ostelik Kant Euklides geometri
sinl bile a priori soymaya kalkm11?t1r.
Kont'ln ogretisini modern fizigin sonuclanyla kar1?1la9t1r
madan once, onun di.l1?i.lncelerinden. ilerde · ba9vuracag1m1z
ba9ka blr boli.lmu ele olallm. Nesnelerin «gercekten var olup
olmad1klon» sorusu. vaktlyle empirist felsefenin dogu!?una yol
.aeon 9u 'hie de ho9 olmayan .soru Kant'm felsefeslnde de or
taya c1k1yordu. Ne var ki Kant burada Berkeley ve Hume'un
izlediklerl eizgiye girmedi, asllnda onun do ayn1 yolu ·izlemesi
gerekirdl. Koydugu ontoloji'de hep «kendlliginden nesne» kav
romma tutunmu9tur ve bununla ihsasm, ihsasm kendislnden
farkh olan ·kok-nedenini kast etmektedir; boylece gercekcilik
lie bir bak1ma bag kurmu!? oluyordu.
Kant'm ogretisini modern fizigln sonuclanyla kar91lo1?tira
cok olursak ilk anda, onun felsefeslnde dayanak noktas1 sa
y1lan «sentetik a priori yarg1lar»m 20. yuzy1Jm bilimsel ke9if
lerlyle darmadagm oldugu gorunti.lsi.i uyanir blzde. Gene! re-·
latiflik teorisi bizim uzay ve zaman hakkmdaki g6ru9lerimizl
alt ust etmi9tir. ama ashnda uzay ve zamanin yepyenl nite
liklerinl ortaya serm'i1?tir ve bu niteliklerde. Kant'm o salt sez
glsine llgln a priori bleimlere raslanmaz. Kuanta teorisinde lse
nedensellik yasas1 ele ahnmaz veya klasik fizikte oldugu tarz
da ele almmaz ve enerjinln 'korunumu yasos1 ort1k elemanter
daneclkler icln dogru degildlr. Kant bu yenilikleri elbette on
ceden goremezdi. Ne var kl, kendl tasanmlannm, gelecegin
metafizlgi diye savundugu blr metafizik icin birer temel like
olmas1 gerekligine inanmas1 bak1mmdan Kant'm hangi nokto
larda yan1ld1gm1 gormek ·ilgi eekicidir.
Ornek diye, nedenselllk ·llkesfnl ele olahm. Kant diyor kl:
cBir 9eyln vak·i oldugunu tecrubemizle ogreniyoruz ve blr ku-
70
rala gore herhangi blr �eyi lzleyen blr �eye hep once gelen
blr 9eyler oldugunu varsayonz.» Kant'a bakacak olursak bu
ffade, · tOm bilimsel call9molorm temeli . oJma1< gerekir. Burada,
kendisini blr kural geregince bir bo�kasmm izledigi boyle con- .
ce gelen11 bir olaya her zamon raslar m1y1z, raslomoz m1y1z; bu·
Kant icin hie onemll degil. Bu gibi olaylara gercekten rash
yoruz. Amo buna raslamosok bile, bu onceden gelen olaym,
ne olmu9 olabileceglni sormakton ve bu olay1 aramaktan hie
k·lmse bizi allkoyamaz. Nedenselllk ilkesi boylece bilimsel ara9-
tarma yontemi icine sokulmu9 oluyor ve ashnda tilimin ken
disini mumkun k1lan bir temel ko9ulu te9kil ediyor. Ve biz
bilimsel yontemi gercekten de uygulad1g1m1z icin nedensellik
ilkesi a priori oluyor, tecrubeden c1km1� oluyor.
Bu durum atom fizigi icin de dogru mudur? 6rnegin bir
rodyum otomu durup dururken bir alto danec@ yaymloyobi
llr mi? Alfa-daneclglnin yaym zamana onceden soylenemlyor.
Fizikciler tecrubelerine bokarok diyebllirler kl, bu yoym orto
lamo olarok ikibin y1ldo bir vaki oluyor. Alfa daneciginln c1-
k19m1 gozliyecek olursak, fizlkciler buroda, ooyle blr yoym1
zorunlu k1lan o doha onceki olay1 soru�turmuyorlar ort1k. On
ce gelen oloy1 bulmok istemek pek ala mant1ksald1r, �imdiye
kadar bu olay1 bulamod1k dlye, cesoretimizin kmlmasma do
gerek yoktur. Pekl oma, Kont'tan ·bu · ya no bllimsel yontemler
boylesine onemli bir 60runda bu 'kodor degi�iklige m i ugra
m1�tar?
Bu soruyu ikl blcimde cevaplcima·k kabildir. Blrinclsl: Biz
tecrubemizle, deneylerle, Kuanta yasalarmm dowulugu sonu
cuna vard1k; ooyle olduguna gore, yaymm kendlsinden belirli
blr anda zo�unlu olarok dogdugu o once gelen olay yoktur,
bunu do biliyoruz demektir. lkinci cevap 9u: Biz once gelen
olay1 tan1yoruz, amo kesinllkle tomm1yoruz. Atom ceklrdegin
de alfo-daneclgini yoymlatan kuvvetlerl blliyoruz, ne var kl bu
bllglmiz blr keslnslzllgl icerlyor ve bu kesinsizllk de ceklrdek
ile evrenin geri kalon bolgesl arasmda olu9an kor91llkh-etki-
71
den doguyor. Alfa-'doneclglnin ntcln tom o ando yoymland1g1-
m bllmek istersek, tum evrenin mlkroskoplk durumunu, icine
gozlemcinin de glrdlgi tlim mlkro durumlan bllmemiz gerek;
oyso b u gercel<ten imkons1z bir �ey. Onun lcindir kl, Kont'tn
nedenselllk yososmm a priori korakteriyle llgili kanitlanni tJy
gulamak olacak I� degildlr.
Kant anlaminda birer sezgi blcimlerf olan uzay ve zamo
m� a priori korakteri konusunda buna benzer bir tart1�ma
yuruteblllriz ve sonuc do ayn1 olur. Kant'm g·ercekle tart1�1l
moz blr uygunluk gosterdlgini savundugu o priori tasanmlar
modern fizigln bugunku sistemi icinde eski bicfmlerini aynen
koruyomomoktod1r. Ne var ki ba�ka bir anlomda do olsa mo
dern bllimsel blr sistemfn onemli ibir bollimunu olu�turmakto
d1rfar. (Bak. Dfpnot)
Kuonto teorisinin Kopenhogen yorumunda bellrtlld@ uze
re, deneysel tertlplerimizf yorumloyobilmek yo do, daha genel-
. likle, evrenin, deneyin objesi d1�mdoki bolgeleri hakkmdo ko
nu�obilmek icin, kovram olorok klasik kovromlon kullanmak
zorundoy1z. Uzay, zomon ve nedensellik yasos1 ile ilgili olon
lar do dohil, klosik kavramlon kullanmak, ·atom olaylorm1 goz
lemek lcin gercekten de bir on ko�uldur ve bu on. ko�ul olmak
durumu kullantlan kavramlann a priori olmas1 demektir.
72
Kant'm onceden go�emedigi konu, bu a priori kovramlarm
ger�i blrer on ko�ul olmasma ragmen, k1s1th bfr kullanrlma
olanagma sahip .oldugudur. Biz blr deney yapt1g1m1z zaman,
atom olayrndan ba�layrp deney cihaz1m1z1 do icine olarak goz
lemcinln goziine kadar ula�an bir nedensellik zlnclrlnl kabul
lenmek zorunday1z. Bu zlnclrln varhgm1 kabul etmeyecek olur
sak. atom olay1 hakkrnda sadece olas1 bir bllgl degll. hie bir
bilgl sahlbi olamay1z. .
Bu arada unutmayahm ki klaslk fizik ve nedensellik ya
sas1 ancak srn1rlr blr uygulamaya elveri�lldirler kl Kant'm on�
ceden goremedigl ve Kuanta teorislne temel ofan paradoks
budur. Modern fizik, Kant'rn sentetik a priori yarg1lar hakkm- .
daki ifadesinl metafizlksel olmaktan crkanp pratlk blr nitelige
d6nu9t0rmi.i9t0r. (Dipnot 1 )
Sentetik a priori yarg1lar boylece gercege relatif bir uygun
luk kazanm19lard1r. (Bak. Oipnot 2)
Kant'm a priori tasanm1 bu tarzda bir yorumlamaya tu
tulunca, ihsaslon nesnelerden once verilmi9 bir �ey diye ka
bul etm·enin geregi olmad1g1ni goruruz. $imdi, klasik fizikte de
. 73
oldugu uzere. gozlenmeyen olaylardon. t1pk1 gozlenen olaylar
gibi soz edebiliriz. O bok1mdan pratik gercekciiik, yeni bir
yorum bicrmlnin dogal ogesidir. o:Kendiliginden nesne» hokkm
da Kant ihtisaslardan yola c1karak bir «kendiliginden nes
ne»nin niteli·klerine ulO$Omay1z. demektedir. Bu iddianm von .
Weizsaecker'in belirttigi uzere bicimsel bir benzeri $Udur: Tum
deneylerde. klosik kavramlan kullanmam1za ragmen atom de
nilen nesnelerin hepten klasik dt$t bir tutumu pek ala mum
kundur. Atom fizikcisi icin «kendiliginden nesne» kavram1. bu
kavram 1 kullanmos1 gerekiyorsa. elbette matematiksel bir oz
bicim, bir struktlirden ba$kO bir $eY deglldi�. Ne var ki bu oz
blcim. Kant'm tersine olarak, atom fiziginde dogrudan dogru
ya tecriibeden c1kanhr. Boyle bir yorum de9i$ikligi yapng1-
m1zda Kant'm a priori'sinin tecrubeyle ve o do dolayil ola
rok ili$kisi, cok eski 'blr gecmi1?te· insan duf?Onunun evrimi so
nucu olu$rnU$ bir $0Y olmaktan oteye gecmiyecektir.
Bu ce1?it bir 'kanitlama ac1smdan bak1l1rsa. Bioloji bilgini
Lorenz. a priori i<avramlan hayvanlardaki dogu$tan $emalar
diye adlandtrtlan davront$1arlo kar$1IO$tinyor. Gercekten de
baz1 ilkle hoyvanlardo uzoy ve zaman kovrov1$tnm, Kont'm
bizim «Salt sezgi bicimlerimiz» dedigi uzay ve zamandan fark
lt olmas1, pek ala muhtemeldir. Bu sezgi bicimleri, sadece tU
ri.ine ozgu olabilir, oma insanlardan bag1ms1z bir evrene . ozgu
olmayabilir. A priori kelimeslnin bu blolojlk yorumunu surdu
recek olursak belki de gereksiz varsoy1mlara suruklenecegiz.
Bu yorumu burada, cgercege relotlf uygunluk» deyiminin
Kant'm a priorisi ac1smdan tof?1d1g1 anlama bir omek olarak
vermek istedik.
74
Gecmi�te evren ile bizim aram1zda suregelmi� olan kar�1-
. hkh etki ve bundan dogan kavramlar ve sozler. icerdiklerl an
!om ac1smdan hie de kesin ve ele�tirel bir tan1mlamoya ti.t
tulmam1�lard1r, yoni �unu demek istlyoruz: Bu kovramlar ev
renin icinden boylu boyunca gecen yolumuz i.izerinde ne 61-
c_uye kadar bize yard1mc1 olabilmi�lerdir, i�te bunu kesinlikle
bilemiyoruz. ic ve d1� tecrubelerimizin cok geni� bir alanmda
bunion kullanabilecegimizl biliyoruz da, bu kullanrma OZQU SI-
. nrrlann nerede tlikendigini kesin olarak hie bilmlyoruz. Orne
gin var olu� (= Existenz). uzay, zaman. gibi en kokli.i, en ge
.
nel kavromlar boyledir. 0 bak1mdan gercege mutlak uygunluk
durumunun ne olabilecegini salt ak1lc1 bir du9i.inu9le ke�fet
mek olacok i9 degildir.
Kavramlar gerci, kendilerini baglay1c1 ili�kileri yoni.inden
. kesinllkle torif edilebilirler. Matematiksel blr 9ema icjnde ce
li�kisiz olarak deyimlenebilen bir aksiyomlar ve tonrmlor sis
temlnin belirli birer bolUmu icine sokuldukco kavromlon boyle
kesinle�tirmek kttbil oluyor. Birbirleriyle bOylece ili�kilendiri
len kovromlar blr grup meydana getfrir ve boyle bir kavrom
lor grubunu tecrubelerimizin geni� bir olonma uygulomok
mumkundi.ir, bu alondo yolumuzu ileriye dogru her on belirli�
yebilirlz. Ne var ki uygulamam1zm smrrlon genelllkle tUm ola
rok ve kesinkes 1belli degildlr.
Bir kavramm onlammm hie bir zamon mutlok bir kesin
likle belirlenemiyecgeini lyice bilsek ·bile. baz1 kavromlar var
drr ki, bunlar bugi.in icin lnsan du�uncesinin gecmi�te, cok eski
gecml9ierden beri evrlmi sonun·da vard1g1 en lleri . sonucu
yons1tmalan bak1mmdan blzim bilimsel yontemlerimizde to
mamlay1c1 birer o?e rolUni.i oynomaktan geri •kalmazlar. .Bun
lar blze atalanm1zdan gecen bilgi kahnt1landtr, ama yine de
bugun bilimsel cah�malanm1z lcin vazgecemeyecegimiz blrer
· alet olmu�lardir. Bunlara bu yonden pratlk bak1mdan a priori
kavramlar denllebilir. ama bunlarm kullaniltna olanaklannrn
llerde yine 1k1s1tlamaya u()rayaca()m1 du9unmek yerinde olur.
75
6. BOLOM
(Bak. Dipnot)
76
Sistemln cel}ltll okavramlan arasmdaki bag oylesine s1k1·
d1r -ki sistemln tiirunii bozmadan kavramlardan herhangi biri·
ni degll}tiremeyiz.
Newton sisteml bu yuzden uzun sure en son kesln sis·
tem diye .kabul edilegeldi. Bunu lzleyen donemde bllim, New·
ton mekanlglnl . tecrubelerlmizin cok daho bal}ka ve genfl}
alonlarma do uygulamonm bir Odev olduguno ve gorevinin
bundon iboret olduguna inamyordu. Gercekten de fizik ertesi
iki yi.iz y1I boyunco yolniz ve yolniz bu dogrultunun •l?19mda
geill?ti. ·
77
Newton mekanlglnin ongordugu program bu noktaya ka
dar krh k1hna uygulond1. Ve tecrubelerlmlzi'1 cok geni$ bir k1s
m1nr oydmlotryordu. Faraday ve Maxwell'in coh$malarmdan
dogan elektro-mognetlk alon teorisinln tart1:?1lmasmda ilk zor
luklonn belirdigini goruyoruz. Newton mekoniginde evrensel
cekim kuvveti, doho ileri arO$tlrmolon gerektiren bir konu
degil, oslmdo onceden oylece verilmi$ bir olgu olorok kobul
edillyordu. Ne var ki Faraday. ve Maxwell'in cahi?malanndo
kuvvet alonr art1k aro$t1rmalorm osrl konusu oldu. Flzlkcller
«kuvvet olonrn dediglmiz bu olonm, uzay ve zomonm blr fonk
siyonu olarak nos1I bir de9i$ime ugrodrgmr bilmek istiyorlordr.
Art1k cisimlerin olondon bog1ms1z horeketleririi degll. olanrn
kendlsiyle ilgili hareket denklemlerini bulmoyo yoneldiler. Bu
tutum de9i$ikllgl blzl Newton mekonlginden oncesi coglordo
yoygm olon gorlii?lere gotGrdi.i. Denlliyordu ki. etki (al<;mrn et
klsi) bir cisimden oburi.ine. oncok cislmler birbirine deglyor
SO, ornegin corpri?ma yo do surtlinme· yoluylo iletllm1$ olur
(yokmdon etki). Newton ise buno kor$1llk uzok mesofelerden
etki yopon bir kuvvet. yoni cekim kuvveti diye blr kuvveti
var sayorak, fizlge y�i olmoklo birltkte cok do ocaip blr kuv
vet iletimi ilkesi (Uzokton etki} ortoyo otm1i?t1. Ne var ki yenl
kuvvet olonlon oc1smdon o eskl tosonmo, yoni etklnln bir
noktodon yolniz kom$u bir noktoyo gec1$i dli$i.incesine donii$
gerekiyordu. Alonm motematiksel gosterimi icin de olamn tu
tumunu bir diferonsiyel denklemle belirtmek yetiyordu ve mo
tematlksel yontem buna el veriyordu. MoxweW.in ele'ktro-mog
netlk alonin tonimr lcln koydugu denklemler boylece kuvvet
olonlorr problem! lcln uygun blr coziim soyrlabiliyordu. Ne var
kl bunu yopmoklo, voktiyle Newton mekoniginin zomonmdo
ongordugu program gercekten deg1$m1$ oluyordu. Ci.inku, bi
llyoruz ki Newton'un oksiyom ve kavramlarr cisimlere ve on
larm horeketlerlne gercekllk pay1 tonryordu. Oysa Moxwell'ln
teorlslnde clsimlerln yerlnl kuvvet alonlorr ohyordu, gercekllgl
to$1yon ogeler ort1k clsimler degil, kuvvet olonlorr ldl.
78
Bu yeni goru�lerln celil?kill oldugunu savunanlor cr·ktr.
Gercek hokkrndokl tosanmlonmrzdo Myle _ bir de91l?lkllge yo·
no�mamok icin elektro-mognetlk olanlan elostlk blclm-dem- ·
l?imlerine ve gerllmelere benzetmek yoluno gldlldl, Maxwell'in
ll?lk dolgalorr elostik cisimlerdeki ses dolgolon lie kor�1lal?t•
nld1. Oyle bir durum meydana geld! ki. fizikcller Maxwell denk
lemlerinin, eter ( =esir) adm1 verdikleri elostik blr ortomda
olu9an plr takrm blcim degi9imlerlne baglonoblleceglne lnon
drlar. Elastik ortama bu ismin verllmesinin nedenl, ortamm
icine bo9ka moddelerin srzobilecek, onio boyle t>lr moddenin
gorunmiyecek ve hissedilemiyecek kador hatif ve Ince yap1ll
oldugunu soylemektir. Ne var kl •l?rgm boylamsal dalgolar ho
linde yay1lr9rn1 ac1klomak '(eteneginde olmamas1 yuzunden,
eter'in elastik deformasyonlar teorisi tutarlr· gorulmedl.
Sonunda gelece·k bolumde sozunu edeceglmlz Relatiflik
Teorisi, eter'I Maxwell den'klemlerinln dayatrlmak lstendigi bir
ctoz» olarak gormenin tutars1zlrg1m bamba�ka ve kacrnrlmoz
bir torzda ispat etti. Bu teor�nin deformasyon teorislni curu
ten konitlarrm burada tek tek tart1�m1yahm. Ancak ortaya
crkan sonuc. kuvvet alonlarrnrn ortrk bag1ms1z blr gerceklik
ta91d1klonnm lfadesiydi.
79
blcimde yorumlayabllmek amac1yla bu yaklal11mlan l1imdi da
ha kesin ifade edebllirdik.
Kuanta teorlsl ac1srndan bugun varmak zorunda kald1g1-
m1z genel goru�ler bak1mmdan boyle blr keslnlik ld�ias1. ger- .
eek durumun cok yetersiz bir te�hisi say1lmak gerekir. Ci.inki.i
b6yle •blr lddla her l1eyden . once. alanlan olcmek i.izere yap1-
.
Ian pek cok deneylerin Newton mekaniginin uygulanmasma
bagh oldugunu g6rmezlikten geliyor. ikincisi ise. Newton me
kanigl ·kendi 6zi.i bak1mmdan herhangi bir di.izeltmeye elveri�li
degildir, oncak ondan cok da�a bal1kO blr mekanik onun ye
rini almak zorundad1r.
Kuanta teorisinin evriminden bugunku durumun l1U soz
lerle daha dogru ifade edilebileceQlni ogrendik: Newton kavram
. lcmni nerecie kullanacak olsak Newton kavramlar. orada do
.
'
eo
yunca suregeldikce. ortaya ister istemez $U soru c1kacakt1:
BOyle oyn ayn kavram sistemleri arosmdoki ili$kiler ne ola
billr? Ornegin oyni kovramlar ve kellmeler ikl oyn sistemde
birlikte ortoya c1k1yor ve aralanndokl ·kor$1llkh 111$kller bak1-
mmdan oyn ayn tanimlara iobi tutuluyorsa, bu kavromlor
.g�rcegi hangl slstemln anlammca yans1tmaktad1rlar?
.F. 6 81
ve hldro-dinamik �lbl dallanm icermektedlr. Y1ld1zlann hare
ketleri soz konusu oldugu kadanyla. astronoml de Newton me
kanlgfnln cerceveslne girer.
·
B6yle icine i<apah kavram slstemlerlnden ikincisl, 19. yuz
y1I boyunca 1s1 teorisi ac1smdan geli�m1�tir. ls1 teorisi, istatis
tik mekanik .denilen blr mekanigin geli9mesi sonucu mE1kani�
ile lli$kifi olsa bile bunu, tam blr mekanlk dolt saymak yerln
_i
de olmaz. Cunku fen·omenoioi k ISi teorisi oyle b1r suru kav
ramdan yararlanmaktad1r ki, fizigin obur kollarmdo· bunlardan
hie birine raslamak kabil degildir: brnegln 1s1. ozgul 1s1, entro
pi, serbest enerji v,b. kavramlan. ls1y1, bir sistemde maddenin
atomsal yap1s1 sonucu bir cok serbestlik ,dereceleri boyunca
lstatistik olorak dag1im1$ bir enerii diye kabul edersek ve
boylece fenomenolojik yorumdan lstatlstik yoruma gececek
olursak, bu takdirde 1s1 teorisini mekanlge, elektrodinamlk ve
yo fizigin bo$kO ollarmdo oldugu gibl, boglamok art1k ·mum
kun olomaz. Boyle istatistik bir yorum 1s1· teorlsinin ona kav
ram1 olup olos1hk kovrommdan ba9ko bir $6Y degildir ve bu
son kavrom fenomenolojik teorideki entropi kovrom1 lie s1k1
�1k1yo ili9kilidir. tsmm istotistik teorisinde enerji kovram1 d o
.f<eslnleyici blr rol oynomaktad1r. $ u var k l fiziksel akslyom ve
kovramlardan olu9an kopoh · ve celi�klslz her sistem zorunlu
olarak. enerji, hareket buyuklOgu, yoni lmpuls ve donme mo
menti gibi kavromlan ve oym zamonda bu buyukluklerin be
Jirli d1$ kO$Ullor olt 1ndo korunmalan geregini de icine olmol1-
.
d1r. Bu sonuncu gerek. daha koklu oro$t1rmolardan ortoya
c1kt1g1 iizere, soz konusu sistem, doganm her an ve her yerde
gecerll olan ·karakterlsUklerinl tammlomak iddlasmda oldugu
her seferinde ·kendini gosterir; ba$ka blr deylmle: uzay ve za
mandon bag1ms1z olan yo do, motematlkcilerin ifodeslyle,
uzay ve zoman lcindekl otetenmeleri, uzay_d oki donme har�
ketlerl ve Galllel ve Lorentz donu9umleri .kaf'91Smdo Invari
ant olon, korokterlsti'klerl bulup ctkormok istedigimlz anda,
yukorki korunma likest kendillglnden ortoyo c1kar.
82
Bu ocrdan bakrlmca, 1s1 teorislni flzlgJn ba�ka herhangl
bir kopah kavrom sistemine baglomak kobildir.
Oci.inci.i bir ko�h kavram ve oksiyomlor slsteml, elektrlk
sel ve magnetik oloylardon elde edilmekte olup 20. yuzy11tn
ilk on y1lrndct. Lorentz, Einstein ve Mlnkowski'nln colr�malan
sayesinde kesin en son ticim'ine kavu9mu9tur. Bu ststem elek
trodinamik, ozel relatlfllk teorlsl, optik mognetizm ve glderek
birbfl"inden farkh ti.im elemanter danecikler dahil dolgolar teo
rlsinl de kapsamaktodrr. Ancok Schrodinger'in dalga teorisl
bu �er�eveye girmez.
83
Bu dort Sls'temi s1rolorken genel relotiflik teorislnl, belki
de bu kovrom slstemlnln heni.iz son ·kesin blcimlne eri1?meml1?
olmos1 bak1mmdon ac1kto b1rakt1k. $unu belirtelim kl bu sis
temln obur dort sistemden oyn olu�u oe1koa bellidir.
Bu k1so oc1klomodan sonra. neyln boyle kopoll blr a·ksi
yomlor ve tontmlar slsteml olarak •kabul edilmesi gerektigl
sorusuna donelim. Bu genel sorunun en onemli ozelllgl, sis
tem iein cell�kHerden onnm1� matematiksel bir gosterim bul
mokt1r, sistemin kendlsinin hie bir ie cell�kiyi icermemesl bOy
le soglontr. Ayn� sistem, genl� blr tecrube olonm1 tantmla
maya elveril?li olmoha1r. Goz onune ohnon alandokl eok ce
�ltli oloylor, motemotlksel gosterim torz1m1zo ozgu denklem
lerin cc)zumlerine tekobUI etmelidir. Tecrube alan1m1zm sm1r
lon genellifde kovramlarm kendisinden c.1kanlomaz. Kavramlor.
mumkun olan· lli�kilerinin kesln ton1mlarmo rogmen, dogoyla
olon ill�kUeri bok1mmdan keslnkes torlf edilmeyeblllrler. 0 bo
·
k1mdon konulocok smirlon emplrik olorak soptomok, yanl kav
ramlann belirli bir noktadon sonra ort1k, gozlenen oloylan tom
olaro-k ton1mlamayo yeterll olmod1g1 gerekcesinden yola e1k
mak gereklr.
Bugunku flzlgin ie yop1smt boylece k1saca eozumledlkten
sonra, fizik He dogo billmlerlnin obur dollan arosmdakl bogm
t1lan ele olabllirl� Fizikle en yokmdon kom�u olcin bilim Kim
ya'dtr. Gereekten de bu lkl blllm Kuanto teorlsl sayeslnde tam
blr •blrlik butUnil mey�ana getlrecek tarzda kayna�1111� �urum�
dad1rlar. Doha yuzy1I once her ikisi de blrblrlerlnden tama
m1yle kopuk ve aro�t1rma yontemleri hepten ayn ldl. O do
nemlerde klmya kavramlan fiziktekllere hie uymuyordu. De
gerllllk, aktlfllk, cozellrllk ya do ueuculuk glbi kavramlar daha
nltel blr karakter to�1yorlard1 ve kimyo bu yuzden kesln doga
blllmlerinden bile sayllm1yordu. Geeen yuzy1lln ortalarma dog
ru 1st teorlsl geli�meye bo�laymca, bunun klmyosat oloylara
uygutanmast do ba�lad1 ve o zamandon bu yana, bu yondekl
tum blllmset cah�malar, gunOn b!rlnde klmya YOE!alarm1 atom
84
mekoniglne lndlrgemek umidlyle beslenlyordu. Ancok bu umi
din Newton mekon@ cerceveslnde gerce'kl�meml9 olduguna
l9aret edellm. Klmya yosolarmm nice! blr tanimm1 vermek bo·
ktmmdan atom flzlgl lcin cok doho geni9 bir kovram sisteminl
oturtmok. gerekiyordu. Bu, koklerl atom fizlgine oldugu kador
kimyaya do uzonan Kuonto teorisi lclnde ba9anylo uygulandt.
$u var' ki kimyo yosalarmm. atom �anecikleriyle ilgili Newton
mekanigine neden dogrudan dogruya uygulanamadtklonni on- .
lamak hie de ikolay olmod1, eunki.i kimyasol elemonlor kendi
tutumlon bak1mmdan mekonik slstemlerde hie de roslanma
yon bir kororlthk derecesi gosteriyorlord1. Ancok 1913 y1hnda
Bohr'un ortaya att1g1 teorinin 191g1 altmda bunu onlamak ko·
bil oldu. Sonue olarok diyebiliriz kl, kimya kavromlan meka
nlk kovramlc;mni blr olci.ide ctiimleylci» kavromlordir. Biz, bir
otomun onun ·klmyasol tutumunu belirleyen «en· dil9uk yer
le9lk durum» do bulundugunu blllrsek. bu takdirde bu atom
dakl elektronlarm hareketlerlnden hemen oyni anda soz etmek
im'kans1zd1r.
Bir yanda blyolojl, ote yanda fizik ve kimya olmak uzere
bu ikl bilim· grubu orasmda bugun gorunen lll9kiler, belki de
yi.iz y1l once fizik lie kimya arasmdakl ·lll9kUere benzlyor. Bl·
yolojlniri yontemlerl, flzik ve klmyanmkinden tamamlyle fark
hd1r ve tipik biyolojl kovramlan bugun kesin doga bllimlerin·
dekl kavramlaro oron!a daho eok nltel bir koraktere sahlptir
ler. Canhhk, organ, hi.icre, organm fonksiyonlan, lhsas gibi
kavramlann ne fizlk ne de kimyada kar91hklan vard1r. Ote yon
da, son yi.izy11larda biyolojlnin yapt1g1 ilerlemeler, klmya ve
fizll'.jin canh organizmalar uzerlne uygulanm�s1 lie ba9anlm19-
t1r. Bugun biyolojlde goriilen ona eglllm, biyolojik olaylan bi
llnen fizik ve klmya ·yasalan 191gmda oc1klamakt1r. Bu bir limit·
tlr hie $ilpheslz, ne var kl, bu umldin yerinde olup olmadrg1
·
, da oyn bir sorudur.
.
T1pk1 esklden klmyada oldugu glbl blyolojide de en basit
blycilojlk tecri.ibelerden ogrenlyoruz kl, canh organlzmalar be·
85
llrli blr olcuye kadar kororhhk gostermektedlrler. Cok cei;ltll
molekOllerden olui;an �armai;1k strOktOrler, bu ·kararhhg1 el
bette sadece tiziksel ve kimyasal yasalora uygunluklanndan
otUrO gostermemektedlr. 0 bak1mdan, biyolojik ol9ylan tamo
m1yle kavnyabilmek loin i; u fiziksel ve kimyasol yosolaro doh.a
bai;ka ogeler de kotmak gerekecektir.
Bu problemle ilgili olarok biyololi llterati.irunde genellikle
birblrlnden oynld1g1 oc1kca belli olon iki gori.il} tort1i;1lagelmii;
tir. Bunlardan blrincisl, modern genetik ile bogmt1s1 bak1mm
dan Darwin teorisiyle ilgilidir. Darwin. teorisine gore canhhk
yo do hayat diyebileceglmiz ola,y1 kavnyabilmek icln fizik ve
klmya kavromlan sistemine kat1lmas1 gereken bir tek _kavrom
vard1r ve o do Tarih kavram1d1r. Di.inyom1zm olul}umundon
bu yana gecen hemen hemen dort milyar .y1lhk zaman si.iresi,
dogaya, �oleki.il gruplarmdan olul}an st�Okti.irlerin say1lmaya
cok kadar cok cel}itlerini denemek olanogm1 vermil} bulun_u
yor. Bu strOktOrler orosmda sonunda oyleleri olui;agelmil}tir
ki, •bunlor cevrelerindeki maddelerin daha ·ki.ici.ik gruplanndon
yarorlanarok soyllarm1 .kat kat artt1rm19lard1r ve bunun gibi
· pek cok say1da stri.iktOrler ti.Jremi9tir. Stri.iktiirlerin kendilerin
de rosgele meyaona galen degll}meler mevcut strOktOrler ara
smd.a cok daho buyi.ik bir ce9itlilik yarotm1i;lard1r. Birblrlnden
oynhk gosteren strOktOrler ise, cevredeki maddeden elde edi
lebilecek malzemeyl kap1i;ma yani;1 sonucu ortayo c1km1i;lor
ve boylece conh orgonlzmalorm evrlmi -Darwin'in kendill
ginden ay1klanma ilkesi, yonl cen gOcli.ini.in hoyotta kolmas1»
suretiyle-olui;agelmil}tir. Bu teorinin cok bi.iyi.ik blr gercege uy
gunluk pay1 ta�1d1gna i;i.iphe yoktur ve bir cok t>iyologlar, tum
blyolojik olaylan tan1mlayabilmek icln, fizik ve f<.imyanin kapo
h kavramtar sistemi Iclne sadece ve sodece tarih ve evrlm
kavram1mn sokulmasmm ·yeterli olacag1m sovunuyorlor. Bu
teorlyi savunmak ba·k1mmdan �tk srk ortaya sOrOlen kamtlar
dan blrl, fizlk ve ·kimya yasolarmm dogrulugunu kontrol ede
bildigimiz her yerde bu yasolorm canh . o rganlzmalor iclri de
86
dogru oldugunun ortaya c1kt1grn1 soyler. Fizikteki belirli kuv
vetlerin d1�1nda kalan ozel bir canhhk kuvvetinin i$e kOrt$t1Qt
m gosteren hie bir durum yoktur, diye iddia edilmektedir.
6te yandafl boyle blr 1kamt kuanta teorisi ac1smdan ag1r
l1gmdan cok �ey yitirini$tlr. Flzlk ve kimya kavramlan ce11$
kisiz kopalt bir sistem, ornegin, kuonto teorisi gibi bir sisteml
getirdiklerindeh, bu yasolonn olaylan tammlamak amac1yla
kullamld1klan her yerde, bu kavrarrilarla ilglli yasolann do dog
ru olmak geregi zorunlu olarak ortaya c1kar. Canlr organiz
malan birer fiziksel ve kimyasal sistem olarak kabul ettfgimlz
her seferinde, onlarm do bu sistemler gibi davranmalan ook- ,
lenir. Bu g6ri.i$i.in dogru olup olmod1g1 hakmda bize bllgl ve
rebilecek biricik soru, fizik ve kimyo kavramlarmtn organiz
malarrn tam olarak tan1mrna imkan verip vermiyeceklerf so
rusudur. Bu soruyu olmaz diye kar�1layan ·biyofoglar. $fmdi ·
87
mayo yeterli olamiyacakt1r. Ne var kl. conh organizmalann,
cok daha geni� b'ir kapsam bak1m1ndan fiziko-kimyasal sis
temler olarok Descartes ve Laploce'm · formi.illendirdi·kleri gibi,
birer mokine dlye goz onune ohnobilmesi tezi ,ve makina ol
duklan kabi.11 edilince de makine gibi davronacoklan iddias1
dogrulugundon bir �ey katbetmeyecektir. Aynr zamanda. Bohr'
.un onerdigi uzere. kabul edebiliriz ki. bizim bir hi.icrenin· conlt
olul?u hetkkmdoki bilglmiz betki de hi.icrenin mole'kUI yap1s1
hokmdaki sistematik bilgimizi «ti.imleyici:o bir bilgidir. MolekUl
ler strukti.i�i.i hokkmda sistematik . bir bilgi belki de sadece.
hi.icrenin conhhgm1 yok edecek d1l?tan mi.idohelelerle elde edi
lebilecegi icindir ki, hayat denen oloy. kendi temelinde yatan
fiziko kimyasal yapmm sistematik belirlenmesine imkan ver
memektedir: Ancak bu ikinci gori.i� dogru bile olsa, biyolojik
·
88
olan hepten yeni bir durum ortaya c1km1� oluyor. i�te Descar
tes'c1lann yapt1klan bu ikicHik bir basitle�tirme olmokla bir
likte, tehllkeli bir basiWktlr ve lkinci goru�un daha dogru ol
mas1 pek ala mi.imki.indi.ir. Doha kesinlige boglonam1yan b u
. soruyu bir yana b1raksak bile biyolojik oloylan tanimlayacak
celi!?klsiz kopah bir kavromlar sisteminden heni.iz cok uzoklar
doy1z. Biyolojinin kendine ozgi.i karma�1khg1 oylesine cesoret
kinc1d1r kl, bugun motemotiksel 91r gosterime elveri91i kav
,
romlon iceren .kopah blr kovrom sistemini nostl ·kurabilecegi
miz hokkmda hi.e bir bilgimiz yok.
Biyoloji'den otey.e ruhbilime geeecek olursak. burodo ff.
zik, .kimya ve evrim . teorisl ·kovramlannm hepsinin bir arado
. ruhbllimsel . oloylan tonimlamoya yetersiz oldugundon hie kU!?·
kumuz olmamoh. Kuanta teorlsinin ortoya c1k191 bu konudoki
gori.i9lerimizi de 19. yi.izylldokilere oranla ·kesin olcude degl9-
tlrml!? bulunuyor. 0 vakitler, bir koc bllim adom1. ruhbilimsel
oloylorm eninde sonunda lnsan beyninin fizrk ve kimyas1 sa
yesinde tonimlanabilecegi inoncmo egilimllydiler. Kuanto teo
risi ?e1smdon qoyle blr var say1m1 yapabilmek icln hie bir ge
rek yoktur. Beyindeki fizlksel olaylar psl9lk olaylardan say1l
sa bile, bu tip fizlksel olaylann psi�ik olonlan ae1klamaya ye
terli olduklan kobul edllemez. Beynin kendislne flzlko-kimya- ·
sol . bir mekonizmo imi!? gibl davrond1g1m1z takdlrde onun do
yine oyle davranooagma hie �uphe yok. Ne var kl •psi�ik olay-
1an kavromak lein; insan aktf-ruhunun burado hem. obje hem
de · ozne olarak ruhbmmsel si.irec iclne girdiQi �lgusundan ha
reket etmek zorundaytz.
$imdi, gerek gecmi�te olu�mu!? bulunan ve gerekse evrenin
leinden boylu boyunca geeecek olan yolumuzu bilim ara�ttr·
molanyla aydmlatmak omac1yla ilerde kurulmast muhtemel o
lon 9u oyn ayn kopah kavram slstemlerine bir kez dohCJ goz
atacal< olursak. gori.iruz kl bu sistemlerdeki ortok oz�llik oznel.
ogenin b u kavrom slstemlerine glttikce ortan Olcude kat1lmas1
veya yer almas1d1r.
89
Klasik fizik, evrenden sanki blzden tamam1yle bag1ms1z
blr �eyden soz eder glbi soz ettigimiz, yani idoolle�tirilmi� bir
sistem say1lmak gerekir. Ilk i.ie kavram sisteminin hepsi bu
ldealle�tirlneye uymaktad1r. Ostelik ·bu sistemlerin ilki Kant
felsefesinin opriorl kavroy1�mo hepten uymoktod1r. Kuant9
teorlsinin girdigi dordi.incu sistemde ise inspn. doganm kendi
sine soru yoneltilmesi ve sorunun. insane ozgu doga biliminin
o kendine !)zgi.i a . Priori kavramlan eereeveslnde konulmos1 so
nucu blllmin de oznesi olorak ortoya e1k1yor. Kuanto teorlsl
art1k dogonm tamom1yle objektif bir tarnmmo imkan vermemek
tedir. Biyoloji'de sorunun. yine canh blr orgonizma say1lan ln
san ti.iri.i tarafmdan ortaya konulmas1, ba�ka bir deyimle, can
hhgm ne oldugunu, onun bilimsel tornmm1 yapmodon bilmem-lz
onemli olabilir'. $u do var ki. doha heni.iz kurul.mam1� kavram .
sistemlerinin muhtemel le yop1Jan i.izerlne gereksiz di.i�i.ince
·
90
nrn yerine . gectlgi karmo�rl< blr olaylar dokusu; olaylann bir
birleriyle kesl�tigi, ortakla�t1g1 ve yer yer, kat kat birlikte etki
gosterdigi bir doku ve bOylece o ti.im dokunun yap1s1 olarok
kor�1m1za c1k1yor.
· Biz bir ill�kiler grubunu, i<avramlarm, aksiyomlarm. tanfm
lar ve yasalann kendi acrlanndan yine matemotlk !?emasl icin
de gosterebilecegimiz kapoh ve aralanndaki bagmt1lan do ice
ren bir sistemiyle · torif edecek olursak biz b u ili!?kiler grubunu
gerceklerden ay1rm1� ve bilimsel bir oydmhga kavu!?mak ama
c1yla ustelik idealle!?tirml!? oluruz. Ne var ki, tam bir ac1kllga
kOVlJ!?SOk bile, OU 'kavramlar SiSteminin gercege ne olcuye ka
dar keslnlikle uydugunu bilemeylz. (Bak. Dipnot)
ideal duruma sokulmu�· bu blcimleri insan dilinln bir b6-
1Umu, evren ile. oram1zda olu�an kar!?1hkh oyunun bir parcas1
do sayablllrlz kl bu bicimler doganm arad1g1 ko!?ullara lnsanm
verdigi birer cevaptrrlar: Bu oc1dan bal<ilacal< olursa, bu .ideal
bicimleri ce�ltll sanat stillerine, 6rnegin mimar!1k ve muzik
usluplanna benzetebiliriz. Stil dedigimiz �ey ozel bir sonata
alt malzemeye uygulanan ibicimsel bir tak1m kurallann sistemi
olarak tcin1mlonabllir. Gercl �u kurallan matematik kavram ve
denklemlerin bir slstemi icinde gosteremeyiz, oma !?U do var
ki, kurallann temel ogeleri, matematigin yo do matematiksel
dogo yorumtinun· temel 6gelerine cok ,yakmdon akrobad1rlar.
E!?itlik, e�itsizlik, tekrorlonma, simetri ve belirli baz1 gurup yo
ptlan mater,natil<te oldugu kadar; sonatm iclnde de ozlU ve
koklU blr rot oyanamoktodrr. ,Sonradan sonot stili diyebilece
gimiz bicimsel bir sistemi yorotmak, bu sisteml ta ba�long1-
cmdon bo�loyarok karma�1k <blclmlerle donot1p zenginle�tirin
ceye, doruk noktasma eri�lnceye ·kadar geli�tirmek, genellikle
bir ·kac ku�agm 1,1dir. Sanatcmm tiim ilgisi, sanat malzemesi
nln sanatcmm ·kendi eylemi sonucu stile ozgu ilk kavramlarca
yarotalmu� ce�itli biclrrnere bi.iri.indi.igi.i kristane,me si.ireci u-
91
zerine yogunla�maktad1r. Sistem doruk diizeyine eri�tlkten �on
ro .sanatemm ilgisi koybolur, eiinku cilgi» demek blr cconhhk
ya da yo�ama surecl ieinde olmak, bu surece ·kot1lmok» de-'
mektir. l�te ·bu surec doruk noktos1ndo sona erer. Burodo or
ttk, stile konu olan kurollorm. ya�ontmm ·_sonot yoluylo yanel
digi reoliteyi yons1tmoyo ne dereceye kodar elveri�ll oldukla
nn1 yine o bieimsel kurollardan c1karmok lmkans1zla�1r. Sonat
daima bir idealle�tlrme olmu9tur ve ideal hep gereeklikten -
hie degilse. Platon'un soyledigl gibl, magaradoki golgelerin
gercekliginden- forkl1dir. Ne var ki ideall�tirme. kovroy1� tor-
. l
·
92
Ve hatta dunyam1zrn caglardan, zamandan bile bag1ms1z
olon ve bu yuzden ebedi-ezeli, oncesiz-sonrosrz (yan1 za
mon d1�1) diye adlondirobilecegimiz belirli karakteristiklerini
ortayo serer
Sanatc1 eserinde bu korakteristikleri onla�11tr durumo sok
maya ·cafr�ir ve bu cafr�mas1 srrasmda do kendi i�ledlgi stllin
bicimlerini yaratrr.
Bundan -boyle bilim ve sanatta sistem yo do stil yorotma
surecleri birbirinden pek farklr degildir. Bilim ve sonat yuz
yrllar boyu oyle bir dil meydano getirmi�lerdir kl biz bu dil .
7. t:!OLOM
Relatfflik TeorJsl
93
Morley ve Miller'in deneyleri, Einstein'm coh9mos1, c�k doho
onceieri ba9lam19 olan blr geli11imin son ad1mlanyd1. Bu geli9-
·
94
kuvvetine e�it blr keslnllkle olcUlmesine imkan verdiler. 1895
y1lmda Lorentz tarafmdan ortaya atllan elektronlar teorlsi, boy
le cbirincl mertebe» den olaylan tatmin edici bir bicimde yo
rumluyabiliyordu. Ne var ki, Michelson, Morley ve Miller dene
yl yepyenl bir durum yaratm11?t1r.
Bu deneyin aynnt1lanyla konu�ulmas1 gerekir. Doha kesin
sonuclar elde etmek amac1yla cok h1zh hareket eden cisim
lerle deneyler yapmanm daha uygun t>lacag1 di.i�i.ini.ili.iyordu.
Yerki.ire gi.ine1?in cevreslnde a1?ag1 yukan 30 km/saniye h1zla
hareket edlyor. l;)ayet eter gune1?e gore durgunl!Jk durumunda
ise ve yerkure ile birllkte hareket etmiyorsa, o zaman eter'ln
yerkure'ye gore olan bu h1zll hareketinl, 1�1k hlZlnm -yer ki.ire
i.izerindekl degi�iminden fork etmek gerekir. l�1gm di.inyanm
hareket yon(.j i.izerinde veya buna dlk blr yonde yay1imasma
gore 1�rk h1zmrn farkll degerler ald1g1 gorUlecektir. Eter yer
ki.ire ile blrllkte hie degilse k1smen hareket edecek olsa o za
man bile oelirli bir etkiye ugramak, yani eter ri.izgan gibi blr
�eyi �aptayabilmek gerekirdi ve bu erki herhalde deniz duzeyl
i.izerinde deneyin yap1ld1g1 yuksekllge bagh olacakt1. Ka�1la
�1lmas1 beklenen etkinln hesabmdan anla1?1ld1g1 uzere bu etkl
cok kucuk olmalld1r, ci.inku dunya h1zmm 1�1k h1zrna oranrnm
karesl ile orant1l1d1r. 'Bu yuzden, iki 1�1k 11?mmm glri1?miyle il
gili olarak cok tm.z deneyler yapmallyd1; bu 1�mlardan biri di.in
yanrn hareketine paralel, obi.iri.i ise ona dik olacaktl. Bu ti.ir
deneylerden il'kl Michelson tarafrndan 1881 y1llnda yap1ld1 v�
yeteri kadar kesinlik saglayamad1. Ancak daha sonraki tek
rorlant!?larda beklenen etklnin en ufak obir izine bile raslanmad1.
Morley ve Mlller'in 1904'de yapt1klan deneyler, bekledigimiz
buyi.ikluk mertebeslnden . blr etklnln var olam1yacagma kesln
kan1t te1?kil edlyordu.
Bu s�nuc once anh�1lmaz gibi gori.indi.i, ama ashnda fl
zikcilerln btr sure once tart1�t1klan ba1?ka bir soruya deginl
yordu, �oyle kl Newton mekaniginde t>ellrli bir relatlffi k ilkesl
vard1r: Clslmlerln belirll blr llgl slstemlndekl mekanlk haref<et-
95
leri Newton'un mekanik yasalarm1 saghyorsa. bu hareketler
o yasalan her ilgi sistemi ieln veya her llgi sisteminde de sag
Jarlar. meger ki obur her ilgi sistemi goz onune alman ilk sis
teme gore sadece duzgi.in dogrusal bir oteleme yapsm. Duzgun .
dogrusal bir otelenme ·hareketi ilk sistemde hie bir mekanik
etki yapmaz ve tersine. d1�tan hie bir mekanik yoldan gozle
nemez.
FizH<ciler boyle bir Relatiflik ilkesinin ne optik ne de elekt
rodinomikte gecerli olom1yacagrn1 san1yorlard1. Ci.inku birinci
llgi sistemi Eter'e gore durgunluk durumunda ise (yani eter'e
gore hareketsiz ise). buno kar�1flk. hareketli sistem durgunluk
durumurida olomazd1; o bak1mdan ikinci llgi sistemlnin Eter'e
gore horeketini, Mlchefson'un denedigi tarzda bir etklyle goz
lemlemek mumki.indur. Amo 1904'de Morley-Miiier deneyinin
vord1g1 olumsuz sonucton sonra boyle · bir relotiflik ilkesinin,
esklden Newton mekon@nde oldugu. �imdi de Elektrodlnamlk
te dogru olobllecegi fikr1 yeniden conlandr.
6te yandan 1851 y1hnda Fizeou'nun bu relatiflik. ilkesine
dogrudon ters di.i�n eskl bir deneyl vord1. Fizeau 191k h1zm1
hareketli bir SIVI iclnde olcmeyi denemif?tl. RelatWlk likest
dogru idiyse, hareketli �1v1 ieindeki 191grn tUm h1z1. s1vrnm h1z1
ile 1�1grn duron s1v1 ieindeki h1zlan toplamrno e9it olmahyd1. Oy
sa .durum oyte degildi. Fizeau deneyi, tlim hrzrn �u son toplom
dan blraz ki.ieuk oldugunu gosteriyordu.
Eter'e gore olan hareketi saptomo'.k amoc1yla yap1lan yeni
yenl deneylerln de olumsuz sonuelonmas1. gerek flzlkcl gerek
se matematlkeileri bu deneylere 1910m yay1hmrno ilgin dolga
.denklemlnl Relotifllk ·ilkesl ile bagda9t1racak bi(:imde motema
tiksel bir onlom vermege dogru itti. Bu yi.izden Lorentz 1904
y1lmda matematlksel bir doni.i9i.im onerlyordu ve bu doni.i�i.im
yukarki bagda9tmm1 saghyordu. �ncak bunun iein hareketli
clsimlerin kendl hareketler� dogrultusunda bir bi.izUimeye ug
radtklann1 var saymok gereklyordu - bu k1solma. clsmtn h1-
zrna bagh blr faktor oraninda olmahyd1- Blrblrinden farkll llgl
.96
slstemlerinde zomanm farkh olup, farkh olarok olci.ilmesi de
bu varsay1mm icindeydl ve olci.i farkhlo9mosmo ragmen bu
oyn olculi.i zomanlor bir cok deneylerde t1pk1 $imdiye kadarki
mutlak zaman gibi oyni oynuyordu. Lorentz boylece Relotiflik
ilkesine uygun di.i9en blr sonuco vord1: l91gm gori.inen h1z1 her
ilgi sisteminde oynid1r. Poincare, Fitzgerald ve ba9koca fizik
ciler de buna benzer du9unceler ileri suruyorlard1.
Ne var ki kesinleyici ad1m1 1905 y1lmdo Einstein attl ve
Lorentz'in donu9umlerindeki gorunen zomani gercek zaman
olorok ·kabul edip Lorentz'in «gercek» dedigi zamon1 do g6z7
den c1kard1. Bu tutum flzlgln temellerlnde bir degl9lkllk anla
mmo geliyordu, bu oncok gene ve devrimci bir dehanm cesa
retini gerektiren, umulmod1k, koklU bir degi9iklikti.
Bu od1m1 atmak icin. doganm matematiksel yorumu oc1-
smdan, Lorentz d6ni.i9umlerini celi9kislz bir torzda tecrubemlze
uygulamaktan bo9ka yopocak' bir �ey yok. Ne var ki Lorentz
d6nu9umlerinin bu yen! yorumu, fizikcilerin uzay ve zamonm
yap1s1 hokkmdaki anloy19larm1 degi9tiriyordu ve fizigin bir cok
problemleri yeni bir 191k altmda ortoyo c1k1yordu. Eter denilen
toz'un gereksizligi ortoya c1kt1 .ve fizik kovramlan orasmdon
silindi. Ci.inku birbirlerine gore di.izgun dogrusor bir otelenme
hareketi ,yopon tUm ilgi sistemleri doganm yorurriu oc1smdon
birbirine denk olduklonndan bu sistemlerden biri icinde dur
gunluk durumunda bulunan bir toz. yanl Eter va�dir, demenin
onlam1 yoktu. Gercekten de bOyle blr toz'den .vororlanmak
gerekslZdir ve 191k dalgolan bo9 uzay lclnde yoy1hyor demek
ve elektromagnetik alonlann kendilerine ozgi.i realiteleri oldu
gunu ve bunlarm bo9 uzaydo pek ala ortoyo c1kabileceklerini
kabullenmek daha baslttlr.
As1l kesln degi9iklik uzaym ve zamanm yap1sm1 ilgilendi
riyordu. Bu degi9ilsligl, matematik kullanmadan normal dilde
anlatmak cok gi.ic. Cunku normal dilde kulland1i:J1m1z uzay ve
zaman sozcukleri ashnda. her ikisinin de gercek yap1fann1 pek
yozla9t1ran bir ldealle9tlrmey e yaku71yor. Buna rai;jmen bu yenl
F. 7 97
yap1y1 tanimtomay1 deneyellm, bunu belki de �oyle deneyebili
rlz: uGecml� zaman» sozi.inu kullond1g1m1z vakit, bununla, hak
kmda hie degilse prensip olarak blr �eyler bildiglmlz. hakkm
da bir l?evler ogrenm� olobildigimiz tUm olaylan kast ederiz.
Ayn1 bieimde o:gelecek zaman» dedigimiz vakit, bu kavr�m
hie degllse prensip olarak etkiliyebllecegimiz, degi�tirmeyi ya
do onlemeyi deneyebilecegimiz tOm olaylan ieermektedir. (Bak.
Dipnot)
Gecmil? ve gelecek sozcuklerinl tanimlamanm omac1m1za 6-
zellikle uygun du�tOgunu gormek belki ba�ta zor. Ancak bu
tan1mlann. tbu kavramlann normal dilde�i kullanil1�lanna tas
tamam uydugunu lyice goruyoruz. Bu kovramlan bu bicimde
kullanrrsak. pek cok deney sonuclannm g6sterdigl glbl, gerek
gelecek gerekse gecmil? kovrammm ieleml gozlemcinin hareket
durumuna ya do ba�koca ozelliklerine bagh olmaz. Doha bir
matematiksel dille soylecek olursak, yapt1g1m1z tan1m gozlem
cinin hareketlne gore invariant't1r. Bu gerek Newton mekani
glnde gerek Einstein'm Relatiflik teorlsinde aynrdrr.
Amo aralarmda yine de onemli bir ayncahk vard1r: Klasik
teoride geemi� ve gelecegin birbirlerinden. �imdiki an dlyebile
ceglmiz sonsuz k1sa bir zaman arahg1 lie aynld1klanni kabul
ederiz. Relatlfllk teorisinde ise, oyle olmad1gm1 ogrendlk. Gec
mi� ve gelecek birbirlerinden sanki bir zaman arallg1yla aynl
m1!? olup, bu arahgm suresi. gozlemcinin bulundugu mesafeye
baghd1r. Biliyoruz ki herhangi blr etki 1�1k h1zmdan kuei.ik, en
fazla ona e�lt olan blr hizla yay1labillyor. O bak1mdan bir goz
lemci, cok uzaklarda blr noktada lkl korakteristik zaman ora
smda meydana gelen bir olay1 verllen bir anda ne taniyabilir,
ne de bu olaydan etkilenebilir (bok Dlpnot). Cunki.i karakterls-
98
Dipnot CY. O.> Heisenberg Zaman <=Zeitl s0zciigiinii An <=Mo
ment, Augenblick> a.nlammda kullamyor ve boylece •!iimdikl za
man• ve •$imdiki an• kavramlan da er-anlamda kullamlm1$ o
luyor. Gercekten de bugune kadar modem fizik icin bu ikl soz
c4k ve bunlann yilltlendigi anlamlar arasmda bir aymm yapmak
onemli say1lmam1$ ve bu mum.kiln de olmam1$tlr. Zaman ve An
ka.vramlarmm 197l'e kadar kesln birer tammmm yap1lamam1$
olm.asmdand1r ki Heisenberg gibi b!r usta. bile bu kavram kar
g�ahktna dii$mekten kurtul11:m1yor. $imdi konuya donelim: CA>
Rela.tiflik Teorisinin ele ald1g1 zaman, za.mamn •kendine ozgl1•
it;:-degi$me ya da. ak!$ veya otelenme tuti.imu degildir, t;:unku
zam�m a.kl$ veya otelenme tutumunu <temposunu> butun ilgi
sistemlerin bir ve ayru olarak ka.bul eder, orada. ki, za.mamn
a.kl$ veya. otelenrne tutumunun slstemden dl$a dogru, •Sistemden
sisteme, am.a hep sistern d!$1 degi$kenlere bakh gorl1n\ifiil ya. da
olt;:11lil$ oram• soz konusudur, onun icin Relatiflik Teorisi s!stem
it;:i zamamn gene! bir degi$ken ola.rak hangi ak·l$ ozelligine ve
ya. temposuna. sahip oldugunu soyllyecek durumda degildJr. 'Os
telik Zaman, sistemden sisteme degi$en bu olcillme farkhhgma
ugrasa. bile, bu farkhhk blze bllgi saghyan sistemJn gOrilntusl.i,
dolaylSlyle gozlemciyi, yani oznel ogeyi ilgilendirir, yoksa zama
nm kendisinl, ontoloj!k tutumunu degil... 0 bak1mdan zamamn,
relo.tiflik teorisindc bagnn$1Z bir degi$ken olarak ele ah.111$1 •yap
mactk• bir bagrms1zhkt1r.
CB> Oysa zamamn kendisi genel bir degi$im, bagims1z bir
a.kl$ sureci olarak, kendine ozgil blr akl$ olcegi ya da temposu
olan objektif bir olU$ degil m!dlr? Evet, oyledir. Neden? Cunkil
zamanm ak1$ tutumu, mikro-evrendeki but\in Cmikro-> ilgi
sistemlerinde bir ve aym degildir de ondan.. $oyle ki, Cl) zama
run ak1$1, mikro-,.evrende bagun.siz her mikro- ilgi slsteminin,
yani mikro durumun olgu ha.line gectigi, k1saca olay'la$t1g1 ve
ya vukua geldigi An'lann Cyan! $imdiki-an'lann> ilerleylfil veya
Otelenmesidir. (2) Ne var ki olgu ha.line ger;i$lerin Cyani olay'lann>
a.kt$ temposu, her m.akro-sistem ir;in bir ve ayru imi$ gibi gor11-
niirse de, mikro-sistemden mikro-sisteme degi$mektedir. Ciln
ku akl$ temposu her slstemde b8.$kadlr, sistem-ir;i maddenin
uzaydaki org\itlenme tarzma veya bu tarzm degi�imine gore di
na.mik olara,k degi$ir. Demek kl zamanm, gozlemci tarafmdan
Olr;QlQrken sistemden sisteme gOsterdigi, yani sistemin �ma y6-
nellk farkhhkt b�ka., za.marun bOyle ·si·stem-<hlJma dOniik• ol
cu relatifiigini de ir;eren, kendi slstem-1¢ ala.$ tempoau b�ka-
99
tik on deyince, bunlardan blrl, olaym olu�tugu noktadan. goz
lemin yop1ld1g1 anda gozlemciye varmak uzere bir 1�1k sln
yalinin yola c1kt1g1 an'd1r. Obur an ise. yine gozlemin yap1ld1g1
onda gozlemcl tarafmdan yaymlanan bir 1�1k sinyalinin olay
noktasma vard1g1 and1r. i�te bu iki an arasmda mevcut o son
lu zaman arahg1 -gozlemcinin ac1smdan di.i�i.ini.iyoruz elbette
gozlemin yap1ld1g1 onda gozlemci icin �imdiki an olorak kal
maktad1r. Ci.inki.i bu zaman orahgmo raslayon hie bir olay1 goz
leni anmda ne tammok ne de o oloydan etkilenmek mi.imkun
di.ir. «$imdiki an» boylece torif edilmi� olur. ikl karakteristik an
arosmda olu�on her olay lcin. olay «gozlem lie ayn1 zomondo»
d1r, diyebiliriz.
dir.
Bu, rnetaffziksel bir sorun olmay1p sisternin hangi Ozdeljlik
ilkesine uydugu, yani Olay veya Vaka haline nasd gec;tigi veya
Olay olarak beHrdigl, dolay1s1yle, nasll olup da �imdiki-An'da
olabildigi sorusudur... Grundlagen'de aksiyomla!}t1rd1g1m yeni di
yalektik ozde!}lik kavram1 ic;inde bunlar hep kesln ac;lkhga ka
VU!}m».ktad1r. Zamarun o olc;iilmelerden bag1ms1z, kendine ozgfr
akt!} temposu, zarnanm kendine ozgu bir stro.kto.r yuzeyl Cyani ·
rnevcut $imdiki-An'Iann yO.Zeyil uzerinde bir tempo veya ol
c;ek dagihm1 olarak ortaya c;1kmaktachr. Matematik diliyle soy
lersek, bu tempo $imdiki -An'lar yiizeyi iizerinde bir egrillk da
(Slhm1 olarak belirrnektedir. Ozetle; herhangi bir rnikro-siste
min zaman temposu, sistemin $imdiki-An'da olabilmesine, yani
Olay haline gec;mesine imkan veren bir egriUgin olc;egidir. Tem
Po. yani egrilik otelenip degi.!jtikc;e - ki bu sistem - ic;i dina
migin sonucudur- mikrosistemin olay haline gec;tigl (!Jimdiki-)
An'lann siralam!}t da •inverziyona• ugrar: Mikrosistem !}imdi
ki-an'da olmad1gi halde enerjisi pe;k ala mevcut olabilir. Ya da
tersine, mJkrosisteme !}imdiki-an'da raslad1gumz halde enerji
sl birlikte mevcut olmayabilir.
Demek ki, bir mikro-6istemin olay'l&6tit1 (!Jimdiki-an'da
bulundu{Sll> halde enerjid�n yoksun kald1tt anlar, hi� de -mad
denin bulunmadl(Sl uzaysal bo§luklara tekablll etm.ez•, Berk
idealist bir gorO.nllm ortaya �lkmaz. Tam tersine mesele,
leyci
zamanm do�asmdan, blrdenblre otelenmesinden ileri gelmek
tedir.
100
Bu cdlyebiliriz» lfadesf zaten cayn1 zamanda» sozu
nun lki anlamll olu�una ii?oret. ediyor. Bu cift anfamllhk. caynr
zamanda• sozunun. gi.inli.ik YOl?ant1m1zdan edindigimfz ve 1�1k
h1zm1 pratfk olarak sonsuz bi.iyi.ik ·kabul eden tecri.ibelerimizden
lleri gelmektedir. Gercekten de bu sozO ffzlkte blraz ba�ka tur
li.i de tan1mlayabiliriz ve Einstein do cahl?malannda «aynr zci
manda• nm bu ikinci tan1mm1 kullanm1!?t1r. ikf olay uzaym aynr
noktasmda aym zamanda meydana geliyorsa. bu olaylara bir
birleriyle. cak1!?1vorlar deriz (bak Dipnot) Bu anlat1m tek anlam
lrdir, blrkac anlama birden gefmez. Biz uzayda ayni dogru 0-
zerinde oyfe i.ic nokta tasarfayabillrlz kl. ortadakl noktanm o
·
bur ikislnden uzakhklan el?ft olsun. lki �c noktadakf ofaylar,
bu olaylardan ctkan ll?lk sinyalferi orta noktada karl?1la$t1klan
takdirde, cak1!?malan anmda meydano geliyorsa, bu lki olay1
«aym zamondo» ofan olayfar diye tammltyabillyoruz. Bu tan1m
birincislnden doho k1s1th bir tonrmd1r. Bu tammdan c1kan en
onemli sonuclardon blri. iki olay ·bir gozlemci icin aym zoman
do ise. i.icOncO bir gozlemci icin aym zamando olmayacog1d1r.
Hatta iklnci gozlemci birincisine gore hareketli bile olsa. bu
ylne boyledir. cAynr zamand0» sozOnOn iki tanrm1 oros:nda
!?6yle bir bag kurulobilir: lki oloy bfrinci onlomdo aynr zomon
do ise. icinde ikinci anlomda do aym zomando olablleceklerl
�Ir ilgJ sistemini saptomak daima mOmkundur. Durumu biraz
daho somut olarak l?6yle ac1kloyahm: Yerki.irenfn cevresinde
dolonon blr uydunun c!r sinyal gonderdiQini ve b u sfnyalin k1-
sa bir sure sonra di.inyam1zdokl blr gozlem istasyonu tarafm
don yakaland1gm1 tasarlayallm. Bu gozlem istasyonu bunun
Ozerine uyduya bir emir verlr ve bu emir k1sa blr sure sonra
oraya ula�1r. Sinyalin gonderill�inden emlrin ahnr!?ma kadar bu
uydu Ozerinde gecen zaman arahg1, ·blrlnci tamma gore, sfn
yalin yerkuremfz tarafmdan ahni�1yla caym zomanda• dir de-
101
necektlr. Uydu uzerinde gecen bu zaman araltg1 ieinde her
hangi bir om ele alsak. bu an lkinci anlam ae1stndan, yerki.ire
tarafmdan sinyolin altn1�1 ile «ayn1 zamando» degildir, ancok
boyle blr caym zamandaltgt» sogltyacak bir llgl sistemi da�ma
vardtr.
«Aynt zamanda» sozuni.in birinci tanimt bu sozun gunli.ik
ya�nt1m1zdaki uygulant�tna daha iyi uyuyor; ei.iriki.i ikl alayin
aynt zamanda olup olmadtklan sorusu bizim gunluk ya�ant1-
m1zda boyle ,bir ilgi slstemiyle hie de ilgill degildir. Buna rag
men, her iki relatlfel tanimda do bu «OYnt zamanda> kavramt,
gOnlUk dilimizde bulunmayan ·blr ·keslnlige kavu9mu�lard1r.
Kuanta teorlsl ae1smdan bak11trsa, klasik mekanik kavramlan
nm dogay1 kesinlikle tommlayamod1klarm1, bunlonn kullantlt
�mm Kuanta yasalanyla sm1rlt oldugunu ve kulland1g1m1z yer
lerde de <:ok dikkatli olmam1z gereginl fizikciler coktan ogren
ml�lerdi. Oysa relatiflik teorisinde fizikeiler. klaslk fizlk kav
ramlanmn onlamm1 degi�tlrmeye, bu kavramlan dogado yeni
ka�lla�1lan durumlara daha iyi kar911tk verecek blelmde ke
slnle9tlrmeye ugra�1yorlard1.
Uzay ve zarnonm, Relotifllk teorlslyle 1�1ga kavu9turulan
yap1s1 etkilerini fizigin ee9itli kollarmda gostermeye bo�lad1.
_
Hareketll_ cisimlerin elek_trodinamigi Relatiflik ilkesinden kolay.;
co tOretlleblliyordu. Bu ilke, sadece elektrodinamigl ya do me
kanlgi degil, fakat doga yasalarmm herhangi blr grubunu ilgi
lendiren eok genel bir ilke olarak formi.illendlrlleblllr: Vasalor.
aralannda duzgun dogrusal blr otelenme hareketinden ba9ka
blr fork olmayan tum ilgi sfstemlerimfe bieimlerlnl hie degl9tir
mezler, matematlksel onlamda s0ylersek, Lorentz donu�i.imle
!i"e gore lnvariant't1rlar.
102
durgunluk durumdo ·bulunan bir clsme ivme vermekten daha
zor olacag1 kolayco anla�uhr. Ci.inki.i cismin atalet bi.iyi.ikliigu
·ki.netik enerjlyle· blrlikte ortm1!}t1r. Relatiflik teorlsine gore ge
nel olarok her enerjl atalet'e, yanl ki.itl�nin kendlslne doni.i
�i.ir ve verilen bir enerji miktarma tekcrbui eden ki.itle bu ener
jinin 191k h1z1 karesiyle boli.imune e!}ittir. K1sa90, her enerjl ken
disiyle blrlikte ki.itlesel maddeyl de g$tlrlr. Ne var ki, normal
kavromlora gore cok bi.iyi.ik olon blr enerjinin oncak pek az1
ki.itlesel moddeye donG!}i.iyor; ki.itle lie enerji orosmdoki bogm
doho 6nceleri goziemlenememesi nedeni budur. Ki.itlesel mod
denin korunumu ve enerjinin korunumu gibi yasolor o bag1m�
s1z gecerliliklerini yitlrerek bir tek birle!}tirici yasoya d6nu9-
mu9 oiuyor ki bu, enerjinin veya i<i.itlesel maddenin korunum
yasos1d1r.
Relotiflik teorisinin kuruldugu elli y1I once uki.itlesel mod
�e ile enerjinin e9degerligi» varsay1m1 fizikt� bir devrlm olorak
ortaya c1kt1 ve o vakltler bu yasay1 dogrulayacok . deneysei f<a
nitlor cok ozd1. Bugi.in bir suri.i deneylerde elemonter danecik
l&rln kinetik enerjiden i.irediklerini ve 'bu daneciklerln nas1I
kaybolup gittiklerini. yoni i!Jmlara doni.i!}tUkierini i<olayco gor
mek kabildir. 0 bok1mdan ki.itlesel maddenin enerjlye donu!}
mesi ve ·bunun tom tersl art1k oiogan kar91lod1g1m1z oiaylord1r.
Atom potlamolanndo ac1ga c1kon o 'korkunc enerjl mlktar
tan. Einstein e!}itllgini dogrulayon bo!}ka ve cok daha goze
batic1 kon1tlardir. Burada ·kritik ve tarihsel bir konuya degin
mek belki yerlnde olur. Aroda blr lddla edilegelmi!}tir kl· atom
patlamolan sonucu ortayo c1kan o korkunc enerjl mlktarlon
maddenin dogrudon dogruya enerjlye d6ni.i9mesiyle ortoya c1k
maktodir ve bu dev miktarian onceden soptamak ancak Re
latlflik teorisl sayesinde mi.imki.in olur. Bu hepten bir yanh!J
anlomadir. Atom cekirdekierinde bi.iyi.ik enerji miktartarmm
depo edilml!J oldugu daha Becquerel. Curie, Rutherforc1'un
radyoaktif parcalanmayla ilglli deneylerlnden berl blllniyordu.
Her radyoaktlf claim, ornegln radyum. klmyasal blr olay s1ra-
·
103
smda ayn1 miktar molzemeden ac1ga c1kan 1s1 enerjlsinden o
�og1 yukon bir mllyon kez doha bi.iyi.ik blr 1s1 enerjisl i.iretir.
Uran cekirdeginln parcolanmasmdan c1kan enerjinin koken
lie bir radyum ceklrdeginin alto -parcalanim1 s1rasmda c1kan
enerjinin kokenl oyn1d1r ki bu enerjl aslmda. atom ceklrdegi
nin pan;aland1g1 iki oyn danecigin elektrostatik corp1�ma ener
jisldir.
Atom potlamas1yla serbest kolon enerll l9te boyle blr kay
nokton c1·k1yor, yokso ki.itlenin enerjlye d611i.i9mesiyle olu9mu
yor. Ci.inki.i durgun ki.itlesi sonlu olon elemonter doneclklerln
say1s1 potlamo s1rosmda hie bir 9ekllde azolmryor. Atom cekir
de§inin yap1 ta9lan arosmdaki · bag enerjisi bunlann durgun
kutlelerinde de kendini gosteriyor. 0 bak1mdan enerjinln oc1-
ga c1k191 elbette dolayh olarok cekirdeklerin ki.itlelerindekl de
gl9lmlerle . de ilgilldlr.
Kutle ile enerjinln denkli(;ji, fizikteki bi.iyi.ik onemi d19mda,
o cok eski felsefe sorunlanylo ilgili blr tak1m problemler de or
taya aa1. Gecmi9teki ce9itli felsefe sistemleri, toz ya do mad
denin yok edilemez oldugu tezinden yola c1k1yorlard1. Oysa
modem fizikte say1s1z deneyler gosteriyordu ki, elemanter da
necikler, ornegin pozltronlar ve elektronlar, yok edilebiliyor,
boylece 19ma donu9ebiliyorlard1. Bu doni.i�kenlik eski felsefe
slstemlerinin boylece yeni tecri.ibelerlmlzle ci.iri.iti.ildi.igi.i ve bu
eski sistemlerde verilen kanitlann sakat olduklan onlomma m1
geliyordu?
Bu 9i.ipheslz pek acele verilmi9 ve ha.ks1z blr karar olur
du; ci.inki.i eski ve orta cog felsefelerlndekl «t6Z» ve «madde»
kavi'amlanni modern fizikteki «ki.itlesel madde» deyiml lie bir
tutmak yE)rinde olmaz. Bugi.in modern tecri.ibelerimlzl eskl
felsefe sistemlerinin diliyle ifode edecek olursak, ki.itle ve
enerjlyi oyn1 toz'un ikl ayn tarzi olarak gormek mumki.indi.ir
ve boylece toz'un yok edilemez oldugu tasanm1 do dol)rulu
gunu korumu9 olur.
Ote yondan yeni bilgileri eskl dllde lfade etmekle cok
104
9ey kozonrlacagmr umit etmek de yanh9t1r. G�mi9teki felse
fe sistemleri de o co{Jrn Him bllgilerinden olu9uyordu ve o
bilgilerin saglad1g1 bir du9i.ini.i9 tarzma tekabi.il ediyordu. 0
bok1mdon yuzy1llar once dogoy1 yorumlamak icin kafa yor
mu9 olan filozoflonn fizigin veyo relotifllk teorislnin bugun
vord1gi noktayr onceden gormeleri elbette beklenemezdi. Es
ki filozoflann kendi doga tecrubelerini cozi.imlUyerek vardrk
lon kavromlar, bugun ancok kormo91k teknik araclarlo gozli-
yebilecegimlz oloylcra art1k uyamomoktadrr.
•
105.
ler gibi fiziksel olan $eylere yak1$tirmay1 tercih eder gibiyiz,
bu ozellikleri bO$ uzaym kendisine baglamak bize zor geli
yor. (Bak. Dipnot)
Ne var ·ki. kendimizi yine elektro-magnetik olayJara ve
mekanik hareketlere k1s1tlasak bile bO$ uzaym bu gibi ozellik
lere sahip oldugu, hie de yabana at1lm1yacak bir tak1m oigu
lardan, ornegin merkezkac kuvvet olgusundan anla$1lmakta
d1r.
Bu durumu titiz :bir incelemeye tutan Einstein on y1I son
ra Relatiflik teorisinde cok onemli bir geni$1etmeye giri$ti ki
bugun bu geni$1etilmii;i teori «genel Relatlflik Teorisi» diye
amhr. Bu yeni teorinin ona dl.i$i.incelerilli gozden gecirme
den once, Relatiflik teorisinin bu iki buyuk boli.imi.ini.in dogru
luguna guvenme derecesi hakkmda bir kac soz' soylemek ge
rekiyor. 1905-1906 y1llannm teorisi, yani Ozel Relatiflik Teo
risi cok kesinlemesine incelenmi$ ·bir suru deneysel olgularo,
Michelson-Morley deneylerine. buna benzer pek cok deney
lere, cok say1da radyoaktif olaylarda izlenen ki.itle-enerji denk
ligine, radyoaktlf olaym omrunun boyle radyoaktif danecikle
rln h1zma bagh olui;iuna. yani bu baghhgm kesinkes gozlenip
olculmi.i$ olmasma v.b. dayamyor. Ktsaca bu teori modern fi
zigin ort1k iyice oturmu$ temelleri arasmda say1hyor ve bu
gun art1k tart1$ma goti.irmuyor.
106
den, ozel relatiflik teorisine oranla varsayrmsal bir di.izeyde
kahyor .. Gen el relatiflik teorisinin ozi.inde yatan tern el varsa
yrm, cekimsel ve atrl kutle'nln blrbirine denkligidlr. Pek titiz
ce yi.iruti.ilen ol¢i.iler gostermi�tir kl, •bir cismin kendi ag1rh
g1yla belirli olan ki.itlesi, cismin ataletiyle 'belirli olan ki.itle
siyle orant1lld1r. Deneylerdeki olcme kesinligi daha do artrnl
m1�. ama bu yasanm ·bozuldugu gori.ilmemi�tir. Bu yasanm
gecerligi genelle9tirilirse �ekim kuvvetleri de merkezkac kuv
vetlerle ayna paralelde olacaklardar. Ne var ·ki, merkezkac
·kuvvetleri bo� uzaym fiziksel ozellikleriyle bagda�trrmak ge
rektiginden, yukarda do belirtildigi i.izere. Einstein. ceklm kuv
vetlerinin de bo9 uzayrn ozelliklerini yans1tt1g1 sonucuna. da
ha dogrusu varsayamrna vard1. Bu oylesine onemli bir ad1md1
kl, ardrndan ayn1 yonde daha ba�ka od1mlaro zorluyordu. Bj
llyoruz kl, cekim kuvvetlnin kaynag1 ki.itlesel maddedir. Ce
.-1m kuvveti uzaym ozellikleriyle lli9kiliyse uzaym bu ozellik
lerini ki.itlenln dogurmu� olmas1 ya do ki.itleden etkilenebiime
si gerekiyordu. Donel bir ilgi sistemindeki merkezkac ·;uvvet
lerin, belki de cok uzaklordaki ki.itlelerin bu donel l:llsteme
gore, yani relatlf donme hareketinden dogmas• gerekiyordu.
107
ozde�ti ve bunun do oteslnde cok ilgl ceklci .olan ve gozlem
olculerimizin imkan smmna yakla9an olaylan do onceden he
saplamok olanagrn1 soghyordu; ornegin 191k dalgofonnrn ce
kim kuvvetlnden etkllenmesl boyle bir olayd1.
Bir y1ld1zdan yoymlanon tek renkli 191gm kuantalan. yt1-
d121n cekim oloni lcinden gece.rek uzakla�t1klon s1rodo ener
li kaybediyorlor. Yoyrnlonon toyf cizgilerinln k1z1lotesine ote
lenmesi bundan ileri gelmelidir. Freundllch'in 9lmdiye kodor
bu konuylo llgili deneyiere bokarak oc1kco gosterdlgi i.izere.
k1z1l6tesine otelenmeyi kesinlikle ispotloyocak ba9koca bir
deneysel kanit �imdiyedek ortaya c1km1)l degildir. $u do var
kl, Elnstein'rn genel teorisinin saglad1g1 hesap sonuclorrnm
deneylerce ci.iri.iti.ilduguni.i soylemek cok ocelecilik olur.
Gune�e yokm gecen bir 191k 1�m1, gune�in ceklm alanm
ca saptmlm19 olmok gerekiyor. Bu sapmo mikton Freundlich
veyo bo9ko astronomlor tarofmi:ton der'ley yoluylo dogru olo
rok saptond1, omo bu sopmo degerinin, Einstein teorisinin
ongordugu degere tostaniom uyup uymod1g1 keslnlikle soyle
nemiyor.
Genet Relatiflik teorlsinin gerceklere uygunlugu ac1sm
dan gosterllen en iyi deneysel konit. Me;kur gezegeninin elip
tik yorungesinin Presesyon (oncelenme) horeketidir ki teori
nin 6ng6rdugu degerlere cok iyi uymoktad1r.
· Genet relotifli k teorisinin deneysel cercevesi cok dor bi
le olsa teori mont1k cercevesi bok1mmdon cok onemli du·
9unceleri iceriyor. Antik cagdon 19. yuzysla kodorki ti.im ma
temotikciler doneminde Euklld geometrisl «besbelll» bir 9ey
m19 gibi kobul ediliyordu. Euklid aksiyomlan 'butt.in geometrl- .
ler lcin gecerli bir temel say1hyor, tart191lmas1 gereksiz opac1k
bir sistem olorok di.i9unuluyordu. Ne var kl, 19. yuzy1lda,
Bolyai ve Lobotschewsky, Gauss ve Riemann, bo9ko geomet
riler. yonl .Euklid'inki kodar kesinllkle oturtulabilecek geomet
rller in9a etmenin mumkun oldugunu g6steriler. Bundan son
ra, hongl geometrinln daho dogru oldugu i<onusu. ort1k em�
108
pirik bir soruydu. Amo bu soru ancak Einsteirftn eseriyle dik
kati cekti ve fizikciler neden sonra bunun Ozerine egilmeye
·
ba�lad1lar.
Relatiflik teorislnde i9lenen geometri, i.ic boyutlu olma-
'
109
uzaym bir sonu oldugunu tasarltyamay1z. Uzaym hongi nok
tasma vonrsok vorahm, doimo daho oteye gidebilecegimizi
du9i.iniiri.iz. Oyso uzay sonsuz do olamoz; ci.inki.i uzay kendl
kenctimize tosorltyobildiglmiz bir 9eydlr, yokso ortoda uzay .
kovram1 olmozd1, o bok1mdon sonsuz bir uzay tosorltyamoy1z.
Bu ikinci kanit1 Kant'm ifadesiyle vermedik. «Uzoy son.suzdur»
cumlesi bizim icin olum,suzloy1c1 bir onlom to9ir, biz uzoym
herhongi bir ucuno voromoy1z, onlamma gelir. Oysa Kant'a
gore uzaym sonsuzlugu. gercekte verllmi9 olan bir durum. ke
sinlikle bilemedigimiz bir onlomda «Var olan» bir durumdur.
Kant, uzoym sonlu yo do sonsuz oldugu sorusuno ak1lc1 bir
kor91hk verllemiyecegl sonucuno vonyor; ci.inki.i evren butii
ni.iyle bizim tecri.ibemizin obje'si olamaz.
Zomonm sonsuzlugu problemi oc1smdansa durum bundan
forklt degildir. Augustin'in «inonc>>1no gore soru 9u bicimde
sorulmahd1r: «Tann evrenl yoratmodan once ne yapt1?». Au
gustin, «Tonn aptolca sorulor soronlor icin cehenemi yarat
ma·klo ugra91yordu» gibi pek bilinen bir cevopla yetlnmiyordu.
Bu cok ucuz bir cevap olur, diyordu Augustin ve problem!
ok1lc1 yonden cozumtemeyi deniyordu: Zaman yolntz bizim
lcln geclyor, onu getecek diye bekleyen hep ve sodece biz
lerlz; zomon 9lmdiki an olarak ok1p gidiyorso, sodece blze
gore, bizlm icindlr bu ok19 ve biz bu ak1p gitmi9ligi gecmi9
zomon diye onimsanz. Ne var ki. tann zamonm icine s1gmoz,
onun icin bin y1t bir gun gibi, bir gun bin y1t gibidir. Zaman
evrenle biriikte yorat1ld1, o · baknndan evrenin maltdtr, onun
lclndl� ki evren var olmadon once zamon do var olmu9 de
glldir. Tannnm ac1smdan bok1hrsa, evrenin zamon1 bir ando
var otmu9tur; onun icindir ki tann evrein yarotmadan once
zomon do yoktu.
110
do varsaymr� oluyor. Demek ki, zaman yarot1ld1, deyimiyle ne
kast edildfginl ak1fc1 yoldan tanrmlamak olacak I� degil. Bu
durum bize, modern fizikten almam1z gereken bfr dersi ha
t1rlat1yor, yoni herhangi bir sozcuk ya da kavram bize ne ka
dar ac1k ve secfk gelirse gelsin kullanrlmo imkani yine de
k1s1thd1r.
Gene! relatifflk teorisinde uzay ve zomanm sonsuzlugu
lie ilgili sorular ortaya crkmakta ve btr olcuye kadar empirik
bir cerceve tcinde cevaplanabflmektedtr. Uzay-zamamn dort
boyutlu geometrtslyle evrensel kiitlelerin dog11tm1 orosmdaki
bagrnt1y1 teori dogru olorak veriyorsa, o zaman uzaydaki spi
ral bulutsulann dag1hm1 ile llgill astronomi gozlemlerl .bize
evrenin geometrisi hakkmda bllgl verebllirler. 0 zaman evre
nin hie olmazsa kozmoloiik betimlerini yapabllir, bir tok1m
evre11 modelleri tosorhyobillrlz ve bu matematiksel model yo
do betimlerden elde edilen mant1k sonuclonm emplrlk olgu
larlo kor�1la�t1rabilirlz.
Bizim bugunkii astronomi bilglleriniiz cerceveslnde, b6y
le bir kac model oc1srndon son ve kesin karoro vormam1z
olonaks1zd1r. Evrensel uzaym sonlu olmos1 mumkiindur. An
cak bu, evrenin . herhongi bir yerde bir sonu vord1r, anlam1�0
gelmiyor. Bu oncok. biz evrenln lclnde bellrll blr yonde hep
lleriye dogru yiirudugumuz takdirde, sonunda yine ilk hore
ket noktomrza donecegiz onlamma g�liyor. Yeryuzunun iki bo·
yutlu geometrislnde de durum buna benziyor; bellrll bir nok
todon yolo c1k1p omegin hep doguyo dol)ru yurusek, sonunda
yine bat1do ilk c1kt1g1m1z noktayo geri doneriz.
Zamona gellnce, burado blze blr bo�long1c var glbl geli:
yor. Bir cok deneyler, evrenfn 0�0(11 yukan dort milyor y1i
once «ba�lod11grno i�oret edlyor yo do tUm evrensel modde
nln o zomonlor �tmdikinden cok kucuk bir uzoydo toplanmu�
oldLJgunu ve evrenin o zomond9n bu yono bu kucucuk uzoy
don ce�itll mzlarla genli?lemeye devom ettigini gosteriyor. Bu
dort mllyar y1lhk sure ayn ayri blr tak1m gozlemlerde ortayo
111
c1km19trr, ornegin meteoritierin ve yeryuzundeki minerallerin
v.b. omru. o bak1mdan. evrenin omrunun dort milyar y1l on
cesine kadar uzand1g1 du9uncesi d19rnda ·bir yoruin bulmak
cok zor. Evrenin ba9lang1crna ilgin du9iincelerin bu bicimde
ifadesl dogru ise. bu demektir ki, bu . zoman suresinin ote-
. sinde -yani dort milyar y1ldan da once- zamanrn oz ve yap1
baktmmdan bamba9ka bir nitelige sahip olmas1 gerekir. (Bak.
Dipnot)
Bu cok cok onemii olgu. yukarda Augustin'in karntlan
orosmda belirdigi glbi, evrenin yarad1lr91y!a ilgili basit anla
t1m tarzrnm yerini oliyor. Bugunkii astronomi gozlemleri du
zeyinde, uzay-zamanm �ir butiin_ olarok geometrisi ne olabi
lir sorusu keslnlikle cevaplanacak gibi degildir. Ne var ki, bu
sorulann ilerde bir gun ve astronomik tecrubelerlmizin sag
larn temelleri Ozerinde cevaplanacagm1 ummak bile ilginctir.
Bundan sonraki incelememizi temelleri kesinlikle oturmu9
olon Ozel Relatiflik Teorisi uzerinde smtrlasak bile, bu teori
nin bizim uzay ve zaman yap1s1 hakkrndaki goru9lerimizi cok
geni9 capta etkileyip degi9iklige ugratt1gma 9uphe yoktur. Bu
degi9imlerin en 9a91rt1c1 yonii, belkl de ozel bir karokter to-
91malan degil, oslrnda boyle bir degi9imin meydana gelebil
mi9 olmasrdrr. Newton torofmdan dogay1 tarnmlayan temel
ler oJ<:irak matematlksel bir cerceve icinde soptanan- uzay ve
zamon yap1s1, oz bakrmrndan hicbir cell9kiyi icermiyordu, bu
112
Newtoncu yop1 bositti ve gunluk yo�ant1m1zda oh�ogeldigimiz.
uzay ve zaman kavramlonna cok lyl uyuyordu. Bu uygunluk
oytesine tutorhyd1 kl, Newton'un vord1g1 o tonimlor gun!Uk
YOl?Ont1m1za ozgu uzoy ve zoman kovromlonnm kesln bir ma
temotiksel deyimi olorak kabul ediliyordu. Relatiflik teorisi
ortayo c1kmadon once. zamon suresince meydona gelen olay
larm, uzoydaki kendi tertipleni� tarzlarmdon (Bok Dipnot) ba
g1ms1z olorak blr s1roya sokulobllecekleri du�uncesi ac1k bir
gercek olorak kabul ediliyordu. GunlUk tecrubelerimlze ozgu
boyle bir anlay1�. biliyoruz ki, 1�1k hlZlnm pratik ya�ant1m1z
da kar�1la�t191m1z herhangi bir h1zdan cok doha bi.iyuk ol
masmdan ileri geliyor. Boylesine bir k1s1tlanm1�l1gm o zoman
lor �uphesiz kimse farkmda degildi. Amo bu k1s1thg1 bilsek
bile, olaylann zamonsal sirasanm bunlorm uzaydaki tertiple
nii? tarzma. yanl olu�tuklan yer ve kanumlara bogh oldugu.
olm.as1 gerektlgi kimsenin akhno gelmezdi.
113
·
.
F. 8
teorislnn dogu�uyla birlikte ilk defa anlad1lar. Bu kavramlann,
Newton mekaniginin matematik dilinde kesinkes ve celi$klsiz
blr anlat1m1 veya bunlarm i�ant felsefesi oc1smdan titiz bir
cozumlenmesi boylece sonrodan olaganOstU keslnlikteki 61cO
lerle mumkun olon kritik COZUmlemeler kOr$1SIOdO 0 kavram"
lar icin bile soglam bir dayanak olmaktan c1kt1. Bu kritik uya
nr$m modern fizlgin evrimi b_okrmmdon ologanustu derecede
onemli oldugu sonradi:in meydana c1kt1. Relatiflik teorisl sag
lad1g1 bu ba11anylo. fizikcileri uyarmamr$. gun!Uk ya$ant1dan
yo do klasik fizikten ald1klan kovramlon kritlge tutmadan kul
lonmalarm1 engellememi11 olsoyd1. Kuanta teorislni anlamak
elbette cok, ama cok zor olacakt1.
8. BOLOM
114
Ba1?ka blr deylmle: Fizlge dokunmadan felsefeyl de911?tlrmeye
cah1?1r. Bu grubun yapt1g1 cah1?malarda Kopenhagen yorumu
nun deneysel ongori.ilerlyle uyu1?ma derecesl. ne var kl t?imdl
ye kadar yap1lan ya do_ klasik elektronlar flzlgine ilgin deney
lerle k1s1tlanm11? bulunuyor.
fkinci ele1?tiri grubu. Kopenhogen yorumunun, deneysel
sonuclann bu yorumun ongord�gii sonuclaro gercekten her
yerde uymas1 halinde. blrlcik dogru yorum oldugunu kabul
ediyor, bu yi.izden de Kuanta teorisinin belirli baz1 kritik nok
talorda de911?tirilmesini lstiyor.
Ocuncu ele1?tiri grubu. ne fiziksel ne de felsefi. belirli bir
kOr$1t 6neri getlrmeden, kuanta teorisinden gene( olarak tot
minsizligini ileri si.iriiyor. Einstein, von Laue ve Schrodlnger'in
ele1?tirileri bu yondedir. Kopenhogen yorumuna ilk kar1?1 c1-
kanlar do bu grup olmu1?tur. (Bak Dipnot)
Kuanta teorisine kar�1 c1kanlann hepsl bir noktoda �irle
l?IYorlar. Onlann kanisma gore arzu edilen durum. Klasik fizi
gin Realite tasanmma yo da daha gene! olarok soyliyelim, mo
teryalist felsefenin ontolojlsine donmektlr; yani en kiiciik par
calan. biz onion gozlemliyelim veya gozlemlemiyelim, t1pk1 ta1?
lar, agaclor glbi objektif tarzda var olan objektif, real bir di.in
ya tasanmma donmek gereklidir.
Ne var ki bu olacok ii? degiidir veya ozellikle. onceki bo
li.imlerde degindigimiz i.izere. atom olaylonnm niteligi bak1-
mmdan tam olorak mi.imki.in olamaz. Atom olaylonnm asllnda
nas11 olmalan geregi hokkinda arzular beyan etmek blzim il?l
miz degildfr. l1?imiz ancak bu oloylan onlamak olablllr.
Blrlnci gruptaki cal11?malan inceleyecek olursak, daha
ba1?long1cta l?Unu oc1kca bilmemiz gereklr kl.; bu grubun yap
t191 yorumlar, Kopenhagen yorumunu sadece forkh bir dilde
115
tekrar ettlklerl lcln. deneylerle ci.iri.itiilecek blrer yorum degil
dir. Pozltlvlst bir kesinlik acrsrndon . bakarsok, deriz ki. bura- .
do Kopenhagen yorumuna kar�rt bir yorum soz konusu olma
Y•P oncak oyni yorumun bo�ka bir dilde kesinkes tekran soz
konusudur. Oyleyse geriye yalnrz bu dilln amaca daha uygun
olup olmad1g1 kohyor. Bu grupta�i onerilerden biri «gizli paramet
relen1 fikrini i�lemektedir. Kuanta yasalarr deney sonuclarrni
genellikle yalnrz lstatistik olarak onceden bellrliyebildigi icin,
klosik ac1dan bak1hrsa, gozlemlerimizden her deneyde oldu
gu gibi kocabilen ve deneyin sonucunu aslrnda onceden ka
bul edilen bir nedensellikle belirleyen' gizll parametrelerin var
olabilecegl di.i�i.ini.ili.iyor. Bu yuzden bazr fizikciler, Kuanta
mekanlgi cercevesi lcinde bu gibi parometreler in�a etmeyi
deniyorlar. .
Bohm'un bu anlamda yaptrg1 ka�I oneriler, de Broglie to
rafrndon bir 61ci.iye kadar ohnd1 ve oyrrnttlanna kadar i�lendi.
0 bak1mdan bu oneriyi ·buradoki tort1�mam1za temel olarak
alabilirlz. Bohm denecikleri trpkr Newton mekanigindeki nok
tasal ki.itleler gibi objektif gercek yoprlar olarak goz onune
ahyor. Tasan-bicim. yani konfigurasyon uzoyrndakl · dalgolar
onun yorumuna gore, t1pk1 elektrik alanlan gibl ccobjektif»
bir gercektirler. $u var 'kl konfigi.irasyon uzayr, sistem icindeki
tUm doneciklerln koordlnatlanna tekobUI eden boyutlora sahip
bir uzoydrr. $imdi ilk zorluk kar�rmrza crkryor: Konfigurasyon.
yani tosarr-'bicim uzayrndaki dolgalar cgercek» yo do «real•
dlr. dendlgi zaman ne kast ediliyor? Boyle tasan blr uzoy
cok soyut bir uzaydrr, «real» sozci.igi.i lotlncedeki «res» soz
ci.igi.inden gelir ve «toz» ya do anesne» onlamrnodrr. Amo �es
neler ancak boyag1 De boyutlu uzaydo bulunurlar. yoksa boy
le soyut blr tosan-blcimsel uzayda olamazlor. Dalgalor goz
lemclden bog1ms1zd1r diyeceksek. o zaman bu dolgolorrn kon
figi.irasyon uzayrnda objektlf olduklan soylenebilir. Amo bu
. dalgolara o zaman gercek ya da real denemez. meger ki ke
llmenln anlamm1 keyfimizin istedlgi gibl degl�tirellm.
116
l�ohm uunaan sonra, sabtt faz yuzeylerini dlklemesine
kesen egr:ileri daneclklerin mumkun blrer yorungesi olaral<
tanimtur. Bu egrllerden hdngisinln danecigin gercek yorunge
si oldu�u. Bohm'un goru�une gore. sistemin ve oicu aietinin
tarlhine bagltdtr ve kesinlikle kararia�ttniamaz, meger ki, ge
rek sistem gerek otcu oleti hakkmda gercekte biiebllecegimiz
den doha fozlostn1 bilelim. Daneclgin sozkonusu tarihi o za
man cgizlt parametreleri», yani elektronun gercekteki yorun
geslni, deney ba�lamcidan once bile lcerebilen bir tarlh olmas1
gerekiyor.
'117
rumun, fiziksel realitenin �endisiyle pek az llglsi olan blr ('._e:;;lt
ideolojik i.ist yap1 oldugu onlo:;;11tyor. Ciinkii ·Bohm yorumun
<faki glzli parametreler, Kuanta teorislnde degi:;;iklik yap1lma
d1g1 surece, gercek olaylann yorumunda hie bir zaman orta
ya c1kam1yacak cinstendir.
118
llyor geriye. Daneciklerin yori.ingelerinden soz ederken bura
da hie �i.iphesiz bir ideolojik i.ist yapmm i�in icine girmesiyle
ilgili ltirazun1z yanmda, burada ozellikle bellrtelim ki -Bohm'un
dili, Kuonta teorislnin lcerdigi, o konum ile h1z arasmdaki si
metriyi, daha dogrusu, konum ile impufs arasmdaki simetriyi
de bozmaktadtr. Simetrl ozeffikleri bir teorlnin. en ozlU flzik
sel cevheri say1ld1gmdan, kuffan1lan dilin bu cevheri dag1tma
s1yla ney!n ·kazan1ld1gm1 anlamak imkans1z.
119
rektigi sorusunu boylece ae1k b1rakabilml� olsayd1, soz konu
su. slmetrJ o zaman .Bopp yorumunda . da kendini koruyabil
mi� olurdu.
120
ve kendl gercegine uygun blr zamonrn belirmedlglnl· goster
mi�tir. (Bak Dlpnot)
122
maktad1r. Alexondrow diyor ki, «Bu yuzden Kuanta mekanigi
nin olci.im sonuclan deyince bundan sadece elektron He uy
guh bir obje arasmdaki kar91hkll etkinln objektif etkisinl an.
lamak gerekir. Gozlemci etkinin d1�mda tutulmahdir ve ob
_
jektif ko�ullarla objektif etkiler incelenmelidir. Fiziksel bir bi.i
yukli.ik olayin objektif bir karakteristigidir, yoksa bir ·gozle
,min sonucu degildir.» bte yanda dalga fonksiyonu Alexand-
row'a gore elektronun objektif durumunu gostermektedir.
123
kisiz blr bieimde UZ<:JY ve zamandaki gereek olaylaro bogla-
mak kobil o�maktad1r.
Ci.inku tersinmezllk, oloyla n motematik gosterim diliyle
inceledigimiz zaman. gozlemcinin slstem ihakkmdaki bilgl ye
terslzliginin bir sonucudur ve bu yonuyle hie bir zoman tom
objektif bir durum do degildir.
Blonchinzew daho ba9ka tiirli.i yuruyor: cKuanta mekani
glnin yorurillad1g1 durum, bir dan·eclgln kendi as1l durumu de
gil, danecigin 9u ya do bu butiiniugun ieine say1lma durum1:1-
dur. Bu ioine-soymo, yoni aidiyet tamam1yle objektlf bir ka
rakter to�m ve gozlemcinin bildirisine bagti degildir.» Boyle bir
onlat1m blzi 9iipheslz birden eok daha (belki de pek fozlo)
llerlye gotiiruyor, giderek moteryalist ontololi'den de uza!'ja
dii9uyor. Cunkii klasik (materyolist) termodinamikte durum
hie de boyle degil: Bir sisterilde 1s1 derecesinin saptanmas1
gozlemci iein, sistemln kanonik bir butlinllik ornegl oldugu
anlamma gelir; yanl sistem {iJOZlemci bok1mmdan ee9itli ener
lllere sahip olabilir. Amo sistem ashndo klasik fizik .ac1smdan,
belirli bir anda ancak belirli bir enerjlye sohip. olabilmekte
dlr. Obur enerjilerln hie biri gercekle9mi9 degildir. Gozlemci,
i,ayet enerjiyi 9u onda gozonune alm19sa yan1lm19 otuyor
demektir. Oyleyse kononik butiinllik sadece slstemln kendl
slyte llgili ifadelerl degil, gozlemcinln slstem hakkmdaki bilgi
noksanlanm do iceriyor demektir. Blochinzew bir slstemln bu
tiinllik icine say1lmasm1 tamam1vte objektif bir durum olarak
niteliyor ye boylece cobjektib sozcugunu, klasik fiziktekinden
farkh blr onlomda kullanm19 oluyor. Gercekten de cleine sa
y1lmail' kavram1 klaslk fizlk'te yukarda bellrttlglmiz gibi, sade
ce slstemle ilgili bir ifade oimay1p ayn1 zamonda goziemclnln
sistem hokkmda saglad1g1 bilgin in kesinlik derecesini de ve
ren blr ifadedir. Burada Kuanta teorlsl ac1smdan blr 1stlsnay1
bellrtellm. Bir bi.itunlUgu. Kuanta teorlslnde; konflgurasyon
uzaymdakl bir tek dolga fonkslyonu lie (her zamankl glbl is
tatlstlk bir matris lie degll) tan1mlad1g1m1z zaman, ortaya
124
(«salt durum> dedi!}lmiz) 6zel bir durum c1k1yorkl biz bu du
rumda. yorumlora blr bok1mdan objektlf diyeblliyorduk ve bil
gilerimizdekl noksanhk poy1 hesobo katlimok gerekmiyordu.
Ne var ki, yap1lan her olcu (olcuyle llgili olon olaylann tersin-
.
. mezllg i yuzunden) bilgimizdekl noksonhk paym1 do birllkte
getirdiginden bu_, «Solt durum» yukordo konu$ulari genel du
rumdan esas yonuyle pek forkh soy1lmoz.
Yukordaki oc1klomalardan her$eyden once $Unu onl1yoruz
ki, eski felsefelerden esinlenen bir kovromlar slstemi iclne ye
ni nltelikleri s1gd1rmoya colu1mok cok zordur. Bu tip ugra$1lar
dolmo usandinc1 olmu$ ve kocm1lmaz bo!;)luklann dogmasmo
yol acm19t1r. Yi.izyil once diyalektik moteryolizmi sistemle9tir
mi9 o_lon du9i.ini.irlerln Kuonta teorislnin dogumunu onceden
gorebilmeleri elbette beklenemezdi. Onlonn koyduklan modde
ve gerceklik kovramlannin, blzim bugun eok gell$tirilmf9 olan
deney teknigimize uygun di.i9mesi imkons1zd1.
Dogo bilimcilerinin, belirli bir di.inya g6rLi$li kar91smdaki
tutumlan i.izerine burada bir kac s6z etmck belkl yerinde olur.
Bu dunya gori.i!;)iini.in dinsel veya polltik bir g6ri.i9 olmos1
6nemli degil. Dinsel ve politik gori.i9ler orasmdaki temel fork
hhk, politlk goru!?iin bizi eevreleyen . dunyanm dogrudan mod
desel reoliteslne yonelmesi, dinsel g6ri.i9un ise, moddesel di.in
yonm d19mdo (daho dogrusu gerisinde) kalon bir reollteyi
konu edinmesidlr. Neysa. konumuz bu degil, tart1!?mok istedi- .
glmlz sorun inane sorunu. l?lmdiye kodar soylediklerimlze ba
·
korak. billmcllerin hie bir zaman ozel bir tak1m 6gretilere gi.i
venmemelerlni, kendi di.i9unme yontemlerini ozel bir felsefey
le sm1rland1rmamalann1 istemek durumunday1z. Bilfmci, bllgi
lerlnin dayand1g1 temellerin yeni yeni tecri.ibelerle daima de
gl9ebileceglnl her zoman iein hesaplamok zorundadir. bu de
gl9lmlere haz1r 0Jmahd1r. Bu haz1r olu� ya9ant1m1z ac1smdan
buyuk :bir sadele9tirme veya basitle9tlrme ·say1lmahd1r kl bu
sadelik iki nedene dayamr. Blrinclsl. genc.ligimlzdeki rum du-
9unce yap1s1 oncak o vakitler ka�1m1za e1kan lde'lerle olu9-
125
mokta ya do bizi egiten gi.iclU kli;;iliklerle olan temaslarim1zla
blclmlenmektedir. Boylece edindiglmlz di.ii;;unme tarzlan bi
zim llerdekl tlim cah9malanm1z1 keslnllkle etkil·iyecektlr. gide
rek blzl ba�ka Ide ve du�un slstemlerine ok1I erdirmekten ah
koyabllecektir. lkinci neden de bir topluluga ya da topluma
alt olmakhg1m1z durumudur. Bir toplum ortak du9i.inceler. or
tak tore degerler! ya do yai;;ant1m1zdaki genel problemlerl an
latmak icin kulland1g1m1z ortak blr dil ile varhgm1 korur. Or
tok ldeler ise, ya bir partinin, bir kilisenin ya da devletin oto
ritesi tarofmdan desteklenmektedir. Ve bunlann hicbiri olma
so bile, toplulugo kor91 c1kmadan bu genel ve yoygm ide'ler
den uzokla�mak yine de zordur. Ne var ki bilimdekl aroi;;t mc1
du9uncelerimizin vord1g1 sonuclar bu ortak ide'lerin bir cogu
na ters di.i9ebllir, bunlarla cell9ebilir. Bir bilimcinin, kendl top·
lumunun normal bir i.iyesi say1lmamasin1 istemek elbette akla
yokm deglldir, onun bir topluluga ait oi(llaktan dogon butUn
bu mutlulugundan vazgecmeslnl beklemek !?Ophesiz ki yerslz
dir ve yine, bir topluluk ya do toplumda, bilim ac1smdan dal
ma birer sadelei;;tirme olmas1 gereken o ortak du9uncelerin
bilimsel geli9imin her ad1m1yla birlikte birden degi�mesinl bek
lemek, o ortak du9uncelerin bllimsel du�unceler kadar degi9-
·
126
tellektUel durustluk ko9uludur, toplum lse aynr anda blllm ada
mrndon bomba9ka bir talepte bulunmakto, ortak du9iinu9ten
oynlon kendi du9uncelerlni kamu oyuna oc1kca sunmadan
once bllimlerdeki evrim ve k1vrakhk ac1smdan hie degilse yir
mi otuz y1I beklemeslni lstemektedir. Burado ort1k tolerons
soz konusu olmad1kco bu problemin basit bir coziimu oloca
gm1 do du9unmek zordur. Ne var kl problem lnsanhk tarihin
de hep kar91la9ageldiglmlz cok �ki bir problemdir, hie de
gilse bu yonden bir cozum umuduna kap1lmak belki bo9una
oimaz.
Kopenhagen yorumuna kar�1t onerilere yeniden geri .do·
nelim ve Kuanta teorislnin feisefi ac1don ba9ka blr yorumu
no gotlirebilecek degi9tlrim onerilerini yine ikincl kar91 grup
icinde inceleyelim. Bu yonden en titiz denemeyi, Kuanto me
kaniglnin gecerligini kesln olorok kabul edince kloslk fizigin
reolite tasonmmdan oc1kco uzoklo91ld1g1nr goren Jonossy
yapm19t1r. Janossy, Kuonto mekonigini. onun bir cok sonuclo
nni aynen koruyacok blcimde, omo klosik fizigin oz yop1sma
_
yaklo9ocok tarzdo degi9tirmeye cah�moktadir. Onun asll uze
rine gittigi konu, dolgo poketlerine lndirgeme denilen konu,
yoni sistemi belirleyen dolgo fonksiyonunun, gozlemclnin bir
olcum sonucunu koydetmesi halinde, sureksiz olorok degi9-
mesi tutumudur. Jonossy'nin soptod1gma gore, Schrodinger
denkleminden yola c1korak ooyle hir lndirgeme yap1lomaz, o
·
bok1mdon Kuonta teorislnin yopt1g1 «ortodoks» yorum mont1k
sai blr sonuc soyllomoz. Bildiginiz glbl. dalga paketlerine in
dlrgenme tutumu Kopenhagen yorumunda ancak (biclmcilik
yonuyle, . ozglil durumlonn «istatistik» bir kolabahg1 holinde),
olabilecek olanm olgu hallne gecmesi. yani olgunun olablle
cek olanlar arasmdan secllmesi hallnde ortaya c1k1yor ki bu
olgu durumuna geci9 gozlemcinin kay1t i9lemi (yani mudaha
le) yopmas1yla oluyor. Bunun icln, giri9im etemanlannm, olcu
aletiyle slstem ve evrenin geri kalan boliimu aras1nda yer
olon belirslz blr tak1m kor91hkh etkiler torofmdan sof d11?1 b1-
127
rok1lmas1 bir on ko�uldur (yanl bicimcltlk bak1mmdan soz ko
nusu lstatistik kalabahgm olu�mas1). Janossy, Kuanta meka
nigini, sonduri.im elemanlarm1 i�in lcine sokmak yoiuyla oyle
degl9tirmek lstiyor ki boylece giri�im elemanlan sonlu bir su
re sonra kendiliginden s1f1ra lndirgeniyor. Bugi.ine kadarki de
neylerde bunun icin hie bir dayanak noktasma raslanmama- .
sma ragmen. bunun gercege uygun oldugunu du9unsek bile.
!;loyle bir yorumda Janossy'nin kendisinin de belirttigi gibi,
korkunc denecek oicude bir taktm tutars1zhklar beliriyor ge
rlde (ornegin, dalgalann l�lk htzmdan ustUn bir h1zla yay1lma
lan, hareketll bir gozlemci icln neden-sonuc s1ras1 boyunca
zaman an'iannm degi�·toku9 olmas1, yani b�lirli koordinat sis
temlerinin tercihi v.b.). Bu durum kar�1smda, ·�ayet deneyler
bizl buna zorlamazsa. Kuanta teorisinden s1rf boyle karma91k
bir goru9 pahasma vazgecmek anlams1z olur.
Ortodoks bir kuanta teorisinin obur �ar91c1lan arasmda
Schrodinger de yer ahyor. �u kadanyla ki, daneciklere degil,
dalgalann kendisine objektif realite tanmmasm1 istemekte ve
dalgalan sadece olas11lk dalgalan olarak kabul etmeye ya
na�mamaktod1r. «Kuanta s1cramalon var m1?» adll coh�masm
da aslmdo bu s1cramalan yads1mak tutumundad1r Schodinger;
o baktmdan Kopenhagen yorumunu baz1 konularda yanh9 on
lom1� gori.inuyor. Sodece konfigurosyon uzoymdoki dalgolarm
- yani matematik yoni.iyle donu�um motrisleri de diyebilecegi
miz dalgalann - olas1hk dalgalan oldugunu. yokso uc boyutlu
madde- ya do 1�m-dalgalarmm olas1hk dalgalan say1lmad1g1-
ni gormemezlikten geliyor. Bu son dalgalara ilgin danecikler
ne kadar objektlf ve real iseler onlar do sadece �€'. ancak o
kadar objektif ve realdirler, olas1l1k dalgalanyla dogrudan hie
bir ili�kileri yoktur; tam tersine t1pk1 Maxwell alanlan gibi.
surekli bir enerji -ve impuls- yogunluguna sahiptirler. Schro
dinger de hakh olarak ve 1srarla bellrtiyor ki bu durumda olay
lar sand1g1m1zdan daha fazlas1yla blr sureklilige sahiptir. Sch
rodinger atom tlzlOinin her alanmda, ozellikle scintillation ek-
128
romndo raslonon si.ireksizlik ogesini boylece ortodon silip oto·
cagm1 sonmomolrd1r. Kuonta mekoniginin normal yorumunda,
olabilecek olamn. olgu durumuna gecmesi tutumu gerekli y�r
lerde belirtilmii;>tir. Schrodinger'in kendisi hie bir kari;>1 oneri
de bulunm-0mokto, her alanda gozlenebilecek olan sureksizlik
ogesini normal yorumlorda oldugundan farkh bir tarzda rias1I
kullanmok istedigini oe1klomamoktad1r.
Einstein, von Laue ve bo�kolarmm yopt1klon ele�tirilere
gelince, bu eolt$malor, Kopenhogen yorumunun fiziksel olgu
lon birebir, ynni tek onlomdo ve objektif olorak tanimlomayo
olonak sogloy1p soglqmad1g1 sorusu uzerine egilmektedir. .On·
larm en onemli kamtlon i;>udur: Kuonta teorisinin motemotik
sel i;>emasr atom oloylon istotistigini yorumlomak bok1mmdan
pek uygun bir yorum olarok gorun.uyor. Amo atom oloylonn
doki olosrhklorlo ilgili ifadeler hepten dogru bile olso, Kopen
hogen yorumu_. gozlemlerimizden bag1ms1z olorok ve her .iki
gozlem arosmdo oslmda neler olup bittigini hie mi hie ton1m
lam1yor. Peki, amo bu arado muhokkok bir �yler olup biti·
yor, ondon hie ku�kumuz olmomalr. Bu «bir i;>eyler" belki elek
tron yohut ·dalgo ya do 1i;>1k kuont'r kavrainlonyla anlotrlamaz,
amo bunu onlotomadrkea do fizigin gorevi yerine gelmii;> olo
moz. Kuanto fiziginin s1rf gozlem edimiyle ugra�mosr ya �o
ona yonelmesine goz yumomoyrz. Flzikei once i;>unu kabul et
melidir kl, o kendl elinden e1kmom1� olan. kendislnin yarat·
mod1g1 bir evreni, gozlemcisiz de yopabilen, oz yonuyle onsuz
do vorolabilen bir evreni incelemek zorundodir. Boyle olunca.
Kopenhogen yorumu atom oloylarmm gereek blr yorumunu
yapmri;> sayllmaz.
Bu ele�tlrlnin ylne o eskl materyalist ontololi'den yola
c1kt1g1 gozden :kaem1yor. Peki, oma Kopenhogen yorumu acr
smdan bu ele�tlrllere ne cevop vereblliriz?
Diyebillrlz ki, fi�ik doga bllimlerinln bir bOlumudur ve do
gomn yorum ve anlot1m1nr bu niteliglyle gercekle�tirmek zo
rundad1r. , lster bllimsel olsun lster olmasm her anlat1m tiiru,
F. 9 129
kulland1g1m1z dile baghdtr, du9i.inceterlmlzl bildirme tarz1m1za
·
130
tod1r. Burodon_ do goruyoruz ki ' mikto-fizigin yosolorindakl nl
.
teligin ·istatistik _blr nitelik olu9u kocin1lmaz bir durumdur, ci.in
ki.i olgu hollne gecirilen 9eyler hakkmdaki bilgimiz kuanta ya
salan ac1sindan kendi dogalon geregf eksik bir ·bilgidir.
(Bak. Dipnot)
Materyolist ontoloji, bizi cevreleyen evrende dogrudan
dogruya olgu durumuna geome tutumunun boyle bir varhk
tarzinm - atom olay1 icindeki ili9kilere genelle9tirilebilecegi il
li.izyonuna doyamyordu. Ne var kl bu genelle9tirme imkans1z
d1r.
9. BOLOM
131
hhklorm1 bugun bile bllim alonmdo korumakto olduklan goru-
I
liir.
132
mek olabillrligini icinde tol?ryan blr tal?1tt1r." (Bak. dlpnot) Mad
de lie blclm orosmda Aristoteles felsefesine ozgu ooyle bir ili�
kinin tipik ornegi biyolojlk si.irectir ki bu surec iclnde madde
canh organizmalann bicimine donlil?mektedir. insan torafmdan
blcim verllen bir sanat yap1trnrn olu(>mas1, blcimlenmesi de bu
nun bir orne9i,dir. Heykeltraf daha yontmaya boflomadan on-.
ce heykel mermerin kendlsinde potonslyel olarak, yanl olablllr
olarak vardtr. (Bok. Dipnot)
Ancak cok sonralan Descartes felsefesinden bal?hyarok.
madde· kavrom1 yaval? yaVO$ akrl-ruh (Geist) kavrommrn kor
�1t1 olarok ortoya c1kt1. Evrende birblrlni tamamlayan iki ayn
goruni.i$ vard1. biri madde, oteki akrl-ruh, ya do Descartes'in
deyimiyie, «res extensa» ve «n�s cogitans» . Doga bilimlerin
deki yeni yontem ilkelerl ozellikle mekanik, cisimsel fenomen
leri akll-ruhsal kuvvetlere indirgemeyi im�onsrz k1ld1klanndan,
madde art1k sadece kendine · ozgi.i bir gerceklik, insanm oktl·
ruhundan ve doganm bal?kaca kuvvetlerinden bog1ms1z bir
gerceklik, olarok goz oni.ine ahn1yordu. Bu donemde madde
yine bicimlenmil? bir maddedir, ama blcimlenme si.ireci kar$•·
lrklr mekanik etkiler arasrndaki nedensellik zinciri lie olul?mak
todrr. Maddenin art1k Aristoteles onlamrndaki «canh ruh» ile
ili$kisi yoktur. 0 bakrmdan madde ile ruh orasrndaki lkilik bu
rodo hie bir rol oynamaz. Bugi.in «madde» (Materiel sozci.igi.ine
viikledigimlz anlama en cok agrrh.9rn• koyan kovrom boyle blr
madde kovram1d1r.
19. yuzy1ldo bal?kO bir ikilik �avramrnm, yonl madde ile
kuvvet arasrndaki ikiligin ortayo c1kt1grn1 goruyoruz. �uvvet
133
maddeyi etkllemekte ve madde de kendi yonunden bir kuvvete
yol acmakfod1r. Ornegln madde cekim kuvvetini dogurmokta
ve bu kuwet de tekror maddeyi etkilemektedir. Oyleyse kuv
vet ve madde, cisimler dunyasmm birbirinden tamom1yle fork
h iki ayn goruni.i�u ya do tutumudur. Kuvvete bicimleyicilik
ozelligini de yo,k19tiracak olursak, yani kuwet -dedlgimiz �ey
oyni zomonda bicimleylci bir kuvvet ise, o zaman modde Ue
·kuvvet arosindaki aymm Aristoteles'in madde ile blcim ora
·
s1ndoki aynmma yokm du�uyor. Oysa beri yando, kuvvet ile
madde arosinda yap1lan boyle bir qynm modern fizlgin en son
geli�mele�I OCIStndan kaybolup gidiyor, cunki.i her kuvvet olon1
' enerji -kapsomakto ve bundan boyle bir modde parcasm1 tem
sil etmektedir. Her kuvvet olanina ozel elemanter danecikler
den belirli bir tonesi tekablil ediyor. 0 bak1mdan danecik ve
kuvvet alani, aym realitenin oncak iki ayn g6ri.ini.i9 blcimlnden
ba�ko bir �ey olmuyor.
Eger doga biliml madde probleminl ara9tmyorsa once
maddenln ugrod1g1 bicimleri incelemek zorundad1r. (Bak. Oip
not. 1)
134
Onun icindir -ki kesin doga bllimlerinln, ozellikle fizlgln tum
llgisi u�un zamand1r maddenin ve kuwetlerin 6z-yap1s1 (Struk
tur) ve bu oz-yap1y1 doguran nedenlerin ara$t1nlmas1 yonun
dedir.
Gallilei zamanindan beri doga bilimlnin temel yontemi de
neydir. Bu yontem dogadan edindigimiz genel tecrubelerden
ozel tecrubelere varmam1z1 soglam1$ ve doga yasalanni genel
tecrubelerimizde oldugundan daha dolays1z olarak inceleye
bilecegimiz dogal bir tak1m karakteristik olaylan ay1klay1p bul
mam1z1 mumkun kdm1$t1r. Maddenin oz-yap1sm1 lncelemek ls--
t.iyorsak, madde uzerinde deneyler yapmak zorunday1z. Mad:
denin gecirdigi donli$0mleri incelemek icin maddeyl olaganus- ·
tO kO$Ullar altma sokmahy1z: maddenin g6run0$te gecirdigi
degi$iinler boyunca hie d�9i$meden kalan baz1 temel clzgile
rini boylece taniyabilecegimizi umuyoruz. (Bak. Dipnot)
135
moleki.ili.i denllen blr $eydl ve bir oksijen atomuyla iki hidro
jen otomundan olu9uyordu.
Bundan sonraki ve oym derecede onemli olan od1m kim-
. yasal bir olay s1rasmda ki.itlenin korunmas1 yasas1yd1. 6rnegin
k9rbon elementini yak1p do korbon dioksit olu9unca, burodo
karbon dioksidin kutlesi, olay bo9lomadan onceki karbon ve
oksijen kutlelerinin toplamma e9it oluyordu. Bu ke9if sayesin
dedir _ki madde kovrom1 ilk kez nice! bir onlom kozomyordu.
Madde ort1k, kimyosal ozeliiklerinden bag1ms1z olarok, yani
kutlesi ile olculebiliyordu.
Vine 19. yi.izy1lda bunu izleyen donemde bir suru yeni kim
yosal elementler .ke9fedildi. Bugun bunlonn soy1s1 yuzu 09km
d1r. Bu geli9meler ac1kca gosteriyor ki, kimyosol element kov
rom1, maddenin birle9tirici birligini bize oc1klayacak olan bir
duzeye henOz gelmemi9tir. Maddenin, . aralannda ba9kaca bir
ilil?ki bulunmayan ve nitelik yonunden farklt bir cok tUrleri ol
ctugunu kabul etmek de tatmin edici olmuyordu.
Bir cok elementlerin atom og1rl1klannm sanki en kucuk
bir birimin tam say1sal cok-katlan imi9 gibi gorunmeleri ve bu
en kuci.ik blrimin hidrojen'in atom agirltgmo e1?it olmast 19.
yi.izy1lm ba9lanndo ce�itli kimyasal elementler arasmdaki ili9-
kinin bir i9areti olorak kobul edilebiliyordu. Baz1 elementlerin
kimyosal tutumlan arosmdaki benzerlik de bu yonde oyn bir
l9aret say1hyordu. Ayn ayn elementler orosmdc ge�cekten bir
bag kurulmas1 ancak bir klmyasal si.irec icinde etkili olan kuv
vetlerden daha buyuk kuvvetlerin uygulanmas1 sayesinde mum
kun olmu9 ve moddenin ozi.indeki birligin onlo91lmas1 yolunda
boylece biroz daha yol ohnm19tir.
1896 y1lmda Becquerel'ln radyo-aktif parcalanmoy1 kel?fet
mesi uzerine flzikciler bOyle buyuk kuvvetlerin ara9tinlmasma
yoneldiler. Curie. Rutherford ve ba9kalannm ordmdan yapt1k�
Ian ara9t1rmolor elementlerin rodyo�aktif bir surec iclnde d6-
nu9tuklerini ortaya koyuyordu. Bu. gibl sU'reclerde alto -dane
cikleri oyle atom parcac1klar:1 halinde yay11Jyordu kl bunlarm
136
enerjisi, boyag1 bir kimyasal s9rec icindeki otomsol bir tek
danecigin enerjisinden hemen hemen bir mllyon defa daha bi.i
yi.iktU. Bu gibi danecikleri bu ozellikleri yi.izunden atomun ic
yap1sm1 ara9t1rmaya elveri9li yeni aletler olorak kullanabilir
dik. Rutherford'un alfa-doneciklerinin modde icindeki sac1l
mas1ylo ilgili deneyleri sonucunda atomun cekirdek modeli or
taya c1kt1. 1911 Y!lmda Rutherford'un ke9fettigi bu modelin en
onemli ozelligi, atomun birbirinden hepten. farkh iki porcaya,
yani atom cekirdegi ife bu cekirdek cevresindeki elektronlar
kabuguna, sahip olmas1yd1. Ortoda kaion cekirdek, atomun
doldurdugu uzay bolumu icinde kucuk. cok kucuk bir bolum
cugu kopltyordu. Cekirdegin yancop1 tum atom yancapinm yi.iz .
binde birinden de ki.ici.iktli, ne var ki cekirdek atomun hemen
hemen Wm kutlesini kaps1yordu. ta91d1g1 pozitif elektril< yi.i
ku ise elemonter yuk denilen yuki.in tam-soy1sol bir cok-kot1
olup cevresindeki elektronlorui soy1sm1 belirliyordu; cunki.i a
tom bir buti.in olorok notur olmahyd1. Cekirdegin yuku boyle
ce elektronlonn yori.ingelerinin bicir.riini de belirliyordu.
Atom ce·kirdegi ile elektronlor kab �gu orosmdo gozetilen
bu oymm, kimyo bak1mmdan kimyosal elementlerin moddenin
.porcolonmayan en son birimleri oldugu ve bunion birbirine
d6ni.i9ti.irmek icin cok doho bi.iyi.ik kuvvetler gerektigi gerce
gini yeteri kador oydtn!ot1yordu. Kom9u otomlar arasmdoki
kimyosal bag, bilindigi i.izere. elektron kabuklar1 orasmdaki
kar91llkh etkinin sonucudur ve buradoki kor91flkll etkile9me
enerjlleri nisbeten kOci.ikti.ir. Bir elektronik bo9ahm ti.ipi.inde
bir koc voltluk bir potansiyel ile h1zlandmlan bir elektron, e
lektronlor kobugunu gev9etecek ve· 19m yoy1mma yol ocacok
ya do bir moleki.ildeki kimyasal bag1 yok edecek yeterli ener
jiye sahiptir. Amo otomun kimyasal tutumu - bu tutum elekt
ronlar kabugunun tutumuna bagh olsa bile - cekirdegin . e
·
137
jilerden 09og1 yu kan bir milyon defa daho buyi.ik bir enerjlyl
gereklirmektedlr.
Atomun ceklrdek modelini, Newton'un mekanik yasalann1
saglayan blr sistem olarok du9unelim. Bu sistern ne var ki
atomun kararhhgm1 oc1klayamamaktad1r. Onceki bolumlerde
oc1klond1g1 uzere, bu model uzerine oncak kuanta teorisinin
·uygulonmas1 soyesindedir ki, 6rnegin bir karbon otomunun.
ba9kaca blr . tok1m otomlatla kar91hkh etkide bulunduktan ya
do 19m yoyd1kton sonra. eninde sonunda yine bir karbon ato
mu kald1g1, onceden sahip oldugu oyni el�ktronlar kabugunu
korudugu gercegi oc1khgo kovu9mu9 bulunuyor. Atomun bu
.kararhhg1 Kuanta teorsinln, uzay ve zaman iclnde otomu ob
jektif olarak yorumlamaya imkan vermeyen (bok Dipnot) o ke�
disine ozgu yorum torz1ylo pek basit olarok ac1klaniyordu.
138
do ltilmektedir. Ne var ki ·bu kuvvetler Newton'un mekonik yo
solanna gore degil, Kuonto mekonlgl yosolan�o gore 1$ yap
moktod1r.
Bu durum otom_lor orosmda lkl oyn tur bagm olu$masma
yol ocor. Birinci tlir bagda .efektron bir atomdan oburune ge
cer, bOylece orada hemen hemen kapah olon elektronlor ka
bugunu s1k1 s1k1yo doldurur. Bu olaym sonunda her iki atom
do elektrikle yuklenmi$ olur ki bunlara art1k «iyon» ad1 verilir.
/
Boyle lki otomun yi.iklerl kar$1t (lkl kutup gibi) olacogmdan
blrbirlerlni cekerler. Kimyac1lar buno «kutupsal» (poler) bag
diyorlar.
ikinci tlir bagda ise elektron, sadece Kuanta teorisine oz
gu blr bicimde, her lki atoma birden aittir. Elektronlann yorun
.
gesinl QOZ onune alocak olursak. deriz ki, ayni elektron her
iki atom ceklrdegi cevresinde blrden dolanmakto ve atomun
blrinde- . oldugu kadar oburunde de vaktinin onemll blr k1smm1
harcamaktad1r. Bu ikinci tip baga, kimyac1lar «degerlilik»
(valans) bag1 diyorlar.
Aralanndo birinden otekine her yurlu · geci$1erin olablldigi
bu iki tip bag dolay1s1yla ce$it oe$it atom kumeleri meydano
gelmektedlr. Fizikte . olsun kinwada olsun, butlin o karm0$1k
madde yap1lan enlnde sonunda bunun gibi kumelerden olu$
maktad1r. Demek ki kimyasal bile$imler. oe$it oe$it atomlardan
kuouk kapala gruplann olu$mas1yla meydana geliyor ve boyle
her blr gruba kimyasol bile$imin blr molekuludur denlyor. Kris
tolli yap1larda lse atomlor duzgun $ebekeler iolnde yer al
maktad1r. Atomtakl elektronlar kobuktan d1$an. f1rlayacak bi
cimde s1k1 s1k1ya bohcaland1klan ve bu elektronlar maddenln
lclnde gezlp dolO$Obildikleri takdlrde, bOyle blr maddeye ya
do bile$lme metal diyoruz. Baz1 maddelerdeki ozellikle metal
lerdeki m1knat1slak elektronlarm bu metal icinde tek tek donme·
hareketinden dogmaktod1r.
Cekirdegi ve elektronlan. hep maddenin birbirlerlne elektro
-mognetlk kuvvetlerle tutunan yop1 ta$1an olarak .kabul etti-
139
gimiz gurece, madde-kuvvet orosrndoki ikliik halo si.iregeliyor
demektir.
140
dovranmahdir. Bohr'un belirttfgi i.izere, conh organizmalan, fi
zikci ac1smdan mi.ikemmel denih�bilecek torzda yorumhyacak
bir tanim belki hie bir zaman mumkun degildir; cunku boyle
bir tan1m, biyolojik fonksiyonlara iyice ters du!?ecek bir tak1m
deneyleri gerektirecektir. Bohr bu durumu !?Ciyle ac1khyor: Bl
yolojlde kendi tertipledlglmlz deneylerin sonuclarmdan cok, 1-
clne blzlm de glrdlglmlz blr tak1m olablllrliklerln gercekle,mesl
blzi llgllendlnnektedlr. Bu anlat1mda sakh olan «ti.imleyicilik»
ya do tume tamamlama kavram1 modern biyoloji yon.temlerinin
kendine ozgu egilimini yans1tmoktad1r ki bu egilim bir yanda,
fizik ve kimyanm yontemlerlni ve vard1g1 sonuclan lyice so
murmeye cah1?mak, ote yanda, organlk doganm fizik ve kimya
da raslanmayan, ornegin «canhllk» kavram1 gibi kavram ve
karakteristiklerinl kullanmak demektir.
Goruyorsunuz kl. maddenin ic yop1sm1 ·cozumlerken mum
kun mertebe ayn1 yonde ·kalmaya dikkat ettik, yani atom'.dan
yola c1karak cok atomlu karma1?1k yap1lara. atom fiziginden
ba1?lay1p cisimler fizigine, klmyoya ve sonunda do biyolojiye
kador geldik. $imdi ters yone donelim ve atomun d1�taki par
calarmdan ba�lay1p icteki parcac1klarma, cekirdekten yola c1k1p
elemanter daneciklere giden ara�t1rma cizgisini izleyelim. Mad
denin b.irllgini kavramak yolunda bize 1�1k tutacak cizgi ancak
bu olsa gerekir. Buroda moddenin karakteristik yap1lanrn de
neylerle dog1t1p parcolamaktan koyg1lanacak deglllz. Madde
nin kokeninde yatan o temel bl�ligi deneylerle aromak gore
vini blr kez yiiklenml�sek, art1k maddeyi mumkun olan en bu
yuk kuwetlerin etklsine eokmak, maddeyi en a�in ko�ullann
altmo itmek icin hie bir sakmca yoktur. Maddenin eninde so
nunda daha ba�ka maddetere donu�i.ip doni.i�mlyecegini boy
lece gormemlz kabildir.
Bu vonde Ilk. ad1m ceklrdel)ln deneysel cozi.imlemesinl yap
. makla atlld1. Yuzy1hm1zm ilk otuz y1hni dolduron bu aro�t1rmalarm
ba�lang1c donemlnde, alfa-daneclklerl, cekirdek uzerinde ya
pllan deneylerde kullonabileceOlmiz ilk aletler oldular. Radyo-
14.,
oktif cislmlerin yoymlod1klon bu danecikleri kullonarak Rut
herford· 1919'do hafif elementlerin ceklrdeklerini birblrlne do
nu�ti.irmeyi bo9ord1. 6rnegin Rutherford bir ozot cekirdegini.
bu cekirdege bir of.fa donecigl sokmok ve ondan ayni anda bir
proton c1kartmak suretiyle blr oksijen cekirdegine donu9H.ir
du. Ceklrdek boyutlan icilide gercekle9tirilen ilk surecti bu,
kimyasal surecleri ondmyordu, ama elementlerin suni yoldan
birbirine donu�meleri yolunu ac1yordui Bundan· sonrokl ilk 6-
nemll ad1m. protonlonn yi.iksek gerillm cihozlonyla. ydni yirie
suni yoldan h1zlond1nlmas1yd1; uygulanan enerji cekird�k do
nu9i.imi.ine yetecek gucte yi.iksek bir enerjiydi, 09ag1 yukon bir
milyon voltluk gerilimler gerekliydi bu enerji icln. Cockcroft ve
Walten ilk onemli deneylerinde, Lityum elementinln cekirdek
lerini Helyum elementinin ceklrdeklerlne d6nu9t0rmeyi ba9ar
d1lor. Bu ke9iften sonro bilimin onunde yepyeni bir alan �c1ll
yordu, buna cekirdek fizigi denilebilirdi ve atomun cekirdek
yop1sm1 nitelik yonunden kovrayabilmemizl sagllyacakt1.
Cekirdegin yap1smm gercekten de pek basit oldugu go
ruldu, sadece i-ki ce9it elemanter danecikten olu9uyordu. Bir
tanesi protondu ki bu hidrojen elementinin cekirdeginin ayni
s1yd1. Oteki donecik ise n6tron'du · ve kutlesi protonun kutle
siyle ayniyd1, yalniz elektrik yuku yoktu. yoni notOr ldl. Her
atom cekirdegi kendisini meydana getireh proton ve notron
lann say1s1 ile bellidir: karbon atomu cekirdegi ornegin olt1
::>roton ve olt1 notrondon olu9ur. Daha ba9ko karbon ceklrdek
•eri de vord1r ki bun!ara dogal cekirdeklerin izotoplan denir.
ornegin alt1 proton ve yedi notron vb. kapsarlar. $imdi mad
denin oyle bir tarnmma geldik ki, burodo bir si.iru klmyasal ele
ment yerine sadece uc ana birim. tic temel yap1 ta9ma gerek
vard1r: Proton, Notron. Elektron I Maddenin her tOrli.isu atom
lardon olu9tuguno gore, enlnde sonunda hepsl . bu i.ic temel
yap1to�mdan yap1lm19lard1r. V�rd1g1m1z bu tilgl elbette daha
maddenin blrligl onlamma getmez. oma bu birlige kavu�mak
yolundo onemli bir ad1md1r; doha da onemllsl sanild10mdan
142
cok daha basit ve sade ofmas1d1r. Bu son iki temel yap1 ta91
lie ceklrdegin ic yap1smm tamam1yle aydmlanmas1 arasmda
daha cok yolumuz vard1. Buradaki problem. 1920'1erde cozi.il
mi.i9 bulunan ve atomun dt$ kabugu lie ilgili problemden biroz
daha ba$kayd1. Elektronlar kabugu dedlglmiz d1$ kobukta da- ,
necikler aros1 kuvvetlerl biiyi.ik bir kesinlikle biliyorduk. 'ama
daha onlann dinamik yasalanr11 bilmemlz gerekiyordu ve so
nunda Kuonto teorisinl kurduk. Atom cekirdeginde de gecerll
dinamik yasolonnm genellilke kuanto mekanigi yasalan olcfu
gunu pek dla kabul ede·blliyorduk, ama da�ecikler aras1 kuvvet
ler daha bo$long1cta blllnmiyordu. Onion cekirdegin deney.sel
ozelliklerinden c1karmollyd1k. Bu problem bugune kadar heniiz
tamam1yle cozulmii9 deglldir. Kuvvet'in kend�isi di$ kabuktaki
elektronlar aros1 elektrostotik kuvvetler kodar baslt bir yap1da ·
olmayablllr. 0 bak1mdan atom ceklrdeklerinin ozelllklerlni kuv
vetlerin karma$tk orgusunden c1karmak matematlk ac1smdon
daha da zordur. deneylerdeki keslnslzlik de ote yondan her
lleri ad1m1 gucle$tirmektedir. Buna ragmen cekirdegin ic yap1-
sm1 bugun oldukca lyl blllyoruz.
Art1k en son ve en onemli problem olarak gerlye maddenin
(bi,irundugu ya da lcerdigl) birlik problemi kahyor. Proton. Not
ron; Elektron denilen bu temel yap1 ta9larr. oralarmda etki ya
pan kuvvetler bir yana, acaba maddenln parcalanamayan en
son blrlmleri - yani oralanndo hicblr lli$ki bulunmoyan $U De
mokritos anlamtndakl otomlar - mldir. yoksa bir ve ayni mad
denin sadece forklt blrer bicimlerl mldir? Bunlar hep birbirle
rine donii$i.ir veya doni.i$turuli.irler ml? Hatta bamba$ko madde
bicimlerlne girebilir veya sokulabillrler mi? Bu probleme de·
neysel yoldan yana$OCak olursak blr tak1m kuvvetlere ve atom
sol daneciklere yoneltecegimlz enerjilere ihtiyac1m1z olacakt1r
kl bu enerjiler <;ekirdegin ora9t1r1lmasmda uygulanan enerji
Jerden cok cok doha bOyuk olmak zorundad1rlar. Atom ceklr-
. deginde depo edllml� bulunan enerliler. deneyde kullanaca
g1m1z blrer afet olarak yetersiz kaldtklarmdan flzlkciler ya
143
'
.
kozmolojik ·kuvvetlerden, yani y1ld1zlar
. aras1 uzaydaki ve y1l-
d1zlarm yuzeyindeki kuvvetlerden yora rlanocak· yo da i9i dunya
ve uzay muhendislerinin yetenegin� birakocoktir.
Ashnda bu iki yolda do ilerlemeler kaydedilmeye bo9lan
m19t1r. Fizikciler once kozmik 1�tnlordan faydalonmay1 de�l:l·
.
diler. Gercekten de y1ld1zlorm yuzeyindeki elektro-mognetik ·
144
enerjilerin saglond1g1 bu makineler, bugun dunyonm ce9itlf yer
lerlnde, Avrupo'da, ozellikle ingiltere'de cah9maktod1r. Oniki
Avrupc;i Ulkesinln l9blrligiyle boyle cok buyuk bir lvme moklne·
si .Cen!3vre'de in9a edllml�tlr; burodo protonlaro ylrmlbe9 mil
yar elektron voltluk enerjiler verilebllecegi limit edilmektedir.
.
.
toniyoruz.
Bunlonn en yenlsi Anti-Proton dedigimiz negatif yuklii
proton'dur.
Vard1g1m1z bu sonuclar ilk anda belki bizi maddenin bir
li!')i du9uncesinderi uzokla9tinr gibl gori.inuyor. cunku madde
nln temel yap1 to9lonnm say:s1 9u kimyasai elementlerin soy1-
s1yla k1yaslanabilecek duzeye eri9ti . Ne var ki, boyle bir kar-
91lo9t1rma durumu yonh9 _yormok olur. Vine deneylerden 09:
reniyoruz ki yeni donecikler ba9ko bir tok1m . daneciklerden
turemekte ve bo9ka daneciklere donu9mektedir, yani uzun so
zun k1sas1, ba9ka daneciklerin kinetlk enerjilerinden olu9up
yeniden (korars1zhklon bak1mmdan ve kutlelerini koruyomadon)
kaybolmaktad1rlor, koybolunca do onlardon ba9ka yeni dane
cikler uremektedir. Ba9ko bir deyimle: Deneyler maddenln hie
durmadan donu9ebildl!')ini gosteriyor. ButUn eiemanter dane
cikler, enerjisi yeterl kador yuksek olon corp;9molar sonun
da ba9ko daneciklere donu9mekte. yani kinetik enerjlden olu9-
F. 10 . 145
moktod1rlar; ornegin 191n enerjisine de don090rler. i9te bur1.1·
do maddenin birligini kanrtlayan son ve kesin ispat1 yakalo
m19 oluyoruz.
1 46 •
lirli bir kuvvet olonr te$kil etmektedir. Dolgo ve donecik orosm
doki kuonta-teorik ikilik buroda ayn1 realitenin hem madde hem
de kuvvet olorok belirdigini gosteriyor. (Bok Dipnot)
147
varolu�uydu. Bunun blr sonucu olarak. birbirinden uzak lkl
oyn noktoda olu�an lkl olaym aralarmda dogrudan dogruya
hie blr nedensellik Ul�klsi olmuyordu, �u �artla ki: Olaylardan
birlnln meydana geldigl anda bu noktadan yola e1kan bir 1�1k
sinyali obi.irune ancak bu obur olaym meydana geli� anm
dan sonra varsin veya bunun tersi olsun. i�te bu durun:ido
her lkl olay1 «e� zamonh» ya do «ayrn zomanda» diye nltele
mek kabildir. Bir an olaym birinden obi.ir andaki olaya her
hangl bir etkl olmad1gmdan boyle iki olay1 birbirine baglay1c1
tile blr fiziksel etki olamaz; demek kl aralarmda' zaman oe1-
smdan blr etkileme bo!ilugu ya da etksizlik aral:g1 olan lki
ayn olay �-zaman soy1hyorlar.
Bu nedenle, Newton mekonigindeki cekim kuvvetlerinde
oldugu �ekliyle buyuk mesafeler uzerinde gecerli olabilecek
herhangl bir etki Ozel Relatitlik teorlsiyle bogda�omaz. 0
bak1mdan bu teori «Uzakton etki» yerlne «yakmdon etki» il
keslni getiriyordu. yanl kuvvet iletimi bir noktadan ono he
.
men kom�u olan bir noktoya dogru oluyordu. Bu tOr etkile
rin en uygun matematiksel ifadesi, Lorentz doni.i�i.imlerine go�·
re Invariant olan dalga veya alan dlferansiyel denklemleridir.
Bu gibi diferanslyel denklemler e�-zaman olaylor arosmda
herhangi blr direkt etkiyi lmkans1z k1lar.
6zel Relatiflik Teorisinde ifade edllen uzay-zaman yap1s1
bOylece, lcinde hie bir etkinln yay1lma lmkoni olmoyon e�-za
mo�hhk bolgeslyle, icinde <bir olaym oburi.ine dogrudon dog
ruya etki yopabilecegi obur bolgeler arasmda cok kesin bir
sm1r elzml� oluyor.
6te yanda Kuanta teorisinin kesinsizlik bagmt1lan da, ko
num ve impulsu ya do zaman ve enerjlyi ayn1 anda olcme ke
slnllgl bak1mmdan sablt bir sm1rkoymokto<1ir. Bu smmn· tama
m1yle kesin bir sm1r olmas1 uzay ve zamandaki konum bok1-
mmdan sonsuz blr keslnlik derecesl demek oldugundan, bu
uzaysal ve zamansal konumlara tekablil eden impuls ve ener
lller de bu kez tamam1yle belirsiz olurlar; hatta cok buyuk Im-
148
puls ve enerjilerln ortaya c1kmas1 olas1hg1 do cok bi.iyuk ola
bilir. Bundon boyle' 6zel Relotifllk Teorisl ve Kuonto teorisinlri
gerektirdigi ko�ullon oym zomondo soglomok lsteyen her teorl
motematiksel cell�kilere, yoni cok yi.iksek impuls ve enerjiler
kesiminde uzlo�mozltklaro du�meye mohkOmdur. Vord1g1m1z
bu sonuc belki pek baglay1c1 nitelikte degiidir. cunku burado
ele aldrgrmrz tl.irden her bicimclllk cok korma�rk oiup �u ko
nuda iki teori orasmdo gorulen celi�kiden kurtulmak icin, bl
ze oncak bazr matematiksel olanakiar soglayabillrdl. Ne var kl
denene� matemati� �emalarmm . hepsi bizi gerceklerden sap
maya, matematiksel eeli�kilere gotUrdi.i, hie bir �emo lki teori
nin birden koydugu ko�ullan saglayocok gucte gorunmuyordu.
Tum zorluklorrn yukorda sozO edllen noktodan c1kt1g1 belliy
dl.
149
Fizikciler do!)a'da bu tUrden sureclere raslanmad1gmdan
emindiler, hie degilse iki olay arasmdaki uzaysal ve zaman
sal mesafe olcUlebllecek sevlyede lse boyle olaylara raslan
mazdt. Ba9ka bir teorik �ema. blcimciligin icerdigi aykinllk
lardan «yeniden normlama» dedigimiz bir matematik i9lemiy
le kurtulmayt oneriyordu ve oyle ilginc bir durum ortaya ko
yuyordu ki. bicimciligin icerdigl sonsu_z biiyiikliikleri, olciilebi
llr biiyi.iklUkler arasmda kesin bagmt1lar kurulmasmm art1k
onlenemiyecegi elveri9li bir noktaya kadar oteleyebilecektik.
Boyle 'bir 9ema. Kuanta .elektrodinamiginde bizi cok yeni ve
onemli bir tak1m ad1mlar atmaya goti.iri.iyordu. ciinki.i hidro
jen tayfmda onceden oc1klanmayan ilginc bir tak1m aynnt1lan
oydmlat1yordu. Bu matematik 9emasmm daha di.izenli bir ana
lizi. Kuanta teorisinde blrer olas1l1k olarak yorumlanan biiyi.ik
IUklerin, burada duruma gore yeniden normlama yap1lmca, ne
gatif de olabileceklerini gosterdi. Bu du. rum maddeyl yorum
lay1c1 bicimcilik ac1smdan celi9kiler kaps1yordu, ci.inku olas1-
llgm negatif olmas1 anlams1z bir kavramd1.
$imdi modern fizigin bugun icinde bulundugu en can ah
c1 problemlere gelmi9 bulunuyoruz. Bunlann cozumi.inii gi.ini.in
birinde gittikce zengmle9en deneysel tecrubelerimizden yola
c1korak bulacag1z. Cunki.i ce9itli elemanter danecikler. bun
larm ti.iremesi ve yok olmas1 ve aralarmdaki kuvvetler ile ilgili
61culerimiz art1k eskisinden cok daha buyiik bir kesinlikle yii
riitiiluyor. Soz konusu zorluklarm muhtemel cozi.imlerine 9oy
le bir goz gezdirecek olursok. 9unlan hatirlamakta fayda var:
. Goruni.i9te zamanm terslendlgl, tersine akt1g1 izlenimini ve
ren surecler, bunlar 9ayet cok kuci.ik bir uzay-zaman kesiml
lcinde olu9tuklan takdirde, hie de deney d191 kalacok, doga'do
raslanmayacak cinsten degildirler, cunku 9imdiye kadorki de
ney tertiplerimiz ·olaylon bu kesim icinde tum ayrmt1lanylo iz�
lemek gucunde olamom19tir. Zaman1 ters ak19h gib! gorunen
bOyle bir tak1m olaylara. bu olaylan adi atomsal olaylan goz
ledigimiz tarzda lzlemek lmkdn1 llerde dogacak bile olsa. bu-
150
gunku bilgi ufkumuz cercevesinde ihtimal vermek kolay .degil-
dir.
Ne var ki Kuanta teorisiyle Relatiflik teorisinin analizle
rini $imdi k1yaslarken problem yeni bir l$19q kaVU$Uyor.
Relatiflik teorisi, 1$1k hlZI gibi evrensel bir sabit ile ili$
kilidir. Bu sabit uzay ile zaman arasmdaki bogmt1 ac1smdon
kesin bir 6nem ta$1makto olup bu yuzden, Lorentz-invarians1-
nm gereklerini sogloyon her dogo yososma . kendiliginden gir
mektedir. Bizim normal dilimiz ve klasik fizik kovromlan an
cok. 1$1k h1zmm pratik olorak sonsuz kabul edilebilecegi olay
lor icin uygulonobilirler. Yopt1g1m1z deneylerde 1$1k h1zma $U
veya bu $ekilde yokla$acak olursak; ort1k o kovromlar cinsin
den ifade edilmesi kobil olmoyon sonuclarla kar$1la$mam1z
normaldir.
Kuanta teorisinde ise Planck etki Kuant1 dedigimiz bO$·
ka bir evrensel sabitle kar$1la$lrlZ. Burada olaylarm uzay ve
zaman icinde objektif bir tonim1 oncok, plonck sabitinin pra
tik olorok sonsuz kl.icuk kobul edilebilecegi oloylar cerceve
sinde, yoni nisbeten buyuk bir 61cek oyanndaki nesnelerin ve
olaylann bolgesinde mumkundur. Planck sabitinln usWn bir
buyuklUk gibi ·belirdigi olaylar cercevesinde o klosik �avram
lan kullan1rsak 0$1lmaz zorluklarlo kar91la$Jr1Z ki bunion ki
tab1m1zm ilk b6lumlerinde tart19m1$t1k.
Ne var ki ucuncu bir evrensel sabit de soz konusudur.
Bu sabit, fizikcilerin dedigi uzere, boyut probleminden c1k1-
yor. Evrensel sabitler doga'ya ozgu 61cekleri belirlerler ve do
ga'daki Wm buyi.iklukleri kendilerine .indirgeyebilecegimiz ko·
rakteristik niceliklerdir. Ne var ki bu gibi birimleri bir butGne
ya do slstem holine tamamlamak icin en azmdan iic temel
birim _gereklidir. Bunu en basil $ekliyle, olcu birimleri konusun·
. d� vanlan normal teamullerde, ornegin santimetre-gram- sa
nlye sistemlnde gorebiliriz. Bir olcek sistemlni tamamlamak
lcin bir uzunluk blrlml, bir kutle blrimi! bir de zam.an ·birimi
yeterlldir, k1saca uc temel olcu birinrlne lhtiyac1m1z vard1r. Bu
. 151
blrimlerln yerine uzunluk, ki.itle ve h1z birimlerini ya do uzun
luk, enerji ve hrz birlmlerini koyobillrlz. vb. Amo temel birim
lerln i.ic tone olmas1 her zaman icin gereklr. l�1k h1z1 ve Planck
etki sobitiyle blrlikte elimizde bunlardon oncak iki tanesi var.
$imdi bir i.lci.inci.i ve de bu ucunci.i birlmi iceren bir teori ge
rek. Elemanter daneclklerin ki.itle ve boi;;kaca ozelllklerini be
lirleyecek teori belki de bi.iyuk bir teori olocaktrr.. Elemonter
. danecikler hokkrnda bugi.inku bildiklerlmizden yola c1korsok
i;;u ucunci.i evrensel sobltl bulmok icin en bosit ve uygun yol
belki de, 1/1013 mertebesinde evrensel bir uzunluk. yoni ha
fif atom cekirdeklerinln yoncopr mertebesinde bir uzunlugu
kobul etmek yoludur. Bu uc birimden, bir ki.itlenln boyutunu
kopsoyon bir ifade kuracok olursok, bu kutlenin buyukluk
mertebesl normal elemon�er da.neciklerin kiitlesi mertebesinde
olocokt1r.
152
olursa bu zaman terslenmeslni herhalde olaylan klaslk kov
ramlorla yorumlad1g1m1z tarzdo gozlemllyecek deglllz Bu gibl
.
153
nin temel yasasmm bellrli doni.i$iim guruplarma gore Invariant
kalmas1 geregi $eklinde ifade edebiliriz. Bu diinii$iim gurup
lan simetri ozelliklerinin en basit matematiksel deyimidir ve
modern fizlkte $U platon cisimlerinin esklden oynad1klqn rolii
oynamaktad1rlar. En onemlilerini $Urac1kta say1verelim :
Lorentz donii$iimleri denilen transformasyonlann gurubu.
Ozel Relatifiik Teorisinln ortaya c1kard1g1 uzay ve zaman ya
p1larm1 nitelemektedlr.
154
var ki bu konuda daha kesin bir karara vanlm19 degildir ve
boyle bir karar y1llar sonra, soz konusu denklemin matema
tik ac1sindan yap1lacak kesin cozumlemesi ve gittlkce zengin
le�en deneysel bilgilerimizle kar91la9tmlmas1 sonucu verile
cektir.
6zel bir durum sunan bu olanak bir yana. cok yuksek
enerjili elemanter danecikler kesiminde yap1lacak depeylerle
motematiksel onalizin birlikte yuri.iti.ilmesi, umit ederiz ki. gu
nun birinde maddenin ozundekl birligi tomam1ylo kavromam1-
ZI sogloyacakt1r. Burodo «tomam1yle kavromok» sozundeh :;;u
nu amochyoruz: maddenin - 09og1 yukon Aristoteles'in kullon
d1g1 onlomdo - gori.indugu bicimler. kapah bir matematik
kavramlar 9emasmm sonuc. yani cozumleri olarok ortoya c1k
malld1r.
10. SOLUM
155
temelden horeketlenmlye bo$lad1klann1 gordi.igi.imi.iz lcln tam
onlomrylo degerlendlreblliyoruz. Billmlerln temelde ugrod1klan
bu ·hareket ayni zamando bilimlerin oturdugu zemin sankl
ayaklanmrzm oltrndan kayrp gldiyormu9 gibi bir duygu uyan
d1rd1g1 icindir ki fizigin h1zh evrimlne kar91 tepkiler de o dere
ce guclu oluyor. Bu tepki bir bakrma hokh olorok gercegi da
ha uygun bir dll, yenl durumlan ashna daha yakm blcimde
yorumlayocok bir anlat1m dlli bulomam19 olmairnzdan lleri ge
llyor. Cunki.i yeni bului;;lorla ilgili olarok 9urada burada bi.iyi.ik
bir CO$kunlukla yaymlanan kesinsiz ve k1smen de yanh9 lddia
lor ·her tlirli.i yonh$ onlamalara yol acabilecek tutumlara gir
mi9lerdir. Ashndo burado soz konusu olan problem zor ve
koklu bir probemdlr. Geli$tirilmi9 tarz1yla bugi.inku deney tek
nigi bize doganin yepyeni yanlanni ac1yor; doganm, gi.inli.ik
ya9ant1m1zm ya do eskl tizik dilinln kavramlanylo ton1mlana
m1yan yonlerine 1$1k tutuyor. Peki buti.in bu yeni yonlerl to
nimlamak icin hangi dili kullanmqhy1z?
Bilimsel anlat1m sureci icinde kullanageldigimiz temel dil
teorik fizikten tan1d1g1m1z matematik dilidir, yani fizikcllere ge
lecekteki deneylerln sonuclanm onceden blldirmek olanag1n1
sagloyan matemotiksel $en;tod1r. Fizikciler, motematiksel bir
�emayo sahip olduklon ve deneyleri yorumlomak acrsrndon
bu $emadan nas1I yaralonocoklarm1 blldikleri icin gercekten
sevinmelidir. Ne var ki fizikci elde ettigi sonuclon fizlkcl ol ·
156 · .
gerekse ozellikle bilim oc1smdan bir kac gozlemde bulunmok
yerlnde olur.
158
tooheles'in bir ogrenciye yonelttigl 9u sozleri anmok hie de
versiz olmaz :
Zamandan yorarlanmaya bakm
Oyle eabuk geciyor kl zaman
Dii;zenli olmohsm zomon kazanmak istiyorsan,
Sevgili dostum, onun lcin derim ki
.
Mantik ogrenmeye bok mohsm,
K1vrakhk kozanir aklm
Bicimine girer ruhun,
Doha bir dii9iinmek ahr okhni,
Ak1I du9une dii9une bulur yolunu,
Yokso bir ileri bir geri degil;
Gerekirse 9091rmosm1 de bil!
Bir, iki, uc. . . diye soymak.
Yemek, icmek . nas1I gerekliyse
l9i de oyle tut, kelleni koki.inden vururlar sonra!
Dokumac1 nas1I dokurso bezi
Du9unce de oyle dokur kendini,
Ayogmlo bir dokunmayo gor tezgoha
Bin ipfik c1kar ortaya
Bir iferi bir geri, bir iferi bir geri
Hie durmadan dokur mekik
lplik goz gormeden akar
Bir vuru9ta bin bog eeker ipfik.
Feylezof boyle der i�te, bu boyle ofmah der, .
Birincisi bu. ikinclsl bu
Ve ucuncusu de boyfe bundon otliru, demek ki besbelll
dorduncusu!
Boyle olmasa. birinciyfe lkinci oyle olmasa
Ne i.ici.inci.i ne dorduncii olur ortado.
Boyle belier ogrencller her yerde,
Beller de dokumak bllmez ylne de. . .
Bilmek, kim tan1mak lsterse l9in ozuni.i
Once bulup e1karmahd1r kokuni.i
159
Aynntrlor kendillginden bellrlr sonro •.•
160
nelligini yitirir. Kokendeki bu temel kavramlardan say1lam1ya
cak kadar eok olaym aydmlat1lmas1 gerekiyor, ustellk bu olay
lan sadece nitel ae1dan ve hie bir kesinlik ta91madan Wret
mek degil, bunion her ozel durumda teker teker en ·Ince ay
nnt1lanna kadar buyuk bir kesinlikle tanimlamak zorunludur.
Kulland1g1m1z o bayag1 dile ozgu kavramlarm kesin ve 'belir
gin bir bieimde tanimlonmamH;> olmalan yuzunden, bunlarm
olaylan gene! yasalordon mant1k yoluyhi tek tek c1karmaya el
vermiyecegi de koloyllkla anla91llr. Verilen ko9ullardan yola
e1karak 'bir mant1k tas1mlan zinciri kurmok lstiyorsak bu ta�
dirde zincirin lcerecegi terimlerin say1s1 elbette ki ba9lang1e
taki koi;;ullann kesinlik derecesine bagll olacakt1r. 0 bak1m
don genel yosalardo kullanilan temel kavramlan en ustl.in
blr kesinlikle tammlomak zorundoy1z ki bunun do blriclk yolu
motematiksel soyutlomalardan ba9ka bir i;;ey degildir.
·
F. 11 161
tekabul ediyor. Kulland1g1m1z motemotlksel 9ema g6z onune
old1g1m1z olaylan boylece temsil etmi9 oluyor. olculerle onlo
ra tekablil ettirilen semboller orasmdoki bag eksiksiz oldugu
surece bu motemotik 9ema do yeterli oluyor. Sembol-61cu oro
smdaki bag bw tokdlrde yosalon boyog1 dil cercevesinde ifo
de etmeye de imkon veriyor; cunku yopt1g1m1z deneyler bizim
kefldi eylem ve g6zlemlerimizden iborettir ve bu eylem ve goz
lemler boyog1 dil kohplonyla verilebilmektedlr.
Sonuc olorok 96yle diyelim : Bilimsel bilgilerin evrim su
reci dilin de geni9lemesini soghyor. Yeni kovromlor i9in icine
giriyor ve eskileri, bayog1 dildeki kullonmo olonlon d19mdo ya
do doho forkh bir uygulomo torzmdo .l<ullonahyor. Bildigimiz.
· ornekler orosmdo enerji elektrik ve entropi si:izcuklerini soyo
biliriz. Boylece boyog1 dilin dogol bir geni9lemesl olorok ko
bul edilen bir bilim dili, onumuzde oc1lon yeni bilimsel kesim
lere uyobilen bir kovromlor coklugu vo.rotm19 oluyoruz.
Gecen yuzy1l boyunco fizige bir suru yeni kovromlor sok
moy1 bo9ord1k ve boz1 durumlordo, fizikciler bu yeni kovram
loro oh9mcoyo kador uzunco bir zomon gecti. Ornegin «elek
tro-mognetik olom> kovrom1, Forodoy'in coh9molormdo bir de
receye kodor aydmlonm19 ve sonralon Maxwell teorisinin te
mel diregl holine gelmi9 olmosmo rogmen bir tok1m fizikciler,
ozellikle moddenin mekonik kuvvetlerine y6nelmi9 olanlor to
rofmdon oncok cok sonrolon kullon1lmoyo ba9lond1. Cunku
bu kovromm yerle9mesi bilimdeki koklu tosonmlanm1zm de
gi9mesine baghyd1 ve bi:iyle ki:iklu degi9imler de oshndo hie de
oyle kolayco ve blrdenblre olmuyordu.
Butun bunlaro rogmen gecen yuzy1I sonuno kodor flzige
Sokulmu9 bulunan tUm kavromlor, COk 9.eni9 bir deneyler olo
nmo uygulanobilen kapah ve tutorh bir sistem meydono ge
tirmekte gecikmediler ve doho onceki kovromlorlo birlikte oy
le bir dil ortoyo serdiler ki bu dil yolmz bilim odomlonnco de
gil, oyna zomondo tekniker ve muhendisler torofmdon do Wm
cal19molon boyunca bo9onyla kullonild1. Olaylorm zoman bo-
162
yunca sirolan19 torzmm, bunlann uzaydakl tertiplenl9 tarzlann
don bag1ms1z oldugu yollu vorsay1mlar hep bu bilim dilinin te
mel tasonmlan orosmda soy11Jyordu; Euklides geometrisinin
gercek bir uzayda dogru oldugu, oloylann uzoy ve zamon icin
de, lster gozlemleri yap1lsm ister yap1lmasm gozlemleyen oz
neden oylece bog1ms1z olarak meydona geldikleri yi.ne oym
temel tosanmlar orasmdoyd1. Her gozlem surecinin gozlenen
olay uzerine belirli bir etki yopt1g1 doha elbette tart19ma ko
nusu bile edilmiyordu, ama yeterll titizlikle yuri.itUlen deney
lerde bu etkinin cok kucuk· bir mertebeye indirilebilecegi pek
olo kabul olunuyordu. Bu tutum gercekten de, tum bilimlerin
temeli say1lan objektiflik ldealinin gercekle9mesi yolunda ge
rekli bir ko9ul say1labilirdi.
163
Oimiz blrlcik arac da ylne bu dilin ta kendisiydi. Aynca de
neyler de eski kavramlann arttk her alanda kullan1lam1yaca
gm1 ac1kca gosteriyordu.
Relatlflik teorlsinin yorumu ac1smdan, h1zlann 1�1k h1zma
k1yasla cok ki.ici.ik olmalan halinde bu yenl teorinin eskisiyle
hemen hemen oyni olmas1 gercegi yans1tan uygun bir· c1k1�
noktos1yd1. 0 'bakrmdan teorinin bu kesiminde. matematik
sembollerinin nasrl yorumlanacagmr, bunlann deneylere ve ba
yogr dildeki kavramlara hangi baglarla �agfanacagm1 ifade
etmek cok kolayd1. Ve bu baglann kurulabilmesindeki kolay
hk Lorentz doni.i�i.imlerinln daho onceden ke�fedilmi� olmas1-
nm nedeniydi. K1sacas1 bu bilimsel kesimde sozci.ik ve sem
bollerin oz onlomr oc1smdon hicbir karanhk nokto yoktur.
Sembollerle bayagr dil · orasmdo kurulabilen bag teoriyi Rela
tiflik problemiyle ilgili deneyler bolgesinin ti.imi.ine uygulomoya
yetiyordu. O bok1mdan Lorentz buzulmelerinin gercek ml.
yoksa gorunu�te mi oldugu sorusu veya «e�-zamon» olma
sozcugunun anlamt olguloro bagh olmayrp dildeki kovromloro
bogltyd1.
· Ote yandan ylne dil acrsmdon bakt1g1m1zda bellrll ilkeler
uzerinde kaskat1 direnmenin onloms1z olocagm1 zamanla 69-
rendik. Dilde hangi kovramlar kullan1lma.1t .kullan11trsa nosrl
kullanilmolt, bunlor icin lnondmc1 genel kriterler bulmok doi
ma zordur. Dilin kendi kendine geli�mesini, yeni durumtora
zamanla kendlllglnden uymasm1 beklemek belki de en dogru
sudi.Jr. Gercekten de Ozel Relotiflik teorislnde boyte blr uyum
son elll y1lda geni� otcude gercekle�mi� bulunuyor. Ornegln
cgercek111 ya do 11:g6runu�te> Lorentz buzulmesi dlye bir oy1-
nmo art1k roslanm1yor. «E�-zaman• sozcugu de vaktiyle Ein
stein'm yapt1g1 tanima uygun blclmde kullomhyor. Ote yondo
kltob1m1Z1n oncekl t>ir bolumunde verdigimlz biraz tarkltco blr
ton1m lcln de cuzay-torzmda blr mesafe> deyimi pek ala kul
lomloblllyor v.b.
Genel Relatlfllk teorlsinin gercek uzay1 Euklides tipinde
164
_olmayan bir geometriye baglamak d0$Gncesine baz1 filozoflar
$lddetle kan;u e1km1$lard1; eunki.i deneylerimizl yaparken uy-
9ulad1g1m1z geometri Euklides geometrisine dayanmaktad1r.
deniliyordu.
Ornegin bir mekanikei bir yi.izeyi dumdµz yapmak lstlyor
sa, $6yle hareket edebilir : Hepsi O$OQ1 yukan ayni buyuklukte
olup yine hepsi hemen hemen di.iz olan Ge tone yuzey ahr.
Sonra bu yuzeyleri ee$itli konumlarda lki$er iki$er birbiri uze
rine koyar. iki yGzey birbirine bi.iti.in noktalarda ne kadar de
giyorsa bu degme derecesi, iki duzlemi duz olarak kabul et
memlz iein bir kesinlik oleegi olacakttr. Oe duzlem iki$er ikl
$er birbirlerine her noktada teget iseler, yani degiyorlarsa me
konikei bunlann duz olduguno guvenecektir. 84 durumo gore
Ge duzlem uzerinde Euklides geometrlsinin geeerll olmas1 ge
rektigi matematik yoluylo ispotlan1r. Boylece diyor, Dingler,
geometrinin Euklides geometrisi olmasm1, kendi ald1g1m1z 61-
eu ve tertiplerle saglam1$ oluyoruz.
.
Gene! Relatiflik teorisi ae1smdan diyebiliriz J<i $imdi, yu
karda one surulen kon1tlomo, Euklides geometrisinin oncak
kGeuk boyutlar icinde, yoni bizim deney tertiplerlmizin boyut
lon icinde gecerii oldugunu gosterir. Euklides geometrisinin
gecerliliQini soglay1c1 kesinlik gercekten oyleslne buyukti.ir kl
duz yGzeyler elde edebilmek amoc1ylo doirno yukordoki torz
do bir i$1em uygulamak elimizdedlr. Euklides geometrisinde
bu gibi cok kucuk sapmalarm, burada kar$1la$t1grm1z uzere
forkmda bile olamaytz, cGnku kullondrgrm1z yuzeyler yuz
de yuz kat1 olmoyon, ufak eopta blr tok1m biclm de9i$imleri
ne imkan veren bir malzemeden yap1lm1$lord1r ve «degme»
kavram1 burada art1k tam bir kesinlikle gereekle$tirilemez.
Kosmik bir buyGkluk mertebesinde olan yuzeylerde ise yukar
doki tarzdo b_ir i$1em! hie mi hie gercekle$tiremeyiz. Ostelik
bu deneysel fizigin 1$1 de.Qildir.
Gene! relotiflik teorisinin matematik $emos1n1 fizik yonuy
le yorumlamok icin en dogol e1k1$ noktos1, kucuk boyutlarda
165
geometrinln 09og1 yukon Euklides geometrisi oldugunu soyle
mektir; teorl bu yonuyle klasik teoriye ulo9maktod1r. K1saca
burada motematik sembolleri, olci.imler ve de bayag1 dildek
kovramlar orosmda kar91hkh teke tek bir ili9kl vard1r. Bunun
d19mdo cok bi.iyi.ik boyutlarda fizik yoni.inden dogru. yani ger
cege uygun bir geometrinin oshnda Euklides tarzi olmayon
bir geometri olmos1 pek ala mi.imki.indi.ir. Doha Gene! Rela
tiflik teorisl meydanda yokken matematikciler, ba9ta ozellikle
Gottingen'de Gauss olmak i.izere. gercek uzaym Euklides'e
oyk1n bir geometrisi olup olmod1gm1 coktand1r tart191yorlard1.
Horz yoylasmdaki Brocken tepesi, Thi.iringen'de lnselberg ve
Gottingen'dekl Hohen Hagen tepesi ile meydana gelen i.icgen
i.izerinde inceden inceye jeodezik yi.izey-olcum hesaplan yapan
Gauss, i.icgenin ic ac1lannm toplammm gercekten 180° tutup
tutmad1gm1 k1h k1lrna olcmu9 de olabilir. Gauss bu olcUlerden
bir deger fark1 c1karabilecegini ummu9tu ve boylece Euklides
geometrisine oyk1n bir durumu ispatlayabilecekti. Ne var ki o
zamanki olci.ilerin incelik ve kesinligi cerceveslnde aykin bir
duruma. yoni oc1lor toplammda bir farkhhgo raslanmad1.
Gene! Relatiflik teorisinde gene! yasalan tanimlamakta
kulland1g1m1z dil daha cok matematikcilerin bilim diline ve ge
ni9 olcude uyuyordu. Ne var ki deneylerin tanim1 icin yine
eskiden oldugu gibi bayag1 kavramlan kullaniyorduk. ci.inku
kucuk boyutlarda Euklides geometrisi istenilen kesinlik ve ln
celiQi saghyordu.
·Buti.in bunlordan sonra dilin kullani91 yoni.inden en bi.iyuk
zorlugu kaT!?1m1zo Kuanta Teorisi c1kard1. Her 9eyden once
9unu soyliyelim kl, bu konuda elimizde, baycig1 dildeki k.av
ramlon motematik sembolleriyle bagda9t1racok hie bir klavuz
yoktur. Ta ba9tan beri bildiglmiz bir 9ey vorsa o do, 9u bayog1
dil kavromlannm otomun yap1sma. uygulonacak cinsten olmo
d1g1d1r. Burada do matematigin bicimciligini flzik yoni.iyle yo
rumlomok lcln dogal blr c1k19 noktos1 : Kuanto mekonlgindeki
motematiksel 9emanm, yine atomun boyutlonylo k1yaslana-
166
bilecek boyutlar lcinde klaslk mekanlge yaklO$t1g1d1r, �u var
ki, bu lddiay1 yine de biraz ihtiyatlo kullanmahy1z. eunku eo
zumlerl klasik tlzik alanmdoki cozumlere hie benzemeyen ku
anta-teorik eozumlere sadece bu kueuk boyutlar eereevesln
de degil, buyuk boyutlar ielnde de rashyoruz. Olas1hklarlo il
gili olan ve onceterde sozunu ettigimiz olas1hk glrl�imleri. klc
sik fizikte hie bulunmayan blr olay olup, i$te boyle biiyuk bo
yutlu kuanta •teorik cozumler orosmdo ortaya e1kmoktod1r.
Onun lein, eok buyuk boyutlu olaylar kesimi ielnde bile olsa
matematlk sembolleri ile oleumler ya do bayag1 kavramlar
orasmdoki bag, hie de ae1k ve seeik olom1yor. Arodoki bagm,
sembol He ·kavram ya do oleum arosmdo teke tek bir bag ol
mas1 iein problemin ikinci yoniinu de goz oniine olmahy1z.
Kuanta mekanigi yontemlerince ele almon sistemin, oshnda
eok daha biiyuk bir sistemin, giderek Wm evrenln bir b61Umu
Gldugu hesaba kot1lmohd1r. Ele old!g1m1z sistem, o bak1mdon.
bu cok biiyi.ik sistemle kar$1ltklt etki lclndedirler ve �unu do
ekliyellm ki,_ o bi.iyi.ik sistemin mikroskopik ozellikleri hokkm-
,
do bildiklerimiz hemen hemen hie denecek kadar ozd1r. Bu
onla!1� tarz1m1z kar�1la1?t1g1m1z durumu hie �i.iphesiz dosdogru
yans1t1yor; eunku ieine bir gozlemcinin de girdigi buyuk sis
temi, ele old1g1m1z sisteme bogloyon kar1?1hkh-etkiler olmosay
dr, ne 0 SiStem bizim oleu Ve teorik Oro$llrmalanm1zrn kOnUSU
olurdu, hatta ne de oloylar dunyasrndan say1hrd1.
Mikro (mikroskopik) ozellikleri hemen hemen hie bilinme
yen ·bu buyuk sistemle olan etkilerin kar$1hkla1?mas1 yorum tarz1-
m1za yeni bir lstatistlk 6ge getirmektedir ve bu age hem ku
anta-teorik hem de klasik yorumo girmekte ve ele ald1g1m1z
kiiei.ik sistemde hesaba kot1lmas1 gerekmektedir. Ne var ki
bi.iyi.ik boyutlu sistemlerde bu istatistlk ogesi olas1hk glri1?lm
lerlnin etkislnl oylesine 'bozmaktadrr kl o vaklt kuanto-meko
oiginin �emos1 kloslk fizlgln �emasrno lylce yaklo�maktodrr.
i�te burado kuonto teorisinln matemotik t;embolleriyle bayag1
dil kovroml.on arosmda teke tek bir bag kurmok koblldir. Ve
167
bu baQ deneyferi yorumlamok icin gercekten yeterlidlr. Geri·
ye o problemler kahyor ki bunlar do daho cok bir olgu olarak
dili ilgilendiren problemlerdlr: cunku olgulan boyagr dllde ta·
nimlayabilmek «olgu» kavram1 cercevesine girer.
$u var ki dil problemleri bu olando cok ciddi bir nitelik
ta�ryor. Atomun yap1s1 hakkrnda biz ne olursa olsun herhangi
bir tarzda konu9mak isteriz, yokso bir foto piogrndoki siyoh
nokta ya do sis odosrndoki su domlocrgrnm dohil oldugu srrf
o olgulardon soz etmek istemiyoruz... Ne var kl boyog1 dllin
cercevesinde otomlarrn kendisinden soz edemiyoruz.
1 68
. Dilin boylesine kullon1lmos1 . yer yer cok doho totmin edi
t:idir, gunlUk yo�ont1 dllimizde veyo �lirde buna benzer uygu
lomalor vord1r. Ostelik goruyoruz kl Tumsellik tutuniu sodece
otomlor dunyosrno sm1rh do degildir. Ornegin bir kororo vor
mak ve verecegimiz bir karann gercekligi hokkinda du9unur
ken ya do miizik dinlemekle miizigi coziimlemek orasmda bir
secim yapt1g1m1z zoman daimo tiimselllk ilkesine rasllyoruz.
Ostelik klosik kavromlor ne zaman bu torzda kullanacok olursak
her . seferinde . bir porco kesinsizligi de birllkte iceriyorlar,
gerceklikle olan baglan bak1mindon bu kovramlor t1pk1 klasik
1s1 teorisi kavromlannm istotistik yorumunda oldugu gibi, bir
· istatistik anlom1 yiikleniyorlar. Termodinomikteki istatistik kov
romlonni k1saco ac1klomok o bak1mdon yerinde olocakt1r.
Klosik 1s1 teorisindeki «1s1 derecesi» kavram1 gercekligin
objektif bir yoniini:.i, maddenin objektif bir ozelligini ton1mlar
gibidir. Bir madde porcosinin belirli bir derecede 1s1ya sahip
bulundugunu ileri siirmekle neyi kost ettigimizi, g�nliik ya
�ont1m1zda · bir termometre yord1m1yla kolayca gosterebilirlz.
Amo blr atomun 1s1 derecesi nedir, dedigimiz zaman, buro
da klasik tizikten bile yola c1ksak yine de cok guc durumdo
oldugumuzu belirtelim. Gercekten de «atomun 1s1 derecesi»
kovramm1 atomun iyice tanimlanm19 herhongi bir ozelligiyle
bogdo9t1rmok olanoks1zdir, giderek bu kavram1 belirli bir olci.i
ye �odor atom hakkindaki yetersiz bilgimlzle bogda9t1rmak
zorunday1z. lsmrn derecesini atomun ozelliklerine ilgin boz1
istotistik tahmin degerlerine baglamam1z mumkundiir, ne var
ki boyle tahminl bir degere objektif demek suphe gorur. «Ato
mun 1s1 derecesi» kavram1 ufak delikanllrnn kon91k 9eker hi
kayesindeki : «kan9t1rmo» kovrommdan doho belirgin degildir.
Tiim klosik kovramlar, bunion kuanto teorisinde atomo
uygulod1g1m1z zomon t1pk1 «otomun 1s1 derecesi» kovrominda
oldugu kadonylo, yonl ne ondon doho iyl ne de ondon doho
kotii torif edilmi�lerdir; klasik kovromlor burodo istotistiksel
tohminlere bogh k1hnm1�lord1r; bu tahminler oncak seyre� ros-
,.
1 69 .
!anon baz1 durumlarda oldukca tam bir isabetlilige kavu9mok
tod1rlor. T1pk1 klasik 1s1 teorisinde oldugu gibi · Kuanto teori
sinde de tohminleri objektif soymok zordur. Bu tohminleri
(bunlor gercekle9mesi beklenen kesin degerler olmokla bir.lik
te) saysok saysok ancak objektlf blr egilim ya da objektif blr
olanak, yani Aristoteles onlammda «Potentia» olorak sayobi
liriz. Asllnda fizikcilerin atom oloylon hakkmda konu9urken
kulland1klon dilin di.i90ni.i9 bicimi bak1m1ndan potentia kavra
mma benzeyen tasonmlan yoratmo gucunde olduguna inoni
yorum. Fizikciler boylece, elektron yorOn.gelerini ve buna ben
zer kovromlan artrk gercegin kendisi olorok degil. -bir ce9it
Potentio olorak gormeye all9t1lor. Oysa kullanilan bayag1 kav
ramlor hie degilse beli.rli bir olcOye kadar gercek duruma uy
gunluk sogloyobilmi�lerdi. Ne var ki bu kovramlann dili yine
de, normal mant1k uslamlomalan yopobilecegimiz, yani o yon
temi uygulayabilecegimiz kesinkes bir dil degiidir. Bu. d090n
me si.ireci icinde okltmtzdo boz1 elveri�li imgeler ve tasonmlar
uyond1rabilecek cinsten bir dildi, ama bu imgelerin gerceklik
le olan bagrnt1smm ancak belli belirsiz bir 9ey oldugunu, sa
dece gercekle!?me yoni.indeki egiliml yans1tt1klonni do hissedi
yorduk.
Fizikciler orosmda kullon1lo gelen dilin ozOnde yaton bu
kesinsizlik bizi bu dilden de ayn kesinkes bir yoratma deneyi
ne goti.irOyordu, boyle bir dil art1k mant1ksol uslom biclmleri
iyice tanimlonip Kuonta teorlsinin matemotik �emasmo t1po
t1p uyacak bir dil olmoltyd1. Onceleri Blrkhoff ve von Neumann
toraf;ndon. son zamanlarda do von Weizsoecker torofmdon
ele ahnon bu denemlerden 9unu onltyon.iz ki. kuonta teorlsi
·
1 70
so var» ve «9urada bir masa yok» 'ifadelerinden ya birincisi
ya da ikincisi dogrudur. (Arna ,ikisinden biri muhakkak dog
rudur), ucuncu bir imkan yoktur (Tertium non datur). K1sacas1
oyle olur ki, biz savm kendisi mi, yoksa on�n olurnsuz bicirni
mi, hangisi dogrudur bifemeyiz, asllnda buniardon sodece biri
dogrudur.
Oysa Kuanta teorisinde bu «Tertiurn non dotur» yososm1
mu�akkak degi9tirmek gerekiyor. Boyle temelden bir degi9ik
lige elbette kar91 c1kanlar olocak ve diyeceklerdir ki : Konu9-
tugurnuz diide «Ucuncu irnkanm olamazlig1» ilkesi hep vord1r
ve bu ilke bu dile ozgu bir yasad1r, rnant1kta degi9iklik yapo
caksak bunu bu dilin kendisinde yapmahy1z. Arna o zarnan or
taya bir ic celi9ki c1kacokt1r, yoni 9u boyog1 dilin yap1sino hie
de uygulama imkoni bulom1yocak olan bir mant1k 9ernos1 sok
mok bir ic ·celi9kidir. Von Weizsaecker bu durumdon kac1n
mak icin bir dilin yap1srndo ce9itli basamaklor gozetrnek gere
gini savunmoktad1r.
171
de hareket eden bir atomu goz onune o!olrm. Ara bolme lcin
de ki.ici.ik bir dellk olsun ve otom bir f1rsotrn1 bulabilirse bu
radan gecebilsin. Klasik mant1k ac1smdan atom kutunun yo
sol ya do sag bolmesindedir, i.icunci.i blr lmkan yoktur (Ter
tium non datur). Amo Kuanta . teorisinde �unu oktldon c1kar
mamohy1z ki, «atom» ve «kutu» sozcuklerini kullonmok iste
dikce. doho bo�ka imkanlar do pek ala olocoktir ve bu imkan
lar yukorki iki imkanrn acayip baz1 kan�1mlonm temsil ede
cektir. Deneylerimlzin sonuclarm1 ac1klomak icin bu gerekli
dir. 6rnegin atomun cevreye sact1g1 1�191 gozlemleyebiliriz ve
bunun icin i.ic deney yapm1� olobiliriz. Birincisinde (bolmede
ki delik kapoh iken) atom kutunun sol bolmesinde tutuklu kal
sm ve sac1lon tl?t9rn �iddetinin dog1limrn1 olcelim. lkincl -de
neyde atom sagdoki bolmede tutuklansrn ve yogunluk dag1-
hmm1 yine olcetim . Ocunci.isi.inde ise atom kutunun icinde her
tarofo serbestce gidip gelsin ve oyni dag1hm1 yenlden olce
lim. Eger atom kutunun icinde ister sol, ister sag oma hep
bir tek bolmede kalocak olso. 0 zamon ucuncu deneyde 61-
ci.ilen dag1hm, atomun iki bolmeden birinde harcad1g1 si.irenln
bir kesrine bag1mh olarok Ilk ikl dog1l1mrn bir kan�1m1 olacok
t1. Oyso deneyler · genellikle bu nun boyle olmod1gm1 gosteri
yor. $1ddet dog11tm1 oshndo oncelerde soz ettlgimiz olos1hk·
lonn glri�imine baglt olarak de9il?iyor. (Bak. Dipnot)
172
Bu gibi tutumlardan soz edebilmek icin von Weizsaecker
cgercege uygunluk degeri» dedigi blr kovram1 kullanty\Jr.
«Atom kutunun sol - yo do sog - bolmesindedir» gibi blr olter
notif ifade edebllmek· icin belirli bir kompleks say1y1 ahyo� ve
buna «gercege uygunluk1un olcegi diyor. Bu olcek (1) say1s1-
n i veriyorsa ifademiz dogrudur, (OJ soy1sm1 veriyorsa yonh!it1r.
Amo mi.imki.in olon bo!ikO degerler de vordir. Kompleks soy1-
nm mu_tlak degerlnin koresl, ifodenin dogru olobilmesi icin olo
s1hg1 gosterir. lki alternotife (ya sol yo do sag bolmede bu·
lunmo) alt olos1hklonn toplom1 (1) olmohd1r. Alternotlfleri gos
teren tier kompleks soy1 cifti von Weizseocker'in tarifine go
re, bu ·kompleks soy1lar tam bu degerleri old1klon tokdirde
geroege tomam1yle uygun bir ifadeyi gosteriyor demektir.
Ornegin bizim yukarki deneyimizde bu iki kompleks soy1, l!il
l1m sac1l1�mdaki yogunluk dag1hm1ni belirlemeye yetecektir.
«ifade» sozci.igi.inu bu onlamdo kullonir.sak «ti.imsellik»
kovromm1 do �oyle bir tanimlo verebiliriz : Birbi.rine alternatif ·
lki ifade'den herhangi ·birine ozde!i olmoyan her ifade bu al
ternatifleri tumleyici bir ifadedir. Tumleyicl ifode ac1smdon oto
mun sol. ya do sag bolmede bulundugu sorusunun kar!i1l1g1
karars1zd1r. Yalniz !iU var kl ckarars1z,. deyimi hicblr zaman
«blllnmiyor» onlamma gelmez. Bilinmiyor, detnek, atom oshn
da ya sol bolmede ya do sag bolmededlr amo nerede oldugu
nu biz bilmiyoruz demektir. Arna «karars1z• deyimi bu�un d1-
�mda, yalntz tumleyici bir ifade ile verllebilen bir durumu be
llrtiyor.
Ayrmtllarma buroda glremeyecegimlz bu gene! mant1k �
mas1 Kuanta teorisinin motematlk blclmciligine tamam1yle
uyuyor, atomun yap1sm1 tantmlamak lcln kullond1g1m1z kesin
blr dilln temelini te�kil ediyor. Ne var kl boyle bir dllin uygu-
173
lanmos1 bir suru gi.ic!Ukleri de blrlikte. getiriyor. ki bunlardan
iki tanesinl burada soyliyelim : Birinclsi dilln ayn bosamaklon
arosrndoki bogmt1lor probiemi, ikincisi ise bu bosomaklama
nm temeiindeki ontoloji'den c1kocak sonucior problemi.
Bosomokior orasmdoki bogrnt1lor kloslk mont1kta birbi_ri
ni teke tek kar91Jayon kavromlor bogrnt1s1d1r. «Atom sol bol
mede bulunuyon> yo do «atomun soi bolmede bulunmos1 ger
cege uygundur» gibi iki oyn ifade iki oyn mont1k basamog1-
no tekobOJ ediyorior. Klosik mont1l<to bu iki Hade birbirine ta
mom1yie e9-degerdir, yonl yo ikisi birden dogrudur ya do ikisi
birden yanh9t1r. biri dogru lken oburi.i YO!lh9 oiamoz veyo ter
sine. Amo tumJeyicliik mont1gmm 9emasma gore bu bog daha
kan91kt1r. Birincisi ifadenin dogruJuk ya do yanh9hg1 gerci
lkincisinin dogruiuk yo do yanh9llgrn1 iceriyor. ama lkincinin
yanll�hg1 birincinin yanh$hgrn1 icermiyor. Diyelim ki ikinci ifa
de yanh9t1r, bu takdirde otomun sol bolmede bulunup bulun
mod1g1 yollu bir ifade <.<karorsJZ>> bir ifade orocokttr. Atom'un
muhakkak sag bolmede 0Jmos1 do gerekmiyor. Bir ifodenin
dogrulugu bok1mrndan dilln iki bosamog1 arasrnda tam bir 0$·
degerlik var, oma yanlt$hk bok1mmdan hie bir e9degerlik yok.
Bu yoldon horeket edersek «Kuonta teoristnde kiosik yasoia
rm s�regelirligi» dedigimiz tutumu onhyobiliriz : Bir deneyde
klosik fizik yosolon bizi ne zomon belirli sonuca gotOrecek
olso · ayni sonucu kuanta teorisinden de elde ederlz ve bu du
rum deneyierde de boyiedir. .
Von Weizsaecker'in giri$tigi denemenin ba$kO bir ·hedefi
de, mant1grn degi9tirllmi$ uslam bicimlerini dilin doho Ost bo
samoklonndo do kullonmakt1r, oma bu problemleri buroda doho
ileriye si.irdiirmek istemiyoruz.
K1soca deginmek istediglmiz iklnci problem, mont1gm de
Qi$tirilen $emosmm temelinde yotan ontolojiyle ilgiiidir. Yukardo
sozunu ettigimiz kompleks say1lar cifti bir ifodeyi belirtlyorsa,
o zaman dogo'nrn lcinde bu ifodenin dogru oidugu bir durum
do var olmohd1r. Bu cerceve icinde biz <.<durum» sozci.iguni.i kul-
174
lanmak istiyoruz. Birbirini tOmleyici ifadelere tekabiil eden «du
rumlar» von Weizsaecker'e gore «birlikte var olan durumlar» d1r,
boyle bir adland1rma durumu daha iyi yans1t1yor. Gercekten de
birbirlnl tiimleyicl durumlara «farkh durumlar» demek zordur,
cunku her durum bir olci.iye kadar kendlslyle «blrllkte· var o
lan» ba�ka blr tak1m durumlar1 do kapsar. i!}te bu «durum» kav
rom1 Kuanta teorisinin kendi ontolojlsi cercevesinde ilk koklu
tanim olmak gerekir. Ancak «durum». ozellikle «birlikte var
olan durum» kavraminin bu kullan11t� tarz1 eski klosik materya
list ontolojl'deki kullantlt� tarzrndan oylesine farklld1r ki, daha
uygun bir terim tekniginln kullanilmas1 bile okla gelebllir. 6te
yanda «durum» kavmmm1 bir gerceklikten cok bir lmkon, bit
olabilirllk durumu veya olanak durum dlye du�unecek olursak
-hatta durum sozcugu yerine olabllirlik sozcugunu koyabiliriz
«birlikte var olan olanaklar veya olabilirlikler» kavram1 daha
iyi anla�11tr. cunku olabillrliklerden (imk�nlardan, olanaklardan)
biri otekini icerebilir ya da «>tekilerle cak1�abilir. (Bak Dipnot)
�ipnot CY. 6.> Grundlagen zur Topologie der Zelt, temel fizik
kavramlanrun •ozde�lik ilkesi•nin yeni bir tanum k8.l'$1smda a
Iacag1 bic;imi incelerken, daha bw;ta •durum» CZustandJ kavra
mmm gerek Cumleler Teortsi gerek Semantik ac;1smdan yeni bi
rer tarum1yla yola c;lkmaktadir. 0 zaman �u belirgin sorulan
ac;1klamak ve olas1hklar dag1hm1 yerine olanaklann Cbu terimi
· '
tiirkc;edeki olabilirlik veya im:kan kelimesine genellikle tercih
ediyoruz> determinist bir daktluruna ul�mak kabil oluyor.
1. Durum'un Olanak veya imkan Cpotansiyell olarak tutu.mu
2. Durumun imkanda.n olgu ha.line gec;m.esi, yani �imdile�mesi ve-
175
•'
1 1 . BOLOM
176
'.
F. 12 177
ha yakmdan olcebllecek bir imkan getlrml$ti. astronomi ve gok
mekanigi boylelikle cok onemli blr at11Jm kazonm19t1. 6te yon
dan mekanik yosolonna iyi tanimam1z mokanik aletlerinl gell9·
tlrmek oc1smdan buyi.ik deger ta91yordu, enerji ureten makine
ier boyiece gercekle$ebiliyordu. Baz1 dogal kuvvetlerl insanm
hizmetine verebilmeyi 6grendigimiz zaman doga bilimleri ile
teknik orasmdaki ili9kiler art1k zafer cizgisine ula9m19 bulunu
yorlard1. Ornegin, komi.irde birikmi$ duran enerji, aksi takdirde
lnsanm yiiklenmesi gereken pek cok i$1eri yapabiliyordu. Bu
yepyeni olonaklardan geli9en sanayi onceleri eski zanaatm do
gal bir sonucu say1hyordu. Bir cok a�anlardo mokineler eski
torz zonaat call9molann1 toklit eder gibiydi, kimya fobrlkolonn
doki i$1er eski zomon boyohone ve eczonelerindeki coh9mo
sureclerini ondmyordu. Derken sonrolon yeni. yepyeni sonoyi
kollan ortayo c1kt1; eski el zanoatlan olanmda bu sanaylnin
e9ine. benzerine hie de raslanmam19ti', ornegin elektro teknik
diye bir 9ey yoktu el zanoatc1l1ginda. Doga bilimlerinin doganm
en k1y1da k69ede kolm19 kesimlerine kodor sokulmas1, muhen
dislere eski donemlerin hie farkmdo olamad1g1 dogal. kuvvetleri
somiirmek olanagm1 veriyordu. Dogal kuvvetlere hukmeden doga
yosalanni motematiksel bir cerceveye sokarak bu kuvvetleri en
kesin $ekliyle ton1m19 olmam1z bize her tUrfU mokineleri in90
edebilmemiz icin saglom bir temel oldu.
Doga bilimleriyle teknik aras1 lll9kilerin soglod1g1 o muthi9
ba9anlar. teknik uygorhgm on r>landa yer ald1g 1 . uluslann ya do
politik topluluklann usti.in bir onem ve og1rhk kozonmalonna
yol ac1yordu. Bunun pek dogal bir sonucu olorak, gelenekleri
ac1smdan bilimsel ve teknik coh9malora boylesine egllememi9
clan utu!)lar do oyni yolu tutmok zorunda· kold1lar. Modern on
la9ma ve hoberle$me arocion do teknik uygorhgm bu yay1lma
surecini h1ziand1r_makto geci�mediler. Bu surec yeryuzundeki
ya9ama ko9ullann1 hie $i.iphesiz kokunden degi9tiriyordu. Bu ·
evrim ister ho9umuza gitsin ister gitmesln, buna ilerleme veyo
tehlike. ne dersek diyellm, 9unda hie 9uphe olmasm kl bu ev-
178
rim sureci ort1k insonlarm kontrol gi.icunden cokton kurtul
mu9, olabildigine h1zlonmaya ba9lam19tir. . Bu surecte bi.iyuk
capta bir biyolojik olay gori.iyoruz, oyle ki organizmam1zdaki
yetenekler gittikce artan blr olcude cevremlze yay1lmakto ve
bu cevre gittikce ureyen insan ni.itusunun hedeflerine daha uy
gun du9mektedir.
Oyleyse Modern Fizik bu evrimin modern bir halkdsm1 o
lu9turuyor, yarott1g1 en goze baton en talihsiz urun. atom bom
bas1 bu geli9im surecini kokunden etkillyor. Doga bilimleriyl�
teknik drasmdaki ili9kilerden olu9an degi9ikliklerin yalniz iyim
ser bir oc1dan degerlendirilemiyecegi ort1k iyice belli oldu, hie
degilse dogol yo9ama ko9ullonm1zm bOylesine rodikol bir donu-
9umu kar9isinda tehlikeyi gorup uyarmak isteyenler bir yonden
hokh c1kt1. 6te yonda bu tehlikel,erden uzak kalmoya cah9on
boz1 bireyleri ve uluslon evrim oylesine zorlad1 kl onlar do yeni
geli9melere en yogun dikkatlanni yoneltmekten geri kalmad1lar.
cunku politik guc ilerde atom silohlonna sohip olmok bicimin
de bir oskeri gi.ic olarak belirecekti. Cekirdek fiziginden dogon
politik �onuclar ve uygulomolan oynnt1lonyle, tart19mak bu ki
tobm elbette konusu degildir; amo bu problemler i.izerine birkac
SOZ soylemek yerinde olocaktrr, cunku atom fiziginden ne Za
man soz edilecek olsa insanm aklrna ilkin bu problemler geli
yor. ·
.
' Yeni, ozellikle termo-ni.ikleer silohlann bulunmosr dunyo
mrzm politik yap1srn1 belli ki temelinden degi9tirmektedir. Baz1
uluslann benimsedi·kleri «bagrmsrzlrk» tutumu, ou glbi siliihlora
sohip olmayon uluslann bunion cok soyrda ureten yo do elin
de bulunduran birkac devlete 9u veya bu biclmde baglanmas1
geregiyle onemli degi9ime ugrodr. Ne var ki bu silohlan bi.iyuk
capta bir sava9ta kullanmak bugun art1k onlams1z bir intihar
don bo9ka bir 9ey olomoz. Sava9m ortrk modos1 gecml9 bir 19
oldugu, kimsenin bu i9e yeltenemiyecegi yollu iyimser g6ru9leri
srk s1k i9itiyoruz. Amo boyle du9unmek ne yaz1k kl i9i fozlo iyim-
179
serce basitle�tlrmek oluyor; tam tersine, termo-nukleer siloh
larla yap1Jocak bir. sovo�m sacmahg1 ashnda daha kucuk cap
ta sava!?lara kundakc1hk yapmaya vesile oluyor. Herhangi blr
polltik gurup ya do ulus tarihsel ya do torel bir tak1m· hakior
1ddia ederek yururliikteki durumu degi9tirmek istiyorsa. konvan
siyonel silohlan kullanmanm hie bir buyuk bir r.izlkoya yol ·ac
m1yacogm1 du9unebilir; hatta kar�1 tarafm atom silohlanna el
atm1yacagma guvenebillr; cunku anla!?mazhk konusunda haks1z
olan kar91 tarot bunun icin oyle ·buyuk capta �Ir atom sava�m1
goze almak pek istemiyecektir. Amo bu durum tam tersine ola
rak ba�ka bir tak1m uluslan. ugrad1klan bir sald1r1 zoruyla gir
diklerl ufak blr sava!?ta atom silahlann1 kullanmaktan kacmma
maya ltebllir, o zaman demek kl atom tehlikesi ortadan kalk
m19 deglldir. Amo 6numi.izdeki yirmi otuz y1I icinde dunya 6yle
sine degi�ebllir ki teknlgin tOm araclanni kullanarak dui?mani
yok etmeyj amachyan buyuk capta bir savai?m tehlikesi cok
ozalmtl? ya do hepten ortadon kolkm19 olobilir. Ne var kl bu
durumo gelinceye kadar cok tehllkeli yollardan gecilecektir. Es
kl donemlerde oldugu gibl, her �eyden once l?Unu lyice bllmek
gereklr kl, blr tarofo torihsel ve torel yonden hakh gorunen du
rum, 6bur tarot oc1s1hdon tamom1yle yerslz ve haks1z buluno�
bilir. Statukonun
. korunmas1 do her zaman icln yerinde bir co
zum olm1yabilir; tam tersine yenl durumlaro uymoy1 saghyacak
bir tok1m ban�c1 yollor aray1p bulmok taroflan cok daha korh
c1karabillr. Ote yando pek cok durumlar do vard1r ki odaletll blr
cozum yolu bulmok cok zordur. 0 bak1mdon buyuk copta bir
sava�m. ayn ayn tum politik guruplann baz1 konularda kendlle
rince hakh gorunen taleplerinden vozgecmeleri hallnde ortodan
kalkabileceglni soylemek pek karar:nsorl1k. say1lmaso gerekir;
cunku hakh veya haks1z olmak her zamon lcin karl?I tarafm bam
. ba�ka blr yonden gordu!)u bir problemdir.
· Atom silahlanmn ke�fl do!)a billmlerl ve billm adamlora lcin
yepyenl problemler ortayo c1karm1�t1r. Bllimlerin poiltlkoya et
«lsl ikinci dunya sava�1 oncetine oranla cok artm1�t1r. Bu du-
180
rum atom flzikcislnin sorumlulugunu blr kat daha ort1rm19 bulu
nuyor. Fiiikci· i.ilkesinin yonetimirye ya dktif olarak kat1lmakta
d1r, eunki.i bilimin toplum ae1smdan to91d1g1 onem bak1mmdan
boyle bir olona k doima vord1r, o ta.kdirde onemli karorlarm o
hm9mda bir tak1m sorumluluklan blrlikte yuklenecektir ve bu
kararlor h ie 90phesiz ara9t1rma ve i.iniversite eoh9rnalannm
cereevesini 09acokt1r. Yo do politik og1rhk to91yan kararlorm
hie birine kot1lrr11yacok, kotrlmok istemiyecektir, o takdirde ken
disi d19mda ohnacak yanh9 kororlar iein de ister istemez so
rumlu tutulocoktir; oysa fizikcl sessiz, kendi hollndekl bilgin
ya9ant1sm1 tercih etmemi9 olsayd1, o yanlt9 kararlarm bir cogu
nu engelliyebilirdi. Termo-nukleer silohlarlo yuruti.ilecek bir so
va9 s1rasmda · giri9ilecek yak1m y1k1m eylemlerinin varabilecegi
olcuyu kendi hi.ikumetinin gozleri onune sermek 90pheslz kl fl
zikcinin i.istiin gorevidir.
181
ve bllimsel ara�t1rma di.izeyinin Qlkeden i.ilkeye degl�mekte ol
mas1 bOyte utuslar oras1 bir li;ibirllglnl koloyla9t1rryor. Ce9itli
i.ilketerden galen gene blllm adamtan ara9t1rma enstiti.ilerinde
blr oraya gelebillr, buralarda gurup calr9molarr yapabllirler. zor
.
bilimsel problemlerin incetenmesindeki ortak eoh9motor kar�1-
likt1 antayr� ortomm1 her zamon guelendirecektir. Omegin k1sa
ad1ylo CERN diye amlan Cenevre orguti.i. cekirdek flzigi oro�t1r
malan amoc1ylo ortak b_ir ora9t1rma loborotuvonnm kurulmos1
ve buyuk yatinmtan gerektiren deney donammlormm yoprmr ko
nusundo bir cok Avrupo devleti orosrnda bir anlo9ma saglama
yr bo�arm1�trr. Bu ti.ir bir i�birligi bilimsel problemter kar�1srnda
ortok bir tutum lztenmesine etbette yardrmcr olacokt1r ve fizikci
ve teknisyenlerin bu gene ku�ag1 bu ortok tutumuylo her halde
salt bilimset problemlerden oteye de uzanacaktrr. ilerde bu bi
lim odamlon tekrar kendi eski cevrelerine donup yeniden kendi
ki.iltlir gelenekleri leinde daldrklarr zamon ektikleri bu ortak to
humlordan neler bieebileceklerinl �imdiden kestirmek elbette
olanoksrzdrr. Amo �undan hie �uphe yoktur ki ee9itll utkelerin
gene bilim adamlarr orasrndo ve her i.ilkenin kendi ku9oklan a
rasrnda du9unce alr9veri9i, getenege bagll eski yetenekler ile
modern yo9antmrn kacrnrlmoz gerekteri arasrnda bir dengenin
saglond1�h yepyenl blr durumun dogmasrna yarayacaktir. Mo
dern bilimlerin en goze carpan karakteristiklerinden blri de bel
kl bitin:iterin, ce�ltli kulti.ir geleneklerl arasrnda ilk gucli.i bagla
rr kurmakto her yonden daha etkili olmas1d1r. Gercekten de bi
llmsel ozel blr call9mamn degeri hokkrnda, blr 9eyin yonlr9 veya
dogrulugu hokkmda verilecek son kesin kororrn herhongi bir
blllm odomrnrn kl�lsel otoritesine boglr. tutulmosr modern bilim-
. lerln yod1rgod1g1 blr tutumdur. Bir problemln c0zumu bulunun
cayo, dogru lie yanh� oyrrt edUlnceye kodar pek cok y1I geee
blllr. omo sonunda problem de karara bagtamr; ne var kl bu
korarr herhongl blr blllm odamtari gurubu degil, doganrn kendl
sl verir.
0 bak1mdan bllimsel konularda cah�anlar orasinda bllltnsel
182
di.i�iincelerin yay1lmas1 politlk dii�iincelerin yoy1hi, tarzmd.an ta
mom1yle ba11kad1r. Politlk dii�i.inceler baz1 durumlarda bi.iyiik ln
san kitleleri i.izerine, sart insanlann yaranna hizmet ettigi veya
hizmet eder gori.indiigi.i icin inandmca bir etki yapabiiiyorken. bi
limsel dui,unceler ise s1rf gercegi yans1tt1kian ve dogru oiduk
lan icin yaygmla$ma olanag1 bulabilmektedir. Bilimsel bir iddio
nm dogrulugu hakkmda karara varmam1z1 saghyan objektif ve
kesin kriterier vard1r.
183
problemlere kar$• ilgimlzi de koruklem1$tlr. (bak Dlpnot)
Ote yondo Ronesans'm getlrdfgi yenl ok1I- ruh Avrupodo
korkunc blr etklnlik yarat1yordu. K1socas1 hristiyan din ve fel
sefesinden ya da kiliseden tamam1yle bag1ms1z yepyeni bir oto
rite. tecrubenin otoritesl, emplrik olgulann OstfinlU!'}O bu don
nemde beliriyordu. Bu otorltenln koklerinl eski felsefe sistem
lerine, geriye dogru izliyebillriz. ornegin Occam ya do Duns Sco
tus'un felsefeslne bakablliriz. $u var ki bu otorite ancok 16. yuz
y1ldan sonra insan d0$0n0n0n evrlmi iclnde onemll bir.gOc of·
ma yolunu tuttu. Gallllel mekonik hareketler. sorkac ve serbest
d0$me olay1 Ozerinde sadece kafo yormakla kalm1yor. bu hare
ketlerin nas1I meydana geldigini deneylerle nlcel olarak ora$tlfl
yordu. Bu yeni cah$malarla ba$lang1cta geleneksel hristiyan di·
ninden herhangi bir sopmo kast edilmiyordu; tom tersine, ton
nrnn lkl ayn tOrde bellrgJnle$tiginden soz ediliyordu: Bu belir
ginliklerden biri lncil'de onlot1ilyordu. oburOnO ise Doga kendl
kitobmdo yoz1yordu. Kutsa! belgeler insanm eseriydl, yornlg1lon
kaps1yabilirdi, oyso doga tannnm. tannsal iradenin dogrudan
dogruya lfadesiydi.
184
nnr deneyler yoparok bulobilirdik. Goruyoruz kl bu yenl tutum
inson duf?Onunun sonsuz olanoklorla dolu ucsuz bucoks1z bir
alana do\'.iru oc1lmas1 demekti ve klllsenin bu yenl harekette 0-
mitten cok tehlike gormesi de normaldl. Gallilel'ye kar�r. Ko
pernlk sistemlnden yano crkmaktan otUru oc1lan unlO dava,
yuzy1llar boyu surecek mucadelelerin baf?long1cm1 l�oret ediyor
du. Bu mucadelede bilimleri ternsil eden ki�iler, tecrubelerimizin
tart1�1lm�z bir dogrulugu lcerdiklerini, do�oda neler olup bit
tigi hakkmda karor verme yetkisinln hie bir insane, ya da ln
sonoglunun. otoritesine b1rak1lam1yocagm1 savundulor; bu ko
ran oncok doganm ya do aynr onlama gelen tannnm tek bal?I·
na verebilecegini belirtmekte direndiler. . 6te yanda geleneksel
dinin temsllclleri, f?Oyet biz dikkatimlzl madde dunyosma, alg1-
lanm1zo yoneltecek olursok, hoyot1m1ztn · ozundekl de\'.ierlerle
olan ilil?kllerlmlzi yitireceglmizi soyl0yorlard1; yani madde dun
yosmm otesindekl gerceklerle tum baglanmtz kopocokt1. Bu
iddialor onlams1zd1, problem oyle kestirme yarg1lar Ve UZIOl?·
malaria karara baglonocak clnsten degildi.
Arodan gecen zoman boyunca doga billml modde di.inya
smrn gittlkce belirginlel?en, oydmlonan ve genlf1leyen bir betim
leni�I. yorumu hollne geldi. Bu betlmleme tlzikte bugun klaslk
fizik kavramlan dediglmlz kavramlar arac1hg1yla yap1ld1. Evren,
uzay ve zarnan iclndekl nesnelerden, nesneler maddeden olu
�uyordu ve madde kuvvetl dogruyordu ve terslne olarak, kuvvet
lerden de etkllenlyordu. Olaylar madde ile kuvvet orasmdaki
kar�1hklt oyundan doguyordu. Her olay ba�ka olaylarm sonucu
ve nedenlydl. lnsonm doga ka�rsmdaki tutumu. ort1k salt du
�Onsel tutumdan pragmatik blr tutuma donu�uyordu. Art1k do
ganm kendl hallyle hangl nitelik veya ozi.i lcerdlgl degll, dQOa·
don nas1I faydalancica01m1z sorusu onemliydi. Ooga billmlerl
I . '
. .185
lod1g1 bO!?<Jrt bu yeni tutumun yoygmla9masma kesin olci.ide ya
rarh oldu.
186
tiyon dininin ongordugu torel degerler hie degilse b0$10ngreta
bu horeketin d1$mda kaldlfar. Amo bilimsel yontemlere ve aktl·
c1 du$unu$e kor91 beslenen guven lnsan akhnm ihtiyae duydugu
tUm obur guvencelerin yerlni altyordu.
• 187
nln 'de yenl tecrubelerlmlz ka�1smdo deglf1lkllge ugromos1 ka
em1lmozd1. Bayag1 dllln cercevesl lelne glrdiklerl yonleriyle kov
romlonn 9zune hie dokunulmad1. Atom deneyleri ve sonuelonm
yorumlorken modde veyo olgu yo do gercekllkten soz ettlglmiz
zomon ortaya bir zorluk c1km1yordu. Ne var kl bu kovronilor
maddenin en kucuk parcolarma kodar genelle�tirilmek lstenin
ce bu genelleme, klosik fizigln tasarlad1g1 gibi oyle dupedi.iz
yerine oturmuyprdu. Klosik fizlgln bu kestlrme tosanm1 blzde
modde hokkmdo yonh� bir imge yorotm1ft1.
188
bolmamaktad1r. Oysa ote yanda biflmsel kavromlor hep birer
ldealle$tlrmedir, en duyarh deney araelanylo elde ettlglmlz tec
rubelerden tUretilmektedir ve sonra akslyomlar ve tan1mlamolar
yard1m1yla kesinkes birer tanima kavu$maktadirlar. Ancak ve
ancok boyle kesi.nkes tanimlor yard1m1ylod1r ki kavramlan ma
temotiksel bir $emoya boghyobllir ve boylece bu alondo olobile
cek oloylorm o sonsui ce!ilitllllginl matematiksel olarok sapt1-
yabilfriz. Ne - var ki bu ldealle,tlnne ve kesinkes tan1mlama yu
zunden de .gercekllkle olan dlrekt baglantt kopuyor. Amo kov
romlor ara9t1rmalonm1zm konusu olon o k1smi gerceklige yine
de cok iyi uyuyorlar. Amo kovram ile gerceklik orosmdokl direkt
ill9kl bo9�0 bir tak1m oloy guruplon icinde koyboluyor.
189
pair cercevesine uymayan bogm dil kavramlanna, ozellikle din
sel kavramlara kar�1 ac1k bir ku�ku gosteriyordu. Modern fizik
bu ku�kuyu yer yer daha do yogunlo�t1rd1, omo oyni zomando
bllimsel kovramloro kar�1 o�m gUven beslemeye de kor�1 c1kt1,
genellikle bilimsel geli�me,yle llgili o�m iylmser goru�lere ve
sonundo ku�kunun kendisine kor�1 do cephe old1. Keslnkes bi�
. lim kavramlon kor91smdoki ku9kumuz. ok1lc1 dU9Unceyi uygu
lorken 091lmoz smirlorlo kor�1lo9mok zorundo kold1g1m1z onlo
mmo g�lmez; tom tersine, insondoki kovroy19 yeteneginin bir
bak1mo sm1rs1z oldt.igu onlommo gelir. Ne var ·ki mevcut bilim
sel kovromlor osltndo gercekligin yolniz s1nirlt bir kesimine uyu
yor; obUr kesimleri ise . henUz onlo91lm19 o fmod1g1 gibi sonu do
yok. Ne zomon bilinenlerden bilinmeyene dogru ilerlesek doimo
anhyocog1m1z boz1 ko�eler bulacog1m1z1 Omit ederiz; 9u var ki
«Anlomok» sozcugUnUn yeni bir onlom1n1 do bilmemiz gerekiyor.
Biliyoruz ki kavray1�1m1z bayag1 dilin kullanih9 tarzma dayanr
yor; clinku oncok bu dil cercevesinde gerceklige dokunobile
cegimizi biliyoruz. 0 bak1mdon bu bayag1 dilin ve kavramlon
nm kullan1h91 oc1smdon besledigimiz her ti.irlU ku9kuya kan�1
do ku�kulu olmohy1z. 0 yuzden bu ti.ir kovromlor her zomon no
s11 kullanilageldi iseler oylece kulonr!obilir. Modern fizik belki
. de boylece insonm ok1l-ruhu ile gerceklik orasmdok.i ili9kilere
· yonelen yeni ve doha geni9 bir oc1dan ilerliyor. (bok. Dipnot)
Modern dogo bilimi ort1k bugun kultLir gelenekleri Avrupo
uygorhgmdan cok farklt olan ulkelere kador giriyor. Doga biliml
ve teknigin yepyeni eylemlerle girdigi bu ulkelerde Avrupada
oldugundan cok daho gi.iclU sarsmt1lar meydana geliyor; ci.inkU
Avrupanm iki i.ic yuzy1I boyunca benimseyebildigi degi9iklikler
o Olkelerde yirmi otuz y1lda ba�anlmak isteniyor. BUti.in bu yeni
190
eylemlerln orada esk1 kulturi.in coki.i�u olarak kar�1lanmas1 bek
lenebilir, hatto lnsonlann Wm mutlulugunu sagllyan o duyorlr
dengeyi darmadagm eden insafs1z ve bor.barca blr tutum ola
rak mahkum bile edilebrnr. Yenllik ve bilimsel deg1$melerin ge
tirdigi bu sonuclardan kacm1lmaz, bunion cag1m1zm karakteris
tik bir tutumu olarak kabullenmek zorunday1z. Ne var ki modern
fizigin tutumundaki ac1kllk, eski gelenekleri yeni dli$i.in egilim
leri ile bOrt$tirmakta bir olcuye kadar yard1mc1 olacakt1r. Or
negin ik·inci di.inya sava$mdan bu yana Japonyanm teorik fizik
alanmda ortaya koydugu bO$Ortlor, uzak dogunun geleneksel
di.i$i.inceleri ile Kuanta teorislnin felseti ozi.i arasmdo mevcut
belirli baz1 ili$kilere i!?aret say1labilir. Yi.izy1llm1zm ba!?lonnda
Avrupada iyice yerle$en salt materiyalist di.i$i.ince tarzm1 ya
$Ornam1$ olan bir' ortamda Kuanta teorisinin gerceklik kavra
mma o11$monm daha kolay olocagm1 soyliyebiliriz. (bak Dip
not)
Bu durumu, eski ki.ilti.ir geleneklerinin geli$en teknik le ca
t1$mos1 sonucu ugrad1g1 veya ugrayacog1 zaron ki.ici.imsemek
$0klinde degerlendirecek olursok durumli yanll!? anlaml!? oluruz.
191
Blllm ve tekniktekl gell!?me coktand1i' lnson gucuni.in kontrolun
dan c1km1!? oldugu lcln bu geli!?meyi cag1m1zm en onemll karak·
teristiklerinden blrl olorak degerlendirmek ve lnsonc1I degerlerle
mi.imkun mertebe bagdo!?t1rmak zorundoy1z, eskl caglarda kul
tlirel ve dinsel geleneklerin de omoc1 buydu.
lzin verirseniz burado Kassidim dininde hikaye edilen bir
olay1 anlatay1m: Bifgeligi ile tanman ya�h bir rahip varm1�. her
kes ondan ogut almayo gelirmi!?. bir gun odomm biri cevresinde
olup biten butUn de9i!?lmlerden umitsizllge kap1lmca bu rahibe
ugrom1!?. �u teknlk gell!?melerin ba!?ma act1g1 dertlerden yakm1p
durmu!? «YO!?Ont1m1zdaki gercek degerleri du!?unecek olursak»
demi!? «butun bu teknik hirdavat ne i!?e ycmyor, ne onlam1 var?»
Rahip cevap vermi� «Her�eyden bir!?eyler ogrenmemiz gerek,
sadece tanrmm yarott1klarm1 degil. insanlar neler yapm1!}SO on
ion da ogrenebilmek gerek» «Peki, ogrenecek ne var» der ote·
kisl «�u trenlerden neyi ogreneblliriz ki?» «Neyi mi? S1rf bir
dakika gee kald1k diye her!?eyi kao1rabilecegimizi ogrenlriz.»
aTelgraf ne ogretir bize?» «Her sozcugun say1hp; teker teker
hesaba kot1ld1gm1» «Peki telefon?» cBurada konu�tugumuzun
orodon duyulc;tugunu ogretiyor». Adam rahlbin soylediklerini an
lam1�t1 ve c1kt1 glttl.
Modern doga blllml ort1k gunumuz dunyasmm o dev bol·
gelerine dogru nufuz ediyor, 0 ulkelerde yepyeni ogretiler yep
yeni ve guclu toplumlann temellerlnl olu!?turuyor. Modern bilim
bu toplumlarda, bir yanda 19. yuzy1hn Avrupah du!?unurl�rl He
gel, Marx ve Engels'e kadar uzanon ogretilerin icerigl, obur
yonda do ba!?ka goru!?lerle uzla!?maya yona�mayon bir Inane
fenomeni kar�1smda bulunuyor. Pratik uygulamalar bak1mmdan
modern fizf.k bu ulkelerde de buyuk bir rol oynad1gmdan modern
flziQi ve onun felsefi tutumunu gercekten anlamt!? olanlar bu ye
nl doktrinlerin cercevesinde boz1 dorhklon ke!}fedeceklerdlr. 0
bok1mdan doga blllmleri ile yeni polltlk ol)retiler orasmda cf i.i
�
192
d1$a ac1k o1U$U. buyuk insan kitlelerine bu yeni ogretilerin top
lum ac·1smdan ilk ba$larda sanild1g1 kodar emredlcf olmad1kla
rm1 anlamak f1rsatm1 verebilir. Modern bilimin nufuzu boylece
daha bir ho$g6rur!Uk yaratacak ve daha etkili olacaktir.
bte yanda kay1ts1z $Orts1z koru korune inanma fenomeni
19. yuzy1hn ozel felsefi gorii$1erlnden daha ciddiye ahnmak ge
rekir. lnsanlann buyuk cogunlugunun belirli ve genel bir tak1m
dG$0nce ya do inanclann dogrulugu hakkinda pek kokli.i bir ka
niya varamamalanni gormezlikten gelemeyiz. 0 bak1mdan bu
buyuk cogunluk ac1smdan 1tinane» sozcugu hicbir zaman «bir
�yin dogrulugunu tanimak» anlamma degil, «blr $eyi YO$Omin
temel ilkesf haline getirmek» anlamma geliyor. (Bak. Dipnot)
Bu ikincf tt'.irde� bir Inane hie $0pheslz ki birinci an·-.��!l�k ;
lnanetan cok daha kat1d1r, tecrubenin getirdigi ac1k celi$kiler
onunde bile yolundan donmez. scnradan edinilecek bilgiler kar
�1smda dedigi dedlktlr. Yirmi otuz y1lhk yakm gecmi$ goster
mi$t1r ki bu lkinci inane blcimi sacmahkla yuzyuze gelecek 61-
cude kendlsiyle eeli$inceye kadar direnecek ve ancak «mumin»
lerin olumu pahasina sona erecektir. (Bak. Dipnot)
F. 13 193
· Bilim ve tarth blze ogretiyor ki bu ikinci inane bicimi, bu
inonca kaprlonlor icin buyi.ik birer tehlike olmu$tur. Ancak bu
nu bilmek de yeterli degildir, ciinku bu inanctan nasrl kurtulu
nacagrnr bilemeyiz: o bakrmdan bu gibl inanclar tarihte daima .
cok bi.iyi.ik gi.icler holinde geli$egelmi$1erdir. 19. yiizyrltn bilim
geleneglne bakarak i.imit edelim ki inanclar bi.iti.in mevcut ka
nitlarr ak1lc1 blr analize tutmak, derinlemesine di.i$iini.ip to
$1nmok yoluyla gerekcelensin ve ister gercekteki ister gori.i
nurdeki dogrulugu kendi kendimize ozgi.irce di.i$i.inup incele
meden ya9ant1m1zrn temeli olarok kobullenen bir inane ti.iri.i
bir daha dogamasrn.
194
tutuma uymak zorundad1r. Guvenebllecegimiz bir �eyin, eylem
lerimizi yonetecek bir llkenin saptanmas1 icin kararrn kendisi
gereklidir. Boyle saglam bir dayanak noktas1 olmazsa eylem
lerimiz Wm gucunden yoksun kalir. Ya�ant1m1za temel olan
llkeler gercekteki ya do goruni.irdeki bir dogr�luktan veyo
ikislnin kon�rmmdan olu�urken bu olu�ma cok defo boyle
ak1lc1hga oykrn bir tarzda do cereyon ediyor. Bu durum, bir
toplulugun temel yo�am ilkelerinl. ozellikle toplulugun goster
digi tore! tutum acrsrndan, degerlendirmek konusundo bir 61·
eek olmohdrr ve aynca bizi. otekl toplumlarm bizimkilere ya
bancr di.i�en yo9ont1 temellerine sayg1 gostermeye ah9t1rmah
d1r.
Modern bilimlerin di.inyomrzrn ce9itli bolgelerine nufuzuy
lo ilgili di.i9iincelerimizden bir sonuc crkaracak olursok, diyebi·
lirlz ki modern fizik, gene! torihsel surecin pek ozel bir kesi
mi bile olso. yine de dunyam1z1 bir birlik icinde birle9tlrmeye
yonelen bir kesimidir. Bu siirec oslrndo. cag1m1zdo biiyuk teh
likeler yaroton o kiiltOrel ve politik gerilimlerin ozolmosrno
yard1mc1 olmallydr. ama ne var ki ayn rsiirec. tamam1yle ters
yonde etki yapan bo9ka bir siirecle birlikte yiiriiyor. 0 olumlu
si.irec boyunca art1k birle9tirici birligin geregini anlay1p bi
lincle9tiren ve geli9mekte olan toplumlar kor91srnda eski otur
mu9 kiiltiir toplu�l::m do H.im gucleriyle derlenip toparlanryor
lar. geli9mekte .olan toplum bu yuzden kendi geleneksel deger
lerini de miimkun mertebe guclendirmek cabasrnc glriyor.
Boylece gerilimler doguyor ve birbiriyle yan9an bu ikl su
rec blrbirleriyle oylesine kayna91yor ki bir yanda birligi, butOn
!Ogu sagloyan si.irec ote yonda yeni tekryik geli9melerle aynr
zamanda yeni sava9!ora do yo! acryor ve sava9lan doha do
9iddeUendiriyor . ve sava9!ar arasr donemin giivensizlik ve ke
sinsizligi art1yor. Modern fizik bu tehlikeli birle9me, biiti.inle�
me surecl icinde belki yalnrz ikincil bir rol oynuyor: ama evri
mi dlzglnlerinden tutabllmek, daha oz tedlrgin edici yoriingele
re oturtmak icin ikl onemli konuda yard1mcr oloblllr: Blrinclsl,
195
Flzlk bu surecler lclnde atom sllahlon kullanmonm korkunc so
nuclor doaurduaunu lspatlamr�tir. lkincisi, butun du�un tlirle
r.ine ko�1 ac1k ola·n Fizlk, esklsi yenlsi ba�ka ba�ka ti.im klil
tur geleneklerlnin bir arado pek olo yo�yabilecekleri, du�un
.c.e lie eylem arasmda. yeni bir denge kurabllmek ama�1ylo pek
cok lnsanrn birlikte mucadele edebiime umudunu yaratryor .
.
186
M. YILMAZ ONER
GIRi$
197
d1(j1 bu olaylara Kuonta Olaylan denilmeliydl art1k, kfaslk me
kanik yasala n bu of�ylonn sm1nndo sona ermeliydi.
Bellrllllk ve Bellrslzllk
mant1g1yla �artlanagelmi�tir.
Makro-fizik kuramlan. en dehakcr matematik inceliklerine
ragmen, Archimedes ve Aristoteles'ten Einstein'a vanncayadek
hep ayni «kaba mant1k»la olu�turulmu��ur. Yaratt1g1m1z mak
ro-fizik kuramlan. i�te bu kaba mant1gm cercevesinde kal
m1�. dogayla ancak, mant1gm1 yine ayni kabahkla kurdugumuz
olcu aletleriyle temas etme ah�kanl1g1 lcinde ve de di.inyoy1
ha bre idealize etmekten oteye gidememl�tir. uAk1lc1hk» ad1 ol
trnda kesklnle�en bat1 di.i9uncesinin makro-fizigi. olaylarm hep
o <1d1�ton» ve kaba geometrlsini irdeleml�. «olay»m lcindeki
«potansly�I ic-geometri»yi bugunedek asla ke9fedememi9tir.
Helsenberg'ln de hantalhgm1 tesllm etmek zorunda kald1g1 bu
keskin biclmci mant1k ort1k kendi «ekonomi»sinin tum sivrilik
lerini de horc1yorak kohnemektedir. Batt uygarhgmm ikibin
y1ldir ckendini du1a .9artlayant mant1g1 s1ftr1 tliketmektedir, or
t1k dogunun cok daha eskl ve koklu diyalekti(ji yenlden canlan
maktadir. Oogunun. bat1dan binlerce y1l <>nee olu9turup ken
.
di uretim ili �kilerinin lmbiginden gecirerek dam1tt1g1 ve bizlm
klilti.iriimi.ize ozgu du�i.inme sistematiginin de ozi.inde ti.im can- .
hhg1yla yoton ve halo ya�oyon dogu diyalektigi, ozetle eskl
hint ve ctn diyolektigi, arttk batmm o iceriginl yitirmi� telo�h
bicimcill!}lnl, olaylara d19tan ve olay sank! csalt-blclmsel bir
horeket» lml� gibl bak19m1 slllp gececektlr.
.198
Oloy'rn lc-dinomlgine, oloyrn kendi lcinde kendinl bir on'do .
donu9ti.irebiiecek oionoklonno ve bu olonoklorm bir on'da po
tansiyel bir buti.in olarak davran1!?ma, k1saca Olas1hk dediglm
Biriklm Dinamigi'ne egilmek gerekecektir.
l�te makro-fizikten oteye gecemeyen kabo veya bicimsel .
mont1k lie mlkro-evrenin Olas1hk (veya Potansiyei Blrikim) Oi
nomigi ve onun Geometrisi diyebilecegim mont1k orosmdo, bir
b,iriyle bogda9moyan bu ikl dLi$Linme sistematigi arasrndoki s1-
n1r nas1I ortaya c1k1yor, yine ona donelim.
199
ozel blr durumdur ve kaba mant1gm en yontulmam1� blcim1
olan Belirlllik ya do Keslnllk llkesi tam gorkemiyle gecerlidlr.
II. Bellr&lzllk
200
'
201
koordlnatin tumune ozgu, ama tel< ba�ma bir an'a ozgu bir
Belirlilik, blr dagrhm saglamaktadrr.
Ayni tUrden bir koordlnat kalabahgmm bir on'a 6zgu dag1-
l1mma, istatistik dagrhm deniyor. Boyle bir dagrhm. 6rnegin h1z
koordinatlannm dag1lrm1, bizim kar91m1za blr .duzenlillk plcegi,
yani mesaj veya bilgi (mesajm ta91d1g1 �ey) ya do kalrp veya
· 6rgut olarak c1kmaktodir, ama aynr zamanda tam kar�1tm1 da.
yani bu dag1llmm duzensizlik .6.lcegini de, yani bilgi eksikligi-
ni de vermektedir.
202
tarzdo, yani fiili zomon boyunco bir dag1hm torzmdo bile olso
yine dp belirleme ve bilgi edinme olonog1m1z vard1r. Neden?
Ciinku her 9eyden once, koordinatm kendisinde, bir ve aym
an'da bir cok degere birden sohip crkma potanslyell yoktu_r.
yani bir ve oyni onda birden fozla «gercekle9me olonag1»na (b�
olanaklann potansiyeline) sahip degildir. k1saca her koordi
notta blr ve ayn1 an'da blrebir bir belirlilik vardir. Bu belirliligi
i;;oyle ozetliyoruz: Klasik Mekanigin yasalan «determinist»tir.
Ba9ko bir deyi9le. klasik mekanigin konusu oian (makro-)
cisimlerde, ainamik koordinatlann degerleri. koordinot:n ya do
makro-cisim olma'nm dogos1 geregi. yani ozunde ve oslrnda
belirlidir. Her koordinat bir etki kor91smda bir ve yalniz bir
tek davrarn9 gosterir. Makro-cismin her koordinot1 obur koor
dinatmo bire bir tekobUI eder.
Ne var ki, yukarda belirttigimiz uzere. makro-cisimlerin
(oyn1 Wrden koordinatlarm) say1s1 ve dolay1s1yle kar$1l1kh et
kilerinin say1s1 cok fazla olunca onion (zaman boyunca) her
on ardarda (yani dinamik bicimde) duzene sokup belirliyemiyo
ruz.
Klosik mekanigin genei bicimi olan Termod!namigin «kla
sik �los1hk» diyecegim Olas11rk · kavrom1 burn.don doguyor. Tek
ror .edelim; aslmdo mokro-cisimlerin arclanndaki' kor9il1kh etki
96yledir: Bir clsmin herhongi koordinatmm bir degerine kar�1-
smdoki obur cismin oyni koordinot1nin bir ve yalniz bir degerJ
tek�bul eder. yoni kor911tklt etki birebir'dir. oma birebir belirli
olon bu kor911tklr etkilerin coklugu i9i olos11tgo dokuyor. Neden?
Ci.inki.i b6ylesine bir cokluk yo do kalabaltk veya cs1k191k
hk» icindeki bir cisim. bir ondo o kadar co� etkinin altmdod1r
ki, her hongi bir koordinatm verilen bir an'do hangi degeri
alacagm1 kestirmek. aslmda cismin (koordinatm) ozjjnde «kay
pakltk• olmad1g1 holde. olanaks1zdir. K1soca bir koordinatm blr
ando alobilecegi degerler. koordlnotm dogosmdo cbir ondo
bir cok degere birden to lip olmo ocgozlUIUgi.i» voya «bir onda ·
blr cok gercekle9me olanag1» olmod1g1 halde. bir olas11tk ortusu
.203
ordma saklanrrlar. l9te slstemdeki clsimlerin, dolay1s1yle koor
dinatlann salt kalabahg1 yuzundendir ki, koordinotm csaptana-'
cak degerb art1k sistemin ic-yap1sma, yani kalabahga bagh ha
ole gelml9tlr. Bir tek cisrnin koordintlan bile, bu kalabalrk icln
deki etki olanoklarmin coklugu yuzunden belirlenemez dururri
dad1r, istatistik olarok belirlenmeye ihtiyac vardir. Ostelik, ka
lobahk icinde bir tek cismin koordinotlan bile bu olanaklor ka
labahg1 yuzunden ha11gl anda olursa olsun belirli degerlerde
·
204
- Koordinatm ya da objenin kendlnde bir Olasthk vardtr,
yani koordlnatm herhangi bir an'dokl Him gercekle�me ola
naklormdan olu�on virtue! degerter butlinunun (coktuOunun_)
tclnden belirli blr degerln (hongi matematiksel olcek ve denk
lemi saghyarak) vukua gelecegl (yani virtue! olmoktan c1k1p
gercek haline gelecegi) ve bu gercekle�me'nin otcegl soz ko
nusudur. Burado, •koordinatlartn obje icindeki potonslyel orgut
leni�i ,arttk bilgi edinen oznenin o!}am1yacog1 bir duva:rd1r. sub
jektiflik burado sona erer. Burodo Objektif Olos11tk soz konu
sudur. l�te Kuanta oloylanndaki durum. budur.
205
Entropi (bir sistemin orgutlenememe olce!lil kovrom1ni ele ol
mok, amo sis�emde bir on'a ozgu Wm gercekle�me .doloy1s1yle
orgutlenme olanaklannm. dolay1s1yle olas1hgm icine yoy1ld1g1
bir ic-geometriyi ke�fettikten sonra ele almok gerekecektir. Bu
ic-geometrinin ne oldugunu veyo olobilecegini gostermek bu
mokolemizin amaclonndan biridir.
I. BOLOM
diye gosterelim.
b. bu virtUel anlann her biri bir ve ayni aktuel on'do.
kendi halinde sadece salt birer cgercekle�bllecek
olanak»tir veya diilile�me=gercekle�me=gercek ol
mo=vukua gel.in13 �ans1» no sohiptir.
206
c. her birl blr ve aym aktilel an'da, H .enerjl operatorii
nun (daha do()rusu her birl gercekle,me olanagina
sahip bu an'lara veya onlarin egrisel dag1hmana ener
jlyi veren operatorun) gercekle9ebilecek birer Hi ota
nagana tekabill ederler ve bu gercekle9me olanaklan
nin her biri gercek ol�a (vukua gelme) 9ansina ea
hiplirler
d. 1 . ustelik, bu virti.iel Ti anlarmdan herhangi birinin,
(kendi halinde olduQu gibi) sadece birer "gercekle9e
bilecek · olonak olmak»ton c1k1p, yani «gercekle9mey(
bekleme durumu11ndan kurtulup (fiilen) gercek olma
olma (9imdiki-an olmo) 9ans1 (ki bunu 09ag1da ger
cekle9me olas1hg1 veya 1/R olorok belirtccegiz)
e bir ve ayna aktUel an'do, yani akti.inl (veya olcuci.i)
sisteme. tizgii
.zarru:ma gore. k1saca
.
207
(bilvesile enerji degerlnin) gercekle�en An (veya
enerji degeri) olmas1 arasinda FARK yoktur.
e. Zaman enleml dedigim enlem-egri boytece. olcUlecek
bir ·o sistemlnln bir ve ayni olcucu k anindaki en
lemesine zaman kesitidir. �oyle kl. gercekle�mek uze
re rbekle9en» ve (bir aktUel an'da iclerinden yaln1z
biri gercekle�ecek olmasma ragmen) birer gercek ol
mak icin, d1�tan bak1ld1gmda hepsi e9lt 9ansa sahip
olan T1 anion veyo onlaro t>lreblr tekabul eden
H1 enerjl olanaklan, O sisteminin bir ve oyni olcucu k
anmdoki ic-geometrislni olu9tururlor.
2. Dayand1g1m1z varsay1m ve bu varsay1ma doyah kons
trukslyonu bir kez daha ac1khyahm; sorumuz 9udur:
OlcUlecek bir O kuontik sisteml nas1l gorunuyor?
a) Qlcucu (aktliel) zomanm bir ve ayn1 (k) ani'nda. yani
sisteme, olcucu A sistemi dediglll)iz, yobanc1 bir slstem
den, k1saco d1,tan bak1id1gmda,
e O sistemi. kendi dogasmda mumkun. - hepsl gercek du
ruma gelmek lcin bekle,en ve
e gercek duruma gecmek icin hepsi e,it ,anso . sahip
olan tum enerji olanaklannm olu9turdugu bir Potansi
yel ·Butlin olarok gozu�uyor.
veya
b) colcUlecek kendi (virtue!) T zomani» oc1smdan. gercek
('lmdi) olma'y1 bekleyen ve gercek duruma gecmek icin
hepsi e9it 'onso sohip olan tlim T onion ac1smdan.
yoni slsteme icten-bak1ld1gmda,
e O sisteml, blr ve aym (olci.icu) (k) an1na ozgi.i Potansl
yei Bi.iti.in'un iclne yay1lm1, blr D�g1hm (egrisi) veya
Zaman Enlemi olarok gorunmektedir.
208 .
mlnln iki goruni.i�u vord1r: D1�·Goruni.i9 ve lc-Gorunu9.
3. a. 1 - 01, Gorunuf :
ilke :
3. a. 2 - Ogeler :
F. 14 209
olanaginm e�it �ansa sahip olmas1, ya do !?6yle diyelim.
- herhangi vlrtuel bir anm vuku olas1llginm o aktliel andon
bag1ms1z olmas1.
Bag1ms1zl1g1 �6yle de lfade edebiliriz:
e Henuz gercekle�memi� (vukua gelmemi�). ama o aKluel
on'da cgercekle�ebilcek salt birer olanok olmak»ton. ·«ken
di ha!inde kalmok»tan Clklp ccgercek Olmo durumw�na gel
mek icin
e ogelerin hepsi de (yani An veya Enerji olanag1 �eklindeki
vuku olanaklonnm tOmu de) o aktiiel andan bog1ms1z du
rumdod1rlor, k1soco
9 vukuo gelme hakk1 (�ans1) e�it ofanoklardir.
·
veya i;;ons efltllglni) soglomalormdon do oteye bir de orolorm
,
210
4. Potansiyel ButUn lcindeki dag1hm veya ic-Geometri·
ye, yani le g6runu9un geometrislne bakt�
211
II. BOLOM
212
11. ic-Blclm
213
bllecegl deger) olanaklanyla- virtue! olarak yoylld1g1 bu P.Otan
&lyel orgut tarafmdan kovulmos1d1r. $6yle kl bu,
21-4
!II. lc-Ozde�lig!n meydana gelmesl = Slstemln Gercekle�mesl
215
Ozetlersek, 1. 09omodo, k1soco sisteme gene! olorok ener
iinin giri9in�e, yani dinomik i.iruni.in olui;imo onmdo farazl olo
rok mevcut olon ic-biclm, 2. 09omodo, k1soco din(]mik Grun
den enerjinin c1k1i;i1 (boi;ialt1lmos1) anmda, yonl objektifllgln ko
runmas1 oi;iomasmda sistemin o anda birakt1g1 <<izdi.i9lim» veya
«miras» yo do sistemin «O ondaki kesiti» veya «oni obje» olo.-
fOk kor91m1za C1k1yor. ,
$u var ki sistem hangi aktliel ondo olursa olsun, kesitin
enerji operotoru icin gercekte9meye deger bi.itiin olanaklan
kapsad1gm1 kabul edebiliriz. 0 bok1mdpn herhangi bir on'a oz
gi.i Kesit bi.iti.in an'lar icin ayni kahr, art1k Kesit ani kesit ot
moktan c1kor, sistemin bi.iti.in omri.i icin genetlk blr plan halini
alir. Bu genetik plan Zaman Enleminin, yani sistemin ic-geo
metrisinin ta kendisidir.
$imdi kesinlikle tonimllyobiliriz:
0 sistem:inin gercekle9mesi nedir?- ic-ozde9lik operosyo
nudur.
ic-Bicim nedir? (0 $iSteminin gercekle9mesi dedigimiz)
ic-ozde91ik operasyonvnun invariyant birokt1g1 objektif 9eydir.
Oyteyse gercekle!jlme (yoni ic-ozde9lik) ciperosyonu ac1-
smdon ic-bicim nos1t bu operosyonun objektif invarlyont1 ise,
· gercekle9me operosyonu do, forozi ic-bicimden dinamik (objek
tif) i.iri.ine .c1k19. bu objektif iiri.inden objektifle9mi9 iC-bicime
indirgeni9 operosyonudur.
216
gerl objektifle�ml� blclme indirgenml� durumu kast ediyoruz.
Dogadaki >her olaym dinamik blrer i.iri.i�den, bilgimlzln lse
bu i.iri.inlerin oblektif bicimlere indfrgenmi!}. yonl H-l(H\J!) = '¥
durumlarmdan olu!}tugunu unutm1yahm.
Demek kl «genel olarak bilginin kendisi» boyle bir indir
geme sonucu beliren, -k1saca dinamik surece bir anda girip
ayn1 onda c1km1!}. objektifle�erek c1km1!}. 'l' = H-t(H'l') biclm
lerinde yat1yor. Herhangi blr bilginin genel olarok dogmasm1
soghyan denklem budur, bir fc-ozdei;;l ik denklemidlr.
Oyleyse bilgi edinmek icln, H'I' dinamfk i.iruni.ini.in ic-ozde!}
lik operosyonuyla indirgenmi!} 'II durumunu bilmeye, yoni «bil
ginin kendisi:> olan objektif bicimin bir ic-ozde!}likten, yoni sis
temin gercekle!}mesinden dogdugunu, bu ic-6zde9ligin varhgm1
bilmeye ihtiyac1m1z var.
K1soca ic-ozde!}lik denklemi bilginin i.ireme ko!}uludur ve
ya bilginin genetik denklemidir, ne ti.irden olursa olsun doga
hakkmdaki bilgimizin firetecidir.
·Bilgi edlnme olay1: (1) farczi bir ic-bicimden dinomik (ob
jektif) i.iri.ine (uygulamaya, denemeye) geci!} (2) -dene.yden son
ro bu forozi bicimin ort1k objektiflik kazanmosr ve boylecs dog
rulanmas1d1r. Forazi ic-bicim bilgi edinme olayr kar:;;rsinda boy
lece invoriyant kahr.
217
le - Bicim veyo Potonsiyel Orgut,
218
bilgiyi uretmek icin ola nak saghyor. ButUn bunlar lc-ozde9ligin
bir ve. aynr an'da olu9mosrndan doguyor, bu orada H-1 ope
rotoru de dinamik urunu bir ve oynr ando tutuyor. $imdi $OY
le bir soru ortoya otol1m:
Peki dinomik . urunu bir ve oynr ando tutuklomaya ihtiyac
var inr? Ell.Jette. ci.inku bir dinomlk koordinatrn (yoni koordi
nat degerinin) bir on'daki gercek olma (vukua gelme) olcegi o
dinamik koordinatm vukua gelecegi on'o tutulma (yop19ma)
olcegidir de, genel olorak bilgimizin «kesinlik olcegill veya «bil
ginin ureme yogunluguduni do oynr zamanda. Neden? Bu konu
ya blroz ilerde «totoloji ybntemi; ad1 altmda yeniden done
cegiz.
2�9
e 'l' orgutunu veya bu 'orgiitU dinamik uriine donu�Wren
enerii vericl H operatorunu
111. BOLOM
220
- A olcuci.i slsteminln (ornegln saatin) kendi determinist
yop1sma ozgO boylomsal .(yani klasi� veya aktUel dedigimiz)
zaman'm bir kJ olci.i anma. enlemesine olorok r6lculecek1 0
sistemlnde tekobi.il eden Zaman Enleml
- Her biri, H operatorii dedigimlz olaym, bir kJ aktliel on1-
na ozgO H1 (i = 1. 2 • ) vuku (gercekle9me) olanaklanna bi
.•.
221
- LJ enleml uzerlne Vj oloymm (T zamoni veyo H opera
toru olorok) dqg1lm19 olonok (virtUel) degerleri (yo do gercek
le9me olanaklan diyelim) orasmdon, k1saca H;'!er veyo T1'ler
orasmdan gercekle9mek icin ani (yanl T1 a:1ma ozgu) bir olcek
(a9ag1do gorecegimiz iizere Zaman enleminin bir noktasmo oz
gii geom.etrik bir olcek).
- H enerji operotorunun veyo V oloy1 dedigimiz 9eyin 61-
cCilecek O sistemine ozgii olanok (virWel) H1 (i : 1, 2 ) deger • ...
1. Gorcekle�me Am ve Celi,kl
222
Bir ve ayni kJ olcme anma ait U zaman enlemi uzerinde
vukua gelmesi beklenen bir si.inl V1 vpka olonagmm her biri,
hem birer An hem birer Operator degeridir, henuz vukua gel
memi9, oma vukua gelmeyi (gercekle9meyi) bekleyen (yani vir
tiiel) birer oloyd1r. ButUn bu virtuel V1 olaylan birer olanak ola
rak aktUel bir tel< VJ oloym1n potcnslyel deposuna girer. i9te
kuantik siste:nin dogos1 budur.
O beklenen, yani
@ ml.imkun (olanak) veya muhtemel (olaSi)
223
Ostelik yukorda hot1rlott1g1m12 glbl. V1i ler (i = 1, 2, . . ) .
Q = 1 - p lli!}kisi vardir.
2.
Gerceklefme'nln dogasmdakl mant1ksal Cellfkl ya da
OzgurlUk oc1sindan Olas1hk ve Olas1hk Dlnamigl (lo-Dlnamlk)
lster Zaman lster Enerji Operatoru nltellginde olsun blr
224
- W olaymm kendi V1J (I = 1, 2, 3 ) degerler deposundan
• ..•
F. 1 6 225
II. ic-Dinamlk
226
k1saca gercekle9me anmdan, ne kadar uzak kom�u
"( bir Ti
+l
bulunuyorsa
V1 vuku olanogmm o belirli T1 ani icin (ani olorok) potonsiyel
olmokton c1k1p gercek olmo (vukua gelme) olos1l1g1 (1/R)i de
o kodar az'd1r.
Sonuc olarak: ( l/R)1 lie dT TERS ORANTILl'd1r:
(1/R)1 = {?/dT)
1 . c) Bu durumu ba9ka bir tonimla tekrarllyphm:
Ani Orgi.itlenme Si.iresi :
k� okti.iel anmo alt VJ olaymm Ti (i = lml virtUel onmda vu
kua gelmesi gereken V1 (i = i"') vukua olanagmm. heni.iz vukua
gelemedig � lcin $U anda bulundugu T!+t �om9u virti.iel anindan
vukuo gelecegi $U (kendisine birebir .denk gelen) virti.iel Ti Onl·
no ·kodor arod9ki virti.iel sure'ye ani orgi.itlenme si.iresl. diyorum.
Bu sure VJ'ye ait V1i (i = iml vuku olonagmm kendinl kendi O
sistemine veya Zon:ian Enlemlne aniden orgutleme �i.iresidir.
Boyle olunca, Hi gibi bir vuku olanogmm Ti vuku orima ka•
dor vukua gelemeyip, omo bu Ti onmda vukua gelecek lken da-
ha do uzakto'
dT =T1 -T1 si.iresi i�lnde .
degll de dT sOresi
+t
227
l�te bu dT ani orgutlenme si.iresl lie (1/R)1 ani vuku olas1h-
•
§1 Ters Orant1h'dir (Bok Dipnot)
1 . d) Bo�ka bir deyi�le, dT suresi, yonl
.
e v, vuku
olanagmrn vukua gelmedigl, oma vukua gelmesi ge
reken T1 anrndon kom�u T anrno kodar uza kla�ma (ani
1+1
orgi.itlenme) sores! veya
elde ederiz
228
ca ·kom$u-an'a kadOlki dT suresfnden daha uzun /!;.T gibi bir
sure ise, o takdirde (1/R} ani gercekle9me olas1hgm1 Fiabllite
·
Q = 1 - P oldugundan
230
?l H-1 operatoru bu indirgemeyl veya tutuklamay1 yapar
ken 'l''yi de objektifle!?tirmil? oluyordu. ·
Blclm: Dlnamlklett101 olciide dlnamlkle,meye kafl1l blr
i.iriin.
Bc��;a bir deyi!?le, Hq1 dinamik urunu nas1I 'l''den.
':IJ'ye enerji vermekle, yani H'P operasyonuyla.' k1saca
\Jf'yi dinamikle$tirmekle dogan bir uri.in ise, bu i.iri.inden ener
jiyi ahc1-c:kart1c1 H-1(H'P) operasyonu (objektifle$tirme ope
rasyonu do dlyoruz) sonucu dogan 'P de oylece bir i.iri.indi.ir:
a) Sistcmln blitlinunden enerjiyi geri-tepen bir operatori.in
etkisinden dogdu�u icin «dlnamigi geri-tepen . yani retro-dina
mikll veya «dinorr.lkle$tirmeye kar$1t, yani anti-dinamiki1 bir
i.iri.indi.ir.
fJ) enerjiyl geri-tepici olsa bile yine de enerji uygulo·1an
bir operatorun etkisinden dogdugu icin de ot>Jektlf olan bir
i.irJndi.ir.
(1. 09ama)
232
Ion 'l' biciminin Potonsiyel Bi.iti.inu veyo Zaman Enlemi icine
dog1lm1� olonoklord1r (bok Zaman Enlemi). Bcylece 'Jl'nin
vuku-bulmos1 demek enerji operatori.inun bu Bi.iti.in icindeki
bir Hi vuku olanogmm veyo bu olanogo birebir tekobul eden
Ti on olonog; n m vukuo-gelmesi, fiilile�mesi veyo gercek holi
ne gelmesi demektir. Bu terminolojiye ilerde de sad1k kalaca
g1z.
zlmal Sapmas1 ·
233
Toparltyacak olursak, olas1hk dinamigi olas11tk kavrammm
temelindeki mant1ksal celi�kiden. bu cell�kinin iki ana fakto
ri.inden doguyordu: Vuku anmdan uzakla�ma suresi, 'P biclmini
herhangi blr an'da vukua-getirlci H-1 operatori.i . . . $imdi bu
vukuo-getirici faktorun herhongi bir T anmm dT gibi infiniteii
mal ve virtue! bir civanndoki infinitezimal (dH-1) degi�imini ele
alacog1z.
Peki nedir, herhongi bir T vuku-olanag1 on1 (yoni bir vuku
olanogmm vuku buldugu veya bulacog1 on veya bu olanaga
zaman enlemi uzerlnde birebir . tekabul eden on) c1vanndo. k1-
soca VUkUU (gercekle�mesi) olanak (ya CO beklenen) An CIVO·
nnda. bu T o nma ozgu H-1 vukua - getirici operatordeki
d(H-t) sapmas1?
Bu infinitezimal sapma'nm «formal� anlam1 �udur: Herhangi
bir virtuel (vukuu olanak) T anina alt H-1 olcusunun kom$u
T + dT anma ait (H-1 + d(H-l)J olcusunden d(H-1) kadar
sapmas1 demektir.
infinitezimal Sopmanm udinamikt ac1smdan anlam1 iki
yonludur: (A) salt-totolojik anlam, (BJ retro-enerjitik yo do an
ti-dinamik anlom1.
Sapma ve K1yaslama
. 235
B) Retro-enerjltlk veya Antl-dlnamlk H-1 operatoriine oz.
gu genetlk yontem
G i r i�
236
operatorun herhongl bir An'dakl vuku-olonoklarmdan olui;;a n
Potonsiyel Butunu, Buti.in'un geometrisini, k1soco slstemin
ic-yasalarm1, lc-dengeslni saklomaz. ·Bunu «ilke» olamk kobul
ediyoruz.
.
NedI r kl blzlm diferansiyel denklemlerim�z bunu yapm1yor.
olcu aletlerimlzi de bu dif. denklemlere gore in�a ettlgimiz icin
aletlerimiz de yopam1yor, dogadaki «bicim»i, sistemin «ic-va
solanm» gosteremiyor.
ic-yasalar1 glzlememek
doga�
l:;;t� Ooga'nin Biclmi «soklamamas11 boyle anti - dlna
mik blr operasyonla cereyan eder. $1mdl Kloslk ve Objek
tlf Blclm arasinda bi!' 1<ar�1la�t1rmo yapal"60k, Blclmin Obje
olarak gosterlll�I daha lyi oc1Ca c1kar. �yle «I:
- Dlnamlk, farazi Bicfm'den H'l' gibl ' bir cdlnamlk,doguran1
operasyondur, doloy1s1yle blr dlferonslyel denklemdlr.
237
- «K�asik Bicim» dedigimiz SchrOdinger fonksiyonu, bu 11di
namik» In. yani «tek-yonli.i» C!enklemin cozi.imudi.ir.
- Anti-Dinamik ise genetik, yani farazi Bicim'den objektif
«b1oim doguran» H-l(H'l') gibi bir operasyondur.
- Bizim «Objekti.f bicim» dedigimiz r:;ey, i9te bu «cift-yoniU»
operasyondur. dolay1s1yle Hq1 diferonsiyosyonu ile bunun
tersine bir (yoni entegrasyon) operasyonundon birlikte olu
. r:;ur.
238
Dol')ada mevc1:1t H\I' dinamiginin Potansiyel Depo olarak
dovrani�mdan doguyor herl?eyden once, �oyle kl :
I. BoiUm 3.a.3'den hat1rlod1g1m1za gore, (ic·l biclmi, H'l'
dinamiginln bilvesiie H enerjisinin herhangi bir ve ayni on'da
ki H1'l' (i : 1, 2 . . . . ) tutuklanma (tutukluk yapma) olanaklonnm
bflvesile H1 vuku-olanaklannrn deposuno dayanryor. bu depo-
nun geometrisidir diye tanimlam1l}t1k. .
Peki b6yle virtUel bir deponun ofelligi neydi? Potansiyel
bir BGtun olmak. yoni bir on'da H'l' dinomiginin dogosmdoki
tum vuku-olonaklannm hepsini kapsar olmak, dinamigin cpo-·
tonsiyel olarak kendisi» olmakt1r. $oyle ki
Her H'l' dinamik slstemi (organizmas1) bilvesile H ener
jisi. kendini bir okti.iel an'do tutuklanma (onza veya tutukluk
yapma) bilvesile vaka hallne getirecek bi.itiin· H1'JI (i = 1. 2 .. . . )
bi!vesile H1 olonaklonnin Butiin!Ugu'dur; Potansiyel Bi.itlin'dur
kendisi .
Dinamigin bilvesile enerjinin her H1'1' tutukluk, bilvesile H,
vuku olanagmr, H enerjisinin Ht}f dinomigi icindeki bir Hi kom
bi11e-olu� torzi olarak du�unmek mumkundi.i r.
lnter-Obfektivlte ve Virtue! Objele�me: Butiin'un Blreyi
kar�111na almas1
239
sel olanogm (yani bi.iti.iniin kar91tinm) H1 etkinligini gidermek.
objele$en bireye kar91 denge saglamak icin do!}ar : · H-1 ters
operatorii dedigimiz $0Y i$te uobiele9en veya kar91 c1kan $eYi
dengeleyici» bu ic-operatordur.
Ozetle: Bi.itlin veya Depo. bireysel H1-1 gibi virti.iel bir ope
rator uygular.
Flili Objele9me
240
2. hangi olanak olarak fiilile$iyor (vukua-gellyor, aktUel ho
le geliyorsa) ise. ona kar$1t fiili bir lc-operatorle dengelenir.
Art1k gori.iyoruz kl, oni (ic-) ozde$1ikte invariyant kalan $ey
(ic-) bicimdir: H-t(H\l') = 'I'.
Demek ki H-1 operatorO, doganm kendisinde H enerji ope
ratoru nos1I fiilen vorsa oylece 'fiilen olu�ur (vard1r) ve doga
H-•(H l{J) operotiv entegrasyonunu kendi kendine yapm1� olmak
tadir:
8.7) ic-Denge
Doga. kuantik sistemi boylece H enerjisi ile bu enerpnin
herhangi bir fiili an'a ozgu tum «vuku-olanaklannm bi.itOnu»
nden gelme bir tepki-enerji H- 1 arasmda bir ic-dinamik den
g0'de tutor ve (ic-) bicimi boyle yoratir.
D1�. yani klasik dinamik denge art1k bizden dogodaki bi
cimi gizleyen Hq1 operativ diferonsiyel denkleminin (operosyo
nunun) i�idir.
Modde'nin etkinligi var oldukco dogonm kendisinde opero
tiv H'I' diferensiyosyonu vordtr, Bicim oldukca do dogonm
kendisinde operotiv H-l(H'I') entegrosyonu. yani H - 1 opero
t61 i.i var demektir.
Doge bu entegrosyon operasyonunu bOtOn dinomik surec
boyunca HER AN yeni ba�tan uyguloyorok ic-dengeyl, doloy1-
:>1yle Bicim'i fillen ve her on yarat1r.
8.8) Olas1hg1 lnflnltezlmal K1yaslama
(H\l' dinomik operosyonuna ters. yani indirgeyici operos
yonun, k1saca H\lt'nin bir an'a tut'uklonmasmm veya 'I' bicimi
ni.1 bilvesile H operotorunun oni gercekle�mesinin Olosli1gm1
in'initezimal k1yaslomo)
Yukordo Toto!oji Yontemi'1de (bok Al vard1g1m1z «d(H-•)
ile (1/R) birbiriyle dogru orant1hd1r» sonucuno anti-dinomik (B)
yontemiyle vormok istiyoruz, yani yeniden iddio ediyoruz ki:
F. 16 241
a. H-1 operatori.i herhangi bir an'da l[I blci m ini as1I salt
bicimsel, yoni dinamikten yoksun haline ne kadar yokla�tm-
yorsa, ba�ka bir deyi�le .
242
9eklinde ugroyon bir urundur, k1soco T + dT onmdo tutuklo
nocok bir dinomiktir.
Peki H'l' url.inu hongi ono oittir? T'ye mi, T + dT'ye ml?
Elbette T onmo oittir. cunkl.i H\!''nin T'de olu�tugunu ve bu
orodo hie degi�medigini vorsoydtk.
Qyleyse bir T onindo dlnomik uri.in f-l\11 iken. ayni H\l''yi
T on1ndo degil de T + dT antndo tutuklosayd1 bu tutuklamo
(indirgeme) operosyonu nos1I olocoktt?
[H-1 + d(H-1 )) (H'l')
�ekllnde, yoni
= 'JI + d(H-1 ) (H'l') olocokt1.
Bu e�itlikten gori.iyoruz ki, enerjisini T antndo alan ve bu
enerjiyi dT suresi (iki kom9u on oros1 sure) boyunco koruyon,
0'110 T + dT antnda tutuklonocak olon H\JI urununden gerlye
d(H-1) (H'lfl gibi infinitezimol bir Sopma miktan kol1yor ki bu
T ontno k1yosla H'l' dinomiginden kalan art1k't1r. 8091<0 bir
deyi�le
(a) T anmda H\jl'den geriye hie bir 9ey kalmtyor. dinamik
Ori.in T onina tutuklan1yor bilvesile 'l' vukuo-geliyorken. kt�o
co ic-ozde9lik saglan1yorken.
(b) T + dT anmda bOyle bir tutuklanma bilvesile vukua
gelme olmuyor, k1saco ic-ozde9lik saglanm1yor. Ne oluyor? H'l'
dlnamiginin T + dT an;no tutuklctnmostn1 bilvesile 'Il'ntn vu
kuunu engelliyecek, k1saco dinomigi zamon icinde surdurecek.
ic-ozde�ligi sopt1racak bir d(H-·') (H'l'l dinomik ort1g1 kaltyor
gerlde!
Oyso H'l' dinamiginin bilvesile 'l' bicim\ veya H enerjisi
nin bir zaman anma tutuklonmos1, o ona alt tutuklanma (ic-oz
de�lik) denkleminde (operasyonunda) dinamik hie bir arttk kal
momas1. sag tarofm sadece 'l' biciminden iboret olmasr de
mektlr.
H'l' dinomiginin T + dT anmo tutuklonmosm1 engelllyen ve
dinomil}i zomon icinde surdurecek olon bu ortrk. ozellikle
243
d(H- 1) corpan1 veya operator diferansiyeli elbette T + dT
anrno ozgi.idi.ir.
Oyleyse H\JI dinamigini, T + dT onmda tutuklonmo-kton
bilvesile 'I' biclmini bu anda vukuo-gelmekten ohkoyon bu di
namik corpon, T + dT anrnda, mutlak deger bokrmmdon- ne
kadar ·ki.ici.ikse (veyo buyukse), bu on tutuklanacak Hq1 dina
miginin T + dT'ye tutuklanmo (gercekle!i)me) olas1hg1 o an'da
o kadar fozlodrr (veya ozdrr). Bu bir infinitezimal kl'1oslomad1r.
infinitezimal kryaslama ve Ani Olosrhk: T onlartn!n vukuo ·
(1/R) = [d(1/HJJ?l
244
H'l' dinomik opcrasyonu T an1na o olcude yogun «yap1�1r», o
olci.ide yogun. yonl oni olorak gercekle�ir.
1/R (?/dT)
.,.
= ldi.
1 /R = d(1/H ) I dT
elde ederiz. Ote yando bunu 11.1.f bllveslle 11.1 .g'de FloblUte'nln
emplrlk yaklo�1m1ylo elde edilen
245
Ql_\T � 1/R
sonucuno e�itlersek orod1g1m1z Ana Dlferansiyel Denklemi bul
mu$ oluruz :
Q ItH � d( 1 /H) I dT .
/
-IT dT/R
P =e o
-IT d (H-1>
Q = 1 -e O
= 1 - e-Cl/H )
elde ecteriz.
h : d (1/H) / dT == [1 - e-fl/Hi ] / AT
elde ederiz.
. 246
IV. Sol um l'de gorecegimiz gibi
247
(L\H)-1 + d( (L\H)-1) = 'II + d( (!iH)-1) . LiH'I'
�eklfni al1r. Demek ki tutukloy1c1 operat6r diferansiyeli
d( (L\H)-t), olacakt1r. Buradan, yukorki cozumde (1/H) yerine
(1/L\H) koyorak
yo· do
elde ederiz.
anmdo bekle�en ba�ka ba�ko. amo lclerlnden bir k:I anmda yol·
248
niz biri gercekle$ecek olan virtue! $imdiki (gercekle$me) T;
anion orasmda veya boyunca, bir T1 Vl!ku-onmdan oburu ne
m
!im '= J = 1 , 2. 3 .... ) otelenmektedir. Bu otelenmeye H'l' dlna
V. Zamanm dogu�u
sldir.
24!:
Zamanin genetik Metrik'I ve Min imum ilkesl
250
«Zaman oc1smdan en determinist veya en stabil 6rgut»
teriminden «moddenin temel 6gesi» .kovramm1 anlomok . do
mumki.indur. oma hie bir vokit maddenin «bol?kalo9mayan 6ge
lerii1 degildir bunlor. Maddenih ba9kalo9moyan 6geleri olam1-
yocag1 11urodan bellidir:
Zaman Enlemlnin jeodezikl!k ko9ulu her zaman bozulabi
lir, cunku Zaman Yuzeyi (bak Grundlagen zur Topologle der
Zeit) evrendeki maddenin, ama butiin maddenin «9imdiki-anla
rrnndan olu9uyor ve bu total davrani9 her an deformasyona
ugruyor. b6ylece ne oluyor? Jeodeziklik ·ko9ulu, dolay1s1yle En
Stabil Orgutler de ba9kala91yor! Bal?kola9mas1 tilkenmeyen bir
evren. sonu gelmeyen bir evrim! Bu evrimin y6nunu ancak Za
man Yuzeyinln denklemlni ve deformasyonunu bulduktan son·
ra bilecegiz ancak ...
IV. BOLOM
251
6nce nedir «enerji operotori.i ne ozgi.i P olos11tk ak1m vek
tori.ini.in mutlak degerl71? Tan1m :
Bu deger. (QI�T) � 1/R e9ltligi doloy1s1y!e (bak Ill. Bo
li.im, 11.1.g)
Once $Una cok di·kkat edelim ki. H-1 ters operatoru bir
vektor olocaksa operotori.in invers veya resiprok olma ozelll
gini de tevori.is edecek degildir. H-1 vektori.i sadece operator
olorok ters olacokt1r, yokso vektor olorak degil. K1saco H-t,
Zaman Uzaymda bir vektor iken salt uzayda �dece bir opera
tor olarak kolocoktir.
H-1 operatori.ini.in (zaman uzoyindaki) yoni.i:
H-1 operatori.i, L zaman enleminin blr T oninda lki bile
�ene aynlsm. H0-1 otelemsel enerjlyi, Hi-1 donumsel ener
jlyl cgercekle9tiricl operatOr> olmak uzere forz edellm -ki
olsun.
(Burada TL• Zaman enleminin blr noktosmdakl Birim Teget vek-
252
torunu. B;, binormol vektori.i, c 1 ve c2 ise bu vektorler yoni.in
deki mutlak degerleri gostermektedir)
olacagrndan
t�imdiye kadar kon�rklrga meydon vermedigi icin mutlok deger
clzgisini kullonmodon gosterdigimiz ve bundon sonro do ver
medikce yine cizgisiz kullonacagrm1z)
ld(H.:...1)/dTj = 1/R formi.ilumi.izi.i dikkote ol1p iki torof1 do
dT ile b61er ve yine mutlok deger olarok hesaplarsok
253
�imdi bu foroziyeyi bir yana brrakahm.
· 2.1) Ani Gercekle9me Olas1hg1'n1.n (1/R) = d(H-1)/dT
to.rmulUndeki d(H-1 ) buyuklugunu. hatrrltyoruz ki. ic-Ozde�lik
Denklemlnin infinltezimal sapma faktorii olarak yorumlomr�trk.
Aynr yorum.a devam edecegiz. Ancak bu kez. <<gercekle9tiricl
operatorun yaptrgr bu sopma»yr ortrk «soyut» veya «neye gore
sapma otdugti belirsiz» 9ekilde degil. «L enleminin bir vektor
den sapmasrn veyo tersine bir deyi9le, «bir vektorun L enle
minden yaptrgr sapmo» 9eklinde «somut» olarak yorumlryaco
grz. $oyle kl 9u genetlemeyi yapabi liriz:
2.1.o) H-l'in yonu hokkrndo genelleme ve bile9enlerin
yonleri :
(0/ AT) olosrltk akrn:i buyuk!uguni.i, (bak 111. Sol um 11.1.g)
krsoca (1 /R) Ani gercekle9me olasll1grn1 olu9turon yani ger
cekle9tirici · opera tori.in L enlemin i n bir .T + dT onmda yapt1g1
infinitezimal d(1/H) SAPMA'sr.
- L enleminin hangi vektorden yopt1g1 Sapma'dan doguyorsa .
krsoca
- L'nin Frenet uclusune ait hongi vektcri.in d?g rultu kosinus
leriyle i fode edilebiliyorsa
gercekte9tirici H-1 operoto ru o yondedir doloyrsryla bir vek
,
tordi.ir.
2.1 .b) Bu konstri.iksiyon ilkesini ve diferansiyel geometrlyi
dikkote alarok 9u sonuco vonnz:
e Bir L egrisinin Sopma Miktan. bir dogrudan (teget vekto
runden) . doguyorsa. yoni iki kom�u teget arasmdakl (dw)
kom9uluk oc1s1 dedigimiz bir i nfinitezimol sopmo'dan olu9uyor
so, o dogru (teget vektoru) bir gerceklei;tirlcl operator-vektor
.
254
Binorm,nli) de yine bir gercekle,tlricl operator-vektordur ve
yo bu vektori.in bir reel kot1d1r.
2.1.c) Otelemsel ve Doni.imsel enerji operotorlerini gercekle�
tlrici geometrik Birim vektorler : T1, ve BL.
Oyleyse 3 boyutlu bir L uzay egrisi olmos1yla yetinirsek,
-
255
lerine oit) P0 ve Pd ok1mlon. kendilerinin
yozanz.
256
(i4-1)
T-l-1 .
,
,'·
F. 17 . 257
Ill. Konvekslyon Aktmt ve Siste:nln H1z1
biliyoruz ki s1ras1y1a
Ayni vektorlerin
.
(Q//),,T} ve (Q/ !:':,. T)d �eklinde birer ak1m
..
0 ,
·
e · v h1z1m ve
e (ger¢ekle�tlricl op. vektor dlferonsiyellerinln bir fonksi
yonu olon) µ ani yogunlugunu holz bir siiriiklenme ok1m1d1r.
259
- o sistemi (veya onun Zaman Enlemi) olcucu A aletinin za
mam. yani fiili (k) zamant boyunca ilerlerken, ba9ka bir de
yi9le
- O sistemi (veya onun Zaman Enleml) olci.ici.i A oletinln _za
enlemin mi.itekabil T11 ve T;t ( i = 1, 2. 3. .) onion arosindo
..
V. Soot Koi;ulu
260
1) k : soot mesafesidir.
2) A = -k . sino • B = k . cos0 . C = -sina , yoni
BIA = - cot a , A/C = k olmak
3) a oc1s1, Lt ve U enlemle�inin mutekabil noktalanndaki te
getler arasr. (T zcmanmdan bag1ms1z) ac1 ofmak uzere ve
4J (1/r) egriligi ve (1/Ql torziyonu Lt enlemine ait olmak uze
re postlilamrzrn ifadesi
(A/r) + (B/ gl = C
261
diye g0sterirsek
olur. Burodon
elde ederiz.
(A/r + 01el2 = c2
olmohd1r.
..
262
A) 11)de ve 12)de iki yanm korelerini ahp toplorsok
k2 = (ct'2 r2 + c2'2 . p2) + (c12 -+: c 2)
• buluruz kl bu,
2
263
111.1) Olas1hk ak1mmm (1/R) mutlak deger ifadesipde yerle�ti
rirsek, P'nin bile�enlerini sistemin genel lc-determinlzmine go
re saptam111 oluruz .
V. BOLOM
r!ni
264
1.b) (6zgurluk) si.stem kendi hollnde nos1lso oyleslne, d1�tan
etkilenmeden, k1soca ozgur olora k . olcemiyor;
2) ozetle operatorlerin ozgur degerlerini, bu operotorleri,
'doloy1s1yle siste�i etkilemeden ve sapt1rmodon olcemiyor,
3) ba9ko bir deyi9le. bu operatorleri etkilemeden yapam1yor,
etkilenen operator bu yuzden kendi (reguler) gercekle9-
me degerinden sap1yor. gercek yuzunu belli etmiyor.
Evet, hangisi olursa olsun moddenin butUn koordinatlan
olcu aletimizln, yoni olcme operasyonunun etkisinden kurtula
m1yor, do!ay1s1yle olcu oletlerimize gercek (kendi hollrde no
s1lsa oyle) yuzunu gostermemek icin e<bi.iti.in olanaklonni». yo
ni sistemin ic-geometrisi i.izerine her (aktiiel) an t:nlemesine
dog1lm1� bulunan virtue! degerlerini deniyor. Evet, koordinotlo
rm di.inyas1 ,kendilerine ozgi.i «gercekle9me olcegi» ne uyon.
dolay1s1yle bu olcegi kendi olonoklan icin yaso (mutlak deger)
kabul eden bir dunyad1r.
Hot1rhyoruz ki, (1/R). doho dogrusu (1/R)i gerceklei;;me
olcegi, koordinotlonn (ozellikle H operatori.inun) herhan
gi bir aktiiel kJ onmdaki geometrik olcegidir, daho dogrusu
H'nm virtue! dag1hm egrisinin, yani H'nin virti.iel degerler de
posunun. egrilik olcegine bogl1d1r.
O!ci.i aletinin K enerji operotori.i bir virti.iel degerler depo
suna sahip deglldir. Tekrarlamakto fayda var. olculec&k · 0
kuantik sistemi ile A olci.icii oleti (sistemi) orosmdoki yap1sol
for_k veya bag1ms1zhk 9udur:
- A sistemini col19t1ron K operatorunun he·r bir ve ayni ak
tiiel ki anmdo virtue! bir deger!er deposu yoktur. deger de
posu bir tek, o do akti.iel ki Anmdan veyo ono bireblr teka
bul eden KJ operotoriinden iborettlr.
- 0 sisteminde ise sistemi coh9tiron (enerji-veren, dinomikle�
tiren) H operotori.inun her bir ve ayn1 okt�el kJ onmdo H1 (i=1,
2, 3 ) glbi bir virtue! degerler deposu vard1r, her (J) anm
•...
265
sine. O'nun ic-geometrisi. olas1hk ritimll vlrtUel T zaman boxu
tuyla enlemeslne genl�letilmi� bir geometri, bir Z'lman enlemi
dir. Boyle olunca o sistemindeki (1/R) gercekle�me olcegl,
aletin verdigi o boyutsuz (ve ge�cegi bu yuzden tam hocm1ylo
yanj enlemesine Pctonsiyel kesiti veya Virtue! Deposuyla xon
s1tmayon) idealize gorunti.iden elbette bog1ms1z olacokttr. K1-
saco «gercekle�me olcegi», :koordinatm iC (yoni bir an'daki
tUm deger olonoklannm di.inyasmo ozgO) gerceginin, l?U «OIO
Slhk ritimli zomon boyutu» soyesinde enlemesine georrietrik
bir geni�lige kavul?an gercegin analitik bir buyukli.igiidur.
$imdiyedek Kuanta Teorisi boyle t;>ir caometrik geni�lel
meyi goz oniine olomam1�tir. Teorinin �1.! ana kadar kuliond1g1
kavramlar, kuontik O sisterrrinin icinde her bir ve ayni akWel
an'da bir «Potansiyel butiin» holinde yotan olanoklann, yoni
gerceklel?mek i.izere beklel?en H1 veyc T1'1erin yasc olorak uy
dugu uani gerceklel?me olcegi» kavramm1 tan1mhyomom1i;;.
kuantik sistemi «fiililel?tlkce olculecek enlen.esine-virti.iel blr
zomondon yoksun» saym1l?. «salt olci.icu zomon ve uzoym bo
yutlanndan otede» gorememi�tir. Gerceklel?me olcegi bu yuz
den .bir «Sabit» gibf i�lem gormOl?tUr.
Bizim arod1g1m1z gercek. kuantik sistemin «icine» enle
mesine yoytlm1� olas1hk ritimli zomanm, sistemin bulundugu
oktiiel an hongisi olurso olsun · (bOyle her okti.iel on lcin),
mevcut ve kacm1lmaz olon geometrisine oturtulmui; bir ger
cektir. Oysa Kuanta Teorisinin bugunedek arad1g1 ge�cek bu
degildir. Teorinin onlad1g1 _gerceklei;me kovram1 do bu yi.izden
bir analitik olcek olmok l?byle durst,m, her �eyden once · siste
min yop1sal genil?ligine aykindir. COnku s!stemin yop1sol genii;
ligl, sistemdeki gercek)ei;me olanoklonn1h bir ve oyrn fiili an'da
bir potanslyel butiin, bir virti.iel degerler deposu olara� davra
ni91 ve bu. davrani9m geometrisinden ba�ka bir l?ev degildir.
Evet, Kuanta TeorisJnin Olos1hk kavray1l?1. olas1hk ritimli
zomanm d191"1o. yani sistemln bir aktOel an'daki Him H; ener
ji olanaklanrn H1-1 (gerceklei;tiricl) operatorune gore orgutle-
266
yen zaman geometrisinden soyut1anm19, k1sacas1 sistemin as
lmda kendi olanaklarma dayanmas1 .-Qereken dinamigine tama
miyle yabanc1 bir kavray19t1r.
i9te «kuantik sistemin dogasma ayk1m du9en bu yad1rga
t1c1 kavray19 ac1smdan bok1hnca, bir enerji olanagmm gercek
le9me olcegi 'ile bir bo9ka olanagm gercekle9me olcegi, her
hongi bir ve oyn1 aktiiel an'da, yoni d19ton bok1ld1gmdo, ei;lt
imli; glbi gozukmektedir.
267
Bugune kodarki Kuonto Teorisl bizi. gercekle11me olcegi
nin gercekci dunyosrndon soyutlomokto ve kar$1m1za oylc bir
dunyo c1karmoktad1r kl bu dunyanm koordinatlon (ozelikle
enerji koordinat1}, de91$ik enerji olanaklcnno. bir ve ayn1 aktU
el on'da, ancak hep oynr olcekte gercekle$me olanag1 tani
yan (ba$ka bir deyi11le. bir ve ayn1 oktuel an'daki de9i$ik tum
virtUel enerji degerlerini hep oym gercekle$me olas1llgma mah
kum eden) bir zamon, sisteme oyk1n bir zaman boyunca. k1sa
ca sistemin ·yap1,srndan dogan degll, duvarda as1h duran bir
saate gore de9i$mek zorundodir.
Olculecek Kuontik 0 sistemi, dinomik (fiili) surecini boy.
lesine bir zamandan kurtaram1yacak m1?' Kendi fiili zamanirn
nas1I uretecek?
268
II. Vlrtuel Zamandan Aktiiel Zamana : Zamamn Flllilefmesl
ilke:
'
... . .1 kendlne ozgu blr tarzda) herhangl bir H1 (112 = 1, 2, 3,..)
m
._
lece, (I) dlzlsl lcinden c1kon (im) dlzlslnin (J) dlzlslne ozde, ol
mas1 demektlr.
$6yle diyelim : Ger<:ekle,en degerlerln filli dizilifi, bfr ve
oym kl soot on mo oit HJ1 bllveslle TJ1 (I = 1 . 2....) gercekie,me
ofonoklon orosmdon J = 1 , 2. 3 sureci boyunco her kl onm
•...
Tamm :
dlzili,1 de buno ozde' olorok fiili (gercek) ve O'yo ozgi.i blr dl-
2111,ur. k1saca O'yo ozgi.i Gerceklerln (Vokolann) dlzill!?i �iarak
·
dikce. gercekle$ecek
.
T1 m onlannm dogam1yocagm1, yani J = Im
olam1yacagm1 veya fiili TJ onionnin beliremiyecegini, doiay1s1yle
T1'ierin i<endi arolanndan fiili bir dizili$ olu$turam1yacagm1 ort1k
biliyoruz.
2. . Tamm : FTili (oktuel veya boylamsol) S�re T1 m 'lerln (ya-
k1saco vlrtOeldlr.
·
271
herhangi ikisi orasmdaki virtUel L-metrlk forkt1r: 6.T.
5. Virtue! (enlemsel) Sure fl.T, L uzerinde bu 8. T enlemsel
· metrik arohgmda mevcut bekle!}en T; anion orosmdan fiili (boy
tomsol) bir (6.T)i suresi 1einde gercekle,ecek bir tok1m. T,
m
onlann1 ieerebilir, dolay1s1yle bir Ti gereekle!}mesine dogru
m
tuel)
.
c1vannda T1 'in kendinden ba9ka hie bir gercekle9me
m
272
le�mesine (vukuuna) kadar T1 'in virtue! c1varmdakl bu zaman
m
cebilir.
· 9. Goruyoruz kl dT virtual suresl (T '1er arasmdon) J= 1, 2
1 ...
F. 18 273.
12. Peki bu ana denklemin cozumu T'nin entegrasyon yo
lu110. yoni metrigine bagh degil m!dir? Baghd1r, ama denklemln
cozumunden .Pe gorecegimiz gibi bu birincil bir onem ta�1m1yor.
274
Tl zamanm1 olu�turan anlar. H enerji operatorurun virtue!
H1l (i = 1. 2. ) degerleri icinden (olas11tk-ritmiyle) gercekle$en
..
275
olanaklan yoktur, 0 ve A slstemlerl arasrndaki yap1 fark1 veya
bag1ms1zhk da bundan ileri gelmektedir].
Bu bir tek olanagm J = 1 , 2 . dinamik sureci boyunca dizi
..
�l�i (ki A'nrn ozgul zamomna homoomorf bir dizidir) dogal say1-
larm dlzifi�I gibidir. Bu dlziyi K'. K2, K3. . . . diye gosterelim.
Boylamsar (yani dlnamik) surec boyunca birbirini izleyen bu
gercekle�melerln dizisi olcuci.i sistemde «dogal say1lonn s1ra
lanma aksiyomuima uyduguna gore, demek ki. ornegin KJ gibi
blr gercekle�me'den muhakkak gecer.
2. K operatorunun boylamsal (J = 1 , 2 . . ) surec boyun
. .
276
operatoru ile K operatoru (bilveslle k zamani) arasmda bi
re bir tekabul veya detennlnlzm vann1f glbl,
e 0 sistemil'lden veya H operatorunden beklenen bir wa go
runtl.isunu kendinde (0 sisteminde) elbette gercekle�tirmi
yecektlr.
Cunku O sistemi A'ya alt Kl (J = 1 . 2, 3
.... ) dizili�i ritminde
calt�maz. Ne yapar, kendinden beklenen o H*3 goruntUsunu atlar,
kendinde A sisteminin ornegin bir K� degerine tekabul eden bir
ola_nag1 (kendine alt gercekle9me olanog1ni) gercek haline ge
tlrir
.
dod1r.
O ve A sistemleri blrbirlerine mudahale etsinler veya etme
slnler aralannda bu . Zaman Ayk1nhg1 daima vard1r.
278
cunku Tekil An do virtUel Ti'ler orosm don , yoni potonsiyel de
podon c1kma bir on 'd1r. Bu teoremi. yukordo zikretmi9tik.
Ba9ko bir deyi9le. mudahole sonu9u H enerji operotOru
nun o on'do o lmas1 beklenen tUm H;· (i = 1 , 2. 3, ...) deger
leri, L zomon enleminin tonim1 geregi, zoten L'nin noktolonno
(yoni v irtUel T1 onlonno) birebir tekabul ederler.
$6yle de diyeb i liriz : L zomon enlemi uzerindeki (virtOel) T;
onion birvesile H1 operotorleri sistemin dinamik surec
(J = 1 , 2, . . .) boyunco, ozgur (yoni reguler An) olorok veya oz-
gur olmaks1zm (yani singuler An olorok)
dT<2>=(dT<l>/rlll) y(r<t>-k):l-rCfii(k/p<lJ)2
gibi bir Bertrand ili9klsi vord1r. Qemek ki k soot suresi sonunda
"t(1} virtliel ant yukorki ·tormi.ile gore, T<2>'ye donu9ur.
21 T<O onma ait otelemsel gercekle!?me olceglnl (1/RJm
279
dtye gosterellm. Peki, miltekabll T(2) chino oit (1/R)<2> olcegl
nedir?
Bunu. mutekobil anlora oit r<t>. ve r<2> egrilik yancop!an
arasmdakl r(l>. r<2>=[k-r<2JJ [k+r<Il] / cos2 u
l!i�kisinden hesaplariz (a : mutekobll tegetler aras1 sablt act idi)
Korunmo llkesl :
280
e . Birbirlerlnden k olci.ici.i zaman mesafesi kadar uzaktaki ikl
mutekabll T1<0 . T1 <2> anlarmm her lklsl birden ya vlrtueldlr ya
da aktueldlr ki b u cjurumu (I ..,.. I) diye gosterlrlz.
Ozgi.ir olmayon si.irec:ln ozelllQI lse ,udur:
.
e Birbirlerinden k zaman mesafesi kadar uzaktakl T1(1) , T1<2>
gibi iki mutekabil andan yaln1z biri aktiOel'dlr. Ba�ka bir
deyi�le : Her ikisi de ya aktuel ya da virtuel olmak Ozere
daima bir T1(l)..,..T'
f!n cifti olu�ur kl bu durumu (I ..,.. I + n)
diye gosterirlz.
VIII. Ozgur olmayan Surec (J = i01 = 1 , 2, 3, ) (i ..,.. i + n) ve
..
le,tr (ki bu, Lt Ozerinde virtue! olan r<:�n 'in fizlksel muteka
bilidir oslinda).
Bu olay mi.idahale onmda, yanl bir ve ayni tc<2> anmda (61-
cuci.i Tekil An'da) cereyan eder.
L2 enlemi uzerindekl !),,T = T<fln - Ti<2> si.iresf bu Tekil An'a
281
2. T1co virtUel bir on ise. bunun L2 enlemindeki ve korun
mo ilkemlze gore yine virtOel olmosr gereken mi.itekoblli olorok
T1<2> oni <olcme sonucu) virtiiellikten kurtulur. aktue1 hole ge!lr,
gercekle9ir. yoni bir T1 = TC:?l oni olur, buno kor911lk ·ba9ko bir
m
olosrhklann1 e9itler ve
( l/R)2:z::c1'2+(c1ir)2
mutlak degerinl dikkote ahp
c/t> = c,<2> yoparsok (kl bu blr ce9it «klasik determlnlzm» dfr)
282
Bu neden arad1g1m1z ill9kidir? Cunku H operatorunun veya
onu n gercekle9me oninm (1/R) gerce�le9me olce!':)ini (kl sootl
cinsinden birebir (tekobul) belirliyor. Saotin kendislnde de oyle
degil m1dir? Soati colt9f1ron operotorler bir tonedir ve her (k)
suresi sonunda operotorun gercekle9me olcegi hep oynidir. 01-
culecek 0 sisteminde ise yukark'i y/k = 1/r ili9kisine g�re.
oyni H1 operatori.i her soot onmda hep ayn1 (1/R : sabit) ger
cekle9me olcegiyle gercekle9iyor.
bzetlersek. birbirini J = 1 . 2, 3. dinamik sureci boyunca
...
ili9kisl vord1.
c) dT<2> : Bir H1 vuku olonagmlh kC2> soa.t onmdoki T1C2>
vuku onmdon inflnitezlmol uzok.,koll9 suresiydl.
1
dT<O : Ayni vuk� olonoOmm ·k(l) soot onindoki T1< >
vuku anindan lnfinitezimal uzak-kal19 suresiydl. Pekl bu iki uzok
-kalmo suresi orosindokl fork d(dT) ne anlomo geliyor?
2.a) Totolojik anlomda: Bir ve ayni H1 vuku olanogmm
- blr yanda, genel olaro k bir km flili onmdaki virtUel T1 vu
.
284
Not : Vuku anindon uzok-kalt� suresi icindekl bu lzofi yak
lo$ma veyo uzakla9ma olcusu olan d(dT) hie bir zoman vuku •
oldugundon
k ( l =f yl-(k/p)2 ] buluruz. Bu degeri Ani
'
r1 2 =·---·-..----·-
(k/p)2
Gercekle9me Olos1hginin (1/R) = c'2 + (c/r)2 -e9itliginde yerine
0
koyorsak c-clnsinden bir �iferonsiyel denklem etde ederiz:
285
5) bnceki Boli.im Vll'de, Olasrltk Akrmmm Konveksiyon ak1-
m1 �eklinde ·gercekle�tirdigi soot ko�ulu. slstem :icln zorunlu ge
ne! bir ko�uldu', dolay1s1yle orado elde edilen c--cOzi.imleri de
boyle genel bir cozi.imdi.i. Oysa yukarda vanlan c-cozumleri
sadece herhangl blr X -determlnlzmlne alt cozumlerdir. Kon
1
veksiyon ak1mmdan c1kard1g1m1z F veya G gene! cozi.imu lie
X1-determinizminden vard1g1m1z yukark·i ozel ·determinist c-co
zumlerini e�itlersi:ik T. k, 0• !! ve entegrasyon sabitleri arasmda
X-determinizmine uygun genel bir kO!;UI elde ederiz.
Hie ku�kusuz daha pek cok ozel X-ic-determinist kurol
lanni Zaman Enfeminin geometrik 'ili�kilerinden c1karmok, boyle
ce olci.ilecek sistemleri ayn ayn <rki�iliklere» oy1rmok mumki.in,
onccik mokalemizde geli�tirdigimiz bazr matematik yarsayrmlonn
daha kesinlige kavu�mosmr ve deneylerin buradakoi mant1k cer
cevesinde yeniden gozden gecirilmesini beklemek zorundoy1z.
286
L i t e ratilr
- Korchunov Y.
,Fondements mathematiques de la Cybernetique, 1975
- Landau-Lifschitz
Theorie quantique relativiste, 1972
- Leinfellner W. ,
- Lifschitz-Pitayevski
. Theorie quantique relativiste, 1973
- Mittelstaedt P.
Philosophische Probleme der modernen Phys!k, 1972
- Oner Y.
Grundlagen zur Topologie der Zeit, 1971
- Silssmann G.
Einfilhrung in die Quantenmecha.nik, 1962
- Wichmann E.H.
Quantum Physics, 197i
287
Zum Interesse weiterer Wissenschaftskreise wird der I n h a I t
dieser in tiirkischer Sprache als zweiter Tei! des Buches verfassten
Abhandlung ·Dialekttk: Leitweg von Wahrscheinlichkeit nach
Determinismus• von Herrn Y. Oner hierunter in deutsch umges
chrieben.
lnhalt
Einleitung
II. Unbestimmtheit
. subjektive Unbestimmtheit
objektive Unbestimmtheit
I. Kapitel
Il. Kapitel
288
JV. Produktion der Erkenntnis ilberhaupt als Folge des Geschehens
des Systems
III. �apitel
- F. 19 289
Ill. Vergleichender Detenninismus : Virtueller Differentlalver
gleich der Wahrscheinlicbkeit
Realitaetsprinzip
Enthiillung innerer Gesetze
Prinzip von Erhaltung der inneren Identitaet
ObJektisiereiider Operator H-1 als Schopfungsoperator
fiir innere Identitaet bzw innere Form
Inter-Objektivitaet und virtuelles Objekt-Werden
Einzelne Gescheh-MOglicbkeit als Individ.lum gegen Poten
tial-Ga.nzheit
Entdynamisierung der einzelnen Gescheh-Moglichkeit H1
Aktuelles Obiekt-Werden
Der innere Identitaet bewirkende Grund: H-1
Differential.:-Vergleich
Differential dCH-t> des Verhaftungs-Opcrators und die
Abweichung der inneren ldentitaet
Momentangescheh-Wahrscbeinlichkeit lllR>
Verhaeltnis zwischen Momentangescheh-Wahrscheinlich
keit Cl/R) und, Operatordifferential dCH-1> als direkte
Proportion : Cl!R> = (d<H-t>/?).
Zusammenfassung laut infinitesima.ler Lokalisierung des
ersten und des zweiten dynamischen Faktors zur Mo- �
mentan-Geschehwahrscheinllchkeit: Cl/R} = d <H-1 > /dT
Vereinbarung differentialisticher und fia.bllistischer Mo
mentangescheh-Wahrscheinllchkeiten:
d CH-1 > /dT = 1/R � QI/!,.T als' Haupt-Differentialglei
chung der Wa.hrscheinllchkelt ·
· 290:
IV. Kapitel
Ineinandersein des Zeit-und Rein-Raumes
V. Kapitel
I. Momentan-Realisationsmass
. System i m dyna.m.ischen Prozess
II. Aktuelwerden. der Zeit: von virtueller zur a.ktuellen Zeit
JIJ. Virtual-Dauer - Aktuel-Dauer
IV. Eigenzeit des messenden Systems
. Totoiogie der Messung
V. Widrigkeit der Eigenzeitcn gegeneinander
Vf. Unabttaengige Zeit
. Regulaer-und Singulaer-Zeitmomente
VII. Unabhaengiger Prozess und die Regulaerwnndlung der
Zeitmomente.
VIII. Abhaengiger Prozess und die Singulaenyandlung der Zeit
momente
IX. Genetik des Obergangs vom virtuellen zum Aktuellen oder
umgekehrt
X. Innen-deterministische Rogeln des zu messenden Systems
KURAMSAL ve S1YASAL 1NCELEMELER
1
1 Demokrasi, ulusculuk ve sosyalizm; 19. ylizytlm bu i.ic; bi.iyi.ik hareketini
birhiriyle ili§ki ic;inde anlamak gerekir. Sosyalizm ashnda demokrasinin bir
koluydu ve pek c;ok ara§nrma sosyalizm ilc demokrasi arasmdaki ili§kiye
aynlm1§tlr. . . 11 Sorunu 1 9 1 ?'yc kadar inceleyen Davis' in sonras1111 ele alan
"Sosyalizm ve Ulusalhk" adh yal1§mas1 da yaymevimizce yaymlanm1§ bu·
lunmaktad1r.